TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  42’nci Birleşim

14 Ocak 2015 Çarşamba

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, küresel ısınma sonucu yetersiz su kaynakları ve gri su kullanımının teşvikine ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve taş kömürü havzasının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Cumhuriyet gazetesini taşıyan kamyonların durdurularak incelenmesinin Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği noktayı gözler önüne seren utanç verici bir durum olduğuna ilişkin açıklaması

2.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’de öğretmenevi binasının yıkıldığına ve iki buçuk yıldır yeni bir öğretmenevi yapılmadığına ilişkin açıklaması

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin topladığı asfalt paralarının iadesi için yetkilileri göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kara yolları yapımı nedeniyle gerçekleştirilen istimlak ya da kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi sonucu birçok vatandaşın yaşadığı mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Charlie Hebdo dergisinin bir bölümünü yayımlama kararı alan Cumhuriyet gazetesinin hedef gösterildiğine ilişkin açıklaması

6.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, terör olaylarında çifte standartla hareket etmek yerine topyekûn mücadele verilmesiyle netice almanın mümkün olduğuna ilişkin açıklaması

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ı Niksar üzerinden Karadeniz’e bağlayacak çift yönlü yolun bitirilememesinin büyük mağduriyetlere sebep olduğuna ve Hükûmetin, çiftçi borçlarıyla ilgili tekrar yapılandırma yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Kişisel Verileri Koruma Kanunu Tasarısı’nın bu hâliyle yasalaştığı takdirde Avrupa Birliği ilerleme raporlarında önemli eleştirilere konu olacağına ilişkin açıklaması

9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Kerkük’te Türkmenlere ve Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uygulanan zulme karşı Hükûmetin duyarlı olması gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, özellikle Akdeniz Bölgesi’nde yaşanan elektrik arızalarının bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

12.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’da bir alışveriş merkezinin içindeki bir restoranın alçı tavanının çökmesi sonucu yaralanan 26 kişiye acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Genel Görüşme Önergeleri

1.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Suriye’de meydana gelen olayların yansıması nedeniyle Suriye’ye sınırı bulunan illerdeki ekonomik sorunlar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21)

2.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, topraklarımızda bulunan NATO çıkışlı çeşitli hava savunma sistemleri ve radarların işlevselliği konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/22)

3.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, engelli vatandaşlara tanınan hakların uygulanabilirliği ile tanınan haklara aykırı tutum ve davranışlar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/23)

B) Tezkereler

1.- (10/34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106, 1107) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1683)

C) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 21 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/42), imza sahiplerinden bazılarının imzalarını geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/227)

 

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974, 2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527, 2/2528) (S. Sayısı: 675)

5.- Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)

6.- Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/996) (S. Sayısı: 672)

 

 

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan'ın, Kobani'den Suruç'a gelen sığınmacılara yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un cevabı (7/54556)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Darülaceze binasının bulunduğu alanın inşaata açılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/56112)

3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2004-2014 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan daire başkanları ve daire başkan yardımcılarına,

2004-2014 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan genel müdür ve genel müdür yardımcılarına,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/56124), (7/56125)

4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, soru önergelerinin cevaplandırılmasına yönelik çalışmalara ve söz konusu çalışmalar ile görevli personele ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/56126)

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, TBMM Halkla İlişkiler Binasında engelli erişimini kolaylaştıracak uygulamalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/56298)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, TBMM'de nefret söyleminin ve ayrımcı ifadelerin kullanılmasının engellenmesi kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/56301)

7.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 2010/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi gereği engelli aile ferdi bulunan çalışanlara sağlanan kolaylıklara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/56315)

8.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş'in, Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bulunan bir medresenin ihyasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/56316)

9.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, İstanbul'da bulunan tarihî bir çeşmenin koruma altına alınmasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/56661)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, işsizlik fonunda biriken paradan usulsüz harcamalar yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/57070)

11.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, 2003-2014 yıllarında Antalya, Burdur ve Isparta'ya yapılan kamu yatırımlarının tutarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/57463)

12.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Mısır'a F-16 tipi savaş uçağı satışı yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/57752)

 

14 Ocak 2015 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşimini açıyorum.

III. YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Sayın milletvekilleri, özellikle sol tarafımda bulunan milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum, gündem dışı konuşma yapacak milletvekili arkadaşlarımızı sağlıklı izleyebilmemiz için Genel Kuruldaki gürültüyü, uğultuyu kesmemiz lazım.

Ayaktaki arkadaşlarımız, sohbetlerinizi dışarıda edebilirseniz daha iyi olacak.

Gündem dışı ilk söz, Kocaeli’nde yaşanan elektrik kesintileri hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan’a aittir.

Buyurunuz Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin gündem dışı konuşması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu olan elektrik kesintileri olunca diğer vilayetlerdeki arkadaşlar da “Bizim orada da kesiliyor.” diye beni ikaz ettiler. Özellikle Aytuğ Hocam’ın ricası var, Mersin’de de kesiliyormuş, onu da belirteyim.

Kocaeli’nde sık yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili olarak gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kocaeli’nde uzun zamandır elektrik kesintileri yapılıyor. Kocaeli’nde yaşayan insanımız uzun zamandır karanlığa mahkûm ediliyor. Seçim bölgem Kocaeli’nde yalnız bu yıl değil, epeydir manzara böyle.

Kocaeli’nde elektrik dağıtım işinden kim sorumlu? Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ, yani SEDAŞ. SEDAŞ’ın 2012’nin ilk on ayında 59 bin kez elektrik kestiğini biliyor musunuz Kocaeli’nde? Bakın, bir şey söyleyeceğim, tam 59 bin kez elektrik kesiliyor. Bir de Kocaeli’nin sanayi kenti olduğunu, üretim yapan fabrikalara sahip olduğunu düşünürseniz bu elektrik kesintisinin ne kadar büyük zararlara vesile olduğunu biraz daha düşünebilirsiniz.

SEDAŞ’ın İnternet sitesine girin, bir bakın. Orada ne yazıyor? Yazan ifade aynen şu: “Elektrik medeniyettir.” Sizin medeniyet anlayışınız bu mu arkadaşlar? Kocaeli’yi karanlığa mahkûm etmek midir elektrik anlayışınız? Karanlıktan gelen, karanlığa giden insanların Kocaeli’ni karanlığa mahkûm etmekten başka hiçbir hedefleri olamaz. Sizler zaten karanlık insanlarsınız.

Kocaeli’nde elektrik kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur. Elektriklerin olmaması nedeniyle özellikle esnaflar büyük sıkıntı yaşıyor. İşin garip tarafı, vatandaş şikâyetini bildirmek için SEDAŞ’ı arıyor ancak karşısına herhangi bir yetkili çıkmıyor. “Özel sektör daha iyi hizmet verir ve altyapı yatırımlarıyla şebekeyi güçlendirir.” demişlerdi. Bu nedenle “özelleştirme” adı altında elektrik dağıtım ve tahsilat işi özel şirketlere devredildi ama kazın ayağı öyle olmadı. SEDAŞ’tan şikâyetçi olmayan yok, mahalle muhtarları şikâyetçi, köy muhtarları şikâyetçi, vatandaş şikâyetçi, belediye başkanları şikâyetçi, hatta Adalet ve Kalkınma Partisinin Kocaelili Bakanı Sayın Fikri Işık bile şikâyetçi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben de şikâyetçiyim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Haydar Akar Bey de şikâyetçiymiş, evet.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık Kocaeli’nde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin ardından şehre gelerek toplantı yapmış. Toplantıda SEDAŞ yetkililerini dinlemiş, sonra da şöyle demiş: “Bu çağda yetmiş iki saat elektriksiz kalmayı izah edemezsiniz.” 2 Ocak tarihinde 24 köye elektrik verilmemesine tepki göstermiş Sayın Bakan “Bu kadar perişanlığı hatırlamıyorum.” demiş. “2002’den beri bu kadar uzun ve sert elektrik kesintisine rastlamadık. Daha önce kar yağmıyor muydu bu ülkeye? Yaşanan sorun sanki bir başka gibi. Gerekli bakım ve onarımlar yapılmıyor mu yoksa?” diye sormuş ve eklemiş: “Marmara depreminde dahi bu kadar uzun süreli elektrik kesintileri yaşanmadı.” Ben de buradan soruyorum Sayın Bakana: O zaman iktidarın ortağı kimdi? Milliyetçi Hareket Partisiydi. Dolayısıyla, bizim koalisyon Hükûmetimizde böyle bir şey yaşanmadı. Sayın Bakandan bu itirafı duymak bizi memnun etmedi dersek yalan söylemiş oluruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaeli’nde nabzını tuttuğumuz köylerde trafolar ya eski ya bakımsız. Öyle sıkıntılar dile getiriliyor ki, köylüler bize öyle şeyler anlatıyor ki güler misiniz, ağlar mısınız bilemezsiniz. Kocaeli’nin bazı köylerinde esen kuvvetli bir rüzgârın bile elektrik kesintisine yol açtığını, hatta elektrik direklerine leylekler konunca bile elektriklerin kesildiğini söylüyorlar. Seçim zamanında trafolara giren kediler, kış zamanında da Kocaeli’nin trafolarına girmeye başlamış. Ben de verdiğim soru önergelerinde köylülerimizin yaşadığı bu sıkıntıları dile getiriyorum. Sayın Enerji Bakanından genellikle köylerdeki trafoların bakımlarının düzenli olarak yapıldığı, programlı çalışmalarla kontrol edildiği yanıtı geliyor ama durum ortada.

Sayın arkadaşlar, kimse bizden Kocaeli’nde görülen elektrik kesintilerinin hava şartlarıyla ilgili olduğuna inanmamızı beklemesin. Size net bir şey söyleyeyim: Elektrik kesintilerinin temel nedeni altyapı yetersizliğidir. Özel sektör altyapıyı ihtiyaca göre geliştirme, hizmet ve yatırım yapmıyor, siyasi iktidar da bunun hesabını soramıyor. Aklımıza da bir soru geliyor, sizler SEDAŞ’a ortak mısınız?

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Bu arada, birbirinizi eleştirirken kedileri söylemeyin, bir kedisever olarak söyleyeyim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kedileri kötü amaçlarına kullananlar düşünsün.

BAŞKAN – Yo, yo, sizin şahsınız için konuşmuyorum. Her türlü siyasi eleştirilerde kedileri söylemeyin, onu söylüyorum.

Gündem dışı ikinci söz, küresel ısınma sonucu yetersiz su kaynakları ve gri su kullanımının teşviki hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın İlyas Şeker’e aittir.

Şimdi bana diyecekler ki Kocaeli’ne iyimser ayrımcılık uyguluyor, dün de Sayın Akar konuşmuştu.

Buyurunuz Sayın Şeker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, küresel ısınma sonucu yetersiz su kaynakları ve gri su kullanımının teşvikine ilişkin gündem dışı konuşması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; küresel ısınma sonucu yetersiz su kaynakları ve gri su kullanımının teşviki hakkında söz almış bulunmaktayım.

Küresel ısınma, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de meydana gelen iklim değişiklikleri ve kuraklıklarla etkisini göstermektedir. Günümüz dünyasında temiz su kaynaklarındaki azalma kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Dünyadaki toplam su miktarının yüzde 2,5’u nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunmaktadır. Tatlı suyun yüzde 90’ının kutuplarda ve yer altında bulunması sebebiyle ihtiyacımız olan elverişli tatlı su miktarının yetersiz olduğu açıktır.

Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 metreküp civarındadır. Dünyada 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan mahrum ve 2,3 milyar kişi de sağlıklı suya hasrettir. Türkiye ise kişi başına kullanılabilir su miktarına göre, su stresi çeken ve su fakiri olan bir ülkedir. Bunun için bilinçli su tüketimini, gri su kullanımını ve yağmur suyu kullanımını zorunlu hâle getirmeliyiz. Gelecekte şehirlerin susuz kalmaması için içme suyunun ve kaynaklarının verimli kullanılması ve gerekli tedbirlerin acilen alınması önem arz etmektedir.

Seçim bölgem olan Kocaeli’nden... Yuvacık Barajı’nın yetersiz olması nedeniyle Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve İSU Genel Müdürlüğü, ihtiyaç hâlinde Sapanca Gölü’nden Yuvacık Barajı’na, Yuvacık Barajı’ndan da Sapanca Gölü’ne su aktarılması için Sapanca Gölü ile Yuvacık Barajı Arası İsale Hattı ve Terfi Sistemi Projesi’ni ve yine Kandıra ilçemizde 50 milyon metreküp kapasiteli Namazgah Barajı’nı yaparak şehrin gelecekteki su ihtiyaçlarını da karşılamış ve kenti susuz bırakmamıştır. Ayrıca, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Yalova’nın su ihtiyacı için Yalova Gökçedere Barajı’ndaki su kullanma hakkını Yalova’ya devredip ayrıca 2014 yılında da 1 milyon metreküp suyu Yalova’ya aktarmıştır. 2013, 2014 yıllarında Yuvacık Barajı’nın kuruması sonucu kentin su ihtiyacı Sapanca Gölü-Yuvacık Barajı arası terfi sistemi, isale hattıyla Sapanca Gölü’nden Yuvacık Barajı’na aktarılarak sağlanmıştır. Sapanca Gölü’nden çekilen su seviyesinin 29,27 metrelere düşmesiyle, özellikle son günlerde yağan yağmurlarla birlikte ve Yuvacık Barajı’ndan Sapanca Gölü’ne aktarılan suyla birlikte seviye 31,17’lere yükselmiştir. Yağan kar ve yağışlarla, inşallah, Sapanca Gölü arzu edilen 32,18 metre seviyesine en kısa zamanda ulaşacaktır.

Su fakiri bir ülke olarak, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, atık suları tekrar kullanarak, arıtarak kullanmak zorundayız. Temiz suyu israf etmemeliyiz. İçme suyu üzerindeki tüketim baskısını azaltarak atık su geri kazanım projeleri tatlı su kullanım stratejisinin önemli bir parçasını teşkil etmektedir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin İSU Genel Müdürlüğünün atık su arıtma tesislerinde başarıyla uygulamaya koyduğu ve geri kazanım suyu, “gri su” adını verdiği projeyle arıtılmış atık sular park, bahçe sulamalarında ve sanayi tesislerinde yeniden kullanılabilir hâle gelmiştir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin yaptığı bu çalışmalar ülkemizde olduğu kadar yurt dışında da ilgi görmüş, birçok ülkeden teknik heyetler geri kazanım suyuyla ilgili çalışmaları incelemek ve yerinde görmek için, bilgi alışverişinde bulunmak üzere Kocaeli’ni ziyaret etmektedirler.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve İSU Genel Müdürlüğünü insanın yaşamı için vazgeçilmez olan ve ülke için önem arz eden bu projeleri nedeniyle kutluyorum. Ayrıca, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğünün altyapıya yaptığı yatırımlarla su kayıp, kaçak oranlarını yüzde 70’lerden yüzde 30’ların altına indirmiştir. Bu başarılı çalışmalar sonucunda, TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı tarafından her yıl TBMM’de organize edilen e-Türkiye Projesi yarışmalarında geçen yıl mobil arıza takip sistemiyle birinciliği almıştır, bu yıl da finale kalarak yarın inşallah ikinci bir projeyle birincilik için yarışacaklar, bu projenin ismi “İçme Suyu, Kanalizasyon ve Altyapı Bilgi Sistemi Projesi”dir.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve İSU Genel Müdürlüğünün yaptığı bu başarılı çalışmalardan dolayı hem Kocaeli Büyükşehir Belediyesini hem de bu hizmetlerde, bu projelerde emeği geçen İSU Genel Müdürlüğünü ve personelini tebrik ediyorum ve bundan sonraki çalışmalarında da başarılar diliyorum.

Ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şeker.

Gündem dışı üçüncü söz Türkiye Taşkömürü Kurumu hakkında söz isteyen Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürk’e aittir.

Buyurunuz Sayın Köktürk. (CHP sıralarından alkışlar)

O nedir?

3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve taş kömürü havzasının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Madenci heykeli Sayın Başkanım, feneri Meclisten yakmaya geldik.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Taşkömürü Kurumunun ve taş kömürü havzasının sorunları üzerine gündem dışı söz almış bulunuyorum. Öncelikle, yüce Meclisi ve tüm maden emekçilerimizi saygıyla selamlıyor, tüm maden şehitlerimizi saygı ve şükranla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, Zonguldak havzasında yüz altmış altı yıl önce başlayan taş kömürü üretimi cumhuriyetimizin kurulmasından sonra, önce Etibanka, daha sonra TKİ’ye devredilmiş, 1983 yılında da taş kömürü havzasındaki tüm işletmeler bir bütün olarak Taşkömürü Kurumu olarak düzenlenmiştir. Önceki adıyla EKİ, şimdiki adıyla TTK uzun yıllar hem Zonguldak’ın hem de ülkemizin can damarı olmuştur. Ülkemizin koklaşabilir özellikteki tek taş kömürü havzası olması nedeniyle cumhuriyetimizin gelişme döneminde KARDEMİR, ERDEMİR, ÇATES gibi ülkemizin en önemli ağır sanayi kuruluşları bölgede konuşlanmış, bölgede kurulmuş ve Türkiye Taşkömürü Kurumuyla ülkemizin bu güzide ağır sanayi kuruluşlarına bütün gücüyle omuz vermiş, yaşam kaynağı olmuştur. Bu görev yerine getirilirken de büyük acılar yaşanmış, büyük bedeller ödenmiştir ancak bütün bu fedakârlıklarına karşın 1980’li yıllardan sonra başlayan, AKP döneminde doludizgin devam eden KİT’lerin özelleştirme yaklaşımı nedeniyle Türkiye Taşkömürü Kurumu üretimini ve yatırımlarını sürdürebilmek için yeterli kaynaklarını alamamış, yer altında emekli olan maden işçilerinin yerine yeni işçiler alınmasına izin verilmemiştir. Bu kısıtlamalar sonucunda 1970’li yıllarda 5 milyon tona yaklaşan taş kömürü üretimi 2013 yılında AKP iktidarı döneminde 1,3 milyon tonla son yetmiş iki yılın en düşük düzeyine inmiştir. Havzadaki redevanslı alanlarda da 2008 yılında 1 milyon ton civarında olan taş kömürü üretimi 2013 yılında 500 bin ton olarak gerçekleşmiştir.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, havzadaki üretim gibi istihdam da ciddi oranda azalmıştır. 2002 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumunda 15.792 çalışan varken 2014 yılının Eylül ayı itibarıyla çalışan sayısı 9.240’a düşmüştür. Kurum norm kadrosunun 14 bin olmasına karşın, TTK Genel Müdürlüğünün ve GMİS’in kuruma ivedilikle 3.200 işçi alınması talebi maalesef AKP iktidarı tarafından yerine getirilmemiş, seçim meydanlarında verilen sözler maalesef tutulmamıştır. Sayıştayın, işçi eksikliğinin kurumda üretim azlığına, zarar miktarlarının yükselmesine ve ciddi güvenlik sorunlarına yol açtığına yönelik raporları maalesef görmezden gelinmiştir. İşçi azlığı nedeniyle TTK’daki hazırlık işlerinin taşerona verilmesi Gelik’te 30, Kozlu’da 8 maden işçimizin şehit olduğu grizu faciasının başlıca sebebi olarak karşımıza çıkmıştır. Ayrıca kurumun yatırımları gerçekleştirme oranı 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 28 gibi oldukça düşük seviyelerde kalmıştır. Yine özel sektör firmalarında, en son Kandilli’de yaşanan yoğun işten çıkartmalar havzadaki var olan sorunları daha da derinleştirmiştir.

Değerli milletvekilleri, bütün bunlara karşın kuruma ve havzaya yönelik Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından herhangi bir stratejik plan oluşturulamamıştır yani sorunların çözümüne yönelik AKP tarafından bir stratejik plan ortaya konulamamıştır. Onuncu Kalkınma Planı’nda ve Orta Vadeli Programda neredeyse durma noktasına gelen yerli taş kömürü üretimini geliştirmeye, artırmaya yönelik maalesef hedefler yer almamıştır. Bu durum sadece havzadaki kömür ocaklarında çalışan 18 bin maden işçisini değil, son üç yılda 45 bin göç veren Zonguldak’ın, Bartın’ın ve Karabük’ün ekonomik ve sosyal yaşamını değil, ayrıca her yıl ortalama 27 milyon ton civarında taş kömürü ithal eden ve ithal ettiği taş kömürüne her yıl 4 milyar TL bedel ödeyen ülkemizin enerji arzını ve bağımsızlığını doğrudan tehdit eder hâle gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, işte bu nedenlerden dolayı Türkiye Taşkömürü Kurumunun ve taş kömürü havzasının durumu acilen bir bütün olarak masaya yatırılmalıdır. Kurumda 14 bin norm kadro olmasına ve yoğun işçi açıklarına rağmen giderilmeyen 5 bine yakın işçi açığı acilen giderilmelidir. Yatırım miktarları artırılmalıdır, yatırımların gerçekleştirme oranı ve üretim miktarları yükseltilmelidir, güvenlik sorunu yaratan yer altındaki hazırlık işlerinin taşerona verilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir, iş yerinde iş barışını bozan ücret eşitsizliği ortadan kaldırılmalı, giderilmelidir ve madenci feneri tıpkı geçmişte olduğu gibi alın teri ve emeğiyle sadece Zonguldak’ı değil tüm ülkemizi bütün ihtişamıyla aydınlatmaya devam etmelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

O heykel kendinizin mi?

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) – Heykeli size takdim edebilirim efendim.

BAŞKAN – Hayır, hayır yani birine mi hediye ediyorsunuz?

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) – Evet, ben size hediye ederim, ben AKP Grubuna hediye edeceğim.

BAŞKAN – Oraya hediye et o zaman. Tamam, ben sadece sordum canım, tamam, teşekkür ederim.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) – Ben sahip çıkmaları dileğiyle AKP Grubuna hediye edeceğim. Doğan Bey’e hediye ediyorum bunu.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, gündem dışı konuşmalar, ülkede yaşanan, vatandaşların mağduriyetine yol açan sorunların Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü üzerinden Hükûmete intikaliyle ilgilidir ama bir gelenek oluştu, gündem dışı konuşmalarda hiçbir Hükûmet üyesi Parlamentoda olmuyor. Parlamentoya da bir saygı anlamında, Başkanlığınızca Hükûmetin uyarılmasını talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Anladım, peki, teşekkür ederim.

Şimdi, 60’ıncı maddeye göre 10 arkadaşımıza pek kısa söz vereceğim.

Sayın Atıcı...

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Cumhuriyet gazetesini taşıyan kamyonların durdurularak incelenmesinin Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği noktayı gözler önüne seren utanç verici bir durum olduğuna ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bugün Cumhuriyet gazetesini taşıyan kamyonlar durduruldu, tam kırk beş dakika incelendi gazeteler ve savcıyla telefonla görüşüldü, ona bilgiler verildi ve o kamyonları durduran irade kendisine yönelik bir tehdit algılamayınca kamyonların yoluna devam etmesine izin verdi. Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği noktayı gözler önüne seren bu durum utanç vericidir, istemediği bir haber olunca iktidarın ne yapacağının net bir şekilde göstergesidir. Buradan Cumhuriyet gazetesinin yöneticilerini ve çalışanlarını saygıyla selamlıyorum. Kalemini satmayan, eğilmeden, bükülmeden gazetecilik hizmeti veren bütün emekçileri de saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Sarıbaş...

2.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’de öğretmenevi binasının yıkıldığına ve iki buçuk yıldır yeni bir öğretmenevi yapılmadığına ilişkin açıklaması

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu iktidarın, öğretmenleri, mezun olanları almanın dışında mevcut öğretmenlerimize de nasıl sahip çıktığının Çanakkale’deki bir örneğini vermek istiyorum: Denizin kenarında, kendi yaptıkları o güzel öğretmenevi binası yıkılarak, gerekçe olarak da sadece burasının eski bir yapı olduğu gösterilerek yenisinin yapılacağı iddiası üzerinden iki buçuk yıl geçti. Öğretmenlerimiz sokaktadır, öğretmenlerimiz sahipsizdir. Öğretmenlerimiz, emekli öğretmenlere dâhil olacak ve o an hiçbir yere gitme şansları yoktur. Bunu millî eğitim müdürlüğüne ve Millî Eğitim Bakanlığına sorduğumda “Önce kat karşılığı verip öğretmenevini dışarıya yapacağız.” dediler. Ancak, AKP’nin genel düşüncesi içerisinde, rant anlayışı içerisinde öğretmenlerimizin merkezden ta şehir dışına atılmaları soru işaretleri yaratıyor acaba “AKP’li bir yönetici mi alınacaktır?” diye. İki buçuk yıl içerisindeki bu öğretmenevinin yapılmamasının nedeni nedir diye sorduğumda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri…

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin topladığı asfalt paralarının iadesi için yetkilileri göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ankara’ya kar yağdığında hayat duruyor. Bunun üzerine elektrik kesintileri eklenince de insanlar evlerinde donma tehlikesi yaşıyor. Ankara’da yağmur yağdığında ise geçitler suyla dolmaktadır, Venedik’i andıran görüntüler oluşuyor. Bu sorunların çözülmesi için çaba göstermeyen, vatandaşı kaderiyle baş başa bırakan Ankara Büyükşehir Belediyesi, iş asfalt paralarının tahsili ve takibine gelince âdeta şahin kesiliyor. Vatandaş kesilen astronomik asfalt parası için anında icra, haciz ve takibe başlatılıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi vergide şahin, hizmette ise idareimashalatçı bir tavır takınmaktadır. Ey AKP, vatandaş asfalt parasını ödeyemiyor; vatandaşı haczedecek hâliniz yok, buna bir çözüm bulmak zorundasınız. Ankara Büyükşehir Belediyesi tepkiler üzerine asfalt haracı konusunda topu Meclise ve Bakanlar Kuruluna atmıştır. Vatandaşları asfalt payı kıskacından çıkarmak için Meclisi göreve çağırıyorum, toplanan asfalt paralarının iadesi için de yetkililer gerekeni yapmalıdır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Işık…

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kara yolları yapımı nedeniyle gerçekleştirilen istimlak ya da kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi sonucu birçok vatandaşın yaşadığı mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ülkemizin birçok il ve ilçesinde kara yolları yapımı nedeniyle gerçekleştirilen istimlak ya da kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi sonucu birçok vatandaşımızın mağduriyeti had safhaya ulaşmıştır. Örneğin, Kütahya ili Simav-Hisarcık arasında yapılan kara yolu inşaatında, hizmet alımı yoluyla işleri yapan bazı kişi ya da firmalar bir yılı geçmiş olmasına rağmen hak edişlerini alamamışlar. Ayrıca, Abide-Uşak kara yolu ve Simav-Demirci kara yolu güzergâhında bulunan kamulaştırma ve istimlak bedelleri, maalesef, bugüne kadar ödenmemiştir. Vatandaşlarımız ve bu inşaatlarda çalışan kişi ya da firmalar bu mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini bizlere ilettiler. Ben de sizin aracılığınızla Hükûmete ve ilgili kurumlara iletiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öğüt…

5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Charlie Hebdo dergisinin bir bölümünü yayımlama kararı alan Cumhuriyet gazetesinin hedef gösterildiğine ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Geçtiğimiz hafta saldırıya uğrayan Charlie Hebdo, bugün yayımlanacak olan yeni sayısıyla 16 dilde 3 milyon baskıyla piyasaya çıkıyor. Cumhuriyet gazetesi de, ilk sayısını çıkartacak olan derginin bir bölümünü dayanışma amacıyla, hassasiyetleri de göz önüne alarak yayımlama kararı aldı. Ne var ki bu haberler üzerine, gazetenin İstanbul’daki binası önünde önce polis güvenlik önlemi aldı, gazeteye çıkan yollar kapatıldı. Gazetenin basıldığı matbaa dışında polis de dağıtım kamyonlarını durdurdu. Polis ekipleri kırk dakika süreyle gazeteyi kontrol etti. Emniyet yetkilileri savcılığı arayarak yayın hakkında bilgi verdi ve savcılığın, Charlie Hebdo kapak karikatürünün seçkide yer almadığı bilgisi üzerine kontrol kamyonlarının dağıtıma çıkmasına izin verildi. Bu emri kim vermiştir, gerekçesi nedir? Cumhuriyet'i kim hedef göstermeye çalışmaktadır?

Unutulmasın ki Cumhuriyet gazetesi cumhuriyet demektir. Cumhuriyet'i hedef alan cumhuriyetimizi de hedef almış demektir. Bu sansürü ve hedef göstermeyi protesto ediyorum. Cumhuriyet'in çalışanlarına saygılarımı iletiyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

6.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, terör olaylarında çifte standartla hareket etmek yerine topyekûn mücadele verilmesiyle netice almanın mümkün olduğuna ilişkin açıklaması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Hiçbir gerekçe, hiçbir gaye insanların hunharca öldürülmesini haklı ve meşru kabul edemez. Fransa’daki terör dehşetine karşı insanlığın ortak tepki göstermesi son derece önemlidir ama aynı duyarlılığı, aynı vicdani tutumu, Türkiye’de, Kerkük’te, Musul’da, Gazze’de, Şam’da, Bağdat’ta yaşanan terör olaylarında da beklemek bir haktır ve zorunluluktur.

Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, Fransa’da terörü lanetleme yürüyüşüne katılırken, Türk milletine namlu çevirmiş, eli ve vicdanı kanlıları en üst düzeyde kucaklaması da bir çelişki ve çifte standarttır. Milletimiz teröre kundaktaki yavrularını verirken teröristler Paris sokaklarında geziyorlardı. Karakollarımız basılıp Mehmetçikler toprağa düşerken caniler Avrupa’nın değişik ülkelerinde boy gösteriyordu. Terör olaylarında çifte standartla hareket etmek yerine, tüm dünya ve insanlık teröre karşı topyekûn mücadele verirse netice almak mümkün olur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Doğru…

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ı Niksar üzerinden Karadeniz’e bağlayacak çift yönlü yolun bitirilememesinin büyük mağduriyetlere sebep olduğuna ve Hükûmetin, çiftçi borçlarıyla ilgili tekrar yapılandırma yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tokat’ı Niksar üzerinden Karadeniz’e bağlayacak çift yönlü yol, uzun yıllardan beri maalesef bitirilmiyor. Bu da büyük mağduriyetlere sebep oluyor. Bu sene yol inşaatı için önemli miktar bir ödenek beklentisi vardır. Bu konuda Hükûmeti göreve davet ediyorum.

Ayrıca Tokat ilinde Kazova, Zile, Kelkit, Artova ovası çiftçileri, bizleri devamlı arayarak evlerine icralar geldiğini anlatıyorlar. Tarım Bakanlığı ve Hükûmetin, çiftçi borçlarıyla ilgili tekrar yapılandırma yapması bekleniyor. Özellikle bankalar ve tarım kredi kooperatiflerine borçlar ödenemeyecek duruma gelmiştir. Ayrıca tohum, ilaç, mazot vesaire aldıkları özel sektör, çiftçinin gırtlağına basmaktadır. Acilen önlem alınmaz ise evleri, tarlaları icra dairelerince satılacaktır. Ayrıca önümüzdeki tarım dönemi için bahar hazırlığı da kaynak olmadığı için yapılamamaktadır. Durum çok acil ve vahimdir.

Buradan Hükûmete sesleniyoruz: Üreticilerin sesini duyup gereğini mutlaka yapınız diyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Erdemir…

8.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Kişisel Verileri Koruma Kanunu Tasarısı’nın bu hâliyle yasalaştığı takdirde Avrupa Birliği ilerleme raporlarında önemli eleştirilere konu olacağına ilişkin açıklaması

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kişisel Verileri Koruma Kanunu Tasarısı, bugün Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda görüşüldü. Gerek milletvekilleri gerekse Komisyona katılan sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcileri, tasarının Avrupa Birliği müktesebatına açık aykırılıklar teşkil ettiğini gördüler. Adalet Bakanlığınca hazırlanan tasarı, ne yazık ki, başta 9546 sayılı Direktif olmak üzere Avrupa Birliği direktifleriyle ve Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarıyla çelişmektedir. Sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşların katılımı olmaksızın yönetişimden bihaber bir mantıkla hazırlanan bu tasarı, bu hâliyle yasalaştığı takdirde Avrupa Birliği ilerleme raporlarında önemli eleştirilere konu olacaktır.

