TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

65’inci Birleşim

26 Şubat 2015 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, İsmet İnönü’yle ilgili “tweet” konusunu, kim yaparsa yapsın, nasıl yapılırsa yapılsın kınadığına ilişkin ilişkin konuşması

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladığına ilişkin konuşması

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvar'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ve Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne, Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ve İç Güvenlik Yasası çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisini başka partilerle iş birliği içinde gösteren kirli bir algı operasyonu yürütüldüğüne ilişkin açıklaması

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ve Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

4.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi uyarınca daha önce yanlış oylamayla ilgili yaptığı itirazla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının kararını beklediğine ilişkin açıklaması

6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Meclis Genel Kurulu oturma düzeni içinde HDP Grubu milletvekillerine yeterli yer bulunmadığına ilişkin açıklaması

7.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, Van Vali Yardımcısı ve Erciş Kaymakamının, HDP İl Başkanından basın açıklamasını ertelemeleri talebinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

8.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Meclis çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle, rahatsız olan milletvekillerini de göz önünde bulundurarak bugünkü çalışma saatlerinin gözden geçirilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması

9.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’yu İsmet İnönü’yle ilgili paylaştığı bir “tweet” nedeniyle kınadığına ilişkin açıklaması

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

11.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun İsmet İnönü’yle ilgili paylaştığı “tweet”in ve Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in bir fotomontaj üzerinden Milliyetçi Hareket Partisine yönelik ifadelerinin, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin kirli bir senaryonun uygulayıcıları olduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması

12.- Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu'nun, İsmet İnönü’yle ilgili “tweet”i herhangi bir kastı olmadan dikkatsizlik sonucu “retweet” etmesi nedeniyle özür dilediğine ve İsmet İnönü’yü rahmetle andığına ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Meclis TV yayınlarında tarafsızlık ilkesinin gözetilmediğine ilişkin açıklaması

14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, AK PARTİ Grubunun muhalefetin getirdiği bir grup önerisine karşıysa bunu kürsüden ifade etmesi gerektiğine ve HDP Grubu milletvekillerine ayrılan yeni oturma düzenini uygun bulmadıklarına ilişkin açıklaması

15.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, HDP Grubu milletvekillerinin oturma düzenine ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes'in, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun İsmet İnönü’yle ilgili paylaştığı “tweet” için gösterdiği tepki sırasında kimseyi incitmek amacı olmadığına ilişkin açıklaması

17.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy'un, MHP grup önerisiyle görüşülmesi talep edilen genel görüşme önergesine duyarsız kalınmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması

18.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, daha önce bilgi istediği konularla ilgili Hükûmetin Genel Kurulda ciddi bir açıklama yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

19.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, Meclis Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’ya rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

20.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Meclis Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’ya rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

21.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu'nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

22.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün, Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

23.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanlığı Basın Müşavirliğinin kendisiyle ilgili yaptığı açıklamanın İçişleri Bakanlığının sayfasından kaldırılmamasının Türkiye Büyük Millet Meclisine saygısızlık olduğuna ilişkin açıklaması

24.- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

25.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

26.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

27.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

28.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

29.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

30.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

31.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Meclis Genel Kurulundaki oturma düzeni ve daha önce yapılan oylamayla ilgili itirazlara Meclis Başkanlık Divanının ne zaman cevap vereceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

32.- Hatay Milletvekili Mehmet Öntürk’ün, 26/2/2015 tarhili 65’inci Birleşimde 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 31’inci maddesinin oylamasında sehven “ret” oyu kullandığına ve oyunu “kabul” olarak düzelttiğine ilişkin açıklaması

VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

2.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu'nun 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

4.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

5.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

6.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

7.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

8.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

9.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

10.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

11.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, 23/2/2015 tarihli 62’nci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

12.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

14.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

15.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

16.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

17.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

18.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 32’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan ve 21 milletvekilinin, Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı Birliğinde (GATAB) yaşanan yolsuzlukların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1230)

2.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 21 milletvekilinin, yurt dışına gönderilen öğretmenler ile diğer personelin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1231)

3.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün ve 21 milletvekilinin, kara ve hava kuvvetlerinin envanterinde bulunan hava araçlarıyla yapılan kazaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1232)

X.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve arkadaşları tarafından, Cizre olayları ve 6 kişinin ölümü nedeniyle 28/1/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, Ukrayna’da yaşananlar çerçevesinde Kırım Tatar Türklerinin durumu hususunda 26/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından, çocuk cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen işkence ve cinsel istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)

6.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54)

XII.- OYLAMALAR

1.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 27'nci maddesinin oylaması

2.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 28'inci maddesinin oylaması

3.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 29'uncu maddesinin oylaması

4.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 30'uncu maddesinin oylaması

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 31'inci maddesinin oylaması

6.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 32'nci maddesinin oylaması

26 Şubat 2015 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.04

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.34

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Afganistan Türk Kuvvet Komutanlığından NATO’nun Afganistan’daki kıdemli sivil temsilcisi büyükelçinin koruma timinin aracına başkent Kabil’de bomba yüklü bir araçla saldırıda bulunulmuştur. Bir askerimiz şehit olmuş, bir asker yaralanmıştır. Şehidimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve milletimize başsağlığı, sabır ve metanet diliyorum; yaralı personelimize de acil şifalar diliyorum.

Şimdi gündem dışı ilk söz Hocalı katliamı hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Reşat Doğru’ya aittir.

Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan’ın öz toprağı Karabağ’ın Hocalı kasabasında Ermeni katillerce yapılan soykırımla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bugün Azerbaycan dernekleri Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret etmişlerdir bu konuyla ilgili olarak, onlara da ziyaretlerinden dolayı teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum.

Diğer bir konu da, Türk Hava Kuvvetlerinin 2 tane savaş uçağının düşmesi sonucu şehit olan 4 pilotumuza ve Afganistan’da Taliban militanlarının saldırısıyla şehit olan 1 askerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, 25-26 Şubat tarihlerinde Azerbaycan Türklerine dünyada benzeri görülmeyen soykırım yapılmıştır. Hocalı kasabasına Rus destekli Ermeni çeteleri saldırıp masum insanları hunharca katletmişlerdir. Yapılan soykırım modern dünyanın gözünün önünde yapılmıştır. 63’ü çocuk, 106’sı kadın 613 kardeşimiz şehit olmuş, 495 soydaşımız ağır yaralanmış, 2.250’si de rehin alınmıştır. Ayrıca, akıbeti belli olmayan yüzlerce Azerbaycanlı kardeşimiz vardır. Hocalı’da oluk oluk kan akmış, toprağa dökülen kanlar kurumamış, yürekler yanmaya devam etmektedir. Şu anda da Karabağ ve etrafındaki 7 Azerbaycan şehri Ermeniler tarafından işgal altındadır. Bu bölgelerden zorla göç ettirilen 1 milyonun üzerindeki insanımız Azerbaycan’ın çeşitli rayonlarında maalesef çok zor şartlar altında yaşamaktadırlar.

Bir ay önce Azerbaycan’a yaptığımız ziyarette Karabağ göçmenlerini de ziyaret ettik. O insanların vatan özlemiyle yürekleri yanıyor, kanıyor, şehit olan insanların hesabının sorulması bekleniyor. Ne zaman öz toprağımıza döneceğiz diye yanıp tutuşuyorlar; ağıtlarını şiir, roman, hikâye yaparak ölümsüzleştiriyorlar. Gözleri doluyor, kan ağlıyorlar. Bütün bu olup bitenler de maalesef “İnsan haklarını savunuyoruz.” diyerek aldatan sözde modern dünyanın gözü önünde oluyor. Katiller, soykırımcılar ellerini kollarını sallayarak Ermenistan’da bakan, devlet başkanı oluyor, dünya da maalesef duyarsız şekilde seyrediyor. Soykırıma uğrayan insanların ve zorla göç ettirilen 1 milyonun üzerindeki Azerbaycan Türkü’nün ise maalesef sesi duyulmuyor, onların çektikleri maalesef görülmüyor.

Pekâlâ, biz ne yapıyoruz? Milliyetçi Hareket Partisi olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizin her zaman yanındayız, onların her türlü sorununu dün de, bugün de, yarın da dile getiriyor, unutturmamaya çalışıyoruz ancak mevcut iktidar Azerbaycan Türkü’nün hakkını ve hukukunu korumada bizce biraz zayıf kalıyor, aciz kalıyor. Dünyanın çeşitli yerlerindeki STK kuruluşlarına konunun yeterli şekilde taşınmadığı kanaatindeyiz, işgalin bitmesi için yeterli destek maalesef verilmiyor. Ancak Türkiye Hükûmeti ve bütün insanlarına da çok büyük sorumluluk düştüğünü de söylemek mecburiyetindeyiz. Azerbaycan topraklarının işgali bitmeden, vatanlarına geri dönüş sağlanmadan, soykırımın hesabı sorulmadan hiç kimse Ermeni devletiyle ilişki kurmamalıdır ve kuramaz. “Barış yapıyoruz.” diye vatan toprağından, şehitlerin hesabının sorulmasından vazgeçilirse tarih de bunların hiçbirini unutmaz ve bir gün de mutlaka bunun hesabını sorar.

Saygıdeğer milletvekilleri, 26 Şubat tarihi, tabii, Ermenilerin yapmış olduğu soykırımla ilgili önemli bir gündür. Biz 26 Şubat tarihinin özellikle hem Türk dünyasında hem de ülkemizde bir soykırım günü olarak ilan edilmesini istiyoruz. Bununla ilgili de kanun tekliflerimizi hem geçmiş dönemlerde hem de bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk. Geçen dönemlerde gündemde olmuş olmasına rağmen maalesef bu kanun teklifimiz kanunlaşmadı ama bu dönem -enteresandır- gündeme bile alamadık çünkü kendim burada kanun teklifimizi 37’ci maddeye göre sunmuştum. Kanun teklifimize gündeme girmesiyle ilgili “hayır” oyu verilmiştir. Ancak şunu söylemek mecburiyetindeyiz ki bu tür kanun teklifleri mutlaka kanunlaşmalıdır.

Türk dünyasının her tarafında şu anda Türklere karşı yoğun saldırıların olduğunu da görüyoruz. Şu anda Doğu Türkistan’da insanların yürekleri yanıyor, o insanların kanı akıyor; orada zorla insanlar hapislere atılıyor, öldürülüyor, yok edilmeye çalışıyor. Aynı tabloyu Azerbaycan’da görüyoruz, aynı tabloyu Kerkük’te görüyoruz, Musul’da görüyoruz, Suriye’de görüyoruz. Öyleyse Türklere karşı yapılan bu saldırıların hepsini şiddetle kınamak önce bizim görevimiz olmalıdır diye düşünüyorum.

Ben buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden Hocalı şehitlerinin aziz ruhları karşısında saygıyla eğiliyorum. Azerbaycan’ın çeşitli yerlerinde bulunan Karabağ göçmenlerini, kardeşlerimizi de saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz, aynı konuda söz isteyen İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’e aittir.

Buyurun Sayın Özgündüz. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bugün Afganistan’ın başkenti Kabil’de büyükelçilik aracımıza yapılan saldırı sonucu şehit olan askerimize Allah’tan rahmet, yaralı askerimize de acil şifalar diliyorum.

Evet, bugün Hocalı katliamının 23’üncü yıl dönümü; soykırıma varan bir katliam. O nedenle karanfillerle çıktık bu kürsüye ve şehitlerimizi yâd ediyoruz hep birlikte, bütün gruplar olarak bu yüce Mecliste.

Değerli arkadaşlar, Hocalı, Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan, kadimden beri Azerbaycan toprağı olan, Türk toprağı olan bir kasabamız ve Karabağ işgali sırasında İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporlarına göre en kapsamlı sivil katliamın yapıldığı bir kasaba. İçinde 83 çocuk, 106 kadın, 50’nin üzerinde yaşlının –bizim öz dilimizle koca kişinin- olduğu 600’ün üzerinde sivil insan o gece katledildi. Şubat ayında, 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan zemheri, ayaz, soğuk gecede insanlar yataklarından kalkıp ormanlık alana, meşeliğe sığınmak istediler. Birçoğu da orada dondu, kangren oldu. Efendim, hâlen 150’den fazla kayıp var ve 1.200’ün üzerinde de bir esir olayı gerçekleşti. 20’inci yüzyılda, insanların gözü önünde yaşanan, aslında soykırımın önlenmesine ilişkin anlaşmanın 2’nci maddesinde tarif edilen soykırım tanımına uyan bir katliam yaşandı.

Biz her sene bu katliamı kınıyoruz. Bugün nasıl IŞİD denilen sapkın örgüt Suriye’de, bölgede, Irak’ta insanların başını kesiyorsa o gün de Ermeni çeteleri oradaki sivil insanların başını kesti, katletti. Bugün Dağlık Karabağ, Hocalı, Ağdam, Kelbecer, Fuzuli, Laçın, Şuşa, Hankendi ne yazık ki makûs, mazlum konumda, esaret altında, işgal altında. Fakat buradan, rahmetli Mehmet Emin Resulzade’nin dediği gibi diyelim ki:

“Bir kere yükselen bayrak bir daha asla inmez!

Sen bizimsin, bizimsin durdukça bedende can; yaşa, yaşa, çok yaşa ey şanlı Azerbaycan, ey şanlı Karabağ!”

Oralar bizimdir, oralar yaşayacaktır, oralar yeniden özgür olacaktır, azat olacaktır ve inşallah biz önümüzdeki yıllarda Hocalı’da bu katliamı kınayacağız, şehitleri de rahmetle, minnetle anacağız. Bugün, Hocalı’da şehit olan, yine Azerbaycan’ın bağımsızlığı için can veren tüm şehitleri saygıyla, minnetle anıyoruz. Aynı zamanda, yine, 1918 yıllarında işgal edilen Bakü’nün kurtarılması için Anadolu topraklarından Bakü’ye giden ve orada bugün Şehitler Hiyabanı’nın yanındaki Türk Şehitliği’nde yatmakta olan -Azerbaycanlı kardeşlerle birlikte- Türk şehitlerimizi de saygıyla, minnetle anıyoruz.

Bir de sitemimi iletiyim. Yani, gönül isterdi ki bizim Hükûmetimiz bugün Orta Doğu’da, Suriye’de, Irak’ta rejim değiştirmek için, birilerini devirmek için gösterdiği gayreti keşke Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarının kurtuluşu için gösterseydi, keşke Karabağ’ın özgürlüğü için gösterseydi.

Bu sorun yirmi üç yıldır devam ediyor, Avrupa Güvenlik İş Birliği Teşkilatı Minsk Grubu bu sorunu çözmek için uğraşıyor ancak çözülemiyor ne yazık ki. Ülkemize önemli görev düşmektedir bu konuda. Azerbaycan gerçekten bizim eşi benzeri görülmeyen bir dostumuzdur. Buradan, yeniden Hocalı şehitlerini anarken Bakü’ye Ankara’dan selam olsun diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Azerbaycan Cumhuriyeti Dağlık Karabağ Bölgesi Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümü üzerine söz isteyen Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’a aittir.

Buyurun Sayın Ünüvar.

3.- Adana Milletvekili Necdet Ünüvar'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında Türkiye’de ve Afganistan’da şehit düşen askerlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Bugün, Hocalı katliamında yirmi üç yıl önce hayatını kaybeden şehitlerimizi anmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, dostluk ve kardeşlik sadece sevinçlerde belli olmaz acılarda da belli olur, hatta acılarda daha çok belli olur. Bugün çok acı bir olayın yıl dönümünü birlikte anıyoruz. Hocalı, bizim ortak acımızdır.

Hocalı nedir? Hocalı bir katliamdır ama basit bir katliam değil; planlı, daha önceden tertip edilmiş, düşünülmüş bir katliam. Esasında Hocalı’ya baktığınız zaman, Hocalı’nın çok stratejik bir şehir olduğunu görmek mümkün. Bakınız, şurada, haritada gösterdiğim, Karabağ’ın tam ortasında Hocalı kenti var. Hocalı o dönemde sivil havaalanının olduğu tek şehirdi. Dolayısıyla, o, Hocalı’nın düşmesi Dağlık Karabağ’ın esarete düşmesiyle beraber giden, hatta Dağlık Karabağ’ın kilidi konumundaki bir şehrin düşmesi anlamına da geliyor. Bunu tabii, Ermeni güçleri de biliyordu. Belki 10 bin nüfuslu bir şehirdi ama Dağlık Karabağ için son derece stratejik önemde olan bir şehirdi. Nitekim, 1992’de Hocalı katliamı olduktan sonra 1994’te de Dağlık Karabağ esarete düştü, hâlâ, tam yirmi bir yıldır Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si esir konumunda. Tam 1 milyonun üzerinde Azerbaycanlı kardeşimiz kaçkın veya göçkün şeklinde Azerbaycan’ın değişik şehirlerinde yaşamak durumunda.

Esasında, Hocalı bilinmeyen bir hadise değil çünkü kaydı kuydu var, videosu var, fotoğrafları var. Hatta olayı bizzat işleyenlerin itirafları var; radyo konuşmalarında, televizyon konuşmalarında, kendi yazdıkları makalelerde, kitaplarda bizzat itiraf erilmiş bir katliam.

Peki, dünya bir şey yapıyor mu? Dünya maalesef bir şey yapmıyor, Birleşmiş Milletler bir şey yapmıyor. AGİT’e bağlı Minsk Grubu kuruldu ve Minsk Grubunun asıl çözmesi gereken problem Dağlık Karabağ ve Hocalı’nın da içinde bulunduğu şehirlerle ilgili yaşanan problemler ama, maalesef, yirmi bir yıldır Minsk Grubu sadece havanda su dövüyor. Esasında, bildikleri hâlde konuyu, çok fazla çözmek istemiyorlar. Ama, şu anda hem Türkiye hem Azerbaycan, çok şükür, hem ekonomik hem sosyal hem siyasi açıdan giderek güçleniyor. Ben, bu güçlenmenin neticesinde, Hocalı başta olmak üzere Dağlık Karabağ’ın da esaretten kurtulacağına inanıyorum ama sesimizi daha gür çıkarmamız gerektiğine de inanıyorum.

Bugün gündem dışı üç konuşma da Hocalı katliamıyla ilgili. Aslında bu, Parlamentonun duyarlılığını da gösteriyor. Dün biz dostluk grubu olarak gece saat on ikide Meclisin içindeki bütün o tartışmalardan arınarak, iktidar, muhalefet birlikte bir Hocalı Bildirgesi yayınladık ve canlı olarak da yayınlandı. Son derece de olumlu tepkiler var. Ama inanıyorum ki bu etkinlikleri bizim daha fazla yaygın hâle getirmemiz lazım. Türkiye’nin her yerinde buna benzer etkinlikler var ama çağın platformlarını da daha etkin bir şekilde kullanarak daha fazla duyurmamız lazım. Çünkü, Hocalı içimizde kanayan bir yara, sönmeyen bir ateş ve bitmeyen bir hasret. Cumhurbaşkanımız Dağlık Karabağ’ın içimizde kanayan yara olduğunu çok net bir şekilde ifade ediyor, Başbakanımız ifade ediyor, Hükûmetimiz çalışıyor; birlikte, iktidar, muhalefet çalışıyoruz; daha çok çalışmalıyız çünkü Hocalı için adalet gerekiyor.

Orada hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Meclis Bakan Vekilim de müsaade ederse, elimde Türkiye ve Azerbaycan bayrakları ve karanfiller var. Karanfillerle oradaki şehitler anılır. Ben de hem Başkan Vekilimize hem gruplara karanfil ve bayrak vererek sözlerimi bitirmek istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Altay, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ve Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 26 Şubat. 26 Şubat 1992’de, biraz önce kürsüdeki sayın hatiplerin de değindiği ve belirttiği gibi, Hocalı kasabasında korkunç bir vahşet uygulandı, 613 soydaşımız Ermeni çetelerince katledildi. Bu tarihte, biz bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan 77 milyon vatandaş olarak “tek millet, iki devlet” ülküsünde birleştiğimiz dost ve kardeş Azerbaycan’a sevgilerimizi, dostluk ve dayanışma duygularımızı Cumhuriyet Halk Partisi olarak iletmek istiyorum.

Öte yandan, Afganistan’da meydana gelen saldırıda büyükelçilik konvoyumuzda görevli bir askerimiz şehit oldu. Şehit askerimize Tanrı’dan rahmet diliyoruz, yakınlarına başsağlığı diliyoruz, yaralı askerimize acil şifalar diliyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, buyurun.

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne, Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ve İç Güvenlik Yasası çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisini başka partilerle iş birliği içinde gösteren kirli bir algı operasyonu yürütüldüğüne ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Ermenistan’ın gerçekleştirdiği Hocalı katliamının yıl dönümü. Aslında, Hocalı yirmi üç yıldır kanıyor. Bu vesileyle, katliamda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.

Afganistan’da yapılan saldırı neticesinde şehit olan askerimize de Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum, başımız sağ olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kırk altı yıldır Türk siyasi hayatında yer alan Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü hareket, yöneticileri, kadroları ve mensuplarıyla siyasi ve fikir mücadelesi süresince milletimizin birliği, bütünlüğü, inançları, değerleri, menfaatleri ve ihtiyaçları temelinde demokratik mücadelesini özgün bir parti olarak yürütmüş, bölücülükle, terörle mücadele konusunda tavrı ve tutumu, mücadelesi netleşmiş bir partidir. Partimizin adını ve yöneticilerini bu şerefli mücadeleye leke getirecek şekilde yalan ve iftiralarla kirletmeye yönelik hiçbir algı operasyonu tutmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP’nin yönettiği sözde “açılım ve çözüm” adı altında çözülmeye götürecek süreci ve bunların aktörlerini deşifre etmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede, iç güvenlik yasası çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisini başka partilerle iş birliği ve omuz omuza gösteren kirli algı operasyonu yürütüldüğü açıktır. Her siyasi partinin bu yasaya karşı çıkış nedeni olabilir ve farklılıkları bulunabilir. Bunlar birbirinden bağımsızdır. Bu konuda bir ortak hareket etme arayışı içerisinde olmadık, olmayacağız.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz terörle, şiddetle mücadeleden yanayız müzakereden değil, hukuk devletinden, demokrasiden yanayız, özgürlüklerden yanayız, dikta rejimlerine karşıyız. Bu çerçevedeki tutumumuz değişmeyecektir. Bu konuda hiçbir taviz vermemeye kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu eksende, AKP’nin ısrarla bu kararlı tutumumuz nedeniyle oluşturmak istediği algı operasyonu çerçevesindeki iddialar yalandır ve iftiradır. Bu yalan ve iftiralarla oluşturulmak istenen algı yürüttüğümüz haklı mücadelenin milletimiz tarafından benimsendiğini göstermektedir. Bu kapsamda gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerek Başbakanın ifadeleri, Milliyetçi Hareket Partisi yöneticilerine, bize yönelik iftira ve yalanlar, gerek sosyal medyada aktrollerin gerekse havuz medyasında MHP’ye yönelik iftira kampanyası, fotomontajlar, üniversitelerde oluşturulan çatışma ortamı, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na yönelik saldırı derin odakların oluşturmak istediği bir senaryonun unsurlarıdır. Millet düşmanı bu kirli senaryo ittifakları deşifre etmeye devam edeceğiz. Bu ahlaksız senaryonun derin ve kirli odaklar iş birliğiyle yürütüldüğü görülmektedir. Kirli ittifaklar haklı mücadelemize…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kirli ittifaklar haklı mücadelemize gölge düşüremeyecektir. Bu kirli senaryonun yürütücülerine karşı sözümüzü esirgemeden, yılmadan her ortamda cevabını vermeye devam edeceğiz. Sesimizi ve mücadelemizi kimse kısamayacaktır. Daha büyük bir kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Milliyetçi Hareket Partisi yöneticilerini, yürüttüğü siyaseti AKP’nin yalan ve iftira kampanyasıyla bu mücadeleden vazgeçirmeye gücü yetmeyecektir, adi ve kirli oyun bozulacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Ünal…

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ve Afganistan’ın başkenti Kabil’de yapılan saldırıda şehit olan askere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı askere acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ermenistan Cumhuriyeti birlikleri tarafından 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gecesinde Yukarı Karabağ’ın Hocalı kasabasına düzenlenen saldırıda 106’sı kadın, 63’ü çocuk ve 70’i yaşlı olmak üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşı katledilmiştir, 613 Azerbaycanlı can bu katliamda hayatını kaybetmiştir.

Türkiye’yle Azerbaycan hem sevinçte hem tasada dost ve kardeştir. Hocalı ortak acımızdır. Her 26 Şubatta birlikte yas tutar, birlikte üzülürüz. Tam yirmi üç yıl önce Hocalı’da hunharca katledilen kardeşlerimizi rahmetle anıyor, bir daha böyle acı günler yaşamamayı diliyorum.

Ayrıca Afganistan’da Büyükelçiliğimizin konvoyuna yapılan saldırıda hayatını kaybeden askerimize, şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum, acılı ailesine de başsağlığı diliyoruz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Buldan…

4.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, 26 Şubat 1992 tarihinde yaşanan Hocalı katliamının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Halkların Demokratik Partisi olarak, Hocalı katliamında yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyorum.

Hocalı katliamı, yirmi üç yıl önce, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerden 613 kişinin toplu şekilde öldürülmesi olayıdır. Bu ve buna benzer tüm toplu katliamlar insanlık âleminde açıklaması olmayan ve her biri birer insanlık suçu olan olaylar ve katliamlardır. Sadece Azerbaycan tarihinin değil, bütün insanlık tarihinin en dehşetli hadiselerini bir kez daha lanetlediğimizi ifade etmek istiyorum.

Tüm toplu katliamlarda yaşamını yitiren tüm insanlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor, tüm yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu, İç Tüzük’ün 58’inci maddesi gereğince düzeltme talebiniz var.

Buyurun.

VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İç Tüzük’ün 58’inci maddesi çerçevesinde… Dün tutanaklara “hakaret edercesine” diye bir ibare geçmiş. Aslında, hakaret etmesinden çok, Hükûmetin sanki beceremediği şeklinde bir algıya sebep olacak tarzda bir yönetim anlayışında, söylemde bulunduğunu, Cumhurbaşkanının böyle bir tarzının, tavrının olduğunu kastetmek istedim. Onu düzeltmek için söz aldım.(x) Ancak, yine, o dünkü konuşmamda bazı ifadelerim var, onlarla ilgili de birkaç şeyi daha aktarmak istiyorum bu vesileyle.

Bu Süleyman Şah Türbesi’nin oradan bir gece operasyonla kaldırılıp Suriye’nin başka bir coğrafyasına, arazinin bize ait olmadığı bir yere, oradaki vatandaşın, arazi sahibinin izni olmadan konulmasına ilişkin bir gecekondu türbe anlayışı olduğunu söylemiştim. Bu Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili Hükûmet yetkilileri “Orada hiç değerli bir şeyimiz kalmadı. Bütün değerli olan şeyleri aldık geldik.” gibi bir ifadede bulundular. Aslında onların kastettiği şeyler sandukalar ve bir kısım tekstil ürünleri yani örtü gibi hatıralar. Oysa geride bırakılan vatan toprağıdır. Uğruna kan dökülen, can verilen vatan toprağıdır.

“Toprak” deyince aklına ranttan başka bir şey gelmeyenlerin, aklına imar gelenlerin, villalar, apartmanlar, AVM’ler gelenlerin tabii ki vatan toprağının ne anlama geldiğini bilmeleri beklenemez. Bunun ne anlama geldiğini bilmeyenler, Emevi Camisi’nde namaz kılma hesabını yapanlar, maalesef, yanlış politikaların neticesinde, muhterem bir zatın naaşını gece kaçırarak, toprağımızı terk ederek, ancak Genelkurmay Başkanının makam odasında şükür namazı kılabilmektedirler. Bunu da haber yaptırarak gerçek durumu kurtarmaya çalışmaktadırlar ama yetmez.

Siz tarihe atalarının kabrini gizlice kaçıran, vatan toprağını terk eden Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı olarak geçtiniz. Türk Ceza Kanunu’nun 302’nci maddesi kapsamında da vatan toprağını başkasına verdiğiniz için ceza çekeceksiniz. Bunun sorumluluğunu, muhakkak bedelini ödeyeceksiniz.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için söylüyorum. Bunu defaatle söyledik ama muhalefet bu konuyu ısrarla farklı şekilde kullanmaya devam ediyor. 1973’te planlanıp 1975’te gerçekleştirilen Caber Kalesi’nden Bozüyük’e bir naklikubûr daha var. O dönemde de Milliyetçi Hareket Partisi…

OKTAY VURAL (İzmir) - Neden dolayı, neden? Söyleyin bakayım, neden dolayı?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Baraj… Baraj…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şimdi, bu, vatan toprağını terk etmek değildir. Orada aslolan Süleyman Şah’ın ve 2 muhafızının naaşıdır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Toprağımız orası.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ve onların naaşının bulunduğu yer bizim vatan toprağımızdır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vatandan kaçtınız.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Dolayısıyla bu meselenin daha fazla istismar edilmesi Türkiye'nin millî çıkarları açısından doğru değildir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İstismar konusunda sizin elinize su dökemeyiz!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Muhalefeti bu konudaki istismarından vazgeçmeye davet ediyorum.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, vatan toprağıysa vatan toprağını terk ettiğini itiraf ediyor. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar aldık, Hükûmete görev verdik; “Süleyman Şah’ın bulunduğu toprak vatan toprağıdır, burayı koruyun.” diye talimat verdik. Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği bu talimata Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması’yla bizim vatan toprağımızı bir gecekondu anlayışıyla başka yere çekmek suretiyle buradan kaçanların burada ahkâm kesmeye hakları yoktur.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bu konunun iç güvenlik kanununun engelleyicisi olarak kullanılması doğru değil. Lütfen muhalefet bu tavrından vazgeçsin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vatan toprağı varken ne iç güvenliği? Vatan toprağını terk ediyorsunuz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Süleyman Şah’ın bulunduğu yer vatan toprağıdır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Lice’de sınav yapamıyorsunuz. Vatan toprağından kaçıyorsunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Niye terk ettiniz o zaman?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – 1975’te neden terk edildiyse şimdi de o yüzden terk ediyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Baraj… Baraj…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Baraj…

OKTAY VURAL (İzmir) – Millete açıkça söyle! Niye doğruları söylemiyorsunuz?

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – 1975’tekinin sebebini kendi ağzınla açıklasana yüreğin yetiyorsa!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Ünal Süleyman Şah Türbesi gibi bütün milletçe hassas olduğumuz bir konuyla ilgili olarak bizim istismarda bulunduğumuzu, konuyu istismar ettiğimizi söyleyerek muhalefet partilerinin tümüne açık, aleni bir sataşmada bulunmuştur; söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Ünal da çok iyi hatırlayacaktır, 19 Şubat akşamı oturduğum yerden ayağa kalkarak Sayın Meclis Başkanına “Şu an itibarıyla Süleyman Şah Türbesi’nde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin, devletinin bir hâkimiyeti, kontrolü kalmamıştır. Gelen duyumlar var, askerlerimizin can güvenliğiyle ilgili de çeşitli duyumlar var.” demiştim. Aynı iddiayı Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili İdris Baluken de yapmış idi. Genel Kurulda bulunan İçişleri Bakanı da ısrarla Hükûmetten Genel Kurula izahat vermesini talep edince “Bunlar dedikodu haberleri; dedikoduyla, duyumla Mecliste iş yapılmaz, yok böyle bir şey.” diyerek Genel Kurula yanlış ve yalan beyanda bulunmuştu. Gene hep beraber hatırlayacağımız gibi, iktidar partisinden kimi milletvekili arkadaşlarım da beni eleştirmişlerdi, ben de “Sizle yarın öbür gün görüşeceğiz, şimdi beni ithamla suçlayanlar, karalama yapmakla suçlayanlar benden özür dileyecek.” demiştim. Nitekim, 21 Şubatta Türk Silahlı Kuvvetleri, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Süleyman Şah Türbesi’ne PYD’den de icazet ve izin almak suretiyle gidip, bayrak direğimizi sırtlayıp Türkiye-Suriye sınır noktasına gelmişlerdir.

Yapılan iş daha önceki nakle benzemez Sayın Ünal. Daha önce baraj yapımı nedeniyle sular altında kalınmasıyla ilgili bir durum vardı, bunu herkes de biliyor. Süleyman Şah Türbesi’ndeki tavrınızla Türkiye’yi Orta Doğu’da âciz ve komik duruma düşürdünüz. Hükûmete söylüyorum -Hükûmet yerinde değil- Hükûmet kendisinden utanmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şahsımı kastederek…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ne dedim şahsına?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …daha önce kendisine verilen bilgilerin yanlış ve yalan bilgiler olduğunu söyledi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Evet, İçişleri Bakanı benim söylediğime “Yalan.” dedi.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şimdi, bakınız, millî güvenliği gerektiren konularda tabii ki yüce Meclise bilgi verilir…

ENGİN ALTAY (Sinop) – “Kapalı oturum yapalım.” dedim o zaman ben.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …kapalı oturumda da verilir fakat İçişleri Bakanı bu konunun muhatabı değildir, Savunma Bakanıdır.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Nerede, muhatabı nerede? Nerede muhatap?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz sabah dokuzda Savunma Bakanının gelip burada bilgi vermesini grup başkan vekillerine teklif ettik. Sabah dörtte operasyon yapılırken, operasyon başladıktan ve tamamlandıktan sonra Savunma Bakanının gelip burada sabah dokuzda bilgi vermesini teklif ettik. Fakat Meclisin kapatılması kararı alınmıştı, bu karardan dolayı Savunma Bakanı gelip burada bilgi vermedi.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Biz buradaydık sekiz buçuğa kadar, o niye burada olmuyor?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ben tekrar şunu söylüyorum: Millî güvenliği gerektiren bir konuda bir siyasi partiye karşı eleştiriniz ve muhalefetiniz olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin uluslararası itibarını…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Devlet mi bıraktınız ya!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …aşağılamak bir partiye muhalefet yapmak değildir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Uluslararası hakkımızdan vazgeçtiniz be!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Meclis Hükûmeti denetleyecek, millî iradenin üstünde değildir Hükûmet. Hesap verecek tabii.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullandık, kimseden izin almadık, Türkiye’nin yüce itibarını koruyarak…

OKTAY VURAL (İzmir) – Anlat, anlat, heyecanlı oluyor, anlat.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …bir naklikubûrda bulunduk. Bunu daha fazla istismar etmeye gerek yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, “Uluslararası haklarımızı kullandık.” diyenler Lozan ve Ankara Anlaşması’yla tapulu vatan toprağından kaçtılar. Hangi uluslararası haktan bahsediyorsunuz siz ya? PYD’ye haber vermek uluslararası mıdır?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hiç kimseye haber verilmedi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Haber verdiniz, Davutoğlu söyledi.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Davutoğlu söyledi ya, senin Başbakanından haberin yok ya! Davutoğlu farklı söylüyor, sen farklı söylüyorsun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Siz devletinizin değil de PYD’nin açıklamalarına inanıyorsanız ben hiçbir şey söylemiyorum. (Gürültüler)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Altay.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Türk Ceza Kanunu 302’ye göre yargılanacaksınız.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ana muhalefet partisi olarak bir talebimiz var: 21-22 Şubatta yapılan iş bir askerî operasyondan ziyade bir lojistik sevkiyattır. Ulaştırma Bakanının Meclise gelerek bu konuda bilgi vermesi lazım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Demagoji yapmaya gerek yok Sayın Başkan, bunu bir demagojiye dönüştürmeye gerek yok.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bu konu çünkü Millî Savunma Bakanından ziyade Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili bir konudur.

Kayıtlara da geçsin.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Mahir Bey’e söz verdiğinizde kürsüde bunun bir istismar olduğunu… Benim konuşmamla ilgili, istismar ettiğime ilişkin bir beyanda bulundular. Müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz Sayın Vural cevap verdiler ama.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Ben şahsıma sataştığını…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kendi konuşmasına sataşmış.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Benim kendi konuşmamdı efendim.

BAŞKAN – Sataşma nedeniyle söz veriyorum.

Buyurun Sayın Türkoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mahir Bey, bu operasyonun yapıldığı saatlerde muhalefet partisi milletvekilleri böyle bir operasyondan haberdar olduklarını ve Genel Kurulda bulunan Sayın Bakanın bu konuda Genel Kurulu bilgilendirmesine ilişkin bir talepte bulundular. O anda Hükûmet sıralarında oturan Sayın Bakan dediler ki: “Bu bir millî güvenlik meselesidir, size bilgi veremeyiz.” Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda milletvekillerine -sizler de dâhil- “Haber veremeyiz, bu bir millî güvenlik meselesidir.” diyen Hükûmet, bugün öğreniyoruz ki PYD’ye bilgi vermiş, PKK’ya bilgi vermiş, IŞİD’e bilgi vermiş, İran’a bilgi vermiş ama Türk milletinin milletvekillerine bilgi vermiyor. Kimden neyi gizliyorsunuz? Vatan toprağını terk ediyorsunuz ama bu vatanın vatan olması için kanını döken milletin çocuklarına, onların vekillerine bilgi vermiyorsunuz. Buna isyan edeceğiz tabii, buna sessiz kalamayız. Biz o Emevi Muaviye gibi değiliz, onun bunun emriyle dişi deveye “erkek”, erkek deveye “dişi” diyenler değiliz; biz akıl izan sahibi, vicdan sahibi, vatan millet sevdalısı Türk milliyetçileriyiz.

1975 yılında bu türbenin yerinin değiştiğini bize örnek veriyorsunuz. Baraj kurulmuş orada. Barajın altında hangi türbeyi bekleteceksiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Barajın altında kalan siz oldunuz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Şnorkelle mi dalacak oradaki askerler, dalgıç elbisesi mi giyecekler? Tabii ki yeri değişecek. Bugün Hasankeyf’te neyi tartışıyorsunuz? “Yeri değişsin, baraj kuruluyor.” deniyor. Birecik Barajı’ndaki Belkıs Harabeleri, Zeugma Harabelerinin niye yeri değişti? Barajın altında kaldığı için. Tabii ki Süleyman Şah Türbesi’nin de yeri değişecekti. Bunu, bugün türbesini, sandukalarını, o mübarek zatların kabirlerini kaçırmakla eş tutmak akılla izah edilecek bir davranış değil.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ayrıca, siz devletinizin açıklamalarına değil, PYD’nin açıklamalarına inanarak hareket ediyorsunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ya, Davutoğlu ne diyor, sen ne diyorsun Mahir Bey ya!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - Türk milletinden bu bilgileri gizlediğiniz için Hükûmeti kınıyorum, sizleri de ayıplıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Mustafa Moroğlu, 58’inci madde gereğince söz talebiniz var.

Buyurun.

VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu'nun 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (X)

MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, dün verdiğimiz bir araştırma önergesinde yaptığım konuşmaların tutanaklarda düzeltilmesi için söz aldım.

Bunlardan birincisi: 1’inci sayfa, 33’üncü satırda “aklamak” kelimesinin “saklamak” olarak düzeltilmesini istiyorum. Bir diğeri de 2’nci sayfada “hastaların doktorları sopalarla kovaladıkları resimleri önünüze koyarak” diye bir terim kullanmışım, hakikaten doğru bir kelime değil, “onu göstererek, size göstererek” diye düzeltilmesini istiyorum.

Asıl düzeltilmesini istediğim de 3’üncü sayfada “Recep Özel kardeşim” diye bir hitapta bulunmuşum, bunun gerçek anlamda düzeltilmesini istiyorum, nedeni de şu: Recep Özel yaptığı davranıştan ötürü özür dileyinceye kadar Recep Özel’e “kardeşim” denmesini doğru bulmuyorum. Nedeni de şu: “Tarihi geçmiş bir gaz bombasını bize attılar.” dedikten sonra Recep Özel “Siz gösteriyi önce yapsaydınız.” diye bir sataşmada bulundu, gerçek düşüncesi o muydu bilmiyorum, öyle olmadığını ifade etmesi lazım. Milletvekillerine tarihi geçmiş gaz bombası atılmasını bırak, gaz bombası atılmasına karşı çıkması lazım ve eleştirmesi lazımdı. Çünkü Gezi direnişinde atılan gaz bombalarından o gösteriyle ilgisi olmayan 3 yurttaş ya evinde ya da hastanede yakalandıkları gaz bombasının etkisinden ötürü hayatını kaybetti. Bir empati yapsaydı Recep Özel, o gaz bombasından, bir gösteriye atılan gaz bombasından kendisi, çocuğu, ailesi, hepimizin çocukları, aileleri etkilenebilir ve ölebilirdi, onun için bu gaz bombasının atılmasına karşı durması gerekirken “Siz de keşke önce yapsaydınız.” diyerek çok kötü bir ifadede bulunmuştur. Bu ifadeyi geri alıncaya kadar “kardeşim” demeyi doğru bulmadığım için düzeltilmesini talep ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Ruhsar Demirel, Eskişehir Milletvekili, İç Tüzük 58’inci madde gereğince söz talebi var.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum düzeltmeme fırsat verdiğiniz için.

Dün akşam 24’üncü maddeyle ilgili grubumuzun verdiği önerge hakkında konuşurken “Hükûmet edenler, kamu düzeni kadar toplumsal huzuru da önceliklemeliler. Hukuku askıya alıp oluşacak boşlukla yaratılacak talimatlar üzerinden, yürütmeyi o boşluk içine koyup kamudaki bazı unsurların gücünü artırarak insan haklarında insanların özgürlüklerine kısıtlamalar getirmek, Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere rağmen evrensel kabullere rağmen…” deyip peşi sıra “Çünkü içinizde bir güvenlik paranoyası var.” diye bir ifade kullanmıştım ve sonrasında da bunun bir korku olduğunu, korkunun insanı köleliğe götürdüğünü ifade ettikten sonra sözlerimi bitirmeden hemen önce tekraren “Bu güven paranoyasıyla çıkarmaya çalıştığınız kanun ve akabinde de dolayısıyla güvenlik paranoyasından bir parça sıyrılıp…”(x) diye birtakım cümleler kurmuştum. Bu ikinci “güven paranoyası” sözümün de “güvenlik paranoyası” olarak değiştirilmesini istiyorum. Çünkü “güven paranoyası” sözü biraz şahsi gibi geldi bana da, açıkçası üzüldüm. Benim buradaki kastım, hükûmet edenlerin veya ülkenin çok üst kademelerindeki bazı kişilerin güvenlikle ilgili bir paranoyaya kapıldıkları. Kendi asayişleriyle ilgili bir paranoyaya kapıldıkları, işte suikast hezeyanları gibi, korku hezeyanları gibi sözleri olması itibarıyla burada güven paranoyasıyla bir şahsileştirme değil çevrelerine dair bir kaygıyla etraflarındaki herkesten şüphe etmeleri, herkesi paralel, vesaire gibi itham etmelerinden ötürü bir güvenlik paranoyasıydı benim kastetmeye çalıştığım. Dolayısıyla, ikinci “güven paranoyası” sözümün “güvenlik paranoyası” olarak değiştirilmesini rica ediyorum.

Sayın Başkana da bu fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi de Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili, İç Tüzük 58’inci madde gereğince söz istedi.

Buyurun Sayın Öner.

4.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (x)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Dün gece yarısından sonraki konuşmamda, uzun ve sağlıksız çalışma koşullarının yol açabileceği sakıncalardan söz etmiştim. Strese, gerginliğe yol açabileceğini, başkaca ciddi tehlikeler olabileceğini vurgulamıştım. Bugün Sayın Meclis Başkan Vekilimiz Ayşe Nur Bahçekapılı’nın geçirdiği rahatsızlık ve tansiyon yükselmesinden dolayı üzgünüm. Sebeplerden biriysem hoşgörüsünü rica ediyorum.

Sayın Başkanım, dün, ayrıca, 37 kilometre mesafeden sıfır noktasına taşınan Süleyman Şah Türbesi’nden de eleştirel bir ifadeyle söz etmiştim ancak eksik bıraktığım bir husus var: Adalet Partisi iktidarı ve yandaşları gayrimillî anlayışlarından ötürü gayrimenkul kavramını da bilmiyorlar. Vatan toprağı taşınamaz. “Zaruret hâli” diye bir kavram var. Baraj sebebiyle sular altında kalan yer, ikili anlaşmalarla, uluslararası geçerliliği olan anlaşmalarla yer değiştirebilir ancak onun dışında gayrimenkul niteliğini menkul hâle getiremezsiniz.

Bir başka husus daha, bu iktidar bayrak nasıl göndere çekilir onu da bilmiyor. Bir yere bir gönder koymuşlar, üzerine bir bayrak takmışlar, taşıyorlar, taşırken bayrağın ucu yere değiyor. Önce göndere bayrak dikilir, sonra bayrak o göndere şanla çekilir.

Ay yıldızlı al bayrağa selam olsun. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

58’inci maddeye göre söz isteyen Sayın Refik Eryılmaz, Hatay Milletvekili.

Buyurun.

5.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dün gece yaptığım konuşmada, tarafıma yapılan sataşma nedeniyle AKP Grubuna yönelik olarak “Esat kardeşinizdir, Esat’la birlikte Bodrum’da tatil yaptınız, Şam’da kahvaltı yaptınız.” (X) derken, orada AKP’li bütün milletvekillerini kastetmedim; orada kastettiğimiz, bu sözleri o tarihte söyleyen dönemin Başbakanı ve Dışişleri Bakanına yöneliktir. Bu şekilde düzeltilmesini rica ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Onları çağırmamışlar mı kahvaltıya?

REFİK ERYILMAZ (Devamla) – Evet.

Dün bu kürsüde tarihî bir uyarıda bulundum, tarihe not düşme adına özellikle ABD’yle imzalanan Eğit-Donat politikasının, mutabakatının bölgemiz, ülkemiz açısından yaratacağı tehlikeyi ifade etmeye çalıştım, altını çizmeye çalıştım. Hemen bugün sabah, maalesef, Afganistan’da El Kaide, askerî birliğimize saldırıda bulundu, 1 askerimiz şehit oldu, ona Allah’tan rahmet diliyorum. Bu bir başlangıçtır. Emin olun, bunun sorumlusu da yine bu sözleşmenin altına imza atan siyasi iktidardır.

Ben dün burada uyarımı yaptım, bu Eğit-Donat Protokolü’nden dolayı ülkemize ve ülkemizin vatandaşlarına yönelik gerçekleşebilecek her türlü terör saldırısından, bu protokolün, bu mutabakatın altına imza atanların sorumlu olacağını ifade ettim. Bunu tekrar ediyorum: Bu tarihî hatadan AKP iktidarının derhâl vazgeçmesi gerekiyor. Bu, Türkiye’yi dünyanın en tehlikeli terör örgütünün hedef tahtasına oturtmakla kalmıyor, aynı zamanda bizim uluslararası anlamda Birleşmiş Milletler gözetiminde yaptığımız 12 protokol ve anlaşmaya da açıkça aykırılık oluşturuyor. Bu da yeterli değil, iç hukukta Türk Ceza Kanunu’nun ve Terörle Mücadele Kanunu’nun bir sürü maddesine de aykırılık oluşturmaktadır. Bu protokolü imzalayan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

REFİK ERYILMAZ (Devamla) – …Dışişleri Bakanı hakkında savcıları göreve davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Yine 58’inci madde gereğince söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)

6.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Dün, partimizin grup önerisi görüşülürken, Sayın Mustafa Moroğlu’nun, toplumsal olaylarda kullanılan ve üzerinde son kullanma tarihi yazan, son kullanma tarihinden sonra kullanılmasının ölümcül sonuçlar doğurabileceği söylenen gaz fişeğinin kullanıldığı noktada, Sayın Recep Özel arkadaşımız oradan bir laf atarak şöyle bir ifade kullandı, dedi ki: “Madem öyle, siz de eylemi gaz fişeğinin son kullanma tarihinden önce yapaydınız.” Biz de buna tepki gösterdik, Sayın Mustafa Moroğlu da bu konuda kürsüden kendi görüşlerini ifade ederken, benim ifadem tutanağa, Sayın Moroğlu’nun konuşmasından hemen sonra “Hayır, ‘O tarihten önce yapaydınız.’ diyor.” şeklinde geçmiş. Oradaki “Hayır” (X) ifadesi, Sayın Mustafa Moroğlu’nun konuyla ilgili yapmış olduğu tespitlere yönelik bir ifade değildir, bağlamından kopmuş bir ifadedir. Recep Özel’in kullandığı cümleye, kendi grubu reaksiyon vermeyince, “Ne oldu?” diye birbirlerine sorarken, orada bir “Hayır” kelimesi kullanıldı, ama esas olarak benim gösterdiğim tepki, Recep Özel’in, bir toplumsal olayda tarihi geçmiş bir gaz fişeği kullanılmasının, bir iktidar milletvekili olarak, mensubu olduğu partinin hükûmet ettiği ve onun kontrolündeki Bakanlığın emrindeki kolluk kuvvetlerinin bu yaptığı meseleden rahatsızlık duyacağına, utanç duyacağına, bu meseleyle ilgili gerekli araştırmaların yapılması için harekete geçeceğine, o tepkilerini gösteren ve demokratik hakkını kullanan kitleyi küçümseyerek, onlarla alay ederek, o tarihteki o meselenin, vurgulanan meselenin önemini hiçe sayıp, bunun yirmi gün, yirmi beş gün önceki tarihe çekilmesinin de mümkün olabileceğini küçümsemesine gösterdiğim tepkidir. Tutanakların bu yönde değiştirilmesini arz ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Yine, 58’inci madde gereğince söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili.

