TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                   134’üncü Birleşim (Olağanüstü)

                                                                                           1 Eylül 2014 Pazartesi

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- YOKLAMA

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Genel Kurulunun, Anayasa’nın 109 ve 110’uncu, TBMM İçtüzüğü'nün 123 ve 124’üncü maddeleri gereğince, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması, görüşülmesi ve güven oylaması için, Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 7'nci maddeleri uyarınca, 1 Eylül 2014 Pazartesi günü saat 14.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin tezkeresi (3/1560)

2.- Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilerek görevine başlaması ve Başbakanlık makamının boşalması nedeniyle yeni Başbakan atanıncaya kadar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığa vekâlet etmesine ve yeni Hükûmet kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesine ilişkin tezkeresi (3/1561)

3.- Cumhurbaşkanlığının, Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi uyarınca, Konya Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1562)

4.- Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan yeni Bakanlar Kurulunda yer alan Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi gereğince ekli listede gösterilen kişilerin atandığına;

27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi uyarınca, Başbakan Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere 4 Bakanın görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1563)

 

B) Çeşitli İşler

- Gösteri ve Protestolar

1.- İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, TBMM dışından Başbakan Yardımcılığına atanan Numan Kurtulmuş’un ant içmesi sırasında CHP sıralarından pankart açarak kürsüye doğru seslenmesi

 

IV.- ANT İÇME

1.- TBMM dışından Başbakan Yardımcılığına atanan Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanlığına atanan Efkan Ala’nın ant içmesi

 

V.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, 62’nci Bakanlar Kurulu Programı’nın 1 Eylül 2014 Pazartesi günkü birleşimde okunmasına ve 4 Eylül 2014 Perşembe günkü birleşimde görüşülmesine; Bakanlar Kurulunun güven oylamasının 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşimde yapılmasına; Genel Kurulun 4 Eylül 2014 Perşembe günkü birleşiminin saat 14.00'te, 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşiminin ise saat 12.00'de başlamasına; 1 Eylül 2014 Pazartesi günü Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması ile Bakanlar Kurulu Programı üzerinde 4 Eylül 2014 Perşembe günü yapılacak görüşmeler ve 6 Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacak güven oylamasının gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasına ve bu günlerde o günkü programın tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine; Bakanlar Kurulu Programı üzerinde yapılacak görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları adına yapılacak konuşma sürelerinin düzenlenmesine ilişkin önerisi

 

VI.- HÜKÛMET PROGRAMI

1.- Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu hesaplarında bulunduğu iddia edilen usulsüzlüklere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/45262)

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'da bulunan bir konut yapı kooperatifi ile ilgili bazı hususlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin cevabı (7/47193)

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in, Van'daki kentsel dönüşüm uygulamasının kapsamına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin cevabı (7/47194)

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Seyitömer Termik Santralinin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlara,

Seçim dönemleri öncesinde taşeron şirketler aracılığıyla işçi alımlarının artış gösterdiği iddialarına,

Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların harcamalarının seçim dönemleri öncesinde artış gösterdiği iddialarına,

Görev yeri değiştirilen veya haklarında soruşturma açılan kamu personeline ilişkin,

2011-2014 döneminde temsil ve ağırlama ödeneğinden yapılan harcamalara,

Giriş sınavlarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle bazı kamu personeline ait dosyaların incelemeye alındığı iddiasına,

İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce'nin cevabı (7/47500), (7/47501), (7/47502), (7/47503), (7/47504), (7/47505)

5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, afetlere karşı hazırlık ve sivil savunma konusunda yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/47633)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, idari yargıda açılan davalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/47641)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Seyitömer Linyit İşletmesi ve Termik Santralinin özelleştirilmesinin ardından yaşanan işten çıkarmalara,

Seyitömer Linyit İşletmesi ve Termik Santralinin özelleştirilmesinin ardından yaşanan işten çıkarmalara,

İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/47864), (7/47865)

8.- İstanbul Milletvekili Celal Adan'ın, kaçak çay girişinin önlenmesine ilişkin Başbakan'dan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet MehdiEker’in cevabı (7/47935)

9.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, MKEK roket ve patlayıcı fabrikasındaki çalışma koşullarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/48230)

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarınca yaptırılan kamu spotlarına,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, terör örgütü aleyhinde ifadelerde bulunan veya yapılan usulsüz iş ve işlemlere karşı çıkan personel üzerinde baskı yapıldığı iddialarına,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2014 yılları arasında görev yapan özel kalem müdürü, müşavir ve basın ve halkla ilişkiler müşavirlerine,

- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, tarımsal üreticilerin sulama faaliyetlerinden kaynaklanan elektrik borçlarının yapılandırılmasına,

- Ordu Milletvekili İdris Yıldız'ın, Karadeniz'deki doğal afetler sonucu üreticilerin yaşadıkları mağduriyete,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, toplam inek sütü ve yumurta üretim miktarındaki azalmaya

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet MehdiEker’in cevabı (7/49029), (7/49030), (7/49031), (7/49032), (7/49033), (7/49034)

 

1 Eylül 2014 Pazartesi

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 109 ve 110’uncu, İç Tüzük’ün 123 ve 124’üncü maddeleri gereğince, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması, görüşülmesi ve güven oylaması için, Anayasa’nın 93’üncü maddesi ve İç Tüzük’ün 7’nci maddelerine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının çağrısı üzerine olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşimini açıyorum.

III.-YOKLAMA

BAŞKAN.- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için beş dakika süre veriyorum.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

Gündeme geçiyoruz.

Gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” kısmında yer alan Başkanlığın olağanüstü çağrı yazısını okutuyorum:

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Genel Kurulunun, Anayasa’nın 109 ve 110’uncu, TBMM İçtüzüğü'nün 123 ve 124’üncü maddeleri gereğince, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması, görüşülmesi ve güven oylaması için, Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 7'nci maddeleri uyarınca, 1 Eylül 2014 Pazartesi günü saat 14.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin tezkeresi (3/1560)

29/8/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından Bildirilmiştir

Türkiye Büyük Millet Meclisini; Anayasa'nın 109 ve 110; TBMM İçtüzüğü'nün 123 ve 124'üncü maddeleri gereğince Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulu programının okunması, görüşülmesi ve güven oylaması için Anayasa'nın 93'üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 7'nci maddeleri uyarınca 1 Eylül 2014 Pazartesi günü saat 14.00'te olağanüstü toplantıya çağırıyorum.

Sayın milletvekillerinin belirtilen gün ve saatte Genel Kurul toplantısına katılmalarını rica ederim.

                                                                                                                                    Cemil Çiçek

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                       Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, olağanüstü toplantı çağrısı konusuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır, sırasıyla okutuyorum:

2.- Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilerek görevine başlaması ve Başbakanlık makamının boşalması nedeniyle yeni Başbakan atanıncaya kadar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığa vekâlet etmesine ve yeni Hükûmet kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesine ilişkin tezkeresi (3/1561)

28/8/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: Yüksek Seçim Kurulunun 15/8/2014 tarihli ve 19638395-050-S 2014/3719-9744 sayılı yazısı.

10 Ağustos 2014 Pazar günü genel oyla yapılan seçimde halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilerek görevime başlamış bulunuyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101’inci maddesinin dördüncü fıkrası ile 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 4’üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğimin sona ermesi ve Başbakanlık Makamının boşalması nedeniyle, yeni Başbakan atanıncaya kadar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığa vekâlet etmesi ve yeni Hükûmet kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesi rica edilmiştir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                                           Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                                 Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi Cumhurbaşkanlığının Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için yapılan görevlendirmeye ilişkin diğer teskeresini okutuyorum:

3.- Cumhurbaşkanlığının, Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi uyarınca, Konya Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1562)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bakanlar Kurulunun yeniden kurulması için, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi uyarınca, Konya Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu görevlendirilmiştir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                               Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                      Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi de, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun atandığına dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresini okutacağım.

Bildiğiniz üzere, İç Tüzük’ün 124’üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu programı üzerinde söz almak için talepler yeni Bakanlar Kurulu listesine dair Cumhurbaşkanlığı yazısının Genel Kurulda okunmasından sonra Başkanlığımıza yapılabilecektir. Bu nedenle, tezkerenin okunmasından sonra, söz talepleri kâtip üyelerce kayıt altına alınacaktır.

Şimdi, tezkereyi okutuyorum:

4.- Cumhurbaşkanlığının, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan yeni Bakanlar Kurulunda yer alan Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi gereğince ekli listede gösterilen kişilerin atandığına;

27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi uyarınca, Başbakan Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere 4 Bakanın görevlendirildiğine ilişkin tezkeresi (3/1563)

29/8/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 28/08/2014 tarihli ve 68244839-150.01-1-428 sayılı yazımız.

Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun önerisi üzerine;

1- Yeni Bakanlar Kurulunda yer alan  Bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 109’uncu maddesi gereğince ekli listede gösterilen kişiler atanmıştır.

2- 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi uyarınca, Başbakan Yardımcısı unvanıyla görev yapmak üzere dört Bakanın görevlendirilmesi onaylanmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                               Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                      Cumhurbaşkanı

Bakanlar Kurulu Listesi

1 Konya Milletvekili               Ahmet Davutoğlu         Başbakan

2 Bursa Milletvekili                Bülent Arınç                Başbakan Yardımcısı

3 Ankara Milletvekili              Ali Babacan                Başbakan Yardımcısı

4 Ankara Milletvekili              Yalçın Akdoğan           Başbakan Yardımcısı

5                                            Numan Kurtulmuş        Başbakan Yardımcısı

6 Yozgat Milletvekili               Bekir Bozdağ               Adalet Bakanı

7 Sakarya Milletvekili             Ayşenur İslam             Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı

8 İstanbul Milletvekili             Volkan Bozkır              Avrupa Birliği Bakanı

9 Kocaeli Milletvekili             Fikri Işık                     Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı

10 Şanlıurfa Milletvekili          Faruk Çelik                 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

11 İstanbul Milletvekili            İdris Güllüce               Çevre ve Şehircilik Bakanı

12                                          Antalya Milletvekili     Mevlüt Çavuşoğlu        Dışişleri Bakanı

13 Denizli Milletvekili             Nihat Zeybekci            Ekonomi Bakanı

14 Kayseri Milletvekili             Taner Yıldız                Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

15 Samsun Milletvekili            Akif Çağatay Kılıç        Gençlik ve Spor Bakanı

16 Diyarbakır Milletvekili        Mehmet Mehdi Eker     Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı

17 Giresun Milletvekili            Nurettin Canikli           Gümrük Ve Ticaret Bakanı

18                                         Efkan Ala                    İçişleri Bakanı

19                                          Bingöl Milletvekili      Cevdet Yılmaz             Kalkınma Bakanı

20 Adana Milletvekili              Ömer Çelik                  Kültür ve Turizm Bakanı

21 Batman Milletvekili             Mehmet Şimşek           Maliye Bakanı

22 Eskişehir Milletvekili          Nabi Avcı                    Millî Eğitim Bakanı

23 Sivas Milletvekili                İsmet Yılmaz               Millî Savunma Bakanı

24 Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu              Orman ve Su İşleri Bakanı

25 Edirne Milletvekili              Mehmet Müezzinoğlu   Sağlık Bakanı

26 Karaman Milletvekili           Lütfi Elvan          Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

BAŞKAN.- Bilgilerinize sunulmuştur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Söz talepleriniz…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, istiyorum işte, şimdi istiyorum; talebe gerek yok. İç Tüzük’e göre şu anda söz istiyorum. Birinci sözü de ben istedim. Efendim, var, burada İç Tüzük, tutanaklara geçti işte. İç Tüzük diyor ki: “Bakanlar Kurulu listesi…”

BAŞKAN – Sayın Genç, yazılı talepler sayın kâtip üyeler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, yazılı değil sözlü istiyorum. Hayır, sözlü istiyorum efendim, burada işte.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kâtip üyeler kaydeder onu, kâtip üyeler.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük’ün bu hükmüne göre Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunduktan sonra “Bilgilerinize sunulmuştur.” denildikten sonra bu tezkere üzerinde söz istenir. İşte, ben istedim şimdi.

BAŞKAN – Açıklamayı da yaptık efendim. Tamam, kayıt altına alınıyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, ama… Tamam işte, istedim, önce ben istedim diyorum.

BAŞKAN – Tamam, istediniz, kayıt altına alındı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Anladım, alındıysa yani bundan sonra yazılı müracaata gerek yok.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.

Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.14

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 110’uncu ve İç Tüzük’ün 123’üncü maddeleri uyarınca, Hükûmet Programı’nın, Hükûmetin kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunması gerekmektedir.

Buna göre, Sayın Başbakan, Hükûmet Programı’nı Genel Kurula sunmak için düşündüğünüz bir tarih var mı?

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Bugün.

BAŞKAN – Evet, bugün.

Sayın Başbakan, Hükûmet Programı’nı yüce Meclise bugün sunmak istiyorlar. Bu konuyla ilgili Danışma Kurulu önerisi vardır, önerinin işlemini tamamladıktan sonra gereğini yerine getireceğim.

IV.- ANT İÇME

1.- TBMM dışından Başbakan Yardımcılığına atanan Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanlığına atanan Efkan Ala’nın ant içmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 109’uncu maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala’nın, Anayasa’nın 112’nci maddesine göre ant içmesi gerekmektedir.

