TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

41’inci Birleşim

13 Ocak 2015 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz'ün, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, Bilecik ilinde meydana gelen doğal afetin neden olduğu mağduriyetlere ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Pendik-Haydarpaşa hızlı tren projesinin durması nedeniyle yaşanan sıkıntılara ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğündeki fişleme iddialarına ilişkin açıklaması

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

4.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz'ün, Bursa’da yoğun kar yağışı nedeniyle yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ve UEDAŞ ile Uluğ Enerji Dağıtım AŞ’de çalışan 16 personelin iş akitlerinin feshine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne, tarımsal destekleme alacağı olan çiftçilerle ilgili kararnamenin yol açtığı hukuksuzluğa ve Trabzon’un Dernekpazarı ilçesinin Çalışanlar Mahallesi’ne elektrik bağlanmadığına ilişkin açıklaması

6.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

7.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in, Paris’teki bir mizah dergisine gerçekleştirilen saldırıya ve Hükûmeti bir an önce kapsamlı bir nefret suçları yasası çıkarmaya, Avrupa Temel Haklar Ajansına üyelik başvurusu yapmaya ve Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulunu hayata geçirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

8.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu Bakanlığındaki usulsüz işe alımlar konusunda açıklama yapmaya davet ettiğine ve Adana’da Suriyeli mültecilerin fazlalığı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

9.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın, Adana’nın bazı ilçelerinde yaşanan elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ilişkin açıklaması

10.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Samsun’da yoğun kar yağışı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

11.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın, Uşak’ta engelli vatandaşların yaşadığı sorunlara ve kara yollarının bakımsızlığına ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ve Mardin ile Şanlıurfa’da yaşanan elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ilişkin açıklaması

13.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, AK PARTİ Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 3’üncü ve Fazıl Küçük’ün 31’inci ölüm yıl dönümlerine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Genel Görüşme Önergeleri

1.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, büyük şehirlerde artan şiddet ve asayiş olaylarının sebep ve sonuçları konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/18)

2.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılan taşınmaz satışları konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19)

3.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 4+4+4 eğitim sisteminin ortaya çıkardığı sorunlar konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20)

B) Gensoru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 21 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/42)

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyurusu

D) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Claude Bartolone’nin vaki davetine icabet etmek üzere Fransa’ya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1681)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki bir heyetin 25-27 Ocak 2015 tarihleri arasında Prag’da düzenlenecek olan uluslararası konferansa katılmak üzere Çek Cumhuriyeti’ne ziyarette bulunmalarına ilişkin tezkeresi (3/1682)

E) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, (2/1601) esas numaralı Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarının Kamu Kurumları Tarafından İthalatının ve Kullanımının Yasaklanmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/226)

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 675, 672, 676, 565, 387 ve 335 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 14 Ocak 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine; 675 ve 672 sıra sayılı Kanun Tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

B) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147 ve 1148) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

2.- (10/34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106 ve 1107) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

 

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)

5.- Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974, 2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527, 2/2528) (S. Sayısı: 675)

6.- Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/996) (S. Sayısı: 672)

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu'nun, Giresun'da esnaf ve sanatkâr olarak çalışan işyeri sayısına, yeni açılan ve kapanan işyerlerine ve SGK prim borçlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/54537) (Ek Cevap)

2.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in, Tekirdağ'da orman arazisi içinde bulunup izni iptal edilen bir patlayıcı madde deposunun tahliyesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/54589)

3.- Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, Soma'da Dereköy Torbalama Tesislerinde çalışan taşeron işçilerin çalışma şartlarına dair iddiaların incelenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/54595)

4.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Karaman'ın Ermenek ilçesindeki bir kömür ocağında meydana gelen maden kazası ile ilgili iddialara ve maden kazalarının engellenmesi için yapılması gereken çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/54601)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Karaman Ermenek'te meydana gelen maden kazasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/54765)

6.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, madenlerin denetlenmesine, Karaman'ın Ermenek ilçesindeki maden sahasının ruhsatlandırılmasına, sahaya dair şikayetlere ve yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/54768)

7.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Başkent Gaz tarafından ön ödemeli doğal gaz sayaçlarının değiştirilmeye zorlanmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/54770)

8.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Karaman'ın Ermenek ilçesinde maden kazasının meydana geldiği ocağın planına ve terk edilmiş maden ocaklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/54772)

9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, son bir yılda geçici istihdam sağlanan vatandaşların sayısına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/55859)

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/55878)

11.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Mersin Limanı'ndan ülkeye kaçak et sokulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/55915) Ek Cevap

12.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Orman Genel Müdürlüğünün personel politikası ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56065)

13.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2012-2014 yıllarında Suriye'ye yapılan enerji içeceği satışına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/56103)

14.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, IŞİD'in Türkiye üzerinden kaçak petrol ticareti yaptığı iddialarına ilişkin sorusu ve sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/56104)

15.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İşsizlik Sigortası Fonu'nda biriken meblağ ile ilgili yapılan açıklamalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/56183)

16.- İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, 10 Kasım'dan önce yabancı temsilciliklere bayrakların yarıya indirilmesini isteyen notanın gönderilmemesine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/56192)

17.- İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın'ın, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce zamanaşımına uğrayan borç için mükelleflere ödeme emri gönderildiğine dair iddialara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/56217)

18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2004-2014 yılları arasında Bakanlıkta görev yapan genel müdür ve genel müdür yardımcılarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/56219)

19.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, soru önergelerinin cevaplandırılmasına yönelik çalışmalara ve söz konusu çalışmalar ile görevli personele ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/56256)

20.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, soru önergelerinin cevaplandırılmasına yönelik çalışmalara ve söz konusu çalışmalar ile görevli personele ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/56273)

21.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına,

Bakanlığı döneminde aldığı hediyelere,

İlişkin soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56274) (7/57494)

22.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın, Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Dilek Yarımadası Milli Parkı'ndaki yabani zeytinlerin toplanması için ihale yapılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56280)

23.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı tarafından yapılan araç kiralama ihalelerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56618)

24.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'in, 2010/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi gereği engelli aile ferdi bulunan çalışanlara sağlanan kolaylıklara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56619)

25.- İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Adıyaman'da inşa edilecek Koçali Barajına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56620)

26.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, gümrük kapılarında ve sınırlarda yapılan kaçakçılık operasyonlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/56731)

27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, gümrük kapılarında ve sınırlarda yapılan uyuşturucu operasyonlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/56732)

28.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, Bakanlık avukatlarına yönelik olarak rotasyon uygulamasına gidileceği iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/56834)

29.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, dokunulmazlık fezlekelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/56851)

30.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, Kobane'den kaçarak Türkiye'ye sığınanların yaşam koşullarına ve bu kişilere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un cevabı (7/56912)

31.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'daki bağlı kurum ve kuruluş binalarının depreme dayanıklılığına ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/56979)

32.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarınca satın alınan kültür, eğlence ve spor hizmetlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/57020)

33.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, Aydın'ın Söke ve Kuşadası ilçe sınırları içindeki bir bölgede bulunan zeytinlerin toplanıp satılmasına dair ihaleye ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57104)

34.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, orman işçilerinin sosyal güvenliğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57105)

35.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş'ın, Çanakkale'nin Biga ilçesindeki tarım arazilerinin sulaması için önem taşıyan kanallardaki suyun niteliğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57106)

36.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, Antalya'da 1744 sayılı Kanun'a göre orman kapsamı dışına çıkarılan ve 2B olarak yeniden işlem gören arazilere,

Antalya'da bir köyün su sorununa ve bir mahallede orman niteliğini kaybeden alanların 2B kapsamında değerlendirilmesine

İlişkin soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57115), (7/58115)

37.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, ODTÜ Ormanı ve Eymir Gölü'ndeki ağaç kesimi ve yapılaşma tartışmalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57116)

38.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Cumhurbaşkanlığı Sarayı için ithal edilen ağaçlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57270)

39.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, AFAD tarafından kurulan çadır kentte kalan Kobaneli çocukların Kürtçe anadilde eğitim almalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un cevabı (7/57290)

40.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Başbakan Yardımcılığı döneminde aldığı hediyelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un cevabı (7/57320)

41.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, bakanlığı döneminde aldığı hediyelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/57377)

42.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nda yapılan bazı değişikliklerin ortaya çıkardığı sorunlara,

- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu'nun, Giresun, Ordu ve Trabzon'daki fındık üretimine,

Tarım arazileri ve bitkisel üretime,

Sıfır faizli hayvancılık kredisi kullanımına,

Tarım sigortası yaptıramayan fındık üreticilerine,

- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, destek başvurusunda bulunan çiftçilerden alınan ücretlere,

- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, bakanlığı döneminde aldığı hediyelere,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan ili özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

Kars, Iğdır ve Ağrı illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

Van, Adıyaman ve Siirt illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

Mardin, Elâzığ ve Diyarbakır illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

Batman, Bitlis ve Bingöl illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

Şırnak ve Hakkâri illeri özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Ürün Doğrulama ve Takip Sisteminin ihalesi ile ilgili,

- Muş Milletvekili Demir Çelik'in, çiftçi cezalarına yönelik affın tekrar başvuruya açılmasına,

- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, Diyarbakır'da yapılan arazi toplulaştırma işlemlerine,

- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in, Diyanet İşleri Başkanlığından Bakanlığa nakil yoluyla geçen personele,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Türkiye'de ulusal parkların ve doğal parkların sayısına,

Köy-Mer ve TAR-GEL projeleri kapsamında 4/B statüsü ile işe alınanların kadroya geçirilmesine,

İlişkin soruları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/57399), (7/57400), (7/57401), (7/57402), (7/57403), (7/57404), (7/57405), (7/57406), (7/57407), (7/57408), (7/57409), (7/57410), (7/57411), (7/57412), (7/57413), (7/57414), (7/57415), (7/57416), (7/57417), (7/57418)

43.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in, Diyanet İşleri Başkanlığından Bakanlığa nakil yoluyla geçen personele ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57495)

44.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/57645)

45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili tasarruflar için alınan izinlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/57646)

46.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz'ün, Diyarbakır Hevsel Bahçeleri'nin tarımsal niteliği korunacak alan statüsünden çıkarıldığına dair iddialara,

- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın, tarım alanlarındaki azalmaya,

- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın, Çanakkale ve ilçelerinde yapılan madencilik faaliyetlerinin, termik santrallerin ve sanayileşmenin tarımsal alanlara zarar verip vermediğine,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili tasarruflar için alınan izinlere,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan ili özelinde hayvancılık yatırımları için verilen desteklere,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan araştırma ve geliştirme hizmetlerine,

2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan telekomünikasyon ekipmanı ve malzemelerine,

2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan kurulum hizmetlerine,

2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine,

2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan yazılım paketi ve bilgi sistemlerine,

İlişkin soruları ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/57660), (7/57661), (7/57662), (7/57663), (7/57664), (7/57665), (7/57666), (7/57667), (7/57668), (7/57669)

47.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi kapsamında taşınmazlarla ilgili tasarruflar için alınan izinlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/57670)

48.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, bankaların faiz dışı gelirlerle kazanç sağlamasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/57675)

49.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/57754)

50.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, orman köylülerinin 6831 sayılı Kanun'dan kaynaklanan mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik düzenleme yapılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57793)

51.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın Göle ilçesindeki orman işletmesinin yeniden açılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/57796)

52.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan haber ajansı ve medya takip hizmetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/57850)

53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, TBMM ile bağlı kurum ve kuruluş personeline yönelik fişleme iddialarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/57853)

54.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan matbaa ve yayıncılık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/57988)

55.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık ve bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen medya, tanıtım ve reklam harcamalarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/57995)

13 Ocak 2015 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.04

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Açılışta yapılan ilk yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır, -222 kişi çıktı- görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Adana ilinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz’a aittir.

Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Adana ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana'nın sorunlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, özellikle Adana ilimizde son iki aydır sık sık kesilen elektriklerden bahsetmek istiyorum. Adana tamamen karanlığa gömülmüş vaziyettedir. Yine, günde 8-10 defa elektriklerin kesildiği bir süreci yaşamaktadır Adana ilimiz. Vatandaş 186’ya ulaşıp derdini anlatmaya çalışırken 186’da muhatap bulamamaktadır. Milletvekili olarak bir aydır EDAŞ yetkililerine ulaşmakta sıkıntı çekiyorum. Buradan Hükûmeti uyarıyorum: Özeleştirme adı altında devletin, kamunun mallarını birilerine peşkeş çektiğiniz ortamda Adanalıyı karanlığa boğmak gibi bir lükse sahip değilsiniz. Bir an önce Adana'da yaşanan bu elektrik kesintileriyle ilgili çözümü bulmak ilk önce Hükûmetin görevidir, Hükûmeti bu noktada göreve davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, Adana, 1950’lerde sanayileşmenin ilk başladığı yıllardan itibaren Türkiye'nin ilk sanayileşen kentlerinden biriydi. Tarımın başkenti, sanayinin başkenti, ticaretin başkenti olan Adana Türkiye’de ilk 3-4 kentten biriyken ne yazık ki, iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin on üç yıllık döneminde her geçen gün geriye gitmektedir. On üç yıl içerisinde, iktidarınız döneminde Adana’da 39 fabrika kapanmış, 40 bine yakın kişi işini kaybetmiştir. İşsizlikte 81 il içerisinde işsizliğin en yoğun olduğu kent Adana’dır. Adana eğitimde 58’inci sırada, sağlıkta 56’ncı sırada, yaşanabilir kentler sıralamasında 50’nci sıradadır. Yine, kamu yatırımlarını alma noktasında, nüfusa oranladığınızda, kamu yatırımı almada 81 il içerisinde 81’inci sıradadır.

Kredi kartı borcuna baktığımızda şunu görüyoruz ki, kredi kartı borcunu ve çektiği krediyi ödeyemeyenlerin sayısı Adana’da 514 bin rakamına ulaşmıştır. Yani Adana’daki her 4 vatandaşımızdan 1’i bankalara borçludur.

Yine, tarım can çekişmektedir, tarlalar ekilemez hâle gelmiştir. Pamuk çiftçisi perişan hâldedir, mısır ekenler aynı durumdadır; narenciye dalında 30-35 kuruşa gidiyor. Bu yetmezmiş gibi bir de don vurdu. Şu anda, Adana’daki çiftçilerimizin tarlaları Ziraat Bankasına veya özel bankalara ipotekli hâle gelmiştir. Bunların bir an önce çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, Sayın Başbakan 2011 yılı seçiminden önce Adana’nın ünlü İstasyon Meydanı’nda ne diyor biliyor musunuz? “Adanalı Karacaoğlan bu toprakları ne kadar seviyorsa inanın, biz de bu toprakları o kadar seviyoruz.” Yine, “Adana medeniyet şehridir, Adana ticaret şehridir, sanayi şehridir; Adana Çukurova’nın fedakâr çiftçisinin şehridir.” diyor. Evet, bunu diyen kim? Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi, buradan Adanalılar adına sesleniyorum: Sayın Başbakan, bu nasıl bir Adana sevgisidir? Evet, sizden önce, sizin iktidarınızdan önce Adana sanayi şehriydi, Adana medeniyet şehriydi, Adana tarım şehriydi ama on üç yıllık iktidarınızda Adana’ya husumetçe bakışınız, Adana’ya yatırım yapmamanız noktasında Adana bugün işsizlikle, yoklukla, sıkıntılarla boğuşuyor. Bunları görmeyecek bir şekilde… Ve diyordu ki 2011 yılında İstasyon Meydanı’nda: “Biz başkalarına benzemeyiz. Adalet ve Kalkınma Partisi olarak bizim farkımız budur. Biz ne söz verdiysek onu yaparız.” 2011’de İstasyon Meydanı’nda 11 tane söz veren Başbakana aradan geçen dört yıla rağmen ben buradan soruyorum: Hangi yatırımı gerçekleştirdiniz? Evet, sizin başkalarından farkınız bu, verdiğiniz sözün arkasında durmamak, verdiğiniz sözü tutmamak.

Bunlar yetmiyormuş gibi, 2012 yılında çıkardığınız teşvik yasasıyla beraber Adana’yı ikinci bölgeye alarak Adana’ya yatırım noktasında darbe vurdunuz, Adana’ya gelen yatırımların önünü kestiniz. Adana’da şu anda herkes iş peşinde, aş peşinde. Sizin çocuklarınız, eşleriniz, yakınlarınız VIP torpil şeklinde kamuda, özel yerlerde yer alırken Adana işsizlikle boğuşuyor. Ceyhan’a Başbakan, Cumhurbaşkanı geldi, dedi ki… 2007 yılında törenler yaptılar şaşaayla. Aradan geçti sekiz yıl, hâlâ kamulaştırmayı bile halledemediniz.

Ben buradan sesleniyorum: Bu Adana düşmanlığı nedir? Adana’ya bu şekilde olumsuz bakmanızın ana nedeni nedir?

Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

Gündem dışı ikinci söz, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Ömer Faruk Öz’e aittir.

Buyurunuz Sayın Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz'ün, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, insanlık tarihinin en eski zamanlarından itibaren bilgi ve haber alma insanlar için büyük bir heyecan ve tabii bir hak olmuştur.

Değerli milletvekilleri, gazetecilik, günümüz toplumlarında anayasanın öngördüğü yasama, yürütme ve yargı erkleri yanında demokrasinin gelişimine önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede, basın özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesi demokratik toplum düzeninin en önemli gereklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır çünkü demokratik toplumlarda özgür basın yerelde ve genelde, eğer varsa yapılan yanlışları azaltacak ve yol gösterici olacaktır. Fakat, tüm bunların yanında en az basın özgürlüğünün korunması kadar önemli olan başka bir husus daha vardır. O da söz konusu özgürlüğün istismar edilmemesi, doğru haber verme, tarafsızlık, özel hayata saygı, toplumun ve bireylerin hakkını gözetme gibi evrensel ilkeler de mevcuttur. Ben bu noktada, evrensel ilkeler açısından sınıfta kalan tanınmış medya patronu Rupert Murdoch’u Paris’te yaşanan terör saldırılarından tüm Müslümanları sorumlu tutan Twitter mesajı nedeniyle telin ediyorum, kınıyorum. Buradan terörün dini ve rengi olmadığını hatırlatıyor, son günlerde Sultanahmet, Yemen, kuzey Nijerya ve Paris’te gerçekleşen farklı terör saldırılarını şiddetle kınıyorum.

Değerli milletvekilleri, şüphesiz tarafsız, ilkeli, özgür ve basın ahlak kurallarıyla donanmış, sorumluluklarının bilincinde bir gazeteciliğin toplumsal kalkınma ve gelişmenin sağlanmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Fakat, gazeteciliğin demokrasimizin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu hatırlatırken demokrasinin de toplumsal huzur ve refahı güvence altına almak için bir denge zemini olduğunu unutmamak ve bu sorumluluk bilinci içinde faaliyette bulunmak gerekmektedir. Hiç şüphesiz, kamu yararını, özel hayata saygıyı, hukukun temel ilkelerini üstün tutan bir anlayış, samimiyet içinde yapılan gazetecilik halkımızın gazetecilerimize güvenini sürekli kılacağı gibi, basınımızın da itibarını daha da artıracaktır.

Değerli milletvekilleri, “Siyaset yerelde başlar.” diyen sözün yanına “Gazetecilik de yerelde başlar.” sözünü eklemek istiyorum. Çünkü, gazetecilik dendiğinde yerel basının önemi küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Haber verme işlevinin yanı sıra yerel basın kuruluşları yöre halkının eğitimine ve bilgilenmesine, çevresinde olup bitenlerden haberdar olmasına katkıda bulunma yönünde, yerelde demokrasinin yerleşmesine ve halkın kendi bölge meseleleriyle ilgili bilgi sahibi olmasına, hemhâl olma noktasında önemli bir katkı sağlamaktadır.

Dolayısıyla, başta seçim bölgem Malatya’da olmak üzere kısıtlı imkânlarına rağmen yerel basının gazetecilik anlamında Türkiye’de ortaya koyduğu mücadele her türlü takdire şayandır. Her meslek dalında olduğu gibi bugün şüphesiz gazetecilerin de büyük sorunları vardır. Emeklerinin karşılığını tam olarak alamayan gazeteciler, meslek içinde meslektaşlarıyla büyük ekonomik uçurumlar yaşamaktadırlar.

Bugüne kadar gerek Hükûmet olarak gerekse Parlamento, Meclis olarak biz basın çalışanlarının özgür, sağlıklı bir ortamda görev yapabilmeleri için her türlü imkânı sağladık ama bu çabaların artarak devam edeceğini de buradan belirtmek istiyorum. Bunlar yeterli mi? Elbette değil ama ben buradan, önümüzdeki süreçte de gerek yerel gerekse ulusal düzeyde gerekse de Parlamentomuzda görev yapan gazeteci kardeşlerimizin eksikliklerinin giderilmesi noktasında her türlü çabayı ortaya koyacağımızı da belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, dünyanın farklı bölgelerinde çatışmalarda, savaşlarda can güvenliklerini de riske atarak haber peşinde koşan fedakâr gazetecileri saygı ve takdirle anıyorum. Mekân, zaman ve mesai mefhumu olmadan, özveriyle ve aşkla yapılan dünyadaki en zor mesleklerden olan gazetecilik aynı zamanda oldukça da onurlu bir meslek olarak bilinmektedir. Bu vesileyle, çalışan gazetecilerin şahsında mesleği uğruna hayatını kaybeden bütün gazetecileri rahmetle anıyorum.

Sözlerime son verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tüm gazeteci kardeşlerimizin en kötü günleri böyle olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Gündem dışı üçüncü söz Bilecik’te meydana gelen doğal afetin neden olduğu mağduriyetle ilgili söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar’a aittir.

Buyurunuz Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, Bilecik ilinde meydana gelen doğal afetin neden olduğu mağduriyetlere ilişkin gündem dışı konuşması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, yurdumuzun her bölgesinde bugünlerde yoğun yağış nedeniyle zaman zaman sıkıntılar yaşamaktayız. Bu sıkıntıların en büyüğü de kar nedeniyle kara yollarında yaşanan sıkıntılar ve bölgelerdeki elektrik sıkıntılarıdır.

Yalnız, hemen yılbaşından önce yağan kar nedeniyle Bilecik ilimizde çok sıkıntılı bir sürece girilmiştir. Yoğun kar yağışı nedeniyle geçimini çiftçilikle sağlayan ve sera üretimi yapan çiftçilerimizin büyük çapta zarara uğradıklarını gördük.

Ben hemen yılbaşından bir gün sonra Söğüt ve İnhisar ilçelerine ve köylerine bir seyahat yaptım, bir gezi yaptım. Bu gezimin nedeni de, burada zarar gören seraları incelemek ve yerinde tespit yapabilmek içindi. Evet, o gün ben Genel Başkanımızın talimatı üzerine Bilecik’e, Söğüt ilçesine gittim ve gittiğimde gerçekten şok bir manzarayla karşılaştım çünkü ben biliyorum ki Bilecik ilçesi ekonomik olarak yavaş yavaş sanayiyle ilişkilenmiş bir yapıyla çalışmalarına devam ediyor, sanayi yavaş yavaş oluşmaya başlıyor diye biliyordum ama gittiğimde gördüm ki gerçekten Marmara’nın Antalya’sı olmuş orası, 6 bin dekarlık bir sera üretimine geçilmiş. İnhisar ve Söğüt ilçelerinin -yaklaşık- tümünde insanların köylerde seracılıkla geçindiğini gördüm. Maalesef yoğun kar yağışı nedeniyle seralar çökmüş, yaklaşık yüzde 70’i, yüzde 80’i çökmüş ve büyük bir zarar oluşmuş. Şunu da söyleyeyim, Bilecik milletvekili arkadaşlarım -bizim milletvekilimiz yok ama- benden sonra bölgeye gittiler, hatta benim söylediklerimin bir kısmını da paylaştılar vatandaşla. Ama şu da bir gerçek, vatandaş orada üretim yapamıyor, tek geçim kaynağı seracılık ve yılın bütün aylarında bu seracılık faaliyetlerini -kışın, yazın ve baharda- sürdürüyor.

Şimdi, orada yapılması gereken şeyler var. Birincisi, öncelikle hasar tespitinin yapılmasıydı. Teşekkür ediyorum Sayın Valiye, hafta sonuna kadar hasar tespitini bitirmiş. Başlangıç itibarıyla burada 4 bin dekarlık bir alan hasar gördü diye düşünüyorduk köylülerin, çiftçilerin bize ilettiğine göre, 3.262 dekarlık bir alanda hasar var, serada hasar var; 767 çiftçi, 23 köyde etkilenmiş bu hasardan.

Bakın, arkadaşlar, bu çok önemli bir rakam, 1 dekarlık seranın maliyeti 15 ila 20 bin TL arasında değişiyor. İçindeki ürünün tümü telef olmuş, ürünün tümü gitmiş. İçindeki ürünle beraber zararı 1 dekarda 30 bin TL’yi buluyor. Bu nedenle, çok hızlı yapılması gereken şeyler var. Bunlardan bir tanesi, o seralar tekrar kullanılamadığı ve tamir edilemediği için seraların hızla sökülmesi gerekiyor. Bunun için kaynak da belli. Geçen gün bütçeyi burada görüştük. Maliye Bakanlığının yedek bütçesi var, böyle doğal afetlerde, sel felaketlerinde, umulmadık işlerle karşılaşıldığında kullanılan bir para var. Yine, Başbakanlığın örtülü ödeneği var. Evet, Suriyeli için kullanıyoruz, kullanmalıyız belki; IŞİD militanları için kullanıyoruz, onlar için kullanmamalıyız ama benim halkım için de bu örtülü ödeneği kullanmalıyız diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) 767 çiftçiye en az -dekar başına demeyeceğim, sadece çiftçi başına- 2 bin TL hızlı, söküm parasının verilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Hızlandırıyorum çünkü zamanım çok dar. Bir de bu çiftçilerimizin tarım kredi kooperatiflerine, bankalara ve diğer finans şirketlerine borçları var. Çok hızlı bir şekilde bu borçları ertelenmeli. Yeni seraların yapılabilmesi için, o kadar mütevaziler ki, “Seralarımızın tümünü istemiyoruz, en az yarısını yapacak kadar bir imkân sağlansa biz devletimize paramızı öderiz.” diyorlar. Bu kadar da mütevaziler.

Bir başka özelliği bu köylerin: Kendi köylerinde istihdam sağladığı gibi, dışarıdan da istihdam alıyorlar çünkü çalışkan köylülerin o faaliyetleri, beden gücü bu üretimi yapmak için yetmiyor, dışarıdan istihdam sağlıyorlar. Böylece güzel bir işi yapıyorlar. Bizim de devlet olarak onları desteklememiz gerekiyor. İşte, devlet bugünlerde var. Eğer bugün devlet kendini orada gösterirse o insanlarımızın mağduriyetini halletmiş oluruz diye düşünüyorum.

Evet, 3.262 dekarlık seranın yarısı yapılabilir. Bunun da yapılabilmesi için nisan ayı yani ekim dönemine yetiştirilmesi gerekiyor. Şunu da diyorlar: “Eğer devlet elimizden tutar nisan ayına, ekim dönemine, mart ayına biz bunları yetiştirebilirsek, seralarımızı devletin katkısıyla yapabilirsek biz bu paramızı, borcumuzu da aslanlar gibi öderiz.” Talep ettikleri bedava para da değil, hibe de değil. İki yıl geri ödemeksizin yedi yıllık bir kredi talepleri var. Açık ve net ifade ediyorlar, “Bu borcumuzu da öderiz.” diyorlar.

Şimdi, yapmamız gereken şu arkadaşlar, Maliye Bakanıyla, Tarım Bakanıyla yapmamız gereken şu: Maliye Bakanı “Yedek bütçeden ben söktürüyorum seraları.” diyecek, valiye talimatı verecek. Tarım Bakanımız da “Ben bu krediyi temin ediyorum.” diyecek ve bu işi hep birlikte halledeceğiz diyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) – Kalkınma Bakanı orada, Kalkınma Bakanı.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

60’ıncı maddeye göre pek kısa söz taleplerini yerine getireceğim.

Sayın Yeniçeri…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Vefatının 3’üncü yıl dönümünde hayatını özgürlük, Türklük ve Kıbrıs Türk halkına adayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türk halkının büyük lideri Rauf Denktaş’a yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Denktaş, Atatürk’ün izinden gitmiş, ömrünü Kıbrıs Türk halkına, Türk milletine adamış, kantonlarda dağınık bir şekilde yaşayan Kıbrıs Türk halkından, önce bir toplum sonra bir devlet yaratmıştır. Denktaş, Kıbrıs’ta Türk milletinin istiklal ve istikbal bayrağı olmuştur. Örnek kişiliği, cesareti, azmi, kararlığıyla Türk tarihinde eşsiz bir yeri olan Denktaş’ı, Rumlardan ve Türk düşmanlarından daha çok AKP Hükûmeti uğraştırmıştır. Şurası unutulmasın ki kahramanlarını kahredenler kahrolmayı hak ederler.

Ruhu şad olsun.

BAŞKAN – Sayın Öğüt…

2.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, Pendik-Haydarpaşa hızlı tren projesinin durması nedeniyle yaşanan sıkıntılara ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğündeki fişleme iddialarına ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Pendik-Haydarpaşa arası hızlı tren projesi, müteahhidin kaçtığı söylenerek durmuş durumda. Orası tamamen göletler hâline gelmiş durumda. Oradaki inşaatlar alt ve üst geçitleri yıktı. Tren yolundan karşıya geçen birçok vatandaşımız, karşılıklı mahalleler bölündüğü için geçememekte, okul yollarında çocuklarımız sefil olmaktalar. Bakanlığın bir açıklama yapıp buraya bir an önce çözüm bulması gerekmektedir.

Aynı zamanda, TCDD’de fişleme yapıldığı haberlerinin ardından Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünde de tüm üst düzey bürokratların fişlendiğine yönelik haberler basına yansımıştır. Fişlemelerin Bakanlıkta, kurumsal düzeyde ve merkezî bir kararla yapıldığı iddiaları yer almıştır. Basına yansıyan belgelerde bürokrat hakkında “gitmeli”, “kalmalı”, “bizim insanımız”, “ülkücü”, “sosyal demokrat”, “Gezi destekçisi”, “tehlikeli”, “KAMU-SEN destekçisi”, “alkollü” gibi ifadeler kullanıldığı görülmektedir. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve müdürlüklerinde çalışan personele ilişkin söz konusu belgeler kim tarafından hazırlanmıştır? Bu talimatı kim vermiştir? Bu ülke insanlarını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Doğru, buyurun.

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru'nun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Türk dünyasının, rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’le beraber liderlerinden olan Kıbrıs eski Cumhurbaşkanı ve yiğit lideri Rauf Denktaş’ı ölümünün 3’üncü yılında minnet ve şükranla anıyorum, ruhu şad olsun diyorum.

Onun bir sözünü de iletmek isterim. Rauf Denktaş diyor ki: “Başta Kıbrıs Türk’ü ve Balkan Türklerinin Türk varlığının vazgeçilmezliğini Anadolu’dakilerden daha fazla önemsemelerinin sebebi, devletsiz, bayraksız ve ezansız kalışın acısını yaşamış olmalarıdır.” Bu sözüyle vatana, bayrağa, güzel Türkçemize neden sahip çıkılmasını gerektiğini anlatıyor.

Ruhu şad olsun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Demiröz….

4.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz'ün, Bursa’da yoğun kar yağışı nedeniyle yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ve UEDAŞ ile Uluğ Enerji Dağıtım AŞ’de çalışan 16 personelin iş akitlerinin feshine ilişkin açıklaması

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Son haftalarda yaşanan yoğun kar yağışı nedeniyle Bursa İnegöl, Yenişehir, Keles ilçelerimiz ve civar köylerinde uzun süreli elektrik kesintileri yaşanmıştır, ilimiz tarihinde görülmemiş bir şekilde sürekli arızalar ve müdahale bakımından da uzun süren bir mağduriyet yaratmıştır. Bu kadar yoğun ve uzun süreli elektrik arıza ve kesintileri nedeniyle vatandaşlarımız UEDAŞ ve alt sorumlu şirketi Uluğ Enerji Dağıtımını sorumlu görmektedir. Bahse konu şirketlerde çalışan 16 personelin DİSK’e bağlı ENERJİ-SEN Sendikası altında örgütlenmek istedikleri için iş akitlerinin feshedildiği doğru mudur? Bursa İnegöl ilçemiz ve köylerinin elektrik arıza ve kesintilerinin bu kadar uzun sürmesinde bölgenin altyapısına hâkim olan tecrübeli bu işçilerin işten çıkarılmalarının sebebi var mıdır? İşveren ve işçi arasındaki bu tutum ve davranışların vatandaşa yarattığı mağduriyeti kim karşılayacaktır?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurunuz.

