TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                131’inci Birleşim

                                                                                            12 Ağustos 2014 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş'in, ülkemizdeki geri dönüşüm, Uşak ilinin geri dönüşümdeki önemi ve sektörün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Muğla Milletvekili Tolga Çandar'ın, Muğla’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın, öğretmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 1979 yılında öldürülen Bingöl eski Belediye Başkanı Hikmet Tekin’i rahmetle andığına ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının milletimize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

2.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Zonguldak’ta meydana gelen maden kazasında mahsur kalan işçilerin bir an önce kurtarılması ile Hakkâri-Van kara yolunda meydana gelen kazada hayatını kaybeden güvenlik kuvvetlerine Tanrı’dan rahmet dilediğine, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının hayırlı olmasını dilediğine ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’nın 101’inci maddesine uygun hareket etmesini beklediklerine ilişkin açıklaması

3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının milletimize ve İslam coğrafyasına hayırlı olmasını dilediğine, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ı kutladığına ve Başbakan olarak görev süresinin ayın 28’inde dolduğuna ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, (2/2075) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili önergeye ve Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın bu önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Cumhurbaşkanı seçilen Başbakanı tebrik ettiğine, Zonguldak’taki maden kazasında mahsur kalan işçilerimizin bir an önce kurtarılmasını temenni ettiğine ve Bingöl eski Belediye Başkanı Hikmet Tekin’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Diyarbakır ve çevre illerde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1052)

2.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Güneydoğu Anadolu Projesi ve bu projeye bağlı olarak yapılması planlanan sulama kanallarının bitirilememesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1053)

3.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, kaçak göçmenlerin sorunlarının ve ölüm nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1054)

B) Gensoru Önergeleri

1.- CHP Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Türkiye’ye bölgesel ve küresel planda itibar kaybettirdiği, çıkmaza soktuğu dış politikayla ülkemizi savaş ortamına sürüklediği, uluslararası terör örgütlerinin ülkemizde faaliyet göstermesine olanak sağladığı, Musul Başkonsolosluğundaki vatandaşlarımızın rehin alınması olayında gerekli tedbirleri almadığı, Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmediği ve konu hakkında çelişkili açıklamalar yaptığı iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/37)

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru

D) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, (2/2075) esas numaralı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/197)

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, 17 Aralık 2013 günü yapılan konuşmaların montaj olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK raporunun hazırlanma süreci, TÜBİTAK’ta yapılan görev değişikliklerinin mahiyeti ve bahse konu kayıtların uluslararası ve bağımsız uzman kuruluşlara incelettirilerek gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla 5/8/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekili tarafından, Ankara’nın akarsu ve derelerinin ıslah edilmesi amacıyla 5/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 19 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ile diğer denetim konuları ve 20 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; bastırılarak dağıtılan (11/37) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 16 Ağustos 2014 Cumartesi günü yapılmasına ilişkin önerisi

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Isparta Milletvekili Recep Özel’in MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna ve MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın usul görüşmesi nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- AK PARTİ grup önerisinin işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında

2.- 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 100’üncü maddesinin görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S. Sayısı: 615)

4.- İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in; Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 3 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adana Milletvekili Turgay Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan Ayaydın ve Ercan Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 1 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile 20 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in; Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören’in; Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit Bağcı ile 37 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/931, 2/115, 2/139, 2/158, 2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524, 2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019, 2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227, 2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350, 2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488, 2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655, 2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799, 2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957, 2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065, 2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190, 2/2191, 2/2192, 2/2198) (S. Sayısı: 639)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin Hükümetlerarası Anlaşmanın Eki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve The Trans Anatolian Gas Pipeline Company B. V. Arasında Trans- Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasına İlişkin Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/947) (S. Sayısı: 642)

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, TBMM'de ihale edilen işlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/44159)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Kütahya'nın Tavşanlı ilçesine bağlı bir köydeki kamulaştırma ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/45096)

3.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in, 01 Ocak 2005-10 Haziran 2014 tarihleri arasında açılışı yapılan tesislerle ilgili bazı bilgilere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/45810)

4.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, maden ruhsatları ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46977)

5.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, İstanbul'da faaliyet gösteren taş ocaklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46978)

6.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüş'ün, Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin ENERJİSA'ya devredilmesinden kaynaklanan sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46979)

7.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, Kuzey Irak'tan çıkarılan petrolün Türkiye üzerinden satılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46980)

8.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Darkale Maden Ocağının kapatılmasıyla mağdur olan işçilerin durumlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46981)

9.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Şırnak'taki kaçak kömür ocaklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46982)

10.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş'ın, bir millî parkın sınırlarının değiştirilmesi için görüş istendiği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46983)

11.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, Türkiye Kömür İşletmeleri ile bir madencilik şirketi arasındaki redevans sözleşmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46984)

12.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, Türkiye Kömür İşletmeleri ile bir madencilik şirketi arasındaki redevans sözleşmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46985)

13.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, Türkiye Kömür İşletmeleri ile bir madencilik şirketi arasındaki redevans sözleşmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46986)

14.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, Türkiye Kömür İşletmeleri ile bir madencilik şirketi arasındaki redevans sözleşmesinin yenilenmesi için çekilen krediye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/46987)

15.- Mardin Milletvekili Erol Dora'nın, bir işletme sebebiyle içme suyu kaynakları kirlenen bir köye ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/47123)

16.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan'ın, nişasta bazlı şekerler için belirlenen kotanın artmasına,

- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü'nün, buğday taban fiyatlarının açıklanmamasına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/47198), (7/47199)

17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, TRT'nin Cumhurbaşkanı adaylarına ayırdığı yayın sürelerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/47243)

18.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes'in, Üsküdar'daki Hüseyin Avni Paşa Köşkü'nde çıkan yangına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/47244)

19.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Eynez Kömür Ocağında 2004 yılında çalışan işçi sayısı ve yıllık üretim miktarı ile kömür ocağını işleten firma tarafından yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/47275)

20.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'de bulunan tohum firmalarının sayısına,

- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, çekirdeksiz kuru üzüm fiyatlarındaki düşüşü önlemek için alınan tedbirlere,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/47276), (7/47277)

21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, seçim dönemleri öncesinde taşeron şirketler aracılığıyla işçi alımlarının artış gösterdiği iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/47672)

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 2011-2014 döneminde temsil ve ağırlama ödeneğinden yapılan harcamalara,

Giriş sınavlarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle bazı kamu personeline ait dosyaların incelemeye alındığı iddiasına,

İdari yargıda açılan davalara,

İlişkin soruları ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/47673), (7/47674), (7/47678)

23.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak'ın, Irak'ta yaşanan krizin Türkiye ekonomisine etkilerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/47813)

24.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, maaşında icra takibi ve haciz olan personel sayısına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/47815)

25.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş'in, kamu ihalelerine katılan bir sermaye grubu hakkında verilmesi gereken kararın alınmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/47867)

26.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 17 Aralık 2013 ile 1 Ağustos 2014 tarihleri arasındaki personel hareketlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/48016)

27.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin kamu borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/48075)

28.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Destek Hizmetleri Başkanlığı’nda bir şeflik kadrosuna yapılan atama işlemine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/48128)

29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, mobbing iddiasıyla açılan davalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/48167)

30.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Türkiye'nin imzalamadığı bir uluslararası sözleşmeye ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/48276)

31.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Ardahan'a yönelik yatırımlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/48284)

 

12 Ağustos 2014 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 131’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, ülkemizdeki geri dönüşüm alanı ve geri dönüşümde Uşak’ın yeri ve sorunları hakkında söz isteyen Uşak Milletvekili İsmail Güneş’e aittir.

Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş'in, ülkemizdeki geri dönüşüm, Uşak ilinin geri dönüşümdeki önemi ve sektörün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geri dönüşüm ve Uşak ilinin geri dönüşümdeki önemi ve sektörün sorunları hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, geçtiğimiz pazar günü ilk defa halkın oyuyla bir Cumhurbaşkanı seçimi yaptık. Bu seçimlerin ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ederim. İlk seçimde yüzde 52 gibi bir oyla halkın teveccühünü kazanan Genel Başkanımız, Sayın  Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Allah yâr ve yardımcısı olsun diyorum, hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, dünyamız her geçen gün yaşlanmakta ve ham madde kaynaklarımız her geçen gün azalmaktadır. Diğer taraftan da modern hayat aşırı tüketimi beraberinde getirmekte ve bununla birlikte atık madde miktarı her geçen gün artmaktadır. Özellikle, son yirmi-otuz yılda hayatımıza giren, petrol ürünleri olan pet şişeler gerçekten de hayatımızın vazgeçilmezleri hâline gelmiştir ve bu petrol ürünlerinin doğada ortadan kalkması yaklaşık yüz-iki yüz yıl gibi bir süre gerektirmektedir. Bunların imhası hem büyük bir külfet gerektirmekte, aynı zamanda da çevre kirliliğini beraberinde getirmektedir.

Diğer yandan da ülkemizde yılda yaklaşık 450 bin ton elyaf tekstil ürünleri ve diğer taraftan da evsel ürünlerin içinde olan 350 bin ton tekstil atıklarıyla beraber yaklaşık 800 bin ton tekstil ürün atıklarımız Türkiye’de oluşmaktadır. Bunların imhası da yıllık yaklaşık 40-45 milyon TL bir ekonomik külfet getirmektedir. Diğer taraftan da bunların oluşturduğu hava kirliliği çok büyük boyuttadır. Oysa bu pet şişeler, araba lastikleri, tekstil telefleri ve deri tıraş ürünleri geri dönüşümde kullanılarak elyaf, granül ve iplik üretilmektedir.

2012 TÜİK verilerine göre, ülkemizde  4 milyon 806 bin hektar alana pamuk ekilmiş ve 2 milyon 320 bin ton kütlü pamuk üretilmiştir. 1 kilogram lif pamuk üretebilmek için 2,4 kilogram kütlü pamuk üretimi gerekmektedir.

2012 yılında pamuk üretimi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın bu sektöre sağladığı destek 1 milyar 120 milyon TL’dir. Pamuk üretimi için yüksek oranda pestisit, suni gübre ve su kullanımı gerekmekte, pestisitler ekolojik dengeyi bozmakta, gübre ise toprak yapısını değiştirmektedir. Ham pamuktan renkli ürünler elde etmek için yüksek oranda boya maddesi ve enerji gerekmektedir. Tüm bu maliyetleri azaltabilmek ve çevre kirlenmesini önlemek için bu atıkları geri dönüşümde kullanmamız gerekmektedir.

Türkiye’de, oluşan tekstil atıklarının geri dönüşümünde mekanik yöntemler, kimyasal yöntemler ve termomekanik yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan biri de Türkiye’de, mekanik yöntemlerden olan açma yöntemi denilen şifanoz yönteminde 210 bin ton elyaf oluşturulmakta, bunun yüzde 80’i Uşak’ta üretilmektedir. Diğer taraftan, garnetlerde oluşturulan 94 bin ton elyafın da yüzde 70’i yine Uşak’ta üretilmektedir. Atıklardan üretilen rejenere iplik üretiminde Uşak lider konumda olup 180 bin ton iplik üretimiyle Türkiye rejenere iplik üretiminin yüzde 75’ini oluşturmaktadır ve bu üretilen ipliklerin yüzde 35’i ihraç edilmekte, yüzde 45’i yurt içinde kullanılmakta, yüzde 20’si de diğer sektörlerde kullanılmaktadır. Ayrıca, deri tabaklamasından üretilen 80 ton yünün 30 tonu Uşak’ta üretilmektedir. Yine, pet şişelerden üretilen 132 bin ton elyafın da 45 tonu Uşak’ta üretilmektedir.

Tabii, Uşak denince geri dönüşüm akla gelmektedir. Günlük yaklaşık 145 ton geri dönüşüm yapan Uşak ilimiz tek başına sektörde lider konumundadır, yıllık 2 milyar TL’nin üzerinde katma değer oluşturmaktadır. Tabii ki sektörde bu kadar önemli rol oynayan Uşak geri dönüşümünün sorunları var mıdır? Vardır. Bunlar, tabii ki sektörde vergide indirim istemektedirler, altıncı bölge haklarından faydalanmak istemektedirler. Diğer taraftan, diğer geri dönüşümlerde KDV sıfır iken tekstil ürünlerinde KDV yüzde 8 olup bunda da KDV indirimi istemektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) - Diğer taraftan da Bilim ve Sanayi Bakanlığımızın Geri Dönüşüm Stratejisi ve Eylem Planı içinde yer almak istemektedirler.

Ben, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz, Muğla’nın sorunları hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili Tolga Çandar’a aittir.

Buyurun Sayın Çandar. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Muğla Milletvekili Tolga Çandar'ın, Muğla’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

TOLGA ÇANDAR (Muğla) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda en aktif dönemini yaşıyor Muğla. Yani normal nüfusu, bütün Muğla’ya baktığınız zaman, 750-800 bin iken kışın, şu anda 2,5-3 milyonluk bir nüfusa ulaşmış durumda. Her yaz bu böyle ama planlamalar ne yazık ki buna göre yapılmadığı için inanılmaz bir aksama zinciri yaşanıyor. Bunların başında da –tabii, beni ilgilendiren en önemli şeylerden bir tanesi, bire bir yaşıyoruz bu sorunu- sağlık. Bunu bu kürsüden daha önce de söyledim, oturduğum yerden de konuştum. Kış dönemi, tamam, kendimize yetecek kadar kadromuz var, hastanemiz var, doktorumuz var, teçhizatımız var ancak yaz sezonu geldiğinde normal nüfusunun 3 katına, 4 katına ulaşan bir Muğla’da ne doktor konusunda ne teçhizat konusunda bir yeterlilik söz konusu değildir.

Geçen defa çıktığımda da söyledim, inşallah Bodrum’a tatile gelirsiniz ve dilerim Bodrum’da kalp krizi geçirmezsiniz veya Fethiye’de veya Marmaris’te veya herhangi bir şekilde beyin damarlarınızda “PICA anevrizma” dedikleri herhangi bir şeyi yaşamak zorunda kalmazsınız çünkü bu yüzden ilçe başkanımızı kaybettik, anevrizma yüzünden. Bir anevrizmayı tespit edecek imkânlarımız yok, çünkü yaz günü ne yazık ki genel nüfusumuzun çok üstünde.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ikincisi, son günlerde üzerinde defalarca konuştuğumuz Muğla’daki çevre sorunları. Bunların başında da Bafa Gölü geliyor. Yani, Allah aşkına şu son dönemlerde hiç mi Bafa Gölü’nün kenarından geçeniniz olmadı? Yani geçerken şöyle bir bakmadınız mı? Bafa Gölü’nün yaşadığı o trajediyi görmediniz mi? Yani o gölün içerisinde binlerce canlının -o gölün çevresinde yaşayan insanların- o gölün çevresindeki bütün o ekolojik dengenin nasıl harap olduğunu, nasıl yok olup gittiğini görmediniz mi? Yani bunu bu Meclisin dikkatine sunabilmek için -bu  çevre sorunu- bizim yöremizin en önemli, kenarında büyüdüğümüz göllerinden biri olan o güzelim Bafa Gölü’nün kurtulması için bu Meclisten bir araştırma komisyonu çıkaramıyor muyuz? Neden bu kadar Cumhuriyet Halk Partisinden gelen her şeye karşı kapalısınız? Bunu anlamak mümkün değil. Oradaki çevre… Yarın bir gün gideceksiniz -bu siyaset bitecek hepimiz için- bir gün gelecek onun kenarından, yol kenarından geçerken bir çay içeceksiniz. O zaman ne siyaset kalacak ne bir şey. İnsan demeyecek mi... “Ya, buranın bu hâle gelişinde benim de katkım var, yazıklar olsun bana!” demeyecek misiniz? Ben olsam derim.

Değerli milletvekilleri, yine üzerinde defalarca konuştuğumuz ama bir türlü mesafe katedemediğimiz bir şey var. Bakın, elimizdeki değerleri başkalarına, komşularımıza kaptırma konusunda olağanüstü yetenekli bir milletiz, bu konuda hiç kuşkumuz yok. Süngerimiz… Bodrum’un en önemli turizm gelirlerinden, turizm şeylerinden bir tanesiydi sünger. Bir tarihte yakalanılan bir hastalık nedeniyle bir yasak konuyor ve bu yasak bir türlü aşılamıyor. Bodrum’un geleneksel değeri olan sünger turizminin, süngerin bizde yasaklanması sonucunda bugün Yunanistan adaları dünya süngerciliğinin merkezi hâline gelmiş durumda. Bizim süngercilerimiz de çıkarırlarsa, üç beş sünger bulurlarsa gidip adadan bunun ticaretini yapıyorlar. Bu kadar duyarsızlık son derece kötü.

Zeytin konusu… Muğla’nın sorunları deyince zeytini anlatmadan geçmek olmaz.  Altı bin yıldır yani bizden yüzlerce yıl önce bile bölgemizde var olan o insanların da karnını doyurmuş, o insanlara her türlü geçim kaynağını sağlamış olan zeytinimizin geldiği içler acısı durumun altını… Fazla süremiz kalmadığı için belki de bu sezon yani bu dönem son kez konuşacağım. Zeytin konusu bizim bölgemizin çiftçisinin elinde kalan tek şeydir. Pamuk gitti -biz pamuk tarlalarında büyüdük, tütün tarlalarında büyüdük- tütünümüz gitti, susamımız zaten hak getire, bir tek zeytinimiz kaldı geleneksel olarak. Allah aşkına, ne yaparsınız ne edersiniz, halkın yararına, bölge çiftçisinin yararına bu durumu değiştirmenizi talep ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, İnternet’ten yayın izlenemiyormuş. Rica etsem konuya bir müdahale ederseniz, arkadaşlar bir baksınlar.

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’ya aittir.

Buyurun Sayın Havutça. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın, öğretmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, öğretmenlerin ve öğrencilerin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan; Türkiye'de eğitim sistemi içerisinde çok önemli bir kaosa dikkat çekmek istiyorum. Bakın, şu anda Millî Eğitimde öğretmenler için belirsiz bir süreç var, öğrenciler için belirsiz bir süreç var, yöneticiler için belirsiz bir süreç var. On iki yıldan beri Millî Eğitim Bakanlığı tam bir kaos içerisinde yönetiliyor.

Bakın, örnek veriyorum: Şu anda 8’inci sınıf öğrencilerimiz TEOG diye bir sınava girdi, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı’na girdiler. Şu anda çocuklar seçme yapıyorlar aldıkları puanlara göre. Bakın, değerli milletvekilleri, burada çocuğu 8’inci sınıfı bitiren veli milletvekillerimiz olabilir, çocuğunuz özel okulda okuyor olabilir. Örneğin, 8’inci sınıfta benim çocuğum TED Kolejinden aynı liseye devam etmek istiyor, Millî Eğitim Bakanlığı diyor ki: “Hayır efendim, sizin çocuğunuz özel okula gidemez.” Ne yapacak? “Önce meslek liselerine otomatik geçiş sağlayacak.” Yani, buradan ben bütün velileri, bizi dinleyen öğrencileri uyarıyorum: Öncelikle özel liseye gitmek isteyen öğrencilerin hiçbirisi doğrudan gidemeyecek oraya. Ya ne olacak? Öğrenciler TEOG’a göre seçme yapacak, devletin Anadolu liselerinden birine girecek. Olmadı, hiçbir seçme yapmadı, nereye gidecek? İkametgâhına en yakın meslek lisesine gidecek. Sonra çocuğunu oradan almak isteyen veli nakil alacak ve liseye gidecek.

Sayın Bakana buradan sesleniyorum, özel liselere sesleniyorum: Bu velinin iradesine, öğrencinin isteğine aykırı bir duruma derhâl müdahale ediniz. Böyle saçma bir sistem dünyanın hiçbir yerinde yok, Millî Eğitimde hiç olamaz.

Bakın, Sayın Bakana ben bunu sordum “İnceletiyoruz. Haklısınız.” dedi. Yani, şimdi, Türkiye’de 18 milyon öğrenciyi ilgilendiren bir sorunda nasıl böyle incelenmeden bu şekilde karar verilebiliyor? Siz velileri… Ama, buradaki maksat belli.

Anadolu öğretmen liselerinin tümünü kaldırdılar. Değerli milletvekili arkadaşlarım, Anadolu öğretmen liseleri, öğretmen liseleri, Türkiye’de    imam-hatiplerin alternatifi değildir. Öğretmen liseleri, 1848’in 16 Martında kurulmuş, çağdaş Türkiye projesine çağdaş eğitimci yetiştiren kurumlardır. Öğretmen liselerini bir gecede kaldırdı. Sayın Bakana Komisyonda sordum ben, “Öğretmen liselerini niye kaldırdınız Sayın Bakan?” dedim. Değerli milletvekili arkadaşlarım, verdiği cevap aynen şu: “Efendim, öğretmen liselerini bitiren öğrencilerin yüzde 45’i, 50’si kendi mesleklerini tercih ediyor yani diğerleri öğretmen fakültelerine gitmiyor.” Peki, aynı şekilde soruyorum: Türkiye’de şu anda 3 bin tane imam-hatip lisesi var. İmam-hatip lisesini bitiren tüm öğrenciler ilahiyat fakültesine mi gidiyor? Böyle bir mantık olabilir mi? Yani, öğretmen lisesine gitmiş çocuk nasıl öğretmenliği tercih etsin peki? Şu anda 350 bin atanamayan öğretmenin olduğu bir yerde, öğretmen lisesini bitiren bir öğrenci atanamayacağını bile bile niye orayı tercih etsin? Senin Bakan olarak görevin… Sizin zamanınızda 55 olan eğitim fakültesi sayısını 72’ye çıkardınız. 72 bin atanamayan öğretmen vardı siz iktidara geldiğinizde, aşama aşama 200 bine çıktı, şu anda da 350 bini aştı. Ama buna rağmen şu anda, öğretmenlere torba yasada sadece 35 bin kadro veriyorsunuz. Atanamayan 350 bin öğretmen var, siz 35 bin kadro veriyorsunuz. Oysa geçtiğimiz öğretim yılında yaklaşık 78 bin sözleşmeli öğretmen vardı değerli milletvekili arkadaşlarım. Yani devletin şu anda 78 bin sözleşmeli öğretmenini Bakanlık çalıştırıyor zaten. Buna rağmen bu kadroyu vermiyorsunuz.

E, şimdi, Sayın Millî Eğitim Bakanına ben buradan sormak istiyorum: Bozuk bir saat bile günde iki defa doğruyu gösteriyor. Siz Millî Eğitim Bakanlığında bugüne kadar bir tek doğrunuzu söyleyin biz de sizi alkışlayalım. Öğretmenlere kaos yarattınız, yöneticilere kaos yarattınız, öğrencilere kaos yarattınız, Millî Eğitim Bakanlığı kaosun merkezi oldu ne yazık ki. Tabii ki bunları burada çok kısıtlı süre içerisinde satır başlarıyla ifade ediyorum. Türkiye’de şu anda Millî Eğitim Bakanlığı maalesef yönetilmiyor. Millî Eğitim Bakanlığı kendiliğinden, birtakım odakların, karanlık odakların talimatıyla yönetiliyor, milletin iradesini temsil eden bir şekilde yönetilmiyor Millî Eğitim Bakanlığı.

O nedenle, bu TEOG’daki haksızlığı derhâl kaldırın. Öğretmenlerin sürgünü olacak bu sistemi mutlaka kaldırın diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, söz talebiniz var.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 1979 yılında öldürülen Bingöl eski Belediye Başkanı Hikmet Tekin’i rahmetle andığına ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının milletimize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, bugün 12 Ağustos. Bundan tam otuz beş yıl önce, 1979 yılında Bingöl Belediye Başkanımız, Milliyetçi Hareket Partisi Belediye Başkanı Hikmet Tekin maalesef bölücülerin menfur saldırısı sonucunda şehit edilmiştir. Bu vesileyle Hikmet Tekin’i rahmetle anıyorum, Allah’tan rahmet diliyorum. Tekrar bu vesileyle ailesine, Milliyetçi Hareket Partisi camiasına ve sevgili Bingöllülere başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, aynı zamanda, Cumhurbaşkanı seçmek münasebetiyle milletimiz ilk kez sandık başına gitti. 10 Ağustosta 12’nci Cumhurbaşkanını seçmiştir, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu seçimde tercihte bulunanlar olduğu kadar, tercihte bulunmayanların da önemli bir ağırlıkta olduğunu ve sonuca etki ettiğini gördük. Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletin ortaya koyduğu bu irade beyanına saygı duyuyoruz.

Cumhurbaşkanı makamı, kutuplaştıran değil kucaklayan, bölen değil bütünleştiren, devletin ve milletin birliğini temsil eden bir makamdır. Bu makam kin, nefret ve dar siyaset söyleminden uzak durmalıdır. Cumhurbaşkanı makamı devletin kurumlarıyla uyum içinde çalışmayı, milleti en saygın biçimde temsil etmeyi gerektirmektedir. Cumhurbaşkanı makamının devlet kurumlarına ve siyasetin iç işlerine müdahale görevi yoktur. Cumhurbaşkanı makamının her türlü şaibe ve şüpheli kişilerden uzak tutulması gerektiği açıktır. Cumhurun makamı bu makamın verdiği sorumluluk ve görev bilincini üzerinde taşımalı, 77 milyonun Cumhurbaşkanı olduğunu unutmamalıdır. Cumhurbaşkanı makamı ettiği yemine, Anayasa ve yasalara bağlı kalmalıdır. Cumhurbaşkanı makamı milletin makamıdır. Bu makam tarih huzurunda 16 Türk devletinin forsunu taşıyan devleti                ebed-müddet düşüncesinin makamıdır. Cumhurbaşkanı makamında parti bayrağı değil Türk Bayrağı dalgalanmalıdır.

Bu duygularla Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarının milletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Altay...

2.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Zonguldak’ta meydana gelen maden kazasında mahsur kalan işçilerin bir an önce kurtarılması ile Hakkâri-Van kara yolunda meydana gelen kazada hayatını kaybeden güvenlik kuvvetlerine Tanrı’dan rahmet dilediğine, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının hayırlı olmasını dilediğine ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’nın 101’inci maddesine uygun hareket etmesini beklediklerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Zonguldak’ta meydana gelen ve 9 vatandaşımızın mahsur kaldığı maden kazasıyla ilgili olarak, vatandaşlarımıza bir an önce ulaşılmasını ve sağ salim tekrar yer üstüne çıkarılmasını diliyorum. Arkadaşlarımız ile bir grup milletvekilimiz olay yerine hareket ettiler.

İlaveten, bugün Hakkâri-Van kara yolunda meydana gelen kazada hayatını kaybeden güvenlik kuvvetlerimize Tanrı’dan rahmet diliyorum.

Sayın Başkan, 10 Ağustos tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri neticelenmiştir. Hayırlı olsun, tebrik ediyoruz. Sayın Başbakanın balkon konuşmasını dikkatle izledim. Demokrasinin ve millî iradenin zafer gecesi olarak niteledi o geceyi ancak bununla beraber, Sayın Başbakana demokrasinin aynı zamanda bir tepki ve protesto rejimi olduğunu bir kere daha peşinen hatırlatmak isterim. Bu çerçevede bu görevi yürütmesini temenni ediyorum.

İlaveten, Türkiye’de devletin laik niteliği ve hukuk devleti olma özelliğini koruyacak en öncelikli kişinin Cumhurbaşkanlığı makamı ve orada oturan kişi olduğunun altını çizmek istiyorum.

Seçim sonuçları ilan edildikten sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’nın 101’inci maddesine uygun olarak Başbakanlık görevini ve Adalet ve Kalkınma Partisiyle ilişkisini sonlandırarak yeni görevine başlamak üzere hazırlıklara yönelmesini, Anayasa’nın 101’inci maddesine uygun hareket etmesini bekliyoruz. Anayasa’yı çiğneyemeyecek tek makam ve tek kişi Cumhurbaşkanıdır. Şimdiden bu çerçevede bir tavır sergilemesini beklediğimizi beyan ediyorum

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Aydın…

3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarının milletimize ve İslam coğrafyasına hayırlı olmasını dilediğine, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ı kutladığına ve Başbakan olarak görev süresinin ayın 28’inde dolduğuna ilişkin açıklaması

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Tarihî bir seçimi dün, 10 Ağustos Pazar günü itibarıyla geride bıraktık. Yeni Türkiye yolunda çok önemli bir süreci bu millet başarıyla geçmiştir. Daha demokratik, daha özgür, daha müreffeh, 2023 vizyonuna hazırlanan öncü bir ülke Türkiye bu demokrasi sınavından da başarıyla çıkmıştır. Bu seçimde 77 milyon insan kazanmıştır, Türkiye kazanmıştır, milletimizin her bir ferdi kazanmıştır, millî irade asıldır dedik ve millî irade kazanmıştır. Bu büyük teveccühten dolayı AK PARTİ Grubu olarak milletimizin her bir ferdine tekrardan ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızı da tebrik ediyoruz.

Hayatı başarılarla dolu olan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından Başbakanlığa kadar İstanbul’u, Türkiye’yi değiştiren, dönüştüren, reformların öncüsü, yeni Türkiye’nin mimarı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı zaten başarılarıyla herkes biliyor. Bu Cumhurbaşkanlığı makamında da başarılarının devamını diliyoruz aynı şekilde.

Tabii ki, bütün vesayet makamlarını Türkiye adım adım geride bırakıyor. Cumhurbaşkanlığı makamı da bu şekilde değişecek, dönüşecek, cumhurun makamı hâline gelecek. Dolayısıyla bu makamda, bu ülkede yaşayan herkes “Türkiyeli” kavramıyla birlikte bir arada, kardeşçe, huzur içerisinde, refah içerisinde 2023’e doğru koşacaktır.

Değerli Başkanım, yine aynı şekilde, Sayın Cumhurbaşkanımızın seçim usulü, görevi devralması gerek Yüksek Seçim Kurulunun kararları gerek Anayasa’mız gerekse de mevcut Cumhurbaşkanlığı Yasası’nın ilgili hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Başbakanlık görevinin 28’ine kadar devam ettiği çok açık ortadadır çünkü mevcut Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün ayın 28’ine kadar görev süresi devam ediyor. Dolayısıyla, 28’inde -daha önce Yüksek Seçim Kurulunun 15’inde düzenleyeceği tutanak burada Genel Kurula Meclis Başkanlığı tarafından sunulmak suretiyle- aynı gün yemin etmekle yeni Cumhurbaşkanımız, 12’nci Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan görevine başlayacaktır, aynı gün önceki görevleri de son bulmuş olacaktır. Bundan kimsenin de kuşkusu, endişesi olmasın. Görevlerini de tamamen Anayasa ve yasaların vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde kullanacaktır kendileri.

