TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 88’inci Birleşim

                                                                                              13 Mayıs 2014 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Gökçeada’da meydana gelen sel felaketine ilişkin gündem dışı konuşması ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

2.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç'ın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası’nı kutladıklarına ilişkin açıklaması

2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası ile 15 Mayıs Vicdani Ret Günü’ne ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü ile 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nı kutladıklarına  ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır'ın, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası ile 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’nü kutladıklarına ilişkin açıklaması

4.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve 14 Mayıs Eczacılık Günü ile Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türk dilini resmî dil olarak kabulünün yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması

5.-Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

6.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubunun karşı oy yazısının yer aldığı 585 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun ek sıra sayısı bugün dağıtıldığından, kırk sekiz saat geçmeden Sayıştaya üye seçiminin gerkçekleştirilmesinin İç Tüzük’e göre mümkün olmadığına ilişkin açıklaması

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, 585 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun ekinin bu raporun mütemmim cüzü olduğuna ve bunun için ayrıca bir kırk sekiz saat geçmesinin gerekmediğine ilişkin açıklaması

13.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayıştay üyeleriyle ilgili yapılan ön seçimlerin usulsüz olduğuna ilişkin açıklaması

14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken,'in belirtilen itirazlara ek olarak, gündemin 7’nci sırasında bulunan “Sözlü Sorular” kısmı tamamlandıktan sonra 3’üncü sırasında bulunan “Seçim” kısmına dönülmesinin İç Tüzük’e uygun olmadığına ilişkin açıklaması

15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

16.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin Önergesi (4/158)

2.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, (2/1225) esas numaralı Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/157)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- BDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının kullanımında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/931)

2.- Muş Milletvekili Demir Çelik ve 22 milletvekilinin, ana dilde sağlık hizmeti almada yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/932)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 22 milletvekilinin, çevre ve insan sağlığını tehdit eden kimyasal madde kullanımının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/933)

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasî Parti Grubu Önerileri

1.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve arkadaşları tarafından, kayıp çocuk sorununun çözülmesi, çocuk kaçırılma olaylarının önüne geçilmesi, çocukların ekonomik sömürüye ve cinsel istismara karşı korunması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 7/1/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 13 Mayıs 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, gündemin “Seçim” kısmında bulunan Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçimin Genel Kurulun 13/5/2014 tarihli 88’inci Birleşiminde yapılmayarak 15/5/2014 tarihli Birleşiminde yapılmasına ve 13/5/2014 tarihli 88’inci Birleşiminde başka bir işin görüşülmemesine ilişkin önerisi

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 12 Eylül’de yapılan Anayasa değişikliklerinin uygulamaya konmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/131) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gümrük kapılarındaki kaçakçılık olayları ve bunların terör örgütü ile bağlantısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/227) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnafların sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/456) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

4.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/631) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

5.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Suriye sınırındaki sınır kaçakçılığının önlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/657) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde 2002’den itibaren kapanan iş yerlerine ve işsizliğe ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/685) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

7.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen projelere ve yatırımlara ilişkin  sözlü soru önergesi (6/804) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel için ayrılmış olan kadrolara yapılacak atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1341) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında çalıştırılan şirket görevlilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1381) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında bulunan boş kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1382) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof Türkgözü sınır kapısındaki personel yetersizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1424) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

12.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerindeki gıda ve temel ihtiyaç alanındaki distribütörlük uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1446) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof Türkgözü Sınır Kapısının yollarındaki eksikliklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1797) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

14.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker'in, Bakanlığın kurumsal kimliğinin oluşturulmasına yönelik harcamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1954) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

15.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, ithalat beyannameleri ile ilgili vergilerin kontrolüne ilişkin sözlü soru önergesi (6/2153) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında çalışan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/2154) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

17.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, gümrüklerde yapılan ihbarların takip ve değerlendirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2155) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

18.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, küçük esnaf ve sanatkârı korumaya yönelik perakende kanunuyla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2156) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

19.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, sınır kapılarındaki eşya takibine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2157) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da uluslararası ticaretin gelişmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2321) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 2012 yılında yaşanan kaçakçılık olaylarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2349) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

22.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, karşılıksız çek sayısındaki artışın nedenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2356) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

23.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında Türkiye-Suriye arasındaki dış ticaret hacmi ile gümrük kapılarından elde edilen gelir miktarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2398) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

24.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, gümrük kapılarının modernizasyonuna ve sınır ticaretine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2491) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, ülkemize kaçak zeytinyağı sokulduğu iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2543) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

26.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında yasa dışı yollarla ülkemize sokulmak istenirken ele geçirilen malların satışından sağlanan gelirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2592) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta uluslararası fuar düzenlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2614) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, karşılıksız çekler nedeniyle kredi alamayan esnafa ilişkin sözlü soru önergesi (6/2615) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

29.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, Antalya toptancı hal kompleksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2628) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

30.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında ülkemize giren kaçak sigara miktarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2758) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

31.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıktaki boş engelli kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2865) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaçakçılıkla mücadelede kullanılan yöntemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2898) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılındaki dış ticarete ilişkin sözlü soru önergesi (6/2899) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sistemden ihraç edilen tırlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2900) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, dış ticaretle ilgili birimlerin Bakanlığa bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2939) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, döner sermayeden elde edilen gelirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2953) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaçak göçmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2954) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında yakalanan kaçak eşyaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/2962) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çin üretimi mallarla rekabete ilişkin sözlü soru önergesi (6/3051) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

40.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında ihraç ve ithal edilen otomobil ve hafif ticari araçlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3097) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

41.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3160) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

42.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3221) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

43.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da açılan ve kapanan iş yeri sayılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3264) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

44.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sosyal güvenlik primlerindeki katkı payına ve ustalık belgesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3411) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

45.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiğ süt üreticilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3515) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

46.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen projelere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/3556) Cevaplanmadı

47.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, pirinç ithalatı ile ilgili çeşitli konulara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3689) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

48.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kürk ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3691) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

49.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ticaret ve Aktaş Sınır Kapısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3693) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

50.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, taklit ürün piyasası ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3695) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

51.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlar ile diğer taşınır mallara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3877) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından kiralanan taşınmazlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3930) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4049) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

54.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4065) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

55.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık personelinin görev yeri değişikliklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4093) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

56.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık kadrolarına ve personel durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/4094) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

57.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta hizmet alımı yoluyla veya sözleşmeli olarak çalıştırılan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/4157) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan hizmet binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4564) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 4/C statüsünde çalışan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/4565) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ücretsiz personel servisi uygulaması bulunup bulunmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4569) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

61.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/4722) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

62.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4773) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

63.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4807) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

64.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4808) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

65.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4821) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

66.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, kurbanlarını yurt dışında kesen vatandaşların ülkeye getirebilecekleri et miktarı ile ilgili sınırlamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/4936) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

67.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Gürbulak Sınır Kapısındaki altyapı sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4963) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

68.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, TOBB’a devredilen gümrük kapılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4977) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

69.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, AB projelerinden elde edilen kaynakla yapılan işlerin sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5090) Cevaplanmadı

70.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlığın proje ve çalışmalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5099) Cevaplanmadı

71.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, gümrük ve ticaret politikalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5100) Cevaplanmadı

72.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5204) Cevaplanmadı

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Başkanlık Divanı olarak, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, İç Tüzük’ün 98’inci maddesininin ikinci fıkrası kapsamında alınan Danışma Kurulu kararına göre sözlü soruların seçimlerden önce görüşüldüğüne ve 585 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun bastırılarak dağıtılmasının üzerinden kırk sekiz saat geçtiği için Sayıştaya üye seçimi yapılmasına engel bir durum olmadığına ilişkin konuşması

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen'in, gıyabi cenaze namazı kılınması ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/38894)

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, spor tesislerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/38915)

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık tarafından kamu kurumlarının gerçekleştirdiği hibe programlarının sayısını arttırmak adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/38916)

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, millî sporcuların antrenör olarak istihdamına ve uluslararası müsabakalara kulüp antrenörleriyle birlikte katılmalarına yönelik projelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/39066)

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Diyanet İşleri Başkanlığı yöneticilerinin lojmanları için alınan mal ve hizmetlere,

2002-2014 yılları arasında inşaat yapımı için yurt dışındaki müşavirliklere gönderilen para miktarına,

Hac malzemesi alımlarına,

Hac ve umre için hacı adaylarından toplanan paralara,

2002-2014 yılları arasında Türkiye Diyanet Vakfı ve iştiraklerinde çalışan personele,

Hacılara verilen bavullarda yerli üretim şartının kaldırılmasına,

Hacı adaylarının biletlerini hizmet bedeli ödemek suretiyle Türkiye Diyanet Vakfına ait bir şirketten temin ettikleri iddiasına,

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Diyanet Vakfının başlattıkları Kardeş Şehir Projesi’ne,

Ankara ve İstanbul'da bulunan Türkiye Diyanet Vakfına ait hastanelerin Sağlık Bakanlığına devrine dair çalışmalara,

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından organize edilen vekâlet yoluyla kurban kesimi kampanyasına,

Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği hac bedellerine ve hacı simsarlığı yapıldığı iddialarına,

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Haiti'ye yardım kampanyasına,

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Somali'ye yardım kampanyasına,

Türkiye Diyanet Vakfına ait hastaneler ve personelinin yurt dışında verdikleri sağlık hizmetlerine,

Ankara ve İstanbul'da bulunan Türkiye Diyanet Vakfına ait hastanelerin çalışanlarına Sağlık Bakanlığına geçiş hakkı verileceği iddialarına,

Ankara ve İstanbul'da bulunan Türkiye Diyanet Vakfına ait hastanelerin Sağlık Bakanlığına devrine ilişkin çalışmalara,

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2002-2014 yılları arasında elde edilen hac ve umre bedellerinin lojman harcamalarında kullanıldığı iddialarına,

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2002-2014 yılları arasında umreye gönderilen vatandaşlara,

2002-2014 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığının hac ve umre faaliyetlerinden elde ettiği gelirlere,

2002-2014 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığının sahibi olduğu bir şirket aracılığıyla gerçekleştirilen mal ve hizmet alımlarına,

Türkiye Diyanet Vakfına ilişkin kadrolaşma iddialarına,

Diyanet İşleri Başkanlığı yöneticilerinin eşlerine Türkiye Diyanet Vakfı tarafından araç temin edildiği iddialarına,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/39338), (7/39339), (7/39340),  (7/39341), (7/39342), (7/39343), (7/39344), (7/39345), (7/39346), (7/39347), (7/39348), (7/39349), (7/39350), (7/39351), (7/39352), (7/39353), (7/39354), (7/39355),  (7/39356), (7/39357), (7/39358), (7/39359)

6.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, bir futbol hakeminin sosyal medya üzerinden paylaştığı ifadelerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/39584)

7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Cuma namazlarında okunan hutbelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/39690)

8.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, İslam Ansiklopedisi’nde yer verilen ve yer verilmeyen bazı ibarelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/40179)

9.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, İşsizlik Sigortası Fonu’nun kullanımına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/41742)

10.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2014 yılları arasında şahsının ve ailesinin mal varlığındaki değişime ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/41754)

13 Mayıs 2014 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Gökçeada’daki sel felaketi hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Necati Özensoy’a aittir.

Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Gökçeada’da meydana gelen sel felaketine ilişkin gündem dışı konuşması ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in cevabı

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Gökçeada’da yaşanan sel felaketiyle ilgili gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz salı günü ve çarşamba günü Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi tarafından görevlendirilerek Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet Duran Bulut, Tekirdağ Milletvekilimiz Bülent Belen Bey’le birlikte Gökçeada’da incelemelerde bulunduk. Orada yaşanan bu felaketle alakalı gerçekten içler acısı tabloyla karşılaştık. Ben oradaki diğer tespitlerimize geçmeden önce orada çekilen resimlerden bazı kareler sizlere göstererek oradaki vaziyetin ne kadar kötü olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

O ana arterde, bütün o caddede ne kadar parke taşı varsa hepsi sökülmüş ve araçlar çok ciddi hasarlar görmüş. Dükkânların içleri aynı şekilde çamurla dolmuş, sellerle çok ciddi zararlar görmüş. Aynı şekilde iş yerlerinin içlerindeki tabloları görüyorsunuz. Caddelerdeki araçların durumlarını, üst üste çıkmış araçların durumlarını size göstermek istiyorum. Yine aynı şekilde selin gücüyle ortaya çıkan o tabloyu göstermek istiyorum. Yine ana arterlerde selin verdiği zararlar burada gözüküyor. Ve yine bir iş yerinin içinde selin ve çamurun verdiği hasar burada açık ve net bir şekilde ifade edilmiş.

Burada biz ilk ziyaretimizi oranın kaymakamına yaptık. Sayın Kaymakamla oradaki gelişmeleri paylaştık. Yine bir hasar tespit raporu hazırlamışlar. Bunu ilgili yerlere göndereceklerini ve bu tespitlerin de ora ölçeğinde, Gökçeada ölçeğinde gerçekten çok fazla olduğunu ifade ettiler.

Yine, burada iş yerleri ve evlerin gördüğü zararların dışında 700-800 dönüm civarında üzüm bağlarının tamamının hasar gördüğü…

Yine burada yapılan hayvancılığın diğer yerlerdeki hayvancılıklardan biraz daha farklı olmasından kaynaklanan yani “serbest hayvancılık” dedikleri, hayvanları doğaya bırakarak belli zamanlarda tekrar kontrol altına almalarından dolayı hayvanlarda ne kadar can kaybının olduğu da şu anda tam tespit edilememiş durumda. Bununla ilgili gerçekten bütün bakanlıklarımızın, Hükûmetin, devletin Gökçeada’nın içinde bulunduğu durumu tekrar ele alarak, oranın özel statüsünü de göz önünde bulundurarak oranın yeniden yapılandırılmasına, sadece belediye çalışmalarıyla, belediyenin gücüyle orada bu çalışmaların yapılamayacağı göz önünde bulundurularak, derelerin ıslahından başlayarak yeniden planlanmasına varana kadar çok ciddi çalışmalara ve oradaki insanların bir an önce zararlarının da tazminine ihtiyaç var diye buradan ifade etmek istiyorum. Mümkünse bu bölgenin afet kapsamına alınarak… Ki, gerçekten orada seslerini duyuramadıklarından dolayı, oradaki zarar ziyanın ne kadar büyük olduğunu ifade edemediklerinden dolayı belki de bu konuda gerçekten sıkıntı içerisindeler. Sezon yeni başlıyor. Bu sezona girerken oradaki iş yerleri malzemeler almışlar, borçla harçla almışlar. Bu malzemelerin tamamı orada hasar görmüş ve artık bir daha malzeme alacak paraları yok, hatta bundan sonraki dönemde de ödeyecek güçleri yok. Bu sezon da kaçarsa orada zincirleme yoluyla maalesef herkesin birbirine sıkıntısı olacaktır diye düşünüyorum. Oradaki esnafın bir an önce bu ziyanlarını, zararlarını tazmin etmenin, hatta mümkünse uzun vadeli kredilerle bir an önce orayı canlandırmanın bir faydası olacağı kanaatindeyim.

Ben İstanbul Belediyesinin, Manisa Belediyesinin katkılarından dolayı, bölge milletvekillerinin, Çanakkale milletvekillerinin de o gayretlerinden dolayı onlara da teşekkür ediyorum. Bir an önce bu ziyanın karşılanması için de buradan milletvekili arkadaşlarımızın, Hükûmetin de el atmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz Engelliler Haftası münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’e aittir.

Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Dünya Engelliler Haftası dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünyada her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında Engelliler Haftası olarak çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu vesileyle tüm engelli kardeşlerimizi kutluyorum. Bir insanın engelli olması onun diğer insanlar gibi yaşaması, çalışması ve de başarılı olması için bir sorun teşkil etmemelidir. Önemli olan, engellilerin eğitim imkânlarının hazırlanması suretiyle kendi toplumlarıyla kaynaştırılması, onların yaşamını kolaylaştıracak altyapı düzenlemelerinin yapılması ve nihayet istihdam şartlarının yaratılarak ekonomiye etkin bir şekilde katılmalarının sağlanmasıdır. Dünyanın pek çok ülkesinde bu konular engelliler için artık sorun olmaktan çıkmıştır ama maalesef ülkemizde engelli kardeşlerimiz her gün bu sorunları yaşamaktadır, Türkiye  Büyük Millet Meclisi çatısı da buna dâhildir. Bu sorunlar sadece yasal düzenlemelerle çözülememektedir. Sayın bakanlarımız başta olmak üzere tüm sorumluların engelli vatandaşlarımızın karşısına  çıkarılan bürokratik engelleri çözmesi, sorunları kolaylaştıracak düzenlemeleri yapması ve yapılan düzenlemelere harfiyen uyulmasını takibi ve denetimi de gereklidir.

Şimdi bu çatı altında tüm değerli milletvekillerimize sesleniyorum, engelli kardeşlerimizin sorunlarından bahsetmek istiyorum. 2013 tarihinde çıkarılan Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik’in 15’inci maddesinde  “Raporu düzenleyen sağlık kuruluşu tarafından işverenin bulunduğu yerdeki defterdarlığa bu rapor gönderilir.” deniyor ve “Bu rapor son, kesin rapordur.” deniyor. Ancak Maliye Bakanlığına ve merkez sağlık kuruluna bütün raporlar gönderilmekte, mahallinde verilen oranlar düşürülmekte ve birçok mağduriyetler yaşanmaktadır.

İkinci olarak: Engelli çocuklarımızın, eğitimlerinin sağlandığı, kapısından merdivenine kadar tüm altyapılarının kendilerine göre düzenlendiği engelli okullarının kapatılıp “kaynaştırmalı eğitim” adı altında güvensiz ortamlara yönlendirilmeye çalışıldığını, bunun da engelli çocuğu olan aileler tarafından endişeyle karşılandığını hatırlatmak istiyorum.

2005 yılında yüce Mecliste oy birliğiyle çıkarılan bir yasayla 2012 yılına kadar bütün engeller ortadan kaldırılacaktı. Aradan yedi yıl geçti, engelsiz bir Türkiye  yaratılmak isteniyordu yani her yer Eskişehir gibi olacaktı ancak kanunun bitmesine üç gün kala bu yasa değiştirildi; yasanın uygulanması 2015’e, engellilere göre araç düzenlemesi de 2018’e ertelendi.

Engelli bireylerin aldığı muhtaçlık aylığı da -ya da  bakım aylığı- engelli bireyin ve ailesinin onurlu bir yaşam sürdürmesini sağlamaktan çok uzaktır. 2013’te yaptığınız bir kanuni düzenlemeyle aile içi kişi başı gelir sınırı üzerinden yüz binlerce engelli ve ailesinin aylıklarını, genel sağlık sigortasından yararlanma haklarını keserek onları mağdur ettiniz.