Şimdi ant içmek üzere Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş’u kürsüye davet ediyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ – “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü…”

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Çeşitli İşler

- Gösteri ve Protestolar

1.- İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, TBMM dışından Başbakan Yardımcılığına atanan Numan Kurtulmuş’un ant içmesi sırasında CHP sıralarından pankart açarak kürsüye doğru seslenmesi

(CHP sıralarından İzmir Milletvekili Musa Çam’ın pankart açarak kürsüye doğru seslenmesi)

MUSA ÇAM (İzmir) – Numan Bey, bunu size hatırlatıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Çam, lütfen…

IV.- ANT İÇME (Devam)

1.- TBMM dışından Başbakan Yardımcılığına atanan Numan Kurtulmuş ve İçişleri Bakanlığına atanan Efkan Ala’nın ant içmesi (Devam)

BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma…”

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar, itişmeler)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle ayıp bir şey olur mu? Hep ayıplar bu Mecliste yaşanıyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – “…toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi de ant içmek üzere İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala’yı kürsüye davet ediyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

(İçişleri Bakanı Efkan Ala ant içti)

(AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Bakanlar Kurulu Programı’yla ilgili olarak bir Danışma Kurulu önerisi vardır, okutuyorum:

V.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, 62’nci Bakanlar Kurulu Programı’nın 1 Eylül 2014 Pazartesi günkü birleşimde okunmasına ve 4 Eylül 2014 Perşembe günkü birleşimde görüşülmesine; Bakanlar Kurulunun güven oylamasının 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşimde yapılmasına; Genel Kurulun 4 Eylül 2014 Perşembe günkü birleşiminin saat 14.00'te, 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşiminin ise saat 12.00'de başlamasına; 1 Eylül 2014 Pazartesi günü Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması ile Bakanlar Kurulu Programı üzerinde 4 Eylül 2014 Perşembe günü yapılacak görüşmeler ve 6 Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacak güven oylamasının gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasına ve bu günlerde o günkü programın tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine; Bakanlar Kurulu Programı üzerinde yapılacak görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları adına yapılacak konuşma sürelerinin düzenlenmesine ilişkin önerisi

Tarih: 1/9/2014

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 1/9/2014 Pazartesi günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür

                                                                        Cemil Çiçek

                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                       Başkanı

           Mustafa Elitaş                       Mehmet Akif Hamzaçebi

Adalet ve Kalkınma Partisi                             Cumhuriyet Halk Partisi

   Grubu Başkan Vekili                                  Grubu Başkan Vekili

 

            Yusuf Halaçoğlu                          İdris Baluken

Milliyetçi Hareket Partisi                        Halkların Demokratik Partisi

       Grubu Başkan Vekili                   Grubu Başkan Vekili

Öneriler:

62’nci Bakanlar Kurulu Programı’nın 1 Eylül 2014 Pazartesi günkü birleşimde okunması ve 4 Eylül 2014 Perşembe günkü birleşimde görüşülmesi, Bakanlar Kurulunun güven oylamasının 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşimde yapılması, Genel Kurulun 4 Eylül 2014 Perşembe günkü birleşiminin saat 14.00'te, 6 Eylül 2014 Cumartesi günkü birleşiminin ise saat 12.00'de başlaması, 1 Eylül 2014 Pazartesi günü Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması ile Bakanlar Kurulu Programı üzerinde 4 Eylül 2014 Perşembe günü yapılacak görüşmeler ve 6 Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacak güven oylamasının gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve bu günlerde o günkü programın tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi,

Bakanlar Kurulu Programı üzerinde yapılacak görüşmelerde Hükûmet ve siyasi parti grupları adına yapılacak konuşmaların kırk dakika (bu süre en fazla 2 konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel konuşmaların on dakika olması,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.

VI.- HÜKÛMET PROGRAMI

1.- Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması

BAŞKAN – Bakanlar Kurulu Programı’nı okumak üzere Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nu kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Başbakan. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 62’nci, Adalet ve Kalkınma Partisinin 5’inci Hükûmeti adına, aziz milletimizi ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. 62’nci Hükûmet Programı’mızın milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana ülkemizin kalkınması, büyümesi, ileri doğru hamle yapabilmesi için hizmeti geçen, demokratikleşme mücadelemize omuz vermiş, katkı sunmuş, başta cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve benim de selefim olan şehit Başbakan Adnan Menderes olmak üzere tüm devlet ve siyaset adamlarına huzurlarınızda teşekkürlerimi sunuyorum.

Konuşmamın hemen başında, yirmi gün önce, 10 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminin de demokrasimize, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. 10 Ağustos 2014 tarihi, ülkemizin siyasi tarihinde iftiharla hatırlanacak son derece anlamlı bir gün olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimi, siyasi tarihimiz açısından büyük bir eşiktir. Ne mutlu ki aziz milletimiz, cumhuriyet tarihimiz boyunca yapılan ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde hür iradesiyle, yüksek bir motivasyonla, kararlılıkla sandığa giderek Türkiye Cumhuriyeti devletinin 12’nci Cumhurbaşkanını ikinci tura bırakmadan ilk turda doğrudan belirledi. Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin 12’nci Cumhurbaşkanı seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha huzurlarınızda tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanımızın doğrudan halk tarafından belirlenmesi, hiç kuşkusuz, geçmişte krizlere konu olan, vesayet odakları tarafından suistimal edilen Cumhurbaşkanlığı makamına yepyeni bir anlam ve itibar kazandırmıştır. Bu seçimle yeni Türkiye’nin kapıları ardına kadar açılmıştır. 10 Ağustos ile birlikte yeni Türkiye’yi inşa süreci başlamıştır. Şüphesiz ki son on iki yılda atılan adımlar ve yapılan reformlar olmasa, bugün yeni Türkiye’den bahsedemezdik. Milletimizin doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanımız ile Hükûmetimizin birlikte ve uyumlu çalışması elbette büyük bir sinerji doğuracaktır. Bu sinerji, millî gücün ve millî iradenin daha da tahkim edilmesini sağlayacaktır. Yeni dönemde, seçilmiş ve güçlü bir Cumhurbaşkanı, seçilmiş ve güçlü bir Başbakan ve Hükûmet olarak halkımıza çok daha etkili bir şekilde hizmet etmenin gayreti içinde olacağız.

Şu hususu önemle belirtmek isterim Bugüne kadar görev yapan AK PARTİ hükûmetleri, sadece bir devleti, bir siyaseti, bir otoriteyi tesis etmek üzere değil, bütün bunlarla birlikte ülkemizde ve dünyada yeni bir medeniyet ihyası için ayağa kalkmış ve harekete geçmiştir. Bu çerçevede, 62’nci Hükûmet de önceki AK PARTİ hükûmetleri gibi ülkemizin kritik bir döneminde tarihî bir sorumluluk üstlenmekte, medeniyet yürüyüşümüzü aynı kararlılık ve azimle sürdürmek üzere yola çıkmaktadır.

Geçtiğimiz hafta cuma günü, Kabinemizde yer alacak isimleri açıkladık. 62’nci Hükûmet, üzerinde yükseldiği parlak geçmişi, önüne hedef olarak koyduğu parlak gelecek ile buluşturan güçlü bir köprü olacaktır.

Son on iki yılda yapılanları yeni bir atılım dönemi ile taçlandırmak Hükûmetimizin temel misyonu olacaktır. İkinci bir değişim ve dönüşüm dönemi ile ulaşmayı öngördüğümüz 2023 vizyonu, artık uzak bir vizyon olmaktan çıkmıştır. Yeni dönemde de ülkemizin hızlı, istikrarlı ve insan odaklı bir şekilde kalkınması için, bizden önce gelen dört AK PARTİ hükûmetinin tecrübesine yaslanarak aşkla, heyecanla, şevkle çalışma azmindeyiz. Amacımız, çok daha güçlü, müreffeh, saygın ve demokratik bir Türkiye'ye ulaşmak, ekonomisi, bilim ve teknolojisi, siyaseti, sosyal ve kültürel politikaları ile örnek alınan bir ülke olmaktır. Tüm politikalarımızın temeli, halkımızın bizlerden talep ve beklentilerini karşılamak olacaktır.

Sorumluluğumuzun büyüklüğünün farkındayız ama hiç şüpheniz olmasın, omuzlarımıza yüklenen mukaddes emaneti titizlikle ve onurlu bir şekilde taşıyacağız. Gündemi başkaları tarafından belirlenen bir ülke olmayacağız.

Bu vesileyle şu hususu da burada özellikle vurgulamak istiyorum: Bir yandan ekonomik ve sosyal politikalarımızı etkili bir şekilde uygularken diğer yandan, nereden gelirse gelsin, ülkemizin bu kutlu yürüyüşünü akamete uğratmaya çalışan ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden eski ve yeni tüm vesayet unsurlarıyla mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

Ülkemizin bütün sorunlarının özgürce görüşülüp, farklı çözüm önerilerinin ortaya konduğu ve millî iradenin tecellisiyle nihai kararların alındığı yegâne çatı, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Eski Türkiye'nin vesayetçi anlayışını ve uygulamalarını değişik kılıklar altında yeniden canlandırmaya çalışanlar, karşılarında milleti ve temsilcilerini bulacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimiz, demokrasi tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine az rastlanır bir şekilde, sonuncusu 2011 Haziran ayında olmak üzere birbiri peşi sıra üç dönem partimizin oylarını artırarak iktidarımıza olan güvenini tazelemiştir. 30 Mart yerel seçimleri ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi, halkımızın yönetimde istikrarı güçlü bir şekilde sürdürme kararlılığını açıkça ortaya koymuştur. Siyaset tarihimize silinmez harflerle yazılan tüm bu başarılar, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve aziz milletimize olan hizmet şevkimizi artırmaktadır. Sahip olduğumuz kişisel ve kurumsal tecrübemizle hiç eksilmeyen heyecanımızı birleştirecek, bu millete efendi değil, hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.

Milletimiz, Meclisimizi tüm sorunların çözüm adresi olarak görmekte ve Meclisimize dair büyük beklentiler içindedir. Bizlere yani iktidarıyla, muhalefetiyle yüce Meclis çatısı altında ulvi bir sorumluluk üstlenen bizlere düşen görev, milletimizin bu beklentisi doğrultusunda milletle kucaklaşmak, yeni Türkiye'yi hep birlikte inşa etmektir.

Adalet ve Kalkınma Partisi, eski Türkiye'nin çözüm üretmekten uzak kısır siyasetini eskide bırakmış, başından beri yeni bir siyaset anlayışını, yeni Türkiye’yi temsil etmiştir. Yıllarca hırpalanan, güven erozyonuna uğrayan, milleti temsil etme yeteneğini yitiren siyaset kurumu, gücünü millet iradesinden alan AK PARTİ kadrolarıyla birlikte yeniden güçlü bir şekilde inşa etmiştir. Bu yeni inşa sürecinin temelinde, insanı, insan onurunu merkez kabul eden bir anlayış yer almaktadır. İnsan onurunu korumak bizim asli görevimizdir. Bu onurun esası da özgürlük ve güvenliğin teminidir. Özgürlüğü garanti edilmemiş insanın onur duyması, güvenliği tehdit altında olan insanın özgürlüğünü yaşayabilmesi, kendini özgür hissedebilmesi mümkün değildir. Onun için, daha ilk hükûmet programlarından bugüne kadar hep bu özgürlük ve güvenlik dengesini ve uyumunu savunduk. Şimdi bir kez daha söylüyoruz: Türkiye’de düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, girişim özgürlüğü AK PARTİ hükûmetlerinin teminatı altındadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı olarak bugüne kadar birçok iç ve dış badireyi atlattık, birçok sorunu, birçok sıkıntıyı aştık; çeşitli kılıflarda sergilenen ve demokratik siyaset kurumunu bir bütün olarak zayıflatmaya yönelik her türlü tahrik ve tertibi aştık. Bu yapılarla mücadelemizi kararlılıkla sürdürürken milletin iradesine ve bizlere yüklediği emanete de sahip çıktık, milletimizin ekmeğinden ve özgürlüğünden asla taviz vermedik. Bununla beraber, kamuoyunda “sesiz devrim” olarak tanımlanan birçok reformu da hayata geçirdik. Yaptığımız tüm reformlarda, sessiz devrimde, tüm badirelerin atlatılmasında milletimiz ve millî iradenin tecelligâhı olan Meclisimiz en büyük destekçimiz oldu. İnanıyorum ki bundan sonra da yeni Türkiye’nin inşa sürecinin adresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun çok değerli üyeleri olacaktır.

Demokrasimize ve ulusal güvenliğimize kasteden yapılanmalara karşı hukuk içinde kararlılıkla mücadele etmek, halkımızın bizlerden talep ettiği bir ödev, omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluktur. Bu bakımdan, antidemokratik hiçbir baskıya boyun eğmeyecek, müsamaha göstermeyeceğiz; gerekli adımları atacak, Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve iş birliğine önem verecek, Meclisimizin çizdiği rotada ilerleyeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; takdirinize sunduğumuz ve güveninizi beklediğimiz bu program, yeni Türkiye’nin ikinci atılım dönemini açacak, 21’inci yüzyılın yükselen ülkesi olarak bölgemizde ve dünyada hak ettiğimiz konumu pekiştirecektir. Önümüzdeki dönemde yapacağımız temel tercih açıktır: Yeni Türkiye’yi her alanda büyütmek ve güçlendirmek.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’ye yeni bir siyaset kazandırma iddiasında olan, Türkiye’nin kabuklarını kırıp büyütmeyi esas alan AK PARTİ iktidarı olarak üzerinde en fazla hassasiyetle durduğumuz alan demokratikleşme olmuştur. AK PARTİ hükûmetleri ve iktidarı olarak demokratikleşme alanında büyük reformlar gerçekleştirdik. Demokrasiyi ve demokratikleşmeyi dinamik bir süreç olarak görmekte, insanı ve toplumu siyasetin asli öznesi olarak kabul etmekteyiz. Bu anlayışla, zamanın ruhunu, dönemin ihtiyaçlarını ve toplumsal talepleri referans kabul ederek, geçmiş 4 hükûmetimiz döneminde gerçekleştirdiğimiz demokrasi mücadelemizi 2023 vizyonumuz çerçevesinde derinleştirerek devam ettirmek kararlılığındayız.

Demokrasi yürüyüşümüzü toplum- siyaset -devlet arasındaki engellerin kaldırılması üzerine bina ediyoruz. Toplumu siyasetin öznesi kılmak için, bütün hükûmetlerimiz döneminde, siyaseti ve toplumun iradesini rehin alan vesayet sistemine karşı aktif bir mücadele yürüttük. Vesayet sistemine temel teşkil eden sivil ve askerî bürokratik kurumları dönüştürme ve demokratikleştirme mücadelesi verdik. Siyasete siyaset dışı yollardan müdahale etme ve onu etkileme dönemine son verdik. Ortaya koyduğumuz on iki yıllık demokrasi mücadelemizle millete güven aşıladık, halkı hakem, demokratik süreç ve mekanizmaları yegâne yol belledik. Geçmiş AK PARTİ hükûmetlerinin oluşturduğu bu demokratik mirası derinleştirerek devam ettireceğiz, bu mirası yeni Türkiye'nin harcına katacağız. Yeni Türkiye’de kurumlar ve aktörler ancak milletten aldıkları yetki ve meşruiyet ölçüsünde siyasal güç sahibi olacaklardır. Tüm dünyada demokrasinin olmazsa olmazı kabul edilen sandığın onurunu koruyacak, çoğunluğun yönetme haklarının gasbedilmesine asla müsamaha göstermeyeceğiz ve bu çerçevede katılımcı demokrasiyi de derinleştireceğiz.