Daha önce Türkiye İnsan Hakları Kurumunun oluşturulması sürecinde yapılan hataların Kişisel Verileri Koruma Kurulunda tekrar edilmeyeceğini umar, Adalet Komisyonu ve Genel Kurulda yapılacak değişikliklerle Avrupa Birliği müktesebatına uyumlu bir çerçevenin meydana getirilmesi talebimizi bir kez daha hatırlatmak isterim.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Kerkük’te Türkmenlere ve Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uygulanan zulme karşı Hükûmetin duyarlı olması gerektiğine ilişkin açıklaması

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kerkük’te Türkmenlere karşı bir soykırım uygulanmaktadır. Kerkük’teki Türkmen liderler, Türkiye’den ve dünyadan bu anlamda yardım beklemektedirler. Nüfus idareleri yakılmış, tarlaları, mülkleri elinden zorla alınan, çocukları kaçırılan aileler dertlerini kimseye anlatamamaktadırlar. Hak arayan Türkmen önderleri, liderleri çeşitli suikastlarla öldürülmektedir. Peşmergenin eline teslim edilmiş olan Türkmenlerin hakkını korumaları için, Kerkük’e gidip onların yanlarında olmaları için Türkmenlerin, adlarını “Charlie” mi yaptırmaları lazım ki Başbakan gitsin, onlara sahip çıksın. Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine Çinliler büyük zulüm uygulamaktadır. İnsanlık tarihinin şimdiye kadar görmediği zulümlerle karşı karşıyadır. Hükûmeti ve insanlığı bu zulme dur demeye davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

10.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, özellikle Akdeniz Bölgesi’nde yaşanan elektrik arızalarının bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan teşekkür ederim.

Geçtiğimiz günlerde doğal iklim şartlarının değişmesiyle, ağırlaşmasıyla gerek fırtınadan gerek yağışlardan gerek dondan elektrik arızaları oluşmuştur. Özellikle Akdeniz Bölgesinde -Isparta, Burdur, Antalya- elektrik kısıtlılığına yol açılmıştır, elektrik telleri kopmuştur. Alacağına şahin olan özel şirket, arızanın giderilmesi anlamında imtinalı davranmaktadır. Vatandaşlardan bu konuda Antalya’dan, Burdur’dan, Isparta’dan şikâyetler almaktayız. Ben, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bu özel şirketi uyarmasını, bir an önce arızanın giderilmesini… Çünkü bu bölgede sağım söz konusudur, ineklerde makineli sağım yapılmaktadır. Elektrik olmadığı zaman ineklerin göğüsleri ağrıyıp hayvanlarda maddi kayıplı hastalıklar oluşmaktadır. Bu konunun aciliyetine dikkati çekiyor, Hükûmetimizi uyarıyorum.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Üç genel görüşme önergesi vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Genel Görüşme Önergeleri

1.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Suriye’de meydana gelen olayların yansıması nedeniyle Suriye’ye sınırı bulunan illerdeki ekonomik sorunlar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/21)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Suriye'de meydana gelen olayların yansıması nedeniyle Suriye'ye sınırı bulunan illerdeki ekonomik sorunları tartışmak ve ekli belirtilen gerekçeler doğrultusunda Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.

Saygılarımızla.

        Mehmet Şandır                                                                Oktay Vural

              Mersin                                                                           İzmir

     Grup Başkan Vekili                                                       Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Son yıllarda öncelikle ticaret ve turizm alanında hızla gelişen, işadamları arasında ortak yatırım anlaşmaları ve iki ülke arasında ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yapılan Türkiye-Suriye ilişkileri, AKP Hükûmetinin ülkedeki muhalifleri destekler görünen politikalarıyla bitme noktasına gelmiş, iki ülke arasındaki gerginliğin faturası Suriye ile sınır komşusu olan bölge illerine çıkarılmıştır.

Özellikle Suriye'ye yakın olan Hatay, Kilis, Gaziantep, Mardin ve Şanlıurfa gibi illerin ekonomileri durumdan olumsuz etkilenmeye başlamıştır. Hatay, daha bir yıl öncesine kadar ülkemizin ihracat, narenciye, tarımsal üretim, ticaret ve uluslararası taşımacılık alanlarında öncülük teşkil eden illerimizin başındayken, bu gerilimli durum nedeniyle ekonomisi bitmiş bir il durumuna gelmiştir.

İhracatında Suriye'nin önemli yer tuttuğu Gaziantep, Hatay, Kilis, Mardin, Mersin, Osmaniye ve Şanlıurfa'nın oluşturduğu 7 sınır, komşu ve bölge ilinin, bu ülkeye toplam ihracatı ilk yedi ayda yüzde 58 azalmıştır. 7 ilin geçen yıl ilk yedi ayda Suriye'ye 194,5 milyon dolar olan ihracatı bu yıl 82,3 milyon dolarda kalmış, bu illerin Suriye'ye ihracatındaki düşüş özellikle temmuz ayında yüzde 85'e ulaşmıştır.

Sığınmacıların bulunduğu illerde kiralar 3 kat artış göstermiş, bölgede yaşamak zorunda olan ülkemiz vatandaşları ev kiralayamaz duruma gelmiştir.

Gaziantep ve Hatay, Suriye ve Orta Doğu'ya karayolu ile yapılan ihracat taşımacılığında en önemli sınır kapılarına ev sahipliği yaparken, krizin başlamasıyla birlikte nakliye ve lojistik firmaları en fazla zarar gören gruplar arasında birinci sıraya yükselmiştir. Suriye sınırındaki gümrük kapılarının kapatılmasının ardından Türkiye'nin Suriye'ye ve Suriye üzerinden 11 Ortadoğu ülkesine yaptığı ihracat durma noktasına gelmiştir. Çare olarak TIR'ların Mersin Limanı’ndan Ro-Ro gemileriyle Mısır'a taşınması sorunu çözememiştir. Sefer süresinin uzunluğu ve navlun maliyetlerinin yüksekliği, Ro-Ro ile gönderilen ihraç malının sınırlı miktarda kalmasına neden olmuştur.

2000-2011 yılları arasında Suriye ile ortak olan sınır kapılarından ihracat amacıyla geçen toplam araç sayısı 140 bin iken, Suriye'de olayların başladığı 15 Mart 2011 tarihinden itibaren sınırdan geçişler durma noktasına gelmiştir. 2012'nin başında Suriye yönetiminin tadilat gerekçesi ile Akçakale Sınır Kapısı'nı tek taraflı olarak kapatması da krize eklenince, 2012'nin ilk altı ayında bu kapıdan geçen araç sayısı 631 olarak kaydedilmiştir.

Türkiye'nin Suriye ile vizeleri kaldırmasının ardından, bu ülkenin vatandaşları günübirlik alışveriş yapmak üzere Doğu Akdeniz ve Güneydoğu'daki illere gelmeye başlamış, benzer şekilde Türk vatandaşları da özellikle Suriye'ye geçerek alışveriş yapmışlar ve bu karşılıklı ilişki ticareti canlandırmıştı. Ancak Suriye'de yaşananlar ve sınır kapısının kapanmasının ardından Hatay, Mardin ve Antep'e alışveriş için düzenlenen günübirlik geziler durmuş, bu durumdan restoranlar, oteller ve perakendeciler de olumsuz etkilenmiştir.

Yaşanan gerilim, turist sayısının büyük bölümünü Suriyelilerin oluşturduğu Şanlıurfa, Mardin, Hatay, Gaziantep, Kilis gibi illerin ekonomisini doğrudan etkilemiştir. Krize kadar, sınır ve bölge illerinden Şanlıurfa'nın ağırladığı yıllık turist sayısının yüzde 98,4'ünü, Mardin'e gelen turistlerin yüzde 81,3'ünü, Hatay'ın turist sayısının da yüzde 71,8'ini, Gaziantep'te yüzde 54,4'ünü, Kilis'te yüzde 28,8'ini Suriyeliler oluşturmuş, özellikle Suriye ile Türkiye arasındaki vizelerin 16 Eylül 2009 tarihinden geçerli olarak karşılıklı kaldırılmasının ardından, günübirlik alışverişe ya da Türkiye'yi gezmeye gelen Orta Doğulu turistler, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu'daki turizm gelirlerini önemli ölçüde artırmıştı.

Bölgede yatırım yapan girişimciler krizle birlikte kredi borçlarını ödemekte zorlanmaya başlamış, ayrıca bu illerden toplanan vergi gelirlerinde de büyük düşüşler yaşanmaktadır.

2.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, topraklarımızda bulunan NATO çıkışlı çeşitli hava savunma sistemleri ve radarların işlevselliği konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/22)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22 Haziran 2012 tarihinde Suriye'nin RF-4 tipi keşif uçağımızı düşürmesinin ardından yaklaşık dört ay geçmiş olmasına ve vuku bulan talihsiz hadiseyle alakalı çeşitli komşu/müttefik devletlerin radar kayıtları üzerinden bilgi alışverişi yapılmış olmasına rağmen, kamuoyunu tatmin edici bir bilgi manzumesi derlenememiştir. Bu kapsamda topraklarımızda bulunan NATO çıkışlı çeşitli hava savunma sistemleri ve radarların işlevselliğini TBMM Genel Kurulunda değerlendirmek üzere, Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.

Saygılarımızla.

        Mehmet Şandır                                                                Oktay Vural

              Mersin                                                                           İzmir

     Grup Başkan Vekili                                                       Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Türkiye Cumhuriyeti devleti 1952 yılından bu yana, yani altmış yıldır NATO'nun bir parçası ve üyesidir. Devletimiz üyeliğin getirdiği şartları ve yükümlülükleri bugüne dek eksiksiz biçimde yerine getirmiş ve bu süre zarfında birçok askerî-barış operasyonuna fiilen iştirak etmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde millî güvenliğimiz açısından ehemmiyet arz eden NATO'nun, Sovyet Bloku’nun çözülüşünün akabinde oluşan tek kutuplu dünya düzeninde ise uluslararası terörizmle mücadele noktasında mana ifade etmiştir. Yine NATO'nun en büyük gücü olan ve geleneksel müttefikimiz konumunda yer alan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile özellikle 1991 sonrasında insan haklarının küresel ölçekte yaygınlaştırılmasına ilişkin ciddi bir işbirliğine gidilmiştir.

NATO'nun üyesi olması hasebiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti yakın tarihin bazı kesitlerinde topraklarında bu kuruluşa bağlı hava savunma sistemleri ve radarlar barındırmış, dışarıdan ülkemize ve NATO üyelerine karşı yöneltilebilecek tehditlere karşı üzerine düşen sorumluluk payını fazlasıyla üstlenmiştir.

11 Eylül saldırılarının akabinde devreye sokulan NATO Antlaşması'nın 5’inci maddesi kapsamında TBMM 10/10/2001 tarihinde bir tezkere çıkarmış ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afganistan'a NATO misyonu (bkz: Sürekli Özgürlük Harekâtı) çerçevesinde yollanmasını sağlamıştır. NATO Antlaşması'nın 5’inci maddesi açıktır. Buna göre, üye devletlerden herhangi birine yöneltilen silahlı bir saldırı tüm üyelere yöneltilmiş sayılmakta ve saldırıya uğrayan üyenin yardımına Birlemiş Milletlerin 51’inci maddesi doğrultusunda anında NATO şemsiyesi altında gelinecektir.

Ne var ki, 22 Haziran 2012 tarihinde Suriye devleti, uluslararası hava sahasında kurallar dâhilinde silahsız biçimde keşif uçuşu yaparken düşürülmüş ve neticede iki askerimiz şehit olmuştur. Bu noktada NATO, bir üyesine saldırıda bulunulmuş olmasına rağmen 5’inci maddeyi geçerli kılmamıştır fakat meselenin daha can alıcı bir boyutu vardır. Müttefikimiz ve NATO'nun birinci kuvveti olan ABD, bölgede ve ülkemizde sahip olduğu tüm teknolojik-askerî imkânlara ve kaynaklara rağmen, düşürülen uçağımızla ilgili elinde bulundurduğu radar kayıtlarını Hükûmet yetkililerine teslim ettiğini mükerrer defalar tekrarlamıştır. Aynı şekilde, Suriye ile yakın ilişkileri olduğunu bildiğimiz Rusya'nın da, benzer bir şekilde, Hükûmete birtakım bilgiler verdiğini ulusal ve uluslararası basından takip etme fırsatını bulduk.

Uluslararası hukuktan doğan açık haklarımız olmasına rağmen, Hükûmet işin peşini bırakmış ve tartışmaları örtbas etmiştir. Hükûmetin kamuoyuna ve siyasi partilere verdiği bilgilerin doğru olduklarını varsayarak ya müttefiklerimizin (ve diğer devletlerin) hadiseyle alakalı verdikleri bilgiler kifayetsizdir veyahut ciddi bir dezenformasyon vardır. Hükûmetin millete ve millet temsilcilerine yalan söylemeyeceğine inandığımız içindir ki ilk şık üzerinde durulmasını daha uygun bulmaktayız.

Bu bağlamda topraklarımız üzerindeki millî, NATO ve (varsa) ABD çıkışlı hava savunma sistemlerinin ve radarların işlevselliklerini, etkililiklerini tartışmak adına TBMM bünyesinde bir genel görüşmenin fayda sağlayacağı kanısındayız.

3.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, engelli vatandaşlara tanınan hakların uygulanabilirliği ile tanınan haklara aykırı tutum ve davranışlar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/23)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Engelli nüfusun genel nüfusa oranının yüzde 12 olduğu ülkemizde mevcut kanuni düzenlemeler ve imzalanan sözleşmeler gereğince, engelli vatandaşlara tanınan hakların uygulanabilirliği ile tanınan haklara aykırı tutum ve davranışları nedeniyle Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğü’nün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.

Saygılarımızla.

   Mehmet Şandır                                                                                              Oktay Vural

         Mersin                                                                                                         İzmir

Grup Başkan Vekili                                                                                      Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

2002 yılında yapılan "Türkiye Engelliler (özürlüler) Araştırması"na göre Türkiye nüfusunun yüzde 12’lik kısmını engelli vatandaşlarımız oluşturmaktadır. Bu rakam 8,5 milyon kişiye tekabül etmekle birlikte 2002'den bu yana yapılmış güncel bir araştırma olmadığı gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından (7/3956) esas numaralı soru önergemize verilen cevapta "Türkiye genelinde engellilerin sayısını netleştirmek üzere Bakanlığımızca çalışmalar hızla sürdürülmektedir. Bu kapsamda Ulusal Özürlüler Veri Tabanı'na (ÖZVERİ) kayıtlı, yaşayan ve adresi bilinen 1 milyon 241 bin 854 engelli birey bulunmaktadır." yazmaktadır.

Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın daha kaliteli bir yaşam sürmesi, günlük ve toplumsal yaşamda sağlıklı bireylerle eşit erişebilirlik konumuna gelebilmeleri, eğitim, iş, sağlık ve benzeri konularda aldıkları hizmetin iyileştirilmesi amacıyla çeşitli kanuni düzenlemeler ve sözleşmelerle birçok haklar tanınmıştır. Ülkemiz Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış ve altına imza atmış fakat 2002 yılında 57’nci Cumhuriyet Hükûmetinin yaptırdığı araştırmanın üstüne bugüne dek ülkemizde yaşayan engelli vatandaşlarımızın bırakınız engellilik durumlarını, sayısıyla ilgili bile herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

Gelişmiş toplumlarda engelli bireylerin eğitim, sağlık, rehabilitasyon, istihdam vb. alanlarda sahip oldukları hakları çeşitli yasa, tüzük, yönetmelik ve genelgelerle güvence altına alınmış olup, bu haklarından mahrum edilmeleri veya istismar edilmesi durumunda kamu adına sorumlular için hukuki yaptırımlar uygulamaya konulmuştur. Bu husus Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinde de taahhüt altına alınmıştır. Sözleşmeye ülkemiz taraf olsa da, sözleşme gereği uygulanması gereken hükümlerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan engelli bireyler için uygulamaya konulmuş olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir.

2005-2011 döneminde engelli istihdamında önemli artışın olduğu fakat istihdamı sağlanan engellilerin, toplam engelli sayısına oranının bilinemediği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından (7/3956) esas sayılı soru önergemize verilen cevapla belirtilmiştir.

57’nci Hükûmet zamanında yaptırılan "Türkiye Engelliler (özürlüler) Araştırmasına göre engelli nüfusun genel nüfusa oranının yüzde 12 olduğu ülkemizde, mevcut kanuni düzenlemeler ve imzalanan sözleşmeler gereğince, engelli vatandaşlara tanınan hakların uygulanabilirliğiyle tanınan haklara aykırı tutum ve davranışların neticesinde kanuni yaptırımın sağlanması ve alınması gereken önlemleri Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmek suretiyle Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri uyarınca "Genel Görüşme" açılması bir zorunluluk hâline gelmiştir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler, gündemdeki yerlerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) Tezkereler

1.- (10/34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106, 1107) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/1683)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 13/1/2014 Çarşamba günü saat 18.00’de toplanmış ve kullanılan 15 adet oy pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük’ün 24’üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim saygılarımla.

                                                                                                                      İlhan Demiröz

                                                                                                                            Bursa

                                                                                                              Komisyon Geçici Başkanı

Başkan:

Mahmut Kaçar (Şanlıurfa)                                                                                    10

Başkan Vekili:

Mehmet Erdoğan (Adıyaman)                                                                               10

Sözcü:

Önder Matlı (Bursa)                                                                                               10

Kâtip:

Mehmet Süleyman Hamzaoğulları (Diyarbakır)                                                    10

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Bazı milletvekillerin Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkındaki (11/42) esas numaralı gensoru önergesindeki imzalarını geri çektiklerine dair aynı mahiyette tezkereler vardır.

İlk tezkereyi ve diğer tezkerelerdeki imza sahiplerini okutuyorum:

C) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 21 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/42), imza sahiplerinden bazılarının imzalarını geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/227)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(11/42) esas numaralı gensoru önergesinden imzamı geri çekiyorum.

Gereğini arz ederim.

Sinan Aygün                                                             (Ankara)

Diğer tezkerelerdeki imza sahipleri:

Gürkut Acar                                                              (Antalya)

Kadir Gökmen Öğüt                                                   (İstanbul)

Engin Özkoç                                                             (Sakarya)

Ali İhsan Köktürk                                                      (Zonguldak)

Musa Çam                                                                (İzmir)

Ali Rıza Öztürk                                                         (Mersin)

Ayşe Nedret Akova                                                   (Balıkesir)

Haluk Eyidoğan                                                        (İstanbul)

Haydar Akar                                                             (Kocaeli)

Dilek Akagün Yılmaz                                                 (Uşak)

Malik Ecder Özdemir                                                 (Sivas)

Ömer Süha Aldan                                                      (Muğla)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

(11/42) esas numaralı gensoru önergesine yeterli imza kalmadığından önerge işlemden kaldırılmıştır.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde değişiklik yapılmasına dair İç Tüzük teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974, 2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527, 2/2528) (S. Sayısı: 675) (x)

BAŞKAN –Komisyon ve Hükûmet? Burada.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının dünkü birleşiminde 1’inci bölümünde yer alan 5’inci maddesi kabul edilmişti.

6’ncı maddede iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 6. Maddesinin (1). fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(1) Büyük mağaza ve zincir mağazalar ile bayi işletme ve özel yetkili işletmeler; üretici veya tedarikçiden mağaza açılışı ve tadilatı, ciro açığı, banka ve kredi kartı katılım bedeli ve benzeri gibi adlar altında ürün talebini doğrudan etkilemeyen herhangi bir prim veya bedel talep edemez.

       Alim Işık                                         D. Ali Torlak                                   Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                             İstanbul                                              Kayseri

   Mesut Dedeoğlu                                     Sümer Oral                                    Kemalettin Yılmaz

   Kahramanmaraş                                         Manisa                                         Afyonkarahisar

     Erkan Akçay

         Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 6. Maddesinin (2). fıkrasında bulunan "sözleşmede türü ve oranı belirtilmedikçe" ibaresinin ve fıkranın ikinci cümlesinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                                  Sinan Aygün                                      Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    İlhan Demiröz                                     Mahmut Tanal                                   Süleyman Çelebi

          Bursa                                               İstanbul                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün perakende ticaretin düzenlenmesiyle ilgili kanunun 6’ncı maddesinden başladık görüşmelerimize.

Dün de belirtmiştim, bir çerçeve kanun tasarısını, teklifini burada görüşüyoruz, bunun esnaf ve sanatkârın sorunlarını çözmeye yeterli olmadığını ama bir çerçeve yasa olarak daha sonra, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında o çerçeveyi doldurup esnaf ve sanatkârı rahat ettireceğimizin altını çizmek istiyorum. Bu yasa, ancak o zaman gerçek işlevine kavuşacaktır. Çünkü, Anayasa’nın 173’üncü maddesi “Devlet, esnaf ve sanatkârı korur ve kollar.” derken esnaf ve sanatkârı koruyup kollama noktasındaki iktidarın bakış açısının yeterli olmadığı açıktır.

Sayın Başbakan bugün esnaf kefalet kooperatiflerinin toplantısında konuşmalar yaptı. Bu konuşmalarda söyledikleri: Bu yasa, çıktığı zaman tüm esnaf ve sanatkârın sorunlarını çözecek ve bu yasayla, esnaf ve sanatkâr, önündeki sorunların tümünü aşacakmış! Onun için söylüyorum, bu yasanın çerçeve bir yasa olarak çıkması için gayret sarf ediyoruz ama bu yasa, esnaf ve sanatkârın sorunlarını çözmüyor, bu yasa, mevcut durumu kalıcı hâle getiriyor. Büyüklerin, güçlülerin gücüne güç katmasına devam ediyor; onları engelleyici, sınırlandırıcı, onların küçükler üzerinde kurduğu baskı ve hâkimiyeti ortadan kaldırıcı, mevcut AVM’lerin bundan sonra açılmasında sınırlamalar konulmasını, esnaf ve sanatkârın sokak aralarında indirim mağazalarıyla, zincir mağazalarla mağdur edilmesinin önüne geçmesini sağlamıyor. Bu anlamıyla, Sayın Başbakanın bilgilenmesi sanıyorum eksik ki bugün bu yasayla her şey çözülüyormuş şeklinde açıklama yapması yeterli bir olay değildir.

Değerli arkadaşlarım, bugün konuştuğumuz 6’ncı maddede de bu anlamıyla bir şeyi söyleyeyim: Bir sınırlama getiriyoruz ama iktidarın anlayışı bu sınırlamada nasıl? (1)’inci fıkrasında “Hiçbir nam altında ücret alamaz, sanayici mal sattığında onun malının bedeli dışında bir şey alamaz.” diyor ama (2)’nci fıkrada dönüyor ne diyor biliyor musunuz? “Aralarında yapılan sözleşmeyle istediğini alabilir.” Arkadaşlar, bu ne demektir? Ben bir mağazaya mal satmaya gideceğim, yaptığım sözleşmeye, bedellerini, istediklerini, almak istediklerini koymayacak mı? İşte siz bunun önünü açıyorsunuz burada. Biz de diyoruz ki: “Hiçbir nam altında, fiyatta pazarlık yap, sanayicinin ürününde işine geliyorsa anlaş, ondan sonra ondan raf başına koydum, senin için reklam yaptım, gondol parası, insört parası ve benzeri 27 tane ad altında yeni mağaza açma benzeri bedel alma.”

Bu bedeller bazen öyle noktaya geliyor ki bazı üreticilerin yıl sonunda toplam bir değerlendirme yaptıklarında kesilen bedellerinin mal bedelinin daha üstünde çıktığı firmalar olduğunu pratikte yaşadık, gördük. Şimdi siz sözleşmeyle bu bedellerin önünü açıyorsunuz, ondan sonra da diyorsunuz ki: “Biz KOBİ’leri koruyoruz, biz sanayiyi koruyoruz.” Siz AVM’nin satın alma gücü karşısında onlara sözleşmeyle koruma hakkı veriyorsunuz. Asıl olay bu.

Bunun için, size, burada getirdiğimiz öneriyle hiçbir nam altında bir bedel alınmaması gereğinin önünü açacak bir fırsat sağlıyoruz. Eğer esnaf ve sanatkârı, KOBİ’leri, üretici firmaları düşünüyorsanız bizim bu önerimize destek verirsiniz. Böylece, üreticilerin o büyük alışveriş merkezlerinin loş koridorlarında yeni yetme insanların önünde sözleşme yaparken bedel ödemek zorunda kalmadığı bir ortamı sağlarız. Onun için, önergemize destek bekliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler. Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.56

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.10

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde verilen İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.11

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.29

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde verilen İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam ve arkadaşlarının önergesinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 6. Maddesinin (1). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(1) Büyük mağaza ve zincir mağazalar ile bayi işletme ve özel yetkili işletmeler; üretici veya tedarikçiden mağaza açılışı ve tadilatı, ciro açığı, banka ve kredi kartı katılım bedeli ve benzeri adlar altında ürün talebini doğrudan etkilemeyen herhangi bir prim veya bedel talep edemez.”

Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Işık, ne yapıyoruz?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Yapılan düzenleme ile uygulamada yaşanabilecek bazı sorunların engellenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilmiş önerge çerçevesinde madde 6’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 7’de iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 7. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "üretim tarihinden itibaren otuz gün içinde bozulabilen hızlı tüketim mallarına ilişkin" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                               Sinan Aygün                                    Turhan Tayan

          İzmir                                               Ankara                                               Bursa

   İlhan Demiröz                                  Mahmut Tanal                                Süleyman Çelebi

          Bursa                                              İstanbul                                            İstanbul

Vahap Seçer

   Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 7. Maddesinin (1). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Üreticiler veya tedarikçiler ile perakende işletmeler arasındaki alım satım işlemlerinden kaynaklı ödemelerin, sözleşmede öngörülen tarihte yapılması esastır. Ancak, üretim tarihinden itibaren otuz gün içinde bozulabilen hızlı tüketim mallarına ilişkin ödemelerin süresi; alacaklı üretici veya tedarikçinin küçük ve orta ölçekli işletme, borçlunun ise büyük ölçekli işletme olduğu hallerde teslim tarihinden itibaren otuz günü geçemez."

       Alim Işık                                        D. Ali Torlak                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                            İstanbul                                             Kayseri

Kemalettin Yılmaz                             Mesut Dedeoğlu                                   Sümer Oral

  Afyonkarahisar                               Kahramanmaraş                                      Manisa

    Erkan Akçay                                     Reşat Doğru

        Manisa                                               Tokat

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Doğru, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Vermiş olduğumuz önergeyle yapılan düzenlemeyle orta ölçekli işletmelerin de getirilen düzenlemelerden faydalanması amaçlanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde esnaf ve sanatkârlar yıllardan beri AVM’ler ve kendilerini ilgilendiren bir kanun çıkarılması için çok büyük mücadeleler verdiler; zaman zaman imzalar topladılar, mitingler yaptılar. Özellikle Tokatlısı, Kütahyalısı, Manisalısı, Afyonlusu bütün esnaf odaları birlikleri bu konuda seslerini duyurabilmek için çok büyük oranda çalışmalar yaptılar. Çünkü görüşülecek olan kanunu ekmek teknelerinin yok olmaması ve işsiz kalmaması için çok önemli bir fırsat olarak değerlendirdiler. Ancak görüşülen kanunun, maalesef beklentilerine yeterli şekilde cevap vermediğini de hep beraber görüyoruz.

Onlar küçük esnaf ve sanatkârların, Anayasa’nın 173’üncü maddesine göre korunmasını bekliyorlardı. Bugün ülkemizde -birçok kasaba dâhil- gelişigüzel açılmış alışveriş merkezleri ve büyük mağaza zincirleriyle mücadele edecek güçleri maalesef yoktur. Bir süpermarket şubesinin açılmış olmasının 70 tane küçük esnafı beraberinde kapatmış olduğu da çok iyi şekilde değerlendirilmelidir. Vahşi kapitalizmin uyguladığı emperyalist yöntemlerle küçükler maalesef yutulmakta, zenginler ise zenginlikler üzerine zenginlikler katmaktadırlar.

Küçük esnaf AVM’lerin bayram günleri ve haftanın bir günü kapalı olmasını ve kendilerinin bir nebze olsun nefes almasını istemektedir. Nüfusa, gelişmişlik durumuna göre şubeler açılmasını ve devletin kendilerine destek olmasını bekliyorlar. Bugün itibarıyla esnaf olup da borcu olmayan, bankadan aldığı kredisini ödeyemeyen veyahut da esnaf kredi kooperatiflerinden tutun da diğer yerlere kadar borcu olmayan bir esnafın olmadığını söylemek durumundayız.

Son on yılda küçük esnaf ve sanatkâr neredeyse o kadar büyük derecede borçlandı ki geçmişe göre 3 misli icra dosyasıyla şu anda karşı karşıyadır. Borcunu ödeyemeyen esnafın dükkânlarına icra gelmekte, iş yerini kaybetme durumuyla da karşı karşıya bulunmaktadır. Bu kanunun çıkmasıyla beraber tahmin ediyorum ki yine küçük esnaf çok şey kaybedecek, belki de borçları da katlanarak, artarak devam edecektir.

Bu manada da küçük esnafa mutlaka vergi kolaylığı ve indirimi gibi bazı yeni imkânlar sunmak mecburiyetindeyiz çünkü o insanlar hasta oldukları zaman yani dükkânlarına gidemedikleri zaman kapanmakta, gelirlerinde sıkıntı çekmekte, gelirlerini kaybetmektedirler. Memurun, işçinin nasıl çalışmadığı zaman maaşı devam ediyorsa esnafa da bu yönlü olarak mutlaka bir kolaylık sağlanmalıdır çünkü esnaf, borcunu ödeyemediği gibi, aynı zamanda sosyal güvenlik primini de yatıramamakta, dolayısıyla da sağlıktan bile faydalanamamaktadır.

Getirilen kanunla AVM’lerde yerel ürünlerle ilgili, o bölgelerdeki esnaflarla ilgili de düzenlemeler yapılmaya çalışılmaktadır. Bu düşünce güzeldir yani oralarda, AVM’lerde yer ayrılması planlanmaktadır ancak uygulanabilirliğinin de şüpheli olduğunu söylemek istiyoruz. Kanun daha güzel şekilde konuyu tarif edebilir, küçük üretici bu mealde de korunabilirdi ancak bu da maalesef yapılmamıştır. Yani kör topal bir kanunla karşı karşıyayız. Dolayısıyla da çok önemli bir fırsatı maalesef kaçırıyoruz.

Hâlbuki kanunla ilgili bütün taraflar davet edilerek, özellikle esnaf odaları birlikleri, sivil toplum kuruluşları buralara davet edilerek komisyonlarda görüşmeler yapılsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyoruz çünkü yıllardan beri heyecanla beklenen bir kanundu bu görüşmekte olduğumuz kanun, ancak maalesef bu kanunu da bilvesile oldubittiye getirerek, süratli bir şekilde, çok fazla tartışılmadan gündeme getirerek şu anda görüşüyoruz.

Ancak bir çerçeve kanun olarak kanunlaşması da bir noktada iyidir. Bu çerçevenin içerisi mutlaka ilerideki dönemlerde doldurulabilir ama her zaman görmüş olduğumuz torba kanunlarla bunlar yapılmaya çalışılmaktadır. Hâlbuki bu şekilde bir yola girilmeden, küçük esnaf ve sanatkârların sayısına göre veyahut da işte, o bölgelerdeki gelişmişlik oranlarına göre veyahut yine, o bölgelerdeki insanların durumlarına göre bazı düzenlemeler daha rahat yapılabilirdi. Çünkü küçük esnafların sayıları yaklaşık olarak, aileleriyle beraber 10 milyonun üzerindedir. 10 milyonun üzerindeki bir sayı az bir sayı değildir. Özellikle ülkemizde işsizliğin arttığı, çiftçinin, tarımla uğraşan insanların, memurun, emeklinin ağır şartlar içerisinde geçim mücadelesi vermiş olduğu bir ortamda esnafları da bu yönlü olarak buraya itmemek gerekmektedir. İnsanları aç ve açık bırakmaya hiçbirimizin hakkı olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla da bu kanunun daha iyi çıkarılması noktasında zaman kaybetmiş de değiliz, önergelerle desteklenebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

REŞAT DOĞRU (Devamla) – İnanıyorum ki bunlar buradan birtakım yerlere duyurulmuş olur ve kanunun bu vesileyle de olsa, bu şekilde de olsa çıkmasını temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olasınız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 7. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "üretim tarihinden itibaren otuz gün içinde bozulabilen hızlı tüketim mallarına ilişkin" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Vahap Seçer (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Seçer, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok uzun yıllardır tartışılan bir tasarıyla ilgili bugün düzenleme yapıyoruz. Dün de burada bu konuya ilişkin değerlendirme yapan arkadaşlarım da söylediler, yaklaşık yirmi yıldır bu yılan hikâyesine dönen düzenleme, umut ediyorum, bir gün nihayetlenecek. Ama maalesef arzu edilen, esnafın, sanatkârın talep ettiği düzenlemeler yapılmıyor Sayın Bakan. Bunu dün siz de ikrar ettiniz burada. Tabiri caizse âdeta dağ fare doğurmuş oluyor.