Bir kez daha bu yeni görevinde ilk defa halkın reyiyle seçilen 12’nci Cumhurbaşkanımızı kutluyoruz. Ülkemiz için, milletimiz için, tüm dünya için, özellikle mazlum, mağdur milletler ve İslam coğrafyası için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Cumhurbaşkanı seçilen Başbakanı tebrik ettiğine, Zonguldak’taki maden kazasında mahsur kalan işçilerimizin bir an önce kurtarılmasını temenni ettiğine ve Bingöl eski Belediye Başkanı Hikmet Tekin’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Biz de Sayın Başbakanın Cumhurbaşkanı seçilmesi vesilesiyle kendisini tebrik ediyor, hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyoruz.

Zonguldak’taki kömür madeninde mahsur kalan işçilerimize geçmiş olsun diyor, bir an önce ailelerine kavuşmalarını temenni ediyoruz.

Diğer taraftan, Bingöl eski Belediye Başkanı Hikmet Tekin’e Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyoruz.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Diyarbakır ve çevre illerde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1052)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Diyarbakır başta olmak üzere Mardin, Şanlıurfa ve Batman gibi bölge illerinde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin nedenlerinin açığa çıkarılması, akım dalgalanmalarından kaynaklı olarak halkın ve işletmelerin karşı karşıya kaldığı maddi zararın tespiti, Diyarbakır DEDAŞ İl Müdürlüğünde aboneler üzerinden yapılan yolsuzlukların ve kurum zararının ortaya çıkarılması için Anayasa'nın 98, İç Tüzük’ün 104 'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1) Altan Tan                                                    (Diyarbakır)

2) Pervin Buldan                                             (Iğdır)

3) İdris Baluken                                              (Bingöl)

4) Sırrı Sakık                                                  (Muş)

5) Murat Bozlak                                               (Adana)

6) Halil Aksoy                                                 (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                              (Batman)

8) Hasip Kaplan                                              (Şırnak)

9) Emine Ayna                                                (Diyarbakır)

10) Nursel Aydoğan                                         (Diyarbakır)

11) Hüsamettin Zenderlioğlu                            (Bitlis)

12) Adil Zozani                                               (Hakkâri)

13) Esat Canan                                               (Hakkâri)

14) Sırrı Süreyya Önder                                   (İstanbul)

15) Sebahat Tuncel                                         (İstanbul)

16) Mülkiye Birtane                                         (Kars)

17) Erol Dora                                                  (Mardin)

18) Ertuğrul Kürkcü                                         (Mersin)

19) Demir Çelik                                               (Muş)

20) İbrahim Binici                                           (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                                 (Van)

22) Özdal Üçer                                                (Van)

Gerekçe:

Diyarbakır'da yıllardan beridir kış aylarında hem merkezde hem de ilçe ve köylerinde uzun süreli elektrik kesintileri yaşanmaktadır. Bu kesintiler başta Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'da olmak üzere son yıllarda yaz aylarında da sıkça yaşanmaya başlamıştır. Yüksek sıcaklıklarda bölge halkı, esnaf ve işletmeciler ciddi anlamda mağdur olmaktadırlar. DEDAŞ yetkilileri sorunun kaçak elektrik kullanımı olduğunu söyleyip âdeta bir cezalandırma yöntemi olarak da konuya yeterli hassasiyetle yaklaşmamaktadırlar. Gerek sık yaşanan elektrik kesintileri gerekse de meydana gelen gerilim dalgalanmaları tarımı, esnaf ve sanatkârları, sanayiyi, sağlık hizmetlerini başta olmak üzere kamu ve toplumun diğer kesimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Devlet hastanelerimizin yoğun bakım üniteleri çalışamaz hâle gelmiş, birçok jeneratör ve tıbbı cihaz yanmaya ve bozulmaya başlamıştır. Bölgede zaten yetersiz olan sanayi faaliyetleri de bu nedenle günlerce üretime ara verecek duruma gelmiştir. Sosyoekonomik olarak gelir seviyesi düşük olan bölge halkı, bozulan veya yanmış olan elektronik araç gereçlerini ve klimalarını tamir ettirmekte zorlanmaktadır.

Bu kesinti ve dalgalanmaların belli başlı sebepleri var. Kızıltepe, Harran ve Bismil Ovalarında sayıları on binleri bulan sulama pompalarıyla tarımsal sulama yapılmaya çalışılmaktadır. Bu yoğunlukta elektrik enerjisiyle sulama dünyanın hiçbir yerinde mevcut değildir. GAP projesi içerisinde yer alan tarımsal sulama yapılarının devlet tarafından yıllardır bitirilememiş olması çiftçiyi kendi imkânlarıyla sulama yapmaya itmiştir. Bölgede yaşanan gerilim dalgaları binlerle ifade edilen yüksek güçlü su pompalarının devre dışı kalması ve tekrar devreye girmesi sonucu oluşmaktadır. TEDAŞ'ın müşterisi olan ve gerilimlerin asıl kaynağı olan sulama tesisleri TEDAŞ'ın yerinde çözüm getirememesi nedeniyle tüm bölgeyi etkileyen bir sorun hâline gelmiştir.

Bu sebeplerin dışında, bölgeye verilen enerji miktarının yetersiz olması, mevcut tesislerin ve bununla beraber enerji nakil hatlarının eski olması da sayılabilir.

Elektrik sorunlarından biri de barajlardan bölgemize gönderilen enerjinin düşük kalitede olmasıdır. Türkiye'nin en çok hidroelektrik üreten bölgesinin elektrikten mahrum bırakılması kabul edilemez bir yaklaşımdır.

Çözüm için enerji hatlarının güçlendirilmesi ve yenileme çalışmalarının bir an önce başlatılması sağlanmalıdır. Bölgedeki sulama kanallarının bitirilmesi gerekmektedir. TEİAŞ iletişim kurumu olarak kapasite sorununu çözmelidir. TEDAŞ, son kullanıcıdan kaynaklı sorunların kendi sistemine yansımasını engellemek için tesislerinin kompanzasyonlarını yapmalı ve kapasitenin üzerinde yüklenen enerji nakil hatlarının sağlıklı işletilmesini sağlamak için yeni hatlar tesis ederek yüklerini bölmesi gerekmektedir. Çözüm için gerekli siyasi, idari ve teknik irade ortaya çıkmamış, maddi imkânlar oluşturulamamıştır. Halkımıza “Kaçak kullanımdan dolayı yatırımı hak etmiyorsunuz.” demeye getirilmiştir.

Süreç içerisinde Diyarbakır'da yapılan tek çalışma, 25 MVA gücünde bir mobil trafonun getirilerek devreye alınması olmuştur. Bu çalışmanın yaşanan sıkıntıları gidermede yetersiz olduğu açık bir şekilde görülmektedir.

İktidarın kadrolaşma hırsıyla Diyarbakır'a atadığı DEDAŞ il yöneticilerinin bazılarının yolsuzluk dolayısıyla soruşturulduğu ve bu yöneticilerin arkasında siyasi iktidarın milletvekillilerinin olduğu kamuoyu tarafından ifade edilmektedir. Bölge halkının ahlaki değerlerini, iktidardan aldığı güçle sorgulamaya kalkışan bazı yetkililer seviyesiz açıklamalar yaparak yolsuzluk ve yandaşlıklarını gizlemeye çalışmaktadırlar. 2 kez görevden alındıktan sonra her defasında göreve tekrar geri dönmenin bölgede iktidar odaklarından bağımsız olması beklenemez.

TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından 20/10/2011 tarihinde gelen ihbar telefonları üzerine bazı özel trafolu abone dosyaları üzerine inceleme başlatılmıştır. Bu incelemeler sonucunda bazı şirketlerin kaçak tahakkuklarını iptal ettirdikleri tespit edilmiştir. Bu iptaller neticesinde kurum zarara uğratılmıştır.

Tüm bu veriler sonucunda başta DEDAŞ İl Müdürlüğü olmak üzere bazı yöneticiler hakkında ilgili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Adı geçenler, aylıktan kesme, kınama ve yazılı olarak uyarılma cezaları almışlardır.

 

2.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, Güneydoğu Anadolu Projesi ve bu projeye bağlı olarak yapılması planlanan sulama kanallarının bitirilememesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1053)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve bu projeye bağlı olarak yapılması planlanan sulama kanallarının hâlâ bitirilememiş olması ile ilgili olarak Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1)           Altan Tan                                                            (Diyarbakır)

2)           Pervin Buldan                                                     (Iğdır)

3)           İdris Baluken                                                      (Bingöl)

4)           Sırrı Sakık                                                          (Muş)

5)           Murat Bozlak                                                       (Adana)

6)           Halil Aksoy                                                         (Ağrı)

7)           Ayla Akat Ata                                                      (Batman)

8)           Hasip Kaplan                                                      (Şırnak)

9)           Hüsamettin Zenderlioğlu                                      (Bitlis)

10)        Emine Ayna                                                        (Diyarbakır)

11)        Nursel Aydoğan                                                   (Diyarbakır)

12)        Adil Zozani                                                         (Hakkâri)

13)        Esat Canan                                                         (Hakkâri)

14)        Sırrı Süreyya Önder                                             (İstanbul)

15)        Sebahat Tuncel                                                   (İstanbul)

16)        Mülkiye Birtane                                                   (Kars)

17)        Erol Dora                                                            (Mardin)

18)        Ertuğrul Kürkcü                                                   (Mersin)

19)        Demir Çelik                                                        (Muş)

20)        İbrahim Binici                                                     (Şanlıurfa)

21)        Nazmi Gür                                                          (Van)

22)        Özdal Üçer                                                          (Van)

Gerekçe:

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin sahip olduğu kaynakları değerlendirerek bu yörede yaşayan insanların gelir düzeyini ve yaşam kalitesini yükseltmeyi, bölgeler arası farklılıkları gidermeyi ve ulusal düzeyde ekonomik gelişme ve sosyal istikrar hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan bir proje olarak ortaya konulmuştur.

Fırat havzası ve Dicle havzası projeleri olmak üzere iki gruptan oluşan GAP Su Kaynakları Geliştirme Programı kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali inşası öngörülmüş, projenin bitmesi sonucunda 1 milyon 822 bin hektar alanın sulanması ve yılda 27 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretilmesi planlanmıştır.

Bu iki aşamalı olarak yürütülen Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), ülkenin enerji ihtiyacını karşılayacak olan hidroelektrik santralleri yapımını büyük ölçüde sonlandırmışken, bölge halkının ekonomisini geliştirecek olan sulama kanalları aşamasında ise bir hayli geride kalmıştır.

GAP kapsamında, 2009 yılı itibarıyla toplam 9 adet (5.513 mw) hidroelektrik santrali tamamlanmış; santral kurulu güçleri itibarıyla hidroelektrik enerji projelerinin yüzde 74'ü gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, GAP kapsamında yer alan Karakaya, Atatürk, Batman, Kralkızı, Dicle, Birecik ve Karkamış hidroelektrik santrallerinin işletmeye alınışından bugüne kadar Türkiye ekonomisine doğrudan katkı sağlayan duruma gelmiştir. Türkiye'de 2009 yılında üretilen 35,9 milyar kilovatsaatlik hidroelektrik enerji içinde, GAP 12,1 milyar kilovatsaatlik hidroelektrik üretimiyle yüzde 33,7'lik bir paya sahiptir.

GAP bölgesinde 1 milyon 822 bin ha alanın sulamaya açılması planlanmıştır. 2009 yılı sonu itibarıyla Fırat ve Dicle havzasında toplam 300 bin 397 ha alan sulamaya açılmıştır. 72 bin 093 ha alanda halen sulama şebeke inşaatı devam etmekte olup 1 milyon 448 bin 556 ha alan planlama aşamasındadır. Sulama projelerinin yüzde 16,5'i işletmededir.

Bölge insanına asıl faydayı sağlayacak olan sulama kanallarının da bir an önce projenin enerji ayağındaki bitirilme seviyelerine getirilmelidir. Türkiye'nin ekonomik refahına yapılan katkının bölge insanının refahına da yansıması için sulama kanallarının yapımı hızlanmalıdır.

 

3.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin, kaçak göçmenlerin sorunlarının ve ölüm nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1054)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kaçak olarak ülkemize gelen ve ülkemiz üzerinden yurt dışına çıkış yapmak isteyen göçmenlerin sorunları ve ölüm nedenleri ile ilgili olarak Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104'üncü ve 105 'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

 

1) Altan Tan                                     (Diyarbakır)

 

2) Pervin Buldan                               (Iğdır)

 

3) İdris Baluken                                (Bingöl)

 

5) Murat Bozlak                                (Adana)

 

4) Sırrı Sakık                                    (Muş)

 

6) Halil Aksoy                                   (Ağrı)

 

7) Ayla Akat Ata                                (Batman)

 

8) Hasip Kaplan                                (Şırnak)

 

9) Hüsamettin Zenderlioğlu       (Bitlis)

 

10) Emine Ayna                                (Diyarbakır)

 

11) Nursel Aydoğan                          (Diyarbakır)

 

12) Adil Zozani                                (Hakkâri)

 

13) Esat Canan                                (Hakkâri)

 

14) Sırrı Süreyya Önder                    (İstanbul)

 

15) Sebahat Tuncel                           (İstanbul)

 

16) Mülkiye Birtane                           (Kars)

 

17) Erol Dora                                 (Mardin)

 

18) Ertuğrul Kürkcü                       (Mersin)

 

19) Demir Çelik                             (Muş)

 

20) İbrahim Binici                          (Şanlıurfa)

 

21) Nazmi Gür                               (Van)

 

22) Özdal Üçer                               (Van)

 

Gerekçe:

Göçmenler, mülteci tanımındaki nedenlerin dışında ülkelerini çoğu zaman ekonomik gerekçelerle gönüllü olarak terk ederek başka bir ülkeye, o ülke yetkililerinin bilgi ve izni ile yerleşen kişilerdir. Kaçak göçmenler ise gittikleri ülkenin otoritelerine kendilerini bildirmeden ya da iznini almadan o ülkede yaşayanlardır.

Dünya üzerinde her yıl yüz binlerce göçmen başta ekonomik nedenler olmak üzere, iç siyasi karışıklıklar ve sosyolojik sıkıntılardan ülkelerini terk edip başka ülkelerde yaşamayı istemektedir. Ülkelerin de göçmenler için uyguladığı zorluklar bu insanları çoğu kez kaçak olarak, çok zor şartlarda yolculuk yapmaya zorlamaktadır. Bu yolculuklarını çoğu kez ailesi, çocukları ve akrabaları ile gerçekleştirmektedirler.

Başta Irak, Suriye, Kenya, Afganistan ve Nijeryalı göçmenler olmak üzere Türkiye üzerinden de her yıl binlerce insan kaçak yollar ile Avrupa'ya geçmek istemektedirler. Bu haberlerin birçoğunu maalesef ki medyamızda ölüm haberleri olarak görmekteyiz. Yakın zamanda yine İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Ahmetbeyli beldesinde, Filistin, Suriye ve Irak uyruklu 61 göçmen teknenin batması sonucu yaşamını yitirdi. İçinde çoğu çocuk ve kadın 107 göçmenin bulunduğu 15 metrelik balıkçı teknesi aşırı yük nedeniyle su alıp kayalıklara çarptıktan sonra battı. Tekne faciasında 44 göçmen ve 2'si organizatör 46 kişi kurtulurken, 29'u çocuk ve 2'si de bebek olmak üzere 61 kişi yaşamını yitirdi.

Bu olayların bu kadar sık yaşanması, göçmenlerin başka ülkelerden gelip Türkiye üzerinde kaçakçılık yapan firmalar ile anlaşarak, kendi ve ailelerinin hayatlarını daha iyi bir hayat yaşama uğruna tehlikeye atması bizleri derinden üzmektedir. Bu kadar sık yaşanmasına rağmen bu olayların istihbarat bilgilerine neden ulaşılamadığı ya da neden bunlara güvenlik güçlerince müdahale edilmediği net olarak ortaya konulmalıdır. Kenya, Mozambik ve Afganistan'dan gelen fakir, çaresiz ve kimsesiz garibanlar İstanbul'un orta yerinde, Aksaray'da insan kaçakçılarını bulup ceplerindeki son kuruşları onlara vermekte ancak İstanbul Emniyeti her ne hikmetse bu kaçakçıları bulamamaktadır. Bu kaçak yolcu transferlerine göz yuman ya da yardımcı olan, çıkar sağlayan kişiler ortaya çıkarılmalı ve artık bu göçmenlerin ölümlerine seyirci kalınmamalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır. Önerge daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

B) Gensoru Önergeleri

1.- CHP Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Türkiye’ye bölgesel ve küresel planda itibar kaybettirdiği, çıkmaza soktuğu dış politikayla ülkemizi savaş ortamına sürüklediği, uluslararası terör örgütlerinin ülkemizde faaliyet göstermesine olanak sağladığı, Musul Başkonsolosluğundaki vatandaşlarımızın rehin alınması olayında gerekli tedbirleri almadığı, Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmediği ve konu hakkında çelişkili açıklamalar yaptığı iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/37)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'nin bölgesel ve küresel planda itibarını sıfırlayan, dış politikasını çıkmaza sokan, ülkemizi savaş ortamına sürükleyen ve uluslararası terör örgütlerinin neredeyse bütün illerimizde faaliyet gösterir konuma gelmesine olanak sağlayan IŞİD'in 11 Haziran 2014 tarihinde Musul Başkonsolosluğumuzu basarak Başkonsolos dâhil 49 vatandaşımızı rehin alması karşısında TBMM'yi bilgilendirmeyen ve o günden bu yana çelişkili açıklamalar yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa'nın 98 ve 99'uncu ve TBMM İçtüzüğü'nün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz.

 

          Mehmet Akif Hamzaçebi                             Muharrem İnce                                      Engin Altay

                       İstanbul                                              Yalova                                                Sinop

          CHP Grup Başkan Vekili                     CHP Grup Başkan Vekili                     CHP Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Son yıllarda izlenen dış politikanın maliyetini vatandaşlarımız ulusal, bölgesel ve uluslararası ölçeklerde ödemektedirler. Ülkemizin bütün komşularıyla sorunlu hâle gelmesinin ve bölgesinde ve uluslararası planda sürekli itibar kaybetmesinin faturası acı ve ağırdır.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "Türkiye, bir cihan devleti, Orta Doğu'daki değişimin yöneticisi ve öncüsü olacak." söylemlerinin tam aksine Türkiye dünyada, özellikle de Orta Doğu'da yalnızlaşmıştır. Türkiye'nin bölgede giderek itibar ve etkinlik kaybına uğramasının somut sonuçları vardır. Vatandaşlarımız bölge ülkelerine seyahat edememekte, iş adamlarımızın işleri sekteye uğramakta, pilotlarımız kaçırılmakta ve sınır bölgelerimiz terör örgütlerinin hedefi olmaktadır.

Bunlara ek olarak, izlenen maceraperest ve beceriksiz dış politikanın son kabul edilemez sonuçlarından birisi de 11 Haziran 2014 tarihinde Musul Başkonsolosluğundaki 49 personelimizin adını daha sonra İslam Devleti olarak değiştiren Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli El Kaide uzantılı terör örgütü tarafından kaçırılmasıdır.

IŞİD tarafından rehin alınanlar arasında Başkonsolos dâhil diplomatlarımız, konsolosluk binasını korumakla görevli özel harekât timi, konsolosluk çalışanları ve aile üyelerinin olduğu bilinmektedir; buna ek olarak Başkonsolosluk binasının teröristler tarafından karargâh olarak kullanılıyor olması da ülkemizin onuruna vurulan bir diğer ağır darbedir.

Yaklaşık iki aydır IŞİD'in elindeki rehinelerimiz konusunda Dışişleri Bakanı Davutoğlu TBMM'ye bilgi vereceğini söylediği hâlde bilgi vermemiş; konuya ilişkin haberlere de yayın yasağı konmuştur. Ayrıca, Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı konuyla ilgili olarak çelişkili açıklamalar yapmaktadırlar.

Musul'da geliyorum diyen tehlikeyi umursamayan ve Musul Valisi bile bölgeyi terk ettiği hâlde Başkonsolosluğumuzu zamanında tahliye etmeyen Dışişleri Bakanı, rehine krizini de yönetememekte; IŞİD'in elindeki vatandaşlarımızı âdeta kaderlerine terk ettiği izlenimini vermektedir. IŞİD baskınının Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun "Musul Başkonsolosluğumuzun güvenliği için gerekli önlemler alındı." mesajından hemen sonra gerçekleşmesi sorguya muhtaçtır.

Bir devletin öncelikli görevi yurttaşlarının can güvenliklerini korumaktır. Anlaşılmaktadır ki, 11 Haziran 2014 tarihinden bu yana Musul'da rehin olan vatandaşlarımız konusunda bu öncelikli görev yerine getirilmemektedir. Bunun siyasi sorumlusu, Bakanlığının personeli iki aydır bir terör örgütünün elinde rehin olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa'nın 98 ve 99'uncu ve TBMM İçtüzüğü'nün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensorunun görüşme gününü de kapsayan Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi, diğer grup önerileriyle birlikte biraz sonra işleme alınacaktır.

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de bir üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 18 Ağustos 2014 Pazartesi günü saat 18.00’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, 17 Aralık 2013 günü yapılan konuşmaların montaj olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK raporunun hazırlanma süreci, TÜBİTAK’ta yapılan görev değişikliklerinin mahiyeti ve bahse konu kayıtların uluslararası ve bağımsız uzman kuruluşlara incelettirilerek gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla 5/8/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                               Tarih: 12/8/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 12/8/2014 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.                                    

                                                                 Yusuf Halaçoğlu

                                                                     Kayseri

                                                          MHP Grup Başkan Vekili

 

Öneri:

5 Ağustos 2014 tarih ve 8577 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğumuz MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın "17 Aralık 2013 tarihinde yapılan telefon konuşmalarının montaj ve dublaj olduğu iddia edilmiş, buna mukabil bazı sivil toplum örgütlerinin bu kayıtların gerçek olduğuna dair hazırlattığı raporlar, bilahare TÜBİTAK'ın bağlı olduğu Bakanın bunların montaj olduğunu "hissetmesi'' ile TÜBİTAK'ta yapılan operasyon sonrasında TÜBİTAK tarafından hazırlanan bu kayıtların montaj olduğuna dair rapor kamuoyunda tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmalar ışığında 17 Aralık 2013 günü yapılan konuşmaların montaj olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK raporunun hazırlanma süreci, TÜBİTAK'ta yapılan görev değişikliklerinin mahiyeti ve bahse konu kayıtların uluslararası ve bağımsız uzman kuruluşlara inceleterek gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla verdiğimiz Meclis araştırması önergemizin 12/8/2014 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Yılmaz.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralık 2013 tarihinde yapılan telefon konuşmalarının montaj ve dublaj olduğu iddia edilmiş. Buna mukabil, bazı sivil toplum örgütlerinin bu kayıtların gerçek olduğuna dair hazırlattığı raporlar, bilahare TÜBİTAK’ın bağlı olduğu Bakanın bunların montaj olduğunu hissetmesiyle TÜBİTAK’ta yapılan operasyon sonrasında TÜBİTAK tarafından hazırlanan bu kayıtların montaj olduğuna dair rapor kamuoyunda tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmalar ışığında 17 Aralık 2013 günü yapılan konuşmaların montaj olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK raporunun hazırlanma süreci, TÜBİTAK’ta yapılan görev değişikliklerinin mahiyeti ve bahse konu kayıtların uluslararası ve bağımsız uzman kuruluşlara inceletilerek gereğinin ortaya çıkarılması amacıyla, Anayasa’nın 98’inci, İçtüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması için verilen önerge hakkında MHP grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 10 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin vatanımıza, milletimize, devletimize ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlanmıştır, hepimizin de bildiği gibi, burada hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan milletin iradesinin arkasında duracağımızı ifade ediyoruz ama bu, şu demek değildir: Bu seçim sürecinde devletin tüm imkânlarının kullanılarak bütün kampanya boyunca orantısız güç kullanılmasını yok saymamız da mümkün değildir ve sonuç itibarıyla bu seçimde, seçimler daha yapılmadan özellikle havuz medyası ve birtakım anket firmalarının yüzde 58-60 gibi bir oran ortaya koyarak seçim olmadan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmiş olduğunu ortaya koymaları ve bununla ilgili bir algı oluşturmaları da milletimizin dikkatinden kaçmamıştır ve netice itibarıyla, 15 milyona yakın seçmenin sandığa gitmeyip bu noktada irade ortaya koymaması da mutlaka üzerinde düşünülmesi gereken hususlardır.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı, saygınlığı olan bir makamdır, sevmek zorunda olunmasa bile, devletin başı olarak, cumhurun başı olarak herkesin saygı duyması gereken bir makamdır. Bu saygı duyulması gereken makamın herhangi bir şaibeyle anılması, ilk önce, Cumhurbaşkanlığı makamının şahsında orada oturan kişiyi, sonra da milletimizi derin olarak yaralayacaktır. Şimdi şunu ifade etmek istiyorum: Hepimiz biliyoruz ki 17,25 Aralık süreci ülkemizde yaşandı. Şimdi “Gerek 30 Martta gerekse 10 Ağustosta millet bunu akladı, bunlar yok.” mantığıyla hareket edersek en büyük zararı demokrasimize vermiş oluruz. Şunu ifade ediyorum: Sandıklar hiçbir zaman için usulsüzlüklerin, haksızlıkların, hukuksuzlukların, yolsuzlukların aklanacağı bir yer değildir, dünyanın hiçbir yerinde de bunun örneği yoktur.

Değerli milletvekilleri, 17 Aralıkta ne oldu? 17 Aralıkta, biliyorsunuz, birtakım bakanların ve bakan çocuklarının içinde bulunduğu, para kasalarının ortada dolaştığı, efendime söyleyeyim, para kasalarının içerisinde milyon dolarların ortalıkta dolaştığı, banka genel müdürlerinin evinde milyon dolarların olduğu, villaların, arsaların, gayrimenkullerin ortalığa saçıldığı bir süreci yaşadık. Şimdi, bunları yok mu sayacağız? Bunları yok sayma hakkına hiçbirimiz sahip değiliz.

Şunu ifade ediyorum: Kendimize güveniyorsak, bir haksızlık, hukuksuzluk yapılmadığına inanıyorsak, “Ortalıkta bir hırsızlık ve yolsuzluk yok.” diyorsak yüce Türk yargısına güvenmek zorundayız. Güvenmezsek geleceği inşa edemeyiz. Bunların, mutlaka ve mutlaka, kamu vicdanında      -yüzde 100’ünde- aklanması gerekiyor. Bunun aklanma yeri de yargıdır ve bu da objektif hukuk kurallarının işlemesinden geçer ama oluşturulan birtakım çalışmalarla bunu yok sayarsak, bu işlerde milletin vicdanında yara açarız.

17 Aralıkta oluşan bu süreç içerisinde ve ondan sonraki süreçte ne oldu değerli milletvekilleri? Sayın Başbakan ile oğlu arasında geçtiği ifade edilen birtakım konuşmalar var. Bu konuşmalarda şu deniyor: Sayın Muammer Güler’in oğlu ile eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlunun evinde yapılan aramalarda kasalarda ve ayakkabı kutularında sakladıkları yüklü miktarlardaki paraya ulaşıldığı medyada yer almıştır.

SONER AKSOY (Kütahya) – Ayıp ayıp!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bunun üzerine, saat sekizi iki geçe oğluyla yapılan görüşmelerde evlerde arama yapıldığını, bu manada “Senin evinde ne var ne yok?” diye sorulduğu ve “Bunları ne yapalım?” dediği ifade edilmektedir. 17.00’de yapılan ikinci konuşmada “Paraların tamamıyla sıfırlanmasında fayda var.” dediği duyulmaktadır. Öğleden sonra 15.39’da yapılan üçüncü konuşmada, önceki telefon görüşmeleriyle verilen görevlerin yerine getirilip getirilmediği sorulmaktadır; işte “Akşam bitirmiş bulunuyoruz.” diyor. En son, 23.15’te yapılan konuşmalarda evdeki paraların sıfırlandığını, sadece 30 milyon avro gibi bir miktar daha paranın olduğu ifade ediliyor. Şimdi, bu konuşmalar, bütün kapatmalara rağmen, bütün sansür uygulamalarına rağmen, Twitter’ın, Google’ın yasaklanmasına rağmen Türkiye’de ve dünyada milyonlarca kişi tarafından takip edildi ve izlendi. Şimdi, Cumhurbaşkanlığı gibi saygın bir koltuğa oturan bir kişinin bunlarla ilgili herhangi bir şey olmadığını ortaya çıkarması lazım. “Efendim, ben 30 Martta ve 10 Ağustosta sandıkta aklandım.” ifadesini kullanırsanız bunun altından kalkamazsınız, milletin vicdanı yaralanır.

Şimdi, bunun üzerine, Sayın Başbakan birçok konuşmasında -işte Balıkesir’de yaptığı konuşmalar var, mitingde yaptığı konuşmalar var- diyor ki: “Bu ülkede Cumhurbaşkanı dinlenmiş, Başbakan olarak ben dinlenmişim, benim oğlum dinlenmiş, bakanlar dinlenmiş.” Şimdi, Allah’ınızı severseniz, değerli milletvekilleri, ben size soruyorum: Bunu söyleyen kim? Bunu söyleyen kişi, bu ülkeyi on iki yıldır yöneten bir Başbakan. Aylarca askeriyeye yapılan operasyonda, hatta bırakın, “Adana’da biz vali tarafından dinleniyoruz.” dediğimizde, hatta, sizin bir milletvekiliniz “Vali bizi dinletiyor.” dediğinde, o süreç içerisinde birileri dinlenirken sesini çıkarmayanların, hukuksuzluğa göz yumanların, hukuksuz dinlemelere göz yumanların, ucu kendilerine dokunduğu zaman “Biz dinleniyoruz.” deme hakları var mıdır? Yani, değerli milletvekilleri, bunu söyleyen, Adana’daki Tellidere Mahallesi’ndeki Ahmet Ağa değil, on iki yıldır bu ülkeyi yönetiyor.