Buyurun Sayın Oğan.

7.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (x)

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün akşam gece geç saatlerde yapmış olduğum konuşmada, İçişleri Komisyonu Başkanına yönelik “Ya dolandırıcılık yaptınız ya da Meclisi dolandırdınız veyahut da yalan konuşuyorsunuz.” dedim. O “dolandırıcılık” sözünün, yanlış anlaşılmaya mahal verme ihtimali olduğu için “dolandırmacılık” olarak kayıtlara geçmesini istiyorum.

Bir de “Meclisin yemeğini niye yediniz?” ifadesini “İçişleri Komisyonunun yemeğini niye yediniz?” şeklinde değiştirmek istiyorum.

Bir de “Sayın Komisyon Başkanı” yerine “Ya Sayın Komisyon Başkanı” şeklinde düzeltilmesini istirham ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün…(AK PARTİ sıralarından “Gülünç duruma düşüyorsunuz!” sesi)

Gülünç duruma, burada Hocalı’yı 3 parti anarken, AKP sıraları bomboş olduğunda düşüyor. Gülünç duruma, Emevi Camisi’ne cuma namazına gidecekken ecdadın Karakozak’taki mezarına bir Fatiha dahi okumaya gitmeye cesaret edemeyip, ecdat kemiğini toplayıp kucaklayıp getirenler düşüyor. Gülünç duruma, orada sınır karakolunu -orası aynı zamanda bir sınır karakoludur- koruyamayıp, nakliye şirketi gibi, oradan karakolunu kucaklayıp gelenler düşüyor. Gülünç duruma, ecdadımızın kemiklerini sızlatma pahasına, Türk Bayrağı’nı ve ecdadımızın naaşını PKK paçavralarının gölgesine yatıranlar düşüyor. Kalkmış burada konuşuyorsunuz “Gülünç duruma düşmeyin.” diye. Türk milletini düşürdüğünüz durumun farkında mısınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİNAN OĞAN (Devamla) – Burada biz o gün de konuştuk, Meclise bilgi verin dedim, vermediniz bilgi. Kime bilgi vermişsiniz? PKK’ya, PYD’ye, IŞİD’e, İran’a, Suriye’ye, Amerika’ya; herkese bilgi vermişsiniz, Gazi Meclise bilgi vermemişsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – İsrail’e de vermişler.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Türk milleti görüyor kimin gülünç duruma düştüğünü. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şunlar bitiyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, sayın hatibin kullandığı bir kavram var ki…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, söz verdim. Söz bitsin, konuşma bitsin, vereyim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tamam.

BAŞKAN – İç Tüzük 58’inci madde gereğince, buyurun Sayın Korkmaz.

8.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (*)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum hepinizi.

Ben de İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre dilekçe verdim Başkanlık Divanına. Bunun üzerine konuşuyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal Bey biraz da böyle yüksek perdeden sesini yükselterek bir şeyler anlatmaya çalıştı.

Mahir Bey, sesinizi ne kadar yükseltirseniz yükseltin, bu sizin ne ilk vukuatınız -bu anlayışla da- ne de son olacak.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Cevap vermeyeceğim. İç Tüzük’ü kullanarak sataşma, cevap vermeyeceğim.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Bakın, geçmişe doğru bir gidelim. Efendim, Türk askerinin başına çuval geçirilmedi mi arkadaşlar?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Mesele milletin takdirindedir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Bakın, soruyorum: Türk askerinin başına çuval geçirilmedi mi? Geçirildi. Ne yaptınız? Sustunuz, tevil etmeye çalıştınız yani olan biten o rezaleti tevil etmeye çalıştınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Mantı yediler Kayseri’de.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Başka? Bu memlekette, kardeşim, bir Habur rezaleti yaşanmadı mı? Yaşandı. Peki, siz ne yaptınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Türk Bayrağı ile Atatürk posterini indirdiler.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Kafanızı öne eğmek yerine, milletten özür dilemek yerine bunun âdeta bir barış gösterisi hâlinde sunulmasına sessiz kaldınız. Başka? Oslo’da, 40 bin kişinin katili PKK’yla görüşmeler yapmadınız mı?

OKTAY VURAL (İzmir) – 29 Ekimde peşmergeyi geçirdiler.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bu nasıl düzeltmedir ya? Neyi düzeltiyor sayın hatip?

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Biz bunları söylediğimiz zaman siz ne dediniz? “Efendim, terör örgütüyle görüştüğümüzü iddia eden şerefsizdir.” dediniz. Sonra ne oldu? Bu gerçek ortaya çıkınca yine bunu tevil etmeye kalkmadınız mı? 29 Ekimde, bu memleketin en büyük bayramında peşmergelere âdeta geçit töreni yaptıran kimdi?

Dolayısıyla, Mahir Bey, benim size tavsiyem, bu tür konularda lütfen başınızı öne eğiniz, Türk milletinden özür dileyiniz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Cevap vermeyeceğim. Çünkü, amacınız onu tartışmak değil, tahrik etmek ve görüşmeleri engellemek.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Bu zihniyetle siz, Allah muhafaza, daha bu milletin başını çok belalara sokarsınız. O yüzden, buradan aziz milletime söylüyorum: AKP’den kurtulmak demek, beladan kurtulmak demektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Cevap vermeyeceğim.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Veremez, veremez, verecek cevabı yok. Gayrimenkul kavramını bilmiyorlar, ne cevabı verecek?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Yine 58’inci madde gereğince, Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili.

9.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Genel Kurulda yapmış olduğum konuşmada “Sayın Komisyon Başkanı, Sayın İçişleri Bakanı, AKP’nin grup başkan vekilleri; Başbakana niçin yalan atıyorsunuz?” (x) ifadesini kullanmışım. Bunu düzeltmek istiyorum çünkü Komisyonda biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerçekten çok ciddi katkılarda bulunduk. Ancak gerek Komisyon Başkanının gerek AK PARTİ grup başkan vekillerinin gerekse İçişleri Bakanının Başbakana bu konuda doğru bilgi vermedikleri için Başbakanın dünkü grup toplantısında kamuoyuna yanlış bilgi verdiğine şahit olduk. Beyanımın “bu konudaki bilgi verme konusunun eksik olduğunun” şeklinde düzeltilmesini istirham ediyorum.

Tabii, arkadaşlar, bu kanunla ilgili olarak, iktidar partisi ısrarla muhalefet partilerinin herhangi bir katkıda bulunmadığını ve herhangi bir teklifle gelmediğini söylüyor. Biz gerek alt komisyonda gerek İçişleri Komisyonunda üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık ama iktidar kendi kafasına -kimin nefsine göre yazıp getirdilerse bu kanunu- bir şablon koymuş, bu şablonun dışına çıkmamak için olağanüstü gayret sarf etti. Bu sebeple de Komisyondaki iktidar partisi milletvekilleri, bizim Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak söylediklerimizi dinlemek zahmetinde bile bulunmadılar. Bu Komisyon sırasında da defaatle bunu dile getirdik: “Eğer ellerinizde bu akıllı telefonlarınız olmasaydı bu Komisyon çalışmaları boyunca neyle vakit geçirecektiniz, burada nasıl bulunacaktınız?” dedik.

Ve buradan tekrar etmek istiyorum: İktidar partisi hiç kimsenin fikrini almadan, hiç kimsenin katkısına fırsat vermeden hazırlayıp getirdiği bu yanlış kanunu savunmaya devam ettiği müddetçe biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yanlışları sizin yüzünüze karşı söylemeye devam edeceğiz ve milletimize verdiğiniz yanlış bilgiler konusunda da yanlış algınızı düzeltmek için gayretimiz sonuna kadar devam edecektir.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Madde 58 gereğince, yine, Tanju Özcan, Bolu Milletvekili.

Buyurun Sayın Özcan.

10.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de dün yerimden bir dakikalık söz alarak, Sayın Meclis Başkan Vekilimizin üslubuyla ilgili olarak “Sayın Cumhurbaşkanı bile üslup konusunda sizin elinize su dökemez.”(X) demiştim. Bu sözümü düzeltmek için söz aldım.

Sayın Meclis Başkan Vekilimizin -Ayşe Nur Bahçekapılı Hanımefendi’den bahsediyorum- son zamanlardaki üslubu, Meclisi yönetme tarzı gerçekten Gazi Meclise yakışmıyor. Kendisi, Gazi Meclisi bugüne kadar yöneten başkan vekillerinden çok daha farklı bir yönetim anlayışı çizen bir başkan vekilimiz ancak yine de bu şekilde hitap etmemem gerekiyordu. Ben bunu düzeltmek istedim. Ancak, tabii, bu vesileyle şunu da söylemekte fayda var: Gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan vekillerinin -ki İç Tüzük bunu da emrediyor açık bir şekilde- hitap konusunda milletvekillerine örnek olması gerekiyor. Ama bu dönemde -ben belki ilk kez görüyorum- bir Meclis başkan vekilinin milletvekillerine “siz” diye hitap etmeyi bırakıp “sen” diye hitap ettiğini, hatta kullandığı üsluba bakınca da son derece yakışıksız bir üslup içerisinde olduğunu da üzülerek gördük, bunu da yaşadık, keşke yaşamamış olsaydık.

Ben, tabii, dünkü konuşmamda şunu söylemiştim, o kısmı düzeltmiyorum: Meclis başkan vekillerimizin, tüm milletvekillerine örnek olması gerekiyor üslup noktasında. Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı Hanımefendi de -bundan sonraki süreçte de zannediyorum Meclisimizi yönetecek- eğer üslubuna dikkat ederse Mecliste bugüne kadar yaşanan gerginliklerin önemli ölçüde azalacağı kanaatindeyim. Üslup noktasında herkesi daha dikkatli olmaya davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündem dışı konuşmalar sırasında sisteme girdiniz ama biliyorsunuz, İç Tüzük’ün 59’uncu maddesi gereği en çok 3 kişiye söz veriliyor, onun için söz veremiyorum.

Gündeme geçiyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan, bir şey söyleyeceksiniz.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi uyarınca daha önce yanlış oylamayla ilgili yaptığı itirazla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının kararını beklediğine ilişkin açıklaması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, bir önceki birleşimde, ondan önceki ve 23’ündeki birleşimde İç Tüzük 13’üncü madde uyarınca hem Başkanlığınıza hem Meclis Başkanlığına ayrı ayrı dilekçeler verdik ve bu konuda, Başkanlık Divanının, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hemen toplanıp bir karar vermesini… Usulsüzlük vardı oylamada, karar yeter sayısında, yoklamada, geneli üzerinde konuşmada, söz kesmede, soru-cevapta, birinci bölümde. Sizler de en son bir önceki birleşimde bu talebimizle ilgili olarak bir açıklama yaptınız. Beş dakika ara verdiniz ve sonra Başkanlık Divanına bunu ileteceğinizi söylediniz. Bilahare geldiğinizde de ilettiğinizi söylediniz.

Şimdi, bu, çok ciddi bir olay. Bu önergelerden sonra tekrar paketin görüşmelerine başlayacağız. Ancak, bu usulsüzlükleri gidermeden yol almamız hem İç Tüzük gereği mümkün değil hem sizlerin de hassasiyeti oldu. Bu konuda Genel Kurulu bilgilendirseniz… Çünkü, Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımıza bugün de sorduk; kendilerine hiçbir bildirim yapılmamış, bir toplantıya çağrılmamışlar. Sayın Meclis Başkanı Kanada’dan bu akşam mı dönüyor, yarın sabah mı dönüyor, bilmiyoruz, herhâlde bu akşam dönecek.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Genel Kurulu bilgilendirirseniz bu tartışmayı sürekli hâle getirmemek için...

BAŞKAN – Sayın Meclis Başkanımız bu akşam dönüyor efendim, daha önce de bunun açıklaması yapıldı. Meclis Başkanlığına -zaten sizin de dilekçeniz var- biz de intikal ettirdik, çalışmalar devam ediyor. Zannediyorum, yarın Sayın Başkan da gelince toplantı için Başkanlık Divanı üyelerini çağıracaktır efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tabii ki biz şikâyetçi olduğumuz için bizim de çağrılmamız gerekiyor, anlatmamız gerekiyor orada.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Meclis araştırması açılmasına ilişkin…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Müsaade ederseniz Sayın Başkan bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN – Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Herkesi dinledim efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir hususu…

BAŞKAN - Ama, böyle bir usulümüz… Lütfen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ayağa kalktım efendim. İç Tüzük…

BAŞKAN – Ne istiyorsunuz, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Dinleyin efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Meclis Genel Kurulu oturma düzeni içinde HDP Grubu milletvekillerine yeterli yer bulunmadığına ilişkin açıklaması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, Meclis Genel Kurulu oturma düzeni bu. Şimdi, her partinin, milletvekili sayısı oranında, Meclis Genel Kurulu oturma düzeni içerisinde kendisine sandalye ayrılmış. Malumunuz, bizim grubumuzun da üye sayısı 28. Ancak, Meclis Genel Kurulunda bizim partiye ayrılan 18 koltuk var. Bu oturma düzeni düzeltilmeden bizim milletvekillerinin gelip başka partilerin...

İDRİS BALUKEN (Bitlis) – Ayakta kalıyorlar.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - ...milletvekillerine ayrılan sıralara oturması doğru değil, aynı zamanda haksız bir uygulamadır. Bu yerleşkeyi düzeltin. Milletvekillerimiz çoğunlukla buradalar, kimi milletvekillerimiz oturacak yer bulamadıkları için, başka bir partinin de sıralarına gidip oturmak istemedikleri için kulislerde oturmayı tercih ediyorlar. Bunu bir düzeltin, sonra neyi konuşacaksak konuşalım.

BAŞKAN – Çalışmalara devam edelim.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Üçer, ne için söz istemiştiniz?

7.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, Van Vali Yardımcısı ve Erciş Kaymakamının, HDP İl Başkanından basın açıklamasını ertelemeleri talebinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Başkan, söz hakkı için teşekkür ediyorum. Umuyorum ki kürsüden de söz hakkı verirsiniz.

Van’da yaşanan çok acil bir durumla ilgili Meclisi bilgilendirmek istiyorum. Vali Yardımcısı ve Erciş Kaymakamı, İl Başkanımızı arayıp, yapmış oldukları basın açıklamasını ertelemeleri talebinde bulunmuş. Bu durumu...

BAŞKAN – Tutanaklara geçti efendim, teşekkür ediyorum.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Bununla ilgili bir bilgilendirme ve kaygımızı ifade etmek istiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bitlis) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Baluken, buyurun.

8.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Meclis çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle, rahatsız olan milletvekillerini de göz önünde bulundurarak bugünkü çalışma saatlerinin gözden geçirilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bitlis) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık dokuz gündür burada milletvekilleri çok yoğun bir mesaiyle ülkenin geleceğini ilgilendiren bir yasa tasarısını görüşüyorlar. Bu görüşmeler esnasında zaman zaman on dokuz saate, yirmi saate varan ve milletvekillerinin sağlığını direkt olarak tehdit eden bazı oturumlar maalesef şekilleniyor. Özellikle, “Sekiz saati aşan bütün oturumlarda, genel sağlık açısından, insan sağlığı açısından son derece olumsuz koşullar her an burada doğabilir.” uyarımızı biz defalarca dile getirdik. Doğrusu, bu konuda kaygılıyız. Nitekim, bugün bu kaygılarımız haklı da çıktı. Keşke olmasaydı ama basına yansıyan haberlere göre, Meclis Başkan Vekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı’nın bir sağlık problemi ortaya çıkmış. Tabii, biz öncelikle, kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz. Ancak, bu sağlıkla ilgili duyduğumuz kaygıların hem sizin için hem de Genel Kuruldaki diğer milletvekilleri için de şu anda geçerli olduğunu düşünüyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü, insan sağlığını, “biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan tam bir iyilik hâli” olarak değerlendirir. Bu kadar uzun çalışma saatleriyle bu kadar gerilimli ortamlarda bir insanın ne biyolojik açıdan ne psikolojik açıdan ne de sosyal açıdan iyi olması, iyilik hâlini sağlaması mümkün değildir. Dolayısıyla, Meclis Başkan Vekili olarak sizden de talebimiz: Aramızda kalp hastası, tansiyon, şeker hastası…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – …olan milletvekili arkadaşlarımız var, bu durumu da göz önünde bulundurarak özellikle, bugünkü oturumun saatleriyle ilgili mevcut durumu gözden geçirmenizi talep ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Altay, buyurun.

9.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’yu İsmet İnönü’yle ilgili paylaştığı bir “tweet” nedeniyle kınadığına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi Balıkesir Milletvekili Sayın Tülay Babuşcu biraz önce bir “tweet” paylaştı. Bu “tweet” “Başkan RTE” kullanıcısıyla yayınlanmış, başlığı da şöyle: “Bizans dostu, kahpe İsmet İnönü!” Bir milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından, 2’nci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’yle ilgili böyle bir “tweet”i paylaşmasını şiddetle ve nefretle kınıyorum.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Alçakça buluyoruz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Aynı zamanda aynı kınamayı iktidar partisinin sayın grup başkan vekilinden de bekliyorum.

Ancak böyle bir anlayış için iki kelime daha etmek istiyorum. Neyzen Tefvik’in meşhur bir şiiri var: “Ne ararsın Tanrı ile aramda.” Bu şiirin son kıtasını Tülay Babuşcu’ya ithaf ediyorum. Kendisini meczup, sapkın ve şerefsiz ilan ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım, siz de bu konuda bir tutum belirlemek durumundasınız.

BAŞKAN – Kimseye talimat vermeye kalkışmayın, biz gereğini yapacağız. Lütfen, lütfen ama!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Açtırıyorum, bir saniye.

Buyurun.

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, öncelikle böyle bir bilgi bizim tarafımıza ulaşmış değil. Dolayısıyla suç şahsidir, bunun üzerinden tabii ki AK PARTİ Grubuna dönük bir suçlamada bulunamaz hiç kimse.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bulunmadım zaten, adamınızı suçladım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu, öncelikle eğer burada ifade edildiği gibi ifadeler kullanılmışsa “tweet”te ve gerçek kişi olarak bu ifadeler kullanılmışsa biz AK PARTİ olarak böyle bir ifadeyi asla tasvip etmeyiz. Ama sayın grup başkan vekilinin kullandığı ifade de Meclisin mehabetine yakışan bir ifade değil. Konuyu anlamadan, konu araştırılmadan, bu konuyla ilgili direkt olarak bu şekilde bir ifadede bulunmak öncelikle burada yargısız infaz olur. Biz de bu konuda gerekli araştırmaları yapacağız, tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularından İsmet İnönü’ye ilişkin ağzıma alamayacağım bu ifadeyi eğer gerçek bir kişi olarak kullanmışsa, bu, bizim asla tasvip edebileceğimiz bir şey değildir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Vural.

11.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun İsmet İnönü’yle ilgili paylaştığı “tweet”in ve Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in bir fotomontaj üzerinden Milliyetçi Hareket Partisine yönelik ifadelerinin, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin kirli bir senaryonun uygulayıcıları olduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, tabii, böyle bir ifade kabul edilebilir değildir. Dolayısıyla bu ifadeyi kullanan hakkında gerekli tespiti yaparak Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, bu konuda gerekli disiplin işlemlerini herhâlde başlatacaktır ama cumhuriyetimizi bir reklam arası olarak gören bir zihniyetin aslında mücadele ettiğinin tamamen cumhuriyet olduğunun, cumhuriyet fikriyle bağdaşık olmadığının da itirafıdır.

Bu çerçevede, yine aynı şekilde, Adalet ve Kalkınma Partisi Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Parlamentoda HDP Grubunun yaptığı bir protestoda Sayın Hasip Kaplan’ın işaretini bozkurda dönüştürüp haksızca, ahlaksızca böyle bir fotomontajı yaparak ondan sonra bu fotomontaj üzerinden de partimize yönelik ifadeleri, aslında, Adalet ve Kalkınma Partili bu milletvekillerinin nasıl kirli, pis bir kumpasın içerisinde olduğunu, nasıl bir kirli senaryonun uygulayıcısı olduğunu göstermesi bakımından ibret vericidir. Bunlar bir değildir, iki değildir. Dolayısıyla, bu kirli ittifakı, bu kirli senaryoyu uygulayarak Milliyetçi Hareket Partisinin bu konudaki tavırlarını kamuoyuna yanlış bir şekilde aksettiren, tarihî şahsiyetlere karşı bu ifadeleri kullananların Türk milletiyle, cumhuriyetle problemleri olmaktadır. Bu kişilerin, milletvekili seçilmiş olmakla birlikte milletin iradesinden, tarihinden, değerlerinden uzak olduğu gayet açık ve nettir. Bu vesileyle bunu da ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan...

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, İsmet İnönü’yle ilgili “tweet” konusunu, kim yaparsa yapsın, nasıl yapılırsa yapılsın kınadığına ilişkin ilişkin konuşması

BAŞKAN – Bahsedilen konu, biraz önce Sayın Altay’ın da bahsettiği gibi, “tweet”le gerçekleştirilen bir hadise, Genel Kurulda olan bir hadise değil ama kim yaparsa yapsın, hangi usullerle yapılırsa yapılsın tasvip edilecek bir hadise değil. Suçların şahsiliği ilkesini de dikkate alarak, öncelikle tabii ki parti grubunu ilgilendiriyor ama sadece milletvekili değil, milletvekili olmayan birisini de -kimse bunu yazan- kınıyorum ve ilgili partinin de gereğini yapmasını temenni ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet...

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Sayın Oktay Vural’ın bahsettiği olay, Meclis Genel Kurulu esnasında bir milletvekili tarafından sosyal medyada gerçekleştirilmiş. Bunu asla ve asla AK PARTİ Grubuna mal etmiyorum, kendi haddini aşan bir durum olarak görüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben o zihniyete mal ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Maalesef, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bile sazan gibi bunun üzerine atlayıp sosyal medyada yayınlayınca binlerce kişi gerçek resmi koyup şu karşıda fotoğrafçılar…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Silmek yetmez, özür dilesin.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

Bu dışarıdaki hadiseler hep burada konuşulacak.

Teşekkür ediyorum efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Genel Kurulda, şu önünüzde otururken çekilmiş bir resim. Genel Kurulda şurada, önünüzde otururken çekilen bir resimdi. O resmi “fotoshop” yaparak…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani “fotoshop”lamışlar, Hasip Bey’i bozkurt işareti yaparken… Bunu yapan, bir milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Zafer işaretini bozkurt işareti yaparak kendi zihniyetiyle…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani bu, hem MHP’ye hem HDP’ye saygısızlıktır.(X)

BAŞKAN - Ben olayı bilmiyorum ama teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Burada yapıldı, bilmeniz lazım.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Burası Gazi Meclis Tülay Hanım. Burası Gazi Meclis, Gazi’nin kurduğu Meclis, yakışıyor mu size?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben bunun sistematik bir senaryonun bir parçası olduğunu iddia ediyorum. Bu konuda AKP’nin…

BAŞKAN – Söylediniz biraz önce Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – …özellikle bununla ilgili pazarlama yaparak Başbakanın, Cumhurbaşkanının, her bir parti farklı saiklerle bu konudaki tavrını ortaya koymuşken sanki arada bir ittifak varmış gibi göstermesi, aslında bunun şahsi değil, tamamen Adalet ve Kalkınma Partisinin kirli bir tezgâhının, derin algı operasyonun bir parçası olarak tezgâhlandığını gayet açık ve net ortaya koyuyor.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Zozani…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, ben bir talepte bulundum. Şimdi milletvekillerimiz nereye oturacak? Milletvekillerimiz nerede oturacak, böyle bir haksızlık olur mu? Bizim milletvekilleri nerede oturacak?

IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan ve 21 milletvekilinin, Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı Birliğinde (GATAB) yaşanan yolsuzlukların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1230)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı Birliğinde (GATAB) yaşanan yolsuzlukların araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Yıldıray Sapan                                                      (Antalya)

2) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

3) Mehmet Volkan Canalioğlu                                    (Trabzon)

4) Aykan Erdemir                                                      (Bursa)

5) İdris Yıldız                                                           (Ordu)

6) Veli Ağbaba                                                         (Malatya)

7) Metin Lütfi Baydar                                                (Aydın)

8) Erdal Aksünger                                                     (İzmir)

9) Sinan Aydın Aygün                                               (Ankara)

10) Birgül Ayman Güler                                             (İzmir)

11) Ali Özgündüz                                                      (İstanbul)

12) Bülent Kuşoğlu                                                   (Ankara)

13) Doğan Şafak                                                      (Niğde)

14) Ayşe Eser Danışoğlu                                           (İstanbul)

15) Ramis Topal                                                       (Amasya)

16) Ramazan Kerim Özkan                                        (Burdur)

17) Haydar Akar                                                       (Kocaeli)

18) Mustafa Moroğlu                                                 (İzmir)

19) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

20) İlhan Demiröz                                                     (Bursa)

21) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

22) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

Gerekçe:

Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı Birliği (GATAB), 1989 yılında 1580 sayılı Yasa uyarınca, Turizm Bakanlığı, İl Özel İdaresi ve yöredeki mahalli idarelerin iştirakiyle kurulmuş bir yapıdır. Bakanlıkça yapılan altyapılar bir protokolle bedelsiz intifa hakkı yoluyla kırk dokuz yıllığına GATAB'a devredilmiştir. Proje alanında içme ve kullanma suyu, kanalizasyon ve arıtma tesisleri, derin deniz deşarjı, çöp toplama ve geri dönüşüm tesisleri ile zararlılarla mücadele hizmetleri, hizmet bölgesinin turizm tanıtımları GATAB tarafından yürütülmektedir. GATAB, abonelerinden, vermiş olduğu içme ve kullanma suyu ile atık su (kanalizasyon) hizmeti karşılığı her yıl Birlik Meclisince belirlenen tarife üzerinden topladığı gelirlerle ihtiyaç duyduğu mali kaynağı oluşturmaktadır.

GATAB'ı yedi yıldan bu yana yöneten, aynı zamanda Kemer Tekirova Belde Belediyesinin AKP'li Belediye Başkanı olan Yusuf Üras'ın faaliyetleri hiç incelenip soruşturulmamaktadır. Altyapı, kanalizasyon, çöp ve ilaçlama hizmetleri vermek için kurulan GATAB'ın 2011 bütçesi, 49,5 milyon liradır. Bu bütçenin sadece 4,6 milyon lirasının altyapıya harcandığı iddia edilmektedir. Geriye kalan 45 milyon liranın akıbeti bilinmemektedir.

İlgili bütçenin, yarısı bozuk olan MOBESE, usulsüz yapılan yurtdışı uçuşları, ihaleler, kiralanan binek araçlar, akrabalara verilen cep telefonlarının faturaları, yandaşlara ederinden kat kat pahalıya yaptırılan promosyonlar, uygun olmayan projeler için harcandığı iddia edilmektedir. Bunlardan başka, burada sayamadığımız onlarca yolsuzluk iddiası artık iyice ayyuka çıkmıştır. Başkan ve yandaşlarının kurumun kasasından aldığı paralar da cabasıdır. Başkan Yusuf Üras, yurt dışı seyahatleri için resmen kasayı boşaltmıştır. Yandaşlar ve danışmanlar olduk olmadık işleri bahane göstererek yüklü miktarlarda parayı kasadan almışlardır.

İcraatlar bunlarla da sınırlı kalmamıştır. 1 liraya yapılabilecek işler için 10 lira harcanılmış göstererek kılıfına uydurulmuştur. Sera camları, saksı, toprak, fare zehri gibi kalemlere dünyanın parası ödenmiş gözükmektedir. Aynı zamanda, dışarıdan yapılan hizmet alımlarında taşeron firma işçileri, GATAB'ın ihale komisyonuna devlet memuru gibi görev yapmışlardır.

Böyle bir kurumun kayıtlarının muhafazasını da incelemek lazımdır. Antalya'nın Kemer ilçesinde kayıtların ve belgelerin tutulduğu depolar bulunmaktadır. Yaz mevsiminin hemen başında bu depoların başına bir şey geleceği duyumunu almamıza ve yetkilileri basın yoluyla uyarmamıza karşın, uyarılarımız dikkate alınmamıştır. Kısa bir süre sonra depoların yakınında yangın çıkmıştır. İlgili depoların bir kısmının yangından zarar gördüğü söylenmiş fakat GATAB'ın kayıtlarına bir şey olmadığı açıklanmamıştır.

Yıllık 50 milyon lira bütçesi olan ve yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkan bir kurumun üzerine hiçbir şekilde gidilmemektedir. İçişleri Bakanlığı bu kurumun teftişini uygun bir şekilde yapmamaktadır. Valilik tüm şikâyetlere karşın kurumu denetlememektedir. Kemer Kaymakamlığı defalarca kurum kayıtlarını ve belgelerini istemesine karşın bir sonuca ulaşamamış, ilgili kaymakam kurumun üzerine gidiyor diye defalarca merkeze çekilmiş ancak mahkeme kararlarıyla görevine yeniden dönebilmiştir. Böylesine bir kurumun TBMM tarafından incelenmesi, vatandaşlarımızın paralarının sağa sola çarçur edilmemesi açısından önem arz etmektedir.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı Birliği'nde (GATAB) yaşanan yolsuzlukların araştırılması ve yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis araştırması açılması yerinde olacaktır.

2.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ve 21 milletvekilinin, yurt dışına gönderilen öğretmenler ile diğer personelin yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1231)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yurt dışına gönderilen öğretmenler ve diğer personelin gerek mali, gerek sağlık ve sosyal haklar bakımından yaşadıkları problemlerin ve görevlerini yaparken karşılaştıkları sorunların araştırılması için Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

1) Muharrem Işık                                (Erzincan)

2) Celal Dinçer                                  (İstanbul)

3) Haluk Ahmet Gümüş                       (Balıkesir)

4) Mustafa Serdar Soydan                  (Çanakkale)

5) Ali Demirçalı                                 (Adana)

6) Osman Kaptan                               (Antalya)

7) Ali İhsan Köktürk                            (Zonguldak)

8) Metin Lütfi Baydar                          (Aydın)

9) Candan Yüceer                              (Tekirdağ)

10) Yıldıray Sapan                             (Antalya)

11) Sedef Küçük                                (İstanbul)

12) Hasan Ören                                  (Manisa)

13) Levent Gök                                  (Ankara)

14) Ayşe Nedret Akova                       (Balıkesir)

15) Faik Tunay                                   (İstanbul)

16) Selahattin Karaahmetoğlu             (Giresun)

17) Ramis Topal                                 (Amasya)

18) Namık Havutça                             (Balıkesir)

19) Mahmut Tanal                              (İstanbul)

20) Gürkut Acar                                  (Antalya)

21) İlhan Demiröz                              (Bursa)

22) İhsan Özkes                                 (İstanbul)

Gerekçe:

Millî Eğitim Bakanlığı ve Bakanlıklar Arası Ortak Kültür Komisyonunca seçilip yurt dışında birçok ülkeye gönderilen öğretmenlerimiz çeşitli sorunlarla mücadele etmektedirler. Yurt dışına gönderilecek öğretmenlerin görevlendirmeleri 3/7/2003/25157 tarih ve sayılı Resmî Gazete’nin "Bakanlıklar Arası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile Bu Komisyon Tarafından Yurt Dışında Görevlendirilecek Personelin Nitelikleri ile Hak ve Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Karar”lara göre yapılmaktadır.

Yurt dışında görevlendirilen öğretmenlerimiz çok değişik ülkelerde ve ülkelerin birbirinden uzak bölgelerinde görev yaptıkları için yaşadıkları sorunlar için bir araya gelip çözüm üretememektedirler. Öyle ki birçok yabancı ülkedeki büyükelçiliklerimizde yurt dışındaki öğretmenlerimizin muhatap olacağı görevli eğitim müşavirleri bile bulunmamaktadır. Yurt dışında görevlendirilen öğretmenlerimiz geçici olarak görevlendirildiklerinden dolayı pek çok hakları kaybolmaktadır. Bu mağduriyetin giderilmesi için yurt dışında görevlendirilen öğretmenlerin görev tanımlarının yeniden yapılması gerekmektedir.

Öğretmenlerin alacakları ücret için her ülkeye göre ayrı bir limit belirlenmiştir. Ancak belirlenen ücret limiti pek çok ülke için oldukça düşük ücretlerdir. Öğretmenlerin gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarından düşük maaş almaları, düşük yaşam standartlarında yaşamaları temsiliyet açısından kabul edilebilir değildir. En azından yurt dışı ücretleri görev yaptıkları ülkedeki meslektaşlarının seviyesine göre belirlenmelidir. Bu geçici görevlendirilen öğretmenlerin izin sürelerinin kısa olması, yolluk alamamaları, tedavi giderlerinin yüksekliği ve bulundukları ülkedeki kira ve yaşamlarını idame ettirecek koşulların zorlu ve pahalı olması gibi sorunların bir an önce çözülmesi gerekmektedir.

Yaşanan sorunların temelinde yurt dışına gönderilen personelin görevlendirilme şekli yatmaktadır. Geçici görevli olarak gönderilen personel, geçici görevlendirildiği için pek çok haktan mahrum kalmaktadır. Bunun sürekli görev olarak değişmesi gerekmektedir. Ancak böyle olduğunda öğretmenlerin ve diğer personelin sorunlarının çözümü için önemli mesafe alınabilir.

3.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün ve 21 milletvekilinin, kara ve hava kuvvetlerinin envanterinde bulunan hava araçlarıyla yapılan kazaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1232)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son günlerde kara ve hava kuvvetlerimizin envanterinde bulunan hava araçlarının özellikle Skorsky helikopterlerinin kaza kırım sayıları kamuoyunun dikkatini çekecek boyutlara ulaşmıştır...”

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bizim burada dinleme mi yapılıyor Sayın Başkan? Sayın Başkan, sürekli dinleme mi yapılıyor bizim sıraya? Ama gerçekten yani… Başka yanan var mı yani, sürekli burada biz…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Dinleme, fişleme, her türlü şey…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Her şey yapılıyor bu Genel Kurulda.

(Kâtip Üye Tokat Milletvekili Dilek Yüksel tarafından önergenin okunmasına devam edildi)

“...Türk Silahlı Kuvvetlerimizin 1990 yılından itibaren kullandığı Skorsky helikopterlerin bildiğimiz 17 adet kazası bulunmakta ve bu kazalarda 87 askerimizin şehit olduğu düşünülecek olursa konunun bir an önce araştırılması gereği açıktır.

Bu kazalar, ölümlü olduğu, şehit verildiği ve sebebinin özellikle hava şartları veya pilotaj hatası olarak açıklandığı durumlarda kamuoyunda daha da derin bir üzüntü ve hayal kırıklığı yaratmaktadır. Kazalar hakkında yapılan yorumlar rahatsız edici bir bilgi kirliliği doğurmaktadır.

Böylece, artık spekülasyonlara yol açan bu kazalar, halkın profesyonellik konusunda ordusuna karşı olan itimadını sarsmaya, komuta heyetinin ve uçuş ekiplerinin öz güvenlerinin yara alarak karar verme mekanizmalarının zayıflamasına yol açma, dolayısıyla da yurt savunmasının ayrılmaz bir parçası olan savaşma azim ve kararlılığına olumsuz tesir etme potansiyeline sahiptir.

Her zaman olduğu gibi yine TSK tarafından idari ve adli soruşturma başlatıldığı medya yoluyla duyurulmuş olmakla birlikte, çoğunlukla başımıza bir olay gelmesi hâlinde, sadece o münferit olayın, aynı kurum içinde, yine o kurumun personeli tarafından yapılan bir çalışmayla sorumluların bulunması ve bu olaya göre tedbirler alınmasının yanı sıra, duruma hem halkımızın vicdanını rahatlatacak hem spekülasyonları ortadan kaldıracak, hem de sorunlara kurum dışarısından bir gözle daha köklü ve kalıcı bir çözüm bulunması, sorunların tespiti ve çözümlenmesi için Anayasa’mızın 98’inci maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1)   Orhan Düzgün                                                      (Tokat)

2)   İhsan Özkes                                                         (İstanbul)

3)   Mustafa Serdar Soydan                                        (Çanakkale)

4)   Ali Demirçalı                                                       (Adana)

5)   Levent Gök                                                          (Ankara)

6)   Hasan Ören                                                         (Manisa)

7)   Osman Kaptan                                                     (Antalya)

8)   Metin Lütfi Baydar                                                (Aydın)

9)   Yıldıray Sapan                                                     (Antalya)

10) Sedef Küçük                                                       (İstanbul)

11) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

12) Ramis Topal                                                       (Amasya)

13) Namık Havutça                                                    (Balıkesir)

14) Mahmut Tanal                                                     (İstanbul)

15) Ayşe Nedret Akova                                              (Balıkesir)

16) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

17) Haluk Ahmet Gümüş                                            (Balıkesir)

18) Celal Dinçer                                                       (İstanbul)

19) İlhan Demiröz                                                     (Bursa)

20) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

21) Ali Serindağ                                                       (Gaziantep)

22) Hasan Akgöl                                                       (Hatay)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Biraz önceki konuyla ilgili, zannediyorum, Sayın Babuşcu’nun söz talebi var.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

12.- Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu'nun, İsmet İnönü’yle ilgili “tweet”i herhangi bir kastı olmadan dikkatsizlik sonucu “retweet” etmesi nedeniyle özür dilediğine ve İsmet İnönü’yü rahmetle andığına ilişkin açıklaması

TÜLAY BABUŞCU (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli Meclis üyesi arkadaşlarım; biraz önce çok farkına varmadan yaptığım bir “retweet”le ilgili, gerek CHP Grubundan gerekse Meclisimizin ve Cumhuriyetimizin kurucu Başkanlarından Sayın İsmet İnönü’den, başta fark etmeden resmî odaklı paylaştığım, daha doğrusu “retweet” yaptığım konuyla ilgili, tümüyle ilgili, hem başlık hem içerikle ilgili özürlerimi sunuyorum. Cidden herhangi bir kastım yoktu, dikkatsizlik sonucu olmuştur. Huzurlarınızda Sayın İsmet İnönü’yü tekrar rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun. (CHP sıralarından “Yazıklar olsun!” sesi)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Doksan yıllık aradan ne haber?

TÜLAY BABUŞCU (Balıkesir) – Konuyu değiştirmeyelim. Dediğim gibi, tekrar, cumhuriyetimizin kurucusu için hepinizden özür diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.58

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, efendim, öneriye geçmeden dünkü tutanakla ilgili bir arzım olacak. Dün Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi üzerine yaptığım konuşmada bir cümle eksik geçmiş -eksik geçtiğini de göreceksiniz- onu düzeltmek istiyorum izninizle. Tüzük’ün…

BAŞKAN – Arkadaşlar dilekçe veriyorlar. Bir şey düzeltecekseniz dilekçe verin. Öneriye başladım, bunu bitireyim, ondan sonra değerlendiririz.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Tamam.

BAŞKAN – Okutuyorum:

X.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve arkadaşları tarafından, Cizre olayları ve 6 kişinin ölümü nedeniyle 28/1/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

26/2/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 26/2/2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                     İdris Baluken

                                                                                          Bingöl

                                                                                Grup Başkan Vekili

Öneri:

28 Ocak 2015 tarihinde İstanbul Milletvekili A. Levent Tüzel ve arkadaşları tarafından verilen (1422 sıra no.lu), "Cizre olayları ve 6 kişinin ölümü" nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 26/2/2015 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Faysal Sarıyıldız, Şırnak Milletvekili.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, talebimizi bu arada ne yaptınız, onu da merak ediyoruz. Yani bu sıralara oturabiliriz sonra ha!

BAŞKAN - Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

FAYSAL SARIYILDIZ (Şırnak) – Sayın Başkan, Parlamentonun sayın üyeleri; partimizin Cizre'de çocuk infazlarının araştırılması amacıyla sunduğu araştırma önergesiyle ilgili bireysel fikirlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Hepinizi selamlıyorum.

Cizre, muhalif kent hüviyetinden ötürü sürekli olarak iktidarların hedefi hâline gelmiştir. 1990'lı yıllarda “Nevroz” kutlamalarında kolluk güçleri tarafından açılan ateş sonucu bir günde çoğu çocuk 30'u aşkın kişi hayatını kaybetti. Henüz 17 yaşında bir çocukken memleketim olan Cizre'de “Nevroz” kutlamalarında devlet hayatım boyunca unutamayacağım bir kanlı vesikayı zihnime nakşetti, bütün Kürt çocuklarına yaptığı gibi. Kürtlerde telafisi zor toplumsal kırılma yaratan, 1990'larda en çok zulme uğrayan, toplu ölümler ve faili meçhul cinayetlerin yaşandığı Cizre, geçtiğimiz günlerde de yine devlet tasallutunun en zalimane kıskacına alındı.

Türkiye halklarının evlatlarını daha çocuk yaştayken katletmek ve sonrasında onlara terörist yaftası yapıştırmak artık bir devlet geleneği hâline gelmiş bulunmaktadır. Bu devlet geleneğinin son kurbanı Cizreli çocuklar oldu. Cizre'de 3'ü çocuk 6 kişinin ölümüne ve onlarca kişinin ağır yaralanmasına neden olan AKP devleti, asıl Cizre'de kamu düzenini bozdu. Kamuyla barışı sağlamayan bir Hükûmet kamu düzenini nasıl sağlayacak? AKP'nin anladığı kamu düzeninin, daha doğrusu güvenlikçi konseptin yegâne gayesi Kürt halkının politik toplumsal dinamiklerini boğmaktır. Muhalif Kürt toplumsal dinamiğinin güçlü olduğu Cizre bu nedenle hedef hâline getirilmiştir. Bu, Kürtleri sopayla uslandırma hükümranlığının kadim hikâyesidir aynı zamanda. Kötülük kokan bu hikâyenin başkahramanı olan AKP şimdi iktidarın sopasını eline almış bulunmaktadır.

(…)(X) toplumsal gösterilere dair gençlere bazı eylem tarzlarına ilişkin duyarlılık çağrısı yaptığı gün, Cizre'de olaylar “start” aldı. Hendeklerin kapatıldığı gün 16 yaşındaki Ümit Kurt vuruldu. Sayın Öcalan'ın mesajını Cizre'ye iletmek üzere gelen DTK ve HDP heyetinin ilçede yarattığı olumlu havanın hemen akabinde ise 12 yaşındaki Nihat Kazanhan yaşamını yitirdi. Cizre'de plakasız araçlarla korsan bir tarzda kent merkezinde çocukların öldürülmesini ve hedef hâline getirilmesini sadece müphem adreslere havale etmek, hedef şaşırtmak, asıl sorumluları gizleme amacını taşımaktadır. Salt “provokasyon” momentinde yapılan siyasal izah, AKP Hükûmetinin sis içerisinde kendisini kaybettirmesine fırsat sunma amacını taşımaktadır. Evet, derin güçler diyalog süreçlerinde pusuya yatar, süreci akamete uğratacak girişimlerde bulunabilir. Ancak Hükûmet bu süreçteki tutumuyla ateşin üzerine benzinle koşmuştur.

Hükûmet, Kobani ve Cizre olaylarına zemin sunarak güvenlikçi konseptini devreye sokmak istemiştir. Yine, bu bahaneye sığınarak, diyalog sürecinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek ertelemiştir. Bu nedenle siyasal sorumluluk birinci dereceden Hükûmete aittir. Cizre'de Hükûmetin de içerisinde olduğu kanlı bir tezgâh kuruldu.

AKP, Cizre'de sürecin hassasiyetiyle hareket etmek ve müsebbibi olduğu toplumsal reaksiyonu anlamak yerine, iktidar repertuvarında öncelikli sırada olan cebir ve baskıyı giderek katmerleştirdi. Hrant Dink cinayetinden yargılanan ve hakkında yurt dışı yasağı bulunan bir kişiyi Cizre Emniyet Müdürü olarak atayarak ilçedeki toplumsal tansiyonu da yükseltti.

Hükûmetin bu kirli politikası sonucu 3'ü çocuk 6 kişi polis kurşunuyla katledildi. Kürt çocuklarının ölümü zaten genelde muammalıdır, meçhuldür. Çünkü Kürt çocukları, bu ülkenin üvey evlatları olarak görülüyor. “Zaten öldürülmeyi hak etmişlerdir. Mutlaka bir şey yapmıştırlar ki öldürülmüştür. Polis durup dururken öldürür mü?” İşte, yıllarca devlet Kürt çocuklarının ölümünü meşrulaştıran bu dili çok ustaca üretti. Nihat, zafer işareti yapmasaydı başından vurulup öldürülmeyecekti. Roboskili çocuklar açlıktan ölselerdi ama kutsal devletimizin kanlarla sulanmış sınırlarını ihlal etmeselerdi, bombalanarak parçalanmış bedenleri annelerinin ellerine teslim edilmeyecekti. Yahya Menekşe slogan atmasaydı panzerle ezilmeyecekti.

Hükûmet, yaşanan ölümleri aydınlatmak ve sorumluları yargı önüne çıkarmak yerine failleri aklayan ve inkâr yoluna giden bir politik tutum sergiledi.

Cizre 'de polisin zırhlı araçtan açtığı ateş sonucu 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın başına isabet eden fişekle hayatını kaybettiğini haykırmamıza rağmen, İçişleri Bakanı ve Başbakan, henüz Nihat'ın kanı kurumadan polisin olay mahallinde silah ya da biber gazı kullanmadığını ileri sürdü. Ancak 28 Ocak günü bir televizyon kanalında yayınlanan görüntülerde Nihat Kazanhan'ın polis tarafından öldürüldüğü anı anına görüldü. Bugün de gazete ve İnternet sayfalarında polisin küçücük bir bedene nasıl kıydığını başka bir polisin insanı dehşete düşüren itiraflarından anlamaktayız.

Kamuoyunun ve partimizin yoğun baskısı sonucu Nihat'ı vuran polislerden biri ancak günler sonra tutuklandı. Şimdi, siyasi ahlak ve erdem şunu gerektirirdi: Başbakan ve İçişleri Bakanı halkın önüne çıkıp, kamuoyunu yanılttıkları için ve yürüttükleri algı operasyonundan ötürü özür dilemeliydi. Ancak, Hükûmet olayı polise yıkarak işin içinden çıkmaya çalışmaktadır. Polisin de paralel olanına yıkmaktadır. Oysaki birinci dereceden fail kolluk güçlerini cezasızlık zırhıyla koruyan ve kollayan AKP Hükûmetidir, tıpkı Berkin Elvan'ı vuran polisleri koruduğu gibi.

Cizre'de polis sadece 12 yaşındaki Nihat'ı değil, 15 yaşındaki Barış Dalmış'ı, 14 yaşındaki Ümit Kurt'u ve 33 yaşındaki Zeki Alar'ı da aynı zalimlikle katletti. Çocukların öldürüldüğü yerde barış olmaz, çocukların öldürüldüğü yerde gelecek zifiri bir karanlık olur. Çocuklar ölünce toplumların yüreğinde bir daha kapanmayacak yaralar açılır. Başka bir ülkenin çocuklarına gözyaşı dökmek, evet, erdemliliktir ve insani bir tutumdur. Ancak, siz “one minute”çilerin zerreyimiskal samimiyetine güvenmiyoruz. Nihat Kazanhan, Berkin Elvan, Barış Dalmış, Ümit Kurt, Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz ve Roboskili çocuklar için vicdanı sızlamayan bir zihniyetin, başka bir ülkenin çocukları için döktüğü gözyaşına nasıl inanmamızı beklersiniz? Çocuğa yönelik öldürme politikalarının ve şiddet uygulayan devletin güvenlik aygıtlarının bir an evvel bağımsız denetime açılması gerektiğini defaatle belirtmemize rağmen, Hükûmet güvenlik paketiyle yeni çocuk infazlarının önünü açıyor.

Bir kez daha belirtmek istiyoruz, iç güvenlik yasa tasarsıyla hayata geçirilmek ve "kamu güvenliği" yalanıyla gizlenmek istenen tedbirler açıkça faşizan tedbirlerdir. Bu yasayla, artık, her kent, her ilçe, her mahalle, her köy ve her ev birer cezaevine dönüşecektir; iç güvenlik paketiyle ülke yarı açık cezaevine dönüşecektir; Türkiye, çocuk ölümleriyle mezarlığa dönüşecektir. Türkiye halklarının Hitler ve Mussolini yasalarına değil, barış yasalarına ihtiyacı vardır.