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne, tarımsal destekleme alacağı olan çiftçilerle ilgili kararnamenin yol açtığı hukuksuzluğa ve Trabzon’un Dernekpazarı ilçesinin Çalışanlar Mahallesi’ne elektrik bağlanmadığına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesinin büyük önderi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı, değerli insan, mücadele adamı Sayın Rauf Denktaş’ı ölüm yıl dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak saygıyla, şükranla anıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle 2 vatandaşımızın bana intikal ettirdiği ama bireysel değil, toplumsal olarak gördüğüm sorunu Sayın Bakan da buradayken Hükûmetin dikkatine sunuyorum. Mardin Kızıltepe’den “Kahraman Timur” isimli bir vatandaşımız beni aradı, konu şu: Sayın Ahmet Davutoğlu Başbakan olduğu gün, 30 Ağustos 2014 tarihinde, hukuksuz bir kararnameye imza attı. Tarımsal destekleme sisteminden alacağı olan çiftçilerin bu alacaklarına karşılık olarak kendilerine ödenmesi gereken paralar bunların elektrik şirketlerine olan borçlarına mahsup edilecek, kararname bu şekilde. Çiftçi eğer elektrik borcunu 15 Eylül 2014 tarihine kadar ödemezse onun tarımsal desteklemeden olan alacağı devlet tarafından doğrudan elektrik şirketine ödenecektir. Bu karar hukuksuzdur, bu kararı Danıştay iptal ettiği hâlde hâlen bu çiftçilerimizin alacakları ödenmiyor, elektrikleri kesilmektedir. Bu hukuksuzluğa Hükûmetin göz yummaması gerekir. Ben Hükûmeti göreve davet ediyorum.

İkinci konu, Trabzon’un Dernekpazarı ilçesinin Çalışanlar Mahallesi’nin elektrik problemi. Bu mahallenin elektrikleri muhtarın bütün çabalarına rağmen hâlen bağlanabilmiş değildir. Çalışanlar Mahallesi çok büyük ölçüde karanlıktadır. Buradan ben Sayın Bakanın dikkatine bu konuyu çözüm için sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özdağ...

6.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 3’üncü ölüm yıl dönümü. Kıbrıs mücadelesinin tarihi, bir anlamda Denktaş’ın hayatı demektir. Dönem dönem milletler bayrak insanlar çıkarır, onlar hep önde yürür, her türlü iftiraya, saldırıya önce onlar mukavemet ederler, onlar bir ülkeyi, bir davayı, bir milleti temsil ederler; Denktaş hep önde yürüyen böyle bir liderdi. Rauf Denktaş, çetin bir siyasi müzakereci olarak uzlaşmaz, inatçı bir tavır sergiliyor gibi görünmekle birlikte masa başında kaybeden Türklerin bu geleneğinin bozulmasında önemli bir rol oynamıştır. Denktaş yenilgilerinden zafer çıkartmış bir şahsiyettir. O, Türklük ile Rumluk arasında sınırların kaybolmasına müsaade etmeyen bir adamdı. O, Türk’ün devlet kurma iradesinin 20'nci yüzyıldaki son temsilcisidir. O, Kıbrıs Türlüğünün, Türkiye de onun lideriydi. Şimdi, dava arkadaşı Doktor Fazıl Küçük ve mücahitlerle beraber olan, ömrünü Kıbrıs davasına adamış vatansever, siyaset ve devlet adamı merhum Rauf Denktaş’ı 3’üncü ölüm yıl dönümünde anıyor, ruhu şad, mekânı cennet olmasını yüce Yaradan’dan niyaz ediyor; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir gün mutlaka dünya tarafından tanınacağına inanıyor, dün olduğu gibi bugün de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erdemir...

7.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in, Paris’teki bir mizah dergisine gerçekleştirilen saldırıya ve Hükûmeti bir an önce kapsamlı bir nefret suçları yasası çıkarmaya, Avrupa Temel Haklar Ajansına üyelik başvurusu yapmaya ve Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulunu hayata geçirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Paris’teki menfur saldırılar nefret iklimiyle ve şiddet kültürüyle topyekûn mücadelenin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Türkiye'nin iktidarıyla muhalefetiyle Paris’teki yürüyüşe katılması, basın özgürlüğüne ve bir arada yaşam kültürüne sahip çıkması dünyaya doğru bir mesaj vermiştir. Eğer Paris’teki duruşumuzda samimiysek vakit kaybetmeden ülkemizde geleceğin Kuaşi kardeşlerini üretecek nefret iklimiyle de kararlılıkla mücadele etmeliyiz. Tatvan’daki belediye billboardına, sosyal medyaya ve Akit gazetesinin sayfalarına yansıyan nefret söylemleri Türkiye'nin nefretin pençesinde olduğunun somut kanıtlarıdır. Hükûmeti bir an önce kapsamlı bir nefret suçları yasası çıkarmaya, Avrupa Temel Haklar Ajansına üyelik başvurusu yapmaya ve “Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu”nu hayata geçirmeye davet ediyorum. Türkiye’de nefrete ve ayrımcılığa geçit vermeyelim.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

8.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu Bakanlığındaki usulsüz işe alımlar konusunda açıklama yapmaya davet ettiğine ve Adana’da Suriyeli mültecilerin fazlalığı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Burada, Meclis kürsüsünde, özellikle, Orman ve Su İşleri Bakanlığında bakan yakınları ve milletvekili yakınları usulsüz bir şekilde kadrolara atandığında Sayın Veysel Eroğlu “Yok böyle bir şey.” demişti ama bugün gelinen nokta itibarıyla VIP torpil listesi açıklandığında, Orman Bakanlığında bakan yakını ve birçok milletvekili yakınının işe usulsüz bir şekilde alındığı ortaya çıkmaktadır. Biz bu Meclis kürsüsünde milletimizin haklarını ve yapılan hukuksuzlukları dile getirmeye devam edeceğiz, Veysel Eroğlu’nu da bu noktada açıklamaya davet ediyorum.

Yine, Adana’mızda resmî rakamlara göre 80 bin, gayriresmî rakamlara göre 100 binin üzerinde Suriyeli mülteci yaşamaktadır. Bunlar zor kış şartları altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda, Adana’da işsizliğin yoğun olduğu bir noktada, günlük 15-20 liraya, normal, Adanalı gençlerin işten çıkarılarak bunların çalıştırıldığı bir süreç yaşanmaktadır. Adana zaten işsizlikle mücadele ediyor, Türkiye’de işsizliğin en yoğun olduğu kent. Bu da Adana ilimizde birtakım sosyal…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Halaman…

9.- Adana Milletvekili Ali Halaman'ın, Adana’nın bazı ilçelerinde yaşanan elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ilişkin açıklaması

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ederim.

Şimdi, burada Enerji Bakanı, Tarım Bakanı da yok ama siz vesile olursanız memnun oluruz.

Şimdi, bizim Adana’nın 15 tane ilçesi var yani bir tarafı Tufanbeyli, bir tarafı Karataş, Yumurtalık, neyse ama son zamanlarda sürekli okullarda, hastanelerde, sanayide, evlerde elektrik kesintisi çok yoğunlaştı, dolayısıyla, müthiş bir mağduriyet var. Son zamanlarda da bu dondan dolayı narenciye bahçeleri de çok sıkıntılı. Tarım Bakanının, Enerji Bakanının ilgisini çekmesi adına söylemiş oldum.

Ben teşekkür ederim, siz de vesile olursanız size de teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim Sayın Halaman.

Sayın Şimşek…

10.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Samsun’da yoğun kar yağışı nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İlimiz Samsun’da geçen hafta yağan normal bir kar yağışı sonucu birçok köy yolu ulaşıma kapanmış ve elektrikleri kesilmiştir. Yolların açılmasında büyükşehir belediyesi ve alt belediyeler, elektrik kesintileri konusunda dağıtım şirketi YEDAŞ çok yetersiz kalmıştır. Tesisat çok eski, direkler çürümüş vaziyettedir, dolayısıyla en ufak bir yağışta arızalanmaktadır. On beş gündür elektriği olmayan, yolları kapalı köylerimiz vardır. Yolların kapalı olması nedeniyle Bafra’nın Meşelitürkmenler Mahallesi’ne ambulans gidememiş, anneye telefonla tarif edilerek doğum yaptırılmıştır. Bizi arayan birçok vatandaşımız bu durumdan şikâyetçidir. Yeni bir yağışa karşı büyükşehir belediyesi ve YEDAŞ acilen tedbir almalıdır.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Dilek Yılmaz…

11.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın, Uşak’ta engelli vatandaşların yaşadığı sorunlara ve kara yollarının bakımsızlığına ilişkin açıklaması

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bugün Uşak’tan engelli arkadaşlarımız bizi aradılar, her tarafın kar olması nedeniyle yürümekte zorlandıkları ve engellerinin önüne bir de doğal engeller konulduğundan bahsettiler ve kamuda öğrenciler için olan bu tatil sürecinin özel sektörde ve kamuda bütün engelliler için olması gerektiğini, kendilerinin ikinci kez yine düşüp bazı yerlerini sakatlamak gibi bir durumlarının söz konusu olabileceğini belirttiler. Bunu buradan iletiyorum. Özel sektörde ve kamuda engellilerin kar tatili ya da doğa engeli tatilini düzenlemek gerektiğini düşünüyorum.

Diğer yönüyle de: Akşam saat birde Uşak’tan bindim, saat dokuzda buradaydım. Yollar çok bakımsızdı, hiçbir şekilde tuzlama dahi yoktu, büyük tehlikeler atlatarak geldik ki pek çok insan aynı şekilde geldi. Kara yollarındaki bakım yetersizlikleri ve hiçbir şekilde önlem alınmaması gerçekten bütün yurttaşlarımızı mağdur ediyor. Bunu da iktidarın duyacağını umuyorum daha fazla kazaların olmaması açısından.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural….

12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, MHP Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın ölümünün 3’üncü yıl dönümüne ve Mardin ile Şanlıurfa’da yaşanan elektrik kesintilerinin yarattığı mağduriyetlere ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, bugün gerçekten, Türk devlet ve siyaset adamı, “Toros Kurdu”, Kıbrıs mücahidi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 3’üncü ölüm yıl dönümü. Kendisini rahmet ve minnetle anıyoruz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, mekânı cennet olsun.

Sayın Başkan, bir de bir konuyu ifade etmek istiyorum burada sayın bakanlar varsa. Efendim, Mardin’in Dargeçit ilçesinde köylerden vatandaşlar Milliyetçi Hareket Partisini arıyorlar, beni de aradılar. Özellikle, kaç aydan beri elektriklerinin olmadığını, maalesef, bu elektriklerden dolayı büyük bir zarar gördüklerini, sıkıntı içerisinde olduklarını ifade ediyorlar. Bakan gözler olabilir ama gören gözlere ve kulaklara buradan Mardin’in Dargeçit ilçesindeki köylerin durumunu aktarmayı istiyorum.

Ayrıca, tabii, Şanlıurfa’da da ilçelerinde, köylerinde de bu sıkıntılar var. Bu konuda ivedi tedbirler alınması konusunda da Hükûmeti uyardığımı ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bostancı…

13.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, AK PARTİ Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 3’üncü ve Fazıl Küçük’ün 31’inci ölüm yıl dönümlerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, çok teşekkürler.

AK PARTİ Grubu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a biz de Allah’tan rahmet diliyoruz vefatının 3’üncü yılı dolayısıyla.

Rahmetli, 1967 yılında bir kayıkla Kıbrıs’a geçmiş, orada Rumların eline esir düşmüş, sonra Türkiye’nin girişimleriyle kurtularak Kıbrıs’taki mücadele hayatına başlamıştı. Çok uzun bir tarih. Oradaki Türk toplumunun hakları için mücadele eden insanların önderi, lideri olarak önemli görevler yerine getirdi.

Aynı zamanda, aynı davanın liderlerinden Doktor Fazıl Küçük’ü de burada tekrar rahmetle anmak isterim çünkü onun ölüm tarihi de 15 Ocak 1984’tür; ölümünün 31’inci yıl dönümüdür.

Bu tür toplumsal ve ulusal davaların çeşitli liderleri oluyor, onlar bayraklarını birbirlerine intikal ettiriyorlar. Fazıl Küçük’ü, Rauf Denktaş’ı rahmetle anarken bu davaya hayatlarını vermiş diğer şehitleri, emeğini alın terine akıtmış diğer insanları da burada hayırla yâd etmek istiyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Üç genel görüşme önergesi vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Genel Görüşme Önergeleri

1.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, büyük şehirlerde artan şiddet ve asayiş olaylarının sebep ve sonuçları konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/18)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Büyük şehirlerde artan şiddet ve asayiş olaylarının sebep ve sonuçlarının her yönüyle değerlendirilmesi için Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103'ncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

  Mehmet Şandır                                                                                            Oktay Vural

          Mersin                                                                                                        İzmir                        Grup Başkan Vekili                                                Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Büyük şehirlerde asayiş ve şiddet olayları yıllar itibarıyla hızla artmaktadır.

2001-2003 döneminde büyük şehirlerde işlenen suç sayılarına bakıldığında İstanbul'da 82.529, Ankara'da 30.887, İzmir'de 22.482, Bursa'da 16.787, Antalya'da 14.667, Mersin’de 11.551 ve Gaziantep ilinde 10.532 olduğu görülmektedir.

2003 yılı itibarıyla bakıldığı zaman İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Gaziantep, Antalya, Mersin illerinde işlenen suçların toplamı, Türkiye genelinde işlenen 322.189 suçun 203.409'unu yani yüzde 63,1’ini teşkil etmektedir.

Yine, 2003 yılında 100 bin kişiye düşen suç oranı Türkiye ortalaması 674 iken, Antalya’da 1.372, Mersin’de 1.072, İstanbul’da 832, Ankara’da 816, İzmir’de 764’tür.

2010 yılı istatistik rakamları incelendiğinde ise, büyük şehirlerdeki işlenen asayiş suçları ve oranlarının İstanbul ilinde 2003 yılında 82.529 olan asayiş suç sayısının 174.122'ye, Antalya’da 14.667’den 27.866'ya, Ankara'da 30.887’den 100.876’ya, İzmir’de 22.482’den 86.668'e, Mersin’de 11.551’den 36.181'e, Gaziantep’te 10.532’den 35.941'e yükseldiği görülmektedir. 2003-2010 yılları yaşanan büyük şehirlerin nüfuslarındaki artışın bir hayli artan oranda olduğu görülmüştür.

Geçtiğimiz on yıllık AKP iktidarları tarafından uygulanan sosyal, siyasal ve ekonomi politikaları büyük şehirlerdeki şiddet olaylarının hızla artmasına neden olduğu görülmektedir.

AKP iktidarlarınca uygulanan ve üretime dayanmayan büyüme politikaları sonucunda sağlıklı bir büyüme sağlanamamış, sermayenin tabana yayılmaması nedeniyle de oluşan gelir dağılımındaki adaletsizlik hem işsizliği hem de büyük şehirlere olan göçü artırmıştır. Artan bu kontrolsüz göç, işsizlik, şiddet, hırsızlık, öldürme, yaralama, madde kullanımı, kadına yönelik şiddet, intihar olaylarını tetiklemiştir.

Asayiş ve şiddet olaylarındaki artışlar iktidarların yıpranma sürecinin de göstergesidir. Mevcut iktidar toplumsal sorunlar karşısında gerçekçi çözümler üretememektedir. Sorunları çözülemeyen insanlarımızın bir kısmı ise maalesef suça yönelmektedir.

Toplumda bireyi doğrudan etkileyen, şahsa ve mala karşı işlenen suçların toplumda güvenlik endişesi oluşturmayacak düzeye çekilmesi bir zorunluluktur. Suçun önlenmesi için yapılacak yatırımlar, suçlunun yakalanması için harcanacak çabadan daha yararlı ve daha ucuz olacaktır.

Asayiş olaylarının büyük şehirlerde artmasının önemli nedenlerinden birisi de özellikle mala yönelik işlenen suçlara verilen cezaların caydırıcı olmaktan çıkması olarak değerlendirilebilir.

Hırsızlık yapan insanın tutuklanmaması veya yeterince ceza almaması bu şahsı yüzlerce defa suç işlemeye yönlendirmektedir. Hırsızlık malını satın alma veya satma cezalandırılmadığı zaman da hırsızlık suçu teşvik edilmiş olmaktadır.

Asayiş olaylarının azaltılmasında polisin imkân ve kabiliyetlerinin artırılması, polise direnme ve zarar vermenin de daha ağır cezalandırılması düşünülmelidir.

Bu nedenle, terörün, hızlı ve çarpık sanayileşmenin, kentleşmenin getirdiği işsizlik oranlarının, turizm faaliyetlerinin, polis sayısının, karakol sayısının, boşanma oranlarının, eğitim düzeyinin, madde bağımlılığı gibi faktörlerin suç oranları üzerindeki etkisinin tespit edilmesi, ayrıca il düzeyinde suç yeri, suça etki eden faktörlerin mekânsal ilişkileri millet meselelerinin çözüm yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda tüm siyasi parti gruplarının katkı ve katılımlarıyla mutlaka değerlendirilmelidir.

Büyük şehirlerde şiddet ve asayiş sorunlarının en önemli nedenlerinden birisinin de AKP iktidarlarının terör karşısındaki iradesiz ve teslimiyetçi tutumu olduğu, toplumun “yıkım politikası” olarak adlandırdığı açılım politikalarının ve Hükûmetin taviz politikasının da olduğu unutulmamalıdır.

2.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılan taşınmaz satışları konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/19)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılan taşınmaz satışları" Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103'üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

Mehmet Şandır                                                 Oktay Vural

Mersin                                                                  İzmir

Grup Başkan Vekili                                     Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Ülkemizde yabancıların taşınmaz edinmesini sağlayan ilk düzenleme, 22/12/1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'yla gerçekleştirilmiş ve bu Kanunla yabancıların en fazla 30 hektara kadar araziye sahip olabilmelerinin önü açılmıştır. 1984 ve 1986 yıllarında çıkarılan ve taşınmaz edinmede karşılıklılık ilkesini kaldıran Kanunlar Anayasa Mahkemesinin ilgili kararlarıyla, Anayasa'ya aykırılık ve karşılıklılık ilkesinin uluslararası hukuku zedelediği gerekçeleriyle iptal edilmiştir.

Bundan sonra uzun süre bu konuyla ilgili bir değişiklik yapılmamış, ancak Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının 2002 yılı seçimlerinin arkasından tek başına Türkiye'yi yönetmeye başlamasıyla hemen yine benzer düzenlemeler kamuoyunun gündemine tekrar getirilmiş ve 2003 yılında 4875 ve 4916 sayılı kanunlarla yabancı yatırımcılara ait gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye'de taşınmaz edinmesi serbest bırakılmış, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 87'nci maddesiyle, Tapu Kanunu'nun en fazla 30 hektar sınırının yer aldığı 36'ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Bu düzenlemeler de öncekilere benzer gerekçelerle Anayasa Mahkemesi tarafından 2005 yılında iptal edilerek bu tehlikenin önü kapatılmıştır. AKP hükûmetleri tarafından 2005 yılından sonra benzer girişimlerde bulunulmuş ancak Anayasa Mahkemesi bir türlü aşılamamıştır.

3 Temmuz 2008 tarihli ve 5782 sayılı Kanun’la, yabancı uyruklu gerçek kişilerin merkez ilçe ve ilçeler bazında uygulama imar planı ve mevzi imar planı sınırları içerisinde kalan toplam alanların yüz ölçümünün yüzde 10'una kadar kısmında taşınmaz edinebilmeleri ve tüzel kişiliğe sahip şirketlerin taşınmaz mülkiyeti edinebilmelerine imkân tanınmıştır. 2008 yılındaki bu düzenlemenin ardından, özellikle turizm bölgeleri başta olmak üzere ülkemizin kıyı kesimlerinde çok ciddi taşınmaz satışları yapılmış ve yapılan bu satışlar sonunda ülkemizin önemli bir bölümü yabancı gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetine geçirilmiştir. AKP hükûmetleri döneminde yapılan taşınmaz satışlarının yaklaşık yüzde 80'i bu düzenlemeden sonra gerçekleşirken, geriye kalan yüzde 20'si ise daha önceki yıllara aittir.

AKP hükûmetleri tarafından yürütülen kötü ekonomi yönetimleri nedeniyle her geçen yıl büyüyen cari açığın kapatılması amacıyla vatan topraklarının yabancılara satışına getirilen kısıtlamaların kaldırılmasına yönelik düzenlemelere devam edilerek muhalefet partilerinin ciddi itirazlarına rağmen en son 3/5/2012 tarihli ve 6302 sayılı Kanun çıkartılmıştır. Bu Kanunla; Tapu Kanunu’nun bazı maddeleri değiştirilerek, karşılıklılık ilkesi ile mesken ya da işyeri amacıyla mülk edinebilme sınırları kaldırılarak yabancı gerçek kişilerin Bakanlar Kurulu kararıyla 60 hektara kadar, yabancı şirketlerin ise sınırsız taşınmaz edinebilmelerine imkân tanınmıştır.

Yapılan bu düzenlemenin ardından yabancı gerçek veya tüzel kişilerin ülkemizde ne miktarlarda taşınmaz satın aldıkları ve bu satışlardan ne miktarlarda gelir elde edildiği henüz bilinmemektedir. Bu rakamların yüce Meclisle ve kamuoyuyla paylaşılarak AKP hükûmetlerinin ülkeyi ne hâle getirdiği ortaya çıkarılmalıdır.

Yapılan bu düzenlemelerin ülkemizi hangi tehlikelerin içine soktuğu ve Meclis gündemine getirilen ve sözde yeni büyükşehirlerin kurulmasını öngören tasarıda yer alan hükümlerle birlikte değerlendirildiğinde yeni tehlikelerin neler olabileceği bilinmek zorundadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, "Ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel kişilere yapılan taşınmaz satışları" hakkında "Genel Görüşme" açılması MHP Grubunca gerekli görülmektedir.

3.- MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 4+4+4 eğitim sisteminin ortaya çıkardığı sorunlar konularında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/20)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

4+4+4 eğitim sisteminin, ortaya çıkardığı sorunları tartışmak, geçen sürenin incelenmesi ve alınması gereken tedbir ve önlemler için ekli gerekçeler doğrultusunda Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103'ncü maddeleri uyarınca bir Genel Görüşme açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

Mehmet Şandır                                                     Oktay Vural

         Mersin                                                             İzmir

Grup Başkan Vekili                                          Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Bir ülkenin gelişmişliği ile insan yetiştirme düzeni arasında yakın bir ilişki vardır. Eğitim uzun vadeli bir iş olup kurumsallaşma, süreklilik ve tutarlılık gerektirir. On yıllık AKP iktidarında görev alan 3 bakan döneminde de “Reform yapıyoruz.” adı altında eğitim sistemi defalarca altüst edilmiştir.

AKP iktidarı eğitim sistemini “koy-kaldır”, “dene-yanıl”, “yap-boz” sistemine çevirmiştir. Son olarak devreye giren 4+4+4 sistemi de aynı zihniyeti sürdürmenin sonucu olarak devreye girmiştir.

4+4+4 sisteminin ortaya çıkaracağı sorunlar ve çözüm imkânları üzerinde durulmamıştır. Âdeta “Kervan yolda düzülür.” mantığıyla hareket edilmiştir.

Yeterli hazırlığı ve altyapısı olmayan, eğitimle ilgili sendikaların görüşlerini dikkate almayan, sistemin ortaya çıkaracağı sorunlar hesaplanmadan 4+4+4 eğitim sistemi yürürlüğe konmuştur.

Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde bu yapısal dönüşüm programını öngörmüş, insan kaynaklarını da buna uymaya zorlamıştır. İnsan odaklı olmayan bu mekanik sistem eğitimde;

- Öğretmenler,

- Yöneticiler ve yardımcı personel,

- Veliler,

- Fiziki yapı,

yönünden telafisi imkânsız olumsuzluklara ve sorunlara neden olmuştur.

4+4+4 sisteminin öğretmenler yönünden ortaya çıkardığı sorunlar

1) Sistem en büyük zararı sınıf öğretmenlerine vermiştir. Sınıf öğretmenlerince okutulan beş yıllık 1’inci kademe (İlkokul) eğitiminin dört yıla inmesiyle mevcut öğretmenlerin yüzde 20'si norm kadrosu fazlası durumuna düşmüştür. Bakanlık 29.103 sınıf öğretmenin norm kadro fazlası olduğunu açıklamıştır.

Millî Eğitim Bakanlığı, norm kadro fazlası durumuna düşürdüğü öğretmen sorunlarını çözmek için mezuniyet alanına, varsa yan alana, bunlar yoksa zihinsel engelliler sınıf öğretmenliği alanına ya da teknoloji-tasarım alanına kaydırmıştır.

Böylece, yan alanı sınıf öğretmeni olanlardan bu alana 18 bin öğretmen, yan alanı olmayan öğretmenlerden 5 bini de teknoloji-tasarım öğretmenliğine atanmıştır. 20 bin öğretmen branş değiştirmiştir. Toplam 42 bin öğretmen alan değiştirmiştir.

2) Millî Eğitim Bakanlığının 2010-2014 Stratejik Planı’nda okul öncesi eğitimde okullaşma oranının yüzde 33'ten yüzde 70'in üzerine çıkarılması hedef olarak alınmıştı. Okul öncesi eğitimin 2013 yılında bütün illerde zorunlu hâle getirilmesi amacıyla pilot illerde zorunlu tutulması uygulaması başlatılmıştı. Yeni sistemle bu uygulamadan vazgeçilmiş, böylece okul öncesi öğretmenler istihdam yönünden mağdur konuma düşürülmüştür.

3) 4+4+4 eğitim sisteminin mağdur ettiği kesimlerden birisi de branş öğretmenleridir. Branş öğretmenlerinin görev yaptıkları ilköğretim okullarının ortaokula dönüşmesiyle birlikte kurumlardaki norm düşmesi nedeniyle bulundukları kurumlardan ortaokullara atanmışlardır. Bu, branş öğretmenlerinin mağduriyetlerine ve yerleşik düzenlerinin bozulmasına neden olmuştur.

4) Norm kadro yönetmeliğine göre, ilköğretim kurumlarında -öğrenci sayısı 250 ve üstü için- her birine bir rehber öğretmen normu veriliyordu. Yeni sistemle okulların dönüşmesiyle birlikte aynı binada eğitim verecek olan -ilkokul ve ortaokullarda- rehber öğretmenlerin kadroları ortaokullara aktarılmıştır.

Okula rehber öğretmen normu verilirken daha önce 8’inci sınıf için 250 sayısı ölçü olarak alınırken, yeni sistemle sadece 5-8’inci sınıflar yani ortaokul kısmında öğrenci sayısının 250 olması gerekiyor.

Okulda 250'den fazla öğrenci olmasına karşın rehber öğretmen normu verilirken yalnızca ilkokul ya da ortaokul öğrenci sayısı ölçü olarak alınıyor. Bu durumda rehber öğretmen norm fazlası ortaya çıkmaktadır.

Sistemin Yöneticiler ve yardımcı personel yönünden ortaya çıkardığı sorunlar:

1) İlköğretim okullarından bir kısmı ya ilkokul ya da ortaokula dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm sırasında öğrenci sayısında meydana gelen azalma ile birlikte hem müdür hem de müdür yardımcılığı normlarından düşüş yaşanmıştır.

2) Yeni sistem nedeniyle okulların ilk ve ortaokul olarak yeniden yapılanmasıyla öğrencilerin pek çoğu ikametgâh adresinden uzak yerlerde okullarla ilişkilendirilmiş ve ulaşım zorlukları yaşamak zorunda kalmışlardır.

Fiziki yapı yetersizliği yönünden ortaya çıkan sorunlar:

1) 4+4+4 sisteminin uygulamaya sokulmasıyla birlikte birçok okulda fiziki yetersizlikler sebebiyle ikili öğretime geçilmek zorunda kalınmıştır.

2) Yeni sistemle okula başlama yaşı 60-66 ay aralığına çekilmiştir. Okula kayıt yaptıran öğrenci sayısı artarken fiziki kapasite aynı oranda artırılamamıştır. Bu durum kalabalık sınıfların oluşmasına neden olmuştur.

4+4+4 eğitim sisteminin ortaya çıkardığı devasa sorunlar karşısında genel görüşme açılması sorunların çözümüne büyük katkı sağlayacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız hakkında verilmiş bir gensoru önergesi vardır.

Şimdi okutacağım gensoru önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için önergenin özeti okunacaktır, ancak önergenin tam metni tutanak dergisine eklenecektir.

B) Gensoru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ve 21 milletvekilinin; Soma maden sahasında redevans ve hizmet alım sözleşmeleriyle çalışan firmaları kolladığı, bu firmalara işlerin ihalesiz ve usulsüz verilmesini sağladığı iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/42) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında Anayasa'nın 98 ve 99'uncu maddeleri ve TBMM İçtüzüğünün 106'ıncı maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz.

  Bülent Kuşoğlu                                  Turgut Dibek                                 Ömer Süha Aldan

         Ankara                                            Kırklareli                                             Muğla

 

    Doğan Şafak                                  Haluk Eyidoğan                                  Engin Özkoç

         Niğde                                              İstanbul                                            Sakarya

 

Ali İhsan Köktürk                                  Gürkut Acar                                    Ali Rıza Öztürk

      Zonguldak                                          Antalya                                              Mersin

 

Ayşe Nedret Akova                            İhsan Kalkavan                                    Musa Çam

       Balıkesir                                           Samsun                                               İzmir

 

             

    Haydar Akar                              Mehmet Hilal Kaplan                                Ensar Öğüt

        Kocaeli                                             Kocaeli                                            Ardahan

 

    Sinan Aygün                              Malik Ecder Özdemir                               Melda Onur

         Ankara                                               Sivas                                              İstanbul

 

Kadir Gökmen Öğüt                       Dilek Akagün Yılmaz                             Muharrem Işık

        İstanbul                                              Uşak                                              Erzincan

 

  Nurettin Demir

          Muğla

Özet:

Soma'da 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 kişinin ölümüyle sonuçlanan facia, ilgili kurumlar olan Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkililerinin hata, ihmal, usulsüzlük ve yolsuzluklarını da birçok sorunlu konu yanı sıra gündeme getirmiştir.

Facianın gerçekleştiği Soma Maden sahasında TKİ Genel Müdürlüğü’nün sözleşme yaptığı 2 firma vardır. Bunlar rödovans ve hizmet alım sözleşmeleri ile çalışan İmbat A.Ş ve Soma A.Ş'dir.

İmbat A.Ş. ve Soma A.Ş. ile başlangıçta yapılan sözleşmeler mevzuata uygun, sorun taşımayan sözleşmeler olmuş fakat 2013'e gelindiğinde her 2 firmaya da eski işlerden daha büyük işler ihalesiz ve Yönetim Kurulu kararı olmaksızın verilmiştir. Kasıtlı görünen bu işlemlerle her 2 firmaya peşkeş çekilen tutar yani yapılan yolsuzluk tutarı minimum 4 milyar liradır.

Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen bu hukuksuz ve sonuçta kamuyu zarara sokan, belli kişileri kollayan işlemlerde sorumlu; ilgili bürokratlar olduğu kadar, ilgili bakan olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'dır. Hatta konu aylar önce kendi bilgisine sunulduğunda özellikle firmaları ve ilgili bürokratları kollayan, yapılan işlemleri sahiplenen tavrıyla, işlemlerin kendi onayı dâhilinde yapıldığını ihsas ederek birinci derece sorumlu durumda olduğunu göstermiştir.

TKİ Genel Müdürlüğünün ihalesiz ve Yönetim Kurulu kararı olmaksızın verdiği işlerin değeri makul ve asgari bir hesaplamaya göre Soma AŞ'de on yıllık süre uzatımı karşılığı 1,6 milyar TL, İmbat AŞ'de ise on üç yıllık süre uzatımı karşılığı 2,5 milyar TL olarak dikkate alındığında 4 milyar TL'yi aşmaktadır. Bu kadar büyük meblağlı işlerin kamuda mevzuata uygun olmadan verilmesinin ne anlama geldiğini ve nasıl sonuçlar yarattığını ve yaratacağını deneyimli bir Bakan olarak çok iyi bilmesi gerekir iken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın böyle bir durum ortaya çıktığında ve uyarıldığında dahi tam tersine TKİ Genel Müdürlüğü yetkililerinin ve firmaların hamisi rolünü üstlenmesi açıkça görevin kötüye kullanımıdır.