İş Yasası’na göre çalıştırılması gereken engellilerin çalıştırılma oranı Türkiye’de çok düşüktür, 100 bin civarındadır. Oysa sadece kamuda çalışacak 120 bin kişi, iş bekleyen 1 milyon 800 bin engellimiz bulunmaktadır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; engelli vatandaşlarımızın önemli birkaç talebini huzurlarınızda dile getirmek istiyorum: Yatılı ve evde bakım hizmeti alan engelli vatandaşlarımızın 2022 sayılı Yasa’ya göre aldıkları muhtaçlık aylığının kesilmesi uygulamasından vazgeçilmelidir. Özel eğitim okullarının birinci kademesinin kapatılmasını öngören Özel Eğitim Okulları Yönetmeliği geri çekilmelidir. Ağır derecedeki engellilerin istihdam ve rehabilite edildiği korumalı iş yeri uygulamaları daha etkin hâle getirilmelidir. Ulusal işaret dili sözcüğü bütün uzmanların ve engelli örgütlerin katılımıyla yeniden düzenlenmelidir. Sosyal yardım aylığı amaçlı, “Aydan aya gel maaşını al.” türünden istihdam politikasından vazgeçilmelidir. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin eki olan ve hak ihlallerinin başvuru mekanizmalarını düzenleyen ek protokol mutlaka bu Mecliste onaylanmalıdır. Engellilerin karar alma süreçlerine etkin şekilde katılmaları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, belediye meclisi gibi kurumlarda temsili sağlanmalıdır. Son olarak, ülke genelinde sözleşmeli geçici işçi statüsündeki 6 bin civarındaki engelli vatandaşımızın kadroya geçişleri sağlanmalı, Engelli Haftası dolayısıyla onlara bir müjde verilmelidir.

Engelsiz bir Türkiye dileğiyle tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı üçüncü söz, Eczacılık Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç’a aittir.

Buyurun Sayın Domaç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç'ın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Yarın 14 Mayıs Eczacılık Günü. 76 milyon ülkemiz insanına yirmi dört saat hizmet eden eczacı meslektaşlarımın Eczacılık Günü’nü kutluyorum. Ülkemizde Eczacılık Günü 14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de eczacılık sınıfının açıldığı gündür. Akademik eczacılığın başlangıcının 175’inci yılındayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 17 Mayıs 2012 günü Meclisimizdeki tüm gruplarla birlikte 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yasa’yı 6308 sayılı Yasa’yla değiştirdik. Nitelikli, sürdürülebilir, ülke kaynaklarının rasyonel kullanıldığı, gelecek güvencesi olan bir meslek ortamı oluşturabilmek için bu yasa değişikliğini birlikte gerçekleştirdik. Eczacıyı tanımladık, görev, yetki ve sorumluluklarını belirledik, eczane açılımını 3.500 nüfusa 1 eczacı olacak şekilde belirledik ve belirli eczanelerde ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu getirdik. 12 maddelik yasa değişikliğiyle gerçek bir dönüşümü sağladık. Yasanın yönetmeliği yayınlandı. Eczacılar ve eczacılık mesleği için önemli bir adımı gerçekleştirdik.

Saygıdeğer milletvekilleri, Sağlık Komisyonunda görüşmelerini yaptığımız ve son bir görüşmeyle tamamlanacak olan -Genel Kurula inme durumunda olan- eczacılıkta uzmanlık alanları getiren yasa değişikliğiyle eczacılar hasta merkezli klinik eczacılık alanında ülkemizdeki bitkilerden ilaç etken maddeleri ve ilaç üreterek toplumun hizmetine sunacağı fitofarmasi alanında uzmanlaşabileceklerdir. Eczacılarımız uzmanlaşarak insanımızın sağlıklı yaşamasına önemli katkı sağlayacaklar, yasa çıktıktan sonra uzmanlık alanlarını genişletme olanağı da ortaya çıkacaktır.

Sağlık Bakanımıza, Sağlık Komisyonu Başkanımıza, grup başkan vekillerimize Eczacılıkta Uzmanlık Yasa Teklifi’mize katkıları ve olumlu yaklaşımları nedeniyle teşekkür ediyorum. Ayrıca, grubumuzda bulunan tüm eczacı milletvekillerine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda bulunan eczacı milletvekillerine, HDP’de bulunan eczacı milletvekiline ve Milliyetçi Hareket Partisinde Sağlık Komisyonu üyesi Mersin Milletvekili Ali Öz Bey’e çok teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 2004 yılında İlaç Fiyat Kararnamesi’nin değiştirilmesi ilaç fiyatlarının inanılmaz ölçüde düşmesine neden oldu. Kararname değiştirilirken eczacı kârlılığı da düşürüldü. Sosyal güvenlik kurumlarının yayınladığı sağlık uygulama tebliğleri ilacın sürdürülebilir hâle gelmesini sağladı. Dolayısıyla, sağlık hizmetlerinde ilaç giderleri yüzde 20’lere kadar düştü, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1,3’üne kadar geriledi. Rasyonel ilaç kullanımı ve diğer alanlardaki katkıları nedeniyle eczacı meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

Eczacıların bugün iki önemli sorunu var: Bir tanesi, düşmekte olan ilaç fiyatları ve eczaneler arasındaki eşitsiz reçete dağılımı nedeniyle kârlılıkların süratle düşmüş olması. Daha önce İlaç Fiyat Kararnamesi’yle düşürdüğümüz bu kârlılıkların bir kısmını eczacıların yaşaması ve yaşamlarını sürdürebilmesi için onlara iade etmek durumundayız.

Değerli milletvekilleri, eczacılık alanının sorunlarından bir tanesi de yeni eczacılık fakülteleridir. Ülkemizde 1994 yılında 7 eczacılık fakültesi, 2005 yılında 12 eczacılık fakültesi, 2014 yılında ise 44 eczacılık fakültesi bulunmaktadır. Bunların 26’sı öğrenci almakta olup 1.900 öğrenci her yıl eczacılık fakültesine kaydolmaktadır. Bu fakültelerin çoğunda eczacı öğretim üyesi dahi bulunmamaktadır. Tümünü tek tek anlatma olanağım yok ama şunu belirtmek isterim ki: 44 eczacılık fakültesi yeterlidir, yenisini kesinlikle açmamamız gerekir. Avrupa ülkelerinin her birinden daha fazla sayıya sahibiz eczacılık fakültesi açısından. Artık eğitimin niteliğinin artırılması zamanıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET DOMAÇ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 76 milyon insanımıza yirmi dört saat hizmet veren eczacı meslektaşlarımın Eczacılık Günü’nü kutluyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı konuşmalara Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, öncelikle Sayın Özensoy’un Gökçeada’daki sel felaketiyle ilgili yaptığı konuşmaya cevap mahiyetinde bazı bilgiler sunmak istiyorum değerli heyetinize. Öncelikle tabii, çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunmak istiyorum. Aslında bu sene maalesef yılın başından bu yana bazı bölgelerde yeteri kadar yağmur olmadı, bu manada bazı bölgelerde bir kuraklık endişesi yaşandı. Özellikle “meteorolojik kuraklık” diyebileceğimiz, önceki yıllara nispetle daha az yağış oldu. Gerek kar yağışı gerek yağmur miktarında önceki yıllara ve uzun yıllar ortalamasına göre bir azalma oldu ama ilkbaharda da bu defa bazı illerimizde -yaklaşık 60 ilde- don afeti çiftçilerimizi olumsuz etkiledi, bazı yerlerde de işte sel, dolu gibi afetler yaşandı. Tabii, toplamda 69 il, 418 ilçe ve 14.673 köyde yaklaşık 876 bin üreticiye ait 176 bin hektar alanda çeşitli şekilde afetler etkili oldu. Bu çiftçilerimizin öncelikle tabii hasar tespitleri yapıldı. Gerek don gerek dolu gerekse diğer fırtına, hortum, sel, bunların hepsi sigorta kapsamında ve sigorta poliçe bedelinin de yarısı Hükûmet tarafından, daha doğrusu Bakanlık tarafından çiftçilerimize hibe olarak ödeniyor. Fakat buna rağmen, tabii sigorta yaptırmayanları da dikkate aldığımızda, her hâlükârda çiftçilerimize bir şekilde yaralarını saracak veya en azından hasarlarını azaltacak bir yardım yapmak gerekiyordu. Biz de Bakanlık olarak Hazine Müsteşarlığımıza ve Hükûmete, Bakanlar Kuruluna tekliflerimizi götürdük. Doğal afetlerden dolayı kredi borçlarının ertelenmesiyle ilgili kararname de dün Sayın Başbakanımız tarafından imzalandı. Biz, bunun tabii süresini oldukça geniş aldık. 1/1/2014 tarihinden bu yılın sonuna kadar, yani 2014 yılı sonuna kadar vuku bulan ve olacak olan bütün bu manada afetler bunun kapsamında. 31/12/2014 tarihine kadar ülke genelinde meydana gelmiş ve gelecek olan don, dolu, kuraklık, aşırı yağış, sel ve benzeri afetler zarar kapsamında. Burada bilginize sunmak istediğim bir husus, özellikle kuraklığın da bu tür bir borç ertelemenin kapsamına dâhil edilmiş olması. Normalde tabii kuraklık dünyanın hiçbir yerinde sigorta kapsamında değil ama eğer kuraklık nedeniyle bir hasar tespiti yapılmışsa çiftçilerimiz bundan istifade edecekler.

Kredi borçlarının ertelenme şartında hasar tespit komisyonunun karar tarihinden geriye doğru doksan günlük süre içerisinde vadesi gelmiş olan borçların bir yıl süreyle cari tarımsal faizden değil de yüzde 3 oranındaki bir faizle ertelenecek olması önemli. Ülke genelinde yaklaşık 876 bin çiftçiye ait. Bunların 6,5 milyar lira bir kredi bakiyesi söz konusu. Dolayısıyla, bu kapsamda 6,5 milyar liralık bir kredi bakiyesi ertelenmiş olacak bundan kaynaklanan borçlar sebebiyle.

Ben, çiftçilerimize, zarar gören bütün çiftçilerimize, bu hasara uğrayan bütün çiftçilerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunmak istiyorum. Ve bir kez daha, tarım sigortası gibi önemli bir imkân varken ve bunda da büyük oranda destek varken çiftçilerimizin bundan istifade etme konusunda biraz daha bize yardımcı olmasını arzu ediyorum çünkü onlar hasar görüyor biz üzülüyoruz, sonuçta Türkiye kaybediyor bu hasardan. Ama tarım, dünyanın her yerinde tabiat şartlarına bağlı bir faaliyet ve yağış fazla olunca da hasar meydana geliyor, yağış olmayınca da, kuraklık olunca da hasar meydana geliyor, dolu olunca hasar meydana geliyor, fırtına olunca hasar meydana geliyor. Çiftçilik, maalesef, böyle bir faaliyet.

Tabii, yarın da Dünya Çiftçiler Günü, 14 Mayıs. Bu vesileyle bütün çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Günü’nü de kutluyorum.

Çiftçilik dünyayı gerçekte besleyen bir meslek. Dünyadaki hâlihazırdaki 7 milyar nüfusun -ki, 9 milyara 2050’de çıkması bekleniyor- bu milyarlarca insanın karnını doyuran, hayatta kalmasını sağlayan gıda maddelerinin kaynağı, çiftçilerimizin iştigal sahası olan tarım sektörü. Dünyada 1 milyarın üzerinde çiftçi var. Türkiye’de de çalışan 25,5 milyon insanın 6 milyonu tarım sektöründe çalışıyor. 3 milyon işletmemiz var ve ekonomik anlamda da hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konu.

Biz, çiftçilerimizin bazı sosyal güvenlik haklarıyla ilgili iyileştirmeler yaptık; gerek örgütlenme konusunda ziraat odalarıyla ilgili yasa değişikliği gerek sosyal haklarında BAĞ-KUR’la ilgili zorunluluk getirilmesi gibi. Daha önce otuz gün prim ödeme şartı varken bunun on beş gün prim ödeme imkânı tanınmak suretiyle düzeltilmesi.

Aile reisi olan kadın çiftçilerin eskiden sigortadan faydalanamıyor olması. Buna getirilen düzenlemeyle bu kadın çiftçilerimizin de sigortalı olabilme imkânı sağlandı. Yine, kadın çiftçilerimize bazı desteklemelerde pozitif ayrımcılık yapan düzenlemeler getirdik, kredi imkânları geliştirdik.

Dünyada da, kuşkusuz ülkemizde de tarımın stratejik değeri ve önemi giderek artıyor. Çünkü, biraz önce de söylediğim gibi, gelir artışıyla birlikte, kentleşmeyle birlikte beslenme alışkanlıklarında değişiklik meydana geliyor, dolayısıyla gıda talebinde artış ve farklılık meydana geliyor.

Öte yandan, küresel ısınma ve  diğer çevresel faktörlerin yol açtığı birtakım tehditler var tarım sektörüyle ilgili dünya ölçeğinde. Gelecekte 3 tane stratejik alan olduğunu bütün gelecek bilimciler, fütüristler söylüyor: Su, enerji ve gıda. Suyun yüzde 70’inin de tarım ve gıda amaçlı kullanıldığı dikkate alındığında gıda ve tarım burada çok daha önemli bir hâle geliyor.

Tabii, burada sadece üretim veya arzdaki üretim eksikliği problem değil, mevcut olan kaynakların da daha adil bölüşümü, daha eşitlikçi bölüşümü başka bir sorun. Bu alanda sorun olduğunu biliyoruz çünkü aynı zamanda israf çok büyük oranda, yılda 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bunun dörtte 1’iyle açlık sınırında bulunan 870 milyon insanın gıda ihtiyacı karşılanabilir. Bu israfın ekonomik değeri 1 trilyon dolar. Buna karşın, dünyada aşırı kilolu yetişkin sayısı 1,4 milyar insan, bunun 500 milyonunu da obezler oluşturuyor. Bunların hepsi gerek eğitimle gerek geliştirilecek olan politikalarla üzerinde durulması gereken meseleler.

Dünyaya baktığımızda, gıda fiyatları son on yılda çok istikrarlı bir seyir izlemedi. Dünyada on yılda buğday fiyatları 3 kat, mısır ve pirinç fiyatları ise 2 kat arttı. İklim değişikliği, biraz önce arz ettiğim gibi, önemli bir konu. Bir de gelişmiş ülkeler artık kendi topraklarıyla yetinmiyorlar, dünyada yaklaşık 203 milyon hektar tarım alanı uluslararası şirketler veya bazı ülkeler tarafından kiralanmış veya satın alınmış durumda. Yani ülkeler, büyük arazi sahibi ülkeler bile artık başka ülkelerin topraklarını kiralayabilmekte ve oralarda tarımsal faaliyeti gelecek açısından teminat altına almak için üretim planlamaktadır.

Biyoyakıt üretiminde, yine, tarımsal ürünler kullanılıyor. Bu, yine, tarımsal ürünlerin stratejik değeri açısından, önemi açısından dikkat edilmesi gereken başka bir husus.

Dünyada uluslararası veri paylaşımında şeffaflık yeterli değil. Lojistik alanda yetersizlik var ve bunun maliyet üzerinde kuşkusuz çok önemli etkisi var. Küresel sermaye zaman zaman spekülatif davranışlar sergileyebiliyor. Bunların hepsi gıda güvenliğini olumsuz etkileyebilen faktörler. Keza, ülkelerin sosyoekonomik durumları, doğal afetler, sosyal ve siyasi istikrarsızlıklar dünyada gıda güvenliğini genel anlamda etkileyen faktörler.

Biz tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda güvenliğinin temini açısından bir dizi tedbir aldık. Türkiye’de, en son, 30 Nisan tarihinde yüce Meclisin oy birliğiyle diyebileceğimiz bir oy oranıyla, bütün iktidar-muhalefet hepimizin birlikte geçirdiği, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu da içinde olan 17 tane kanun çıkarıldı bu süreç içerisinde. Etkin bir tarımsal destekleme sistemi kuruldu. Üretim ve işleme sanayisinde, özellikle tarımda, modernizasyona gidildi. Çevreye duyarlı üretimin desteklenmesi, organik tarım, iyi tarım uygulamaları, biyolojik mücadele desteği ve çevre amaçlı tarımsal alanların korunması, kısaca “ÇATAK” dediğimiz projeyi hayata geçirmek suretiyle bunlar sağlandı. Tarımsal kredi faiz oranları düştü. Tarımsal altyapının iyileştirilmesi için, özellikle toplulaştırma başta olmak üzere birçok düzenleme yapıldı. Tarım sigortaları uygulamaları yapıldı ama biraz önce de arz ettiğim gibi, maalesef çok yaygınlaşmadı. Bunun üzerinde biz duruyoruz. Bunu nasıl aşarız? Gerek eğitimle gerekse çeşitli projelerle tabii teşvik veriyoruz, yüzde 50 hibe destek veriyoruz sigorta poliçelerinin desteklenmesinde ama ona rağmen aşırı parçalanmış olmaktan ötürü ve çok hisseli olmasından ötürü, çok parçalı olmasından ötürü küçük hisselerle tarım sigortasını gerekli görmüyor üreticilerimiz.

Gen kaynaklarının koruma altına alınması yönünde bizim önemli projelerimiz oldu, hem bir Tohum Gen Bankası kurduk hem hayvan gen kaynaklarıyla ilgili bir gen merkezi kurduk. Diğer bitki ve ağaçlarla ilgili olarak da Ankara’da bizim Bakanlığımızın bitişiğinde bulunan Eskişehir yolundaki arazide Avrupa’nın 2’nci en büyük -2.500 dönüm arazi üzerine- millî botanik bahçesini kuruyoruz; 2015 yılında inşallah hizmete girecek. Türkiye'nin bütün endemik bitkilerinin ya çeşitli seralar içerisinde veyahut açık alanlarda sergilenebileceği, kütüphanesi vesairesi olan, eğitim imkânları da olan bir millî botanik parkı kuruyoruz.

Yine, “Çiftlikten sofraya gıda güvenliği” anlayışıyla, gıda faslını müzakereye açmak suretiyle, etkin gıda denetimiyle, Alo 174’le tüketicinin sağlığının korunması ve diğer haklarının korunması alanında da önemli çalışmalar yapıldı.

Biz, temel gıda maddelerinin üretimine baktığımızda -buğday, mısır, çeltik, ayçiçeği, yumurta, et ve süt, bu ürünler itibarıyla baktığımızda- Türkiye’nin on yıl içerisinde dünyadaki artış oranlarının çok üzerinde bir artış gerçekleştirdiğini görüyoruz. Örneğin dünya on yılda mısırda yüzde 44’lük artış gerçekleştirmiş, Türkiye’de yüzde 181 oranında artış olmuş; çeltik dünyada on yıl içerisinde yüzde 26,5 artış sağlamış, Türkiye yüzde 150 oranında artış sağlamış; ayçiçeği yüzde 52 oranında dünyada artış sağlarken Türkiye’de yüzde 79,2 oranında  artış var; yumurta üretiminde dünyadaki artış yüzde 24,6, Türkiye’de yüzde 42,8; et üretiminde dünyada yüzde 13,3’lük bir artış var on yıl içerisinde küresel olarak, Türkiye’de yüzde 136’lık bir artış var; süt üretiminde dünyada yüzde 24’lük bir artış varken Türkiye’de yüzde 116’lık bir artış gerçekleşmiş durumda on yıl içerisinde. Buğdayda dünyada yüzde 16’lık artış var on yıl içerisinde, Türkiye’de yüzde 13’lük artış var ama Türkiye’de buğday alanlarının bir kısmı diğer ürünlerin alanlarına kaydı. Türkiye’deki buğday verimliliğinde önemli bir artış var.

Aslında bu temel gıda maddelerinin kaynağını teşkil eden tarımsal ham maddeler ve hayvansal ham maddelerde Türkiye’nin dünyanın büyümesinin çok çok üzerinde bir üretimle iyi bir noktada olduğunu görüyoruz. Gıda açısından güvendeyiz. Bunu tarımsal gayrisafi yurt içi hasılada da zaten görmek mümkün. Özellikle, tarımsal ürün ihracatında yine ciddi bir artış var ve ham maddeleri katsak bile 2013 yılı içerisinde toplam ihracatımız toplam ithalatımızın üzerinde. Bu da çok sevindirici bir gelişme ve ilk defa canlı hayvan ve hayvansal ürün ihracatında Türkiye 1,5 milyar dolarla çok uzun bir zamandan sonra bir ihracat gerçekleştirdi. Türkiye on yıl içerisinde 142 milyon dolardan, 2013 yılında 1,4 milyar dolara çıkardı hayvansal ürün ihracatını. Bu da büyük bir gelişmeyi gösteriyor.

