TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  56’ncı Birleşim

                                                                                              17 Şubat 2015 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına şiddete ilişkin konuşması

 

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın cevabı

2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın cevabı

3.- Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten’in, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın cevabı

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, MHP Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, CHP Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine, kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ve kadın cinayetlerinin ulaştığı noktada iktidarın büyük payı olduğu için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam konuşurken Genel Kurul salonunu terk ederek protesto ettiklerine ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır'ın, AK PARTİ Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine, kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ve CHP Grubu milletvekillerinin protestosunu kendilerine yakıştıramadığına ilişkin açıklaması

5.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

7.- Osmaniye Milletvekili Suat Önal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

8.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

9.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

10.- Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

11.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

14.- Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

15.- Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine, kadına yönelik şiddete karşı olduğuna ve Şeyh Şamil’in ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

16.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

17.- Yalova Milletvekili Temel Coşkun'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

18.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

20.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

21.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

22.- Muğla Milletvekili Ali Boğa'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

23.- Bursa Milletvekili Tülin Erkal Kara'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

24.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

26.- İstanbul Milletvekili Sevim Savaşer'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

27.- Mersin Milletvekili Nebi Bozkurt'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

28.- Ankara Milletvekili Ülker Güzel'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

30.- Muş Milletvekili Demir Çelik'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

31.- Tokat Milletvekili Dilek Yüksel'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

32.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

33.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

34.- Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

35.- Adana Milletvekili Fatoş Gürkan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

36.- Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

37.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

38.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

39.- Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

40.- Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

41.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

42.- Mardin Milletvekili Erol Dora'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

43.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

44.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

45.- Aydın Milletvekili Semiha Öyüş'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

46.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

47.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

48.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

49.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

50.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

51.- Siirt Milletvekili Osman Ören'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

52.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

53.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

54.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

55.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

56.- İstanbul Milletvekili Melda Onur'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

57.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

58.- İzmir Milletvekili Hülya Güven'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

59.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım M. Ramazanoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

61.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

62.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

63.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

64.- İzmir Milletvekili Musa Çam'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

65.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

66.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

67.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

68.- Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

69.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

70.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine, kadına yönelik şiddete karşı olduğuna ve toplumda kin ve nefreti artıran bir “tweet” için yapılan destek çağrılarına karşı AK PARTİ yönetiminin gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması

71.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

72.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

73.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

74.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

75.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Arnavutluk Meclisi Hukuk İşleri, Kamu Yönetimi ve İnsan Hakları Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 4/2/2015 tarihli 91 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1698)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Birleşmiş Milletler 69’uncu Genel Kurulu çerçevesinde 9-10 Şubat 2015 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York şehrinde düzenlenen “2015 Sonrası Kalkınma Gündeminin Uygulama Araçları” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisinden katılması Genel Kurulun 3/2/2015 tarihli 50’nci Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin tezkeresi (3/1699)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri (LIBE) Komitesi tarafından 23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brüksel’de düzenlenecek olan “Akıllı Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi, Ulusal Tecrübeler, İzlenecek Yol” konulu toplantıya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1701)

4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki heyetlerin Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkanı Sergey Narişkin’in vaki davetine icabet etmek üzere 17-20 Mart 2015 tarihleri arasında Rusya Federasyonu’na ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’ın vaki davetine icabet etmek üzere 24-28 Mart 2015 tarihleri arasında ABD’ye resmî birer ziyarette bulunmalarına ilişkin tezkeresi (3/1702)

5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Adana Milletvekili Ali Halaman’ın mazereti nedeniyle 9/12/2014 tarihinden itibaren on dört gün izinli sayılmasının Başkanlık Divanının 4/2/2015 tarihli 91 sayılı Kararı’yla uygun görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1700)

 

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 21 milletvekilinin, Sakarya bölgesinin elektrik dağıtımını yapan SEDAŞ’tan kaynaklanan sorunların ve sorumluların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1206)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, Kırklareli’ne kurulmak istenen nükleer ve termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına verecekleri zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1207)

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekilinin, Haymana kaplıcalarının tanıtımı için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1208)

 

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru

 

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun (10/214); Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve arkadaşları tarafından, 28/11/2012 tarih ve 7099 sayıyla Yozgat ilinin işsizlik sorununun; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından, 9/4/2013 tarih ve 11473 sayıyla üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun; Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve arkadaşları tarafından, 6/6/2013 tarih ve 14207 sayıyla işsizlik sorununun toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşları tarafından, 20/1/2015 tarih ve 3897 sayıyla işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekili tarafından, Uludere olayının tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 29/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 3, 10, 17, 24 ve 31 Mart 2015 Salı günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerinde gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 4, 11, 18 ve 25 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Van Milletvekili Nazmi Gür'ün, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak'ın, İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

7.- İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın, Ankara Milletvekili Levent Gök, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Van Milletvekili Nazmi Gür, İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

 

 

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın HDP grup önerisinin oylaması sırasında CHP Grubunun yoklama talebini yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın HDP grup önerisinin kabul edilmediği yönündeki kararının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

 

XI.- KAPALI OTURUMLAR

ALTINCI, SEKİZİNCİ, ONUNCU, ON BİRİNCİ, ON İKİNCİ ve ON ÜÇÜNCÜ OTURUMLAR

(Kapalıdır)

 

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarınca satın alınan kültür, eğlence ve spor hizmetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/56300)

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, TKİ tarafından bazı firmalardan mevzuata aykırı ve usulsüz bir biçimde yüksek bedelle kömür alındığı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/57391)

3.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, Diyarbakır'da yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58259)

4.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün, Balıkesir'in içme sularında yüksek derecede arsenik bulunmasına ve sorunun çözümüne ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58260)

5.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Mersin Akkuyu Nükleer Santrali raporuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58261)

6.- Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, Dereköy Torbalama Tesisinde işçilerin yaşadığı sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58262)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluş personeline yönelik fişleme iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58263)

8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlık bünyesindeki istisnai kadro mevcuduna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58264)

9.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın, 2002-2014 yılları arasında Bursa'da Bakanlık tarafından yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58265)

10.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş'ın, 2012 yılında Çan Termik Santraline kireçtaşı temin edilmediği için kurumun zarara uğramasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58266)

11.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son bir yılda Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından satın alınan otomobillerin sayısına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58491)

12.- Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, 13 Mayıs 2014 tarihinden itibaren Soma'da maden işleten özel şirketlerin hakedişlerine ve madencilere olan birikmiş borçlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58492)

13.- Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, Soma'da madencilerin istihdamına ve birikmiş alacaklarının ödenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58493)

14.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/59228)

15.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, araç satın alımları ve kiralamaları ile diğer araç giderlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/59229)

16.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan kiralık araçlara,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından satın alınan nakliye araçlarına,

İlişkin soruları ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/59230), (7/59231)

17.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda millete ve devlete karşı suçlar nedeniyle hakkında işlem yapılan personel sayısına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/59232)

18.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, elektrik faturalarında dağıtım bedeli dışında çeşitli bedellerin yer almasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/59336)

19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/59480)

20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/59494)

21.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarda sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele,

28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarda Gezi Parkı eylemlerine katılımları nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele,

İlişkin soruları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/59776), (7/59778)

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Kamu Denetçiliği Kurumu 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/59779)

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Sayıştay 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/59780)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Kamu Denetçiliği Kurumu 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/60073)

17 Şubat 2015 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına şiddete ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kadına yönelik şiddet bugün itibarıyla ulaştığı boyutlarla önemli bir gündem hâlini almış ağır bir insan hakkı ihlalidir ve dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de birlikte mücadeleyi gerektiren toplumsal bir sorundur. Hepimizin yüreğini kanatan kadına yönelik şiddet kurbanı bu kez üniversite öğrencisi Özgecan Aslan oldu.

Toplumda kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması, ancak ve ancak kadın ve erkeğin eşitliği konusunda bütün toplumda farkındalığın oluşmasıyla mümkündür. Belirtmek isterim ki Türkiye Büyük Millet Meclisi de yapılan çalışmalarla kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılığını ortaya koymaktadır. Başta Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, kadına yönelik şiddet olgusunu gündemine alarak çalışmalarda bulunmaktadır. Ayrıca, kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırma komisyonu da konuyla ilgili çalışmalarını hâlen sürdürmektedir. Gerek kadın ve gerek erkek milletvekillerimiz, parlamenter denetim faaliyetleriyle konunun takipçisidirler.

Yüce Meclis çatısı altında yürütülen bu çalışmaların, kadına yönelik şiddeti henüz oluşmadan önleyen, oluşma risklerini azaltan, kadının aile içinde ve toplumda ruh ve beden sağlığını koruyup güçlendiren ve aile içinde ve de dışında güvenliğini sağlayan, şiddetle mücadele yaklaşımının hayata geçirilmesi için öncü olmasını diliyorum, ümit ediyorum ve bu tür acı olayların bir daha yaşanmamasını diliyorum.

Yavrumuz Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Acılı ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Rahat uyu Özgecan.

Sayın milletvekilleri, üç milletvekiline gündem dışı söz vereceğim ancak Özgecan Aslan için, bugün, sisteme giren bütün milletvekillerine birer dakikalık söz hakkı vereceğim.

Şimdi üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, kadına şiddet hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’e aittir.

Buyurun Sayın Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın cevabı

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve televizyonları başında bizi izleyen bütün milletimiz; herkesi saygıyla selamlıyorum. Ama öncelikle, Özgecan’a, tekrar, burada rahmet diliyorum…

BAŞKAN – Sayın Demirel, bir dakikanızı rica edebilir miyim…

Sayın milletvekilleri, biraz saygı… Lütfen…

Buyurun Sayın Demirel.

RUHSAR DEMİREL (Devamla) – Öncelikle, tekrar, Özgecan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Ama Özgecan’ın ailesiyle beraber, kendini Türk milletinin parçası hisseden bütün ailelere sabır temenni ediyorum. Çünkü bu kez ateş yalnızca düştüğü yeri değil hepimizin yüreklerini yaktı, hepimizin evine düştü bu ateş.

Biz hepimiz bu milletin bir parçasıyız ve görüyoruz ki toplum olarak emanetlerimize sahip çıkmıyoruz. Hukuk şunu yazmaz: Yolda yürürken düşen birini tut elinden kaldır diye bir kanun maddesi yok. Ama bu, bizim insani olarak, vicdani olarak, doğal hâlimizle yaptığımız bir şeydir. Her şeyi hukuktan bekleyemeyiz ve dolayısıyla, sokakta, evde, okulda, her yerde birbirimize emanetiz, toplum olarak birbirimizin emanetiyiz. Ama maalesef, görüyoruz ki toplum olarak emanetlerimize sahip çıkmıyoruz. Ve öyle bir milletin insanlarıyız ki biz, kültürümüzde kilitsiz kapılarda yaşamak var iken bugün çok yüksek düzeyde güvenlikli sitelere sığınmış öbekler hâlinde bölünmüş hâldeyiz. Oysa Türk milleti, gerçek fıtratında, kilitsiz kapılarda yaşayacak kadar birbirine güvenen, birbirinin gözünün içine bakarak konuşabilen insanlardan oluşuyor. Ama her şeyi hukuktan bekleyemeyiz.

Kaldı ki acı olan şu, Özgecan’ın ölümüyle birlikte, Özgecan’ın hunharca katledilmesiyle birlikte hep şu konuşuluyor: Şimdi ne yapacağız? Yapacağımız, Özgecan’ı hunharca katleden canavara ne yapacağımız üzerinden şekilleniyor. Oysa bizim konuşmamız gereken, geride kalan 75 milyonun sağlıklı, salim, insani, güvenli, onurlu ve bedensel bütünlüğü içinde nasıl yaşayacağını temin etmek olmalı. Ve biz milletvekilleri olarak, milletin seçilmiş vekilleri olarak burada bunu konuşmalıyız. Birbirimizi suçlayarak bir yere varamayız. Birbirimizi itham ederek hiçbir yere varamadığımızı görüyoruz.

Ama uygulanan hukuki düzenlemeler, Meclisten çıkan yasalar bu faciaları önlemiyor ve bu, yalnızca kadına yönelik yapılmıyor. 2 yaşında tecavüze uğrayıp kuyuya atılan çocuğu hatırlıyor musunuz? Mert’i unuttunuz mu, babasına yemek götürmek için evinden çıkan Mert’i? Ablasını isteyen erkekle ablası evlenmeyi reddetti diye öldürülen Gizem’i unuttuk mu hepimiz? Ya da Münevver için söylenen sözler, “Kızı kendi başına bırakırsan…” diyen o ses. O ses bunun vebalini taşıyor. Bu seslere ihtiyacımız yok bizim.

Türkiye'nin ihtiyacı olan, kadın, çocuk, yaşlı, kim olursa olsun, fiziken güçsüz olan insanlara yönelen bu canavarlaşmış gözlere, seslere, ellere “dur” diyecek bir uzlaşı kültürü. Aynı masanın etrafında toplanıp konuşabilmeliyiz. “Biz çoğuz, biz kalabalığız, daha güçlü sesimiz var.” demeden “Hepimiz ne yapabiliriz? Biz bu konuda hangi ortalama bir çözümü getirebiliriz, bizim hangi fikirlerimiz bu toplumu daha güvenli bir ortamda yaşamaya sevk eder?” diyebilecek her sese ihtiyacı var Türkiye'nin ve büyük sorumluluk hükûmet eden, çoğunluktaki siyasi partide. Yasaları çıkarıyorsunuz, hayhay. Çok yasa çıkardınız her konuda ama görüyorsunuz, giderek artan bir şiddet var. Yalnız kadına değil, az önce de söyledim, çocuklara, engellilere, herkese yönelik. O zaman burada eksik olan bir şey var çünkü yalnızca kanun yetmiyor, yalnızca sizin öngörüleriniz yetmiyor; toplumun göremediğiniz kesiminin talepleri ve ihtiyaçları var.

O sebeple tekraren söylüyorum: Bir uzlaşı kültürüne ihtiyacımız var ve bu kültür öncelikle burada gerçekleşmeli ki toplumun diğer kesimlerinde de bir mutabakat sağlansın, toplumsal huzur gerçekleşsin. Parti olarak insanlarımızın onurlu yaşaması, insanlarımızın birlik, huzur ve güven içinde yaşaması ve bedensel bütünlüklerini koruması için getirilebilecek her yasaya bugüne kadar “evet” dedik, bundan sonra da diyeceğiz. Ama fikirlerimizi paylaşmak için ortak bir platforma ihtiyacımız olduğu bir gerçektir.

Ben, tekraren, Özgecan’a Allah’tan rahmet diliyorum ve bu tür canavarca ruhların ıslah olması için gerekli düzenlemelerin bir an önce yapılmasını diliyorum.

Teşekkürler. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirel.

Gündem dışı ikinci söz, Mersin’de hunharca öldürülen Özgecan Aslan ve kadına yönelik şiddet hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’ya aittir.

Buyurun Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın cevabı

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Gencecik bir kadın, yaşama sevinciyle dolu bir insan, babasının tabiriyle melek Özgecan; alçakça, hunharca, kalleşçe katledildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sevgili Özgecan’ın annesi Songül Hanım, babası Mehmet Bey, Özgecan’ın arkadaşları, sevenleri, ardından gözyaşı dökenler ve bu büyük acıyı yüreğinde hissedenler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2000’li yılların başından bugüne dek artan kadın cinayetlerine maalesef bir de Özgecan eklendi. Özgecan 20 yaşında, pırıl pırıl bir üniversite öğrencisiydi. Canilerin karşısında, değil çığlık atmak, var gücüyle direnmişti. Ancak, vahşet sınır tanımamış, babasının deyimiyle meleğinin kolu kanadı kırılmıştı. “Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin.” diyen bakan Özgecan’ın çığlığını duymuş mudur bilinmez, ancak Özgecan’ın çığlığını tüm Türkiye duydu.

Ben Mersin milletvekili olarak bugün milletin kürsüsünden başta Özgecan’ın anne ve babası olmak üzere, cenaze evine gelerek acı paylaşan insanların bana tembihlediklerini sizlere aktaracağım. Özgecan’ın annesi Songül Hanım diyor ki: “Suçlular en ağır şekilde cezalandırılsın ve bunlara ceza indirimi uygulanmasın.” Özgecan’ın babası Mehmet Bey diyor ki: “Benim kızım üzerinden kimse siyasi çıkar sağlamaya çalışmasın. Benim kızım üzerinden idam cezası tartışılmasın. Benim kızım üzerinden etnik konular ve inançlar tartışılmasın. Tartışılacaksa kadına yönelik şiddet tartışılsın, özgürlükler tartışılsın, kadın-erkek eşitliği tartışılsın, nasıl daha insanca yaşayabileceğinizin yolları tartışılsın.” Ve diyor ki: “Tüm Türkiye Özgecan’da birleşti. Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu konuda birleşsin, şiddeti önleyecek yasaları bir an önce çıkarsın.” Ve diyor ki Mehmet Bey: “Daha çok sevmeliyiz. Bu sorun ancak böyle çözülür.” Ve büyük bir olgunlukla devam ediyor: “Allah bu vahşeti yapanların anne babasına benzer acıları yaşatmasın.” Özgecan’ın sevenleri ise öfkeli, hem de çok öfkeli. Mersin’de, cenaze evinde görüştüğümüz insanların ortak söylemi şu: “İçimiz kan ağlıyor ve geleceğimizden kaygılıyız.” Herkes bu vahşeti yapanlar kadar azmettiricilerin de suçlu olduğunu düşünüyor.

“Bir tane, kız mıdır, kadın mıdır, bilmem.” zihniyetiyle ülkeyi yönetenlerin, “Kadın-erkek eşitliğine zaten inanmıyorum.” diyen mühürdarların, “Tecavüzcüler, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur.” diyen vicdansızların, “Çocuk nikâhlarının çoğu masumane.” diyen aymazların, “Kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz.” diyen yobazların, “Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak.” diyen çağ dışıların, “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.” diyen arsızların, “Kadına şiddet abartılıyor.” diyen kör siyasetçilerin, “Hamilenin dışarıda gezmesi terbiyesizliktir.” diyen ahlaksızların… (CHP sıralarından alkışlar) “Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor.” diyen sığ düşüncelilerin, “Makyaj yapan kadının kaportası bozuktur.” diyen terbiyesizlerin, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralık.” diyen din tüccarlarının, “Dekolte giyene tecavüz ederler.” diyen ruh hastalarının, “Annen de olsa diz kapağının üstü tahrik eder.” diyen dinsiz imansızların, “6 yaşında çocukla evlenilebilir.” diyen pedofililerin, “Kadın evden çıkarsa piyasaya düşer.” diyen sapıkların, “Erkeğin karısını dövmesi caizdir.” diyen vahşilerin elinde Özgecan’ın kanı yok mudur?

Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. “Kızım çok acı çekmiştir, keşke bir kurşunda ölseydi.” diyen Özgecan’ın annesinin feryadını duyacağız. Ayrımcı dil kullanan, nefret suçu işleyerek şiddet bataklığını besleyen dilleri, zihniyetleri susturacak yasaları çıkaracağız. Tecavüze, kadın cinayetine iyi hâl indirimi, tahrik indirimi veren yargıyı düzelteceğiz. Özgecan’ı hangi zihniyetin öldürdüğünü bilmezseniz yeni vahşetleri önleyemezsiniz. Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, kadınları eşit yurttaşlığa yükselten haklarını tırpanlamaya çalışan, çağdaşlık ve eşitlik yürüyüşünü durdurmak ve karanlığa götürmek isteyen zihniyeti ve o zihniyetin beslediği bataklığı kadınlarla beraber kurutacağız.

Saygılarımla. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı üçüncü söz, Mersin’de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesiyle ilgili söz isteyen Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten’e aittir.

Buyurun Sayın Ökten. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten’in, Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesine ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın cevabı

ÇİĞDEM MÜNEVVER ÖKTEN (Mersin) – İlimizde işlenen Özgecan Aslan cinayetiyle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Özgecan’ın ailesinin derin ve sahici acılarının karşısında sosyal medyada sloganlar ve ne yazık ki Mecliste de hakaretamiz sözler havada uçuşurken, konu üzerinden siyasal çatışmalar yaşanmasından inanın bir milletvekili olarak derin üzüntü duyuyorum, aynı zamanda bir anne olarak Özgecan cinayetinden büyük bir üzüntü duyuyorum.

Mersin’den yükselen bu acı çığ gibi büyüyerek hepimizin yüreğini yaktı. Bu bir cinayettir, insanlık vicdanının ve değerlerinin asla kabul edemeyeceği, vahşice ve barbarca işlenmiş bir cinayettir. Doğru analiz etmemiz, yaşanan bu menfur olayı kadına uygulanan şiddetin başka bir boyutunda değerlendirmememiz gerekir. Çünkü kadına yönelik şiddeti yalnızca toplumsal cinsiyet farklılığıyla kategorize edersek bu cinayette birçok şeyi göz ardı ederiz. Nedir bu göz ardı etmememiz gereken şeyler? Erkeğin öfke kontrolsüzlüğü altında yatan nedenler, erkeğin alkol ve madde bağımlılığının şiddete dönüşmesi, erkeğin ruhsal hastalıklarının tedavi edilememesi neticesinde oluşan bireysel psikopatolojidir ve bu, canavarlaşmaya neden olan toplumsal olaylara neden olur. İşte, çok katmanlı olan bu şiddetin tanımlanmasında ve mücadelesinde toplumsal ruh sağlığı analizlerinin doğru yapılması gerekir. Bunun için de arkadaşlar, 18 yaş çok geçtir. Çocukluk dediğimiz süreç içerisinde aile ve okuldaki davranış bozukluklarını, zalimce davranışları, küçük suçları, hayvanlara da yapılan şiddeti asla önemsiz görmemeliyiz.

Aileden gördüğü şiddet doğrultusunda oluşan antisosyal kişilik bozukluklarını tespit etmek ve bunun için Sağlık, Millî Eğitim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının seferberlik ilan ederek ortak çalışma yapması gerekir. Çünkü, Türkiye genelinde yapılan psikiyatrik incelemelerde, psikopat kişilik bozukluğuna sahip insanların oranının yüzde 3’leri geçmekte olduğunu görüyoruz ki bu da 200 bin kişiye tekabül etmektedir. Bunun yüzde 10’u doğrudan kriminaldir arkadaşlar. Diğerleri de toplumsal koşullar uygun olduğunda yani toplumda artan şiddetle birlikte kendilerine alan bulabilmektedirler. Adli psikoloji ve her türlü bağımlılık geçmişi olan erkeklerin bu noktada doğru teşhis ve tedavi edilmemeleri, takiplerinin yapılmaması psikopatolojik ölümcül bir şiddeti doğurur. Böyle babaların eşlerine ve evlatlarına uyguladıkları her türlü şiddetin oluşturduğu travma, o ailelerin bedenlerinde ve ruhlarında kapanmaz yaralar açar ve yüzde 12’sinin intihara teşebbüs etmesine neden olur, bu vakada olduğu gibi cinayete varan vahşi sonuçlara neden olur.

Şiddetle mücadelede, toplumsal ruh sağlığı analizlerinin etkisel değerlendirmesinin yapılması ve verilerinin toplanması işte bu nedenle gereklidir. İşte, Özgecan olayında baba Mehmet Aslan’ın şu beyanatı belki de bu seferberliğin ilk adımı olabilir, diyor ki Mehmet Aslan: “Siz hiç mucize gördünüz mü?” Bunu benim gözlerimin içine bakarak söyledi. “Şu an bir mucize gerçekleşiyor, olayın tüm Türkiye’ye mal olmasının Allah katında bir hikmeti var.” diyor. Ben de buna yürekten inananlardanım. Evet, bu şerden, bu menfur cinayetten, bu canavarlıktan bir hikmet hasıl olması için siz milletvekili arkadaşlarımızla birlikte, hep birlikte el ele vermeliyiz. Daha geniş bir bakış açısıyla çalışmaya devam etmemiz gerekir çünkü biz zaten 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” bölümünde hep birlikte değişiklikler yaptık. Bu canilerin hiçbir iyi hâlden indirime tabi olmayacak şekilde otuz dokuz yıl ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla cezalandırılması konusunda yargının gerekeni yapacağına inancım tamdır. Bu durum, hiçbir insanlık vicdanının değerlerinin asla kabul etmeyeceği vahşice ve barbarca bir cinayettir. Cezaların caydırıcı olması, mücadelede en önemli adımdır.

Özgecan Aslan, ailesinin canı iken şimdi tüm Türkiye’mizin canı olmuştur. Allah, o asil aileye sabırlar versin.

Bizler, bu yüce Mecliste, başka Özgecanlara kıyılmasın diye, kadın, çocuk tecavüzlerini, cinayetlerini engellemek adına çok kapsamlı ama hep birlikte çalışmalıyız.

Allah acılı aileye sabırlar versin. Özgecan, mekânın cennet olsun yavrum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, bir duyuru yapmak istiyorum: Sisteme giremeyen milletvekilleri var. Sistem ilk 30 milletvekilini alıyor. 30 milletvekiline söz verdikten sonra ikinci 30’a geçeceğiz. Bunu belirtmek istedim.

Şimdi, Hükûmet adına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Ayşenur İslam’a söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Keşke Sayın Bakan konuşsaydı da gruplara söz düşseydi önce.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan... Sayın Başkan, keşke böyle...

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Sayın Başkan...

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, böyle...

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – ...Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri...

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Bakanım, bir saniye...

BAŞKAN – Vereceğim, herkese söz vereceğim Sayın Gök. Sayın Bakan kürsüde. Lütfen...

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – ...sözlerime başlamadan önce...

LEVENT GÖK (Ankara) – Yani, böyle bir önemli konuda, keşke gruplar da konuşsaydı, gruplar adına bir söz verseydiniz.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – ...hayatının baharında vahşi bir cinayete kurban giden Özgecan’a ve onunla aynı kaderi paylaşan...

LEVENT GÖK (Ankara) – Yani, Sayın Bakan sokağa çıkıp konuşamıyor, burada konuşuyor.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – ...tüm mazlum kadınlara Allah’tan rahmet...

LEVENT GÖK (Ankara) – Biz de gruplar olarak konuşmak istiyoruz efendim.

 AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – ...kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

Allah’ın verdiği canı...

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Bakan, biz gruplar da konuşalım ama.

BAŞKAN – Sayın Gök, lütfen...

Sayın Bakan, bir dakika...

Kürsüde Bakan var...

LEVENT GÖK (Ankara) – Ama, Sayın Bakan...

BAŞKAN – ...Tüzük’e göre kendisine söz vermem gerekiyor. kendisine söz vereceğim, sonra da sizlere, grup başkan vekillerine ve milletvekili arkadaşlara söz vereceğim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tamam da İç Tüzük’ün hangi maddesine göre?

LEVENT GÖK (Ankara) – Bakın, Sayın Bakan sokakta konuşamıyor.

BAŞKAN – Lütfen anlayışla karşılayın, herkese söz vereceğim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Burada çok önemli bir konuda konuşmamız gerekiyor bizim. Olur mu öyle bir şey?

BAŞKAN – Lütfen Sayın Gök…

Buyurun Sayın Bakan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Yani, sokakta yürüyecek hâli yok, kalkmış burada konuşuyor. Biz grup olarak bir konuşalım burada.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Biraz kadına saygılı olun.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz inancıyla, kendi nefislerini tanrılaştıran tüm katilleri buradan, bu kürsüden bir kez daha lanetliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Devamla) – Benden önce konuşan ve bundan sonra konuşacak olan tüm arkadaşlarıma ama özellikle de “Bugün uzlaşmaya ihtiyacımız var.” diyen değerli arkadaşım Ruhsar Demirel’e çok teşekkür ediyorum.

Hepinizin bildiği gibi, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri tüm dünyada hâlâ en önemli sorun alanlarından birini teşkil ediyor. Bu sorun, uzun bir zaman sürecinden geçerek ne yazık ki günümüze kadar taşınmış durumda. Şiddet, ne biçimde olursa olsun, kadınların hayatına korku ve güvensizliği sokuyor, temel hak ve hürriyetlerini kullanmalarını engelliyor. Sorun tüm dünyada tartışılıyor, her ülke kendine göre birtakım tedbirler alıyor ancak ne yazık ki şu ana kadar hiçbirimiz köklü bir çözüme ulaşabilmiş değiliz.

Şiddet konusunda çeşitli ülkelerin yayınladığı bazı istatistiki veriler var. Bunlardan rastgele bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. İzlanda’da Sosyal İşler ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının “Kadına Karşı Şiddet” araştırması 2008 raporuna göre, eş ya da birlikte yaşanılan kişilerden şiddet gören kadın oranı yüzde 22, yabancı bir erkekten şiddet gören kadın oranı yüzde 42. Türkiye’de ise “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet” araştırması verilerine göre, 2008 yılında yakın ilişkide olunan erkekler tarafından şiddet gören kadın oranı yüzde 39,3; 2014 yılında bu rakam yüzde 35,5. Yakın ilişkide olunmayan erkekler tarafından şiddet gören kadın oranı Türkiye’de, 2008 yılında yüzde 17,8; 2014 yılında bu rakam yüzde 14. Yani, birçok basın organında rastladığımız -iddia edildiği gibi- genel olarak kadına yönelik şiddet olaylarında yüzde 1.400 civarında bir artıştan söz etmiyoruz, nispi de olsa bir düşüşten söz edebiliyoruz.

Ancak ülkemizde ve dünyada kadına yönelik şiddetin en korkunç biçimi olan kadın cinayetlerinde durum ne yazık ki böyle değil. Kadına yönelik şiddetin diğer türlerindeki nispi azalmaya karşılık kadın cinayetlerinde özellikle son bir yıl içinde yaklaşık yüzde 40 oranında bir artış olduğunu tespit ediyoruz. Bu artışı, ülkemizde işlenen genel cinayetlerle, tüm kesimlere -yaşlı, genç, kadın, erkek- herkese karşı işlenen cinayetlerle karşılaştırdığımız zaman yine aynı verileri alıyoruz. Hiç gizli olmayan TÜİK verilerinden, hepinizin ulaşabileceği TÜİK verilerinden aldığım rakamları sizinle paylaşmak istiyorum.

2011-2013 yılları arasında cinayetler açısından bir sayısal oranlama yapıldığında yüzde 40 civarında bir artış olduğu görülüyor. Aynı yıllar içerisinde erkek cinayet kurbanlarının artış oranı yüzde 45, kadın cinayet kurbanı oranlarının artışı yüzde 37.

Şunu söylemek istiyorum: Bu rakamlar çok acı ve çok korkunç. Ama, yine de şunu söylemek istiyorum: Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de şiddette ne yazık ki son yıllarda ciddi bir artış var ve ne yazık ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hâlâ sorunu çözmek noktasından oldukça uzaktayız. Bu kadar yaygın ve çok boyutlu bir sorunun çözümünün tek bakanlığın çalışmalarıyla bulunamayacağını hepimiz kabul ediyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm kamu kurum, kuruluşları ile konuyla ilgilenen tüm STK’lar, aileler, basın, tüm kadınlar ve tüm erkekler üstümüze düşeni yapmak zorundayız.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak, kurulduğumuzdan bu yana, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önleyici, koruyucu, caydırıcı ve rehabilite edici tedbirler üzerinde çalışıyoruz, çalışacağız. Bu tedbirler kapsamında, ülkemizde bugüne kadar kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda iki eylem planı yaparak bunları uyguladık. Bu eylem planlarından birincisi 2007-2010 yıllarını, ikincisi ise 2012-2015 yıllarını kapsıyor. Son eylem planımızın süresi 2015 yılı sonunda dolacak. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi’nden kaynaklanan yükümlülüklerimizi, 6284 sayılı Kanun’un etki analizi araştırmasının sonuç ve önerilerini, sivil toplum kuruluşlarının şiddetle mücadele kapsamında yaptığı çalışmaları ve önerileri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Şiddetle Mücadele Komisyonunun raporunda önerilecek tedbirleri de göz önünde bulundurarak ilgili bakanlıklar açısından daha bağlayıcı, sorumluluklar içeren ve yaptırım gücü daha yüksek olan 2016-2019 yıllarını kapsayan eylem planımızı hazırlamaya başladık.

Bu eylem planlarının tümünde yer alan önleyici çalışmalarımızın önemli unsurlarından birini eğitimler oluşturuyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve benzeri kurum ve kuruluşlarla kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında eğitim protokolleri imzaladık. Şimdiye kadar 71 bin polis, 65 bin sağlık personeli, 21 bin din görevlisinin eğitimlerini gerçekleştirdik; 336 aile mahkemesi hâkimi ve cumhuriyet savcısının katılımlarıyla seminerler düzenledik. 6284 sayılı Kanun’un tanıtılması amacıyla düzenlenen seminerlerle şiddet mağduru kadınlara hizmet sunan 6.500 kamu çalışanına ulaştık. Millî Savunma Bakanlığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadına yönelik şiddetle mücadele kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi ve artırılmasına dair protokolü yürürlüğe koyduk. Protokolle, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde vatani görevini ifa eden er ve erbaşlara yönelik olarak toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele konularında eğitim programlarına başladık, eğitici personeli yetiştirdik, derslerimizi veriyoruz. Her yıl askere alınan 450 bin er ve erbaşa eğitimler verilmesine yönelik çalışmalarımız başladı, devam ediyor, devam edecek.

Diyanet İşleri Başkanlığıyla yapılan protokol kapsamında, Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu görevlileri ve vaizlerinin kadına karşı şiddet, aile içi şiddet konularında farkındalık ve duyarlılığın artırılması çalışmalarını sürdürüyoruz. Yetiştirilen eğiticilerle verilecek alan eğitimleri sonucunda 100 bin din görevlisine ulaşmayı hedefliyoruz. 2015-2016 yıllarındaysa 200 sağlık personeli, 150 aile mahkemesi kayıt görevlisi, 200 adli hizmet uzmanı, 500 emniyet personeli, 400 kadın konukevi ve ŞÖNİM çalışanı, illerdeki STK’lar ve yerel yönetimlere ait merkezlerde çalışan 100 personel olmak üzere, toplam 1.550 kişiye eğitici eğitimi verilmesini planladık. Bu proje kapsamında, eğitici eğitimi verilecek kişilerin düzenleyeceği eğitimlerle uzun vadede 140 bin emniyet personeline ve 35 bin sağlık çalışanına ulaşabilmeyi hedefliyoruz.

Toplumsal şiddet ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki eğitim çalışmalarında en önemli paydaşlarımızdan biri de Millî Eğitim Bakanlığıdır. Onlar da bu konunun müfredat programlarına girmesi ve çocuklarımızın erken yaşlardan itibaren şiddetle mücadele açısından bilinçlendirilmesi için kapsamlı çalışmalar yapıyorlar.

Bu konudaki diğer çalışmalarımız, koruyucu tedbirlerimiz. Bunların en önemli aracı da kadın konukevlerimiz ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimiz. Bugün ülkemizde 33’ü yerel yönetimlere, 3’ü STK’lara ait olmak üzere, toplam 131 kadın konukevimiz bulunuyor. İhtiyaca göre bu konukevlerimizin sayı ve kapasitelerini artırabilecek imkânlara sahibiz. Hâlihazırda 14 büyükşehirde müstakil binalarda hizmete açılmış bulunan ŞÖNİM’lerin, şiddet olgusunun nedenleri, varlığı ve sonuçlarıyla tek elden ve çok yönlü mücadele edebilmek için önemli merkezler olduğunu düşünüyoruz. Yeterli sayıda yetişmiş eleman istihdam ettikçe diğer 16 büyükşehirde de Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerini müstakil binalarda hizmete açmaya çalışıyoruz ancak şu anda, bütün illerimizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı il müdürlükleri veya sosyal hizmet merkezlerinde oluşturduğumuz birimlerde ŞÖNİM’lerimiz hizmete devam ediyor.

2014-2016 yılları arasında yürütmeyi planladığımız Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi kapsamında 26 ilde, şiddete maruz kalan kadınlar için destek hizmetleri oluşturmayı hedefliyoruz. Bu projeyle, aynı zamanda mevcut hizmetleri geliştirerek kadınlara şiddete karşı yeterli korunmayı sağlamayı, kadın konukevi hizmetlerinin kalitesini ve koordinasyonunu artırmayı, hizmet sağlayıcıları için eğitim imkânı sunmayı ve kamuoyunda farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. 26 ilde uygulanan proje kapsamında konukevi, ŞÖNİM ve diğer tüm kurumsal destek mekanizmalarımızın uygulama standartlarını tanımlıyor, il eylem planları ve iletişim stratejilerini hazırlıyoruz. Proje kapsamında yapılan mevcut durum analizi ve eğitim ihtiyacı analizinin ardından şiddetle mücadele eğitim materyallerini hazırlayacağız ve eğiticilerin eğitimi ile genel eğiticiler için eğitim programlarını uygulamaya koyacağız. Bu çalışmaların akabinde ise bütün bu tecrübe diğer illerimize de yaygınlaştırılacak.

Koruyucu ve önleyici tedbirlerimiz arasında yer alan güvenlik butonu sistemimizi revize ediyoruz. Mağdur kadınlara yönelik güvenlik butonu verilmesi şeklinde 2012 yılından beri uygulanan elektronik destek sistemi pilot uygulamamızın sonuçlarını aldık ve bu sistemin tek başına etkinliğinin düşük olduğu verisine ulaştık. Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanın birlikte izlendiği elektronik bileklik uygulamasının mağdurların korunmasında en etkin elektronik destek sistemi olduğunu ve bu sistemin Adalet Bakanlığı tarafından başarılı bir şekilde uygulandığını gördük. Söz konusu teknik takip sisteminin şiddet vakalarında da uygulanabilmesi için İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile iş birliğine gittik. Önümüzdeki ay, inşallah Mart 2015 itibarıyla Ankara ve muhtemelen İzmir illerinde pilot uygulamaya başlayacağız.

Ayrıca, şiddet uygulayana yönelik çalışmaların altyapısını da hazırladık. Mağdurlara yönelik çalışmaların yanı sıra, şiddet uygulayana yönelik farkındalık artırma ve rehabilitasyon çalışmalarının da önemli olduğunu düşünüyoruz. Ankara İl Müdürlüğümüz tarafından yürütülen pilot çalışma kapsamında, tedbir kararı bulunan 75 kişiye öfke kontrolü programı uyguladık ve olumlu sonuçlar aldık. Şiddet uygulayanlara yönelik farkındalık artırma ve rehabilitasyon programlarının yaygınlaştırılması çalışmalarında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın yanı sıra Sağlık Bakanlığımızın da daha fazla sorumluluk alması konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Caydırıcı tedbirler kapsamındaysa yasalar ve bunların uygulamaları var hepinizin bildiği gibi. Bu konuda, son geldiğimiz noktada, şiddete ilişkin yasalarımızın oldukça iyi durumda olduğunu tüm Meclis olarak söyleyebiliyoruz. 2012 yılında çıkarılan ve önemli ölçüde İstanbul Sözleşmesi’ne dayanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa ile Türk Ceza Kanunu’nda 2014 Haziranında yapılan düzenlemeler bu kapsamda hep birlikte yaptığımız önemli ve güzel çalışmalar oldu.

Bu son olayda olduğu gibi, bütün toplumu derinden etkileyen ve vicdanlarımızı yaralayan durumlarda cezai müeyyidelerin ağırlaştırılması taleplerinin seslendirilmesi son derece anlaşılabilir bir durumdur. Daha önce de söylediğim gibi, bu taleplerin dile getirilmesini ve hatta tartışılmasını men etmemiz mümkün değil. Hatta, kişisel kanaatimiz çok daha sert ve çok daha tavizsiz olabiliyor. Ancak, bugün geçerli olan yasalarımıza göre, canavarca hisle ve acı çektirerek cinayet işlemenin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir ve bu cezaya iyi hâl ve benzeri indirimler uygulanmamaktadır. Bu tür infial yaratan suçlar karşısında kamu vicdanını rahatlatacak en önemli adli ve kolluk unsurlar, olayın çok çabuk aydınlatılması, faillerin en kısa sürede yakalanarak yargılanması, yasalardaki had cezanın uygulanması ve af konusunun asla gündeme getirilmemesi olmalıdır. Şimdi Özgecan’ımızı geri getirmek ne yazık ki mümkün değil ancak bütün bu saydıklarımı yerine getirerek kamu vicdanını rahatlatmak mümkün kılınmalıdır. Kolluk kuvvetlerimiz kısa bir sürede failleri yakalayarak olayı aydınlatmak açısından üzerlerine düşeni yerine getirdiler. Bu açıdan, özellikle, jandarma kuvvetlerimize teşekkür ediyorum. Bağımsız yargının da aynı şekilde kısa sürede mümkün olan en adil yargılamayı gerçekleştireceğine inanıyorum.

Son olarak, kamuoyundaki yaygın kanaatin yasaların yeterli olduğu fakat uygulamada sorunlar bulunduğu noktasında birleştiğini gözlemlediğimizi söyleyebilirim. 2014 yılında, biz, bu kanaatleri dikkate alarak 6284 sayılı Yasa’nın etki analizi çalışmalarını başlattık. Bu çalışma sona erdiğinde elimizde bir yol haritası olacak diye düşünüyoruz. STK’ların yaptığı araştırma ve çalıştaylar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan araştırma komisyonu verileri de yine önümüzdeki çalışmalarda bize yol gösterici olacaktır.

Bütün bu çalışmaların başarılı olabilmesi için sizlerin ve tüm milletimizin desteğine ihtiyacımız var. Umarız, bizimle birlikte çalışmayı kabul edersiniz ve hem ülkemizde hem de dünyada bir zihniyet değişimi gerçekleştirmeye muvaffak oluruz.