Bakın, size ibretlik olsun diye bir şey göstereceğim. Yeni Şafak gazetesi, havuz medyası değil mi? Havuz medyasında bundan üç ay önce bir şey çıkıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yeni Şafak, havuz medyası değil yahu.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Siz buna cevap verin. Diyor ki: “Tapelerle yükseldi.” Diyen kim? Yeni Şafak gazetesi. Burada ne diyor biliyor musunuz, haberde: “Paralel yapılanmanın, Başbakanın koruma ekibini ele geçirmek için akıllara durgunluk veren bir taktik izlediği ortaya çıktı. Erdoğan'ın yakın çevresini dinleyen şebeke, tapeleri, koruma ekibinden Mehmet Yüksel'e verdi. Tapelerle Erdoğan'ın güvenini kazanan Yüksel, Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı oldu."

Şimdi, bununla ilgili, Başbakana 6 tane soru sordum, dedim ki: Bu Yeni Şafak’ta çıkan haber doğru mudur? Sizin yanınızdaki korumalar, etrafınızda, Başbakanlık etrafında, bakanlar dâhil olmak üzere muhalif gördüğünüz veya parti içerisinde ileride muhalif olabilecek birileri -bunun içerisinde hani “Cumhurbaşkanı da dinlendi” diyor ya Sayın Başbakan, ben demiyorum- dinlenip de o koruma polisi tarafından size servis edildi mi? Edildiyse kimleri dinlediniz?

Şimdi, değerli milletvekilleri, Yeni Şafak gazetesi gibi bir gazete bunu manşet yapıyor ve biz soru soruyoruz, “Bu dinlemeler var mı, bu dinlemeler size verildi mi?” diye, cevap yok. Peki, bu gazeteyi tekzip ettiniz mi? Etmediniz. Peki, bu gazeteyi yalanladınız mı? Yalanlamadınız. Peki, burada ismi geçen, size konuşmaları dinlediğini ifade eden  şahsı, Koruma Dairesi Başkanlığına yükselttiniz mi? Evet, yükselttiniz.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, ortalıkta birtakım gerçek olaylar var. O zaman şunu sormak lazım: Bu dinlemeler sahte ise, bu dinlemeler yoksa, üç aydır, dört aydır dinlendiğini ifade eden, konuşmalarını ortaya koyan, “Alo Fatih”in doğru olduğunu ifade eden ve bugün o polisler hakkında soruşturma açan Sayın Başbakana sormak lazım: Emniyetteki usulsüz dinlemelerle ilgili birinci, ikinci, üçüncü polis operasyonu neyin nesidir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bu polis operasyonunu niye yapıyorsunuz, bu dinlemeler yoksa bu operasyonları niye yaptınız? Siz dinlendiğinizde hak da başkası dinlendiğinde suç mu? (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Recep Özel, Isparta Milletvekili.

Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, seçimlerde ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hayırlı bir sonuç çıktı. İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın, Başbakanımızın o makamda daha güzel hizmetler etmesinin duası ve temennisinde burada bulunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Muhalefete mensup arkadaşlarımızın en azından buraya gelip bir tebrik etmelerini beklerdik ama o nezaketi göstermediler. Allah sizlerden de razı olsun.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ettik ya, dinlemediniz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Kendinden başkasını dinlemiyor musun sen? Sizin kafanız ancak ona çalışır. Daha ne desin ya? Ayıp senin yaptığın ya, ayıp, ayıp!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şaibeli seçim, şaibeli!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Belki ben duymamış olabilirim.

Şimdi, verilmiş olan bu araştırma önergesi “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.” diyen Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırıdır.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sürekli konuşuyor Başbakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, o, yargı yetkisinin kullanmasıyla ilgili değil. Senin aklın ermez ona.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Ola ki bir şekliyle aykırı olmadığını düşünelim. Bu dinlemeler yasal bir dinleme ise, yasal, mahkeme tarafından verilmiş olan mahkeme kararlarıyla dinlenmişse, soruşturma gizlidir, yine burada dile getirilemez. Yasa dışı olduğu söyleniyor; son tutuklamalar, son operasyonlar bunu teyit ediyor. Yasa dışı dinlemeler neticesinde, yasa dışı dinlemelerden elde ettiğiniz kayıtları da gelip burada konuşmak, burada beyan etmek de herhâlde siyasetin nezaketine uymaz diye düşünüyorum.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Başbakan meydanlarda her gün konuşuyor, Başbakan yargılamayla ilgili her gün konuşuyor.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Şimdi, bu araştırma önergesinin temelini oluşturan TÜBİTAK raporuyla ilgili olarak: 30 Mart yerel seçimlerinden önce birtakım sivil toplum kuruluşlarının, İngiltere’de, ne olduğu belli olmayan, hiç uzman olmayan bir tane ses sanatçısı, bir tane de meslek yüksekokul mezunu iki kişiye hazırlatmış oldukları rapora dayanarak bir… Gerekçenizde çünkü o yazıyor. O raporun “sonuç” kısmına baktığımızda, “sonuç” kısmında ne diyor biliyor musunuz? “Bu montaj değildir.” demiyor, “Montaj olma ihtimali vardır.” diyor “sonuç” kısmında.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Soruşturma gizliyse o rapor sende ne arıyor?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Buyur, uluslararası kuruluşlara götürelim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Recep, daha önce CD için de “sahte” dedik, “Yok.” dediniz; Amerika’da incelendi, geldi, şimdi TÜBİTAK da “sahte” dedi.

RECEP ÖZEL (Devamla) – TÜBİTAK’taki görevlendirmeler ne zaman oldu? Şubat 2014 tarihinde oldu, değil mi? Şimdi, siz hazırlatılmış olan bir raporu 28 Mart seçiminden iki gün önce medyaya servis edeceksiniz, sizinki siyasi bir rapor olmayacak. Eğer biz siyasi olduğunu düşünseydik, TÜBİTAK’a siyasi bir rapor hazırlatmış olsaydık bunu 30 Mart yerel seçimlerinden önce yapardık. Raporun yayınlanma tarihi ne zaman? Haziran 2014.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Baskı yaptınız, yayınlattıramadınız. Belgeleri var burada. Yayınlattıramadınız, görev  değişikliği yaptınız.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Yerel seçimlerden üç ay sonra rapor cumhuriyet başsavcılığına iletilmiş. 2 tane profesör, 1 tane doçent, konusunda uzman ve dünyada en gelişmiş teknikle bu işi yapan TÜBİTAK bu raporu hazırlıyor. Oradaki kişiler diyor ki: “Kelime kelime, gelelim, anlatalım bunun nasıl montaj olduğunu.”

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Değişikliği neden yaptınız TÜBİTAK’ta o zaman?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bakın, şimdi sizin mantıkla gidersek…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Size geliyor da niye buraya gelmiyor, bizlere gelmiyor o kişiler, niye sana geliyor Recep Bey? Kelime kelime niye size anlatıyorlar, başka bir adama gelmiyorlar?

RECEP ÖZEL (Devamla) – YouTube’da bir dünya şey var, Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan terörist değildir.” diye montajı var. Ha, biz de gelip “Bunu Devlet Bahçeli söyledi.” diyelim mi? Kılıçdaroğlu’nun “Tayyip Bey’den özür dilerim, o haklıymış.” dediği YouTube’da yazıyor. Birileri montaj yapmış. Bunu burada söyleyelim mi?

MUHARREM VARLI (Adana) – Söyle, söyle!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Yani olabiliyor muymuş bunlar? Yani olabiliyormuş değil mi bunlar?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – “Söyleyelim mi?” derken söylüyorsun zaten.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Onun için, yasal bir kuruluş olan ve kendi alanında etkin ve yetkin bir kuruluş olan, teknik donanımda dünyada gerçekten marka olan TÜBİTAK’a hazırlattırılmış olan, cumhuriyet başsavcılığının “Montajdır.” raporunu görmezden gelmek, “Bir siyasi baskıyla yapıldı.” demek… Bunu 30 Mart yerel seçimlerinden önce konuştunuz, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce konuştunuz. Sonuç…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sonuç: Aklandın mı yani Recep Bey? Sonuç: Aklandınız mı yani?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – “Sonuç: Meclis araştırma komisyonu kurulsun.” diyoruz biz de.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bakın, hiçbir zaman yüzde 52’nin ya da seçimin arkasına saklanmıyoruz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yapılanları, çalınanları, götürülenleri görmezden mi geleceğiz?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Sonuç… Biraz siyaset üslubunuzu, biraz siyaset tarzınızı, değiştirmeniz gerektiğini ümit ediyorduk, herhâlde, “Muhalefet kendine çekidüzen verir.” diyorduk ama 30 Marttan, 10 Ağustostan ders almamış görünüyorsunuz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Önce, memleketin malını çalmayacaksınız. Önce, çalanlara hesap soracaksınız!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Ders almanızı salık veririz çünkü size oy veren seçmenler, sizin mensuplarınız, teşkilatlarınız sizden yeni bir siyaset anlayışı getirmenizi istiyor bu ülkede.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Onu biz biliriz, siz bize müdahale etmeyin.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Artık, bakın, bunlardan ders çıkartın.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – O bizim bileceğimiz iş, bize yön vermeye kalkışmayın, siz kendi yönünüze bakın.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Yoksa, kendinizi değiştirmezseniz sizin partinin mensupları sizi iyi değiştirecek arkadaşlar.

Türkiye’nin boşluğu iktidar boşluğu değil, Türkiye’nin boşluğu muhalefet boşluğu. Muhalefeti adam gibi yapın, güzel muhalefet yapın…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Biz bugünkü söylediğimizi yarın inkâr etmez veya değiştirmeyiz. Siz kendinize bakın. Biz doğru bildiğimiz yolda devam ederiz.

RECEP ÖZEL (Devamla) – …dilinizi Türk milletine güzel ufuklar açıcı şekilde geliştirin; ümit olun, ümit. Bu söylemlerinizi bir daha “check” edin diyoruz.

D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Geç onları sen, geç!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Niye geçeyim ki?

D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Geç, geç!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Vallahi, geçecek olan sizsiniz. Bu millet size öyle bir dedi ki, “Hadi oradan, geç oradan.” dedi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Başka işlere bak sen, başka işlere bak!

RECEP ÖZEL (Devamla) – “Çatı” dediniz, çatının altında 14 tane partiyi birleştirdiniz, Pensilvanya çetesiyle birlikte oldunuz. Sonuç… Hepiniz yıkıldınız, hepiniz çöktünüz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Recep Bey, büyük laflar konuşuyorsun, bunlar senin söyleyeceğin laflar değil. Önce hırsızlardan hesap soracaksın! Ayıp senin yaptığın ya!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Ya, bundan bir ders çıkarın artık ya, bundan Allah rızası için bir şey çıkartın. Seçmeninize, siyasi partide çalışan yöneticilerinize saygılı olun, onların sesine birazcık kulak verin.

Ben, bu grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu, bu grup önerisinin artık temeli olmadığını, gündemimizin belli olduğunu beyan ediyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Çıkarılacak rantlar var burada, rantlar. İspatı da var bu rantın burada.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Gündemimizde olan torba yasayı kamuoyunda aylardır bekliyorlar, onu çıkartmak için inşallah gayretimiz olacak bugün.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Torba yasada sana da bir şeyler var mı?

RECEP ÖZEL (Devamla) – Bana hiçbir şey yok, millete çok şey var. Üslubunuzu ve yönteminizi değiştirmemekte de ısrar ederseniz…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Senin de barajlar var mı, barajlardan, meralardan rant var mı sana da?

RECEP ÖZEL (Devamla) – …size 2015 seçimlerinde de aynı hezimete uğrayacağınızı belirtir, hepinize saygılar sunarım efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılmaz.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Grup Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’yle ilgili…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Aslı astarı olmayan laflar söyledi.

BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Grup Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’yle ilgili sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN – Ne söyledi de sataştı?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Abdullah Öcalan’ı övücü ifadeler kullandığını ifade etti, ses kayıtlarından bahsetti. İkincisi de, grubumuzu Pensilvanya çetesinin oyuncağı olmakla suçladı. Bununla ilgili cevap vermek istiyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Haddini aşan sözler söyledi Sayın Başkanım, haddini aşan sözler söyledi. Bir milletvekilinin ağzına yakışmayacak, küçük adamların konuşacağı sözler söyledi. Daha başka bir şey söylemiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yılmaz, sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Isparta Milletvekili Recep Özel’in MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna ve MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hodri meydan!

AHMET YENİ (Samsun) – Meydandan yeni geliyoruz.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Şimdi, TÜBİTAK’tan sorumlu Bakan daha bu konuşmalar ortaya çıkmadan “Ben hislerime güveniyorum, benim hislerime göre bunlar montajdır.” derse ve marttan itibaren sürece baktığınızda, TÜBİTAK’a baskı yapıldığı, bununla ilgili iddiaların ortada dolaştığı ve sonuçta, TÜBİTAK’ta görevli birçok kişinin görev yerleri değiştirilerek oraya kendinize bağlı atamalar yapıldıktan sonra bu raporu alıyorsanız, bu raporun sağlıklı olduğuna kimseyi ikna edemezsiniz. Eğer kendinize güveniyorsanız, Sayın Devlet Bahçeli’nin ses kayıtlarını da, Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kayıtlarını da gelin hep beraber -hodri meydan diyorum- uluslararası saygın bir kuruma götürelim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ben zaten montaj diyorum.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – İkincisi, Pensilvanya’ya gelince, şunu ifade ediyorum: Sayın milletvekilleri, siz de iyi biliyorsunuz ki on iki yıl boyunca Fethullah Gülen’i yerlere göklere sığdıramayan sizsiniz, Türkçe Olimpiyatlarına gidip övgüler düzenler sizlersiniz…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Devam edin, devam edin, bizim için problem yok, devam edin.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – …“Yaşatmak için yaşamaya gidenler.” diyenler sizlersiniz. Şu Meclis kayıtlarını çıkaralım, ortaya koyalım, bakanların, milletvekillerinin bugün “çete” dediğiniz kişilerle ilgili hangi övgülere vardığı ortadadır. On iki yıldır kimin çete olup olmadığını bilemiyorsunuz da bu ülkeyi siz nasıl yönetiyorsunuz?

AHMET YENİ (Samsun) – Çatı çöktü, çatı.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Hiç kendinizi sorgulamıyor musunuz? Birileri şunu dedi diye dün beraber yol yürüdüklerinizi bugün hain ilan ediyorsanız, önce şapkanızı önünüze alıp kendiniz düşüneceksiniz. Neler dediniz, Allah’tan korkunuz! Açık söylüyorum, aylarca övmediniz mi? Fethullah Gülen’e methiyeler düzen siz değil miydiniz, cemaate methiyeler düzenler siz değil miydiniz?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – 9 tane seçimde tuş oldunuz.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – O Amerika’ya gidip de elini öpmek için sıraya dizilenler şuraya çıkıp da bir açıklasınlar.

AHMET YENİ (Samsun) – Çatı çöktü.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – O Türkçe Olimpiyatlarına gidip de neler konuştuğunuzu şurada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – …bir dinlediğinizde geçmişe dönüp de bir aynaya bakmanızı tavsiye ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, 17 Aralık 2013 günü yapılan konuşmaların montaj olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK raporunun hazırlanma süreci, TÜBİTAK’ta yapılan görev değişikliklerinin mahiyeti ve bahse konu kayıtların uluslararası ve bağımsız uzman kuruluşlara incelettirilerek gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla 5/8/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Cumhurbaşkanı olarak aday olan Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan pazar günü yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Ülkemize, ulusumuza ve tüm dünyaya hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Öncelikle, balkon konuşmasında yapmış olduğu “Geçmişe ilişkin tüm olumsuzluklardan arınarak yeni bir sayfa açalım.” ve “Tüm Türkiye’yi kucaklayıp 77 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım.” noktasındaki söylemini bir taahhüt, bir anlaşma, bir senet olarak kabul ediyor, Cumhurbaşkanlığı dönemini bu taahhüde uygun olarak yapması gerektiğine inanıyorum. İnşallah, Yüksek Seçim Kurulu bugün kesin sonuçları açıkladıktan sonra da Başbakanlıktan istifa ederek Anayasa’ya uygun bir şekilde bir Cumhurbaşkanı seçilmiş olmanın gereğini yerine getireceğine inanıyorum.

Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge, TÜBİTAK’ın yapmış olduğu çalışma sonucunda “tape”lerle ilgili verdiği raporun tartışıldığı ve bu noktada bir araştırma yapılarak Cumhurbaşkanı seçilmiş Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın o makamda otururken hiçbir şaibeyle, geçmişinde hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak bilimsel bir aklanmayla ve hiçbir tartışma olmadan, herkesin Cumhurbaşkanı olarak orada oturmasına imkân sağlayacak bir önergedir. Bunu bu şekilde algılamak ve bilimsel bir çalışma sonucunda, varsa yanlışlıklar, eksiklikler, bunları ortaya çıkarma noktasında iyi niyetle verilmiş bir önerge olarak değerlendiriyorum.

Peki, neden TÜBİTAK üzerinde tartışmalar yapılıyor? Bir sözle başlamak istiyorum TÜBİTAK’la ilgili olaya. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ne demiştir? “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, dogma bırakmıyorum. Ben sizlere, sadece bilim ve aklı rehber olarak bırakıyorum. Değişen dünya koşullarında böyle dogmalar hızla değişir. İnsanların alışkanlıkları ve yaşam tarzları dogmalarla idare edilemez. Benim size bıraktığım miras, akıl ve bilimdir.” demiştir.

Bugün onun bıraktığı, bilim ve akılla kurulmuş olan cumhuriyet 90’ıncı yıllarında, bütün Müslüman dünyasında saygın bir ülke olarak gelmiş, demokrasiyi içselleştirmiş bir şekilde yaşıyorsa, bu, Mustafa Kemal Atatürk’ün bilime ve akla vermiş olduğu önemden kaynaklanmaktadır.

TÜBİTAK bu yıl 51’inci yılını kutluyor. 51’inci yılına gelmiş TÜBİTAK, bilim ve akla önem veren bir kuruluş olarak kurulmuş ancak gelinen nokta itibarıyla ciddi tartışmaların içinde olan özerk bir kurum olmaktan uzaklaşmış, Başbakanın atadığı ve kendi içerisinde özerk konumuna bağlı olarak bilim adamlarından oluşan bir kurul olmadığı çok ciddi şekilde ortaya çıkmıştır. Daha önce Başbakanlığa bağlı olan kurum Sanayi Bakanlığına bağlanmış ve bu rapordan önce Sanayi Bakanı da maalesef -bilim ve aklın kendisine bağlı olduğu bir kuruluş olarak TÜBİTAK’la ilgili değerlendirmeyi yapacak olan bir bakan- “Ben hislerimle bu ‘tape’lerin ciddi şekilde montaj olduğuna inanıyorum.” demiştir. Sanayi ve Bilim Bakanı, hisleriyle hareket etmek yerine, aklın ve bilimin gerektirdiği konuşmaları ve değerlendirmeleri yapmak durumundadır. İşte bu nedenle TÜBİTAK'ın vermiş olduğu rapor ciddi tartışmaları içinde barındırmaktadır.

Bu konuda kriptolu telefonların kriptolarının kırıldığı ve dinlendiği ciddi bir şekilde sizler tarafından da Başbakan tarafından da söylenmektedir. Bir ülkede devletin en üst görevlerini yapan insanların ulusal güvenlik başta olmak üzere yaptığı bütün konuşmalar, telefon konuşmaları kriptoları kırılabiliyor ve dinlenebiliyorsa burada oturup düşünmeniz lazım, bu ülkede neden TÜBİTAK'ın yaptığı kriptolu telefonlar dinlenebiliyor noktasında bir sorgulamaya kendinizi tabi tutmanız lazım. Burada ortaya çıkan olay şudur: Türkiye bilim ve teknoloji alanında maalesef dünya teknolojilerinden geride kalmış. Geride kalması nedeniyle o ülkelerin eriştiği teknolojileri kendine kullanır noktada olmuş ve o kullanma sonucunda bugün ülkenin ulusal güvenliği dâhil her konuşmanız dünya tarafından dinlenir bir noktaya gelmiştir. Bunların içerisinde ulusal güvenlik olduğu gibi, yolsuzluk ve bu noktada yapılan bir sürü operasyonla ilgili konuşmalar da İnternet ortamına düşmüş ve ciddi şekilde devlet adamları, Başbakan tartışılır ve üzerinde ciddi şaibeler oluşur noktaya gelmiştir. TÜBİTAK'ın raporu konusunda sorduğumuz sorulara yanıt alınamamış, rapor parti gruplarına verilmemiş ve bilimsel akredite, uluslararası bir kuruluşa bu “tape”ler incelettirilip bunların montaj olup olmadığı, tüm Türkiye’deki bilim insanlarının ve Türkiye kamuoyunun tatmin olacağı bir rapor hâline getirilememiştir. Böyle bir noktada, bu verilen önergeye karşı çıkmak yerine, sizlerin de bu önergeye destek verip bu noktada hiçbir istifhamın kalmamasına özel önem ve destek vermeniz gerekiyor.

Türkiye gerçekten yeni bir döneme geldi. Bu yeni dönem, dünyada ekonomik olarak da Türkiye’nin orta gelir tuzağına takıldığını ve giderek 10 bin dolar millî geliri aşamayacak bir noktada takılıp kalacağını gösteriyor. Bunu aşmanın yolu nereden geçiyor? Bilimden geçiyor, teknolojiden geçiyor, AR-GE’den geçiyor ve bilim ve aklın eğitim sisteminden, bağımsız üniversitelerden, özgür üniversitelerden, bilimin özgür bırakıldığı Türkiye’den geçiyor ama TÜBİTAK, bilimsel bir değerlendirmeye dahi, dünyanın katıldığı Darwin’in teorilerine bile “zamanı geçmiş teoriler” diyebilecek kadar bilimsellikten uzak, dünyanın saygın bir bilim kuruluşu olmaktan uzaklaşmış, tartışılır, siyasetin emrine girmiş bir kuruluş hâlinde görülüyor. Atamalar Başbakan tarafından yapılıyor ve bu yapılan atamalar sonucunda hiçbir bilimsel niteliği olmayan insanlar TÜBİTAK’ta başkan yardımcılığına geliyor ve bu “tape”lerle ilgili raporlara imza atar noktaya geliyor. Onun için bu verilen önergelere, kimilerini rahatsız etmek yerine, tam tersine, Türkiye’de bilime, akla ve dedikoduları ortadan kaldırıp gerçeklerin ortaya çıkmasına fırsat sağlayacak bir araştırma önergesi olarak görülüp sahip çıkılması gerekmektedir. Eğer yeni bir beyaz sayfayı, temiz bir Türkiye’yi, şeffaf, dürüst bir yönetim anlayışını egemen kılacaksak, bu araştırmalarla yeni bir Türkiye’yi, dürüst, şeffaf siyasetin olduğu bir Türkiye’yi kurmalıyız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili.

Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

On iki yıldır ülkemizi her alanda geliştiren, büyüten, gerçekleştirdiği ekonomik ve demokratik reformlarla ekonomik kalkınmada ve ülkemizin demokratikleşmesinde hayal dahi edemediğimiz gelişmeyi sağlayan dünya lideri Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan milletimizin teveccühüyle 12’nci Cumhurbaşkanı seçildi. Ülkemiz, milletimiz ve insanlık âlemi için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Milletimiz pazar günü verdiği kararla bütün ittifaklara, her türlü karalama kampanyasına, iftira ve hakaret siyasetine bir cevap vererek…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Her türlü hile ve şaibeyle…

RAMAZAN CAN (Devamla) - …hizmet siyasetine, proje siyasetine oy vermiş ve yeni Türkiye’nin yolunu açmıştır. Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşması, verilen bu kararla artık daha da kolaylaşmıştır. Bir kez daha milletimize teşekkür ediyor, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhalefet özellikle on iki yıldır kürsüye çıkıyor, konuşuyor, eleştiriyor, hakaret ediyor, “Sandıkta görüşeceğiz.” diyor. Her ne hikmetse, sandık geliyor, milletin şamarını, tokadını enselerinde hissediyorlar; yetmiyor, bir daha, bir daha, bir daha, bir daha, tam 9 kez.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Dikkatli konuş! Düzgün konuş!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Bu nedir böyle? 9 kez milletten tokat yiyeceksin ama hâlâ rakamlarla oynayacaksın, her yenilgiden başarı çıkaracaksın, rakamları eğeceksin, rakamları bükeceksin, rakamları lehine çevireceksin.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Terbiyesizlik yapma, doğru konuş!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Allah aşkına, yüzde 52 nasıl oluyor da yüzde 38’den küçük oluyor? “Efendim, katılım düşüktü.”, “Efendim, imkânlarınız fazlaydı.”, “Efendim, şuydu, buydu...” Kardeşim, mazeret üretmeyeceksiniz, çalışacaksınız.

Değerli milletvekilleri, askerlik yapanlar bilir, nizamiyenin girişinde bir yazı vardır, nizamiyenin girişinde der ki: “Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz.” Gerçekten hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Yeni vesayet, yeni.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Ben şöyle bir soru yöneltmek istiyorum muhalefete: Bu yüzde 38’i 14’e mi böleceğiz ya da bu yüzde 38’de CHP’nin payı nedir, MHP’nin payı nedir? Bunu gerçekten bir sosyolojik olarak incelediniz mi, araştırdınız mı, ben de merak ediyorum. Buna bir cevap veren olursa gerçekten sevineceğim.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sen çalış da bize de söylersin!

RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu grup önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’ne ve Anayasa’ya uygun bir öneri değildir.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Niye? Bütün pis işleri ortaya çıkardığı için mi? Talanlara laf ettiği için mi?

RAMAZAN CAN (Devamla) - Yasa dışı ses kayıtları ve montaj olduğu Başbakanlık tarafından ilk gün açıklanan ses kayıtları gündeme getirilmiştir. Sayın Başbakanımızın yıpratılmaya çalışılması ve bu ses kayıtlarının gerçekmiş gibi grup önerisinde ifade edilmesi İç Tüzük’ü ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157’nci maddesinde tanzim edilen soruşturmanın gizliliği ilkesini ihlal eden bir unsurdur. Türk Ceza Kanunu yasa dışı ses kaydını suç olarak düzenlemiştir. Suç unsurunun, burada, gerçekleşmiş gibi ifade edilmesi de doğru değildir. Bir an için, mahkeme kararı olsa bile, yasal dinleme mevcut olsa bile soruşturmanın gizliliği bu grup önerisinin Mecliste görüşülmesine engeldir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerisinin gerekçesine baktığımızda, bir araştırma komisyonu kurulması talebinden ziyade, tamamen gerçek dışı, montaj dublaj ürünü olan ses kayıtlarına dayanılarak, yıpratma amaçlı cümlelere dayanılarak hazırlandığını görüyoruz. Sivil toplum kuruluşunun raporundan bahsediliyor. Bu raporlarda montaj olmadığı yönünde görüşler olduğu ifade ediliyor. Değerli milletvekilleri, basına yansıyan ve İngiltere’de hazırlandığı iddia edilen rapor 2 kişi tarafından hazırlanmıştır. İmzalayanlardan birisi ses sanatçısı, diğeri ise meslek yüksekokulu mezunudur. Bu rapor da sesler için “Kesinlikle montaj değildir.” gibi bir sonuca varmıyor, “Montaj olma ihtimali azdır.” diyor. Önergede belirtildiği üzere, TÜBİTAK’tan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması gereğince talep ediliyor. Soruşturmanın –gizli- bir bölümü basına sızdırılmış. Rapor, ses uzmanı ve elektrik elektronik mühendisi, konusunda uzman 2 profesör ve 1 doçent olmak üzere 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanıyor. Teknik donanım açısından ülkemizin bu konudaki en yetkili kuruluşunun ve bu konudaki en uzman kişilerinin hazırladığı rapora mı itibar edilecek yoksa -demin söylediğim gibi- konusunda uzman olmayan, yeterli ehliyeti ve liyakati bulunmayan 2 kişinin hazırlamış olduğu rapora mı dayanılacak? “Kesinlikle montaj değildir.” şeklindeki bir kesin sonuca varmayan, “Montaj olma ihtimali azdır.” şeklindeki bu raporun açıklanma tarihine baktığımızda ise yerel seçim günü olan 30 Marttan iki gün önce basına açıklanıyor ve bu raporun bilimsel olmadığını ve siyasi amaçlarla hazırlandığını da bu teyit ediyor.

TÜBİTAK’taki görevlendirmelere baktığımızda ise 2014’ün Şubat ayında gerçekleştiriliyor. Eğer TÜBİTAK’taki görevlendirmeler grup önerisinde açıklanan gerekçelerle yapılmış olsaydı görevlendirilen bu şahısların 30 Mart seçimlerinden önce böyle bir raporu hazırlamaları gerekirdi ki bir anlam ifade edebilsin. Görüldüğü üzere, bu rapor 30 Mart seçimlerinden sonra tanzim edilmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması gereğince haziran ayında yani yerel seçimlerden –demin de söylediğim üzere- üç ay sonra rapor hazırlanıyor. Raporun içeriğiyle ilgili ayrıntılı bilgiye sahip değiliz ancak basına yansıyan bölüm kadarıyla bu konuşmanın kesinlikle bir montaj ve dublaj olduğu belirtiliyor.

Demin de söylediğim üzere, şimdi, siz bu konuda uzman ve yetkin kuruluşlarda, 2 profesör ve 1 doçentten oluşan bir heyetin hazırlamış olduğu rapora mı itibar edeceksiniz yoksa yeterli teknik donanımı olmayan, bu konuda yeterli uzmanlığı olmayan, meslek yüksekokulu mezunu bir ses sanatçısının hazırlamış olduğu rapora mı itibar edeceksiniz? Bu rapora kimin itibar edip etmeyeceğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz ama şunu özellikle söylemek istiyorum: Torba yasayla ilgili vatandaşın ciddi derecede beklentisi olduğundan dolayı bu grup önerisini görüşecek zamanımız yok. İnşallah, bu hafta sonu itibarıyla muhalefetin de desteğiyle kamuoyunu yakından ilgilendiren bazı meselelerde torba yasadaki metinleri yasalaştırarak milletimize hizmet olarak göndereceğiz diye düşünüyorum.