Diğer yandan, zamana, mekâna, kültüre veya inanca bağlı olarak, hak ve özgürlüklerde ayrımcılık yapılmasına da kayıtsız kalmayacak, hukuk devleti ilkesini daha gür bir şekilde dillendirecek, vatandaşlarımızın hak ve hukukuna sonuna kadar sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Hiçbir vatandaşımız, hak ve özgürlüklerini kullanırken sahip olduğu, inandığı değerler yüzünden devlet merkezli bir engellemeye takılmayacaktır. Demokratikleşme alanında yaptığımız reformlar neticesinde AK PARTİ, milletimizin siyasetteki yegâne güven unsuru hâline gelmiştir. Allah’a çok şükür olsun ki bugün eski Türkiye'nin alışkanlıkları, eski devlet refleksleri büyük ölçüde tarihe karışmıştır. Artık devlet kapılarından geri çevrilen başörtülü kızlarımız, ana dilini konuştuğu için zulüm gören kardeşlerimiz yok. Alevi vatandaşlarımız artık kimliklerini gizlemek zorunda kalmıyor. Gayrimüslim cemaat vakıflarının malları iade ediliyor.

Bütün etnik, mezhebî ve dinî kesimlere, başörtülü veya başı açık, köylü veya şehirli, kadın veya erkek, yoksul veya zengin, şu veya bu siyasi görüşten tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede duruyor; her bir bireyin, temel hak ve özgürlüğünden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye’yi hedefliyoruz. Etnik, dinî ve mezhepsel aidiyetlerden önce, tarihdaşlık, vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz.

Yeni Türkiye yolunda hedefimiz, etnik kimliği, mezhebi ve inancı ne olursa olsun herkesi kucaklayan, onları eşit vatandaşlık ile evrensel ilkeler ve değerler temelinde demokratik bir ortak yaşam bilincine ulaştıran bir anlayışın hayata geçirilmesidir.

62’nci Hükûmet olarak, bundan sonra da farklı yaşam tarzlarına saygı gösteren, onları güvence altına alan bir Türkiye hedefliyoruz. Kişisel özgürlüklerin önünü kapatan değil, açan bir iktidar olmaya devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projesi olan Avrupa Birliği üyelik sürecimiz, ilk defa AK PARTİ hükûmetleri döneminde sistematik bir çerçeveye oturtulmuş ve siyaset vizyonunun bir parçası hâline gelmiştir. Katılım müzakereleri başladığında ortaya konulan tam üyelik hedefi, AB kaynaklı gecikmelere ve engellemelere rağmen, bugün de aynı şekilde devam etmektedir. 17 fasıl üzerindeki siyasi blokaja rağmen 14 fasıl müzakereye açılmış, 1 fasıl geçici olarak kapatılmıştır.

Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılını AB yılı ilan etmiş, bu süreçteki kararlılığı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu çerçevede, AB sürecine yeni bir ivme kazandırmak ve her alanda reform çalışmalarını hızlandırmak amacıyla, 2014-2017 dönemini kapsayan “AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı” hayata geçirilecektir. Hükûmetimiz, sürecin tüm zorluklarına, önümüze çıkarılan tüm engellemelere rağmen, AB üyeliği konusunda kararlı ve istikrarlı politikasını sürdürecektir. Hedefimiz, cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünü AB üyeliğiyle taçlandırmaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün AK PARTİ hükûmetlerinin programlarında ağırlıklı olarak üzerinde durduğumuz konulardan birisi de yeni anayasa vaadi olmuştur. Mevcut Anayasa, demokratik denge ve denetim araçlarına sahip değildir. Temel mantığı, vesayetçi yapıların milletin iradesini denetim altında tutmasıdır. Katı merkeziyetçi yapısı katılımı engellemektedir. Biz, topluma dayatılan, dışlayıcı, toplum mühendisliğine dayanan bu Anayasa’nın yerine yeni bir anayasa yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu yönde, toplumun her kesiminde ciddi bir mutabakat vardır. Kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, özgürleştirici sivil bir anayasa hazırlamak için esasen önümüzde hiçbir sahici engel yoktur. Yeni Türkiye’de artık katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü bir demokratik ve sivil anayasa vaat olmaktan çıkarılmalıdır. Yeni Türkiye, sivil ve demokratik, yeni anayasasıyla yönetilmelidir. Geçmiş hükûmetlerimiz döneminde olduğu gibi, 62’nci Hükûmetimizde de sadece AK PARTİ’nin değil, bütün siyasi partilerin ve sivil toplum unsurlarının beklentisi olan bu vaadi gerçekleştirmeyi ana hedeflerimizden birisi olarak görmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, bu yeni dönemde, toplumsal bütünleşme ve çözüm süreci alanlarında da kararlılığımızı sergilemekten geri durmayacağız. Hükûmetlerimiz, bugüne kadar devlet ile millet arasında örülen duvarların yıkılması, kardeşliğin yeniden tesisi, birlik ve beraberlik ikliminin güçlendirilmesi amacıyla, cumhuriyet tarihi boyunca dokunulmaya cesaret edilememiş başlıkları gündemine alarak çözme iradesini ortaya koymuştur. Demokratik açılım, millî birlik ve kardeşlik süreci sorunların tartışılmasına katkı sağlamış, farkındalığı artırmış, çözüm iradesinin geniş bir tabana yayılmasına hizmet etmiştir.

AK PARTİ hükûmetleri, iktidara geldiği ilk günden itibaren ret, inkâr ve asimilasyon politikalarına son vererek hak ve özgürlükleri tüm yurttaşlar için eşit düzeyde gerçekleştirmeye çalışmıştır. Tarihin en kapsamlı demokratik değişim, dönüşüm ve normalleşme süreçlerini uygulamaya koymuştur. Bu çerçevede atılan adımları burada uzun uzun zikretmeyi gerekli görmüyorum, zaten bütün bu hususlar, çok kapsamlı bir şekilde bir kitap hâlinde sizlere dağıtıldı.

62’nci Hükûmet olarak bizler, Türkiye'nin kaderini değiştirecek Kardeşlik Projesi’ne dört elle sarılmaya devam edeceğiz. Hükûmetimiz, 61’inci Hükûmetin başlattığı ve çıkarılan çerçeve yasayla birlikte artık devlet politikası hâline gelen çözüm sürecini daha güçlü bir şekilde sürdürmeye, çözümün ivedilikle sağlanması için gerek duyulan yeni yöntemleri devreye sokmaya ve toplumun her kesiminin bu sürece sahip çıkması için gerekli çalışmaları yapmaya devam edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratikleşmenin en önemli ayaklarından biri de, hiç kuşkusuz, adalet ve yargı alanında sürdürdüğümüz reformlardır. Adalet ve yargı konusunda partimizin vizyonu, güven veren adalettir. Hükûmetlerimiz döneminde bu vizyonun gerçekleşmesi için adaletle ilgili sorunlar tek tek masaya yatırılmış, çözümler üretilerek uygulamaya konulmuştur.

Adalet alanında temel kanunlarımızı güncelledik, antidemokratik yargılama, kurum ve süreçlerini ortadan kaldırdık, bilgi altyapısını modernleştirdik, AB ile uyum sağlayan kapsamlı reformlar yaptık, modern adalet sarayları ve sayısı artan personelle hizmet kalitemizi artırdık. Önümüzdeki dönemde ise eylem planlarımızı uygulamaya ve istinaf mahkemeleri gibi yenilikleri süratle hayata geçirmeye kararlıyız.

Bakınız, yargı alanındaki en temel sorunlarımızdan biri, bazı yargı mensuplarının siyasi, ideolojik bir misyon üstlenmesi ve hakem olma vasfını yitirerek taraf hâline gelmesidir. Demokratik bir ülkede bireyi devlete, özgürlüğü güvenliğe ve adaleti statükoya üstün tutmak, hepimizin ortak ideali olmalıdır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargı görevi yapanların Anayasa, kanun ve hukuka uygun vicdani kanaatlere bağlı olmayı, bunun dışındaki bütün bağlılıkları reddetmeyi gerektirir. Yargının bağımsız ve tarafsız olması, yargı üzerinde kurulmak istenen vesayetlerin yok edilmesi, yargının milletin yargısı olması için yapılması gerekenleri tereddütsüz yapmak, Hükûmetimizin ana öncelikleri arasında yer alacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugüne kadar görev yürüten AK PARTİ hükûmetleri, Türkiye’nin normalleşmesi, demokratikleşmesi yolunda önemli reformlar yapmıştır. Bilhassa geleneksel, vesayetçi aktör ve kurumların siyaset üzerindeki nüfuzunu kırmak üzere kararlı bir irade sergilemiş ve siyasal sistemi demokratikleştirme hedefinde ciddi ilerlemeler kaydetmiştir. Ancak millî iradeye dayalı demokratik bir siyasal sistemi inşa etme hedefine odaklanan hükûmetlerimiz, yine bu süreçte 7 Şubat, 17-25 Aralık hadiseleri ve takip eden gelişmelerle yeni vesayetçilerin saldırılarına maruz kalmıştır. Herkes şunu bilsin ki yargı ve güvenlik bürokrasisinin yanı sıra sivil toplumun çeşitli kesimlerini tesiri altına almaya çalışan bu yeni vesayet odağı, karşısında bizi bulmaya devam edecektir. Uluslararası bağlantıları da olan bu yapılanmalar, sadece Hükûmetimize yönelmiş bir tehdit değil, aynı zamanda devletin varlığına kasteden, onun yapısını çökertmeyi hedefleyen bir ulusal güvenlik sorununa dönüşmüştür. Siyaseti kendi hedefleri doğrultusunda dizayn etmek isteyen, bürokrasiyi kendisine kalkan yapan, kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyen, millî güvenliği tehdit eden bu yeni vesayetçi yapıyla veya başka adlarla ileride çıkabilecek yapılarla hesaplaşmayı sürdüreceğiz. Hukuk içinde kalarak bu tür girişimlerin karşısında en etkin tavrı alacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle güvenlik ve asayiş politikalarımıza da değinmek istiyorum: Bizler, güvenlik hizmetlerini, ileri bir demokrasi hedefine ulaşmak amacıyla, temel hak ve özgürlüklerin eksiksiz bir biçimde kullanılabilmesi ve garanti altına alınabilmesi için ihtiyaç duyulan temel kamu hizmeti olarak görüyoruz. Güvenlik hizmetlerinde bugüne kadar bütüncül bir yaklaşım içeren stratejik bir anlayışı benimsedik. Asayiş olaylarından terörle mücadeleye kadar her alanda daha etkin ve sonuç alıcı güvenlik politikalarını hayata geçirerek hem ülkemizin güvenliğini tesis etmenin hem de toplumsal barışı ve huzuru geliştirmenin gayreti içinde olduk. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat tarafından yayımlanan verilere göre Türkiye, şu anda Avrupa’nın suç oranı en düşük ülkeleri arasındadır. Aynı şekilde, suç aydınlatma oranları açısından da Avrupa’nın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyoruz. AK PARTİ iktidarı güvenlik alanında organize suç örgütleriyle, çetelerle, illegal yapılarla etkin bir mücadele yürütmüştür, yürütmeye devam edecektir.

Demokratik hukuk devletinde asla kabul edilemez olan insan hakları ihlallerinin üzerine şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da büyük bir kararlılıkla gideceğiz. Hükûmetimizin esas aldığı “işkenceye sıfır tolerans” ilkesi kararlılıkla uygulanmaktadır, uygulanmaya devam edecektir. Artık Türkiye işkenceyle anılan bir ülke olmaktan çıkmıştır.

Güvenlik hizmetlerinde şeffaflık, katılımcılık ve hesap verebilirliği artıracak mekanizmalar etkili bir şekilde kullanılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu yönetiminde temel olarak “Devlet, millete hizmet etmek için vardır.” ilkesini benimsiyor, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu ilkeden hareketle demokratik yönetişim uygulamalarını hayata geçirmeyi arzuluyoruz. Vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmayı, temel hak ve özgürlüklerin kullanımının önündeki engelleri kaldırmayı kamu yönetiminin ana misyonu olarak görüyoruz.

Geçtiğimiz dönemde yolsuzlukla kararlılıkla mücadele yürütülmüştür, bundan sonra da yürütülecektir. 2003-2006 döneminde yolsuzlukla etkin mücadele amacıyla bu alanda önemli 7 adet uluslararası sözleşmeye taraf olunmuştur. Ayrıca, 2004 yılında Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’na, GRECO’ya üye olunmuştur. Hesap verebilirlik, şeffaflık ve yolsuzluklarla mücadele, demokrasi ve siyasal mücadelemizin temel gayelerinden birini teşkil edecektir. Türkiye, Uluslararası Saydamlık Örgütü tarafından yayımlanan Yolsuzluk Algılama Endeksi’nde 2003 yılında 133 ülke arasında 77’nci sırada yer alırken 2013 yılında 50’nci sıraya yükselmiştir, en kısa zamanda da daha üst sıralara tırmanmaya kararlıyız. Bu yöndeki çabalarımız 62’nci Hükûmet döneminde de kapsamlı bir strateji çerçevesinde kararlılıkla ve kesintisiz bir şekilde sürecektir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – O bilgi yanlış Sayın Başbakan.

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ileri demokrasi bahsinde son olarak yerel yönetim anlayışımıza değinmek istiyorum.

Bizler Türkiye’nin merkezî üniter devlet yapısını vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini koruyan bir yapı olarak görüyoruz. Diğer taraftan, AK PARTİ olarak her zaman demokrasinin yerelde başladığını savunduk. Ulusal öncelikler ile yerel farklılıklar barıştırılarak kamu hizmetlerinin yerinden karşılanması temel ilke olmaya devam edecek, merkezî yönetim tarafından yürütülmesi zorunlu olmayan hizmetler yerel yönetimlere devredilecektir. Yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını güçlendireceğiz. Büyükşehir belediyelerinin genişleyen hizmet alanları ve farklılaşan görev ve sorumluluklarıyla uyumlu, her kademede hizmetin niteliğine göre farklılaşan ve mekânsal özellikleri dikkate alan düzenlemeler yapacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 62’nci Hükûmet Programı’mızda yer alan temel başlıklardan bir diğeri “İnsani Kalkınma”dır. AK PARTİ hükûmetlerinin bugüne kadarki en temel şiarlarından biri “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” anlayışı olmuştur. Bu vesileyle Şeyh Edebali’yi de rahmetle anıyoruz.

Kendi medeniyetinin değerlerini en üst düzeyde temsil edebilen, öz güven sahibi, bugünün dünyasının gerektirdiği becerilere ve ufka sahip, ortak akıl ve organizasyonla geleceği inşa eden insan kaynağı bize göre kalkınmanın ana taşıyıcısıdır.