Burada tabii, gerek sağlanan destekler, uygulanan politikalar gerekse benimsenen strateji etkili ama temel altyapıda -ki miras hukukundaki düzenleme bunun için çok önemli- arazilerin bundan sonraki sürede bölünmesinin önüne geçilmesi ve köyde arazinin başında olan her kimse, onun karnını doyurabilecek asgari bir büyüklüğün teminat altına alınmış olması çok temel bir mesele. Bugünden itibaren, gelecek açısından bu bir garanti. Mevcut yapının da, mevcut bölünmüş yapının da 2023’e kadar toplulaştırılmasının tamamlanması bizim hedefimiz, ki bu hedefi tutturacağımızı biliyoruz. Şundan dolayı biliyoruz: Çünkü on yıl içerisinde 4 milyonu tamamladık, 2 milyon hektar da bu yıl tamamlanıyor, 6 milyon hektar. Toplamda 6,5-7 milyon hektara ulaşacak toplulaştırılan arazi, bu yıl sonu itibarıyla. Zaten geride şu anda yaklaşık 7 milyon hektar kaldı toplulaştırılacak arazi yani on yıl içerisinde bu mesafeyi aldık, bundan sonraki sürede bunu çok daha rahat yapabileceğimizi planlıyoruz doğrusu, düşünüyoruz. Bütün bunların hepsi, aslında çiftçilerimizin aracılığıyla yapıldı yani gerçekten son derece de fedakârca çalışan bir sektör. Türkiye'de 6 milyon çalışan, 3 milyon işletme ve gerçekte hepsi eli öpülecek insanlar. Hem kadın çiftçilerimiz hem bu işte, meslekte çalışan diğer bütün kardeşlerimiz -genciyle yaşlısıyla- olağanüstü çaba sarf etti. Ben, hepsinin Çiftçiler Günü’nü de tekrar kutluyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Hamzaçebi, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası’nı kutladıklarına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10-16 Mayıs tarihleri Engelliler Haftası olarak kutlanmaktadır. Türkiye'de, 76 milyonluk nüfusumuzun yüzde 12,3’ü engellidir yani bu, yaklaşık 9,4 milyonluk bir nüfusu ifade etmektedir. Bu kadar büyük bir kitlenin ihtiyaçları, talepleri karşısında yapılanlar hâlen son derece yetersizdir.

Engelli vatandaşlarımızın ihtiyaçları diğer vatandaşlarımızın, diğer toplum kesimlerinin ihtiyaçlarından farklı değildir eğitim gibi, sağlık gibi, toplumsal hayata, sosyal hayata katılma gibi, bakım gibi, rehabilitasyon gibi ancak bu vatandaşlarımızın bu hizmetlere ulaşmada güçlükleri vardır, bu hizmetlere ulaşma açısından dezavantajlı gruptur; devlete düşen görev, bu dezavantajı ortadan kaldırmaktır.

Şüphesiz, yapılan düzenlemeler var, çıkarılan yasalar var ancak bu yasalarda sürekli olarak süre uzatımına gidilmesi, engellilerimizin devlete olan güvenini sarsmaktadır. Bu süre uzatımlarına son vermek ve fiziki altyapıyı, çevreyi engelli vatandaşlarımıza uygun hâle getirmek şarttır.

Yine, engelliler açısından devlete düşen temel görev istihdamdır. Devletin hâlen 80 bin ilave engelli istihdam zorunluluğu varken bu zorunluluk yerine getirilmemiştir. Özel sektörden engellilerin istihdamı istenirken, devletin bu görevi yerine getirmemesi son derece yanlıştır. Hükûmeti, sayın bakanları ben bu konuda göreve çağırıyorum.

Ayrıca, içinde bulunduğumuz hafta Hemşireler Haftası’dır. Sağlık sektörünün bu cefakâr çalışanlarını kutluyorum, onların ihtiyaçlarının, özlük haklarının iyileştirilmesi yolunda Hükûmete düzenlemeler yapma çağrısında bulunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Baluken, buyurun.

2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası ile 15 Mayıs Vicdani Ret Günü’ne ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü ile 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nı kutladıklarına  ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, 10-16 arası Mayıs Engelliler Haftası olarak belirlenmiştir. Engellilerin istihdam, sağlık hizmeti, sosyal ve ekonomik sorunlarının en yoğun olduğu ülkelerden biri, maalesef, Türkiye’dir. Engellilerin sorunlarının çözülmesinin ilk adımı da aslında zihinlerdeki engellerin kaldırılmasından geçiyor. Bu kapsamda, biz, başta AKP Hükûmeti olmak üzere tüm siyasi ve sosyal tarafları bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz, Halkların Demokratik Partisi Grubu olarak da engellilerin sorunlarının araştırılması için bu hafta Meclise bir araştırma önergesi sunacağımızı ifade etmek istiyoruz.

Diğer taraftan, Türkiye’nin militarizmden kaynaklı kanayan yarası vicdani ret hakkının tanınmamasına vesile oluyor. 15 Mayıs Vicdani Ret Günü’nde demokratik, hoşgörülü, sivil toplum merkezli bir Türkiye için vicdani ret hakkının tanınması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu hususta da Parlamento çatısı altında bugüne kadar sayısız çalışmalar yaptık, bundan sonra da bu çalışmalarımızı gündemleştirip gerekli duyarlılığın oluşturulması noktasında üzerimize düşen görevi yapmaya devam edeceğiz.

Ayrıca, 14 Mayıs tarihi Eczacılar Günü olarak kutlanmaktadır. Yine, içinde bulunduğumuz hafta da Hemşirelik Haftası olarak kutlanmaktadır. Biz bu vesileyle tüm eczacıların ve hemşirelerimizin bu anlamlı gününü, haftasını kutluyoruz.

Bir diğer husus: 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı olarak kutlanmakta ve Kürtçe üzerindeki tüm baskıların kaldırılması talebiyle de yoğun bir kitlesellikle, halkımız tarafından geleneksel bir şekilde, artık taleplerin görünür kılınması şeklinde kutlanmaktadır, ifade edilmektedir. İnkâr ve asimilasyon döneminin bittiğini, Kürt halkının ve Kürtçenin özgürleşme döneminin geldiğini burada ifade etmek istiyoruz. Bu kapsamda, bugüne kadar Kürt dili üzerinde kurulan bütün baskıları kınadığımızı, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nı kutladığımızı, alanlara çıkan bütün halkımızı da buradan şimdiden selamladığımızı ifade etmek istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın Satır, buyurun.

3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır'ın, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve 12-18 Mayıs Hemşirelik Haftası ile 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’nü kutladıklarına ilişkin açıklaması

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10-16 Mayıs tarihleri arasında Engelliler Haftası kutlanmaktadır. Her bireyin engelli olma ihtimali dikkate alınarak Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri tarafından en iyi yasal düzenlemelerin yapıldığı kanaatindeyiz, eksiklerin giderilmesi için de hep birlikte çalışacağız. Engelli vatandaşların hayata intibakı, istihdam alanında yer alması için çalışmaları yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Bugün vesilesiyle tüm engelli vatandaşlarımıza selam ve saygılarımızı sunuyoruz grubum adına.

Ayrıca, yarın 14 Mayıs Eczacılık Günü’nü kutlayacağız. Bu alanda çalışan bütün eczacı arkadaşlarımıza da başarılar diliyoruz ve günlerini kutluyoruz.

Ayrıca, bugün itibarıyla Hemşireler Günü’nü kutluyoruz. Sağlık çalışanlarımıza da sağlıklı bir çalışma dönemi diliyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Halaçoğlu, buyurun.

4.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ve 14 Mayıs Eczacılık Günü ile Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türk dilini resmî dil olarak kabulünün yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Engelliler Günü, evet, iki gün ama sadece engellilerin günü olarak anılan günlerde değil, içimizde yaşayan insanlarımızın bütün ihtiyaçlarının giderildiği, şehirde rahatça dolaşacakları, ihtiyaçlarının her şekilde birtakım kanuni dayanaklara da mehaz teşkil etmek suretiyle çözümlendiği bir zaman başlangıcı olarak nitelendirmek istiyorum ve onların bizlerle birlikte birer insan olarak, içimizden birileri olarak yaşamalarını diliyorum.

Ayrıca, Eczacılar Günü’nü kutluyorum. Bir de Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türk dilini resmî dil olarak kabulünün yıl dönümüdür, onu da kutluyorum.

Meclise saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Benim de vardı Sayın Başkan, kısa bir açıklamam vardı.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, biliyorsun ben gündem dışı konuşmalarda sadece grup başkan vekillerine söz veriyorum, uygulamam bu şekilde benim.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bakanın açıklamasına karşı kısa bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN – Efendim, gündem dışı konuşma Sayın Yılmaz. İç Tüzük çok açık, bunu ben çok izah ettim.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bakanın açıklamasına karşı kısa bir açıklama yapacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Meclisi keyfî yönetiyorsun. O zaman İç Tüzük’teki 60’ıncı maddeyi kaldırın.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 13, 71, 103, 108, 113, 152, 341, 361, 362, 378, 392, 575, 679, 832, 833, 834, 835, 836, 937, 961, 966, 994, 1056, 1095, 1135, 1152, 1153, 1165, 1238, 1313, 1333, 1334, 1335, 1367, 1375, 1376, 1382, 1456, 1483, 1517, 1554, 1580, 1691, 1754, 1779, 1871, 1872, 1873, 1875, 2018, 2065, 2161, 2176, 2199, 2200, 2254, 2624, 2625, 2629, 2766, 2814, 2841, 2842, 2854, 2955, 2981, 2995, 3092, 3101, 3102 ve 3205’inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini, sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/158)

13/5/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Saygılarımla.

                                                                               Mustafa Kalaycı

                                                                                    Konya

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- BDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının kullanımında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/931)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa’nın 34’üncü maddesinin valilik yönergeleriyle çiğnenmesi, demokratik bir şekilde yapılan gösterilerde ve yürüyüşlerde yaşanan ölümlerin araştırılması için Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

                                                                                                                                   Hasip Kaplan

                                                                                                                          BDP Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Anayasa’nın 34’üncü maddesinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” diye belirtilmektedir ama maalesef var olan tablo göstermektedir ki bu anayasal hak, valiliklerin tasarrufunda işlemektedir. Valiliklerin yayınladıkları yönergeler Anayasa’nın 34’üncü maddesini hiçe sayar boyuta gelmiştir. Valilikler, muhalif herhangi bir kesim tarafından yapılmak istenen tüm demokratik gösteri ve yürüyüşleri engellemektedir. Bu engellemeyi de çoğu zaman orantısız güç kullanarak yapmaktadır. Nitekim, geçen yıldan bu yana demokratik tepkilerini dile getirmek için yapılan yürüyüş ve gösterilerde, valiliklerin bu keyfî yasaklamalarından ve buna bağlı olarak güvenlik güçlerinin kullandıkları orantısız güç nedeniyle birçok kişi yaşamını yitirmiştir. Bu ölümlerin bir kısmına da polisin kullandığı biber gazı neden olmuştur. 31 Mayıs 2011'de Metin Lokumcu biber gazı kullanımından kaynaklı olarak yaşamını yitirdi. En son da Yalova'da çıkan bir kavgayı ayırmak isteyen Çayan Birben, polisin kullandığı biber gazından kaynaklı olarak hayatını kaybetmiştir.

Biber gazı kullanımıyla ilgili olarak Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Altan Tan tarafından İçişleri Bakanlığına verilen soru önergesinde biber gazının sağlığa ne tür zararlarının olup olmadığı, kullanılan bu gazların insan sağlığı üzerindeki kısa ve uzun dönem etkileri sorulmuştur. Soru önergesine İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin tarafından verilen cevapta, bu silahların göz yaşartıcı gazlar ile gaz maskelerinin kullanımı kursu alan personel tarafından, Göz Yaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Kullanım Talimatı’na uygun olarak kullanıldığı, Türkiye'nin 1997 yılında taraf olduğu Kimyasal Silahlar Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde göz yaşartıcı gaz mühimmatının insan sağlığı üzerinde kalıcı bir etki bırakmama şartının sağlandığı belirtilmiştir. Oysa, konunun uzmanlarınca da defalarca açıklandığı üzere, biber gazı sağlık üzerinde kısa ve uzun vadede zararlı etkilere sahiptir. Kısa vadede, solunum sorunları, solunum yollarında tahriş, bulantı, hatta kusma, göz yaşı akıntısı, spazm, göğüs ağrısı, deri yanıkları ve alerji; uzun vadede ise solunum yollarında nekroz (doku çürümesi), sindirim sisteminde nekroz, akciğerde ödem, iç kanamalar (böbrek üstü bezlerinde kanama) etkileri olduğu bilinmektedir. Bunlara rağmen biber gazı hemen hemen demokratik tepkisini dile getirmek isteyen tüm kesimlere karşı kullanılmaktadır. Çayan Birben astım hastası olduğunu belirtmesine rağmen, polisin kullandığı biber gazı nedeniyle kalp krizi ve buna bağlı beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetmiştir. Hastane önünde bulunan ailesinin ve yakınlarının polis tarafından dağıtılmak istenmesi ile yaşanan olayda polisin tekrar biber gazı kullanması, tüm toplum vicdanında derin yaralar bırakmıştır. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin'in soru önergelerine verdiği cevaplarda bugüne kadar yapılan gösteri ve yürüyüşlerde kimsenin hayatını kaybetmediği belirtilmektedir. Bu, gerçeğin çok çok dışında bir yaklaşımdır. Herkesin yakından takip ettiği kamuoyunda yaşananların inkâr edilmesi, halkın üzerinde derin bir yarılmaya neden olmaktadır. Çayan Birben'in doğrudan biber gazından etkilenerek yaşamını yitirdiği doktor raporlarında belirtilmektedir. Çayan'ın katledilmesi ve Çayan'ın yaşamını yitirmesi üzerine acılı ailesine ve yakınlarına yapılan müdahale güvenlik güçlerinin biber gazı kullanımında ne kadar vicdansızlaştığının en büyük göstergesidir. Bu konunun tüm boyutlarıyla araştırılması tarafımızca elzemdir.

2.- Muş Milletvekili Demir Çelik ve 22 milletvekilinin, ana dilde sağlık hizmeti almada yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/932)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de yaşayan ve Kürtçe dışında hiçbir dil bilmeyen Kürt yurttaşların sağlık hizmetlerine ulaşırken karşılaştıkları ana dil ve iletişim sorunlarının belirlenmesi ve ana dilde sağlık hizmetlerinden yararlanmalarının önündeki engellerin kaldırılması adına Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Demir Çelik                                                             (Muş)

2) Pervin Buldan                                                          (Iğdır)

3) Hasip Kaplan                                                           (Şırnak)

4) Sırrı Sakık                                                               (Muş)

5) Murat Bozlak                                                            (Adana)

6) Halil Aksoy                                                              (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                                           (Batman)

8) İdris Baluken                                                           (Bingöl)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu                                           (Bitlis)

10) Emine Ayna                                                            (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                                                      (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                                               (Diyarbakır)

13) Adil Zozani                                                            (Hakkâri)

14) Esat Canan                                                            (Hakkâri)

15) Sırrı Süreyya Önder                                                (İstanbul)

16) Sebahat Tuncel                                                      (İstanbul)

17) Mülkiye Birtane                                                      (Kars)

18) Erol Dora                                                               (Mardin)

19) Ertuğrul Kürkcü                                                      (Mersin)

20) İbrahim Binici                                                        (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                                              (Van)

22) Özdal Üçer                                                             (Van)

23) Leyla Zana                                                             (Diyarbakır)

Gerekçe:

Anayasanın eşitlik ilkesi gereği  "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." hükmü, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan tüm vatandaşları eşit sayar. Bu anlamıyla yoğunluklu olarak doğu ve güneydoğu illerinde yaşayan Kürt nüfusunun, kamu hizmetlerinin tümü başta olmak üzere, özellikle sağlık hizmetlerine ulaşırken karşılaştıkları dil sorununun çözüme kavuşması eşitlik ilkesinin gereği ve zorunluluğudur. Bahsi geçen bölgelerde yoğunluklu olarak yaşayan Kürt nüfusunun tüm kamu hizmetlerinden ve buna bağlı olarak sağlık hizmetlerinden ana dilleri olan Kürtçe ile yararlanmaları İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25’inci maddesi -sağlık hakkı- gereği doğuştan gelen bir insan hakkıdır.

Sağlık hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25’inci maddesinde "Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır." şeklinde özetlenmiştir.

Ülkemizin sosyal ve ekonomik koşullarındaki yetersizlikler ile her geçen gün artan bölgelerarası derin uçurum, her alanda olduğu gibi, kamu hizmetlerinin de ana dilde, etkin, ulaşılabilir, eşit ve sürdürülebilir olarak sağlanmasını engellemektedir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan 81 il, zorunlu hizmet bölgelerine ayrılmıştır. Tüm iller gelişmişlik oranları, gelişmişlik hızları ve nüfuslarına bağlı olarak toplamda 6 ayrı bölgeye ayrılmıştır. Hekimler ve sağlık çalışanları için zorunlu hizmet bölgesi sınırları dâhilinde olan 5’inci ve 6’ncı bölge illeri içerisinde bulunan, Kürt nüfusunun yoğunluklu olarak yaşadığı bölgelerde, sağlık hizmetleri başta olmak üzere, tüm kamu hizmetlerine ana dilde ulaşmanın önündeki engeller belirlenerek Kürt yurttaşlarımızın ana dilleri ile sağlık hizmetlerine ulaşmalarının yolu açılmalıdır.

Bahsi geçen iller, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde bulunan ve Kürt nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgelerdir. Bu bölgelerde görevlendirilen tüm kamu personelinin ve buna bağlı olarak sağlık hizmeti sağlamakla yükümlü hekim ve sağlık çalışanlarının bölgede yaşayan yurttaşlar ile iletişim kurmada yaşadığı zorluklar ortadadır. Bölgede yapılan araştırmalar sonucu, her 3 yurttaştan 1’i kamu hizmetinden faydalanırken ana dil ve iletişim sorunu yaşamaktadır. Hekimler ve sağlık personeli ile iletişim kuramayan yurttaşlar sağlık hizmetlerinden yoksun kalmaktadır. Yurttaşların sağlık hizmetleri karşılanırken hasta ve hekim arasında bağ oluşturan dilin, hastanın öyküsünü tam ve doğru anlatabilmesi açısından önemi büyüktür. Hastanın kendisini bildiği dilde anlatamıyor olması hem hasta açısından hem de sağlık hizmetlerini sağlamakla yükümlü hekim ve sağlık çalışanları açısından ciddi bir iletişim problemi yaratmaktadır. Ortaya çıkan bu olumsuzluklar tedavi sürecini etkilemekte ve çoğu zaman yanlış teşhis ve buna bağlı olarak yanlış tedavi ile sonuçlanmaktadır.