En büyük icraatlarından birinin OHAL'i kaldırmak olduğunu söyleyen Hükûmet, güvenlik paketiyle OHAL'i yeniden güncelliyor. OHAL daha önceden sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde vardı, ancak şimdi tüm Türkiye'de OHAL kuralları geçerli olacak. Bu paketle, aşırı yetkilerle donatılan ve devletin bir dönem bölgedeki cellatları olan Ünal Erkanlar ve Hayri Kozakçıoğulları gibi süper vali uygulamasına geçilecektir. Çünkü, bu paketin yasalaşması durumunda valinin kararıyla gözaltılar yapılabilecek, valiler bu yasayla geçmişteki umumi müfettişler olacaklar, hayatımızın her alanını iktidar adına denetleyen kişiler olacaklardır. Türkiye halklarını faşizmin ebedi karanlığına mahkûm etmek isteyen ve çocuklarımızı namluların hedefi hâline getiren bu yasayı çıkaran AKP Hükûmeti lanetle anılacaktır.

Konuşmamı ünlü filozof Deleuze'nin şu sözüyle bitirmek istiyorum: "İktidar hayatı hedef aldığında, hayat iktidara direniş olur.” Hayatı hedef alan bu yasaya karşı hayatı savunanlar olarak Nihatların, Berkinlerin, Ceylanların ve Uğurların ölmemesi için direnmeye devam edeceğiz, bu böyle biline.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cizre’de son dönemde meydana gelen önemli olaylar oldu. Nitekim, 29/11/2014 tarihinde otobüs işletmecisi bir vatandaş gerçekleştirilen saldırı sonucu hayatını kaybetti. Yine, 27/12/2014 tarihinde HÜDAPAR-PKK çatışmasında 4 kişi hayatını kaybetti. Ümit Kurt isimli şahıs hayatını kaybetti. Nihat Kazanhan isimli bir çocuk hayatını kaybetti. Yine, Nazım Ölmez isimli köy korucusu oğluyla birlikte saldırıya uğradı, hayatını kaybetti. Netice itibarıyla, 6 Ekimden günümüze kadar şiddet olaylarıyla ilgili 65 şahıs gözaltına alındı, bunlardan 13 şahıs tutuklandı. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına taziye dileklerimi iletiyorum.

Bu çocukların hepsi bizim çocuklarımız, bu çocukların hepsi bizim geleceğimiz. Çocuklar arasında, ölenler arasında, mağdurlar arasında ve mağdureler arasında ayrım yapmak bir devlete yakışmaz. Türkiye Cumhuriyeti devleti böyle bir ayrım yapmamaktadır, bunu -kesinlikle- herkes bilsin.

Cizre olayları sadece asayişsizlik olayları değil, aynı zamanda çözüm sürecine yönelik bir provokasyondur. Bu hadiselerin siyasi boyutu var. Bu olaylarda can verenler oldu, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

Olaylarla ilgili adli ve idari tahkikat devam ediyor. Olaylara zamanında müdahale edilemedi. İş makineleri gönderildi ancak hendekler vardı. Belediye çalışmaları nedeniyle bu hendekler aşılamadı, zaman kaybı oldu. Bir kısım milletvekili arkadaşların oraya gitmesi ve talimatların verilmesini takiben bunun geriye 12 yaşındaki bir çocuğun cansız cesedi olarak dönmesi hepimizi derinden yaraladı.

Bunlar bir mesaj olabilir yani “Silahı elden bırakmayız, şiddeti elden bırakmayız, burası bizimdir, burayı kimseye vermeyiz.” diye bir mesaj olabilir. Ama hiç kimsenin şüphesi olmasın ki normalleşme süreci devam edecektir, çözüm süreci devam edecektir. Ancak, buna rağmen bazı karanlık güçler vesayet günlerine, asimilasyon, ret, inkâr, günlerine, baskı, işkence günlerine Türkiye’yi döndürmek istiyor olabilir. Statükoyu savunan, geçmişi özleyen, karanlığa alışmış, aydınlığı istemeyen, etnik zenginliğimizi kaşıyanlara karşı, statükoyu yıkmaya, geleceğe umutla bakmaya, aydınlık günlere hep birlikte yol almaya, kardeşlik iklimini genişletmeye gayret etmeye devam edeceğiz. Nefret söylemleriyle, sloganlarla ayrıştırmayı doğru bulmuyoruz. Sevgiyi yüceltmek, barışı, huzuru tesis etmek zordur ama ırkçı söylemlerle nefreti yaymak, toplumun huzurunu bozmak çok kolaydır. Ama biz zor olana talibiz çünkü hepimiz insanız, hepimiz kardeşiz.

AK PARTİ hükûmetleri olarak biz, toplumda düzeni, barışı, huzuru tesis etmek için gayret ediyoruz. Her türlü hukuki olmayan eylemleri, saldırıları, etnik milliyetçilik tepkilerini, ayrılık söylemlerini, ırkçı tutumları kınıyoruz. Hükûmet olarak, partimiz olarak gereken önlemleri aldık, alacağız, almaya devam edeceğiz. Karanlık saldırıların nedenlerinin arkasındaki karanlık odakları ortaya çıkarmak görevimizdir; varsa provokasyon bunu da ortaya çıkarmak görevimizdir. Partimize, karanlık dehlizlerde çözüm sürecine darbe vurmaya, barış ve huzurumuzu bozmaya, kardeşlik iklimini bozmaya gayret edenler amaçlarına ulaşamayacaklardır ve hüsrana uğrayacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Tutanaklara geçmesi açısından bir hususu belirtmek istiyorum.

Sayın hatip kürsü konuşması sırasında Cizre’de HÜDAPAR ve PKK çatışması olduğunu söyledi. Bu bilgi kesinlikle doğru değildir. Cizre’nin tamamında… Zaten, HÜDAPAR’ın, Cizre merkezinde, HÜDAPAR’a sempati duyan 10-15 aile dışında bir kitlesi de yoktur. Orada yaşananların tamamı devletin karanlık dehlizlerinde özellikle örgütlenmiş, planlanmış ve çocukların ölümü üzerine hayata geçirilmiş son derece vahim olaylardır. Bu yönüyle, kendisi de “Çözüm sürecine yönelik bir provokasyondu.” tespitinde bulundu. Çözüm sürecinin bir tarafı, yürütücülerinden birisi, biliyorsunuz, AKP Hükûmetidir. Dolayısıyla, çözüm süreciyle ilgili provokasyonu açığa çıkarmaya yönelik bir önergede AK PARTİ Grubu böyle bir tespit yapmışsa biz bunu önergemize verilecek destek olarak, olumlu oy olarak algılıyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.

Lehte söz isteyen Vahap Seçer, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu, öncelikli olarak Cizre’de meydana gelen olayların ve bu olaylarda meydana gelen ölümlerin, yaralanmaların ve hepimizi üzen neticelerin araştırılmasıyla ilgili bir Meclis araştırma komisyonunun kurulmasıyla ilgili önergeyle alakalı söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, tabii, geçtiğimiz yılın sonunda, bu yılın başında Cizre’de meydana gelen olaylar ve o olaylarda özellikle çocuk yaştaki vatandaşlarımızı kaybetmemiz bizi derinden üzüntüye sevk etti. Ancak, çocuk yaştaki ölümler, bu tip -tırnak içerisinde söylüyorum- provokatif olaylar sadece Cizre’de ya da doğuda, güneydoğuda meydana gelen olaylarda olmuyor. Gezi olayları sırasında ve süregelen birtakım toplumsal olaylarda birçok çocuk yaşta vatandaşımızı kaybettik. Berkin Elvan’ı kaybettik, çocuk yaşta bir yurttaşımızdı; Ali İsmail Korkmazları, Abdullah Cömertleri, Ahmet Atakanları hep daha hayatlarının baharında kaybettik. Ancak, Cizre’de meydana gelen olaylarda 6 yurttaşımız hayatını kaybetti, bunun 4'ü çocuktu. 27 Aralık 2014’te 19 yaşındaki Yasin Özer, 15 yaşındaki Barış Dalmış genç yaşta hayatlarını kaybettiler. 6 Ocakta 14 yaşındaki Ümit Kurt öldürülmüştür. Son olarak da 14 Ocakta 12 yaşındaki 6’ncı sınıf öğrencisi Nihat Kazanhan bu çatışmalarda hayatını kaybetti. Yine, 25 Şubatta, dün, Şırnak Cizre’de çocuk yaştaki yurttaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan bir olay var.

Bugün, cezaevlerindeki çocuklara uygulanan şiddeti, istismarı, cinsel istismarı konuşuyoruz ve gündemin en önemli konularından biri olan bu konuları konuşurken, Cizre’de ve daha önceki toplumsal olaylarda hayatını kaybeden çocuklarla ilgili bir komisyon kurulmasını da Mecliste tartışıyoruz. Aslında Sayın Cumhurbaşkanının 2006 yılında, o dönemde -Başbakanlığı döneminde- Diyarbakır’daki olaylar karşısında “Kadın da olsa, çocuk da olsa gözlerinin yaşına bakmayacağız.” söylemi birçok şeyi ifade ediyor. Aslında, işte o, AKP’nin -bana göre- çocuk avı politikasının başlangıcı oluyor.

O günden bugüne bu tip olaylarda, devlet güçlerinin yaptığı saldırılarla, bombaların patlamasıyla, silahlı saldırılarla, gaz fişekleriyle kaç çocuk öldürülmüş, yıllara göre bir envanterini çıkardım. 2006 yılında 18 çocuk, 2007’de 3, 2008’de 1, 2009’da 12, 2010’da 14, 2011’de yine 31 çocuk -bunun içerisinde Uludere’de öldürülen 22 çocuk var- 2012 yılında 10, 2013’te 1 ve 2014’te de 3 çocuk öldürülmüş. Yine bu yılın başında, az önce de söylediğim gibi, 2 çocuk yurttaşımızı kaybetmişiz.

Cizre’de meydana gelen olaylar manidar. En son öldürülen, 14 Ocakta Yafes Mahallesi’nde kafasından vurularak hayatını kaybeden Nihat Kazanhan’ın kamyon şoförü babası olaydan hemen sonra şöyle bir ifade veriyor: “Nihat ve 3 arkadaşı oyun oynarken zırhlı araçtan inen bir polis Nihat’a ateş edip kafasından vurmuş. Hemen ardından da yerdeki mermi kovanını alarak zırhlı araçlarla olay yerinden uzaklaşılmış. Nihat polis tarafından öldürüldü. Sonuna kadar davacı olacağım. Oğlumun katillerinin bulunmasını istiyorum.” Bu bir babanın feryadı, diyor ki: “Oğlumu polis öldürdü.”

Hemen arkasından, İçişleri Bakanı Efkan Ala diyor ki: “Bugün orada polis silah da kullanmamış, herhangi bir gaz da kullanmamış dolayısıyla açık bir provokasyon.” Her zaman olduğu gibi Hükûmetinizin sığındığı liman, provokasyon. Ve Davutoğlu, Sayın Başbakan -daha da acı bir ifade, daha da manidar bir ifade- diyor ki: “Buradan net olarak ifade etmem gerekir ki bunun herhangi bir şekilde emniyet görevlilerimizin kurşunuyla öldürülmesi söz konusu değil. Orada ne fiilî bir müdahale ne de gaz kullanımı söz konusu oldu.”

Ama bakın, tutuklanan özel harekâtçı polis memurunun -bugün basında da yer aldı- ifadesi var. Kamera kayıtlarından, olaydan sonra bu “H.V.” isimli -baş harflerini veriyorum isminin ve soy adının- polis gözaltına alınıyor ve ifadesinde diyor ki: “Bu çocuğu yani Nihat’ı Mehmet Nurbaki Göçmez adlı polis öldürdü.” Ve olayı anlatıyor: “Biz, oraya aşırtmalı gaz atmamız söylendi, bunu yaptık. Ama bir pompalı tüfek vardı, av tüfeği vardı, Mehmet Nurbaki bunu aldı, hedef gözetmeksizin çocukların olduğu tarafa, kalabalığa ateş açtı ve bir çocuk orada yere düştü, çocuğu alıp götürdüler.” diyor. Ama asıl manidar olan ne biliyor musunuz bu ifadede? Diyor ki: “Biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk.” Yani diyor ki: Çünkü, bugüne kadar birçok böyle ölüm oldu, polis kurşunuyla birçok çocuk öldürüldü, vatandaş öldürüldü ama kimse bunun arkasını aramadı, aradıysa da bir sonuç elde edilemedi. Hani Ali İsmail Korkmaz’ın annesi de mahkemeden sonra “Lanet olsun böyle adalete!” dedi. Şimdi, bu vurguyu yapıyor polis memuru.

Peki, o dönemde Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? O da “Provokasyon var.” diyor. Diyor ki: “Cizre’de bugün tezgâhlanmaya çalışılan oyunu biliyoruz. Bu devletin resmî giysileri içerisinde olan, zırhlı araçlarıyla caddenin kenarına bombayı koyanları görüyor musunuz?” Yani, bu bir provokasyon: Polis var, devletin kolluk güçleri var, emniyet güçleri var ama bunlar da kendi içerisinde bölünmüş; bir kısmı provokasyon yapanlar, bir kısmı da “Bizim polisimiz, AKP’nin polisi.” diyor. Devletin polisi ortada yok. Diyor ki: “Arkasından yine, devletin başka görevlisi bunu yakalayabiliyor.” Yani, birisi bombayı koyuyor, bir diğer polis geliyor, bunu yakalayabiliyor.

Bülent Arınç da yine “Provokasyon var.” diyor, o da çözüm sürecine bağlıyor; “Çözüm sürecini akamete uğratmak için yapılan provokasyonlar.” diyor. Mealen söylüyorum. “Bu sadece bir asayişsizlik olayı değil, aynı zamanda çözüm sürecini de yakından ilgilendiriyor.”

Şimdi, ne hikmetse bu Hükûmet, meydana gelen bütün olayları… Aslında, sadece asayişle ilgili değil, bakın, Merkez Bankasıyla ilgili çok önemli gelişmeler oldu dünden bu yana; Merkez Bankasından sorumlu Başbakan Yardımcısı istifanın eşiğine geldi, Merkez Bankası Başkanı “Yeter artık, işime karışıyorsunuz.” dedi, istifanın eşiğine geldi ama Cumhurbaşkanı dedi ki: “Bunlar, bu yapılanlar, Merkez Bankasının aldığı kararlar bir anlamda provokatif kararlar.” Yani, birilerinin vesayetinde yapılan, birileri tarafından yönetilen, birileri tarafında emir ve sevk edilen…

Şimdi, bir tarafta barış süreci, Türkiye’nin kanayan yarası, Kürt sorunu; mutlaka çözüme ihtiyaç var. Gerçekten, keşke samimi olduğunu bilsek hem iktidarın hem diğer tarafların. Ve bunun Meclis çatısı altında olmasını defaatle dile getirdik, buna inanabilsek biz de katkı sunalım diye. Böyle bir süreç işliyor ve birtakım provokatif eylemler var. Hükûmet diyor ki: “Bu yapılanlar provokasyon.” Peki, bunu kim önleyecek, bu provokasyonu kim önleyecek? Emniyet kimin elinde, İstihbarat Teşkilatı kimin emrinde, jandarma kimin emrinde? Şimdi, Hükûmet olarak siz bunları şikâyet etmeyeceksiniz, kimse bu provokasyonları yapanlar ortaya çıkartacaksınız.

Dolayısıyla, gerçekten, doğuda, güneydoğuda çözüm sürecine yönelik birtakım olaylar oluyor, bunu yok sayamayız ama demokratik hakkını kullanan, gerçekten devletin herhangi bir konudaki politikalarına karşı demokratik hakkını kullanan, anayasal hakkını kullanan, barışçı gösteriler yapan insanlara da, maalesef, polis hedef gözetmeksizin o demokratik hakkı önlemek adına şiddet kullanıyor. Bunu da buradan açıklıkla ifade etmek zorundayız ve verilen önerge son derece doğru bir önergedir.

Bizim bu önergeye “evet” oyu kullanacağımızı ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önerge aleyhinde söz isteyen Nurdan Şanlı, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Şanlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NURDAN ŞANLI (Ankara) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin bugün Genel Kurulda görüşülmesini talep ettiği grup önerisi üzerinde söz aldım ve Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle, ben de Hocalı katliamında hayatını kaybedenlere rahmet diliyor, yakınlarına da sabır ve başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, verilmiş olan bu önergede Halkların Demokratik Partisi, bölgenin çeşitli alanlarında, aynı zamanda da Cizre’de yaşanan olaylar ve kolluk güçlerinin bu olaylar karşısında sergilediği tutumun araştırılmasını istemektedir. Gerekçelerinde bahsedilen olaylar acaba iddia edildiği gibi mi yaşanmıştır, burada bir asayişsizlik mi söz konusudur? (HDP sıralarından gürültüler)

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Yalan mı söyleniyor?

NURDAN ŞANLI (Devamla) – Yoksa çözüm sürecine yönelik bir provokasyon mudur? Bunu çok iyi anlamak ve değerlendirmek gerekir ve ben buradan, bu tür olaylarda hayatını kaybeden -hangi yaşta olursa olsun- bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün bunları yapanları belirlemek, bütün bu olayları gerçekleştirenleri ve yapanları belirlemek ve deşifre etmek için gerekli çalışmalar yapıldı, yapılıyor ve meydana gelen olaylarla ilgili soruşturmalar da devam ediyor.

Buradan, biraz önce bahsedilen Nihat Kazanhan’la ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. Şöyle deniyor: “14/1/2015 tarihinde saat 15.45 sıralarında devlet hastanesine getirilen 2003 Cizre doğumlu Nihat Kazanhan isimli çocuk hayatını kaybetmiştir. Hastanede yapılan incelemede şahsın ateşli silahla kafasından vurulduğu tespit edilmiştir.” Ve şöyle deniyor: “Olayla ilgili özel harekât polisi tutuklanmıştır.”

İşte, bütün bunlar doğrultusunda, özgürlükler ile güvenliği dengede tutacak şekilde hazırlanan ve Genel Kurulda görüşmeye başladığımız ve görüşmelerine devam ettiğimiz Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu bu anlamda gerçekten çok önemlidir ve bu kanunun görüşmeleri, Genel Kurulun gündeminde olması ve görüşmelere devam edilmesi nedeniyle HDP Grubunun önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, kararı Genel Kurula sunuyor ve sizlere saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Meclis TV yayınlarında tarafsızlık ilkesinin gözetilmediğine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Meclis Televizyonunun yayınlarıyla ilgili bir konuyu Sayın Meclis Başkanının dikkatine sunmak istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu, yayınlarında tarafsızlık ilkesini gözetmemektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun konuşmalarını vermek üzere, daha çok onların sesini duyurmak üzere hareket eden bir kuruma dönüşmüştür Meclis Televizyonu. Örneğin, 3 muhalefet partisinin konuşmaları verildikten sonra, daha doğrusu Meclis Televizyonunun Genel Kurul çalışmalarını vermediği saatlerde, örneğin yemek nedeniyle veya diğer nedenlerle verilen aralarda, o boşlukları değerlendirmek üzere yapılan haberlerde, eğer 3 muhalefet partisi temsilcisinin konuşmaları verilmiş ise Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan da 3 kişinin konuşması verilsin şeklinde bir kaygı içinde hareket edilmektedir. Eşitlik bu değildir, eşitlik her siyasi partiye eşit bir zaman diliminin tanınmasıdır.

Yine, Genel Kurul çalışmalarının yansıtılmasında, zaman zaman sadece kürsünün verilmesi, Genel Kurul salonunun verilmemesi yönünde bir çalışma yapılmaktadır. Bir kez kameralar bu nedenle kilitlenmiştir, “Sadece kürsü verilsin, Genel Kurul gösterilmesin.” şeklinde Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin baskısıyla böyle bir şey yapıldığı iddia edilmektedir. Bizlerin, muhalefet grubunun basın toplantıları akşam 19.00’a kadar olan saatlerde -yani Genel Kurul çalışmalarına ara verilen saatleri kastediyorum tabii ki- verilmemektedir ya da çok az verilmektedir ama iktidar partisi grubunun basın toplantıları olunca bunlar o saatlerde verilmektedir.

Ben Sayın Meclis Başkanına, Meclis Televizyonunun bu yanlı yayın faaliyetine el koymasını ve objektif bir yayına geçilmesi yönünde gerekli çabayı göstermesini tavsiye ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve arkadaşları tarafından, Cizre olayları ve 6 kişinin ölümü nedeniyle 28/1/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Başladım konuşmaya, daha sonra söz vereyim size.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, hayır, tutanaklara geçmesi açısından bir şeyi ifade edeceğim; oylamanın sonucunu değiştirebilir.

BAŞKAN – Anladım da konuşmaya başladım.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Özkes, Sayın Gök, Sayın Çıray, Sayın Serindağ, Sayın Öner, Sayın Toptaş, Sayın Ekşi, Sayın Tanal, Sayın Akar, Sayın Ekinci, Sayın Özcan, Sayın Seçer, Sayın Tayan, Sayın Çetin, Sayın Düzgün, Sayın Özel, Sayın Öztürk, Sayın Mumcu, Sayın Susam, Sayın Aygün.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.46

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Beşinci Oturumu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım ve yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve arkadaşları tarafından, Cizre olayları ve 6 kişinin ölümü nedeniyle 28/1/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Buyurun Sayın Baluken.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, AK PARTİ Grubunun muhalefetin getirdiği bir grup önerisine karşıysa bunu kürsüden ifade etmesi gerektiğine ve HDP Grubu milletvekillerine ayrılan yeni oturma düzenini uygun bulmadıklarına ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, keşke oylama öncesinde bu söz hakkını tanımış olsaydınız…

BAŞKAN – Oylamaya başlamıştık efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - …belki oylamayla ilgili söyleyeceğim bu cümleler Genel Kurulun oylama sonucuna tesir edebilirdi.

Şimdi, çok önemli bir konuyu konuşuyoruz, yani Cizre’de son iki ayda 6 çocuğun polis kurşunuyla katledilmesi olayı. AK PARTİ Grubu adına konuşan sayın hatipler sanki olayların bütün detaylarıyla ilgili gereken her şey yapılmış da 1 özel timin tutuklanmasıyla bütün bu cinayetler açığa çıkmış gibi bir tablo yansıttılar. Belli ki grup kararını da olumsuz oy kullanmak üzere almışlar. Çünkü önerge HDP'den geliyor, muhalefetten geliyor ama kürsüye çıkıp “Biz bunu Genel Kurulun takdirine sunuyoruz.” demek suretiyle halkımızı yanıltıyorlar. Bir kere, her şeyden önce, bu, dürüstlüğe uymaz. Grup olarak eğer muhalefetin getirdiği önergeye karşıt bir pozisyondaysanız bunu kürsüden ifade etmeniz gerekir. Gereğinin yapılmasıyla ilgili de, 6 çocuğun ölümü üzerinden 1 özel timin tutuklanmasını burada örnek göstermeyi de ben halkımızın vicdanının takdirine bırakıyorum. Birinci konu bu Sayın Başkan.

İkinci konu da: Demin bu Meclis Genel Kurulundaki oturum düzeniyle ilgili sayın milletvekilimizin yapmış olduğu itiraz üzerine, yeni bir düzenleme yapılmış bir kroki bize ulaştırıldı.

Şimdi, tabii, bizim bu durumu da kabul etmemiz mümkün değil çünkü burada yaklaşık 10 milletvekilimiz için ayrılan koltuklar, Milliyetçi Hareket Partisinin Grubu içerisinde ayrılmış olan koltuklardır. Aslında, Meclis Genel Kurulunun genel düzenlemesine baktığınız zaman, Meclisin üçte 2’si…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bitmedi, önemli bir konu.

BAŞKAN – Bir dakika veriyorum.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, Meclis Genel Kurulunun üçte 2’si AK PARTİ’ye ayrılmış, üçte 1’ine de muhalefet sıkıştırılmış. Sayısal oran da böyle değil aslında ve şöyle de bir durum var: AK PARTİ, Başbakandan ya da Cumhurbaşkanından özel işaretle gelen bir yasa tasarısı olmayınca, çoğu zaman Genel Kurulda 40-50 kişiyle temsil ediliyor. Hâl böyleyken Meclisin üçte 2’sini bu şekilde iktidar partisine ayırıp üçte 1’ini muhalefete ayırmanız hiç doğru değil. Yani ayıp olmasa yakında benimle Oktay Vural’ı da yan yana oturtacaksınız sırf AK PARTİ’li vekiller rahat etsinler diye.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Niye ayıp olsun ki.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bu oturma düzeni uygun olmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisiyle aramızda bir sorun yok tabii, ama salonun genel düzenlemesi ve fiziki koşulları uygunken böylesi bir düzenlemeye biz karşı çıkıyoruz.

Bunun için grup başkan vekillerinin önerilerini -bir kısa arayla- alıp Başkanlık Divanını toplayabilirsiniz diye düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi…

15.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, HDP Grubu milletvekillerinin oturma düzenine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu yerle ilgili konu tabii önemli bir sorun ama aslında Adalet ve Kalkınma Partisi ile HDP’nin çözüm sürecinde beraberliği, birlikteliği, özellikle Hükûmet üyeleriyle yakın iş birliği dolayısıyla, sık sık bir araya gelmelerini kolaylaştırmak açısından, Adalet ve Kalkınma Partisinin yürütmeye yakın bölümünde HDP’ye yer ayrılmasının çok daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Bu şekilde, bu irtibat daha seri bir şekilde şey yapılır.

BAŞKAN – İsterseniz, bu konuya grup başkan vekilleri bir arada karar verin efendim. Öyle karar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, hayır…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Olur, olur, Sayın Vural; ara versin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben burada doğru olacağını düşünüyorum. Bunlarla ilgili, zannediyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi bu şekilde bir iş birliğini yürüttüğüne göre bu koalisyonla devam etmek istiyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lüften ama ya!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum, ısrar da ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Zozani…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Israr ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Zozani…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN – Efendim, bir şey söyleyeceksiniz ama…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O zaman müsaade edin.

BAŞKAN – …orada duruyorsunuz, ben okumaya başladıktan sonra söylüyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, ayaktaydım.

BAŞKAN – Söz vereceğim efendim, şu öneriyi bir okutayım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum ve ısrar ediyorum. Israr ediyorum.

BAŞKAN – İstemediniz efendim. Oturun lütfen yerinize.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Israr ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Öneriyi okutuyorum:

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, Ukrayna’da yaşananlar çerçevesinde Kırım Tatar Türklerinin durumu hususunda 26/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

26/2/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 26 Şubat 2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                               Oktay Vural

                                                                                  İzmir

                                                              MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

26 Şubat 2015 tarih, 4955 sayıyla TBMM Başkanlığına İzmir Milletvekili ve MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın Ukrayna’da yaşananlar çerçevesinde Kırım Tatar Türklerinin durumu hususunda verdiği genel görüşme açılması önergesinin 26/2/2015 Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ruhsar Demirel.

Buyurun Sayın Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gök, biliyorsunuz, işlem başladı. Sayın hatibe söz veriyorum, oradan işaret ediyorsunuz.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Ama önemli olmasa istemezdi.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Konuşmadan sonra Sayın Zozani’nin de talebini dikkate alırsanız seviniriz.

BAŞKAN – İşlem bitecek efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, işlem değil, işlem konuşmadır.

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Efendim, baştan alabilir miyiz lütfen konuşmanız bittiyse.

BAŞKAN – Yeniden başlatıyorum.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – İşlem başladı işte.

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii bugün Hocalı katliamının 23’üncü seneidevriyesi. Orada şehadete erenleri yalnızca Azerbaycanlı diye düşünmek doğru değil. Türk milletine, Türk milliyetçiliğine yönelmiş bir soykırım hareketidir ve dünyanın farklı yerlerinde, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde hâlen bu soykırım çalışmaları, asimilasyonlar devam etmektedir. Bunun örneklerini dünyanın farklı yerlerinde hâlen görüyoruz ve bunun bir uzantısı olarak Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün parçalanmasından sonra Kırım’da da yaşananlar benzer öykülerdir. Ukrayna, sonuçta 45 milyonluk nüfusunun ötesinde jeopolitik, ekonomik, sosyal konumu itibarıyla dünyanın çok önemli bir yerinde, hem de tam Doğu ile Batı’nın kesişme, çakışma ya da karşılaşma noktasında. Yoksa kimsenin, aynı Arap Baharı’nda olduğu gibi, Ukraynalıların demokratik hakları, insan haklarıyla ilgili bir kaygısı yok. Nasıl ki Arap Baharı’nda da o ülkelere demokrasi getireceğiz diye katliamlar gelmiş, terör örgütü denilebilecek bazı canilikleri yapan kişiler istihdam edilip bazı ülkeler de taşıyıcı annelik yapmışsa aynı bunlar gibi şeyler Ukrayna için de söz konusu olmuştur.

Ukrayna, 1991’e kadar Sovyetler Birliği’ne bağlı iken 1989’da başlayan, soğuk savaşın bitimiyle birlikte Kafkaslarda gelişen bağımsızlaşma hareketiyle beraber, 1991 yılında vatandaşlarının yüzde 90’ının “evet” oyuyla bağımsız hâle gelmiştir. Ve bu bağımsızlıkla beraber, 1954 yılında Sovyetlerin Ukrayna’ya Kırım’ı hediye etmesi itibarıyla Ukrayna sınırlarında kalmış diye düşünülen Kırım da Ukrayna’yla birlikte kendi özerk yapısını korumaya başlamış, Ukrayna’nın bağımsız bir ülke olmasıyla beraber Ukrayna toprak bütünlüğünün içinde telakki edilmiştir. 1991’den sonraki bu gidiş, tabiatıyla, Rusya için çok da tercih edilen bir durum olmamıştır. Ve Ukrayna, yapısı itibarıyla, coğrafi konumu, sosyal konumu, toprak altındaki ve üstündeki bereket ve enerji kaynakları nedeniyle hep dünyanın kafasını yorduğu bir yer olmuş. Doğu ile Batı arasındaki bu çatışma ta ki 2004 yılında artık görünür bir hâl almış -aynı oturduğunuz koltukların rengi gibi- hatırlayacaksınız, Turuncu Devrim... 2004 yılında da dünya, Ukrayna’ya Turuncu Devrim’le özgürlük getirdiğini düşünüyordu Arap Baharı’yla Orta Doğu ülkelerine getirdiği gibi. Bu özgürlük kim içindi, kimin hangi kaynakları elde etmesi içindi ve arada heba olacak kimlerdi?

İşte, o çerçevede, 2006 ile 2009 yılları arasında Putin kendi kontrolünü Ukrayna üzerinde kurmak için Ukrayna’ya gaz akışını kesti 2010’da kendi istediği bir yönetim gelene kadar. 2010 yılında Putin’in istediği bir yönetim geldikten sonra 2013’e kadar süren muhtelif tartışmalar ve çatışmaların ötesinde Avrupa Birliğiyle olan sözleşmeler imzalanmayınca, Avrupa Birliği, Amerika -hep beraber- tekrar ikinci bir Turuncu Devrim gibi Ukrayna’ya özgürlük ve demokrasi vaatleriyle baskı yapmaya başladılar.

Tabii, Putin de boş durmuyordu. Nitekim, 17 Aralık 2013’te çok aşina olacağınız bir hâl oldu Ukrayna’da: Doğal gaz indirimi. Hani bizde de oldu ya, hatırlar mısınız aralık ayında. Putin, 17 Aralık 2013’de Ukrayna’ya, kontrolünü sürdürmek için, Ukrayna üzerindeki baskıcı kontrolünü sürdürmek için 15 milyar dolarlık yardım ve doğal gaz indirimi vadetti ve bizimki gibi yüzde 6 değildi oraya vadettiği; üçte 1, yüzde 30’u aşkın bir doğal gaz indirimi vadetti kontrolünü sürdürmek için. Bu indirim size çok aşina gelecektir sayın milletvekilleri.

16 Ocakta Ukrayna Parlamentosu yine size aşina gelecek bir şey yaptı: Her türlü protestoyu yasaklayan yasalar çıkardı. Sokağa çıkan herkese TOMA, herkese gaz. Aynı bu şekilde yasalar çıkardılar. Ve tarih 23 Şubat 2014 olduğunda, Soçi’deki Kış Olimpiyatlarının kapanış töreninde -ki olimpiyatlar, malum, barış çağrıştırırlar- Putin o gösterilerde bütün cesametiyle, bütün gücüyle dünyaya görüntüsünü verdikten sonra 23 Şubatta, 27 Şubat günü Rusya yanlısı bir grup insan Kırım Parlamentosunu işgal ederek Kırım Parlamentosuna Rusya bayrağını diktiler. Bunları hatırlıyor musunuz? Tam bir yıl oldu. Bence hatırlamıyorsunuz, hatırlasanız bugüne kadar Hükûmet olarak sanıyorum daha etkin işler yapardınız.

İşte, 27 Şubattan sonra donanması da zaten Kırım sularında, Kırım Limanı’nda bulunan Rusya giderek Kırım Türk Tatarları üzerinde etkisini artırmakla beraber katliamlarını da artırdı ve 1 Martta da Putin, Kırım’a asker çıkarmak için kendi parlamentosundan izin aldı. Şimdi, bütün bunlar olurken 18 Mayıs 1944’te Stalin’in Kırım Türk Tatarlarına katliam, asimilasyon için yaptığı sürgünden sonra, 1989 yılı itibarıyla, yavaş yavaş kendi imkânlarıyla ve zor şartlarda tekrar doğdukları topraklara veya ata topraklarına dönmekte olan Kırım Türk Tatarları, böylece ikinci kez tekrar topraklarından atılma, dışlanma ve katliama uğrama riski taşıdılar. Bu süreçte 21 Kırım Tatar genci kaçırıldı, 3 gencin işkence edilmiş cesetleri bulundu -bunu Dışişleri Bakanlığı da biliyor- ve camilere Rus askerleri girdi, Kur'an-ı Kerim’i okumak yasaklandı, Mevlâna’nın Mesnevi’si yakıldı, bütün dinî kitaplar Kırım’da yakıldı. Hani, sizde de var ya Google’dan dua attıranlar, aynı onlar gibi, onlar da bizim kutsallarımıza el ve dil uzattılar. Aylık gelirleri yaklaşık 100-150 dolar olan Kırım Türklerine binlerce dolarlık para cezaları tahsis edilmeye çalışıldı. Türkiye Cumhuriyeti nişanı sahibi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun vatanı Kırım’a girmesi yasaklandı, arkasından Kırım Tatar Millî Meclisinin Başkanı Refat Çubarov’un Kırım’a girmesi yasaklandı ve şu ana kadar Kırım Tatarlarından 4 kişinin doğdukları topraklara, ata topraklarına girmesi yasaklandı. Ama, iş bununla da sınırlı kalmadı, Kırım Tatar Millî Meclisi Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz şu anda tutuklu. Rivayete göre “19 Mayısa kadar” deniliyor ama 19 Mayıstan sonra da ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

Peki, işgalin başından beri bütün bunları bilen, bütün bunları takip ettiğini söyleyen, dünyanın her yerindeki Türk soydaşlarımızın, dindaşlarımızın her tür sorununa kulak kabarttıklarını, göğüslerinin çarptığını söyleyen Hükûmet ne yaptı? Türk Hükûmeti, Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükûmeti işgali tanımadığı, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygılı olunması gerektiği yönündeki kanaatini belirtirken “Bu kanunsuz işgale karşı müttefiklerimizle birlikte hareket edeceğiz, Kırım Türk Tatarlarının haklarını da koruyacağız.” dedi. Yalnızca dedi, her zamanki gibi yalnızca konuştular. Kırım Tatarlarının haklarının ne kadar korunduğunu ben size az önce anlattım; kaç kişinin topraklarımızdan atıldığını, kaç kişinin işkence gördüğünü, kaç kişinin öldürüldüğünü, kaç kişinin kayıp olduğunu söyledim. İşte, dahası, bu müttefiklerimizle birlikte Hükûmetin nasıl hareket ettiğini açıkçası biz bilmiyoruz. Bilmek istiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Kırım Türk Tatarları için ne planlıyor? Planlarındaki 1’inci madde yüzde 6 doğal gaz indirimiydi aynı Ukrayna’ya da yaptığı gibi ama onların fiyatı daha pahalıydı Ukraynalıların. Ukrayna’ya yüzde 30 indirim yaparken bizi, Hükûmet aracılığıyla yüzde 6 indirimle kimlere pazarladılar bilmiyoruz. Üstüne bir de Akkuyu’nun ÇED raporu da cebine konuldu Putin’in.

Sayın milletvekilleri, bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin milletvekilleriyiz. Oradakiler bizim soydaşlarımız, dindaşlarımız; tarih, kan, gönül bağlarımız olan insanlar. Bunlar için bir ÇED raporunu, yüzde 6’lık doğal gaz indirimini nasıl karşılıyorsunuz? Kaldı ki bu yüzde 6 doğal gaz indirimi olmasına rağmen, biz Avrupalılardan 42 dolar daha fazla para veriyoruz doğal gaza ve hâlâ da faturalarınıza yansımadı.

Kırım Türk Tatarlarının bedeli nedir? Hükûmete soruyorum. Doğu Türkistan’dakilerin bedeli Çin’le ticaretse, Kerkük’teki, Telafer’dekilerin bedeli bazılarıyla süreç yürütüp petrol pazarlığıysa Kırım Türk Tatarlarının bedeli doğal gaz mıdır? O zaman Anadolu’daki Türk vatandaşlarının bedeli nedir, sayın milletvekilleri bunu düşününüz.

Tam bir yıl oldu. Abdülcemil Kırımoğlu kendi doğduğu topraklara giremiyor, Refat Çubarov giremiyor, kimlerin daha neyle muhatap olacağı bilinmiyor ve Hükûmet gayriresmî bir heyeti Kırım’a yollamayı düşünüyor. Bu, bir çeşit dolaylı kabuldür. Bu dolaylı kabulü Kırım Türk Tatarları adına reddediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda Dışişlerine hem Meclisi daha detaylı bilgilendirmesi ve hem de yurt dışındaki Türk soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın akıbeti konusunda daha hassas, daha tutarlı politikalar izlemesi konusunda da ricada bulunuyoruz.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Seyit Sertçelik, Ankara Milletvekili? Yok.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Yaklaşık on gündür iç güvenlik paketini, 684 sıra sayılı paketi görüşüyoruz, mesafe almaya gayret ediyoruz. Toplumun belli bir kesimi bu kanunun yasalaşmasını bekliyor.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Yapma ya! Bunu kim bekliyor ki?

RAMAZAN CAN (Devamla) – Muhalefet tabii ki İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarını korumak için ellerinden geleni yapıyorlar.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Dört gözle bekliyor millet!

RAMAZAN CAN (Devamla) - İç Tüzük’ten kaynaklanan hukuki haklarını korumak için bütün mücadelelerini sürdürüyorlar.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Önergenin konusu ne Ramazan Bey?

RAMAZAN CAN (Devamla) - Biz de yine İç Tüzük’ten ve Anayasa’dan, kanunlardan kaynaklanan haklarımızı kullanacağız.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Araştırma önergesinin konusunu bir söyle.

FARUK BAL (Konya) – Ramazan Bey, Kırım Türklerine gel, Kırım Türklerine.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Bu nedenle, bu hafta itibarıyla ikinci bölümü bitirmeyi planlıyoruz.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Oradan laf atıyordun ya “Konuya gel, konuya...” Hadi, bir de sen konuya gel!

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hangi konuda konuşuyorsun Sayın Ramazan Can?

RAMAZAN CAN (Devamla) – Netice itibarıyla, grup önerisini Genel Kurulun takdirlerinize sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Konu ne, konu, Ramazan Bey? Konuyu bilmiyor ya!

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Gerçekten hangi konuda konuştun sen? Allah Allah! Bilmeden konuşmanın tipik bir örneği.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Konuyu bilmiyor Başkanım.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, konuyu bilmeden grup önerisi üzerinde konuştu.

BAŞKAN – Onun için bıraktı zaten.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, AKP’den konuyu bilen adamlar getirsinler.

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Verin bize biz konuşalım. Adam konuşamıyor! Budur!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin Kırım Türklerinin sorunlarının araştırılması için vermiş olduğu grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce... Bu güvenlik paketini tüm halkımızın beklediğini söyledi Sayın Ramazan Can. Aslında “iç güvenlik paketi” denilen bu paketi, dikta yönetimini özleyen, dikta yönetimini kurmaya çalışan ve bu konudaki hevesi kursağında kalacak olan başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu olmak üzere- çok dar bir- AKP Hükûmetinin kadrosunun dışında bekleyen kimse yok.

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Kırım üzerine konuş, Kırım.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Aksine, bize gelen talepler bu paketin çekilmesi yönünde ve bu paketin, Adalet ve Kalkınma Partisinin 2002 yılından sonra başlattığı özgürlükçü anlayışla çatıştığını herkes söylüyor. Adalet ve Kalkınma Partisi bugüne kadarki tezlerinde “Siz güvenlikten yana mısınız? Güvenlik politikalarıyla, cezayı artırmakla sorunları çözemezsiniz.” diyordu, temel savunması bu argüman üzerine oturmuştu. Ama, şimdi, öyle anlaşılıyor ki cezaları artırmanın dışında, kurumsal olarak faşizmi yerleştirecek bir yasa tasarısını yine güvenlik adına savunmaktan geri kalmamaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, 27 Şubat 2014 tarihinde Kırım Ruslar tarafından işgal edildi. 16 Mart 2014 tarihinde Kırım’da referandum yapılıyor, bu referanduma katılım oranı yüzde 83 ve Kırım’ın Rusya’ya bağlanması yönünde Kırım’da yüzde 96, Sivastopol’da yüzde 95 oranında bir oy kullanılıyor. 17 Mart 2014 tarihinde Kırım Parlamentosu Rusya’ya bağlanma talebini iletiyor, 17 Nisan 2014 tarihinde de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Rusya’nın Kırım’ı ilhakı kararını onaylıyor ve bir gün sonra da Kırım resmen Rusya’ya katılıyor.

Değerli milletvekilleri, Rusya’nın Kırım’ı ilhakından sonra Rusya, bölgede çok hızlı bir şekilde, kendisine yönelik, kendi yönetimine yönelik grupları, kişileri tasfiye etmeye başlıyor ve Kırım Tatarları, Rus işgaline karşı çıktıkları ve Ukrayna yönetiminden yana olduklarını belirttikleri için bu baskılardan en fazla nasibini alan grup oluyor. Bazı Kırım Tatarları kayboluyor, bazıları da ölü bulunuyor. Kırım Tatarlarının lideri Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na 2019 yılına kadar Kırım’a giriş yasağı konuluyor. Rusya’nın Kırım’ı ilhakı uluslararası hukukun bir ihlalidir, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne açıkça bir saldırıdır.

Aslında, Kırım ile Suriye arasında bir paralellik var. Akıllı olanlar, aptallar tekrarlasın diye değil, öğrensin diye atasözlerini yaratırlarmış. Suriye’de yaşananlar aslında Türk Hükûmeti açısından, başta Mevlüt Çavuşuoğlu olmak üzere Başbakan Ahmet Davutoğlu açısından bence ders alınması gereken konulardır. Ruslar 1783’te Kırım’ı ilhak ettikten sonra, Osmanlının kendi toprakları olarak gördüğü Suriye’de de hâkimiyeti gittikçe zayıflıyor ve 19’uncu yüzyıldan itibaren Suriye Şam’ı Babıali’den hızla bir kopuş içerisine giriyor. Osmanlıdan alınıp Ukrayna’ya verilen Kırım, Ukrayna’nın Rus hâkimiyetine girişinin 300’üncü yılında bir Rus prestiji olarak algılanıyor. Suriye ve Ukrayna’daki 20’nci yüzyılda kurulan bu rejimler aslında Doğu-Batı arasındaki soğuk savaşın dengelerinin yarattığı rejimler bir yerde.

Değerli milletvekilleri –demin den söyledim- bir Afrika atasözü var gene: “Müzik değişince dansın da değişmeye başlaması lazım.” Bu, son dönemde, özellikle bu dönemde dünyada yaşanan çoğu krizlerin ve çatışmaların nedeni Osmanlı ve Sovyetler’in yıkılması, ABD’nin güç kaybederek merkezini Orta Doğu’dan transatlantiğe kaydırması, Pasifik’e atlatması ve Türkiye açısından Kırım ile Suriye arasındaki paralelliğin pekişmesidir.

Değerli milletvekilleri, Batı, Orta Doğu’da Moskova yanlısı olarak gözüken Esad rejimini çeşitli yöntemlerle uluslararası hukuku çiğneyerek devirmeye girişirken Rusya da Ukrayna’da, Doğu Avrupa’da Batı yanlısı AB’ci gözüken Ukrayna yönetimini devirmeye girişmiştir; görüntü budur. Şimdi, aslında bunu bizim görüntü olarak tanımlamamızın nedeni şudur: Ne Esad ne de Ukrayna’nın AB’ciliği ya da Rusçuluğu esaslı değildir. Zira, Rus yanlısı denen Viktor Yanukoviç’in Batı yanlısı denen rakibi Yuliya Timoşenko’yu Rusya’yla doğal gaz pazarlığında daha fazla yumuşak davrandığı nedeniyle hapsettirdiğini unutmamak gerekir. Öte yandan, yine, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin 2009 yılında eşiyle birlikte yemek yediği Beşşar Esad’ı Orta Doğu’da barış ve istikrarın önemli oyuncusu olduğunu, övdüğünü de unutmamız gerekir. Güç dengelerindeki mevcut oynaklıklardan her iki lider faydalanmaya çalışmaktadır.

Polonyalı satranç ustası Savielly Tartakower -Allah rahmet eylesin, 1956 yılında ölmüş- bir başka büyük satranç ustasıyla giriştiği oyunda, yarışma öncesinde masaya bakıp her zamanki kötümserliğiyle diyor ki: “Bütün hatalar, satranç tahtasının üstünde yapılmak üzere bizi bekliyor.”

Değerli milletvekilleri, şimdi de Kırım’da bütün hatalar Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu bekliyor ve daha önce Dışişleri Bakanı olan, şimdi de Başbakan olan Sayın Ahmet Davutoğlu’nu bütün hatalar bekliyor.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle şunu da söylemek istiyorum: Türkiye'nin, gerçekten, dış politikada Suriye’de yaptığı hataları Kırım’da yapmaması gerekir; Kırım’da sadece Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğunu söylemesi yeterli değildir. Biz Rusya Dostluk Grubu olarak Rusya’ya gittiğimizde, oradaki siyasi partilerin liderlerine ve ilgililere, hepsine birden, Ukrayna’da Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu, Kırım’daki Türklerin haklarının korunması ve Kırım’ın özerk yapısının korunması gerektiğini söyledik ve orada 2019’a kadar yasak konulan liderinin bu yasağının kaldırılması gerektiğini söyledik.

Ben, MHP Grubunun önergesinin, dünya halklarının kendi kaderlerini tayin hakkının da bulunduğunu düşünerek, bu kendi kaderlerinin başka güçlü devletler tarafından tayin ve tespit edilmesinin günümüzde uluslararası hukuku da zedelediğini dikkate alarak gereğinin yapılmasını ve bu konunun araştırılmasının uygun olacağını düşünmekteyim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Evet, Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde son konuşmacı Recep Özel, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de başlayan toplumsal olaylar ve sonrasında ülke geneline yayılmış olan [CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar(!)] ve özellikle de Kırım’da meydana gelmiş olaylar ve bunun akabinde bir referandumla Rusya’ya bağlanması üzerine bu coğrafyada yaşamış olan soydaşımız, kan bağımız olan Kırım Türk Tatarlarıyla ilgili son gelişmelerle ilgili bir Meclis araştırması ya da genel görüşme yapılması yönündeki talepleri bugünkü gündemimize geldi.

Tabii...

FARUK BAL (Konya) – Evet!

RECEP ÖZEL (Devamla) – ...bu coğrafya, Kırım Türklerinin bulunduğu bu coğrafya...

FARUK BAL (Konya) – Evet!

RECEP ÖZEL (Devamla) – ...Osmanlı’nın bir bakiyesi, Osmanlının toprakları altında bulunan bir yer.

FARUK BAL (Konya) – Daha ileride Altınordu var, Altınordu’ya gel!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Ukrayna’ya bağlıyken de özerklik anlamında bir parlamentosu, yerel bir meclisi vardı. Ukrayna’daki karışıklıklar sonunda kendi meclislerinde almış oldukları referandum neticesinde Rusya’ya bağlanma kararı çıktı. Tabii dünyanın neresinde yaşayan bir soydaşımız, bir akraba topluluğumuz varsa bunların sorunlarıyla ilgilenmek için dönemimizde, AK PARTİ iktidarı döneminde Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı kuruldu ve burada ne tür sorunlar varsa bu Başkanlığımız, kurulan bu idare her türlü soruna eğiliyor, yurt dışında bulunan, özellikle Kırım’da bulunan tüm bu soydaşlarımıza da elinden gelen gayreti yapıyor. Ayrıca TİKA’nın burada çok güzel faaliyetleri var. Bunların birtakım ihtiyaçlarını TİKA marifetiyle giderdiğimize de şahidiz. Eğer burada gerçekten bir haksızlık, bir mağduriyet varsa da buna bir uygun zamanda yine burada bir Meclis görüşmesi açılmasında hiçbir sakınca yok. Ama bununla ilgili Dışişlerimiz, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız gerekli bütün çalışmaları da yapmaktadır.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Ne yaptı?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Söz almışken burada da bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum.

