TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

59’uncu Birleşim

20 Şubat 2015 Cuma

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesinin vefatı nedeniyle konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrasına göre kanun tasarılarına ilişkin havaleye itirazın, bu kanun tasarısının havalesinden sonraki ilk oturumda yapılması gerektiğine ilişkin konuşması

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, milletvekillerinin, Meclisi çalıştırmamak adına, bilhassa söz almak için bilerek tahrik edici cümleler kullandıklarına ilişkin konuşması

4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Hüsne Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

5.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

 

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi uyarınca kanun tekliflerinin havalesine itiraz yapılamayacağına yönelik tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrasıyla ilgili uygulamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevlendirmesi olmadan birleşimi yönettiği gerekçesiyle bu tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

4.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde (2/1632) esas numaralı Kanun Teklifi’ni geri çekme önergesinin oylamasında yanlışlık yapıldığı iddiası hakkında

VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

5.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

7.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

8.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

10.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

11.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün geçen tutanak hakkında konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün geçen tutanak hakkında konuşması sırasında şahsına ve HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşmasın nedeniyle konuşması

6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

7.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

8.- İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasıda şahsına sataşması nedeniyle konuşması

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

12.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

13.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek'in, Bayburt ilinin kurtuluşunun 97’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın, Adana ilindeki işsizlik sorununa ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, son günlerde Genel Kurulda yaşanan olaylara ve AK PARTİ Grubunun Genel Kurul çalışmalarındaki tutumuna ilişkin gündem dışı konuşması

IX.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu adına, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesine Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması

6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

7.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, son dönemlerde kadına şiddetin arttığına ve üzerinden otomobil geçirilerek vahşi bir şekilde katledilen Hüsne Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

8.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Ege Üniversitesinde öğrenciler arasında çıkan gerginlikte Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi mensubu Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürdülmesine ilişkin açıklaması

9.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Sağlık Bakanlığının rakamlarına göre hastanelerde tedavi olan uyuşturucu bağımlısı sayısının 2007’de 38 bin iken 2013 sonunda 260 bine çıktığına ve bu konuyu araştırmak gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İç Tüzük’ün 15’inci maddesi uyarınca Başkanlık Divanının teşekkül etmediğine ilişkin açıklaması

11.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İç Tüzük’ün 15’inci maddesi uyarınca Başkanlık Divanının teşekkül etmediğine ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

13.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

14.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

15.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, İzmir Milletvekili Oktay Vural, Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve Ankara Milletvekili Levent Gök’ün yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

16.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerinin yanlış anlaşıldığına ve incinenlerden özür dilediğine ilişkin açıklaması

17.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Ege Üniversitesinde bölücü yapılanmaya karşı tedbir alınması gerektiğini ifade etmesine rağmen bunun yapılmadığına ve İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin ismini kullanarak yayımladığı bir açıklamaya ilişkin açıklaması

18.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ı, konuşmalarında halkı, toplumsal muhalefeti, kendilerine oy vermeyen kitleleri rencide edecek sözler kullanmaması konusunda uyardığına ilişkin açıklaması

19.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

20.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Ege Üniversitesinde öğrenciler arasında çıkan gerginlikte Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi mensubu Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürdülmesine ilişkin açıklaması

21.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde Oturum Başkanı tarafından sataşma nedeniyle kürsüye davet edilmesine rağmen birleşim kapandığı için konuşamadığına ve yarım kalan bu işlemin bitirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

X.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Van Milletvekili Nazmi Gür ve 21 milletvekilinin, 2011 Van depreminden sonra toplanan yardım paralarının nasıl ve nerelere harcandığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1215)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizde geri dönüşüm konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1216)

 

3.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Şanlıurfa ilinin Akçakale ve Ceylanpınar ilçeleri ile Mardin ilinin Kızıltepe ilçesine bağlı Şenyurt’a Suriye tarafından düşen bombaların bölgede yaşayan halka etkilerinin ve sınırdan Türkiye’ye geçen 100 bini aşkın mültecinin durumlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1217)

B) Önergeler

1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün (2/1632) esas numaralı kanun tekliflerini geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/235)

2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun (2/1518) esas numaralı kanun tekliflerini geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/236)

XI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, 21/1/2015 tarihinde Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve arkadaşları tarafından, Türkiye’deki IŞİD terör örgütü faaliyetlerinin araştırılması ve engelleyecek politikaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- MHP Grubunun, 9/1/2014 tarih ve 2207 sayıyla Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 17/2/2015 tarihli 56’ncı Birleşiminin kapalı olarak gerçekleştirilen oturumlarının tutanakları ile tutanak özetlerinin, İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayımlanmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin önerisi

 

XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)

6.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54)

XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Türkiye'deki sığınmacılara yapılan yardımlara,

TİKA'nın yaptığı cami bakım ve onarımlarına,

Türkiye'nin yurt dışında açtığı bakımevlerine ve mülteci ailelere yaptığı yardımlara,

Türkiye'nin Somali, Myanmar ve Orta Afrika Cumhuriyeti'ne yaptığı yardımlara,

Son on yılda Türkiye'nin yardım yaptığı ülkelere ve yardımların miktarına,

Türkiye'nin verdiği finansal ve mali desteklere,

Suriyeli sığınmacılara yapılan yardımlara,

Türkiye'nin bilgisayar ve tıbbi cihaz yardımında bulunduğu ülkelere,

Yurt dışına yapılan tahıl üretme makinesi yardımlarına,

Kaç ülkede balıkçı teknesi ve su kuyusu yapıldığına,

Türkiye'nin yurt dışında burs verdiği öğrencilere,

Türkiye'nin yoğun bakım ünitesi iyileştirmesi çalışmaları ve engelli çocuk merkezleri yaptığı ülkelere,

Türkiye'nin en çok yardımda bulunduğu Balkan, Asya ve Afrika ülkelerine,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/58433), (7/58434), (7/58435), (7/58436), (7/58437), (7/58438), (7/58439), (7/58440), (7/58441), (7/58442), (7/58443), (7/58444), (7/58445)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, veteriner hekimlerin istihdamına,

Su ürünleri mühendisi, balıkçılık teknolojisi mühendisi ve teknik personel istihdamına,

- Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, Manisa'nın Akhisar ilçesine bağlı bir mahallede yoğun kar yağışı nedeniyle meydana gelen sera çökmeleri sonucu oluşan zarara,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, araç satın alımları ve kiralamaları ile diğer araç giderlerine,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan kiralık araçlara ilişkin,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından satın alınan nakliye araçlarına,

- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan'ın, Şanlıurfa'daki sulanabilir tarım alanlarına ve tarımsal faaliyetlere,

- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, yoğun kar yağışı sebebiyle Manisa'nın Akhisar ilçesine bağlı bazı köylerde yaşanan mağduriyetin giderilmesine,

Manisa'nın Akhisar ilçesine bağlı bir köyde örtü altı seracılığı yapan üreticilerin yoğun kar yağışı sebebiyle uğradıkları zararın giderilmesine yönelik çalışmalar olup olmadığına,

- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa'nın Akhisar ilçesine bağlı bir köyde örtü altı seracılığı yapan üreticilerin yoğun kar yağışı sebebiyle uğradıkları zararın giderilmesine yönelik çalışmalar olup olmadığına,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Kütahya'nın Simav ilçesinde yoğun kar yağışı nedeniyle hasar gören seraların zararlarının karşılanmasına,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile Bakanlıkla ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılan hizmet binaları ile ilgili çeşitli hususlara,

İzmir'e yönelik proje ve yatırımlara,

- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, Hatay'ın Arsuz ilçesinde meydana gelen aşırı yağışın neden olduğu zarara,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/59259), (7/59260), (7/59261), (7/59262), (7/59263), (7/59264), (7/59265), (7/59266), (7/59267), (7/59268), (7/59269), (7/59270), (7/59271), (7/59272)

3.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın, Manyas Gölü'ndeki balık ölümlerine,

Balıkesir'de yoğun kar yağışı sebebiyle zarara uğrayan tavuk üreticilerinin mağduriyetinin giderilmesine yönelik bir çalışma olup olmadığına,

- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, yoğun kar yağışı sebebiyle Akhisar Kadıdağ Köyü'ndeki çiftçilerin uğradıkları zarara,

Yoğun kar yağışı sebebiyle Akhisarlı çiftçilerin uğradıkları zarara,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/59489), (7/59490), (7/59491), (7/59492), (7/59493)

4.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 2002-2015 yılları arasında Türk Dil Kurumu tarafından basımı ve yayımı yapılan kitaplara,

2002-2015 yılları arasında Türk Tarih Kurumu tarafından basımı ve yayımı yapılan kitaplara,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/59605), (7/59606)

5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, ihracat beklentisindeki artışa yönelik açıklamalarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/59648)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlığın 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/59650)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/59725)

20 Şubat 2015 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir dakikanızı rica edeceğim.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesinin vefatı nedeniyle konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun değerli annesinin vefat etmiş olduğunu öğrendik. Merhumeye Allah’tan rahmet, aile bireylerine ve yakınlarına sabır ve metanet diliyoruz. Bu vesileyle, Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’na da tekrar tekrar Allah’tan rahmet diliyoruz.

Şimdi, gündeme geçmeden önce…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, söz vereceğim, hepinize söz vereceğim. Gündem dışıları yapayım, hepinize söz vereceğim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, oturumun başında söz istememin nedeni şu: İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrasına dayalı olarak bir hakkımı kullanmak istiyorum. Başkanlığın gelen kâğıtlar listesinde yayımlanmış olan, kanun tekliflerinin ve tasarılarının hangi komisyonlara havalesini gösteren bilgilerde bir kanun teklifinin… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, gürültüden duyamıyorum. Mikrofonu açalım, daha rahat olur.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 19 Şubat 2015 tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan bilgilere göre, Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan’ın Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifi Adalet Komisyonuna havale edilmiştir. Söz konusu kanun teklifi, ana komisyon olarak, esas komisyon olarak Adalet Komisyonunu ilgilendirmekle birlikte Avrupa Birliği Uyum Komisyonunu da ilgilendirmektedir. Başkanlığın Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna bunu havale etmemiş olması, tasarıya ilişkin olarak sağlıklı bir yasama sürecinin önünde engel oluşturacaktır. Bu tasarının Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda da görüşülmesi gerekir. Başkanlığın bu havalesine ben itiraz ediyorum. O nedenle, 73’üncü maddenin son fıkrası uyarınca söz talep ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – 73’üncü maddenin son fıkrasına göre mi söz istiyorsunuz?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet efendim.

BAŞKAN – Şimdi, ben de şöyle bir açıklama yapayım müsaade ederseniz: Evet, 73’üncü maddenin son fıkrası havaleye ilişkin itirazları içermekte. Siz de tam zamanında yaptınız, oturumun başında ama 73’üncü maddenin başlığı kanun tasarılarıyla ilgili. Oysa sizin bahsettiğiniz, bir teklifle ilgili. Bu nedenden dolayı ben bu görüşmeye yer olmadığını düşünüyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bakın, şimdi…

BAŞKAN – Buyurun, söz açıp konuşalım.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, benzer bir konuda daha önce, 4 Haziran 2013 tarihinde, bir kanun teklifinin havalesiyle ilgili benzer bir itirazda bulundum ve oturumu yöneten Meclis başkan vekili bana söz hakkı verdi, kürsüye çıktım, gerekçemi anlattım. Ayrıca, İç Tüzük’ün kanun tasarılarına ilişkin hükümleri kanun teklifleri için de uygulanır. Örneğin 74’üncü maddede kanun tekliflerinin gerekçesi düzenlenirken 73’üncü maddedeki kanun tasarısının gerekçesine benzer bir ifade yer almamıştır ama Meclis Başkanlığı uygulamada kanun tasarılarına ilişkin hükümleri kanun teklifleri için de uygulamaktadır.

Söyleyeceğim bir diğer konu da şudur: Bu konuda 14 Şubat 2012 tarihli 65’inci Birleşimde yapılan bir tartışmada Meclis Başkanının açıklaması şu şekilde olmuştur: “Biz Başkanlık olarak kanun teklifleri ile kanun tasarılarını aynı şekilde yorumluyoruz.”

Efendim, herhâlde dinlediniz.

BAŞKAN – Dinliyorum sizi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 14 Şubat 2012 tarihli 65’inci Birleşimde kanun tasarı ve teklifleriyle ilgili Meclis Başkanının açıklaması, oturumu yöneten Meclis başkanının açıklaması “Biz Başkanlık olarak kanun teklifleri ile kanun tasarılarını aynı kapsamda değerlendiriyoruz.” olmuştur. Başkanlığın açıklaması bu, yine aynı konuda. Dolayısıyla, bu itirazım İç Tüzük’e uygun bir itirazdır Sayın Başkan. Ben söz hakkımı talep ediyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, sizin söylediğiniz yani şu son konuşmanızda söylediğiniz Başkanlığın uygulamaları ama benim söylediğim İç Tüzük’te kanun tasarılarıyla ilgili 73’üncü maddenin bir düzenleme yaptığı şeklinde. Ama, yani istiyorsanız…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir dakika, bitireyim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, uygulayacak Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz Sayın Hamzaçebi, bitmedi daha düşüncem.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ü uygulamanız lazım.

BAŞKAN – Yani, Meclisi yönetirken gerektiği zaman teamüllere, gerektiği zaman İç Tüzük’e uygun davranıyoruz ama burada çok açık ve net bir hüküm var. Siz de bana geçmiş dönemdeki Başkanlığın uygulamaları hakkında bilgi verdiniz. Doğal olarak şunu söylemek durumundayım: Ben İç Tüzük’le bağlıyım. Yani başka bir başkan bunu bu şekilde yorumlayabilir, böyle uygulayabilir. Benim yorumum da bu yönde değildir. Şimdi, ben, böyle bir açıklama yaptım, açıklamam bu doğrultudadır.

Sayın Elitaş, siz mi söz istiyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, izin verirseniz bir dakika, ben de sizin son cümlelerinizde, İç Tüzük’te yazan hükmü…

BAŞKAN – Mikrofona konuşabilir misiniz lütfen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

İç Tüzük koyucu eğer kanun tasarı ve tekliflerini birlikte, aynı şekilde düşünmüş olsaydı 2 madde olarak bunu ihdas etmezdi. 73’üncü madde “Kanun tasarıları ve komisyonlara havale” ve son cümlesinde de itiraz etme hakkını milletvekillerine vermiş. 74’üncü madde sadece kanun teklifleriyle ilgili bir düzenleme. Nitekim, Sayın Hamzaçebi’nin söylediği oturumu… Tutanaktan okudu. Biz o oturumu da hatırlıyoruz. Meclis başkan vekiliyle içeride yaptığımız konuşmada, oturumda yaptığı uygulamanın İç Tüzük’e aykırı olduğunu ama bir kere sözü vermiş bulunduğunu ifade etti. Ondan sonraki sürelerde de söz vermedi.

Bilgilerinize arz ediyorum efendim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Zozani, grup adına mı konuşuyorsunuz?

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, Sayın Hamzaçebi’nin itirazı ve söz istemesi bir haktır, bunu elbette ki değerlendirmeniz gerekir. Ancak, eğer bu hususu 73’üncü madde kapsamında değerlendirirseniz İç Tüzük’e aykırı bir işlem yapmış olacaksınız. Teamüller yazılı hükümlerin önüne geçemez. Yazılı hüküm burada tasarıyla ilgilidir. Teamüllerin yazılı hükmün önüne geçeceği bir uygulamaya başvurduğunuz zaman, yanlış işlem yapmış olacaksınız. Bunu ifade etmek istedim, bu bir.

İkincisi: Aynı husus da zaten başından beri bizim itiraz noktamız olan İç Tüzük 35’in yorumuna ilişkindir. Siz, şimdi, burada, 73’üncü maddede tasarıyla ilgili bir itirazın kanun teklifi için geçerli olamayacağını ifade ediyorsunuz haklı olarak. Çünkü tasarı, Hükûmetin altında imzasının bulunduğu bir kanun teklifi metnidir. Teklif, milletvekilinin altında imzası bulunan bir öneri metnidir. İkisini aynı değerlendirmemiz mümkün değildir. O nedenle, İç Tüzük 73’e ilişkin olarak başlangıçta sizin ifade ettiğiniz tutum doğru bir tutumdur ancak bu doğru tutumu 35’e de uygulamanız gerekiyor. Bu nedenle, 35’e de bunu uyguladığınız zaman, İç Tüzük 35’e de bunu uyguladığınız zaman, son dört gün tartışma konusu olan kanun teklif ve tasarılarının birleştirilmesi uygulamasının da yanlışlığını ifade eder. Nitekim Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in de muhtelif zamanlarda bizim yaptığımız itirazlara cevaben komisyon başkanlığına, örneğin Plan ve Bütçe Komisyon Başkanlığına gönderdiği benzer mahiyette uyarı yazıları söz konusudur. Tutumunuzu bu şekilde almanızı bekliyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, tabii, parlamento hukukunda tasarı ve teklifin astlık üstlük şeyi olmaz. Burada asıl olan teklifin yapılmasıdır; bu tasarı şeklinde olabilir, milletvekilinin kanun teklifi şeklinde olabilir. Dolayısıyla, bu konuda daraltıcı bir şekilde bakmam. Ama ben sizin bu uygulamanızı doğru buluyorum ve bu uygulamanız çerçevesinde, bundan böyle de Başkanlığın, komisyonlarda ilave edilen, komisyon üyelerinin yaptıkları tekliflerle ilgili sıra sayıları geldiği zaman, bu sıra sayılarına matuf olan bu teklifleri de dikkate almayacağınızı beyan ettiniz, doğrudan doğruya komisyona göndereceğinizi beyan ettiniz. Bu bakımdan, bu tutumunuz...

BAŞKAN – Ne zaman beyan ettim?

OKTAY VURAL (İzmir) – İşte, bu iradenizle ortaya koydunuz. Yani “Bununla ilgili uygulama şöyle yapılmış, bilmem ne. Ben veremem, teamüllere filan riayet edemem.” dediniz.

BAŞKAN – Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Doğrudur, bu durumda siz de İç Tüzük 35’e göre, komisyonlarda kanunla ilgisi olmayan hususların eklenmesiyle ilgili milletvekillerinin önüne gelmiş bu şeyler konusunda, bu raporları da açıkça konuşmayacağınızı, görüştürmeyeceğinizi ve bu konuda da bunu komisyona, aynen görüşülmesi mümkün olmayan bir teklif olarak değerlendireceğinizi beyan etmiş oldunuz.

BAŞKAN – Böyle bir beyanım yok dedim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, efendim, öyle bir beyan yok.

Sayın Başkan, o konuda yetkiniz yok zaten sizin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, evet, beyan ettiniz, kabul ettiniz bunu.

BAŞKAN - Siz onu yorumla çıkartıyorsunuz.

Ben şu anda...

Sözünüzü kesmeyeyim, buyurun, devam edin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kabul ettiniz efendim, bakın, kabul ettiniz bunu. Yani bu konuda ben sizi destekliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Diyorsunuz ki: “Bu konudaki uygulama... Ben bunu yaparım, vermem.” Ben de diyorum ki: İç Tüzük 35’e aykırılığı tespit ettiğiniz andan itibaren “Benim yapacağım bir şey yok.” diyemezsiniz ve bundan sonra da... Teşekkür ederiz, bu yorum doğru bir yorumdur, çok teşekkür ederiz, sağ olun.

BAŞKAN – Onu konusu geldiği zaman konuşuruz, konusu geldiği zaman konuşuruz.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, komisyonlar gündemine hâkimdir, sıkıntı yok.

BAŞKAN - Ben şimdi açıklamamı yapmak istiyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bir yanlış anlaşılmaya mahal verebilecek bir yorumlama oldu, müsaade ederseniz düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, düzeltin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben kanun tasarı ve tekliflerinin yorumunu geliştirirken, yaparken bir astlık üstlük meselesi şeklinde değerlendirmedim.

BAŞKAN – Biliyorum, ben anladım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Yazılı hukuk” dediniz, “yazılı hukuk” dediniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tasarı farklı bir yazılı hukuk metnidir, teklif farklı bir şeydir, onu ifade etmeye çalıştım ve Sayın Başkanın, Sayın Vural’ın son bağladığı yerden ben de aynı yorumda buluşuyorum. Sizin, 73’e ilişkin olarak biraz önce ifade ettiğiniz tutumunuzu desteklediğimizi ifade ediyoruz.

BAŞKAN – Biliyorum, anladım ben Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aynı tutumu 75’e de uygulamanız gerektiğini ifade ediyoruz, bunu hatırlatıyoruz size Sayın Başkan.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben aynısını duydum.

Ben bu konudaki açıklamamı tekrar yapmak istiyorum.

İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinde kanun tasarılarının havalesine bir milletvekilinin itiraz etmeyi istemesi durumunda oturumun başında söz alabileceğine yönelik bir düzenleme olmasına karşın, İç Tüzük’te milletvekillerinin kanun tekliflerinin havalesine itiraz edebilmelerine imkân veren bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, talebinizi işleme almam mümkün olmayacaktır. Meclis Başkanlığının tutumu da bu yöndedir. Daha önce bir kanun teklifinin havalesine yapılan itiraz üzerine Meclis Başkanlığının 11/06/2013 tarihli yazısında da değerlendirmeleri bu yönde olmuştur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Nasıl olmuştur efendim?

BAŞKAN - Üstelik de elimdeki bir belgeye göre, Sayın Akif Hamzaçebi, sizin müracaatınız üzerinedir.

Ben bu görüşümü tekrar ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis Başkanlığının ne yönde olmuştur? “Bu yönde.” dediğiniz, açıklama mı var?

BAŞKAN – Benim açıklamam yönünde olmuştur.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır, bir gösterin bize, gönderin onu.

BAŞKAN – Buyurun. Nasıl göstereyim? Gelin, alın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bunu milletvekillerine dağıtın efendim siz. Sayın Başkan, milletvekillerine dağıtın efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir söz verir misiniz.

BAŞKAN – Evet, Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Açık oturum gibi oluyor ama Sayın Başkanım. Kararınızı verdiniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, ben Milliyetçi Hareket Partisi ile Halkların Demokratik Partisinin ifade ettiği hususları sizin görüşünüzün yanlışlığını kanıtlama yönünde açıklamalar olarak alıyorum yani siz bu maddeyi bu şekilde değerlendirirseniz, o zaman 35’inci maddeye gidilir, tasarılar ile teklifleri ve birbiriyle ilgisi olmayan hususları birleştiremezsiniz, komisyon kendiliğinden herhangi bir öneri de yapamaz. Onun varacağı vahim sonucu sizlere işaret ediyorlar.

Şimdi, Sayın Başkan, bir açıklama yaptınız, ben bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir mensubu olarak üzüntüyle karşılıyorum. Diyorsunuz ki: “Ben teamül falan tanımam.”

BAŞKAN – Öyle bir şey demedim, lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Öyle dediniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Dediniz, dediniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Ben yazılı hukuk tanırım.” diyor Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama bakın, ben size iki tane tarih verdim. Birisi daha evvel benim söz aldığım oturum, bir de ondan önce, 14 Şubat 2012 tarihli 65’inci Birleşimde Başkanlığın açıklaması. Siz diyorsunuz ki: “Oturumu yöneten Meclis başkan vekili kimdir bilemem, o öyle yapmış olabilir, ben bunu tanımıyorum.” Ya, burada itilaf hâlinde İç Tüzük’te bir açıklık yok ise, tereddüt var ise, teamüle, geleneğe gitmiyor muyuz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Evet.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz bunu nasıl reddedersiniz?

BAŞKAN – Ben bunu reddetmiyorum. Bu konuyla ilgili olarak İç Tüzük açık ve nettir. Bu konuda benim için öncelikli olan, açık ve net olan İç Tüzük’ün hükmüdür diyorum.

Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu sizin yorumunuzdur.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – “Benim de yorumum bu şekildedir.” demiştiniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye efendim, son cümlelerimi…

Devam ederseniz usul tartışması talep edeceğim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Allah Allah…

Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, efendim, bakın, Meclis Başkanlığı kanun teklifinin tasarıda olduğu gibi bir gerekçeye sahip olmaması hâlinde işleme girmeyeceğini söyleyerek bunu ilgili milletvekiline iade ediyor. Gerekçesi de, kanun teklifine ilişkin açıklık bulunmayan hususlarda kanun tasarılarına ilişkin hükümler uygulanır; bu gerekçeyle iade ediyor.

Siz şimdi bütün bunları bugün yok ediyorsunuz. Tutumunuz hakkında usul tartışması açıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, burada usul tartışması…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, burada usul tartışması açmaya uygun bir şey yok, zaten yaptığımız iş usul tartışması.

BAŞKAN – Bir dakika, müsaade eder misiniz Sayın Elitaş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Meclisin usullerine uymaya davet ediyor.

BAŞKAN – Burada usul tartışmasının açılması gerekli bir…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ve İç Tüzük’ü uyguluyorsunuz, Tüzük açık ya!

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Açık olarak İç Tüzük uygulanıyor Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, uygulamayla… İstirham ediyorum Belma Hanım. Yani, bu açık bir usul, bugüne kadar yapılan usul dururken farklı bir usul uyguluyor, yorumla uyguluyor.

BAŞKAN – Şu anda usul tartışmasının açılmasını gerekli gördüğüm bir durum söz konusu değil. 73’ün son maddesini tekrar okuyalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, “Benim yorumum.” dediniz. Bu yorumunuz çerçevesinde, yorumla hareket ettiğiniz açık.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – “Benim yorumum bu şekildedir.” dediniz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, 63’üncü madde der ki: “Meclis Başkanı…”

BAŞKAN – 73’üncü maddenin…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, usul tartışmasını söylüyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başkan bir sözünü bitirsin.

BAŞKAN – Mümkün değil, bitiremiyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “Meclis Başkanını çalışma usullerine davet…”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, biz sizi dinlemek istiyoruz ama.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “İç Tüzük’e davet” demiyor, “Çalışma usullerine davet…” Bugüne kadarki usuller ne ise ben sizi ona davet ediyorum. Buna uymuyorsanız elbette usul tartışması açmak benim hakkımdır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, siz usule uygun çalışıyorsunuz, ama sayın milletvekili usulsüzlük yapıyor.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, ben usule uygun davranıyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, hayır, “Ben tanımam.” diyorsunuz, “Teamülleri tanımam.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Usule uygun davrandığım için usul tartışmasının açılmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Burada bir çelişki yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O sizin yorumunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, işte ondan dolayı da usul tartışması açılıyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Usul tartışması açıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz öyle düşünüyorsunuz ama öyle uygulanmamış; zaten meselenin özü o, itiraf ediyorsunuz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Oktay Bey, esas olan Tüzük değil mi? Tüzük’ü uyguluyor ya, bu kadar da basit duruma düşmeyin.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Gündeme geçelim.

BAŞKAN – Ben böyle yorumluyorum, İç Tüzük de açık ama Meclis…

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz de diyoruz ki…

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen oturur musunuz yerinize, ben Hamzaçebi’yle konuşuyorum şu anda, lütfen.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Hiç saygıları yok Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yine düğmeyi yanlış iliklediniz bakın, yine düğmeyi yanlış iliklediniz.

BAŞKAN – Şu anda 73’üncü maddenin son fıkrası üzerinde bir tartışma yapıyoruz. Ben kendi düşüncemi açıkladım, bu düşünceye siz katılmayabilirsiniz ve usul tartışması açma hakkınız da var. Yalnız, şunu da belirtmek istiyorum: Talepte bulunduğunuz usul tartışması, benim uyduğum usulü usulsüzlük olarak nitelendirmekten kaynaklanıyor. Ben usule uyuyorum, siz bana “Usule uymuyorsunuz.” diyorsunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır efendim, usule uymuyorsunuz, usulsüzlük yapıyorsunuz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, yok. Ne usulü? Usulsüzlük yapıyorsunuz siz.

BAŞKAN – Tamam, peki, açıyorum.

Kim konuşacak?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Lehte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte…

BAŞKAN – Her partiden bir kişiye vereceğim.

Lehte Adil Zozani.

Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte.

BAŞKAN – Sayın Doğan Kubat?

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte.

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi uyarınca kanun tekliflerinin havalesine itiraz yapılamayacağına yönelik tutumum hakkında usul görüşmesini açıyorum.

Lehte Sayın Adil Zozani, buyurun.

Üç dakika süre veriyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yani oturduğumuz yerden yaptığımız usul tartışmasını bir de kürsüden yapacağız, baştan yapmayın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, 4 kişiye de vermek zorunda değilsiniz, İç Tüzük size “2 kişiye de verebilir.” diyor.

BAŞKAN – Bir müsaade edin yönetelim şu Meclisi, bir müsaade edin.

Buyurun.

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi uyarınca kanun tekliflerinin havalesine itiraz yapılamayacağına yönelik tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, İç Tüzük burada çalışma esaslarımızı düzenlemek için vardır. Üzerinde tartışılmış, maddeler hâline getirilmiş yazılı yasasıdır Meclisin, buna uymak durumundasınız. Ancak, her kanun tasarısı ve teklifinde, burada İç Tüzük’e dayalı olarak yaptığımız tartışmada Meclis Başkanlık Divanının aynı madde hakkında farklı uygulamalara gitmesi doğrusu anlaşılabilir bir şey değildir. Eğer siz İç Tüzük 73’e dayalı olarak Sayın Hamzaçebi’nin gündeme getirdiği talebi reddetme yetkisini kendinizde görüyorsanız, böyle bir kanaat uyguluyor iseniz, o zaman aynı uygulamayı İç Tüzük 35’e de yapmanız gerekir çünkü İç Tüzük 35’te kanun teklif ve tasarılarının birleştirilmesi hususu söz konusudur ama İç Tüzük 35 açık olarak diyor ki: “Kanun teklif ve tasarıları birleştirilemez.” Ama birleştirilmiş hâliyle 684’ü burada tartışıyoruz. İç Tüzük 35 ne diyor? Bir bakın, okumanızı öneriyorum.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – “Birleştirilebilir” diyor.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Eğer Meclis arşivlerine de bakarsanız sayın vekilim, bu hususta yapılmış itirazların haklı bulunduğu örneklerle de karşılaşırsınız. Çok uzağa gitmenize gerek yok, Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek geçmişte komisyon tartışmaları safhasında o İç Tüzük 35’e dayalı olarak bizlerin gündeme getirdiği usulsüzlükleri haklı bulmuş, bu haklı talebimiz üzerine komisyon başkanlık divanına, örneğin Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlık Divanına uyarı yazısı göndermiştir.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Biz de cevabi yazımızı gönderdik.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sizin cevabi yazınız İç Tüzük hükümlerinin önüne geçemez, bu sadece sizi bağlar.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Yok, komisyonlar gündemine hâkimdir.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Ama, İç Tüzük hükümleri, burada çalışan, iktidar muhalefet, herkesi bağlayan hükümlerdir.

73’e dayalı olarak sizin gündeme getirdiğiniz tutumunuz yerindedir ama bunu 35’e de uygulamak durumundasınız. Tersi durumda…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Başkanın öyle bir yetkisi var mı?

ADİL ZOZANİ (Devamla) – O zaman 73’e yetkisi nereden çıktı?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Var.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Nerede var?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Söz verecek ya da vermeyecek.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Nerede var?

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayın lütfen.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Söz verecek ya da vermeyecek, Başkanın orada yetkisi var.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sayın vekilim, okuyun da gelin lütfen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sizin dediğiniz konuda Başkanın yetkisi yok.

BAŞKAN – Sayın Kacır, lütfen…

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sizin ya 35’e de aynı uygulamayı yapmanız gerekir ya da şimdiki tutumunuzla çelişir durumda olursunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Birisinde yetkisi var, öbüründe yetkisi yok.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aleyhte Sayın Oktay Vural, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikli olarak tabii, dün bir ara verdiniz, şimdi yeniden başladınız ama düğmeyi yanlış iliklediniz. Dolayısıyla, umarım bundan sonraki görüşmelerde İç Tüzük hükümlerine uygun bir şekilde hareket ederek Meclisi yönetirsiniz, ben de sizi İç Tüzük’e uymaya baştan itibaren davet ediyorum.

Evet, bu İç Tüzük’ü olduğu gibi uygulama konusunda Meclis Başkanlığı açıkça bir irade beyanı ortaya koymuştur. Şimdi, bu açık irade beyanı karşısında komisyonlarda tasarı ve tekliflerin birleştirilmesi ve komisyon üyelerinin teklif veremeyeceğine ilişkin açık hükümler olduğuna göre bundan sonraki bölümlerde de doğrudan doğruya bu yetkinizi kullanarak sizin artık komisyon raporlarını görüşmeme konusunda bir irade beyanı yaptığınızı ifade ettiniz. Meclisin teamülleri ve uygulamalarını dikkate almayarak bu şekildeki bir yaklaşım tarzını ben doğru buluyorum. Hukuka uyalım ve bundan sonraki kısımda da sizin önünüze araştırma önergelerinin öne alınmasına ilişkin bir karar geldiği zaman da bununla ilgili kararı da uygulayamayacaksınız o zaman çünkü bu konuda, bu gündem değiştirmeyle ilgili Danışma Kurulunun yetkisi belirlenmiştir. Meclisimizin elbette İç Tüzük’ü vardır ama bu İç Tüzük çerçevesinde teamülleri vardır, geleneklerimiz vardır. Bu milletin geleneklerini yok sayarak geleceğe bakamazsınız. Milletin gelenekleri Anayasa’da yazılmıyor diye, ben bu gelenekleri dikkate almayacağım, bu değerleri dikkate almayacağım, inancını dikkate almayacağım diyemezsiniz. Dolayısıyla, elbette bu Meclisin gelenekleri vardır, adabı vardır, yönetim şekli vardır. Bu konudaki uygulamalar konusunda partiler arasında da bir mutabakat oluşmaktadır. Zaman zaman bu konuda partilerin tam mutabakatıyla, tasarıda yer almayan bir kanunda bir değişiklik yapılmasına ilişkin bir konuda uzlaşma olduğu zaman yaptığımıza göre, bu konuda Meclis Başkanlığı olarak sizin “Bu konudaki daha önceki uygulamaları dikkate almıyorum.” demeniz her şeyden önce Meclisin çalışma usulü ve geleneklerine... Ki köklü bir geleneğe sahiptir Meclisimiz. Bunu dikkate almıyor olmanız gerçekten beni yadırgatmıştır ama sizin bu taahhüdünüz çok önemlidir. Bu taahhüdünüz çerçevesinde, bundan sonra, kesinlikle, tasarıda yer almayan, teklifte yer almayan hususların, komisyonda eklenen sıra sayılarının burada görüşülmeyeceğine ilişkin yüce Milletimizin önünde söz verdiniz ve İç Tüzük’e uymaya söz verdiniz, bu sözünüzde durmaya davet ediyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Bir şeyi düzeltmek istiyorum diğer konuşmacıyı çağırmadan önce. Ben şu anda 73’ü yorumluyorum. Sizin kastettiğiniz anlamda ne taahhütte bulundum ne de söz verdim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Taahhütte bulundunuz, söz verdiniz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, yine hemen yanlışa devam ediyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yan çizmeyin.

BAŞKAN – Ben söylediğimi biliyorum, onun da tartışmasını sonra yapacağız.

Şimdi, lehte, Sayın Doğan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri...

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Kubat... Kubat Doğan mı?

BAŞKAN – Sayın Doğan Kubat, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kubat Doğan mı?

BAŞKAN – Sayın Doğan Kubat.

Özür dilerim Sayın Kubat.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) –...açılan usul görüşmesinde Başkanlığın tutumu lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük’e uymaya davet ediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Usul hatası yapıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul hatası...

BAŞKAN – Tartışma açın.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, hukukun bilinen ilkelerinden birisi, kanun metinleri yorumlanırken hem lafzına hem ruhuna bakılır. Anlamı metinden açıkça anlaşılan bir hüküm varsa orada özüne bakılmaz, artık sözüne bakılır.

Şimdi, 73’üncü madde ve 74’üncü madde kanun tasarı ve tekliflerini ayrı ayrı düzenlemiş ki Anayasa’nın 88’inci maddesi de zaten teklif ve tasarılarla ilgili; bu konuda, tasarı ve tekliflerin nasıl görüşüleceğine dair “Meclis İçtüzüğü’nde düzenlenir.” diye bir atfı var. Ve İç Tüzük, bu 2 konuyu da hukuki mahiyetleri farklı olduğu için ayrı ayrı düzenlemiştir. Çünkü her konuda tasarı veremezsiniz; mesela, Anayasa değişikliğinde Bakanlar Kurulunun tasarı verme yetkisi yok.

Şimdi, Sayın Başkanım, Sayın Hamzaçebi 73’üncü maddeye göre verilmiş bir tasarının havalesine itirazla ilgili İç Tüzük’te bir hüküm var mı? Evet var. 34’üncü maddede, komisyonlar, eğer kendisine havale edilen bir tasarı veya teklifi kendi ihtisas alanında görmüyorsa başka bir komisyona iadesini, hangi komisyonun ihtisas alanındaysa oraya iadesini isteyebiliyor. Yine, kendisini ilgilendirmekle birlikte, örneğin, başka bir komisyonun bu konuda görüşünün alınmasının faydalı olacağı düşünülüyorsa o komisyonun görüşünü almak için de yine oraya yazı yazıp o görüşü alabiliyor. Keza, kendi görev alanında gördüğü bir kanun tasarısı veya teklifi başka bir komisyona havale edilmişse o zaman da bu komisyon kendisine bu tasarı veya teklifin havale edilmesini isteyebiliyor. Bu konuda usulün nasıl olacağı konusunda da eğer komisyonlar anlaşırsa problem yok, uyuşmazlık olursa da Genel Kurul kararıyla bu çözümleniyor. Yani, bir komisyona havale edilen bir tasarı veya teklifin havalesiyle ilgili bir itiraz yapılacaksa İç Tüzük zaten bunu çözümleyen bir düzenleme getirmiş olduğundan, 73’üncü madde sadece tasarıya itirazı açıkça düzenlemiş olduğundan ve tekliflerle ilgili 74’üncü madde özellikle, bakın, bu konuda bir itiraz yetkisi öngörmemiş olduğundan dolayı, bir tasarının komisyona havalesine ilişkin itirazdan dolayı burada Başkanımızın söz vermemesine yönelik tutumunun yerinde olduğunu belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aleyhte son konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi demokrasi ”Biz çoğunluk gücüne sahibiz, istediğimizi yaparız.” demek değildir. Bugün bu, burada sergileniyor, kaç gündür bu sergilenmeye çalışılıyor. “Biz istiyoruz, çoğunluğumuz var, Meclisin teamüllerini de bir kenara atarız, bunu çiğneriz.”

Sayın Başkan, açıklamalarınıza kesinlikle katılmıyorum. Bakın, ben size bir tarihte yapılan oturumdan söz ettim, 14 Şubat 2012 tarihli 65’inci Birleşim. Tutanaklara bakın, bunu Kanunlar Kararlar gayet iyi biliyor ama açıklamanızda buna girmiyorsunuz. Bir grup başkan vekilinin bir itirazı var bir havaleyle ilgili, oturumun başında yapılmamış, sonra yapılmış. Meclis Başkanlığı diyor ki, oturumu yöneten Meclis başkan vekili: “Biz 73’üncü madde uygulamasında kanun tasarısı ile tekliflerini aynı değerlendiriyoruz.” Açıklama bu. Ben burada 4 Haziran 2013 tarihinde benzer konuda bir itirazda bulundum, oturumu yöneten Meclis başkan vekili bana söz verdi, konuştum; Meclisin teamülü bu şekilde. Siz şimdi diyorsunuz ki: “Ben teamül tanımam.” Sayın Başkan, teamüller tanınmak içindir, çiğnenmek için değildir.

Değerli milletvekilleri, bu nedenle sözünü ettiğim, Sayın Bülent Tezcan’ın kanun teklifi Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna da havale edilmelidir; bu, benim görüşüm, Başkanlık bu görüşe katılabilir, katılmayabilir. Benim görüşüm doğrudur diye bir iddiada bulunmuyorum ama daha iyi bir yasama faaliyeti için AB Uyum Komisyonunda da bu teklifin görüşülmesinde yarar vardır. Bu itirazımı dinlersiniz, Meclis Başkanlığı bunu değerlendirir, daha sonra bana yazılı bir cevap verir; İç Tüzük bunu gerektirir.

Değerli milletvekilleri, kaç gündür polis devleti yasa tasarısının görüşmelerini yapıyoruz, henüz daha bu tasarıya geçilemedi. Genel Kurulda büyük bir gerginlik, tartışma ortamı doğuyor. Muhalefet olarak, ana muhalefet partisi olarak biz Cumhuriyet Halk Partisi, özgürlükleri baskı altına alan, demokrasiyi yok eden, polis devletini kuracak olan bu tasarının görüşülmemesini istiyoruz, bunun geri çekilmesini istiyoruz. “Molotof düzenlemesi, bonzai düzenlemesi” diyorsanız, bunları getiririz, ihtiyaç varsa, ihtiyaç duyulan neyse bunu yaparız.

İç Tüzük’ün bize verdiği engelleme haklarını kullanıyoruz doğal olarak. Ama şunu ilginç buldum: Biz engelleme çalışmalarına devam ederken iktidar partisi grup başkan vekilleri de bir şekilde bize destek oluyorlar. Buna da müteşekkirim, teşekkür ederim. Yani, grup başkan vekilleri, tüm milletvekillerine laf atmak suretiyle ya da kürsüdeki milletvekiline laf atmak suretiyle oturumlara ara verilmesine neden oluyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu da bizim engelleme çalışmalarımıza bir katkı sağlıyor. Gerginlikten hoşlanmıyorum ama engelleme çalışmamıza katkı verdiği için ben Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekillerine çok teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün “Kanun tasarıları ve komisyonlara havale” başlıklı 73’üncü maddesinin son fıkrasında “Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.” denilmektedir. Sayın Hamzaçebi de buna uygun davrandı.

İç Tüzük’ün “Kanun teklifleri” başlıklı 74’üncü maddesinde ise kanun tekliflerinin havalesine itiraza yönelik bir hüküm bulunmamaktadır. Bu düzenlemeler karşısında havaleye itirazın yalnızca kanun tasarıları için yapılabileceğini kabul etmek gerekir. Kanun teklifinin havalesine itiraza ilişkin birkaç uygulama yapılmış olmakla birlikte, Meclis Başkanlığının bu uygulamalardan birinin hemen akabinde 11 Haziran 2013 tarihli yazısında itirazda bulunan Sayın Hamzaçebi'ye yazdığı yazıda da bu husus açıkça belirtilmiştir.

İç Tüzük’ün öncelikle lafzi yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir. Kanun teklifi havalesine itiraz edilemeyeceğine yönelik tutumumda bir değişiklik yoktur.

Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, ben de (1/103) esas numaralı Türkiye ile Kazakistan Hükûmeti arasında eğitim ve iş birliğiyle ilgili tasarının yapılan havalesine itiraz ediyorum.

BAŞKAN – Bakalım havale olmuş mu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, oturumun başında söz vereceksiniz, öncelikle ona bakın.

BAŞKAN - Bir inceleme yapsın arkadaşlar Sayın Vural. Biz, bu arada gündem dışıları konuşalım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ama “oturumun başında” diyor efendim.

BAŞKAN – Görüşmelere girmeden söz vereceğim size.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Beş dakika ara verin Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) - Oturumun başında “İç Tüzük’ü uygulayacağım.” dediniz. “Oturumun başında söz alır.” dediğinize göre oturum başlamıştır.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Gündeme geçin Sayın Başkan, lütfen.

BAŞKAN – Tamam, peki, o zaman on beş dakika ara vereyim, bir inceleme yapalım, sonra ona bakalım.

Kapanma Saati: 14.41

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrasına göre kanun tasarılarına ilişkin havaleye itirazın, bu kanun tasarısının havalesinden sonraki ilk oturumda yapılması gerektiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın Oktay Vural’ın bir itirazı olmuştu kanun tasarısının havalesine itiraz şeklinde.

Şunu da belirtmek istiyorum: Yani, biz, Kanunlar Kararlarla ilgili olası ihtimalleri değerlendirerek bazı hazırlıkları doğal olarak yapıyoruz Divan olarak. Şu anda evraklar çok biriktiği ve karıştığı için bir düzenleme yapmak üzere ara verdim.

Şimdi, bu konuyla ilgili düşüncemi açıklamak istiyorum.

Şimdi, İç Tüzük’ün “Kanun tasarıları ve komisyonlara havale” başlıklı 73’üncü maddesinde… Biraz önce usul tartışması açtık ki “Bu kanun tasarılarına ilişkin oturum başında bir itiraz yapılması gerekiyor.” şeklindeydi tutumum. Sayın Oktay Vural da bir kanun tasarısına itiraz ediyor doğal olarak. O konudaki düşüncemi de şöyle söylemek isterim: 73’üncü maddede Meclis Başkanının, gelen tasarıları komisyonlara havale edeceği, havaleyi tutanak dergisine ve ilan tahtasına yazdıracağı belirtilmektedir. Bu hüküm doğrultusunda, tasarıların havalesini içeren gelen kâğıtlar listesi ilgili birleşim basılı tutanak dergisine eklenmekte, kulislerde yer alan elektronik ilan panolarının yanındaki kutulara bırakılmakta -bu benim açıklamam- Türkiye Büyük Millet Meclisi İnternet sitesinde yayınlanmaktadır. Yani kamuya açılmaktadır. 73’üncü maddenin son fıkrası da diyor ki: “Bu havaleye -bir tasarı geliyor, kanun tasarısı, Meclis Başkanı komisyona bunu havale ediyor. Bu havaleye ilişkin itiraz- bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.” Buraya kadar anlaşmadığımız hiçbir şey yok.

Sizin itirazınız (1/1031) esas numaralı Kanun Tasarısı’yla ilgili. Bu kanun tasarısı 12/02/2015 tarihinde “Gelen Kâğıtlar” listesinde yayımlanmış ve Komisyona havale edilmiş. Bu açıklamaya, 73’üncü maddedeki açıklamaya dönecek olursak bu kanun tasarısına ilişkin havaleye itirazı bu kanun tasarısının havalesinden sonraki ilk oturumda yapmanız gerekiyordu. Ben böyle düşünüyorum.

Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Özür dilerim, daha da bitmedi.

Nitekim, Sayın Oktay Vural, siz, 10 Ekim 2012 Çarşamba tarihinde bir tasarı hakkında itirazda bulunmuşsunuz. Onun tutanakları da elimizde. Aynı şekilde itiraz ediyorsunuz. O zaman, o birleşimi idare eden oturum başkanı da benim söylediklerime benzer şeyler söylüyor, aynısını söylüyor. Siz yine açıklamasını yapıyorsunuz ve orada kalıyor. Usul tartışması açmaya gerek görmüyorsunuz. Böyle de bir tutanak elimizde var. Tarihi: 10 Ekim 2012 Çarşamba tarihinde, 6’ncı Birleşimde.

OKTAY VURAL (İzmir) – İtiraz ediyorum ben, evet.

BAŞKAN – Usul tartışmasını da açmıyorsunuz. Siz düşüncenizi söylüyorsunuz, oturum başkanı kendi düşüncesini söylüyor ki mealen benim söylediklerimle örtüşüyor söyledikleri. Orada usul tartışmasını da açmıyorsunuz. Durum bu, tutumum da bu.

Buyurun Sayın Vural, şimdi sizi dinliyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan “Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.”

BAŞKAN – Hangi havaleye?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu havaleye.

BAŞKAN – Bir önceyi okuyun. Sizinle tartışmıyorum, hukuki bir tartışma yapıyorum şu anda.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Başkan, gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale eder ve bunu tutanak dergisine ve ilan tahtasına yazdırır. Bu havaleye…itiraz…” diyor.

BAŞKAN – Bu havale bir önceki fıkrada söylenen havale. Akıştan bu çıkıyor çünkü.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Bu çıkıyor, tamam. Bunda…

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi, Sayın Başkan…

BAŞKAN - Bakın sayın milletvekilleri, şu anda biz Sayın Vural’la birlikte -Sayın Hamzaçebi de ayakta- bir hukuki tartışma yapıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, Sayın Başkan, burada…

BAŞKAN – O yüzden dinlemekte yarar var, hepimizin öğreneceği şeyler var çünkü.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, ben söyleyeyim muradımı, siz zaten…

BAŞKAN - Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, “Bu havaleye…” Yani yapılmış bir havale var, tahtaya yazdırılmış; doğrudan doğruya havale etmiş, tutanak dergisine, ilan tahtasına yazdırılmış.

BAŞKAN - Evet…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu havaleye ben itiraz edeceğim. Ne zaman söz alacağım?

BAŞKAN - Havale edildiği zamandan sonraki ilk oturumunda.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kim dedi size?

BAŞKAN – Kimse demedi çünkü kanunun akışından ben böyle anlıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aaa, işte! “Kimse demedi.”

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Kimse demedi.”

BAŞKAN - Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – “Oturumun başında” diyor, “ilk oturum” demiyor.

BAŞKAN - Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, “ilk oturum” demiyor.

BAŞKAN - Sayın Vural, bana bakarak konuşun. Orada öyle bir şey yok ama ben size şunu anlatmaya çalışıyorum. Benim yorumum bu.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – “Havaleden sonraki ilk oturum” demiş olsaydı öyle haklı olurdunuz.

BAŞKAN - Bir müsaade edin arkadaşlar, durun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Demiyor, “ilk oturumda” dese…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “İlk oturum” demiyor Sayın Başkan, “ilk oturum” demiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Oturumun başında” diyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “Oturumun başında” diyor.

BAŞKAN – Sayın arkadaşlarım, bakın, 73’üncü maddeyi okuyoruz, okuyoruz, okuyoruz, sondan bir önceki fıkrasına geliyoruz: “Başkan, gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale eder ve bunu…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Bir tek havaleden bahsediyoruz. Herhangi bir havaleden ama bir tek havale.

OKTAY VURAL (İzmir) – Herhangi bir havale yani gelen kâğıtların tümüne değil, sadece bir komisyonla ilgili yapılan havale.

BAŞKAN – “…gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale eder…” Biz şimdi bir havale üzerinde duruyoruz örnek olarak.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir havale, her birisi ayrı işlem...

BAŞKAN - Sizin yaptığınız itirazdan hareket ederek onu söylüyorum. Sizin söylediğiniz tasarıyı Başkan ilgili Komisyona göndermiş, havale etmiş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Güzel.

BAŞKAN - Hangi tarihte? 12 Şubat 2015 tarihinde. Komisyon da bunu gündemine 17 Şubat 2015 tarihinde… Pardon, komisyon da aynı gün tarihiyle almış da, buna karşı… Şimdi kanunun metninden giden o. Tekrar alıyorum, sondan bir önceki fıkra: Bir kanun tasarı komisyona havale ediliyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, sizin dediğiniz çok önemli…

BAŞKAN - Bir dakika…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani “ilk oturum” dese haklısınız.

BAŞKAN – Şimdi, “ilk oturum” demiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz yoruma koyuyorsunuz.

BAŞKAN – “Benim yorumum” diyorum, tabii ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşte yanlış.

BAŞKAN - Sonra da diyorum ki: Sondan bir önceki fıkra bir kanun tasarısının havalesinden bahsediyor, son fıkra da “bu havaleye” diyor yani bir önceki fıkraya göndermede bulunuyor. Ben böyle yorumluyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama Sayın Başkan…

BAŞKAN – Siz aksini yorumlayabilirsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Aksini yorumlamaktan dolayı haklarınız da saklı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aksi bir yorum söz konusu değil burada; tüzüğün, madde açık.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, burada siz dediniz ki: “Ben İç Tüzük’ü okudum ‘kanun tasarıları’ diyor, vermiyorum.” dediniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışması açacaksanız açın!

BAŞKAN – Sayın Kacır, lütfen…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz de milletvekiliyiz.

BAŞKAN - Sayın Kacır biz, burada hukuki bir tartışma yapıyoruz. Lütfen…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne demek canım! Allah Allah!

BAŞKAN – Evet, buyurun.

Sayın Vural, ben sizi dinliyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bakın, biraz önce “Kanun tasarısı yazıyor, teklif yazmıyor.” dediniz ve vermediniz, haklı gördük.

BAŞKAN – Tamam, bitti; 73.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam, bitti.

Şimdi, siz oturumu “ilk oturum” diye alıyorsunuz; oysa mesela, geçen tutanak hakkında birleşimle ilgili şeyde “Ondan sonraki ilk birleşimde.” diyor.

BAŞKAN – “İlk birleşim.” diyor; evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, orada “ilk”ini kullanıyor. Kanun koyucu, yani milletvekilleri, bunu çıkartan milletvekilleri sizin yaptığınız yorumu dikkate alacak kadar şey değil midir? Kanun koyucunun iradesi diyor ki “oturumun başında…”

BAŞKAN – Sayın Vural, ben böyle yorumluyorum; aksini yorumluyorsanız...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan “ilk oturum” derse; tamam.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Zozani, ben Sayın Vural’la konuşuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, açık bir hüküm varsa, siz biraz önce, açık hükümde “Tasarı ve teklifte açık hüküm var.” diye ayırdınız.

BAŞKAN- Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – “İlk oturum” deseydi kabul edecektim ama “oturumun başı” diyor. Dolayısıyla bunu da şöyle… Komisyon, raporunu vermiş mi bunun?

BAŞKAN – Vermiş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vermemiş.

BAŞKAN – Pardon, vermemiş; tamam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vermiş olsaydı benim itirazım geçerli olmazdı zaten; onu da doğru bulmazdım.

BAŞKAN – Tamam, vermemiş, doğru.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama vermediği için, hâlen olduğu için bu konudaki havaleye itirazla ilgili hususumun komisyonun bununla ilgili görüşmeye başlamadan önce olması şeklinde.

BAŞKAN – Sayın Vural, ben sizi çok iyi anladım.