Kürtlerin yoğunluklu yaşadıkları bölgelerde çoğunluğu kadın olmak üzere 2 milyon insan Türkçe bilmemektedir. Her gün, bu 2 milyon insanın önemli bir kısmı ana dilleri olan Kürtçeyi bilmeyen kamu çalışanlarının olduğu kurumlarda nüfus işlerini yapmakta, tapu alıp vermekte, hukuksal işlemler yürütmekte ve en önemlisi sağlık hizmetlerinden faydalanarak tedavi olmaya çalışmaktadır. Ana dili ile hizmet alamayan yurttaşlar, hiç anlamadıkları bir dilde aldıkları cevaplar ile sorunlarını çözmeye çalışmaktadır. Yaşanan ana dil ve iletişim sorununun sağlık açısından ortaya çıkarttığı olumsuzluklar insan sağlığını ve yaşam hakkını derinden etkilemektedir. Bölgede yapılan araştırmalar sonucu, sadece dil ve iletişim sorunu yüzünden her 4 hastadan 1’ine yanlış teşhis ve buna bağlı olarak yanlış tedavi uygulanmaktadır.

Ana dilde sağlık hizmeti alamamanın beraberinde getirdiği sorunların tespiti ve buna bağlı travmaların bir an önce araştırılarak ortaya çıkartılması ve sağlık alanında yaşanan ana dil sorununun önündeki yasal engellerin ortadan kaldırılarak  yeni yasal düzenlemeler ile güvence altına alınması ile birlikte sağlıkta ana dil problemine çözümcü yaklaşımlar geliştirilmesi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 22 milletvekilinin, çevre ve insan sağlığını tehdit eden kimyasal madde kullanımının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/933)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde çevre ve insan sağlığı açısından tehlikeli kimyasal ve pestisit kullanımı konusunda araştırma yaparak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

1) Mesut Dedeoğlu                                                   (Kahramanmaraş)

2) Mehmet Şandır                                                     (Mersin)

3) Lütfü Türkkan                                                      (Kocaeli)

4) Özcan Yeniçeri                                                     (Ankara)

5) Kemalettin Yılmaz                                                (Afyonkarahisar)

6) Emin Çınar                                                          (Kastamonu)

7) Enver Erdem                                                        (Elâzığ)

8) Reşat Doğru                                                         (Tokat)

9) Bülent Belen                                                        (Tekirdağ)

10) Alim Işık                                                            (Kütahya)

11) Seyfettin Yılmaz                                                 (Adana)

12) Celal Adan                                                         (İstanbul)

13) Yusuf Halaçoğlu                                                 (Kayseri)

14) Cemalettin Şimşek                                             (Samsun)

15) Sinan Oğan                                                        (Iğdır)

16) Muharrem Varlı                                                  (Adana)

17) Ahmet Kenan Tanrıkulu                                       (İzmir)

18) Mustafa Kalaycı                                                 (Konya)

19) S. Nevzat Korkmaz                                             (Isparta)

20) Mehmet Erdoğan                                                (Muğla)

21) Erkan Akçay                                                       (Manisa)

22) Koray Aydın                                                       (Trabzon)

23) D. Ali Torlak                                                      (İstanbul)

Gerekçe:

İnsanlar, toprağı, havayı ve suyu bilinçsiz bir şekilde her geçen gün biraz daha kirletmektedir. Bu kirlenme pek çok canlı türlerini yok etmekte, ormanlık alanları azaltmakta, göl, akarsu ve denizlere zarar vermektedir.

Doğal zenginliklerimiz hızla yok olmakta ve azalmaktadır. Deniz, göl ve akarsularımızda ortaya çıkan kirlenme, balık ve su ürünleri türlerini yok etmektedir. Plansız ve programsız şekilde gelişigüzel kullanılan kimyasal ve pestisitler, doğal yaşama ve insan sağlığına zarar vermektedir.

Dünyadaki mevcut çevre kirliliğinin yüzde 50'lik bölümünün son otuz beş yılda meydana geldiğini açıklayan araştırmalar, son otuz yıl içinde dünyada kimyasal üretiminde ve ticaretinde önemli oranda büyüme meydana geldiğini ortaya koymaktadır.

Kimyasallar, ülkemizde kozmetikten eşyaya kadar her alanda ve üründe yer almaktadır. Geniş bir kullanım alanı bulunan tehlikeli kimyasallar kırtasiye ürünlerinden oyuncaklara, giyim eşyalarından ev eşyalarına kadar pek çok üründe de karşımıza çıkmaktadır.

Tehlikeli kimyasalları kontrol altına alarak olumsuz etkilerinden çevreyi ve insanları korumalıyız. Üretimi, depolanması, etiketlenmesi ve ambalajlanması evreleri sıkı denetim altına alınmalıdır. Bu ürünler solunduğunda, ağız yoluyla alındığında veya deri yoluyla emildiğinde, insan sağlığını tehdit etmektedir.

Ülkemizde pestisitler, tarımın yanı sıra genelde böceklere, yabancı otlara, funguslara, akarlara, kemirgenlere, nematodlara, yumuşakçalara ve bakterilere karşı sıkça kullanılmaktadır. Dünyada kullanılan pestisitlerin yüzde 47'si yabani otlara karşı, yüzde 29'u böceklere karşı, yüzde 19'u funguslara karşı ve yüzde 5'i de diğer zararlılara karşı kullanılmaktadır. Ülkemizde ise kullanılan pestisitlerin yüzde 47'si böceklere karşı, yüzde 24'ü yabancı otlara karşı, yüzde 16'sı funguslara karşı ve yüzde 13'ü de akarlara, kemirgenlere, nematodlara, yumuşakçalara, bakterilere ve virüslere karşı kullanılmıştır. Ülkemizde, tarımın yanı sıra, yerel yönetimler tarafından da zararlı otlara karşı ve sivrisineklere karşı mücadelede de yine sık sık pestisit kullanımına gidilmektedir. Dünya'da ortalama olarak yıllık 3 milyon ton tarım ilacı tüketimi gerçekleşmektedir. Ülkemizde ise bu oran yıllık olarak ortalama 33 bin ton olarak gerçekleşmektedir. Tarla ve bahçede yanlış ilaçla yetiştirilen meyve ve sebzeler sofralarımıza kadar ilaç kalıntılarıyla gelmektedir. Kurallara uygun olarak tarlada ve bahçede kullanılmayan tarım ilaçları kanser, üreme bozuklukları ve gen mutasyonlarına neden olmaktadır. Ayrıca, çocuklarda gelişimi engellemekte ve fizyolojik bozukluklara yol açmaktadır. Pestisitler, rüzgâr ve erozyon sayesinde çok uzak bölgelere taşınabilmekte ve uygun ortamda hava akımı ile buharlaşabilmektedir. Yağmur sularıyla yer altına süzülerek veya yüzeyde kalarak yer altı sularına ve yüzeysel sulara karışıp suların kirlenmesine neden olmaktadır.

Çevre ve insan sağlığını etkileyen kalıntılar ülkemizin dış ticaretini de olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye'den Avrupa Birliği ülkelerine gönderilen pek çok bitkisel ürün pestisit kalıntıları yüzünden geri gönderilmiş ve kabul edilmemiştir. 2004-2009 yıllarında toplam 1.519 parti bitkisel üründen 204 partide pestisit kalıntısına, 964 partide toksin kalıntısına, 351 partide boya, küf, bakteri gibi kalıntılara rastlanmıştır.

Bu nedenle, ülkemizde çevre ve insan sağlığı açısından tehlikeli kimyasal ve pestisit kullanımı konusunda araştırma yapılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması komisyonu kurulması yerinde olacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini açacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

C) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen birer üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği, Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarında siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de bir üyelik düşmektedir. Bu komisyonlara aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin, 16 Mayıs 2014 Cuma günü saat 18.00’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasî Parti Grubu Önerileri

1.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve arkadaşları tarafından, kayıp çocuk sorununun çözülmesi, çocuk kaçırılma olaylarının önüne geçilmesi, çocukların ekonomik sömürüye ve cinsel istismara karşı korunması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 7/1/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 13 Mayıs 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

13/05/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 13.05.2014 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                          Mehmet Akif Hamzaçebi

                                                                                                                                       İstanbul

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve arkadaşları tarafından, "Kayıp çocuk sorununun çözülmesi, çocuk kaçırılma olaylarının önüne geçilmesi, çocukların ekonomik sömürüye ve cinsel istismara karşı korunması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla, 07.01.2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (623 sıra nolu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 13.05.2014 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Aylin Nazlıaka, Ankara Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’deki kayıp çocuklar ve çocuklarımızın yaşam koşullarına yönelik olarak vermiş olduğum araştırma önergesine yönelik olarak söz almış bulunuyorum, yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de göçler nedeniyle, işsizlik nedeniyle, ekonomideki dengesizlikler nedeniyle, çarpık kentleşme nedeniyle ve yoksulluk, yoksunluk gibi birçok başka sebeplerle kayıp çocuklar ve çocuklarımızın sokakta yaşaması gibi bir sorunla karşı karşıya kaldığımız bir süreçten geçiyoruz ama özellikle son yıllarda Türkiye’de bu konuda müthiş bir artış olduğunu hepimiz gözlemliyoruz. Bakın, son yıllarda, özellikle de son günlerde kadına yönelik cinsel istismar, taciz, tecavüz, cinayet gibi haberlerin yanında çocuklara yönelik olan haberler de gazete manşetlerinde yer almaya başladı maalesef. İşte bu nedenle diyoruz ki çocuğun cinsel sömürüsü, kız çocuklar için erken yaşta evlilik, namus ve töre adı altında işlenen cinayetler, intihara zorlama, uyuşturucu bağımlılığı ve kayıp çocuklar problemi günden güne artan bir sorun hâline dönüşmüştür Türkiye’de.

Elbette, “ölüm” ve “çocuk” kelimelerini aynı cümle içerisinde kullanabilmek çok çok zor, çok çok ağır. Bakın, Şair Haydar Ergülen ne diyor: “Bir çocuğun ölümü yalnızca kendi ölümü değildir, başka çocukların da ölümüdür, onun ölümüne neden olanların çocuklarının da ölümüdür. Bir çocuğun ölümü ağırdır, uzundur, yazması zordur.” İşte bugün biz de çok ağır bir konuyla ilgili olarak konuşacağız değerli milletvekilleri.

Türkiye’de 2012 yılında en az 609 çocuk yaşam hakkı ihlaline uğradı, 2013 yılında 633 çocuk önlenebilir sebeplerden dolayı yaşamını yitirdi. Çocukların başına gelenleri örtmeye çalıştıkça ve sorumlular yeteri kadar cezalandırılmadıkça tabii ki bu sorunlar giderek artıyor; yeni ölümler, yeni vakalarla karşı karşıya kalıyoruz.

Sizlere sadece 2013 yılında yaşanan bazı olayları birtakım verilerle birlikte hatırlatacağım, hepiniz bu bahsettiğim olayları hatırlayacaksınız.

Bir tanesi 6 yaşındaki bir evladımız Efe Boz. Onunki gibi sağlık, bakım, eğitim gibi kamu hizmetleri alırken en az 21 çocuk yaşamını kaybetti geçtiğimiz yıl. 13 yaşındaki Uğur Kaymaz gibi yargısız infaz sebebiyle en az 4 çocuk yaşamını kaybetti 2013’te. 14 yaşındaki Ceylan Önkol gibi kara mayınları ve askerî mühimmat sebebiyle en az 5 çocuk öldü 2013’te. 15 yaşındaki sevgili Berkin Elvan gibi hastaneye yattıktan sonra giderek eriyip 14 kiloya kadar düşen Berkin Elvan gibi toplumsal olaylar sırasında en az 3 çocuk yaşamını kaybetti geçtiğimiz sene. 9 yaşındaki Mert Aydın gibi şiddet sebebiyle en az 41 çocuk; 13 yaşındaki Ahmet Yıldız gibi iş cinayetleri sebebiyle en az 89 çocuk ve 3,5 yaşındaki Pamir gibi kentsel ve kırsal alanda en az 101 çocuk yaşamını kaybetti. Elbette bir de tabii 6,5 yaşındaki Gizem Akdeniz’i anmadan edemeyeceğim. Sevgili Gizem kapısının önünde arkadaşlarıyla birlikte güvende olduğunu zannederek oyun oynarken, bir akrabası tarafından vahşice, canice öldürüldü.

İşte, bütün bu cinayetler insanın aklına aslında bir soruyu getirmiyor mu, sizlerin de aklına şu soru gelmiyor mu: Eğer bu katiller, bu tacizciler, bu tecavüzcüler, zamanında, doğru şekilde cezalandırılmış olsaydı bugün bu çocuklarımız bizlerle birlikte olmayacak mıydı, hayatta olmayacak mıydı? Bu soruyu bizler soruyoruz, ümit ediyorum sizler de soruyorsunuzdur değerli milletvekilleri.

Elbette bu çocuklarımız sadece sayıdan ibaret değil. Ama, elbette AKP iktidarı döneminde sayılarla ilgili olarak da değişik bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Bakın, rakamlarla nasıl oynanıldığını size iki örnekle hatırlatayım:

Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e kayıp çocuklarla, sokakta yaşayan çocuklarla ilgili olarak bir soru önergesi vermiştim. Kendisi bu önergeye verdiği yanıtta 2007 yılında sokaklarda 775 çocuk olduğunu söylerken, 2012 yılında 24 çocuk olduğundan bahsetti. Keşke bu rakamlar doğru olsaydı, keşke gerçekten Türkiye genelinde sokakta yaşayan sadece ve sadece 24 çocuğumuz olsaydı. Peki, ne oldu o zaman? Bu çocuklarımız buharlaştı mı ya da bizim görmediğimiz süper bir ekonomik reform gerçekleşti de gelir düzeyinde bir artış oldu ve sokakta yaşamak zorunda kalan çocuklarımız sıcacık bir yuva mı buldular ya da devrimsel bir sosyal reform oldu da bizim mi haberimiz yok? Elbette bunların hiçbirisi olmadı, elbette yine rakamlarla bir aldatmaca söz konusu oldu. Oysaki ben sivil toplum örgütleriyle görüşüyorum. Onların verdiği rakamlara göre Türkiye’de en az 2 bin çocuk hâlen sokakta yaşıyor, 99 bin çocuğumuz madde bağımlılığı olan çocuklar niteliğinde maalesef.

Bir başka sorunumuz da sokak çocuklarının yanı sıra kayıp çocuklar sorunu. Bu konuyu ileride daha derin bir şekilde de ele alıyor olacağız. Bakın, burada da yine devletin iki ayrı kurumundan verilen iki farklı rakamla karşı karşıyayız. Bir tanesi Kalkınma Bakanlığına bağlı olan TÜİK’ten verilen veriler, diğeri ise İçişleri Bakanlığı. TÜİK verilerine bakıyorsunuz, Türkiye İstatistik Kurumunun “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar” adlı raporuna göre 2008-2011 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 27 bini geçiyor. Kayıp çocukların 16.289’unu kız çocukları oluşturuyor. Aynı yıl bulunan çocuk sayısı ise 6.941. Yani hâlen, TÜİK verilerine göre 21 binden fazla çocuğumuz kayıp.

Dönüyoruz, bakıyoruz İçişleri Bakanlığının verilerine. Orada ise bu 21 bin küsur olan rakam, nasılsa 15.900’e inmiş. Oysaki birtakım sivil toplum örgütleriyle de sürekli temas hâlindeyiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Örneğin, Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği ile görüşüyoruz. Bu derneğin verdiği verilere göre Türkiye’de kayıp çocuk sayısı en az 30 bin, en az 30 bin. Bakın, ben bu ailelerle de görüşüyorum. Bu aileler içerisinde çocuğu peynir sevdiği için, çocuğunu kaybettiğinden bu yana peynir yemeyenler, çocuğunun soğukta olması nedeniyle soba yakmayanlar, geceleri çocuğunun gömleğini koklayarak uyuyan analar babalar var, “Çocuklarımın kemiklerine bile razıyım.” diyen analar babalar var, “Sadece bizim çocuklarımızın geleceği çalınmadı, aynı zamanda, kayıp çocuklarımızı ararken tüm aile bireylerinin ve ailedeki diğer çocukların geleceği de çalındı.” diyen birçok aile var. Lütfen, bugün bu ailelere kulak verin ve bir kez olsun vicdanınızla bu oylamada, lütfen, dirayet gösterin. Boşuna sizin kendi milletvekiliniz de bakanlara “Ağlamasınlar.” diye isyan etmiyor, doğru söylüyor milletvekiliniz elbette.

Bakın değerli milletvekilleri, popülist söylemlerle ve çocuğa yönelik samimi olmayan politikalarla kendi ideolojik amaçlarınızı topluma dayatmaya çalışıyorsunuz. İşte, sırf bu nedenle, çocuklarımızın eğitim sistemi içerisinde var olmasını bile bozacak şekilde yeni sistemler getiriyor, eğitimi âdeta yapboz tahtasına çeviriyorsunuz. Ama şaşırmıyoruz, neden şaşırmıyoruz biliyor musunuz? Çünkü “Çocuk evlilikleri masumane.” diye değerlendiren, çocuk tacizcilerine, tecavüzcülerine karşı çocukları korumak adına devlet sorumluluğu almak yerine ailelere sorumluluk yükleyip “Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin.” diyen bir Bakan var. Böyle bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından zaten çocuk hakları ihlallerine yönelik olarak herhangi bir çözüm beklemek pek de gerçekçi olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, çocuk istismarcıları, çocuk katilleri, çocuk tacizcileri sırf mahkeme esnasında takım elbise giydi diye, efendi durdu diye ya da “Çocuğun kendi rızası vardı, para almıştı.” gibi uyduruk nedenlerle cezai indirimlere giderken elbette bu cezalarda bir düşüş olmasını beklemek fazlaca iyimserlik olur.

Bakın, eğer siz gerçekten de çocuk hakları ihlalleri konusunda samimi olsaydınız, AKP’nin Kazlıçeşme mitinginde 5-6 yaşlarındaki bir kız çocuğunun “Ayyaş, çapulcu koca istemiyorum; dindar, Allah’tan korkan koca istiyorum.” diye bir pankart taşımasına isyan ederdiniz, bu kişiyle ilgili olarak gerekli işlemleri başlatırdınız, bunu haber yapan gazeteyle ilgili, ana sayfadan haber yapan gazeteyle ilgili olarak bir işlem yapardınız. Ama samimi değilsiniz. Şimdi diyorsunuz ki: “Biz Genel Kurula bir kanun teklifi getiriyoruz.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN NAZLIAKA (Devamla) – O zaman diyorum ki: Samimiyseniz korkmayın, bu oylamada da parmaklarınızı kaldırın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Selma Irmak, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Irmak. (HDP sıralarından alkışlar)

SELMA IRMAK (Şırnak) – CHP grup önerisi lehine söz almış bulunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Irmak, aleyhine…

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Usulen aleyhine, Sayın Hatip, usulen aleyhine.

SELMA IRMAK (Devamla) – Evet, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Çocuk sorunu, bizim ülkemizde belki en can alıcı sorunlardan bir tanesidir. Çocuklara yönelik tutum, çocuklara yönelik politika bir ülkenin demokrasi seviyesini gösterir. Bir ülkede eğer sıralama erkekler, kadınlar ve çocuklar ise siz o ülkeden bir şey beklemeyin. Bir ülkede eğer önem sırası çocuklar, kadınlar ve erkekler olarak diziliyorsa evet, o ülkede bir demokrasiden bahsedilebilir belki. Bizim ülkemizde de ne yazık ki en az değer gören, en fazla istismar edilen, en fazla hak ihlaline uğrayan kesim, savunmasız kesim olan çocuklardır. Bunlara toplumun başka kesimlerini de eklemek mümkündür ama en fazla can acıtan, en fazla toplum vicdanını yaralayan, çocuklara yönelik hak ihlalleridir.