Biraz önce buraya CHP Milletvekilimiz Sayın Mustafa Moroğlu geldi, dün burada yapmış olduğu bir -biber gazıyla ilgili- konuşmasında son kullanma tarihinin geçtiğiyle ilgili “Bize son kullanma tarihi geçmiş bir biber gazı sıktınız.” demişti, ben de yerimden “Siz de son kullanma tarihinden önce bu eylemi yapsaydınız.” gibi latife kokan, içerisinde espri olan, Meclis çalışmalarında da bu esprili laf atma doğasında olan bir şeyi yaptım. Başka bir amacımız yoktu. Elbette ki, tabii, eylem yapanların, polisin kullanmış olduğu bir biber gazının son kullanma tarihini bilecek hâli yok zaten. Onu bilebilmeleri de mümkün değil. Ondan önce eylem yapmalı…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Üzerinde yazıyor.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bir espriyi bu kadar büyütmesini, “kardeşim” lafını da geri almasını, “Bir daha kardeşim demeyeceğim.” lafını da anlayabilmiş değilim. Eğer benim bu laflarımdan o kadar çok üzüldüyse, manevi ızdırap duyuyorsa biz erdemli kişi olarak özür dilemesini de biliriz. Kime bundan dolayı bir ızdırap yaşattıysak özür dileriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Değil bir milletvekiline, vatandaşlarımızın hiçbirine bir biber gazı sıkılmasını da hiçbirimiz tasvip etmeyiz ama polisin de eylem anlamında, caydırıcı önlemler anlamında da bu bir yöntem, kullanıyor. Haksız kullanmasına siz de karşısınız, biz de karşıyız.

Bugünkü gündemimiz belli olduğu için, MHP’nin çok katılmış olduğumuz bu önergesini daha sonra tekrar değerlendirmek gündemimizde diyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama…

BAŞKAN - Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne kadar çok katıldığınızı göreceğiz.

BAŞKAN - Sayın Gök, Sayın Dinçer, Sayın Özkes, Sayın Toptaş, Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Eyidoğan, Sayın Tayan, Sayın Seçer, Sayın Çetin, Sayın Öztürk, Sayın Susam, Sayın Türmen, Sayın Ekinci, Sayın Toprak, Sayın Onur, Sayın Aygün, Sayın Dudu, Sayın Çıray, Sayın Özel.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hani bir dakika veriyordun…

BAŞKAN – Vaziyete göre…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Duyuldu, duyuldu… “Vaziyete göre.” dedin ya, duyuldu yani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O “vaziyete göre” sözünüz kayıtlara geçti yalnız.

Sayın Başkanın ağzından duydunuz “Vaziyete göre süre veriyorum.” dediğini.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, Ukrayna’da yaşananlar çerçevesinde Kırım Tatar Türklerinin durumu hususunda 26/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın Özkes, yerinizden söz talebi vardı bir düzeltmeyle ilgili zannediyorum.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sonra da İç Tüzük’ün 58’inci maddesi gereğince söz isteyen sayın milletvekillerine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Özkes.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

16.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes'in, Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun İsmet İnönü’yle ilgili paylaştığı “tweet” için gösterdiği tepki sırasında kimseyi incitmek amacı olmadığına ilişkin açıklaması

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce rahmetli İnönü’yle ilgili bir kelime nedeniyle tartışma yaşandı. Sevgili Peygamberimiz “Ölülerinizi rahmetle yâd ediniz.” buyurmuştur. Merhum İnönü için sarf edilen bir sözden rahatsızlık duydum ve tepkimi gösterdim. Kimseyi incitmek amacım olmadığı gibi AKP Grup Başkan Vekili Sayın Mahir Ünal’a da herhangi bir incitici söz söylemedim. İstemeden kırgınlık olmuşsa bundan üzüntü duyar ve özür dilerim.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, sisteme gireceğiz ama bizim mikrofonlar bozuk olduğu için…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Onu da mı kırdınız?

BAŞKAN – Tamam, vereceğim efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teknik arıza var Sayın Başkan, yapılmamış…

BAŞKAN – Siz oturun, açtıracağım ben.

İç Tüzük’ün 58’inci maddesi gereğince söz isteyen Aytun Çıray, İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Çıray.

VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

11.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, 23/2/2015 tarihli 62’nci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkan, değerli üyeler; sağlıkla ilgili yapılan görüşmeler sırasında AKP iktidarı döneminde bonzainin kullanımında artış oranını yüzde 300 olarak belirtmiştim. Daha sonra Sayın Ünüvar’ın itirazıyla bunu “sadece 2014 yılı artışı”(x) olarak kayıtlarda düzeltmek istiyorum.

Ancak, buraya gelmişken şunu da söylemeden geçmek istemiyorum: Değerli arkadaşlar, son günlerin en önemli maddesi, biliyorsunuz, Süleyman Şah Türbesi meselesi. Eğer böyle olmasaydı hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de Başbakan günde 3 defa bu konuyu çeşitli ortamlarda dile getirmezlerdi. “Eğer Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir durumla karşı karşıya kalmış olsaydı ne yapardı?” diye kamuoyu önünde bazı sorular sordular. Eğer Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olmuş olsaydı, büyük bir askerî gücü tüm hava ve kara unsurlarıyla hududa yığar ve Süleyman Şah Türbesi’nin yer aldığı Türkiye Cumhuriyeti toprağı tehdit altına düşerse Birleşmiş Milletler Yasası’nın 51’inci maddesine göre müdahale hakkımızı kullanacağımızı ilan eder, dosta düşmana haddini bildirirdik. Yoksa, bir maytap patlayınca vatan toprağını terk edip kaçmazdık.

Saygılar sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz İç Tüzük 58’inci madde gereğince söz istedi.

Buyurun Sayın Yılmaz.

12.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de dünkü birleşimdeki bir ifademin düzeltilmesini istiyorum. Oradaki “9.500 Suriyeli” ifadesinin “9.500 Türkmen”(x) olarak değiştirilerek kayıtlara geçmesini istirham ediyorum.

Bu vesileyle bu “iç güvenlik paketi” diye adlandırılan paketin görüşmesi noktasında Milliyetçi Hareket Partisi olarak İç Tüzük’ten kaynaklanan ve Anayasa’dan kaynaklanan haklarımızı koruma noktasında kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Bu iç güvenlik paketinde doğruyu ortaya koymak lazım. Eğer bu ülkenin Başbakanı dâhil olmak üzere, bütün televizyon programlarında ve her platformda, Milliyetçi Hareket Partisinin molotofkokteyline, bonzaiye ve poşuya destek vererek terörün yanında algısını oluşturmaya çalışması bu ülkeyi yöneten bir Başbakan açısından doğru değildir. Bunu defalar kere söylememize rağmen hâlâ Başbakanın ısrarla molotofkokteylini, MHP’yi ve terörü yan yana getirerek algı oluşturmaya çalışması bu ülkeyi yöneten bir Başbakan açısından güvenilirlik noktasında ciddi soru işaretleri bırakıyor.

Lütfen, rica ediyoruz, Milliyetçi Hareket Partisi bu güvenlik paketinde bu bonzai ve molotofkokteyline ve poşuya “evet” oyu vermiştir, bunu mutlaka birinin Sayın Başbakana hatırlatması gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, burada terörle ilgili hangi maddeyi getirirseniz getirin, mücadelede eksiklik gördüğünüz, hep beraber burada oylamaya ve kabul etmeye anında hazırız.(x) Ama bu ülkenin, devletin kurumlarını, kendinizi koruma adı altında yok ederek devleti yok etmeye çalışmanıza Milliyetçi Hareket Partisi olarak müsaade etmeyeceğiz. Demokratik haklarımızı, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde sonuna kadar kullanacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Bunun da bilinmesini arz ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Alim Işık, Kütahya Milletvekili, yine, İç Tüzük madde 58 gereğince söz istemiştir.

Buyurun Sayın Işık.

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de dünkü birleşimde yapmış olduğum bir konuşmada, özellikle Sayın Başbakanın Adalet ve Kalkınma Partisi grup toplantısında yaptığı konuşmada geçen ifadelerine değinmiştim ve konuşmamda “Muhalefet partilerinden HDP, MHP, CHP kirli ittifak yapıyor.” şeklindeki Başbakana ait sözün doğru olmadığını beyan ederek “Bir Başbakana millete bu şekilde yalan söylemek yakışmaz, doğru bilgilendiriniz.” şeklindeki ifademde geçen “yalan söylemek” ifadesinin “doğru olmayan ifadelerde bulunmak”(x) şeklinde düzeltilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Ya, ikisi de aynı şey zaten.

ALİM IŞIK (Devamla) – Çünkü Sayın Başbakan bir zatımuhterem ama Başbakanlık önemli bir makam, o makamı yıpratmaması için ve siyasi partiler bu ülkenin geleceğini şekillendiren, ona göre politika üreten değerli kurumlar olduğu için siyasi partilerin tüzel kişiliğine ve onların liderlerine bu şekilde söylemlerde bulunmanın, gerçekten, bir Başbakana yakışmadığını ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi, sadece, kirli ittifaklarla ilgili yapabileceği ne varsa onu milletle paylaşmayı kendisine görev bilmiştir. Kirli ittifak, maalesef, ne acıdır ki bugünkü Hükûmetin yaptığı ittifaklardır. O nedenle bu ifadenin bu şekilde düzeltilmesi yerinde olacaktır.

Yine, bu iç güvenlik yasa tasarısında geçen konularla ilgili, Milliyetçi Hareket Partisinin, milletin ve ülkenin lehine olan her konuda, daha önce de olduğu gibi, iktidarın getirdiği öneriye destek verdiğini burada sizler biliyorsunuz. Lütfen bu doğruları Sayın Başbakana kim söylüyorsa, kim ulaştıracaksa bir an önce ulaştırsın. Sayın Başbakanın televizyonlarda yaptığı o konuşmalar bu ülkenin itibarını zedelemektedir.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, 58’nci madde gereğince söz isteyen Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili.

Sayın Serindağ… Yok.

Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Bal.

14.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, dünkü oturumda Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna söz vermeyişinize “MHP’nin hakkını gasbediyorsunuz.” şeklinde bir ifadede bulunmuştum. “Gasbetmediniz ama söz de vermediniz.” (x) Bu şekilde düzeltiyorum.

Bu vesileyle Alim Bey’in lafından başlayarak ifade ediyorum. Tabii, Sayın Başbakana “Yalan söylüyor.” demek doğru değil. Ama bu ne? Sayın Başbakan diyor ki basının huzurunda: “Sayın Bahçeli’ye soruyorum: Süleyman Şah’ın türbesi 1973’te nakledildiğinde Alparslan Türkeş Başbakan Yardımcısıydı.” Doğru mu bu arkadaşlar?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yalan!

KORAY AYDIN (Trabzon) – Yalancı!

ALİM IŞIK (Kütahya) – Devletin kayıtları öyle göstermiyor.

FARUK BAL (Devamla) – Tabii, çok derin, stratejik incelemeler içerisinde bulunan Başbakan sığ incelemelere kendisini layık görmüyor.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hayatı yalan, hayatı!

OKTAY VURAL (İzmir) – Derinlikte kaybolmuş.

FARUK BAL (Devamla) – Başbakanlıkta bulunan hangi hükûmetin ne zaman kurulduğuna ilişkin tabelalara baksa bu hatayı, bu yanlışı yapmayacak. Tabii ki Sayın Başbakan nerede sıkışsa Milliyetçi Hareket Partisine bir sataşmada bulunmaya çalışıyor. Ben de sizden rica ediyorum, bilenleriniz ya da şimdi öğrenenleriniz Sayın Başbakana doğruyu söylesin, bir daha böyle yalan yanlış işlere bulaşmasın.

Süleyman Şah Türbesi 1968 yılında Tabka Barajı’nın nakledilmesi…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakan, söyle, “Yalan söylüyorsun Sayın Başbakan.” de, öyle söyle.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan iletsin Başbakana.

FARUK BAL (Devamla) – Sayın Başkan, laf atıyorlar bana, lütfen süremi düzeltin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen hatibe laf atmayalım.

FARUK BAL (Devamla) – Lütfen bir dakika ilave edin efendim. Bir dakika ilavenizi rica ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 1968 yılında Suriye “Tabka Barajı yapacağım.” diye Süleyman Şah Türbesi’nin değiştirilmesini talep ediyor. Uluslararası anlaşmalara göre 1973 yılına kadar müzakere yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) – 1973 yılında o zamanın Hükûmeti –Alparslan Türkeş o zaman yok- Süleyman Şah Türbesi’nin Caber Kalesi’nde bulunan yeri şamandırayla belirlenmesi suretiyle ve yeni yapılacak yerin de Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından belirlenmesi suretiyle şimdi sizin naklettiğiniz Karakozak köyüne taşınmasını kabul ediyor. İkisinin ortak özelliği…

Sayın Başkan, benim…

BAŞKAN – Sayın Bal, lütfen, teşekkür ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Öğrenme hakkımız açısından biraz daha söz verseniz Sayın Başkan.

FARUK BAL (Devamla) – Neyse, böyle devam edeyim.

İkisi arasındaki ortak nokta, her ikisi de Türkmen bölgesidir ve 1921 Ankara Anlaşması’yla ve 1923 Lozan Antlaşması’yla o zaman kurulan Türkiye Cumhuriyet devletinin Suriye’de bir bayrak gösterme ihtiyacı nedeniyle olmuştur ama siz, PKK ve IŞİD terörü yüzünden o türbeyi kaçırmak için PKK ve IŞİD terör örgütünün yardımına ve korumasına ihtiyaç duymuşsunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 58’e göre söz Sayın Baluken’de.

BAŞKAN – Evet, İdris Baluken Bingöl Milletvekili.

Buyurun Sayın Baluken, sizin de var 58’inci madde gereği söz talebiniz ve son söz talebi.

Buyurun.

15.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünkü oturuma ait tutanaklarda şöyle bir cümlem var: Sayın Erkan Akçay’ın sataşması üzerine söz almışım ve onun tezlerini çürütmeye çalışırken de “Kullanmış olduğu cümlelerin herhangi bir gerçeklik payı olmadığını eminim ki mantıklı düşünen her milletvekili burada takdir edebilir.” demişim. Tabii bu yanlış anlamaya son derece açık bir cümle. Sanki aramızda bizim gibi düşünmeyen milletvekillerinin mantıksız düşündüğünü ima etmişim gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Ben onun tutanaklardan çıkmasını isteyeceğim. “Olayları doğru değerlendiren milletvekilleri”(X) diye düzeltebiliriz yani “mantıklı düşünen” yerine “olayları doğru değerlendiren” diye düzeltebiliriz. Çünkü her şeyden önce birbirimize duyduğumuz saygıyı yitirmememiz gerekir. Birbirimizi eleştirebiliriz, zaman zaman gerilimler artabilir, eleştirinin dozu yükselebilir, nahoş olaylar olabilir ama aynı çatı altında karşılıklı olarak o saygıyı ayakta tutmak bence son derece önemlidir.

Demin Meclis Başkan Vekiline de bu doğrultuda bir hekim olarak bazı kaygılarımı iletmiştim. Maalesef Sayın Meclis Başkan Vekili, şu anda hastaneye kaldırılan Meclis Başkan Vekilinin sağlık durumuyla ilgili bir açıklama bile yapmadı. Yani düşünün ki basında “Meclis Başkan Vekili tansiyon düşüklüğünden dolayı acilen hastaneye kaldırıldı.” yazıyor ama Genel Kurula ayrıntılı bir bilgilendirme yapılmıyor.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, üzüntülerimizi ifade etmemize fırsat verin lütfen.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ve yine Genel Kurulun çalışma saatlerinin diğer milletvekillerinin sağlıklarını tehdit ettiğini söylüyoruz. Bu konuda hiçbir tavır yok. Özellikle AK PARTİ’de hekim olan arkadaşları buradan uyarıyorum: Arkadaşlar, yani biz Hipokrat Yemini’ne bağlı olarak sağlıksız olan tüm koşullarda insan sağlığını korumakla yükümlüyüz. Lütfen sizler de bu duruma müdahil olun, grubunuza gerekli uyarıları yapın diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Baluken, Sayın Başkan Vekilinin sağlığını düşündüğünüz için teşekkür ediyorum ancak hastaneye kaldırılması söz konusu değil.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gazetede yazıyor.

BAŞKAN – Basında yazan her şeyi biliyoruz efendim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Doğru bilgi yapılsın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz de öğrenelim Başkan.

BAŞKAN – Evet, sisteme girin Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, mikrofonum bozuk, nasıl sisteme gireyim?

BAŞKAN – Başka bir yerden şey yapın efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biz seyyar satıcı değiliz her gün bir yere gidelim.

BAŞKAN – Sayın Özensoy, bir dakika söz veriyorum.

Siz de bir başka yerde sisteme girerseniz Sayın Zozani...

Buyurun Sayın Özensoy.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

17.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy'un, MHP grup önerisiyle görüşülmesi talep edilen genel görüşme önergesine duyarsız kalınmasını doğru bulmadığına ilişkin açıklaması

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ataları Kırım’dan gelip Bursa’ya yerleşmiş bir milletvekiliyim. Bugünkü bu genel görüşmenin bu şekilde geçiştirilmemesi gerekirdi çünkü orada yaşayan 250 bin soydaşımız çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Kırım Türklüğünün lideri Abdülcemil Kırımoğlu’nun doğduğu, doyduğu topraklara girişi yasaklandı, Kırım Tatar Millî Meclis Başkanı Refat Çubarov’un Kırım’a girişi yasaklandı ve orada yaşayan soydaşlarımız çok büyük sıkıntılar içerisinde. 18 Mayıs 1944’te Stalin’in yaptığı o soykırımı hâlâ unutmadık, hafızalarımızda taze olarak duruyor. Orada yaşayan soydaşlarımızın menfaatleri Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yanaydı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bu genel görüşmeye böyle duyarsız kalması, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin böyle bir tutum içerisinde bulunmasını da doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, Meclis Başkan Vekilinin rahatsızlığıyla ilgili iki kelime konuşma yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından, çocuk cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen işkence ve cinsel istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 26/2/2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                  

                                                                                    Engin Altay

                                                                                        Sinop

                                                                               Grup Başkan Vekili

Öneri:

Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından, “çocuk cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen işkence ve cinsel istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1362 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 26/2/2015 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde ilk konuşmacı Özgür Özel, Manisa Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu dönem Meclise toplam 3.210 tane araştırma önergesi talebi iletildi. Bunlardan 1.092 tanesi gündeme alınabildi ancak sadece 10 tane komisyon kuruldu ve kurulan 10 komisyonun tamamı da iktidar partisinin önceden veya bir olay olduktan sonra kurulmasını talep ettiği komisyonlardı. Yani, muhalefetten gelen araştırma komisyonu kurma taleplerinin tamamı reddedilmiş durumda. Bu 10 komisyonun içinde kurulan komisyonlara ve ne şekilde komisyon kurulduğuna bakarsanız iktidarın bakış açısını da en yakından gözlemeniz mümkün.

En başta, tabii, Soma Komisyonu. Soma faciası yaşanmadan önce adım adım bu facia yaklaşıyorken bizim ekim ayında verdiğimiz önergemiz, nisan ayında, faciadan sadece on dört gün önce burada görüşülüp tüm muhalefet partilerinin olumlu oyuna rağmen iktidar partisi eliyle reddedilmişti. Bu Komisyonu kurmak ancak bu büyük faciadan sonra iktidar partisinin de “evet” oylarıyla mümkün oldu. Kadına yönelik şiddete ilişkin 10’dan fazla önergeyi reddeden iktidar partisi, kamuoyunda infial oluşturan bir olaydan sonra bu Komisyonu kurdu. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını araştırmak için 17 tane işçimizin Isparta’da yanarak ölmesi gerekti maalesef. Hekime karşı şiddet için Ersin Arslan’ın böğrüne bir bıçak saplanmasını, Doping Komisyonunun kurulması için olimpiyat rekortmeni atletimizde ve Kırkpınar başpehlivanında doping çıkmasını beklediniz.

Şimdi, geldiğimiz noktada, 21 Mayıs 2014 günü verdiğimiz bir araştırma komisyonunun kurulmasını konuşacağız burada. Orada diyoruz ki: “Pozantı’da yaşananlardan sonra, Sincan’a ve diğer cezaevlerine nakledilen çocukların Pozantı’daki gibi istismara ve işkenceye maruz kaldıklarına ilişkin kuvvetli duyumlar alınıyor, çeşitli baroların çalışmaları var; bu komisyonu kuralım.” Ancak bugün konuşabiliyoruz. Neden sonra? İşte, Şakran Cezaevi’ndeki işkence, istismar meseleleri cezaevinin iç yazışmalarında ortaya çıkıp araştırmacı gazeteci İsmail Saymaz bunu Türkiye’nin gündemine taşıdıktan sonra.

Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonu, Pozantı’da 28 Şubat 2012’de, tam üç yıl önce, Pozantı’yla ilgili duyumlar geldiğinde oraya harekete geçmiş, yazdığı rapordan bir gün sonra Pozantı Cezaevi kapatılmıştı. O rapordan sonra, 100’den çok cezaevine gittik, 180 ziyaret gerçekleştirdik, 130 rapor yazdık, bunların 5 tanesi de kitaplaştı. Ve şu gerçeği ortaya koymak gerekir ki biz Pozantı’ya giderken derin devlet bize önce dayanışma, iş birliği teklif edip sonra da tehditte bulunuyordu AKP eliyle. Biz yoldaydık “Üç gün geç gitseniz ne olur?” diyordu, “Zaten bunlar taş atan çocuklar -o günkü deyimle ‘TMK mağduru çocuklar’- orada maruz kaldıkları işkenceyi hak eden çocuklar.” demek istiyordu AKP’nin derin devleti.

Biz o gün şunu söyledik: Sizin elinizde devlet denen aygıt ne hâle gelmiş olursa olsun devletin milletten ve dolayısıyla milletvekillerinden saklayacağı hiçbir şey olamaz.

Biz cezaevine girerken, Pozantı’ya, biz kapıdan, Adalet Bakanlığı müfettişi bacadan girdi, hemen ikinci bir müfettiş talep etti. Biz raporumuzu 1 Martta yazdık, o 2 Mart günü cezaevini kapattı. Pozantı’yı kapatırken şüphemiz şuydu: Buradaki mağdurlar, buradaki tanıklar, bu olaya tanıklık etmiş bu mekân gözler önünden uzak tutulacak ve daha sonra bu işin üstü örtülecek. O günkü açıklamamız da aynı bu yönde oldu.

Peki, zaman geçti, ne oldu? Gerçekten tanıklar uzaklaştırıldı, mağdurlar çil yavrusu gibi Türkiye'nin dört bir yanına dağıtıldı, kanıtlar karartıldı, olay unutturuldu ve geçtiğimiz günlerde verilen takipsizlik kararıyla da Pozantı’nın tamamen üstü örtüldü.

“Örtülsün, devletimiz bu işten zarar görmesin.” Devlet bu işten ders aldı mı? Evet, devlet bu işten ders aldı; ilk iş olarak, Pozantı’yı haber yapan Zeynep Kuriş’i tutuklayıp hapishaneye koydu bir daha kimse böyle haberler yapmasın diye.

Sonra, Pozantı’nın sorumlu 2. Müdürünü Van Erciş’teki cezaevine 1. Müdür yaptı yani terfien atadı. Pozantı’daki 1. Müdürü, onu, Pozantı’daki çocukların peşinden Sincan’a yolladı, 1. Müdür yaptı orada. İşte, devletin aldığı ders bu!

Sonra? Sonra işte, Sincan’dan, Aliağa’dan, Şakran’dan, Antalya’dan, Türkiye'nin dört bir ucundaki çocuk cezaevlerinden çığlıklar yükselmeye devam etti. Şimdi Şakran, İsmail Saymaz’ın yaptığı haberle gündemde. Bir görev taksim yazışması ele geçirilmiş. Diyor ki yazışmada: “Çocuk mahkûmlar birbirlerine işkence yapıyorlar.” Diyor ki o yazışmada: “Büyük çocuklar küçüklere cinsel istismarda bulunuyor. Cinsel suçlardan yatan çocuklar diğer çocuklara tecavüz ediyor, diğer çocuklara işkencede bulunuyor. İnfaz koruma memurları denetimsiz, yetki ve sorumluluklarını aşmış durumdalar, her şey kontrolden çıktı. Koğuş nöbetçisi çocuklar zaman zaman x-ray cihazının başındaki arabalara eşlik ettirilerek, içeriye sokulması yasak olan emtianın içeriye girmesi sağlanıyor.” Biz bunu duyar duymaz aslında dedik ki: “E biz 21 Mayıs günü zaten bunları söylemiştik ama bunu bir türlü gündeme aldıramadık.” ve dedik ki: “Bir araştırma önergesi daha verelim, bakalım ne olacak.” Hemen oraya, ilk önce Sayın Nurettin Demir’i görevlendirdik, gitti. Ardından da bugün Sayın Aytuğ Atıcı ve Hülya Güven Şakran’da incelemelerde bulunuyorlar.

Dünden bir tane farkı var: Devlet Pozantı’dan sonra, biz çocuk cezaevlerine gitmek istediğimiz her durumda, bazen İstanbul Şartı’nı -ki aynen uygulanmalıdır- bazen görüşmeye psikolog tarafından çocuğun hazırlanamadığını, bazen görüşme sırasında görevlendirilecek psikoteknik personel eksikliğini bahane ederek, Adalet Bakanlığı, bizleri bu cezaevlerinden uzak tutmaya çalıştı ama Şakran’da artık mızrak çuvala sığmayınca hemen bir bahar temizliğine girişmeler ve bir halkla ilişkiler operasyonu, birkaç tane gazeteciyi, yandaşı içeri çekip fotoğraf çektirmeler falan… Yani, derin devlet refleksleri devam ediyor. 1980 darbesinden sonra bunlar vardı, 90’larda yaşandı; 2015 yılındayız, bu derin devlet dayanışması, derin devlet refleksi devam ediyor açıkçası.

Cezaeviyle ilgili CHP Komisyonu, şeffaflık ilkesi gereğince müdürün önce “İç yazışmadır, Bakanlığa sorun.” deyip sonra “Tatbikat olsun diye yazmıştım.” dediği yazışmayla ilgili ifadelerini de kamuoyu gündemine taşıdı. Yandaş medya, müdürün ifadelerini sanki Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonunun kati kanaatiymiş gibi medyaya taşıdı, onunla ilgili de bir düzeltme yapmak zorunda kaldık.

Cezaeviyle ilgili mesele şudur, şimdi, bugün, önce şunu kabul etmek durumundayız: Cezaevindeki herkesin başta sağlığı, eğitim hakkı, barınması ve vücut dokunulmazlığı devletin güvencesindedir, devlete emanettir. Oradaki çocukların sağlıklarından da, namuslarından da devlet sorumludur. Ona halel gelirse devletin namusuna halel gelmiş demektir. Devleti yönetirken hükûmetler bunu dikkate almalı, böyle davranmalıdır. Aksi durumda, bundan sonra ortaya çıkacak her şey Hükûmetin ve bu araştırma taleplerine direnen iktidar partisinin, çoğunluk partisinin vekillerinin boynunda asılı durur.

Pozantı cezasız kalınca yani Pozantı’dan diğer cezaevlerine dağıtılınca, bu sefer diğer yerlerden çığlıklar yükselmeye başladı demiştik. Bu çığlıkları kim duyacak? Duyarsa işte bu yüce Meclis duyacak ve bu yüce Meclisin organları duyacak.

Bakın, elimde maalesef bir açıklama var. Türkiye Büyük Millet Meclisi Cezaevi Araştırma Alt Komisyonu Başkanı Sayın Ayşe Türkmenoğlu’na soruyorlar: “Şakran’la ilgili şüpheler çok, gider misiniz?” Sayın Türkmenoğlu da şöyle bir açıklama yapıyor: “İç güvenlik paketi var, Meclisin gündemi yoğun, onu bırakıp da Şakran’a gidemeyiz.” Ben bu yaklaşımı kamuoyunun vicdanına, sizlerin vicdanına terk ediyorum. Görevi bu meseleleri araştırmak üzere kurulmuş olan Alt Komisyonun Başkanının yaklaşımı bu. Şimdi, bu vakitten sonra görev Meclisin. Bir komisyon kurulur, Türkiye’deki bütün çocuk cezaevleri, kadın cezaevleri gezilir ve oradaki varsa istismarlar -ki olduğuna inanıyoruz- varsa bu işkenceler -olduğunu görüyoruz, duyuyoruz- vücut dokunulmazlığına karşı ihlaller… Ve maalesef Türkiye’de 2 bin çocuk var cezaevlerinde; 1.500’ü tutuklu, 500’ü hükümlü, yani, yüzde 75; inanılmaz bir oran.

Ve çocuk cezaevleri kapatılmalıdır. Çocukların günlük yaşamları içinde suça eğilimleri ortadan kaldırılmalı, ıslah edilmelidirler. Mussolini’nin devlet intikamıyla devlet yönetmek AKP’ye belki yakışır ama Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmaz.

Saygılar sunuyorum. (CHP, MHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde konuşmacı Kemal Aktaş, Van Milletvekili.

Buyurun Sayın Aktaş (HDP sıralarından alkışlar)

KEMAL AKTAŞ (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

2011 yılı verilerine göre, Türkiye nüfusunun 24 milyonu 0-18 yaş aralığındaki çocuklardan oluşmaktadır. Üzerinde konuştuğumuz konu, bu 24 milyonluk nüfusu ilgilendiren bir konudur. Hükûmetin mevcut politikaları ve güvenlik anlayışı bu şekilde devam ederse bu çocukların tamamı potansiyel olarak gözaltına alınma, mahkemeye çıkma ve cezaevlerine girme potansiyelini taşımaktadır. Sokakta, gözaltında ve cezaevlerinde çocukların neler yaşadıklarını her gün görmekteyiz, duymaktayız ve okumaktayız. 12 yaşındaki Nihat’ın üstüne güpegündüz, herkesin gözü önünde zırhlı araçlarla, panzerlerle, pompalı tüfeklerle, gazla giden güvenlik anlayışının kapıların kör, duvarların dilsiz ve görevlilerin vicdansız olduğu cezaevlerinde çocuklara neler yapabileceğini varın siz düşünün.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilim insanları, çocukluk durumunu insanın en hassas ve en özel durumu olarak ele almakta ve çocuklarla ilgili her türlü iş ve işlemde bu hassasiyete ve çocuk doğasına uygun özellikte davranılması gerektiğini belirtmektedir. Demokrasisi ve insani gelişim standartları yüksek olan ülkeler yasalarını, hukuksal mevzuatlarını ve adalet sistemlerini çocukların bu özel durumunu dikkate alarak düzenlemektedirler. Türkiye'nin de parçası olduğu Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğinde çocuklarla ilgili çok sayıda özel düzenlemeyi hazırlayarak devletlerin imzasına açmışlardır. Türkiye, çocuk haklarıyla ilgili olan 19’u bağlayıcı olmak üzere toplam 27 adet belgeye imza atarak bu sözleşmelere bağlı kalacağını ve iç hukukta gereğini yerine getireceğini beyan etmiş ve kabul etmiştir. Gelin görün ki, Türkiye'de her yıl 300 binden fazla çocuk güvenlik birimleriyle tanışmaktadır. Yılda 10 binden fazla çocuk gözaltı ve cezaevi uygulamasına tabi tutulmaktadır. Ocak 2015 tarihi itibarıyla Adalet Bakanlığının yayınlamış olduğu verilere göre, 3 tanesi müstakil çocuk cezaevi olmak üzere farklı tip ve yapıdaki 100 adet cezaevinde çocuk koğuşları bulunmaktadır. Bu cezaevlerinde 542’si hükümlü ve 1.515’i tutuklu olmak üzere toplam 2.057 çocuk cezaevlerinde kalmaktadır.

Adalet Bakanlığının yaş gruplarını 12-17 ve 18-20 olarak ayırması, cezaevindeki çocuk sayısını gizlemeye yönelik bir gruplamadır. Bakanlık, 7.638 kişiyi 18-20 yaş olarak gruplamıştır. Bu gruplamaya göre, 17 yaşını tamamlayanlar reşit sayılmıştır; oysa, yasalar 18 yaşını tamamlayanları reşit saymaktadır. Ayrıca, 0-6 yaş aralığındaki 450 çocuk da anneleriyle birlikte zorunluluktan cezaevinde kalmaktadırlar.

Türkiye'nin de imza attığını belirttiğim 27 adet sözleşmede, adalet sistemine giren çocuklar için gözaltı ve hapse koyma kararlarına çok istisna ve en son çare olarak başvurulabileceğini öngörmektedir. Yukardaki veriler, Türkiye'de tam tersine, çocuklar için gözaltına alınma ve cezaevine konulma kararlarının ilk ve tek çare olarak görüldüğünü göstermektedir.

Başta yaşam hakkı olmak üzere, pek çok hakları dışarıda bile gasbedilen çocukların, cezaevlerinde, hem kamu görevlileri tarafından hem de kamu görevlilerinin sorumluluğunda bulunan cezaevlerinde akranları tarafından, insan onurunu ve toplum vicdanını yaralayan muamelelere maruz kaldıkları gündemdeki yerini korumaktadır.

Pozantı, Sincan, Şakran, Van ve Ceyhan cezaevlerinde çocukların yaşadığı insanlık dışı uygulamaların tek sorumlusu, çocukları dışarda ve içerde potansiyel suçlu gören ve onları cezaevlerine kapatan güvenlikçi zihniyetin ta kendisidir.

Cezaevlerinde çocukların maruz kaldığı işkence, taciz ve tecavüz iddiaları, bu güvenlikçi zihniyet ve güvenlikçi yargı anlayışından kaynaklı olarak etkin bir şekilde soruşturulmadığı için, tekrardan işlenmeye devam etmektedir. Uğradığı kötü muameleyi bir şekilde basına ve kamuoyuna duyurmayı başaran mağdur çocukların iddialarını araştırmak yerine, görevlilere karşı geldikleri gerekçesiyle çocukları suçlayan ibretlik davalar açılmaktadır.

Çocuklar için cehennemi andıran Pozantı Cezaevi’nde yaşananlardan sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla haklarında dava açılan görevlilerin üzerlerine atılı suçlardan beraat ettiklerini, geçtiğimiz gün basından öğrendik

İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre, sadece 2014 yılı içinde 49 çocuk cezaevinde 64 çocuk, gözaltı yerlerinde işkenceye uğradığına dair başvuruda bulunmuştur. Seçim bölgem olan Van ilinde de çocukların gözaltı ve cezaevinde işkence ve kötü muameleye uğradığını, Meclis ve kamuoyunun gündemine taşıdım. Yetkililerin kamuoyuna yansıyan bu iddialarla ilgili neler yaptıklarını açıklamaları gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisine konu olan Ceyhan M Tipi Cezaevi’nde 2014 yılında yaşanan cinsel tecavüz vakası ile Şakran Cezaevi’nde yetkililerin iç yazışmalarına konu olan olay, devletin gözetimi ve denetimi altında olan yerlerde, devletin şahitliğinde çocukların tacize ve tecavüze uğradığının açık kanıtıdır. Ceyhan M Tipi Cezaevi’nde yaşanan olayla ilgili, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu 29/5/2014 tarihinde ilgili cezaevine sadece 2 milletvekiliyle gitmiş ve hazırladığı raporda, âdeta orada yaşandığı iddia edilen olayı muğlaklaştıran ifadelere yer vermiştir. Mağdurun kendisi, ailesi ve avukatıyla görüşme yapılmamış, resmî görevlilerin muğlak beyanlarını komisyon raporuna aktararak Meclisin saygınlığını zedeleyecek bir çalışmayı kamuoyuna sunmuştur.

Nitekim, raporda geçen hususlara ilişkin, Adalet Bakanlığı da 31/12/2014 tarihinde yürütmüş olduğu çalışmasında Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun raporuna atıfta bulunarak "Cinsel taciz ve tecavüz olayının yaşanıp yaşanmadığı hususunda kesin bir kanaate ulaşılamamıştır." diyerek olayın üstünü örtme yoluna gitmiştir. Bu cezasızlık ve olayların üstünü örtme anlayışı çocuklara karşı suç işleyenleri cesaretlendirmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geldiğimiz aşamada basına ve kamuoyuna yansıyan bilgiler ile mevcut cezasızlık politikaları çocukların cezaevlerine konulması ve kapatılmasının çocuklarda ve toplum vicdanında onarılamaz yaralara yol açtığını bir kez daha ortaya koymuştur. Cezaevlerinin çocukların yaşamında derin izler bırakan olayların yaşandığı mekânlara dönüştüğü ve çocukların bu cezaevlerinden ve bu adalet sisteminden uzak tutulmaları gerektiği ortaya çıkmıştır. Görüşülmekte olan güvenlik paketinin yasalaşmasıyla Türkiye çocuklar için daha da tehlikeli bir ülke hâline gelecektir.

Çocuklar için alternatif adalet arayışlarına girilerek, altına imza atılan uluslararası belgelerde geçen tüm haklar eksiksiz olarak hayata geçirilmeli, çocukların tutulduğu tüm mekânlar insan hakları ve sivil toplum örgütlerinin denetimine açılmalıdır.

Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisinin önerisine katıldığımızı beyan ediyor, çocukları değil, cezaevlerini kapatalım diyoruz.

İnsanlık çocuklara en iyisini sunmaya borçludur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili.

Buyurun Sayın Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)

(Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın Hocalı katliamına ait fotoğrafları kürsünün önüne koyması)

KEMALLETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Zabıta geliyor, zabıta!

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Ağrı Milletvekili arkadaşımız buraya koyduğunda “Zabıta geliyor.” diye söylemiyordunuz. “O da hakkıdır.” diyordunuz arkadaşın.

ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) – Resim sergisi oldu burası, resim sergisi yaptınız resmen.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Acı sergisi, resim sergisi değil. Yani, bu…

ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) – Böyle bir şey olmaz bu Mecliste, ilk defa görüyorum.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – İlk defa olmuyor. Ağrı Milletvekilimiz de bunu yaptığında…

KEMALLETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Görseli bırak da sözle ne anlatacaksan anlat. Sözleri biten, görsele geçer.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Arkadaşlar, “görsel” dediğiniz… Bari bunda yapmayın, bari bunda yapmayın, ne olursunuz.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Ne, rahatsız mı oldunuz yani?

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, sizden istirhamım, gelin, bari bugün bu konuda siyaset üstü konuşalım. Dün biz bunu başardık, Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu üyeleri olarak biz bunu başardık. Burada da lütfen bunu gösterelim. Aynı şekilde, böylesine millî bir konunun millî olarak kalmasına, gelin, siz de katkıda bulunun.

Ondan önce şunu ifade etmek istiyorum: Tabii, Türkiye’de son günlerde kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, özellikle çocuklara yönelik taciz, tecavüz artmakta. Hele bu bizim haberimizin olduğu kısmı. Oysa çocuk bakımevlerinde, çocuk hapishanelerinde, çocukların sığındığı çocuk yurtlarında bu, katbekat fazladır ve bu olayda olduğu gibi birçok zaman da tesadüfen öğrenilebilmektedir. O sebeple “Çocuklar masumdur.” diyoruz. Çocuklar nerede olursa olsun, yine, siyaset üstü bakılması gereken bir konudur.

Değerli arkadaşlar, bakınız, nasıl ki buradaki çocuklar gibi masum... Ölürken bile gözünü kapatmak zorunda kalmış bu çocuk, ölürken bile Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar, çocukların cesetleri çöplere atılmış. Bu çocuklar bizim çocuklarımız aslında. Nasıl ki burada cesetleri çöpe atılmışsa aynı şekilde -bugün Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinde görüştüğümüz gibi- bu bedenlere Hocalı’da işkence ederken belki de bu bedenler birtakım kötü niyetlilerin istismarına uğrayabiliyor değerli arkadaşlar.

Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı kasabasında 25-26 Şubat 1992 tarihinde Ermeniler tarafından girişilen soykırım sonucunda bir insanlık dramı yaşanmış, 106’sı kadın, 63’ü çocuk, yaklaşık 70’i yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türkü, doktor raporlarından ve uluslararası basın tarafından belgelenen işkencelerle vahşice katledilmiştir. Bu bizim ortak acımızdır. Eğer biz Türkiye ve Azerbaycan’a “Bir millet, iki devlet” diyorsak, Hocalı da iki devlet, tek milletin ortak acısıdır. 1 milyondan fazla kardeşimiz sokaklarda kaçkın, göçmen durumunda bırakılmıştır. Yirmi üç senedir bu acı kanamaya devam ediyor ve yirmi üç senedir bu acıyı yaşatanlar daha uluslararası mahkemelere çıkmış değildir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 26 Şubatı Hocalı’da yaşanan soykırım kurbanlarını anma günü olarak kabul etmesine yönelik bir kanun teklifimiz var. Burada, bütün siyasi parti temsilcileri olarak biz, 26 Şubat gününü, Hocalı başta olmak üzere Türk dünyasında yaşanan vahşetin, soykırımların, işkencelerin ve Türk dünyasında kardeşlerimize yönelik bütün art niyetlerin, kötü niyetlerin ve savaşların kurbanlarını anma günü olarak yüce Meclisimiz buna karar versin isteriz. Bu vesileyle, ben Hocalı’da yaşanan vahşette hayatını kaybeden insanlarımız başta olmak üzere bütün Türk dünyasının başı sağ olsun diyorum, bütün şehitlerimizi rahmetle yâd ettiğimi ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlar, dünya çok savaş gördü, dünya çok işkence gördü ama insan cesetlerine işkence yapılan bir savaş asla yaşanmamıştır. O, Hocalı’da yaşandı. Uluslararası basına baktığınızda -sadece Türk basını değil, Azerbaycan basını değil- uluslararası basın diyor ki: “Hocalı’da insanların kafa derisi yüzüldü, çocuklar yataklarında katledildi; çocukların burnu, kulağı kesildi, hamile insanların karnı deşilerek bebekleri çıkarıldı.” Bütün kültür varlıklarımız mezar taşlarına kadar yerle bir edildi, şehirler yerle bir edildi. Bakınız, Ekmek Müzesi, dünyada ilk ve tektir, Karabağ’da, o da yerle bir edildi değerli arkadaşlar. Ve geliyoruz işte buraya, burası ezan sesi gelmesi gereken yer arkadaşlar. “Resim sergisi” diyordunuz ya biraz önce; evet, resim sergisi, öyle kabul edin. Domuzların beslendiği camilerimizin resim sergisi, böyle kabul edin. Bu, inanıyorum ki sizin de vicdanınızı sızlatır. “Resim sergisi” diye laf atmadan önce sizin de vicdanınıza ben inanıyorum. “Elhamdülillah Müslüman’ım.” diyen her Allah kulunun vicdanını sızlatır bu. Bu resmi Ermeniler çekti ve servis ettiler arkadaşlar. Bu resmi de Ermeniler çekti, servis ettiler. E, buna karşı çıkmayalım mı? Bakınız, şunu söylemeyeceğim bugün: Siz Van’da kilise tamir ettiniz, çanını taktınız. Bunları hiç söylemiyorum, karşılıklılık esasını falan da hiç söylemiyorum. Azıcık vicdanı olan herkesin buna “Dur.” demesi lazım. Burada camilerin ahır olarak kullanılmasının, herhâlde Türkiye’de “Müslüman’ım.” diyen herkesin vicdanını kanatması lazım ve bunun için de, siz Hükûmetsiniz -biz çağrıda bulunuyoruz ama bizim çağrımız muhalefet olarak yetmiyor- Hükûmet eden sizsiniz, buna bir “Dur.” deyin. Buradan size sesleniyorum, buna bir “Dur.” deyin. Camilerimize yapılan bu saygısızlığa “Dur.” demek bir Müslüman’ın görevidir. İktidarı, muhalefeti bırakınız, “Müslüman’ım.” diyen herkesin en öncelikli görevidir dünyanın neresinde olursa olsun. Ayakkabıyla girmiş değiller, domuzla girmişler arkadaşlar, domuzla girilmiş bu camilere. Savaşın bütün acı yüzü var. Savaşın bir yüzünde çocukların katledilişi var, savaşın diğer yüzünde ibadethanelerimizin içine domuzların doldurulduğu, ahır yapıldığı bir başka yüzü var. Savaşın bir başka yüzünde, müzelerin dağıtıldığı, heykellerin yerle bir edildiği, orada yaşayan Türklerin yok edildiği bir yüz var.

Ama, şunu söyleyeyim size, sadece orada… Hani, diyeceksiniz ki: “Sürekli Türk söylüyorsunuz.” Değil arkadaşlar. Hocalı’da yaşayan Kürtleri de katlettiler sırf Müslüman oldukları için, biliyor musunuz? Ermenistan’da yaşayan 60 bine yakın Kürt vardı, onları da sürdüler Müslüman oldukları için, sadece Yezidi Kürtlerini orada muhafaza ettiler. Dolayısıyla, bunun sadece bir etnik mesele olmadığının, aynı zamanda bir inanç meselesi olduğunun da altını çizmek için ifade ediyorum.

26 Şubat günü, bugün, buradan, yüce Meclisten hem size sesleniyorum hem de yüce Meclis vasıtasıyla “Hepimiz Ermeni’yiz.” diye sokaklara dökülenlere sesleniyorum: Hiç olmazsa 26 Şubat günü, hepiniz olmasa da bir kısmınız Hocalılı olun, Hocalı vatandaşı olun, “Hepimiz Hocalılıyız.” deyin ve bu vahşete bir son diyelim.

Değerli arkadaşlar, biz Türkler büyük bir milletiz. Bizim tarihimizde kara lekeler yoktur Allah’a şükür. Ama, biz Türkler acımızı içimizde yaşatan bir milletiz. Şimdiye kadar hep kahramanlıklarımızı, zaferlerimizi söyledik, yenilgilerimizi ve acılarımızı hiç söylemedik. 5 milyon Türk katledildi ama Batı’ya baktığınızda, Türkler katledilen değil, katleden olarak algılanıyor. Neden? Çünkü Hocalı gibi, tarihimizde onlarca, yüzlerce dram var; Iğdır’da var, Van’da var, Kars’ta var, Ağrı’da var, Sivas’ta var. Ama, bunları dile getirmediğimiz için, bizler, bugün, bu suçu işleyenlerin işledikleri suçun muhatabı olarak uluslararası camianın karşısındayız. O sebeple burada tekrar, tekrar, tekrar, tekrar ben bunu ifade ediyorum. Türkiye'nin birçok iline -daha geçenlerde Viyana’daydım- uluslararası birçok konferansa giderek şunu ifade ediyorum: Biz Türkler soykırımcı değil, bilakis soykırıma uğrayan bir milletiz. 100’üncü yıl münasebetiyle de size son çağrım şudur: Biz elbette “barış” diyeceğiz ama soykırım suçunu işleyen Sarkisyan başta olmak üzere, onların da uluslararası mahkemelerin karşısına çıkmasına vesile olacağız inşallah ve bize yapılan bu soykırımları bütün dünyaya anlatarak da bu dünyada kimin gerçek soykırımcı olduğunu, inşallah, dosta da düşmana da göstereceğiz.

Sabrınız için ve laf atmadığınız için de teşekkür ediyorum ayrıca. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Kuşoğlu, bir söz talebiniz var.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

18.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, daha önce bilgi istediği konularla ilgili Hükûmetin Genel Kurulda ciddi bir açıklama yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, aşağı yukarı on gündür Meclis çalışıyor; geceleri çalışıyoruz, mesai yapıyoruz aralıksız, sabaha kadar çalışmalarımız da var. Bu arada çok önemli olaylar oldu. Bir tanesi, biliyorsunuz, Süleyman Şah konusu; bir tanesi de yine dün Merkez Bankasıyla ilgili, Başbakan Yardımcısıyla ilgili konu. Bunları gece dile getirdim ben de sizin delaletinizle, sağ olun, söz verdiniz, ilgili bakanlara –buradalardı- sorular sordum. Fakat her ikisinden de maalesef cevap alamadık, kamuoyunu tatmin eden bir cevap alamadık. Dün gece, borcu olan bir insan, dolar borcu olan bir insan sabaha kadar uyumadı. Bir yığın böyle insan vardı. Sayın Bakan “Böyle bir şey doğru değildir.” diye kamuoyunu, yani Türkiye Büyük Millet Meclisini ciddiye alıp doğru dürüst bir açıklama yapmadı. Bugün açıklama yapıldı ama dünden yapılması çok daha doğruydu, Meclis çalışıyordu sabaha kadar, doğrusu oydu.

Geçen gün, Süleyman Şah meselesinde de aynı şekilde bir açıklama yapılması çok daha doğru olurdu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin muhatap alınması doğru olurdu, maalesef olmadı. Ben size teşekkür ediyorum ama sayın bakanların Türkiye Büyük Millet Meclisini, Genel Kurulu dikkate almalarını özellikle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şu anda 2 sayın bakan dinlediler efendim, buradalar.

Sayın Türkoğlu, buyurun.