Şimdi, bir zaman kısıtlaması veya “ilk oturum” gibi bir zaman daraltması kanunda yazılı değil ama benim 73’üncü maddenin son fıkrasından anladığım odur ki son fıkra bir önceki fıkranın devamıdır, maddenin akışı böyledir. Ben bir hukukçu olarak böyle yorumluyorum ama siz ayrı bir düşüncedeyseniz hakkınız saklı. Usul tartışması açıyorsanız açayım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, Sayın Başkan, İç Tüzük 69’a göre “Sataşmalara aynı oturum içinde söz verilir.” diyor, aynı oturum.

BAŞKAN – Evet.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani “aynı oturum”, “ilk oturum” ve “oturum” arasında fark vardır. Dolayısıyla bu şekliyle siz aynı oturumu alıp… Ben şimdi, biraz sonra isteyeceğim; şimdi, bakalım, verecek misiniz yapılan sataşmayla ilgili? “Aynı oturumda” diyor. Birleşim de değişti. Sataşmadan dolayı söz isteyeceğim, verecek misiniz? Siz bunu genişletebilir misiniz, genişletemez misiniz? Buna bağlı olarak diyeceksiniz ki: “Aynı oturumda…” Bu durumda “oturumun başında söz alması”nın başına “ilk”i eklemenin hukuki bir mesnedi yoktur.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kanun koyucu sizin gibi düşünseydi “ilk” diyebilirdi, “havaleden sonra ilk oturum” derdi, “bu havaleden sonraki ilk oturum, ilk birleşim” derdi, diyebilirdi, demediğine göre bununla ilgili kısıtlayıcı değil…

BAŞKAN – Sayın Vural, ben size itiraz etmiyorum. Siz öyle yorumluyorsunuz, ben de diyorum ki 73’üncü maddenin son iki fıkrası birlikte değerlendirildiğinde, kanun yapma sistematiği açısından, kanun havalesi bir süreçtir, bu son iki fıkra da bu süreç içinde, kanun yapma matematiği ve sistematiği içinde böyle yorumlanması gerekir diyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de bir söz istiyorum efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Süreç, bu konuda havale yapılan komisyon, gündemine alıp görüşmediği sürece kadardır. Şimdi de uygulama diyorsunuz.

BAŞKAN – Sizinle tartışmayalım. Sizin düşünceniz öyle, benim düşüncem böyle.

Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben bugün kanun teklifinin havalesine ilişkin itirazımı gündeme getirirken gelen kâğıtlar listelerine bakmıştım ve gelen kâğıtlar listesinde en son 12 Şubat tarihli listede kanun tasarılarının havale edildiğini gördüm. Benim itirazıma karşılık sizin “73’üncü maddenin son fıkrası sadece tasarıyı kapsamaktadır, teklifi kapsamamaktadır.” şeklinde bir açıklama yapabileceğinizi düşünerek bir, tasarıya itirazı planlamıştım ancak muhtemelen karşıma şu şekilde çıkacaktınız, diyecektiniz ki: “Sayın Hamzaçebi, teamüller bu şekildedir.” Her ne kadar…

BAŞKAN – Hayır, öyle bir şey demedim ama gördüğünüz gibi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, hayır, ben düşüncemi söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Demediniz, doğru, demediniz hakikaten, “Teamüller, uygulama budur.”

BAŞKAN – Demedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 73’üncü maddenin son fıkrasında “…oturumun başında söz alır.” diyor. Yani “havaleden sonraki ilk oturumun başında” demiyor.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, özür dileyerek sözünüzü kesiyorum ama aynı şeyleri söylüyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, bir saniye… Efendim, bitireyim. Ama bir saniye…

Siz bu nedenle reddedecektiniz o talebimi çünkü teamüller o şekilde. Baktım, gerçekten teamüller, ilk oturumun başında olmuş itirazlar ama bu teamül. Şimdi, ben de kanun teklifine ilişkin itirazımı teamüle dayalı olarak yaptım, bunda hiçbir engel yok. Biraz önce şaşırdığım bir açıklama yaptınız Sayın Vural’a cevaben, dediniz ki: “14 Şubat 2012 tarihli 65’inci Birleşimdeki Başkanlığın tutumu da beni doğrular nitelikte.” Sayın Başkan, ben size itiraz ederken 14 Şubat 2012 tarihli Birleşimdeki Meclis başkan vekilinin açıklamasını söyledim, diyor ki Meclis başkan vekili: “Biz kanun tasarıları ile teklifleri aynı şekilde değerlendiririz.” Yani, o Başkan Vekilinin açıklamasının bir bölümüne sahip çıkıyorsunuz, bir bölümüne sahip çıkmıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Böyle bir şey gerçekten olmaz ama sizin itirazınız teklif üzerineydi. Ben teklifle ilgili olarak 73’üncü maddeyi -son maddeyi- söyledim. Sayın Vural’ın itirazı tasarı üzerine.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, hiç fark etmiyor, bakın, hiç fark etmiyor.

BAŞKAN – Lütfen, ben bu düşüncedeyim, teşekkür ederim anlayışınızdan dolayı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, siz İç Tüzük’ü uygulamamaya karar vermişsiniz galiba.

BAŞKAN – Bakın, benim düşüncem bu. Nasıl arzu ediyorsanız, ister usul tartışması açın, ister açmayın. Sayın Zozani bekliyor, lütfen.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İç Tüzük 73’ü uygulamanıza ilişkin görüşümüzü biraz önce ifade ettim. Sizi haklı bulmamızın bir sebebi vardı İç Tüzük’ün açık hükümlerini uygulamanızdan kaynaklı olarak ve dedik ki: “Bu maddeyle ilgili tutumunuzu diğer maddelerle ilgili de ortaya koymanız gerekiyor.” Beklentimiz bu yönde.

Şimdi, Sayın Vural’ın dile getirdiği talebe, aynı madde içerisinde size yorum hakkı vermeyen bir ifadeyle farklı bir yoruma gittiniz ve “Bu da benim yorumum.” diyorsunuz. Biraz önce Sayın Hamzaçebi de talepte bulunurken, 73’üncü maddeye ilişkin olarak talepte bulunurken aynı değerlendirmeyi farklı bir biçimde yaptınız.

Sayın Başkan, İç Tüzük 73’üncü maddeyi İç Tüzük 34’üncü maddeyle birlikte değerlendirmeniz gerekir. İç Tüzük 34, komisyon havale edilen bir kanun teklifi veya tasarıyı gündemine aldıktan sonra yapacağı işlemler ile gündeme alınmadan önceki yapılacak itiraz işlemini 73’üncü madde düzenliyor. Bu nedenle buradaki tutumunuz İç Tüzük 34’le paralel değerlendirildiğinde yanlıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Paralel mi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – “Bu oturumda…” denmesinin sebebi şudur yani bu İç Tüzük’ü hazırlayanlar, kabul eden yasama organı şunu düşünerek “Bu oturumun başında…” ifadesini kullanmıştır: Ola ki itirazda bulunacak sayın milletvekili o oturumda bulunamamıştır, bir sonraki oturumda bulunduğunda bu itiraz hakkı saklı kalabilsin diye ifade geniş tutulmuş ve size yorum hakkı vermiyor.

BAŞKAN – Sizin yaptığınız da yorum ama.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, yok açık hüküm ya.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, yorum değil.

BAŞKAN - Evet.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, yorum değil, açık.

Biz, İç Tüzük’ün tüm maddelerini birlikte değerlendiririz. Havale işlemi 34’te ve 73’te birlikte ifade edilmiş, birlikte ele alınmış.

BAŞKAN – Peki.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 35 de bunlarla birlikte değerlendirilmesi gereken madde. Dolaysıyla bunları, bir maddeyi okuyarak bir maddeyi okumayarak değerlendirmeye gittiğiniz zaman birbirleriyle çelişir tutumlar ortaya koymuş olursunuz. Şu andaki tutumunuz çelişik bir tutumdur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Ben çelişkili bir davranış içerisinde bulunduğumu düşünmüyorum çünkü, tekrar ediyorum Sayın Zozani, Sayın Hamzaçebi 73’üncü maddeyi bir kanun teklifi için gerekçe olarak gösterdi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biz sizi haklı bulduk.

BAŞKAN – Sayın Vural tasarı için 73’üncü maddeyi gerekçe olarak gösterdi. Ben de Sayın Vural’a teamüle değil maddenin sistematiğine bağlı olarak, son fıkra ile bir önceki fıkra arasındaki sistematiğe bağlı olarak açıklamamı yaptım, bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Teamül, yaygın, genelleşmiş bir uygulamadır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teamül… Sayın Başkan, teamülden söz ediyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biraz önce de “Teamülleri uygulamayacağım.” dediniz.

BAŞKAN – Şimdi, İç Tüzük’te net ve açık bir hüküm varsa elbette ki teamülü uygulamak alt sıralarda kalır Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama teamülden söz ettiniz. Yani, İç Tüzük’te açık hüküm varsa teamüle gerek yok ki.

BAŞKAN – Aynı şeyi söylüyorum, “İç Tüzük’te açık bir hüküm varsa teamüle gerek yok.” diyorum bende. Türkçe konuşuyoruz.

Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama “Teamül bu şekilde.” diyorsunuz Sayın Başkan, yapmayın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, usul tartışması…

BAŞKAN – Açacak mısınız?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aleyhte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Lehte…

BAŞKAN – Bu konuyla ilgili mi?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Tamam, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aleyhte…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Lehte…

BAŞKAN – Şimdi, sayın milletvekilleri, okuyorum: Lehte, Sayın Zozani, Sayın Vural; aleyhte, Sayın Hamzaçebi, Sayın Kubat. Tamam mı?

Peki, lehte olmak üzere Sayın Adil Zozani’yi kürsüye davet…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışmasını aleyhinizde açan benim.

BAŞKAN – Pardon, pardon, çok özür dilerim. Aleyhte…

Sayın Oktay Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, söz sırasını lehte ve aleyhte olarak vermeniz gerekiyor. Usule davet ediyorum sizi. Yani, usul tartışmasında İç Tüzük’te “Lehte, aleyhte üzerinde olmak üzere sırayla söz verilir.” diyor.

BAŞKAN – Devamlı hukuki tartışmalar yaparsak, ufuk açıcı oluyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çünkü Başkanlık Divanının üstünlüğü var, o bakımdan. Değil mi? Kanun koyucu öyle demiş, Başkanlık Divanının uygulaması üstündür.

BAŞKAN – Şimdi, usul tartışması üzerinde, lehte, Sayın Hamzaçebi.

Buyurun, üç dakika (CHP sıralarından alkışlar)

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrasıyla ilgili uygulamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bahçekapılı’nın tutumunun lehinde gerçekten konuşmak isterdim, kendisini kırmayı kesinlikle arzu etmezdim. Yine de kırmayacağım tabii ama maalesef bu İç Tüzük’e aykırı tutumun lehinde konuşmam mümkün değil. Ne kadar zorlasam da İç Tüzük’te bu tutumun lehinde konuşabileceğim bir hüküm bulamadım.

Şimdi, Sayın Başkan, ben ilk itirazımda yani oturum açılır açılmaz ilk itirazımda “Sayın Bülent Tezcan’ın kanun teklifinin tali komisyon olarak Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda da görüşülmesi gerekirdi. Meclis Başkanlığının bu konudaki havalesi eksiktir. O nedenle itiraz ediyorum.” dedim ve İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrasına dayandım. Son fıkra, sizin okuduğunuz gibi, tasarıdan söz ediyor ama Meclis Başkanlığının bugüne kadarki uygulaması, tasarı ve tekliflerin aynı kapsamda değerlendirilmesi yönünde olmuştur. 14 Şubat 2012 tarihli 65’inci Birleşimde Meclis başkan vekilinin açıklaması da bu yöndedir -açıklama gayet açıktır, tutanak sizin önünüzde de var- “Biz kanun tasarıları ile teklifleri aynı kapsamda değerlendiririz.” demiştir.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, bir şey sorabilir miyim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Tabii.

BAŞKAN – Hangi bağlamda “Aynı kabul ediyoruz.” diye söylemiş, bir söz sarf etmiş, söyleyebilir misiniz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Çok iyi. Hiçbir bağlamda olamaz Sayın Başkan, doğru.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, karşılıklı konuşabiliriz tabii ki, süremi herhâlde ilave edeceksiniz.

BAŞKAN – Ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ama, fark etmiyor. Bakın, “Biz kanun tasarıları ile tekliflerini aynı kapsamda değerlendiririz.” Meclis Başkanlığının bugüne kadarki bütün uygulaması bu şekilde olmuştur. Bir teklifin madde gerekçesinde bir eksiklik olması hâlinde İç Tüzük’te bir hüküm olmamasına rağmen bunu, Meclis Başkanlığı, Kanunlar Kararlar Müdürlüğü geri çevirir, milletvekilinden bunu tamamlamasını ister. Neden? Çünkü, kanun tasarısıyla ilgili maddede gerekçelerin nasıl olacağı çok açık bir şekilde belirtilmiştir. Teamül bu şekilde, ilgili oturumda bu şekilde açıklanmış. 4 Haziran 2013 tarihinde yine benim yaptığım bir itirazla Meclis Başkanı -kanun teklifinin havalesine ilişkin bir itirazdı- bana söz verdi, konuştum. Ben hazırlığımı yaparken, bu itirazı yaparken karşıma bu şekilde bir eleştiriyle çıkacağınızı düşündüm “Evet, bunu Meclis Başkanı bu şekilde diyebilir.” O zaman ben, size, daha eski tarihli gelen kâğıtlar listesindeki bir tasarıya itirazı yapabilirim diye düşündüm çünkü 12 Şubat tarihli gelen kâğıtlar listesinde bir kanun tasarısı vardı, ona ilişkin bir itiraz yapmayı planladım ama açıklamanız şu olacaktı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – “İlk oturumda bu itirazı yapmanız gerekir.” diyecektiniz.

Sürem bitti Sayın Başkan, ilave süre…

BAŞKAN – Tamam, bir dakika süre ekliyorum çünkü sizinle konuştum

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – “Bu itirazı havaleyi takip eden ilk oturumda yapmanız gerekirdi. O nedenle bu itirazınızı dikkate almıyorum.” açıklamasını yapacaktınız bana. Ama İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son fıkrası “havaleyi takip eden ilk oturumda” demiyor. Demiyor ama teamül bu şekilde oluşmuş. “İlk oturum” olarak oluşmuş, baktım bütün uygulama “ilk oturum” şeklinde olmuş. Siz şimdi Sayın Vural’ın önerisini reddederken aslında teamüle sığınıyorsunuz ama kendinizle çelişkiye düşmemek için bunu itiraf edemiyorsunuz. Fakat cümle aralarında bunu söylüyorsunuz, biraz önce kürsüden “Teamüller vardır, uygulamalar vardır." dediniz.

Sayın Başkan, tutumunuz İç Tüzük’e aykırıdır. Bu itirazları, ister tasarı olsun ister teklif olsun sizin burada bunu talep eden milletvekiline söz hakkı vermek suretiyle değerlendirmeniz gerekirdi.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Aleyhte, Sayın Oktay Vural… (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten. tabii, İç Tüzük’ten kaynaklanan milletvekillerine tanınmış bir hakkı kullanmak amacıyla taleplerimiz oluyor ama Sayın Başkan, zatıaliniz bir önceki ifadenizde kanun tasarı ve teklifleri aynı addetmediniz ve İç Tüzük’te sadece kanun tasarılarına yönelik bir havaleye itiraz edilebileceğini söylediniz. Bu konuda daha önce Meclisi yöneten bir Meclis başkan vekili “Tasarı ve teklifleri aynı görüyoruz. Bu konuda milletvekillerinin bu havalelere itirazını doğru buluyoruz.” diyerek gündeme almıştı ve siz de İç Tüzük’ü okudunuz, bütün milletimizin önünde, milletvekillerinin önünde İç Tüzük’ü okudunuz ve “İç Tüzük’te kanun tasarısı yazıyor. Ben bu kanunu, bu İç Tüzük’ü uygularım ve diğer teamüller de beni ilgilendirmez. Benim yorumum budur.” dediniz. Bu çerçevede ben de 12 Şubatta yapılmış, hâlen komisyonda bekleyen bir tasarıya itiraz ettim. Tasarıya itirazı kabul ettiniz ama içeriye geçtiniz, ondan sonra kalkıp “Oturumun başında söz alır.” ifadesini “ilk oturum” diye ortaya koydunuz. E kanunda yazmıyor bu.

Şimdi, geçen tutanak hakkında söz talebi, geçen birleşimden sonraki birleşimdir. Şimdi, ben iki gün önceki bir tutanağı düzenlemek istesem siz bana söz verecek misiniz? Vermeyeceksiniz.

BAŞKAN – Belki veririm Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) – Efendim, ondan dolayı veremezsiniz. Ondan dolayı veremezsiniz. Vereceğinizi ifade ediyorsunuz, teşekkür ederim. Demek ki vereceksiniz.

BAŞKAN – “Belki” dedim.

OKTAY VURAL (Devamla) – Biraz sonra göreceğiz verecek misiniz, vermeyecek misiniz.

BAŞKAN – “Belki” dedim.

OKTAY VURAL (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür ederim. Demek ki bundan önce yapılmış itirazlarımızı da “Vereceğim.” diyerek bu konuda genişletici bir şekilde bakıyorsunuz…

BAŞKAN – “Belki” dedim, “belki.”

OKTAY VURAL (Devamla) – Yani teşekkür ederiz. Bu sözünüzde duracağınızı umut ediyorum. Yani Meclis Başkan Vekili verdiği sözlerden, hele hele milletin huzurunda tutanaklara geçmiş bir sözden vazgeçmez çünkü saygınlığı çok önemlidir. Bu konuda sizin geçen birleşimle ilgili söz taleplerimize olumlu cevap verme iradenize de teşekkür ediyorum.

Şimdi “Oturumun başında söz alır”ı bu sefer de benim daha önce yaptığım bir itiraz neticesinde o zamanki başkan vekilinin yaptığı uygulamayı örnek olarak getirdiniz. Kendi içinizde çelişkiye düşüyorsunuz. Kendi yorumunuzla çelişkiye düşüyorsunuz. Bir zamanlar bizde bir Başbakan, iki Erdoğan vardı, şimdi bir Ayşe Nur Bahçekapılı, iki başkan vekili gibi bir duruma düştünüz. Dolayısıyla, uygulamanız, kendi iradenizle ortaya koyduğunuz uygulamanın da tersine oluyor. Bu bakımdan, sizi, hem kendi içinizde tesanüte hem de İçtüzük’e uymaya davet ediyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Kubat, buyurun, lehte… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 73’üncü maddeye göre yapılan itirazla ilgili olarak Başkanlığın sergilediği tutum lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Sayın Başkanım, Sayın Vural 12 Şubat 2015 tarihli Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan (1/1031) sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın havalesine 20 Şubat Cuma günü –bugün- bir itiraz yapmıştır.

73’üncü maddede -biraz önce de tartışıldı- kanunun sistematiği bakımından değerlendirildiği zaman, Başkanın, gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale edeceği ve bunu, tutanak dergisine ve ilan tahtasına yazdıracağı belirtilmiş ve bir sonraki fıkrada, bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır şeklinde bir düzenleme yapılmış.

Şimdi, bu hakkı bugün kullanabilir miyiz, bu “oturumun başı” ifadesinden ne anlamak gerekir; açık bir hüküm yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kullanabiliriz, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Açık, açık…

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Ama kanunun yazılış tekniğini göz önüne aldığımız zaman -ki gelen kâğıtlar listesi de yine 52’nci maddede düzenlenmiş- bunun, havalenin, gelen kâğıtlar listesinin dağıtımından sonraki ilk birleşimin başı olarak anlaşıldığı ve uygulandığı geçmiş uygulamalarda da var. Nitekim, 1985 yılında (1/733) sayılı SSK Kanun Tasarısı’nın itirazı, hemen sonraki ilk oturumun başında yapılmış. Hukukta bütün hakların kullanılması belirli sürelere bağlanmıştır. İç Tüzük de milletvekillerine tanıdığı hakları sıkı şekil şartlarına ve kısa sürelere bağlamış. Dolayısıyla süresiz hiçbir hak olmaz. Eğer biz üç sene önceki, iki sene önceki bir tasarının havalesine de bugün itiraz etmek durumunda olursak, bu, hakkın suistimali olur diye düşünüyorum.

Dolayısıyla buradaki “oturumun başında” ifadesinden anlaşılması gereken, bu tasarının gelen kâğıtlar listesinde yayımı tarihinden sonraki birleşimin ilk oturumunun başı -ki kanun yapıcı “oturum” kelimesini kullanmıştır, ki “birleşim” bile dememiş- yani oturum birleşimin belli bir zaman aralığındaki bölümünü ifade ediyor. Bu da onun, bunu kısa bir sürede kullanılması amacını güttüğünü göstermektedir.

Bu sebeple, Başkanımızın tutumu yerindedir. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aleyhte Sayın Zozani, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yarım saat içerisinde bizi pişman ettiniz. Biraz önce Sayın Hamzaçebi’nin talebine ilişkin olarak sizin ortaya koyduğunuz tutumun doğru olduğunu söyledik ve destekledik; çıktık burada lehte de konuşma yaptık. Ama daha yarım saat geçmedi ya. Bizi pişman ettiniz. Cıva gibi bir tutum. Neresinden tutacağımızı şaşırdık. E, lütfen, artık… Bu İç Tüzük bu kadar yoruma açık değil, 73’üncü madde o kadar yoruma açık değil.

Sayın Kubat “52’nci maddede.” dedi ama İç Tüzük 51’de düzenlenmiş gelen kâğıtlar listesi. 51’de de böyle bir düzenleme yok, Sayın Kubat’ı destekleyecek bir düzenleme yok. Bu havaleyle ilgili ifadenin bu şekilde düzenlenmesinin sebebi, biraz önce de açıkladım, ola ki itirazda bulunacak milletvekili ilk oturumda bulunma şansına sahip değilse, İç Tüzük 34’le birlikte değerlendirilir şeklinde bir yorum bırakmış orada.

Siz şimdi 51, 73 ve 34’ü bir arada değerlendirdiğinizde, Sayın Oktay Vural’ın ifade ettiği, gündeme getirdiği talebe cevap vermek durumundasınız, itirazını kabul etmek durumundasınız, söz hakkı vermeniz gerekiyor. Aynı zamanda, bunu yaptığınızda ilk tutumunuzla da bir bütünlük sağlamış olursunuz. Çünkü dediniz: “Tasarıya ilişkin bir düzenlemeyi ifade ediyor.” Doğru, tasarıya ilişkin bir düzenleme. Sayın Vural’ın gündeme getirdiği de bir tasarı. Neye sığınıyorsunuz? Biraz önce, ilk açıklamalarınızda dediniz ki: “O şekil teamüller olabilir, teamüller yorumdur, benim de yorumum bu şekildedir.” Biz de şu ifadeleri kullanarak size destek verdik, dedik ki: “Evet, açık yazılı kurallar teamüllerin önündedir. Teamül, açık yazılı kuralın önüne geçemez. İç Tüzük 73 hiçbir şekilde yoruma mahal bırakmayacak şekilde açık yazılmış, ona uymak zorundasınız.” Şimdi, bu havaleyle ilgili ifadeyi siz getirip “yayımlandıktan sonraki ilk oturum” şeklinde yorumlar iseniz kendinizle çelişirsiniz, İç Tüzük 34’le çelişirsiniz. Çünkü kanun teklif ve tasarılarıyla ilgili olarak komisyona havaledeki bir yanlışlığa komisyon iradesi müdahale edebiliyor, komisyon iradesi öncesi Genel Kurulda milletvekilleri müdahalede bulunabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Siz buna uymak zorundasınız. Lütfen, bizi de zaman zaman destek verdiğimizde de pişman etmeyin. Lütfen, yani bizi böyle zor durumda bırakmayın Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, kanun tasarılarının havalesine itirazın hangi usulle yapılacağı İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin son iki fıkrası hükümlerinin birlikte değerlendirilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Komisyonlara havalenin bir süreç olduğunu göz önüne aldığımızda, ilgili havalenin yayımlandığı gelen kâğıtlar listesindeki sonraki ilk birleşimde yapılması gerektiği ortadadır. Aksi takdirde, havaleye itirazın çok sonra da yapılması komisyonların çalışma düzenini olumsuz olarak etkileyecek ve komisyonlar açısından değişebilirlik ihtimali belirsizliğe ve gündem oluşturmada tereddüde yol açabilecektir.

Ben İç Tüzük’ün 73’üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarını gayet iyi biliyorum. Bu şekilde yorumladım. Madde sistematiği içinde böyle bir yorumum var. Bu yorumum teamülle de örtüşüyorsa ne mutlu bana. Bir çelişkiye düştüğümü düşünmüyorum. 73’üncü madde teklif, 73’üncü maddenin son üç ve dördüncü fıkrası da bunlarla bağlantılı olarak tasarıyla ilgili açıklama yapıyor.

Bu konuyu burada kapatıyorum tutumumda herhangi bir değişiklik yapmadan.

Şimdi bir itiraz daha var. 58’inci maddeye göre, geçen tutanak hakkında söz isteyen sayın milletvekillerimiz var.

Şimdi şöyle yapalım: Sayın Engin Altay, İç Tüzük’ün 58’inci maddesi uyarınca söz talep etmişsiniz beyan düzeltmeyle ilgili. Dünkü birleşimde yer alan hangi konuşmanızın hangi beyanını düzeltmek istiyorsunuz?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Dün kürsüde yaptığım bir konuşmada Başkanlık Divanının tutumu ve Genel Kurulun çalışma ortamıyla ilgili yaptığım beyanda bir açıklama ve düzeltme gereği duydum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, orada “beş dakikaya kadar” diyor. Lütfen, arkadaşımız bir açıklamada bulunacak.

BAŞKAN – Tamam, iki de beş dakikanın içinde Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Beş dakikayı verelim.

BAŞKAN – İki de beşin içinde.

VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, “Cömert ile nekesin pek farkı olmaz.” diye bir atasözü vardır.

BAŞKAN – Ne? Anlamadım.

ENGİN ALTAY (Devamla) – “Cömert ile nekesin pek farkı olmaz.” derler. Yani nekes çok tutumlu olduğu için er geç bir şekilde kaybeder; cömert de çok verici olduğu için er geç bir şekilde kaybeder. Bu gibi hâllerde bir makul ortalama doğru olandır. Kararınızı takdirle, saygıyla karşılıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın milletvekilleri, dün bu kürsüde Başkanlık Divanının uygulamaları bakımından takdir haklarının olduğunu ama keyfî uygulama hakkının olmadığını söylemiştim. Burada bir “keyfiyet” ibaresi var, ben “keyfî” (x) demek istedim. Düzeltmem bu mealdedir.

Ancak bu vesileyle şunu da söylememiz lazım: Salı gününden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu aslında çalışamıyor. Biz Genel Kurulun çalışmasını çok isteriz çünkü bu Parlamentoda yasalaşan, milletin, devletin menfaatine olan her konuda burada gördüğünüz üç muhalefet partisinin de büyük katkıları vardır, olmuştur, bunun örnekleri de var. Yanlış hatırlıyorsam beni düzeltin; Türk Ticaret Kanunu muydu, neydi Akif Bey, bin küsur maddeydi. Bin küsur madde bu Parlamentodan iki günde geçti.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 3 bin madde, 5 kanundan oluşan 3 bin maddelik bir tasarı.

ENGİN ALTAY (Devamla) – 3 bin küsur madde, 5 kanun.

Demek ki bir uzlaşma ortamı sağlanması hâlinde bu Parlamento verimli çalışabiliyor. Buradan iktidar partisinin ve Hükûmetin alması gereken dersler vardır. “İnat da bir murattır.” mantığıyla devam ettiğiniz sürece bu Parlamentonun hem zamanına hem bütçemizin, beytülmalin harcanan parasına yazıktır. İsraf da günahtır, haramdır. Genel Kurulu bu konuda da uyarmayı bu vesileyle bir görev sayıyorum.

Son söz: Dün de söyledim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – İktidar partisi grubunun kanunun hızlı çıkması için acelesi olabilir ama Başkanlık Divanı acele etmemelidir. Divan acele ettiği zaman Parlamentoda gerilim çıkıyor, kan akıyor. Bu konuda Divanı da bu şekilde bir kere daha uyarmış olayım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı anlayışın karşılıklı gösterilmesini ben de tabii ki talep ederim.

Şimdi, Sayın Ali Rıza Öztürk, yine, İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre söz istemişsiniz. Hangi beyanınızı düzelteceksiniz?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şimdi, efendim, dün MHP grup önerisinin lehinde konuşurken benim söylediğim sözlerin bir kısmı tam geçmemiş; bir de Sayın Metiner’in bana yönelik söylediği sözler var, onlarla ilgili düzeltmede bulunacağım.

BAŞKAN – Şimdi, ben 58’den söz veriyorum, sataşmadan dolayı vermiyorum. Hangi beyanınızı düzeltmek istediğinizi size bir kez daha soruyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Beyanımda mesela ben “yürüdüğünüz” diyorum, burada “yolladığınız” yazmışlar.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

İki dakika…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İki dakika içerisinde ne düzeltme yapacak, onu anlamadık yani.

BAŞKAN – Sizi ilgilendirmiyor, ben konuşuyorum burada.

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, vallahi bu Adil Zozani sürekli benimle uğraşıyor.

BAŞKAN - Benimle de uğraşıyor Sayın Öztürk.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Ama bilmiyorum yani benimle ne alıp veremediği var Sayın Zozani’nin, ben anlamış değilim yani.

BAŞKAN – Ben de bilmiyorum, ben de aynı durumdayım.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Niye sürekli bana sataşıyorsun? Yani benimle mücadele etme, başkalarıyla mücadele et.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, beni de koruyun biraz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Hayır, Sayın Başkan, sürekli Zozani sataşıyor, sürekli sataşıyor.

BAŞKAN – Bana da laf atıyor Sayın Öztürk.

Yeniden başlatıyorum sürenizi.

Buyurun.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; dün MHP grup önerisinin lehinde konuşurken bu “Fethullah Gülen Cemaati” dediğimiz, AKP iktidarının “paralel yapı” dediği yapıyla ilgili ben şunları söylemiştim: “Siz önce beraber yürüdüğünüz, beraber yola girdiğiniz…”(x) demiştim, onlar yanlış girmiş. Bir de “Adamlarınızı korurken bize söylediklerinizden dolayı bir kere özür dilemeniz gerekir ama dilenmemiştir.” dedim, Sayın Mehmet Metiner de laf atmış oturduğu yerden, alışkanlığı zaten Sayın Metiner’in. Metiner bana dava açmıştı, o davayı da kaybetti. Şimdi, sürekli laf atıyor, diyor ki: “Fuat Avni kim?” Ya, bu sorunun muhatabı ben değilim ki. Bu sorunun muhatabı önce kendinsin, sen kendi kendine soracaksın, sen bunu bilirsin Sayın Metiner. Ondan sonra döneceksin, bu soruyu Başbakana soracaksın, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya soracaksın, o da yetmezse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a soracaksın. Bu Fuat Avni aslında sizin yol arkadaşlarınızdan birisi gibi geliyor bana.

Şimdi, siz burada söylemişsiniz Fethullah Gülen’le ilgili “F tipi deyin.” demişsiniz, ben her gün bunu diyorum da siz duymuyorsunuz herhâlde ama ben de sizden, AKP’lilerden bir kez bu muhalefete karşı, muhalefet milletvekillerine karşı geçmişte söyledikleri sözlerden dolayı özür dilemelerini istiyorum. Yani burada yerinizden söylemişsiniz “Biz yanlış yaptık, siz doğru yaptınız; biz görmedik, siz gördünüz.” demişsiniz ama çıkın bunu, bu milletin kürsüsünde herkese söyleyin ve özür dileyin, milletten özür dileyin, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinden, MHP milletvekillerinden, HDP milletvekillerinden özür dileyin. Hem özür dilemiyorsunuz hem suçlusunuz hem güçlüsünüz. Vallahi buna bizim orada “mart kedisi gibi” derler.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, Sayın Öztürk, kendisiyle ilgili hiçbir söz sarf etmediğim hâlde “Oradan boş laf atıyor.” dedi, siz de dediniz ki: “Aynı şekilde bana da sataşıyor.”

BAŞKAN – “Boş” demedi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hem siz sataştınız hem Sayın Öztürk sataştı.

BAŞKAN – “Boş” dediniz mi Sayın Ali Rıza Öztürk?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bakın sizin ifadeniz şu şekilde: “Size olduğu gibi bana da sataşıyor.” dediniz yerinizden.

BAŞKAN – Espri yapmayacak mıyız artık Sayın Zozani?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yapmayın efendim, çok ciddi bir iş yapıyoruz.

BAŞKAN – Peki, tamam. Bundan sonra espri yok, hiçbir şey yok. Keskin kılıçlar hâlinde birbirimize öyle davranalım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yasama işi yapıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki, o zaman siz de saygı gösterin yasama faaliyetine.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Memnuniyetle efendim.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

Adil Zozani bana sataşmada bulunmadı, buyurun. Ali Rıza Öztürk için söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin sataşmanıza değil yani Rıza Öztürk’ün sataşmasına.

BAŞKAN – Buyurun.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün geçen tutanak hakkında konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz saygıda kusur etmiyoruz, söz talebinde bulunduğumuz zaman da düğmemizi ilikleyerek söz talebinde bulunuyoruz. Bizde o konuda saygıda kusur olmaz ama aynı şekilde siz de milletvekilinin söz hakkına ve hukukuna saygıya riayet ederseniz çok memnun oluruz. Çünkü, dünkü uygulamalar, ondan bir gün önceki uygulamalar, bu konuda epey zafiyet içerisinde olduğunuzu gördük. Gerçekten, dün, önceki gün, bir önceki gün burada olup bitenler, burada sarf edilen sözler hiçbir zaman, hiçbir şekilde tasvip etmeyeceğimiz olaylardır.

Dün, burada, bir milletvekilinin iteklenmesi sonucu bu boşluğa düşmesi, maazallah, ölümle sonuçlanabilirdi. Bakınız, hepimiz gördük, kameraların önünde bir olay cereyan etti burada. Siz oturumu açtınız, şu anda hastanede olan milletvekilleri var, kafaları bandajlı dolaşan milletvekilleri var, dün burada ölümden dönen milletvekili var ve siz Meclis Başkan Vekili olarak -ki, başlangıçta bu gerilimden sorumlu kişisiniz- oturumu açarken en azından bu konudaki üzüntünüzü dile getirebilirdiniz. Eğer gerçekten, siz, burada sükûnet arzu eder bir pozisyonda olmuş olsa idiniz -ki, öyle bir arzuyla gelmediğinizi düşünüyorum- dün gece burada olan olayla ilgili olarak en azından bir üzüntü ifadesini dile getirmiş olurdunuz, yapmadınız; yapmadığınız gibi, tutumunuzda da sürekli çelişik tutumlar içerisinde oluyorsunuz, bu da bizi üzüyor Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sayın Meclis Başkan Vekiline bunları söylemek elbette ki hoşumuza gitmiyor ama Meclis Başkan Vekilini bu konuda İç Tüzük’e davet etmek bizim de görevimiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Ben, çelişkilerimle ve zafiyetlerimle yaşamayı çok seviyorum Sayın Zozani.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Acele etmese yeterdi.

BAŞKAN – Evet, Sayın Levent Gök, 58’inci maddeye göre söz vereceğim size. Nedir beyanınız, düzeltmek istediğiniz konu?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım, burada, dün, oturum kapanmadan önce yapmış olduğum konuşmada, görüşmelerine başlanmasına daha geçilmeyen bu kanun tasarısının gerekçesini okurken, bu kanunun gerekçesindeki gerekçelerin bir kısmının yanlış olarak zapta geçtiğini gördüm. “Toplumsal olayların terör örgütlerinin propagandasına dönüşmesi” şeklindeki kısımda bir yanlışlık olmuş, onu düzeltmek...

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika…

VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (x)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, önemli bir kanunu görüşmeye başlıyoruz, daha usul tartışmalarını bitiremedik. Elbette, biz muhalefet partisi milletvekilleri olarak, İç Tüzük’ten kaynaklanan tüm haklarımızı kullanmak, sizleri olabildiğince uyarmak, bu konuda gereğinin yapılmasının temini bakımından, ülke menfaatleri, tüm Türkiye’nin menfaatleri bakımından dile getirmek istiyoruz.

Kanunda gördüğümüz pek çok çekince vardır, pek çok sakınca vardır. Bu kanunun, biz, Türkiye’deki temel hak ve hürriyetleri, insan haklarını, özgürlükleri ayaklar altına alacağına inanıyoruz. Dolayısıyla, bu kanunun arkasında… Örneğin, bugün Sayın Başbakan da esmiş gürlemiş “Molotofçular bir araya geldi.” diye. Biz Sayın Başbakana buradan sesleniyoruz: “Molotofkokteyliyle, bonzaiyle ilgili her türlü düzenlemeyi, otururuz -yasayı geri çekersiniz- bakar, düzeltir, gereğini yaparız. Bonzainin, molotofkokteylinin arkasına saklanmayın.” Ama, bu uyarıları yaparken de bu haklı eleştirilerimize… Dün AKP Grup Başkan Vekili Sayın Ahmet Aydın bizlere şöyle bir suç isnat etti, dedi ki: “Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimli olanlar karşı çıkabilir, sade vatandaş bu yasayı istiyor.” diyerek hepimizi itham etti. Şimdi, Abdullah Gül de bugün dedi ki: “Bu yasa düzeltilmeli, geri çekilmeli, bir bakılmalı.” şeklinde sözler söyledi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – O zaman, Abdullah Gül’de de suç işleme eğilimi mi var acaba, o da karşı çıkmış çünkü?

LEVENT GÖK (Devamla) – Sayın Başkan, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak haklarımızı kullanacağız ama ben Milliyetçi Hareket Partisinin tüm milletvekillerinin, Halkların Demokratik Partisinin tüm milletvekillerinin de haklarını korumasını bekliyorum. Bu yasa böyle oturarak korunmaz değerli arkadaşlar, haklarınıza sahip çıkıyorsanız, gelin bu kürsüden konuşun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yani, haklarına sahip çıkmıyor mu diğer muhalefet partileri?

BAŞKAN – Sayın Oktay Vural’ın da bu konuda…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Vereceğim söz, bir dakika.

Sayın Oktay Vural’ın da 58’inci maddeye göre bir talebi var. Neyi düzelteceksiniz Sayın Vural?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, 58’inci maddeyle ilgili değil Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir dakika, vereceğim söz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, sataştı bize Sayın Başkan.

BAŞKAN – Vereceğim sataşmadan söz, müsaade edin, zamanını ben takdir edeyim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır ama işlem…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, dün buradaki tartışmalarda, biliyorsunuz, hem paralel hem de iç güvenlikle ilgili tartışmalar oldu. O sırada, buradaki bir sataşmada MHP’ye yönelik haksız bir ifade karşısında “münafık” ifadesini kullandım. Bu beyanımla ilgili düzeltme talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sataşma talebimiz bakidir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Biliyorum. Çelişkiliyim ya, unuturum diye hatırlatıyorsun, değil mi?

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Sayın Başkanım, biz de insanız, bekliyoruz burada.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün burada paralel yapılanmayla ilgili bir araştırma önergesinin görüşmeleri yapıldı. Bu çerçevede, “paralel” dediklerine, bugüne kadar -on iki yıldır- “Ne istediniz de vermedik?” diyenlerin, “Hasret kaldık, nerede kaldınız, gelin.” diyenlerin, dolayısıyla, “Paralel bir yapılanma varmış, buna kargalar bile güler.” diyen Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcilerinin bu sefer muhalefet partilerini paralelle iş birliği yapmakla ilgili suçlaması gerçekten bir tartışma konusu olmuştu.

Daha sonra iç güvenlikle ilgili bir tartışma sırasında da bu konuda her bir partinin bu tasarıya karşı çıkışının farklı noktaları olmasına rağmen, oradan “HDP’yle iş birliği yapıyorsunuz.” diyenler oldu. Bu çerçevede, aslında, PKK’yla birlikte İmralı’nın kuyruğunda gidenler, Kandil’de kuyruğunda gidenler, Kandil’den medet uman AKP, Oslo’da PKK’yla görüşme yapan AKP, iç güvenlik tasarısını HDP’yle görüşen AKP -Bakana da sordum, “Biz görüşüyoruz.” dedi- dolayısıyla, iş birliği yapan, onlarla birlikte eden AKP’nin de bu sefer yine kendi yaptığını değil de yine muhalefeti suçlamak suretiyle, bu şekilde yapmasına karşılık bu konudaki bir irade beyanına “münafık” (x)olarak ifade ettim.

Cenab-ı Hakk’ın imanları sorgulamasıyla ilgili bizim burada doğrudan doğruya bir atıfta bulunmamız doğru değildir; benim siyaseten söylediğimdir, siyaseten söylediğim, ikiyüzlü siyasettir. Bir tarafta paralel yapıyla birlikte olacaksın, sonra başkalarını paralel yapıyla iş birliği içerisinde göstereceksin; bir taraftan PKK’yla birlikte iş birliği yapacaksın, Anayasa, iç güvenlik tasarısını, her şeyi görüşeceksin, ondan sonra kalkıp “Bu konuda HDP’yle siz iş birliği yapıyorsunuz.” diyeceksiniz. Tipik olarak bu bir münafık siyasetin, ikiyüzlü siyasetin şeyi olarak ben bu kelimeyi kullandım; siyaseten kullandığım bir kelimedir. Bu çerçevede anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) - Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Çok güzel bir düzeltme oldu.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Pardon, size söz verecektim.

Sayın Zozani, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Gök biraz önce yaptığı konuşmada grubumuzun vekillerine yönelik olarak “Bu yasaya muhalefet etmek istiyorsanız bu muhalefet, böyle, yerinizde oturarak olmaz.” şeklinde hem itham etti hem sataştı Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, aslında…

BAŞKAN – Bir dakika.

Siz, Ali Rıza Öztürk’ün konuşmasından dolayı mı sataşma istiyorsunuz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Gök’ün konuşmasından dolayı.

BAŞKAN – Sayın Gök’ün…

Tamam.

Peki, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bu arada zaman da akıyor.

BAŞKAN – Tamam, peki, buyurun.

İki dakika.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Öztürk çok önceden konuşmuştu.

BAŞKAN – Ne zaman konuşmuştu?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O çok önceden konuştu, arkasından Sayın Gök konuştu, arkasından Sayın Vural konuştu.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Efendim, bunların üçü konuşacaklarsa biz gidelim.

BAŞKAN – Sayın Zozani, Levent Gök şimdiki konuşmasında sizin için ne dedi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Evet, aynen: “Siz eğer bu yasaya gerçekten muhalefet ediyorsanız, öyle, muhalefet, yerinde oturarak olmaz, dirayet ortaya koyarsınız.” dedi ve bizi hem itham etti hem de sataştı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Size yönelik?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Evet.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

İki dakika.

Grup adına mı konuşuyorsunuz Sayın Zozani?

NAZMİ GÜR (Van) – Kendi adına. Bizim de efendim, söz talebimiz var.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Her birimiz ayrı ayrı istiyoruz Başkan.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Grup Başkan Vekilimiz oturumun başında itirazlara grup adına konuşur dedi…

BAŞKAN – Tamam, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – …ancak Sayın Gök, biraz önceki sataşmada gruba değil milletvekillerine sataşmıştır.

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurun; ben size grup adına söz veriyorum.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün geçen tutanak hakkında konuşması sırasında şahsına ve HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, Sayın Gök’ün sataşması gruba değil…

LEVENT GÖK (Ankara) – Tüm milletvekillerinedir.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - …Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri ile Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin tamamına olmuştur…

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynen öyle.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - …çünkü “Öyle, yerinizde oturarak muhalefet edemezsiniz.” demiştir.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Edemiyorsunuz zaten.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Kamuoyunda sizi küçük düşürdü.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Bunun üzerine söz aldım Sayın Başkan.

Sayın Başkan…

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sayın Başkanım, bir hakkın kötüye kullanılması diye böyle bir şey var mı, Allah aşkına söyler misiniz.

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Bu arada sürem geçti Sayın Başkan.

BAŞKAN – Otuz saniye ekleyeceğim, otuz saniye.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hayır, şov yapıyorlar.

BAŞKAN - Allah’ım, deli olacağım ya.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şov yapıyorlar, HDP şov yapıyor, MHP de şov yapıyor.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sayın Başkan, biz, bu tasarı, Komisyonun gündemine geldiği günden itibaren etkili muhalefetimizi ortaya koyduk, Genel Kurul gündemine geldiği günden bu yana da etkili muhalefetimizi Türkiye kamuoyunun önünde yapıyoruz. Sayın Gök’ün bu konudaki değerlendirmelerini maksadını aşan değerlendirmeler olarak değerlendiriyorum. Ama Sayın Gök de şunu bilmeli: Meclis Genel Kurulunda oturularak siyaset yapılıyor zaten, oturmadan burada siyaset yapılamıyor. Bu koltuklar, bu ceylan derisi koltuklar buraya oturmak için yapılmıştır, öyle seyirlik için konulmamıştır. Bunu fark etmedi, o yüzden bir ara boş bulundu, böyle bir sataşmada bulundu. Bir grup başkan vekilinin, böyle bir sataşma, muhalefet partisi mensubu milletvekillerine böyle bir değerlendirme yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu bir hakaret kastıyla yapılmış ise ya da bir tahrik kastıyla yapılmış ise geri iade ediyoruz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Eleştiri, eleştiri.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Ama bir eleştiri olarak da ifade ediyor ise eleştirinin karşılığı da bu şekilde olur.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ya, arkadaşım, hem çalışmıyorsunuz hem de sağ sola sataşıyorsunuz. Allah Allah, hayret bir şeysiniz ya!

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Elbette ki burada oturmak durumundayız, oturarak siyaset yapıyoruz. Zaten ayağa kalktığımız zaman burada işler yürümüyor. Bunu da önceki uygulamalarda gördük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Bu arada otuz saniyemi de ilave etmenizi bekliyorum Sayın Başkan.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Öyle devrimci olmak kolay mı, zor bir iş.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan…

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Süremin eklenmesini bekliyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, konuşun.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Hem Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine hem Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine açıkça şunu ifade ediyoruz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ne ediyorsunuz, ne?

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Siz başından itibaren burada tutunduğunuz pozisyonunuzu koruduğunuz sürece, biz de size söz veriyoruz, bu tasarı bu Meclisten asla ve asla geçmeyecektir. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ama iş ki bu pozisyonunuzu korumanız.

Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yani, hatip koruyamayacağımızı mı beyan etti?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gördüğüm kadarıyla gündeme geçmemek için birbirinize sataşmada bulunuyorsunuz ve söz talebi hakkını doğuruyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O sizin yorumunuz.

BAŞKAN – Ben de İç Tüzük’ten doğan haklarımı uygulayacağım.

On beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.53

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.12

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

İç Tüzük’ün 58’inci maddesi uyarınca Sayın Hasip Kaplan’ın bir beyan düzeltme istemi var ama kendisi şu anda burada yok, daha sonra değerlendiririz.

Gündem dışı konuşmalara geçiyoruz.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, buna şey yapmadan önce, oturumu kapatırken sataşmadan dolayı söz vermiştiniz HDP’ye. Sayın Levent Gök’ün Milliyetçi Hareket Partisine yönelik de bir sataşma şeyi vardı ama sadece HDP’ye verdiniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Oturum değişti.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, bu konuda bizim partimize yönelik bir sataşma karşısında söz almamız umarım bir engellemek amacıyla değildir.

BAŞKAN - Hiçbir şekilde engellemiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, bu konuda…

BAŞKAN - Saat 4’ü geçiyor, iki saattir burada söz isteyen herkese verdim Sayın Vural ama burada bir İç Tüzük var, gündem dışı konuşma bekleyenler var, özür dileyerek ben çalışmalarıma devam etmek istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Faruk Bal’ın…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika, bir dakika…

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bir sataşma yapılmışsa, gruplara yönelik bir sataşma yapılmışsa… Siz HDP’yle iş birliği mi yapıyorsunuz?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ya, ne alakası var?

BAŞKAN – Lütfen sözlerinize dikkat edin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinize dikkat edin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bana vermiyorsunuz, bana niye vermiyorsunuz?

BAŞKAN – Her şeyin bir taşma noktası vardır. 69’u açın, okuyun; vermiyorum söz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna tutumunuz hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Faruk Bal, sizin 58’inci maddeyle ilgili bir beyanınız olacakmış, düzeltmeniz olacakmış, nedir düzeltmek istediğiniz beyanınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – HDP’yle iş birliği yapıyorsun sen, MHP’nin sözünü kesiyorsun.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Eyvah, çok ağır bir itham.

OKTAY VURAL (İzmir) – MHP’nin sözünü kesiyorsun, ne yaptı milliyetçiler size?

BAŞKAN – Sizi dinlemiyorum, terbiyenizi takının benimle konuşurken.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – HDP’yle hareket eden sensin.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sabahtan beri aynı şeyleri konuşuyorsunuz, “Söz vermiyorsun.” diyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne yaptı milliyetçiler size?

BAŞKAN – Benimle konuşurken terbiyenizi takının.

Buyurun Sayın Faruk Bal.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz haddinizi bilin.

BAŞKAN – Ben haddimi biliyorum, sen de bileceksin.

Buyurun Sayın Bal.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben haddimle konuşuyorum.

BAŞKAN – Konuşmuyorsun.

Evet, Sayın Faruk Bal, sizi dinliyorum, vaz mı geçtiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – HDP’yle iş birliği yaparak MHP’nin sözünü mü kesiyorsun?

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ona söz veriyorsun, bize vermiyorsun.

BAŞKAN – Lütfen, oturur musunuz yerinize? Ben İç Tüzük’e uygun davranıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, uygun davranmıyorsunuz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, arkadaş gündem dışı bekliyor, söz verin.

OKTAY VURAL (İzmir) – MHP’ye düşmanca davranıyorsunuz, MHP’ye düşmanca davranıyorsunuz.

BAŞKAN – Oturum değişti, bundan sonra geçen oturumda söz alan kişilerle ilgili sataşmadan dolayı söz vermeyeceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – HDP’yle iş birliği yapıp ona sataşmadan söz veriyorsunuz, MHP’ye söz vermiyorsunuz.

BAŞKAN – 69’uncu maddeyi açıp okuyun. Sayın basın mensupları da bu konuda yazı yazarsa 69’uncu maddeyi okusunlar, ona göre yazsınlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, vermiyorlar, vermiyor.

BAŞKAN – Faruk Bal, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Beyanınızı dinleyeyim Sayın Faruk Bal, hangi beyanınızı düzeltmek istiyorsunuz.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, beni sakin dinleyebileceğinize ümidim az.

BAŞKAN – Ben çok sakinim, sakinim.

FARUK BAL (Konya) – Ama Sayın Grup Başkan Vekilimizle girdiğiniz diyaloğun seviyesi çok düşük.

BAŞKAN – Ben başlatmadım, kendi grup başkan vekilinize söyleyin.

FARUK BAL (Konya) – Diğer taraftan, dün…

BAŞKAN - Hangi beyanınızı düzeltmek istiyorsunuz?

FARUK BAL (Konya) – Benim sözümü kesmeyin siz.

BAŞKAN – Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, lütfen, biraz sakin olun.

FARUK BAL (Konya) – Hayır, karşılıklı konuşmak için söylemiyorum.

BAŞKAN – E, dinliyorum sizi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sinirlerinize hâkim olun.

FARUK BAL (Konya) – Dinliyorsunuz da, sözümü kesmeyin.

BAŞKAN – Bakın, bugün hiç sinirlenmeyeceğim, boşuna uğraşmayın. O kadar çok iyi ki sinirlerim, çok mutluyum hâlimden.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN -Buyurun.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, eğer araya girmeseydiniz benim sözüm şimdiye çoktan bitmişti.

BAŞKAN – Oktay Vural kesti sözünüzü Sayın Bal.

Dinliyorum Sayın Bal.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, benim talebim vardı, sözünü kesen ben değilim ki. Siz, orada sürekli olarak konuşuyorsunuz. Sataşmayın milletvekillerine ya! Siz HDP’yle yaptığınız iş birliğini bir açıklayın bakalım.

BAŞKAN – Sayın Bal, sizi dinliyorum.

FARUK BAL (Konya) – Dünkü konuşmamda şöyle bir ifadem zapta geçmiş: “O zaman da hakkınızda hem hükmüilahî hem hükmümillet verilecektir.”(x) Bu, yanlış anlamaya müsait. Bunu düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.

VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

5.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok gergin bir ortamda iç güvenlikle ilgili yasayı tartışıyoruz. Bunu, AKP Grubunun, gererek boşalan altını pekiştirme stratejisi izlediğini biliyoruz. Bu kapsam içerisinde de değerlendirmelerimizi doğru ve aklıselim bir şekilde yapmaya çalışıyoruz.

Bu pakette PKK’yla ilgili mücadele yok, PKK’nın doçkası var, PKK’nın suikast silahı var, tanksavarı var, füzesi var; siz sapanlarla, kuş lastiğiyle uğraşarak bir iç güvenlik sağlamaya çalışıyorsunuz. “Bunun sonucu şudur” diye düzelttiğim metinde size anlatmaya çalıştım. Siz PKK’yla oturmuş müzakere yapıyorsunuz, buradan çıkacak sonuçlara bu ülkenin toprağına kanını dökmüş, terini dökmüş, göz yaşını dökmüş ve vatanlaştırmış olan Türk milleti ayağa kalkıp da “Buranın sahibi benim, siz kim oluyorsunuz?” diye sokağa döküldüğünde işte orayı kapatabilmek için polis devleti inşa ediyorsunuz. Bunun için özgürlükleri sınırlıyorsunuz. Bunun için insanların temel hak ve hürriyetlerini sınırlıyorsunuz. Bunun için polis devleti kuruyorsunuz. Bunun sonunda da siz ilahî adaletle hüküm altına alınacaksınız, mahkemeyikübrada yargılanacaksınız ve milletin iradesinde yargılanacaksınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ona da karışma artık ya! Ahirete de karışıyor ya!