Şimdi, tüm kadınlar ve erkekler, konuya duyarlı tüm kesimler birbirimize tutunmak ve bu zihniyet değişimini başarmak mecburiyetindeyiz, insanlığın selameti için başka çaremiz yok.

Sözlerime son verirken, dört gün önce vahşi bir cinayete kurban giden Özgecan kızımıza ve bütün savunmasız mazlum cinayet kurbanlarına kayıpları için Allah’tan rahmet, bu acı olaylar karşısında tek vücut olarak tepkisini dile getiren yüce milletimize ve Özgecan’ınçok değerli ailesine tekrar başsağlığı diliyorum.

Saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce milletimizin bir kadın bakanının konuşmasına bile…

BAŞKAN – Ben size söz vermedim Sayın Yeni.

AHMET YENİ (Samsun) - … tahammül edemeyip Meclisi terk eden ana muhalefetin kadın haklarından bahsetmesini…

BAŞKAN – Sayın Yeni, ben size söz vermedim. Lüften…

AHMET YENİ (Samsun) - … şiddetle kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Biz de seni kınıyoruz.

BAŞKAN – Size söz vermedim, lütfen…

AHMET YENİ (Samsun) – Bir bakana bile tahammül edemediniz, hangi kadına şiddetten bahsediyorsunuz!

LEVENT GÖK (Ankara) – Onların katili sensin!

AHMET YENİ (Samsun) – Sizi kınıyorum!

BAŞKAN – Sayın Yeni, size söz vermedim, lütfen yerinize oturur musunuz.

AHMET YENİ (Samsun) – Hangi kadından bahsediyorsunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Senin grup başkan vekillerin var, kalksın konuşsun.

AHMET YENİ (Samsun) – Bir kadın bakanı bile dinleyemediniz be!

BAŞKAN - Sayın Yeni…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sana söz düşmez orada.

AHMET YENİ (Samsun) – Önemli bir şey konuşuyor.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sana söz düşmez, otur yerine!

AHMET YENİ (Samsun) – Düşer bana söz.

LEVENT GÖK (Ankara) - Grup başkan vekillerinin var.

AHMET YENİ (Samsun) – Yazıklar olsun be!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

LEVENT GÖK (Ankara) – Yazıklar sana olsun! Sen ne konuşuyorsun öyle!

BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen, yerinize oturur musunuz. Meclisi siz idare etmiyorsunuz, ben idare ediyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Grup başkan vekilleriniz var burada sizin.

BAŞKAN - Aa, lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, kınıyorum bu arkadaşımızı.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi grup başkan vekillerine söz vereceğim, sonra diğer milletvekillerine söz vereceğim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Arkadaşımızın böyle konuşmaya hakkı yoktur.

AHMET YENİ (Samsun) – Var, ben milletvekiliyim, konuşabilirim.

BAŞKAN – Ben gerekli uyarıyı yaptım Sayın Levent Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Cumhuriyet Halk Partisinin ne yapacağına ne edeceğine biz karar veririz, kimse karar veremez.

AHMET YENİ (Samsun) – Verin kararınızı.

BAŞKAN – Sayın Gök, ben gerekli uyarıyı yaptım, lütfen, yerinize oturun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Grup başkan vekilleri var burada, senin haddine değil onu konuşmak öyle.

AHMET YENİ (Samsun) – Söylerim ben milletvekiliyim, söylerim.

SALİM USLU (Çorum) – Milletvekiliyiz… Ders verme!

LEVENT GÖK (Ankara) – Haddine değil senin, haddine.

AHMET YENİ (Samsun) – Söyledim, bitti. Söyledim, millet duydu.

LEVENT GÖK (Ankara) – Neyi söylüyorsun sen?

BAŞKAN – Arkadaşlar… Sayın milletvekilleri, çok ayıp…

LEVENT GÖK (Ankara) – Otur oturduğun yerde!

BAŞKAN – Gerçekten şiddeti konuşuyoruz, yaptığınıza bakar mısınız?

LEVENT GÖK (Ankara) – Cumhuriyet Halk Partisine cevap vermek sana yakışmaz…

AHMET YENİ (Samsun) – Söyledim bitti.

LEVENT GÖK (Ankara) - … Grup başkan vekilleriniz var burada. Otur yerine, haddini bil.

BAŞKAN - Şiddete karşı gelmeyi konuşuyoruz, inandırıcılığımızı yitirmeyelim lütfen, inandırıcılığınızı kaybetmeyin lütfen.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, haddini bilsin bu arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisine laf söyleyemez, Cumhuriyet Halk Partisi ne yapacağına kendisi karar verir. Sen kim oluyorsun?

BAŞKAN – Tamam, cevap verirsiniz yerinizden, ben gerekli ihtarda bulundum Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sen kim oluyorsun da konuşuyorsun?

BAŞKAN - Grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Sayın Buldan, söz istiyor musunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sen kim oluyorsun da konuşuyorsun öyle?

AHMET YENİ (Samsun) – Milletvekiliyim ben milletvekili, milletin vekili.

LEVENT GÖK (Ankara) – Kim oluyorsun da konuşuyorsun!

AHMET YENİ (Samsun) – Sen neysen ben oyum. Sen kimsin!

LEVENT GÖK (Ankara) – Kes sesini.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Aa, Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Şu yaptığın lafa bak, terbiyesizliğe bak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – Terbiyesiz sensin be!

BAŞKAN - Gösterdiğiniz şu şiddetten dolayı sizi kınıyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna hakaret edemez bu arkadaşımız.

BAŞKAN – Biz şiddete karşıyız, onunla ilgili konuşmayı yapıyoruz, burada bir şiddet gösterisi yapıyorsunuz! Rica ediyorum…

LEVENT GÖK (Ankara) – Burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna kimse söz söyleyemez.

OKTAY VURAL (İzmir) – Salondan çıkartın.

BAŞKAN – Rica ediyorum…

LEVENT GÖK (Ankara) – Ne yapmış Cumhuriyet Halk Partisi? Ne battı gözüne? Olur mu öyle şey? Kalksın özür dilesin bizden.

BAŞKAN – Sayın Gök, lütfen, yerinize geçer misiniz? Sayın Gök, lütfen, yerinize geçin, Sayın Buldan’a söz verdim çünkü

LEVENT GÖK (Ankara) – Kalksın derhâl özür dilesin bizden, derhâl bizden özür dilesin. Bizim ne yapacağımıza karar veremezler.

BAŞKAN – Sayın Gök, lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Derhâl özür dilesin bizden

BAŞKAN – Sayın Buldan söz aldı Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, derhâl bizden özür dileyecek bu arkadaşımız. Bizim ne yapacağımıza karar veremezler, ne yapacağımıza karar veremezler. Lütfen arkadaşınızı alın, sahip çıkın. Ben özür bekliyorum Sayın Başkan.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Özür dileyecek bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanı konuşurken terk ediyorsunuz…

BAŞKAN - Sayın Buldan’a söz verdim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben özür bekliyorum Sayın Başkan.

SALİM USLU (Çorum) – Ne özrü ya! Ne özrü dileyecek! Önce sen Sayın Bakandan özür dile. Siz niye dışarıya çıktınız?

BAŞKAN - Herkes sizi izliyor. Herkes sizi izliyor.

LEVENT GÖK (Ankara) – Cumhuriyet Halk Partisinin ne yapacağına karar veremezler, ona biz karar veririz.

BAŞKAN - Herkes sizi izliyor. Lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, özür dilesin bizden. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bizden özür dilesin lütfen…

BAŞKAN – Ben şimdi Sayın Buldan’a söz verdim. Lütfen…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Levent Bey, özür dileyecek bir şey yok.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ve siz onun konuşmasına nasıl izin verdiniz, grup başkan vekilleri var?

BAŞKAN – Sayın Gök, siz duymadınız galiba, ben Sayın Yeni’ye hitaben size söz vermedim, niçin konuşuyorsunuz ihtarında bulundum…

LEVENT GÖK (Ankara) – Gereğini yapın efendim, gereğini yapın.

BAŞKAN - …ve bunu birkaç kez ihtar ettim Sayın Gök

LEVENT GÖK (Ankara) – Grubumuzu itham eden bir konuşma yapıyor, buna ben izin veremem Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Gök… Sayın Gök…

LEVENT GÖK (Ankara) – Buna ben izin veremem Sayın Başkan. Grubumuzu itham eden bir konuşmaya izin veremem, derhâl özür dilesin bizden.

Derhâl özür bekliyorum senden.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Binlerce kez yaptınız.

AHMET YENİ (Samsun) – Ya ne yapacağımı sana mı soracağım be! Vay anasını be!

LEVENT GÖK (Ankara) – Derhâl özür dileyeceksin bizden, derhâl özür dile…

BAŞKAN – Sayın Gök…

Sayın Buldan, siz lütfen başlar mısınız.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Kapandı Sayın Başkan…

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan…

SALİM USLU (Çorum) – Levent Bey, siz de Bakandan özür dileyin.

BAŞKAN – Sayın Buldan, siz lütfen başlar mısınız.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Size söz geldiği zaman söylersiniz. Meclisi siz idare etmiyorsunuz Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, bizim parti grubumuzun hukukunu korumak size de düşer.

BAŞKAN – Size söz verdiğim zaman söyleyeceksiniz bunu. Size söz verdiğim zaman bunu söyleyeceksiniz.

Sayın Buldan, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) - Bu arkadaşımız bizden özür dileyecek, bizden özür dileyecek.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Sen kadın Bakandan özür dilesene önce.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Levent Bey, yerinize oturur musunuz, çalışmaya engel oluyorsunuz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Buna izin vermeyiniz. Grup başkan vekilleri var burada.

BAŞKAN – Tamam, peki.

LEVENT GÖK (Ankara) – Konuşacak arkadaşları var. Ne haddine, çıkmış da Cumhuriyet Halk Partisine laf söylüyor?

BAŞKAN – Zapta da geçti. Zapta da geçti Sayın Gök.

AHMET YENİ (Samsun) – Tespit yapma, tespit.

LEVENT GÖK (Ankara) - Sen kimsin!

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Ben milletvekiliyim.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Sen kimsin?

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben Cumhuriyet Halk Partisinin Grup Başkan Vekiliyim, daha öğrenemedin mi! Grup başkan vekilleriniz var orada.

AHMET YENİ (Samsun) – Siz Bakandan özür dileyin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, “Kınıyorum.” dediniz, kınama cezası mı verdiniz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, kınama cezası verin o zaman, kınıyorsanız.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Kınıyorum.” dedi zaten, “Kınıyorum.” dedi.

LEVENT GÖK (Ankara) – Kınama cezası verin.

BAŞKAN – Kınama cezasına ben karar veririm. Lütfen, yerinize oturur musunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, bir daha, böyle bir saygısızlığa prim vermeyiniz.

BAŞKAN – Sayın Gök…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Yeter ama!

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, bana “saygısız” diyemez.

BAŞKAN – Bakın, bana şiddet uyguluyorsunuz. Sözlü şiddete maruz kalıyorum şu anda. Yakışmıyor! Lütfen…

AHMET YENİ (Samsun) – Bana “saygısız” diyemez.

LEVENT GÖK (Ankara) – Koskoca Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu itham eden hiçbir söz söyleyemez bu arkadaşımız. Kendisini kınıyorum.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Binlerce kez siz yaptınız.

BAŞKAN – Tamam, peki.

Bugün, şiddete karşı özel bir gün; tavrımız, duruşumuz budur. Lütfen, bizi izleyenleri şiddet konusundaki karşı gelmelerimizin samimiyetine inandırmak için şiddete son ve karşı durma ilkesine sahip çıkın, lütfen.

Sayın Buldan, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, iki gün önce, Türkiye’yi yasa boğan, tüm kadınları isyana teşvik eden bir Özgecan Aslan cinayetiyle karşı karşıya kaldık. Tabii ki bu cinayeti işleyen sadece Özgecan’ı öldürmedi, sadece Özgecan’ı katletmedi, aynı zamanda Özgecan’ın annesini, Özgecan’ın ailesini, Özgecan’ın arkadaşlarını ve biz tüm kadınları da katletti, bizleri de yaraladı. Özgecan cinayeti bir ilk değildi aslında bu coğrafyada, bir son da olmayacak ne yazık ki. Eğer tedbirlerimizi alamazsak, eğer zihniyetimizi ve sistemimizi değiştirmezsek birçok Özgecan daha aramızdan kayıp gidecek.

Bu katliamı yapan minibüs şoförünün katliamcı zihniyetini bu kadar rahat uygulama cesaretini tamamen devletin cinsiyetçi uygulamalarından aldığını ifade etmek istiyorum. Günde onlarca kadının tacize, tecavüze, şiddete ve katliama uğradığı, ölümlere maruz kaldığı, cinsiyetçi bir devletin sınırları içerisinde yaşanan bu sahneler normalleşmiş ve insanları şaşırtmayacak bir düzeye gelmiştir ne yazık ki.

Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor değerli arkadaşlar; bu sistemde, Özgecan ne bir ilktir ne de son olacaktır. Başta bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır, bir sistem değişikliğine ihtiyaç vardır. Bu cinayetleri işleyene bizler caydırıcı cezalar vermediğimiz sürece daha çok kayıplarımız olacaktır ama Özgecan için yasta olmadığımızı, isyanda olduğumuzu ve isyanımızı büyütmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Bir kez daha, Özgecan şahsında, cinsel taciz ve tecavüzlerde yaşamını yitiren tüm kadınlara ve ailelerine başsağlığı diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Buldan.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır söz istediler.

Buyurun.

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, MHP Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle Özgecan kızımıza yüce Allah’tan rahmet, ailesine, arkadaşlarına, komşularına, tüm Mersin halkına, aslında tüm Türkiye'ye, hatta tüm insanlığa başsağlığı diliyorum. Allah, tüm ülkemize ve milletimize bir daha böyle bir acıyı ve utancı yaşatmasın.

Değerli milletvekilleri, bir yılda 300 kadının, hatta bir ayda 20 kadının katledilmesini, kadın cinayetlerinin son yedi yılda yüzde 1.400 kat artmasını durup düşünmeliyiz. Bize ne oluyor? Cinnet mi geçiriyoruz? Nerede, neyi yanlış yapıyoruz? Hangi konuyu eksik bırakıyoruz? Bunu, Parlamento olarak, siyaset kurumu olarak, insanlar olarak, insanlığa bir borç, bir sorumluluk gereği durup düşünmeliyiz. Kendi kabullerimizle birbirimizle tartışmamız, maalesef, insanımızın yaşamasını sağlamıyor. Topluma karşı, insana karşı topluca sorumluyuz. Ancak, Özgecan cinayeti bir sonuçtur. Bu sonucu öncelikle, ülkemizi yönetenlerin durup düşünmesini… On iki yıl sonrası bir kampanya başlatılmasına geç kalınmadı mı? Yazık değil mi bu insanlara? Dolayısıyla, söz konusu olan insan canıysa, kendi insanımızı koruyamıyorsak, hangi başarıdan, hangi güzellikten bahsedebiliriz?

Ben 3 kız babası bir insan olarak söylüyorum. Özgecan kızımızdır, Özgecan her birimizin kızıdır, gelinidir, eşidir, anasıdır, kız kardeşidir; meseleye böyle bakmanız lazım. O ananın ve o babanın yaşadığı ızdırabı sözle ifade etmek değil, yüreğinizde duymanız lazım. Konuşmak değil gereğini yapmak mecburiyetinde olan insanlarız. Siyaset kurumu olarak, siyasi partiler olarak ve öncelikle, ülkeyi millet adına yöneten siyasi iktidar olarak konuşmanın değil gereğini yapmanın günüdür bugün. Bunu yapacağımıza ve ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak noktasında bir ortak akıl, duyarlı, haysiyetli bir duruş ortaya koyacağımıza inanmak istiyorum.

Tekrar Özgecan kızımıza rahmetler diliyorum. O onurlu, o güzel, şuurlu babasının, anasının da gerçekten acılarını paylaşıyoruz; milletimize yol gösterdi, devletimizi yönetenlere yol gösterdi “Çözüm adalet.” dedi, “Çözüm yargı.” dedi.

İnşallah, bunu da dikkate alarak gereğini Parlamentomuz ve Hükûmetimiz yapacaktır diyor, Milliyetçi Hareket Partisi adına ben tekrar rahmetler diliyorum. Allah bize ve topluma bu noktada...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - …gereken hassasiyeti versin diye temenni ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Levent Gök, buyurun, söz sizde.

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, CHP Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine, kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ve kadın cinayetlerinin ulaştığı noktada iktidarın büyük payı olduğu için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam konuşurken Genel Kurul salonunu terk ederek protesto ettiklerine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bugün, hepimizin yüreğini derinden sarsan Özgecan cinayeti üzerine ben de Cumhuriyet Halk Partisi adına duygularımızı ifade etmek üzere söz aldım.

Elbette acımız büyük, yaramız büyük. Sevgili Özgecan’ımıza Allah’tan rahmet, tüm yakınlarına ve tüm Türkiye’ye başsağlığı diliyoruz.

Tabii, bu konu önemli. Bu konu, bence bugün Meclisimizin tümünün gündemini oluşturmalı ve Meclisimiz aslında, bugün, sadece Özgecan cinayeti üzerinden, Özgecan’a sahip çıkmalı ve kadına yönelik şiddeti konuşmalı. Birazdan AKP Grubunun teklif edeceği iç güvenlik paketinin getireceği tehlikelerin bizleri nereye götüreceğini biz görüyoruz.

Az önce, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu iktidar partisinin aile ve kadından sorumlu Bakanı konuşurken Meclisi terk etti, çünkü bu kadın cinayetlerinin ulaştığı noktada iktidarın büyük bir payı vardır. Bunların hepsi bir neden-sonuç ilişkisidir ve yılda yaklaşık 300’ü bulan kadın cinayetlerinin arkasında iktidarın uyguladığı politikalar vardır. Sokakta yürüme cesareti bulamayan Sayın Bakana burada, Meclis kürsüsüne geldiği zaman, elbette biz de ona tepkimizi göstermek durumundayız.

Cumhuriyet Halk Partisinin ne yapacağına ne edeceğine Cumhuriyet Halk Partisi kendisi karar verir. O nedenle, az önce söz alan bir AKP milletvekilinin Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun salonu niçin terk ettiğine dair yüksek sesle yaptığı saygısızlığı kınıyorum, kendisine iade ediyorum.(CHP sıralarından alkışlar) Şu anda, AKP Grubu isterse salonu terk edebilir, biz onlara bir şey diyemeyiz. Cumhuriyet Halk Partisine söz söyleme hakkını ne zamandan beri kendinizde buluyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi kendi özgür iradesiyle her zaman karar vermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Pensilvanya’ya, Pensilvanya’ya!

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Pensilvanya sizin ortağınızdı yavrum düne kadar!

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Niye kıstınız Sayın Başkan? Grup Başkan Vekili konuşuyor. Niye kısıyorsunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Cumhuriyet Halk Partisi her zaman kendi özgür iradesiyle karar verir, ne yapacağını bilir. Bu Özgecan cinayetinin arkasındaki sorumlu iktidardır, aile ve kadından sorumlu Bakanın bizzat kendisidir.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) – Yuh!

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Yazıklar olsun!

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunları yüzlerine haykırmayacak mıyız? Bundan mı korkuyorsunuz? Bundan mı korkuyorsunuz?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Siz bu kafayla hiçbir şey yapamazsınız!

LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkan, bugün, siz, az önce arkadaşı kınadığınızı ifade ettiniz, o kınama yetmez. Cumhuriyet Halk Partisine olan bu saygısızlığa bir kınama cezası tesis ettirmeniz gerekir.

Ayrıca, bugün, tüm gündemimiz bu olmalıdır. Hepimiz bütün gündemlerimizi çekmeliyiz ve Özgecan’ı konuşmalıyız. Bugün, eğer Özgecan adına bir şeyler yapacaksak bunu konuşmanın tam da sırasıdır.

Tekrar Özgecan’a Allah’tan rahmet, tüm Türkiye’ye ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Bir düzeltme yapmak zorundayım: Ben az önce kimseye kınama cezası vermedim, onu belirteyim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, duyduk, kınadığınızı ifade ettiniz.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Belma Satır konuşacak.

Buyurun.

4.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır'ın, AK PARTİ Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine, kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ve CHP Grubu milletvekillerinin protestosunu kendilerine yakıştıramadığına ilişkin açıklaması

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle, bugün usulünüz dışına çıkarak bu konuda milletvekili arkadaşlara söz verme kararınızdan dolayı da size ayrıca teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, gerçekten çok büyük bir acıyı konuşuyoruz. İki gün evvel Mersin’de, gündüz saatinde üniversiteden çıkmış genç bir kızımız toplu taşım aracıyla okulundan evine giderken -biraz evvel bahsedildiği gibi- asla kabul edilemeyecek, canice bir cinayetle karşı karşıya geldi.

Dün itibarıyla Sayın Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Mersin milletvekillerimiz ve Adana milletvekillerimizle birlikte Özgecan’ın ailesini ziyaret ettik, ailesiyle birlikte olduk, annesi, babası, büyükannesi, halası, komşuları, apartman komşuları ve arkadaşlarıyla birlikte olduk. Acılarına, bir derece olsun sabretmeleri için, dua etmeleri için, destek olmaya çalıştık.

Aile, özellikle babası toplumumuza çok büyük bir ders verdi. Bugünkü bu konuşmalardan anladığım kadarıyla, bu dersten hiçbirimiz nasibimizi almamışız. Böyle bir günde bile birbirimize şiddet uygulamayı ben de şiddetle kınıyorum. Şiddet sadece birisini öldürmek, cinsel taciz vesaireyle olmuyor; şiddet elle, dille, davranışla da olabiliyor.

Bugün, bu konuyu konuştuğumuz günde, Türkiye Cumhuriyeti’nin konuyla ilgili Bakanı konu hakkında bilgi verirken, bunları paylaşıp üzerinde konuşmamız gerekirken, protesto bir haktır ama bunu yapmış olmalarını da Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekillerine, özellikle kadın milletvekillerine yakıştırmadığımı söylemek istiyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – O bizim tarzımız, sizi ilgilendirmez o. Yani, siz de biz konuşurken çıkabilirsiniz, tutan mı var?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuya gelince: Adalet ve Kalkınma Partisi, kurulduğu günden beri Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan kadın ve erkeklerin eşitliğine ilişkin politikalar üretmiştir. Dünyadaki iyi örnekleri ve iyi uygulama örneklerini takip ederek onların… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Cumhurbaşkanı öyle demiyor ama.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sen Cumhurbaşkanını dinlemedin herhâlde, “Kadın-erkek eşit değiller.” diyor.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Önce dinlemesini öğrenin değerli milletvekilleri. Ben de bir Grup Başkan Vekiliyim, lütfen dinlemesini öğrenelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Tekrar ediyorum, müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Buyurun.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Adalet ve Kalkınma Partisi, kurulduğu günden beri kadın-erkek eşitliğini sağlamak, kadına yönelik cinsel taciz, tecavüz suçlarında iyi noktaya gelmek üzere, dünyadaki iyi örnekleri…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ya “Kadın-erkek eşit değil.” diye beyanat veriyorlar, burada yalan söylüyorsunuz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – …ve iyi uygulama örneklerini Türkiye’ye uygulamıştır, yasalardaki gerekli değişiklikleri, Anayasa başta olmak üzere, yapmıştır.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bu kadar yalan nasıl bir arada olur ya!

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Ama, geldiğimiz noktada görüyoruz ki Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve tecavüz birtakım nedenlerle hâlâ devam etmektedir.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – “Kadın-erkek eşit değil.” diyen Recep Tayyip Erdoğan değil mi?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Bununla ilgili araştırma komisyonumuzu da geçmişteki günlerde kurduk ve bütün milletvekili arkadaşlarımızla orada çalışıyoruz. Bu konuda yapılan düzenlemelerde Türkiye’de var olan bütün kadın dernekleri, kadın sivil toplum örgütleriyle birlikte çalıştık. Bugünden sonra da yapılması gerekenleri yine birlikte çalışacağız ve bir neticeye ulaşacağız inşallah.

Ben, tekrar, Özgecan’a ve ailesine başsağlığı diliyorum, toplumumuza geçmiş olsun diyorum. Bu konularda birlikte çalışmak üzere bütün bileşenlere, bütün ilgililere davet gönderiyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, az önce kimseyi kınamadığınızı ifade ettiniz ama aynen -konuşmanızın tutanağını zaten getirtiyorum- Sayın Yeni konuşurken “Burada gösterdiğiniz şiddetten dolayı sizi kınıyorum.” dediniz, tutanaklarda var.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sadece oraya demedi, ikinize de dedi, herkese dedi.

BAŞKAN – Ben Sayın Yeni’ye karşı böyle bir cümlede bulunmadım…

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, başka kim şiddet uygulamış burada?

BAŞKAN – …Meclise karşı böyle bir şey söylemiş olabilirim, bilmiyorum, tutanaklara bakmadım.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Herkes için söylediniz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Meclise karşı, böyle, bütün milletvekillerinin hepsini töhmet altında bırakacak bir sözü size yakıştıramam. Kimse muhatabı, onu söyleyin.

BAŞKAN – Tartışmanın muhatabı kimse, onlara söyledim Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kime söylediniz efendim, onu söyleyin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “İkinize birden.” deyin hiç olmazsa.

BAŞKAN – Tamam, peki, tashih ediyorum, tartışmanın muhataplarına söyledim, hiç kimseye İç Tüzük’ten doğan bir kınama hakkı prosedürü işletmedim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Biz kendimizi savunuyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Siz “Kınama cezası verdiniz.” dediniz, ben kınama cezası vermediğimi söyledim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ayrıca, AKP Grubundan herkes biz konuşurken çıkabilir, tutan mı var sizi?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Neden çıkalım? Siz burada milletvekilisiniz, sizi dinlemek istiyoruz.

BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekillerine söz vereceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, muhatabına dediniz ki “Şiddet gösterisi yapıyorsunuz.” Dolayısıyla, bu konuda şiddet gösterisi yapan kimse, Meclisin tümünü, milletvekillerini töhmet altında bırakmadan…

BAŞKAN – Hayır, hiç kimseyi töhmet altında bırakmadım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu saygınlığı korumak zorunda olan sizsiniz.

BAŞKAN – Kimseyi töhmet altında bırakmadım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kime söylediniz?

BAŞKAN – O andaki konunun muhataplarını kastettim.

Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Kim efendim o? Muhatabı Ahmet Yeni’dir, biz muhatabı değiliz.

BAŞKAN – Şimdi, sisteme giren milletvekillerine söz vereceğim.

Sayın Şahin, buyurun.

Bir dakika…

5.- Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkanım, hakikaten çok üzüntülüyüz. Öncelikle kadına şiddete “Hayır.” diyorum.

Daha birkaç gün önce çok genç bir yavrumuzu, canımızı, ciğerparemizi, Özgecan’ı kaybetmekten dolayı son derece üzüntülüyüz. Ki o annesinin ciğerparesiydi, babasının kuzusuydu ama yaşadığı, başına gelen bu elim hadiseden dolayı bizim de canımız, bizim de ciğerimiz oldu.

Özgecan bir sembol oldu ama bundan sonra özellikle gençlerimize, genç kızlarımıza, kadınlarımıza daha duyarlı davranılmasını ve onlara uzanan ellerin şiddetle telin edilmesini ve kınanmasını arzu ediyorum. Bu konuda toplumumuzun daha duyarlı olmasını, öncelikle bizzat Meclisimizden başlayarak birbirimize göstereceğimiz saygı ve sevgi çerçevesi içerisinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

 

Sayın Dedeoğlu…

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Üniversitede psikoloji bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan, Mersin’in Tarsus ilçesinde insanlık dışı bir cinayete kurban gitmiştir. Özgecan’ın katillerini buradan lanetliyorum ve hak ettikleri en ağır cezalara çarptırılmalarını diliyorum. Acımız sonsuzdur. İnşallah, analar babalar bir daha böyle acılar yaşamaz.

Bu vesileyle, kederli ailesine ve 77 milyon Türk milletine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Önal…

7.- Osmaniye Milletvekili Suat Önal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

SUAT ÖNAL (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Geçen hafta çarşamba günü Tarsus’ta hunharca katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan yavrumuza Allah’tan rahmet ve kederli ailesine başsağlığı dilerken insanlıktan nasibini almamış bu caniyi ve suç ortaklarını şiddetle lanetliyorum. Bu hunharca cinayet, tüm Türkiye’yi derin bir üzüntüye sevk etmiş ve kaygılandırmıştır. Maalesef, manevi değerlerden uzak yetişenler insanlıktan da uzaklaşmaktadır. Eğer bir kişi “Kim bir insanı suçsuz yere öldürmüşse bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Kim bir mümini kasten öldürürse o kimsenin cezası cehennemde ebedî kalmaktır.” ilahî hitaplarını okuyup öğrenmiş ve özümsemiş olsaydı asla böyle bir eylemi yapamazdı. Sağlıklı, eğitimli, manevi değerlere bağlı bir gençlik yetiştirilmesi toplumsal bütünlüğün sağlanması açısından fevkalade önemlidir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Erdemir…

8.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hakk’a yürüyen Özgecan Aslan kardeşimizin mekânı Hak katında kaim, makamı sevenlerinin gönlünde daim ola; Fatıma Ana hâldaşı, boz atlı Hızır yoldaşı ola, devrî daim ola.

Özgecanlar için talep ediyoruz: Daha iyi aydınlatılmış şehirler istiyoruz. Güvenli ve erişilebilir toplu taşıma istiyoruz. Cinsiyetçi millî eğitim müfredatının değiştirilmesinin istiyoruz. Kapsamlı nefret suçları yasası istiyoruz. Kadın düşmanı siyasetçi ve bürokratlara hassasiyet eğitimi istiyoruz. Türkiye’de zihniyet değişimi istiyoruz. Eşit yurttaşlık istiyoruz. Adalet istiyoruz. Hepsinden önemlisi samimiyet istiyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Eronat…

9.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11 Şubat Çarşamba günü tüm Türkiye'nin kanını donduran bir vahşet yaşandı. Bu vahşet gösterdi ki toplumda hepimize çok büyük görevler düşmektedir.

Sevmek insanın kendini aşmasıdır. Çocuklarımız da donmamış beton gibidir, üzerine ne düşerse iz yapar. Sevgi hem alanları hem verenleri iyileştiren ulvi bir duygudur. Özgecan’ın ailesinin metanetli duruşu ve sağduyulu yaklaşımı da toplum olarak almamız gereken derslerle doludur. Bir daha bu olayların yaşanmaması için sevgi tohumlarını her yere ekmeliyiz diyerek Özgecan’ın ailesine ve tüm ülkeye başımız sağ olsun diyorum, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bekin...

10.- Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

GÖNÜL BEKİN ŞAHKULUBEY (Mardin) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Masum ve tertemiz olan Özgecan Aslan kardeşimizin zalimce ve acımasızca yok edilmesi karşısında, toplum olarak bizlerin nerede ve nasıl hata yaptığımızı tekrar gözden geçirmemiz gerektiğine inanıyorum.

Eğitimin aileden başladığını düşünerek insan yetiştirme esaslarımızın sıkı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Neslimizin “insan” olarak yetiştirilmesinde en mühim dönemin çocukluk ve gençlik olduğu bilincinin aşılanmasıyla hareket edilmelidir.

Hepimizin el ele vererek bu yaşananların bir daha olmaması için mücadele etmemizi temenni ediyor; buradan, tekrar, Özgecan’a Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ve acılı ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Özdağ...

11.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Sayın Başkan, ana kuzusu, babasının meleği Özgecan Aslan isimli kızımız, canımız, bir sapık tarafından hunharca katledildi, maalesef, insanlıktan nasibini almamış bir yakını ve katilin babasının yardımıyla da naaşı yakıldı; hayalleri vardı, insanlara hizmet etmeyi şiar edinmişti maalesef hayalleri gerçekleşmedi. Özgecan, her evin cenazesiydi; her ev, her acılı yürek ona kalben ağladı, bu ölüm yüreklerimizi dağladı.

Eğitim ailede başlar, okulda ve çevrede devam eder; eğitilmeyenler ise mutlaka cezai müeyyidelerle karşılaşmalıdırlar. Eğitim ve ceza birbirini tamamlamalı, cezalar caydırıcı olmalı; cezaevleri, suçluları daha fazla suç işleyen suç makinelerine çeviren bir mekanizma değil, ıslah eden, topluma kazandıran kurumlar olmalıdır.

Özgecan hepimize sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Bir cümle çınlar hep kulaklarımızda: “Mesuldür dünyada herkes her şeyden.” sözü mucibince okullar, STK’lar ve siyaset kurumu, vicdanları yaralayan her probleme çözüm bulmak için cansiperane çalışmalıdır. “Herkesin vardır bir kimsesi/ Yetiş, ey kimsesizler kimsesi!” diye haykıranların sesini duyabilen her vicdanlı bireye selam olsun. Özgecan uyuşturucuyla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Özgecan gibi trafikte, terörde, berdelde, törede velhasıl hayatın her safhasında ihmallerle, kasıtlarla kaybettiğimiz her cana rahmet diliyorum, Allah rahmet eylesin diyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdağ.

Sayın Çonkar...

12.- İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) – Teşekkürler Başkanım.

Tarsus ilçemizde yaşanan insanlık dışı vahşi bir cinayetle hayatını kaybeden Özgecan kardeşimizin acısı tüm milletimizin, hepimizin yüreğini dağlamıştır. Özgecan kardeşimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Tabii ki ateş en başta düştüğü yeri yakıyor. Bu müessif olay sebebiyle acılı ailemize, merhumenin anne ve babasına, yakınlarına ve tüm milletimize sabır ve metanet diliyorum.

Umarım, bu vahşetin failleri ve bunun gibi caniler, insanlığını kaybetmiş zalimler ve iş birlikçileri hak ettikleri cezayı adil bir yargılanma sonucunda en ağır bir şekilde alacaklardır. Temennimiz, insanlık dışı vahşice saldırılar bir daha yaşanmasın; kadınlarımız, kızlarımız, masum insanlarımız, Özgecanlarımız öldürülmesin, zulme uğramasın.

Bu vesileyle, vahşet karşısında kenetlenen ve insanca, haysiyetli bir duruş sergileyen aziz milletimize de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Dağoğlu...

13.- İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Özgecan Aslan’ın maruz kaldığı vahşet Türkiye’yi derinden sarstı, oysaki ülkemizin ve dünyanın barışa ve sevgiye ihtiyacı var. Ona yapılan bu hareketi, bu çirkin saldırıyı kınamak için kelimeler yetişmez. Bu caniyi yaptığı vahşetle Allah’a havale ediyorum. Kendisine rahmet, kederli ailesine 2 kız çocuğu annesi olarak sabır ve başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Enç...

14.- Antalya Milletvekili Gökcen Özdoğan Enç'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; canımızın, cancağızımızın, hunharca katledilişinin hiçbir inanç ve hiçbir düşünce sistemi içinde kabul edilebilir bir tarafı yok. Her türlü şiddetin önlemesi için hükûmetlerimiz döneminde ciddi yasalar çıkarttık ancak toplumsal farkındalığı sağlayamadığımız sürece başarılı olma şansımız yok. Şiddeti meşru gören ve gösteren zihniyetleri toplum olarak dışlamak zorundayız diyorum.

Özgecan’ımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Başımız sağ olsun.

BAŞKAN – Sayın İçten...

15.- Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine, kadına yönelik şiddete karşı olduğuna ve Şeyh Şamil’in ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, öncelikle, Mersin’de vahşice katledilen Özgecan Aslan kardeşime Allah’tan rahmet, acılı ailesine ve bütün Türkiye’ye de başsağlığı diliyorum. İnşallah, milletimizi derinden sarsan bu menfur cinayeti işleyenler en ağır şekilde cezalandırılır. Kadına şiddet alçaklıktır, korkaklıktır.

Ayrıca, milleti ve ülkesi için verdiği mücadeleyle tarihe mal olan Kafkas Kartalı İmam Şeyh Şamil’in bugün vefatının yıl dönümü. Şeyh Şamil, ömrünü milletinin hürriyetine ve İslam beldelerinin bağımsızlığına adamış, şanlı ve unutulmaz bir mücahittir. Kafkas Dağlarının hür kartalı İmam Şamil asrısaadetten miras Müslüman duruşuyla Allah’ın rızasını kazanmak uğruna yıllarını savaş meydanlarına vakfetti. Bu büyük komutanın ismi bugün anıldığında bile yüreklerin bam teli titriyor. “Ben, Kafkasya’nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah’ın himayesini çarların efendiliğine feda etmemeye ahdeden…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – “…özü, sözü doğru bir Müslüman’ım.” diyerek yaşamının gayesini bulan İmam Şamil’i bir kez daha rahmetle anıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İçten.

Sayın Yeni…

16.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadın anadır, yârdır, bacıdır, kızımızdır, eştir; Hazreti Havva Ana’mızdır, Hazreti Meryem’dir, Hazreti Ayşe’dir, Hazreti Fatıma’dır, Hazreti Hacer’dir, Hazreti Amine’dir, Zübeyde Hanım’dır velhasıl her şeyimizdir. “…”(x) “Cennet anaların ayağı altındadır.” Veda Hutbesi’nde de Peygamberimiz “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.” buyuruyor. Kadına uzanan eller kırılsın.

Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Coşkun…

17.- Yalova Milletvekili Temel Coşkun'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TEMEL COŞKUN (Yalova) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Türkiye’yi mateme boğan, ailelerimizi çok ciddi tedirgin ve tehdit eden, gençlerimizi huzursuz eden, kadınlarımızı çok üzen bu vahşeti ben de şiddetle kınıyorum.

Gerek Özgecan’dan önceki olayların gerek Özgecan olayının ve bundan sonraki muhtemel olayların çözümünü milletimiz bizden beklemektedir. Onun için, iktidarı ve muhalefetiyle ortak bir konseptte buluşup çare ve çözüm aramalıyız, birbirimizi suçlamak yerine beraber çözüm üretmeliyiz. Özgecan’ın babasının soğukkanlı ve aklıselim mesajı herkesi düşündürmüş ve ortak bir çözüme mecbur etmiştir.

Özgecan’ın ailesine sabır diliyorum ve Özgecan’a Allah’tan rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Yurttaş…

18.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Ateş düştüğü yeri yakıyor ama Özgecan’ın ateşi tüm duyarlı yürekleri yaktı. Ocaklara ateş düşürenlerin ahirette yanacaklarına imanımız tamdır ama bu dünyada da hak ettikleri cezaya çarptırılması gerektiğine inanıyorum. İnsanlık suçu ve vahşice cinayet işleyenlerin idamla cezalandırılması ya da bu kişilere toplumsal vicdanı tatmin edecek bir cezanın verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle şiddetin her türlüsünü kınıyorum.

Bir düşünürün dediği gibi: “Bir insanı eğitmeye babaannesinden başlamak gerekir.” Yarınlarda “keşke” dememek için bu bir fırsattır. Henüz geç olmadan herkes başını ellerinin arasına alıp düşünmeli ve çözüm üretmelidir. Düşünceler sözde kalmamalı ve icraata dönüşmelidir. Eğitim bir milletin topyekûn meselesidir. Okullarda öğretimin yanında eğitimi, talimin yanında terbiyeyi, ilmin yanında irfanı veremediğimiz takdirde amaçlarımıza ulaşmamız mümkün değildir. Eğitimin her seviyesinde değerler eğitimi verilmelidir. Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ancak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kaynarca…

19.- İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öncelikle, Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Bunun adı “cinayet” değil elbette, bunun adı bir “vahşet” ve toplumsal vicdanlarda mahkûm olan o katiller, inanıyorum ki Türk Ceza Kanunu’ndaki en ağır cezaya çarptırılacaklar, buna şüphe duymuyorum.

Bu ortak bir acımız. Ben acılı babanın sözlerine dikkat çekmek istiyorum ortak acıdan ortak çözümler çıkar mı diye. Diyor ki yüreği yanan acılı baba: “Devletimiz zeval görmesin. Milletimiz necip, güzel bir millettir.” Sonra diyor ki baba yavrusu için: “Rabb’im özel yaratmış, güzel yaratmış, çok sevdi, yanına aldı.” Ama, sonra yine devam ediyor: “Bu memlekette ikilik olmasın, Allah bu vahim olayı yapanların anaları ve babalarına da yardımcı olsun.” Ya, bu nasıl bir sağduyu, bu nasıl bir güzel erdemdir?

Bu cümleler tüm topluma örnek bir mesaj olsun, Türkiye'nin başı sağ olsun diyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ali Rıza Öztürk…

20.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkanım, seçim bölgem Mersin’de Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesini lanetliyorum. Ben 2 kız babası olarak bu cağ dışı, gerçekten iğrenç cinayeti işleyenlerin gerekli cezayı alacaklarına inanıyorum.

Özgecan Aslan’ın katledilmesi Türkiye’de bireyin güvenliğinin olmadığının somut göstergesidir. Devlet için güvenlik arayanlar, öncelikle yurttaşlar ve insanlar için güvenliği sağlamak durumundadırlar. Özgecan Aslan’ın cinayeti üzerinden idam gibi ilkel, çağ dışı bir olguyu tekrar tartışmaya açmaya çalışanlar ise Özgecan’ın babasının söylediklerine kulak vermelidirler. Bu tip acı olaylar kendi ilkel duygularımızın gerçekleştirilmesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tamer…

21.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bu menfur cinayeti işleyen bu canilere, canice işlenen… Özgecan Aslan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. İnşallah, bir daha bu gibi olaylar olmaz diye niyaz ediyorum.