Muhalefete de özellikle şunu belirtmek istiyorum: Hiçbir zaman yüzde 38 yüzde 52’den büyük değildir.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sen işine bak kardeşim, işine bak. Muhalefetin senden akıl alacak hâli yok!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Yüzde 38…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İşine bak sen, işine. Haydi!

RAMAZAN CAN (Devamla) - 14 siyasi parti, sözüm ona bir araya geldiler, yüzde 38 aldılar. Efendim, şimdi, yüzde 52 niye yüzde 58 değilmiş!

ALİM IŞIK (Kütahya) – İşine bak sen. Muhalefetin sana ihtiyacı yok!

RAMAZAN CAN (Devamla) - Haydi canım siz de diyorum! Haydi canım! Hadi canım!

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Haydi oradan!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum…

                                            III.-Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Altay, Sayın Gök, Sayın Yalçınkaya, Sayın Erdemir, Sayın Susam, Sayın Çam, Sayın Türeli, Sayın Genç, Sayın Acar, Sayın Tayan, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Danışoğlu, Sayın Akova, Sayın Bilgehan, Sayın Aydın, Sayın Özkoç, Sayın Keskin, Sayın Özkan, Sayın Tunay, Sayın Çelebi.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 15.26

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 131’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.-Y O K L A M A

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, 17 Aralık 2013 günü yapılan konuşmaların montaj olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK raporunun hazırlanma süreci, TÜBİTAK’ta yapılan görev değişikliklerinin mahiyeti ve bahse konu kayıtların uluslararası ve bağımsız uzman kuruluşlara incelettirilerek gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla 5/8/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

2.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekili tarafından, Ankara’nın akarsu ve derelerinin ıslah edilmesi amacıyla 5/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                                                      12/8/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 12/08/2014 Salı günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                     Engin Altay

                                                                                                                                         Sinop

                                                                                                                                Grup Başkanvekili

Öneri:

Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekilinin Ankara'nın akarsu ve derelerinin ıslah edilmesi amacıyla 5/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (541 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 12/8/2014 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Gök. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle, Başkent Ankara’nın yer altı sularının ve derelerinin ıslahına dönük bir araştırma komisyonu kurulması için Meclisimizi davet ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önerge, Ankara’nın tarihine ve kimliğine olan bir özür borcumuzun yerine getirilmesidir. Hepiniz Ankara’da yaşıyorsunuz. Ankara, aslında kurak ve susuz bir bozkır kenti olarak bilinir ama doğrusu öyle değildir. Ankara, aslında su kaynakları açısından Türkiye’nin belki en zengin kentlerinden bir tanesi idi. Başkentin tam ortasından ve çeşitli ilçelerinden geçen dereler ve çaylar sessizce akıp geçmektedir çünkü hepsinin üzeri kapalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; -belki farkında olmadan- yaşadığınız muhitlerin isimlerini sizlere bir hatırlatırsam, Ankara’nın su kaynakları açısından ne denli zengin olduğunu bir kez daha kanıtlama fırsatını bulacağız.

Bakın, Ankara’nın pek çok semti isimlerini derelerden almıştır: Kavaklıdere “Kavaklı” adındaki bir dereden almıştır adını, Hoşdere önemli caddelerimizden bir tanesidir, Dikmen Deresi, Bentderesi, İncesu Deresi, Bülbülderesi, Bademlik Deresi, Kıbrısköyü Deresi, Çubuk Çayı, Hatip Çayı, Bayındır Deresi,  Cevizlidere, İmrahor, Çayyolu, Kirazlıdere; bunların hepsi Ankara’nın önemli semtleridir. Çok önceki, elli altmış yıldan önceki bir zaman dilimi içerisinde, Ankara’da sayısız dereler ve çaylar akmakta ve bunların üzerinde de tarihî köprüler bulunmaktaydı. Ankara’da tam 24 tane köprünün bulunduğu söylenmektedir. İmrahor Deresi, İmrahor Vadisi’nden akıp gelir ve bugün hepinizin “Kolej” diye bildiği alandan geçer, Sıhhiye Meydanı’ndan geçer ve Ulus’a doğru akarak Ankara Çayı’na karışırdı.

Değerli milletvekilleri, Ankara, işte bu su yataklarının zenginliği yönünden çok önceleri, elli altmış yıldan önceki zamanda bağlarıyla meşhur bir kentti. Ankara’nın adlarından bir tanesi de Farsça “engûr”dür. Engûr, Farsça “üzüm” anlamına gelmektedir ve Ankara’nın üzüm bağlarına ve elbette ki onu besleyen derelere atfen o ad Farsça olarak verilmiştir.

Şimdi, Ankara’nın dereleri kurtarılmayı bekliyor. Kırsal tabanlı göçlerle yaşadığı hızlı nüfus artışı, gecekondulaşma, bunun getirdiği çarpık kentleşme, plansız gelişme, imar rantları, yanlış yer seçimleri, suyu besleyen alanların kirletilmesiyle, kentin atıklarının da derelere verilmesiyle Ankara’nın dereleri, çayları artık yok olma noktasına gelmiştir. Şimdi, Ankara’ya tarihî bir özür borcumuz var değerli arkadaşlarım.

Şimdi, Ankara’nın caddelerinin altından, metrolarının altından sular geçmektedir ve Ankara, su bakımından gerçekten de çok zengin bir potansiyele sahiptir. Bu Ankara derelerinin bu şekilde üstlerinin kapatılması ya da kurutulması neticesinde, Ankara’nın bugün en önemli problemi su olarak ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki Ankara, çok uzaklardan su getirme yerine, kendi yer altından geçen sularını kullandığı anda çok daha farklı bir ekolojik yapıya da sahip olacaktır. Bu bilincimizi geliştirmemiz gerekiyor. Başkent Ankara’ya karşı bu özrümüzü korumak ve Ankara’ya olan sorumluluğumuzu yerine getirmek açısından bu araştırma önergemizin desteklenmesini bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bir sürü paralar vererek yapay göller yapıyoruz, fıskiyeler yapıyoruz, kıvrıla kıvrıla Ankara’nın içinden çıkan ve akan dereleri ne yazık ki görmezlikten geliyoruz. Dereler ıslah edilmeden, Ankaralılar derelerine kavuşturulmadan apar topar başlatılan kentsel dönüşüm yıkımları, bir kez daha durup yeniden düşünmemizi ve Ankara için hayati kararlar almamızı önemli kılıyor. Ankara’nın sahip olduğu bu kadar zengin doğal su kaynaklarından yararlanması hem doğanın hem de Ankaralıların hakkıdır.

Ankara’nın yok olmaya yüz tutmuş akarsularını, derelerini doğal hâliyle ortaya çıkartıp ıslah etmek, doğal dengeyi kurmak ve Ankaralıları sahip oldukları zengin su kaynaklarıyla buluşturmak hepimizin ve başta Meclisimizin görevi olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünlerde Ankara’mızda, bu anlattığımız çerçevede, derelerimizin ıslahına yönelik çalışmaları dile getirdiğimiz şu anlarda, hâlen şu gün, İmrahor Deresi’nin üstü Büyükşehir Belediyesi tarafından örtülmek istenmektedir. Tam bu araştırma önergemizin tersi bir tutum. Hâlen, şu anda da ne yazık ki uygulanmaktadır. Ankara’nın tarihi, kimliği niçin yok edilsin? Buna niçin izin verelim?

Bakın, Atatürk Orman Çiftliği’nde, Atatürk’ün miras alanında devasa bir Başbakanlık sarayı yapılıyor. Binlerce ağaç kesildi, çevrenin ekolojik dokusu bozuldu. Mahkemenin durdurma kararlarına rağmen, bu inşaat hâlen devam ediyor.

Yine, Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı ANKAPARK, tam da Ankara Çayı’nın üzerinde ve yanında yapılmaktadır. Danıştay, geçen günlerde verdiği kararda bu alanın yıkım tehlikesi içerisinde olduğunu bildirmiş ve yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bunları görmezden gelecek miyiz?

Yine, Ankara’nın kent merkezindeki Saraçoğlu Mahallesi’nin -daha önce Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün himayelerinde Mimarlar Odası ve Ankara Ticaret Odası şeklinde ortak bir projeyle sürdürülmesi mümkünken- şu anda, geçtiğimiz hafta, Bakanlar Kurulu kararıyla yine TOKİ’ye devredilmesini Ankaralının anlaması mümkün değildir. Ankaralılar tarih bilinci içerisinde, Saraçoğlu Mahallesi’nin TOKİ marifetiyle bir rant merkezine, alışveriş merkezine dönüştürülmesine izin vermeyecektir.

Başbakanlık sarayında olduğu gibi, ANKAPARK’ta olduğu gibi, Ankara’nın ekolojik dengesini bozan her harekette doğa sonunda intikam alacak şekilde karşımıza çıkacaktır. Bugün, Ankara’da en ufak bir yağmur olsa Ankara’nın bütün caddeleri göle dönmekte, dalgıçlar köprülerin altında insanlar ve arabalar aramaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğanın intikamı acımasızdır, doğa mutlaka intikamını alır. Şimdi, biz, bütün Avrupa’nın kentlerine baktığımız zaman, su yataklarına kurulmuş Avrupa kentlerini gördüğümüz zaman, Ankara’nın bu zenginliğinin niçin böylesine heba edildiğini sorgulamamız gereken bir dönemdeyiz. Ankara, düşünün bir kez, içinden geçen onlarca dere, çay, akarsuyla niçin bugün Eskişehir’deki Porsuk Çayı’nın ıslah edilmesiyle Eskişehir’in kazandığı bir özelliğe dönüşmesin, Ankara’mız niçin bundan mahrum kalsın? Başkent, Cumhurbaşkanı burada, Başbakan burada, bakanlar burada, bütün milletvekilleri burada ama gözümüzün önünden giden bir kent kimliği hâlindedir Ankara. Buna izin vermemeliyiz. Bu doğanın bir feryadıdır, bu bir çevre hakkı mücadelesidir. Bu çevre hakkı mücadelesinde, siyasi herhangi bir ayrım gözetmeksizin bütün hepimizin birleşmesi gerekiyor, bütün hepimizin ortak bir iradeyle başkent Ankara’ya yakışacak bir araştırma komisyonu kurarak Ankara’nın sularının, yer altı sularının, akarsularının, derelerinin ıslahının ve bunların korunma amaçlı master planlarının yapılmasını zorunlu görüyoruz.

Bu amaçla verdiğimiz bu önerge önemlidir. Ben inanıyorum ki bütün partiler destekleyecektir. Niçin desteklenmesin? Yer altı kaynakları ortada olan bir kenti göz göre göre kurutarak ve bundan sonra acımasız imar politikalarıyla tekrar Ankara’yı geri dönülmez bir hâle getirmek ve… Bunu önlemek elbette hepimizin elindedir. Şimdi bu görevimizi yapmanın tam zamanıdır. Ankara, tarihî kimliğiyle, cumhuriyetçi kimliğiyle Türkiye’mizin başkentidir. Başkentimizi kendi şanına yakışır ve eski tarihî birikimi, doğal güzelliklerinin tekrar korunmasıyla daha farklı bir güzelliğe getirmek hepimizin elindedir. Bu nedenle verdiğimiz bu araştırma önergesinde Ankara’mızın bilinen ve bilinmeyen bütün derelerinin ve akarsularının ortaya çıkarılmasını, bunların mümkünse tekrar hayata geçirilmesini öneriyoruz.

Ben hukukçu kimliğimle, elbette bir jeoloji mühendisi değilim ama bilim insanları, jeoloji mühendisleri, herkes bu işin başında olmalı ve yapılabilecek ve kurtarılabilecek her türlü çalışmayı Ankara’nın geleceği açısından yapmalıyız diyorum. Ankara’mıza sahip çıkmak, cumhuriyetimize sahip çıkmaktır. Ankara’mıza sahip çıkmak Mustafa Kemal Atatürk’e, laik cumhuriyete sahip çıkmaktır. Bunu bütün milletvekillerimizden beklediğimi ifade ediyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.

Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın  Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, usul olarak belki aleyhinde söz almış olduk ama bu önergenin tamamen lehinde olduğumuzu ve lehinde oy kullanacağımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşımızın çok güzel sunumunun tamamına da katılıyoruz. Ankara’nın yok olmaya yüz tutmuş olan akarsularını, derelerini doğal hâliyle ortaya çıkarmak, ıslah etmek son derece önemlidir ve bu, Meclisin önünde de önemli bir görev olarak durmaktadır. Dolayısıyla, yaşamış olduğumuz kentte zengin su kaynaklarını açığa çıkarmak için bu Meclisin bir sorumluluk alması kadar doğal bir şey yoktur. Dolayısıyla, bu konuda diğer siyasi partilerin de destek vererek bir araştırma komisyonu kurulmasını son derece önemli buluyoruz.

Diğer taraftan, Türkiye’nin temel olarak bir su ve enerji politikasının oluşması gerektiğini düşündüğümüzü ifade etmek istiyoruz. Aslında, uzun süredir Türkiye’de yanlış uygulanan enerji politikaları neticesinde doğa tahribatı ve insan yaşamını tehdit eden bir düzeye ne yazık ki geldik. Ülkenin her tarafında çığ gibi büyüyen HES barajları, termik santraller, nükleer santraller, neredeyse artık doğa talanı dışında insan yaşamını da tehdit eder bir sorunu önümüze getirdi. Dolayısıyla, biz bu konuda bütün enerji ve su politikasının masaya yatırılması gerektiğini, suların kullanımı ve yenilenebilir enerjilerin kullanılmasıyla ilgili, özellikle jeotermal, rüzgâr ve güneş enerjisiyle ilgili yeni birtakım arayışların olması gerektiğini buradan bu önerge aracılığıyla, vesilesiyle tekrar iletmek istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, ben, birkaç konuya daha burada değinmek istiyorum. Özellikle, birkaç gün önce sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili ortaya çıkan sonucu burada, Genel Kurulda paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, 10 Ağustosta yapılan seçimler neticesinde, 12’nci Cumhurbaşkanı olarak Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçilmiştir. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak kendisini tebrik ediyoruz. Bu sonucun bütün ülkeye, bütün halkımıza hayırlı olmasını temenni ediyoruz ve başarılar diliyoruz. Ancak özellikle hem kendisine hem de AK PARTİ Grubuna buradan seslenmek istiyoruz: Seçim geride kaldı, seçim çalışmaları boyunca ortaya konulan söylemler, yürütülen politikalar, yürütülen siyasi programlar geride kaldı. Şimdi, bu seçim sonuçlarından sonra yeni bir başlangıç ve halkımızın, Türkiye halkının bütün kararlılığıyla vermiş olduğu mesajı mutlaka hepimizin önüne koyması gerekiyor. Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Başbakanın da yüzde 51’in Cumhurbaşkanı değil, bütün Türkiye'nin, yüzde 100’ün Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlayarak bundan sonraki görevine başlamasını ve görevini de bu tarafsızlık, kamusal ilkeler doğrultusunda yapmasını son derece önemli bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Kutuplaştıran, ayrıştıran, toplumu geren, ötekileştiren söylemlerden Sayın Başbakanın ya da yeni Cumhurbaşkanının uzaklaşması gerektiğini, partilerüstü yeni bir anlayışla görevi süresince görev yapmasını buradan biz temenni ediyoruz.

Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan yeni mesajlar da var. Bu mesajların doğru algılanması gerektiğini buradan ifade etmek istiyoruz. Yeni yaşam söylemiyle, demokratik dönüşümü esas alan bir Türkiye söylemiyle halklarımızın karşısına çıkan Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Selahattin Demirtaş’ın yüzde 50’nin üzerinde olacak şekilde bir oy artışı sağlamasını ve yüzde 9,8 civarında bir oy almasını çok önemli bir mesaj olarak biz algılıyoruz. Özellikle barışı, çözümü, demokrasiyi, özgürlüklerin genişletilmesini önceleyen bir adayın bütün Türkiye coğrafyasında bu şekilde rekor bir artışla halkımız tarafından, halklarımız tarafından sahiplenilmiş olmasını, biz önümüzdeki dönemde siyasetin önüne koyması gereken yol haritası açısından da son derece önemli buluyoruz. Türkiye’de tüm ezilenler, bu vermiş oldukları destekle, Türkiye’de bir üçüncü yolun, bir alternatif yolun, ezilenlerin bir arada olacağı bir siyasi hattın örülebileceği mesajını vermişlerdir. Alevi’sinden Sünni’sine, Türk’ünden Kürt’üne; Laz’ından, Çerkez’inden, Arap’ından Türkmen’ine; Ermeni’sinden, Rum’undan, Süryani’sinden bütün gayrimüslim halklara kadar Türkiye halkları bir arada yaşamanın ve birbirini kucaklamanın, birbirinin elinden tutmanın mümkün olabileceğini bizce bu Cumhurbaşkanlığı seçiminde önemli bir mesaj olarak vermişlerdir.

Yine, Türkiye’nin her tarafında yaşayan köylüsü, çiftçisi, emekçisi, işçisi, öğrencisi, kadını mevcut gidişata karşı bir araya gelmenin mesajını bu 10 Ağustos seçimleri vesilesiyle ortaya koymuş, dolayısıyla önümüzdeki görev ve sorumlulukları artıracak şekilde bizi de, siyaset kurumunu da bizce göreve davet etmiştir.

Yine, 3’üncü aday olarak yarışan Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu da buradan tebrik ediyoruz. Seçim süreci boyunca toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran, geren söylemlerden uzak durması, azarlayan tarzda bir siyaset dışında da bir söylemle halka gidilebileceğini ortaya koyması son derece önemli olmuştur. Aslında, Sayın İhsanoğlu’ndan çok, kendisini destekleyen muhalefet partilerinin artık şapkayı önlerine koymaları gerektiğini düşünüyoruz; eski söylemlerle, çözüm üretmeyen muhalefet anlayışlarıyla halkın karşısına çıkma durumunda Türkiye halkının vermiş olduğu mesajı bu sandıkta görmelerini temenni ediyoruz. Salt AKP karşıtlığı ya da Başbakan karşıtlığı üzerinden bir siyasetin artık mümkün olmadığını Türkiye halkı ortaya koymuştur. Çözüm projeleriyle yeni bir Türkiye'nin oluşması için ciddi siyasi projelerle siyaset üretilmesi gerektiğinin mesajını bizce halkımız ortaya koymuştur.

Dediğim gibi, seçim dönemi geride kaldı. Bundan sonra ortaya çıkan mesajlarla sorunlarımızı çözme zamanıdır. Biz hep şunu düşündük: Aynı evde yaşıyoruz, aynı çatı altında yaşıyoruz; aynı çatı altında yaşayan kardeşlerin, ailelerin sorunları olabilir. Bu sorunları diyalogla, müzakereyle çözmek hepimize kazandırır. Özellikle, aynı mahallede yaşadığımız, Orta Doğu mahallesinde yaşadığımız, her tarafta yangınların, savaşların, kanın, gözyaşının, acının olduğu bir ortamda kendi evimizdeki sorunları çözmek için halkımız da bu seçimde güçlü bir mesaj ortaya koymuştur. Temennimiz odur ki bu Meclis, siyasi partiler bu mesajı doğru algılasın ve kendi içimizdeki sorunların çözümü noktasında kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin. Biz kendi barışımızı sağladığımız ölçüde, özgürlükleri, demokrasiyi geliştirdiğimiz ölçüde kendi mahallemizde bulunan bu yangınları söndürme açısından model olabilecek çözüm önerilerini ortaya koyabiliriz düşüncesindeyiz. Dolayısıyla, bu seçimin böylesi anlamlı mesajlarını hepimizin görmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Özellikle, Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler son derece vahim. IŞİD çetelerinin uluslararası desteklerle Irak’ta ve Musul’da yapmış olduğu operasyonlara ek olarak Şengal’de (Sincar), Rojava’da hâlen yapmaya çalıştığı katliam hazırlıklarına karşı bütün Türkiye'nin, bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin duyarlı olması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.

An itibarıyla Şengal’de (Sincar) tam bir insanlık dramı yaşanıyor. On binlerce Ezidi Kürt’ü ve Türkmen’i aç, susuz bir şekilde IŞİD çetelerinden kaçarak Şengal Dağı’na sığınmış durumdalar. İçlerinden yüzlercesi açlıktan ve susuzluktan öldü, binlercesi IŞİD çeteleri tarafından katledildi, pek çoğu ölmemek için Rojava yolunda, Türkiye yolunda ve Zaho yollarında çok zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Özellikle, mevcut Hükûmetin de bu konuda duyarlı olması gerektiği çağrısını yapıyoruz. Şengal’e gerekli olan yardımların ulaştırılması, Şengal’den Zaho’ya giden ya da Habur’un öbür yanında olan ya da Habur’dan geçerek Türkiye’ye gelen, Rojava’ya geçen bütün Ezidi halkına, Türkmen halkına, Kürt halkına mutlaka devlet eliyle yardımların ulaştırılması, bu konuda Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve AFAD eliyle acil bir planlamanın ortaya konması çağrısını buradan yinelemek istiyoruz.

Demin ifade ettiğim gibi, bu araştırma önergesinin lehine oy kullanacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Ankara’nın yok olmaya yüz tutmuş akarsularını, derelerini, doğal kaynaklarını ortaya çıkarıp Ankaralıları sahip oldukları zengin su kaynaklarıyla yeniden buluşturmak için alınacak önlemlerin saptanmasına yönelik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ne diyor bu soru önergesi? “Çevreyi koruyalım.” diyor. E, ne diyorsunuz siz, “Korumayalım.” mı? Ne diyor bu soru önergesi? “Dereleri koruyalım.” diyor. Siz ne diyorsunuz, “Korumayalım.” mı? Ne diyor bu soru önergesi? “Bitkileri…” Ne diyor bu soru önergesi veya bu araştırma önergesi? “Canlıları koruyalım.” diyor. Ne diyor bu araştırma önergesi? “Doğayı koruyalım.” diyor. Ne diyor bu araştırma önergesi? “Ankara’yı koruyalım.” diyor.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Demeye gerek yok, zaten koruyoruz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Siz ne diyorsunuz ekselansları?

Daha önce uyuşturucunun yaygınlaşmasını önlemek için bir araştırma önergesi veriyoruz; siz “Efendim, gerek yok. Biz zaten gereğini yapıyoruz.” diyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bunlar “Ankara’yı talan edelim.” diyor.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Biz diyoruz ki aile sorunlarıyla ilgili bir araştırma açalım; boşanmalar arttı, cinayetler arttı, o arttı, bu arttı, bunu inceleyelim. Ne diyorsunuz? “Efendim, bizim zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız var, çok mükemmel bir şekilde bu işleri yürütüyor.” diyorsunuz. Eğitim sorunlarını araştıralım diyoruz; “Efendim, ne gerek var? Millî Eğitim Bakanlığı var zaten gerekeni yapıyor.” diyorsunuz ve buna karşı çıkıyorsunuz. Eminim, yüzde 100 buna da karşı çıkacaksınız, bundan hiç kuşkum yok. Siz, iktidar olmanın vermiş olduğu kibirle gerekeni yapabilirsiniz ama ortada ciddi bir sorun var, tarihe kayıt düşmek adına ifade ediyoruz; Ankara’da, Türkiye’de ve dünyada ekolojide, doğada, doğa-insan dengesinde önemli ölçüde bir bozulma, yozlaşma ve kirlenme var. Bunu sizin önünüze getirip sizin dikkatlerinize sunmak da bizim görevimiz ve onu sunuyoruz.

Aslında mesele, sanayi devrimiyle birlikte başlayan teknolojik gelişmelerin sonucunda üretim ve tüketimin hızlı bir şekilde artmasıdır. Daha çok üretim için doğanın bilinçsizce sömürülmesi insanın doğa üzerindeki baskısının giderek artmasını sağlamış, bu da doğal dengeyi büyük ölçüde bozmuş ve ekolojik sorunlara neden olmuştur. Bu sorunları gidererek bütün insanlığın bu sorunlardan etkilenmesini minimize edebilmek, ekolojik sorunlara çözüm arayışları ortaya koymak ve var olan değerler sistemini de artık ciddi bir biçimde sorgulamak gibi bizim bir görevimiz var.

Değerli milletvekilleri, çevre sorunları üzerinde kafa yoran düşünürler, sorunu genellikle insan düşüncesinin zihnî ve entelektüel olgunluğuyla açıklamaya çalışmışlardır ve bunların bazıları, sorunun sebebinin sanayileşme ve kentleşme süreci olduğunu söylemiş ve bu çerçeve içerisinde hareket etmişlerdir. Özelde Ankara’nın, geneldeyse çevre sorunlarının sebebi ne olursa olsun, boyutları herkesi ilgilendirecek ve etkileyecek bir konuma ve duruma gelmiştir. Bunun sonucunda, kökleri farklı düşünce, ideoloji ya da değer sistemlerine dayanan ekoloji hareketleri ortaya çıkmış, bu hareketler ve bu düşünceler de dikkatli bir biçimde irdelenmeye muhtaç hâle gelmiştir.

Ankara’daki çevre sorunlarının kaynağında sanayileşme, aşırı ve hızlı kentleşme, göç, nüfus artışı gibi faktörler vardır. Aslına bakarsanız Ankara, gerçekte su kaynakları yönünden zengin bir kenttir. Ancak, Ankara’nın üzerinden ve tam ortasından geçen dere, çay ve birtakım su kaynakları başıboş akarak, kirlenerek gitmektedir. Bu dereler, âdeta saklı bir biçimde, üstü kapalı bir duruma ve konuma getirilmiştir. Ankara’nın birçok ilçesinde bulunan dereler, korunma ve yer altında kurtarılma ve ıslaha muhtaç bir şekilde beklemektedir.

Bu arada, ülkemizde kırsal kesimlerden Ankara’ya göç ileri seviyede artmıştır. Aslında teknik değişme ve makine insan emeğinin, madenî enerji kaynakları biyolojik kaynakların, fabrika organizasyonu geleneksel aile yapısının yerini almış, bu durum sanayi ve sosyolojik gelişmelerle birleşerek ciddi sorunlar ortaya çıkarmıştır.

Diğer yandan, Ankara’da tüketim için üretim pazar için üretimle, küçük atölyeler fabrikalarla, ataerkil aile çekirdek aileyle bir yer değişimi meydana getirmiş, yapısal bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır hem sosyolojide hem sanayide hem kentleşmede.

Şimdi, yalnız Ankara’da değil, ülkemizdeki kentlerin büyük kısmının hem sayısının hem de nüfusunun giderek artması, kentlerin oluşan su ihtiyaçlarını sadece kaynak ve yer altı sularından karşılanamaz bir konuma getirmektedir. Bu nedenle, hızla büyüyen kentlerin su ihtiyaçlarının büyük bir kısmı kaynak ve yer altı sularının yanı sıra, akarsu, baraj ve göllerden arıtılarak temin edilmeye çalışılmaktadır. Ankara’da ise gerçekten kirlenmenin boyutları giderek artmaktadır.

Su, hava, toprak, gürültü kirliliği gibi çevresel kirlenme çeşitleri vardır. Ülkemizde, başta Ankara olmak üzere, hızlı nüfus artışıyla kişi başına düşen alanın azalması, sanayinin yaygınlaşması, tarımın makineleşmesi çevrenin, dolayısıyla suların kirlenmesinde önemli bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Bunların hepsinden de önemlisi, genelde insanların, çevre şartlarına yaşam için taşıdığı önemi yeterince vermemelerinden kaynaklanmaktadır.

Ankara’da Kimya Mühendisleri Odası, şebeke sularının kalitesini ve insan sağlığına olan olası etkilerini incelemek üzere sürekli çalışmalar yürütmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı olarak Ankara Halk Sağlığı Laboratuvarı yaklaşık bir ay süren bir kirlilik raporu yayınlamıştır. En fazla 200 mikrogram/litre olmasına izin verilen alüminyum miktarı 22/07/2013 tarihli raporlara göre şöyledir: Çankaya’daki alınan numunelerde 636,02 mikrogram/litredir. Bunun anlamı şudur: En fazla 200 mikrogram/litre olması gereken alüminyum miktarı 3 kat fazla yani 636 mikrogram/litre olmuştur. Yenimahalle’de bu 593,1 mikrogram/litre, Mamak’ta 745,98 mikrogram/litre, Etimesgut’ta ise 969 mikrogram/litre yani neredeyse 5 kat, 6 kat fazla bir alüminyum miktarı suyun içerisinden çıkmış ve kirlilik belli bir seviyeye ulaşmıştır. İçme, kullanma sularının kalitesi, aslında, 17/02/2005 tarihli 25730 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik hükümlerine düzenlenmektedir. Bu yönetmelikte alüminyum için belirlenen sınır değeri 200 mikrogram/litredir.

Değerli milletvekilleri, aslında, Ankara’ya yönelik olarak kırsal kesimden gerçekleşen göç de ciddi boyutlara varmıştır. Bu durum, hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşmeye de neden olmuştur. Ankara’da uygulanan plansız gelişme imar rantlarına kurban edilmektedir. Diğer yandan, yer seçiminde yapılan yanlışlık suyu besleyen alanları tıkamış ve kirletmiştir. Kent atıkları derelere boca edilince akan sular tümden imha edilmiş, son altmış yılda şehir yüzyıllardır kendisine hayat veren su kaynaklarını, toprağını, bağ ve bahçelerini, temiz havasını, sayısız flora ve fauna çeşitliliğini büyük ölçüde kaybetmiştir. Ancak, biz bu kaybı gizlemek için sağı solu çiçeklendirerek, toprağın altını ve toprağın kendisini değil, toprağın üstünü plastik bir biçimde biçimlendirerek bu kirliliği aslında saklamaya çalışıyoruz. Bugün üzerinde bulvarların, metroların bulunduğu Ankara dereleri gerçekte fonksiyonlarını sürdürmektedir. Tanrı’nın vermiş olduğu bu yapı aynen devam etmektedir. O yapıya müdahale ettiğiniz zaman, bir süre sonra dere verdiğini sizden geri isteyecektir. Ondan sonra, “Niçin su baskını oluyor? Niçin sel felaketleri yaşanıyor? Niçin tsunamiler meydana geliyor, hortumlar meydana geliyor?” diye oturup düşünmek durumunda ve noktasında insanlar kalıyor.