FARUK BAL (Devamla) – Sözlerimi bu şekilde düzeltiyorum ve zabıtları bu şekilde düzeltiyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

FARUK BAL (Devamla) – Ne dedin Recep? Ne dedin, bir daha söyle yüksek sesle?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hocam ahirete ne karışıyorsun dedim.

FARUK BAL (Devamla) – Efendim?

BAŞKAN – Sayın Bal, teşekkür ederim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ahirete, ahirete…

FARUK BAL (Devamla) – Olur olmaz işlere burnunu sokma Recep, yoksa biz de olur olmaz konuşuruz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ağabey, ahirete de karışma dedim ya.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – O anlamaz o işlerden Sayın Bakanım, siz gelin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 69’a göre…

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Başkanım beni çağırmıştınız, sonra yarıda bıraktınız, ben tam konuşmaya gidiyordum.

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 69’a göre biraz önce Sayın Levent Gök’ün açıklamalarına cevaben, bize sataşmalarına cevaben kürsüde sarf ettiğim bir cümlenin yanlış anlaşılmaya müsait olduğunu sonradan fark ettim, düzeltmek için İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, bu şekilde size söz veremem. Eğer açıklama…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Niye söz veremezsiniz? Niye? Ben İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum Sayın Başkan ve hangi cümlemi düzelteceğimi de söylüyorum.

BAŞKAN – Size söz vermiyorum ama.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Niye?

BAŞKAN - Çünkü aynı oturum değil, o oturumu değiştirdik. 69’u açın, okuyun, vermiyorum söz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, aynı oturum… Bakın, bu birleşimdir. Bakın, öyle bir hakkınız yok.

BAŞKAN – Bakın, 69’u açar mısın?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Elimde…

BAŞKAN - Okuyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Siz de okuyun, ben de okuyayım.

BAŞKAN – Şimdi ben okuyorum satırına virgülüne dokunmaksızın…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Siz okuyun, ben takip ediyorum.

Evet, lütfen…

BAŞKAN - Fıkra 1: “Şahsına sataşılan veya ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan Hükümet, komisyon, siyasî parti grubu veya milletvekilleri, açıklama yapabilir ve cevap verebilir.”

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Evet, devam edin Başkanım.

BAŞKAN - Fıkra 2: “Açıklama ve cevaplar için Başkan –yani ben- aynı oturum içinde olmak üzere söz verme zamanını takdir eder.” Oturumu değiştirdik…

Fıkra 3: “Bu suretle söz almak isteyen, ne sebepten dolayı konuşmak istediğini Başkana bildirir. Başkan, söz verip vermemek gerektiğini takdir eder….” Ben bu yetkimi kullandım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Devam edin, hepsi bundan ibaret değil Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben bu yetkimi kullandım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir sonraki sayfayı da okuyun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben okudum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İşinize yarayan tarafı okumayın, lütfen, hepsini okuyacaksınız.

BAŞKAN – Tamam, bir dakika, ben bu yetkiyi kullandım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hepsini okuyacaksınız.

BAŞKAN – Bir müsaade eder misin?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hepsini okuyacaksınız; noktasına, virgülüne dokunmadan hepsini okuyacaksınız.

BAŞKAN – Ben bu yetkimi kullandım, maddeyi tamamlıyorum: “Başkanlıkça kendisine söz verilmeyen kimse direnirse Genel Kurul bu konuda görüşmesiz işaret oyuyla karar verir.”

ENGİN ALTAY (Sinop) – Oylama yapın efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Oylama istiyorum Başkan, direniyorum.

BAŞKAN – Direniyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Direniyorum evet.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – İşaret oyuyla oylama yapalım, bakalım ne olacak.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.

Düşünmeyin, yapacağınız bir şey yok Başkan, boşuna düşünme.

BAŞKAN – Sayın Zozani, aynı oturum içinde…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, aynı oturumda olmadığı için…

BAŞKAN - Bir dakika, susar mısınız ya, lütfen ya! Allah Allah!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Niye susayım canım, ben de milletvekiliyim! Hayır, ben de konuşacağım, çocuk azarlar gibi…

BAŞKAN – Aynı oturum içinde bu hakkı kullanabilirsiniz, aynı oturum içinde, aynı oturum içinde.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – “Oylama yapıyorum.” dediniz Sayın Başkan. Oylamaya sundunuz.

BAŞKAN – Tamam, yanlış yapmışım, özür dilerim, “aynı oturum içinde” diye düzeltiyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Düzeltemezsiniz.

BAŞKAN – Düzeltirim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Nasıl düzeltirsiniz?

BAŞKAN – Bal gibi düzeltirim.

Evet, arkadaşlar…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Neye göre düzeltiyorsunuz Sayın Başkan?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, oylama yapacağınızı beyan ettiniz, biz de yoklama talep ettik.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, oylamaya geçildi, yoklama istendi, bundan geri dönüş yapamazsınız.

BAŞKAN – Yoklama istenmedi ki.

LEVENT GÖK (Ankara) – Nasıl istenmedi?

BAŞKAN – İstenmedi yoklama, ben daha talep almadım.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, oylamaya sunacağınızı söylediniz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama talep ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Talep almadım ki daha.

LEVENT GÖK (Ankara) – Olur mu efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tutanakları inceleyin Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, siz oylama yapacağınızı söylediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sayın milletvekilinin itirazı var.

BAŞKAN – Ben oya sunmadım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sundunuz Sayın Başkan, tutanakları inceleyin.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, oya sunacağınızı söylediniz.

BAŞKAN – Sunmadım, talep de istemedim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Oylamaya sunuyorum dediniz, sunacağım dediniz.

BAŞKAN – Peki haydi seni de dinleyeyim, haydi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir dakika, Sayın Başkan…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Adil Zozani’nin konuşma hakkında bir direnmesi var, ben de kendisine bu sözü vermek istemiyorum, aynı oturumda olmadığı için bu konuşma hakkını kendisini vermek istemiyorum, İç Tüzük’ten doğan yetkilerim doğrultusunda. Kendisi tüzük dışı bir uygulamayla direniyor, aynı oturumda olmadığımız hâlde bir direnme yapıyor ve Genel Kurulun oyuna başvurmamı benden talep ediyor. Ben de bu konuda, bu oylamayı hukuk dışı, tüzük dışı bir uygulama olduğu hâlde…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Hayır…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, öyle bir beyanda bulunamazsınız.

BAŞKAN – …Meclisin sıhhatli çalışması açısından oylamaya sunacağım.

Siz, Sayın Akif Hamzaçebi, yoklama mı istiyorsunuz?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Bu oylama için de Sayın Akif Hamzaçebi yoklama istedi, şimdi tespitimi yapıyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ünal Kacır, lütfen…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Zozani milletvekili... (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Yoklama işlemine geçtim lütfen.

Dinleyeceğim sizi, tamam.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Onu ne kadar dinlemek zorundaysanız, beni de dinlemek zorundasınız. Beni çocuk azarlar gibi azarlayamazsınız, sizi bundan menederim. Bizi çocuk yerine koyamazsın Başkan! Hayret bir şey ya!

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök, Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın Ören, Sayın Tanal, Sayın Bayraktutan, Sayın Aygün, Sayın Özel, Sayın Kaplan, Sayın Küçük, Sayın Toprak, Sayın Öner, Sayın Eryılmaz, Sayın Toptaş, Sayın Atıcı, Sayın Ekinci, Sayın Haberal, Sayın Tayan, Sayın Düzgün.

Sayın Düzgün, geçmiş olsun dileklerimi de sunuyorum size.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.28

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi gereğince konuşma konusunda ısrar etmesi üzerine yapılacak oylamadan önce istenilen yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

Sayın milletvekilleri, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’ye söz verilmesini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi, bir iki oturum önce bir sataşmadan dolayı HDP’ye söz vermenizi ama Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna söz vermemenizi eleştirmiştim ve maalesef bu çerçevede bir düzeltme yapmadınız. Ama HDP’nin isteğini, oturum kapanmasına rağmen yine gündeme aldınız ve oylattınız. Yani, 69’uncu maddeyle ilgili HDP’ye tanıdığınız bu iltimasın gerçekten sebebi nedir? Yani, bakın, bundan önce istedim, vermediniz.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, gündeme geçebilir miyiz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sonra, oturum kapanmasına HDP ısrar etti ve bunu da gündeme aldınız. Milliyetçi Hareket Partisine bu konuda yapılan sataşma…

BAŞKAN – Adil Zozani direnme hakkını kullandı 69 son fıkraya göre.

Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Direnme bizim geleneğimizde var Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yani…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Alim Işık’ın geçen beyanlarını düzeltmesi hakkında bir dilekçesi var. Sayın Işık, nedir beyanınızın içeriği?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, bu HDP’yle bu kadar…

BAŞKAN – HDP bir partidir, siyasi partidir. Size ne kadar uzaksam, onlara o kadar uzağım, size ne kadar yakınsam onlara da o kadar yakınım, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama bizim talebimizi dile getirmediniz.

BAŞKAN – Sayın Alim Işık, nedir beyanınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bizim bu konudaki talebimizi dile getirmediniz?

BAŞKAN – Sayın Alim Işık, hangi beyanınızı düzelteceksiniz?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bir saniye, Sayın Başkanım, konuşuyor bir milletvekili şu anda.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, gerekli açıklama ihtiyacı hissetmiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, böyle bir şey olabilir mi ya?

BAŞKAN – Olur.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, siz Alim Işık’ı çağırdınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir partiye, HDP’ye söz veriyorsunuz, MHP’ye söz vermiyorsunuz. Düşmanlığınızın kaynağı nedir? Niye düşmansınız MHP’ye?

BAŞKAN – Ben hiçbir şekilde düşmanlık yapmıyorum Milliyetçi Hareket Partisine. Son derece eşit mesafede davranıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi çözüm ortağısınız.

BAŞKAN – Sayın Adil Zozani direnme hakkını kullandı, onu yerine getirdim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama hukuku birisinin lehine yorumlayıp diğerinin aleyhine yorumlamak subjektiftir, subjektiftir.

BAŞKAN – Siz de burada ne yapıldığını gayet güzel biliyorsunuz Sayın Vural, çok da iyi biliyorsunuz ne yapıldığını burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben çok iyi biliyorum tabii, siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.

BAŞKAN – Şimdi bunu tartışmayalım.

Sayın Alim Işık, geliyor musunuz beyanınızı düzeltmeye?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Söz vereceğim size.

Nedir?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkanım, dün Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz KPSS’yle ilgili personel alımlarındaki usulsüzlüklerin araştırılmasına yönelik Meclis araştırması önergemizde kullandığım birkaç ifadenin düzeltilmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Nedir onlar?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yanlış anlaşılmalara yol açacağını düşündüğüm “KPSS sonuç belgesi olmadan işe yerleştirilenlerin” ibaresi yerine “yerleştiren” olarak -bürokratların yanlış anladığı- düzeltmem lazım.

BAŞKAN – Sayın Alim Işık yani kelimelerdeki harfleri yer değiştiriyoruz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yani olsun.

BAŞKAN – Bunun da gerekli açıklamasını yapacağım.

Buyurun size iki dakika söz vereceğim.

Sayın Baluken, söz hakkınız baki.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sağ olun.

VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün yapmış olduğumuz konuşmada özellikle KPSS sonuç belgesi olmadan sadece tek özellikleri AKP’li siyasetçi, bürokrat, iş adamı veya teşkilat yöneticisinin evladı ya da yakını olmasından dolayı işe yerleştirilenlerle(x) ilgili ibaremde işe yerleştirenlerin kamuoyuyla paylaşılmasından sonra bu konuya yönelik rahatsızlıkların dile getirildiğini ifade etmiştim. Oradaki “yerleştirenler” yerine, yanlış anlaşılmaması için yerleştirilenlerin kim olduğunu kamuoyunun çok iyi bildiğini ve buna yönelik de özellikle KPSS’ye girmiş, atama bekleyen milyonlarca gencimizde büyük rahatsızlık uyandırdığını ifade etmek istiyorum. İbaremin bu şekilde düzeltilmesi ve tutanaklara böyle geçmesi daha doğru olacaktır.

Bu vesileyle, söz konusu konuşmamda yine dile getirdiğim, ancak dikkate alınmadığını gördüğüm önemli bir konuyu bir kez daha yüce Meclisle paylaşıyorum. Değerli milletvekilleri, bugüne kadar özellikle AKP döneminde, haziran döneminde işe alınan KPSS’ye girmiş gençlerin işe alım takvimi ne hikmetse bu yıl değiştiriliyor. Örneğin, 2012’ye 1’inci dönem KPSS tercihleri 18-27 Haziran arasında alınmış, 2013/1 KPSS tercihleri 24 Haziran-3 Temmuz arasında alınmış, 2014/1 KPSS tercihleri 23 Haziran-2 Temmuz arasında alınmış. Ama şimdi 16-24 Nisana çekiliyor ve üniversitede mezuniyet aşamasına gelmiş yüz binlerce genç bu sınava girmiş olmasına rağmen bu haktan yararlanamıyor. Bu bir hak gasbıdır, seçimler öncesi AKP’nin siyasi rant devşirme oyunudur. Bunun düzeltilmesi gerektiğini bir kez daha yüce Meclis ve kamuoyuyla paylaşıyorum.

Size de teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, demin Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan Sayın Grup Başkan Vekili -özellikle sizin tutumunuzla ilgili- HDP yanlısı bir tutum içerisinde olduğunuzu ve dolayısıyla “HDP’yle aranızda bir gizli anlaşma mı var?” anlamına gelecek sözler sarf etti. Biz dört gündür burada -özellikle Başkanlık Divanı ve Meclis başkan vekilleriyle ilgili- Halkların Demokratik Partisine karşı göstermiş olduğunuz tavrı sert bir şekilde eleştiriyoruz.. Kürsüden de bu eleştirilerimizi defalarca dile getirdik. Hatta bu konuyla ilgili Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’e de giderek şikâyetlerimizi ifade ettik. Durum bu olmasına rağmen Sayın Grup Başkan Vekilinin bu şekilde konuşması bir zan oluşturmuştur, grubumuza sataşmıştır. Müsaade ederseniz ben sataşmadan dolayı cevap vereceğim.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Ya, bu sataşma değil ki, cevabını verdi zaten Başkan.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Baluken, size söz veririm ama o sataşmayı bana yaptı, “HDP’yle ortaklık mı yaptınız?” dedi. Ben de “Size ne kadar yakınsam HDP’ye de o kadar yakınım, ne kadar uzaksam oraya da o kadar uzağım.” dedim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sataşma HDP’yi ilgilendiriyor Sayın Başkan.

BAŞKAN– “Eşit davranıyorum, Halkların Demokratik Partisi de bu Meclisin bir partisidir.” diye cevap verdim. Sataşma banaydı, ben de yeteri kadar cevap verdiğimi düşünüyorum. Siz de şimdi açıklamanızı yaptınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, hayır, HDP’yi ilgilendiren boyutu var Sayın Başkan. HDP’nin sanki sizinle ya da AK PARTİ Grubuyla gizli bir görüşmesi, gizli bir anlaşması var da onun üzerine burada HDP’yi kayıran bir tavır varmış gibi yansıttı.

BAŞKAN – Var mı böyle bir anlaşmanız? Yok.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani, bunun doğru olmadığını ifade etmek zorundayız Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Doğru, doğru. Tavrınız öyle olduğu için onu beyan ettim efendim. Yani bana söz vermediniz HDP’ye söz verdiniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yine aynı şey oldu.

BAŞKAN – Buyurun.

İki dakika süre veriyorum.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

HDP’nin ne yaptığı ortada. HDP dört gündür hem bu yasa tasarısı üzerindeki görüşlerini hem de burada Meclis idaresiyle ilgili eleştirilerini bu kürsüden açık yüreklilikle ortaya koyuyor. Özellikle AKP’yle ilgili eleştirilerimizi sert bir şekilde dile getiriyoruz. Çünkü yürüyen bir çözüm süreci, toplumda büyüyen bir barış beklentisi vardı, bu dönem içerisinde buraya demokratikleşme paketlerinin gelmesi gerekiyordu. Ama, maalesef, bu demokratikleşme paketleri yerine, Türkiye’deki antidemokratik uygulamaları artıracak bir iç güvenlik yasasını AKP buraya getirerek bizce samimiyetini de, ciddiyetini de ortaya koymuştur. Bunu da defalarca, bu kürsüde yaptığımız konuşmalarda da dile getirdik.

Tabii bunun MHP Grubu tarafından dile getirilmesi de tam trajikomik bir durumu ortaya koyuyor. Bugüne kadar MHP Grubu bu Mecliste görüşülen bütün yasa tekliflerinde AKP’ye koltuk değnekçiliği yapmıştır. Siz buraya getirilen kaç savaş tezkeresini AKP’yle birlikte onaylayıp buradan geçirmediniz mi? (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sataşın, sataşın!..

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Sizin yaptığınız, sizin verdiğiniz onaylarla, o savaş tezkereleriyle savaş uçakları Roboski’ye gidip katliamlar yapmadı mı? Siz çıkıp, bu onaylar üzerine, AKP’ye verdiğiniz bu destekler üzerine halktan özür dilediniz mi, buraya gelip gerekli açıklamaları yaptınız mı? Bütün Meclisteki tekliflerde böylesi bir pratik ortadayken burada HDP ile AKP arasında gizli bir şey varmış gibi yansıtmanız doğru değildir. [AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar (!)] Kamuoyunu ve Genel Kurulu bilgilendiriyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim. (AK PARTİ sıralarından “Söz iste.” sesleri)

Bir dakika arkadaşlar...

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu açıklamadan önce, şimdi, tekrar verdiğiniz açıklama aslında benim ne kadar haklı olduğumu ortaya koyuyor. Bu eksende, sizin HDP’ye sataşmadan dolayı söz talebini verip, ondan sonra benim talebimi gözden kaçırıp ara vermeniz, ara verdikten sonra tekrar HDP’ye söz vermeniz, aslında bu konuda biraz önce hatibin yaptığı konuşmayla MHP’yi hedef alması...

BAŞKAN - Sataşmadan söz mü istiyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – ...aslında iş birliğiyle...

BAŞKAN – Sataşmadan söz mü istiyorsunuz Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) - ...MHP’ye karşı hasmane bir tutumunuz olduğunu ortaya koyuyor.

BAŞKAN – Sataşmadan söz mü istiyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim bir dakika...

HASAN ÖREN (Manisa) – Başkan, biz de anlayalım ne olduğunu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben sizin tutumunuzla ilgili, önce, söz istiyorum.

İHSAN ŞENER (Ordu) - Ne tutumu var?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bununla ilgili irade beyanımı ortaya koydum. Sizin söz vermelerde, söz sıralarını değiştirmede, bu konuda bir partiye yönelik olarak yaptığınız tercihten dolayı -çünkü sataşma partilere yöneliktir, bu partilerden sadece HDP’yi kayırdınız, MHP’ye söz vermediniz- öncelikli olarak sizin tavrınızla ilgili söz talebim vardır, ondan sonra sataşmayla ilgili...

BAŞKAN – İki dakika... Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açıyorsunuz.

BAŞKAN – Sataşmadan dolayı size...

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması...

BAŞKAN - Oturum değişti. Aynı davranışta bulunabilirim.

Lütfen gelir misiniz, iki dakika size söz veriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, HDP’ye karşı kedi gibisiniz, buraya parmak sallıyorsunuz! Parmak sallıyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bağırma be! Ne bağırıyorsun!

BAŞKAN – Bana hakaret edemezsiniz! Geliyor musunuz? İki dakika, size, sataşmadan dolayı söz veriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – HDP iş birlikçisisin sen! HDP iş birlikçisisiniz!

BAŞKAN – İki dakika Sayın Oktay Vural’a sataşmadan dolayı söz veriyorum. Geliyor musunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Benim bir talebim...

BAŞKAN – Geliyor musunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, yine sataşıyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Gündeme geçer misiniz...

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Hakkınızı kullanmak istemiyorsunuz, peki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, benim bir talebim olmadan sizin bir söz vermeniz mümkün değil.

BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Başkan, devam et!

BAŞKAN – “Sataşmadan söz istiyorum.” dediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önce İç Tüzük’e uyacaksın!

BAŞKAN – “Sataşmadan söz istiyorum.” dediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Önce bileceksin! HDP’yle iş birliği yaparak MHP’nin söz hakkını gasbediyorsun!

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Devam edelim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin sataşmanızdan dolayı ben usul tartışması açılması gerektiğini ifade ediyorum.

BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Başkan, devam et, Başkan!

BAŞKAN – Şu anda usul tartışmasını açacak hiçbir şey yok. Sataşmadan dolayı söz istiyorsanız gelin, gelmiyorsanız gündeme geçiyorum.

Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum!

BAŞKAN – Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmadan dolayı söz istiyorum!

BAŞKAN – Gündem dışı ilk söz, Bayburt’un kurtuluşunun 97’nci yıl dönümü nedeniyle söz isteyen Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek’e aittir. (Gürültüler)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özbek.

(İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın Başkanlık kürsüsüne yürümesi)

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle keyfî şey olur mu?

BAŞKAN – Çağırdım, gelmediniz.

VIII.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek'in, Bayburt ilinin kurtuluşunun 97’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayburt’un düşman işgalinden kurtuluşunun 97’nci yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve Ankara Milletvekili Levent Gök’ün Başkanlık kürsüsüne yürümeleri)

BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Yıl 1918, Anadolu’nun büyük bölümü düşman işgali altında, o tarihte Bayburt ise Rus işgali altında. Rusya’dan destek gören Ermeniler bölgede türlü mezalimlere imza atmaktadırlar. Halk yoksul ve perişan vaziyette, düşmana karşı koyacak silah olmadığı gibi...

(Bir kısım AK PARTİ, MHP ve HDP milletvekilinin Başkanlık kürsüsü önünde toplanmaları)

BAŞKAN – Buradan uzaklaşın! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Grup başkan vekillerini azarlayamazsınız!

BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Bravo Başkan. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)

BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - ...yiyecek ekmeğe dahi muhtaç, ancak tek kalan yüreklerdeki bağımsızlık arzusu... O arzu ki, çetin direnişler neticesinde düşmanı topraklarımızdan atan güç ve kudret olmuştur.

“İkinci Plevne” diye Mareşal Fevzi Çakmak tarafından nitelendirilen Kop mücadelesidir. O gün vatanımızın düşman işgalinden kurtulması için canlarını ortaya koyan şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum, ruhları şad olsun.

Dün vatan savunmasını yapanların torunları bugün farklı şekilde Bayburt hizmetlerini sürdürmektedirler. Bayburt’ta ilk huzurevini yapan hayırsever iş adamı Fahrettin Evsen’e, Bayburt Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini kazandıran hayırsever iş adamı merhum Kâzım Erdem’e, Demirözü ilçemize yurtlar, okullar yapan ve üniversitemizin yeni kampüsüne cami kazandıracak olan hayırsever iş adamı Mustafa Köseoğlu’na, 2014 Avrupa Konseyi Müze Ödülü’ne layık görülen Bayburt Baksı Müzesinin kurucusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Onur Ödülü alan Profesör Doktor Hüsamettin Koçan Hocamıza, Bayburt’a imam-hatip okulu, yurt, cami kazandıracak olan, her yıl bin Bayburtlu öğrencimize burs veren ve aynı zamanda Bayburtspor’umuza verdiği destekten dolayı Abdurrahman Şentürk ve buradan isimlerini sayamadığım Bayburt’a hizmet etmiş tüm hemşehrilerime şükranlarımı sunuyorum.

Bilindiği üzere, Bayburt’umuz yıllar sonra tekrar profesyonel lige çıkmış, gerek ligde gerekse Türkiye Kupası’nda çok iyi mücadeleler vermiştir. Ziraat Türkiye Kupası’nda gruplara kalmış ve bir üst tura çıkma mücadelesini final havasında Fenerbahçe’yle oynamıştır. Bayburtlulara bu heyecanı yaşatan Bayburtspor’umuzun yönetimine, teknik heyetine, futbolculara ve tüm taraftar gruplarına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

Değerli arkadaşlar, 24’üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde sadece Bayburt tek milletvekilliyle temsil edildi. Tek milletvekili olarak hem Bayburt’a en iyi hizmeti götürme hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde şehrimi en güzel şekilde temsil etme çabası içerisinde oldum. Bu dönemde beni yalnız bırakmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza… (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri, müsaade ederseniz, iki buçuk saattir burada konuşmayı bekliyorum. Eğer biraz saygınız varsa, kürsüde bir milletvekili konuşuyor, lütfen rica ediyorum… (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 24’üncü Dönemde şehrini temsil eden tek milletvekili olarak burada konuşuyorum, lütfen biraz saygı bekliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Sen saygıdan ne anlarsın!

BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - İnşallah, 25’inci Dönemde Bayburt 2 milletvekiliyle temsil edilecektir. Bundan dolayı beni tek vekil olarak destekleyen Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Hükûmetimize, siz değerli milletvekillerime, AK PARTİ il teşkilatına, belediye başkanlarıma, sivil toplum örgütlerime çok çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İnşallah, bu yasa huzurlu bir şekilde çıkacaktır. Tabii, daha verimli konuşma yapacaktık ama maalesef iki buçuk saattir engellemek için muhalefet partisi milletvekillerinin hepsi gayret gösteriyorlar. İnşallah, yarın kurtuluş programında daha geniş bir şekilde Bayburtlu hemşehrilerimizle düşüncelerimizi paylaşacağız.

Ben tekrar sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz, Adana ilindeki işsizlik sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Ali Halaman’a aittir.

Buyurun Sayın Halaman. (MHP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bir saniye…

BAŞKAN – Hoş geldiniz Sayın Çam.

2.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın, Adana ilindeki işsizlik sorununa ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Adana’nın ilçelerinin, Adana’nın merkezinin işsizlik sorunlarını gündeme getirmek için söz aldım. Sizleri saygıyla, sevgiyle selamlarım. Söz verdiği için Sayın Başkana da teşekkür ediyorum.

Bu hafta genelde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis araştırma önergeleri vasıtasıyla sürekli olarak işsizliği yani yokluğu, dolayısıyla emeklilerin hâlini, esnafın hâlini, tarımla uğraşan insanların hâlini, nakliyecileri, kamyoncuları, sanayiciyi, organize sanayi bölgesinin içerisindeki tornacıları, dolayısıyla KOBİ’lerle ilgili uğraşan insanların haklarını bu hafta sürekli gündeme getirdi. Dolayısıyla, Adana, bu ülkenin en cazip, en verimli, en kıymetli illerinden bir tanesi olması dolayısıyla Adana’da yaşanan bütün problemler Türkiye’nin bütün illerine şamildir. Yani ben Adana’nın ilçesinin meselesini söylerken, Türkiye’de lise mezunu, ortaokul mezunu, vasıflı, vasıfsız, iki yıllıktan mezun, meslek lisesinden mezun, imam-hatipten mezun, dört yıllıktan, işletmeden, sosyal bilimlerden, sözel, sayısal bilimlerden mezun olan çocukların bu memlekette nasıl iş bulamadığı, ailelerin arasında nasıl kavgaların, gürültülerin çıktığı, adliye binalarının önünde insanların “Yok mu bana yardım eden?” diyerek bağırdığını, cami önlerinde küme küme dilenen insanların nasıl oluştuğunu, bu on iki yıllık mevcut iktidarın “Yokluğu, yoksulluğu yeneceğiz.” diyerek iktidar olmasına rağmen en çok, on iki yıllık dönemde yokluğun ve yolsuzluğun, küme küme oligarşik siyasi iktidar yandaşları oluşarak sırf kendi ailelerine mal, mülk edinme, kendi çocuklarına, kendi akrabalarına, müsteşarın, genel müdürün kendi çocuklarına iş bulmanın ötesinde bir şey yapmadıklarını maalesef bugün görüyoruz.

Dolayısıyla, Adana, son bütçede 155 trilyon -eski parayla- ödeneği olan, on iki senedir, İnderesi yolu dediğimiz yani İskenderun’a giden bir yolun projede olmasına rağmen yapılmadığını, yine ısrarla, inatla takip etmemize rağmen o bölgelerde mahallelerin yani büyükşehirden dolayı köylerin ne kadar susuz, ne kadar yolunun olmadığını, dolayısıyla, o “Göller Bölgesi” dediğimiz bölgede projelerin olması, ihale aşamasına gelmesine rağmen bunların ihale edilmediğini ve bu iktidarın insanlarımızı yokluktan, yolsuzluktan kurtarmayıp, küme içinde kendilerine yani sosyal taleplerimizi kişisel talep hâline getirip kişi olarak kendilerine baktığını görmek durumundayız. Dolayısıyla, bu işleri yaparken yani siyaset “Demokratik standartları yükseltmek, sosyal standartları yükseltmek -adil barış diyorsan- özgürlük alanlarını geliştirmek, kamu yönetimini, kamu idaresini güvenli hâle getirmek için oy aldık.” diyerek bu memlekette fink atıyorsunuz. Dolayısıyla, bu memleketin neresinde huzur var, bu memleketin neresinde iş var, bu memleketin neresinde aş var? Bu memleketin her tarafında kavgadan, gürültüden, bölücülükten... Bu memleketin askerini, polisini yok ettiniz, şimdi “Polis kanunu çıkartıyoruz.” diyorsunuz. Polis bugüne kadar asayişle ilgili bir şey yaptı da elinden alan mı oldu?

Bundan dolayı, ben Adana’nın, çevrenin meselesini anlatmak için gündem dışı söz aldım. Söz verene teşekkür ediyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, elektrik faturalarındaki kayıp kaçak bedeli ile Manisa ili genelinde yaşanan ve günlerdir süren elektrik kesintileriyle ilgili söz isteyen Manisa Milletvekili Sayın Ören’e aittir.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sonra dinleyeceğim sizi...

Buyurun Sayın Ören. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, son günlerde Genel Kurulda yaşanan olaylara ve AK PARTİ Grubunun Genel Kurul çalışmalarındaki tutumuna ilişkin gündem dışı konuşması

HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok gergin bir ortamda bir yasa tasarısını görüşüyoruz.

ÖNDER MATLI (Bursa) – Yok, çok rahat!

HASAN ÖREN (Devamla) – İktidar geçmiş dönemdeki gibi hâlâ ısrarını sürdürüyor. Meclis Başkanlığı ise ülkenin bu yasalara ihtiyacı olduğunu, Meclisin kapanmaması gerektiğini, Meclisin çalıştığını söylüyor. Aslında on iki yıldan beri birbirinizle tezata düşüyorsunuz. On iki yıldan beri AKP Grubu şununla övünmüyor mu: “Geldiğimiz günden beri en hızlı şekilde kanun çıkarıyoruz. Geldiğimiz günden beri en iyi şekilde yasaları çıkarıyoruz. Bununla ilgili, ülkenin sorunlarını hallediyoruz.” diyen sizlersiniz, şimdi de dönüp diyorsunuz ki: “Bu Meclis çalışmalı.” Siz Suriye Meclisinde mi çıkardınız, İran’ın Meclisinde mi çıkardınız bu ülkeyi yönetmekle ilgili yasaları, yoksa halkın iradesiyle teşekkül etmiş bu Mecliste mi çıkardınız? Tabii ki, bu Mecliste çıkardınız ama tahammülünüz yok, tahammül sınırlarınız bitmiş. Ne olursa olsun, kim size karşı gelirse gelsin ya siyonist oluyor ya darbeci oluyor ya paralelci oluyor.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, evde çocuklarınız AKP’yle ilgili, sizin mensubu bulunduğunuz partiyle ilgili iki çift eleştiri getirdiğinde o çocuklarınızı da darbeci veya paralelci mi görüyorsunuz acaba? Böyle bir siyaset anlayışı olmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer ülkeyi ortak akılla yöneteceksek, sayın grup başkan vekillerimiz defalarca bu kürsüye gelip “Bonzaiyle ilgili bir sorun var ise, yüzünü örten gençlerle ilgili bir sorun var ise gelin oturun, halledelim. Bu konuyu hallederiz.” dediler. Niye yanaşmıyorsunuz? Amacınız bu değil. “Diktatör” dediğimizde kızıyorsunuz, İtalya Mussolini örneğini verdiğimizde kızıyorsunuz, Almanya Hitler örneğini verdiğimizde kızıyorsunuz.

Gidişatınız bu yana. Bu yana gittiğinizde bilin ki duvara toslayacaksınız. Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekillerinin üzerine yürümekle, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekillerine şiddet uygulamakla sorunu çözemezsiniz. Ama, şunu iyi bilin: Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana, sizin de dedelerinizin içinde olduğu Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri kendilerini korumasını çok iyi bilirler. Eğer kendilerini korumalarıyla ilgili yanlış bir düşünceye sahip iseniz lütfen düşüncenizi değiştirin. Bizim de 2 elimiz var, 2 kolumuz var aynen sizin gibi. Hiçbir zaman havaya yumruğumuzu kaldırıp size vurmaktan çekinmeyiz ama çekindiğimiz tek konu, 77 milyon insanın bu Parlamentoda şiddet görmeme arzusudur. Onun için kendimizi frenliyoruz, siz de frenleyin. Bizi revire gönderir iseniz, bizi hastaneye gönderir iseniz bilin ki, nefsi müdafaa etme hakkımız ortaya çıkacaktır. Yeter artık. Türkiye’de yüzde 55’i temsil eden muhalefeti hiçe sayarak sadece kendi haklılığınızla, sizin dışınızdaki hiç kimseyi dinlemeden, “Tayyip Erdoğan ne dediyse yaparız, Davutoğlu ne söylüyorsa uyarız ülkenin yararına olsun olmasın. Biz bu 132 maddelik iç güvenlik yasasını çıkaracağız.” diyorsanız yanılıyorsunuz. Demokratik haklarımızın hepsini kullanacağız, İç Tüzük’ten gelen haklarımızın hepsini kullanacağız. Tahammüllü olun, tahammüllü olun ki ülkede demokrasi gelişsin. Sizinle ülkede demokrasinin gelişmesi mümkün değil. Artık bu tahammülsüzlüğünüz Parlamentoda şiddete kadar ulaşmıştır. Dün hangi vicdan, içinizdeki hangi kin ve nefret Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ü şu mermerlerden 3 metre aşağıya itme içgüdüsünü size verdi?

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sen… Sen…

HASAN ÖREN (Devamla) – Yazık değil midir? Nasıl yapacaksınız bunu? Hepsini fotoğraflarıyla göstereceğim, hepsini fotoğraflarıyla göstereceğim.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Ayıp, ayıp… Yahu, kendiniz ittiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen laf atmayın.

HASAN ÖREN (Devamla) – Buraya gelip de hangi vicdanla o arkadaşımızı, burada bu 3 metrelik mermerlerin olduğu yerde, hayatına kastedecek şekilde bu eylemi yaptınız. Bunun hesabını vereceksiniz. Burada vermezseniz vicdanlarınızda vereceksiniz. Hepinizin aileleri bütün televizyonlarda olanları izlediler, siz de izleyin kimin yaptığını görün. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ERSOY (Sinop) – Sen başlattın, sen. Ben gördüm, ilk tekmeyi sen attın.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Yalnız, Sayın Oktay Vural’ın…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, önce…

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz... Lütfen sözümü kesmeyin.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Sayın Başkan, çok sinirlisiniz bugün.

BAŞKAN – Sayın Oktay Vural’ın bir dilekçesi var. “Halkların Demokratik Partisi grup başkan vekilinin MHP Grubuna yönelik açık sataşma üzerine söz istiyorum.” demiş.

Arz etmişsiniz. Talebinizi yerine getirecek misiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Talebim var ya!

BAŞKAN – İşte onu soruyorum ben de, onu okudum şimdi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Benim doğrudan söz talebim var.

BAŞKAN – Okudum, sizi davet ediyorum Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Özcan Yeniçeri…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, benim de bir talebim vardı.

BAŞKAN – Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Yeni bir sataşmaya neden olmayın lütfen Sayın Yeniçeri.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi, 1969’da siyasi hayata atılmış bir partidir. Milliyetçi Hareket Partisi, yattığı toprak, tuttuğu bayrak, döndüğü kıble belli olan bir partidir. Milliyetçi Hareket Partisine laf söyleyebilmek için biraz bir kültüre ihtiyaç var, entelektüel seviyeye ihtiyaç var ve Türkiye’de olan bitenleri algılamaya ihtiyaç var. Milliyetçi Hareket Partisi bir çadır partisi değildir. Türk milleti de bir aşiret millet değildir. Büyük bir milletin büyük bir siyasi organizasyonunun adı Milliyetçi Hareket Partisidir.

Adalet ve Kalkınma Partisi ile HDP arasındaki ilişkiyi cümle âlem bilmektedir. Bunu siz bilmiyorsanız ben sizin yüzünüze söyleyeyim sizin neler yaptığınızı. Siz HDP’den heyet kurdunuz, HDP’yle görüşüyorsunuz, siz HDP’yle kucak kucağasınız, siz HDP’yle suç ortağısınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, temiz bir dile davet edin.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Güneydoğuda vuku bulan her olayın altında ne kadar HDP’nin kışkırtması varsa o kışkırtmalara cevaz verecek şekilde alanı açan da sizsiniz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Bırak Hoca ya, bırak ya!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Ve size çok açık bir şeyler söyleyeyim ki HDP’nin 6-7 Ekim hadiseleri dolayısıyla “Sokakları Kobani’ye çevirin.” talimatı üzerine, yüreğiniz tutmadı, sokaklar Kobani’ye çevrildi ve bu çerçeve içerisinde 49 tane vatandaş öldü ve siz HDP hakkında bir işlem başlatamadınız. Siz yüreksizsiniz, siz ülkeyi, Anayasa’yı, demokratik sistemi, hukuku değil, tabir yerindeyse terörün silahı önünde diz çökmüş bir hareket olarak karşımızda duruyorsunuz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hadi be!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – “Yoldaki PKK’lılarla kucaklaşanların eğer fezlekelerini getirmezsek Allah da bizi affetmez, millet de bizi affetmez.” dediniz, getirmediniz. Allah da sizi affetmiyor, millet de sizi affetmiyor, bunu buradan özellikle yüksek sesle ifade ediyorum. Durumunuzu bir gözden geçirmekte yarar var diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ünal, buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hatip konuşmasında açık bir şekilde grubumuza satıştı. 69’a göre söz istiyorum.

FARUK BAL (Konya) – Gerçeği söyledi.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşmasın nedeniyle konuşması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim grubumuz bütün sataşmalara rağmen, bütün engellemelere rağmen, bütün tahriklere rağmen sükûnetini muhafaza edecektir. Ama bizim grubumuza dönük açık bir şekilde “yüreksizsiniz” ifadesi tahrik için kullanılmıştır.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 2’si hastanede 6 yaralı var. Biraz korkmak lazım Allah’tan ya!

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Burada iç güvenlik yasasının geçmesini istemeyen iki grubun bir ittifakını görüyoruz. Karşılıklı sataşarak şu anda farklı bir karşıt ittifak oluşturuyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) – Haksızlığa karşı ittifak.

MAHİR ÜNAL (Devamla) - Biz bu ittifakların hiçbir yerinde değiliz. HDP, arkadaşlar, demokratik siyasetin içerisinde siyaset yapan meşru bir siyasi partidir, tabii ki görüşürüz, tabii ki gerekli kurullar kurulur, bir ülkenin sorununun çözümüyle ilgili görüşmeler yapılır. Bu bir iş birliği anlamı değil bu bir çözüm arayışıdır fakat bizim burada altını çizdiğimiz, kamu güvenliği, kamu düzeni, sokakların Vandallara teslim edilmemesi…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Kamu düzenini HDP’den mi öğreneceksiniz?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne kamu güvenliği!

MAHİR ÜNAL (Devamla) - …devletin polisinin gerekli güvenliği, hak ve özgürlükleri sağlaması için bir kanun getiriyoruz. Burada MHP’yle HDP’nin açık bir ittifakı var. Biz de diyoruz ki: “Bu ittifakı anlamakta zorluk çekiyoruz.” Söylediğimiz bu, bunun üzerinden şöyle bir şey söyleyemezsiniz: “Efendim, Başbakan HDP’yle görüşüyor, biz de burada beraber karşı çıkıyoruz. Bunda ne var?” Biz ülkenin bir sorununu çözmek için demokratik siyasetin meşru unsuru HDP’yle görüşürüz. ama bizim anlamadığımız…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – PKK’yla görüşüyorsun, PKK’yla, onu anlat bize!

MAHİR ÜNAL (Devamla) - …kamu güvenliği konusunda, kamu düzeni konusunda nasıl oluyor da MHP ile HDP bir araya geliyor…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – İmralı’ya da gittiğini anlat Mahir Bey.

MAHİR ÜNAL (Devamla) – …Cumhuriyet Halk Partisi de buna eşlik ediyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bebek katilini ziyaret ettiğini anlat.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Devamla) – Ve milletimiz bizi görüyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – MHP’yi HDP’yle göstereceğine İmralı’da yaptığın konuşmaları açıkla! İmralı’ya yaptığın ziyaretleri açıkla!

MAHİR ÜNAL (Devamla) – Bakın, milletimiz bizi izliyor. Deminden beri engellemelerin nasıl olduğunu, nasıl ittifaklar kurulduğunu izliyor milletimiz.

BAŞKAN – Sayın Ünal, teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sen PKK’yla birlikte iş tutuyorsun be! Hangi yüzle bunları söylüyorsun?

MAHİR ÜNAL (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Kamu düzenini PKK’ya sattınız.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Baluken, sizi bekletiyorum epeydir.

Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, demin…

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sen neyin nasıl olduğunu gayet iyi biliyorsun Sayın Vural. Ama işine geldiği gibi konuşuyorsun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne kadar münafık siyasetin tipik örneğiyse...

BAŞKAN –Sayın Vural, lütfen…

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Her şeyi bildiğin hâlde, işine geldiği gibi konuşuyorsun.

BAŞKAN – Sayın Baluken’e söz verdim, o epeydir bekliyor.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Yahu bizimle konuşurken niye kaşlarını çatıyorsun Sayın Başkan? Çocuk mu azarlıyorsun böyle?

BAŞKAN – Sayın Baluken’e söz verdim.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, demin Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan sayın hatip, defalarca, grubumuzla ilgili, aslında, Meclis Genel Kurulunun işleyişine de uymayan, temiz bir dille söylenmemiş pek çok cümleyi de sarf ederek sataşmada bulunmuştur. HDP’nin AKP’yle birlikte kucak kucağa olduğunu, HDP’nin kışkırtmasıyla ülkenin her tarafında olaylar yaşandığını, HDP’nin 6-7 Ekim olaylarında Türkiye sokaklarını Kobani’ye çevirdiğini belirtmiştir.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Tekzip ettiğim bir haberi gerçekmiş gibi kabul etmeniz hiç hoş değil.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Birinci söz talebimiz budur.

İkinci olarak da, yine, Sayın Mahir Ünal, AK PARTİ adına konuşan Grup Başkan Vekili…

BAŞKAN – Şimdi, bir dakika, önce bu birincisini hâlledelim, çünkü başka söz isteyen sayın milletvekilleri de var.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – O zaman, buna cevap verelim çünkü Mahir Bey de aynı sataşmada bulundu, onda da ayrı bir söz isteyeceğim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Onda da söz istiyoruz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, “meşru siyasetin parçası” demek sataşma mıdır?

BAŞKAN – Şimdi, bakın, Sayın Mahir Ünal size “Meşru siyaseti savunuyorsunuz.” dedi.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – “MHP’yle ittifak yapmak” demek sataşmadır.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – “Kanunun geçmemesi için birlikte hareket ediyorsunuz.” dedim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bizim MHP’yle nasıl bir ittifakımız var?

BAŞKAN - Sayın Baluken… Sayın Baluken, siz, şimdi, Sayın Yeniçeri’nin konuşması üzerine sataşmadan söz istediniz öyle mi?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sonrasında da…

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hasip Bey cevap verecek.

BAŞKAN – Ona sonra bakacağız, ona sonra cevap vereceğim, karar vereceğim, lütfen, böyle pazarlık yok.

Buyurun, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Tamam, Mahir Bey’le ilgili de…

BAŞKAN – Mahir Bey’in konuşmasıyla ilgili olarak diğer grup başkan vekilleri de söz istedi. Lütfen…

Buyurun.Sayın Kaplan.

6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herhâlde insan haklarını, özgürlükleri, güvenliği, fişlenmeyi, dinlenmeyi, gizliliği getiren bir yasa gelirse burada, insan olan, vicdanı olan, azıcık hukuk nosyonu olan, azıcık şu kalbinde merhamet olan herkesin buna karşı çıkması doğaldır. Çoğu zaman da biz birçok konuda üç muhalefet partisi karşı karşıya çıkabiliriz ama üç muhalefet partisi birleştiği zaman, bu sefer, hemen muhalefet blokunu bölmek ve birbirine çatıştırmak üzere argümanlara başlayan Hükûmetin taktiğini çok iyi biliyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Bakın, çok açık söyleyeyim: MHP’de iki üç tane sivri dilli arkadaş var. O sivri diller MHP’nin gerçi resmî politikası değil ama şunu ifade edeyim…

Sayın Yeniçeri, sen ayrı bir versiyonsun MHP’de. (Gülüşmeler)

Şunu söyleyeyim: Yüzde 10 barajında senin partin AK PARTİ’yle anlaştı mı? Anlaştı. Hazine parasını kırışırken senin partin AK PARTİ’yle anlaştı mı? Anlaştı. Bakın, HSYK seçimlerinde senin partin AK PARTİ’yle anlaştı mı? Anlaştı. Her savaş tezkeresinde senin partin AK PARTİ’yle kucaklaşıyor mu, kucaklaşmıyor mu? Bu kavramı doğru bulmuyorum. Bu argo kavramlar bu kürsüye yakışmıyor. Hepinizi uyarıyorum. 2’dir bunu kullanıyorsunuz. Hiçbir parti bir partiyle kucaklaşmaz, görüşür, diyalog kurar, müzakere eder, tartışır, kararlar alır, buraya gelir. Bu ülkenin kaderi için, çözüm süreci için her şey yapılır. Yüreği olanlar Nobel Barış Ödülü’ne de aday olur, Oscar’a da aday olur, Türkiye’nin barışını kim getirirse burada, onlar aday olur, kahramanlar aday olur, gerisi hikâyedir. Bunu size hatırlatırım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Gök…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Gök’ü dinleyeceğim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, ben, Sayın Mahir Ünal’ın konuşması üzerine…

BAŞKAN – Sonra MHP’ye söz verip oturumu değiştireceğim. Açıkça söyleyeyim de sonradan bir şey olmasın.

Buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, Sayın Mahir Ünal konuşmasında, sonucunda “Cumhuriyet Halk Partisi de bu HDP-MHP ittifakına eşlik ediyor.” tarzında bir söz söyledi.

BAŞKAN – Buyurun.

İki dakika… (CHP sıralarından alkışlar)

7.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda ben de isterdim ki AKP milletvekilleri de, herkes de, uluslararası standartlara, Avrupa Birliği içtihatlarına uysun, dünyada evrensel hukuk ne gerektiriyorsa onu yapsın ve muhalefetin bu söylediklerini dinlesin. Elbette bir doğruda buluşulmuşsa bundan niye rahatsız oluyorsunuz ki?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Rahatsız olmuyoruz efendim, “Birlikte hareket ediyorsunuz.” diyoruz.

LEVENT GÖK (Devamla) – Şimdi, bakın, siz diyorsunuz ki: “Bonzai, molotofkokteyli…”

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bir tespit bu.

LEVENT GÖK (Devamla) – Herkes, Genel Başkanımız da açıkladı, bütün partiler açıkladı; sorun bonzaiyse, molotofkokteyliyse bunları çözmek çok basit değerli arkadaşlarım. Gelin, bu konuda, hemen şimdi, hiç başka bir yere gitmeden hemen çıkalım dışarıya, bunları çözecek bir maddeyi getirelim, burada bu işi kapatalım. Var mısınız değerli arkadaşlar?

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) – Hemen varız.

LEVENT GÖK (Devamla) – Varlar mı? Yoklar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dertleri o değil.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Kaçak saraya sormaları lazım, kaçak saraydan talimat gelmezse yapamazlar.

LEVENT GÖK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bakın, şimdi size ilginç bir şey anlatacağım: Kamu otoritesi konusunda nereden nereye geldik? 6-8 Ekim olayları olduğu zaman Cizre’de tam 50’ye yakın yurttaşımız öldü ve biz devletin orada bir otorite tesis etmesini isterken Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan çıktı Kandil’e seslendi, Kandil’e seslenerek “Cizre’dekiler yani Cizre’deki PKK’lılar size nanik yapıyor, sizin sözünüzü dinlemiyor.” diyerek bir Başbakan Yardımcısı Kandil’den yardım istedi değerli arkadaşlar. İktidarınızın getirdiği tablo bu. Kamu otoritesini terk etmişsiniz.

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) – Aynen.

LEVENT GÖK (Devamla) – Yani bunu yalanlayabiliyor musunuz burada? Reddedebiliyor musunuz? Yok. Siz zaten otoriteyi bırakmışsınız. Bir ırmağa düşmüşsünüz, sürüklenip gidiyorsunuz. Sizin otoriteden bahsetmeye ve Cumhuriyet Halk Partisini eleştirmeye hakkınız yoktur, haddiniz de değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Eleştirmeye niye hakkımız yok Levent Bey?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sataşmadan dolayı söz… Sayın Mahir Ünal konuşmasında -bir partiyle iş birliği- kendilerinin yaptığı iş birliğini MHP’ye atfederek yalan beyanda bulunmuşlardır.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – “İş birliği” demedim efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – “İttifak, ortaklık.”

OKTAY VURAL (İzmir) – O konuda Sayın Celal Adan konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Adan, buyurun.

İki dakika size veriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Grup adına, Sayın Mahir Ünal Bey’in konuşmasına, İmralı’nın ziyaretçisi…

BAŞKAN – Grup adına Sayın Celal Adan konuşacak, grup adına siz konuşacaksınız ve bitiyor bu konu.

Buyurun Sayın Celal Adan.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, sataşma var; ben konuşurum.

8.- İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

CELAL ADAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Adan.

CELAL ADAN (Devamla) – Bir sessizlik olursa…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Hiç lamı cimi yok.

BAŞKAN – Sizin arkadaşınız gürültü çıkartıyor.

CELAL ADAN (Devamla) – Sessizlik olması bakımından…

BAŞKAN – Sizin arkadaşınız gürültü çıkartıyor.

Yeniden alıyorum, mikrofonunuzu yeniden açıyorum.

CELAL ADAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Cumhuriyet tarihinin en yalan söyleyen Hükûmetiyle, bir iradeyle karşı karşıyayız. (CHP sıralarından alkışlar) Bakınız, size çok çıplak bir şey söyleyeyim: On üç yıl evvel, uçağın bir köşesinde tutuklu, Türk askerine yalvaran, bu milletin merhametine, birliğine, kardeşliğine, jandarmasına, polisine kurşun sıkan eşkıya başının mesajını Türk bayrakları ayaklar altındayken paçavraların boy boy gösterildiği Diyarbakır’da bu mesajı okutan bu iktidar cumhuriyet tarihinin en korkunç olayının altına imza koydular. Siz hangi vicdanla HADEP’le, bölücü unsurlarla Milliyetçi Hareket Partisini yan yana koyabilirsiniz? İç güvenlik yasası… Sizin maneviyatınızı, varlığınızın kimyasını bozan cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlık olayını akladınız.

FARUK BAL (Konya) – Paralel, paralel!

CELAL ADAN (Devamla) – Bu iç güvenlikte de paralel olayı var. Afrika’da paraleli konuşuyorsunuz. Sizin kimyanız bozuldu, suçüstü yakalandınız. İçinizde yiğit 50 milletvekili bu hırsızlık olayının Yüce Divana gitmesini istediler, yürek koydular; kendilerini kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün Türkiye’de gelip yüreğinizi koyun, şu anda Türk devletinin giremediği yerler var. Bunun için yasaya mı gerek var? 6-7 Ekim Kobani olaylarında eşkıya başına yalvaran siyasi irade Türk iradesi olamaz, Türk devletinin iradesi olamaz. PKK’yla yapılan bütün görüşmelerde benim inancıma göre Türk devleti yoktur, bu devletin içine sızmış kirli unsurlar vardır. Bu memleketin askerine, polisine, jandarmasına, merhametine, tarihine kurşun sıkanlarla Milliyetçi Hareket Partisini yan yana oturtmak -sadece tek kelimeyle söylüyorum- bir büyük iftiradır ve ileride hesabı sorulacak bir iftiradır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL ADAN (Devamla) – Başbakan da aynı şeyleri yapıyor meydan meydan. Dolayısıyla biz Türk milletinin birliğine kasteden terör örgütüyle iş birliği yapan sizin iktidarınızı suçlamaya devam edeceğiz Allah’ın izniyle.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Adan.

Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – AK PARTİ Grubu adına konuşan Grup Başkan Vekili Sayın Mahir Ünal grubumuzu “MHP’yle birlikte ittifak yaparak, ortak bir tutumla hareket ederek” zan altında bırakmıştır. Böyle bir durumun olmadığını kendisinin bilmesine rağmen kürsüden bütün milletin izlediği bir saatte bu şekilde beyanatlarla partimizi zan altında bırakmıştır. Ben sataşmadan dolayı müsaade ederseniz cevap vereceğim.

BAŞKAN – Şimdi size söz vereceğim.

Ama sayın milletvekilleri, bu Genel Kurul içinde grupları olan, grupları olmayan partiler var. Diyalog önemlidir, uzlaşı önemlidir ve buna da hepimiz vurgu yapıyoruz. Yani bir partinin diğer bir partiyle konuşması, herhangi bir işte, herhangi bir projede birlikte olması, aynı teklifi imzalaması…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kınanacak bir durum değildir efendim.