Tabii, tüm Türkiye’de olduğu gibi, Kayseri de büyük bir üzüntü içerisinde. Yüzlerce kadın kardeşimizden telefonlar aldım, onlar adına da burada bu cinayeti kınadığımı ifade ediyorum, kadına şiddeti kınıyorum.

Ayrıca, bu gibi olayları yapan failler için de idamın tekrar tartışılmasını da ortaya atmak istiyorum.

İnşallah, Allah bize bir daha bu gibi cinayetleri yaşatmaz diyorum. Tekrar Özgecan kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Boğa…

22.- Muğla Milletvekili Ali Boğa'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ALİ BOĞA (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle vahşice katledilen ve gündemimizi acı ve üzüntüyle yoğunlaştıran Özgecan kızımıza rahmet ve saygı sunuyorum.

Namusunu teslim etmemek için mücadele veren, öldürülen kızımız bize göre şehit olmuştur. Dünyanın en onurlu mücadelesini verdiği için kendisini saygıyla anıyorum.

Bu konuyu siyasi polemik konusu yapmak yerine gelin, aile yapımızı, sosyal kontrolden uzak toplum yapımızı, inançtan uzak ve vicdanlarımızı tatmin etmeyen hukuk yapımızı hep beraber yeniden gözden geçirelim.

Namusu sadece kızların yükümlülüğü gibi anlayan ve erkeklerin yaptıklarını erkeklik gibi gören anlayışı da lanetliyorum. Katili de lanetliyorum.

Özge kızımızı ve acılı ailesini, Songül anayı ve Mehmet Aslan babayı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tülin Erkal Kara…

23.- Bursa Milletvekili Tülin Erkal Kara'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TÜLİN ERKAL KARA (Bursa) – Özgecan cinayetini şiddetle kınıyor ve lanetliyorum. Özgecan’a Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve tüm halkımıza sabırlar diliyorum.

Bu vahşi cinayetin karşısında söz söylemek çok zor. Bu tür canilerin yetişmemesi için ailelere ve toplumumuza çok ciddi görevler düşmektedir. Toplumsal değerlere saygılı, manevi yönü güçlü, sağlıklı bireylerin yetişmesi için üzerimize düşen önemli görevler vardır. Hükûmetimiz bu tür cinayetlerin önlenmesi noktasında gereğini yapmaktadır ve yapacaktır.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Çelebi…

24.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle, şiddete “Hayır.” Diyoruz. Kadına el kaldıranın Cenab-ı Allah elini kırsın. Hadisişerifte “Haksız yere öldürülen, kişi şehittir.” denilmektedir. Bu olayda da kızımız Özgecan Aslan namusunu korumak için direnmiş ve vahşice öldürülmüştür.

Ben kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet ve kederli ailesine başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Umarım ki insanlığa karşı işlenen bu suça en ağır ceza verilir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öğüt…

25.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Özgecan kızımızın katlinde herkes bir aynaya bakmalıdır. Yani “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur.” diyenler, “Kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz.” diyenler, “Çocuk nikâhlarının çoğu masumanedir.” diyenler, “Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak.” diyenler, “Makyaj yapan kadının kaportası bozuktur.” diyenler, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, perdesiz ev de ya satılıktır ya da kiralıktır.” diyenler, “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum.” diyenler, “Bir tane kız mıdır kadın mıdır?” diyenler bir aynaya bakmalıdır.

Özgecan kızımızın katlinden dolayı ailesine başsağlığı diliyorum, kendisine gani gani rahmet diliyorum.

Özgecan’a uygulanan şiddete karşı kanunlarda hemen bir değişiklik yapılması için bir önerge verildi, teklif verildi; onun hayata geçmesini istiyorum. Bu vahşetten Özgecan’ın adıyla anılacak bir kanun çıkartırsak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Savaşer…

26.- İstanbul Milletvekili Sevim Savaşer'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

SEVİM SAVAŞER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçen hafta içinde evine dönerken bindiği minibüsün şoförünün saldırısına uğrayan 20 yaşındaki Özgecan Aslan’a böyle bir ölümü reva gören hastalıklı zihinleri kınıyorum. Hiçbir hafifletici gerekçesi olmayan bu vahşeti işleyen gözü dönmüş canilerin adalet önünde en ağır cezayla cezalandırılacaklarına inanıyorum. Kadını sosyal hayatın nesnesi değil, öznesi olarak gören bir grubun üyesi olarak halkı farklı algılarla infiale çağıran zihinlerin de acımasız olduğunu düşünüyorum.

Özgecan’a Allah’tah rahmet, acılı ailesine, okul arkadaşlarına ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Bozkurt…

27.- Mersin Milletvekili Nebi Bozkurt'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

NEBİ BOZKURT (Mersin) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle bir şehide olduğuna inandığım Özgecan’a Allah’tan rahmet diliyorum, ailesinin acısını paylaşıyorum.

Evlat acısını bilirim ama Özgecan’ın ölüm şekli bizi kahretmiştir. Hiçbir canlıya vurmak için elini kaldırmamış bir Peygamber’in ümmetiyiz ama değerlerini yitirmiş bir toplumda böyle şeylerle maalesef karşılaşabiliyoruz.

Baba Mehmet Bey konuşmamızda kızının bütün Türkiye’yi birleştirdiğini, siyasilerin de birbirlerine kötü söz söylememesi gerektiğini, ülke barışı için birleşmesi gerektiğini ifade etti.

Mehmet ve Songül Aslan ailesine sabrıcemil diliyor, böyle acıların ülkemizde bir daha yaşanmaması için gerekenleri beraberce düşünelim diyorum.

BAŞKAN – Sayın Güzel…

28.- Ankara Milletvekili Ülker Güzel'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ÜLKER GÜZEL (Ankara) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Yüce milletimizin kadın milletvekili olarak kızımız Özgecan olayını, cinayetini nefretle kınıyorum, ailesine sabır diliyorum.

Kadınlarımıza ve annelerimize seslenerek topluma yetiştirdikleri evlatlarını küçük yaştan sevgi ve şefkat değerleriyle birlikte nefis kontrolü ve irade gücüyle terbiye etmeleri gerektiğini paylaşmak istiyorum. Annelik içgüdüsü ve sahiplenmenin önemini vurgulayarak kadınlarımızı, annelerimizi göreve davet ediyorum. İlk eğitimin alındığı yer ailedir ve anne kucağıdır. Önce kendimizi, sonra çocuklarımızı eğitmenin önemi sağlıklı ruh yapısına sahip nesil yetiştirilmesindedir. Bu konuda annelerimiz çok duyarlı ve ağır bir sorumluluğu üstlenmek mecburiyetindedir. Sevgi, şefkat, birlik ve beraberlik gelecek günlerimiz ve nesillerimiz için önemlidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri…

29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Özgecan kızımızı vahşice katleden zihniyeti, kişiliği ve yapıyı kınıyor, lanetliyorum. Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.

3 kız babası birisi olarak bu cinayetin erkek olmaktan bizi utandırır hâle getirdiğini de özellikle ifade etmek istiyorum. Bu konuda konuşmak, kınamak yetmez. Küçük çocuklarımıza, kızlarımıza ve kadınlarımıza yönelik şiddeti yok etmek bizim görevimiz olmalıdır. Bunun için yalnız yasa çıkarmak ve suçları ağırlaştırmak yeterli olmuyor. Bunun için soruna doğru teşhis koymak gerekir, bu şiddeti doğuran bataklığın kurutulması lazımdır. Sorun güdülerinin emrine girmiş hayvani bireyler değildir. Günümüzde bütün yapılar neredeyse katil, manyak ve şizofren üreten bir alana dönmüştür. Cinayetle birlikte uyuşturucu kullanımı, intihar, boşanmanın bu kadar artması sorunun sosyal boyutunun çok büyük olduğunu göstermektedir. Sapkınlık bir bütündür, birbirinden ayrılamaz. Bugün namahremlik öldü, özel hayat yok oldu, insanlar şaşırtmayı unuttu. Bütün bunlar bize bir şeyleri anlatıyor. Kadına şiddeti, tecavüzü, tacizi sıfırlamak için elden gelen yapılmalıdır.

Özgecan’ın mekânı cennet olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.

Sayın Çelik...

30.- Muş Milletvekili Demir Çelik'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Vahşi, insanlık dışı bir muameleyle kurban edilen Özgecan’ın katliamı kadının köleleştirilmesinin öyküsüdür. Kadın, erkek tarafından ilk sömürge olarak zaptedildiğinden bu yana kullanılan bir metaya dönüştürüldüğü içindir şiddet uygulanıyor, katliamlara maruz kalıyor. O nedenle sevgi, barış ve özgürlüğün kendisi olan kadın, geleceğimizin umuduysa öncelikle kadına şiddete, kadın katliamlarına “Hayır.” diyorum.

Bu manada da çözümü sevgili, değerli babasının yol göstericiliğinde buluyor; barışımız, özgürlüğümüz için öncelikle içimizdeki erkekliği öldürmeye herkesi davet ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaplan? Yok.

Sayın Dilek Yüksel…

31.- Tokat Milletvekili Dilek Yüksel'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

DİLEK YÜKSEL (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin’de Özgecan Aslan kardeşimizin vahşice, canice katledilmesi hepimizi, tüm ülkemizi gözyaşına boğmuştur. Aslında Mersin’de gencecik bir can toprağa düşerken bu acı sadece bulunduğu yere değil, tüm ülkemizin ve 78 milyon insanımızın yüreğine düşmüştür. Gencecik bir can toprağa düşerken gerçekte insanlık yerlere düşmüştür. Böylesi bir vahşi cinayeti kadın bir milletvekili ve bir anne olarak kınıyor ve lanetliyorum.

Bir kız çocuğu annesi olarak üzüntülerimi ifade etmenin yanında, aynı zamanda bir erkek çocuğu annesi olarak da çıkarılacak dersler olduğuna inanıyorum. Aile olarak, toplum olarak çocuklarımızın bilinçlendirilmesi ve eğitilmesinde sevgiyi, saygıyı, özellikle her canın kutsal olduğunu, hoşgörüyü öğretmemiz gerekiyor. İnanıyorum ki adalet bu canilere gereken cevabı verecektir, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın.

Ben tekrar Özgecan kızımıza yüce Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına, tüm ülkemize başsağlığı diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın İnceöz…

32.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Özgecan Aslan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum; acılı ailesine, annesine babasına, sevenlerine de başsağlığı diliyorum.

Bu olay karşısında bir anne, bir kadın olarak hissettiğim acı tarifsizdir. Canice, vahşice yapılan bu katli lanetliyorum. Failleri inşallah en ağır şekilde cezalandırılacaktır. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak da sürecin takipçisi olunacağını belirtiyorum.

Kadına karşı şiddetle mücadele için hepimiz el ele vermeliyiz. Toplum olarak da kime şiddet uygulanırsa uygulansın şiddete asla müsamaha göstermezsek kadına, çocuğa, aile bireyine yapılan şiddet bir kanayan yara olmaktan çıkacaktır.

Özgecan’ın acılı ailesine ve tüm sevenlerine tekrar Allah’tan sabır diliyor, başımız sağ olsun diyor, bir daha böyle bir üzücü olayın yaşanmaması temennisi içerisinde tekrar teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakbak…

33.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

DERYA BAKBAK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özgecan’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.

Yirmi yıl boyunca binbir türlü emek ve fedakârlıkla yetiştirdiği, aylarca karnında taşıdığı, büyüttüğü, beslediği, gözünden sakındığı, hastalığında sağlığında yanından bir an olsun ayrılamadığı, güzeller güzeli kızına en acı şekilde veda etti annesi Songül Aslan.

Bizleri de derinden yaralayan bu elim hadiseyi elbette unutmayacağız. Hiçbir kadının şiddet görmek, öldürülmek, tecavüze uğramak kaderi değildir. Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonunda da çalışmalarımız devam etmekte. Köklü çözümlerle bu meseleyi ele almalı ve kalıcı olarak bu meseleyi halletmeliyiz. Çocuklarımıza, gençlerimize kadına yönelik şiddetin toplum vicdanında asla kabul görmeyeceğini, vicdan ve sorumluluk sahibi duyarlı bireyler olmaları gerektiğini öğretmeliyiz. Toplum olarak, birey olarak gereken ne varsa üzerimize düşeni yapmalıyız. Umuyorum ki böylelikle bir daha böylesine tarifsiz acılar yaşamayız.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Abdulkerim Gök…

34.- Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyorum. Bu olayı gerçekleştirenleri kınadığımı ifade etmek istiyorum.

Ancak, yeri gelmişken şunu da hatırlatmak isterim: Bu konuları tartışırken siyasetüstü tartışmamız gerekir; acılarımızı ortaklaştırmamız ve çözümlerimizi mutlaka ortaklaştırmamız gerekir. Siyasete malzeme olduğu zaman bu konular mecrasından çıkar.

Bir kez daha ailesine, sevenlerine başsağlığı dileyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Fatoş Gürkan…

35.- Adana Milletvekili Fatoş Gürkan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

FATOŞ GÜRKAN (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tabii, 77 milyonun canı yanıyor. Gerçekten Türkiye için sembol olmuş bir şiddet örneği. Biz Sayın Bakanımızla, Sağlık Komisyonu Başkanımızla, Grup Başkan Vekilimiz Belma Hanım’la ve Mersin Vekilimiz Çiğdem Hanım’la birlikte aileyi ziyaret ettik. Aslında örnek alınacak çok şey var. Zira, Özgecan kızımızın annesi ve babası milletimize ders verecek kadar sükûnetle bu olayın arkasının araştırılmasını ve bu tür olayların yaşanmamasını dileyerek herkesi sükûnete davet etti.

Ama, maalesef, bugün ve birkaç gündür yapılan protestolarda acıyı paylaşma yerine dans ederek protestolar… Ve bugün bir liderin işsiz kişilerin bu şekilde suç işleyebileceğine yönelik beyanları oldu. Bu tür eylemlere hepimizin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Ayıp, ayıp, yalan söyleme! Kadınsın bir de, yalan söyleme!

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ayıp, ayıptır be!

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – O kızı korumak sizin görevinizdi, sizin; siz koruyacaktınız o kızı!

BAŞKAN – Sayın Öğüt, lüften…

Teşekkür ederim Sayın Gürkan.

Sayın Dal…

36.- Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

AHMET SALİH DAL (Kilis) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ben de tüm arkadaşlar gibi öncelikle Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, tüm insanlığın başı sağ olsun. Bu vahşice cinayeti şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum.

Özgecan kızımız tüm anne ve babaların manevi kızı olmuştur. Kızımız için bizi izleyen herkesi bir Fatiha okumaya davet ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ediboğlu…

37.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Özgecan’ın babası “Benim kızım üzerinden idam cezası tartışılmasın, benim kızım üzerinden etnik konular ve inançlar tartışılmasın, tartışılacaksa kadına yönelik şiddet tartışılsın, özgürlükler tartışılsın, kadın-erkek eşitliği tartışılsın, Meclisten de bu şiddeti önleyecek yasalar çıkarılsın.” gibi sözleriyle görevlerimizi çok güzel tanımlamış, en iyi şekilde tanımlamış. Bize düşen de bir an önce bunları hayata geçirmek olmalı. Işıklar içinde yat Özgecan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Söz alıp sisteme giren sayın milletvekillerinden rica ediyorum…

ALİ ÖZ (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Devam edeceğim.

…ikinci bir kez daha söz almak için sisteme girmesinler, mümkün olduğu kadar çok sayıda milletvekili arkadaşlarımıza söz vermeyi düşünüyoruz bu konuda. Böyle bir rica etme ihtiyacını hissettim.

Sayın Bostancı, buyurun.

38.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Teşekkürler.

Özgecan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Başta ailesine, bütün milletimize başsağlığı diliyorum.

Burada hepimiz ortak bir şekilde taziye ifade ediyoruz. Millet olmanın temel vasıflarından biri de kederlerde ortaklıktır. Yasevlerinin kuralları bellidir, orada hesap kitap yapılmaz, acı karşısında sadece insanlar onurlu bir birliktelik sergilerler. Hesap kitap görülecek zamanlar da olur, tartışmanın yapılacağı zamanlar da olur ama yas durumuna ilişkin o taziyeyi ifade ederken araya hesap kitap koymak bağlama uygun düşmez.

Bu yaşanan cinayetin arkasında çok farklı dinamikler olduğunu Meclisin içindeki kıymetli vekiller müktesebatları itibarıyla iyi bilirler. Ama kimi arkadaşların “Bu işin sorumlusu iktidardır.” şeklinde bir hükümle bu yas ortamında böyle bir şey ifade etmesi maalesef bu müktesebatla çelişir; uygun da değildir, mantıklı da değildir, bilimsel de değildir. Dolayısıyla, taziyeye uygun bir şekilde hissiyatımızı ifade etmek, tartışmaları yapmaya da elbette başka mecralarda devam etmek gerekir.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Köksal…

39.- Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) - Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.

Her şeyden önce Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Tabii, bütün konuşmalarda “kadına yönelik şiddet” ibaresi geçti ama bu olay “kadına yönelik şiddet” ibaresinin çok çok üzerindedir, kadına yönelik hunharca bir olay olarak geçmiştir. O bakımdan, ben böylesine birlik ve beraberlik içerisinde bu olayların üstesinden geleceğimize inanıyorum.

Ayrıca, kızımızın babasının konuşmaları gerçekten herkesi daha çok üzmüştür.

Ben, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın baştan beri aileye gösterdiği maddi ve manevi desteği bundan sonra da sürdüreceği inancımla tekrar tekrar herkese, milletimize başsağlığı diliyorum. Allah böyle, başkaca acı olay göstermesin diyor ayrıca zatıalinize de Meclise böylesine konuşma imkânı tanıdığınız için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Selamoğlu…

40.- Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TÜLAY SELAMOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Başkanım.

Özgecan Aslan kızımızın maruz kaldığı vahşeti kınıyorum. Ona Allahtan rahmet, ailesine sabır diliyorum.

Bu konunun, yaşanan bu acı olayın, vahşi olayın siyasetüstü bir konu olduğunu düşünüyorum. Tüm siyasi partilerin düşünceleri, tavırları, tarzları ne olursa olsun bazı arkadaşlarımızın bu konuyu siyasete alet etmelerinden dolayı da üzüntü duyuyorum. Çünkü bu konuda söylenecek söz taziyedir. Bu konu 77 milyonun yaşadığı bir ülkede yaşanabilir ama bizim yaşanmasını istemediğimiz bir konudur.

Bu konuyla ilgili olarak kadına yönelik, çocuğa yönelik şiddette, Aile Bakanlığımız olarak, Hükûmetimiz olarak cezalarda değişiklikler yapıldı ama bunun önlenmesi noktasında neler yapabiliriz? Değerler eğitimi üzerine çalışmalar yapmalıyız ve bunu biz birlikte yapmalıyız. Tekrarlıyorum: Bu, siyasetüstü bir konudur. Bunun, “A” partisi, “B” partisi, “C” partisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Öz…

41.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Akıl almaz yöntemlerle en aşağılık şekilde katledilen Özgecan kızımız nasıl bir cinnetle, nasıl bir şiddet boyutuyla muhatap olduğumuzun göstergesidir. Şehit Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet diliyorum. Kederli ailesinin acısını yürekten paylaşıyor, bu hunhar cinayeti lanetliyor ve katillerin en ağır düzeyde cezalandırılmasını temenni ediyorum.

Burada, aileye yapmış olduğumuz ziyarette baba Mehmet Aslan’ın söylemlerinin herkesi çok yakından ilgilendirdiğini ve gerçekten, Mecliste nasıl bir birliktelik kurulması gerektiğini bize gösterdiğini ve o mükemmel insanın tüm millet tarafından takdir edildiğini görüyor, o ailenin ellerinden öpüyorum. Gerçekten, babanın söylemleri bu konuştuklarımızın çok daha ötesinde ve yapmamız gereken, şiddeti nasıl ortadan kaldıracağımız noktasında bize yol gösterici. Dolayısıyla, herkesi bu vahşet karşısında duyarlılığa, birlikte hareket etmeye davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Dora…

42.- Mardin Milletvekili Erol Dora'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Özgecan Aslan kızımızın vefatından, hunharca öldürülüşünden dolayı derin üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Tabii ki böyle bir acı olayı yaşayan babanın bu durumda olmasına karşın hepimize sevgiden ve barıştan bahsetmesini de güçlü bir iradenin göstergesi olarak değerlendiriyor ve böyle güçlü bir iradenin karşısında da saygıyla eğiliyorum. Diliyorum ki bütün insanlık için, başta da Parlamentomuz için bu bir milat olsun ve bu anlamda da bilimsel çalışmaların yapılarak kadın özgürlükçü bir zihniyet doğrultusunda kadın erkek eşitliğine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL DORA (Mardin) – …dayalı, ilkokuldan başlamak üzere, ciddi bir eğitimin verilerek bir daha bu olayların işlenmemesi noktasında halkımızı duyarlı kılmaya yönelik çalışmalar yapılsın.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

Sayın Akyürek…

43.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir, bir insanı yaşatan da tüm insanlığı yaşatmış sayılır. Geçtiğimiz günlerde meşum ve menfur bir saldırı sonucu hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah'tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı ve sabrıcemil temenni ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Nazlıaka…

44.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sevgili Özgecan için Tanrı’dan rahmet diliyorum; ailesine, sevenlerine, tüm ulusumuza da sabır, dayanma gücü ve başsağlığı diliyorum.

İki gün önce Özgecan’ın ailesini ziyaret ettiğimde “Artık bu bir son olsun.” dedim. Bir kez daha o acılı ailenin duygularını içimde, yüreğimde hissettim. Düşünebiliyor musunuz ki bir anne öldürülen evladı için “Keşke kurşunlanarak öldürülseydi, o zaman daha az canı yanardı.” cümlesini kurmak zorunda kalabiliyor. Ama, şurası bir gerçek: Türkiye'de sokakta, dolmuşta hava karardığında tek başına kalmanın tedirginliğini yaşamayan tek bir kadın bile yoktur. “Bu bir son olsun.” dedik ama son olmayacak. Neden olmayacak? Çünkü, sevgili Özgecan Aslan evine gitmek için bindiği otobüste vahşice öldürüleli beş gün oldu ama Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili aileyi suçlayıp “Kendi başına bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya…” denileli beş yıl oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – “Çocuklara çığlık atmasını öğretin.” diyerek tecavüze dahice bir çözüm getirileli bir yıl oldu. Listemiz uzundur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Nazlıaka, sağ olun.

Sayın Öyüş…

Sayın Öyüş, bir dakika, sizin sözünüz başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum: Şu anda 42 konuşmacı, sayın milletvekili söz aldı, 25 milletvekili daha var, bu arkadaşlarımıza da söz vermek istiyorum. Zaten bir saatte tamamlanmış olacak.

Sayın Öyüş, buyurun.

45.- Aydın Milletvekili Semiha Öyüş'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) – Sayın Başkan, bugün Özgecan’ın katlinin ardından yas tutmuyorum, isyan ediyorum ve olanlardan derin utanç duyuyorum. Özgecan benim de kız kardeşim, benim de yakınımın katli söz konusu. Bugün “Yapmayın.” diyen kadınların çığlıklarından çok “Olmaz, olamaz, olmamalı.” diyen erkeklerin sesi daha çok ve gür şekilde duyulmalı. Erkeklere anneleri değil, babaları adam olmayı öğretmeli. Şiddetin her türlüsüne ve her şiddet uygulayan kesime karşı topyekûn bir karşı duruşu hepimiz bir hayat tarzı hâline dönüştürebilmeliyiz. Herkesin vicdanındaki polis daima iş başında bulunmalı. Bu vesileyle tüm katilleri ve her türlü saldırganlığı, her türlü şiddeti lanetliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öyüş, teşekkür ederim.

Sayın Nurettin Demir…

46.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür ederim.

Özgecan Aslan’ın katledilmesi Türk kadınları için büyük bir acı olmuştur, ailesinin başı sağ olsun, sabırlar diliyorum.

Özgecan’ın babasının söyledikleri insanlık için bir ders niteliğindedir herkesin, özellikle iktidarın mutlaka bunu tekrar tekrar okuması gerekiyor.

Geçen yıl, 2014 yılında 294 kadın katledildi, son on yılda 5.800 kadın şiddete kurban gitti, 4 bine yakın kadın devlet korumasında.

Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesinden büyük üzüntü duyuyorum.

Modern bir Türkiye'nin, çağdaş bir Türkiye'nin bakanı olarak istifa onurlu bir davranış olacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

47.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii Özgecan’ın arkasından konuşuyoruz. Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine, dostlarına, milletimize sabırlar diliyorum.

Ancak bu aşamaya kim getirdi? Hepimiz birlikte suçluyoruz. Kimler suçlu, kimler kusurlu? “9 yaşındaki kız çocukları evlenir.” diyenler suçlu, “Kürtaj cinayettir, doğum kontrolü vatana ihanettir.” diyenler suçlu; “O da mini etek giymeseydi.” türünden laf edenler suçlu, “Batılı yaşam tarzı laikliğin sonucu.” diyenler suçlu, ”O karanlıkta, o saatte işi neymiş?” diyenler suçlu, “O kadar dar pantolon giyerse olacağı budur.” diyenler suçlu, kız-erkek merdivenlerini ayıranlar suçlu, “Kızlı-erkekli oturuyorlar.” diyenler suçlu, iyi hâlden indirim veren hâkim suçlu, “Kadın iffetli olacak, ortalık yerde kahkaha atmayacak.” diyen Bülent Arınç suçlu, “Hamile sokağa çıkamaz.” diyen Tuğrul İnançer suçlu, kızını namus için öldüren baba suçlu, “Aslanım” deyip oğlunun her hatasını hoş gören, sırtını sıvazlayan anneler suçlu. Bu ülkedeki anlayışlar değişecekse kadınlar sayesinde değişmeli.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Sayın Bulut…

48.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkanım, Özgecan kızımızın şahsında, son yıllarda hızla artan kadın cinayetlerini lanetliyorum.

Her cinayetten sonra yapılan eleştirilerle, protestolarla geçiştirilen bu hadiseler giderek maalesef tırmanmaktadır. Cinayet bir sonuçtur, sebeplerine bakmak gerekir. Son yıllarda toplumun ruh sağlığında ciddi bir bozulma vardır. Konuyla ilgilileri, üniversiteleri ve Hükûmeti uyarıyorum. Okul önlerine kadar gelip satma cüreti gösteren uyuşturucu satıcılarını, yol geçen hanına dönüşen hudutlardan yurda giren zararlıları önleme için Hükûmeti göreve davet ediyor, milletimize başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Sayın İrbeç…

49.- Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Antalya milletvekili sıfatıyla, bütün Türkiye’nin lanetlediği, Özgecan Aslan’a karşı işlenen hunharca cinayeti şiddetle kınayarak Antalyalı hemşehrilerimizin de hissiyatını burada dile getirmek istiyorum.

Özgecan kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Böyle bir katliamın sadece kınamayla geçiştirilmesi beklenmemelidir, ders alınıp gerekenler yapılmalıdır. Bütün medeni ülkelerde toplu taşıma araçlarında görev yapanların mesleki formasyonu üzerinde titizlikle durulurken Türkiye'deki uygulamanın insanımıza verilen değerle bağdaşmadığı artık açıkça ortaya çıkmıştır.

Artan kadın cinayetlerini önleyecek ve aile hayatına olumlu katkı sağlayacak etkili tedbirler, muhalefete "molotof" veya "bonzai" diyerek alınamaz. Başta Hükümet olmak üzere burada toplumsal mutabakat yönünde adım atılmalıdır.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Erdoğan...

50.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hunharca katledilen Özgecan Aslan'a Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Hafta sonu seçim bölgem Muğla'daydım. Bütün hemşehrilerim bu vahşeti kınamakta ve bu vahşete "dur" denmesini talep etmektedir. Ancak burada, AKP iktidarı döneminde yetişen gençlerimizin geldiği durumun ve kadına karşı şiddet, uyuşturucu kullanımı ve ticareti gibi suçlardaki artışın bir bütün olarak iyi analiz edilmesi gerektiğine inanıyorum.

Cumhuriyete "parantez arası" diyen zihniyetin, hukuku evrensellikten uzaklaştırıp güçlülerin hukukunu hâkim kılanların ülkemizi getirdiği nokta maalesef budur. Artık bu zihniyetin değişmesini sağlamak da yüce milletimizin görevidir.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Sayın Ören...

51.- Siirt Milletvekili Osman Ören'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

OSMAN ÖREN (Siirt) - Sayın Başkanım, Kürtçede bir söz var: "...(x)"

Yani "Oğlum, Allah'tan utanmıyorsan her işi yapabilirsin."

Bu vahşeti yapanlara karşı toplumda oluşan ve yükselen tepkiyi takdirle karşılamamak mümkün değil. Çok yerinde bir tepki. Ancak bir insanın kanı, haysiyeti, onuru ve acısı üzerinden çıkar ve siyasetini yürütmeye çalışmak, bu fiili işleyenlerden daha aşağılık, daha haysiyetsiz yapmaz mı?

İşlenen bu vahşet üzerinden siyasi emellerine rant devşirme adına ortaya çıkarak konuşanlar, sosyal medyada boy gösterenler, "Ben bu acı üzerinden kendi adıma ne koparabilirim." diyenler, size söylenecek tek bir söz var: Utanmıyorsanız dilediğinizi yapın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Özkan.

52.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Hunharca katledilen Özgecan Aslan kardeşimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Ülkemizin başı sağ olsun. Kadına yapılan her türlü şiddeti nefretle kınıyorum.

6 kız kardeşi ve 1 kızı olan Burdur milletvekili olarak Burdur halkı adına cennetin annelerin ayakları altında olduğunu hatırlatmak isterim. Benim annem, anacağım okuma yazma bilmezdi ama biz 2 oğlana şu öğüdü verirdi: “Kız kardeşlerinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkalarının kızlarına düşünmeyin.” Bu terbiyeyle büyüdük.

Ben Özgecan’ın ailesine, annesine, babasına sabırlar diliyorum. Bu sözcüklerin yavrularımıza hatırlatılmasını istiyorum: Kız kardeşlerimize yapılmasını istemediğiniz herhangi bir şeyi başkalarına mübah görmeyelim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Günay…

53.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) - Değerli arkadaşlarım, Özgecan Aslan evladımızın acısını ben de yürekten paylaşıyorum. Ailesine ve bu acıyı yüreğinde hisseden bütün yurttaşlarımıza dayanma gücü diliyorum.

Bu tür olaylardan sonra cezaların ağırlaştırılması başta olmak üzere çeşitli tartışmalar hep gündeme geliyor, bunları anlayışla karşılıyoruz ama öncelikle yapılması gereken bir şey var. Eğitim adına, din adına, hele siyaset adına konuşanların dillerini, söylemlerini gözden geçirmesi; kadını dışlayan, aşağılayan, ikincil gören hastalıklı zihniyetten kesinlikle vazgeçmesi gerekmektedir. Bunun için de bütün medya, en başta devletin Radyo Televizyon Kurumu olmak üzere bu tür söylem ve zihniyet sahiplerine sayfalarını ve ekranlarını kapatmalı. Biz de bütün yurttaşlar olarak bu tür zihniyet sahiplerine söz veren ekran ve sayfaları karartmalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aygün…

54.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkanım, Özgecan Aslan aynı zamanda hemşehrim. Onu işkenceyle katleden alçaklara buradan lanetlerimizi ifade ederken bu cinayete sebebiyet verenlerin özellikle vakıf, bilimsel kurum adı altında örgütlenenlerin ısrarla erkeğin kadından üstün olduğu, kadınların yaradılıştan eksik olduğu yönündeki, cinayetin işlendiği saatlerde bile dehşet verici açıklamalarını izliyoruz. Özgecan sadece 3 sadistin kurbanı değil, ülkede bu iklimi yaratanların izlediği politikaların da sonucu olarak katledildi. Bu bakımdan, herkesin ettiği lafa, sözünün gideceği yere çok dikkat etmesi gerekiyor. Az evvel bazı milletvekilleri siyasetüstü konuşmak gerektiğini söyleyip yine kendi düşüncelerini son derece net şekilde söylediler. Bu cinayetin nereden doğduğunu, bu cinayete kimin iklim hazırladığını biliyoruz; onları da buradan protesto ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Düzgün…

55.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben de Özgecan Aslan’ın katledilmesini şiddetle ve nefretle kınıyorum.

Yalnız, Sayın Başkanım, bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Maalesef, bu dönem Meclis bir ölü ağlayıcıları durumuna düştü, hep rahmet diliyoruz ama maalesef, bu ölümlerin önüne bir türlü geçemiyoruz. Evet, ben iktidar sözcüsünün söylediğine katılıyorum, acılar üzerinden siyaset yapmamak lazım ama iktidarın da görevi bu ülkedeki acıları engellemek değil midir? Bu soruyu da sormadan geçemeyeceğim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Onur…

56.- İstanbul Milletvekili Melda Onur'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MELDA ONUR (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sevgili Özgecan’ın sevenlerinin ve ülkenin bütün acı çeken kadınlarının ve insanlarının başı sağ olsun. Bugün burada taziyelerimizi ilettik ama yarın Özgecan’ın güzel gözlerinin fotoğrafına bakarken kadınları hapsetmeye çalıştığımız muhafazakâr çemberi unutacak mıyız? Kadın ve erkeğin özgürlükte eşit olduğunu hatırlayacak mıyız? Kadınları hedef gösteren dilden vazgeçmeye söz veriyor muyuz? Evet, bu, siyasetüstü bir konu ama asla unutmayalım, kadın cinayetleri siyasidir. Bu cinayetleri toplumdan çok, siyasetin dili çözer. Eğer biz bu dili değiştirmeyeceksek, dil değişmeyecekse o hâlde herkes sussun.

BAŞKAN – Sayın Eryılmaz…

57.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hunharca ve kalleşçe tecavüz edildikten sonra katledilen Özgecan Aslan’a ben de Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine ve bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Bu olay haklı olarak bütün Türkiye'nin tepkisini çekmiştir. Başta tecavüz olmak üzere, kadına yönelik hiçbir suç tek başına değerlendirilemez. Böyle suçların, mutlaka, arkasında koruyucu, kollayıcı egemen zihniyetin olduğunu unutmamak lazım. Tıpkı, ülkemizde kadına yönelik gittikçe artan böyle suçların arkasında gerici ve kadını köle gibi gören zihniyetin olduğu gibi. Maalesef, bu zihniyet tecavüzü meşru kılmakla yetinmemiş, bu suçu işleyenleri âdeta korumuş ve kollamıştır.

Çok net ifade edelim ki cumhuriyet tarihinde kadına yönelik böylesine şiddetin ve cinsel istismarın uygulandığı başka bir dönem olmamıştır. Dolayısıyla bu olayda…

Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eryılmaz.

Sayın Güven…

58.- İzmir Milletvekili Hülya Güven'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

HÜLYA GÜVEN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de öncelikle, vahşice katledilen Özgecan’a Allah’tan rahmet, acılı aileye sabır diliyorum. Aslında, bu vahşice işlenen cinayetlerde Özgecan ilk değildi ama artık son olsun.

Ben Hükûmeti mevcut kanunların uygulanmasını da sağlamaya davet ediyorum. Artık iyi hâlden indirimler yapılmasın, “Haklıymış.” gibi mazeretler kullanılmasın ve “Mini etek giymiş.” denilmesin, “Kolsuz elbise giymiş.” denilmesin; bu nedenlerle haklılık verilmesin mahkemelerde. 12 yaşındaki çocuklara tecavüz edenlere “Kendi isteğiyle olmuş.” diye bir mazeret gösterilmesin. Mevcut kanunların uygulanmasını ve bu kanunların uygulandığının sağlanmasını, denetimini istiyorum. Bu tür vakalarda da ağırlaştırılmış müebbet…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aksoy.

59.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

HALİL AKSOY (Ağrı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Özgecan Aslan’ın canavarca katledilmesini nefretle kınıyorum. Bu zihniyet, erkek egemen düşüncesinin dışa vurumudur. Bu nedenle, doğrusunu isterseniz, ben de erkekliğimden utanç duyuyorum. Bu zihniyet aynı zamanda devletin de zihniyeti hâline gelmiş. Bir hukukçu düşünün ki “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmemek gerekir.” diyor, bir siyasetçi düşünün ki “Kadın ile erkek eşit olmaz.” diyor, işte, esas itibarıyla bu zihniyetle mücadele etmek gerekiyor. Babasının “Kızım üzerinden çağ dışı tartışmalar yapılmasın.” uyarısı da aynı zamanda bize bir uyarıdır, onu doğru görmek lazım.

Özgecan, ışıklar içerisinde, nurlar içerisinde yatsın, ailesi ve arkadaşlarının acısını da paylaşıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ramazanoğlu…

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım M. Ramazanoğlu'nun, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, milletvekili arkadaşlarımızın şiddetle telin ettiği bu inanılmaz cinayetten dolayı çok üzgünüm ve ben de bu cinayeti şiddetle lanetliyorum. İçtenliğimi ve samimiyetimi bağışlayacağınız ümidiyle daha önce söz alan milletvekillerimizden birinin Fatiha talebini izninizle yerine getirmek istiyorum. (x)

(Hatip tarafından Fatiha Suresi’nin okunması)

YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) – Yarabbi, hepimiz adına, okumuş olduğumuz bu Fatiha-i Şerife’de hasıl olan sevabını önce sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) Efendimiz’in ruhu pakışeriflerine hediye eyledik, sonra başta Özgecan Aslan kardeşimiz olmak üzere tüm şiddet mağdurlarının ve tüm geçmişlerimizin ruhlarına hediye eyledik. Sen vasıl eyle, haberdar eyle Yarabbi. Amin.

BAŞKAN – Sayın Gürkut Acar…

61.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülmesi kadına şiddetin son aşaması olmuştur, toplumun vicdanı sızlamıştır. AKP iktidarında kadına şiddetin giderek artması tesadüf değildir. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi olarak bu konuda iktidarın gerekenleri yapmadığı kanısındayım. 0-6 yaş çocuklarına iktidarın hazırladığı çizgi filmlerden iktidarın sözcülerine kadar hepsi söz birliğiyle kadın ve erkeğin eşit olamayacağını söylüyor. Bunun nedeni laikliğin reddidir. Laik olmayan bir iktidarın kadın-erkek eşitliğini sağlaması söz konusu olamaz. On iki yıldır başta çocuk filmleri olmak üzere, özellikle askerde eğitim verilerek kadın- erkek eşitliği yolunda uzun mesafe alınabilirdi. Toplumun eğitilmesi, laik düzenin korunması gerekir. Laikliğin reddedildiği yerde kadın hakkı da olmaz, eşitliği de olmaz. Üzülmek yetmez, çare bulmak, uygulamak gerekir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özel…

62.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Özgecan’a Allah’tan rahmet, yaşadıkları talihsiz acıya rağmen sağduyuları, erdem ve bilgelikleriyle hepimize örnek olan ailesine başsağlığı diliyorum.

Yılın 2015 olmasına, artan teknolojik ve bilimsel gelişmeye rağmen bebek ölüm oranındaki düşüşü, doğumda ölen anne oranındaki düşüşü, 2002-2014 rakam karşılaştırmalarıyla Hükûmet politikalarına bağlayanlara soruyorum: 2002-2014 arasındaki kadın cinayetlerindeki, kadın ve çocuk istismarlarındaki artış da Hükûmet politikalarına bağlı değil midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Baluken…

63.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Birkaç gün önce canımızdan bir parça koparcasına kaybettiğimiz Özgecan’ın acısını taşıdığımızı ifade etmek istiyorum.

Her gün onlarca kadın cinayeti, kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddet olaylarının yaşandığı ülkemizde gerekli tedbirleri almayan, failleri cezasızlıkla âdeta ödüllendiren tüm kurumların bu cinayetten sorumlu olduğunu ifade etmek istiyoruz. Aslında sorunun binlerce yıllık bir erkek egemen zihniyeti olduğunu ve bu zihniyetle yüzleşmeden, insanlığımızı utandıran bu erkekliği bir kenara bırakmadan bu sorunun çözülmeyeceğini ifade etmek istiyoruz.

Burada, özellikle Meclisteki kadın milletvekillerine de çok önemli görev düşüyor. Kadına yönelik bu insanlık karşıtı suçlara karşı Parlamentodaki tüm kadınların, siyasi parti ayrımı gözetmeksizin ortak tutum belirlemelerinin, toplumsal destekle beraber bu mücadeleyi üstlenmelerinin son derece önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bugüne kadar bu cinayet, taciz, tecavüz, şiddet olaylarına karışmış olan erkek kılıklı tüm bu mahlukatları kınadığımızı buradan tekrar ifade ediyor, Özgecan’ın ailesine, tüm kadınlarımıza ve tüm halkımıza başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Sağ olun.

BAŞKAN – Sayın Çam…

64.- İzmir Milletvekili Musa Çam'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MUSA ÇAM (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Özgecan Aslan’a Tanrı’dan rahmet diliyorum, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Rakel Dink, bundan bir süre önce şu sözleri söylemişti: “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz. Eğer bir ülkenin başbakanı “Dindar ve kindar bir nesil yaratacağız.” diyor ise, kuşkusuz, Özgecan Aslan gibi kardeşlerimizi bundan sonra da kaybetmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla, bu ülkeyi yöneten insanların, dillerine, üsluplarına, söylemlerine ve konuşmalarına son derece dikkat etmeleri gerekiyor. Bu söylemlerine dikkat etmedikleri sürece, Özgecan Aslan gibi kardeşlerimizi bundan sonra da kaybedeceğimiz açık ve nettir. Buradan bir kez daha Özgecan’ın katilini lanetliyoruz. Özgecan’ın şahsında tüm kadınlarımızın ve tüm kardeşlerimizin acılarını yürekten paylaşıyoruz ve buradan bir kez daha rahmetle anıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Öner...