Peki, bunu niye yapıyorsunuz Sayın Bakan? Dün tutanaklardan çıkarttım, burada da sizi dikkatle dinledim, diyorsunuz ki: “Uzun yıllardan beri teşebbüs edilmesine rağmen bir türlü yasalaşmayan…” devam ediyor ve diyorsunuz ki: “Bu bir eksikliktir.” Ama sonuç itibarıyla belki çok ayrıntılı, neden gelmediği gibi tartışmalara çok fazla girmeye gerek yok. Yani, bir anlamda “Geçmişin muhasebesini yapmayalım.” diyorsunuz. Ama niçin? Onun da cevabını kendiniz veriyorsunuz: Hipermarketler var, AVM’ler var ve bunlar kökleşmiş, bu ticaret şekli, alışveriş merkezleri, bu yapı kökleşmiş, dolayısıyla çok müdahaleci olamayız. Peki.

Bu sorunlar devam edecek, gerçekçi olmamız lazım. Bir yasak mı savıyorsunuz? Seçime giderken esnafın ağzına bir parmak bal mı çalıyorsunuz? Gerek yok bu kadar hem Komisyonun hem Parlamentonun mesaisini almanıza. Gerçekten köklü bir değişiklik yapacaksanız başım üzerine de, yazıktır günahtır. Bir tarafta esnafı -tırnak içerisinde söylüyorum- aldatma gibi bir şey seçim öncesi.

Şimdi, ne istiyor esnaf? Diyor ki: “Ben haksız rekabetle karşı karşıya kalıyorum.” 2000’li yıllardan baktım AVM sayısına, 50’den 334’e çıkmış 2014 yılı itibarıyla, 2015’te bunun 409’a çıkması bekleniyor. Yani dur durak yok. Peki, bu AVM’lerin sayısı niçin bu kadar arttı? On iki yıldır iktidardasınız. Beş yıl önce, yedi yıl önce, sekiz yıl önce, bu düzenlemeyi yapsaydınız bu kadar AVM sayısı, hipermarket sayısı artacak mıydı? Allah aşkına, bunların kesesine giden para, siz zannediyor musunuz ki bizim toplumumuzda bazı sosyoekonomik sınıflara katkı yapıyor. Buradaki cirodan elde edilen kârlar yurt dışına gidiyor Sayın Bakan. Bizim için esnaf önemli. 1,5 milyon Türkiye’de esnaf var. Bugün sabah Sayın Başbakanın Esnaf Kredi Kooperatifleri toplantısında söylediği gibi değil. Diyor ki: “68 bindi kredi kullananların sayısı, 1 milyona çıktı.” Bu övünülecek bir nokta değil. Benim paraya ihtiyacım varsa kredi kullanırım. Toplumda kredi kullananların sayısı artıyorsa demek ki bu sektörde, esnafta, sanatkârda bir mali kriz yaşanıyor. Esnafın kullandığı kredi miktarı 70 milyar TL Sayın Bakan. Önemli sorunlarla karşı karşıya demek ki esnaf. Siz ne yaptınız? Yani dün de söylediniz: “Biz esnafa yönelik düzenleme yaptık, AVM’lere, hipermarketlere yönelik düzenleme yapmadık.” En önemli sorun lokasyon, şehir içinde olmasın AVM’ler, şehrin dışına gönderelim. Bu önemli bir düzenleme. Asıl böyle bir düzenleme yaptığınız zaman esnafın menfaatine dönük bir düzenleme yapmış olursunuz. Çalışma süreleri: Bu mesai saatlerini valilere vermişsiniz, buna katılıyorum, her bölgenin kendi yapısı vardır, doğuda başka, batıda başka. Çalışma süreleri iklimsel koşullara göre düzenlenebilir ama haftada en az bir gün AVM’lerin kapanması konusunda bir düzenleme yapmadınız. Şimdi, mahalle esnafı ne yapacak? Her türlü imkân, olanak AVM’lerde var, hipermarketlerde var. Adam toplu alışveriş yapıyor, parası var, finansa esnafa göre çok daha rahat ulaşabiliyor, daha ucuz finansman kullanabiliyor, kendisi için üretim yaptırabiliyor, raf kiraya verebiliyor. Küçük esnaf bunlarla nasıl rekabet edecek? Aslında bunları benden çok daha iyi biliyorsunuz, konunuza da hâkimsiniz ama lütfen ne bizi kandırın ne yurttaşı kandırın.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 8’de üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 8'inci maddesinde, yer alan "üreticinin ad, unvan ya da markasına" ibaresinden sonra "ek olarak, işçilerin aldıkları ücretler ve işçilerin çalışma saatlerine de uygun bir şekilde yer verilir" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                   Mülkiye Birtane                                  Nursel Aydoğan

           Iğdır                                                  Kars                                              Diyarbakır

       Erol Dora                                        İbrahim Binici                                              

         Mardin                                             Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasansı"nın 8. Maddesinin (1). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

" (1) Yurt içinde üretilen ve hızlı tüketim malı niteliği taşıyan mağaza markalı ürünlerin üzerinde ve/veya ambalajında, perakendecinin ad, unvan veya markasının yanı sıra üreticinin ad, unvan ya da markasına da uygun ve kolay okunabilir bir şekilde yer verilir."

       Alim Işık                                         D. Ali Torlak                                   Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                             İstanbul                                              Kayseri

Kemalettin Yılmaz                                    Sümer Oral                                        Erkan Akçay

   Afyonkarahisar                                         Manisa                                               Manisa

   Mesut Dedeoğlu                                                                                                                                    Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 8. Maddesine aşağıda bulunan 2. Fıkranın eklenmesini, diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(2) Mağaza markalı ürünler, mağazada bulunan bütün ürünlerin yüzde yirmisinden fazla olamaz. Perakende işletmenin ya da hissedarlarının sahibi ya da ortağı olduğu şirketlere ait ürünler bu kapsamda değerlendirilir."

Mehmet Ali Susam                                  Sinan Aygün                                      Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    İlhan Demiröz                                     Mahmut Tanal                               Kemal Değirmendereli

          Bursa                                               İstanbul                                               Edirne

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Değirmendereli, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunun 8’inci maddesinde büyük mağazalardaki markalı ürünlerin niteliği düzenleniyor. Şimdi, burada, büyük mağazalarda, hipermarketlerde mağaza markalı ürünler, biz diyoruz ki yüzde 20’yi geçmemeli. Niye yüzde 20’yi geçmemeli? Bu maddede geçen konu -sadece- “Hipermarketlerde üretim nereye yaptırıldıysa onların markaları, adresleri yazılabilir.” diye bir farklı uygulama getirilmiş ama bir de biliyorsunuz ki o marketler kendi isimleri altında üretim yaptırıyorlar. Yani, bunun yüzde 20’yi geçmemesi konusunda talebimiz var. Zira, kendileri ucuz üretim yaptırarak sanayinin de gelişmesine, sanayiciye de sıkıntı yaratıyorlar. Nasıl yaratıyorlar? Bakın, çok net olarak, buradaki dünkü konuşmamdan sonra Trakya’daki yağ üreticisi sanayici arkadaşlarımız beni aradılar, tam da bu konuyla ilgili Sayın Bakanım. “Trakya’da biz 5 litrelik ayçiçeği yağını Trakya Birlik dâhil 18 liraya üretiyoruz, üretimimizin maliyeti 18 lira ama büyük markette aynı nitelikteki ayçiçeği yağının satış fiyatı 16,90 lira. Yani, ben 18 liraya üretiyorum; bunu en az 19’a, 20’ye satabiliyor olmalıyken büyük market 16,90’a satıyor. O zaman biz nasıl yaşayacağız? Rekabet etme şansımız yok.” diyorlar. Şimdi, zaten öbür taraftan da ayçiçeği üreticilerinin fiyatları da düşük, bir de öyle bir sıkıntı var. Burada hem ayçiçeği üreticisi mağdur oluyor hem de sanayici mağdur oluyor.

Bir başka konu da şu: Yine, bu büyük işletmelerde alınan ürün bedelinin otuz günde bozulanlara otuz günde ödeme kaydı getiriliyor ama siz de takdir edersiniz ki kredi kartıyla yapılıyor bu ödemeler ve ertesi gün hesaplarına geçiyor, daha ertesi gün de o firma hangi ülkeye bağlıysa muhtemelen onun hesaplarına geçiyor. Yani peşin olarak almış oluyor hipermarket, o büyük mağaza tüketiciden bu parayı. Hâlbuki üreticiye sadece otuz gün içinde bozulanlarda küçük üreticilerden de otuz günlük bu yasal sınırlamayı getirmeyi sağlamamız gerekiyor. Çok önemli konulardan bir tanesi de bu Sayın Bakanım.

Yine, telefonlar geliyor. Size biraz önce de arz ettim, yani, buradaki iyileştirmelerin ötesinde esnafın beklediği çok önemli bir iyileştirme esnafa sicil affının getirilmesi konusu. Yıllar önce, üç sene, beş sene, on sene önce yaptığı bir ödemedeki küçücük aksaklıktan protesto olmuş senedinden dolayı kredi imkânı kalmıyor. Bu konu çok önemli yine.

Bir diğer önemli konu da, tabii, genel olarak ekonominin esnafı zorlayan konulardan birisi, ne diyor esnaf? Soruyorum Edirne’deki veya ilçelerimizdeki esnaf arkadaşlara, “Vallahi yaprak kıpırdamıyor vekilim.” diyorlar. İsim vermek istemiyorum, sadece vatandaşlarımızı incitmemek için, bir ilçemizde, 80 bin nüfuslu bir ilçemizde 17 bin icra dosyası var Sayın Bakanım. 80 bin nüfuslu yani 4’e bölsek, 20 bin aile demek, 17 bin icra dosyası var yani yüzde 50’si icrada. Edirne’nin topraklarının yüzde 50’sinin üstü icrada. En zengin olarak gördüğümüz ilde maalesef durum böyle. 103.274 parsel tarım arazimiz ipotekli Edirne’de. Yani ekonomi iyi gidiyor, iyi gidiyor diyoruz, küçük çiftçiyi bu Hükûmetin politikaları bitirdi, küçük esnafı da bitiriyor. Bu konuda bu yasa tasarısı yeterli tatmini sağlamamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı" nın 8. Maddesinin (1). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

" (1) Yurt içinde üretilen ve hızlı tüketim malı niteliği taşıyan mağaza markalı ürünlerin üzerinde ve/veya ambalajında, perakendecinin ad, unvan veya markasının yanı sıra üreticinin ad, unvan ya da markasına da uygun ve kolay okunabilir bir şekilde yer verilir."

Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okuyoruz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile, uygulamada yaşanabilecek bazı sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 8’inci maddenin birinci fıkrası tümüyle değiştiğinden bu fıkrada değişiklik öngören Iğdır Milletvekili Sayın Pervin Buldan ve arkadaşlarının önergesi işlemden kaldırılmıştır.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 9’da üç adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 9. Maddesinin 1. Fıkrasının sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Perakende işletmeler başlangıç ve bitiş süresi belli olmayan anlık indirimler yapamaz."

Mehmet Ali Susam                                  Sinan Aygün                                      Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    Mahmut Tanal                                     İlhan Demiröz                                      Sedef Küçük

        İstanbul                                               Bursa                                               İstanbul

  Süleyman Çelebi

        İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 9. Maddesinin (1). ve (2). Fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Perakende işletmeler, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uymak kaydıyla indirimli veya promosyonlu satış kampanyaları düzenleyebilir. Ancak kampanyanın süresi; işyeri açılışı, devri, kapanışı, adres veya faaliyet konusu değişikliğinde iki ayı, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre tasfiye durumunda ise altı ayı geçemez.

(2) Mahallî idareler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile bunların ortağı olduğu şirketler ve diğer tüzel kişiler; birlikte veya bağımsız olarak, perakende işletmelerin katılımıyla, yılın belli dönemlerinde, ilçe, il, bölge veya ülke düzeyinde alışveriş festivali düzenleyebilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bu festivaller için ayıracakları ödenek miktarı, bütçelerinin yüzde üçünü geçemez. Alışveriş festivalinin başlangıç ve bitiş tarihleri ile festivalin programı ve uygulama alanı önceden Bakanlığa bildirilir."

       Alim Işık                                         D. Ali Torlak                                   Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                             İstanbul                                              Kayseri

Kemalettin Yılmaz                                    Sümer Oral                                     Mesut Dedeoğlu

   Afyonkarahisar                                         Manisa                                         Kahramanmaraş

     Erkan Akçay                                       Ali Halaman

         Manisa                                               Adana

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 9'uncu maddesinin ikinci bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                   Mülkiye Birtane                                  Nursel Aydoğan

           Iğdır                                                  Kars                                              Diyarbakır

       Erol Dora                                        İbrahim Binici                                     Hasip Kaplan

         Mardin                                             Şanlıurfa                                              Şırnak

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Buldan?

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Hasip Bey konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Değerli arkadaşlar, gerçekten, bu yasayı şöyle bir düşünün, kahraman bakkal süpermarketlere karşı ama halkla beraber direniyor yani ayakta durmaya çalışıyor. Borç, harç, haciz, getirdiniz bu yasayla bir darbe daha vurdunuz. Oysaki halkla beraber daha uzun bir süre ayakta durabilirlerdi. Neden? Küçük bakkal, esnaf bu ekonomi krizinde çalışanların, emekçilerin tek dayanakları, tek umutları. Siz AVM’lerden borç alışveriş yapabilir misiniz arkadaşlar? Bana bir örnek verebilir misiniz? Herhangi bir AVM’ye gittiniz, kredi kartınız varsa taksitle borç alışveriş yapabilirsiniz ama bir memur, bir işçi, bir işsiz çocuğunu dahi bakkala gönderip “Şu kadar şeker, şu kadar ekmek gönder.” diyebilir ve bakkalın o defteri Türkiye'nin gerçek hayatıdır, gerçek yaşam odur arkadaşlar.

Şimdi, bu gerçek yaşamın içinde bu küçük esnaf, bakkal, manav, benzeri kesimleri nasıl daha ayakta tutabilirim? Şimdi, dikkat edin Ankara’ya, AVM’nin başkenti gibi, her tarafta AVM’ler, dikkat edin, her tarafta ama Allah aşkına, bir tane de park olsa da insanlar dolaşsa, gezse, nefes alsa, oksijen alsa. Var mı? Yok. Peki, bütün Avrupa’da, şurada burada bakıyoruz bu toplu alışveriş merkezlerine, kilometreleri belli, şehir dışındaki duruşları belli, nerede kurulacak belli, nüfusa göre belli, sayısı belli. Şimdi, bu furya İstanbul’da Galleria’nın açılmasıyla başladı, hatırlar mısınız? Şimdi, Galleria’yı İstanbul’da yaşayanlar iyi bilirler. Havaalanına yakın olduğu için küçük bir model olarak başladı ve arkasından şu an betonlar yükseliyor her tarafta. Şeye gidin, oto giriş noktalarına bakın, öyle betondan binalar dikilmiş ki İstanbul, isim vermeyeyim reklama girecek, gişelerden sağınıza bakın beton, solunuza bakın beton diyeceğim, anlarsınız artık. Şimdi, bu yerlerde genellikle büyük marketler açılıyor, onun içinde de tekstil, vesaire, vesaire, vesaire. Tunalı Hilmi diye bir şey kalır mı veya İstiklal Caddesi veya… Modanın merkezi olan caddeler vardı, yaşam yerleri vardı, terzisiyle, çırağıyla, yan komşusuyla, esnaf lokantalarıyla bir hayat tarzı vardı, o hayat tarzını siz kirasını ödemeyen bakkalın, elektrik borcunu ödemeyen bakkalın, dükkânını ısıtamayan bakkalın, bu borçlar içindeki bakkalın ne işine yarayacak bu Allah aşkına? Kredi kartlarına taksitle AVM’ler borç veriyor, bakkallar da vicdanen komşuyu tanıyor, hepsini tanıyor, veriyor ve bakkaları şu an ayakta tutan bu. Bakkalları yaşatmak için, esnafın yaşaması için halkımızın da duyarlı davranıp bakkaldan alacağı ekmeği başka yerden almaması gerekiyor, bakkaldan yapacağı alışverişi başka yerden yapmaması gerekiyor, bir araca binip uzaklara gidip oradan temizlik maddesi almasına gerek kalmıyor. Ama bunu nasıl destekleyeceğiz? Bu yasa buna cevap vermiyor arkadaşlar ve bir hayal kırıklığıdır, bunu ifade etmek istiyorum.

Saygılarımla. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 9. Maddesinin (1). ve (2). Fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Perakende işletmeler, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uymak kaydıyla indirimli veya promosyonlu satış kampanyaları düzenleyebilir. Ancak kampanyanın süresi; işyeri açılışı, devri, kapanışı, adres veya faaliyet konusu değişikliğinde iki ayı, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre tasfiye durumunda ise altı ayı geçemez.

(2) Mahallî idareler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile bunların ortağı olduğu şirketler ve diğer tüzel kişiler; birlikte veya bağımsız olarak, perakende işletmelerin katılımıyla, yılın belli dönemlerinde, ilçe, il, bölge veya ülke düzeyinde alışveriş festivali düzenleyebilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bu festivaller için ayıracakları ödenek miktarı, bütçelerinin yüzde üçünü geçemez. Alışveriş festivalinin başlangıç ve bitiş tarihleri ile festivalin programı ve uygulama alanı önceden Bakanlığa bildirilir."

Ali Halaman (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Halaman, buyurunuz.

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 675 olan 27 maddelik esnaf teşkilatıyla ilgili bir kanun. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi, esnafları saygı, sevgiyle selamlarım.

Bu kanun, daha çok 1995’ten bugüne kadar devam eden çılgın sermayenin üreticiyi, tüketiciyi, esnafı, manavı, terziyi, bakkalı, KOBİ’leri yok eden, yani bugün AVM diyorlar, işte hipermarket diyorlar, bunların tekelleşmesini önleme amacıyla hazırlanmış 27 maddelik bir kanun gibi gözüküyor ama aslında kanun bu çılgın sermayenin meşrulaşmasını yani AVM’lerin, alışveriş merkezlerinin meşru hâlde devam etmesini söylüyor. Ben de buna istinaden, bu kanunla ilgili görüşlerimi belirlerken -geçmiş dönemde de, 1999’da bir kanun, bu AVM’ler geliyordu, o zaman 5 kilometre öteye yapılması hazırlanmıştı ama o kanunla çıkmadı- şimdi ben kendi memleketimizden misal vereceğim: Ben Kozanlıyım. Son on yılın içerisinde bu belediyeler, özellikle AKP’li belediyeler yer vererek, yurt vererek “Esnaf, eğer işini iyi yapmıyorsan gel bu markette asgari ücretle çalış.” diyerek; işte BİM’di, Migros’tu, yine siyasilerin özellikle ilgili olduğu Kiler marketler, LC Waikiki, A101 market, ŞOK deniyor, bunları getirdiler, belediyeler bunlara zemin hazırladı, fiziki şartlarını oluşturdu, zabıtayı önünde bekletti, dolayısıyla birçok yasaklar getirdi. Bunlar kurulduğu yerde vergisini de vermedi, vergisini de başka yerde veriyorlar. Sanki bir yatırım yapmış, bir üretim yapmış gibi, bulunduğu alanda faaliyet gösteren, esnafın, terzinin, manavın çevresinde, böyle hatırlı siyasiler “İşte bizde de asgari ücretten işçi çalıştırılıyor.” diyerek bunları meşrulaştırdılar.

Dolayısıyla, bu arkadaşlarımız da zaman zaman söylüyor, bu çok çılgın bir sermaye. Bunlar için ithalat kolaylaştı yani inekçiliği zaten yasakladıkları için sütü, yoğurdu bile yurt dışından getirdiler, raflarda, tereklerde gözüküyor. Şimdi, bunlar olurken, marketlerin önüne vergi dairesi gitmiyor, ticaret odası da gitmiyor, belediyenin zabıtası da gitmiyor zaten ama iki tane, esnaf, önüne sobasını koysa vergi dairesinin memuru varıyor, “Ticaret odası aidatını ödedin mi?” diyor. Terzi dükkânının önünde, zaten kalmamış… Bundan şikâyetçi olan terzi, manav, esnaf varsa adam, yetkili yani iktidar veya iktidarı temsilen esnafla ilgilenen bakanlar diyor ki: “Ya, sen bu işi iyi yapamıyorsun, gel, burada asgari ücretle çalış. Ne işin var orada?”

Şimdi, bunların hiçbiri bizim memleketimizin, milletimizin yani “orta ölçekli” dediğimiz, “KOBİ” dediğimiz, dolayısıyla, “terzi” dediğimiz, “manav” dediğimiz, “yerli üretim” dediğimiz… Ürettiklerini satma noktasında da fiziki şartlar adil olmadığı için ortada kaybolan zayıf esnaf oluyor.

Şimdi, bu “market” dedikleri hipermarket veya alışveriş merkezleri, bunlar genelde de iktidarın inisiyatifinde, böyle imar alanları açılarak yapılıyor, daha çok hatırlı siyasilerin yaptığı da bir iş. Keşke bu kanun bunları önleme noktasında, az da olsa haksız rekabeti ortadan kaldıran -alışveriş merkezlerini veya fiziki şartlarını- yani hem vergisinde hem borsasında hem ticaret odasında keşke birazcık derli toplu, hafif yollu onun önünü açan bir kanun olsaydı.

Bundan dolayı, ben bu kanunun on yıldır mevcut bu çılgın sermayenin daha çok meşrulaşması, daha çok ileriye taşınması için bu noktada bazen işte, “Kanuni mevzuatları da ortaya koyduk.” diyerek yapılan bir kanun olması dolayısıyla… Bazen milletvekili arkadaşlar “Ya, bu kanun iyi ya, şurası şöyle.” diyerek başlıyor, ben, hayır, hiç de öyle demiyorum. Amayla, keşkeyle bu işler olmaz. Bu kanunun 27 maddesi belki kadük gibi duruyordu düne göre ama bugün buraya geldiyse esnafına, terzisine, manavına, ticaret odasına kayıtlı, KOBİ’ye kayıtlı esnafına ciddi bir yarar sağlama noktasında… Dolayısıyla, bu yani al sat zenginlerinin önüne bir nokta koymasını arzu ederdim.

Saygı sevgiyle selamlıyorum Meclisi. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 9. Maddesinin 1. Fıkrasının sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Perakende işletmeler başlangıç ve bitiş süresi belli olmayan anlık indirimler yapamaz."

Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Tüketiciyi yanıltıcı ve ihtiyacı olmayan ürünleri de almasını sağlamaya yönelik anlık indirim kampanyalarının yapılamaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükûmetin kabul ettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 9’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 10’da iki adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 10. Maddesinin 2. Fıkrasında bulunan "ön cephesinde" ibaresinden sonra, “ve mağaza içlerinde” ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                                  Sinan Aygün                                      Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    İlhan Demiröz                                     Mahmut Tanal                                   Süleyman Çelebi

          Bursa                                               İstanbul                                              İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 10. Maddesinin (2). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(2) Sürekli indirimli satış yapan perakende işletmelerin ön cephesinde, kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde bu satış türünü gösterir ya da çağrıştırır ibarelere yer verilir. Bu ibarelerin alışveriş merkezlerince kullanımı, içerisinde yer alan perakende işletmelerin tamamının birinci fıkra kapsamında faaliyet göstermesine; alışveriş merkezi içinde bulunanlar da dâhil diğer perakende işletmelerce kullanımı ise satışa sunulan malların en az yüzde sekseninin aynı fıkrada belirtilen niteliklere sahip olmasına bağlıdır."

       Alim Işık                                         D. Ali Torlak                                   Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                             İstanbul                                              Kayseri

Kemalettin Yılmaz                                    Sümer Oral                                        Erkan Akçay

   Afyonkarahisar                                         Manisa                                               Manisa

   Mesut Dedeoğlu

   Kahramanmaraş

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Oral, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

SÜMER ORAL (Manisa) – Sayın Başkan, görüşmekte olduğumuz tasarı, bugün Sayın Başbakanın “kamuda şeffaflık paketi” olarak açıkladığı düzenlemenin içinde yer alan bir tasarıdır ancak ben de bugün Meclise gelirken arabadan Sayın Başbakanın bu konudaki açıklamalarının bir miktarını dinleme imkânı buldum. Burada şu ifade edildi: Çeşitli kanunlardan bahsederken rekabeti ve şeffaflığı sağlayan bir tarzda hazırlanan Kamu İhale Kanunu’nun Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri tarafından çıkarıldığı ifade edilmiştir. Tabii, bunu çok da hayretle karşılamadım çünkü Kamu İhale Kanunu -ki 4734 sayılı Kanun- 4 Ocak 2002’de bu Meclisce yürürlüğe girmiş ve 2002’nin gene Ocak ayının 22’sinde de Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. E, o tarihte Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmette değildir ama bir Başbakanın konuşmasında bunun nasıl böyle yer aldığını önce bir hayretle karşıladım.

Evet, İhale Kanunu’nda Adalet ve Kalkınma Partisinin çok büyük katkısı oldu ama o kanunun şeffaflık ve rekabet ilkelerinin ortadan kalkması, kanunun çeşitli şekilde bilahare tadil edilerek kurumların hep kapsam dışına çıkarılmasıyla delik deşik bir kanun hâline, ana ilkesini kaybetmiş bir kanun hâline gelmiştir ama İhale Kanunu Adalet ve Kalkınma Partisi zamanında çıkmamıştır. Nasıl… Yani bir Başbakanın konuşma metninin ne şekilde hazırlandığına gerçekten hayret etmemek mümkün değil.

Ayrıca Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gerçekten 2003 yılının sonuna doğru çıkmıştır ama bu tasarı tamamen 57’nci Hükûmet tarafından hazırlanmış, tasarı hâline getirilmiş ve Maliye Bakanlığından da Başbakanlığa sevk edilmişti. O metin ile kanunlaşan metin arasında hemen hemen hiçbir fark olmamıştır ancak Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun temel maddelerinden birisi olan 21’inci madde, ki bütçedeki personel yedek ödeneğinden başka tertiplere ödeneğin aktarılmayacağını öngören 21’inci madde 2007’nin bütçe uygulamasından bu yana bütçe kanununa konan bir maddeyle askıya alınmış ve tamamen ödeneklerin aktarılması yani personel ödeneğinin başka tertiplere de aktarılması uygulanır hâle gelmiş ve dolayısıyla Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu temel ilkesinden büyük ölçüde kaybetmiştir.

Şimdi, tabii “Kamu ihale Kanunu, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri zamanında çıkmıştır.” deyince hemen şu aklıma geldi: Bilindiği gibi bu sene Türkiye G20’nin dönem başkanlığını yapıyor. Cumhurbaşkanlığı vizyon belgesi açıklanırken Sayın Cumhurbaşkanı da Türkiye’nin G20’ye Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri zamanında girmiş olduğunu ifade etmişti ama onun arkasından ben bir iki basın toplantısıyla ve kıymetli arkadaşım Faik Öztrak yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin G20’ye girdiği tarihte Adalet ve Kalkınma Partisi diye bir partinin olmadığı ortaya açık bir şekilde konulmuştur. Çok şükür ki artık buna sahip çıkılmıyor ama bu konuda biraz daha dikkatli olunması devlet açısından fevkalade önem arz ediyor.

Sayın Başkan, bunları ifade etmek istedim. Kanunun da Türk esnaf ve sanatkârına hayırlı olmasını diliyor ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oral.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Biz daha fazlayız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 10. Maddesinin 2. Fıkrasında bulunan “ön cephesinde” ibaresinden sonra, “ve mağaza içlerinde” ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, deminki oylamada biz daha fazlaydık, kabul edenler.

BAŞKAN – Onu duymadım.

Arkadaşlar, kâtip üyeler…

Parmak kaldırmaya göre saydığımız için… Yani ben 2 kâtip üyeye göre davranıyorum.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Orada da kaldırmadılar demin.

BAŞKAN – Hayır, şeyi söyledim yani parmağa göre…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, orada da…

BAŞKAN – Tamam, kendim sayacağım muhterem, itirazım yok ama uyarılmam gerekirdi öyleyse.

Yani parmağa göre sayıyoruz muhteremler. Şimdi kafamı karıştırdı Yusuf Halaçoğlu benim.

Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Satılan ürünlerin sezon-seri sonu, ihraç fazlası ya da kusurlu olduğunun tüketicinin dikkatinden kaçmaması hem tüketicinin hem de aynı ürünün sezon koleksiyonunu satan mağazaların haklarının korunması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Şimdi sayıyoruz, kaldırın parmaklarınızı bakalım. Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Kabul edilmiştir.

BAŞKAN – Kabul edilmiştir. Sehven “Kabul edilmemiştir.” diye söyledim. Evet, kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 11’de 3 adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 11'inci maddesinde yer alan "en az binde beşine" ibaresinin "en az yüzde onuna" ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan              Mülkiye Birtane                  Nursel Aydoğan

      Iğdır                             Kars                              Diyarbakır

 

Adil Zozani                      Erol Dora                        İbrahim Binici

  Hakkâri                           Mardin                              Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 11. Maddesine aşağıda bulunan 1. Fıkranın eklenmesini, diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazalarda, toplam satış alanlarının yarısı kadar otopark alanı bulunur. Kanun yürürlüğe girdiğinde yeterli otoparkı olmayan işletme, bir yıl içinde otopark zorunluluğunu yerine getirmesi için süre tanınır. Getiremeyen perakende işletmenin işyeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir."

Mehmet Ali Susam         Sinan Aygün                      Turhan Tayan

           İzmir                       Ankara                                Bursa

 

Mahmut Tanal          Dilek Akagün Yılmaz              Süleyman Çelebi

   İstanbul                           Uşak                                İstanbul

 

                                   İlhan Demiröz

                                         Bursa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 11. Maddesinin (1). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, aşağıdaki (4). fıkranın eklenerek fıkra numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Alışveriş merkezlerinde, satış alanının en az binde beşine tekabül eden alanın sosyal ve kültürel etkinliklerin düzenlenmesi amacıyla ayrılması zorunludur. Bakanlık, bu oranı bir katına kadar artırmaya yetkilidir.

(4) Alışveriş merkezleri kiralama yoluyla temin ettikleri ve/veya kendilerine ait toplam satış alanlarının, şehir yerleşim merkezleri içinde en az yarısına, şehir yerleşim merkezi dışında ise en az yüzde seksenine karşılık gelen bir sahayı kapalı ya da açık otopark alanı olarak düzenlemek ve ücretsiz olarak müşterilerinin ortak kullanımına sunmak zorundadırlar."

     Alim Işık                              D. Ali Torlak                        Yusuf Halaçoğlu

     Kütahya                                  İstanbul                                  Kayseri

 

Kemalettin Yılmaz                  Seyfettin Yılmaz                         Sümer Oral

   Afyonkarahisar                           Adana                                    Manisa

 

Mesut Dedeoğlu                        Erkan Akçay

Kahramanmaraş                            Manisa

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Bu arada, bir konuyu da netleştirelim. Bazı önergelere Hükûmet katılıyor, dolayısıyla ilgili önergenin sahibi olan parti milletvekilleri parmak kaldırmıyor. Ona göre sayıyoruz. Bazen de hep beraber oluyor, onu da sayıyoruz.