Hak ihlali söz konusu olunca elbette ki demokrasi söylemi de gündeme geliyor, demokrasi sorunu da gündeme geliyor. Demokrasiyi geliştiren bütün ülkelerde en temel sorun öncelikli olarak çocuk hakları olmuştur. Bu nedenle de Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme tarih boyunca en fazla önem gören ve pek çok ülkede en fazla kabul gören insan hakları belgesi olmuştur. Bu sözleşmenin imzalandığı 20 Kasım 1989 tarihinden bu yana da her 20 Kasım günü tüm dünyada Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde de bu sözleşme 1990 yılında imzalanmıştır ama bir sözleşmenin imzalanması bu sözleşmenin gereğinin yapıldığı anlamına gelmiyor. Sözleşmenin içeriğini hepinizin bilmesiyle birlikte hatırlatmak babından ifade etmek isterim, en temel maddeleri şunlardır: Ayrım gözetmeme, çocuğun yararının gözetilmesi, yaşama ve gelişme hakkıdır. Yine, anne babanın rolü ve sorumluluğu bu sözleşmede belirgindir ama en fazla devletin sorumlulukları bu sözleşmede altı çizilen maddelerdir.

Şimdi, bu sözleşmenin ana maddelerini şöyle sıralayalım: Bir isme ve vatandaşlığa sahip olma ve bunu koruma hakkı, yaşama ve gelişme hakkı, sağlık hizmetlerine erişim hakkı, eğitime erişim hakkı, insana yaraşır bir yaşam standardına erişim hakkı, eğlence, dinlenme ve kültürel etkinlikler için zamana sahip olma hakkı, istismar ve ihmalden korunma hakkı, uyuşturucu bağımlılığından korunma hakkı, ekonomik sömürüden korunma hakkı, ifade özgürlüğü hakkı, düşünce özgürlüğü hakkı, dernek kurma özgürlükleri hakkı, çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı, özel gereksinimleri olan çocukların hakları, engelli çocukların hakları olarak sıralanmaktadır.

Şimdi, ilk hak olarak çocuğun bir isme sahip olma hakkını ele alalım ülkemizde. Belki, bu konuda en fazla Kürt çocukları mağdurdur. Kendi dilinde, kendi kültürünce, kendi anne babasının koyduğu ismi taşıyamayan ve bunun için mahkemelere düşen en fazla Kürt çocuklarıdır. Yine, pek çok örneği kamuoyuna da yansımıştır, kamuoyuna yansımayan pek çok boyutu da vardır. Benim kız kardeşimin ismi “Sidar”dır ama “Sidar” her nedense nüfus memuru tarafından kabul edilmeyip “Zeynep” olarak kayda geçmiştir.

Yine, 2014 yılında, en son örneklerden bir tanesi, Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yeni doğan erkek çocuğuna “Cigerxwîn” ismini vermek isteyen Tayip Karagöz nüfus cüzdanı almak için gittiği ilçe nüfus müdürlüğünden  “ret” cevabını alıyor ve çocuğuna istediği ismi veremiyor. Yine, “Helin Kürdistan, Jiyan, Berxwedan, Rewşen” gibi isimler ne yazık ki bu ülkede kabul görmeyen isimler. Ya teröristlerin isimleridir diye reddediliyor ya da “X, W, Q” harfleri yasaklı olduğu için bu isimler kabul görmüyor. Bu belki en öncelikli, çocuğun doğar doğmaz uğradığı hak ihlallerinden bir tanesidir, bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Yine, bu ülkenin en fazla çocuk ölümleriyle anılması, bu ülkenin bu biçimde anılması ilginçtir. Çünkü çocuklar geleceğimizdir, çocuklarını öldüren bir ülke aynı zamanda geleceğini de öldürür. Çocuklarını ihmal eden bir ülke elbette geleceğini de ihmal edecektir ve geleceksizdir.

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi raporuna göre Enes, Uğur, Ceylan ve Berkin’in de aralarında olduğu 600’ü aşkın çocuk devlet tarafından katledilmiştir, devletin güvenlik ve emniyet güçleri tarafından katledilmiştir; bunların 197 tanesi de AKP’nin iktidarda olduğu son on iki yılda gelişmiştir.

Yine, Gündem Çocuk Derneği’nin Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı Raporu’na göre ise sadece 2013 yılında 633 çocuk yaşam hakkı ihlaline uğramıştır.

Kayıp çocukları ifade etti Aylin Hanım, ancak yine de söylemek gerekiyor, 30 bin kayıp çocuk az bir rakam değildir, bunlar resmî rakamlar. Bir de ulaşılamayan rakamlar var, bize ulaşamayan aileler var, her gün bir yerde bir çocuğun kayıp haberine rastlamak mümkündür.

Çocuk işçiliği ülkemizde belki sömürünün en acı olduğu noktalardan bir tanesidir. Çocuklar sömürülmek ve çalıştırılmak için değil, çocuklar eğitime gönderilmek üzere mutlaka gelecekleri ayarlanmalıdır, geleceklerinin garantisi sağlanmalıdır. Oysa, ülkemizde, 15 milyon 247 bin çocuktan 893 bin tanesi çalışma hayatında bulunuyor ve bunlardan yüzde 50’si eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalıyor.

En önemli konulardan bir tanesi, son günlerde çokça dile getirilen ve ilginç önerilerle, örneğin idam cezası gibi önerilerle önlenmek istenen bir konu da cinsel istismardır. Çocukların cinsel istismara uğraması, taciz ve tecavüz durumu belki de bu ülkede en utanç verici noktalardan bir tanesidir. Çocuklarına tecavüz eden bir ülkeden hayır gelir mi? Çocukların çocuğa tecavüz ettiği bir toplum dejenere olmuş bir toplumdur; bu, kültürel yapı çürümeye gidiyor demektir. Bunun önüne geçmek için bir an önce kolları sıvamak, çocuklarımızı istismar edenlere yönelik çok ciddi tedbirler almak durumundayız. Elbette ki hukuki tedbirler, yargısal tedbirler alınmalı ama öncelikli olarak zihinsel tedbirlerin alınması gerekmektedir. Eril zihniyetli bir toplumda çocukların istismara uğraması elbette ki çok doğaldır. Bir öğretmenin, bir imamın, bir esnafın, bir müdürün, bir polis memurunun çocuğa tecavüz etmesi çok daha düşündürücüdür. Bunun devlet tarafından artık bir politika hâline getirilmesi, meşru görülmesi, kadınlar ve çocuklara ilişkin yapılabilecek her türlü muamelenin reva görülmesi anlamına gelmektedir. Yani “Siz istediğinizi yapabilirsiniz. Onlar sizin malınızdır, onları istediğiniz gibi sömürebilirsiniz.” anlamına gelmektedir.

Sadece Diyarbakır’daki örneği vermek istiyorum: Yaşları 6 ve 10 arasında değişen 3 kardeş, aylarca, O.K., F.B. ve soyadı bilinmeyen A. isimli polis memurları tarafından cinsel istismara uğruyor, şiddet görüyor, uyuşturucu kullanmaya mecbur bırakılıyor, maruz ediliyor. Yapılan nedir? Bu polis  memurları hakkında açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlanıyor. Ailelerin ve kamuoyunun tepkisi üzerine hâkim ne yapıyor? Dava açan aileye, hakaret etmek ve iftira atmak suçlarından dava açıp ceza veriyor.

Bir de ayrı bir konu cezaevleridir. Bir ülkenin gerçekten arka kapısı, arka bahçesi cezaevleridir. Bu ülkede en fazla acıyla kıvranan yer ya da kanayan yara cezaevleridir. Cezaevlerinin genel sorunlarına ilişkin belki çok şey söylenebilir ama çocuklara ilişkin belki daha ivedilikle söylemek lazım. Bu öneri de bir fırsattır bu sorunları dile getirmek ve ortadan kaldırmak üzere.

Evet, Mayıs 2013 itibarıyla Türkiye’de tutuklu çocuk sayısı 1.354’ken hükümlü çocuk sayısı 429. Cezaevlerinin yetersizliği nedeniyle 1.085 çocuk yetişkin cezaevlerinde ya da yetişkinlerle birlikte ya da ayrı bölümlerde kalmak zorunda kalmıştır ve bundan dolayı da çocuklar büyüklerin tacizine, tecavüzüne ve istismarına maruz kalmıştır. Biliyorsunuz, Pozantı, Şakran, Kürkçüler, Antalya ve son olarak da Sincan çocuk ceza infaz kurumlarında kalan çocukların işkence ve kötü muamele ve onur kırıcı muamelelere maruz kalması bilinen gerçeklerdir. Peki, bunlara karşı ne yapacağız, izlemeye devam mı edeceğiz? Çocuklarımızın katledilmesine, cinsel istismara uğramasına, haklarının ihlal edilmesine izleyici mi kalacağız, geleceğimizin karartılmasına izleyici mi kalacağız? Yoksa, bu ülkenin karar alma organı; gerçekten bu halkın yaşam refahını, geleceğini yükseltmekle sorumlu olan bu Meclis üzerine düşen görevi yapacak mı, gereğini yapacak mı buna karar vereceğiz. Bu anlamda da hepimizin çocuklarımıza karşı sorumluluğu var. Hepinizi sorumluluğumuzu yerine getirmeye davet ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin sunmuş olduğu önergenin lehinde söz aldığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Zira, bu yılın başında bu konuda biz de bir kanun teklifi vermiştik.

Son zamanlarda özellikle, zannediyorum ki toplumumuz içerisinde bir ahlaki çöküntünün söz konusu olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bu çerçevede, çocuk istismarları, tecavüzleri, hatta öldürmeler son dönemlerde hızla artmıştır. Bu çerçeve içerisinde düşünecek olursanız, toplum olarak bizim, kanun yapıcı yasama organı olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda son derece büyük sorumlulukları olduğunu hepimiz zannediyorum ki biliyoruz. Zira, çocuk, kendisini koruyamayan ve toplumun onu koruması gereken bizim değerli bir varlığımız. Bunların korumasını özellikle devletin üstlenmesi gerekir. Zira, kendisinden fiziki olarak da çok güçlü olan bir varlığa karşı onun dayanma gücü veya karşı çıkma güdüsü mümkün değil. Dolayısıyla, devletin bu konuda gerekeni yapması üzerine düşen en önemli görevlerden bir tanesidir.

Ülkemizde cinsel suçların sayısı, bildiğimiz gibi, her geçen gün artmaktadır. Anayasa’nın 102, 103, 104 ve 105’inci maddeleriyle düzenlenen “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” kapsamında 2002’de Türkiye'de dosya sayısı 8.146 iken, bu sayı 2011’de 32.988 olmuş, yüzde 400 civarında bir artış gerçekleşmiştir. Bu rakamlar da göstermektedir ki Türkiye’de cinsel suç sayısında önlenemeyen bir yükseliş vardır. Cinsel istismar suçlarındaki artış, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre çocuk olarak tanımlanan henüz 18 yaşını doldurmamış vatandaşlarımız baz alındığında çok daha büyük, çok daha ciddi boyutlardadır. Adalet Bakanlığı verileri, 2011 yılında işlenen toplam 24 bin cinsel saldırı suçundan mağdurların yaklaşık yüzde 70’inin çocuk olduğunu, 7.610 sanığın 15 yaşından küçük çocuklara tecavüzle, 4.903 sanığın cinsel istismarla, 1.759 sanığın ise çocuk yaşta biriyle cinsel ilişkiye girmekle suçlandığını ortaya koymaktadır. Türkiye’de son on yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı yaklaşık 250 bindir.

Çocuklara yönelik cinsel istismar fiilî tıpta “pedofili” olarak isimlendirilen bir patolojidir. Cezai ehliyetleri… Tam olarak bu psikopat kişilerin patolojik durumu, hastalığı tedavi edilmez, edilemez ve bulduğu her fırsatta bu suçu işleyecek bir konumdadır.

Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel istismar vakaları ancak adli bir vaka olduğunda toplum tarafından öğrenilebilmektedir. Bu çocuklarımızın kendilerine yönelik cinsel istismarı idrak edecek ve bunu çevrelerine aktaracak bilinçte olmadıkları, dolayısıyla çoğu olayın da ortaya dahi çıkmadan kapandığı görülecektir. Gittikçe artan bu büyük sorun çoğu kez aile içinde sessizlikle geçiştirilmektedir. Ülkemizde her 3 evlilikten 1’i çocuk yaşta yapılmakta, bu tür evliliklerin pek çoğu da maalesef cinsel istismar sonrasında gerçekleşmektedir.

Anayasa’nın 17’nci maddesi, “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” başlığı altında “Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı hâller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz.” hükmüyle tüm bireyleri anayasal güvence altına almıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu da çocuklara karşı yapılan her türlü cinsel davranışı cinsel istismar saymış, kademeli olarak cezalandırma yoluna gitmiştir. Ancak, son yıllarda çocuklarımıza karşı işlenen cinsel suçlardaki artış, bu cezalandırma yönteminin yetersiz kaldığını göstermekte, faillerin kaçarak, saklanarak, zaman aşımından da faydalanma yoluna giderek toplum içinde yaşamlarına devam etmelerine imkân vermektedir.

1990 yılında Türkiye tarafından imzalanan, 1995 yılında da Bakanlar Kurulunca onaylanarak yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, Anayasa’ya ve Türk Ceza Kanunu’na rağmen kendisini koruyamayan, korunmaya muhtaç, geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımızı, ne acıdır ki, biz hâlâ koruyamamaktayız.

Ülkemizde her geçen yıl artış gösteren, toplumumuzda özellikle çocuklara yönelik suçlar içerisinde en ağır suçlardan biri olarak değerlendirilen, infiale yol açan cinsel suçların önüne geçebilmek amacıyla biz diyoruz ki: Bu önergeyi destekleyelim. Ama bunun ötesinde şunu da özellikle ifade etmek istiyorum: Tabii ki caydırıcı bir unsur olarak cezaların artırılması bir yana, bunların gerçek yönlerinin araştırılarak sosyolojik yönüyle de bir sonuca varmak ve özellikle eğitim alanında çocuklarımızın korunmasına yönelik, kaçırılması başta olmak üzere çocuklarımıza yönelik bu tür suçların önüne geçebilmek toplumumuzun bilinçlendirilmesiyle de doğru orantılıdır. Bu bakımdan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin siz değerli üyelerinin, her birinizin tabii ki, çocuk istismarlarına karşı, kaçırılmalarına karşı duyarlı olacağınızı ve bu istismarın, bu suçun önlenmesi için gereğini yapacağınızı düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Öznur Çalık, Malatya Milletvekili.

Buyurun Sayın Çalık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergenin aleyhinde grubum adına söz almış bulunuyorum.

Sözlerime başlamadan evvel, öncelikle Engelliler Haftası dolayısıyla bütün engelli kardeşlerimin Engelliler Haftası’nı kutluyorum, engelsiz bir dünya ve engelsiz bir Türkiye umuduyla diyorum. Hemşireler Günü’müzü kutluyorum ve 14 Mayıs Eczacılar Günü, tüm meslektaşlarımın da Eczacılar Günü’nü kutluyorum.

Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; bildiğiniz üzere kayıp çocuk sorunlarının çözülmesi, kaçırılma olaylarının önüne geçilmesi, çocukların ekonomik ve cinsel istismara karşı korunması gibi amaçlarla Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan milletvekillerim bu konunun araştırılması için bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını istemiş bulunmaktalar. Fakat şunu hatırlatmak isterim ki biz 2010 yılında, bu Meclis çatısı altında verilen 25 ayrı araştırma önergesini birleştirdik ve Meclis araştırma komisyonu kurduk ve o günden bugüne bu kurulan araştırma komisyonu da çok önemli bir misyon üstlendi, her daim önleyici kararlarda, yapılacak işlerde üstüne düşen vazifeyi yerine getirdi.

Ülkemizin sahip olduğu genç nüfusun kalkınmanın en önemli dinamikleri arasında olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye’de yaklaşık 25 milyon çocuğun bulunduğunu ve bu sayının pek çok Avrupa ülkesi nüfusundan fazla olduğunu da hepimiz biliyoruz. Çocuk ve gençler ülkelerin güvencesi, geleceğin mimarlarıdır. Ülkemizde hâlen yaşayan her 10 kişiden 5’i 29 yaşından küçük iken 3’ü 0-14 yaş grubundadır. Biz biliyoruz ki bu genç ve dinamik potansiyel için uygun ortamlar sağlanır, çocuklarımızın fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıklı gelişmeleri desteklenirse ülkemizin ilerlemesi, gelişmesi ve toplumsal refahın artması daha hızlı ve daha kolay olacaktır. Çocuğa ve gence yapılan her türlü yatırım geleceğin şekillenmesine doğrudan katkıda bulunacaktır. Toplumda pozitif rol modellerin sayısı arttıkça takip eden genç kuşaktaki olumlu davranışlar başarı ve huzur katlanarak artacaktır. Çocuk ve gençlerin sağlıklı gelişmelerinin sağlanmasında ebeveyn, aile ve okul başta olmak üzere, tüm kişi ve kurumların önemli rolleri vardır. Geleneksel aile yapısındaki değişiklikler, hızlı kentleşme, artan göç hızı, zorlu çalışma yaşamı, ekonomik sorunlar, küreselleşmenin ve kitle iletişim araçlarının kontrolsüz yaygınlaşması gibi durumlar, gelişme çağındaki çocukların ruhsal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebilecek çok sayıdaki faktörün tür, yaygınlık ve etkisini hızla artırmakta, çocukların ilgili mağduriyetini de beraberinde getirmektedir.

Ülkemizin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1995 yılında iç hukuk kuralına dönüşmüş olup çocuğun ekonomik istismardan, tehlikeli işlerde çalıştırılmasından, eğitiminin, sağlığının, fiziksel, ruhsal, moral ve sosyal gelişiminin zarar görmekten korunması ile ilgili her türlü cinsel sömürüye ve suistimale karşı korunmasını yasal bir zorunluluk olarak tanımlamaktadır. İster yasal ister sosyal ve etik bir zorunluluk olarak toplumun her bireyi, çocuklarımız ve gençlerin korunması konusunda hepimiz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz gerekir; “çocuk” denince ve “bebek” denince ve “genç” denince siyaseti tamamen bunlardan uzak tutmamız gerekir. Biz ancak bu şekilde başarılı olur, birlikte Türkiye’deki çocukların cinsel istismarının ya da kaybolmasının önüne hep beraber geçeriz.

Hangi ortamda kaybolursa kaybolsun, nerede olduğu ebeveynleri veya yasal temsilcileri tarafından bilinmeyen ve hakkında kayıp ihbarı yapılmış çocuklar “kayıp çocuk” olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde, sosyal hizmet kurumlarından izinsiz ayrılan veya izinli ayrıldığı hâlde yasal süresi sonunda kuruluşa dönmeyen çocuklar da kayıp olarak kabul edilmektedir.

Arkadaşlarımızın vermiş olduğu bilgileri doğrulamak adına söylüyorum: İçişleri Bakanımız Sayın Efkan Ala’nın… Son beş yıl içerisinde 14.412 çocuğun kayıp olduğunu ve bu çocuklardan 13.528’inin bulunduğunu ve 834 çocuğun da hâlâ arandığını bilgilerinize arz etmek isterim ve kaybolan çocuklarımızın yüzde 97’sinin de jandarma ve polis tarafından bulunduğunu bir kez daha bilgilerinize sunarım.

Cinsel istismardan bahsedilirken de şu anda cinsel istismarı yapan, bu süreci başlatanlarla ilgili çok önemli bir yasal süreç başlatmış bulunmaktayız ve kanun tasarısı Meclise geldi, komisyonda görüşülmeye başlanacak.