65.- Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Hepimiz Özgecan’ın tarifsiz acısı içindeyiz. Üniversite öğrencisi masum bir kızımız okulundan evine dönerken alçakça bir saldırıya uğramış, hunharca işlenen bir cinayetin kurbanı olmuştur. Kadınlarımız erkekler tarafından cinsel obje olarak görülmemeli, analarımız, kızlarımız hakkında, bütün yetkililer sorumsuz konuşma örneklerinden sakınmalıdırlar. Cumhurbaşkanı dâhil, bütün yetkililer sözlerine dikkat etmelidirler. Hangi dinden ve mezhepten olursa olsun, bütün din görevlileri ve akademisyenler ile öğretmenler sözcüklerini özenle seçmelidirler. “15’inde bir kız ya erde ya yerde olmalıdır.” diyen sapık düşünceli profesörleri güvenlik akademisi başkanlığına atama sorumsuzluğundan bütün yöneticiler sakınmalıdırlar.

Özgecan’ın manevi huzurunda rahmet dilekleriyle, acılarına karşın metanet ve sağduyuyla hareket etme basireti gösteren ailesi önünde saygıyla eğiliyorum.

Ulusça başımız sağ olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, sisteme giren diğer milletvekillerinin adlarını okuyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben de söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Cümlemi bitireyim lütfen. Sisteme girin lütfen Akif Hamzaçebi.

Sayın Korkmaz, Sayın Akbulut, Sayın Köse, Sayın Dibek, Sayın Toprak, Sayın Vural, Sayın Şeker, Sayın Hamzaçebi, Sayın Akman.

Sayın milletvekilleri, bir saati geçti, son söz vereceğim milletvekillerinin isimlerini okudum.

Şimdi Sayın Korkmaz…

66.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, bu konuşmamı Isparta’daki, kadının sosyal statüsünü iyileştirmek için faaliyet gösteren kadın derneklerimiz ve tüm Ispartalı hemşehrilerim adına yapmak istiyorum. Sözlerimin başında, şahsım ve tüm hemşehrilerim adına, vahşice katledilen Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, ailesi başta olmak üzere tüm sevenlerine ve aziz milletimize de sabırlar diliyorum.

Toplum, içine itildiği bunalımlar çukurunda cinnet noktasına gelmiş, kadın cinayetleri korkunç boyutlara ulaşmıştır. Birçok sebep ya da mazeret üretilebilir bu vahşet karşısında ama en önemli etkenin, kadını sadece doğurgan bir yaratık ve cinsel obje gibi gören sakil ve mütecaviz zihniyet olduğunu düşünüyorum. Yasal tedbirler gerekebilir elbette ama hatırlatırım ki her türlü ayrımcılığa son verme yasasını çıkardı bu Meclis ancak uygulayan Hükûmet yok çünkü 2002’den 2014’e kadar artan kadın cinayetleri yüzde 1.400’lere ulaşmıştır. Dolayısıyla, herkesin aklını başına alıp düşünmesi lazımdır.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akbulut…

67.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Bu vahşi cinayeti nefretle kınıyorum. Özgecan’a Allah’tan rahmet ve geride kalan ailesine, yakınlarına ve bütün milletimize sabırlar diliyorum. Bu olayı siyaset malzemesi yapmak değil, olay vesilesiyle hepimizi toplumdaki bu katil gibi habis ruhluların eğitimi konusunda beraberce düşünmeye davet ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Köse…

68.- Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TUFAN KÖSE (Çorum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İşlenen suçu nefretle kınıyorum. Kadına karşı şiddetin her türünü de hem teşhir etmeliyiz hem de toplum olarak kınamalıyız diye düşünüyorum. “Çalışan kadın fuhşa hazırlık yapar.”, “Dekolte giyene tecavüz ederler.”, “Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir.” sözlerinin gerek ünlü ilahiyatçılar tarafından gerekse devletin televizyonu TRT tarafından zaman zaman dillendirildiği bir dönem yaşıyoruz.

Bu anlamda, bu tür sözleri söyleyenlerin kutsanmaması, önemsenmemesi ve devletin de bu tür sözleri eden -ilahiyatçı da olsa- kişilere gerekli cezai müeyyideleri uygulaması gerekmektedir.

Böyle bir suçun dahi idam cezasına gerekçe olmasını da biz kabul etmiyoruz. İdam cezasının uygulandığı birçok ülkede bu ve benzeri suçların azalmadığını, Çin’de, Hindistan’da, Afganistan’da en çok tecavüz suçlarının işlendiğini de biliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Toprak…

69.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Ben de Özgecan’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Annesine ne dileyeceğimi bilemiyorum çünkü kuru kuru bir başsağlığının yetmeyeceği kanaatindeyim. O canavar, Özgecan’la birlikte annesini de öldürdü diye düşünüyorum.

Özgecan’ın babası dün dedi ki: “Siz hiç mucize gördünüz mü?” ve Özgecan vesilesiyle Türkiye'nin ayağa kalkmasını “mucize” olarak nitelendirdi.

Diyorum ki gelin, bir mucizeye daha adım atalım, kadın örgütlerinin yıllardır gündeme getirdiği bir topyekûn seferberlik ilan edelim kadın konusunda ve bunun ilk ayağı olarak hemen bu hafta içinde, bu tür cinayetlerde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verilmesini talep edip aynı zamanda,” kravat taktı, iyi hâldi” diyerekten indirim yapılmamasını bir kanun maddesi olarak yasaya koyalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Vural…

70.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediğine, kadına yönelik şiddete karşı olduğuna ve toplumda kin ve nefreti artıran bir “tweet” için yapılan destek çağrılarına karşı AK PARTİ yönetiminin gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, bu hunhar cinayeti ve kadına uzanan elleri nefretle kınıyoruz. Gerçekten, Allah’tan rahmet, ailesine, bütün milletimize başsağlığı diliyoruz.

Tabii, bu hunhar cinayete karşı tepkilerini, duygularını dile getiren milletimize ve değerli milletvekillerine de teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, bu konuda alınması gereken hangi tedbir varsa, ivedilikle bu konuda partiler arasında bir değerlendirme yapılarak gerekli adımların atılması gerektiğini ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak buna hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Bu konuda siyasi partilere de bir çağrımız var: Geliniz hep beraber, birlikte milletvekillerimizin bu duyguları çerçevesinde, kadına uzanan eller ve şiddet konusunda ortak bir bildiriyi kamuoyuyla paylaşalım. Bununla ilgili, bu görüşmelerden sonra bir ara vererek bu konudaki ortak tepkimizi aynı zamanda kamuoyuna bir iradeyle de ifade edelim.

Bu çerçevede bir hususu da ifade etmek istiyorum. Sayın Naci Bostancı, bu ortamı sağlayan elbette siyasetin sorumluluğu var, yani bunun ifade edilmemesi gerektiğini söyledi ama Sayın Cumhurbaşkanı “Öldürülenlerden biz sorumluyuz. Can ve mal güvenliği için bize oy veriliyor.” diyen kendisidir. Dolayısıyla, böyle bir ortam konusunda, takdir edersiniz ki Türkiye’yi yöneten iktidarın da elbette bir sorumluluğu vardır.

Bu çerçevede Adalet ve Kalkınma Partisi çevrelerine bir hususu ifade etmek istiyorum. “Sanatçı” denilen birisinin özellikle attığı bir “tweet”ten dolayı medyada önemli bir tepki var ama bu kişiye AK PARTİ ekseninde trollerden ve sosyal medyadan destek çağrıları yapılmaktadır. Bu bakımdan öncelikli olarak kin ve nefret kusan bir kişiye yönelik AKP’yi destekleyen ya da “AK troller” denilen bu kesimler nezdinde Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetiminde gerekli tedbirleri almak suretiyle bu “tweet” hesaplarıyla ilgili hiç olmazsa inisiyatif kullanmasını, bu kin ve nefret kusan kişiye verilen bu destek konusundaki bu değerlendirmeleri ortadan kaldırmak üzere girişimde bulunmalarının önemli bir adım olacağını ifade ediyorum, bu desteği o kişiye vermesinler. Böyle verilen destekler kin ve nefreti toplumda artırmaktadır. Onun için yapmamız gereken hususları yapmamız gerektiğine inanıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Şeker…

71.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Özgecan’a Allah’tan rahmet dilemek istiyorum.

Son zamanlarda ülkemizde gerek uyuşturucu kullanımı gerekse kadına şiddet, çocukların tacizinde oldukça büyük bir artış var. Ne yapmamız gerekiyor? Bu Meclis çok hızlı bir şekilde bunlarla ilgili toparlayıp bir kanun yapması lazım, bir düzenleme yapması lazım ama halkın da eğitilmesi lazım. Nasıl çözüm bulabiliriz? Eğer bu Meclisin yarısı, il emniyet müdürlerinin yarısı, valilerin yarısı, bürokrasinin yarısı ve çalışanların yarısı kadın olduğu zaman bu sorunları biraz daha çözebiliriz diye düşünüyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akman…

72.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman'ın, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, ben de Mersin’deki bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Özgecan’a Allah’tan rahmet, bütün ailesine de sabırlar temenni ediyorum. Bence burada öne çıkarılması gereken, övülmesi gereken, övünülmesi gereken bir husus, gerçekten toplumsal duyarlılığı kaybetmemiş olmamızdır. Yani, günlerdir toplumun her katmanının bu işe sahip çıkması çok sevindirici bir hadisedir. Öyle zannediyorum ki Özgecan’ın ölümü bir işaret fişeği olmuştur; bundan sonraki, başka Özgecan’ların bu şekil menfur saldırılarla ölmesinin önüne geçecektir diye diliyor ve temenni ediyorum. Şoförler Odası başta olmak üzere, bütün ilgili kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının bundan sonra daha eğitime önem vererek bu işlere duyarlılık göstereceğini ben düşünüyorum. Bu vesileyle tekrar Özgecan’a rahmet, ailesine sabırlar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Hamzaçebi…

73.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Özgecan yavrumuza Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine ve bütün milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Özgecan’ın hayatını kaybetmesiyle birlikte, ulusça gerçekten çok duygulu anlar yaşadık, üzüldük. Kızlarımız, çocuklarımız, annelerimiz, babalarımız gerçekten büyük bir acının içerisine girdi. Sanki herkes kendi çocuğunu kaybetmiş gibi yüreği dağlandı. Böylesi bir acı karşısında bütün milletimiz birleşti. Keşke bu birleşmeyi böyle bir acı yaşamaksızın hayatın diğer alanlarında gösterebilseydik. Şimdi bu acıdan hareketle kadına şiddet konusunda bir seferberlik başlatılacağını Sayın Başbakan ifade etti. Elbette güzel bir şey ancak kadına şiddet konusunda bir seferberlik başlatırken herhâlde öncelikle eğitim sisteminden başlamak gerekir, toplumu kutuplaştırmak gibi politikalardan vazgeçmek gerekir, siyasetçilerin bütün topluma huzur veren konuşmalar yapması gerekir. Bütün bunları yaparsak toplum bir gerilimden gerçekten kurtulur. Eğitim sistemini gerçekten reforme edersek ancak kadına karşı şiddeti, insana karşı şiddeti, cinayetleri ve suçları önleyebiliriz.

Ben bu dileklerle Özgecan yavrumuza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine yürekten sabır ve başsağlığı diliyorum, milletimize sabır diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Son iki konuşmacı Sayın Dibek ve Sayın Köktürk.

Buyurun Sayın Dibek.

74.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, tek suçu üniversiteden evine giderken bir toplu ulaşım aracına binmek olan Özgecan’a ben de burada Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Yalnız burada milletimizin tüm bireyleriyle birlikte göstermiş olduğu bu tepkiyi iyi anlamak gerektiğini de düşünüyorum. Bu bir tepki değildir artık bundan sonra, Özgecan bir milat olmuştur. Bu, Türk milletinin artık kadın şiddetine karşı isyanının bir anlamda adıdır, bunu öyle görmek gerekir.

Burada üzerimize düşen görevler vardır. Bakın, son iki yılda Türkiye’de 530 kadınımız erkek şiddetiyle, son dört yılda 800 kadın erkek şiddetiyle hayatını kaybetmiştir. Türkiye olarak 2014’ün 1 Ağustosunda yürürlüğe giren Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladık. Bu sözleşmenin gerekleri var. Orada, hem kadına şiddeti hem de risk altında olan kadınlarımızı korumak için gerekli önlemleri almamız gerekiyor ama 2014 Ağustostan bu yana atılmış bir adım yok. Bugünden itibaren hem o sözleşmenin gereğini hem de toplumsal tepkinin gereğini yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dibek.

Sayın Köktürk…

75.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün, hunharca katledilen Özgecan Aslan’a Allah’tan rahmet dilediklerine ve kadına yönelik şiddete karşı olduklarına ilişkin açıklaması

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Sayın Başkan, ulusça büyük acı ve elem içerisindeyiz. Başta Özgecan’ın ailesi olmak üzere ulusumuzun bu büyük acısını yürekten bölüşüyorum.

Bu fiili işleyenler hiç şüphesiz ki insan olamaz. Ancak, daha da vahimi, bu büyük acı ve vahşete cağ dışı düşüncelerle kılıf bulmaya çalışan ve bu büyük acıya dahi saygı göstermeyenlerin varlığıdır. En az bu suçu işleyenler kadar, rejim ve eğitim sistemi eleştirisi üzerinden kadını kılık kıyafetiyle yargılayan, kadını metalaştıran anlayış da sorumludur. Başta toplumu yönetenler olmak üzere herkes kendine çekidüzen vermelidir ve bu acılar bir daha yaşanmamalı, ulusumuza yaşatılmamalıdır.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, hepinize çok teşekkür ediyorum.

Özgecan kardeşimize, kızımıza tekrar Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı dileklerimizi sunuyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum.

Şimdi, on beş dakika ara vermek istiyorum.

Kapanma Saati: 17.16

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.35

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilginize sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Arnavutluk Meclisi Hukuk İşleri, Kamu Yönetimi ve İnsan Hakları Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 4/2/2015 tarihli 91 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/1698)

11 Şubat 2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 04.02.2015 tarihli ve 91 sayılı Kararı ile Arnavutluk Meclisi Hukuk İşleri, Kamu Yönetimi ve İnsan Hakları Komisyonu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.

Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, 28.03.1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 7’nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Cemil Çiçek

TBMM Başkanı

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Birleşmiş Milletler 69’uncu Genel Kurulu çerçevesinde 9-10 Şubat 2015 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York şehrinde düzenlenen “2015 Sonrası Kalkınma Gündeminin Uygulama Araçları” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisinden katılması Genel Kurulun 3/2/2015 tarihli 50’nci Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin tezkeresi (3/1699)

13 Şubat 2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Birleşmiş Milletler 69. Genel Kurulu çerçevesinde 9-10 Şubat 2015 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York şehrinde düzenlenen “2015 Sonrası Kalkınma Gündeminin Uygulama Araçları” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyetin katılması Genel Kurulun 03.02.2015 tarihli ve 50’nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

 28.3.1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2’nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Ad ve Soyad                            Seçim Çevresi

Bülent Kuşoğlu                                  Ankara

Mehmet Günal                                    Antalya

Ahmet Arslan                                     Kars

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve 21 milletvekilinin, Sakarya bölgesinin elektrik dağıtımını yapan SEDAŞ’tan kaynaklanan sorunların ve sorumluların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1206)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sakarya bölgesinin elektrik dağıtımını yapan SEDAŞ'ın hatalı çalışan elektrik sayaçları, günlerce süren elektrik çalışmaları, sürekli yaşanan elektrik kesintileri, yeni sayaçlarla birlikte 8-9 kat artış gösteren elektrik faturaları;

Özellikle de dar gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı TOKİ konutlarına takılan sayaçların beş yıl sonra hatalı olduğundan bahisle vatandaştan mahsubu yoluna gidilen yüksek meblağların elektrik kesilerek sayacın mühürlenmesinde tehdit aracı olarak kullanılmasının kabul edilemeyeceği açıktır. Tüm bu sıkıntıların yanı sıra SEDAŞ yönetiminin halkla olan iletişim eksikliği ve kamuoyunu hiçbir konuda bilgilendirmemesi de işin bir diğer boyutudur. Yaşanan bu sıkıntıların çözümüne yönelik SEDAŞ’a yapılan başvurular bihakkın değerlendirilmemiş ve sorunlar giderilememiştir.

Yukarıda sözü edilen tüm bu konularda sorumluların alınması gereken önlemlerin tespiti ve yenilenen sayaçlarla beraber yüksek bedelli elektrik faturalarının haksız kazanca sebebiyet verip vermediğinin, vatandaşın mağduriyetinin araştırılması amacıyla;

Anayasa’nın 98 ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Mehmet Hilal Kaplan                                            (Kocaeli)

2) Haydar Akar                                                         (Kocaeli)

3) Umut Oran                                                           (İstanbul)

4) Melda Onur                                                          (İstanbul)

5) Rahmi Aşkın Türeli                                               (İzmir)

6) Haluk Eyidoğan                                                    (İstanbul)

7) Gürkut Acar                                                          (Antalya)

8) İzzet Çetin                                                           (Ankara)

9) Musa Çam                                                            (İzmir)

10) Kadir Gökmen Öğüt                                             (İstanbul)

11) Kazım Kurt                                                         (Eskişehir)

12) Osman Oktay Ekşi                                               (İstanbul)

13) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                        (İstanbul)

14) Mustafa Serdar Soydan                                       (Çanakkale)

15) Mehmet Volkan Canalioğlu                                  (Trabzon)

16) İlhan Cihaner                                                     (Denizli)

17) Mevlüt Dudu                                                       (Hatay)

18) Atilla Kart                                                          (Konya)

19) Hasan Ören                                                        (Manisa)

20) Mustafa Moroğlu                                                 (İzmir)

21) Faik Tunay                                                         (İstanbul)

22) Arif Bulut                                                           (Antalya)

Gerekçe:

Hükûmetin özelleştirme politikalarıyla yapılan çalışmaların sonucunda, vatandaşa hizmet için bulunan birçok kamu kuruluşu ticarethaneye dönüştürülmüştür. Bu özelleştirmeler kapsamında Sakarya bölgesinin elektrik dağıtımını alan SEDAŞ tarafından da aynı mantık güdülmektedir. SEDAŞ'ın vatandaşa bu yaklaşım tarzı Kocaeli bölgesindeki halkımızı mağdur ederek çileden çıkarmıştır.

SEDAŞ'ın yaşattığı mağduriyetler sadece Kocaeli iline özgü değil, Bolu, Düzce ve Sakarya'dan da benzeri yaşanan ve tarafımıza iletilen bir çok şikâyet dilekçeleri mevcut olduğu gibi bu konular ayrıca basında da yer almıştır.

SEDAŞ olarak bilinen Akkök-Akenerji-CEZ ortak konsorsiyumunun elektrik dağıtımı hizmetlerinden kaynaklanan sıkıntılara her geçen gün yenileri eklenmektedir.

Geceleri sokak lambalarını yakmayan SEDAŞ, mahalleleri karanlıkta bırakarak hırsızlara davetiye çıkarmaktadır. Gece yakmadığı sokak lambalarını, gündüz yakan SEDAŞ'ın amacının daha fazla ticari kâr haksız kazanç elde etmek olduğu anlaşılmaktadır. İşçi kenti olması sebebiyle vardiya sistemiyle çalışan insanlar, karanlıkta sokağa çıkmaya korkar olmuşlardır. Güvenlikleri tehlike altındadır.

Cumartesi-pazar demeden, bayram demeden, nedeni ve süresi belli olmayan elektrik kesintileri her gün yaşanmaktadır.

Bölgenin sanayi kenti olması münasebetiyle sanayi tesislerinde yaşanan elektrik kesintilerinden kaynaklı, devamlı ve uzun süreli aksamalar büyük çaplı üretim kayıplarına sebep olmaktadır. Dar gelirli vatandaşın evindeki elektronik cihazlar da doğal olarak bozulmaktadır.

İnsanların sağlığıyla oynanmakta, sık sık yaşanan kesintilerden kaynaklı başta diyaliz hastaları olmak üzere hasta yaşamları tehlikeye girmektedir.

Üstüne üstlük bu kesintiler için Alo 186 numaralı müşteri hizmetleri arandığında sorunu çözecek muhatap bulunmadığı gibi, sorununu dilekçeyle kuruma ileten vatandaşa da yanıt verilmemektedir. Bu kurum özelleştirildiği günden itibaren bölge halkına sıkıntılı günler yaşatmakta ve mağdur etmektedir. SEDAŞ yetkilileri saat okumayı keyfî olarak yapmakta, bazen ayda iki kez, bazen 40 günde bir taşeron şirket çalışanı sayaç okumaya gönderilmektedir. Elektriğini kestiği ev ve iş yerlerinden 18 TL açma-kapama bedeli tahsil eden SEDAŞ bu işi ticarete dökerek yeni bir rant kapısı yaratmıştır. Sık sık elektrik kesintisi yönüne gitmeleri acaba bu bedeli almak için midir sorusunu akla getirmektedir. Kocaeli Valiliği Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünden tarafımıza verilen cevabi yazıda:

SEDAŞ, TOKİ konutlarındaki ilk takılan 693 sayacın 672’sinin arızalı olduğunu ancak beş yıl sonra tespit edip konut sahiplerine haber bile vermeden 676 adet hatalı saati değiştirmiştir.

Yeni sayaçların takılmasının akabinde Şekerpınarı TOKİ abonelerinin elektrik faturalarında 8-9 kat artış gerçekleşmiştir. SEDAŞ 500 ile 2 bin lira arasındaki yüksek meblağları hiç kusuru bulunmayan, normal faturasını ödemeye zorlanan dar gelirli yüzlerce TOKİ abonesine fatura etmiştir. Zaten ödeme gücü olmayan vatandaş SEDAŞ tarafından yapılmış taksitlendirme protokolü ile hakkını arayamaz duruma düşürülmüştür. Bu protokolün 4’üncü maddesinde aboneye taksit tutarını ödemede gecikme olması hâlinde herhangi bir ihtara bile gerek duyulmaksızın elektriklerinin kesileceği, aynı protokolle bu kesintiden kaynaklanan maddi ve manevi zarar ve ziyanı için tazminat talebi hakkı olmayacağını da 5’inci maddeyle elinden almıştır.

Yoksul ve çaresiz vatandaşlarımıza imzalatılan bu sözleşme tek taraflı baskı unsuru olmasının yanı sıra insan hak ve özgürlüklerine de aykırıdır. Bu protokolle vatandaşın hak arama yolları kapatılmıştır. SEDAŞ'tan kaynaklı yaşanan birçok sıkıntı ilin muhalefet, iktidar ayrımı gözetmeksizin bütün milletvekilleri ve belediye başkanları, muhtarlar tarafından da defalarca dile getirilmiştir. Vatandaşın SEDAŞ'tan çektiği sıkıntıları, mağduriyetlerini anlatan yüzlerce makale ve haber basında yer aldı. Bütün bu uyarılara rağmen, sıkıntıların ve mağduriyetlerin giderilmesi noktasında herhangi çözüm yoluna gidilmemiştir.

Fail ve sorumlularının ortaya çıkarılması ve alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, Kırklareli’ne kurulmak istenen nükleer ve termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına verecekleri zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1207)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde Mersin Akkuyu ve Sinop'a nükleer santral kurulacağına karar verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti arasında Akkuyu'ya bir santral kurulması ile ilgili olarak 12/05/2010 tarihinde yapılan anlaşma, 15/07/2010 tarih ve 6007 Sayılı Kanun’la yürürlüğe girmiştir.

Rusya tarafından Mersin Akkuyu’ya yapılacak santral Avrupa'da hiçbir ülkede onaylanmayan “VVER-1200” tipi reaktörler kullanacaktır.

Ülkemiz daha önce hiç denenmemiş, Avrupa'da onaylanmamış bir santralle adeta ateşe atılmaktadır. Mersin Akkuyu'da yapılacak santralin çekinceleri sürerken, Sinop nükleer santrali için bu yılın sonuna kadar karar verilmiş olacaktır.

Çeşitli zamanlarda ortaya atılan iddialara göre üçüncü nükleer santralin Seçim Bölgem Kırklareli'nin Demirköy İlçesine bağlı turizm beldesi İğneada'ya yapılması düşünülmektedir.

Nükleer santral tehdidi ile karşı karşıya olan İğneada için Emba Elektrik Üretim A.Ş. ise ithal kömür termik santrali için başvuru yapmıştır. Şirketin talebi şu an ÇED aşamasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığındadır.

İğneada turizm ve doğal güzellikleri ile Karadeniz kıyısında harika bir sahil beldesidir. Nüfusu 3 bin olan beldenin yaz aylarındaki nüfusu 40 binlere çıkmaktadır. İğneada Trakya bölgesinde en çok tercih edilen sahil beldelerinden biridir.

Yöre halkı istisnasız şekilde nükleer ve termik santral yapılmasına karşı çıkmaktadır. Yöre halkı ve konunun uzmanları bu konuda imza kampanyaları düzenlemekte, ulusal ve uluslararası platformlarda santrallere karşı olduklarını vurgulamaktadır.

Onaylanan 1/100.00'lik planlarda ve 1/25.000'lik Çevre Düzeni Planlarında Demirköy enerji bölgesi değildir. Bu alanlarda santral yapılabileceği ile ilgili çevre düzeni planında ve notlarında hiçbir ibare yoktur.

Bu alan Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmesi (Ramsar Sözleşmesi) ve Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ile koruma altındadır.

Ayrıca, Istranca Ormanları ve Longoz Millî Parkı kurulması düşünülen santrallerin çok yakınındadır. İğneada Longoz Ormanlarının korunması için uluslararası fonlardan Türkiye'ye yaklaşık 12 milyon dolar yollanmıştır.

Söz konusu santraller bölge fauna ve florasını olumsuz etkileyecektir.

Santrallerin kurulması durumunda soğutulması için denizden su alıp tekrar geri verilmesi sonucunda zengin balık kaynaklan olumsuz etkilenecektir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nükleer santral ile ilgili geçmişte vermiş olduğumuz soru önergelerine yanıltıcı yanıtlar vermektedir.

Kırklareli'ne kurulmak istenen nükleer ve termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına verecekleri zararların tespit edilmesi amacı ile Anayasa’mızın 98. maddesi, İç Tüzük’ümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1- Turgut Dibek                                      (Kırklareli)

2- Mehmet S. Kesimoğlu                         (Kırklareli)

3- Recep Gürkan                                    (Edirne)

4- Ali Serindağ                                      (Gaziantep)

5- Ali Demirçalı                                     (Adana)

6- Mehmet Ali Ediboğlu                          (Hatay)

7- Mustafa Serdar Soydan                      (Çanakkale)

8- Hülya Güven                                      (İzmir)

9- Hurşit Güneş                                     (Kocaeli)

10- Ahmet İhsan Kalkavan                      (Samsun)

11- Mustafa Sezgin Tanrıkulu                 (İstanbul)

12- Osman Aydın                                   (Aydın)

13- Veli Ağbaba                                     (Malatya)

14- Ali Rıza Öztürk                                 (Mersin)

15- Namık Havutça                                 (Balıkesir)

16- Haluk Eyidoğan                                (İstanbul)

17- Hasan Ören                                     (Manisa)

18- Selahattin Karaahmetoğlu                (Giresun)

19- Mahmut Tanal                                  (İstanbul)

20- Ali Sarıbaş                                      (Çanakkale)

21- Kamer Genç                                     (Tunceli)

22- Gürkut Acar                                     (Antalya)

23- Kadir Gökmen Öğüt                          (İstanbul)

24- Mehmet Şeker                                  (Gaziantep)

25- Ahmet Toptaş                                   (Afyonkarahisar)

26- Ramazan Kerim Özkan                      (Burdur)

3.- Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekilinin, Haymana kaplıcalarının tanıtımı için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1208)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Haymana kaplıcaları, sağlık açısından ideal özelliklere sahip olup aynı zamanda ulaşım bakımından da avantajlı bir bölgededir.

Bilindiği gibi, mineralize termal suların ve bunlara ait çamurların, banyo, içme, solunum yoluyla kullanılması, ayrıca iklim kürü, fizik tedavi, rehabilitasyon, mekanoterapi, beden eğitimi, masaj, psikoterapi, diyet vb. yan tedavilerle birleştirilmesiyle oluşturulan kür uygulamalarının uzman hekim denetiminde yapıldığı sağlık tesislerine kaplıca denilmektedir.

Kaplıca teriminin kökeni kaynarcanın üzerine hamam yapılması nedeniyle türetilen "kaplı ılıca" terimidir.

Yıllar önce Haymana kaplıcasının olduğu yerde yapılan kazılardan çıkan havuz parçalarının, Haymana Dereköy yakınındaki Eti Mabedi olduğu kesinlik kazanan Gavur Kalesi taşlarıyla aynı menşeli olduğu uzmanlarca tespit edilmiştir. Tarihî Kral Yolu güzergâhında bulunan Haymana kaplıcalarının daha birçok kavim tarafından kullanıldığı sanılmaktadır.

Galatların bu bölgeye “Galatia Salutaris” yani "sıcak su membası" adını vermesi tesadüf değildir. Etiler ve Galatlardan başka Romalıların da bu kaplıcayı geliştirdiği bilinmektedir.

Su sıcaklığı 44,5°C, kaynak akım değeri 4,8 lt/sn, Ph değeri 6,8 dolayındaki Haymana kaplıcaları doğal maden suyu kaynağıdır. Ankara'ya 70 kilometre uzaklıkta olup Ankara-Haymana karayoluyla kısa sürede ulaşılabilmektedir.

Bikarbonat, kalsiyum, sodyum, magnezyum ve karbondioksit bileşimleri ile banyo ve içme kürlerine elverişli olan Haymana kaplıcaları, başta romatizma, deri, kalp ve kan dolaşımı, nevralji, solunum yolu, kadın hastalıkları, sinirsel ve kas yorgunluğu hastalıklarına, karaciğer ve safra kesesi rahatsızlıklarına, şişmanlık, şeker, gut, böbrek ve idrar yolu, cilt, kas, iskelet, mide, bağırsak, metabolizma ve nörolojik hastalıklara iyi gelmektedir.

Uluslararası Şifalı Su Kaynakları Araştırma Merkezinin 30 ülkeyi kapsayan araştırmasına göre, nitelik bakımından Haymana kaplıcası dünyada Fransa'nın Vichy kaplıcalarından sonra 2’nci sırada yer almaktadır. Ancak, Türkiye'nin en çok göç veren ve geri kalan ilçelerinden olan Haymana ilçemiz sahip olduğu bu doğal zenginlikten gereği gibi yararlanamamaktadır.

Ulusal ve uluslararası ölçekte yapılacak tanıtımıyla, kurulacak termal tesisleriyle ve teşvik edilecek pansiyon işletmeciliğiyle Haymana kaplıcaları hem Haymana ilçesine hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağı gibi pek çok insanın da sağlık problemlerini çözecek konumdadır. Bu nedenle, Haymana kaplıcalarının hak ettiği değere kavuşabilmesi ve bunun için neler yapılabileceğinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Sadece Haymana için değil, ülkemiz açısından da son derece önemli olan Haymana kaplıcalarının büyük bir ilgi ve ciddiyetle hak ettiği değere kavuşabilmesi, tanıtımının gerçekleştirilmesi, ilçe ve ülke ekonomisine çok daha fazla katkı sunabilmesi ve çok sayıda insanın sağlık problemlerinin çözümüne yardımcı olabilmesi için yapılacak araştırma, belirlenecek çözüm yollarının saptanması büyük önem taşımaktadır.

Bu nedenlerle Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Levent Gök                                                           (Ankara)

2) Ali Demirçalı                                                        (Adana)

3) Ali Serindağ                                                         (Gaziantep)

4) Mehmet Ali Ediboğlu                                             (Hatay)

5) Hülya Güven                                                        (İzmir)

6) Mustafa Serdar Soydan                                         (Çanakkale)

7) Hurşit Güneş                                                        (Kocaeli)

8) Kamer Genç                                                         (Tunceli)

9) Ahmet İhsan Kalkavan                                          (Samsun)

10) Ali Rıza Öztürk                                                   (Mersin)

11) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                    (İstanbul)

12) Haluk Eyidoğan                                                  (İstanbul)

13) Veli Ağbaba                                                       (Malatya)

14) Osman Aydın                                                      (Aydın)

15) Namık Havutça                                                   (Balıkesir)

16) Hasan Ören                                                        (Manisa)

17) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

18) Mahmut Tanal                                                     (İstanbul)

19) Ali Sarıbaş                                                         (Çanakkale)

20) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

21) Recep Gürkan                                                     (Edirne)

22) Kadir Gökmen Öğüt                                             (İstanbul)

23) Mehmet Şeker                                                    (Gaziantep)

24) Ahmet Toptaş                                                     (Afyonkarahisar)

25) Ramazan Kerim Özkan                                        (Burdur)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak isteyen, siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 23 Şubat 2015 Pazartesi günü saat 18.00’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi daha vardır. Ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

A) Tezkereler (Devam)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri (LIBE) Komitesi tarafından 23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brüksel’de düzenlenecek olan “Akıllı Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi, Ulusal Tecrübeler, İzlenecek Yol” konulu toplantıya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1701)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri (LIBE) Komitesi tarafından 23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brüksel'de “Akıllı Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi, Ulusal Tecrübeler, İzlenecek Yol" konulu bir toplantı düzenlenecektir.

Söz konusu toplantıya katılım sağlanması hususu, 28.3.1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler…

III – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebini var, öyle mi? Tamam, bir tespitte bulunalım şimdi.

Sayın Gök, Sayın Serindağ, Sayın Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Tunay, Sayın Erdemir, Sayın Küçük, Sayın Ören, Sayın Kaplan, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu, Sayın Düzgün, Sayın Toptaş, Sayın Balbay, Sayın Gümüş, Sayın Akova, Sayın Kalkavan, Sayın Ekinci, Sayın Haberal, Sayın Özgündüz.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.54

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:18.11

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.-YOKLAMA

BAŞKAN - İlk okunan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkeresinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Tezkereler (Devam)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP) Adalet ve İçişleri (LIBE) Komitesi tarafından 23-24 Şubat 2015 tarihlerinde Brüksel’de düzenlenecek olan “Akıllı Sınırlar Paketi: Avrupa Mücadelesi, Ulusal Tecrübeler, İzlenecek Yol” konulu toplantıya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1701) (Devam)

BAŞKAN.-.Başkanlık tezkeresini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi diğer tezkereyi okutup, oylarınıza sunacağım.

4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki heyetlerin Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkanı Sergey Narişkin’in vaki davetine icabet etmek üzere 17-20 Mart 2015 tarihleri arasında Rusya Federasyonu’na ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’ın vaki davetine icabet etmek üzere 24-28 Mart 2015 tarihleri arasında ABD’ye resmî birer ziyarette bulunmalarına ilişkin tezkeresi (3/1702)

13/2/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek Başkanlığındaki heyetlerin Rusya Federasyonu Devlet Duması Başkanı Sergey Narişkin'in vaki davetine icabet etmek üzere 17-20 Mart 2015 tarihleri arasında Rusya Federasyonu'na ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner'ın vaki davetine icabet etmek üzere 24-28 Mart 2015 tarihleri arasında ABD'ye resmî ziyaretlerde bulunmaları hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir sayın milletvekilinin izinli sayılmasına dair bir tezkeresi var, okutup, oylarınıza sunacağım.

5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Adana Milletvekili Ali Halaman’ın mazereti nedeniyle 9/12/2014 tarihinden itibaren on dört gün izinli sayılmasının Başkanlık Divanının 4/2/2015 tarihli 91 sayılı Kararı’yla uygun görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1700)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Adana Milletvekili Ali Halaman’ın mazereti nedeniyle 09/12/2014 tarihinden itibaren on dört gün izinli sayılması Başkanlık Divanının 04/02/2015 tarihli ve 91 sayılı Kararıyla uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

17/02/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 17/02/2015 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

İdris Baluken

Bingöl

Grup Başkan Vekili

Öneri:

27 Şubat 2014 tarihinde Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 5099 sıra no.lu Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 17/02/2015 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ilk konuşmacı Van Milletvekili Sayın Nazmi Gür.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

NAZMİ GÜR (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce -sevgili Özgecan Aslan ve onun şahsında, erkek egemen zihniyetin katliamına uğrayan bütün kadınları- bu şiddeti defetmeyen, bu şiddete son vermeyen erkek egemen düşünceyi, anlayışı mahkûm ederek ve kınayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Aslında Özgecan ve onun şahsında, öldürülen, katledilen bizim insanlığımızdır, bizim değerlerimizdir. Bu değerlere sahip çıkmak, korumak elbette ki bizim görevimizdir. İktidar ya da muhalefete, bu konuda hiçbir art niyet gözetmeksizin, hiçbir çekince gözetmeksizin kadın-erkek eşitliğini kabul etmek ve bu konuda kadın üzerindeki erkek egemen sisteme son vermek için çağrıda bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlar, grubumun önerdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu konuda kısaca değerlendirme ve görüşlerimizi Genel Kurulun bilgisine sunmak istiyoruz.

Türkiye bir gizli dinlemeler ülkesidir. Mahkemelerin, yargının, polisin, ilgili istihbarat örgütlerinin aslında kimi dinlediğinin belli olmadığı bir gizli dinlemeler cennetinde yaşıyoruz. Herkes, bu Genel Kurulda bulunan herkes, dışarıda bulunan herkes her an dinlenebiliyor. Telefonları, iletişimleri, faksları, hatta e-mailleri, İnternet ve bilumum iletişim yolları bugün bizim “büyük birader” dediğimiz devletin ve geniş kulaklarının olduğu bir dinleme ağının ilgisi içerisinde. Bu nedenle herkes, özellikle siyasetçiler adım atarken, söz söylerken bu sözün nereye gideceğini, bu sözün nelere mal olacağını iyi hesaplamak, iyi bilmek zorundalar.

Yine, bu ülkenin siyasetine, biliyorsunuz, bir de kasetler kültürünü soktular. Siyasetçiler için, kamuoyunda tanınan, bilinen kimi şahsiyetler için, onların özel yaşamına ilişkin kimi görüntüler, kimi kasetler piyasada dolaşır hâle geldi. Bunlar elbette ki siyaset kurumunu son derece zor duruma sokan, elbette ki siyaset kurumunu kirleten yaklaşımlardır. Bu da bu ülkenin aynı zamanda bir kasetler cenneti olduğunun göstergesidir.

Yine değerli arkadaşlar, biraz önce söyledim, İnternet ve bütün bilişim kanalları dinleme kapsamında ve herkesin her yerde her an dinleneceği kesindir. Tabii, İnternet üzerindeki, sosyal medya üzerindeki iktidarın sansürünü es geçiyorum, bunu söylemeye bile gerek duymuyorum, bütün dünya bunu biliyor.

Değerli arkadaşlar, yine, burada, önergemizin gerekçesinde de belirttiğimiz gibi, Türkiye aynı zamanda yargısının sorunlu olduğu bir ülke, bağımsız yargıdan, tarafsız bir yargıdan söz edemiyoruz. Hükûmet işine geldiği zaman “Bağımsız yargı vardır.” diyor, işine gelmediği zaman, bağımsız yargı konusunda, yargıyı da baskı altına alacak şekilde düşünceler, görüşler ileri sürüyor. Daha dün televizyonda bir AKP sözcüsü Anayasa Mahkemesine güvenmediklerini bir kez daha ilan etmiş oldu. Bir de yargıdaki örgütlenmeleri, yargıdaki taraflaşmaları ve yargıdaki AKP taraftarı olabilecek şekildeki örgütlenmeye baktığımızda yargının da bağımsız ve tarafsız olmadığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, yine, bu örgütlenmeler sadece yargıyla bitmiyor, poliste de devam ediyor. Polisin esasında devletin güvenlik gücü olduğunu söylemeye bin şahit lazım. Hele hele bugün gündeme alacağınız bu paketle, polisi -neredeyse tümüyle- AKP’nin silahlı gücü hâline dönüştürüyorsunuz. Polisteki bu örgütlenmenin, siz gerçi ona “paralel örgütlenme” diyorsunuz ama aynı zamanda AKP örgütlülüğünün de hızla yürüdüğünü söyleyebiliriz.

Değerli arkadaşlar, bürokrasideki örgütlenme de hakeza aynı durumda. Bürokrasinin neredeyse tamamını son on iki yılda AKP’lileştirdiniz. Bürokraside AKP dışında neredeyse üst düzey yönetici bulmak mümkün değildir. Bunun bir ölçütü var: 500 kişinin istifa edip AKP listelerinden aday olduğunu ilan etmesi, hem de bu ülkenin en hassas kurumlarının başında olanların, AKP’nin en hassas güvenlik kurumlarının başında olanların istifa edip AKP’den aday olmaları bunun, AKP’nin özellikle yargıda, poliste, bürokraside nasıl örgütlendiğinin kanıtıdır.