Bakan Yıldız, bu kadar büyük bir hukuksuzluk ve yolsuzluk olayının başmüsebbibidir. Medyanın taranmasından da anlaşılacağı üzere bu 2 firmaya yönelik özel söylemleri, sempatisi ve kollaması vardır, bakan yetkisini bu konuda olumlu olarak kullanmamış, istismar etmiştir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında Anayasa'nın 98 ve 99'uncu maddeleri ve TBMM İçtüzüğü’nün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin günü daha sonra Danışma Kurulu önerisiyle belirlenecektir.

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyurusu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de birer üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak isteyen, siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 19 Ocak 2015 Pazartesi günü saat 18.00’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

D) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Claude Bartolone’nin vaki davetine icabet etmek üzere Fransa’ya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1681)

07/01/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek Başkanlığındaki heyetin; Fransa Ulusal Meclisi Başkanı Claude Bartolone'nin vaki davetine icabet etmek üzere Fransa'ya resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                     Cemil Çiçek

                                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                       Başkanı

 

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek ve beraberindeki bir heyetin 25-27 Ocak 2015 tarihleri arasında Prag’da düzenlenecek olan uluslararası konferansa katılmak üzere Çek Cumhuriyeti’ne ziyarette bulunmalarına ilişkin tezkeresi (3/1682)

09/01/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cemil Çiçek ve beraberindeki heyetin, 25-27 Ocak 2015 tarihleri arasında Prag'da düzenlenecek olan uluslararası konferansa katılmak üzere Çek Cumhuriyetine ziyarette bulunmaları hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 9’uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                         Cemil Çiçek

                                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 675, 672, 676, 565, 387 ve 335 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 14 Ocak 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine; 675 ve 672 sıra sayılı Kanun Tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

Tarih: 13/01/2015

Danışma Kurulunun 13/01/2015 Salı günü, bugün, yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                    Cemil Çiçek

                                                                  Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                        Başkanı

    Mehmet Naci Bostancı                                               Engin Altay          

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu         Cumhuriyet Halk Partisi Grubu 

             Başkan Vekili                                                   Başkan Vekili

           Yusuf Halaçoğlu                                                İdris Baluken 

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu       Halkların Demokratik Partisi Grubu

             Başkan Vekili                                                   Başkan Vekili

 

Öneriler:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 675, 672, 676, 565, 387 ve 335 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın sırasıyla 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 uncu sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun 14 Ocak 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesi, 675 ve 672 sıra sayılı kanun tasarılarının İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.

 

675 Sıra Sayılı

Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı

(1/974)

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI

1. BÖLÜM

1 ila 13’üncü maddeler

13

2. BÖLÜM

14 ila 27’nci maddeler

(Geçici 1 inci madde dâhil)

15

TOPLAM MADDE SAYISI

28

 

672 Sıra Sayılı

Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

(1/996)

BÖLÜMLER

BÖLÜM MADDELERİ

BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI

 

1. BÖLÜM

 

1 ila 29’uncu maddeler

 

29

2. BÖLÜM

30 ila 58’inci maddeler (Çerçeve 34’üncü maddeyle ihdas olunan 70/A ve 70/B maddeler dâhil)

30

3. BÖLÜM

59 ila 87’nci maddeler (Çerçeve 80’inci maddeyle ihdas olunan Ek Madde 2 ve Ek Madde 3 dâhil)

 

30

4. BÖLÜM

88 ila 114’üncü maddeler (Çerçeve 88’ inci maddeyle ihdas olunan Ek Madde 2 ve Ek Madde 3 ile Çerçeve 100’üncü maddeye ihdas olunan Ek Madde 3 ve Ek Madde 4 ve Geçici 1 inci madde dâhil)

30

TOPLAM MADDE SAYISI

119

 

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

E) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, (2/1601) esas numaralı Kimyasal Gösteri Kontrol Ajanlarının Kamu Kurumları Tarafından İthalatının ve Kullanımının Yasaklanmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/226)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/1601) esas numaralı kanun teklifim, Başkanlığınızca komisyona havale edildiği tarihten itibaren kırk beş gün geçtiği halde ilgili komisyonca görüşülüp sonuçlandırılmamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 37'nci maddesi uyarınca kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için gereğini arz ve talep ederim.

                                                                        Umut Oran

                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Teklif sahibi İstanbul Milletvekili Sayın Umut Oran, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

UMUT ORAN (İstanbul) – Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ben de rahmetli Rauf Denktaş’ı saygıyla anıyorum.

Bugün, bir demokrasi ayıbını gündeme taşımak istiyorum. Metin Lokumcu, 2011’de önceki Başbakanın Hopa mitingi sırasında protestolarda yaşamını yitirdi; ölüm nedeni biber gazı. Çayan Birben, Yalova; yine polisin sıktığı biber gazıyla yaşamını yitirdi; ölüm nedeni biber gazı. Mehmet İstif, Gezi eylemlerinde Mersin’de polisin 40 metreden ağzına direkt olarak sıkmış olduğu biber gazıyla dil kökü kanseri oldu, yaşamını yitirdi; ölüm nedeni biber gazı.

Sayın milletvekilleri, 2006-2014, tam 8 genç biber gazından öldü, 146 genç yaralandı. Türk Tabipleri Birliğine göre, sadece Gezi Parkı eylemleri sırasında 60’ı ağır, tam 8 bin kişi yaralandı, tam 104 kişi kafa travması geçirdi, 11 kişi gözünü kaybetti, 8 kişi biber gazı nedeniyle -biber gazı nedeniyle, bir daha altını çizerek söylüyorum- yaşamını yitirdi. Gezi Parkı eylemlerinde tam 150 bin biber gazı kullanıldı. O kadar büyük bir rakam ki bu baktığınız zaman, emniyet yetkilileri o sene stokları bitirip örtülü ödenekten yeniden alım yapmak zorunda kaldılar. Biber gazının birçok olumsuzlukları var. Bunlar bildiklerimiz, işte gözlerde yanma yapıyor, yaşarma yapıyor, geçici körlük yapıyor, ciltte birtakım arazları oluyor, öksürük, nefes darlığı. Birçok biber gazının olumsuz etkileri var ve kişi yaklaşık otuz dakika, kırk dakika etkisiz hâle geliyor.

Farklı bir boyuttan da baktığımız zaman, 2002 ile 2012 yılları arasında, yani on yıllık sürede ithalatla 600 ton biber gazı Türkiye’ye getirilmiş; 21,5 milyon dolar para ödenmiş, aşağı yukarı on yılda. Buraya dikkatinizi çekmek istiyorum. Sadece bu sene 2015’le ilgili yapılan ihale -ithalat yeri Kore- bedeli 25 milyon dolar. Yani neredeyse son on iki yılda alınanın, hemen hemen ondan fazla miktarda 2015’te planlanmış ve ihaleye çıkmış.

Gezi Parkı eylemlerinde -biraz evvel söylemiştim- 150 bin biber gazı kullanılırken bu yıl 1 milyon 900 bin adet kullanılması planlanıyor. Şimdi, böyle bir on yılla mukayese ettiğiniz zaman, yani planlanan şey daha fazla şiddet daha fazla insanların canının yanması.

Geçen hafta sonu Türk Tabipleri Birliği bir çalışma yaptı. 150 sayfalık bir raporları var. Ben de raporu okudum. Ve raporun sonunda, sonuç bildirgesinde, biber gazının yasaklanmasını talep ediyorlar ve teklif ediyorlar. Çünkü bütün ölüm ve yaralanmalara baktığınız zaman sonuçlar vahim. Yani biraz evvel söylediğim bildiğimiz birtakım olumsuzluklar var ama aynı zamanda da ölüme yol açtığı, kalp durması, kalp krizine yol açtığı, kansere yol açtığına kadar giden sonuçlar var. Dünya artık bunu yasaklıyor.

Bakın, Fransa’da bir eylemci hayatını kaybetti. Kasım ayından itibaren Fransa’da biber gazı yasaklandı. Yargıtay kararları var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları var, Anayasa’mızın 56’ncı maddesi var, birçok konu var.

Ben, değerli milletvekillerinin, bizim demokrasi ölçümüzün bir ülkedeki TOMA ve biber gazı kapsülleriyle ters orantılı olmalıdır diye düşündüğünü tahmin ediyorum.

Sizlerin de aranızda doktor var, eczacı var, Mecliste yapmış olduğunuz yeminler var, Hipokrat yemini var. Dolayısıyla, ben, bu teklif verileli bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen -tabii ki ateş düştüğü yeri yaktı, ölen öldü, olan oldu ama- bu demokrasi ayıbına Türkiye Büyük Millet Meclisinin artık son vermesi gerektiğini saygılarınıza sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi…

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. İstanbul Milletvekili Umut Oran arkadaşımızın verdiği yasa teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Aslında, önemli değerlendirmeleri bu Mecliste paylaştı. Dinliyoruz tabii fakat bunların hepsini es geçiyoruz. Bu gaza en çok muhatap kalmış bir insan olarak bu kürsüden ifade ediyorum ve daha önce…

Gaza gelmiş de değilim yani Sayın Başkan, gaza gelmiş değilim, merak etmeyin.

Bir ülke düşünün, yani emniyet müdürü resmî sitesinde kimyasal sarf maddesi ihalesi çıkartıyor ve diyor ki: “Benim şu kadar gaza ihtiyacım var.” Gaza gelmişler onlar da ve bugün aslında yaşanan, biraz önce rakamları verilen Gezi eylemlerinde, diğer eylemlerde, ölümcül olayların birçoğunda verilen bu gazın etkisinin ne kadar öldürücü olduğu ortaya çıkmıştır. Bunlar bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Ayrıca, yaralıların ne kadar yoğunlaştığı bu dönemde bir kez daha bilimsel olarak ortaya çıkmış ve sayıları biraz önce ifade edildiği için yeniden sizleri sayılara boğmayacağım ama burada özellikle biz bu konuda soru sorduk emniyet müdürlüğünün bu sarf maddesiyle ilgili düzenlemesine. TOMA’lardaki suya insan yaşamını tehdit ettiği tescillenmiş “corrosive” adlı bir madde konulmuş ve bu dönemde bu maddeye maruz kalanların vücudunda ciddi hasarlar olduğunu defalarca ifade ettik ve bununla ilgili yanıtlar istedik. Bunun cevapları bize gelmiş değil.

Şimdi, daha önemlisi değerli arkadaşlarım, Gezi eylemleri esnasında Avrupa’da yasak, ölümcül etkisi olan bizmut kapsülleri atılan FN-303 silahının kullanıldığı emniyet tarafından da kabul edildi. Yani “Bunlar aslında öldürücü silah malzemesi.” diye emniyet de kabul ediyor.

Şimdi, bu çok yaygınlaştı. Bakın, en temel haklarını kullanmak isteyen örgütler temel taleplerini meydana çıkıp bunları söylediklerinde hemen baskı olarak işleme giren uygulama onları gazla, tazyikli suyla oradan bir an önce yok etmek. Bunu geçen hafta yaşadım. Yani 3-4 önemli eylem yapılmaya çalışıldı, Türkiye'nin en önemli mimar mühendisler odası kendileriyle ilgili bir yasa teklifine bir tepkiyi basın açıklaması olarak yapmak istediler daha geçen hafta, gaza boğuldu Kızılay Meydanı. Yalnız onlara sıkılmıyor bu gaz; bu gaz Türkiye halkına sıkılıyor, bu gaz bütün vatandaşları ve yurttaşları etkiliyor.

Dolayısıyla, arkadaşlar, bunu savunmak insani değil. Yani insan ölümüne neden olacak, insan ölümüne kadar vardıracak bir gazı savunmak insani değil, ahlaki değildir değerli arkadaşlarım. İkinci olay: Yine, bu gazdan yaralanma nedeniyle sakat kalmalarına neden olan bu gazı hâlen savunmak, hâlen ihaleleri çoğaltmak, tonlarca gaz yığmak doğru değil.

Bunun bir tek nedeni var; demokratik tepkilerini koyanları susturmaya yönelik bir proje bu, bu projenin özü bu. Aslında devletin yapması gereken, demokratik tepkilerini koyan yurttaşlarımızın bir saldırıya uğramaması gerekiyor, o saldırının önlenmesi gerekirken, vatandaşları koruması gerekirken, tam tersi, devlet eliyle onlar gazlanıyor, coplanıyor, dayaktan geçiriliyor.

Dolayısıyla, bu sorunun çözümü konusunda verilmiş olan bir yasa teklifidir. Bu yasa teklifini herkesin bir kez daha dikkate almasını diliyorum. Hani bir söz var, bu konuda defalarca ifade edilmiştir, bu sloganlara da çevrilmiştir, “Sık bakalım, sık bakalım!” diyen sloganlara karşı biz de “Sıkma bakalım artık.” diyoruz veyahut da “’Sıkma bakalım’ı hayata geçirecek önlemleri alalım.” diyoruz.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.28

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

İstanbul Milletvekili Sayın Umut Oran’ın 2/1601 esas numaralı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boşalan ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Van Milletvekili Sayın Kemal Aktaş aday gösterilmiştir, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

B) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10/124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147 ve 1148) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırması komisyonuna üye seçimi yapılacaktır. Komisyon üyelikleri için siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup oylarınıza sunacağım.

Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi

(10/124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1127, 1128, 1126, 1137, 1136, 1135, 1133, 1132, 1130, 1129, 1131, 1134, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1144, 1143, 1145, 1147, 1146 ve 1148)

 

Adı Soyadı                                                               Seçim Çevresi

AK PARTİ (10)

Mehmet Kerim Yıldız                                                 Ağrı

Nurcan Dalbudak                                                      Denizli

Sermin Balık                                                            Elâzığ

Derya Bakbak                                                           Gaziantep

Alev Dedegil                                                            İstanbul

İsmet Uçma                                                              İstanbul

Sevde Bayazıt Kaçar                                                 Kahramanmaraş

Vural Kavuncu                                                          Kütahya

Murat Göktürk                                                           Nevşehir

Gülşen Orhan                                                           Van

CHP (4)

Sedef Küçük                                                             İstanbul

Binnaz Toprak                                                          İstanbul

Hülya Güven                                                            İzmir

Candan Yüceer                                                         Tekirdağ

MHP (2)

Ahmet Duran Bulut                                                   Balıkesir

Ruhsar Demirel                                                        Eskişehir

HDP (1)

Nursel Aydoğan                                                        Diyarbakır

BAŞKAN – Okunan listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 13 Ocak 2015 Salı günü (bugün) saat 18.00’de Ana Bina 1’inci Kat 427 Numaralı Meclis Araştırması ve Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonu’nda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun toplantı gün ve saati ayrıca plazma ekrandan ilan edilmiştir.

2.- (10/34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106 ve 1107) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi

BAŞKAN – Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonuna üye seçimi yapılacaktır. Komisyon üyelikleri için siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup oylarınıza sunacağım.

Mevsimlik Tarım İşçilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi

(10/34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106 ve 1107)

Adı Soyadı                                                               Seçim Çevresi

                                              AK PARTİ (10)

Mehmet Erdoğan                                                      Adıyaman

Gökcen Özdoğan Enç                                                Antalya

Ali Gültekin Kılınç                                                    Aydın

Önder Matlı                                                              Bursa

Mehmet S. Hamzaoğulları                                         Diyarbakır

Ali Aşlık                                                                   İzmir

Mustafa Baloğlu                                                       Konya

Ahmet Tevfik Uzun                                                   Mersin

Mahmut Kaçar                                                          Şanlıurfa

Mustafa Bilici                                                           Van

                                                   CHP (4)

Gökhan Günaydın                                                     Ankara

Ramazan Kerim Özkan                                              Burdur

İlhan Demiröz                                                          Bursa

Süleyman Çelebi                                                      İstanbul

                                                   MHP (2)

Muharrem Varlı                                                        Adana

Mustafa Kalaycı                                                        Konya

                                                   HDP (1)

Abdullah Levent Tüzel                                              İstanbul

BAŞKAN – Okunan listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 13 Ocak 2015 Salı günü (bugün) saat 18.00’de Ana Bina 2’nci Kat 507 Numaralı Komisyon Toplantı Salonu’nda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun toplantı gün ve saati ayrıca plazma ekrandan ilan edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Türkiye Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı Arasında Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/740) (S. Sayısı: 425)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sıraya alınan, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Perakende Ticaret ile Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekilleri Mustafa Öztürk ve Hakan Çavuşoğlu ile 56 Milletvekilinin; Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazaların Kuruluş ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun Teklifi, Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu ve 4 Milletvekilinin; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/974, 2/7, 2/175, 2/1561, 2/2271, 2/2527, 2/2528) (S. Sayısı: 675) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 675 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir.

Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, bugün bizi bu yasa tasarısının görüşülmesinde izleyen saygıdeğer vatandaşlarımıza ve esnaf teşkilatına buradan saygılarımı sunmak istiyorum.

Perakende piyasasının düzenlenmesiyle ilgili kanun teklifinin çıkması konusunda uzun yıllardır mücadele eden bir milletvekili olarak buradan bu noktaya gelinip bir yasal düzenlemenin yapılması ve bu Mecliste görüşülmesini çok önemsiyorum. Çünkü, bu düzenleme iki açıdan önemlidir: Perakende piyasası sadece mal satanları değil, ülkenin tümüyle üretim yapan her kesimini çok yakından ilgilendiren önemli bir yasadır. Bu anlamıyla perakende piyasası ciro, hacim olarak ülkede ekonomik büyüklükte çok önemli rakamları ihtiva etmektedir. Burada yapılacak düzenleme bu piyasanın doğru işlemesine, bu piyasadaki oyuncuların adil rekabet içerisinde olmasına, hukuki ve yasal zeminin oluşmasına… Böylece de piyasada hem tüketici için hem üretici için hem hizmet sektöründe olan, ticaretini yapan kesimler için bir yasal düzenlemenin olması çok önemlidir. Burada temel bakış açısı… Bu yasanın buraya gelmesinde çok teklif veren arkadaşlarımız var, bir de Hükûmetin teklifi var; bunları Komisyonda konuştuk. Gelinen nokta itibarıyla şunu söylemek benim burada boynumun borcu: Çerçeve olarak bu kanunun buraya gelmesi iyidir, ihtiyaçtır, yapılması gerekir, bunu uzun zamandır özlüyorduk. Böyle bir çerçeve yasanın buraya gelmesi iyidir. Ama bu çerçevenin içinin doğru doldurulması, haksız rekabetin ortadan kaldırılarak yıllardır yok etmeye, edilmeye çalışılan esnafın, küçük işletmelerin, bakkalın, manavın, kasabın, terzinin, hepsinin sorunlarına çözüm bulacak, büyük sermayenin küçüğü ezdiği bir ortamın ortadan kaldırılıp haksız rekabetin haklı ve adil bir ortamda yapılmasına imkân sağlayan bir noktaya gelmesi gerekir. Ancak, Hükûmetin tasarısında bu böyle değildir. Hükûmetin “uzlaşma tasarısı” diye sunduğu bu tasarı, “Herkesin teklifi ve düşüncesini aldık ancak bu kadar uzlaştırabildik.” dediği bu tasarı şunu getirmektedir: Mevcut piyasa oyuncularından güçlü olanların durumunu devam ettirdiği, zayıfların yeni haklar elde etmesi konusunu göz ardı ettiği bir yasa tasarısıdır.

Peki, bu tasarı nasıl olmalıdır? Bu tasarı Anayasa’ya uygun olmalıdır. Anayasa’nın 173’üncü maddesi ne diyor? “Devlet, esnaf ve sanatkârı korur ve kollar.” Bu ne demektir? Devlet yasal düzenlemeler yaparken de, bu yasal düzenlemelerin uygulama yönetmeliğini çıkartırken de, temel mantığı, küçüklerin, esnaf ve sanatkârın, KOBİ’lerin korunması ve onların kollanmasına yönelik pozitif ayrımcılık yapan bir yasal düzenleme yapmalıdır. Bu, Anayasa’nın 173’üncü maddesinin emridir ve bu bakış açısı olmalıdır. Benim teklifim ve Cumhuriyet Halk Partisinin Komisyondaki çalışması buna yönelik bir çalışmadır. Bu çalışmanın temelinde, haksız rekabetin ortadan kaldırılıp ezilen, yok edilmeye çalışılan küçük işletmelerin korunmasına yönelik düzenlemelerin bu yasada yer almasına yönelik gayret içerisinde olmaya çalıştık.

Değerli arkadaşlarım, bu yasada bir de şöyle bir politika ve algı yapılarak bu kanunun özünden saptırıldığı bir gerçektir. “AVM yasası” diyerek bunu AVM’ler üzerinde bazı düzenlemeler yapma olarak gösteriyorlar. Evet, bu yasa AVM’leri de kapsar ama bu yasanın kapsamı daha geniştir, AVM’lerin dışında perakende sektöründe olan herkesi kapsar.

Burada bir konunun da altını çizeyim: Perakende piyasası demek ne demektir, bunu bir açalım. Bir ülkede satılan tüm ürünlerin satılabilmek için rafa, vitrine, tezgâha çıktığı alan perakende piyasasıdır ve dünyanın geldiği nokta itibarıyla artık üretmekten daha önemli olan şey bir ürünün pazara çıkabilmesi, rafa girebilmesi, vitrinde olabilmesi ve o ürünün müşteriyle buluşturulabilmesidir. Bugün Türkiye'de öyle bir risk ve tehlike vardır ki, pazar giderek sınırlı sayıdaki satıcının, mağaza sahibinin eline geçmekte, piyasada rafa çıkacak ürünü tayin eden grup bu sınırlı sayıdaki grup olmaktadır.

Burada perakende piyasasının içerisinde kimler vardır? Bir, AVM’lerdeki bir kısım satıcılar vardır. İki, yerel zincir dediğimiz perakende marketçiler vardır. Üç, discount mağazacılık dediğimiz o mağazalar vardır. Dört, geleneksel diye tanımlanan esnafımız, sanatkârımız, bakkalımız vardır. Beş, bununla birlikte, sokaklarda iş yeri açmış küçük işletmeler, esnaflar, sanatkârlar vardır. Bütün bunları perakende piyasasının içerisinde düşünün.

Peki, bu piyasanın içerisindeki bu oyuncular hangi oranda piyasada egemendir? Giderek bu piyasada egemen olan oyuncular AVM ve indirim mağazası dediğimiz discount mağazalar, yok olan çizgi ise bakkal, kasap, manav dediğimiz geleneksel piyasadaki esnafımız ve yerel zincir dediğimiz bizim, bakkallıktan başlayıp 5, 10, 20 mağaza açmış yerel perakende satan mağazalarımız. Denge giderek her geçen gün parayla AVM’cilik kuran ve zincir mağaza açanların lehine geçmektedir. Bu konuda rakamların geldiği noktaya baktığımızda ciddi bir şekilde, 5 tane mağaza grubu piyasadaki açılan büyük süpermarket zincirinin egemenidir. ŞOK, BİM, UCZ, A101 ve benzeri mağazalar, toplam mağaza sayısının yüzde 67’sine ulaşmıştır. Bu anlamıyla bunlar büyük oranda pazara sanayicinin hangi malı sokacağını da belirler bir şekilde tayin eder bir noktaya gelmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, bu işin sanayi boyutuyla şunu söylemek istiyorum: Az önce dedim, bir ürün rafa çıkmıyorsa onu üretmek önemli değildir. Bugün birçok sanayicimiz bu büyük mağazaların satın alma gruplarına tavizler vererek veyahut da büyük oranda bedeller ödeyerek bu mağazaların ya vitrinlerine girmekte ya da bu mağazalar kendi markalı ürünlerini üreterek bu sanayicileri fason üretim yapmaya ya zorlamakta ya da sanayici kimliklerini bitirmektedir. Size bir örnek vereyim: Bir zincir mağazası olan büyük bir alışveriş zinciriyle eğer iyi ilişkileriniz varsa bir ayda büyük bir sanayici olabilirsiniz. Çünkü 5 bin tane mağazası olan bir zincir “Git bana meyve suyu yap.” dediği zaman hemen bir depo, makineleri getirirsiniz, üç günde bu üretime geçer, orada sanayici olabilirsiniz. Aynı şekilde, var olan bir sanayiciyi de haksız rekabetle yok edebilirsiniz. Yani, bu işin boyutu sadece bakkalların yok olması değildir, bu işin boyutu sadece yerel zincirlerin yok olması değildir. Bu işin boyutunda, giderek, sanayicinin ürettiği ürünü rafa sokabilmesi için satabileceği pazar, satabileceği alan bulmakta çekeceği zorluk vardır. Bunu anlamakta zorluk çeken bazı piyasa oyuncuları olduğunun altını çizmek istiyorum, bunu anlamamakta ısrar eden bazı oyuncular olduğunu görüyorum. Değerli arkadaşlar, bu nedenle bu yasanın bir boyutuyla da sanayiciyle çok yakından ilişkisi olduğunun altını çizmek istiyorum.

Peki, bu yasa ne yapmalıdır? Bu yasa perakende piyasasını düzenlemelidir. Düzenlerken haksız rekabeti, büyüklerin küçükleri ezmesi konusundaki haksız rekabeti ortadan kaldırmalıdır. Bunu neyle yapabilir? Bu yasaya koyacağımız bazı düzenlemelerle yapabilir.

Bir: Bu kentte iş yeri açma bir kurul tarafından yapılmalıdır. Birinci yolu bu olmalıdır. Yani, yeni bir AVM açılacaksa, yeni bir zincir oluşturulacaksa, zincir mağazaların sokak aralarına girip bakkalı yok etme noktasında olmaması için, yeni mağaza açılmasına, ticaret olarak o kentin potansiyelini değerlendirecek meslek odaları, belediyeler, vilayet ve tüketici kuruluşlarının ortak karar verdiği bir yapı kurulmalıdır. Bu yapı yeni mağaza açılmasına karar veren, kentin dinamiklerini gözeten, o bölgede açılıp açılmamasına, bu anlamıyla kentin hem ticari bilgi sistemiyle hem coğrafi sistemiyle hem de sosyolojik gerekçeleriyle yeni mağaza açılmasına karar veren kurul olmalıdır. Bunda ticaret odası, esnaf odası, borsa, yerel yönetimler, tüketici dernekleri ve Bakanlık olduğu için de objektif karar verebilme noktasındadır. Bugün nasıl olmaktadır? Bugün, parası ve gücü olan, istediği yere AVM açabilmektedir. Bir örnek vereyim, çok yakın zamanda Hürriyet gazetesinde çıktı, Bursa Mudanya’da tarihî sit alanının üzerine AVM açma izni aldılar, en sonunda mahkemeden döndü. Bakın, samimi söylüyorum, güçleri, paraları o kadar etken ve karar aldırma sürecinde o kadar güçlüler ki bunu yapabildiler. İşte, burada: “Antik kent üstü AVM’ye izin yok.” Değerli arkadaşlar, demek ki bu gücün karşısında bir dengeleyici kurul olmalıdır, açış ruhsatları bu şekilde verilmelidir.

İkincisi, “indirim mağazaları” dediğim, az önce isimlerini saydığım mağazalar çok ciddi bir şekilde her sokağa mağaza açabilmektedirler. Bunlar, kârlılık üzerine değil, pazarda pazarı ele geçirme üzerine bir çalışma yapmaktadırlar. Kaç metrekare yer açtığı önemli, para kazanıp kazanmaması önemli değil. Olmadık sokaklarda öyle kiralarla mağazalar açıyorlar ki sonuçta bu açtıkları mağazalarla elde ettikleri metrekare ve pazardaki paylarıyla gidiyorlar, uluslararası fonlarla pazarlığını yapıp bu işin finansmanını sağlıyorlar ve mağazacılığa giriyorlar. Kâr, ele geçen pazar. O pazarı ele geçirip o pazarda hâkim olduktan sonra kârlılığı sağlamak kolay, fiyatı tayin etmek kolay, fiyat üzerinde oynamak kolay, yeter ki pazar elinizde olsun. Bunu, hem sanayiciden malı alırken üzerine yüklediğiniz bedellerle yapıyorsunuz hem fiyatların üzerine koyduğunuz rakamlarla, kârlılıkla sağlıyorsunuz. Bu anlamıyla, fonlarla iş birliği içerisinde ciddi bir noktaya gelmiş durumdadır. Bazen bu iş öyle bir noktaya geliyor ki hiçbir şekilde paraya bakmadan mağazalara girmesi, mağazaları satın alma noktasında olabiliyor.

İkincisi: İş yerlerinin en azından bir gün kapalı olması dünyadaki çağdaş perakendecilik anlayışı içerisinde çok yaygın bir anlayıştır. Bunu, AVM’de olmayan iş yerleri, genelde belediyeler yapıyorlar. Birçok iş yerimiz kapanıyor pazar günleri ama pazar günleri AVM’ler halkımızın ilgi alanı hâline getirildi. Türkiye AVM kültürüyle yatıp kalkıyor ve bu AVM kültürü giderek tümüyle sosyal hayatımızın belirleyen yönü oluyor.

Değerli arkadaşlar, dünyanın birçok ülkesini inceledim. Bu ülkelerin birçoğunda bir gün kapatma, dinî günler ve resmî tatillerin arifesinde ve o gün kapatma dünyanın birçok gelişmiş ülkesindeki önemli bir noktadır. Bu, maalesef, bizim ülkemizde, hiç aralıksız, sekiz saat uyuma dışında, büyüklerin küçükleri alabildiğine rahatsız ettiği bir ortamdır.

Bunun ötesinde, gelelim diğer konuya. “Biz, ucuz satıyoruz. Biz, piyasayı daha ucuz fiyatla regüle ediyoruz.” diyen büyük mağazacılık aslında hiç ucuz satmıyor. Büyük mağazacılık şunu yapıyor: “Benim pazarda egemenliğim var, şu kadar mağaza sayım var, şu kadar metrekarem var; bana bu ürünü şu fiyattan vereceksiniz.” diye sanayiciye dayatıyor. Örneğin, 1 lira olan bir ürün büyük mağazacılığa 75 kuruşa verilirken, bizim küçük işletmelere 1 liraya veriliyor. Onlar 75 kuruşa aldıklarını 110 kuruşa sattıklarında yüzde 50 kâr ediyorlar. Bizim bakkalımız 1 liraya aldığını 1 lira 10 kuruşa sattığı zaman yüzde 10 kâr etmiş oluyor. Arada bu kadar büyük fiyat farkının olmasının nedeni, satın alma güçleri, istediği yerde mağaza açma; bu eriştikleri güçle hem sanayiciden istediği tavizi alma hem bakkalı yok etme. Bu nedenle, bu kanunun diğer maddelerinde tek tek bunları anlatacağım ama şunun altını çizerek söylemek istiyorum ki Anayasa’nın emrettiği kural gereği bu kanunun özünde esnafı, sanatkârı, bakkalı, manavı, kasabı ve küçük işletmelerimizi koruyan bir mantığı Hükûmet maalesef bu işin içine yerleştirmedi. Göstermelik… “AVM’den size yüzde 5 yer vereceğim, yok olan sanatları binde 1’le, binde 2’yle koruyacağım.” demek bu işin özünden uzaklaşmış bir anlayıştır.

Bu işin özü şudur: Burada iş yeri açmanın kurallarını koyacaksınız, bir gün AVM’lerin kapatılmasını sağlayacaksınız. Bunun yanında, satın almada -küçüklerin büyüklerle rekabeti konusunda- onları yasal düzenlemelerle, ticaret hukukundaki düzenlemelerle destekleyeceksiniz ve piyasada küçüklerin gelişmesi için onlara pozitif ayrımcılık vereceksiniz. Yani esnaf iş yeri açtığında beş yıl vergi alınmadan işini devam ettirebilecek ve ayaklarının üzerinde durabilecek noktada olmalı; yanında çalıştırdığı işçilerin sigortasının devlet tarafından karşılanabildiği ortamı sağlamalı ve AVM’lerle rekabetinde, piyasada küçük işletmelere artı destekler verebilecek otopark desteğini vermelisiniz. Bütün bunlar gösteriyor ki bu kanunda bunlar yok. Aynı şekilde, ucuzluk, indirim mağazalarının sayısının yeterli bir noktaya gelip geçtiğini bilerek bunları sınırlamak zorundayız. Bu yasanın gerçek işlevini görebilmesi ancak böyle olur.