Sayın Yılmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanunun 11’inci maddesinde verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu paketle beraber yaklaşık 2 milyonun üzerindeki esnafımız sorunlarının giderilmesi noktasında büyük bir beklentinin içerisine girmişler ama ne yazık ki dağ fare doğurmuş, yine büyük balık küçük balığı yutmuştur. Burada milletvekillerinin verdiği teklifler, esnafımızın sorunlarını, sıkıntılarını dile getiren ve çözüm öneren teklifler de birleştirilmiş ama kanuna baktığımızda hiçbirinin gündeme gelmediğini görüyoruz. Burada kazanan yine büyük sermaye grupları olmuş, ezilen ise küçük esnaflarımız olmuştur.

Şimdi, bugün Sayın Başbakan “Rekabet ve Şeffaflık Paketi” adı altında bir paket açıkladı. Bu tasarıda da görüyoruz ki eşit rekabet nerede? AVM’lerle, büyük AVM’lerle Adana’da otuz kırk yıldır meşhur Kız Bakkal’ın eşit şartlarda rekabet etmesi mümkün mü? Mümkün değil.

Şimdi, sizin rekabet anlayışınız nasıl? Açık söylüyorum, şeffaflık anlayışınız nasıl? Anadolu’nun masum insanları, o fakir fukara, garip gurebanın çocukları eşit şartlarda KPSS’ye girerek mücadele versinler, alın teri döksünler, emek döksünler, onları yetiştiren anaları babaları bin bir zorlukla o çocukları okutsunlar, bir iş güç sahibi yapmaya çalışsınlar ama milletvekillerinin çocukları özel kadrolara atansın, bakanların çocukları özel kadrolara atansın, yandaşların çocukları özel kadrolara atansın. Şimdi buradan Sayın Başbakana sesleniyorum: Bu rekabet nerede? Bu mu sizin rekabet anlayışınız? Şeffaflık, hangi şeffaflıktan bahsediyorsunuz? Şeffaflığı siz, toplumun tüm kesiminden, esnaftan şeffaflık istiyorsunuz, kurumlardan şeffaflık istiyorsunuz, basından şeffaflık istiyorsunuz ama kendinizle ilgili geldiği zaman şeffaflık yok. Buradan soruyoruz “1.150 odalı kaçak saray yaptırdınız. Buraya kim ne kadar para harcamış? Buranın ihalesi ne kadara yapılmış? Metreküp, granitinden bilmem neyine kadar kaç lira ödenmiş? Bardaklar kaça alınmış? Burada kaç personel çalıştırılıyor?” dediğimizde şeffaflık yok. Şeffaflık size geldiği zaman yok ama o Anadolu’nun masum insanlarına geldiği zaman şeffaflıktan bahsediyorsunuz. Rekabette, Anadolu insanını rekabete koşuyorsunuz ama kendi yandaşlarınıza yol verip açıyorsunuz. Yani böyle bir anlayış doğru değildir.

Şimdi, esnafları geziyoruz, mutlaka Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri de gittikleri zaman esnafları geziyorlar. Esnaf kan ağlıyor. Bankalara olan borçlarını, Halk Bankasına olan borçlarını ödeyememiş, günlük siftah yapamadan kepengini kapatan esnaf var. Getirdiniz bir kanun, aylarca da konuştunuz. Ne getiriyorsunuz bu kanunla? Esnafı düşünen bir tane madde var mı? Kimi korumuşsunuz? AVM’yi korumuşsunuz. Yani şunu kabul edeceksiniz: O “sessiz yığınlar” dediğiniz, o garip gureba Anadolu insanı, o hayat mücadelesi veren, yıllardır esnaflığını yapan, helal kazancının peşinde olan esnaf sizin gündeminizde yok. Sizin gündeminizde ağababaları var, sizin gündeminizde para babaları var, sizin gündeminizde sermaye grupları var. Getirdiğiniz kanun tasarısıyla gene AVM’lerin önünü açtınız. Dünyanın neresinde görüşülmüş yerden biter gibi AVM’lerin yapıldığı? Bir şeyi daha öldürüyorsunuz; milleti dönüştürüyorsunuz, milletin değer yargılarını ortadan kaldırıyorsunuz. Bakkalımızla, terzimizle, manavımızla bir kültür vardı, bir dayanışma vardı, insanlar birbirlerinin dertleriyle ilgileniyordu. Bugün bu esnafları; manavı, bakkalı, terziyi, tüm küçük esnafı öldürüyorsunuz.

Adana’da 3 bin, 4 bin nüfuslu Karaisalı’ya büyük alışveriş merkezi açılmış veya bir marketin zinciri açılmış, Saimbeyli’ye, Tufanbeyli’ye, bunlar Adana’nın 3-4 bin nüfuslu ilçeleri. Şimdi ben size soruyorum: Orada yıllardır bakkallık yapan, manavlık yapan, terzilik yapan, hakkıyla para kazanan o esnaflarımız bu büyük alışveriş merkezleriyle, para babalarıyla hangi mücadeleyi verecekler, hangi rekabeti yapacaklar? Ondan sonra da bütün televizyonlardan yayınlıyorsunuz, Sayın Başbakan “Rekabette eşitlik ve şeffaflık” adı altında bugün bir paket açıklıyor. Yani sizin sadece milleti düşünmeniz söylemde kalmış ama milleti düşünen bir tane bile uygulamanız yok.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 11. Maddesine aşağıda bulunan 1. Fıkranın eklenmesini, diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazalarda, toplam satış alanlarının yarısı kadar otopark alanı bulunur. Kanun yürürlüğe girdiğinde yeterli otoparkı olmayan işletme, bir yıl içinde otopark zorunluluğunu yerine getirmesi için süre tanınır. Getiremeyen perakende işletmenin işyeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir.”

Dilek Akagün Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz buyurunuz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi buradan, bizi, cezaevlerinde bulunan pek çok infaz koruma memuru ve cezaevi personeli arkadaşımız dinliyorlar. Biliyorsunuz, geçen hafta gündemimizde cezaevlerinin güvenliğiyle ilgili düzenlemeler vardı. Burada onların en çok dikkat ettikleri konu özlük haklarının geliştirilmesi, tazminatlarının yükseltilmesi ve fiilî hizmet zamlarının tanınmasıydı ama ne yazık ki geçen hafta içerisinde “Özlük hakları konusunda Maliye Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı anlaşamadı.” dendi, bu ertelendi. Şimdi soruyorlar, bu görüşmeye devam edilecek mi, yoksa bu kanun diğer kanunlarda olduğu gibi kadük mü kalacak? Öncelikle özlük haklarının ve fiilî hizmet zammının tanınmasını istiyorlar. Buradan, Sayın Bakan, Hükûmeti temsilen size bu görüşleri ve bu yardım çağrılarını, talepleri iletmek benim görevim, en kısa zamanda görüşülmesini talep ediyoruz.

Bunun yanında, 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’na gelince. Biraz önce de arkadaşımın söylediği gibi dağ fare doğurdu. Ne yazık ki esnafımızın, milyonlarca esnafımızın beklediği talepleri yerine getirilmeyen bu yasayla şu anda görüşmelere devam ediyoruz. Onlar da şu anda hepimizin ağzının içine bakıyorlar acaba bizimle ilgili olumlu bir şey olur mu diye? Anayasa madde 173’teki haklarını istiyorlar. Anayasa ne diyor? “Devlet esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” Yani büyük alışveriş merkezlerine karşı, zincir mağazalara karşı aslında korunmayı istiyorlar ama bu yasada böyle bir korunmanın olmadığını ne yazık ki izledikçe de görüyorlar.

Şimdi, dün Sayın Bakan dedi ki: “Aslında bizim küçük esnaflarımızda bir azalma yok, aksine o esnaflarımızda daha fazla artış var.” Ama TESK’in, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun rakamları hiç de öyle demiyor Sayın Bakan. 2000 yılında 4 milyon esnaf var iken, bugün için ise 1,5 milyon esnaf var. Nereye gitti bu esnaflar? Yok oldular. Nereye yok oldular, neden yok oldular? Aslında bunu hepimiz biliyoruz. Bunu bilmek için rakamlara da gerek yok sevgili arkadaşlar. Hepimiz mahallemizde, bulunduğumuz yerlerde görüyoruz zincir marketler açıldıktan sonra bakkallar, manavlar teker teker kapanıyor. İşte, onların sorunlarına çözüm bulunması gerekirken ne yazık ki bu tasarıda onların sorunlarına çözüm yok. Ne istiyor esnaflar, esnaf örgütleri? İstedikleri çok basitti aslında. “Bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi haftanın bir günü alışveriş merkezleri ve zincir marketler kapalı kalsın, biz biraz ayağa kalkalım. Çalışma saatleri sınırlandırılsın ve bu alışveriş merkezleri şehir dışına taşınsın.” Bunları istiyorlardı ama ne yazık ki bunlarla ilgili en ufak bir düzenleme yok. AKP milletvekillerinin daha önce vermiş olduğu yasa tekliflerinde, değişik partilerin de bizim partimizin de vermiş olduğu yasa tekliflerinde bunlar vardı ama ne yazık ki tasarıya gelirken bunların hepsi büyük AVM lobilerinin çalışmaları nedeniyle ortadan kaldırıldı. Buna hep beraber bizler şahit olduk.

Şimdi, tasarıda şaka gibi şeyler var. Efendim, AVM’lerde yüzde 5 oranında esnafa yer ayrılacakmış. Esnaf hangi parayla oralardan yer tutacak? Ben size bunu soruyorum.

Geleneksel ve kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin icrası için yine belli oranlarda bir fiyat indirimine gidilecekmiş. Hangi parayla arkadaşlar, hangi parayla? Siz esnafın ayağa kalkması için yani oralarda o büyük rakamlarla tutulabilecek yerlerden yer mi tutabileceğini sanıyorsunuz? Sanmıyorsunuz, sadece bir elma şekeri verdiğinizi zannediyorsunuz, bunlara da hiçbirisi kanmayacak, bunu görüyoruz.

Yöresel ürünlerin satışı AVM’lere konulacakmış. Elbette, konulması iyi bir şey ama yöremizdeki esnafların geliştirilmesi, asıl bizim istediğimiz şey bu.

Ben Uşaklı bir bakkalın çocuğuyum, Ali Akagün’dü benim babamın adı ve Uşak’ta bir bakkal dükkânı çalıştırıyordu. Bakkalların ne türden sorunlar yaşadığını biz yaşayarak bilen insanlarız ama ne yazık ki bugün bakkalların Uşak’ta yaşadığı sorunlara hiçbir çözüm getirilmiyor. Bakkallar diyorlar ki: “Biz saat 22.00’de kapatıyoruz yani içki satışımız sona erdiriliyor, AVM’ler de 22.00’de kapatılıyor. Neden biz AVM’lere göre, bu şekilde zorunlu olarak satışlarımızı ortadan kaldırmak durumunda kalıyoruz? Ayrıca, AVM’lerde içkiler, eğer fiyat birlikteliği varsa, neden düşük tutuluyor da bizim gibi bakkallara fiyat birlikteliği zorunluluğu konuluyor?” deniyor.

Ayrıca, küçük esnafın pazar ruhsatı ödemesini engelleyen bu maddedeki düzenleme olumlu, çünkü Uşak’taki esnaflarımız bu konuda çok ciddi sorun yaşamışlardı. Ancak, Hafta Tatili Kanunu’nu tamamen kaldırdığınızda, büyük AVM’lerde haftada bir gün izin kullanabilme hakkı da ortadan kaldırılabilir, bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum Sayın Bakan. Bunda belki bir madde kaldırılabilir ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - …Hafta Tatili Kanunu’nu tümden kaldırırsanız çok ciddi sorunla karşılaşacaksınız.

Bir de Uşaklı esnaflarımızın şöyle bir sorunu var Sayın bakan, bu tasarıda yok: Festival ve alışveriş alanlarıyla ilgili bazı düzenlemeler var ama kermesler ve pazar yerleriyle ilgili sorunlara çözüm yok. Her gün çok sayıda kermes açıldığı için, pazar yerleri olduğu için de esnaf satış yapamamaktan çok şikâyetçi. Bunu düşünebilirseniz, uygun bir şekilde bir düzenleme yapılabilirse çok memnun olacaklar.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 11'inci maddesinde yer alan "en az binde beşine" ibaresinin "en az yüzde onuna" ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Adil Zozani (Hakkâri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Dora, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 11’inci maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun tasarısı, Hükûmetin seçimler öncesi, küçük esnafı sözde korumaya çalıştığı izlenimi yaratma yönünde attığı yüzeysel düzenlemelerden ibarettir. Gözden kaçırılmaya çalışılan ve bizce asıl olarak sorulması gereken soru ise şudur: Küçük esnafı hangi politikalar yoksullaştırmıştır? Bu politikaları hangi Hükûmet yürütmüştür? Bu sorunun cevabını bizim gibi tüm kamuoyu da bilmektedir. Küçük esnafın yaşadığı temel sorunların ana kaynağı, büyük sermayenin Hükûmetçe desteklenmesi yaklaşımı, bizzat AK PARTİ Hükûmetinin neoliberal politika ve tutumlarının eseridir.

Değerli milletvekilleri, esnafın ruhsat işlemlerine ilişkin düzenlemeler, AVM'lerin tatil günlerinde çalışmasına ilişkin düzenlemeler, AVM'lerde ibadethane zorunluluğu getiren düzenlemeler tali konulardır ve esnafın gerçek sorunlarına çözüm getirmekten uzaktır. Türkiye'de AK PARTİ Hükûmeti eliyle yürütülen neoliberal, kapitalist politikaların plansız programsız, sadece ranta yönelik mantığı, belediyelerin şehir dokusuna uymayan inşaat izinleriyle de birleşince, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirleri adeta birer AVM çöplüğüne dönüştürmüştür. Kentlerin içinde kalmış yeşil alanlar ile restore edilmeyi bekleyen tarihî binalar AVM'ler için hazır yatırım alanları olarak görülmüştür. Son on yılda AVM’lere yapılan yatırım 40 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, şehir planlamalarında kentlerin ekonomik, sosyal ve kültürel doku gelişimleri, kentlere göç olgusu göz önünde bulundurulmadan alışveriş merkezleri konusuna basit bir ruhsatlandırma ve imar konusu gibi bakılmakta, sadece inşaat ve azami kâr gözüyle sözde bir kalkınma modeli olarak değerlendirilmektedir. Toplumda yaratılan tüketim düşkünlüğü neticesinde cazibe merkezleri hâline getirilen AVM'ler, bankaların halkı borçlandırmak için pervasızca dağıttığı kredi kartları olgusuyla birleşmiş ve insanlarda suni bir alışveriş duygusunun yaratılması planlanmıştır. AVM'lerin çokluğunun gelişmişlik örneği gibi sunulmasıyla, AVM'lerin çokluğunun ekonomik ilerleme göstergesi gibi sunulmasıyla toplum yanıltılmış ve yanıltılmaya da devam edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, şehirler, yerel halkın hiçbir görüşü alınmadan, kapalı kapılar ardında Hükûmet, belediye ve sermaye iş birliğiyle talan edilirken, halkın buna “dur” diyecek yasal kanallarının açık olmaması yerel demokrasinin pratikte olmadığının da en büyük göstergelerindendir. Kurulmasındaki amaç, her metrekaresinden kâr elde etmek olan bu ticari mekânlarda halkta suni tüketim özentisi yaratılmaktadır.

Tüketici kitleyi hedefine koyarak inşa edilen AVM'lerin kapitalizmin kendi iç çelişkileri nedeniyle kapanmaya doğru gittiğini, son yedi yılda 23 AVM'nin kapandığını, bazılarının farklı kurumlara dönüştürülmek istendiğini de ibretle izlemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ Hükûmeti iktidar olduğundan bu yana sürekli ittifak hâlinde bulunduğu büyük sermayeyle birlikte şehirleri de AVM'lerle, çok katlı çarpık inşaatlarla yaşanılmaz hâle getirmiştir. AVM'leri topluma bir hizmetmiş gibi sunmaya çalışan illüzyonlar yaratmaktan da geri durulmamıştır.

Aynı zihniyet, kırsal alanlarda yaşamın kaynağı olan su kaynaklarını talan edercesine, pervasızca hidroelektrik santrallerini yaygınlaştırmış; ormanları, doğayı aşırı kâr hırsıyla hareket eden sermayeye sunmaktan çekinmemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehir planlamaları, kültürlere, yerel hafızaya göre değil; yereli mekânikleştiren, geçmiş kültüründen koparan, yerel dinamikleri, kültürleri ikinci plana atan, yerel sosyolojileri iktidara bağlayan, demokratikleşmeyi ve şeffaflaşmayı lüks gören, topluma sermayeden bakan anlayışlarla gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, alternatif kentsel yaşam politikalarına ihtiyaç bulunmaktadır. Kentlerin birçok alanında oluşturulacak cazibe merkezleri mahalle bazında, köyler bazında katılımı, komünal değerleri, kooperatifleri, yerel meclisleri, halkın kararlara katılımını geliştirici sosyal alanların geliştirilmesine dönük çalışmalar hayati nitelik arz etmektedir.

Kapitalist modernizmin belirleyiciliğinden çıkılmalı, demokratik modernizm temel alınmalı, eşitlik, özgürlük, kültürel dokuya uygunluk temel alınmalıdır.

Demokratik kent meclisleri, mahalle meclisleri, yerel özellikli üretim ortaklıkları kurulmalı, bu anlayışların desteklenmesinin öncülüğünü yine demokratik yerel yönetimler yapmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 12’de iki adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 12. Maddesinin (1) fıkrasında bulunan "esnaf ve sanatkar işletmecilerine" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilk beş yıl rayiç bedelin yarısından fazla olmamak, sonraki dönemde" ibaresinin eklenmesini, (2) fıkrada bulunan "binde üç" ibaresinin "yüzde bir" olarak ve "dörtte birinden" ifadesinin "onda birinden" olarak, (3) fıkrada bulunan "yüzde birine" ibaresinin "yüzde beşine" olarak değiştirilmesini ve fıkradaki son cümlenin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                             Sinan Aydın Aygün                                 Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    Mahmut Tanal                                     İlhan Demiröz                                   Süleyman Çelebi

        İstanbul                                               Bursa                                               İstanbul

     Vahap Seçer                                       Sedef Küçük

         Mersin                                              İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 12. Maddesinin (1), (2) ve (3). Fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Alışveriş merkezlerinde, esnaf ve sanatkâr işletmecilerine rayiç bedelin en fazla yüzde ellisi üzerinden kiraya verilmek üzere, toplam satış alanının en az yüzde onu oranında yer ayrılır. Bu yerler, esnaf ve sanatkâr işletmecilerinden yeteri kadar talep olmaması veya boşalan yerlerin duyuru tarihinden itibaren otuz gün içinde doldurulamaması hâlinde diğer talep sahiplerine de kiralanabilir.

(2) Alışveriş merkezlerinde; geleneksel, kültürel veya sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere kiraya verilmek üzere, toplam satış alanının en az yüzde biri oranında yer ayrılır. Bu yerlerin kira bedeli, rayiç bedelinin beşte birinden fazla olamaz. Söz konusu meslekler, ilgili üst meslek kuruluşunun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir ve ilan edilir.

(3) Hızlı tüketim mallarının satışının yapıldığı büyük mağaza ve zincir mağazalar ile bayi işletme ve özel yetkili işletmelerde satış alanlarının en az yüzde ikisine tekabül edecek şekilde raf alanı, mağazanın bulunduğu ilde üretilmesi kaydıyla coğrafi işaretli olarak tescil edilen veya coğrafi işaretli olarak tescil edilmemiş olsa bile meslek kuruluşlarının uygun görüşü alınarak ticaret il müdürlüklerince belirlenen hızlı tüketim malı niteliği taşıyan yöresel ürünlerin satışına ayrılır. Yöresel ürünlerle doldurulamayan raf alanları, diğer ürünlerin satışı amacıyla kullanılabilir."

       Alim Işık                                       Özcan Yeniçeri                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                              Ankara                                               Kayseri

  Seyfettin Yılmaz                               Ahmet Duran Bulut                                  Reşat Doğru

          Adana                                              Balıkesir                                               Tokat

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Bulut, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin en önemli sorunlarının başında işsizlik gelmektedir. Resmî rakamlarda yüzde 10’u geçen işsizlik gayriresmî rakamlarda yüzde 20’lere ulaşmıştır. Her 4 gençten biri işsizdir. Bu işsizliğin ortadan kaldırılması, azaltılması için yeni istihdam alanları açılmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumuna üye olan 15 milyon kişinin yaklaşık yarısı küçük esnaf, sanatkâr ve yanında çalışanlardır. Küçük esnafın önünün açılması, ona yeni imkânlar hazırlanması, uzun vadeli krediler verilmesi, yeni mekân açanların beş yıl vergi dışı bırakılması gibi tedbirlerle esnafın önünün açılması lazım. Avrupa’da, dünyada meydana gelen krizin Türkiye’den teğet geçtiğinin ifade edilmesinin sebebi, bu krizin sarsıntılarını esnafın göğüslemesidir. Esnaf, vatandaşa, parası olmayana, kredi kartı olana, düşük gelirli olan insanlarımıza 8 ila 10 bin lira arasında bir destekte bulunmuş, veresiye defterini açmış, o defteri kapatmamıştır. Parası olmayana ekmeğini, sütünü aldığında “Hayır.” dememiştir. Böylesine önemli işlevi olan, Türk kültürünün, Ahilik kültürünün en önemli unsuru, sosyal yapımızın vazgeçilmezi olan bu küçük esnaf, bakkal, görüyoruz ki Avrupa Birliği ölçülerinin üzerinde Türkiye’de artış kaydeden AVM’ler karşısında her gün erimekte, her gün yok olmaktadır çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi AVM’ci bir partidir, Adalet ve Kalkınma Partisi zenginci bir partidir. Küçük esnafı, dar gelirliyi düşünmediği uzun yıllardır çıkmasını beklediğimiz bu yasada da görülmektedir.

Önceki Başbakan bir açılışta ifade ediyor, bakkallara diyor ki: “Bir araya geliniz, siz de yeni AVM’ler açınız. Hayatın yeni düzenine ayak uydurunuz.” Yani diyor ki: “Kapatın dükkânlarınızı, siz de bu saadet zincirine katılınız.” Böylesine bir bakış açısının, sosyal yapımızın en önemli unsurları olan bu değerli meslek grubunun dertlerine çare bulması mümkün değildir.

Avrupa Birliğinde ekonomik kararlar alınırken “önce küçüğü gözet” anlayışı vardır. Ancak, maalesef, iktidar büyüğü gözetmekte, büyüğün haklarını savunmakta, büyüğün önünü açmakta, küçüğe “kendi başının çaresine bak” demektedir. Uzun zamandır çıkması beklenilen yasa beklentileri boşa çıkarmaktadır.

Şehirler içerisine kadar girmiş, büyük merkeze açamasa bile küçük marketler zincirleriyle mahalle aralarına kadar dalmış bu perakende sektörünün yüzde 65’ini elinde bulunduran bu canavar, küçük esnafın yüzde 42’lik payına göz dikmiş, onu da elinden almaya çalışıyor. Bu insanlar bir araya gelip AVM kuramazlar, bu insanlar böyle bir organizasyonu yapamazlar çünkü ellerinde imkân yok.

Çok kredi vermekle övündüğünüz, banka hâline getirdiğiniz Esnaf Kefalet Kooperatiflerinden para alıp yatırım yapmıyor bu insanlar, borçlarını ödüyorlar, raflarına yeni ürünler koymaya çalışıyorlar. Yani AVM’lik bir hayalleri bile olamıyor bu insanların. Bunu esnaf görmektedir ve bu insanlara Adalet ve Kalkınma Partisinin bakış açısının hesabını 7 Haziran seçimlerinde soracaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi küçük esnafımızın, bakkalımızın yanındadır; onun dertlerini çözmek için kadrolarıyla, projeleriyle hazırdır.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 12. Maddesinin (1) fıkrasında bulunan "esnaf ve sanatkar işletmecilerine" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilk beş yıl rayiç bedelin yarısından fazla olmamak, sonraki dönemde" ibaresinin eklenmesini, (2) fıkrada bulunan "binde üç" ibaresinin "yüzde bir" olarak ve "dörtte birinden" ifadesinin "onda birinden" olarak, (3) fıkrada bulunan "yüzde birine" ibaresinin "yüzde beşine" olarak değiştirilmesini ve fıkradaki son cümlenin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Sedef Küçük (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Küçük. (CHP sıralarından alkışlar)

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 12’nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet tarafından hazırlanan bu tasarının gerekçesinde AVM’ler ve zincir mağazaların esnaflar ve küçük ölçekli ticari işletmeler için pazar kaybını ve piyasada tutunma sorunlarını da beraberinde getireceği söyleniyor. Bu çok haklı ama haklı olduğu ölçüde geç ortaya konulmuş bir saptamadır.

Yıllardır esnaf örgütleri, AVM’lerin ve zincir mağazaların verdikleri zararlar konusunda Hükûmetin kapısını aşındırdı. Muhalefet defalarca bu konuya ilişkin teklif verdi. “Esnaf kan ağlıyor, AVM’ler binlerce esnafın kepenk kapatmasına neden oluyor.” denildi ama bu konu karşısında kulaklar nedense hep sağır oldu. Şimdi, AVM sayısı 350’ye, mağaza zincirlerinin şube sayısı 18 bine dayanınca mı bu sorunun farkına varıldı? Esnaf artık bu yükü taşıyamaz oluncaya kadar, binlercesi bakkalının, manavının, iş yerinin kapısına kilit vurmak zorunda kalana kadar neden beklendi? Bu soruların acilen Hükûmet tarafından cevaplanması gerekiyor çünkü bugün var olan hipermarketlerin, AVM’lerin ezici bir çoğunluğu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sırasında faaliyete başladı.

Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra, esnafımız yıllarca sıkıntılarla boğuştuktan sonra “E, sizi koruyacağız.” diye kanun tasarısı hazırlanması, doğrusu, çok da sağlıklı bir yaklaşım değil. Yine de geçtir ama tasarıyı oldukça olumlu bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımızın tek sorunu tabii ki AVM ve hipermarketler değildir. Banka kredileri sorun, hemen her esnafımız bankalara borçlu durumda. Vergi borçları sorun, esnaflarımızın vergi borcu 70 milyarı bulmuş. BAĞ-KUR primleri sorun, çoğu esnafımız BAĞ-KUR primlerini ödeyemez durumda ve bu nedenle de sağlık hizmetlerinden faydalanamamakta. Anayasa’mızda esnaf ve sanatkârlarımızın korunmasına ilişkin hüküm olmasına rağmen hâlâ korunmamaları ve desteklenmemeleri zaten başlı başına en büyük sorun. Bu kadar sorunun arasında takdire şayan olan ise bu esnaf ve sanatkârlarımızın hâlâ evlerine ekmek götürebiliyor, hâlâ direnebiliyor, hâlâ istihdam yaratıyor ve ekonomimizin çarklarını çevirebiliyor olmalarıdır. Bu, büyük bir başarıdır, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının politikalarına rağmen bir başarıdır.

Esnaflarımız gibi toplumumuzun orta direğini oluşturan kesimler, ekonomik krizlere ve çalkantılara en duyarlı olan kesimlerdir. Eğer iyi ve sağlıklı işleyen, istikrarlı bir ekonomi politikası uygulanmıyorsa bundan en büyük zararı bu kesimler ve aileleri görür. İstikrarın en önemli koşullarından birisi ise şeffaf, denetlenebilir ve yolsuzluklardan arınmış bir yapıdır. Ülkemiz için ne yazık ki bu koşulun sağlandığını hele de bugünlerde söylemek asla mümkün değildir. Bir ülkede ülkeyi yönetenler yolsuzluklarla, talanla beraber anılıyorsa o ülkede ne istikrardan söz edilir ne sağlıklı bir ekonomik yapıdan. Bir ülkede, devleti ayakta tutan kurumlar şaibe altında ise, yargıya olan güven her geçen gün daha da sarsılıyorsa, bir rant ve israf furyası dolu dizgin devam ediyorsa o ülkenin ekonomisi bıçak sırtında demektir. Hiçbir yöneticinin de ülkesini bu hâle koymaya ve göz yummaya, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya hakkı yoktur.

Eğer esnafı gerçekten korumak istiyorsak, eğer memuru, işçiyi, yoksulu gerçekten ezdirmemek istiyorsak, her şeyden önce geleceğe sağlıklı bir toplum bırakmak istiyorsak yolsuzluklardan tamamen arınmak gerekir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Küçük.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 13’te üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13. Maddesinin kenar başlığının "Çalışma günleri ve saatleri" olarak değiştirilmesini, 1. Fıkrasında bulunan "yetkili idarenin görüşü alınmak suretiyle vali tarafından belirlenebilir" ibaresinin "yetkili idare tarafından belirlenir." olarak değiştirilmesini, fıkranın sonuna "Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazalar haftada bir gün, dini bayramlarda ilk iki gün ve yılın son günü kapalı olur" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                             Sinan Aydın Aygün                                 Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    Mahmut Tanal                                   Haluk Eyidoğan                                    İlhan Demiröz

        İstanbul                                             İstanbul                                               Bursa

  Süleyman Çelebi                                  Muharrem Işık

        İstanbul                                             Erzincan

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13. Maddesinin (1). ve (2) Fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

(1) Mesleğe, mevsime ve turizme özgü şartlar ve benzeri hususlar gözetilerek perakende işletmelerin bir kısmının veya tamamının çalışma saatleri, meslek kuruluşlarının müşterek teklifi üzerine yetkili idare tarafından belirlenir. Esnaf ve sanatkâr işletmelerinin çalışma saatlerinin belirlenmesinde, meslek kuruluşunca ilgili esnaf ve sanatkâr odasının görüşü alınır.

(2) Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazalar haftada bir gün, resmi tatil günlerinde tamamen ve dini bayramlarda ilk iki gün kapalı tutulur.

       Alim Işık                                       Özcan Yeniçeri                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                              Ankara                                               Kayseri

  Seyfettin Yılmaz                                    Reşat Doğru                                        Emin Çınar

          Adana                                                Tokat                                             Kastamonu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 13'üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                   Mülkiye Birtane                                  Nursel Aydoğan

           Iğdır                                                  Kars                                              Diyarbakır

    İbrahim Binici                                        Erol Dora                                          Adil Zozani

        Şanlıurfa                                             Mardin                                              Hakkari

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçe.

Gerekçe:

Tasarı metninde geçen "işletmelerin bir kısmının veya tamamının çalışma saatleri, vali tarafından belirlenebilir." ibaresi muğlak bir ibare olmakla beraber hiçbir sistematiği içermemektedir. Esas olarak bu anlayışın işçi hakkını gözeten hiçbir yönü de yoktur. Çalışma saatleri ilgili sendikalar, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ve işyerlerinde işçiler tarafından oluşturulacak emek meclisleri aracılığı ile belirlenmelidir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13. Maddesinin (1). ve (2) Fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

(1) Mesleğe, mevsime ve turizme özgü şartlar ve benzeri hususlar gözetilerek perakende işletmelerin bir kısmının veya tamamının çalışma saatleri, meslek kuruluşlarının müşterek teklifi üzerine yetkili idare tarafından belirlenir. Esnaf ve sanatkâr işletmelerinin çalışma saatlerinin belirlenmesinde, meslek kuruluşunca ilgili esnaf ve sanatkâr odasının görüşü alınır.

(2) Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazalar haftada bir gün, resmi tatil günlerinde tamamen ve dini bayramlarda ilk iki gün kapalı tutulur.

Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Emin Çınar, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN ÇINAR (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Esnaflarımız Türk toplumunun en önemli temel ekonomik ögelerinden birisini oluşturmaktadır. Ülkemizde faaliyet gösteren iş yerlerinin yüzde 99’u esnaf ve sanatkârlarımızdan oluşmaktadır. İstihdamın yüzde 77’si, ekonomide oluşturulan katma değerin ise yüzde 36’sı esnaflar tarafından sağlanmaktadır. Ekonomik şartların zorlaşması, sürekli artan borç yükü, büyük alışveriş merkezlerinin çoğalması, esnaflarımızı kepenk kapatmak zorunluluğuyla karşı karşıya bırakmaktadır. 2004 yılında Türkiye genelinde 2 milyon 850 binden fazla esnafımız varken bu rakam 2014 yılı itibarıyla 1 milyon 575 binler seviyesine gerilemiştir. AKP iktidarı her ne kadar bugün perakende ticaret düzenlemesiyle ilgili kanun tasarısı vermiş olsa da bu yasa küçük esnaf ve sanatkârın sorunlarına çözümler getirmemekte, hatta onları yok edecek düzenlemeleri içermektedir. AKP iktidarının esnaf düşmanlığı yıllar öncesinden bizzat dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıkça ifade edilmiştir. Sayın Erdoğan, bir alışveriş merkezi açılış töreninde “Artık bakkal devri bitti.” diyerek küçük esnaf ve sanatkârımızı kaderine terk etmiştir. Kendisi ve ailesini geçindirebilen esnafımız büyük alışveriş baronlarına kurban edilmiş, yok olmak doğrultusunda yüz yüze bırakılmıştır. Bugün bu yasayla esnafın sorunlarına hiçbir çare getirilmemekte, kaybeden yine esnaf ve sanatkârımız olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, toplumun omurgasını oluşturan, ekonomimizin istikrar unsuru olan küçük esnafın, KOBİ’lerin zayıflaması, güçsüzleşmesi, toplumun yapısında derinden etkiler bırakmaktadır. Ahilik kültürünün mirasçıları olan esnaf ve sanatkârlar alın terleriyle evlerine ekmek götürmenin yanında, istihdam sağlamakta ve son derece önemli sosyal görevleri ifa etmektedir. Eskiden mahallenin kayda değer zenginleri içerisinde olan küçük esnaf ve sanatkârımız bugün fakirleşmiş, dar gelirli kesimler hâline gelmiştir. Bundaki temel etkenlerin başında, Türkiye’deki AVM sektörünün yatırımlarının kontrol edilemez boyutlara ulaşması gelmektedir. Bu AVM’ler, esnafımızı haksız rekabetle karşı karşıya bırakmaktadır. Yabancı yatırımcılar, kendi ülkelerinde yapamadıkları ticareti bizim ülkemizde çok rahatlıkla yapmakta, kısa vadede yüksek kârlar elde edip kendi ekonomilerine kazandırmakta ve bizim perakende piyasamızı sıkıntıya sokmaktadır. Bizim esnafımızsa kepenklerini indirmekte, esnafımız kendi işinin patronuyken uluslararası firmaların garsonu ya da tezgâhtarı olmak zorunda kalmaktadır.

Seçim bölgem olan Kastamonu’da sanayi yatırımlarının yetersiz olması nedeniyle vatandaşlarımız esnaflık yapmakta, geçimlerini bu yolla temin etmektedir. Ancak, son yıllarda ekonomik şartların ağırlaşması, zincir marketlerin ve AVM’lerin çoğalması esnafımızın vergisini dahi ödeyemez duruma düşmesine sebebiyet vermektedir. Kastamonu’da esnafımız can çekişmekte, yoksullaşmakta, borçlarını ödeyemedikleri için dükkânlarını kapatmak zorunda kalmaktadır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin açılan/kapanan işletme sayıları istatistiklerine göre, seçim bölgem olan Kastamonu’da yılın ilk on ayında kapanan işletme sayısı bir önceki yılın ilk on ayına göre 2 kata yakın artış göstermiştir; açılan işletme sayısındaki artışsa çok az bir orandadır.

Görüşmekte olduğumuz bu yasayla, AVM’lerin açılış ve kapanış saatlerinin düzenlenmemesi küçük esnafı, sanatkârı ve AVM çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu gidişatla ülkemizde esnaf kalmayacak, perakende sektörü hızla yok olacaktır. Büyük AVM’ler ve zincir marketlerle rekabet edemeyen esnafımız, sosyal ve ekonomik şartlarının bozukluğu nedeniyle her geçen gün yoksullaşmakta, iş yerlerini kapatmak zorunda kalmaktadır. Esnaflarımızı kaderine terk etmemeli, onların ayakta kalabilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmalıyız. Esnafımızın bu sorunlarını AVM patronlarıyla değil, büyük sermaye gruplarıyla değil ancak esnafımızı dinleyerek ve onları temsil eden odaların görüşlerini alarak, onların doğrultusunda düzenlemeler yaparak çözüme kavuşturabiliriz.

Bu yasanın hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 13. Maddesinin kenar başlığının "Çalışma günleri ve saatleri" olarak değiştirilmesini, 1. Fıkrasında bulunan "yetkili idarenin görüşü alınmak suretiyle vali tarafından belirlenebilir" ibaresinin "yetkili idare tarafından belirlenir." olarak değiştirilmesini, fıkranın sonuna "Alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazalar haftada bir gün, dini bayramlarda ilk iki gün ve yılın son günü kapalı olur" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Muharrem Işık (Erzincan) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

13’üncü madde üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce özellikle Paris’te yaşanan bu acı olaydan sonra Sayın Başbakanın da oradaki yürüyüşe katılması ve orada özellikle basın özgürlüğü hakkında söyledikleri sözlerin Türkiye’de de uygulanmasını talep ediyoruz, istiyoruz. Cumhuriyet gazetesine ve Fox TV'ye yapılan saldırılar, polisin Cumhuriyet gazetesine özellikle baskı yapması ve orada savcı kararı olmadan arama yapması, ayrıca Fox TV’nin aracının taşlanması... Önlem alınması gerekiyor, özellikle sosyal medyada ve bazı yayın organlarında hedef göstermenin bir an önce önüne geçilmesi gerekiyor. Bunun önünde tedbir alınmasını istiyoruz.

Ayrıca, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesinin bazı İnternet sitelerine erişimi engellemesini de basın özgürlüğüne vurulan darbe olarak değerlendiriyoruz.

Değerli milletvekilleri, Karayollarında yaklaşık 8 bine yakın taşeron çalışan işçi var. Bu işçilerin, biliyorsunuz mahkemenin verdiği karara rağmen hâlen hakları bu Hükûmet tarafından verilmedi ve şu dönemde yağan karın... O kadar yol yapmakla övünüyorsunuz ama yağan karda neler olduğunu görüyoruz. İşte İzmir yolunun, Manisa yolunun kapanması, bugün Erzincan ve doğuda yaşanan olaylar tamamen bu taşeronlaşmanın getirdiği sonuç. Ben şöyle hatırlıyorum, rahmetli babam da Karayolcu, Karayollarından emekli. Hem o yolları hem de araçları düşündüğünüz zaman teknolojik olarak, o zaman biz yolların kapandığını görmüyorduk ama şu anda yollar ne yazık ki kapalı, bunda da en büyük sebep taşeronlaşma. Artı, TEDAŞ’ı özelleştirdiniz, TEDAŞ’tan dolayı da şu anda birçok köye elektrik gitmiyor ve direkler sökülmüş. TEDAŞ’taki -özellikle özelleştirildikten sonra- arkadaşlarımız canla başla çalışmak istiyorlar, elektrik götürmek istiyorlar ama alan patron “20 yerine 1 kişi çalıştıracaksın.” dediği için de ne yazık ki elektrikler kesik, insanlar donuyor.

Bir konu daha var, onu da söyleyeceğim, daha önce burada gündeme getirdim: Bu SRC belgelerini Bakanlık vermiş, Emniyet diyor ki: “Bunlar sahte.” Dünyanın parası alınmış. Sayın Bakana da verdim. Sayın Bakanım bu konuda size de söyleyeyim. SRC belgesi insanlara verilmiş, hem de Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilmiş, soğuk mühürle verilmiş ama şu anda, en son 68 bin kişiye demişler ki: “Sizinki yanlış verilmiş, sahte verilmiş.” Emniyet kabul etmiyor ama Bakanlık vermiş. Bu konuda da bir çalışma yapılması lazım, bu insanlar mağdur oldu.

Tabii, esnafı korumak istiyorsak önce Hükûmetin memuru, çalışanı, emekliyi koruması lazım. Erzincan’da bir hemşehrim bana bordrosunu göndermiş, SSK emeklisi Mehmet Artuvan ağabeyimiz. 9.004 gün BAĞ-KUR’a prim ödemiş ya da SSK’ya -tam belli değil- 699 TL maaş almış. Açlık sınırı 1.232 lira, yoksulluk sınırı 4.014 lira olan bir zamanda gelin de yaşayın. Dün Sayın Genel Başkanım açıkladı, yetim aylıklarına 6 lira 99 kuruş, dul aylıklarına 9 lira 32 kuruş, 600 lira aylık alana 13 lira 98 kuruş, 800 lira aylık alana 18 lira 64 kuruş, 1.000 lira aylık alana 23 lira 30 kuruş, 1.047 lira aylık alana da 24 lira zam yapılmış. Memura yüzde 6, asgari ücrete sözde -yüzde 12 değil ama- yüzde 12 zam yaptığınızı söylüyorsunuz. Bu zamlarla zaten esnafın korunması mümkün değil.

Artı, özellikle çığ gibi büyüyen bu zincir marketler. Erzincan gibi yerde, merkezde 95 bin nüfusumuz var. Hangi sokağa girersen bir tane market var, bu küçük zincirler var. Zaten onların hiçbir zaman için üç beş kişi çalıştırmaktan başka Erzincan’a bir katkısı olmadığını -Türkiye'nin hepsini düşünün- biliyoruz. Bunlar açılırken de özellikle kimlerin açtığını, nasıl yayıldığını çok iyi biliyoruz. Öyle sokaklar görüyoruz ki orada girip de hiçbir şey bulamadığın hâlde, bir bakıyorsun getirmiş kurmuşlar, belli günler ucuzluk yapıyorlar. İnsanları toplayıp oraya getirip orada o şekilde esnafı, özellikle küçük esnafı, bakkalları, o bizim bakkal amcalarımızı perişan ettiler.

Burada bir soru soracağım. Özellikle, şakacı ve müjdeci Sayın Başbakanımız yine bugün biraz önce açıkladı, müjde verdi. Paketler açıklıyor sürekli. Sanki 62’nci Hükûmet daha önceki o üç Hükûmetin, hatta dört Hükûmetin hiç devamı değilmiş gibi özgürlüklerle ilgili, esnafla ilgili bir sürü paket açıklıyor. Aslında sizi inkâr ediyor kendini ispat etmek için ama açılan paketlerin hiçbirinden bir fayda görmüyorlar, hiç kimse de yararlanmıyor. “Esnafa faizsiz kredi vereceğim.” diyor. Şimdiye kadar özellikle hayvancılıkla uğraşanlara, tarımla uğraşanlara faizsiz krediler verildi ama hiçbirinin faizsiz verilmediğini, ödeyemediği zamanlarda ne kadar üzerine gidildiğini biliyoruz. Eğer esnafı korumak istiyorsak -zaten arkadaşlarımızın çoğu söylediler- önce vatandaşı bu borçtan kurtarıp onları biraz zengin etmemiz lazım ki esnafı da kurtaralım.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm geçici 1’inci madde dâhil 14 ila 27’nci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; perakende ticaretin düzenlenmesiyle ilgili kanun tasarısıyla ilgili görüşmeleri yapıyoruz ve ikinci bölümün geneli üzerinde görüşlerimi açıklayacağım.

Evet, Sayın Bakan da geldi kürsüye, konuştu. Yaklaşık on sekiz yıl süren ve birkaç tane bakan eskiten, her bakanın da bu Meclise getirmeyi taahhüt ettiği, esnafın da beklediği, AVM sahiplerinin de, büyük sermayedarların da, hipermarket sahiplerinin de beklediği bir yasayı konuşuyoruz. Bakan da şöyle dedi: “Aslında on sekiz yıl veya yirmi yıl bekleyen yasayı on sekiz saat çalışarak, hatta, beyaz dumanın tütmesini bekleyerek çıkardık. İstenilen olmuş mudur, ideal bir yasa mıdır? Hayır, ideal bir yasa değil.” Peki, bununla birlikte, TESK yani Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu da “Eksik olsa da bir adım atmış olacağız.” diyor, o da yasadan memnun değil. Yasaya baktığımız zaman da bu görünen beyaz dumanı herkes bekliyordu yani esnaf bekliyordu, vatandaş bekliyordu, hipermarket sahibi, AVM sahibi, herkes bekliyordu. Beyaz duman göründü ama beyaz dumanı görünce herkes şok oldu. Gerçekten içinin boş olduğunu, sadece bugün mevcut durumu düzenleyen, tüketiciyi de koruyan –Tüketici Kanunu’yla korunuyor gerçi de- tüketiciyi de çok ilgilendiren ya da yerel esnaf ve sanatkârları ilgilendiren bir yasa olmadığını hep birlikte görüyoruz.

Şimdi, dedim ya, on sekiz yıl, yirmi yıl raflarda bekledi bu yasa. 2002’de yine Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu bu yasayı getirmeye çalışmış ama başaramamış, hemen peşinden 59’uncu Hükûmette Ali Coşkun getirmeye çalışmış başaramamış ve özür dilemiş insanlardan “Bu yasayı getiremedim.” diye. Sonra 60’ıncı Hükûmette 2 Bakan… Birini söylemeyeceğim çünkü biri bugün Yüce Divanda yargılanması gereken bir Bakan olduğu için adını da ağzıma almak istemiyorum ama diğeri benim kentimin Bakanı Sayın Nihat Ergün “Banda koyduk, yola çıktı, geliyor.” demişti bu yasa için. O bant bir türlü bu Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşamadı, o yasayı göremedik. Yine 61’inci Hükûmet döneminde de Sayın Hayati Yazıcı “Tüketici Kanunu’ndan sonra bu yasayı çıkartacağız.” demesine rağmen, yasa bir türlü gelmedi. Bu yasa Sayın Canikli’ye nasip oldu. Gerçekten yirmi yıldır getirilemeyen yasayı getirmeyi başardınız ama içini boşaltarak getirdiniz ayrı konu çünkü bu yasa için tasarı dışında kanun teklifi veren AKP milletvekilleri ve diğer muhalefet partisi milletvekillerinin taleplerinin veya öngörmüş olduğu yasa tekliflerinin hiçbiri bu yasanın içerisinde yok. Hatta, yaptığınız oylamalarda Komisyonda AKP milletvekilleri –biraz sonra söyleyeceğim- kendi yasa tasarılarının içerisinde olan maddelere bile ret oyu verdiler ya da bunun içinde olması için çaba sarf etmediler. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.

Peki, şimdi bu yasa geldi ne oldu, bir de bu boyutundan bakmak lazım. Evet, amaç neydi bizim verdiğimiz tekliflerde? Ben de verdim çünkü bir kanun teklifi. Bir defa, “Haksız rekabete izin vermemeliyiz.” diyorduk. Haksız rekabete izin vermemek ne demekti? Mesela bakkallarımız ürün satan üreticilerden çok kısa vadelerde ve peşin fiyatına almak zorunda kalırken ne yapıyordu hipermarketler? Dört, altı ay vadeyle çok büyük alımlar yaptığı için, toptan alımlar yaptığı için daha düşük fiyatla alıyordu ama bakkalın sattığı fiyata yakın bir fiyat koyarak kâr marjını büyük miktarlarda artırıyorlardı. Bu yasanın içinde bunu önleyici hiçbir şey yok.

Yine, hipermarketler savunuluyor, ki niye savunuluyor, bunu da anlamış değilim. Gelişmiş ülkelerde bile bizim kadar hipermarket veya AVM yok. Yaklaşık 400’ü bulan… 400’e henüz ulaşmadı ama Bakan Bey de burada açıkladı “2015 yılı içerisinde 400 rakamını yakalayacağız.” dedi. Dünyada yine birinciyiz AVM’lerde ve hipermarketlerde. Eğer hipermarketler çok kabul edilebilir, ülke ekonomisinin gelişmesine katkı sunan kuruluşlar olsaydı gelişmiş ülkelerin bütün kentlerinde bizden fazla AVM olurdu ama o kentlerde, o ülkelerde bu AVM’leri göremiyoruz.

Yine, bu hipermarketlerin yazar kasa kullanmaları veya kredi kartı kullanmaları nedeniyle vergiye çok büyük oranda katkı sağladıkları söyleniyor ama en çok vergi verenler listesine baktığınızda bu uluslararası hipermarketlerin hiçbirinin sıralamada olmadığını görüyoruz, hatta birçoğu zarar bildiriyor, beş kuruş vergi vermiyor. Tabii, uluslararası firmaların kendi ülkelerine parayı nasıl transfer ettiklerini hepimiz biliyoruz. 80 milyar, 100 milyar ciroya yaklaşan bu firmaların vergi verenler listesinde olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Peki, bu AVM’ler ne yapıyor? “Kentin görsel bütünlüğüne katkı sunuyor.” deniyor. Evet, kentin görsel bütünlüğüne ve görselliğine katkı sunuyor. Şuradan Eskişehir yolundan gidin bir bakın bakalım. Oradaki AVM’lerin kentin görseline nasıl katkı sunduğunu hep beraber bir bakalım görelim.

Şimdi, bu AVM’ler kendilerindeki uluslararası güçle kent merkezlerinde kuruluyorlar genelde ve imar planlarını değiştirerek, daha çok yeşil alanları kullanarak yapıyorlar ve hatta kentin yeşil alanlarını kendi sosyal etkinlikleri için de ayrıca ücret ödemeden kullanıyorlar. Tabii, bu AVM’ler aynı zamanda kentin ticari, sosyal ve trafik işleyişini de bozmaktadır. Bunlarla ilgili çok örnek verebiliriz.

Evet, AVM deyince benim kentim de akla geliyor. 1990’lı yılların başında bizim siyasi partimize mensup bir belediye başkanı kente, Kocaeli’ye AVM getirebilmek için çok büyük çabalar sarf etmişti. 1990’lı yılların başıydı. Hatta Türkiye’nin ilk “outlet center”i dediğimiz Outlet Center hâlen mevcuttur, Kocaeli’de kuruldu. İstanbul’dan sonra AVM’lerin açıldığı -Ankara’dan önce- ikinci kentti Kocaeli. Hatta Sakarya’dan, Düzce’den, Yalova’dan, Bursa’dan insanlar otobüs seferleri düzenliyorlardı bu Outlet Center’a, AVM’ye. Bu konuşmamı duyanlar hatırlayacaktır o günleri. Ama gel gelelim ki sonradan açılan, ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü, beşincisini gördükçe kente ne kadar zarar verdiğimizin, kentin geleceğiyle ilgili ne büyük sıkıntılar yarattığımızın farkına vardık. Gittiğimiz esnaf arkadaşlar haklı olarak şunu söylüyordu bize: “Evet, bu AVM’yi kente ilk siz getirdiniz.” Doğruydu, o gün ihtiyaçtı ama bunun 2, 3, 4, 5 olması ve kent merkezlerinde olması artık ihtiyacın dışına çıkmış, yerel esnafı yani küçük esnaf dediğimiz esnafı, bakkal dediğimiz esnafı bitirme noktasına gelmiş.

Sayın Bakan, yine, yıllar itibarıyla bakkalların arttığını söylüyordu. Doğrudur, artıyordur, Türkiye’nin nüfusu sürekli artıyor. Nüfusa göre bir oran verdiğinde bu rakamın artmadığını görecektir.

AVM kültürüyle beraber bir şeyi daha öğrendik, tüketim toplumu olmayı öğrendik. 2002 yani 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında başlayan, tüketim toplumu olma ve ekonominin buna dayandırılması, ki AKP Hükûmetinin temel hedefinde bu vardır, tüketerek büyüyen bir ekonomi hesabı yapmışlardır, üreterek değil, tam bunların istediği bir şeydir AVM’ler ve AVM’ler çığ gibi büyümüştür ama insanlar artık borçlanacak bir kurum, borçlanacak bir yer bulamıyor. Herkesin kredi kartı borcu var çünkü bu AVM’ler, bu hipermarketler öyle marketler ki adımınızı atmanızdan itibaren sizi harcamaya zorlayan, istemeseniz de harcadığınız bir duruma getiriyor.

Tabii, bunu söylüyoruz, AVM’ler ne yapılmalı? AVM’ler hızla kent dışına çıkartılmalı.

Bu kanunun içinde yine olmayan bir şey var: AVM’ler cumartesi veya pazar günü, hiç olmazsa haftada bir gün mutlaka kapatılmalı. İki nedenle kapatılmalı: Kent esnafının nefes alması için kapatılmalı. Bir de AVM’de çalışanlar için kapatılmalı. O AVM’de çalışan insanın yirmi yıl boyunca, on yıl boyunca, ne söylerseniz söyleyin, bir pazar günü çocuklarıyla tatil yapma imkânına sahip olması gerekiyor.

Yine, AVM’de çalışan insanların, bu marketlerde çalışan insanların örgütlenmesiyle ilgili en ufak bir madde yok ve sendikalı olmasıyla ilgili bu kanun teklifinin içerisinde en ufak bir madde yok. Onların da insanca yaşama, onların da belirli saatlerde gidip gelme… Ki bu saatler valiliğe bırakılıyor, en az on iki saat daha fazla çalışıyor bu insanlar. Bu köleliğe bir “dur” denmesi gerektiğine inanıyorum. Bu kanun içerisinde yine bununla ilgili bir şey yok.

Yine, Hükûmet her zaman olduğu gibi, “Bir kanayan yarayı çözeceğim.” diye yola çıkmış ama sermayedarlara hizmet eden bir kanun tasarısını buraya getirerek yirmi yıl sonra yasalaştığını söylüyor, bununla övünüyor. Dediğim gibi, bunun içinde kent kültürünü bozmayan, kent esnafını tekrar canlandıracak, kent esnafına çare olacak kooperatiflerin kurulabileceğini söylüyorsunuz ama kooperatiflere kredi vermeyi söylemiyorsunuz. Bu yasadan önce de o insanlar bir araya gelip sizin baktığınız mantıkta bunları yapabilirlerdi ama sermayeleri güçlü olmadığı için, bunları yapma şansına sahip olmadılar.

Evet, tekrar bu yasanın gözden geçirilmesi gerektiğini ve gelecekte inşallah Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gerçek anlamda tüketiciyi koruyan, esnafı koruyan bir yasa çıkarılması konusunda çaba sarf edeceğimizi ifade ediyorum.

Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’yla ilgili ikinci bölüm üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında görüşmüş olduğumuz kanun tasarısı AKP’nin politikalarının ortaya konması, görüntünün net olarak burada ifade edilmesi açısından son derece önemlidir. Çünkü on iki yıllık iktidarı döneminde AKP Hükûmeti aslında bütün ülkeyi bir AVM çöplüğü hâline getirmiştir. AVM anlayışı, kutsal mekânlar olan camilerin alt yerinden, alt katındaki, bodrum katındaki yerlerden, insanların tek nefes alabildiği parklara kadar maalesef bu Hükûmet döneminde pervasızca götürülmeye çalışılmıştır.

Biz AKP döneminde Türkiye kapitalizminin sembolü hâline gelen bu AVM’lerin aslında kentlerin en büyük problemi olduğunu düşünüyoruz. Bugün bütün Türkiye’de ortaya çıkan tabloda da neredeyse kentlerdeki estetik yoksunluğundan yeşil alan düşmanlığına kadar pek çok yanlış uygulama bu AVM politikalarıyla birebir ilişkili olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Çünkü AKP Hükûmetinin AVM kutsayıcılığı, aslında bir toplumsal kültürün, bir toplumsal dokunun yabancılaşmasını ve ortadan kaldırılmasını da beraberinde getiriyor. Toplumsal dokunun korunması, kültürün, inancın, sosyal hayatın korunması, kapitalizmin vahşi saldırılarına karşı aslında yönetici erkin temel görevlerinden biri olmalıydı. Oysaki AKP Hükûmetinin pratiği -dediğim gibi- hem bireyi kendine yabancılaştıran hem bireyi topluma yabancılaştıran hem de toplumsal dokuyu, toplumsal kültürü tamamen ortadan kaldıran politikalarla maalesef bugüne kadar şekillenmiştir. AKP toplumsallaşmayı AVM sınırları içerisine hapsetmiştir. Bu dönem içerisinde bu toplumun kültürünün bir parçası olan toplumsallaşma, evlerden, parklardan, divanlardan, kahvehanelerden, kutsal mekânlardan, camilerden, cemevlerinden âdeta AVM’lere taşınmıştır. Ancak buradaki toplumsallaşmanın patolojik yönü, bütün ilişkilerin, bütün anlayışların para üzerine şekillenmesidir. Parayı esas alan toplumsallaşmalardan da biz sağlıklı sonuçların çıkmayacağını çok iyi biliyoruz.

Bakın aslında AKP Hükûmeti döneminde bu anlayışa karşı çok büyük toplumsal itirazlar, önemli birtakım toplumsal duyarlılıklar, toplumsal tepkiler şekillenmiştir; Gezi direnişi bunun en somut örneğidir. Kentte oturulabilecek, para karşılığı olmadan nefes alınabilecek tek bir yeşil alana AVM kurmak isteyen bir hükûmet anlayışına karşı Gezi direnişi sırasında gençler başta olmak üzere toplumun büyük kesimi çok önemli mesajlar vermişlerdir. Yaşam alanlarımıza müdahale edilmemesi, AVM kültürüyle ilgili ortaya konan ekolojik talana bir dur denilmesi bu direnişin özünü oluştururken aslında bir yönüyle de yabancılaştırmaya çalıştığınız, ortadan kaldırmaya çalıştırdığınız toplumsallaşmayla ilgili de çok önemli mesajlar verilmiştir. Ama maalesef AKP Hükûmeti gençlerden gelen, halktan gelen bu mesajları almak yerine, sermaye sahiplerinin çıkarlarını esas alan, kenti talan edecek, yeşil alanları yok edecek uygulamaları maalesef pervasız bir şekilde uygulamaya devam etmiştir.

Burada, aslında, hazırlanmış olan yasa tasarısı da kültürün korunması, toplumun ve bireyin korunması, esnafın korunması açısından var olan toplumsal hassasiyetlerin tamamını göz ardı eden bir anlayışla gündemimize gelmiştir. Sadece bir örnek vereyim: Hep ekonomik kalkınma üzerinden bunlar formüle ediliyor ancak ekonomik kalkınma olarak model aldığınız, örnek aldığınız Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamında müze sayısı AVM sayısının 4-5 katı kadar fazlayken Türkiye’de AVM sayısı müze sayısını çoktan geçmiştir. Sadece Türkiye’de 370 AVM’ye karşılık 295 müze gibi korkunç bir tablo ortadayken, bakın, Fransa’da 1.207, Almanya’da 6.500 müzenin varlığı bile kültürel hayata, toplumsal hayata, ekonomik hayata bakışla ilgili önemli ipuçlarını vermektedir. Tabii burada esnafın korunmasıyla ilgili AKP’nin yürütmüş olduğu politikaların ne denli acımasız olduğunu da aslında net bir şekilde görebiliriz. Güncel olarak esnafı neredeyse tamamen iflas noktasına getiren politikalarınız özellikle Türkiye’nin her tarafında yaşanan ağır kış koşullarında da çok önemli bir boyuta varmıştır. Hemen hemen bütün bölgelerde, Akdeniz’den, Trakya’dan, Karadeniz’den, işte, seçim bölgelerimize kadar Türkiye’nin her tarafında şu anda ağır kış koşullarından dolayı günü siftahla bile açamayan esnafların durumu ortadadır.

Kendi seçim bölgemden, Bingöl’den örnek vereyim: Bildiğiniz gibi Bingöl 2003 yılında ağır bir deprem yaşadı. Resmî rakamlara göre kentin yüzde 58’i bu depremden etkilendi, neredeyse kentin yarısından fazla esnafı bu depremden çok büyük zararlar gördü. Ama buna rağmen Bingöl depremden sonra afet bölgesi ilan edilmedi. TOKİ tarafından orada ticari kâr amacıyla emlakçılık yapıldı. Orada maliyetinin çok çok üstünde faturalarla insanlara konutlar verildi ve o konutların mevcut maliyetlerinin çok üstünde de bankalara borçlandırılmak suretiyle yeni faizlerle hem esnaf hem Bingöl halkı tam bir çıkmazın içerisine sürüldü. Biz defalarca burada bu Meclis kürsüsünde de ifade ettik, kanun teklifleri de verdik. Bingöl’de hem esnafın hem halkın bu taksitleri ödeme gücü olmadığını, bankalar aracılığıyla yapmış olduğunuz bu yüksek faizli borçlandırmanın sosyal devlet olma gereği, hukuk devleti olma gereği bir an önce silinmesi gerektiğini ifade etmiştik. Maalesef bugüne kadar bu uyarılarımız dikkate alınmadı ve bu yüksek faizli borçlar silinmedi. Son on gündür de Bingöl’de neredeyse kentin yarısına yüksek faizli meblağlarla şişirilmiş olan faturaların tebligatları yapılmış durumda. “Yirmi gün içerisinde bu miktarları ödemediğiniz zaman, bu yüksek faizleri bankalara ödemediğiniz zaman da bütün evlere haciz getireceğiz.” tehdidini AKP Hükûmeti Bingöl halkına, Bingöl esnafına reva görmektedir. Bakın, buradan biz tekrar uyarıyoruz. Sizin sosyal devlet ilkesini tamamen yok ettiğiniz, hukuk devleti ilkesini tamamen yok ettiğiniz, bırakın anaparayla ilgili borçlandırmalarda birtakım kolaylaştırmayı, yüksek faizlerle halkın nefesini tamamen kesmeye çalıştığınız, boğmaya çalıştığınız bir ortamdan yüksek düzeyde toplumsal reaksiyonlar önünüze gelir. Bu toplumsal reaksiyonlar bugüne kadar göstermiş olduğunuz, yürütmüş olduğunuz politikaları da berhava edecek şekilde Türkiye gündemini şekillendirir. Bu yanlışlardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini biz özellikle buradan ifade ediyoruz.

Burada sayın bakanlar var, yine AKP grubunun yetkilileri var. Özellikle Bingöl’de bu yüksek faizli borçlarla tam bir çıkmaza sürüklenen esnafın ve halkın durumunu incelemenizi özellikle rica ediyoruz. Bingöl’de nüfusun yüzde 70’inden fazlası açlık sınırının altında yaşıyor, yüzde 90’ından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Siz yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan insanlara şişirilmiş faturalar gönderip “Bunları ödemezseniz hacizlerle evlerinize kadar talan siyasetimizi sürdürürüz.” anlayışını dayatırsanız orada büyük problemlere, büyük sosyal patlamalara da yol açarsınız diyorum. Özellikle bu anlamda esnafın korunması, halkın korunması, tüketicinin korunmasıyla ilgili duyarlılığı tekrar buradan yinelemek istiyorum.

Bu kanun tasarısının da bu yönüyle büyük eksiklikler barındırdığını tekrar Halkların Demokratik Partisi adına ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 675 sıra sayılı Tasarı’nın ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bu yasanın Komisyonda görüşülmesinin bir gece yarısı operasyonu olarak geçtiğini belirtmek istiyorum. Bu tasarının ideal olmadığını Sayın Bakan bu kürsüden dün ifade etti. Yanılıyor muyum bilmiyorum Sayın Bakanım? İdealini engelleyen şeyin biz alışveriş merkezleri olduğunu düşünüyoruz, oranın sermaye sahipleri olduğunu düşünüyoruz. Valilerin olaya “Hükûmetin temsilcisi” olarak katılacağını siz buradan dün beyan ettiniz. Valiler Hükûmetin temsilcisi olarak katılmaz. Belki bir dil sürçmesi olabilir ama insan kalbinden geçeni de ifade ediyor olabilir.

Alışveriş merkezlerinin kendi prestijleri açısından esnafı istemediği burada söylendi dün. İstemez tabii, onların sermayesi yok, onlarla yarış edemez, onlarla boy gösteremez. Bugün Sayın Başbakan açıklamalarında dedi ki… Kaybolmaya yüz tutmaya başlayan mesleklere faizsiz kredi verecekler. Evet, esnaflar kaybolmaya yüz tutan bir meslek grubu. Onun için, bugün yine önümüzdeki yıl 3,5-4 milyar TL olan kredinin artırılacağını söylüyor. Emin olun Sayın Bakan, 3,5 -4 milyar, siz kamu maliyesini bilen bir insansınız, bugün ak saraya harcanan para kadar bir şey değil, içinin tefrişatını da düşünürseniz korkunç bir şey. Yani          alayıvalayla açıklanan şeylerin vatandaş nezdinde ederinin ne olduğu önemli. Sivil toplum kuruluşları ve bu kurumların temsilcilerini dikkate aldığınızda, Hükûmet onları PKK ile uzlaşma açısından ne olarak kullandı? Akil adam. Yani onların söylediklerini, bizlere verdikleri dosyaları şayet yerine getirmiş olsaydınız bunların meseleleri önemli ölçüde çözülürdü. Bunu da yapmadınız.