BAŞKAN – …aynı konuda herhangi bir değişiklik yapmasını herkes kendisine bir sataşma olarak algılıyor, bu çok vahim bir tanımlama.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Ama suçlama yapıyor, suçlama yapıyor.

BAŞKAN – Sizinle konuşmuyorum.

Bu çok vahim bir tanımlama yani bu “zan altında bırakmak…”

Sizin şahsınıza söylemiyorum, genel olarak söylüyorum.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Başbakan suçluyor Başbakan, meydanlarda millete bunu söylüyor.

BAŞKAN – Sizin şahsınıza da söylemiyorum. Yani “O partiyle konuştum zan altındayım, bu partiyle konuştum zan altındayım.” Bunlar hoş ifadeler değil, bunlar buradaki siyaseti keskinleştiren ifadeler; bunlar buradaki diyaloğu doğmadan öldüren gelişmeler.

MELDA ONUR (İstanbul) – Başbakanınıza söyleyin, Başbakanınıza anlatın onu.

BAŞKAN – Lütfen, rica ediyorum.

Son söz olarak size söz veriyorum Sayın Baluken, iki dakika.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Ben de söz istiyorum Sayın Başkan. Terör örgütüyle iş birliği yaptığımızı söyledi değerli konuşmacı. O çerçevede söz talep ediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Doğru söylüyor. Yapmıyor musun?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bitti, bitti.

Buyurun Sayın Baluken.

9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsüden tabii, kullanmış olduğumuz her cümlenin bir mantık süzgecinden, bir düşünce süzgecinden geçip o şekilde dile dökülmesi gerekiyor. Özellikle burada antidemokratik bir yasayla ilgili muhalefet partilerinin yapmış olduğu muhalefet üzerinden, ortaya koyduğu duruş üzerinden siyasi partileri ortaklık yapmakla, ittifak yapmakla suçlamak her şeyden önce siyasi etiğe ve siyasi ciddiyete uymaz. Bizim, bir kere, MHP’yle ortak olmamızın koşullarının mümkün olmadığını siz en iyi bilenlerdensiniz. Çünkü, ideolojik kökleri itibarıyla MHP tekçi, asimilasyoncu, ırkçı, Türkçü, milliyetçi bir parti. (MHP sıralarından “Hop, hop” sesleri) HDP ise Türkiye’deki bütün farklı kimlikleri, bütün farklı etnisiteleri, inançları yasal ve anayasal güvence altına almak isteyen, neoliberal politikalara karşı, sermaye sömürgesine karşı işçinin, emekçinin yanında duran, Türkiye’nin 77 milyon ötekileştirilen, dışlanan, ezilen kesimlerini bir araya getirmeye çalışan bir parti. Bu partinin, bahsettiğim ideolojik kökleri itibarıyla da MHP’yle bir araya gelmesi mümkün değildir, böyle bir yakıştırmayı biz asla kabul etmiyoruz. Buradaki duruşumuz nettir, bu yasa tasarısı görüşülünceye kadar da biz duruşumuzu Halkların Demokratik Partisi olarak burada ortaya koymaya devam edeceğiz, bu yasaya muhalefetimizi en sert şekilde burada göstermeye devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, terör örgütüyle iş birliği yaptığımı söyledi.

BAŞKAN – Lütfen, lütfen…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ama, Sayın Başkan, olur mu, grup başkan vekili söz istiyor.

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri elini kaldırdı sizden önce, lütfen.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Daha önce ben…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Ama, önce grup başkan vekili elini kaldırdı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır, önceden kaldırdı Sayın Yeniçeri. (Gürültüler)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir müsaade edin arkadaşlar, bir müsaade!

Sayın Yeniçeri, nedir talebiniz?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Kaplan konuşurken “MHP içerisinde sivri dilli versiyon.” şeklinde şahsıma yönelik…

BAŞKAN – Ne güzel bir şey.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – …sataşma yaptı, bu uluslararası sataşmadır, ona cevap vereceğim.

BAŞKAN – Bu güzel bir şey, sizi övüyor yani siz çok ayrı bir şeysiniz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Övüyor mu sövüyor mu o beni ilgilendirmiyor ama bana “sivri dilli” dedi, benim dilim sizinki gibi, hiç de sivri falan değil.

BAŞKAN – Size söz vereceğim.

Buyurun, iki dakika.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan, önce grup başkan vekiline söz verilir ama.

BAŞKAN – Bir müsaade eder misiniz?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Esas olan milletvekilidir.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Olmaz efendim, bizim grup başkan vekilimize söz vermeniz gerekirdi.

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasıda şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Demokrasiyle güvenlik, demokrasinin uygulanması sırasında ya da demokratik hak ve özgürlüklerin uygulanması sırasında meydana gelecek sorunlar demokrasiyi kısarak, demokrasinin canına okuyarak ortadan kaldırılabilecek sorunlar değildir.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Aynen.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Özgürlükler uygulanırken ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, aynı zamanda toplu gösteri ve yürüyüş özgürlüğü uygulanırken meydana gelecek sorunlar özgürlüğün kısıtlanması, baskı altına alınması ve sindirilmesi suretiyle engellenemez; tam tersi, demokrasinin ürettiği sorunlar daha fazla demokrasiyle özgürlüğün ürettiği sorunlar daha fazla özgürlüklerle çözülür.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bu lafların hiçbirini unutma.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Bu bağlamda, getirmiş olduğunuz yasa tasarısı kelimenin tam anlamıyla Mussolini’ye yarayan bir yasa tasarısıdır, Hitler tasarısıdır, Mao tasarısıdır. Polis devletinin alt yapısını oluşturan bir tasarıdır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Tasarının amacı da şudur, ben buradan açıklayayım: 17-25 Aralıkta suçüstü yakalanan yolsuzluğun önümüzdeki süreçte açılması ihtimaline karşı birtakım tedbirler alıyorsunuz. Umarım, bu getirilen yasa tasarısı sizi, mağdur, mazlum ve mahkûm etmez. Göreceksiniz, o zaman da sizlerin haklarını ve hukuklarını yasa çerçevesinde yine biz savunacağız, bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi parti olarak, şunu açıkça ifade edeyim ki, başlı başına bir tezdir, bir iddiadır. İsnatlarla, iftiralarla, ithamlarla, saldırılarla bizi durduramazsınız.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz öyle bir şey yapmadık ya, bir şey demedik sana.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Gerçeğin, hakikatin, namusun karalanması söz konusu olamayacağı gibi, Milliyetçi Hareket Partisini de karalayamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Milliyetçi Hareket Partisi…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, diğer grup başkan vekili dedi, ırkçı iradesi, bize niye söylüyorsunuz?

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – …kendi iradesiyle, antidemokratik, özgürlükleri kısan…

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – …ve insanlara her türlü baskıyı reva gören bir tasarıya karşı çıkmaktadır.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz bir şey demedik Özcan Bey.

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri sözünüz bitti, süreniz bitti.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Olay budur, gerisi hikâyedir. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bu laflarını unutma, bu laflarını unutma.

BAŞKAN – Sayın Bostancı…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Terör örgütüyle iş birliği yaptığımızı söyledi. O çerçevede söz talep ediyorum. Grubumuzun, AK PARTİ’nin…

BAŞKAN – Neyle ilgili?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Terör örgütüyle iş birliği yaptığımızı söyledi sayın konuşmacı.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ee, doğru.

FARUK BAL (Konya) – Doğru.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Doğru bir şey canım, zaten yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Buyurun. İki dakika… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Kandil’den, İmralı’dan mektup bekleyen siz değil misiniz?

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Belki bir açıklama yapar da öğreniriz.

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; değerli konuşmacı terör örgütüyle iş birliği yaptığımızı söyledi. Bunu reddediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Kandil’den, İmralı’dan mektup bekleyen sen değil misin ya?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bu konuya ilişkin çok tartışma oldu. Bunlara şu anda yeni bir şey eklemeyi düşünmüyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Ya, bu “İmralı” dediğin nedir? Sadece bir ada mıdır?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ancak, bu vesileyle söylemek istediğim bir husus var: Biz Meclise iç güvenliğe ilişkin bir yasa getirmek, müzakere edilmesini sağlamak, yüce Meclisin takdirine sunmak istiyoruz. Bizim yapmaya çalıştığımız bu. Peki, değerli muhalefet ne yapıyor? Sayın Zozani aslında burada çok veciz bir biçimde muhalefetin ne yapmak istediğini ortaya koydu. Dedi ki: “Biz yerimizde sapasağlam duruyoruz, bu yasa geçmeyecek; MHP, CHP siz de yerinizde sapasağlam durursanız bu yasayı geçirmeyeceğiz.”

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Yerimizdeyiz, yerimizde duruyoruz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ne Sayın CHP’nin yetkilileri, ne MHP’nin sayın yetkilileri…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – O öyle dedi diye fikrimizden mi vazgeçelim?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – …“Bir dakika sen bize nasıl talimat verirsin, yasa geçmeyecek diye nasıl irade koyarsın? Meclise karşı nasıl böyle bir beyanda bulunursun?” demediler.

FARUK BAL (Konya) – Zevahiri kurtarmaz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Gündelikten anayasa çıkarmak nasıl bir bilimsel bakış açısı? (MHP sıralarından gürültüler)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Muhalefet bu konuda çok kaçak güreşiyor arkadaşlar. Bir taraftan monolog yapıyor yasaya ilişkin, geliyor, yasaya itiraz ediyor, kaçıyor.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Konfüçyüs ne diyor Konfüçyüs?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ben de diyorum ki: Kaçmayın, yasayı konuşalım, yasayı müzakere edelim, yasa üzerine tartışalım.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sen de yasayı bir oku, içinde ne var anlayabiliyor musun?

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaçmayın, kaçmayın. (Gürültüler)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bakın, şu Meclisin duvarları konuşur, şu arka taraf konuşur; sizinle kaç defa birçok konuda anlaştık, uzlaştık, birçok konuda yasaların nasıl daha makul ve rasyonel bir şekilde olabileceğine dair anlaşmalar yaptık, yine yapabiliriz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Çekin yasayı, getirin.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Getirin bakalım, Komisyona getirin, Adalet Komisyonuna, Anayasa Komisyonuna.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – “Geçirmeyeceğiz”, “konuşmayacağız”, “yapılmayacak…” Neden korkuyorsunuz arkadaşlar, neden korkuyorsunuz? Gelin yasayı müzakere edelim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Komisyona getirin, komisyona.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Gölge boksu yapmayın, yel değirmenleriyle dövüşmeyin, olay üzerine konuşalım.

Saygılar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Musa Çam, sizi hastanede ziyaret etmiştim ama tekrar geçmiş olsun diyorum, tekrar hoş geldiniz diyorum.

Bütün parti gruplarını birbirlerine saygılı davranmaya ve saygılı bir üslup kullanmaya davet ediyorum ve on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.48

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçtiğimi belirtmiştim.

Şimdi Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Söz isteyen arkadaşlarım var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Pardon, bir açıklama yapmak istiyorum.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, milletvekillerinin, Meclisi çalıştırmamak adına, bilhassa söz almak için bilerek tahrik edici cümleler kullandıklarına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biz bugün çalışmaya saat ikide başladık. Şu anda saat altı ve biz daha gündeme değil, Başkanlığın sunuşlarına ve grupların önerilerine dahi geçmedik. Ben bugün söz isteyen bütün arkadaşlarıma söz verme çabası içinde oldum, bunu da gerçekleştirdim. Ama bakın, sayın milletvekilleri, ben şimdiye kadar burada sekiz senedir görev yapmaktayım, şu ana kadar bugün milletvekillerinin birbirlerinin gruplarına karşı bu kadar hakaret içerici sözler sarf ettiğine tanık olmadım. Hepimizin, her partinin siyasi düşüncesi farklıdır. Bunları partilerimize, partililerimize hakaret edecek bir şekilde dile getirmek bu Meclise yakışmıyor.

Bizim toplumumuz, milletimiz bizden çalışma bekliyor, biz bunun için maaş alıyoruz burada. Dört saat oldu gündeme geçemedik. Birbirimizle ilgili ağır konuşmalar, bilerek ve bilhassa söz almak için, tekrar ediyorum, bilhassa söz almak için tahrik edici cümleler kullanarak dört saatimizi buraya kadar getirdik.

Şimdi izninizle ben grup başkan vekillerine yerinden söz vereceğim, sürelerini de kesmeyeceğim. Ve lütfen Meclisi çalıştıralım, herkes bizi izliyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Zozani.

Sayın Hamzaçebi, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bir saniye söz talebim var.

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Hamzaçebi.

Buyurun, nedir?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir, “Maaş alıyoruz." dediniz. Biz maaş almıyoruz.

BAŞKAN – Onu bilemem.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ne aldığımızı bile bilmiyorsunuz.

BAŞKAN – Mikrofonu size verdiğim zaman konuşursunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye...

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, sizi dinliyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, onunla ilgili bir şey var…

BAŞKAN – Mikrofonu size verdiğim zaman konuşacaksınız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, sen mikrofonu verme hiç…

BAŞKAN – Lütfen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben ayaktayım ve bir talepte bulunacağım.

BAŞKAN – Sayın Zozani, lütfen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bir saniye…

BAŞKAN – Sayın Zozani, lütfen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Müsaade eder misiniz Başkan?

BAŞKAN – Etmiyorum çünkü Sayın Hamzaçebi’ye söz verdim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim…

BAŞKAN – Size de sıra gelecek.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, gerçekte Sayın Bostancı grubumuza sataşmada bulundu. HDP temsilcisinin söylediği bir cümleye karşılık, buna ses çıkarmayarak, âdeta bizim HDP’nin talimatlarıyla hareket ettiğimiz yönünde bir…

BAŞKAN – Kesmeyeceğim sözünüzü Sayın Hamzaçebi, kesmeyeceğim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İzninizle kürsüden konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Anlayışla beni karşılamanızı rica ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bu sataşmadır…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O sözü ben söylemiştim Sayın Hamzaçebi.

BAŞKAN – Bakın, partiler birbirlerini çok kötü laflarla itham etti ve bunlar tutanağa geçiyor. Biz burada Türkiye’nin siyasi tarihini gerçekleştiriyoruz, siyasi hafızasını gerçekleştiriyoruz. Bu tür lafların tutanaklara geçmesini önlemek hepimizin elinde.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O talimat alındığına ilişkin sözler benim Sayın Hamzaçebi.

BAŞKAN – Ben, Sayın Hamzaçebi, sizden rica ediyorum. Sizin oturduğunuz yerden de mikrofonu açacağım ve sözünüzü kesmeyeceğim. Aynı şekilde onlar da tutanağa geçmiş olacak. Rica ediyorum sizden.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki.

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.

Buyurun.

IX.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili yapmış olduğu konuşmada, Halkların Demokratik Partisi adına konuşan Sayın Zozani’nin konuşmasına atfen -”Biz yerimizde oturuyoruz, bu yasa çıkmayacak, çıkmaması için çalışıyoruz, diğer muhalefet partileri de, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi de benzer tutumu gösterirse bu yasa çıkmayacak.” dedi- bunu alıntılayarak kendisi, HDP’nin bu sözüne karşılık bizlerin neden itiraz etmediğini söyledi. “Şaşırıyorum.” dedi hatta.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Talimat verdiğimi söyledi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet.

Yani sanki bizim gruplarımıza, HDP adına konuşan değerli milletvekili talimat verdi gibi bir izlenim yaratmak istiyor. Bunu üzüntüyle karşılıyorum. Çok trajikomik bir açıklama. Çok trajikomik bir açıklama. Dört başı tartılmış, her tarafı değerlendirilmiş bir konuşma değil. Nereye varacağını muhtemelen hesap edememiş kendisi.

Görüşlerimi ifade etmek istiyorum. Görüştüğümüz bu tasarı, Türkiye’yi polis devletine taşımak isteyen bir tasarıdır. Hak ve özgürlükleri kısıtlayan, Türkiye’yi 82 Anayasası’nın dahi öncesine götürmek isteyen -82 Anayasası’nın öncesi demeyeyim- 82 Anayasası’nın ruhunun gerisinde kalan bir anlayış var bu tasarıda. Böylesi bir tasarıya karşı üç muhalefet partisinin, birbirinden farklı görüşlere sahip üç muhalefet partisinin, özgürlükleri merkeze almak suretiyle, böylesi bir muhalefet anlayışını sergilemiş olmasını, ben, demokrasimiz adına bir kazanç, Türkiye'nin geleceği açısından bir umut olarak değerlendiriyorum.

Bu, övünülecek bir tutumdur. Böylesi bir tutuma karşı iktidarın, iktidar partisinin bundan ders çıkarmak yerine “Efendim, Halkların Demokratik Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi nasıl oluyor da yan yana geliyor?” ya da “Cumhuriyet Halk Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi” ya da “Halkların Demokratik Partisi yan yana nasıl oluyor da geliyor?” diyerek, bizlerin seçmen tabanına mesaj vermek gibi bir basit, sığ, seviyesiz bir siyaset anlayışını burada sergiliyorlar.

Şimdi, ortaya çıktı, Adalet ve Kalkınma Partisi Halkların Demokratik Partisiyle bir görüşme yürütüyor, bir süreç yürütüyor. Sayın Grup Başkan Vekili Meclis kürsüsünden bunu açıkladı “Evet, yürütüyoruz, ne var, demokratik bir parti değil mi?” dedi.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hayır. “Görüşülebilir. Bunda ne var?” dedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet, doğru. Doğru elbette. Hakların Demokratik Partisi meşru bir partidir. Elbette iktidar partisi onunla görüşebilir.

E, peki, Halkların Demokratik Partisi meşru bir partiyse -elbette meşru- özgürlükler açısından Cumhuriyet Halk Partisinin Halkların Demokratik Partisiyle, Milliyetçi Hareket Partisiyle yan yana gelmesinde ne gibi bir sakınca var? Ne gibi bir sakınca var? Bu bir ucuz siyasettir. Bu ucuz siyaseti sizlere iade ediyorum. Milletimiz bu gerçeği görüyor.

Sayın Davutoğlu…

Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tamamlıyorum. Müsamahanızı kötüye kullanmayacağım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Davutoğlu da diyor ki: “Efendim, bunlar molotofa, bonzaiye karşı çıkıyor.” Bu da bir ucuz siyaset. Bakın, işin gerçeğini, içeriğini söylemiyor vatandaşa. Sayın Davutoğlu, Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu temsilcileri; söylesenize, polise, kızdığı vatandaşa “at içeri” yetkisini veriyoruz. Bunu neden söylemiyorsunuz? Niyetiniz bonzaiyse, molotofsa getirin, hemen bugün yasalaştıralım onları.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Şu arada bir şey söyleyeceğim. Sayın Hamzaçebi dört dakika konuştu. Sizler de aynı süreye riayet ederseniz memnun olurum.

Sayın Vural, buyurun.

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak kendi tavrımızı kendimiz ortaya koyarız. Dolayısıyla bu eksende milletin bize verdiği yetkiyle hem komisyonlarda hem Parlamentoda kendi irademizle hareket ederiz ve burada ortaya koyduğumuz irade bu yasayla ilgili, bu şekilde çıkarılmasının doğru olmadığını, yanlış olduğunu, bu yanlışların giderilmesi amacıyla iktidar partisinin adım atması gerektiğine ilişkin bir tavırdır. Dolayısıyla bir parlamentonun yasa çıkartmasını engellemek, yasa yapmasını engellemek Milliyetçi Hareket Partisinin kitabında yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi milletin aleyhine olan bir yasanın mahzurlarının ortadan kaldırılmasını, demokrasiye, hukuk devletine, özgürlüklere sahip çıkarak birlik ve bütünlüğü bozan terör örgütüyle mücadele etmesini sağlayan ve devletin meşru güçlerinin bu mücadelede açıkçası etkin bir şekilde kullanılmasını gözeten bir siyasi partidir.

Dolayısıyla bu çerçevede bakıldığında, buradaki tavrımız, kim olursa olsun, hiçbir siyasi partiyle iş birliği içerisinde yapılmış bir mücadele değildir. Her partinin kendine özgü karşı çıkışları olabilir. Biz açık yüreklilikle karşı çıktığımız konuları söylüyoruz: Jandarmanın PKK’nın isteğine göre lağvedilmesinin karşısındayız. Keyfî gözaltının karşısındayız. İstihbari dinlemelerle muhaberat devleti yapılmasının karşısındayız ama bonzaiyle mücadeleyse mücadele, molotof kullananlarla mücadeleyse mücadele, maske takanlarla mücadeleyse mücadele; onun yanındayız.

Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak buradan açık bir şekilde sesleniyorum değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisine çağrım şudur: Terörle mücadelede ve şiddetle mücadelede kullanılan molotof, bonzai ya da diğerleriyle ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç duyuyorsanız; bundan önce bunlarla ilgili cezaları indirmenize rağmen, bunların önünü açmanıza rağmen, bu yanlıştan dönmek için gerçekten bir niyetiniz varsa bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak varız. Ama valiye yargı yetkisi tanıyan, valinin emirlerini yerine getirmemeyi suç olarak ortaya koyan, keyfî bir ön yakalamayı getiren, hukuk devletinden uzak ve doğrudan doğruya yargıyı yürütmeye bağlayarak, HSYK’da yönetmelikle yapmak istediklerini yapamayıp da şimdi kanunla yapmak isteyen bu zihniyete karşı çağrımız çok açık ve nettir. Gelin, bu konularla ilgili, mahzurlu gördüğümüz yönlerle ilgili uzlaşalım. Milleti birbirine kırdırmaya, milletvekillerini birbirine düşman kılmaya gerek yok; birileri bunu sevk ve idare edebilir ama biz milletin hayrına çalışalım. Gelin, molotof, bonzai, toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili hükümler çerçevesinde atılması gereken adımlar varsa bunları atalım. Daha başka adımların da atılması lazım, önerimizi yapalım. Ama Türkiye'yi hukukun üstünlüğünden, hukuk devleti ilkesinden uzaklaştıracak; hepimizi bir ön yakalamayla makul şüpheli hâline dönüştürüp bütün muhalefeti, muhalefeti değil insanları sindirme araçlı bir devlet yapılanmasına izin vermeyelim. Polisin keyfî olarak değil, kendisi için belirlenmiş objektif ilkeler çerçevesinde yönetilmesini ve jandarmanın da bu dönem içerisinde PKK terör örgütünün istekleri doğrultusunda lağvedilmesini ve valiye bağlanmasıyla ilgili bu süreçten…

BAŞKAN – Sayın Vural, toparlar mısınız lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Damat Ferit’in 15 Mart 1919’da ortaya koyduğu kararname çerçevesinde attığı adımı bugün Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine onaylatmayın, bunu çekin. Ve bu konuda bir milletvekilimizi görevlendiriyorum, Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu. Bu konuda sizin de belirleyeceğiniz bir milletvekili aracılığıyla partiler arasında bu konuda ne yapılabilir, uzlaşma ve diyalog nasıl sağlanabilir, hangi zeminde çıkartabiliriz diye bir görüşme yapılsın, bununla ilgili bir değerlendirme yapılsın. Ondan sonra da Türkiye’nin hayrına -11’inci Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün bile bazı maddelerine itiraz ettiği bu kanunla ilgili-…

BAŞKAN – Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) - …milletimizin hayrına bir kanun çıkartılması konusunda inisiyatif almaya ve bu zemini oluşturmaya davet ettiğimi ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın Baluken, Sayın Hamzaçebi dört dakika, Sayın Vural yaklaşık beş dakikayı geçti. Takdiri size bırakıyorum.

Buyurun.

3.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben süre pazarlığına girmeyeceğim tabii.

BAŞKAN – Hayır, ben “Takdirinize bırakıyorum.” dedim, pazarlık etmiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ben kendi derdimi anlatmak için mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ifade etmeye çalışayım.

Şimdi, özellikle Genel Kuruldaki bu tartışmalarda, bu yasa görüşmeleri sırasında HDP ve çözüm süreci üzerinden sürekli hakaret dili kullanan ve HDP’ye âdeta vebalı bir yaratıkmış gibi algılar yaratan söylemler, cümleler kullanılıyor. Her şeyden önce, bu anlayışın siyasi etiğe uymadığını, her üç siyasi parti açısından da kullanılan bu cümlelerin Türkiye demokrasisi açısından bir ayıp olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.

Biz defalarca ifade ettik, bu ülkenin yasaları çerçevesinde Türkiye’nin en köklü meselelerini çözme arayışında olan, legal bir siyasi partiyiz ve ısrarla da bu Meclis çatısı altında ülkenin en temel sorunlarını çözme arayışımız var.

Çözüm süreciyle ilgili yapmış olduğumuz her şeyin arkasındayız. Çözüm süreci, devletin ve toplumun demokratikleşmesini esas alan bir çerçevede başlatılmış ve yürüyen bir süreçtir. Ancak bugün AKP Hükûmetinin getirmiş olduğu bu yasanın çözüm sürecinin ruhuyla herhangi bir alakası yoktur, devletin ya da toplumun demokratikleşmesiyle ilgili herhangi bir içerik, herhangi bir düzenleme bu yasanın içerisinde mevcut değildir. Biz yaratılan algılar üzerinden değil, bizim söylemlerimiz üzerinden halkımızın değerlendirmesini istiyoruz. Kürt meselesinin çözümünü Türkiye’nin demokratikleşmesinden ayrı olarak asla ele almadık, bundan sonra ele almayacağız. “Kürt meselesi çözülecekse Türkiye demokratikleşecek, Türkiye demokratikleşecekse Kürt meselesi çözülecek.” anlayışıyla bu çalışmalarımızı yürütmeye devam ediyoruz.

Açık ifade ediyorum: İki yıldır yaptığımız en hayırlı iş çatışmalı süreçten kaynaklanabilecek gençlerin ölümünün önüne geçmek. Bir önceki yılda, çözüm süreci başlamadan önceki yılda binin üzerinde gencin çatışmalardan dolayı yaşamını yitirdiği bir gerçeklikte biz akan kanın durmasıyla ilgili yürüttüğümüz çabaları ayıplanacak değil, göğsümüzü gere gere onur duyulacak çabalar olarak değerlendiriyoruz. Bundan sonra da AKP Hükûmeti müzakere masasını devirmek istese bile biz kanın akmaması adına, Türkiye’nin demokratikleşmesi adına, Kürt meselesinin çözümü adına özellikle bu çalışmaların arkasında olacağız.

Burada getirilen yasa tasarısıyla siyasi partilerin milletvekilleri âdeta birbirlerine düşman gibi bakmaya başladılar. Bakışlarda, söylemlerde bunu algılıyoruz. Buna gerek yok. Hiçbirimiz burada birbirimizin düşmanı değiliz. Her bir sırada değer verdiğimiz, çalışmalarını önemsediğimiz arkadaşlarımız var, milletvekili arkadaşlarımız var. Birbirinin çalışmasını önemseyen, birbiriyle hukuku olan milletvekillerinin birbirine düşmanca bakmasını sağlayan bir yasa tasarısının topluma, halka nasıl yansıyacağını hepimizin hesap etmesi gerekiyor. Toplumun yüzde 50’lik kesimlerini karşı karşıya getirmek, kutuplaştırmak çözümden çok çözümsüzlük üretir inancındayız. Bu nedenle özellikle burada Hükûmete ve AK PARTİ Grubuna da önemli görev düşüyor. İç güvenlik yasası ile biz siyaset kurumunun kendi sorumluluğunu, sorunları çözme sorumluluğunu polise, valiye, kaymakama devrettiği inancındayız. Buna hiçbirimizin hakkı yok. Biz sorunlarımızı diyalogla, müzakereyle, siyasetle çözebiliriz, siyaset bu sorumluluğu üstlenmelidir diyoruz. AK PARTİ Grubunun da Hükûmetin de bu yasa tasarısını bir an önce komisyona çekmesini, alt komisyonda her 4 siyasi partiden oluşan bir çalışma grubuyla bir ortaklaşma arayışının şekillenmesini son derece önemsediğimizi buradan vurguluyoruz.

Tüm siyasi partilerden -son cümlemdir- özellikle ricam şu: HDP’yi bir hakaret argümanı olarak kullanma anlayışsızlığından ve etik dışı davranışlarından lütfen vazgeçsinler.(x)

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ünal, süreler üç aşağı beş yukarı aynı; dört, beş, altı civarında değişiyor.

Buyurun.

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; getirmiş bulunduğumuz kanun tasarısı Meclisin çalışma usul ve esaslarına uygun bir şekilde Genel Kurul gündemine gelmiş bulunuyor. Burada aslolan Genel Kurulun çalışmasıdır çünkü bütün İç Tüzük ve düzenlemeler Genel Kurulun İç Tüzük’te belirtilen usul ve esaslarına uygun çalışması için düzenlenmiştir.

Biz burada kanun tasarısı üzerinde konuşurken aslında bu konuşmaları ilgili kanun tasarısının görüşmeleri esnasında yapmamız gerekiyor. Bizim, burada, getirdiğimiz kanun tasarısını bütün bu olumsuzlukların sebebi olarak görmemiz öncelikle yasama sürecine karşı bir haksızlık diye düşünüyorum. Çünkü biz, komisyonlarda görüşülmüş, Meclis Başkanlığının gündemine aldığı ve şu anda da görüşmeye çalıştığımız bir tasarıdan bahsediyoruz. Şimdi, bu tasarı nasıl olur da buradaki bütün olumsuzlukların sebebi olarak gösterilir?

Şimdi, Sayın CHP Grup Başkan Vekili Hamzaçebi ucuz siyaset olarak tanımladı bazı şeyleri. Ben Sayın Hamzaçebi’nin “Polis birisine kızdığında at içeriye kanunudur bu.” demesini… Öncelikle bizim yaptığımız düzenlemenin ruhuna aykırı olduğunu ve tam tersine polisin keyfîliklerini engellemek için bir düzenleme yaptığımızı ve polise gözaltı yetkisini sadece suçüstü durumlarda verdiğimizi ve polisin gözaltı yetkisinin de bütün Avrupa ülkelerinde bulunduğunu tabii ki Sayın Hamzaçebi de biliyor.

Darbe Komisyonunun sonuç bildirgesinde Milliyetçi Hareket Partisinin jandarmanın durumuyla ilgili yaptığı açıklamayı da biliyoruz. Hiçbir siyaset kurumu yoktur ki kendisine bağlı bulunmayan… Siyaset kurumu dediğimiz şey, milletin iradesinin tecelli ettiği ve milletin iradesini Parlamentoya taşıyan kurumdur. Siyaset kurumu, demokratik siyaset, asla bir bulaşık ya da aşağılanma olarak kullanılamaz. Tabii ki milletin idaresini tecelli ettiren siyaset kurumu her şeyin üstündedir ve tabii ki bir askerî kolluk siyaset kurumuna bağlı olacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde siyaset kurumunun denetiminde olmayan yani halkın denetiminde olmayan, halkın iradesinin ve kararlarının altında bulunmayan kolluk yoktur.

Burada “Bizim istediğimiz gibi olacak.” dayatmasına hiçbirimiz hak sahibi değiliz. Burada İç Tüzük var, Meclis Başkanlık Divanı var ve Meclis Başkanlık Divanının İç Tüzük’le ilgili uygulamalarına karşı burada hangi tepkilerin gösterildiğini üç günden beri burada birlikte yaşıyoruz. Biz hiçbir şekilde burada hiçbir milletvekilinin, bırakın herhangi bir şekilde rahatsızlık duymasını, bir incitici söz duymasını bile istemeyiz.

Ve burada tabii ki bütün siyasi partiler birbiriyle görüşürler çünkü her birimiz milletin değişik kesimlerinin hassasiyetlerini, düşüncelerini, bakış açılarını temsil ediyoruz ve tabii ki biz birbirimizle görüşürüz. Burada HDP’yle yapılan görüşmeleri ya da MHP’yle yapılan ya da CHP’yle yapılan görüşmeleri ya da AK PARTİ'nin ya da HDP’nin diğer bir siyasi partiyle yaptığı görüşmeleri kötü bir şeymiş gibi sunmak hiç kimsenin haddi değildir ama benim bir tespit olarak ifade ettiğim ve bu tespitimi de Sayın Zozani’nin ifadesiyle Sayın Naci Bostancı’nın temellendirdiği bir cümle üzerinden bir kınama olarak değil, bir tespit olarak paylaştık.

BAŞKAN – Toparlarsanız Sayın Ünal...

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Çünkü, hiç kimsenin böyle bir bakış açısı içerisinde olma hakkı yoktur, böyle de bir şey olamaz. Burada istirham ediyorum, bu kanun tasarısını burada müzakere edeceksek görüşmeler esnasında müzakere edelim.

Süremi uygun şekilde verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Yüce Meclisi selamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Ben de bütün grup başkan vekillerimize çok teşekkür ediyorum anlayışlarından dolayı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Vural, sizin bir başsağlığı dileğiniz vardı galiba.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Her istediğiniz zaman sizinle konuşamam, bir şeylerin usulü var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O usulü biz de biliyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu adına, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesine Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına rahmet dileklerimizi ifade etmek istiyorum. Ailenin başı sağ olsun. Bu vesileyle söz talep ettim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın Zozani, nedir talebiniz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, hem Sayın Mahir Ünal hem Sayın Hamzaçebi benim bir önceki oturumda sarf ettiğim bir cümleyle ilgili olarak yanlış anlamalara vesile olabilecek değerlendirmelerde bulundular. İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Açıklama mı yapacaksınız?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Evet.

BAŞKAN – Bir dakika yerinizden.

Buyurun.

6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben kürsüden şunu ifade ettim, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Levent Gök’ün bizim partimize yönelik sataşmasına cevaben şu cümleyi sarf ettim, dedim ki: “Biz, Halkların Demokratik Partisi Grubu ve milletvekilleri olarak bu antidemokratik yasaya, bu darbe yasasına karşı dimdik ayaktayız, sağlam duruyoruz. Siz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak yerinizde sağlam durur iseniz, bizim de halkımıza sözümüzdür, bu tasarı bu Meclisten geçmeyecektir.” Bu sözümü tekrarlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Türkoğlu, bir açıklama yapacaksınız sanıyorum.

Başsağlığı dileğiniz mi var?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

7.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, son dönemlerde kadına şiddetin arttığına ve üzerinden otomobil geçirilerek vahşi bir şekilde katledilen Hüsne Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Maalesef kadına şiddet son dönemde çok arttı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımızın ifadesine göre son dönemde yüzde 40 ama 2008 yılından bu yana yüzde 1.400 arttığına ilişkin rakamlar önümüzde.

Geçtiğimiz hafta başında da maalesef çok vahşi bir cinayeti konuşmuştu Türkiye. Bunlara bir yenisi Antalya’da eklendi. Hüsne Aslan isimli kızımız birisi tarafından çok vahşi bir şekilde, üzerinden otomobil geçirilmesi suretiyle katledildi. Katledilen Hüsne Aslan Osmaniyeli, benim hemşehrim. Hüsne Aslan bugün defnedildi. Ben bu vesileyle ona rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyorum ve bu vahşeti şiddetle kınadığımı verdiğiniz bu izinle kamuoyu ve Genel Kurulumuzla paylaşıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Hüsne Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN - Biz de kardeşimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Evet, sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

X.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Van Milletvekili Nazmi Gür ve 21 milletvekilinin, 2011 Van depreminden sonra toplanan yardım paralarının nasıl ve nerelere harcandığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1215)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2011 yılında Van ilinde meydana gelen depremler sonucunda depremzedelere yardım amaçlı, gerek TV programları, gerek GSM operatörlerinin SMS üzerinden yaptıkları kampanyalar ve yurt dışından gelen yardım paralarının nasıl ve nerelere harcandığının araştırılması için Anayasa'nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Nazmi Gür                                                                (Van)

2) Pervin Buldan                                                           (Iğdır)

3) İdris Baluken                                                            (Bingöl)

4) Sırrı Sakık                                                                (Muş)

5) Murat Bozlak                                                            (Adana)

6) Halil Aksoy                                                               (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                                            (Batman)

8) Hasip Kaplan                                                            (Şırnak)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu                                           (Bitlis)

10) Emine Ayna                                                            (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                                                      (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                                               (Diyarbakır)

13) Esat Canan                                                             (Hakkâri)

14) Sırrı Süreyya Önder                                                (İstanbul)

15) Adil Zozani                                                             (Hakkâri)

16) Sebahat Tuncel                                                       (İstanbul)

17) Mülkiye Birtane                                                       (Kars)

18) Erol Dora                                                               (Mardin)

19) Ertuğrul Kürkcü                                                       (Mersin)

20) Demir Çelik                                                            (Muş)

21) İbrahim Binici                                                         (Şanlıurfa)

22) Özdal Üçer                                                             (Van)

Gerekçe:

23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde Van ilinde meydana gelen 2 ayrı depremde Van'ın Erciş ilçesi başta olmak üzere, Van merkez ilçe ve köylerde birçok bina yıkılmış, insanlar evsiz kalmış ve çok büyük sıkıntılarla yüz yüze kalmışlardır.

Bu depremler sonucunda Van merkez ve merkeze bağlı Yaylıyaka, Dağönü, Mollakasım, Ağartı, Güveçli ve Özyurt köyleri tamamen yıkılmış ve haritadan silinmiş, 40 bin hane kullanılamaz hâle gelmişti. 23 Ekim depreminde Van merkez ve Erciş ilçesi ile buralara bağlı köylerde 601 insan ölmüştü. 9 Kasım depreminin ağır hasar bıraktığı Van merkezde 27 bina yıkılmış ve 43 insanımız yaşamını yitirmişti.

Kış mevsimine girerken meydana gelen depremde evsiz kalan ve deprem korkusuyla evlerine giremeyen vatandaşlarımızın soğuk havada barınma ihtiyaçlarının giderilmesinde çeşitli sıkıntılar yaşandığı bilinen bir gerçektir. Depremin ilk günlerinde dağıtılan çadırların yetersizliği nedeniyle halkın büyük bir çoğunluğu günlerce açıkta soğuk havada kalmıştı. Kızılay ve AFAD tarafından dağıtılan az miktardaki çadırların da belli kesimlere dağıtıldığı söylentileri yaygınca dillendirilmiştir. Görsel ve yazılı medyaya da konu olan bu durum günlerce devam etmiştir. Haftalar sonra kurulan çadır kentlere yerleştirilen halkın bir bölümü soğuk hava koşulları nedeniyle birçok olumsuzlukla karşılaşmış ve bu çadırlarda meydana gelen yangınlarda 12 insanımız yaşamını yitirmişti. Kışın büyük bir bölümünü çadırlarda geçiren halk, bahara yakın dönemde konteyner kentlere sevk edilmişti.

Depremle birlikte Van'ın yeniden yapılanması, evsiz kalanların kalıcı konutlara yerleştirilmesi için Başbakanlık ve TOKİ'nin birlikte yürüttüğü deprem konutları inşaat çalışmalarında birçok aksaklıklar yaşanmıştır. Bu sıkıntılar bir tarafa, yapılan konutların maliyetinin çok üzerinde depremzedelere satılması, bu inşaatların bitiminin akabinde yapılan çevre düzenlemeleri için hak sahiplerinden 1.200 TL para alınmasıyla TOKİ'nin konutları, hak sahiplerine maliyeti arttırarak yüklemesi ve evlerinin yıkılmasından sonra konut karşılığı arsalarının ipotek altına alınmış olmasının; bu depremin, Hükûmet tarafından "ticari rant" olarak görüldüğünün göstergesidir.

Deprem zamanında depremzedeler için toplanan parasal yardımların ne kadar olduğu konusunda kamuoyunun açık bir bilgiye sahip olmamasından dolayı deprem sonrası Van'a yapılan çalışmaların ne kadarlık bir kısmının bu yardımlardan karşılandığı bilinmemektedir. Başbakanın 23 Ekim 2012 tarihinde, depremin birinci yılında konut teslim töreninde yaptığı "Van'a 3,5 katrilyon harcadık." açıklamasında, toplanan yardımların okul yapımında, çadır kentler, konteynerler ve gıda için kullanıldığını belirtmesine rağmen, bu toplanan yardımlar "Harcandı." denilen kalemlere denk gelmemektedir. Yapılan 27 adet okul, kurulan 78.600 çadır ve 34 konteyner kentteki 22 bin konteyner için bu yardımlardan ne kadar harcama yapıldığı muammadır.

Van depreminden sonra toplanan yardımların net miktarının ne kadar olduğu ve nerelere harcandığı konusunda kamuoyunun ve yardım yapan şahıs, kurum ve devletlerin net bir bilgi sahibi olmaları gerektiğini düşünmekteyiz. Bu nedenle, bu yardımların açık bir şekilde araştırılması için Meclis araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizde geri dönüşüm konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1216)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde geri dönüşüm konusunda yaşanan sorunların araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

1) Mesut Dedeoğlu                                            (Kahramanmaraş)

2) Mehmet Şandır                                             (Mersin)

3) Mehmet Erdoğan                                           (Muğla)

4) Oktay Öztürk                                                 (Erzurum)

5) Sadir Durmaz                                               (Yozgat)

6) Seyfettin Yılmaz                                           (Adana)

7) Alim Işık                                                       (Kütahya)

8) Necati Özensoy                                             (Bursa)

9) Ali Uzunırmak                                               (Aydın)

10) Hasan Hüseyin Türkoğlu                              (Osmaniye)

11) Enver Erdem                                               (Elâzığ)

12) Ali Öz                                                         (Mersin)

13) Cemalettin Şimşek                                      (Samsun)

14) Erkan Akçay                                                (Manisa)

15) Emin Çınar                                                 (Kastamonu)

16) Bahattin Şeker                                            (Bilecik)

17) D. Ali Torlak                                               (İstanbul)

18) Mustafa Kalaycı                                          (Konya)

19) Ali Halaman                                                (Adana)

20) Sümer Oral                                                 (Manisa)

21) Celal Adan                                                 (İstanbul)

22) Yusuf Halaçoğlu                                          (Kayseri)

Gerekçe:

Gelişen toplum düzeyine paralel bir şekilde ülkemizde katı atık miktarı sürekli olarak artmaktadır. Artan bu katı atık sadece değerleri yüksek boş alanları doldurmakla kalmamakta aynı zamanda hava, su ve toprak kirliliğine sebep olmaktadır.

Dünya üzerinde yaşanan bu durum Avrupa Birliğini de harekete geçirmiştir. Avrupa Birliği tarafından hazırlanan Altıncı Çevre Eylemi Planı’nın, dört önemli öncelikli konularından biri de atık önleme ve yönetimi programı olmuştur.

Atık önleme ve yönetimi programı ülkemizde daha da geliştirilmelidir. Atıkların ekonomiye kazandırılması bakımından Avrupa Birliği Eylem Planı büyük önem taşımaktadır. Geri dönüşüm konusunda ülkemizde üretici ve tüketici alışkanlıklarının değişimi gerekmektedir. Bu konuda atık önleme, atık azaltma, yeniden kullanma, geri dönüşüm, enerjinin geri kazanımı ve bertaraf etme gibi uygulamalar devreye sokulmalıdır. Atıkların bertaraf edilmesi ülkemizde mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Atık depolama konusunda yer seçimine çok dikkat edilmelidir. Bu konuda uygun olmayan yerlere izin verilmemeli ve yer seçimi titizlikle yapılmalıdır. Çöplere giden kâğıtlar değer kaybetmeden geri dönüşüme hazırlanmalıdır. Ham maddesi tamamen ithalata dayalı olan kâğıdın geri dönüşümü mutlaka sağlanmalıdır. Kâğıt ve pet ambalajlar herhangi bir yerde enerji elde etmek amacıyla kullanılmamalıdır. Atık kâğıtlar kesinlikle geri dönüşüme gitmelidir.

Geri dönüşüm ürünleri, ambalajlı olarak piyasaya süren işletmeler satış noktaları ve vatandaşlardan oluşan geniş bir gurubu ilgilendirmektedir. Hemen hemen her sektörde birçok ürün ambalajlı olarak satışa sunulmaktadır. Ülkemizde ambalaj malzemelerinin üretimi ve tüketimi endüstriyel gelişmeye paralel olarak her geçen gün büyümekte, içindeki ürünü tükettikten sonra ise yaramaz dediğimiz ve çöpe attığımız atıklar toplumun ortak malı olmaktadır. Dolayısıyla, çöp atıkları sadece belediyeler ve asıl sermayenin malı olarak kabul edilmez. Çünkü geri dönüşüm ayrı bir sanayi koludur. Bu ambalaj atıkları geri dönüşüm tesislerinde başka ürünlere dönüştürülmelidir.

Mesela, süt kutuları mobilya sektöründe, pet ambalajlar tekstil sektöründe, alüminyum kutular beyaz eşya sektöründe kullanılmaktadır. Geri dönüşüm sektörü ülkenin sağlıklı ve güvenli bir şekilde büyümesine, israfı önlemeye, ithalatı azaltmaya, millî gelir artışına, toplum sağlığına, doğanın korunmasına, enerjide tasarruf yapılmasına, yer altı zenginliklerinin daha uzun ömürlü olmasına çok önemli katkılar sağlamaktadır.

Ülkemizde yeni gelişmekte olan geri dönüşüm sektörüne destek ve teşvikler verilerek, yeni teknoloji ve AR-GE çalışmalarının başlatılması gerekmektedir. Bu nedenle, ülkemizde geri dönüşüm konusunda ortaya çıkan sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması uygun olacaktır.

3.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Şanlıurfa ilinin Akçakale ve Ceylanpınar ilçeleri ile Mardin ilinin Kızıltepe ilçesine bağlı Şenyurt’a Suriye tarafından düşen bombaların bölgede yaşayan halka etkilerinin ve sınırdan Türkiye’ye geçen 100 bini aşkın mültecinin durumlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1217)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Şanlıurfa ilinin Akçakale ile Ceylanpınar ilçeleri ve Mardin ilinin Kızıltepe ilçesine bağlı Şenyurt'a Suriye tarafından düşen bombalar, bölgede yaşayan halkı barınma ve can güvenliği açısından olumsuz etkilemektedir. Ayrıca sınırdan Türkiye'ye geçen 100 bini aşkın mültecinin de durumlarıyla ilgili olarak Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1) Altan Tan                                                      (Diyarbakır)

2) Pervin Buldan                                               (Iğdır)

3) İdris Baluken                                                (Bingöl)

4) Sırrı Sakık                                                    (Muş)

5) Murat Bozlak                                                 (Adana)

6) Halil Aksoy                                                   (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                                (Batman)

8) Hasip Kaplan                                                (Şırnak)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu                                (Bitlis)

10) Emine Ayna                                                 (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                                           (Diyarbakır)

12) Adil Zozani                                                 (Hakkâri)

13) Esat Canan                                                 (Hakkâri)

14) Sırrı Süreyya Önder                                     (İstanbul)

15) Sebahat Tuncel                                           (İstanbul)

16) Mülkiye Birtane                                           (Kars)

17) Erol Dora                                                    (Mardin)

18) Ertuğrul Kürkcü                                           (Mersin)

19) Demir Çelik                                                 (Muş)

20) İbrahim Binici                                             (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                                   (Van)

22) Özdal Üçer                                                  (Van)

Gerekçe:

Suriye ordusu ile muhalif güçler arasında süren çatışmalar her geçen gün şiddetini artırmaktadır. Son zamanlarda bu çatışmaların ülkemizin Suriye sınırına doğru arttığı görülmektedir. 03/10/2012 tarihinde Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesine Suriye topraklarından saat 15.30'da ateşlenen bir top mermisi Toprak Mahsulleri Ofisinin bahçesine düşmüştü. Saat 16.15 sıralarında ise ilçenin merkezî yerlerinden Kazım Karabekir Mahallesine düşmüştü. Bu düşen mermi nedeniyle 3'ü çocuk 5 kişi yaşamını kaybetmiş 9 kişi de yaralanmıştı. 28 Eylülde de havan mermisi düşmüş ve bazı ev ve iş yerleri hasar görmüştü.

Günlerdir şiddetli çatışmaların meydana geldiği ve önemli ölçüde muhaliflerin kontrolüne geçen Ceylanpınar sınırındaki Suriye'nin Resulayn ilçesi, bu sabah Suriye ordusu tarafından uçaklarla bombalandı. Sabah ilk olarak saat 09.00 sıralarında Resulayn üzerinde bir helikopterin uçuş yaptığı görüldü. Muhalifler, helikoptere uçaksavar ve otomatik tüfeklerle ateş etti. Bu sırada Suriye tarafından ateşlenen bir roket, sınırı geçerek Ceylanpınar'da yerleşim birimlerine 500 metre uzaklıktaki Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde (TİGEM) bulunan boş araziye düştü. Bölgede yaşayan başta öğrenciler ve çalışanlar olmak üzere tüm halk ciddi anlamda hayati tehlike altındadır.

Bu çatışmalı ortamın uzun sürmesi Suriye'de yaşayan insanları da mağdur etmekte ve her geçen gün Türkiye'ye girişler artmaktadır. Dışişleri Bakanlığının verdiği bilgiye göre 30 Ekim itibarıyla bu sayı 107.769 kişidir. Geçici koruma altında barındırılan Suriyeli mültecilerin barınma, beslenme, temel ihtiyaç ve her türlü gereksinimleri için 381 milyon 873 bin TL harcama yapıldığı bilgisi de verilmiştir. Bu mülteci sayısının Esad yönetimi başta kaldığı sürece artarak devam edeceği bilinmektedir. Suriye'den kapasiteleri zorlayacak şekilde ani bir göç dalgasının ülkeye yönelmesi hâlinde Bakanlığın ne gibi önlemler aldığı açıkça ortaya konulmalıdır.

BAŞKAN – Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeler bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, saat şu anda yediye çeyrek var. Halkların Demokratik Partisi grup önerisini görüştükten sonra ara vermeyi düşünüyorum, sizce de uygunsa ilerleyelim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam.

BAŞKAN – Tamam mı? Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

XI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, 21/1/2015 tarihinde Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve arkadaşları tarafından, Türkiye’deki IŞİD terör örgütü faaliyetlerinin araştırılması ve engelleyecek politikaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

20/02/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 20/02/2015 Cuma günü (Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                   İdris Baluken

                                                                                         Bingöl

                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

21 Ocak 2015 tarihinde, Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve arkadaşları tarafından verilen (1391 sıra no.lu), Türkiye'deki IŞİD terör örgütü faaliyetlerinin araştırılması ve engelleyecek politikaların belirlenmesi amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 20/02/2015 Cuma günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı Van Milletvekili Sayın Nazmi Gür.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

NAZİM GÜR (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, grubumuzun önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Esasında, IŞİD belası yeni bir bela değil. Biraz da bu Hükûmetin özellikle yanlış dış politikaları ve Suriye politikası nedeniyle gelişen, serpilen ve bütün dünya için, insanlık için bir tehdide dönüşen bir kara beladan söz ediyoruz. Bu konuda düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağız.

IŞİD, geçmişte hiçbir örgütle karşılaştırılmayacak kadar, geçmişte yaşanmış hiçbir vahşetle karşılaştırılmayacak kadar vahşi yöntemler uygulayan ve insanlığı tehdit eden, insanlık değerlerini tehdit eden bir yapılanma, bir örgütlenme ve bir terörist örgüt ama gelin görün ki Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler, Cumhurbaşkanından Başbakanına ve kimi bakanlarına kadar, hâlâ IŞİD’e “terörist” dememektedirler. Bunu ısrarla ama ısrarla yapıyorlar. Bunu niye yaptıklarını birazdan hep birlikte değerlendirdiğimizde göreceksiniz. Oysaki Şengal’de soykırım yapan; Kürt kadınlarını, Ezidi kadınlarını alıp pazarda satan; Batılı gazetecilerin kellelerini uçuran, kesen; Ürdünlü pilotun cesedini vahşice yakan, canlıyken yakan bir örgütten, bir terörist örgütten söz ediyoruz. Böyle bir örgüte karşı hâlâ Türkiye’nin net bir tavır almaması, kendi müttefikleri öncülüğünde kurulan uluslararası koalisyona katılmaması ve yaklaşık olarak bin kilometrelik sınırları boyunca Türkiye için bile büyük bir tehdit oluşturan bu örgüte karşı hâlâ önlem almaması, ne yazık ki IŞİD’i bugün bizim kapımıza kadar getirmiştir.

Değerli arkadaşlar, önceki gün gazetelerde çok ilginç bir yazı vardı, bir haber vardı; bu haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Millî İstihbarat Teşkilatı -MİT- yani bu ülkenin istihbarat örgütü Suriye’nin kuzeyindeki Kürt kenti Kobani’den çekilen Irak Şam İslam Devleti -IŞİD- militanlarının Türkiye’ye sızdığı uyarısında bulundu. Bu IŞİD’in önüne “terör” kavramının eklenmemesi de ayrı bir durumdur. Bu, MİT’in açıklamasıdır değerli arkadaşlar ve MİT şöyle devam ediyor; MİT, emniyet birimlerine 3 Şubat tarihinde bir mesaj göndererek “Kobani’den Türkiye’ye sızan cihatçı militanlar.” diyor. Dikkat edelim, “cihatçı” diyor; burada da bir aklanma söz konusu. “Ankara ve İstanbul’daki diplomatik hedeflere silahlı ve bombalı eylem hazırlığında olduğu uyarısında bulundu.” Kim bulundu? MİT bulundu, bu ülkenin istihbarat örgütü. Nasıl bir dil kullanıyor? Pozitif bir dil kullanıyor. Kime karşı? IŞİD’e karşı. Bu son derece düşündürücüdür.

