TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                33’üncü Birleşim

                                                                                        18 Aralık 2014 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657)

A) SAĞLIK BAKANLIĞI

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 17-25 Aralık tarihleri arasını yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olarak değerlendirdiklerine, tüm engellemelere rağmen mücadelelerini sürdüreceklerine ve Bingöl Üniversitesi yönetiminin, öğrenim özgürlüğünü engelleyen girişimler karşısında emniyet güçlerinin görevlerini yapmasını temin etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Diyarbakır’da Kadir Çakmak adlı 16 yaşındaki bir çocuğun polis kurşunuyla öldürülmesi konusunda Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki mühendis ve tekniker kadrolarının azaltılmasını ve bu kadrolara atama yapılmamasını kınadığına ilişkin açıklaması

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

4.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

5.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

7.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

8.- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve Sinop Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına ve Hükûmete sataşmaları nedeniyle konuşması

9.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

10.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

12.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

18 Aralık 2014 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.

Program uyarınca bugün sekizinci tur görüşmeleri yapacağız.

Sekizinci turda Sağlık Bakanlığı, Türkiye Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurum; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Türk Patent Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bütçe ve kesin hesapları yer almaktadır.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (*)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (*)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin sisteme girmeleri gerekmektedir.

Sekizinci turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Aytuğ Atıcı, Mersin; Sayın Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun; Sayın Aytun Çıray, İzmir; Sayın Hülya Güven, İzmir; Sayın Mehmet Ali Susam, İzmir; Sayın Hasan Ören, Manisa; Sayın Kemal Değirmendereli, Edirne; Sayın Binnaz Toprak, İstanbul; Sayın Ramazan Kerim Özkan, Burdur; Sayın İlhan Demiröz, Bursa; Sayın Orhan Düzgün, Tokat.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Demir Çelik, Muş; Sayın Mülkiye Birtane, Kars; Sayın Nursel Aydoğan, Diyarbakır; Sayın Halil Aksoy, Ağrı.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Süleyman Hamzaoğulları, Diyarbakır; Sayın Türkan Dağoğlu, İstanbul; Sayın Vural Kavuncu, Kütahya; Sayın Mehmet Domaç, İstanbul; Sayın İsmail Tamer, Kayseri; Sayın Sevim Savaşer, İstanbul; Sayın Abdullah Nejat Koçer, Gaziantep; Sayın Hüseyin Filiz, Çankırı; Sayın Ziver Özdemir, Batman; Sayın Fuat Karakuş, Kilis; Sayın Ömer Selvi, Niğde; Sayın Adem Tatlı, Giresun; Sayın Gülay Dalyan, İstanbul; Sayın Mehmet Erdoğan, Adıyaman; Sayın Önder Matlı, Bursa; Sayın Oya Eronat, Diyarbakır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Ali Öz, Mersin; Sayın Cemalettin Şimşek, Samsun; Sayın Lütfü Türkkan, Kocaeli; Sayın Celal Adan, İstanbul; Sayın Özcan Yeniçeri, Ankara; Sayın Sadir Durmaz, Yozgat.

Şahıslar; lehinde, Sayın Muhammed Murtaza Yetiş, Adıyaman; Hükûmet konuşacak; sonra, şahıslar adına, aleyhinde, Yozgat Milletvekili Sayın Sadir Durmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 17-25 Aralık tarihleri arasını yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olarak değerlendirdiklerine, tüm engellemelere rağmen mücadelelerini sürdüreceklerine ve Bingöl Üniversitesi yönetiminin, öğrenim özgürlüğünü engelleyen girişimler karşısında emniyet güçlerinin görevlerini yapmasını temin etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kısa bir söz talebim var.

Sayın Başkan, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili topyekûn bir mücadele gerektiği gayet açık ve net. Hem dinimizin hem itikadımızın hem ecdadımızın reddettiği hem de hukuk sistemine aykırı olan rüşvet ve yolsuzluk konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Biz de, 17-25 Aralık tarihleri arasını bir yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olarak değerlendirdik ve rüşvete ve yolsuzluğa “hayır” dedik.

Şimdi, bu çerçevede, İstanbul’da Üsküdar’da, Üsküdar Belediyesine ait bir yerde, bu konuda bir toplantı, konferans verilmesi için on gün öncesinden yer aldık, tutuldu; İstanbul İl Başkanlığı… Fakat dün saat 13.00’te bu konferansın, toplantının yapılamayacağı ifade edildi. Bu konuda sözleşme var yani bu şekilde, Ankara’dan aranarak, maalesef, hukuka aykırı bir şekilde, bir toplantı, bir konferans düzenlenmesi yasaklanıyor. Maalesef, bu konuda, 17-25 Aralık süreci içerisinde, çeşitli otellerde ya da diğer kültür merkezlerinde… Doğrudan doğruya yürütmenin baskısıyla, oteller dahi bu konuda, toplantı için, konferans için yer verme konusunda maalesef cesaretli davranamıyorlar. Böyle bir demokrasi olmaz. Eğer bu noktalara kadar geldiysek, bir konferansın yasaklanması noktasına kadar gelindiyse, baskıyla, sözleşmeye aykırı bir şekilde, tahsis edilen konferans salonları iptal ediliyorsa gerçekten bu Türk demokrasisi için kara bir lekedir ama buna rağmen bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz.

Bir konu da Bingöl Üniversitesiyle ilgili. Bingöl Üniversitesinde Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinden yükseköğrenimini tamamlamak için gelen öğrenci kardeşlerimizin, maalesef, bölücü terör örgütünün, orada bir avuç şiddet kullanan insanlar tarafından can güvenlikleri tehdit altına alınmaktadır. Üniversite yönetimi bu konuda, yapılan saldırılar karşısında emniyet görevlilerinin bu olaya müdahale etmesini engellemektedirler. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi Bingöl İl Teşkilatı da üniversite yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Bu bakımdan, üniversite yönetimini uyarıyorum; doğrudan doğruya öğrenim özgürlüğünü engelleyen bu girişimler karşısında emniyet güçlerinin görev yapmasını temin etmesi konusunda gerekli inisiyatifi kullanmaları gerektiğini hatırlatıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı, süreniz sekiz dakika.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 2015 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Vatandaşın alın terinden toplanan her kuruşun hesabını veren ve o paralara göz dikmeyen herkesi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Sağlık Bakanlığının anayasal görevi nedir? Yurttaşlarımızın sağlığını korumak, korunamadığı durumlarda ise onları tedavi etmek. Peki, devlet bu görevini nasıl yapacak? Topladığı vergilerle yapacak doğal olarak. Vatandaşlarımız namuslarıyla, şerefleriyle vergilerini ödüyorlar mı? Hem kazanırken ödüyorlar hem de tüketirken ödüyorlar yani duble vergi ödüyorlar. Peki, alın teriyle kazanılan bu vergiler usulüne uygun bir şekilde harcanıyor mu? Elbette ki hayır. Birileri cebini doldurmakla meşgul. Kimileri haram parayla umreye gidiyor, kimileri çikolataların altına yüz binlerce dolar saklıyor, kimileri iş adamlarının önüne yatıyor, kimileri parayla ruhsat veriyor, büyük patron da evdeki paraları sıfırlamaya çalışıyor. Diğer taraftan da asgari ücretten vergi alınıyor, parasını ödeyemeyenlerin kışın bile elektriği kesiliyor. Ne kadar hazin, ne kadar acı bir durumdayız değil mi? Biz de kalkmışız, 17-25 Aralık yolsuzluk haftasında bütçe konuşuyoruz, abesle iştigal ediyoruz; trajikomik bir durumdayız, tam bir çadır tiyatrosu durumundayız.

Değerli arkadaşlar, bakın, muhalefet size buradan bir şey söylediğinde “Muhalefettir, konuşuyor.” diyorsunuz. Ben, bugünkü konuşmamda vereceğim rakamların tamamını uluslararası örgütlere ve Sayın Sağlık Bakanının açıklamalarına dayandırarak yapacağım.

“Uluslararası Şeffaflık Örgütü” diye tüm dünyada kabul edilen bir kuruluş var. Bu kuruluş bütün ülkelerin yolsuzluk algısını ölçüyor, her yıl bir rapor hazırlıyor. Ne büyük bir tesadüftür ki -sizin için acı bir tesadüf- bu raporun sonuncusunu bugünlerde yayınladı, Aralık 2014 yılında. Diyor ki bu rapor: “Türkiye son bir yılda dünyada en hızlı düşüş kaydeden ülkedir. 5 puan birden yitirerek âdeta kör kuyulara yuvarlanmıştır.”

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Tam anlayamadık, nedir? Yolsuzluktan mı?

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Şimdi, ülkemiz sayenizde uluslararası kabul edilebilir en düşük geçerli not olan 50’nin bile altına düşerek 45 puan almıştır. “Yani son bir yılda o kadar çok yolsuzluk yapıldı ki, dünyadaki algı Türkiye kör kuyuya yuvarlanmış…”

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Kumpas! Kumpas!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – “…5 puan birden geriye düşmüş, pek çok geri ülkenin de gerisine düşmüş. Şeffaflık açısından ben size geçerli not 50 bile veremiyorum, 45 veriyorum.” diyor. Şimdi, Allah aşkına, bizlere, vatandaşlarımıza, dürüst insanlara bu utancı yaşatmaya ne hakkınız var?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bu algı, algı! Bu algıya katkı verenler utansın!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Bakın, bir başka rakam; ben vermiyorum, Emniyet Genel Müdürlüğü veriyor, diyor ki Emniyet Genel Müdürlüğü: “Sağlık alanı Türkiye’de en çok yolsuzluk yapılan alanların başında geliyor.” Yani sağlıkta bile yolsuzluk almış başını gidiyor. Hadi yol yaparsınız çalarsınız, yolda çukur olur ama sağlıkta eğer yolsuzluk yapar çalarsanız insanlar ölürler. İşte bu 17-25 Aralık yolsuzluk haftasında bu gerçekleri görmeden Sağlık Bakanlığının bütçesini değerlendirmek doğru değil.

Şimdi, gelelim Bakanlığın bütçesine. Yine Bakanlığın rakamlarıyla konuşacağım. Bakanlık diyor ki, Hükûmet diyor ki: “2015 yılı için toplam 20 milyar 378 milyon lira para ayırdım.” Hemen bir geriye dönüyorum, bakıyorum; geçen yıl ne yapmış, bu yıl ne yapmış? Geçen yıla göre Bakanlığın bütçesi yüzde 9,3 artıyor. Enflasyon öngörüsüne bakıyorum Hükûmetin, yüzde 9,4. Yani artış 9,3; kayıp 9,4. Ne demek, bunun anlamı nedir? “2014 bütçesi bana çok geldi -diyor Hükûmet- sağlık açısından ve bu payı azaltıyorum.” diyor. Peki, vatandaş için bunun anlamı ne? Vatandaş için anlamı şu: Diyor ki: “Sen tedavini, hastane faturanı, ilacını, protezini, ortezini kendi cebinden karşılayacaksın.”

İşte bu resim bize her şeyi anlatıyor değerli arkadaşlarım. Bu resim bize Sağlık Bakanlığının geldiği durumu, Türkiye’de sağlığın geldiği durumu anlatıyor. Bakın, hacı amcam felçli hastasını el arabasıyla taşıyor. Buyurun, daha dünkü gazetelerde çıkan bir haber.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Soruşturma açıldı taşıdığı için!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Felçli amcam, felçli teyzemi…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Helikopter nerede?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – …hasta sahipleri el arabasıyla taşıyor.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Ambulans nerede?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Ambulanslar, uçak ambulanslar, helikopter ambulanslar, kar paletli ambulanslar; ben bunları vatandaşın takdirine bırakıyorum.

Sağlık Bakanlığının kendisine ayrılan bütçeden koruyucu sağlık hizmetlerine yani biz hastalanmayalım diye ayırdığı para sadece 80 milyon, 20 milyarın 80 milyonunu sadece ayırıyor sadaka gibi, dalga geçer gibi. Maliye Bakanı çıkıyor, bütçe konuşmasında diyor ki: “2015’te 80,9 milyar para ayıracağım.” Bir hesap ediyoruz, bakıyoruz ki bunun yüzde 90,4’ü zaten sağlık primlerinden harcanıyor. Yani devletin bütçesinden sağlığa bir kuruş para ayrılmıyor. Yüzde 90’dan fazlasını sağlık primi olarak benden kesiyor, dönüyor bir de katkı payı, katılım payı, bilmem ne payı diye benden tekrar para alıyor ve benim sağlığım üzerinden bu Bakanlık kâr ediyor değerli arkadaşlarım. Bu gerçeği mutlaka görmeniz lazım.

Peki, bu kadar kâr ediyor, bu kadar para topluyor. Sağlık göstergeleri nasıl?

Sayın Bakanım, şu kitabı hatırlar mısınız? Sizin çıkardığınız, altında sizin imzanız olan Sağlık Bakanlığının cep kitabı, istatistik kitabı. Bütün rakamlarım buradan, başka hiçbir yerden değil. Muhalefet olarak konuşmuyorum sadece, sizin rakamlarınızı sizin yüzünüze vuruyorum. Diyorsunuz ki: “Bebek ölüm hızını altmış dokuz yıldır ilk defa ben arttırdım, binde 7,4’ten, 2012 yılında binde 7,8’e yükselttim yani geçen yıl 600 bebek fazladan öldü.” Burada öyle yazıyor, ben söylemiyorum, kitabınız söylüyor. Yine bu kitapta diyorsunuz ki: “Anne ölüm hızını altmış dokuz yıldır ilk defa arttırma şerefi bize nasip oldu.”

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Doğru.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Doğru.” diyorsunuz, teşekkür ederim.

Burada da geçen yıl sadece doğuma bağlı, gebeliğe bağlı nedenlerden 7 anneyi kaybettiğimizi itiraf ediyorsunuz. Yine aynı kitapta diyorsunuz ki: “Kızamık sıfırlanmaya başlanmıştı, 7 binlerin üzerine çıktı vaka sayısı.” Yurt dışından filan geldiğini sakın söylemeyin, onun rakamları burada çok daha fazla. Eğer aşıyı yapabilseydiniz bu çocukların hiçbirisi kızamık olmayacaktı.

Peki, gelelim cepten harcamalara. TÜİK rakamları -yine benim rakamlarım değil- diyor ki: “2002’de 56 lira cepten sağlığa harcama, 2012’de 157 lira.” Hadi dolar bazında bakalım, orada ne olmuş? Tam 2,3 kat arttırmışsınız vatandaşın cebinden sağlığa harcadığı parayı, 37 dolardan 87 dolara çıkarmışsınız.

Peki, sağlık çalışanları ne durumda acaba? Eğitimi, istihdamı bu bütçede hiç yok. Tıp fakültelerinin eğitim odaklı olmaktan çıkarıldığını, kâr odaklı hâle getirildiğini bu bütçede yine itiraf ediyorsunuz, özel hastanelere öğretim üyelerini muhtaç ettiğinizi buradan itiraf ediyorsunuz. Daha dün 20 bin doktor yürüdü bu ülkede, 20 bin doktor size neyi anlattı, bunu iyice düşünmemiz lazım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Atıcı.

Sayın Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

CHP GRUBU ADINA SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iyi günler dileklerimle sizleri ve emekçi halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, 2011 yılında İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü yerine, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kurulmuştur. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, bugün geldiğimiz noktada kendisinden beklendiği şekliyle, sağlık, ilaç ve eczacılık alanının etkin ve verimli hizmet koşullarına erişimde etkin rol oynayacak bir yapıya kavuşturulamamıştır; sağlık, ilaç ve eczacılık alanını yeniden şekillendirecek özerk kurum idealinden ve sorunlara çözüm olmaktan uzak kalarak daha etkisiz ve yetkisiz bir yapı olarak sistemde yerini almıştır; Maliye Bakanlığı, Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı gibi bakanlıklar aracılığıyla yönlendirilen bir alan olmaya başlamıştır. İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu büyük ölçüde izleyici konumunda kalmış, ilaçsa tümüyle bir piyasa metası hâline getirilmiştir.

Sayın milletvekilleri, insanlığın varoluşundan günümüze kadar üretim biçimlerine, üretim ilişkilerine göre farklı toplum biçimleri yaşanmış ve yaşanmaktadır. Yaşanan her toplum biçimi kendinden önceki toplum biçimine göre daha ilerici nitelikler taşır. Toplumların ekonomik ilişkileri altyapısını; demokrasi, kültür, ahlak, sanat gibi olgular da üstyapısını oluşturur. Altyapı üstyapıyı belirler, üstyapı da altyapıyı etkiler. İçinde bulunduğumuz koşulların üretim ilişkilerinden faydalanıp onun demokrasisini benimseyemezseniz, yurttaş olmayı hâlâ kabullenmemişseniz, feodal kültürden arınmamışsanız, sistemin demokrasisini aldatmaca olarak kullanırsınız.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Bravo!

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) – Bu sistemin bile demokratı olamayanlar halkımıza ileri demokrasiden söz ediyor. Eğer üretim güçlerinin gelişimi sağlanmıyorsa ileri demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

Sayın milletvekilleri, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi “Yolsuzlukları, yoksulluğu, yasakları yeneceğiz.” sloganıyla AKP iktidara geldi. “Yolsuzlukları yeneceğiz.” dediler, bugün geldiğimiz yerde ne yazık ki yolsuz çıktılar. Yalnız, bir konuda haklarını teslim etmek istiyorum ki, bu işleri Allah için yaptıklarını biliyoruz.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2014 Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre en büyük düşüşü yaşayan ülke olduğumuzu açıkladı. “Yoksulluğu yeneceğiz.” dediler, halkımız daha da yoksullaştı. En iyimser tabloları hazırlayan TÜİK bile 13 milyon yoksul olduğunu ifade ediyor.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Dünyadan haberiniz yok sizin.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) – Uluslararası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, gelir dağılımındaki eşitsizlik açısından ülkemizi en kötü 21 ülke arasında 2’nci sırada gösteriyor. Küresel Kölelik Endeksi’ne göre ülkemizde 185 bin insanımız kölelik şartlarında yaşıyor. Bu tabloyla da, ülkemize bir Avrupa birinciliği daha kazandırdınız.

Yolsuzluklarla özleşmiş, halkını daha yoksullaştırmış bir iktidarın yasakları kaldırması mümkün müdür? Hayır. Aksine, yolsuzluklara karşı mücadele eden, yoksulluğa karşı hak arayan kitleleri susturmak için yasakları olağan hâle getirdiniz.

Herkesin telefonunun dinlendiği, Avrupa’da en çok tutuklu gazetecinin yaşadığı, kendi gibi düşünmeyen aydınların tutuklandığı bir ülkede, şimdi soruyorum, sizden gerçekten demokrat olur mu? Bu tabloda görüştüğümüz bu bütçede halk olabilir mi?

Asgari ücreti vergi dışı bırakacağını vadeden, iş adamlarının kasaları dolsun diye iş cinayetlerine duyarsız kalan, taşeronluk sistemiyle modern kölelik dönemi yaşatan iktidarın bütçesinde işçiler olabilir mi? İki Trakya büyüklüğündeki arazide tarımdan vazgeçilen, 2013 yılında gıda ve tarım ithalatına 37 milyar lira ödeyen iktidarın bütçesinde çiftçi, üretici olabilir mi? Siftah yapamayan esnaf; ülkesine hizmet edip, emekli olup, ömrünün son dönemlerini insan onuruyla yaşaması gereken emekli; çaresiz dul, yetim; özgürlük mücadelesinde katlettiğiniz gençler, şiddet mağduru kadınlar bu bütçede olabilir mi? Sistemin yapısal sorunlarına, sermayenin ardı arkası kesilmeyen kazanma hırsının hayat bulması için kendi demokrasisini inkâr ederek finans kapitalin en gerici, en şoven, en emperyal unsurlarının diktatörlüğüyle çözüm arayan bu iktidarın bütçesinde halk olamaz ve bu iktidardan demokrat olması beklenemez.

Sayın milletvekilleri, ben Giresunluyum, Karadenizliyim; Temel bizim sembolümüzdür; Karadenizlilerin de öz güveni tamdır, bunun için Temel fıkralarının çoğunu biz üretir, biz anlatırız. Temel’le zaman zaman görüşürüm, ülkenin sosyoekonomik durumunu, toplumsal ve siyasal gelişmelerini paylaşırız. Son görüşmemde kendisine bugün bütçe üzerinde konuşma yapacağımı söylediğimde, bana bugün için ülkenin içinde bulunduğu nesnel koşulları anlatan bir dörtlük yazdığını, bunu Mecliste okumamı istedi, ben de sizlerle paylaşmak istiyorum. Temel diyor ki: “Aldı duman dağları/ Yağı geliyor yağa/ Yakında devrim olur/ Öyle geliyor bana.”

Haziran 2015 seçimlerinde sandıkta demokratik yollardan bu devrimi gerçekleştireceğiz, bu düzen böyle gitmeyecek. Özgürlük ve barış insanlarımızın özlemi olmaktan çıkacak. Bu topraklarda dünyaya gelen her insanın din, dil, etnik köken, cinsiyet ayırmaksızın, doğduğu günden ölene kadar insan onuruyla yaşayacağı bir düzeni inşa edeceğiz.

14 Aralık operasyonuyla ilgili de kısa bir şeyler söylemek istiyorum. Sonun yaklaştığı korkusuyla bu operasyonlar yapılıyor. Korkular arttıkça baskı ve zulüm artacaktır. Usta Nazım Hikmet der ki: “Tavşan korktuğu için kaçmaz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) - …kaçtığı için korkar.”

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bostancı, buyurunuz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın konuşmacı konuşmasında “Yolsuzlukları Allah için yapıyorlar.” ifadesini kullandı.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Siz yolsuzluk falan yapmıyorsunuz ki(!)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bu, yolsuzlukları kimin yaptığından bağımsız, buna ilişkin iddiadan bağımsız, kutsal değerlere yönelik açık bir sataşma, aleni bir hakarettir. (CHP sıralarından “Aaa…” sesleri) Bu çerçevede söz talep ediyorum.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – “Allah yapıyor.” diyen olmadı, “Allah adına yapıyorlar.” dedi.

BAŞKAN – Ama yok, şimdi…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – “Allah için yapıyorlar.” dedi.

BAŞKAN – Hayır, o ayrı. Bakın…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – “Allah için…” Bunda ne var ki?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Buna ilişkin söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Hayır, hayır. Sizin grubunuz… Şimdi Sayın Bostancı, yani o söylediğiniz…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Allah’ın sözcüsü değilsin, sen AKP’nin sözcüsüsün.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Hocam, şunu derslerinizde bir söyleseniz, öğrencilerinize bir söyleyin.

BAŞKAN – Kendi aranızda bağrışmayın, duyamıyorum.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, burada kutsal değerlere yönelik bir sataşma söz konusu. Grupla, siyasetle…

BAŞKAN – Ya, muhterem, anladım. Ben şimdi sayın konuşmacıya diyeceğim ki…

FARUK BAL (Konya) – Zabıtları getirin, zabıtları.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, affedersin, lüften…

BAŞKAN - Bir dakika.

…sizin grubunuza bir sataşma vardıysa onun için size bir söz hakkı doğar.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Efendim, ben…

BAŞKAN - Ama şimdi, daha evvel de burada yaşanmıştı, bir arkadaşımızın bir cümlesi olmuştu. Ben kendisine sordum. Sonra onu tavzih etti. Dolayısıyla siz şimdi bir konuyu dile getirdiniz. Cenabıhakk’a bir sataşma vardıysa onu korumak herkese düşer, dolayısıyla sadece size düşmez.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Hayır, Allah adına yaptıklarını kabul ediyorsa…

BAŞKAN - Şimdi, bir dakika…

Ben sayın konuşmacıya…

ADNAN KESKİN (Denizli) – Sayın Başkanım, Allah adına yaptıklarını kabul ediyorsa…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Hayır, hayır. Bakın, ben başka bir şey… Grubunuza varsa o ayrı.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bakın efendim, ben sadece grup başkan vekili değilim, aynı zamanda burada bir milletvekiliyim. Bu çerçevede…

BAŞKAN – Muhterem, ben de Meclis Başkan Vekiliyim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Tabii, muhakkak.

BAŞKAN - Tamam, şimdi ben soracağım arkadaşımıza.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – İfadesi aynen bu şekildeydi.

BAŞKAN – Tamam, itirazım yok. Ben başka bir şey söylüyorum. Şimdi Sayın Karaahmetoğlu’na soracağım.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Efendim…

BAŞKAN - Bir saniye…

Bu cümlesiyle ilgili bir tavzih yapacak mı, yapmayacak mı? O zaman herkese söz düşecek.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Buyurun yapsın.

BAŞKAN - Bütün herkes koruyacağına göre, Cumhuriyet Halk Partisine de, size de, Milliyetçi Hareket Partisine de…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Bana da…

BAŞKAN - Size değil.

… grup başkan vekillerinize, HDP’ye de, herkese düşecek.

Evet, Sayın Karaahmetoğlu…

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Efendim, benim konuşmamda Grup Başkan Vekilinin kastettiği anlamda bir mana yoktur. Bölgemizde, yöremizde bu türlü konuşmalarda halk bazı ifadeleri yapmak için “Allah için” der, “Allah adına” der. Ben bu manada kullandım.

Kaldı ki siz insanlara “Bunlar Allah için siyaset yapıyorlar, bu parti Allah yolunda.” imajını verip siyaseti yolsuzluklara, rüşvete, gayrimeşru işlere alet olarak kullanırsanız insanlar bu türlü konuşmak durumunda kalır.

BAŞKAN – Hayır, ben sizin şahsınızın…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Açık bir sataşma oldu.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Şimdi sataşma oldu.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bakın, efendim, bu açıklama yanlış!

BAŞKAN - Bir saniye… Tamam…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bu açıklama yanlış!

BAŞKAN – Hayır, şimdi grubunuza sataşma var, söz vereceğim de sözümü bitirebilir miyim?

FARUK BAL (Konya) – Zabıtları getirelim efendim.

BAŞKAN – Hayır, zabıt mabıt da getirmeyeceğim, gördüm, duydum.

Şimdi, siz o cümlenizi tavzih ediyor musunuz?

ADNAN KESKİN (Denizli) – Düzeltti zaten.

BAŞKAN – Hayır yani düzeltiyor musunuz? Çünkü…

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Ben yanlış bir şey söylemedim, bunda farklı bir maksat, farklı bir niyet, anlaşılmayacak bir şey yoktur.

BAŞKAN – Yani, anlaşıldığı biçimde…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunlar yolsuzluk yapıyorlar, “Allah için yaptık.” diyorlar ya!

BAŞKAN – Sayın Genç, şimdi, yarın tutanaklarda yol, su, elektrik olarak herkese gideceği için ben Sayın Karaahmetoğlu’na diyorum ki “Bunu düzeltiyor musunuz?” Düzeltir veya düzeltmez, o beni ilgilendirmez. “Düzeltiyorum.” dedi, kayıtlara da geçti.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Ben yanlış bir şey söylemedim.

BAŞKAN – O cümleden bahsediyorum.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Evet, ben de aynı şeyi söylüyorum.

BAŞKAN – Ha, tamam, lahavle…

Şimdi grubunuza var sataşma, buyurunuz.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şüphesiz Yüce Allah kimsenin tekelinde değil. Burada herkes kutsal değerlere saygı gösterir.

FARUK BAL (Konya) – Allah’a saygısı olan yolsuzluk yapar mı?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Sayın konuşmacı “Kimileri, birileri Allah adını kullanarak yolsuzluk yapıyorlar.” deseydi bu bir eleştiri olabilirdi ama gelip burada “Şurası doğru, Allah için yapıyorlar.” denildiğinde bu ifade sizin de alınmanızı gerektiren… Niçin alınmadığınıza da şaşırıyorum ayrıca.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Biz alınmayız, niye alınalım? Vallaha, hiç alınmadım.

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Niye alınalım ki?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Mademki ortağız bu konularda bu kesinlikle kutsal değerlere yönelik, açık bir uygun olmayan ifadedir. Selahattin Bey başka bir şey kastetmiş olabilir, niyeti başka olabilir. Burada kullanılan ifadenin bağlamını ve anlamını söylüyorum.

İkincisi, bakın, buraya çıkıp birtakım genel ifadelerle yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık filan deyip grubumuza yönelik konuşmak uygun değil, yanlış değil, yolsuzluk ve uğursuzlukla mücadeleye de bir katkı sağlamaz. Eğer kimin yolsuzluk yaptığına ilişkin…

ADNAN KESKİN (Denizli) – Adresini bulmuştur oradaki laf Hoca.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bakın, Ahmet’ti, Mehmet’ti; ortada mahkemeler var, bir yargılama süreci var, Mecliste komisyon var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yüce Rabb’im söyletti, “Yanlış değil.” dediniz, teşekkür ederiz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Sizin mahkemeleri beklemeye zamanınız yok, o kadar acelecisiniz ki.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Mahkeme mi kaldı Hoca?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Acaba yolsuzluk yapılmış olmasını mı temenni ediyorsunuz buradan bir siyasal nema çıkartmak için diye insan düşünüyor. Böyle şey olur mu?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bostancı, “Yaptığımız yanlış değil.” dediniz, teşekkür ederiz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ergenekon, Balyoz soruşturmalarına ilişkin mahkeme karar veriyor, onu reddediyorsunuz; diğer tarafta daha hukuki soruşturma sürerken hâkim oluyorsunuz, savcı oluyorsunuz.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Eğer bu yapılanları kastettiyseniz mesele yok.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bu, hukuk değil; bu, yolsuzlukla, uğursuzlukla mücadele değil. Burada bütün gruba dönerek yapılan suçlamalar yolsuzluğa, uğursuzluğa mücadeleye bir katkı değil. Hakkaniyetli ve adaletli olalım. Başkalarını adaletsizlikle suçlarken kendimiz hakkaniyet ve adaletten uzaklaşmayalım.

Saygılar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN- Evet, Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın hatip konuşmasında grubumuza mensup milletvekilinin söylediği bir cümleye alınmamamıza şaşırdığını söyleyerek kendi anladığı anlamda da bizim Allah sevgimizi ölçmüş ve sorgulamıştır. Söz talep ediyorum.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Estağfurullah.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) - Sayın Altay, bundan sonra ölçü metreyle birlikte anılacaksınız.

BAŞKAN – Sayın Bostancı açtınız bir yol, hadi bakalım buradan devam edelim.

Buyurunuz.

2.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilimizin söylediği, Anadolu’da, bizde de çok olan… Futbol seyredersiniz, dersiniz ki “Allah için oynuyor çocuk.” Burada bir şey yok ya da “Allah için çalışıyor.” dersiniz, burada da bir şey yok. Sanıyorum Sayın Karaahmetoğlu bir o anlamda söyledi, bir de herhâlde söylediklerinin tümü içinde -sizi kastetmiyorum, tenzih ediyorum- burada birilerinin Allah adıyla aldattığını, Cenab-ı Allah’ı kullanarak hırsızlık, yolsuzluk yaptığını, yüce dinimizi buna alet ettiklerini söyledi.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Yazılmış kitap var bu konuda.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Nitekim, ben, 17 Aralıkta dedim ki “Kâbe’den örtü getirseniz bu yolsuzluğu örtemezsiniz.” onu bir söyleyeyim. Ve örtülmedi maalesef, örtülmedi, örtülmeyecek.

Ama Sayın Grup Başkan Vekilim, Sayın Bostancı, siz AKP sözcüsüsünüz, Cenab-ı Allah’ın sözcüsü değilsiniz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Estağfurullah.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Nitekim, Cenab-ı Allah, Hazreti Peygamberimize bile “Sen, tebliğ edicisin, ikna edici değilsin.” demiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Helal olsun Engin Bey.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Bravo.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sakın ha, sakın ha, kendinizi şu koridorun bu tarafındakilerden daha Müslüman, daha dindar zannetmeyin. Onu ölçecek bir terazi yok, onu öbür dünyada Cenab-ı Allah takdir edecek.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Doğru.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Hepimizin amelini takdir ve tayin edecek.

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Allah razı olsun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ve ben inanıyorum ki, şu koridorun öbür tarafındakiler cennete sizden daha yakındır.

Saygılar sunarım. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben bu tartışmayı doğru bulmuyorum.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 11.31

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, AKP çekirdek kadrosunun kurduğu büyük peşkeş sisteminin bir parçası hâline gelen sağlık sistemi üzerinde konuşacaktık fakat bu aşamadan sonra sonuçlardan değil sebeplerden konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

Şehir hastaneleri için Sayın Bakana şunu söylemek isterim: Denenmiş ve vazgeçilmiş çağ dışı bir modeldir, ulaşılabilir ve yönetilebilir değildir, toplam yatak sayısında bir artışa neden olmayacaktır ve bu şehir hastanelerine yirmi beş yıl içerisinde fazladan 30 trilyona yakın ödeme yapılacaktır.

Şimdi, televizyon başındaki değerli yurttaşlarımıza da seslenmek istiyorum bu vesileyle: AKP zihniyeti Türk milletinin iki yüz yıllık kazanımlarını teker teker yok ediyor. Irkların değil, yurttaşların kardeşliği ve eşit vatandaşlık ideali üzerinde inşa ettiğimiz cumhuriyetimizin medeni değerleri öldürülüyor. Vatandaşlarımız kalp gözlerini açmalı, uyarımıza, haykırışımıza kulak vermeli. Koca bir devlet bir tiran özentisi tarafından adım adım yerle bir ediliyor. Buradan sağ salim çıkmamız ancak bir ölüm kalım mücadelesi vermemizle mümkün olacaktır. Ancak bu tür mücadeleler topyekûn bir seferberlik gerektirir, yoksa, başarı imkânsızdır.

Değerli arkadaşlarım, gün geçmiyor ki, tiran ve onun gölgesi olan bir Başbakanın hukuk katliamıyla karşı karşıya kalmayalım. Oysa, hukuk demek, en temel hak ve özgürlüklerimizin teminat altına alınması demektir. Polis ve ordunun bize sunduğu emniyet, ancak hukuka bağlıysa bir güvence sunabilir. Biz ancak hukuk sayesinde bu güçlerin keyfîliğin emrine girmediğinden emin olabiliriz. Bir devletin otoritesini meşru kılan da budur. Aksi hâlde, devlet, bir zorbanın, tiranın aracı hâline gelir. Bu, hukuksuzluk rejimidir, yani insan hakları ve özgürlüklerin tam karşıtıdır. Bugün, başta hayat ve mülkiyet haklarımız olmak üzere düşünce, inanç ve ifade özgürlüklerimiz, yani bütün değerlerimiz keyfîliğin saldırısı altındadır. Ne yazık ki, böyle bir rejimi bekleyen akıbet uluslararası topluluklardan dışlanmak, hatta kovulmaktır.

Arkadaşlar, uluslararası dışlanma ve lekelenme bir millet üzerinde çok vahim tehlikelere yol açar. O milleti gelecekteki kuşakların da ödeyeceği çok ağır bedellerle karşı karşıya bırakır. Bu bedellerin ne kadar ağır olduğunu Hitler Almanyası, Mussolini İtalyası ve Miloseviç Yugoslavyası’ndan biliyoruz. Bu milletler firavunlara rıza göstermelerinin haysiyet kırıcı sonuçlarına katlanmak zorunda kalmışlardır.

Değerli milletvekilleri, Hitler’in Propaganda Bakanı, karanlık yalanların şeytani iletişimcisi Goebbels’i bile mezarında ters döndürecek zincirleme algı operasyonları yüzünden bu ölümcül sapma henüz tam olarak milletimiz tarafından fark edilmemiştir. Ancak “Yeni Türkiye” denilen zorbalık rejiminin kurucusu hangi karanlık tezgâhları icra ederse etsin mızrak çuvala sığmayacaktır. Niyet hayırlı olmadığı için akıbet de hayırlı olmayacaktır. Ama değerli dostlarım, milletimiz bin yıllık devlet geleneğinin tarumar edilmesi için kendi iradesinin alçakça alet edildiğini fark ettiğinde üzüntüden kahrolacaktır.

Değerli milletvekilleri, şimdi, kumpasın ortakları birbirlerini çetecilikle suçluyorlar. Çete mi arıyorsunuz? Bugün devleti radikal İslamcı zorba bir çetenin aygıtı hâline getirmek isteyenlere bakın. Bu bir devletin meşruiyetini sıfırlamak demektir. Sonuçları sorumluları için çok ağır olacaktır. Bir devletin fonksiyonu, bütün kurumlarıyla yolsuzlukları örtbas etmek ve buna direnenleri bastırmak olamaz. Ve AKP, birlikte hukuku katlettikleri kişileri hukukun dışına çıkmakla suçlayarak kendi yolsuzluklarını aklayamaz. Dolayısıyla, bu terazi bu sıkleti kaldırmayacaktır. Devleti kurumsal bir suç ağı hâline getiren uluslararası düzeyde bir karikatür figürünün hukukla yerle bir edilmesi pek yakında olacaktır. Yakında hukukun üstünlüğünün muazzam değeri idrak ve fark edilecektir. Çünkü bu süre ne kadar uzarsa bize ödeteceği bedel de o kadar ağır olacaktır. O hâlde, meşru yolları sonuna kadar kullanmalıyız. AKP zihniyetini ilk seçimlerde yıkmak için bir millet olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Gerçek ve tam kuvvetler ayrılığı sistemi için çok çalışmalıyız çünkü adına ister milliyetçilik deyin ister ulusçuluk deyin ister toplumculuk deyin, vatanseverliğin, demokratlığın, hukuka bağlılığın bugünkü yegâne anlamı budur. Unutmayalım, sadece kendi ideal ve hesaplarını gerçekleştirmek uğruna bu zorba rejime demokratik meşruiyet sağlayan kendine demokratları da milletimiz affetmeyecektir.

Arkadaşlar, yapmamız gereken şey, yolsuzluk zanlılarını bir rövanş duygusuyla değil, en asil erdemin, adalet erdeminin şekillendirdiği adli davalarla yargılamaktır. Hukukun üstünlüğünü bu kez de anayasal olarak kurumsallaştırmayı başaramazsak korkarım ki gelecek kuşaklar hepimizi lanetleyecektir. Bu tür tarihî bir yanlışın müsebbibi olmayalım ve bu ağır vebalin altına girmeyelim.

Son olarak size Fuat Avni’nin kim olduğundan söz etmek isterim. Fuat Avni paralel AKP’dir; AKP’nin kılcal damarlarına kadar girmiş, kendi yarattığı bir paralel devletin adıdır. Bir kişiden ibaret de değildir. Fuat Avni, en çok AKP’li görünen ve Cumhurbaşkanına en çok iltifat eden insanlardan oluşmaktadır. Ne yazık ki meşruiyet dışına çıkarsanız sonuçları gayrimeşru oluyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çıray.

İzmir Milletvekili Sayın Hülya Güven, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HÜLYA GÜVEN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2015 yılı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bütçesi hakkında grup adına görüşlerimi belirtmek üzere bulunuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime Anayasa’mızın sağlıkla ilgili bir maddesini hatırlatarak başlamak istiyorum. Anayasa’mıza göre devlet her bireyin sağlıklı kalmasını sağlamakla yükümlüdür. Bu görevi Sağlık Bakanlığı yürütmekte ama Sağlık Bakanlığının bu görevleri ihmali sonucunda bugün çökmüş bir sağlık sistemiyle karşı karşıyayız.

Bakanlık ne yapmış? 2011 yılında Halk Sağlığı Kurumunu kurarak buraya temel sağlık hizmetlerini, ana-çocuk sağlığını, kanserle savaş ve sıtmayla savaş birimlerini bağlamış. Ama sonuçta ne oldu? Ülkemizde anne ve bebek ölümleri arttı, sıtma vakaları arttı, kızamık vakaları arttı.

Yine, aynı Kuruma bağlı olarak 2011 yılında Aşı ile Önlenebilir Hastalıklar Daire Başkanlığı kuruldu. Sanki bu Daire Başkanlığı kızamık vakalarının artmasını sağlamak için kurulmuş. Rakamlara bakalım: 2011’de sıfır olan yerli kızamık vaka sayısı 2012’de 318’e, 2013’te ise 6.731’e çıkmıştır; yabancı kızamık vakalarıyla birlikte bu sayı 7.810’a yükselmiştir. Bunlar tabii ki kayıtlı olan rakamlar; daha kayda geçmeyen kızamık vakalarının sayılarını da bilmiyoruz.

Koruyucu hekimliğe önem verilmesi gerekirken kuruma bağlı çalışan aile hekimlerine yeni yeni yükler yükleyerek sağlık sistemi iyice çökertilmeye çalışılıyor.

Aile hekimleri bugün isyandalar. Bir sağlık elemanıyla 4 bini aşan bireye, engelliye, yaşlıya, gebelere ve hastalara sağlık hizmeti verme çabası içindedirler; bebek aşılamalarını yaparken adli tıp nöbeti tutmaktadırlar; köylere gitmek zorundadırlar. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi acil hizmet nöbeti de eklendi.

Aslında Sağlık Bakanlığının acil hizmetinin niteliğini anlamadığı anlaşılıyor. Acil hizmetlerin ancak tam donanımlı acil servislerde acil uzmanları, acil teknisyenleriyle birlikte verilmesi gerektiği unutuldu herhâlde.

Acil servisleri tanımlayan yönetmeliklere uymadığı için pek çok hastanenin acil servislerine ruhsat verilmediğini biliyoruz, sürekli denetimler yapıldığını biliyoruz, “Acil servislerde röntgen cihazı yok.” diye acil servislerin kapatıldığını biliyoruz. Şimdi, aile hekimleri bu standardı nasıl yakalayacaklar?

Aslında aile hekimlerine acil nöbet tutturulması yurttaşların sağlık haklarının ellerinden alınmasıdır. Siz, sayın milletvekilleri, enfarktüs ya da beyin kanaması şüphesi duyduğunuzda yani göğsünüz ya da başınız ağrıdığı zaman aile hekimlerine giderseniz ne olacak? Kapısında ambulans mı bekliyor, yoksa müdahale edecek tıbbi cihazları ve ekibi mi var? Herhâlde sizi donanımlı bir hastaneye sevk edecektir. Zaman kaybı belki de ölüme yol açacak. Ama belki sizler aile hekimini atlayarak özel hastanelere gidebilirsiniz. Ya özel hastaneye gidemeyecek yurttaşlarımız ne yapacak? Onun da cevabını sizlerden bekliyoruz. Sağlıkta dönüşümle sağlığın bir hak olmaktan çıkarılarak bedeli ödenince ulaşılabilir şekle dönüştürüldüğü çok açık. Hükûmet sağlık hizmetlerinden kurtulma çabası içinde, parası olmayanları düşünmüyor.

Acil nöbeti tutan hekimlerimiz yine eğitimsiz bir sağlık elemanıyla birlikte bu hizmeti vermeye çalışacaklar. Güvenliklerini nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz, o da belirsiz. İstediği ilaç yazılmadığı için ya da yoğunluk nedeniyle öncelik veremediği için hasta veya hasta yakınları tarafından şiddet uygulanması nasıl önlenecek? Yine de belirsiz bu konular.

Aile hekimlerine acil nöbeti de eklendiğinde tüm hastalıklarda artışı daha fazlasıyla yaşamaya hazır olmalıyız. Bebeklerin aşı yapıldığı odalara her türlü acil hasta girecek -çünkü donanımları, bina durumları acil hasta karşılamaya uygun değil- sağlam bebekler de hasta çıkacaklar.

Yine bu kuruma bağlı kanserle savaş birimi mevcut. Ne yapıyor acaba? Kanser teşhis ve tedavisindeki sorunlar nelerdir, burada ortaya konulmuş mudur? Hayır. İlaç bulamadıkları için tedavi olamayan hastalar, hastanelerde yer bulamadıkları için hastane hastane dolaşan ve hastalıklarına çözüm arayan hastalar, kemik iliği nakli yapılamayan lösemili çocuklar… Aslında Halk Sağlığı Kurumu sağlık hizmeti vermek için değil, birilerine maaş vermek için kurulmuş gibi görünmekte.

Halk Sağlığı Kurumunun görevlerini okuduğumuzda hiçbir şekilde ülkemizde hastalıkların kalmamış olması gerekirdi. Valilerin AVM’lerde aşılama odası açarak Suriyeli ya da aşısı yapılmamış yurttaşları aşılamaya çağırdıklarını gördük, yani Halk Sağlığı Kurumunun görevini elinden alan bir sistemi gördük. Onlar da bu kurumun çalışmadığını görmüşler herhâlde.

2015 yılında yurttaşlarımızın sağlık haklarının geri verilmesini, bedelsiz, eşit ve kaliteli sağlık hizmetlerinin sürdürülmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güven.

İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ADNAN KESKİN (Denizli) – İzmirliler işgal etti bugün.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – İzmirliler günü.

BAŞKAN – Evet, bugün İzmirliler günü.

Buyurunuz.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. Grubum adına bu bütçeyle ilgili konuşuyorum. Öncelikle bu temenniyi yapma ihtiyacı duydum çünkü buna ihtiyacı var sanayimizin. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çok önemli bir bakanlık çünkü çağın damgasını vuran bir bakanlık.

Türkiye’de son, 2014 üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını bir sizlerle paylaşayım, sanayimizin bu noktada niye böyle olduğunu beraberce görelim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – En büyük keşfi unutma ama, hecelemeyi!

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Üçüncü çeyrekte ortalama büyüme rakamımız 1,7. Bu 1,7 nereden geliyor biliyor musunuz? 1,6’sı hizmetler, binde 1’i inşaat, binde 6’sı finans ve sigorta, binde 7’si sanayi ama tarımdaki binde 7 küçülmeyle birlikte ortalamayı aldığımızda 1,7 büyümüşüz. Bu seneki rakamlar 4 düzeyindeydi; 3,3’e revize edildi, bu üçüncü çeyrek rakamlarıyla 2,9’ların altına düşeceği çok net bir şekilde açık.

Değerli arkadaşlar, peki, sanayi niye zorda? Çünkü 2002’den bu yana uyguladığımız ekonomik politika üretmeye dayalı değil, yüksek değerli Türk lirası, yüksek faiz, düşük kur. Bu ne demektir? Dünyada biriken dolarların -petrodolar ve Amerika’nın bastığı dolarların- yüksek faiz getiren Türkiye’ye akması, sıcak paranın Türkiye’ye gelmesi, herkesin borç alabilmesi, borçlanma kapasitesinin artması, bunun karşısında düşük döviz nedeniyle Türkiye’de üretmenin pahalı olması, ithal etmenin daha ucuz olması. Üreten sanayici üretmenin maliyetine bakıyor, ithalatın fiyatına bakıyor, aradaki farka baktığında, ithal etmek daha ucuz çünkü üretmek hem pahalı hem riskli hem zor. Böyle bir durumda sanayici bu dönemde kendi adını koydu, “Ben ithalata dayalı bir büyüme yapıyorum, üretici olmayı bıraktım, ithalatçı oldum.” dedi.

Bu politika bir süre güzel gözüktü, insanlar borçlandı. Bu borçlanmanın rakamlarını size söyleyeyim: 2002’de kredi kartı borcu 4 milyardı, şimdi 73 milyar. Tüketicinin bankalara borcu 2,3 milyardı, şimdi 273 milyar. En zengin yüzde 1’in toplam pastadan aldığı pay yüzde 39’du, şimdi yüzde 54’ünü alıyor. İşsizlik rakamları çift haneli rakamlara çıktı. Şu tabloya baktığınızda, bir de büyüme rakamlarına baktığınızda sanayi politikalarımız iflas etmiş, ciddi bir borçlanmayla Türkiye’de ciddi bir sıkıntı vardır.

Bakın, dün, Sanayi Bakanı demiş ki: “Petrol fiyatlarındaki bu düşüş, 54 dolarlara düşüş cari açığımızda 18 milyar bize katkı sağlayacaktır.” Ben de kendisine bir örnek vereyim: Türkiye’deki özel sektörün döviz açık pozisyonu 174 milyardır. Döviz 1 kuruş arttığı zaman 1,7 milyar lira borcumuz artmaktadır. Son on günde 10 kuruş arttı, 17 milyar Türk lirası Türkiye'nin borcu arttı. (CHP sıralarından alkışlar) Nerede senin beklentin, nerede Türkiye'nin gerçeği? Türkiye'nin bu sene çevirmesi gereken, toplam bulması gereken döviz miktarı 224 milyar liranın üzerinde. Böyle bir borçlanma noktasında, Türkiye’de, sizin işiniz çok ciddi zor.

İhracatın niteliği düşmüş vaziyette. Yükte ağır, pahada hafif ürünler satıyorsunuz. Bakınız, bununla ilgili rakamları da vereyim. Övündüğünüz on iki yıl içerisindekiyle bugünü vereyim. On iki yıl önce ihracatta katma değeri yüksek mal toplamda yüzde 6,2’ydi; şimdi kaç biliyor musunuz? Yüzde 3,3. Üretimden dolayı büyümeye katkı her geçen yıl artıyor. Son 2010’dan bu yana rakamları vereyim, üçüncü çeyrekler açısından: 2010’da sanayinin büyümeye katkısı 1,8 olmuş, üçüncü çeyrekte. 2011’de 2,3 olmuş, 2012’de binde 4 olmuş, 2013’te 1 olmuş, 2014’te de binde 7 olmuş. Yani giderek sanayinin payı düşüyor, faizle uğraşan bankacılığın, hizmet sektörünün, inşaatın, AVM ekonomisinin değeri artıyor. Böyle bir ekonominin geleceği yoktur Sayın Bakan. Bilim, teknolojiden yararlanmıyorsunuz sanayide.

Bakınız, AR-GE elemanı açısından baktığınızda da durum çok kötü. Ukrayna’da bile 1 milyon kişiye 1.250 AR-GE elemanı düşüyor; bizde 987, Norveç’te 5.587. Bu anlamıyla bilimi kullanmıyorsunuz, aklı kullanmıyorsunuz.

Bunun ötesinde, bu zor günlerde bir de bir şey yapıyorsunuz. Ekonomik yönetimde ciddi bir istikrarsızlık var. BDDK Başkanı yok bu para politikaları sıkıntısı yaşanırken, Hazine Müsteşarlığı boş. Neden atamıyorsunuz? Çünkü ekonomi yönetiminizde farklılık var. Ali Babacan başka konuşuyor, Kalkınma Bakanı başka konuşuyor, Başbakan başka konuşuyor, Cumhurbaşkanı başka konuşuyor. Bu bürokratik kadrolara atamada aranızda bir uyum, bir güven yok. İstikrar dediğiniz bu Hükûmette ekonomik yönetimde istikrarsızlık var. Gerginlik politikasını durdurun Sayın Bakan, Sayın Hükûmet. Çünkü gerginlik politikası, sanayicinin bu borçlu olduğu dönemde onu çok zora sokan bir politikadır.

Türkiye’de hukuku kaldırdınız. Yatırımcı gelmez hukuk olmayan ülkeye. Türkiye’de özgürlükleri ve demokrasiyi askıya aldınız. Yatırımcı gelmez özgürlük ve demokrasi olmayan ülkeye. Bunların önünü açarsanız, hukuku, özgürlüğü, demokrasiyi geliştirirseniz Türkiye'nin sanayisini geliştirirsiniz, ancak o zaman Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumda sanayisini üreten, gelişen ve büyüyen ekonomi hâline getirirsiniz.

Bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyor, bütçenin tekrar hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimiz hatırlarız, çocukluğumuzda -yerli malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı- güzel bir hafta vardı. Bu hafta da 12-18 Aralık arasında kutlanırdı. Yerli malının ne kadar güzel olduğunu, ülkenin kalkınmasıyla ilgili, yerli malı kullanılmasını teşvik ederdik. Güzel bir haftaydı, bütün nesillerin aklında kalmıştı.

Şimdi, bir hafta daha çıkardınız, bu haftayla iç içe girdi ama bu hafta 77 milyonun hafızasında kötü izler bıraktı; 17 Aralık-25 Aralık arasındaki Türkiye’de yapılan yolsuzluklar, hırsızlıklar haftası. Aslında AKP Grubunun içerisinde birçok arkadaş bundan çok rahatsız çünkü bu hırsızlığa, bu usulsüzlüğe, bu yolsuzluğa birçoğu bulaşmadı ama bu sırada oturanlarla yasama, bu yasama görevini üstlenen milletvekillerinin üzerinde baskı kurulduğundan dolayı bunun üzerinde hiçbir şey konuşamıyorsunuz. 4 bakanınızla ilgili, bırakın çıkardığınız şu makul şüpheyi, kuvvetli şüpheye dayalı 4 bakanı Yüce Divana göndermek istiyorsunuz ama AKP milletvekilleri, üzerindeki baskıdan dolayı bunu gerçekleştiremiyor. Bu bakanların hakkı vardır, bu bakanların aileleri vardır, bu bakanların çevresi vardır. Bu bakanlar Yüce Divana gidip aklanmalı veya ceza yemeli ki bu toplumun içindeki gaz çıksın. Her yıl bu ülkede -hiç merak etmeyin- 17 Aralıkla 25 Aralık arasında, bugün baskı kurmanıza rağmen meydanlarda “Hırsız var!” diye bağırılıyor ise kulaklarınızı tıkasanız da bundan sonraki yıllar boyu “Hırsız var!” sloganını sokaklarda duyacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu bakanları göndermediğiniz süre içerisinde bir sorun devam edecek. Bir de en son söylediğiniz laflar var. Size kim karşı ise o, darbeci, AKP’ye darbe yapıyor. Balyoz davası, Ergenekon davası, Silivrilere gittiğimizde hep birlikte, koro hâlinde dediniz ki: “Darbecilerle berabersiniz.” İstanbul’da Gezi’ye gittik, Gezi’nin AKP’yi yıkmayla ilgili bir darbe olduğunu söylediniz. Onun yanında, Çarşı sokağa çıktı, Beşiktaş taraftarı, bütün takımların taraftarıyla buluşarak sokağa çıktı, size karşı bir eylem geliştirdi, onlar da darbeci oldu. Şimdi tutturdunuz bir “paralel yapı”, devam edip gidiyorsunuz. Bunlarla beraber değil miydiniz?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Yok mu?

HASAN ÖREN (Devamla) – Sayın vekilim oradan laf atıyor, “Yok mu?” diyor. Doğru söylüyorsunuz.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Biz de söyledik, biz de söyledik.

HASAN ÖREN (Devamla) – Uyardığımız zaman neredeydiniz? Cumhuriyet Halk Partisi sizi devamlı uyardı.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi sarıldınız mı onlara?

HASAN ÖREN (Devamla) – Dedi ki: “Bu ülkenin emniyet teşkilatına giriyorlar, bu cemaat, emniyet teşkilatına giriyor. Bu ülkenin hukuk sisteminin içinde var olmak istiyor.”

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi ağıt yakıyorsunuz.

HASAN ÖREN (Devamla) – “Bu ülkede askeriyenin içerisine sızmaya çalışıyorlar.” dediğinde, Cumhuriyet Halk Partililer söylediğinde sizin yetkili makamlarınız ne söyledi?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Bakın, şimdi ağıt yakmayın, şimdi ağıt yakıyorsunuz.

HASAN ÖREN (Devamla) – Beraber bakalım, bakın ne demiş o günün Hükûmet sözcüsü.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi ağıt yakmayın, şimdi ağıt yakıyorsunuz.

BAŞKAN – İsterseniz karşılıklı konuşmayın.

HASAN ÖREN (Devamla) – Demiş ki: “Cemaat devlete sızmış, buna kargalar bile güler.” Kim söylemiş? Hüseyin Çelik söylemiş.

Şimdi, eğer biz söylediğimizde, ikaz ettiğimizde, “Cemaat devlete sızıyor.” dediğimizde, yani ortak olduğunuz dönemde bizi dinlemiş olsaydınız…

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi siz ortaksınız.

HASAN ÖREN (Devamla) – …bu şikâyetleri yapmayacaktınız. Çünkü siz suç ortağısınız.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi siz ortaksınız.

HASAN ÖREN (Devamla) – Şimdi, “Kargalar güler.” dediğinde AKP milletvekillerine, bakanlara kim gülecek? Size de akbabalar gülecek. İşte burada. (CHP sıralarından alkışlar)

“Ona ‘çete’ dedirtemezsiniz.”: Adalet Bakanı. Kardeşim, ona “çete” diyen kimdi? Dün Cumhuriyet Halk Partililerdi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Silahlı terör örgütü olduğu için.

HASAN ÖREN (Devamla) – Peki, ona “Ona ‘çete’ dedirtemezsiniz.” diyen kimdi?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi ne diyorsunuz?

HASAN ÖREN (Devamla) – Adalet Bakanıydı.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Hayır, şimdi ne diyorsunuz?

HASAN ÖREN (Devamla) – Peki, Adalet Bakanı niye “çete” diyor cemaate?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi siz ne diyorsunuz?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Biz yine aynısını söylüyoruz, aynısını.

HASAN ÖREN (Devamla) – Daha öteye gidelim. Bir insan, yanındaki arkadaşının, bir yıl, iki yıl, bilemedin beş yıl arkadaşlık yaptığında ne olduğunu anlar, bilir. Sayın Bülent Arınç diyor ki: “Kırk yıldır onu çok severim.” Arkadaş, sen kırk yıldır Hoca Efendi’yi seviyorsun da…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Karşılıklı ağlıyorlardı.

HASAN ÖREN (Devamla) – …kırk yıldır bunun bir çete olduğunu anlamadıysan bu devleti yönetme erki sende olabilir mi?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi size bıraktı, size.

HASAN ÖREN (Devamla) – Sen bir sefer insan tanımıyorsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Size bıraktı, siz sevin artık.

HASAN ÖREN (Devamla) – Sevgili Başbakanımız ne diyor, hani ne söylüyor Başbakan, ne diyor Başbakan? Diyor ki: “O, başımızın üzerinde.”

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Hangi Başbakan?

HASAN ÖREN (Devamla) - Kimdir başınızın üzerinde olan? Kimdir başınızın üzerinde olan Davutoğlu? Pensilvanya’da oturanı başının üzerine koyuyorsun.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Şimdi sizin başınızın üzerinde.

HASAN ÖREN (Devamla) - Her başınızın üzerine koyduğunuzu bu kadar kısa bir sürede aşağı indirmek zorunda mısınız? Padişahımıza gelelim, padişahımız da diyor ki: “Bu sıla hasreti artık bitsin. Bu ülke sana hasret, bu insanlar sana hasret, gel, bu kavuşma gerçekleşsin.” Ne oldu? Ne zaman çete oldular? (CHP sıralarından “Vuslat… Vuslat…” sesleri)

ADNAN KESKİN (Denizli) – Şimdi ne diyor?

HASAN ÖREN (Devamla) - Şimdi, bakınız, Cumhuriyet Halk Partisi nerede mazlum varsa oradadır.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Aday gösterin şimdi, aday.

HASAN ÖREN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2002 yılında -Kafkaslı bilir, bu Meclisteydi- Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağını AKP’yle bir olduğumuzdan dolayı kaldırmadık, biz o siyasi yasağı demokrasiye inandığımız için, özgürlüklere inandığımız için kaldırdık ama sizinle asla birlikte olmadık. (CHP sıralarından alkışlar)

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Aday gösterin.

HASAN ÖREN (Devamla) - Yarın yine zora düşeceksiniz, birçok arkadaşınız içinizden haksız yere hukuk önüne çıkacak. Hiç merak etmeyin, Cumhuriyet Halk Partisi o özgürlükler için yine yanınızda olacak.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Aday gösterin, Hoca’yı aday gösterin.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Kısa bir açıklama yapmak istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın konuşmacı, 4 bakanın Soruşturma Komisyonundaki safahatına ilişkin AK PARTİ’li vekillerin üzerinde baskı olduğunu ifade etmiştir, iddia etmiştir.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Yok canım, öyle demedi, öyle bir şey yok! Öyle bir baskı var mı ya!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Böyle bir şey söz konusu değildir, milletvekilleri vicdanlarına göre karar verecektir. Aynı zamanda “Siz baskı altındasınız, onları Yüce Divana göndermiyorsunuz.” Sözü, mukabil bir baskı oluşturma tehlikesi taşır, adil olalım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bence gönderip harcayacaksınız.

HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, yerimden… Kayıtlara geçsin istiyorum.

Sayın Bostancı, bugün herhâlde ters bir tarafından kalktı, ne söylediysem tersinden anlıyor. Yani belki yeni Grup Başkanı olması nedeniyle biraz böyle kendini göstermek istiyor, seçim dönemi geldi ama benim bu söylediğimi anlamadıysa, bir hocanın, bir profesörün…

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, bakın, yeni sükûneti sağladım, rica ediyorum.

Edirne Milletvekili Sayın Kemal Değirmendereli, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Patent Enstitüsü bütçesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, biraz önce arkadaşlarımın da söz ettiği gibi, aslında bütün Meclisin destek vermesi gereken ancak Hükûmetin kulaklarını tıkadığı 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftasını içtenlikle kutluyorum. Bu hafta etkinliklerine Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşların da etkin şekilde katılarak, temiz toplum mücadelesinde temiz toplum yaratmak için önemli katkı sağlayacaklarını düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, geçen yıl da bütçe görüşmelerinde yine Türk Patent Enstitüsüyle ilgili bir konuşma yapmıştım. Ben bugün -geçen yıl değişik istatistikler vermiştim- burada AR-GE harcamalarımız, patent sayılarımız, sanayileşme, milyon kişi başına düşen patent başvurusu ve araştırmacı sayılarıyla ilgili daha detaylara girmek istemiyorum ancak yine de bu sayılar içerisinde bir iki önemli detayı paylaşmak istiyorum sizinle.