Böyle bir yargı sistemi, böyle bir polis, kolluk sistemi, böyle bir bürokrasi elbette ki kendi içinde sorunlar yaratıyor. Bu sorunlar nelerdir, birkaç örnek vermekte fayda var. Birincisi, Roboski. Bu AKP Hükûmeti bu Roboski’nin utancını elbette ki yaşayacak, sadece utanmakla kalmayacak, Roboski’nin hesabını da verecek. Onun için, bu güvenlik paketleriyle kendi güvenliğinizi, AKP’nin güvenliğini almaya çalıştıkça batacağınızı, batmak üzere olduğunuzu muhakkak göreceksiniz.

Yine, tabii ki sizin eliniz kolunuz uzun, Paris’e kadar uzandı. 3 kadının Paris’te, Paris’in ortasında katledilmesi, çok açıktır ki kimi basına yansıyan kimi belgelerde bunda Türkiye'nin parmağı olduğunun, Türkiye'nin özellikle istihbarat örgütünün parmağı olduğunun göstergesi, kanıtı.

Yine, Bingöl’deki olayı hatırlayın değerli arkadaşlar. Bingöl’de ne olmuştu, ona kısaca bir göz atmakta fayda var. Bingöl Emniyet Müdürü saldırıya uğramıştı ve bu saldırı sonrası 4 kişi katledildi, 4 insan katledildi. Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? Hemen onu söyleyelim, hatırlatalım size: “Failler cezalandırıldı.” demişti. Sanki bu ülkenin mahkemeleri, kolluk gücü yokmuş gibi, sağ yakalanmaları gereken insanların aslında nasıl yargısız infaz edildiğinin en büyük kanıtıdır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı yargısız infazı böyle övüyorsa gerisini siz düşünün.

Yine, bu ülkenin Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu şöyle demişti: “Biz failleri öldürdük, onları cezalandırdık.” Ama gelin, görün ki bu iki açıklamanın hemen sonrası, aslında öldürülen kişilerin kesinlikle masum olduğu ve bu suikastı gerçekleştiren kişilerle hiçbir ilgisinin olmadığı ortaya çıkmıştı, bu da gösteriyor ki sizler bütün bu işler olup biterken muhakkak bir günah keçisi bulacaksınız, bu günah keçisi de paralel örgüt oluyor. Paralel örgüt diyerek böylece Bingöl gibi, Roboski gibi, Paris gibi büyük olayları, büyük suikastları yıkacağınız bir merkez oluşturdunuz.

Yine, değerli arkadaşlar, çok fazla uzağa gitmeye gerek yok, Cizre olayı. Cizre’de tam 7 insan öldürüldü, bunların sonuncusu Nihat Kazanhan’dı ve sadece değerli arkadaşlar, 12 yaşındaydı, polis kurşunuyla öldürüldü. Efkan Ala İçişleri Bakanı olarak ne demişti? Demişti ki: “Orada hiçbir polis yok, olayın bizimle ilgisi yok.” vesaire bir sürü açıklama yapmıştı ama daha sonra anlaşıldı ki aslında 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ı öldüren bir polistir, kurşun polisin silahından çıkmıştır, bir yargısız infaz daha, hem de bir çocuğu öldürerek gerçekleştirdiniz.

Değerli arkadaşlar, burada 2007 ile 2015 yılları arası polisin öldürdüğü kişilerin listesi ve tam 183 kişi. Bu çalışmayı yapan Baran Tursun Vakfı isimli bir sivil toplum örgütü ve bu da gösteriyor ki aslında bütün bu olup bitenlere günah keçisi buldunuz, o da paralel yapıdır. Bu paralel yapı ne menem şeydir ki biz de anlayamadık; onun için biz bir önerge verdik, paralel yapılanma nedir, ne değildir, bütün bu konuları araştıran bir Meclis araştırma komisyonu kurulsun. Gerçekten, AKP’nin Kırmızı Kitap’a geçirdiği gibi bu paralel yapılanma, ülkeyi mi tehdit ediyor, yoksa AKP iktidarını mı tehdit ediyor bunun saptanması gerekiyor.

Son söz olarak şunu söyleyelim: Paraleli kazıyın devlette, altından AKP çıkar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk konuşmacı Sayın Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önerge ve “paralel” sözcüğü bana AKP döneminde siyaset ve devlet hayatımıza egemen olan dört paralelliği hatırlatıyor. Olana bitene ve terör örgütüyle yapılan pazarlıklara baktığımızda diyorsunuz ki: “Devlet yapılanması içerisinde farklı yapılanmalar var.” Mevcut farklı, vatandaşa gösterilen farklı.

Birinci paralellik siyaset sahnesinde, AKP-PKK paralelliği. PKK ne istiyorsa AKP onun dilekleri doğrultusunda Meclise yeni tasarılar getiriyor, 40 bin kişinin katili, devlet ve millet bütünlüğüne kastetmiş, Batı emperyalizminin kuklası PKK’yla al gülüm ver gülüm pazarlıklar yapan, iktidarını ebedileştirmeyi kafasına koymuş ve terör örgütüyle âdeta balayı yaşayan bir AKP var. Milletin evlatları yok edilirken hiçbir şey yokmuş gibi davranılıyor. Milletin dikkati “Analar ağlamasın.” teraneleriyle dağıtılıyor. PKK âdeta bir demokratik sivil toplum kuruluşuymuş gibi propaganda yürütülüyor. AKP’nin görevlendirdiği valiler, güvenlik güçlerinin operasyonlarını engelliyor ve güvenlik, istihbarat teşkilatlarının içi boşaltılıyor.

İkinci, üçüncü paralellik devlet yapılanmasında. Birisi, başkent Ankara’da, diğeri de ülkemizin Güneydoğu Bölgesi’nde. Ankara’da saray ile yani Cumhurbaşkanlığı ile Hükûmet arasında alternatif bir devlet yapılanması oluşturuluyor Anayasa’ya aykırı bir biçimde. Erdoğan’ın dediği “çok başlılık” bizzat Erdoğan tarafından yaratılıyor. Cumhurbaşkanlığı olarak inşa edilen kaçak sarayın bin odasında bakanlıkların alternatifi olan gölge bakanlıklar kuruluyor. Erdoğan, Başbakanın anayasal yetkilerini gasbediyor, Hükûmeti itibarsızlaştırıyor, sıradanlaştırıyor. Anayasal suç işliyor Cumhurbaşkanı. Hükûmet de seyirci kalarak suça ortaklık ediyor. Erdoğan Mecliste ettiği, bu kürsüde ettiği tarafsızlık yeminini, Anayasa’nın kendisine yüklediği sorumlulukları çiğniyor, AKP’nin Genel Başkanı gibi konuşuyor, oy istiyor, muhalefeti eleştiriyor, sadece siyaset kurumunu kutuplaştırıp mahalle kavgasına dönüştürmekle kalmıyor, devlet itibarını da zedeliyor. Cumhurbaşkanına “Tarafsız ol.” uyarılarımıza rağmen AKP Genel Başkanı gibi nutuklar atmaya devam ediyor. Sayın Genel Başkanımız boşuna dememişti “Bundan Cumhurbaşkanı olmaz.” diye; olmuyor, olmuyor. Elbette Cumhurbaşkanının bu taciz ve tasallutları, iftira ve hakaretleri cevapsız bırakılamaz.

Sayın Erdoğan, kendi genel sekterliğine layık gördüğün Davutoğlu ve Hükûmetle hangi düzeyde ilişki kurarsan kur ama Milliyetçi Hareket Partisine karşı sarf ettiğin her sözün misliyle karşılığını bulacağını bil.

Günlük siyasetin tadı damağında mı kaldı Sayın Cumhurbaşkanı? O zaman, Cumhurbaşkanlığı zırhından kurtul, dön siyasete. Hem Cumhurbaşkanı hem de parti genel başkanı gibi davranamazsın. Milletin Cumhurbaşkanı olma yerine, oy verenlerin Cumhurbaşkanı olmayı tercih ettiğine göre bizden de aynen o şekilde muamele göreceksin. Milletin evlatları açken kendine milyar dolarlık saraylar yaptırdın, yüzlerce milyon dolarlara özel uçak ve makam araçları saltanatı kurdun, aynen Numan Kurtulmuş’un tabiriyle “Harunlar gibi gelip Karunlaştın.” Sağa sola laf yetiştireceğine önce bu iddiaların hesabını ver.

AKP’li vekil arkadaşlarıma da bir çift sözüm var: Hükûmetinize sahip çıkın, Başbakanınıza sahip çıkın. Sayın Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ama aynı zamanda sizin Genel Başkanınız. Siz saygı göstermezseniz, siz onun hukukuna sahip çıkmazsanız başkalarından saygı beklemeye de hakkınız olamaz. Milletin oylarıyla gelmiş AKP’nin elinden hükûmet etme yetkisini Cumhurbaşkanı alıyor ve sessiz kalıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti’nin sayın bakanları, sizlere sesleniyorum: Sarayda “Danışmanlar” adı altında gölge kabine kuruluyor, seyrediyorsunuz. Yarın sizlere denilecek ki: “Saraydaki filan danışmanla istişare etmeden karar verme.” ya da saraydan telefonlar gelecek “Cumhurbaşkanımız böyle istiyor.” Bunun adı nedir? Bunun adı yetki gasbıdır. Eğer bir paralellikten bahsedilecekse paralellik işte tam da burada. Erdoğan, Bakanlar Kuruluna paralel kendi hükûmetini kuruyor.

Üçüncü paralellik de ülkemizin bir bölgesinde. Devletin kimi kurumlarına paralel yapılar oluşturuluyor bizzat terör örgütü tarafından. Devletin valisinin karşısına PKK’nın valisi, PKK’nın kaymakamı çıkarılıyor. Türk mahkemelerinin yerine PKK’nın halk mahkemeleri oluşturuluyor. Devletin görevlileri ifade vermeye Kandil’e çağrılıyor. Ay yıldızlı Al bayrak indiriliyor, polis ve jandarma yerine PKK’nın kolluk gücü ortalıkta eşkıya gibi dolaşıyor, kimlik kontrolü yapıyor. PKK vergi topluyor, PKK ihale dağıtıyor, kurtarılmış bölgeler oluşturuyor, insanları bölgeden sürüyor, etnik temizlik yapıyor Hükûmetin gözü önünde. AKP ne yapıyor? AKP seyrediyor, AKP görmezlikten geliyor. Her derde deva, her konunun uzmanı ne Erdoğan ne de Davutoğlu ve ne de İçişleri Bakanı bu cinayet şebekesi olan PKK’nın baskı ve zulmüne, dayatmalarına dur diyemiyor. 3 Müslüman gencin katledilmesi sonrası Obama’ya seslenen Erdoğan: “Neredesin Başkan? Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz çünkü halk bize benim can güvenliğimi koru diye oy veriyor.” diyordu. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, hakikaten merak ediyorum, bir gece dahi olsa “Vatandaşımızın can güvenliğine sahip çıkamadım.” diye uykusuz kaldığın oldu mu hiç? Bölücülük güzergâhında AKP, PKK ve onun sözcüsü HDP paralel ilerlemeye devam ediyor. Ortada bir anlaşma olduğu kesin. Alınan bilgiler PKK ve AKP arasında demokratik özerklik ve bölücübaşının önce ev hapsine çıkartılıp sonra serbest bırakılmasıyla ilgili bir anlaşma sağlandığı yönünde. Tek tartıştıkları husus, bu anlaşmanın seçim tarihi olan 7 Hazirandan önce mi ya da sonra mı açıklanacağı. PKK seçimden önce bunun açıklanmasına zorluyor Hükûmeti, AKP de “Bu anlaşmanın ifşasını -milletten 7 Haziranda yiyeceği dayak korkusuyla- seçimden sonraya bırakalım.” diyor.

Bir diğer paralellik de değerli milletvekilleri, AKP ve Hükûmet içerisinde yuvalanmış menfaat çetesi ile ülkeye hizmet etmek için siyasete girmiş AKP milletvekilleri ve bakanlar arasında. 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarında ortaya çıktı; Hükûmetin 4 bakanı oğulları, enişteleri, damatlarıyla birlikte Hükûmet içinde çalışır görünüp farklı telden çalıyorlar. “Rabbena, hep bana!” diye terennüm etmişler. Kabinenin neredeyse, kıymetli arkadaşlar, beşte 1’i, rüşvet almışlar, görevini kötüye kullanıp haksız mal edinmişler, zenginleşmişler, imar ve gümrük yolsuzlukları yapmışlar. Birileri “Memlekete hizmet edeceğim.” derken bunlar da paraları kiralık kasalarda, ayakkabı kutularında istif etmişler. Birileri “Enflasyonu sıfırlayalım.” derken birileri de evdeki paraları sıfırlamaya çalışmışlar. Birileri “Milleti zenginleştirilelim.” derken diğerleri haram saltanatı kurup aile efradıyla zenginleşmeyi tercih etmişler.

İşte, size Hükûmet içerisinde sureti haktan görünüp farklı saiklerle oluşturulan bir paralel yapı daha. Tüm bu hırsızlıkları, yolsuzlukları örtbas etmek ve milletin dikkatini başka tarafa çekmek için bir “paralel yapı” teranesi tutturmuşlar. Kim? Aynı ekip. “Cambaza bak, cambaza” oyunu. Kastettiğin bu kesim hakikaten bu devletin içerisinde farklı bir yapılanma öngörmüş ve buna kalkışmış ise bugünlere akşamdan sabaha gelmedik. On üç yıldır devleti tek başına idare ediyorsun. Niye müsaade ettin o zaman? Bunu yapanlar kadar buna müsaade edenler de sorumlu değil mi? Bunun hesabını vermen gerekmiyor mu? “Kandırıldık.” O zaman böyle saf olmayacaksın. Önünüzü bile görmeyen bu kıt fikirlilikle devlet mi idare edilir? Önce bir kendinize bakın aynada. Zaten bu ülkede iki Erdoğan, iki Davutoğlu var. Yüksek perdeden konuşup mumu yatsıya kadar yanan, akşam farklı sabah farklı, doğuda farklı batıda farklı… Tutarlı olmak, devlet ciddiyeti içinde davranmak gibi bir kaygıları yok. Beceriksizlik ve kötülüklerinizi paralel yapıya yıkmak yerine millete hesap verin. Çıkın deyin ki: Beceremedik, yanlış yaptık. Hem kel hem fodul olmak değil de nedir yaptığınız? İnşallah, devlet içerisinde paralel yapılar kuran AKP’nin hesabını 7 Haziranda bu millet görecek diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ikinci konuşmacı olarak İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ben de öncelikle konuya girmeden önce insanlık dışı bir şekilde katledilen Özgecan kızımıza Allah’tan rahmet diliyorum, Allah ailesine sabır versin ve milletin başı sağ olsun.

Bu olay bugün yaklaşık bir buçuk saate yakın Genel Kurulda birçok milletvekili tarafından gündeme getirildi. Evet, konuştuk ama önlem almamız lazım. Yani Meclis çok konuşan ama iş yapmayan bir yer olmasın. Yani gerçekten bu işi siyaset dışı, partiler üstü bir şekilde ele almamız ve bu tür olayların yaşanmaması için başta eğitim sistemimizden başlamak üzere bu konuya önem vermemiz lazım. Siz birilerine “Adı sanatçı olan ama bence sanatçı bozuntusu olan kişiler, mini etek giymeyin. Bu sistemin getirdiği bu giyim tarzı bu tür davranışlara zemin hazırlıyor.” Diyorsanız, siz yine devletin resmî televizyon kanalındaki dizilerde buna ilişkin, kılık kıyafete ilişkin insanların bilinçaltına bir şey sunuyorsanız sonuçta bu saldırılar olur. Dolayısıyla, öncelikle eğitim sistemini değiştirmeniz lazım, sonra ekonomi politikalarını gözden geçirmeniz lazım.

Ben size bir olay anlatayım: Gezi olayları sırasında Taksim’den geçiyorum, arkamdan bir kızın çığlıklarını duymam üzerine döndüm, yaklaşık 8-10 polis 2 polis aracının ortasında bir genç kızı tekme tokat dövüyorlar, müdahale ettim, dedim ki: “Utanmıyor musunuz, bu delikanlılık mı, genç bir kıza bu şekilde 8-10 kişi saldırmak erkeklik midir, delikanlılık mıdır, sizin kız kardeşiniz yok mu, ananız bacınız yok mu?” Polisin birisi bana döndü dedi ki: “Bizim böyle bir bacımız yok.” Bakın, arkadaşlar, işte bütün mesele bu. Yani, normal kıyafetli, saçı başı açık, tişört giyen bir kız kardeşimize polis “Bizim böyle bir bacımız yok.” diyorsa, onun namusunu, canını meşru görüyorsa burada çarpık bir zihniyet vardır; bunu durdurmamız, buna ilişkin önlem almamız gerekir.

Bugün burada Özgecan’ı andık, rahmetliyi, içimiz yanıyor, yüreğimiz burkuluyor. Ben de bir kız babasıyım, empati yapın, evlatlarınız var yani Allah başa vermesin, tabii, ateş düştüğü yeri yakıyor ama Özgecan’ın kardeşi çok güzel bir konuşma yaptı, dedi ki: “Okullarda bırakın matematiği, fiziği, kimyayı, Türkçeyi, önce bir insanlık dersi verin, sevgi dersi verin.” Demek ki işin başı eğitim. Başta Millî Eğitim Bakanlığına ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına önemli görevler düşmektedir. Yoksa bugün Özgecan’ımız, yarın da bir başka canımız bu şekilde katledilir ve biz burada sadece konuşmakla kalırız. Tekrar rahmetle anıyorum, Allah sabır versin ailesine.

Değerli arkadaşlar, gelelim paralel yapıyla ilgili grup önerisine. Şimdi -paralel yapı, sizin kafanızda bir paralel yapı- diyorsunuz ki: “Efendim, işte, Pensilvanya, Fethullah Gülen’in yapısı.” Hiçbir siyasi destek olmadan hiçbir yapı, devletin hiçbir kurumunu ele geçiremez ve etkin olamaz, bunu biliyorsunuz. Sizin Genel Başkanınız, hâlen genel başkan gibi davranan Cumhurbaşkanı bunu itiraf etti, dedi ki: “Siz ne istediniz de biz vermedik.” Yani, eğer devlet içinde bir yapılanma var ise bunu siz oluşturdunuz, bu sizin paraleliniz.

Şimdi, paralel yapı diye, paralel yapının elemanı diye içeriye attığınız emniyet müdürüyle ilgili dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır sicil raporu vermişti, demişti ki: “Bu kişinin irticai akımlara karşı yakınlığı vardır, dikkatli olunması gerekir.” Ne yaptınız bu kişiyi siz? Getirdiniz emniyet müdürü yaptınız, sonra emniyetin İstihbarat Daire Başkanı yaptınız, sonra emniyetin Teftiş Kurulu Başkanı yaptınız. Ne zaman ki 17-25 Aralık, Hükûmetin yolsuzluk, hırsızlığı ortaya saçılıp dökülünce bu sefer “Sen paralelcisin.” diyerek öcü yaptınız.

Arkadaşlar, devletin raporları yok muydu bu kişi hakkında? Var. E, demek ki bile bile yaptınız. Yani “Biz kandırıldık.” falan filan, bunlar çocuk oyuncağı. Devleti yönetmek çocuk oyuncağı değil, kandırıldıysan sorumluluğu alacaksın kardeşim, istifa edeceksin. İçişleri Bakanı istifa edecek, sorumluluk alacak, özür dileyecek. Böyle bir saçmalık olur mu: “Kandırıldık!” Yani, kim kimi kandırdı bilmiyorum ki. Şimdi, öbür taraf da “Bize söyleyin, ne istedik sizden, ne verdiniz?” diyor, bunu söylüyorlar. Söyleyin, ne istemişler sizden hakikaten? Ne istediler de siz ne verdiniz; kamuoyu bilsin, Türk milleti bilsin bunu? E, onlar da “Biz bir şey istemedik, AKP bizi kandırdı.” diyor. Nasıl kandırdı sizi? Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkisizleştirilmesi için biz birlikte hareket ettik, açık açık söylüyorlar. Yani Balyoz, Ergenekon, Oda TV, KCK falan filan bütün bu operasyonlar aslında Türk Silahlı Kuvvetlerinin -rejimin, cumhuriyetin, Kemalist ideolojinin bekçisi olarak görülen- etkisizleştirilmesi için Amerikalı büyükelçinin size sunduğu tavsiyeler üzerine siz birlikte hareket ettiniz. Karşı taraf dün işte bunu itiraf ediyor, siz de itiraf edin, itiraf edin. Efendim, özür dileyeceksiniz…

Size başka bir şey söyleyeyim: Şu anda yine Ergenekonu, Balyozu sürdüren meşhur Emniyet Müdürünüz, her gün Başbakana bire bir İstanbul Havalimanı’nda, apronda bilgi veren Emniyet Müdürünüz ile yine öbür Emniyet Müdürü, İstihbarat Daire Başkanı yaptığınız kişi Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde C5 bürosu kurdu mu? Soruyorum: 2007 yılında gayrimeşru olarak, yasaya aykırı olarak bir C5 bürosu kuruldu mu? Şimdi Bakanlığa sorun, size “Evet, böyle bir büro var.” diyecek ama başka bir şey diyecek, 2012 yılında kurulduğunu söyleyecek. Ben söylüyorum, ben iddia ediyorum, bu büro 2007 yılında kuruldu; 2007’den 2012’ye kadar bir sürü yasa dışı işlem yaptı. Bu işlemleri yaparken, yani uçan kuştan bile haberi olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın haberi yok muydu?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Vardı, hepsiyle görüşüyordu.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Siz kimi kandırıyorsunuz? Yoksa, o zaman niye siyasi sorumluluğu almıyor?

Hrant Dink’in öldürülmesi olayıyla ilgili olarak bu büronun fonksiyonu, etkinliği nedir? Ergenekon, Balyoz soruşturmalarını oluşturan sahte delillerde -ki yavaş yavaş çıkıyor, dökülüyor ortaya- bu büronun nedir? Soruyorum buraya, Hükûmetin başındaki kişiye de soruyorum, İçişleri Bakanına da soruyorum. Siz sorun, deyin ki: “Muhalefet milletvekili böyle bir şey söylüyor, C5 bürosu neyin nesidir?” Sizin haberiniz olmadan mı böyle bir büro kuruldu, böyle bir yapılanma oldu? Siz neden bahsediyorsunuz? Samimi değilsiniz arkadaşlar.

Ne diyordu dönemin Başbakanı 2012 yılında? “Gurbet garipliktir, bu sıla hasreti bitmelidir.” bugün “çetebaşı” diye nitelendirdiği kişiye. Binali Yıldırım ne diyordu? “Dünyanın yedi kıtasında hiçbir menfaat gözetmeden Türk sevgisini, vatan sevgisini yüreklerine nakış nakış işlemiş bu okullar hizmet veriyor.” diyordu. Hüseyin Çelik ne diyordu 2012’de? “Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış. Kargalar bile güler bunlara. Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım.” Şimdi soruyor musunuz, Hüseyin Çelik nerede şu anda? Partinizde MYK üyesi, Genel Başkan Yardımcısı değil mi?

Değerli arkadaşlar, bakın, siz cemaat falan diyerek bir sürü insana haksızlık yapıyorsunuz, zulmediyorsunuz. Bir savcı arkadaş… Siz ne yaptınız biliyor musunuz, önce bunu söyleyeyim: 6.800 hâkim, savcı yer değiştirdi 13.500 kişi içinde. Bu 6.500 kişiyi kim aldı işe arkadaşlar, kim hâkim, savcı yaptı? HSYK falan demeyin, Adalet Bakanlığı alıyor adaylığa yani sizin Bakanınız aldı, sizin Personel Genel Müdürünüz aldı. E, o zaman eğer bunlar da paralel yapının mensubu ise hesap sormanız, sizin de siyasi sorumluluk üstlenmeniz gerekmiyor mu?

Değerli arkadaşlar, bakın, bir savcı arkadaş dedi ki atamayla ilgili: “Benim bu yapıyla falan alakam yok ama zulmediyorsunuz. Ya, bana acımıyorsanız bari çocuğuma acıyın, tedavi görüyor ve atadığınız yerde çocuğumun tedavi göreceği bir hastane yok.”

Bakın, zulmederseniz -zalimin imanında, Allah inancında problem vardır- zulümle düzen devam etmez, küfürle devam eder ama zulümle devam etmez, altında kalırsınız.

Değerli arkadaşlar, bu devlet içine sızan bir yapı var ise paralel bir yapı, bunun sonuna kadar araştırılması ve siyasi iktidarın da bu işe yardım, yataklık edip etmediğinin tespit edilmesi, eski Ceza Kanunu’muzun tabiriyle, suçun icrasını muavenet ve müzaheretle kolaylaştıran siyasilerin de, efendim, sorumluluğunun tespit edilmesi için biz bu araştırma önergesini destekliyoruz.

Son söz: Siz beraber yürüdünüz bu yollarda, beraber yürüdünüz.

Saygıyla selamlıyorum Başkanım, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özgündüz.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Turan konuşacak.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Ben de öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, çok talihsiz bir meseleyi sabahtan beri haklı olarak değerlendiriyoruz, konuşuyoruz. Allah bir daha bu millete böyle acılar yaşatmasın. Özgecan kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum, erdemli, onurlu duruşuyla herkese örnek olan annesine, babasına saygılar, hürmetler sunuyorum. Allah bir daha böyle acıları kimseye yaşatmasın inşallah diyorum.

Değerli arkadaşlar, önemli bir konuyu görüşüyoruz. Türkiye'nin son bir buçuk yılına damga vuran siyasi çalkantıları, partilerin dinamiklerini etkileyen, uluslararası ilişkileri etkileyen bir süreci yaşadık hep beraber. Az önce üç kıymetli partimizin temsilcilerini dinledik. HDP grup önerisi aleyhine söz aldım. İlk konuşmacı sonuç itibarıyla “Bu ülkede paralel yapı var mı, yok mu bilmiyorum.” şeklinde özetlenecek bir ifadede bulundu. Sonraki konuşmacı on üç yıldan beri tekrarlanan Tayyip Erdoğan düşmanlığından başka hiçbir cümle söylemedi, ümit ediyorum bir on üç yıl daha söylemeye devam ederler çünkü AK PARTİ’nin bu kadar uzun süre başarılı olmasının tek sebebi sadece bizim siyasi irademiz, lider gücümüz, ekip gücümüz değil, bu konuda Tayyip Erdoğan düşmanlığından başka ifadesi olmayan zayıf muhalefet anlayışı da buna destek oluyor. Ben bir daha diyorum: Cevap vermek yerine bu konuşmaya devam edin ki biz on üç yıl daha, bir on üç yıl daha, bir on üç yıl daha yolumuza milletimizle beraber devam edelim.

Son konuşmacı arkadaşımız da, bu ülkenin iktidardan sonraki en büyük iktidar olma ihtimali olan ana muhalefet partisi temsilcisi de dedi ki: “Bu ülkede paralel yok, varsa sizinle beraber var." dedi ve indi aşağı.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – “Sizin paraleliniz.” dedim, yalan söylemeyin. “Varsa sizin paraleliniz." dedim.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, öncelikle ben şunu beklerdim: Bugün basında çıkan, bugün bazı medyada yer alan, sizi daha fazla etkileyen meselelerle ilgili bir mahcubiyet olur mu, bir hesaplaşma olur mu diye. Her zaman söylüyorum: Ya hatalarla yüzleşirsiniz ya da yüzsüzleşirsiniz. Siz yıllardan beri bize ettiğiniz ithamlarla, bize attığınız iftiralarla bugün karşı karşıyasınız.

Genel Başkanımıza hakaret edildi, konuşmalar ortaya çıktı ama biz bir şey söyledik, seçimlere girerken nasıl ki masumiyet karinesi demişsek, nasıl ki siyasi ahlak demişsek aynı şeyi yine söylüyoruz. Mahkemenin önüne gelmeyen “tape”ler sizin önünüze geldi. Mahkemeden görmediğimiz, duymadığımız bilgilerin sizin grup toplantılarınızda Grup Başkanınız tarafından okunduğunu gördük. İnsanların siyasi hayatı, aile hayatı, ticari hayatı, ne kadar özeli varsa çarşaf çarşaf ortaya serildi.

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Gazetelerde siz yazdınız bunları daha önce. Operasyon yaptınız

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ama geldiğimiz yerde şunu gördük: Milletimiz darbeciye, kumpasçıya, numaracıya, aklı dışarıda, eli burada olana prim vermedi ve vermeyecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ya, sizsiniz bu, siz, siz…

BÜLENT TURAN (Devamla) - Şimdiye kadar olan tüm darbeleri, tüm kumpasları, tüm kötü niyetli iddiaları milletimize giderek çözdük. En son paralel iddiasında da son bir buçuk yıldan beri görmeyen akıl, hissetmeyen kalp kalmadı. “Nerede paralel var?” diyen insana “Kör müsün?” kardeşim derler. “Nerede paralel?” diyene “İnsaf.” derler. Bu ülkedeki binlerce dinlemeyi, bu ülkedeki yüzlerce yanlış atamayı hep beraber izledik, gördük. Israrla diyorsunuz ki: “Yıllardan beri onunla yürüdünüz.”

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Siz kendiniz itiraf ediyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Arkadaşlar, altını çizmek istiyorum: Biz kimseyle yürümedik milletimizden başka. Bizimle beraber yürüyen kim varsa baş tacı dedik ve yürüdük. İyi iş yapan kim varsa -vakıf, dernek, cemaat kim varsa- destek olduk ve olacağız. Ama ne zaman ki “…”(x) dendi, zalimlere meydan okundu, bölgemizde etkili olduk; ekonomide, sağlıkta, eğitimde iyi işler yaptık; bölgemizin hâkim gücü olduk, ondan sonra birileri, dediğim gibi, dışarıdaki aklın içerideki uzantıları bizim aleyhimize başladılar, milletimizin aleyhine başladılar, kavga ondan sonra başladı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – On iki sene neredeydiniz, on iki sene?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bizimle yürüyen yani milletle yürüyen kim varsa baş tacı ama siz millete rağmen iş yapacaksınız, kumpasla iş yapacaksınız, sonra “Niye ayrıldınız?” Tabii ki ayrılacağız.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – On iki sene uyudunuz.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Size oy verenler mi millet sadece?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Peki, şimdi ben soruyorum size: Biz ayrıldık -gerekçeyi söyledim- siz niye berabersiniz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Kim beraber ki?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Şu “tape”lerden utanmadınız mı? Şunları görmediniz mi? “Ayıp.” demediniz mi?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Hepsi gerçek, hepsi… Neden bahsediyorsun?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakın, biz sizi bu adamlarla ortak biliyorduk…

LEVENT GÖK (Ankara) – Bülent, bir göster bakayım. Hangi “tape”ymiş o, göster bakayım.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bak, bir daha söylüyorum: Biz sizi bu adamlarla ortak biliyorduk. Bugün gördük ki ortak değil, alt üst ilişkisi varmış; emrediyor, yapıyorsunuz; hakaret ediyor, ses çıkarmıyorsunuz. Olur mu yahu! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – “Ne istediniz de vermedik.” diyen siz değil misiniz?

BÜLENT TURAN (Devamla) - Şimdiye kadar ortak bildik ama ortaklık bitti. Bundan sonra hiyerarşik bir yapı var. Talimat geliyor “Emreder…” diyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – “Beraber yürüdük biz bu yollarda.” demediniz mi?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Önce bu “tape”lerle ilgili gereğini yapın. Grup Başkanınıza, liderinize hakaret edenlere, gülenlere ses çıkarın.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – TÜRGEV’den Bilal’in arkadaşı mısın, değil misin, onu söyle.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ısrarla söylüyorsunuz, bu yapıda neden beraber olduğunuza biz şaşırmıyoruz.

Efendim?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – TÜRGEV’de Bilal’in arkadaşı mısın, değil misin?

BÜLENT TURAN (Devamla) – TÜRGEV’deyim, gurur duyuyorum, onur duyuyorum. Vekilliğim geçer, TÜRGEV geçmez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ne oldu? Ne oldu? Ne var?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Paralel yapı kendinden başka her türlü siyasi yapıyı, kendinden başka her türlü eğitim kurumunu, kendinden başka her türlü yurdu, vakfı, derneği kötü saydı. Biz başörtüsü dedik, yoktular; Filistin dedik, yoktular; Gazze dedik, hiç yanımızda olmadılar.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – İsrail’le en fazla ticareti yaptınız mı?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ama şimdi söylüyorum: TÜRGEV eğitim işi yapacak; “Hayır, yapma, paralel yapar.”

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bir dakika, İsrail’le en fazla ticareti yaptınız mı, yapmadınız mı?

BÜLENT TURAN (Devamla) – İHH yardım işi yapacak, “Hayır, teröristsin, yapamazsın.”

BAŞKAN – Sayın Tanal… Karşılıklı konuşmayın lütfen sayın konuşmacı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – İsrail’le en fazla ticareti yaptınız mı, yapmadınız mı?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Size yakışır. Paralelle beraber ana muhalefet partisinin yan yana yürümesi, bu ülke için bir züldür, size de yazıktır.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – On iki yıl beraber yürüdünüz be! On iki yıl beraber yürüdünüz! İnsan utanır ya!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Kaldı ki arkadaşlarınız bu gerekçeyle ayrıldılar. “CHP ile paralelin ortak işi var, istifa ediyoruz.” dediler ve istifa ettiler. Şimdi gördük ki istifaları ne kadar haklıymış, görüyor musunuz?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – On iki yıldır onlarla beraberdin.

BÜLENT TURAN (Devamla) –Adamlar boşa istifa etmediler aranızdan.

Bakın, değerli arkadaşlar, ısrarla aynı şeyi söylüyorsunuz. 60 darbesi oldu, o zaman gerekçe buldunuz, dediniz ki: “Kardeş kavgası var, durduralım.” 12 Mart oldu, “Reform lazım, bravo.” dediniz. 12 Eylül oldu, “Kardeş kavgasını bitirelim.” dediniz. 28 Şubat oldu, “Ankara’da hâkimler var, bravo.” dediniz. 17 Aralık oldu, “Yolsuzluk var, bravo.” dediniz. (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sen 12 Eylülde bebeydin, bebe!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bir daha söylüyorum: Darbenin yanında, kumpasın yanında, her türlü yanlışın yanında olmak sizin tarihinizde var ama on üç yıldan beri -bir daha diyorum- milletimize sığınmaktan başka bir şey yapmadık. (CHP sıralarından gürültüler)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sizi kumpasçılar, sizi!

BÜLENT TURAN (Devamla) – “Dünya 5’ten büyük.” dedik, diyeceğiz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Rıza’ya söylediniz, Rıza’ya!

BÜLENT TURAN (Devamla) – “…”(x) dedik, diyeceğiz. “Bölgemizde büyük olduk, daha büyük olacağız.” dedik ve yine diyeceğiz. Siz sadece bağıracaksınız, sadece…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ya, dokuz seçimdir sandığa gömdük be!

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sizi kumpasçılar, sizi!

BÜLENT TURAN (Devamla) – …ancak kavga edeceksiniz ama biz bu milletle olan yürüyüşümüzü devam ettireceğiz.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Tezgâhçılar, kumpasçılar…

BÜLENT TURAN (Devamla) – Paralelle kalın, paralelle yürüyün, her türlü yanlışın yanında olun; bu size yakışır ama biz yürümeyeceğiz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Bravo, bravo! Hayırlı olsun!

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – O belli olmaz, yarın yine kol kola girebilirsiniz.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Paralelciler, kumpasçılar…

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biz dün herkesle beraberdik, sırf paralelle değil, herkesle beraber yürüdük; vakıflar, dernekler, iyi iş yapan kim varsa yürüdük.

LEVENT GÖK (Ankara) – Beraber ıslandınız, beraber!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bugün paralelin yanında bir tane cemaat var mı, bir tane vakıf var mı, bir tane dernek var mı? Kim kaldı? Mahmut Tanal kaldı. Var mı başka kimse? Kimse kalmadı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

O yüzden, bir daha söylüyorum: Önceden her vakıf, her dernek bizim baş tacımız, yürüyorduk, bu millete yanlış yapan varsa ayrıldı yolumuzdan. Ama çatlasanız da patlasanız da bu partinin bu ülkeye olan hizmetleri, borcu ve ödemesi devam edecek.

Seçime kaldı üç ay, çok değil üç ay. Eğer haklıysanız çekiliriz, oraya geçeriz ama millet size paralelle yürümenin bedelini ödetirse -ki ödetecek- yine buradayız, yine görüşürüz, yine bağırmaya devam edersiniz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ödetti zaten, 30 Martta ödetti, 10 Ağustosta ödetti, 9 seçimdir sandıkta gömüldüler ya.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sizi ihaleciler sizi…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Fatura sana kesilecek Bülent.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Paralelle yürümenin bedeli varsa önce sen ödeyeceksin.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Tekrar ediyorum: “Deveyi hendekten atlatan bir tutam ottur.” derler. Bu kadar ufak beklenti için, bu kadar yanlış işin…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, pişkinliğin ancak bu kadarı olur! On üç sene beraber ol, sonra da utanmadan bir başkasının üstüne yık ya, var mı böyle bir şey!

BÜLENT TURAN (Devamla) – …paralelle bir arada olmak, yıllarca küfrettiğiniz insanlarla beraber olmak yakışmaz diye düşünüyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Yapma ya, pişkinlik bu kadar olabilir ya!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bakın, sayın vekilim, iki tane kardeş düşman olabilir, örnekleri çok ama iki tane düşman kardeş oluyorsa oraya soru işareti koy.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – On iki yıl, on iki yıl…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Biz düşman değiliz kimseyle…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Adaleti beraber katlettiniz, şimdi şikâyet ediyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Biz kardeştik, yanlış yaptılar, gereğini yapıyoruz. Siz düşmandınız, yanlış yaptılar, gereğini yapın lütfen.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – İnsaf ya, insan birazcık utanır ya! Ayıp denen bir şey var ya!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, önümüzdeki süreçte göreceksiniz, bu ülkenin en büyük meselesi, AK PARTİ’nin değil, devletin bekası için, milletin bekası için en büyük kavgamız paralellerle olmaya devam edecek. İster orada yer alın ister milletle yer alın.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Hırsızlık ne olacak, hırsızlık?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Orada yer alırsanız on üç yıl daha burada bağıracağız, dinleyeceğiz, konuşacaksınız.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Hırsızlık ne olacak, hırsızlık?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ama “hayır” diyorsanız ancak böyle bağıracaksınız.

Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İç güvenlik yasasını görüşeceğimizden dolayı “hayır” diyeceğimi söylüyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, sayın konuşmacı konuşmasının bir bölümünde… (Gürültüler)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sataşmadım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, susar mısınız lütfen biraz, duyamıyorum Sayın Gök’ü.

LEVENT GÖK (Ankara) – …bir gazetenin manşetini göstererek grup başkan vekillerimiz hakkında bir sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN – Biraz sesinizi yükseltir misiniz lütfen.

LEVENT GÖK (Ankara) – Arkadaşlarımız susarsa…

Bir gazete manşetini göstererek grubumuza hitaben bir “paralelci” yaftasını yakıştırmaya gayret eder bir suçlamada bulunmuştur. Buna bir cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kürsü çok pişkin konuşmalar gördü ama böylesini hiç görmedi. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani ben pişkin konuşmanın ötesinde, hukukçu kimliğimden dolayı da sevdiğim bir kardeşimin, ayrıca doğruluğu belgelenmemiş, bir kendi oluşturdukları medyanın, havuz medyasının manşete taşıdığı bir konunun arkasına sığınmasını da anlayabilmiş değilim.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – “Tape”leriniz neyin üstünde…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Onları saklamışlar, size yollamamışlar.

LEVENT GÖK (Devamla) – Bu konularda, bakın değerli milletvekilleri, çok net konuşuyorum. Bugün, Arkadaşlarımız, sayın konuşmacının ifade ettiği konularda bugün savcılığa ve hukuk mahkemelerine başvurarak gerekli yasal süreci başlatmışlardır. Bu tamamen yalandır…

HAMZA DAĞ (İzmir) – Siz montajlarda…

LEVENT GÖK (Devamla) – …bu, havuz medyasının uydurduğu ve kişilik haklarına ağır saldırıların bundan sonra da nasıl artırılacağını gösteren tipik bir örnektir. Bunun arkasına sığınmak ayıptır. Hukukçu kimliği olan bir kişinin bunları doğrulaması gerekir.

Şimdi, böyle bir tabloda, ben ifade ediyorum, bu konuda her türlü yasal başvuru yapılmıştır; hem savcılığa hem de tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla davalar açılmıştır. Bir kere bunun böyle bilinmesi gerekir. Böyle haksız ithamların arkasına sığınıyorsanız, anlaşılıyor ki size bizim bunları çok daha fazla anlatmamız gerekiyor.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ya, grup toplantısında ne yapıyordunuz siz?

LEVENT GÖK (Devamla) – Bin kere anlatacağız, yüz bin kere anlatacağız. Bu “paralel” dediğiniz yapıyla bizler yürümedik, yağan yağmurun altında sizler ıslandınız, beraber yürüdünüz o yollarda. Sizi gidi paralelciler sizi. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… İşlem yapıyorum burada, duymam lazım önce.

Sayın Korkmaz…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, konuşmacı konuşmasında “Benden önceki konuşmacılar…” derken konuşmacı sırasını, aynen, “birinci, ikinci, üçüncü” diye saydı. İkinci konuşmacı olarak da benim. Açıkça, Recep Tayyip on üç yıldır devam edilegeldi. Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla suçladı. Sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Yani bakın, şimdi, size konuşmacı “Sayın Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapıyorsunuz.” dedi. Bunu sataşma olarak mı görüyorsunuz? Yani Recep Tayyip Erdoğan’a düşmanlık yapmıyorum.” mu diyorsunuz?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hayır.