Geneline katılmakla birlikte, içeriğinin boş olduğunu söylüyor, bu konudaki görüş ve önerilerimizi bundan sonraki maddelerde söyleyeceğimizi sizlerle paylaşıyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani.

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gördüğüm kadarıyla, AKP Grubu, Hükûmet Sözcüsü Sayın Bülent Arınç’ın tavsiyesine son derece uymuş, erken tatile ayrılmış. Geçen hafta, biliyorsunuz, bir açıklama yaptı, herkese kendisine biraz zaman ayırması tavsiyesinde bulundu, “Ben kendime zaman ayıracağım. Herkese de bu tavsiyede bulunuyorum. Biraz da dinlenin.” dedi. Son derece önemli, Hükûmetin ısrarla öneminin altını çizdiği bir tasarıyı biz burada konuşuyoruz ama AK PARTİ’li milletvekillerini zaman zaman yoklama isteyerek zorla Meclis Genel Kuruluna getirmek durumunda kalıyoruz. Ama, o çabamız da boşa gidiyor, beş dakika sonra bakıyorsunuz yine turuncu derili koltuklara konuşmak durumunda kalıyoruz.

Şimdi, esasında siz Sayın Bülent Arınç’ı yanlış anladınız. O, size “Tatile gidin.” dedi ama kendisi gitmeyecek. Konuşmalarında bunu ifade etti yani o satır arasında bir şey vardı esasında. Bu tasarıyla birlikte bizim Hükûmete bir önerimiz olacak, bütün esnafa bir Bülent Arınç pazarlamacı profilini önermesini arzu edeceğiz. Çok iyi bir dili var, çok iyi anlatıyor, çok iyi pazarlıyor. Zaten perakendeciler açısından da, küçük esnaf açısından da böyle bir sorun var. Bundan sonraki yaşamında, tatil yaşamında bunu yapabilir diye düşünüyoruz. Vatandaşa son derece yararlı bir hizmette bulunmuş olur eğer bunu yaparsa, bu görevi üstlenirse. Başka türlü zaten “Tatile gidiyorum.” deyip peşindeki bütün taşları komşunun camına atan başka bir insan bulamazsınız. Tatile ayrılan insan çantasını toplar, gider; Sayın Bülent Arınç peşindeki bütün taşları atmakla meşgul, taşlarını atıyor, komşunun camlarını taşlıyor. Gerek yok. Biz de kendisine tavsiyede bulunuyoruz, yoruldunuz, evet, kırk yıl siyaset yaptınız. Takip ettik, 1995’ten bugüne kadar da 5 dönemdir de milletvekilisiniz. Yükünüzü aldınız, yoruldunuz yorulacağınız kadar, evet, tatil tavsiye ediyoruz, tatile çıkması gerekiyor. Giderayak pazarlama maharetini kullanarak “Ben buradayım.” demesinin bir anlamı yok. Açıkça söylüyoruz, HDP’nin kapıları kendisine kapalı, HDP’de kendisine iş yok. Gelir mi, gelmez mi kendi bileceği iş; başka yere gider mi, gitmez mi onun bileceği iş ama açıkça ifade ediyoruz, biz bu pazarlama yöntemini biliyoruz ve yok diyoruz, kapımız kapalı kendisine, bunun kendisi açısından da bilinmesini arzu ediyoruz.

Konuya geçeceğim, bu tasarıyı biz önemsiyoruz, üzerine değerlendirmeler yapacağım ama bir hususu daha dikkatinize çekmek istiyorum. Bakın, şu anda, Ağrı, Bingöl, Muş, Kars, Ardahan, Van, Hakkâri, Şırnak, Mardin, Karadeniz’in bazı köyleri, şehirleri... Köylerin hatta ilçelerin, illerin birbirleriyle irtibatı yok, irtibat yok. Kar yağışı nedeniyle insanların birbirleriyle irtibatı kesildi. Bu hafta içerisinde, daha Bolu’da kızak üzerinden büyük bir gayretle vatandaşın hastalarını hastaneye taşıdığı görüntülerini izledik. Geçen sene bebeğinin cansız bedenini heybesinde taşıyan baba görüntüsünü burada izledik. Aynı görüntüleri inşallah bir daha izlemeyiz ama o tehlike var, insanlar hastalarını kızaklar üzerinden hastanelere ulaştırıyorlar.

Şimdi, şunu demeyin: “Ya, çok kar yağdı. Bu sene felaket soğuklar var. Doğa olayları karşısında insan zaman zaman çaresiz kalabilir.” Hiçbiriniz çıkıp burada sakın bunu söylemeyin. Asla böyle bir durum söz konusu değildir. Evet, kar yağıyor, her sene kar yağıyor. Bu sene bu facianın olmasının bir sebebi var, sebebi şu: Geçen sene siz burada bir yasa çıkardınız, neydi o yasa? Otoyolların özelleştirilmesi. Otoyolların bakım ve onarımlarının özelleştirilmesi yasasını siz geçen sene burada torba yasayla birlikte çıkardınız. O torba yasayla birlikte, yolların temizlenmesini, bakım ve onarımını siz özele havale ettiniz. Özelin zaten kar yağmayınca yol temizliği sorunu yok, parasını alıyor ama kar yağdığı zaman da gidip yol temizlemiyor. Siz farkında mısınız? Bu ihaleleri alan, yol temizliği ihalesini alan firmaların farklı gerekçeler uydurarak yolları temizlemediğini biliyor musunuz?

Hakkâri’den size örnekler vereyim, daha geçen hafta içerisinde karşılaştık biz böyle bir olayla. Karayollarının araç gereci araç parkında duruyor, işçisi araç parkında araçlarının yanında duruyor ama görev kendisinin olmadığı için gidip yol temizliği yapamıyor, gidip yol temizliği yapsa görevsizlik yapmış olacak. Hiçbir Karayolları şefi kendi personelini, kendi aracını göndermiyor çünkü görev kendisinden alınmış. Kim yapacak? Müteahhit yapacak, müteahhit de yapmıyor. O nedenle de yollar kapalıdır. Bu yıl bu kadar büyük oranda yolların kapalı oluşuna ilişkin haberlerin yayınlanıyor olmasının sebebi budur. Burada, Meclis kürsüsünden, bu konuda tedbir almanızı arzu ettiğimiz için bu hususu gündeme getiriyorum.

Aynı şekilde, elektrik kesintileri; Türkiye'nin her tarafında, özellikle kırsal alanda elektrik kesintileri had safhada. Yine bir tek sebebi var, özelleştirme. Bakım ve onarımı, tahsilatı özele devrettiğiniz için, adamlar da gidip iş yaparlarsa zarar edecekler, para harcamak durumunda kalacaklar; yapmıyorlar, vatandaş karanlıkta. Pek çok yerde böyle bir durum söz konusudur. Hükûmetin acilen bu sorunlara el atması gerekir, çözüm üretmesi gerekir. Bu yasaları burada yaparken itiraz ettik, öngördük, bu aksaklıkların çıkabileceğini öngördük, önünüze getirdik, ifade ettik ancak oralı olmadınız; bari çıkardığınız yasaları takip edin, ihaleyi verdiğiniz müteahhidi takip edin, işini yapıyor mu, yapmıyor mu bakın. İşte, köyler karanlıkta, yollar kapalı, ne yapacaksınız? Size kazmanızı, küreğinizi alın gidin, karı atın demiyoruz, takip edin bu işi, devletin kendi mekanizmalarını işletin diyoruz.

Bu yasanın tam on beş yıllık bir serüveni var. Benden önceki hatip değindi, 57’nci Hükûmet döneminde gündeme gelmiş, 58, 59, 60, 61’inci hükûmetler zamanında görüşülmemiş, şimdi 62’nci Hükûmet döneminde Parlamento Genel Kurulunda biz bu konuyu tartışıyoruz. Hatta, geçmiş dönem AK PARTİ hükûmetlerinin bazı temsilcileri, örneğin Ali Coşkun, bu yasayı geçiremedikleri için, yapamadıkları için özür bile dilemiş, daha başka bakanların da bu konuyla ilgili değerlendirmeleri var.

Getirdiniz, on beş yıl sonra Genel Kurula inebildi, raftan indi bu tasarı, Genel Kurula geldi. Peki, içeriğinde ne var? Tamamıyla bir göz boyama var. Önemli hususların tamamı Bakanlar Kurulunun yayımlayacağı yönetmeliğe, daha doğrusu, Bakanlığın hazırlayacağı ikincil yasa uygulamasına bırakılmış, yönetmeliğe bırakılmış. Şimdi, biz AVM yasasını tartışırken, perakende yasasını tartışırken bütün uygar dünyada olduğu gibi AVM’leri şehir dışına taşıyabilecek miyiz? Yok, bu yasaya göre taşıyamıyorsunuz. Yönetmelikte böyle bir şart koşacak mısınız? İmkânınız yok. Süre kısıtlamasıyla, çalışma süresiyle ilgili bir belirleme yapacak mısınız? Yasada yok. Oysaki AVM’lerdeki çalışma koşulları, çalışma süreleri fecaat. İşin daha da kötüsü, AVM’leri toplum açısından yeni bir yaşam kültürüne dönüştürdünüz. İnsanları açık cezaevine koyuyorsunuz AVM uygulamalarıyla. Öyle gitti o dönem, anahtarınızı teslim edeceğiniz, evinizi teslim edeceğiniz, “Çocuklarımıza göz kulak ol.” diyeceğiniz bakkal devri bitti, bitirdiniz, öyle bir kültür yok. AVM uygulamalarıyla bu kültür yok edildi, insanlar AVM’lere hapsedildi. Bu tasarının bu kadar tartışılıyor olmasının, beklentiye dönüştürülüyor olmasının bir sebebi vardı, denildi ki: “Biz hem perakende ticaretteki rekabette adaleti sağlayacağız hem toplumsal dokumuzu bir nebze korumuş olacağız.” Bunun için tartışıldı.

Diyarbakır Hevsel Bahçeleri’ndeki domatesler AVM’ler bünyesindeki marketlere giremiyor çünkü AVM’ler merkezî alım sistemiyle alım yapıyorlar. Oradaki üzüm, Çüngüş’deki üzüm AVM marketine gitmiyor, sokaktaki tezgâhın üzerinde ancak satılıyor; AVM’lerdeki merkezî alım sistemi nedeniyle böyledir. Bir tedbir getiriyor musunuz? Çüngüş’deki üzüm üreticisi ürettiği üzümü götürüp AVM’ye verebilecek mi, markete verebilecek mi? Yok, veremeyecek. Bu yasayla da veremeyecek, öncesinde zaten veremiyordu. Peki, üreticiyi nasıl korumuş olacaksınız? Bu yasada bir konsey kuruluyor, Perakendeciler Konseyi kuruluyor. Konseyin kimden, kimlerden oluşacağı belirsiz, hiçbir belirleme yok, Bakan kimleri lütfederse konsey onlardan oluşacak. Bakın -Hükûmet hatta Hükûmet de değil- Bakan, Bakanlık kimleri lütfederse o konseyde onlar yer alacak. Bakın, öneriyoruz, başlangıç itibarıyla belki yirmi yıl sonrası için ihtiyaç olmayabilir ama bugün açısından böyle bir konsey oluşturduğunuz zaman bir kere çerçeveyi netleştirmeniz lazım, net bir çerçeve koymanız gerekir. Bu konseyde kimlerin yer alacağını isim isim saymayabilirsiniz ama kimlerin olacağını bir çerçeveyle belirlemeniz lazım.

Bakın, mimar ve mühendislerin bu konseyde olması gerekir, şehir plancılarının bu konseyde olması gerekir. Biz öneriyoruz, izah da edeyim. Mimarın, mühendisin perakendecilerle ilgili bir konseyde ne işi olur? Bakın, kentlerimizdeki inşaatlaşma tamamıyla ticaret erbabı açısından tuzaktır. Her mahallede yapılan binanın altında dükkânlar açılıyor. Her binanın altında, istisnasız her sokakta yapılan her binanın altında birinci katlar ya da zemin katlar mutlaka dükkândır. Bir dükkân yapılınca birisi de gidiyor “Ya, buraya dükkân yapılmışsa burada bir şeyler de satılır.” diyor. Bakın, tuzağın dik âlâsı, her vatandaş bu tuzağa düşüyor ve zarar ediyor. Dolayısıyla, bakın, böyle bir mekanizma kuracağınız zaman şehir plancılarının, mimarların, mühendislerin de mutlaka şehirlerin mimari dokularının ticaret erbabının da ihtiyaçlarına cevaz verebilecek şekilde oluşturulmasını sağlayacak bir mekanizmayı birlikte örgütlemeleri için ihtiyaçtır diyoruz ama bir çerçeve koymamışsınız. Biz burada öneririz, öneririz, burada önerdiğimizle kalır. Komisyon çalışmaları sırasında da ne kadar tartışılmış, ne kadar konuşulmuş bilmiyoruz.

Bir nokta daha, önemli bir nokta daha: MERSİS sistemi kurulmuş. Ben bir esnaf olsam bilgilerimin böyle bir ağın içerisinde olmasını arzu etmem çünkü güvenli değil, kişisel verileri koruyacak bir mekanizma yok, yasal bir düzenleme yok, bu Meclis bunu düşünmemiş bugüne kadar. İnsanların kişisel verilerini, ticari verilerini, sırlarını muhafaza edecek bir yasal düzenleme yok. Böyle bir sistemin içerisine vatandaş bilgilerini, dokümanlarını gönül rahatlığıyla nasıl koyabilir, soruyorum size. Siz de esnaf olsanız böyle bir rahatınız olmaz, uykularınız kaçar, “Benim bilgilerim, ticari sırlarım, dokümanlarım böyle bir sisteme, ağın içerisine girdi ama güvenli midir?” diye düşünürsünüz. Açıkça ifade edeyim, mevcut koşullarda güvenli değildir çünkü kişisel verileri muhafaza edecek, koruyacak bir yasal düzenleme yapılmış değil. Yıllardır burada tartışılıyor, defalarca burada gündeme gelmiştir ancak bu konuda bir ilerleme söz konusu değil.

Çalışma saatlerinin, koşullarının düzenlenmesi tamamıyla bürokrasinin inisiyatifine terk edilmiş, valinin inisiyatifine terk edilmiş. Bu yasayla valilere eyalet yetkileri tanınıyor, valilere eyalet valisi yetkileri tanınıyor. Bakın, öyle bir düşünceniz varsa getirin, biz “yok” demeyiz; vallahi tartışırız, destek de veririz. Getirin tartışalım, hiç itiraz etmeyiz; tartışırız, “İyi bir şey yapalım.” deriz size. Ama, bakın, kentin seçilmişlerini dıştalamışsınız, yerel yönetimleri dıştalamışsınız, hiçbir yerde, mekanizmanın içerisinde yoklar; sadece büyükşehir belediyeleriyle ilgili bir düzenleme var ama orada da çalışma sürelerinin ve koşullarının belirlenmesi tamamıyla valinin inisiyatifine bırakılmış. Bu olmaz. Böyle bir yasal düzenleme kadük olur, yanlış olur. Ha, gelin, Perakendeciler Konseyiyle birlikte çalışacak, eş güdüm içerisinde çalışacak, kararları oradan alacak bir vali düzenlemesine gidilebilir. Ona da biz ancak şu koşulda “evet” deriz: İçinde yerel yönetimler olacak ve vali de o halk tarafından seçilmiş ise yaparız. Vali seçimle iş başına geliyor ise biz o düzenlemeye “evet” deriz. Bırakın, insanlar kendi işlerini kendileri yapsın. Niye böyle bir düzenleme getiriyorsunuz, bu şekilde düzenleme yapıyorsunuz anlamış değiliz.

Bakın, bir sakıncasını daha ifade edeyim: İstanbul’da başka, Ankara’da başka, İzmir’de başka, Diyarbakır’da başka saat uygulamaları olacak. Çünkü, Ankara “10.00-22.00; sabah 10.00, akşam 22.00 saatleri arasında çalışma koşullarını düzenliyorum.” diyecek; Kayseri “09.00-21.00” diyecek; Konya’ya gideceksiniz, biraz daha fazla çalışmak isteyecekler, “10.00-23.00” diyecek; Diyarbakır’a gideceksiniz “10.00-00.00” diyecek. Böyle bir keyfiyet olur mu ya? Dünyanın neresinde böyledir? Bakın, sizler de gidiyorsunuz, Avrupa ülkelerinde böyle değil, saat sekiz deyince alışveriş merkezlerinin kapısına kilit vurulur, her yerde böyledir. Yani her kentin kendisine ait, özgü düzenlemesi yok. Ha, bölgesel koşullar aynı zamanda çalışma koşullarına da etki ediyor derseniz, doğrudur, etki eder. O zaman, bölgesel yapılanmaya geçmeniz gerekir. Bölgesel yapılanmaya geçiyor iseniz -demin ifade ettim- bu, bu idari yapı içerisinde olacak bir düzenleme değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Bu idari yapı içerisinde yapacağınız bir şey değildir. Öyle bir idari yapı getirin birlikte tartışalım. O zaman, bu, buraya koyduğunuz bazı belirlemeler de anlamlı olur diye düşünüyorum.

Maddeler üzerinde diğer hususları dile getirmek üzere şimdilik nokta koyuyorum.

Teşekkür ediyorum, kolay gelsin. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Zozani.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlamak istiyorum.

Öncelikle, yıllardır böyle bir düzenlemeyi bekleyen küçük esnaf ve sanatkârlarımızın beklentilerini çok fazla karşılamasa da bu kanun tasarısını, türlü badirelerden sonra yüce Meclisin gündemine getiren Sayın Bakana teşekkür etmek istiyorum bir kez daha. Kendisine ekim ayında yine bu kürsüden böyle bir tasarıyı yüce Meclisin gündemine acilen getirmesi gerektiğini hatırlatmış ve kendisinden önceki 3 sayın bakanın, Sayın Zafer Çağlayan, Sayın Nihat Ergün ve Sayın Hayati Yazıcı’nın söz vermesine rağmen bu tasarıyı bugüne kadar yüce Meclisin gündemine getiremediğini hatırlatarak böyle bir çalışmayı önemsediğimizi ifade etmiştim. Dolayısıyla bu teşekkürümü tekrarlıyorum.

Her ne kadar beklentileri karşılamasa da yıllardır böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyan sektörün belirli kurallar içerisinde yeniden değerlendirmeye tabi tutularak böyle bir düzenlemenin çıkartılmış olması bu sektör açısından önemlidir diyoruz. O nedenle elimizden gelen katkıyı yapmaya çalıştık ve bu Genel Kurul aşamasında da yapmaya devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, tasarının adı çok büyük, uzun. Ona bakmayın yani bu tasarı her ne kadar çok sayıda teklifle birleştirilmiş ve Genel Kurulun gündemine getirilmiş gibi görülse de maalesef burada adı geçen tekliflerin hiçbirisinden bir madde dahi alınıp tasarının herhangi maddesine veya bölümüne ekleme yapılmamıştır, sadece teklif veren değerli milletvekillerinin isimleri burada zikredilmektedir. Onun dışında, o değerli milletvekillerinin çok önemli görüşleri ve gerçekten küçük esnaf ve sanatkârı koruma altına alacak olan teklifleri maalesef bu tasarı içerisinde yer almamaktadır.

Dahası, kanun tasarısı Bakanlık tarafından Meclis gündemine sunulduktan sonra, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ait değerli 2 milletvekili ve arkadaşları tarafından sunulmuş iki ayrı teklifte yer alan bazı düzenlemeler de yine bu kanun tasarısı içerisine alınmamıştır, alınamamıştır. Muhalefet partilerine mensup değerli milletvekillerinin görüşleri bir tarafa, iktidar partisinin, örneğin AVM’lerin haftanın bir gününde ve diğer günlerde belirli saatlerde kapalı tutulmasına ait görüşü görüşmelerden bir gün önce gazetelerde boy boy manşet konusu olmuş, hatta “AVM’lere kara pazar” manşetiyle “AVM’ler kapatılıyor” diye reklam konusu edilmiş, sayın milletvekili ve arkadaşları, kendi tekliflerinde yer alan bu haftanın bir gününde AVM’lerin kapalı tutulmasına dair görüşlerini komisyonda savunamamışlardır, geri çekmek zorunda kalmışlardır. Yani bir başka değişle, bu konu bir taraftan AVM’lerin talepleri doğrultusunda bakanlık tarafından tasarı hâline getirilmiş, diğer taraftan AKP’li milletvekilleri tarafından küçük esnaf ve sanatkârların da dilekleri, istekleri doğrultusunda alelacele bir teklife dönüştürülmüş, aynı anda görüşülmesi sağlanarak tabiri caizse kamuoyu oyalanmış, avutulmuş, her iki taraf da gönüllenmiştir. Ama sonuçta şirketlerin, AVM’lerin ve zincirlerin dediklerinin dışında herhangi bir düzenleme bu tasarı içine dercedilememiş, kanun teklifini veren değerli iktidar partisi milletvekilleri tekliflerinin arkasında duramamışlardır. Diğer taraftan, Sayın Bakan ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri, bu tasarının asgari müşterekte bir uzlaşmayla hazırlandığını, dolayısıyla çok fazla kurcalanmadan, fazla uzatılmadan bir an önce komisyondan geçirilmesi yönündeki teklifini komisyon üyeleriyle paylaşmış; bizler de yıllardır komisyon gündemine gelemeyen bu tasarının mevcut teklifler ve sektör temsilcilerinin de önerileri doğrultusunda bir alt komisyon tarafından hızlıca ele alınıp daha düzenli bir hâle getirildikten sonra hızla yasalaşması konusunda önerimizi sunduk. Bu önerilerimiz kabul gördü, komisyonda bir alt komisyon kurulması yönünde önerge hazırlandı ancak önerge işleme konulmadan ne olduysa o arada bir şeyler oldu, iktidar partisi ve muhalefet partilerinin değerli milletvekillerinin imzalarıyla hazırlanmış olan önerge çekildi ve alt komisyon kurulması gündeme gelmeden, sabaha kadar, bitimine kadar çalışma yönünde karar alınarak tam aralıksız on sekiz saat süren Komisyon çalışmaları sonunda, çok fazla bir şeyi değiştiremeden, hangi konuda uzlaşıldıysa… Taraflara soruyoruz: Nerede uzlaşıldı? “Uzlaşma yok.” Esnaf ve sanatkâr temsilcilerine, küçük esnafa, orta ölçekli işletme sahiplerine ve temsilcilerine soruyoruz: Sizi memnun eden bir madde var mı burada? “Yok.” AVM temsilcileri ve büyük mağaza temsilcileri konuşuyor, onları da mutlu eden fazla bir düzenleme yok. Ama ne olduysa, bu şekliyle, “uzlaşma” adı altında söz konusu tasarı getirildi, görüşüldü ve bugün yüce Meclisin gündemine geldi, Genel Kurul gündemine.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıdan beklenen “Bugüne kadar hayatını esnaflıkla sürdüren, çoluğuna çocuğuna, yaptığı ticaretle helal lokma götürme peşinde koşan küçük esnaf ve sanatkârın korunarak büyük alışveriş merkezleri, mağaza zincirleri ve AVM’lerin etkisi altında nasıl hayatlarını devam ettirebilirler?” sorusuna bir çözüm aramaktı. Ama ne yazık ki yapılan düzenlemeler bundan uzak. Ancak sektörün “Hiç olmazsa bir kanunumuz var.” diyebileceği bir noktaya gelmiş durumda. Onun için hiç olmazsa sektörün, perakende ticaret sektörünün bir kanunla düzenlenmiş olması açısından anlamlı, önemli. Bu yönüyle tasarıyı desteklediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarı tekliflerle birleştirilmedi. Dolayısıyla, birçok milletvekilinin bu konuda yoğun emek sarf ederek hazırlamış olduğu ve gerçekten son derece önemli düzenlemeleri içeren görüşleri tasarı kapsamına alınmadı. Küçük esnaf ve sanatkârlar korunmadı, korunması da mümkün değil. Bu tasarı, şu anda neredeyse en küçük ilçelere kadar yayılmış olan zincir marketlerin ya da alışveriş merkezlerinin artık bu düzenlemeler kapsamında mevcut durumunu yasalaştırmaktan öteye geçemeyen bir tasarıdır. Bir başka deyişle, şehirlerde şehir merkezinin, yerleşim merkezlerinin ortalarında, mahalle aralarında dahi açılmış olan alışveriş merkezleri, örneğin, bir kapalı ya da açık otopark zorunluluğu getiremediğimiz için bundan sonra da o mahallede hayatını sürdürmesine devam edecek ve dolayısıyla o mahalledeki bakkalı, kasabı, şarküteriyi bitirecek konumunu muhafaza altına almış ve yasalaştırmıştır.

Önerilerimiz bu konuda dikkate alınmadı. En azından mevcut AVM’lerin şehir merkezinde ya da şehir merkezi dışında kurulmuş olmaları nedeniyle varlıklarını devam ettirebilmeleri için kalabalık şehir merkezlerinde hiç olmazsa alışverişe gelen insanların, vatandaşların rahat edebilecekleri şekilde birer otopark düzenlemesi zorunluluğu koyalım denmesine rağmen dikkate alınmadı çünkü böyle bir düzenlemeyi bu kanun kapsamına koymuş olsaydık inanıyorum ki bugün birçok şehirde, ilçede kurulmuş olan AVM’ler yeni bir otopark alanı oluşturmak zorunda kalacaklar veya bu alanı bulamıyorlarsa o satış yerlerini şehrin dışına taşımak zorunda kalacaklardı. Dolayısıyla Hükûmete gelen bu baskı altında Hükûmet böyle bir düzenlemeyi yerine getiremedi. Bunu mutlaka burada yeniden değerlendirip sağlamak zorundayız. Hepinizin bulunduğu şehirde adı AVM ama vatandaşın çile çektiği bir merkez hâline gelmiş birçok alışveriş merkezini rahatlatmanın yolu böyle bir düzenlemeden geçmektedir. Bunu sağlayamadık.

Diğer taraftan, dedik ki: Tabii ki bu belirli bir gün de, örneğin haftanın bir günü, istedikleri bir günde olsun. İlla pazar günü olacak diye bir şart yok. Çünkü AVM’lerde ve zincir market şubelerinde çalışan vatandaşlarımızın, o çalışan personelin talebi başta olmak üzere, küçük esnaf ve sanatkârların talepleri de hiç olmazsa haftada bir gün bu AVM’lerin kapalı tutulması yönündeydi. Bu konuda tekliflerin hemen hemen tamamında düzenleme yer alıyordu. İktidar partisi milletvekillerinin bir grubunun da hazırlamış olduğu teklifte de bu madde vardı ama ne olduysa bir gecede iktidar partisi milletvekilleri dâhil olmak üzere Hükûmet, bu tasarıdaki ve teklifteki bu kapsamdaki düzenlemeleri görmezden geldi ve alışveriş merkezlerinin, perakende işletmelerin çalışma saatlerini mevcut durumdan geriye götüren yeni bir düzenleme getirdi. Bu yeni düzenleme “Bu merkezlerin çalışma saatlerine illerin valileri karar verecek.” şeklinde geldi. Valiler, bugün küçük esnaf ve sanatkârın ensesinde boza pişirirken, şimdi artık tüm işletmelerin ensesinde boza pişirmeye devam edecekler. Hayırlı olsun Hükûmete ve teklif sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine.

Değerli milletvekilleri, bu, kabul edilebilir değildir. Bu, yetki devri anlamına gelir. Anayasa’nın ve ilgili kanunların ilgili maddelerine aykırıdır. Derhâl bunun, yetkili idare tarafından çalışma saatlerinin düzenleneceği şekle değiştirilmesi gerekir. Bugün birçok ilde valilerin esnaf ve sanatkârlar üzerinde kurmuş olduğu baskıları, defterdarlık elemanları aracılığıyla onlara yaptıkları siyasi ve ticari baskıları birçok milletvekili çok yakından biliyor. Bu mevcut baskılara rağmen bir de çalışma saatlerini düzenleme yetkisini valilere bırakırsanız, inanıyorum ki özellikle iktidar partisi milletvekillerinin bulunduğu illerdeki küçük esnaf ve sanatkârlar bir gün, ama ne zaman milletvekilliği biter, dokunulmazlıklarının sona erdiği gün yakanızdan yapışarak bunun hesabını sorarlar. Bu düzenlemeyi derhâl değiştirmemiz ve sektörün taleplerine uygun hâle getirmemiz gerekir. Valiler bir ilçede ya da bir ildeki alışveriş merkezlerinin hangi saatte açılıp hangi saatte kapanacağına karar veremezler, verememelidirler. Oradaki esnaf odaları ne işe yarar? Oradaki belediyeler, ilgili bakanlık temsilcisi birimler kanundan aldığı yetkiyi nasıl kullanacaklar? Siz onların yetkisini alıyorsunuz. “Valiler, AKP’nin il başkanlarıdır, bizim emrimizde, istediğimiz esnafı yola getirmek için çok önemli bir argümandır, bu yetkiyi de ona verelim.” anlayışı bu sektöre darbedir. Bunu lütfen yeniden gözden geçirelim, bu düzenlemeleri burada vereceğimiz önergeler doğrultusunda yeniden ele alalım ve doğru yapalım diyoruz.

Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, bazı Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de Komisyon görüşmeleri sırasında dile getirdikleri gibi, AVM’ler Türkiye'de vahşi kapitalizmin dayattığı ve ülkemizin küçük esnaf ve sanatkârlarının yok olmasına yönelik alışveriş merkezleridir, bunların bir düzenleme altına alınması gerektiği önerisine aynen katılıyoruz. Artık bundan sonra bitme noktasına gelmiş olan küçük esnaf ve sanatkârın hiç olmazsa ayakta kalabilmesine imkân tanıyacak bazı düzenlemeleri buraya ilave etmemiz gerekiyor.

Tabii ki, tasarı hem esnaf ve sanatkâr odalarının ilgili federasyon temsilcileri tarafından hem de Hükûmet temsilcileri tarafından “Kervan yolda düzülür.” anlayışıyla, “Hele bunu bir çıkaralım, daha sonra da düzeltiriz.” görüşüyle bu noktaya getirildi ama bunları değiştirme imkânımız varken geliniz, hiç olmazsa Genel Kurul aşamasında verilecek önergelerle bu eksiklikleri giderelim çünkü bir daha bu yüce Meclislin gündemine aynı şekilde, aynı konuya ait bir tasarının ya da teklifin gelip Genel Kurul gündeminde görüşülme şansı çok fazla olmayabilir. Onun için bu görüşmeler sırasında önerilerimizin dikkate alınmasını özellikle istirham ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, özellikle AVM’lerde küçük esnaf ve sanatkârlara belli bir alanın ayrılması ya da o yörede yetişen yerel ürünlerin raflarda yer almasına yönelik düzenlemeler tamamen sembolik düzenlemelerdir. Çünkü bu alanlarda ve alışveriş merkezlerindeki yüksek kira ve ortak kullanım bedelleriyle şu anda kendi mahallesinde ayakta duramayan bir küçük esnaf ve sanatkârın gelip yer tutması, ürünlerini orada pazarlaması ve satması mümkün değildir. Bu sadece küçük esnaf ve sanatkâra fazla itirazları olmasın diye sembolik bir düzenlemeden ibarettir, bunun uygulamada hiçbir geçer yanı olmayacaktır. Zaten, şu anda alışveriş merkezlerinde marka ürünleri satan işletme sahiplerinin altından kalkamadığı yükleri küçük esnaf ve sanatkârın karşılaması mümkün değildir. Dolayısıyla, tasarıda yer alan buna yönelik düzenlemelerin biraz daha esnetilmesi ve kira bedellerinin daha da düşük hâle indirilmesi zorunluluğu vardır.

Diğer bir konu, tasarıda kurulması öngörülen perakendeciler konseyine ait düzenlemelerin maalesef içi boş kalmıştır. Dolayısıyla, bunun çalışma usul ve esaslarının bir yönetmelikle düzenlenecek olması yine yasama yetkisinin devri anlamına gelmekte ve Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir. O nedenle, o düzenlemelerin de burada çerçevesinin kanunla belirlenme zorunluluğu vardır. Bunu da yine vereceğimiz önergelerle düzeltme yönündeki çalışmalarımıza destek olmanızı talep ediyoruz.