Şimdi, Patent Enstitümüzün rakamlarına baktığımızda, 2012’de 11 bin, 2013’te de 12.053 civarında bir patent başvurusunun olduğunu görüyoruz. Yalnız, bu 12 bin rakamının sadece 4.500’ünün yerli patent başvurusu olduğunu görüyoruz değerli arkadaşlar; diğerleri, yurt dışındaki daha önce patenti alınmış patentlerin Türkiye'de lisanslanmasıyla ilgili. Şimdi, bu rakam, değerli arkadaşlar, geçen sene bizim aynı ligde mücadele ettiğimiz yani hızlı gelişen ülkeler arasında, mesela Güney Kore’de 2012’de 138 binken 2013’te 220 bine çıkıyor, 138 binden 220 bine çıkıyor, Çin’de 415 binden 600 binin üstüne çıkıyor. Yani, bu ülkelerle mukayese ettiğimizde, özellikle Çin’de bizden 150 misli daha fazla patent başvurusu yapılıyor. Gayrisafi millî hasılaya baktığımızda da burada yine Güney Kore 1’inci, Japonya 2’nci, Çin Halk Cumhuriyeti 3’üncü sırayı oluşturuyor. Oysa, bizim patente temel oluşturan konulardan bir tanesi…

AR-GE’ye ayırdığımız paya bakıyoruz, 2012 ile 2013 arasında sadece 1,8 milyar liralık -bir pay ayrılmış demeyeyim- bir artı var. Bunun da sadece 100 milyon lirası kamu kesiminin yaptığı AR-GE harcaması. Bu, kaç ak saraya karşılık geliyor arkadaşlar? Veyahut, kaç ak saray 100 milyon liralık bir… Sayın Bakan, 100 milyon TL civarında kamu kaynaklarından AR-GE’ye bir pay ayrılmış yani bu sarayın sadece on sekizde 1’i bu kaynaklara ayrılıyor. Oysa, yer altı zenginliği fazla olmayan yani Rusya gibi, Arabistan gibi veyahut Amerika gibi yer altı zenginliği fazla olmayan bizim gibi ülkelerin esas kaynağı insan kaynaklarını iyi kullanması oluyor. Bu aşamada “AR-GE’ye gerekli önemi veriyoruz.” diyor Sayın Bakan. Özellikle Edirne’de yaptığınız toplantılarda, bu il, ilçe kongrelerinde diyordunuz ki: “Ya, AR-GE harcamalarıyla ilgili yeterince destek verecek proje bulamıyoruz. Elimizdeki fonları kullanalım, hatta Maliye Bakanından da ek kaynak talep etmek istiyorum.” Ama yapa yapa zaten AR-GE’ye 100 milyon TL civarında bir katkı yapılmış görünüyor.

Ayrıca, yani birçok üniversitemizde, en başta Orta Doğu Teknik Üniversitesinde yapılan bilimsel çalışmalarla ilgili çok önemli altyapı eksiklikleri, gerek biyoteknoloji, nanoteknoloji, “neuroscience” bölümlerinde altyapı eksiklikleri var. Siz de bir ODTÜ mezunu olarak bunları yakından izleme fırsatı bulabilseniz çok önemli bir katkınız olacağına inanıyorum Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, yani burada esas olan konu, sadece, tabii, patent başvuruları önemli değil; önemli olan, patent başvurularında üniversite-sanayi iş birliğiyle ürün hâle dönüşmesi, piyasada fonksiyonel hâle gelmesi.

Tabii burada da en temel konulardan bir tanesi, yine biraz önce arkadaşlarımızın da söz ettiği gibi yeni bir iklime ihtiyaç olduğunu paylaşmamız, görmemiz gerekiyor; yeni fikirler, yeni konseptler, yeni ürünler ekonomimizi daha ileriye taşıyacaktır. Katma değeri yüksek üretime ve bu üretimi gerçekleştirecek yaratıcı, eğitimli, girişimci bir kuşağa, bir topluluğa ihtiyacımız var. Bunu yaratmak ve korumak için de demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün temin edildiği bir iklimi yaratma mecburiyetimiz var. AKP iktidarının bugün hukuku hiçe saydığı, demokrasiyi, özgürlükleri hiçe saydığı, AB’ye posta attığı, dünyanın gelişmiş ülkeleriyle arasını açtığı bir süreçte bunu yakalamamız mümkün değil. Bu konuda eksiklerimizi gidermek, başta Hükûmet üyeleri olarak bütün iktidar partisi milletvekillerinin de katkılarına ihtiyaç olduğunu söylüyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İstanbul Milletvekili Sayın Binnaz Toprak.

Buyurun Hocam. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

CHP GRUBU ADINA BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım; ben konuşmama ülkenin önemli bir sorununa değinerek başlamak istiyorum. O da şu: Cumhuriyet kurulduğundan bu yana biz müzik, tiyatro ya da bilim alanında hiç kimseyi yetiştiremedik. Yetiştiremediğimiz için de bu gibi alanlarda faaliyet gösteren kurumlara müdür atamakta AKP iktidarı ciddi bir zorluk çekmekte. Mesela, İstanbul’da bir Kent Orkestrası var. Şimdi, bu Kent Orkestrası için İstanbul Belediye Başkanı aramış, taramış, gerçekten büyük bir gayret sarf etmiş, İstanbul’da müzikle uğraşan kimseyi bulamadığı için önce mezarlıklar müdürlüğünde görev yapmış, daha sonra itfaiye daire başkanı olarak çalışmış, en son da katı atık yönetimi şube müdürü olarak göreve gelmiş birini İstanbul Kent Orkestrasının başına atadı. [CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar (!)]

ADNAN KESKİN (Denizli) – Tebrik et!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Şimdi, aynı zorlukla, AKP İstanbul Belediye Başkanı, İstanbul Şehir Tiyatrolarına müdür atama meselesine geldiğinde karşılaştı. Orada da gene yani tiyatrocu yok. İstanbul Şehir Tiyatroları, biliyorsunuz, efsanevi Muhsin Ertuğrul’un kurduğu bir tiyatro ama Muhsin Ertuğrul maalesef artık aramızda değil, yaşamıyor. Dolayısıyla, yerine de kimse bulunamayınca buraya da müdür olarak güreş hakemliği ve en son zabıta müdürlüğü yapmış biri müdür olarak atandı.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Ona da bravo!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Şimdi, en son karşılaşılan sorun da bugünkü konum olan TÜBİTAK’ta gündeme geldi. Şimdi, efendim, TÜBİTAK’ta bir Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Onun da müdürü, imam olsun!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Bu merkez, AB’nin teknoloji projelerini yürüten bir merkez ve buraya bağlı, gene efsanevi bilim adamımız Cahit Arf’ın ismini taşıyan bir bilgi merkezi var ama maalesef Cahit Arf da artık aramızda değil, onun yerini dolduracak başka hiç kimse yok, o nedenle de buraya müdür yardımcısı olarak Ankara Hayvanat Bahçesi müdürlüğü yapmış biri atandı. (CHP sıralarından alkışlar)

ADNAN KESKİN (Denizli) – Ayıp etmiş, hâlbuki sıra müftüdeydi.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Çağ atlama, çağ (!)

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Şimdi, AKP’nin bu atamalarda çektiği zorluğu bilmeyen kötü niyetli kişiler bunu eleştiriyorlar. Bunun üzerine, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Fikri Işık bir demeç verdi, dedi ki: “Bu Cahit Arf Bilgi Merkezine atanan kişinin otuz yıllık bir çalışma hayatı var, hayvanat bahçesinde son iki yılda çalıştı, ondan önce dergi editörüydü.” Şimdi, ben, vallahi aradım, taradım, TÜBİTAK’ın sitesine girdim Google’dan, yani bırakın hangi dergide editörlük yaptığını -belki Sayın Bakan açıklarlar- nerede doğduğunu, kaç yaşında olduğunu falan bile öğrenemedim. Umarım genççe biridir çünkü bu teknoloji meselesini biliyorsunuz gençler çok hızlı yapıyor ama orada da yani bizim böyle gençlerimiz olmadığı için belki daha ileri yaşta birini atamışlardır.

Şimdi, TÜBİTAK’ta bir başka atama usulü daha var, o da geçici görevlendirmeyle, başka kurumlarda çalışan kişiler TÜBİTAK’taki idari pozisyonlara atanmaktalar. Hemen hemen TÜBİTAK’ın tüm idari pozisyonlarında kadrolu eleman yok, bu geçici görevlendirilmeler var. Bu, ne demek? Hem kendi kurumundan maaş alıyor hem de TÜBİTAK’tan maaş alıyor yani çift maaş alıyor ve bu maaşlar, anlaşılan, ayda 10-15 bin liraya kadar çıkabiliyor. Yani bunlar şaka gibi.

Bir diğer şaka, TÜBİTAK’ın Gebze yerleşkesiyle ilgili. Bu, gerçekten de ciddi bir olay.

Şimdi, Gebze yerleşkesi 8 bin metrekare alana sahip.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 8 milyon metrekare.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – 8 milyon metrekare, doğru, 8 bin dönüm demek istedim. 1973 sonrası Ecevit-Erbakan koalisyonu döneminde bu arazi veriliyor ve amacı da, sanayi-üniversite-AR-GE üçgeninde merkez olması. Bugün, burada, 2 araştırma merkezi, 14 enstitü ve sayısız araştırma laboratuvarı var. Aynı şekilde de, yine, bu yerleşkede, Teknoloji Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren onlarca şirket var; kampüste de 4.500 kişi çalışmakta.

Şimdi, önceki bakan döneminde, 2013’te, önümüzdeki kırk yıl için stratejik plan yapılmış ve harika bir plan. Yani, burası dünyanın önde gelen AR-GE merkezlerinden biri olacak ve 20 bin yabancı ve yerli araştırmacı burada istihdam edilecek. Aynı zamanda, ileri teknoloji kullanan yeni buluşları da -neler olduğu detaylı olarak yazılı- burada araştırmayı planlıyorlar.

Şimdi, harika bu. Ancak, buranın çok ciddi bir sorunu var, o da, maalesef bu arazi denize kadar iniyor ve değeri de 8 milyon dolar. Şimdi, Allah aşkına, siz olsanız böyle bir araziyi villa, rezidans, AVM yapmak yerine, TÜBİTAK’a bırakır mısınız? TÜBİTAK’a bırakmak da neyin nesi? Nitekim, Bakanımız Sayın Fikri Işık bu araziyi ziyaret ediyor, nasıl bizim aklımıza geliyorsa onun da aklına bu parlak fikir geliyor ve ilk işi, Gebze AKP İlçe Başkanı Yardımcısı Sayın Halim Turgut’u, Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu’nun talimatıyla, TÜBİTAK İdari İşler Müdürü olarak buraya atıyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bravo!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – O da ilk iş olarak Gebze Belediyesine koşa koşa gidiyor ve bu arazinin imar planlarını istiyor.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Bravo, asli görevi!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Üstelik, arazide binlerce bitki, hayvan, böcek türü var, yani ormanlık alan. Hatta, söylentiye göre, TÜBİTAK’a Ankara dışında büyük bir arazi de bunun karşılığında verilmiş. Yani, TÜBİTAK yok edilecek, orman da yok edilecek, böylece uzay için, yani uzaya gitmek için tek ümidimiz Osmanlıca öğrenmek kalıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, TÜBİTAK’a şimdiden ya geçmiş olsun diyeceğiz ya da bu sefer direneceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Yani, Atatürk Orman Çiftliği’nin başına gelen, İstanbul üçüncü havalimanı için kuzey ormanlarının başına gelen akıbetin tekrarlanmaması için direneceğiz.

“Yalova’da” demeyin. Onu da bunun karşılığında, hem Genel Başkan hem de hepimiz kınadık ve orada ağaçların kesilmesini de kınıyoruz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz.

CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyeti ve televizyonları başında bizleri izleyen “Acaba bütçede bize de bir şey var mı?” diye bekleyen değerli üretici, tüketici, emekli ve atama bekleyen kardeşlerimin tümünü saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Değeli vatandaşlarım, ülkemizdeki istihdamı, üretimdeki, tüketimdeki perişanlığı biliyoruz. Bakın, bu kürsüden günlerdir bütçeyi konuşuyoruz yani parayı, istihdamı, yatırımları, işsizliğin çözümünü, üretimi, üretimin girdilerini, çıktılarını, memleketin yönetimini, idareyi konuşuyoruz. İlk günden beri Türkiye Büyük Millet Meclisini izliyorum ancak şu anda burada olması gereken Sayın Başbakan, bu kürsüye ilk gün geldi, hiç beklemediğimiz bir şekilde bağırdı, çağırdı, kimimizi paralelci, kimimizi darbeci, kimimizi terörist yaptı, çekti gitti.

Değerli arkadaşlarım, değerli vatandaşlarım; atalarımız boşuna söylememiş balık baştan bozulur diye. Hâlbuki şu koltuklarda Başbakan ve bakanlar oturmuş olsa bu koltukların tamamı böyle kızarmazdı. Bakın, utancından koltukların yüzü kızardı, Mecliste konuşuyoruz sözde ama Meclis boş. Burada söylenenler dinlense, HDP ne diyor, MHP ne diyor, ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi ne diyor; bir dinleseydi, kendisi ve ülkesi için yararı olanları not etseydi ve çözüm üretseydi bu ülke için en hayırlı işi yapmış olurdu. Ne yazık ki, bu Meclis çalışmaları yerine kongre kongre dolaşacağına, millî serveti heder edeceğine, şaşaalı açılışlar yapacağına “Ey milletim, ben bundan sonra beyaz bir sayfa açıyorum. Bu cennet vatanda üretene ve üretime sahip çıkacağım. Bana güvenlik, temizlik, masabaşı işi için gelmeyin. Anadolu’nun cennet topraklarında üretime yöneliyoruz. Bundan sonra, yer altı, yer üstü zenginliklerimize; Çukurova’nın, Ege’nin, güneyin pamuğuna, narenciyesine; Trakya’nın ayçiçeğine, buğdayına; Karadeniz’in çayına, fındığına, kivisine; Bursa’nın şeftalisine, armuduna; Malatya’nın kayısısına; Isparta’nın, Karaman’ın, Antalya’nın, Denizli’nin, Amasya’nın elmasına; Antalya’nın, Hatay’ın portakalına, mandalinasına, greyfurtuna; Akdeniz’in biberine, domatesine, patlıcanına, salatalığına, kesme çiçeğine; Alanya’nın, Anamur’un muzuna; Antep’in fıstığına; Ege’nin, Akdeniz’in narına, cevizine; Aydın’ın incirine, zeytinine; Muğla’nın, Bursa’nın, Balıkesir’in, Manisa’nın zeytinine; Burdur’un etine, sütüne, kaparisine, mermerine, kadayıfına, -ülkenin her yerinde olduğu gibi- pancarına, haşhaşına, fasulyesine, anasonuna, soğanına, sarımsağına; denizlerimizin, göllerimizin, ırmaklarımızın, çaylarımızın balıklarına, kısaca, güzel ülkemin 7 bölgesinde 81 ilinde yetişen ürünlere sahip çıkacağım. Bu ülkede kin ve öfke yerine barış tohumları ekeceğim. Gayrisafi millî hasılada Tarım Bakanlığına 0,5’le değil, gayrisafi millî hasılanın yüzde 2’sini tarıma ayırıp Türkiye'yi şahlandıracağım.” dese, “Bu atanamayan öğretmenleri, atanamayan ziraat mühendislerini, gıda mühendislerini, su ürünleri mühendislerini destekleyeceğim, kayırma yapmayacağım, yandaşlarıma çalışmayacağım; emekliler yaşanabilir bir ücret istiyor, yaşa takılan emekliler perişan, onların sorunlarını çözeceğim.” dese.

Bu üniversite mezunları üretime katkı koymak için iş istiyor. Kim bunlar? Bunlar öğretmenler, jeologlar, biyologlar, kimyacılar, fizikçiler, matematikçiler, edebiyatçılar, tarihçiler. Kim bunlar? Veteriner hekimler, veteriner sağlık teknisyenleri. Kim bunlar? Ziraat mühendisleri, ziraat teknikerleri, su ürünleri mühendisleri, gıda mühendisleri, zooteknistler, süt ürünleri mühendisleri, bilişimciler, işletmeciler, iktisatçılar. Nedir bunlar? Bunlar, anaların, babaların okumaları için saçlarını süpürge ettiği, aç yatıp, yemeyip içmeyip, büyüttüğü Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği değerler. Gençlerimizin bir kısmı bu hafta 81 ilden gelerek Abdi İpekçi Parkı’nda en demokratik haklarını haykırdılar. Sloganları sizlerle paylaşacağım:

1) “Kamuya yük olmaya değil güç olmaya geliyoruz.”

2) “Bu ülkenin denizine, balığına aşığız; bitsin bu hasret.”

3) “Elimiz ne zaman balığa değecek?”

4) ”Su ürünleri her yerde, mühendisleri hiçbir yerde.”

5) “Ne özelde ne kamuda, gıda mühendisleri istihdamda uzayda.”

6) “Balıkçılık teknolojisi mühendisleri, on dört yılda 86 kadro.”

7) “Verilecek kadro filizlenecek candır.”

8) “Eşin dostum beni hasta biliyor, işsizim bunu kimse bilmiyor.”

9) “Atanıp toprağı işleyelim, ülkecek ekmeği dişleyelim.”

10) “Artık yeter, ata bizi Mehdi Eker.” (CHP sıralarından alkışlar)

11) “Susma haykır, atamalar haktır.”

12) “Damlaya damlaya göl olur, ziraat mühendissiz her yer çöl olur.”

13) “Hem ekmek hem de meslek davası için buradayız.”

14) “Avrupa Birliğinde ziraatçılar, veterinerler görev başında hoşlar, Türkiye’de boşlar.”

15) “Atayın bakalım, 5 çocuk yapalım.” diye haykırıyor gençlerimiz, söylemesi kolay.

Değerli arkadaşlarım, yaşadığımız bu süreçte tarımda ve hayvancılıkta ithal ürüne gebe kaldık. Uygunsuz, denetimsiz gıda tüketiminden sağlık giderlerimiz arttı. Balık ve su ürünleri kaynaklarımız yeterince değerlendirilemiyor. Vatandaş kurumlar arasında koşturmaktan bıktı. Destekler köstek oldu. Vatandaş “Gübrede, mazotta, elektrikte indirim; ürüne fiyat ver yeter.” diyor. Köylülerimiz, çiftçilerimiz şöyle diyor: “Ey Hükûmet yetkilileri, on iki yıldır seslerimizi duymuyorsunuz; üzüle üzüle, ezile ezile dünyanın en pahalı gübresiyle, mazotuyla üretim yapıyoruz, görmüyorsunuz. Ürünlerimiz dalda kalıyor, para etmiyor; anlamıyor, çözüm bulmuyorsunuz. Artık yeter! Güçlü çiftçi, güçlü Türkiye özlemiyle iktidarınıza son vereceğiz, biliyor musunuz?”

Değerli arkadaşlarım, bakın, erteleme yapıyorsunuz. Ertelemeyin çiftçileri… Ben Balâ’daydım, Burdur’daydım, Balıkesir’deydim, Çanakkale’deydim; oralarda vatandaşlarla konuşuyoruz, ertelemeler yüzde 11 faizle yapılıyor. Vatandaş bu parayı ödeyemediği için Ziraat Bankasına bir de faizle…

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Siz demiyor muydunuz “Erteleyin.” diye?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Erteleyin, tamam. Yüzde 11 faizle erteliyorsunuz. Her banka şu anda yüzde 3,5, yüzde 5 faizle kredi veriyor. Ama siz yüzde 11 faiz alıyorsunuz, yüzde 2 komisyon alıyorsunuz, kişiyi sigorta zorunluluğuna tabi tutuyorsunuz.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Faizsiz yapın, faizsiz.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Himmete muhtaç bir dede, davet ediliyor himmete. Kardeşim, vatandaş zaten himmete muhtaç, onun elinden tutmanız gerekiyor. Bu ertelemelerin faizsiz olması gerekiyor. Koyun vermişsiniz, koç vermişsiniz Balâ’da, gittim gördüm. Vatandaş “Ben bunların samanından, yeminden takat getiremedim, bittim…”

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Siz onu da veremiyordunuz ya.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – “...Bunları benim elimden alın, borcunu ödeyemiyorum. Traktör gitti, tarla gitti, vatandaş almıyor.” diyor, feryat ediyor.

Değerli arkadaşım, her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz ama bilge kişiler her şeyi bilmez. Bildiğinizi sanıyorsunuz. “Arapça bilir misin?” demiş. “Deryalar kadar.” “O zaman söyle ‘deve?’” diyor. “Çok büyük gittin.” “Söyle o zaman ‘bit?’” diyor. “Çok küçük gittin.” “Söyle o zaman ‘koyun?’” diyor. “Valla, keçiye bir şey söylüyorlardı ama koyunu bilmiyorum.” diyor.

Bakın, dinleyin, herkes her şeyi bilmez, muhalefetin seslerine kulak verin.

Bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi hasebiyle bir şeyi ifade etmek istiyorum. Sayın Ramazan Kerim Özkan’ın veciz konuşmaları genetiktir. Babası “Demokrat Düğerli Deli Ahmet” olarak ün yapmıştır, babadan gelmedir.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Evet, siz de yerinizden.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Babamın… Sataşmadan… Sataşma olarak değerlendirilmez de…

BAŞKAN – Sataşma yok, övdü. Yerinizden söyleyin, tutanaklara geçsin.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Tabii.

Sayın Bayram Özçelik’e çok teşekkür ediyorum. Elbette benim babama “Düğerli Deli Ahmet” derler. Babam, Demokrat Partide siyaset yapmış, Burdurlu çiftçi bir vatandaşımız. 7 çocuk yetiştirdi babamız. Okumadığı için hepimizi okuttu, hepimiz üniversite mezunu olduk. “Aklımın sadakasını versem 9 köye imam diker ama bize ‘Düğerli Deli Ahmet’ diyorlar oğlum. Siz vatandaşın elinden tutun. Kargaya ‘pisliğin deva’ demişler, gitmiş denize işemiş. Köylümüzün, çiftçimizin ağlayanı yok, söyleyeni yok. Onların elinden tutun, onlarla beraber olun, onların işlerini rahatlatın.” derdi. Onun için bizi, 3 kardeşi veteriner fakültesinde okuttu, diğer kardeşlerim öğretmen.

Onun için, Sayın Özçelik babamı da yâd ettiği için onu rahmetle anıyor, kendisine teşekkür ediyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Allah rahmet eylesin.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sağ olun.

BAŞKAN – Ne güzel bir şey.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - Evet, Bursa Milletvekili Sayın İlhan Demiröz.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2015 yılı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sizleri ve ekranları başında bizi izleyen değerli vatandaşlarımızı, emeğinin karşılığını alamayan çiftçi kardeşlerimizi, atama bekleyen her branştan mühendis meslektaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun hükmünde kararnameyle kurulan, çiftçiyi, köylüyü canından bezdiren, tarımı Hükûmet eliyle çökerten, bitiren, Sayıştay denetim raporlarını dikkate almayan, ölen çiftçilere destek veren bir Bakanlığın bütçesini değerlendiriyoruz.

2013 yılı Sayıştay Denetim Raporu’yla başlamak isterim. Sayıştay raporu diyor ki: “17 ayrı başlıkta eksiklik, noksanlık tespit ettim. Belgeler istedim ancak Bakanlık hiç oralı olmadı çünkü Sayıştay raporlarını dikkate almıyor.”

Sayıştay raporundan bir örnekle devam edersek, 2013 tarımsal destekleme ödemelerinden Ziraat Bankası tarafından 29.670, Bakanlık tarafından 19.670 olmak üzere toplam 49.340 ölen çiftçiye destek verildiği belirtilmektedir. Bu ödemelerin ne kadar olduğunu, kimlere yapıldığını, nasıl yapıldığını, ne kadarının tahsil edildiğini veya edileceğini zannediyorum Sayın Bakan cevaplayacaktır.

Değerli milletvekilleri, son on iki yıl boyunca AKP tarafından uygulanan tarım politikaları çiftçilerimizi üretemez hâle getirmiştir. AKP döneminde başta mazot, gübre, ilaç, elektrik ve su olmak üzere girdi maliyetleri sürekli artmış, buna karşın çiftçilerimizin ürünleri para etmemiştir. Çiftçiler bu sorunlarını bir kez de 6 Aralık 2014’te “Güçlü çiftçi, güçlü Türkiye” sloganıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak yaptığımız toplantıda dile getirmişlerdir. İşte bazıları:

Bursa Karacabey Sultaniye köyünden altmış yıllık çiftçimiz İsmail Hakkı Tutar: “On yıldır ekip biçtiğimiz topraklarımızı bankalara, tefecilere bir bir kaptırdık. Bizim için borç namustur, ödeyemeyince ne yapalım? Bizler hırsızlık, yolsuzluk yapamayız ancak sessiz, sedasız toprağımızı satıyoruz.”

Manisa Yırca köyü Muhtarı Sayın Mustafa Akın: “6 bin zeytin ağacının nasıl katledildiğini herkes biliyor. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan yeni zeytin yasasının çıkmasını asla istemiyoruz.”

Edirne Büyükismailce köyünden çiftçimiz Erdal Akgün: “Tarlamıza gidecek traktörümüze mazot alamıyoruz.”

Burdur Çine köyünden Bekir Ceylan: “İktidar, yaktın bizi cayır cayır; bizi yakanlara artık hayır.”

Giresun’dan Emrullah Alaşalvar: “Yapılan destekler sadece oy avcılığına dönüşmüştür.” diyor.

Değerli milletvekilleri, çiftçilerimiz böyle diyor ancak AKP Hükûmetinin bir başka özelliği, doğa ve çevre değerlerine olan tahribatın saldırı boyutuna ulaşmasıdır. Tarım topraklarımız, ormanlarımız, meralarımız, su kaynaklarımız hoyratça yok edilmektedir. Sonra, Bakanlık halkımızla dalga geçercesine televizyonlardan kamu spotu yayınlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, AKP’nin on iki, Sayın Bakanın sekiz yıldır uyguladığı olumsuz politikalarla tarım, bereketli üretimden bereketsiz bir sektör hâline, doyuran bir sektörden doyurmayan bir sektör hâline, barındıran bir sektörden barındırmayan bir sektör hâline geldi. Bu bütçe, AKP’nin ve Sayın Bakanın son bütçesi. Bazı öz eleştiri yapan bakanlar gibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı kürsüye gelir ve şunları söyleyebilir: “3 milyon çiftçiyi tarımdan uzaklaştırdım. 2 Trakya bölgesi büyüklüğünde alanın ekilmemesini sağladım. İthalatta yılda ortalama 25 milyar TL para verdim. Kurbanlık hayvan, karkas et ve saman bile ithal ettim. Bizim çiftçi Ahmet, Mehmet kazanacağına el âlemin Hans’ı, Coni’si kazansım dedim. Karacabey’de TİGEM’de ata binerken 2 kilometre ötede tarlada aşırı yağıştan heder olan domatesleri görmedim. Güney Marmara Bölgesi’nde hiç yetiştirilmeyen pamuğa, kanolaya destek verirken sofralık zeytine prim desteği vermedim hem de 13 bin imzalı dilekçeyi göre göre. Malatya kayısısı için haykırışları dikkate almadım. Karadeniz’in çayını içtim, fındığını yedim ama sorunlarıyla ilgilenmedim. Narenciye dalında kaldı, hiç umursamadım.” derse biz alkışlarız.

Bir alkışımız da Bakanlığımızda 20.260 boş kadro dururken, 13.500 mühendis için yasa teklifimiz varken, ziraat, gıda, su ürünleri, balıkçılık teknolojisi mühendisleri ile veteriner hekimler ve diğer teknik kadrolar için bu son bütçenizde kadro müjdesi vermenize olacaktır Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, biz, on iki yıldır uygulanan tarım politikalarındaki bu gidişe Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkımızın desteğiyle dur diyeceğiz. Üreticimiz, tüketicimiz, doğamız sahipsiz değildir. Çözüm Cumhuriyet Halk Partisinin üretici, tüketici ve doğa dostu tarım politikalarıdır.

Şimdi, Sayın Bakanın, kürsüye geldiğinde, Sayıştay raporundaki ifadelere, ekmeğimiz için inadına üretime devam eden çiftçilerimize “Türkiye'de tarımın küçülmesiyle, daralması nedeniyle ekonomide büyümeyi yakalayamadık.” diyen Sayın Maliye Bakanının açıklamalarına vereceği cevapları bekliyor, 2015 bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demiröz.

Şimdi birleşime yarım saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 12.46

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 13.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.24

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 13.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Orhan Düzgün.

Süreniz yedi dakika.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bizlerin yaş grubunda olan arkadaşlarımız muhtemelen hatırlayacaklardır, hepimizin kulağındadır; bizim öğretim kitaplarımızda “Türkiye tütün, pamuk ve kuru üzüm yetiştiren ülke...” diye başlayan bir cümleyle tanımlanırdı. Maalesef, bugün, herhâlde okullarda bundan bahseden hiçbir öğrenci yok çünkü Türkiye’de bu ürünler artık hemen hemen yok edilmiş durumdalar.

Değerli milletvekilleri, tabii ki onun yerine biz şunu söylüyor olabilirdik bugün: Evet, tütün, kuru üzüm, incir, pamuk yetiştirmekten vazgeçtik ama artık yüksek teknolojili ürünler yetiştiriyoruz. Türkiye'nin teknolojisi gelişti, kalkındı, refah düzeyi arttı demek isterdik fakat ihracata baktığımızda da yüksek teknolojili ürünlerin sadece yüzde 3 düzeyinde olduğunu görüyoruz. Demek ki bir taraftan tarım ürünlerini yetiştirmeyi terk ederken onun yerine de teknoloji ürünlerini koymayı başaramamışız.

Sizin iktidar olduğunuz 2002 yılından bugüne kadar tütün üreticisi sayısı 472 binden 65 bine düşmüş, tütün ekilen alan sayısı da 230 bin hektardan 100 bin hektara düşmüş. Bu süreç içerisinde toplam olarak tütün ve alkol ürünlerine yüzde 500 zam yapmışsınız.

Şimdi, değerli milletvekilleri, şunu söyleyebilirsiniz: “Biz vatandaşın tütün içmesini istemiyoruz, alkol içmesini istemiyoruz, o nedenle fiyatlara zam yapıyoruz.” diyebilirsiniz. Fakat, maalesef, bu zamları ülkemize yurt dışından gelen içkiler ve sigaralar için yapmamışsınız. Doğal olarak da yurt dışından gelen ürünler piyasada yer ederken, pazar payını artırırken bizim kendi ürettiğimiz ürünler pazar payını kaybetmişler. Sadece 2002 ile 2014 yılları arasında tütün üreticisi sayısı, tütün sektöründen gelirini elde eden aile sayısı 500 bin kişi azalmış değerli arkadaşlarım. Bunun anlamı şu: Yurt dışında da 500 bin aile bizim tükettiğimiz tütün ve alkolden gelir elde ediyor demek yani Türk çiftçisinin cebine girecek olan para Amerikan çiftçisinin cebine gitmiş, Avrupalının cebine gitmiş.

Değerli milletvekilleri, TEKEL, biliyorsunuz sizin döneminizde özelleştirildi. Aslında buna bir özelleştirme demeyeceğim, affınıza sığınarak peşkeş çekme diyeceğim çünkü bu tam tipik bir örneği bir özelleştirmenin nasıl peşkeş olacağı anlamında. Bakın, nasıl olmuş: 2003 tarihinde siz TEKEL’in 17 sigara fabrikasını mülkiyetleriyle beraber, Nurol-Limak-Özaltın-TÜTSAB girişim grubuna 292 milyon dolara satmışsınız. Biz o zaman feryat etmişiz, demişiz ki: Yahu, bu bunların arazi bedeli değil, bırakın fabrikayı; bağırmışız çağırmışız ama siz demişsiniz ki: “Biz babalar gibi satarız.” Ve satmışsınız. Peki, siz sattıktan sonra ne olmuş? Bu girişim grubu sizden aldığı bu fabrikaları Amerika Birleşik Devletleri’nin Teksas Pasifik şirketine 810 milyon dolara satmış yani sizden aldığının tam 3 katı fiyata satmış. Böyle olsaydı ona da bir şey demeyecektik. Teksas Pasifik de bu aldığı fabrikaları bir İngiliz firmasına 2 milyar 100 milyon dolara satmış. Değerli arkadaşlarım, TEKEL’in sigara fabrikalarını, aldığınız fiyatın, değerinin tam onda 1’i fiyatına satmışsınız. Bu arada kimler ne kazandı, kimler ne götürdü, onları bilemiyoruz.

Peki, fabrikaları sattınız, ne oldu? Bakın, ben size olanı söyleyeyim: Türk çiftçisi bundan zarar etti. Ben Tokat Milletvekiliyim, Tokat’ın Zile’sinde, Erbaa’sında üzüm bağları vardı bizim çocukluğumuzda, dünyanın en kaliteli üzümleri yetiştiriliyordu. Hâlâ bugün dünyanın en ünlü şarap firmaları buralara gelip buradaki üzümü alıp şarap özü olarak kullanıyor. Hepsi kayboldu, şu an hepsinin yerinde çalılıklar var.

Yine, Tokat’ın Erbaa’sında Türkiye'nin en iyi tütünleri yetiştiriliyordu, bugün Erbaa’ya gittiğinizde tütün tarlası falan göremezsiniz, kalmadı maalesef sayenizde.

Sigara fabrikası vardı Tokat’ın, kapatıldı. Kapatılırken denildi ki: “Merak etmeyin, biz bunun yerine 9 tane tarıma dayalı sanayi fabrikası kuracağız.” Sonra hiçbirisi kurulmadı. Bir baktık ki fabrikanın içerisinde inekler otluyor. Herhâlde Hükûmet orada otlayan inekleri birer süt fabrikası olarak gördü diye, öyle düşünüyoruz artık, öyle teselli etmeye çalışıyoruz kendimizi. (CHP sıralarından alkışlar)

Gene değerli arkadaşlarım, bu fabrikanın arazisinin bir kısmı tam da yerel seçimlerden önce -şu hani kimsenin uğramadan Hükûmetten faydalanamadığı, kredi alamadığı, ihale alamadığı bir yer var artık biliyorsunuz, TÜRGEV var- hoop bir allem gullemle TÜRGEV’e geçirildi. Tabii, bunun karşılığında Tokat’ta birileri ödüllendirildi. O ödüllendirilenlerin kim olduğunu Tokat halkı çok iyi biliyor.

Değerli arkadaşlarım, bugün bakkala gittiğinizde geçmişte bizim bildiğimiz Bafra, Samsun, Maltepe, Tokat, Tekel 2000, Tekel 2001 sigaralarının hiç birisini raflarda göremezsiniz. Niye? Çünkü sizin uyguladığınız yanlış politikalar sayesinde Türkiye bırakın yeni markalar üretmeyi, elindeki mevcut markaları da kaybetmiş durumda.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kaçak sigara geliyor.

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tabii, siz bu vergileri bu kadar artırınca kaçakçılar durur mu? Durmaz. Kim yapıyor Türkiye’de kaçakçılık işini? Maalesef, terör örgütü yapıyor. Şu anda kaçak oranı yüzde 25. Türkiye’de tüketilen sigaranın yüzde 25’i kaçak ve bu paranın tamamı terör örgütüne gidiyor. “Kimsenin özel hayatına karışmıyoruz.” falan filan diyerek Türkiye’de tütün ve alkol tüketimini sona erdirdiniz.

“Türkiye'yi turizm ülkesi yapacağız.” Hatta, Tokat’la ilgili de böyle sözler vardı, Tokat’ı turizm ili yapacaklardı. Siz şimdi tütünü yok ettiniz, alkolü de yok ettiniz, herhâlde bundan sonra Tokat’a gelen, Türkiye’ye gelen turistlere de Osmanlı şerbeti ikram edersiniz, bugünlerde o da hoşunuza gitti.

Ben bu duygularla bu bütçeye okey vermeyeceğimizi söylüyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Düzgün.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Demir Çelik…

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika.

HDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri şahsım ve partimiz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 3 Kasım 2002’de AKP’nin küreselleşmenin bir kısım avantajlarını iyi okumuş olması ama aynı zamanda ülkenin jeostratejik ve jeopolitik konumundan kaynaklı bu avantajlı durumu lehine çevirmek istemesi, o dönemin yönetenlerinin ülkeyi yönetememe durumu, yönetilenlerin, ezilenlerin ve yoksullarınsa yönetim biçiminden memnuniyetsizliği AKP’yi iktidarla buluşma, iktidara taşıma şansını yakalatmıştır. 3 Kasım 2002’nin üzerinden on iki yılı geçkin bir süre geçmiş olması ama hâlâ iktidarda AKP’nin bulunmuş olmasının gerekçelerini, nedenlerini doğru bilince çıkarmak, bu manada da artık umut tacirliğine son vermek de demokratik siyasetin gereğidir.

Üç tane Y’niz vardı: Yasak, yolsuzluk, yoksulluk. Bunlarla mücadele etme vaadiyle gelen AKP, on iki yıllık zaman diliminde yoksullukla da, yolsuzlukla da, yasaklarla da mücadele yerine her üçünü kabartan, toplumla yeni tanışabilme imkânlarını tanıyan bir noktadan soruna yaklaşmıştır. Bugünün bütçesi de bundan nasibini ziyadesiyle almak durumuyla ve şansızlığıyla karşı karşıyadır.

Bütçeler, bir hükûmetin, bir iktidarın her şeyden önce toplumsal ve siyasal olayları nasıl çözeceğine ilişkin niyetinin dışa vurumudur. Bütçeler, tarihsel, siyasal ve toplumsal sorunların çözüm parametrelerini insana verebilme şansının olabileceği metinler olmasına karşın 2015 bütçesinin de iki yılın tüm bütçelerinden farklı bir noktada olmadığı gayet açık, içeriği itibarıyla bizlere kendisini göstermektedir.

Bütçe her şeyden önce hazırlanışı itibarıyla demokratik olmamıştır. Toplum kesimlerinin, işsizlerin, yoksulların, emekçilerin, kimsesizlerin sorunlarını çözme, onların bu sorunlarını nasıl çözeceğine dair önerilerini almaktan uzak, sivil ve askerî bürokrasi tarafından masa başı hazırlanmış, o planlama çerçevesine sıkıştırılmış aritmetiksel rakamların toplamından ibaret bir bütçe olmaktan uzak değildir. Bu bütçe, bu özellikleriyle barışçıl değil, demokratik değil, özgürlükçü değil. Bütçede insan yok. İnsanın temel ihtiyaçlarının karşılanması yerine onların nasıl alıkonulacağının, iktidara ve devlete nasıl yararlı hâle getirileceğinin bizatihi niyeti var, öngörüsü var. O yönüyle de 2015 bütçesi her şeyden önce yolsuzluk, yasak ve yoksullukla mücadele bütçesi olmaktan uzak bir içerikte ve mahiyettedir.

Bu bütçe, toplumumuzun temel beklentileri olan barışına da, özgürlüğüne de, ihtiyaçların meşru zeminde karşılanmasına da fırsat vermeyeceği gibi, derelerimizin, ormanlarımızın, kentlerimizin ve gelecek nesillerin beslenmek durumuyla karşı karşıya kalacakları tarımsal alanların da inşaata ve inşaat spekülatörlerine peşkeş çekilmesine hizmet edecek bir bütçe olmaktan öte değildir. Ama aynı bütçe, bir yanıyla palazlanmış rezidans sahibi inşaat spekülatörlerine yeni yerleşkeleri tanzim etmenin bütçesi konumundayken, öbür yanıyla da savaşı ve savaş argümanlarını nasıl sağlayabileceğine hizmet eden Millî Güvenlik Kurulu, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, güvenlikten müteşekkil olan kurum ve kuruluşların bütçesiyle doldurulmuş, onların ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret olan bir bütçedir.

Bu bütçe, 472 küsur milyarlık kapsamı itibarıyla yüzde 60’ının maalesef güvenliğe, maalesef İçişleri Bakanlığının polisiye tedbirlerine akacak olan bir bütçedir.

Bu bütçede ana dilde parasız, nitelikli eğitim de yok, bu bütçede parasız, erişilebilir, nitelikli sağlık hizmetlerine erişmenin koşulu da yok.

İşte, bu bütçenin sağlığa ayrılan kısmı da yine devede kulaktır. Sağlık bir toplumun olmazsa olmazıdır. Bütçe bireyin ancak ruhsal, bedensel olduğu kadar siyasal, sosyal ve de kültürel iyi hâline hizmet edebilecekse birey sağlıklı olur, sağlıklı bireyden müteşekkil olacak olan toplum da sağlıklı olur. Bireyin sağlığını öngörmeyen, sağlıklı bireylerden oluşması gereken toplumun sağlığını önemsemeyen bir bütçe, doğası gereği topluma hizmet etmek yerine sermayeye, iktidara, devlete ve ona giden yollara hizmet etmekle müteşekkil bir bütçe olmaktan da uzak kalmamıştır.

Değerli milletvekilleri, çok saygıdeğer Başkanım; Sağlık Bakanlığının 3 Kasım 2002’den bu yana birçok uygulamalarına şahit olduğumuz doğrudur. Doksan yıldır Türkiye’nin çözüme kavuşturulamamış önemli sorunlarından birisi olması nedeniyle de kangrenleşen ve kangrenleştikçe de toplumu siyasal, sosyal travmalarla karşı karşıya bıraktıran bir alandır sağlık. Sağlık bu yönüyle neşter vurulmaya, radikal sorun çözme projeleriyle toplumun önünü açmaya da muhtaçtır. Ancak, bu muhtaçlığı gidermek yerine, sağlık bakanlıkları on iki yıl boyunca durumu idare eden, palyatif, geçici çözümlerle âdeta toplumun birikmiş olan sorunlarını idare eden bir noktadan sağlığa yaklaşmışlardır. Sağlık her şeyden önce, demin söylediğim şekliyle, ana dilde, parasız, erişilebilir, nitelikli hizmetlerin kendisidir.

Ana dilde sağlık hizmetine erişmek mümkün değil. Parasız sağlık hizmetleri hiç yok. Parası olanın sağlık hizmetlerini görebildiği, paranın da kendi içinde tasniflere, sınıflara bölündüğü bir sağlık hizmetini görüyoruz. Evet, AKP on iki yıllık iktidarı döneminde üç temel alandan sağlığa neşter vuracağı iddiasıyla karşımıza çıkmıştı. Bunun birincisi, toplumun tümünün sosyal güvenliğe tabi tutulacağı iddiasıydı. Hatırı sayılır miktarda, hatırı sayılır nicelikteki vatandaşımız yeşil karta bağlanmış olmasına karşın bu hizmetler ağır aksak, adil olmayan dağıtım sistemleriyle yine mağduriyetlere, yoksunluklara yol açarak devam etmektedir.

Kamu hastaneleri hizmeti de AKP’nin çokça övündüğü, gündeme getirdiği bir hizmet olmasına karşın bugün geldiğimiz tablo üniversite hastanelerinin, devlet hastanelerinin içinin boşaltıldığı, hizmetlerinin kalitesinin düşürüldüğü, buna karşın iyi tüccarların, sağlığı metalaştırıp satma hakkını kendisinde gören ulusal ve uluslararası finans kurumlarının yüksek, devasa binalarla halkın cazibesi merkezine dönüştürdükleri alanlardan sağlık, paralı satılıyor.

Devlet hastaneleri ve üniversite hastaneleri bu hizmeti veremedikleri gibi özelleştirmenin parçası olan bu yüksek binalı hastanelerde insanlar parasına göre hizmet, parasına göre muamele ya da bulunduğu statüye uygun bir konumla, bir muameleyle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Devlet hastanelerinin, üniversite hastanelerinin içinin boşaltıldığını söylemiştim, afaki konuşmuyorum. Dün itibarıyla ben Muş ilinden geldim. Muş ilinin de bundan yeterince nasibini aldığını sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha önce Muş ilinde 450 yataklı devlet hastanesi ile kadın ve çocuk hastalıkları hastanesi hizmetini gören iki farklı birim vardı. Bu birimlerin birleştirilip tek bir merkezde buluşturulacağı yeni bir devlet hastanesi projesinin yıllar öncesinde başlatıldığı, bu yıl itibarıyla hizmete açılacağı söylenmişti. Henüz hizmet edebilme kapasitesinden yoksun olmasına rağmen devlet hastanesi seçimin yaklaşıyor olmasına kurban edilircesine bu aralık başında hizmete açıldı. 450 yataklı olan toplam hastane hizmetleri 300’e indirilmişti. 150 eksiğiyle açılan devlet hastanesi, bugün itibarıyla damı ve tavanı su sızdıran, sızdırdığı suyla katlar arası hastaların ve hasta yakınlarının mağduriyetine yol açan bir durumla karşı karşıya bırakmıştır hastaları ve Muşluları. Aynı hastane 7 katlıdır. Üst katında yemekhane, yemekhaneye bir saat süresince gidip gelmek durumunda olan 1.500 çalışan, o bir saat süresince çalışmayan asansörleriyle mağduriyetleri had safhada yaşadığından aç biilaç yeniden hizmetlerini öğlenden sonraları sürdürmek üzere görev alanlarına geri dönmektedirler.

Taşeronlaştırma adı altında Muş Devlet Hastanesinde de hizmet alma sektöründe çalıştırılan emekçi kardeşlerimiz, yoksullar, asgari ücretten zaten çalıştırıldıkları yetmezmiş gibi, bindirilen aşırı yükle de bugün ne yapacaklarını bilemez hâldeler. 60 odanın bir kişi tarafından temizlenebileceğini düşünebilir misiniz saygıdeğer milletvekilleri? Bir günde bir hasta bakıcının ya da bir temizlikçinin 60 odayı nasıl temizleyebileceğini aklımız alabilir mi? Ama maalesef çalışanlarımız bu muameleyle karşı karşıyadırlar. Hemşirelerin, hasta bakıcıların soyunabilecekleri, kullanabilecekleri odaları bile yoktur. Bu hastanenin bırakın içme suyu, temizlik amacıyla kullanabilecekleri suyu yok çünkü hastanenin suyu şehir şebekesine henüz bağlanmamış. Ruhsatsız, şehir şebekesi suyundan mahrum ve tavanıyla birlikte su sızdıran bu hastane seçimin kurbanı olacak tarzda hizmete açılmıştır ama insanlar o hastaneye toplu taşıma araçlarıyla, minibüslerle ulaşabilme koşullarından da yoksundurlar. Parası olanın taksiyle gidebilmesinin dışında başka olanağın olmadığı bu hastane niçin, ne adına konumlanmıştır bizim aklımız almamıştır. Tek bir izahı var, Muş merkezde özelleştirmeye bağlı açılmış hastanelerin hasta potansiyelinin düşmemesi içindir. Oralara yoksullar, işsizler, emekliler, emekçiler mahkûm kalsın istenmektedir. Yazık değil mi, günah değil mi? Hani siz kimsesizlerin kimseleriydiniz, hani siz yoksullukla mücadele edecektiniz, hani siz sağlıklı bir ülke vatandaşlarının oluşabilmesinin fedakârlığı içerisinde olacaktınız? Bu durumu her alanda her boyutuyla görmek mümkündür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aynı anlayış yani insanı hiçe sayan, insanı ve insani değerleri önemsemeyen anlayış hasta tutsaklar konusunda da maalesef yine AKP’nin sınıfta kaldığı bir alandır. Düşününüz ki Türkiye’de 550 hasta tutsak var. Onlardan 40 tanesi bugün itibarıyla hücrelerinde bir başkasının yardımı olmaksızın, bir başkasının desteği olmaksızın yaşamlarını sürdürebilme koşullarını haiz değiller. Demokratik çözüm sürecini tartıştığımız iki yılda bırakın diğer adımların atılıp Atılmaması, müzakere konusu olmayacak kadar vicdani olan bu sorun yani hasta tutsakların tahliye edilmesi, serbest bırakılması sorunu bir adım ileri iki adım geri anlayışlarıyla hep ötelenmiştir, ertelenmiştir. Adalet Bakanlığına aylar öncesinden bu konu aktarılmış olmasına rağmen insanların bugün mağduriyeti giderilmediği gibi son üç yılda toplamda 98 arkadaşımızı, siyasi tutsağımızı ölümle karşı karşıya bırakmış, onların tabutlarını taşımak durumunda kalmışız. Şimdi, önümüzdeki dönemde de bir başkasına muhtaç olan bu 40 arkadaşımızın muhtemeldir çoğu ölme durumuyla karşı karşıya kalacaktır. Vicdanımız sızlıyor. Eğer birilerinin de hâlâ vicdanı sızlıyorsa bu konuya el atıp bir an evvel palyatif çözümler değil radikal ve nitelikli çözümlerle bu soruna yaklaşılmalıdır.

Keza aile hekimliği sorunu. Yine AKP’nin çokça övündüğü, bu manada da zaman zaman sağlık problemleri konusunda öteki ülkelere örnek olabilecekleri iddiasında bulundukları bir alandır ama geçen hafta sonu on binlerce doktor bu aile hekimliği konusundaki keşmekeşliği, keyfiyeti ve de vurdumduymazlığı protesto etmek adına hemen Ankara’mızda, başkentte Hükûmeti duyarlılığa davet ediyordu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; durumu idare edebiliriz, durumu olduğundan fazla süslü cümlelerle ifade ederek halka aktarabiliriz. Biz elmalı şekerlerle halkı idare ettiğimiz on iki yılın üzerine bir on yılı da öngörebiliriz, koyabiliriz. Hep iktidarda da kalabilirsiniz elli yıl, yüz yıl ama iktidar size ve toplumunuza, iktidar size ve ülkenize huzur, mutluluk, barış ve özgürlük getirmiyorsa kime ne faydası var? İktidar dediğiniz sorunu çözmenin ta kendisidir. Sorunları biriktirerek karşısında acziyet duyan, çözümsüz kalan noktada bırakmak demokrasinin işi değil.

AKP’nin en büyük açmazlarından biri de demokrasiye yaklaşımdır. Onlar demokrasiyi sadece ve tek başına seçim olarak algılar ve seçimde de kazandıkları yüksek oya bağlı olarak demokrasiyi öngörürler. Hâlbuki bizim demokrasiden anladığımız, diğer rejimlerden farklı olarak demokrasiyi farklı kılan özellik, demokrasinin muhalefetten, demokrasinin toplum dinamiklerinden, onların meclislerinde, yönetimlerde ve bütçede söz, karar yetki sahibi olması olarak algılanmalıdır. Sandığa gitmenin, sandıkta alınan başarının demokrasi için yeterli olmayacağı, onun olsa olsa iktidara yol açacağı… Ama iktidar da her rejimde vardı; imparatorluklarda vardı, feodal toplumda, ilkel komünal toplumlarda, her toplumsal biçimde iktidara rast gelmek mümkündür. Muhalefetle demokrasiyle ancak tanışabilirsiniz. O nedenle AKP’nin demokrasiyi seçime indirgeyen, sandığa indirgeyen anlayışı doğru bir anlayış değildir. Seçim önemlidir, seçimde halkın kendi tercihlerini kullanması, öz gücüne bağlı olarak kullanması anlamlıdır. Ama seçimler demokratikse, yüzde 10 seçim barajlarıyla engellenen seçim değilse, halk iradesi varsa ve bu konuda oya tahvil edilen politikalarla halk aldatılmıyorsa, kandırılmıyorsa, umut vadedilmiyorsa önemlidir.

Sosyal politikalarımız… Sosyal politikalarımız karnı aç, işsiz ve yoksulların terbiye edilmesine hizmet ediyor. Bugün, evet, kadınlarımızın çocuk parası, yoksulların ve engellilerin maaşları söz konusudur ama bu sadece oya tahvil edilmiş, sandığa tahvil edilmişten öteye geçmiyordur. Asgari ücretin bile henüz 980 lira olduğu bir ülkede insanların 300-400 lirayla geçinebilmesinin koşulu yoktur, hele hele vatandaş engelliyse.

Sosyal politikalar önemlidir ama sosyal politikaların başında kadının özgürlüğü gelir, gençliğin özgür, özerk olması gelir; sosyal politikaların başında engelli vatandaşlarımızın bir başkasına muhtaç olmadan devletin sosyal politikalarından yararlanması gelir. Bu konuda da maalesef sorun, bir kez daha, iyi niyetin kullanıldığı, algı yönetimiyle toplumun beklentilerinin hep ertelenip ötelendiği, bu yönüyle de olası ve muhtemel seçimlere endeksli bir politikayla bizi karşı karşıya bıraktırmıştır.

Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AKP’nin on iki yıllık iktidarı boyunca çözemediği ve doksan yıllık temel problemimiz olan Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümünü sağlayamadığımız takdirde, doksan yıllık Alevilerin inanç sorunu başta olmak üzere devletle inanç, devletle din arasındaki sorunu çözemediğimizde, doksan yıldır çözemediğimiz devlet ve farklı düşünceler arasındaki ilişkiyi doğru kanalize edemediğimizde AKP iktidarı on iki yıldır yerinde sayan politikalarından daha ileri bir noktaya gidebilme şansına sahip değildir, olamaz da. O nedenle, artık zaman olanca hızıyla bize rağmen devam ediyorken, küresel ve bölgesel düzeyde önemli gelişmelerin yaşandığı günümüz Türkiye’sinde herkes gibi iktidar da bu gelişmeleri göz önünde bulunduran nitelikli adımlarla toplumun önünü açan bir noktadan soruna yaklaşmalıdır. Bu sorun ertelenemeyecek kadar can yakıyor.

1 trilyon 200 milyar dolarımızın gittiği savaşta ısrar etmek, buna hizmet edecek yeni savaş politikalarıyla bütçeleri tahsis etmek halka yazıktır, topluma yazıktır, bizlere yazıktır. Çocuklarımızın geleceğini, torunlarımızın geleceğini gasbetmeye, onları hak mahrumu kılmaya hiçbirimizin hakkı yoktur. Varsa yoksa yapılması gereken tek şey, diyaloğa açık, müzakereye açık, demokratik bir ülke olabilmek, demokratik ülkede farklılıkların, kimliklerin, inançların, çokluğun, çeşitliliğin zenginliği esasına dayalı yeni bir barışçıl, demokratik, özgür ülkeyi var etmektir diyor, saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Kars Milletvekili Sayın Mülkiye Birtane.

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Kamu Hastaneleri ve Halk Sağlığı Kurumu 2015 bütçeleri üzerine söz aldım. Sizleri ve televizyon ekranları başında bizleri izleyen başta seçim bölgem Kars halkını ve tüm Türkiye halklarını saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, Kamu Hastaneleri Kurumu ve Halk Sağlığı Kurumu 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kurulmuştur. İlk bakışta hastaneleri tek çatı altında toplayan bu kurumların amacının daha kaliteli bir sağlık hizmeti verilmesi olduğu görülmesine rağmen pratiğe indiğinizde, bu kurumların amacının iktidarın sağlık alanındaki tüm gelire tek elden hâkim olmak ve tüm sağlık kurumlarına eş dost, akraba yerleştirmek şeklinde tezahür ettiği görülmektedir.

Bu kurumların yürürlüğe girdiği kararnamede amaç, sağlık hizmetlerinin ülkenin her yerinde en üst seviyede, en kaliteli, verimli, erişilebilir ve hakkaniyetle sunulabilmesi şeklinde özetleniyor. Kurumlar beş yıla yakındır faaliyettedir. Buna karşın Kars, Ağrı, Yozgat, Maraş, Hakkâri, Muş ve onlarca ilde durum aynı. Sağlık ocakları kapatıldığı için köylerde sağlık erişimi yok, illerde doktor sayısı son derece yetersiz. Yapılan devlet hastaneleri beton yığınları dışında bir şey ifade etmiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı bu uygulamayla esasında koruyucu sağlığa özel bir önem vereceğini söylemişse de koruyucu sağlık hizmetlerinde sağlık göstergelerine de yansıyan bir gelişme yoktur. Anne ve bebek ölümlerinde kayda değer bir azalma olmamıştır. 2012'de Türkiye'de 14.845 bebek henüz 1 yaşını doldurmadan hayatını kaybetmiştir. “En az 3-5 çocuk” projesi ve kürtaj yasağıyla da istatistikler bebek ölümlerinin giderek arttığını gösteriyor. Engelli doğum sayısında da belirgin bir düşüş yok çünkü devlet hastanelerinde yapılan hamilelik takibi yüzeysel bir ultrasondan ibarettir.

Sağlık bütçesi beş parçadan oluşmaktadır. Sağlığa toplamda 20,4 milyar ödenek ayrılmıştır. Sağlık bütçesi içinde en büyük paya 9,874 milyar TL’lik bir ödenekle Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu sahiptir. Bütçesinin yüzde 2,6’lık bir payı yani 259 milyonu mal ve hizmet alımına ayrılmıştır. Bu kurumun ödeneğinin neredeyse tamamını kamu hastane birlikleri kullanacaktır. Kurumun 2015 yılında yapacağı yatırımın tutarı 543 milyon TL’dir. Bu, bütçesinin sadece yüzde 5,5’idir. Ancak bunun da 438 milyonu yani yüzde 81’i mamul mal alımı biçiminde olacaktır.

Kurumun taşra teşkilatları yandaş atamaları tartışmalarıyla gündeme gelen genel sekreterliklerle yönetilmektedir. Bunlar kamu hastanelerini koordine etmekte, yönetmekte, denetlemekte, personel ihtiyacını belirlemekte, bütçelerini hazırlamakta ve yatırımlarına karar vermektedir.

Sağlıkta ikinci en büyük bütçeye sahip kuruluş Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığıdır. Bu kuruluşun ödeneği 7,489 milyar olarak belirlenmiştir. Personel, mal ve hizmet alımı dışında yatırım ya da sermaye giderleri için 79,5 milyon TL ayrılmış durumdadır.

Ödeneği asıl olarak halk sağlığı müdürlükleri harcamaktadır. Ödeneklerin sadece yüzde 7’si bulaşıcı hastalıkların kontrolüne harcanmaktadır.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Bakanlığa bağlı özerk bir kuruluş niteliğindedir. Bütçesi 123,4 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçesinden ulusal bir ilaç sanayi önerisi ya da ilaç tekellerinin sömürüsünden kurtuluş yolu çıkmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; istatistiklere göre Türkiye'de 2013 yılında 1 milyar 900 milyon kutu ilaç tüketilmiştir. Bu rakamla, kişi başına ilaç tüketimi yaklaşık 25 kutuyu bulmaktadır. Tüketimde ilk sırayı mide, bağırsak ve metabolizma ilaçları alırken, ülkemizde yaşayan her 3 kişiden 1’inin antibiyotik kullandığı ortaya çıkmıştır.

Yine, TÜİK'in 2012 istatistiklerine göre Türkiye'de kanserden ölen kişi sayısı 69.269 olmuştur. 2015 yılına kadar kapsamlı kanser merkezlerinin hedeflendiği söyleniyordu ancak ciddi bir ilerleme mevcut değil. Genel cerrahi uzmanı, patoloji uzmanı, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu yetersizliği ve dağılımın nüfusa orantılı olarak yapılmaması, kanser ve özellikle meme kanseri vakalarının erken tanı ve tedavi imkânı bulmasını engellemektedir.

Değerli milletvekilleri, sağlıkta da yine en dezavantajlı kesim kadınlardır. Özellikle köylerde yaşayan kadınların sağlık merkezleri ve aile hekimine erişim olanağı oldukça kısıtlıdır. Türkiye'de kadınlarda görülen kanserlerin dörtte 1’i meme kanseridir. Buna karşın onkoloji merkezi, onkolog, doçent ve profesör sayısı belirgin olarak azdır.

Meme kanseri ve kanser riski altında olan herkesin, erken tanı ve zamanında tedavi imkânı bulması için sağlık alanında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu amaçla da toplum tabanlı tarama programı oluşturulmalıdır. Aynı zamanda, kanserli hastaların düzenli bir şekilde kaydedilmesi, standart ve modern tedavi ve takip programlarının uygulanması için gerekli koşullar oluşturulmalıdır.

Sağlık alanında küresel anlamda sağlanan ilerlemeyle ilgili Türkiye'de eş zamanlı bir ilerleme yoktur. Sağlık alanında da AR-GE çalışmaları için ayrılan gerçekçi bir bütçe bulunmuyor. Sağlık teknolojilerinin geliştirilmesi için gerekli bilimsel ve teknolojik potansiyel var, ancak aşı, ilaç, tıbbi tanı kiti, biyomedikal ekipmanlar ve biyomalzeme teknolojilerinin geliştirilmesi için bu yönlü çalışmalar yapılmıyor.