Bu kanun tasarısıyla ne yapacaksınız? Bu benim deyimim değil, Komisyonda AKP’li üye bir arkadaşımın ifadesi. “Esnafı vahşi kapitalizme teslim ediyorsunuz.” Bu benim ifadem değil ama doğru söylüyor. Belki ifade biraz daha farklı olabilir ama tamamen böyle.

Bugüne kadar bu tasarı niye bekledi, on iki senedir, on üç senedir? Ne vardı, niye yapılamadı? Muhalefet de getirmiş. Sivil toplum örgütleriyle “kervan yolda düzülür” babından bir görüşme yapılmış, öyle anlaşılıyor. Temsilciler, PKK’ya karşı -biraz önce ifade ettim- halkın yüreğini yumuşatmak amacıyla daha çok kullanılıyor, kendi mensup olduğu meslek gruplarının temsili Hükûmet açısından o kadar önemli değil, “Onu ben yaparım.” diyor.

Şimdi, Anayasa’nın 173’üncü maddesinde “Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” deniyor. Bu tasarının bunu karşılamadığı sizin tarafınızdan da bir başka şekilde ifade edilmiş oldu. Bu tasarı avanta ekonomisine yönelik. Sermayenin esnafı ezmesini engelleyecek ne var bunda Allah’ınızı severseniz? “Yüzde 5’lik yer ayıracaksınız.” diyor. Zaten biraz önce söylediniz, “Alışveriş merkezleri onları istemiyor.” diyorsunuz. Daha önceki dönemin Başbakanı da demişti ki: “Bunlar bir araya gelsin de -Ne yapsınlar?- AVM kursunlar.” AVM’yi kurabilecek olsa zaten bu hâle düşmezler. Şimdi, burada da böyle bir şey var ama esnaf ölüyor, rekabet edemiyor. Üretici AVM’lere teslim olmuş vaziyette, o da işin bu yönü.

Şimdi olaya baktığınız zaman, Denizli’ye bakın, Denizli’de AVM’nin bir tanesi mahkemelik. Bir taraftan da şimdi yeni bir tane imar geçiriyorlar, o da avanta ekonomisine yönelik bana göre. Bir dikkat edin, bir sorun, “Alo” deyin, “Ne oluyor?” deyin. Yani belediye de AKP’nin çoğunlukta olduğu bir büyükşehir belediyesi, Allah rızası için sorun ya.

Şimdi, baktığınız zaman, bu da böyle, bunlara bir şey diyecek hâlim yok. Yani “Yüzde 5’ini ayıracağız.” diyor Sayın Başbakan. Önceki Başbakan işte, “AVM’ler bunlar birleşsin, inşaat yapsın.” vesaire diyor ama hadi onlar bu işlerin biraz dışında diyelim, bilmiyor diyelim, ya bunu söyletenlerin de mi hiç aklı yok Allah’ınızı severseniz? Ayıp değil mi, günah değil mi, yazık değil mi? Bu ülkenin Cumhurbaşkanına, bu ülkenin Başbakanına bunları söylettiriyorsunuz, birbiriyle tam tezat bir şey bu.

Şimdi, sizin özellikle bir ifadeniz var, onu daha sonra soracağım ama ben esnaf temsilcileriyle görüştüm, aldığım notlarda ”iş hacmi daraldı” diyor; doğru, yanlış, siz söyleyin. “Kârlılık azaldı, esnaf zorunlu giderlerini dahi karşılayamıyor, bu duruma düştü, bunun sonucunda da aldığı krediyi ödeyemiyor.” diyor. Bunu esnaf temsilcileri söylüyor. “Vergi ve sosyal güvenlik primlerini ödeyemiyor, yatıramıyor, aksıyor ama bunlar düzelmeden de esnaf içinde bulunduğu krizi atlatamaz.” diyor. Bu tespitler doğru. Ama nasıl atlatacak esnaf bu krizi? Zaten mevcut esnafın sayısı yarı yarıya azalmış, şehir merkezlerine kondurmuşsunuz, sıkıntı. Nereden bakarsanız bakın, bu sadece esnafı ezmiyor, çevreyi de mahvediyor. Ben “Ya Rabb’im!” dedim, kooperatiften bir kura çektim, evimin önünde park yeri problemi yok, açık, dışarıda bir yerde ama bir gün geldim ki imar planları değişmiş, kazıyı vurmuşlar. Emin olun, eşimin ayağı kırıldı, o ambulans çıktı, geldi, belki yirmi metre dibe, bahçe duvarıma kadar kazdılar, girip çıkamadık. Böyle bir şey olmaz, insanları ezdirmeyin, insanları sıkıntıya sokmayın. Hem avanta ekonomisi çalışıyor, artı, bir de hayat tarzı olarak Türk milletinin bu avanta ekonomisini benimsediğini söylüyorsunuz ama bir de çevreye verdiği zarar, o rezil bir durum. Biz, bu kadar bu gücümüzle, söylediğimizle bu işlerin altından kalkamıyoruz; korkunç bir şey.

Şimdi, bakın, burada bir dizi tedbirler lazım. Ne lazım? Torba kanunda her sene çıkarıyorsunuz, yeniden yapılandırıyorsunuz. Yeniden yapılandırıyorsunuz, bu adam ödese zaten ertesi yıl getirdiğiniz torba tasarıda yeniden yapılandırmazsınız; ödeyemiyor adam, bir daha yapılandırıyorsunuz; faiz alsanız da almasanız da bir daha yapılandırıyorsunuz, ödeyemiyor adam. Buna bir çare bulmanız lazım. Bu sistemde “faizsiz kredi” falan diyorsunuz da silin adamların borçlarını. Sizin dönemizde oldu, sıkıntısı sizin sıkıntınız, bugün içinde bulunduğu durum sıkıntıysa AKP’nin yarattığı sıkıntı.

Şimdi, yeni iş yeri açacak esnaf ve sanatkârdan gelin vergi almayın bir beş yıl, görelim açıyor mu açmıyor mu? Nakliyecilere de denizcilere verdiğiniz akaryakıt desteğinden biraz verin. Ne olacak sanki? Paralel indirimleri onlara da yapın. Esnafın iş yerinde çalışanlara sosyal güvenlik primlerinde esnaf lehine biraz düzenlemeler yapın. Sigortalıların sağlık yardımlarına ulaşmasını kolaylaştırarak daha fazla sigortalının kapsamda kalmasını, bu yardımlardan yararlanmasını sağlayın. Bu onların talepleri.

Sosyal güvenlik destekleme primi konusunda vatandaşların mağduriyetlerini giderici düzenlemeler yapın. Prim ödeme gün sayısını doldurup yaş bekleyen sigortalılara gerekli kolaylığı bir sağlayıverin, bekliyor bunlar, bağırıyorlar. Buradan “Kredi vereceğiz.” diyorsunuz, “Hibe vereceğiz.” diyorsunuz, öbür taraftan adamın boğazını sıkıyorsunuz.

Gelin, eğitim ve istihdam arasında adam gibi bir köprü kuralım. Çıraklık eğitimi yoluyla iş gücüne imkân temini ve eğitim kalitesinin artırılması konusunda daha fazla destek sağlayalım.

Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman esnaf kredi kooperatifleri aracılığıyla Türkiye Halk Bankasıyla ilgili konuşuyorsunuz. Siz kriz öncesi Halk Bankasını da Ziraat Bankasını da satıyordunuz. Öğrendiniz ki hini hacette böyle bankalara ihtiyaç var, tutuyorsunuz, tutmak zorunda kalıyorsunuz. Bugün Başbakan diyor ki: “Talimat verdim Halk Bankası Genel Müdürüne.” Hani liberal ekonomiydi, hani siz liberal ekonomiye inanıyordunuz? Talimat ekonomisi bu. Sanayi falan öldü, esnaf da gidiyor. İnşaat ekonomisi var, bildiğiniz de o.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahısları adına ilk söz Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata’nın.

Buyurunuz Hocam. (MHP sıralarından alkışlar)

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum.

Ben, bu konudaki düzenleme ihtiyacının çok önemli olduğunu zannettiğim bir boyutuna temas etmek istiyorum. Zamanımın ona yetmeyeceğini biliyorum, ana hatlarıyla dikkatlerinize arz etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, AVM’ler konusunun mahzurları ele alınırken AVM’lerin satış sırasında verdikleri zararlar dolayısıyla esnafla ilgili zararlar üzerinde duruluyor ve esnafın korunmasına yönelik tedbirleri hepimiz arzu ediyoruz. Ancak, esnafın zarar görmesi meselesi, AVM’ler konusunun ekonomiye verdiği zararın bir sonucu çünkü AVM’ler esasen satarken değil, satın alırken ekonomiye zarar veriyorlar. Yani, üreticiyi kontrol altında tutuyorlar, üreticiyi baskı altında tutuyorlar ve üreticileri, sanayiciyi, KOBİ’leri, orta büyüklükteki sanayicileri âdeta sebze hali karşısında çaresiz kalan sebze meyve üreticileri pozisyonuna düşürüyor. Nasıl ki orada üreticinin eline para geçmiyor, tüketici ucuza sebze, meyve yiyemiyor ama arada bir hal sistemi dönüyor. Aşağı yukarı aynı noktaya gelinmek suretiyle burada ekonominin üretim aşaması büyük tahribat görüyor. Bu, gözden uzak tutulduğu sürece, bu kanunda da görüldüğü gibi, getirilecek düzenlemeler zımnen şunu demektedir: AVM’ler kaçınılmazdır, esnafla ilgili bazı tedbirler alabilirsek, ne kadarını kurtarırsak o kâr. Hayır, AVM’ler Türkiye’de ekonominin üretim ayağını, esas alanı çökerten mahzurlu kurumlar hâlindedir.

Şimdi, bakınız, üretim, sonra aracı kuruluşlar, perakendeciler -bunlara dağıtım kanalları filan diyebilirsiniz ilmî olsun diye- sonra tüketici. Sistem, bizim “esnaf” dediğimiz perakendecimiz, ürünü tüketicinin ayağına götüren yapının asli unsurlarıydı, şimdi AVM’ler sistemiyle üretici satıcının ayağına gitmektedir, ürünün ayağına gitmektedir. Böyle olunca üretici devre dışı kalmakta dolayısıyla üreticinin devre dışı kaldığı yerde sermaye üretime yönelmiyor, sermaye… Bütçe görüşmeleri sırasında söylemiştim: “Türkiye’de bu iktidar döneminde sermaye üretime yönelemiyor, spekülatif alanlara gidiyor.” demiştim, bunun bir başka görüntüsü, biraz daha masum görünen tarafı, büyük sermaye küçük sermayenin yapabileceği, küçük esnafın yapabileceği, küçük grupların yapabileceği alanlara büyük sermayeyi yığmak suretiyle hem üretimin önünü kesmek hem de küçük sermayeyi devre dışında bırakmak gibi bir sistemin sorumlusu olmuş durumdadır. O bakımdan, AVM’ler meselesini, hele hele şehir estetiğine verdiği zarafet gibi ilkel -kim kullandı bu ifadeyi bilmiyorum- yaklaşımların çok daha üzücü olduğunu, çok daha az gelişmiş ekonomi mantığını yansıttığını ifade etmek zorundayım.

Değerli milletvekilleri, eğer bu yönüyle bakılmazsa AVM’ler yani aracı kuruluşlar yani üretimde değil de satışta marka olmaya çalışan, onu da sadece ülke içinde bunu yapan birtakım kuruluşlar üreticinin kârını düşürmek suretiyle onu bir süre istismar edip sonra devre dışı bırakmakta sonra ithalata yönelmektedir. O yüzden, Sayın Bakan burada ifade etti, “Ürünlerin üzerine üreticinin adını koyduracağız.” dediniz, o güzel bir şeydir ama çok küçük bir çaredir bu çerçevenin içinde baktığımız zaman. O açıdan, meseleye böyle bakmak suretiyle AVM’ler yoluyla bu tahribatın önünün kesilmesi lazımdır. AVM’lere mecbur edilen insanlarımız, tavuk çiftliklerinde yirmi dört saat ışık yakmak suretiyle yumurtlamak zorunda bırakılan tavuklar gibi çaresiz insanlarımız park bahçe hizmetleri yetersiz olduğu için AVM'lere sığınmakta ve devamlı harcama yapmak mecburiyetinde bırakılmaktadırlar. Bu açıdan işin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) – …esas boyutuyla ele alınması ve ekonominin üretim boyutuna verdiği zararın dikkate alınarak düzenlemelere bu çerçevenin esas yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam…

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benden önce konuşan milletvekili arkadaşlarım da esnafın içinde bulunduğu koşulları çok güzel anlattılar. Ben inanıyorum ki Sayın Bakan da biliyor çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri bugün burada yok, Komisyonda, benden çok, esnafın zor durumda olduğunu söylediler. Ama, nedense bugün buraya gelip bu mikrofonlardan, o önerge verenler, o konuşanlar “Ahi teşkilatı yok oluyor, AVM'lere mahkûm ediyorsunuz, kültürümüz gidiyor.” diyenler bugün ortalıkta yoklar.

Arkadaşlar, ne yapmak istiyoruz bunu anlayalım. Milleti kandırmaya gerek yok. İşin doğrusu şu, bugün bu yasada gerçekten mağdur olan kesimler şunlar: Esnaf ve sanatkâr, sanayici. Sanayiciyi taşeron hâline getiriyorsunuz. Az önce Kutluata’nın söylediği odur. Hani, isimleri küçük yazılacak ya, AVM’ye markalı ürün üreten sanayicinin sadece altta ismi geçecek, marka AVM’nin markası. Sonuçta ne olacak? Marka bilinirliği AVM’nin, üretici sanayicinin... Yarın üreticiye diyecek ki: “Çekil kenara, ben istediğimi üretici yaparım.”

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu anlamıyla bu yasada birkaç tane değişiklikle bu yasayı güzelleştirebilirdiniz. Bir: Sokak aralarında bir firmanın 5 bin tane mağazası olmaz arkadaş. 5 bin tane mağazayı her sokak arasına açan insanlara ayrımcılık koyacaksınız, diyeceksiniz ki: “Sen sokak arasına mağaza açıyorsan otopark koyacaksın kardeşim.” Bu kadar basit ya, bunu önlemenin yolu bu, bu kadar basit. Bunu yapmıyorsunuz. Az önce önerge verdik, dedik ki, sokak arasına girip bakkalla rekabet eden indirim mağazalarının bakkalla rekabetini önlemenin bir yolu şudur: 5 bin tane mağazası olan firma bir sokak arasına girdiğinde en az iki otopark isteyin. Bu kadar basit. En azından bakkalı korursunuz, sokak aralarına girmesinler. Hadi istedikleri yerde açsınlar da sokak arasına girmesin kardeşim. Sokağa kadar gelip gırtlağına basmasın. Bunu yapın ya, bunu yapmak çok mu zor? Bu kadar mı korkutuyor sizi bu?

İkincisi: Arkadaşlar, bakınız, Türkiye'nin üretimini yabancıya, ithalata mahkûm edeceksiniz. Bu kadar pazarı ele geçirenler bir gün gelecek bizim üretici firmalarımızın karşısına oturacak, “Şu fiyatı veriyorsanız alırım, yoksa ben ithalat yaparım, dışarıdan getiririm.” Bitti. Ülke ekonomisinin geleceğini, pazarı başkalarına teslim ediyorsunuz. Çünkü bir adamın 10 bin tane mağazası varsa o metrekareyi finansçılara istediği an satar yani Amerika’nın büyük devleri Türkiye'de pazarın toparlanmasını bekliyorlar. Onlar diyorlar ki: “Bize bu ufak metrekareler yetmez, bize milyon metrekareler hazırlayın biz gelir o zaman onu satın alırız.” Aynı bu satın almalar olacak. Siz bu bakkalı boğdurup 5 bin, 10 bin, 20 bin mağazası olanlar bir gün gelecek o mağazalarını büyük alışveriş merkezi almak isteyen uluslararası şirketlere, Walmart’a satacak, Amerikalılara satacak, Almanlara, İtalyanlara satacak, ondan sonra da biz oturup kendi ülkemizin üreticileri nereye mal satacak diye düşüneceğiz, ihracat teşviki, kredi vermek için uğraşacağız. Bu kadar kötüye götürülebilecek bir şeyler. Bunları önlemenin pratikte yollarını sizlere önerdik, Komisyonda önerdik, burada önergelerle önerdik ama maalesef bizi dinlemiyorsunuz.

Esnafı kollamak çok kolay. Az önce Sayın Emin Haluk Ayhan da söyledi. Beş yıl vergi alma, bak nasıl esnaf açıyor. Sokaklar arasında onunla rekabet edeceklere ayrımcılık koy. Yanında çalışanlara, elektriğine, sigortasına biraz teşvik ver. Ona kredi verme, istemez kredi; o hiçbir şey beklemeden, dişiyle tırnağıyla, çocuğuyla, hanımıyla o iş yerinde ekmeğini çıkartır, size de hiç yük olmaz. Ama o adamı büyükler karşısında çaresiz bırakırsanız, o esnafı kendi kaderine terk edip ondan sonra yaşaması için onu çok zor duruma sokarsanız, ondan sonra da esnafı koruyamazsınız.

Bu yasada bunlara dikkat edilmesi zorunluydu ama maalesef bunları yapamadınız. İnşallah, bizim iktidarımızda olacak. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Işık, buyurunuz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bilindiği gibi, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri gereğince 28 Kasım 2014 tarihi itibarıyla bazı yönetmeliklerin çıkmış olması gerekiyordu. Bundan geçen komisyonda da bahsettim, bazılarının çıkmak üzere olduğunu söylediniz. Ama şu anda özellikle Bakanlığın çıkartması gereken 4 yönetmelik ile Hazine Müsteşarlığının çıkartması gereken 1 yönetmelik henüz çıkmadı ve bu konuyu bekleyen birçok kesim var. Bu yönetmeliklerle ilgili çalışma ne aşamada? Bunların muhtemel çıkma tarihi nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, geçen günlerde İran’dan gelen bir uçak vardı. Ben bu uçakla ilgili ihbarlarda bulundum. Siz dediniz ki: “Mahmut Tanal’ı bunlar tiye almışlar efendim.” Ayın 6’sında geldiği söylenilmişti. Hâlbuki ben de ihbarları 13’ünde bulunmuştum. O dönem uçuşlarla ilgili, gerek uçuş kulesi gerek İstanbul gerek Ankara sürekli hareket saatlerini değiştirdiklerini söylediler. Sizin açıklamalarınıza göre uçakta 19 ton kaçak sigaranın ele geçtiğini söylemiştiniz. Nedir bu uçağın mukadderatı? Bilgi verir misiniz efendim.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

ERKÂN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 2010 yılında Hükûmetiniz “3D” başlığı altında Değişim, Dönüşüm ve Destek Projesi geliştirmişti, kamuoyuna sundu. Belli başlıklar altında pek çok maddeyi ihtiva eden sözleri vardı. Aradan geçen dört buçuk yıllık süre içerisinde bu başlıkların kaçını gerçekleştirdi Hükûmetiniz? Bir.

İkincisi de bu kasım ayında gerçekleştirilen Esnaf Şûrası kararlarını bir yasal düzenleme yapmak üzere bir çalışmanız var mıdır? “Esnaf” tanımını ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bugün sabaha karşı Cumhuriyet gazetesinin dağıtımıyla ilgili, YAYSAT’ta, emniyet müdürleri tarafından, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın dağıtımı bir saat boyunca engellenmiş durumda, yani araçların yola çıkmasıyla ilgili. Bu, halkın haber alma özgürlüğü, basına bir tehdit mi, gözdağı mıdır? Bununla ilgili bilgileriniz nedir? Burada bir mahkeme kararı var mı, YAYSAT’ın dağıtımının geciktirilmesiyle ilgili bir mahkeme kararı var mı? Çünkü bu konuda, takdir edersiniz, Basın Kanunu’nun 22’nci maddesi, 24’üncü maddesi, 5’inci maddesi mahkeme kararlarını arıyor. Bu konudaki bilgileriniz nedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, önce Sayın Işık’ın “Tüketicinin korunması mevzuatı çerçevesinde çıkarılması gereken yönetmeliklerle ilgili en son durum nedir?” diye bir sorusu oldu. Şimdi, şu an itibarıyla Başbakanlığa sevk etmediğimiz sadece 2 tane yönetmelik kaldı, onu da yani tahmin ediyorum, en geç on beş gün içerisinde… Tabii, bu yönetmelikler gerçekten çok kapsamlı, konuları önemli; kamuoyunu da çok yakından ilgilendiren konuları düzenliyor, üzerinde ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu çerçevede çıkarmamız gereken toplam 23 tane yönetmelik vardı, şu an itibarıyla 21 tanesini sevk ettik. Yani onların çoğu yayınlandı; yayınlanmayan, Başbakanlıkta incelenmeyi bekleyen 2 ya da 3 tane -şu anda tam hatırlamıyorum- ama sevk edeceğimiz 2 tane kaldı ve onların da çalışmaları devam ediyor. Önümüzdeki günler içerisinde onların çalışmalarını da tamamlayıp inşallah onları sonuçlandıracağız.

Şimdi, Sayın Tanal, kendisinin de Bakanlığımıza ihbar yoluyla bildirimde bulunduğu uçak meselesi var, onunla ilgili bir soru yöneltti.

Biliyorsunuz Sayın Tanal, ihbar mektubunuzda hem ALO 136 hattına şifahi olarak beyanda bulundunuz hem de bir cumartesi günü -yanlış hatırlamıyorsam- Bakanlığımıza. Ve biz de bu talebiniz çerçevesinde, bu bilgi çerçevesinde 3 havaalanında, her ihtimale karşı, Ankara Esenboğa, Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda özel ekipler oluşturduk ve beklemeye başladık bütün gelişmeleri aynı zamanda takip ederek. Üç dört gün bekledik -ayrıca sizi de bilgilendirdik biliyorsunuz bu gelişmelerle ilgili olarak- fakat bu uçak, yani bu bahsettiğiniz bilgilendirmede yer alan uçak gelmeyince -bu uçağın siz 12’sini 13’üne bağlayan gece geleceğini, yine yanlış hatırlamıyorsam, beyan etmiştiniz- biz biraz araştırmayı, çalışmayı genişlettik ve bu uçağın, aynen ihbar mektubunda ya da bilgilendirmede yer alan özelliklere sahip uçağın kendisinin 6 Aralıkta geldiğini ve normal olarak işlemlere tabi tutulduğunu, eşyasının da sizin beyanınızda ifade ettiğiniz gibi değil, sigara -o kivi doğru- bir miktar kivi vardı ama tamamına yakını, geriye kalan önemli bir bölümünün de İngiltere’ye transit olarak gönderilmek üzere beyan edilen sigara olduğunu, 19 ton olduğunu hatırlıyorum şu anda, miktarı da 617 bin adetti yanlış hatırlamıyorsam. Her neyse yani rakamlar ama 19 tonu hatırlıyorum. Uçak geliyor, geldiği zaman genel kurallara göre ne yapılması gerekiyorsa beyan ediliyor. Fakat İngiltere’ye sevk için mevzuatımızda eksiklik var. Yani sigaranın, tütün mamullerinin sevk edilebilmesi için gideceği ülkenin dilinden ikazların, uyarıların yer alması gerekiyor. Bu şartları taşımadığı için o eşya yani sigara antrepoya alınıyor ve şu anda onun soruşturması devam ediyor. Onunla ilgili bir müfettiş görevlendirdik. Yani bu sigaranın ve ayrıca sizin yine ihbar mektubunuzla bağlantılı olarak enine boyuna bütün boyutlarıyla olayın ortaya çıkartılması için müfettiş görevlendirdik. Şu anda o çalışma devam ediyor. Mahrecine mi iade edilecek, imha mı edilecek; bu konularda da gerekli mevzuat karşısındaki durumu tespit etmek üzere bu çalışmalar devam ediyor. En kısa zamanda sonuçlandırılacak ve onunla ilgili size ayrıca bilgi vereceğiz Sayın Tanal.

Şimdi, yine Sayın Tanal’ın Cumhuriyet gazetesinin dağıtımıyla ilgili YAYSAT’ın farklı bir uygulama yaptığı ve bu dağıtımı yapmadığı şeklinde… Ben o konuda bilgi sahibi olmadığım için pek ayrıntıyada…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – YAYSAT dağıtım yapmadı. Soru yanlış anlaşıldıysa özür dilerim. Emniyet mensupları YAYSAT’ın dağıtımını engelliyor. Bir saat dağıtım orada engellendi, sorun bu Bakanım.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tamam. Yani bununla ilgili bilgiye sahip olmadığım için Sayın Tanal… Sanıyorum, biz bu Meclis görüşmelerindeyken bu gelişmeler oldu. Onunla ilgili ben bilgi alıp size ayrıca yazılı olarak takdim edeceğim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bugün sabah oldu bu.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Evet. Yani ben yazılı olarak bu bilgiyi takdim edeceğim Sayın Tanal.

Sayın Akçay 2010 yılında hayata geçirilen, kararı alınıp uygulamaya konulan Değişim, Dönüşüm, Destek Strateji Belgesi’yle ve bu belgede yer alan hususlarla ilgili olarak bilgi talep ediyor. Şimdi, toplam 30 adet eylem var ya da atılması gereken adım var bu dönüşüm projesinde, bu belgede. Bunlardan 17 tanesi süreklilik arz eden hususlar yani sürekli devam eden, bitmeyen yani belli bir tarihte bitirilmesi öngörülmeyen ya da mümkün olmayan… Zaten devam etmesi gerekiyor. Onlar devam ediyor zaten, alınmış ve devam ediyor. 30 tedbirden 17 tanesi bu durumda. 9 tedbir tamamlanmış durumda. 30 tedbirin 17 tanesi devam ediyor, devam etmesi gerekiyor zaten, 9 tanesi tamamlanmış, bunlardan 4 tanesi henüz tamamlanmamış. İsterseniz onları da okuyabilirim, tamamlanmamış olanları ya da tamamlanmış olanları.

İsterseniz hızlı bir şekilde tamamen bitenleri ben sizlerle paylaşayım: “Geleneksel, kültürel ve sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan esnaf muaflığı kapsamında meslek kollarının durumu gözden geçirilecektir.” Gözden geçirildi, birtakım vergisel muafiyetler ayrıca bu kanunda da var, birtakım imkânlar sağlandı.

“Hâlen esnaf muaflığı kapsamındaki meslek kolları için vergiden muaf esnaf vergisi uygulaması getirilecektir.” Getirildi.

“Basit usulden gerçek usule geçen esnaf ve sanatkârlara, şartlar oluştuğunda basit usulde vergilendirme imkânı sağlanacaktır.” O da sağlandı, biliyorsunuz şu anda uygulanıyor.

Esnaf ve sanatkârların kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi için çalışma grubu oluşturuldu.

TESK’in Millî Prodüktivite Merkezine ödediği aidatlar kaldırıldı yani “Kaldırılacaktır.” denilmişti, kaldırıldı.

“Elektrikle ilgili fen adamlarının görev, yetki ve sorumluluk sınırları yeniden değerlendirecektir.” Ve bu düzenleme hayata geçirildi.

“Ustalık belgesine sahip olan kişilerin esnaf ve sanatkâr işletmelerinde sorumlu yönetici olmasına imkân tanınacaktır.” Tanındı.

Esnaf ve sanatkârların kamu ihalelerine katılmalarını kolaylaştırıcı bazı belgelere, biliyorsunuz, onlara ilave imkânlar sağlandı.

“TESK’in Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsil edilmesi sağlanacaktır.” Sağlandı. Bunlar tamamlananlar.

Devam edenler, 4 tane henüz tamamlanmayan var: “5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nda değişiklik yapılacaktır.” O henüz daha sonuçlandırılamadı.

Yine “5362 sayılı Kanun ile 5174 sayılı Kanun arasında ustalık belgesi istenilmesine ilişkin düzenlemelerde paralellik sağlanacaktır.” Bunun bir kısmı sağlandı, şu anda bu kanunla o da düzeltiliyor.

“Çıraklık eğitimi kapsamındaki sorunların giderilmesine yönelik mevzuat düzenlemesi yapılacaktır.” Onunla ilgili da kanun tasarısı hazır yani önümüzdeki günlerde o da görüşülecek.

Yine, 4’üncüsü de tam bitirilemeyen: “Çıraklık eğitimi kapsamı dışındaki mesleklerde eğitim standart hâle getirilecektir.” Bu da yine, Çalışma Bakanlığımızın bünyesinde yapılan çalışma son aşamaya geldi, Bakanlar Kurulunda görüşüldü bu konuda. Zannediyorum önümüzdeki günlerde inşallah onun da yasal düzenlemesi yapılmış olacak.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olasınız.

Şimdi birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.00

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Madde 14’te üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 14’üncü maddesinde yer alan “kuruluşu” ibaresinin “kuruluş” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     İdris Baluken                                       Adil Zozani                               Hüsamettin Zenderlioğlu

         Bingöl                                               Hakkâri                                                Bitlis

       Erol Dora                                                                                               Nursel Aydoğan

         Mardin                                                                                                     Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 14. Maddesinin (3) fıkrasının madde metninden çıkartılarak yerine aşağıdaki fıkranın getirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(3) Kooperatifler, kuruldukları tarihten itibaren 10 yıl boyunca 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında tahsil edilecek vergileri yüzde elli tutarında öder.”

Mehmet Ali Susam                    Sinan Aygün             Turhan Tayan

         İzmir                                   Ankara                 Bursa

İlhan Demiröz                         Haluk Eyidoğan           Süleyman Çelebi

       Bursa                                   İstanbul                İstanbul

Mahmut Tanal                     Mehmet Hilal Kaplan

    İstanbul                                   Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 14. Maddesinin (1) Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(1) Esnaf ve sanatkâr işletmelerince satışa sunulan malların etkin bir şekilde piyasadan temini amacıyla esnaf ve sanatkârların üyesi olduğu tedarik ve dağıtım kooperatifleri kurulabilir. Bu kooperatiflerin kuruluşu ve ana sözleşme değişikliği Bakanlık iznine tabidir.”

Alim Işık                                 Özcan Yeniçeri           Yusuf Halaçoğlu

Kütahya                                        Ankara                 Kayseri

Seyfettin Yılmaz                        Reşat Doğru             Mustafa Kalaycı

       Adana                                    Tokat                  Konya

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile tedarik ve dağıtım kooperatiflerinin esnaf ve sanatkârlar tarafından kurulmasının sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Muhteremler, Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 14. Maddesinin (3) fıkrasının madde metninden çıkartılarak yerine aşağıdaki fıkranın getirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(3) Kooperatifler, kuruldukları tarihten itibaren 10 yıl boyunca 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında tahsil edilecek vergileri yüzde elli tutarında öder.”

Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 14’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Son elli yıldan beri kırsaldan şehirlere hızla göç yaşanmaktadır. Ekonomik üretim merkezlerinin şehirlerde toplanması ve iş gücünün bu merkezlerden idare ediliyor olması şehir nüfuslarının hızla artmasına neden olmuştur. Nüfusumuzun da yaklaşık yüzde 75’i kentlerde yaşamaktadır, hatta bu nüfusun önemli bir kısmı birkaç büyük metropolde yoğunlaşmaktadır. Ülkemizde ekonomik gelişme ve küreselleşmenin etkisiyle ortaya çıkan hızlı değişimler tüketim alışkanlıklarımızı da değiştirmiştir. Dolayısıyla, yaşamımızda yeni sosyal, kültürel ve alışveriş alanlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bunların başında da son on yıldan bu yana hızla bir gelişim seyri izleyen, perakende sektöründe alışveriş merkezleri, büyük mağaza zincirleri yaşamımızın her alanında etkili olmaya başlamıştır; başında da AVM’ler geliyor değerli milletvekilleri.