19.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, Meclis Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’ya rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

On günden beri devam edilen 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmeleri hepimizi yordu. İktidar partisi grup başkan vekili bir arkadaşımız, bizim çok yorulacağımızı, sabaha kadar devam edemeyeceğimizi falan düşünerek tasarıya devam edilmesi konusunda Ayşe Nur Hanım’a işaret vermişti ama maalesef biz değil de Ayşe Nur Hanım çok yorulmuş, dayanamamış. Ben buradan kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.

Söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Türkkan...

20.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Meclis Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’ya rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan ben de Meclis Başkan Vekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı Hanımefendi’ye rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun diyorum. Bir an önce iyileşip aramıza gelmesini, Meclisi o haklı iradesiyle yönetmeye devam etmesini arzu ettiğimi bizatihi belirtmek istiyorum.

Saygılar sunarım efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Türkmenoğlu, bir söz talebiniz var.

21.- Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu'nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AYŞE TÜRMENOĞLU (Konya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Biraz önce CHP Grubu adına konuşan konuşmacı adımı zikrederek bazı gerçek dışı beyanlarda bulundu. Bunu düzeltmek istiyorum.

Öncelikle, Şakran Cezaevinde çocuk istismarı ya da tecavüzüyle ilgili, Komisyonumuza herhangi bir ihbar ya da şikâyet bulunmamakta, bunu belirtmek istiyorum.

Yine, söz konusu olayların geçmiş dönemde incelemeye konu olan, şikâyete konu olan olaylarla ilgili olduğu, şu anda gündemde böyle bir şikâyetin olmadığı, bu nedenle gündemimizde cezaevine yönelik bu anlamda bir ziyaretin şikâyet ve ihbar olmaması... Ve ben yine, aynı şekilde, cezaevleri genel müdürüyle konuştum ve bir CHP milletvekili de kendisine iştirak etmiş incelemelerde dün itibarıyla. CHP Milletvekili Nurettin Demir de iddiaların yalan olduğunu beyan ettiler.

Bu noktada, ben, CHP’li konuşmacının konuşmalarını tekrar bir gözden geçirip kendi milletvekillerinin bu konudaki beyanlarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri...

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan...

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kürkcü.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Bu açıklama hilafıhakikattir. Bununla ilgili açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden söz veriyorum Sayın Kürkcü.

Bir dakika da size veriyorum.

22.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün, Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, bu açıklama gerçeğe aykırı çünkü Şakran Cezaevi’nde velev ki eski tarihte gerçekleşmiş bir suç ve bu suçun ifşası olsa dahi, o dönemde Şakran’ı gezen İnsan Hakları heyeti bunun vaki olmadığına dair, benim bütün eleştirilerime ve muhalefet şerhime rağmen bunun vaki olmadığına dair beyanda bulundu, bu raporu Meclise getirdi, Meclis de bu raporu onayladı.

Şimdi ortaya çıkan bu gerçek aslında İnsan Hakları Komisyonunun her zaman olduğu gibi kurumları aklama yönünde bir karar mekanizması çalıştırdığını, hiçbir zaman sonuna kadar gitmediğini gösteriyor. Çünkü bunun bütün belirtileri vardı; insan hakları kuruluşları, çocuk hakları kuruluşları bütün bu bilgileri taşımışlardı ve bunun üzerine, benim talebim üzerine İnsan Hakları Komisyonu oraya gitti ama bu gerçekleri incelemeden ve görmeden çıktı geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Şimdi, bu ortaya çıkan mektup, açıklama şunu açıkça gösteriyor ki hâlâ cezalandırılması gereken bir tecavüzler dizisi o cezaevinde mevcuttur. O yüzden yapılacak iş, Komisyonun bu ihbarı alır almaz yargı mercilerine taşımasıdır. Bunu yapmadıkları için kınıyorum kendilerini.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Gök, yerinizden.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sisteme girmişsiniz, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, ben aynı zamanda sataşmadan dolayı da söz istiyorum.

BAŞKAN – Kim sataştı Sayın Gök?

LEVENT GÖK (Ankara) – Ayşe Hanım konuşmasında...

BAŞKAN – Ne diye? Ne söyledi de sataştı?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – “CHP Grubu doğruyu söylemiyor.” dedi.

LEVENT GÖK (Ankara) – Az önceki konuşmacımız Özgür Özel’in söylediklerinin yalan olduğundan bahisle bir talepte bulundu. Onu belirtmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gök.

Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı’ya, yoğun çalışma temposundan kaynaklandığı belli olan rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kendisini aradım ama istirahatte olduğu için görüşme şansım olmadı. Telefona bakan ilgili arkadaşımıza bu taleplerimizi ilettik. Umuyor ve diliyorum ki Meclisimizi yöneten ve yönetecek olan başkan vekillerimizin de yoğun çalışma temposundan kendilerini koruyarak ve bir düzen sağlayarak bu çalışmaları yürütmeleri kendi sağlıkları açısından da yararlı olacaktır. Tekrar geçmiş olsun diyorum.

Az önce AKP Milletvekili Sayın Ayşe Hanım, konuşmasında İnsan Hakları Komisyonuna Şakran Cezaevi’yle ilgili olarak bir ihbar gelmediğinden bahisle, bu konuda bir araştırma yapılmadığını ifade etti. Bir kere, İnsan Hakları Komisyonuna herhangi bir yazılı ya da sözlü bir başvuruda bulunulmasına gerek yoktur, İnsan Hakları Komisyonu kamuoyundan duyduğu konularda resen göreve de gider ve gerekli incelemeyi yapar, gidilmemesi bir yönetim zafiyetidir.

Sayın Başkan, ayrıca, yine, Cezaevi Komisyonu üyemiz Sayın Nurettin Demir, dün cezaevi çıkışı sırasında yaptığı açıklamada cezaevi müdürünün naklettiği bir hususu anlatmıştır; bu söz kamuoyunda yanlış algılanmıştır. Yani Sayın Nurettin Demir’e atfen bir söz değil, cezaevi müdürüne atfen olan bir sözün de arkasına sığınılmamalıdır. Şakran Cezaevi, Türkiye'nin en sorunlu cezaevlerinden bir tanesidir, burada derhâl insan hakları kuruluşlarının, Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin ve Meclisin de ayrıca bir araştırma yapmasında sayısız yarar vardır çünkü çocuklar geleceğimizdir.

Bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak üzerimize düşeni her zamanki gibi fazlasıyla yapmaya çalıştığımızı belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.32

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından, çocuk cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen işkence ve cinsel istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin görüşmelerinde kalmıştık.

Grup önerisi üzerinde son konuşmacı, aleyhte söz isteyen Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’dur.

Buyurun Sayın Türkmenoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYŞE TÜRKMENOĞLU (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, tutuklu ve mahkûmların cezaevlerinde devletin güvencesi ve teminatı altında bulunduklarının altını çizmemiz gerekiyor hem hayat hakları hem de sağlıklarıyla ilgili ve güvenlikleriyle ilgili her türlü tedbiri tabii ki devlet almak durumunda.

Bizler, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevleri Alt Komisyonu olarak Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde sürekli incelemelerde bulunuyoruz, bazen gelen ihbarlarla incelemelerde bulunuyoruz, bazen kamuoyuna yansıyan haberlerle incelemelerde bulunuyoruz, bazen de milletvekillerimizle, diğer muhalefet partisi grubu üyesi milletvekillerimizle birlikte istişarelerle hangi cezaevlerine gideceğimiz noktasında hep beraber karar verip cezaevlerinde incelemelerde bulunuyoruz ve bu raporlar hazırlanıp gerek Adalet Bakanımıza gerekse Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne ulaştırılıyor ve oradaki aksaklıklar da düzeltilmesi noktasında Komisyonumuz tarafından takip ediliyor ve bu noktada Meclisin de bir anlamda etkin denetimi sağlanmış oluyor.

Özellikle son günlerde İzmir Şakran Çocuk Cezaevi’nde bazı tecavüz ve istismar olaylarının olduğu şeklinde kamuoyunda bazı haberler gündeme geldi. Ben şunu söylemek istiyorum: Bu cezaevinde kalan çocuklarımızın aileleri, diğer çocuk cezaevlerinde kalan çocuklarımızın aileleri bizlere ulaşıyorlar; bu tip haberler yapıldığında hepsinin çok endişe ettiği, aynı zamanda çocuklarının cezaevinden çıktıktan sonra belirli bir zan altında bırakılacağı endişesi de taşıdıklarını söylüyorlar. Bunu da özellikle belirtmem gerekiyor.

Şakran Cezaevi’nde yaşandığı iddia edilen bu olaylarla ilgili, ben, dün itibarıyla Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüz ve cezaevi müdürüyle konuştum. Bunun şu şekilde açıklamasını yapmamız gerekiyor arkadaşlar: Öncelikle, şu anda yaşanan herhangi bir taciz ya da tecavüz olayı söz konusu değil ama daha öncesinde, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bu tip olayların yaşandığı iddia edilmiş ve bazıları da, biliyorsunuz, ceza yargılamalarına tabi tutulmuş ve bazı failler de ceza almış idi.

Psikososyal hizmetlerin de etkin bir şekilde yerine getirilmesi amacıyla, kurum içindeki yazışmalarda bu tip olayların olabileceği, bununla ilgili tedbirlerin alınması gerektiği ve bu noktada personelin uyarıldığı şeklinde iç yazışma nedeniyle böyle bir yazışmanın olduğu ve bu konulara dikkat çekildiği, olabilecek ihtimaller dâhilinde Türkiye’de genelde yaşanabilecek ya da iddia edilen olaylar olduğu ve bunların da bu cezaevinde tekrar yaşanmaması konusunda cezaevi yönetiminin kendi iç yazışmasının, “şu anda cezaevinde bu tip bir olayın gerçekleştiği” şeklinde maalesef gazetelerin bazılarında yalan yanlış haberlerle gündeme geldi. Bunu özellikle söylememiz gerekiyor çünkü şu anda Şakran Çocuk Cezaevi’nde herhangi bir tecavüz ya da cinsel istismar işlenmiş değil. Bununla ilgili cezaevi yönetimine de gelen bir bilgi yok. Çocuklarla da görüşüldü. Bunlarla ilgili çocukların da bu konuda herhangi bir şikâyetleri ya da böyle bir olayın yaşandığına dair bir ihbarları yok. Bunun özellikle altını çizmem gerekiyor.

Dün Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü cezaevinde inceleme yaparken CHP Milletvekili Nurettin Demir de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürüne iştirak etmiş, cezaevi çıkışında bu tip iddiaların yalan olduğunu, 10 çocukla görüştüklerini, çocukların bu tip iddialar karşısında üzüldüklerini, kamuoyunda kendilerinin ve ailelerinin rencide edildiğini söylediklerini ve bunların yalan yanlış bilgiler olduğunu ve cezaevinin de son derece bakımlı ve güzel bir cezaevi olduğunu söylediği de bütün İnternet sitelerinde ve haber sitelerinde var. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu, Cumhuriyet Halk Partisinin bir grup önerisi.

Yine, biliyorsunuz, çocuk cezaevleri özellikle çocuklarımızın yeniden topluma kazandırılması anlamında çok önemli. Bu noktada, çocukların, pedagog ve psikologlar eşliğinde yeni hayatlarına hazırlanmaları amaçlanmakta. Burada kendi eğitimlerine de devam edebilmekte çocuklar. Yine, çeşitli kurslara katılıp spor faaliyetleri de yapabilmekteler. Biz daha önce dolaştığımız cezaevlerinde bunu gördük.

Söz konusu Şakran Cezaevi, 2012 yılında açılmış ve 2012 yılından bu yana 2 kez, Meclis İnsan Hakları Komisyonu alt komisyonu olan Cezaevi Komisyonu tarafından incelemeye tabi tutulmuştur. İki buçuk yıllık bir süre içinde bizim Meclis Komisyonumuz, Şakran Çocuk Cezaevi’ne gitmiştir. Bununla ilgili detaylı raporlar da hazırlanmış ve bizim Meclis İnternet sitemizde yayınlanmıştır. Merak eden arkadaşlar ya da izlemeyenler varsa bakabilirler.

Şakran Cezaevi’nde bu tip olayların olduğunu söylemek, şu anda olduğunu söylemek çok da iyi niyetli bir yaklaşım değil diye düşünüyorum. Çocukların aileleri gerçekten bundan endişeleniyorlar. “Bizlerin bu şekilde, çocuklarımızın bu şekilde gündeme gelmesi bizleri üzüyor.” diyorlar. Bana iletilenleri söylüyorum.

Yine, biliyorsunuz, cezaevleri, rehabilite etme ve ıslah etme yerleridir. Burada, özellikle çocuk cezaevlerinin tabii ki farklı statüleri olması gerekiyor. Burada çocuk cezaevlerinde çalışan personel, yine meslek içi eğitimden geçirilmekte, çocukların psikolojik ve sosyal gelişimlerine karşı nasıl davranmaları gerektiği noktasında zaman zaman kurum içi eğitimlere de tabi tutuluyor.

Biz geçtiğimiz yıl, yine, Sincan Çocuk Cezaevi’ne gittik. Burada da Sincan Cezaevi’nde çocuklara kötü muamele yapıldığı ve çocukların dövüldüğü iddiası vardı, gündeme gelmişti. Bununla ilgili Meclis alt komisyonumuz, cezaevleri alt komisyonumuz incelemeye gitti. Çocuklarla görüştük, orada söz konusu şiddet olayını gördükleri iddia edilen çocuklarla görüştük. Sonrasında yine personelle görüştük ve en sonunda oradaki kamera görüntülerini izledik. Şunun da altını çizmem gerekiyor: Özellikle cezaevlerinde ortak yaşam alanları kameralarla takip altına alınmakta. Özel alanları olan yatakhane bölümleri kamera kayıtları dışında, onları alacak şekilde değil ama ortak yaşam alanları kamera kayıtları altına alınmakta; sonrasında herhangi bir mağduriyete sebebiyet vermemek, herhangi bir istismara sebebiyet vermemek anlamında bunlar o birimin görevlisi tarafından da sürekli kontrol edilmekte. Onun da altını çizmem gerekiyor.

Sincan Cezaevi’nde biz kamera kayıtlarını incelediğimizde, iddia edildiği gibi çocuklara karşı bir dayağın söz konusu olmadığını, kötü muamelenin söz konusu olmadığını ve bizim raporumuzda da bu mevcut. Aksine, muhalefet milletvekillerimiz de cezaevi infaz koruma memurlarının sayım esnasında darp edildiklerine yönelik aynı görüntüleri bizlerle beraber izlediler, biz de izledik ve şaşırdık. Doğrusunu isterseniz gelen iddiaların doğru olmadığını da bu şekilde tespit etmiş olduk.

Dediğim gibi, Şakran Cezaevi’nde -2002 yılında açılmıştı- 3 tane cinsel istismar suçu işlendiği belirtilmiş, kayıtlara geçmiş. Bunlardan bir tanesinin faili on üç yıl ceza almış, diğeri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, bir tanesinin de soruşturması ve kovuşturması hâlâ devam ediyor.

Burada özellikle şunu söylememiz gerekiyor: Cezaevlerindeki çocuk istismarına tabii ki bizler asla fırsat vermeyiz. Bizim en duyarlı olduğumuz konular devletin güvencesi altında bulunan kişilerin hayat hakları ve biraz önce de söylenmişti, orada onurları ve duruşlarıyla namuslarının da korunması devletin temel görevlerindendir. Bunu da söylememiz gerekiyor. Burada asla herhangi bir ihmale göz yummamız söz konusu değil.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, bazı çocuk ceza infaz kurumlarında da yine 23’üncü Dönem ve 24’üncü Dönemde bazı incelemelerde bulundu. Özellikle ben iki yıldır cezaevleri komisyonundayım. Bu benim başkanlığım döneminde de birçok incelemelerde bulunduk. Benden önce de arkadaşlarımız birçok cezaevinde incelemelerde bulunmuşlar, bunların birçoğu da çocuk cezaevlerini kapsamakta.

Şunu söylemem gerekiyor: Biraz önce söylendi, “Meclis İnsan Hakları Komisyonu Alt Komisyon Başkanı Ayşe Türkmenoğlu’nun ‘Meclis gündemi yoğun, şu anda cezaevini incelemeye gidemeyiz.’ şeklinde bir beyanı oldu.” dedikleri hususu aydınlatmam gerekiyor. Böyle bir beyanım söz konusu değil. Böyle bir olay, şu anda herhangi bir olay vuku bulmadığı için acil incelememizi gerektiren bir husus yok, rutin incelemeleri zaten yapıyoruz; bunu söylemiştim ben. Burada, cezaevinin kendi iç yazışmalarından ötürü, daha önce yaşandığı iddia edilen ve Türkiye’de olabilecek ihmallerin gündeme getirildiği yazışmaların şu anda o cezaevinden yazılmış gibi gündeme getirilip kamuoyuna yansıtılmasının hakkaniyetli olmadığını ve ilk fırsatta yine rutin kontrollerimizi yapmak için, incelemelerde bulunmak için gidebileceğimizi söyledim.

Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve önerinin aleyhinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ben, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevi Alt Komisyonu üyesiyim. Sayın Alt Komisyon Başkanının vermiş olduğu bilgiler hakikate aykırıdır. O bahsettiği raporlarla ilgili bizim şerhlerimiz vardır. O açıdan, bu bilgiyi doğrulatma açısından yani gerçek bilgileri yansıtmadığı için söz istiyorum ben efendim.

BAŞKAN – Sayın Tanal, bu, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi; 2 lehte, 2 aleyhte söz verildi; lehte ve aleyhteki konuşmacılar fikirlerini belirttiler.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama hem Meclise gerçeğe aykırı bilgi verdi hem kamuoyuna, o açıdan söylüyorum Değerli Başkan.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Oylayacağız efendim, bunu oylayacağız.

BAŞKAN – Hayır, işleme alındı, oylarınıza sunuyorum efendim, heyecanlanmayın.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Heyecanlandık efendim.

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama istiyoruz, tam kadro yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Altay, Sayın Dinçer, Sayın Erdemir, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Çam, Sayın Tanal, Sayın Özkes, Sayın Seçer, Sayın Düzgün, Sayın Baydar, Sayın Canalioğlu, Sayın Akova, Sayın Ediboğlu, Sayın Akar, Sayın Kaplan, Sayın Öztürk, Sayın Vural, Sayın Işık ve Sayın Yılmaz.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

X.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından, çocuk cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen işkence ve cinsel istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 21/5/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 26 Şubat 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Şimdi, İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre söz isteyen Özdal Üçer, Van Milletvekili.

Buyurun Sayın Üçer.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Başkanım, kaç dakika verdiniz?

BAŞKAN – İki dakika.

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Keşke beş dakika verseydiniz. Orada “Beş dakika verebilir.” diyor.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (HDP sıralarından alkışlar)

VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

16.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (x)

ÖZDAL ÜÇER (Van) – Değerli arkadaşlar, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dünkü tutanakta, Türkçe öğretmeni olarak kendimi beyan ettiğim noktasında… Evet, Türkçe öğretmeniyim. Farklı polemiklere konu olduğu için… Sınıf öğretmenliği diplomam var. O diplomamda Türk dili edebiyatı öğretmenliği yapabileceğime dair ibare de söz konusu ve ana dilimin Türkçe olmamasından kaynaklı kimi lehçe ve şive sorunlarım olmakla beraber Türk dili kurallarını iyi biliyorum. Türk dili kurallarını iyi biliyor olmaktan dolayı da kendimle övünebilirim çünkü AKP Grup Başkan Vekili de, çoğu Türklük üzerine, Türk milliyetçiliği üzerine çok söylemde bulunuyor ama “güç” ve “şiddet” arasındaki farkı bilmediği için devleti bir şiddet kullanma iradesi, gücü olarak belirtmişti. Bu konuyla ilgili olarak söyledim.

Ben öğretmen kimliğimi belirtirken öğretmenlik kimliğimden de onur duyduğumu… Bugün AKP’nin iç güvenlik yasasını getirmek yerine, ataması yapılmayan öğretmenlerin polis olmak üzere iş bulabilme kaygısıyla polisliğe müracaat etmesi gerçekliğini oluşturmak yerine, atanması yapılmayan öğretmenleri atamak, okulu olmayan köylere okul yapmak politikasını benimsediği bir icraatçı pozisyonda olmuş olsaydı, biz AKP’nin bütün icraatlarını, olumlu manada yapacağı bütün icraatlarını koşulsuz destekleyecektik. Ama getirmiş olduğunuz bu yasa sadece Kürtlere değil -Kürtler bu coğrafyada en çok kendini savunabilecek güçlerden biridir- Türkiye’de yaşayan bütün halklara zarar verecek bir yasadır. Bundan dolayı, bu yasayı geriye çekin, köylere karakol yapmak yerine, okul; memlekete polis atamak yerine, eğitim verecek öğretmenler atayın.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Yine, İç Tüzük’ün 58’inci maddesi gereğince söz isteyen Celal Dinçer, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)

17.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünkü konuşmamda bu iç güvenlik yasası çıkarsa artık bundan sonra 15 ve 25 Aralık türü operasyonların yapılamayacağını, bunlara engel olmak için bu yasanın çıkarıldığını söylemiştim. “15” değil, “17 Aralık” (x) olarak düzeltiyorum Sayın Başkanım bunu.

Evet, bu Hükûmet, bu yasayı zaten çıkarmasına gerek kalmadan bütün yolsuzlukları kapatacak operasyonları zaten yapıyor. Deniz Feneri’ni birlikte kararttınız, Deniz Feneri davasında paraları sıfırladığınız gibi Deniz Feneri davasını da sıfırladınız. Şimdi, iç güvenlik yasasıyla, daha yasa çıkmadan, sendika kurmak için grev yapan işçinin kolunu çıkardınız; yolsuzluğa değil, giyim kuşama karşı savaş açtınız; anket şirketine, muhalif gazeteye Maliye baskınlarıyla kan kusturdunuz. Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanımızın Gezi’deki polislere “Destan yazdınız.” dediği cümlenin aynısını -Sayın Başbakanımız da Sayın Cumhurbaşkanımızdan örnek alarak- AKP’li vekillere dönüp “Sizler Mecliste destan yazdınız.” dedi daha bu yasa çıkmadan. Evet, milletvekilleri olarak destan yazdınız, tokmakla milletvekillerinin kafasına indirerek bu destanı yazdınız! Öbür taraftan, vatan toprağını azılı bir terör örgütüne teslim ederek oralardan koşar adım uzaklaştınız.

Değerli arkadaşlar, bu yasa çıktıktan sonraki Türkiye’nin hâlini düşünmek dahi istemiyorum. Tekrar tekrar, biraz sonra görüşeceğimiz yasanın geri çekilmesini istirham ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi sıra sayılarını okuyorsunuz ama bu sıra sayılarını tam okumanız gerekiyor. Kimin İç Tüzük teklifi efendim?

BAŞKAN – Evet efendim, hazırlattıralım.

3’üncü sırada yer alan Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, 1’inci sıradaki İç Tüzük teklifi kimin teklifi?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne fark eder ya?

BAŞKAN – Sayın Vural, şimdiye kadar hep böyle yaptık, biliyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır böyle yapılmadı. Hepsini okuyun.

BAŞKAN – Böyle yapıldı efendim, geçmiş uygulamaları çıkartalım. Ama bundan sonrakine hazırlattırıyorum, onu söyledim biraz önce.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sıra sayısını verdikten sonra belli olur, sıra sayısından belli olur.

BAŞKAN - 4’üncü sırada yer alan Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının, geçen birleşimde, ikinci bölümünde yer alan 26’ncı maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 26. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ                                      Ali Haydar Öner                                 Mahmut Tanal

Gaziantep                                                 Isparta                                             İstanbul

                                                             Haydar Akar

                                                                 Kocaeli

ENGİN ALTAY (Sinop) – Geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN – Evet, önerge geri çekilmiştir.

27’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum...

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

23.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanlığı Basın Müşavirliğinin kendisiyle ilgili yaptığı açıklamanın İçişleri Bakanlığının sayfasından kaldırılmamasının Türkiye Büyük Millet Meclisine saygısızlık olduğuna ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu kanun görüşülürken bu iç güvenlik paketinin görüşülmesiyle ilgili bir konu gündeme gelmiş. Bu konuda İçişleri Bakanlığı Basın Müşavirliğinin yaptığı bir açıklama üzerine Sayın İçişleri Bakanı, bu konuda inceleme başlattığını ifade etmişti; dün, tekrar, Sayın Faruk Bal “Bu konuyla ilgili ne işlem yaptınız?” dediğinde “Biz sözümüzde dururuz, böyle bir şeyi kabul edemeyiz, inceleme başlattım.” demişti. Şu anda efendim, İçişleri Bakanlığının sayfasında aynı açıklama duruyor. Yani, bir taraftan buraya gelip “Efendim, kabul edilemez, biz bununla ilgili inceleme başlattık.” deyip ondan sonra da böyle bir açıklamanın İçişleri Bakanlığının sayfasında durması, her şeyden önce burada Türkiye Büyük Millet Meclisine yanlış bilgi vermek ve saygısızlıktır. Böyle bir rezalet olmaz. Yani, kimi kandırıyorlar Sayın Başkan?

BAŞKAN – Evet, Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir taraftan, herhâlde incelemede “Yapılacak bir şey yoktur.” diyecekler, bu yalan, bu bilmem ne böyle duracak. Böyle bir rezalet olur mu ya?

BAŞKAN – Sayın Bakan, Sayın Vural’ı dinlediniz. Öncelikle, bunun siteden kaldırılmasıyla ilgili lütfen bir işlem yapın ve Genel Kurulu da bilgilendirin. (CHP sıralarından alkışlar)

Bilgi verecek misiniz şimdi?

24.- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Evet, Sayın Başkan.

Bu sözü edilen beyanat kaldırılacak, inceleme de devam ediyor. Onun sonucunda gerekli disiplin vesaire ne gerekiyorsa işlem yapılacak.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sitede duruyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir taraftan burada “Böyle bir şey olmaz, kabul edilemez…” O zaman, niye inceleme başlatıyorsunuz?

CELAL DİNÇER (İstanbul) – İki satırlık bir şey ya!

BAŞKAN – Sayın Vural, siteden kaldırılacağını söyledi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kimi kandırıyorsunuz ya?

BAŞKAN – …sonucunu da bekleyeceğiz efendim, alacağız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyin sonucu? Sonuç burada, çıkartacaklar.

BAŞKAN – Hayır, alacağız, Sayın Bakan söyledi şimdi.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – “Kaldıracağız.” dedi ya Sayın Bakan.

OKTAY VURAL (İzmir) – İnceleme yapacaklarmış!

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – 27’nci madde üzerinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, Bakan kaymakamlara, valilere bu yetkiyi verirse inceleme yapılacak, kendi başına güç olduğu zaman, salla!

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun…”

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ya, aslında buraya Orman Bakanı gelse daha iyi olur, bu kanun orman kanunu ne de olsa.

BAŞKAN – Evet, ikinci yeni madde ihdasına ait…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, İçişleri Bakanı şu anda Millî Güvenlik Kurulu devam ettiği için… İçişleri Bakanımız birazdan gelecek.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Orman Bakanı gelsin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Sayın Başkan, şimdi önergelere başladınız. Madde ihdasıyla ilgili…

BAŞKAN – Hayır, önergelere değil efendim, düzeltiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, madde ihdası…

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Vural, yeni madde ihdası diye burada iki şey, görememişim yani…

OKTAY VURAL (İzmir) – İki önerge.

BAŞKAN – Doğru, iki önerge. Ama önergeyi okutmaya başladım “Yeni madde ihdası” diye uyardılar.

Yeni madde ihdasına dair önergeyi okutuyorum şimdi, ikinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "3201 sayılı Kanunun Geçici 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "değerlendirilmez" ibaresi "değerlendirilir" şeklinde değiştirilmiştir." şeklindeki 26 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                    Alim Işık                               Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                             Kütahya                                           Osmaniye

     Sinan Oğan                                     Bülent Belen

           Iğdır                                              Tekirdağ

“MADDE 27 - …

OKTAY VURAL (İzmir) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Şimdi, 27’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir." şeklindeki 27 nci maddesinin Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürlüğünde ileriki dönemde ortaya çıkması muhtemel müdür yardımcısı ihtiyacına yönelik olarak aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                  Sinan Oğan                            Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                                Iğdır                                             Osmaniye

  Necati Özensoy                                  Bülent Belen                                  Mustafa Kalaycı

          Bursa                                             Tekirdağ                                             Konya

"MADDE 27- 3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32 - Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir.””

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…...

BAŞKAN – Sayın Vural, önergeyi okuyor…

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergemiz tam okunmadı.

BAŞKAN – Bir saniye…

Niye tam okunmadı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergemiz tam okunmadı çünkü (3) sayılı liste var, (3) sayılı listenin okunması gerekiyor.

BAŞKAN - Önergeleri yeniden okur musunuz.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Böyle rezillik olmaz!

BAŞKAN - Evet, birinci önergeyi yeniden okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir." şeklindeki 27 nci maddesinin Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürlüğünde ileriki dönemde ortaya çıkması muhtemel müdür yardımcısı ihtiyacına yönelik olarak aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                  Sinan Oğan                            Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                                Iğdır                                             Osmaniye

  Necati Özensoy                                  Bülent Belen                                  Mustafa Kalaycı

          Bursa                                             Tekirdağ                                             Konya

"MADDE 27- 3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir."

(3) SAYILI LİSTE

 

KURUMU: EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TEŞKİLAT: TAŞRA

İHDAS EDİLEN KADROLARIN

Sınıfı

Unvanı

Derecesi

Serbest Kadro Adedi

Toplam

EMH

Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü

1

1

1

EMH

Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı

1

4

4

TOPLAM

 

5

5

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu maddeyi ihdas eden Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir.””

şeklindeki 27. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Ali Serindağ                                    Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

      Gaziantep                                     Afyonkarahisar                                         Bolu

     Ali Sarıbaş                                                                                               Celal Dinçer

      Çanakkale                                                                                                   İstanbul

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 27 nci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan                            Nazmi Gür               Gülser Yıldırım

Iğdır                                               Van                    Mardin

Abdullah Levent Tüzel               Demir Çelik              Erol Dora

İstanbul                                          Muş                   Mardin

Hüsamettin Zenderlioğlu

Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Demir Çelik, Muş Milletvekili. (HDP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Çelik.

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak iyi akşamlar diliyorum.

Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanun Tasarısı’nın 27’nci maddesi polisin yeniden teşkilatlandırılması ve biçimlendirilmesine hizmet eden bir maddedir. Ancak, konunun kendisinden çok yüz yıllık uluslaşma macerasına bakmakta yarar var diye düşünüyorum. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöktüğü, yıkıldığı, ulus üniter devletlerin yeniden şekillendiği 17’nci, 18’inci yüzyıllar bu manada burjuva demokratik devrimlerinin de hayata geçtiği, yönetişim ve idari mekanizmaların yerindenlik ilkesine bağlı olarak ulus üniter devletin merkezileşmesine karşı da bir biçimlenmenin hayata geçtiği süreçti. Ancak, Osmanlı Devleti’nin yıkılışı, çözülüşü sonrasındaki irade bürokratik ve daha çok da askerî bürokratik mekanizmaya dayandığından, ulus üniter devletin ruhuna denk düşen burjuva devriminin gerçekleşememiş olmasının ortaya çıkardığı açmazlar, çatışmalar, çelişkiler yüz yıldır çözüme kavuşturulamadan, her gün ama her gün yeniden darbeler ve darbeler sonrasındaki yeni anayasal süreçlerle bu ülkenin geleceği, özgürlükleri, barışı kaybedilmiştir, çalınmıştır. Yaptığımız da bundan öte bir şey değil. Düşününüz ki 1982 Anayasası’nın üzerinden otuz üç yıl geçmiştir, Anayasa’nın kendisi, ilgili maddeleri 30’a yakın defa değiştirilmek zorunda kalınmıştır. Tekçi, katı merkeziyetçi, antidemokratik bu Anayasa’nın yol verdiği kanunları, yasaları her hükûmet, her iktidar kendine göre yontmak, biçimlendirmek, toplumu yönetmek adına elindeki kırbaç, elindeki cop, elindeki polis, jandarma olarak kullanmak istemiştir. Düşününüz ki NATO’nun 2’nci büyük ordusuna sahip olacaksınız, düşününüz ki Avrupa’da orduda 1’inci olacaksınız, askerî nicel manada 1’inci olacaksınız, polis teşkilatlarınızla Avrupa’da 2’nciliği kimseye kaptırmayacaksınız, hâlâ daha, kaygılarınız, korkularınız, kuşkularınız bitmeden güvenlikten bahsedeceksiniz.

Söz konusu olan devletin güvenliği mi, toplumun güvenliği mi? Söz konusu olan devletin güvenliğine karşı toplumun özgürlükleri midir, toplumun adalet, hak, hukuk arayışı mıdır? Buna karar vermediğimiz sürece, bugün toplumu yönetmek adına, oturduğumuz saraylardan emir ve komutayla toplumu biçimlendirmek adına, getireceğimiz yasaların ya da kanun tekliflerinin hemen altı ay sonrasında miadını doldurduğu gerçeğiyle karşılaşacak, yeni arayışlarla bu memleketin kaynaklarını, emeğini, zamanını israf edecek, Meclisin ve yasama faaliyetinin gündemini boşu boşuna işgal etmiş olacağız.

Söz konusu olan, öncelikle, her şeyden çok, işsizliğin, yoksulluğun bitirildiği, inkâr ve asimilasyonist politikaların sona erdirildiği, demokratik ulus anlayışıyla devletin merkezileşmesi yerine egemenliğin paylaşıldığı, siyasal, bölgesel özerklikler altında idari, mali özerkliğe kavuşturulmuş, yerellere eğitimi, sağlığı, kültürü devrederek halkların, toplulukların, kimliklerin kendi kendisini yönetmesine fırsat vermektir. Bunu sağladığınızda bireyi de toplumu da özgürlüğüne kavuşturduğunuz için devletin iç ve dış düşman yaratma, oluşturma ve bu refleksten hareketle de kendini korumaya dair bir kısım yasakçı kanunlara, yasalara ihtiyacınız olmaz. Çünkü, birey özgürdür. Özgür, eşit vatandaşlardan oluşmuş toplum özgürdür. Özgür, eşit bireylerin birbirlerine olan saygınlığının ortaya çıkardığı demokratik mekanizmalar devrededir. Suç ve ceza yerine toplumun ahlaki, etik kurallarıyla, toplumun paylaşma, dayanışma, ortaklaşma kültürüyle kendi kendisini yönetmesine fırsat vermiş olacağız ki bu da insanidir, vicdanidir, ahlakidir. Bundan yana olmak söz konusu iken her gün ve her gün yeniden bu kanun ve yasaklarla toplumu hiçleştiren anlayış kabul edilmez diyor, AKP iktidarını mevcut…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DEMİR ÇELİK (Devamla) – …yasa teklifini geri çekmeye davet ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Karar yeter sayısı Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.13

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 27’nci maddesi üzerindeki Muş Milletvekili Demir Çelik ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu maddeyi ihdas eden Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir.”

şeklindeki 27. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarı torba tasarı ama Sayın Arınç’ın ifadesine göre, artık buraya torba tasarı gelmeyecekti, öyle demişti. Hükûmet Sözcüsü olarak öyle açıkladı ama demek ki değerli arkadaşlarım, Davutoğlu’nun sözü geçmiyor, öyle anlaşılıyor. Davutoğlu’nun sözü geçseydi bu kanun bu şekilde buraya gelmezdi.

Sayın Bakan, kanunun özüne geçmeden evvel Hükûmete bir soru sormak istiyorum, inşallah bunun cevabını -keşke İçişleri Bakanı olsaydı- burada alırız. Şimdi, eski İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin şöyle diyor: “Küçükçekmece’de otobüse molotofkokteyli atılması sonucunda 18 yaşındaki Serap Eser kızımız hayatını kaybetmişti. Otobüse molotofkokteyli atarak otobüsü kundaklayan kişilerin ne yazık ki istihbarat elemanı olduğu bilgisini edindim, aynı zamanda istihbarat elemanıydılar.” Bu doğru mudur? Bu konuda Parlamentoyu bilgilendirirseniz halkımız da, milletimiz de bilgilenmiş olur.

Şimdi, demin söyledik “Kimse Davutoğlu’nu dinlemiyor.” diye, devam ediyoruz. Davutoğlu, ilk Başbakan olduğunda demişti ki: “Artık, bundan sonra muhatabınız benim.” E, doğru söylemişti. Başbakan elbette muhataptır ama TÜSİAD Başkanı çıktı, dedi ki: “Bizim muhatabımız Başbakandır, Cumhurbaşkanı değildir.” Başına neler geldiğini gördük, sonunda istifa etmek durumunda kaldı.

Değerli arkadaşlarım, daha ne demişti? “Yolsuzluk yapan kardeşim olsa kolunu keserim.” Haklarında Meclis soruşturması açılan 4 bakana “Kendi isteğinizle Yüce Divana gidin.” diye tavsiyede bulunmuştu, sonra ne olduğunu herkes gördü.

“Şeffaflık kanunu çıkaracağım.” demişti. Nasıl zılgıt yediğini hepimiz izledik. Nitekim, bunun rafa kaldırıldığını da Hükûmet açıkladı. Demek ki Başbakanın sözü geçmiyor yani bir nevi vesayet altında.

Peki, uluslararası alanda sözünü geçirebiliyor mu, bir de ona bakalım. Şimdi, Paris yürüyüşüne katılmıştı biliyorsunuz Sayın Başbakan. İtalya Başbakanı şöyle demişti: “Paris yürüyüşüne katılması biraz sırıttı.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Netanyahu’yla birlikte, değil mi?

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Bu sözler üzerine Sayın Davutoğlu şöyle demişti: “Yaptığı açıklamayı asla kabul edemeyiz. Eğer çıkıp izahat yapmazsa çok sert mukabelede bulunacağız, uluslararası alanda açıklama yapacağız.” Peki, siz, İtalya’nın özür dilediğini ya da izahatta bulunduğunu duydunuz mu? Yok. Demek ki Sayın Başbakan sözünü dinletme iktidarına sahip değil değerli arkadaşlarım.

Şimdi, kaçak sarayda her bakanlığın görevlerine karşılık gelmek üzere başkanlıklar oluşturulmuş, paralel bir hükûmet kurulmuştur. Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan AKP Genel Başkanı gibi hareket etmekte, fiilî bir seçim kampanyası yürütmektedir, AKP’ye oy istemektedir. Eski alışkanlıklarına devam etmekte, “toplu açılış” adı altında mitingler yapmakta ve kamu kaynakları hoyratça kullanılmaktadır.

Peki, Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanına “Bunlar benim görevlerim, siz bunları yapınca ben hangi görevi yapacağım? Başbakanlık makamını ve beni küçük düşürüyorsunuz.” dediğini duydunuz mu? Duymadınız. Duymadınız çünkü öyle bir şey diyemez.

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) - Bundan ekmek çıkmaz size!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – E, şimdi, ne yapacağız? Yani, biz Sayın Başbakana 23 Nisan başbakanı gibi bakamayız ki! Peki, Sayın Başbakan bu ülkeyi nasıl bu şekilde yönetecek? Nasıl yönetecek değerli arkadaşım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yönetemiyor ki!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Şimdi, sanki Türkiye’de demokrasi var ama demokrasi yok. Polis, mahkeme kararı olmadan gazete dağıtımını engelliyor. Bir gazeteci bir “tweet” attı diye gözaltına alınıyor ve evi aranıyor. Siyasi partiler binalarına afiş asamıyorlar çünkü polis indirtiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Yani, demokrasinin olmazsa olmazı basın özgürlüğü yok ve biz bu tasarıyı görüşüyoruz. Bu şartlarda bu tasarının görüşülmesi demokrasiye herhangi bir katkı yapmaz, tam tersine demokrasinin kalmış kırıntılarını da yok eder.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapacağız.

Oylama için bir dakikalık süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"Ek Madde 32 - Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir." şeklindeki 27 nci maddesinin Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürlüğünde ileriki dönemde ortaya çıkması muhtemel müdür yardımcısı ihtiyacına yönelik olarak aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

"MADDE 27- 3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıda ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir."

(3) SAYILI LİSTE

 

KURUMU: EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TEŞKİLAT: TAŞRA

İHDAS EDİLEN KADROLARIN

 

Sınıfı

Unvanı

Derecesi

Serbest Kadro Adedi

Toplam

EMH

Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü

1

1

1

EMH

Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı

1

4

4

TOPLAM

 

5

5

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

“İç güvenlik paketi” diye anılan bu tasarıda emniyet kadro ve çalışanlarıyla ilgili birçok düzenleme yapılmakla birlikte, polisin yaşadığı sorunlar görmezden gelinmektedir. Emniyet teşkilatı personelinin en başta gelen sorunları özlük hakları ve çalışma şartlarıyla ilgilidir. Polislerimiz, emekli olunca maaşı yarı yarıya düştüğünden yaş haddine kadar çalışmak zorunda kalmaktadır, emekli polislerimizse şiddetli geçim sıkıntısı çekmektedir.

Dün Konya, Antalya ve İzmir’den gelen emekli polis arkadaşlarımız Türkiye Büyük Millet Meclisi Dikmen Kapısı’nda ikinci basın açıklamasını yaparak bir kez daha haklarını aramışlar, taleplerini dile getirmişlerdir. Sayın Bakan, Sayın Hükûmet, lütfen, duyarsız kalmayın. On binlerce polisimiz icralık durumdadır. Ağır çalışma şartları, geçim sıkıntısı ve ödenemeyecek boyuta yükselen borçları nedeniyle bunalıma giren, intihar eden polisler vardır. Türk polisinin özlük haklarının iyileştirileceği yıllar önce Başbakan düzeyinde vadedilmiş, yıllardır her gelen AKP’li İçişleri Bakanı da umut veren sözler sarf etmiş ama gelen aldatmış, giden kandırmıştır. En son 25 Temmuz 2013 tarihinde Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde verilen iftar yemeğine katılan o günkü Başbakan, polisin emeklilik haklarını düzenleyen çalışmanın gelecek yasama yılında kanunlaştırılacağını söylemiştir. Aradan anılan yasama yılı geçmiş ve bu yasama yılında da bugüne kadar bir gelişme olmamıştır.

Ey AKP Hükûmeti, bu tasarıda polisin özlük hakları niye yok? “Polislerin özlük hakları iyileştirilecek.” diye verdiğiniz sözleri niye tutmuyorsunuz? Sözünüzü tutmak için on iki yıl size yetmedi mi? 132 maddelik bu tasarıda AKP, kendi istediği her konuya yer verirken polisleri yine hüsrana uğratmıştır. Yeter artık, polislerin onurlarıyla bu kadar oynamayın. Türk polisi size hakkını helal etmeyecektir.

Değerli milletvekilleri, polisin en başta gelen isteği, ek göstergelerinin yükseltilmesidir. Tamamına yakını yükseköğrenimli olan polisler 3600 ek gösterge istiyor, birçok kadroya verilen 3600 ek göstergenin kendilerine de verilmesini bekliyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun tekliflerinde, yükseköğrenim gören emniyet personelinin 2200 olan ek göstergesinin 3600 olarak düzeltilmesini, 8’inci dereceye kadar ek gösterge verilmesini ve bazı unvanlı kadroların ek göstergelerinin yükseltilmesini; yine, emniyet hizmetleri tazminatını kadro, unvan ve derecesine göre 50 puan kadar artıran iyileştirmeler yapılmasını önerdik. Ancak, 2013 yılında, hem de Polis Haftası’nda Genel Kurul gündemine taşıdığımız bu kanun teklifi AKP Grubunun oylarıyla reddedilmiştir. Bu yüzden, polis camiasının umutları bir kez daha yıkılmıştır.

Sayın İçişleri Bakanına çağrıda bulunuyorum: Gelin bir güzellik yapalım, gelin siz bir yiğitlik yapın ve tarihe geçin; polise 3600 ek göstergeyi bu tasarıda verelim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz destek vermeye hazırız.

Çalışma şartlarında da birçok sorunlar bulunan Türk polisinin çalışma süre ve şartları mutlaka dünya standartlarına kavuşturulmalıdır. Ağır ve yıpratıcı çalışma koşulları göz önüne alınarak polislerin senelik ve haftalık izinleri ile fazla mesai ücretleri de mutlaka yeniden düzenlenmeli, Nuh Nebi zamanından kalma yönetmelikler, insanı insan gibi görmeyen Polis Disiplin Tüzüğü değiştirilmeli, ikinci emirler kaldırılmalıdır. Polis, istirahatli dahi olsa amir tarafından verilen emirle tekrar göreve dönmek zorunda kalmaktadır. Görevde iken hangi saatte istirahate ayrılacağını bilmeyen polislerin ikinci emir ihtimali özel yaşamını etkilemektedir. Polis, programlı bir yaşamdan yoksun kaldığı içindir ki sürekli olarak görünmeyen bir iş stresinin baskısı altındadır. Bu ise kaçınılmaz olarak görevi yanında, eşi ve çocuklarıyla olan ilişkisini ve aile içindeki güvenilirliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Polislerimizin çalışırken ve emekli olduktan sonra ele güne muhtaç olmadan, huzurlu, itibarlı ve insanca bir hayat sürdürebilmeleri bir an önce temin edilmelidir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

27’nci maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır. İstem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim.

Haydar Akar, Kocaeli?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Üstleniyorum.

BAŞKAN – Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.

Ömer Süha Aldan, Muğla?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Üstleniyorum.

BAŞKAN – Üstlendiler.

Vahap Seçer, Mersin? Burada.

Musa Çam, İzmir? Burada.

Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.

Refik Eryılmaz, Hatay? Burada.

Ali Rıza Öztürk, Mersin? Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Burada.

İzzet Çetin, Ankara? Burada.

Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.

Melda Onur, İstanbul? Burada.

Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.

Mevlüt Dudu, Hatay? Burada.

Celal Dinçer, İstanbul? Burada.

Sena Kaleli, Bursa? Burada.

Aykan Erdemir, Bursa? Burada.

Metin Lütfi Baydar, Aydın? Burada.

Turhan Tayan, Bursa?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Üstleniyorum.

BAŞKAN – Sayın Akar üstlendi.

Bülent Kuşoğlu, Ankara? Burada.

İhsan Özkes, İstanbul? Burada.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Üstleniyorum.

BAŞKAN – Üstlendiler.

Mehmet Volkan Canalioğlu, Trabzon? Burada.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 27’nci maddenin açık oylama sonucu:

Oy sayısı:                                                         195

Kabul:                                                              194

Ret:                                                                  1 (x)

           Kâtip Üye                                                Kâtip Üye

Muhammet Rıza Yalçınkaya                                Dilek Yüksel

               Bartın                                                    Tokat”

Böylece 27’nci madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 32- Bu Kanuna ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Emniyet Genel Müdürlüğü bölümüne eklenmiştir." şeklindeki 27 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                    Alim Işık                               Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                             Kütahya                                           Osmaniye

    Bülent Belen                                     Sinan Oğan

       Tekirdağ                                              Iğdır

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Geri çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge çekilmiştir.

Yeni madde ihdasıyla ilgili diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 27. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Celal Dinçer                                    Mahmut Tanal                                     Musa Çam

        İstanbul                                            İstanbul                                               İzmir

Mehmet Volkan Canalioğlu                                       Haydar Akar

             Trabzon                                                           Kocaeli

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Sayın Başkan, geri çekiyorum.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

28’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki 28 inci maddesinin ihtiyacı karşılamak için yeterli olmaması, denetim konusunda tecrübesi ve yetkinliğiyle önemli bir konumda olan Mülkiye Teftiş Kuruluna yetkili hale getirilmesi amacıyla aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                  Sinan Oğan                            Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                                Iğdır                                             Osmaniye

  Necati Özensoy                                  Bülent Belen                                S. Nevzat Korkmaz

          Bursa                                             Tekirdağ                                             Isparta

"MADDE 28- 3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, Mülkiye müfettişleri, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir." şeklindeki 28. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Ali Serindağ                                    Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

      Gaziantep                                     Afyonkarahisar                                         Bolu

     Ali Sarıbaş                                 Volkan Canalioğlu                                Celal Dinçer

      Çanakkale                                          Trabzon                                            İstanbul

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 28 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür                                     Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                  Van                                                Mardin

Abdullah Levent Tüzel                          Demir Çelik                                        Erol Dora

        İstanbul                                               Muş                                                Mardin

Hüsamettin Zenderlioğlu                     Hasip Kaplan                                             

          Bitlis                                                Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın milletvekilleri, elimde Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunun İnsan Hakları Ortak Platformuyla hazırladığı bir Ataman Grubu Türkiye İzleme Raporu var. Muhtemelen sizlere de böyle bir rapor gelmiştir. Türkiye 40 davada mahkûm olmuş ve bu 40 davadaki mahkûmiyeti nedeniyle, sözleşmenin 46’ncı maddesi gereği Bakanlar Komitesinde “Bunun mevzuat değişikliğini yapın.” diyor. Bu Ataman Grubu davalarında ne vardı? Yine, “izinsiz gösteri” diye söyledikleri gösterilerde -2911’de- örgütlenme özgürlüğüne müdahale var, kolluk kuvvetlerinin zor kullanma yetkisi var, gösterilerin dağıtılmasında kullanılan gücün orantısız olması var, bunun sistemli bir hâle gelmesi var, ulusal otoritelerin bunu uygulayanlar hakkında hiçbir işlem yapmaması var.