Gelişmiş ülkelerde toplumun ancak bir kısmının satın alabildiği hizmetler, hayata geçirdiğimiz reformlar neticesinde bugün halkımızın tamamına büyük ölçüde sunulmaktadır. Sosyal kimliğine, gelir durumuna, siyasi eğilimine, bölgesel konumuna bakılmaksızın milletimizin her kesimi her türlü hizmete eşit ve adil bir şekilde ulaşabilmektedir, ulaşmaya devam edecektir.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın en son verilerine bakıldığında Türkiye’nin başarısı açık bir şekilde görülecektir. Türkiye 2008-2013 döneminde 16 basamak yükselmiş, 2013 yılında 187 ülke arasında 69’uncu sıraya gelmiştir. İnşallah en kısa zamanda daha üst sıralara da gelecektir. Temel amacımız bu yükselişin önümüzdeki dönemde çok daha büyük bir hızla devam ettirilmesi, milletimizin hak ettiği yere ulaşmasıdır.

Hükûmetimiz bilhassa dezavantajlı grupların hizmetlere eşit ve adil bir şekilde ulaşımını bir demokratikleşme şiarı olarak savunmaya devam edecektir. Sermayenin, bilginin ve kaliteli yaşamın belli sınıflara, belli odaklara ait olmaması için Hükûmetimiz bu eşitlikçi vizyonu sürdürmeye kararlıdır.

Yeni Türkiye’de “sosyal adalet”, “fırsat eşitliği”, “dayanışma” gibi değerler çerçevesinde toplumun her kesimini kapsayan bir kalkınma süreci hayata geçirilecektir. Bu kapsamda, özellikle kadınlarımızın ve genç nesillerin kalkınma sürecine çok daha yoğun katılımı için çaba sarf edilecektir. Geçmişte yaşanan krizlerle öz güveni zedelenen ve geleceğini başka coğrafyalarda hayal etmeye başlayan kuşaklar artık geride kalmıştır. Bir yandan dünyadaki beşerî varlığımızla daha güçlü bağlar kurarken diğer yandan tersine beyin göçüyle ülkemizin beşerî sermayesini zenginleştirmeyi sürdüreceğiz. Yeni Türkiye’nin yeni nesilleri, bölgesinde ve küresel düzeyde aktif bir ülkenin sahipleri ve en değerli varlıkları olacaklardır.

İnsanımızın yanı sıra coğrafyamız da kalkınma sürecinde temel bir parametre olarak tüm ekonomik ve sosyal politikalarımıza zemin oluşturacaktır. Siyasi sınırlara saygı duyarak ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda sınırları geçişken kılan politikalarımız bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek, ülkemizin ve coğrafyamızın refahını artıracaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunu ifade etmekte yarar görüyorum: “Sosyal devlet” kavramı esas anlamını ilk kez AK PARTİ hükûmetleri döneminde kazanmıştır. Millete üstten bakan, hizmeti lütfeden siyaset anlayışı bizim iktidarlarımızda miadını doldurmuştur. Hiçbir ferdimiz kendisini yalnız, dışlanmış, çaresiz hissetmesin diye gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz. Özellikle, dar gelirli, özel ilgiye muhtaç ve ihtiyaç sahibi insanımıza sosyal devletin şefkat elini uzattık.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, eğitim konusu hükûmetlerimiz döneminde ülkemizin en öncelikli konusu olarak ele alınmıştır. Bütçeden eğitime ayrılan payı kesintisiz olarak yükselttik. 2002 yılında yaklaşık 10 milyar Türk lirası ayrılıyorken 2014 yılında 6 kattan fazla bir artışla bu tutar 72,6 milyar Türk lirası olmuştur. Bu süre içinde, temel hak ve özgürlüklere saygılı, insan haklarını esas alan, daha demokratik ve özgürlükçü bir eğitim felsefesi inşa ettik, bunu daha da derinleştirerek sürdüreceğiz. Serbest kıyafet uygulamasından öğretmenlerimiz için başörtü yasağının kalkmasına, 28 Şubat döneminde mağdur edilen öğretmenlerimizin mesleklerine geri dönmelerinden eğitim müfredatındaki antidemokratik ifadelerin ayıklanmasına kadar çok önemli adımlar attık. Aynı şekilde, farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açan düzenlemelerden Siyer-i Nebi ve Kur’an-ı Kerim derslerinin isteğe bağlı olarak müfredata dâhil edilmesine kadar birçok reformu hayata geçirdik. Bu reformlar sayesinde, Türkiye’de, eğitimin her kademesinde okullaşma oranlarında yüksek seviyelere ulaştık. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz reformların bir diğer unsuru, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve hizmet sunumunun iyileştirilmesidir.

Hükûmetlerimiz döneminde gerçekleştirilen önemli yeniliklerden bir diğeri de özel dershanelerin özel okula dönüştürülmesi projesidir. Bu sayede, çocuklarımızın sosyal hayattan tecrit edilmelerine yol açan, veliler için ciddi maddi külfetler oluşturan ve âdeta alternatif bir eğitim sistemi oluşturan dershanelerin yol açtığı olumsuzluklara son verilmiş olacaktır.

Önümüzdeki dönemde, daha önce temelleri atılan politika ve uygulamalara ivme kazandırılacak, aynı kararlılık ve hızla eğitim sistemimize ilişkin sorunların çözümleri için adım atılmaya devam edilecektir.

Büyük önem atfettiğimiz ve üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığımız diğer bir konu da YÖK reformudur. Demokratik, özgürlükçü ve evrensel değerlere uygun bir üniversite tasavvuru ana önceliklerimizden biridir. Bu kapsamda Hükûmetimiz, üniversiteler, akademisyenler, ilgili sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve siyasetçiler başta olmak üzere ilgili bütün kesimlerin görüşlerinin alındığı bir taslak metni Meclisin huzuruna getirecektir.

Hükûmetimizin yanı sıra benim de hassaten üzerinde durduğum iki önemli kavram var: Medeniyet ve kültür. Medeniyetimizin yeniden ihyası, kültürel değerlerimizin yeniden restorasyonu için var gücümüzle gayret gösterecek, bu alanda iddialı çalışmalar yürüteceğiz. Kültür alanında yaptıklarımızın üstüne yenilerini ekleyecek, başlattığımız çalışmaları kararlılıkla uygulayacağız. 2023 yılında, geleneğimizden güç alarak yeni bir uygarlığın inşasına öncülük edeceğiz. Toplumda var olan bütün kültürel dinamiklere eşit ve kucaklayıcı bir yaklaşım benimseyeceğiz. Devletimiz bütün kültürel kimliklere demokratik bir perspektifle yaklaşacaktır. Yurt içi ve yurt dışındaki kültür mirasımızı, toplumun kültür, tarih ve estetik bilincini geliştirecek, kültür turizmine katkı sağlayacak ve afet riskini dikkate alacak şekilde korumaya devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerinin en iddialı olduğu alanlardan biri de sağlıktır. AK PARTİ hükûmetlerinin tümü sağlık hizmetlerini temel bir insan hakkı olarak kabul etmiş, o alanda ciddi reformlar gerçekleştirmiş, milletimizin takdirine mazhar olan uygulamalar başlatmıştır.

Son on iki yılda “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında sağlık alanında pek çok yapısal düzenlemeler gerçekleştirdik. Parası olmayanların hastanelerde rehin alındığı dönemler artık geride kaldı. Kamu hastanelerini tek çatı altında birleştirerek bütün vatandaşlarımızın bu hastanelerden hizmet almasına imkân verdik. Üniversite ve özel hastane kapılarını bütün vatandaşlarımıza açtık. Vatandaşlarımızın sağlık sigortalarıyla tüm sağlık kuruluşlarından hizmet almasını sağladık. Halkımızın tümünün sağlık hizmetlerinden aynı standartta faydalandığı, yoksulların primlerinin devletimizce karşılandığı, 18 yaşın altındaki çocuklarımızın tamamının sağlık güvencesi altında olduğu genel sağlık sigortası sistemini hayata geçirdik.

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ülkemizi sadece kendi halkımız için değil, bölge ülkeleri için de cazip bir sağlık üssü hâline getireceğiz.

Yeni Türkiye’de, sağlıkta küresel marka hâline gelen ülkemizin sağlık turizmi alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmesi için gerekli her türlü tedbiri alacağız, gerekli adımları atacağız.

Sağlık alanında yaptığımız reformları toplumun güvencesi olarak gördüğümüz sosyal güvenlik alanıyla da pekiştireceğiz.

AK PARTİ olarak Kasım 2002’de milletimize verilen söz yerine getirildi; tüm nüfusu ve tüm riskleri güvence altına alan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi oluşturma hedefine bu çerçevede varılmış oldu. İşçi, memur ve BAĞ-KUR emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik. Yeni dönemde sosyal güvenlik sisteminin nüfusun tamamını kapsayacak bir yapıya kavuşturulması temel hedefimiz olacaktır.

Sayın Başkan değerli milletvekilleri; gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele politikalarının başarılı olabilmesi için insanı ekonomik kalkınmanın merkezine koyduk. Sosyal yardımlarla yılda yaklaşık 3 milyon haneye ulaştık. İktidarımız döneminde yaklaşık 100 milyar Türk liralık sosyal yardım harcaması yaptık. 2002 yılında toplam sosyal yardım harcaması 1,3 milyar Türk lirası iken iktidarımız döneminde bu rakamı yaklaşık 14 kat artırarak 2013 yılında 20 milyar Türk lirasına yükselttik.

İktidarımız döneminde uyguladığımız sosyal politikalar sonucunda gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda çok önemli mesafeler katettik. Yaşlı, engelli ve yoksul vatandaşlarımıza yönelik sunduğumuz hizmetlerin kalitesini artırmaya ve bu hizmetleri çeşitlendirip yaygınlaştırmaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.

Kadınların hakları, refahı, sosyal hayatta karşılaştığı engellerin ortadan kaldırılması güçlü toplum hedefimizin vazgeçilmez unsurudur.

Kadına karşı şiddetle mücadelede “sıfır tolerans” ilkesini gözettik. Aile içi şiddetin, töre ve namus cinayetlerinin engellenmesine yönelik hukuki düzenlemeler yaptık. Yine, bu amaca yönelik olarak Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni yani İstanbul Sözleşmesi’ni çekincesiz olarak imzalayan ilk ülke olduk.

Dini inançları yüzünden ayrımcılığa uğrayan, başörtüsü yüzünden eğitim özgürlüğü kısıtlanmış, zulme uğramış kadınlarımızın eğitim ve çalışma haklarını kullanabilmelerini mümkün hâle getirdik. Kadının bireysel ve toplumsal olarak daha da güçlenmesi için hayata geçirdiğimiz politikaları ve başlattığımız çalışmaları kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde kadınların karar alma mekanizmalarındaki etkinliğini artıracağız.

Gençlerimiz bugünün enerjisi, yarınlarımızın ise teminatıdır. Ülkemiz bu hazineye diğer ülkelere kıyasla daha fazla sahiptir. Hükûmetlerimiz döneminde gençlerimizin hem aile içinde hem yaşadıkları çevrede hem de okullarda ve sosyal mekânlarda iyi yetişmeleri, bilinçli birey olmaları, kültür ve sporla hem ruhen hem de bedenen güçlenmeleri için pek çok önemli adımlar attık.

Seçilme yaşını 25’e düşürerek gençlerin siyasete daha fazla katılımının önünü açtık. Önümüzdeki dönemde seçilme yaşını 18’e düşürme hedefimizi burada özellikle tekrar vurgulamakta yarar görüyorum.

Gençlerimizi toplumun değerlerine yabancılaşmadan, bilgi ve tecrübeyle donatarak meslek sahibi ve rekabet gücü yüksek bireyler olarak yetişmeleri için eğitimden istihdama kadar her alanda gerekli her türlü tedbiri alacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 62’nci Hükûmetimizin üzerinde en çok duracağı alanlardan biri de şehircilik ve çevre olacaktır. Bize göre şehir, medeniyetin aynasıdır. Bizim şehirlerimiz sosyal ve iktisadi durumuna bakmadan her insanı kuşatan, kucaklayan mekânlar olmuştur. Bizim şehirlerimiz medeniyetimizin özüyle şekillenirken içinde yaşayan insanı da medeniyetimizin özüne, ruhuna uygun biçimde potasında eriten şehirler olmuştur. Dolayısıyla bizim şehir tasavvurumuz, aynı zamanda medeniyet tasavvurumuzdur. Şehir mirasımız, aynı zamanda medeniyet birikimimizdir.

Önümüzdeki dönemde başta kadim şehirlerimiz olmak üzere tüm mekânlarımızda politikamız, dikey değil yatay bir yapılaşma olacaktır. İnsanımızı şehrin odağı hâline getirmeyi, şehirlerimizi huzurlu, mutlu ve öz güven içinde yaşayan insanlardan oluşan bir yaşam merkezi hâline dönüştürmeyi hedefliyoruz.

Şehirlerimizi güzelleştirmek ve gecekondu bölgelerini ıslah etmek için kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirdik. Kentsel dönüşümle yapı stokumuzun yenilenmesini sağlarken her türlü afete karşı dayanıklı yaşam alanları geliştirdik. Başbakanlık Toplu Konut İdaremiz (TOKİ) eliyle 2003-2014 döneminde 90.653 konutluk gecekondu dönüşüm ve kentsel yenileme uygulaması başlattık. Bu konutlardan 55.197’si tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. Buna ilaveten aynı dönemde TOKİ eliyle 625 bin konutun yapımına başladık, 480 binini tamamladık. Kentsel dönüşüm kapsamında 6,5 milyon birim konutun 2023 yılına kadar dönüştürülmesi hedefi doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Biz, sadece bugünün Türkiye’sine karşı sorumlu değiliz, bugünden yarını inşa etmenin, yarını imar etmenin sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. 2023 yılında hedefimiz şehirlerimizi insan dostu, çevre dostu, estetik, katılımcı ve müreffeh marka şehirler hâline dönüştürmektir. Bu doğrultuda imar mevzuatını günün ihtiyaçlarına uygun olarak revize edeceğiz. Kentsel tasarım ilkelerini ve uygulamalarını engelli, yaşlı, hareket kısıtlılığı olanlar gibi özel ilgi bekleyen kesimlerin hizmetlere erişimini kolaylaştırmak üzere geliştireceğiz. Şehirlerde kamu arazilerinin imarlı yapılaşma, ekonomik kalkınma, ortak sosyokültürel fayda temelinde daha aktif kullanımını sağlayacağız. Kaliteli ve ekonomik konut arzını temin etmek üzere yeterli altyapısı hazır arsa geliştirilmesine önem verecek, kendi konutunu yapanlara kapsamlı teknik destek sunacağız. Özellikle SUKAP projesiyle şebekeli içme ve kullanma suyundan yararlanan belediye nüfusu oranını yüzde 100’e çıkaracağız. İçme ve kullanma suyunun yeterli miktarda ve uygun standartlarda temin edilmesini sağlayacağız. Katı atık yönetiminde de bir taraftan hizmetin kalitesini artırırken diğer yandan da daha geniş kitlelere bu hizmetleri ulaştırdık. 2002 yılında düzenli katı atık depolama tesisleriyle 23 milyon kişiye hizmet verirken bugün 46,5 milyon vatandaşımıza hizmet sunuyoruz. Hedefimiz 2023 yılına kadar kentli nüfusun tamamına bu hizmetleri ulaştırmaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılı sonundan itibaren görev yapan tüm AK PARTİ hükûmetleri olarak çevre politikalarında ve uygulamalarında ülkemizde yeni bir dönemi başlattık. Çevreyi koruma, her türlü kirliliği giderme, ağaçlandırma, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği, tarım topraklarının korunması, içme suyuna erişim alanlarında önemli adımlar attık. Modern çevre teknolojileri ile arıtma tesislerini yaygın olarak ilk defa AK PARTİ hükûmetleri döneminde ülkemize kazandırdık. Çevreye duyarlı faaliyetlerin insan sağlığının yanı sıra, yeşil teknolojiler, yeşil işler gibi yeni fırsatları hazırladığı gerçeğinden hareketle yeşil büyümeye geçiş sürecini başlattık.