BAŞKAN – Buyurun.

İki dakika…

2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tabii, AKP Grubundan böyle bir ses yükseldi, arkadaşlar, eleştiri başka, düşmanlık başka, bunu anlamanız lazım. Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili olarak Milliyetçi Hareket Partisine yönelik her türlü tacize, tasalluta cevap vermek en tabii hakkımız, bu da Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı falan değil.

Konuşmacı geldi, dedi ki: “On üç yıldır Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı…” Neden bahsedeceğiz? On üç yıldır zaten bunun içerisinde Recep Tayyip Erdoğan var, Başbakan, Genel Başkan olarak var.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Proje üretin, proje.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – Ayrıca, arkadaşlar, “on üç yıl” derken, “paralel yapı” derken on üç yılı kastetti, on üç yıldır paralel yapıyla da uygun adım yürüdüğünün aslında itirafını sergiledi burada. Ben paralel yapı dedim, kendisi “on üç yıl” dedi.

Değerli arkadaşlar, demokrasilerde hesap verme vardır, hesap vermenin olmadığı yerlerde demokrasiden söz edilemez. Keşke buraya gelip başka ithamlarıma da cevap verseydiniz: Ben paralel yapı dedim, güneydoğuda PKK ile devlet kurumları arasında paralel yapı var dedim. Niye buna cevap vermediniz? Cumhurbaşkanlığıyla Hükûmet arasında paralel yapı kuruluyor dedim. Niye buna cevap vermediniz?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Söylemeye devam et.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – AKP’nin içerisinde birçok milletvekilini tenzih ederek namuslu arkadaşlarımız diye ayırıp içerisindeki bazı arkadaşlarımızın menfaat çetesi olduğunu söyledim. Niye buna cevap vermediniz? İşinize geldiği gibi konuşuyor, işinize geldiği gibi millete söylemlerde bulunmaya devam ediyorsunuz. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Üç kere sıçradınız, bunun 7 Haziranda da size seçim zaferi falan getireceğini düşünüyorsanız çok yanılırsınız.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ya, 9 seçimdir sandığa gömülüyorsunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) – 7 Hazirandan sonra zafer günü değil, hesap günü geliyor arkadaşlar, hesap günü.

Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Biz milletin kararına saygılıyız, siz de saygılı olun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Baluken, buyurun, sizi dinliyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, sayın konuşmacı konuşması sırasında grubumuz adına konuşan arkadaşımızı kastederek “Paralel yapı var mıdır yok mudur, bilmiyorum.” şeklinde demek suretiyle hem parti grubumuzu töhmet altında bırakmıştır hem de arkadaşımızın konuşmasını farklı bir yöne çekmiştir.

Sataşmadan dolayı Nazmi Bey’in…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gür.

3.- Van Milletvekili Nazmi Gür'ün, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması

NAZMİ GÜR (Van) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tabii lafı çekip çevirmede çok mahirsiniz. Tıpkı, gerçeği yalan yapmak gibi yalanı da gerçek yapmada üstünüze yoktur. Bu konuda AKP gerçekten alkışlamaya değer yani sizi alkışlamakta fayda var diye düşünüyorum.

Daha önce, biliyorsunuz, arkadaşlar, bu 17 Aralık süreciyle ilgili iki önerge verdi grubumuz: Yolsuzlukla mücadele önergesi, siz reddettiniz. Temiz Türkiye isteyen, yolsuzlukları, rüşveti bu ülkede yok etmek isteyen bir mücadeleyi nasıl sürdüreceksiniz? Bu Mecliste olaya el koyarak ancak yapabiliriz. Onu da aklayarak paklayarak ne hâle getirdiğinizi bütün kamuoyu biliyor.

İkincisi, yine bu paralel yapıyla ilgili bir kez daha, bundan önce bir önerge daha vermiştik. Daha siz, kırmızı kitaba paralel yapıyı düşman olarak kaydetmeden önce, kayda geçmeden önce söylemiştik size ama bunu reddeden yine sizlersiniz.

Şimdi, bu AKP-paralel yapı konusu, ilişkisi, biraz önce konuşmacı söyledi: “Biz eskiden kardeştik, kardeşin düşman olduğunu sonradan anladık.” Ne kadar safmışsınız, ne kadar saf olduğunuzu sürekli dile getiriyorsunuz, kendinizi aklamaya paklamaya çalışıyorsunuz ama arkadaşlar unutmayın, bu paralelin ta kendisi olduğunuzu, siz olduğunuzu unutmayın. Bu paralelle her noktada kesiştiğinizin, bu paralelle her noktada bitiştiğinizin en iyi örnekleri geçmişteki on iki yıllık iktidar pratiğinizde ortada. Bu iktidar pratiği, sizin aslında paralelden bir farkınız olmadığını çok güzel ortaya koyuyor. O nedenle bizim burada söylediğimiz sözleri çarpıtmaya gerek yok, kamuoyunu yanıltmaya gerek yok, sözümüz çok açıktır. Önergemiz burada, bu Meclis paralel yapıyı açıklamak, ortaya çıkarmak zorundadır ve sizi bu önergeyi desteklemeye davet ediyoruz, eğer gerçekten paralel karşıtıysanız. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgündüz…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, arkadaş konuşurken iktidar partisi grubu adına, söylemediğim bir cümleyi bana atfen kullanmıştır.

BAŞKAN – Hangi cümleyi?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Efendim “Bu ülkede paralel yok.” şeklinde, Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşmacı böyle bir şey söyledi.

BAŞKAN – Hayır, hayır, sizin için şöyle bir şey söyledi: “Paralel yok, sizin paraleliniz var.” dediğinizi söyledi.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Dediğimi iddia etti. Dolayısıyla, ben öyle bir şey demedim.

BAŞKAN – Siz de yerinizden bir düzeltme yaptınız.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Efendim, düzeltme değil, bu bir sataşmadır.

Ayrıca, yine grubumuz adına...

BAŞKAN – Yani, siz, sizinle ilgili olarak “Paralel yok, sizin paraleliniz vardır.” beyanınızı demesini sataşma olarak mı algılıyorsunuz yoksa düzeltmek mi istiyorsunuz sözünüzü?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, benim demediğim bir cümleyi bana aitmiş gibi kullanarak sataşmıştır. Dolayısıyla, sataşmadan söz istiyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunu bir açıklığa kavuştur Sayın Başkanım, söz verin bir açıklasın.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Öyle bir şey yok, yerinden düzeltsin.

BAŞKAN – Lütfen... Lütfen...

Bir dakika Sayın Özgündüz yani siz şimdi açıklamada bulunacaksınız.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, bana...

BAŞKAN – Peki, iki dakika, gelin, tamam.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ne alakası var?

4.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Osman, “tape”ler var bende, senin de “tape”n var. Şimdi bir laf derim, altından kalkamazsın.

Şimdi, arkadaşlar...

BAŞKAN – Sayın Özgündüz, sataşmadan laf aldınız, lütfen yeni sataşmalara neden olmayacak bir üslup kullanınız.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Sataşmadan ama gelirken laf atıyor Sayın Başkan, o zaman uyaracaksınız.

BAŞKAN – Lütfen... Lütfen...

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Ben buraya gelirken birisi laf atıyorsa siz Başkan olarak uyaracaksınız, uyarmıyorsanız ben bunu söylerim.

BAŞKAN – Meclisi siz değil, ben yönetiyorum.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Ya, insanda birazcık hakikaten utanma duygusu olur. Az önce AKP adına konuşan kişi “TÜRGEV’le övünüyorum.” diyor. Ya, bakın, ben söylüyorum: Geçen ay Başakşehir Belediyeniz...

HAMZA DAĞ (İzmir) – Yasa dışı mı dinliyorsun? Ayıptır ya senin söylediğin.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Başakşehir Belediyesi, Mevlüt Uysal, TÜRGEV’in kurucusu, bu adam ibadet yerini otuz yıllığına, senin de kurucu olduğun vakfa, TÜRGEV’e tahsis ediyor, utanmıyor musunuz bundan, bu mudur hayır işi? İbadet yerini alıyorsun, ne amaçla kullanacaksın, kilise mi yapacaksın, cami mi, sinagog mu, cemevi mi? Cemevini kabul etmiyorsun. Ne yapacak TÜRGEV burayı, ne yapacak, hayır işi mi yapıyor? Utanın, utanın!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Hayır işi yapacak.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Ya, sen “tape”cilikten utanmıyorsun da, gelip burada utanmaktan bahsediyorsun be. “Tape”ci!

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Bakın “Efendim, biz birlikteydik, kardeşlik bozuldu.” Bu neye benzer biliyor musunuz? Bir karı-koca on iki yıldır gayet mutlu -oh çok güzel- çalışıyorlar, mutlu mutlu paylaşıyorlar, gidiyorlar. Sonra biri birini aldatıyor, “Allah Allah, beni aldattın.” Başkasına yamamaya çalışıyorsunuz. Bize yamayamazsınız arkadaşlar. O “paralel yapı” dediğiniz televizyon, ben Ergenekon’da, Balyoz’da, Silivri’de direnirken, halkın üzerine su sıkılmasını önlemeye çalışırken…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, siz gene aynı şeyden bahsediyorsunuz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – …o beni hedef gösterirken, siz burada bana saldırıyordunuz. Utanın, utanın, özür dileyin.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Şimdi de kucak kucağasınız, kucak kucağa.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Özellikle, az önce konuşan adam, utanın, utanın, utanın.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Neyin utanmasından bahsediyorsun?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Özür dileyeceksiniz, özür, milletten özür dileyeceksiniz.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Kucak kucağa olmuşsun, daha utanmaktan bahsediyorsun.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Siz Türk Silahlı Kuvvetlerini, bu millî orduyu etkisizleştirmek için suç işlediniz.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Milleti dinliyor musun sen?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Siz yargılanacaksınız paralelle birlikte. Söylüyorum size, paralelle birlikte yargılanacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti anayasal düzenini değiştirmek suçundan hepiniz yargılanacaksınız, sizi de ziyaret edeceğiz.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Kaç kişi istifa etti bu yüzden sizden?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özgündüz, söz almak istediniz sataşmadan dolayı ve “Bundan önce konuşan kişi ‘Paralel yoktur, sizin paraleliniz vardır.’ şeklinde bir beyanda bulundu. Bu beyanımı düzeltmek için buraya geliyorum.” dediniz, bir tek şey söylemediniz bununla ilgili.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Doğru, gelirken iktidar partisi grubundan laf attılar bana.

BAŞKAN – Sizin şahsınızda genel olarak bütün milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – O zaman, bir daha söz verin, düzelteyim, o konuda bir konuşayım yani laf atmalara cevap vereyim.

BAŞKAN – …sataşmadan dolayı söz aldığınızda, buraya geldiğiniz zaman söz alma gerekçenizin üzerinde konuşun, lütfen.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, sayın konuşmacı konuşmasında, çok açık bir şekilde, milletvekili arkadaşımız Sayın Mahmut Tanal’ın ismini de vererek kendisiyle ilgili bir değerlendirmede bulunmuştur. Sayın Mahmut Tanal’a sataşmadan dolayı söz verilmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal’la ilgili ne söylediğinin şeyinde değilim.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Efendim, sataşma değil, sadece “Tanal” dendi, sataşma değil ki bu.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, bizzat arkadaşımızı şey yaptı.

RECEP ÖZEL (Isparta) – İsmini söyledi.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sadece “Tanal”ı telaffuz etti, sataşma değil ki.

BAŞKAN – Bir dakika…

Sayın Osman Aşkın Bak, siz ne diyorsunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, duymamış olabilirsiniz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – “‘Tape’lerin var.” dedi.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Başkanım, Ali Özgündüz kürsüye çıkarken, kürsüdeyken “Senin ‘tape’lerin var, ben açıklarım.” dedi.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, önce şunu bir çözelim de…

Osman Bey, şunu bir çözelim de…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ben de ona cevap vermek istiyorum. Neymiş, ne demek istiyor, ne “tape”siymiş?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sataşma yok ki, “‘Tape’lerin var.” diyor. Ne var yani?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, önce Sayın Tanal’a bir söz verin de ondan sonra değerlendirirsiniz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – 69’a göre söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Duymuyorum ki.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, bu sorunu halledin bir zahmet.

BAŞKAN – Ben mümkün olduğu kadar herkese söz vermek istiyorum ama siz böyle yaptığınız zaman gerçekleştiremiyorum bu düşüncemi.

Sayın Tanal, tamam, size de vereceğim, bir dakika.

Buyurun, ne dediniz?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – 69’a göre söz istiyorum Sayın Başkanım. Konuşmacı “Osman, senin de ‘tape’lerin var. Ben onu sana gönderirim.” dedi.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama önce burada istiyoruz Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Tanal’a söz aldık.

5.- İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak'ın, İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmacı biraz evvel şahsımla ilgili “tape”lerin olduğunu söyledi. E, varsa açıklayın. “Tape”lerle bizi tehdit edemezsiniz, bizi tehdit edemezsin.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Aklarsın sen, aklarsın.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Siz buradaki daha önceki konuşmalarınızda da şunu söylediniz soruşturmalarla ilgili: “Bende hepsi var; şöyle yaptım, böyle yaptım.” Bunlar sana bilgi olarak geliyor mu? Sana da manşette olduğu gibi talimatlar mı geldi?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Biz talimat almayız. Pensilvanya’dan talimata siz alışkınsınız, siz alışkınsınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Neler söylediler sana? Bütün “tape”ler sende varsa açıkla, “tape”leri açıkla. Paralelle beraber mi çalışıyorsun? ne yapıyorsun?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Paralelle işimiz olmaz.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Ne yapıyorsun?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Biz alışkın değiliz.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Sana mı veriyorlar savcılar, sana mı açıklıyorlar? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Anlatacağım, anlatacağım, açıklayacağım.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Ben sana şunu söyledim…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Açıklayacağım.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Lütfen, açıkla.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Açıklayacağım.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Açıkla o zaman.

BAŞKAN – Sayın konuşmacı, lütfen kişiselleştirmeyin ve Genel Kurula karşı hitap edin.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Varsa bir şey açıkla, kişileri zan altında bırakma.

Bakın, kimseyi “tape”lerle falan tehdit edemezsiniz.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Vay, vay, vay.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Bak, oradan laf atıyorsun bana, laf atıyorsun…

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Biz sadece ve sadece milletten destek alırız, milletin önünde eğiliriz, başkasının önünde eğilmeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar).

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Eğildiniz, eğildiniz, Rıza’nın önünde eğildiniz.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Dolayısıyla, “tape”lere millet cevabını verdi; hem 30 Martta verdi hem 10 Ağustosta verdi, bundan evvelki 9 seçimde verdi, 9 seçimde sandığa gömdü sizi.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Rıza’nın önünde eğiliyorsunuz siz.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Hâlâ hangi yüzle geliyorsunuz?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Görüşeceğiz, görüşeceğiz.

LEVENT GÖK (Ankara) – E, gel de destekle önergeyi ya!

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – 7 Haziranda da sandığa gömüleceksiniz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – O sandıklar yolsuzluğu kapatmaz, suçu örtmez; yargılanacaksınız, yargılanacaksınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) – Burada sadece milletin iradesi olur, bir yerlerden talimat alanların dediği olmaz bu ülkede, milletin dediği olur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu önergeyi destekle.

BAŞKAN – Sayın Tanal, sizi dinleyeceğim, gerekçeniz nedir?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, benim gerekçemi Sayın Grup Başkan Vekilimiz açıkladı.

BAŞKAN – Bir de sizden de dinleyeyim kayda geçsin.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekilimiz gerekçeyi açıkladı. Sayın konuşmacı Bülent Bey konuşmasında “Cumhuriyet Halk Partisinin yanında dernek kalmadı, kimse kalmadı; Mahmut Tanal kaldı.”

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – İşiniz o zaten,”tape” açıklamak.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, burada hem partimi hem beni itibarsızlaştırdı. Burada İç Tüzük’ün…

İHSAN ŞENER (Ordu) – Ne var bunda, ne var? Sataşma mı? Güzel bir şey.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, sizden istirham ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurun, iki dakika. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum, sağ olun.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Bank Asyaya para yatırmadın mı sen şimdi?

İHSAN ŞENER (Ordu) – Bank Asyacı.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen laf atıp hakaret etmeyin.

6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu ülkenin tüm değerlerine saygı gösteren bir insanım.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sen kadın polisi taciz etmiş adamsın.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu ülkenin değerleriyle oynamak, halka karşı gelmek demektir.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Kadın polisi taciz etmiş adamsın.

MAHMUT TANAL (Devamla) - İlk önce, insan olmak için milletvekili olmak değil, insan olmanın ölçüsü, dinlemektir; insan olmanın ölçüsü, sabırla dinleyip gelip buradan medeni, uygar bir şekilde cevap vermektir. Eğer bundan yoksunsanız, sizi halka havale ediyorum.

Değerli Bülent Bey kardeşim, seni seviyorum, iyi bir insansın, şu anda alkışlar da alıyorsun ama bu alkışlar, Recep Tayyip Erdoğan sonrası için gerçekten Bilal seni kurtaramaz, TÜRGEV seni kurtaramaz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Onun için, yol yakınken hukuksuz işlere bulaşanlarla yollarını ayır.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Temiz bir dil kullan, temiz bir dil.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben şimdi sana sesleniyorum: Senin orada koymuş olduğun para ne kadar? O para gerçekten paran mı, evrak üzerinde para yatırılmış gibi mi gösterildi?

Onun için, bir telefon kadar yakınım, sana haksızlık yapılırsa senin hakkını, hukukunu Mahmut Tanal savunacak. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından “Ooo” sesleri)

Onun için, bakın Sayın Adalet Kalkınma Partili milletvekilleri, canlı örneği, Şampiyon tesislerinin -TÜRGEV’le ilgili- yeri TÜRGEV’e verildi mi? Verildi. TÜRGEV’in kurucuları burada. O arkadaşlar hangi partiye kayıtlı? Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi. Onun hakkını gece birde ben gidip savundum, sabah altıda oradaki yıkımı ben engelledim. Oradaki kimdi yine? AKP’li bir arkadaştı.

İnsan hakkı ihlali nerede varsa, mağduriyet nerede varsa onun kimliğine, onun cinsiyetine, onun rengine, onun siyasi partisine bakmadan onu savunacağız. Cumhuriyet Halk Partisi adaletin partisidir, halkın partisidir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - …özgürlüğün partisidir, demokrasinin partisidir.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Sağ olun Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Turan…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, her 3 partiden arkadaşlar da ismimi de vererek çok farklı şeyler söylediler.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunda bir sataşma yok Bülent.

Sayın Başkanım, ne oldu ki?

BAŞKAN - Sataşmadan dolayı hangi gerekçeyle söz istiyorsunuz Sayın Turan?

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, TÜRGEV’in yöneticisi henüz değilim. Bunun dışında bir sürü daha iddiada bulunan…

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

7.- İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın, Ankara Milletvekili Levent Gök, Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Van Milletvekili Nazmi Gür, İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle böyle bir polemiğin içerisinde olmak istemezdim. Çok dikkat ettim, samimiyetle söylüyorum, cevap verirken tahrik etmeden, cevap verirken eleştirilerime dikkat ederek bunu yaptım. Ama öyle bir eleştiri anlayışları var ki arkadaşlarımızın ağzımız açılınca hemen kızan, alınan bir hâliniz var. Oysa akşama kadar küfrediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz bize, biz neler söylüyoruz ya? Ne dedim ben? Bu bir.

LEVENT GÖK (Ankara) – O “tape”lerle ilgili özür dile, o “tape”ler bak, yalan, altında kalırsın onun.

BÜLENT TURAN (Devamla) – İkincisi, “tape”lerle ilgili Sayın Grup Başkan Vekilinin söylemiş olduğu mesele, bakınız, gurur duyarım, Grup Başkan Vekili “‘Tape’leri dinlemiyoruz, yapmıyoruz, bakmıyoruz.” dese gurur duyarım.

LEVENT GÖK (Ankara) – Kesinlikle öyle.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bir yıldan beri “tape”yle yatıp “tape”yle kalkıyorsunuz. Mahkemede olmayan evrakı grupta okudunuz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bülent, bu konuda lütfen hukukçu gibi konuş.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ben okumadım, gösterdim ve indirdim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Hukukçu gibi konuş. Ona biz dava açtık.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bak, bir daha söylüyorum Levent Bey, “tape”lere sığınan bir adam değilim, yapmam, “Masumiyet karinesi.” dedim.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayın lütfen.

BÜLENT TURAN (Devamla) – O zaman da yapmadım. Sizin Genel Başkanınız grup toplantılarında “tape” yayınlarken “Ayıp.” dedim, “Masumiyet” dedim, “Yakışmaz.” dedim; bu bir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bülent, şu anda konumuz bu.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Vaktim yok diye söyleyemeyeceğim. Çamur atarken iyi düşüneceksiniz, o çamur önce elinize bulaşır. Siz bir yıl boyunca AK PARTİ’yi “tape”lerle vurmaya kalkarsanız bunlar başınıza gelir diyorum, dikkat edin diyorum; bir.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Delil var; delil bunlar, delil.

BÜLENT TURAN (Devamla) – İkincisi, buradan bir sürü kanun geçti paralelle mücadele için, birine destek olmadınız, hiçbirine destek olmadınız.

LEVENT GÖK (Ankara) – Gel bu önergeye hep beraber oy verelim.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Diğer mesele, TÜRGEV’le ilgili, Sayın Tanal’ın söylemiş olduğu… Değerli arkadaşlar, TÜRGEV kanunlarla kurulmuş bir vakıftır, denetimi, yöneticisi, hepsi var bunun. (CHP sıralarından gürültüler) Yanlış varsa bunun mahkemede hesabını verir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Rüşvetin yeni adresi orası!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ama ÇYDD’ye, ADD’ye arsa verilirken iyi, TÜRGEV’e kötü. Hadi oradan be, hadi oradan! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Daha çok TÜRGEV olsun, daha çok yurt olsun, daha çok okul olsun.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Demagoji yapıyorsun.

BÜLENT TURAN (Devamla) – TÜRGEV onları babasının malına geçirmiyor ki, kullanma hakkı veriliyor, toprak orada duruyor.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bülent, yolsuzluk olmasın, yolsuzluk.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Yurt olacak kızlarımıza, gençlerimize, daha çok TÜRGEV olsa keşke. Siz o vakfa “İyi.” diyeceksiniz, TÜRGEV’e “Kötü.” diyeceksiniz, “Hadi oradan.” derler adama.

Sayın Başkan, 4 sataşma vardı. Bitiremedim, 4 tane sataşma oldu ayrı ayrı.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, süreniz bitti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, konu bir vakfın tartışmasına dönüştüğü için kimseye söz vermiyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bir dakika, yoklama istiyoruz. Böyle bir şey olmaz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye…

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Bir saniye, ne demek…

BAŞKAN – Kabul edilmemiştir.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz, bir saniye…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz vardı. Meclisi böyle yönetemezsiniz ya!

BAŞKAN –…okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 17/2/2015 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından…”

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ya, böyle bir şey olmaz, yoklama talebimiz var Sayın Başkan. Böyle Meclis mi yönetilir ya?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bir saniye…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Orayı dinlemek zorundasınız. Yoklama talebimiz var.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bir saniye…

BAŞKAN – Sayın Gök, lütfen… Bu başka bir tartışmaya girdi, lütfen.

Buyurun.

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

“…grubumuzun aşağıdaki önerisinin…”

LEVENT GÖK (Ankara) – Bizim talebimiz var, onu dinlemiyorsunuz Sayın Başkan.

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

 “…İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Oktay Vural

İzmir

MHP Grup Başkan Vekili”

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, tutumunuz konusunda usul tartışması açılmasını istiyorum..

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, burada bir grup başkan vekili ayakta, söz istiyor. Ayıp ya!

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin, genel görüşme ve meclis araştırması yapılmasına dair ön görüşmeler kısmında yer alan…”

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan, Meclisi böyle yönetemezsiniz.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Grup Başkan Vekili söz istiyor.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Osman Aşkın Bak sataştı bana, söz vermek zorundasınız.

İki, yoklama talebimiz var. Böyle şey olur mu yani ya? Siz orada… (CHP sıralarından gürültüler)

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

 “…Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşlarının 10/214 esas numaralı işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla ve…”

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkan, olur mu? Ayaktaki grup başkan vekili ama okutuyorsun.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Okutuyorsun hâlâ. Böyle bir şey olur mu ya?

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Ayıp ya, bu kadar olmaz ki.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ana muhalefet partisinin grup başkan vekili ayakta.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, bir partinin grup başkan vekili söz istiyor Sayın Başkan.

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

 “…28 Kasım 2012 tarih ve 7099 sayıyla TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve arkadaşlarının Yozgat ilinin işsizlik sorunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 09 Nisan 2013 tarih ve…” CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ya, Başkanım, bizim talebimiz var, bu böyle yürümez.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bizim İç Tüzük’ten kaynaklanan hakkımızı dinlemiyorsunuz. Olur mu böyle bir şey?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bir grup başkan vekili söz istiyor, söz vermiyorsunuz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ya, Sayın Başkan, öyle ya da böyle, ana muhalefet partisinden…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ana muhalefet partisinin grup başkan vekili ayakta.

(CHP sıralarından gürültüler ve sıra kapaklarına vurmalar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Böyle bir şey olmaz!

BAŞKAN – Okuyor, vereceğim. Bir dakika, dur, okuyor Sayın Gök. Sayın Gök, lütfen.

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

“…11473 sayıyla TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşlarının üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun araştırılarak…”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ya, bir grup başkan vekili ayakta, utanmadan okutuyorsunuz ya, böyle bir şey olur mu?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ama Sayın Başkan, yani burada grup başkan vekili söz alıyor…

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

 “…alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 6 Haziran 2013 tarih ve 14207 sayıyla TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve arkadaşlarının işsizlik sorununun toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla…”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Oylamayı da yapamazsınız. Böyle bir şey olur mu ya? Ayıp ya! Böyle bir şey olmaz. (CHP sıralarından gürültüler)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Böyle olmaz Sayın Başkanım.

LEVENT GÖK (Ankara) – Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız ya?

BAŞKAN – İşlem okunuyor, vereceğim söz Sayın Gök, şu okuma bitsin, lütfen.

(Kâtip Üye İstanbul Milletvekili Muhammet Bilal Macit tarafından MHP grup önerisinin okunmasına devam edildi)

“…20 Ocak 2015 tarih ve 3897 sayıyla TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşlarının işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması önergelerimizin 17/2/2015 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, MHP grup önerisine grup başkan vekilinin konuşmasından sonra işlem yapın lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Böyle saçma bir şey olur mu? Ayıp ya, vallahi ayıp.

BAŞKAN – Sadece Levent Gök’ü dinleyeceğim.

Buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım, oylamadan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Bakın Sayın Gök, sayın milletvekilleri; Sayın Gök’e söz vereceğimi söyledim ama sizler, hepiniz ayağa kalkarak ve son derece sinirli bir şekilde tavır gösteriyorsunuz. Müsaade ederseniz bu Meclisi ben yönetiyorum.(CHP sıralarından gürültüler)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Ama yanlış yönetiyorsunuz.

BAŞKAN – Müsaade ederseniz bağırmanızdan korkmadığımı da bilmenizi istiyorum. Birbirimize saygılı olalım, saygı çerçevesinde bu ilişkiyi sürdürelim.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Önce sen saygılı olacaksın.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, siz görüşmeleri yürütürken ben ayaktayım ve buradan size sesimi…

BAŞKAN – Sizinle birlikte 4 kişi daha ayaktaydı Sayın Gök.

OKTAY VURAL (İzmir) – AKP’de de 20 kişi ayakta şu anda.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bilemiyorum ama takdir edersiniz ki İç Tüzük’ün bize verdiği haklar var. O hakkı ben grubum adına burada, Mecliste dile getirmek durumundayım.

BAŞKAN – Evet.

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama talebinde bulunduğumu ifade ediyorum…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Dinlemiyorsunuz bile.

LEVENT GÖK (Ankara) - …siz önünüze bakarak oylamaya geçiyorsunuz. Yani böyle bir şey olabilir mi?

BAŞKAN – Çok özür dilerim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani böyle olmaz ki Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Tutumunuz hakkında usul tartışması açılmasını istiyoruz. Bu olmaz, siz bizim bir hakkımızı gasbettiniz. Buna nasıl izin verdiniz? Böyle bir anlayış olamaz, böyle bir tablo olamaz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yoklama isterken lütfen 20 milletvekili birden ayağa kalksın. (CHP sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ama Sayın Başkan söz istedi.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, dinlemiyorsunuz ki.

BAŞKAN – Sayın Gök, sadece sizin ayağa kalkmanızla yoklama isteyip istemediğinizi bilemem. Çok gürültü oluyor, sadece sizin ayağa kalmış olmanızdan ben yoklama isteyip…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, siz dinlemiyorsunuz, olabilir mi böyle bir şey, yani bu tutum böyle olursa bu görüşmeler burada böyle sürebilir mi zannediyorsunuz.

BAŞKAN – …istemediğinizi bilemem.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben İç Tüzük’ten doğan hakkımı kullanmak için ayağa kalktım, siz hakkımızı gasbettiniz.

BAŞKAN – Yoklama istediğiniz zaman milletvekili arkadaşlarınıza söyleyin 20 kişi birden ayağa kalksın.

LEVENT GÖK (Ankara) – Olmaz böyle bir şey. Böyle bir görüşme yürütülemez.

BAŞKAN – Yoklama isteyen bütün grup milletvekillerine, grup başkan vekillerine aynı hassasiyeti göstermelerini rica ediyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Siz bugün Mecliste sesimizi kısın, yarın sokakta vatandaşın hakkını kısın; olmaz böyle bir şey.

BAŞKAN – Şu anda sizin söylediklerinizi duymuyorum gürültüden dolayı.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, ben Grup Başkan Vekiliyim, beni duymak durumundasınız… Tutumunuz hakkında usul tartışması açılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Sadece sizin ayağa kalkmış olmanızdan dolayı yoklama talebinizi yerine getirmek dolayısıyla bir tutum sergileyemem. Açın okuyalım…

LEVENT GÖK (Ankara) – Tutumunuzla ilgili usul tartışması açılmasını talep ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – 20 kişinin birden ayağa kalması gerekiyor.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, tutumunuzla ilgili usul tartışması açın.

BAŞKAN – Ben sizin yoklama talebiyle ayağa kalktığınızı gerçekten duymadım, sadece söz istiyorsunuz diye düşündüm…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, siz bizi görmek durumundasınız, AKP Başkan Vekilini görmek durumundasınız, HDP’yi, MHP’yi görmek durumundasınız.

BAŞKAN – Sayın Gök, sizinle birlikte birkaç kişi ayağa kalkıp bağırıyor, şu anda bir kakafoni yaşanıyor ve ben duymuyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Siz eğer şey yaparsanız… Bana söz vermek durumundasınız.

BAŞKAN - 20 kişi birden ayağa kalkmış olsaydınız, ben yoklama açabilirdim, 20 kişinin birden ayağa kalkması gerekiyor, lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım, olmaz böyle bir şey. Efendim, biz usul tartışması açıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhinde…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Başkan, aleyhinde istiyoruz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aleyhinde…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, “kakafoni” ne demek?

BAŞKAN – Bir dakika, bir dakika…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şimdi, siz, hangi nedenden dolayı söz istiyorsunuz, usul tartışması açıyorsunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, siz dediniz ki…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Oylama yaptınız.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bir saniye arkadaşlar…

“Sizlerle beraber diğer arkadaşlarınızın da ayağa kalkması gerekir toplantı sayısı istemeniz için.” Siz benim toplantı sayısını isteyeceğimi nereden biliyorsunuz, ben belki karar yeter sayısı isteyeceğim?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – “Yoklama istiyoruz.” dediniz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunu değerlendiremezsiniz ki siz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Doğru efendim.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Dinleyeceksiniz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Değerlendiremezsiniz ki.

BAŞKAN – Hayır, “Toplantı yeter sayısı istiyoruz.” dedi arkadaşlarınız, ondan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, o talep benim hakkım, o benim hakkım.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bir siyasi partinin temsilcisi, grup başkan vekili, söz vermek zorundasınız,

LEVENT GÖK (Ankara) – O benim hakkım, ben toplantı da isterim, karar yeter sayısı da isterim, buna kim engel olabilir?

BAŞKAN – Sayın Levent Gök, arkadaşlarınız “Yoklama istiyoruz.” dedikleri için bu fikri yürüttüm.

LEVENT GÖK (Ankara) – Hayır efendim, bakın, o ayrı bir iş. Şimdi, burada bizim Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ten kaynaklanan bir amir hükmü gasbedilmiştir Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Bakın, duymadım diyorum size yani niye bunda bir kasıt arıyorsunuz?

LEVENT GÖK (Ankara) – Tutumunuzla ilgili bir usul tartışması açılması gerekiyor.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aleyhinde.

BAŞKAN – Siz usul tartışması mı açmak istiyoruz, ne yapmak istiyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Önce usul tartışması.

LEVENT GÖK (Ankara) – Önce bir usul tartışması açalım bunu bağlayalım. Olabilir mi böyle bir şey?

BAŞKAN – Peki, usul tartışması açıyorum.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aleyhte.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhinde.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aleyhinde.

BAŞKAN – Siz?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aleyhte.

BAŞKAN – Aleyhte.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aleyhte.

BAŞKAN – Siz de aleyhte, size lehinde veriyorum Sayın Oktay Vural.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Oraya ver lehinde, önce Oktay Bey söyledi.

BAŞKAN – Her gruptan bir kişiye vereceğim. Levent Bey, siz de isterseniz söyleyin grubunuzdan başka birisi söz alsın.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim?

BAŞKAN – Ben şimdi, BDP’ye, MHP’ye, Cumhuriyet Halk Partisine ve AK PARTİ’ye…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – HDP, HDP, Sayın Başkan, “BDP” değil HDP.

BAŞKAN – HDP dedim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – “BDP” dediniz.

BAŞKAN – Açın kulağınızı dinleyin.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – “BDP” dediniz.

BAŞKAN – Hayır.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Söylediğinizi duyun.

BAŞKAN – Birer kişiye usul tartışması nedeniyle söz vereceğim, kim konuşacağına lütfen siz karar verin.

Evet, usul tartışmasını açıyorum…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, sizden benim bir istirhamım var, bugün çok gerginsiniz yani ne olursunuz bu gerginliği biraz bırakalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, söz alanların isimlerini okursanız ona göre biz de şey yapalım.

BAŞKAN – Sayın Levent Gök, Sayın İdris Baluken, Sayın Halaçoğlu, Sayın Doğan Kubat.

Aleyhinde Sayın Levent Gök.

Süreniz üç dakikadır.

Buyurun.

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın HDP grup önerisinin oylaması sırasında CHP Grubunun yoklama talebini yerine getirmemesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ten kaynaklanan bir hakkı gasbedilmiştir.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Vah, vah, vah, vah!

İHSAN ŞENER (Ordu) – Hangi hakkı?

LEVENT GÖK (Devamla) – Evet, İç Tüzük’ten kaynaklanan bir hakkımız gasbedilmiştir. Eğer siz bu hakkımızın gasbedildiğine inanmıyorsanız bundan sonra burada bu konuşmaları yapamazsınız, yaptırmayız size. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN KAHVECİ (Karabük) – Tehdit etme!

LEVENT GÖK (Devamla) – Öncelikle, sizin bu hakkı korumanız ve teslim etmeniz gerekir.

Biz kalktık, konuşmalar bittikten sonra, Sayın Başkanın oylamaya geçeceği sırada haykırıyorum oradan “Toplantı sayısı isteyeceğiz.” diye. Sayın Başkan bize bakmıyor bile. Yüzümüze bakmıyor, kafası önünde, kendi bildiğini okuyor, sonra da “oy verenler, oy vermeyenler” böyle bir tablo olabilir mi Sayın Başkan? Yani siz grupların önerilerini almadan, bu talepleri almada bu oylama hukuken “yokluk” hükmündedir, böyle bir tablo söz konusu bile olamaz.

Değerli arkadaşlarım, ben İç Tüzük’ten kaynaklanan hakkımı kullanmayacağım da neyi kullanacağım? Neyi savunuyorsunuz, neyi savunuyorsunuz? “Demokrasi” diyorsunuz, demokrasinin kuralları var. İç Tüzük yazmış, benim toplantı karar yeter sayısı isteme hakkım var mı? Var. Buna engel olabilir misiniz? Kimse engel olamaz ve bu hakkımızı yedirmeyiz. Bu hakkımızı yedirmeyeceğiz Sayın Başkan.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bizi niye tehdit ediyorsun?

LEVENT GÖK (Devamla) – Evet, tehdit ediyorum, bu hakkımızı korumazsanız siz de burada konuşamazsınız, siz de burada konuşamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim haklarımızı, bu kürsüyü korumak önce size düşer, önce size düşer. Böyle bir şey olamaz. Cumhuriyet Halk Partisinin bir hakkını gasbetmek kimsenin haddi değildir. Bu hakkımızı yedirmeyiz, kullanmak istiyoruz.

Sayın Başkan, yaptığınız oylama geçersizdir. Bizim taleplerimizi dinlemediniz. Bizim ne diyeceğimizi almadınız, oylamaya geçtiniz ve İç Tüzük’ü ihlal ettiniz. Bu nedenle tutumunuz yanlıştır. Bu tutumunuzu değiştirmeniz gerekiyor. Bu oylama “yok” hükmündedir. Bu oylamanın taleplerimiz alındıktan sonra tekrarlanması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, hepinizi hukuka, demokrasiye davet ediyorum. Bunların ne kadar önemli olduğunu yaşayarak göreceksiniz. Siz benim hakkımı benden çok savunmak durumundasınız. Savunun lütfen, savunun ve gereğini yapın.

Bakın, “paralel yapı” diyorsunuz, bizleri suçlamaya çalışıyorsunuz haddiniz olmayarak. Gelin bu önergeye hep beraber oy verelim…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Paralel yapıyı çıkaralım ortaya.

LEVENT GÖK (Devamla) - …paralel yapıyı ortaya çıkaralım.

Niye korkuyorsunuz? Çıkaralım ortaya. Hep beraber bunları ifade etmek istiyoruz, buna engel oluyorsunuz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Riyakârsınız çünkü riyakâr, samimi değilsiniz.

LEVENT GÖK (Devamla) - Sizlerin elinizi tutan mı var? Biz bütün muhalefet partileri birleşmişiz, destekleyeceğiz bu önergeyi.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Samimiyseniz araştıralım.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – İnlerine girelim hele var mı yok mu, kim varmış içinde.

LEVENT GÖK (Devamla) - Siz madem karşı çıkıyorsunuz, siz de destekleyin. Destekleyin, bütün kamuoyu görsün kim paralelci, kim değil değerli arkadaşlarım. Neden korkuyorsunuz?

Sayın Başkan, tutumunuzu lütfen değiştirin ve oylamayı tekrarlayın. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Gök, ben hiç kimsenin ve sizin hakkınızı gasbetmedim…

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Ettiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - …sadece duymadım.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Duyacaksınız. Duyamıyorsanız orayı yönetmeyin, kusura bakmayın!

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama dinleyeceksiniz yani.

BAŞKAN - Konuşmayın, bağırmayın da duyayım o zaman. Bağırmayacaksınız o zaman, sessiz izleyeceksiniz Genel Kurulu. Ne demek bu, ne kadar ayıp bir şey. (CHP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, Sayın Gök, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi gereğince, ben duymadığımdan dolayı…

LEVENT GÖK (Ankara) – Ama Sayın Başkan, o kadar bağırdık, sürekli şey yaptınız.

BAŞKAN - …düzeltilmesi gerekli bir hâl olarak görüyorum ve bu oylamayı tekrar edeceğim. İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi nedeniyle. Diğer konuşmacılar konuşacaklar mı?

LEVENT GÖK (Ankara) – Bizim talebimizi almanız kaydıyla ama efendim. Bizim talebimizi alın ondan sonra ama.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Konuşacağız Sayın Başkan. Konuşma hakkımızı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - Ama yeniden oylama yapıyorum. Soruyorum, kullanacaksanız buyurun. Sadece duymadım, bir kasıt yok, yeniden oylayacağım diyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ama açılmış bir usul tartışması var, onu bir tamamlayın, ondan sonra Sayın Başkan.

BAŞKAN - E, o zaman açarsınız usul tartışmasını. Yeniden oylayayım ben, daha sonra açarsınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Böyle bir usul yok ki. Usul tartışması başladı, konuşmacılarımız belirlendi.

Peki, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Başkan, bugün için sizi uyarmak istiyoruz. Şu İç Tüzük’e uygun olarak bu Meclis Genel Kurulunu işletmekle yükümlüsünüz. Başkanlık Divanı da bundan sonraki oturumlarda da bu İç Tüzük’e uyarak Meclis Genel Kurulunu işletmek zorunda. Demin, oylama yapılmadan önce, milyonlarca insanın oyunu almış, 100’ün üzerinde milletvekili olan bir siyasi partinin Grup Başkan Vekili söz almak istiyor, siz duymadığınızı söylüyorsunuz ama Grup Başkan Vekili, iki dakikaya yakın, sizin gözlerinizin önünde elini kaldırarak kendi söz hakkının gasbedildiğini ifade ediyor, bunu görmezlikten geliyorsunuz. Başkanlık Divanındaki kâtip üye hiçbir şey olmamış gibi metni okumaya devam ediyor, ondan sonra da bizim vermiş olduğumuz grup önerimizi, bizim de duymadığımız, anlamadığımız şekilde oylamaya sunuyorsunuz. Böyle bir yönetim anlayışı olmaz. Burada özellikle sizin Başkanlık Divanına çıktıktan sonra bütün siyasi partilere eşit mesafede yaklaşma, hatta iktidar partisine karşı muhalefetin söz hakkını savunma durumunda olmanız gerekiyor.