Şimdi, Sayın Bakan, bunu çok iyi dinleyin: Hükûmetiniz 31 Temmuz 2014 tarihli Ataman Grubu Kararları Uygulama Eylem Planı çıkardı. Bu eylem planında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine dediniz ki: “Biz değişiklik yapıyoruz.” Ne yapıyorsunuz? “13 Mart 2014 tarihinde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nı değiştirdik, diğerlerine de hazırlanıyoruz.” Peki, ondan sonra ne oldu, Bakanlar Komitesi ne dedi size? 6 maddelik öneri çıkardı. Bu 6 maddenin içinde, yasal düzenleme yapın, gösteri yasasını, göz yaşartıcı gaz kapsülü kullanımını, polis memurlarının güç kullanmasıyla ilgili, kolluk görevlilerinin idari yaptırımlarıyla ilgili ve benzeri birçok konu… Ve özellikle Bakanlar Komitesi şunu söylüyor: “Sunulan yasal, idari ve yargısal tedbirlerle tatmin olmamıştır Bakanlar Komitesi.”

Şimdi, bakın, Bakanlar Komitesi, ayrıca, şu ana kadar alınan tedbirlerin etkililiğiyle ilgili de bilgi eksikliği olduğunun altını çizmiştir. Türkiye’den, yukarıda belirtilen konularla ilgili gelişmeleri 31 Aralık 2014 tarihine kadar Bakanlar Komitesine sunmasını istemiştir.

Söz veriyorum -Sayın Rıza Türmen de burada- bu sizin paketinizi getirip vereceğiz Bakanlar Komitesine, ben kendim getireceğim Strazburg’a. Sizden özel olarak düzenleme yapılmasını beklerken, yasama alanında düzenleme yapılması beklenirken siz bir faşizm paketini getirdiniz. Bu pakette, bu düzenlemelerle ilgili sözleşmeye uygun işlem yapmadınız, gerekirken yapmadınız. “Savcılarla ilgili yapın.” dediler size, siz savcıların görevini valilere verdiniz, tam tersini yaptınız bu pakette.

Şimdi, buraya bakıyorum, tabii, bu kapsamlı bir rapor, bunu beş dakika içinde anlatmak mümkün değil ama size bir şey anlatacağım. Sayın Hükûmet temsilcileri, şu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 15’inci maddesini açın. Bu 15’inci maddede, savaş hâlinde veya genel bir tehlike hâlinde sözleşmeci devletlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni 15’inci madde uyarınca askıya alma hakkı var. Savaş hâlinde o askıya alma hakkında dahi sözleşmenin 2’nci maddesi olan yaşam hakkını güvence altına almak zorundasınız, orada 3’üncü maddeyi, işkence ve kötü muameleyi almak zorundasınız. Bakın, dikkat edin, istisnadır. 4’üncü maddenin (1)’inci fıkrası yani angarya, buna aykırı işlem yapamazsınız. Bu Mecliste, bu faşizm paketinde kendinize de bize de angarya uyguluyorsunuz birileri emretti diye. Söz veriyoruz bunun için de, angarya uyguladığınız için 17 Şubattan bu yana, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Meclis hakkında ilk dava açan milletvekili olacağım.

Şimdi, burada çok açık 7’nci madde ihlali var ve diyor ki: Taraflar alacağı tedbirleri Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirsin. “Yüksek Sözleşmeci Taraf, sözü geçen tedbirlerin yürürlükten kalktığı tarihi de bildirir.” Şimdi, bu paketiniz çıktığı zaman, doğruca gidin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine “Alın, o eylem planımızı hayata geçirdik.” deyin, onlar da size “Güle güle, bay bay…” Nasıl oluyor, İngilizcesini iyi bilen var mı içinizde? Askıya alacaklar Avrupa Birliğini, “bay bay” diyecekler size, o zaman sizinle konuşacağız. Bay bay Hükûmet! Bir de halkımız size 7 Haziranda bir bay bay çektiği zaman bu iş tam şeker olacak, şeker gibi olacak.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapmak için bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri karar yeter sayısı vardır.

Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.” şeklindeki 28. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Volkan Canalioğlu, Trabzon Milletvekili.

Buyurun Sayın Canalioğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, bir hafta içinde şehit verdiğimiz 6 vatan evladımıza Allah’tan rahmet, Türk milletine sabırlar diliyorum. Ülkemizin başı sağ olsun.

Şimdi, değerli milletvekilleri, yasa getiriyorsunuz. Bu yasa kamuda “makul şüpheli yasası” olarak biliniyor. Sizler 2002 yılında iktidara gelirken vatandaşlarımıza şunu söylemiştiniz: “Biz 3Y’yi kaldıracağız.” demiştiniz yani “Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları kaldıracağız.” demiştiniz ama gelinen süreçte bunların hepsini tamamen çoğalttınız, yasakları giderek artırdınız ve bugün getirdiğiniz yasayla da bu yasakları kat kat artırıyorsunuz. Yani, siz Türk halkını kandırıyorsunuz değerli arkadaşlar ve “Bu ülkede barış gelecek.” diye aldatıyorsunuz ama ne şekilde geleceğini ortaya koymuyorsunuz.

Şimdi, siz, aslında ülkeyi getirmiş olduğunuz durumda 3Y’ye bir 3Y daha eklendiniz. Bu 3Y şu: Yağcı, yandaş, yalan. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, arkadaşlar, rahmetli olsaydı ne derdi? Siz çok iyi tanıyorsunuz; “Sizi gidi 3Y’ciler sizi…”

Arkadaşlar, çıkaracağınız yasalarla ülkeyi germeyeceksiniz. Bakın, siz diyorsunuz ki: “Bu ülkenin yüzde 50’si bize nefretle bakıyor, sokağa çıktığımız zaman insanlar bize nefretle bakıyor.” Ne bekliyordunuz? Sizi sevmelerini mi bekliyordunuz? Şunları yaptıktan sonra sizi nasıl sevecekler? Türkiye ekonomik, siyasal, kültürel, sanatsal çöküşe hızla gitmekte; yoksulluk almış başını gidiyor, vatandaş bir dilim ekmeğe muhtaç; herkes yarından şüpheli, günübirlik yaşıyor. On iki yıldır laik-antilaik kutuplaşması yarattınız, her iki tarafı düşmanlaştırmak için elinizden geleni yaptınız, AKP iktidarınızda Türkiye topraklarına kin tohumları ektiniz. Eğitim, sağlık, bayındırlık hizmetleri çöktü. Yüz yılda milletin alın teriyle oluşturulan fabrikalar satıldı, halk işsizliğe mahkûm edildi, “özelleştirme” adı altında halkın malı, değerleri haraç mezat satıldı. Köylümüz toprağında tarım yapamaz oldu Sayın Bakan. Tarlalar boş kaldı; ekin ekmek, meyve yetiştirmek uluslararası tekellerin iznine bağlandı. Ahlak değerlerimizi çökerttiniz her şeyden önce. Hırsızlığı günlük olağan bir iş durumuna getirdiniz. Hırsız evinize ya da iş yerinize girdiği zaman “Hırsız var.” diyemiyorsunuz, dediğiniz zaman makul şüpheli olarak hemen sizi alıyorlar; ne yapacaklarını bu yasa çıktıktan sonra da göreceksiniz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya, Volkan Bey, yakışıyor mu yani?

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Yakışmıyor değil, size yakışıyor mu?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yakışıyor mu ya?

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Kimi vekilleriniz adam kayırmayı ayetlerle haklı göstermeye kalktılar.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Volkan Bey “makul şüpheli” ne demek biliyor musun?

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – “İnsanların günah işleme hakkını engellemeyiz.” dediler Recepçiğim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – “Makul şüpheli”nin ne olduğunu biliyor musun?

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Allah’ın ayetleriyle alay ettiniz. Toplumu bir arada tutan değerler sistemini ve kurumları bir bir yok ettiniz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Volkan Bey, yakışmıyor size.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunu basın da yazıyor, herkes yazıyor. Buna “Yakışmıyor.” diyorsunuz ama bunu da halkın buradan bilmesi gerekiyor.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Halk biliyor.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Cumhurbaşkanı yalnız yüzde 50 cumhurun başkanı olarak hareket ediyor.

Şimdi, bakınız, bütün bunların üzerine bir düşünün, kendinizi halkın yerine koyun. Bugünler iyi günleriniz; binbir yalanla aldattığınız size oy veren seçmenleriniz var ya, işte, onlardan korkun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Halk kararını veriyor. Sen bir kendini halkın yerine koysan zaten böyle yapmazsın.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Çünkü mahvettiğiniz Türkiye’nin ezilen insanlarıdır onlar. Elbet kandırıldıklarını anlayacaklar ve sizi sandığa gömeceklerdir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Âmin.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – 9 seçimdir söylüyorsunuz bunu, 9 seçimdir.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Devamla) – Bunları bir tarafa bırakalım. Siz bunlarla… Bırakmayalım çünkü siz bunlarla uğraşırken değerli milletvekilleri, insanlar aç susuz yaşıyor. Bakın, size bir örnek veriyorum, sene 2015, 21’inci yüzyılın ilk çeyreği, işte bir örnek: “Sene 2015, köyde hâlâ su yok, satılık susuz köy” Araklı’nın Değirmencik Mahallesi Seymenler mevkisinde “satılık susuz köy” arkadaşlar, sene 2015. (CHP sıralarından alkışlar)

Bunları halkın takdirine bırakıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.08

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 28’inci maddesi üzerindeki Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir." şeklindeki 28 inci maddesinin ihtiyacı karşılamak için yeterli olmaması, denetim konusunda tecrübesi ve yetkinliğiyle önemli bir konumda olan Mülkiye Teftiş Kuruluna yetkili hale getirilmesi amacıyla aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

MADDE 28- 3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, Mülkiye müfettişleri, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.""

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SERMİN BALIK (Elâzığ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Süleyman Korkmaz, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum, hayırlı akşamlar diliyorum.

Ben sizinle bir mektup paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlar. Bu mektup, bir babanın mektubu, Polis Kolejinde evladı olan bir babanın mektubu: “Sayın Vekilim” diye başlıyor, “Polis Akademisi 3’üncü sınıfta okuyan, Kolejle birlikte yedi yıldır üniforma giyen, eğitim alan yavrum için yazıyorum. Oğlum dünyaya geldiğinde dünyalar benim olmuştu. Gözünün içine bakarak büyüttük. İlkokula başladı, öğretmenlerinin gözdesi oldu. Devlet bursluluk sınavına girdi, yüksek puanla burs aldı. SBS sınavından 480 puan aldığında havalara uçtuk, gururlandık. Polis Koleji sınavlarına çağrıldı. Yapılan sınavı kazandığında dünyalar bizim oldu. Ailem ve köyümüzde Polis Kolejini kazanan ilk çocuktu. Çevremden ve ailemden, köyümden gören ve duyanlar tebrik ettiklerindeki sevincimi anlatamam. Oğlum hiçbir zaman boynumu büktürmedi, her zaman başarılı, saygılı çocuk oldu; Allah ondan razı olsun, bahtı açık olsun. Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim okudu, öğrendi; büyüklerine saygıda kusur etmedi.

Sayın vekillerim, şu an görüştüğünüz yasa tasarısında oğlumun hayali olan Polis Akademisi hakkında karar vereceksiniz. Bu karar sadece Polis Akademisi okulunun kapatılması değil, orada okuyan 1.600 gencin hayali, istikbali, geleceği olduğu gibi, biz anne ve babaların da hayali için bir karar vereceksiniz. Bizler zengin, varlıklı insanlar değiliz. Ben, kamuda çalışan bir işçiyim, birçok öğrenci velisi de benim gibi aynı durumda. Fakat, bizler bu çocukları devletimize 13 yaşında teslim ettik. Okula teslim ettiğimizde arkamızdan ağlayarak bıraktık. 13 yaşındaki çocuk sabah altıda kalkıp yatağını yaptı, kahvaltı için içtimaya gidip beklerken dışarıdaki yaşıtları yataklarında horluyor, anneleri kahvaltı hazırlıyorlardı. Bu zorluk ve disiplin içinde yetişen yavrularımızı siz Polis Akademisinden atıyorsunuz. Sayın Bakan bir televizyon programında çizdiği tabloda komiser yardımcısı açığından bahsediyor fakat Akademideki öğrencilerin hepsini potansiyel suçlu gibi görmek, bu çocukların hayatları boyunca devletine küsmeleri, kalplerinin kırılması sonucunda asıl suçluyu sizler yaratıyorsunuz.

Sayın vekillerim, bu gençler daha öğrenci. 1.600 kişi ülkeyi bölmez. Ülkeyi bölmeye çalışanları bile affetme çalışması yaptığınız bu dönemde biz onları devletine sadakatle yetiştirdik. Çocukların haklarını yemek inanan bir insanın vereceği karar değil. Geçen yıl yaz döneminde oğlum bilim eğitim kampına gitti, geri döndüğünde ellerinin içi kabarmıştı. Oğluma sordum, ‘Ne oldu yavrum?’ dedim, bana ‘40 derecede sıcakta asfalt üzerinde şınav çektik.’ dedi.

Çocuklarımız bir suç işlemişse okulundan atın. Şimdi biz çevremize, akrabalarımıza sordukları zaman verecek cevap bulamıyoruz, ‘Ne yaptı da okulundan atılıyor?’ Yedi yıl gittiği, emek verdiği okulundan bizlere sadece fotoğrafları ve anıları ile yavrumuza hasret kaldığımız yıllar kalacak. Yavrularımızın emekleriyle oynamayın.” diyor.

Değerli arkadaşlar, bu mektup gerçekten siyasetüstü değerlendirilmesi gereken, bir babanın samimi düşünceleri. Ben bu mektupta herhangi bir abartma görmedim. Bu satırlarda devlet bütünlüğüne, millet birliğine bir kasıt görmedim. Ağzınızdan düşürmediğiniz darbeci bir paralellik de görmedim. Bu, fukara, mütevekkil, mütedeyyin, mutedil bir babanın, evladının geleceğiyle, hayalleriyle ilgili kaygılarını bizlerle paylaşmasını içeriyor. Kendinizi lütfen bu babanın yerine koyun. Bu kanunda bir karar vereceğiz, bin kere düşünün lütfen, bir kere karar verin. Şayet, Allah korkusu, ahiret inancı varsa bu çocukların hayalleriyle, bu anne babaların hayalleriyle oynadığınız için öbür dünyada bunun hesabı verilecek, bu eller bu yakalara yapışacak. O bakımdan, hepinizden istirham ediyorum, bu konuyla ilgili siyasetüstü bir noktaya gelmeye çalışalım. (MHP sıralarından alkışlar)

Ayrıca bir husus daha var, birçok telefon geliyor; gerçekten, bu Polis Akademisine giden çocuklar çok özel çocuklar, başarılı çocuklar. Bu çocuklara hiç olmazsa istedikleri fakültelere kaydolma gibi bir kolaylık getirin.

Ben, bu babanın düşüncelerini sizlerle halisane bir biçimde paylaşmak istedim. İnşallah, vereceğiniz karara, doğru olması yönünde bir katkı verir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım…

lll – YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var yerine getireceğim.

Sayın Vural, Sayın Erdoğan, Sayın Akçay, Sayın Türkoğlu, Sayın Yeniçeri, Sayın Belen, Sayın Korkmaz, Sayın Torlak, Sayın Şandır, Sayın Öz, Sayın Işık, Sayın Yılmaz, Sayın Şimşek, Sayın Bal, Sayın Oral, Sayın Türkkan, Sayın Halaman, Sayın Uzunırmak, Sayın Kalaycı, Sayın Dedeoğlu.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

28’inci maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır. İstem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.

Haydar Akar, Kocaeli? Burada.

Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.

Ömer Süha Aldan, Muğla? Burada.

Vahap Seçer, Mersin? Burada.

Musa Çam, İzmir? Burada.

Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.

Refik Eryılmaz, Hatay?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Üstlenildi.

Ali Rıza Öztürk, Mersin? Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Burada.

İzzet Çetin, Ankara? Burada.

Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.

Melda Onur, İstanbul? Burada.

Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.

Mevlüt Dudu, Hatay?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Üstlenildi.

Sena Kaleli, Bursa? Burada.

Celal Dinçer, İstanbul? Burada.

Bülent Kuşoğlu, Ankara?

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Üstlenildi.

Metin Lütfi Baydar, Aydın? Burada.

İhsan Özkes, İstanbul? Burada.

Turhan Tayan, Bursa? Burada.

Aykan Erdemir, Bursa? Burada.

Mehmet Volkan Canalioğlu, Trabzon? Burada.

BAŞKAN – Evet, bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Semiha Öyüş, Aydın Milletvekili?

SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) – Burada.

BAŞKAN – Evet.

Yıldırım Ramazanoğlu?

YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) – Burada.

BAŞKAN – Burada, evet.

Özcan Ulupınar, Zonguldak Milletvekili?

ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) – Burada.

BAŞKAN – Burada.

Taner Yıldız yerine Mehdi Eker.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Vekâlet…

BAŞKAN – Evet, burada.

Volkan Bozkır yerine…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, yazılı vekâletname var mı?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Var, var.

BAŞKAN – Tülin Erkal Kara, Bursa Milletvekili?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yok Başkanım.

BAŞKAN - Ankara Milletvekili Ali Babacan yerine Cevdet Yılmaz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Vekâlet…

BAŞKAN – Giresun Milletvekili Nurettin Canikli yerine Akif Çağatay Kılıç.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yok, o da yok, hani nerede? (AK PARTİ sıralarından “Dışarıda” sesleri)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Dışarıda, kabul olur mu ya?

BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yok galiba Başkanım. Yok, Bakan yok. Vekâlet vermiş, kendi yok.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkan, yanlı davranamazsınız efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ben bilmiyorum muyum maç seyretmeyi, bak oturuyorum burada. Bakan da gelsin.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – İlan edin efendim.

BAŞKAN – Yeterli sayı bulundu, niye itiraz ediyorsunuz ki?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bakan maç seyretmesin, gelsin Genel Kurula.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – İşte, Bakan geldi.

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, kaç tanesi burada olmadan vermiş, onu açıklayın da…

BAŞKAN – 28’inci maddenin açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı           : 187

Kabul                                                              : 186

Ret                                                                  : 1(x)

Kâtip Üye

Dilek Yüksel

      Tokat

        Kâtip Üye

Muhammet Rıza Yalçınkaya

             Bartın”

Böylece 28’inci madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "3201 sayılı Kanunun Ek 31 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 33- Emniyet teşkilatının her türlü göreviyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı, mülki idare amirleri ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir." şeklindeki 28 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini…

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.34

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 22.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, UEFA Avrupa Ligi’nde çekişmeli bir mücadele sonucunda muhteşem oyunuyla Liverpool’u eleyerek bir üst tura çıkan Beşiktaş’ımızı canı gönülden tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. (Alkışlar)

Buyurun Sayın Altay.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu akşam Liverpool karşısında gösterdiği yüksek başarıyla Liverpool’u eleyen Beşiktaş futbol kulübümüzü, Türkiye’yi ve Çarşı grubunu tebrik ediyoruz. Hayırlı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Beşiktaşlı olan Sayın Uzunırmak, buyurun.

26.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kara Kartal’ımız uçtu, Allah’a çok şükür, takımımızı tebrik ediyoruz, desteği olan bütün Türk milletinin mensuplarına teşekkür ediyoruz. İnşallah nice zaferlere Türkiye adına...

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aydın...

27.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Beşiktaş bu akşam oynamış olduğu muhteşem oyunla sadece Türkiye’de değil, tüm Avrupa’da Türkiye’nin adını gururla bahsettirdi. Hakikaten oynadığı oyunla Liverpool’u eleyen Beşiktaş’ımızı bir Fenerbahçeli olarak özellikle tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum. Türk Millî Takımı’nda da aynı şekilde aynı başarıları inşallah görmek dileğiyle, ümidiyle teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Zozani...

28.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle bütün Beşiktaş camiasını biz de tebrik ediyoruz. Beşiktaş’tan bu yıl beklentimiz bize Avrupa kupasını getirmesi. Biz esas büyük sevincimizi o zaman yaşamış olacağız. Ama bir tebriği daha yapmak arzusundayım: O da Çarşı grubuna, yüz yirmi dakika boyunca 62 bin seyirciyi sürekli motive eden Çarşı grubuna buradan bir tebrik çok görülmemelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Liverpool’a darbe yaptılar.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – En büyük darbeyi Liverpool’a yaptılar.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Umut ediyorum, artık iktidar partisi de Çarşı grubunu darbeci olarak itham etmekten vazgeçer. Bu gece ona vesile olsun diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural...

29.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Liverpool’u eleyen Beşiktaş’ı gerçekten kutluyorum. Bu kadar sıkıntılı anlar yaşadığımız böyle bir ortamda gerçekten Beşiktaş milletimizin gururunu okşamıştır, gurur yaşatmıştır. Beşiktaş spor kulübünü, Sayın Başkan Fikret Orman’dan başlayarak tüm futbolcularını kutluyorum. Beşiktaş spor taraftarlarına bize bu sevinci yaşattıkları için de gerçekten teşekkür ediyorum. Darısı, devamı, inşallah şampiyonluğa -Türkiye ligi şampiyonluğu değil yani- Avrupa ligi şampiyonluğuna diye söylüyorum.

BAŞKAN – İnşallah, UEFA şampiyonluğuna.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Şahin...

30.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in, UEFA Avrupa Ligi’nde üst tura çıkan Beşiktaş’ı kutladıklarına ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkanım, bir Bursasporlu olarak ben de Beşiktaş spor kulübünün bu akşamki başarısını tebrik ediyorum. Türk futbolunun daha da ileriye gitmesini, daha da yükselmesini ve Avrupa’da da şampiyonluklar yaşamasını diliyorum. Beşiktaş bu akşam tarih yazmıştır. Bursalılar adına da Beşiktaş’ı kutluyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN - Yeni madde ihdasına dair diğer önergeyi okutuyorum...

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan, şu mutlu günümüzde, 4 partinin de Beşiktaş’ı tebrik ettiği ve anlaştığı... Şunda da anlaşalım, tatil edelim bu gece Meclisi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – “Bunun üstüne çalışılmaz.” diyor, doğru söylüyor.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Aynen... Bunun üstüne çalışılmaz, oturalım, kutlayalım bunu.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 28. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Celal Dinçer                                    Mahmut Tanal                       Musa Çam

                      İstanbul                                            İstanbul                                İzmir

       Mehmet Volkan Canalioğlu                         Haydar Akar

                      Trabzon                                            Kocaeli

“MADDE 29 – 3201 Sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 34…”

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Önergeyi çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Şimdi, 29’uncu madde üzerinde beş adet önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, üçü Anayasa’ya aykırılık önergesi, onlar da aynı mahiyettedir.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 24- Polis kolejinde öğrenime devam eden öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığınca polis koleji giriş sınavının yapıldığı tarihte aldıkları Ortaöğretim Yerleştirme Puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilirler.

Genel Müdürlük tarafından polis kolejinde görev yapan eğitim öğretim hizmetleri sınıfında yer alan personel, kadro derecelerine uygun öğretmen unvanlı kadrolara atanmak üzere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Millî Eğitim Bakanlığına bildirilir. Bunların atamaları, bildirimi izleyen bir ay içinde yapılır ve atama işlemi yapılıncaya kadar mali ve sosyal hakları, anılan birim tarafından ödenmeye devam olunur.

Mevcut amir rütbeleri için ihdas edilmiş bulunan kadro sayılarının, 55 inci maddenin üçüncü fıkrasında her amir rütbesi için öngörülen azami kadro sayısından fazla olması halinde, bu fazlalık giderilinceye kadar, boşalan kadrolar herhangi bir işlem yapılmaksızın iptal edilmiş sayılır." şeklindeki 29 uncu maddesinin, öğrenimine devam eden öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakkını ihlal etmesi, kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı bir yönünün olması ve hakkaniyetle bağdaşmaması nedenleriyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                  Sinan Oğan                            Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                                Iğdır                                             Osmaniye

    Bülent Belen                                  Necati Özensoy                              Ahmet Duran Bulut

       Tekirdağ                                             Bursa                                             Balıkesir

Diğer önergenin imza sahipleri:

    Ali Serindağ                                    Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

      Gaziantep                                     Afyonkarahisar                                         Bolu

Ali Haydar Öner                                   Ali Sarıbaş                                      Celal Dinçer

         Isparta                                           Çanakkale                                          İstanbul

BAŞKAN – Şimdi okutacağım üç adet önerge Anayasa’ya aykırılık önergeleri, aynı mahiyette.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülen 684 Sıra Sayılı Komisyon raporunda yer alan komisyon tarafından kabul edilen metnin 29. Maddesinin Kanun metninden çıkarılmasını saygı ile arz ve teklif ederim.

                                                                                                                    Ertuğrul Günay

                                                                                                                            İzmir

Diğer önergenin imza sahibi:

    Erdal Kalkan

          İzmir

Diğer önergenin imza sahipleri:

   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür                                     Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                  Van                                                Mardin

Abdullah Levent Tüzel                         Selma Irmak                           Hüsamettin Zenderlioğlu

        İstanbul                                             Şırnak                                                Bitlis

       Erol Dora                                        Demir Çelik                                       Adil Zozani

         Mardin                                                Muş                                                Hakkâri

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere, Anayasa’ya aykırılık önergelerine katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Söz isteyen Selma Irmak, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Irmak. (HDP sıralarından alkışlar)

SELMA IRMAK (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günlerdir iç güvenlik paketi üzerinde tartışma yürütüyoruz ve bu Mecliste bugüne kadar görülmemiş bir muhalefet direnci yaşanıyor. Ülke bunu izliyor. AKP Hükûmeti ise bu muhalefeti görmezden gelmeye devam ederek ısrarla ve inatla bu ülkeyi gerçekten kaosa sürükleyecek, uçuruma sürükleyecek, zaten askıya alınmış olan hak ve özgürlükleri daha da kısıtlayacak olan paketi çıkarmakta ısrar ediyor, inadından vazgeçmiyor. Bunun ülkemiz için bir yararı olduğunu herhâlde hiç kimse düşünmüyordur. Yüzünü kapatmanın, ulusal kıyafetler giymenin, toplantı, gösteri ve yürüyüş yapmanın bu ülkeye bugüne kadar bir zararı olmadığı gibi bundan sonra da olmayacaktır. Bugüne kadar, hiç kimse ulusal kıyafet giydiği için bu ülke bölünmemiştir. Asıl, yasaklar bu ülkeyi bölünme noktasına getirmiştir. Asıl, hak ve özgürlükler konusunda yaşanan ağır insan hakları ihlalleri, bu ülkenin, ne yazık ki, Fırat’ın doğusu ve Fırat’ın batısı olarak neredeyse ikiye bölünmesine yol açmıştır.

Bütün bu yasaklamalar, güvenlikçi yöntemler ve politikalar, ne yazık ki, bu ülkenin yıllarca var olan gelişimini engellemiştir, olması gereken yerde değil, çok çok gerisinde bir yerde seyretmiştir. Milyonlarca doları bu güvenlik politikalarına harcamıştır. Sadece bunlarla yetinse iyi, zarar sadece bu kadar olsa iyi, kaybedilen 40 bin candan bahsetmiyoruz.

Bir de bunun altında, bu tür güvenlik politikalarının altına saklanan derin devleti düşünüyoruz. Buranın altında üreyen defakto yapıları ortaya koymak istiyoruz. Bu defakto yapılar, bugün, bu ülkenin, ne yazık ki, her alanına yayılmış ve bu ülkenin altını oymaya devam ediyorlar. Her gün bir yerde karşımıza çıkıyorlar. Bir gün Cizre’de, bir gün Silopi’de, bir gün İstanbul’da, bir gün Bursa’da, bir gün başka bir yerde karşımıza çıkıyorlar.

Evet, bu güvenlik paketi ve güvenlik tedbirleri, güvenlikçi zihniyet, ne yazık ki, bu ülkeyi bu noktaya getiriyor. O yüzden diyoruz ki, yol yakınken, bu kadar muhalefet varken, ülke bu kadar bu pakete karşıyken bu paketin derhâl geri çekilmesi gerekiyor.

Bu paketin çağdaş dünyayla, ileri demokrasiyle alakası yoktur. O çokça ileri demokrasiden söz eden AKP Hükûmetine sesleniyoruz: Avrupa Birliğine girmek için çabalayan, kendisini çağdaş dünyayla kıyaslayan, her seferinde bunu bir gurur vesilesi yapan AK PARTİ Hükûmetinin, bu paketle hangi derecede ilerlediği, hangi konuma düştüğü gözler önündedir. Avrupa Birliğinden yapılan açıklama, bu paketin, Türkiye'nin ilerlemesi konusunda ve Türkiye’deki demokratik gelişim noktasında derin endişe duyulduğuna dair kaygıları dile getirmektedir. Bu da ortaya çıkarıyor ki, sürekli Avrupa Birliği uyumundan bahseden Hükûmetin aslında uyumdan anladığı uyumsuzluktur, uyum sağlayamama hâlidir. Avrupa Birliği kriterleri bir yana, kendini Orta Doğu’nun lideri olarak görmeye çalışan AK PARTİ Hükûmetinin bu konuda da iflas ettiğini biliyoruz. Çünkü dış politikası da bu anlamda barışçıl, hak ve özgürlüklere dayalı, komşularıyla iyi ilişkiler sürdüren bir ilişki değil, ne yazık ki, her zaman olduğu gibi, savaşa endeksli, savaşı önceleyen güvenlik politikaları ve askerî harekâtları önceleyen bir politikadır. Bu anlamda da bir iflas yaşandığını söyleyebiliriz.

O nedenle, bu paketin bu ülkeye hiçbir yararı yoktur. Bu paketin geleceğe, Türkiye'nin ilerlemesine hiçbir yararı yoktur ve biz bu paketi engellemek için elimizden geleni yapacağız. AK PARTİ Hükûmeti bu paketi bu Meclisten çıkaramayacaktır. Bunu bu şekilde söylüyoruz çünkü arkamızda biz biliyoruz ki milyonlar var ve milyonlar, hak ve özgürlükten yana olan bu ülkenin gerçek vatanseverleri bu ülkede bu güvenlik paketinin geçmesini istemiyor. Biz de onların adına burada direnmeye, mücadele etmeye ve bu paketin çıkmaması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza…

Diğer önerge üzerindeki…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Aynı mahiyette mi?

BAŞKAN - Sayın Erdal Kalkan… Yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aynı mahiyetteyse Hükûmet ile Komisyon niye katılmıyor?

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

“Gerekçe:

Eğitim ve öğretim hakkı Anayasa’mızın 42’nci maddesiyle düzenlenmiş temel haklardandır.

Tasarının bu maddesi Polis Kolejinde öğrenimlerini sürdüren öğrencilerin başka okullara naklini öngörmekte ve böylelikle öğrencilerin aldıkları puanla seçtikleri okulda okuma hakkını ortadan kaldırmaktadır.

Bu düzenlemenin, kazanılmış hak kavramı açısından hukuka ve okumak istedikleri okulu seçme hakları çiğnenen öğrenciler açısından da Anayasa'nın kişi hak ve özgürlükleri anlayışına aykırı olduğu açıktır.”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Hükûmet katılmadı ki ayrı oylayacaksınız. Sayın Başkan, Hükûmet katılmadı, Komisyon katılmadı. Gerekçelerimiz farklı. Ayrı ayrı oylayacaksınız.

(Kâtip Üye Tokat Milletvekili Dilek Yüksel tarafından önergenin okunmasına devam edildi)

“Eğitim ve öğretim hakkı Anayasa’mızın 42’nci maddesiyle düzenlenmiş temel haklardandır. Tasarının bu maddesi Güvenlik Bilimleri Fakültesinde öğrenimlerini sürdüren öğrencilerin başka okullara naklini öngörmekte…”

BAŞKAN – Okutmayalım mı?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hayır, aynı mahiyette değil. Aynı mahiyetteyse Hükûmet çıksın, desin ki: “İkisine de katılıyoruz.” Komisyon çıksın “Katılıyoruz.” desin. Ama aynı mahiyette değil, gerekçeleri farklı.

(Kâtip Üye Tokat Milletvekili Dilek Yüksel tarafından önergenin okunmasına devam edildi)

“…ve böylelikle öğrencilerin aldıkları puanla seçtikleri okulda okuma hakkını ortadan kaldırmaktadır.

Bu düzenlemenin, kazanılmış hak kavramı açısından hukuka ve okumak istedikleri okulu seçme hakları çiğnenen öğrenciler açısından da Anayasa'nın kişi hak ve özgürlükleri anlayışına aykırı olduğu açıktır.”

BAŞKAN – Evet, diğer gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Eğitim ve öğretim hakkı, Anayasamızın 42’nci maddesiyle düzenlenmiş temel haklardandır.

Tasarının bu maddesi, Polis Kolejinde öğrenimlerini sürdüren öğrencilerin başka okullara naklini öngörmekte ve böylelikle öğrencilerin aldıkları puanla seçtikleri okulda okuma hakkını ortadan kaldırmaktadır.

Bu düzenlemenin, kazanılmış hak kavramı açısından hukuka ve okumak istedikleri okulu seçme hakları çiğnenen öğrenciler açısından da Anayasa'nın kişi hak ve özgürlükleri anlayışına aykırı olduğu açıktır.

BAŞKAN – Evet, aynı…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, bu konuda ısrarlıyız çünkü bizim önergemiz mevcut paketin hem İç Tüzük’e hem Anayasa’ya hem de Anayasa’nın düzenlediği evrensel kurallara aykırılık nedeniyledir. Eğer bu gerekçemize katılıyorsa Hükûmet, Hükûmetin katıldığını beyan etmesi lazım. Eğer Komisyon katılıyorsa katıldığını beyan etmesi lazım. Aksi takdirde, bizim önergemiz ayrı oylanır, kendi çekme önergeleri ayrı oylanır.

İÇİŞLERİ KOMİYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Bizim çekme önergemiz falan yok ki.

BAŞKAN – Kendi çekme önergeleri değil.

İÇİŞLERİ KOMİYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Erdal Kalkan ile Ertuğrul Günay vermiş o önergeleri.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aynı mahiyette değil.

BAŞKAN – Burada iktidarın önergesi yok Sayın Kaplan.

İÇİŞLERİ KOMİYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Üçü de Anayasa’ya aykırılık önergesi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ama aynı mahiyette değil. Mahiyetleri farklı, gerekçeleri farklı.

BAŞKAN – Hayır, 2 bağımsız milletvekilinin önergesi var ve aynı mahiyette, Anayasa’ya aykırılık önergesi olduğu için birlikte değerlendirdik.

Evet, aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın Öner, Sayın Dinçer, Sayın Kuşoğlu, Sayın Erdemir, Sayın Dudu, Sayın Kaplan, Sayın Özkes, Sayın Düzgün, Sayın Türmen, Sayın Baydar, Sayın Öğüt, Sayın Tanrıkulu, Sayın Onur, Sayın Toprak, Sayın Ekşi, Sayın Kaleli, Sayın Çetin ve Sayın Tanal.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Aynı mahiyetteki diğer önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 24- Polis kolejinde öğrenime devam eden öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığınca polis koleji giriş sınavının yapıldığı tarihte aldıkları Ortaöğretim Yerleştirme Puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilirler.

Polis kolejinde görev yapan eğitim öğretim hizmetleri sınıfında yer alan personel, kadro derecelerine uygun öğretmen unvanlı kadrolara atanmak üzere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Genel Müdürlük tarafından Millî Eğitim Bakanlığına bildirilir. Bunların atamaları, bildirimi izleyen bir ay içinde yapılır ve atama işlemi yapılıncaya kadar mali ve sosyal hakları, anılan birim tarafından ödenmeye devam olunur.

Mevcut amir rütbeleri için ihdas edilmiş bulunan kadro sayılarının, 55 inci maddenin üçüncü fıkrasında her amir rütbesi için öngörülen azami kadro sayısından fazla olması hâlinde, bu fazlalık giderilinceye kadar, boşalan kadrolar herhangi bir işlem yapılmaksızın iptal edilmiş sayılır." şeklindeki 29. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Haydar Öner (Isparta) ve arkadaşları

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Ahmet Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Öner. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkan, Gazi Meclisin değerli üyeleri; bugün, devletleşen AKP’nin dayattığı iç güvenlik harekâtının onuncu günü. Onuncu gününde Gazi Meclisin şanlı direnişçilerini saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

Demokratik haklarımızı kullanarak antidemokratik nitelikli, insan haklarına, yurttaşlık haklarına, hukukun üstünlüğüne, AB normlarına, Anayasa’mızın birçok maddesine aykırı kapkara kolluk yasasına karşı azim ve kararlılıkla direnişimizi sürdüreceğiz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi ağır bir saldırı altındadır. Saldırının sahipleri devletin en üst makamında olan 3 şahıstır. Devletin en üst makamında bulunan kaçak sarayın baş sakini her gün bir ile gidiyor, bir veya birkaç toplantıya katılıyor, durmadan konuşuyor. Konuşmaları dinleyen topluluklar içinde her görüşten görevliler, katılımcılar olduğunu veya konuklar olduğunu umursamadan, aldırmadan, müstesna mevkisinin nüfuzunu kötüye kullanarak rastgele konuşuyor. Kendinden geçiyor, kendisiyle aynı görüşte olmayanları kırdığının, incittiğinin farkına bile varmıyor, varmak istemiyor.

Kaçak sarayın baş sakini ne hukuk ne yargı ne medya ne AB ne insan hakları ne de namusu ve şerefi üzerine ettiği yemine sadık kalınması ilkesini dikkate almıyor. “Şu Meclisin hâline bakın. Neler oluyor Mecliste?” diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, siz ne istiyorsanız Mecliste de onlar oluyor, siz nasıl bir Meclis istiyorsanız öyle bir meclisle karşı karşıyasınız.

Yalanları, yasakları, yoksullukları, yolsuzlukları protesto etmeyi yasaklayan yasa tasarısı haklı bir direnişle karşılaşıyor. Yargıyı vesayet altına aldınız, medyanın büyük bir bölümünü yandaş hâline getirdiniz, diğer yandaş kuruluşları çoğalttınız.

Kaçak sarayın baş sakini bitirmeden, Cumhurbaşkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısında yan tarafta oturtulan ve adına “Kiziroğlu Ahmet Bey peh peh” türküsü uydurulan zat başlıyor, “Bunlar bonzaici, bunlar piyon, bunlar molotof koalisyonu” diyor. Rastgele, yalan yanlış konuşanlar, provokatif söylem sergileyenler karşılıklarını da alırlar.

Piyon nedir? Piyon, satranç oyununda en zayıf ve en fazla olan taştır. Ey Başbakan, sen kaçak saraydaki Bakanlar Kurulu toplantısında Recep Tayyip Erdoğan tarafından mat edilen, yan tarafa oturtulan piyonsun. Sayın Cumhurbaşkanı seni aldı, alı al moru mor bir şekilde yan tarafa oturtturdu. Bir saraylının dediğine göre önündeki portakal suyunu bile içmemişsin.

Meclis Başkanı da aynı terane içinde. Meclisin saygınlığını koruması gereken birinci kişi Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanıdır. O da bu arada Kanada’da. Onu bekleyen yasalar uzaktan kumandayla değerlendirmelere tabi tutuluyor.

Meclis TV çalışmıyor. Meclis Başkanı Türkiye Radyo Televizyon Kurumuna bile söz geçiremiyor. Yasama faaliyetleri yasa dışı yöntemlerle yapılıyor, sonra Meclis Başkanı 24’üncü Dönemi yani kendi dönemini suçluyor.

Kaçak sarayın baş sakini, Meclis Başkanı ve Başbakan bu işlerin müsebbipleridir. Meclis Başkanı, Meclisin saygınlığını koruyacağına 70’ten fazla yurt dışı seyahatine çıkmış bir kimse. “İç güvenlik yasası” adı verilen bu yasa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ettiği yemine sadık sayın milletvekilleri tarafından demokratik direniş hakları kullanılarak çıkarttırılmayacaktır. 6 Martı hedef gösterdiniz, 6 Martta da bu yasa çıkmayacaktır. Unutmayın, piyonlar ile şahlar oyun bittiğinde aynı kutuya konulurlar.

Hak edenlere saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Piyonu oynayanlar koyar ama onu, haberin olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan, bir açıklama yapabilir miyim.

Sayın konuşmacı Başbakanımızdan -tırnak içinde- “piyon” ismiyle hitap etti. Kendisini kınıyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşbihte hata olmaz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Türkiye Cumhuriyeti’nin meşru Başbakanı ve halkın oylarıyla seçilen Hükûmetin başındaki Sayın Ahmet Davutoğlu’na hitabından dolayı kendisini kınıyorum.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Yarın düzeltir Sayın Başkan, yarın kürsüden düzeltir.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Devletin memuru olarak yıllarca Sayın Cumhurbaşkanından ve Sayın Başbakanınızdan emir alarak görev yapmış bu vekili kınıyorum ve sözlerinden dolayı tekrar özür dilemesini bekliyorum.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Şerefimle görev yaptım. Dik durarak görev yaptım.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkan, sataştı efendim.

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyetteki önergeler üzerinde Ahmet Duran Bulut, Balıkesir Milletvekili.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Millete “piyon” diyen, muhalefete “piyon” diyen karşılığını alır.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bulut. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Beşiktaş futbol takımını ve taraftarlarını kutluyorum, yolları açık olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik aslı olan fakat Hükûmetin “iç güvenlik yasası” diye allayıp pulladığı, üstüne bonzai ve molotofu koyup sunduğu bir yasayı görüşüyoruz. Bu yasanın içinde bomba var, bu yasanın içerisinde acı var, gözyaşı var. Bu yasayı getirirken nasıl değerlendirildi, nasıl düşünüldü, bu akıl nereden geldi anlamak mümkün değil.

Şimdi, maddelerden birisi polis kolejlerinin kapatılması. Değerli milletvekilleri, polis kolejleri, askerî okullardaki çocuklar, küçük öğrenciler üniforma giyerler, o üniforma onların yüreklerine, ciğerlerine işler, ruhlarına işler, o mesleğe artık mensubiyet duyarlar çocuk yaşlarında. Polis kolejlerine, Anadolu’nun her tarafından fakir Anadolu çocukları büyük çoğunlukla oralara girerler ve “Polis olacağım.” derler; o aşkla, o şevkle, o hayalle büyürler; çevresinde de o üniformayla onu görenler onunla gurur duyarlar, bakarlar. Liseden bir başka okula, imam-hatibe, fen lisesine öğrenci geçebilir ama Polis Kolejinden bir çocuk bir başka okula gidemez, gitse oraya adapte olamaz. O kadar çocuğun gözyaşına… O kadar çocuğun hayallerini yıkmış oluyoruz; bu büyük haksızlıktır, pedagojik olarak büyük bir yanlışlık vardır. Bir şeyi örtmeye çalışıyorsunuz -yani 17-25 Aralıktan kaynaklanan bir olay- bütün o çocukları paralelci olarak değerlendiriyorsunuz, bütün öğretmenleri paralelci olarak değerlendiriyorsunuz.

Sıfır terörle aldınız bu ülkeyi, bugün teröre teslim olur noktaya geldiniz. Allah aşkına, vicdanlarınıza bunu bir sorun; sıfır terördü 2002 yılında iktidara geldiğinizde. 2003’te Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik neden yaptınız? İki yıla kadar mahkûmiyet gerektiren suçlardan dolayı tutuklanmayı neden kaldırdınız? Neden eve dönüş yasasını çıkardınız? Eve değil, milleti Kandil’e gönderdiniz, ondan sonra Habur’da törenlerle karşıladınız. Siz bunda günahkârsınız, (X) siz sorumlusunuz, siz bu ortamı hazırladınız, terörü siz azdırdınız, şımarttınız. Ya teslim alırsınız biter 2002’den önce olduğu gibi ya da teslim olursunuz biter. Bugün teslim oldunuz değerli milletvekilleri. AKP hükûmetlerinin bu kaçıncı testi? Ve bir testten daha geçiyorsunuz, bunda da kaybettiniz. Sandıkta çıkmak mesele değil ama 7 Haziranda sandıkta da batacaksınız, göreceksiniz bunu.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sandıktan çıkmak mesele.

AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Buradan söylüyorum, 7 Hazirandan sonra yoksunuz siz ama geriye bir iz bırakın, geriye gözyaşı bırakmayın, geriye ah bırakmayın, o veballe gitmeyin diyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 2011’de de aynı şeyi söylüyordunuz.

AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Bu çocukların istikballerini karartıyorsunuz, bu çocukların geleceklerini karartıyorsunuz. Bütün bu çocuklar size düşman olacak, hayatları boyunca beddua edecekler.

Ülkede “terör” diye aldığınız, işte bonzai diye gösterdiğiniz… Yıllardan beri Türkiye’de bonzai satmak serbest mi değerli milletvekilleri? Molotof atmak serbest mi? Dört yıldan on iki yıla kadar mahkûmiyet alan, Türkiye’de bir sürü insan var. Bunu söylüyorsunuz, muhalefet sanki bonzaiyi, molotofu savunuyormuş gibi. Bunu savunan yok. Siz molotofçusunuz, siz insanların hayallerine molotof atıyorsunuz. Bunu vicdanlarınıza bir danışın, bir sorun, bu yanlıştan vazgeçin diyorum. Gittiğiniz yol, yol değil, emin olun yol değil.

Tek tek konuştuğumuzda birçok milletvekilinin bu tasarıda neyin geldiğinden haberi yok.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Doğru.

AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Sadece gelip burada oy kullanıyorsunuz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Recep Özel gibi.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hiç de öyle değil!

AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Allah aşkına, açın bir okuyun, evinize gittiğiniz zaman okuyun.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen okudun mu hiç? Sen okudun mu?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen kaç kere okudun?

AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Birilerinin yönlendirmesiyle hareket etmeyin, kendi vicdanlarınızla hareket edin diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarında bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı arayacağım aynı zamanda.

Sayın Altay, Sayın Akar, Sayın Öner, Sayın Dinçer, Sayın Kuşoğlu, Sayın Erdemir, Sayın Dudu, Sayın Özkes, Sayın Kaplan, Sayın Düzgün, Sayın Baydar, Sayın Türmen, Sayın Toprak, Sayın Tanrıkulu, Sayın Demiröz, Sayın Danışoğlu, Sayın Tanal, Sayın Günaydın, Sayın Kaleli ve Sayın Öğüt.

Bir dakika veriyorum efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Bir saniye. Oylamayı yapayım, ondan sonra…

29’uncu maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem var, istem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim:

Haydar Akar, Kocaeli? Burada.

Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.

Ömer Süha Aldan, Muğla? Burada.

Musa Çam, İzmir? Burada.

Vahap Seçer, Mersin?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Tekabül ediyorum.

Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.

Refik Eryılmaz, Hatay? Burada.

Ali Rıza Öztürk, Mersin? Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Burada.

İzzet Çetin, Ankara?

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Üstlendiler.

Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.

Melda Onur, İstanbul? Burada.

Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.

Mevlüt Dudu, Hatay? Burada.

Sena Kaleli, Bursa? Burada.

Aykan Erdemir, Bursa? Burada.

Lütfi Baydar, Aydın? Burada.

Celal Dinçer, İstanbul? Burada.

Turhan Tayan, Bursa? Burada.

Bülent Kuşoğlu, Ankara? Burada.

İhsan Özkes, İstanbul? Burada.

Mehmet Volkan Canalioğlu, Trabzon?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Evet, üstlendiler.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 29’uncu maddenin açık oylama sonucu:

“Oy sayısı                                          :                      225

Kabul                                                :                      209

Ret                                                   :                      16(x)

          Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

Muhammet Rıza Yalçınkaya              İsmail Kaşdemir

            Bartın                                         Çanakkale”

Böylece, 29’uncu madde kabul edilmiştir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, Sayın Zozani…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Meclis Genel Kurulundaki oturma düzeni ve daha önce yapılan oylamayla ilgili itirazlara Meclis Başkanlık Divanının ne zaman cevap vereceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, malumunuz, oturumun başında, Meclis Genel Kurulu oturum sisteminde, düzeninde partimize ait 28 milletvekiline eksik koltuk ayrıldığına dair bir itirazı dile getirdik. Siz de Genel Sekreterliği çağırdınız, oturum düzenini yeniden renklendirdiniz, MHP Grubu içerisinden 10 koltuğu bizim gruba kaydırdınız.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Duyamıyoruz Sayın Başkan, HDP sözcüsünü duyamıyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ancak, göz ardı ettiğiniz bir husus var Sayın Başkan: Meclis Genel Kurulu oturum düzenini Genel Sekreterlik belirlemiyor. Genel Sekreterliğin görevleri Meclis Teşkilat Yasası’nın 5’inci maddesinde belirlenmiştir.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Duyamıyoruz, HDP sözcüsünü duyamıyoruz Sayın Başkan.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ancak, Genel Kuruldaki oturum düzenini Meclis Başkanlık Divanı belirler. Bu da, aynı yasanın, yani Teşkilat Yasası’nın 26’ncı maddesinde belirlenmiş. Son beş gündür 3 muhalefet grubu Meclis Başkanlık Divanını İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi kapsamında göreve davet ediyor; yazılı olarak başvurmuş. Siz hangi zaman aralığında Meclis Başkanlık Divanını topladınız, Genel Kurul yerleşkesine, oturum sistemine karar verdiniz ve bizim oturacağımız yerleri belirlediniz? Bu konuda bize bir açıklama yapmanız gerekir.