Daha söyleyeceğim onca şey vardı ama sürem bitmek üzere, bu zaman bana gelince çabuk tükeniyor galiba.

Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara’nın su kaynaklarını korumak ve alınacak önlemlerin saptanmasına yönelik olarak istemiş olduğu Meclis araştırmasının açılması yararlı olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Bu Meclis araştırmasının açılmasına karşı çıkan Ankara’nın temizlenmesine, güzelleşmesine ve Ankara’nın sağlıklı hâle gelmesine de karşı çıkıyor demektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ülker Güzel, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Güzel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÜLKER GÜZEL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce milletimin kürsüsünden sizlere hitap etmenin gururunu taşıyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum.

Pazar günü yapılmış bulunan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı seçilen Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyor, bu seçimin sadece milletimize değil bütün dünya milletlerine barış ve huzur getirmesini temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara’yla ilgili olarak kurutulmuş su kaynakları üzerine verilmiş olan önergesiyle ilgili olarak AK PARTİ adına söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Ankara ve çevresinde yapılan araştırmalar Ankara’nın tarihinin milattan önce 3000 yılına kadar uzanmakta olduğunu ifade etmektedir. Tunç Çağı’ndan, Hitit, Frigya, Lidya ve Perslerin hâkimiyetinden sonra Roma, Bizans, Moğol hâkimiyetiyle devam etmiştir. 1300’lü yıllardan itibaren Anadolu beylikleri, Osmanlı İmparatorluğu derken imparatorluğun parçalanmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesinde Türk tarihindeki yeri büyük olmuştur. 1920 tarihinden itibaren Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde bağımsızlık mücadelemizin ana merkezi olmuştur. Millî Mücadele’nin sembolü olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olarak ilan edilmiştir.

Görüldüğü üzere bir tarih, kültür ve medeniyetler şehri olan Ankara, Anadolu’nun merkezinde orta hâlli memur ailelerinin yaşadığı bir başşehir olarak yıllarca devam etmiştir. Bir başşehir olmasına rağmen geçmiş yıllardaki kontrolsüz ve çarpık yapılaşma su kaynaklarını kurutmuş, Ankara’mızı doğal kaynaklarını verimli kullanmaktan uzaklaştırmıştır. Yer altı kaynaklarının kontrolsüz kullanımı, kaçak yer altı kuyularının varlığı ve çarpık bayındırlık hizmetleri Ankara’yı bugünkü durumuna getirmiştir.

Son yirmi yılda Ankara’nın bu durumunda yapılan projeler ve yatırımlar ile alınmış olan tedbirler ve gerçekleştirilmiş olan projelerden size bahsetmek istiyorum.

Şunu çok açık ve net olarak ifade edelim: 2050 yılına kadar Ankara’nın su ihtiyacı karşılanmıştır. Bugün artık Ankara’nın su ihtiyacı diye bir problemi yoktur, 5 tane baraj tamamlanmıştır. Kızılırmak’tan su getirilmiş ve günde 750 bin metreküp su verilebilecek kapasitede olan barajımızın yedekte beklediğini ifade etmek istiyorum. Ayrıca, Gerede’den getirilen 32 kilometre uzunluğundaki tünel hattıyla barajlarımız takviye edilmektedir. Kuraklık sebebiyle suyu çekilen Gölbaşı dahi Kızılırmak’tan su basılarak desteklenmiştir.

Ayrıca, Devlet Su İşleri Ankara 5. Bölge Müdürlüğü tarafından dere yataklarının hâlihazır durumunun tespiti ve taşkın risk haritasının hazırlanmasıyla ilgili bir çalışma başlatılmış ve bu çalışma ihale safhasına getirilmiştir, eylül ayı içinde ihalesi açılacaktır.

Ayrıca, Ankara Çayı ilk defa ıslah ediliyor ve bu sene, 2014 yılı sonuna kadar, 27.400 metrelik bir ıslah söz konusudur.

Keçiören Gümüşdere yataklarının ıslahı 3 regülatör ve 9 köprüyle 2015 yılında tamamlanacaktır. Proje güzergâhı 3.900 metredir. Tamamlandığı zaman muhteşem bir rekreasyon alanı yapılmış olacaktır.

Aynı zamanda yeni yapılan sulu rekreasyon hatları ve alanlarıyla Altınpark, Dikmen Vadisi, Harikalar Diyarı, Göksu Parkı, Mogan ve Mavi Göl, 50. Yıl Parkı, Gençlik Parkı Ankara’nın çehresini değiştirmiştir.

Bugün 5,5 milyon nüfusa sahip Ankara’mızın su problemi yoktur. Ankara’mız uzun yıllar sanayi ve teknolojiden nasibini alamamış iken son senelerde yapılan savunma sanayisi, eğitim, kültür, sağlık, altyapı ve üstyapı hizmetleri, projeleri ve yatırımlarıyla daha iyi bir şekilde gelişecek ve refah seviyesini yükseltecektir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, Ankara’mızın bir medeniyetler şehri, bir kültür şehri olarak, başşehrimiz olarak Türkiye’ye yakışır bir konumda olabilmesi için pek çok projeler yapılmış, gerçekleştirilmiştir. Ben size sadece bunun birkaçından bahsettim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

III.- Y O K L A M A

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz. 

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.

Oylamaya geçmeden önce yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Altay, Sayın Özdemir, Sayın Gök, Sayın Çelebi, Sayın Erdemir, Sayın Gümüş, Sayın Genç, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Çam, Sayın Akova, Sayın Yalçınkaya, Sayın Tayan, Sayın Atıcı, Sayın Bilgehan, Sayın Korutürk, Sayın Onur, Sayın Küçük, Sayın Özkoç, Sayın Türeli ve Sayın Çetin.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN –  Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Levent Gök ve 24 milletvekili tarafından, Ankara’nın akarsu ve derelerinin ıslah edilmesi amacıyla 5/11/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN –  Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın  Başkan, AKP grup önerisi işleme konulamaz. Şöyle ki: Şimdi burada AKP önerisinde 21 Ağustosa kadar Meclisin çalışması düzenleniyor.

Şimdi, Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı, yarın akşam Cumhurbaşkanı seçimi sonuçları kesinleşiyor. Anayasa’nın 101’inci maddesinde diyor  ki: “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği düşer.” Ayrıca da  Anayasa’nın…

BAŞKAN –  Partisiyle ilişkisi kesilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet, partiyle ilişkisi kesilir. Parti önemli değil.

Şimdi, ayrıca da Anayasa’nın 109’uncu maddesine göre,  Başbakan, Cumhurbaşkanınca Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır. Yine, İç Tüzük’ümüzün 78’inci maddesi göre, der ki: Herhangi bir şekilde çekilen bir hükûmet… Çekilme nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde ancak İç Tüzük ve Anayasa değişikliği görüşülür, diğer kanunların görüşülmesi için Hükûmetin bildiride bulunması lazım.

Şimdi, yarın akşam Cumhurbaşkanlığı seçimi kesinleşince Başbakan Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmiş oluyor, dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona eriyor. Ayrıca da Başbakanlık sıfatı da sona erdiği için, şimdi burada bu kanunları bizim görüşmemiz mümkün değildir. Yani, bu, Anayasa’nın açık bir hükmüdür. Kaldı ki kendisi çekilmese bile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Anayasa’nın 104’üncü maddesine göre Anayasa’nın uygulamasını gözetmek zorundadır. Dolayısıyla, kendisi çekilmese dahi başbakan da çekilmiş olduğu için mecburen Abdullah Gül bir başbakan atamak zorundadır. Onun için, lütfen bu öneriyi düzelterek…

BAŞKAN – Evet, Sayın Genç, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde 2 kişi ve aleyhinde 2 kişi söz istedi. Bütün bunlar konuşulacak efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sayın milletvekili İç Tüzük’e, Anayasa’ya uygun bir izahatta bulundu. Bence de sayın milletvekili tezinde haklıdır. Bu bakımdan, sayın milletvekilinin derdi önergenin görüşülüp görüşülmemesi değil yani burada birilerinin konuşması değil. Bu önergenin bu şekilde tarafınızca işleme alınmaması için Anayasa’ya ve İç Tüzük’ümüze göre bir uyarıda bulunmuştur. Uygun görürseniz önce bu konuda bir usul tartışması açılması gerekir diye düşünürüm ve sonrasında, eğer usul tartışmasından sonra tutumunuz aynıysa bu önergeyi ondan sonra işleme alalım.

BAŞKAN – Sayın Altay, hem sizin hem Sayın Genç’in izahında da yarın kesinleşeceği belirtiliyor ve doğru, henüz kesinleşmedi ki, biz bugün görüşüyoruz. Ayrıca, bunu getirttim. Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi lehinde ve aleyhinde ikişer kişi söz aldı, orada konu gündeme getirilecek.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Zaten usul tartışması o Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ama şu anda Sayın Başbakana Cumhurbaşkanı diyebiliyor muyuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yarından sonra diyeceğiz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yarın diyeceğiz.

BAŞKAN - Yarından sonra ama, bugün değil ki.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, bakın bu önerge, AKP grup önerisi…

BAŞKAN – Efendim, o önerge görüşülürken olması lazım, bugün değil.

ENGİN ALTAY (Sinop) - …21 Ağustosa kadarki gündemi tayin ediyor.

BAŞKAN - Burada bir öneri var, önergeyi görüşmüyoruz, burada bir öneri var gündeme getirilip getirilmemesiyle ilgili.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama getiremezsiniz diyoruz Sayın Başkanım yani 21 Ağustosa kadarki gündemi tayin ediyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çalışma saatini yapıyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Dolayısıyla, Anayasa 101’e, Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu’nun 4’üncü ve 7’nci maddelerine…

BAŞKAN – Hayır, ben bu konunun tartışılması taraftarıyım, ona itirazım yok.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Üçer dakika konuşalım Başkanım, bir şey olmaz.

BAŞKAN – Ama henüz seçilmemiş.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Seçilmiş, nasıl seçilmemiş?

BAŞKAN – Ortada olmayan bir şeyi, kesinleşmemiş bir şeyi konuşamayız ki.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama Sayın Başkan…

 MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, şu anda yapılan, 19’uncu maddeye göre zaten usul tartışması yapıyoruz biz.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı çıktı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiğini, sayılmayan sandıkların sonucu değiştirmeyeceğini ilan etti yani geçici sonuçlar ilan edildi.

BAŞKAN - Sayın Altay, ben usul tartışması açarım ama kesinleşmedi efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Açalım Başkanım, açalım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Zaten usul tartışması şu andaki.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben lehte…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, şu anda yaptığımız zaten usul tartışması.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Açalım Başkanım, doğrusu bu.

BAŞKAN – Hayır, açalım ama kesinleşmedi ki yani sadece usul tartışması açılsın diye açılmazki usul tartışması.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, zaten…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ama Başkanım…

BAŞKAN – O zaman Sayın Elitaş’a da söz vereceğim, usul tartışması…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz.

ENGİN ALTAY (Sinop) -  Aleyhte…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Lehte Başkan, lehte…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Lehte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

BAŞKAN - Tutanakları isteyeceğim efendim.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.34

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 131’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin görüşülemeyeceğine dair itirazlar üzerine söz sırasını belirlemek için beş dakika ara vermiştik. Tutanakları getirttim.

“Başkan - O zaman söz vereceğim.

Sayın Altay aleyhte, Sayın Zozani lehte, Sayın Turan lehte ve Sayın Kubat lehte.”

Bu durumda…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, en başta ben söz istemiştim.

BAŞKAN – Bir saniye efendim, bir saniye, lütfen müsaade edin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neyse, peki.

BAŞKAN – Bundan sonraki Sayın Genç’in ve Sayın Halaçoğlu’nun ayağa kalkarak söylemeleri tutanaklara girmemiş. Şimdi, burada yapabileceğimiz şu: Ya gruplar birer kişi anlaşırlar…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Gruplardan birer kişi konuşsun.

BAŞKAN – Evet efendim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Gruplardan 1 kişi konuşsun.

BAŞKAN – O zaman kendi aranızda anlaşın.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Tamam.

BAŞKAN – Yoksa, 3 kişiye söz vereceğiz, birini…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Doğan Kubat MHP’ye veriyor efendim.

BAŞKAN – Tamam, mesele yok o zaman.

Evet, Sayın Halaçoğlu aleyhte o zaman.

Evet, usul tartışması açıyorum.

Lehte söz isteyen Adil Zozani.

Buyurun Sayın Zozani.

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- AK PARTİ grup önerisinin işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Genç’in biraz önce açtığı tartışma üzerine ben de lehte söz almış bulunuyorum. Hepinizi selamlıyorum.

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte Türkiye'de yeni bir durum, yeni bir döneme geçildi. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olarak seçildi, seçildikten sonra da -resmî olmayan geçici sonuçlar açıklanmış, yarın akşam da resmî sonuçlar açıklanacaktır- dolayısıyla artık fiilen bir hükûmetsizlik durumu söz konusudur, hükûmet yoktur. Ya -daha önce Sayın Özal döneminde olduğu gibi- bir başbakan yardımcısı vekâleten bu başbakanlık görevini sürdürecektir görev değişim tarihine kadar ya da yeni bir hükûmet atanacaktır. Mevcut durumda başbakanı olmayan bir hükûmetin hükûmet olma şansı yoktur, Anayasa da böyle söylüyor. Dolayısıyla Kamer Bey'in açtığı tartışma doğru bir tartışmadır. Ve Hükûmet olmadığı için de      -görüştüğümüz de bir kanun teklifi değil, tasarı- Hükûmetin altında imzası olduğu bir tasarıyı konuşuyoruz, şimdi, biz kimin tasarısını konuşmuş olacağız Hükûmet yoksa, Başbakan yoksa? Burada, tasarıda Başbakanın imzası var. Kimin tasarısını konuşuyor olacağız? Belli değil, yarından itibaren belli değil. Dolayısıyla, bu belirsizlik durumu ortadan kalkana kadar bu tasarıyı görüşme şansımız da yok. Bu belirsizlik ortadan kalkacak, bir hükûmetimiz olacak ki biz bu tasarıda kimi eleştirdiğimizi bilelim, kime söz söylediğimizi bilelim. Yarından itibaren burada kim oturacak, belli değil. Siz biliyorsanız açıklayın, gelsin otursun buraya. Ama yarından itibaren, yarın saat yirmi dörtten itibaren şu sıralara oturacak Hükûmet temsilcisi belli değil. Böylesi bir durumda siz nasıl bir çalışma takvimini çıkarıyorsunuz, öneriyorsunuz ki? Öneremezsiniz. Mevcut durumda bu önergeyi gündeme alma şansı yoktur, üzerinde tartışma şansı da yoktur. Hükûmeti belli değil, sahipleneni belli değil, Meclise bir çalışma takvimi belirliyorsunuz. Çalışma takvimi oluşturuyorsunuz da neyi görüşeceğiz? Siz tasarıya dönük bir çalışma takvimi oluşturuyorsunuz. Eğer sizin getirdiğiniz önerilerin içerisinde başka kanun teklifleri olmuş olsaydı amenna, ona da bir şey demem ama tasarıyı konuşacağız. Tasarıyı konuştuğumuza göre Hükûmetin belli olması gerekir. Hükûmet yarından itibaren belli değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Meçhule konuşma şansımız yok, meçhule takvim çıkarma şansı da yok. Dolayısıyla, önerge yerinde bir önerge, Sayın Genç’in açtığı tartışma doğru bir tartışma. Bu önergeyi sizin gündeme alma şansınız yok Sayın Başkan.

Teşekkür ederim.

AHMET YENİ (Samsun) – Hallederiz, hallederiz.

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Engin Altay, Sinop Milletvekili…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, uygun görürseniz Kamer Genç’e devretmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biliyorsunuz, biz Anayasa’ya uymak zorundayız. Anayasa’nın 101’inci maddesinde der ki: “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin Türkiye  Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” Çok açık. 109’uncu maddesi ne diyor? “Başbakan, Cumhurbaşkanınca Türkiye  Büyük Millet Meclisi üyeleri, yani milletvekilleri arasından atanır.” Bu da çok açık.

Şimdi, Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanı seçildiği, Yüksek Seçim Kurulu tarafından, son itirazlardan sonra  yarın kesinleşecek. Cumhurbaşkanı seçildi, seçildiğine göre, 101’inci maddeye istinaden milletvekilliği sıfatı sona eriyor. Milletvekilliği sıfatı sona eren bir kişinin Başbakanlık yapması mümkün değil, mümkün değil Anayasa’mıza göre. Şimdi, dolayısıyla ya kendisi çekilecek, kendisi çekilmediği takdirde… Anayasa’mızın 104’üncü maddesine göre Cumhurbaşkanının Anayasa’nın uygulanmasını gözetleme görevi vardır. O zaman ne yapacak Sayın Cumhurbaşkanı? Diyecek ki: “Kardeşim, Hükûmet düşmüştür.” Milletvekili sıfatı kalmayan bir kişinin emrinde bir hükûmet icra edilmeyeceğine göre dolayısıyla yeni bir Başbakan atamak zorundadır.

İç Tüzük’ümüzün 78’inci maddesinde diyor ki: “Her ne suretle olursa olsun Hükûmet çekilirse Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun tasarı ve teklifleri görüşülmez, ancak İç Tüzük ve Anayasa görüşülebilir.” Ama Hükûmet yani yeni seçilen geçici hükûmet “Şunları görüşün.” diye bir yazı yazarsa görüşülür ama önce o hükûmetin seçilmesi lazım. Peki, yarından sonra, Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği düştükten sonra, ben merak ediyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisine herhangi bir kanun teklifini gönderecek mi? Arkadaşlar, gönderdiği takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı kabul edecek mi? Yine, kendisi tasarrufta bulunacak, Bakanlar Kurulu kararını imzalayacak, atamalar yapacak, kararnameler yapacak.

LEVENT GÖK (Ankara) – Hepsi usulsüz onların, hepsi usulsüz.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bunlar gidecek, yargıda iptal edilecek, yapılan harcamalar hükümsüz olacak.

Ayrıca da Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Abdullah Gül’ün, Anayasa’ya yaptığı sadakat yemini gereği, bu Anayasa’nın bu hükümlerini uygulama zorunluluğu vardır. Bu, hiçbir surette şey değil, Anayasa hükümleri açık, yoruma el vermeyecek şekilde açık. Milletvekili sıfatını kaybediyor, Bakanlar Kurulu düşüyor, dolayısıyla Cumhurbaşkanı yarından sonra bir Hükûmet atamak zorunda, başka şekilde mümkün değil. Siz ne kadar çaba sarf ederseniz edin bunun önüne geçemezsiniz. Yüksek Seçim Kurulu ne kadar sizi tutarsa tutsun bunun önüne geçemez dolayısıyla yarına kesinleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra artık Tayyip Erdoğan Başbakanlık makamında oturamaz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Yemin önemli değil mi Sayın Genç? Yemin yok mu yemin?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Lehte söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.

Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında AK PARTİ grup önerisi ve diğer siyasi partilerin grup önerileri İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre Danışma Kurulu’nun uzlaşamadığı, anlaşamadığı, 48’inci maddeye göre bazı konuların öne alınıp, geriye bırakılmasıyla ilgili konu 63’üncü maddeye göre usul tartışması yapılmaktadır. Zaten şu anda AK PARTİ grup önerisi görüşülürken yapılan usul tartışması sonucunda muhalefetten milletvekili arkadaşlarımız bu tezlerini ileri sürerek, ortaya koyarak iktidar partisi milletvekillerini, diğer milletvekillerini ikna eder, Bu grup önerisinin geçmemesi konusunda bir kanaat oluştururlardı. Şu anda bu yapılan usul tartışması, usul tartışması üzerine yapılan ikinci bir usul tartışmasıdır.

Bakın, değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 101’inci maddesine göre konuşmak yerine Anayasa’nın 102’nci maddesindeki son fıkra ve ondan önceki fıkraya da bakmak lazım. “Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Göreve başlamak ayrı bir olay, “seçilme” diyor, o seçilmeyle ilgili.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, en son fıkrada da diyor ki: “Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir.” Biz ne yapmışız? Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu yapmışız. Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 20’nci maddesinde diyor ki: “Cumhurbaşkanı seçilen kişiyle ilgili bir tutanak düzenlenir ve ilgili yollarla ilan edilir.” Bu ilgili yollar nedir? Resmî Gazete ve Radyo ve Televizyon Kurumudur. Arkasından 21’inci madde “Seçilme tutanağının veriliş zamanı” diyor.

Bakın, bir tutanak düzenleniyor. Ne zaman düzenleniyor? Yüksek Seçim Kurulu, eğer herhangi bir ilke kararı almadıysa, yaptığı takvime göre 15 Ağustos tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını kesinleştirecek. O kesinleşmeyle birlikte bir tutanak düzenleyecek. O tutanağın veriliş tarihi Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 21’inci maddesini okuduğunuz takdirde zihinlerdeki bulanıklığı ortadan kaldırmış olursunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Onu da yanlış söylüyorsun, öyle değil o.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda diyor ki: “20’nci maddeye göre hazırlanmış tutanak mevcut Cumhurbaşkanının, görev süresi dolan Cumhurbaşkanın görev süresinin bittiği gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından seçilen Cumhurbaşkanına verilir ve Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yemin ettikten sonra görevine başlar.” Siz 101’inci maddede koyduğunuz takdirde bir boşluk ortaya çıkmış olur. O boşluğu önlemek için Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu nitekim bu boşluğu, hükûmet boşluğunu ortadan kaldırabilmek için net bir şekilde düzenlemiştir. Zaten bunu, Anayasa’nın 102’nci maddesine baktığınız takdirde “Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir.” diyerek Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’na atıf yapmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O seçimine ilişkin ya, seçime ilişkin, Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin, onun esasla ilgisi yok ki.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 20’nci ve 21’inci maddeleri kafalardaki ihtilafı kesinlikle çözmüştür.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, öncelikle Cumhurbaşkanına hayırlı olsun, memleketimize, ülkemize hayırlı olsun. İnşallah iyi işler yapılır.

Şimdi, onun dışında, bir Cumhurbaşkanı seçilmişse, hukuka uygun bir şekilde, Anayasa’ya uygun şekilde hareket edilmesinde muhakkak ki başlangıç olarak özellikle çok büyük bir yarar vardır. Daha başlangıcında usulsüzlükler başlayacak olursa o takdirde Cumhurbaşkanlığının bulunduğu makam da yıpratılmaya çalışılır. Şimdi, burada açık ve net olarak şu söyleniyor; siz, aslında, ne kadar yan çizerseniz çizin açık ve net olarak şu söyleniyor: “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisiyle ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” Sayın Elitaş’ın söylediği “Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir.” seçimine ilişkin, göreve başlamasıyla alakalı değil, seçimine ilişkin usul ve esaslar…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Göreve başlamasıyla da alakalı. Hocam, siz kanunu okumamışsınız.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, yarın YSK tarafından kesin sonuçlar açıklandığında gazetede veyahut da televizyonlara çıkıp mı ilan edecek yoksa bir tutanakla mı bildirilecek? Tabii ki bir tutanakla. Yani zaten belgelenmiş olacak ve bundan sonra resmî olarak Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmiş olduğu belirlenmiş olacak. Öyleyse bu belirlendikten sonra artık bunun usulü ne olacak? Yani şöyle bir şey söyleyeyim size: Şimdi, yarın herhangi bir şekilde, bu açıklama yapıldıktan sonra Sayın Erdoğan bir suç işlerse, diyelim ki bir insana çarptı yolda -Allah korusun- hangi usul ve esaslara göre yargılanacak? Yani milletvekili değil, Cumhurbaşkanı seçilmiş.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Milletvekili, milletvekili.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, milletvekilliği sona eriyor bu tutanakla beraber. O zaman Cumhurbaşkanı değilse, Cumhurbaşkanlığına göre koruması da olmayacak. Yarından itibaren ta yemin edinceye kadar Sayın Cumhurbaşkanının hiçbir koruması olmayacak, koruma usulü olmayacak. Değerli arkadaşlar, bakın, ne yaparsanız yapın, böyle bu.

Şimdi, Sayın Erdoğan’ın Başbakanlığı yarın sona erdikten sonra yapacağı iş, bir vekil tayin etmek ve yeni Hükûmet atanıncaya kadar o vekille devam etmek ama az önce söylendiği gibi 78’inci maddeye göre de: ”Bakanlar Kurulunun herhangi bir sebeple çekilmesi halinde yeni Bakanlar Kurulu güvenoyu alıncaya kadar Anayasa ve İç Tüzük değişiklikleri hariç kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşmeleri ertelenir.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Devamında ne var?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, herhangi bir şey yok, devamını da okuyayım: “Ancak, Bakanlar Kurulunun öncelikli olduğunu bir yazıyla Başkanlığa bildirdiği kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine devam edilir.” Var mı böyle bir teklif? Yok. Okumamazlık yapmak için…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Var, iş bitmemiş Hocam.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, burada herhangi bir kişiyi engellemek veya kötülemek için söylemiyorum, hukuka uygun hareket edilmesi sebebiyle söylüyorum. Yarından sonra, bu, 21’ine kadar uzatılmış olan konu gündeme alınamaz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz daha önceki Başkanlık Divanının bu konuyla ilgili bir uygulamasını da size anımsatmak isterim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – 1 Haziran seçimlerinden sonra Ağrı Belediye Başkanı seçilen Sayın Sırrı Sakık Belediye Başkanı seçildikten sonra Genel Kurul çalışmalarına katılmak istemişti ancak o gün sizin yerinizde oturan Sayın Meral Akşener, Belediye Başkanı seçilmiş olmasından kaynaklı olarak Sayın Sırrı Sakık’ın Meclis Genel Kurulu çalışmalarına devam edemeyeceğini ifade etmiş…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Mazbatasını almıştı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - …bildirmiş ve Sayın Sırrı Sakık Meclis Genel Kurulundan ayrılmak durumunda bırakmıştı. Şimdi aynı durumu yaşıyoruz. Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi, Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasından dolayı ve sonuçlar kesinleşmemiş olmakla birlikte, yirmi dört saat sonra kesin sonuçların da bilineceği varsayılarak, yarından sonraki günler için Hükûmetin olmaması nedeniyle çalışma takvimi oluşturma şansı yoktur. Bu uygulamayı dikkate almanızı önemle rica ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Sakık mazbatasını almıştı. On beş gün içerisinde tercih yapma gereğini yerine getirmemişti. Yani o, kendisinin ihmalinden dolayı veya farklı düşüncesinden dolayı tercihini Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmediğinden olmuştur. Sayın Sakık, belediye başkanı seçilmiş ve mazbatasını almıştı.

Burada bakın, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 21’inci maddesi mazbatanın hangi gün verileceğini söylüyor. Zaten seçimin nihayete ermesi mazbatanın verilmesiyle ilgilidir. O da 28’inde verileceğini açık ve net bir şekilde 21’inci madde ifade ediyor.

BAŞKAN – Evet.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, o günün, 18 Haziranın Meclis tutanaklarına rahatlıkla bakabilirsiniz, Sayın Akşener’in burada koyduğu tutum bir teamül niteliğindedir, oradaki ifadeler de bir teamül niteliğindedir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, hayır. Mazbatasını almıştı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Çünkü, bir ilk olmuştur o gün, bu ilki sizin de burada dikkate almanız gerekir.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Bizim dediğimiz de doğru, sizinki de.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, hayır. Mazbatasını almıştı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Akşener, o gün “Siz mazbatanızı alıp belediye başkanlığından yana tutumunuzu açıkça koymuş olmanızdan kaynaklı olarak Anayasa’daki on beş günlük süreyi beklemeksizin, sizin istifanıza ihtiyaç duyulmaksızın, istifa beyanınızı almadan sizin milletvekilliğiniz otomatik olarak düşmüştür.” demiştir kendisine. O tutumun bir teamül olarak kabul edilmesini öneriyorum.

BAŞKAN – Konu anlaşıldı efendim.

Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, burada Anayasa çok açık “seçilen” diyor, “göreve başlayan” demiyor. Seçilmek başka, göreve başlamak başka. Onun için çok açık Anayasa hükmü var. Eğer uygun görürseniz yani yarına çıksa bile bu öneri, Anayasa’ya aykırı bir öneri çünkü görüşülmeyecek bir kanunun görüşülmesini düzenleyen bir gündem maddesini belirlemeye Meclisin… Bu açılan öneri Anayasa'ya açıkça aykırı, işleme koymamanız lazım. Anayasa'nın bir gereğidir.

BAŞKAN – Söylediniz efendim, teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Halaçoğlu, son söz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım, demin Sayın Elitaş 21’inci maddeyi okumamı söyledi, herkese okuyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben okudum zaten.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, tekrar okuyorum, 21’inci madde: “Seçilen Cumhurbaşkanı…” Seçilmiş artık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Adına…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bak şimdi… “…adına düzenlenen tutanak…” Hayır, okuyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamam.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – “…Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından verilir ve aynı oturumda ant içme töreni yapılır.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamam, işte onu diyoruz zaten.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bir dakika… “Bu oturum eski Cumhurbaşkanının görev süresinin dolduğu gün makamın başka sebeple boşalması hâlinde ise…”

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Tamam, 28’i işte.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamam, işte o.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – “…seçim sonuçlarının kesinleşmesinden itibaren üç gün içinde gerçekleştirilir.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Üç gün, doğru.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – 28’i, doğru.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bakın, bu ant içme için Türkiye Büyük Millet Meclisi öneriliyor, Yüksek Seçim Kurulu ilan ediyor, bitiyor. Yapmayın, öyle şey olur mu?

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Halaçoğlu.

Sayın milletvekilleri, bugün itibarıyla Hükûmet görevinin başında olup bir çekilme durumu söz konusu değildir. Dolayısıyla, İç Tüzük 78’inci maddeye göre yapılan itiraz Başkanlığımızca uygun bulunmamıştır. AK PARTİ grup önerisinin ve gündemdeki diğer işlerin görüşülmesinde de herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Tutumumda bir değişiklik olmamıştır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 19 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ile diğer denetim konuları ve 20 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; bastırılarak dağıtılan (11/37) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 16 Ağustos 2014 Cumartesi günü yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu yaptığınız Anayasa'ya çok açıkça aykırı. Abdullah Gül, eğer yarına Başbakan atamazsa burada görevini ihmal etmiş olur.