Bugünkü AKP Grubundaki kaygı… Otoriterleşmeye doğru giden, kendi hegemonyasını kurmaya çalışan, bu anlamıyla da iç güvenlik paketi üzerinden halkımızın demokratik geleceğini, demokratik kazanımlarını gasbetmeye çalışan bir yasa tasarısını yetiştirmenin gayreti içerisinde siz olamazsınız. AK PARTİ grup başkan vekilleri onu yapabilirler ama siz, muhalefetin Genel Kurulun işleyişiyle ilgili bütün tasarruflarına saygı duymak zorundasınız. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisinden Grup Başkan Vekili arkadaşımızın ifade ettiği gibi o yoklama geçersizdir, yoklamayı tekrar yapmak zorundasınız. Bizim bu konuşmayı yapmaktaki ısrarımız, özellikle kanun tasarısı görüşülmeye başlanınca da bir AK PARTİ’li vekil gibi değil, Meclis Başkanlık Divanındaki sorumluluk altında olan bir yetkili gibi davranmanızı bekliyoruz.

AK PARTİ Grubuna da şunu söyleyeyim: İç güvenlik yasasını da engellemek için İç Tüzük’ten kaynaklı olan bütün hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Bu yasayı size çıkarttırmamakta kararlıyız çünkü bu yasa, bu ülkenin toplumsal barışını, bu ülkenin demokratik geleceğini ortadan kaldıracak, sizin hegemonyanıza götürme arayışlarına yasal zemin kazandırmayı hedefleyen bir yasadır. Dolayısıyla hakkaniyetli bir tutum içinde sizi tekrar uyarıyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Doğan Kubat…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli arkadaşlar; açılan usul görüşmesinde Başkanımızın tutumu lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Olayın çok büyütüldüğü kanaatindeyim arkadaşlar. Tutanaklara bakılırsa Sayın Başkanımız ve…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Başkan tutumunu değiştirdi zaten. Hangi tutumu hakkında?

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Sayın Ali Bey ayağa kalkarak Başkana “Sayın Başkan” şeklinde hitapta bulundular, yoklama veya karar yetersayısı noktasında herhangi bir beyanları olmadı.

LEVENT GÖK (Ankara) – Olur mu ya? Buradan bağırıyoruz, bunları arkadaşlar duymamış olabilirler.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Lütfen… Lütfen…

Amacım mesele değil, 13’e göre tekrarlanacak, zaten tekrarlansın.

Şunu samimiyetimle söylüyorum değerli arkadaşlar: İç Tüzük’ün muhalefete vermiş olduğu hak ve yetkileri sonuna kadar muhalefetin kullanması elbette en tabii hakkı. Buna saygı duyarız biz sadece. Burada sizi dinlemekten de, eleştirilmekten de memnun oluyoruz. Bunu da samimiyetimle söylüyorum. Ama burada eğer ki İç Tüzük motamot uygulanacaksa 60’ıncı maddenin birinci fıkrası “Başkan söz vermedikçe hiç kimse konuşamaz.” diyor ama aynı anda bazen 5, bazen 10 kişi Sayın Başkanımızdan… Başkanımız da sabahtan beri –o da bir insan- oturumu yönetiyor, Meclisin düzenli çalışmasını gözetmekle de yükümlü. Bunları da nazara aldığımız zaman bazı taleplerin duyulmaması… Ki tutanak tutuluyor, arkadaşlarımızın tutanaklarına bakıp, çok rahatlıkla, bir hak kaybı varsa, derhâl telafi edebiliriz.

Sonuç olarak, oylama yinelenecek 13’üncü maddeye göre ama yoklama talebinin yinelenmesi ve isteyenlerin tespiti yapıldıktan sonra 13’e göre uygulama yapılması gerekir Sayın Başkanım; onu da hatırlatıyorum.

Başkanımızın tutumu lehinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Başkanın tutumu değişti Doğan Bey, hangi tutumu hakkında? Tutumunu değiştiriyor şimdi.

BAŞKAN – Sayın Yusuf Halaçoğlu…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlar, şimdi, ne olursa olsun bir grup başkan vekili ayağa kalktığı zaman muhakkak ki Meclis Başkan Vekilinin onu dinlemesi ve görmesi gerekir. “Duymadım, görmedim.” bunlar tıpkı paralel yapılanmada sizin “Bunlar bizi aldattılar, bizim bunlardan haberimiz yoktu.”ya benziyor. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla böyle bir şey olmaz. Meclis yönetiliyorsa Mecliste grup başkan vekilleri ayağa kalktığı zaman ne söylüyor, buna bakmak gerekir. Duymak başka bir şey ama görmeniz gerekir. Gözünüzün grup başkan vekillerinin üzerinde olması gerekiyor. Dolayısıyla, ortalık karışsa bile eğer grup başkan vekili ayağa kalkmışsa “Ne diyor?” bunu anlamak Meclis Başkan Vekilinin görevleri arasındadır.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin doğru yönetilmesi için tüzüğe herkesin aynı şekilde uyması gerekir. Eğer oylama yapılacaksa ve grup başkan vekili ayaktaysa o zaman belli ki bir sebeple ayağa kalkmıştır, ya karar yeter sayısı isteyecektir veya yoklama isteyecektir; buna dikkatlice bakılması gerekir.

Diğer taraftan, demin söylüyorsunuz “Tape”ler yanlış, “tape”ler yanlış.” diyorsunuz. Peki, şu anki Cumhurbaşkanı Başbakanken Fas’tan “Alo Fatih” kelimesini kullanıp kullanmadığını kendisi söyledi: “Evet, ben Fatih’i aradım Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının konuşmasını da, alt yazısını da kaldırttım.” dedi. Bunu kendisi itiraf etti. Hani “tape”ler yanlıştı? Ne diyeceksiniz buna? Demek ki, bakın, bu doğruysa başkaları da doğrudur öyleyse. Mademki bunu söyledi, o zaman ötekiler de doğrudur.

Şimdi değerli arkadaşlar, eğer demokrasi söz konusuysa demokraside herkesin birbirine saygı duyması gerekir. Demin tartışmalar içerisinde, biz bu tartışmaların içerisinde değildik ama sataşmadan dolayı söz isteniyorsa sataşmadan dolayı sözü “Ben kestim, vermiyorum.” olmaz. Tüzük 69’uncu maddeyle bunu gerektiriyor. Dolayısıyla 69’uncu maddeye herkesin uyması gerekir. Eğer bana birisi sataşmışsa, bu da benim demokratik hakkımdır, Tüzük’ten doğan hakkımdır. Ben cevap vermek durumundayım. Bunu Meclisi yöneten hiçbir kişinin engellememesi gerekir. Engellediğiniz takdirde o zaman burada hiç oturmayalım. Gerek de kalmaz Türkiye Büyük Millet Meclisine, hepimiz gidelim sineyimillete dönelim, ondan sonra da siz kendi başınıza memleketi yönetirsiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Halaçoğlu, 69’uncu maddeyi tekrar okumanızı, bütün fıkralarıyla birlikte okumanızı öneriyorum size.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Okudum efendim, okudum.

BAŞKAN – Okumadığınız belli oluyor kürsüden. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bakın Sayın Başkan, deminden beri…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Başkan, yapmayın böyle.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bakın, yine…

Sayın Başkan, istersek tersinden de okuttururum, nasıl okunduğunu da öğretirim. Yani, bir Grup Başkan Vekiline “Okumadığınız belli oluyor.” demek olur mu?

BAŞKAN – Ne demek bu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin dediğiniz demek!

BAŞKAN – O ne demek?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin dediğiniz demek!

BAŞKAN – Ne demek o?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin dediğiniz demek! Ne demek “Okumamışsın.”?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, şimdi sizin sataşmanızdan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Lütfen… Tehdit mi ediyorsunuz beni?

OKTAY VURAL (İzmir) – “Okumamışsın.” ne demek?

BAŞKAN – Evet, tehdit ediyorsunuz beni.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şimdi sizin sataşmanız dolayısıyla söz istiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – İstediğim gibi okurum, siz mi öğreteceksiniz?

BAŞKAN – Burada bir anlam var, anlam. O anlamı yanlış söylüyorsunuz şu anda.

OKTAY VURAL (İzmir) – Anlamını biz biliyoruz.

BAŞKAN –Yanlış söylüyorsunuz, bir.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Daha hakaret ediyorsunuz, daha çok hakaret ediyorsunuz; anlam var, biz anlamıyor muyuz?

BAŞKAN – İkincisi…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – O anlamı biz de biliyoruz.

BAŞKAN – Hocam, “Demokraside herkes istediğini söyleyebilir.”di ya hani, hani… Öyle dediniz ya…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, “Anlam var.” diyorsunuz. Sanki ben anlamıyor muyum?

BAŞKAN – Ama yanlış oluyor Hocam, burada bakın…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – O zaman söz istiyorum, çıkıp orada okuyacağım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Eğer hocanızsa size öğretsin, buyurun, hadi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sataşmadan söz istiyorum, sizin sataşmanızdan.

BAŞKAN – Herkese söz hakkı veriyorum, isteyen elini kaldırıp konuşabilir.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bu şekliyle bu oturum gitmez. Grup başkan vekilleriyle bir toplantı yapmanız lazım. Ortada ciddi bir sorun var.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, grup başkan vekilleri konusunda benim ne kadar hassas davrandığımı hepiniz biliyorsunuz ve yaşıyorsunuz. Siz herkese düşüncesini ifade etme özgürlüğünün sınırsız olması gerektiğini söylüyorsunuz, ben bir cümle söylediğim zaman herkes ayağa kalkıyor, bu haksızlık.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ama siz hakaret ediyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, sizinki hakaret yalnız.

BAŞKAN – İki: Burada gerçekten Sayın Gök’ün yoklama veya karar yeter sayısı istediğini duymadım. Sağımda bir kâtip üye var, solumda bir kâtip üye var, onlar da duymadılar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, o, sağınızdaki, solunuzda değil o.

BAŞKAN – Arkamda Kanunlar Kararlar var, bir itiraz gelmedi.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Kavaslarda kabahat, kabahat kavaslarda!

BAŞKAN – Ben de bundan hareket ederek, yine de bir hata olduğunu kabul ederek, 13’üncü maddeye göre bir düzeltme yaparak oylamanın yenilenmesine geçeceğim. Benim vicdanım rahat. İsteyen inanır isteyen inanmaz, gerisini bilmiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Birincisi…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ama siz hakaret ediyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, demin bana hakaret ettiniz.

BAŞKAN – Buyurun gelin birlikte okuyalım kürsüden 69’uncu maddeyi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Okuyacağım, bakalım kimin anlayışı daha doğruymuş?

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması mı açıyorsunuz?

BAŞKAN – Bir dakika… Birlikte okuyalım, tamam. 69’uncu maddeyi birlikte okuyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam, 63’e göre usul tartışması açtınız.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir nizam, böyle bir kural yok. “Gel birlikte okuyalım sataşmadan dolayı…” Böyle bir şey mi olur ya?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani Başkan, Başkan Vekilinin sataşmasından grup başkan vekili söz alıyor. Böyle bir şey olur mu ya?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Birlikte okumuyoruz, ben okuyorum.

BAŞKAN – Tamam, peki siz okuyun.

İki dakika, buyurun. (MHP sıralarından gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Böyle bir uygulama yok. Arkadaşlar, niye uyarmıyorsunuz Başkanınızı? Böyle bir şey var mı ya?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Meclis Başkan Vekilinin yaptığı sataşmadan…

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bir dakika, bir dakika… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sizin Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor. Söz istedi, verdim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Zannediyorum ki tüzüğü Sayın Başkan anlamıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hangi maddeden verdiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması mı açtınız?

BAŞKAN – Anlamıyorum, peki.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Okuduğunu da anlamıyor anladığım kadarıyla çünkü bakın burada ne diyor: “Şahsına sataşılan veya ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüş kendisine atfolunan Hükümet, komisyon, siyasî parti grubu veya milletvekilleri, açıklama yapabilir ve cevap verebilir.” Birinci…

BAŞKAN – İkinci fıkrayı da okuyun Hocam.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Bir dakika Sayın Başkan…

BAŞKAN – İkinci fıkrayı da okuyalım.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Başkan, bir dakika…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Birinci fıkrasını anladın mı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Anlaşıldı mı efendim? Birinci kısmı anlaşıldı mı?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, burada ben konuşuyorum.

BAŞKAN – Peki, dinliyorum.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Burada ben konuşuyorum. Müdahale etmeyin.

BAŞKAN – Peki, etmiyorum.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Şimdi, ilk maddeden itibaren, siz bana hangi hakla sataşma yapabiliyorsunuz? Milletvekili değilsiniz siz, Meclisi yönetiyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Milletvekili. Milletvekili olmadan Meclis Başkan Vekili olamaz.

BAŞKAN – Bana hakaret ediyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, bana diyorsunuz ki…

BAŞKAN – Bana hakaret ediyorsunuz. (Gürültüler)

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – …“Burada başka anlam vardır.” Benim anlamadığımı iddia ediyorsunuz. Dolayısıyla…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Oku ikinci fıkrayı da, merak ediyoruz.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Hepsini oku.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hepsini okumama da gerek yok artık çünkü burada söylediği şey Başkanın: “Burada başka bir anlam var.” “Siz anlamıyorsunuz.” diyor, “Kafanız çalışmıyor.” diyor.

BAŞKAN – Hiç öyle bir şey söylemedim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Bu anlama gelir bu. Ne demek “Başka anlam var, anlamıyorsunuz.”? O zaman siz anlamıyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam, peki, olur.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Böyle bir şey söyleyemezsiniz.

BAŞKAN – Tamam, peki.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Bundan dolayı da özür dilemeniz lazım.

BAŞKAN – Asla özür dilemeyeceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hakaret etmeye hakkınız yoktur.

BAŞKAN – Asla özür dilemeyeceğim.

Şimdi, lütfen, sessizlikle beni dinler misiniz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başkan konuşuyoruz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Özrü şundan dolayı dileyeceksiniz: Çünkü bana hakaret ettiniz “anlayışsız” dediniz.

BAŞKAN – Ben şimdi konuşuyorum.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Anlayışsız olarak nitelemiştiniz.

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Benim daha sürem bitmemişti.

BAŞKAN – Bitti süreniz. Gittiniz çünkü.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Şimdi, bakın 22 saniyem daha var.

BAŞKAN – Bırakıp, döndünüz, yürüdünüz…

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dönerim veya dönmem daha 22 saniyem var.

BAŞKAN – Oldu! Gittiniz oraya, tekrar geri dönüyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) –Daha 22 saniye konuşmam lazım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, biz sizi dinliyoruz.

BAŞKAN – Şimdi ben konuşuyorum.

Sayın Halaçoğlu 69’uncu maddenin birinci fıkrasını okudu; elbette doğrudur. Ben ikinci fıkrasını okuyorum: “Açıklama ve cevaplar için Başkan, aynı oturum içinde olmak üzere söz verme zamanını takdir eder.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Konuşmanın zamanını takdir eder. Zaman ne kadar?

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Yerinden dinle!

BAŞKAN – Üç: “Bu suretle söz almak isteyen, ne sebepten dolayı konuşmak istediğini Başkana bildirir. Başkan, söz verip vermemek gerektiğini takdir eder.”

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Tamam, takdir eder; bu, vermez değil ki!

BAŞKAN – “… Başkanlıkça kendisine söz verilmeyen kimse direnirse, Genel Kurul, bu konuda görüşmesiz ve işaret oyuyla karar verir.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu kadar açık ve net.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Ne oldu peki? Ne oldu şimdi?

BAŞKAN – Hepinize saygılar sunuyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

Şimdi oylamayı yapacağız.

Buyurun Sayın Gök, talebiniz nedir?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Anlamamışsınız.

LEVENT GÖK (Ankara)- Bizim Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi, tabii uygulamalarınızı bilmiyorum ama usul tartışmasıyla ilgili söz verdiniz.

BAŞKAN – Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama İç Tüzük 63’e göre “Açık bir şekilde lehte, aleyhte sırayla söz verilir.” deniliyor ve maalesef siz buna uymadınız.

BAŞKAN – Uydum çünkü bir tek lehte konuşan Sayın Doğan Kubat’tı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Uymadınız çünkü aleyhte söz isteyene ilk söz verdiniz, ilk söz verdiniz.

BAŞKAN – Evet, aleyhte olan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ee, hangi hakla veriyorsunuz? Okumanız lazım bunu.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Okumanız lazım.

BAŞKAN - Sayın Gök, şimdi oylama yapacağım; talebiniz nedir? Karar yeter sayısı mı?

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Biz yoklama talebinde bulunuyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunuyorlarmış,

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bakın ne diyorlardı: “Grup başkan vekili ayağa kalktığında dinlenir.” diyorlar. Müsaade edin, ben de Grup Başkan Vekiliyim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yoklama istendi, yoklama.

BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri ayakta.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben de ayağa kalktım.

Sayın Başkan, ama siz oylama işlemine başladığınızda Sayın Grup Başkan Vekili hiç sözünü kesmedi. Müsaade eder misiniz?

İlk yaptığınız işlemde Sayın Levent Gök tek başına ayağa kalktı, size bir şeyler söyledi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sizin grubunuz adına konuşuldu Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama İç Tüzük’ümüze göre yoklama isteyebilmek için 20 milletvekilinin aynı anda ayağa kalkması gerekir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bunları konuştuk.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, onları söyledim, söyledim onları.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama siz neye göre yapıyorsunuz?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bunları konuştuk biz, konuştuk, konuştuk, bitti.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi gereği oylamayı tekrarlayacağım.

Yoklama talebi var.

III.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama…

BAŞKAN – Sayın Gök, Sayın Yalçınkaya, Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın Özdemir, Sayın Özgündüz, Sayın Öner, Sayın Ören, Sayın Akar, Sayın Çetin, Sayın Özel, Sayın Acar, Sayın Nazlıaka, Sayın Sarı, Sayın Demiröz, Sayın Küçük, Sayın Toptaş, Sayın Toprak, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Oyan.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisini yeniden oylamaya sunuyorum: Kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yanlış işlem.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika! Bir dakika!

BAŞKAN – Ama kardeşim her oylamada bunu yapıyorsunuz.

Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın, siz bir oylamada 13’üncü maddeye göre işlem yaptınız.

BAŞKAN – Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açtınız.

BAŞKAN – Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışmasından sonra Genel Kurula oylamanın yeniden teşekkül edip etmemesiyle ilgili oylamaya başvurmanız gerekirdi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır hayır, yoklama talepleri var ama. Olur mu canım, olur mu, yoklama talepleri var.

BAŞKAN – Hayır öyle bir şey yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Öyle mi? 13’üncü maddeyi okuyun efendim.

BAŞKAN – Okudum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim bakın.

BAŞKAN – “Gerekirse” diyor.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Gerekiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır hayır “…gerekirse usul tartışması açabilir ve Genel Kurulun oyuna başvurur.”

BAŞKAN – Sayın Vural, “Düzeltme yapabilir.” diyor. 13’üncü maddenin son satırını okuyun lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, neyle ilgili düzeltme? Oylamayla ilgili düzeltme için Genel Kurulun oyunu almanız lazım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, hayır “yoklama” diyor. Başkan “yoklama” diye söyledi. 20 kişi ne için ayağa kalktı? Açık oylama için mi ayağa kalktınız siz?

OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük 13’e göre işlem yaptınız siz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ne için ayağa kalktınız siz?

OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük 13’e göre işlem yaptınız.

BAŞKAN – Sayın Vural, bakın, bu düşüncenize katılmıyorum. İç Tüzük 13 diyor ki… Bakın, burada var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – “…iddia edilirse, Başkan usul tartışması açabilir…” Açmaya da bilir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, siz açtınız.

BAŞKAN – Açtım. “…gerekirse oya başvurur.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Gerek görmüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Dolayısıyla, sizin, eğer oylamayı yenileyecekseniz Genel Kurulun oyuna başvurmanız lazım. Siz kendiliğinizden oylamayı yapamazsınız ki.

BAŞKAN – Sayın Vural, “gerekirse”nin anlamı nedir?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, şu demektir: Gerekirse, eğer oylamayı yenileyecekseniz Genel Kurulun iradesini alacaksınız siz.

BAŞKAN – Hayır, hiç öyle bir şey değil, ben onu öyle düşünmüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Öyle bir şey olur mu?

LEVENT GÖK (Ankara) – Aynen böyle Sayın Başkan, aynen böyle.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, 13’üncü maddeyi bir okuyun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır hayır ”…gerekirse” ne demek? Başkanın takdirindedir o.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, ara verin, grup başkan vekillerini çağırın.

BAŞKAN – Sayın Vural, 13’üncü maddeyi okudum. “Gerekirse oylamaya sunar.” dediniz. Yazıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim “gerekirse oya başvurulur” demek bu konudaki oylamayla ilgili husustur. Gerekirse oya başvurulacağı sorulacak oraya…

BAŞKAN – Oylamanın tekrar edilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Hiç tasvip etmiyorum ama… Yani gerçekten tasvip etmiyorum, iş şeyinden çıktı.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Sayın Başkanım, Sayın Başkanım…

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından, paralel yapı, yargı, güvenlik, TSK, istihbarat, gizli dinleme, şantaj, tehdit, provokasyonların araştırılması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Kabul ettiler.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yine yanlış yaptınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, “Kabul edenler” dediğinizde AK PARTİ Grubundan bütün eller kalktı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yine yanlış yaptınız, Genel Kurulun yeniden oyuna başvurulmasını oyladınız, “Yeniden oylama yapılsın.” dediniz.

BAŞKAN – On beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.53

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın Baluken, ayaktasınız, söz istediniz herhâlde.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım, demin Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu grup önerisini oylarken “Kabul edenler...” diye sordunuz, o sırada hem muhalefet partisi sıralarından hem de iktidar partisi sıralarından Genel Kurulun çoğunluğunu teşkil edecek şekilde eller havaya kalktı ve grup önerisinin kabul edildiği yönünde bir irade otaya çıktı aslında ama sanırım dikkatinizden kaçtı. Daha sonra “Kabul etmeyenler…” deyip herhangi bir sayım işlemi de yapmadan “Kabul edilmemiştir.” dediniz. Bu konuda Meclis Başkanlık Divanındaki arkadaşlara da danışabilirsiniz, biz grup önerimizin kabul edildiğini düşünüyoruz dolayısıyla verdiğiniz kararın yanılgılı olduğunu düşünüyoruz. Eğer bir tereddüttünüz varsa o zaman kamera kayıtlarını incelemenizi isteyeceğiz. Bunun için grup başkan vekilleriyle birlikte kamera kayıtlarını inceleriz ortaya çıkan sonucu hep beraber Genel Kurula duyururuz.

BAŞKAN – Sayın Baluken, tutanak şimdi elime geldi, okuyayım:

“Başkan - Oylamanın tekrar edilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.”

Oylamanın tekrar edilmesini…

“Sayın Başkanım… Sayın Başkanım…

Başkan – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.” diyorum.

Bu kararı alırken sağımdaki ve solumdaki Divan kâtiplerinin de aynı şekilde bir itirazı olmadı, sizin söylediğiniz şekilde ve ben de “Kabul edilmiştir.” dedim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bence Divan kâtiplerine yeniden danışabilirsiniz.

BAŞKAN – Ben onlara daha önce danıştım.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Çünkü “Öneriyi kabul edenler…” diye sorduğunuzda AK PARTİ sıralarından da pek çok el havaya kalkıyor.

BAŞKAN – Bakın Sayın Baluken, bunları ben şu anda tespit edemem. Ben, burada eğer kâtip üyelerden bir itiraz gelmezse kararımı bildiriyorum. Ne Sayın Muharrem Işık’tan ne de Sayın Bilal Macit’ten bu konuda bir itiraz gelmedi. Benim gözlemim de oydu ve ben düşüncemi ve kararımı açıkladım. Lütfen…

Teşekkür ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, o zaman kamera kayıtlarının incelenmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Ben bu kararımdan geri dönmeyeceğim çünkü düşüncemi açıkladım…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ama geri dönüp dönmemeniz sorunu değil, burada…

BAŞKAN - …ve buna biz Divan olarak karar verdik Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – O zaman tutumunuz hakkında usul tartışması açıyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Usul tartışması açıyoruz.

BAŞKAN – O zaman bundan sonraki bütün oylamalarımızda öyle bir yol açıyorsunuz ki…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Biz usul tartışması açıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kusura bakmayın yani öyle bir usul açıyorsunuz ki yani her oylamayı biz ondan sonra kamera kayıtlarına göre… Bizim fonksiyonumuz ne burada kâtip üyelerle beraber?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bizim partimizin son derece önemsediği, grup toplantısında kararlaştırdığı bir önergeyi biz bugün Genel Kurulun gündemine getirdik ve iddiamız odur ki Genel Kurulun büyük çoğunluğu partimizin getirdiği grup önerisinin lehine oy kullanmıştır dolayısıyla önerge kabul edilmiştir.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Hayır, hayır.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Eğer bunun aksini iddia ediyorsanız…

BAŞKAN – Bunu siz iddia ediyorsunuz ama Sayın Baluken, bakın, bunu siz iddia ediyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – …o zaman kamera kayıtlarını incelememiz gerekiyor.

BAŞKAN – Bakın, bunu siz iddia ediyorsunuz. Biz, burada, Divan olarak, bu konudaki görüşümüze elbette ki bakarak karar veriyoruz. Yani, burada başka bir çeşit oylama da söz konusu değil.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Divana danışmadınız zaten.

BAŞKAN – Sadece göze dayanarak bir tespitte bulunuyoruz. Bu konuda başka bir oylamaya -oylama çeşitleri var biliyorsunuz- ilişkin bir talep de gelmedi, o talebi Genel Kurulun oyuna da sunmadık. Örneğin, açık oylama talebiniz olsaydı farklı bir uygulama yapacaktık. Oylama çeşidinde de herhangi bir değişiklik olmadığı için sayın kâtip üyelerimle birlikte bu kanaate vardık. Bir itiraz da kendilerinden gelmediği için “Kabul edilmemiştir.” beyanını açıkladım.

Lütfen…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şimdi, Sayın Başkanım, söylediğiniz sözlere biz saygı duyuyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ancak, burada önemli bir problem söz konusu. Genel Kurul iradesiyle kabul edilmiş olan bir önergenin kabul edilmemesi şeklinde bir yansıtılma durumundan bahsediyorum.

BAŞKAN – Sayın Baluken ama siz bunu iddia ediyorsunuz. Bakın…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bunu yanınızdaki, Başkanlık Divanındaki arkadaşlarımıza sorabilirsiniz.

BAŞKAN – Herhangi bir itirazları olmadı.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Arada da biz konuştuk onlarla.

BAŞKAN – Herhangi bir itiraz olmadı. Size ne söyledi bilmiyorum ama o esnada ne sağımdaki ne solumdaki kâtip üyelerin…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – O zaman bunu istişare etmemiz lazım, kamera görüntülerini…

BAŞKAN – …herhangi bir itirazları olmadı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, kararınızı verdiniz, işlem tekemmül etmiştir.

BAŞKAN – Şimdi, bu Meclisin sağlıklı çalışması için buradaki kararları, belirtmek isterim ki, ben ve Divan üyeleri birlikte veriyoruz. Şimdi, öyle bir öneri sunuyorsunuz ki kabul edilmesi mümkün değil. Her oylamadan sonra “kamera kayıtları” diyeceğiz, her durumdan sonra. Böyle bir şey yok.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, öyle bir şey yapmıyoruz. Bugüne kadar sizin yönettiğiniz…

BAŞKAN – Siz benim kararıma ve Divanın kararına bir anlamda karşı geliyorsunuz. Ama, kusura bakmayın, bu Meclisi biz idare ediyoruz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım, yönettiğiniz kaç oturumda yaptığınız oylamalarda biz kamera kaydı istedik?

BAŞKAN – Yanlış yapabiliriz, usul tartışması açılabilir, açıldı, tartıştık, duymamıştım, hatamızı geri aldık. Şimdi, her oylamada kamera kayıtlarını incelettirme gibi bir usulüm yok çünkü takdirimi, Divan üyeleriyle birlikte, çok açık ve net olarak gördüm ve söyledim.

Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, Sayın Başkanım, o zaman usul tartışması açacağız. Tutumunuz hakkında usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN – Peki, buyurun, dinliyorum sizi.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aleyhte…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte…

BAŞKAN – Hayır, daha karar vermedim, “Sizi dinliyorum.” dedim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tutumunuz hakkında ikimiz de aleyhte söz istiyoruz.

BAŞKAN – Şimdi, bakın, arkadaşlar, her davranışım hakkında…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – “Bakın”ı yok, Genel Kurulun üstünde değil Başkanlık Divanı!

BAŞKAN – Bağırma!

ŞUAY ALPAY (Elâzığ) – Bağırma!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Genel Kurulun üstünde değilsiniz!

BAŞKAN – Bağırma!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, o zaman şöyle yapacağız…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Genel Kurulun üstünde değilsiniz!

İHSAN ŞENER (Ordu) – Bağırma!

BAŞKAN – Ben Grup Başkan Vekilinizi dinliyorum, lütfen, Sayın Kaplan.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – …biz hakkaniyetli bir yöntem istiyoruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ben milletvekiliyim, ne demek, böyle konuşuyorsunuz Sayın Başkan!

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Üstüne yürüme!

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Provokatör müsün ya, niye geriyorsun Meclisi?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Genel Kurulu dinlemiyorsunuz, iradesini tanımıyorsunuz, “Ben sizi dinlemiyorum.” diyorsunuz. Saygısızlık ya!

BAŞKAN – Ben Grup Başkan Vekilinizle konuşuyorum şu anda, sizinle değil.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bu Mecliste siz Genel Kurulu idare ederken bir milletvekili de söz isteyip konuşmak isteyebilir, konuyla ilgili görüşlerini ifade edebilir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İsteyemez miyiz?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Tamam, istersin, o bitince istersin.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu İç Tüzük’ü -iki dönem çalıştım ben- bana mı öğreteceksin Sayın Başkan!

İHSAN ŞENER (Ordu) – Bağırma!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Başkan konuşmasını bitirdikten sonra istersin.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hasip Bey’i de bu konuyla ilgili görüşlerimizi ifade ederken susturmaya çalışmanız doğru değil.

BAŞKAN – Lütfen…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Genel Kurulun iradesine saygılı olun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Genel Kurulun iradesi belli, “ret” dedi.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, öyle bir şey yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Getirin televizyon kayıtlarını.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Neyine bakayım, Genel Kurul reddetti.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kimi dinleyeyim Sayın Baluken?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Size hakkaniyetli bir yöntem öneriyoruz: Her dört siyasi partinin grup başkan vekilleriyle kamera kayıtlarını inceleyip “Kabul edilmiştir.” kısmını…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Olur mu öyle şey Sayın Başkan.

BAŞKAN – Böyle bir şeyi kabul edebilmem mümkün değil. Mümkün değil böyle bir şeyi kabul edebilmem.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – O zaman tutumunuz hakkında usul tartışması açmak istiyorum.

BAŞKAN –Tamam, usul tartışması açıyorum.

Siz mi konuşacaksınız?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aleyhte…

BAŞKAN – Aleyhte…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte…

BAŞKAN – Lehte…

LEVENT GÖK (Ankara) – Lehte…

BAŞKAN – Lehte…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aleyhte…

BAŞKAN – Aleyhte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Lehte…

BAŞKAN – Lehte, lehte…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte…

BAŞKAN – Tamam. Aleyhte kim konuşacak?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İkimiz kaldırdık, ikimiz de istedik, iki kişi konuşacak.

BAŞKAN – Lütfen, 4 kişiye söz vereceğim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – 4 kişi aldı Sayın Başkan, 4 kişiye vereceksin.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Önce lehte konuşulacak Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Sinop) – O zaman Başkanım, ara verelim tutanaklara bakalım, kim söz istemişse ona verelim.

BAŞKAN – Hayır, hayır.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, kamera kayıtlarını istiyoruz biz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İkisini de biz aldık “lehte”lerin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Elitaş lehinde, Sayın Gök lehinde, Sayın Halaçoğlu aleyhte.

Siz?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Tamam, Hasip Bey konuşacak.

BAŞKAN – Hasip Bey aleyhte.

Şimdi, tutumum hakkında, lehinde olmak üzere, Sayın Elitaş’a söz veriyorum.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakika.

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın HDP grup önerisinin kabul edilmediği yönündeki kararının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce, oturuma ara vermeden önceki yaptığınız işlemde Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin itirazı üzerine yoklama talebini yeniden dikkate aldınız ve yoklamayla birlikte oylamayı yeniden gerçekleştirdiniz. O süre içerisinde -Genel Kurulun kanaati- daha önce de olduğu gibi, ilk oylamada olduğu gibi, itirazdan önceki oylamada olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu HDP’nin grup önerisini oylarıyla reddetti. İkinci oylamada da aynı durum ortaya çıktı. Bu anlamda yaptığınız işlemde herhangi bir usul hatasının olmadığını ifade etmek istiyoruz çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun en uygun şekilde gözükeceği yerler Başkanlık Divanıdır. Nitekim, buradan bir kısım arkadaşlarımız, birkaç arkadaşımız HDP’nin grup önerisinde el kaldırdı, siz arkanıza dönüp baksaydınız “Kabul etmeyenler” kısmında da sizinkiler el kaldırdı.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – İnceleyeceğiz işte onu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Hayır, sizinkiler de el kaldırdı.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – İnceleyeceğiz, kamera görüntülerini inceleyeceğiz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda iktidar milletvekillerinden en az 200 milletvekili olduğundan dolayı birkaç tane arkadaşımızın el kaldırmasını, siz bunu “kabul etme” anlamında söylediğiniz takdirde bu mümkün değil çünkü hepinizin toplamı, Genel Kurulda bulunanların hepsinin toplamı, iktidar partisinin Genel Kurulda bulunanlarının toplamının yarısından daha azdı.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama olsun, kaldırmış el. Mustafa ağabey, yapma Allah aşkına.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – O anlamda bu arkadaşlarımızın yaptığı çerçevede bir değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Şu anda, bu görüşecek olduğumuz kanun tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisindeki engelleme yöntemlerinden bir kısmını arkadaşlarımız kullanıyorlar. İç Tüzük’e uygun olduğu takdirde yapılan her türlü eylemin, İç Tüzük’e bağlı kaldığı takdirde yapılan her türlü eylemin doğru olduğu kanaatindeyiz yalnız bu da istismar edilmemek kaydıyla. Yani sık sık yoklamalar isteyerek, yoklama üstüne yoklama isteyerek veya 1 milletvekilinin, sadece grup başkan vekilinin tek başına ayağa kalkarak “Yoklama istiyoruz.” deme hakkı mevcut değildir. Sadece İç Tüzük’ün 146’ncı maddesine göre, 1 milletvekili ayağa kalkarak karar yeter sayısı isteme hakkına sahiptir. İç Tüzük açık ve net. Yoklamanın nasıl isteneceğiyle ilgili en az 20 milletvekili ayağa kalkarsa yoklama talebi olduğunu biri yüksek sesle ifade edebilir. 20 milletvekili aynı anda ayağa kalktığı anda zaten Başkanlık Divanının da dikkatini çekmek için 20 milletvekili ayağa kalkmaktadır. Aksi hâlde tek başına 1 grup başkan vekilinin veya 1 milletvekilinin ayağa kalkarak “Ben yoklama istiyorum.” deme hakkı İç Tüzük’te de verilmemiştir.

Bu anlamda baktığımızda, Başkanlık Divanının uygulamalarının doğru olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aleyhinde Sayın Yusuf Halaçoğlu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, burada oylamalar tabii çok hızlı şekilde yapılıyor. Nasıl, kimin, ne kadar oy, hangi konuda oy verip vermediği tam olarak anlaşılamıyor. Dolayısıyla burada tutanaklara bakılmasının veya görüntülere bakılmasının doğru bir yol olduğunu düşünüyorum. Çünkü gerçekten, bu deminki oturumda büyük bir kargaşa yaşandı. Ne zaman, kim, ne için oylama yaptı, oylamanın hangi sebeple yapıldığı gibi konularda büyük bir kargaşa vardı. Bu kargaşa sebebiyle oylamanın doğru yapılıp yapılmadığını anlamak açısından, Meclisin de bu konudaki tutumu açısından, bunun kontrol edilmesinde son derece büyük yarar vardır.

Diğer taraftan, bir grup başkan vekili ayağa kalktığında illaki yoklama istemek zorunda değil Mustafa Bey, yani karar yeter sayısı da isteyebilir. Onun için herkesin ayağa kalkması da gerekmiyor yani. Bir grup başkan vekili kalkar, o zaman, Meclis başkan vekilinin grup başkan vekiline bakması yeterlidir. Eğer ayağa kalkmışsa hangi sebeple olduğunu sorar. Dolayısıyla, burada da bas bas da bağırıldığına göre illaki yoklama istemek zorunda değil, karar yeter sayısı isteyebilir ayağa kalktığında da. Bunun için de herkesin ayağa kalkmasına gerek kalmaz.

Dolayısıyla, illaki yoklama isteyecek ve herkes ayağa kalkacak diye bir kural yok. Yani bir kişi ayağa kalkar ve karar yeter sayısı isterse mesele biter.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hocam, yoklama isterken şart.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, karar yeter sayısı için, yoklama istendiği takdirde ayağa kalmak şart. Ama yoklama istemeyecekti belki, yani karar yeter sayısı isteyecekti.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama işleme devam ediyor Başkan.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, Meclis Başkan Vekili konuyu görmediğini ve duymadığını ifade ettiği için sonradan ortaya çıktı yoklama istendiği.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Meclis Başkan Vekili nezaketli davranmış.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Diyelim ki ayağa kalkındığında illaki yoklama yapılmak istendiği anlamına gelmez. Onun için, hepsinin beraber ayağa kalması diye de bir şey söz konusu olmaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şart, şart…

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Tek başına kalkar ve der ki: “Ben karar yeter sayısı istiyorum.” Bunu istediği takdirde de bunun yerine gelmesi gerekir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 57’nci maddeyi beraber çok tartıştık…

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – İllaki bütün grupların ayağa kalkması gerekmiyor Mustafa Bey.

Dolayısıyla, burada eğer oylama üzerinde tereddüt varsa, bu tereddüdün giderilmesinde büyük bir fayda vardır.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Lehinde olmak üzere, Sayın Levent Gök.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tartışmakta olduğumuz konu üzerinde lehinde söz aldım.

Sayın Başkan Vekilim, şahsınıza saygımız son derece büyük.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Devamla) – Gerçekten de başarılı olmanız açısından biz de gerekli katkıyı vermeye çalışıyoruz ama bugün gördüğümüz tablo iç güvenlik tasarısının bu Meclise getirilmiş olmasının verdiği gerginliği size de yansıtmış gözüküyor. Dolayısıyla bugün o kadar çok usul hataları yapıldı ki lehinizde şurada birkaç söz söylemem mümkünken, maalesef bunu söyleyememenin üzüntüsü içerisindeyim. Yani burada size olan duygumu daha lehinde ifade etmek için çıktım ama ortada o kadar çok yanlış var ki hangi birini düzelteyim diyesim geliyor ve kusura bakmayın, ben de aleyhinize konuşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, tarihî bir günün arifesinde olduğunuzu biliniz. Bugün Türkiye’ye demokrasi açısından bir sınav vereceksiniz. Bu sınav önemlidir. Bu sınav hepinize tarih önünde bir gün “Ben polis devletine geçmeye izin verdim.”, “Ben vermedim.” diye ayrıldığımız günlerde hepinizin adlarınızın okunacağı günün adıdır. Hepiniz bence bugün demokrasiye sahip çıkın, insan haklarına sahip çıkın, hukukun üstünlüğüne sahip çıkın, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara sahip çıkın.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Mağdura, mazluma sahip çıkın.

LEVENT GÖK (Devamla) – Bugün Türkiye'nin geri gidişine izin vermeyin. Türkiye, bugün, buradan, eğer getirdiğiniz tasarı geçerse biliniz ki çok tartışmalı, çok çatışmalı bir döneme doğru hızla gidecektir.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Terör mağdurlarına sahip çıkıyoruz, terör mağdurlarına.

LEVENT GÖK (Devamla) – Bunun altında kalırsınız. Bunları uyarmak, sizleri bilgilendirmek bizim görevimiz. Bizim sesimizi dinleyin. Demokrasilerde muhalefete her zaman ihtiyaç vardır. Muhalefetin sesine mutlaka önem verin, mutlaka muhalefetin sesini dinleyin sayın milletvekilleri. Bir büyük yanılgının bugün hepinizi üç haftadan beri, bir aydan beri nasıl esir aldığını çok iyi görüyoruz. Hepiniz bugün tedirginsiniz, şaşkınsınız, ne olacağını bilmiyorsunuz. Bugün burada gerçekleşecek tartışmalar tarih önünde hepimizi sorgulatacaktır. Bizler bugün buradan yüzümüzün akıyla çıkalım istiyoruz.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Teröristler bayram ediyorlar.