Sayın Bakanım, beni dinlerseniz, size birkaç soru yöneltmek istiyorum. AVM’lerle ilgili kanun düzenlemesini toplumun önemli bir sorunu olduğu düşüncesiyle yaptığınızı biliyorum. Bizim de aynı düşünceye katıldığımızı ifade etmek istiyorum. Ancak konuya sadece ticari bir boyutta baktığınızı ne yazık ki de ifade etmek zorundayım. AVM’lerin kent merkezlerinde yapılanmasına olanak tanınırken çevreye zararlı olup olmadığı konusunu da hiç düşündünüz mü Sayın Bakanım? Esnafı, sanatkârı, vatandaşı korumak demek sadece onların ticari ilişkileriyle ilgilenmek olmamalıdır, aynı zamanda yaşadığımız çevreyi de korumak olması gerekmiyor mu?

Bakın, Sayın Bakanım, 2014 yılında ÇED yönetmeliğinde bir değişiklik oldu, daha önce bu yönetmelikte, eski yönetmelikte AVM’lerde 5 bin metrekarenin üzeri olan yerler ÇED’e tabii tutuluyordu. Son yapılan değişiklikle, 50 bin metrekarenin altında olan kapalı alanların ÇED’den muafiyetine izin verdiniz. Şimdi ben size soruyorum Sayın Bakanım: Değerli bürokratlarınız burada, böyle bir kanun tasarısı düzenliyorsunuz, yaptığınız kanun tasarısında çevre düzenlemesiyle ilgili, çevre kirliliğine neden olabilecek AVM’lerle ilgili tek bir satır yok, tek bir cümle yok, bir önlem alma yok. ÇED kanunu düzenlendi, 5 binden 50 bine yani 10 kat artırıldı. Siz perakende satış ve vatandaşın haklarını korumaya yönelik bir tedbir almaya kalkıyorsunuz, ne yazık ki bürokratlarınız bununla ilgili bir tek işlem yapmamışlar.

Şunu vurgulamak istiyorum: Esnafımızı, sanatkârımızı korumak ve bunun için düzenlemeler yapmak elbette önemlidir. Hatta bu alanlarda bunların ticari yapılarından doğacak olan zararlarıyla ilgili düzenlemeler yapmak da önemlidir. Ancak, en az bu kadar önemli, en az bu kadar anlamlı olduğuna inandığımız yaşam alanlarımızı korumakla, yaşadığımız çevreyi korumakla ilgili düzenlemelerin bu kanun tasarısında olması gerekmiyor muydu? Size bir önerim var, eğer samimiyseniz, bir önceki ÇED muafiyetinde bahsedilen 5 binden 50 bine çıkarılan metrekareyle ilgili, gelin, bir sonraki kanun düzenlemesinde bir teklif verelim, 5 bin metrekarenin üzerinde kapalı inşaat alanı olan AVM’lerin tekrar ÇED uygulamasına tabi olmasını isteyelim. Eğer samimiyseniz bunu sizden bekliyorum.

Değerli milletvekilleri, elbette bununla ilgili birçok milletvekili arkadaşım gerekeni söyledi. Benden önce çok değerli milletvekillerinin bu konuda söyledikleri var, tekrar etmek istemiyorum ama şunu özellikle Sayın Bakanıma vurgulamak istiyorum: Evet, AVM’ler olsun, perakende satış açısından vatandaşın talepleri dile gelsin. Çünkü yaşadığımız alan başka bir noktaya geliyor, kentsel gelişme, küresel gelişme, büyük metropollerde ortak kültür alanları açısından büyük sıkıntılar var ama çevreyi ve yaşam alanlarını kirletmeyen, küçük esnafı ve sanatkârı tehdit etmeyen, yöre halkıyla kültürel, sosyal, sportif alanda uyum sağlayan, millî kültürümüze, geleneklerimize ve yaşam tarzımıza sahip çıkan ve onları yaşatmaya çalışan, sosyal, kültürel, sanatsal olarak, yeşil alanlarıyla beraber alanlar varsa merkezin dışında, vatandaşı zor durumda bırakmamak kaydıyla, gelin, hep beraber bunu yapalım, destek verelim. Ama ÇED’le ilgili düzenlemeyi, eğer uygun görürseniz şimdi bir önergeyle düzeltmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 14’üncü maddenin birinci fıkrası tümüyle değiştiğinden bu fıkrada değişiklik öngören Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken ve arkadaşlarının önergesi işlemden kaldırılmıştır.

Madde 14’ü kabul edilen önerge çerçevesi içinde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 15’te üç adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum ve de işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 15’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “Bakanlığın” ibaresinden sonra gelmek üzere “ilgili dernek ve odaların” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

     İdris Baluken                                       Adil Zozani                               Hüsamettin Zenderlioğlu

         Bingöl                                               Hakkâri                                                Bitlis

       Erol Dora                                      Nursel Aydoğan

         Mardin                                            Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 15. Maddesinin (1) fıkrasında bulunan “Perakende ticaretin” ibaresinden sonra gelmek üzere “adil rekabete ve” ibaresinin eklenmesini, (3) fıkrasında bulunan “diğer hususlar” ibaresinden sonra gelmek üzere “TOBB ve TESK’in görüşleri doğrultusunda hazırlanacak” ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                             Sinan Aydın Aygün                                 Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

    Mahmut Tanal                               Dilek Akagün Yılmaz                                İlhan Demiröz

        İstanbul                                                Uşak                                                 Bursa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 15. Maddesinin (1) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(1) Perakende ticaretin bu Kanunun amacına uygun olarak yapılmasının sağlanması hususunda karşılıklı bilgi ve görüş alışverişinde bulunmak, sektöre yönelik politika oluşturulmasına katkı sağlamak, sorunları tespit etmek, alınacak önlemleri belirlemek ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında işbirliğini sağlamak üzere Bakanlığın koordinatörlüğünde, her coğrafik bölgenin ve meslek grubunun dengeli bir şekilde temsil edildiği, ilgili sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, ticaret veya ticaret ve sanayi odaları, esnaf ve sanatkârlar odaları birlikleri ile Bakanlık temsilcilerinin yer aldığı en az yetmiş kişiden oluşan Perakendeciler Konseyi oluşturulur. Konseyin sekretarya hizmetleri Bakanlık İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür.”

       Alim Işık                                       Özcan Yeniçeri                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                              Ankara                                               Kayseri

  Seyfettin Yılmaz                                    Reşat Doğru                                           Ali Öz

          Adana                                                Tokat                                                Mersin

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Öz, buyurunuz.

ALİ ÖZ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına verdiğimiz önergeyle alakalı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu AVM’lerin gerçekten kazandırdıklarına ve kaybettirdiklerine iyi bakmak lazım. Ülkemizde özellikle 90’lı yıllardan sonra alışveriş merkezleri gündeme geldiğinde ve zincir marketler hadisesi ortaya çıktıktan sonra küçük ve orta çaplı esnafın şikâyet ettiği unsurları ortadan kaldırmak adına, maalesef, uzun yıllardır lobilerin baskısıyla bir düzenleme yapılmamıştı. Dolayısıyla, küçük ve orta çaplı esnaf âdeta bundan sonraki süreçte zarar batağına doğru sürüklenmiş ancak büyük şirketlerin, büyük sermayesi olan firmaların gelirlerinin artırılması için şehirlerin düzeni de göz ardı edilerek âdeta büyük bir rant ekonomisinin uygulanmasına zemin hazırlanmıştır.

Bu maddede, Bakanlığın koordinatörlüğünde “Perakendeciler Konseyi” oluşturulacağı ifade edilmekte. Hatırladığınız gibi 2010 referandumunda da aslında Türkiye’deki iş ve işverenlerin, iş dünyasının, ekonominin gidişatının hangi yönde olduğunu, ne yönde evrildiğini değerlendirmek adına benzer bir şekilde Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulmuştu, orada da çok cilalı sözler vardı. Orada bunların bir araya geleceği, üç ayda bir toplanacağı ve belli kararları alacağı, burada alınacak olan kararların uygulanacağı ifade ediliyordu. Maalesef, Hükûmetiniz döneminde bunların hiçbiri gerçekleşmedi.

Bu alışveriş merkezlerinin artık bırakın özellikle şehir merkezlerine kadar girmesini, sokaklara, hatta mahallelerin arasına kadar girdiğini görüyoruz. Bunların üretime hiçbir katkılarının olmadığını, bulundukları ve kuruldukları şehirlere bir katma değer kazandırmadıklarını da net olarak biliyoruz.

Ben, mesela kendi milletvekili olduğum ilimden örnek vereyim: Büyük büyük AVM’leri getirdiniz, kurdunuz. Bunların alışverişleri, üretim alanlarında değil. Çoğunun o illerde vergi kayıtları bile yok. Büyük firmalara, neredeyse, oradan tırlarla, araçlarla geliyor. Çok güzel bir raf düzeni var. Dolayısıyla, burada satışı özendirecek, tüketimi cazip hâle getirecek ne varsa onlar o güzel alanlarda sergileniyor. Dolayısıyla, vatandaşın bugün içerisine düşmüş olduğu, tüketiciliğinin çok fazla artmış olduğu, yeri gelip kredi kartlarını bile ödeyemeyip mahkemelere düştüğü, hacizlerin geldiği bu yapının da temelini aslında atmış oluyoruz burada.

Batılı ülkeler bunu nasıl başarmışlar? Batı ülkelerinde, biliyoruz, eğer kurulmuş olan bir hipermarket zincirinden o bölgede yaşayan küçük ve orta çaplı esnaf zarar görecekse yeni gelen bu marketlerin elde edeceği gelirlerin bir kısmından bir fon oluşturarak, onların mağduriyetini giderme adına düzenlemeler yapmışlar. Biz ne yapıyoruz? Tam tersine, küçük ve orta çaplı esnafı yok etme gayreti içerisinde, alışveriş merkezlerinin her yere kurulması için sonsuz imkân tanıyoruz. Bu gidişat doğru bir gidişat değil. Bu düzenlemeyle gerçekten dar gelirlilerin, esnaf ve sanatkârların günden güne bu ekonomi içerisinde nefes almalarını sağlamak mümkün değil.

Tabii ki bunun yanında -bizden önce konuşan arkadaşımız da bahsetti- gerçekten bu alışveriş merkezlerinin -AVM’lerin- çevreye etkilerinin de iyi analiz edilmesi lazım.

Bu ülkenin Sağlık Bakanı kalkıyor, diyor ki: “Bizim en büyük mücadelelerimizden bir tanesi toplumda kronik bir hastalık hâline gelmiş olan obeziteyle mücadele ve obezite merkezleri kurmak.” Sayın Bakan, bu obeziteyle mücadele ederken aslında en büyük düşmanlardan bir tanesinin bu AVM’ler olduğunu biliyor musunuz?

Hafta sonları aileler çocuklarıyla beraber gidiyorlar, gittikleri zaman kimse çocuğunu üzmemek veya onu incitmemek adına o normal dengesiz beslenme kriterleri içerisinde neler varsa -çocuk çocuktur, onu kıramazsınız, raflara saldırıyor- aile ister istemez onları çocuklarına almak zorunda kalıyor. Yani, bir taraftan bir şeyi yapalım derken, bir taraftan kendi elimizle bir şeyleri yıktığımızın farkında olmamız lazım.

Bu AVM’ler büyük şehirlerdeki trafik sorunlarının ana kaynaklarından birini oluşturuyor, kirliliğe ilave katkı sağlıyor, uygun park alanları bulunmadığından belli alanları işgal ederek şehirlerin düzensiz bir şekilde görünmesine vesile oluyor.

Bu maddeyle alakalı kurmuş olduğunuz bu konseyin kimlerden oluşacağı, kimlerin bu konseyin üyesi olacağı, bu konseyde alınan kararların nasıl ortaya konulacağına dair yasal bir düzenleme yapmıyorsunuz, yönetmeliğe havale ediyorsunuz. Bunun da Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 15. Maddesinin (1) fıkrasında bulunan “Perakende ticaretin” ibaresinden sonra gelmek üzere “adil rekabete ve” ibaresinin eklenmesini, (3) fıkrasında bulunan “diğer hususlar” ibaresinden sonra gelmek üzere “TOBB ve TESK’in görüşleri doğrultusunda hazırlanacak” ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Tanal, bravo.

BAŞKAN – Buyurunuz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Vay...

BAŞKAN – Yo, okul ablasıyım, öğretmen okulundan okul ablasıyım, onun için...

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben öğretmen okulu kökenliyim. Biz öğretmen okulu kökenliler bir üst sınıfa “abla” deriz; erkeklere “ağabey” deriz, kız arkadaşlarımıza da “abla” deriz. Bu bizim kültürümüzde olan bir şey, öğretmen okullarının. O açıdan Sayın Başkanımıza görüştüğümüzde “abla” diye hitap ederim, bunu bilmenizi istirham ederim.

Değerli milletvekilleri, tabii, bu kanuna baktığımız zaman, evet, şunu kabul etmek lazım: Şu anda iktidar partisinden kaç milletvekili hipermarket sahibidir? Yani burada “Hipermarketlere, alışveriş merkezlerine gerçekten niçin bir sınırlama getirmiyoruz, niçin zapturapt almıyoruz?” sorusunun cevabı, Adalet ve Kalkınma Partisinden kaç kişi büyük alışveriş merkezi sahibidir, eğer bunlar açıklanabilirse, buradaki alışveriş merkezlerinin neden korunduğunu, küçük esnafın ve esnaf ve sanatkârların korunmadığını açık ve net bir şekilde ortaya çıkarmış oluruz.

Peki, alışveriş merkezleriyle ilgili, hep Avrupa Birliğine girmenin hayali peşinde olan iktidar ne yapıyor? Avrupa Birliğinde düzenlemeler nasıl? Avrupa Birliğinde büyük alışveriş merkezleri şehrin içinde var mı? Mesela, bir örnek: Almanya Ticaret Kanunu’nun 11/3 maddesi uyarınca, şehir merkezlerinde büyük alışveriş merkezlerinin bulunması yasaktır. Peki, bu açıdan biz ne yapıyoruz? Türkiye’de, gayet rahat, o bölgenin ne trafiğini ne altyapısını ne çevre yapısını ne otopark durumunu hiçbir hususu nazara almadan, gayet rahat önümüze gelen her yere büyük alışveriş merkezleri yapıyoruz. İtalya’da durum aynı şekilde; yine, çarşı merkezlerinde bu husus yasaklanmakta. Bununla birlikte, Fransa’da yine aynı durum. Yani, biz, gerçekten, Avrupa’daki güzel normları almıyoruz ancak para gelen bir yere... Parayı da -devlete gelse, hazineye gelse amenna, devleti, hazineyi soymayalım da- mevcut olan bu kâr olayını, rant olayını yine çevremizde bulunan, hipermarket sahibi olan milletvekillerine kazandırtmaya çalışıyoruz.

Bu konuyu burada kapatırken, Sayın Bakanım, biraz önce sizlere sormuş olduğum soruyla ilgili, bu meşhur uçak... Bu uçak... Ben -gayet rahat- o gün için uçuş kulesiyle görüştüğümde... Uçuş kulesinin tüm konuşma kayıtları zabıt ve rabıt altındadır. Benim sizden istirhamım, uçuş kulesindeki görüşmelerde, bu uçağın Başbakanlığa sürekli eşya taşıyan bir uçak olduğunu ve bu nedenden dolayı oradaki personele bilgi vermediklerini ve ancak “Bu bilgiyi kim istiyor, onunla görüşebilir miyim?” dediğinde -milletvekili kimliğimi açıklayarak bu uçuş kulesindeki personelle bizzat ben görüştüm- bu uçakla ilgili bilgileri kimseye vermediklerini... Ve sürekli Başbakanlığa eşya getirip götüren uçak olduğu söyleniyor.

Siz de biraz önce ifade ettiniz, bu uçaktan 19 ton kaçak sigara elde edildiği söylenildi. Peki, Başbakanlığa böyle eşya getiren uçağın kaçak sigarayla ne bağlantısı olabilir? Burada, bizim iddiamızda kivi vardı, içinde dolar da vardı, dolarla ilgili herhangi bir açıklama yapmadınız. Sizin nezaretinizde veya burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan, bağımsız olan tüm milletvekilleri nezaretinde, bu uçakta arama yapıldıysa nasıl yapıldı? Bu aramaları siz bir kayda alıyor musunuz? Bir kaydı kuydu var mı? Yani uçuş kulesi… Sürekli bu uçak rotasyon hareketini verecek, uçuş planlarını değiştirecek, efendim, yedi gün öncesinden bu uçak Türkiye’de Sabiha Gökçen Havaalanı’na inmiş olacak. Bu, eşyanın doğasına, tabiatına aykırıdır çünkü yurt dışından Türkiye’ye gelen tüm uçaklar orada radarlara takılır, hangi uçağın ne zaman geldiği, gelip gelmediği bellidir. Yedi gün önceden gelen uçak… Uçuş kulesindeki personel bu uçağın gelmediğini bilemez mi? Bilebilir çünkü sürekli aynı bilgileri uçak kulesindeki mevcut olan personeliniz… Sürekli bu uçuş rotasyonunun değiştiği söyleniliyor.

Onun için, gerçekten bu olayda büyük bir kaçakçılığın olduğunu düşünüyoruz biz. Sizden istirham ediyoruz, kamuoyunun aydınlanması açısından, bu uçağın halkın denetimine açılması açısından da tüm milletvekillerinin bunu kontrol etmesini. Arama yaptıysanız da onu bir ekran hususunda mı yaptınız, bir kamera kaydı hususunda mı yaptınız, bunu bizimle paylaşmanızı arz eder, hepinize teşekkür ederim.

Saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 15’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “Bakanlığın” ibaresinden sonra gelmek üzere “ilgili dernek ve odaların” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu madde üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım ama maalesef, ülkemizdeki gelişmeler zaman zaman, anı anına bizim gündemimizi de etkiliyor ve konuşmamızın içeriğine dahi etki edecek boyuta ulaşabiliyor. Şu saat itibarıyla Cizre’den aldığımız bir haber… Bugün, Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanları Sayın Hatip Dicle ve Sayın Selma Irmak son dönemlerde Cizre’deki olaylar nedeniyle kente bir ziyarette bulundular ve halkı sağduyuya çağıran bir buluşma gerçekleştirdiler. Buluşmanın hemen arkasından, kentte hiçbir olay yokken polis kurşunuyla 12 yaşında bir çocuk daha hayatını kaybetti. “Nihat Kazanhan” isminde 12 yaşındaki bir çocuk daha iktidarlarınız döneminde katledilen çocuklar kervanına katıldı.

Son dönemlerde iktidar olarak sizler çokça ifade edersiniz, kamu güvenliğinden söz ediyorsunuz. Kamu güvenliğini bozan sizin emriniz altındaki işte bu polis teşkilatıdır, bu güvenlikçi teşkilattır. 12 yaşındaki bir çocuk bugün hangi gerekçeyle Cizre’de katledildi, Sayın Bakandan burada açıklama bekliyoruz, bu konuya bir açıklama getirmesini arzu ediyoruz.

Bizler sokağı teskin etmeye çalışıyoruz, bizler yanan ateşe su dökmeye çalışıyoruz ama maalesef, uygulamalarınızla yanan ateşe siz benzin döküyorsunuz. Bugün, Cizre’de uluorta, sokak ortasında bir çocuğun kafasına kurşun sıkmak neymiş gelip burada cevabını vermeniz gerekir, bunu izah etmeniz gerekir. Bunu izah etmeden bize kamu güvenliğinden söz etmeyin, kamu güvenliğinin sağlanması, tesis edilmesi teranesini burada hiçbir şekilde dillendirmeyin. Güvenliği bozan sizsiniz, sizin emrinizdeki polislerdir, kamu güvenliğini bozan bunlardır. Biz, tersine, sükûneti sağlamaya çalışıyoruz. Eş başkanımız, eş başkanlarımız, milletvekillerimiz bugün Cizre’ye bunun için gittiler ama bir ziyaretimizi dahi bu şekilde sabote ediyorsanız, provoke ediyorsanız söyleyeceğiniz bir şey kalmayacak size.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Gerisini siz düşünün.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Evet, bugün Cizre’de sokak ortasında katledilen bu çocuğun neden katledildiğini Hükûmetin izah etmesi gerekir; aksi durumda, sorumlusu sizsiniz.

Son dönemlerde Cizre’ye atadığınız İlçe Emniyet Müdürü hakkında, bakın, daha dün, mahkeme… Hrant Dink cinayeti dolayısıyla yargılanan polislerden biridir. Savcılık tutuklanmasını talep etmiş, mahkeme yurt dışına çıkma yasağını koydurarak tutuksuz yargılanmasını hükme bağlamış ve böyle bir insan Cizre’de halkı provoke ediyor. Siz onu oraya atadınız ve o provokasyonu bilinçli yaptırıyorsunuz. Bu, sizin politikanızın bir parçasıdır. Aksi durumda, bize bir şeyi izah edemezsiniz. Cizre’de de, Nusaybin’de de, Silopi’de de, Yüksekova’da da olanlar sizin politikalarınızın bir parçasıdır. Tersini gelip burada ifade etmediğiniz sürece, bu failleri...

ENGİN ALTAY (Sinop) – Çıkamazlar oraya, çıkamazlar.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - …bu katliamcı çeteyi polis teşkilatından arındırmadığınız sürece bize başka bir şey ifade edemezsiniz.

Ben gerçekten bugün bu maddeyle ilgili olarak hazırladığımız hususları burada ifade edecektim. Bakın, bir kanun burada var, tartışıyoruz, sonraki maddelerde söz alarak bunların içeriğine ilişkin olarak burada eksik bıraktığımız hususları dile getirmeye çalışacağız ama bugün, burada hiçbir şey Cizre sokağında polisin infaz ettiği 12 yaşındaki çocuktan daha değerli değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Gelip ikna edici bir açıklama yapmadığınız sürece Cizre’de katledilen çocuğun kanı sizin elinizdedir.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Hadi bakalım, gelsin Bülent Arınç cevap versin şimdi!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Bostancı, bir oylamaya sunayım da ondan sonra size söz veririm.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ne için söz istiyor, anlamadım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, niye söz verdiniz?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani, Hükûmet adına birisinin çıkıp bir açıklama yapması gerekiyor, arkadaşım çok net konuştu.

BAŞKAN – Belki kendisi yapacak.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar...

BAŞKAN – Bir saniye, açmadım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben Hükûmetten açıklama bekledim Sayın Başkan ama en azından İç Tüzük gereği, neden itiraz ettiğini, neye itiraz ettiğini izah edip öyle kürsüye çıkması gerekirdi, İç Tüzük böyle söylüyor.

BAŞKAN – Hayır, siz bilgi istediniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben kendisinden bilgi istemedim. Hangi sıfatla bana bilgi verecek Sayın Başkan?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hükûmet yetkilisi değil.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hükûmet yetkilisi burada, hangi sıfatla...

BAŞKAN – Peki, Sayın Bostancı...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, böyle bir İç Tüzük, böyle bir uygulama olmaz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir saniye, bir saniye, bir saniye...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Hükûmet AK PARTİ Grubunun desteklediği bir Hükûmet.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Neye dayanarak konuşacak?

BAŞKAN – Bir saniye, bir saniye, bir saniye...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Burada 2 Sayın Bakan var, onlar çıkıp cevap versin.

BAŞKAN – Bir saniye, bir saniye, lütfen.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Efendim, ben de Çözüm Komisyonu Başkanlığı yaptım, bu meseleleri biliyorum, o çerçevede izin verirseniz konuşacağım.

BAŞKAN – Bilgi vermek üzere diye tahmin ettiğim için söz verdim. Onun için haklısınız, önceden sormam lazımdı, hızlandırmak için öyle oldu.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çok teşekkür ediyorum.

Adil Bey burada birtakım iddialarda bulundu, değerlendirmelerde bulundu. Türkiye bir hukuk devleti. Polisin yaptığı her iş de, vatandaşın yaptığı her iş de hukuken değerlendirilir. Eğer bahsettiğiniz tarzda bir konu var ise bu da açıklığa kavuşturulur, hiç merak etmeyin.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – 6’ncı çocuk ölümü ya!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ancak, çözüm süreci boyunca, doğunun genelinde değil fakat Cizre, Şırnak, Hakkâri ve Yüksekova bölgesinin hareketli olduğunu biliyorsunuz. Orada âdeta ayrı bir atmosfer var.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Atmosfer değil devlet var.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ben de Çözüm Komisyonu heyetiyle birlikte Hakkâri’ye, Şırnak Cizre’ye gittim ve burada görüşmeler yaptık. Gördüğümüz şuydu: Sokaklarda 12, 15, 17 yaşlarındaki çocuklar 50 kişilik, 100 kişilik gruplar hâlinde, molotofkokteylleriyle zaman zaman meydana çıkıyorlar, ortalığı ateşe veriyorlar, bu eylemleri sürekli yapıyorlardı. Ve benim şahit olduğum hadise şudur: Orada güvenlik görevlileri, karşılarında küçük yaşta çocuklar olduğu için büyük bir dikkat ve ihtimamla davranıyorlardı, hatta birçok olayda yakılmak istenen, yanan, kendi üzerine molotofkokteyli atılan polis dahi onu yapan kişiye silah kullanmamıştır, onu yapan kişiyi ancak engellemeye yönelik bir dikkatle davranmıştır çünkü o çocuklar her ne yaparlarsa yapsınlar, bizim çocuklarımızdır, öyle bakarız. Dolayısıyla, bu konuya ilişkin, hukuken bahsettiğiniz konuya ilişkin değerlendirme yapılır, kamuoyuna da bilgi verilir.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Son bir ayda 6’ncı çocuk katlediliyor. Yani, burada boş konuşmanın…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Yani, çok böyle politik sentetik bir dil var bu alanda. Bırakın, hukuken değerlendirilsin, kamu da aydınlatılsın.

Çok teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan..

BAŞKAN – Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, ben kendisine hiçbir şey aslında sormadım, kendisinden bir izah da beklemedim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bir açıklama da yapmadı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bir açıklamada da bulunmadı. Ancak, benim verdiğim bilgilerin politik sentetik bir algı yaratmaya dönük olduğunu ifade etti. O “sentetik”in ne olduğunu da bilmiyorum ama, hangi anlamda kullandı bilmiyorum.

BAŞKAN - Siz sataşmadan mı söz istiyorsunuz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Evet.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sataşmada bulunmadım efendim, hiç sataşmadım ya.

BAŞKAN - Buyurunuz.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Şimdi, Sayın Bostancı, son bir ay içerisinde Cizre’de 6’ncı ölümdür. Bugün, partimize mensup milletvekilleri Demokratik Toplum Kongresinin eş başkanlarıyla birlikte oradaki atmosfere bir rahatlama sağlamak için oraya gittiler. Bugün polis kurşunuyla katledilen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın katledilişiyle ilgili görgü tanığının ifadesini buradan okuyorum. Bakın, gelip burada bu katliamlara meşruiyet kazandırmaya kalkışmayın, bu çok zor olur.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Oo, öyle bir şey yok, bunu reddederim, bunu reddederim.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sizin için bu çok zor olur, izahında zorlanırsınız; onu söyleyeyim.

Bakın, aynen okuyorum, görgü tanıklarından Yahya Ertene: “Bizim evimiz oraya yakındır. Her zaman orada top oynadığımız ve bazen oturduğumuz yerdir. Son günlerde zaten polislerin tek işi, gelip, hiçbir olay, eylem, etkinlik yokken gaz bombaları ve silahla ateş ederek giderlerdi. Bugün de öyle bir durumdu. Polisler geldi, çocuklara bağırıp çağırıp, daha sonra gaz bombaları attı, ardından silah sesleri geldi ve baktık ki çocuk başından aldığı mermiyle yere düşmüş.”

Bak, isim veriyorum sana Sayın Başkan. Polisin açtığı ateşle kafasından infaz edilmiş, katledilmiş 12 yaşındaki bir çocuktan söz ediyorum. 12 yaşındaki bir çocuk buradan size taş atsa bile sizi yaralamaz. Bir polisin 12 yaşındaki bir çocuğun kafasına kurşun sıkmasını mazur gösterebilecek neyiniz var, onu anlamaya çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Ayrıca sorumuz size değil, Hükûmet temsilcilerinin gelip burada izahta bulunmaları gerekir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bostancı…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Katliamları meşrulaştırdığıma dair konuşma yaptığımı söyledi, cevap hakkı istiyorum. Bu bir sataşmadır.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Hayır, olmaz. Sakın ha, konuşmayın, yeter artık. Olmaz bu kadar konuşma ya.

BAŞKAN – Müsaade buyurun, müsaade buyurun.

Şimdi, ben size söz vereceğim ama bakın bu konunun üzerinde karşılıklı olarak sürdürmenizin çok faydalı olmadığını düşünüyorum. Yani, eğer devam ederse bu iş ara vereceğim. Yani, dikkatli bir dil rica edeyim. Hiç kimseye faydasının olmadığını…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Her zaman… Her zaman…

BAŞKAN – Hayır, ben başka bir şey söylüyorum Hocam.

Buyurunuz.

2.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; benim buradan yaptığım konuşmadan katliamları meşrulaştırdığıma dair bir anlam çıkarmak bence çok doğru bir iş olmadı Adil Bey.

Benim söylediğim, ortadaki durum her neyse bunun hukuken değerlendirileceği. Sizler de gayet iyi biliyorsunuz ki, bölgede gerçekten birçok provokasyonlar oluyor. Bunun da farklı kaynakları olabiliyor. Sizler de bunların müşahidisiniz. O kalabalıkların içinden polise ateş açanlar oluyor, o çocukları sahaya sürenler oluyor, başka tür çıkar ilişkilerinin aracı olarak bu işler organize ediliyor.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, bugün hiçbir şey yok, yok Sayın Başkan. Olayla ilgili tek bir şey bilmeden konuşuyorsun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bir dakika…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ne silah var ne eylem var ne bir şey var. Ayıp yani ya!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Burada katliamları meşrulaştırdığıma dair bir iddia ortaya kondu. Orada çok çeşitli provokasyonlar oluyor.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Hiçbir provokasyon yok bugün.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – İktidar, bütün bu provokasyonlara karşı, çözüm sürecini yolunda götürmek için büyük bir dikkatle davranıyor. Sizden de istirhamımız, elbette bu ihtimama ortak olmanızdır. Yoksa, burada benim yaptığım konuşmadan böyle bir sonuç çıkartmak buna bir katkı sayılmaz Adil Bey.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.53

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Müsaadenizle, bir hususu kayıtlara geçirmek için söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Öyle olur.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Şimdi, biraz önce gündeme getirdiğimiz hususta Meclis kürsüsünden sorduğumuz bütün soruların cevabını Hükûmetten beklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, iktidar partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bostancı benim gündeme getirdiğim husus üzerinden kendilerine sataşma olduğuna dair iki defa Meclis kürsüsünü kullandı.

BAŞKAN – Öncesinde sataşma değildi.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ve biz 12 yaşındaki bir çocuğun polis kurşunuyla katledilmesi hususunu konuştuk. Üzülerek ifade ederim ki, Sayın Grup Başkan Vekili iki defa kürsüyü kullandığı hâlde, 12 yaşındaki bir çocuğun katledilmesiyle ilgili olarak üzüntüsünü ifade eden bir cümle dahi sarf etmemiştir. Bunların kayıtlara geçmesini isterim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

12.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Isparta’da bir alışveriş merkezinin içindeki bir restoranın alçı tavanının çökmesi sonucu yaralanan 26 kişiye acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

S.NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; ben bir hadiseyle ilgili hem Genel Kurulumuzu bilgilendirmek hem de geçmiş olsun dileklerimi sizlerle paylaşmak için söz aldım.

Isparta’mızda, ilimizde, bir alışveriş merkezinin içinde yer alan bir restoranın alçı tavanının çökmesi neticesinde 26 kişinin yaralandığı biraz önce haber kaynaklarına düşmüştür. Bu hususla ilgili geniş bir bilgi almaya çalışıyoruz ama bu aşamada ben Ispartalı hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum hem şahsım hem Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına hem de acil şifalar dileğimizi iletiyoruz.