BAŞKAN – …verilmiş önerisi vardır, öneriyi okutuyorum efendim:

                                                                                                      12/8/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 12/8/2014 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                              

                                                                               Mustafa Elitaş

                                                                                   Kayseri

                                                                AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 642 ve 643 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 5’inci ve 6’ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 15, 17 ve 18 Ağustos 2014 Cuma, Pazar ve Pazartesi günleri saat 14.00'te toplanması ve bu birleşimlerinde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;

19, 20 ve 21 Ağustos 2014 Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri saat 14.00'te toplanması;

19 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü sorularla diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;

20 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;

Çalışma saatlerinin;

13 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşiminde 641 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

14 Ağustos 2014 Perşembe günkü birleşiminde 604 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

15 Ağustos 2014 Cuma günkü birleşiminde 605 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 16 Ağustos 2014 Cumartesi günü saat 14.00'te toplanması ve bastırılarak dağıtılan (11/37) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin, 16 Ağustos 2014 Cumartesi günkü gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 1’inci sırasına alınması ve Anayasa’nın 99’uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin bu birleşimde yapılması, bu görüşmeler tamamlandıktan sonra bu birleşimde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 547 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,

17 Ağustos 2014 Pazar günkü birleşiminde 599 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

18 Ağustos 2014 Pazartesi günkü birleşiminde 387 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

19 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde 163 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

20 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşiminde 244 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

21 Ağustos 2014 Perşembe günkü birleşiminde 590 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24.00'de günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına kadar;

çalışmalarına devam etmesi;

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Mehmet Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; partimiz grubunca verilen önerinin lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, grubumuzun önerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu hafta ve önümüzdeki haftaki çalışma gün ve saatlerine dair öneriler yer almaktadır. 25 Haziranda aldığımız karar gereğince zaten Meclis salı, çarşamba, perşembe günleri Ekim 1’e kadar normal çalışmalarına devam ediyor, biliyorsunuz. Biz grup önerisinde bu hafta sonu cuma, cumartesi, pazar ve pazartesi günü de dâhil olmak üzere, önümüzdeki hafta 21 Ağustos Perşembe gününe kadarki gündemde yer alacak kanun tasarı ve tekliflerinin sıralarında bir değişiklik ve bunların çalışma saatlerine ilişkin bazı öneriler getirmekteyiz. Azerbaycan’la ilgili 2 uluslararası sözleşmenin gündemin ön sıralarına alınmasını önermekteyiz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bilindiği üzere, 639 sıra sayılı -torba kanun olarak bilinen- Kanun Tasarısı’nın 99’uncu maddesini geçtiğimiz hafta görüştük. 148 maddelik bu kanun, yine, akabinde de 641 sıra sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmeleri ve cuma günü özel gündemin 1’inci sırasında yer almak ve o gün görüşmelerinin yapılması amacıyla Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında verilen gensorunun da cumartesi günü görüşmelerinin yapılmasını önermekteyiz.

İnşallah bu program öngörülenden daha kısa sürede tamamlanırsa Türkiye Büyük Millet Meclisi de 28 Ağustosta Cumhurbaşkanımızın yemin törenine kadar -6271 sayılı Kanun’un 21’inci maddesi gereğince burada yapılacak yemin törenine kadar- tatile girer diye ümit ediyorum. Bu duygularla önerimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kubat, teşekkür ediyorum ama gerçekten tatile girecek mi Türkiye Büyük Millet Meclisi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Muhalefete bağlı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önümüzdeki on günlük çalışma planını düzenleyen önerisi üzerine, onun aleyhinde olduğumuzu belirtmek amacıyla söz aldım.

Neden aleyhinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. Çünkü, bu grup önerisi, biraz önceki usul tartışmasında da değerli milletvekillerinin dile getirdiği gibi önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak Hükûmet boşluğu nedeniyle bir belirsizliğin olduğu bir dönemde görüşülmemelidir, görüşülemez.

İkincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 Temmuz tarihli birleşiminde bu hafta sonuna kadar görüşme kararı alınmış ve görüşmelerin devamı yönünde Genel Kurulun oylamasıyla kesinleşmiş olan program şimdi bir hafta daha uzatılıyor. Amaç, biraz önce de değerli milletvekilinin ifade ettiği gibi, elimizdeki 100’üncü maddesine gelinmiş torba yasanın bitirilmesini sağlamak.

Muhalefet partisi milletvekilleri bugüne kadar bu torba yasanın olumsuzluklarını defalarca dile getirdiler. Maalesef, buna karşı iktidar partisi grubunun, olumlu bir adımı olmadığı gibi, tam tersine, yeni önergelerle, yeni usulsüzlüklere, yeni tartışmalara yol açacak, âdeta rant paylaşımını tekrar milletin gündemine getirecek yeni maddeler eklemeye kalktı.

Bundan sonraki kalan bölümde neler var? Değerli milletvekilleri, bundan sonraki kalan bölümde, memurların hukuki hakkını elinden alan ve iki yıllık bir süre içerisinde herhangi bir mağduriyete uğrayan bir devlet memurunun görevine iade kararını mahkemeden alması hâlinde bile onun mağduriyetine yol açacak, dolayısıyla bugüne kadar bir ay içerisinde görev yerine dönme hakkını elinden alan düzenleme var. Bunu mu görüşeceğiz yani bu mu çok önemli, Türkiye’nin en büyük gündem maddesi bu mu şu anda?

Başka ne var? Değerli milletvekilleri, bu tasarının kalan bölümünde beş yıl önce özelleştirilmiş olan ve mahkeme kararıyla bu özelleştirmenin doğru olmadığı karara bağlanmış olan yerlerin yandaşlara yeniden peşkeş çekilmesini sağlayan düzenleme var. Buna mı müsaade edeceğiz? Bu mu Türkiye’nin gündemi şu anda?

Başka ne var? Değerli milletvekilleri, bu kalan bölümlerde orman arazilerinin peşkeşi, imar alanlarının açılması var. Bu mu Türkiye’nin gündemi? Bunu mu görüşmemiz lazım?

Başka ne var? Mera alanlarının büyükşehir belediyeleri tarafından imara açılarak yeni yandaşlara rant sağlanmasını düzenleyen maddeler var.

Bir başkası, millî parklarda yasak olarak yapılmış olan yapılara af getiren, dolayısıyla yandaşları kurtaran düzenlemeler var.

İnsanın vicdanı sızlar. Bunları görüşelim, torba yasayı bitirelim, Meclisi öyle tatil edelim. Bunlara onay mı vereceğiz? Bunun için mi uzatmamız gerekiyor?

Değerli milletvekilleri, başka… Bazı baraj alanlarının, havzaların orman arazisi vasfı dışına çıkartılarak TOKİ’ye devredilmesi var. Bunun için mi Türkiye’nin önümüzdeki günlerini harcayalım? Dolayısıyla, bu TOKİ’ye devredilen alanlardan yeni yandaşlar, yeni zenginler üretecek düzenlemeye onay vermemizi herhâlde beklememelisiniz.

Başka ne var değerli milletvekilleri? Bu ülkenin hidroelektrik santrallerinden sorumlu, HES’lerden sorumlu kurumu olan DSİ’nin yetkileri elinden alınıyor. DSİ’nin devre dışında bırakıldığı düzenlemelere onay vermemizi bekliyorsunuz. Bunların kabul edilmesi mümkün değil.

Dolayısıyla, bugüne kadar bu görüşmelerin uzamasına sebep olan en önemli maddeler, bundan sonraki kalan bölümde görüşülecek olan maddelerdir. Muhalefet partilerinden bunu istemeniz büyük bir haksızlıktır. Biz, bu ülkenin devlet memuruna kanuni hakkı elinden alınırken “Buyurun Adalet ve Kalkınma Partisi, istemediğiniz devlet memurlarının -vatandaşın deyimiyle söylüyorum, tabiri caizse- burnunu sürtün.” diyemeyiz. Bu hukuksuzluğa müsaade edemeyiz. Milletin malını yandaşlarınıza peşkeş çekip, kanunun çıkmasıyla, yargı kararıyla yolsuzluk, usulsüzlük olduğu tespit edilerek iptal edilmiş bir özelleştirme ihalesini hiçbir şeye gerek kalmaksızın, beş yıl önce yandaşlara verdiğiniz millet malına “Şimdi kanun çıkarıyoruz, bununla, buyurun kaldığı yerden itibaren devam edin.” diyemeyiz.

Neye müsaade ederiz veya neyin görüşülmesini isteriz? Vatandaşın beklentisi ne ise onlara müsaade ederiz. Vatandaş bugüne kadar size “Soma faciasının mağdurlarının mağduriyetini giderin.” dedi, gidermediniz. Sadece hayatını kaybedenlerin hakları olan bazı hakları düzenlediniz ama orada yaralı kalan, tesadüfen o günkü vardiyada olmadığı için hayatını kurtarmış olan insanları kendi başına bıraktınız. Bundan sonraki hayatlarının ne olacağı belli değil. Sadece 301 maden şehidimizin bazı mağduriyetlerini giderdiniz ama sizin hükûmetleriniz döneminde madende hayatını kaybeden 900’e yakın vatandaşımızın mağduriyetini, aynı haklardan yararlanmasını çok gördünüz. Gelin, bunları yeniden düzenleyelim.

Değerli milletvekilleri, üniversite öğretim üyelerinin mağduriyetini, özlük haklarının düzenlenmesini defalarca dile getirdik, duymazdan geldiniz. Geliniz bu mağduriyetleri giderelim.

4/C’lilerle ilgili sıkıntıları çözmediniz, taşeron işçilerinin özlük haklarında herhangi bir iyileştirme, onların talepleri konusunda herhangi bir olumlu adım atmadınız. Bunları atarsanız, elbette ki buna müsaade etmemiz mümkün.

Vatandaşın elektrik, su, emlak vergisi ve benzeri gibi borçlarını yapılandırma talebine kulak tıkadınız.

Öğretmenlere verilen kadronun dağıtımı konusuna ve başta teknik öğretmenler olmak üzere birçok branştaki şimdiye kadar kadro alamayan öğretmenlere yeni kadro tahsisine kulak tıkadınız, müsaade etmediniz. “Bunları yapalım.” diyorsanız, tabii ki buna biz de katkı yapmak isteriz.

Bu ve buna benzer birçok talebi maalesef bugüne kadar duymadınız, duymazlığa devam ediyorsunuz ama inanınız, özellikle bundan sonra kalan bölümdeki bu çok tartışmalı konulara sizlerin onay vermeniz hâlinde millet vicdanında mutlaka yargılanacağınızı unutmamanız gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Özellikle, hafta sonu dâhil olmak üzere iki hafta boyunca yapılacak çalışmalarda maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun getirdiği bu çalışma takvimine onay vermemiz, katılmamız mümkün değildir.

Pazar günü, belki de, muhtemel başbakan adayıyla ilgili gensoru gündeme gelecek. Televizyonların kapalı olduğu bir saatte getiriyorsunuz koyuyorsunuz. E, yarın görüşelim, millet de izlesin. Yani, kime oy vereceksiniz, kimi bundan sonra başbakan adayı olarak, namzet olarak gösterdiklerinde değerlendireceksiniz, bu millet görsün.

Sayın Davutoğlu, “IŞİD” isimli bir terör örgütüne bugüne kadar “terör örgütü” bile diyememiş. “Bu yüce Meclise bilgilendirme yapacağız, geleceğim, bilgi vereceğim.” dediği grup başkan vekillerine iletilmiş olmasına rağmen 11 Haziran tarihinden bugüne kadar bir gün gelip de Meclisi ziyaret bile etmemiş. Yani, bunları sorgulamamız lazım. Bunları görüşeceğimiz yerde, siz, milletin malını peşkeş çekenlere yeni kadrolar ilave etmek için bir gündem teklif ediyorsunuz. Bu gündeme katılmamızın mümkün olmadığını ifade ediyor ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu öneriye oy vermeyeceğimizi tekrarlayarak saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen İdris Şahin, Çankırı Milletvekili.

Buyurun Sayın Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi, hafta sonu dâhil olmak üzere iki haftalık çalışma takvimini düzenlemektedir. Grubumuzun önerisinde, bu hafta içerisinde yani çarşamba, perşembe, cuma günleri ile hafta sonu çalışma saatleri ile önümüzdeki haftanın çalışma programı ve saatleri düzenleniyor ve biraz önce buradaki değerli hatibin de ifade ettiği gibi, pazar günü değil, cumartesi günü de Dışişleri Bakanımız hakkında verilen gensoru gündemi ve onunla alakalı çalışma programı söz konusu.

İktidar partisi olarak görevimiz, milletimizin gündeminde bulunan ve bizlerden acil olarak Parlamentodan geçirilerek yasalaşmasını beklediği kanun tasarısının bir an önce Meclisten geçirilmesini sağlamaktır ve bu yönde de -iktidarıyla muhalefetiyle birlikte- milletin merakla beklediği torba yasa gündemdedir ve bir an önce de onun bu Parlamentodan çıkarak, talepkâr olan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderecek olan yasal normların bir an önce düzenlenmesi amaçlanmaktadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Devletin kaynaklarını torbanıza doldurmak için çıkarıyorsunuz!

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Dolayısıyla iktidar partisi olarak bizim, burada, çok fazla sözden ziyade, icraata yönelik ve bir an önce de milletimizin beklediği kanunları çıkartmak gibi bir mükellefiyetimizin olduğu bilinci içerisindeyiz ve bunu sağlamak için de hafta sonları da dâhil olmak üzere çalışma saatlerinin günlük programın bitimine kadar devam etmesine dair bir program ve bir öneri şeklinde teklifimizi sunuyoruz.

Ben inanıyorum ki teklifimiz hem grubumuzca hem de muhalefet partilerimizce de kabul edilecek ve milletimizin arzu ettiği ve bir an önce gerçekleşmesini istediği bu torba kanun tasarısı behemehâl Meclisten geçecektir diyorum.

Muhalefet partilerimizin de önerimize destek vereceğini umuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Söyledik ya demin “Vermeyeceğiz.” diye.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Engin Altay, Sinop Milletvekili.

Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin görüşülmemesi gerektiğine yönelik Sayın Kamer Genç’in açtığı tartışmadan başlamak istiyorum. Kesinlikle haklı, doğru, yerinde bir itirazdır. Bunu biraz sonra anlatacağım ancak önce şunu merak ediyorum: On iki yıl Başbakanlık yapmış ve milletin yüzde 52’sinin tercihiyle Cumhurbaşkanlığına seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan on beş gün daha Başbakanlık yapsa ne olur yapmasa ne olur? Yani on beş gün daha o makamda kalınca başında gül mü bitecek?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Örtülü ödeneği bırakmak istemiyor. 

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın milletvekilleri, şunu söylememiz lazım: Bizim Anayasa’mıza göre, Anayasa’yı uygulama ve koruma görevi öncelikle Cumhurbaşkanına verilmiş bir görevdir. Türkiye’de bu Parlamento dahi Anayasa’yı çiğneyebilir, ihlal edebilir bilerek ya da bilmeyerek -ki siz bilerek bunu çok yapıyorsunuz, sonra bizi mahkeme kapılarında uğraştırıyorsunuz- ama bir kişinin Anayasa’ya çok sadık ve çok saygılı olması lazım, o da Cumhurbaşkanıdır. Şimdi, orta yerde seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var. Sayın Elitaş tutturmuş bir 21’inci madde gidiyor            -Nerede o? Kendisine sataşmış olayım, o da söz hakkı kullansın- “21’inci madde” diye tutturdu.

Sayın Elitaş, Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu, 6271 sayılı Kanun’un… Şimdi, biz 101’e atıfta bulunup “101’in son fıkrasına göre istifa etmesi gerekir partisinden de, milletvekilliği de düşmüş sayılması gerekir.” dediğimiz zaman Elitaş diyor ki: “Kanun var, kanun öyle değil.” 21’e bakmış.

Yok mu Elitaş? Şimdi, Elitaş’a bu 6271 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin (5)’inci fıkrasına bakmasını da bir tavsiye etmemiz lazım. Öyle buraya çıkıp 21’i gösterip oturmakla olmaz. Aynı kanunun 4’üncü maddesinin son fıkrası “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişiği kesilir ve TBMM üyeliği sona erer.” der. Bitmedi, biz bu tartışmayı biraz yapacağız. Yani amacımız da bağcıyı dövmek değil, hukuka saygının herkesçe ama özellikle de Cumhurbaşkanınca olması olmazsa olmaz anlayışımızdandır.

Şimdi, Sayın Elitaş 21’in üstündeki 20’nci maddeyi de görmemiş. Şimdi, 20’nci maddeyi affınıza sığınarak size okumam lazım:

“Madde 20- Cumhurbaşkanı seçiminin sonuçlandırılması

Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilir, kamuoyuna ilân edilir, Resmî Gazetede yayımlanır.” Bu şu demek: Sayın Cemil Çiçek başına geleceği bildiği için…

Sayın Elitaş, laf atıyorum size deminden beri…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Dinliyorum, dinliyorum.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Cemil Çiçek başına geleceği bildiği için bir çalışma başlatmış. Başlatmış ama yarıda da kesmiş, topu taca atmış, taca da değil kornere atmış, Çankaya’ya atmış, Sayın Abdullah Gül’e atmış. İktidar partisinin hukukçularının görüşleri de var, kamuoyuna yansıdı, siz de bilirsiniz. Sayın Cemil Çiçek’in ekibi de Sayın Başkanlık Divanı Cumhurbaşkanı seçim sonucu yayınlanınca Başbakanlığın bittiğini, vekilliğin düştüğünü ilan edebilir yorumunda bulunmuş Sayın Elitaş. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının itimat ettiği, itibar ettiği hukukçular topu Çankaya Köşkü’ne atmış. Aslında biraz da doğrusunu yapmış. Geçmişteki örneklerde olduğu gibi, Çankaya’nın da buna müdahale edeceğini zannediyorum. Sayın Abdullah Gül her şeye rağmen, hukuka sadakat ve bir hukuk adamı kimliğiyle, 13 Ağustos akşamı itibarıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığının fiilen sona erdiğini, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin düşmesinden kaynaklı olarak fiilen sona erdiğini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirecektir; bildirmesi gerekir. Ama ben diyorum ki: Bunlara gerek yok. Olması gereken, seçilen yeni Sayın Cumhurbaşkanının 14 Ağustos itibarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinden ilişiğini kesip Başbakanlıktan çekildiğini Cumhurbaşkanlığına bildirmesidir. Bakmayın, olması gereken budur. Eğer bir Cumhurbaşkanı daha seçilir seçilmez Anayasa’yı dolanmaya, kanunları eğip bükerek istediği sonuçları elde etmeye devam ediyorsa ben onun… Dikkatle dinlediğim ve not da aldığım… Hatta şöyle demiş: “Her balkon konuşmamda gönül diliyle konuştum.” Bu balkondan inince bu adama bir şey oluyor o zaman.

LEVENT GÖK (Ankara) – Hava değişimi oluyor, hava değişimi!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Balkonda ayrı bir psikolojik moda giriyor, balkondan inince adamın kimyası değişiyor. Bunu demek zorundayım. Yani eğer öyleyse, demokrasinin ve millî iradenin zafer gecesiyle o gece, o gece öyleyse, o gece öyleyse, bu Anayasa da orta yerdeyse, bu Anayasa da orta yerdeyse seçilen yeni Cumhurbaşkanının…

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Cumhurbaşkanımızın.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Cumhurbaşkanımızın, Sayın Cumhurbaşkanımızın (AK PARTİ sıralarından alkışlar) bunu çiğnememesi lazım kardeşim, bunu çiğnememesi lazım. Bunu çiğneyerek başlayacağı beş yıllık görevi başladığı gün kamu vicdanında büyük bir hayal kırıklığı yaratır. Ya, şu koltukta on iki sene oturdunuz, on beş gün oturunca ne olacak? Partiyle ilgili süreç… Sayın Alim Işık orada mı? Sayın Alim Işık, yanlış tespit, Başbakan adayı Davutoğlu değil. Alim Işık, Başbakan adayı Davutoğlu değil…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Senin Genel Başkanın kim olacak, onu bir söyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sen gel buradan söyle onu. Sen gel buradan söyle.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Senin Genel Başkanın kim olacak, onu düşün!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bizim Genel Başkanımız yerinde oturuyor.

Ya, kimi takdir ederseniz yapın. Başbakan kimi istiyorsa onu işaret eder, kimi istiyorsa onu işaret eder, seçtirir. Bunun için illa bu makamı kullanmasına gerek yok. Ha, Türkiye'ye bir şey olmaz, on üç gün daha orada oturmakla Türkiye bir şey kaybetmez. Türkiye bir şey kaybetmez.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sinop’ta ne oldu Engin Bey?

AHMET YENİ (Samsun) – Sinop, Sinop…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Niye rahatsız oldunuz? Niye rahatsız oldunuz?

AHMET YENİ (Samsun) – Sinop yüzde 65.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Göreve başlamadan bunu çiğneyen insan, Cumhurbaşkanlığı görevinde kamu vicdanında her gün yara alır. Bunu söylüyorum. Ve bunu çiğneyemez. Bunu çiğnedi. (CHP sıralarından alkışlar)

Bunu çiğnerse ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir tezkere gönderirse Başbakanlık, Meclis Başkanlığını şimdiden uyarıyorum, Cemil Çiçek’i şimdiden uyarıyorum, “Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan” sıfatıyla, kimliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen yazıları Cemil Çiçek işleme koyamaz.

81 ilin valisine sesleniyorum: Bu on beş günlük sürede, ayın 14’ünden itibaren 81 ilin valisi Başbakanlıktan gelen emirleri, idari, mali tasarruflarla ilgili, bunları kanunsuz emir saymalıdır.

AHMET YENİ (Samsun) – Sinop’ta mı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Buna saygın yok mu senin?

AHMET YENİ (Samsun) – Sinop’ta yüzde 65,2.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Evet, helal olsun, aldınız. Sana ne şimdi Sinop’tan? Sen Samsun’a bak, sen, Samsun’da daha iyisi…

AHMET YENİ (Samsun) – Samsun yüzde 66.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bunu çiğneyerek Cumhurbaşkanlığı yapılmaz. O zaman, burada 28’inde yemin ederken, “Devletin varlığı, bağımsızlığı” diye başlayacak, “Anayasa’ya, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye sadakat” diyecek. Anayasa’yı çiğneyeceksin, ondan sonra bu kürsüye geleceksin, Anayasa’ya sadakat yemini edeceksin, bu da olmaz.

AHMET YENİ (Samsun) – Haluk Koç’un olduğu yerde yüzde 66.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, belli ki bu konuşmam sizi çok rahatsız etti. Çok rahatsız etti. Çok rahatsız etti, bu tepkilerin neticesi budur.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Gülüyoruz, çok eğleniyoruz! Biz rahatız, gülüyoruz, gülüyoruz! Ne hâllere düştünüz ya!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, hiç müdahale etmeyecek misiniz?

AHMET YENİ (Samsun) – Sözcünün olduğu yerde yüzde 66.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Müdahale edin Sayın Başkan!

Ben, buradan, …eğer Sayın Tayyip Erdoğan ayın 14’ünde bu makamı bırakmayacaksa, partisiyle ilişiğini kesmeyecekse Sayın Cemil Çiçek’i ve Sayın Abdullah Gül’ü Anayasa’ya ve hukuka sadakate davet ediyorum. Buradan davet ediyorum. Buradan davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Hallederiz onu, hallederiz!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Cemil Çiçek ile Sayın Abdullah Gül büyük bir hukuk sınavı verecek, büyük bir etik, ahlaki sınav verecekler. Bakalım, onları da göreceğiz, Anayasa’ya mı bağlılar, başka yere mi bağlılar! Bunu söylemek istiyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – 61,2’ye bağlıyız.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Grup önerinize gelince. Ben bu torbayı Genel Kurula indirdiğiniz grup önerisinde dedim ki: “Hayhay, elbette bu torba buradan geçer, şöyle geçer: Her beş dakikada bir burada 185 sayın milletvekili olursa bu geçer.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Siz söylediniz: “On iki yıllık milletvekilliği hayatımızın en uzun tasarısını görüşüyoruz.” Bu işkenceye ne gerek vardı?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bizce de, ne gerek var?

AHMET YENİ (Samsun) – Haluk Koç’un olduğu yerde de 65,9.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Siz almadınız onu. Başbakan sizi sahaya yollamadı ya, sen ne konuşuyorsun? Başbakan sizi sahaya yollamadı. Gelen oyları mı bunlar engellerdi? Konuşma oradan! Samsun’a kaç gün gittin sen? Sizi buraya çaktı, adam kendisi aldı oyu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Engin Bey, üç dönemdir oradan…

ENGİN ALTAY (Sinop) –Ya adam sizi sahaya yollamadı be!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sizi tek başına yendi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Evet, olabilir, siz utanın, siz!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri…

Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Altay’ın…

BAŞKAN – Anlaşılmıyor efendim, önce grubunuzu bir susturun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Altay hem ismimden 3 defa bahsedip hem de yaptığım açıklamaların…

BAŞKAN - Arkadaşlar lütfen… Anlaşılmıyor Sayın Elitaş’ın sesi.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Eğleniyoruz burada Sevgili Başkan, çok görme ya!

BAŞKAN – Eğlenecekseniz dışarı lütfen.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Burası da uygun bir yer.

BAŞKAN - Konuşulması dahi doğru değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nu yanlış yorumladığımla ilgili ve Meclis Başkanının göreve davet edilmesiyle ilgili benim ifade etmediğim meseleleri söyledi, açıklamak istiyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Hiçbir şey demedim. Yani, gene söz vereceksiniz ama ben sadece “Elitaş sadece 21’i okuyor, 4 ile 20’yi görmüyor.” dedim. Ne var bunda?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hâlâ sataşıyor Sayın Başkan, hâlâ sataşıyor.

BAŞKAN – Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisine şaşırıyorum; 10 Ağustos tarihine kadar, Cumhurbaşkanı olmasın diye ısrar ettiniz, uğraştınız didindiniz ama Recep Tayyip Erdoğan tek başına 14 partiyi bitirdi. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yani, şimdi de  “İlla Cumhurbaşkanı olsun.” diyorsunuz. 10 Ağustosa kadar, akşam sandıklar açılıp oy verme anının bitimine kadar, Cumhurbaşkanı olmasın diye ısrar ettiniz. 

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya Anayasa’yı uygula, Anayasa’yı diyoruz. Aklın ermiyor mu, Anayasa’yı uygula diyoruz. Kimse bir şey istemiyor, Anayasa’yı uygula diyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama şu anda Sayın Recep Tayyip Erdoğan öyle şeyleri değiştirdi ki Cumhurbaşkanı olmasını istemeyenlerin dahi Cumhurbaşkanı olduğunu Sayın Altay’ın konuşması da gösterdi. Ki Sayın Başbakan…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben kabul etmiyorum, ben onun Cumhurbaşkanlığını reddediyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Senin kabul edip etmemen önemli değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben reddediyorum onun Cumhurbaşkanlığını.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sen kimsin ki! Senin kabul edip etmemen önemli değil. Sen bir kere bir benzinliğe uğra! Sen bir benzinliğe uğra! Benzinliğe uğra sen!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Onun Cumhurbaşkanlığı hileyle, şaibeyle, devletin imkânlarını kullanarak…

BAŞKAN – Sayın Genç… Lütfen Sayın Genç…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İmam da gelsin mi imam da?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın değerli milletvekilleri, Meclis Başkanının yetkisi yok, Cumhurbaşkanının yetkisi yok. Sayın Altay, Meclis Başkanının yetkisi sadece 84’üncü maddeyle ilgili: “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel kurula bildirilmesiyle olur.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya o ayrı bir madde.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ben “hanya” diyorum, sen “Konya” diyorsun ya!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın Sayın Altay, siz Meclis Başkanını göreve davet ediyorsunuz. Meclis Başkanının bu konuda…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Meclis Başkanı Başbakanlıktan gelen yazıları geri gönderecek, geri.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Olur mu, gelmiş, komisyonlarda görüşülmüş.

ENGİN ALTAY (Sinop) – “Git Çankaya’ya otur.” diyecek.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, 20’nci maddeyi de okuyorum, 21’inci maddeyi de okuyorum:

“Seçilen Cumhurbaşkanı adına, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğine dair bir tutanak düzenlenir.” Bu tutanak kime verilir?

ENGİN ALTAY (Sinop) – 20’yi oku, 21’i 10 kere okudun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – 20’yi okuyorum işte. 20’yi okuyorum, farkında değilsin sen.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Orada öyle değil, yanlış yeri okuyorsun. “20’yi okuyorum.” diyorsun, 21’i okuyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – “(1) Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilir, kamuoyuna ilân edilir ve Resmî Gazetede yayımlanır.

(2) Seçilen Cumhurbaşkanı adına, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğine dair bir tutanak düzenlenir.”

Bu tutanak 28 Ağustos tarihinde bu kürsüde teslim edilir; açık ve net. (AK PARTİ  sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya tutanak önemli değil.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – O tutanak sadece yemin için, hayır.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yine 21’e geçtin ya. Ya 20’yi okuyamıyorsun, 20’yi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Tarih yanlış, yanında tarihçi var, ona sor.

ENGİN ALTAY (Sinop) – 20’yi atladın, 21’e geçtin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – 28 Ağustos 2007 Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçildiği gündür. Yeni Cumhurbaşkanının göreve başlaması mazbatasının verildiği gündür.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Gül’ü destekliyor musun, Gül’ü? Kayserilisin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, sadece düzeltme bakımından… Sayın Elitaş 20’yi okudu, 21’in ilk cümlesini de 20’ye bağladı. Ne ayıp şey ya!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Nereye bağlayacaktı?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi Elitaş diyor ki: “Milletvekilliği 84’üncü maddeye göre düşer.” E 101’inci maddeye göre de düşüyor. Okumadın mı onu, onu okumadın mı? Zavallı bir düşünce sahibisin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen önce bir benzinliğe git Kamer, sen bir benzinliğe uğra!

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 19 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ile diğer denetim konuları ve 20 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; bastırılarak dağıtılan (11/37) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 16 Ağustos 2014 Cumartesi günü yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Arayacağım efendim, tamam.