Bizim, çocuklarımızın, geleceğimizin, çiçeklerimizin solmaması, kaybolmaması için, elimizden kayıp gitmemesi için hep beraber mücadele etmemiz gerekir. Bizim bu mücadeleleri yaparken geçmiş dönemlerde yapılan devlet politikaları gibi, çocukları ailelerinden alarak başkalarına evlatlık vermememiz gerekir, hepimizin üzerine düşen görevleri yerine getirmemiz gerekir.

Sizlere bir şey hatırlatmak isterim: 1937 ve 1938 yılları arasında -okursanız bileceksiniz- Dersim’de, o dönemde, devlet tarafından ailesinden, köyünden koparılarak evlatlık verilmiş onlarca çocuğun bugünkü öykülerini hepinizin dinlemesini isterim ve Nezahat Gündoğan’ın Dersim’in Kayıp Kızları’nı hepinizin bir kez daha okumasını isterim.

Biz devlet politikası olarak çocuklarımızı ailenin yanında tutmanın yol ve yöntemlerini aradık. Hükûmet olarak çocuklarımız için yetiştirme yurtlarından ziyade aile yanında bakım modelini tercih ettik. Evden uzaklaşan çocukların ailelerinin yanına dönüşünü sağladık. Ailesiyle yaşayıp himayeye muhtaç durumda bulunan çocukların bakımını sağladık. Çocukların güvenli, şefkatli ve sevgi dolu bir ortamda, aile sıcaklığında daha sağlıklı gelişebilmeleri için koruyucu aile hizmetlerini geliştirdik. Aile yanında bakımın mümkün olmadığı durumlarda ise yuva ve yurtlarda gerçekleştirilen hizmet dönüşümüyle toplu bakım yerine her çocuğa özel bakım ve koruma hizmeti verilen çocuk evlerini yaygınlaştırdık. Bunları yaparken tüm bakanlıklarımız, Adalet Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Aile Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız konuyu çok yakın takip etmekte. Başta Sayın Başbakanım olmak üzere, en hassas noktamız çocuklarımız, bebeklerimiz ve gençlerimiz.

Değerli milletvekillerim, çocuğun yaşından cinsiyetine kadar kaçıran kişiye göre nedenler farklılaşıyor. Özellikle hedeftekilerin küçük yaştaki çocuklar olması ve bu yaş döneminde daha çok duygusal gereksinimlerle kaçırma olayları görülürken, özellikle 6-14 yaşlarındaki kaçırılan çocukların büyük çoğunluğu suç kurbanı olmaktalar. Okul dönemi kız çocuklarının erkeklere oranla 3 kat daha fazla risk altında olduğunu hepimiz biliyoruz. Aile içi geçimsizlik, şiddet, çevre, iletişimsizlik gibi her türlü konunun çocukların kaybolması ve kaçırılmasına yol açtığını hepimiz görüyoruz. Töre, namus cinayetleri, erken yaştaki evlilikler, uyuşturucu ve madde bağımlılığı, çocukları sokağa düşüren nedenlerin araştırılması, çocuklarda artan şiddetin azaltılması, kayıp çocukların sorununun çözümünde öncelikle anne babalara yönelik aile içi iletişim, anne ve babalık sorunu, sorun çözme ve empati geliştirme eğitimlerini belediyelerimiz, STK’larımız, Bakanlığımız vermekte.

Çocuklarımızın evden ayrılış nedeni olarak duygusal ve psikolojik gelgitler, aile içi iletişim sorunları, şiddetli geçimsizlik gibi sayacağımız birçok olumsuzluğun ortadan kalkmasının temelinde aile sevgisinin, şefkatinin, ilginin eksikliğinden kaynaklandığını bir kez daha vurgulamak isterim.

Evlerimizi âdeta modern hapishanelere döndürdük. Her odada ayrı bir televizyon ve teknolojiye bağımlılık âdeta yaygınlaştı. Şefkati, sevgiyi çocuklarımızdan asla esirgemememiz gerektiğini düşünüyorum. Kayıp çocuklarımızla alakalı olarak ailelerimize, toplumumuza, çocuklarımıza, devletimize düşen görevler bulunmakta, bunları biz Hükûmet olarak dün yaptık, bugün de yapmaya devam ediyoruz. Öncelikle ailelerimizin üzerine düşen görevler: Çocuklarına sahip çıkmaları, şefkati, sevgiyi onlardan eksik etmemelerini, aile, akran ilişkileri, okul ilişkileri, aile içindeki ilişkilerin gözden geçirilerek evi izinsiz terk etmelerin önüne geçmemiz gerekir.

Çocuklarımıza düşen görevler ise: Ailelerinin ve öğretmenlerinin uyarılarını ve söylemlerini mutlaka dikkate almalılar. Toplumumuza, bize düşen görevler var, bunlar ise: Kayıp çocuk vakalarına hepimizin çok daha fazla duyarlı olması gerekmekte. Devletimize düşen görevler içerisinde de: Biz Hükûmet olarak son on iki yılda çok önemli çalışmalar yaptık, onların kaybolmamasıyla ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler aldık. Ailelerin, çocukların ve toplumun bilinçlendirilmesine yönelik eğitim faaliyetleri yaptık, televizyonların kamu spotları yapmasını sağladık ve kayıp çocuklarla ilgili olarak kolluk aracılığıyla acil bulunmasını sağladık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Bu vesileyle, Türkiye'nin yarınları, geleceğin teminatı olan çocuklarımızla ilgili sürekli yapacağımız iyileştirme çalışmaları yapıldığından dolayı Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önergeye katılmadığımızı bir kez daha ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, veriyle ilgili bir yanlışlık var çünkü 14 bin kayıp çocuk olduğundan bahsedildi oysaki İçişleri Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığının verileri farklı. Düzeltme yapabilir miyim müsaade ederseniz?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın İçişleri Bakanımın verisidir.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Bir saniye…

Sayın Nazlıaka ancak sataşma nedeniyle kürsüden söz verebilirim. Eğer istiyorsanız yerinizden bir dakika söz veririm açıklama yapmak üzere.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Ben sataşmadım kimseye.

BAŞKAN – Hayır, sataşma söz konusu değil.

Yerinizden bir dakika söz veriyorum 69’uncu madde gereğince.

Buyurun Sayın Nazlıaka.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.-Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, hakikaten az önce AKP milletvekilini dinlerken oldukça kafam karıştı çünkü kendisi çocuk tacizleri, tecavüzleri, cinsel istismarları, katlinden bahsetti ancak bu önergeye olumsuz oy kullanacağını söyledi.

Artı, 2010 yılında kurulmuş olan bir komisyondan bahsediyor oysaki Meclis 2011 yılında değişti. Kendisine bunu tekrar hatırlatmak isterim.

Ayrıca, kendisi aile sevgisinden bahsetti. Lütfen, dönün, önce kendi partinizde aile sevgisinden yoksun olan ve nefret dili kullanan kişileri tespit edin diyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Neyi düzeltti Sayın Başkan?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, bir açıklama yapmam lazım, yerimden yapacağım.

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Sayın Başkanım, biraz evvelki konuşan milletvekili arkadaşımızın sözlerini kendisine iade ediyorum.

BAŞKAN – Bir saniye… Sayın Halaçoğlu konuşsun, sonra…

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) –Bizim için aile toplumun temel taşıdır, hiç kimsenin buna laf etme hakkı yoktur.

BAŞKAN – Sayın Çalık, yerinize oturun lütfen.

Teşekkür ediyorum.

6.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım, demin sayın konuşmacı, önceki dönemlerde çok çocuk kaçırıldığından veya başka ailelerin yanına verildiğinden söz etti. Şu an için ben söylüyorum: 2011 yılında 24 bin cinsel saldırı olmuştur, bunun yüzde 70’i çocuklaradır. Siz önce bunu çözmeye çalışın.

İkincisi: Sadece bu kadar değil, son altı ay içerisinde PKK tarafından 331 çocuk kaçırılmıştır. Siz çocuk kaçırmaktan bahsediyorsunuz, kendinize bakın. Ayrıca, 2002’de -bunun neden bu aile facialarına sebep olduğunu anlamanız açısından söylüyorum- icra dosyası sayısı 5 milyon 933 bin 630 iken, 2012’de 14 milyon 992 bin 987’ye ulaşmıştır. Aile içerisindeki ekonomik sıkıntıların bu aile facialarına sebep olduğunu… Cinnet getirip çocuklarıyla birlikte ölenleri siz önce çözmeye çalışın.

Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Çalık.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekiline şunu hatırlatmak isterim ki: Bugün Meclise çok önemli bir yasa geliyor ve cinsel istismarla ilgili cezaların artırıldığı ve önleyici tedbirler adına çok önemli…

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Hep “Geliyor.”, hep “Gelecek.”, hep “Yapılacak.”, “Edilecek.” İktidara bugün mü geldiniz? On iki yıldır iktidardasınız, yapın o zaman.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Şu an komisyonda görüşülmek üzere Meclise sevk edildi. Bilgilerine sunarım Grup Başkan Vekilimin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasî Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve arkadaşları tarafından, kayıp çocuk sorununun çözülmesi, çocuk kaçırılma olaylarının önüne geçilmesi, çocukların ekonomik sömürüye ve cinsel istismara karşı korunması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 7/1/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 13 Mayıs 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Evet, kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.49

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Önergeler (Devam)

2.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, (2/1225) esas numaralı Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/157)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/1225) esas numaralı Kanun Teklifi’min İç Tüzük 37’ye göre Genel Kurulda görüşülmesini saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Doğan Şafak

                                                                                              Niğde

BAŞKAN – Teklif sahibi Doğan Şafak, Niğde Milletvekili.

Buyurun Sayın Şafak. (CHP sıralarından alkışlar)

DOĞAN ŞAFAK (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında vermiş olduğum kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz aldım.

Değerli milletvekilleri, bir ülkede siyasi iktidarın bir kişi, sınıf ya da zümreye değil, tamamen halka ait olduğu, temsilcilerinin halk tarafından kendi tercihiyle seçildiği, hükûmet ettiği rejimin adına “demokrasi” denir. Temsilî demokrasinin partiler aracılığıyla sağlandığı sanılan ülkemizde parti içi demokrasinin en önemli ölçütlerinden birisi olan aday belirleme yöntemi, parti içi demokrasinin gerçekleşmesi, demokratik rejimin ve siyasal sürecin sağlıklı işlemesi ve halkın iradesinin Parlamentoya daha iyi yansıması açısından büyük önem arz etmektedir. Milletvekili adaylarının merkez yoklamasıyla parti liderlerine bırakılması veya ona bağlı 6-8 kişilik komisyonlara bırakılması demokrasi ve çağdaş anlayışın hiçbir ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Nitekim, Anayasa Mahkemesi, verdiği bir kararında bu hususa vurgu yaparak “Aday belirlemesi parti içi demokrasiyi doğrudan ilgilendirir.” demiştir.

Sunmuş olduğumuz kanun teklifinin getirmiş olduğu yöntem, tüm üyelerin katıldığı seçimlerle milletvekili adaylarının tercihli sistemle belirlenmesi Finlandiya’da 1978 yılında kanunen zorunlu kılınmıştır; Alman, İrlanda ve Norveç partilerinde, Belçika, Hollanda ve İtalyan partilerinde uygulanmaktadır.

Anayasa’mızın 69’uncu maddesinde siyasi partilerle ilgili düzenlemede “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.” ifadelerine yer verilmiştir. Siyasi partilerin örgüt içi düzenlerinin demokrasi esaslarına uygun hukuki düzenlemelerle sınırlarının çizilerek partilerdeki oligarşik eğilimlerin ve baskıların ortadan kaldırılması, demokratik örgüt yapısının kurularak lider, teşkilat, organ ve adayların demokratik yöntemlerle belirlenmesi ve karar mekanizmasının tabandan tepeye oluşturulması amacıyla sunmuş olduğumuz kanun teklifiyle milletçe benimsenecek en iyi adayların belirlenme imkânı getirilmek istenmiştir. Bu yasa, başta milletvekillerinin esaretten kurtulma yasasıdır.

Kanun teklifi:

“MADDE 1: 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 37nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

‘Siyasi partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından, adayların tespitini; serbest, eşit, gizli oy, açık tasnif esasları çerçevesinde, seçim çevresinde bulunan tüm üyelerinin katılımı ile ön seçimle belirler. Ön seçime ilişkin usul ve esaslar tüzükte belirlenir.’

MADDE 2- 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanununun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir:

‘Bu çizginin altına o partinin kesinleşen aday listesinde yer alan adaylarının ad ve soyadları, aldıkları sıra numarasına göre yazılır ve her adayın ismi hizasına birer boş kare konulur.’

MADDE 3 - 2839 sayılı Kanunun 28inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

Seçmen:

a) Evet mührünü sadece tercih ettiği siyasi parti veya varsa yalnızca bağımsız adaya ait özel bir daire içine basmak veya,

b) Evet mührünü tercih ettiği bir siyasi partiye ait özel daire içine basmakla  birlikte, bu partiye ait aday listesinden o seçim çevresinden çıkacak milletvekili sayısının yarısından az olmamak kaydıyla seçilmesini istediklerinin adları hizasındaki boş karelere (x) işareti koymak,

suretiyle oyunu kullanabilir.”

Milletvekillerinin kölelik düzeninden kurtulacağı, lider  sultasına son vereceği bu yasaya “evet” demenizi bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Bir milletvekili adına söz isteyen Levent Gök, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sunmuş olduğumuz önerge çok açık ve nettir. Partilerde lider sultası oluşmasın, halkın ve parti örgütlerinin seçtiği milletvekilleri Mecliste görev yapsın. Çok açık, basit ve net bir öneri. Avrupa’nın pek çok ülkesinde uygulandığı gibi Türkiye’de demokrasi standartları yükselsin ve özellikle milletvekilleri kendilerini listeye koyan ve seçildiği zaman da “Seni ben seçtirdim.” deyip karşısında duran liderlerine karşı özgürlüğünü korusun diye getirilmiş bir önerge.

Değerli arkadaşlarım, burada izliyoruz: Profesörlerimiz var, bilim adamlarımız var, toplumun pek çok kesiminden insanlar var, en önemli konularda dahi kimsenin ayrıntılı bir tartışmaya girmeden, liderin peşinde sürüklenip onun gösterdiği yolda oy kullandığı bir Mecliste yaşıyoruz. Hiçbir şeyi tartışmıyoruz; kişilikler bir tarafta, karakterler bir tarafta, yetişme koşulları bir tarafta ve bir lider Meclisi belirliyor milletvekilleriyle, Türkiye’yi şekillendiriyor ve sonra biz buna demokrasi diyoruz. Önerimiz açık ve net, bundan kimsenin korkmasına gerek yok. Kendine güvenen varsa hodri meydan! Ne diyoruz? Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirelim, ön seçim olsun, bütün üyelerin katıldığı ön seçimle milletvekilleri belirlensin. Bundan sonra bir de tercih sistemini getiriyoruz, diyoruz ki: Ayrıca, bu da yetmez, halk da oy vermeye gittiği zaman örgütün belirlediği milletvekilleri listesinde tercihini yapsın, kimi istiyorsa onu seçsin. Değerli arkadaşlarım, bu hem parti örgütüne bir saygıdır hem de yurttaşlara bir saygıdır.

Bu, haklı bir önergedir değerli arkadaşlarım, gelin, bunu yapalım. Biz tercih sistemini hatırlarsınız, 1973 yılında yaptık, 1991 yılında da yaptık. Listeye konulmuş olan milletvekilleri gerek ön seçimle belirlensin gerek lider belirlesin; halka sunulduğu zaman listeler değişti, bunun yaşandığı seçimlerin örnekleri 1973 ve 1991 seçimleridir. Arkalarda olan kişiler tercihli oyla önlere gelip seçilebildiler, halktan aldıkları oyla.

Şimdi, siyasi partilerin araştırmasına göre, halkımızın yüzde 61’i siyasal partilerde bir lider sultası olduğunu düşünüyor ve siyasi partilerin diktatörce yöneltildiğini düşünüyor. Seçmenlerin yüzde 81’i de milletvekillerini halkın değil, parti liderlerinin seçmesi sorununun Türkiye’nin en önemli sorunu olduğunu düşünüyor ve bunun çok ciddi sıkıntıya yol açtığını düşünüyor. Yine de Türkiye’deki seçmenlerin yüzde 70’i milletvekilli adaylarının belirlenmesinde inisiyatifin tabandan olmasından yana.

Şimdi, tabandan başlayıp da seçilmeyince, liderin iki dudağı arasında milletvekilleri belirlenince ortaya öyle kişilik erozyonları çıkıyor ki hayret ediyorsunuz. Seçilen milletvekilleri karakterini ve kişiliğini lidere göre oluşturuyor, aslında aklında başka şey düşünüyor ama lider bir konuda böyle söylüyorsa o da öyle düşünmeye kendisini zorluyor ve çok uç örnekler çıkıyor. Örneğin, bir iktidar partisinin genel başkan yardımcısı “Başbakan, Türkiye’nin ilelebet ve ebedî başkanıdır.” diyor. Var mı böyle bir şey? Yine bir milletvekili, iktidar partisi milletvekili “Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir.” diyor. Halk seçse bunu söyler mi? Bir dahaki seçim için yatırım yapıyor. Yine, istifa etmiş bir bakan “Rize, İstanbul ve Siirt de mübarek illerdir çünkü bu üç şehir Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük liderinin doğmasına vesile olmuştur.” diyerek saç baş yolduracak cümleler kuruyor. Bir başkası çıkıyor, bir belediye başkanı “Başbakanımızın çıkacağı televizyon yere konmaz, kaldır onu, sehpanın üstüne çıkartın.” diyor. Yine bir milletvekili, il başkanı “Biz Başbakanımızın âşığıyız, Başbakanımız bizim için âdeta ikinci peygamber gibidir.” diyor. Yine bir milletvekili kalkıyor “Allah’ın bütün üstün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var.” diyor.