Değerli milletvekilleri, bir ülkenin sağlık politikaları, sağlık hizmetlerinin verilmesinden önce halk sağlığının nasıl korunacağı konusunda politika üretmek temelinde olmalıdır. Yani, bütün alanlarda ilk önce sağlığı korumaya dönük önlemler alınmalıdır. Ancak, Türkiye'de çalışma hayatı başta olmak üzere, halk sağlığı devlet politikalarıyla yok edilmektedir. Her gün yüzlerce insan iş yerinde yaralanıyor, yaptığı iş sağlığını mahvediyor. Her yıl binlerce iş cinayeti yaşanıyor. Gıda alanında denetimsizlik, merdiven altı üretimin hâlâ varlığını koruması, katkı maddelerinin her türlü besinde kullanılması halk sağlığını açıkça tehdit ediyor.

Türkiye'de sağlık politikaları, hasta üzerinden, ilaç satışından, medikal malzeme satışlarından rant elde etme politikalarının temelini oluşturuyor. Yani, halkın sağlığının nasıl korunacağı hakkında açık, kamuoyu tarafından kesin olarak bilinen, ihmal edildiğinde kesin yaptırımla karşı durulan aktif bir sistem yok. Yanlış teşhis ve tedavi sonucu hayatını kaybeden, sakat bırakılan vatandaşlarımız var. Her yıl on binlerce insanımız trafik kazaları sonucu ya canından ya sağlığından olmaktadır. Bütün bunlar kamu sağılığı açısından ele alınmak durumundadır.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin, esasen vatandaşın sağlığını bozan politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. İstatistiklere göre 2002-2012 yılları arasında biber gazına harcanan miktar 20 milyon dolar. Son yıllardaki müdahaleler göz önüne alanınca atılan bu gazların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri inkâr edilemez. Başta Gever olmak üzere bölge kentleri ve direnişin olduğu batı illerinde gazdan dolayı sağlık problemi yaşayan çok sayıda vatandaş mevcuttur.

Yine, Suriye'den misafir ettiğinizi söyleyip övündüğünüz 2 milyona yakın insanın sağlık koşulları hakkında standartlara uygun bir önlem mevcut değildir.

Kobane'den Suruç'a gelen ve kamplarda kalan insanların beslenme sorunları ve kış koşulları da göz önünde bulundurulduğunda sağlık sorunlarının hangi boyutta olduğunu sizlerin takdirine bırakıyoruz. Bu insanlar hastanelere gittiklerinde birer suçlu gibi muamele görüyor, refakat edenlere basıklar uygulanıyor; YPG'li savaşçılar suçlu muamelesi görürken, IŞİD çete üyeleri en donanımlı hastanelerde tedavi ediliyor.

21 Temmuz 2014'te Diyarbakır-Bingöl kara yolunda LPG yüklü tankerin patlaması sonucu çoğu öğrenci 38 kişi yanarak can verdi. Onlarca insanımız sağlığını yitirdi. Bu ailelerin maddi ve manevi tüm zararlarının karşılanması ve olayda sorumluluğu olanların bir an önce yargı önüne çıkarılması gerekmektedir. Çünkü bu facia devletin ihmali sonucu yaşanmış ve verdiğim araştırma önergesinde de tüm ihmaller açıkça ortaya konmuştur.

Ayrıca hasta tutsaklar birer birer cezaevinde hayatını kaybetmektedir. Bununla ilgili bir düzenleme yapamayan Sağlık ve Adalet Bakanlıklarını insani ve vicdani görevlerini yapmaya çağırıyorum.

İnsan hayatının hiç bir anlam ifade etmediği Türkiye'de her gün devlet tarafından gençler ve çocuklar sokak ortasında katlediliyor. Daha dün 16 yaşındaki Kadir Çakmak adındaki çocuk hedef gözetilerek katledildi.

Yine, TÜRK-İŞ'in 2013 yılı rakamlarına göre, bir aile için yoksulluk sınırı olan 2.734 lira baz alınarak yapılan hesaba göre, Türkiye'de 46 milyon kişi yani nüfusun yüzde 63,3'ü yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Sonuç olarak bu insanların yeterli derecede beslenemeyeceği, sağlıklarını koruyacak şekilde kaliteli bir yaşam sürdüremeyecekleri ortadadır.

Sayın milletvekilleri, “Sağlık alanında Türkiye'de büyük ilerleme kaydedildi.” deniliyor ancak hâlâ bir çok ilimizde bazı tahliller yapılmayıp, Kars'tan, Ağrı'dan, Ardahan'dan, Hakkâri'den, Yozgat'tan ve ismini sayamadığımız birçok ilimizden Ankara'ya, İstanbul'a tahliller gönderiliyor, hastalar buralara gitmek zorunda bırakılıyor. Tedavisi nedeniyle başka bir kentte aylarca kalan hastalar ve kalacak yer bulamadığı için geceyi parklarda geçiren hasta yakınları var.

Seçim bölgem olan Kars, sağlık alanında en geri olan illerin başında geliyor ki bölgenin hemen hemen bütün illeri de aynı durumdadır. İlde az sayıda olan yoğun bakım ünitelerinin sağlıklı bir hizmet vermedikleri de herkesin malumudur.

Genel çocuk sağlığı dışında, çocuk hastalıkları branşında doktor bulunmuyor. İlde onkoloji merkezi ilkel denilebilecek durumda hizmet vermektedir, onkoloji merkezi yoktur. Kadın doğum hastanesinde yenidoğanlar enfeksiyon nedeniyle sürekli Erzurum'a sevk edilmektedir.

Kars'ta sağlık alanında otuz yıldır bir ilerleme olmadığını sağlık çalışanlarının hemen hemen tümü dile getirmekte. Örneğin, son günlerde Kars Devlet Hastanesinde tüm personele giden şu mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum: “Üçüncü basamak yoğun bakımımızda MRSA kolonizasyonu olduğundan, buradan diğer servislere hasta transferi yapılmamalıdır." tarzındaki mesajdan da anlaşılacağı üzere hastanenin tıbbi modernizasyondan da yoksun olduğu görülmektedir.

Ayrıca, atamalar ve tıbbi malzeme alımı konusunda çeşitli usulsüzlüklerin olduğu, Kamu Hastaneleri Kurumunda, Kars'ta da çeşitli şaibeler bulunmaktadır. Örneğin, Kars Devlet Hastanesinde sadece olağanüstü durumlarda yapılan, 21/b maddesince 2014/129320 ihale kanun numarası ile 31 kalem tıbbi sarf malzeme alım ihalesinde usulsüzlüklerin olduğu iddia edilmektedir.

Yine, başlangıçta kadın doğum ve çocuk hastanesi olarak inşa edilen yeni bir bina son anda devlet hastanesi yapılarak, mevcut devlet hastanesinin yakında buraya taşınacağı Kars halkının tepkisine neden olmuştur. Bu bina şehir merkezine uzak bir yerde. Ulaşım sorunu yaşayacak olan halkın sosyoekonomik yapısı da göz önünde bulundurulduğunda, halka ve mevcut devlet hastanesi civarındaki esnafa yeni bir çile çektirileceği açıktır. Az önceki konuşmacı arkadaşımın da belirttiği gibi seçime endeksli yapılan bu açılacak yeni hastanelerin ihtiyaca cevap vermediği de bir gerçekliktir. Bu şekilde halkı huzursuz eden uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli ve eğer bir hizmet yapılacaksa halka sorularak yapılmalı, birilerine rant sağlayacak tutumlar terk edilmelidir.

Buradan, Kars'taki sağlık kurumları da dâhil olmak üzere, bütçesi üzerine konuştuğum iki kurum hakkında ülke genelinde bir denetimin yapılması konusunda Sağlık Bakanlığına çağrıda bulunuyorum. Doğrusu halkın sağlığıyla bu şekilde oynayan bir iktidarın bu politikalarından bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, yolsuzluklarla anılan bu iktidar bu unvanını koruyacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Birtane.

Diyarbakır Milletvekili Sayın Nursel Aydoğan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimiz adına, grubumuz adına, ben de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün akşam saatlerinde Diyarbakır’da gençlerin bir gösterisi sırasında “Kadir Çakmak” isminde 16 yaşındaki bir gencimiz polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. Hemen ardından yapılan otopside 3 kurşunla yaşamını yitirdiği otopsi raporlarına geçmiş durumdadır.

Ben, öncelikle “Kadir Çakmak” isimli gencimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyorum, sabır diliyorum. Umuyorum ve diliyorum ki, bu, güvenlik güçlerinin katlettiği son gencimiz olur. Parti olarak ve Diyarbakır Milletvekili olarak da bu gencimizi katleden güvenlik görevlilerinin yargı önüne çıkartılması ve yargılanmaları için her türlü çaba içerisinde olacağımızı ve bu davanın da takipçisi olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Mecliste merkezî bütçeyi görüşüyoruz. Türkiye halkları, seçerek, iradeleri olarak Meclise gönderdikleri milletvekillerinin Türkiye'nin geleceği için ne düşündüklerini, ne söylediklerini ekranların açık olduğu bu süreçte öğrenme imkânına sahip oluyorlar. Zira, merkezî bütçe görüşmelerinin yapıldığı bugünler dışındaki diğer günlerde Meclis televizyonu maalesef saat 19.00 itibarıyla halka kapatılmaktadır. Hükûmet açısından bu bir sorun teşkil etmemektedir, zira zaten yandaş medyaları sayesinde her gün yerel ve ulusal basında yer almaktadırlar. Meclis basınına konulan engel sesimizin Türkiye toplumuna ulaşmasını engellemek içindir ama tüm bu engellemelere rağmen, partimiz HDP tüm toplumsal kesimlerin ilgi odağı olmaya devam etmektedir. Bu vesileyle hiç olmazsa bütçe görüşmeleri sırasında ekranları başında bizleri izleme olanağını bulan yurttaşlarımızı selamlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçe yapım süreci hem bütçenin hazırlanış biçimini hem demokratik hukuk devleti iddiasının uygulanabilirliğini hem de “halk egemenliği” kavramının ne şekilde kullanıldığını doğrudan ortaya koyan bir süreçtir. Bütçe yapım sürecinde halkımız Meclise, Meclisteki milletvekillerine bütçenin adil, eşit ve demokratik bir biçimde yapılması için yetki vermiştir. Ancak, demokrasinin nasıl bir rejim olduğunu anlayamayan siyasal iktidar, milletvekillerinin çoğunluğunu elinde bulundurduğu için kendi dışındakilerini yok sayarak, görüş ve düşüncelerini dikkate almadan bütçeyi istediği gibi oluşturmaktadır. Aslında yaklaşık bir ay süren Plan Bütçe çalışmaları bir demokrasicilik oyununun ötesine geçememektedir. Meclis Genel Kurulunun bütçe üzerinde değişiklik yapma, bütçe ödeneklerini artırma veya düşürme yetkisi bulunmaması nedeniyle, Plan Bütçe Komisyonunun çalışmasında demokratik tarz ve yöntemin esas alınması son derece önemlidir fakat her kurumun bütçesi görüşülürken sanki demokratik bir tarz esas alınıyormuş gibi hava yaratılmakta, tartışmalar yürütülmekte, sonunda da tek bir kelime, rakam bile değiştirilmeden bütçeler aynen geçirilmektedir. Yaşanan bu sürece rağmen Meclis Genel Kuruluna bir prosedürü uygulamak amacıyla getirilen merkezî bütçe için demokratik çerçeve içerisinde görüşülüp karara bağlanacak demek hem bir AKP komedisi hem de halk için bir trajedidir. On iki yıldan beri kesintisiz bu şekilde devam eden bütçe yapım süreci, bize AKP Hükûmetinin sahip olduğu bu antidemokratik zihniyetle eşit, adil, demokratik, halkın ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir bütçe yapılamayacağını göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, 2015 yılı bütçesinin de adil, eşit, demokratik bir yöntem ve barışçıl bir zihniyetle hazırlanmadığını açık bir şekilde görmekteyiz. On iki yıldan beri Kürt sorununun çözümü hep gündemde tutulmuş, halk hep bir çözüm beklentisi içerisine sokulmuş ama diğer yandan da savaş bütçesi hazırlanmaktan geri durulmamıştır. Ne yazık ki en fazla çözümü ve barışı konuştuğumuz bugünlerde 2015 yılı bütçesi de bir barış bütçesi olamamıştır.

Değerli arkadaşlar, 2015 yılı bütçesi de geçen yılların bütçesi gibi gerek hazırlanış süreci gerekse de Genel Kurula geliş aşaması açısından halkın doğrudan bütçe yapma hakkının ortadan kalktığının kanıtı olmuştur. Halkın, sivil toplum örgütlerinin gerek bütçe hazırlama aşamasında gerekse bütçenin nasıl dağıtılması gerektiği konusunda görüş, düşünce ve önerilerinin alınması, doğru ve bundan sonra yapılması gereken olmalıdır.

Örneğin bu bütçe, kadınlara sorulmadan yapıldığı için kadınların her gün yeniden yaşadıkları büyük adaletsizlik ve tarihsel ezilmişliklerini onaracak bir bütçe olarak şekillenmemiş cinsiyetçi bir bütçedir. Dolayısıyla, biz kadınların ve halkın kendini içinde görmediği bütçe halkın ve kadınların bütçesi olamaz. Hükûmet bu konuda yapılan tüm eleştirilerimizi maalesef hep aldığı oy ve çıkardığı milletvekillerini göstererek boşa çıkarmaya çalışmaktadır ama AKP 2015 yılında yapılacak bütçe görüşmelerinde eleştirilerimize böyle yanıt veremeyecektir. Çünkü AKP’nin oy oranı şimdiden 39-40 arasına düşmüştür. Yıllardır Parlamentoda temsiliyetimizi engellemek için 12 Eylül artığı yüzde 10 barajını devam ettiren Hükûmet, Türkiye halklarıyla buluşmamızı engellemeye çalışmaktadır; hâlen de barajı incelemeye alan Anayasa Mahkemesini tehdit etmekten geri durmayarak engelleme tutumunu devam ettirmektedir. Anayasa Mahkemesinden beklentimiz, tüm bu tehdit ve suçlamalardan etkilenmeden en doğru kararı almasıdır.

On iki yıldan beri, dünyanın hiçbir yerinde olmayan yüzde 10 seçim barajını, sözde istikrar adına düşürmeyen ve düşürmemekte de ısrar eden AKP Hükûmetinin bu antidemokratik yaklaşımının bizler açısından kabul edilemez olduğunu, temsilde adalet ilkesinin demokrasilerde esas olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye gibi nüfusu 76 milyon olan bir ülkenin güçlü bir sanayisi olmadan gelişmesi ve büyümesi mümkün değildir. Güçlü bir sanayi de sağlam bir ekonominin teminatıdır. AKP Hükûmeti, dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olmasıyla, her vesileyle övünmektedir. Fakat bu büyümede sanayi sektörünün payı düşüktür. Ekonomik büyümenin nedeni daha kârlı olan hizmet sektörü, tüketimin arttırılması ve teşvik edilmesi nedeniyledir. En tehlikeli olan da budur. Çünkü, küresel krizlerde üretime dayanmayan ekonomiler çok çabuk çökmektedir.

Son büyük küresel krizden Almanya gibi ülkelerin etkilenmeden çıkması, üretime dayalı gelişmiş bir sanayilerinin olmasıdır. Türkiye ekonomisi için bu krizde tehlike çanları çalmıştır. Zira, Türkiye’de sanayinin ekonomi içindeki payı son on beş yılda yüzde 24’ten yüzde 15’e gerilemiştir. Bu tablo, Hükûmetin 2003-2013 yılları arasında sanayinin hızla büyüdüğü tespitini doğrulamamaktadır. Rakamlar, sanayinin kan kaybettiğini, sanayiye yatırım yapmanın cazip olmaktan çıktığını göstermektedir. Önlem alınmazsa ilk küresel krizde Türkiye ekonomisi en fazla etkilenen ülke olacak ve bir ekonomik krizle karşı karşıya kalacağız.

Sanayiciler ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Üretimde ileri teknoloji kullanmak şarttır. Yüksek katma değere sahip ürünler üretmek ihracatta pay artışı için gereklidir. Bu ve benzer sorunların çözümü, araştırma geliştirme harcamalarına ve nitelikli iş gücü yetiştirilmesi için bütçeden gerekli payın ayrılmasındadır. Hükûmetin bu alana ayırdığı bütçeyse bu alandaki ihtiyacı karşılamaktan maalesef uzaktır.

Araştırma geliştirmeyle ilgili çalışmaları yürütmekle görevli bir kurum olan TÜBİTAK, yapılan siyasi atamalarla, bilimsel araştırmalar yapan bir kurum olma güvenini yitirmiştir. Özellikle son bir yıldır yasa dışı dinleme olaylarının yaşanmasıyla birlikte, TÜBİTAK’a bağlı Bilişim Merkezinde görevden alma ve yeni görevlendirmeler, siyasallaşmanın boyutlarının ne düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu müdahaleler, TÜBİTAK’ın objektif ve bilimsel bir kurum olması gerçeğine de gölge düşürmüştür.

17-25 Aralık 2013 tarihleri arasında, dönemin bakanları, bakan çocukları ve yerli ve yabancı iş insanlarına yönelik başlatılan yolsuzluk operasyonu kamuoyuna mal olmuştur. Bu operasyona konu olan “tape”lerin doğruluğunu bilimsel yöntemlerle ortaya koyması gereken TÜBİTAK, tam tersine, tartışmaların odağı olmuştur. İşte tüm bu yaşananlar, TÜBİTAK gibi bilimsel bir kurumun nasıl iktidar çatışması alanı hâline getirildiğini göstermektedir.

Yine, bilimsel araştırmalarda TÜBİTAK’ın objektiflik ilkesini esas alması gerekirken, şu örnek pek çok şeyi açıklamaktadır: 2014 yılında, Türkiye'den bir lise öğrencisi, Polonya’daki bir fizik yarışmasında, 70’e yakın ülkeden 5 bin fizik projesini geçerek birinci olmuştur ama aynı öğrencinin, ne yazık ki, TÜBİTAK tarafından projesi değerlendirmeye alınmaya bile layık görülmemiştir. TÜBİTAK’ın bu tip projelerde hangi bilimsel ölçütler kullandığı, gerçekten bizler açısından merak konusu ve incelemeye de değer bir konudur.

TÜBİTAK Bilişim Merkezi ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezindeki görevden alınmaların ardından, Başbakanın kriptolu telefonunun yasa dışı dinlenmesine sebep olan yazılımın değiştirilip şifrelerin dağıtılmasından sorumlu oldukları yönünde, Hükûmet üyeleri tarafından açıklama yapılmıştır. Elbette ki, kamu görevi yürütenlerin ülkenin Başbakanını, bakanlarını dinlemesi kabul edilemez, bu yasa dışı bir durumdur, bunun bir suç olduğu da aşikârdır. Bu suçu işleyenler elbette ki görevden alınabilir fakat buradaki sıkıntı, AKP Hükûmetinin bu tip görevden almaları sadece kendilerine yönelik bir tehdit olduğunda yapmalarıdır.

KCK davasında da hep birlikte gördük. “KCK” adı altında partimize yönelik yapılan siyasi soykırım operasyonlarında tam 7.500 sayfalık bir iddianame hazırlandı. Bu iddianamenin yüzde 90’ı tamamıyla yasa dışı, hukuk dışı bir şekilde yapılan ortam dinlemeleri ve dinlenen telefon görüşmeleri nedeniyledir.

Değerli arkadaşlar -AKP’li arkadaşlara söylüyorum- bizi dinleyip hayalî suç yaratanların bir gün kendilerini de dinleyebileceklerini göremediler. Bütün bunlar karşısında da cevapları ne yazık ki “Aldatıldık.” oldu. “Aldatıldık.” demek tabii, önemli bir şey ama bizce AKP’nin parti olarak bu süreçte yapması gereken en önemli şey bir öz eleştiri olmalıdır.

Bu yaşananlar muhaliflere yönelik açılmış birçok davada dijital delillerin incelenmesi aşamalarında uzman kurum olarak başvurulan TÜBİTAK'ın verdiği raporların da tarafsızlığına gölge düşürmüştür. AKP iktidarı TÜBİTAK tarafından verilen bilirkişi raporlarıyla hayatı kararan nice insanın vebali altındadır.

Değerli arkadaşlar, hukuksuz dinlemeler hâlen devam ediyor. Dün Akdeniz Belediyesi Eş Başkanımız Sayın Yüksel Mutlu, 2011 yılından günümüze kadar dinlenen telefonlar nedeniyle emniyette tam dokuz saatlik bir ifade vermek durumunda kalmıştır, 120 sayfalık ifade vermiştir. Dört yıldan beri dinlenen telefonlar, arkadaşımızın özel yaşamının bile iğdiş edilmesine neden olmuştur. Kendisine sorulan sorular tamamıyla siyasi, politik faaliyetleri nedeniyledir. Bunlarla birlikte, kendi özel yaşamına yönelik telefon dinlemeleri sonucunda elde edilen bilgiler kendisine yöneltilmiştir.

Yine, bugün, bu telefon dinlemeleri nedeniyle haklarında dava açılıp da şu anda tutuklanan, cezaevinde olan 2 binden fazla öğrenci vardır. Hepsi üniversite öğrencisidir, eğitimleri yarım kalmıştır.

Şimdi bu süreç böyle devam ederken savcıların 17-25 Aralık operasyonuyla ilgili gözaltına alınanlarla ilgili takipsizlik kararı vermesi ne kadar hakkaniyete uygundur, bunu da kendilerine buradan belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, biz, bilimin toplumsal yarar ve ilerleme amacına hizmet etmesine inanan bir partiyiz ama TÜBİTAK’ta yapılan çalışmaların çoğunun militarizme hizmet edecek çalışmalar olduğunu da biliyoruz. Bu nedenle, TÜBİTAK’ın bu militarist işlevinin zayıflatılarak tüm bilim alanlarında TÜBİTAK'ın harcamalarının desteklenmesi ve arttırılması, bilim ve teknoloji konularındaki atılımlarının da önünün açılmasında tarafız. Bu şartlar altında çalışabilecek bir TÜBİTAK, hem daha fazla bütçeyi hem de demokratik bir işleyiş içerisinde çalışan partnerleri olduğu sürece daha fazla itibarı hak edecektir.

Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmetinin sanayileşme ya da kalkınmaya dönük yatırım harcamalarında kayda değer bir artış gözlemlenmemektedir. Zira Hükûmet, büyüme için sanayinin canlandırılmasının gerektiğinin aksine, tüketimin desteklenerek büyüme hedefine bu şekilde ulaşmayı düşünmektedir. Hükûmet, Türkiye ekonomisindeki büyümeyi inşaat sektöründeki büyüme ile izah ediyorsa da bunun yetersiz olduğu hepimizce malumdur.

Yine, sadece son yirmi yılda 3 milyon hektar tarım alanı yok olmuştur. Bunun nedeni, bu alanların organize sanayi bölgelerine ve konut yapım alanlarına tahsis edilmesidir. Hem sanayileşme hem kentleşme hem de turizm için alternatif alanlar varken tarım alanlarının kullanılması, belli çevrelere rant alanı açma çabasıdır. En fazla amaç dışı kullanımın olduğu yerlerin Ege, Akdeniz ve Marmara Bölgesi olması, bu bölgelerin de sanayi bölgesi olması bunu ispatlar niteliktedir.

Türkiye, özünde bir tarım ülkesidir. Ekonomik kriz dönemlerinde tarımın her zaman bir can simidi olduğu gerçeğini unutmadan, sanayileşmenin gelişmesi adına verimli tarım alanlarının da gasbına son verilmelidir.

Değerli arkadaşlar, önemli sorunlardan biri de sanayileşmede bölgeler arası eşitsizliktir. Bu eşitsizliği önemli oranda giderecek olan GAP projesidir. Ancak, temel amacı bölge halkının gelir düzeyini ve yaşam standartlarını değiştirerek bir bütün olarak kalkınmaya katkı sunmak olan bu proje maalesef amacına hizmet etmemektedir. GAP’ta şu ana kadar yapılan yatırımların büyük bir kısmı enerji üretimine yapılmıştır. Bölgenin kendisinden ziyade, sanayinin gelişkin olduğu büyük illere fayda sağlayan bu yatırımlar bölgesel kalkınmaya yönelik vaatlerle çelişkili bir durumu da ortaya koymaktadır. Ülkenin belirli bir bölgesinde yapılan yatırımlardan diğer bölgelerin de faydalanması tabii ki yanlış bir yaklaşım değildir ancak bölge kaynaklarının burada yaşayan insanların mağdur edilmesi adına başka bölgelere aktarılması da kabul edilebilir bir durum değildir bizim açımızdan.

Değerli arkadaşlar, bir başka mesele de KOBİ’lerdir. Bugün KOBİ’lerin en çok karşılaştığı sorunların başında pazarlama, planlama ve finansman sorunları gelmektedir. Bu sorunlarla karşılaşılmasının başında da bilimsel olmayan çalışma yöntemleri, eğitim eksiklikleri bulunmaktadır. Bu sebeple, KOBİ’lerin büyük işletmelere karşılık gelen avantajlı yönlerinden de istenildiği biçimde yararlanılmadığını söyleyebiliriz. Yine, bu KOBİ’lerin sayısal üstünlüklerine rağmen, oluşturdukları katma değerin düşük kaldığı gözlemlenmiştir. İstihdamın yarıdan fazlasını oluşturan KOBİ’lerin yarattıkları katma değer sadece yüzde 35’ler düzeyinde kalmıştır. KOBİ’lerin oluşturdukları istihdama karşın, yeterli katma değer oluşturamamalarının temelinde de emek yoğunluklu çalışmaları ve teknolojilerini yenileyememeleri vardır.

KOBİ’lerin yönetim becerileri ve üretim kabiliyetlerinin artması kadınların iş gücüne daha fazla katılmalarıyla sağlanabilir. Kadınların iş gücüne katılma oranı aktif iş arayanlar da dâhil 2011 sonu itibarıyla yüzde 28,8’dir. Ancak, bu oran da dünya ortalamasının çok altındadır. İlgili bakanlıklar kadın istihdam hedeflerinde yüzde 35’ten yüksek çıtalar belirlemelidir. Ticaret odalarına kayıtlı 1,3 milyon girişimciden sadece 80 bini kadındır. Kadın girişimci sayısının artması için sermaye, eğitim, devlet teşviki, deneyim paylaşımı konularında eş zamanlı çözüm üretmek, destek vermek şarttır. Kadın girişimcilere özel kredi destek paketleri geliştirilmeli ve KOSGEB gibi kamu kurumları eğitim ve destek çalışmalarını ülke geneline yaygınlaştırmalıdırlar.

Sonuç olarak, KOBİ’ler finansal yetersizlikleri nedeniyle gelişmiş teknolojilere sahip olamamakta, eski teknolojileriyle emek yoğunluklu çalışmak zorunda kalmaktadırlar, bu da ürettikleri malın kalitesine olumsuz yansımaktadır.

Değerli arkadaşlar, sanayinin gelişmesi, üretimin artırılması, ekonominin büyümesi şüphesiz ki istikrarla ilgilidir, çatışmasız bir ortamla ilgilidir ve barışçıl bir ortamla ilgilidir. Barışın önündeki en büyük engelin de Kürt sorunu olduğunu ve bunun çözümsüz olduğunu biliyoruz. İki yıldan beri sıkıntılarla da devam eden bir demokratik çözüm ve barış süreci var. Türkiye’nin ekonomik büyümesinin de, demokratik geleceğinin de başlanılmış olan ve dediğim gibi sıkıntılarla da devam eden bu sürecin başarısına bağlı olduğunu hepimizin unutmaması gerekir. Ne kadar barışçıl bir Türkiye yaratabilirsek o kadar ekonomisi büyük bir Türkiye’yi de yaratabiliriz diyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, bütün milletvekili arkadaşları ve Divanı tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Diyarbakır’da Kadir Çakmak adlı 16 yaşındaki bir çocuğun polis kurşunuyla öldürülmesi konusunda Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, evvelsi gece Diyarbakır’da Kadir Çakmak adlı 16 yaşındaki bir çocuk polis kurşunuyla öldürüldü, 2 sayın milletvekili de -yanlış hatırlamıyorsam- konuya değindi.

Şimdi, öncelikle, tabii, beklentimiz, Hükûmetin bu konuda Parlamentoya izahat vermesidir, olması gereken budur. Parlamento, memlekette olup bitenlere kulak tıkanacak bir yer değildir. Çocuğun elinde silah vardı, yoktu, ben oralarına girmiyorum. Ancak, emniyet teşkilatı içinde olaylara farklı refleks gösteren 2 grup mu vardır? Hükûmete soruyorum. Bu olay, güya, bize, çözüm sürecini baltalamak adına emniyet teşkilatı içinde yapılmış bir provokasyon mudur ya da Hükûmetin yeni yaklaşımı etkisiz hâle getirme adı altında adam öldürmek midir? Hükûmetin Parlamentoya zerre kadar saygısı varsa bir sayın bakanın bu kürsüden Parlamentoyu, dolayısıyla milletimizi bilgilendirmesi işin yakışanıdır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – Ağrı Milletvekili Sayın Halil Aksoy, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HALİL AKSOY (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 yılı bütçesi üzerine grubum adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, artan dünya nüfusuna paralel olarak gıda ihtiyaçları da gittikçe artıyor ve bir sorun hâline geliyor. Bu da tarım sektörünün yüzyılımızda stratejik önemini daha da artırıyor.

Türkiye’de ulusal gelire yüzde 9, istihdama yüzde 25 katkı koyuyor tarım sektörü. Kırsal alanın hemen hemen tek ekonomik kaynağıdır tarım sektörü, doyurandır, barındırandır, böyle bir sektördür. Son on yılda Türkiye nüfusu 8 milyon artarken tarım alanları maalesef dramatik bir şekilde azalmaya başlamıştır; 2,5 milyon hektar gibi bir azalma söz konusudur. Bitkisel ürünlerin çoğunda üretim ya gerilemiş ya da artmamıştır.

Sayın Bakan tarım arazilerini uydudan takip ettiklerini söylüyor, numara verdiklerini söylüyor. Keza, televizyonda kamu spotlarıyla birtakım şeyler bizlere izlettiriliyor ama şu var ki Bakanlar Kurulu kararıyla enerji, madencilik ve benzeri yatırımlar için tarım alanları acele kamulaştırma adı altında özelleştiriyor ve birilerine peşkeş çekiliyor. Keza, Soma-Yırca’da da görüldüğü gibi, 6 bin zeytin ağacının kesilmesi de bu uygulamanın bir sonucudur ve altında da Sayın Bakanın imzası vardır. Bunun yanı sıra, istihdam, tüketim harcamaları, diğer sektörlere ham madde temini, millî gelir ve ihracattaki payı tarım sektörünün sosyoekonomik açıdan sahip olduğu önemi bir kez daha ortaya koyuyor.

Değerli milletvekilleri, bu çok önemli bir sektör ve payının yüzde 25 olduğunu belirtmiştik. Amerika Birleşik Devletleri’nde tarımın istihdamdaki payı da yüzde 1,6, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 3,6, OECD ülkelerinde yüzde 5,1, Türkiye'de ise yüzde 25. 2000 yılında tarımdan geçimini sağlayan çiftçi sayısı 7,8 milyon iken, 2014 sonunda bu rakam 5,5 milyona gerilemiş, yani 2,3 milyon çiftçi tarımdan kopmuş. Tarımda çalışan 5,5 milyon kişinin yüzde 54,86’sı erkeklerden, yüzde 45,14’ü ise kadınlardan oluşuyor. Toplam çalışan kadınların yüzde 33,2’si tarımda istihdam ediliyor. Bu da demektir ki, çalışan her 3 kadından 1’i tarımda çalışıyor.

2000 yılında tarımın istihdamdaki payı yüzde 36 iken, 2012’de yüzde 25’e düşmüş, bugün de o civarda. Ha, bu düşüş yaşanırken, Türkiye modern tarıma geçtiği ya da sanayi ülkesi olduğu için değil, çiftçi ezildiği ve borç batağında boğulduğu için üretimden vazgeçmiş ve tarımdan kopmuştur. Türkiye tarımda kendi kendine yeten bir ülke durumundan, ne yazık ki son on yılda net olarak ithalatçı bir ülke konumuna düşmüştür.

Şimdi, Sayın Bakan, sektörünün 2004 ile 2013 yılları arasında,10 yılın 9’unda büyüdüğünü belirtiyor. Nasıl bir büyüme peki? 2,3 oranında bir büyüme bu. Oysa aynı dönemde ekonominin genelindeki artış oranı yüzde 4,6, bellidir ki hâlen daha öyle ciddi bir ilerleme yok.

Değerli milletvekilleri, hükûmetler tarımda düzenleyicilik yapan kurumları özelleştirerek ortadan kaldırdı. Kamunun düzenleyicilikten çekilmediği ürünlerde ise var olan düzenleyici kurumların piyasayı düzenleme olanakları gittikçe kısıtlandı, üretim girdileri temini ve pazarlaması tamamen özel sektörün eline geçti, ürün fiyatlarını ise üreten çiftçiler değil ürün alımını yapan özel sektör tek başına belirlemeye başladı. Üretim girdilerinin belirlenmesinde de çiftçilerin bir rolü yok. Çiftçiler üretim girdilerini alırken pazarlık yapma olanağına da sahip değiller. 2013 yılı için Hükûmet “Anadolu kırmızı sert”, “AKS” diye ifade edilen ekmeklik buğday fiyatının tonunu 720 liradan belirledi. Bu belirlemeyle 2012 yılına göre buğday alım fiyatında yüzde 8,27’lik bir artış yapılmış oldu. Üretim girdileri ise 2012-2013 sezonunda, aynı dönem içerisinde yani yüzde 15 ila yüzde 30 arasında bir artış gördü. Sayın Bakan açıklamasında yine enflasyon oranında artış yapıldığını da belirtiyor. Fakat buğdayın fiyatı piyasada Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığının açıkladığı gibi de gerçekleşmemiştir. Piyasada buğdayın yüzde 85’ine yakını 50 ve 55 kuruştan satılmış, alıcı bulmuş, 2013 buğday fiyatı ton bazında 720 lira olarak açıklanmış olmasına rağmen piyasa fiyatları da düşük gerçekleşmiştir. 2014 yılında buğdayını bekletme gücüne sahip olmayan yoksul çiftçilerin yüzde 80-85’i buğdayını yemlik fiyatına satmak zorunda kalmıştır. Bekletme gücüne sahip olanlar ise bir iki ay sonra aynı kalitedeki buğdayı 80-85 kuruştan satabilmişlerdir. Fiyatın düşmesini ancak Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasaya girmesi ve açıklanan fiyat üzerinden alım yapması engelleyebilirdi. Toprak Mahsulleri Ofisi ise piyasaya yeterince girmedi veyahut da geç girdi, açıkladığı fiyatın arkasında durmadı; çiftçiler tüccara yem edildi.

Bakınız, bu tarz örnekler hep verilir ama çarpıcı olması itibarıyla hatırlatmakta da yarar var. 1970’li yıllarda 1 kilo buğday ile 2 litre mazot alınabiliyordu. 2002 yılında 3,5 kilogram buğdayla 1 litre mazot alınabiliyordu. Şimdilerde ise çiftçiler 1 litre mazot alabilmek için 8 kilogram buğday satmak zorundadırlar. Son on yıldır buğday ve mısır ithalatına para ödenmektedir. 21 milyon ton buğday ithalatı yapıldı, karşılığında 6 milyar dolar para ödendi. Keza, mısır için 8 milyon ton ithalatın karşılığında 1,7 milyon dolar ödendi. Pamukta yıllık ithalat 1,5 milyar doları aştı. Yağlı tohum türevlerinde yıllık ithalat 2,5 milyar doları aştı. Ne yazık ki Türkiye yılda ortalama 8 milyar doların üzerinde tarım ürününün ham maddesini ithal eder duruma gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, TEKEL destekleme alımından çekildikten sonra üretim koşulları ve tütün fiyatlarının belirleyiciliği tek başına çok uluslu tütün şirketlerine bırakıldı. Ancak şirketlerle sözleşme yapabilenler tütün üretimi yapabiliyorlar. Tütün fiyatları girdi artış oranı seviyesinde gerçekleşmiyor, çiftçilerin emeği, tütün ve girdi sağlayıcı şirketler tarafından çalınmış oluyor böylelikle. Çiftçiler çok uluslu şirketlerin sözleşmeli üreticiliğine mahkûm edilmiş durumda.

Değerli milletvekilleri, şeker pancarında 22 milyon ton olan üretim 16 milyon tona düştü. Şeker pancarı birim fiyatı son on yıldır değişmiyor. Üreticiler bu anlamda kan ağlıyor; Muş, Ağrı, Bingöl, Bitlis ve birçok yerde hâlâ şeker pancarının kilosunu ortalama 150-160 kuruştan satmaktadır. Şeker pancarı tarımı yaklaşık 500 bin ekici aile tarafından yapılmaktadır, yüz gün süreyle 250 bin işçiye de iş sağlamaktadır. Fabrikalarında 20 binden fazla işçi çalışır. Hayvancılığa yem, ilaç sektörüne ham madde, nakliye sektörüne de iş yaratıyor.

Ekolojik dengeye katkı da koyuyor. Bakınız, 1 dekar şeker pancarı tarlası 3 dekar çam ormanından daha fazla oksijen üretebiliyor.

Şeker pancarında en büyük sorun kota. Kotanın işleyişi şöyle: Varsayalım ki kota 200 ton ama kotanın yanılma payı da 200 tonun yüzde 15’i yani azı 170, çoğu 230. Eğer 170 tondan aşağı üretirseniz kota fazlası üretmiş olan çiftçiden satın alıp kotanızı doldurabilirsiniz. Yok, eğer 230 tonun üzerinde üretmişseniz o zaman tonuna 140-150 lira yerine 70 lira almak durumunda kalırsınız. Yani, bu, üreticiyi cezalandırmadır. Keza, şeker fabrikalarında çalışan mevsimlik işçilerin sorunları oldukça büyüktür. Defalarca burada tekrarlanmış. Tekrarlamakta tekrar yarar var. Bu işçiler mağdur ediliyor. Bu emekçi arkadaşlarımızın mağduriyeti mutlaka giderilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidarının tüccar zihniyetinin başka bir sonucu da tarımsal ürünlere ulaşmada vatandaşın karşı karşıya kaldığı sorunlardır. Bugün çiftçi binbir güçlükle ürettiği mallarını tüketiciye birkaç elden geçtikten sonra ancak ulaştırabilmektedir. Üreticinin tüccarlara çok küçük rakamlarla sattığı mal, vatandaşın eline geçene kadar fahiş fiyatlara yükseliyor ve bu durumda mağdur olan üreticiler ve biz tüketiciler oluyoruz. Bu işten tek kazançlı çıkan, her fırsatta destek gören tüccar kesimler oluyor.

Bugün üretici fiyatlarıyla market fiyatları arasında yüzde 400 gibi bir fark var. Ürün grupları itibarıyla baktığımızda ise bu oranın yaş sebze ve meyvede yüzde 498, kurutulmuş üründe yüzde 286, baklagillerde yüzde 252, pirinçte yüzde 199, hayvansal ürünlerde yüzde 206’lara kadar çıktığı da görülmektedir.

Mersin’deki, Adana’daki portakal ya da mandalina üreticisi, kilosunu ancak 20-25 kuruştan satabilirken Ankara’da market fiyatları 3 Türk lirasının üzerindedir. Peki, bu aradaki fark nereye gidiyor? Zarar eden üretici, kaybeden tüketici. Kazanan kim?

Değerli milletvekilleri, eldeki verilere göre tarımda ortalama işletme büyüklüğü Türkiye’de 6 hektardır. Aynı rakam Avrupa Birliğinde 27, İngiltere’de –söz gelimi- 54, Fransa’da 52, Almanya’da 46, İspanya’da 24, ABD’de ise 181’dir. Buna, Türkiye’deki işletmelerin sahip olduğu arazinin çok parçalı oluşu da eklendiğinde bir facia ile karşı karşıya olduğumuz da görülmelidir. Sadece parçalanmadan kaynaklanan kayıp arazi miktarı 2 milyon hektardır.

Sınır kaybı, ulaşım zorluğu, mekanizasyon maliyeti ve verim kayıpları da dikkate alındığında, çok parçalı araziler ve bu arazilerin parçalanması nedeniyle Türkiye’nin bir yıldaki kaybı 2 milyar Türk lirasıdır.

Kısaca söylemek gerekirse, bugünkü işletme ölçeği, çok parçalı arazi yapısı ve arazilerin hâlâ daha da ufalmasına yol açan mevcut miras hukukuyla yola devam edilemez. Bu yaraya muhakkak bir neşter vurulmalıdır.

Geçtiğimiz yıl yapılan yasa değişikliyle kısmi bir iyileştirme yapıldı ancak bu düzenleme yetmiyor. Tabii, bunu yaparken dikkat edilmesi gereken hususlar da vardır. Bunlardan birincisi: Küçük üreticiyi, çiftçiyi tekellere kurban etmemek gerekir. İkincisi ise: Köylüyü ve çiftçiyi karşı karşıya getirmemek gerekir. Zira, özellikle bölgede bu anlamda ciddi bir arazi kavgası ortaya çıkıyor, bunun önüne de geçmek gerekir. Bu nedenle, daha önce toplulaştırma çalışmalarına mutlaka hız verilmelidir.

Tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da iç açıcı bir tablodan söz etmek mümkün değil. Hayvancılığa oldukça elverişli bir ülkeyiz; “ihracatçı” konumundan “ithal eden bir ülke” konumuna düştük.

2013 sonu itibarıyla sığır sayısı 14 milyon 415 bin, koyun sayısı 29 milyon 284 bin, keçi sayısı 9 milyon 226 bin baş olarak gerçekleşti. Uzun yıllardan bu yana da hayvan ihracımız sürekli azalıyor.

Türkiye 2011 yılında ilk kez kurban için canlı hayvan ithal etti. Son üç yılda da 3 milyar dolarlık canlı hayvan ve karkas et ithal edildi. İthalat nedeniyle besiciler ve süt hayvancılığı yapanlar büyük bir zarar gördüler. Kısacası, ithalatla kontrol politikası uygulanmamalıdır ve bundan vazgeçilmelidir; hükûmetler, üretimi arttırıcı politikalar yerine ithalatla hayvancıları terbiye etme yolunu seçmemelidir. İthalatla terbiye etme politikaları ülkeyi hayvansal ürünler konusunda büsbütün ithalatçı konuma taşıdı. Üretimi geliştirmek ikinci plana itildi, üretim tüketimi karşılayamaz duruma geldi Türkiye’de. İthalat rakamlarıyla üretimimizi karşılaştırdığımızda ithalatın azımsanmayacak bir boyuta ulaştığını da artık görüyoruz. Uygulanan bu politikalar sonucunda bir yandan hayvan sayımız azalırken, diğer yandan canlı hayvan ve et ithalatımız artıyor.

Otuz yıllık hayvancılık politikasının geldiği nokta şudur: 1980’de 16,5 milyon olan büyükbaş hayvan sayısı 14 milyona düşmüş, 50 milyon olan koyun sayısı 29 milyona, 16 milyon olan keçi sayısı 9 milyona düşmüştür. Üstelik, Türkiye'nin nüfusu da 44 milyondan 75 milyona çıkmış.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de hayvancılık sektöründe yaşanan sorunların en büyük nedenlerinden bir tanesi de son otuz yıldır bölgede devam eden çatışma ve şiddet ortamıdır. Yine, getirilen mera ve yayla yasakları bölgede tarım ve hayvancılığı durma noktasına getirmiştir. Binlerce hektar mera ve yayla güvenlik gerekçesiyle yasaklanmıştır. Bu yasaklar birçok yerde hâlâ devam etmektedir. Yine, binlerce dönüm arazi mayınlanmış ve bu mayınlar hâlâ temizlenmemiştir. Hükûmet mayınların temizlenmesi için gerekli kaynağı 2015 yılı bütçesine mutlaka koymalıydı ama gördüğümüz kadarıyla öyle bir şey de yok. Temizlenecek bu araziler ise yöre halkına tarımsal üretim için mutlaka tahsis edilmelidir.

Hükûmetin, bulduğu her meydanda sürekli övünerek dile getirdiği destekleme primleri, bugün, tarım sektörünün fişini çekme girişiminden başka bir şey değildir. Her yıl üretim girdileri artıyor, ürün fiyatları düşüyor, Hükûmet tarımsal destekleme ödemelerini ise artırmıyor.

Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: “Hükûmetimiz döneminde 9 milyar lira civarında tarıma destek sunduk, tarım desteği noktasında.” Oysa, sadece çiftçinin kullandığı mazottan devletin aldığı 10,5 milyarlık bir miktar var. Buradan anlaşılıyor ki sadece mazottan çiftçiye ve üreticiye 1,5 milyar borçluyuz. Bugün çiftçinin kullandığı krediler çiftçiyi yüksek faizlerle borç altına ve bataklığına sürüklemişken çiftçinin son on yılda kullandığı kredinin ve faizlerin enflasyon oranı yüzde 30’lar civarındadır.

Değerli milletvekilleri, yine, önemli bir husus ise mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunlardır. 5,5 milyon tarım iş gücünün yarıya yakın kısmını mevsimlik tarım işçilerinin oluşturduğunu tahmin etmek mümkün. Dünyada ve ülkemizde bu iş gücünün içerisinde kadınlar ve çocuklar önemli bir bölüme sahiptir, önemli bir ağırlığa sahiptir. Bu işçiler genellikle kırsal alanda yaşayan, eğitim olanaklarından yeterince yararlanmamış, nitelikli mesleki eğitimi ve donanımı olmayan yoksul kesimlerdir. Genellikle bölgede son otuz yıldır devam eden savaş nedeniyle zorunlu göçe tabi tutularak şehirlere yerleşen, toprağı bulunmayan ya da çeşitli nedenlerle bu toprakları işleyemeyen aileler tarımsal iş gücü talebi yoğun olan yerlere giderek gezici veya geçici olarak çalışmaktadırlar. Genellikle fındık, pamuk, tütün ve sebze-meyve toplayıcılığı işlerinde çalışıyor bu insanlar. Bu insanların kazandıklarının büyük bir kısmını ise yine dayıbaşıları alıyor. Bu insanlar gittikleri yerlerde ciddi sorunlarla karşılaştıkları gibi, Kürt oldukları için de ayrıcalıklı politikalarla, ırkçı saldırılarla karşılaşıyorlar. Son olarak Isparta’da meydana gelen kazada -ki bu da bir iş kazasıdır- 15 tarım işçisi yaşamını yitirdi, 27 kişi ise yaralandı. Bu da -çalışanların şehirlere giderken- denetimsizlikten kaynaklanan bir sonuçtur.

Konuşmama son verirken atanamayan ziraat mühendislerinden, gıda mühendislerinden, su ürünleri mühendislerinden ve veteriner hekimlerden de kısaca söz etmek istiyorum. Bunun için de gelen bir mektubun sadece kısa bir bölümünü okuyorum: “Bakanlığın bu konudaki açığı 20.265 kadro.” Bu insanların talepleri ise şudur: “Bakanlığın 20.265 boş kadrosuna ilk etapta, 2015 yılının Ocak ayında 10 bin kadroluk adil bir şekilde atama yapılmalıdır. 2016 yılında ise bunu tamamlamalıdır.”

Aynı mektubun son bölümü şöyledir: “Amacımız, mesleğimizi icra ederek tüm enerjimizi ve bilgi birikimimizi ülkemizin kalkınmasına destek olmak için kullanmaktır.” Bu duygularda olan insanların taleplerinin yerine getirilmesinde yarar var.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksoy.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Mehmet Süleyman Hamzaoğulları.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET S. HAMZAOĞULLARI (Diyarbakır) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığının 2015 yılı bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

2002 yılının sonunda sağlık sistemimizin içinde bulunduğu durum, hizmet sunumundan finansmanına, insan gücünden bilgi sistemine kadar birçok alanda vatandaşlarımızı canından bezdiren, insan onuruna yakışmayan bir durumdayken köklü değişikliklere gidilmesini zorunlu kılmaktaydı.

2003 yılında AK PARTİ iktidarıyla sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde sunulması amacıyla “Sağlıkta Dönüşüm Programı” uygulamaya konularak devasa bir dönüşüm gerçekleştirilmiş, artan sağlık hizmeti kalitesiyle insanımızın yaşam kalitesi önemli ölçüde yükselmiştir.

“Önce insan.” diyerek başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla kamu hastaneleri tek çatı altında birleştirilmiş, üniversite ve özel hastane kapıları herkese açılmış, genel sağlık sigortasıyla bütün vatandaşlarımız sosyal güvence kapsamına alınmıştır. Acil ve yoğun bakım tedavileri kamu ve özel hastanelerde tüm vatandaşlarımıza ücretsiz sunulmaktadır. Vatandaşlarımızın ilaçlarını istedikleri eczanelerden alabilmelerinin önü açılmıştır.

112 acil hizmetleriyle üstün standartlarda kara, hava ve deniz ambulanslarıyla yurdun en ücra köşesine kadar ücretsiz hizmet verilmektedir.

Ülkemizde aşılama hizmetlerinde en geniş aşılama programı uygulanarak aşılama oranı 2002 yılında yüzde 78 iken, bugün bu oran yüzde 98’e ulaşmıştır.

Ülke genelinde anne ve çocuk sağlığı hizmetleri yaygınlaştırılarak Misafir Anne Projesi başlatılmış, 72 ilde 238 sağlık tesisinde 986 yatakla anne oteli hizmeti sunulmaktadır.

2005 yılında başlatılan aile hekimliği uygulamasıyla hekime daha kolay ulaşabilmesi sağlanmış, aile hekimi sayısı 2014 yılında 22.497’ye ulaşmıştır.

Sağlıklı yaşam programlarıyla halkımızın sağlığını koruma yününde gerekli tedbirler alınmakta, yatağa bağımlı hastaların evde yapılabilecek tıbbi bakım ve rehabilitasyonları evlerinde gerçekleştirilerek evde sağlık hizmeti verilmektedir.

2014 yılında 469 bin kişiye evde sağlık hizmeti verilmiştir. Ulusal organ nakli bekleme sistemiyle bağışlanan organlar hiç bekletilmeden uygun hastaya ulaştırılmaktadır. Bu sayede 2002 yılında 745 olan organ nakli sayısı, 2014 yılında 4.312 olarak gerçekleşmiştir.

Bakanlığımıza bağlı hastanelerde hasta hakları birimi kurulmuş ve vatandaşlarımıza hekim seçme hakkı verilmiştir.

Dijital haberleşme sistemiyle afet ve acil durumlarda daha hızlı müdahale edilmektedir. 50 ilimizde bu hizmet sisteme geçirilmiş ve diğer illerimizde geçirilmesi planlanmaktadır.

Sağlıkta çalışan kişi sayısı 2002 yılında 256 bin iken, bugün bu sayı 530 bine yükselmiş, sağlık personelinin ülke geneline dağılımındaki dengesizlikler giderilmiş, kaynakların etkin ve verimli kullanılması sağlanmıştır.

Diyarbakır Dicle Üniversitesi Onkoloji Hastanesinde Türkiye’de çok az hastanede bulunan, İstanbul’daki hastanelerde bile bulunmayan 20 milyon TL değerindeki son teknoloji ürünü tomoterapi cihazıyla kanser hastalarının tedavisine geçen ay itibarıyla başlanmıştır. Vatandaşlarımızdan hastası için kullanılacak serumun talep edildiği, hastaların, yenidoğan bebeklerin ve hatta cenazelerin hastanelerde rehin kaldığı, hastalarımızın ilaç bulamadığı veya fiyatının yüksek olması nedeniyle alamadığı, kalp ve benzeri ameliyatlar için arabasını, evini, tarlasını sattığı, kar ve kışta kızak üstünde taşınmak suretiyle zor şartlarda doğumların yaşandığı, hastasının veya cenazesinin taşınması karşılığında mazot parasının talep edildiği günlerden artık ücretsiz sağlık hizmetlerinin verildiği, uçak ve helikopter ambulanslarla yurdun en ücra köşelerine kadar hastaların taşındığı, yatağa bağımlı hastalarımıza evde bakım hizmetinin verildiği, anne oteli hizmetinin sunulduğu günlere gelinmiştir. Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sağlanan sağlık hizmetlerinin kapsam ve derinliğinin artırılmasıyla halkımızın sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 39’dan yüzde 75’e yükselmiştir.

“Halka hizmet Hakk’a hizmet.” düsturuyla vatandaşlarımıza hizmetin en iyisini sunmak için bundan sonra da çalışmalarımız devam edecektir.

Sağlık Bakanlığımızın 2015 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İstanbul Milletvekili Sayın Türkan Dağoğlu...

Buyurunuz.

AK PARTİ GRUBU ADINA TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığının 2015 yılı bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidara geldiği günde “sağlıkta dönüşüm” diye bir rüzgâr esti. Bu ne demekti? Bu, o güne kadarki hayallerin gerçekleşmesi demekti. Peki, bunun içeriğinde ne vardı? Bunun içeriğinde hakkaniyetli, erişilebilir ve herkesin, bütün vatandaşların erişebileceği bir sağlık sistemi vardı. Peki, bununla AK PARTİ başarılı oldu mu, bu söylediklerini yerine getirdi mi; ona bir göz atacak olursak, evet -kısa bir cümleyle- AK PARTİ bu söylediklerini yerine fazlasıyla getirdi ve halk da bundan son derece mutlu oldu.

Peki, halk bu mutluluğunu nasıl dile getirdi? Tabii ki her seçimde AK PARTİ’nin oylarını yükselterek ve şöyle bir ifadeyle: “Ama sağlıkta çok iş başardılar.” Bu, bütün vatandaşlarımızın ağzında olan bir cümleydi ve bütün seçim çalışmalarında veya halkın arasına girdiğimiz zaman halk bunları bize sık sık tekrarlıyordu.

Peki, biz bir halkın vatandaşı olarak veya bir doktor olarak AK PARTİ’nin, iktidarın bu yapmış olduklarını nasıl karşıladık? Ne yapıldı ki halk bu denli memnun ve mutlu oldu sağlıktaki bu dönüşüm projesinden? Bir kere, o hastaneden o hastaneye gitme ortadan kalktı. Öncelikle altyapıyı düzeltti ve dedi ki: “Benim vatandaşım müracaat ettiği yerde tedavi olmalı.” Peki, bunu yapabildi mi? Evet, çok güzel bir biçimde yaptı ve BAĞ-KUR’u, Emekli Sandığını ve bütün bunları aynı çatı altında birleştirdi, artık hiçbir vatandaş oradan oraya gezmemeye başladı. Sağlıkta dönüşüm rüzgârıyla bunların bütün hepsi halkımıza bir hizmet olarak sunuldu.

Peki, bütün vatandaşlar, hastaneye gidemeyen, evde bakıma ihtiyacı olan vatandaşlar ne oldu? Yani çekçekli arabayla hastaneye mi gitti? Hayır. Doktor ve hemşire, sağlık hizmetleri o insanların, o vatandaşlarımızın ayağına getirildi. Peki, bunlar için ne yaptı, nasıl yaptı? Yani vatandaş bize geldiği zaman, ceplerini dışarıya çıkarıp “Doktor hanım, param yok, veremiyorum; ne yapayım, ölsün mü çocuğum?” dediği zaman, o hastalara, o babalara çocukları kucağına verilip sokak sokak hastane aramaları öneriliyordu. Bugün artık öyle bir şey yok, bütün vatandaşlar sağlık sigortasının içinde. Zaten, 0-18 yaş arası çocuklar daha hemen sigorta sisteminin içine konulmuştu ama bugün ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızın bir sağlık sigortası var ve bundan faydalanıyor. Peki, ya yeşil kart? Yeşil kart, yatan hastada geçer, ayaktan olanda geçmezdi. Bunların hepsi kalktı.

Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımız sağlık için nereye müracaat ederse etsin o müracaatları hemen yerine geliyor ve en güzel şekilde hizmet görüyorlar. Peki, dünya bunu nasıl karşıladı? Dünya dedi ki: “Bu, ders kitabı olmalı, bütün dünya bundan örnek almalı.” Şimdi, 2015’te iktidarın bir görevi daha var, bu ne? Muhteşem şehir hastaneleri kurmak ve bu şehir hastanelerini halkın hizmetine sunmak. Peki, bütün bunların yanında, dünyanın memnuniyeti, doktorların halka yapmış oldukları hizmetlerden dolayı memnuniyet ve halkın memnuniyeti, tabii ki hepsi bir araya geldiği zaman AK PARTİ’nin oyları da yükseliyor, halk da mutlu, herkes mutlu oluyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Kütahya Milletvekili Sayın Vural Kavuncu...

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığımızın 2015 yılı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Ben bugün Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü bütçesiyle ilgili konuşurken kurumu da tanıtmak istiyorum. Aslında, 1838’li yıllara dayanan kuruluş iki asırlık tarihî özelliğiyle ülkemizin en köklü sağlık kuruluşlarından birisidir. Urla’da bir karantina adası o dönemlerde kurulmuş, özellikle deniz yoluyla gelen ve bulaşları olabilen hastaların tedavi edildikleri yer olarak hepimizin bildiği bir yerdir.

Bu kurum günümüzde ise 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de şekillenen tanımıyla uluslararası önemi haiz halk sağlığı risklerinin ülkemize girmesini önlemek amacıyla uluslararası giriş noktaları olan kara, hava, deniz ve hudut kapılarında ve Türk boğazlarında gerekli her türlü sağlık tedbirini almak, halk sağlığını etkileyecek etkenlere karşı alınacak gerekli kontrol önlemlerini belirlemek ve uygulamakla görevlidir.

Şimdi, bu cümleden hareketle Genel Müdürlük, sağlık denetimlerini, seyahat sağlığı hizmetlerini, tele sağlık hizmetlerini ve gemi adamları sağlık hizmetlerini yürütüyor.

Neler yapmış? 2014 yılından örnek verelim: 36 bine yakın gemiye serbest pratika ve patentalar vermiş. Nedir bunlar? Bunlar, o gemilerin yükleme yapması, indirmesi bindirmesi; bununla ilgili sağlık sorunu olmadığına yönelik belgeler. 3.200 gemiye de gemi sağlık sertifikası düzenlemiş. Aynı zamanda seyahat sağlığı kapsamında da, vatandaşlarımıza bu hizmetin yaygınlığını artırmak amacıyla da oluşturulan sağlık merkezi sayısı artmış, 32’den 11 tane daha ilave edilerek 43’e çıkarılmış. Bu merkezlerde yurt dışına çıkacak olan vatandaşlarımıza aşılar yapılıyor; bu aşılar ücretsiz yapılıyor. Aslında dünyada yurt dışına giden vatandaşlara ücretsiz aşı yapılan hemen hemen tek ülke konumunda Türkiye olduğunu söylemem lazım. Bu anlamda 26.700 kişi hizmet almış. Bunlardan 23.700 kişiye sarıhumma, 8.300 kişiye tifo aşısı yapılmış. Gene sıtma görülen ülkelerde de 12 bin kişiye hastalıktan korunmak için sıtma profilaksisi uygulanmış.

Aynı zamanda Müdürlüğümüz, bir seyahat sağlığı el kitabı hazırlayarak bunların dağıtımını yapıyor; bunlarda hastalıklarla ilgili bilgiler ve korunmayla ilgili bilgiler veriliyor.

Ayrıca önemli bir hat var, 444 77 34 no.lu seyahat sağlığı danışma hattı 7/24 hizmet veren bir çağrı merkezi. Burada yurt dışına gidecek vatandaşlar oradaki sağlık sorunlarıyla ilişkili bilgi alabilirken aynı zamanda yenilikle birlikte yurt dışında yaşayan vatandaşlar da Türkiye’ye geldiklerinde hangi tür hizmetleri alabileceklerini, nerede alabilecekleri konusundaki sorularını soruyorlar. Sağlık turizmine de dolaylı olarak katkıda bulunmuş oluyor.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz dünyada kitlesel ölümlere yol açan önemli bulaşıcı hastalıklar var. Bunlarla ilişkili de Genel Müdürlük önemli başarılar elde etmiş durumda. Bunlardan geçtiğimiz senelerde Ebola virüsünün dünyada 18 bine yakın hastalık vakası, 6 bini de geçen ölüm vakası olduğunu biliyoruz. Bunlara karşılık, Genel Müdürlüğümüz, bunlara yerinde önlemler alarak, gelenlere kontrollerini yaparak, bu gelen vasıtaların dezenfeksiyonunu yaparak ve gelen kişilerin de aynı zamanda bütün T.C. kimlik numaralarını aile hekimlerine vererek, Kamu Hastaneleri Birliğine, üç hafta süreyle izlenmelerini sağlayarak sonuçta bugüne kadar bir tane bile Türkiye’de Ebola vakası görülmemiştir.

Gene bir diğer önemli bulaşıcı hastalık MERS virüsü hastalığıdır. Bunlarla ilgili etkin tedbirler alınmış, özellikle hacca giden hemşirelerimiz, vatandaşlarımızla ilgili önlemler yoğunlaşmıştır. Bu noktada da 61 bin yurttaşımıza bu şekilde broşürlerle bilgilendirmeler yapılmış, gelince sorgulamaları yapılmış. Dönüşlerinde yaklaşık bine yakın bu noktada bazı şikâyetleri olan hastalar testlerden geçirilmiş ve sonuçta gene şükürler olsun MERS vakasına Türkiye’de o anlamda rastlanmamıştır.