Büyükşehirlerde akıllı sistemlerle desteklenen bütünleşik toplu taşıma sistemlerini hayata geçireceğiz. Elektrikli demir yolu hatlarını yaygınlaştırarak sera gazı emisyonlarını azaltacağız. Küçük hidroelektrik santrallere, HES’lere ilişkin olarak çevre duyarlılığını en üst düzeyde hayata geçirecek, bu amaçla gerekli düzenlemeleri hızlı bir şekilde yaparak etkili bir şekilde uygulayacağız. Havza bazında entegre atık su ve su yönetimi sistemi oluşturma çalışmalarına hız vereceğiz.

Elbette son on iki yılda ormanlarımızla ilgili yapılan çalışmaları da burada gururla anmak istiyorum.

Türkiye, AK PARTİ iktidarı döneminde orman varlığını artıran nadir ülkelerden birisi olmuştur. Ormancılıkta 2023 hedefimiz orman alanlarını ülke yüz ölçümünün yüzde 30’una denk gelen 23,3 milyon hektara yükseltmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; afet ve acil durum yönetimi alanındaki yetki kargaşasını son­landırarak esnek, anında ve etkin müdahale edebilir bir yapı oluşturduk; Türkiye Afet Müdahale Sistemini kurduk. Türkiye Afet Müdahale Planı’yla “sıfırıncı dakikaya hazırlıklı” olabilmek için tüm kamu, sivil, özel sektör kurum ve kuruluşların rol ve sorumluluklarını belirledik. Kurduğumuz entegre sistemi inşallah bu yıl içerisinde hizmete alıyoruz.

Geçmişte görülmemiş etkinlikte bir afet yönetimi sergileyerek Elazığ, Van ve Kütahya depremlerine, Soma maden kazasına ve ülkemizde yaşanan birçok sel, heyelan gibi afetlere hızlı bir şekilde müdahale ettik.

2023 hedefimiz; AFAD koordinasyonunda başlattığımız afet yönetiminde dönüşüm ve restorasyonu tamamlayarak afetlere dirençli bir ülke ve toplum oluşturmaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzdeki dönemde bölgesel kalkınmada sosyal adaleti ve insanı merkeze koyan dengeli kalkınma ve rekabet edebilirliği güçlendirme yaklaşımımız sürecektir. GAP, DAP, KOP ve DOKAP için bölgelerimizde ve merkezde gerçekleştirilen geniş katılımlı ve detaylı çalışmalar neticesinde hazırlanan 2014-2018 dönemine ilişkin eylem planlarını bu yıl içinde kısa bir sürede ilan edeceğiz.

Kalkınma ajanslarının kaynaklarını ve imkânlarını artıracağız. Ajansların, halkımızın sosyal ve ekonomik kalkınma girişimle­rinin her yönden karşılık bulduğu öncü ve destekleyici kuru­luşlar olma işlevini pekiştireceğiz.

Bölgesel ve sektörel sistemi güçlendireceğiz. Bütün böl­gelerimizde özel sektörün gelişmesi için, kredi garanti sistemi, girişim sermayesi gibi yeni mali araçları ve sistemleri bölgesel farklara ve önceliklere göre faaliyet göste­rebilecek yetkinliğe ve esnekliğe sahip bir şekilde yerel düzey­de yaygınlaştıracağız.

Kalkınma ajansları koordinasyonunda hazırlanan 2014-2023 dönemini kapsayan 26 bölge planını ilan edecek ve kısa zamanda uygulama­ya başlayacağız.

Hükûmetimiz diğer ülkelerle sınırları, ülkeler arası iş birliğinin yaygınlaşacağı, entegrasyonun güçleneceği alanlar olarak görmektedir.

Özellikle kara ve deniz sınır bölgelerinde komşu ülkelerle iş birliği içinde ortak bölgesel kalkınma programları uygulayacağız. Kırsal kalkınma için yeni stratejiler çerçevesinde bugüne kadar verdiğimiz 2 milyar Türk lirası desteği daha da artıracağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet Programı’mızın en önemli başlıklarından biri de, hiç kuşkusuz, güçlü ekonomidir. 2002’de derin bir kriz içindeyken devraldığımız ekonomimiz kısa zamanda istikrar ve güvene kavuşturulmuş; ayakları yere basan, krizlere karşı dayanıklı bir ekonomi hâline getirilmiştir. Bu başarı esasen topyekûn milletimizin başarısıdır; bu başarıda aslında bütün iş adamlarımızın, bütün girişimcilerimizin, bütün sanayicilerimizin, bütün yatırımcılarımızın, bütün üreticilerimizin, KOBİ’lerimizin, esnafımızın payı vardır.

Son on iki yıllık dönemde sağlanan siyasi istikrar, önemli yapısal reformların gerçekleştirilebilmesine zemin hazırlamıştır. Oluşturduğumuz güven ortamı ve inşa ettiğimiz istikrar sonucunda, kalkınmamızın önünde engel teşkil eden enflasyon ve kamu açıkları gibi temel makroekonomik istikrarsızlık unsurları geçtiğimiz dönemde büyük oranda sorun olmaktan çıkmıştır. Böylece, yüksek büyüme oranlarını yakaladığımız ve dünyada yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktığımız bir süreç yaşanmaktadır. Bir yandan ekonominin kırılganlığı azaltılmış, diğer yandan da piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişi sağlanmıştır.

Ekonomide yakaladığımız istikrarlı büyüme ve güven ortamının devamı için ekonomide fırsat eşitliği ve adaleti sağlayarak hiç kimseye imtiyaz ve ayrıcalık tanımadık. Rekabeti iyi işleterek kurallı bir piyasa ekonomisi anlayışını hâkim kıldık.

Ekonomi politikalarımızı, güven, istikrar, uyum, şeffaflık, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkeleri üzerine inşa ettik. Tüm uygulamaların birbirleriyle tutarlı olmasına özen gösterdik. Temel politikalarda süreklilik sağlayarak, halkımız ve ekonomik karar alıcılar için öngörülebilir bir ortam oluşturduk.

Devlet yönetiminde hesap verebilir bir anlayışı hâkim kıldık. Yolsuzluklarla mücadelede güçlü bir irade gösterdik, göstermeye devam edeceğiz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Allah Allah!

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Hiçbir yolsuzluğun üzerinin örtülmemesi, her türlü iddianın hassasiyetle incelenmesi, bu konulardaki yargı süreçlerinin sağlıklı olarak çalışabilmesi için yoğun bir gayret ortaya koyduk, koymaya devam edeceğiz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hayal, hayal!

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bu ilkeleri temel alan ekonomi politikalarımız sayesinde tüm dünyada örnek olarak gösterilen bir ülke konumuna gelmiş bulunmaktayız. Güçlü ekonomik yapımız küresel ekonomik krizden hızlı bir şekilde çıkmamızda etkili olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ekonomisindeki toparlanmayla birlikte ortaya çıkan politika değişikliğinin etkilerini hafifletme yönünde doğru tedbirleri hızlı ve kararlı bir şekilde almaya devam ediyoruz. 62’nci Hükûmet döneminde de bu ilkeleri esas almaya devam edeceğiz ve istikrar politikasını kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Uzun vadeli bakış açısıyla sorunlarımıza çözüm üreterek büyüme potansiyelimizi artıracak bir çizgi belirleyeceğiz. Bu dönemde Türkiye, yaptığımız düzenlemelerin de katkısıyla hem yerli hem de yabancı yatırımcı için cazip bir ortam hâline gelmiş, uluslararası sermaye girişinde büyük artışlar sağlanmıştır. Bu çerçevede, dışa açık ve dünyayla entegre ekonomik yapımız yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmaların ivmelenmesiyle daha da güçlenecektir.

Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın ileri bir demokrasi ve evrensel normlara dayalı olarak işleyen adil bir hukuk düzeniyle mümkün olacağının farkındayız. Bu kapsamda, mevzuatın öngörülebilir ve sarih olması, geriye yürümemesi, mevzuatta gri alanların temiz­lenmesi, kazanılmış hakların korunmasına özen gösterilmesi, yargı sisteminin hızlı ve tutarlı bir şekilde çalışması ekonomi­nin ihtiyaç hissettiği yatırımlar için gerekli bir güven ortamını oluşturacaktır.

Ekonomi politikalarımızın temel hedefi insanımızın mutlu­luğunu ve refahını artırmaktır. Günümüzün rekabetçi dün­yasında insana, insanın niteliklerine, sağlıklı bir sosyal ortama yapılan yatırımların aynı zamanda ekonomik potansiyelimize yapılan bir yatırım olduğunu bilerek ekonomik politikalarımızı güçlü sosyal politikalarla bütünleştirdik ve bir sosyal restorasyon dönemi başlattık.

Eğitim, sağlık ve sosyal koruma harcamalarının tamamını içeren sosyal harcamaların gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002 yılındaki yüzde 13,5 seviyesinden 2013 yılında yüzde 18,2 seviyesine yükselmiştir. Sosyal harcamaların genel devlet harcamaları içerisindeki payı da aynı dönemde yüzde 32’den yüzde 45’e yükselmiştir.

Bu çerçevede, 2023 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın 2 trilyon dolara, kişi başına gelirin 25 bin dolara yükseltilmesi, ihracatın 500 milyar dolara çıkarılması, işsizlik oranının yüzde 5’e düşürülmesi, enflasyon ve faiz oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi hedeflenmektedir.

Önümüzdeki dönemde, imalat sanayinin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payının artırılması bu yapısal dönüşüm açısından önem arz etmektedir. Hükûmetimiz, özel sektör öncülüğünde AR-GE’ye daha fazla ağırlık vererek ihracata dayalı ve rekabetçi bir üretim yapısıyla bunu gerçekleştirme kararlılığındadır.

Bu yapısal dönüşümün kalıcı bir şekilde hayata geçirilebilmesi için:

Yurt içi tasarrufları artıracağız.

Fiyat istikrarını, finansal yapı ve maliye politikasında elde edilen kazanımları güçlendireceğiz.

Bilim, teknoloji ve yenilik kapasitesini geliştireceğiz.

İmalat sanayisinde yerli girdi kullanımına dayalı ve yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçeceğiz.

İş gücü verimliliğini artıracağız.

Girişimciliği geliştireceğiz ve KOBİ'leri destekleyeceğiz.

Fikrî mülkiyet haklarını geliştireceğiz.

Bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanacağız.

Lojistik ve ulaştırma altyapısını iyileştireceğiz.

Öncelikli dönüşüm programlarına ait eylem planlarını bu yıl içinde kamuoyuna duyuracağız.

2023 hedeflerine ulaşmak ve kalkınma planlarında yer alan politikaların daha etkin uygulanması amacıyla ilk defa Onuncu Kalkınma Planı’nda 25 öncelikli dönüşüm programı belirledik.

Yerinde ve makul düzeyde aldığımız tedbirlerin etkisiyle, küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri kısa sürede ortadan kaldırılmış ve 2010-2013 döneminde ekonomimiz hızla toparlanmış ve millî gelirimiz ortalama yüzde 6 oranında artmıştır. Böylece OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme hızına ulaşılmış, kişi başına gelir 10. 782 dolara yükselmiş, satın alma gücü paritesine göre ise millî gelir sıralamasında yaklaşık 1,2 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılayla ülkemiz 16’ncı sırada yer almıştır. Özellikle 2010-2011 döneminde artan cari açığı düşürmek amacıyla aldığımız tedbirler sayesinde cari açık azalma eğilimine girmiştir. Bu eğilimin 62’nci Hükûmet döneminde de devam etmesi yönünde gerekli yapısal tedbirler alınmaya devam edilecektir.

2014 yılında da ekonomimiz istikrarlı şekilde büyüme hızını devam ettirmektedir. İlk çeyrek itibarıyla yüzde 4,3'lük bir büyüme oranı yakalanmıştır. Yurt içi ve yurt dışı talebin 2014 yılında büyümeye pozitif yönde katkı vermesi beklenmektedir. Bu yıl oluşacak söz konusu dengeli yapının bundan sonraki süreçte de aynı şekilde sürdürülmesi ekonomi politikamızın esası olacaktır. Bu çerçevede uygulamaya koyduğumuz makroihtiyati tedbirlerle iç tüketimin kontrollü bir şekilde artması sağlanmış ve iç tasarruf oranının artırılmasına katkı verilmiştir. Makroihtiyati düzenlemelerle daha önce yalnızca kredi hacmindeki artış oranının sınırlandırılması hedef alınırken son yapılan düzenlemelerde yurt içi üretimin ve ihracatın desteklenmesi ve ithalatın yoğun olduğu sektörlerdeki tüketimin kısılması da amaçlanmıştır. Bu çerçevede üretimin ve ihracatın artırılması için uygun finansman sağlamaya yönelik çabalarımız devam edecektir.

Satın alma gücü paritesine göre; 2002 yılında Türkiye’de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının yüzde 36’sı iken 2013 yılında AB ortalamasının yüzde 55’ine yükselmiştir. Bir başka ifadeyle, bu on bir yıllık dönemde Türkiye ile AB arasındaki refah farkı azalmıştır.

İktidarımız döneminde mali disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceği ortaya konulmuştur. Böylece, geçmişte ülkemizde hâkim olan büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmıştır. Artık işletmelerimiz belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyor. Diğer yandan, yıllarca enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız daha gerçekçi gelir artışlarına kavuşmuşlardır.

Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkânlarımızla başarıyla yönettik. Borç-faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkalanma yaşamadık. IMF’ye olan borcumuzun tamamını ödediğimiz gibi artık IMF’ye borç veren, katkı yapan bir ülke konumuna geldik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kendi aldığınız borcu ödediniz Sayın Başbakan.

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu süreçte IMF İcra Kuruluna Türkiye ilk defa üye atamaya hak kazandı. Böylece, artık ülkemiz IMF’de karar alma sürecine dâhil oldu. Edilgen değil etken bir konum kazandı.

Sağlanan bu olumlu gelişmelerle geleceğe yönelik güven ve risk primine ilişkin birçok göstergedeki ciddi iyileşmeyle de teyit edilmiş ülkemizin risk primi göstergelerinde iyileşme sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde de temel amacımız; istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, cari açığı kontrol altında tutmak, mali dengeleri sağlamlaştırmak, fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı korumaktır.

On iki yıllık kazanımlarımızdan hareketle, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyoruz. AK PARTİ Hükûmeti olarak özel sektörümüzü teşvik edecek ve müteşebbislerimizin önünü açacak politikaları uygulamaya devam edeceğiz.

Hedefimiz, bilgi toplumuna dönüşmüş, her alanda AB standartlarını yakalamış ve küresel ölçekte rekabet gücü yüksek, güçlü bir Türkiye’dir.

2023 hedeflerine ulaşma doğrultusunda mali disiplin, enflasyonla mücadele ve istihdam esaslı yüksek ve sürdürülebilir büyüme konusundaki kararlılığımızı sürdüreceğiz. Sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest olmasını savunmaya devam edeceğiz. Yoksulluk ve fakirlikle mücadelede uyguladığımız, güçlü sosyal politikalarla başlattığımız sosyal restorasyon sürecine devam edeceğiz. Hükûmet olarak, makroparasal dengeleri göz önünde bulundururken, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını da dikkate alan uygulamaları sürdüreceğiz.

2003 yılından bu yana tavizsiz bir şekilde uyguladığımız mali disiplinin bir sonucu olarak kamu açıkları önemli oranda azalmıştır. Bu kapsamda, 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 10 seviyesinde olan kamu açığı 2010 yılında yüzde 2,4 seviyesine gerilemiştir. 2011, 2012 ve 2013 yıllarında ise yüzde 1’in altında gerçekleşmiş olan kamu açığının 2014 yılında da istikrarını koruyacağı öngörülmektedir.

Gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak 2002 yılı sonu itibarıyla yüzde 74 düzeyinde olan AB tanımlı genel yönetim nominal borç stoku 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 36,3 seviyesine düşmüştür. Bu çerçevede, küresel finansal krizin etkisiyle birçok AB ülkesi kamu maliyesi alanında ciddi darboğazlara girerken, Türkiye için kamu borcu bir risk alanı olmaktan çıkmıştır. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde de borç stoku oranının düşürülmesine ilişkin politikalarımız kararlılıkla sürdürülecektir.

2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 15,5’i düzeyinde olan kamu kesimi faiz ödemeleri 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 3,3 seviyesine gerilemiştir. Aynı şekilde risk algısının azalması sonucunda 2002 yılında yüzde 63,8 düzeyinde olan iç borçlanma bileşik faiz oranları 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 7,7 seviyesine düşmüştür. Faiz ödemelerindeki azalma aynı zamanda özel sektörün yatırım yapma imkânını da artırmıştır.

2014 yılı içerisinde gerçekleştirilen yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine rağmen kamu maliyesine yük getirecek herhangi bir popülist politika devreye sokulmamıştır. 2015 yılında gerçekleştirilecek genel seçimlerde de bu anlayışımız sürdürülecektir.

Gelir politikamız, kamu gelirlerimizin adil bir şekilde sürdürülebilir kaynaklardan temin edilmesi hedefine yöneliktir. Haksız rekabetin önlenmesi, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması, ekonomide rekabet gücünün ve kamu gelirlerinin artırılması amacıyla kayıt dışılıkla mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir. Vatandaşımızdan alınan her bir kuruşun hesabının verilmesi temel önceliğimiz olacaktır.

Kamu yatırımlarımız makroekonomide sağladığımız önemli başarıların da katkısıyla her alanda büyük bir artış göstermiştir.

2002 yılında gerçekleştirilen kamu yatırım harcaması 11,5 milyar dolar, özel sektör yatırım harcaması 28,4 milyar dolar ve toplam yatırım harcaması 39,9 milyar dolar seviyesinde iken 2013 yılında gerçekleştirilen sadece kamu yatırım harcaması tutarı 39,2 milyar dolara ulaşmış, özel sektör yatırımı 126,2 milyar dolara, toplam yatırım tutarı ise 165,4 milyar dolar seviyelerine yükselmiştir.

2002-2013 döneminde 451,4 milyar doları kamu yatırımı, 1,8 trilyon doları özel yatırım olmak üzere toplam olarak 2,2 trilyon dolarlık sabit sermaye yatırım harcaması gerçekleştirdik. Bu çerçevede, 2002 yılında ortalama 9 yılda bitirilen kamu yatırımlarını 2014 yılında 4,4 yılda bitirir hâle geldik.

2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı döneminde de 250 milyar dolar kamu yatırım harcaması yapmayı planlıyoruz. Buna ilaveten kamu-özel iş birliği kapsamındaki projeler için de yaklaşık 100 milyar dolar harcanmasını, böylece kamu yatırımları için harcanacak tutarın 350 milyar doları aşmasını öngörüyoruz.

Para politikası alanında temel amacımız fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir; siyasi iradeyle birlikte ekonomide istikrarı temin etmeye yönelik politikaları sürdürecektir.

Finans sektörü 2002 yılından itibaren her bakımdan güçlenmiştir. Gözetim ve denetim altyapısını güçlendiren, finans sektöründe çeşitliliği ve derinliği artıran bir dizi düzenlemeyi hayata geçirdik. Nitekim Türk bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı 2014 yılı Haziran ayı itibarıyla yüzde 16,3 seviyesindedir. Bu oranla Türkiye, hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek seviyede olan ülkelerden biridir.

Sermaye girişi, ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda ekonominin dış kaynak ihtiyacından daha fazla olmuştur. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 2002 Kasım ayında 27 milyar dolar olan seviyesinden Ağustos 2014 itibarıyla 136 milyar dolara yükselmiştir.

İhracat, AK PARTİ hükûmetlerinin bir başka başarı hikâyesidir. 2002 yılı sonunda 36 milyar dolar olan ihracat hacmi, küresel krizin ve son bölgesel gelişmelerin ve krizlerin olumsuz etkilerine rağmen, 2013 yılında 152 milyar dolara ulaşmıştır. Yeni Türkiye’de ihracatın yapısını da dönüştüreceğiz. Bu dönüşüm çerçevesinde bilgiye dayalı, yüksek teknolojili, yüksek katma değerli malların üretimi ve bu yolla ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin yüzde 4’lerde olan payının yüzde 15’lere çıkarılmasını sağlayacak yatırımlar desteklenecektir.

İhracatımızda AR-GE, inovasyon, tasarım ve markaya dayalı ürünlerin payının artırılmasına yönelik çalışma ve destekler sürecektir.

Yeni yatırımlar ve imalat sanayimizde yaşanacak dönüşümlerle 2023 yılında 500 milyar dolar mal, 150 milyar dolar da hizmet ihracatı hedefimize ulaşacağız. Mal ihracatımızda ana hedefimiz, 2023 yılında dünya ihracatından yüzde 1,5 pay almaktır.

Türkiye’ye gelen toplam uluslararası doğrudan yatırım tutarı 1975-2002 yılları arasındaki dönemde sadece 15 milyar dolar seviyesindeyken, 2003’ten bugüne 9 kat artarak 143,3 milyar dolara ulaşmıştır.

2011 yılında yüzde 9,7’ye kadar yükselen cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2013 yılında yüzde 7,9’a gerilemiştir. 2014 yılında cari açığın yaklaşık yüzde 6 düzeyinde kalacağını öngörmekteyiz.

Hizmet ticareti başka bir atılım alanımızdır. Dış ticaret dengemizi sadece mal ticaretiyle değil, giderek büyüyen hizmet ticaretiyle de iyileştireceğiz.

2002 yılından bugüne 10 kattan fazla artırarak 2013 yılında 31,7 milyar dolara çıkarttığımız yurt dışı müteahhitlik hizmetleri tutarını, 2018 yılında 50 milyar dolara çıkaracak, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke pazarlarında lider ülke konumuna geleceğiz.

Turizm de son yıllarda hızla büyümüş, 2002 yılında Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 13,3 milyon kişi, turizm gelirleri ise 12,4 milyar dolarken, 2013 yılında turist sayısı 34,9 milyon kişi ve turizm gelirleri ise 32,3 milyar dolara yükselmiştir. 2023 perspektifinde 50 milyon turist ve 50 milyar doları aşan bir turizm geliri öngörüyoruz.

2023 yılında, yenilikçi yaklaşım ve uygulamalarla ülkemizi gümrük hizmetlerinin ve ticaretin en kolay ve en güvenli yapıldığı, dünyanın 10 büyük ticaret merkezinden biri hâline getirmeyi hedefliyoruz.

Bu vizyon doğrultusunda ticareti kolaylaştırıcı ve güven ortamını tesis etmeye yönelik uygulamaları hayata geçireceğiz.

Gümrük işlemlerinde “Tek Pencere Sistemi” ile dış ticaret işlemlerinin tek bir noktadan tamamlanmasını sağlayacağız. “Tek Durakta Kontrol” ve “Komşularımızla Ortak Gümrük Kapısı” projeleri sayesinde sınır geçişlerini hızlandırmak suretiyle rekabetçiliği artıracağız.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u günümüzün ihtiyaçlarına göre yenileyerek tüketicilerin hak arama yollarını genişlettik ve kolaylaştırdık.

AK PARTİ hükûmetleri döneminde esnaf ve sanatkârlarımız için vergi kolaylıklarından finansmana erişim kolaylıklarına kadar birçok tedbiri hayata geçirdik. Esnaf ve sanatkârlarımızın yararlandığı kredilerin faiz oranlarını düşürdük. 2002 yılında esnaf ve sanatkârlarca ödenen kredi faiz oranı yüzde 47 iken, hükûmetlerimiz döneminde bu oranı bir yıldan kısa vadeli kredilerde yüzde 4’e indirdik. 2002 yılından bu yana esnafımıza verilen kredi miktarını yaklaşık 76 kat artırarak 11,6 milyar Türk lirasına yükselttik. 2002-2013 döneminde yaklaşık 870 bin esnaf ve sanatkârımız bu kredilerden yararlandı.

İstihdam, AK PARTİ hükûmetleri için diğer bir öncelikli alandır. Hükûmet olarak yürüttüğümüz “istihdam dostu büyüme” anlayışımızla daha çok vatandaşımıza iş kapıları açtık. İş gücüne katılım oranı 2013 yılı itibarıyla yüzde 50,8’e yükseldi. Bu oran kadınlarda önemli oranda artarak yüzde 30,8 olarak gerçekleşti. Bu gelişmelerin sonucunda, 2002 yılında 19,2 milyon olan toplam istihdamı 25,5 milyona yükselttik küresel krize rağmen. Böylece, Hükûmetlerimiz döneminde 6,3 milyon vatandaşımıza yeni iş kapısı açmış olduk.

Türkiye OECD ülkeleri arasında 2009 yılına göre 2012 yılında işsizlik oranını en hızlı azaltan ülke olmuştur. Hâlen ülkemizde işsizlik AB-28 ortalaması olan yüzde 10,8’den daha düşük düzeydedir. Ülkemiz, 2008 yılından bu tarafa işsizlik oranını düşüren 4 OECD üyesi ülkeden birisi durumundadır. Söz konusu olumlu tablo tarım dışı ve genç işsizliği oranlarına da yansımıştır. 2013 yılında işsizlik oranı ise yüzde 9,7 ile tek hanelerde devam etmektedir.

Diğer yandan, krize rağmen toplam istihdam hiçbir zaman azalmamıştır. Krizin en yoğun yaşandığı 2009 yılında bile toplam istihdamımızı 83 bin kişi arttırdık. Amacımız, işsizliği kalıcı bir şekilde azaltarak 2023 yılında yüz­de 5 seviyesine indirmektir.

Hükûmetimiz, çalışanlarımızın yaşam standartlarının yüksel­mesi ve toplumsal refahtan daha fazla pay almaları için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da azimli bir şekilde çalışmaya devam edecektir. Aralık 2002 döneminde brüt 251 Türk lirası olan asgari ücret, bugün itibarıyla brüt 1.134 Türk lirasına yükselmiş, bu dönem içerisindeki nominal artış oranı yüzde 352, reel artış oranı ise yüzde 76 olmuştur. Aynı dönemde net asgari ücretin nominal artış oranı yüzde 384 iken işveren maliyetlerindeki nominal artış oranı yüzde 300’de kalmıştır. 2014 yılından itibaren asgari ücrette “16 yaş altı ve üstü” ayrımı ortadan kaldırılmıştır.

Engelli vatandaşlarımızın çalışma hayatında daha fazla yer al­ması için yaptığımız çalışmalar sonucunda 2002-2014 döne­minde kamu kurumlarında istihdam edilen engelli memur sayısını 6.103’ten 34.088’e, kamu ve özel sektörde istihdam edilen engelli işçi sayısını da 45.621’den 89.980’e yükselttik. Hükûmetimiz döneminde kamu ve özel sektördeki engelli kontenjanlarının doldurulmasına yönelik tedbirleri almaya de­vam edeceğiz. Bu çabalar sonucunda ka­yıt dışı istihdam oranını 2002 yılındaki yüzde 52 seviyesinden 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla yüzde 35,7 seviyesine indirdik.

Ekonomideki dinamizmin ana kaynaklarından biri de hiç şüphesiz KOBİ’lerdir. KO­Bİ’lerimize önem vermeye devam edecek; kredi ve finansman şartlarının iyileştirilmesini; vergi, istihdam ve diğer yükümlülükle­rin azaltılmasını; eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin geliştirilme­sini; yenilikçilik ve girişimciliğinin geliştirilmesini; altyapı, kümelen­me ve ortaklık faaliyetlerini destekleyeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; savunma ve havacılık sanayisinde bugüne kadar önemli aşa­malar kaydettik. Sektörün AR-GE harcamalarını 1 milyar do­lara, ihracatını 1,6 milyar dolara, cirosunu 5 milyar dolara ulaştırdık. Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranını yüzde 54’ün üzerine çıkardık. Türkiye’nin kendi tasarımı olan ilk tankı Altay’ı, insansız hava araçları ANKA, Bayraktar ve Karayel’i, ilk savaş gemisi MİLGEM’i, ilk piyade tüfeği MPT’yi ve ilk eğitim si­mülatörlerini ürettik. Askerlerimizin mayın tehdidine karşı korunmasını sağla­yan Kirpi Projesi yanında çeşitli zırhlı araç üretimlerimiz gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde, özel sektörümüzün ürettiği mini insansız hava aracı sistemlerinden bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri hizmetine 164 adet insansız uçak ve 4 adet insansız helikopter sunulmuş, bir grup mini insansız hava aracı ise ihraç edilmiştir.