Yoklama talebi var, yerine getireceğim: Sayın Altay, Sayın Gök, Sayın Sarı, Sayın Çelebi, Sayın Serindağ, Sayın Seçer, Sayın Eyidoğan, Sayın Erdemir, Sayın Genç, Sayın Demiröz, Sayın Nazlıaka, Sayın Akova, Sayın Gümüş, Sayın Çam, Sayın Tayan, Sayın Atıcı, Sayın Oran, Sayın Korutürk, Sayın Bilgehan ve Sayın Akar.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 19 Ağustos 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ile diğer denetim konuları ve 20 Ağustos 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; bastırılarak dağıtılan (11/37) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin 16 Ağustos 2014 Cumartesi günü yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) Önergeler

1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, (2/2075) esas numaralı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/197)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/2075) esas numaralı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’min TBMM İçtüzüğü’nün 37’nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve teklif ederim.

                                                                                            Aylin Nazlıaka

                                                                                                  Ankara

BAŞKAN – Teklif sahibi Aylin Nazlıaka, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Nazlıaka. (CHP sıralarından alkışlar)

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sığınma evindeki kadınların oy kullanabilmesi amacıyla vermiş olduğum kanun teklifiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Tabii, aslında biz bu kanun teklifinin yerel seçimler öncesinde, o olmadı Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde geçmesini çok önemsemiştik ancak, maalesef, ertelene ertelene bugüne geldik. Ama, öyle umut ediyorum ki sizlerin de vereceği oylarla birlikte bu kanun teklifini bugün getirir, bu ayıbı bir an önce ortadan kaldırırız.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’na teşekkür etmek istiyorum çünkü sığınma evindeki kadınlarımızın sorunlarına dikkat çekmesi ve sığınma evindeki kadınların oy kullanamaması yönünde farkındalık yaratması açısından çok kıymetli çalışmalar yürütüyorlar.

İkinci söylemek istediğim şey ise -keşke burada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanınız olsaydı- ona bir duyuru niteliğinde: Bakın, bilinçli olarak çok yanlış bir terim kullanıyorsunuz. Biz ne zaman size bir soru önergesi versek ve soru önergesinde sığınma evleri sayısını ya da sığınma evindeki kadınların sayısını sorsak bize verdiğiniz yanıtta “konukevi” terimini kullanıyorsunuz. “Konukevi” bilinçli olarak yanlış olarak kullanılan bir kelimedir çünkü “konukevi” diyerek bunun içerisine misafirhaneleri ve yaşlı bakımevlerini de dâhil edip sayıyı daha yüksek göstermeyi hedefliyorsunuz. Oraların adı “sığınak”tır, “sığınak”; kadınların can havliyle sığındığı yerdir, can güvenliği olmayan insanların korunma amaçlı olarak gittiği yerdir. O yüzden, bir an önce bu yanlış terminolojiyi de ortadan kaldıralım diyorum.

Değerli milletvekilleri, bu konuyu, sığınma evindeki kadınların oy kullanma konusunu sizin Bakanınıza soruyorlar, Bakan yanıt olarak “Bu çok karmaşık bir mevzu.” diyor. Yani, tabii, ona karmaşık geliyor olabilir, ona birtakım konular çok karmaşık geliyor zaten, bunu anlıyoruz ama biz şimdi vermiş olduğumuz bu kanun teklifiyle toplumsal cinsiyet eşitliğinin olduğu ülkelerde bu sorunun nasıl çözüldüğünü bir kez daha sizin Bakanınıza da duyurmuş oluyoruz.

Elbette ki kadınların güvenliği açısından sığınakların adresi gizli tutulmalıdır ancak siz o ildeki, kadının bulunduğu ildeki aile ve sosyal politikalar il müdürlüğünün adresini göstererek çok rahatlıkla bu kadınların oy kullanmasını sağlayabilirsiniz. Ne olmuş oluyor sizin bu sisteminizle birlikte? Şiddet gören kadın bir kez de devletten bir tokat yiyor. Devlete sığınıyor ama devlet onu ölü sayıyor, yok sayıyor. İşte o yüzden diyoruz ki: Bir an önce kadınlarımızın en temel hakkını, en temel yurttaşlık haklarından biri olan seçme hakkını teslim edin.

Tabii, olup bitenlerden sizin Bakanınızın pek haberi yok. Örneğin kendisi diyor ki: “Kadınlarımız korunma altındayken öldürülmüyor.” Ne talihsizliktir ki bu açıklamayı yaptığı 4 Temmuz 2014 tarihinde Şefika Söylemez adlı bir kadın arkadaşımız, 21 yaşında gencecik bir kadın arkadaşımız koruma altındayken evinin önünde silahla öldürülüyor, yaşamını kaybediyor. Bu kadar olup bitenlerden bihaber durumda olduğunuzu maalesef sizlere söylemek zorundayım.

Değerli milletvekilleri, kadının bedeni üzerinden yürüttüğünüz siyaset nedeniyle gelmiş olduğumuz noktada kadınların ne giydiği, ne yediği, ne içtiği, ne renk ruj sürdüğü, hamile kadınların sokakta dolaşıp dolaşamayacağı, kadınların kahkaha atmasının iffetsizlik olup olmadığı ve hatta bugün yapılan bir açıklamaya göre de kadınla erkeğin bir arada horon tepip tepmemesi bile tartışılır noktaya geldi; kızlı erkekli eğitim görmek bile tartışılır noktaya geldi, karma eğitim bile tartışılır noktaya geldi. bunların sorumlusu sizsiniz, siz. Hani günde 3 kadınımız öldürülüyor ya; hani kadına yönelik şiddette yüzde 1.400 artış var ya; işte, o katilleri cesaretlendirenler, kadına nerede, nasıl davranması gerektiğini dikte edenlerdir. Bakmayın öyle uzaklara, sizlerden bahsediyorum, sizlerden. Sizlersiniz o katilleri cesaretlendiren.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bak işine kardeşim, konuşmanı yap sen ya!

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Sizlersiniz, evet.

Onun için diyorum ki…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Aldın dersini, hâlâ konuşuyorsun ya! Boş şey bunlar, boş.

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Tabii, izleyicilerimiz buradan söylenen lafların seviyesini duymuyor ama duymamaları belki daha iyi televizyondan bizi izleyenlerin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ne var seviyede ya?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Kendi seviyen yerlerde sürünüyor.

 AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Valla, şeytan diyor ki çıkar şu ayakkabını fırlat ama bir ayakkabıma bakıyorum, bir sizlere bakıyorum, değmez diyorum açıkçası.  (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hadi be!

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) - Evet, değmez.

Diyorum ki bir kez olsun ellerinizi “hayır” demek için değil, “hayırlı olsun” demek için kullanın, parmaklarınızı bir kez olsun hayırlı bir iş için kullanın. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hadi oradan be!

BAŞKAN – Bir milletvekili adına söz isteyen Aykan Erdemir, Bursa Milletvekili.

Buyurun Sayın  Erdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi ve bizleri televizyon ve bilgisayar ekranları başında izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlarım.

Ankara Milletvekilimiz Sayın  Aylin Nazlıaka’nın 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi lehinde söz aldım.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Ayakkabı var mı, ayakkabı?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) – Ama, yalnızca bu kanun lehinde söz almadım; cinsiyetçi uygulamalar aleyhinde söz aldım, ayrımcı anlayışın aleyhinde söz aldım, dışlayıcı siyasetin aleyhinde söz aldım, erkek egemen zihniyetin aleyhinde söz aldım, adaletsiz düzenin aleyhinde söz aldım ama yalnızca aleyhinde söz almadım; kadın-erkek eşitliğinin lehinde söz aldım, eşitlikçi anlayışın lehinde söz aldım, toplumsal içerici siyasetin lehinde söz aldım, adaletin, hakkın ve hukukun lehinde söz aldım.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Ee?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013 yılında yayınladığı Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda Türkiye, 136 ülke arasında 120’nci sırada yer almaktadır. Türkiye, aynı rapora göre, kadınların ekonomiye katılımında, 136 ülke arasında 127’nci sıradadır. Kadın-erkek eşitliğinde, üyesi bulunduğumuz Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında ne yazık ki sonuncu sırada yer almaktayız. Gönül isterdi ki on iki yıllık AKP iktidarında en azından sondan 2’nci sıraya yükselmemizi sağlayacak politikalar hayata geçirilebilmiş olsaydı.

Oysaki bugün, on iki yılın ardından, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 30 iken erkekler için bu oran yüzde 76’dır. Üst düzey bürokrat ve yöneticilerin yalnızca yüzde 10’u kadındır. Meclisteki milletvekillerimizin yalnızca yüzde 14’ü, yerel yöneticilerimizin yalnızca yüzde 10’u kadındır. 81 ilin yalnızca 4’ünde kadın belediye başkanı ve 1’inde kadın vali görev yapmaktadır. Bugün ülkemizde yalnızca 1 kadın bakan ve 1 kadın müsteşar görev yapmakta, bakan yardımcısı olarak görev yapan tek bir kadın bulunmamaktadır.

Devam ediyorum: Rekabet Kurulunun 7 üyesinin 7’si de erkek…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Eşbaşkanlarımız kadın.

RECEP ÖZEL (Isparta) – CHP’de kaç kadın var ki? Kaç belediye başkanı var ki?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - …TRT Yönetim Kurulunun 6 üyesinin 6’sı da erkek, RTÜK’ün 9 üyesinin 9’u da erkek, il emniyet müdürlerinin 81’i de erkek…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Kaç grup başkan vekiliniz kadın?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - …BTK kurul üyelerinin 5’i de erkek, Merkez Bankasının Banka Meclisi üyelerinin 6’sı da erkek, Denetleme Kurulunun 4’ü de erkek, başkan yardımcılarının 4’ü de erkek, Para Politikası Kurulunun 7’si de erkek yani toplam 22’de 22 erkek, TÜBA Konsey üyelerinin 11’i de erkek. Allah için, bir tane liyakatli, bir tane donanımlı, bir tane meziyet sahibi kadın bulamadınız mı bu makamlara atamak için?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Siz bulamadınız mı?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Anayasa Mahkemesinin 14 üyesinden yalnızca 1’i kadın.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Bir şey söylerken ardınıza bakmayı da unutmayın!

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - YSK’nın 11 üyesinden yalnızca 1’i kadın.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Geriye bakın, geriye!

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - YÖK’ün 20 üyesinden yalnızca 1’i kadın. TÜBİTAK bilim kurulunun 14 üyesinin yalnızca 1’i kadın. Keşke şu anda bağırdığınız enerjiyi 1 değil de 2 kadın üye atamak için, sıfır değil de 1 kadın üye atamak için harcasaydınız.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Ayakkabı var mı ayakkabı orada?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) – İşte, bütün bu istatistikler gösteriyor ki Türkiye’de kadınlara yönelik sistematik ayrımcı bir anlayış vardır. Kadınlar eğitimli, donanımlı, başarılı, liyakatli olmalarına rağmen, Türkiye’de bürokraside, Türkiye’de üst kurullarda, Türkiye’de yönetimin üst kademelerinde temsil edilememektedir. İşte, o nedenle de bugünkü kanun teklifinde olduğu gibi benzeri sosyal içerici, eşitlikçi politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.

ÜLKER CAN (Eskişehir) – Sayın Vekilim, cevap vermediniz, partinizde yüzde kaç kadın var?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) – Benim de bu ve benzeri konularda verdiğim 4 teklif var. Biri, kadınların soyadı hakkıyla ilgilidir. Diğeri, babalık iznini sekiz haftaya çıkarmayı hedefleyen bir tasarıdır. Bir diğeri, kamu iktisadi teşebbüslerinde yönetim kurullarına kadın kotası, cinsiyet kotası getirmektedir. Son olarak da, Türk Ticaret Kanunu’nda şirketlerin yönetim kurullarına yine cinsiyet kotası getirmektedir. Umuyorum ki bu tarz eşitlikçi ve sosyal içerici politikalar yoluyla bugüne kadar kurumsallaşan cinsiyetçilik Türkiye’de son bulacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Kadın genel başkan bekliyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Satır buyurun, söz talebiniz var.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın (2/2075) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili önergeye ve Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın bu önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

İç Tüzük 37’ye göre verilen konuda konuşmak istiyorum.

Kadına yönelik şiddetten dolayı kadın sığınmaevinde kalan hemcinslerimizin oy kullanma haklarıyla ilgili verilen bir çalışmada, bir kadın parlamenterin, ayakkabısını çıkarıp milletvekillerine, halkın seçtiği milletvekillerine atmak gibi son derece basit ve şiddet içeren hareketten dolayı kendisini kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Bize şiddet uyguladı, şiddet!

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Bu arkadaşımızı öncelikle saygıya ve terbiyeye davet ediyorum.

Bu millet çatısı altında böyle bir hareket, bugüne kadar herhâlde hiçbir kadın parlamenter tarafından yapılmamıştı, ilk defa bir Cumhuriyet Halk Partili milletvekili tarafından ayakkabısının çıkarılarak milletvekillerine atılmak gibi bir konu ve tehdit gündeme geldi. Tekrar kendisini esefle ve şiddetle kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Müsaade ederseniz, konuyla ilgili gerek gördüğüm konularda hukuki ve siyasi bilgilerimi paylaşmak istiyorum.

Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi 10 Ağustosta seçimimizi yaptık ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ilk defa kendi oylarıyla Cumhurbaşkanlarını seçtiler. Cumhurbaşkanı seçimine katılan tüm milletimizin temsilcilerine ve seçmenlere teşekkür ediyorum. Yeni Cumhurbaşkanımızın, vatanımıza, milletimize, halkımıza ve coğrafyamıza hayırlı olmasını diliyorum, kendisini de tebrik ediyorum ayrıca.

Kadın sığınmaevlerinde kalan kadınlarla ilgili konuya gelince: Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi seçim sistemi “adres kayıt sistemi”ne göre düzenlenmiştir. Burada ikametgâh esas alınmaktadır, ikametgâh dışında oy kullanmak mümkün değildir. Kadın sığınmaevlerinde kalan kadınlarımız, eşi, ailesi veya başka bir şekilde şiddete maruz kalmış ve adreslerinin belli olmaması gereken hemcinslerimizdir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız kendileriyle en yüksek derecede ilgilenmektedir.

Kadın sığınmaevleri, kadın parlamenter olarak, Adalet ve Kalkınma Partili kadın parlamenterler olarak hepimizin yakından takip ettiği bir konudur. Kadın sığınmaevlerinde bulunan kadınlarımızdan can güvenliği riski taşımayanların, Aile ve Sosyal Politikalar il müdürlüklerimiz kontrolünde bu son seçimde ikametgâhlarının bulunduğu yerde oy kullanmaları sağlanmış ve kendilerinin seçme hakları teslim edilmiştir, can güvenliği riski taşıyanlar ise maalesef kullanamamışlardır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın Yüksek Seçim Kuruluyla görüşmeleri devam etmektedir. Bir sonraki seçimde kadın sığınmaevlerinde bulunan kadınlarımızın da oy kullanmaları yönündeki engelin kaldırılması ve seçimlerde oylarını kullanması Yüksek Seçim Kuruluyla birlikte yapılacak çalışmalar sonucu neticelenecektir.

Bu bilgiyi paylaşmak istedim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Satır.

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Nazlıaka.

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, sataşma nedeniyle söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim?

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sataşma nedeniyle söz istiyorum. Çok açık olarak kendisi benim kişiliğime yönelik olarak beni âdeta terbiye etmeye çalıştı.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Nazlıaka.

Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – “Kadına şiddet” diyorsun, şiddet uygulamaya kalkıyorsun, kendinle çelişiyorsun.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Sayın Satır’ın önündeki notları okumaya çalışmasına şahitlik ettik ama tabii, kendisi acaba okuduklarını dinleyebildi mi? O konuda ciddi anlamda endişelerim var. (AK PARTİ sıralarından “Aa!” sesleri) Çünkü, doğru değil. 2.400’ün üzerindeki kadın arkadaşımız, kadın kardeşimiz en temel yurttaşlık hakkı olan oy kullanma hakkını bu seçimde de kullanamamıştır, bu da sizin ayıbınızdır. Bunu bir kenara yazalım, bir kenara koyalım.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Allah Allah!

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Bunun dışında, elbette ki  bu Meclis ortamında hiç yaşanmasını istemediğimiz birçok ortama bugüne kadar şahitlik ettik.

ÜLKER CAN (Eskişehir) – Sayenizde.

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Kadın gazetecilere buradan neler söylenildiğini hiç unutmuyoruz.

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Özür diler misiniz? Çirkin davranışınız için özür diler misiniz?

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Burada arkadaşlarımıza uçan tekmeler atıldığını unutmuyoruz.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – O yüzden mi ayakkabı atacaktınız?

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – İşte, Meclisi böylesine şiddete taşımız olmanız da yine sizin eserinizdir.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Şiddeti uygulayanın bunlardan bahsetmesi…

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Bu noktada, kahkaha atmanın bile iffetsizlik olarak kabul edildiği partinin zihniyeti tarafından, ben de size anlayacağınız dilde cevap vermeye çalıştım.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Allah Allah!

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Öyle mi? Allah Allah!

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Maalesef, siz ancak bundan yani şiddetten anlıyorsunuz.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Sizin anladığınız dil bu aslında.

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Ama, elbette ki bizim arzu ettiğimiz şey, burada demokratik bir ortamda karşılıklı olarak fikirlerimizi aktarabilmemizdir.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Demokratik ortam, ayakkabı fırlatmak mı?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Yazıklar olsun!

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Oturduğunuz yerden bize kötü sözler söylemeniz değil, bizi dinleyip sonra kürsüye gelip konuşma yapabilmenizdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – O hareketi yapacağınızı…

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Ama, bunu yapamadığınızı burada şu anda, şu saniye bile bir kez daha göstermiş bulunuyorsunuz.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Milleti kandırmayın bu kürsüden, doğruları söyleyin.

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – Ben bu duygularla, Mecliste bundan sonra daha olumlu ortamlar yaşayacağımızı umut ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) Önergeler (Devam)

1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, (2/2075) esas numaralı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/197) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 18.12

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 131’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki bir kanun teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kars Milletvekili Yunus Kılıç ve Amasya Milletvekili Avni Erdemir ile 79 Milletvekilinin; Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/937, 2/2229) (S. Sayısı: 615)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki 108 adet kanun teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4- İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 3 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Adana Milletvekili Turgay Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan Ayaydın ve Ercan Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 1 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile 20 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in; Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören’in; Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit Bağcı ile 37 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/931, 2/115, 2/139, 2/158, 2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524, 2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019, 2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227, 2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350, 2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488, 2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655, 2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799, 2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957, 2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065, 2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190, 2/2191, 2/2192, 2/2198)  (S. Sayısı: 639)(x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

6/8/2014 tarihli 130’uncu Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının dördüncü bölümünde yer alan 99’uncu madde kabul edilmişti.

Şimdi, 100’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, iki adet önerge aynı mahiyettedir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Önergelere geçmeden önce, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - …100’üncü maddeyle ilgili bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.

Sayın Başkan, Meclisimizin en son yapılan birleşiminde Milliyetçi Hareket Partisinin bazı milletvekillerinin vermiş olduğu bir madde ihdası önergesi vardı. Meclis Başkan Vekili Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı’nın sözlerini tutanaklara geçtiği şekliyle ifade ediyorum: “Sayın milletvekilleri, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşlarının yeni madde ihdasına dair bir önergesi vardır. Önergeyle 6136 sayılı Kanun'da değişiklik öngörülmektedir. Ancak, 6136 sayılı Kanun görüşülmekte olan tasarıya konu bir kanun olmadığından, İç Tüzük'ün 87'nci maddesi gereği önerge işleme alınamayacaktır.”

Şunun için gündeme getiriyorum Sayın Başkanım: Görüşeceğimiz, şu anda üzerinde görüşme yapacağımız 100’üncü madde, Hükûmetin Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk ettiği, daha doğrusu Meclis Başkanlığı üzerinden sevk edilen 61 maddelik tasarısının içerisinde yer almayan bir maddedir. Ayrıca, bu madde, 100’üncü madde de 2577 sayılı Kanun’da bir değişiklik öngörmektedir. Hükûmetin imzalamış olduğu 61 maddelik tasarıda, 2577 sayılı Kanun’da herhangi bir değişiklik mevcut değildir. Dolayısıyla, Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyon çalışmaları esnasında ve üst Komisyon çalışmaları esnasında İç Tüzük 87’ye aykırı bir işlem yapmış ve İç Tüzük’e aykırı bu fiiller, bu işlemler Komisyon çalışmaları esnasında da kayda geçirilmiştir. Buna rağmen, İç Tüzük 87’nci maddeye aykırı bir işlemi Meclis Genel Kurulunun huzuruna sevk etmiştir.

Dolayısıyla, sizin, bir önceki birleşimde Meclis Başkan Vekilinin takındığı tutumu takınarak... Mevcut tasarıda izi olmayan bu değişiklik teklifinin, önerinin tasarıdan çıkarılması gerekmektedir. Bunu bilgilerinize arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Başka söz talebi var mı?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkanım, bu konuda eğer şeyse usul tartışması açmayı talep ediyoruz.

BAŞKAN – Efendim, usul tartışması açılacak bir konu yok. Şöyle ki...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İç Tüzük’e aykırıdır. İzah etmeniz gerekir o zaman. O zaman, sizin tutumunuzu da sorgulamak durumunda kalacağız. Ya sizin tutumunuz doğrudur ya Sayın Bahçekapılı’nın tutumu doğrudur.

BAŞKAN – Tamam, buyurun, usul tartışması açıyorum efendim.

Söz isteyin, buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Aleyhte...

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte...

BAŞKAN – Gruplar olarak anlaşın, birer kişiye söz vereceğim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, Komisyon olarak biz cevap verseydik. Bu Komisyondan gelen işe itiraz var.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Zaten Komisyon İç Tüzük’ü hiç dikkate almamış Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Almıştır sonuna kadar efendim.

BAŞKAN – Sayın Zozani aleyhte, Sayın Altay aleyhte; Sayın Kubat lehte, Sayın Elitaş lehte.

Sayın Kubat, lehte, buyurun.

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 100’üncü maddesinin görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; açılan usul tartışmasında Başkanımızın 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın mevcut hâliyle yani Komisyondan geldiği sıra sayısındaki metinler üzerinden görüşülmesine devam edilmesi noktasındaki tutumunun lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım.

Değerli Başkanım, geçen hafta da buna benzer itirazlar gündeme gelmişti ve Genel Kurul, buna ilişkin tartışmaları son iki üç ay içerisinde 3-4 defa yaptı. Şimdi, Komisyona gelen metin üzerinde, İç Tüzük’ümüzün 35’inci maddesine göre… Kanun tasarı ve tekliflerini -ki burada birleşen 100 küsur teklif ve tasarı var- bunların birbirleriyle ilgili olanlarını birleştirmenin, aynen veya tadil yoluyla kabul veya reddetmenin komisyonun yetkisinde olduğu İç Tüzük’ümüzün 35’inci maddesinde belirtilmiş. Şimdi, Komisyonda, Plan Bütçede alt komisyon da kurulmak suretiyle, Hükûmet tasarısı ve konuya ilişkin diğer teklifleri de birleştirmek suretiyle bir metin hazırladılar. Yine, İç Tüzük’e göre, artık Komisyon 42’nci maddeye göre bu raporunu hazırlayıp Genel Kurula bir metin sundu.

Şimdi, İç Tüzük’ün 87’nci maddesinde bu mevcut metin üzerinde değişiklik önergesi verilmesi elbette ki bütün milletvekillerimizin hakkıdır, hiçbir diyeceğim yok. Ancak, 87’nci madde, mevcut metin üzerinde nasıl değişiklik önergesi verilebileceğine ilişkin usuli şartları düzenlemiş. Şu anda görüşmekte olduğumuz bu tasarıdaki 148 maddede ilgili kanun yer almamışsa, elbette ki 87’nci maddeye göre, burada yer almayan bir kanunla ilgili, örneğin 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanun’la ilgili bir değişiklik önergesi geliyorsa, Başkanlığın yine 87’nci maddenin amir hükmü gereği bunu işleme almaması yolundaki tutumu yerindedir, yani geçen hafta Sayın Bahçekapılı’nın yaptığı uygulama da bu anlamda yerindedir.

Şimdi, Sayın Zozani’nin yaptığı bu eleştiriyi genel parlamento hukuku açısından belki derinlemesine analiz etmek ayrı bir tartışma konusu ama mevcut İç Tüzük’e göre önümüzde bir metin var ve biz Genel Kurul olarak Komisyonun bize göndermiş olduğu bu sıra sayısı üzerinden görüşmelere devam edip bir nihai karar vermek durumundayız. Bu çerçevede yapılması istenilen değişikliklere ilişkin önergeler de 87’nci maddeye uygun olmak zorundadır. Sayın Zozani’nin geçen hafta vermiş olduğu önerge bu kapsamda olmadığından dolayı işleme konulamamıştır. Dolayısıyla, geçen hafta ve bu hafta da usule ilişkin bu konuda Başkanlığın tutumunda Tüzük’e herhangi bir aykırılık yoktur, Başkanımızın tutumu yerindedir.

Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Hakkâri Milletvekili Sayın Zozani.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, aslında Sayın Kubat beni doğruladı, hak da verdi, bunun üzerine söylenecek çok şey kalmıyor. Sizin yapacağınız, önceki hafta Sayın Bahçekapılı’nın takındığı tutumu takınmanız ve bu maddenin tasarı metninden çıkarılmasını sağlamaktır; sizin yapacağınız şey budur. Çok açık ve net, İç Tüzük 35’inci maddeye aykırı bir uygulamayı Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu gerçekleştirmiştir alt komisyon çalışmaları içerisinde, izi olmayan bir madde ihdası yapılmıştır yasada. Komisyona gelen tasarıda, 61 maddelik tasarıda 2577 sayılı Kanun’la ilgili herhangi bir işlem, bir değişiklik yok; olmadığına göre, İç Tüzük 87’nci maddeye dayanarak ilişik olmayan bir madde ihdasını gerçekleştiremezsiniz. Ancak, Plan ve Bütçe Komisyonu İç Tüzük’e aykırı böyle bir işlem gerçekleştirmiş. Şimdi, bu İç Tüzük 87’ye aykırı işlemi sizin gündeminize getiriyoruz. Eğer şimdi karar veremiyorsanız çalışmalara ara verip bunun üzerine enine boyuna tartışmanız gerekir. Bu konuyla ilgili itirazları biz ilk yapmıyoruz, yazılı olarak da bu konuyla ilgili itirazlarımızı Meclis Başkanlığına iletmiş durumdayız ancak ısrarla İç Tüzük’e aykırı bir işlemi burada gerçekleştirme gayreti vardır.

Geçen hafta Sayın Alim Işık ve milletvekili arkadaşlarının vermiş olduğu bir madde ihdası önergesi vardı burada. Meclis Başkan Vekili Sayın Bahçekapılı haklı olarak, İç Tüzük 87’nci maddeye dayanarak -ki o uygulaması esnasında da tartışmalarımız söz konusu oldu- İç Tüzük 87’ye aykırıdır deyip önergeyi gündeme almama tutumunu benimsedi; İç Tüzük 87’ye uygun bir tutumdu. Şimdi de aynı uygulamayı yapmanız gerekir, İç Tüzük 87’ye aykırı yapılmış bir uygulamayı düzeltmeniz gerekir. Tersi durumda, bu Tüzük’ün kimin için yapıldığını sorgulamak durumunda kalırız. Eğer bu Tüzük’ü biz uygulamıyor isek, hükümlerine uymuyor isek biz burada niye çalışmalar yapıyoruz? Ayrıca, Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği’ne aykırı bir durum da burada söz konusudur.

Siz bu tartışmayı burada noktalayabilirsiniz, düzeltebilirsiniz, bir yanlışı düzeltebilirsiniz. Bu tasarı içerisinde, asıl tasarı olarak önümüze gelen 61 maddelik tasarıda izi olmayan diğer maddelerin tamamını ayıklama şansına sahibi şu anda İç Tüzük’e uygun bir işlem yapmak açısından. Bunu yaparsanız doğru bir şey yapmış olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Meclis Başkan Vekilliğini o zaman layıkıyla, hakkıyla yerine getirmiş olursunuz.

Geçen hafta Sayın Bahçekapılı’nın tutumu doğruydu. Biz o tutuma dayanarak Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılmış bir yanlışın düzeltilmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumum lehinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.

Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; Sayın Zozani’nin yaptığı itiraz…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yerindedir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …yerinde olmayan bir itiraz. Şöyle ki yerinde olmayan itiraz: İç Tüzük’ün 87’nci maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda konuşulan konularla ilgili verilen önergeyi düzenlemiştir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) –  Allah Allah…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama iyi bakarsanız oraya, Genel Kurulda…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bence birlikte bakalım Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, 60’ıncı maddeden itibaren Genel Kurul görüşmeleriyle ilgili kısım devam eder. Ondan önceki görüşmelerde, belki İç Tüzük 35’le ilgili kısmı söyleyebilirsiniz. İç Tüzük 35’le ilgili kısımlarla itirazlar yapılmış ve Meclis Başkanlığına da muhtemelen gidip Meclis Başkanlığı konusundaki Komisyonun kararlılığı devam etmiştir. Bununla ilgili çeşitli örnekler de vardır, hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem İçişleri Komisyonunda ve diğer komisyonlarda bu dediğiniz örnekler mevcuttur.

Yine, İç Tüzük’ün 26’ncı maddesinde “Komisyon gündemine hâkimdir…” Milletvekillerinin getirdiği kanun tekliflerini görüşmekle ilgili “Komisyon gündemine hâkimdir.” maddesine baktığınız takdirde, 26’ncı madde İç Tüzük’ün 35’inci maddesi konusunda farklı bir anlayışı da beraberinde getirmiştir.