Teşekkür ediyorum efendim.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974, 2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527, 2/2528) (S. Sayısı: 675) (Devam)

BAŞKAN – 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Madde 16’da üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 16'ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

  İdris Baluken                           Adil Zozani                              Erol Dora

       Bingöl                                   Hakkâri                                   Mardin

 

Hüsamettin Zenderlioğlu                                                      Nursel Aydoğan

            Bitlis                                                                          Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 16. Maddesinin 1. Fıkrasının a) ve c) bentleri ile 2. Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

a) Perakende sektörünün ve perakende işletmelerin ülke genelinde dengeli bir şekilde yayılması, büyümesi ve gelişmesine yönelik çalışmalar yapmaya,

c) İstatistikî bilgileri derlemeye, düzenlemeye ve yayımlamaya,

(2) Bakanlar Kurulu;

a) Bakanlığın üst meslek kuruluşlarının görüşlerini de alarak oluşturacağı teklifi üzerine, faaliyet konusu ve kollarına göre perakende işletmelerin açılış ve faaliyete geçişinde, işletme sayısı ve bunların birbirlerine yakınlığı, ulaşım imkânları, işletmelerin çevreye, altyapıya ve trafiğe getireceği yükler ile can ve mal güvenliği riski gibi ekonomik, sosyal, demografik ve çevresel faktörler açısından gözetilecek kriterleri belirleyerek, PERBİS işyeri açma ve çalışma ruhsatı onay sürecine dâhil edilmek üzere belirlediği kriterleri Bakanlığa iletmeye ve bu hususlara ilişkin usul ve esasları yönetmelikle düzenlemeye,

b) İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlığın uygun görüşü üzerine, 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda belirtilen diğer müesseseler ile bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki işletmelerin açılış ve faaliyeti ile kapanış işlemlerinin PERBİS üzerinden gerçekleştirilmesine yönelik konularda karar vermeye ve bu hususlara ilişkin usul ve esasları yönetmelikle düzenlemeye,

c) Bu Kanun kapsamına giren hizmet sektöründeki işletmeleri faaliyet konusu, bulunduğu yerleşim yeri veya kolları bazında, Bakanlığın teklifi üzerine kapsam dışında tutmaya,

yetkilidir.”

 

     Alim Işık                            Özcan Yeniçeri                      Seyfettin Yılmaz

     Kütahya                                  Ankara                                    Adana

 

  Reşat Doğru                        Yusuf Halaçoğlu                    Adnan Şefik Çirkin

       Tokat                                    Kayseri                                    Hatay

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 16. Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Ali Susam                Sinan Aydın Aygün                      Turhan Tayan

        İzmir                                     Ankara                                    Bursa

 

Mahmut Tanal                    Dilek Akagün Yılmaz                    İlhan Demiröz

     İstanbul                                    Uşak                                      Bursa

 

   Ali Sarıbaş

    Çanakkale

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Ali Sarıbaş…

BAŞKAN – Sayın Sarıbaş, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kendi ailemin ve babamın ailesinden gelen, aile kültüründen gelen yetişmiş bir insan olarak böylesi bir kanun teklifi üzerinde söz almanın mutluluğunu yaşıyorum diyemeyeceğim. Çünkü esnaf, sanatkârlar ve küçük esnafımız hakkında… Sabah siftahını yapmak için dükkânının önünü süpüren, erken kalkan, herkese “merhaba” diyen, herkesin dert ortağı, çilekeşi olan ve tüm kültürlerimizi yaşattığı böylesi önemli bir konunun, bu esnafların konusunun ötelenmesinin dışında küllendirilmesi anlamına gelecek bir yasadan bahsetmek istiyorum.

Aslında esnaflar çok şey bekliyordu bu yasadan, uzun yıllardır bekliyordu ancak bu tasarıda dağ fare doğurmuştur ve gerçekten de bu tasarı içerisinde önemli istekleri, bekledikleri gerçekleşmemiştir.

Arkadaşlar çok farklı bir pencereden baktı ama isterseniz ben biraz da şöyle bir tarif yapayım: Kentlerin planlaması -büyük kentlerle birlikte-yapılırken şehirlerin ticari merkezleri, kentin planı bir bütündür. Yeşil alanlarıyla birlikte, insanın yaşamasıyla birlikte kentler, insan odaklı olarak planlanırlar ve bu anlamda da dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’de olduğu gibi ada bazında ve parsel bazında kentlerin bütünleşmiş imar planlarında daha sonra ranta dönük olarak yok edilmek için imar tadilatları yapılmaz. Hele bu “AVM” denilen ve yerel yönetimlere ve özellikle de kamuyu ve hükûmetlerin de bulunduğu bakanlıkları çok cazip hâle getiren teklifler ve ranta dayalı olarak hatta kâr payı üzerinden yüzde verilen tekliflerle, özellikle yeşil alanlar kent merkezinden yok edilmek üzere hep planlamalar bozulur ve tadilatlar yapılır. Bu şu anlama gelir: Bakın, o kent planlandığında, kentin içerisinde orasının bir trafik sorunu, yol genişliği, otopark sorunu, insanların oradaki suyu, kanalizasyonu, çevreyle birlikte yeşil alanı ve oksijeni ve aynı zamanda rüzgâr ve güneşi de dâhil olmak üzere hesaplanan bu kent planlamasını, özellikle son yıllarda ki 2002’den sonra hızlı bir şekilde AVM’leşen ve gittikçe de yozlaşan bu kent anlayışını bu AVM’ler merkezine oturtuyoruz. Burada yapılması gereken; dünyada çağdaş kent, sürdürülebilir kentin ve imar planlarının bozulmasını engellemek için mutlaka AVM’leri diğer ülkelerde, çağdaş ülkelerde olduğu gibi kent merkezlerinin dışına çıkararak hem küçük esnafımızı hem kenti, yaşanabilir anlayışı içerisinde mutlaka korumalıyız.

Bakın, çok net söylüyorum, burada bu anlamda hep ranta dönük… Bunun üzerine çanak tutuyoruz ve rantın oluştuğu yerde ve özellikle şimdi bu tasarıda da, bugünkü görüştüğümüzde şunu yapmayınız: “Biz AVM’leri yaptık, pazar günleri de kapatmıyoruz ama burada da küçük esnaflarımıza içerisinde dükkân açma yetkisi vereceğiz.” Bununla kandırmayın insanları çünkü büyük sermaye karşısında, özellikle bu insanların hem kentte yaşayan insanların sosyalleşmesini yok etmemek, insanları o binaların içerisine tıkmamak, o insanların kamusal alanlarını yok etmemek, o insanların nefes almasını engellememek adına ve esnafları da yok etmemek adına bu AVM’lerden vazgeçin.

Türkiye'de artık beldelerde, köylerde AVM’ler ve hipermarketler kuruluyor. Sadece 5 şirketle bu Türkiye’nin bütün tüketimini… Bu şirketlerin insanların gelecekteki üretim merkezlerini, tarımını da yok etmemesi adına buna müsaade etmeyiniz. “Esnaflık Ahi kültürünü burada yaşatacağız.” diye aldatmayınız. Ahilik kültürünü aslında yok eden bu yasa olacaktır. Artık, ne olur gelin, şu yasayı beraberce doğru yapalım ve önerdiğimiz gibi, Türkiye'de bunu imarın dışına atalım, insanları rahat, Ahilik kültürünü sürdürebilen ve gerçekten son bir yıl içerisinde 1 milyon 200 esnafın tekrar yok olmaması için elimizden gelen gayreti gösterelim.

Bakın, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ne demişti bir AVM açılışında? “Artık bakkallar bitti, bunlarla uğraşmayın, gelin AVM’leri açmaya devam edelim, bu işten vazgeçin, sermayeniz yetmez.” diyen anlayışı bir kez daha bu yasayla pekiştiriyor Recep Tayyip Erdoğan, bu anlayış içerisinde kanun yapıyor, sevgi ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 16. Maddesinin 1. Fıkrasının a) ve c) bentleri ile 2. Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

a) Perakende sektörünün ve perakende işletmelerin ülke genelinde dengeli bir şekilde yayılması, büyümesi ve gelişmesine yönelik çalışmalar yapmaya,

c) İstatistikî bilgileri derlemeye, düzenlemeye ve yayımlamaya,

(2) Bakanlar Kurulu;

a) Bakanlığın üst meslek kuruluşlarının görüşlerini de alarak oluşturacağı teklifi üzerine, faaliyet konusu ve kollarına göre perakende işletmelerin açılış ve faaliyete geçişinde, işletme sayısı ve bunların birbirlerine yakınlığı, ulaşım imkânları, işletmelerin çevreye, altyapıya ve trafiğe getireceği yükler ile can ve mal güvenliği riski gibi ekonomik, sosyal, demografik ve çevresel faktörler açısından gözetilecek kriterleri belirleyerek, PERBİS işyeri açma ve çalışma ruhsatı onay sürecine dâhil edilmek üzere belirlediği kriterleri Bakanlığa iletmeye ve bu hususlara ilişkin usul ve esasları yönetmelikle düzenlemeye,

b) İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlığın uygun görüşü üzerine, 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda belirtilen diğer müesseseler ile bu Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki işletmelerin açılış ve faaliyeti ile kapanış işlemlerinin PERBİS üzerinden gerçekleştirilmesine yönelik konularda karar vermeye ve bu hususlara ilişkin usul ve esasları yönetmelikle düzenlemeye,

c) Bu Kanun kapsamına giren hizmet sektöründeki işletmeleri faaliyet konusu, bulunduğu yerleşim yeri veya kolları bazında, Bakanlığın teklifi üzerine kapsam dışında tutmaya,

yetkilidir.”

Adnan Şefik Çirkin (Hatay) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Çirkin, buyurunuz.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, biz de bu değişikliğe katıldığımızı ifade ediyoruz ancak bu fırsattan istifade ilimizde esnafımızla ilgili bir kısım sorunları burada dile getirmek üzere kürsüye gelmiş bulunuyorum.

Şimdi, bu yasada esnafın bazı bürokratik sorunlarını çözmekle ilgili bir dolu madde var, hatta bürokrasiyi de azaltan bir miktar düzenlemeler var ama benim anlamadığım bir şey var: Yani, bizim ilimiz Hatay’da, Reyhanlı’da ve Antakya’da, özellikle Antakya’da Suriyeli adam anahtarı vuruyor dükkân açıyor. Bizim kendi esnafımız bir işletme açmak için en az 15-20 yere müracaat edip günlerce uğraşırken ve bir şekilde açtıktan sonra da vergisini öderken Suriyeliler nasıl oluyor da bir günde dükkân açabiliyor tek bir dilekçeyle? Ve sayın milletvekilleri, tatlıcı açıyorlardı, terzi dükkânı açıyorlardı, işte, humusçu açıyorlardı, artık, market açmaya başladılar, market. Yani, bunun bir düzeni olmalı, burası bir hukuk devleti.

Bakın, zaten, iktidarın bu Suriye politikasındaki öngörüsüzlüğü meseleyi buralara kadar getirdi ama bari bundan sonrasını görün. Yani, bu milyonlarca Suriyeli kardeşimizle biz uzun yıllar birlikte yaşayacağız, bunu gözünüze alın. Yani, Sayın Davutoğlu’nun ifade ettiği gibi, haftaya Emevi Camisi’nde namaz mamaz, bunlar hayal, bitti, ortaya çıktı. Zaten ne Sayın Davutoğlu’ndan ne Sayın Cumhurbaşkanından artık “Katil Esed” laflarını da çok duyamadığımıza göre demek ki onlar da perde gerisinde bir kısım şeyleri anlamaya başladılar. Yani bu huzuru bozuyor. Pek yakında esnaf odalarımızın herhangi birinde bir Suriyeli oda başkanını görürsek şaşırmayalım yani bu duruma geliyor ve bu, halk arasında huzursuzluğa yol açıyor.

Şimdi, bu yasada “Esnafın sorunlarını çözeceğiz.” diyoruz. Esnafın sorununu çözmek için, esnafın ekonomik sorunlarını çözmek için ortada ne var? Ben bunu göremiyorum. Şimdi, bir kere esnafın sorununu çözecekseniz, esnafa para kazandırmak için çiftçiye para kazandıracaksınız, memurun maaşına zam yapacaksınız, işçinin yaşam standardını yüksek bir hâle getireceksiniz ki o esnafa gitsin, mal alsın, para kazansın ve esnafımız da, efendime söyleyeyim, durumunu iyileştirsin. Esnaf, borcunu ödeyemez durumda yani aldığı krediyi ödeyemez durumda. Yüz binlerce esnaf emekli olamamış, bu Sayın Cumhurbaşkanının ifadesi. Ne diyorsunuz buna? “Otuz altı ay kredi açtık.” Yani, zaten parası olsa gider emekli olur. Yani, burada esnafın gerçek dertleriyle ilgili bir çalışma yapmanın gerekliliğini artık ifade etmek durumundayız.

Sayın milletvekilleri, 2007-2013 arasında 142 bin -Hayati Yazıcı Bey’in ifadesi bu- bakkal, bayi, büfe açılmış ama aynı dönemde 111 bin tane de kapanmış. Şimdi, bu açılanları anlayabiliyoruz; yeni evli, arabasını satmış, kredi almış bir yer açmış fakat kapananlar on yılların işletmesi, bunu unutmamak lazım. Yani, bunun sonucunda çok önemli sosyal patlamalar olabilir, çok dikkatli olmak lazım.

Ayrıca, “esnaf” derken yani bugün Cizre’de, güneydoğunun bir çok bölgesinde esnafımız kepenk kapatıyor, oralarda devlet yok. Devletin itibarı 16 Türk devletini konu eden mankenlerle korunmaz. Devletin itibarı oradaki esnafın dükkânını açacak imkânı sağlamak ve onun huzurunu teminle korunur.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 16’ncı maddenin (2)’nci fıkrası tümüyle değiştiğinden bu fıkrada değişiklik öngören Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken ve arkadaşlarının önergesi işlemden kaldırılmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Madde 17’de üç adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 17. Maddesinin (2) fıkrasında bulunan "ön inceleme mahiyetinde olmak üzere gerekli" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                             Sinan Aydın Aygün                                 Turhan Tayan

          İzmir                                                Ankara                                                Bursa

     Mahmut Tanal                               Dilek Akagün Yılmaz                                İlhan Demiröz

         İstanbul                                                Uşak                                                 Bursa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 17'inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "doğrudan" ibaresinden önce gelmek üzere "sektörde örgütlü dernek ve diğer tüzel örgütlerin” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

     İdris Baluken                                       Adil Zozani                               Hüsamettin Zenderlioğlu

         Bingöl                                               Hakkâri                                                Bitlis

       Erol Dora                                      Nursel Aydoğan

         Mardin                                            Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 17. Maddesinin (1). ve (2). Fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Bakanlık, bu Kanunun uygulanması, uygulamada çıkan sorunlar ve şikâyetlerle ilgili olarak perakende işletmeler nezdinde denetim yapmaya yetkilidir.

(2) Yetkili idareler, yetki alanlarıyla sınırlı olmak kaydıyla, doğrudan veya Bakanlığın talebi üzerine, bu Kanun hükümleri çerçevesinde perakende işletmeler nezdinde ön inceleme mahiyetinde olmak üzere gerekli denetim ve uygulamaları yapmak ve önlemleri almakla görevli ve yetkilidir.”

       Alim Işık                                       Özcan Yeniçeri                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                              Ankara                                               Kayseri

  Seyfettin Yılmaz                                    Reşat Doğru

          Adana                                                Tokat

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile Bakanlıkça yapılacak denetimlere ilişkin esasların daha belirgin hale getirilmesi ve uygulamada karşılaşılabilecek bazı sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bu önerge kabul edildiği için diğer iki önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 18’de iki adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 18. Maddesinin (6) fıkrada bulunan "bir ay" ibaresinin "üç ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                                 Aykan Erdemir                               Mehmet Hilal Kaplan

          İzmir                                                 Bursa                                                Kocaeli

 Ayşe Gülsün Bilgehan                              Oktay Ekşi                                          Sakine Öz

         Ankara                                              İstanbul                                              Manisa

Ayşe Nedret Akova

        Balıkesir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 18'inci maddesindeki ilgili fıkralarda geçen “otuz günden az olmamak üzere Bakanlıkça verilen süre içinde" ibarelerinin, “30 günden az 120 günden fazla olmamak üzere" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     İdris Baluken                                       Adil Zozani                               Hüsamettin Zenderlioğlu

         Bingöl                                               Hakkâri                                                Bitlis

       Erol Dora                                      Nursel Aydoğan

         Mardin                                            Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurunuz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yeni bir polemik olabilir.

BAŞKAN – Yok, bundan sonra polemiğe müsaade etmiyorum, derhâl ara vereceğim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Öyle bir müdahalede bulundunuz ki hemen insanın polemik yapası geliyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sen Bostancı’ya hitap et.

BAŞKAN – Benimle inatlaşmamanızı tavsiye ederim.

Buyurunuz.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, biraz sonra dile getireceğim hususlara değinmek üzere bu madde üzerinde söz aldım. Cezai müeyyideleri düzenleyen bir maddedir bu 18’inci madde.

Şimdi, bu cezai müeyyidelerin karşılık bulabilmesi için düzenlemenin de ona tekabül etmesi gerekir. Ancak, kanunun tamamındaki düzenlemeler ve düzenlemelerle ilgili uygulayıcı ve denetim mekanizmaları maalesef sizin buradaki cezai müeyyidelerin karşılık bulmasını engeller bir durumda. Konsey oluşturuyorsunuz, merkezî konsey oluşturuyorsunuz, Ankara’da konsey oluşturuyorsunuz ama çalışma sürelerinin uygulanmasını Hakkâri Valisine bırakıyorsunuz, iyi hoş, biz bu konuda rahatız bizim AVM’miz yok ama AVM’si olan yerler bu konuda problem yaşayacak, buna ilişkin düzenleme nasıl yapılacak gerçekten sorunlu bir durum.

Şimdi, tek tek maddelere baktım. Esasında Meclis Başkanlığının yani kanun tekniğine uygun hazırlanmamış olmasından kaynaklı olarak bu tasarıyı iade etmesi gerekirdi çünkü tamamıyla buradaki teknik bir KHK tekniği, kanun hükmünde kararname tekniği. Bugün bu tasarı burada kabul edilir ve kanunlaşırsa Bakanlık kaç tane yönetmelik hazırlayacak hiç merak ettiniz mi, baktınız mı? Bakanlık 12 tane yönetmelik hazırlamak durumundadır. Kaç maddeyi konuşuyoruz, kaç maddelik bir kanunu konuşuyoruz? 27 maddelik bir kanunu konuşuyoruz, 2 maddesi yürütme ve yürürlük maddesi, 25 maddelik bir kanunu konuşuyoruz. Birbiriyle ilintili maddeleri düşündüğünüz zaman esasında sadece “Yönetmelik hazırlanır.” diyen bir kanun bu. Dolayısıyla bir kanun metni, bir tasarısı yok önümüzde. Şimdi, bu kadar muallak bir konuyu biz yasama organı olarak hangi boyutlarıyla alıp değerlendiriyoruz ben gerçekten ona şaşıyorum. Kanun tekniğine uygun hazırlanmamış bir tasarı, başından yanlış. 12 tane yönetmelik hazırlanacak, o yönetmeliklerin içinde ne olacağını bilmiyoruz, sıkıntılı alanları var, izafiyete açık hususlar var kanunun içerisinde, istismar edilecek hususlar var bunun içerisinde. Çok açık ve net ifade ediyorum: Ensesi kalın olan AVM’ler kendi çalışma koşullarını düzenleyecek, bürokratik mekanizma üzerinde tasallut kurabilecek, etkisi altına alabilecek. Yarın öbür gün farklı şeyleri burada tartışırsak, farklı uygulamaları, duyumları buralarda dillendirirsek suçu dışarıda aramayalım. Siz böyle yasal düzenleme yapıyorsanız vatandaşa da “İşini bil.” diyorsunuz demektir. Geçmişte ifade edildi, devletin en üst düzey yetkilileri ifade etti: “Benim vatandaşım, benim memurum işini bilir.” dedi, denildi.

Bakın, burada yaptığınız düzenleme şunu söylüyor: İşini bilen vatandaş, ensesi kalın olan AVM sahipleri işini bilen memurla iş tutar, işini yürütür, çalışma koşullarını kendi istediği şekilde düzenler. Böyle bir yasanın içerisinde siz neyin cezai müeyyidelerini düzenliyorsunuz, doğrusu şaşarım.

Önerimiz şu: Son maddeye de şöyle bir ibare ekleyin, zamanı var, 27’nci maddeye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Yürürlük maddesinin de uygulanıp uygulanmayacağını bir yönetmelik şartına bağlayın. Tamamıyla yönetmelik şartına bağlı bir kanun yapmış olalım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 18. Maddesinin (6) fıkrada bulunan "bir ay" ibaresinin "üç ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Aykan Erdemir (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Tunay, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

FAİK TUNAY (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; 675 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 18’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, öncelikle şunu belirtmek isterim: Uzun yıllardır kamuoyunda biraz da AVM’lerle ilgili yasal düzenleme olarak bilinen bu kanun tasarısı sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisine geldi. Bir milletvekili olarak bundan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Biraz gecikmeli de olsa bizim gündemimize gelmesi ve milleti yakinen ilgilendiren böyle bir kanun tasarısının görüşülmesi çok olumlu bir adım. Ben, başta Sayın Bakanımız olmak üzere Bakanlık bürokratlarını verdikleri emekler için canıgönülden tebrik ediyorum. Ama, tabii ki gönül isterdi ki biz buraya bir muhalefet milletvekili olarak çıktığımız zaman konuşurken mükemmel olmasa da mükemmele yakın bir yasa olduğunu söyleyelim ve bu kürsüye çıktığımız zaman sadece “Vatana ve millete hayırlı olsun.” deyip bu kürsüden inmeyi arzu ederdik. Ama, kanun tasarısına baktığınız zaman birçok yerde belirli sıkıntıların, daha doğrusu eksikliklerin olduğunu görüyoruz.

Tabii, biraz önce 17’nci madde hakkında konuşacaktık, 17’nci madde geçti, 18’nci madde üzerinde konuşuyoruz. Ama, ben bu vesileyle belki bu kürsüde hiç konuşulmayan, çok dile getirilmeyen bir şey söylemek istiyorum. Özellikle benim seçim bölgem olan İstanbul’da AVM’lerle ilgili şöyle bir sıkıntı var: 17 Ağustos depremini hep beraber yaşadık. 17 Ağustos depreminden sonra alınan bir karar vardı. İstanbul’da yaklaşık olarak 480 tane boş, atıl olarak bulunan alan afet toplanma yeri olarak belirlenmişti. Bunu hepimiz destekledik çünkü böyle bir kararda iktidar veya muhalefet ayrımı olmaz. Çok acı bir deprem yaşadık, Allah bir daha milletimize böyle bir deprem yaşatmasın ve el birliğiyle bunun kararı alınmıştı. Fakat gelinen süre içerisinde, zaman içerisinde İstanbul’da bu 480 tane afet toplanma yeri olarak belirlenen alanların birçoğunun maalesef ve maalesef AVM’lere peşkeş çekildiğine tanık olduk. Yani, çok üzülerek söylüyorum, bu ifadeyi kullanmak istemezdim ama birileri tarafından bu alanlar AVM’lere peşkeş çekildi. Tabii, bugün baktığınız zaman bunların hepsinin tek tek ismini verecek değilim ama özellikle kendi seçim bölgemde bu tarz afet toplanma alanlarının büyük bir çoğunluğunun AVM’lere bir şekilde “rant yaratmak” adı altında verildiğini görüyoruz. Eğer örnek isterseniz, mesela Capacity Alışveriş Merkezi var Bakırköy’de. Son örnek, tartışmalara konu oldu, asansör faciası yaşandı, işçilerimizi kaybettik, Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nın olduğu yer. Burası afet toplanma yeriydi, hatta İstanbul’un en büyük afet toplanma yerlerinden bir tanesiydi. Burası da bir firmaya -firmanın ismi lazım değil- verildi ve işte rezidans, AVM projesi hep beraber yürüyor. Ondan sonra, Bahçelievler’de yine böyle bir afet toplanma yeri “Meydan AVM” adı altında bir AVM’ye verildi. Şimdi, bu örnekler gitgide artıyor, çoğalıyor.

Biz burada bence AVM yasasını veya AVM’leri ilgilendiren kanun tasarısını konuşurken biraz da işin bu boyutunu konuşmalıydık. Yani deprem diyoruz, Allah korusun, İstanbul’u büyük bir deprem bekliyor diyoruz, hepimiz kendimizce önlemlerimizi alıyoruz iktidar veya muhalefet belediyeleri ama baktığımız uygulamaları gördüğümüz zaman çok büyük sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Tabii, bugün iktidarın belli bir gücü var, muhalefetin gücü ve sayısı iktidardan hesap sormaya yetecek sayıda değil. Ama ben hep şuna inanıyorum: Bir de mahkemeyi kübra var. Yani bu afet toplanma yerlerini biz AVM’lere verdiğimiz zaman, Allah korusun, hiçbirimiz bunu arzu etmiyoruz ama yarın öbür gün 17 Ağustos gibi büyük bir deprem İstanbul’da olduğu zaman -ki bütün bilim adamları bunu söylüyorlar aynı şekilde bir depremin, hatta daha şiddetlisinin İstanbul’da olacağını söylüyorlar- bu afet toplanma yerinde vatandaşlar, insanlar toplanamadığı zaman, buraların AVM olduğunu gördüğü zaman bu kararları verenler acaba vicdanlarında rahat olabilecekler mi? Bizim anlayışımızda, bizim inancımızda ne diyor? Boynuzsuz bir koyun için bile boynuzlu bir koyuna kısasın yapılacağı mahkemeyi kübrada bunun elbette hesabı verilecektir. O yüzden, bu yasal düzenlemeyi yaptıktan sonra, kanun tasarısını görüştükten sonra, bence artık afet toplanma yerlerinin bir an önce aslına uygun olarak kullanılmasını amaçlamaktayız ve bununla ilgili bu düzenlemeyi de Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmak zorunda. Yalnız İstanbul’da değil, diğer bütün illerde de aynı şeyle karşılaşıyoruz ama ben kendi seçim bölgem İstanbul olduğu için bunu özellikle dile getirmek istedim.

Kanun tasarısının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. İnşallah bu aksaklıklar, sıkıntılar bu Meclis eliyle, hep beraber, iktidarıyla muhalefetiyle düzelecektir ve hepimizin içine sinecek, doğru, düzgün bir kanun tasarısı çıkıp buradan yasalaşacaktır diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.

Madde 19’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 22’de bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Geri çekiyoruz, kalanları geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 23’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 24’te bir adet önerge var, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 24 üncü maddesi ile 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 1 inci maddenin eki listenin ekteki şekilde değiştirilmesini ve aynı maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve talep ederiz.

Mihrimah Belma Satır                        Mehmet Doğan Kubat                                Ramazan Can

        İstanbul                                             İstanbul                                             Kırıkkale

      Fatih Şahin                                    Hakan Çavuşoğlu

         Ankara                                                Bursa

"(2) 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 7 nci maddesi ve merkezi yönetim bütçe kanunları kapsamında yapılacak atamalar dışında, merkezi yönetim bütçe kanunlarında yer alan kısıtlamalara tabi olmaksızın, toplam 3000 adedi geçmemek üzere Bakanlık tarafından belirlenecek boş kadrolara atama yapılabilir."

KURUMU       : GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

TEŞKİLATI     : MERKEZ

1 SAYILI LİSTE

İHDAS EDİLEN KADROLARIN

                                                                                                                                                                                                        SERBEST        TOPLAM

SINIFI     UNVANI                                                                                         DERECESİ                   KADRO           KADRO

                                                                                                                                                               ADEDİ            ADEDİ

GİH

GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

1

2

2

GİH

DAİRE BAŞKANI

1

10

10

GİH

HUKUK MÜŞAVİRİ

1

3

3

GİH

GÜMRÜK VE TİCARET BAŞMÜFETTİŞİ

1

40

40

GİH

GÜMRÜK VE TİCARET MÜFETTİŞİ

3

20

20

GİH

GÜMRÜK VE TİCARET MÜFETTİŞ YARDIMCISI

7

40

40

GİH

GÜMRÜK VE TİCARET UZMANI

5

174

174

GİH

GÜMRÜK VE TİCARET UZMAN YARDIMCISI

8

250

250

GİH

MALİ HİZMETLER UZMANI

5

5

5

GİH

MALİ HİZMETLER UZMAN YARDIMCISI

8

5

5

GİH

BÖLGE AMİRİ

5

1

1

GİH

KISIM AMİRİ

5

3

3

GİH

MÜTERCİM

6

2

2

GİH

MUHAFAZA MEMURU

3

4

4

GİH

MUHAFAZA MEMURU

5

40

40

GİH

MUHAFAZA MEMURU

6

106

106

 

TOPLAM

 

 

705

 

 

 

KURUMU       : GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

TEŞKİLATI     : TAŞRA

1 SAYILI LİSTE

İHDAS EDİLEN KADROLARIN

SINIFI

UNVANI

DERECESİ

SERBEST KADRO ADEDİ

TOPLAM KADRO ADEDİ

GİH

BÖLGE AMİRİ

5

26

26

GİH

KISIM AMİRİ

5

35

35

GİH

MUAYENE MEMURU

6

500

500

GİH

MUHAFAZA MEMURU

7

650

650

GİH

MEMUR

7

240

240

TH

MÜHENDİS

6

15

15

TH

TEKNİKER

7

15

15

TH

TEKNİSYEN

7

19

19

                   TOPLAM                                                                                            1500

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, önergede bir problem var. Eğer önergenin ekleri okunmamış olsa idi kanun metnine uygun bir önerge olmuş olurdu ama önergede “3 bin kadroya kadar” ifadesi var, okunan tabloda, eklerde 2.205 kadro ihdası var. Şimdi, böyle bir durumda ihdas edilemeyecek, ihdas edilip de kanun ekinde, ek cetvelde belirlenmemiş 795 kadro açıkta kalıyor. Bu hâliyle problemli bir önergedir, düzeltilmesi gerekir.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN – Evet, buyurun.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim, bizim yine bu listede 5 bin tane kadromuz var şu anda ilave olarak. Dolayısıyla, 2.205 tane yeni kadro ihdas ediliyor, 3 bin kadronun da açıktan atama yetkisi alınıyor, elbette usulüne uygun bir şekilde yani sınav vesaire. Dolayısıyla, diğer kadro mevcut kadrodan karşılanacak. O anlamda, teknik açıdan herhangi bir sıkıntı yok Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Son yıllarda dış ticaretin gelişmesine bağlı olarak gümrük iş ve işlemlerinde önemli düzeyde meydana gelen artışla birlikte, ticaret, tüketicinin korunması, e-ticaret ve perakende sektöründe yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede Gümrük ve Ticaret Bakanlığının görev ve yetki alanında önemli ölçüde genişleme olmuş ve iş yükü artmıştır. İş yükü artışına paralel olarak Bakanlığın yönetsel ve denetim kapasitesinin artırılarak sorumluluğunda bulunan hizmetlerin ve denetimin daha etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi amacıyla ihtiyacı olan personel kadrolarının ihdası için düzenleme yapılmaktadır.

Ayrıca, maddeye eklenen ikinci fıkra ile, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 7 nci maddesi ve merkezi yönetim bütçe kanunlarındaki sınırlamalara tabi olmaksızın, 3000 adet boş kadroya atama izni alınarak, bu kadrolara atama yapılması, dolayısıyla merkez ve taşra teşkilatı personel ihtiyacının karşılanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 24’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 25’te bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı “Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 25. Maddesinin Tasarı Metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

       Alim Işık                                       Özcan Yeniçeri                                 Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                              Ankara                                               Kayseri

  Seyfettin Yılmaz                                    Reşat Doğru

          Adana                                                Tokat

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile, perakende işletmelerin de 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilmesi ve alışveriş merkezlerinde çalışanların da tatil yapmaları amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 26’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 27’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Başkanım, iki dakika söz alabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; teşekkür etmek amacıyla söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, gerçekten herkesin ellerine sağlık, bütün arkadaşlara, bütün gruplara, milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Elbette bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen bürokrat arkadaşlara, Komisyondaki çalışmalarda katkı sağlayan bütün milletvekili arkadaşlarımıza ve selefim Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’ya -onun döneminde bu çalışmalar yapıldı- çok teşekkür ediyorum. İnşallah esnaf ve sanatkârımıza ve bütün Türkiye’ye, ekonomiye katkı sağlar. Hayırlı olsun, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.

Hayırlı uğurlu olsun.

5’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

5.- Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/996) (S. Sayısı: 672)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, alınan karar gereğince 15 Ocak 2015 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.44



(x)  675 S. Sayılı Basmayazı 13/01/2015 tarihli 41’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.