İki; Sayın Cemil Çiçek bugün akşam saatleri itibarıyla artık Ankara’da olması gerekirdi, muhtemelen gelmiştir; gelmişse, İç Tüzük 13’üncü madde kapsamında 3 muhalefet partisinin yaptığı başvuruya ne zaman gelip cevap verecektir? Bu soruların cevabını sizden bekleriz.

BAŞKAN – Evet, Sayın Zozani, 13’üncü maddede olduğu gibi…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) – HDP grup sözcüsünün ne dediğini anlamadık. En azından, kısa bir özetine vâkıf olmak istiyoruz Sayın Başkan. Siz en azından talebi bize bildirirseniz…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yazılı mı?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Kürsüden isterseniz sesli…

BAŞKAN - Efendim, talebinizle ilgili şimdi Sayın Meclis Başkanına, Başkanlığına daha doğrusu, yazacağız, yazdırıyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hangi talebi?

BAŞKAN – Oturma düzeniyle ilgili.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Peki, bunu niye getirdiniz bize Sayın Başkan?

BAŞKAN – Hayır efendim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, gündüz konuşuldu.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, bir saniye.

BAŞKAN - Şimdi, bir saniye…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bunu niye getirdiniz bize Sayın Başkan?

BAŞKAN – Sayın Zozani, şu anda oturma düzeninizde herhangi bir problem var mı?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Genel Kurul, Başkanlık Divanının zevahiri kurtarma yeri değildir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bir partinin arkasına oturmayız.

BAŞKAN – Efendim?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bir başka partinin niye arkasına oturalım?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Genel Kurul, Başkanlık Divanının zevahiri kurtarma yeri değildir.

BAŞKAN – Hayır, zevahiri kurtarma yeri değil efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ha, o zaman…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Zevahir meselesi değil, siz gidin o zaman CHP'nin arkasında oturun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bakın, efendim, o zaman niye böyle şeklî bilgi verdiniz bize?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, bu teşekkürle…

BAŞKAN – Yazacağız efendim Başkanlığa, gönderdik, itiraz ediyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye Sayın Başkan…

BAŞKAN - Şu anda buradan gördüğümüz kadarıyla, Divandan görüldüğü kadarıyla ve tüm sayın milletvekillerinin gördüğü kadarıyla…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, siz gidin…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yanlış bilgilendirmeyle kaynaklı olarak tutumunuzla ilgili olarak usul tartışması talep ediyoruz.

BAŞKAN – Efendim, benim tutumumla ilgili bir hadise değil Sayın Zozani.

Teşekkür ediyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Çünkü, siz bize bunu dağıtmış olmakla yanlış bilgi verdiniz Sayın Başkan.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, biz de kendileriyle yan yana oturmak istemiyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yan yana mevzusu değil, arka arkaya…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bize yanlış bilgi verdiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yanlış bilgi vermedik efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye, biraz önce ne dediniz Sayın Başkan, biraz önce ne dediniz? “Meclis Başkanlığına talebinizi ileteceğim ve gereğini yapacağım.”

BAŞKAN – Evet, bununla tatmin olmadınız işte.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ama biraz önce siz bize bir yerleşke dağıttınız.

BAŞKAN - Evet, burada…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biraz önce bir yerleşke dağıttınız, dediniz ki, sizin oturacağınız yerler buralar.

BAŞKAN – Oturuş düzeninizdeki numaraları okuyayım isterseniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Burada neyine itiraz ediyorsunuz, onu söyleyin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tutumunuzla ilgili olarak usul tartışması talep ediyoruz. Çünkü Meclis Genel Kuruluna ve bizim grubumuza yanlış bilgi verdiniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kanunla ne alakası var Başkan ya?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sayın Zozani, dört yıl geçti, bugünün meselesi mi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, yanlış bilgi verdiniz.

BAŞKAN – Sayın Zozani, Meclis açıldığı günden itibaren Genel Kurul salonunda her milletvekilinin oturabileceği yerler ayrılmıştır.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Evet…

BAŞKAN – Bu dönemde de aynı şekilde yerler…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Müsaade edin efendim, yanlış bir şey var.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Oturma düzeni bakımından bazen siyasi partiye mensup üyelerin aynı hizada oturmaları mümkün olmamakta.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Siz de oturmayın o zaman, karışık oturun.

BAŞKAN – Gruplar arasındaki geçiş yerlerine bazı milletvekillerimiz oturabilmektedir. Benzeri bir durum, diğer partiler arasında da söz konusudur, sadece sizinle ilgili değil. Söz konusu oturma düzenini ve siyasi parti gruplarına ayrılan yerleri gösteren tablo, grup başkanlıklarına yazıyla ayrıca bildirilecektir. İlla Meclis Başkanının yeni bir düzenleme yapmasını istiyorsanız, onu da şimdi yazdıracağım, Meclis Başkanına göndereceğim efendim.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Bizim fikrimizi niye almıyorsunuz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, bir saniye Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, böyle bir şey alsanız oraya gitseniz. Bakın, var orada yer.

BAŞKAN – Efendim, bu, tartışılacak bir konu değil.

Teşekkür ediyorum…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, usul tartışması talep ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, İmralı’da görüşüyorlar, Kandil’de görüşüyorlar, Başbakanlıkta görüşüyorlar, Bakanla görüşüyorlar, grupta görüşüyorlar; beraber, birlikte otursunlar.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bize yanlış bilgi vermişsiniz. Meclis Genel Kurulunda şu anda çoğu arkadaş neyi tartıştığımızı bilmiyor; anlatmamız gerekiyor, usul tartışması talep ediyorum. Efendim, yanlış bilgi vermişsiniz, Meclis Başkanlık Divanı yanlış bilgi verme yeri değil.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, ilk arada biz burada oturacağız. O zaman Meclisi nasıl çalıştıracaksınız? İlk arada burada oturacağız, söylüyoruz.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 24- Polis kolejinde öğrenime devam eden öğrenciler, Millî Eğitim Bakanlığınca polis koleji giriş sınavının yapıldığı tarihte aldıkları Ortaöğretim Yerleştirme Puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilirler.

Genel Müdürlük tarafından polis kolejinde görev yapan eğitim öğretim hizmetleri sınıfında yer alan personel, kadro derecelerine uygun öğretmen unvanlı kadrolara atanmak üzere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Millî Eğitim Bakanlığına bildirilir. Bunların atamaları, bildirimi izleyen bir ay içinde yapılır ve atama işlemi yapılıncaya kadar mali ve sosyal hakları, anılan birim tarafından ödenmeye devam olunur.

Mevcut amir rütbeleri için ihdas edilmiş bulunan kadro sayılarının, 55 inci maddenin üçüncü fıkrasında her amir rütbesi için öngörülen azami kadro sayısından fazla olması halinde, bu fazlalık giderilinceye kadar, boşalan kadrolar herhangi bir işlem yapılmaksızın iptal edilmiş sayılır." şeklindeki 29 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                  Sinan Oğan                            Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                                Iğdır                                             Osmaniye

  Özcan Yeniçeri                                        Ali Öz

         Ankara                                              Mersin

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Evet, önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 29. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Celal Dinçer                                           Mahmut Tanal                       Musa Çam

               İstanbul                                                   İstanbul                                İzmir

Mehmet Volkan Canalioğlu                                Haydar Akar

               Trabzon                                                   Kocaeli

“MADDE 30- 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 25- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar polis çevik kuvvet birimlerinde görevli personelin kıyafetlerinin sırt ve göğüs bölgelerinde on beş santimetre eninde ve yirmi beş santimetre boyunda; kollarının yanlarında ve bacaklarının hem ön hem arka bölgelerinde beş santimetre eninde ve sekiz santimetre boyunda; kasklarında ise sekiz santimetre boyunda ve onbeş santimetre eninde olmak üzere sicil numaraları, kıyafet ve kask zeminlerindeki rengin zıt rengiyle yazılır.

BAŞKAN – Sayın Altay, önerge çekiliyor mu efendim? Okuduk.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Evet, çekiyoruz.

BAŞKAN – Evet, önerge çekilmiştir.

30’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır. İkisi aynı mahiyette olup Anayasa’ya aykırılık önergesidir.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, “3201 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 25- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 24 üncü madde gereğince tazminat yükümlülüğü doğanlar ve devam edenler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde memuriyetten ayrıldıkları birimlere müracaat etmeleri hâlinde ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası hükmünden yararlandırılırlar. Ödemesi devam edenlerden ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla ödeme yapmış olanlar ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ödemesini tamamlamış olanlara geri ödeme yapılmaz."

şeklindeki 30. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Ali Serindağ                                    Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

      Gaziantep                                     Afyonkarahisar                                         Bolu

     Ali Sarıbaş                                      Celal Dinçer

      Çanakkale                                          İstanbul

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge, aynı mahiyette ve Anayasa’ya aykırılık önergeleridir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 30 uncu maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür                                     Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                  Van                                                Mardin

Abdullah Levent Tüzel                            Erol Dora                              Hüsamettin Zenderlioğlu

        İstanbul                                             Mardin                                                Bitlis

     Demir Çelik

           Muş

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Mehmet Erdoğan                                  Sinan Oğan                            Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                                Iğdır                                             Osmaniye

       Alim Işık                                     Mustafa Kalaycı

        Kütahya                                             Konya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki Anayasa’ya aykırılık önergelerine katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Evet, önerge üzerinde söz isteyen Erol Dora, Mardin Milletvekili.

Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Tasarı üzerine söz aldım ancak Tasarı üzerinde değil, çok önemli bir konuyu Meclisin gündemine getireceğim. Konuşmama başlamadan önce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pazar günü, Suriye’de IŞİD terör örgütü, 23 Şubat sabah saatlerinde, Haseke’ye bağlı Habur Nehri kıyısında bulunan yaklaşık 35 Asuri-Süryani köyüne karşı barbarca bir saldırı gerçekleştirmiş ve birçok köyü işgal etmiştir. Bu saldırılar sonucunda 15 insan yaşamını yitirmiştir ve yaklaşık 250 ila 300 kişiyi kaçırmıştır. Şu anda bu 35 köy tamamen boşalmış bulunmaktadır. Yaklaşık 4 bin insan Haseke ve Kamışlı’ya doğru göç etmek zorunda bırakılmıştır. Şimdi, bu olayları düşündüğümüzde, biliyorsunuz, ağustos ayında IŞİD tekrar Musul’a, akabinde Şengal’e saldırmıştı ve Musul ve Ninova bölgesinden yine 160 bin Asuri-Süryani, bölgesini terk etmek zorunda kalmış ve Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne sığınmıştı.

Buradan bütün dünyaya, başta Parlamentomuza seslenmek istiyorum: 21’inci yüzyılda uluslararası güçler, küresel güçler Orta Doğu’da tepişirken mazlum halklar ayak altında ezilmektedirler ve yaklaşık dört yıldır Suriye’de acımasızca bir iç savaş yaşanmaktadır. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, Avrupa Birliği, diğer uluslararası kuruluşlar, komşu ülkeler kendilerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmemektedirler. Aslında, bakarsanız, Birleşmiş Milletlerin varlığının da artık sorgulanmasının zamanı gelmiştir. Dikkat ederseniz IŞİD (DAİŞ) terör örgütü Musul’a saldırdı ve oradaki bütün Asuri-Süryani halkını, Hristiyan halkını, Ezidileri, Şii Türkmenleri, Kürtleri tamamen oradan göçertti ve dünyadan, Birleşmiş Milletlerden herhangi bir ses çıkmadı. Akabinde Şengal’e saldırdı, yaklaşık 600 bin Ezidi’nin yaşadığı Şengal’de, biliyorsunuz, yüzlerce kadın ve kız kaçırıldı ve binlerce insan Kürdistan federe bölgesine, Türkiye’ye ve diğer ülkelere göç etmek zorunda kaldılar ve yine Amerika’dan bir ses çıkmadı. Ninova bölgesine saldırdı. Oranın kadim halkı olan Asuri-Süryani halkı, yaklaşık altı bin beş yüz yıllık yazılı bir tarihi olmasını karşın, yine, biraz önce de ifade ettiğimiz gibi 160 bin insan, köyünü, şehrini, kasabasını terk etmek zorunda kaldı ve birçok insan kaçırıldı ve öldürüldü. Ne zaman IŞİD Erbil’e 30 kilometre yaklaştı, Amerika’dan şöyle bir demeç geldi, dedi ki: “Biz IŞİD’i vurduk ve ilerlemesini durdurduk ve bundan sonra ilerleyemez.”

Buradan şu sonuca varmak istiyorum: Demek ki küresel güçler, Büyük Orta Doğu Projesi’ni yeniden gerçekleştirmek, yeniden bir dizayn vermek amacıyla devler, filler Orta Doğu’da tepişirken yaklaşık 200 bin Suriyeli vatandaş yaşamını yitirmiştir ve hâlâ iç savaş devam etmektedir.

Kobani’de yenilen IŞİD, bu sefer hınçla, çağ dışı ideolojisi çerçevesinde, Haseke’de, Habur bölgesinde yine bölgenin kadim halkı olan Asuri-Süryani Hristiyan halka saldırmıştır ve yaklaşık 300 kişiye yakın insan şu anda IŞİD’in elindedir ve bu kadar insan öldürülmüş ve bölgesini terk etmek zorunda kalmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL DORA (Devamla) - Başta Parlamentomuzu, Birleşmiş Milletleri ve demokratik zihniyete sahip olan bütün insanlığı duyarlılığa ve göreve çağırıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.

Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 30’uncu maddesinde, Anayasa’ya aykırılık nedeniyle vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iki gün öncesine kadar, eski Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tabiriyle, destan yazan polisler ve emniyet müdürleri vardı, iki günden bu yana yani AKP’nin son grup toplantısının yapıldığı salı gününden itibaren de yeni Başbakan Sayın Davutoğlu’nun destan yazan AKP milletvekilleri var.(X) Destan yazan polisler tarih oluyor.

Yapılan bu düzenlemelerle birçok emniyet müdürü resen emekliliğe sevk edilirken polis kolejleri kapatıldı. Ayrıca, bu maddede, herhangi bir nedenle görevinden ayrılmak durumunda olanlarla ilgili tazminat ödemesini öngören 3201 sayılı Kanun’un ek 24’üncü maddesi hükümlerine göre yapılacak işlemler de bir başka haksızlığa yol açacak düzenlemeler içermektedir. O nedenle bu önergeyi verdik. Umarım, aklıselim hâkim gelir, bu madde bu tasarıdan çekilir, yeni mağduriyetlerin önü kapatılmış olur.

Ancak mağduriyetler tabii ki bitmiyor, bu tasarının yasalaşmasıyla çok ciddi ve yeni mağduriyetler beklenmektedir. Bunlardan birisi, bireyleri yargı güvencesinden tamamen yoksun olarak korumasız hâle getiren hak ve özgürlüklerin, iktidarın, idarenin ve polisin insafına terk edildiği ve maalesef kargaşa içerisinde yine AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla geçen maddelerdi. Keşke bunlar da Anayasa’ya aykırı olduğu biline biline buradan geçirilmemiş olsaydı.

Aynı şekilde, her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşünün terör eylemi, buna katılan herkesin de terörist olarak ilan edildiği düzenlemeler içeren maddeler, Anayasa’ya aykırı olduğu hâlde keşke sizlerin oylarıyla kabul edilmeseydi, geri çekilmiş olsaydı.

Yine, yargı kararı olmadan mülki amirler yani valiler ve kaymakamlar ile polis amirlerinin emriyle idarenin, kişinin kırk sekiz saate kadar gözaltına alınmasına yol açan talimatlarını düzenleyen maddeler yine sizlerle, sizlerin oylarıyla geçmemiş olsaydı, Anayasa’ya aykırı olan bu düzenlemeler keşke bu yüce Meclisten geçirilmemiş olsaydı.

Benzer şekilde, yargı kararı olmadan, polisin, istediği kişiyi kırk sekiz saat boyunca gözaltında tutabilecek, kişinin avukatına ulaşmasını engelleyebilecek düzenlemeye oy vermemiş olsaydınız, geçmeseydi, Anayasa çiğnenmemiş olsaydı, hukuk devleti ilkeleri yok sayılmamış olsaydı, bunlarda uzlaşma sağlanabilmiş olsaydı.

Yine, keşke polis teşkilatının, jandarma teşkilatının ve Sahil Güvenlik Komutanlığının tamamen bir bakanın, dolayısıyla siyasi iradenin emrine verilen düzenlemelere oy vermemiş olsaydınız, keşke bunlar geçmemiş olsaydı, Anayasa çiğnenmemiş olsaydı.

Bundan sonra, inşallah, umut ediyorum, özellikle bu tasarının 126’ncı ve 127’nci maddelerinde yer alan ve tüm devlet memurlarının, AKP karşıtı olması hâlinde, gönderilecek bir müfettişle memuriyet hayatına son verilmesi durumunda sadece idareye karşı tazminat davası açabileceği hakkını veren düzenleme geçmez; Anayasa, hukuk, insan hakları çiğnenmez. Özellikle buradan sizleri bir kez daha bu maddeyle ilgili uyarmak istiyorum: AKP’nin gönderdiği silahşor müfettişler, AKP’ye karşı olan herhangi bir devlet memurunu görevinden alıp gönderdiği hâlde, geriye, göreve iade hakkını elinden aldığınız ama sadece idareye tazminat açabilme hakkını verdiğiniz ve bunu da devletin hazinesinden ödemeyi garanti ettiğiniz düzenleme, tamamen çağ dışıdır, tamamen hukuka aykırıdır, Anayasa’ya aykırıdır. Onun da bu görüşmeler sırasında bir uzlaşmayla geri çekilmesini mutlaka temin etmemiz gerektiğini ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, “3201 Sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 25- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 24 üncü madde gereğince tazminat yükümlülüğü doğanlar ve devam edenler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde memuriyetten ayrıldıkları birimlere müracaat etmeleri hâlinde ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası hükmünden yararlandırılırlar. Ödemesi devam edenlerden ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla ödeme yapmış olanlar ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ödemesini tamamlamış olanlara geri ödeme yapılmaz."

şeklindeki 30. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Celal Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Celal Dinçer, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, kanunun bu maddesinin tasarı metninden çıkarılması yönünde verdiğimiz önerge üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı bu on üç yılda neler yapmış, önce bunu kısa bir özet geçmek istiyorum: Kumpasa destek vererek kendi Silahlı Kuvvetlerinin şerefli komutanlarının, subaylarının itibarını zayıflatmıştır. Adaleti yok etmiş, ülkenin kıymetli aydınlarını hapislerde çürütmüştür. Tarım ve hayvancılığı çökertmiştir. Güneydoğuyu terör örgütüne teslim etmiştir. Tüm özgürlükleri birer birer yok etmeye başlamıştır. Büyük başarı sağlayarak uyuşturucu kullanan sayısını yüzde 250 artırmıştır. Atatürk ve cumhuriyeti unutturmaya çalışmıştır. Millî eğitimi çökertmiştir. Sağlık sistemini paralı hâle getirerek hastaları özel hastanelerin insafına terk etmiştir. Ülkeyi komşularıyla düşman hâle getirmiştir. Cumhuriyetin bütün eserlerini değerlerinin çok altında fiyatla satarak yandaşlara peşkeş çekmiştir. Yandaşlarını milyarder, çocuklarını gemicik sahibi yapmıştır. Vatan topraklarının bir parçası sayılan Süleyman Şah Türbesi’ni bir gecede koşar adım terk etmiştir.

Peki, niçin bu iktidar bu yasaya ihtiyaç duymaktadır? İşte, bu sebeplerle ihtiyaç duymaktadır; halk bunları görmesin, duymasın ve tepki vermesin.

Değerli arkadaşlar, hiçbir iktidar döneminde bu denli partizanlık yaşanmamıştır. Valiler, kaymakamlar, rektörler, yargı üyeleri, bakanlık birimleri bu kadar iktidar yanlısı ve görevlisi olmamıştır.

Peki, bu, nasıl sağlanmıştır? Çoğunlukla siyasal İslam’ın zemininde, cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırı kadrolar yetiştirilerek tabii ki. Yıllardır sürdürülen örtülü bir yapılanmayla valiler, kaymakamlar, yargıçlar, polis ve askerler yetiştirilmiştir. Hak, hukuk, adalet demeden, sahte sınavlarla, çalınan sorularla, torpillerle yükselmiştir birçoğu. Bunu ben söylemiyorum, sizler söylüyorsunuz. AKP-cemaat el ele, sayısız kumpasla ve nihayetinde, korku imparatorluğu dönemleri yaşatılmıştır. Aydınlar, askerler, gazeteciler, yazarlar uydurma delillerle zindanlara atılmıştır. Şimdi bu birliktelik bozulmuştur, iktidar da kendini korumak için böyle bir yasaya ihtiyaç duymaktadır. Bu yasanın çıkarılış sebebi budur, bu çırpınışlar ve bu yüce Mecliste terör estirmeleri de bu yüzdendir.

Bugün, valilerin çoğu AKP il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanı gibi çalışmaktadır. Daha geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanından aldığı ilhamla bir vali, süt programı etkinliğinde bir okulda kara tahtaya Arapça “Sağlıklı süt için.” diye yazmıştır. Bu ülkede Harf Devrimi rafa mı kalktı arkadaşlar? Ya, İzmir Valiliğinden Birleşik Haziran Hareketinin laik ve bilimsel eğitim talep eden boykot eylemine getirilen yasağa ne demeli? Neymiş efendim, “Birleşik Haziran Hareketi” isimli yapılanmanın izleyeceği yol ile mücadele yöntemi, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ile AK PARTİ politikalarına karşıymış! 77 milyonun hepsi sizin gibi düşünmek zorunda mı? Demokratik bir sisteme karşı Valiliğin, AKP sözcülüğüne bürünmesini nasıl bir devlet anlayışı olarak görüyorsunuz?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha yasa çıkmadan güvenlik güçleri makul şüphe gerekçesiyle halkı gözaltına almaya başlamıştır, gözaltı sırasında ölüm vakaları yaşanmaktadır. AKP iktidarı, iç güvenlik yasasının provasını geçtiğimiz günlerde bu yüce Mecliste yapmıştır, kan dökerek yapmıştır. Trafik polisleri bile durumdan vazife çıkararak aynı eylemi trafik kontrolleri sırasında yapmış ve ölüme sebebiyet vermişlerdir. Cizre’de, Hakkâri’de, Şanlıurfa’da güvenlik güçleri benzer uygulamaları halkın üzerinde yapmıştır, Erzincan’da Hasan Sınırtaş’ın tutuklanması olayında Erzincan polisi yapmıştır; Türkiye Büyük Millet Meclisinde tokmak, milletvekilinin başına indirilerek yapılmıştır. Bu yasadan sonra aynı tokmak, milletin başına inecektir, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Kaçak saraydan gelen talimatlarla “Derhâl çıksın.” denilen bu yasayı demokrasi ve insan hakları karnesi çok zayıf olan bu iktidar döve döve çıkarmaya çalışmaktadır. Bu iktidar, iç güvenliği tekmeyle tokatla sağlamaya çalışmaktadır. Bu yasa seçim için çıkarılmak istenen koyu bir sıkıyönetim yasasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL DİNÇER (Devamla) – İşte yukarıda açıkladığımız gerekçelerle biz bu yasaya karşıyız ve bu yasanın geri çekilmesini talep ediyoruz. Yapılmak istenen düzenlemeler toplumsal barışa hizmet etmeyecek, ülkemizi içinden çıkılmaz bir kaos ortamına sürükleyecektir.

Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Altay, Sayın Hamzaçebi, Sayın Öner, Sayın Dinçer, Sayın Çetin, Sayın Serindağ, Sayın Öğüt, Sayın Aksünger, Sayın Erdemir, Sayın Türeli, Sayın Tayan, Sayın Dudu, Sayın Toprak, Sayın Danışoğlu, Sayın Onur, Sayın Akgöl, Sayın Kaleli, Sayın Kaplan, Sayın Çam, Sayın Tanal.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

30’uncu maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır.

İstem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit ettireceğim:

Haydar Akar, Kocaeli? Burada.

Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.

Ömer Süha Aldan, Muğla? Burada.

Vahap Seçer, Mersin? Burada.

Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.

Musa Çam, İzmir? Burada.

Refik Eryılmaz, Hatay?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Üstleniyorum.

BAŞKAN - Burada.

Ali Rıza Öztürk, Mersin?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Üstleniyorum.

BAŞKAN – Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Burada.

İzzet Çetin, Ankara? Burada.

Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.

Melda Onur, İstanbul? Burada.

Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.

Celal Dinçer, İstanbul? Burada.

Sena Kaleli, Bursa? Burada.

Aykan Erdemir, Bursa? Burada.

Volkan Canalioğlu, Trabzon? Burada.

İhsan Özkes, İstanbul?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Üstleniyorum.

BAŞKAN – Burada.

Turhan Tayan, Bursa? Burada.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, karar yeter sayısı istiyorum bu oylama için. Şimdi oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması için oylama yapmıyor musunuz? Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Tamam.

Aynı zamanda karar yeter sayısı da arayacağım.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkanım, açık oylama yapılıyor; işari oylama bu. Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını işari oyluyorsunuz. Şu anda açık oylama yapılıyor, yanlış. Bu işari oylama olacak. Bu açık oylamanın elektronik cihazla yapılması hususunu işari oylama yapın. Karar yeter sayısı istendi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Süre doldu.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Süre bitti.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bu ne bitmez bir dakikaymış.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – 30’uncu madde açık oylama sonucu:

“Kullanılan Oy Sayısı

:

196

 

Kabul

:

194

 

Ret

:

2 (x)

 

                                                             

Kâtip Üye

Muhammet Rıza Yalçınkaya

Bartın

Kâtip Üye

İsmail Kaşdemir

Çanakkale”

Böylece 30’uncu madde kabul edilmiştir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istenmişti, karar yeter sayısının olup olmadığını söylemediniz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Var zaten.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı biliniyor efendim, var burada.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, İç Tüzük’ün 58’inci maddesi uyarınca söz isteyen Ali Serindağ…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Şimdi, yani hem tutanaklara geçmesi bakımından hem bir yanlışlığa mahal vermeyelim. Ben sizden biraz önce açık oylamanın elektronik oylamayla yapılmasını oylara sunduğunuzda karar yeter sayısı istedim, siz bunu atladınız.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı var ama.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama gene de tutanaklara geçsin.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

58’inci madde uyarınca söz isteyen Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili.

Buyurun Sayın Serindağ.

VII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

18.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ'ın, 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisinin dün verdiği grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini bendeniz açıklamıştım. Oradaki bir cümle şöyledir: “Hiç kimse şunu söyleyemez: Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye’ye ve Türkiye topraklarına yapılacak olan her tür saldırıyı, her tür tehdidi defedecek güç, kudret ve kuvvete sahiptir.” Burada şöyle olacaktı: “Söyleyemez” ifadesi yerine “Hiç kimse şunu inkâr edemez: Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye’ye ve Türkiye topraklarına yapılacak olan her tür saldırıyı, her tür tehdidi defedecek güç ve kudrete sahiptir.”(x)

Şimdi, bu vesileyle, bu düzeltmeyi yaptıktan sonra izninizle bir hususa daha değinmek istiyorum. Sayın Başkan, on gündür burada, zamanı da zorlayarak bir yasama çalışması yapıyoruz. Gerçekten, hekim arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, bu insan sağlığına zararlı bir çalışma düzenidir. Siz şunu diyebilirsiniz: “Efendim, benim yetkim yok.” Ama siz bu Meclisin Başkan Vekilisiniz ve Başkan Vekili olarak da buranın yönetiminden sorumlusunuz. Bunun belli bir zamanı vardır. Dün üç buçukta bitti, bugün de hâlâ devam ediyor. Böyle bir çalışma düzeni insan sağlığına, insan tabiatına aykırı bir çalışma düzenidir. Bu nedenle bu konuya sizin vaziyet etmenizi diliyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, okutuyorum:

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, ara verecektiniz on ikide.

O zaman biz de tartışmamızı yenileyelim Sayın Başkan.

Ara verecektiniz istişare için.

MEHMET ALTAY (Uşak) - “On iki buçukta.” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 30. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Celal Dinçer                                    Mahmut Tanal                            Musa Çam

                 İstanbul                                            İstanbul                                     İzmir

  Mehmet Volkan Canalioğlu                         Haydar Akar

                 Trabzon                                            Kocaeli

“MADDE 31- 3201 Sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Polis çevik kuvvet birimlerinde görevli personelin kıyafetlerinin sırt ve göğüs bölgelerinde on beş santimetre eninde ve yirmi beş santimetre boyunda; kollarının yanlarında ve bacaklarının hem ön hem arka bölgelerinde beş santimetre eninde ve sekiz santimetre boyunda; kasklarında ise sekiz santimetre boyunda ve onbeş santimetre eninde olmak üzere sicil numaraları, kıyafet ve kask zeminlerindeki rengin zıt rengiyle yazılır.”

BAŞKAN – Evet, Sayın Altay, işlem yapıyor muyuz?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, ek maddeyi mi okuttunuz?

BAŞKAN – Yeni madde ihdası.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Geri çekiyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Çekiyorsunuz, evet.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları’nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ek 24 üncü madde gereğince tazminat yükümlülüğü doğanlar ve devam edenler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde memuriyetten ayrıldıkları birimlere müracaat etmeleri halinde ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası hükmünden yararlandırılırlar. Ödemesi devam edenlerden ek 24 üncü maddenin beşinci fıkrası çerçevesinde yapılacak hesaplamaya göre fazla ödeme yapmış olanlar ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

31’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 26 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.

Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

 

 

EN AZ BEKLEME

RÜTBELER

MESLEK DERECELERİ

SÜRELERİ

 

 

 

(A)

(B)

Komiser Yardımcısı

9

4

6

Komiser

8

4

6

Başkomiser

7

3

Yaş Haddi

Emniyet Amiri

6

3

 

Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü

5

2

 

Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü

4

2

 

İkinci Sınıf Emniyet Müdürü

3

1

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

2

2

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

1

Yaş Haddi

 

Sınıf Üstü Emniyet Müdürü

Derece üstü

Yaş Haddi

 

(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yükseköğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır:

a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.

b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı ve sözlü sınav ile meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.

c) Merkez Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.

(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının %10'unu geçemez."" şeklindeki 31. Maddesinde yer alan “%10’unu” ibaresinin, “%20’sini” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

       Mehmet Erdoğan          Hasan Hüseyin Türkoğlu        Kemalettin Yılmaz

              Muğla                            Osmaniye                     Afyonkarahisar

       Mustafa Kalaycı                 Özcan Yeniçeri                 Ruhsar Demirel

              Konya                              Ankara                            Eskişehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

“3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.

Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

Ali Serindağ                                        Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

 Gaziantep                                          Afyonkarahisar                                         Bolu

Ali Sarıbaş                                           Celal Dinçer                                    Mahmut Tanal

 Çanakkale                                               İstanbul                                            İstanbul

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

 

 

 

 

EN AZ BEKLEME

RÜTBELER

MESLEK DERECELERİ

SÜRELERİ

 

(A)

(B)

Komiser Yardımcısı

9

4

6

Komiser

8

4

6

Başkomiser

7

3

Yaş Haddi

Emniyet Amiri

6

3

 

Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü

5

2

 

Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü

4

2

 

İkinci Sınıf Emniyet Müdürü

3

1

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

2

2

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

1

Yaş Haddi

 

Sınıf Üstü Emniyet Müdürü

Derece üstü

Yaş Haddi

 

(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yükseköğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır:

a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.

b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı ve sözlü sınav ile meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.

c) Merkez Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.

(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının %10'unu geçemez.""

şeklindeki 31. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge Anayasa'ya aykırılık önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 31 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür                                     Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                  Van                                                Mardin

     Demir Çelik                              Abdullah Levent Tüzel                   Hüsamettin Zenderlioğlu

           Muş                                               İstanbul                                               Bitlis

       Erol Dora                                     Ertuğrul Kürkcü

         Mardin                                              Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Kürkcü.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ya, biz bu Ertuğrul Kürkcü’yle yan yana oturmak istemiyoruz Başkan, bizim yerimizi değiştirin. Yerimizi değiştirin, biz bu Ertuğrul Kürkcü’yle yan yana oturmak istemiyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Biz araya girmekten bıktık ya.

ENGİN ALTAY (Sinop) – HDP Grubu Bakanlar Kurulu sırasına taşınsın, zaten bakanlar gelmiyor, HDP orada otursun.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Boş duruyor orası Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Zaten ortaklar, koalisyon kurmuşlar, ne derlerse onları yapıyorlar.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, paylaşılamayan bir grup durumuna gelmişiz, bunun farkındayız ama gerçekten alanımızın açılması gerekir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, zaten sizin yapmak istediğinizi onlar yapıyor, fark etmez.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kürkcü.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; hepimiz biliyoruz, aslında bu tartıştığımız tasarı, esasen, Hükûmet ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki harbin kanun terimlerine dökülmüş hâlidir. O nedenle, burada birbirimizi kandırmaya çalışmayalım, “Daha iyi polis yapacağız, daha güzel eğiteceğiz, şöyle terfi ettireceğiz, böyle terfi ettireceğiz…” O nedenle, bir kere o yumurtayı dikine koymamız lazım, bu böyle. Fakat, asıl soru şu: Bütün Fethullah Gülen Cemaati taraftarlarını polisten defetmiş olduğunuz gün toplum için, halk için ne değişecektir? Bu merkezî bürokratik mekanizma, bu siyasi mekanizma doğrudan doğruya bir siyasi iradeye, bir siyasi idareye bağlı silahlı bir insan topluluğu, niçin ve hangi nedenle halkın güvenliği bakımından bir imkân sağlayacaktır? Halktan kopmuş, onun üstüne tırmanmış, bir asalak ur gibi toplumu kemiren bürokrasi ve güvenlik mekanizması dünyanın her yerinde toplum için bir sorundur ve toplum kendi içindeki eşitsizlikten doğan sınıf çatışmasını ortadan kaldırmadıkça bu melanetten kurtulamaz.

O yüzden, en akıllı, en iyi, en terbiyeli insanı polis teşkilatının başına getirseniz hiçbir şey fark etmez. O da sonuçta halka karşı şiddet kullanacaktır, o da sonuçta insanlara karşı baskı yapacaktır. Baskı demek, insanları rızası hilafına bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya mecbur etmek demek olduğu için yurttaşların çok büyük bir bölümüyle devlet teşkilatı arasında her zaman ve sürekli olarak bir ihtilaf, bir çatışma olacaktır.

O nedenle, bence, esasen, hakikaten kamu güvenliğini düşünüyorsak kamuyu devreye sokmaktan daha önemli bir şey yok. Kamu dediğiniz kimdir? Kamu dediğiniz, aslında evinizle devlet dairesi arasındaki bütün alandır, buradaki hayattır, buradaki ilişkilerdir. Bunları güvenliğin esas teminatı hâline getirmedikçe, burada eşitliğe dayalı bir toplumsal yaşam kurmadıkça, ne yaparsanız yapın, evinizden devlet dairesine gidene kadar ya kafanıza bir cop yiyeceksinizdir ya kelepçeleneceksinizdir ya da gaz bombasına maruz kalacaksınızdır. Son kırk yıllık hayatımız bize bunu gösteriyor.

O yüzden, düzeltmeye nereden başlayalım dediğinizde, belki de Fethullah Gülen Cemaati sizin için çok ciddi bir problemdir ama hepiniz halk için çok ciddi bir problemsiniz. Bu sebeple, doğru dürüst bir Meclis aslında bu meseleyi kökünden yakalar, boğayı boynuzlarından tutar ve onu zapt etmeye çalışırdı ama burada ne yazık ki bunu göremiyoruz.

Ancak, size bir örnek verebilirim. Bir yirmi gün boyunca, İstanbul’da 100 bine yakın insan, polis olmadan, devlet olmadan, bürokrasi olmadan, şiddet olmadan, zor olmadan, tecavüz olmadan bir arada yaşamayı başardı. Gezi Parkı çevresinde kurulan hayatta hiç kimse birbirinin cebinden bir şey çalmadı, hiç kimse bir başkasının ırzına geçmedi, hiç kimse bir başkasına karşı şiddet kullanmadı ve bütün bunları önlemek için, halktan kopmuş, orada yaşayan ve çalışanlardan ayrı bir güç de kurmak gerekmedi. Her zaman görevleri sırayla yaparak yirmi gün boyunca, otuz gün boyunca orada bir başka hayatın mümkün olacağını insanlar gördü.

O yüzden, bunu ibret almak lazım ve Gezi’nin nasıl sona erdiğini hatırlayalım. Ne zaman devlet geldi, ne zaman polis geldi, ne zaman gaz geldi, en iyi eğitilmiş polisler en çok kafa kırmayı başardılar. Onları da herhâlde cemaate ihale edecek değilsiniz çünkü onların eylemlerini savunageldiniz.

O yüzden, bizimle, halk ile devlet arasındaki ihtilafı bu kanun çözmüyor; bu kanun, aslında halk ile devlet arasındaki ihtilafı daha da katmerleştiriyor çünkü toplum içindeki eğilimlerden sadece bir tanesini devlete tamamen hâkim kıldığı için, gerekçede de belirttiğimiz gibi, bir, tek parti devletine, bir tek adam devletine doğru Türkiye’yi bu tasarıyla taşıyorsunuz ama Türkiye bu tasarıyı taşımayacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Sayın grup başkan vekilleri buyursunlar efendim.

Kapanma Saati: 00.29

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 00.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR(Çanakkale), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

31’inci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.

Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

 

 

 

EN AZ BEKLEME

RÜTBELER

    MESLEK DERECELERİ

    SÜRELERİ

 

(A)

(B)

Komiser Yardımcısı

9

4

6

Komiser

8

4

6

Başkomiser

7

3

Yaş Haddi

Emniyet Amiri

6

3

 

Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü

5

2

 

Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü

4

2

 

İkinci Sınıf Emniyet Müdürü

3

1

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

2

2

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

1

Yaş Haddi

 

Sınıf Üstü Emniyet Müdürü

Derece üstü

Yaş Haddi

 

(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yükseköğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır:

a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.

b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı ve sözlü sınav ile meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.

c)    Merkez Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.

(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının %10'unu geçemez."" şeklindeki 31. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 31’inci maddesinde açıkça “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.” şeklinde bir ibare var. Buna baktığımız zaman, bu mevcut olan çizelgeye göre, bekleme süresine göre yani (A) ve (B) grubu demek, lise mezunu kişi polislik sınavına girmiş, polis olmuş, lise mezunu olan polisin komiser… Komiser yardımcılığı sınavına girdikten sonra komiser olan polis memurlarının derece yükselmesi ve bekleme süresi açısından -sınava girenlere, komiserlik sınavına girenlere- (B) grubu, akademiden gelenlere de (A) grubu denilmekte.

Şimdi, Sayın Bakan…

Özür dilerim, Bakanın bu konuyu dinlemesi lazım ama Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bekleyin Sayın Tanal, bekleyin.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Şimdi, tabii, biz, burada bu konuşmaları yaparken Bakanlığı ve Komisyonu ikna edebilme açısından bunları anlatıyoruz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Evet, Sayın Başkan, çalışma ortamını sağlayın.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Bakan dinlemeyecekse benim konuşmamın anlamı yok Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Tanal çok haklı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bakan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Tanal’ın süresinden gidiyor, bir dakika ilave süre verin.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Siz Genel Kurula hitap edin Sayın Tanal, biz dinliyoruz.

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Buyurun, dinliyorum.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Bana, öyle sessizce konuşacağınıza yüksek sesle söyleyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) – Yani, biz burada konuşmaları yapıyoruz ki sizi belki ikna eder de…

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Sizi dinliyorum dedim.

BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurun, yeniden süre verdim.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanım; şimdi, burada polisleri (A) ve (B) grubuna ayırırken akademiden gelenleri (A) grubu, lise mezunu olup komiserlik ve komiser yardımcılığı sınavına girenleri (B) grubu diye nitelendirmiş durumdasınız. Yalnız, burada, (B) grubu nedeniyle sınava girenler ancak yaş haddinden dolayı başkomiserlikten emekliye ayrılıyor. Burada, mevcut olan düzenleme açısından, akademiden gelen kişinin bekleme süresi dört yıl, sınavla gelenin bekleme süresi altı yıl. Burada, hukuk açısından, Anayasa’nın 10’uncu maddesinde bir eşitlik ilkesi var, ona aykırılık var. Yani kişi sınava giriyor, başkomiser olabilmek için tam on iki yıl bekliyor, akademiden gelen sekiz yıl bekliyor, aradaki farkı hukuken izah edebilmek lazım.

Esasen, en büyük eksiklik ve sıkıntı da şu: Burada komiserlik sınavına girdikten sonra, komiser olduktan sonra, bu kişi eğer üniversite sınavına girip üniversiteyi kazanırsa, burada mevcut olan bu düzenlemeye göre birinci sınıf emniyet müdürlüğüne kadar yükselebilmesi gerekirken, bu düzenlemeyi burada yapmamışsınız. Yani burada eksik bir düzenleme var. Hukukun eksik düzenlemeleri kabul etmemesi lazım. Madem siz bu kanunu yapıyorsunuz, bu kanunda… Yani kişi sınava girdi, komiser yardımcısı oldu, komiser oldu, o arada üniversite sınavına girdi, üniversiteyi kazandıktan sonra, normal koşullarda (A) grubunda bulunan emniyet müdürlüğüne kadar yükselen insanların da bundan yararlanması lazım. Burada bir eksik düzenleme var, benim sizden istirhamım, bu düzenlemenin yapılmasına ihtiyaç var.

Şimdi, burada, bu yükselmeyle ilgili bekleme süreleri açısından, dört ve altı yılla ilgili şu anda açılan davalar var, açılan bu davaları da en azından, gerçekten nazara almanız gerekir. Yani, yarın, öbür gün bu yükselmeyle ilgili kararlarınız iptal edilirse bu kanunda uygulanamaz bir durumla karşı karşıya kalmış olacağız.

Bu açıdan, açılmış olan bu davalar açısından da bunu nazara alıp bekleme sürelerinin ya hepsini dört yıla indirin veya hepsini altı yıla çekin. Doğrusu, olması gereken bu.

Akademide okuyan birisi gelecek, siz orada komiser yardımcısısınız, siz onun amiriyken, dört yıl sonra o sizin amiriniz pozisyonuna düşecek. Yani bu kabul edilebilecek bir durum değil, büyük bir sakatlık söz konusu.

Şimdi, bu, aynı zamanda, emniyet mensupları arasında da hızlı terfi ettiği için biri amir durumuna düşecek. Bu, sistemi de bozacak bir durum.

Şimdi bir başka sorun: Şu anda benim elimde sizin, AK PARTİ’nin Belçika bürosunun İngilizceye… Yani, Avrupa’da lobi yaptığınız yazılarınız elimde. Yani, burada siz güya mevcut olan bu düzenlemeleri İngilizceye çevirmişsiniz “Efendim, buradaki bu paketi vatandaşlar istiyor, temel hak ve özgürlükleri genişletiyoruz ve bu, vatandaşın ihtiyacıdır; huzur ve barış için bu ihtiyaçtır.” yazmışsınız. Yani, Allah rızası için, siz bunları yazarken maddeleri yazmamışsınız, bunları yazmışsınız. Yani burada Avrupa’yı nasıl kandırıyorsunuz böyle? Bu hiç yakışır mı? Yani, burada bir yasa çalışmasını… Tek tek maddeleri yazsanız, İngilizceye çevirseniz bu kabul. Bu maddeleri İngilizceye çevirmeden metni yazmışsınız, “Efendim, Türkiye’de vatandaşımız huzur ve barış için bu maddeleri istiyor da biz bunun için yapıyoruz.” demişsiniz. İçinizde bu maddeleri kabul eden kaç kişi var veya müracaat eden kaç kişi var?

Bu açıdan, halkı aldatmamanızı, Avrupa’yı aldatmamanızı, kanunu yaparken bu şekildeki kirli ilişkilere girmemenizi istirham eder, çalışmalarınızın verimli, başarılı olmasını diler, hepinize saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunacağım.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama…

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Öner, Sayın Kuşoğlu, Sayın Erdemir, Sayın Aksünger, Sayın Öğüt, Sayın Öztürk, Sayın Tanal, Sayın Kaplan, Sayın Özkes, Sayın Dudu, Sayın Toprak, Sayın Danışoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Çam, Sayın Kaleli, Sayın Canalioğlu ve Sayın Aldan.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun “3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.

Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

 

 

 

EN AZ BEKLEME

RÜTBELER

MESLEK DERECELERİ

     SÜRELERİ

 

(A)

(B)

Komiser Yardımcısı

9

4

6

Komiser

8

4

6

Başkomiser

7

3

Yaş Haddi

Emniyet Amiri

6

3

 

Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü

5

2

 

Üçüncü Sınıf Emniyet Müdürü

4

2

 

İkinci Sınıf Emniyet Müdürü

3

1

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

2

2

 

Birinci Sınıf Emniyet Müdürü

1

Yaş Haddi

 

Sınıf Üstü Emniyet Müdürü

Derece üstü

Yaş Haddi

 

(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yükseköğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır:

a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.

b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı ve sözlü sınav ile meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.

c) Merkez Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.

(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının %10'unu geçemez."" şeklindeki 31 inci maddesinde yer alan “%10’unu” ibaresinin “%20’sini” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı, aslında minare çalınmış kılıf uydurma tasarısı. Bu kılıfı nasıl uyduracaklar, onu ben şöyle teker teker size aktarmak istiyorum.

ŞENOL GÜRŞAN (Kırklareli) – Sen de yardımcı ol.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Şimdi, bu AKP iktidarı totaliter yasaları birbiri peşi sıra dayatıyor. Bu iktidar çıkardığı yasayla bir süre önce, 4+4 yasasını hatırlayın, Millî Eğitim Bakanlığındaki…

ŞENOL GÜRŞAN (Kırklareli) – 4+4+4.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – …bütün yöneticileri görevlerinden aldı. Çeşitli vesilelerle ifade ettiğimiz gibi, bu yasa çıktıktan sonra bu yasaya dayanılarak 18 bin okul müdürü görevden alınmıştır. Şöyle dünyaya bir baktığınızda, bunun dünyada eşi emsali görülmemiş bir uygulama olduğu ortaya çıkmaktadır ve cumhuriyet tarihinde de örneği yoktur.

ŞENOL GÜRŞAN (Kırklareli) – Hayır, Etiyopya’da yapılmış Hocam.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Tebrik ediyorsunuz o zaman.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Evet, zulümde ve adaletsizlikte, hakkaniyetsizlikte, hukuksuzlukta sizi tebrik ediyorum; zirveye vurdunuz.

Okul müdürlüğü için yeni sınavlar açıldı ve bu sınavları kazananların yüzde 92’si AKP yandaşı sendika olan EĞİTİM-BİR-SEN üyesi, arkadaşlar. Bu durum demokrasi adına ve adalet adına utanç verici bir durumdur.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Ne alakası var?

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Şimdi söyleyeceğim ne alakası olduğunu, bunlar birbirini tamamlayan unsurlar. Hiçbir şey sebepsiz değil, hiçbir şey tek başına bir yerde durmuyor.

ŞENOL GÜRŞAN (Kırklareli) – O, fizik kanunu Hocam.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Millî Eğitim Bakanlığında yapılanların bir benzeri de bugün güvenlik bürokrasisinde gerçekleştiriliyor. AKP, devlet bürokrasisini giderek AKP bürokrasisi hâline getiriyor. Polis amirleri arasında (A) ve (B) gibi ayrımlar yapılması ve bu sınıflarda olanların farklı sürelerde yükselmesi, hiyerarşik düzeni bozacak bir uygulamadır. Polis amirlerini (A) ve (B) gibi sınıflandırarak farklı sürelerde yükselmesini öngören bu yasa eşitlik ve adalet ilkesine aykırıdır. Bu maddeyle AKP iktidarı kendisine yakın olanları daha yüksek rütbelere yükseltme imkânına kavuşmuş olacaktır. Bu durum, Türk Emniyet teşkilatını “AKP emniyet teşkilatı” hâline dönüştürecektir.

Sözlü sınavla terfi etmek demek, AKP’li olanların terfi etmesi demektir. Allah’ın bir olduğuna inandığınız gibi buna inanabilirsiniz. Bu madde, sözlü sınavlarla iktidara yakın olanların terfi ettirileceği bir mekanizmanın önünü açmaktadır.