Gene önemli bir hizmet, tele sağlık hizmetidir. 7/24 hizmet veren bu hizmetle de ulusal alanda ve uluslararası sularda seyahat eden gemilerdeki vatandaşlara acil hizmet sunulmakta, bu hizmetlerin yönlendirmeleri yapılmakta, gerekli sağlık tesisleriyle irtibatları sunulmaktadır. Gene beraberinde, gemi adamlarının muayeneleri, bu muayene olacak kişileri muayene edecek doktorların sertifikasyonu yapılmakta, gemilerden elde edilen önemli gelirlerle de kamu hastanelerimizde ciddi anlamda birtakım tıbbi tesisat ve dokümanlar yapılmaktadır.

Bu anlamda, ben, bütçemizin hayırlı olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç…

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOMAÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Bütçesi üzerine söz almış bulunuyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, Kasım 2011'de 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Sağlık Bakanlığına bağlı, özel bütçeli Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuyla İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü yeniden dönüştürülerek bugünkü kurum hâline getirilmiştir. Amerika'da FDA, Fransa'da Agence De Medicament, İtalya'da Agenzia Italiana Del Farmaco gibi dünya ülkelerindeki örneklerine benzer kurum olarak dizayn edilmiştir; AB ülkelerindeki benzerleriyle uyumlaştırılmıştır.

Kurum, ilaçların ve alanına giren diğer ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, kullanılmasıyla ilgili kural ve standartları belirler, klinik araştırmalara izin verir, denetler. Ruhsat başvurusunda, piyasa denetimlerinde ilaç analizlerini yapar, denetim sonuçlarına göre yaptırım uygular. İlaç ve tıbbi cihazların reklam ve tanıtımıyla ilgili kuralları koyar. Türk Farmakopesini hazırlar. İlaçların piyasada bulunması için önlemler alır, ilaç fiyatlarının belirlenmesi için farmakoekonomik değerlendirmeler yapar.

Değerli milletvekilleri, Türkiye dünyada ilk kez karebarkod üzerinden ilaç takip sistemi kurarak ilacın üretim hattından başlayarak eczaneden hastaya ulaşana kadar tüm süreçte takibini sağlamıştır. Bu yolla ilaç güvenliği sağlanırken kaçak ve sahte ilaçların önüne geçilmiştir. E-reçeteye geçilerek reçete güvenliği sağlanmış, takibi kolaylaşmış ve reçete yönlendirme sorunu ortadan kalkmıştır. Tıbbi cihazlarla ilgili mevzuat düzenlemesi yapılmış, veri tabanı oluşturulmaya başlanmıştır. Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun değiştirilerek sürdürülebilir eczacılık hizmeti sağlanmıştır. Kanunla ilgili geniş, kapsamlı bir yönetmelik yürürlüğe konulmuştur. Beşeri tıbbi ürünler için iyi dağıtım uygulamaları kılavuzu hazırlanmıştır. 2014 yılında kurumda 8.187 dosya incelenmiş, yurt dışında 115 tesis ve 310 ürün için GMP sertifikası hazırlanmıştır. Bu yıl içerisinde 5 adet üretim tesisi, 1 ham madde üretim tesisi, 5 mümessil depo, 5 medikal gaz üretim-dolum tesisi, 2 adet kök hücre merkezi açılmış, bunların işlemleri tamamlanmıştır. Yurt dışından ilaç temin ve kullanım kılavuzu hazırlanmış, 45.859 endikasyon dışı kullanım talebinin 39.787’sine olumlu yanıt verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı hazırlanmış, yapılan çok sayıda toplantı ve hazırlanan kılavuzların sağlık çalışanlarına dağıtımıyla bilgilendirme sağlanmış, farkındalık yaratılmıştır. Türkiye Farmakovijilans Merkezi bünyesinde, advers etkilerin toplanması, izlenmesi, değerlendirmesi çalışmaları yapılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin ilaç ve tıbbi cihaz alanlarında küresel AR-GE ve üretim merkezi olması, rekabetçi konuma ulaşması, Sağlık Bakanlığımız ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun yoğun çabalarıyla olanaklıdır.

Bu alanda 2014-2018 dönemi için hedeflerimiz; yurt içi tıbbi cihaz ve tıbbi malzemenin değer olarak yüzde 20'sini yerli üretimle karşılamak, yurt içi ilaç ihtiyacının değer olarak yüzde 60'ının yerli üretimle karşılanması, global klinik araştırma yatırımlarından Türkiye'nin aldığı payın ve araştırma sayısının yıl başında yüzde 25 artırılmasıdır. Bu hedeflere ancak AK PARTİ iktidarının oluşturduğu güven ve istikrar ortamında ulaşılabilir. Plazma fraksiyonasyon tesisi kurmak, rekombinant teknolojisiyle faktör üretmek, yerli insülin aşı üretimini desteklemek gelişmiş ülkeler arasına adım atmak demektir. Bunlar önemli bir vizyondur ve Hükûmetimiz tarafından hayata geçirilecektir.

Sayın Bakanım, kurumda bunca önemli işleri yapan nitelikli çalışanlarımızın özlük haklarını düzeltmeliyiz. Sizin bu konuya olumlu baktığınızı biliyoruz. En azından, üniversitelerde çalışan araştırma görevlilerinin maaşlarına yaptığımız katkıyı yapabilmeliyiz.

Sağlık Bakanlığımızın, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bütçesinin insanımıza yararlı ve hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Tamer…

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kamu hastanelerini kurduk. Amacımız, ikinci ve üçüncü basamaktaki hastaneleri bir araya toplamak, hastaneleri, ağız ve diş sağlığı merkezlerini ve buna bağlı olan merkezlerin işletmelerini, faaliyetlerini izlemek, değerlendirmek, daha etkin bir şekilde bunların faaliyetlerini sağlamak amacını güttük. Yine, kamu hastaneleri tarafından kaynakların daha verimli ve etkili bir şekilde kullanılması amacına gittik.

Pek çok şey yaptık değerli arkadaşlar bu zaman zarfında. Kişi başı hekim müracaatı 2002 yılında 3,2 iken 2014’te 8,2’ye kadar yükseldi. Bunun anlamı şuydu: Daha iyi hizmet alabilmek, daha iyi tedavi olmak amacıyla bu şekle çıkmıştı.

Nitelikli yatak oranını 2002’de yüzde 6’lardan bugün artık yüzde 43’lere kadar yükseltebildik. Yoğun bakım sayılarını 2002’de 869’dan yine 2014’te 1.672’ye kadar yükselttik. Palyatif bakım merkezleri kuruyoruz. Yanık yatak sayısı 35’ten 2002’de şimdi 392’ye yükseldi. Tıbbi teknolojide MR sayılarında, BT’de, LINAK’ta, “CyberKnife” da yeni bir dönem başladı, sayıları kat kat artmış durumda.

Ağız ve dış sağlığı merkezlerini de 2014’de 14’ten 137’ye kadar yükselttik. Organ naklinde önemli bir yere geldik; 745 sayısını 4.312’lere kadar yükselttik. Daha pek çok şey yaptık. Hekim seçme hakkı, merkezî randevu sistemi, hasta hakları birimi, beyaz kod uygulaması, ilaçta takip sistemleri, her şeyden önemlisi hava ambulansı.

ENGİN ALTAY (Sinop) – El arabası da var!

İSMAİL TAMER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, en son olarak da Türkiye Sağlık Enstitülerini kurduk. Artık, kendi aşımızı kendimiz yapabilecek hâle gelmiş oluyoruz.

Tabii, kamuda bu hastanelerle devam ederken, kamuda iş yoğunluğunun fazla olması, eski hastanelerin fiziki yapılarının yetersiz olması bizi yeni hastanelerin yapımına yönlendirdi. İşte, bir grafikte mesela size şunu göstereyim: Burada, Amerika’da 10 bin kişiye düşen yatak sayısı 83 iken Türkiye’de bu rakam 26; OECD ülkelerinde bu 49 civarında. İşte bu rakamı yani 26’yı 83’e yükseltebilmemiz için 2023 vizyonunda ortaya koyduğumuz şehir hastanelerini ortaya getirdik. Şehir hastaneleriyle ilgili bugün için 41 projeyi hazırladık; 17’sinin ihalesini yaptık, şu anda da o ihalesi yapılan hastanelerde, Kayseri dâhil olmak üzere, Kayseri Şehir Hastanesi dâhil olmak üzere devam ediyoruz. Eskiden koğuş sistemi vardı, yani şu sistem vardı değerli arkadaşlar, bakın…

ADNAN KESKİN (Denizli) – O tarafa gösterme, buraya göster. Sizinkiler kızıyor, bu tarafa göster.

İSMAİL TAMER (Devamla) – Bakın, bu sistemden bugün artık 5 yıldızlı otel konforundaki odalara geçmiş oluyoruz. Ne var burada bakın… (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Televizyon var, hasta refakatçi yatağı var, 5 yıldızlı otel konforu var, lavabosu var, tuvaleti var ve bir hasta için, insan için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlar.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Cerrahpaşaya git bir, Cerrahpaşaya. Yüksek İhtisasa git bir bak.

ALİ ÖZ (Mersin) – Cerrahpaşa ne oldu Hocam? Cerrahpaşa yıkılıyor.

İSMAİL TAMER (Devamla) – Tabii, ben size yeni bir şey göstereceğim, şehir hastaneleri. Nedir biliyor musunuz?

ALİ ÖZ (Mersin) – Ankara Tıp’ın yeni yapılan yerinin damları akıyor Hocam.

İSMAİL TAMER (Devamla) – Kayseri’deki şehir hastanesinin ben bakın, şeylerini gösteriyorum size. Bu, saray niteliğinde saray, dikkat edin buna, unutmayın.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Orası Kayseri Dedeman. Dedeman değil mi orası?

İSMAİL TAMER (Devamla) – Daha sizin vizyonunuz yetişmeyecek bunları yapmaya. Bakın, Kayseri Hastanesinin artık genel hastane anlamında, 400 bin metrekarelik bir alan içerisinde genel hastane, kalp hastanesi, çocuk hastanesi, kadın doğum hastanesi ve yüksek güvenlikli psikiyatri hastanesi, fizik tedavi hastanesi yine psikiyatri hastanesiyle 1.584 yataklı, tek yataklı hastane konumuna geldik.

Bizim amacımız hastalarımıza en iyi ortamı nasıl sağlamaksa onu yapmak istiyoruz. Bundan sonra, bu zaman zarfında, 2002’deki geçmiş dönemi burada hatırlatmayacağım. Hastaların bebek ölüm hızlarını binde 34’lerden 7,3’e çektik. Siz “7,4’e yükselttiniz.” diyorsunuz. Bu bir özellik değildir. Siz binde 34’lerden nasıl 7,3’e çektiğimizi, muasır medeniyetler seviyesine nasıl geldiğimizi onu önce bir kendi şöyle kafanızda şey yapın, sonra bu şekilde ifade edin.

Tek amacımız hastalarımıza en iyi hizmeti sağlayabilmek. Bu anlamda 2015 yılı bütçesinin hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım, sayın hatip konuşmasında yapılan hizmetleri anlatırken -biz de teşekkür ediyoruz bir kısmına- grubumuzu işaret ederek “Sizin bunlara vizyonunuz yetmez.” demek suretiyle grubumuza açık bir sataşmada bulundu. Sayın Aytuğ Atıcı cevap verecek.

BAŞKAN - Sayın Atıcı buyurun.

Sayın Tamer, güzel güzel övseydiniz de bitireydiniz şu işi. Bak, en az on dakikamız gitti.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Kopya çekmiş, kopya.

BAŞKAN - Buyurunuz.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, sağlıkta yapılan iyi şeyleri buradan çıkıp söylemenizi anlayışla karşılarız, biz de çıkarız yapamadıklarınızı anlatırız. Fakat milletin kürsüsünden doğruları söylememek gerçekten hem bir hekime hem bir milletvekiline yakışmaz. Halkımızı yanıltmaya hakkınız yoktur. Örneğin “Yatak sayısını artırmak için şehir hastaneleri yapıyoruz.” diyerek halkımızı yanıltıyorsunuz. Yüksek Planlama Kurulu sizin bu önerinize net bir şekilde hiçbir yatak sayısı artırmamak koşuluyla izin vermiştir ve siz bu şehir hastanelerini yaparken halkımızın en az yirmi beş bazen otuz yıllık geleceğini ipotek altına alarak bu hastaneleri yapmaya kalkıyorsunuz. Hastane yapalım, hastaneleri birinci sınıf yataklı konuma getirelim, hiç itirazımız yok ancak kalkıp da bu hastaneleri yapıp milleti otuz yıl borç içerisine sürüklemeniz asla kabul edilemez. Defalarca söyledik, sizin yaptığınız Kayseri Hastanesini biz devlet bütçesiyle dörtte 1 fiyatına yaptırırız. Ne çabuk unuttunuz, Kayseri’deki hastaneyi yaparken yerin bataklık olduğunu ve fore kazıklar çakılarak millete bu şekilde yeni bir yük getirdiğinizi ve birilerini kazıkladığınızı ne çabuk unuttunuz. Bunları buradan defalarca söyledik.

Bakın, bebek ölüm hızı bizim konumuzdur, bebek ölüm hızı çocuk hekimlerinin konusudur. Bebek ölüm hızı 1945’li yıllardan beri düşmektedir. Burada bütün hükûmetlerin payı vardır, bütün sağlık çalışanlarının payı vardır. Hepsine teşekkür ediyoruz. Ama altmış dokuz yıldır ilk defa sizin Hûkümetiniz döneminde bebek ölüm hızı ve anne ölüm hızı yükselmiştir. Gelin, oturalım, buna çözüm bulalım. Ben sizi uyarıyorum, bu çok daha büyük tehlikeleri beraberinde getirecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sataşmadan…

BAŞKAN – Buyurunuz.

“Kazık attınız.” denildi. Kazık attığınız sebebiyle veriyorum sözü.

Hadi buyurunuz.

4.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseri’de yapılan hastane hiçbir zaman devlete 1 kuruşluk yük getirmemiştir; 700 milyon TL’ye ihale edilmiştir. 400 bin metrekare kapalı alanı olan bir hastane konumundadır. Dolayısıyla, tabii ki siz depreme dayanaklılık yönünden kazıkları çakacaksınız. Bu, devlete kazık atmak değildir; bu, hastaneyi sağlam hâle getirmektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun için dikkat edin, sözlerinize dikkat edin.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Niye daha önce tespit etmediniz? Bataklığa hastane yapılır mı?

İSMAİL TAMER (Devamla) – 20 milyar dolara yapılacak 41 hastaneyi yirmi beş yıllık bir zamana yayıyoruz biz. Hiçbir zaman insanları, hiçbir zaman devleti… Üstelik bu yaydığımız şey de sadece özel şirkete ait olacak, kamu 1 kuruş zarar etmeyecek. Bunu böyle bilmenizi istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.26

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi, grupları adına İstanbul Milletvekili Sayın Sevim Savaşer, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SEVİM SAVAŞER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

İnsan merkezli yaklaşımla birey ve toplum sağlığını korumak ve geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, halkın yaşam kalitesini yükseltmek, halk sağlığını tehdit eden konularda gerekli tüm önlemleri almak amacıyla 19 Mart 2012 tarihinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kurulmuştur. Bu yapılanmayla, 112 Acil Sağlık Hizmetleri haricindeki tüm birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmetleri tek elde toplanmış olup hizmetler daha hızlı ve etkin sunulmaktadır.

Halk Sağlığı Kurumu birinci basamak sağlık hizmetlerini aile hekimliği uygulamasıyla yürütmektedir. 22 binin üzerinde aile hekimi, 7 bine yaklaşan hizmet noktasında yurdun her köşesinde vatandaşlarımıza en yakın noktada hizmet vermektedir.

2015 yılında bütçeden koruyucu ve temel sağlık hizmetleri için ayrılan pay 2014’e göre yüzde 9 oranında artarak 9 milyar TL’yi aşmıştır.

Sağlık Bakanlığımız hükûmetlerimiz döneminde koruyucu sağlık hizmetlerine özel önem vermiştir. Özel önem verdiğini birtakım göstergelerde de görmekteyiz. Şöyle ki: Son on yılda, doğumda beklenen yaşam süresinin beş yıl uzaması, bebek ölüm hızının binde 35’ten 7,8’e, anne ölüm hızının yüz binde 64’ten 15,9’a düşmesi bunlara örnek verilebilir. Yine aynı süreçte anne-bebek sağlığı açısından önemli olan doğum öncesi bakım alma ve doğumun bir sağlık kuruluşunda yapılmasına ilişkin yürütülen çalışmaların etkisiyle ciddi iyileşmeler sağlanmıştır.

Dünyada ve gelişmiş ülkelerde uygulandığı gibi, ülkemizde de 13 farklı antijen içeren ve yüzde 98 oranında uygulanan bağışıklama faaliyetlerinin katkısıyla bulaşıcı hastalıklarla mücadelede de çarpıcı başarılar elde edilmiştir. Ayrıca, Demir Gibi Türkiye Projesi, D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması Projesi’yle anne ve bebeklere ücretsiz demir ve D vitamini sağlanması yine yapılan uygulamalardan birkaçıdır.

Sayın Başkan, değerli vekiller; anne-bebek ölümleri ile bulaşıcı hastalıklarla mücadelede elde edilen başarılar, ortalama yaşam süresinin uzamasına, yaşlı nüfusun ve bulaşıcı olmayan hastalıkların artmasına yol açmıştır. Bunlara yönelik olarak da obeziteyle mücadele, tütünle mücadele, bağımlılıkla mücadele, diyabeti önleme ve kontrol, kalp damar hastalıklarını önleme ve kontrol, sağlıklı beslenme ve hareketli hayat, tuzla mücadele ve ruh sağlığı kontrol programları uygulamaya konmuştur.

Aynı şekilde, kanser çalışmaları da devam etmektedir. 81 ilimizde aktif kanser kayıtçılığı başlamıştır. Yine, 134 kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezinde toplumda en sık görülen meme, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerine karşı tarama hizmetleri ücretsiz olarak verilmektedir.

Yine, önemli bir uygulama, halk sağlığı tehditlerini izlemek ve yönetmek üzere 7/24 esaslı çalışan Erken Uyarı-Cevap Sistemi hayata geçirilmiştir. Böylece, halk sağlığı tehdidi erken tespit edilerek kaynağı kontrol edilecektir.

Kurumun faaliyetleri bunlarla da bitmemektedir. Kurum kapsamında akredite referans laboratuvarlar bulunmaktadır. Laboratuvarlarla, başta tüketicinin korunması olmak üzere, bulaşıcı hastalıkların kontrolü, içme ve kullanma suları ile diğer çevre sağlığı hizmetlerinin kontrolü yürütülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlığımız elden gitmeden gerekli önlemleri alan, almamıza katkı sağlayan Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun 2015 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gaziantep Milletvekili Sayın Abdullah Nejat Koçer, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 yılı bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, güven ve istikrar ekonomik güç getirir. Bu da güçlü siyasetle ve istikrarla oluşur. Dünyada ve özellikle Avrupa’da yaşanan ekonomik buhran, Türkiye'nin sahip olduğu üretim becerisiyle oluşturduğu rekabet gücünün değerini ve önemini çok net olarak ortaya koymuştur. Türkiye'nin bilim ve teknoloji kapasitesini artırmak için hazırlanan ve yol haritası niteliğindeki sektörel strateji belgeleriyle âdeta yeni bir dönemin başladığını, Türk sanayisinin katettiği mesafeyi bugün çok daha iyi görebiliyoruz.

Sanayi Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı Türk sanayisini düşük teknoloji seviyesinden çıkartarak orta teknoloji seviyesine getirmiş, sanayimizin hedefi artık ileri teknoloji olmuştur. Türkiye'nin marka tescilinde son üç senedir 100 binin üzerindeki başvurusuyla Avrupa’da 1’inci sırada yer alması, AR-GE harcamalarının millî gelire oranının son on yılda 2 kat artarak yüzde 1 seviyesine yaklaşmış olması ve 2023 yılına kadar yüzde 3 seviyesine çıkartma hedefimizle “AR-GE merkezi belgesi” alan işletme sayısının 165’e ulaşmış olması, patent başvurusu artış oranında Çin ile birlikte dünyanın en başarılı ülkesi olmamız, tasarımda 43 bin başvuruyla Avrupa’da 2’nci, dünyada 4’üncü sırada olmamız hedeflerimize ulaşma arzumuzun açık bir ifadesidir.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda Türkiye'de markalaşmayı, inovasyonu, nanoteknolojiyi ve akıllı sanayiyi konuşuyoruz. Anadolu şehirlerimiz bir bir markalaşmaya ve inovasyon yapmaya başladılar. Bakanlığımızın destekleriyle Gaziantep, Denizli, Kayseri, Adana, Konya gibi birçok Anadolu şehirlerinde sanayi cazibe merkezleri oluştu, oluşmaya devam ediyor. Türkiye'nin geleceği için sanayi stratejisi bakımından büyük önem arz eden Bilişim Vadisi Projesi ile kamu, sanayi ve üniversite iş birliğini sağlayan SAN-TEZ proje destekleriyle bilginin ticarileştirilmesi, katma değerli ürünler ortaya çıkarılması ve bununla ilgili sonuçları son derece önemli bulduğumu belirtmek istiyorum.

2002’de 2 teknoloji geliştirme bölgemiz varken bugün 41 tanesi faal olmak üzere 59 teknoparkımızın olması gelecek için umut veriyor. Yeni teşvik sistemiyle birlikte organize sanayi bölgelerimize sağlanan arsa tahsisiyle verilen destekler artırıldı. Altyapı sorunu gibi önemli temel sorunlar azaldı. Yeni kurulacak OSB’ler için istihdam artışı sağlanmasına Sanayi Bakanlığımız çok önemli destekler veriyor.

Değerli milletvekilleri, Türk sanayisinin ulaştığı seviye, elde ettiği başarılı sonuçlar, ülkemizin geleceği bakımından çok önem arz ediyor. Dünyanın en önemli coğrafyasında en büyük üretim merkeziyiz ve yüksek kaliteli Türk malı algısını ihraç ettiğimiz her sanayi ürününde tüm dünyaya gösteriyor ve bununla iftihar ediyoruz. Daha fazla Türk malı kullanıp dünyaya daha fazla Türk malı ihraç etmeliyiz. Bugün Türkiye seramik ve çelik üretiminde dünyada ilk 10 arasında, hazır giyimde ve televizyon ihracatında Avrupa 2’ncisi, Avrupa’nın en büyük otobüs üreticisi, en büyük çimento ve buzdolabı üreticisi. Türkiye’de artık SAN-TEZ ve teknopark girişimleriyle insansız hava araçları, çeşitli yazılımlar, kızılötesi kameralar, yeni nesil zırhlı araçlar, yerli navigasyon, RASAT ve GÖKTÜRK-2 devreye alınırken GÖKTÜRK-3 ise millî gözlem uydusu olarak çalışmaya başlamıştır.

Bütün bunlarla birlikte markalaşmanın, inovasyonun ve AR-GE’nin daha çok arttığı bir Türkiye arzusuyla Bakanlığımızın 2015 bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Çankırı Milletvekili Sayın Hüseyin Filiz, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Değerli Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; 2015 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçesi üzerinde AK PARTİ Çankırı Milletvekili olarak söz almış bulunmaktayım; Milletin Meclisini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin geleceği üretimdedir. Sanayileşmiş, bütün kalkınmış ülkelere baktığımız zaman, bunlar üretimle gelişmiş, üretimle büyümüş ülkelerdir. Tabii ki üretimle büyümenin yolu, yatırım yapmanın yolu güven ortamından geçer, istikrardan geçer. Bununla ilgili söyleyecek çok kelimelerimiz var. Bu ülkede güveni sarsmanın, huzuru bozmanın ülkeye en büyük kötülük olduğunu hepimiz biliyoruz.

Değerli kardeşlerim, 2023 hedeflerimize adım adım ilerliyoruz. Bir zamanlar bir cıvatayı bile ithal ederken, şimdi, Allah’ın yardımıyla, yerli otomobil ve uydu projelerimizi hayata geçiriyoruz. Kendi silahımızı, uçağımızı, helikopterimizi, gemimizi yapıyoruz.

“Üretim” deyince, bakın, size birkaç tane çarpıcı rakamlar bilgi vereceğim. 2002 yılında köylümüzün kullanmış olduğu traktör adedi 10.840 idi, 2013 yılında 56.407, 2014’ün ilk sekiz ayında 54.306. Otomobil adedi 2002 yılında 346.565, 2013 yılında 1 milyon 125 bin adet, 2014’ün ilk on bir ayında 1 milyon 49 bin adet. Beyaz eşya adedi 2002 yılında 6 milyon 659 bin, 2013 yılında 22 milyon adede yakın beyaz eşya üretmişiz. Nereden nereye…

Değerli milletvekili arkadaşlarım, 155 adet organize sanayi bölgesinin 90 tanesi bizim dönemimize rastlıyor. Tabii ki, bu 90 tane organize sanayi bölgesinde 685 bin kişi çalışmaktadır. Bunlardan bir tanesi Çankırı’mıza kurmuş olduğumuz Yakınkent Organize Sanayi Bölgesi. Bu organize sanayi bölgesi… Çankırı’mız tabii kalkınmada öncelikli beşinci bölge olduğu için, organize sanayimiz altıncı bölge teşviklerinden yararlanmaktadır. Tabii, bu organize sanayimiz, havaalanına yarım saat uzaklıkta ve içerisinden demir yolunun geçtiği, Ankara’ya kırk beş dakika mesafede, ancak kalkınmada altıncı bölge imkânlarından yararlanan, Türkiye’deki en avantajlı organize sanayidir.

Tabii, burada, Meclisimiz vasıtasıyla, avantajlı olduğumuzu bildiğimiz organize sanayiye yatırımcılarımızı davet ediyoruz. Biz “Sıfır kilometre bir organize sanayisi yaratalım.” dediğimiz zaman, gerçekten çok şüpheli bakışlar vardı. Hayal denen bir projeyi gerçekleştirdik, 3 tane yatırımcıya yer verdik. Tabii ki bunlardan en büyük yatırımcımız Japon lastik devi Sumitomo firması. Yaklaşık, yılda 10-12 milyon adet lastik üretecek ve 2.000-2.500 kişi burada istihdam edecek. Eski parayla, 1 katrilyona yakın bir yatırım getirecek. Dolayısıyla, biz göreve geldiğimiz zaman, değerli milletvekili arkadaşlarım, işsizlik Çankırı’da yüzde 10’du, şu anda yüzde 5’e düştü. Arazisini tahsis ettiğimiz bu 3 fabrika 2015 yılında, altı ay sonra açıldığı zaman işsizliği sıfır yapıyoruz. Doğduğumuz topraklara olan borcumuzu ödüyoruz.

Değerli kardeşlerim, tabii ki, bu yatırımlarımızı yaparken her sıkıştığımız noktada bize yardımlarını esirgemeyen başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza yer tahsisinde Tarım Bakanımıza, dere ıslahlarında yardımcı olan Orman ve Su İşleri Bakanımıza, doğal gaz boru hattının döşenmesi için yardımlarını esirgemeyen Enerji Bakanımıza, Hükûmetimizin tüm bakanlarına huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun hayırlara vesile olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Batman Milletvekili Sayın Ziver Özdemir, Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZİVER ÖZDEMİR (Batman) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının yani kısaca KOSGEB’in bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ hükûmetleri olarak 2023 vizyonumuz çerçevesinde ekonomideki başlıca hedefimiz, Türkiye’yi gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüğü bakımından dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içerisine sokmaktır. Bunu yaparken reel ekonomiyi ve ihracatı esas alan, istihdam dostu büyüme konusundaki kararlılığımız da sürecektir.

Bugün, Türkiye, içinde bulunduğu bölgenin en büyük ekonomisi ve en etkin siyasi aktörüdür. Ekonomik ve siyasi olarak yeniden şekillenen dünyamızda Türkiye’nin önemi, ağırlığı ve etkinliği kuşkusuz günden güne artmakta ve daha da artacaktır. Yeni dönemde de temel amacımız, istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme performansı ile insanımızın refah seviyesini artırmaktır. İnsanımızın refah seviyesini artırırken ve ekonomimizi de bu yönde inşa ederken, ekmeğimizi alın terimiz kadar akıl terimizle de büyütüp adil bir şekilde paylaşacağız.

Değerli milletvekilleri, işte, bu ekonomik hedeflerimizi ekonomimizin temel taşı olan KOBİ’lerimizle birlikte gerçekleştiriyoruz. KOBİ'ler, bölgeler ve iller arasındaki geri kalmışlığı telafi etmek, dengeli büyüme, işsizliğin azaltılması ve yeni iş alanları açılmasındaki katkıları gibi bir dizi olumlu özellikleri nedeniyle ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasının temel taşlarıdır.

KOBİ’lerimiz ekonomimizde toplam işletmelerin yüzde 99’unu, toplam istihdamın yüzde 75’ini, toplam katma değerin yüzde 54’ünü, toplam satışların yüzde 63’ünü, toplam yatırımların yüzde 53’ünü karşılamaktadır. Yine, toplam ihracatın yüzde 59’unu ve toplam ithalatın yüzde 40 civarını da gerçekleştirmektedir.

İşte, ekonomimizin en önemli unsurlarından birini oluşturan KOBİ’lerimizin yanında olmak ve daha fazla destek vermek için kurulan KOSGEB, KOBİ’lerimize destek ve katkısını günden güne artırmaktadır.

1990 yılında 3624 sayılı Kanun ile kurulmuş olan KOSGEB, bu tarihten 2009 yılına kadar sadece imalat sanayisine hizmet etmiştir. 2009 yılında yapılan kanun değişikliğiyle hizmet ve ticaret sektörlerindeki KOBİ’leri de destekler konuma gelmiş ve hedef kitlesi 8 kat artmıştır.

2002 yılı sonu itibarıyla veri tabanına kayıtlı işletme sayısı yaklaşık 4 bin iken, bu rakam 2014 yılı itibarıyla 767 bine ulaşmıştır. 2002 yılında 24 ilde KOSGEB hizmet merkezi bulunurken, 2014 yılı itibarıyla 81 ilin hepsinde hizmet verilmektedir. KOSGEB 1990-2002 döneminde KOBİ’lerimize 14,5 milyon kredi sağlamışken, 2014 sonu itibarıyla yaklaşık 2,5 milyar TL destek sağlamıştır.

KOSGEB, yeni destek mevzuatıyla, 7 farklı programıyla KOBİ’lere katkı sunmaktadır. Bunlar AR-GE, İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı, İşbirliği Güçbirliği Destek Programı, Genel Destek Programı, Girişimcilik Destek Programı, Gelişen İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı, Tematik Proje Destek Programı ve Kredi Faiz Desteği Programı’dır.

Destek programlarının yanı sıra, Kredi Garanti Fonu AŞ’yle de imzalanacak protokolle bundan sonra işletmelerimize müteselsil kefalet mektubuyla teminat sağlanacaktır.

Bir yıl geçti, 17-25 Aralık darbe operasyonundan sonra. Bu bir yıl içinde şu kürsülerde ve değişik platformlarda muhalefetin bu darbe operasyonunu destekler mahiyetteki söylemlerinden artık gına getirdi, bu toplum da getirdi ve bu Parlamento çatısı altındaki iktidar milletvekilleri de artık bıktık. Sizin inandırıcı olmanız için, kamuoyuna bunu anlattığınız zaman bir kere pratiğinizin ve teorinizin birbirine uyması gerekiyor. Biz halka gittiğimizde 30 Martta da halk bunun onayını verdi, 10 Ağustosta da Sayın Cumhurbaşkanımızı devlet başkanı olarak seçtiğinde de bunun onayını verdi. Onun için, halka bir şey anlatıyorsanız, bir kere, siretinizin suretinize uyması lazım.

Bütçemizin hayırlara vesile olmasını dileyerek saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Kilis Milletvekili Sayın Fuat Karakuş, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA FUAT KARAKUŞ (Kilis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza bağlı Türk Standartları Enstitüsünün 2015 yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ Gurubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte, diğer kurumlarımızda olduğu gibi TSE’nin de hizmet standardı sürekli yükseltilmiştir. 1954 yılında sadece uluslararası standartların takibini yapmak üzere küçük bir birim olarak kurulan TSE, bugün uluslararası kuruluşlarda aktif görevler üstlenen, yurt içinde ve yurt dışında yaygın teşkilatlanmasıyla göz dolduran ve iş dünyamızın ihtiyaç duyduğu bütün alanlarda test, muayene, belgelendirme hizmetlerini veren bir kurum hâline gelmiştir. Düne kadar Avrupa Standardizasyon Komitesi ve Avrupa Elektronik Standardizasyon Komitesinde oy hakkı bulunmayan TSE, tam üyeliğin gerçekleşmesiyle en fazla oy oranına sahip 5 standart kuruluştan biri olmuştur, bunlara ek olarak 13 uluslararası kuruluşun da tam üyesi konumundadır. Bu durum, Avrupa standartlarının hazırlanmasında ve kabulünde Türk sanayicisine söz hakkı veren çok önemli bir gelişmedir.

TSE, ülke sanayisinin daha az maliyetle, yüksek kalitede, uluslararası standartlara uygun mal ve hizmet üretmesinin anahtarı hâline gelmiş bir kurumdur. Sadece ülkemizde değil, başta komşu ve çevre ülkeler olmak üzere, uluslararası pazarlarda da aranan, tercih edilen, itibar gösterilen bir marka değerine kavuşmuştur.

İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsünün kurulmasına öncülük eden, Türk cumhuriyetlerinde de standardizasyon teşkilatlarının tek çatı altında toplanmasını sağlayan TSE, 72 ülke ve 98 kuruluşla iş birliği anlaşması imzalamıştır, uygunluk değerlendirme alanında yerel kaynakları kullanarak 27 farklı ülkede 38 çözüm ortaklığı ofisi açmıştır. Özellikle İslam ülkeleri ve Afrika Kıtası’ndaki ülkelerle ikili anlaşmalar imzalayarak ihracatçımızın bu ülkelerin gümrüklerinde yaşayabilecekleri muhtemel sorunları ortadan kaldırmaktadır.

Bugün itibarıyla 11 ayrı yerleşkede uluslararası akreditasyona sahip 19 deney ve 3 kalibrasyon laboratuvarıyla sanayicilere hizmet veren enstitü, öz kaynaklarıyla yaklaşık 400 milyon liralık yeni laboratuvar yatırımı yapmayı planlamaktadır. Bu laboratuvar yatırımlarının anlamı şudur: Sanayicilerimiz, milyon dolarlar ödeyerek yurt dışında yaptırmak zorunda kaldıkları testleri artık Türkiye’de yaptırabilecek. Böylece hem millî kaynakların yabancı belgelendirme kuruluşlarına transferinin önüne geçilecek hem de yerli üreticilerimize zaman ve kaynak tasarrufu sağlayacaktır. Bu laboratuvarlar, aynı zamanda, komşu ve çevre ülkelerden gelen test taleplerini karşılayabilecek kapasite ve teknik donanımıyla ülkemize prestij sağlayacak, döviz kazandıracak yatırımlardır.

TSE’nin ülkemize prestij kazandıran adımlarından birisini de Avrupa’nın kalite alanındaki lider kuruluşu Avrupa Kalite Teşkilatının aldığı kararda görüyoruz. Avrupa Kalite Teşkilatı, TSE’nin getirdiği kalite belgelendirme modelini üye ülkelerde uygulama kararı aldı. Böylece Türkiye, ilk kez Avrupa ülkelerine bir kalite belgelendirme modelini ihraç etmiş oldu. Bu ülkelerin yapacağı her belgelendirmeden TSE’nin de belge başına ücret alması söz konusu olacaktır.

Özetlersek şöyle: Geçmiş yıllarda üzerinde yeterince durulmayan ancak ülke ekonomileri için çok büyük önem taşıyan bir konu var ki o da standardizasyondur. OECD raporlarına göre, standartlar ve teknik düzenlemelerin dünya ticaretine etkisi yüzde 80’ler düzeyindedir. Dolayısıyla, standart ve teknik düzenlemenin belirlenmesi sürecinde etkin olan ülkeler dünya ticaretine de yön veren ülkeler olmaktadır. Dünyadaki ekonomik savaşın bir standartlar savaşına dönüştüğü bilinciyle, Türkiye’nin sadece standartlara uyum sağlayan ülke değil, standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde atılan yeni adımlar sayesinde enstitünün uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarının karar mekanizmalarındaki etkinliği artırılmıştır. TSE, ulusal ve uluslararası alanda faaliyetlerin artmasıyla birlikte gelen talepleri karşılayabilmek için hem istihdama katkı sağlayacak hem de üstüne, hizmet alan firmalar için maliyetleri azaltacak önemli bir adım atmıştır. 2012 yılında başlatılan uygulamayla, çok geniş bir yelpazede mühendislerimiz dış inceleme uzmanı olarak TSE’de istihdam edilmeye başlanmış olup önümüzdeki yıllarda da istihdam edilmeye devam edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FUAT KARAKUŞ (Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime son verirken 2015 yılı bütçesinin hayırlı hikmetlere vesile olmasını temenni eder, TSE çalışanlarına da teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Niğde Milletvekili Sayın Ömer Selvi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz.

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER SELVİ (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Patent Enstitüsü Başkanlığının 2015 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Ülkemizde sınai mülkiyet alanında hukuki düzenlemeler 1870’li yıllara kadar uzanmakta. 1871 tarihli Alâmet-i Fârika Nizamnamesi ve 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu, marka ve patent konularında ülkemizdeki yasal korumanın temelini teşkil etmekte. Bu düzenlemelerle Türkiye, sınai mülkiyet haklarının korunmasını sağlayan ülkeler arasında ilk sıralarda yer almakta. Yine, cumhuriyetimizin ilk yıllarında sınai mülkiyetin korunması için uluslararası bir birlik oluşturulmasına zemin sağlayan ve sınai mülkiyet hukukunda anayasa olarak görülen Paris Sözleşmesi’ne 1925 yılında taraf olduk. 1965 yılında 551 sayılı Marka Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ve 1976 yılında Dünya Fikrî Mülkiyet Teşkilatı Kuruluş Anlaşması’na katılım, ülkemizin sınai mülkiyet haklarının korunması alanındaki diğer önemli adımlarıdır ve en son olarak da bugün bütçesini konuştuğumuz Türk Patent Enstitüsü 1994 yılında kuruldu ve hizmete başladı.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı olarak özel bütçeli bir kuruluş olarak faaliyetlerini sürdüren Türk Patent Enstitüsü, görev ve sorumlulukları itibarıyla sınai mülkiyet sisteminin merkezinde yer almakta. TPE’nin, 2012-2016 Strateji Planı çerçevesinde sınai mülkiyet haklarına ilişkin hizmetleri hızlı ve kaliteli yürütme, sınai mülkiyet kültürünü toplumun bütün kesimlerine yayma ve sınai mülkiyetin ekonomik faydaya dönüşmesini sağlama, sınai mülkiyet alanında ulusal ve uluslararası platformlarda yönlendirici olma ve son olarak kurumsal kapasiteyi sistematik olarak güçlendirme konularında çok önemli başarılar elde ettiği yadsınamaz bir gerçektir.

İktidarımızla sağlanan siyasi istikrar ve gelişen ekonomimizin neticesi olarak marka, patent ve tasarımda oluşan sınai mülkiyet başvurularında meydana gelen artışlar, söz konusu başarının bir göstergesidir. Yoğun bir küresel rekabetin yaşandığı dünyada ülkemiz, sınai mülkiyet alanında 2002 yılından bu yana çok büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Müsaade ederseniz güncel rakamları sizinle paylaşmak istiyorum, geçmiş dönemle karşılaştırmalı olarak:

Bir parametre olarak baktığımızda patent başvurusu sayısına, ülkemizde mevcut sınai mülkiyet mevzuatının yürürlüğe girdiği yıl olan 1995 yılından iktidara geldiğimiz 2002 yılına kadar olan geçen dönemde toplam patent başvurusu sayısı, sadece 2014 yılı içerisinde ilk on bir ayda yapılan toplam patent başvuru sayısının yarısı kadar. Yine, 1995-2000 yıllarını kapsayan sekiz yıllık dönemde tescil edilen patent sayısı yalnızca 325 iken 2014 yılının sadece ilk üç ayında 332 patent tescil edilmiştir. Bir başka deyişle, 2014 yılının ilk üç ayındaki tescil edilen patent sayısı, ilk sekiz yıllık dönemde tescil edilen patent sayısının daha üstündedir. Faydalı modele baktığımız zaman, yine 1995-2002 yılları arasındaki dönemi incelediğimizde, toplam faydalı model başvuru sayısı 3.050’yken bu sayıya 2014 yılının on bir ayı dolmadan ülkemizde ulaşılmıştır. Yine, bizden önceki sekiz yıllık dönemde tescilli faydalı model sayısı 1.192’yken bizim dönemimizde bu sayıya 2014 yılının sadece ilk altı ayında ulaşılmıştır. Görüleceği üzere, gerek patentte gerekse faydalı modelde tescil sayılarımız başvuru sayılarımıza göre çok daha fazla katlanarak artmıştır. Bu durum, geçmiş dönemlere göre, sadece nicelik artışını değil, nitelik olarak da büyük gelişmeler kaydedildiğini göstermektedir.

Marka başvurularına baktığımız zaman da Türkiye, marka başvurularında son yıllarda ortaya koyduğu performansla Fransa ve Almanya’yı geçerek 2011 yılında Avrupa’nın zirvesine yerleşmiştir. 2011 yılından itibaren, 100 binin üzerinde başvuruyla Türkiye, her yıl Avrupa’da en fazla marka başvurusunun yapıldığı ülke konumundadır. 2014 yılı sonunda da, aynı şekilde, Türkiye, marka başvurularında Avrupa’da 1’inci olacaktır, bu böyle görülmektedir.

Tasarım başvuruları noktasında baktığımızda da 2002 yılında 20 bin civarında olan tasarım başvurumuz, 2014 yılı itibarıyla 45 bin rakamına ulaşmıştır ve ülkemiz, 2014 yılında da Avrupa’da 2’nci sıradaki yerini bu alanda koruyacaktır.

Son söz olarak da bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Giresun Milletvekili Sayın Adem Tatlı, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM TATLI (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAK, AR-GE ve yenilik alanında ülkemizin en önemli kuruluşudur. TÜBİTAK bünyesinde 2002’den bu zamana kadar AK PARTİ hükûmetleri dönemlerinde yapılan hizmetleri ve destekleri, zamanımızın yettiği ölçüde anlatmak istiyorum.

TÜBİTAK bünyesinde 2005 yılında başlatılan Türkiye araştırma alanı destek programlarına ilk yılında 345 milyon TL ödenek ayrılmışken 2015 yılında ise 977 milyon TL ödenek ayrılmasını öngörmekteyiz. TÜBİTAK’ın akademik AR-GE destek programlarıyla araştırma camiamıza son dokuz yılda, kırk bir yılda verilen destekten daha fazla destek sağladık; yıl sonuna kadar 340 milyon TL harcama öngörmekteyiz.

TÜBİTAK’ın özel sektöre yönelik AR-GE ve yenilik faaliyetlerini teşvik ettiği programlar kapsamında da hükûmetlerimiz döneminde büyük artış sağladık. 1995-2002 yılları arasında 1.146 proje için toplam 364 milyon TL destek sağlanırken 2003-2013 yılları arasında sağlanan destek miktarı yaklaşık 9 katına çıkmış ve 8.661 proje için 3,4 milyar TL ödeme yapılmıştır. Ocak-Kasım 2014 itibarıyla, özel sektöre yönelik destek programları kapsamında 1.700 firmanın 2.280 projesine toplam 360 milyon TL hibe destek sağladık, yıl sonuna kadar ise yaklaşık 425 milyon TL hibe destek ödemesini öngörmekteyiz.

Bunların yanı sıra, TÜBİTAK, gençleri girişimciliğe ve araştırmaya yöneltecek destek programları da yürütmektedir. 2012 ve 2013 yıllarında iş planları uygun bulunan toplam 2.239 girişimcinin her birine 100 bin TL olmak üzere firmalarını kurmaları için 2013 yılında toplam 6,55 milyon TL, Ocak-Kasım 2014 döneminde 14 milyon TL yani toplamda yaklaşık 21 milyon TL sermaye desteği sağladık.

2012 yılında başlatılan Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı’yla Ocak-Kasım 2014 döneminde 20 üniversiteye yaklaşık 18 milyon TL hibe destek verdik. Yeni paradigmamız, eğitim ve AR-GE temelli bir bilgi ekonomisi olmaktır.

TÜBİTAK tarafından bilim insanları ile araştırmacıların yetiştirilmeleri ve geliştirilmeleri için doğrudan aktarılan kaynak miktarını 2003 yılında 5,5 milyon TL’den 2013 yılında 18 katına çıkararak yaklaşık 102 milyon TL’ye yükselttik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Destek ve Ödül Programı’na 2014 yılı için 5 milyon TL bütçe tahsis etmiş olup 2015 yılı için ise 15 milyon TL bütçe tahsisi öngörmekteyiz.

TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsünde Hassas Güdüm Kiti-1’in mühimmatı geliştirilmiş olup seri üretime başlanmıştır. Ayrıca, F16 savaş uçakları için Hassas Güdüm Kiti-3’ü ve Hassas Güdüm Kiti-4’ü geliştirme çalışmaları sürdürülmekte olup bu çalışmaların tamamlanmasıyla hem F4 hem de F16 uçaklarımıza hassas vuruş yeteneği kazandırılacak ve bu alandaki kısıtlamalardan ülkemiz kurtulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğer önemli projelerimizden olan Yüksek Gerilim Doğru Akım Sistemi Geliştirilmesi Projemiz Türkiye’yi enerji koridoru hâline getirecektir. 2014 yılında, TÜBİTAK ilk defa yurt dışına teknoloji transferini yapmıştır. Bu kapsamda, Suudi Arabistan’a TÜBİTAK Enerji Enstitüsünün geliştirdiği STATCOM gerilim düzenleyici sistemleri kurulmuştur.

Bunun yanında, G ÖKTÜRK 2 uydusuyla dünyanın farklı bölgelerinden 5 binden fazla görüntü alınarak toplam 7 milyon kilometrekarelik alan görüntülenmiştir. Haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A Projesi’ni de gelecek ay başlatıyoruz.

Her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında da AK PARTİ iktidarları döneminde geldiğimiz noktanın ortada olduğunu belirterek 2015 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İstanbul Milletvekili Sayın Gülay Dalyan, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Bilimler Akademisi bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bilime verdiği önemi şu sözleriyle ifade etmiştir: “Dünyada her şey için, maneviyat için, maddiyat için, muvaffakiyet için, medeniyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.”

Bilimin, bilim insanlarının ve bilimsel çalışmaların her zaman uygarlık, toplumsal gelişme, refah açısından belirleyici bir etkiye sahip olduğu hepimizin kabul ettiği bir gerçektir. Türkiye'nin ulusal akademisi olan TÜBA, ülkemizde bilimi toplumun odak noktası hâline getirmek, bilim insanlığını ve bilimsel araştırmaları özendirmek, ödüllendirmek, bilim temelli danışmanlık, program, proje gibi faaliyetleri gerçekleştirmektedir.

Türkiye Bilimler Akademisi, kuruluşundan bu yana, destek, ödül ve burs programları, bilimsel program, projeler ve çalışma grupları, yayınlar, uluslararası ilişkiler başlıkları altında faaliyetlerini yürütmektedir. TÜBA’nın bu görevlerinin yanı sıra devam etmekte olan faaliyetleri -Kök Hücre Çalışma Grubu, Kanser Çalışma Grubu- ile sempozyumlar, çalıştaylar ve bilimsel toplantılar yaparak ülkemizin bilim ve kültür için büyük önem taşıyan etkinlikleri hayata geçirmektedir. Ayrıca destek, ödül ve burs programları kapsamında, 2001 yılından bugüne kadar yürüttüğü Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı’yla (GEBİP) 335 genç bilim insanı ödüllendirilmiş ve desteklenmiştir. Bu başarılı genç bilim insanlarımızın örgütlenmesi için ulusal genç akademisi oluşturularak ulusal ve uluslararası düzeyde desteklenmeleri de planlanmaktadır. TÜBA, bilimsel gelişme için gerek duyulan araştırmacı insan gücünü nicelik ve nitelik açısından yükseltmekte, ülkemizde genç araştırmacıların bağımsız ve yetkin bilim insanı olmaları yönünde teşvik etmektedir. Bu nedenle, seçiciliği bilimsel açıdan yüksek olan bütünleştirilmiş doktora programı ve doktora sonrası araştırma programıyla bugüne kadar toplam 30 araştırmacıyı yurt içi ve yurt dışında desteklemiştir. Akademi konferansları, üniversite konferansları ve TÜBA’nın gerçekleştirdiği bilimsel toplantılar olmak üzere toplam 216 akademik, 535 üniversite konferansı düzenlenmiştir.

Ulusal bir bilim akademisi olan TÜBA’nın dünya bilim camiasında varlık göstermesi ve ülkemizi temsil etmesi büyük önem taşımaktadır. Akademi -Yönetim ve Yürütme Kurulları olmak üzere- 23 uluslararası protokol, 11 üyelikle uluslararası camiada varlığını sürdürmekte, ayrıca 2015 yılından itibaren uluslararası Türk bilim ödüllerini vermeyi planlamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilim dünyası baş döndürücü bir hızla ilerliyor. AK PARTİ olarak bilimi, teknolojiyi ve yeniliği kalkınmanın lokomotifi yapmayı hedefleyen yol haritamızda, Türkiye’nin müreffeh yarınlara ulaşması için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bilim güneşi parlamayan devletler, geriliğe, yoksulluğa kendi kendilerini mahkûm etmişlerdir. Günümüzde ülkelerin gelişmişliğini oluşturan, üstünde parlayan bilim güneşidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken Peygamber Efendimiz (SAV) “İlim tahsil ediniz çünkü maarif, bizim düşmanlarımıza karşı silahımızdır.” diye buyurmuştur.

Bu vesileyle, Türkiye Bilimler Akademisi bütçesinin hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan…

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tarım Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım, sizleri saygıyla selamlarım.

AK PARTİ döneminde tarım -sosyal olmakla beraber- stratejik ve rekabete dayalı, iktisadi bir sektör olarak ele alındı, gündelik bakıştan stratejik planlamaya geçildi. Tarım Kanunu da dâhil, sektörle ilgili 15 önemli kanun çıktı. Bu yaklaşım ve politikalar tarımda büyümeyi beraberinde getirdi. 36 milyardan devraldığımız tarımsal millî gelir 116 milyar liraya ulaştı. Tarımsal hasılada Avrupa’da 4’üncü sıradan 1’inci sıraya yükseldik. Sektörün geliştirilmesi için altyapının çok ciddi bir reforma ihtiyacı vardı. Tarımsal üretim havzaları belirlendi, Tarım Strateji Belgesi, Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi, tarım master planları hazırlandı. Çiftçinin daha verimli bir araziye sahip olması ve üretim yapması için arazi toplulaştırma çalışmalarına önem verildi. 1961-2002 arası, kırk bir yılda, 450 bin hektar arazi toplulaştırması yapılmışken on iki yılda 4,5 milyon hektar toplulaştırma yapıldı.

Seçim bölgem olan Adıyaman’da Samsat 1 ve Çamgazi Barajı sulamalarının yapıldığı alandaki toplulaştırma çalışmaları bitmek üzere. Yıllardır dile getirilen projeler AK PARTİ’yle birer birer hayata geçiyor. Çetintepe Barajı’nda inşaat çalışmaları devam ediyor, Koçali Barajı’nda yer teslimiyle beraber 2015’te ilk kazmayı vuruyoruz. Gömükan Barajı’nın 2015’te ihalesi yapılıyor, Büyükçay ve Besni barajlarında projeler devam ediyor. Çelikhan sulamasının birinci kısmının ihalesi 21 Ocakta. Bebek 2, Durak, Aslanoğlu, Samsat 2 projeleri devam ediyor. Balkar, Çelik göletlerinin ihalesi yapıldı. Gölbaşı-Çınarlıgöl, Çelikhan-Yeşiltepe, Besni-Akpınar, Sincik-Arıkonak, Gerger-Çifthisar ve Kesertaş, Tut-Öğütlü, Merkez Akçalı 1, Akçalı 2, Pınaryayla ve Kuşakkaya göletlerinin projesi tamamlanmak üzere. Suya hasret topraklarımız cazibeli suya kavuşuyor. Çiftçimizin enerji maliyeti azalacak. Adıyaman’da 800 bin dönüm arazimiz bu çalışmaların bitmesiyle üretimle, bereketle buluşacak.

Tarım arazilerinde bölünmeye son veren düzenlemeler yapıldı. Tarımsal verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmaların bir parçası olarak girdilere önem verildi, tohumculuk sektörü geliştirildi.

Tarımsal destekler verimlilikle, kaliteyle, sağlıkla ve kırsal kalkınmayı esas alacak şekilde düzenlendi. 53 yeni destek başlatıldı. 2002 yılında 1,8 milyar TL olan tarım desteği bu yıl 9,7 milyar TL oldu. On iki yılda çiftçimize 70 milyar TL karşılıksız nakit hibe desteği sağlandı. 2015 yılında 10 milyar TL nakit destek ödemesi yapılacak.

Önümüzdeki yıl yeni projeler var; 42 vilayette IPARD dediğimiz Avrupa Birliği Katılım Öncesi Kırsal Kalkınma Programı vardı ama diğer illerde yoktu, ulusal kaynaklarımızla 39 ilde de bu proje uygulanacak. Su ürünleri, hayvansal, bitkisel ürün işleme, paketleme, depolamaya yönelik tesislere yüzde 50 hibeli 3 milyon TL’ye kadar destek verilecek.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam on iki yıl önce, 2002 yılı bütçesinin toplam yatırım miktarı 9 milyar lira iken 2014 yılında sadece çiftçimize 9,7 milyar TL ödedik. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar) 2015’te 10 milyar TL destek daha ödeyeceğiz. “Türkiye on iki yılda nereden nereye gelmiş?” diyenlere sormak lazım.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Çiftçilere soralım Erdoğan!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bu Meclis AK PARTİ öncesi bütçeleri de gördü; bütçe tahminleri sanki zar atılarak belirlenmiş gibiydi, ekonomideki çöküntü maskelenmeye çalışılıyordu.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Trakya’nın 2 misli toprağı köylüler terk etti, ekilmiyor.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - AK PARTİ on iki yıl boyunca enflasyon, faiz, karşılıksız para basmak yoluyla milletimizin emeğine ve ekmeğine göz diken politikalara prim vermedi.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Hangi tarım politikasından bahsediyorsun? İnsanlar açlıktan madenlere girip ölüyor, tarımı terk ediyor, aç bıraktınız!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - İktidara gelmek için pervasızca laf atıp tutanlar, Kaf dağının ardındakini vadedenler, her yolu mübah görenler, ilkeleri rafa kaldıranlar aynada kendilerine baktıklarında yüzleri kızarmasa da milletin aynasında mahcup olurlar.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Senin yüzün kızarsın! 301 madenci öldü, hiç kimsenin yüzü kızarmadı.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Millî iradeyi hiçe sayanlar, milletin tercihlerini sıkıntı olarak görenler, vesayet özlemi içerisinde olanlar, milletin değerleriyle dalga geçenler, ülkenin geleceğine, milletin adamlarına kumpas kuranlar…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – 301 insan öldü bir tek siyasi sorumlu istifa etmedi, esas sizin yüzünüz kızarmalıdır.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - …en ağır cevabı milletten aldılar, almaya da devam edecekler. Biz bu topraklarda barış ve kardeşlik tohumları ekerken birileri rüzgâr ekmeye devam ediyor ama bilmeliler ki rüzgâr eken fırtına biçer.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Aç bıraktınız köylüleri, aç bıraktınız!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Şeyh Edebali’nin, Hazreti Mevlâna’nın, Yunus’un, Hacı Bektaş’ın, Bediüzzaman’ın mayasını attığı, hamurunu yoğurduğu bu coğrafyada…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ruhlarını incitirsin, ruhlarını. Onlardan bahsetme, yolsuzluklardan bahset!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - …fitne, fesat, şer odaklarına geçit vermeyeceğiz; barış ve kardeşlik şarkılarını birlikte söyleyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Çünkü biz, öz kardeşler arasında ihanet tohumları ekmek isteyenlere fırsat vermeyecek büyük bir milletiz.

Bütçemizin hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkanım, bizi göstererek yüz kızartacak… “AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Demiröz, buyurun.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Bizim grubu işaret ederek sayın hatip…

ÖNDER MATLI (Bursa) – Ne kadar alıngansınız!

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - …“Yüzleri kızarması gerekir.” diye ifade etti. Biz yüz kızartacak bir şey yapmadık ki…

BAŞKAN – Ben bir şey söylemiyorum…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Ben iki dakika konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, bir saniye…

Parmağıyla, aslında herkese şöyle yaptı. Yani, parmak işareti şu şekilde…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Hayır efendim.

BAŞKAN – Bir saniye… Ben çok dikkatle izledim.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Tamam.

BAŞKAN – Hiçbir grubu… Yani, isimlendirerek hiçbir gruba söz söylemedi.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Tüm grupları.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, kendi gruplarını mı suçladı yani? Kendi gruplarına mı sataştı yani?

BAŞKAN – Parmağıyla herkese işaret etti.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, ben söyleyeyim, tamam, söz vermeyin. “Yüzleri kızaracak hâle getirdi, yüzleri kızarmıyor.” şeklinde bizi itham etti. Böyle bir ithama gerek yok.

BAŞKAN – Hayır, bakın, şimdi siz üzerinize…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Tutanakları getirtin bakalım.

BAŞKAN – Bakın, ben…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Yakışmadı hatibe!

BAŞKAN – Sayın Demiröz…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Biz ona herhangi bir şey söylemedik, tarımla ilgili konuşuyoruz, o bize “Yüzlerinin kızarması gerekir.” diye hitap etti. Yani, bizler onun gibi mi konuşalım? Bakalım…

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Öyle konuş İlhan ağabey, serbest sana, serbest!

BAŞKAN – Sayın Demiröz, yani ben arkadaşımızı dikkatle izledim, dinledim, Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi Hareket Partisinden, Halkların Demokratik Partisinden bahseden, birebir özne kullandığı bir cümlesi olmadı. Bu arada, Meclisin her bir grubuna da parmağını salladı, bu da ayrı. Diğer taraftan, siz bütün bu yüz kızarma işlemlerinin kendi grubunuz üzerine söylendiğini kabul ediyorsanız… Ben şimdi bu ilgili arkadaşa soracağım.

Siz Cumhuriyet Halk Partisini mi kastettiniz Sayın Erdoğan?

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Bursalı İlhan Bey’i kastetti!

BAŞKAN – Şimdi bakın, ben bir soru soruyorum, siz ne karışıyorsunuz?

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – O karışır, her şeye maydanoz o!

BAŞKAN – Bir soru soruyorum, Cumhuriyet Halk Partisini mi kastettiniz?

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, ben ortaya konuştum, kimseye konuşmadım.

ALİM IŞIK (Kütahya) – O zaman hepimizi kastetmiş!

BAŞKAN – Ya ortaya karışık konuştunuz da ben şimdi ona göre söz vereceğim kardeşim. “Kastettim.” veya “Kastetmedim.” diyeceksiniz.

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Kastetmedim.

BAŞKAN – “Kastetmedim.” Diyor, tutanağa da geçti.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Kendi grubunu mu kastetti acaba?

BAŞKAN – Onu bilemem. Kastetmediğini söyledi.

Bursa Milletvekili Sayın Önder Matlı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖNDER MATLI (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2015 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Öncelikle, yüce heyetinizi, Türkiye’nin dört bir yanında el emeği ve alın teriyle büyük Türkiye için üreten çiftçilerimizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda tarım dünyada stratejik önemi olan bir konu hâline gelmiştir. Artan nüfusun yanı sıra gelir seviyesinin artmasıyla tarım ürünlerine, gıdaya olan taleplerde de çok ciddi artışlar olmuştur. Bununla birlikte, tarım sadece gıdayla ilgili olmaktan çıkmış, artan enerji fiyatlarıyla, enerji sektörüyle entegre hâle gelmiştir. Yağlı tohumlardan biyodizel, tahıl ürünlerinden biyoetanol üretilmesine kadar birçok farklı alana genişletilmiş bulunmaktadır. Her gün büyüyen ve çeşitlenen tarım sektörü, Hükûmetimiz tarafından yönetilen stratejik bakış açısı ve etkin yapısal dönüşüm politikaları sayesinde ekonomimize önemli katkı sağlayan sektör konumuna gelmiştir.