Yine, MİT’in uyarı mesajına devam etmek istiyorum değerli arkadaşlar: “Ocak 2015 itibarıyla Suriye ve Irak’ta IŞİD için faaliyet gösteren yaklaşık 3 bin militanın kontrolsüz olarak bölgede bulunduğu…” Bu bölge, biliyorsunuz, Türkiye’ye bitişik bölgedir. 3 bin militandan söz ediyor. “…Suriye-Türkiye sınırı üzerinden Hatay, Adana, Ankara ve İstanbul gibi kentlere geçiş yapmak istediği, bazı militanların ise geçiş yaptığı belirtildi.” Bunu biz söylemiyoruz. Ki defalarca söyledik, bu kürsülerde dile getirdik ama duymadı AKP, duymadı Dışişleri Bakanlığı ama şimdi sizin istihbarat örgütünüz bunu söylüyor, diyor ki: “3 bine yakın militan Türkiye’ye geçiş için hazırlık yapıyor.”

MİT, bu kentlerde hücre evlerine yerleştirilen IŞİD militanları arasındaki bazı isimlerin diplomatik hedeflere eylem hazırlığında olduğu bilgisini verdi. Çok vahim bir durum değerli arkadaşlar. 3 binin üzerinde IŞİD militanı topraklarımıza sızmış durumda. Uyuyan hücreler hâlinde bulundukları bölgelerde sessizliklerini koruyorlar. Ne zaman uyanacaklarını ve Türkiye’yi nereden, nasıl vuracaklarını hiç kimse bilmiyor.

Değerli arkadaşlar, sizlerle başka bir belgeyi daha paylaşmak istiyorum, o da Amerika Birleşik Devletleri’nin saygın üniversitelerinden biri olan ve bu üniversite bünyesinde çalışmalarını sürdüren bir akademisyenin çalışmaları. Ve bu çalışmalar neticesinde Türkiye'nin IŞİD’i nasıl desteklediği 9 maddede sıralanıyor. Özetliyorum, ayrıntılarını vermeyeceğim.

Bu akademisyenin 1’inci iddiası şu: “Türkiye, IŞİD’e askerî teçhizat veriyor.” Ve bu iddiasını kanıtlamak üzere de şöyle söylüyor: “Bir IŞİD komutanı, 12 Ağustos 2012’de, Washington Post’ta ‘Bize savaşın başında katılan savaşçıların çoğunun yanı sıra teçhizatımız ve tedarikimiz Türkiye üzerinden geldi.’ diyor.” Bunu kim söylüyor? Bir IŞİD militanı söylüyor, uluslararası bir gazeteye söylüyor.

Yine bu iddia bitmiyor değerli arkadaşlar, 2’nci iddiası şöyle: “Türkiye, IŞİD savaşçılarına ulaşım ve lojistik destek sağlıyor.” İddiasını destekleyecek birçok maddede ayrıntı veriyor ama bir tanesini size söylemekte fayda var. Özellikle Urfa’nın ilçelerinden, Hatay’ın ilçelerinden ve sınıra bitişik bölgelerinden IŞİD’in ciddi biçimde hem lojistik aldığı hem de savaşçı geçişinin sağlandığı artık bir sır değil. Özellikle Avrupa’dan, dünyanın değişik yerlerinden gelen militanların bu sınırları kullanarak geçtiğini bütün dünya biliyor.

Bu akademisyenin 3’üncü iddiası şu: “Türkiye, IŞİD savaşçılarını eğitti.” diyor. Şimdi eğit-donat yapıyorsunuz, biliyoruz. Bunların yarın öbür gün size nasıl döneceğini bilemeyiz çünkü IŞİD bir bumerang, şimdi dönüp geldi, sizi vuracak ya da bizi, hepimizi vuracak. Onun için bunları söylüyorum. IŞİD savaşçılarını eğittiği… Geçmişte “El Nusra” adı altında, “radikal İslami gruplar” adı altında, “Sünni İslami gruplar” adı altında ya da “Müslüman Kardeşler” adı altında Türkiye’deki kimi askerî eğitim yerlerinde IŞİD militanlarının eğitildiğini artık bütün dünya biliyor.

Değerli arkadaşlar, bitmiyor tabii, 4’üncü önemli iddia şu: “Türkiye, IŞİD savaşçılarına tıbbi yardım sağlıyor.” Artık bu bir sır değil, özellikle Urfa’daki ve bölgedeki kimi hastanelerde IŞİD yaralılarının nasıl tedavi edildiğini hepimiz biliyoruz.

5’inci iddia şu: “Türkiye, petrol alarak IŞİD’e mali destek veriyor.” Bu da ayyuka çıkmış bir iddia, yine Batı basınında genişçe yer aldı.

6’ncı iddia şu: “Türkiye, IŞİD’in militan toplamasına yardım ediyor.” En vahim iddialarından birisi bu. Hem Türkiye'nin içinden hem de dışarıdan Türkiye’ye gelen birçok militanın Türkiye üzerinden IŞİD’e katıldığını artık biliyoruz, bizler de biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Zaten başta MİT’in bu uyarısının bu anlama geldiğini hepiniz anlamış durumdasınız.

7’nci iddia şu: “Türk askerleri IŞİD’le birlikte savaşıyor.” En ağır iddialarından birisi de budur. Bu son derece önemli bir iddiadır. Bunu biz dile getirmiyoruz, Batı basınındaki iddialar, değerli bir akademisyenin söylediği bir iddiadır ve bu iddiaya gerçekten Hükûmetin cevap vermesi gerekiyor. Nerede, ne zaman IŞİD’le birlikte savaştınız? Yoksa, angajman kuralları çerçevesinde açtığınız ateşler aslında IŞİD’e bir ateş desteği miydi, bu sorunun da cevabını soruyoruz ve arıyoruz.

Yine, değerli arkadaşlar, önemli bir iddia daha: “Türkiye IŞİD’e Kobani’de yardım etti.” Bunu artık saklamaya gerek yok çünkü bu ülkenin Cumhurbaşkanı Gaziantep’te “Düştü, ha düşecek.” diyerek aslında IŞİD’e psikolojik destek, politik destek, diplomatik destek vermişti ve bu konuda da özellikle Kürt halkının bulunduğu her yerde IŞİD’in Kobani’yi almaması için -çünkü Kobani’nin alınması aynı zamanda Antep’in, Urfa’nın, Diyarbakır’ın düşmesi anlamına gelecekti- halk sokaklara döküldü ve duyarlılığını gösterdi.

Yine, önemli bir iddia değerli arkadaşlar: “Türkiye ve IŞİD aynı dünya görüşünü paylaşıyor.” iddiası. Bu da aynı zamanda ideolojik olarak AKP’nin Sünni İslam üzerinden çizdiği ideolojik politik hattın IŞİD ideolojisiyle nasıl örtüştüğüne dair bir iddiaydı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, özellikle bu birkaç gündür Türkiye'deki birçok gazete, birçok önemli gazeteci Türkiye'nin IŞİD tehdidiyle artık karşı karşıya olduğunu kabul ediyor, IŞİD’in Türkiye’ye kesinlikle sızdığını, aramıza karıştığını söylüyor. Biz Hükûmeti bir kez daha buradan uyarıyoruz: IŞİD bir bumerang gibi size dönmeye başladı, Türkiye'yi vurmaya başladı. Belki siz zarar görmeyebilirsiniz ama Türkiye halkları ve Türkiye barışı zarar görecektir. Onun için, şimdiden alınması gereken bütün önlemleri alarak IŞİD’e karşı her türlü tedbirin alınmasını öneriyoruz. Bizim önergemizin de bu yönüyle desteklenmesi çağrısında, talebinde bulunuyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk konuşmacı Hatay Milletvekili Sayın Adnan Şefik Çirkin.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, ne oldu da Türkiye Cumhuriyeti devleti birdenbire IŞİD’le birlikte anılan bir devlet oldu? Yani, Müslüman dünyasının yıldızı ve Batı tarafından kabul gören, Batı tarafından benimsenen Türkiye birdenbire IŞİD’e yaptığı yardımlarla, IŞİD’le olan birlikteliğiyle anılır oldu. Aslında her şey, bir gün, bir sabah, birdenbire, bugünün Başbakanı ve dönemin Başbakanının -ikisinin birlikte- “dost ve müttefik Esad” söyleminden “zalim Esad” söylemine dönüşüyle başladı.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Esed, Esed.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) – Daha doğrusu Esed.

Akabinde, Türkiye, son derece vahim hatalarla dolu bir Suriye politikasına girdi, bir rejimi devirmeye kalktı. Böyle bir kabiliyeti var mı, yok mu, bunu hiç sorgulamadı. Bu rejim devrilirse acaba Türkiye’nin hayrına mı olur, şerrine mi olur, bunu hiç sorgulamadı. Hâlbuki biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha o gün gerekli ikazlarımızı yaptık ve bugün eleştirdiğiniz “monşer politikası”, “monşer,” diye diye, Türkiye bugün bir şer politikasının içine düştü. Bugün bırakın Batı dünyasını, Libya Başbakanı bile dün “Bizim içimizdeki terör örgütlerine Türkiye yardım ediyor; bu, ilişkilerimize zarar verir.” diyebildi. Bakın, nereden nereye geldik.

Şimdi, El Nusra’ya ne yaptık önce? Rejim devireceğiz. Kimle? Özgür Suriye Ordusu’yla. Özgür Suriye Ordusu kim, kimlerden oluşuyor? İhvanıl Müslimin, doktor, kasap, mühendis, çiftçi. Bunlardan gerilla yapmaya kalktık. Olmadı tabii. Bunların başına bir albay getirdik. Yine olmadı. Biz o zaman dedik, o gün de demeçlerimiz var, bu kürsüden söyledik, “Özgür Suriye Ordusu dağılır. Bununla hiçbir şey yapamazsınız.” dedik. O zaman çok kızdınız ama bugün dağıldı, gitti bile. Dağılınca ne oldu? “Acaba bu sözümüzü nasıl yerine getiririz? Bu zevahiri nasıl kurtarırız? Karizmayı nasıl düzeltiriz?” diye, dünyanın neresinde başıbozuk bir terör örgütü veyahut buna katılmaya niyetli bir serseri güruh varsa bunların Suriye’ye girmesi için maalesef her türlü imkânı sağladık. Ne yaptık? El Nusra’yla iş birliği yaptık. Bunlar açık, net maalesef. El Kaide’yle yaptık. Biz bir buçuk yıl evvel burada “IŞİD” derken, başta gazeteci arkadaşlar olmak üzere, herkes “Acaba IŞİD nedir?” diyordu. Ama, bugün IŞİD artık dünyanın en tehlikeli örgütü oldu ve biz “IŞİD” diye bağırdık, bağırdık fakat sesimizi duyuramadık.

Sayın milletvekilleri, El Nusra ve El Kaide unsurları yüzde 70-80 oranında IŞİD’e katıldı ve IŞİD’in kanatları arasına girdi. Bununla ilgisi olan istihbarat görevlilerimiz herhâlde bu komutanlara küsmedi, ilişkileri devam ediyor ve şu an, biz bunları sorduk. Bakın, geçen yıl, burada, Mecliste basın toplantısı yapmışız, “Türkiye IŞİD terör örgütünün tehdidiyle karşı karşıyadır -bir buçuk yıl evvel- yeni Reyhanlı vakalarıyla karşılaşma ihtimali yüksektir.” demişiz. Şimdi, paralel için Millî Güvenlik Kurulu toplantısı yapılabiliyor. Peki, bugün, daha evvelsi gün MİT’in ilan ettiği, “Türkiye’de eylemler yapabilir.” dediği IŞİD için IŞİD konulu bir Millî Güvenlik Kurulu toplantısı Türkiye’de yapıldı mı Hükûmetiniz tarafından? Hayır. Bugün, bu tehlikeyle yüzleştik ve ne yapacağımızı bilmiyoruz.

Genelkurmay İstihbarat Başkanı “100 bin kişiyi engelledik.” diyor. Bunların 7 bini yabancıydı, 93 bini kimdi? Bu laf havada kaldı. Soruyoruz, kime? Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na. İstihbarat birimlerinin Türkiye’den IŞİD’e katılım sayısı konusunda bir çalışması bulunmakta mıdır? Böyle bir çalışma var ise Türkiye’den IŞİD’e kaç kişinin katıldığı tespit edilmiştir? Ve devamla aylardan beri cevap alamadık.

Sayın milletvekilleri, IŞİD konusu ayrıca bizi iki meselede daha ileride büyük sıkıntılarla baş başa bırakabilir. Şimdi, Kürt kökenli bir vatandaşımızı düşünün. Mesela benim orada, Hatay’da, Kırıkhan bölgesinde, orada Kürt köyleri var, Kürtnasır var, İncirli var, Yalangoz var. Bunların hepsi bizim vatandaşımız, kardeşimiz. Hemen arkasında Afrin Bölgesi var ve IŞİD’in tehdidi altında. Şimdi, IŞİD fırsat bulduğunda, bir Kobani misali buralara saldırdığında, Suriye toprakları içerisinde bunların hepsi bizim vatandaşlarımızın akrabası, dolayısıyla bizim akrabamız. Ve Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin IŞİD’i destekler bir görüntü vermesi söz konusuysa, burada bizim Kürt kökenli vatandaşımızın bu devlete saygısı, sevgisi ve sadakati eksilir mi, eksilmez mi? Eksilir ve hakkıdır da ve Kürtlerle devletin arasını açar, bu çok önemlidir.

Bir diğer konu, IŞİD, Haricîdir, buna bir bakmak lazım. Bilhassa iktidar partisi milletvekilleri içerisinde IŞİD’in gerçekte ne olduğunu, kökünün nerelerden geldiğini bilebilecek kabiliyette çok sayın milletvekili olduğunu zannediyorum. Bunlar Haricîdir, bunlar Hazreti Ali’yi katletmiş insanlardır, kökünü, fikrini oradan alır. Şimdi, bu niyetle, ondan sonra Vahabi, Selefilik -kısadan geçiyorum- ondan sonra El Kaide ve şimdi IŞİD, yani Şia düşmanı, Alevi düşmanı bir anlayış. Esasen derinine fazla inmek istemiyorum, kökünde Sünni’ye de düşman, kendisinden hariç herkese düşman. Bunlar yeni değil, 1805’te oralarda türbeleri, camileri yıkmış bir örgüt, katil.

Uzun yıllardır, on yılları aşan, otuz beş, kırk yıldır, Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da, tekrar Sivas’ta, bu olaylar, Alevi, Sünni olayları ve gerginliği karanlık çevreler tarafından kaşındı ama bu milletin hem Alevi’si hem Sünni’si, bunun bir oyun olduğunu, karanlık mihrakların oyunu olduğunu anladı ve buna düşmedi. Fakat, şimdi, içimizde binlerce sempatizanı olan bir örgüt, Alevi kökenli insana düşman olan bir örgüt ona silahını doğrultursa, aynı zamanda da -maalesef ve maalesef- “Reyhanlı patlamasında 53 Sünni öldü.” diyebilen ve Suriye politikasını Alevilik ve Sünnilik temeli üzerine zemin bulmak adına oturtabilen bir Hükûmet anlayışı içerisinde Alevi kökenli vatandaşlarımızın devlete bağlılığı ne olur? Buna çok dikkat etmek lazım. Bunun da devletiyle arası açılmaz mı?

Sayın milletvekilleri, bu konu Türkiye'nin önümüzdeki -yıllarda diyemeyeceğim- aylarda en önemli konusudur. Bu millet bir bütündür; Alevi’si vardır, Kürt’ü vardır, Arap’ı vardır, gayrimüslimi vardır, her şeyi vardır ve bunun adına biz “Türk milleti” diyoruz. Bunun her ferdi hangi etnik kökenden olursa olsun ve hangi ana dili konuşursa konuşsun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin eşit vatandaşıdır ve hepsine eşit bakmak zorundadır. Bu bakımdan, bu mesele son derece önemlidir. Hükûmet, IŞİD konusunda bir an evvel kendini toplamalıdır. Tabii, vakit müsait değil. uluslararası alanda da bunun sorumluluklarını Türkiye çok ağır ödeyecektir.

Şimdi, Halep düşüyor, nisan ayında düşme ihtimali yüksek. Oradan gelen militanlar ne olacaktır? Geçiş yeri Reyhanlı, başka bütün yerler kapandı, rejim kapattı hepsini ve şu anda, Süleyman Şah Türbesi’nde çok önemli bir mesele var. Rehin demiyoruz ama oraya giden askerlerin, görev zamanını tamamlayan askerlerin dönememesi söz konusu. Niçin? Bütün etrafı IŞİD tarafından sarıldığı için. Peki, koca Türkiye Cumhuriyeti devleti ne yapabiliyor? Onları alabiliyor mu? Alamıyor. Yarın bir felaket gelirse başımıza, bunun altından nasıl kalkacağız?

Bunu da takdirlerinize bırakıyorum, saygılar, sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çirkin.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ikinci konuşmacı Hatay Milletvekili Sayın Refik Eryılmaz.

Refik Bey, sizi de çok aradım ama size ulaşabilmek mümkün olmadı. Buradan nasipmiş, tekrar geçmiş olsun.

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Sağ olun.

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, dört gündür biz burada bir kanun tasarısını, iç güvenlik paketini konuşuyoruz, tartışıyoruz. Bu kanun tasarısıyla aslında ülkede güvenliği sağlamak ve barışı sağlamak amacıyla bir tasarı getirmediğiniz çok açık. Burada, AKP’nin daim kılınması, AKP iktidarının kalıcı kılınması adına bir kanun tasarısı hazırlandığını görüyoruz. Eğer gerçekten Hükûmet, AKP iktidarı bu ülkede iç güvenliği sağlamak istiyorsa, bu konuda samimiyse öncelikle, üç buçuk yıldır her türlü iş birliğini yaptığı, her türlü desteği verdiği, her şekilde koruyup kolladığı uluslararası terör örgütleriyle olan ilişkisini kesmesi ve bunlarla bir mücadele içinde olması gerekiyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Orta Doğu cayır cayır yanarken Hükûmet maalesef tek adamın hırs ve korkularına teslim olmuş bir dış politika izlemektedir. Bugün, Hükûmet izlediği dış politikayla ülkenin güvenliğini tarumar etmiştir, ülkenin sınırları kevgire dönmüştür. Bu, ülkemizde ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur. Bu terör gruplarıyla mücadele etme adına hiçbir çalışmanın olmadığını görüyoruz. Biz hep üç buçuk yıldır Cumhuriyet Halk Partisi olarak izlenen bu dış politikanın ne bölgemize ne de ülkemize barış, huzur getirmeyeceğini, aksine, bölgede ciddi bir güvenlik sorunu, ciddi bir kaos yaratacağını ifade ettik. Nitekim, bu dört yıllık süreç içerisinde bölgede yaşadığımız olaylara baktığımız zaman bu uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkmıştır. Hatırlayın, 2013 yılında 11 Mayısta cumhuriyet tarihimizin en şiddetli terör saldırısını yaşadık ve o saldırıda 52 vatandaşımız hayatını kaybetti, onlarca vatandaşımız yaralandı. Ondan önce, yine 11 Şubatta Cilvegözü’nde bir terör saldırısı oldu, orada da 14 vatandaş hayatını kaybetti. Ondan önce, Gaziantep’te yine aynı yıl bir terör saldırısı yaşandı, orada da onlarca vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu saldırılar “geliyorum” diyen saldırılardı, istihbarata rağmen, Jandarmanın raporlarına rağmen bu saldırıların önüne geçilmemiştir. Reyhanlı duruşmalarını eğer takip ediyorsanız –ki takip etmediğinizi biliyorum çünkü o duruşmalara biz katılıyoruz- o duruşmadaki bilgi ve belgeler, o duruşmadaki kanıtlar, deliller bu olayın içerisinde istihbaratın da bilgisinin olduğu ve bu istihbari bilgilere rağmen bu terör saldırısının engellenmediği sonucu ortaya çıkıyor. Bu terör saldırısının AKP’nin, iktidarın iş birliği yaptığı, destek verdiği, koruyup kolladığı terör grupları tarafından gerçekleştirildiği yönünde çok ciddi belgeler var.

Bunun dışında kısa bir süre önce Niğde Ulukışla’da yine benzer bir terör saldırısı yaşadık. Orada da bir jandarma, bir polis ve bir sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. Geçen Niğde’de bunun duruşmasını izledik. Bakın, arkadaşlar, orada sanıkların beyanları var, Jandarma Genel Komutanlığının, Genelkurmayın hazırlamış olduğu raporlar var, çok vahim iddialar var orada ve bu saldırıları düzenleyenlerin MİT’le iş birliği içinde olan Heysem Topalca adlı vatandaşla birlikte organize edildiği, bu şahısların Türkiye’ye onun tarafından gönderildiği yönünde çok ciddi iddialar var. Hani, biz bu konuda şikâyetlerimizi, uyarılarımızı yaptığımız zaman siz diyorsunuz ya “Elinizde belge var mı, belge var mı?” diye bir savunma mekanizması geliştiriyorsunuz. Evet, elimizde belge var. Bu belgeler, mahkeme kayıtlarına girmiştir. Bu belgeler hastane kayıtlarına girmiştir. Bu belgeler havaalanlarındaki kayıtlara girmiştir. Bu belgeler vatandaşlarımızın resmî fotoğraf kayıtlarında mevcuttur. Eğer gerçekten bu konuda araştırma yapmak istiyorsanız, Türkiye’de mevcut olan terör tehlikesi ve tehdidine karşı eğer samimi bir mücadele etme niyetiniz varsa bizim şu anda Mecliste bekleyen kanun tekliflerimizi, bu konudaki araştırma önergelerimizi Meclisin gündemine getirirsiniz.

Reyhanlı patlaması, Cilvegözü patlaması, Gaziantep patlaması, Altınözü’nde, Yayladağı’nda ve değişik şehirlerde daha yaşanan bir sürü patlamanın sebep ve sonuçlarını ortaya çıkarmak istiyorsanız bu konularla ilgili hazırlamış olduğumuz araştırma önergelerini hemen gündeme getirin, bu konuda gerekli tedbirleri beraber alalım. Eğer bu konuda gerekli adımlar atılmazsa kimin -belki hepimizin de- yarın nerede, nasıl olacağını kimsenin tahmin etmeyeceği bir terör saldırısıyla karşı karşıya kalabiliriz.

Ben kısa bir süre önce yaşadığımız iki olayı gündemimize getirmek istiyorum. Bakın, değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce hatip arkadaşlar da değindiler, ben de bu konuda bu tespiti sizinle paylaşmak istiyorum. MİT’in emniyet müdürlüklerine göndermiş olduğu bir ihbar yazısı var. İşte, şu kadar IŞİD militanı Suriye’den Türkiye’ye girmiştir, bunlar hücre tipi bir yapılanma içerisindedir. Bunların İstanbul, Ankara, sınır illeri, Hatay ve diğer illerde birtakım eylemlerde bulunabileceğine ilişkin uyarılarda bulunuyorlar. Peki, sizin bununla ilgili herhangi bir önleyici tedbiriniz var mı? Yarın, yaşanabilecek bir terör saldırısında hayatını kaybedecek olan vatandaşlarımızdan kimler sorumlu olacak?

Bakın, biz “Terör gruplarına destek veriliyor.” dediğimiz zaman tepki gösteriyorsunuz. Kısa bir süre önce, 18 Şubatta Halep’te bir çatışmada yaralanan militanı Suriye sınırından ambulansla Mustafa Kemal Üniversitesine getiriyorlar ve bu hasta sedyedeyken cebindeki el bombası yere düşüyor. Bu el bombası orada patlamış olsaydı orada bir facia yaşanacaktı. Peki, bunu nasıl izah ediyorsunuz? Komşu bir ülkede terör faaliyetine katılmış, çatışmada yaralanmış olan bir militanın Türkiye’ye getirilip tedavi edilmesi sizce teröre destek vermek anlamına gelmiyor mu? Biz şunu iddia ettik, dedik ki: 83 ülkeden terör grupları, Selefi, Vahabi, radikal İslamcı örgütler Türkiye üzerinden Suriye’ye savaşmaya gidiyor.” Tepki gösterdiler, “Siz Baasçısınız.” dediler, siz “Esadcısınız.” dediler. Çıktı, dönemin Hatay Valisi bir rapor hazırladı, bunu İçişleri Bakanlığına gönderdi. Rapor burada. Raporda, bu militanların Türkiye’ye nasıl giriş yaptığını, Türkiye üzerinden hangi köyden kimlerle bağlantıya girerek hangi yöntemlerle Suriye’ye sokulduğunu, bunların Türkiye’de nasıl örgütlendiğini ne kadar tehlikeli olduğunu bunların finans kaynaklarını tek tek ortaya koydu. Biz de çıktık “Hani bize inanmıyordunuz, bölgenin valisi bir rapor hazırlamış, Hükûmetin terör gruplarıyla iş birliği içinde olduğunu iddia ediyor, bu rapor doğru mu?” diye sorduk, “Eğer doğru değilse çıkın, bu raporun doğru olmadığını söyleyin.” dedik ve bununla ilgili olarak en ufak bir açıklama yapılmamıştır arkadaşlar. Dolayısıyla, bu izlenen politika Türkiye’nin ulusal güvenliğini ciddi bir şekilde tehlikeye sokmuştur. Tek adamın bir an önce, ülkenin ulusal çıkarları adına bu Esad sendromundan kurtulup Türkiye’nin ulusal çıkarlarını dikkate alan bir anlayışla yeniden dış politikasını belirlemesi ve buna göre bir yol haritası çizmesi gerekiyor. Bugün, Amerika ve Avrupa ülkeleri şunu söylüyor, diyor ki: “Suriye’deki bu IŞİD tehlikesini ortadan kaldırma adına…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

REFİK ERYILMAZ (Devamla) - …oradaki yönetimle iş birliği yapılması kaçınılmazdır.”

Biz burada bir kez daha uyarıyoruz: Bu dış politika ülkenin güvenliğini tehlikeye sokmuştur, bir an önce oturup bu politikanın sorgulanması gerekiyor.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eryılmaz.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde son konuşmacı Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, “IŞİD”, “DEAŞ”, “DAİŞ” diye nitelenen örgüt bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Bakanlar Kurulu bu örgütü terör örgütü olarak kabul etmektedir. Bunu kabul ederken de uluslararası camiayla birlikte hareket etmektedir. Nitekim, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1267/1989 sayılı kararlarına istinaden Bakanlar Kurulu 30/09/2013 tarihinde 2013/5428 sayılı kararı almıştır. Bu karar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarındaki o karara istinaden 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 5’inci maddesine de atıfta bulunmuştur.

Netice itibarıyla Bakanlar Kurulu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, “IŞİD, DAİŞ, DEAŞ” diye tabir edilen örgütü terör örgütü olarak kabul etmektedir. Diğer taraftan İslami bir örgüt olarak gösterme gayretinde olan dış mihraklar var. Bir defa İslam, anlam itibarıyla barış ve huzuru temsil eder ve “sin” kelimesinden türemiştir. İslam, huzur ve barış anlamına gelmektedir. Gerek İslam gerekse hiçbir semavi din teröre asla müsaade etmez. Maalesef Batı, IŞİD’i, “DAİŞ, DEAŞ” diye değil, “Irak Doğu Akdeniz Ülkeleri İslam Devleti” anlamında kullanıyor. Kısacası, “IS” kısaltması anlamında kullanıyor. Bu da İslam Devleti anlamına gelmektedir ki, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. İslam ile terörü bir arada kesinlikle kimse kullanamaz, kullanmamalıdır.

Bakınız, şu anda insanlığın karşısında dünya barışını, dünya huzurunu tehdit eden küresel bir terör meselesi var. Gençler nasıl oluyor da acımasızca cinayet işleyebiliyorlar? Bu konuların sebep ve sonuçlarının irdelenmesi gerekiyor. Orta Doğu’da devam eden terör eylemleri, terör örgütlerini belli bir dine, özellikle İslam dinine izafe etmek gerçeği saptırmaktır. Ne İslam dini ne de başka bir semavi din terör örgütüyle birlikte anılamaz.

Bu duygularla grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisinin grup önerisini oylarınıza sunacağım.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Gök, Sayın Demiröz, Sayın Özel, Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Ekinci, Sayın Toptaş, Sayın Kaleli, Sayın Demirçalı, Sayın Onur, Sayın Toprak, Sayın Serter, Sayın Türmen, Sayın Kaplan, Sayın Özdemir, Sayın Öner, Sayın Korutürk, Sayın Haberal.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, 21/1/2015 tarihinde Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve arkadaşları tarafından, Türkiye’deki IŞİD terör örgütü faaliyetlerinin araştırılması ve engelleyecek politikaların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.22

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- MHP Grubunun, 9/1/2014 tarih ve 2207 sayıyla Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Tarih: 20/2/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 20/2/2015 Cuma günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                               Oktay Vural

                                                                                   İzmir

                                                                   MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

9 Ocak 2014 tarih ve 2207 sayıyla ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşlarının "Birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla" verdiğimiz Meclis araştırması açılması önergemizin 20/2/2015 Cuma günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, yerimden kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun.

IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)

8.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Ege Üniversitesinde öğrenciler arasında çıkan gerginlikte Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi mensubu Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürdülmesine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ege Üniversitesinde, Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi mensubu Fırat Yılmaz Çakıroğlu maalesef şehit edilmiştir. Bu kürsüden ve Parlamentoda, Hükûmete, PKK’nın üniversitedeki örgütlenmesine karşı tedbir alınmasını defalarca ifade etmiş, Ege Üniversitesi yönetiminin de PKK’nın bu yapılanmasıyla ilgili hiçbir tedbir almamasıyla ilgili, bu konuda, hem Rektörlüğü hem emniyet teşkilatını uyarmıştım. Bu değerli kardeşim beni birkaç kere aradı. Dün çıkan bir gerginlik ve bu gerginlikten sonra bugün sınava girecekler, polise söylüyorlar “Tedbir alınız.” diye ama maalesef sınava girerken polis yok, saldırıya uğruyorlar ve bıçaklanarak ölüyor.

Sayın Başkanım, kırk beş dakika ambulans gelmiyor, kan kaybından ölüyor. Aldığım bilgilere göre, inşallah öyle değildir ama, oradaki bir polis arabasıyla gönderilmesi talebi uygun görülmüyor. Bunun sorumlusu kim? Elinizi vicdanınıza koyunuz. İç güvenlikte buna alacağınız ne tedbir var?

Allah rahmet eylesin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

5.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN - Biz de bu menfur olayı şiddetle kınıyoruz. Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

XI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, 9/1/2014 tarih ve 2207 sayıyla Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Yeniçeri.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Ben de İzmir’de bu menfur ve alçak saldırı sonucu şehit düşen Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çeşitli sentetik maddelerin karıştırılmasıyla ya da sentezlenmesiyle üretilen “bonzai” adlı uyuşturucu son dört yıl içinde toplumu tehdit eden bir felaket hâlini almıştır. Bağımlılık yaratan ve sonuçta öldüren bu uyuşturucunun yaygınlaşma nedenlerini, bu uyuşturucuyu ortaya çıkaran şartları doğru tespit etmek şarttır. Ayrıca bonzai ve diğer uyuşturucularla ilgili yasal boşlukları belirleyip gidermek gerekir. Bu nedenle bir Meclis araştırması açılması önerisi huzurlarınıza getirilmiştir.

Zihni, ahlakı ve insanlığı uyuşmamışların bağımlılık yaratan bütün maddelerle ilgili olarak, başta Meclis araştırması açılması olmak üzere bütün önleyici imkânların kullanılmasına destek vereceklerinden hiç kuşkum yok. “Bonzai” adlı uyuşturucu biraz önce de söylediğim gibi birçok sentetik maddenin karıştırılmasıyla üretilmekte ve son beş yıl içerisinde ciddi bir yaygınlık alanı kazanmış olmaktadır. Gerekli yasal düzenlemeler zamanında yapılmadığı için bonzai kullanımı da ciddi bir biçimde yaygınlaşmıştır.

Esrara çok benzeyen ve daha çok ağızdan sigara gibi içilen “bonzai” adlı uyuşturucu İnternet’ten bile satın alınabilmektedir. Yurt dışından gelen 100 doların altındaki gönderiler gümrük incelemelerine tabi olmadığı için rahatlıkla bonzai, gümrükleri aşarak ülkemize girebilmektedir ve geniş de bir pazar bulabilmektedir. Çok ucuz olması yaygınlaşmasının en önemli nedenlerinden biridir. Bu nedenledir ki Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz, defalarca bu bonzaiyle ilgili, uyuşturucuyla ilgili, uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili çeşitli yasa teklifleri verdik. Bunlardan bir tanesi de, İstanbul Milletvekilimiz Durmuş Ali Torlak tarafından bonzainin terörün finansmanında kullanılmasının önlenmesi için bir yasa teklifidir ki işte, bu nedenle vermişti.

2010’a kadar varlığı bilinmeyen bonzai ve türevleri bugün uyuşturucu piyasasının yarısını kapsamıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün Uyuşturucu Madde ve Bağımlılığı Araştırma, İnceleme Raporu’nda şu bilgiler vardır: İstanbul uyuşturucu piyasasında en yaygın tüketilen maddeler esrar ve bonzai; İstanbul piyasasının yüzde 50’si bonzaiden, yüzde 30-40’lık dilimi esrardan, yüzde 10’luk dilimi de eroinden oluşmaktadır. İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Sentetik Bürosunun 2013 iş hacminin yüzde 30, yüzde 40’ını bonzai ve türevleri ve diğer yüzde 40’ını da extacy oluşturmaktadır.

Türkiye’de genel olarak uyuşturucu kullanımında ciddi bir artış vardır, uyuşturucu bağımlılığı yaşı da giderek aşağıya düşmektedir. Devletin resmî araştırma kurumu olan TÜİK’in araştırmasında Türkiye’de uyuşturucu tedavisi gören en küçük bağımlının yaşının 13, en büyük bağımlının yaşının ise 65 olduğu, hastaların binde 24’ünün 15 yaşın altında bulunduğu ortaya çıkmıştır.

Yapılan incelemelere göre, diğer Avrupa ülkelerinde pek de gündem konusu oluşturmayan bu sentetik uyuşturucunun Türkiye’de çok ucuza piyasaya verilip hızla yaygınlaştırılmaya çalışıldığı tespit edilmiştir. Anlaşılan, bazı güç odakları genç beyinleri tahrip etmek için planlı ve sistemli bir çaba içerisindedir. Bu bağlamda, uyuşturucudan kaynaklı ölümler Anadolu’nun tüm illerine hatta köylerine kadar yayılmıştır. Uyuşturucu, toplumsal bir salgın hâlini almıştır. Her anlamdaki bağımlılık âdeta kitleselleşmiştir. Toplumu çürüten bu büyük belayı hiç kimse küçümseyemez, görmezlikten gelemez, işi oluruna bırakamaz. Birilerinin sandığı gibi bonzai ya da uyuşturucu, polisiye tedbirlerle de ortadan kaldırılamayacak kadar önemli bir sosyal felakettir.

Değerli milletvekilleri, uyuşturucu ile suç işleme arasında doğru bir ilişki vardır. Uyuşturucu, fuhuş, intihar, cinayet, boşanma ve tecavüz sosyal sapkınlık anlamında bir bütündür. Bu tür kriminal vakalar arasında neden-sonuç ilişkisi vardır. Bu bakımdan olguyu bir bütün olarak ele almak ve irdelemek gerekmektedir. Türkiye'de son on yılda uyuşturucu kullanımı, intihar, boşanma, fuhuş ve cinayet katlanarak artmaktadır. Emniyet raporuna göre 2000-2014 yılları arasında Türkiye'de yaşanan cinayet sayısı yüzde 300 oranında artmıştır. Bu cinayetlerin nedenleri arasında ilk sırayı cinsel nedenler almaktadır. Verilere göre son on yılda şiddet, taciz ve tecavüz suçlarında 14 kat artış vardır. Uyuşturucu kullanımı ve fuhuş gibi toplumu çürüten suçlarda da büyük bir artış yaşanmaktadır. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2002-2014 yılları arasında fuhuş suçları yüzde 220 artmıştır. Uyuşturucudan kaynaklı ölümler Anadolu’nun tüm illerine hatta köylerine kadar yayılmıştır. Bu gelişmeler Türkiye'de sosyolojik yönden yaşanan yozlaşma ve çürümeyi gözler önüne sermektedir. Yaşanan sorunlar yasalarla, ağır cezalarla, hesap sormakla, kınanmakla halledilecek aşamayı çoktan geçmiştir. Küçük çocuk, kadın ve kızlara yönelik vahşet ötesi cinayet haberleri hemen her gün Türkiye’nin her yanından gelmektedir. Olgu, münferit ve bölgesel olmanın ötesine geçmiştir. Kadına şiddet, tecavüz ve cinayet konusunda Türkiye toplumsal bir histeriyle karşı karşıyadır.

Bugün resmen televizyon, İnternet, Facebook, iPad, bilgisayar, cep telefonu evlatları ailelerin elinden almıştır. Savunmasız kalan nesiller teknolojik, ekonomik ve sosyolojik yönden canavarlaşmış sistemin insafına terk edilmiştir. Bu terk edilmişlik içinde bonzai ve diğer uyuşturucular geniş bir yer tutmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye’de namahremlik öldü, bugün Türkiye’de özel hayat yok oldu, bugün Türkiye’de insanlar hiçbir şeye şaşırmıyorlar, artık şaşırmayı unuttular, bugün Türkiye’de yaşamda olağanüstülük diye bir şey kalmadı, teknolojinin kölesi bir toplum zuhur etti. Bütün bunlar, anormalliğin normalleştiğini, olağanüstülüğün de olağan hâle geldiğini gösteren belirtilerdir. Günümüzde geleneksel biçimiyle bütün kurumlar ve değerler işlevini büyük ölçüde kaybetmiştir. Bugün bir aile içinde bir arada yaşayan insanlar, birbirinin yüzünden daha çok televizyonun yüzüne bakmaktadır. Her birey, bugün, sokakta, kalabalık içinde yürüyen bir yalnız kimliğine bürünmüştür. İnsanlar en yakınlarıyla bile yüzlerinin yalnız bir yanıyla ilişki kurmaktadır. İnsanlar arasında bütünsel ilişki yok denecek kadar azdır. Ataerkil toplumsal yapı ve aile yapısı günümüzde evlat erkil bir hâle gelmiştir. Teknoloji karşısında savunmasız kalan nesiller, ekonomik ve sosyolojik yönden canavarlaşmış bir sistemin insafındadır. Kadına şiddet, tecavüz ve katliamlar da bu bağlamda kurumsallaşmıştır. Sorun, güdülerinin emrine girmiş hayvani bireyler değildir, o bireyi ortaya çıkaran toplumsal, ekonomik ve teknolojik bataklıktır. Durum vahim olup toplumsal tepkiyle telafi edilir bir konumda değildir. İnsanlık kendi ürettiği teknolojik araçların elinde maalesef rehinedir. İçkiyi kendisi için teselli edici, televizyonu kurtarıcı, uyuşturucuyu keyif verici, aşırı uykuyu sağlık, tıka basa yemeyi beslenme gereği olarak gören kimse, yaşama biçimi elinde rehin kalmış kimse demektir.

Değerli milletvekilleri, çevre, iletişim ve yaşam biçimleri insanları robotlaştırıp, metalaştırıp, duygusuzlaştırıp tutsak etmektedir. Normallikten sapma, çevreden uzaklaşma, cemiyet ve diğer insanlarla ilişki kurmakta zorluk çekme uyuşturucuya iten faktörlerin başında gelmektedir. Kendi sağlığı, insanlığı ve geleceği aleyhine alışkanlık edinen insanlığı, kendisinden başka kurtaracak herhangi bir reçete yoktur. Gelin, bonzai, jamaican, jamaican gold ve bütün uyuşturucuların yaygınlaşmasının önüne geçmek için alınması gereken tedbirleri ve yapılması gereken çalışmaların belirlenmesi için Meclis araştırma komisyonunu kuralım. Unutmayın, toplum siyasetten daha üstündür. Siyaset toplum için vardır. Toplumun sağlığı pısırık, uyuşuk, ıbık siyasete kurban edilemez.

Ey AKP, bu teklife muhalefetten geldi diye “hayır” deyip bonzainin yanında yer almayınız, aksi takdirde sizi “bonzaici” olarak ilan ederim.

Özelde bonzai, genelde bütün uyuşturucu ve kötü alışkanlıkların yok edilmesi için Meclis araştırma komisyonunun…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – yanında yer alın, ya bonzainin yanında yer alacaksınız ya da bu komisyonun yanında.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaadenizle bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.

Dün akşamki Meclis oturumunda, sizin yönettiğiniz…

BAŞKAN – Sayın Zozani…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ama grup önerisine başladık.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Konuşmacı davet etmediğiniz için, siz de oturumu yeni yönetmeye başladığınız için…

BAŞKAN – Hayır, anladım da…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisini görüşüyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, ben talebimi ileteyim, siz sonra uygulamaya geçebilirsiniz, bunu söylüyorum.

BAŞKAN – Evet.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Dün akşam sizin yönettiğiniz Meclis Genel Kurulunda, siz benim soyadımı defalarca, kasti olarak, farklı şekillerde, yanlış anlamalara çekilecek şekilde telaffuz etmişsiniz.

BAŞKAN – Evet.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tutanaklarda ve basında var.

BAŞKAN – Tutanakları isteyelim efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tutanaklardan düzeltmenizi ve şahsımdan özür dilemenizi bekliyorum, talebim budur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır, özür dileme değil de düzeltiriz efendim. Özür dilemek için kasti olarak…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır ama kasti olarak yaptığınızı ifade ediyorum.

BAŞKAN – Yok efendim, söz konusu değil.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, kasti olarak yaptığınızı ifade ediyorum.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen İsmail Tamer, Kayseri Milletvekili.

Buyurun Sayın Tamer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu bonzai başta olmak üzere uyuşturucu maddelerle ilgili Meclis araştırma komisyonu kurulmasına dair verilen önergenin aleyhinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün ayrıca, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesinin vefatı dolayısıyla merhumeye Allah’tan rahmet diliyorum.

Ayrıca, yine biraz önce vefatını öğrenmiş olduğumuz Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na da Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Her şeyden önce, uyuşturucu, bonzai bir kere siyaset üstü olmalıdır değerli arkadaşlar. Burada, AK PARTİ bu Meclis araştırma komisyonunu kabul edecek, etmeyecek, bunlar yanlış şeyler. Çünkü, hepimizin çok dikkat etmesi gereken, bu belayla savaşması gereken bir olaydan bahsediyoruz. O açıdan, bizim daha önce de yapmış olduğumuz, bonzaiyle ilgili, uyuşturucuyla ilgili bir sürü çalışmalarımız var, Değerli Komisyon Başkanımız Necdet Ünüvar Bey’in Başkanlığında yapılan çalışmalar var. Bonzai, özellikle 1960 yılında ortaya çıkan, 2000 yılından sonra aktif olan, 2004 yılında Avrupa’da, 2008 yılında da Türkiye’de olan, 2010 yılından itibaren de aşırı bir şekilde karaborsaya düşen bu beladan kurtulmamız lazım diyoruz. Biz, kanun içerisinde gerekli tedbirleri aldığımız için araştırma komisyonuna gerek duymuyoruz.

Ayrıca şunu ifade etmek istiyorum: Türk Ceza Kanunu’nun 188’inci maddesine “bonzai” diye tabir edilen “sentetik kannabinoidler ve türevleri” ibaresi eklenerek bununla savaşacağımızı belirtiyoruz. Bir de, ülkemizde 2011 yılında söz konusu sentetik kannabinoidler 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun kapsamına da alınmıştır, bunu da ifade ediyorum.

Araştırma komisyonunun aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Bonzainin yanında mısın karşısında mısın onu söylemedin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Hilal Kaplan, Kocaeli Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği Meclis araştırması önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son birkaç yıldır Türkiye'de insan yaşamını çok ciddi bir şekilde etkileyen bir baş belasıyla karşı karşıyayız, bonzai diye kullanmaya başlıyoruz. Bilim adamları, markalaşmasın diye -lütfen- siyasiler tarafından da bunun kimyasal veya sentetik uyuşturucu olarak isimlendirilmesini talep ediyorlar. Doğru bir karar. Ben de bu karar çerçevesinde arkadaşlarıma bu uyarıda bulunmak istiyorum.

Nedir bonzai, nedir bu sentetik madde? Ne zamandan beri ülkemizde kullanılmaya başlandı? Gencecik çocuklarımız sokak ortalarında birer birer kıvranarak yaşamlarını yitirmeye başladılar? Nasıl bir önlem alıyoruz, neresindeyiz?

Değerli milletvekilleri, sizinle paylaşmak istiyorum. Türkiye fiziki konumu gereği Avrupa ile Asya ve Ön Asya arasında bir transit ülke konumunda. Üretim merkezlerinin Asya olduğu, Ön Asya ülkelerinin olduğu, Türkiye üzerinden geçişin had safhada olduğu bir noktadan bahsediyorum. Ama, dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var, sizin içinizde de bu konuyla ilgilendiğini bildiğim hekim arkadaşlarım var. Türkiye genç bir nüfusa sahip. Türkiye ekonomik bir krizde. Türkiye genç nüfusu ve ekonomik krizi nedeniyle her an sadece daha önceleri Asya’dan Avrupa'ya transit geçiş noktası olan ülke konumundan çıktı. Genç nüfus olması nedeniyle aynı zamanda tüketen, aynı zamanda üreten bir hedef ülke olmaya başladı. Örnek vereyim size: Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye karşılaştırıldığında tüm uyuşturucu maddeler için, esrar, sentetik, eroin için, Türkiye'nin kullandığı ve Türkiye'nin yakaladığı resmî veriler Avrupa Birliği ülkelerinin tümünün 2,5-3 katı. Göz ardı etmemek gerekiyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum transit geçişle ilgili önemi için. Bakın, özellikle bu sentetik uyuşturucunun yakalandığı -emniyet verilerini söylüyorum, 2014 yılına kadar- görüldüğü illeri sayıyorum: İstanbul, Bursa, İzmit, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Balıkesir, Kırklareli, Edirne, Ankara. Bir şey dikkatinizi çekiyor mu? Hepsi Marmara Bölgesi’nden, Avrupa’ya çıkış noktasından. Onun için, varoşların olduğu yerde yoğunlaşmaya başlayan bu madde nedir, kısaca size bahsetmek istiyorum.

Madde, sentetik bir uyuşturucu. İçerisinde kannabinoidun dışında deminki vekil arkadaşımın bahsettiği gibi metanol, etanol, aseton, sinek ilacı, birçok farklı maddeleri bir araya koyarak bitkilerin yapraklarına enjekte ediyorlar, emdiriyorlar ve piyasaya sürüyorlar. Türkiye'de 200’ün üzerinde alt grubu var. Bir veri daha, bu veriyi Emniyet Genel Müdürlüğünün yetkilileri söyledi, 1 kilogram sentetik uyuşturucudan bitkilere emdirilerek 100 kilogram sentetik madde elde ediliyor. Dolayısıyla, uyuşturucu baronları açısından da son derece rantlı olan bir nokta.

Değerli milletvekilleri, gelelim Türkiye'deki bugünkü konumuna. Bu Mecliste gösterdim, bir daha göstermekte yarar görüyorum. 2011’de Türkiye'de -resmî veriler- sentetik uyuşturucunun yakalandığı vakalar 14 il, 2013’te 71 il ve 2014’te Türkiye'nin tüm illerinde var. Rakam vermek istiyorum size yine. Bu sentetik uyuşturucunun Türkiye'de görülmesiyle beraber hızla artışına bakalım. 2011’de 166 vaka var, vaka sayısı, 2013’te 11.139 vaka var. Oran 67 kat fazla.

Değerli milletvekilleri, şimdi, her zaman buraya çıktığınızda ve özellikle Sayın Aydın, sizin tırnak içerisinde “Özgürlükleri koruma paketi” dediğiniz, bizim “polisiye devlete yol açacak paket” dediğimiz noktada Sayın Başbakan diyor ki: “Biz bu paketi getiriyoruz -tırnak içerisinde-ama muhalefet milletvekilleri, muhalefet buna izin vermiyor.” Bakın, Sayın Başbakanın kendi ifadesiyle ifade etmek istiyorum, sanıyorum Giresun’daki bir konuşmasında diyor ki: “Bundan niye rahatsız oluyorsunuz, buna karşı neden tutum alıyorsunuz? Ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli, siz ne yaparsanız yapın biz bu uyuşturucuya karşı mücadele edeceğiz.”

Demin sayın milletvekilim ne dedi? “Bu uyuşturucu konusu siyasi partiler üstü bir konu. Bu uyuşturucu konusu gençlerimizi, çocuklarımızı ilgilendirdiği için siyasete malzeme etmeyelim.” dedi. Ben de katılıyorum. Peki, Sayın Başbakan niye bunu söylüyor? Ben de size rakam vereyim. Değerli milletvekilleri, dikkatli dinlemenizi istiyorum, bu, aynı zamanda Sayın Başbakanın da dikkatini çekmesi gereken bir nokta. Vaka sayısının 67 kat arttığı 2011 yılından sonra sadece madde bağımlılığına bağlı gençlerin artış oranı yüzde 658, 2011-2012.

Övünürsünüz ya, milat kullanırsınız, biz 2002’de şöyleydik, geldik, şimdi böyle oldu. 2002’de madde bağımlılığı nedeniyle tedavi olmak için polikliniklere müracaat eden sayı 20 binken şimdi 258 bin.

Şimdi, dikkatinize sunmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, samimi olun, bunu siyasete alet eden kim? Sizsiniz. Benim aslında bu konuya değinmek gibi bir niyetim yok ama madem Başbakan bunu kullanıyor, size hatırlatmak istiyorum. Bonzainin, sentetik uyuşturucunun, madde bağımlılığının bu kadar yaygın olması kimin döneminde başladı? Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında başladı. Neden önlem almıyorsunuz? Hani her defasında, “Bizim dönemimizde biz buna karşıyız…” Eğer karşıysanız -bunu daha önce Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de verdik, şimdi Milliyetçi Hareket Partisi de veriyor- gelin, böyle bir araştırmaya sıcak bakalım, destek verelim.

Bakın, size bir şey hatırlatmak istiyorum değerli milletvekilleri: Cumhuriyet Halk Partisi bu konuya önem verdi, Sayın Genel Başkanının bize verdiği bir talimat doğrultusunda Cumhuriyet Halk Partisi, madde bağımlılığı ve uyuşturucu maddeyle ilgili bir komisyon kurdu. AMATEM’lere gittik, Emniyet Genel Müdürlüğüne gittik, uyuşturucu madde kullanan çocukları ziyaret ettik, ailelerini ziyaret ettik, STK’ları, Yeşilayı, Kızılayı dinledik. Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum: Hani hep diyoruz ya “AMATEM’lere çocuklarımızı gönderdiğimizde bu iş olur.” diye, AMATEM’leri ziyaret ettiğimizde dikkatimizi çeken bir nokta var. Yetkiliye dedik ki: “Burada neden 18 yaşın altında çocuk yatmıyor?” Dedi ki: “18 yaşın altındaki çocukları yatırırsak koruyamıyoruz.” “Sayın yetkili, neyden koruyamıyorsunuz?” dedik, “Burada o çocuklar ne yazık ki diğer uyuşturucu ve maddelerle tanışma olanağını buluyorlar.” dedi.

Bakın, yine, bir resmî rakam veriyorum size: Türkiye’de 18 yaşın altında madde bağımlısı olan çocukların yüzdesi yüzde 20 gibi. Bunun, bugün Türkiye’de bulunan AMATEM’lerin 2 tanesi çocukla ilgili, diğer 26 AMATEM’le ilgili tedavi merkezlerini kullanamıyoruz.

Yaşanan bir başka sıkıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Dedim ki: “Siz acillere müracaat edenleri ne yapıyorsunuz?” Dedi ki: “Biz, acillere müracaat eden vakaları SGK’sı yoksa kaymakam aracılığıyla sosyal yardımlaşma fonuna yazı yazıyoruz, eğer onlardan bir yanıt gelirse tedavi ediyoruz.” Size önerim, bu yasa da konuşulacaksa bir önergeyle ilave edilebilir: Nasıl devlet hastanesinin acillerine her müracaat eden hastanın ücretsiz olmasını istedik ve Sağlık Bakanlığının SGK programına aldıysak, uyuşturucu nedeniyle, madde bağımlılığı nedeniyle hiçbir sosyal güvenlik hakkına sahip olmayan kişilerin böyle bir AMATEM merkezine müracaat ettiklerinde herhangi bir ücret alınmasın, tedavi olma olanağını yakalasın.

Asıl sorun şu: Şimdi, o yetkililerin söylediği ve hepimize ibret olan bir nokta, diyor ki: “Biz, AMATEM’lere gelen çocukları sadece detoksike ediyoruz. Birkaç gün yatırıyoruz, uzaklaştırıyoruz maddeden, sonra geri gönderiyoruz. Nereye gönderiyoruz?”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) – “Yine sosyal ‘toplum içerisinde’ dediğimiz, aynı iş yerine, aynı sokağa, aynı mahalleye, aynı ortama geri gönderiyoruz. Bir rehabilitasyon merkezi yok.”

Bunu tedavi etme olanağı, bu bakış açısıyla mümkün değil. Dolayısıyla, sizden, iktidar partisi milletvekillerinden bir ricam var: Burada, bir şey kaybetmiyoruz, Milliyetçi Hareket Partisi vermiş, Halkların Demokratik Partisi vermiş, Adalet ve Kalkınma Partisi vermiş, Cumhuriyet Halk Partisi vermiş, hiç önemli değil, çocuklarımızın geleceği için gelin bunu araştıralım, bu önergeye destek verelim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Haydi bakalım, hodri meydan! Haydi, AKP’liler göreceğiz önergeyi. Bonzai mi, Molotofkokteyli mi, polis devleti mi?

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Ercoşkun, Bolu Milletvekili.

Buyurun Sayın Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, sentetik uyuşturucular özellikle son dönemde ülke gündeminde, gençlerin ciddi manada problem yaşadığı, bizim de Hükûmet olarak ilgili bakanlıklar nezdinde bu anlamda önlem almaya çalıştığımız bir konu.