Bu sözleri kim söyletiyor? Bu sözleri lider sultası söyletiyor değerli arkadaşlarım. Eğer bir dahaki seçimde listeyi liderin yapmayacağını bilen bir milletvekili, aklı başında bir milletvekili olsa bunları söylemez, kimseye de kendini güldürmez diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama talep ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Eyidoğan, Sayın Dinçer, Sayın Gök, Sayın Şafak, Sayın Acar, Sayın Ayman, Sayın Atıcı, Sayın Soydan, Sayın Ekinci, Sayın Özkan, Sayın Tayan, Sayın Çelebi, Sayın Seçer, Sayın Türmen, Sayın Özgümüş, Sayın Altay, Sayın Sapan, Sayın Özcan ve Sayın Kaptan.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Önergeler (Devam)

2.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, (2/1225) esas numaralı Siyasi Partiler Kanunu ile Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/157) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 12 Eylül’de yapılan Anayasa değişikliklerinin uygulamaya konmasına ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/131) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gümrük kapılarındaki kaçakçılık olayları ve bunların terör örgütü ile bağlantısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/227) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnafların sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/456) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

4.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/631) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

5.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Suriye sınırındaki sınır kaçakçılığının önlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/657) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde 2002’den itibaren kapanan iş yerlerine ve işsizliğe ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/685) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

7.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen projelere ve yatırımlara ilişkin  sözlü soru önergesi (6/804) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığa bağlı kurumlarda engelli personel için ayrılmış olan kadrolara yapılacak atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1341) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında çalıştırılan şirket görevlilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1381) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında bulunan boş kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1382) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof Türkgözü sınır kapısındaki personel yetersizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1424) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

12.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerindeki gıda ve temel ihtiyaç alanındaki distribütörlük uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1446) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof Türkgözü Sınır Kapısının yollarındaki eksikliklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/1797) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

14.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker'in, Bakanlığın kurumsal kimliğinin oluşturulmasına yönelik harcamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/1954) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

15.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, ithalat beyannameleri ile ilgili vergilerin kontrolüne ilişkin sözlü soru önergesi (6/2153) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatında çalışan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/2154) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

17.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, gümrüklerde yapılan ihbarların takip ve değerlendirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2155) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

18.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, küçük esnaf ve sanatkârı korumaya yönelik perakende kanunuyla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2156) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

19.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, sınır kapılarındaki eşya takibine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2157) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da uluslararası ticaretin gelişmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2321) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 2012 yılında yaşanan kaçakçılık olaylarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2349) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

22.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, karşılıksız çek sayısındaki artışın nedenlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2356) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

23.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında Türkiye-Suriye arasındaki dış ticaret hacmi ile gümrük kapılarından elde edilen gelir miktarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2398) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

24.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, gümrük kapılarının modernizasyonuna ve sınır ticaretine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2491) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, ülkemize kaçak zeytinyağı sokulduğu iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2543) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

26.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında yasa dışı yollarla ülkemize sokulmak istenirken ele geçirilen malların satışından sağlanan gelirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2592) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta uluslararası fuar düzenlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2614) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, karşılıksız çekler nedeniyle kredi alamayan esnafa ilişkin sözlü soru önergesi (6/2615) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

29.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, Antalya toptancı hal kompleksine ilişkin sözlü soru önergesi (6/2628) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

30.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2012 yılları arasında ülkemize giren kaçak sigara miktarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2758) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

31.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlıktaki boş engelli kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2865) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaçakçılıkla mücadelede kullanılan yöntemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2898) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılındaki dış ticarete ilişkin sözlü soru önergesi (6/2899) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sistemden ihraç edilen tırlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/2900) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, dış ticaretle ilgili birimlerin Bakanlığa bağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/2939) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, döner sermayeden elde edilen gelirlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2953) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaçak göçmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/2954) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında yakalanan kaçak eşyaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/2962) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

39.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çin üretimi mallarla rekabete ilişkin sözlü soru önergesi (6/3051) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

40.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında ihraç ve ithal edilen otomobil ve hafif ticari araçlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3097) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

41.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3160) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

42.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen temsil giderlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3221) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

43.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2007-2013 yılları arasında Ankara’da açılan ve kapanan iş yeri sayılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3264) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

44.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sosyal güvenlik primlerindeki katkı payına ve ustalık belgesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3411) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

45.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiğ süt üreticilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/3515) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

46.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinde yürütülen projelere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/3556) Cevaplanmadı

47.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, pirinç ithalatı ile ilgili çeşitli konulara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3689) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

48.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kürk ithalatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3691) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

49.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ticaret ve Aktaş Sınır Kapısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/3693) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

50.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, taklit ürün piyasası ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3695) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

51.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından kiralanan araçlar ile diğer taşınır mallara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3877) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından kiralanan taşınmazlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/3930) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınır mal satışlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4049) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

54.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen taşınmaz satışlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4065) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

55.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık personelinin görev yeri değişikliklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4093) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

56.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık kadrolarına ve personel durumuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/4094) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

57.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında Bakanlıkta hizmet alımı yoluyla veya sözleşmeli olarak çalıştırılan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/4157) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

58.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından kiralama yoluyla kullanılan hizmet binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4564) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

59.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 4/C statüsünde çalışan personele ilişkin sözlü soru önergesi (6/4565) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

60.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ücretsiz personel servisi uygulaması bulunup bulunmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4569) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

61.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/4722) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

62.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4773) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

63.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4807) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

64.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4808) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

65.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ illerine yönelik işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/4821) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

66.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, kurbanlarını yurt dışında kesen vatandaşların ülkeye getirebilecekleri et miktarı ile ilgili sınırlamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/4936) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

67.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Gürbulak Sınır Kapısındaki altyapı sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4963) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

68.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, TOBB’a devredilen gümrük kapılarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/4977) ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın cevabı

69.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, AB projelerinden elde edilen kaynakla yapılan işlerin sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5090) Cevaplanmadı

70.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlığın proje ve çalışmalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5099) Cevaplanmadı

71.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, gümrük ve ticaret politikalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5100) Cevaplanmadı

72.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/5204) Cevaplanmadı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim üzere, birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini cevaplandırmak için Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’yı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz altmış dakikadır.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsıma yöneltilmiş sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere huzurdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Ensar Öğüt’ün (6/131) esas numaralı…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir saniye, sürenizi yeniden başlatacağım.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sorularımızı okusun efendim, neye cevap veriyor?

BAŞKAN – Sayın Genç, daha önce bu konu kararlaştırıldı ve yapılıyor uzun süreden bu tarafa.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neyi kararlaştırıyorsun, İç Tüzük açık.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

Sürenizi yeniden başlatıyorum.

Buyurun.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Sayın milletvekilleri, Sayın Ensar Öğüt’ün (6/131) esas numaralı sözlü soru önergesiyle ilgili olarak: Millî Savunma Bakanlığının tevdi ettiği yazıda 12 Mart 1971 tarihinden sonra yargı denetimine kapalı idari işlemler nedeniyle askerlikle ilişkisi kesilmiş kişilerin 6191 sayılı Kanun kapsamında yeniden istihdamlarına ilişkin uygulama çerçevesinde 22 Mart 2011 tarihinde bu uygulama süresi başlamış, 23 Mayıs 2011 tarihinde sona ermiş ve Millî Savunma Bakanlığına 4.606 başvuru yapılmıştır. Kanun kapsamında 1.518 başvuru kabul edilmiş, başvurusu kabul edilenlerden kamu kurum ve kuruluşlarının araştırmacı kadrolarında çalışmak isteyen 629 kişi Devlet Personel Başkanlığına bildirilmiştir. Ve yine, Kanun kapsamında bulunan 250 başvuruya ve yargı yoluna açık işlemler ile Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilişkileri kesilmiş 1.991 başvuruya ret kararı verilmiş, başvurular içerisinde uzman jandarma, uzman erbaş ve askerî öğrenciler ile 1971 öncesi döneme ait 847 başvuru bulunmaktadır. Bu başvurular kanun kapsamı dışında kaldığından bu başvuruların ret kararı şeklinde işlemleri sonlandırılmıştır.

Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kayıtlarına göre 328 kişi 6191 sayılı Kanun kapsamında yapılan işlemlere karşı dava açmış bulunmaktadır. Sürecin özeti bu.

Sayın Alim Işık’ın (6/227) esas numaralı sözlü sorusunun cevabı: 2003-2013 yılları arasında Bakanlığımız birimlerince gerçekleştirilen kaçakçılıkla mücadele operasyonları kapsamında yaklaşık 6 milyar 35 milyon TL değerinde kaçak ürün ele geçirilmiş ve terör örgütünün finansman kaynaklarıyla alakalı kaçakçılık ilişkileri kapsamında sözlü soruda yer alan hususa ilişkin olarak gerek Başbakanlık koordinesinde gerekse Bakanlığımızın da katıldığı çeşitli eylem planları çalışmalarını çok etkin bir biçimde sürdürmektedir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/456) esas numaralı sözlü sorusunun cevabı: Esnaf ve sanatkârlarımıza ekonomik dengeler üzerindeki önem ve etkinlikleri dolayısıyla önemli destekler sağladığımızı herkes bilmektedir ve bu kapsamda 2002-2013 yılları arasında 870 bin esnaf ve sanatkârımız esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri aracılığıyla toplamda, total olarak 10 milyar 500 milyon TL tutarında kredi kullanmaları sağlanmış ve söz konusu kredilere uygulanan gösterge faiz oranları 2002’de yüzde 47’yken bugün itibarıyla yüzde 4-5 düzeyinde uygulanmaktadır, bunları da ifade etmek istiyorum.

Şimdi, cevaplayacağım 4 sorunun içeriği itibarıyla aynı olmasına vurgu yaptıktan sonra Sayın Zühal Topcu’nun (6/631); Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1341); Sayın Ali Halaman’ın (6/2154) ve (6/2865) esas numaralı sözlü sorularının cevabı: 28/4/2014 tarihi itibarıyla yurt dışı teşkilatı hariç Bakanlığımızın toplam -dolu- memur kadro sayısı 15.107’dir. Çalıştırılması gereken engelli personel sayısı bu dolu kadro itibarıyla 453’tür ve hâlen Bakanlığımızda 76 engelli istihdam edilmektedir. Dolayısıyla, engelli kadro açığımız 377’dir. Bu kadroların doldurulması için Devlet Personel Başkanlığıyla tahsis edilen kadrolar çerçevesinde gerekli yazışmalar sürdürülmektedir.

Sayın İsmet Büyükataman’ın (6/657) esas numaralı sözlü soru önergesine cevap olarak: Değerli milletvekilleri, sadece Suriye Arap Cumhuriyeti’ne açılan hudut kapılarımızda değil, tüm sınır kapılarımızda kaçakçılıkla etkin bir mücadele sürdürülmektedir. Suriye’de yaşanan karışıklıklar nedeniyle yaşanması olası sorunların önüne geçilebilmesi amacıyla Suriye’ye açılan hudut kapılarımızda  kaçakçılık olaylarına karşı gerçekten etkin tedbirler uygulanmaktadır ve bu kapsamda Akçakale Hudut Kapımıza x-ray araç tarama sistemi kurulmuş, Öncüpınar ve Cilvegözü hudut kapılarındaki yarı sabit x-ray cihazlarına ilave olarak birer adet mobil araç tarama sistemi daha monte edilmiş, ayrıca Cilvegözü Hudut Kapısı’nda 2 adet ZBV tipi tarama cihazı da kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca,  Suriye’ye açılan tüm hudut kapılarımızın kapalı devre televizyon sistemiyle takibi gerçekleştirilmektedir.

Yine, Suriye hudut kapılarımızda kaçakçılıkla mücadeleye yönelik olarak bomba, çay, tütün, narkotik dedektör köpekleri kullanılmakta ve bunlara ilaveten söz konusu kapılarımızda bagaj tarama sistemleri, yoğunluk ölçüm cihazı, patlayıcı ve narkotik iz dedektörü, fiberskop gibi birçok teknik cihaz da emniyet, güvenlik ve kaçakçılıkla mücadele amacıyla etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Ayrıca, kapılarımıza çok sayıda ilave personel görevlendirmesi ve takviyesi yapılmıştır.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/685) esas numaralı sözlü soru önergesine ilişkin olarak: Adana ilimiz ve ilçelerinde, 2002 yılından bugüne kadar 30.875 esnaf ve sanatkâr işletmesi kapanmış, ancak aynı süre içerisinde 54.271 esnaf ve sanatkâr işletmesi açılmıştır. Bununla birlikte, 1/1/2003-28/2/2014 döneminde Adana ilimizde 11.149 ticaret şirketi ve gerçek kişi tacir işletmesi kapanmış fakat bunlara mukabil 23.808 ticaret şirketi anonim, limitet, kolektif, komandit ve kooperatif olmak üzere gerçekkişi tacir faaliyete başlamıştır. Görülüyor ki bu rakamlar da kapananlarla kıyaslama yapıldığında ekonominin ne denli dinamik olduğunu ortaya koymaktadır.

Yine, Sayın Ali Halaman Bey’in (6/804) esas numaralı sözlü soru önergesine ilişkin olarak: Adana ilimizde gümrük hizmetlerini Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğümüz çatısı altında Adana Gümrük Müdürlüğü, Yumurtalık Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü, BOTAŞ Gümrük Müdürlüğü ve İncirlik Gümrük Müdürlüğümüz aracılığıyla yürütüyoruz. Müdürlüklerimiz değişen koşullara göre gerekli altyapı, donanım ve personel ihtiyaçlarının karşılanacağı göz önünde bulundurulduğunda bölgenin dış ticaret potansiyeline cevap verebilecek donanımdadır ve yeterliliktedir.

Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğümüze bağlı Adana Gümrük Müdürlüğümüzde Nisan 2014 tarihi itibarıyla 85 personelimiz görev yapıyor. Ayrıca, Adana İl Ticaret Müdürlüğümüzün personel ihtiyacının karşılanması için Bakanlığımızca 2013 yılı içerisinde A ve B grubu kadrolarında 11 personelin ataması yapılmıştır. Soruda Adana’da yapılan yatırım planlaması dile getirilmektedir. Değerli milletvekilleri, bilmektesiniz ki Gümrük ve Ticret Bakanlığı yatırımcı Bakanlık değil, bir hizmet Bakanlığıdır. Hizmetlerimiz de açıktadır, ünitelerle sürdürmekteyiz.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1381) esas numaralı sözlü soru önergesine cevap olarak: Bakanlığımıza açıktan atama suretiyle kadrolu ve sözleşmeli personel alımı Gümrük ve Ticaret Bakanlığına İlk Defa Yapılacak Atamalar Hakkında Yönetmelik Hükümleri uyarınca merkezî sınavdan 70 ve üzeri puan alanlar arasında yapılan sözlü sınav sonucu gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla, Bakanlığımızda çalışan taşeron firma görevlilerine bahse konu şartları taşımamaları hâlinde kadro verilmesi mümkün değildir.

Yine Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1382) esas numaralı sözlü sorusuna cevap olarak: Bakanlığımıza tanınan kontenjanların tamamına yakını açıktan atama yoluyla kullanılmış olup, açıktan alımlar kapsamında B grubu kadrolarında 2012 yılında çeşitli unvanlarda 2.236 ve 2013 yılında 2.257 olmak üzere toplam 4.583 personelin alımını gerçekleştirdik. 2014 yılı içerisinde açıktan alım çalışmalarımız ise devam etmektedir.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1424) esas numaralı sözlü sorusu önergesine cevap olarak: 2013 yılında gerçekleştirdiğimiz 2013/2 B grubu personel alımlarında Türkgözü Gümrük Müdürlüğümüze açıktan atama yoluyla 3 personelin atamasını gerçekleştirdik. 28/04/2014 tarihi itibarıyla Türkgözü Gümrük Müdürlüğümüzde ve Türkgözü Kaçakçılık İstihbarat Bölge Amirliğinde toplam 40 personelimiz görev yapıyor. Bakanlığımıza yapacağımız yeni personel alımında söz konusu Gümrük Müdürlüğümüzün personel ihtiyacını takviye edeceğiz.

Sayın Ali Halaman’ın (6/1446) esas numaralı sözlü sorusuna cevap olarak: Bayilik ve distribütörlük uygulaması, ürünlerinin tüm illere ulaştırılmasını isteyen hemen hemen tüm büyük gıda ve temel ihtiyaç malzemesi üreticisi tarafından kullanılmakta, böyle bir yöntem.

Ayrıca, Adana ilimize ilişkin Bakanlığımızın ilişkili kurumu olan Rekabet Kurumuna iletilmiş bir başvuru bulunmamakla birlikte, soru önergesine konu edilen sektöre ilişkin olarak somut bir başvuru bulunması hâlinde takdir edersiniz ki Rekabet Kurumu bunu gündemine alır, gerekli incelemeyi yapar ve sonucu ortaya koyar.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/1797) esas numaralı sözlü soru önergesine cevap olarak: Değerli milletvekilleri, yap-işlet-devret modeli kapsamında yeniden yapılandırılma sürecinde olan Türkgözü Hudut Kapımızın gümrüklü sahasının iyileştirilmesi çalışmaları kapsamında eksikliklerini önemli ölçüde giderdik.

Karayolları Genel Müdürlüğünce Ardahan-Hanak-Damal-Posof-Türkgözü Hudut Kapısı yolunda iki adet tünel -1.500; 4.500 metre genişliğinde- geçişli, bölünmüş yol etüt proje çalışmaları yürütülmekte olup söz konusu güzergâhta proje çalışmalarının tamamlanmasını müteakip yolun bölünmüş yol olarak yapılmasını hedeflemiş bulunmaktayız. Ayrıca Damal-Posof yolunda toplam 35 kilometre uzunluğunda -iki adet proje de, ihaleli olarak- tırmanma şeridi yapma çalışmaları devam ediyor. Öte yandan, söz konusu yolda rutin bakım ve onarım çalışmaları zaten sürekli yapılmaktadır.

Sayın Mehmet Şeker’in (6/1954) esas numaralı sözlü sorusunun cevabı: Bakanlığımızın kurumsal kimliğinin oluşturulması için amblem, logo tasarımıyla ilgili olarak 15 bin TL harcama yapılmıştır. Yeni oluşturduğumuz amblem, logo tasarımının yer aldığı Bakanlık tabelaları ve yönlendirme levhaları için KDV hariç 310.569 TL tutarında kaynak kullanılmış. Ayrıca, kurumsal kimlik dosyası için KDV hariç 45 bin TL harcama yapılmıştır. Takdir edersiniz ki Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 9 genel müdürlüğü, 16 bölge müdürlüğü, 149 tane gümrük müdürlüğü, 81 tane il ticaret müdürlüğü bulunmaktadır. Bütün bunları dikkate aldığımızda yapılan harcamanın makul düzeyde olduğunu takdir edeceksiniz.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2153) esas numaralı sözlü sorusunun cevabı: Gümrük vergileri ile, gümrüklerce tahsil edilen diğer vergi, fon ve mali yüklerin tahakkuk ve tahsili, eşyanın tesliminden önce sistem aracılığıyla kontrol edilmekle birlikte, eşyanın teslimi sonrasında da Bakanlığımız müfettişlerince kontrol edilmektedir. Yapılan kontroller neticesinde ek tahakkuklar çıkarılmakta ve vergi kaybına neden olan işlemlerle ilgili olarak ceza kararları düzenlenmektedir ve 2013 yılında bu kapsamda yapılan işlemler sonucu 314 milyon 709 bin 256 TL ek tahakkuk işlemi icra edilmiştir.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2155) esas numaralı sorusunun cevabı: Bakanlığımız merkez ve taşra birimlerine intikal eden ihbarlar ve istihbari bilgiler gerekli ön sorgulama yapıldıktan sonra içeriğine göre Bakanlığımızın ilgili birimince incelenmekte, gerek görülmesi hâlinde soruşturmaya konu olabilmektedir. İhbarların değerlendirilmesine ve analizine ilişkin işlemler, işin niteliği gereği gizlilik esası içerisinde yürütülmektedir ve bu konulara ilişkin bizim sürdürdüğümüz hassasiyet, yapılan ihbarlarda mevhum isim olsa bile, hayalî isimler kullanılmış olsa bile somut olay anlatılmışsa, bir tanım yapılmışsa mutlaka o konuları biz hukuki ölçüler içerisinde soruşturma ve inceleme konusu yapmak suretiyle kamunun hukukunu takip etmekteyiz.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2156) esas numaralı sorusunun cevabı: Perakende ticaretin düzenlenmesi hakkında kanun tasarısı taslağını 7 Ekim 2013 tarihinde kamuoyunun görüşüne açtık. Taslakta serbest piyasa ve rekabet ilkelerinden vazgeçmeden ve tüketici tercihleri de gözetilerek sektörde yaşanan sorunların giderilmesini ve perakende işletmelerin dengeli bir şekilde büyümesini ve gelişmesini sağlamayı hedefledik bu tasarıyla. İnşallah taslak en kısa zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecek. 7 Mayıs 2014 tarihinde son şeklini verdiğimiz taslağı Başbakanlığa gönderdik, Bakanlar Kurulu gündeminden sonra inşallah Meclise taşıyacağız.