Bazıları gibi hamasi nutuklarla oturduğu yerden siyasi söylemlerde bulunanlar gibi konuşmak istemiyorum, somut gerçekleri ortaya çıkaran rakamları konuşmak istiyorum. Bitkisel üretimden hayvancılığa kadar, kırsal kalkınmadan güvenilir gıdaya kadar birçok alanda kaynak aktarılan tarım sektörü, 2002 yılında 23 milyar dolar gayrisafi millî hasılaya sahipken 2013’te 61 milyar dolar gayrisafi millî hasılaya ulaşmıştır ve bu rakamla da Avrupa’nın lider ülkesi konumuna geldik.

Evet, standart uluslararası ticaret sınıflamasına göre 2002 yılında 4 milyar dolar olan tarımsal ürün ihracatımız, yıllık ortalama yüzde 13 oranında büyüme göstererek 2013 yılında 18 milyar dolara yükselmiştir.

Dış ticaret dengesine baktığımız zaman da tarım sektörü 2013 yılı sonunda 6 milyar dolar ticaret fazlası vermektedir. Üretim ve ihracat artışları sonucunda, tarım sektörüyle uğraşan üreticilerimizin geliri, muhalefetin söylediği gibi “Çiftçi battı, çiftçi bitti.” söylemlerinin tersine, dönem içerisinde 3,5 kat artmıştır. 2013 yılında 192 ülkeye 1.681 çeşit tarım ürünü ihraç eden Türkiye, hayvansal ürün ve su ürünleri ihracatında da cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırmıştır. Hayvansal ürünlerde 2002 yılında 143 milyon dolar olan ihracatımız 2013 yılında 1,4 milyar dolara ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İthalatlara da bir baksan iyi olur. İthalat rakamları… Öyle hemen ihracatı söyleyip geçme.

ÖNDER MATLI (Devamla) – İthalatlar da var, ithalatlar da var. Biz net dış ticaret fazlası veriyoruz.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Şu dış ticaret fazlasından bir bahsetsene, bir rakam söylesene ya, bir rakam söyle! Hep aynı yalanlar. Bir tane rakam söyle. Utanmaz adamlar ya!

ÖNDER MATLI (Devamla) – Evet, değerli milletvekilleri, makroekonomik alanda ilklere imza atan tarım sektörümüzde Hükûmetimiz tarafından birçok tarımsal kredi imkânı sağlanmıştır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, yerinizden bağırmayın. Herkes birbirine parmağını sallıyor ya!

ÖNDER MATLI (Devamla) – Tarımsal kredilerde, 2014 yılında, faaliyete göre değişmekle birlikte yüzde 25 ila yüzde 100 faiz indirimi sağlanmıştır. Bu indirimle sübvansiyonlu tarımsal kredilerde cari faiz oranı yüzde sıfır ila yüzde 8,25 arasında gerçekleşmiştir.

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Saman ithalatınızı anlat. Ne kadar saman ithal ettiniz?

ÖNDER MATLI (Devamla) - 2014 yılı itibarıyla çiftçilerimize kullandırılan tarımsal kredi miktarı 14,3 milyar liraya ulaşmıştır. Tarımsal kredilerde yaşanan bu artış hiç kuşkusuz Hükûmetimizin tarım sektörüne verdiği desteğin ve çiftçilerimizin, üreticilerin tarım sektörü ve ekonomik istikrara duyduğu güven duygusunun en büyük göstergesidir.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Borcu olmayan çiftçi kredi alır mı?

ÖNDER MATLI (Devamla) - Bununla birlikte, Hükûmetimiz bu bağlılık ve güven temelinde sektörün gelişmesi ve verimliliği noktasında tarımsal desteklemede de üreticinin yanında yer aldığını göstermiştir. 2002’de 1,8 milyar TL olan tarımsal destekler bugün 9,7 milyar liraya ulaşmıştır ve AK PARTİ iktidarı döneminde toplam 70 milyar liralık tarımsal destek sağlanmıştır.

GÜRKUT ACAR (Antalya) - Çiftçiler onun için mi terk ettiler köyleri?

ÖNDER MATLI (Devamla) - Mazot ve gübre diyoruz. Mazot ve gübrede de, on bir yılda çiftçimize mazot desteği olarak 5,3 milyar TL destek sağlanmıştır.

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Yılda 9 milyar lira vergi alıyorsun, bir yılda 9 milyar lira vergi alıyorsun, bir yılda!

ÖNDER MATLI (Devamla) - Bunun yanı sıra da 5 milyar liraya ulaşan rakamda gübre desteği sağlanmıştır.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Madenlerde kim çalışıyor?

ÖNDER MATLI (Devamla) - Evet, değerli milletvekilleri, tarımda anlatacak çok şey var ama bu kısa sürede bunu anlatmak mümkün değil.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Ama senin anlatacağın bir şey yok, senin anlatacağın bir şey yok!

ÖNDER MATLI (Devamla) - Fakat tarım sektörümüz, gıda sektörümüz…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İthalattan bahsetmedin, girdi fiyatlarındaki artıştan bahsetmedin!

BAŞKAN – Alim Hoca…

ÖNDER MATLI (Devamla) - …Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın yürüttüğü proje ve faaliyetlerle Türkiye, 7 bölgesi ve 81 ilindeki çiftçilerimizle, üreticilerimizle el ele vererek muhalefetin kara tablolarına inat güçlü Türkiye ve kendine öz güveni yüksek çiftçilerimizle…

GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) – Çiftçi kalmadı, çiftçi!

ÖNDER MATLI (Devamla) - …2023 yılında 150 milyar dolar tarımsal hasılaya ulaşacak ve dünyanın en büyük 5’inci tarımsal ekonomisi hâline gelecektir.

Bu vesileyle, 2015 yılı bütçemiz memleketimize, milletimize, çiftçimize, üreticimize hayırlı uğurlu olsun diyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diyarbakır Milletvekili Sayın Oya Eronat, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

Muhteremler, muhteremler, Sayın Oya Hanım’ı izleyelim.

Buyurunuz.

AK PARTİ GRUBU ADINA OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2015 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

4733 sayılı Kanun’la idari ve mali özerkliğe sahip olarak 2002 yılında kurulan bu kurumun misyonunu şöyle özetleyebiliriz:

1) Piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi. Örnek olarak tütün ekiminin düzenlenmesi, tütün ve tütün ürünlerinin imalatıyla birlikte iç ve dış satışının düzenlenmesi konusunda gerekli mevzuatları hazırlamak, yine bu mevzuatlarla ilgili uygulamaların sahada gözetim ve denetimini sağlamak, aksaklıklarla ilgili yaptırımları izlemek ve uygulamak.

2) Toplumun ve halkın sağlığını, refahını koruyucu önlemler almak. Buna örnek olarak da 18 yaşından küçüklere alkol ve sigara satışının yasaklanması ve tütün mamullerinin her türlü reklamının yapılmasının önüne geçilmesi verilebilir.

Yine, metanol kullanılarak üretilen sahte alkollü içkilerin üretiminin önüne geçebilmek için metanolün kokulandırma ve tat bozma uygulaması da kurumca 2011 yılında mevzuat hâline getirilmiştir.

Ülkemizde tütün üretimi 6 coğrafi bölgede yapılmakta olup özellikle güneşte kurutulan ve farklı aromaya sahip oryantal tip tütün üretimi ve ihracatında dünya liderliği sürdürülmektedir. Tütün ihracatımızın 2013 yılında ekonomiye katkısı 423 milyon dolar olup 2014 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla 298,8 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılında da 68.375 üreticiyle 83,6 bin ton tütün ürettirmek için sözleşme yapılmış olup bu tütünler 2015 yılının Ocak ve Şubat aylarında üretici tarafından tütün tüccarlarına satılacaktır.

Alkollü içkiler piyasasının da işlem hacmi 8 milyar dolar civarındadır. Ülkemizde alkollü içki piyasasında 5’i hem üretici hem ithalatçı olmak üzere 179 firma, 116 ithalatçı firma olmak üzere toplam 301 firma faaliyet göstermektedir.

Öte yandan, alkol kullanımından kaynaklanan kamusal, toplumsal ve tıbbi nitelikteki her türlü zararları önlemek amacıyla alkollü içki ambalajları üzerine konulacak sağlık uyarılarına ilişkin düzenleme yapılmış olup 10/8/2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yine, ülkemizde uygulanmakta olan tütün mamullerinde paketleme ve etiketleme tedbirleri de Dünya Sağlık Örgütü tarafından Avrupa bölgesinde en iyi uygulama seçilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tütün ve alkolün zararlarıyla ilgili her yıl Dünya Sağlık Örgütü çeşitli veriler hazırlamaktadır. Kanser nedenleri sıralandığında yüzde 5 oranıyla alkolün de bu sıralamada yer aldığını görürüz. Yine, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın savaş açtığı sigaranın da akciğer kanserinde yüzde 70’le zirvede olduğunu biliyoruz. 19 Temmuz 2009 tarihinde Türkiye’deki tüm kapalı alanların dumansız hava sahası hâline getirilmesiyle sigara içme oranında ciddi düşüşler görülmüş olup 2008 yılına göre 2 milyondan fazla insan sigarayı bırakmıştır. Yine, yasak olmamasına rağmen evlerde sigara içenlerin oranı yüzde 35 oranında azalmıştır. Tütünle mücadelede ülkemiz dünyada başarılı ilk 4 ülke arasında yer almıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; genel bütçeden pay almayan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2015 bütçe tahmini 96 milyon liradır. Gelirlerin yaklaşık yüzde 98’i faaliyet gelirlerinden, yüzde 2’si ise diğer gelirlerden oluşmaktadır. Kurum, kurulduğu tarihten itibaren -2014 yılı da dâhil olmak üzere- yaklaşık 366 milyon lira hazineye aktarmıştır.

2015 yılı bütçesinin hayırlara vesile olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on üç dakikadır.

MHP GRUBU ADINA ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığının bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Sağlık Bakanı yok.

ALİ ÖZ (Devamla) - Bu vesileyle yüce Meclisi, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi, tabii ki sağlık çalışanlarını da saygılarımla selamlamak istiyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki yıllık iktidarı döneminde sağlık alanı öncelikli ve ana ilgi alanlarından biri olmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisinin on bir yıllık sağlık uygulamalarına bakıldığında, sağlık hizmetinin özelleştirildiğini, sağlığın metalaştırıldığını, alınıp satılan, devredilebilen ticaret hâline getirildiğini açıkça görmekteyiz.

Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki yıllık iktidarı döneminde sözde reformist sağlık politikaları, resmî olarak maliyetleri düşürme ve verimliliği artırma amacını taşısa da pratikte hem hastalar hem de sağlık çalışanları, sağlık emekçileri arasında ciddi adaletsizlikler ve eşitsizlikler meydana getirmiştir. Bu anlayışla sağlığın kamusal karakteri aşındırılarak serbest piyasacı ortama hizmet eden bir anlayış hâkim olmuştur. Sağlık Bakanlığının bütçesini bu anlamda değerlendirmekte fayda vardır.

Ülkemizde merkezî bütçeden ayrılan paya baktığımız zaman, gelişmiş ülkelere göre Türkiye’de sağlık alanına ayrılan bütçenin oldukça gerilerde olduğunu ve yetersiz olduğunu görmekteyiz. Bütçenin kendi içerisindeki dengesine baktığımızda, bütçede esas olarak “Önleme, hasta et, ondan sonra nasıl olsa biz tedavi etmek için bütçeden size yeterli parayı ayırırız.” anlayışının hâkim kılındığını yani on iki yıl öncesinde dayatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı ve neoliberal ekonominin bir yansıması olarak karşımıza çıktığını görürüz.

Kişiye özgü koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmesinden Halk Sağlığı Kurumu sorumludur. Fakat Halk Sağlığı Kurumunun… Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum ama Türkiye’de koruyucu sağlık hizmetleri için kişi başı yaklaşık 20 TL’ye kadar bir paranın düştüğünü hepinizin bilmesini isterim. Koruyucu sağlık hizmetlerinde bir model olarak sunulan, bir sertifikayla tıp fakültesi mezunu pratisyen hekim arkadaşlarımızı bir anda aile hekimliği uygulamasına geçiren, aile hekimliği uygulamasında başta iktidarın vermiş olduğu sözleri tutmayarak onları sokağa döken, onlara daha önce yapmamaları gereken işler konusunda yeni iş yükleri getirerek onları çileden çıkaran bir anlayışın hâkim olduğunu da görüyoruz. Aile hekimlerinin, maalesef, başlangıçta imzalamış olduğu sözleşmelerin dışına çıkılarak yükleri gün geçtikçe artırılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumunun sağlık harcamaları istatistiki verilerine göre 2013 yılında Türkiye'nin sağlık harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 13,8 artarak 84 milyar 390 milyon TL’ye ulaşmıştır.

Aslında Türkiye’deki sistemin en önemli sorunlarından bir tanesi şudur: Bizim 2 tane bakanlığımız var: İnsanların sağlığından birinci derecede sorumlu olan Sağlık Bakanlığı, onun karşılığında da insanların sağlığının önleyici ve tedavi edici kısımlarında onun finansmanını gerçekleştirecek olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Türkiye'nin içler acısı manzarası şu: Davul Sağlık Bakanının sırtındadır, tokmak da Çalışma Bakanının elindedir. Dolayısıyla, hepiniz bilirsiniz klasik bir deyimi; davul bir yerde, tokmak bir yerde olursa elbette ki çıkan ses de düzgün ve hoşa giden bir ses olmayacaktır.

Elbette ki sağlık harcamalarının bütçeye getirmiş olduğu yükün düne göre fazla olduğunu her defasında ifade ediyoruz. Mesele sağlığa ne kadar para ayırdığınız değil; mesele sağlığa ayırmış olduğunuz bu paranın gerçekten kaliteli hizmete dönüşüp dönüşmemesi, sizin çok övgüyle bahsettiğiniz sağlık alanındaki o reformları yapan sağlık çalışanlarının bu konuda bu sisteme yapmış olduğu katkıdan dolayı kendilerine hak ettiklerini verip vermemenizdir. Maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi, sağlık çalışanlarını, sağlık emekçilerini, başta hekimler olmak üzere on iki yıldır göz ardı etmiş, onları görmezden gelmiş, onların özlük haklarını iyileştirme anlamında hiçbir adım atmamıştır; söz vermiştir, yerine getirmemiştir. Vermiş olduğu sözleri özellikle seçim öncesi dönemde daha da yoğun bir hâle getirmiş, hep bundan siyasi bir rant elde etmiştir.

Ben buradan, Sağlık Bakanından, inşallah 24’üncü Yasama Yılı tamamlanmadan sağlık çalışanlarının tamamının beklediği, şimdiki Cumhurbaşkanımızın da söz verdiği, Sağlık Bakanının da sorumluluktan kaçmayarak, Çalışma Bakanlığını mazeret göstermeyerek...

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Sağlık Bakanı buradan kaçtı, buradan, baksana yok!

ALİ ÖZ (Devamla) - ...Maliye ve mali disiplin engeline takıldığını ifade etmeksizin sağlık çalışanlarının tamamının hak etmiş olduğu fiilî hizmet zammını, yıpranma payını vermesini bir an önce kendisinden, Meclisteki siz değerli milletvekilleri huzurunda, sağlık çalışanları adına talep ediyorum.

Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye’de âdeta sağlığın finansmanı hâline getirilmiştir. Bakınız, biz, Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki yıllık iktidarı döneminde sağlık alanında hiçbir şey yapılmadı diye bir iddiada bulunmuyoruz. Türkiye’de günümüzde dünyadaki teknolojik gelişmelere uygun olarak bazı iyileştirmelerin yapıldığını, bunların vatandaşın hizmetine sunulduğunu, onları memnun ettiğini memnuniyetle karşılayarak ve bu hizmetlerden dolayı da size her defasında teşekkür ederek konuşmalarımıza devam ediyoruz.

Evet, bunları yaptınız ama tabii ki bunları yaparken sağlık alanında çok beklenen ve hiç yapmadığınız şeyler de var. Tıp fakültelerinde sağlıktaki eğitimin kalitesini maalesef bitirdiniz. Belki bugünlerde, bu zaman zarfı içerisinde fark etmeyebilirsiniz ancak üniversitelerde yaratmış olduğunuz mağduriyetler, tam gün yasası uygulamasıyla oradaki öğretim görevlilerinin üniversitelerden adım adım kaçmalarına vesile olmanız, ülkenin hem hekim hem de sağlık çalışanı eksiği varken gerçek manada nitelikli ve yetişmiş olan tıp fakültesi mezunu hekimleri yetiştirmemiş olmanız bu ülkenin, bu sistemin, sonunda hepimize vereceği, dolayısıyla 76 milyon Türk milletine vereceği bir zarar olarak, kocaman bir sorun olarak karşımızda durmakta. Bunu ne kadar gizlemeye çalışırsanız çalışın, tıpkı “Güneş balçıkla sıvanmaz.” misali bundan kaçış yok. Onun için, özellikle sağlık çalışanları ve tıp fakültesindeki eğitimler, Hükûmetiyle iktidarıyla muhalefetiyle mutlaka kısa sürede gözden geçirilmeli, doğru düzgün tıp fakülteleri açılmalı; altyapısı tamamlanmadan, eğitim ve öğretim kadroları tamamen gerçek eğitimi verecek düzeye getirilmeden bu fakültelerin sayısını artırmakla övünülmemeli.

Sağlıkta tabii en büyük sorunlarımızdan bir tanesi cepten yapılan harcamalar. Cepten yapılan harcamalar gün geçtikçe artıyor çünkü -biz biliyoruz ki- hep şunu ifade ediyorsunuz: “2002 yılında insanlar polikliniklere ortalama 2,3 düzeyinde müracaat ederken şimdi bu oran 8 oldu, 9 oldu, 10 oldu.” Değerli milletvekilleri, bu ortalama Avrupa ülkelerinde ne kadar? Bu bir gelişmişlik endeksi değil; bu, insanları daha fazla hastalandırdığınızın veya insanların hekime gittiği zaman sonuç alamamasından dolayı tekrar tekrar gitme mecburiyetinde kalmasının bir göstergesi. Dolayısıyla, burada “Daha rahat gidebiliyorlar.”, “Daha çok ulaşıyorlar.”, “Daha çok muayene oluyorlar.” ifadeleriyle övünmenin hiçbir anlamı yok. Sağlıkta aslolan şey kaliteli sağlık hizmeti sunumunun ve bu hizmetin ülkenin her tarafına eşit bir şekilde yansıyıp yansımamasıdır.

Bakınız, performans uygulaması denilen bir garabetle hâlâ boğuşuyoruz. Bu performans sistemi başladı başlayalı gerçekten, hekimler -tabii ki itham etmek anlamında ifade etmiyorum- âdeta gelir edebilmek adına neredeyse kapısının önünden geçen herkesi içeriye alıp, çok kısa bir süre içerisinde reçete yazıp, gönderip hanesine bir performans puanı ilave etmekle meşgul. Hekimleri lütfen bunlarla meşgul etmeyiniz. Bu performans belasından, performans sisteminden vazgeçiniz. Eğer bu performans sistemini ısrarla uygulamak istiyorsanız performansa yönelik en azından bir kısmını sabit tutup geriye kalan kısmını performans olarak değerlendiriniz.

Anadolu’nun çoğu yerinde hekim, hemşire, sağlık çalışanı istihdamı yapamayışınızın en önemli sebeplerinden bir tanesi, büyük illerdeki, metropollerdeki performansların daha yüksek bir şekilde sağlık çalışanına yansımasıdır. Maalesef, ilçelerde ve beldelerde çalışan sağlık çalışanları aynı düzeyde ekonomik gelir elde edemiyorlar, onun için de herkes merkezde yığılma arzusu içerisinde. Eğer bu düzenlemeyi gözden geçirmezseniz sağlıktaki personelin dağıtımını, istihdamını düzenlemenizin de asla mümkünatı olmayacak.

Burada, son on iki yıllık süre içerisinde sağlık hizmetlerindeki taşeronlaşmanın giderek yaygınlaştığı ve taşeronlaşmanın, artık sağlığın neredeyse ana tedavi modeli hâline geldiğini de ifade etmek istiyorum. Taşeronlaşma sağlıkta büyük sorunlara yol açıyor, aynı zamanda da ücret adaletsizliği ortaya çıkarıyor. Devletin kendisinin yapması gereken, asli görevi olan işlerde, sağlık alanındaki taşeronlaşmaya son vermenizin gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Tabii ki sağlıkta aslında liyakate önem veren bir anlayış hâkim olmalı. Bunun ne iktidarı olur ne muhalefeti olur; bunun partisi de olmaz, ideolojisi de olmaz çünkü eğer konumuz gerçekten insan ve insan sağlığıysa hiçbirimiz burada siyasi bir tavır içerisinde olmamalıyız. Ama, maalesef, üzülerek ifade etmek isterim ki özellikle, bu yeni yapılanmanızdan sonra hastanelerdeki atamalarınızda siyasi kadrolaşmaya çok büyük önem veriyorsunuz. Bu doğru bir yaklaşım değildir, bundan bu ülke -kim iktidar olursa olsun- mutlak surette zarar görür. Özellikle, sağlık alanında ehemmiyet verilmesi gereken şeylerden bir tanesi liyakattir ama bu liyakatten ısrarla uzaklaşıyorsunuz.

Bugün, Sosyal Güvenlik Kurumunun yapmış olduğu ödemelerdeki kısıtlamalardan dolayı çok sayıda insanın acil ve ciddi durumlarda hastanelerden istifade edemediğini görüyoruz. Onun için, Sosyal Güvenlik Kurumu artan yükü sürekli olarak vatandaşın cebine saplamak zorunda. Siz çok övünerek, tam gün yasasını getirirken diyordunuz ki: “Artık hekim ile hastanın arasında para ilişkisi olmayacak, hekimin elini hastanın cebinden çekeceğiz.” Doğru, bunu başardınız ve üstelik muhalefet olarak tam gün yasasına biz de sizinle beraber katıldık. Ama ne yaptınız? Sağlık harcamalarında vatandaşa binen yükü giderek artırarak hekimin elini vatandaşın cebinden çıkardınız ama elinize bir kasatura aldınız, kasaturayı da vatandaşın böğrüne sapladınız; manzara bu. Eğer bu hoşunuza gidiyorsa sağlıktaki dönüşüm programınıza gerçekten çok başarılı demek lazım.

Sağlıktaki artan iş yükü özellikle sağlık çalışanları arasında büyük sorun. Sağlıkta iş yükü arttıkça ister istemez komplikasyon diyemeyeceğimiz “malpractice”ler çok fazla olmaya başlar, yanlış tedaviler olmaya başlar. Dolayısıyla, bunların faturasını, bunların sorumluluğunu da siz, iş yükünü artırdığınız, emek sömürüsü yaptığınız sağlık çalışanlarının üzerine yıkmaya çalışmayın.

Sağlıkçılar sizden çok şey beklemekte. Özellikle özlük haklarının iyileştirilmesi, yıpranma payının tüm sağlık çalışanlarına verilmesi, döner sermaye gelirlerinin mutlaka emekliliğe yansıtılması lazım. Yani bunlar çok zor şeyler değil ama kararlı olursak, istikrarlı olursak, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramları dışında başka günlerde de ülkenin çok çalışkan, cefakâr, zor şartlarda hizmet veren insanları olduğunu samimiyetle hatırlarsak bunları mutlaka gerçekleştirebileceğimiz kanaatinde olduğumu ifade ediyorum.

Bu vesileyle bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Samsun Milletvekili Sayın Cemalettin Şimşek.

Süreniz on üç dakika.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Sağlık Bakanlığı bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşünü arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, siyaset asla tamamıyla bir hamaset yeri değildir, olmamalıdır. Hele bazı konular vardır ki bu gibi konularda hamasete hiç yer yoktur. Bunların başında insan sağlığı gelir çünkü biz inanıyoruz ki insan, Cenab-ı Allah’ın yeryüzünde yarattığı en değerli varlıktır, yeryüzündeki tüm nimetler insanlığın hizmetine sunulmuştur. Esas mesele, bu nimetlerin etkili ve verimli bir şekilde nasıl kullanılacağıdır. İnsan sağlığını içine alan ve etkileyen her konu bu bakımdan çok önemlidir; yapılan her hizmette, her iş ve eylemde öncelikle ele alınması gereken bir meseledir. İnsan ve insan sağlığının içinde olmadığı her iş ve eylemin esasen bizim için bir önemi de yoktur.

Ancak, üzülerek ifade etmem gerekirse on iki yıllık AKP iktidarı döneminde ülkeyi iyi yönetmek iddiası bir algı yönetimi olarak alınan oy çokluğuyla izah edilmeye çalışılmış, her şey buna bağlanmıştır. Dolayısıyla, yapılan icraatlar, Meclis çalışmaları muhataplarla hiç paylaşılmadan “Ben yaptım, oldu.” mantığıyla yapılmış, hâl böyle olunca yapılan işler hiç sorgulanmamış, eksikliklerini ve hatalarını da görme imkânı olmamıştır.

Değerli milletvekilleri, bu körlük öyle bir hâl almıştır ki ülke demokratik hukuk devletinden hızla uzaklaşırken içeride vatan bölünme noktasına gelmiş, dışarıda ise itibarsızlaşmıştır. Dış ülkeler ve uluslararası demokratik kuruluşlar ülkemizi sürekli eleştirir olmuşlardır. “Biz geliştik, değiştik.” diyerek ileri demokrasi adına vatandaşlarımızdan on iki yıl evvel oy talep edenler, gelinen noktada ülkemizi her yönüyle kaos ve karmaşaya sürüklemişlerdir. Bugün ülkemizin bir bölgesinde devlet hâkimiyetini maalesef kaybetmiştir. Bu zaman zaman yetkili ağızlar tarafından da dile getirilmektedir. Ayrıca, bu dönemde yolsuzluk, rüşvet ve adam kayırma had safhaya varmış, 17-25 Aralık sürecinde ise artık mızrağın çuvala sığmadığı bir dönem yaşanmıştır. Bu süreçte hukuk ayaklar altına alınmıştır. Bu hırsızlık soruşturmasının önünü kesmek için hukuka aykırı her türlü olayda yasama organı çoğunluk iradesine dayalı olarak kullanılmış, yapılan bir yasa değişikliğiyle 77 milyon önce makul şüpheli sayılmış, buna bağlı olarak 14 Aralıkta Cumhurbaşkanı tarafından sürekli hedef olarak gösterilen bir kesime karşı haksız ve hukuksuz operasyon başlatılmış, evdeki paralar belki sıfırlanamamış ama Meclisin itibarı maalesef sıfırlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı seçildiğinden beri bir siyasi parti mensubu gibi konuşmalar yaparak Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmayan davranışlarını ısrarla sürdürmektedir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin “Recep Tayyip Erdoğan’dan Cumhurbaşkanı olmaz.” derken ne kadar haklı olduğu da böylece ortaya çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, esasen biz bu zihniyeti 1970’li yıllardan beri tanırız. Bu zihniyet 6 Eylül 1980 yılında Konya’da yapılan bir açık hava toplantısında İstiklal Marşı okunurken sırtını dönen bir zihniyetin temsilcileridir. Bu zihniyetle ülkeye demokrasi, hele ileri demokrasi gelmesi mümkün değildir. Halk kandırılmış, iktidar ele geçirilmiştir. Türkiye’de demokrasi esaret altındadır ancak Victor Hugo’nun söylediği gibi “Gecenin en karanlık anı sabahın habercisidir.” Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemiz için aydınlık günlerin yakın olduğuna inanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, ben hakikaten merak ediyorum; Bu süreçte yaşananlarla ilgili olarak Mecliste çoğunluk iradesine sahip AKP milletvekilleri rahatlar mı, bu kaçak saray konusunda ne düşünüyorlar, başlarını yastığa rahat koyabiliyorlar mı? Bakınız, hepimiz bu dünyada faniyiz, önemli olan huzur içerisinde yaşamak ve bu dünyada hoş bir sada bırakmaktır.

Değerli milletvekilleri, bu dönemde ülkemizdeki gelişmelere bağlı olarak sağlık alanında önemli değişiklikler yapılmıştır ancak her alanda olduğu gibi bu alanda da algı yönetimi olarak sanal bir hasta memnuniyeti üzerinden “Ben yaptım, oldu.” mantığıyla hareket edildiğinden, geçen süre içerisinde üzerine hiçbir şey konulamamıştır. Hâlbuki, gelinen noktada, sağlıktaki gelişmelerin tüm yönleriyle sorgulanmaya ihtiyacı vardır.

Gerçekte sistemin hastayı doğru yönlendirmesi ve hastanın doğru hekimi sistem içerisinde bulabilmesi gerekirken bugün hastalar hekimlerini mahalle sohbetlerinden, arkadaş tavsiyeleriyle seçmekte, sonuçta hastane hastane dolaşarak derdine derman aramakta, bu arada devletin kıt olan kaynakları da maalesef boşa harcanmaktadır.

Kurulan Kamu Hastane Birlikleri de sistemin mantığı içerisinde hastaya nitelikli bir sağlık hizmeti ortaya koyamamıştır. Kamu hastanelerinde ihaleyle alınan ve en ucuzu tercih edilen hastane ihtiyaçlarının temininde kaliteli malzeme alma imkânı maalesef yoktur. Kamu hastanelerinde nicelik sürekli artarken -AKP bununla iftihar ediyor- nitelik ise son derece kötüye gitmektedir.

Ayrıca, Hükûmet, gelişmiş ülkelerde genel sağlığın bir parçası olarak küçük yaşlardan itibaren gerek koruyucu hekimlikte gerekse tedavi edici hekimlikte büyük önem verdiği ve olağanüstü programlarla desteklediği ağız ve diş sağlığı hizmetlerini tam bir çağ dışı anlayışla sadece bir külfet olarak görmekte, kamu ağız ve diş sağlığı merkezlerinde nüfusun ancak yüzde 9-10’una ulaşarak vatandaş üzerinde sözde bir algı yaratmak istemektedir. Diğer ülkelerle kıyaslandığında ağız ve diş sağlığı konusunda çok geride olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Dünyadaki sağlık sistemleri incelendiğinde, ülkelerin halk sağlığı ve koruyucu hekimliği öne çıkararak daha çok bu konulara önem verdiğini, hastalıkları daha baştan önleyerek sağlık harcamalarını azaltmayı hedeflediğini görmekteyiz. Tedavi edici hekimlik de ise devletin daha çok koordine edici ve denetleyici olarak görev aldığını, ödeme gücü olmayan veya sigorta dışı ödemelerde vatandaşlarına sosyal yardımlarla destek olduğunu görmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşmış fakat sağlık hizmetlerinde kalite iyice düşmüştür. Bu dönemde sağlık hizmetlerine yapılan harcamalar artmış ancak fayda-maliyet oranı ise iyice düşmüştür. Türkiye’de kişi başına düşen sağlık harcamaları, doktor, hemşire ve hasta yatak sayısı AB’nin 28 ülkesinin ortalamasının çok altında iken hasta müracaatının fazla olması sistemin çarpıklığını ortaya koyması bakımından önemlidir.

Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre, Türkiye’de antibiyotikler artık fayda etmemektedir. Bu, bize Türkiye’de gereksiz ilaç kullanımının hangi boyutlarda olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Sağlıkta ülkelerin gelişmişliklerinin bir göstergesi, yüksek hizmet kalitesinin sağlanması ve buna paralel finansmanının sürdürülebilir olmasıdır. Hâlbuki ülkemizde bu sağlık politikalarıyla ne hizmet kalitesinin artacağı ne de finansmanının sürdürülebilir olabileceği öngörülmektedir. Bu durum gerçekten sorgulanmalıdır.

Ayrıca, sorgulanması gereken önemli konulardan bir tanesi de sağlıkta uygulanan performans sistemidir. Bizim dilimizde tüy bitti, hem eski Sağlık Bakanımıza hem de şimdiki Sağlık Bakanımıza defalarca söyledik: Bu sistem -adına “sistem” denilebiliyorsa- kaliteli bir sağlık hizmeti sunumu adına sürdürülebilir değildir Sayın Bakanım. Sistemle hekimler çok hasta bakmaya zorlanmakta dolayısıyla bu, hem nitelikli sağlık hizmeti vermeyi engellemekte hem de sağlıkta gereksiz harcamaları artırmaktadır.

Sağlıkta hizmet kalitesinin artırılması için önemli etkenlerden birisi de, sağlık hizmeti sunucularının rahat ve huzurlu bir ortamda çalışmalarıdır. Sistemde sağlık hizmeti sunucuları rahat ve huzur içerisinde çalışamadıkları gibi gelecekleriyle ilgili bir öngörüye de sahip olamamaktadırlar. Aynı işi yapmalarına rağmen, hastanenden hastaneye, branştan branşa, aydan aya değişen performans ücretleri de sağlık hizmetlerini bir kaos ve karmaşaya sürüklemektedir.

Ayrıca, aynı zihniyet önce özel hastanelerin açılmasını teşvik etmiş, ancak daha sonra gerek Sağlık Bakanlığı politikaları gerekse SGK uygulamalarıyla özel hastanelere, hekim kadroları, bakılan hasta sayıları, özel bölümlerde istenen şartlar, katkı payları gibi daha birçok uygulamalarla kamu hastanelerinden istenmeyen şeyler istenerek hastaneler açısından haksız rekabet uygulamaları yapılmıştır. Bu, hakikaten anlaşılabilir değildir. Asıl amacının vatandaşına kaliteli sağlık hizmeti sunmak olması gereken devlet, uygulamalarıyla âdeta bu amacından uzaklaşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, dolayısıyla sağlık sistemimizde gelinen noktada kamu nezdinde şeffaf sağlık politikalarının etkin bir diyalog ortamında tüm paydaşlarıyla paylaşılarak kaliteli bir sağlık hizmeti sunumunun ve finansmanının planlanmasına ihtiyaç vardır. Bunun için öncelikle hizmet kullanımındaki kontrol mekanizmaları ve planlama için veri kullanılması konusunda öncelikli olarak hastalıkların insidans ve prevalans bilgileri gibi verilere ulaşılarak toplum sağlığında karşılaşılan sorunların doğru bir şekilde tespit edilmesi, mevzuatın yeniden düzenlenerek sağlık açısından, mali açıdan sürdürülebilirliğin sağlanması ve yatırımların teşvik edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, Sağlık Bakanlığı hizmet sunumundan çok anayasal görevi olan denetleyen ve koordine eden konumuna getirilmelidir. Hizmeti sunan ile denetleyen, koordine eden ile rekabet edenin aynı olması, hizmetin kalitesini maalesef olumsuz etkileyeceği ortadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Sağlık Bakanlığı bütçesi hakkında görüşlerimizi arz etmek üzere huzurunuza geldik. ancak konuyla ilgili olarak şöyle bir değerlendirme yaptığımızda, Sayıştay raporunda da ifade edildiği gibi, Sağlık Bakanlığı genel bütçeli bir kamu idaresi olmasına rağmen kurum bünyesinde döner sermayeli işletme bütçelerinin aynı kamu idaresi içinde farklı bir bütçe yapısını oluşturduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilen bütçe yetkisi ve raporlanan bütçe uygulama sonuçları genel bütçeye ilişkin olup döner sermaye gelirleri Parlamento bilgisi ve kabulü dışında gerçekleşmektedir. Tahsis edilen bütçe ve uygulama sonuçları Bakanlığın tüm faaliyetlerini içermediğinden Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bakanlık faaliyetleri hakkında doğru bilgilendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Yine Sayıştay raporunda ifade edildiği gibi, değerlendirilebilecek mal ve hizmet üretim ve satışı gerçekleşmediği için Bakanlık merkez döner sermayesinin bir döner sermaye işletmesi olmadığı da ayrıca ifade edilmektedir. Ondan dolayı bizce bu bütçeyi başka konularda eleştirmenin hiçbir anlamı yoktur. Esasen şeffaf ve hesap verebilir olmayan bu bütçenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi abesle iştigaldir diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum tekrar. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim.

Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Keşke Sayın Bakan burada olsaydı!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum!

Sözlerimin başında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde sanayinin nasıl gerilediğini, Türk sanayisinin şampiyonlar liginden amatör kümeye nasıl düştüğünü anlatmak istiyorum size.

Türkiye, 1990 yılında yani, o, şimdi çok rahmetle anmadığımız o kötü yıllarda imalat sanayisinde 15 ülke arasında 13’üncü sıradaydı. 2010’da kaçıncı sırada? Liste dışı, yok. Böyle giderse bir daha o listeye girmesi imkânsız gözüküyor. Sanayi ve ihracatımızın ithalata bağımlılığı kaygı verici boyutlara ulaştı. Bugün, 100 dolarlık ihracat için 62 dolarlık ithalat yapılmaktadır. Türkiye, sanayide rekabet ettiği ülkeler arasında en pahalı elektriği, akaryakıtı, suyu kullanan ülke. Aranızda sanayici arkadaşlarımız var, benim ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. Zaman zaman “Yabancı ülkelerle rekabet edin.” diye sanayicileri zorlarlar ya, yabancı ülkenin sanayicisinin aldığı akaryakıtı, elektriği aynı fiyata ver rekabet edelim, yok, ondan 3 misli pahalı ver, sonra git onunla rekabet et, böyle bir şansı var mı Türkiye’nin; asla ve kata yok. Hele istihdam üzerindeki vergi yükünün o kadar çok fazla olduğu bir ülkede sanayiciler ayakta durmaya çalışıyor. İktidarda olduğunuz on iki yılda sanayi tabanı eridi Türkiye’de. Türkiye’nin eline su dökemeyecek ülkeler adım adım büyürken Türkiye küçüldü. Dünya Bankası rakamlarına göre son yıllarda Endonezya’da, Meksika’da, Çin’de, Hindistan’da büyüme oldu, Türkiye’de ise sanayide küçülme meydana geldi. Küçülme oranı yüzde 10’lara doğru gitmeye başladı. Yani Türkiye sanayi konusunda üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düşmüş durumda. Maalesef artık sanayimizin elle tutulur bir yanı kalmamıştır. Çok uzağa gitmeye de gerek yok, geçen hafta ekim ayı sanayi verileri açıklandı. TÜİK’in açıkladığı verilere göre üretim ekim ayında yüzde 1,8 azaldı, yaklaşık yüzde 2’lik bu düşüş son bir yılın en sert düşüşü oldu. Bir önceki Sanayi Bakanımız döneminde Türkiye Sanayi Strateji Belgesi açıklandı. Kolay kolay uzun vadeli strateji üretmeyen bir ülke olan Türkiye’de, Türkiye Sanayi Strateji Belgesi’nin açıklanması -samimiyetle söylüyorum- beni hem şaşırttı hem de heyecanlandırdı. Umutlandım. 2011-2014 yıllarını kapsayan bu Strateji Belgesi’yle ilgili bir arpa boyu yol katedilemedi şu ana kadar. Daha sanayi envanteri olmayan, hangi alanda kaç makinesinin olduğu bilinmeyen, üretim kapasitesi meçhul, verilerin anketlerden ibaret olduğu bir ülkede bu anlamda çok fazla bir şey de beklenemezdi zaten.

Strateji Belgesi’yle, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olma hedefi konulmuştu. Hem de Türk sanayinin toplam üretiminin sadece yüzde 3,7’si yüksek teknolojiye dayalıyken konuldu bu hedef. Bu hedefin açıklanmasının üzerinden dört yıl geçti arkadaşlar. Bu üs kuruldu mu, bilen var mı, bana bir söylesin. Benim bu yönde kulağıma gelen herhangi bir bilgi yok. Sadece açıklamalar var, arkasında bir şey yok, her şeyde olduğu gibi. Adanalı var mı aranızda bilmiyorum, Adanalılar “fıs” derler böyle bir şeyde. Gerçekten öyle. Bu dönemde de iktidar “fıs” çıktı!

Bugün imalat sanayisinde her 100 fabrikadan 26’sı kapalı. Kendi seçim bölgem olan, Sayın Bakanın da bölgesi olan Kocaeli’nden örnek vermek istiyorum. Kocaeli sanayinin başkenti ama korkarım ki bu gidişle bu sıfatı yakın zamanda yok olacak. Kocaeli’ndeki sanayiciler kan ağlıyor. Bakın, Kocaeli’nde sanayinin nasıl kan ağladığını anlatmak istiyorum. 2011-2014 yılları arasında Kocaeli’nde üretim yapan 243 fabrika kapısına kilit vurdu. Beyler, 243 fabrikadan bahsediyorum. Yani, 10’ar tane adam çalıştırsa -Kocaeli’ndeki fabrikalar çok KOBİ ölçeğinde de değildir, ciddi fabrikalardır- 243’ü kapısına kilit vurdu. 2011’de 97 tane, 2012’de 57 tane, 2013 yılında 89 fabrika kapandı Kocaeli’nde, Sayın Bakanın seçim bölgesinde, benim de seçim bölgemde. Bu ne demek? İstihdamın azalması demek. Bu ne demek? İnsanların işsiz kalması demek. Bu ne demek? Sanayi şehri Kocaeli’nde sanayinin erimesi demek.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 2005 yılında bazı sanayi kuruluşlarının bulunduğu bölgeleri imara açma kararı alması ve imara açılan alanlardaki sanayi kuruluşlarına da bulundukları yerleri terk etmeleri için on yıllık sürenin dolmasına da çok az bir zaman kaldı. 20 sanayi kuruluşu kapanacak. İleriki dönemde 200’e yakın fabrika daha yıkılmak isteniyor. Şu anda 20 fabrika için alınan yıkım kararının çerçevesinin genişletilerek diğer 200 sanayi kuruluşu hakkında da uygulanması durumunda Kocaeli’nde ciddi anlamda bir işsizlik yaşanacak. Şimdiden uyarıyorum: Bu karardan bir an önce geri dönülmesi gerekmektedir Sayın Bakanım. Bugün itibarıyla Türkiye genelinde kapanan iş yeri sayısına bakarsanız 100 binleri buluyor. Kocaeli de bundan fazlasıyla nasipleniyor.

Elinizi vicdanınıza koyup iki saniye düşünün bu iş yerleri niye kapanıyor diye. Herhâlde insanlar keyif olsun diye fabrikayı kapatmazlar, asla ve kata, bir sanayici için ölüm demektir fabrikasını kapatmak. “Elinizi vicdanınıza koyup düşünün.” dedim ama özür diliyorum, vicdanın olmadığını unutmuşum.

Sanayi kan kaybettikçe işsiz sayısı artıyor. 2003’te kayıtlı işsiz sayısı yaklaşık 600 bin iken bugün bu sayı 3 milyonu geçmiş, 4 milyona yaklaşmış durumdadır. Yüzdeye vurursanız Türkiye’nin yaklaşık yüzde 13’ü işsiz. Korkunç bir rakam bu. İşsizlik bu kadar çok olunca huzur da olmuyor ailelerde. Dikkat edin çevrenize, ayrılan ailelerin çoğunda sorun, mesele, işsizlik, ekonomik sıkıntı. Huzur olmayınca tabii ki aileler de dağılıyor, cinnetler artıyor, katliamlar çoğalıyor, gazetelerin üçüncü sayfaları dolup taşıyor.

Türkiye’de bugün mahkemelerde 20 milyon kredi kartı ve çek senet dosyası var. Türkiye’de yaklaşık 20 milyon aile olduğunu düşündüğümüzde her eve bir icra dosyası düşüyor. Herkes icralık.

Dün cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve hırsızlık olayının ortaya çıkmasının seneyidevriyesiydi. Bu önemli haftanın arifesinde, hisleri, malum, çok kuvvetli olan Sanayi Bakanımız tarihe geçecek laflar etti. Bakan Bey’in ifadesiyle söylüyorum, “Varsa ufak tefek hırsızlıkları falan filan, onu da büyütüp şey yapmaya çalışıyorlar.” diyor. Bakan Bey’in sarf ettiği bu sözleri oldukça manidar karşılıyorum.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Devamını da söyle; madem söyledin, devamını da oku.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Sayın Bakana buradan sormak istiyorum: Ayakkabı kutularından çıkan paralar, evlerde insan boyu kasaların içinde bulunan dolarlar “ufak tefek hırsızlık” mıdır Sayın Bakan?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Montaj olma ihtimali var!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Diyelim ki bu sizin ve Hükûmetiniz için ufak tefek hırsızlık, bu ufak tefek hırsızlıksa eğer, sizin büyük hırsızlık kavramınız nedir Sayın Bakan? Ne kadardır? Size göre hırsızlık hangi miktarda olursa büyük hırsızlık olur?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ya da günah olmaz onlara göre?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Haydar, ayıp ediyorsun, çok ayıp. Bu insani değil!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Hırsızlığı meşrulaştırmak isteyen bir Hükûmetle karşı karşıyayız. Bu, ayıptır, her şeyden önce de günahtır. Bu yüzden Sayın Bakan, sözlerinizi kınıyorum ve sizi önce Allah’a, sonra da halkımıza havale ediyorum.

Sanayi bakımından çok vahim bir durumdayız. Peki, bilim ne âlemde? Hayvanat bahçesinden TÜBİTAK’a müdür atanan bir ülkede bilim adına konuşacak hiçbir şey olduğunu düşünmüyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sadece montaj yapıyor!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Bilim yuvası olarak adlandırılan üniversitelerimizin durumu da ortada, dünya sıralamasında 500’üncü sıralarda.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; Sanayi Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinde sanayinin başkenti Kocaeli’ne ayrı bir pencere açılması gerektiğini düşünüyorum.

Bakın, size şimdi bazı fotoğraflar göstereceğim. Tabeladan da anlayacağınız gibi burası Cengiz Topel Havalimanı; acınacak hâlde.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şov yapıyorlar! İnekler otluyor orada.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sahipsiz köpeklerin bırakıldığı yer. Belediyelerin sahipsiz köpekleri bıraktığı yer şu anda Cengiz Topel Havalimanı. Acınacak hâlde mostralık olarak Kartepe ilçemizde duruyor bu. Kapısında birkaç güvenlik görevlisi.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bonzai merkezi mi oldu orası?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – İlgili müdürler de görevlerinin başında ama bu insanlar mesleklerini yapmıyorlar, unuttular. Cengiz Topel Havalimanı’na ne gelen var ne giden; kuş uçmaz, kervan geçmez bir vaziyette bekliyor. Cengiz Topel Havalimanı şimdilerde kargalara ve sahipsiz köpeklere ev sahipliği yapıyor, sivil uçuşlar olmuyor. Ben Kocaelili hemşehrilerimin kendi illerindeki havaalanını kullanamamalarından dolayı utanıyorum. Kimse bana ve hemşehrilerime maval okumasın “Tüm şehirlerimizde havalimanı var.” diye. İşte görüyoruz, var ama bir işe yaramıyor. Kargalar var orada sadece, başka bir şey yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sabiha Gökçen’e kim servis yapıyor Kocaeli’nden; onu söyle!

LÜFTÜ TÜRKKAN (Devamla) – Yazık bu milletin parasına. Milyonlarca lira harcanarak yapılan havaalanının durumu bu; in cin top oynuyor. Dünyada havaalanı olan, uçağı inen ama yolcusu olmayan tek havalimanı Cengiz Topel Havalimanı.

Tabii bu duruma da çok fazla şaşırmamak lazım çünkü benzer bir durum daha var Kocaeli’nde. Nasıl havalimanı olup da yolcusu olmayan bir kentse, aynı şekilde tramvayı var ama tramvay hattı yok Kocaeli’nin.

Bakın, size bir resim göstereceğim. Bu tramvay 30 Mart seçimlerinin öncesinde Kocaeli merkezine getirildi, konuldu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bakanın resmi olan tramvay var, onu koysaydın oraya.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan da görsün, Sayın Bakan da görsün. Sayın Bakan, bakın bir.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Bu tramvay da sergilendi. Sayın Bakan bilir, bu tramvayı Sayın Bakan getirtti. Şaka gibi değil mi? Yani Karadeniz fıkrası gibi, komedi filmi gibi. Sayın Bakan, Kocaeli’ne tramvayı getirdi ama Sayın Bakan içine de girdi, gördüğünüz gibi milletimize de el salladı içinden. (MHP sıralarından alkışlar) Tramvayın içinden el sallayan bir Bakan var burada. Peki, ne oldu bu tramvaya? Öyle bir anlattılar ki zannedersiniz ki uzay mekiğiyle Kocaelilileri uzaya gönderecekler.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nasıl aydınlattılar, onu da söyle.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Yahu, şu anda o tramvayın yerinde ne var biliyor musunuz? Şu var…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan görsün.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Tabanvaya dönmüş!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Tramvay var mı? Yok.

Dün Büyükşehir Belediyesi açıklamış, “Ocak ayında ihale yapacağız, nisan ayında da kazmayı vuracağız.” Yani seçim geliyor, bir tramvay şova daha hazırlanın Kocaelililer demiş. Yani seçimle ilgili yapılan bu meseleler Kocaelililerle dalga geçmek demektir. Kocaeliler bunu hak etmiyor Sayın Bakan.

Şimdi de 2015 seçimlerinden önce seçim tanıtım projeleriyle ilgili bana da göndermişler. Tramvayı yemez. Siz tramvaydan önce ne yapın biliyor musunuz? Durağı olup da otobüs gitmeyen köylere otobüs gönderin, bırakın milleti tramvayla kandırmayı ya, otobüs gönderin. Köyde otobüs yok, insanlar yandaki köye yürümek zorunda kalıyor. Biraz beytülmalden elini çeksin bu insanlar. İnsanlara hizmet edin.

Bakın, 2000 yılında Türkiye’nin en zengin yüzde 1’i Türkiye'deki servetin yüzde 35,3’üne sahipti. Sene 2014, “en zengin” dediğimiz yüzde 1 Türkiye’deki servetin yüzde 55’ine sahip. Yani birkaç zengini zenginleştirmekten öte hiçbir şey yapmadınız ve bunu da insanlarımıza “Türkiye zenginleşiyor.” diye sundunuz. Fakir fukara çoluğunu çocuğunu doyurmanın peşinde, çöpten ekmek aramanın peşinde.

Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ara kabloyu söylemedin.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İstanbul Milletvekili Sayın Celal Adan.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA CELAL ADAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle İstanbul’da İkitelli Organize Sanayi Bölgesi, Dudullu Organize Sanayi Bölgesi, küçük sanayi sitelerinin yöneticileriyle birlikte geçen hafta toplantı yaptık ve bir değerlendirmeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde paylaşmak üzere huzurunuzdayım.

KOBİ’ler, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye ekonomisinin de dinamik ve sürükleyici unsurlarından biri olup ülkemizin sosyoekonomik gelişmesi açısından çok büyük öneme sahiptirler. KOBİ’lerin tanımı konusunda yaşanan karmaşa, sağlıklı bir envanter çalışmasının yapılmasına da engel teşkil etmektedir.

Küreselleşme sürecinde, korumacılık ortadan kalkmakta, yabancı sermaye akışına serbestlik sağlanmakta, ülkelerin dış ticaret kanalları yoluyla birbirlerinden etkileşimi kolaylaşmakta ve rekabetin yüksek olduğu bir ortamla karşılaşılmaktadır. Bu süreçte korumacılığın ortadan kalkmasıyla birlikte devletin ekonomideki rolünün ve desteklerinin azaldığı, özelleştirmenin daha ciddi olarak gündeme geldiği bir piyasa yapısı söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında küreselleşme sürecinin ülke ekonomilerine ve bu ekonomilerin aktörleri olan firmalara etkileri kaçınılmazdır. Ülkelerin kendilerini korumak amacıyla koymuş olduğu kotalar, gümrük duvarları küreselleşmenin karşısında bir eğilimin ya da küreselleşememenin bir göstergesidir. Bu nedenle, küreselleşmeyle çelişkili bir eğilim olan bölgeselleşme ve bölgesel entegrasyonlar karşımıza çıkmaktadır. Bölgeselleşmenin küreselleşmeyi engelleyici mi, yoksa kolaylaştırıcı mı olduğu konusunda değişik görüşler bulunmakla birlikte, bölgeselleşmeyle sağlanan birlikte hareket eğilimi ve ekonomik entegrasyonların küreselleşme için iyi bir zemin hazırladığı ağırlıklı olan görüştür. Nitekim son yıllardaki özellikle Avrupa’daki bölgesel oluşumlar ve sonrasındaki gelişmeler bunu işaret etmektedir.

Türkiye’de KOBİ’lerin büyük ölçüde fason üretime yöneldikleri, kendi markalarını yaratmakta ve kendi ürünlerini pazarlamakta güçlük çektikleri görülmektedir. Ülke imajının ve markanın olmaması bu işletmelerin rekabet gücünü büyük ölçüde zayıflatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında globalleşme sürecinde Türkiye’ye biçilen rol, büyük ölçüde ucuz, fason üretim yapan ülke konumudur.

Firmalar kendi markasını yaratamadığı ve kaliteli üretime önem vermediği sürece bu gelişmeler karşısında rekabet avantajını kaybetmektedir. Öte yandan, KOBİ’lerin küçük olmalarından kaynaklanan karar almada ve uygulamadaki esnekliklerinin onlara yeni gelişmelere uyum sağlama konusunda kolaylık sağladığını da göz ardı etmemek gerekir. Önemli nokta, rekabetçi bir piyasayla karşı karşıya kalan fakat rekabet yeteneği zayıf küçük ya da orta ölçekli işletmelerin ne şekilde bir strateji izlemeleri gerektiğinin belirlenerek finansal ve diğer gerekli desteklerin zamanında sağlanabilmesidir.

Üretim maliyetleri konusunda KOBİ’lerin yaşadığı temel sorunlar var. Bütün işletmelerin en temel amacı müşterilerine kaliteyi ucuza sunabilmektir. Bunu yapabilmek için de üretim maliyetlerini minimuma indirmeleri gerekmektedir. KOBİ’lerin maliyetlerini düşürmelerini sağlayacak bir uygulama takas ya da barter faaliyetidir. Takas organizasyonlarının kurulmasıyla KOBİ’ler -organizasyon içindeki- para alışverişinde bulunmadan birbirleriyle mal ve hizmet değiş tokuşu yapabilmektedirler. Böylece işletmeler atıl kapasitelerini kullanabilmekte ve ham madde tedarikinde indirimlerden yararlanabilmektedir. Üyeleri, pazarlama bilgi sistemlerinden faydalanarak dış pazarlarda pazar paylarını daha rahat arttırabilmektedirler.

Ayrıca, firmalar kendi aralarında iş birliğine giderek büyük işletmeler gibi ölçek ekonomilerinden faydalanabilmekte ve böylece maliyetlerini düşürmektedirler. KOSGEB ve KOBİ’lerin üretim maliyetlerini düşürmek ve teknolojiyi kullanmalarını sağlamak için yazılım programlarına destek verilmesi gerekmektedir.

Modern pazarlama kavramı, her şeyin pazarla başladığını kabul etmektedir. Bu nedenle, KOBİ’lerin başarılarında pazar üzerinde yoğunlaşma önem kazanmaktadır.

KOBİ’lerde pazarlama konusunda uzman kişilerin istihdam edildiği ayrı bir pazarlama bölümü yoktur. Bu açıdan, KOBİ’lerde “az gelişmiş bir pazarlama” anlayışından söz etmek mümkündür. KOBİ’ler pazarlama araçlarından yeterince yararlanamamaktadır. KOBİ’lerde düzenli bir pazarlama araştırması yapılmamaktadır. Genel olarak KOBİ’lere ihracat pazarları kapalıdır veya bu işletmelerin ihracat pazarlarına girmeleri çok zordur. KOBİ’ler genellikle ürünlerinin pazarlamasında pahalı ve karmaşık satış kanalları ve satış örgütleri kullanamamaktadırlar. Büyük işletmeler kitle üretiminin avantajlarından yararlanmakta, KOBİ’ler yararlanamamaktadır. KOBİ’ler daha çok yerel pazarlara hitap etmektedir. KOBİ’ler genellikle sınırlı bir pazar payına sahiptir.

KOBİ’lerin ülke düzeyinde ciddi sorunları bulunmaktadır. KOBİ’leri ihracata yöneltmek veya ihracatlarını geliştirmek için planlı bir strateji izlenmemektedir.                  Küçük sanayi sektörünü geliştirmeyi ve bu sektörün ihracata katkısını artırmayı hedefleyen amaçların açıkça ortaya konulmadığını görmekteyiz. Mevcut amaçların küçük sanayi sektörünün ihracatının gerçekleştirilmesine yönelik olmadığını görmekteyiz. KOBİ’leri desteklemek için belirlenmiş bir hedef olsa dahi alınan önlem ve uygulamaların bu amaca uygun olmadığını görmekteyiz. KOBİ’ler için talep piyasasını koordine edecek bir kuruluş henüz mevcut değildir. İç piyasa şartlarının dış piyasaya göre daha cazip olması, her türlü şarta göre düzenlenmesi söz konusu değildir.    İhracatta mevcut uygulamaların KOBİ’lerin aleyhine işlemesi, bürokratik engeller, teşvik tedbirlerinin yetersizliği KOBİ’lerin organize olmamalarını ortaya çıkarmaktadır.

KOBİ’lerin finansal yönetimle ilgili çok ciddi sorunları bulunmaktadır. Türkiye’de KOBİ’lerin sorunlarıyla ilgili olarak yapılan uygulamalı çalışmalarda finansal sorunlar listenin en başında yer almaktadır. Ülkemizdeki KOBİ’ler, diğer ülkelerdekilere göre kredi hacminden daha az yararlanmaktadır.

KOBİ’lerin bankacılık sisteminden kullandıkları kredilerin, toplam kredi içindeki payı çok fazla değildir. Uzmanlar, KOBİ’lere “esnek garanti anlaşmaları” adı altında, uygun oranlarla orta ve uzun vadeli kredilerin verilmesi amacıyla özel, kamu ve yarı kamu finans kurumlarının oluşturulmasını önermektedir.

Farklı bir anlatımla KOBİ’lerin sorunlarını sıralamak istiyorum: Girişimcilik, yöneticilik ve mülkiyetin işletme sahibinde bütünleşmesi; fizibilite çalışmalarının yetersizliği; ortak girişimlerde çekingenlik; işletmeler arası iş birliği eksikliği; kuruluş yeri seçimi ile ilgili sorunlar; idari sorunlar; yönetim ve yönetici sorunları; nitelikli personel bulunamaması; işletme sahiplerinin teknik kökenli olması; örgüt ve örgütlenme sorunları; uzmanlaşma ve formasyon eksikliği; idari, teknik, danışmanlık ve rehberlik hizmetlerindeki eksiklik; üretim ve teknoloji sorunları; teknolojik yetersizlik; üretim kapasitesi eksikliği; pazar araştırması yapılmaması; AR-GE faaliyetlerinin eksikliği; kapasite belirlenmesinde yanlışlıklar; ham madde, işletme malzemesi ve sağlanmasında yaşanan sorunlar; uluslararası kalite normlarında ürün üretememe; fason üretim planında karşılaşılan sorunlar; stoklama sorunları; pazarlama sorunları; pazar, çevre analizi ve erken uyarı sistemlerinden yoksunluk; yeni pazar kanallarının hazırlanamaması; dağıtım sorunları; potansiyel iç pazarların bulunması, araştırılması ve değerlendirilmesindeki güçlükler; pazar bilgisi eksikliği; ihracat pazarlama sorunları; dış pazarlardaki yoğun rekabet; dış pazarda potansiyel belirleme güçlükleri; dış pazarlama giderlerinin yüksekliği; istenilen standartlara uyamama; finansman sorunları; işletme sermayesi ve öz kaynak yetersizliği; yabancı kaynak sağlamada güçlükler ve maliyetlerin yüksekliği, kredibilitenin düşüklüğü; yatırım zamanlamasında yapılan hatalar; işletme sahiplerinin finansal yönetim açısından bilgi noksanlığı ve profesyonel yönetici çalıştırılmaması; teşviklerden yeterince yararlanılamaması; yasal sınırlamalar; destekleyici ve yönlendirici politikaların eksikliği; mevzuatın ve yeni gelişmelerin yeterince izlenememesi; yasal hakların savunulamaması; bürokratik işlemler, engeller ve gecikmeler; üniversite-küçük sanayi iş birliğinin geliştirilememesi.

Değerli milletvekilleri, OSB’lerin de çok ciddi problemleri var. Sanayicilerin kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması için OSB’lerde kurulan meslek liseleri sevindiricidir ancak yeterli değildir. Çalışanların eğitimi, OSB’de çalışanların eğitim ayağının tamamlanması, OSBÜK ve OSB Akademisi gibi kurumların çoğaltılmasına ihtiyaç vardır. OSB’lerin başka kapılara gitmesine gerek kalmadan aile içerisinde kamulaştırma işlemlerinin yapılmasına fırsat verilmelidir.

OSB’ler yönünden doğal gaz fiyatı içerisindeki özel tüketim vergisi; elektrik fiyatı içerisinde yüzde 1 enerji fonu, yüzde 2 TRT payı, yüzde 1 belediye payı, OSB’lerde sanayi parseli satış bedelleri üzerindeki yüzde 1 oranındaki KOSGEB’e yapılan ödemeler sanayicinin üretim ve yatırım maliyetlerinin yükselmesine yol açmaktadır.

KOBİ’lerin finansman sorunlarının çözülebilmesi amacıyla KOBİ’lere kredi kullandıran bankaların kullandırdıkları kredi miktarının munzam karşılıktan mahsup edilmesi yoluyla KOBİ’lere kredi kullandırılması desteklenmelidir.