İnşallah, dört günden sonra, bu akşam maddelerine geçeceğimiz kanun içerisinde de sentetik uyuşturucularla alakalı alınması gereken tedbirlerle alakalı maddeler var. Belki bu maddeler üzerinde muhalefetin vereceği önergelerle değişikler de olabilir. Bunu Genel Kurul muhakkak takdir edecek.

Gündemimizin belirli olması ve bu gündem çerçevesinde Meclisin çalışma ihtiyacına binaen Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisini Genel Kurulun takdirlerine arz ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Oylamayı yapayım ondan sonra söz vereceğim Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bir talebimiz var, ondan sonra efendim. Çok kısa bir değerlendirme yapacağım, bir bilgi vereceğim.

BAŞKAN – Oylamadan sonra.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Konuyla mı ilgili?

LEVENT GÖK (Ankara) – Evet efendim.

BAŞKAN – Ama böyle…

Sayın Gök, tamam, söz vereceğim ama…

LEVENT GÖK (Ankara) – Oylamayla ilgili talebimiz de var.

BAŞKAN - Grup önerisi, 2 lehte 2 aleyhte söz var.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım, küçük bir değerlendirmede bulunacağım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gök.

IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)

9.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Sağlık Bakanlığının rakamlarına göre hastanelerde tedavi olan uyuşturucu bağımlısı sayısının 2007’de 38 bin iken 2013 sonunda 260 bine çıktığına ve bu konuyu araştırmak gerektiğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Meclisimizi bilgilendirmek istediğim bir konu var: Sağlık Bakanlığına verdiğim bir soru önergesinde, uyuşturucudan dolayı hastanelerde tedavi görenlerin sayısını istedim. Rakamlar korkunç değerli milletvekilleri. Yani Sağlık Bakanlığının bana geçen hafta gönderdiği cevaba göre, 2007 yılında hastanelerde tedavi olan uyuşturucu bağımlısı sayısı 38 bin, 2013 sonunda ise 260 bine çıkıyor değerli arkadaşlarım.

Sayın Başkan, konu gerçekten vahim, son derece de önemli artışlar var. Bu konuyu araştırmak ve gereğini yapmak hepimizin boynunun borcudur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

XI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, 9/1/2014 tarih ve 2207 sayıyla Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.

lll - YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Vural, Sayın Adan, Sayın Kalaycı, Sayın Torlak, Sayın Erdoğan, Sayın Çınar, Sayın Bulut, Sayın Yılmaz, Sayın Işık, Sayın Öztürk, Sayın Öz, Sayın Şandır, Sayın Akçay, Sayın Varlı, Sayın Çirkin, Sayın Yılmaz, Sayın Halaman, Sayın Türkkan, Sayın İrbeç, Sayın Alan.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, 9/1/2014 tarih ve 2207 sayıyla Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, birçok sentetik maddenin katılmasıyla üretilen bonzai adlı uyuşturucunun son beş yılda sigara gibi yaygınlaşmasına olanak veren şartların hukuki boşluklarının tespit edilip bunların çözümü için gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 20 Şubat 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 17/2/2015 tarihli 56’ncı Birleşiminin kapalı olarak gerçekleştirilen oturumlarının tutanakları ile tutanak özetlerinin, İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayımlanmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin önerisi

20/2/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun, 20/02/2015 Cuma günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                       Levent Gök

                                                                                                                          Ankara

                                                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun; 17/02/2015 tarihli 56’ncı Birleşiminin kapalı olarak gerçekleştirilen oturumlarının tutanakları ile tutanak özetlerinin, İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayımlanmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önergeyle, Meclisimizin 17 Şubat 2015 tarihli 56’ncı Birleşimindeki kapalı olarak gerçekleştirilen oturumların tutanakları ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayınlanmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, Tüzük’ümüzün 71’inci maddesi “Kapalı oturum tutanakları ve özetleri, kapalı oturum tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra yayımlanabilir. Bunların daha önce veya sonra yayımlanması hususunda Genel Kurul, Danışma Kurulunun teklifi üzerine işaret oyuyla karar verir.” der.

Bu konuya girmeden önce, az önce Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu bonzaiyle ilgili önergenin AKP Grubunun oylarıyla reddedilmesinden dolayı büyük bir üzüntü ve şaşkınlık yaşadığımı ifade etmek istiyorum. Bonzai ve molotofkokteyline ilişkin cezaları ve yaptırımları artırmak gerekçesiyle önümüze dayatılan bir polis devleti yasalarının aslında bonzaiyi içermediği, molotofkokteylinin de zaten suç olduğu gerçeği karşısında, bir anlamda AKP Grubunun son derece samimiyetsiz yaklaşımının bir kez daha sergilenmesine vesile olduğu için de ayrıca AKP Grubuna teşekkür ederim. Çünkü, Başbakan bugün de çıkmış, dün de çıkmış, bütün muhalefet gruplarını “bonzaici, molotofkokteylci muhalefet partileri” diye ilan etmek suretiyle, şimdi AKP Grubunun hesap veremeyeceği bir ortamın doğmasına neden olmuştur.

Sayın Başbakan, işte meydan, işte Meclis, işte partiler; bonzai mi? Evet, Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki buyurun, gereğini yapalım. Molotofkokteyli, onun da gereğini yapalım. Diğer partiler de aynı şeyleri söylüyorlar. Peki, siz niye söyleyemiyorsunuz, niye kaçıyorsunuz? Çünkü siz gerçekten bunları istemiyorsunuz. Hakları ve tüm insanların hürriyet olanaklarını, en güçlü şekilde korunması gereken temel hak ve hürriyetlerini ayaklar altına alan bir polis yasasını bize dayatmak istiyorsunuz. Buna izin vermeyeceğimizi her fırsatta ifade ettik.

Şimdi, geçtiğimiz gün, 17 Şubatta yapılan kapalı oturumlarda üç oturumu, üç öneriyi kapalı hâlde gerçekleştirdik değerli milletvekilleri. Bunlardan birincisi, işsizlik konusunda Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu öneriye Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim vermiş olduğumuz önerge üzerine gerçekleştirildi. Arzu ettik ki Türkiye’deki işsizliğin gelmiş olduğu boyutu bize makul bir şekilde anlatabilirsiniz. Çünkü, dışarıda izah edemiyorsunuz. Belki kapalı oturumda söyleyecekleriniz vardır diye böyle bir metot denedik ama gördük ki görüşmeleri izlerken, sizin, oturum açık da yapılsa, kapalı da yapılsa halka ve milletvekillerimize söyleyeceğiniz hiçbir şey yok. Bu nedenle, o kapalı oturumun tutanaklarının açıklanmasında hiçbir mahzur yok sayın milletvekilleri. Bunlar zaten kamuoyunun bildiği, hepimizin bildiği konular. Bir an önce açıklanmasında, o gün orada neler konuşuldu, kim ne söyledi, bilinmesinde sayısız fayda var. Bunun saklanmasını gerektirir bir durum ortada yok, her şey ortada. Siz neler yapmışsınız, biz neler söylemişiz, bunların hepsi o günkü oturumda konuşuldu ve bunların tamamı da kamuoyunun bildiği konular. Bu nedenle, Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu öneri üzerindeki kapalı oturum tutanaklarının açıklanmasının hiçbir mahzuru yok.

Gelelim ikinci konuya. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Uludere’nin araştırılması konusundaki verdiğimiz öneriye AKP Grubu olarak önergeyle kapalı oturuma geçilmesini arzu ettiniz ve bunu gerçekleştirdiniz. Neden sayın milletvekilleri? Uludere’den neden korkuyorsunuz? O önergeyi verdiğimiz gün, bir albayın gazetelerde “Ben kaçakçılar olduğunu biliyordum, bunu da söylemiştim. Gereği yapılmadı.” dediğinin halkımız tarafından bilinmesini istemediğiniz için mi bu önergeyi verdiniz? Uludere’de yaşayanların, o ailelerin acılarına niçin ortak olmadınız? Adalet arayışını niçin gerçekleştirmediniz? Niçin kapalı istediniz bunu? Uludere’yi niçin kapatmaya çalışıyorsunuz? Zaten başından beri kapatıyorsunuz, karartıyorsunuz, soğutuyorsunuz, unutturmaya çalışıyorsunuz. Şimdi bir de Uludere’nin konuşulduğu bir grup önerisini kapalı istediniz. Bu, vicdanlara sığar mı değerli arkadaşlarım? Niçin bunu böyle yaptınız? Bakın, bir gazete, manşetine koymuş. Bir istihbarat subayı albay “Ben ölenlerin kaçakçı olduğunu biliyordum.” diyerek ifade veriyor. Yani, bunun duyulmasını mı istemediniz? Değerli arkadaşlarım, burada tarihî bir vebal altındasınız. Uludere’de hayatını kaybedenlerin yakınlarına, hepsine sizler ileride hesap vereceksiniz.

Sevgili yurttaşlarım, AKP Grubu Uludere’nin tartışılmasını istemiyor, Uludere’nin kapatılmasını istiyor. AKP Grubu bu konuda vicdanını soğutmuştur. Onların gözünde Uludere’de ölen 34 gencimizin hiç ama hiç değeri yoktur. Varsa yoksa onlar kendilerini aklasınlar, olayları kapatsınlar ve örtbas etsinler.

Değerli arkadaşlarım, Uludere’de ölen 34 çocuğun gözyaşları, onların ailelerinin, yakınlarının feryatları sizlerin asla peşinizi bırakmayacaktır. Evlerinizde yatağınızda başınızı koyduğunuzda o 34 gencimizin, ölenlerimizin feryatları sizlerin kulaklarını parçalayacaktır, sizi uyutmayacaktır. Kamuoyu vicdanında hesap vereceksiniz, Türkiye’ye hesap vereceksiniz, insanlık adına hesap vereceksiniz. Bunun görüşülmesini engellemekle de tarihî bir hata yaptınız. Artık Uludere olayı saklanacak bir boyutu geçmiştir değerli arkadaşlarım.

Geliyoruz diğer, üçüncü kapalı oturuma. Adalet ve Kalkınma Partisinin çalışma önergesiyle getirdiği, “Hangi günlerde, ne görüşeceğiz?” diye getirdiği önerge üzerine bir kapalı oturum önergesi verdiniz.

Sevgili yurttaşlarım, AKP Grubu insan haklarına saygısı olmayan bir çalışma anlayışıyla milletvekillerini, Anayasa’mızda “Angarya yasak.” denmesine karşın, burada 6 Marta kadar, geceli-gündüzlü, hiçbir verimli çalışma ortamı bulunmayan sağlıksız çalışma koşullarında, temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren çok önemli bir yasada çalışmaya mahkûm etmek istiyor. Biz bundan kaçmıyoruz. Ama, değerli arkadaşlarım, özgürlükler bedava değildir, bunlar bedava bulunmamıştır, bedava da verilmeyecektir. Böylesine geniş, hak ve hürriyetleri ilgilendiren bir konuyu, temel konuyu ben isterdim ki, Cumhuriyet Halk Partisi olarak isterdik ki bütün partiler anlaşacakları ortak önergelerle getirsinler ve buradan hep beraber geçirelim, özgürlüklerin sınırlarını artıralım, demokrasiyi artıralım, insan haklarını artıralım. Biz bunu istiyoruz ama AKP Grubu tam da tersine, hürriyetleri, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ayaklar altına alan bir çalışma takvimini bize dayatmaya çalışıyor.

Bir kaçış arıyorlar. Bu kaçışı bir anda gerçekleştirerek yolsuzluklarla ilgili, Türkiye’de yaşanan işsizlikle, atanamayan öğretmenlerle, faili meçhullerle… Türkiye'nin devasa sorunlarının getirdiği ve altından kalkamadığı sorunlardan kurtulmanın bir yolu olarak görüyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu polis yasası çıksa işçiler sokağa çıkamayacak, “Eşit işe eşit ücret.” diyemeyecekler; çünkü biliyorlar ki atanamayan öğretmenler “Biz öğretimimizi bitirdik, öğretmen olmak istiyoruz, bizi niye atamıyorsunuz?” diyemeyecekler; onların parklarda, sokaklarda miting yapmalarına izin vermeyecekler. Değerli kardeşlerim, bu çıkan yasalardan sonra, AKP’nin polise, valiye keyfî olarak verdiği yetkilerle, antidemokratik bir şekilde uygulanacak yöntemlerle emeklilerin, çiftçilerin, halkın, hiçbir toplum katmanının sesinin çıkmasına izin verilmeyeceği bir ortamı sağlamaya çalışıyorlar, yolsuzlukların hesabının verilmeyeceği bir ortamı yaratmaya çalışıyorlar.

Değerli milletvekilleri, tarihî bir dönüm noktasındasınız. Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Sizi dilimizin döndüğünce uyarıyoruz. Bu yaptığınız yanlıştır, bu gittiğiniz yol yanlıştır. Bu yanlış yol sizi diktatörlüğe götürür, Türkiye’yi uygar dünya karşısında mahkûm eder. Türkiye’yi böylesine bir karanlık tabloya sürüklemek sizlerin eseri olmamalıdır. Daha geniş haklar, özgürlükler, insan hakları… Türk insanı buna layıktır.

İşte, o gün saklamaya çalıştığınız kapalı oturumda bunları söyleyen muhalefet partisi milletvekillerine saldırdınız. İşte, o kayıtların ortaya çıkması lazım, o kayıtlarda hangi sözlerden dolayı AKP Grubunun muhalefet milletvekillerinin üzerine saldırdığının ortaya çıkması lazım, bunların bilinmesi lazım, kamuoyunun bilmesi lazım.

Bu nedenle, o günkü kapalı oturumda gerçekleşen bütün oturumların tutanaklarının açıklanmasını sizlerin onayına sunacağız. Yüreğiniz varsa açıklarsınız, yüreğiniz yoksa kapalı toplum olma yolunda hızla ilerlersiniz ama bunun da hesabını mutlaka ama mutlaka verirsiniz. (CHP ve HDP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Salih Koca, Eskişehir Milletvekili.

Buyurun Sayın Koca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SALİH KOCA (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Cumhuriyet Halk Partisi vermiş olduğu grup önerisinde 17/2/2015 tarihli 56’ncı Birleşimin kapalı olarak gerçekleştirilen oturumlarının tutanakları ile tutanak özetlerinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayınlanmasının Genel Kurulun onayına sunulmasını istemiştir.

Bu anlamda baktığımızda kapalı oturumların İç Tüzük’ümüzün 70 ve 71’inci maddelerinde düzenlendiğini görüyoruz ve yeni gerçekleşmiş olan bu oturumların bugün açıklanmasının ben bir aciliyet kesbetmediğini düşünüyorum. Tabii ki sonucu da Genel Kurulun takdirlerine sunuyoruz. Genel Kurulumuz bu anlamda gerekli kararı verecektir diyor, hepinize saygılar sunuyor, hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri Milletvekili.

Buyurun Sayın Zozani. (HDP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Diğer hatibin kullanmadığı süreyi talep ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, bakalım ona.

Buyurun, siz buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük’e uygundur çünkü bu…

BAŞKAN - Buyurun, siz sürenizi kullanın bir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Böylelikle sadece konuşma süresi işgali de yapılmamış olur. İç Tüzük hakkı olarak AK PARTİ’li hatibin kullanmadığı süreyi süreme ekleme yönündeki tutumunuzu takdir ettiğimi ifade ederek başlamak istiyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine dayalı olarak -İç Tüzük’ün 71’inci maddesi kapalı oturumla ilgili iş ve işlemleri düzenliyor- buna ilişkin olarak verdiği önerge lehinde grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergenin lehindeyiz çünkü biz o gün burada yaşanan vahşeti Türkiye kamuoyunun bir ibret vesikası olarak görmesini arzu ediyoruz. Türkiye kamuoyunun -kapalı oturumda- AK PARTİ iktidarının milletvekillerinin saldırgan yüzünü, saldırgan tutumunu görmesini arzu ediyoruz. Bizim de o gün kapalı oturuma ilişkin önergemiz vardı. Biz önergeyi şunun için verdik: Ola ki bu Hükûmetin bu yasa tasarısıyla ilgili olarak devlet sırrı niteliğinde elinde bilgiler vardır, dokümanlar vardır; Genel Kurulla paylaşma arzusunda olabilir, bizi ikna edebilir. Bu nedenle kapalı oturum talebinde bulunduk. Ancak, kapalı oturumda gördüğümüz şu: Böyle bir şey yok. AK PARTİ iktidarının kendini güvenceye alan bir yasa tasarısı ve bu yasa tasarısını ille de Genel Kurula kabul ettireceği iddiasıyla burada zor kullanarak da geçirebileceğini düşünüyor. Kapalı oturumda olan esasında bu. Türkiye kamuoyunun, kapalı oturumda, duymasında, bilmesinde beis olan hiçbir şey söz konusu değildir. Ama sizin açınızdan, grubunuz açısından Türkiye kamuoyunun bilmesinde beis olan şeylerin olduğu aşikâr. Türkiye kamuoyunun bu tutanaklar, bu görüntüler açıklandığı zaman göreceği nedir? AK PARTİ iktidarının şiddet yüzü, şiddetini görecektir.

Esasında, Türkiye’de Parlamento tarihi boyunca ilk defa uygulamalı bir tasarı Genel Kurulda görüşülüyor, uygulayarak görüşüyorsunuz. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Biliyoruz, bu yasa çıktığında, sizin kravatlı olarak burada yaptığınız zulmü polis misliyle sokakta gerçekleştirecektir. Biz bunu biliyoruz. Kravatlı olarak burada yaptığınızın katbekat fazlasını polis sokakta gerçekleştirecektir. Size bağlı kolluk kuvvetleri bunu gerçekleştirecektir. Esasında buna “emniyet teşkilatı” dememek lazım. AKP devletinin özel koruma birliklerinin yapacağı şeyleri söylüyoruz. Bunun için karşıyız. Bunun için itirazlarımızı dile getiriyoruz.

Başbakanı bir tarafa bırakalım, bugün Cumhurbaşkanı da Parlamentonun gündemine müdahale ediyor, “Bu yasa öyle ama böyle geçecek.” diyor. Anayasa’nın hangi sayfasında, hangi maddesinde Cumhurbaşkanına böyle bir yetki verilmiş? Oysaki bizim de “En azından bu zulme burada barikat kuramaz isek Cumhurbaşkanının önüne son karar mercisi olarak gittiğinde elini belki vicdanına koyar, bu antidemokratik darbe yasasını, olağanüstü hâl yasasını belki veto eder.” diye beklentimiz vardı. Oysaki boşuna beklentinin içerisine girmişiz. Kendisi meydanda, köy köy –neredeyse şehir şehir diyecektim, onu da geçmiş- dolaşıyor, AK PARTİ’ye oy talep ediyor, Parlamentonun gündemine müdahale ediyor. E, vallahi, sayın milletvekilleri, buna karşı direnmek haktır, bilirsiniz, direnmek de bizim fıtratımızda vardır. Biz direneceğiz bu yasaya karşı. Bu yasa bu hâliyle bu Parlamentodan geç-me-ye-cek. Onu açık ve net söylüyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu yasa, açık ve net olarak, bir darbe yasasıdır, böyle, iç güvenlik, miç güvenlik yasası falan değildir. Bu yasa darbe yasasıdır, özel hâl, olağanüstü hâl uygulama zeminini hazırlayacak bir yasa tasarısıdır. Dolayısıyla, bizim bu yasaya karşı kendi tutumumuzu ortaya koymamız, bizim açımızdan da doğal bir haktır.

Genel Başkanımız salı günkü grup toplantısında açık açık ifade etti, elinizdeki malzemeyi aldı, dedi ki: Her yerde çıkıp söylüyorsunuz, bugün de İçişleri Bakanı televizyonlarda açıkladı. “Efendim, bunlar molotofçu, efendim, bunlar bonzaici, o nedenle de karşı çıkıyorlar.” Açık açık ifade etti, çağrı yaptı, dedi ki: “Bonzaiyle, molotofla ilgili düzenlemeyi getirin, bir günde birlikte Parlamentodan geçirelim.” Molotofla ilgili kimi korkutuyorsunuz Allah’ınızı severseniz?

Bakın, bu yasadan en az zarar görecek grup HDP grubudur, bizim kitlemizdir çünkü biz buralara katbekat zulmü gerimizde bırakarak geldik, ateşte sınandık, ölümü ensemizde hissettik ama diz çökmedik, dimdik ayakta durduk, sizin gibi nice hükûmetleri tarihin çöp sepetine attık; biz var olduk. (HDP sıralarından alkışlar) Ama bu yasa, artık sadece HDP’ye yönelik bir yasa değil, bizim tabanımıza yönelik bir yasa değil. Bu yasa çıktığında, evet, hiç kimse kendini Türkiye’de güvende hissetmeyecektir. MHP’lisi, CHP’lisi, AKP’lisi, hiç kimse, Türkiye’de iktidara muhalefet edecek hiç kimse kendini güvende hissetmeyecektir. 400 vekil istiyorsunuz. Allah etmesin, 400’ü, 500’ü alabilirsiniz. Geçmişte Saddam Hükûmeti, Saddam yönetimi sürekli yüzde 92, yüzde 95’le iktidar olurdu. Suriye’deki zat yüzde 95, yüzde 97’yle iktidara geliyor. Sizin onlardan hiçbir farkınız kalmayacak. Esasında biz sizi büyük bir yanlıştan koruyoruz, kendinize gelin diye sizi silkeliyoruz. Kendinize gelin. Bakın, Orta Doğu’daki diğer diktatörlerle benzeşme yönünde hızla ilerliyorsunuz. Biz direnerek sizinle baş ederiz ama siz tarihe bu şekilde geçerseniz, sizin açınızdan geri dönüşü yoktur. Her gün iktidarda olmazsınız. Demokrasi bir gün size de lazım olur.

ÖNDER MATLI (Bursa) – Her gün.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Bakın, sürdürücüsü olduğunuz gelenekte, 2 Mart 1994 darbesinde el kaldırdınız. Burada oturan milletvekili arkadaşlarımızın yaka paça cezaevine gönderilmesine cevaz veren bir gelenekten geldiniz siz. Ne oldu? 94’ten 2004’e, 2014’e biz buradayız ama sizin geleneğiniz sürekli pişmanlıklarını ifade etti. Aynı pişmanlıkları bir yıl sonra, beş yıl sonra tekrar yaşamanızı arzu etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Demokrasi hepimize lazımdır, demokratik yaşam hepimize lazımdır. Tersi, hiçbirimizin arzu etmeyeceği yanlışları hepimizin önüne koyar. Görevimiz de bu yanlışlardan kendimizi korumaktır. Sizleri de koruyoruz. Bakın, açık ve net söylüyoruz: Sizleri de bir yanlıştan koruyoruz.

Sayın Başkan, kullanılamayan süreyi talep ediyoruz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bizim kullanmadığımız süreyi veremezsiniz efendim.

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Ünal. Zaten süre verilmiş değil.

Sayın Zozani size…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan, başlangıçta vereceğinizi söylediniz.

BAŞKAN – Hayır, vereceğim demedim efendim, sürenizi kullanın dedim. Lütfen… Tutanakları getirebiliriz, ben süre vereceğim demedim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, başlangıçta vereceğim dediniz.

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Zozani… Efendim, İç Tüzük’te böyle bir hüküm de yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan, tersi durumda zaten iktidar partisi sürekli Parlamentonun konuşma hakkını gasbediyor. Siz iyi bir uygulama yaptınız, sözünüzde durmanıza davet ediyoruz.

BAŞKAN – İç Tüzük’teki hüküm, 63’üncü madde, grup önerilerinde…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan, altı dakikası kalmıştı; altı dakika boyunca ben de burada sessiz duruyorum.

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.26

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde ve aleyhte son söz Recep Özel, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Çok değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu 17 Şubat Salı günkü kapalı oturum tutanaklarının açılmasıyla ilgili önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Tabii ki İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarını kullanmaktalar, bu kapalı oturum tutanakları elbette ki Genel Kurulun oyuyla açılabilir, kamuoyuyla paylaşılabilir, Tutanak Dergisi’nde yayımlanabilir ama ben şahsen, şu an itibarıyla böyle bir ihtiyacın olmadığını biliyorum, tespit ettim, takdir de Genel Kurulumuzundur. Genel Kurulumuz bunu ne zaman isterse, kapalı oturum tutanaklarını yayımlayabilir.

Tabii ki biraz sonra gündemimizde olan yasayı da, inşallah, muhalefetimizin de olumlu katkılarıyla en kısa sürede bu Meclis çıkaracak ve milletimize hep birlikte hediye edeceğiz diyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bizim önergeyle ilgili görüşümüzü ifade etme imkânı olmadı ama böylesine müessif fiilin yaşandığı ve bu müessif fiile sebebiyet verenlerin kamuoyu tarafından bilinmesi, gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı açısından, milletvekilleri açısından önemli. Dolayısıyla bu tutanakların ve görüntülerin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Kapalı oturum tutanaklarının ve görüntülerinin gerçekten Divan tarafından karar verilmek suretiyle Genel Kurulun bu konuda onayına sunulmasında büyük fayda vardır. Aksi takdirde bunu kapatma iradesi, bu görüntülerin oluşmasına sebebiyet verenlerin suçluluk psikolojisiyle vereceği bir karar olacaktır, bunu paylaşmak istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama talebimiz var efendim.

BAŞKAN - Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım, yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Gök, Sayın Serindağ, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Nazlıaka, Sayın Çam, Sayın Öner, Sayın Özel, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Kaplan, Sayın Aydemir, Sayın Loğoğlu, Sayın Eyidoğan, Sayın Aydın, Sayın Değirmendereli, Sayın Haberal, Sayın Köktürk, Sayın Öztürk ve Sayın Çetin.

Evet, üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

XI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 17/2/2015 tarihli 56’ncı Birleşiminin kapalı olarak gerçekleştirilen oturumlarının tutanakları ile tutanak özetlerinin, İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre yayımlanmasının Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, Manisa Milletvekili...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz...

BAŞKAN – Bir saniye, Manisa milletvekilinin şeyi var, dilekçeleri var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bir hususu dile getirmek istiyorum müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Ama Sayın Zozani...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, tamamıyla Divanın oluşumuyla ilgili bir husustur, bütün işlerden önceliklidir. İç Tüzük 14’e göre bir talebi dile getireceğim, bir hususu dile getireceğim. Diğer işlemlerden daha acildir ve şimdi dile getireceğim.

BAŞKAN – Nedir konu efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, elimde Meclis Başkanlığının Genel Kurul Başkanlık Divanı oluşumu nöbet çizelgesi vardır. 17-18-19 Şubat 2015’te Ayşe Nur Bahçekapılı, Muhammet Bilal Macit, Muharrem Işık görevlidirler; 24, 25, 26 Şubat 2015 tarihlerinde ise şahsınız Sayın Yakut, Sayın Bayram Özçelik, Sayın Muhammet Rıza Yalçınkaya görevlidirler.

OKTAY VURAL (İzmir) – Divan teşekkül etmemiş demek ki.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Şu anda elimizdeki çizelgeye göre, Divan teşekkülü söz konusu değildir; ya Meclis Başkanının kendisi bizzat orada oturacaktır ya da imzalı nöbet çizelgesi göndermek durumundadır. Mevcut durumda siz Genel Kurulu yönetemezsiniz.

BAŞKAN – Evet, Sayın Zozani, teşekkür ederim.

Dün bu konular konuşuldu efendim. Meclis başkan vekilleri…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, konuşulmadı efendim, yeni bir durumdur.

BAŞKAN – Tamam, dinleyin bir saniye.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Görevlendirme yazısı getireceksiniz.

BAŞKAN – Evet, nöbet çizelgesi aylık olarak yapılır efendim. Tüm Meclis başkan vekilleri Meclis Başkanı adına görev yaparlar. Herhangi birisinin rahatsızlanması, yorulması sırasında da kendi istekleriyle birbirlerinin yerine görev yapabilirler efendim, nöbet tutabilirler.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Söz konusu o değil Sayın Başkan, gündeme getirdiğiniz husus o değil. Biz, Divan üyelerinin…

BAŞKAN – Burada asıl olan Divanın teşekkül etmesidir efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, hayır Divanın kendisi teşekkül etmemiştir. Siz şu anda Genel Kurulu yönetemezsiniz, Divana görevlendirme yapılmamıştır. O nedenle, Genel Kurulu yönetemezsiniz. Şu anda ara vermeniz gerekir.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim efendim.

Lütfen Sayın Zozani, İç Tüzük’te böyle bir şey söz konusu değil.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok. Sayın Başkan, böyle bir usul olur mu ya? Ya, böyle bir şey söz konusu mu olur?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel ile İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi ve İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre geçen tutanak hakkında söz istemişlerdir. Ancak, malumunuz olduğu üzere, geçen tutanak hakkında konuşma bugünkü birleşimde olduğu gibi talep edilen durumlarda birleşimin başında yapılmaktadır. Dolayısıyla…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Nerede yazıyor “başında” ibaresi?

LEVENT GÖK (Ankara) – Nerede yazıyor o?

BAŞKAN – Efendim, dünkü tutanaklarla ilgili bugünkü birleşimin başında…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yani yerimden konuştuğum için özür dilerim. Yerinden Başkanlık Divanına karşı konuşulmaz.

BAŞKAN – Konuşabilirsiniz buyurun efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Hayır, konuşulmaz.

Bu Parlamentoda her şeyin usulüne uygun yapılması lazım.

58’e göre söz taleplerinin birleşimin başında yapıldığına dair bir hüküm var mı? Yok. Bilakis, gündem dışından önce verildiğine dair, sonra verildiğine dair çok uygulamalar var.

Sayın Başkan, çok istirham ediyorum…

BAŞKAN – Konuşuyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Beyanı düzeltme yetkisi var milletvekillerinin.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama yani başında düzelttik, oldubitti olmaz.

BAŞKAN – Hayır, oldubitti yapmadık zaten.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Oldubitti yapıyorsunuz şu anda. Şu anda yaptığınız oldubitti.

BAŞKAN – Sayın Altay, niye çok heyecanlandınız anlamadım ama oldubitti yapmıyoruz efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Hayır, heyecanlanmadım ben. Ama yani, orada bir HDP grup sözcülüğü görevini üstlenmiş bir arkadaşın önerisinin de bir mantığı var. Bu çizelgeler o zaman niye yapılıyor?

OKTAY VURAL (İzmir) – 15’inci maddenin ikinci fıkrası…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Meclis başkan vekillerinin değişimini biliyoruz, uygulamada var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, yönetemezsiniz şimdi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama Divandaki 3 üyenin 3’ü de nöbet çizelgesinde görünmeyen üyedir. Yani bu da çok sağlıklı değildir. HDP grup sözcüsü bu konudaki bir tereddüdünü ortaya koymuştur.

BAŞKAN – Dün konuştuk bunu efendim, ben de cevabını verdim Sayın Zozani’nin söyledikleriyle ilgili.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım, şunu diyorsunuz ona, siz şunu yapıyorsunuz: Bu tür uygulama hataları, aksaklıklarıyla ilgili gruplardan gelen tenkit ve öneriler karşısında “Dinledim, teşekkür ederim ama ben bildiğim gibi yaparım.” anlayışı içindesiniz; bu doğru değildir, bu doğru değildir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Altay, zannediyorum dün konuştuğumuzda siz burada yoktunuz efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Buradaydım.

BAŞKAN – Peki, Başkan vekili nöbet çizelgesinin, kâtip üyelerin değişmesi Genel Kurulun bugüne kadar çalışması sırasında ilk defa olan bir hadise mi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, İç Tüzük 15’e iki açık. O konuda bir görevlendirme var mı?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bakın, önce iki tane husus var. Önce, Sayın Zozani’nin talebini değerlendirmemiz gerekiyor.

BAŞKAN – Evet, değerlendirdim ben.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ama hep beraber değerlendirelim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Siz öyle değerlendiremezsiniz Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Şimdi, Tüzük’ümüzün 15’e ikinci fıkrası diyor ki…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bakın, 15’inci maddenin ikinci fıkrasını bir okuyun.

BAŞKAN – Evet, okurum efendim ben. Okuyayım, dinleyin isterseniz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Hep beraber okuyalım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – “Başkanvekillerinin hangi birleşim veya oturumları yöneteceklerine Başkan karar verir.” diyor. Başkan nerede karar vermiş?

LEVENT GÖK (Ankara) – Var mı efendim, bu kararı görmek istiyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Var mı bu karar?

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu kararı, Başkanın kararını görmek istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben cevabını verdim efendim. Başkan vekilleri, Başkan adına görev yaparlar. Burada…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, öyle yapamazsınız. Hayır, hayır öyle yapamazsınız efendim. Geçin arkaya, görevlendirmenizi yazın getirin. Öyle şey mi olur, olur mu?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Başkan bu olmaz, sakın, sakın. Siz bu konuda bir karar getirin bize.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanın yerine darbe mi yapıyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanın yerine darbe mi…

BAŞKAN – Eğer öyle değerlendiriyorsanız sözüm yok, ne söyleyeyim yani.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olmaz öyle. Biz Başkanın kararını görmek istiyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, birleşimi kapatmak durumundasınız. Yok böyle bir düzenleme.

BAŞKAN – Daha önceki uygulamalara baktığımız zaman…

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, uygulamayı boşverin, Tüzük burada!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bu birleşimi kapatmak durumundasınız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, cevap veriyorum: Daha önceki uygulamalara baktığımız zaman, sayın başkan vekillerinin eğer isimlerini telaffuz edeceksek Sayın Akşener’le zaman zaman benim değiştirdiğim…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, şu anda itiraz oluyor.

BAŞKAN – Sayın Akşener ile Sayın Mumcu’nun da zaman zaman…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Efendim, buna itirazımız yok.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ne oldu, hani teamüller önemliydi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teamüllerde böyle bir şey yok.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meclisin teamülleri önemliydi, ne oldu?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yok efendim, teamüllerde böyle bir şey yok.

BAŞKAN – Ve daha önceki uygulamalarda da hem Meclis başkan vekillerinin hem kâtip üyelerin…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, teamüllerde böyle bir şey yok. Getirin bir teamül…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, İç Tüzük’te “Başkan karar verir.” diyor.

LEVENT GÖK (Ankara) – “Başkan vekili karar verir.” demiyor ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizden istirhamımız, hiç takibe gerek yok, bu konuda Sayın Başkanın kararını iletiniz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Kapatın, Başkanın kararını getirin bize.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Arkadaşlar, korsan Başkan, korsan Divan olmaz ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çünkü biliyorsunuz bundan önce bazı oturumlarda sayın milletvekilleri burada olmasına rağmen Divanın oluşması için toplanmıyor. Dolayısıyla…

BAŞKAN – Ama şuysa maksat buradaki…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yönetemezsiniz efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yönetemezsiniz.

BAŞKAN – Maksat şuysa…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Böyle bir şey mi olur?

BAŞKAN – Peki, efendim, dün saat 14.00’te geldim ben, saat 01.30’a kadar burada başkan vekilliği yaptım, Meclisi idare ettim efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Olmaz, 15/2’nci fıkraya göre yetkiniz yok.

ENGİN ALTAY (Sinop) – O zaman atlamışız!

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, biz bu evraka yeni ulaştık.

BAŞKAN - Yani uygulamada olmayan, Tüzük’te olmayan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Korsan Başkan, korsan Divan…

LEVENT GÖK (Ankara) – Biz bu evraka yeni ulaştık.

BAŞKAN - Şu anda nasıl telaffuz edilmesi gerekiyor onu da bilmiyorum ama fiilî bir durumla karşı karşıyayız.

LEVENT GÖK (Ankara) - Daha önce eğer böyle bir uygulama olmamışsa biz başlatıyoruz uygulamayı. Lütfen siz bize Meclis Başkanının kararını gösterin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, kararı gösterin bize.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Dört gün önce iktidar partisinin…

BAŞKAN – Efendim, söylediğiniz İç Tüzük’te yok, uygulamada yok.

LEVENT GÖK (Ankara) – Olur mu efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Var efendim, nasıl yok?

BAŞKAN – Şimdiye kadarki uygulamalar sizin söylediklerinizin…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, öyle uygulama olmaz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Başkanlık Divanını işgal yok İç Tüzük’te Sayın Başkan.

BAŞKAN – Başkan vekillerinin ve kâtip üyelerin kendi istekleriyle, zaman zaman rahatsız olmaları sebebiyle, yorgun olmaları sebebiyle yer değiştirdikleri, nöbet değiştirdikleri olmuştur.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orada Meclis rıza gösteriyor, burada rıza yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Şu anda, bakın, Başkanlık makamını işgalci pozisyondasınız. Lütfen… Lütfen… Ara verin düzeltin. Hayır efendim, böyle bir şey yok!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Arkadaşlar, Cemil Çiçek gelsin, buraya koysun. Böyle şey olur mu? Tiyatro mu burası arkadaşlar ya! Sayın Cemil Çiçek gelsin. Böyle şey olur mu ya!

BAŞKAN – Bugün saat 20.25’te çıktım ben buraya efendim. Bu zamana kadar neredeydiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, belgeye yeni ulaştık. Korsan olup olmadığını nereden bileceğiz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, biz bu durumu bilmiyorduk ki.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani belgeyi vermiyorsunuz ki.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, bakın, dört gün önce…

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.46

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Açamazsınız Sayın Başkan!

BAŞKAN – Biraz önceki tartışmada…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir saniye... Görüşlerimi bildireyim, ondan sonra konuşacağız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Açamazsınız!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Açamazsınız efendim.

BAŞKAN – Açarız efendim, niye açamayız?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Açamazsınız! Korsan görevlendirme yapamazsınız.

BAŞKAN – Genel Kurul açıldığı günden bugüne kadar, sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı aylık olarak Genel Kurulda görev yapacak başkan vekilleri ve kâtip üyeleri birer haftalık süreler için belirlemektedir. Bu belirleme görev tespiti anlamına gelmekle birlikte, malumunuz, herhangi bir sağlık sorunu veya ihtiyaç hâlinde hem kâtip üyeler hem de başkan vekilleri günlük veya gün içerisinde görev değişimi yapabilmektedir. Bu tutumum duruma, İç Tüzük’e ve uygulamalarına da uygundur. Buna rağmen konuyla ilgili usul görüşmesi açacağım. (Gürültüler)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Açamazsınız Sayın Başkan, açamazsınız!

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, bir dakika, usulle düzeltemezsiniz bu konuyu. Sayın Başkan, “Başkan karar verir.” diyor İç Tüzük’e göre. Kanunlar Kararların bu konudaki görüşü önemli değil ki, “Başkan karar verir.” diyor Sayın Başkan. Usulle ilgili değil bu. 

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, 10 dakikayı geçtiniz, açamazsınız!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Açamazsınız Sayın Başkan. Korsan olarak burayı işletemezsiniz, korsan olarak burayı işletemezsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Başkan karar verir.” diyor Sayın Başkan. Usulle ilgili değil bu.

(Başkanlık Divanı kürsüsü önünde toplanmalar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, on dakikayı geçtiniz.

BAŞKAN – Lehte söz isteyen efendim…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, lehte.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Ne usul tartışması ya!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yanlış yoldasınız Sayın Başkan. Siz şu anda fiilen Başkanlık Divanı koltuğunu işgal durumundasınız, işgal etmişsiniz.

BAŞKAN – Aleyhte…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Aleyhte.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Usul tartışması falan yok.

BAŞKAN – Oturun, yerinizden söz vereyim. Nedir bu usul yani?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Açamaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Başkanlık kararını gösterin. Ben Kanunlar Kararların görüşünü istemiyorum, ben Başkanın kararını istiyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Görevlendirme yazınızı görebilir miyiz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Efendim, şimdi, bakın, sayın milletvekilleri…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hani görevlendirme yazınız? İç Tüzük 14 ne diyorsa onu yapacaksınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanın kararını…

BAŞKAN – İç Tüzük’ün…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Görevlendirme yazınızı görelim.

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 15’inci maddesi illa yazılı olma şartını koşmuyor efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanın kararı…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bu İç Tüzük niye var? Niye var bu İç Tüzük? Açamazsınız.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Belirlemek için efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ne yazılmış? Formalite mi bu?

BAŞKAN – Hayır, ne yapmak istiyorsunuz şimdi Sayın Zozani?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Başkanın kararı... Sayın Başkan, Başkanın kararını istiyoruz, kararı getirin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, siz açamazsınız, görev yazınızı görelim, görev yazınızı görelim.

BAŞKAN – Yani işgal mi söz konusu burada?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Korsan Başkan, korsan Divan görev yapamaz!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Görev yazınızı görelim. Meclis Başkan Vekilliği…

BAŞKAN – Oturun yerlerinize, söz vereceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sözle ilgili değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Korsan Başkan, korsan Divan görev yapamaz!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek görev yazısı gönderecekti. Siz açamazsınız şu anda. Sayın Başkan, şu anda işgalci pozisyondasınız.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, atama yazınız yok, görevlendirme yazınız yok.

BAŞKAN – Sayın Zozani, oturun yerinize.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, oturmuyorum. Siz…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Paralel Divan açıyor o zaman, “paralel Divan” oldunuz.

BAŞKAN – Ayakta durun o zaman.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Görev yazınızı…

BAŞKAN – Ayakta durun o zaman Sayın Zozani.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, zorlama İç Tüzük’ü, yasaları…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Siz şu anda işgalci pozisyondasınız. Hayır, lütfen… Siz şu anda…

BAŞKAN – Ama hiçbirinizi dinleyemiyorum ki. Yerlerinize oturun da dinleyeceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Güldal Hanım “Ben yöneteceğim.” diyor. Ne olacak?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan, yapamazsınız. On dakika ara verdin, bir saat sonra geldin.

BAŞKAN – Bir saat sonra gelmedim efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Görev yazınız yoktu ki…

BAŞKAN – Her zaman yaptığımız şey o. Tüm Meclis başkan vekillerinin içerideki konuşmalar nedeniyle…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, yanlış yapıyorsunuz. Siz şu anda korsan olarak burada oturuyorsunuz. Yakışmıyor size. Korsan oluyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e açıkça aykırı bir durum var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Siz şu anda…

KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sana nasıl söz verdi biraz önce?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Benim muhatabım burada.

BAŞKAN – Sayın Zozani, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı günden itibaren tüm uygulamaları…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Geç yerine!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hadi hadi! Geç yerine! (Gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, “Başkan karar verir.” diyor.

BAŞKAN – Yerinize oturunuz lütfen Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İddianın sahibi benim.

BAŞKAN – Yani biz burayı sizin isteğinize göre mi açıp kapayacağız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama siz kendi isteğinizle yapamazsınız. İç Tüzük’e göre…(Gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Zozani, sen korsan mı konuştun biraz önce?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Divan Üyesisin, otur önce!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sen kimsin herkese “Otur… Otur…” diyorsun!

BAŞKAN – Evet, otursunlar onu söylüyorum; yerinize oturun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, çalışamazsınız! Böyle şey olmaz ki!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir şey çözemezsiniz Sayın Zozani, bağırıp çağırmakla.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, usul tartışması bizim meselemiz değil, bizim öyle talebimiz yok. Yönetemezsin!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, lehte söz istedim; çağırın siz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, yönetemezsin!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, niye karıştırıyorsunuz bu Meclisi?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, karıştırmayın Meclisi. Yazık, günah!

BAŞKAN – Evet, lehte söz isteyen Sayın Elitaş. (Gürültüler)

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Oldubitti yapma Sayın Başkan!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hayır Sayın Başkan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, böyle bir şey yapamazsınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan...

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, söz isteyenler var. Olmaz Sayın Başkan, zorbalık zamanı değil

BAŞKAN – Aleyhte söz isteyenler; Sayın Gök…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, söz talebimiz var; aleyhte. Aleyhte söz talebimiz var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, böyle bir şekilde yönetemezsiniz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bu şekilde yönetemezsiniz!

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen ama lüften…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Şu anda siz işgalci pozisyonundasınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bugün yapmış olduğunuz bütün işlemler geçersizdir.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Oldubitti yapıyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İşgalci pozisyonundasınız.

BAŞKAN- Sayın Altay usul tartışması...

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İşgalci pozisyonundasınız; yapamazsınız bunu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Oldubitti…

BAŞKAN – Ama oldubitti yapan kim Sayın Altay?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yetkisizsiniz; yetkinizi getirin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yapamazsınız!

BAŞKAN - Birleşime on dakika ara veriyorum.

Grup başkan vekillerini arkaya davet ediyorum; lütfen…

Kapanma Saati: 22.36

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 23.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, bir saniye efendim…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, devam edemezsiniz, açamazsınız.

BAŞKAN – Efendim, biraz önceki…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, açamazsınız.

BAŞKAN – Bir saniye… Bir konuşmamı dinleyin de ondan sonra efendim.

Biraz önceki tartışmayla ilgili Sayın Meclis Başkanıyla telefonla konuştuk.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben de görüştüm.

BAŞKAN – Evet, sizin de, sayın grup başkan vekillerinin de aradığını biliyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, biz Meclis Başkanına onay vermedik.

BAŞKAN – Bizi sözlü olarak görevlendirdi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Arkadaşlar, biz Meclis Başkanına onay verdik mi? Hayır.

BAŞKAN – Daha önce bu konuda usul tartışması açmıştım.

Söz isteyen Mustafa Elitaş, lehte söz istedi.

Buyurun Sayın Elitaş.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Yok, hayır.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, böyle bir usul tartışması yapmadık. Başkanım, açamazsınız. Önce talebimizi alın. Sayın Başkan, korsan bir başkanlık yapamazsınız.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Kaplan, hayır efendim, doğru değil efendim.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Başkanlık Divanı önünde toplanmalar, gürültüler)

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevlendirmesi olmadan birleşimi yönettiği gerekçesiyle bu tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

(HDP sıralarından sıra kapaklarına sürekli vurmalar, gürültüler)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, resmî yazı istiyoruz. Böyle yönetemezsiniz Meclisi!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şu anda yaptığımız tartışma Türkiye Büyük Millet Meclisinin usullerinde, geleneklerinde, daha önceki uygulamalarında, hiçbir yerinde olmayan bir teamül ortaya çıkarıyor.

Bakın, değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım, muhalefet partisinin değerli milletvekilleri; şu anda eğer bu usul tartışmasını devam ettirdiğiniz sürece bundan sonraki gelecekte Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını çok zor duruma götürecek bir teamül oluşturabilirsiniz. Bu teamülün oluşmasını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulduğundan bu tarafa gerçekleştirdiği bütün işlemleri, bütün görevlendirmeleri yok sayarak farklı bir noktaya doğru götürmesini istiyorsunuz. Ama, biz AK PARTİ iktidarı olarak diyoruz ki: Yıllardır uygulanan teamül neyse, İç Tüzük’ün 15’inci maddesinin birinci ve özellikle ikinci fıkrasındaki yazan hükmü neyse… Bakın, okuyorum: “Başkanvekillerinin hangi birleşim veya -arkadaşlar, altını çiziyorum- oturumları yöneteceklerine Başkan karar verir.” Birleşim, bugünün tamamı; oturum, Başkanın verdiği aralarla kesilen bölümler demektir. Az önce, Sayın Başkan, Meclis Başkan Vekili bizi içeriye toplantıya çağırdı, grup başkan vekillerini, şimdi açarken dedi ki: “Şu birleşimin şu oturumunu açıyorum." Yani, Meclis Başkanı isterse on beşinci oturumda herhangi bir Meclis Başkan Vekiline “Siz buradan kalkın, şunu oturtuyorum.” diyebilir.

Onun için, değerli milletvekili arkadaşlarım, muhalefet partisinin değerli milletvekilleri; bakın, yanlış bir teamüle doğru götürtmeyin. Bu görüşmelerimiz, bu itirazlarınızın hepsi Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarına giriyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarına girdiği takdirde bu olur. Ama, şu İç Tüzük’e itiraz edenler, İç Tüzük’le ilgili konuşanlar -İç Tüzük’te hiç olmayan- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına fiilî tacizde bulunmaktadır. Şu anda Meclis Başkanlığına, Divana, kürsüye şiddet uyguluyorsunuz, Divana şiddet uyguluyorsunuz.

(Başkanlık Divanı önünde toplanmalar, gürültüler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisi oturumu bir milletvekilinin “Siz bunu açamazsınız.” diye hüküm vermesiyle kapanacak değildir. Genel Kurul gündemine hâkimdir. ( AK PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı yüce Meclisin, milletvekillerinin oylarıyla seçilmiş ve orada görevini yapmaktadır. İdare amirleri de Genel Kurulun oylarıyla seçilmiştir, Meclis başkan vekili de Genel Kurulun oylarıyla seçilmiştir. Divan kâtip üyesi arkadaşlar da Meclisin, Genel Kurulun oylarıyla seçilmiştir. Siz orada kalkacaksınız… Tek başına bu işi yapamazsınız. Niye yapamazsınız? Genel Kurulun iradesiyle seçilmiş bir Meclis başkan vekilinin görüşmeleri devam ettirmesini engellemeye hiç kimsenin hakkı yok.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Aleyhte kim söz istiyor efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi için ifade ediyorum.

BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen kim efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye, bir açıklamam var benim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tutanaklara geçmesi için bir açıklama yapabilir miyim?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Dinlemek istemiyoruz!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye, tutanaklara geçmesi için bir sözü dile getirmek istiyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Dinlemek istemiyoruz! Dinlemek istemiyoruz, yeter!

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek “Bugün Meclisi idare edin.” demiş kendisine. Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek bu hukuksuz uygulamaya dair olarak Meclis başkan vekilini aramış ve kendisine “Bu hukuksuz uygulamayı bugün idare edin.” demiştir. Siz eğer bugün bu sözü, bu deli muamelesini kendinize reva görüyorsanız buyurun…

BAŞKAN – Evet, Sayın Baluken, aleyhte söz isteyen kim efendim?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hasip Kaplan.

BAŞKAN – Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Burası bir Meclistir. Bu Meclisi, Başkanlık Divanını Cemil Çiçek yönetir.

Burada nöbet çizelgesi var arkadaşlar. Sadık Yakut’un da kâtiplerin de hiçbirisi yok.

KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Var, var, Muharrem var.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz yoksunuz. Korsan bir Başkan, korsan bir Divan, yetkisiz! Bu hukuksuzluk nedeniyle on dakika ara verdi, tam iki saattir Meclisi tatile soktu. Cemil Çiçek’i aradık “Meclisin Başkanı, vaki bir durum var...” Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı hastaysa Sayın Cemil Çiçek’in gelip buna el koyması lazım. Ya bir yazıyla yetkilendirme yapması gerekirdi, ya yeni bir görevlendirme yapması gerekirdi, ya bu hukuksuzluğa son vermesi gerekirdi, ya Meclisi tatil edip, 4 grup başkan vekiliyle Danışma Kurulu oluşturup bu sağlıksız koşullarda…

Bakın, sizlerin de sağlığını düşünüyoruz arkadaşlar.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – O zaman sus, sus!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Anayasa 90… İnsan haklarına, hukuka, demokrasiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4’üncü maddesine göre zorla çalıştırma, angarya yasaktır. 21’inci yüzyılda bu Meclise angarya dayatmak işkencedir, kabul edilemez bir davranıştır. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Angaryaya teslim olan milletvekili onurunu satmıştır; onurunu satan milletvekili milleti temsil edemez. Angaryaya teslim olanlar kendi milletini savunamaz arkadaşlar.

On yedi saat… Yaşlı milletvekili arkadaşlarımız var, hasta olanlar var.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Nerede on yedi saat ya? Dokuz saat oldu.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Burada onları sabaha kadar tutup… Bu zulüm, bu işkence altında dört gündür -on yedi saat- kavga oluyor. Burada insanlar ölebilir. Bu korsan yönetim, bu korsan keyfî tutum nedeniyle yarın bir milletvekili öldüğü zaman Sadık Yakut katil sensin, azmettirici olacaksın! Hesap soracağız. Hesap soracağız. Bir hukukçusun. Katil olarak yakana yapışırız.

Bakın, açık söylüyorum: Burada bir kişi ölürse, bir kişinin başına bir iş gelirse… Burada yaralanma oldu, özür dilemediniz; kadın dövdünüz, özür dilemediniz; 7 tane muhalefet milletvekili dövdünüz, yaraladınız, gittiniz…

Başbakanınız yalan söylüyor. Cumhurbaşkanı yalan söylüyor.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hadi oradan!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Terbiyeli ol!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Meclis Başkanı yalan söylüyor. Hiçbiriniz gerçekleri söylemiyorsunuz. Burada bir saat kırk dakika tatil arası veren korsan Başkanlık Divanı, korsan Başkan Sadık Yakut paralel yapı olmuştur artık, Haşhaşi bir yönetim var. Bu Haşhaşi yönetim inecek oradan. Bu Haşhaşi yönetimle, bu Haşhaşi paralel yönetimle burası yönetilemez, burası milletin Meclisidir. Korsan, niye kendin oturuyorsun? Buyurun Meral Akşener gelsin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – …Güldal Mumcu gelsin, diğer kâtipler gelsin. [HDP ve CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)] İnsan değil misiniz? İnsan olun, insan! İnsanlığa davet ediyoruz sizi!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Çok kısa, tutanaklara geçmesi bakımından…

Sayın hatip biraz önce kürsüde Sayın Başbakanın yalan söylediğini ifade etti, ilaveten Sayın Cumhurbaşkanının da yalan söylediğini ifade etti. Ben isterdim ki iktidar partisi mensuplarının…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kötü söz sahibine aittir. Kem söz sahibine aittir.