LEVENT GÖK (Devamla) – Sizleri uyarıyoruz.

Bakın, yaptığınız yanlışlar, gerginlikler Sayın Başkan Vekiline de yansıdı ve üst üste yanlışlar oluyor. Bu yanlışlarla ülke yönetilemez. Bu yanlışlarla ülke demokrasiye ve insan haklarına kavuşturulamaz.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Terör mağdurları kan ağlıyor, terör mağdurları.

LEVENT GÖK (Devamla) – Sayın Başkan, tutumunuzu kınıyor ve değiştirmenizi teklif ediyoruz.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aleyhinde Sayın Hasip Kaplan konuşacak.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Değerli milletvekilleri, Genel Kurulun iradesinin üstünde hiçbir güç yoktur; bakın, açık. “Var.” diyen varsa elini kaldırsın da göreyim. Darbeciler, generaller, otoriterler, diktatörler; kim olursa olsun, Başkanlık Divanı dâhil, hiç kimse bu Genel Kurulun üstünde değil.

Şimdi, biz bir araştırma önergesi indirdik, Halkların Demokratik Partisi. Her gün “paralel”, “paralel” diye ortalığı ayağa kaldıran, şikâyet eden; herkesin altında, her şeyin altında, öküzün altında bile paralel arayan, bulan sizler değil misiniz? E, bu önergeyi getirdik, tartıştık. Sonra oylama yapıldı kardeşim, oylama yapıldı. Bu oylamanın tutanağı burada.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Reddedildi.

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Oylama reddedildi.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Kabul edilmemiştir.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, “Başkan – Oylamanın tekrar edilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.”

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Paralel, neye muktedirmişsin sen!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bu, Genel Kurul. Burada bizim araştırma önergesi, Halkların Demokratik Partisinin araştırma önergesi okundu. Arkadaşlar, bu önerge oylanıp kabul edildikten sonra araya bir milletvekili giriyor, ondan sonra da Başkan bu sefer tekrar bir oylama… “Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edilmemiş.” deniyor. Biz burada iddia ediyoruz; bütün bu kameralar yalan söylemez, bu Genel Kurulu İnternet’ten izleyen yurttaşlarımız yalanı görür; burada kalkan eller evet dedi. Burada evet denildi ve MHP Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural çıktı bu yanlışa dikkat çekti, dedi ki: “Öyle bir yanlış yaptınız ki yanlış yaptığınız Genel Kurulun oyuna başvurmanız, oylamanız… Yeniden oylama yapın.” Oylaması bitmiş bir konuda tekrar yaptınız ve burada çoğunluk vardı.

Arkadaşlar, biz İç Tüzük’te çalıştık, yuttuk bu İç Tüzük’ü, bize artık anlatmayın. Bakın, işaretle oylamada nasıl yapılıyor: Üyeler el kaldırır. Tereddüt hâlinde ayağa kalkarsınız. 5 üyenin ayağa kalkarak teklif etmesi hâlinde de olumlu veya olumsuz oy verenler ikiye ayrılır. Yani bir grup böyle olumlu, bir grup böyle. Öyle oylama yapılır, akla kara belli olur.

Şimdi, nezaketen söylüyorum, çok gerilimli bir paket görüşmesi yapacağız. Sayın Başkan, görüntüleri getirin, getirin; gidin, arkada grup başkan vekilleriyle izleyin. Bu Genel Kurulun iradesinin üstünde burada eğer bunu yaparsanız, bunu yok sayarsanız “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” denen iradeyi yok sayarsanız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - …burada başlanan olayda yanlış yaparsınız ve bu yanlıştan dönünüz, bunu çözünüz diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 13’üncü maddeye göre işlem yaptık. O işlem gereği oylamanın tekrar edilmesini oylarınıza sundum, oylamanın tekrar edilmesini oylarınıza sundum, “Kabul edenler… Kabul etmeyenler…” dedim, “Kabul edilmiştir.” sonucu çıktı. Yani oylamayı tekrar etmemiz kabul edildi. Daha sonra -tutanaktan gidiyorum- kabul edilince oylamanın tekrar yapılması, Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sundum, “Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.” dedim.

Tutumumda herhangi bir değişiklik yapmayacağım. Sayın Gök, size de teşekkür ederim, çok nazik ifade ettiniz düşüncenizi. Ben İç Tüzük’e uygun davranmaya çalışıyorum ama ben de burada görev yapıyorum, benim haklarıma da saygı göstermenizi özellikle rica ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, her medeni insan sabah kahvaltı yapar, öğlen yemek yer, akşam yemek yer. Bu Parlamentoda eğer uzun çalışılacaksa -ki öyle görünüyor- bir saat yemek arası verilmesi usuldendir. Sizin bunu, keyfî olarak “Yemek arası vermeyeceğim, AKP’nin dayattığı gündemi uygulayacağım.” demeye hakkınız yoktur. Yemek arası vermenizi talep ediyorum. Aksi takdirde usul tartışması açacağım.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Açız, aç.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şeker hastaları var aramızda.

BAŞKAN – Siz hiç şakadan da anlamıyorsunuz Engin Bey, inanılmaz bir şey.

Arkadaşlar, Sayın Engin Altay bana yazı gönderdi “Verilecek mi ara?” diye. Ben de böyle “Hayır.” yaptım. Yani gerçekten, bir şey söylemeyeceğim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir dakika, bir dakika…

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım!

BAŞKAN – Ne bağırıyorsunuz ya!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Dinlemiyorsunuz beni.

BAŞKAN – Allah Allah!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yemek arası verecek misiniz, vermeyecek misiniz?

BAŞKAN – Daha düşünmedim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nasıl yani ya, böyle bir şey olur mu!

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Başkan, yemek arası istiyoruz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ne demek “Düşünmedim.” Burayı keyfine göre yönetemezsin, böyle şey olmaz. Sayın Başkan, milletvekilleri maraba değildir. Medeni bir insan gibi yemek saatinde yemek arası vereceksiniz.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun (10/214); Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve arkadaşları tarafından, 28/11/2012 tarih ve 7099 sayıyla Yozgat ilinin işsizlik sorununun; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından, 9/4/2013 tarih ve 11473 sayıyla üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun; Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve arkadaşları tarafından, 6/6/2013 tarih ve 14207 sayıyla işsizlik sorununun toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşları tarafından, 20/1/2015 tarih ve 3897 sayıyla işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini okutuyorum…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Okuma kardeşim, alo! (CHP ve HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ayrı bir talebim var Sayın Başkan.

(Kürsü önünde toplanmalar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yani “Yemek arası vermeyeceğim.” diye bir şaka yaptım, siz bunu ciddiye aldınız, buraya geldiniz. Yani gerçekten tuhafsınız, gerçekten tuhaf şeyler oluyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir dakika, şu grup önerisini okutayım, söz vereceğim size. Ondan önce ilgili bir şey mi söyleyeceksiniz?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Toplantıyla ilgili bir talebim var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın, Sayın Başkan, her söze kulak verdiğiniz takdirde bu iş olmaz. (CHP, MHP ve HDP sıralarından gürültüler)

LEVENT GÖK (Ankara) – Ne demek ya!

BAŞKAN – Sayın Hasip Kaplan, nedir talebiniz?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, arkadaşlar, İç Tüzük’ün 54’üncü maddesinde “Resmî tatile rastlamadığı takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, Salı, Çarşamba, Perşembe günleri 15.00’ten 19.00’a kadar toplanır.” diye yazıyor, ancak istisna olarak “Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurul…” diyor. Danışma Kurulu demek, İç Tüzük 19’uncu maddeye göre 4 parti grubunun uzlaştığı bir Danışma Kurulu demektir.

Saat 19.00’u geçti, 21.00’e geliyor arkadaşlar, toplantı burada bitmiştir, Meclisi kapatsın. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, tamam, ben dinledim sizi, şimdi siz beni dinleyin.

Sayın Kaplan, bakın, ben size okuyayım: Geçen hafta kabul edilen Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinin 7’nci maddesinde “Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günü birleşimde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesi…” şeklinde bir hüküm var. Lütfen… Bu, kabul edildi.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 17/02/2015 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün
19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.

Saygılarımla.

Oktay Vural

İzmir

MHP Grup Başkan Vekili

 

 

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşlarının 10/214 esas numaralı "işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" ve 28 Kasım 2012 tarih ve 7099 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve arkadaşlarının "Yozgat ilinin işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" 09 Nisan 2013 tarih ve 11473 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşlarının "üniversite mezunlarının yaşadıkları işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" 6 Haziran 2013 tarih ve 14207 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve arkadaşlarının "işsizlik sorununun toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" 20 Ocak 2015 tarih ve 3897 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve arkadaşlarının, işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiğimiz Meclis araştırma önergelerimizin 17.02.2015 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi lehinde Sayın Mehmet Şandır Konuşacak, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, dokuzdan sonra yenen yemek sağlığa zararlıdır.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım, bir şey söylüyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Benim konuşmamı dinlemeden “Buyurun Sayın Şandır.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Ya ama şimdi bakın Sayın Halaçoğlu, ettiğim her cümlede ayağa kalkıp bir şeyler söyleniyor burada, olmaz ki. (Gürültüler)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Ya tabii ki söyleyeceğim yani ben söylemek…

BAŞKAN – Nedir peki talebiniz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, kalktım, bir şey söyleyeceksem dinlemek zorundasınız.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

Ben ne zaman dinleyeceğime tüzükte olan yetkimle karar veriyorum ama şimdi size söz veriyorum, buyurun, nedir talebiniz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Benim de tüzükte bu hakkım var, grup başkan vekili olarak derdimi anlatma, grubum adına söyleme zorunluluğum var.

BAŞKAN – Nedir talebiniz, talebiniz nedir?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Talebim şu: Eğer şu an şekeri olan arkadaşlarımızın şekeri yükselir ve başlarına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz.

BAŞKAN – Rica ederim…

Mehmet Şandır, lütfen buyurun ve ara vereceğim, Sayın Şandır’ın konuşmasından sonra ara vereceğim.

Buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hepimiz beraber konuşalım Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Şandır, lütfen, konuşacak mısınız?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şimdi verin sonra konuşalım ne fark eder? Bütünlük bozulmasın hiç olmazsa.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, zorla konuşturamazsınız, bir kısmı zorla konuşmak istiyor, öbürü de konuşmam diyor.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Elitaş, ne kadar şirinlik yaparsanız yapın, bu işin tadı kaçtı.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, herkesi dinlemeyin efendim (!) Herkesi dinliyorsunuz (!)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kaçırıyorsunuz tadını.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ancak birkaç cümle bir şey söylemek de istiyorum: Yani insanımızın ve ülkemizin hangi sorununu bu sinir ortamında tartışmayı, tezekkür etmeyi, müzakere etmeyi düşünüyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çok sakiniz, siz çok gerginsiniz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Çok mu sakinsiniz? Yani, Sayın Başkanın sabrının daha ne kadar devam edeceğini...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Niye korkuyorsunuz Sayın Şandır?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ama, bakın, Sayın Elitaş, saat dokuz. Siz akşam yemeğinizi yatsı namazından iki saat sonra mı yiyorsunuz? Var mı böyle bir şey?

Yani, değerli arkadaşlar...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanın oradaki yemek işi...

BAŞKAN – Sayın Şandır, lütfen konuşmanıza devam edin.

Sayın Elitaş, siz de bireysel laf atmayın lütfen.

Buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, Genel Kurulu siz yöneteceksiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Doğru.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Suhuleti siz sağlayacaksınız, sakin olmak durumundasınız. Siz sinirli olursanız bu Genel Kurul nasıl tartışsın, nasıl konuşsun Allah aşkına? (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başkan çok sakin.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Başkan güzel yönetiyor, Başkanda sıkıntı yok.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, bugün Genel Kurul, Türkiye'nin çok acı bir hadisesiyle çalışmaya başladı, onu konuşmakla başladı. Ben, grup adına kısa konuşmamda “acımızı ve utancımızı” diye tanımladım. Gerçekten, Türkiye'ye, Türk milletine, hele ki Mersin’e hiç yakışmayan bir olayı yaşadık; onun acısını, öfkesini burada konuştuk, aynı cümlelerle konuştuk. Bir şey teklif ettim, bizim Grup Başkan Vekilimiz de teklif etti ama Sayın Başkan, sayın gruplar dikkate almadı. “Gelin, bu konuyu Meclisin bir bildirisi, bir kararı hâlinde dünyaya duyuralım. Bu kadına olan şiddeti kınayan bir bildiri yayınlayalım.” dedik. O bile gündeme alınmadı. Yani, bu sinirlilik içerisinde, bu hayhuy içerisinde hangi meseleyi tartışabileceğinizi düşünüyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, Meclisi çalıştırmak iktidar grubunun görevidir. Tabii ki, muhalefet olarak bizim, burada kanunların hızla çıkmasını, sağlıklı çıkmasını, doğru çıkmasını engellemek gibi bir hakkımız yok ama Türkiye'nin ve toplumun sorunları üzerinde konuşmak yani Hükûmetin gündeminin dışında milletin gündemini buraya getirmek gibi bir hakkımız var ve bunun üzerinde de muhalefet grupları olarak biz önergelerle tartışmayı buraya taşımak durumundayız. Eğer buna sabır gösteremezseniz bu ülkeyi ve bu Meclisi yönetemiyorsunuz demektir değerli arkadaşlar.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Yönetemesek, bir sürü kanun çıkardık Hocam, çok kanun çıkardık…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani, sizin kızmaya hakkınız yok sayın milletvekilim.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Yönetiyoruz, gayet güzel yönetiyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani, oradan sürekli burada konuşan hatibe laf atarak görevinizi yapmış olmazsınız.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Bir sürü kanun çıktı Hocam, çok önemli kanunlar çıktı, çıkacak.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Allah aşkına, bakın, saat dokuza gelmiş, hâlâ yemek arası verecek miyiz, vermeyecek miyiz, bunu tartışıyoruz. Meclis Başkanı bu noktada bile Genel Kurulu ikna edemiyor, tartışmaya sebep oluyor. Ben bu psikolojinin bu Meclise, ülkeye bir fayda getirmeyeceğini dikkatinize sunmak istiyorum, yoksa bir tartışmaya sebep olmak değil mesele.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bize göre Türkiye’nin en önemli, insanımızın en önemli sorunu olan ekmek sorununu, iş sorununu Meclisin gündemine getiriyoruz, bu konuyu tartışalım. On iki yılı tamamladınız, on iki yıldır birçok bakanınızın itiraf ettiği, Sayın Başbakanın itiraf ettiği, “Çözemedik, başarılı olamadık.” dediğiniz işsizliği konuşmak istiyoruz ama aç karnına gecenin saat dokuzunda tartışıyoruz. Doğru mudur bu, makul mudur arkadaşlar?

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Yiyebilirsiniz, yemekhane açık. Açık Hocam, orası açık.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ya, böyle bir şey olmaz, bu kadar sorumsuzluk olmaz sayın milletvekili. Bu mesele çocuk oyuncağı, böyle değil yani bu iş böyle değil. Yani, buranın nezaheti, buranın nezaketi bu tavrı kaldırmaz. Her şeyin bir usulü var yani zamanında bu işler, aralar verilse, yemekler yenilse ve ciddi konular tartışılsa, ciddi tartışılsa olmayacak mı?

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Ülkenin ciddi meselelerinden yemek mi gözümüz görüyor Hocam? En önemli meseleleri çıkarıyoruz, yemek önemli mi Hocam?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, işsizlik dediğimiz hadise rakamlarla ifade edilmenin çok ötesinde sonuçları itibarıyla… Yani, şimdi, nasıl müzakere edeceğiz değerli arkadaşlar?

(Kürsü önünde toplanmalar)

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkan…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne oluyor Sayın Başkan? Böyle olmaz ki ya!

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen, Sayın Şandır konuşuyor.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Şandır’ın konuşması hiçbir şeye gerekçe gösterilmemeli.

Değerli arkadaşlar…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şimdiye kadar, buraya grup başkan vekilleri geldiğinde böyle bir anons yapıldı mı Sayın Başkan?

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Hocam, sana hiç yakışmıyor ya, hiç yakışmıyor bunlar sana ya.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Yakışıyor mu sana?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Yani, şimdiye kadar…

BAŞKAN – Sayın Şandır, siz devam edebilir misiniz lütfen.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Nasıl edeyim efendim?

BAŞKAN – Ben ne yapabilirim? Sizin Grup Başkanınız yapıyor bu işi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Size gelmişim, bir şey söylüyorum…

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Hocam, yerine geç, hatibi engelleme. Kendi hatibini engelliyorsun ya!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Başkanım, bu Genel Kurulu siz yöneteceksiniz, lütfen yani.

BAŞKAN – Buyurun.

Ne yapabilirim başka? Olağanüstü güçlerim yok.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ama doğru da zamanı böyle sıkıştırırsanız bu sinirlilik kendiliğinden yükselecek Sayın Başkan.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Böyle bir anons yaptı mı şimdiye kadar hiç kimse?

İHSAN ŞENER (Ordu) – Yakışıyor mu sana! Yazık sana be!

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Şandır, zamanınız geçiyor ve süre eklemeyeceğim size, lütfen.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Oyuncağa çevirdiniz. Bilim adamısın, ayıp ya!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Ne ayıp ya! Ne konuşuyorsunuz be!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Sayın Grup Başkan Vekiline bağırmayın arkadaşlar ya.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Yakışıyor mu sana!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Susun be! Neyi konuşuyorsun? Neyi konuştuğumu biliyor musun?

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Bilim adamısın, sana saygı duyuyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bağırmayın arkadaşlar ya, niye bağırıyorsunuz arkadaş ya?

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Sen bilim adamısın…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sen ne karışıyorsun?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bağır dur bakayım ya, neyi bağırıyorsun?

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu, kürsüde bir milletvekili konuşuyor, lütfen…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Kendi vekiline saygılı ol hiç olmazsa.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, güçlü olan, haklı olan sabırlı olur, kızmaz. Siz haklı değilsiniz, inanınız ki güçlü de değilsiniz. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Onun için mi geriyorsunuz?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Şu işsizlik meselesini çözememiş olmanın, ne diyeyim, ayıbı mı diyeyim, Türkiye’ye yakışmıyor. Türkiye’de üniversite bitirmiş her 4 gençten biri işsiz geziyor.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Kendi zamanınızda nasıldı Hocam ya, iktidarınızda? Allah’ınızı severseniz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Beyefendi, sayın milletvekilim, Türkiye’yi on iki yıldır tek başınıza yönetiyorsunuz.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Anladım da 57’nci Hükûmeti anlatın, 57’nci Hükûmeti.

FARUK BAL (Konya) – Geç sen bunları, geç.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Niye onu anlatsın?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Siz kendinizi eğer 57’nci Cumhuriyet Hükûmetinin 3 partili koalisyonuyla mukayese ediyorsanız vay hâlinize! Sizin Türkiye’yi yönetemediğinizin ispatı bu itirazınızdır sayın milletvekili. Yani, on iki yıl sonra kalkıp hâlâ 2002’deki 3 partili koalisyonu kendinize mazeret, başarısızlığınıza gerekçe gösteriyorsanız bu ayıp size yeter, Allah işinizi rast getirsin, ne diyeyim size. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – CHP alkışlıyor.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Efendim, yani ben arzu ederdim ki dadaş sen alkışlasaydın.

Gerçekten, değerli arkadaşlar, bakın, işin ızdırabını size söylüyorum, bakın, bir gerçeği söylüyorum: Mersin Büyükşehir Belediyesine 30 Marttan 30 Ekime kadar “iş” diye müracaat eden, “taşeron işçiliği” diye müracaat eden insan sayısı 75 bin kişiyi geçti değerli arkadaşlar.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Alın onları, sizin belediyeniz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Tekrar ediyorum: Üniversite mezunu, taşeron işçiliğine yani ayda bin liraya talipli 75 bin kişi kapıda bekliyor. Bu sizin eseriniz, sizin Türkiye’nizin, sizin yönettiğiniz Türkiye'nin sonucu bu.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Sizin iktidarınızda daha kötüydü.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Aziz dostum, Mersin; zenginliklerin ve güzelliklerin şehri Mersin -sayın milletvekilim karşımda- Türkiye'nin en yüksek işsizliğinin yaşandığı Mersin ve ne yazık ki Mersin göç veriyor. 12 milletvekilliğinden 11’e düştü. Niye? Bu kadar güzel Mersin’de insanlar karınlarını doyuramıyor, sizin o uçuk kaçık projeleriniz yolunda İstanbul’a sığınıyor.

Dolayısıyla, sizinle bu Genel Kurulda, hele bu psikolojiyle, hele, Sayın Başkana çok saygım var, Başkan oluşunda burada çok övmüştüm…

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …kazanç görmüştüm ama Sayın Başkanın bu yönetim anlayışıyla, bu siniriyle burada hiçbir ciddi konu konuşulmaz.

BAŞKAN – Haksızlık yapıyorsunuz bana Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ne milletin ne ülkenin hiçbir ciddi konusunun görüşüleceğine kani değilim.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – İstihdam hiç bir dönemde bu kadar artmamıştır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Onun için, bu önergeyi yani diğer arkadaşlarımız da konuşacaklar ama sizin anlayabileceğinizi tahmin etmiyorum. Siz başka şeylerle meşgulsünüz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Allah işinizi rast getirsin. Sizin sonunuz başka bir yer. Hayırlı olsun.

Sağ olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

21.30’a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.52

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.29

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi üzerindeki görüşmelere devam ediyoruz.

Şimdi söz sırası, grup önerisi aleyhinde, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mahmut Kaçar’a aittir.

Buyurun Sayın Kaçar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin işsizlik sorunları ve buna bağlı gelişen iç göçün araştırılmasıyla ilgili vermiş olduğu araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Özgecan Aslan kardeşimizin canice saldırıya uğrayarak öldürülmesinden dolayı millet olarak derin bir üzüntü içerisindeyiz. Hunharca işlenen bu cinayetin sanıklarının adalet önünde en şiddetli biçimde cezalandırılacaklarına inanıyor, genç kardeşimize Allah’tan rahmet, acılı ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, özellikle Türkiye’de işsizlik sorunları ve buna bağlı gelişen iç göçle ilgili değerlendirmelere baktığımızda, özellikle işsizlikle mücadele noktasında son on yıl içerisinde gerek bölgesel anlamda geliştirilen politikalar ve gerekse de özellikle iç göçün en fazla yaşandığı, kalkınmada öncelikli yörelere yönelik olarak oluşturulan teşviklerle Türkiye’de çok ciddi anlamda yeni istihdam alanlarının oluşturulduğunu, bu da özellikle gelişmekte olan bir ülke olarak, nüfusu artan bir ülke olarak işsizlik oranlarının gelişmiş Avrupa Birliği ülkelerinin birçok ülkesinden daha iyi bir noktaya getirilmesini sağlamıştır.

Türkiye’de işsizlik oranlarına baktığımızda, ekonomik krizin en yüksek olduğu dönemlerde işsizlik oranı 2009’da yüzde 13,11 iken 2010 yılında yüzde 11,1; 2014 Kasım itibarıyla yüzde 10,7 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’deki bu işsizlik oranlarını Avrupa Birliği ülkeleriyle mukayese ettiğimizde, Avrupa Birliğinin 17 ülkesinde 2014 işsizlik oranının yüzde 11,6; Fransa’da 10,2; İtalya’da 12,8; Yunanistan’daysa 26,6 olduğunu görüyoruz.

Türkiye’nin işsizliği çözme noktasında ve özellikle de iç göçü önleme noktasında uygulamaya koyduğu iki önemli temel politika var. Bunlardan birincisi, bölge kalkınma eylem planları ve istihdamı; ikincisi ise organize sanayi bölgelerine ve sanayi sitelerine verilen teşvikler.

Bölge kalkınma eylem planı çerçevesinde, Türkiye’nin 2008 ile 2013 yılları arasında GAP bölgesinde yani Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Batman ve Kilis illerini kapsayan bu bölgede yapmış olduğu toplam yatırım 22,4 milyar TL. Bunun sonucu olarak da bu bölgelerde 2008 yılında işsizlik oranı 15,8 iken 2012 yılında bu işsizlik oranının 12,4’e gerilediğini görüyoruz. Yine aynı şekilde, 2011 yılında Resmî Gazete’de yayımlanan kanun hükmünde kararnameyle Doğu Anadolu Projesi, DAP; Konya Ovası Projesi olarak KOP ve yine bu bağlamda buna benzer bölgesel kalkınmalarla ilgili son derece önemli projelerin hayata geçirildiğine şahit oluyoruz.

Bir yandan da organize sanayi bölgelerinin teşviki noktasında Türkiye 2004 yılında çıkarmış olduğu 5084 sayılı yasal düzenlemelerle özellikle kalkınmada öncelikli yörelerde oluşturulan yeni istihdam yaklaşık 211 bin civarındadır. 2004 ile 2010 yılları arasında uygulanan 5084 sayılı teşvikin yanında 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’yla da –ki bu 12 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren bir düzenleme- özellikle kalkınmada öncelikli yörelerde ve gelişmişlik noktasında istihdam problemi yaşayan ve bundan dolayı da iç göçe sebebiyet veren illerimize yönelik olarak son derece önemli teşvikler verilmiş ve bu teşvikler kapsamında özellikle bedelsiz veya indirimli parsel tahsisi, bu bağlamda verilen krediler, düşük faiz oranları gibi yaklaşımlarla bu bölgede yeni oluşturulan istihdam yaklaşık 211 bin civarındadır.

Bütün bunlardaki amaç, bir yandan da ulusal istihdam stratejisi ve bu bağlamda ortaya konan irade Türkiye’nin 2023 yılında işsizlik oranının yüzde 5’e düşürülmesi ve ülkede kayıt dışılıkla mücadele neticesinde kayıt dışının yüzde 15’e indirilmesi ve istihdam oranlarının da yüzde 55 düzeyine yükseltilmesi noktasında son derece önemli bir irade ortaya konmuştur. Bütün bu teşvikler ve kalkınma projeleri ve eylemleri neticesinde bugün, Türkiye, işsizlik oranı itibarıyla Avrupa Birliğinin 17 ülkesinden daha iyi durumdadır. Ancak bu konuda almamız gereken mesafelerin olduğunun da bilincindeyiz. Bu ortaya konan projeler ve ulusal istihdam stratejisiyle birlikte inşallah 2023 hedefi doğrultusunda yüzde 5’leri yakalamış olacağız.

Ben, bu temel yaklaşım çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisinin araştırma önergesinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin…

Bir şey mi söyleyeceksiniz Sayın Gök?

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bir önerge veriyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin görüşmelerinin kapalı oturumda görüşülmesine dair bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan MHP grup önerisinin görüşmelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 70’inci maddesi uyarınca kapalı oturumda yapılmasını arz ve teklif ederiz.

Levent Gök

Ankara

CHP Grup Başkan Vekili

BAŞKAN – Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir. Sayın idare amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.

Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kapalı oturuma geçiyoruz.

Kapanma Saati:21.38

XI.- KAPALI OTURUMLAR

ALTINCI OTURUM

(Kapalıdır)

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.21

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kapalı oturumda görüşmeleri yapılan Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin oylamasının sonucunda grup önerisi kabul edilmemiştir.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekili tarafından, Uludere olayının tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 29/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Buyurun…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun, peki, dinliyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – “Peki, dinliyorum” değil, lütfen dinliyorsunuz değil. Saygılı olun, ben milletin vekiliyim!

SALİH KOCA (Eskişehir) – Milletvekili konuşurken sen ne yaptın?

BAŞKAN – Tamam, talebinizi söyler misiniz?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Millete saygısızlık yapıyorsunuz. Milletin vekili söz isteyince dönersiniz, dinlersiniz, İç Tüzük’e göre talebini alırsınız, karar verirsiniz. Eğer bu tutumunuzu sürdürürseniz yani size biber gazı mı sıkayım buradan?

BAŞKAN – Nasıl isterseniz!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İstediğiniz bu mu?

BAŞKAN – Evet, buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hayır, Sayın Başkan, İç Tüzük’e göre talep var.

BAŞKAN – Sayın Hasip Kaplan… Sayın Hasip Kaplan… Sayın Hasip Kaplan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İç Tüzük’e göre tutumunuz hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN – Neden?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yönetemiyorsunuz, tarafsız davranmıyorsunuz, İçtüzük’e göre milletin iradesine, vekiline saygısızlık yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Hiç böyle bir şey yapmıyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Millete saygısızlık…

BAŞKAN – Hiç böyle bir şey yapmıyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bana değil, şahsıma değil, milletin vekilini dinlemiyorsunuz.

BAŞKAN – Sizin beklediğiniz saygıyı bana da göstermenizi diliyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milletin vekili talepte bulunuyorsa talebini alırsınız.

BAŞKAN – Onun yeri var, zamanı var. İç tüzük’te de bu yazıyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Zamanı falan, böyle şey olur mu!

BAŞKAN – İç tüzük’te yazıyor bu.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Milletin vekili talepte bulunuyorsa…

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, burayı keyfinize göre yönetemezsiniz.

BAŞKAN – Buyurun.

 “Sayı:1135                                                              17/02/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 17/02/2015 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, burayı keyfinize göre yönetemezsiniz.

“…siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, burayı keyfinize göre yönetemezsiniz. Talebimizi alın.

“…Grubumuzun aşağıdaki önerisini İçtüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

Levent Gök

Ankara

Grup Başkan Vekili”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, benim talebimi almadan devam edemezsiniz. Benim usul talebim konusunda karar vermeden devam edemezsiniz ya da diğer önergeye geçemezsiniz. (HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

“Öneri

İstanbul Milletvekili M. Sezgin Tanrıkulu, Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekilinin…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Geçemezsiniz Sayın Başkan! Siz bu şekilde yönetemezsiniz!

“…Uludere olayının tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yönetemezsin Sayın Başkan! Burası AK PARTİ çiftliği değil, Milletin Meclisidir! Milletin Meclisidir burası! Milletin vekilini dinleyeceksiniz!

“...29/05/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (936 sıra nolu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç tüzük’ü çiğniyorsunuz. Tarafsız değilsiniz.

“…17/02/2015 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunmasını ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, önergeden önce ben söz istedim.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, lütfen…

BAŞKAN – Bir önerge var, onu söyleyeyim.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Peki…

BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi önerisinin kapalı oturumda görüşülmesine dair verilen bir önerge vardır, onu okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

CHP grup önerisinin görüşmelerinin İçtüzüğün 70. maddesi uyarınca kapalı oturumla yapılmasını arz ve talep ederiz.

Mustafa Elitaş

AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Kayseri

BAŞKAN - Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, talebimizi almadan…

BAŞKAN – Bir müsaade edin…

Sayın idare amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, bizim talebimizi açmadan bunu açamazsınız!

BAŞKAN – Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç tüzük’e göre talebimizi alın…

BAŞKAN – …oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan!

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan!

BAŞKAN - Kabul edilmiştir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, çiftlik değil burası. Burası dağ başı mı?

(Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Başkanlık kürsüsüne yürümesi)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Otur be!

BAŞKAN – Bir müsaade… Buraya yaklaşma…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ben bir milletvekiliyim…

BAŞKAN - Buraya yaklaşmayın.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ben milletvekiliyim, milletvekiliyim! Beni dinleyeceksin Sayın Başkan. Burası AK PARTİ’nin çiftliği değil. Milletvekili konuştuğu zaman talebini alacaksın, usulü tartışacaksın. Saygısızlık etme! Millete saygısızlık bu. Milletin iradesine saygısızlıktır! Ayıptır!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Otur be! Ayıp!

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, talepte bulunana “Evet.” ya da “Hayır.” deyip…

BAŞKAN – Benim açıklama yapmama izin vermiyorsunuz Pervin Hanım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’e uymuyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir konuda açıklama yapmak istiyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, keyfî yönetemezsin burayı!

BAŞKAN – Ya, bir müsaade et… Bir müsaade et…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakın, bir araştırma önergesi… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

Ya, herkes konuşuyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, saygısızlık yapmayın!

BAŞKAN – Senden öğrenecek değilim ben saygıyı. Lütfen…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milletvekiliyim… Milletin iradesine saygısızlık yapmayın!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milletin iradesine saygılı olun!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi kapalı oturuma geçmek için bazı işlemler yapılması gerekiyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu milletin iradesine saygılı olun!

BAŞKAN – Bu arada telefonlarınızın ve “Wi-Fi” ayarlarınızın kapatılması daha önceki oylamalarda talep edilmişti…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milletvekili söz istiyor, cevap vereceksiniz.

BAŞKAN - …hem de Cumhuriyet Halk Partisinin talebiydi ve onu beklemiştik.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - O uygulamayı, o teamülü Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin de kapalı olarak görüşülmesinde yaptık.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, niye talebimizi almıyorsunuz?

BAŞKAN – Şimdi, “Wi-Fi”lerin ve telefonların kapatılmasını…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, milletin vekili söz istiyor, niye vermiyorsunuz?

BAŞKAN – Yerinize geçer misiniz… Yerinize geçer misiniz…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, dağ başı değil burası, Meclis, Meclis…

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ama şu anda bir şey duymuyorum Sayın Buldan. Alın arkadaşınızı sıraya, vereceğim söz.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Söz verirseniz duyacaksınız.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Meclis burası…

BAŞKAN – Geçer misiniz yerinize…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Beni susturamazsınız!

BAŞKAN – E ne yapayım, susmazsan susma!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Böyle keyfî yönetemezsiniz!

BAŞKAN – Evet, bekliyoruz, lütfen salonu boşaltalım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Böyle şey olmaz! Böyle şey olmaz arkadaş!

BAŞKAN – Lütfen salonu boşaltabilir miyiz... (Gürültüler)

Sayın basın mensupları… (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Saygısızlığın gereği yok!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Sen yapıyorsun saygısızlığı!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Başkan, böyle yönetemezsiniz! Bu kafayla yönetemezsin Sayın Bahçekapılı! Hukukçusunuz hukukçu!

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurun…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, lütfen görevinizi yapın.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sana ne! Sen Meclis Başkanı mısın?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başkanı konuşturmuyor Mecliste.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Başkan bilmiyor mu yani ne yapacağını? Kadınların hepsine laf söylüyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kadınlara öyle mi yapılır?

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Aynen böyle yapıyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Oradaki ne? Oradaki ne?

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Oradaki kadının iradesini tanımıyorsun, Başkana gelince diyorsun ki: Kadın iradesi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Oradaki ne? Oradaki ne?

BAŞKAN – Kapalı oturuma geçiyoruz.

Kapanma Saati: 22.28

XI.- KAPALI OTURUMLAR (Devam)

SEKİZİNCİ OTURUM

(Kapalıdır)

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 23.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Kapalı oturumda görüşmeleri yapılan Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin oylanması sonucunda grup önerisi kabul edilmemiştir.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 3, 10, 17, 24 ve 31 Mart 2015 Salı günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerinde gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 4, 11, 18 ve 25 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

BAŞKAN Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - …İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58’e göre tutanakla ilgili söz istiyorum, tutanakla ilgili…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bir grup başkan vekili söz istiyor görmezden geliyorsunuz ya! Böyle olur mu? Sayın Başkan, böyle yönetemezsiniz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İç Tüzük 58… Ne hakkınız var?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - İç Tüzük’e göre burayı yönetmek zorundasınız.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Suistimal ediyorsunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Suistimal değil, hakaret ediyorsunuz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bağırmadan, bağırmadan konuş!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bağırırım.

MAHİR ÜNAL (Kahraman) – Bağırma! Bağırmadan konuş!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bağırırım… Mahir Ünal, tutanak üzerinde…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bağırmadan konuş!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İç Tüzük 58, tutanak üzerinde…

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini okutuyorum:

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan...

17/2/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Danışma Kurulunun 17/02/2015 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milletin vekilini yok sayamazsınız.

“…İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Mihrimah Belma Satır

İstanbul

AK PARTİ Grup Başkan Vekili”

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, biz anlamıyoruz; neyi okutuyorsunuz?

“Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 684 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5’inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 20, 21, 22, 23 ve 27 Şubat 2015 ile 02 ve 06 Mart 2015…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tutanak elimde. Kapalı tutanak değil. İç Tüzük’e göre tutanak hakkında söz istiyorum. Tutanak hakkında söz istiyorum. Milletin vekilini yok sayamazsınız.

“…Cuma, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri saat 14.00'te toplanması ve bu birleşimlerinde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,

03, 10, 17, 24 ve 31 Mart 2015 Salı günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerinde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İç Tüzük’e göre tutanak hakkında söz istiyorum. Tutanak hakkında söz istiyorum. Milletin vekilini yok sayamazsınız. Milletin vekiline söz vermek zorundasınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, duyamıyoruz efendim.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, anlamıyoruz.

“…04,11,18 ve 25 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi,

Çalışma saatlerinin;

17 Şubat 2015 Salı günkü (bugün) Birleşiminde 684 sıra sayılı Kanun Tasarı’sının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58… Sayın Başkan, İç Tüzük 58…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, biz burada anlayamıyoruz. Sükûneti sağlayın lütfen.

“…18 Şubat 2015 Çarşamba günkü Birleşiminde 162 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

19 Şubat 2015 Perşembe günkü Birleşiminde 316 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, hakaret ediyorsunuz, saygısızlık yapıyorsunuz! Milletin iradesine hakaret bu! Milletin iradesine hakaret bu!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, siz bu takdir yetkisini nereden çıkarıyorsunuz? Burada 63’üncü maddede nettir yani. Usul tartışması istediğimiz zaman siz o usul tartışmasını…

“…20 Şubat 2015 Cuma günkü Birleşiminde 353 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

21 Şubat 2015 Cumartesi günkü Birleşiminde 552 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

22 Şubat 2015 Pazar günkü Birleşiminde 526 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58… Tutanak hakkında söz istiyorum.

RECEP ÖZEL (Isparta) – “Geçen birleşim” diyor. Bak, 58’e iyi bak.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sana İç Tüzük dersi veririm. Recep, ders alırsın benden ders.

“…23 Şubat 2015 Pazartesi günkü Birleşiminde 346 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

24 Şubat 2015 Salı günkü Birleşiminde 604 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

25 Şubat 2015 Çarşamba günkü Birleşiminde 145 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

26 Şubat 2015 Perşembe günkü Birleşiminde 10 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, İç Tüzük 58… Tutanak hakkında konuşacağım.

“…27 Şubat 2015 Cuma günkü Birleşiminde 146 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

2 Mart 2015 Pazartesi günkü Birleşiminde 20 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, saygısızlık olmuyor mu? İç Tüzük 58’e göre söz istiyorum. Niye vermiyorsunuz?

“…3 Mart 2015 Salı günkü Birleşiminde 252 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

4 Mart 2015 Çarşamba günkü Birleşiminde saat 14:00'te toplanarak 402 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

5 Mart 2015 Perşembe günkü Birleşiminde saat 14:00'te toplanarak 354 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Niye söylemiyorsunuz? Böyle şey olur mu ya?

“…6 Mart 2015 Cuma günkü birleşiminde 344 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

çalışmalarına devam etmesi…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

“…Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;

10,17, 24 ve 31 Mart 2015 Salı günkü birleşimlerinde 15:00-24:00 saatleri arasında;

11, 12, 18, 19, 25 ve 26 Mart 2015 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde 14:00-24:00 saatleri arasında;

Çalışmalarını sürdürmesi;

684 Sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması

Önerilmiştir.

684 Sıra Sayılı

Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

Tasarısı

(1/995)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

1.

Bölüm

1 ila 20 nci maddeler

20

2. Bölüm

21 ila 46 ncı maddeler

26

3.

Bölüm

47 ila 72 nci maddeler

26

4.

Bölüm

73 ila 102 nci maddeler

30

5. Bölüm

103 ila 132 nci maddeler

30

Toplam Madde Sayısı

132

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, tutanak hakkında talebimiz var.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, ancak bir önceki birleşim olur, o kabul olmaz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Arkadaşlar, şu tutanakla ilgili de talep var, usulle ilgili var. İkisini de alın değerlendirin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bundan sonraki görüşmelerin İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı olarak yapılmasına ilişkin iki tane önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi görüşmelerinin İç Tüzük’ün 70’inci maddesi uyarınca kapalı oturumda yapılmasını arz ve talep ederiz.

Mustafa Elitaş

Kayseri

AK PARTİ Grup

Başkan Vekili

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan AK PARTİ grup önerisinin İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı oturumda görüşülmesini öneririz.

Pervin Buldan

Iğdır

HDP Grup

Başkan Vekili

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Söz istiyoruz Sayın Başkan. Gitmeyeceğiz buradan.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Söz istiyoruz. Sayın Başkan kapalı oturuma geçemezsiniz.

BAŞKAN – Kapalı oturumda Genel Kurul sıralarında bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kapalı oturum öncesi Sayın Başkan söz talebimiz var.

BAŞKAN – Sayın idari amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, söz talebimiz var.

Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Yeminli stenograflar ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oyunuza sunuyorum: Kabul edenler…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ey Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kabul edilmiştir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan… Milletvekili söz istiyor, İç Tüzük’ün… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı birleşimin dokuzuncu oturumu kapalı olarak yapılacak.

Kapanma Saati: 23.28

XI.- KAPALI OTURUMLAR (Devam)

ONUNCU, ON BİRİNCİ, ON İKİNCİ ve ON ÜÇÜNCÜ OTURUMLAR

(Kapalıdır)

ON DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 01.42

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki On Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, revize edilen Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi kabul edilmişti.

Alınan karar gereğince “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” bölümündeki işleri görüşmek üzere 18 Şubat 2015 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 01.43



(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.