OSB’lere doğal gazda yüzde 10 indirim vardı, enerjide tarife indirimi vardı. Üretimde enerji maliyetleri yüksek. Sanayi üretiminde kullanılan enerjide sanayicinin elini rahatlatacak indirimler yapılmalıdır.

OSB’lerin ihtiyaçları çerçevesinde özellikle yol, su, enerji, telekomünikasyon, kanalizasyon ve altyapı hizmetlerinde OSB’lerin sınırlarına kadar hizmetlerin getirilmesi zorunludur.

Değerli milletvekilleri, bunlar küçük, orta boy işletmelerin organize sanayi bölgelerindeki kanaat önderlerinin bizim dile getirmemizi istedikleri ana konuların başlıkları; Sayın Bakan burada, söyledik. Ancak, son günlerde gelişen süreçle ilgili de bir iki şey söylemek istiyorum.

Bugün, Türkiye ahlaki ve manevi bir çöküş, bir çürümeye mahkûm ediliyor. Güvenilir hiçbir değer, hiçbir kurum bırakılmadı. Bunun öncüsü Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır. Milletimizin zengin kültür mirasından biri, dindar insanların dürüst olduğu, güvenilir olduğu… Bunun sarsıldığı günlerden geçiyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve sizin adınıza konuşuyorum ben, itiraz etmeyeceğiniz bir şey konuşacağım şimdi. 2001 yılında, inceledim, Adalet ve Kalkınma Partisinin programında 2.2 no.lu bölümde aynen şu taahhüt yer alıyor: “Milletvekili ve bakanların yargılanmaları önündeki anayasal engeller kaldırılacak; dokunulmazlık, tüm kamu görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki engeller ve ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve dokunulmazlıklar kaldırılacak.” ifadesini söylüyor.

Şimdi, Cumhurbaşkanını, Başbakanı… Bakın, sokaklarda olup bitenleri bir izlediğimiz zaman utanılacak bir süreçle karşı karşıyayız. Adalet ve Kalkınma Partisi onurlu davranmalıdır. Başbakanın programına koyduğu, Cumhurbaşkanının programına koyduğu bu taahhüde sadık kalmalıdır. CHP buna oy verir, Milliyetçi Hareket Partisi sonuna kadar oy verir.

Bir şey daha görüyorum ben şu anda yaşanan süreçle ilgili. Bizim bir feryadımız var: Siyasetteki ahlaki çürüme toplumu zehirlemektedir. Şimdi, “17-25 Aralıkta yolsuzluk var.” diyor Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisinden bazı milletvekili arkadaşlar, AKP’liler saldırıyor. Beyler, bu yolsuzluğa bulaşmış bakanların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL ADAN (Devamla) – …dokunulmazlıkları kalkmadığı müddetçe bu Meclisin haysiyetini koruma şansımız olmayacaktır.

Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı bağlamında TÜBA ve TÜBİTAK üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAK ve Türkiye Bilimler Akademisi beyin gücü, üretim ve yaratıcılıkla doğrudan ilişkili bir kurumdur. Bilindiği gibi beşerî ya da entelektüel sermaye, daha doğrusu insan faktörü ulusların en stratejik kaynağıdır. Değersizi değerli, değerliyi de daha değerli hâle getirmek ancak insan zekâsını, bilgiyi ve bilimi kullanan toplumların başarabileceği bir iştir. TÜBİTAK tam da bunu yapmakla görevlidir. Ülkenin potansiyeline uygun gelişmesini engelleyen hemen her faktörün arkasından yetersizlikler, yeteneksizlikler ve keyfîlikler vardır. Beyin gücünü kullanamayanlar, bilgiyi üretime dönüştüremeyenler, yaratıcılığı harekete geçiremeyenler gerçekte ülkenin geleceğini çalanlardır. Kurumlarda yetersizi yeterlinin, yeteneksizi yeteneklinin, beceriksizi beceriklinin başına musallat edenler beşerî kaynaklarını heba etmek suretiyle üretime, yönetime ve ülkeye en büyük kötülüğü yapmaktadırlar

Türkiye'de bugün bilgiler öksüz, bilginler köksüz, değerler sahipsizdir ve Türkiye giderek yetenek, kabiliyet, liyakat ve değerler mezarlığına dönüşmektedir. Bu manzarayı değiştirmek de bilimi, teknolojiyi ve aklı örgütlemekle mümkündür. TÜBİTAK gibi kurumların öncelikli amacı da budur.

Değerli milletvekilleri, kuruluş yasasında Türkiye'nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak amacıyla TÜBİTAK ilgili kurumlarla iş birliği içinde olacak, bilim ve teknoloji politikaları geliştirecek, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini özendirecek, destekleyecek, koordine edecek ve yürütecek; bilim ve teknoloji kültürünün geliştirilmesinde de öncülük yapacaktır. İsabet ve itinayla belirlenmiş bu amaçlar doğrultusunda TÜBİTAK'ın faaliyet gösterdiğini bugün söylemek mümkün değildir.

TÜBİTAK, kuruluşundan bu yana önemli işler başarmış, ciddi çalışmaları desteklemiş, bilim ve teknoloji alanında yapılan gelişmelerine katkı sağlamış bir kurumumuzdur. Öncelikle bunu ifade edelim. Ancak TÜBİTAK amacına uygun faaliyet göstermiş olsaydı kurumun da ülkenin de bugün bulunduğu yerden çok daha ileri bir noktada olacağının da özellikle altını çizmek istiyorum.

İktidar bugün, TÜBİTAK üzerinden siyasi muhaliflerine güç gösterisi yapmaktadır. AKP iktidarı, TÜBİTAK'ı siyasi kamplaşmanın ve hesaplaşmanın aracı hâline getirmiştir. AKP, âdeta, bilimi kendi zihniyetine göre TÜBİTAK üzerinden yeniden inşa etme gafilliği içerisine düşmüştür.

Herkes bilmelidir ki, bilim eğer hükûmetin, siyasetçilerin etkisi ve kontrolü altındaysa orada bilim değil ancak şarlatanlık yapılır. Bilim emir kaldırmaz.

Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk "İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar. Sosyal ilimcilerin yapıcı yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim.” derken, TÜBİTAK’ta âdeta siyaset, bilime emir vermektedir.

Değerli milletvekilleri, herhangi bir ülkenin bilim ve teknolojiye verdiği önem bir ölçüde araştırma geliştirmeye ayırdığı kaynaklarla ölçülür. Türkiye 2000 yılında ulusal gelirinin ancak binde 48’ini araştırma geliştirme faaliyetlerine ayırırken, Kore ulusal gelirinin yüzde 2,3’ünü, Japonya yüzde 3,04’ünü ayırmaktaydı. 2000 yılını izleyen yıllarda Türkiye'nin ulusal gelirden AR-GE’ye ayırdığı pay, tüm yıllarda yüzde 1’in altında kalmıştır. Bu düşük bir rakamdır.

AR-GE harcamalarının millî gelire oranı 2012 yılı itibarıyla binde 92’ye yükselmiş olmakla birlikte, aynı yılın Avrupa Birliği ortalaması 2,06’dır ve Türkiye’de ayrılan para bu seviyenin çok altındadır.

Yine, AR-GE personelinin toplam istihdam içerisindeki oranı binde 7 olup, bu oran da Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 1,07’den çok düşüktür.

472 milyar Türk lirası büyüklüğündeki 2015 bütçesinde TÜBİTAK için ayrılan toplam ödenek sadece 977 milyon TL’dir. Biz “TÜBİTAK’a az ya da araştırma geliştirmeye az para ayrıldı.” diyoruz, fakat TÜBİTAK Başkanı diyor ki: “Para sıkıntımız yok. Nereye koyacağımızı şaşırıyoruz.”

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Ayakkabı kutusuna! Ayakkabı kutusuna!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Bu durum gösteriyor ki… Mevcut ayrılan paranın da uygun proje ve uygun programlara kullanılamadığını ve bunun milletin ve toplumun geleceğini inşa edecek sonuçların elde edilmesinde sıkıntı ürettiğini buradan özellikle ifade etmek istiyorum.

“Geçmiş dönemlere göre AR-GE payı arttı.” diye konuyu kapatamazsınız. Gelişmiş ülkelerin AR-GE’ye ayırdıkları seviye mutlaka yakalanmalıdır. Günümüzde AR-GE’ye ayrılan payın artırılması, teknoloji üretimi ve bilgi ekonomisine geçişin ön şartlarından birisidir.

AR-GE harcamalarının artması aynı zamanda bilginin, rekabetin, büyümenin ve istihdamın ülkenin politik öncelikleri içine girmesi anlamını da taşımaktadır.

Diğer yandan, TÜBİTAK'ın bol miktarda proje ve programı var ancak bu projelerin etki analizinin ne olduğu orta yerde yok. Projeyle yapılan iş, proje için yapılan masrafı karşılıyor mu? Halk tabiriyle, yaptığınız iş, ürküttüğünüz kurbağaya değiyor mu? Öncelikle bunun üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor. TÜBİTAK'ın programları amaçlarını ne ölçüde gerçekleştiriyor? Bu da yeterince açık değil.

Değerli milletvekilleri, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı aklın, bilginin, araştırmanın ve sorgulamanın egemen olduğu bir bakanlıktır. Bu bakanlık ve çalışmalarında her alandan daha çok hissin yani duygunun, hurafenin yeri yoktur. Aklın, araştırmanın, incelemenin yeri vardır ama hissin ve duygunun yeri yoktur. Sayın Bakan rüşvet ve yolsuzlukla ilgili ses kayıtlarına yönelik olarak yaptığı açıklamada "Ben o kayıtları ilk dinlediğimde çok açık bir montaj olduğunu hissettim." diyor. Bu yaklaşım ön yargılı ve dogmatiktir. Bilim ve akıl dünyasında hissetmenin yerinin olmadığını biraz önce ifade ettim. Bakanın bu tavrı, ona bağlı olarak faaliyet gösteren TÜBİTAK'ı da etkilemiştir. TÜBİTAK da tamamen Bakanın hislerine uygun bir şekilde, bilimden uzak hissî bir rapor vererek “Evet, Bakanın söyledikleri doğrudur.” anlamına gelen bir rapor ortaya koymuştur.

Adli Tıp Kurumu da aynı olayla ilgili tam da aksi yönde bir karar açıklamıştır. Adli Tıp 2.593 ayrı ses kaydında uygunluk incelemesi yapmış, Türkçe 2.483 kaydın çözümünde, cümle eklemesi veya cümle çıkartması sonucu anlam bütünlüğünü bozacak değişikliğin tespit edilmediğini açıklamıştır.

Başbakan Erdoğan ile oğlu arasında geçen konuşmaların içinde olduğu ses kayıtlarını uluslararası bir kuruluş olan Londra merkezli bir şirket de incelemiştir ve bu da, sonuçta seslerin olduğu kaydın birden fazla gün içinde yapılan görüşmelerin birleşmesiyle oluşturulduğu, ortada bir montajın, dublajın bulunmadığını açık bir şekilde ifade etmiştir.

Yolsuzları yollu göstermeye TÜBİTAK'ı alet etmek bu kuruma yapılan en büyük kötülüktür.

Sayın Bakan diyor ki: "Yolla yolsuzluk bir arada olmaz. Eğer bir yerde yolsuzluk yapılıyorsa yola kaynak bulunmaz. Eğer bir yerde yol varsa demek ki kaynaklar yolsuzluğa değil, yola gidiyor." Bu da tamamen yanlış kurgulanan bir Aristo mantığıdır. Tam tersi, sorun, yola ya da yatırıma ayrılan paranın ne kadarının yola, ne kadarının birilerine aktarılarak yolsuzluğa kurban gittiği sorunudur.

Bakanın söylediğinin tam tersine, bir yerde yol varsa orada yolsuzluk da var demektir. Yolsuzluklara açık olan yollardan gidilir. Hiçbir şeyin olmadığı yerde yolsuzluk da olmaz. Yokta yolsuzluk olmaz, varda yolsuzluk olur. Türkiye’de her zaman yol, baraj, köprü, fabrika oldu ama yolsuzluk da oldu. Ancak, AKP döneminde yolsuzluk tavana vurdu. Bu anlamda, AKP iktidarı ahlaken meşruiyetini yitirmiştir. Bu iktidar siyaseti ahlakileştiremediği için ahlakını siyasileştirerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Yok, yok böyle bir şey!

Sayın Bakanın ayrıca "Varsa ufak tefek hırsızlıklar falan onu da büyütüp şey yapmaya çalışıyorlar." sözleri de vahim ötesi vahimdir. Hırsızlığın küçüğü büyüğü değil, varlığı ya da yokluğu önemlidir. Bir bakan “Tamam da az çalıyorlar.” diyerek hırsızlığa meşruiyet tayin edemez.

Değerli milletvekilleri, 2008'den sonra TÜBİTAK Hükûmete bağlandı ve saygınlığı da bu bağlılıkla birlikte ortadan kalktı. Gelinen noktada TÜBİTAK'ın bugün geldiği yer ne Türkiye açısından ne de bilimsel faaliyetler yönünden kendisine yakışan bir yer değildir.

TÜBİTAK, AKP döneminde yolsuzluklara dolaylı olarak bilimsel destek veren kurum hâline getirilmiştir. Cenab-ı Allah’ın bildiği, kulların da şahit olduğu yolsuzluklarla ilgili konuşma ve görüntüleri montaj, dublaj bağlamına sokmak için TÜBİTAK'ın kullanılmaya çalışılması kurumun itibar ve güvenine büyük bir darbe vurmuştur.

Bugün içi boşaltılmış bir TÜBİTAK'la biz karşı karşıyayız. TÜBİTAK son zamanlarda yapılan tartışmalı atamalar ve yapılan müdahalelerle de gündeme gelmiştir. Bu durum TÜBİTAK'ın saygınlığını ciddi bir biçimde rencide etmiştir.

Değerli milletvekilleri, TÜBİTAK araştırma geliştirme, icat, buluş, inovasyon gibi bilimsel konularla gündeme geleceği yerde, paralel yapı ve dinleme gibi kriminal vakalarla gündeme gelmektedir. “TÜBİTAK’ta Operasyon” başlığıyla verilen haberde Sayın Bakan Işık’ın “Amirden değil ağabeyden emir alan yaklaşımı kabullenemeyiz.” diyerek 5 kişinin, çalıştıkları mekânla ilişkilerinin kesildiğini ifade ediyor. Söylenen gerçekse AKP, etkisi ve denetimi altındaki bu kurumu amaçları doğrultusunda yönetememiş demektir.

En stratejik kurumlara paralel dinleyici casuslar sızıyor, AKP Hükûmetinin haberi olmuyor. Bu nasıl bir gafillik, bu nasıl bir saflık, bu nasıl bir basiretsizliktir, anlaşılır gibi değil. Paralel yapı yargıya, TÜBİTAK’a, Emniyete, her önüne gelen yere sızıyor, AKP’li yetkili yetkisizler de bu durumdan sızlanıyor. Beyler, söyledikleriniz doğruysa bırakınız yakınmayı da hesap verin, hesap. Devleti ve kurumlarını ağzına kadar casus, ajan, istihbaratçıyla dolduran bir iktidarın bu ülkeye yapacağı en büyük iyilik özür dileyip istifa etmektir.

AKP iktidarı on iki yıldır devleti iki paralel yapı arasında paylaşmıştır. Birisi güneydoğuda KCK adlı paralel yapı, yargı yapıp vergi topluyor, özerklik ilan ediyor. Ankara’daki paralel yapı ise Hükûmeti izleyip şantaj yapıyor. Bu ne hâldir ey AKP, ey iktidar, ey Hükûmet? Şu anda kimse kurumlarda paralelin yerine hangi geometrik yapının geçtiğini ya da geçmediğini bilmiyor.

Umarız bu eleştirilerimizden iktidarın kudret elitleri yararlanır ve yine umarız ki bu bütçe Türk milletine hayırlı olur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Hocam, bir saniye.

Sayın Yeniçeri, şimdi, bir argo, ben mi yanlış anladım, bir cümle geçti, yani tekrarlamıyorum, onu mu kastettiniz, yoksa şey mi? “Yolsuzluğu yolluya çevirmek.” diye.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Evet.

BAŞKAN – Yani aynısını…

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – “Yolsuzluğu yoluyla çevirmek” dedim.

BAŞKAN – Ha, “yoluyla”, anladım, tamam.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Bizim literatürümüzde öyle argo margo yoktur.

BAŞKAN – Yani ben kayıtlara geçsin diye düzelttirdim, bana ne bağırıyorsunuz? Hayret bir şey ya!

Tamam, buyurun, hadi bakalım.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sizin anladığınız anlamda “yollu” değil Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamam canım, düzeltti işte. Yani yakışmaz zaten hocaya, onun için düzelttirdik.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Üslubu öyle Yeniçeri’nin.

BAŞKAN – Zaten normal konuşması bağırır gibi.

Sayın milletvekilleri, şimdi söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Sadir Durmaz’dadır.

Sayın Durmaz’ın aynı zamanda şahsı adına aleyhte söz talebi de bulunmaktadır. Bu iki söz talebi birleştirilerek kullandırılacaktır.

Konuşma süresi yirmi dakikadır.

Buyurunuz Sayın Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – “Lehte” mi dediniz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aleyhte, aleyhte.

BAŞKAN – “Aleyhte” dedim canım.

ALİM IŞIK (Kütahya) – “Lehte” anlaşıldı da Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hızlı mı söyledim?

Hoca, bugün ters tarafından kalkmışsın. Şöyle, besmele çek.

Buyurunuz Sayın Durmaz.

Benim kafamı karıştırdınız.

MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.

Tarım, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun her ülke için hayati öneme sahip stratejik bir sektördür. Tarımın stratejik öneminin ve bütün insanlık için vazgeçilmezliğinin idrakinde olan gelişmiş ülkeler tarım sektörlerini sosyal ve ekonomik açıdan ayrı bir gözle değerlendirmekte ve desteklemektedirler. Türkiye tarımının önemli yapısal sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlara çözüm bulmadan tarımın ekonomiye olan katkılarını artırmak ya da ekonominin üzerine getirdiği yükleri azaltmak mümkün değildir. AKP döneminde ihmal edilen ve tutarlı tarım politikalarıyla desteklenmeyen tarım, gelir dağılımında en kötü durumda olan sektör hâline gelmiştir. Toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi, borç içinde yüzen, icraların hızla arttığı, iflasların nefes aldırmadığı tarım kesimindeki problemler çığ gibi büyürken AKP Hükûmetinin duyarsızlığı da büyümüş ve çiftçiler Hükûmetin erzak yardımına muhtaç hâle gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, on iki yıllık AKP iktidarında ülkemiz tarımının en temel sorunlarına çözüm getirilememiş, aksine sorunlar daha da derinleşmiş ve büyümüştür. Tarımsal girdi maliyetlerinin dünya fiyatlarının üzerinde seyretmesi en önemli sorun olarak durmaya devam etmektedir. Tarımsal üretimde verim ve kalite son derece düşüktür. Sulanabilir arazi miktarı yetersiz ve mevcut su kaynakları da etkin kullanılamamaktadır. Tarım arazilerinin parçalı ve dağınık yapısının iyileştirilmesine yönelik çabalar yetersizdir. Çiftçi eğitimi ve örgütlenmesi, pazarlama ve teşvik konularındaki zafiyetler derinleşmiştir. Ülkemiz çiftçisinin en büyük problemi yüksek girdi fiyatlarıdır. Türk çiftçisi dünyanın en yüksek fiyatlı mazotunu, gübresini, tohumunu ve ilacını kullanmakta, buna karşın ürününe hak ettiği değer verilmemektedir.

2002 yılında ortalama 35 kuruş olan buğday fiyatını dikkate aldığımızda yaklaşık 3 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilen çiftçimiz, bugün aradan geçen on iki yıl sonra 6 kilogram buğdayla 1 litre mazotu zor almaktadır. AKP Genel Başkanı sıfatıyla on iki yıl önce meydan meydan gezerek “Çiftçinin mazotunu yarı yarıya ucuzlatacağız.” diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’den bu sözünü tutmasını bekleyen çiftçimiz on iki yıldır hayal kırıklığı yaşamaktadır. Gemiciklerin, lüks yatların mazotunu düşüren AKP, çiftçinin kullandığı mazottan aldığı verginin onda 1’ini destek olarak vermektedir. Her fırsatta tarıma verdiği desteği artırdığını söyleyerek övünen AKP’nin tarıma ayırdığı toplam destek, çiftçinin kullandığı mazottan aldığı vergi kadardır. AKP kendi çıkardığı Tarım Kanunu’nun gereği olan destekleme tutarına on iki yılda ulaşamamış ve bu kanuna uymamasının sonucunda çiftçimize eksik ödenen destek miktarı 44 katrilyon liraya ulaşmıştır. Yine, on iki yıllık AKP iktidarı döneminde çiftçimiz enflasyona ezdirilmiş, ürün fiyatlarındaki artış enflasyonun gerisinde kalmış, sadece buğday üreticilerinin bu nedenle kaybı 15 katrilyon lirayı bulmuştur.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan sunumunda her zaman olduğu gibi rakamlarla oynayarak tarımda pembe tablolar çizmektedir, hâlbuki gerçekler hiç de iç açıcı değildir. AKP iktidarları döneminde tarımın gayrisafi yurt içi hasılaya olan katkısı düşmüştür. Tarımsal ham madde ihracatımız tarımsal ham madde ithalatını karşılayamaz durumdadır. Ekilen biçilen tarımsal alanlar azalmış, tarım toprakları terk edilmiştir. Tarımda çalışan insan sayısı düşmüş, köylerimiz boşalmış, çiftçimizin geliri her geçen yıl azalmış, tarımsal girdi fiyatları her yıl katlanarak artmış, çiftçimiz borç batağına sürüklenmiştir.

Değerli milletvekilleri, kamu kurumlarının istatistiklerinden derlenmiş verileri sizlerle paylaşmak istiyorum: AKP iktidarları süresince tarımın temel göstergelerinde ciddi düşüşler yaşanmıştır. 2002 yılında tarımda istihdam yüzde 35’ken bugün yüzde 22’lere kadar gerilemiştir. Yaklaşık 1 milyon 400 bin çalışan, yanlış politikalar nedeniyle tarımdan koparak kentlerin varoşlarına sığınmıştır. Tarımda çalışan kişi başına yaratılan katma değer 14.500 dolar civarındadır. Ekonomik olarak iflas etmiş olan Yunanistan’da bile bu rakam 19 bin dolardır. 2002 yılında tarımsal desteklerin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı yüzde 0,65’ken bu oran giderek düşmüş ve 2014 yılında yüzde 0,55’e gerilemiştir. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre 2002 yılında toplam işlenen tarım alanı ve uzun ömürlü bitkilerin alanı 26,6 milyon hektarken 2013 yılında 23,8 milyon hektara düşmüştür. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre 2002 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’ndeki çiftçi sayısı 2 milyon 589 binken 2013 yılında bu rakam 2 milyon 183 bine düşmüştür. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre 2002 yılında ekilen alan 18 milyon hektarken 2013 yılında 15,6 milyon hektara düşmüştür. 2002 yılında çiftçinin toplam 530 milyon lira borcu varken bu tutar 2014 yılı itibarıyla 40 milyar lirayı aşmıştır. Ülkemizde kişi başına millî gelir 10.500 dolar olarak ifade edilmekte. Tarım kesiminde bu rakam 3.500 dolar civarında yani ülke ortalamasının ancak üçte 1’i mertebesindedir. Türkiye, kişi başına çiftçi geliri açısından dünyada 22’nci sıradadır. AKP hükûmetleri döneminde tarımsal ithalat ihracat dengesi 15 milyar dolar açık vermiştir.

Değerli milletvekilleri, AKP’nin tarıma bakışındaki sakatlığın kaçınılmaz sonucu olan ve tarımı yakın gelecekte de tehdit eden birkaç hususa daha değinmek istiyorum. AKP döneminde tarım, üretim yerine ithalata dayalı bir yapıya dönüşmüştür. AKP hükûmetleri döneminde yaklaşık 60 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı yapılarak, üreticimizin cebine girmesi gereken millî kaynaklarımız ithalat yoluyla yabancı ülkelerin refahına aktarılmıştır. Çok önemli bir doğal kaynağımız olan tarım arazilerinin korunması için 2005 yılında çıkarılan kanuna rağmen, 2005 yılından 2013 yılı sonuna kadar sekiz yılda 2 milyon 795 bin hektar tarım arazisi tarım dışına çıkmıştır. Yani, kırk üç yılda kaybedilen tarım arazisinin yüzde 79’u, kanunun çıktığı 2005-2013 yıllarını kapsayan son sekiz yılda, Sayın Bakanın döneminde kaybolmuştur. Sadece bu durum bile, Sayın Bakanın, Tarım Bakanı mı rant bakanı mı olduğu şeklindeki bir tartışmayı açmaya yeterli bir sebeptir.

Değerli milletvekilleri, yakın zamanda tarım kesimini başka büyük bir tehlike daha beklemektedir. 6360 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu gereğince, 30 Mart tarihinden itibaren 16 bin köy bir çırpıda mahalleye dönüştürüldü ve bu köy tüzel kişiliklerine ait yaylaklar, otlaklar, meralar imara açıldı.

FARUK BAL (Konya) – Satılıyor... Satılıyor...

SADİR DURMAZ (Devamla) – Bu, hakikaten, zaten kıt kanaat geçinen, zaten tarımdan, çiftçilikten kazanç sağlayamayan çiftçilerimizin, ellerindeki araziyi satıp üretimden çekilmeleri anlamına gelecektir.

Soma faciasından sonra iş güvenliği ve işçi sağlığının iyileştirilmesine dönük olarak yapılan düzenlemeye, ne hikmetse Mera Kanunu’nu ilgilendiren bir bent eklendi. Orada da, meraların amaç dışı kullanımına onay verecek, amaç dışı kullanımına, betonlaşmaya yol açacak bir düzenleme yapıldı. Hayvancılığını geliştirmek isteyen bir ülkenin, meralarını kentsel ranta açması değil, meralarını ıslah edip ot kalitesini yükseltmesi gerekir.

Hayvancılık konusuna değinmişken bir iki hususu daha arz etmek isterim. 2013 yılında tarımsal destekleme bütçesinden hayvancılığa ayrılan pay Bakanlığın verilerine göre yüzde 31,7; bu oran 2014 yılında yüzde 30,5’e gerilemiş, 2015 yılında da öngörülen rakam yüzde 29,5 olarak belirlenmiştir. Hayvancılık sektörünün tarımsal üretimdeki payını gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak isteyen bir Hükûmetin bu oranı giderek aşağıya düşürmesi izahı zor bir çelişki olarak durmaktadır. Destekleme bütçesinden hayvancılığa ayrılan payın azaltılması, hayvan hastalıkları konusunda yıllardır yaşanan zafiyetin daha da artması sonucunu doğuracaktır.

Mevcut hayvancılık işletmelerinin çoğu küçük çaplı aile işletmeciliği şeklindedir. Verim kontrolleri, kayıt işlemleri ve hayvan ıslah faaliyetleri yapılamamaktadır. Kaliteli kaba yem üretiminde de ciddi açığımız söz konusudur.

Değerli milletvekilleri, 2014 yılı Birleşmiş Milletler tarafından Aile Çiftçiliği Yılı ilan edildi. Sayın Bakan da bu konuda yapılan bir çalıştayda küçük çiftçileri destekleyeceklerini ifade etmiştir. Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan burada da çok büyük bir çelişki içerisindedir. On iki yılın sonunda, kırsal kesimde nüfus yaklaşık 6 milyon azalmış, bir gecede 16 bin köy mahalleye dönüşmüş, yoksulluk artmış, genç nüfus köyleri terk etmiş, Sayın Bakanın aklına aile çiftçiliğini desteklemek yeni düşmüştür.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan katıldığı bir toplantıda “Dünyada 1 milyar aç insan var yani yerküredeki her 7 kişiden 1’i aç ve buralarda gıda güvenliği yok. Gıda güvenliğinin olmadığı yerde küresel güvenlikten ve küresel barıştan da söz etmek mümkün değil.” diyor. Doğru söylüyor Sayın Bakan. Ama buradan söylemek lazım: Sayın Bakan, trafolara kedilerin girdiği, antrepolara farelerin dadandığı; her gün yeni bir domuz eti, at eti, eşek eti veya GDO’lu ürün vakasının yaşandığı, tüberkülozlu, brusellalı hayvanların sınırlarda cirit attığı bir Türkiye’de gıda güvenliğinden bahsedebilir misiniz?

Her ne kadar geç de olsa Sayın Bakanın meselenin öneminin farkında olması bile bir kazanımdır. Dünyada 1 milyar aç insan var, doğru. Sayın Bakan, dünyadaki açlık konusunda doğru söylüyorsunuz ama şu vebal de sizin boynunuzda: Sizin Hükûmetinizin sayesinde Yozgat’ta kalan her 4 kişiden 1’i yardıma muhtaç, devletten aldığı yardımla geçiniyor. Yozgat son on yılda 200 bin göç verdi. 2013 yılı itibarıyla Yozgat’ta yardım yapılan aile sayısı 30.141. Toplam 110 bin civarında aile var. Bence bu durum memleketi idare edenler açısından utanç verici bir durumdur.

Sayın Bakanım, “Yozgat” demişken şu konunun da açıklığa kavuşturulmasında hemşehrilerim adına yarar olduğunu düşünüyorum: Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Yozgat’ın 2002-2013 yılları arasında kaybettiği tarım arazisi miktarı 2 milyon 296 bin 558 dekardır. Değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekerim, yaklaşık 2 milyon 300 bin dekar alan. Tarım dışında kayda değer hiçbir geçim kaynağı olmayan Yozgat, coğrafi büyüklükleri göz önüne aldığınızda bu konuda da maalesef en ön sıralarda yer almaktadır.

Sayın Bakanım, Yozgat’ın 2 milyon 296 bin dekar tarım arazisi ne oldu? Sanayi tesisi yapıldı da biz mi görmedik yoksa Yozgat’ı yeni baştan inşa edecek kadar konut yaptınız da biz mi duymadık? Bu konu mutlaka açıklığa kavuşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Bakanlar Kurulunun 4 Haziran 2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan kararına göre DAP, GAP, KOP ve DOKAP kapsamındaki illerde yani 35 ilde damızlık koç, boğa ve teke alımında yüzde 80, yeni kurulacak hayvancılık işletmelerinde yüzde 50 hibe desteği verileceği ve uygulamanın 2018 yılına kadar devam edeceği belirtilmiştir.

Tarım ve hayvancılık dışında hiçbir gelir ve geçimi olmayan, bütün istatistiklerden de anlaşılacağı üzere sayenizde geri kalmış bir il olan Yozgat’ın bu uygulamaya dâhil edilmemesi iyi niyetli değildir, doğru değildir. Yozgat seçmeninin on iki yıldır verdiği tüm desteğe rağmen AKP iktidarları döneminde Yozgat ilimize yeterince yatırım yapılmamış, istihdam sağlanamamış, gereken ilgi gösterilmemiş ve Yozgat AKP tarafından âdeta cezalandırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, önceki bütçe konuşmalarımızda da ifade ettiğimiz bir hususa tekrar dikkati çekmekte yarar görüyorum.

Sayın Bakan, bu yıl da telefonlarımızın mesaj kutusu, “mail”lerimiz, atanamayan üniversite mezunlarının mesajlarıyla dolu. Ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, balıkçılık teknolojisi mühendisleri, veterinerler ve teknikerler sizden atama bekliyor. Ne özel sektörü geliştirdiniz, istihdam yarattınız ne de kamuda kadro açıp istihdam sağlıyorsunuz. Bölüm açıp mezun vermek marifet değil, istihdam yaratan bir ekonomik yapıyı oluşturmaktır marifet. Bu arkadaşlar evlenemiyor, yuva kuramıyorlar, evli olanlar evlerini geçindiremiyor, çocuklarına mama alamıyor; bunalımın, intiharın eşiğindeler.

Sayın Bakan, bu vebal sizin ve Hükûmetinizin boynundadır. Bugün buradan bu kardeşlerimize hayırlı bir müjde vermenizi bekliyoruz. Bu konuda yapacağınız her türlü düzenlemeye, iyileştirmeye Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak sonuna kadar destek vereceğimizi bilmenizi istiyorum. Ayrıca, bu arkadaşlarımızın geçtiğimiz hafta içerisinde Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlemiş oldukları, bu konuları dile getirdikleri toplantıya da grubumuz adına 4 arkadaşımız iştirak etmiş ve bu konudaki kararlılığımızı orada da ifade etmişlerdir. Bu konuda bir müjde vermenizi bütün samimiyetimizle bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan görev yaptığı sürece Türk tarımında başardığı bazı ilklerle anılacaktır. Saman ithal eden ilk Bakan, kurbanlık ithal eden ilk Bakan, makamında yedikleri yemekle milletvekillerinin zehirlendiği Bakan. Demin onlardan bir tanesi burada Bakanının icraatlarını övüyordu, herhâlde bir şükran konuşmasıydı o, “Sayın Bakan, zehirlendim ama iyi ki ölmedim.” demek istiyordu herhâlde, o arkadaşımız dışarıda.

Tarım arazilerini amaç dışı kullanıma en çok açan Bakan, sıfır faizli kredi verip hayvancılık yapanları batıran Bakan. Ne oldu sıfır faizli krediler, sonuçları ne oldu? Birisi çıksın burada anlatsın.

FARUK BAL (Konya) – 4 bin liralık dana 7 bin liraya satıldı.

SADİR DURMAZ (Devamla) - Elektrik şirketlerinin -bakın, bu da önemli- çiftçiden alacağını tahsil eden Bakan. Bir kararnameyle, biliyorsunuz, elektrik şirketleri adına çiftçinin prim desteğine el koydular, sonra gelen tepkiler üzerine geri adım atmak zorunda kaldılar.

Sırbistan’ın satamadığı hayvanları aldığı için teşekkür alan Bakan, Fransız tarımına katkılarından dolayı şövalye olan Bakan.

FARUK BAL (Konya) – Arjantin’in Angus’u da var, Arjantin’in Angus’u.

SADİR DURMAZ (Devamla) - Evet, Sayın Bakan başardığı, bazılarını saydığım bu ilklerle anılacaktır.

Değerli milletvekilleri, daha önce de ifade etmiştim, Sayın Bakan hiç tartışmasız gelmiş geçmiş en başarısız Tarım Bakanıdır yani burada rakamları artırarak…

Bugün de Sayın Başbakan yeni bir ekonomik program açıkladı. Şimdi, aynı mantıkla sormak lazım. İkide bir de gelip buraya 2002 yılında sizin rakamlarınız böyleydi, biz böyle yaptık filan diyorlar ya, 2002 yılındaki Hükûmet toplam üç yıl iş başında kalmış, üç yılın sonunda o rakamları siz gelip burada söyleyip duruyorsunuz. Bu arada, sizin 4 tane üç yılınız olmuş, üst üste Hükûmette olduğunuz 4 tane üç yıl. İkide bir de niye yeni ekonomik program açıklıyorsunuz?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Yeni hamleler…

SADİR DURMAZ (Devamla) – Öyle mi?

Geçmişteki hükûmetler zamanında yapılanları niye hamle olarak değerlendirmiyorsunuz? Yani eksikleriniz var, yapamadıklarınız var. Oysa, ben diyorum ki: Cenab-ı Allah nasip ederse sizin bu rakamlarınızı sizin sürenizin yarısında realize etmezsek biz siyaseti bırakırız. (MHP sıralarından alkışlar)

Şükürler olsun ki Türk tarımının, Türk çiftçisinin Sayın Bakandan kurtulmasına yaklaşık altı ay kaldı. Altı ay sonra dönüm noktası olacak, yeni bir sayfa açılacak çünkü Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında çiftçilerimiz derin bir nefes alacak. Mazotun, gübrenin, ilacın, tohumun üzerindeki vergileri kaldıracağız.

Sayın Genel Müdür, size de geleceğim.

Destekleri 2 katına çıkaracak, inadına ürettireceğiz, inadına Türk çiftçisini destekleyeceğiz arkadaşlar. (MHP sıralarından alkışlar)

Bu duygu ve düşüncelerle bütçenin ülkemize, milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Durmaz.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre bir dakika söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki mühendis ve tekniker kadrolarının azaltılmasını ve bu kadrolara atama yapılmamasını kınadığına ilişkin açıklaması

FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ziraat mühendisleri, su ürünü ve gıda mühendisleri, veteriner hekimler ve bunların teknikerleri iş için, aş için, kadro ve atama için Abdi İpekçi’de buluştu. Ve bunlar okumuş gençler, iş bulamadıkları için babalarından harçlık almaktan utanmakta, aile huzurları bozulmaktadır. Sorun ciddidir, boşanma ve intiharlar olmaktadır. Bunlara sebep olan Tarım Bakanının 2013’te 20 bin olan kadrosunu 4 bine düşürmesini ve boş kadrolara atama yapmamasını kınıyorum.

20 bin kadro verilerek bu sorunun çözülmesi ve bu kadrolara atama yapılarak bu gençlerin hayallerine kavuşmalarını temenni ediyor, talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, aynı konuda bize de çok mesaj geliyor, bu gıda mühendisleri konusunda. Burada çıksın söylesin yani tabii, arkadaşlarımız dile getirdi ama, gerçekten 20 bin kadroyu nasıl 4 bine indirdi? Bize sayısız mesajlar var. Lütfen çıksın burada Hükûmet varsa cevap versin.

BAŞKAN – Siz de söylediniz, kayıtlara geçti.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

BAŞKAN – Şimdi, Hükûmet konuşacak.

Bu arada, ben Sayın Muhammed Murtaza Yetiş’e teşekkür ediyorum ricamı kırmadığı için.

Hükûmet adına ilk söz, yirmi beş dakikayla, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker’e aittir.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2015 bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Tabii, tarım sektörü, en son, değerli konuşmacının da ifade ettiği gibi, aslında önemli yapısal sorunları olan bir sektör. Biz de zaten bu yapısal önemli sorunları dikkate aldığımızdan ötürü de bu meseleyi bizden öncekinden çok daha farklı bir şekilde stratejik bir mesele olarak ele aldık ve aslında işe bu şekilde başladık. Yani, bu yapısal sorunlar çözülmeden tarım sektörünü günlük politikalarla ileriye götürmenin ve sorunlarını çözmenin mümkün olmayacağını biz de tespit ettiğimizden ve bunu bildiğimizden ötürü yaptık.

Şimdi, ne yaptık? Bugün, gerçekte, bu stratejiyi oluştururken en başta bütün sektör paydaşlarıyla, 35 bin kişiden oluşan sektör paydaşıyla yüz yüze veya anketler yoluyla görüşmeler yapmak suretiyle onların da bakış açısını, onların da önerilerini aldık ve buna göre, bu çözüm yolunu aslında biraz da onlarla birlikte oluşturduk.

Önce tabii şunu yaptık: Biliyorsunuz, Türkiye’nin ilk tarım çerçeve kanunu 2006 yılında çıktı. Bugüne kadar Türkiye’de, seksen üç yılda, tarımın bazı konularla ilgili kanunları var ama bir tarım çerçeve kanunu olmamıştı, biz işe oradan başladık, bunu yaptık. Ama, ondan hemen sonra da şu süreci başlattık: Tarımla ilgili altyapı meselelerini çözmemiz gerekiyordu. Nelerdi bunlar? Toprakla ilgili, araziyle ilgili, işletmeyle ilgili temel meselelerin çözülmesi gerekiyordu.

Bakın burada neler yaptık? Önce, tarım envanterinin belirlenmesi ve tarım arazilerinde bölünmenin önlenmesine yönelik çalışmalar yaptık. Tarım havzalarını, üretim havzalarını belirledik 2009 yılında. Burada toplamda en yüksek verimlilikte hangi ürün, hangi bölgede yetişir, Türkiye’nin bütün tarım arazilerini otuz havza içerisinde taksim etmek suretiyle bunların bilgisini, belgesini ortaya çıkardık. Sonra, 32,5 milyona ulaşmış olan tarım parsellerinin her birine kimlik numarası vermek suretiyle, bunları dijital ortama aktarmak suretiyle 32,5 milyon tarım parselinin her birinin topoğrafyası, iklim verileri, toprak verileri, ekili mi, dikili mi, Burada ne, nasıl olur; nereye bakıyor, verimliliği; sulu mu, kuru mu; hangi ürün yetişebilir şu anda, biz bu bilgiye de sahibiz. Bunu da yine biz çıkardık ve desteklemelerin… Orada hangi ürün var, gerçekte verimliliği nedir? Düzenli bir şekilde aldığımız uydu fotoğraflarıyla da bunları tespit edebiliyoruz.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Ekilmeyen ürünlere destek verdik Sayın Bakanım, mesela Güney Marmara’da pamuk ve kanolada olduğu gibi.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, tarım bilgi sistemi oluşturuldu. Artık bu sistemle, parsel bazında hem üretimi hem destekleri izliyor ve kontrol ediyoruz. Tarımda neredeyse yüz yılı bulan, tarım arazilerindeki miras yoluyla bölünme sorununa, biliyorsunuz, kanun çıkarmak suretiyle 2014 yılında, buna da el attık ve bunun da yönetmeliği şu anda yayımlanıyor.

Tarımsal envanterimizi anlık olarak tespit eden bir sistem oluşturduk. Şu anda sahada 10 bin tane veteriner hekim ve ziraat mühendisi çiftlik çiftlik, bahçe bahçe, ahır, ağıl, her ne varsa buralardaki verileri anlık olarak kaydediyor ve anlık olarak Bakanlık merkezindeki bir Türkiye haritası üzerine bunların tamamı işleniyor.

Şimdi, bakın, bütün bu saydığım 4 tane konunun her biri başlı başına çok büyük bir reform, her birisi başlı başına önemli, gerçekte devrim niteliğinde birer adım. Sonra, mevcutta bölünmüş olan yapıyı…

Şimdi, herkes şundan bahsediyor, ben de katılıyorum: Elbette ki tarımda çalışan insanların gelirleri düşük. Dünyanın her yerinde böyle, sadece bize mahsus bir şey değil.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Bizde düşük efendim, biz dünyada 23’üncü sıradayız, Yeni Zelanda’nın altındayız Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dünyanın bütün ülkelerinde, sanayi sektörüne göre, hizmet sektörüne göre tarımda çalışanın geliri her zaman düşüktür. Dünyanın bütün ülkelerinde böyledir.

FARUK BAL (Konya) – Tarım şirketlerininki de düşük mü, tarım şirketlerinin, holdinglerin, teşvik alan şirketlerin, yandaşların?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Avrupa’da da böyle, Amerika’da da böyle.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sübvansiyon diye bir şey vardır ama.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ama orada, tarımda çalışan nüfus yüzde 1,5’lara düşmüş, yüzde 1’lere düşmüş.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Nüfusla ne alakası var? Gelir önemli Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bizde hâlâ yüzde 22-23.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Hayır, bir gecede yüzde 8’e düşürdünüz.

BAŞKAN – Sayın Demiröz, lütfen, lütfen…

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yüzde 22-23 oranında insanın çalıştığı bir sektörde, dolayısıyla, bu, bu şekilde olmak zorunda.

Şimdi, bölünmüş arazinin toplulaştırılması çalışmasına da biz hız verdik. Nasıl? 1961 yılından 2002 yılına kadar bütün Türkiye’de 450 bin hektar alanda ancak toplulaştırma yapılmışken 2003’ten 2014’e kadarki on iki yılda 4,5 milyon hektar arazinin toplulaştırılmasını tamamladık. 2 milyon hektarı da bitmek üzere, 2015 yılında da bu bitecek. Yani, 2015 yılı itibarıyla da 6 milyon hektarın üzerinde, yaklaşık 6,5 milyon hektar arazi toplulaştırılmış olacak. Yani, bölünmüş yapının durdurulması, bölünme sürecinin durdurulması, sonra bölünmüş yapının da toplulaştırılması temel altyapı konularından bir tanesi.

Yine, bu çalışmalarla birlikte arazilerimizde üretimi artırmak için yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızın etkin kullanıldığı projeler geliştirdik. Damla ve yağmurlama sulama sistemlerine sıfır faizli kredi uygulamasını ve bunların alet, ekipmanına yüzde 50 hibe destek uygulamasını biz başlattık. Bizden önce, Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir hükûmet döneminde hiç kimse böyle bir adım atmadı. Niye? Çünkü su kıt ve bu suyu iyi kullanmak, verimli kullanmak, araziyi de bununla bu şekilde değerlendirmek gerekiyordu.

Bakın, ikinci alanımız şu: Tarımsal altyapı meselesi, esas bahsettiğimiz önemli yapısal sorunların bir tanesi de üretimde verimliliği ve kaliteyi artırmaktı. Üretimde verimliliği, kaliteyi nasıl artırırız? Birinci önceliğimiz tohumdur, tohum. Çünkü, tek başına, bitkisel üretimde kaliteli bir tohumluk yüzde 25 oranına kadar verimi etkileyebiliyor. Biz tohumu destek kapsamına alan ilk Hükûmetiz. Tohumculukla ilgili çıkardığımız kanunlar ve o kanunlarla birlikte Türkiye’de nitelikli, yüksek kaliteli sebze tohumluğunun da, hububat tohumluğunun da üretilmesinin önü açıldı. Türkiye bugün tohum üreten bir ülke hâline geldi.

Bakın, Anadolu birçok bitki bakımından çok zengin. 12 bin tane bitki var, bunun 4.200 tanesi endemik. Bütün buralarda yetiştirilmiş olan tohumlukların -gerek yabanileri gerek geliştirilmiş ıslah edilmiş olanları- bunların tamamının kayıt altına alındığı bir sistem kurduk, hepsini kayıt altına aldık ve dünyanın 3’üncü büyük tohum gen bankasını biz kurduk. Niye? Bu mevcut tohumları muhafaza edelim, muhafaza altına alalım…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Tohum kalmadı ki tohum, Sayın Bakan. Tohum kanunuyla tohum kalmadı.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …bunlarda herhangi bir problem gelişmesin. Tohumculuğu geliştirmeden, tohumculuğu destekleme kapsamına almadan…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Tohum kanunuyla tohum kalmadı efendim.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Niye daha önce sertifikalı tohum kullanımı destekleme kapsamına hiç alınmamıştı? Niye sertifikalı tohum üretimi destekleme kapsamına alınmamıştı ve neden Türkiye’de sadece 145 bin ton sertifikalı tohum vardı? Bugün bu 743 bin tona çıktı. Bu, şu demektir: Türkiye, yılda -bir yıl için- ilave 600 bin ton sertifikalı tohum üretir hâle geldi.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Bakan, bu sene Fransa’dan madalya aldınız mı?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yılda 600 bin ton, 150 binden 750 bin tona çıkardık.

Şimdi, fidan, fide… Meyve üreteceksek, sebze üreteceksek kaliteli, sertifikalı fide üreteceğiz, fidan üreteceğiz. Bunlar üretilmeden olmaz. Şimdi, dünyanın bu alanda bütün önemli ülkelerini, gelişmelerini, araştırmalarını, hepsini izledik. Sertifikalı fidan ve fide üretimimiz 2002 yılında 4 milyon, 2013 yılında 114 milyon arkadaşlar, 110 milyon fide ve fidan, sertifikalı olmak kaydıyla, ilave yapıldı.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Madalya var mı madalya?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunun geofit bahçesi… Bakın, yarın ben geofit bahçesinin Allah izin verirse açılışını yapacağım. Dünyanın en büyük geofit bahçesi, bizim ülkemizde, Anadolu’daki 800 çeşit yumrulu, soğanlı süs bitkisi, 200 çeşidi ıslah edilmiş, bin çeşitten ibaret.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Nereden ithal edildi bunlar?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunların üretildiği, muhafaza edildiği, kayıt altına alındığı, sergilendiği ve gelecek nesiller için de, araştırmacılar için de, üreticiler için de kaynak teşkil edecek bir hâle getirdik. Şimdi, dünya standartlarındaki ilk millî botanik bahçesinin de temelini yine biz attık. İnşallah 2015 yılı içerisinde de bu katılacak.

Bunlar üretimde verimlilik ve kaliteyi artırmaya dönük çok temel ve çok önemli meseleler. Bakın, çevreye duyarlı üretimi de biz destekledik. Organik tarım alanını 90 bin hektardan devraldık, şu anda yaklaşık 800 bin hektar. Tarımda yenilenebilir enerjinin kullanımında 2006 yılından bugüne destek sağladık. 907 projeye 154 milyon TL hibe verdik. Toprak analizini destekleme kapsamına biz aldık çünkü topraklarımızın tahlili yapılmadan kullanılacak olan gübre toprağa bereket yerine felaket getirebilir. Bunu destekleme kapsamına almak suretiyle de topraklarımızın analizini yapıp ona göre gübre verilmesini teminat altına aldık. Nitrat kirliliğiyle ilgili aynı şekilde mücadele ediyoruz. Türkiye'nin bütün tarım arazilerinde 20 tane seyyar laboratuvar, onlar dolaşıyor sürekli, sulardan, topraklardan nitrat vesaire alıyor, bunların araştırmasını yapıyor.

Bakın, ÇATAK Projesi’ni biz başlattık, 2006 yılında başladık. 43 ildeydi, bu sene 7 il daha ilave ediyoruz. 50 ilde biz çevre amaçlı tarımsal arazilerin korunmasına dönük tarımsal faaliyeti ayrı bir proje altında destekliyoruz. Doğal afet tarımın en problemli, dünyanın her yerinde en önemli sorunlarından bir tanesidir çünkü dolu da, don da, kuraklık da, sel de bütün bunların hepsi tarımın ciddi şekilde zarar gördüğü doğal afetler ve risklerdir. Tarım Sigortası Kanunu’nu biz başlattık, biz çıkardık, biz uyguladık, 2006 yılından bu yana da bu uygulanıyor. Dünyanın 3’üncü büyük Tohum Kuraklık Test Merkezini Konya ilimizde yine biz açtık.

Şimdi üçüncü sahamız şu, verimliliği, kaliteyi arttırmaya, çevre amaçlı faaliyetleri yapmaya dönük ilave bir üçüncü nokta şu: Tarım desteklerimizin yeniden yapılandırılması. Hepimiz biliyoruz, biz geldiğimizde desteklerin neredeyse tamamı kaldırılmış, bir tane destek kalmıştı. O da doğrudan gelir desteğiydi. Arazi sahibi, tapusunu gösteren devletten dekar başına, dönüm başına o zamanın parasıyla 10 milyon lira, bugünün parasıyla 10 lira para alıyor, devlet hiçbir şeyine karışmıyor.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – 16 lira alıyordu, 16 lira.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ekti ekmedi, kaliteli ekti kalitesiz ekti, yaptı yapmadı, kimse ne sorar ne eder. Zaten bu modeli önerenler de o tarihte Türkiye’nin ekonomik kriz ortamından istifade edip Türkiye’ye bunu dayattılar, dediler ki: “Siz verimliliği artırmayın, siz verimliği artırmak için destek politikası yapmayın. Bütün destekleri kaldırın.” O gün o desteklerin kaldırıldığına dair o günkü Hükûmetin de Dünya Bankasına taahhüdü var.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Ne yaptınız siz?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – O belgeler benim elinde, burada gösterdim daha önce, tamam mı.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Belgeler nerede elinde? Rakamı bile doğru bilmiyorsun Sayın Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dolayısıyla, bunların hepsini burada gösteririm tekrar. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – 16 liraydı, 10 lira diye söylüyorsun.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Bakan, siz de mezar taşlarına destek verdiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum... Ben duymuyorum sayın milletvekilleri, Sayın Bakanı ben işitmiyorum.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Doğru rakamı versin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben işitmiyorum diyorum size.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Bakan, siz de mezar taşlarına destek verdiniz.

BAŞKAN – Sayın Demiröz… Ya, anladım ama konuşmasını yapıyor, ne yapalım. (CHP sıralarından gürültüler) Olmaz ki böyle bir şey!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Demiröz, ben sizi de, zatıalinizi de, diğer bütün arkadaşlarımı da saygıyla dinledim.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Biz de saygıyla dinliyoruz ama lütfen bunları çarpıtmayın.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sizden de beni saygıyla dinlemenizi istirham ediyorum. Lütfen bırakın konuşayım.

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen… Sayın Bakan, siz buyurun, Genel Kurula hitap edin.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bakın, destekleme modelini tamamen değiştirdik. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Rica ediyorum hepinizden, kendi aranızda konuşuyorsunuz. Rica ediyorum, yapmayın.

Buyurunuz.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Kaldırılmış olan destekleri… Birçoğu da ilk defa olmak üzere 52 tane yeni destek başlattık. Organik tarımdan tutun tarım sigortası desteğine, kırsal kalkınmadan tutun bütün ürünlerle… Özellikle 17 çeşit üründe, Türkiye için stratejik önemi, değeri olan, halkın beslenmesi için önemli olan hububata, bakliyata, yağlı tohumlara, bunların tamamına prim uygulaması getirdik ve birçoğu ilk kez verilen girdi desteklerini de biz başlattık.

Bakın, biz geldiğimizde bir mazot desteği yoktu.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor köylü.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bugüne kadar Hükûmetimiz döneminde 5,3 milyar TL mazot desteği ödedik. 5 milyar TL kimyevi gübre desteği ödedik. 450 milyon TL toprak analiz desteği verdik. 940 milyon TL sertifikalı tohum, fidan, fide desteği verdik. Sadece tarımın temel girdileriyle ilgili verdiğimiz destek miktarı 11,7 milyar. Nakit hibe desteği 5 kat artırıldı. 1,8 milyardan bu yıl sonu itibarıyla 9 milyar -yani bugün Aralığın 18’i- ödenmiş oluyor, 2010 yılında da inşallah 10 milyar ödenmiş olacak. Bugüne kadar yaklaşık 70 milyar TL karşılıksız nakdî hibe vermiş durumdayız. Burada Türkiye OECD’nin üyesi. OECD ülkeleri içerisinde -30 küsur ülke var biliyorsunuz- bunlarda tarıma en yüksek destek verilen ülkeyiz ve burada gayrisafi yurt içi hasılaya göre oranı en fazla, en yüksek olan 2’nci ülke durumundayız.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Bakan, bu destekler çıktıktan sonra mazot kaça mal oluyor, bunu bir söyleyin.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi, bilgi ve sermayeyi toprakla buluşturduk. TAR-GEL kapsamında başlattığımız 10 bin ziraat mühendisini ve veteriner hekimi köylerde çiftçimizin hizmetine sunduk.

O rakamları biraz sonra ayrıntılarıyla söyleyeceğim, arkadaşlarımız hani bizim zamanımızda Bakanlığa ne kadar alındı, ne kadar alınmadı… En son Tarım Bakanlığına 1989 yılında toplu eleman alınmıştı, teknik eleman, 250 kişi. 2003 yılına kadar -esas bunu sorgulamak lazım- neden Tarım Bakanlığına hiç toplu eleman alımı yapılmadı? Bunu da özellikle vurgulamam gerekiyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bakın, on iki yıl geçti, on iki yılın hesabı verin!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın, burada, bizim sadece merkez kuruluşlarımıza aldığımız, sadece Bakanlığın genel bütçeli kuruluşlarına aldığımız teknik eleman sayısı 20 bin, bağlı kuruluşlarımız 11 bin aldı, 11 bin, bunlar sadece teknik eleman. Ama, bizim getirdiğimiz yeni projelerle, iş sahası açtığımızla ve bizim iş yerlerini zorunlu kılmak suretiyle istihdamına imkân sağladıklarımızla birlikte 60 binin üzerinde Tarım Bakanlığına bizim Hükûmetimiz döneminde yeni eleman alındı.

MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) – Bizden önce ziraat mühendislerini öğretmen olarak atıyorlardı.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Tamam, bizden önce… Bakın, 89 yılından 2003 yılına kadar hiç toplu eleman alınmamış Tarım Bakanlığına.

Şimdi, bir başka husus şu: Uygun finansmanın sağlanması. Bakın, 530 milyon zirai kredi kullandırılırken şimdi 17 milyar lira kullanılabiliyor. Yüzde 69 idi tarım kredi kooperatiflerinin faiz oranı, şu anda sıfır ve 8.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Vatandaşın borcunun artmasıyla övünen Bakan sizsiniz herhâlde! Bravo!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bu borç değil, bu kredi. Onun için, onu, öyle o şekilde yapmayın.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bedava mı verdiniz?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Tarımsal kredilerin geri dönüş oranı yüzde 38 idi, Ziraat Bankasında, şu anda yüzde 98. Yani 17 milyar lira kredi kullanıyor, yüzde 98’i de geri geliyor.

Özel sektörün de yüzünü toprağa dönmesini sağladık. 2003-2013 döneminde özel sektör tarafından tarıma yapılan toplam 51 milyar lira sabit sermaye yatırımı var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, ithal samanla beslenen hayvanların etini yemek haram mıdır, helal midir?

BAŞKAN – Sayın Akar, rica ediyorum, bir taraftan burada iş hallediyoruz bir taraftan siz gürültü yapıyorsunuz. Ben her şeye hayır diyeceğim ha.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Aynı dönemde sektöre toplam 6,6 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye girişi oldu. Şimdi desteklerden mahrum bırakılan hayvancılığa, değerli arkadaşlar, biz sahip çıktık. Yüzde 4 idi biz geldiğimizde tarımın içerisinde hayvancılığa ayrılan desteğin payı, yüzde 4. Yüzde 30’lara çıkaran biziz ama neyin 4’ü?

ALİM IŞIK (Kütahya) – 3 milyon hektar tarım arazisi onun için mi ekilmiyor Sayın Bakan?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - 1 milyar 800 milyon liranın yüzde 4’üydü. Ne kadar tutuyordu? 83 milyon lira. Bugün neyin yüzde 30’u? 9 milyarın yüzde 30’u. 9 milyarın yüzde 30’u 3 milyar yapar, 3 milyar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Hayvan ithalatçılarına 3 milyar dolar verdin Sayın Bakan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Konya kadar Hollanda olamadın ya!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi bunu kalkıp da hayvancılığa destek verilmedi falan demek insan...

BAŞKAN – Sayın Belen...

Sayın Akar...

Bir kelime duymuyorum ya, inanın duymuyorum, ben duymuyorum ya. Yapmayın.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, GAP, DAP, DOKAP, KOP bölgesel kalkınma planlarına uygun hayvancılık desteklemeleri başlattık.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, bak, bak, büyüme hızına bak.

BAŞKAN – Sayın Akar...

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dolayısıyla, demin, sayın bir vekilimiz dedi ki: “Neden Yozgat buradan mahrum edildi?” Yozgat da diğerleri de... Bu bölgesel kalkınma projeleri içerisinde yer alanlara yaptık değerli vekilim. Yoksa Yozgat başımızın üstünde, Yozgat’a hiçbir laf kimse söyleyemez.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Yozgat’ı cezalandırdınız, 200 bin insan göçtü Yozgat’tan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Biz bu sene başka bir şey yapıyoruz. Bakın 42 tane vilayette IPARD desteği veriyorduk.

BAŞKAN – Fikri Bey çıktığı zaman konuşacak.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bu sene yeni bir uygulama getiriyoruz. Kalan 39 tane vilayete de benzer koşullarda, onun miktarı kadar, aynı olmasa da, benzer kolaylıklar onlar için de getiriyoruz, onları da destekliyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, Fikri Bey size inanmamış, bak diş gösteriyor oradan.

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Var mı böyle bir usul?

BAŞKAN – Sayın Akar, yeteri kadar laf attınız ya, yapmayın!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, canlı hayvan ve hayvansal ürün dış ticaretinde Türkiye net ihracatçıdır.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) –hayvan ithalatçılarına 3 milyar dolar para verdiniz.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, cumhuriyet tarihinde burada 8 kat arttı, 246 milyon dolardan 2013 yılında 1,9 milyar dolara çıktı hayvansal ürün, canlı hayvan ihracatı. Burada Türkiye’ye haksızlık yapmayalım. Türkiye burada net ihracatçıdır, asla ithalatçı değildir. Bunu da özellikle söyleyeyim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ara ürün imal edip mi satıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Damızlıklar kaça gitti?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bütün o övündüğünüz ülkelerin tamamı aynı şeyi yapıyor. Hollanda aynı şeyi yapıyor. Hollanda 80 milyar dolara yakın ithalat yapıyor.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Bakan, biz de yapalım.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Kendi ürettiğinin tamamı 11 milyar dolar, üstüne 80 milyar dolar ithalat yapıyor. Bunu işliyor, satıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Siz de yapın, siz de.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Biz yaptığımızda bizi tenkit ediyorsunuz.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Hayır, neyini tenkit ediyoruz? 21 milyon ton buğday ithali…

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, ne diyorsunuz…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Daha Hollanda’yı yakalayamamışsın.

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Ya dinle, dinle!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, demin ne dediler? Dediler ki: “Cumhuriyet tarihinde ilk defa saman ithal eden bakan sizsiniz.”