İlk Türk tasarımı eğitim uçağı HÜRKUŞ, test uçuşlarına başlamıştır. ATAK Projesi kapsamında üretilen ilk üretim grubu helikopterler Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilmiştir. İleri teknolojiyle donatılan 40 kilometre ve daha uzun menzilli obüs ve roket sistemlerinin seri üretimine başlanmış, CİRİT lazer güdümlü roketimiz Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girmiş ve ilk ihracatı gerçekleştirilmiştir. Kendi uydumuzu fırlatmak üzere uydu fırlatma sistemleri geliştirme faaliyetlerimiz başlatılmış, önemli mesafeler alınmıştır.

Yine, savunma sanayisinde millî üretim için SOM füzesi, zırh delici, beton delici gibi füzelerin yapımı hayata geçirilmiştir. Lazer silahlı ve yüksek irtifa silahlı, silahsız insan hava aracıyla ilgili çalışmalar başlamıştır. Millî işletim sistemimiz Pardus’un yeni versiyonu çıkarılmış olup önümüzdeki dönemde kamu kurumlarında ve özel sektörde kullanımının yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

Savunma sanayisinde yürüttüğümüz projelerle 2023’te kendi millî tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini, uçağını, insansız hava araçlarını, füze ve fırlatma sistemlerini, uydularını, alt sistemler ve detay parçalar da dâhil tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir Türkiye hedefliyoruz. Çünkü, kendi savunma sanayisi olmayan bir ülkenin bağımsızlığı teminat altına alınamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Savunma sanayisini bitirdiniz, bitirdiniz, tükettiniz.

BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bilim, teknoloji ve AR-GE alanında yeni Türkiye’nin ekonomisinde çok daha kritik bir role sahip olacaktır. AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı 2002 yılında yüzde 0,53 iken 2012 yılında yüzde 1’e yaklaşmıştır, yüzde 0,92’ye yükselmiştir. 2002 yılında 1,8 milyar Türk lirası olan AR-GE harcaması miktarı, 2012 yılında 13 milyar Türk lirası düzeyine çıkmış yani nominal olarak yaklaşık 7 misli artmıştır. AR-GE harcamalarının millî gelir içindeki payını da 2023 yılında yüzde 3’e yükseltmeyi hedefliyoruz.

Tarım, AK PARTİ olarak büyük önem verdiğimiz ve vatandaşlarımızın geleceği ve refahı açısından stratejik önemde gördüğümüz bir alandır. Ülkemizde 6 milyon kişinin geçimini sağlayan ve insanımızın gıdasını karşılayan tarımda yapısal dönüşüme ağırlık vererek çiftçilerimiz için ekonomik ve sosyal boyutları birlikte ele alan bir anlayışı hayata geçirdik.

1960 yılından bugüne kadar ilk kez 10 yılın 9’unu büyüyerek geçiren tarım sektörümüz en istikrarlı dönemine girmiştir. 2002 yılında 23,7 milyar dolar olan tarımsal katma değerimiz yaklaşık 62 milyar dolara çıkmış, Türkiye tarımsal millî gelir açısından dünyada 11’inci sıradan 7’nci sıraya, Avrupa’da ise 4’üncü sıradan 1’inci sıraya yükselmiştir. Ayrıca, tarım ürünleri ihracatımız da aynı dönemde 4 milyar dolardan yaklaşık 18 milyar dolara yükselmiştir.

2002 yılında 1,8 milyar Türk lirası olan tarımsal destek miktarı 5 kat artışla 2014 yılında 9,7 milyar Türk lirasına ulaşmıştır. 2002 yılında üreticilerimize kullandırılan toplam tarımsal kredi hacmi 530 milyon Türk lirası iken, 2013 yılında 17 milyar Türk lirası düzeyine çıkartılmıştır.

Ülkemizin sahip olduğu toplam 8,5 milyon hektar sulanabilir arazinin tamamının sulanması 2023 hedefimizdir. Bu doğrultuda, özellikle GAP Eylem Planı’yla başlayan süreçte sulama yatırımlarında önemli mesafe katedilmiş olup iktidarlarımız döneminde sulanan alan 4,5 milyon hektardan 5,9 milyon hektara çıkmıştır.

Önemli aşama katedilmiş olan Bin Günde Bin Gölet Projesi’yle yaklaşık 1 milyar metreküp depolama sağlanacak, 212 bin hektar alan sulamaya kavuşmuş olacak ve yaklaşık 450 bin kişiye istihdam sağlanmış olacaktır. Konya Ovası’nda yaşanan su sıkıntısının azaltılmasına önemli oranda katkı sağlayacak olan Bağbaşı Barajı ve Mavi Tünel Projesi bunların en önemlilerinden biridir.

2023’te hedefimiz, gıda güvenliğini merkeze alarak, verimliliği artırarak 150 milyar dolar tarımsal hasılayla dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer almak ve tarımsal ürün ihracatımızı 40 milyar dolar seviyesine çıkarmaktır.

Enerji günümüz dünyasının en stratejik alanlarından birisidir. Son yıllarda yeterli seviyede elektrik enerjisi üretim kapasitesinin oluşturulmasına, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesine önem verdik. Bu doğrultuda, 2002 yılında yaklaşık 31.bin megavat olan elektrik kurulu gücünü 2014 yılı Temmuz ayı itibarıyla 67431 megavata, 2002 yılında 129 milyar kilovatsaat olan elektrik üretimimizi de 2013 yılında 242 milyar kilovatsaate yükselttik.

Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde değerlendireceğiz. Yerli linyit sahalarımızın termik santral amaçlı değerlendirilmesi çalışmalarını hızlandıracağız. Mersin Akkuyu ve Sinop’ta toplam 9.280 megavat gücünde 8 adet nükleer reaktör devreye alınacaktır. Yerli kömür kaynaklarının elektrik enerjisine dönüştürülmesi için 18.500 megavat düzeyinde santral tamamlanacak. Hidroelektrik kaynaklarımızın tamamına yakın kısmı kullanılarak 20 bin megavat ek güç sağlanacak. Bu kapsamda, Ilısu, Yusufeli, Boyabat ve Alpaslan II gibi önemli projeler tamamlanacaktır.

Ayrıca, rüzgâr enerjisi gücümüz 20 bin megavata çıkarılacak, en az 600 megavat gücünde jeotermal santral ve en az 3 bin megavat gücünde güneş enerjisi santrali kurulacaktır. Böylece, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi içindeki payı 2023 yılında yüzde 30’a yükseltilecektir.

Güneş enerjisinde yeni bir döneme giriyoruz. Konya’da dünyanın en büyük güneş enerji santralini yapmak üzere çalışmalar başlattık. 3 bin megavatlık güneş santrali için yaklaşık 6 milyar dolar yatırım yapılacak.

2003 yılı öncesinde yalnızca 9 ilimizin doğal gaza erişimi mevcut iken 2013 yılı itibarıyla 72 ile çıkardık. Kısa zamanda ülkemizde doğal gazı olmayan il kalmayacaktır. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’nın inşasını bitirdik. Bakü-Tiflis-Erzurum (Şahdeniz) Doğal Gaz Projesi’ni hayata geçirdik. Azerbaycan Şahdeniz II Projesi’ndeki payımızı yaklaşık yüzde 20’ler civarına çıkararak en büyük 2’nci hissedar olduk. Azeri doğal gazını Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nde yani TANAP’ta hükûmetler arası anlaşmayı imzaladık. Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Boru Hattı’yla Güney Avrupa Gaz Ringi Projesi’nin ilk ayağını tamamladık ve komşu ülkeye gaz ihraç etmeye başladık. Ceyhan’ın Avrupa’da 2’nci büyük enerji terminaline dönüştürülmesini hedefliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan önceki AK PARTİ hükûmetlerinde olduğu gibi, 62’nci Hükûmetimizin de en iddialı olacağı alanlardan biri, hiç kuşkusuz ulaştırma, denizcilik ve haberleşme olacaktır. Dünya ölçeğinde öneme sahip, ses getirecek projelere imza atıyoruz. Türkiye, artık bir noktadan bir noktaya kara, demir, hava ve deniz yoluyla daha kolay, daha konforlu ulaşılabilen bir ülke olacaktır. Yapmakta olduğumuz ve yapacağımız yatırımlarla ülkemizi dünyanın en önemli bağlantı noktası hâline getiriyoruz. Bu alanda yürütmekte olduğumuz projeler sanayi, maden, tarım ve turizm sektörleri üzerinde de tetikleyici etki yapacaktır.

Şimdi büyük bir heyecan, azim ve kararlılıkla otoyollar dönemini açıyoruz. Fizibilitesi devam etmekte olan projelerimizle ülke içindeki otoyollar birbirine bağlanmakla kalmayacak, kuzey-güney, doğu-batı eksenleri, daha da ötesinde Kafkaslar, Orta Doğu, Batı, Yakın Doğu bağlantıları sağlanacaktır. Edirne’den Şanlıurfa’ya, Şanlıurfa’dan Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan Habur’a kadar otoyollarımız kesintisiz hâle getirilecektir. Bu çerçevede, Ankara-Niğde otoyolu ihalesine bu yıl içinde çıkmayı planlıyoruz. Mevcut otoyola paralel, İstanbul giriş ve çıkışlarını rahatlatacak yeni bir otoyol inşa ediyoruz. Sakarya’dan Kocaeli’ye, Kocaeli’den İstanbul’a, İstanbul’dan Tekirdağ’a, Tekirdağ’dan Çanakkale Boğazı’nı köprüyle geçerek Çanakkale’ye, Çanakkale’den Balıkesir’e yani yapımı devam eden İstanbul-İzmir otoyoluna uzanıyoruz. Marmara, Ege, Batı Akdeniz, Karadeniz, Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini birbirine otoyolla bağlamış olacağız. Üçüncü Boğaz Köprüsü, İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü ve planlamakta olduğumuz “Çanakkale Boğaz Köprüsü”yle bir taraftan ulaştırma altyapımızı güçlendirirken diğer taraftan da dünya insanlığının zihnine anıtsal görüntüler kazandırıyoruz.

Yılların ihmaline son vermekte olduğumuz demir yolu ulaşımı konusunda da hayati adımlarımız devam edecektir. Hızlı tren yollarıyla insanların ticaret ve mallarının taşınmasını ucuz, kolay ve çabuk hâle getireceğiz. Şehir içi raylı sistemle yolcu taşınması konusunda mahallî idarelere vermekte olduğumuz desteği de artırarak sürdüreceğiz. Demir yolları altyapımızda taşımacılığı özel sektöre de açarak hem rekabeti hem kaliteyi hem de yaptığımız altyapı yatırımlarının verimliliğini artıracağız. Demir yollarıyla Avrupa’yı Asya ve Orta Doğu’ya sadece harita üzerinde değil, tarihî İpek Yolu’nda olduğu gibi bağlayacağız. Kara yollarında olduğu gibi demir yollarında da tüm vatan topraklarını doğu-batı ekseninde Edirne’den Kars’a, İzmir’den Habur’a, öte yandan kuzey-güney ekseninde Karadeniz’den Akdeniz’e, Akdeniz’den doğu ve güneydoğuya yeni yapacağımız hızlı ve yüksek standartlı demir yolu koridorlarıyla birleştireceğiz. Kısaca, Londra’dan Pekin’e kesintisiz demir yolu bağlantısını da kurmuş olacağız. İstanbul için planladığımız ve yapımı devam eden üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, Avrasya Tüneli ve bu yatırımları tamamlayıp taçlandıracak Kanal İstanbul projesiyle sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için yeni bir dönem başlamış olacaktır.

Türkiye hava yolu ulaşımında, hava yolu şirketiyle gıptayla takip edilen bir ülkedir artık. Bu dönemde hedefimiz, hava yolu ulaşım altyapısını daha da geliştirmek, kara yoluyla seyahat eden her bir bireyin en fazla 100 kilometrelik bir sınırda hava ulaşım imkânına kavuşmasıdır.

Denizlerimizden daha fazla yararlanmak için yürütmekte olduğumuz çalışmaları da artırarak sürdüreceğiz. Üç büyük denizimize üç büyük liman kazandıracağız. İzmir Çandarlı, Zonguldak Filyos, Mersin konteyner limanlarının inşasını hızla gerçekleştireceğiz. Yurt içinden malların kara ve demir yolu ile limanlara ulaşımı, oradan da dünya pazarına ulaşmasına büyük önem veriyoruz. Tersanelerimizde daha yüksek katma değerli, nitelikli ve özel tip gemilerin üretimini sağlayacak, deniz ticaret filomuzu dünyanın 10’uncu sırasına çıkaracak ve dış ticaretten daha fazla pay almasını sağlayacak çalışmaları kararlılıkla sürdüreceğiz.

İletişim alanında 2023 vizyonu çerçevesindeki hedefimiz, her eve fiber erişim hattını sağlamaktır. Devlet kurumlarının verilerini güvenli bir şekilde saklamak üzere “Kamu Veri Merkezi” ve “Kamu Felaket Kurtarma Merkezleri” kurulacaktır. Haberleşme sektöründe kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğin sağlanmasına ilişkin ve siber tehditlere karşı üst düzey güvenlik önlemleri alınacaktır.