Aynı şekilde yeni açılacak perakende işletmelerinin açılış ve faaliyete geçişinde esas alınacak ölçütlerin kanunda açıkça belirlenmesi gerekirken bu düzenlemenin de Bakanlar Kuruluna devredilmiş olması kabul edilebilir bir düzenleme değildir. Bu düzenleme de yetki devri anlamını taşımaktadır ve Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir. Onun için, burada bu kriterler ortaya konmalı, en azından nüfus, oradaki yerleşim yerinin büyüklüğü, gelişme trendi, mevcut alışveriş merkezlerinin sayısı ve yoğunluğu gibi kriterler dikkate alınarak yeni açılacak herhangi bir alışveriş merkezinin nerede, hangi şartlarla açılabileceğinin kanun kapsamında çerçeve olarak yer alması gerekmektedir. Bunu Bakanlar Kuruluna devretmekle bu işi geçiştiremeyiz.

Özetle, söz konusu tasarı Anayasa’mızın 173’üncü maddesinde yer alan “Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.” amir hükmünün gereğini yerine getirmemektedir. Tam tersine, bugüne kadar gelişigüzel yayılmış olan alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazaların mevcut konumlarını yasal bir çerçeveye oturtma amacını taşımaktadır. Dolayısıyla, bugün borcunu ödeme zorluğu çeken ve icra dairelerinde icralık dosya sayısı neredeyse son on yılda 3 katını bulmuş olan küçük ve orta ölçekli esnaf ve sanatkâr bu tasarı uygulamaya geçerse daha da zor duruma düşecek ve bu tasarıdan beklentisini bulamayacaktır.

Ben her şeye rağmen tasarının ülkemize ve sektöre hayırlı olmasını temenni ediyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Şahıslar adına İstanbul Milletvekili Sayın Celal Dinçer.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde şahıslar adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, komisyonlardaki uyarılarımıza rağmen Hükûmet gene bildiğini okuyarak, çoğunluğuna dayanarak içi boş bir kanun tasarısını Meclis Genel Kuruluna sunmuştur. Bütün ikazlarımıza rağmen bir çerçeve çizmekten öteye geçmemektedir bu tasarı.

Bilindiği üzere, ülkemizde 2000’li yıllara gelindiğinde, hızlı bir gelişim seyri izleyen perakende sektörünün içinde alışveriş merkezleri, büyük mağaza ve zincir mağaza sayılarının artışıyla yaşanan dönüşüm süreci bir yandan ülke ekonomisine katkı sağlarken bir yandan da birtakım ekonomik, sosyal ve çevresel sorunları beraberinde getirmiştir. İşletmelerin açılışında standardı bulunmayan karmaşık işlemler ile ödeme süreleri, markalaşma, haksız ticari uygulamalarda karşılaşılan sıkıntılar bu sorunların başında gelmektedir. Ayrıca, yaşanan gelişmeler perakende sektöründe faaliyet gösteren ve bu sektörde geleneksel kesim olarak nitelendirdiğimiz esnaf ve sanatkâr işletmeleriyle küçük ölçekli ticari işletmeler için pazar kaybıyla piyasada tutunma sorunlarını beraberinde getirmiştir. Küçük esnafımız iş yerini kapatmak ve işçi olmak, taşeronun yanında çalışmak durumunda kalmıştır, binlerce esnafımız.

Serbest piyasa ve rekabet ilkelerinden vazgeçmeden tüketici tercihleri de gözetilerek yaşanan bu sorunların giderilmesi ve perakende işletmelerinin dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmesinin temin edilmesi bizim hazırladığımız temel kanun tekliflerinde vardı. Ancak, bunların hiçbirisi dikkate alınmadı. Ülkemiz ekonomisi için önem arz eden bu sektörde yeterli ve güvenilir veri temininde güçlükler yaşanmaktaydı. Bu durum sektöre yönelik sağlıklı politika üretilmesini de zorlaştırıyordu. Sektöre yönelik sağlıklı, güvenilir ve güncel verilerin oluşturulmasına imkân sağlanması gerekli görüldüğünden teklifimiz bu hususlara da yer veriyordu.

Perakende sektörünü düzenleyen diğer birçok ülke esas olarak iki yaklaşımı göz önüne almıştır değerli arkadaşlar: Bunlardan biri sektörün bütün yönlerini temel bir kanunla düzenlemek. Diğeri ise farklı farklı konuları farklı kanunlarla düzenlemek. Ülkemiz bu ikinci yönü seçmiştir, farklı kanunlarla farklı yönleri düzenlemektedir. Ancak, bu düzenlemeler sektörün sorunlarının çözümünde bir ilerleme sağlayamamıştır. Biz teklifimizde hem organize hem de geleneksel kesime yönelik düzenlemelere yer vermiştik, bu düzenlemelerin bir çoğu şu anda görüştüğümüz tasarının içinde yer almamıştır. Kanun teklifimizdeki en önemli yenilik de işletmelerin açılış ve faaliyete geçiş süreçlerine ilişkin olarak getirdiğimiz tekliflerdi. Burada da -Hükûmet tasarısında daha önce olmasına rağmen- il düzeyinde hazırlanacak stratejik planlara göre bir sistem üzerinde ve tek bir mercide ruhsatların verilmesi, iş yerlerinin açılmasıyla ilgili bir düzenleme teklifi vardı, bu kabul görmedi.

Değerli arkadaşlar, bugün, Türkiye’de büyük iş yerleri “AVM”ler dediğimiz alışveriş merkezleri gelişigüzel kurulmakta ve her yerde hemen hemen mantar biter gibi bu tesisler kurulmaktadır. Oysa bizim teklifimizde, AVM’lerin kurulacağı yerlerin, ilde hazırlanacak stratejik planlara göre olması gerektiği şeklindeydi. Bu konuda Hükûmet tarafından hazırlanan veya diğer milletvekili arkadaşlarımız tarafından verilen 3 tane kanun teklifi Meclis Genel Kuruluna gelmeden kadük olmuş ve bizim perakende sektörünü düzenleyen bu kanunlar bir türlü çıkarılamamıştı. O yüzden bu kanuna eski tabirle “ehvenişer” diyoruz yani kötünün biraz iyisi diyelim. Gene de bir çerçeve çizdiği için emeği geçen komisyondaki bütün arkadaşlara, Bakanlık yetkililerine teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Avrupa’nın birçok ülkesini hepiniz görmüşsünüzdür. Orada, bizim “AVM” dediğimiz alışveriş merkezleri şehrin 30-40 kilometre dışında yapılmaktadır -Bunun gerekçesi de- kendi küçük esnaflarının korunması amaçlanmıştır. Oysa bizde bütün AVM’ler şehrin en görkemli merkezlerine yapılmakta; bu, bizim küçük esnafımızı bitirdiği gibi o bölgelerdeki yaşamı da insanlara dar etmektedir. Alışveriş merkezinin olduğu bölgelerde trafik tam bir keşmekeş içinde ve büyük sorun oluşturmaktadır.

Avrupa'da “O kadar güzel yerler var, niçin buralara AVM yapmadınız da şehrin dışında taşlık, uygunsuz yerlere yaptınız?” diye sorduğumuzda “Biz küçük esnafımızı, biz sanatkârımızı korumak zorundayız. Bu yüzden de şehrin en az 30-40 kilometre dışına yapıyoruz.” diye cevap almaktayız. Bugüne kadar kuramadık, bundan sonraki kurulacak olan AVM’lerde mutlaka bir stratejik plan yapılmalı, bu plana göre bu tesisler kurulmalıdır.

Ben yaşadığım bir örneği Komisyonda da dile getirdim, burada da sizlerin huzurunda dile getirmek istiyorum.

Maltepe’de bir açık pazar yeri vardı, Ankara’nın Maltepe bölgesinde. Bu pazar yerine AVM yapıldı. Yüzlerce esnaf oradan çıkmak zorunda kaldı, yeni AVM’de dükkânlar da fahiş fiyatlarla kiralandı. Ancak, işte, bu dediğimiz stratejik plan yapılmadığı için kısa bir süre sonra buradaki mağazalar birer birer kapandı, o AVM de iş yapamaz hâle geldi ve şu anda atıl durumda.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız yanımızda, Sayın Bakanımız Komisyondaki toplantıda dedi ki: “AVM’lerin açılış ve kapanış saatlerini biz düzenlemeyelim, pazar günleri tatil etmeyelim çünkü AVM’ler aynı zamanda alışverişin yanında artık halkın bir eğlence yeri oldu.”

Sayın Bakanım, vatandaşlarımızı AVM’lere mahkûm edecek politikaları niye izledik şimdiye kadar? Niçin halkın rahatlıkla dış sahada spor yapabileceği, gezip eğlenebileceği yerleri yapmadık, biz AVM’lere muhtaç ettik? İnsanlarımızı AVM’lerin içine kapatıyoruz. Ben sorarım size… Yarın, depremde toplanacak bir boşluk dahi bırakmadınız, her here AVM yapıyorsunuz. Ne kadar kupon arazi varsa bunları birilerine peşkeş çekip AVM yapmayı teşvik ediyorsunuz. Yazık ediyorsunuz bu esnafımıza, yazık ediyorsunuz geleneksel kültürümüzü yaşatan sanatkârlarımıza.

Değerli arkadaşlar, bir ülkenin sanayisini düşünenler rekabetin ortaya çıkmasını sağlayacak düzenlemelere elbette yer vermelidir. Küçük esnafını öldüren ülkelerin hiçbir tanesi iflah olmamıştır. Küçük esnafımıza hep birlikte sahip çıkacağız. Küçük esnaf bir devletin temelini oluşturur. Esnaf ahlakını da, esnafın düzenli şekilde rekabet edeceği durumu da geliştirmek zorundayız. Ancak çıkardığımız bu yasayla bu rekabeti geliştirecek düzenlemeleri maalesef kuramayacağız.

Atadan kalma geleneklerimizi bugün modern teknolojiyle nasıl yaparız, bunun çarelerini düşünmek zorundayız. Sayın Bakanım, artık AVM’ler sadece eğlence yeri olmadı, yavaş yavaş küçük esnafımızın da gidip ekmek parası kazandığı yerler hâline gelmeye başladı. Bu tasarıda geleneksel sanatlara ve kültürümüze de yer verilmiş olması, en azından kontenjanlarının ayrılmış olması bu düzenlemenin içindeki olumlu maddelerden bir tanesi. Fakat esnafımız zorunlu olarak canlanmak zorunda çünkü ekonomik krizden dolayı artık insanlar eskilerini tamir eder hâle geldiler. Yeni yeni almaktansa eskiyi tamir edip giymeye başladılar.

Son söz olarak sevgili milletvekili kardeşlerim, arkadaşlarım, eğer Komisyonda bizlerin de teklif ettiği, bizim tekliflerimizle bu tasarın içi doldurulmuş olsaydı hem ülkemize hem esnafımıza hem de halkımıza daha güzel, daha mükemmel bir yasa çıkarabilirdik, gene de geç kalmış değiliz, inşallah verilecek önergelerle bu yasanın içi doldurularak Türk halkının, Türk esnafının beklediği bu kanunu çıkarabiliriz diyorum.

Destekleriniz için, katkı için herkese teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dinçer.

Şimdi, Hükûmet adına Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli, buyurunuz.

Süreniz yirmi dakika, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – On dakika değil mi ya?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten önemli bir kanun tasarısının görüşmelerine başladık. Arkadaşlarımız da ifade ettiler, uzun yıllardan beri teşebbüs edilmesine rağmen bir türlü yasalaşamayan, şu veya bu nedenle yasalaşamayan ama mutlaka regüle edilmesi gereken, kurallara bağlanması gereken bir konu. Bu nedenle, bugüne kadar gelmiş olması, bugüne kadar bu konunun yasalaşmamış olması bir eksikliktir ama sonuç itibarıyla belki çok ayrıntılı, neden gelmediği gibi tartışmalara çok fazla girmeye gerek yok. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemindedir. İnşallah yasalaşacak ve hizmet etmeye devam edecektir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, yine arkadaşlarımız bahsetti. Komisyon çalışmalarında çok uzun tartışmalar yaşandı, kesintisiz on sekiz buçuk saatlik bir çalışma maratonu sonucunda Komisyon görüşmeleri gerçekleştirildi, tamamlandı. Esasında bir ara alt komisyona gönderilmesi noktasında bir eğilim belirdi fakat daha sonra yine Komisyondaki arkadaşlarımızla birlikte yaptığımız görüşmelerde bu Komisyon alt komisyon gibi çalışsın ve hiç ara vermeden, duman çıkana kadar, beyaz duman çıkana kadar bu çalışmaları tamamlayalım diye bir kanaat ortaya çıktı ve bu kanaatin neticesinde biz alt komisyona göndermedik. Yoksa alt komisyona gönderilmemesi noktasında herhangi bir ön yargımız söz konusu değildi. Zaten Komisyonda da alt komisyon gibi çalıştık.

Biraz önce ifade etmeye çalıştım, ben gerçekten bütün Komisyondaki arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Konu bütün boyutlarıyla, enine boyuna, âdeta moleküllerine ayrılarak tartışıldı, istişare edildi. Muhalefete mensup arkadaşlarımızın “Bizim hiçbir kanaatimiz, görüşümüz dikkate alınmadı.” şeklinde bir açıklamaları oldu. Yani esasında belki tüm talepler yerine getirilemedi ama ciddi anlamda katkı sağladılar. Hatta, bakın, bu sizin talebiniz üzerinedir, Genel Kurulda böyle söylersiniz diye bir konuyu -şu anda hatırlayamadım ama- hatırlatmıştım. Belki arkadaşlarımız hatırlarlar. Yani gerçekten muhalefetiyle iktidarıyla bütün arkadaşlarımızın değerli katkılarıyla, enine boyuna tartışılarak bu noktaya getirildi.

Komisyon görüşmelerinde de ifade ettim, şu hâli ideal değil. Yani bunu biliyoruz. Esnaf ve sanatkâr açısından bakıldığında ideal düzenlemelerden ibaret olduğunu söyleyemiyoruz. Yani bu kesin. Neden? Çünkü şu an itibarıyla bir yapı var, alışveriş merkezlerinin, perakende ticaretin oluşturduğu bir yapı var, kökleşmiş, yerleşmiş bir yapı var.

VAHAP SEÇER (Mersin) – İşte, onun için, niçin geciktiğini tartışmak lazım. İşte bunların cevabını siz verdiniz, “Tartışmayalım.” diyorsunuz ama.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tabii, şimdi, bu yapıyı yerinden oynatmadan, bu yapıyı âdeta sarsmadan…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bu yapının temelleri çürük ama.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –…âdeta hallaç pamuğu gibi atmadan ideal düzenlemeyi yapamayız. Bunu hepiniz biliyorsunuz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Bizim iktidarımızda…

VAHAP SEÇER (Mersin) – Keşke daha önce yapsaydınız.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Dolayısıyla, yani, dediğim gibi, tartışabiliriz. Geçmişte şu oldu bu oldu, şunlar yaşandı, bunlar geldi bunlar gitti, bunları tartışabiliriz. Ama bu tartışmalar, söylemeye çalıştığım bu gerçeği hiçbir zaman değiştirmez. Dolayısıyla onları yok sayarak, yani şu andaki yapıyı yok sayarak bir kural koymaya çalışmak çok gerçekçi değil, zaten sonuç da almak mümkün değil. Ha, elbette yaklaşımımız her zaman, esnaf ve sanatkâra olabilecek en lehe düzenlemeleri en geniş kapsamıyla yapabilmektir.

Bu tasarı, inanın, bu hassasiyetle ve bu yaklaşımla hazırlandı. Zaten, bakın, bu tasarıdaki tüm düzenlemeler -altını çizerek söylüyorum- bütün düzenlemeler, bütün kurallar, getirilen tüm düzenlemeler esnaf ve sanatkârımızın lehinedir. Bugünkü duruma baktığınızda, şu anda uygulanan sisteme baktığınızda, onunla karşılaştırdığınızda, getirilen düzenlemelerin tamamı, bilaistisna hepsi esnaf ve sanatkârımızın lehinedir. Bir başka ifadeyle, sermaye olarak güçlü, esnaf ve sanatkârımız karşısında zaman zaman eleştiri konusu olacak şekilde faaliyette bulunan alışveriş merkezleri, perakende zincir mağazalarının lehine hiçbir düzenleme yoktur mevcuda göre. Bu da çok önemlidir. Evet, aynen söylüyorum. Bütün düzenlemeler, getirilen bu tasarıdaki tüm kurallar esnaf ve sanatkârın lehinedir, bir tane de alışveriş merkezlerinin, büyük sermayenin bu anlamda lehine bir düzenleme söz konusu değildir. Yani tekrar söylüyorum: Yeterli midir, tüm taleplerini karşılıyor mu esnaf ve sanatkârımızın? Değil, hayır, onu söylüyorum yani ama mevcut şartlar içerisinde olabilecek olan en uygun düzenlemeler manzumesi olduğunu söylememiz sanıyorum yanlış olmaz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, getirilen düzenlemelere –tabii, on dakika hatırlatması var, ona uyacağım, biraz önce ifade edildi- geçmeden önce birkaç konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum, görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, çalışma saatlerinin valilere verilmesi meselesi.

Şimdi, bakın, bir arkadaşımız -sanıyorum Sayın Zozani, tam hatırlamıyorum- bahsetti, gerçekten burada bu uygulama hayata geçirilirken her il, her ilçe farklı, birbirinden kopuk şekilde uygulanmamalı. Yani sonuç itibarıyla en tepeden koordine edecek bir gözün bunları görebilmesi, bakabilmesi gerekiyor. Eğer bu yetki şu anda olduğu gibi belediyelerimiz tarafından uygulanacaksa, işte o dediğimiz sakınca ortaya çıkar. Çünkü bu sistemde doğal olarak bütün belediyelerin bu kararlarını yani çalışma saatleriyle ilgili kararlarını gözden geçirebilecek, onlara bütün olarak bakabilecek, fotoğrafın tamamını ortaya koyabilecek bir yapılanma söz konusu değil; doğal olarak söz konusu değil, eleştirmek için söylemiyorum. Dolayısıyla… Ama valiler bu imkâna sahip. Nasıl sahip? Hükûmetin temsilcisi olarak sahip. Dolayısıyla, hem özelin spesifik durumunu dikkate alarak bu kararlarını verebilirler hem de bütün Türkiye’deki çalışma saatleri uygulamasını da dikkate alarak bu özelliği nedeniyle bir standardize etme imkânını sunabilirler. Bu avantajı vardır valinin. Yoksa, başka hiçbir niyeti, amacı söz konusu değil. Esas kargaşa, bu yetki mahallî idarelerde, belediyelerde olduğu zaman ortaya çıkabilir. Bunun altının çizilmesi gerekiyor.

Yine, alışveriş merkezlerinin açılmasına ilişkin kriterlerin belirlenmesi yetkisi de Bakanlar Kuruluna veriliyor. Yine, bazı arkadaşlarımız tarafından ifade edildi, dile getirildi: “Bunlar neden kanunla düzenlenmedi? Bunlar esasa müteallik düzenlemeler.” Doğru, esasa müteallik düzenlemeler ama bu kuralların kanunla konulmuş olması daha sonra bir değişiklik ihtiyacı ortaya çıktığında bunların değiştirilmesini zorlaştırır. Gelişen sosyal, ticari hayat, globalleşen dünya yani şehirleşme yeni kriterler ortaya çıkarabilir ya da mevcut kriterlerin gözden geçirilmesi zaruretini, ihtiyacını gündeme getirebilir. Bütün bu durumlarda sistemin, yapının esnek olması gerekir. Yani kuralı kanunla koydunuz, tekrar kanunla değiştirme ihtiyacı olduğunda onun, tabii, değiştirilmesi kolay değil yani yeni bir kanun çıkarmak kolay değil. Dolayısıyla… Ha, çok da kolay olmaması gerekiyor. Yani mesela bir bakanlığa ya da ikincil mevzuata verilmesi de birtakım sakıncalar içerebilir. Bakanlar Kuruluna verilmesiyle bu anlamda hem değişiklik ihtiyacı hasıl olduğunda bunu hayata geçirme noktasında gerekli esnekliğe sahip olur ama aynı zamanda, sonuç itibarıyla bir Bakanlar Kurulu kararıdır, çok kolay alınacak bir karar değildir. Her ikisini, böyle, dengede tutabilecek bir düzenleme gibi değerlendirilebilir. Yoksa sistem belli bir süreden sonra tıkanma noktasına girebilir.

Şimdi, biraz önce ifade ettim, sektör Türkiye’de ve dünyada sürekli büyüyor, bunun mutlaka regüle edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, bu çerçevede önemi bir hayli fazla. Tabii, zamanım yok, getirilen birkaç önemli düzenlemeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yani hep esnaf ve sanatkârın lehine olduğunu söylediğim düzenlemelerden bir tanesi; bir defa, şu hâliyle, şu uygulama biçimiyle esnaf ve sanatkârımız alışveriş merkezlerine giremiyorlar, orada tutunamıyorlar. Şimdi, bazı arkadaşlarımız diyorlar ki: “Yani siz bu imkânı sağlasanız ne olacak, kanun sağlasa ne olacak? Zaten orada kiralar pahalı.” Yani sorun o değil ya da olayın tam yansıma biçimi bu değil. Onlar girmek istiyorlar alışveriş merkezlerine, yer kiralamak istiyorlar ama özellikle bazı alışveriş merkezleri -tırnak içerisinde söylüyorum- kendi prestijleri açısından esnaf ve sanatkârımıza yer vermek istemiyorlar.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Prestiji mi sarsıyormuş esnaf sanatkâr?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Neyse, yani durum bu ama. Elbette kabul etmiyoruz, eleştiriyoruz. Zaten, diyelim ki getirisi olmayan bir alışveriş merkezinde esnafımız zorla yüzde 5’i kullanmak durumunda değil. Yani o karşılaştırmayı kendisi yapacak, orada geleceğe yönelik olarak yani bir gelir beklentisi söz konusuysa o imkânı kullanacak. Dolayısıyla, esnaf ve sanatkârımızın -yüzde 5 gibi, ciddi bir alandır- alışveriş merkezlerinde bu şekilde önlerinin açılması gerçekten önemli bir düzenlemedir.

Alışveriş merkezleri para kazanıyor Türkiye’de, büyük bölümü para kazanıyor -kiralar belli zaten- kiralar belirleniyor, ondan sonra seçiliyor insanlar, yani alacaklılar ya da kiracılar seçiliyor ama bunların içerisinde maalesef -rakamlar da bunu gösteriyor- esnaf ve sanatkârımız yok. Dolayısıyla esnaf ve sanatkârımıza bu kapının açılması çok önemli bir imkândır çünkü alışverişler burada yapılıyor, ticaret burada yapılıyor büyük oranda. O yüzden bu imkândan faydalandırmak gerekiyor.

Yine, getirilen en önemli düzenlemelerden bir tanesi, bakın, esnaf ve sanatkârımızın, küçük üreticinin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan bir tanesi kendini tanıtamama, markalaşamama. Küçük üretici üretiyor ama başkası adına üretiyor, sermaye sahibi adına üretiyor. O üretiminin ortaya çıkardığı olumlu bütün sonuçları o sermaye sahibi kullanıyor. Diyelim, bugün bir alışveriş merkezi, bir market, küçük esnafa, üreticiye bazı malları ürettiriyor ama satış noktasında, rafta, satışta sadece kendi ismi var, üreticinin ismi yok. Hâlbuki arkada o kaliteli ürünü üreten bir esnaf var, bir üretici var ama şu anda bunun ismini göremiyorsunuz.

Bitiriyorum Engin Bey, bitiriyorum, evet.

Bunu göremiyorsunuz. Bu anlamda, bundan sonra üreticinin de orada, uygun puntolarla yazılı ismi, bilgileri yer alacak. Düşünebiliyor musunuz, bakın, üreticiye, küçük üreticiye, esnaf ve sanatkâra bu şekilde binlerce, on binlerce, milyonlarca insana ulaşma imkânı sağlanacak ve esas, tabii, reklamı yapılacak olan burada… Alışveriş merkezinin reklamı yapılıyor zaten, esas o malın üzerinde, paketin üzerinde onun bilgileri, onun ismi var. Ama şimdi yeni olarak, ilave olarak, onu üreten ama hiç ortalıkta gözükmeyen, adı sanı duyulmayan, bilinmeyen ve kendini tanıtma imkânı olmayan küçük esnaf ve sanatkâra bu imkân sağlanıyor. Düşünebiliyor musunuz, zincir bir mağazadan satın aldığı zaman tüketici, o ürünü üretmiş olan üreticinin ismini görebilecek. Böyle bir imkânı üretici başka hiçbir yerde bulamaz. Yani alışveriş merkezlerinin bu, çok insana ulaşma potansiyelini, kapasitesini üreticinin lehine düzenliyoruz.

Sözü bitirmem gerekiyor. İlerleyen maddelerde, inşallah, gerekirse açıklamalar yaparız. Evet, Engin Bey’e sözümüz vardı, dolayısıyla kısa kesmem gerekiyor.

Ben tasarının hayırlı olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Bolu Milletvekili Sayın Ali Ercoşkun, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve değerli milletimizi saygıyla selamlıyorum.

2000’li yıllardan itibaren ülkemizde oldukça büyük bir ivmeye sahip olan perakende ticaret, 2002 yılında 58 milyar liralık bir büyüklüğe sahipken 2012 sonunda TÜİK verilerine göre yaklaşık 393 milyar TL’lik bir büyüklüğe kavuşmuş durumda; bu, ülke ekonomisinin yüzde 14’üne tekabül ediyor. Diğer taraftan, gene, 2012 sonu itibarıyla 743 bin iş yeri de ülke genelinin yüzde 28’ine hitap ediyor. 1,9 milyon vatandaşımız perakende sektöründe çalışmakta, bu da çalışan nüfusun yüzde 15’ine tekabül eden bir rakama sahip.

Dolayısıyla, perakende sektör performansı, ülke ekonomisine katkıda bulunurken, diğer taraftan ekonomik, sosyal ve çevresel manada da bazı sorunlara yol açtığını söyleyebiliriz. Bugüne kadar hukuki bir tanımı olmayan bu sektörün yönlendirici, destekleyici, diğer taraftan düzenleyici bazı kanuni düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu da söyleyebiliriz. Perakendeciliğe dair bazı kavramlar; alışveriş merkezi, büyük mağaza, zincir mağaza, özel markalı ürün, “franchise” gibi kavramlar bu kanunla birlikte ilk defa tanımlanıyor. Dolayısıyla, sektör de hukuki manada bir niteliğe kavuşmuş bulunuyor.

Değerli arkadaşlar, PERBİS denilen Perakende Bilgi Sistemi sayesinde ise perakende işletmelerin kuruluşu ve buna bağlı olan tüm işlemler tek bir kapıdan gerçekleşerek bürokratik manada bir hafifliğe dolayısıyla vesile olmuş olacak.

Sayın Bakanımız birçok manada çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Evet, uzun zamandan beri ülke gündeminde olan böyle bir kanun tasarısı, aslında değerli Bakanımız Sayın Hayati Yazıcı döneminde sektörün tüm katmanlarının, tüm bileşenlerinin katılımıyla Bakanlık tarafından düzenlenen birçok çalıştayla birlikte ortaya çıkan bir tasarı aslında. İktidarıyla muhalefetiyle bütün partilerin de çerçeve manasında uzlaştığı ama diğer taraftan içerik olarak tabii ki farklı bakışlara sahip olduğumuz süreçler sebebiyle farklılık arz eden bir yapıyı hep birlikte görebiliyoruz.

Ben Bolu Milletvekiliyim. Bolu Milletvekili olarak benim bakış açım: Bolu’daki küçük esnaf ve sanatkârlar anlamında ne ifade ediyor bu kanun? Bolu’daki küçük esnaf ve sanatkârlar açısından bakarsak eğer, Bolu’da yapılacak olan alışveriş merkezlerinde, metrekarenin yüzde 5’ine hitap edecek esnaf ve sanatkârların bulunma zorunluluğu bizim için önemli.

Diğer taraftan, Bolu’da ortaya konan el sanatları veya geleneksel ürünler manasında da bu ürünlerin alışveriş merkezlerinde bulunabilmesi önemli. Yani Bolulu ev hanımlarının veya “BEHDER” diye bizim bölgede gururla bahsettiğimiz kuruluşun ürettiği kızılcık tarhanası veya ıspanaklı erişte veya çam kozalağı reçeli, bu yasa sayesinde işte bu zincir mağazalarda yerini bulabilecek artık. Dolayısıyla, bunların, yöresel ürünlerin bu mağazalarda bulunabilmesi, esnaf ve sanatkârlarımızın gene alışveriş merkezleri içerisinde yer alabilmesi bizim için oldukça önemliydi. Bu kanunla beraber bu da gerçekleşecek.

Diğer taraftan, esnaf ve sanatkârların pazar günleri çalışmasıyla alakalı bir sıkıntı vardı yani pazar çalışabilmesi için bir ruhsat almaları gerekiyordu ve bunun için de bir harç yatırmaları gerekiyordu. Bu kanunla beraber artık, pazar günleri yani tatil günleri çalışma ruhsatı almasına gerek kalmıyor esnafımızın. Dolayısıyla, biz sokağa çıktığımızda, berber Kutay’a gittiğimizde “Artık ben harç vermek zorunda değilim.” diye büyük bir ihtimalle bu kanunla birlikte takdirlerini kazanmış olacağız.

Diğer taraftan -gene önemli bir düzenleme- odalarımızın ustalık belgesi olmadan kayıt yapabilmesi mümkün olacak bu kanunla birlikte. Yani odaların yerelde sıkıntı yaşadığı önemli bir mesele de bu kanunla birlikte çözülmüş olacak.

Tabii, kanunla birlikte birçok düzenleme söz konusu ama uzun dönemden beri emek verilen, katkı verilen, Bakanlık tarafından olsun, sektörün katmanları tarafından katkı verilen böyle bir kanunda, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, birçok kurumun katkısıyla ortaya çıkan bu kanuna emek veren tüm katılımcılara ben ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Perakende Ticaret Kanunu’nun ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Doğru…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Esnaf odaları birlik başkanları yıllardır bu kanunun Mecliste görüşülmesini ve kanunlaşmasını bekliyorlardı. Anadolu’da her mahallede AVM’lerin bir şubesi bulunuyor. Şube açılışında belirli bir nüfus baremi konulması gerekiyordu ama bunda tam olarak anlaşılmıyor. Bununla ilgili bir açıklama yapar mısınız?

İkincisi, AVM’lerin 400 metrekare olan otopark zorunluluğu vardı ancak birçok yerde bunlar 399 metrekare gösterilerek hiç kimse tarafından uygulanmıyor. Bu yönlü olarak da bunlara düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

Diğer bir konu da, şu anda AVM’lerin Anadolu’nun neredeyse her mahallesinde bir şubesi var. Bu AVM şubelerinin en azından bir bölümünün kapatılmasını düşünüyor musunuz?

Diğer bir sorum da, esnafın rahatlaması için dinî ve millî günlerde veyahut da haftanın belirli bir günü AVM’lerin kapatılması düşünülür mü?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çirkin…

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, bu AVM’lerde belli bir oranda dükkânın esnafa tahsis edileceği yolunda bir düzenleme oluyor. Şimdi, bu belirli sayıdaki dükkân esnafımıza bedava mı verilecek? Bedava verilmeyecekse bu esnafın zaten gözü görmüyor mu o dükkânı? Yani, alacak durumu varsa niye alamayacak? Yani, bu konuda bir açıklık getirilirse bunda fayda görüyorum.

Ayrıca, şu an bir AVM sorunu da ortaya çıktı. Uzun yıllardan beri AVM’ler pıtrak gibi bitti. Esnafın durumu son derece kötü. Ama bu AVM’lerin çalışanları da var. Bu kanunlar çıkarılırken AVM çalışanlarının da hakları gözetilecek mi?

Saygılarımla arz ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, hâlen ülkemizde ne kadar “AVM”, “büyük mağaza” veya “hipermarket” adıyla iş yeri bulunmaktadır? Hâlen bunlar içerisinde satılan yerli marka ürün oranı veya iş yeri payı ne kadardır? Bu düzenlemeyle burada bir gelişme sağlayabileceğimize inanıyor muyuz? Bugün KOBİ’lerin söz konusu AVM'lerden etkilenme derecesi Bakanlığınızca nasıl görülmektedir? Yani bu düzenlemeyle KOBİ’ler biraz daha iyiye gidebilecek mi yani KOBİ’lere olumlu bir etkisi olacak mı?