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Evet, doğru.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Saman ithal edildi, doğru bu. Yalan mı?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, arkadaşlar, artık bir ülkenin gelişmişliği ithal ettiği, yaptığı ticaretle ölçülmez. Bakın, bu sene Türkiye’nin ihraç ettiği saman, ithal ettiğinin tam 9 katı fazla.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Günah mı, değil mi?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 9 kat daha fazla ihraç ediyor. Siz şimdi ihracatını söylemiyorsunuz, ithalatını söylüyorsunuz. Bir şey daha söyleyeyim…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Benim soruma cevap vermediniz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Samanla kafayı bozmuş Bakan.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bir şey daha söyleyeyim. Bakın, değerli arkadaşlar, bir ülkede eğer bir malın bir sebeple –bu, doğal afet olur, başka bir şey olur, bir problem olur- eksiği varsa önemli olan onu tedarik etmektir, insanları karaborsaya mahkûm etmemektir. Önemli olan bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Kuraklık vardı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Doğru, samanda karaborsa vardı ya!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani bak, karaborsaya… Biz geçmişte bunları yaşadık. Biz bunları geçmişte yaşadık.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne zaman? Ne zaman? Söylesene ne zaman?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Türkiye’de insanların Sana yağı kuyruklarında, karaborsalarda, bilmem nerelerde…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tarih ver, tarih… Ne zaman?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 1978-1979…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne vardı orada?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinin tek başına iktidar olduğu yıllarda! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne vardı orada, onu da söyle!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dolayısıyla geçin bunları.

Şimdi, değerli arkadaşlar, en büyük kırsal kalkınma hamlesi…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Böyle borçlanmadı bu ülke! Saman ithal etmedi orada!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani ihracatımız ithalatımızdan 9 kat fazla samanda. Siz dönüyorsunuz dolaşıyorsunuz “Türkiye saman ithal etti…”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ya bir Hollanda olamamışsın 76 milyon Türkiye’yle. Neyi anlatıyorsun Sayın Bakan?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yahu arkadaş, lazım olursa, gerekirse yaparız. Bunun hiçbir şeyi yok. Kimse buna bir şey diyemez.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Köylü kalmadı, çiftçi kalmadı.

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) – Sayın Başkanım, Haydar’ı susturun.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bakın, kırsal kalkınma projeleri başlattık.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Angus’u, Şavrole’yi, senin sayende öğrendik Sayın Bakan. Şavrole’yi ben araba markası bilirdim.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarıyla Türkiye ilk defa kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi projesiyle karşılaştı.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Kırsalda nüfus yüzde 20’ye düştü, yüzde 20’ye…

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, size bir şey söyleyeyim: 5.450 tane tarıma dayalı küçük orta ölçekli sanayi tesisi bitti, artı, IPARD’dan 6.128 tane tesis bitti. Toplam 11.578 tane gıdayla, tarımla, hayvancılıkla ilgili işleme, paketleme, ambalajlama tesisi tamamlandı, bitti.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Köylü hayvancılık kredilerini ödeyebiliyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şu anda buralarda on binlerce insan çalışıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – “On”u var da “bin”i yok Sayın Bakan!

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bunlar tarımın hem mekanizasyonunu hem sanayileşmesini sağladı. Bunları da biz getirdik. Bunlar devam ediyor.

Bakın, güvenilir gıdayla ilgili gerek zirai mücadele ilaçlarında gerekse süneyle etkili mücadelede gerekse biyolojik ve teknik mücadeleyi hayata geçirmek suretiyle seracılıkta verimi artırmak suretiyle birçok biyolojik yöntemler, sistemler geliştirdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bu alanda halkımızın daha sağlıklı gıda tüketmesine dönük önemli tedbirler aldık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.34

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 18.49

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi, Hükûmet adına…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, az önceki oturumda bir bilgilendirme yanlışlığı var. Sayın Tarım Bakanı…

BAŞKAN – Yani olabilir de, şimdi bilgilendirme yanlışlığını, her bir bilgilendirmeyi nasıl düzelteceğiz Sayın Demiröz?

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Kayıtlara geçsin anlamında iki dakika…

ADNAN KESKİN (Denizli) – 60’ıncı maddeye göre...

BAŞKAN – Hadi geçirin bakalım kayıtlara.

Buyurunuz.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ha, yok, buradan geçirin, öyle yok.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Oradan olsun ya, oradan olsun.

BAŞKAN – Yok, aaa, Sayın Keskin, benden daha tecrübelisiniz, yapmayın Allah aşkına.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Buradan mı söylüyorum?

BAŞKAN – Buradan söyleyin; hanımlar, beyler yazar.

Buyurunuz.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Şimdi, Sayın Bakan yapısal devrimlerden bahsetti ama Bakanlığın kanun hükmünde kararnameyle idare edildiğini söylemek istiyorum, bir.

İki: Hep tarımsal destekleri ifade etti. Konuşmamda da belirtmiştim, mezar taşlarına destek verdiler ama bugünkü bu destekleri anlatmadı.

OECD rakamını alırken, yüzde 2’yi söylerken o zaman 2002’deki 3,6’yı da söylemesi gerekirdi.

Son olarak da kendi kendine yeten bu ülkemizde 2013’te 37 milyar TL ithalat yapılmıştır. Ortalama bu Hükûmetin, AKP Hükûmeti döneminin bir yılında 25 milyar TL’lik ithalat yapıldığını ifade ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – İhracat ne kadar?

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olasınız.

Şimdi, Sayın Demiröz, bütün bu söylediklerinizi laf atarak anlattınız zaten siz, ben bile duydum o zaman, yaa. İkinci kere oldu, hadi bakalım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Teşekkür ederiz.

BAŞKAN – Şimdi, yalnız, şöyle bir durum var: Yani muhalefet eleştirecek, iktidar kendi kendini övecek; ha bire bilgilendirmeyle bu işin sonu gelmiyor. Ben de böyle güzel güzel getirdik, şu soru-cevabı da hayırlısıyla atlattıktan sonra oylamayı, siz sağ ben selamet olmayı arzu ettiğim için öyle öyle gidiyoruz.

Evet, şimdi, Bilim ve…

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Sayın Başkana bir alkış.

BAŞKAN – Yok, sakın alkışlamayın.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık.

Süreniz yirmi beş dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kocaeli milletvekillerinin tamamı da burada galiba. Hadi bakalım, hayırlı olsun.

Buyurunuz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – O seslenmez artık saygısından.

BAŞKAN – Yok, Sayın Akar’dan özellikle sessizlik istiyorum.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı’nın görüşülmesi münasebetiyle Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili kurumlarımızın bütçe ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu görüşmeler esnasında görüşleri, düşünceleri, eleştirileri ve önerileriyle katkı yapan bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyor, konuşmamın içerisinde arkadaşlarımızın eleştirilerine özellikle cevap vereceğimi de ifade etmek istiyorum.

Konuşmamın başında, hem bir faaliyet raporu olması açısından hem de bir konuşma bütünlüğü sağlaması açısından hazırladığımız bu kitapçığı milletvekili arkadaşlarımıza sunuyoruz, takdim ediyoruz. Burada olmayan arkadaşlarımızın da odasına göndererek bu 2014 yılında yapılan çalışmalarla ilgili de bir bilgilendirme yapmayı arzu ettik.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, ekonomimiz 2002 yılından itibaren her yıl, sadece kriz yılı hariç, büyümeye devam etti. Son on iki yıllık büyüme performansı hem Avrupa Birliği ülkelerinin hem de OECD ülkelerinin ortalamasının fevkalade üzerinde gerçekleşti.

Gelinen noktada, yapısal reformları önemli ölçüde tamamladık, kamu mali dengelerini oturttuk, bütçe açıklarını kontrol altına aldık ve güvenle yolumuza devam etmekteyiz. Ayrıca, bankacılık sektörünü disiplin altına aldık, finansal sektör ve tüm ekonomimiz aslında, 2008 küresel krizi dâhil, pek çok testi başarıyla geçti.

2008-2009 yıllarında küresel piyasalarda yaşanan krizden en az hasarla çıkmamızın en önemli sebebi, Türkiye’deki sanayi sektörüdür. Bakın, ekonomimiz üretime dayalı olmasaydı 2008’de bu ülke 2001 krizinden çok daha büyük bir krizi yaşardı. Eğer ekonomimizdeki imalat sanayisinin gücü olmasaydı, 2008 krizi, Türkiye için de maalesef pek çok komşumuzda olduğu gibi bir kabusa dönebilirdi.

2003-2013 yılları arasındaki on bir yıllık dönem incelendiğinde, sanayi sektörü, özellikle imalat sanayisi, ülke büyümesinden daha hızlı bir büyüme yakaladı. Bakın, özellikle imalat sanayisi büyümeye âdeta yön verdi. Geçen on bir yıllık zamanda Türkiye ortalama, kriz de dâhil, yüzde 5 büyürken imalat sanayimiz yüzde 5,8 büyüdü. “Sanayi mahvoldu, perişan oldu, küçüldü.” sözlerinin hiçbir tutarlılığı yok. Bu arada, özellikle bu yıl beklentimizin altında gerçekleşen ülke büyümesi 2,8 ama imalat sanayisinin büyümesi yine 3,5. Yani imalat sanayisi aslında bizim toplam büyümemizi de sağlayan önemli bir faktör.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin AR-GE, yenilik ve teknoloji geliştirme politikalarında ihracat odaklı, stratejik ve öncelikli bir yaklaşım benimseyerek bir paradigma değişikliği yapmış bulunuyoruz. AR-GE, yenilik ve girişimcilik faaliyetlerini teşvik etmek üzere ciddi destekler veriyoruz ancak bu destekleri verirken kamu kaynağının etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için etki değerlendirme çalışmalarını da önemsiyoruz. Sayın Yeniçeri burada… Bu nedenle Bakanlığımız ile bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarımız tarafından verilen AR-GE, yenilik ve girişimcilik desteklerinin firma, sektör ve ülke bazında değerlendirme analizlerini yapacak bir daire başkanlığını kurduk.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlık olarak amacımız sanayisiyle dünya ihracatından daha fazla pay alan, özgün tasarımlı, yüksek katma değerli ürünleri çoğaltmak ve çevreye duyarlı bir sanayi anlayışına geçişi hızlandırmaktır. Bu amaçla “3Y” olarak özetlediğimiz yerli, yenilikçi ve yeşil üretim anlayışını tüm sanayimizin en önemli önceliği hâline getirmek gayreti içerisindeyiz. Yerli, yenilikçi ve yeşil üretimin artırılması için kamu alımlarını kaldıraç olarak kullanmak istiyoruz. Bunun için de 3 yeni mekanizmayı Meclisimizin tasvibiyle, oluruyla hayata geçirdik. Bunlardan birincisi, kamu mal alımlarında yerli malına fiyat avantajı sağlanması. Eğer bu alım teknolojik ürünse kamu otoritesinin insafına bırakmıyoruz, yüzde 15 pahalı dahi olsa yerli ürünü alacak. İkincisi: Kamu ihalelerine girmek için en önemli engel olarak görülen iş bitirme belgesi yerine teknolojik ürün deneyim belgesini veriliyoruz. Bu belge işi olana artık iş bitirme belgesi istemiyoruz. Türkiye’nin üretemediği, ithal etmek zorunda olduğu alanlarda da savunma sanayisinde başarıyla uygulanan “Offset” anlaşması yani sanayi iş birliği anlaşmasını devreye koyuyoruz, en az yüzde 50’sini Türkiye içinden temin etmek şartını getirdik. Bununla ilgili pek çok ikincil düzenlemeyi de hayata geçiriyoruz.

Bakanlık olarak sanayi sektörlerinin rekabet gücünü artırmaya katkı sağlayacak sektörel istişare toplantıları ve strateji oluşturma faaliyetlerini sürdürüyoruz. Bu bağlamda, demir çelik, ilaç, kimya, plastik ve kauçuk, makine ve otomotiv sektörlerinin çatı kuruluşları ve temsilcileriyle yapılan toplantılarda sektörlerin mevcut durumları, gelecek vizyonu, atılması gereken adımları tartışıyor, kararları alıyor ve gerekli uygulamaları yapıyoruz. Bu cumartesi günü de inşallah Bursa’da otomotiv yan sanayisi ve tekstil sektörü zirvesini yapacağız, sektörümüzü her yönüyle masaya yatıracağız.

2015-2018 yıllarını kapsayacak yeni Sanayi Strateji Belgesi’ni hazırladık, önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız. Bu arada bir arkadaşımız “Sanayi Strateji Belgesi hazırlandı ama ne oldu?” dedi, 2011-2014 dönemindeki gerçekleşme oranımız yüzde 84. Bir strateji belgesi hazırlamışız, oradaki eylemlerin yüzde 84’ünü başarıyla hayata geçirmişiz, şimdi yeni bir strateji belgesini 2015-2018 dönemi için özellikle yürürlüğe koyacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştıracak en önemli unsur reel sektörün göstereceği performans. Bu kapsamda –hani “Sanayi envanteri yok.” diyorlar ama- Türkiye’nin şu anda mükemmel bir Girişimci Bilgi Sistemi var. Girişimci Bilgi Sistemi sayesinde 3 milyona yakın girişimin ekonomik faaliyet bilgilerinin toplulaştırılmış analizlerini yapabiliyoruz.

Reel sektörün Girişimci Bilgi Sistemi’yle yaptığımız analizleri sonucunda birkaç tane temel tespiti sizinle paylaşmayı arzu ediyorum. Sanayi sektörünün diğer sektörlere göre kârlılığa ve istihdama daha fazla katkı sağladığını görüyoruz. Ölçek büyümesinin, üretimde teknoloji düzeyinin yükselmesinin, AR-GE, tasarım ve ihracat yapmanın, kârlılığı anlamlı şekilde artırdığını görüyoruz. İmalat sanayisinin faaliyet kârlılığı, yüzde 5,9 ortalamayla tüm sektörlerin faaliyet kârlılığı ortalaması olan yüzde 3,9’un üzerinde. Ayrıca, 2007-2012 dönemi için AB ülkeleriyle mukayese ettiğimizde kârlılıkta birçok AB üyesi ülkeden daha iyi durumda olduğumuzu özellikle tespit ettik.

Burada, özellikle şirketlerimizin borçluluğuna yönelik endişe edecek bir durumun olmadığını ifade etmek istiyorum. Bunun iki temel sebebi var: Birincisi, döviz borcu olan şirketlerimiz, yine döviz cinsinden ihracat yapan şirketlerimiz. Şu anda Türkiye’de kısa vadeli borçlar azalırken şirketlere duyulan güvenin sonucu uzun vadeli borçlarda bir artış var. Şirketlerin borçluluğu, elbette ki borçluluğu çok arzu etmeyiz ama eğer Türkiye’nin şirketlerine güvenerek çok düşük faizlerle dünya piyasası şirketlere kredi veriyorsa, bu, şirketlerin gücünü gösteriyor. Bu açıdan da endişelenecek bir durumun olmadığını özellikle vurgulamak istiyorum. “Şu anda şirketlerimiz neden borçlanıyor?” derseniz de şirketlerin borçlanmasının en temel sebebi yatırım. Şirketler paralarını alıp çarçur etmiyorlar. Şirketler daha fazla yatırım, daha fazla üretim ve daha fazla istihdam için borçlanıyorlar. Bunu da herhâlde “Aman borçlanmayalım da yatırım yapmayalım.” gibi bir anlayışımız olamaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetimizce açıklanmakta olan dönüşüm programlarının önemli bir bölümünde Bakanlığımız kritik rol üstlenmiştir. Bilimi, AR-GE’yi, yenilik ve girişimciliği, sanayinin nitelikli üretime yönelik yapısal dönüşümünü, teknoloji üretimini ve verimliliği esas alan bu eylemlerle Bakanlığımız önemli görevler ifa etmektedir ve edecektir.

Otomotiv sanayisinde araç hafifletme, çevre ve tüketici dostu araçlar, yeni malzemeler ve yeni teknolojiler konusunda çalışmalar her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır. Tamamını kendimizin yaptığı, patenti, lisansı ve markası Türkiye’ye ait olan yerli bir marka aracın 2020 yılından önce yollarımızda olmasını hedefliyoruz yani yerli otomobili 2020’den önce Allah’ın izniyle yapacağız.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – O yapılmıştı çoktan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sektörün gelişimine katkı sağlayacağına inandığımız otomotiv test merkezi çalışmalarımız sürmektedir.

AR-GE ve yenilikte gelişmiş ülkeler seviyesini yakalamak için 2023 vizyonu çerçevesinde önemli hedefler belirlemiş durumdayız. Ülkemizin AR-GE harcaması 2013 yılında bir yıl öncesine göre yüzde 13,4 artarak 14 milyar 807 milyon olarak gerçekleşti. Bunda da yüzde 50’den fazlası şu anda kamu AR-GE harcaması. Bu, 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 0,53’ü olan AR-GE harcaması, 2013 yılında yüzde 0,95’e yükseldi.

Değerli arkadaşlarım, buna dudak bükmek öyle kolay değil, niye kolay değil? Şu anda bu rakamın nominal artışı 9 kat demek, 9 kat. Bunun şimdi rakamları... Şu anda sürem ona müsait değil ama lütfen biraz bir bakın, göreceksiniz. Bunu yeterli görmüyoruz ülkemiz için. 2023 yılında bu hedefimiz yüzde 3’e AR-GE harcamasını çıkarmak.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Keşke yapılsaydı da alkışlasaydık burada.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, Sayın Kılıçdaroğlu bütçe açış konuşmasında da ifade etti, bugün de Sayın Susam ifade etti. 2013 yılında tam zaman eş değer AR-GE personel sayısı 38 binden 113 bine çıktı, tam zaman eş değer araştırmacı sayısı ise 33 binden 89 bine yükseldi yani binden alıp düşürmedik.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bu kamuda mı Sayın Bakan?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Patent var mı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Var, var, onları da söyleyeceğim. Merakınıza sevindim doğrusu, onları söyleyeceğim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Merak ettim, kamuda mı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – 2023 hedefimiz araştırmacı sayısını 300 bine çıkarmak.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Biz biliyoruz da millet de bilsin Sayın Bakan neyin ne olduğunu.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Türkiye'de şu anda ekonomide 2002’de aldığımız hiçbir değeri geriye götürmedik, Türkiye'yi büyüttük. Türkiye'yi büyütmeye devam ediyoruz. İnşallah, Türkiye'yi büyüterek 2023’te dünyanın en güçlü 10 ülkesi arasına sokacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüksek teknolojili sektörlerimizin üretim içindeki payının artırılması, hiç şüphesiz, sahip olduğumuz bilginin sanayiye aktarılmasıyla mümkün olacak.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, burada muhalefet konuşurken iktidardaki arkadaşlarımız sabırla dinliyor ama iktidar veya Hükûmet konuşmaya başladı mı muhalefetin laf atmadığı bir dakika, bir saniye yok. Sayın Başkan, bu hakkaniyete ve adalete uymuyor. Bu noktada gerekli ikazı yapmanız bizi sevindirecek.

Değerli arkadaşlarım, kamu-sanayi-üniversite iş birliğinin sürdürülebilir hâle gelmesi ve bu konuda önümüzdeki dönemde yol haritası belirlenmesi açısından KÜSİ Strateji Belgesi’ni hazırladık. Yeni bir hazırlığı da inşallah başlatıyoruz. Üniversite-sanayi iş birliğini Türkiye’de sonuç odaklı AR-GE açısından çok daha etkin hâle getirecek hazırlıkları da yürütüyoruz.

Üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmede önemli işlevi olan teknoloji geliştirme bölgesi sayısı 2002 yılında sadece 2’ydi, bugün sayı 59’a çıktı. Bu bölgelerin 41’i şu anda faal ve bu bölgeleri OSB’ler içerisinde açmaya da özel önem veriyoruz. 2014 yılı içerisinde 7 tane yeni teknoloji geliştirme bölgesi kurduk. Bugün teknoloji geliştirme bölgelerindeki firma sayısı 3 bine, biten proje sayısı 14 bine, üzerinde çalışılan proje sayısı 7 bine, ihracat 1,7 milyar dolara ve istihdam nitelikli personel sayısı 30 bine yükseldi. Bunlar rakamlar arkadaşlar, bunlar rakamlar. İyi veya kötü değil, bunlar rakam. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – E ben şimdi rakam söyleyeceğim, laf atıyorsun diyeceksin Sayın Bakan. Yüzde 6’dan yüzde 3,5’a düşmüşsünüz. Onu niye söylemiyorsun?

BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – AR-GE ve yenilik faaliyetlerini kendi bünyesinde yapmak isteyen özel sektör firmalarımıza Bakanlığımız tarafından AR-GE merkezi belgesi verilmektedir. Bu kapsamda 186 firmaya AR-GE merkezi belgesi verdik. Şu anda 165 firma faal, 21 bin kişilik istihdam var, 4 bine yakın AR-GE projesi yürütülmüş, 952 tane bu AR-GE merkezlerinden dolayı patent alınmış.

Özellikle orta ölçekli firmalarımızın da AR-GE merkezi kurabilmesini sağlamak için geçtiğimiz aylarda yasal sınır olan 50 AR-GE personeli sayısını Meclis irademizle 30’a indiren düzenlemeyi de yapmış bulunuyoruz. Şimdi, tasarım ofislerinin de AR-GE merkezi gibi desteklenmesine yönelik kanun taslağını hazırladık, inşallah Meclisimize takdim edeceğiz.

Ayrıca, AR-GE merkezi ve Teknoloji Geliştirme Bölgeli Performans Endeksi’nin hazırlanması, teknoloji geliştirme bölgelerindeki firmaların AR-GE faaliyetlerinin ve teknoloji transfer ofislerinin etkinliğinin analiz edilmesi gibi çalışmalar başlatıldı, sonuçlar kamuoyuyla paylaşılıyor.

Sayın Başkan, değerli üyeler; özellikle gençlerimizi ve girişimcilerimizi desteklemekle ilgili son derece önemli programları, projeleri yürütüyoruz. Bunların detayına girmeye kalkarsam, zannediyorum yirmi beş dakika değil iki yüz elli dakika konuşmamız gerekir ama burada bir sayın milletvekilimizin söylediği bir konu benim de içimi acıttığı için vurgu yapmak istiyorum.

Bakın, biz, TÜBİTAK’ın “Teknogirişim Sermaye Desteği” diye 550 gencimize 100 bin lira verelim diye program başlattık ve çağrıya çıktık. Mekanizmada TÜBİTAK belirleyici değil. Milletvekili arkadaşlarımızın belki bilmediği yön bu. Bir proje geldiği zaman TÜBİTAK projeyi usul açısından inceler, şekil açısından inceler, daha sonra 5 kişiden oluşan üniversite hocalarının oluşturduğu panele gönderir. Maalesef buradan hocalarımıza çağrı yapıyorum: Bu kadar kıt not vermeyin.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – O hocaları kim belirliyor?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, o hocaları bu ülke yetiştirdi canım. Allah Allah… Hocaları kim yetiştirdi yani? Allah’ınızı severseniz…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Hocaları kim belirliyor?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Hocalar, bilim dalına göre, tamamen objektif kriterlere göre on sene önce, on beşe sene önce, yirmi sene önce nasıl belirleniyorsa aynen, aynı belirleniyor. İçerisinde her türlü siyasi görüşten, şeyden insan var ama hocalık başka bir şey.

Şimdi bakın, değerli arkadaşlar, yani bizim 100 bin lirayı esirgediğimiz yavrumuz maalesef bu 5 tane hocamız not vermediği için bu parayı esirgemişiz, bu gitmiş dünya birincisi olmuş.

Burada, bakın, hepimizin iğneyi kendimize batırmamız lazım. Yazık, günah ve biz bu sene sadece 284 gencimizi destekleyebildik. Paramız var, hazır ama gençlerimizi destekleyemiyoruz. Niye?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kendi düşüncenizden olmayana para vermiyorsunuz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Biraz proje kalitesi, biraz da hocalarımızın bu noktadaki, âdeta, not verirken sıfırcı hoca mantığı. Bu doğru değil. Ülke için bunu birlikte çözmek durumundayız. Bunlar hepimizin ortak sorunu.

Değerli arkadaşlarım, pek çok programı burada sizlerle paylaşmayı arzu ederdim ancak biraz zaman darlığı sebebiyle bazı konuları hızlı geçmek durumundayım.

TÜBİTAK’la ilgili pek çok destek programını yürütüyoruz. Bakın, bir tek örnek vereyim: 1995-2002 yılları arasında TÜBİTAK 1.146 proje için 364 milyon lira -bu rakamları bugüne çevirerek söylüyorum, 2013 rakamlarıyla- destek sağlarken, 2003-2013 yılları arasındaki on bir yıllık dönemde sağlanan destek miktarı 9 katına çıktı, 8.661 proje için 3,4 milyar ödeme yapıldı yani 3 milyar 400 milyon ödeme yapıldı, 10 katına çıktı bugünkü rakamlarla, enflasyonu falan dâhil ettiğim zaman. Bunlar, TÜBİTAK’ın bu noktada ne kadar önemli işler yaptığının bir göstergesi.

Savunma sanayisi ülkemiz için en önemli öncelik alanlarından. Bununla ilgili pek çok projeyi -burada sayma imkânım yok- hayata geçirdik. Ama, değerli arkadaşlarım, savunma sanayisine yapılan yatırımı militarist bir yatırım olarak nitelendirmek haksızlıktır. Bu ülkeye kendisini ait hisseden her bir vatandaşımız savunma sanayisine yapılan yatırımı övünçle karşılar, her bir arkadaşımız Türkiye’nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını azaltan her projeye en azından “Helal olsun.” der, en azından, alkışlamasa bile, “Doğrudur.” der. Ama savunma sanayisine Türkiye yatırım yapmazsa şu Orta Doğu coğrafyasında Türkiye güvenliğini nasıl sağlar? Bu açıdan bu konudaki haksızlığa bir vurgu yapmayı özellikle istiyorum.

Bu arada TÜRKSAT 6A projesi resmen başlamış oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde pazartesi günü imzayı attık ve fiilen -inşallah- TÜRKSAT 6A başladı. Artık Türkiye kendi haberleşme uydusunu da yapan dünyadaki 10 ülkeden biri oluyor; hayırlı olsun, uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, burada TÜBİTAK’la ilgili birkaç konuyu açıklama ihtiyacım var. Şu anda, bakın… Sayın Toprak büyük bir talihsizlikle, eminim ki yanlış bilgilendirme sonucunda TÜBİTAK’ın Gebze arazisinde bir talandan bahsetti. Değerli arkadaşlarım, TÜBİTAK’ta hiçbir şekilde ranta, talana müsaade etmeyiz. (CHP sıralarından “Ooo” sesleri, gürültüler)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sahte rapordan bahset Sayın Bakan, sahte rapordan!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Yani, söylediğine kendin inanıyor musun Sayın Bakan? Talan etmediğiniz yer kalmadı ya!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bizim, TÜBİTAK’ta bu paralel yapıyla ilgili her attığımız adımda karşımıza böyle bir şey geliyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sahte raporu açıkla, listeleri açıkla.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ben size işin doğrusunu söyleyeyim, siz ondan sonra ne diyorsanız deyin.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Genelleme yapma.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, sahte raporu açıkla.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, dinleyin, dinleyin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sahte raporda ne yaptınız? Oraya imza atanlara ne yaptınız bugüne kadar, o sahte raporu imzalayanlara?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Onu da söyleyeceğim, neyin sahte olduğunu, neyin olmadığını. O sahte raporları o Balyoz davasında, o diğer davalarda amirinden değil de ağabeyinden talimat alarak yanlış rapor verenleri kovduk TÜBİTAK’tan, attık onları.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sahte rapora imza atanlara ne yaptın, onu açıkla.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Onları attık arkadaşlar, niye rahatsız oluyorsunuz? Bunları atıyoruz buradan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Olmuyorum, sizin Bakan olarak müsaade etmemeniz lazımdı.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Kim getirdi onları oraya?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – O davaların savcısı kim?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, söylüyorum size Sayın Toprak…

ALİM IŞIK (Kütahya) – TÜBİTAK’tan sahte rapor aldılarsa neyi konuşuyoruz?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ben Sayın Toprak’ın bilimsel kişiliğine saygı duyanlardanım. Söylüyorum, TÜBİTAK’ın kenarından bir yol geçti. Fiilen TÜBİTAK arazisinin dışında kalan bir alanda Gebze Belediyemiz bizden talepte bulundu, TÜBİTAK’ın alanının dışında kaldı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç metrekare?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – O davanın savcısını söyle, davanın savcısını.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Dışı değil.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dışında. O zaman yanlış bilgi verilmiş, hiç sorun yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç metrekare?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, şu anda hiçbir şekilde bir yeşillik özelliği kaybolmayacak. Bir tek ağaç kesilmemek şartıyla TÜBİTAK Bilim Kurulu bu arazinin belediyeye devredilmesine razı oldu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç metrekare?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Koca arazi TÜBİTAK’ın özel arazisi mi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, buradan söylüyorum, buradan açık söylüyorum, eğer oradan bir ağaç kesilirse ve yeşil alan olma özelliği kalkarsa o zaman ben de sizinle beraber o gerekeni yapacağım. Orada rahat olun.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, Sayın Bakan, arazi TÜBİTAK’ın mı, değil mi? Arazi kimin arazisi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bir başka konu, Sayın Binnaz Toprak “4.500 kişi çalışıyor.” dedi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç metrekare dedin?

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Özel idarenin mallarını devrediyor.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, arkadaşlar, yani bu kadar, Hükûmete yüklenecekseniz, Hükûmet kürsüye çıkınca da lafa boğup ondan sonra Bakanı konuşturmadan süreyi dolduracaksınız. Bu kadar uyanıklık olmaz ki. Olmaz bu, biraz müsaade edin anlatalım.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, öyle bir niyetimiz yok ama doğru bilgi ver.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Doğruları söyle.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, bakın, TÜBİTAK’ta, Gebze’de 4.500 kişi çalışmıyor, Gebze’de 2.500 kişi çalışıyor, bir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç metrekare devrettiniz?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – İki, TÜBİTAK’ta hayvanat bahçesinden gelen müdür yardımcısı… Önce TÜBİTAK Başkanıydı hayvanat bahçesinden gelen, çok şükür TÜBİTAK Başkanı biliniyor, o tutmadı. Sonra, başkan yardımcısı, merkez müdürü, şimdi en son bir ULAKBİM’in Müdür Yardımcılığına kadar indiler. Nedir bu arkadaşımızın özelliği? İki yıl hayvanat bahçesi şube müdürlüğü yapmak, yirmi yıl da şu anda çalıştığı alanda dergicilik yapmak.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Hangi dergi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, bir insana bu kadar büyük haksızlık yapılabilir mi?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ya, niye hayvanat bahçesine müdür yaptınız zamanında?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, hayvanat bahçesinde, orada ne işi vardı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Allah’tan korkar insan ya, Allah’tan korkar.

Diğer bir arkadaşımız idari işlere…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Demek ki yalan değil, vekilin söylediği doğru o zaman.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ben de siyasetten geldim. Bir partide ilçe başkan yardımcısı olmak ayıp mı? Siyaseti bu kadar horlamak… Benim bildiğim, bu arkadaşımız, İstanbul Teknik Üniversitesi metalürji mühendisliği bölümü mezunu, özel sektör tecrübesi bulunan arkadaşımız, Sayın Toprak.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hayvanat bahçesinde ne işi vardı?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bu kadar siyasete hor bakmayın, siyaset hepimize lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Son bir buçuk dakikam var, Sayın Müezzinoğlu eğer uygun görürse birkaç dakika almak isterim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, nasıl aldırdın oraya?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Liyakat lazım, liyakat.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ama şu son bölümde, özellikle, işte efendim, “Sanayinin yüksek teknoloji payı azaldı.” diyor Sayın Susam.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, imalat sanayisinde, ihracatta 4 kat büyüdü; yüksek teknoloji 2 kat büyüyünce oran düştü ama aynı zamanda en düşük teknoloji düzeyi yüzde 47,2’den yüzde 30,8’e gelmiş. Yani, Türkiye teknoloji düzeyini yükseltiyor ama bu işler boyacı küpü değil, bir günde sokup çıkaracaksınız; bu iş zaman istiyor, sabır istiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ya, rakamla oynama! Tamam, matematikçisin, anladık, sizinkiler yiyor bunu da biz yemeyiz ya!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, ben, Bakan olarak şu anda AR-GE bütçesini harcayamamaktan yakınan bir insanım. Niye? AR-GE ekosistemimiz daha yeni yeni gelişiyor. Bu işlere biz çok geç başladık. Keşke bu işleri 60’larda, 70’lerde yapsaydık çok daha iyi olurdu, bugün çok daha iyi rakamları konuşurduk.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Biraz daha geriye git istersen. Ya, on iki yıl yetmedi mi de elli yıl…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Son olarak şunu ifade edeyim değerli arkadaşlar, şu hırsızlık meselesini, aynen konuştuğum cümleyi yüce Meclisimizin huzurunda okuyorum: “Yol ile yolsuzluk bir arada olmaz. Bir yerde yolsuzluk yapılıyorsa yola kaynak bulamazsınız, yol yapmaya para kalmaz, bütün kaynaklar yolsuzluğa gider.”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben sana 50 tane yol hikâyesi anlatayım, milletin anasına küfredenlerin nasıl yolsuzluk yaptığını söyleyeyim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – “Eğer bir yerde yol varsa demek ki kaynaklar yolsuzluğa değil yola gidiyordur.”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Boşuna konuşuyorsun!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – “AK PARTİ hükûmetleri döneminde 17.500 kilometrelik duble yol yapıldı, tüm partiler biliyor.”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Her biri bir yolsuzluk hikâyesi.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – “Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan duble yol 6.100 kilometre.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – “Neredeyse yüz yıllık bir dönemde…”

BAŞKAN – Şimdi, ben size iki dakika söz veriyorum, buyurun.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – “…6.100 kilometre duble yol yapan ülke on iki yılda 17.500 kilometre yol yaptıysa, demek ki yol var, yolsuzluk yok.”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hepsinde bir yolsuzluk hikâyesi de var, merak etme.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hepsinde pay var, hile var.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – “Bazıları, ufak tefek hırsızlıkları falan yolsuzluk diye büyütüp şey yapmaya çalışıyor. Ona da karşıyız, onunla ilgili de her türlü mücadeleyi veriyoruz. Önümüzdeki dönemde, inşallah yolsuzluklarla mücadelede çok daha etkin tedbirleri yürürlüğe koyacağız.” Bugün de bu konuşmanın altına imzayı atıyorum, aynen, aynı kanaatteyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bırakın, bizim abdestimizden şüphemiz yok.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bravo Sayın Bakan!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şu hissetmek meselesine bir geleyim.

Evet, Recep Tayyip Erdoğan’ı çok yakından tanıyan, birlikte çalışmış bir arkadaşı olarak ilk bunu hissettiğimde “Bu açık bir montaj” dedim ve ondan sonra TÜBİTAK raporu bunun açık montaj olduğunu gösterdi.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Tam tersi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Görmeden “montaj” diyen kim?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Buraya kadar tartışın.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hâlâ yalan söylüyorsun!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Buraya kadar tartışın, bundan sonrasını söyleyeyim. (CHP sıralarından gürültüler) Dinleyin…

ADNAN KESKİN (Denizli) – Hâlâ yalan söylüyorsunuz!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dinleyin, söyleyeyim.

Bundan sonrasına…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Doğruyu söyle!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, o gün bugün, bu bir video paylaşım sitesinde olan bir ses kaydı.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – “Paraları sıfırla.” dedi mi demedi mi?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – O günden bugüne kadar “Bu video montaj değildir.” diyen bir tek rapor yazılmadı, yazılamadı çünkü açıkça montaj.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Yazdırmadın ki!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bugün hâlâ çağrımı sürdürüyorum. Plan ve Bütçe Komisyonunda açıkça çağrıda bulundum, arkadaşlarım oradaydı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kime yaptın o çağrıyı? Hangi üniversite verecek!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dedim ki: “Madem ben montaj değil diye iddia ettim, TÜBİTAK montaj olmadığını bütün belgeleriyle bilimsel olarak ortaya koydu. Eğer montajdı, montajdı... Bir tane, dünyanın bilimsel kurumundan bunun montaj olmadığına dair bir belgeyi getirseydiniz, önümüze koysaydınız da biz de mahcup olsaydık, yüzümüz kızarsaydı.”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Amerika’dan gelmedi mi o belge? Geldi.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yok ortada, hâlâ yok, olamaz çünkü açıkça montaj. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Geldi.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Arkadaşlar, bu ülkede bu kadar reformu yapan insan yolsuzluk yapsaydı yüz kere ipini çekerlerdi. O açıdan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika daha söz vereyim mi size?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – İki dakika verin Sayın Başkan.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, iki dakika verin.

BAŞKAN - Tamam, iki dakika vereyim.

Buyurunuz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, bakın sayın milletvekilleri…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Eğer o yolsuzluk yapılmasaydı kamera görüntülerini naklen yayınlardınız “Biri bizi gözetliyor evi” gibi, yirmi dört saat yayınlardınız o görüntüleri.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sayın milletvekilleri, çok açık ve net. Efendim, Adli Tıp Kurumu bizi yalanlamış. Hayır kardeşim, Adli Tıp Kurumunun bizim yaptığımız forensik analizle hiç uzaktan yakından alakalı bir cümlesi yok

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Doğru, bizi yalanladı sizi değil!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yani bir şeyleri getirip birbirine karıştırıp da…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – “Montaj” diyen kimse var mı Sayın Bakan?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – …vatandaşta bir algı operasyonu yapmaya hiç kimsenin hakkı yok.

Bakın, getirin, koyun ortaya…

ALİM IŞIK (Kütahya) – O sizin işiniz.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Algıyı siz yapıyorsunuz, siz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, madem, bu kadar iddialısınız… Ha, sizin tek yaptığınız AK PARTİ Hükûmetine yönelik bir algı operasyonu, bunu kabul etmeyiz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne algısı ya? Ortada paralar var, vaatler var, “tape”ler var. Ne algısından bahsediyorsun?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şu net olarak ortada… (CHP sıralarından gürültüler)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Adam itiraf ediyor, itiraf.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, herkes kanun karşısında…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kol saati, kol saati…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, bir dinleyiver ya, bir dinle.

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, rica ediyorum…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya işte, zaten… Şunu söylüyorum: Bakın, yolsuzluklara AK PARTİ olarak karşıyız. Yolsuzluklara yönelik büyük mücadele verdik.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Adam itiraf ediyor, bu “Yok.” diyor ya.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Eğer bir kişi yolsuzluğa bulaştıysa onu hem lanetleriz hem de hukuk önünde gerekli cezayı alması için her türlü çalışmayı yaparız. (CHP sıralarından alkışlar!) Bundan dolayı da haklarında iddia olan arkadaşlarımız… Ki, bizim evrensel bir hukuk kuralımız var, der ki, kişinin suçu ispat edilene kadar suçsuzdur. Ama sizin yaptığınız, kişileri peşinen mahkûm etmek.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Onun için mi hâkimleri, savcıları değiştirdiniz? Ya niye hâkimleri, savcıları, emniyet müdürünü değiştirdiniz?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Kural nerede kural?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonu kurdu mu? Kurdu. Eğer milletvekillerimizin kanaati, bu Komisyonda arkadaşlarımızın suçlu olduğuna yönelik bir kanaat olursa Yüce Divana gönderir mi? Gönderir. Bu süreç tamamlandı mı? Tamamlanmadı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Her şeyi değiştir, kırk beş gün sonra oğlunu ifadeye yolla, savcıyı ayağına getir, sonra hukuktan bahset!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) - Peki, bu süreç tamamlanmadan sanki her şey olmuş bitmiş gibi sunmanın hakla, hakkaniyetle, hukukla, insanlıkla uzaktan yakından alakası var mı?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Doğru, doğru, devleti soyanların insanlıkla alakası yok, devleti soyanların insanlıkla alakası yok.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, 2015 bütçesinin ülkemiz için, milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi en içten saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkanım, Sayın Bakan inmeden bir soru tevdi etmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan otursun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakan inmeden, müsaade ederseniz bir soru tevdi etmek istiyorum. Müsaade eder misiniz?

Benim sözlerime istinaden, Sayın Bakan sarf ettiği sözlerin altına imza attığını beyan ederek sözlerimi doğruladı. Ben buradan Sayın Bakana tekrar sormak istiyorum: Sayın Bakan, sizin nezdinizde büyük hırsızlığın miktarı ne kadar, onu da bir açıklarsanız.

Teşekkür ediyorum.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Toprak…

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Bakan benim de ismimi zikrederek…

BAŞKAN – Sizin isminizi zikretti, yanlış bilgilendirdiğinizi söyledi, siz doğru bilgilendirdiğinizi söylüyorsunuz.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir de kaç metrekare verildiğini sorar mısın?

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Henüz açmadım Hocam, bir saniye.

Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Aynı gerekçeyle…

BAŞKAN – Hayır, anladım ama şimdi, bir saniye.

Ben çok dikkatle izledim, sizin söylediklerinize ilişkin bir cevap verdi fakat “Yanlış bilgilendirdiniz, yanlış söylüyorsunuz.” gibi bir cümle sarf etmedi sizinle ilgili. “Sayın Susam şöyle söyledi, bu böyledir.” dedi ama Hocayla ilgili böyle bir cümlesi var… Bakacağım ona.

Buyurunuz Sayın Toprak.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

5.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sevgili arkadaşlar, şimdi, ben burada konuştuktan sonra kuliste Sayın Bakana rastladım ve Sayın Bakan dediler ki: “O sizin öyle söylediğiniz gibi değil, bu araziyle biz hiçbir şey yapmayacağız.” “Bunu garanti ediyor ve Mecliste de söyleyecek misiniz?” dedim, “Söyleyeceğim, söyleyeceğim.” dedi.

Şimdi, burada anlattığı aslında benim söylediğim meselenin doğru olduğunu gösteriyor. (CHP sıralarından alkışlar) Şu açıdan doğru olduğunu gösteriyor: O yolun ayrıldığını ben de biliyorum fakat bu arazi, TÜBİTAK’a 1973 sonrası verilen arazi denize kadar inen bir arazi. Anlaşılan oradan önce bir yol geçirmişler, deniz kısmını… Orası TÜBİTAK’ın malı Sayın Başkan, şimdi villalar, AVM’ler ve rezidanslar için kullanılacaklar; bu bir.

İkincisi de, bu, TÜBİTAK’taki Cahit Arf Merkezine atanan şahısla ilgili, hayvanat bahçesi görevinden buraya atanan kişi. Şimdi, bakın, oradaki bölüm, adı üstünde Cahit Arf Merkezi. Cahit Arf bu ülkenin yetiştirdiği en önemli fizikçilerden birisidir, belki de en önemlisidir, Sayın Erdal İnönü’nün yanı sıra. Ve kendisinin, benim bildiğim kadarıyla, zamanında başında bulunduğu bir merkez bu. Hangi liyakat esaslarına göre bu şahıs buraya atanmıştır?

ADNAN KESKİN (Denizli) – Liyakat aramıyoruz zaten, yandaşlık arıyoruz!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Hangi derginin editörüdür? Ben bunu Sayın Bakana zaten sordum. Aradım taradım, hangi derginin editörü olduğunu bulamadığım gibi öz geçmişi hakkında da hiçbir şey bulamadım. Neden TÜBİTAK’ın sayfasında bu kişinin öz geçmişi yok? Bunu, vatandaş olarak bizim bilmek hakkımızdır. Bunun liyakat esaslarına uyup uymadığını anlamak için aslına bakarsanız bütün bu atamaların açık olması gerekir. Bu tür görevlere atanan kişilerin öz geçmişlerine ulaşabilmemiz gerekir ki atamalar hakkaniyetle mi yapılmış, liyakat esasına uyularak mı yapılmış, yoksa sadece yandaş insanlar nezdinde mi yapılmış?

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Tabii, tabii, bir saniye.

Sayın Susam, buyurunuz.

Sizin yalnız o, teknolojideki…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – 6,2’nin…

BAŞKAN – …aktarılan kaynakları söyledi, ona göre rica edeyim.

Yeni bir sataşma olmasın.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkanım, ben şu kürsüde konuştuğum hiçbir konuşmada sataşma yapmadım, gene de yapmam.

BAŞKAN – Biliyorum da ben hatırlattım, sağ olasınız.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Sayın Bakana söylediklerinin bilimsel olarak doğru olmadığını bir kez daha hatırlatma gereği için buraya çıktım.

Sayın Bakan AR-GE’yle ilgili kendi desteklerinin yakında yüzde 3’e çıkacağını söyledi. Şu Mecliste üç dönemdir bulunanlar var, ben iki dönemdir buradayım. Ben bu kürsüden Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’ın 2007 yılında, 2009’da AR-GE’ye bütçeden ayrılan payın 1,5’e çıkacağı sözünü dinledim. Ben Nihat Ergün’den 2011’de bu rakama çıkacağını dinledim. Sizden şimdi yüzde 3’e çıkacağı vaadini dinliyorum. Gelen rakam bu kadar yıl içerisinde, sekiz yılda binde 7’den binde 9’a çıktı, olay bu, AR-GE’ye ayırdığınız pay bu kadar. Bu payla bu işler olmaz diyorum, bu kadar basit. (CHP sıralarından alkışlar)

İkincisi, AR-GE’de bizim söylediklerimizi dinleseydiniz… AR-GE kanununu çıkarırken “50 kişilik AR-GE elemanı olanlara destek vereceğiz.” dediniz. Burada öneri getirdim, dedim ki AR-GE desteğini daha az sayıda elemana verin. Dediğime tam olarak gelmediniz ama 25’e düşürerek geldiniz. Doğru söylediğim orada çıkıyor.

Üçüncüsü, ben bugün hem Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlar hem Milliyetçi Hareket Partili hem de Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarla birlikte Ankara Sanayi Odasındaydım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Sektör toplantısından geliyoruz. Sektör toplantısında sizin gibi düşünmüyorlar Sayın Bakan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Biraz sektörü dinleyin, orada durumun ne olduğunu göreceksiniz. Biz doğru söylüyoruz. Siz konuyu iyi bilmiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

Şimdi, sıraya aldık. Sonra da size cevap hakkı tanıyacağım.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, Sayın Bakan konuşmasında grubumuza yönelik olarak, çok genel bir hukuk ilkesi olan masumiyet karinesini ihlal ettiğimizi ve kişileri peşinen mahkûm ettiğimizi ifade ederek…

BAŞKAN – Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

7.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın 656 ve 656’ya 1’inci Ek sıra sayılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 657 sıra sayılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, evet, doğru söylediniz. 17 ve 25 Aralık süreciyle ilgili, dönemin Başbakanı özel uçağıyla İstanbul’a vali taşıyıp koltuğa oturtmasaydı, Emniyet Genel Müdürlüğünde bini aşkın emniyet mensubu görevinden alınmasa, sağa sola sürülmeseydi; Merkez Bankası dâhil birçok kamu kurumunda -TÜBİTAK dâhil- değişik insanlar görevden alınmasa idi; HSYK Kanunu, MİT Kanunu ve İnternet kanununda apar topar değişiklikler yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çamaşır makinesine çevrilmeseydi biz 17-25 Aralık sanıklarıyla ilgili hüküm vermezdik ama bütün bunlar olduktan sonra 17-25 Aralık sanıklarıyla ilgili “Bunlar masumdur, masumiyet karinesi bunlar için de geçerlidir.” deme şansımızı elimizden aldınız.

Gelelim 14 Aralığa. Şimdi, işinize gelince masumiyet karinesi… 14 Aralık, üç gün önce başlayan soruşturmayla ilgili, gözaltına alınanlarla ilgili söylemediğiniz kalmadı. Üstelik 14 Aralıktan sonra vali değişmedi, Emniyetteki görevliler alınmadı, yargıdaki hâkimler, savcıların yerleri değiştirilmedi. İşlem orada yürüyor. Siz yürütme organısınız ve yürütme organı olarak daha üçüncü gününde söylemediğinizi bırakmadınız. “Amirinden değil ağabeyinden talimat alanlar” diyorsunuz. Bu ülkede gittiği her kongreye “’Ağabeyimden selam getirdim size.’ deyip ağabeyinden kim talimat alıyor?” diye 77 milyona sorsak, 77 milyon insan da “Ahmet Davutoğlu.” der.

Selamlar, saygılar. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – İki dakikanız var biliyorsunuz. Sataşmaya göre veriyorum ben size, sonra sorularda da cevap verirsiniz.

Buyurunuz.

8.- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın, İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve Sinop Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına ve Hükûmete sataşmaları nedeniyle konuşması

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Değerli arkadaşlar, Sayın Toprak’a çok açık, net bir daha söylüyorum: TÜBİTAK’ın içinde hiçbir şekilde ranta yönelik bir adım atılmadı, bundan sonra da atılmayacak.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Arazi kimin Sayın Bakan, arazi kimin?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – O arazi küçük bir arazi zaten.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakan, kaç metrekare?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Kimin, kimin, kimin?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Küçük bir arazi; ne AVM yapılabilir ne bir şey yapılabilir. Ya, bilip bilmeden…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ya, hırsızlık ufak tefek, arazi küçük… Nedir senin bu şeyin ya? Ne söylediğimizi anlamıyorsunuz.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, kimin, kimin, arazi kimin?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – …bilip bilmeden konuşursanız böyle mahcup olursunuz; bir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) İkincisi, ikincisi…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ayıp ya! Meclisi kandırma be kardeşim, Meclisi yanıltma!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – İkincisi: Bir insan eğer hayatının yirmi yılında dergicilik yaptığı bir yerde dergicilikle ilgili bir göreve getiriliyorsa…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakan, kaç metrekaredir bu?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kaç metrekare bu ya?

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – “Küçük.” dediğin ne kadar küçük?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – …bu insan iki yıl hayvanat bahçesi şube müdürlüğü yaptı diye kınanması kınanacak bir durumdur.

Üçüncüsü: Sayın Susam ifade etti. Bakın, Türkiye'nin teknoloji düzeyi yükseliyor, hiç merak etmeyin.

Ben Ankara Sanayi Odasıyla defalarca toplantı yaptım. Dün akşam Kocaeli Sanayi Odasındaydım, evvelsi gün Türkiye'nin sanayi odası başkanlarıyla görüşme yaptım.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Size söylemekten çekiniyorlar demek ki Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sürekli odalarımızla iç içeyiz, sürekli odalarımızla iç içeyiz, her birinin söylediklerini tek tek not alıyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sadece not alıyorsunuz demek ki!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şunu ifade edeyim: Sayın Grup Başkan Vekili, eğer 17-25 Aralık operasyonundan sonra o vali değişimi olmasaydı, o emniyet müdürü değişimi olmasaydı, o darbe girişimi engellenmeseydi belki de bugün Meclis açık olmayacaktı. Bugün… (CHP ve MHP sıralarından “Yaa, tabii, tabii!” sesleri, gürültüler) Tabii, tabii…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bırak Allah aşkına ya!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, gerçeklerle yüzleşin, gerçeklerle yüzleşin! (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Milletvekilleri, lütfen, sayın milletvekilleri, lütfen…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Eğer bu ülkede kökü dışarıda bir yapı… (CHP sıralarından gürültüler)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Kökü dışardakilerle on bir sene beraberdiniz.

BAŞKAN – Rica ediyorum, lütfen…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – …eğer ülkenin demokrasisine, iktidarına yönelik bir operasyon yapıyorsa ve buna da iktidar karşı çıkıyorsa bu ancak ve ancak alkışlanacak bir durumdur. (CHP sıralarından gürültüler)

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hem suçlu hem güçlüsünüz Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) – Eğer muhalefet olarak paralel yapıdan medet umarak, hatta -bir milletvekilinizin ifadesiyle- paralel yapıyla iş birliği yaparak…

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Onlar sizin ifadeleriniz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Devamla) –Hükûmeti götürmek istiyorsanız yaptığınız, tarihe kara bir leke olarak geçecektir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, Sayın Bakan bir söylesin ya, Sayın Bakan hırsızlığa “ufak tefek” dedi, araziye “küçük” dedi. Sayın Bakan, size bir şey beğendiremiyoruz ya, her şeyin büyüğünü istiyorsunuz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ne söylediğimi anlamıyorsun ki.

BAŞKAN – Sayın Türkkan, lütfen…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay, bir dakika, ben size söz vereceğim, grubunuzla ilgili söz vereceğim de…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Anlamaz olur muyum ben, senin aklının 5 mislisi bende var. Aklınla kendini imtihan etme, sınıfta kalırsın.

BAŞKAN – Sayın Türkkan, rica ediyorum…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Senin gittiğin yolları 4 defa geri döndüm ben, haberin olsun.

BAŞKAN – Sayın Türkkan, rica ediyorum…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Allah Allah!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Öyle, öyle. Nuh Çimento işine benzemez bu işler, haydi!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Bak, Allah aşkına, ukalalık yapma!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Şahsileştirmedim dikkat et, farkındasın değil mi? Akıllı ol!

BAŞKAN – Sayın Türkkan, lütfen…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sen akıllı ol!

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurunuz.

9.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu benim söylediğim… “Emniyete, yargıya, Merkez Bankasına yürütme marifetiyle darbe yapılmasaydı Parlamento olmayacaktı” dediniz. Buna herkes güler, kargalar da güler ama onlar yapılmasaydı ne olacaktı ben söyleyeyim. Şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan cezaevinde olacaktı. (CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Nereden biliyorsun?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Nasıl oluyor ya!

HAMZA DAĞ (İzmir) – Sen nereden biliyorsun bunları?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Onlar yapılmasaydı İçişleri Bakanının, sabık İçişleri Bakanının oğlu cezaevinde olacaktı. (AK PARTİ sıralarından “Sen yargıç mısın?” sesi ve gürültüler) O yargı değil mi? Ne ayıp şey ya! Bu Parlamento, bu devlet o kadar aciz mi?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Pensilvanya mı planladı?

HAMZA DAĞ (İzmir) – Sen yargıç mısın, hâkim misin!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sizin devlete zamanında yetiştirdiğiniz üç beş bürokrat bu Parlamentoyu kapatacaksa bu Parlamentoya zaten yazık. Böyle bir şey olabilir mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Beraber mi planladınız?

HAMZA DAĞ (İzmir) – Nasıl biliyorsun sen bunları, talimatı sen mi verdin?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ama ne zamanki sizin kendi elinizle devletin ve yargının her kademesine yerleştirdiğiniz, şimdi “paralel” diye…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Beraber mi planladınız?

HAMZA DAĞ (İzmir) – Hâkime talimat mı verecektin? Bunun olması için talimat mı verecektin?

ENGİN ALTAY (Devamla) – …adlandırdığınız insanlar -sizi tenzih ediyorum- belli ki bu sıralarda oturan kimi bakanların yaptığı yolsuzlukları daha fazla mideleri kaldırmadı…

HAMZA DAĞ (İzmir) – Sen mi talimatı verdin hâkime?

ENGİN ALTAY (Devamla) - …vicdanları kabul etmedi ve darbeci ilan ettiniz, darbeci ilan ettiniz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – “Beraber yaptıkları” diyorsun, beraber mi planladınız?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ergenekon’un da, Balyoz’un da mimarı burasıdır, onlar taşeronudur. Olay bundan ibarettir Sayın Bakan, korkmayın.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Hâkime talimatı sen mi verecektin?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu Parlamento sonsuza dek açık kalacaktır sizin Türkiye'de yarattığınız bu kaos ortamına rağmen.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şimdi Sayın Toprak’ı dinleyeyim, sonra size sıra geliyor.

Sayın Toprak…

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Şimdi, efendim, ben Sayın Bakana kamuoyu adına ve halkın adına bir şey sordum. Bir: Bu arazide ne yapılacağını kendisi yanlış söylediğini söyleyip bu arazinin…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ya, kaç metrekare Hocam bu arazi? Madem biliyorsun söyle.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Sen söyle, sen söyle.

BAŞKAN – Siz gelin şöyle, buyurun.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Mülkiyet kimin mülkiyet, ablam onu soracaksın, metrekaresi önemli değil, mülkiyeti kimin?

BAŞKAN - Sonra size söz vereceğim Sayın Bostancı.

Buyurunuz.

10.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, efendim, benim öğrenmek istediğim şu… Bunu da öğrenmeye hakkımız var diye düşünüyorum hem burada milletvekilleri olarak hem de halk olarak, vergimizi ödeyen insanlar olarak bunu öğrenmeye hakkımız var. Bunu Bakandan rica ettim ama kendisi cevabını vermiyor.

Bir: Bu arazinin mülkiyeti, öndeki denize yakın ve şimdi göz koydukları arazi dâhil, 1973 yılında Ecevit-Erbakan koalisyonu döneminde TÜBİTAK’a verilmiş midir verilmemiş midir?

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) - Kimin arazisiydi bu, devletin arazisi değil mi ya?

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Bu mülkiyet iptal mi edilmiştir? İptal edilmişse hangi gerekçeyle iptal edilmiştir? Şu anda arazinin mülkiyeti kimdedir?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Şu anda açık ve net soru.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - İki: Sayın Bakan, bunun küçücük küçücük küçücük bir arazi olduğunu iddia ediyor. Kaç dönümdür bu arazi? Yani, TÜBİTAK’a ait olan ve el koymak istedikleri, üzerine AVM, rezidans ve villa yapmak istedikleri -çünkü değerli bir arazi bu- arazi kaç dönümdür, ne kadar küçüktür?

Üç: Bu Cahit Arf Bilgi Merkezine atanan şahıs hangi dergiyi çıkarmıştır, çıkarmaktadır, görevi nedir?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hâlâ soruyor, üçüncü defa soruyor, üçüncü defa aynı soruyu…

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Üçüncü defa soruyorum.Ayrıca, kendisine tavsiyem, Cahit Arf Merkezinin görevlerini, amacını okusun. Onun amacı dergi çıkarmak falan değildir. Elektronik…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hocam, kendini yorma, niyeti yok çünkü onun.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Evet, evet.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Cesareti yok cevap vermeye. Onun için anlamazlıktan geliyor.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Aynen, aynen.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşun bakalım!

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Teknik ve elektronik bilgilerle uğraşan bir merkez, gerçekten de bu bilgilere vâkıf bilim adamlarının orada olması lazım, bilim insanlarının -pardon, düzeltiyorum- orada olması lazım. Bu şahsın liyakati nedir? Bu da dördüncü sorum. Lütfen bu soruların cevabını istiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Dört soruyu dört defa sordun ama Sayın Bakan cevap veremiyor. Aynı soruyu dört defa sordun. Beşinci olarak da ben soruyorum: Mülkiyeti kime ait o arsanın? Mülkiyeti kime ait?

BAŞKAN – Sayın Bakan kendiliğinden bütün bu konuşmalara cevap verdiği için -siz yoktunuz- bu sistem yürüdü.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hocam dört defa sordu, Sayın Bakan cevap vermedi. Ayıp ya!

BAŞKAN – Ama bu sistem öyle yürüdü.

Buyurunuz.

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Engin Bey zaten kalemini kırmış, cezasını kesmiş.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Tıpkı sizin gibi.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Dolayısıyla yargılamaya da gerek yok. Engin Bey hükmünü vermiş.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Tıpkı sizin gibi, sizin Haşhaşilere kestiğiniz gibi.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Oysaki böyle bir yaklaşım hukuki değildir.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – İnsani de değil.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Aynı gruptan, aynı çevreden geçmişte CHP’li arkadaşlar çok şikâyetçiydiler.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Evet, doğru. F tipi cezaevi vardı, F tipi hâkim vardı, F tipi savcı vardı, doğru. Sayenizde vardı zaten onlar. Bugün onlardan şikâyet etmeye hakkınız yoktur.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Evet, bugün yaşananlar dünden daha büyük, daha önemli, daha ciddi ve derin bir durumla karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ama onların yerine siz geçtiniz, farkınız yoktur.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Mesele ilke meselesiyse burada CHP’den ilkeli bir tavır beklerdik, bunu göremedik. Bu bir.

İkincisi, bakın, trafik kazası olur, iki insan çıkar, iner aşağıya, bunlardan birisi, eğer biraz da hatalı ve kusurluysa, başlar bağırmaya, bağırarak ve çağırarak kendisinin haklı olduğuna ilişkin hegemonik bir durum yaratmak ister.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hoca, kimse bağırmıyor.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Şimdi ben bakıyorum, burada CHP’li arkadaşlar konuşuyorlar, biz dinliyoruz ama ne zaman bizim arkadaşlar konuşmaya başlıyor, o zaman yerlerinden çok müdahale ediyorlar. Eğer söyleyeceğiniz sözler var ise burada söylersiniz…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hoca, dört defa sorduk, cevap vermiyor. Dört defa aynı soruyu sorduk.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Söylersiniz, soru-cevap var, orada söylersiniz. Siz bağıra çağıra hakkaniyetin gerçekleştiği bir zemin gördünüz mü?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hocam, dört defa Sayın Bakana sorduk, dört defa. Cevap vermiyor.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Kim daha çok bağırırsa onun haklı olacağına ilişkin bir inancınız mı var? Parlamentoda böyle mi olacak? O zaman bu taraf daha çok bağırır, merak etmeyin.

Eğer mesele oysa, öyle bir sesimiz çıkar ki vallahi başka ses duyulmaz.

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Siz sorulara yanıt verin, sorulara.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Birbirimizi dinleyeceğiz arkadaşlar. Birbirimizi dinleyerek konuşacağız. Bütün laflar yerli yerinde söylenecek.