ENGİN ALTAY (Sinop) – …”Sayın Başbakan yalan söylüyor.” dendiğinde refleks vermesini beklerdim. İktidar partisi grubu “Sayın Cumhurbaşkanı yalan söylüyor.” denince refleks verdi.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kötü söz sahibine aittir, sen oradan hiç tahrik etmeye kalkışma, tahripkârlık yapma sen oradan!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başbakana sahip çıkmamalarından dolayı çok üzüldüğümü belirtmek istiyorum tutanaklara geçmesi bakımından.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Grup Başkanımıza, Başbakanımıza sataşmaları var.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

İki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(CHP ve HDP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

12.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz gerçekten… AK PARTİ Grubunu tebrik ediyorum, bütün hakaretlere rağmen, bütün İç Tüzük’e aykırı kurallara rağmen sabırla, metanetle konuşmacının sözünün bitmesini bekledi. Konuşmacının sözü bittiği anda grup başkan vekilleri İç Tüzük gereğince ne zaman cevap verileceğini çok iyi bilirler. Biz diyoruz ki: Bu kürsüde konuşan konuşmacı her şeyini özgürce ifade etsin, istediğini söylesin ama hakaret etmesin. Ama, maalesef, biraz önce konuşan kişi “Angarya yapıyorlar, beni sabaha kadar çalıştırıyorlar, insan haklarına aykırı bir durumdur…”

Değerli milletvekili, seni burada zorla tutan yok, kimden talimat alıyorsan seni burada tutan o. Sen burada durmadığın zaman eğer birisi seni yoklamayla “Niye böyle yaptın?” diye tehdit ediyorsa, uyarıyorsa bizim de yapacak bir şeyimiz yok. Milletvekili gelir, burada görevini yapar. Ben, Sayın Başbakana “Yalancı.” dediği için, yine Sayın Cumhurbaşkanına “Yalancı.” dediği için Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 163’üncü maddesine göre işlem yapmanızı talep ediyorum.

Sayın Başbakana “Yalancı.” diyene iade etmiyorum, yani kimlere iade edilir biliyorum ama şiddetle kınıyorum. Burada fütursuzca… Size angarya gelmiş olabilir bu yaptığınız çalışmalar, size yük gelmiş olabilir ama bu yük ve angarya sizin şuurunuzu kaybetmenize sebep olmamalıdır. Sayın Başbakana yapılan hakareti asla kabul etmiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanına yapılan hakaret Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 162 ve 163’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Meclis Başkanlığını göreve davet ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Lehte söz isteyen Oktay Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yo, yo, söz talebim yok efendim. Meclis İç Tüzük’ünün 15’inci maddesinin ikinci fıkrasına göre…

NAZMİ GÜR (Van) – Hem yalancı hem kadın düşmanı, hesap vereceksin!

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yalancı sizsiniz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, susturun şunu ya, bu ne ya! Susturun bunu ya!

NAZMİ GÜR (Van) – Seni evine, ailene, varsa kızına ve hanımına havale ediyorum, seni onlara şikâyet ediyorum kadın düşmanı!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, eşimi, ailemi, çocuklarımı katarak tehdit ediyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bir şey demiyor, hayır canım. “Havale ediyorum." diyor. Küfür yok ortada.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kılıç sınırını geçme ha Elitaş!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bak, tehdit ediyor.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Biz küfre izin vermeyiz merak etme.

BAŞKAN – Sayın Vural, buyurun.

IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İç Tüzük’ün 15’inci maddesi uyarınca Başkanlık Divanının teşekkül etmediğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi, İç Tüzük 15’inci maddeye göre “Meclis Başkan vekillerinin hangi oturumları yöneteceğine Başkan karar verir.” şeklinde bir irade, bir hüküm var. Tabii, bu durumda bununla ilgili bir irade beyanı, Meclis Başkanının bir irade beyanı bize gelmiş değil. Dolayısıyla, zatıalinizin bu oturumu yönetmekle ilgili görevlendirme yapıldığına ilişkin bizim grubumuza herhangi bir bilgi gelmiş değil. Bu konuda bu kararın nasıl tecelli ettiğini ve bunun mahrecini eğer gündeme getirirseniz İç Tüzük’e uygun hâle gelmiş olur.

BAŞKAN – Sayın Vural, oturumun başında Sayın Meclis Başkanı ile telefonda görüştüğümü…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Biz de konuştuk.

BAŞKAN – …Sayın Meclis Başkanının “Hiçbir sakınca yok, göreve devam edebilirsiniz.” dediğini ben biraz önce ifade ettim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, öyle bir şey dememiştir Meclis Başkanı. Yalan beyandır. Yalan beyanda bulunuyor. Korsan Başkan yalan beyanda bulunuyor!

BAŞKAN – Şimdi, lehte söz istemiyorsunuz galiba.

LEVENT GÖK (Ankara) – Lehte istedik biz.

BAŞKAN - Efendim, bir saniye… Doğan Kubat’ın söz talebi vardı lehte, sonra size vereceğim Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Hayır, aleyhte vereceğim, lehte mi istiyorsunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Lehte, evet.

BAŞKAN – Vereceğim efendim.

Sayın Kubat, buyurun.

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevlendirmesi olmadan birleşimi yönettiği gerekçesiyle bu tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Başkanlık Divanının usulüne uygun teşekkül etmediği, yazılı olarak görevlendirilmediğinden bahisle Divanın oluşmadığına ilişkin bir iddia ileri sürüldü ancak bunu aslında ileri sürenler de çok iyi biliyor. Doksan dört yıllık Meclis tarihinde böyle bir iddia herhâlde ilk defa ileri sürülüyor.

Başkanlık Divanı anayasal bir kuruluştur. Anayasa’nın 94’üncü maddesinde kimlerden oluşacağı ve bunun sayısının, toplanma usulünün, seçilme usulünün İç Tüzük’te düzenleneceği açıkça belirtilmiş. İç Tüzük’ün 8 ila 17’nci maddeleri arasında da bu detaylar ayrıntılı biçimde yer almış. Faraza, eğer bu iddia geçerli kabul edilirse, muhalefete mensup bir üye… Muhalefet bugün bir parti olur, A olur, yarın B olur.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yarın AKP olur!

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Bu hafta kaldırırsınız, Meclisi kilitlersiniz. Böyle bir anlayış kökten Meclisi çalışamaz hâle getirdiği için Anayasa’ya aykırıdır.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ya, Başkanın işi ne? Otursun yazsın kimi yazacaksa, yedeğini yazsın.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Bakın, İç Tüzük’ün 12’nci maddesinin ikinci fıkrası… Divan üyeliklerinde bir boşalma olduğu zaman, 7 Divan üyesinden, diyelim ki kâtip üyeden 4’ü istifa etti, kalan 3’ü, 1 kişi bile kalsa o göreve devam eder. Niye? Yasa koyucu İç Tüzük’le Meclis Genel Kurulunun kesintisiz… Savaş zamanında bile çalışan bir Meclisin böyle sudan sebeplerle çalışamayacağını iddia etmek gerçekten yani “insaf” dedirtecek bir konudur.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hangi maddede var “Meclis Başkanı telefonla talimat verir.” diye?

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – 55’inci maddede de: Açıkça Başkan görevlendirir, yazılı veya sözlü olabilir. Bakın, Meclisin 94 yıllık teamülünde başkan vekilleri arasındaki iş bölümü, kendi Divan üyelikleri arasında da -ki bunu çok iyi biliyorsunuz- bir başkan vekilimizin mazereti olduğu zaman diğeri onun yerine… Sağlık sebebi olabilir, başka mazereti olabilir, Divan için de geçerli bu. Bu gayet doğal, insani bir durumdur. Dolayısıyla, şu anda Sayın Başkanın anayasal yönden ve İç Tüzük açısından görevine devam etmesinde hiçbir sakınca olmadığını düşünüyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben de buradan konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden mi?

LEVENT GÖK (Ankara) – Evet.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama usul tartışması için değil.

BAŞKAN – Usul tartışması Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, ben bu konudaki düşüncelerimi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması değil, 60’a göre yerinden söz istiyor.

BAŞKAN – Peki, buyurun o zaman Sayın Gök.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Usul tartışması sonuçlanmadı Başkan, usul tartışması devam ediyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkan usul tartışması açma ehliyetine sahip değil.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Gayrimeşru başkan, usul tartışmasına mı itiraz edeceğiz, elbette yerimizden itiraz edeceğiz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gök.

IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İç Tüzük’ün 15’inci maddesi uyarınca Başkanlık Divanının teşekkül etmediğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, biz Meclis teamüllerinin ne olduğunu biliyoruz. Bu konuda ortaya çıkan bu sorun karşısında biz de gerek eski uygulamalar gerekse bundan sonra gelişebilecek olaylar konusunda değerlendirmemizi yaptık. Ben, bu konuda, özellikle, şu anda burada bulunmayan Sayın Cemil Çiçek’in de, Meclis Başkanının da böyle bir uygulamanın yaratacağı sonuçlardan herhangi bir şekilde zarar görmemesini temin etmek açısından da kendisiyle telefonda görüştüm.

Şimdi, burada teamüllerden bahsediliyor değerli arkadaşlar ama Anayasa’mızı altüst edecek, yasalarla Anayasa’yı tebdil, ilga edecek maddeler getiren, temel hak ve hürriyetleri yok edecek yasalar getiren bir paketin önemi ortaya çıkartılmıyor da AKP Grubundan, “teamül” adı altında 15/2’ye göre bir İç Tüzük’ün uygulanmasından yorumlar yapılıyor. Bunları da saygıyla karşılıyorum ama sayın milletvekilleri, Sayın Cemil Çiçek -açıklamak istemezdim- bana telefonda “Bir sıkıntı varsa, ben derhâl yazılı onayımı gönderirim.” dedi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Demiş, bekleyeceğiz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bana dedi.

Sayın Başkan, ben bu beyanı size de arz ettim, arkadaşlarınıza arz ettim. Şu ana kadar da açıklamak niyetinde değildim ama bir ısrar, anlaşılmaz bir baskı devam ediyor. Böyle bir akıl tutulmasına gerek yok. Eğer siz burayı, toplantıyı devam ettirmek istiyorsanız, gelinen bu noktada, bana Sayın Cemil Çiçek’in telefonda ifade ettiği gibi yazılı belgenizi getirirsiniz, ondan sonra devam edersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, tutumumda herhangi bir değişiklik olmamıştır.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Cemil Çiçek bana bunları söyledi, lütfen aldırın yazılı belgenizi, yazılı belgenizi getirin. Yani “Madem öyle, işte böyle.” diyeceğiz artık. Yani, olur mu böyle şey? Sizin tutumunuz değil, Meclis Başkanının tutumu önemli Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı aylık olarak Genel Kurulda görev yapacak başkan vekilleri ve kâtip üyeleri birer haftalık süreler için belirlemektedir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu ne anlama geliyor Sayın Başkan?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Demin zaten bunu okudunuz.

BAŞKAN - Bu belirleme görev tespiti anlamına gelmekle birlikte, malumunuz, herhangi bir sağlık sorunu veya ihtiyaç hâlinde hem kâtip üyeler hem de başkan vekilleri günlük veya gün içerisinde görev değişimi yapabilmektedir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Anlamazlığa gelmeyin Sayın Başkan. Anlamazlığa gelmeyin lütfen. Ben, Meclis Başkanımızla yaptığım görüşmeyi anlatıyorum.

BAŞKAN – Söyleyeceğim efendim, sonunda söyleyeceğim. Biraz önce ifade ettim zaten.

LEVENT GÖK (Ankara) – Lütfen, bize yazılı belgenizi getirin, Meclise başlayalım. O kadar basit. Ne yapalım?

BAŞKAN – Bu tutumum İç Tüzüğe ve uygulamalara uygundur. Kaldı ki, Sayın Meclis Başkanıyla telefonda yaptığımız görüşmede “Herhangi bir problem yok, devam edersiniz…”

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Meclis Başkanını yıpratmayalım. Bakın, koruyalım onu.

BAŞKAN – “…Siz görevli başkan vekilisiniz.” dedi.

LEVENT GÖK (Ankara) – Lütfen, koruyalım, hep beraber koruyalım.

BAŞKAN – Telefonda söyledi efendim. Siz telefonda konuştuklarınızı ifade ediyorsunuz, biz itiraz etmiyoruz Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, sadece benimle değil diğer arkadaşlarımızla da görüştü.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biz de konuştuk telefonla.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu usul yanlıştır, olmaz. Yazılı belgenizi getirin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – O zaman, bu Cemil Çiçek birine yalan söylüyor.

BAŞKAN – Lütfen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 60’a göre yerimden söz istiyorum.

LEVENT GÖK (Ankara ) – Olur mu öyle şey! Yani arkadaşlar, Meclis Başkanını koruyalım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel ve İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi İç Tüzük’ün…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, sisteme girdim, İç Tüzük 60’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – … aynı zamanda Sayın Sezgin Tanrıkulu İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre geçen tutanak hakkında söz istemişlerdir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Divan şu anda oluşmuş değil.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 60’a göre yerimden söz istemiştim, sisteme girmiştim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bütün nezaketimizle konuyu anlattım sizlere.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışmasında lehte, aleyhte, diğerlerini tamamladınız mı?

NAZMİ GÜR (Van) – Tamamlamadı.

BAŞKAN – Tamamladım efendim, 4’ünü de konuşturdum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, hayır, tamamlanmadı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tutumumda değişiklik olmadığını da söyledim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Tamamlanmadı.

BAŞKAN – Tamamlandı efendim, tutanakları isteyin. Lehte Sayın Elitaş, aleyhte birinci konuşmacı Hasip Kaplan, lehte ikinci konuşmacı Doğan Kubat…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hem lehinde hem aleyhinde…

BAŞKAN – Aleyhinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hem lehte hem aleyhte konuşmadınız mı Sayın Elitaş?

BAŞKAN – Aleyhte ikinci konuşmacı Levent Gök

NAZMİ GÜR (Van) – Konuşmadı, İç Tüzük 60’a göre yerinden söz istedi.

BAŞKAN – Evet efendim.

NAZMİ GÜR (Van) – İç Tüzük 60’a göre konuştu.

BAŞKAN – Lütfen…

NAZMİ GÜR (Van) – Hayır, İç Tüzük 60’a göre…

BAŞKAN - Hayır… İç Tüzük 60’a göre değil efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, İç Tüzük 60’a göre konuştu.

BAŞKAN – Aleyhte söz istiyorsanız buyurun efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nasıl?

BAŞKAN – Ben aleyhte söz verdim, tutumumda bir değişiklik olmadığını söyledim zaten

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aleyhte ben konuşacağım o zaman.

BAŞKAN – Efendim, ben aleyhte söz verdim. İç Tüzük…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük 60’a göre…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, ben teşekkül etmemiş bir Divan karşısında konuşmak istemedim.

BAŞKAN – Efendim, siz biraz önce tutumum aleyhinde söz istemediniz mi Sayın Gök?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, ben istedim.

BAŞKAN – Hayır, soruyorum istediniz mi istemediniz mi? İstemediyseniz başka konuşmacıya vereceğim, onu soruyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben Meclisimizi bilgilendirdim, benim yapacağım budur.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Zozani.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, aleyhte birini isteyin diyorsunuz, bizi hiç dikkate almıyorsunuz.

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevlendirmesi olmadan birleşimi yönettiği gerekçesiyle bu tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Değerli arkadaşlar, İç Tüzük 15’e göre teşkil edilmemiş bir Divanı selamlamayarak konuşmama başlıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Çünkü mevcut Divan korsan bir divandır, orada oturmaması gerekir. Bu Divan, oluşmamış bir divandır ve orada oturmaması gereken bir divandır.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Selamlamıyorsanız biz de dinlemeyiz.

(AK PARTİ sıralarından bir grup milletvekilinin konuşmacı kürsüsüne sırtını dönmesi)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Biraz önceki tartışmalarımızda, Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in grup üyemiz Sayın Hasip Kaplan’la yaptığı telefon görüşmesi esnasında sarf ettiği cümle şudur: “Bugün idare edersiniz…” Meclis Başkanı, Meclis İçtüzüğü’nü uygulamak yerine, grup üyemiz Sayın Hasip Kaplan’a “Bugün idare edersiniz, yarın görevlendirme yazısı gönderirim.” demiştir. Biraz önceki tartışmalar esnasında, Meclis Başkan Vekili, görevlendirilmemiş Başkan Vekili Sadık Yakut’la yaptığımız tartışmalar esnasında, Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in de Sayın Hasip Kaplan’a ifade ettiği şekliyle, “Bugün idare edersiniz, yarın görevlendirme yazısı göndeririz.” dediğini beyan etmiştir. Sadık Yakut’un bu beyanı Meclisin tutanaklarında mevcuttur. Bu ifade, Mecliste şu anda oturan iktidar-muhalefet bütün milletvekillerine hakarettir.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yalan söylüyorsun.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Ben yalan söylemiyorum, yalan söyleyen şu anda korsan bir şekilde Başkanlık Divanını işgal eden Sadık Yakut’tur, söyleyen odur, yalan beyan kendisine aittir.

Eğer yalan söyleyecekseniz hafızanızı güçlü tutun, yalan söyleyecekseniz hafızanızı güçlü tutun, çünkü eğer kolay unutursanız, yalanınız kolay yüzünüze çarpılacaktır.

Sadık Yakut biraz önce yalan beyanda bulunmuştur, bu yalan beyanıyla kendisini baş başa bırakıyorum.

BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri, Başkanlık Divanının oluşumuyla ilgili tutumumu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel, İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi, Sayın Sezgin Tanrıkulu, Alim Işık ve Hasip Kaplan İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre söz istemişlerdir.

Sırasıyla söz veriyorum…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Benim de talebim var Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özgür Özel, Manisa Milletvekili, buyurun.

İki dakika söz veriyorum.

VI.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

7.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünkü tutanakta, Sayın Oğuz Kağan Köksal kürsüdeyken, “Onu söylüyoruz, öldürmeyin çocukları diyoruz.” (X)ifadesinde, bu çoğul ifade iktidar partisinin uygulamalarını kastetmektedir, yoksa Oğuz Kağan Köksal’ın ifadelerine yönelik değildir. Tutanaktaki bu düzeltmeyi yapmak istedim.

Özellikle konunun geldiği noktada da toplumun kutuplaştırıldığı, olağanüstü hâl yasaları ve 12 Eylülün baskıcı rejiminde bile olmayan bir yasayı ve bazı yetkileri geçirmeye çalıştığınız bir süreçte, burada inanılmaz tatsız, değil Türkiye, dünya parlamentolarında örneğine çok az rastlanır şiddet olaylarıyla karşılaştık. Olayların kendisi kadar, olaylar yaşandıktan sonra iktidar partisi sözcülerinin ve bugün Başbakanın konu hakkında yaptıkları yorumlar da manidardı.

Musa Çam’ın, “Elinin taş olduğunu biliyorduk ama yüreği de taşmış.” dediği Mustafa Elitaş, Musa Çam’ın, burada, gözünün önünde ayağının takılıp kendi kendine düştüğünü söyledi. Ardından dedi ki: “Pervin Buldan ve Sabahat Tuncel kendi kendilerini kürsüde darp ettiler.” Bu yetmedi, dün akşam Orhan Düzgün, Allah korudu, felç olabilirdi, hayatını kaybedebilirdi, buradan düştü, bugün Başbakan “AKP’li kimse yoktu orada, kendi kendilerini ittiler.” dedi.

Arkadaşlar, bu yasanın yapısına da uygun olarak, bu kafa, Metin Göktepe gözaltında ölünce “Kendi kendini duvardan attı, başını vurdu, öldü.” diyen kafadır. Bu yasa geçerse eğer, bundan sonra, yirmi dört saatlik polis yetkisiyle gözaltılarda, üniversite öğrencileri, sendikacılar, muhalif gençler, nereye götürüldükleri bilinmeyen yerlerde kendi kafalarını duvara vurmak, kendi kravatlarıyla kendilerini asmak suretiyle intihar edeceklerdir. Bugünlerin habercisi Başbakanın açıklamasıdır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili, 58’inci madde gereğince iki dakika söz veriyorum, buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Kaç dakika Sayın Başkan?

BAŞKAN – İki dakika efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Niye iki dakika?

BAŞKAN – Efendim, uygulama bu, lütfen Sayın Tanrıkulu, buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Takdir hakkınızı niye böyle kötüye kullanıyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, buyurun efendim, dinliyoruz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – İki dakikayla idare et, hem Kürt’sün hem bu kadar konuşuyorsun, daha ne istiyorsun!

8.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (X)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Heyet -Başkan meşru olmadığı için öyle ifade ettiler- hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünkü tutanaklara sözlerim eksik geçtiği için bu konuşmayı yapacağım. Zira, bugün Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve bakanlar değişik yerlerde konuştular ve bu yasanın çıkarılması gerekçesi olarak da evlerde hırsızların yakalanamadığını ifade ettiler. Çok veciz bir söz söylenmişti “Eğer hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz.” diye. Niçin hırsızları yakalamadığınız belli çünkü hırsız evin içinde, milyonlarca doları götürdünüz.

İkinci olarak “Bu yasa okulların ve camilerin etrafında bonzai ve uyuşturucu çeteleri için getirildi.” dendi.

Üçüncü olarak da yine “Bu yasa otobüslere ve ambulanslara molotofkokteyli atanlar için getirildi.” dendi.

Şimdi, gerçekten elinizi vicdanınıza koyun, gerçekten. Burada avukat arkadaşlarım da var, sizin grubunuzda. Hangi yasadaki hangi yetki bütün bunları yani bu hırsızları, kendi içinizdeki hırsızları yakalamaya engel, hangisi? Niçin böyle bir algıyla bu yasayı gündeme getiriyorsunuz? On iki yılda hırsızlığın patlamasının nedeni bu yasa mı, yoksa sizin uygulamalarınız mı? Soruyorum, sayın bakanlara da soruyorum. Mevcut yasalardaki hangi yetkiler sizin hırsızları yakalamanızı engelliyor, sizin bonzai, uyuşturucu satıcılarını yakalamanızı engelliyor veya sizin molotofkokteyli atanları yakalamanızı engelliyor? Şimdi, sorun şu, dün de ifade etmiştim, şimdi de ifade ediyorum: Hem Kobani çerçevesinde meydana gelen ve 40 yurttaşımızın ölmesine neden olan olayların hem de Bingöl’de meydana gelen olayların, 4 yurttaşımızın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – …2 polisin ölmesinin nedeni sizlersiniz, bu Hükûmettir.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Neyi düzeltti Sayın Başkan?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Niye sizlersiniz? Çünkü, bütün bunların üzerine bu yasayı inşa ettiniz. Sorumlusu sizlersiniz. Bu yasayla özgürlüğü ve adaleti sağlayamazsınız ve bundan sonra meydana gelecek bütün ölümlerin sorumlusu da sizler olursunuz.

Teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

ÖNDER MATLI (Bursa) – Allah razı olsun!

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Hadi oradan!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili, 58’inci madde gereğince, geçen birleşimdeki tutanaktaki…

Buyurun Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)

9.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Çok teşekkürler.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum değerli arkadaşlar.

Aslında “Başbakan yalan söylüyor.” dediğimiz zaman…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sorun yok, bir şey demezler.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Hadsizlik yapma, hadsizlik yapma!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cumhurbaşkanı olunca tepki veriyorsunuz.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Hadsizlik yapma, edepli ol!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …yalan söylemediği gibi bir yaklaşım var. Sizin arkadaşınız bunu söylüyor. Daha iki gün önce televizyona çıktığımda Oktay Saral diyor ki: “Sebahat Tuncel’i ben ittim. 5 tane tokadı ben attım. Tokmağı da ben salladım.” Şimdi, Başbakan mı yalan söylüyor, biz mi yalan söylüyoruz değerli arkadaşlar? Kim yalancı, kim yalancı? (CHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu neyin düzeltmesi Sayın Başkan, neyin düzeltmesi?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, burası padişahı koruma kalesi değil.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burası hakaret etme yeri de değil.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hukuku koruma yeri.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hakaret etme yeri de değil orası.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Burası hukuku koruma yeri.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hakaret yeri değil orası.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Padişahın kalesini koruyup ok atmaya benzemez burası. Burada hukuk konuşacağız, adalet konuşacağız, insan haklarını konuşacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Süleyman Bey, siz Başbakana sataşın, Cumhurbaşkanına sataşmayın. Başbakana sataşın, Cumhurbaşkanına sataşmayın.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - O nedenle, değerli arkadaşlar, bakın, şu anda 3 milyon adet isyan bastırma mermisi ithal edildi. Bakan burada, hesabını bilir!

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Duyuyoruz, bağırma, bağırma!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – 3 milyon isyan bastırma mermisini bu ülkeye Amerika’dan niye getiriyorsunuz, isyan mı var bu ülkede? Bu ülkede isyan bastırmak için bu kadar mermiyi niye getiriyorsunuz? Dolayısıyla, bu mermiler de, bu oklar da Cumhurbaşkanı denilen… O köşkü korumak, o sarayı korumak, o kuleyi korumak içindir.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Orası devletin, devletin! Devlete ait orası, devlete ait! Sokağa ait değil, devlete ait orası!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - O nedenle, biz bu oklara karşı direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz, inadına direneceğiz! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi de, İç Tüzük’ün 58’inci maddesi gereğince söz isteyen Sayın Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından alkışlar)

10.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın korsan Başkanlık Divanı, siz orada İç Tüzük’ü uygulamak için oturmuyor musunuz? AKP rozetini çıkarıp frak giymişsiniz, beyaz frak.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Başkan, İç Tüzük’ü uygula da bir ceza ver, hakaret ediyor Başkanlık Divanına.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu Meclisi bağımsız yönetmek için, İç Tüzük hukukunu uygulamak için muhalefetin…

Peki, sizin Başkanlığınız dün de korsandı. Ve burada bir AK PARTİ grup başkan vekili çıktı, dedi ki: “Bu paket özgürlük paketidir. Bu pakete ancak suç işleme eğilimi olanlar karşı çıkabilir.” Bütün muhalefeti ve 79 tane kendisinin de mensubu olduğu baroyu…

(AK PARTİ sıralarından bir grup milletvekilinin konuşmacı kürsüsüne sırtını dönmesi)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Arkanızı fena dönmüşsünüz. “Kim Kardashian’a mı benziyorsunuz?” diyeceğim ama… (HDP, CHP ve MHP sıralarından gülüşmeler)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bu nasıl bir ifade!

HASİP KAPLAN (Devamla) – …sizin protesto anlayışınızı da biliyoruz. Bakın, bu hakaret yapılırken İstanbul Üniversitesi, bütün hukuk fakülteleri, bütün herkes bu yasaya karşı çıkıyor.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sayın Başkan, edepsizlik yapıyor, edebe davet ediyoruz, edebe!

HASİP KAPLAN (Devamla) – İnsan Hakları Derneği, MAZLUMDER, herkes bu yasaya karşı çıkıyor, herkes bu yasanın özgürlük değil, faşizm paketi olduğunu söylüyor. Faşizmin paketini savunanlar ancak arkasını bu kürsüye, milletin kürsüsüne, milletin sözüne karşı dönebilir.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Başkanlık Divanına “korsan” diyorsun ya sen!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Arkanızı ancak gerçeklere dönebilirsiniz, kulaklarınızı tıkayabilirsiniz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Senin gibi hakaretçiye az bile yapıyorlar.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Ama bu ülke senden kurtulacak, bu ülke 2015’te sizden kurtulacak. Burada bir milletvekili, sizin yönetiminizde, “Vurdum.” diyor, “Önünüzdeki kanlı tokmakla vurdum, burada vurdum.” diyor, hiçbir işlem yapmıyorsunuz. Gestapo yöntemleriyle bu Meclis yönetilmez. Gestapo yöntemlerini bu güvenlik paketiyle burada uygulayamazsınız, bu zorbalığı bu millete uygulayamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gestapo yöntemi olsa bu kadar hakaret edemezsin ya! Her türlü hakareti ediyorsun ya!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Söz Sayın Ünal, söz…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Her türlü hakareti yapıyorsun burada…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Kim Kardashian’a benzeyen var mı içinizde? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – ...bu kadar hakarete en doğal protesto haklarını kullanıyorlar.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Protesto hakkınızı mı kullanıyorsunuz!

BAŞKAN – Evet, Sayın Kaplan, teşekkür ediyoruz.

Her söz sahibine aittir.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Protesto hakkınızı kullandınız değil mi? Zor geliyor değil mi, zor? (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Haydi, haydi!

BAŞKAN – Söz, kişinin kendi, aile terbiyesini gösterir. Evet, her söz, kişinin kendisinin ve ailesinin terbiyesini gösterir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sizin aile terbiyeniz olsa muhalefete küfür edildiği zaman sesinizi çıkarırsınız.

BAŞKAN – Şimdi, 58’inci madde gereğince söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sizinle mahkemede hesaplaşacağız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tutanakları istedim zaten Sayın Kaplan.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Gördük, gördük aile terbiyelerini.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58’e göre benim de talebim var.

BAŞKAN – Var efendim, var. Size de sıra gelecek, söyleyeceğim.

Buyurun Sayın Yılmaz.

11.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünkü konuşmamda “Eğer bu ülkede bir çete varsa o çetenin başı açık söylüyorum bu ülkenin Başbakanıdır.”(x) ifadesi söylemlerde yanlış anlaşılmıştır.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Dava konusu oldu.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Açabilirsiniz davanızı. Yani, şimdi, laf atmadan açıklayalım. Bakın, çok net ifade ediyorum: Bu ülkede Fethullah Gülen’le kim telefonla konuşmuşsa, kim onunla irtibata geçmişse çete muamelesi görüyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Şimdi de sen misin?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi burada elinizi vicdanınıza koyun. Şu grubun içerisinde Fethullah Gülen’le kim konuştu parmaklarını kaldırsın. Hadi buyur. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Kim? Kim? Kim? Yüreğiniz yetiyorsa söyleyin. Gelin araştıralım, hodri meydan, hanginiz Fethullah Gülen’le konuştu?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meşru bir sivil toplum örgütüyle herkes konuşur ya.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – O zaman niye çete diyorsunuz kardeşim.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Hadi çıkın ortaya, hangi bakanlar Fethullah Gülen’le konuştu? Peki, Fethullah Gülen’le konuşan herkesi çete kabul ediyorsunuz da Fethullah Gülen’den dolayı şunu söyleyen “Ne dediler de yapmadık.” diyen, “Bütün önemli kurumlara, adliyeye, yargıya, emniyete onları getirdik.” diyen kişi, eğer onlarla görüşen çeteyse Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gidip de “Başbakanımızın selamı var, Recep Tayyip Erdoğan’ın selamı var. Hoca’mızın bir emri varsa yerine getiririm.” diyorsa ve Hoca’yla görüşenler çeteyse ve Hoca’yla telefonla görüşen kimler, çıksın mertçe açıklasın, mertçe açıklasın, hanginiz görüştünüz, hanginiz onların okuluna gittiniz?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Biz görüşmedik.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Peki, onlarla görüşen, onların okulları, onların faaliyetleri çeteyse o talimatı veren o çetenin başıdır diyorum. Onların taleplerini yerine getiren çetenin başıdır diyorum. İstediğiniz davayı açabilirsiniz. Bunda bir yanlışlık var mı? Çıkın, yüreğiniz yetiyorsa, kim görüşmüşse görüştüm desin burada. Görüştüğünüzü ben biliyorum. İsim isim söylememe gerek yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama siz de biliyorsunuz, Allah için söyleyin kimler görüştüyse. Hadi bakalım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Alim Işık, sizin de söz talebiniz var ancak aynı konuda bugün söz istemişsiniz efendim, konuşmuşsunuz zaten.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili bir vakfın avukatı burada muhalefet milletvekiline hakaret ediyor.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun…

OKTAY VURAL (İzmir) – TÜRGEV denilen bir vakfın açıkçası bu işlerde ne rol oynadığını bütün millet biliyor. Sen de avukatısın, yönetim kurulu üyesisin değil mi? Etiler Polis Karakoluyla pazarlıkta var mıydın?

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Terbiyesizlik yapma!

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Değerli milletvekilleri…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bunlar nasıl iddialar böyle?

OKTAY VURAL (İzmir) – Kupon arazi peşinde miydin?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Aklınıza gelen her şeyi söylüyorsunuz ya!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Siz de aklınıza gelen her şeyi yapıyorsunuz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ne yapıp yapmadığımızın denetçisi siz misiniz ya?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Anayasa’yı çiğniyorsun, İç Tüzük’ü çiğniyorsun; yolsuzluğu, rüşveti yasaklayan bütün kanunları çiğniyorsun.

BAŞKAN – Buyurun, yeniden başlıyoruz.

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Değerli milletvekilleri, dün Sayın Recep Özel’in şahsıma yaptığı sataşma sonucu -almış olduğum sözde- özellikle Sayın Cumhurbaşkanının kendi birkaç danışmanı, mevcut Başbakanın birkaç genel başkan yardımcısını Hükûmet üyelerinden habersiz bir şekilde görevlendirerek KPSS sınavının kaldırılması konusunda talimat verip hazırlattığı raporla ilgili, o raporda yer alan tespitlerle ve iddialarla ilgili konuşma yapmıştım. Orada özellikle Sayın Başbakanı yok sayan böyle bir anlayışa karşı sizin karşı durmanız gerektiğini ve cevap vermeniz gerektiğini söylemiştim. Özellikle tutanaklarda “Buna sahip çıkmayın.”(x) anlamında bir yanlış anlaşılmaya yer açacak ibarenin düzeltilmesi için söz aldım. Özellikle bu konuyu bir kez daha sizinle paylaşmak istiyorum.

KPSS’de AKP’li partililerin çocuklarının başarılı olamadığı, dolayısıyla yapılan yerleştirmelerde, on ikide 1 oranında yerleştirme yapılması sonucunda partililer buralara yerleşemediği için sınavın kaldırılması gerektiği konusunda hazırlanan raporda medyanın şu şekilde kullanılmasına yönelik öneriler yer alıyor: “Yaptırılacak güçlü haberlerle KPSS’nin güvenilirliğinin olmadığı işlenmeli; paralel yapının soruları çaldığı, tüm devlet kadrolarını ele geçirdiği öne sürdürülmeli; KPSS’yi kazanamayan adaylarla röportajlar yapılmalı; ‘Paralel yapı hakkımızı yedi.’ türü haberler yayınlanmalı.” şeklindeki önerilerin çok yanlış, bu ülkenin çocuklarını ayıran bir anlayış olduğunu söylemiştim. Özellikle sizi bir kez daha bilgilendiriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) - Bu raporda Başbakanı yok sayan, Kabine üyelerini paralelci ilan eden görüşleri verenleri içimizden ayıklayın. Bu milletin çocuklarına yazık oluyor.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Zozani, sizin de dilekçeniz var ama “20 Şubat tarihli Birleşimde tutanaklara geçen” diyorsunuz yani bugünkü birleşimde. Dolayısıyla, İç Tüzük’ün 58’inci maddesi “geçen birleşim” diyor. Bunu yarın için bırakıyorum. Kanunlar yarın gündeme getireceklerdir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sözümü düzeltmek istiyorum şimdi efendim.

BAŞKAN – Anladım da efendim, İç Tüzük’ü konuşuyoruz. Efendim, 58’inci maddeyi okuyayım: “Bir milletvekili veya bakan kendisine ait olup geçen birleşim tutanağında yer alan…” İşleme konulmasın demiyorum efendim, bırakıyorum, yarın sabah değerlendirilecek bu, başlandığında.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yani, söylediğinizin İç Tüzük’e uygunluğundan dolayı değil, korsan bir divandan söz talebinde bulunmamak için talebimi geri alıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, 3 tane dilekçem var efendim.

BAŞKAN – Geleceğim efendim, dilekçenize de geleceğim, hazırlık yapıyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Onunla ilgili taleplerimiz var, açıklamak istiyorum.

BAŞKAN – Var dilekçeniz, gördüm, hazırlık yapıyoruz efendim.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi...

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, geçmeden 3 tane dilekçem var benim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Biraz edep yahu!

BAŞKAN – Evet, dilekçeniz var, hazırlık yapıyoruz, efendim, cevap da vereceğiz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ama geçmeden...

BAŞKAN - ...İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN - ...Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan...

BAŞKAN - ...İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, gündeme alınmayla ilgili...

BAŞKAN - ...2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, gündeme alınmayla ilgili itirazım var.

V.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

4.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde (2/1632) esas numaralı Kanun Teklifi’ni geri çekme önergesinin oylamasında yanlışlık yapıldığı iddiası hakkında

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre teklifini geri alma talebini içeren tezkerenin oylanmasında, yanlışlık yapıldığı iddiasıyla ilgili olarak İç Tüzük’ün 13’üncü maddesine göre açılan usul tartışmasında lehte konuşmalar ile aleyhteki bir konuşma tamamlanmıştı.

Şimdi, aleyhte söz hakkı Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan’a aittir..

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Zozani konuşacak.

BAŞKAN – Adil Zozani, Hâkkari Milletvekili.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hani tanımıyordun, çıkmayacaktın?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, yine korsan Divanı selamlamayarak başlıyorum.

(AK PARTİ sıralarından bir grup milletvekilinin konuşmacı kürsüsüne sırtını dönmesi)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, hepiniz dönebilirsiniz. Allah’ın izniyle, 7 Haziranda hepinizin ense tıraşını zaten göreceğiz. Ense tıraşını yaptırarak Meclisten göndereceğiz zaten.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Bana bak, ense tıraşıma...

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Dönebilirsiniz, hiç beis yoktur.

Değerli arkadaşlar, İç Tüzük 35’e aykırı yapılmış bir işlem söz konusudur burada. İç Tüzük 35, kanun teklif ve tasarılarının birleştirilerek görüşülmesine cevaz vermiyor. Komisyon bu konuda usul hatası yapmıştır, bu usul hatasına Meclis Başkanlığını da mevcut durumda ortak etmektedir. Esasında Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek geçmiş uygulamalara ilişkin olarak bu hususla ilgili itirazları dikkate almış ve komisyon başkanlarına yazı göndermiştir. Komisyon başkanlarının bu hususları dikkate alarak işlem yapmasını ifade etmiştir, İç Tüzük’ün amir hükümlerini kendilerine hatırlatmıştır. İçişleri Komisyonu bu konuda usulsüz işlem yapmış ve bu tasarıyı bu şekilde buraya getirmiştir. Milletvekilinin verdiği teklif ile Hükûmetin verdiği tasarıyı burada birleştirerek görüşmek İç Tüzük’e aykırı bir işlemdir. Bu nedenle, milletvekili arkadaşımız Sayın Ertuğrul Kürkcü, Komisyonun İç Tüzük’e aykırı yaptığı uygulamaya katılmadığını ifade etmek için -tasarıdaki birleştirme usulüne aykırılığı ifade eder- teklifini geri çekmiştir, tasarıdan geri çekmiştir. Yeniden Komisyona havale edilmesini ve Komisyonda teklif üzerinde görüşme yapma hakkını baki tutmak üzere teklifin tasarı metninden geri çekilmesi talebidir bu.

En azından, bir muhalefet milletvekilinin, teklif sahibi bir muhalefet milletvekilinin bu talebine saygı duyacağınızı umut ediyor ve talep doğrultusunda oy kullanacağınızı umut ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün geri alma tezkeresinin oylamasının tekrarlanmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

LEVENT GÖK (Ankara) – Karar yeter sayısı…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Bir saniye efendim, ikincisinde soracağım, merak etmeyin.

Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçen birleşimde Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün geri alma talebini içeren tezkerenin oylanmasından önce Sayın Oktay Vural ve arkadaşlarının yoklama talebi vardı.

Hâlen bu talep geçerli mi Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Bal, Sayın Türkoğlu, Sayın Adan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, biraz önce buranın karar yeter sayısı talebini siz dikkate almadınız. Yani orada yapacaktınız, karar yeter sayısı yoktu, o bakımdan…

BAŞKAN – Peki, tekrarlıyorum: Mersin Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü’nün geri alma tezkeresinin oylamasının tekrarlanmasını oylarınıza sunuyorum…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, biz yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, o zaman yoktu, karar yeter sayısı yoktu.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani böyle bir yönetim olmaz ya Sayın Başkan, böyle bir yönetim olmaz. İçeriye geliyorlar, ondan sonra yoklamayı kabul ediyorsunuz, böyle şey mi olur ya! Keyfine göre yönetiyor!

BAŞKAN – Sayın Gök, Sayın Altay, Sayın Çelebi, Sayın Dinçer, Sayın Tanal, Sayın Öğüt, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Demiröz, Sayın Acar, Sayın Özel, Sayın Çam, Sayın Canalioğlu, Sayın Kuşoğlu, Sayın Serter, Sayın Öner, Sayın Kaptan, Sayın Onur, Sayın Danışoğlu, Sayın Küçük, Sayın Erdemir, Sayın Eyidoğan.

İki dakika süre veriyorum efendim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

X.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün (2/1632) esas numaralı kanun tekliflerini geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/235)

BAŞKAN – Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün geri alma tezkeresinin oylanmasının tekrarlanmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçen birleşimde Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün geri alma talebini içeren tezkerenin oylanmasından önce Sayın Oktay Vural ve arkadaşlarının yoklama talebi vardı.

Bu talep geçerli mi Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, geçerli.

III.- YOKLAMA

(MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

BAŞKAN – Yoklama yapıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi, bakın, İç Tüzük’le ilgili, tabii bunlarla ilgili ama bir karar yeter sayısı talebi varken bu karar yeter sayısı talebine önce bakılması gerekiyor.

BAŞKAN – Hayır, yerine getirdim, yoklama istediler yerine getirdim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklamayı getirdiniz, karar yeter sayısı önce talep edilen.

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Adan, Sayın Türkoğlu, Sayın Tanal, Sayın Dinçer, Sayın Yılmaz, Sayın Öner, Sayın Demiröz, Sayın Kaplan, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Şandır, Sayın Yılmaz, Sayın Öz, Sayın Çirkin, Sayın İrbeç, Sayın Halaman, Sayın Uzunırmak.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, oradaki Divan üyeniz burada resim çekme yetkisine sahip mi, soruyorum ona? Oradaki Divan kâtibinin buranın resmini çekmekle bir sorumluluğu veya bir görevi var mıdır?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Milletvekilliğinin hâlâ mehabetini anlamamış, fotoğrafçı kardeşim.

BAŞKAN – Kim çekti?

MEHMET GÜNAL (Antalya) –Ayıp denen bir şey var ya!

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani istihbaratçı mısın sen ya? MİT elemanı mısın sen?

BAŞKAN – Evet, doğru olmadığını ve kınadığımı söylüyorum, doğru değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – İstihbaratçı mısın sen?

BAŞKAN – Sadece kâtip üyeler için değil, burada sayın milletvekilleri, milletvekili fotoğrafçı değil arkadaşlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Güvenimiz yoktur.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Divanın tarafsız olması lazım.

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…(MHP sıralarından gürültüler)

Sadece kâtip üyeyi değil, Genel Kurulda fotoğraf çeken tüm milletvekillerini kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, milletvekillerini kınamaya kâtip üyenizden başlayın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Demek ki kasetçi sizmişsiniz ha!

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, bir saniye...

OKTAY VURAL (İzmir) – Kasetçiler, kaset organizatörleri sizi.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, bir şey söyleyeceğim. Sayın kâtip üye, bizim ayağa kalkarak resmimizi, bizim yaptığımızı karalayacak bir iş mi var, bir işlem mi var? Fotoğrafı silmesini talep ediyoruz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Tamam, silsin.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Sanki bir şeyden utanıyoruz ya!

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunlar kaset organizatörlerinin elemanı galiba. Fişleme mi yapıyorsunuz Sayın Başkan?

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, fotoğrafları izinsiz olarak çekmek yasaya aykırıdır.

OKTAY VURAL (İzmir) – O kâtip üye oradan ayrılsın efendim.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Ayrılsın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ayrılsın oradan.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Sayın Başkan, böyle olmaz bu iş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle olmaz.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, kâtip üyenin çektiği fotoğraflara Divan el koysun, yok etsin.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Kâtip üye tarafsızlığını yitirmiştir, kalksın oradan.

FARUK BAL (Konya) – Talebimi aldınız mı efendim?

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

X.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün (2/1632) esas numaralı kanun tekliflerini geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/235) (Devam)

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Evet, kabul edilmemiştir.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, benim talebimi değerlendirmediniz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, hakkında işlem yapılsın.

BAŞKAN – Evet, efendim, değiştiriyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sen git, PKK’yla yaptığınız görüşmelerin fotoğrafını yayımla be! Sen git, Oslo’daki görüşmelerin fotoğrafını yayımla, yayımlasana!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 75’inci maddesine göre verilen görüşülen sıra sayısına konu kanun tekliflerinden (2/1518) esas numaralı Kanun Teklifi’nin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.

2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun (2/1518) esas numaralı kanun tekliflerini geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/236)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı otoriter bir düzen amaçlayan kanun tasarısı ile Polis Vazife ve Salahiyet Yasasını insan haklarına uygun/saygılı hâle getirilmesini amaçlayan yasa teklifimin birlikte görüşülmesi amacıyla geri çekiyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Mehmet Hilal Kaplan                                                 Sezgin Tanrıkulu

           Kocaeli                                                                     İstanbul

BAŞKAN – Evet, kanun teklifinin geri alınması talebini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bir dakika Sayın Başkan. Yine beni gördünüz...

BAŞKAN – Söz yok efendim

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bir dakika Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – O zaman söz vermeyeceğiniz söyleyin. Ben burada ayaktayım, elimi kaldırmışım, benim tezkeremi okuyorsunuz.

BAŞKAN – Usulümüz bu efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Hayır, benim tezkeremi okuyorsunuz, beni dinleyeceksiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, siz Türkiye Büyük Millet Meclisini idare ediyorsunuz, her ayağa kalkan milletvekiline böyle olmaz ki.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Susar mısınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Niye susturuyorsun beni, sen konuşuyorsun, ben de konuşuyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Susar mısın?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, işleme başladınız.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, sadece oya sunuyoruz, sizin için...

LEVENT GÖK (Ankara) – Bir milletvekilimiz konuşuyor, niye müdahale ediyorsunuz?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bir saniye Sayın Başkan.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum efendim: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, usulümüz bu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Hayır efendim, beni dinleyeceksiniz; Sayın Başkan, beni dinleyeceksiniz. Sayın Başkan, dinleyin beni, dinleyin, sonra oylayın.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bir dinleyin bakalım.

BAŞKAN – Dinliyorum Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Dinleyin beni. Bakın, ben ayağa kalkmışım.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, siz önce kendi kendinizi dinleyin bir, biz dinliyoruz.

Buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, 66’ya göre söz istiyorum, benimle böyle konuşamazsınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 66 ne? 66’yı oku bakayım.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sataşma var, benimle böyle konuşamazsınız. “Kendi kendinizi dinleyin.” demek ne demek?

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, işlem yapıldı verdiğiniz dilekçe üzerine.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye. “Kendi kendinizi dinleyin.” demek ne demek?

BAŞKAN – Dinleyin; siz bize “Dinleyin.” diyorsunuz, biz dinliyoruz sizi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – 66’ncı maddeden söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, veriyorum, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, 66’ya göre istiyor, 66 ne?

LEVENT GÖK (Ankara) – 69’a göre Sezgin, 69’a göre.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – 69’a göre.

BAŞKAN – Sataşma nedeniyle demek istiyor.

LEVENT GÖK (Ankara) – Tabii, tabii.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, 66’ya göre söz istiyor.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

13.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Elitaş, bu tüzük mühendisliğini git başka bir yerde yap.

BAŞKAN – Sataşma nedeniyle diyor efendim, sataşma nedeniyle.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bunu yapacağına biraz demokrasi mühendisliğine çalış, bunu bu kadar yapacağına, tamam mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen demokratsın öyle mi?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Ben senin sekiz yıl önce bu kürsüde nasıl yalan attığını tutanaklarla ortaya çıkarttım, sekiz yıl önce.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yok canım sen de, yok canım sen de!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Sekiz yıldır aynı yalanları burada söylemeye devam ediyorsun, sekiz yıldır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yalanını yalanladığımı gördün.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Susturur musunuz Sayın Başkan?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Konuş, dinliyoruz konuş.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bir sükûneti sağlayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Önünüzle değil, burayla ilgilenir misiniz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, buraya bakın, buraya.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, şahsımı hedef alarak hakaret ediyor, “Benim sözümü kesiyor.” diyor.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Susturun burayı. Sustur musunuz?

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, devam edin siz. Genel Kurula hitap edin efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Efendim, burayla ilgilenir misiniz? Önünüze bakmayın, burayla bir ilgilenin, ondan sonra efendim.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, devam edin siz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Sayın Başkan, sizin orada milletvekillerine sataşma hakkınız yok, sataşamazsınız, milletvekilini dinlemek durumundasınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ben ayakta iken de beni dinleyeceksiniz, benim önergemi okuyorsunuz, beni görmüyorsunuz. İlk önce ne dediğimi, ne diyeceğimi dinleyeceksiniz. Göreviniz o, başka türlü davranamazsınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başüstüne de bari Başkanım.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben kanun teklifi verdim ve benim verdiğim teklif sizin otoriter ve demokrasiyi dışlayan yasa tasarınızla birleştirildi. Ben birleştirilmesini istemiyorum. Benim amacım…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamam çekiyoruz, kabul ettik.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Susar mısınız ya? Yedi aylık mı doğdun sen, ne kadarlık doğdun? Susar mısın ya? Senin derdin ne Allah’ını seversen? Senin derdin ne ya? Ne derdin senin?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Benim derdim Türkiye Büyük Millet Meclisinin…

Konuş, ne konuşuyorsan konuş.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Konuş Sezgin Bey.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sezgin Bey, sen konuş arkadaş, biz dinliyoruz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Susar mısın? Başka yerde konuş istersen, buraya çıktığım zaman konuşma.

Benim derdim, sizin derdinizden farklı, bu Meclisi demokrasiye, insan haklarına saygılı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – …bir hâle getirmek. Sizin gibi gevrek gevrek gülerek bu otoriter yasaları buradan geçirtmek değil. Keşke birisi olsa fotoğrafınızı çekse, keşke.

Değerli dostlar, bununla birleştirilmesini istemiyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye, dilekçe geldi Sayın Kaplan, ne yapmamı istiyorsunuz arkadaş?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’ü uygulayın diyorlar Sayın Başkan, siz de İç Tüzük’ü uygulayın.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bir dinleyin de ne yapmak istediğini anlatsın yani.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, önünüzde dilekçelerimiz var.

BAŞKAN – Var dilekçeniz, hazırlık yapıyoruz, yapacağız, cevap vereceğiz dedik size.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşmamız size alerji mi yapıyor Sayın Başkan?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, İç Tüzük hakkında…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, (2/2443) sayılı Kanun Teklifi’nin geri alınmasına dair bir teklif geldi. Ancak sadece 1 sayın milletvekilinin imzası var, diğer sayın milletvekillerinin de imzası olması gerekir. İmzalar tamamlandığı takdirde işleme koyacağız.

Öncelikle…

FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Sözlü destek vermişler, sözlü.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, müsaade edin bir şey söyleyelim.

BAŞKAN – Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şimdi, milletvekilimiz ayağa kalkınca yani -defalarca tekrarlanıyor bu- bir söz talebinde bulununca sizin söz vermeniz lazım. Siz bugün özellikle belli bir saatten sonra, söz vereceğinize çocuk azarlar gibi milletvekilini azarlıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Baluken, ben kimseyi azarlamıyorum efendim, tutanaklar ortada. Sayın Kaplan’ın biraz önceki konuştukları da ortada, zaten tutanakları da istedim ben.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bu tavrınız doğru değil. Böyle devam ederseniz, o zaman bizim de size karşı olan tutumumuz değişir. Vekilimiz söz istediği zaman söz verin. İç Tüzük’te bu yazıyor.

BAŞKAN – Hayır, İç Tüzük’te neye göre söz istiyor? Siz grup başkanvekillerine… Biraz önce…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dinle, dinle önce dinle. Dinlersen ne dediğimi anlarsın. Hiç konuşmadan nasıl anlarsın? Konuşmadan bir milletvekilini nasıl anlarsın?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Dinleyin bir ne diyecek, dinleyin. İki dakika sürecek.

BAŞKAN – Bir işlem yapıyorum Sayın Kaplan. Benim yaptığım işlemin bitmesi gerekir.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, tam on kezdir aynı şeyi tekrar ediyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Vural’ın ve Sayın Bal’ın taleplerine de cevap vermem gerekir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Sadık Yakut, Başkan Vekili değilsiniz meşru şu an, korsansınız. Ama milletvekili olarak ben milleti temsil ediyorum.

BAŞKAN – Tutanaklara geçiyor bunlar efendim, tutanakları hep istiyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milleti temsil eden vekil…

BAŞKAN – Biraz önce dediniz ya “Mahkemede hesaplaşacağız.” diye.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Seninle ahirette de hesaplaşırım, mahkemede de hesaplaşırım, dünyada da hesaplaşırım. Hiçbir zorba, hiçbir gestapo anlayışın karşısında baş eğmedik, parti olarak eğmedik, halk olarak da eğmedik, Mecliste de eğmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo(!)” sesleri)

BAŞKAN – Genel Kurul izlendiği takdirde söylediğiniz sözler kime yakışıyor tüm Türkiye bunu takdir eder.

Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sadık Yakut, sıkıyönetim savcısı değilsiniz orada.

Sayın Başkan, talebimiz var.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, söylesin, ne söyleyeceğini söylesin ya.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bir dinle… Bir dinle…

BAŞKAN – Efendim… Evet, dinliyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Haplarınız varsa içiniz, sabaha kadar işimiz var, usul taleplerim var.

FARUK BAL (Konya) – Bonzai istiyor, bonzai.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Üç dilekçem var ve şu an Sayın Zozani’nin üzerinde konuştuğu, Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcü’nün teklifi geri çekildi. Sayın Sezgin Tanrıkulu’nun teklifi geri çekildi.

BAŞKAN – Geri çekilmedi efendim, reddettiler.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Geri çekildi Başkan.

Müsaade buyurun Sayın Başkan.

Şimdi, şu gördüğünüz…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, Genel Kurul kabul etmedi, oylamaya sundum ben, yoklama neticesinde oylamaya sundum, kabul edilmedi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Geri çekilme talebi kabul edildi arkadaş.