İkincisi de, perakende işletmelerin çalışma saatlerinin valilerin kontrolüne ya da iznine bırakılmasına neyi gerekçe gösteriyorsunuz yani hangi gerekçelerle valilere bırakıyoruz? Bu, uygulamada ciddi sorunlara yol açmayacak mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakan, konuşmanızda dediniz ki: “Bu AVM'lere esnaf girecek.” Evet, teorik olarak koydunuz ancak bir AVM açıldığı zaman AVM’de hangi markaların olacağına karar veren, bu mağazaların pazarlamasını yapan şirketler var.

Ben size şimdi soruyorum: Türkiye'nin kaç tane AVM’si var? Bu AVM’lerde açılmış iş yerlerinin ortak özelliklerine, buralarda marka olarak hangilerinin bulunduğuna bir bakın, baktığınız zaman göreceksiniz ki bu satın almayı, pazarlamayı yapan şirket belirli markalar dışındaki markaları sokmuyor. Esnaf nasıl girecek? Sizin zorlamanızla da yaratacaklar bir esnaf, o esnafı oraya sokacaklar. Yirmi gün içerisinde girdi; girmediyse zaten onu AVM’nin istediği kişiye verme şartını koydunuz. Bunu hayata geçirmeyi nasıl bir uygulamayla yapacaksınız? Bunu şurada net bir şekilde anlatmanızı istiyorum. Esnaf nasıl girecek? Ücreti ödeyebilecek mi? Aynı zamanda, ücret ödemenin yanında hangi kriterlerle o mağazaları pazarlayan şirketten geçerli not alacak da orada dükkân açacak?

BAŞKAN – Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, yine aynı konu, ben de burada esnaflara, o binde 5’lik, binde 3’lük alanların, AVM sahiplerince ve sermayedarınca kullandırılacağını çok düşünmüyorum. Zaten burada da “esnaf ve sanatkârlar” derken bir tanım ve bir meslek odasına bağlılık şartını da koymamışsınız. Bence, AVM sahipleri, kendi esnaf ve sanatkârlarını bu maddenin usulsüz kullanımı şeklinde oluşturacaklardır. Ayrıca, yirmi günlük süre içerisinde de ben gerçek anlamda bir esnaf ve sanatkârın gidip orada bunu kiralayacağını düşünmüyorum. Yine, orada bir başka boyutu da işin, kiraların denetlemesini koymamışsınız olayın. Yani, oradaki rayiç bedelin dörtte 1’i diyorsunuz ama rayiç bedel neye göre belirlenecek ve AVM sahiplerinin, sermayedarların inisiyatifine mi bırakılacak bunlar, belirtilmemiş. Yani, sizin dediğiniz gibi, yıllarca raflarda beklemiş, Komisyonda beklemiş kanun, aslında Meclisi de işgal eden bir duruma gelmiş, boşa zaman harcanan bir kanun şekline dönüşmüş, çok da açık değil, net değil. Esnafların ve yöresel ürünlerin ben bu raflarda yer alacağını bu kanun maddeleriyle düşünmüyorum, onu da ifade etmek istedim.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Bakan, AVM’lerin bu ülkede mutlaka bir sınırlandırılması gerekmektedir. Uzun yıllardır toplumun beklediği bu sınırlamanın gerçekleşmediği bu kanunla görülmektedir. “Bakkal” denilen, Türk kültürünün temel yapısı olan, toplumda uzlaşmayı, geçimi, borçlanmayı ve çevreye muhtaç olmamayı, kısa süreli borçlanmayı sağlayan o güzel müessese uzun zamandır eriyerek yok olmaktadır. Bunlara tedbir almak adına, AVM’lerin kurulması izni için mutlaka bir kıstasın getirilmesi gerekmektedir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakanım, son dönemde Osmanlıya özenen önemli çalışmalar yapılıyor ama Osmanlının ahilik ruhuna ilişkin hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bakınız, Osmanlının ahilik ruhunda arastalar, çarşılar, tarihî çarşılarımız vardı. Kemeraltı’mız var bizim, Mısır Çarşımız var, Bursa Kapalı Çarşı var, Antalya Kaleiçi var. Bunlarla ilgili hiçbir destek ve düzenleme yapılmayıp, buralardaki vakıflardan doğan sorunları çözmeyip, sadece AVM’lerin bugünkü yasal statüsünü korumaya yönelik bu kanunda küçük işletmelerin, bu çarşıların yaşaması için ne düşünüyorsunuz, bu çarşıları nasıl yaşatacaksınız? Kemeraltı nasıl yaşayacak? Bunu sizden öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öncelikle Şefik Bey’in sorusundan başlamak istiyorum. Yani, “Esnafa alışveriş merkezleri bedava mı verilecek, oralarda esnaf herhangi bir ödeme yapacak mı? Zaten şu anda da girer sisteme, neden böyle bir düzenleme yapılması gereği ortaya çıktı?” gibi bir sorusu oldu. Aslında, biraz önce konuşmamda da ifade etmeye çalıştım. Esnafımız şu anda giremiyor yani alışveriş merkezlerine giremiyor, bunu hepimiz biliyoruz. Alışveriş merkezine esnaf olarak, esnaf özüyle, esnaf kimliğiyle… Alışveriş merkezlerinin önemli bir bölümü bunları reddediyorlar. Kendi politikaları, başka nedenler, onları belki çok fazla detaylandırmaya gerek yok ama özellikle alışveriş merkezlerinin her biri kendi açılarından, pazarlama tekniği açısından, ticari mantıkları çerçevesinde uygun gördükleri bir algının, muhtemelen -yani en azından bize gelen duyumlar ya da bilgiler o şekilde- o algının bozulmaması noktasında gerekçeyle böyle adım attıklarını söylüyorlar, ifade ediyorlar. Tabii, bu çok yanlış bir şey yani böyle bir şeyin kabullenilmesi mümkün değil. Sonuç itibarıyla, sizlerin de ifade ettiğiniz gibi, esnaf ve sanatkârımız, bakkalımız gerçekten yaşatılması gereken kurumlar. Sadece ticari açıdan değil, sosyal açıdan da bizim mahalle kültürümüzün en önemli direklerinden bir tanesi. İşte yine ifade edildi, bire bir o ilişki, bakkallarımızın ve diğer küçük esnafımızın vatandaşla, o mahallede oturan herkesle özel ilişkisi, bire bir ilişkisi son derece önemli. Bu tür değerlerin kaybedilmemesi gerekiyor, korunması gerekiyor.

Şu anda giremedikleri için esnafımız, böyle bir adım atıldı, böyle bir düzenleme yapılması ihtiyacı ortaya çıktı. Ve inanın girmek istiyor esnafımız çünkü -biraz önce de yine ifade edildi- alışveriş merkezleri bu anlamda ticaretin ve diğer aktivitelerin cazibe merkezi olmuş durumda. Yani, bunu da bir eleştiri ya da övgü anlamında söylemiyorum, bir tespit olarak sadece ifade ediyorum. Sonuç itibarıyla, geldiğimiz noktada böyle bir yapı söz konusu. Yani, alışveriş merkezleri gerçekten insanların önemli zamanlarını harcadığı bir mekân hâline gelmiş. Tekrar söylüyorum, yani desteklemek anlamında ya da eleştirmek anlamında bir görüş beyan etmeden bunu söylüyorum, bir vakıa olarak paylaşıyoruz.

Dolayısıyla, böyle, alışverişin, ticaretin ve benzeri aktivitelerin yoğun olarak yaşandığı ve gelirin, potansiyelin de yüksek olduğu alışveriş merkezlerine esnafımız girmek istiyor. Hatta zaman zaman bu tür taleplerin bize geldiğini ben hatırlıyorum milletvekili olarak, yani şu alışveriş merkezine acaba şey yapsanız da girsek şeklinde. Belki başka arkadaşlarımıza gelmiş midir bilemiyorum şey olarak.

Dolayısıyla, o nedenle biz bu kapıyı açıyoruz, bu yasayla esnafımıza… Yüzde 5 de ciddi bir alan. Yani o, kaybolmaya yüz tutmuş, korunması gereken sanatlarda dörtte 1 rayiç uygulanacak ama buradaki rayiç, normal piyasa fiyatı neyse, herkes hangi kirayı, hangi bedeli tatbik ediyorsa esnaf ve sanatkâra da o rakam üzerinden bir kiraya verme söz konusu olacak.

Dolayısıyla, bunun bence önemsenmesi gerekiyor, yani bu düzenlemeyi küçümsememek lazım. Uygulamada birtakım sıkıntılar olabilir, yani yine dirençler olabilir belki Sayın Susam’ın altını çizmeye çalıştığı, ona katılıyorum ama buna ilişkin biliyorsunuz müeyyideler var, cezalar var, tatbik edilmediği takdirde onlar uygulanacaktır.

Ayrıca, süreyle ilgili de, ilan edilmesi gerekiyor vesaire. Yani esnaf ve sanatkâr odaları bunların haklarını koruyacaktır, talep oradan gelecektir. Dolayısıyla, tamamen korunmasız gibi de düşünmemek lazım esnaf ve sanatkârımızı alışveriş merkezleri karşısında, bu hükmün, kuralın uygulanması anlamında. Hem Bakanlık olarak yani kamu olarak gerekli cezaların uygulanması noktasında imkânımız, gücümüz var hem de ayrıca -biliyorsunuz, cezalar da Komisyonda ağırlaştırıldı- ciddi ağırlaştırmalar söz konusu oldu. Dolayısıyla, uygulanmasını elbette takip edeceğiz, o bizim görevimiz ama inşallah, esnaf ve sanatkârımızın lehine olmak üzere bu kuralı sonuna kadar uygulatacağız.

Sayın Işık, tabii, zor bir soru sordu “Ne kadar alışveriş merkezi, süpermarket ve yerli ürün…” Evet, şu an itibarıyla o bilgi bende yok ama en kısa zamanda takdim edeceğim.

Çalışma saatleriyle ilgili Sayın Işık’ın bir sorusu oldu. Yine, konuşmamda ifade etmeye çalıştım, çalışma saatlerini valilerin belirleyecek olmasını en optimal düzenleme olarak değerlendiriyorum yani bunu belediyelere verdiğiniz zaman, yerel faktörler çok öne çıkar, çok farklı şehirlerde çalışma saatleriyle ilgili birbirinden kopuk, aralarında hiç ilişki olmayan saatler, uygulamalar meydana gelebilir. Bütün bunları eğer merkeze alırsanız yani tamamen sadece merkezî hükûmet tarafından bu yetkinin kullanılması gibi bir seçenek söz konusu olursa o zaman da tam aksi bir durum söz konusu olur, yerel faktörler dikkate alınmamış olur, oradaki ihtiyaçlar, özellikler, hususiyetler gündeme gelmemiş olur, o da eksikliktir yani ikisinin ortasında en uygunu vali; vali, hem yereldir hem merkezdir. Bu anlamda, valinin böyle bir kararın verilmesinde en uygun merci, makam olduğunu açıkçası düşünüyoruz. Dolayısıyla, valiler tarafından çalışma saatlerinin belirlenmesi kuralı yerinde bir kuraldır.

Yine Sayın Susam’ın “Esnafımız bu ücreti ödeyebilecek mi?” yani alışveriş merkezlerinde… Ha, buna geçmeden, burada, yine, biraz önce tam olarak gündeme gelmedi.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Metrekaresi 40 euroya kiralıyorlar Sayın Bakan.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Evet ama şunu söyleyebiliriz. Bakın, rakamı bilmiyorum ama o rakamdan o kirayı ödemeye hazır çok insan var, çok insan var, evet yani talep arzdan fazla, özellikle bazı alışveriş merkezlerinde talep çok oluyor, bununla günlük hayatta hepimiz karşılaşıyoruz. Ha, zaten bazı alışveriş merkezleri de önemini kaybediyor şu veya bu nedenle yine yani diyelim, yanında başka bir alışveriş merkezi yapılıyor ya da başka nedenlerle. O zaman, zaten bırakır gider, o zaman zaten talep olmuyor. Yani, esnafımıza bu konuda “Mutlaka yüzde 5’i esnaf tarafından doldurulacaktır.” gibi zorunlu bir kural yok; o bir imkân, hak esnaf açısından, kullanılırsa. Yani, gelir getiren bir alışveriş merkezi olursa kullanır, eğer gelir getirmediğini düşündüğü bir alışveriş merkezi yoksa, değilse o zaman elbette kullanmaz. Dolayısıyla, bu anlamda herhangi bir sıkıntı ortaya çıkmaz.

Ayrıca, alışveriş merkezlerinin, bu alanların binde 3’ü oranında alanı, rayicin dörtte 1’i fiyatına olmak üzere, tükenmeye yüz tutmuş ve geleneksel sanatları icra edenlere de ayırmaları gerekiyor. Bu da önemli bir kural. Tabii, destekler olur yani vergi uygulamalarında ya da başka şekillerde destekler vardır ama bu şekildeki destek, bana göre en somut destektir. Yani, bunların korunması gerektiğini hep söylüyoruz çünkü para kazanacak, oraya ciddi anlamda bir avantajla girecek, piyasa fiyatının dörtte 1’i, rayicin dörtte 1’i fiyatla kiralama imkânı olacağı için daha baştan avantajlı bir konumda sanatkâr burayı ticari imkâna çevirecek ve yaşama imkânı, ihtimali daha da artacak bu sanatkârın. Dolayısıyla, bu kural da son derece önemli bir kural.

Yine, Sayın Susam, yani yerli marka yok, sadece yabancı markalar satılıyor ya da onun dışındakilere izin verilmiyor gibi bir kural…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Hayır, bakın, Erzurum’daki AVM’de kaç tane marka varsa aynı markalar İstanbul’da da aynı; yeni markanın girme şansı yok çünkü pazarlayan şirket o markaları pazarlıyor.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yani, hepsinde yerli markaların da yabancı markaların da olduğunu, oranını bilemiyorum, belki o konuda çalışma da var mıdır bilemiyorum ama hepsinin olduğunu biliyoruz. Yani, beyaz eşya için de geçerli, başka, tekstil için geçerli, hepsinde yerli markalar da var, yabancı markalar da var.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Yeni markaları koruma kanununa aykırı bir iş, biliyorsunuz.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Evet.

Sayın Akar’ın “Bu rayiç rakam nedir, neye göre belirlenir?” sorusu: Aslında, biraz önce ifade etmeye çalıştım. Yani, başkasına kaça kiraya veriyorsa, hangi fiyatı uyguluyorsa aynı rakamdır. Piyasada oluşan rayiç, uyguladığı rakamlar belli, kaçırmaları mümkün değil. Yani, onu gizlemeleri, o yolla esnaftan kaçırmaları diyelim, çok gerçekçi değil. AVM’cilerin de -yani sizin ifadenizle söylüyorum- kendi esnafını ya da kendi sanatkârını oraya koyma şansı yok yani kurallar bunu engelliyor, kesinlikle öyle bir şey söz konusu olmayacak. Yani, hem cezalar hem de esnaf ve sanatkârımızın organları, kurulları, kuruluşları bunları elbette takip edecek. Dolayısıyla, o noktada herhangi bir sıkıntı olmayacak diye düşünüyorum.

Sayın Bulut bakkalların eridiğini ve onların sayılarının azaldığını, sürekli olarak onların güç kaybettiğini ve bundan dolayı da -alışveriş nedeniyle- alışveriş merkezlerinin sayılarının arttığını ifade etti ve alışveriş merkezlerinin sınırlandırılması konusundaki kanaatimizi, düşüncemizi sordu.

Önce şunu söyleyeyim: Bakın, belki çok bilinenin aksine, esnaf ve sanatkârımızın yok olduğu falan kesinlikle söz konusu değil. Bugün, 1 milyon 600 bine yakın esnafımız faaliyetini devam ettiriyor. Azalma yok, bu ciddi bir sayı. Evet, şimdi düşen sayılar, azalan sayılar… Aslında faaliyette olmayan ama açık görülen, fiktif olanların düşürülmesi nedeniyle bu sayı azalmış gözüküyor. Yoksa, esasında, belki son on-on beş yılda tam… Yani, o konuda kesin bir bilimsel çalışma yok, onu da söyleyeyim ama esnafımızın sayısında da bir azalma söz konusu değil. Yani, esnafımız bütün bunlara rağmen ayakta kalabiliyor. Burada tabii desteklerin, hükûmetlerin verdiği desteklerin de önemli olduğunu söylememiz gerekiyor çünkü uzun yıllardan beri biliyorsunuz… Yani, esnafımızı ayakta tutacak, o güçlü sermaye karşısında koruyacak olan en önemli araçlardan bir tanesi, esnafımıza ucuz, kolay ulaşabileceği makul finansal imkânların sunulmasıdır. Bu da eskiden beri, biliyorsunuz, esnafımıza Halk Bankası üzerinden verilen krediler yoluyla sübvanse edilmektedir ve aşağı yukarı yarısı devlet tarafından karşılanmaktadır. Her yıl, bütçeye bu amaçla 600 milyon lira ödenek konuyor. Çok uzun yıllardan beri devam eden bir uygulamadır bu. Zaman zaman tıkanmalar olmuştur vesaire ama şu an itibarıyla, kefalet mekanizması çok etkili bir şekilde işliyor, esnafımız ucuz kredi kullanabiliyor, piyasadaki maliyetin neredeyse yarı fiyatına, hatta onun da altında bir finansman maliyetiyle bunu kullanabiliyor, en büyük destek budur. Çünkü, sonuç itibarıyla, ticari bir faaliyet söz konusuysa bunun aracı da finansmandır, kredi imkânlarıdır. Bu kanallar açık tutulabilirse, bu açıdan desteklenebilirse esnafımız, büyük sermaye karşısında gücünü koruyabilir, direnebilir ve faaliyetini devam ettirebilir, o anlamda başa baş, dişe diş bir mücadele ediyor. Elbette, düzenlemelerle bunu tahkim etmemiz gerekiyor ki işte burada, bu kanunda da hâkim olan düşüncelerden bir tanesi de budur.

Yine, Sayın Susam Ahilikle ilgili bir şey yapılmadığı ya da yeteri kadar üzerinde durulmadığı şeklinde bir kanaat belirtti ve bu konuda düşüncemizi sordu. Esasında, hem Ahilikle ilgili, son yıllarda -yani eskiden de mutlaka yapılıyordu ama- onların yaşatılması, onların taşıdığı o ruhların, o cevherin gelecek kuşaklara…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – İki dakika verebilirim tamamlamanız için.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lütfen.

BAŞKAN – Buyurun.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sadece bir lonca sistemi, ticari bir organizasyon değil Ahilik mekanizması; onun ötesinde, hem bir yaşam biçimi, bir ahlak, etik kurallar bütünü, aslında sosyal, hatta eğitim anlamında dahi gerçekten damga vurmuş yani bir yönüyle, son derece önemli, belirleyici bir kurallar bütünü ve yüzyıllar boyunca da bu topluma yön göstermiş, destek vermiş bir teşkilat veya bir organizasyon, bir felsefe aynı zamanda. Bunun yaşatılması noktasında, siz de biliyorsunuz, her anlamda ciddi çalışmalar yapılıyor yani özünün, bu kuralların daha çok insana kılavuz olması noktasında çalışmalar yapılıyor, o yüzden organizasyonlar yapılıyor, destekler veriliyor, bütün illerde hemen hemen bu çalışmalar yapılıyor. Zaten, şu yaptığımız çalışma da esas itibarıyla, Ahiliğin bugünkü temsilcileri olan esnaf ve sanatkâra destektir. Yani, bugün görüşmelerine başladığımız bu tasarıyla getirilen düzenlemelerde de esas itibarıyla, Ahiliğin bugünkü yansıması olan, bugünkü devamı olan esnaf ve sanatkârlarımıza destek olmak ve onların faaliyetlerini daha kolay idame ettirme, güçlü bir şekilde sürdürmelerine imkân sağlamak amacıyla bunları yapmaya çalışıyoruz.

Şimdi, AVM’yle ilgili Sayın Işık’ın sorduğu soruyla alakalı bilgiler geldi. Bugün itibarıyla, Türkiye’deki alışveriş merkezleri sayısı 334. 2015 sonu itibarıyla da bunların, inşaatları devam edenlerle, muhtemelen 409’a ulaşması bekleniyor. 144 farklı firmaya ait bunlar. Yani, bu sayıdan, belki, tekelleşme olmadığı, yeteri kadar rekabet olduğu gibi bir sonucu da çıkarmamız mümkün.

Eğer kaçırdığım sorular olursa onları da yazılı olarak kendilerine takdim edeceğim.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 13’üncü maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Erdal Aksünger.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu, on yılın üzerinde bekleyen bir kanun tasarısı olduğu için, şu anda buraya gelmesi bile bir başarı. İçeriğini tartışmak çok önemli bence, çok şey tartışılabilir ama en son takıldığım noktalardan bir tanesi şu: AVM’lerin içerisinde esnafa yer vermek çok romantik bir söylem bence yani bu çok anlamlı bir şey değil. Bence, hani, gerçekleri saptırmayla alakalı, bu gerçekten yerine oturmaz yani. Adamlar çözümünü bulmuşlar şu anda, ben zaten birkaç kişiden duyduğum kadarıyla, bu işi o arkadaşlar çözümlemişler kendince, onu duyunca da zaten ne yapacaklarını biliyorlar. Böyle çözülmez bu iş zaten, böyle olmaması lazım, el yordamıyla bulunmuş bir hikâyeye dönüyor, gerçekten romantik yani. Adama söyleseniz de orada ne yapacak ki adam, ne yapacak mesela? Baharatçı gidip orada bir tane dükkân üçte 1 fiyatına verildi diye, içerideki dev bir marketle bununla ilgili rekabet mi edecek? Mümkün değil. Bunlar çok romantik söylemler gerçekten bence. Temelde buradaki hikâye şu: Esnaf gerçekten korunuyor mu korunmuyor mu, ona bakmak lazım çünkü vergi teşvikine ve bunların kolaylığına ihtiyacı var. Bizler, tüccar olarak ticaret odalarının yönetim kurullarında yer aldık ama hep iç içedir İzmir’de, Kemeraltı ile tüccar, esnaf ile tüccar iç içedir. Yani, burada da birbirinden bağımsız düşünemezsiniz zaten, tüccar ile esnaf birbirinden ayrı düşünülemez. Bu mümkün değildir bence zaten. Ama, şimdi Türkiye garip bir şey yaşadı. Şimdi “esnaf” deyince… Geçmiş dönemde, hatırlıyorum, on-on beş sene önce “bakkal” diye bir adam vardı, bu bakkalın da kendine göre bir kredilendirme derecesi vardı aslında. Kime veresiye vereceğini biliyordu, hangi binada kim oturuyor, ne kadar maaş alıyor, ne kadarını fazla, ne kadarını eksik veririm, ne kadar fazla verirsem alamam, onları biliyordu. Bu da bir kredilendirme. Bugün bankaların yaptığının yani Standard&Poor’s’un da yaptığının aynısını bakkal da yapıyordu zaten. Ama, garip bir durum oldu 2000 yılından itibaren. Dünyada parasını satmak isteyenler gelişmekte olan ülkelere yönelmeye başlayınca iş değişti; sokaktaki vatandaşı biz nasıl kredilendiririz diye bakıyorlardı. Ya, öyle bir durum oldu ki… Bakkal 2 katından fazla vermez yani maaşının 2 katından fazlasını vermeyeceğini bilir, hesabını yapar ama sokaktaki vatandaşa dünyadan gelen büyük sıcak parayı bankalar öyle bir pompaladılar ki gelirinin 5 katı, 10 katı adamın elinde kredi kartı vardı zaten. Bir de garip bir kültür oldu; bakkaldan direkt hipermarkete, AVM’ye gitti adam. Ya, bunun bir geçiş dönemi yaşanmadı ki, yaşanamadı ki zaten. Şu anda, Türkiye'de elinde kredi kartı bulunan insanların yüzde 60’ının ciddi bir borç batağında olduğunu herkes biliyor. Ama, bunu da şöyle önleyemezsiniz: Mesela, belli sektörlerde kredi kartıyla ilgili taksitleri kısıtlayarak bunu önleyemezsiniz, bu çok mantıklı bir şey de değil. Piyasaya böyle müdahale edilemez. Bu doğru bir şey değil yani müdahale edilemez. Hiçbir zaman ben liberal bir ekonomiyi savunmadım zaten, liberalizmi de savunmadım hiçbir zaman, o yüzden sosyal demokrasiyi savundum. Neresinde müdahale edilmesi gerektiğine mutlaka topluma bakarak karar verilmesi gerektiğini söyledik. Biz, bırakın yapsınlar, bırakın etsinler, o yolunu yordamını bulur demiyoruz zaten, böyle bir şey de olmaz. Neden olmazı şuradan söyleyeyim, süreç şuraya gidiyor çünkü: Bakın, sanayide üretim daha önce mekanik bir hâldeydi, sonra elektroniğe dönüştü, şimdi dijitale dönüşüyor. Yani, sanayide bir üretimin çok fazla bir değeri kalmıyor, markaların önemi kalıyor dünyada, doğru ama önemli olan tarım ve hizmet sektörü ön plana çıkıyor. Şimdi, eğer sanayide üretim dijitalleşiyorsa, insan kaynağını içerisinden çıkarıyorsa demek ki gelecek istihdam sorunu yaşatacaktır, öyle görünüyor çünkü dünyanın her yeri böyle gidiyor şu anda. O yüzden, “bırakın yapsınlar” derseniz, “bırakın etsinler” derseniz, göreceksiniz ki dünyadaki istihdam sorunu her yerde çığ gibi büyüyecek, bizim ülkemizde de büyür. Bu böyle çözülemeyecek yani göreceğiz bunların hepsini. Tarım topraklarını terk ederseniz, doğuya gitmezseniz, oradaki eğer tarımı, ekmeyi biçmeyi bilen o kültürü çocuklarına devrettirmeyi sağlayamazsanız işimizin çok zor olduğunu, tüm dünyadaki aklıselim adamların söylediği gibi biz de burada söylemek zorundayız.

Şimdi, marketlere baktığımda, ben büyük sorunlardan bir tanesinin “co-brand”ler olduğunu görüyorum yani şu: Kendi özel markalarını çıkarttıklarında, bu özel markalarla tüm üreticiyi boğuyorlar. Gidin, isterseniz bunu sorun, bakın gerçeği budur. Yani, bu aşağıdaki üretici, esnaf ürettiğini taşeron gibi hipermarketlere onların markaları altında vermek zorundadır ve aslında, normalde iki ayda, üç ayda bunu paraya çevirecek olan o üretici, o esnaf marketlerin kapılarında, hipermarketlerin kapılarında altı ay sonraya, bir dahaki altı aya çek almak üzere bekliyor, altı ay orada sürüm sürüm sürünen adamlar var yani. Ha, bunu görmezseniz, zaten artık üretimin de tıkandığını göremezsiniz buradan baktığınızda. İşe aslında buradan bakmak lazım gerçekten. Türkiye üretimden düşüyor mu? Düşüyor. Neden düşüyor? Cari açığı durmadan büyüyor, büyürken de şu var içeride: Katma değerli üretim ne var diye bakmak lazım. Ya, bugün ihracatımızın yüzde 70’i ithalata bağımlı olmuş, sorun buradan kaynaklanıyor zaten baktığınız zaman. Bu fon transferleri dünyada durdu artık. Bundan sonra, aslında, çığ gibi bu borcu nasıl ödeyeceğiz diye üretimde bulunmak gerekir yani oraya ağırlık vermek gerekir. Oraya ağırlık verilmezse bu iş tıkanacak, belli.

Şimdi, şunu ben duydum burada çok: Türkiye Avrupa’da tarım ihracatında ilk 3’te, ilk 2’de; bakanlar çıkıyor, böyle anlatıyor. İyi söylüyorsun, hoş söylüyorsun da şimdi, biz geçenlerde soruşturma komisyonunda gördük, neden o zaman Dubai’den buğday getiriyorsunuz, transit ticaret yapıyorsunuz? Ya, bu acayip bir paradoks yani. Gerçi orası hayali ihracat da buna “Var.” diyorlar ama hani, buna da “Okay.” diyorsunuz ama yani, buğday getirme işine. Bakın, şunu söylemeye çalışıyorum: Türkiye’nin ihracatının yüzde 70’i, eğer ithalat rejiminde uygulanacak içeride, dâhilde işlemeler olmasın, bir düşürün aşağı, bakalım cari açık ne kadar oluyor, ne kadar oluyor görelim yani. Bunun içinde gıda da var çünkü, hepsinin içerisinde. O yüzden, sıkıntımız pazarları genişletememek, üretime ağırlık vermemek, esnafa takviyeyi ancak vergi teşviki ve vergi teşvikindeki bürokrasiyi azaltarak göstermeniz lazım. Bugün, gidin, bir KOBİ’ye anlatın ya da bir esnafa anlatın, deyin ki bir esnafa “Ben size teşvik vereceğim.” Ya, adam zaten hayatında teşvikin ne olduğunu bilmiyor şu anda doğru dürüst. Kredi kooperatiflerinden belki bazı küçük küçük kaynaklar alıyor ama geleceğe yönelik değil, kendini kurtarmaya yönelik alıyor şu anda yani gününü kurtarmaya çalışıyor. Aslında önümüzdeki üç yılın, beş yılın, on yılın planını yapmıyor adam artık yani. Adam, ben acaba bir dahaki seneyi görür müyümün planı için kredi bulmaya çalışıyor kendine göre. Öyle yani, evindeki eşinin bileziklerini satıyor şu anda, varsa dededen, babadan, atadan kalma tarlasını satıyor şu anda. Eninde sonunda çocuklarının bu işi yapmasını istemiyor ama burası tehlikeli. Neden tehlikeli? Bakın, Türkiye’deki istihdamın neredeyse yüzde 70-80’ine yakın kısmı esnaf ve KOBİ’lerde yatıyor şu anda, orada duruyor. Burayı baltaladığınız zaman, oraya çözüm üretemezsiniz. Türkiye’de, devlet kendini “Tüm üretimden çekiyorum.” derken doğudan çekerse komple elini, “Bırakın yapsınlar.” derse bugünkü hâle döner. Bugün doğudaki üretim neymiş, bana bir anlatsın birisi. Yani, ne üretiliyor da nereye ihracat olarak gönderiliyor, ne kadar gönderiliyor? O yüzden, sıkıntıyı büyük fotoğraftan görmezsek, büyük fotoğrafa bakamazsak “Efendim, AVM’lerin içerisinde esnafa yer vereceğiz, işte onlara dörtte 1 teşvik uygulayacağız, şunu yapacağız.” diyerek bunlar yapılamaz. Zaten inisiyatif AVM’nin kendisinde ama şu var: Öyle bir durum var ki bu yurt dışından gelen fonlar Türkiye’de dünya kadar AVM kendine uydurdu, çok ciddi paralar kazanıyorlardı, altı senede, beş senede paranın dönüşümünü yapıyorlardı. Bundan sonra o iş tıkandı. Tıkandı bundan sonra çünkü tüketimden görüyoruz ciddi tıkanmış vaziyette. Bundan sonra açılacak her AVM’nin bu ülkenin başına ciddi bela olma ihtimali vardır, para yatıranın da başına bela olma ihtimali vardır. Fon bakıyor “Artık, dokuz seneye çıktı, on seneye çıktı geri dönüş. Ben buradan çıkayım kardeşim. Başka bir keklik ülke bulmaya çalışayım kendime.” diyor. Yani, buradan bakıyor konuya baktığınız zaman. O yüzden, büyük fotoğrafı görmediğimiz sürece, bu işin çok anlamlı bir şekilde bir yere gideceğini düşünmeyen bir insanım ben.

Ama şu var: Şimdi, Türkiye, baktığımız zaman, esnaf potansiyeli üzerinden konuşuyor bunu, ben oradan sadece işe endekslemek istemiyorum. Yani, AVM sahibi olanlar veya buna para yatıranlar ve bunu borsaya kote edenler, hepsi tehlikeli bir durumda duruyor şu anda. Buraya giriş-çıkışlar gerçekten bence hiçbir kurala dayalı değildi bugüne kadar ve inanılmaz yıkıcı bir çıkış yaşandı.

Gümrüklerle ilgilisiniz, size söyleyeyim. Bugün, tüm Türkiye’de satılan malların çoğu, yurt dışından gelen malların çoğu gerçekten de üzerine yazılan değerler üzerinden mi satılıyor? Çok doğru bir şekilde denetim yapıldığına inanmıyorum ben. Bunların hepsini çok yaşamış bir insan olarak söylüyorum. Ciddi inanmıyorum bunların hepsine. Bu, ciddi de bir rekabet sorunu yaşatıyor. Haksız rekabet yaşatıyor bunların hepsi. Hatta bunlarla ilgili sektörel hazırladığımız raporlar vardı geçmiş dönemde, hiç kale alınmadı bunlar. Ama, bu denetimlerin bir an önce ayağa kaldırılmasını isteriz. Türkiye'nin gerçek üretimini burası destekleyecek. O yüzden, bu, size bir tavsiyemiz olsun bir yerinden. Eğer istenirse de raporları da veririz.