Sayın Bahçekapılı’nın geçen hafta yaptığı uygulama İç Tüzük’e uygun bir uygulamadır.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biz de onu diyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Niye uygun bir uygulamadır? Mesela, diyelim ki 7000 no.lu kanun. Eğer 7000 no.lu kanunda bir değişiklik yapmak istediğiniz takdirde, elinizdeki komisyon metninde 7000 no.lu kanun yoksa İç Tüzük’ün 87’nci maddesine göre onu koyamazsınız, Genel Kurulda koyamazsınız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yok işte, biz de onu söylüyoruz Sayın Elitaş, aynı şeyi söylüyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama diyelim ki 7000 no.lu kanunla ilgili…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ee, onu söylüyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Zozani, dinlerseniz…

…herhangi bir madde değişikliğini koyarsanız madde ihdasını gerektirir, komisyonun salt çoğunluğunun orada oturması gerekir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Aynı şeyi söylüyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama 7000 no.lu kanunun diyelim ki 1 no.lu maddesini değiştirecek bir önerge verirseniz komisyona katılıp katılmadığını sorarsınız ve komisyon da çoğunluğu olmadığı takdirde…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Elitaş, aynı şeyleri söylüyoruz, aynı şeyleri söylüyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Komisyon ancak çoğunluğu olduğu takdirde önergelere katılabilir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ee, tamam.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Komisyon çoğunluğu olmadığı takdirde ya takdire bırakır veya önergeyi reddeder.

İç Tüzük’ün 87’nci maddesi tamamen Genel Kurulun çalışmalarıyla ilgili bir düzenlemedir. Siz İç Tüzük 35’le ilgili kısma itiraz ediyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Yok, zaten…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Zozani, beni dinlemiyorsunuz.

İç Tüzük 35’le ilgili olan kısma itirazınızı sizin başlangıçta yapmanız gerekirdi. Nitekim onunla ilgili itirazlar başlangıçta Komisyon aşamasında yapılmış, Meclis Başkanlığınca da bu konuda araştırmalar yapılmış ve önceki teamüller çerçevesinde de oluşturulduğundan dolayı, komisyon raporu bastırılıp milletvekillerine dağıtılmış ve 100’üncü maddeye kadar da görüşülmüştür. 99’uncu maddesi görüşülen bir konuda “Siz bunu Komisyon metninden çıkarmalısınız.” deme hakkına sahip değilsiniz, Meclis Başkanlığının da zaten böyle bir yetkisi yoktur.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Meclis Başkanlığının yetkisi var, nasıl yetkisi yok ya!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Var, burada yazmış işte, şerhi var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – O anlamda, bu yaptığınız eleştirinin yanlış olduğunu ifade ediyorum.

Başkanlığın tutumunun doğru olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, Sayın Elitaş…

BAŞKAN – Ama bir saniye… Böyle bir usulümüz yok. Şimdi, bak…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Neyi söyleyeceğimi bilmeden nasıl usulü belirliyorsunuz?

BAŞKAN – Hayır efendim, usul tartışması yapıyoruz, iki lehte, iki aleyhte söz var. Sizin söyleyeceğinizi bilmiyorum, bilmeyerek de söz vermiyorum çünkü aleyhte söz isteyen var, onu dinledikten sonra bir talebiniz varsa…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Tamam Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aleyhte söz isteyen Rahmi Aşkın Türeli, İzmir Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, tabii, Sayın Zozani’nin söylediği Anayasa’ya aykırılık iddiasını biz, değerli milletvekilleri, Komisyonda defalarca söyledik. Birkaç husus var, bu açılardan baktığınız zaman Anayasa’ya ciddi aykırılıklar var. Bunların birisi, biraz önce Sayın Zozani’nin söylediği bir husus. Yani, 61 madde olarak önümüze gelen bir kanun tasarısı var ve ondan sonra, onlar, bu konuyla ilgili, bütün siyasi parti gruplarından milletvekillerinin vermiş olduğu ilgili kanun teklifleriyle birleştirildi. Ama onun dışında, orada hiçbir şekilde yer almayan -kanun tasarısında- maddeleri oraya koymanın hiçbir hukuki gerekçesi yok, hiçbir hukuki mantığı yok. Bu açıdan baktığınızda, Anayasa’ya ciddi bir aykırılık var ve onun sonucunda, Plan Bütçe Komisyonunun gündemine, önümüze 61 madde olarak gelen kanun tasarısı şu anda, işte, biliyorsunuz -ismini bile okumanın ne kadar uzun sürdüğünü hepimiz de yakından izliyoruz- ne oldu? 148, ondan sonra da 1 geçici madde, 149 maddeye çıktı. Bir kere bunu söyleyelim. Bu açıdan İç Tüzük’ün 35’inci maddesine de ciddi bir aykırılık var.

Diğer taraftan, Komisyon aşamasında yaşadığımız en önemli problemlerden bir tanesi de, İç  Tüzük’ün   38’inci maddesine göre Komisyonun kendilerine havale edilen tasarı ve tekliflerin Anayasa’ya uygun olup olmadığını araştırmamasıdır. Söyledik arkadaşlar, bununla ilgili olarak önergeler verdik, “Bunlar Anayasa’ya aykırıdır, bunları burada görüşelim ve ondan sonra, bunlar Anayasa’ya uygun olmadığı için buradan çıkartılsın.” dedik.  Ama ne yazık ki Plan Bütçe Komisyonunda, Komisyonun yapması gereken, kendisine havale edilen tasarı ve tekliflerin Anayasa’ya uygun olup olmadığını inceleme ve araştırma işlemi yapılmamıştır. Bu açıdan da baktığınızda gene Anayasa’ya bir aykırılık söz konusudur.

Üçüncü bir hususu da söyleyeyim. Şimdi, bakın 100’üncü maddeyi görüşüyoruz. Gene aynı şekilde 112’nci madde var. Daha önce açık açık Anayasa Mahkemesinin iptal kararı verdiği maddeler tekrar bu kanun tasarısı metnine sokuldu arkadaşlar. Daha önce Anayasa Mahkemesinin buna ilişkin verdiği iptal kararları var, bunların Anayasa’ya aykırı olduğu belli ve nitekim, Anayasa Mahkemesine gideceğiz, tekrar bunlar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecek. Peki, o  zaman neden getiriyorsunuz  bunları? Yani, biz ne yaparsak yaparız o zamana kadar, Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez mi diyorsunuz?

Bakın, bütün bunları toparladığımız zaman hikâye şudur arkadaşlar: Bu kanun tasarısının görüşülmesi hukuk devletine, hukuk mantığına aykırı bir şekilde cereyan etmiştir, Anayasa’ya açıkça aykırıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’ne aykırıdır.

Bütün bu nedenlerle bu söz konusu önergenin lehinde olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş benim biraz önce ifade ettiklerimin doğru olmadığını ifade ederek ifadelerimi yanlış aksettirmiştir, düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN –  Sataşma nedeniyle buyurun Sayın Zozani.

İki dakika süre veriyorum.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın usul görüşmesi nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Elitaş, konuşmanızın birinci cümlesi hariç diğerlerinin tamamı beni doğruluyor. Geriye kalan tamamı beni doğruluyor. İç Tüzük 26, İç Tüzük 35, İç Tüzük 87, hepsi Sayın Bahçekapılı’nın geçen hafta yaptığı uygulamanın doğruluğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi de aynı kapsamdadır, aynı çerçevededir. Buna ilişkin itirazlarımızı biz ilk defa dillendirmiyoruz, daha önce bu itirazlar dillendirildi burada.

Siz şu anda İç Tüzük 35’e, İç Tüzük 87’ye aykırı yapılmış bir işlemin bu şekilde kalmasını savunuyorsunuz. Meclis Başkanlığına da, Başkanlık Divanına da “Bu yanlışa göz yumun, geçsin.” diyorsunuz. Meclis Başkanlık Divanının komisyonlarda yapılmış yanlışları düzeltme yetkisi vardır, iade etme yetkisi vardır tabii ki. İç Tüzük bu hakkı Meclis Başkanlığına, Meclis Başkanlık Divanına veriyor.

İç Tüzük 87’ye aykırı bir işlemi burada görüşmekte ısrar etmemek gerekir çünkü bu Tüzük hepimizi bağlıyor, bundan sonrası için de geçerli olacak İç Tüzük’tür. Aksi bir durum söz konusu olmadığı müddetçe, başka bir İç Tüzük olmadığı müddetçe hepimiz bunu uygulamak durumundayız. 87’ye aykırı bu işlemi burada sürdüremeyiz, sürdürmememiz gerekir. Neye göre aykırı işlem diyoruz? Hükûmetin 61 madde olarak Komisyona gönderdiği tasarıda olmayan bir kanunda bir değişiklik öngörüldüğü için itiraz ediyoruz. O nedenle, 87’nin gereğini yerine getirelim.

Ayrıca, bir husus daha var Sayın Elitaş, sizin demin ifade ettiğiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) - “87 Meclis Genel Kurul çalışmalarını kapsıyor, komisyon çalışmalarını kapsamıyor.” dediniz. Bu da yanlış bir bilgi. Aksi bir hüküm olmadığı sürece, genel için geçerli olan kurallar aynı şekilde komisyon çalışmaları için de geçerlidir. Komisyon çalışmalarını düzenleyen aksi bir kural söz konusu olmadığı zaman, İç Tüzük’ün genel hükümleri bütün komisyonların çalışmaları açısından da geçerli hükümlerdir. Dolayısıyla, 87’ye ilişkin şeklî itirazlarınız da doğru ve yerinde olmayan itirazlardır. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 100’üncü maddesinin görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere, söz konusu teklifin Komisyondaki görüşme süreci ve sonuçlandırılmasıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Halkların Demokratik Partisi Grubuna mensup milletvekillerince Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına hitaben yazılı itirazları olmuştur. Bu konu Genel Kurulda usul tartışması açılarak gündeme getirilmiştir. Konu Genel Kurulda değerlendirilerek tasarının ve Komisyon raporunun görüşmelerine devam edilmesi uygun görülmüş ve bugün 100’üncü maddeye gelinmiştir. Söz konusu ettiğiniz yeni madde ihdas edilmesine ilişkin uygulama İç Tüzük’ün 87’nci maddesine uygun bir uygulamadır. Başkanlık olarak şu aşamada görüşmelerin devamı dışında yapılabilecek herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Ayrıca, 100’üncü madde gibi benzer durumdaki birçok madde daha önce Genel Kurulda kabul edilmiştir. Dolayısıyla, tutumumda herhangi bir değişiklik yoktur.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - 100’üncü madde üzerindeki…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan…

BAŞKAN – Konu bitti Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika…

BAŞKAN – Konu bitti diyorum efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu 100’üncü madde Anayasa’yı değiştiriyor. Anayasa’nın 125’inci maddesine göre “İdarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” diyor ve “İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan davalarda yürütmenin durdurulması istenir.” diyor.

BAŞKAN – Efendim, Anayasa’ya aykırılığı ayrı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır ama yani… Efendim, bir kanun maddesiyle bir kanun maddesini değiştiremezsiniz.

BAŞKAN – Usul tartışması yaptık efendim, bitti konu.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bu da Tüzük’ün 38’ine aykırı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yani bakın, Anayasa’nın…

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, teşekkür etmene gerek yok be, bir dinle bakalım da.

XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4 - İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve 13 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 5 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 3 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve 4 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Adana Milletvekili Turgay Develi'nin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in; Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Muğla Milletvekili Nurettin Demir'in; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; İstanbul Milletvekilleri Aydın Ağan Ayaydın ve Ercan Cengiz'in; Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 2 Milletvekilinin; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın; Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Ankara Milletvekili Levent Gök'ün; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 1 Milletvekilinin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Musa Çam'ın; Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin'in; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna'nın; İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Mahmut Tanal'ın; Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3 Milletvekilinin; Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 34 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in; Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ile 20 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu'nun; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'in; Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören'in; Manisa Milletvekili Özgür Özel'in; Bursa Milletvekilleri Hüseyin Şahin ve Önder Matlı ile 8 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın; Manisa Milletvekili Hasan Ören’in; Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel ve Çorum Milletvekili Cahit Bağcı ile 37 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/931, 2/115, 2/139, 2/158, 2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524, 2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019, 2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227, 2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350, 2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488, 2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655, 2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799, 2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957, 2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065, 2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190, 2/2191, 2/2192, 2/2198) (Devam)

BAŞKAN – 100’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dinle bakalım Başkan, bir dinler misin beni!

BAŞKAN – Efendim, Anayasa’ya aykırılık işlemleri var, önergeler var zaten işleme alınacak.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, sen Anayasa’ya sadakate namusun ve şerefin üzerine yemin ettin. Namus ve şeref denilen kavram bu mudur? Anayasa’yı ihlal etmek mi demektir?

BAŞKAN – Usul tartışması bitti efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle bir şey olmaz ya!

BAŞKAN - Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, Divan Kâtibi, bir dakika ya, ben bir şey söylüyorum burada ya.

BAŞKAN – Hayır, Sayın Genç, böyle yapamazsınız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, Anayasa’ya aykırı bir maddeyi burada…

BAŞKAN – Usul tartışması yaptık. Usul tartışmasında 2 lehte, 2 aleyhte söz verilir. Tartışma bitti, ben tutumum hakkımdaki görüşümü tekrar belirttim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, tutumun yanlış. Anayasa’yı değiştirecek bir kanun maddesi gelemez efendim.

BAŞKAN – Ama sizin yaptığınız da hiç doğru değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, Anayasa’yı değiştirecek bir madde getiremezsiniz.

BAŞKAN – Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 639 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 100 üncü maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                        Erol Dora                                        Pervin Buldan

                       Bingöl                                               Mardin                                                Iğdır

                    Nazmi Gür                                        Hasip Kaplan                                     Sebahat Tuncel

                         Van                                                 Şırnak                                               İstanbul

                   Adil Zozani

                      Hakkâri

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, Anayasa’ya aykırılık önergeleri, birlikte işlem yapacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 639 sıra sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ile Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Mersin Milletvekili Ali Öz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kütahya Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkerelerinin (1/931, 2/115, 2/139, 2/195, 2/282, 2/297, 2/298, 2/324, 2/368, 2/399, 2/434, 2/439, 2/453, 2/524, 2/528, 2/555, 2/601, 2/640, 2/689, 2/691, 2/798, 2/885, 2/896, 2/944, 2/1019, 2/1063, 2/1103, 2/1131, 2/1156, 2/1200, 2/1202, 2/1203, 2/1217, 2/1222, 2/1227, 2/1236, 2/1242, 2/1245, 2/1248, 2/1258, 2/1260, 2/1301, 2/1302, 2/1345, 2/1350, 2/1364, 2/1372, 2/1383, 2/1414, 2/1422, 2/1426, 2/1431, 2/1437, 2/1442, 2/1488, 2/1496, 2/1498, 2/1506, 2/1514, 2/1516, 2/1525, 2/1540, 2/1595, 2/1652, 2/1655, 2/1657, 2/1677, 2/1688, 2/1716, 2/1747, 2/1765, 2/1775, 2/1794, 2/1797, 2/1799, 2/1808, 2/1837, 2/1869, 2/1899, 2/1906, 2/1924, 2/1932, 2/1938, 2/1954, 2/1957, 2/1963, 2/1983, 2/1997, 2/2000, 2/2032, 2/2041, 2/2051, 2/2056, 2/2057, 2/2065, 2/2069, 2/2083, 2/2146, 2/2156, 2/2158, 2/2176, 2/2178, 2/2186, 2/2187, 2/2190, 2/2191, 2/2192, 2/2198) 100 üncü maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                                       Ali Halaman                                         Alim Işık

                       Manisa                                               Adana                                               Kütahya

                       Ali Öz                                         Mustafa Kalaycı                                 Cemalettin Şimşek

                       Mersin                                               Konya                                               Samsun

                Yusuf Halaçoğlu

                      Kayseri

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

              Rahmi Aşkın Türeli                                  Haydar Akar                                      Adnan Keskin

                        İzmir                                                Kocaeli                                               Denizli

                    Musa Çam                                         Müslim Sarı                                 Aydın Ağan Ayaydın

                        İzmir                                               İstanbul                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki Anayasa’ya aykırılık önergelerine katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

 Buyurun Sayın Halaçoğlu.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, aslında, demin usul tartışmalarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı meselesinde olduğu gibi hukuku hiçe sayan maddelerden ve Anayasa’yı tamamen hiçe sayan maddelerden bir tanesi daha karşımızda.

Şimdi, burada -birçok milletvekili arkadaşımız zannediyorum ki hiç bakmamıştır- Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun’a ekli (1) ve (2) sayılı cetveller var. Bu cetvellerde kimler var arkadaşlar, hiç bilen var mı içinizde? Hiç kimsenin bildiğini sanmıyorum; “Valiler var, büyükelçiler, daimi temsilcilikler, daimi delegeler, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri, Diyanet İşleri Başkanı ve Yüksek Din Kurulu üyeleri, Yüksek Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, müsteşar ve yardımcıları, genel müdür yardımcıları, genel müdür ve milletlerarası iktisadi…” diye gidiyor bu cetveller. “Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye  Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurulu üyeleri, Atom Enerjisi Komisyonu Genel Sekreteri, bakanlıklardaki kurul başkanları, üyeleri, bakanlık müfettişleri vesair, bunlar böyle gidiyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün bunlarla ilgili derdiniz nedir? “Paralel yapılanmayı ortadan kaldıralım.” diye düşünüyorsanız, bunlarla alakası olan insanlar değil bunlar. Şimdi, bunu hangi sebeple yapıyorsunuz? Bu 100’üncü maddenin şu fıkrasına bakın: Bu fıkranın üçüncü cümlesinde “Belirtilen işlemlerle ilgili mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi ceza soruşturması ve kovuşturmasına konu edilemez, ancak disiplin hükümleri saklıdır…” Yani, siz, yine birtakım maddeleri uygulayanları kanun dışına çekiyorsunuz ve cezai sorumluluklarını da ortadan kaldırıyorsunuz. Anayasa’ya aykırı, Anayasa’nın 125’inci ve 138’inci maddeleri bu işi engelliyor. Ne diyor? “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” Evet, yargı yolunu açıyorsunuz, iki yıl müddetle bunları bekletebiliyorsunuz ve başka bir göreve atıyorsunuz!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kamu personelinde telafisi imkânsız zarar yoktur.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hâlbuki  ne diyor? “İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların…” -bu, Anayasa hükmü-…” doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.” Ama, siz ne diyorsunuz burada? Anayasa’yı ihlal ederek herhangi bir şekilde bu telafisi güç, imkânsız olan meseleyi kaldırıyorsunuz. Bakın, diyorsunuz ki: “Bu görevliler hakkındaki mezkur işlemlerin uygulanması, telafisi güç veya imkansız zararları doğuran hallerden sayılmaz.” Yani, siz Anayasa’ya çok açık ve net şekilde aykırı bir hüküm getiriyorsunuz.

Ayrıca, 138’inci madde ne diyor? “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

 Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Hem “geciktiremez” diyor burada, daha önce kanunda otuz gündü süresi de zaten, siz iki seneye çekiyorsunuz ve “…başka bir göreve atanır.” diyorsunuz. Anayasa’yla uzaktan yakından alakası yok, buna uymuyor, tamamen ters bir hüküm getiriyorsunuz ve tüm bu kategorideki, 1’inci cetvel, 2‘nci cetveldeki insanlarla birlikte açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atamalar ekliyorsunuz. Ayrıca, daire başkanı üstü görevliler, sivil memurlar hariç, kolluk teşkilatları kadrolarını, bütün kadroları ekliyorsunuz ve Anayasa’ya aykırı olarak diyorsunuz ki: “Ben istediğimi Anayasa da olsa yaparım.” Arkadaşlar, şerefiniz üzerine yemin etmiştiniz Anayasa’yı değiştirmeyeceğinize, buna uyacağınıza dair. Yani, Allah aşkına yapmayın! Buna hanginiz “evet” diyebilir? Yani, yazık değil mi, insanların haksız yere, haksız bir şekilde görevden alınmasına. Bir de ombudsmanlık kuruyorsunuz. Yazık değil mi ya! Hukuk devletini yok ediyorsanız, yarın siz de yok olursunuz. Ya, sonuç olarak bu hukuk devleti. Hukuk devleti olmazsanız devleti ayakta tutamazsınız. Anayasa diyoruz kardeşim, bakın, okudum size. Ayrıca, İç Tüzük’ün de –yine, burada biraz önce belirttiğim gibi- 38 ve 87’nci maddelerine aykırı. Ya, Cemil Çiçek, Meclis Başkanı, “Şu, şu, şu maddeler 87’nci maddeye aykırıdır.” diyor, açıkça belirtmiş. Sizin hâlâ yok demenizin hiçbir anlamı yok. Gelin, bu işten dönün, hukuk devletine saygı gösterin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Adnan Keskin, Denizli Milletvekili.

Buyurun Sayın Keskin. (CHP sıralarından alkışlar)

ADNAN KESKİN (Denizli) -  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; torba yasa tasarısının 100’üncü maddesine ilişkin değerlendirmelerimi sunmak için söz aldım. Tümünüzü saygıyla selamlıyorum.

21’inci yüzyılda, insan hakları, hukukun üstünlüğü, idarenin hukuka bağlılığı konularında yeni kazanımlar elde edildi, bu konularda yeni boyutlara ulaşıldı. O nedenle, çağımıza hukuk ve insan hakları çağı denilmektedir. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, inanç, düşünce ve hak arama özgürlüğü insanlığın ortak sorunu olarak kabul edilmektedir. Çağımızda ulaşılan hukuk, özgürlük ve insan hakları anlayışı, devletlerin ve yöneticilerin de anlayışını, bu konulardaki yaklaşımlarını değiştirmiştir.

Günümüz dünyasında mülk devlet, polis devlet anlayışının sürdürülmesi olanaksızdır. İnsan kul, tebaa değil doğal haklara sahip, özgür iradesiyle yönetimin üzerinde etkili bir süjedir. Devletin ve yöneticilerin evrensel hukuka bağlı, yetkilerinin sınırlı olduğu kabul edilmektedir.

Hukuk devletinin en belirgin, göze batan özelliği devletin hukuka bağlılığının yargı tarafından denetlenmesidir. Yargısal denetimin en önemli aracı da iptal davasıdır. Ülkemizde iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi hep sorun olmuştur. İdari işlemler, ilgilinin kabul ve onayına bağlı olmadan idarece de tek yanlı tesis edilir. İdari tasarruftan etkilenen bireyin iptal davası açması hukuk devleti olmanın, hak arama özgürlüğünün gereğidir. “Kamu yararı”, “paralel devlet temizlemek için” gibi bahanelerle yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin önü kesilir ya da iptal kararlarının uygulanması engellenirse adaletin, yargının, hukuk devletinin saygınlığına gölge düşer, bireyin yargıdan şüphe ve endişe duymasına neden olur, toplumsal uzlaşmanın, birlikte yaşama istencinin çözülmesine kapı aralar. “Benim gibi ol, benim gibi düşün, yoksa seni yaşatmam.” diyen bu anlayış, tarihin çöp sepetine giden diktatörlerin tüm uygulamalarının, girişimlerinin de gerekçesi olmuştur.

Yasa taslağının 100’üncü maddesindeki düzenlemeyle keyfîlik, hukuksuzluk, “Benden olmayana yaşama hakkı tanımam.” diyen faşist anlayış, totaliter özlem devreye sokulmak istenmektedir. Anayasa’nın 36’ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü budanıyor, Anayasa’nın 125’inci maddesinde düzenlenen idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olduğu hükmüyle 125’inci maddenin beşinci fıkrası buharlaştırılıyor, Anayasa’nın 138’inci maddesine de aykırı düzenleme getiriliyor. Söz konusu düzenlemeler kuvvetler ayrılığı ilkesini rafa kaldırarak yürütmenin yargıya müdahale etme özleminin somut kanıtıdır.

Yürütmenin Anayasa’ya aykırı düzenlemeler yaparak yasama ve yargının görev alanına girmesi kargaşaya, kaosa, yasa dışı yaklaşımlara meşruiyet kazandırır, demokrasiye ve yargıya güven duygusunu zedeler. Anayasa’nın 2, 36, 125 ve 138’inci  maddeleri yürürlükte kaldığı sürece taslağın 100’üncü maddesi yasallaştırılamaz. Ya Anayasa’nın ilgili maddelerini ortadan kaldıracaksınız ya da “Hukuku, adaleti, haksızlıkların, yolsuzlukların üzerini kapatmak, kin ve intikam duygularımızı tatmin için kullanacağız.” deyip diktatörlüğünüzü ilan edeceksiniz.

O nedenle bu maddenin taslaktan çıkarılmasını diliyorum.

Hepinize saygı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.  

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 639 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 100 üncü maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Adil Zozani (Hakkâri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri Milletvekili.

Buyurun Sayın Zozani. (HDP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu önergeyi Hükûmet üyelerinin kabul etmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Yani tecrübelerimizle, biz sonucu önceden kestirebilecek durumdayız, artık bu Mecliste nelerin olup biteceğini biliyoruz.

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Bakan da zaten gülüyor orada, katılmadığını söyledi zaten.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Şimdi, bu kanun maddesi değişikliğiyle Hükûmet neyi yapmak istiyor, maksadı nedir, açık, ortada yani gizli kapaklı bir şey yapmıyorsunuz işin açıkçası ama bu konuyu enine boyuna bir kez daha sizinle tartışmakta fayda vardır diye düşünüyorum.

Hukukunu savunduğumuz insanların geçmişte bize fiilen zarar verdiğini biliyoruz. Bakın, bugün hukukunu savunduğumuz insanların geçmişteki uygulamalarıyla, pratikleriyle bize zarar verdiklerini biliyoruz. O zaman da söylüyorduk “Bir gün hukuk size de lazım olacak.” diyorduk, şimdi aynı şeyi söylüyoruz. Şimdi size söylüyoruz: Bir gün hukuk sizin için de ihtiyaç durumuna gelecektir. Hep muktedir olmazsınız. Bir gün hukuka ihtiyaç duyarsanız, dönüp geçmişinize baktığınız zaman çelişik bir geçmişinizin, bir mazinizin olmaması gerekir. Bu uyarıları yapmak size bir insanlık borcudur bizim açımızdan. 2 Mart 1994 darbesinde biz bu uyarıyı yapmıştık. Grubunuz içerisinde o dönemde Parlamentoda olan milletvekilleri var, Hükûmet üyesi milletvekilleri var; o zaman da bu uyarıyı yapmıştık, “Bir gün hukuk size de lazım olacak.” demiştik, şimdi aynı şeyi söylüyoruz.

Sizlerin üzerinde tasarrufta bulunacağınız devletin üst düzey bürokrat sayısı oranı şu anda yaklaşık 3.200 civarında, 3.200 insanı tehlikeye atıyorsunuz. Bütün valileri ve bütün daire başkanı ve üstü konumundaki insanları, devlet bürokrasisindeki bütün insanları şuna zorlayacaksınız: “Ya bizim gibi olacaksınız, bizim dediklerimizi yapacaksınız ya da işte yasa burada duruyor; sizi süreriz, iki yıl da itiraz etmezsiniz.” Şantaj aracı olarak kullanacağınız bir kanun düzenlemesi. Yazıktır, günahtır.

Bakın, tekrar ediyorum: Hukukunu savunduğumuz bu insanların pek çoğunun geçmişteki uygulamaları itibarıyla bize zarar verdikleri, hatta bize husumet beslediklerini çok iyi biliyoruz. Meclis komisyonları çalışmaları esnasında da söyledim. Bu hukukunu savunduğumuz insanların, biz kapıdan dışarı çıktığımızda, eğer normal oturur vaziyetteyse oturuşunu bozup ayak ayak üstüne atan insanlar olduklarını biliyoruz ama hukukunu ilkelerimiz çerçevesinde savunmak durumundayız. Bu hukuksuzluğa bizim rıza göstermememiz gerektiğini Komisyon çalışmaları esnasında ifade ettik, şimdi tekrar ifade ediyoruz.

Hükûmetin, devletin üst düzey bürokrasisi üzerinde tasarruf hakkının olmayacağını ifade etmiyoruz. Bakın, Komisyon tutanaklarında sabit olan, mevcut olan görüşlerimizi burada tekrar ifade ediyoruz. Pekâlâ, her hükûmetin, her bakanın, bakanlığın üst düzey bürokrasisini rahat çalışabileceği insanlardan seçmesi haktır. Bu, AK PARTİ hükûmetleri açısından da böyledir, öncekiler için de böyle olması gerekir, bundan sonrası için de böyle olması gerekir diye düşünüyoruz. Yani, müsteşarını rahat atasın, buna itirazımız yok; bakan yardımcısını rahat atasın, buna kimse itiraz etmez; genel müdürlerini atasın, buna kimse itiraz etmez ama siz, atamayla değil de yetenekleriyle bir yere gelen, üreten pozisyondaki insanları, sahadaki insanları ta şube müdürlerine kadar keyfî bir uygulamayla “İlla biz düzenleyeceğiz.” derseniz büyük bir yanlış yapmış olursunuz. Çukurca İlçe Millî Eğitim Müdürünün Ankara’dan belirlenip belirlenmemesinin size ne faydası var? Ya da nereden bileceğiz mevcut olandan daha iyisini atayacağınızı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Hangi kriterlere göre atama yapacağınızı nereden bileceğiz, neyinize güveneceğiz? Nasıl böyle bir subjektif kanun düzenleme yöntemine “evet” diyeceğiz? Ne oluyorsunuz da sizin yapacağınız her türlü tasarrufa gözü kapalı inanmak durumunda olalım, güvenmek durumunda olalım? Değil siz, hiçbir hükûmetin gözü kapalı bir uygulamasına bu şekilde gözü kapalı “evet” demek mümkün değildir. Tek güvence vardır; yasalardır, kanunlardır. Yasalar bu işte güvencedir, uygulamanın güvencesidir. Siz bu uygulamanın güvencesini de kendinize göre düzenlerseniz büyük bir haksızlık yapmış olursunuz bu maddede olduğu gibi. Daha pek çok maddede haksız uygulamalara sebebiyet verecek düzenlemeler vardır ama bu tasarının en garabet içeren maddesi budur.

Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.

Elektronik cihazla oylama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 19.25

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 131’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

639 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin Hükümetlerarası Anlaşmanın Eki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve The Trans Anatolian Gas Pipeline Company B. V. Arasında Trans- Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasına İlişkin Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemine İlişkin Hükümetlerarası Anlaşmanın Eki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve The Trans Anatolian Gas Pipeline Company B. V. Arasında Trans- Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Sistemi Hakkında Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasına İlişkin Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/947) (S. Sayısı: 642)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da Komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 13 Ağustos 2014 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

                                                                               Kapanma Saati:19.27

 



(x)  639 S. Sayılı Basmayazı 15/7/2014 tarihli 116’ncı Birleşim Tutanağı’na eklidir.