Yalnız biz bunları konuşurken, tartışırken Cumhurbaşkanı Erdoğan da miting yapmaya devam ediyor. Çok ilginçtir, nahır elden gitmiş, alaca dana hesabı yapıyoruz biz. Yani, Türkiye, demokrasi ile totalitarizm, başkanlık ile cumhurbaşkanlığı arasında bugün itibarıyla hibrit bir yönetim biçimine ulaşmıştır.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – O ne demek Hocam?

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Yani karışık ve karmaşık bir yönetim biçimine ulaşmıştır diyorum.

Demokrasi için en büyük tehlike ve tehdit de budur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104’üncü maddesine göre “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.” Bu ifadelerden Cumhurbaşkanının devletin değil de partinin başı olduğu sonucunu herhâlde kimse çıkaramaz. Cumhurbaşkanının Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre de Türk milletinin birliğini temsil ettiği açıktır. Ayrıca, yeminde de neler söylendiğini herkes bilmektedir. Cumhurbaşkanı görevini tarafsızlık içinde yerine getireceği taahhüdünde bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’yı ve yaptığı yemini, maalesef, ciklet çiğner gibi çiğnemektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın…

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Seçilmiş Cumhurbaşkanını…

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Ben de seçilmiş milletvekiliyim, ben de gidip Cumhurbaşkanlığı yapacağım o zaman o siyaset yaparsa. Bunu böyle anlayacaksınız. (MHP sıralarından alkışlar) Böyle her seçilen her şeye kadir, her şeyin sebebi, esbabımucibe layihası değildir. Titreyip kendinize geleceksiniz. Sizde zekâ ve zekâyı kullanma problemi var. Böyle kalıplaştırılmış bir biçimde, maalesef, sürekli bir biçimde yukarıya bakıyorsunuz, oradan gelenleri tekrarlıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şimdi, şunu çok açık bir şekilde ifade edeyim ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasal görevine ve ettiği yemine göre, bir partinin başkanı gibi davranamaz. Anayasa’mızın 6’ncı maddesi açık bir biçimde “Hiç kimse Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi kullanamaz.” diyor. Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi bu Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl kullanıyor? Siz bunun hesabını bir sorsanız, hukukçularınız var. Ahmet İyimaya burada mı, Burhan Kuzu burada mı? Hangi yetkiyle siyaset yapıyor, hangi yetkiyle muhalefet liderlerini eleştiriyor Erdoğan? Bunu bize bir açıklayın, bir görelim onu.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Millet, millet, millet! Millet verdi o yetkiyi yüzde 52’yle.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Erdoğan’ı bu kadar cüretkâr yapan yaşanan sürecin sonucudur. Gelinen aşamada Erdoğan ordu, yargı ve bürokrasi üzerinde tam anlamıyla bir parti kontrolü kurmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Cumhurbaşkanı Erdoğan, yalnız Anayasa’nın ya da siyaset kurumunun değil, demokrasinin de en büyük düşmanı olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır. Bugün terörden daha fazla, Erdoğan’ın demokrasi üzerindeki tahakkümü problemdir. Sizi yenileyeceğiz ve yenilendiğiniz zaman hiç kendinize benzemeyen bir yapı olarak ortaya çıkacaksınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yeniçeri.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

31’inci maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır. İstem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.

Haydar Akar, Kocaeli? Burada.

Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.

Ömer Süha Aldan, Muğla? Burada.

Vahap Seçer, Mersin? Burada.

Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.

Musa Çam, İzmir? Burada.

Refik Eryılmaz, Hatay? Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Burada.

Ali Rıza Öztürk, Mersin? Burada.

Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.

Melda Onur, İstanbul? Burada.

İzzet Çetin, Ankara? Burada.

Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.

Mevlüt Dudu, Hatay? Burada.

Sena Kaleli, Bursa? Burada.

Aykan Erdemir, Bursa? Burada.

Celal Dinçer, İstanbul? Burada.

Turhan Tayan, Bursa? Burada.

Lütfi Baydar, Aydın? Burada.

Bülent Kuşoğlu, Ankara? Burada.

İhsan Özkes, İstanbul? Burada.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN - Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 31’inci maddenin açık oylama sonucu:

"Oy sayısı                                          :                      220

Kabul                                                :                      199

Ret                                                   :                      21(X)

       Kâtip Üye                                                              Kâtip Üye

Muhammet Rıza Yalçınkaya                                       Dilek Yüksel

        Bartın                                                                  Tokat"

Böylece 31’inci madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 31. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Celal Dinçer                                    Mahmut Tanal                                     Musa Çam

        İstanbul                                            İstanbul                                               İzmir

Mehmet Volkan Canalioğlu                  Haydar Akar

        Trabzon                                            Kocaeli

ENGİN ALTAY (Sinop) – Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 26- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce atanan polis amirlerinin rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri ile (B) grubundan (A) grubuna geçiş işlemleri aşağıdaki hükümler çerçevesinde yürütülür.

Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksekokullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

Polis amirlerinin, rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az bekleme süreleri rütbe sırası ile aşağıda gösterilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

32’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, ikisi Anayasa’ya aykırılık önergesi ve aynı mahiyettedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 27- 01/01/2015 tarihi itibarıyla, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Akademi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü ve Polis Eğitim Merkezi Müdürü kadrolarında bulunanlar dışında kalanlar ile 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanlar; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile resen emekliye sevk edilebilir. Bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55 inci maddenin yirmi birinci fıkrası hükümleri uygulanır."" şeklindeki 32. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Ali Serindağ                                    Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

      Gaziantep                                     Afyonkarahisar                                         Bolu

     Ali Sarıbaş                                      Celal Dinçer                                   Bülent Kuşoğlu

      Çanakkale                                          İstanbul                                             Ankara

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olup Anayasa’ya aykırılık önergeleridir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 32 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                                     Nazmi Gür                                     Gülser Yıldırım

                    Iğdır                                                  Van                                                Mardin

      Abdullah Levent Tüzel                   Hüsamettin Zenderlioğlu                            Demir Çelik

                 İstanbul                                              Bitlis                                                  Muş

                Erol Dora

                  Mardin

Aynı mahiyetteki diğer önerge sahiplerini okuyorum:

Mehmet Erdoğan                             Kemalettin Yılmaz                                   Faruk Bal

         Muğla                                        Afyonkarahisar                                        Konya

Mesut Dedeoğlu                        Hasan Hüseyin Türkoğlu                                 Ali Öz

Kahramanmaraş                                    Osmaniye                                            Mersin

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Öz. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 32’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle alakalı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki bu iç güvenlik paketi Meclis gündemine alınmadan önce, Sayın Başbakanın, özellikle molotof ve bonzaiyle alakalı tüm grupları itham eden ve dolayısıyla bunlara karşı bir duruş sergilediğini ifade ettiği muhalefet partilerinin bu geçirilmiş maddelerde bunlara vermiş olduğu “kabul” oylarıyla ne kadar boşa düştüğünü herhâlde bu yüce Meclisteki herkes görmüş olmalı. Dolayısıyla öncelikle bunu vurgulamak ve ifade etmek istiyorum.

Tabii ki bu iç güvenlik paketi Meclis gündemine nereden geldi? Neden böyle bir şeyi şiddetle, apar topar çıkartma arzusu içerisinde olduğunuzun gerekçelerine bir bakmak lazım. Gerçekten ülkemizde 17 Aralık sonrası ortaya çıkan durumun ve ondan sonra Emniyet teşkilatı içerisinde hızlı bir yapısal değişikliğe gitme arzunuzun kaynaklarının ne olduğuna iyi bakılması lazım. Önceki maddelerde Emniyet teşkilatı içerisinde görevde yükselmeyle alakalı koymuş olduğunuz kıstaslar ile bu maddede de emniyet içerisinde görev yapan yeteri kadar -daha önce övündüğünüz, emniyetin özel günlerinde onları başarılarından dolayı üst üste kutlamış olduğunuz- deneyimli personelin İçişleri Bakanlığının kurmuş olduğu bir Yüksek Değerlendirme Kurulu vasıtasıyla da görevden alınmasını, uzaklaştırılmasını, âdeta bunların tasfiyesini başlatacak olan bir süreci bu kanun tasarısı içerisine koymuş durumdasınız.

Tabii ki bunun sayıları da İnternet’e yansıyor. Yani, demek ki Adalet ve Kalkınma Partisinin, paralel kılıfı adı altında ne kadar polisi Emniyet teşkilatı içerisinden uzaklaştıracağı, onun yerine tamamen iktidarınıza bağlı, size birebir biat eden ne kadar yeni amiri oraya getireceği aslında bu maddeyle kanun içerisine dercedilmiş durumda.

Daha geriye gittiğimiz zaman, daha önceki yaklaşımlarınızı değerlendirdiğimizde, Adalet ve Kalkınma Partisinin temel manada, Sadullah Ergin’in, Adalet eski Bakanının 2013 yılında söylemini sizlere tekrardan hatırlatmak istiyorum. O zamanın Adalet Bakanı diyor ki: “Demokratik bir toplumsal düzenin inşası ve sürdürülebilir kılınmasında, ne özgürlüklerin güvenlik ihtiyacına ne de güvenlik ihtiyacının temel hak ve hürriyetlere feda edilmesi gerekir. Zira, bireysel özgürlük talepleri, temelde bireyin dokunulmaz, alelusul el uzatılmaz güvenlikli bir alan oluşturma ihtiyacına dayanır."

Sizin 2013 yılından sonra, 17-25 Aralık tarihinden sonra, aslında iktidar olarak kafanızın ne kadar karışık olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu, biraz da şuna benziyor: 1912 yılında Balkan Harbi öncesinde, gerek olmadığı düşüncesiyle 120 avcı taburunun bir an önce terhis edilerek Balkan Savaşlarını Türkiye'nin, ülkemizin nasıl kaybettiğini hepinizin dikkatlerine sunmamız gerekiyor.

Burada da emniyet içerisinde yetişmiş, özellikle çözüm süreci akıbetinin ne olacağı belli olmayan bir yere giderken, onlardan almış olduğunuz tehditleri bile göz ardı ederek terörle mücadele konusunda birebir uzmanlaşmış olan emniyetin üst düzey yetkililerini, sadece kendinize biat eden, hukuk tanımayan, sizin talimatlarınızla hareket eden yeni bir Emniyet teşkilatı yapısını kurmak için emekli etmeye kalkıyorsunuz. Bu gittiğiniz yolun doğru bir yol olmadığını ifade etmek istiyorum.

Tabii ki, bir de, gecenin bu saatinde, gün gelir iktidardan düşerseniz, bu kanunların size uygulanacağını hesap ederseniz yani bir kısacık empati yaparsanız, oturduğunuz yerde vermiş olduğunuz kararları bir de bu pencereden, bu bakış açısından değerlendirmenizin doğru olacağı kanaatindeyim.

Tasarının bu maddesiyle birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü sınıf emniyet müdürü ve emniyet amiri rütbelerinde görev yapmakta olan personelin tasfiyeleri sonucunda yapmak istediğiniz şeyin Türkiye’de bir polis devleti kurmak, polisleri de âdeta bir parti polisi hâline getirme amacınızın dışında hiçbir şey olmadığını ifade ediyor, bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Demir Çelik, Muş Milletvekili.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak 684 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 32’nci maddesi üzerindeki düşüncelerimi paylaşmak üzere huzurlarınızdayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Orta Doğu’da insanlık değerlerini ayaklar altına almak isteyen günümüz neofaşizminin ayak seslerini altı aydır derinliğine hissediyor, yaşıyor olmamıza rağmen, kulakları sağır, dilleri lal, gözleri kör bir dünyanın insanlığın katliamına seyirci kaldıklarını da maalesef dile getirmeden edemeyeceğim.

Bugün 1915 Osmanlı Dönemi’nin Hakkâri’nin Behdinan bölgesinde yaşayan, o zamanın katliamlarına maruz kaldığı için orayı terk edip Haseki civarındaki Habur Nehri civarına yerleşmek durumunda kalan, Habur’un sağı, solundaki 35 köyü ikamet edinen Asuri, Süryani halk, farklı bir inanç, farklı bir etnik kimliğe sahiptir diye DAİŞ çetelerinin saldırılarına, katliamlarına maruz kalmaktan kendini kurtaramamıştır. 1933 Irak soykırımına tabi kalan halk, bugünün neosoykırımıyla karşı karşıyadır. Kadınları, kızları pazarda pazarlanmak, taciz ve tecavüze uğramak riskiyle karşı karşıya iken, erkekleri, oğulları, çocuklarıysa katliamdan nasibini alarak ya ölümü seçmek durumunda ya da kadim coğrafyalarından göçmek ve sürgüne tabi tutulmak durumuyla karşı karşıya kalmışlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Altın Hilal”, “Bereketli Hilal” olarak bildiğimiz Mezopotamya ilklerin tarihine imza atan bir coğrafyadır. Sümer rahip devletinden dünyanın 7 harikasından biri olan Babil Asma Bahçeleri ve Asurilerin ilk kütüphanesinin olduğu bir kadim coğrafyadır. Bu kadim coğrafyanın kadim halklarından biri olan Asuriler bugün bu katliamla karşı karşıya kalmış olmakla yetinmiyor, ama aynı zamanda insanlığın ortak değerleri olan sanatını, edebiyatını, kültürünü yok etme, ortadan kaldırma zulmü ve soykırımıyla da karşı karşıyadır.

Yaşanan sadece bir soykırım değildir, sadece yapılmak istenen Asuri, Süryani soykırımıyla kendini ifade eden bir DAİŞ çete neofaşizm uygulaması yoktur. Bakınız, gördüğünüz şey, insanlığın ortak değeri, mirası olan müzelerinin dört bin yıllık geçmişinden bugüne süzülerek gelebilen heykelleriyle, en üst sanat ürünleriyle uğraşmaktadırlar. Alın teri var, göz nuru var ve dört bin yıllık insanlık birikiminin bugüne taşınmış olan nadide örnekleri DAİŞ faşizmi tarafından yok ediliyor, ortadan kaldırılıyor. Buna sessiz kalmak insani değil, vicdani değil.

O nedenle, Kobani’de umduğunu bulamayan, Rojava’daki destansı direnişle faşizmin bu saldırılarının pervasızlığına rağmen geri çekilmek zorunda kalan DAİŞ, silahsız, kimsesiz, sahipsiz bir halkı yakalamış olmanın fırsatını elden bırakmayarak kendini yeniden yaşatmak istiyor.

Küresel demokrasi hareketine, Birleşmiş Milletlere, Avrupa Konseyine, “ileri demokrasi” söylemine sahip Türkiye’ye buradan çağrımızdır: Ayaklar altına alınan, katliama tabi tutulan sadece ve tek başına Kürt, Asuri, Arap, Türkmen değildir, bir bütün, ayaklar altına alınan insanlıktır, insanlığın kadim, tarihsel değerleridir. Onlara sahip çıkmak “İnsanım.” diyen herkesin görevidir. Bu sorumluluk ve duyarlılıkla harekete etmediğimizde bir gün sıranın bize geleceğini unutmadan, bu duyarlılığı esirgemeden harekete geçirmemiz gerekiyor.

Görünen o ki sokaklarda haykırdığımız ve yankılanan “Faşizme karşı omuz omuza…” sloganını DAİŞ çetelerine karşı harekete geçirmediğimizde bizim camilerimiz de aynen bugün Süryani halkının kiliselerinin yakılıp yıkıldığı gibi bir muameleyle karşı karşıya kalabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DEMİR ÇELİK (Devamla) – Yol yakınken herkesi bu katliama karşı duyarlı olmaya davet ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Karar yeter sayısı…

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama…

BAŞKAN – Yoklama talebi…

Sayın Altay, Sayın Akar, Sayın Dinçer, Sayın Kuşoğlu, Sayın Aksünger, Sayın Öner, Sayın Öğüt, Sayın Erdemir, Sayın Öztürk, Sayın Çam, Sayın Serindağ, Sayın Özkes, Sayın Erdoğan, Sayın Yeniçeri, Sayın Toprak, Sayın Danışoğlu, Sayın Düzgün, Sayın Dudu, Sayın Onur, Sayın Kaplan.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, Hatay Milletvekili Mehmet Öntürk’ün bir yazısı vardır, okutuyorum:

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- Hatay Milletvekili Mehmet Öntürk’ün, 26/2/2015 tarhili 65’inci Birleşimde 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 31’inci maddesinin oylamasında sehven “ret” oyu kullandığına ve oyunu “kabul” olarak düzelttiğine ilişkin açıklaması (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına

31’inci maddenin elektronik oylamasında sehven ret oyu verdim. Verilen oyumun düzeltilerek “kabul” şeklinde kayıtlara geçmesini arz ederim.

                                                                               27/2/2015

                                                                               Saat: 01.20

                                                                               Mehmet Öntürk

                                                                               Hatay

BAŞKAN – Evet, tutanaklara geçmiştir.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 27- 01/01/2015 tarihi itibarıyla, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Akademi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü ve Polis Eğitim Merkezi Müdürü kadrolarında bulunanlar dışında kalanlar ile 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanlar; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile resen emekliye sevk edilebilir. Bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55 inci maddenin yirmi birinci fıkrası hükümleri uygulanır." şeklindeki 32 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Tasarı’nın 32’nci maddesi üzerinde grubum adına söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

İlk defa, bu kanun tasarısı konusunda kürsüye çıktım. Şunu belirteyim ki kanun tasarısının gerekçelerini, hukuki gerekçelerini çok iyi anlayamadım ama değerli arkadaşlarım, siyasi gerekçelerini de anlayabilmiş değilim hakikaten. Onun için genel bir değerlendirme yapacağım.

Şu 32’nci maddeye öncelikle bakayım. 32’nci madde geçici bir madde. Bu resen emekliliğe sevk ediyor emniyet müdürlerini, birinci sınıf emniyet amirlerini resen emekliliğe sevk ediyor. Resen emeklilik, bu derece resen emekliliğe sevk etme darbe dönemlerinde olur biliyorsunuz. Normal bir zamanda resen emekliliğe bu kadar büyük bir kitle sevk edilmez. Bir darbe söz konusuysa bu kadar kişi emekliliğe sevk edilebilir.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Darbeci zaten bunlar, darbeci.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Zaten darbeci.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Diyor ki değerli arkadaşım: “Bir darbe teşebbüsü söz konusu.” Ya bu arkadaşların hepsi son on iki, on üç senelik iktidar döneminde birinci sınıf olmuş, bu görevlere gelmiş kişiler. O zaman bizim emniyet politikamızda bir yanlışlık var demektir. Demek ki bizim -burada değerli genel müdürler, emniyetçiler, mülki amirler, valiler, kaymakamlar var- emniyetle ilgili, iç işleriyle ilgili politikamız baştan aşağı yanlışmış; bu, bu anlama geliyor bunu kabul ediyorsak. Bunu da söylemek istemiyorum. Demek ki baştan aşağı şimdiye kadar yanlışlık yaptık. Bu kabul edilebilir bir şey olmamalıdır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle kapsamlı bir kanun değişikliği yapıyorsak hakikaten gerekçelerini anlayabilmemiz lazım, anlatabilmemiz de lazım topluma. Şimdi, toplumun durumuna bakmak lazım. Toplum ne durumdadır, devlet ne durumdadır? Bu tür kanunları devlet için yaparsın, toplum için yaparsın, toplumun sıkıntıya girdiği bir dönemde bu tür kanunları getirirsiniz veya devletin sıkıntıda olduğu, olacağı bir dönem için getirirsiniz. Hangisi sıkıntıdadır, toplum mu, devlet mi? Aslında ikisiyle ilgili de çok önemli sıkıntılar var. Devlete bakıyorsunuz, şu anda devlet baştan aşağı sıkıntıda. Bu hafta içerisinde Sayın MHP Genel Başkanı Bahçeli ile Genelkurmay Başkanı arasında bir polemik yaşandı. Bu, devlet içerisinde maalesef anlayamadığımız bazı sıkıntıların olduğunu da gösteriyor. Devlet içerisinde denetim hizmetlerinin olmaması, devlet içerisindeki birçok bakanlıkta, kuruluşta denetim hizmetlerinin askıya alınması, teftiş kurullarının lağvedilmesi, kaldırılması birçok bakımdan sıkıntı yaratmış vaziyette. Denetlenmeyen bir devlet var. Dolayısıyla, çok fazla yolsuzluğun, sıkıntının olduğu bir devlet yapısı söz konusu.

Ben, ilk gündem dışı konuşmamı, devletin, özellikle 2011’de çıkan kanun hükmünde kararnamelerden sonra çok büyük sıkıntıya gireceği üzerine yapmıştım, maalesef o tahminim doğrulandı. Bugün, devlet gerçekten de çok önemli sıkıntılar yaşıyor. Çok uzatmayayım ama bundan sonraki konuşmalarımda detayına girerim, toplumda da benzeri sıkıntılar söz konusu. Toplumda, bugün -kabul etmek gerekir- antidepresan kullanımı 5 kat artmış vaziyette. Daha önce, mesela 2008’de 17 milyon kutu antidepresan kullanılırken, bu, geçen sene içerisinde 37 milyon kutuya çıkmış. Anormal bir şey bu, toplumda bir anormallik var ama bunun çaresi böyle bir kanun mu? Boşanmalar artmış, her 5 evlilikten 1’i boşanmayla sonuçlanıyor ama bunun çaresi bu kanun mu, böyle bir kanun mu? Terör, şiddet artmış vaziyette toplum içerisinde ama bunun çaresi bu değil. Toplumu ne kadar sıkarsanız o kadar tersine bir tepki alırsınız. Maalesef böyle bir yanlışlık yapıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak hepimizin –iktidar, muhalefet- ikna edilmesi lazım ilgili bakan tarafından ve bizim de toplumu ikna edebilmemiz lazım, anlatabilmemiz lazım. Çok sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Hepimizin, bu dönemle ilgili olarak sorumlulukları var. Bu sorumluluğu müdrik olmamız lazım. İnançlarımızla ilgili sıkıntılar söz konusu, eksiklikler söz konusu; manevi değerlerimizle ilgili eksiklikler, yanlışlıklar var. Bunları hep beraber düzeltmemiz gerekiyor, daha sağlıklı bir toplum oluşturmamız gerekiyor, daha sağlıklı bir devlet yapısı oluşturmamız gerekiyor ama bunun çözümü maalesef böyle bir kanun değil. Bu kanun, maalesef toplumu da devleti de geriye götürecek bir kanundur.

Bu vesileyle herkese saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın hatip “MHP Genel Başkanı ile Genelkurmay Başkanı arasında anlayamadığımız bir polemik, bir kaos var.” diye Sayın Genel Başkanımızı bir kaosun parçası gibi gösterdi. Dolayısıyla, zannederim, Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanın bu konudaki tavrı açık ve net olmuştur. Bu konuda tutumumuzu açıklamak istiyorum efendim.

BAŞKAN – Ben konuşmayı dinledim, sataşma şeklinde değil ama söz istiyorsanız vereyim. Sataşma olarak değerlendiriyorsanız buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sataşma nasıl olur Başkan?

BAŞKAN – Yok, sataşma söz konusu değil, durum tespiti yaptı efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Durum öyle değil ama, durumu yanlış tespit etmiş demek ki.

BAŞKAN – Olabilir.

Buyurun Sayın Vural.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 32’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bu türlü bir değerlendirme ve bu konuda Sayın Genel Başkanımızın hem Hükûmete hem de bu konuda birtakım ifadeleri bulunan Genelkurmay Başkanına ortaya koyduğu tavrın sebebi, açıkçası, hem Ankara Anlaşması hem Lozan Anlaşması’yla bir vatan toprağı sayılan Süleyman Şah Türbesi’nden askerlerimizi geri çekme iradesini Genelkurmay Başkanlığının bir şov merkezi hâline dönüştürmek suretiyle, kendilerine uluslararası hukuk çerçevesinde bizim hak ve mükellefiyetlerimizi koruma görevi verdiğimiz, vatan toprağını koruma görevi verdiğimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye’de vatan toprağını korumak üzere görevlendirdiğimiz bir talimata aykırı bir şekilde hem Hükûmetin hem de Genelkurmay Başkanlığının bu konuda hilafına hareket etmesi üzerine verilmiştir. Bu konuda kim ne olursa olsun, hangi sırça köşklerde, sarayda oturursa otursun, omzunda ne kadar kalabalık olursa olsun, bu vatan bize emanettir. Bir Genelkurmay Başkanı “Geride kıymetli emanetler bırakılmamıştır.” diyemez, vatan toprağından daha kıymetli bir emanet yoktur. Dolayısıyla, bu konuda siyasi Hükûmetin verdiği bir kararı Genelkurmay Başkanlığının, bu şekilde, siyasi iradenin kararları dışına çıkarak, daha doğrusu, onun yerine geçerek böyle bir savunma yapması kabul edilebilir değildir. Başbakan vardır, kime bağlıysa açıklamayı o yapar, talimat neyse onu söyler. Kalkıp orada “Geride emanet bırakılmamıştır, şöyle yapılmıştır, böyle yapılmıştır.” Çıkacak, diyecek ki: “Bana verilen talimat böyle.” Sonra, kalkıp diyecek ki: “Efendim, bu fikirleri kendisine ve partisinin siyasi fikirlerine yakıştıramadım.” Sen kim oluyorsun da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – …bizim fikirlerimizi nereye yakıştırıyorsun?

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Hani devlet adabı?

OKTAY VURAL (Devamla) – Böylesine birisinin siyasete bu kadar açıkçası dil uzatması, aynı zamanda, AKP Hükûmetinin bürokratik bir oligarşiyle vesayet rejimi içerisinde hareket ettiğini ve sivilleşmeden ziyade…

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Tam bu kanunun ruhuna göre konuşuyorsun.

OKTAY VURAL (Devamla) – …otoriterleşme eğilimi içerisinde olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu konuda Başbakanın da Cumhurbaşkanının da Genelkurmay Başkanının da sorumluluğu varsa o sorumluluğunun hesabını bu milletimiz her yerde sorar. Bu amaçla söylemiştir.

Devlet işlerinde bir kaos değil, aksine, vatana sahip çıkma iradesinde kararlı olduğumuzu ifade etmek için ortaya konmuş bir kararlılık ifadesidir. Bunu bu şekilde anlamak lazım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim Sayın Vural.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

32’nci maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir istem vardır. İstem sahibi sayın milletvekillerinin adlarını tespit edeceğim.

Haydar Akar, Kocaeli? Burada.

Mahmut Tanal, İstanbul? Burada.

Ömer Süha Aldan, Muğla?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Tekabül edildi.

Musa Çam, İzmir? Burada.

Vahap Seçer, Mersin?

ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Tekabül edildi

Ali Haydar Öner, Isparta? Burada.

Refik Eryılmaz, Hatay?

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Tekabül edildi.

Ali Rıza Öztürk, Mersin? Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Burada.

Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli? Burada.

Melda Onur, İstanbul? Burada.

İzzet Çetin, Ankara? Burada.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN - Binnaz Toprak, İstanbul? Burada.

Mevlüt Dudu, Hatay? Burada.

Celal Dinçer, İstanbul? Burada.

Sena Kaleli, Bursa? Burada.

Aykan Erdemir, Bursa? Burada.

Lütfi Baydar, Aydın? Burada.

Turhan Tayan, Bursa?

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Tekabül ediyorum.

BAŞKAN – Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 32’nci maddenin açık oylama sonucu:

“Oy sayısı                                          :                      215

Kabul                                                :                      203

Ret                                                   :                      12(x)

          Kâtip Üye                             Kâtip Üye

Muhammet Rıza Yalçınkaya                Dilek Yüksel

            Bartın                                            Tokat”

Böylece, 32’nci madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 32. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Celal Dinçer                                    Mahmut Tanal                                     Musa Çam

        İstanbul                                            İstanbul                                               İzmir

Mehmet Volkan Canalioğlu                  Haydar Akar                                              

        Trabzon                                            Kocaeli                                                  

MADDE 33- 3201 Sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 34-…”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 27- 01/01/2015 tarihi itibarıyla, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, Özel Güvenlik Denetleme Başkanı, Birinci Hukuk Müşaviri, Daire Başkanı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müşaviri, Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürü, Akademi Başkan Yardımcısı, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü, Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı, Teftiş Kurulu Grup Amiri, Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü ve Polis Eğitim Merkezi Müdürü kadrolarında bulunanlar dışında kalanlar ile 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanlar; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile resen emekliye sevk edilebilir. Bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55 inci maddenin yirmi birinci fıkrası hükümleri uygulanır." şeklindeki 32 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre…”

FARUK BAL (Konya) – Geri çekiyoruz…

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

33’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği halde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılamayan emniyet teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Bu personelin, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun değişik 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına, Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihinden itibaren kırk beş gün içinde atama teklifleri yapılır. Bunlardan müdür ve üstü kadrolarda olanlar araştırmacı unvanlı kadrolara, diğerleri ise Devlet Personel Başkanlığınca tespit edilen kadrolara atanırlar. Personel nakledildiği kurumda göreve başlayıncaya kadar eski kurumunda çalışmaya devam eder ve bu personelin her türlü mali ve sosyal hakları çalıştıkları kurum tarafından karşılanır.

Bu madde kapsamında yer alan personele ilişkin kadrolar; atama teklifi gerçekleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. İhdas edilmiş sayılan memur kadroları, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. Atama işlemi yapılan personele ilişkin bilgiler ve bu bilgilerdeki değişiklikler, en geç on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir."' şeklindeki 33’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                               Mehmet Şandır                         Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                               Mersin                                            Osmaniye

Kemalettin Yılmaz                             Ruhsar Demirel                                     Faruk Bal

  Afyonkarahisar                                     Eskişehir                                             Konya

MADDE 33- 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılmayan emniyet teşkilatı mensuplarıyla ilgili ceza verme yetkisini zamanaşımına uğratanlara bu maddenin yürürlüğünden itibaren 3 ay içerisinde bu kanundaki usullere göre disiplin soruşturma açılır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılamayan emniyet teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Bu personelin, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına, Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihinden itibaren kırk beş gün içinde atama teklifleri yapılır. Bunlardan müdür ve üstü kadrolarda olanlar araştırmacı unvanlı kadrolara, diğerleri ise Devlet Personel Başkanlığınca tespit edilen kadrolara atanırlar. Personel nakledildiği kurumda göreve başlayıncaya kadar eski kurumunda çalışmaya devam eder ve bu personelin her türlü mali ve sosyal hakları çalıştıkları kurum tarafından karşılanır.

Bu madde kapsamında yer alan personele ilişkin kadrolar; atama teklifi gerçekleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. İhdas edilmiş sayılan memur kadroları, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. Atama işlemi yapılan personele ilişkin bilgiler ve bu bilgilerdeki değişiklikler, en geç on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir." şeklindeki 33. Maddenin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

"   Ali Serindağ                                    Ahmet Toptaş                                    Tanju Özcan

      Gaziantep                                     Afyonkarahisar                                         Bolu

     Ali Sarıbaş                                      Celal Dinçer                                   Ali Rıza Öztürk

      Çanakkale                                          İstanbul                                             Mersin

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 30 uncu maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür                                     Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                  Van                                                Mardin

Abdullah Levent Tüzel                            Erol Dora                              Hüsamettin Zenderlioğlu

        İstanbul                                             Mardin                                                Bitlis

     Demir Çelik                                      Adil Zozani

           Muş                                                Hakkâri

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri Milletvekili.

Buyurun Sayın Zozani. (HDP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarımız, şu saat itibarıyla 133 saattir biz bu torbayı konuşuyoruz. Ortalama dört saatte bir madde geçmiş, 33’üncü maddedeyiz. Bu kadar zaman kaybı yaşanıyor burada.

Şimdi, bu kadar keskin muhalefet etmemizin bir gerekçesi olsa gerek. Belki şu saate kadar Meclisteki kargaşa durumundan kaynaklı olarak HDP Grubu bu pakette neye itiraz ediyor noktası sizler açısından muallak olabilir. İfade edeceğim bir iki dakika içerisinde, HDP neye muhalefet ediyor, bunu ifade etmeye çalışacağım size.

Bu paketin 1’inci maddesi keyfî üst aramayla ilgili bir madde. HDP bu maddeye karşı çıkıyor. Bu paketin 3’üncü maddesi polise ifade alma yetkisi… Polis gelecek, evinde seni gözaltına alacak, orada ifadeni alacak, zapta geçirecek ve o ifade geçerli ifade sayılacak, HDP buna karşı çıkıyor.

Üç: 4’üncü maddesi öldürme yetkisi veriyor polise. HDP böyle bir yetkinin verilemeyeceğini söylüyor, verilmemesi gerektiğini söylüyor; itiraz ediyoruz.

Bu paketin 5’inci maddesi doğrudan gözaltı yetkisi. Bu yetkinin verilmemesi gerektiğini söylüyor.

HDP bu paketin 7’nci maddesinde molotofa karşı getirilmek istenen cezai müeyyideye karşı çıkıyor, daha doğrusu molotofla ilgili düzenlemeye karşı çıkıyor.(X)

Sayın Bakan bir televizyon programında dedi ki: “İngiltere’de, efendim, 3 PKK’li militan molotofla yakalandı, on dört yıl ceza aldı.” Sayın Bakan açıklamasını verdi. Ya, Sayın Bakan, molotofla ilgili, molotofa verilen cezalarla ilgili olarak ta Londra’ya kadar gitmenize gerek yok; Ankara’daki dosyalara bakın, yirmi sekiz yıl ceza verilmiş. İhtiyaç yok ki. Ayrıca, Yargıtay molotofu silah saymış mı, ateşli silah saymış mı? Saymış. Niye bu düzenlemeyi getiriyorsunuz? HDP bunu sorguluyor.

Dört: İnsanların ekonomik varlıklarına el koyma düzenlemesine HDP karşı çıkıyor, paketin 9’uncu maddesinde var.

Kıyafet yasağına HDP karşı çıkıyor, paketin 10’uncu maddesinde var. Yöresel kıyafetleriyle Nevroz’a katılan insanları, polis, keyfî muamele yaparak gözaltına alabilecektir. HDP buna karşı çıkıyor.

HDP bu paketin 13, 15 ve 16’ncı maddelerindeki, valilere tanınan yetkilere karşı çıkıyor. Bu yetkilerle değil vali, kral olunur. HDP bu yetkilerin valilere verilemeyeceğini söylüyor. Üstüne üstlük, İl Özel İdaresi Kanunu’nda valilere kentte sokağa çıkma yasağını ilan etmek dâhil her türlü yetki veriliyor iken bu pakette ekstra yetkiler veriliyor. Sadece bu yıl içerisinde, geçtiğimiz dört beş ay içerisinde valiler bu ülkenin kaç ilinde sokağa çıkma yasağı ilan ettiler? Uygulamasını yaşadık. Ekstra ne yetki vereceksiniz Allah aşkına, anlamış değiliz.

HDP, bu paketin 14’üncü maddesinde ifade özgürlüğünün önüne çıkarılan engellere karşı çıkıyor, bu nedenle direnç gösteriyoruz. Bu nedenle “Bu paketin bu hâliyle bu Parlamentodan geçmemesi gerekiyor.” diyoruz. Emin olun, böylesi yasal düzenlemelerle herkes Türkiye’de iktidar olmak ister. Siz yarın öbür gün bu yasal düzenlemeler yürürlükteyken muhalefete düşün de sizin hâlinizi görelim diyoruz. Muhalefete düşün ki hâlinizi görelim. Yani, sürekli iktidarda olmazsınız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – …demokrasi size de lazım, onu söylüyoruz. Demokrasi öyle bir erdemdir ki, size zarar vermeye çalışanların da hukukunu koruyabiliyor iseniz, sizi eleştirenlerin de hukukunu koruyabiliyor iseniz demokrasi vardır, demokratsınız. Ama şu anda bu Parlamentoda intikam yasaları, öç alma yasaları çıkarılıyor. Bu doğru bir yöntem değildir. Bizim direncimiz bunadır, bunun için itiraz ediyoruz. Bakın, sakin bir edayla itirazlarımızı üç dakika, dört dakika içerisinde sizinle paylaştık. Göreceğiz, karşılığını göreceğiz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zozani.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedildi efendim.

Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılamayan emniyet teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Bu personelin, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına, Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihinden itibaren kırk beş gün içinde atama teklifleri yapılır. Bunlardan müdür ve üstü kadrolarda olanlar araştırmacı unvanlı kadrolara, diğerleri ise Devlet Personel Başkanlığınca tespit edilen kadrolara atanırlar. Personel nakledildiği kurumda göreve başlayıncaya kadar eski kurumunda çalışmaya devam eder ve bu personelin her türlü mali ve sosyal hakları çalıştıkları kurum tarafından karşılanır.

Bu madde kapsamında yer alan personele ilişkin kadrolar; atama teklifi gerçekleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. İhdas edilmiş sayılan memur kadroları, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. Atama işlemi yapılan personele ilişkin bilgiler ve bu bilgilerdeki değişiklikler, en geç on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir." şeklindeki 33. Maddenin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir tane daha ucube bir maddeyle karşı karşıyayız. Yani hilkat garibesi bu madde. Şimdi, geçici madde 28’inci madde, 33’üncü madde bu. Şimdi “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde, 657 sayılı Kanun’un 127’nci maddesine göre ceza verme yetkisi zaman aşımına uğradığı için cezalandırılamayan emniyet teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.” Bu, bir kere zaman aşımının yasaya konulma amacına aykırı. İnsanların, işledikleri bir suçtan dolayı ya da borçlu oldukları borcundan dolayı ömür boyu takip edilme korkusuyla yaşayacak hâlleri yok. Zaman aşımının yasaya konulmasının bir amacı var. Yani bu amaç buraya konulurken Efkan Ala’nın keyfine göre konulmadı ki.

İkincisi, geriye doğru beş yıl, yani kanunu geriye yürütüyorsunuz. İşinize gelmeyen ne kadar polis memuru varsa, dün kahraman ilan ettiğiniz polislerin hepsini temizlemek istiyorsunuz. Bunları yaparken de Parlamentodaki çoğunluğunuza güvenerek yasa çıkartıyorsunuz; tıpkı Yargıtay Yasası’nda olduğu gibi, orada da yapıldı bunlar. Allah aşkına, kanunsuzluklarla mücadele edecekseniz kanun içinde mücadele edin. Yani siz, kafanıza taktığınız insanlardan, her ne suretle olursa olsun, Cumhurbaşkanının söylediği gibi, şöyle ya da böyle, onlardan hesap sormak için elinizden ne gelirse yapıyorsunuz; kanun manun yok, hukuk zaten yok.

Şimdi, bunlara ceza verilmesi gerektiğini nereden biliyorsunuz? Yani müfettiş bir soruşturma başlatmış, soruşturmanın bir yıl içeresinde, en geç iki yıl içerisinde bitirilmesi lazım. Disiplin Kurulu toplanmamış, ceza vermemiş. Belki adam, müfettiş isteyebilir, bunun meslekten tecziye, ihraç edilmesi gerektiğine talepte bulunabilir. Müfettişlerin dediğiyle zaten iş olsaydı, bugün mahkemelere iş kalmazdı. Bugüne kadar Türkiye’de -ilan ediyorum- bu müfettişlerin verdiği her rapor mahkemeler tarafından kabul edilmemiştir çünkü müfettişler yürütmedeki amirinden, memurundan aldığı talimatlara göre rapor yazıyor. Şimdi, kalkıyorsunuz, diyorsunuz ki: “Tecziye edilmesi gerektir.” Disiplin Kurulu toplasaydı, belki de bu adamlar o cezayı almayacaklardı, beraat edeceklerdi.

Sonra burada bir de 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’nu yani özelleştirilecek kurumlardaki personel rejimini alıp gelip emniyete uygulamaya kalkıyorsunuz. İnsaf vallahi. Bu tam bir hukuk ucubesidir, garabetidir.

Bu maddeyi kabul etmek mümkün değildir. Bunun bu madde metninden çıkarılması lazım. İntikam, kin ve nefret duygularından arınmanız lazım. Dün bunlar sizin ortaklarınızdı, yol arkadaşlarınızdı. Yarın da ne olacağı belli olmaz, belki yol arkadaşı olursunuz.

Hepinize çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Akar, Sayın Öztürk, Sayın Onur, Sayın Çetin, Sayın Altay, Sayın Kuşoğlu, Sayın Öner, Sayın Öğüt, Sayın Erdemir, Sayın Tanal, Sayın Canalioğlu, Sayın Aksünger, Sayın Kaplan, Sayın Türeli, Sayın Çam, Sayın Düzgün, Sayın Toprak, Sayın Kaleli, Sayın Danışoğlu, Sayın Özkes.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği halde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılamayan emniyet teşkilatı mensupları, bir ay içinde kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Bu personelin, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun değişik 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına, Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihinden itibaren kırk beş gün içinde atama teklifleri yapılır. Bunlardan müdür ve üstü kadrolarda olanlar araştırmacı unvanlı kadrolara, diğerleri ise Devlet Personel Başkanlığınca tespit edilen kadrolara atanırlar. Personel nakledildiği kurumda göreve başlayıncaya kadar eski kurumunda çalışmaya devam eder ve bu personelin her türlü mali ve sosyal hakları çalıştıkları kurum tarafından karşılanır.

Bu madde kapsamında yer alan personele ilişkin kadrolar; atama teklifi gerçekleştirilen kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgililere ilişkin atama onaylarının alındığı tarih itibarıyla diğer kanunlardaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize edilmiş sayılır. İhdas edilmiş sayılan memur kadroları, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerin ilgili bölümüne eklenmiş sayılır. Atama işlemi yapılan personele ilişkin bilgiler ve bu bilgilerdeki değişiklikler, en geç on beş gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir."' şeklindeki 33’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

MADDE 33- 3201 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 28- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki son beş yıl içinde disiplin kurullarınca meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edilmesi gerektiği hâlde 657 sayılı Kanunun 127 nci maddesine göre ceza verme yetkisi zamanaşımına uğradığı için cezalandırılmayan emniyet teşkilatı mensuplarıyla ilgili ceza verme yetkisini zamanaşımına uğratanlara bu maddenin yürürlüğünden itibaren 3 ay içerisinde bu kanundaki usullere göre disiplin soruşturma açılır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI EFKAN ALA – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu akşam Türk milletine gurur duyacağımız bir başarıyı kazandıran Beşiktaş Kulübümüzü tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu alkışları konuşmanın sonuna yazın bakalım!

FARUK BAL (Devamla) – Başta Fikret Orman olmak üzere teknik ekibe ve üstün bir başarı gösteren futbolculara, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak tebriklerimizi, takdirlerimizi sunuyorum.

Tabii, bu başarıda Çarşı grubunun da çok önemli bir katkısı olmuştur. (AK PARTİ sıralarından “Yok.” sesleri) Söyleyeceğimi tahmin ediyorsunuz galiba. Ben o zaman yani ironi yapmadan doğrudan söyleyeyim. Çarşı grubu, malum, darbe suçlamasıyla yargılanan bir taraftar grubu. Çarşı grubu bugün değerli katkısıyla Arsenal’a da bir darbe yaptı. (AK PARTİ sıralarından “Liverpool” sesleri) Umarım, İngiliz Kraliyet Başsavcılığı, Çarşı grubunun bu İngiliz takımına yaptığı darbeden haberdar olursa Türkiye’deki yargı sistemini içtihadi bir yol olarak alır, Çarşı’ya karşı bir dava da onlar açar diye düşünüyorum.

MELDA ONUR (İstanbul) – Çarşı, darbeye de karşı Hocam!

FARUK BAL (Devamla) – Aman, aman kimseye söylemeyin bunu!

İHSAN ŞENER (Ordu) – Arsenal değil, Liverpool, Liverpool.

FARUK BAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz bu maddede de üç tane darbe var. Lütfen, akli, mantıki ve hukuki melekelerinize hitap ediyorum. Bu maddede birinci darbe, hukukun temel prensibine darbedir. İkinci darbe, “özelleştirme” kavramıyla bürokrasinin yok edilmesi darbesidir. Üçüncü darbe ise yasama organı eliyle yürütmenin işlerinin yapılması darbesidir. Yani şudur: Miadı dolmuş bazı operasyonlarda kullandığınız polis memurlarından disiplin cezası işlemiş olanların, geçmişe yönelik olarak beş yıl içerisinde zaman aşımına uğramış olan disiplin suçlarını, müflis tüccar gibi tekrar ele alıyorsunuz, bunlara yeni bir ceza veriyorsunuz, yeni bir yaptırım uyguluyorsunuz. Bu, “makabline şamil kanun çıkarılamaz” şeklindeki hukukun temel prensiplerine aykırıdır. Bu, tartışılmaz. İşlendiği zaman suç olmayan veya suçtan kurtulmayı sağlayan bir hüküm varsa, daha sonra yapılacak kanuni düzenlemelerle, o, suç hâline getirilemez, yeniden yargılama hâline döndürülemez. Bu, hukukun temel prensibine aykırıdır.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Savaş dönemlerinde bile olmuyor.

FARUK BAL (Devamla) – Savaş hâlinde bile uygulanamaz.

İkinci darbe: Bu personeli alıyorsunuz. Bunlar kim? Sizin birtakım operasyonlarda, suikastlarda, suikast iddialarıyla veya siyasi operasyonlarda suç isnadında kullandığınız emniyet personeli. Bunlara bir “Haşhaşi” tabiri verdiniz, miatları dolduğu için bunları şimdi çöpe atıyorsunuz. Çöp de Devlet Personel Başkanlığı. Oraya hangi hükme göre atıyorsunuz? Özelleştirme hükmüne göre. Neyi özelleştiriyorsunuz? Polis teşkilatını. Buradaki özelleştirme tanımı da çok basittir. Polisi AKP’lileştirebilmek için kadroları boşaltıyorsunuz. Bu da bir darbedir değerli arkadaşlar, bu da bir darbedir. Bu darbeye maruz olanlara sorun, ne kadar mazlum ne kadar mağdur olduklarını onlar size anlatsınlar.

Üçüncü darbe ise, yasama meclisi kanun yapar, yürütme de bunu uygular. Bakın, siz bu kanunda ne diyorsunuz? “Başka kanundaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme hacet kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize işlemleri yapılmış sayılır.” Bunları kim yapacak kardeşim? Bunları Maliye yapacak, devletin bürokrasisi yapacak. Bunları Meclis yapar mı? İşte, bu, yürütme gücüne karşı bir darbedir. Dolayısıyla bu kanunun deve misali -demişler ki “Boynun eğri.” Cevap vermiş: “Benim nerem doğru?” diye- hiçbir tarafı doğru değil.

Gecenin bu saatinde -sanıyorum bu son madde- gelin, aklıselim hâkim olsun. Böyle yüzlerce, binlerce yıl önce insanlığın çatışarak, çarpışarak elde etmiş olduğu ve hukukun temel prensibi dediğimiz kavramları ortadan çıkaracak şekilde bir yasayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin alnına kara bir leke olarak sürmeyin. Bu, bir kara lekedir. Bu kara leke elbette ki Meclisin alnında olmayacaktır, elbette ki AKP milletvekillerinin alnında olacaktır ve gelecekte bunun hesabı sizden sorulacaktır diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 02.36

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 02.37

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 27 Şubat 2015 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 02.38



(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 323’üncü sayfasında yer almaktadır.

(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 166’ncı sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 418’inci sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 316’ncı sayfasında yer almaktadır.

(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü  Birleşim Tutanağı'nın 465’inci sayfasında yer almaktadır.

 

(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64. Birleşim Tutanağı’nın 171’inci sayfasında yer almaktadır.

(x) Bu düzeltmelere  ilişkin ifadeler 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 444’üncü sayfasında yer almaktadır.

(*) Bu konuşmaya ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 225’inci sayfasında yer almaktadır.

(x) Bu düzeltmeye  ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 469’uncu sayfasında yer almıştır.

(X)  Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli  64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 84’üncü sayfasında yer almaktadır.

(X) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 2/3/2015 tarihli 67’nci Birleşim Tutanağı’nın 350’nci sayfasındaki “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.

(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 23/2/2015 tarihli 62’nci Birleşim Tutanağı’nın 185’inci sayfasında yer almaktadır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 106’ncı sayfasında yer almaktadır.

(x)  Bu ifadeye ilişkin düzeltme 2/3/2015 tarihli 67’nci Birleşim Tutanağı’nın 416’ncı sayfasında “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 334’üncü sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 198’inci sayfasında yer almıştır.

 

(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 367’nci sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 186’ncı sayfasında yer almıştır.

 

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 26/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 439’uncu sayfasında yer almıştır.

(x)  684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(X) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 2/3/2015 tarihli 67’nci Birleşim Tutanağı’nın 420’nci sayfasında “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 2/3/2015 tarihli 67’nci Birleşim Tutanağı’nın 408’inci sayfasında “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 25/2/2015 tarihli 64’üncü Birleşim Tutanağı’nın 127’nci sayfasında yer almaktadır.

(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(x)  Bu açıklamaya ilişkin açık oylamanın sonucu bu Birleşim Tutanağı’nın 408’inci sayfasında yer almaktadır.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 2/3/2015 tarihli 67’nci Birleşim Tutanağı’nın 412’nci sayfasında “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.