Ben de, inşallah, bu başlangıç olur, daha düzgün bir yapıya gider diye düşünerek hepinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; görüştüğümüz 675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Esnaf ve sanatkârla ilgili birkaç tespit yaparak görüştüğümüz tasarıyla ilgili eleştirilerimizi sıralayacağım.

Bugün, uzun yıllardan bu yana esnaf ve sanatkârımızın beklediği ancak bu beklentilerin de tam olarak karşılanmadığı ve oldukça yetersiz ve lobi baskılarına maruz kalmış bir tasarıyı görüşüyoruz. Bu lobi baskılarının özellikle altını çizmek istiyorum çünkü biraz sonra söyleyeceğim bazı eleştirilerin arkasında, maalesef, Bakanlığın ve Hükûmetin bu lobi baskılarına direnemediği anlaşılıyor.

Gerek Milliyetçi Hareket Partisinin tespitleri gerekse esnaf ve sanatkâr odalarının açıklamaları bizlere gösteriyor ki uzun zamandır piyasada artan bir durgunluk var ve nakit sıkıntısı içerisinde piyasa geçiyor ve bunu, nereye giderseniz gidin, hangi iş koluyla görüşürseniz görüşün, bu nakit sıkıntısını sizlere herkes anlatmakta.

On iki yıldır sürdürülen bir ekonomi politikası var. Bu politikanın temel dayanağı “Sıcak parayla içeride havuz oluştur, parayı soğut, tekrar dışarı transfer et.” politikası olarak kısaca anlatılabilecek bir ekonomi politikası. Bu politikaların sonucundaysa yaklaşık 2002 yılından bugüne kadar, neredeyse yarı yarıya esnaf ve sanatkâr sayısında bir azalma olmuş ve 1,5 milyon civarında bir esnaf sayısına ulaşmışız. Bu sayının tam olarak ne olduğunu tabii ki Sayın Bakanın bilmesi gerekir çünkü her şeyden önce, biz, 57’nci Hükûmet döneminde ve 2000 yılında, o zaman adı “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı” olan ve bugün mülga olan bakanlıkta Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü kurmuştuk. Bu genel müdürlüğün en önemli görevlerinden bir tanesi de bunlarla ilgili sicillerin tutulması ve gerekli istatistiklerin, verilerin hazırlanmasıdır. Ama, öte yandan, sektörü temsil eden Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun da birtakım verilerine baktığımız zaman, 2005 ile 2014 arasında 1 milyon 220 bin esnafın kayıt sildirdiğini görüyoruz ki bunların arasında daha çok bakkal, bayi, lokantacı, pazarcı esnafı olan insanlar var. Para bulamadığından veyahut maddi sıkıntı içerisinde olduğundan kaydını sildiremeyen de gene binlerce esnaf var. Yani, bahsedildiği gibi bir “asude bahar ülkesi” yaşamıyor esnaf. Bunu da iyi tespit etmek lazım.

Bir başka gösterge, protestolu senet sayısı. Bakın, 2014’ün ilk on bir ayında elimizdeki rakamlar var, daha şimdiden 918 bine ulaşmış senet sayısı ve bunların 7,4 milyar liralık bir tutarı var. Onunla hemen bağlantılı, karşılıksız çek sayısında da çok ciddi bir artış görüyoruz. Gene, aynı dönem, 2014, 11’inci ay itibarıyla 586.398 çek yazılmış ki bu çok önemli, yani piyasanın dönmesi anlamında çeklerin yazılması hadisesinin bu konuyu bilenler için ne kadar önem arz ettiği ortada.

Döviz kurlarındaki aşırı oynaklık ki bu sizin para politikanız, Hükûmeti doğrudan ilgilendiren bir konu -her ne kadar Merkez Bankasının ensesinde boza pişirseniz de kurlarla ilgili herhangi bir uygulama yapamıyorsunuz, neticede öbür ayağı faizler politikası çünkü- bu da bir maliyet artışı getiriyor ve esnaf bundan da ciddi muzdarip.

Değerli arkadaşlar, Türkiye genelinde bütün bunlar icra dosyaları sayısında da bir kabarıklığa yol açıyor. 2003 yılında 9 milyon civarında bir icra dosyası vardı ama bu, AKP hükûmetleri döneminde, baktığımız zaman, sayı geçen sene itibarıyla 21 milyon 838 bine ulaşmış. Adalet Bakanlığı yeni verileri verirse çok rahatlıkla bunun arttığını da görebiliriz.

Şimdi, demek ki esnaf ve sanatkâr bankaların eline bırakılmış, onların vicdanına terk edilmiş durumda. Borcundan dolayı da bir sürü esnafın malına el konuluyor. Geçtiğimiz yıl 685 iş yeri icradan satıldı değerli arkadaşlar ve bu rakam, bu yılın ilk yarısında yüzde 32 bir artışla 906’ya yükseldi. Durum, kısacası, bankaların gayrimenkul zengini olduğu bir ortamı işaret ediyor bize.

Değerli arkadaşlar, bir başka gösterge de şu: 91 bin esnaf, gene esnafın bir kuruluşu olan kredi kefalet kooperatiflerinden 461 milyon lirası anapara ve 400 milyon lirası da gecikme faizi borç takmış durumda. Geçenlerde, Hükûmet bunu yapılandırdığını iddia etti. Niye “iddia etti” diyorum? Çünkü, faizle yapılandırdı aynı şekilde bu borçları yani bir şekilde borca bir faiz yürüterek güya yapılandırılmış oldu. 131 bin kişi Halk Bankasına vadesinde bu borçları ödeyemiyor.

Değerli arkadaşlarım, gelelim bu tasarıyla ilgili meseleye. Şimdi, kentlerin içerisinde ve nüfusu çok yoğun merkezlerde AVM’lerin açılması esnafla ilgili sorunlara yol açıyor. Ama bu yetmez, mahalle aralarında ve sokak içlerinde “indirim mağazaları” dediğimiz konu asıl tehlike arz etmekte ki arkadaşlarımız komisyonda bu konuların üzerinde ciddi durmuşlar ama maalesef, dinlenmemiş.

Değerli arkadaşlar, yine, biraz önce söyledim, 57’nci Hükûmet döneminde Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü kurulması hadisesini. Şimdi, gelelim bu tasarıyla ilgili tarihî meseleye. Bu tasarının ilk adımı olarak gene 57’nci Hükûmet döneminde ve gene mülga Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hipermarket, büyük mağazalar ve alışveriş merkezleriyle ilgili bir tasarı hazırlandı ve o tasarı, o dönemde seçimlerin erkene alınması münasebetiyle, maalesef, Meclise gelemediği için bir nevi kadük kalmış oldu.

Değerli arkadaşlar, bu noktadan devamla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23’üncü Döneminde, 25 Mart 2008’de ben de bir kanun teklifi verdim. Gene o dönemde görüşülmedi ne komisyonda ne Genel Kurulda, ilgili İç Tüzük gereği. Bunun üzerine, bu teklifimizi 24’üncü Dönemde yani bu yasama döneminde de 5 Temmuz 2011 tarihinde yineleyerek tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisine verdim. Bu görüştüğümüz 675 sıra sayılı Tasarı’nın -ve teklif’in- görüşmesinin içerisinde benim de teklifim var ancak öyle enteresan ki -biraz önce de bu kürsüde dile getirildi- bizim tekliflerimizden ne tek bir kavram ne tek bir satır ne de tek bir cümle alınmış. Ama, bunun içerisine, çorba yapılmış, daha doğrusu torba yapılmış, o torbanın içerisine benim ve diğer milletvekili arkadaşlarımızın bireysel olarak verdikleri teklifler yerleştirilmiş.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, günü kurtarmaya yönelik bu tip tasarıları görüşeceğimize hipermarket lobisinin etkisinden kurtulup, sıyrılıp biraz esnaf ve sanatkâr penceresinden meseleye bakabilseydik, görüşeceğimiz meseleler daha farklı olacaktı. Nasıl olacaktı? Bir kere, bu tasarıda şunlar olmalıydı: İşin bir tarafında esnaf ve sanatkârlar, diğer tarafında üretici ve tedarikçiler ve bir başka sacayağı da bu AVM’de çalışanlar. Bununla ilgili, bu tasarıda tek bir satır göremiyoruz değerli arkadaşlar. Özellikle çalışanlar açısından baktığınız zaman tatil meselesinin neden gündeme getirilmediğini bir türlü anlamış değilim çünkü iktidar partisi milletvekillerinin verdiği teklifin içerisinde de var. Yani, Komisyonda görüşülürken bile bu saygıdeğer milletvekilleri kendi tekliflerini savunmak gereğini duymamışlar.

Değerli arkadaşlarım, bizim meselenin mücadelesini şöyle vermemiz gerekir diye düşünüyorum: Bir kere -Sayın Bakan da ifade etti ama- bu rayiç bedel üzerinden toplam satış alanının yüzde 5’i kadar bir yer ayrılması hem alan olarak küçük -bir kere bir ortalama metrekare çıkarması gerekirdi diye düşünüyorum Sayın Bakanın ve Bakanlığın- hem de kira olarak çok yüksek bir meblağa geliyor. Burada şu söyleniyor: “Bunu verecek çok esnaf var.” Onlar gerçek esnaf değil Sayın Bakan, onlar başka kişiler, AVM’nin sağdan soldan bulduğu ve kendisine kiracı olarak almak istediği kişiler. Bu anlamda gerçek esnaf ve sanatkâr olarak onları göremeyiz.

Diğer söylediğiniz, geleneksel, kültürel ve sanatsal değerlerde binde 3 gibi bir komik rakamla siz bu sanatları nasıl koruyacaksınız, açıkçası ben de çok merak ediyorum.

Bu tasarının lobilere direnerek küçük esnafın gerçek durumuna sahip çıkması beklenirdi ancak böyle bir şeyin olmadığını görüyoruz. İnancımız ve görüşümüz şu: Ekonominin can damarı olan bu esnaf ve sanatkâr kesiminin sıkıntılarını gideremezsek, onları tekrar ayağa kaldırıp canlandıramazsak ekonomimizi büyütemeyiz ve bir lokomotif hâlinde ileri bir hedefe götürme şansımız olamaz. Ülkenin kalkınma ve refahının da ancak bu sosyal ve ekonomik kesimlerin omuzlarında yükseleceği inancıyla tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim Binici, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Tasarı üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere 57’nci Hükûmet döneminden beri AVM’lerle ilgili yasal bir düzenleme yapılması sürekli gündemde olmuştur. Anayasa’nın 173’üncü maddesinde yer alan “Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu, destekleyici tedbirleri alır.” hükmüne ve her hükûmetin de yasayı çıkarma sözüne rağmen, perakende yasası nihayet Meclis gündemine alınmıştır.

Değerli milletvekilleri, her geçen gün mantar gibi çoğalmakta olan AVM’ler ve market zincirleri, bulundukları yerlerde alışveriş yapmaları yetmezmiş gibi yurdumuzun her yerinde “marketler zinciri” adı altında ara sokaklara bile girebilmişlerdir. Her yere açılmasına izin verilen bu tür büyük marketler zinciri ağı, şehirlerimizin, beldelerimizin, mahallelerimizin güzide küçük esnaflarını günbegün yutmakta ve bitişlerine sebep olmaktadır; bakkalı, manavı, kasabı, fırıncısı, lokantacısı, ayakkabıcısı her geçen gün birer birer yok olmaktadır.

Serbest piyasa diyerek baş tacı edilen bu sistemle, çok uluslu perakende şirketlerinin çarpık ve haksız kazanç sağlaması bir yana, milyonlarca tüketicinin alın terleri büyük zincir şirketleri vasıtasıyla yurt dışına çıkmaktadır. Sokak aralarına kadar dağılmış bulunan yabancı ortaklı mağaza şirketleriyle baş edemeyen esnafımız, deyim yerindeyse akşama kadar sinek avlamaktadır. Özellikle son yıllarda giderek artan bir eğilimle hemen herkesin AVM ve büyük mağaza zincirlerinden alışveriş yapması küçük esnafın çöküşüne sebebiyet vermektedir. Gelinen bu noktada, birçok esnafımız kepenk kapatmakla birlikte, işsiz kalan ve kalacak olanların vergi borçları, sigorta ve BAĞ-KUR borçları, kredi kartı borçları, kredi borçları esnaflarımızı kara kara düşündürmektedir.

Değerli milletvekilleri, orman arazilerini dahi büyük AVM’lere peşkeş çekenlerin küçük esnafı koruma gibi bir derdinin olmadığı açıkça ortadadır. “Mahalle bakkalı devri artık kapandı.” diyen bir anlayışın iktidar olduğu dönemde, AVM sarmalının ulaştığı boyutların anlaşılması açısından bir raporu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gayrimenkul firmasının hazırlamış olduğu Türkiye AVM Potansiyeli Analizi Raporu’na göre 2013’ün tamamında 326 AVM toplam 9,25 milyon metrekare kiralanabilir alanla faaliyet gösterirken bu yılın ilk dokuz ayında AVM sayısı 342’ye, kiralanabilir alansa 9,96 milyon metrekareye yükselmiştir. 2014 yılının tamamı için sektör tahminiyse 390 AVM ve 11,24 milyon metrekare kiralanabilir alana ulaşılması yönündeydi. AVM sayısı ve metrekare hedefinin beklentinin altında kalmasında proje iptalleri ve ertelemelerinin etkili olduğu belirtilen raporda, 2014 yılı içerisinde açılacağı deklare edilen 64 AVM projesi bulunuyordu. Ancak, dokuzuncu ayın sonunda bu sayının 16 tanesi uygulamaya geçmiş görünüyor. Bunun sebeplerinin firmaların açılışları ertelemesi, yatırım fonksiyonunun değişmesi veya direkt projeden vazgeçmesi olarak sıralanabileceği belirtiliyor. Ayrıca, rapora göre önümüzdeki dönem beklentileriyle ilgili olarak da, 2016 yılı sonuna kadar ise Türkiye’de yaklaşık 13,5 milyon metrekare AVM kiralanabilir alanı bekleniyor ancak her zaman deklare edilenden daha az AVM açılışıyla karşılaşmaktayız. Bu bağlamda “13,5 milyon metrekare tavan seviye olarak kabul edilmelidir.” ifadeleri yer alıyor. Raporda yer alan tahminlere göre, 2015 yılında 432 AVM ve 12,84 milyon metrekare kiralanabilir alan, 2016’da ise 449 AVM ve 13,58 milyon metrekare kiralanabilir alana ulaşılması öngörülmektedir.

Türkiye’de eylül sonu itibarıyla faaliyet gösteren toplam 342 AVM’den 112’si İstanbul’da bulunurken İstanbul Türkiye’nin en fazla AVM ve kiralanabilir alanına sahip şehri konumunda. Buna göre, Türkiye genelinde mevcut 9,96 milyon metrekarelik kiralanabilir alanın 4,31 milyon metrekaresi İstanbul’da bulunuyor. Bu yılın ilk dokuz ayında açılan 16 AVM’nin 7 tanesi de yine İstanbul’da bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, iktidarları boyunca Türkiye’yi iyice AVM cennetine çeviren bu anlayışın hazırladığı bu yasanın sorunlara çözüm olmayacağını düşünerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şahıslar adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şahsım adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, bu 675 sıra sayılı Tasarı, AVM’lerle ilgili düzenlemeleri ağırlıkla bünyesinde taşıyan bir tasarı fakat esnafımızın beklentilerinin çok çok uzağında bir tasarı. İnanın, biraz evvel bu beş dakikalık konuşmayı hazırlamak o kadar zor oldu ki. İki üç saatte bunu anlatmak gerekir ve yıllardır dilimizde tüy bitti.

Şimdi, 26-27 Kasım tarihinde bir esnaf şûrası toplandı. Biz de muhalefet olarak yıllardır Hükûmeti esnaf şûrasını toplamaya davet ettik. Gönüllü-gönülsüz, iyi-kötü bir esnaf şûrası yaptılar. Davet sahibinin de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olduğunu öğrendiğimiz bu esnaf şûrasından milletvekilleri olarak bizim haberimiz olmadı; bilmiyorum bu davetleri nasıl gönderdi. Fakat bazı siyasi şahsiyetlerin, Sayın Erdoğan’ın ve AKP iktidarının bir şovuna dönüştürüldü. Gören de sanacak ki esnaf ihya ediliyor.

On iki yıldır sadece övündüğünüz bir tek şey var ey iktidar! Esnafı ne kadar çok borçlandırdığınızla övünüyorsunuz. 2014 Temmuzda Sayın Hayati Yazıcı diyor ki: “Esnaf 2002 yılında 154 milyon lira kredi bulabilirken, borçlanmışken bizim zamanımızda bu 76 kat arttı. Toplam 11 milyar 600 milyon lira artık borç verebiliyoruz, kredi alabiliyor esnaf. Toplamda da 36 milyarlık kredi verdik.” Şu Hükûmetin övündüğü şeye bakın. Esnafı ne kadar çok borçlandırdığıyla övünen bir iktidarla karşı karşıyayız.

Peki, on iki yıldır, kardeşim, siz esnaf için başka ne yaptınız? Bir kalem bir şey söyleyin.

Bakınız, 2010 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan bir AVM açılışında aynen şunları söyledi, ezberimizde kaldı: “Artık bakkallık bitti.” dedi. Bir kalemde 100 küsur bin bakkalı çizdi, attı, ondan sonra AVM'leri övdü ve on iki yıllık dönemleri boyunca hiçbir AVM açılışını bakanlar, başbakanlar kaçırmadılar. AVM’ler AKP iktidarında âdeta kutsandı, devamlı övüldü ve bunun mefhumu muhalifinden de esnaf küçük görüldü ve gereği de yapılmadı.

Bu tasarı büyük beklentiler yarattı ancak -vaatleri vardı, verdiği sözleri vardı iktidarın- gelinen noktada, bu beklentiler içerisinde esnaf dokuz doğururken bu tasarı da âdeta fare doğurdu.

Şimdi ben, evvelki, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün’ün bir sözünü hatırlıyorum bu AVM'lerin şehir dışına taşınmasıyla ilgili: “Kardeşim, AVM'lerin altında tekerlek mi var da bunları şehir dışına taşıyalım?” diyor. Bunların şehir dışına taşınıp taşınmamasından ziyade Hükûmetin hangi zihniyetle baktığını göstermesi bakımından çok ilginç bu cümleler. Başbakan “Bakkallık bitti.” diyor, AVM'leri övüyor, dalga geçer gibi Bakan da “Tekerlek mi var altında şehir dışına taşıyacağız?” diyor.

Şimdi, ben Hükûmete, Sayın Bakana soruyorum: Esnaf şûrasında alınan kararlardan bu tasarıya hangileri yansımıştır, madde madde cevabını verin; bir.

İki: 2010 yılında yine Esnaf Değişim, Dönüşüm, Destek Projeniz vardı iddialı sözlerle. Aradan dört yıl geçti ve bunun yüzde 90’ını, 95’ini hâlâ yerine getirebilmiş değilsiniz, sadece bir beklenti yönetimi oluşturuyorsunuz. Esnafı oyalamakla, sürekli ileri vadeye vaatler vermekle meşgulsünüz.

Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanı, hem bu 3D (Dönüşüm, Değişim, Destek) Projesi’nde dört yıl sonra Hükûmetin geldiği noktayı buradan açıklamalı hem de esnaf şûrasında alınan kararlardan bu tasarıya yansıyanlar nelerdir; bunlar açıklanmalıdır.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerine şahıslar adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, hepimizin iktidarıyla muhalefetiyle hemfikir olduğumuz bir konu var, o da bu kanunun çıkarılması. Çünkü, yıllardır, özellikle son yirmi yıldır alışveriş merkezlerinin, tabii, zincir marketlerinin dünyanın her tarafında hızla arttığını ve perakende piyasasıyla yarışarak âdeta piyasaya hâkim olmaya çalıştığını ve birçok yerde de olduğunu görüyoruz. Ancak, bugüne kadar perakende ticaretin düzenlenmesiyle ilgili yasada da çok ciddi bir boşluk vardı. Yani, mevcut Türk Ticaret Kanunu, iş hukukları, borçlar hukuku gibi maddelere dayandırılarak günü kurtarmaya çalışılan bu perakende ticaretin kendi kanunu ilk defa bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altına geldi. Tabii ki eksisi, artısı tüm kanunlarda konuşulduğu gibi bu madde üzerinde de konuşulacaktır, bu da doğaldır ancak bu kanunu çıkarmamız lazım. Çünkü, alışveriş merkezlerinin yaptıklarını ya da şehir dışında olmasını hepimiz arzu ederken diğer yanda rafların bile esnafın aleyhine işleyişini, tedarikçinin aleyhine işleyişini hepimiz kabul ediyoruz. Orada bir malını sergileyebilmek için ya da bir markete malını satabilmek için birçok firma istenilen tüm şartları kabul etmek zorunda kalıyor ve serbest piyasa ekonomisini de burada kullanıyorlar. Tabii, neye göre kullanıyorlar? Kendi lehlerine göre kullanıyorlar.

Öbür tarafta, bir bakıyorsunuz alışveriş merkezlerindeki firmalar “outlet” mağazaları adı altında yıl boyu bu işi yaparken ürünlerinin yarısından fazlası “outlet” değil. Buna da sınırlama getirildi. Ne yapıldı? Denildi ki: Madem “outlet” mağazalarıdır, o zaman sattığı malın yüzde 70’ini en azından ne yapacak? İndirimli maldan sergileyecek. Yine, indirimli satış yapan mağazaların bu süreleriyle ilgili düzenlemeler getirildi ve bu sürelerin üç ayı geçmemesiyle ilgili çalışmalar yapıldı.

Şimdi, burada, başında da bahsettiğim gibi, biz iktidarıyla muhalefetiyle bu yasanın bir an önce çıkarılmasından yanayız çünkü ilk defa perakende ticaretle ilgili bir yasa düzenleniyor, bu da Büyük Millet Meclisinde çıkarılacak.

Şimdi, esnaf sayısına gelince, bugün ekonomi içerisindeki yıllık perakendeci esnafın cirosu 400 milyarı aşmış durumda ve 1 milyon 600 bin esnafın olduğu bir düzende, sistemdeyiz. Tabii, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun Tasarısı, perakende ticaret sektörünün bütününde yaşanan sorunları dikkate alan, organize perakende ticaret sektörünü, alışveriş merkezleri, büyük mağazalar ve zincir mağazaların yanı sıra “franchise” ve bayi işletmelerini de kapsayacak şekilde değerlendirildi. Şimdi, AVM’lerde daha fazla sayıda esnaf ve sanatkârın yer almasını sağlayacak kurallar üzerinde çalışıldı. Yine, bunlarla beraber, kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin yaşatılmasına yönelik tedbirler alınmaya çalışıldı. Yerli üreticiyi desteklemek amacıyla yöresel ürünlerin perakende işletmelerde satışına yönelik düzenlemelere yer verildi.

Şimdi, biraz da tabii, bu alışveriş merkezlerinin çoğalmasında arz-talep meselesi de var ve alışveriş merkezlerinin tercih edilmesi var. Benim memleketim Gaziantep’te, tam şehrin merkezinde “Bedesten” diye bir yer var -tam merkezde, yıllardır var- halk teveccüh etmedi, şimdi orayı yıkıyoruz ve park alanı yapıyoruz. Ama bunun yanında, şehirde yerli firmaların sayısının da hızla arttığını görüyoruz, birleşerek bir araya gelen esnafların marketler kurduğunu da görüyoruz. Tabii, bunlar, yaşamın kendi şartları içerisinde, ticaretin kendi kuralları içerisinde ilerleyen olaylar. Bunları da göz önüne alarak, her türlü tedbirleri de önümüzdeki süreç içinde… Parlamento dinamik bir yapıdır, bundan sonraki gelişmeleri de dikkate alacaktır diye düşünüyorum.

Bu kanun tasarısının ekonomimize hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.21

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Işık? Yok.

Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 1. Maddesinin 1. Fıkrasında geçen "sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması," ibaresinden sonra gelmek üzere “tüketicinin korunması,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Halaçoğlu                                  D. Ali Torlak                                        Alim Işık

        Kayseri                                             İstanbul                                            Kütahya

Mesut Dedeoğlu                             Kemalettin Yılmaz                                  Sümer Oral

Kahramanmaraş                                Afyonkarahisar                                       Manisa

    Erkan Akçay                                                                                         Adnan Şefik Çirkin

        Manisa                                                                                                       Adana

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 1. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması" ibaresinden sonra "küçük işletmelerle esnaf ve sanatkar işletmelerinin pozitif anlayışla değerlendirilmesi" ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                          Sinan Aydın Aygün                              Aykan Erdemir

          İzmir                                               Ankara                                               Bursa

   İlhan Demiröz                                  Mahmut Tanal                                 Haluk Eyidoğan

          Bursa                                              İstanbul                                            İstanbul

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Altay?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Ben konuşacağım.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Pardon Sayın Başkan, Sayın Işık’ın önergesi zannettim.

Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Tamam, sehven, “katılmıyoruz.” oldu.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yani önerge değil de isim mi önemli?

BAŞKAN - Sayın Susam, buyurunuz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Ben konuşmamayım, söylediği gibi geçsin. Söyledi.

BAŞKAN – Ama geri aldı. Şimdi beni zora sokmayın.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Düzeltme her zaman mümkündür.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Sayın Bakanım, niye katılmadınız?

Ne diyoruz bakın, katılmadığı şeyi okuyorum Sayın Bakanımın, 1’inci madde, Sayın Bakanın hazırladığı madde: “Bu Kanunun amacı; perakende işletmelerin açılış ve faaliyetine geçiş işlemlerinin kolaylaştırılması, perakende ticaretin serbest piyasa ortamında etkin ve sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması, perakende işletmelerin dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmesinin sağlanması ve perakende işletmelerin faaliyetleri ile bunların birbirleri, üretici ve tedarikçilerle ilişkilerinin düzenlenmesi.” Biz ne katıyoruz buna? “Küçük işletmelerle esnaf ve sanatkâr işletmelerinin pozitif anlayışla değerlendirilmesi…” Amacına bunu koymanı istiyoruz.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Söyleyeyim mi Sayın Susam, eğer şey yaparsanız?

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Tabii.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz, yalnız Sayın Işık’ın önergesini kabul ettiğimiz zaman bunu mecbur reddetmemiz gerekiyor. İki aynı önerge olmaz bir maddede, ondan kaynaklanıyor Sayın Susam; yoksa katılıyoruz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – İkisine da katılırsınız…

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Sayın Bakanım, konuşmalarda, birinci bölümün maddelerine geçilene kadar yapılan konuşmalarda, genelde, esnaf ve sanatkârı düşündüğünüzü söyleyen sözler söylediniz. Muhakkak ki bunu düşünüyorsunuzdur ama kanunun metnine baktığımda durum öyle değil. Siz dediniz ki: “Esnaf sayısı azalmıyor.” Ben rakamlarla konuşayım size. Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü var. Bana 2002’de iktidara geldiğinizdeki bakkal sayısını söylesin, bir de bugünkü bakkal sayısını söylesin; o günkü Türkiye’deki nüfus sayısını söylesin, bugünkü Türkiye’deki nüfus sayısını söylesin. Bakkal sayısı azalmış mı azalmamış mı, bana rakamlarını söyleyin. Ama ben size bir rakam söyleyeyim. Bakınız, 2013’ün Şubatı ile 2014’ün Şubatı arasında ucuzluk mağazası dediğimiz 5 tane mağaza, BİM, A101, UCZ, ŞOK, Ekomini tam 3.600 tane yeni şube açmış, 3.600 tane.

Değerli arkadaşlar, bunlar girdiği sokakta bakkal bırakıyor mu? Kalan bakkallar sigara, varsa İddaa, varsa Spor Toto, onlar dışında hiçbir şey yapar noktada değiller. Bir de, satabiliyorsa ekmek, onu da sattırmıyorlar şimdi. Ciroları düştü, yaşama şansları düştü, o düşen cirolar karşısında o dükkânda durmalarının anlamı kalmadı, dükkânı terk ettiler. Ben sizlere soruyorum, hepiniz milletvekili arkadaşım olarak sokakları geziyorsunuz, o sokaklarda boşalan esnaf dükkânlarını görmüyor musunuz? Eskiden hava parasıyla alınan dükkânlarda şimdi “Kiralıktır” diye onlarca levhayı görmüyor musunuz? Sokaklarda hâkim olan tek şey var, parayla kurulmuş, arkasında finans olan, pazarı ele geçirmeye çalışan mağazalar.

Bakın, az önce anlattım, 2’nci maddede de anlatacağım. Sanayici artık market alıyor. Bu saydığım marketlerin yapısına baktığınızda, üretim yapan sanayiciler…

Bakın, ikinci bir şey söyleyeyim: Yeni bir büyük mağazacılık zincirini Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri satın aldı, borsadaki değerinin 3 katına aldı hem de, borsadaki değerlendirmesinin 3 katına aldı, borsada diyelim 10 liraysa 30 liraya aldı. Niye aldı biliyor musunuz? Malını markete sokabilmek, pazara sokabilmek için o mağaza zincirlerine ihtiyacı vardı da onun için aldı, asıl temel amacı o. Kendisi zincir mağazalar kurdu ufak ufak, onlar yetmedi, çünkü giderek mağazalara girebilme koşulu artık çok zorlaşıyor. Ürün üretiyorsan pazara kim hâkimse ona gidip boyun eğeceksin. Bunlarla birlikte esnaf da her geçen gün eriyor. Sayıları bana söyleyin, ben bu işin içindeyim, biliyorum; bakkal sayısı sizin döneminizde hızla taban yaptı, taban, bunu bilmenizi istiyorum. Onun için, bu kanunun ruhu esnaf ve sanatkârı koruyan anlayışta olmalıdır, amaç maddesine bunu koymalısınız.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 1. Maddesinin 1. Fıkrasında geçen "sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılması," ibaresinden sonra gelmek üzere “tüketicinin korunması,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz.

Sayın Başkanım, izin verirseniz bu esnaf ve sanatkâr sayısıyla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum.

Şimdi, esnaf ve sanatkâr sayısıyla ilgili çok farklı birtakım rakamlar söz konusuydu ve bunların önemli bir kısmının da, ciddi bir bölümünün de gerçek olmadığı, reel olmadığı, fiktif olduğu, esasında Gelir İdaresi kayıtlarından silinmesine rağmen esnaf olarak gözüktüğü şeklinde bilgiler vardı. Bunun üzerine, Bakanlığımız tarafından ESBİS yani esnaf ve sanatkâr veri tabanı ile Gelir İdaresi kayıtlarının karşılaştırılması sonucunda bu şekilde fiilen olmadığı tespit edilen yaklaşık 417.879 esnafın kaydı silinmiştir; 417.879. Baktığınız zaman bu rakam kayıtlarda gözüküyordu ama esasında gerçek değildi, reel değildi. “Düştü.” denilen sayı bu esas itibarıyla. Yoksa, bir düşme söz konusu değil.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile tüketicinin de korunması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 2’de iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 2. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "yetkili idare" ibaresinden sonra "kamu kurumu niteliğinde meslek odaları" ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam                          Sinan Aydın Aygün                              Aykan Erdemir

          İzmir                                               Ankara                                               Bursa

   İlhan Demiröz                                 Haluk Eyidoğan                                 Mahmut Tanal

          Bursa                                              İstanbul                                            İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 2. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 2- (1) Bu Kanun; perakende işletmelerin açılış, faaliyet ve denetimlerine ilişkin usul ve esaslar ile bu Kanunun uygulanmasında Bakanlık, yetkili idare, ilgili sivil toplum kuruluşları ile meslek odaları ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görev, yetki ve sorumluluklarını kapsar.

(2) Hizmet sektöründe faaliyet gösteren işletmelerden açılış ve/veya faaliyete geçiş süreci ile faaliyetleri özel kanunlarla düzenlenenler bu Kanun kapsamı dışındadır."

 

       Alim Işık                                        D. Ali Torlak                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                            İstanbul                                             Kayseri

S. Nevzat Korkmaz                          Kemalettin Yılmaz                                  Sümer Oral

         Isparta                                       Afyonkarahisar                                       Manisa

Mesut Dedeoğlu                                  Reşat Doğru                                     Erkan Akçay

Kahramanmaraş                                       Tokat                                               Manisa

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize iyi akşamlar diliyorum, saygılarımı sunuyorum.