BAŞKAN – Kabul edilmedi efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, Sayın Başkan, bu kanun teklifi ve tasarılar bu raporun içinde birlikte değil mi? İçinde beraber. 43 madde olarak tasarı gelmedi mi? Geldi. Tasarı 43 madde olarak bu şekilde geldikten sonra Komisyonda 132 maddeye çıktı ve teklif sahipleri İç Tüzük hükümlerine göre tekliflerini geri çektikleri zaman o teklifler burada yer alamaz. Bu şekilde…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çekmediler ki.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu, Genel Kurulun kararı değildir. Hükûmet tasarısını çekebilir, yetkilidir. Teklif sahibi de teklifini çekebilir, hukuken ve her türlü imzasını çektiğinde tek taraflıdır, sizin iradenize ve oyunuza bağlı değildir. Bu çok açık. Bu durumda şu raporda çekilen teklifler var. Bu raporun iade edilmesi lazım İçişleri Komisyonuna. İçişleri Komisyonunun bu çekilmelerden sonra boşalan maddeleri yeniden düzenlemesi lazım, boşalan maddelere göre yeni dizayn yapması lazım ve yeniden Meclis Başkanının buraya göndermesi lazım. Belki bu bir hafta içinde, iki üç gün içinde de aklıselim ağır basar, bu ilk 15 maddenin ne felaket olduğunu sizler de öğrenmiş olursunuz. Bu şekilde görüşmelere başlayamazsınız. İç Tüzük 35 ve devamı olan 66’ncı maddelerde bunun gereği bunu yapmak zorundasınız.

Şimdi, talebimiz budur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, Sayın Kaplan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu talebimiz doğrultusunda Başkanlık Divanınız gereğini yapmalıdır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Birleştirilen tekliflerin…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bir daha var Başkan, bir dakika… (AK PARTİ sıralarından “Yeter” sesleri)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nasıl yeter yahu, nasıl yeter, söz istedi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, bakın, İç Tüzük’le ilgili haklarımızı kullanırken “yeter” diyenler varsa gitsin evine yatsın. Biz sabaha kadar buradayız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen angaryayla meşgulsün şu anda!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, niye uyarmıyorsunuz, niye tarafsız davranmıyorsunuz? Tarafsızlık vicdanınızda yok mu Sayın Başkan? Dilekçe vermişim size, önünüzde. Diyorum ki: AK PARTİ Grup Başkan Vekili burada çıkıyor…

BAŞKAN – Dilekçe burada Sayın Kaplan, 2 defa cevap verdim ben size, hazırlık yapılıyor, cevap vereceğim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, AK PARTİ Grup Başkan Vekili çıkıyor, bu kürsüde diyor ki: “Bu pakete karşı çıkanların hepsi suça eğilimlidir.” Bütün muhalefeti ayağa kaldırdı 100 kişi sıraya girdi sataşmadan söz aldı.

BAŞKAN – Evet.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ve siz saygısızlık ettiniz bu muhalefet partilerinin hepsine, 100 tane milletvekiline geri çektirdiniz, içeri girdiniz, Komisyonu gönderdiniz.

BAŞKAN – Hayır, efendim, hayır, hayır, değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bakanı gönderdiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, evet. Sayın Başkan, bu konu kapanmadı daha.

BAŞKAN – Değil efendim, değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sadece sataşma…

BAŞKAN - Ortak karar…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kapanmadı.

BAŞKAN – Kapandı efendim, kapandı.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, bu konu kapanmadı.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Söz hakkımızı engellediniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle bir usul var mı? Sayın Başkan, kürsüye çıksın, konuşsun, süresini tanımlayın, böyle usul olmaz!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kapanmadı, hayır. Başkanım kapanmadı. Şimdi, disiplin hükümlerinin işletilmesini… O Başkan Vekili gelip burada özür dileyecek. Özür dileyecek, siz, özür dilemezse…

BAŞKAN – Evet, dilekçeyi aldım, cevap vereceğim ben size efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - …Başkan Vekili olarak…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bakın, kürsüye çıksın, konuşsun, orada süre sınırlı, burada süre sınırsız, olmaz!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - …İç Tüzük’ün size verdiği yetkiye göre uyarı konusundaki hukuku kullanacak mısınız…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan. Biraz önceki bahsettiğiniz…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - …kullanmayacak mısınız? (Gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Kaplan, yeter artık ya!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Eğer siz de böyle düşünüyorsanız, düşüncenizi açıkça ifade eder misiniz? Zaten, tarafsız değilsiniz ama bu kadar…

BAŞKAN – Ben tarafsız değilim, Meclis taraftarıyım efendim. Meclisi idare ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Siz asla… Siz, ancak zorba…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum, dilekçe burada, cevap vereceğim biraz sonra.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hayır, cevap yok, talep var.

BAŞKAN – Diğer konu, birleştirilen…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Mektup yazmadım size Başkan, mektup yazmadım.

BAŞKAN - Evet. Dilekçe burada efendim bakın, dilekçe burada.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Önerge verdim, cevabını istiyorum ve şimdi istiyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, sizi dinlemek istiyoruz.

BAŞKAN - Birleştirilen kanun tekliflerinin hiçbirisi Genel Kurulda…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Size mektup yazmadım Sayın Başkan.

BAŞKAN - …geri çekilmemiştir efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Mektup yazmadım. Önerge…

BAŞKAN – Şimdi, tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Başkanım, devam edin.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, işleme başlıyorsunuz, nasıl oluyor bu?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Usul tartışması var.

BAŞKAN - Neyin usul tartışmasını açıyorsunuz Sayın…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, usul tartışması diye bir şey yok.

BAŞKAN - Sayın Vural, daha önce söz talebiniz vardı.

Buyurun…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yangından mal mı kaçırıyorsun Başkan!

BAŞKAN – Sayın Zozani, neyi yangından mal kaçırıyor? Ortadaki mal olan ne? Mal olan ne Sayın Zozani?

Bir saniye, Sayın Vural sisteme giriyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, tutumunuz hakkında…

BAŞKAN – Hangi tutumum hakkında?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bu taraf, bu zorba, bu iftira eden, hakaret edenleri koruyan, disiplin suçu işleyenleri, vuranları, kıranları koruyan bu tutumunuz ve burada yapılanlar hakkında…

BAŞKAN – Hakareti sabahtan bu tarafa siz yapıyorsunuz Sayın Kaplan.

Buyurun Sayın Vural.

IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)

12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, dün Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili bizim demokrasi, hukuk devleti esaslarına dayalı olarak bir kanunun çıkartılmasına yönelik taleplerimizi “Bu yasaya karşı çıkanlar suç işleme eğiliminde olanlardır.” demek suretiyle bütün milletvekillerini, buna karşı çıkanları makul şüpheli olarak göstermiştir. Bu mantıkla hareket edersek, zinayı ortadan kaldıranların eğiliminin ne olduğunu, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili dosyayı kapatanların da hangi eğilimde olduğunu kabul etmiş olmaktadır. (MHP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Dolayısıyla, bu konuda, muhakkak suç işleme eğiliminde olmak suretiyle, Sayın Başbakanın da “Muhalefet seçimden önce kaos çıkarmak istiyor.” ifadeleri aslında, bu eksende, terör örgütü ya da şiddeti öngörenleri değil, doğrudan doğruya muhalefeti sindirmek ve muhalefetin bu konuda ortaya koyacağı iradeyi korkutmak amacıyla bu kanun çıkartıldı. Gayet açık ve net.

Sayın Meclis Başkan Vekili, buradaki milletvekilleri suçlu değildir, suç eğiliminde olanlar değildir. Bu, millete hakarettir. O bakımdan, öncelikli olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türk milletinin egemenliğini temsil eden milletvekillerine hakaret eden ve “suç işleme eğiliminde” olarak gösteren bu ifadenin muhakkak düzeltilmesi gerekir. Meclisin itibarı, milletvekillerinin itibarı bunu gerektirir. Aksi takdirde, zina yasasını kaldıranların eğilimini ve rüşvet ve yolsuzlukla ilgili iradeye karşı, bununla ilgili, bunu hoş görenlerin de hangi eğilimde olduklarını kabul etmiş olacaklardır. Bu bakımdan, bu konudaki ifadeyi düzelterek özür dilemeleri gerektiğini, öncelikli olarak bunu Meclisin güvenliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerinin haysiyeti bakımından gerekli gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.

Sayın Baluken, buyurun, sıra sizde.

13.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, dünkü Genel Kurul görüşmeleri sırasında AKP Grubu adına konuşan Sayın Grup Başkan Vekili –tutanaktan okuyorum- şu cümleleri sarf etmiştir: “Bakın, bu yasaya kimler karşı çıkabilir? Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimi olanlar karşı çıkabilir. Sade vatandaş bu yasayı ister.” şeklinde, bu yasaya karşı çıkan bütün muhalefet partisi milletvekillerini zan altında bırakacak bir beyanatta bulunmuştur.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Devamını da okusana İdris Bey.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Biz herhangi bir yasa tasarısı görüşülürken herhangi bir yasa tasarısıyla ilgili iktidar partisinin iradesi doğrultusunda düşünmek ve oy kullanmak zorunda değiliz. Bu yasa tasarısı görüşülürken de neden itiraz ettiğimizi dört gündür, beş gündür bu kürsüden defalarca ifade ettik. Buradaki, grubumuzdaki hiçbir milletvekilinin Sayın Grup Başkan Vekilinin belirttiği gibi, suç işleme eğilimi ya da suç işleme potansiyeli yoktur. Tam tersine, biz, ülkenin demokratik geleceğini karartacak olan, ülkenin toplumsal barışını tehlikeye atacak olan antidemokratik bir yasa tasarısına karşı halkımızdan aldığımız yetkiyle burada muhalefet yapma görevimizi yerine getirmeye gayret ediyoruz. Bundan sonraki yasa tasarısı görüşmelerinde de gerek grubumuz milletvekilleri gerekse diğer muhalefet partisi milletvekilleri doğaldır ki iktidar partisine belli itirazlarla karşı çıkışlar gösterebilir. Her karşı çıkışın bu şekilde suç unsuru taşıyan kriminal bir şeymiş gibi ya da o eğilimi gösteren bir davranışmış gibi gösterilmesini burada kabul etmemiz mümkün değil.

Dolayısıyla, burada yapılması gereken iki husus var: Grup Başkan Vekili, haddini aşan bu cümlelerle ilgili en azından Halkların Demokratik Partisi Grubunun tüm milletvekillerinden özür dilemeyle ilgili bir süreci işletmelidir. Siz de Başkanlık Divanı olarak, milletvekillerimizin rencide edildiği bu cümlelerle ilgili bir süreç işletmelisiniz diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Gök, buyurun.

14.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde usul görüşmesiyle ilgili yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, dün gece AKP Grup Başkan Vekili Sayın Ahmet Aydın kendisinden hiç beklemediğimiz bir konuşma gerçekleştirdi ama bu konuşmanın ötesinde siz de Başkanlık Divanı olarak İç Tüzük’ü ve sataşma nedeniyle söz isteyenlerin hakkını hukukunu çiğnediniz. Bilmiyorum beni duyabildiniz mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Duyuyorum Sayın Gök, sizi dinliyorum zaten.

LEVENT GÖK (Ankara) – Şimdi, Sayın Aydın bu konuda yapmış olduğu açıklamada -bana cevap verirken bunları ifade etti- “Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimi olanlar karşı çıkabilir.” dedi. Tabii bu, ağır bir ifade. Yani Cumhuriyet Halk Partisi, devleti kuran bir parti, burada bulunan herkesin varlık nedeni olan bir parti; Türkiye’ye demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve kanunların üstünlüğünü getirmiş bir parti. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir sözün söylenmesini reddediyoruz ve Sayın Ahmet Aydın’ın bu konuşmadan dolayı hem Meclisten hem Cumhuriyet Halk Partisinden ve elbette ki diğer partilerden de özür dilemesini bekliyoruz.

Bu arada, Sayın Aydın yine açıklamasına devam ederken aslında AKP’nin Türkiye’yi hangi hâle getirdiğini de ifade etti. Konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu yasayla vatandaş can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak istiyor. Vatandaş, özgür bir ortamda devletin, can ve mal emniyetini sağlamasını istiyor. Bu yasaya ihtiyaç var, masum insanların korunmasına ihtiyaç var -aynen sözler şöyle- ve biz de bu yasayı bunun için getiriyoruz.” diye dikkat çekiyor. Yani şunu ifade ediyor Ahmet Aydın: Türkiye'de, ülkemizde can ve mal emniyeti kalmamıştır. Sanki iktidara yeni geldiler. On iki buçuk yıldan beri iktidarda olan bir partinin söylediği ve vardığı nokta son derece hazindir.

Sayın Başkan, bu konuşmalar, tartışmalar sırasında bütün milletvekilleri sıraya girdiler ve isimlerini size yazdırdılar. Tüm isimler elimizde. Şimdi Ahmet Aydın’ın elbette bu konuda ben gereğini yapacağını düşünüyorum ama sizin de gereğini yapmanız gereken bir konu var. Şimdi, siz milletvekili arkadaşlarımız kuyruğa girdiği zaman aynen şöyle söylediniz: “Tüm milletvekilleri liste yapsınlar.” Değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Evet.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sonra tekrar devam ettiniz: “Tamam, liste yapılsın, söz vereceğim, liste yapılsın. Ne yapayım?” dediniz, değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Evet.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sonra “Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.” dediniz Sayın Zozani’ye, “Buyurun.” dediniz ve maalesef ondan sonra terk ettiniz, gittiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz itiraz ettiniz ama. Sizin itirazınız var orada.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İşlemi başlatmışsınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başlayan işlemi durduruyorsun, bırak ya!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biraz önce, başlayan işlemi sürdürdü.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşma! Başlayan işlemi sen durduruyorsun.

BAŞKAN – Cevap vereceğim efendim, terk edip gitmedim efendim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, başlayan bir işlemi sürdürmeniz gerekirken, milletvekillerinin isimlerini almışken, hepsine söz vereceğinizi beyan etmiş ve bu konuda bir liste yapmışken siz Tüzük’ten kaynaklanan bir yetkinizi kötüye kullandınız ve oturumu terk ettiniz. Sizin de bütün milletvekillerinden özür dilemeniz gerekiyor çünkü bu milletvekillerinin Sayın Ahmet Aydın’ın özür dilemesine ihtiyacı yok, sizin de özür dilemenize ihtiyacı yok ama herkes kürsüye gelip kendisini ifade edecekti ve Sayın Aydın’a gerekli cevabı verecekti.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Aydın’a söz vereceğim.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 00.32

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 00.38

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Zozani, Sayın Aydın daha önce sisteme girmişti, söz vereyim. Zaten söz vereceğimi söylemiştim.

Buyurun Sayın Aydın.

15.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, İzmir Milletvekili Oktay Vural, Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve Ankara Milletvekili Levent Gök’ün yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle şunu ifade edeyim: Tabii, dün gecenin geç saatlerinde benim kullandığım ifadelerin tamamını dinlemeden, konuşma metnimin tamamına bakmadan -maalesef, âdeta, cımbızla bir cümlesi alınmak suretiyle- zaten gerisini de dinlemeden tüm muhalefet milletvekilleri ayağa kalktı. Eğer konuşmanın tam içeriğine bakarlarsa, baştan sona kadar bu konuşmayı tetkik ederlerse ki burada kastımın muhalefet olmadığı çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkacaktır ve burada, suç işlemeye eğilimli kişilerin, özellikle devamında da bahsettiğim kişilerin -ki bunlardan kastımın da- o yakıp yıkan Vandallar olduğunu çok açık göreceklerdi. Ben -hele ki- demokratik siyaseti savunan bir kişi olarak tüm milletvekillerinin görüşlerini engin bir hoşgörüyle de dinlediğimi herkes çok iyi bilir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, özellikle, şurada bir kısmını sadece şey yapacağım -baştan aşağıya baktığınızda- tutanaktan: “Yalnız, değerli arkadaşlar, hep ‘İç Tüzük’teki hakkımızı kullanalım.’ diyorlar. Evet, ona saygımız var, İç Tüzük’teki hakkınızı kullanacaksınız ama değerli arkadaşlar, İç Tüzük’teki hakkınızı kullanırken de lütfen ama lütfen bu Meclisin âdeta anayasası konumundaki İç Tüzük’ün amir hükümlerine uyalım. ‘Acele ediyorsunuz.’ diyorsunuz.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne alakası var bunun?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Allah aşkına sorarım size: Üç gündür, üç tam gündür çalışmamıza rağmen henüz şu kanun metninin geneli üzerindeki görüşmelere başlamamışken nasıl acele ettiğimizi söyleyebilirsiniz?”

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne anlatıyor?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bakın arkadaşlar, bakın, dün de tamamını dinleseydiniz eminim ki bu şey olmayacaktı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne tamamı? Bunun ne alakası var? “Karşı çıkanlar suç işlemeye eğilimli olanlardır.” dedin.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Hayır.

“Engin bir hoşgörüyle bu grup duruyor. İktidar grubu bugüne kadar bütün söylemlerinize, bütün eylemlerinize rağmen sıcak, samimi ve mümkün mertebe yerinden saygıyla sizi dinliyor, katılmasa da dinliyor.” diyorum.

“Bakın, bu yasaya kimler karşı çıkabilir? Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimli olanlar karşı çıkabilir, sade vatandaş bu yasayı ister.”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biz zaten karşı çıkıyoruz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Bakın, değerli arkadaşlar -devamını da dinleyelim- vatandaş, özgür ortamda dolaşmak istiyor. Vatandaş, can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak istiyor, kafasına bir demir bilye gelmeden, çocuğuyla özgürce parkta dolaşmak istiyor.”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, özür dileyecek mi dilemeyecek mi, biz tutanağı okuduk zaten?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Vatandaş bunu istiyor bizden.”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hâlâ diretmenin bir gereği var mı Allah aşkına, aptal mı zannediyorsunuz ya! Erdemli olun biraz ya!

AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Özgür bir ortamda, vatandaş, devletin can ve mal emniyetini sağladığı bir ortamda olmak istiyor. Dolayısıyla, tam da sizlerin de özgürce dolaşabilmesi, özgürce yaşayabilmesi -ama suçlular hariç- masum vatandaşların korunması adına bu yasaya ihtiyaç var değerli arkadaşlar.”

Burada ben, suçluları, orada o bütün bu sıkıntılara sebebiyet veren; yakmakla, yıkmakla kendini âdeta görevli hisseden; vatandaşın canına, malına kastedenleri çok açık ve net bir şekilde… Orada zaten “suçlular” diye ifade kullanmışım, bu manada da “Suçlular hariç, masum vatandaşların korunması.” demişim. Burada kastımın muhalefet olmadığı çok açık ve net ortadadır.

Yani dünden beri keşke de konuşmanın tamamı dinlenebilseydi, burada böyle bir kastın olmadığı, kastımın salt ve salt suçlulara yönelik olduğu, bu suçu işleyenlerin bu kanundan rahatsız olabileceği, Vandalizm yapanların bu kanundan rahatsız olabileceğini ifade etmektir, meramım bundandır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sözlerini tekrar etti, sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Hayır, sözlerini tekrar etmedi efendim, tutanakları getirtir inceleriz.

Lütfen…

Grup başkan vekillerine söz vereyim.

(CHP ve HDP gruplarından milletvekillerinin Başkanlık kürsüsü önünde toplanmaları)

LEVENT GÖK (Ankara) – Aynen tekrar etti.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dünkü olayın aynısını yaptı.

BAŞKAN - Sayın Baluken, yerinizden buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sataşma var Sayın Başkan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, tekrarladı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dünkü sözlerini kullandı, yine tekrar etti.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani diğer vekil arkadaşlara…

BAŞKAN – Hayır, sataşma söz konusu değil efendim, hepimiz dinledik. Lütfen ama sataşma söz konusu…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nasıl sataşma değil ya, olur mu öyle şey? Daha ne diyecek?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Nasıl söz konusu değil?

BAŞKAN – Sayın Başkanlar, lütfen… O zaman tutanakları getirteceğim efendim. Tutanakları getirttikten sonra söz vereceğim grup başkan vekillerine.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aynı cümleleri tekrar kullandı.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sadece grup başkan vekillerine…

LEVENT GÖK (Ankara) - Hayır Sayın Başkan, hayır. Dünkü tutanakları okudu.

BAŞKAN – Hayır, şimditi tutanakları getirteceğim. Lütfen…

O dünkü oturumda kaldı efendim. Dünkü ara vermemizi… Lütfen…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, aynı şey tekrarlanıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi okudu kendisi. Kendisi tekrar etti. Sayın Başkan, tekrar etti kendisi. Söylediği aynı sözleri tekrar etti.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sizin talimatınızla…

BAŞKAN – Evet, doğru ama dün için geçerlidir efendim.

Lütfen oturur musunuz. Yerinize oturun lütfen Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aynı şeyi ifade edemez.

BAŞKAN – Hayır, aynı şeyi ifade etmiyor efendim. Tutanakları getirin.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sataşma aynı, değişen bir şey yok.

BAŞKAN – Aynı şeyi ifade etmiyor efendim. Muhalefeti kastetmediğini, terör yapanları kastettiğini söyledi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Cümlelerde değişen bir şey yok.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bunlara söylüyorsa onu gitsin sokaklarda söylesin.

BAŞKAN – Ee, tutanakları getirteyim efendim, okuyayım size. Tutanakları getirteceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tekrarladı yine, tekrarladı.

BAŞKAN – İstiyorum tutanakları, getirin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O zaman ara verin.

BAŞKAN – Ama niye, lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Tutanaklar burada.

BAŞKAN – Böyle bir usulümüz var mı ama?

LEVENT GÖK (Ankara) – Hayır Sayın Başkan ya, hakaret ediyor. Tutanaktan okudu.

BAŞKAN – Bu dünkü…

LEVENT GÖK (Ankara) – Aynı şeyi tekrarladı.

BAŞKAN – Lütfen bir oturur musunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nereye oturacağız?

BAŞKAN – Yerinize oturacaksınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, niye yerimize oturalım? Bize sataşma var.

BAŞKAN – Sayın Baluken, tutanakları getirteceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, ara verin, tutanakları birlikte inceleyelim.

BAŞKAN – Efendim, tutanakları getirtmek için ara vermem gerekmiyor. Geldikten sonra tutanakları okuyacağım ve grup başkan vekillerine söz vereceğim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, grup başkan vekillerine…

LEVENT GÖK (Ankara) – Hayır, hayır…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, hayır, hayır, milletvekilleri…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Efendim, sadece grup başkan vekillerine sataşma olmadı ki.

BAŞKAN – Efendim, sataşma olup olmadığını, bugünkü konuşmasının tutanağını getirteceğim, size okuyacağım.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, dünkünü okudu zaten. Dünkü ya, dünkü ya.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dün söz verdiniz, aynı sözü vereceksiniz. Aynen tekrarladı.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Dün aynı cümleleri…

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynı tutanağı okuyor efendim. Aynı şeyi okuyacak, sonra diyeceğiz ki…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ya, bu kadar muhalefeti niye böyle yapıyorsun?

BAŞKAN – Hayır, muhalefeti böyle yapıyorsunuz değil Sayın Kaplan. Bugün Sayın Aydın’ın biraz önce yerinden hangi sözleri söylediyse bunun tutanaklarını getirteceğim, okuyacağım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hayır, sataşmadan…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sataşma yok ya.

BAŞKAN – Değil efendim, öyle demedi. “Ben muhalefeti kastetmedim…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Dün de aynı şeyi yaptınız, ara verdiniz, engellediniz. Dün de söz taleplerini aldınız, engellediniz. Sayın Başkan, dün aynı şeyi yaptınız, engellediniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ara verin Sayın Başkan, ara verin.

BAŞKAN – Niye ara vereceğim efendim? (Gürültüler)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tutanakları getirtmeyin demiyoruz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, dünle bugün arasında ne değişti, İç Tüzük mü değişti? Dün sataşma olarak kabul ettiniz, bugün diyor ki: “Ben o cümleleri kullandım.” O cümlelerden dolayı da özür dilemiyor, aynısını okudu.

LEVENT GÖK (Ankara) – “Tekrarlıyorum.” diyor, tekrarladığı zaman…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hayatı boyunca suç işlememiş adamları itham etti. Suçları önleyen adamları itham etti.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aynısını okudu.

BAŞKAN – “Kastım o değil.” dedi. Tamamını okuduğunuzda…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bize sataşma var.

BAŞKAN – Sayın Aydın’a tekrar söz vereyim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hayır Sayın Başkan, işlem tamamlandı, niye söz veriyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Aydın… (Gürültüler)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aynı cümleleri tekrarladı.

BAŞKAN – Tutanakları istedim efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Olur mu öyle şey Başkanım ya?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ara verin.

BAŞKAN – Niye ara vereyim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, tutanakları isteyin Başkanım. Tutanakları getirtin, inceleyin.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bize aynı cümlelerle hakaret ediyor ya.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, çok açık ve net bir şekilde muhalefeti kastetmediğimi, kastımın çok net bir şekilde…

BAŞKAN – Bunu söyledi.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – …bu yakıp yıkanlara yönelik olduğunu ve burada suçlu olarak o Vandalizmi yapanlar olduğunu söyledim. Bundan öte ne olabilir, bundan daha doğal ne olabilir? (Gürültüler)

BAŞKAN – Tutanakları getirteceğim, tutanakları istiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır efendim, öyle şey olur mu?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dünkünün aynısını yaptı, aynı sözler, aynı sataşmalar, söz istiyorum.

BAŞKAN – Hayır efendim, değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bize haksızlık yapma Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen, eğer buna haksızlık diyorsanız, bu kadar söz, bu kadar engelleme… Haksızlık ortada yani kim kime haksızlık yapıyor. Lütfen… (Gürültüler)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kastının muhalefet olmadığını söylüyor, daha nasıl ifade etmesi gerekir Sayın Gök?

LEVENT GÖK (Ankara) – “Bu yasaya ancak ve ancak suç işleyecek olanlar karşı çıkabilir.” diyor Sayın Aydın. Biz yasaya karşı çıkıyoruz Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, sözünü düzeltsin, “Sözümü geri alıyorum.”…

BAŞKAN – O zaman Türk Dil Kurumundan uzman mı getirmemiz lazım?

LEVENT GÖK (Ankara) – Ne uzmanı?

BAŞKAN – Hayır, bugünkü konuşmasını diyorum efendim ben.

LEVENT GÖK (Ankara) – “Dünkü tutanakları okuyorum.” diyor Sayın Aydın. Tereddüdünüz varsa…

BAŞKAN – Tutanakları istedim, direnmiyorum ki.

LEVENT GÖK (Ankara) – …ara verirsiniz, ondan sonra…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yap, yap, bir de üstüne… Böyle şey olur mu?

BAŞKAN – Sayın Kaplan, bunlar tutanaklara geçiyor, bu konuştuklarınız geçiyor efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Geçsin…

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Özür dilemek bu kadar zor bir şey mi? Erdemliliktir.

BAŞKAN – Sayın Aydın, tekrar eder misiniz, sayın milletvekillerinden ve sayın muhalefet partilerinden özür dileyecek misiniz?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, konuşmamın hiçbir yerinde muhalefeti, muhalefet milletvekillerini ilzam eden bir ifade yoktur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz karşı çıkıyoruz. “Karşı çıkanlar” diyor, barolar karşı çıkıyor, suça eğilimli mi bunlar?

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Özür dile be!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, muhalefeti bırak halka bak, halka!

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu ne demek ya! (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kastım çok açık ve net bir şekilde, Vandalizm yapanlara, terör estirenlere ilişkindir. Yani bundan daha açık ne olabilir? Arkadaşların niyetleri farklı olabilir, onlar niyet okuyabilir ama hiç kusura bakmasın kimse, “Bu Mecliste gökte bulut var.” deyip de ondan sonra “Yok, bana sataştınız.” demekle bir alakası var mı ya? Böyle bir şey olur mu ya? Yazık be, el insaf be! Bir şekilde bu kadar bu Meclis böyle tahakküm altında… (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Hakarete devam etmiyor efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben Hükûmete laf edeceğim, “Efendim, benim sözüm Hükûmete değil.” Türkiye'de başka Hükûmet mi var?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dalga mı geçiyor!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, burada kendisini savunma imkânı olmayanları itham etmek şerefsizliktir! Milletvekilleri üzerinden alıp bir başkasına gönderme yapıyor ama kendini savunma imkânı olmayanları burada itham etmek şerefsizliktir! O insanların hakkını da savunacağız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Barolar karşı çıkıyor, suç işleme eğilimli midir? Barolar karşı çıktı, Abdullah Gül Bey karşı çıktı, suç işlemeye meyilli bir adam mı bu? (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Molotof atan suç işlemeye meyillidir...

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 00.49

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 01.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Sayın başkanlar, tutanakları getirttim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Baluken… Bir oturun lütfen, tutanakları okuyayım.

“Ahmet Aydın (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Öncelikle, şunu ifade edeyim: Tabii, dün gecenin geç saatlerinde benim kullandığım ifadelerin tamamını dinlemeden, konuşma metnimin tamamına bakmadan -maalesef, âdeta, cımbızla bir cümlesi alınmak suretiyle- zaten gerisini de dinlemeden tüm muhalefet milletvekilleri ayağa kalktı. Eğer konuşmamın tam içeriğine bakarlarsa, baştan sona kadar bu konuşmayı tetkik ederlerse ki burada kastımın muhalefet olmadığı çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkacaktır ve burada suç işlemeye eğilimli kişilerin, özellikle devamında da bahsettiğim kişilerin -ki bunlardan kastımın da- o yakıp yıkan Vandallar olduğunu da çok açık göreceklerdi. Ben hele ki demokratik siyaseti savunan bir kişi olarak tüm milletvekillerinin görüşlerini engin bir hoşgörüyle de dinlediğimi herkes çok iyi bilir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, özellikle, şurada bir kısmını sadece şey yapacağım -baştan aşağıya baktığınızda- tutanaktan: Yalnız, değerli arkadaşlar, hep ‘İç Tüzük’teki hakkımızı kullanalım.’ diyorlar. Evet, ona saygımız var, İç Tüzük’teki hakkınızı kullanacaksınız ama değerli arkadaşlar, İç Tüzük’teki hakkınızı kullanırken de lütfen ama lütfen bu Meclisin âdeta anayasası konumundaki İç Tüzük’ün amir hükümlerine uyalım. ‘Acele ediyorsunuz.’ diyorsunuz. Allah aşkına sorarım size: Üç gündür, üç tam gündür çalışmamıza rağmen henüz şu kanun metninin geneli üzerindeki görüşmelere başlamamışken nasıl acele ettiğimizi söyleyebilirsiniz?

Bakın arkadaşlar, bakın, dün de tamamını dinleseydiniz eminim ki bu şey olmayacaktı. Engin bir hoşgörüyle bu grup duruyor. İktidar grubu bugüne kadar bütün söylemlerinize, bütün eylemlerinize rağmen sıcak, samimi ve mümkün mertebe yerinden saygıyla sizi dinliyor, katılmasa da dinliyor. Bakın, bu yasaya kimler karşı çıkabilir? Bu yasaya ancak ve ancak suç işleme eğilimli olanlar karşı çıkabilir, sade vatandaş bu yasayı ister.”

Devamını da dinleyelim: “Bakın değerli arkadaşlarım, vatandaş, özgür ortamda dolaşmak istiyor. Vatandaş, can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak istiyor, kafasına bir demir bilye gelmeden, çocuğuyla özgürce parkta dolaşmak istiyor. Vatandaş bunu istiyor bizden. Özgür bir ortamda, vatandaş, devletin can ve mal emniyetini sağladığı bir ortamda olmak istiyor. Dolayısıyla, tam da sizlerin de özgürce dolaşabilmesi, özgürce yaşayabilmesi -ama suçlular hariç- masum vatandaşların korunması adına bu yasaya ihtiyaç var değerli arkadaşlar. Burada, ben, suçluları, orada o bütün bu sıkıntılara sebebiyet veren yakmakla, yıkmakla kendini âdeta görevli hisseden, vatandaşın canına malına kastedenleri çok açık ve net bir şekilde orada zaten ‘suçlular’ diye ifade kullanmışım. Bu manada da, ‘suçlular hariç masum vatandaşların korunması’ demişim. Orada kastımın muhalefet olmadığı çok açık ve net ortadadır. Yani, dünden beri keşke konuşmamın tamamı dinlenebilseydi burada böyle bir kastın olmadığı; kastımın, salt ve salt suçlulara yönelik olduğu, bu suçu işleyenlerin bu kanunlardan rahatsız olabileceği, Vandalizm yapanların bu kanundan rahatsız olabileceğini ifade etmektedir, meramım bundandır.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Aydın bir açıklama yapacak, isterseniz, önce Sayın Aydın’a biz söz vereyim.

Buyurun Sayın Aydın.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ahmet Aydın’a ne açıklaması ya?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bırakın, Ahmet Aydın’a açıklama yaptırıp durmayın ya.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Önce bize söz ver.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yeter, yeter artık yahu.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Dünkü konuştuğu ortada Başkan, ne açıklaması yaptırıp duruyorsunuz? Zırva tevil götürmez yahu.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ya özür dilesin, ya geriye alsın.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Geriye alma diye bir şey yok, bir söz ver bize.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 2 dönemdir bu Parlamentodayım ve benim kişiliğimi de aşağı yukarı buradaki herkes bilir, böyle bir ifadeyi demokratik siyaseti savunan biri olarak yapmayacağımı da çok iyi bilir. Zira, her biri aziz milletimizin onurlu temsilcisi olan milletvekili arkadaşlarıma “suç işlemeye meyilli” demem asla ve asla söz konusu değildir. (CHP, MHP ve HDP sıralarından “Dedin, dedin.” sesleri) Bunu defalarca da ifade ettim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz ifadesiyle ilgili diyoruz efendim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Her şeye rağmen, kastımın bu olmamasına rağmen, kastımı çok açık ve net kimi kastettiğimi belirtmeme rağmen yine de eğer sözlerimden dolayı incinen birtakım arkadaşlarım varsa da özür dilemek bir erdemdir. İncinen arkadaşlarımdan da özür dilemeyi biliriz biz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Özür dilesin o zaman.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Dolayısıyla değerli kardeşlerim, iş bundan ibarettir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Özür dilemeyi biliriz.” dedi, bildiğini yaptı Sayın Başkan. Bu konuda gruplara da …

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Özür diledi mi? (MHP sıralarından “Dilemedi” sesleri)

BAŞKAN - Sayın Gök, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Aydın ifadesinde “Özür dilemesini de biliriz.” diye bir cümle kullandı yani “Özür diliyorum.” derse biz artık bu meseleyi burada kapatırız ama arkadaşımız hâlâ…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yazıklar olsun! Siz polise küfür ettiğinizde bile biz bu kadarını yapmadık.

LEVENT GÖK (Ankara) - Özür dilemesini kendisinden bekliyoruz. Bunu kendisinden ben özellikle rica ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydın, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz de görüşümüzü söyleyelim ondan sonra…

LEVENT GÖK (Ankara) – Yani bu şekilde eksik kalır. Sayın Aydın çıkıp “Ben bu sözlerimden dolayı bu yasaya karşı çıkanlardan özür diliyorum.” derse bu mesele burada biter, biz de kabul ederiz. (AK PARTİ sıralarından “Kimden?” sesi)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya, başka derdin! Olur, senin söylediğini söylerim!

BAŞKAN – Sayın milletvekillerinden.

Buyurun Sayın Aydın.

IX.- AÇIKLAMALAR (Devam)

16.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerinin yanlış anlaşıldığına ve incinenlerden özür dilediğine ilişkin açıklaması

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, bakın, ben özür dilemenin bir erdem olduğunu ifade ettim. Ben kendimi erdemli olarak da görürüm ve ben özür de dilerim

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Erdemdir ama o erdemi göstermedin.

AHMET AYDIN (Adıyaman) –. Yalnız, bakın, bu kadar şeye rağmen, hâlen muhalefet milletvekillerinin bu ısrarını da anlamış değilim. Herkesin de dönüp kendisine bakması lazım. Ben bu erdemli davranışta bulanacak kişiliğe de sahibim, özür de dilerim. Özür de diliyorum eğer böyle bir incinme varsa. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu kadar zor mu be!

BAŞKAN – Sayın Vural, söz istiyor musunuz?

17.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Ege Üniversitesinde bölücü yapılanmaya karşı tedbir alınması gerektiğini ifade etmesine rağmen bunun yapılmadığına ve İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin ismini kullanarak yayımladığı bir açıklamaya ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, şeyin başında ifade etmiştim, Ege Üniversitesinde maalesef bölücü yapılanmanın olduğunu daha önce defalarca ifade ettim. Üniversitelerde bu yapılanmanın açıkçası kanuna aykırı eylemler içerisinde bulunduğunu ve bu konuda polisin ve rektörlüklerin tedbir alması gerektiğini ifade etmiştim. Ama Ege Üniversitesinde maalesef bu yapılanmanın ortaya koyduğu bir şey sonucunda oranın teşkilat başkanı Ülkü Ocaklı Sevgili Fırat, Hakk’ın rahmetine kavuştu. Bununla ilgili olarak emniyet müdürüyle görüştüm. Bu süreçle ilgili olarak yaşadıklarımızla, bunda sorumluluğu olan kim varsa bunlarla ilgili muhakkak bir tahkikatın başlatılarak açıkçası sonlandırılması gerekir. Kim sorumluysa sonuna kadar gidilmesi lazım. Bu çerçevede, bütün bu girişimlerle hangi provokatörlerin hangi amaçlarla ülkücü hareket üzerinde oyun oynadığını gayet iyi biliyoruz ama ülkücü hareketi sokağa çekemeyeceklerdir, onu herkes bilmelidir.

Bu çerçevede, bir konuyu daha ifade etmek istiyorum: Bugün, İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin benim ismimi kullanarak yayınladığı 20 no.lu bir açıklama var: “MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın laf kurnazlığı yaparak iç güvenlik paketiyle ilgili İçişleri Bakanlığının HDP'yle görüştüğü yönündeki iddiası tamamen gerçek dışı ve yalandır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Her şeyden önce, İçişleri Bakanlığı gibi kamu görevi yapan, Basın Halkla İlişkiler Müşavirliği adı altında görev yapan kimse “laf kurnazlığı” kelimesini kullanmak suretiyle açıkça bir hakareti öngörmüştür, aynen kendisine iade ediyorum. (MHP sıralarından “Hep beraber iade ediyoruz.” sesleri) Aynen iade ediyorum. Bu kamu görevlisi kimse ve burada varsa derhâl Meclisi de terk etsin.

FARUK BAL (Konya) – Bakan da sorumludur.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bakana da iade ediyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakanın yüreği varsa kendi iradesiyle bununla ilgili açıklama yapması gerekiyor. İçişleri Bakanlığının hükmi şahsiyetiyle kamu görevlilerini böylesine siyasi bir konuda alet etmek mertliğe sığmaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili bir başka konu, bakın, huzurlarınızda okuyorum:

“Oktay Vural (İzmir) - Görüştünüz değil mi? Görüştünüz, görüşüyorsunuz. İç güvenlik yasasını da görüştünüz.

İçişleri Bakanı Efkan Ala - Görüşüyorum, ne diyorsunuz? Evet, görüşüyorum, bir şey mi diyorsunuz?”

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Ya Başkan, Komisyonda görüşülmedi mi?

OKTAY VURAL (İzmir) - Şimdi, bütün bunlar ortadayken “İç güvenlik yasasını görüşüyoruz.” diyen bir Bakan ifadesi varken, laf kurnazlığı yapanın asıl Bakan olduğunu itiraf ediyorsunuz. Yalçın Akdoğan’la bu konu, çözüm paketiyle birlikte iç güvenlik paketinin gündeme alınması konusu görüşüldü, gazetelerde çıktı ve bu konularla ilgili hükûmetin herhangi bir beyanı da çıkmadı.

BAŞKAN – Evet, Sayın Vural, teşekkür ediyorum.

Sayın Baluken…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre önemli bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Anladım da sırasıyla, Sayın Baluken’in sırası var burada.

Buyurun Sayın Baluken.

18.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ı, konuşmalarında halkı, toplumsal muhalefeti, kendilerine oy vermeyen kitleleri rencide edecek sözler kullanmaması konusunda uyardığına ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Ahmet Aydın dün yaptığı konuşmadan sonra, bugünkü özür taleplerimize, maalesef aynı cümlelerle cevap verdi, ancak verilen aradan sonra tekrar söz verdiğinizde, özür dilemenin bir erdem olduğunu ve bunun için gerekirse özür dileyebileceğini söyledi.

Biz, özellikle bu cümleler sarf edildikten sonra, kendi parti tabanımızdan ve parti teşkilatlarımızdan çok yoğun bir şekilde “Bize hakaret edildi.” şeklinde telefonlar aldık.

Son yapmış olduğu açıklamayı ve özrü, aynı zamanda partimize oy veren ve yine, parti teşkilatlarımızda bu cümlelerden rencide olan, aynı zamanda bizim partimiz dışında da bu yasa tasarısına karşı çıkan bütün halkımızdan özür dileme olarak algıladık.

O nedenle, özellikle bundan sonraki konuşmalarında da bütün halkı, bütün toplumsal muhalefeti, kendilerine oy vermeyen kitleleri bu şekilde rencide edecek sözler kullanmaması konusunda uyarıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, Sayın Uzunırmak, buyurun.

19.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Aydın, zırva tevil götürmez. Bu açıktır.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Şu söz yakışıyor mu size?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) –Yani şimdi, halk, barolar, hukuk insanları bu yasaya karşı çıkmıştır. Yani Türkiye Barolar Birliği, hukuk insanları suç işlemeye meyilli insanlar mıdır, yoksa hukuku savunan hukuk insanları mıdır? Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde genel başkanlar grup toplantılarında karşı çıkmışlardır. Vandalizmle bunları bağdaştırarak böyle bir zırvayı bizim kabul etmemizi falan beklemesinler. Yani, şimdi burada eğer biz milletvekilleri olarak bu yasaya karşı çıkan baroları, hukuk insanlarını savunamıyorsak o zaman biz millet adına burada görev yapamıyoruz demektir.

Şimdi, Sayın Aydın’ın özrü kabul edilebilir ama bu özrü doğru mantık içerisinde, ders çıkararak dilemiyorsa bundan bir netice doğmaz. Bu zırvayı devam ettirir, zırvayı devam ettirir. Bu açıdan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, özür diledi.

Teşekkür ediyorum efendim, sağ olun.

Sayın Bal, buyurun.

20.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Ege Üniversitesinde öğrenciler arasında çıkan gerginlikte Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi mensubu Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürdülmesine ilişkin açıklaması

FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün, Akşehir’in önemli ailelerinden, Çakıroğlu ailesinden Fırat isimli bir öğrencinin Ege Üniversitesinde bölücü PKK terör örgütü üyelerince katledildiğini, şehit edildiğini üzüntüyle öğrendik. Mecliste bulunan İçişleri Bakanı da “PKK’yla görüşüyorum, görüştüm.” diyor. Acaba, bu katledilme olayıyla ilgili olmak üzere, Sayın Bakan soruşturma yapacak mevkide olduğuna göre, görüşme gündemine PKK’lılardan hangisinin bunu öldürdüğünü de alacak mı? Soru bir.

Soru iki: Bu şehit edilme olayında elbette siyasi sorumluluğu var, vicdani sorumluluğu var ama hukuki sorumluluğunun olduğunun da farkında mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Zozani, buyurun.

Son söz.

21.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşimde Oturum Başkanı tarafından sataşma nedeniyle kürsüye davet edilmesine rağmen birleşim kapandığı için konuşamadığına ve yarım kalan bu işlemin bitirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Siz bugün, bir önceki oturumda, Sayın Ertuğrul Kürkcü’nün teklifinin geri çekilmesine ilişkin olarak dün yarım kalan işlemi tamamladınız, İç Tüzük’ün gereği olarak bu doğru bir işlemdir. Hatta, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural’ın yoklama talebini de eksik bırakmayarak usulü tamamladınız. Bu, doğru ve yerinde bir tutum. Şimdi, yarım kalan bir başka işleminiz var Sayın Başkan, o da şu: Biraz önce bahsi geçen konuyla ilgili olarak... Siz dün bir taraftan Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekillerinin sataşmadan kaynaklı olarak söz sırası taleplerini alır iken öbür taraftan da beni kürsüye konuşmamı yapmak üzere davet ettiniz. Tutanaklarda yer alıyor. Tutanakta olduğu şekliyle okuyorum:

“Başkan – Evet, sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.

Sayın Zozani, buyurun.” dediniz. Ancak, ben bu hakkımı kullanmadan siz birleşimi kapattınız. Bu nedenle, yarım kalmış bir işlemdir. Bakın, Sayın Başkan, bu hakkımı kullanıp kullanmayacağım benim takdirimdir. Ancak, yarım kalmış işlemi tamamlamak İç Tüzük’ün hükmüdür. Bu konuda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - ...yarım kalan işlemi tamamlamanızı bekliyoruz. Onun için söz aldım.

BAŞKAN – Sayın Zazani, Sayın Aydın’ın konuşmasından sonra…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Zazani değil Sayın Başkan. Önce bir, lütfen…

BAŞKAN – Zozani, özür diliyorum efendim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Zaten onunla ilgili düzeltmeyi de yapmadınız, özür dilemediniz.

BAŞKAN – Özür diledim efendim, alışkanlık bu, dil alışkanlığı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, dil alışkanlığınızı düzeltin lütfen.

BAŞKAN – Evet, Sayın Zozani, dün Sayın Aydın’ın konuşmasından sonra…

Yani, herhangi bir kastım yok. Onu çok net bir şekilde söyleyeyim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Kabul ettim, özür olarak kabul ettim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Söz talepleri üzerine burada yazıldı. Ancak, bu işlem yapılırken burada bulunan sayın milletvekillerinin ortak talebi üzerine oturuma ara verildi efendim ve “Kapatın.” diye ortak görüş bildirilerek kapatıldı.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, hayır, yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, öyle bir şey yok.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, biz öyle bir şey…

BAŞKAN – Evet efendim, buradaki…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Şimdi böyle yaptınız.

BAŞKAN – Şimdi, isim isim sayabiliriz efendim ama…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Olabilir Sayın Başkan, yarım kalmış bir işlemden söz ediyoruz. Siz yarım kalmış bir işlemi tamamladınız, doğru yaptınız. Yarım kalmış bir işlem daha var, onu tamamlamaya gayret ediniz.

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurun o zaman. Size üç dakika söz veriyorum.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın Başkan, bizimki ne olacak?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bizim günahımız ne Sayın Başkan?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim.

Sayın Ahmet Aydın biraz önce Meclis Genel Kurulunda milletvekillerinden özür dilediği için ben de bu söz hakkımdan feragat ediyorum. (HDP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, tasarının tümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan, tasarıyla ilgili olarak itirazımız var.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaplan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye…

OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz önce ifade ettiğim bir konu vardı. Basın Halkla İlişkiler Müşavirliğinin bir açıklamasında bir milletvekili ifadesini “laf kurnazlığı yaparak” diye bir kişi…

FARUK BAL (Konya) – Bir bürokrat.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ve o kişinin burada bulunduğunu görüyorum, Basın Müşaviri Fatih Dursun.

FARUK BAL (Konya) – Kim o?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

LEVENT GÖK (Ankara) – Bir görebilir miyiz efendim kendisini?

BAŞKAN – Sayın Dursun, buradaysanız…

FARUK BAL (Konya) – Tanıyalım o Fatih’i, hangisi? “Alo Fatih" mi, değil mi, bir tanıyalım.

BAŞKAN – Bir soralım.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Bakan, tekeffül et, “Onun sorumluluğu bende.” de.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, bu Fatih’i tanımak istiyoruz. Milletvekiline hakaret eden Fatih’i tanımak istiyoruz.

BAŞKAN – Efendim, bürokrat listesini isteyeceğim. Buradaysa gereğini yapacağım ben.

OKTAY VURAL (İzmir) – Listede var.

FARUK BAL (Konya) – Var listede.

BAŞKAN – İsteyeceğim efendim, gelsin. (Gürültüler)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

LEVENT GÖK (Ankara) - Efendim, sorarsanız çıkar zaten.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – İçişleri Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Basın Müşaviri.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Sayın Bakan, bürokratına sahip çık. Açıklamanın altında imzan var.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, istemeye ne gerek var? Arkadaşımızı bir takdim edin, çıksın ortaya.

BAŞKAN – Sayın Dursun…

Sayın Dursun burada mı efendim?

Sayın Dursun…

“Yok.” diyorlar efendim.

Peki, teşekkür ederim.

Evet, şimdi, Sayın Kaplan, buyurun efendim.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Bakan var efendim, Sayın Bakan var!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, bir dakika…

BAŞKAN – Lütfen ama…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, bir saniye, itiraz var.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok efendim.

BAŞKAN – Efendim, verecek Sayın Bakan ama. (Gürültüler)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, hayır efendim, çağıramazsınız.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen ama Sayın Kaplan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, çağıramazsınız.

BAŞKAN – Hayır, efendim, daha şeye geçtik, yeter artık kaç günden bu tarafa. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)

Sayın Kaplan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, efendim…

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Sayın Bakan çıkıp konuşacak, öyle yok!

BAŞKAN – Lütfen efendim, her şeyi tamamladık.

(HDP’li bir grup milletvekilinin Başkanlık kürsüsü önünde toplanması)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, siz tamamına geçmeden önce…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye… Dinlemek zorundasınız.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Hasip Bey gelmiyorsa lütfen sıradaki konuşmacıyı çağırır mısınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ama söz istedi, söz istedi ya…

BAŞKAN – Ne diyorsunuz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, dün burada İç Tüzük 73’e göre yapılmış bir ihlali gündeme getirdim, onun üzerine işlem yapılmadı.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – İçişleri Bakanlığının bu açıklamasına Bakan sahip çıkıyor mu, çıkmıyor mu?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bir işlem başlattınız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir saniye… İşlem başlatılmadı Sayın Ünal. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Hayır, olur mu canım!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bir işlem başladı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, hayır, hayır!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hayır, Hasip Bey’i kürsüye davet ettiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurun lütfen. Sayın Kaplan, gelmeyecekseniz ikinci konuşmacıya söz vereceğim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili.

Sayın Serindağ, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen efendim, hiç kimseyi dinlemeyeceğim, lütfen…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen efendim, lütfen…

Sayın Serindağ…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, öyle yapamazsınız!

BAŞKAN – Yaparım.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, hayır, bir saniye ya…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır efendim, yapamazsınız. Milletvekilinin rızası yok, yapamazsınız.

BAŞKAN – Yaparım, ben her türlü işlemi tamamladım efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Adil Bey’e söz vermediniz.

BAŞKAN – Sayın Baluken, bu doğru değil.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bunu yapamazsınız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bunu yapamazsınız! Yapamazsınız bunu!

BAŞKAN – Üçüncü konuşmacı efendim.

Evet, üçüncü konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Sayın Türkoğlu, lütfen…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bunu yapamazsınız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bunu yapamazsınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, söz vermediniz mi siz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Konuşmacımız geliyor efendim, geliyor.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, AK PARTİ Grubu adına Sayın Naci Bostancı…

BAŞKAN – Dördüncü konuşmacı Sayın Bostancı, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, kürsüye gelmemesini öneriyoruz.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Böyle bir şey olamaz ya!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Bostancı, gelmemenizi öneriyoruz.

(Hatip kürsüsü önünde toplanmalar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu yasa tasarısı Türkiye'nin geleceği bakımından büyük önem taşıyor. Bizim amacımız, Mecliste bu yasa tasarısının görüşülmesi, müzakere edilmesi. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, efendim, yapamazsınız!

BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 01.34

ON İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 01.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

(Başkanlık Divanı kürsüsü önünde toplanmalar)

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan, uykumuz geldi, angarya yapıyorsunuz. Bütün uluslararası sözleşmelerde angarya yasak.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Naci Bostancı’nın konuşması yarıda kalmıştı.

Buyurun Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, tutanaklara baktınız mı? Adil Bey’e söz vermiştiniz. (Gürültüler)

BAŞKAN – Yarıda kalan bir işlem var yani. Lütfen…

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; nihayet yasanın görüşmelerine başlayabildik. Meclisin yapması gereken medeni bir biçimde bu yasayı görüşmektir. Bu Meclisin bunu yapacak olgunluğu, bilgisi, tecrübesi vardır. Muhalefetin, iktidarın, herkesin katkı vermesiyle memleket için hayırlı bir yasa olmasını ümit ediyoruz, bu katkılara açığız. Bu katkıyı rasyonel bir şekilde verecek, katkı sağlayacak, değerli fikirlerini ortaya koyacak herkese şimdiden teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Hayırlı olur inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 01.46

ON ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 01.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 21 Şubat 2015 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 01.52



(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 462’nci sayfasında yer almıştır.

 

(x) Bu düzeltmeye  ilişkin ifade 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 170’inci sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 479’uncu sayfasında yer almıştır.

(x) Bu açıklamaya ilişkin ifade 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 474’üncü sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye  ilişkin ifade  19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın  4767ncı Sayfasında  yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim tutanağının 135’inci sayfasında  yer almıştır.

(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama 21/02/2015 tarihli 60’ıncı Birleşim Tutanağı’nın 30’uncu sayfasında “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.

(X) Bu düzeltmeye ilişkin ifade  19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın  229’uncu Sayfasında  yer almıştır.

 

(X)  Bu düzeltmeye  ilişkin ifade  19/02/2015 tarihli 58. Birleşim Tutanağı’nın 262’nci sayfasında yer almaktadır.

(x) Bu düzeltmeye  ilişkin ifade 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 151’inci sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye  ilişkin ifade 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’nın 163’üncü sayfasında  yer almaktadır.

(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/02/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.