Bir de Engin Bey’in Meclisi çamaşır makinesine benzetmesi uygun olmadı. Zannediyorum CHP de bu durumda çamaşır makinesinin tamburu olur, başka ne diyeyim.

Saygılar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay, “tambur” sözünden sonra dinlemeye bile gerek yok.

Buyurunuz.

12.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sayın hatip bizi ilkesizlikle suçladı.

İlke nedir biliyor musun Sayın Vekilim, Sayın Grup Başkan Vekilim?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Biliyorum, biliyorum…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sen âlim adamsın. Âlim adamlara burada inanmadığı şeyleri söylemek yakışmaz; ilkesizlik budur. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Söylemem… Söylemem… Asla söylemem.

ENGİN ALTAY (Devamla) – İlkelilik, önce hukuka saygılı olmak, hukukun üstünlüğüne inanmaktır.

İlkelilik, oğluna savcılıktan celp kağıdı gelen bir Başbakanın oğlunu kırk beş gün arabasında taşımamasıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Hangi savcı? Hangi savcı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Evet, hangi savcı? Türkiye’yi bu hâle getirdiniz. Türkiye’yi, yargıyı katlettiniz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Pensilvanya savcısı mı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, size göre savcı mı, Pensilvanya’ya göre savcı mı? Sorun orada işte. Hukuku perişan ettiniz.

Şimdi, Türkiye’de “yargı” deyince milletin kafasına şu geliyor: AKP’nin savcısı var -doğrudur- Pensilvanya’nın savcısı var, bir de cumhuriyetin savcısı var.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Korsan savcı mı? Korsan savcı mı?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Senin grup da bağırıyor Hocam!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ama üçünün unvanı da cumhuriyet savcısı.

İlkesizlik, yolsuzlukların var olduğunu bile bile -isim vermeyeceğim dün akşamki sayın bakan gibi- kulislerde “Ya olmuş bu rüşvet. Lanet olsun.” deyip de, bu kürsüde bu pisliği, bu kepazeliği savunmak ilkesizliktir. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Asla… Asla…

ENGİN ALTAY (Devamla) - Milletin kör kuruşunun hesabını sormak ilkeliliktir. Bütün muhalefet partilerini, milletvekillerini kutluyorum. Bu kör kuruşun hesabını sormaya da devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.43

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki sekizinci tur görüşmelerine devam edeceğiz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/978) (S.Sayısı 656 ve 656’ya 1’inci Ek) (Devam)

2.- 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2013 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 157 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi, 2013 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/949, 3/1575, 3/1576, 3/1577, 3/1578, 3/1579) (S.Sayısı: 657) (Devam)

 

A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

C) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU (Devam)

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ç) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU (Devam)

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

D) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU (Devam)

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

E) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı

 

F) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

G) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

Ğ) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ (Devam)

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

H) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

I) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

İ) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI (Devam)

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

J) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi, Hükûmet adına Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu.

Süreniz yirmi altı dakika.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, yüce Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağlık Bakanlığımızın 2015 yılı bütçesinin Genel Kurula sunumu için söz almış bulunuyorum.

Konuşmama Sağlıkta Dönüşüm Programı’na on iki yıl boyunca büyük katkı sağlayan, destek veren tüm milletvekillerimize teşekkür ederek başlamak istiyorum. Yine, bugün aramızda olmayan, ebediyete intikal etmiş arkadaşlarımıza da Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın gerçek kahramanları olan doktorlarımıza, hemşirelerimize, bütün sağlık çalışanlarına ve büyük fedakârlıklarla hizmet bayrağını taşıyan değerli sağlık yöneticilerimize huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum.

Hiç şüphe yok ki bu süreçte en büyük teşekkürü halkımız hak ediyor. Bu millet, bu asil millet kendisine sunulan hizmeti büyük bir kadirşinaslıkla destekledi; her seçimde arkamızda durarak, bize güç vererek bu desteği her geçen gün artırarak devam ettirdi. Bu sayede büyük dönüşümü gerçekleştirmemiz mümkün oldu. Hizmetlerin en iyisine, en güzeline layık olan aziz milletimize de huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, “İnsan, önce insan.” diyerek yola çıktık ve devasa dönüşümü başardık. Bu devasa dönüşümü çok sayıda rakamla anlatmak mümkün, ancak ben konu iyi anlaşılsın diye, süremin de sınırlı olması nedeniyle size sadece bir rakam vereceğim, tek bir rakam ama biliyorum ki bu rakama hep birlikte “Evet.” diyeceğiz.

Dünya Sağlık Örgütü, en önemli sağlık göstergesi olarak doğumda beklenen yaşam süresini kabul ediyor. Dünya Sağlık Örgütü 2014 yıllığına göre, Türkiye’nin de dâhil olduğu orta üst gelir grubu ülkelerde 2000 yılında doğumda beklenen yaşam süresi 71, üst gelir grubu ülkelerde ise 76 idi. TÜİK, ülkemiz için bu rakamın orta üst gelir grubu ülkelerin ortalamasıyla aynı, yani 71 olduğunu söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü, 2014 yılında, 2012 yılı için orta üst gelir grubu ülkelerde doğumda beklenen yaşam süresini 74’e yükseltirken, iftiharla söylememiz gerekir ki, ülkemizde bu rakam 76,88’e, yani 77’ye yükseldi. Üst gelir grubu ülkelerin ortalaması ise 79. En önemli sağlık göstergesi açısından dün orta üst gelir grubu ülkeleriyle aynı seviyedeydik, bugün üst gelir grubu ülkelerini yakalama sınırındayız. Nereden nereye geldiğimize hep birlikte şahit olduk.

Değerli milletvekili arkadaşlar, şimdi Sağlıkta Dönüşüm Programı ile neler yaptığımızı bundan sonra neler yapmayı planladığımızı anlatmak, kısaca özetlemek istiyorum. Elbette yürüttüğümüz bu devasa dönüşüm programını bu kısa zaman diliminde anlatabilmem de çok mümkün olmayacak.

Ülke genelinde yenidoğan tarama programlarını yaygınlaştırarak genişlettik. İşitme taramasını okul çağı çocuklarında da yaygınlaştırıyoruz. Okul öncesi çocuklarda kırılma kusuruna yönelik görme taramasını yine yaygın bir şekilde uyguluyoruz. Koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerini geliştiriyoruz. 2014 yılında 5,6 milyon ilkokul öğrencisine ve 2 milyon yetişkine diş bakım seti dağıttık. 72 ilde 986 yatakla anne oteli hizmetini milletimizin hizmetine sunduk. Birinci basamak sağlık tesislerini yeniliyoruz. Bu tesislerimizi modern sağlık merkezleri hâline dönüştüreceğiz. Aile hekimliği ile birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirdik. Aile hekimi başına düşen nüfusu 2017 yılına kadar inşallah 3 binlerin altına indirmeyi hedefliyoruz. Aile hekimliğinde uzmanlık eğitimini teşvik ediyoruz. Görüntüleme merkezlerini, hizmetlerini yaygınlaştırıyoruz. Aile sağlığı merkezlerini diyetisyen, psikolog, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimcisi gibi personellerle desteklemeyi planladık.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sağlığın korunması için kapsamlı programlar hayata geçirdik. Kalp damar hastalıkları, kanser, diyabet, solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere, belirli hastalıklar için ulusal programları uygulamaya koyduk. Sağlıklı beslenme ve obezite danışma birimleriyle 130 bin kişiye ulaştık. Daha az şeker ve tuz tüketimini teşvik eden programları geliştiriyoruz. Özellikle tütünle mücadelede Hükûmetimizin sergilemiş olduğu kararlılık sayesinde ülkemiz model bir ülke hâline geldi. Önümüzdeki süreçte uyuşturucuyla mücadelede de, yine Sağlık Bakanlığı ve diğer bakanlıkların dinamikleriyle, inanıyorum ki uyuşturucu mücadelesinde de dünyaya örnek olacak başarıları hep birlikte sağlamış olacağız. Ruh sağlığı hizmetlerini toplum temelli olarak geliştirmeye devam ediyoruz. Bağımlılıkla mücadele için Hükûmet olarak uyuşturucu ve uyuşturucu bağımlılığı merkezleri yani TUBİM’leri kurduk. Tedavi merkezlerinin sayısını ve etkinliklerini artırıyoruz. Bu kapsamda Sayın Başbakanımızın katılımlarıyla 1’inci Uyuşturucu ile Mücadele Şûrası’nı gerçekleştirdik. Dünya Sağlık Örgütüyle iş birliği içinde Batı’daki uygulamaları örnek alan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları altyapısını tamamladık. İçme ve kullanma sularının kontrolünü sağlıyoruz ve bu önümüzdeki süreçte, yerel yönetimlerle birlikte entegre bir şekilde, kamuoyunun da her musluktan akan suyun kalitesini İnternet ortamında izleyebilecekleri noktaya taşımayı planlıyoruz. Halk sağlığı tehditlerini Erken Uyarı ve Yanıt Sistemi’yle kaynağında kontrol ediyoruz. Bulaşıcı hastalıkların gözetimi ve kontrolüne hız verdik. Bu kapsamda Ebola ve MERS virüsü hastalıklarına yönelik acil eylem planları hazırlayarak gerekli tedbirleri aldık ve ülkemiz bu anlamda risk alanında her türlü tedbiri alan ileri ülkeler arasında.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, kısaca tedavi hizmetlerinden de bahsedecek olursak, vatandaşlarımızın sağlığa erişim sorununu ortadan kaldırdık. 2002 yılında kişi başı hekime müracaat sayısı 3,2 iken son üç yıldır bu rakam 8,2’dir. Bu rakamla bir doyum noktasına geldiğimizi hep birlikte gözlemliyoruz. Nitelikli yatak oranımızı 2002 yılında yüzde 6’lardan 2014 yılında yüzde 43’lere ulaştırdık. Hedefimiz 2017 yılı sonuna kadar bu oranı yüzde 90’ların üzerine çıkarmak. Yanık yatağı sayımızı 2002 yılında 35 iken bugün 390’lara yükselttik. 29 sağlık bölgesinde en az 2 hastanede palyatif bakım merkezi açmayı planlıyoruz. Yoğun bakım yatak sayılarımızın yarısına kadar palyatif bakım yatağı oluşturmayı hedefliyoruz. Hastanelerimizin hem tıbbi teknoloji kullanım kapasitesini artırmak hem de kalite ve güvenliğini denetleyerek hizmet standardımızı yükseltmeye çalışıyoruz. Ülke genelinde, canlı ve kadavradan gerçekleşen tüm organ nakilleriyle organ bekleyen hasta bilgilerini içeren yeni Ulusal Organ Nakli Bilgi Sistemi’ni oluşturduk. Bu sayede, 2002 yılında 745 olan organ nakli sayımız, 2014 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 4.300 rakamlarını yakalamış olacak.

Merkezî Hekim Randevu Sistemi’ni tüm Türkiye’de yaygınlaştırdık. Vatandaşlarımızın, 182 numaralı çağrı merkezi üzerinden telefonla randevu almasını sağladık ve ayrıca aile hekimlerimizi de bu hizmete dâhil ettik. Yine, İnternet ortamında randevu alabilecekleri sistemin altyapısını oluşturduk. Bakanlığımıza bağlı tüm hastanelerde hasta hakları birimlerini kurduk ve hekim seçme özgürlüğünden vatandaşlarımız yararlanıyor.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, ilaç fiyatlarını -hepimizin malumu- dünyada örnek olacak bir şekilde ucuzlattık. Tüm dünyada büyük takdir toplayan İlaç Takip Sistemi’ni kurduk ve bu sistem karekod kullanılan ve izleme yapılabilen ilk yaygın uygulamadır. Reçete Bilgi Sistemi’ni uygulamaya koyduk, Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı’nı 2014-2017’yi hazırladık.

Yalnızca şehirlerde değil köylerimizde de en ücra köşelere kadar 112 acil sağlık hizmetlerini sunuyoruz. İstasyon sayısını artırıp ambulanslarımızı en son teknolojilerle donattık. Ambulanslarımızı sürekli olarak yenilediğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Bakınız, sadece 2014 yılı içerisinde ambulans filomuza dâhil edilen ambulans sayısı 798’dir. 2015 yılında ise 840 yeni ambulans almayı planlıyoruz. Sisteme hava ve deniz ambulanslarını da ekledik, eklemeye devam ediyoruz. Hava ambulansında gece hizmetiyle dünyada gece uçuşu yapabilen 14’üncü ülke, Avrupa’da ise 11’inci ülke olma yolunda önümüzdeki yıl planlarımızı inşallah gerçekleştireceğiz.

2007 yılından günümüze 4 deniz bot ambulansla 4.026 vakanın müdahale ve naklini gerçekleştirdik, 2015 yılında 6 deniz bot ambulansla hizmet sunmaya devam edeceğiz. Avrupa’nın en büyük medikal kurtarma ekibini kurduk. 81 ilimizde özel eğitimli 6.391 sağlık personeli yetiştirdik. Bu ekiplerimiz ülke içinde ve dışında göğsümüzü kabartan kurtarma operasyonları yapıyorlar.

Değerli arkadaşlarım, yardımlaşma ve dayanışma duygusuyla, muhtaç ve mağdur durumda olanlara insani yardım faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1 milyon 800 binden fazla kardeşimizi, misafirimizi ülkemizde kabul ettik. Bu rakamın daha iyi anlaşılabilmesi için sadece iki örnek vermek istiyorum: Birleşmiş Milletlere üye 193 devletten 46’sının nüfusu 1 milyon 800 binin altında. Bakınız, bu hususta ülkemizden örneklemek gerekirse Ardahan, Artvin, Bartın, Bayburt, Bilecik, Çankırı, Gümüşhane, Iğdır, Kilis, Sinop ve Tunceli olmak üzere 11 ilimizin toplam nüfusuna denk bir rakamdan bahsediyoruz. Gerçekten büyük bir rakam ve bu ülke üç yıldır bu hizmeti başarıyla ve saygın bir şekilde sunuyor ve sunmaya da devam edecek.

Kimlere yardım elimizi uzatmadık ki? Suriyeliler, Iraklılar, Türkmenler, Kürtler, Ezidiler, Süryaniler vesaire çünkü biz “Önce insan.” diyoruz. “Önce insan.” diyerek din, dil, ırk, renk ve mezhep ayrımı yapmadan herkesi ülkemize kabul ediyor ve herkese ülkemizde sağlığın saygın hizmetlerini sunuyoruz. İşte büyük devlet olmanın sorumluluğu, işte büyük millet olmanın gereği, işte büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin sorumluluklarını yerine getiren güçlü bir örnek.

Değerli arkadaşlarım, insan kaynağımızda da çok ciddi artışları sağladık. Sadece artış sağlamadık, dağılımda da adaleti temin ettik. Bakınız, 2002 yılında hizmet alımı da dâhil 256 bin çalışanımız varken, bugün, 2014 yılında bu rakam 530 bine ulaştı. Uzman hekim, pratisyen hekim, diş hekimi, hemşire, ebe başına düşen nüfusun en fazla olduğu il ile en az olduğu il arasındaki farkı azalttık; 2002’de bu fark 13 katken, bugün bu fark 3’lere kadar indi.

Sağlık yatırımlarında da çok büyük ilerlemeler katettik. 2003-2014 yılları arasında 757’si hastane ve ek binası, 1.737’si birinci basamak sağlık kuruluşu olmak üzere toplam 2.494 sağlık tesisini tamamladık ve milletimizin hizmetine sunduk. Geleceğin şehir hastanelerini inşa etmeye başladık. Bu anlamda, sizlere burada, Plan Bütçede sözünü verdiğim şehir hastaneleriyle… Yani, kamu-özel iş birliği ile kamu olarak yapsak kıyaslaması nedir? Bu anlamda, dünya örnekleri ile Türkiye’nin yaptıklarını ve bunun için gerek finansman gerekse yönetim anlamında Plan Bütçeye verdiğimiz sözü tutarken siz değerli milletvekillerimize de bu kitapçığı gönderdik. İnceleyip sonra öz eleştiri veya birlikte eleştiri yapmamız gerekirse bunları da birlikte yapmaya hazırım.

Bu şehir hastanelerinin Türkiye’nin gelecekteki sağlık vizyonuna, hem 77 milyon ülke insanına sağlık hizmeti sunumunda hem de yakın coğrafyasındaki 1 milyar nüfusa sağlık turizminde hizmet sunabilmede Türkiye’yi bölgenin sağlık merkezi yapacağına inanıyorum. Bu anlamda, özel sektörümüz ve üniversitemizin dinamiklerini de çok daha iyi noktada koordine ederek, inanıyorum ki hep birlikte yeni başarılara imza atmış olacağız. Bu çerçevede, 17 projenin sözleşmesi imzalandı ve önümüzdeki süreçte de yeni projelerin ihale süreçlerini başlatacağız. Şehir hastaneleri dünyada bu ölçekte ilk ve tek proje. 2023 yılında yaklaşık 170 bin yatak nitelikli hâle gelecek ve dünyada sağlık tesisleri altyapısını yenilemiş tek ülke konumuna ulaşmış, gelmiş olacağız.

Şüphesiz sadece şehir hastaneleri yapmıyoruz. Bunun dışında da ülkemizi yeni sağlık tesisleriyle donatıyoruz. Bu kapsamda, 52 bin hasta yatağı kapasitesinin yenilenme çalışmaları devam ediyor. Şu anda 32 bin yatak kapasiteli 216 hastanemizin inşaatları devam ediyor. Bunların bir kısmı hizmete girme aşamasında, bir kısmı 2015’te hizmete girecek ama en geç 2016’da bunların tamamı hizmete girmiş olacak.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu kadar devasa dönüşümün maliyeti. Bu anlamda dönem dönem bazı eleştiriler, “Sağlığa çok para harcanıyor.” veya “İsraf yapılıyor.” gibi cümleler duyuyoruz ama bu anlamda isterseniz bir iki rakamla bu hususu da birlikte paylaşalım. Bu husustaki resmî rakamları sizlerle paylaşıp kararı sizlere ve yüce Meclisimize bırakmak istiyorum.

Kamu sağlık harcamalarının gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı 2002 yılında yüzde 3,8 iken, 2013 yılında bu yapılan devasa dönüşüm ve yatırımlara rağmen bu rakam sadece yüzde 4,2 oldu yani, burada 0,5’lik bir bütçe artışı var. Ülkemizde 2013 yılına kadar kişi başına kamu sağlık harcaması 793 satın alma gücü paritesi/dolar iken, OECD ülkelerinde bu rakam yirmi beş yıl önce -yanlış duymadınız- yani 1988 yılında 793 satın alma gücü paritesi/dolardı. Bu rakamlar hepimize bir şeyler söylüyor, diyor ki: AK PARTİ iktidarları elindeki parayı verimli kullanıyor ve finansal sürdürülebilirliği olan bir sağlık sistemini kurguladı.

Şimdi, zaman zaman “Bu sistemin sürdürülebilirliği yok.” diyen arkadaşlarım oldu. Henüz daha bütçede, yasasında, OECD ülkelerinin ortalamasında bütçeden ayrılan payı alabilmiş bir bütçemiz yok. Bu payın normalde yüzde 4,2’ler değil, yüzde 6’ları, 7’leri yakalaması gerekiyor. Bütçe dinamiklerini bu noktalara taşıdığımızda esasında daha yapılabileceklerin ne kadar daha farklı olacağına hep birlikte yine AK PARTİ iktidarlarında birlikte şahit olacağız inşallah.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Niye yapmadınız on iki senedir Sayın Bakan ya?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Evet, on iki yılda yaptıklarımız bu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yetmedi.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Yani inşallah daha iyisini yine AK PARTİ yapacak.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; AK PARTİ hükûmetleri olarak bugüne kadar 12 bütçe hazırladık, başarıyla uyguladık ve bugün 13’üncü bütçenin görüşmelerini yapıyoruz. Demokrasi tarihimizde ilk kez bir siyasi parti kesintisiz olarak on iki yıl Hükûmet görevini üstlendi ve art arda 12 bütçe hazırladı. Böyle bir rekor süre hizmet etme görevinin milletimiz tarafından AK PARTİ hükûmetlerine verilmiş olması büyük bir şereftir, aynı zamanda da büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluk bilinciyle hizmetlerin en iyisine ve en güzeline layık olan aziz milletimize “Yeni Türkiye, yeni ufuklar” diyoruz ve onların hizmetinde ve onların arzu ettikleri ve hak ettikleri hizmetlerin daha iyisini yapma gayreti içinde olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, dünyanın sağlık alanında model olduğu ülke konumuna ülkemizi taşıyabilmek ve itibarına itibar, gücüne güç katmak ve bu kapsamda çalışmalarımızı 2023 vizyonuna taşımak bizim en büyük görevimiz ve sorumluluğumuz. Sağlık hizmeti sunumunda yakaladığımız başarıyı bilimsel alanlara da taşıyabilmek için sizlerin geçtiğimiz ay verdiğiniz desteklerle Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını yasalaştırdık. Şimdi kuruluş çalışmalarını inşallah en kısa zamanda tamamlayacak ve bu alanda da Türkiye’nin sağlıkta bilimsel ve AR-GE yönündeki dinamiklerini çok daha iyi noktaya taşıyabilmenin gayreti içinde olacağız.

Güvenli ürüne erişimi sağlamak ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında ülkemizde üretilen veya ithal edilen tıbbi cihazların ve kozmetik ürünlerin piyasaya sürülmesi denetimini, takibini ve gözlemini yapmak üzere ürün takip sistemi kurulması çalışmalarına başladık.

Çok paydaşlı sağlık sorumluluğu kapsamında önümüzdeki dönemde yılbaşı itibarıyla kurallarını ve prensiplerini deklare edeceğimiz, 1 metre bisiklet yolu yapan yerel yönetimlerimize 1 bisiklet hediye edeceğiz. Ama bu standartların Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ve dünya standartlarındaki bir noktayı yakalaması lazım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bütçedeki para yetmiyor Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Bu anlamda, bütçemizdeki para da yeter, bereketi olur.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, yol yapana da otomobil mi hediye edeceksiniz?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Biz bu anlamda bugüne kadar paranın ve hizmetin bereketini görerek bugünlere geldik. Bundan sonra da inşallah hem hizmetin hem emeğin hem alın terinin hem de beyin terinin emeğinin bereketini görerek hizmetlere devam edeceğiz.

Ülkemizin ihtiyaç duyacağı plazma fraksinasyonu tesislerinin kurulmasını hedefliyoruz, ihale süreçlerini bir ay içinde başlatmayı planlıyoruz. Onkogen projesinin altyapısını hazırladık. Rekombinant faktör üretimi projesini hazırlıyoruz. Beş yıllık, yedi yıllık alımlarla aşı üretimini Türkiye’de yapan ve bu anlamda yine dışarı bağımlı olmaktan kurtaracak projelerimizi de önümüzdeki yılda hayata geçirmeyi planlıyoruz. Yine, sağlıkta teknolojik gelişmeleri ve dünyada hızla artan e-sağlık uygulamalarını yakından takip ediyoruz. Amacımız, Bakanlığımızın öncülüğünde, dünyadaki diğer uygulamalardan daha gelişmiş, daha kapsamlı bir içeriği aziz milletimize Nabız Projesi’yle sunmak. Bu projeyle sağlık kaydı olacak. Sistemin sayesinde sağlık daha iyi takip edilen, daha iyi ölçülebilen, daha iyi planlanan, daha hızlı ve daha başarılı sonuçlara ulaşan bir hizmet sektörü olacak. Tabii, gerek SABİM’le gerek sağlık web TV’siyle, sağlık turizmindeki yeni dinamiklerimizle önümüzdeki süreçte sağlık turizmi, sağlık endüstrisi, ilaç sanayi ve tıbbi teknolojide yalnız tüketen değil, tüketirken ciddi düzeyde üreten, hem kendisi bu üretimden istifade eden hem de dünya tüketimine bu anlamda destek veren bir ülke olmayı hedefliyoruz.

Tabii, burada tek bir şeye cevap olarak değil de bir paylaşım olarak Sayın Aytuğ Atıcı’nın bebek ölümleriyle ilgili şeyine… Sürem kalmadı, bilgileri de kendisine sonra takdim edeceğim. AK PARTİ hükûmetleri döneminde anne ve bebek ölümlerinde kayda değer bir performans yakaladık. Türkiye, bebek ölümlerini en fazla azaltan dünyadaki 5 ülkeden 1’i ve bizim dışımızdaki bu 4 ülkenin de nüfusu 4,5 milyondan az yani 77 milyonluk ülke nüfusu değil ama şunu da gayet iyi bilir ki Aytuğ Bey, belirli bir noktaya indikten sonra bu süreç durağanlaşır. Zaman zaman çok hafif yükselme, zaman zaman da çok hafif düşmeler olur. Almanya’da 2010’da 3,43 iken 2011’de 3,63 olmuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Yani, bu ufak oynamaları Türkiye’nin sağlık problemi gibi… Ama bu anlamda duyarlılığınıza teşekkür ediyorum. Daha iyi düşmesiyle ilgili, daha iyi noktalara taşımakla ilgili hep birlikte çalışacağız.

Katkılarınıza teşekkür ediyorum. Sağlıklı gelecekler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – “…” (x)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Sağlık Bakanı bebek ölüm hızındaki artışı tespit ettiği için kendisine teşekkür ediyorum. Umarım milletvekili arkadaşlarım da bunu anlamıştır. Bunun küçük ama önemli olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum, dikkate almamız gerektiğini vurgulamak istiyorum. 600 bebeğin ölümü demektir, acil müdahale gerekir. Evet, iniş çıkışlar olabilir fakat çıkış olmuştur, acil tedbir alacağız. Söylediğimiz budur, bizi teyit etmiştir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Tamam, iyi yani arızasız bitirdik mi?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Tamam, bitti.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Daha belli değil.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Daha yeni başladık Sayın Başkan.

BAŞKAN - Şükür Allah’a, Allah’ım sana çok şükür.

Şimdi, evet, şahsı adına son söz, lehte konuşacak, Adıyaman Milletvekili Sayın Muhammed Murtaza Yetiş...

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Herkes alkışlasın.

Evet, çok teşekkür ederiz, sağ olun, herkes adına.

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) – Efendim, biz de hitamı miskle bitirelim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bütçeyi sadece paradan, gelir giderden ibaret gören kapitalist felsefeyi eleştiren AK PARTİ “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” yaklaşımıyla siyasetinin merkezine insanı koymuştur. Bugün sizlerle bütçe üzerine görüşlerimi paylaşırken bireyden topluma, devletten uluslararası siyasete, siyasetin hesabını kitabını, gelirini giderini yani bütçesini son günlerde bu kürsüden adı sıkça zikredilen bir devrimci üzerinden, Ebu Zer üzerinden konuşacağım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Niçin? Çünkü, Ebu Zer Adıyaman’da makamı bulunan bir zattır. O nedenle, herhâlde bu konu da en başta bana düşer diye düşündüm.

Değerli arkadaşlar, tarih elbette onurlu insanların örnek yaşamlarıyla doludur. Şahsiyetli bir duruş, toplum için fedakârlık, her türlü bedeli ödeyerek adaleti ayakta tutma Ebu Zer için söylenecek sözler.

Makamı memleketim Adıyaman’da olan Ebu Zer, her türlü haksızlığa, yoksulluğa, yolsuzluğa, israfa ve adaletsizliğe karşı savaş açmıştır. Denge, reel politika gibi putlara aldırış etmeden zalimlere karşı yüreğini koymuştur. Bazen bir can bir cihandır, bir vicdandır; bazen bir fert tek başına bir toplumdur.

Değerli arkadaşlar, Ebu Zer, bugün insanlığın arzu ettiği hürriyetin gerçek rehberlerinden biridir. Özellikle, modernizmin, küreselleşmenin, bireyciliğin ve hedonizmin insanlığı ve insani değerleri çürüttüğü, yok oluşa götürdüğü günümüzde Ebu Zer’i çok daha yakından tanımalıyız. Bakın, Ebu Zer ne diyor: “Evinde ekmeği olmayan yoksulun eline kılıcı alıp isyan etmemesine şaşarım.” Ebu Zer’in karşı çıktığı, direndiği şey bizim de karşı çıktığımız şeydir. Fakirliğe karşı savaş açan Ebu Zer gibi biz de AK PARTİ olarak fakirliğe savaş açtık, ülkemizi ve insanımızı onurlu bir yaşam sürecek imkânlarla buluşturduk. Bugün şu konuştuğumuz bütçeler yıllar öncesinde hayal bile edilemez bütçelerdir.

Değerli arkadaşlar, şimdi de, daha adil bir paylaşım için çalışıyoruz. Çünkü Ebu Zer diyor ki servet biriktirenlere: “Ey servet sahipleri, fakirlerle kendinizi eşitleyin. ‘Altın ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda, yani insanlık için harcamayanları elem verici bir azapla müjdele.’ ayetini hiç duymadınız mı?” Biz, fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olduğu bir sistemden sosyal adaletin sağlandığı açlık ve yoksulluk sınırının altında nüfusun kalmadığı yeni Türkiye talebinin de kaynağını yine Ebu Zer’de görüyoruz.

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Ama çocuklar açlıktan ölüyorlar.

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Ebu Zer, bize zalimlere karşı nasıl durmamız gerektiğini de öğretti. Zalim Muaviye rejimiyle tek başına mücadele etmiş, Şam’da kaldığı süre boyunca yapılan adaletsiz uygulamalara da yine karşı çıkmıştır. Yeryüzünün tiranlarına, zalim diktatörlerine, darbecilerine gözlerinin içine baka baka “Siz zalimsiniz.” demeyi biz Ebu Zer’den öğrendik. Mısır’da darbeci Sisi’ye “Niçin darbeci dediniz?” diyenleri, Suriye’de zalim Esed’e “Neden zalim dediniz?” diye çıkışanları, “Neden tüm dünya denge siyaseti güderken siz adalet deyip mazlum Filistin halkının yanında oldunuz?” diyenleri Ebu Zer’e havale ediyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu konuşmaları AKP Grubunda yapsaydın olurdu, Mecliste yapmana gerek yok.

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Devamla) - Bakın, Peygamber ömrü boyunca tek başına mücadele etmiş ve tek başına karşı koymuş olan Ebu Zer için ne diyor: “Ebu Zer, o yalnız yaşar, yalnız ölür ve yalnız haşrolur.” Demek ki değerli yalnızlık Peygamberimizin de tavsiye ettiği bir erdemmiş. Bedeli olsa da, tek başına kalsak da asla adaletten, mazlumun hakkını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Değerli arkadaşlar, Ebu Zerlerin olmadığı bir hareket bu noktalara gelemezdi. Zalimler, darbeciler bizi sevmiyor, tüm şer güçler açık, gizli kumpas kuruyorsa ve buna karşı yeryüzünün bütün mazlumları, bütün mahrumları bizi anıyorsa, bize dua ediyorsa demek ki biz Ebu Zer’in çizgisini taşıyoruz.

AK PARTİ’nin davası, çabası ve mücadelesi Ebu Zer’in davasıdır. Partimize açılan bütün kapatma davalarından Gezi’ye ve paralele kadar hiçbir oyun milletin merkezinde olduğu bu yürüyüşün önünü kesemedi ve inşallah kesemeyecektir.

Bütçeyi de bu duygularla hüsnü kabulle karşılıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Ebu Zer’in kemiklerini sızlattın.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kaçak sarayı Ebu Zer onaylar mıydı?

BAŞKAN – Şimdi, soru-cevap işlemine geçiyoruz.

Ben okuyacağım.

Sayın Şimşek…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, gene listede bir sapma var galiba. Önce bir listeyi okur musunuz.

BAŞKAN – O zaman listeyi okuyayım, insanlar birbirlerine yerini verdi.

Sayın Şimşek, Sayın Atıcı, Sayın Işık, Sayın Genç, Sayın Havutça, Sayın Değirmendereli, Sayın Erdoğan, Sayın Akar, Sayın Keskin, Sayın Demiröz, Sayın Uzunırmak, Sayın Moroğlu, Sayın Halaman, Sayın Yeniçeri, Sayın Öğüt, Sayın Bal, Sayın Canailoğlu, Sayın Kaplan, Sayın Susam, Sayın Şafak.

Sayın Şimşek’ten başlıyoruz.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan -direkt sorulara giriyorum- sağlık personeline verilen ek ödemenin emekliliğe yansıması için bir çalışmanız var mıdır? Laboratuvar, röntgen ve anestezi teknisyenlerine lisans tamamlama hakkı verecek misiniz? Benim de bu konuda kanun teklifim var. Sağlık çalışanlarına hak ettikleri yıpranma yani fiilî hizmet zammı vermeyi düşünüyor musunuz? Lisans mezunu çalışan sağlık personeline birçok meslek grubunda olan 3600 ek gösterge vermek için bir çalışmanız var mıdır? Performans ödemelerinde amire verilen yüzde 10-20 hakkı ve özellikli birimlerde çalışan personelin daha fazla ek ödeme alması çalışma barışını bozmakta ve keyfî uygulamalara sebep olmaktadır. Bunu kaldırmayı düşünüyor musunuz?

Sağlık memuru, röntgen teknisyeni, anestezi teknisyeni gibi “yardımcı sağlık personeli” diye tanımlanan kişilerin önündeki “yardımcı” ibaresini kaldırmayı düşünüyor musunuz? Bu, çalışanların moral ve motivasyonu açısından önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Atıcı…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, Sayın Fikri Işık’tan Sayın Binnaz Toprak’ın sorduğu 4 sorunun cevabını bekliyoruz, takipçisi olacağız.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Evet.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Müezzinoğlu da, şehir hastaneleriyle yatak sayısı artıyor mu artmıyor mu diye net bir cevap verirse memnun olacağım. Çünkü, AKP milletvekilleri sürekli “Yatak sayısı artacak.” diyorlar, buna bir açıklık getirelim.

Sayın Bakan, Sağlık Bakanlığı bütçesi enflasyon oranından daha düşük, acaba bunu nasıl yorumluyor?

Anne Sütü Bankası Projesi ne oldu? Açılışı iptal etmişsiniz, anlı şanlı bir açılış yapılacaktı.

Telefonla randevular ücretsiz olacak mı Sayın Bakan? Çok övündüğünüz randevu sistemiyle… Çünkü milyonlarca lira para kazanılıyor oradan.

Aile hekimlerinin eyleminden ne anladınız? Bunu sadece nöbete indirgemediğinizi umarım. 20 bin aile hekimi eylem yapmıştı.

“Sağlık yatırımında ilerledik.” diyorsunuz ama kendi Bakanlık binanızı bile yapamıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Eker’e soruyorum: Atama bekleyen ziraat, gıda, balıkçılık teknolojisi ve su ürünleri mühendisleriyle veteriner hekimler, teknisyenler ve teknikerler için 2015 yılı eleman alımı programınız nedir detaylı bir şekilde verebilir misiniz?

İki: İki yıl önce sıfır faizli krediyle dağıttığınız ve 2-3 kat maliyetle verdiğiniz damızlık büyükbaş hayvanlardan dolayı kaç kişiyi mağdur ettiniz, bu konuda bir çalışmanız var mı?

Sayın Müezzinoğlu’na soruyorum: 2011 Simav depreminin ardından güçlendirme çalışmaları tamamlanan Simav Devlet Hastanesinin bugüne kadar teslim edilememesinin sebepleri nelerdir, bu konuda nasıl bir çalışma yapmayı düşünüyorsunuz?

İki: Kütahya’da Dumlupınar Üniversitesi Merkez Kampüsünde bulunan Fizik Tedavi Rehabilitasyon Hastanesi ne zaman uygulamaya geçebilecektir?

Üç: Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.

Efendim, daha geçenlerde de söylemiştim, Tunceli’de tek bir hastane var, orada MR ve tomografi yok ve bunların olanları da yedi yılı doldurmuş. Bu hastalar Elâzığ’a gönderiliyor. Evvela onu bir an önce göndermesini istiyorum.

Biraz önce bir vatandaş telefon ediyor, diyor ki: “15-16 bin liraya bir kamyonet alıyorum, 18 bin lira K belgesi için ödüyoruz. Bu Hükûmet esnafın kanını emiyor.”

Efendim, başka bir konu: Tayyip Erdoğan geçen gün yaptığı bir konuşmada dedi ki: “Bu cemaat faili meçhul cinayetler işlemiştir ve çok gizli şeyler daha var.” Şimdi, Hablemitoğlu’nun bugün 12’nci ölüm yıl dönümü, faili meçhul bir cinayete kurban giden Hablemitoğlu’nun bugün ölümünün 12’nci yılıdır; acaba Tayyip Erdoğan bu suçun bu cemaat tarafından işlendiğini mi biliyor? Tayyip Erdoğan’ın bu açıklaması üzerine cemaatten bir kısım kişiler yurt dışına kaçtı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Havutça… Yok.

Sayın Değirmendereli…

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sanayi Bakanımız Sayın Işık’a soruyorum: Bu Türk Patent Enstitüsünün bütçesi toplam 52 milyon 375 bin olarak görünüyor, burada personel giderleri 22 milyon 200 bin, oysa mal ve hizmet bedeli 25 milyon 514 bin gibi… Yani Türk Patent Enstitüsü ne gibi mal ve hizmetler alıyor? Yani bunun açıklanmasını rica edeceğim.

Sayın Tarım Bakanına da… Ofisleri yazın da açmadınız Sayın Tarım Bakanı, buğday hâlâ 70 kuruş. Yani bunu siz bir Bakan olarak içinize sindirebiliyor musunuz?

Ayrıca, Trakya’da 200 bin dönümü aşkın arazi el değiştirdi, bu konudaki kesin bir miktarı söylemeniz mümkün olacak mı? Bugün bunu söyleyemiyor iseniz yazılı olarak rica edeceğim. Trakya’da son…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Tarım Bakanı, Tarım Bakanlığının yapmış olduğu süt, anaç, sığır, buzağı, koyun, keçi ve benzeri destekleme ödemelerinde desteği ödemeden döner sermayeye Türkiye genelinde ne kadar para topladınız? Üreticilerimiz bu sorunun cevabını bekliyor.

Narenciye üreticisi perişan. Portakal, limon 25 kuruş; alan yok, satan yok. Üreticiye ne yapmasını tavsiye ediyorsunuz?

Sayın Sağlık Bakanı, Bodrum devlet hastanesi ihalesi yapıldı mı? Bodrum devlet hastanesi ne zaman yapılacak?

Yine, bu sabah bir TV kanalında, bazı özel hastanelerin para ödenmeden randevu vermediğinden bahsedildi. Bu doğru mudur?

Sayın Işık, şikâyet ettiğiniz cemaat yapılanması hakkında şimdiye kadar “Beraber yürüdük biz bu yollarda.” şarkısını söylüyordunuz, bundan sonra da “Kendimiz ettik kendimiz bulduk.” şarkısını söyleyecek misiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Işık’a yolsuzluğun ve hırsızlığın limitini sormak istiyorum, bu limite cevap verirse memnun olurum? Nedir bunun alt limiti ve üst limiti?

Sağlık Bakanına da şunu sormak istiyorum: On iki yılda Kocaeli’ye 2 tane yeni hastane yaptınız, iki ilçeye ve 102 yatak ilave ettiniz. Kocaeli’nin nüfusu on iki yılda yaklaşık 500 ila 600 bin büyüdü. Sizce bu 2 yeni hastane ve 102 ilave yatak yeterli mi, değil mi? Bunu cevaplandırmanızı istiyorum.

Büyük törenlerle, Eylül 2013’te, yirmi dört otuz ay vadeyle bitireceğinizi taahhüt ettiğiniz ve bugünün Cumhurbaşkanına şov yaptırarak temellerini attırdığınız şehir hastanelerinden birinin de İzmit’e yapılması kararlaştırılmıştı. On dört ay geçmesine rağmen, kararlaştırılan alan çöplükten öteye gitmemiştir. İstanbul’da yaptığınız bu temel atma törenleri sahte temel atma törenleri miydi? Çünkü, 14 ilde 15 hastaneyi tek tek incelediğimde sadece Kayseri’de bir hastanenin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Keskin…

ADNAN KESKİN (Denizli) – Tarım Bakanına efendim: Amerika Birleşik Devletleri’nden ithal edilen viskiden alınan vergi düşürüldü. Türk çiftçisinin ürettiği üzümden yapılan şarabın 1 litresinden 5 TL vergi alınıyor. Bu çarpık tablonun diyetini üzüm üreticileri ödüyor. Şaraplarda ÖTV ve KDV’de bir indirim düşünüyor musunuz?

Sanayi Bakanına: On iki yıllık AKP iktidarı döneminde inovasyon, AR-GE çalışmalarına hibe yoluyla hangi kurum, kuruluş ve kişilere ne kadar mali destek yapılmıştır? 2002-2014 yılları arasında ileri teknoloji alanında, bilişim, iletişim, yayıncılık konularına ilişkin, dünya ölçeğinde yenilik, buluş gerçekleştirilmiş, teknoloji üretilmiş midir? Ülkemizde yaşayan kişi ya da kuruluşların gerçekleştirdiği yenilik, buluşlardan Amerika Birleşik Devletleri, Almanya…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Demiröz…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Tarım Bakanına sormak istiyorum. Konuşmamda da belirtmiştim, 2013 Sayıştay Raporu’nda, ölen 49.340 çiftçiye tarımsal destek verildiği ifade edilmektedir. Bu konuyla ilgili ne söyleyeceksiniz? Bunu öğrenmek istiyorum, bir.

İki: Sayın Bakan, ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri mühendisleri ve veteriner hekimlerle ilgili kadroya almama hususunda neden bu kadar direniyorsunuz? 20.260 boş kadronuz var, Hükûmete de 70 bin kadro verilmiş. Buradan, bugün bu arkadaşlarımıza hiçbir müjde vermeyecek misiniz?

Son olarak size Maliye Bakanının… Şöyle demiş: Tarımda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bugün bütün sorular boş. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir bakanı Sakarya Kongresi’nde söylediği sözleri burada büyük bir cesaretle, cüretle tekrarlamış: “Bazıları ufak tefek hırsızlıkları falan yolsuzluk diye büyütüp şey yapmaya çalışıyorlar.”

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Devamını oku.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bunun anlamı şudur: Bu hırsızlıklar var, ben bu hırsızlıkları biliyorum ama bunlar büyütülecek şeyler değil.

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle konuşmalara şahit oldu mu bir bakan tarafından bilemiyorum ama hatalarıyla yüzleşmeyenler sonuçlarıyla yüzsüzleşirler. Burada Sayın Bakana bir şey düşüyor: Ya bu hırsızlıkları hukuka teslim edecek ya istifa edecek ya da bu hırsızlıkları bilen şaibeli birisi olarak hayatını sürdürecek.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Evet, şimdi, sayın bakanlar, önce 1 dakika ekleyip 10’a tamamlayacağım, sonra… Kaç, kaç bölüşüyorsunuz?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Üç, üç.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Cevap versin de biraz uzasın Sayın Başkan. Cevap versinler.

BAŞKAN – Yok, ben oylama yapacağım Sayın Keskin.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Cevap vermiyorlar.

BAŞKAN – Olabilir.

Evet, üç, üç, üç mü?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Evet.

BAŞKAN – Tamam.

Sizden başlayalım Sayın Eker, buyurunuz.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben soruların sorulma sırasına göre cevap vereceğim.

Atama bekleyen mühendislerle ilgili iki arkadaşımız sordu, Sayın Işık da, Sayın Demiröz de. Tabii, nisan ayında, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı müşterek olarak bakanlıklara ne kadar teknik eleman kadrosu verileceğine o zaman karar veriyor yani bugünden benim verebileceğim bir rakam yok.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Adalet Bakanı “5 bin alacağım.” dedi.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Müsaade edin.

BAŞKAN – Sayın Demiröz, lütfen, çok az süremiz var. Bakın, saati tam on dakikada kapatacağım, onun için, lütfen…

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, o başka bir şey, dolayısıyla onu yapamıyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayıyı söyleyebilir misiniz…

BAŞKAN – Tamam Işık.

Siz de devam edin.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sıfır faizli krediyle ilgili olarak, yine, söylenen soruda, burada Türk hayvancılığı çok önemli bir ivme kazandı. 8,4 milyar lira kredi kullanıldı 363 bin kişi tarafından. Türkiye’de -şunu söyleyeyim sadece- şu hiçbir…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İneklerin çoğu hastalıklı çıktı Sayın Bakan, mahvoldu insanlar.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, bakın, bütün canlılar belirli zamanlarda hastalanabilirler, dolayısıyla onu öyle “Hepsi hastalıklı çıktı.” falan diyemezsiniz, doğru değil.

ALİM IŞIK (Kütahya) – 3 kat fiyatla veriyorlar, 2 bin liralık malı 6 bin liraya veriyorlar.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Lütfen, dinlerseniz cevap alırsınız, eğer gayeniz gerçekten öğrenmekse.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Öğrenmek, gerçekten öğrenmek.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, ben size bir şey söyleyeceğim: Bundan on sene önce biz bu sıfır faizli kredileri çıkarmadığımız zaman Türkiye’de içinde 50’den fazla büyükbaş hayvan bulunan ahır sayısı, işletme sayısı 4.300’dü. Şu anda 2013 rakamı 31.419. Bunun manası şu: Türkiye’de 24 binin üzerinde yeni büyük işletme kuruldu, büyükbaş hayvan işletmesi. Bunu sayılarda da görüyoruz. Devraldığımız noktada Türkiye'nin sığır varlığı 9,9 milyon -sığır sayısı- 2014’te 14 milyon 774 bin, yüzde 51’lik bir artış var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hayvan olarak mı söylüyorsunuz?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Büyükbaş hayvan olarak söylüyorum.

Koyun sayısında yüzde 28’lik artış var, keçi sayısında yüzde 50’lik artış var, toplam küçükbaş hayvan sayısındaki artış oranı da yüzde 33.

Şimdi, üretimde 8 milyon tondan 18 milyon tona çıktı süt üretimi. Dolayısıyla, bizim bütün bu verdiğimiz sıfır faizli…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Mağdur olanı sordum ben, mağdur olanı. Kaç kişi size başvurdu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Bakın, buradan kimse mağdur olmaz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Nasıl mağdur olmaz, ödeyemedi insanlar.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Bu, devletin verdiği kredi ve bu krediyle de insanlar işletme kurdu. İşletme kurdu, faizsiz kredi verdik, yem desteği veriyoruz; süt desteği, diğer hayvan desteğiyle insanlar hayvancılıkta önemli katkı sağladı.

BAŞKAN – Sayın Bakan, sizin süreniz doldu, diğerlerini yazılı vereceksiniz.

Sayın Sağlık Bakanı, buyurunuz.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Bizim sorular ne oldu?

BAŞKAN – Öyle işte, böyle laf attığınız zaman hiçbir soruya cevap verilmez, on dakika on dakikadır.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Adnan Bey, sana yazılı olarak göndereceğim.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Komisyonda da cevap vermediniz.

BAŞKAN – İşte, sohbet ettiniz mi böyle oluyor.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Hepsini yazılı olarak vereceğim.

BAŞKAN – Buyurunuz.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim.

Sağlık çalışanlarının ek ödemelerinin özlük haklarına yansımasıyla ilgili çalışmamız var ama bu dönem bunun yasalaşıp da icraata geçeceğini söyleyemem ama bu anlamda bir çalışma başlattığımızı ifade ederim.

Lisans tamamlamaları yasalaştırdık ve YÖK’le de görüşmelerimizde önümüzdeki dönemde lisans tamamlamalar başlayacak ve inşallah bu da özellikle sağlık çalışanları açısından önemli bir kazanım olacak.

“Yardımcı sağlık personelinin önündeki ‘yardımcı’ kelimesini kaldıracak mısınız?” sorusu… Hayır çünkü bizim sağlık alanında yardımcı sağlık elemanına ihtiyacımız var.

Sayın Atıcı “Şehir hastaneleriyle yatak sayısı artıyor mu?” diye sordu. Planlamalarımızı 2023 vizyonuna göre yaptığımızda bir artışın olacağını görüyoruz. Şu anda yaklaşık 170 bin civarında yatak kapasitesine ulaşacağımızı hesaplıyoruz.

Diğer taraftan, telefonla randevularda bir defa İnternet ve mobil cihazlardan alınan herhangi bir ücret söz konusu değil ama kendi servis sağlayıcılarına ücret ödediği doğrudur. Bu rakamın da ortalama 0,85 kuruş olduğu, en fazla 1,5 lira olduğunu ifade edebilirim.

Sayın Alim Işık, Simav FTR, sizler de biliyorsunuz, hukuksal bir süreç, bizi zorluyor, yoruyor; muayene kabul aşamasında, ümit ederim en kısa zamanda tamamlanır. Ayrıca, Simav’da 150 yataklı hastanenin 20/1/2015 yani 1’inci ay, Ocak ayının 20’sinde ihalesi var. Yine, Kütahya şehir hastanesinin de inşallah önümüzdeki süreçte ihale süreçlerini başlatmış olacağız.

Bodrum devlet hastanesinin ihalesini nisanda bitirmeyi planlıyoruz inşallah. Diğer taraftan, Muğla devlet hastanesinin inşaatı hızla devam ediyor.

Kocaeli yatırımlarıyla ilgili: Evet yani Karamürsel, Gölcük 100 yataklı yeni…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yeni değil, ek bina Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Yeni ya yeni, Allah’tan kork ya! Bu kadar, insanın, gözü kör olur mu ya!

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – …İzmit SEKA ek, Kocaeli Devlet inşaat hâlinde; Derince Eğitim ve Araştırma, Körfez Devlet ek,- 75- Dilovası yeni bina; şimdi, bunları vatandaş görüyor, inşallah şehir hastaneleriyle ilgili bir şey… Buradan beraber çıkalım, Bilkent’e bir bakalım. Yozgat’a bakalım, Elâzığ’a bakalım, Antalya’ya bakalım, Mersin’e bakalım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bakalım, bakalım; bakalım vallahi. Ben varım.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Sıkıntılı olduğumuz Kocaeli aralıkta başlıyor, aralık ve ocakta oradaki…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kayseri dışında hiçbir yerde daha doğru dürüst bir şey yapamadınız.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Bilkent’e -şurada Sayın Başkan da dâhil- şimdi otobüs var, organize edelim. Gecenin bu saatinde de her gün 60 bin ton betonun atıldığını…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 15 tane taahhüt ettiniz, 2 taneyi söylüyorsunuz.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Mersin’i söylüyorum, Yozgat’ı söylüyorum.

BAŞKAN – Evet, on bir saniye sonra kesiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tek tek illerden getirttiğiniz…

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Evet, hepsini…

Sayın Kamer Genç, sizin tomografi ve MR’la ilgili sorunuz var. Cihazların yenilenmesiyle ilgili arkadaşlar çalışma yapıyor.

Yani soruların cevabını…

BAŞKAN – Şimdi Bakanları böyle konuşturuyorsunuz, tek kişi laf atıyorsunuz, ondan sonra bir soruda iş bitiyor. Size bir dakika da ilave ediyorum, kocaman bir dakika.

Sayın Bakan, buyurun, ekleyin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Toprak’ın biraz önce sorduğu soruya özellikle net olarak cevap vereyim, arkadaşlar da lütfen dikkatle dinlesinler.

TÜBİTAK Gebze Yerleşkesinin girişinde Büyükşehir Belediyesinin 2010 yılında nazım imar planına uygun olarak yaptığı yol çalışması sonucu 3 parsel TÜBİTAK sınırları dışında kalmıştır. Ayrıca bu parsel şahıslarla hisseli olduğu parsellerdir. Aynı şekilde 2 parsel de Büyükşehir Belediyesinin, Bilişim Vadisine giden alanda yeni açacağı yolun imar planı çalışmaları sonucunda TÜBİTAK sınırları dışında kalmaktadır.

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Yolları oradan geçirmeyebilirsiniz.

BAŞKAN – Ama bir saniye, bitirsin sözünü.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Toplam 5 ayrı parselden oluşan 28 bin metrekarelik alan,. 8 milyon metrekarede 28 bin metrekarelik alan, 5 parsel de yol çalışması neticesinde TÜBİTAK sınırları dışında kalmıştır.

BAŞKAN – 28 dönüm.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – TÜBİTAK tarafından kullanım imkânı kalmayan bu parsellerin yeşil alan, refüj ve yol için belediyeye devri 2948 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 30’uncu maddesi çerçevesinde MAM Başkanına Bilim Kurulu tarafından yetki verildi. Görüşmeler sürüyor.

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Niyetiniz bozuk!

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ayrıca, şu anda Gebze Belediyesinin de TÜBİTAK sınırları içerisinde 2.800 metrekare bir alanı var. Bunlar da takas edilecek. Bunların tamamı şu anda TÜBİTAK’ın sınırları dışında kalmış küçük parseller, 5 tane parsel; bir.

ADNAN KESKİN (Denizli) – Sınır dışında kalmak mülkiyeti etkiliyor mu?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – İkincisi, Cahit Arf Bilgi Merkezi. Bir küçük düzeltme yapayım. Cahit Arf fizikçi değil, iyi bir matematikçidir, onu bir düzelteyim. Cahit Arf Bilgi Merkezinin iki temel görevi var, araştırma ve hizmet. Araştırmada da en önemli görevlerinden biri sürekli yayınlar. Bununla ilgili de bu arkadaşımız, Mustafa Sancar arkadaşımız Mart 2014’te göreve getirildi. Bu arkadaşın mezuniyeti Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, söyleyeyim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hah, dedim ben size ya!

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Nasıl Başkan?

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Ne alakası var?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ne var ya! İlahiyat deyince ne oluyor size ya! Ne oldu ilahiyat deyince? Allah Allah!

BAŞKAN – Evet, siz cevap verin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Bu arkadaşımız dergilerde, İslam Dergisi, İlim Sanat Dergisi...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tamam… Tamam…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Rehber Yayıncılık, Yörünge Dergisi, Ostim Dergisi gibi dergiler de…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Altına bir de imam ata, tamam olsun.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Bu bizim takdirimiz.

Bu arkadaşımız yirmi yıldan fazla zamanı yayıncılıkla geçmiş bir arkadaşımız.

Sonra, Sayın Kemal Değirmendereli’nin sorusuna isterseniz yazılı cevap vereyim.

BAŞKAN – Zaten süreniz doldu.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ve özellikle Sayın Adnan Keskin’in sorusuna da yazılı cevap vereyim, çok detaylı bir soru.

Sayın Akar’ın sorusu cevap vermeyi gerektirecek bir soru değil.

Uzunırmak’ın da söylediklerinin tümünü kendisine iade ediyorum.

Teşekkür ederim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Uzunırmak’a neyi iade ediyorsunuz? Uzunırmak söylemedi ki o kelimeleri, siz söylediniz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Böyle cevap mı verilir Sayın Bakan?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, bu mektup iadeli taahhütlü değil ama ders olması için bir şey söylüyorum: Kapıdan, bacadan her yerden kaçan tutulur, ağızdan kaçan tutulmaz. Ağzını tutsun!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yanınızdaki Bakanın nezaketinden utanın!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sekizinci turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi sırasıyla sekizinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Sağlık Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

15) SAĞLIK BAKANLIĞI

1) Sağlık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           86.429.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     4.390.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                 2.671.838.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                         2.762.657.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sağlık Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Sağlık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Sağlık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A)     CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                         4.776.570.378,20

Bütçe Gideri                                                                                                                                                4.248.541.150,38

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      528.029.227,82

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                   436.368.274,78

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sağlık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.19) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           10.183.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      02                                    Savunma Hizmetleri                                                                                                         21.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     1.901.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                     118.194.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                            130.299.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Vergi Gelirleri                                                                                                           181.500.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                     630.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                              16.271.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                        198.401.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir

Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A)    CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                            402.869.624,05

Bütçe Gideri                                                                                                                                                   146.935.217,93

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      255.934.406,12

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                   109.830.930,00

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          156.500.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                               232.603.309,59

Ret ve İadeler                                                                                                                                                            116.699,44

Net Tahsilat                                                                                                                                                       232.486.610,15

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.59) TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU

1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           49.391.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                         475.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                       73.556.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                            123.422.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                               73.903.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                                                          41.619.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                                2.900.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                        118.422.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                               72.711.001,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                      55.094.381,76

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                        17.616.619,24

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Gelir Tahmini                                                                                                                                           79.208.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                                 66.653.247,07

Ret ve İadeler                                                                                                                                                         1.917.666,90

Net Tahsilat                                                                                                                                                          64.735.580,17

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

15.75) TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU

1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           27.602.500

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                         941.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                 9.844.725.500

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                         9.873.269.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                         8.049.204.710,21

Bütçe Gideri                                                                                                                                                8.008.653.186,97

Ödenek Üstü Gider                                                                                                                                               856.895,11

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                        41.403.771,42

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                                4.646,93

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

15.76) TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU

1) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                         112.970.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     2.171.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                 7.373.431.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                         7.488.572.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                         6.130.883.092,82

Bütçe Gideri                                                                                                                                                5.899.428.467,51

Ödenek Üstü Gider                                                                                                                                                 42.489,57

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      231.497.114,88

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                   120.999.013,13

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sağlık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

26) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                      2.381.919.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      02                                    Savunma Hizmetleri                                                                                                   2.447.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                         542.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      04                                    Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                 640.608.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                               77.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                         3.025.593.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                         2.614.387.617,83

Bütçe Gideri                                                                                                                                                2.454.560.135,78

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      159.827.482,05

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                   111.624.188,62

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.30) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           23.265.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     2.519.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                 542.535.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                            568.319.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                  2.678.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                                                        498.319.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                              39.322.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      08                                    Alacaklardan Tahsilat                                                                                               23.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                        563.319.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                            531.569.082,68

Bütçe Gideri                                                                                                                                                   501.243.897,73

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                        23.990.203,33

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                        6.334.981,62

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          395.948.650,00

Tahsilat                                                                                                                                                               479.114.283,85

Ret ve İadeler                                                                                                                                                                 5.437,96

Net Tahsilat                                                                                                                                                       479.108.845,89

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.22) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ

1) Türk Standartları Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           36.669.500

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     2.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                 223.860.500

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                            262.530.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                             287.650.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                              43.050.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                        330.700.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Türk Standartları Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                            368.512.650,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                   251.674.671,57

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      116.837.978,43

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          241.000.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                               300.613.556,09

Ret ve İadeler                                                                                                                                                              20.325,44

Net Tahsilat                                                                                                                                                       300.593.230,65

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türk Standartları Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.24) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

1) Türk Patent Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           16.683.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      02                                    Savunma Hizmetleri                                                                                                           4.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     1.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                   34.692.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                              52.379.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                               92.202.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                              22.419.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                        114.621.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Türk Patent Enstitüsü 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                               54.585.890,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                      44.625.774,74

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                           9.960.115,26

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          96.671.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                               107.529.099,75

Ret ve İadeler                                                                                                                                                            195.578,40

Net Tahsilat                                                                                                                                                       107.333.521,35

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türk Patent Enstitüsü 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.08) TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU

1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                      1.976.519.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                         800.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                             419.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      09                                    Eğitim Hizmetleri                                                                                                    109.606.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                         2.087.344.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                             171.899.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                                                    1.848.394.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                              67.051.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                    2.087.344.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                         2.556.555.916,76

Bütçe Gideri                                                                                                                                                2.176.375.790,59

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      380.180.126,17

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                      26.134.647,69

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          1.745.502.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                           1.999.143.522,73

Ret ve İadeler                                                                                                                                                            198.308,34

Net Tahsilat                                                                                                                                                    1.998.945.214,39

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimler Akademisi 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.09) TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ

1) Türkiye Bilimler Akademisi 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           13.499.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                         385.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                              13.884.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                     160.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                                                          13.724.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                          13.884.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimler Akademisi 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimler Akademisi 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Türkiye Bilimler Akademisi 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                               10.852.200,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                        8.315.863,70

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                           2.536.336,30

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          10.675.000,00

Net Tahsilat                                                                                                                                                            7.386.185,74

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Bilimler Akademisi 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

30) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI

1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                         122.246.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                    Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                     4.250.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      04                                    Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                           14.376.101.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      05                                    Çevre Koruma Hizmetleri                                                                                          4.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      07                                    Sağlık Hizmetleri                                                                                                     143.318.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      09                                    Eğitim Hizmetleri                                                                                                       34.699.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      10                                    Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri                                                    13.904.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                      14.698.518.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                       13.166.342.016,93

Bütçe Gideri                                                                                                                                              12.994.501.237,45

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                      171.840.779,48

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.09) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                    Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           28.190.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                    Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                   67.810.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                              96.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                               94.440.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                    Diğer Gelirler                                                                                                                1.560.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                          96.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                               65.620.000,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                      64.383.481,92

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                           1.236.518,08

 

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini          64.620.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                                 65.570.401,36

Ret ve İadeler                                                                                                                                                         1.186.919,44

Net Tahsilat                                                                                                                                                          64.383.481,92

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2013 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Böylece sekizinci turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ediyorum.

Sayın milletvekilleri, sekizinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.

Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesaplarını görüşmek ve 2015 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın maddelerinin görüşmelerini ve oylamalarını yapmak için 19 Aralık 2014 Cuma günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Kapanma Saati:21.11



(*) 656 ve 656’ya 1’inci Ek ve 657 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 10/12/2014 tarihli 25’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

 

(x) Bu bölümde Başkan tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.