Havacılık ve uzay teknolojileri alanındaki tüm faaliyetlerin koordine edileceği “Türkiye Uzay Kurumu”nu kuracağız. Yeni uydularımızla hedefimiz bütün yerküreyi kapsamaktır. Ülkemizi büyütecek, daha yüksek teknolojik ürünlere yönlendirecek, millî geliri ve ihracatı artıracak olan millî tren, millî uçak, millî uydu, millî uydu fırlatma sistemi ve merkezi, ulaştırma ve haberleşme alanında ilan ettiğimiz kızıl elmamızdır. Bu hedefi gerçekleştirebilecek teknik elemanımız, finansal gücümüz, ama en önemlisi, siyasal kararlılığımız mevcuttur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dış politika, AK PARTİ olarak güçlü ve saygın bir Türkiye hedefimizin en önemli inşa alanlarından biridir. Dış politikadaki dönüşüm, AK PARTİ’nin gücünü milletten alarak on iki yıldır demokraside, insani kalkınmada ve güçlü ekonomide gerçekleştirdiği dev dönüşümden ayrı düşünülemez. Türkiye, uzun yılların ardından dış ilişkilerle yetinmeyen, dış politikada öz güvenle kararlarını kendisi alan bir ülke hâline gelmiştir. Bugün Türkiye’nin dünyanın her tarafındaki mazlumların, mağdurların, mültecilerin ve muhtaçların yardımına koşmasının temelinde tarihî misyonumuz olan adalet ve yardımlaşma ilkeleri yatmaktadır. Medeniyet tasavvurumuz dış politikamızı hem güçlendirmiş hem zenginleştirmiştir. Bugün Türkiye’nin dünyanın her tarafındaki mazlumların, mağdurların, mültecilerin ve muhtaçların yardımına koşmasının temelindeki bu misyon kararlılıkla sürdürülecektir.

On iki yıllık iktidarımızın en büyük başarılarından birisi, dış politikayı milletimize mal etmemizdir. İlgili bütün bakanlıklarımızın yanında TİKA, Türk Hava Yolları, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Vakfı, AFAD, Kızılay, Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü başta olmak üzere bütün kamu ve sivil toplum kuruluşlarımız tam bir ahenk içinde dünyanın her bölgesinde son derece aktif bir faaliyet göstermektedir.

Dış politikamızın siyaset, ekonomi ve savunma veçheleriyle ana çıpasını oluşturan Avrupa ve transatlantik kurumlarıyla ilişkilerimizin derinleştirilmesi, stratejik bir hedef olarak belirlediğimiz Avrupa Birliği üyeliği doğrultusundaki kararlılığımız önceki hükûmetlerimiz de olduğu gibi başlıca önceliklerimizden bir olmaya devam edecektir.

Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs Türk halkının uluslararası toplum içerisindeki haklı yerini alabilmesi Hükûmetimizin önceliklerinden biridir.

Türkiye, Orta Doğu’daki kardeş halkların insan onuru ve bu onurun gereği hak ve özgürlükleri için verdikleri mücadeleye ilkeli bir tutum içinde destek vermiştir. Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, ülkede güvenlik ve istikrarın tesisi, demokrasinin güçlendirilmesi, iç barışının sağlanması, Türkmen soydaşlarımızın ve akraba toplulukların güvenliğinin tesisi, komşularıyla ve uluslararası toplumla bütünleşerek bölge açısından güvenlik ve refah yaratan bir devlet hâline dönüştürülmesi Irak’a yönelik dış politikamızın temel ilkeleridir.

Orta Doğu’da kalıcı istikrarın sağlanmasının en önemli koşullarından biri Filistin sorununun adil, kapsamlı ve yaşayabilir bir çözüme ulaştırılmasıdır. Türkiye’nin Filistin Ulusal Birlik Hükûmetine yönelik güçlü desteği ile Filistin davasına verdiği ve her zaman vermekte olduğu güçlü destek önümüzdeki dönemde de devam edecektir.

İsrail’in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak Mart 2013’te özür dilemesinin ardından başlayan normalleşme sürecinde ilerleme kaydedilmesi, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ve başta Gazze olmak üzere uyguladığı kısıtlamaları sona ermedikçe mümkün değildir.

Suriye’de üç yılı aşkın süredir devam ihtilaf ve Suriye rejiminin gerçekleştirdiği acımasız katliamlar, her geçen gün daha da derinleşen insani yıkıma ilave olarak bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından yarattığı, başta terör olmak üzere, diğer tehditler bakımından da gündemimizde öncelikli bir konumda bulunmaktadır.

Suriye’de gerçek bir siyasi geçiş süreciyle, Suriye halkının bütün etnik, mezhebî, dinî gruplarıyla birlikte, özlemini duyduğu demokratik hak ve özgürlüklerin sağlanması en temel önceliğimiz olacaktır. Türkiye, uluslararası toplumla iş birliği hâlinde, ihtilafın çözümü için özgün ve yapıcı katkısını ortaya koymaya kararlılıkla devam edecektir.

Köklü tarihî, insani ve kültürel bağlarımızın bulunduğu Balkanlarda

barış ve istikrar ortamının tesis edilmesi Hükûmetimizin öncelikleri arasında yer almaktadır.

Önümüzdeki dönemde, Rusya’yla ilişkilerimizde yakalanan ivmeyi muhafaza etmeye ve daha da güçlendirmeye kararlıyız.

Komşumuz ve stratejik ortağımız Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve uluslararası hukuk temelinde yaşanan krize diplomatik yöntemlerle çözüm bulunması temel beklentimizdir.

Ukrayna krizindeki önceliğimiz, Kırım’ın asli halkı olan soydaş Kırım Tatar Türkleri’nin güvenlik ve refahının temini, hak ve çıkarlarının genişletilerek güvenceye kavuşturulmasıdır.

Kafkaslarda barış ve istikrarın temin edilmesi ve bölgedeki gerginlik ve çatışmaların asgari düzeye indirilmesi temel hedefimizdir. Bu bağlamda, ülkemiz Güney Kafkasya’daki anlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözümü doğrultusunda, Azerbaycan toprakları ile Yukarı Karabağ’daki işgalin sona erdirilmesi ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki gerginliklerin ortadan kaldırılması için çaba göstermeye devam edecektir. Önümüzdeki dönemde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine yönelik adımlarımız bu çerçevede sürecektir.

Dış dünyamıza eşsiz bir boyut kazandıran soy ve dil bağımızın bulunduğu Orta Asya’daki ülkelerle ilişkilerimizde de büyük mesafe katedilmiş ve Türk Konseyi kurulmuştur. Türk Konseyinin kurumsallaşarak gelecekte etkin bir uluslararası örgüt hâline dönüşmesi için çalışmalarımız sürecektir.

Afrika, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler bölgelerine yönelik olarak açılım politikalarını yürürlüğe koyduk ve kararlılıkla sürdüreceğiz.

Geride bıraktığımız beş yıllık dönemde sayılarını 12’den 35’e yükselttiğimiz Afrika Kıtası’ndaki büyükelçiliklerimizin sayısını daha da arttıracağız.

Güneydoğu Asya’nın önemli siyasi ve ekonomik güçleri arasında sayılan Hindistan’la ilişkilerimizi güçlendirmeye çalışacak, tarihî dostluk ve kardeşlik ilişkilerimiz bulunan Afganistan ve Pakistan’ın istikrarı için katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.

Yeni coğrafyalara erişim sağlama politikamız çerçevesinde, ticari ve diplomatik bağlarımızı güçlendirdiğimiz bir diğer bölge Latin Amerika ve Karayipler ile olan ticaret hacmimiz son on yılda 9 kat artarak 8 milyar dolar seviyesine çıkmıştır.

Yeni coğrafyalara açılım politikalarımızın sağladığı ivme neticesinde, Türkiye bugün yurt dışındaki toplam 222 misyonuyla dünyada en fazla temsil edilen 7’nci ülke konumundadır. 2002 yılından bu yana, toplam 59, 2009 yılından bu yana ise 44 yeni diplomatik temsilcilik açtık.

Aynı şekilde, ülkemize ilgi de arttı. 2002 yılında ülkemizde 166 büyükelçilik, başkonsolosluk ve uluslararası örgüt temsilciliği faaliyet gösterirken, bu sayı bugün 252’ye çıkmıştır.

Hükûmet olarak bir diğer önceliğimiz, çok taraflı kuruluşlarda etkin bir rol oynamak ve aktif bir profil sergilemektir.

Ülkemiz, rekor düzeyde bir oyla kırk sekiz yıl aradan sonra seçildiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği çerçevesinde 2015-2016 dönemi için bir kez daha aday olmuştur. Bu, Birleşmiş Milletler tarihinde en kısa süreyle yapılan adaylık müracaatıdır.” Medeniyetler İttifakı” ve “Barış İçin Arabuluculuk” gibi girişimlere öncülük etmeyi sürdüreceğiz.

Birleşmiş Milletler, G20, İslam İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi çok taraflı platformlarda ülkemizin etkinliği her geçen gün artmaktadır.

Ülkemiz, 2016 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesine ev sahipliği yapacaktır.

Yine, Türkiye 2015 yılında G20’nin dönem başkanlığını devralacaktır.

Dış yardımlar, dış politikamızın son yıllarda en hızlı gelişme gösterdiği alanlardan biridir. Başta Türk cumhuriyetleri ve Türk topluluklarının bulunduğu ülkeler olmak üzere, Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika’da daha planlı ve etkili bir yardım politikası geliştirdik.

Türkiye artık yardım alan bir ülke değil, yardım eden bir ülke konumundadır. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ülkemizin resmî kalkınma yardımları, 2004’te 336 milyon dolar düzeyinden 2013’te 3 milyar 276 milyon dolara yükselmiştir.

TİKA, 2002’den 2014’e on iki yıllık süreç içerisinde ofis sayısını 12’den 40’a, proje ve faaliyet sayısını 2.241’den, 120’yi aşkın ülkede toplam 13.076’ya çıkarmıştır.

AFAD koordinasyonunda yaptığımız uluslararası yardım faaliyetleri

çerçevesinde 2012 yılında dünya genelinde ülke bazında en fazla yardım yapan 3’üncü ülke olduk. Bu başarımızı 2013 yılında da aynen göstererek, 1,6 milyar Amerikan doları insani yardımla Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin ardından dünya 3’üncülüğümüzü sürdürdük. Bu yardım miktarlarının gayrisafi millî hasıla içindeki oranı açısından ise 2013 yılında yüzde 0,21’lik payla insani yardım alanında dünya 1’incisi olduk.

Dış politikada hedefimiz, oluşan yeni şartlarla uyumlu şekilde ülkemizin küresel ve bölgesel tüm meselelere katkıda bulunabilecek bir aktör olarak temayüz etmesini sağlamaktır.

Millî çıkarlarımızı savunmamız ile uluslararası adalet ve hakkaniyet arayışımızı birbirine zıt duruşlar olarak gösteren anlayışları aşan pek çok politika ürettik.

Dış politikada hedefimiz, ülkemizin mücavir bölgelerde belirleyici ve düzen kurucu, küresel alanda etkin ve yönlendirici bir aktör olarak konumunun güçlendirilmesidir.

Yeni Türkiye vizyonumuzda açık, barışçıl ve diyaloğa dayalı bir dış politika öngörüyoruz.

Yeni Türkiye etkin, hakkaniyeti gözeten, çok boyutlu ve itibarlı bir dış politikaya dayanacaktır.

Yeni Türkiye, güçlü, büyük ve öncü Türkiye olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eşsiz bir coğrafyada, köklü bir tarih ve medeniyet birikimine sahip, 21’inci yüzyıla iddialı hedeflerle girmiş büyük bir milletin vekilleri olarak ne kadar gurur duysak azdır.

Bu aziz millete hizmet etmek, Meclisimizin güvenini boşa çıkarmamak için gece gündüz çalışacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Ülkemiz 2023 yolunda “yeni Türkiye” kavramı ile ifade ettiğimiz 2’nci atılım dönemine girmiştir.

Yine ezber bozacağız ve değişimden korkmadan ülkemizin ihtiyaç duyduğu reformları birer birer hayata geçireceğiz.

Geçmişte nasıl başardıysak gelecekte de hedeflerimizi titizlikle takip edecek ve Allah’ın izniyle gerçekleştireceğiz. Daha özgür ve müreffeh, daha adil ve itibarlı yeni Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.

Hükûmet Programı’mıza samimi bir şekilde bağlı kalırken, genel perspektifimizi kaybetmeden, dünyanın ve ülkemizin gelişen gündemi içinde gereken esnekliği de göstereceğiz.

Başta muhalefet partilerimiz olmak üzere, sivil toplum kuru­luşları ve ilgili tüm tarafların görüş ve önerilerine, yapıcı eleşti­rilerine kulak verecek, çalışmalarımızı diyalog ve iş birliği içinde yürüteceğiz.

Başarı hepimize ait olacak, tüm tarafların katkısıyla milletimi­zin başarısı hâline gelecektir.

Her zaman olduğu gibi toplumumuzu oluşturan tüm kesimleri kucaklayan bir anlayış içinde çalışmalarını yürütecek olan Hü­kûmetimiz, aziz milletimizden ve yüce Meclisimizden bir kez daha güven ve destek beklemektedir.

Yeni Türkiye hedefine yorulmadan, bıkmadan, yılmadan, usanmadan ilerle­yeceğiz. Milletimizle, hangi siyasi görüşten, hangi sosyal, dinî, etnik kimlikten gelirse gelsin bütün vatandaşlarımızla birlikte, omuz omuza yeni Türkiye idealini gerçekleştireceğiz.

Yeni Türkiye, büyümüş, kalkınmış ve güçlü bir Türkiye’dir.

Yeni Türkiye, tüm farklılıkları ve renkleriyle toplumun bütü­nünü kucaklayan bir ülkedir.

Yeni Türkiye, toplumsal refah, büyük ekonomi, siyasi istikrar ve ileri demokrasi üzerinde yükselecektir.

Yeni Türkiye, her insanının vatandaşı olmakla gurur duyacağı bir dünya devleti olacaktır.

Yeni Türkiye, bilgisi, üretimi ve yönetimiyle lider bir Türkiye olacaktır.

Yeni Türkiye, eğitimden kültüre, enerjiden ulaşıma, sağlıktan çevreye, her alanda artık dünyaya yeni aşamalar, yeni standartlar getiren bir ülke olacaktır.

Yeni Türkiye, sanayiden spora, bilimden ihracata kadar dünya markası olan bir Türkiye olacaktır.

Yeni Türkiye, finansta, sağlıkta, eğitimde, kültürde dünyanın en önemli cazibe merkezlerinden biri olacaktır.

Yeni Türkiye, bütün farklılıklarıyla birbirini seven, birbirine kenetlenmiş, kendine güvenen, özgür, sorumlu ve erdemli vatandaşlarıyla yeniden dünyanın medeniyet merkezi olan bir Türkiye olacaktır.

Yeni Türkiye, büyük ve öncü bir ülke olacaktır.

62’nci Hükûmetin yeni Türkiye yolunda ülkemize, milletimize ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyoruz.

Allah yâr ve yardımcımız olsun. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince Hükûmet Programı üzerindeki görüşmeleri yapmak için…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, öyle bir program okundu ki üçte 1’i okunmadı, her fırsatta atladı. Böyle gayriciddi bir program olmaz.

BAŞKAN - …4 Eylül 2014 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 16.08