On üçüncü yılına giren AKP Hükûmeti, devleti bile değiştirmeye kalktı. Neden bu işgüzarlık dediğimizde “Efendim, millet iradesi arkamızda.” diye cevap verdi. “Milletin adamı” diye kendilerine unvanlar verenler, milletin nafakasını yakından ilgilendiren küçük esnaf ve sanatkârın problemleriyle on üç yıldır ilgilenmediler, görmemezlikten geldiler. Tabii, bu arada küçük esnafın büyük AVM’lerle, hipermarketlerle güreşi sonuçlandı, mahalle bakkalı, ayakkabıcısı, kasabı, terzisi yani küçük esnaf tuş oldu. Bunlar olurken “devletim, hükûmetim” dediği AKP Hükûmeti ve başbakanlar ne yaptılar? Seyrettiler. Milliyetçi Hareket Partisinin sosyal barışın, huzurun temini açısından da son derece önemli olan uyarılarına rağmen AKP seyretmenin de ötesine geçti, AVM’lere açıkça yardım ve yataklık yaptı. Şehrin en merkezî, en işlek yerlerinde arsa verdiler, hatta kamu arazilerini peşkeş çektiler, imar değişiklikleri yaptılar; kısaca, AVM’lerin istediği her şeyi yerine getirdiler. Yani, bu güreşte millî sporcumuzu yabancı devlerle ya da hafif sıklet boksörünü ağır sıklet boksörüyle karşılaştırarak sonucu önceden belli, efendim, maçların oynanmasının önünü açtılar. Bir söz vardır, Basra harap olduktan sonra Basra’nın kurtarılamayacağı gibi ve küçük esnafın da bu durumda katili açıkçası AKP oldu.

Bu düzenleme ta 57’nci Hükûmet zamanında öngörülmüş, hazırlanıp Meclise getirilmiş, Komisyondan da geçmiş idi ama 57’nci Hükûmetin aslanın kediye boğdurulması misali dış müdahalelerle yıkılması sonucunda Genel Kurulda yasalaşma imkânı bulamadı. 57’nci Hükûmetin projelerinin çoğunu sahiplenen AKP, her nedense bu alandaki projesini tam on üç yıldır görmezlikten geldi, tozlu raflarda bırakmayı uygun gördü. Milliyetçi Hareket Partisi olarak elbette bu tasarıyı destekliyoruz ama biliniz ki eksiklikleri olduğunu, yetersizlikleri olduğunu ve gecikmiş olduğunu da gayet iyi biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada şehir merkezlerinde AVM’lere izin verilmediği gibi, şehrin belli bir mesafe uzağına götürülmesi artık tartışılmıyor bile. Bu AVM’lerin mahallelerde şube açmasına izin verilmesi artık görülen şeylerden değil. Yerel sakinlerin elindeki “cornershop”ların yani bizim “mahalle bakkalı” dediğimiz bakkalların yaşatılmasına fırsat veriliyor. Bazı ülkelerde de -Fransa gibi- bu AVM’lere kuruluş şartı olarak hissesinin bir bölümünü yöredeki esnafa verme ve orada çalışacak personeli de kapatılan esnafların çocuklarından alarak onları istihdam etme gibi birtakım modeller geliştiriliyor ve böylece küçük esnaf korunmaya çalışılıyor.

Alelacele getirilen bir taslak. Benden önceki konuşmacı arkadaşlar da bunu, efendim, belirtti. El elden üstündür. Keşke bunlar istişare edilseydi değerli arkadaşlar.

Peki, bu bir ilerleme getirebilecek mi? Evet, yani nispeten de olsa küçük bir ilerleme getirecek, zaten bunun için destek vereceğimizi söylüyoruz ama değerli arkadaşlar, yeni bir yapı kurulurken daha detaylı düşünmek, dünyadaki anlayışlara bir göz atmak ve Ahilik gibi, lonca sistemi gibi aslında tarihsel kurum ve kuruluşlarımızı da dikkate alarak çok daha iyisini hep birlikte gerçekleştirebiliriz diye düşünüyorum.

Şunu peşin peşin belirtelim: Milliyetçi Hareket Partisi olarak iktidara geldiğimizde küçük esnafa yönelik bu vaadimizi, öncelikli olarak bu kanunu önümüze alarak mutlaka gerçekleştireceğiz, bunun da burada bilinmesini istiyoruz.

Şayet AKP derse ki “Bunu bir an önce, efendim, gerçekleştirelim. Ortak bir çalışma grubu oluşturalım, Meclis grubuna getirelim.”, buna da hazırız, yeter ki küçük esnafımız daha iyi şartlarda hayatını idame ettirebilir bir hâle gelsin. Bu konuda da Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek vermeye hazırız. Top şu anda, efendim, Hükûmette, bunun vebali de yine Hükûmette.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 2. Maddesinin 1. Fıkrasında bulunan "yetkili idare" ibaresinden sonra "kamu kurumu niteliğinde meslek odaları" ibaresi eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2’nci maddeye ilave edilmesini istediğimiz şey kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları.

Şimdi, perakende satış bilgi sistemini kuruyorsunuz, bunun parasını Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden alıyorsunuz, ondan sonra da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ve TESK’in bu 2’nci maddede, kapsam maddesi içerisinde yer almasına karşı çıkıyorsunuz. Ne diyoruz biz? Kapsam maddesinde “Kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların görev ve yetkilerini kapsar.” diyorsunuz. “Kamu kuruluşu” dediğiniz, sizin anladığınız kamu kuruluşu, sadece Hükûmetinize bağlı kuruluşlar. TOBB ve TESK, kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarıdır. Eğer onlar olursa bu işler iyi olur Sayın Bakanım.

Size bir örnek anlatayım, az önce örnek verdim. Bursa Mudanya’da Uludağ Üniversitesi kazı yapıyor. Kazı yaptığında… Üçüncü derecede sit alanı ilan ediliyor liman bölgesi. İmara açılıyor bölge, oradan bir şirket yer alıyor, üçüncü derecede sit alanı olan yere AVM izni alıyor arkadaşlar, sit alanında. Bir kısım orada kalıyor, bir kısmını taşıttırıyor dışarıya. Oraya AVM yapma ruhsatı alıyor. Bakınız, ruhsat alıyor, ondan sonra da yerel meslek odaları ve sivil toplum, bölge idare mahkemesine dava açıyor. Bölge idare mahkemesi “Üçüncü derecede sit alanı üzerine inşaat yapılamaz.” diyerek kararı durduruyor, ondan sonra da bu karara imza atanları görevi kötüye kullanmaktan mahkemeye sevk ediyor. Yani bir zincirin, bir AVM’nin gücüne bakınız, sit alanının üzerine inşaat yapma ruhsatı alıyor, mevcut sit parçalarını, tarihî parçaları da başka yere taşıtıp orada AVM açabilme kararını sit kurulundan çıkartabiliyor Sayın Bakanım. İşte, “kamu kurumu” dediğiniz kurumlar bunlar. Burada esnaf teşkilatı olsa, TOBB olsa, TESK olsa bu karar çıkabilir mi oradan? Bu kurullar olsa bu izinler alınırken daha doğru kararlar verilmez mi? Bu güçlerin karşısında o bölgenin esnafının, odalarının temsilcileri “Hey, ne yapıyorsunuz, bölgedeki üçüncü derecede sit alanına nasıl AVM açıyorsunuz, açtırılır mı?” demezler mi o zaman? Mahkeme kanalı olmasa, hukuk olmasa bunu elde edemeyecekler.

Şimdi, bu kadar gücü olan bu kuruluşlar karşısında… Size anlatmaya çalışıyorum, arkadaşlarımız anlatmaya çalışıyor, muhalefet anlatmaya çalışıyor; ya güçleri, paraları var, lobileri var, medyaları var, televizyon kanalları var, her şeyi anlatabiliyorlar, garip esnaf, sanatkârımın hiçbir gücü yok. Siz, bana orada Esnaf Bilgi Sistemi’ne geçtikten sonraki rakamları veriyorsunuz. Ben o rakamların ne olduğunu çok iyi biliyorum. O rakamlar bakkallarla ilgili değil; o, genel esnaf içerisinde faaliyet göstermeyip esnaf kayıtları odalarda olanlarla ilgili olan bilgi. Arkadaş, ben, fiilen esnaflık yapan, tekel ruhsatı almış, belediyeden ruhsat almış, çalışan insanlardan kaç kişi eksildi diyorum. Bunlar eksiliyor, bunlar yok oluyor. Bunların derdi karşısında bunların temsilcileri, esnaf odaları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, her ne kadar onlar da bu işle pek ilgilenmiyorlarsa da, AVM’ciler onlarda daha etkinse de, gene de belki bir gün daha ilgilenenler gelir diye söylüyorum ama kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları gelsinler, bu işin içerisinde olsunlar ki o zaman bu yasanın uygulanması mümkün olur.

Şimdi, siz bu yasada bütün uygulama yetkilerini Bakanlığa aldınız, merkezî bir yapıya koydunuz. Birazcık demokratikleştirin, meslek odaları bu işin içine girsin, onlar bu konuda görüş belirtsin. Hani demokratikleşme, hani yeni Türkiye, hani demokratik Türkiye? Her alanda tek adam, Hükûmet; devlete alıyorsunuz işi. Nerede sivil toplum örgütü, nerede meslek odaları, nerede sivil toplumun söylediği tüketici dernekleri? Yok bunlar. Bunları bu yasanın içerisine dercetmediğiniz sürece bu yasa gerçekten esnaf ve sanatkârı koruyan ve kollayan bir yasa olamaz. Bunun için önergeyi verdik. Önergemize destek bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 3’te iki adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin 1. Fıkrasının m) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"m) Zincir mağaza: Benzer çeşitlilikteki tüketim mallarının hangi ad altında olursa olsun kısmen veya tamamen perakende satışının yapıldığı, aynı gerçek veya tüzel kişi sahipliğinde bir merkeze bağlı olarak faaliyet gösteren; içlerinden en az biri büyük mağaza niteliğini taşıyan en az beş şubeye sahip işletmeyi veya her biri dört yüz metrekarenin altında satış alanına sahip en az on şubesi bulunan işletmeyi,"

       Alim Işık                                        D. Ali Torlak                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                            İstanbul                                             Kayseri

Mesut Dedeoğlu                             Kemalettin Yılmaz                                  Sümer Oral

Kahramanmaraş                                Afyonkarahisar                                       Manisa

    Erkan Akçay

        Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin 1. Fıkrasının (j) bendinden sonra aşağıda bulunan (k) bendinin eklenmesini, diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"k) Norm işyeri sayısı: İl genelinde, her bir mahallenin nüfusu ve ihtiyacına göre her faaliyet konusu ya da kolundan kaç adet perakende işletme açılabileceğini belirten sayıyı,"

Mehmet Ali Susam                          Sinan Aydın Aygün                               İlhan Demiröz

          İzmir                                               Ankara                                               Bursa

Mahmut Tanal                                    Haluk Eyidoğan                          Kemal Değirmendereli

        İstanbul                                            İstanbul                                             Edirne

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Susam, siz mi konuşacaksınız?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Kemal Değirmendereli Bey konuşacak. Önergeyi imzaladı.

BAŞKAN – Sayın Değirmendereli, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 675 sıra sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, ağırlıklı olarak AVM’lerin çalışma şartlarını düzenleyen bu yasa tasarısında esnafa ilişkin göz boyayıcı küçük iyileştirmeler yapılmış ancak bir büyük marketler zincirinin önü eskiden olduğundan daha da fazla açılmış durumda. Bir büyük market yaklaşık olarak 70 esnafın sattığı ürün çeşitliliğine sahip oluyor. Odun ve kömüre varıncaya kadar satış yapıyorlar. Şimdi burada olumlu görünen bir madde var. AVM’ler aldıkları ürünü otuz gün içerisinde ödemek durumundalar ancak Komisyonda da tartıştık bu konuda bir yaptırım getirilmesine ilişkin olarak. Bu konuda, maalesef, bir yaptırım getirilmedi. Yani bundan sonra da eski tas eski hamam olacağından kuşkumuz olmasın. Yine, üreticiler, AVM’lerin işte dört aylık, beş aylık, altı aylık çeklerine mahkûm olacaklar bu yaptırımları getirmediğimiz sürece. Ve diğer arkadaşlarımız da söyledi, benden önce konuşan arkadaşlar da, bu marketler mahalle aralarına kadar girmiş durumda.

Bir de çok önemli olan bir konu: Marketler, büyük marketler yerel ürünleri almıyorlar. Yani söz gelimi -Edirne milletvekili olarak söylüyorum- Edirne’de üretilen Karaağaç’ın biberini, fasulyesini almıyor, ta Antalya’dan domates geliyor. Yerel üretilen domatesler bu marketlerde satılmıyor veya Edirne’nin eti satılmıyor, başka bölgelerden geliyor. Yani yerel pazarı zenginleştirmiyor. Bu konuda önemli bir yaptırımı bu yasa, maalesef, getirmedi arkadaşlar.

Bir diğer ısrarlı talebimiz: AVM’lerin ilde kurulacak bir koordinasyon kurulu tarafından… Esas itibarıyla yerel inisiyatif tarafından yerlerinin belirlenmesi konusunda ısrarcı olmuştuk. Bu da değerlendirilmedi. Yine eskiden olduğu gibi belediyelerin izinleri doğrultusunda merkezî olarak TESK’e ve TOBB’a sorularak bu yer tespiti yapılıyor.

Şimdi, tabii, bu büyük ölçekli yapı, esnafımızın hızla erimesine sebep oluyor. Yine, TESK verilerine göre 2000’li yıllarda 4 milyon olan esnaf sayısı bugün 1,5 milyon civarına düşmüş durumda.

Benim ilim Edirne’de de son rakamları aldım Esnaf Sanatkârlar Odamızdan. Yani 1980’li yıllarda 40 bin olan esnaf sayısı 14.500’e düşmüş arkadaşlar. Yani üçte 2 azalmış durumda.

Biraz önce Sayın Bakan sorulara yanıt verirken “Esnafa en kıymetli destek ucuz ve kolay finansman sağlamak.” diyordu. E doğru ama burada da buna rağmen, yine esnaf ayakta kalamıyor ve her gün, her gün dükkânlar kapanmakta.

Burada Sayın Bakanım, dikkatinize de sunmak istiyorum. Siz de her ne kadar “Esnafa ucuz finansman kolaylığı.” deseniz de çok önemli ve yüz binlerce esnafı ilgilendiren bir konu. Bu sicil affı yani beş sene, on sene önce protesto olmuş bir senedinden dolayı herhangi bir bankadan kredi alma şansı olmuyor, hatta esnaf kefalet kooperatiflerinden bile kredi alma şansı olmuyor. Bu konu çok önemli bir konu. Bence en kısa zamanda bu konunun aşılmasıyla ilgili bir iradeyi ortaya koymanız esnaf ve sanatkârlarımıza yapılacak en önemli hizmetlerden biri olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin 1. Fıkrasının m) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"m) Zincir mağaza: Benzer çeşitlilikteki tüketim mallarının hangi ad altında olursa olsun kısmen veya tamamen perakende satışının yapıldığı, aynı gerçek veya tüzel kişi sahipliğinde bir merkeze bağlı olarak faaliyet gösteren; içlerinden en az biri büyük mağaza niteliğini taşıyan en az beş şubeye sahip işletmeyi veya her biri dört yüz metrekarenin altında satış alanına sahip en az on şubesi bulunan işletmeyi,"

Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkanım, bakkal sayısıyla ilgili bir soru geldi.

BAŞKAN – Ama önce bir katılıp katılmadığınızı söyleyin.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

2010 yılında ESBİS’in etkin olarak yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kesin kayıtlar, kesin rakamlar: 2010, 153.816; 2011, 155 bin; 2012, 160 bin; 2013, 163 bin; 2014, 166 bin. Dolayısıyla, bakkal sayımız artmaya devam ediyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile, zincir mağaza kapsamına giren büyük mağaza kapsamının genişletilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Muhteremler, Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesinde madde 3’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 4’te iki adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4. Maddesinin (3). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(3) PERBİS'in kurulum ve işletim giderleri ile PERBİS'e bilgi ve belge aktarımına ilişkin giderler, Bakanlığın talebi üzerine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bütçesinden karşılanır. PERBİS'in işletim giderleri ile diğer giderleri için anılan Birliğin bütçesine her yıl ödenek konulur. Bu ödeneğin miktarı, yıllık bütçenin yüzde birini geçemez. Birliğin bütçesinden karşılanacak meblağın yeterli olmaması hâlinde söz konusu giderler, Bakanlık bütçesine konulan ödenekten karşılanır."

 

       Alim Işık                                     Mesut Dedeoğlu                                  D. Ali Torlak                  Kütahya              Kahramanmaraş                                     İstanbul

Yusuf Halaçoğlu                             Kemalettin Yılmaz                                  Sümer Oral

        Kayseri                                       Afyonkarahisar                                       Manisa

    Erkan Akçay                                Adnan Şefik Çirkin

        Manisa                                               Hatay

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasından sonra aşağıda bulunan 3. Fıkranın eklenmesini, diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(3) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonun verilen ve verilmeyen izinleri, verilmeyen izinlerin gerekçelerini ve izin verme sürelerini izlemek üzere PERBİS sistemine erişimine izin verilir."

Mehmet Ali Susam                          Sinan Aydın Aygün                            Süleyman Çelebi

          İzmir                                               Ankara                                             İstanbul

   İlhan Demiröz                                  Mahmut Tanal

          Bursa                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Yalnız, PERBİS’le ilgili ikincil mevzuatta bunların girişine izin vereceğiz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Üyelerinin izin alıp alamadığını, alamadıysa neden alamadığı ve iznini hangi sürede aldığını izlemek amacıyla PERBİS'e bağlanması amaçlanmıştır. TOBB ve TESK'e verilecek izin diğer bilgilere erişimi engelleyecek biçim de kısıtlanarak ticari sırların ifşasına engel olunacağı gibi, kamu kurumu niteliğindeki bu iki kuruma izin sürecini dolaylı olarak inceleme sorumluluğu da tanıyacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4. Maddesinin (3). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(3) PERBİS'in kurulum ve işletim giderleri ile PERBİS'e bilgi ve belge aktarımına ilişkin giderler, Bakanlığın talebi üzerine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bütçesinden karşılanır. PERBİS'in işletim giderleri ile diğer giderleri için anılan Birliğin bütçesine her yıl ödenek konulur. Bu ödeneğin miktarı, yıllık bütçenin yüzde birini geçemez. Birliğin bütçesinden karşılanacak meblağın yeterli olmaması hâlinde söz konusu giderler, Bakanlık bütçesine konulan ödenekten karşılanır."

Adnan Şefik Çirkin (Hatay) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hatay Milletvekili Sayın Şefik Çirkin, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, esnafımız için içinde iyi şeylerin de bulunduğu bir yasayı hep birlikte burada çıkarıyoruz, biz de destekliyoruz; önemli bulduğumuz eksiklikler olmasına rağmen, netice itibarıyla çıkması gereken bir yasa olduğuna inanıyoruz.

Şimdi, Sayın Bakanım biraz evvel bakkal sayımızın arttığından bahsetti. Tabii bakkalın durumu ayrı, bir facia. Yani yılların, on yılların, yüz yılların bakkal amcası bugün son derece sıkıntılı bir şekilde mesleğini icra etmeye çalışıyor. Niçin? Ara yerlerde açılan marketler sadece bakkalı değil, kasap dâhil en az 15-20 kalem meslek erbabını perişan ediyor. Aklıma şey geldi, 2007 genel seçimlerinde, bugünün Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan, moda tabirle “dönemin Başbakanı” olarak Hatay’da mitinge geldiğinde, o zaman birden bire bir şehir efsanesi dolaştı. Ne oldu? Mitingi bitirip şehirden çıkarken bir bakkalımız “Efendim, buyurun, bir çayımızı için.” dedi ve Sayın Başbakan da -dönemin Başbakanı- büyük bir alicenaplık göstererek o bakkalımızın çayını içti. Buraya kadar güzel ama ondan sonra da bakkalımızın anası ağladı, Türkiye’deki tüm bakkalların anası ağladı. Bunlar önemli sorunlar.

Şimdi, AVM diyoruz, AVM’lerin şehir dışında olmasından bahsediyoruz. 2009 yılından sonra Antakya’nın göbeğine AVM açıldı -Antakya yüz binlerce nüfusa sahip bir ilçe- göbeğine, ortasına. Trafik artık yürümüyor orada. Yani normal vatandaş… Aynı zamanda da bizim meşhur Uzun Çarşı’mızın bulunduğu bölge, dibi. Şimdi, bunun bir mantığı var mı? Yani nasıl açılabiliyor şehrin göbeğine? Tabii, kanun bir şekilde arkadan dolanılıyor, şu yapılıyor, bu yapılıyor; oradaki esnafa alışverişe gelmeye çalışan vatandaş trafikten yol bulamıyor. Yani saatlerce Antakya trafiği felç. Hiçbir yetkili hiçbir önlem alamıyor. Arabalar yolda yürümüyor, Antakyalının arabaları. Antakyalı da, Suriyeli mültecilerin kalabalığından o da kaldırımda yürüyemiyor. Yani böyle bir durum, böyle bir facia var. Esnafımız alışveriş yapamıyor, mal satamıyor, siftah yapamıyor, ondan sonra da biz dönüp “Efendim, AVM’ler haftada bir gün kapatacak, şu olacak, bu olacak.” diyoruz, iyileştirme çalışmaları yapıyoruz güya esnafımız için. Neymiş efendim? Şimdi, AVM’de yüzde 3-5 kontenjan sağlanacak. Kime? Esnafa. Esnafın gözü görmüyor mu AVM’den dükkân kiralamayı, yani o bilmiyor mu? Bu bedava verilmediğine göre hangi parayla kiralayacak? O da ayrı bir şey. Bunlar çok önemli konular. Yani Antakya olarak, Antakya’nın göbeğindeki bu AVM’den biz muzdaribiz. Antakya benim de oturduğum bir yer ve sıkıntılıyız. Ben tekrar ediyorum, belki tekrara giriyor ama belki biraz dikkat çeker ümidiyle yapıyorum bunu, araba yürümüyor, böyle bir sıkıntımız var, esnafımız kendi arabasını koyacak yer bulamıyor. Şimdi, bu nasıl oluyor ve ne olacak? Yani bunun bir tedbiri olmayacak mı? Millet devletinden bunu bekliyor, millet devletinden, Hükûmetinden bunu bekliyor ve artarak devam ediyor. Yüzyılların Uzun Çarşı’sını -tarihî eserdir- başka bir yere kaldıramayacağımıza göre, bu esnafımızın dertlerinin çözülmesi için bu AVM konusuna da bir çare bulmamız lazım. Ama iki çift lafım da esnafımıza var: Yani kendisi şikâyet ediyor, gelip bize durumunu anlatıyor, götürüp oyu AKP’ye veriyor. Yani bunun da izaha muhtaç bir durum olması söz konusu, eğer devam ederse daha çok sıkıntı çeker diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 5’te üç adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 5. Maddesinin (5). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(5) Başvurusu uygun bulunmayanlara, sonuç en geç 30 gün içerisinde gerekçeli olarak tebliğ edilir."

       Alim Işık                                        D. Ali Torlak                                  Yusuf Halaçoğlu

        Kütahya                                            İstanbul                                             Kayseri

Mesut Dedeoğlu                             Kemalettin Yılmaz                                  Sümer Oral

Kahramanmaraş                                Afyonkarahisar                                       Manisa

                                                             Erkan Akçay

                                                                 Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 5'inci maddesinde yer alan "Alışveriş merkezi projesi için yapı ruhsatı verilirken, üst meslek kuruluşlarının görüşü alınır. " İbaresine "Bu görüşlerin bağlayıcı niteliği ilgili mekanizmalar kurularak oluşturulur. Meslek Odaları ile ekoloji, kadın ve gençlik ile ilgili STK'ların olumlu görüş bildirmesi halinde ancak AVM ruhsatı verilebilir" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

   Pervin Buldan                                 Mülkiye Birtane                                Nursel Aydoğan

           Iğdır                                                  Kars                                             Diyarbakır

                                İbrahim Binici                                      Erol Dora

                                   Şanlıurfa                                            Mardin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 5. Maddenin (2). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, aşağıda bulunan (3) ve (8) fıkralarının eklenmesini, diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(2) Yetkili idare, meslek kuruluşunun görüşleri doğrultusunda, il genelinde, faaliyet konusu ve kollarına göre perakende işletmelerin birbirlerine, meskenlere, nüfusa ve ihtiyaca dikkat ederek her bir mahalle için her iş kolunda norm işyeri sayısı belirler.

(3) Yetkili idare, norm işyeri sayısı dolana kadar, başvuru yapan perakende işletmelerin mevzuatta öngörülen diğer şartları uygunluğunu inceleyerek izin verir. Norm işyeri sayısı dolduktan sonra yapılan başvuruları reddederek norm sayıda eksiği bulunan en yakın bölgeye yönlendirir.

(8) İl, ilçe ve beldelerin sosyal ve ekonomik olarak gelişimini tamamlamış olduğu şehir merkezlerinde alışveriş merkezi ve büyük mağaza açılamaz. Kanun yürürlüğe girdiğinde açılmış bulunanlar kanunun diğer maddelerindeki koşulları beş yıl içinde oluşturduğu takdirde faaliyetlerini sürdürebilir."

 

Mehmet Ali Susam                    Sinan Aygün             Turhan Tayan

          İzmir                                  Ankara                       Bursa

İlhan Demiröz                          Mahmut Tanal            Süleyman Çelebi

       Bursa                                   İstanbul                     İstanbul

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Susam, buyurunuz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu kanunla “PERBİS” diye bir sistem kurduk. İzinlerin alınacağı, bir iş yeri açılmadan önce bütün belgelerin verileceği, onay alındıktan sonra diğer işlemler için belediyelere ve ilgili kurumlara gönderilecek bir sistem kurduk. Bu sistem doğru ama bu sistemden önce bizim önerimiz, bu sistemin daha iyi işletilebilmesi için önemli bir olay. Bakınız, biz ne öneriyoruz burada, size bir örnek vererek oradan yürüyeyim: İzmir’de bir çalışma yaptık, İzmir Kalkınma Ajansının desteğini de alarak İzmir Ticari Coğrafi Bilgi Sistemi’ni çıkardık. Hangi sokakta, hangi meslek dalından kaç tane esnaf var, giriyorsunuz, bakıyorsunuz, hepsi var, biliniyor. Esnaf teşkilatı yeni gelen insana diyor ki, bir kanuni zorunluluğu yok ama: “Bu sokakta eğer sen bakkal, berber, ayakkabıcı, başka şey açacaksan şu kadar sayıda var, buna göre aç, bilgin olsun. Orada haksız bir rekabet veya potansiyelin üzerinde iş yeri varsa açma, şu tarafta eksiklik var, git o tarafta aç, daha iyi olur.” Biz burada diyoruz ki: İş yerleri açılışında bir norm oluşturabilmek için kentlerin bir bilgi sistemi çıkartılsın. Bu bilgi sistemine göre ticari potansiyel nedir, hangi iş dalında ne kadar ihtiyaç vardır, o ihtiyaca göre PERBİS yönlendirmede bu anlayış çerçevesinde esnafa katkı sağlasın. Bu aynı zamanda, bakın, AVM’ler için bile geçerli. Bazı AVM’ler tabii ki piyasa araştırması yapıp yerlerini ona göre açıyorlar ama öyle noktalar oluyor ki kentin potansiyelini görmeden yapılan birçok yerler var veya birinin yanına biri, biri, biri açılıyor, en son açılan diğer önce açılmış olanları iş yapamaz hâle getiriyor. Şimdi, mesela, İzmir Balçova’da çok iyi iş yapan yerlerimiz var. Üçkuyular dediğimiz Fahrettin Altay Meydanı’na İstinye Park geliyor, geniş bir alana İstinye Park kurulacak, aralarındaki mesafe 500 metre. 500 metre mesafedeki o yerler, AVM’ler şimdi onun karşısında iş yapamaz hâle gelecek; trafiğin geleceği karmaşa ayrı bir olay. Ama, değerli arkadaşlar, eğer siz kentin potansiyelini çıkarırsanız, ticari bilgi sistemini oluşturursanız, o kentte yeni bir iş yeri açma konusunda ihtiyaç var mı, yok mu… Çünkü, bu harcanan paralar sonuç itibarıyla bu ülkedeki kaynaklar. Bir bakanlık bu konuda perakende ticareti düzenliyorsa, perakende ticaretin yöneleceği alanları, ihtiyaç alanlarını doğru tespit edip, yönelen insanları, girişimcileri de doğru bilgilendirip yatırımını ona göre yaptırmak noktasında doğru bilgiler vermek zorunda. Bizim önerdiğimiz sistematik bu. Bu sistematik doğru bir sistematik. Bu, dünyada da böyle oluyor.

Bakın, Avrupa’da birçok ülkede tam tersine yasak var, diyor ki: “Orada açamazsın.” Yasak olmayan ülkelerde ne var biliyor musunuz? Esnaf teşviklerinden yararlanamama var. İlla açmak istiyorsan o sokakta, açmanı engellemiyor ama diyor ki: “Sen esnaf teşviklerinden yararlanamazsın. Örneğin vergi muafiyetlerinde, senin vergi muafiyeti alma hakkın yok. Ben seni uyardım. Bu uyarıma rağmen sen iş yerini açıyorsun.” Onun için çağdaş dünyadaki uygulama benzeri bu uygulamanın bu önergeyle bu sistemin içerisine katılmasına davet ediyoruz. Bu anlamıyla önerimiz odur.

Siz bana açıklamalarınız içerisinde cevap veriyorsunuz. Ben de size cevap vereyim bakkallarla ilgili olarak. Ben olayı anlattım. Bakkal sayısında göreceli olarak artış olabilir. Ona, açılan şeyi de dâhil edersiniz. Ama nüfusla orantılayacaksınız, ticari potansiyelle orantılayacaksınız, kentleşmeyle orantılayacaksınız. Onunla orantılamadığınız zaman, bir…

İki, ciroyla yapacaksınız. Bakkal cirolarının şu anda ne durumda olduğuna bakacaksınız. Bunları görmeden bunların doğru bir değerlendirmesini yapmak mümkün değildir. Bu çok açık bir gerçekliktir ki her geçen gün hem ciroları hem sayıları azalmaktadır.

Bilgilerinize sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 675 sıra sayılı kanun tasarısının 5'inci maddesinde yer alan "Alışveriş merkezi projesi için yapı ruhsatı verilirken, üst meslek kuruluşlarının görüşü alınır. " İbaresine "Bu görüşlerin bağlayıcı niteliği ilgili mekanizmalar kurularak oluşturulur. Meslek Odaları ile ekoloji, kadın ve gençlik ile ilgili STK'ların olumlu görüş bildirmesi halinde ancak AVM ruhsatı verilebilir" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun lütfen.

Gerekçe

Günümüz Türkiye'sindeki AVM'lerin çoğu hükümetin rant politikaları doğrultusunda ruhsat alma aşamasında herhangi bir denetime tabii tutulmamıştır. AKP dönemi Türkiye kapitalizminin sembolü haline gelen AVM'ler, bugün kentlerin en büyük problemidir. Başta büyük kentler olmak üzere bugün birçok kent sorununun ana nedeni AVM'lerdir. Bu nedenle, yapılması planlanan AVM'ler için proje ruhsatının verilip verilmemesi kararı, meslek odaları, kadın, gençlik ve ekoloji örgütlerine verilecek yetkiler doğrultusunda bu örgütlerin bağlayıcı onayı ya da reddi olmadan alınmamalıdır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Görüşülmekte olan 675 Sıra Sayılı "Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı"nın 5. Maddesinin (5). Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(5) Başvurusu uygun bulunmayanlara, sonuç en geç 30 gün içerisinde gerekçeli olarak tebliğ edilir."

Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçe lütfen.

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile uygulamada yaşanabilecek sorunların engellenmesi için belirli bir süre sınırının getirilmesi ve o yerdeki kuruluşların görüşlerinin de alınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 5’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.24

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 41’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

675 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sıraya alınan, Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/996) (S. Sayısı: 672)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 14 Ocak 2015 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.27



(x)  (11/42) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin tam metni  tutanağa eklidir.

(x) 675 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.