Değerli milletvekilleri, Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2157) esas numaralı sorusunun cevabı: Tabii, bu çok geniş soru. “Ülkemizdeki sınır kapılarında eşya takibi nasıl yapılmaktadır?” Bildiğiniz gibi, değerli milletvekilleri, Türkiye gümrük kapılarında giren-çıkan eşya ve tüm hareketli unsurların takibi için teknolojinin geliştirdiği tüm imkânlar devreye sokulmakta. Bilişim alanında bütün yenilikler projelendirilmek suretiyle devrede bulunmakta ve beşerî kaynağımız gerek donanım itibarıyla bilgisel olarak ve uygulamalı olarak meslek içi eğitimlerden geçirilmek suretiyle daha etkin bir şekilde işlemleri sürdürüyoruz. Bu kapsamda ifade etmek gerekirse kapılarda kaçakçılıkla mücadelede, radyoaktivite içeren maddelerin veya nükleer maddelerin sınır kapılarımızdan geçişi sırasında fark edilebilmesi amacıyla radyasyon portal dedektörleri, radyasyon el dedektörleri ile kişisel radyasyon dedektörlerini kullanıyoruz. Kaçak eşyanın tespiti amacıyla gümrük muhafaza personelimiz tarafından kullanılan ekipmanlar ve cihazlar arasında, gerçekten, XRF metal analiz dedektörleri, fiberoskop, videoskop, narkotik ve patlayıcı iz dedektörü, yoğunluk ölçüm cihazları, kaçak eşya arama çantası, mobil ekip araçları ve karbondioksit ölçüm cihazları gibi önemli araçlar kullanılmaktadır.

Ayrıca, kara kapıları taşıt takip ve ihbar programı, plaka okuma sistemi, kaçakçılık bilgi bankası, kapalı devre televizyon sistemi, araç takip sistemi, gemi takip programı gibi yazılımlar aracılığıyla da eşyanın takibini gerçekleştiriyoruz. Bu sistemlerden biri olan araç takip sistemiyle transit rejimine tabi araçların üzerine monte edilen bir ünite aracılığıyla aracın lokasyon bilgilerinin takibi sağlanıyor. Gemi takip programı aracılığıyla da ülkemiz kara suları ve iç sularında ithalat ve ihracat yükü taşıyan gemilere ilişkin bilgileri ve hareketleri takip ediyoruz. Bütün bunlarla birlikte kaçak eşya tespiti amacıyla toplam 41 adet narkotik dedektör köpeği; 14 adet çay, tütün dedektör köpeği; 6 adet silah, mühimmat, patlayıcı dedektör köpeği de hizmet vermektedir.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2321) esas numaralı sözlü sorusuna cevap olarak: Ülkemiz fuarcılık sektörünün ülke ve sektör genel menfaatlerine uygun biçimde geliştirilmesi, sektörün küresel standartlara ulaştırılması ve bu kapsamda fuar etkinliklerinin uygun alanlarda bir program dâhilinde yetkin şirketler tarafından düzenlenmesini sağlamak amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde kurulan Fuarlar Müdürlüğüne, 2012 ve 2013 yıllarında, Ardahan ilimizde düzenlenmek üzere herhangi bir fuar başvurusu yapılmamıştır. Yapılmadığı için de fuar düzenlemesi söz konusu değildir.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2349) esas numaralı sözlü soru önergesine cevap olarak: 2012 yılında gümrüklerimizde toplam 2.695 olay meydana gelmiş, yakalanan ürünler, araç, silah ve mühimmat, tütün mamulleri, alkollü içkiler, gıda ürünleri, elektronik eşya, akaryakıt, zirai eşya, tıbbi eşya, tekstil ürünleri, makine ve aksamı, çeşitli eşya, değerli madenler, döviz, sahte belge, tarihî eser, kimyevi madde ve uyuşturucu madde türlerini kapsamaktadır.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2356) esas numaralı sözlü soru önergesine cevap olarak: Karşılıksız çek keşide etme suçu için adli para cezası öngörülmüş olmasına rağmen, bu cezanın ödenememesi durumunda adli para cezasının hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülmesi şeklinde adli nitelikteki bu yaptırım, Anayasa’da yer alan “ölçülülük ilkesi” ve ceza hukukunun önemli ilkelerinden “ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi” gerekçe gösterilmek suretiyle, gerek uygulamada gerekse doktrinde büyük eleştirilere maruz kalmıştır. Yapılan eleştiriler ve sayılan ilkeler doğrultusunda karşılıksız çek keşide etme suçunun ekonomik bir eylem olduğu, bu eylemi işleyenlere hapis cezası verilmesinin ölçülülük ve orantılılık ilkeleriyle bağdaşmadığı gözetilerek bu alanda düzenleme yapılmış, mevcut Çek Kanunu Parlamentodan geçmiş ve uygulamaya girmiştir.

Sayın Özcan Yeniçeri’nin (6/2398) esas numaralı soru önergesinin cevabı: 2007-2013 döneminde Türkiye ve Suriye arasındaki dış ticaret hacmi toplam 9 milyar 958 milyon 105 bin 997 dolar olarak gerçekleşmiştir. Suriye’den gerçekleştirilen ithalat işlemlerine ilişkin tahakkuk eden vergi toplamı aynı dönem için 374 milyon 014 bin 748 TL’dir.

Sayın Ali Halaman Bey’in (6/2491) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Ekonomi Bakanlığınca yürütülen sınır ticaretinin düzenlenmesine ilişkin 1/12/2008 tarihli ve 2008/14451 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla sınır illerimizde yerleşik halkımızın günlük tüketim ihtiyacının bir kısmının komşu ülkelerden daha ucuza ve kısa sürede karşılanması amaçlanmıştır. Ülkemiz ekonomisine zarar vermemek ve çeşitli meslek kuruluşlarımızın şikâyetine mahal vermemek amacıyla ithalatta il ihtiyacı ölçütü benimsenmiş, haksız kazanç ve rekabetin önlenmesi ile yerli üretimin zarar görmemesini teminen sınır ticaretine ilişkin mevzuatta zorunlu olarak kısıtlayıcı düzenlemeler de hep devrede olmuştur.

Öte yandan, gümrük kapılarımız başta olmak üzere, gümrük tesislerimizi ülkemizin her geçen gün artan dış ticaret hacmine cevap verebilecek şekilde yap-işlet-devret modeliyle modernize ediyoruz. Modernizasyon çalışmalarına devam ettiğimiz 8 gümrük kapımız ve 1 iç gümrüğümüz  bulunmaktadır.

Sayın Mehmet Ali Susam Bey’in (6/2543) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Suriye ile ülkemiz arasındaki ticareti Bakanlığımızın kara hudut kapılarına yönelik aldığı ve esasen gümrük hizmetlerimizin yeniden planlanmasını içeren ticari ve güvenlik temelli tedbirler çerçevesinde yürütüyoruz. Cilvegözü, Öncüpınar, Karkamış ve Akçakale Hudut Kapılarımızda gümrük hizmetlerini sınırlı olarak sunabilmekteyiz.

Bununla birlikte, kolluk kuvvetlerince bölgede hudut kapıları dışındaki sınır hattında yapılan kontroller sonucunda, 5 farklı olay kapsamında yaklaşık 2 ton zeytinyağına da el konulmuş, eşyanın Gümrük İdaresine teslimi gerçekleştirilmiştir.

Sayın Özcan Yeniçeri’nin (6/2592) esas numaralı soru önergesinin cevabı: 2007-2013 yılları arasında yasa dışı yollarla ülkemize sokulmak istenirken ele geçirilen ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca tasfiyelik hâle gelen eşyanın satışından elde edilen hasılat toplam olarak 92 milyon 207 bin 450 TL’dir. 2003-2007 yılları arasında Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz aracılığıyla Gümrük Kanunu’na ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre yapılan satışlardan elde edilen toplam hasılat 315 milyon 700 bin TL’dir. Bunun 92,2 milyon TL’si Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca tasfiyelik hâle gelen eşyadan elde edilen bedeldir.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2614) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Az önce de bir soru dolayısıyla ifade ettim, 2005-2012 yılları arasında, 26 Mayıs-9 Haziran 2007 tarihlerinde Kars ilimizde Kars Sanayi ve Ticaret Ürünleri Fuarı düzenlenmiştir, bir özel sektör firmasının organizasyonu çerçevesinde. Ancak, 2013 yılında ise Kars ilimizde fuar düzenlenmesi hususunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine herhangi bir başvuru yapılmadığı TOBB tarafından Bakanlığıma bildirilmiştir.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2615) esas numaralı soru önergesinin cevabı: 3 Şubat 2012 tarihli ve 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 5941 sayılı Çek Kanunu’nda yapılan düzenlemeler bildiğiniz gibi epey zamandır yürürlüktedir. Karşılıksız çıkan çek kayıtlarının, protestolu senetlerin de ödenmemiş kredi kayıtlarıyla birlikte Merkez Bankası tarafından kaydı tutulmakta ve takip edilmektedir. Aynı kayıtlar daha detaylı olarak Kredi Kayıt Bürosu AŞ tarafından da tutulmakta ve izlenmektedir. Diğer taraftan, çek vereceklerin kredibilitelerini ölçmek için kullanabilecekleri Çek Raporu Sunum Sistemi Nisan 2012’de hayata geçirilmiştir. Satışları karşılığı çek alanlar bu sistem sayesinde keşidecinin geçmiş çek ödeme bilgilerini görebilecek ve çeki kabul edip etmeme konusunda özgürce kararını oluşturabilecektir. Yani çeklerle ilgili tutulan kayıt hem pozitif hem de negatif bilgileri içermektedir.

Sayın Arif Bulut’un (6/2628) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Toptancı hallerinin gelirleri yalnızca hal rüsumu gelirlerinden ibaret değildir. Toptancı hallerinin iş yerlerinden elde edilen kira gelirleri, diğer işletmeden elde edilen kira gelirleri, otopark ve benzeri gelirleri de bulunmaktadır. Öte yandan, 5957 sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında ihraç edilen mallardan o dönemde de hal rüsumu zaten alınmıyordu yani yeni kanun daha avantajlı hâle getirilmiş bulunuyor.

Sayın Özcan Yeniçeri’nin (6/2758) esas numaralı soru önergesinin cevabı: 2007-2013 yılları arasında 17 milyon 900 bin 765 paket sigara ülkemize kaçak yollarla sokulmak istenirken yakalanmış, yakalanan eşyanın toplam değeri 88 milyon 957 bin 601 TL’dir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/2898) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Kaçakçılıkla mücadele kapsamında, araç ve konteyner tarama sistemlerinin yanı sıra kaçak eşya tespit cihazları, algılama cihazları, aramalar için kullanılan cihazlar, izlemeye yönelik mobil ekip araçları, devriye araçları, dedektör köpek araçları ve ani müdahale botları, hizmet botları ile telefon veri alma setleri kullanılmakta, gümrük kapılarımız ile limanlarımızın büyük bir bölümü kapalı devre televizyon sistemiyle yirmi dört saat süreyle izlenmektedir. Öte yandan, narkotik dedektör köpekleri kullanılarak 2013 yılı içerisinde 1.963 kilogram eroin, 35 kilogram afyon sakızı, 16 kilogram sentetik esrar yani bonzai, 7 kilogram metamfetamin, 18,5 kilogram esrar, 48,5 kilogram kokain, 101 kilogram “AM” denen materyal, 172 kilogram extacy, 39 kilogram psilocybin ele geçirilmiştir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/2899) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımız ve Türkiye İstatistik Kurumu tarafından ortaklaşa sağlanan ve resmî istatistik programından derlenen verilere göre -gerçi soruda 2012 soruluyor ama cevap bugün verildiği için 2013 rakamlarını ifade edeceğim- 2013 yılında 251 milyar 650 milyon ABD doları tutarında ithalat ve 151 milyar 807 milyon ABD doları tutarında ihracat işlemi gerçekleşmiştir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/2900) esas numaralı soru önergesinin cevabı: 2012 yılında uygulanan 57 ihracın hepsi geçici nitelikte, 2012 yılında kesin ihraç kararı alınmamıştır. O ihraçtan kastım, bütün arkadaşlarımızın bildiği gibi, tırların tır sisteminden ihracına ilişkindir bu soru ve cevaplarım.

2013 yılında uygulanan 61 ihracın hepsi geçici nitelikte olup 2013 yılında da kesin ihraç kararı alınmamıştır. Başlıca geçici ihraç kararlarının nedenleri uyuşturucu kaçakçılığı, eşyanın yurt içinde bırakılması ve sigara kaçakçılığı olarak sıralanmaktadır.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/2939) esas numaralı sorusunun cevabı: Dış Ticaret Müsteşarlığının Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlanıp bağlanmadığını soruyor. Böyle bir çalışma yok, gündemimizde de değil.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/2953) esas numaralı sorusunun cevabı: Döner sermaye işletmelerimiz 2012 yılında toplam 68 milyon 346 bin 174 TL, 2013 yılında ise 80 milyon 082 bin 954 TL tutarında gelir elde etmiştir. Bu gelir, personel yollukları, hizmet alımı, tüketim malları ve malzeme alımı, demirbaş alımı, makine, teçhizat, taşıt alım ve bakımı gibi giderler için kullanılmıştır. Ayrıca, personele, döner sermaye gelirlerinden maaş, yolluk ve diğer yasal sosyal haklar dışında herhangi bir ödeme bu kaynaktan yapılmamaktadır.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/2954) esas numaralı sorusunun cevabı: Bakanlığımız gümrük muhafaza ekiplerince, 2012 yılında yasa dışı yollarla ülkemize giriş yapmaya çalışan 82, ülkemizden çıkış yapmaya çalışan 156 kişi olmak üzere toplam 238 göçmen yakalaması gerçekleştirilmiş. 2013 yılında ise yasa dışı yollarla ülkemize giriş yapmaya çalışan 184, ülkemizden çıkış yapmaya çalışan 285 kişi olmak üzere toplam 469 göçmen yakalaması gerçekleştirilmiştir. Söz konusu kişilerin savcılık işlemleri tamamlandıktan sonra yakalandığı gümrük bölgemizde bulunan en yakın emniyet birimlerine teslimi sağlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/2962) esas numaralı sorusunun cevabı: Bakanlığımızın gümrük muhafaza ekiplerince 2012 yılında 743 milyon 732 bin 159 TL, 2013 yılında ise 1 milyar 88 milyon 837 bin 790 TL değerinde yakalama gerçekleştirilmiştir.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3051) esas numaralı sorusunun cevabı: KOBİ’lere yapılan destekleri, Ekonomi Bakanlığı, Eximbank, KOSGEB, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, TÜBİTAK, kalkınma ajansları ve Avrupa Birliği programları tarafından sağlanan çeşitli mali ve teknik destekler olarak ifade etmek isterim.

Çin’den yapılan ithalatın toplam ithalat içerisindeki payı, 2010 yılında yüzde 9,26; 2011 yılında yüzde 9,1; 2012 yılında yüzde 9; 2013 yılında yüzde 10,53’tür. Çin menşeli olup çıkış ülkesi başka bir ülke olan ithalatın toplam ithalat içerisindeki payı, 2010 yılında yüzde 2,58; 2011 yılında yüzde 2,42; 2012 yılında yüzde 2,29; 2013 yılında ise yüzde 2,92’dir.

Türkiye-AB Ortaklık Konseyinin 6 Mart 1995 tarihli ve (1/95) sayılı Kararı’nın 13’üncü maddesi uyarınca, ülkemiz AB üyesi olmayan ülkelerle ilişkilerinde ortak gümrük tarifesini uygulama yükümlülüğünü üstlenmiştir. Bu nedenle, Çin’e karşı uygulanacak gümrük siyasetimizin Meksika, Japonya, Brezilya ya da Kore’nin Çin’e karşı uyguladıkları gümrük politikalarıyla değil, Avrupa Birliğinin Çin’e karşı uyguladığı gümrük politika ve uygulamalarıyla uyumlu olmasını gözetiyoruz.

Sayın Özcan Yeniçeri’nin (6/3097) esas numaralı sorusunun cevabı: 2007-2013 döneminde, ülkemize 2 milyon 747 bin 365 adet binek otomobil ithal edilmiş ve bunun değeri 45 milyar 213 milyon 698 bin 305 ABD dolarıdır. Aynı dönemde, 290 bin 89 adet ve 5 milyar 43 milyon 585 bin 729 ABD doları değerinde de hafif ticari araç ithal edilmiştir.

2007-2013 döneminde, 3 milyon 516 bin 495 adet binek otomobil ihraç edilmiş ve bunun değeri 45 milyar 938 milyon 497 bin 926 ABD doları. Aynı dönemde, 1 milyon 789 bin 4 adet ve 24 milyar 553 milyon 974 bin 696 ABD doları değerinde de hafif ticari araç ihraç edilmiştir. Yani, görüyorsunuz burada da ihracatımız ithalatımızdan daha fazla.

Değerli milletvekilleri, Sayın İsmet Büyükataman’ın (6/3160) esas numaralı sorusunun cevabı: Bakanlığımızda istisnai kadrolara yani Özel Kalem Müdürlüğü ve Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine hariçten yapılan, açıktan yapılan atamalar sorulmaktadır. Bugüne kadar Gümrük ve Ticaret Bakanlığına Özel Kalem Müdürlüğü statüsünde 3 kişi, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine 1 kişi olmak üzere 4 kişinin ataması yapılmıştır.

Sayın İsmet Büyükataman’ın (6/3221) esas numaralı sorusunun cevabı: Bakanlığımız, bildiğiniz gibi, 8/6/2011 tarihinde 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kurulmuş bir bakanlık. 2011-2012 yıllarında yapılan temsil ve tanıtma giderleri 2011 yılında 716.707 TL, 2012 yılında 1 milyon 433 bin 570 TL’dir.

Bakanlığımızca gerçekleştirilen temsil ve tanıtma giderlerini, 18/1/2007 tarih ve 26407 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2007/3 sayılı tasarruf tedbirleriyle ilgili Başbakanlık Genelgesi çerçevesinde yapıyoruz. Bu rakam belki ilk bakışta size fazla gelebilir ama Gümrük Müsteşarlığının 2002 yılında temsil harcaması 2 milyon 800 bin; 2002 yılında. Dolayısıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının iki yıllık harcaması o rakama bile ulaşmamıştır.

Sayın Özcan Yeniçeri’nin (6/3264) esas numaralı sorusunun cevabı: Ankara ilimiz ve ilçelerinde 2007-2013 yılları arasında 53.304 esnaf ve sanatkâr işletmesi kapanmıştır ancak aynı dönemde 61.729 esnaf ve sanatkâr işletmesi de açılmıştır.

Hâlihazırda Bakanlığımızda alışveriş merkezine ilişkin herhangi bir resmî istatistik tutulmamaktadır.

Ayrıca, Bakanlığım tarafından hazırlanan perakende ticaretin düzenlenmesi hakkında kanun tasarısı taslağı 7 Ekim 2013 tarihinde kamuoyunun görüşüne sunulmuştur. Uzun süre tartışılmıştır, paydaşlarla birlikte müzakere edilmiştir ve müzakere sonlandırıldıktan sonra -az önce bir soru dolayısıyla da ifade ettiğim gibi- 7 Mayıs 2014 tarihinde Bakanlar Kurulunda müzakere edilmek üzere Başbakanlığa sunulmuştur.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3411) esas numaralı sorusunun cevabı: Esnafın sosyal güvenlik primlerindeki yani emekli olup da çalışan esnafın sosyal güvenlik primlerindeki yüzde 15’lik katkı payının kaldırılması için herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Çünkü, bu hem istihdamla alakalı hem de bütçede önemli bir gelir kalemi oluşturmaktadır. Ayrıca, soru önergesi içerisindeki diğer bir sorunun cevabı: Ustalık belgesi hususunda genel düzenleme çalışması yapmaktayız. Gerçekten bu sorunlu bir konu, inşallah, bunun çözümünü sağlayacağız.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3515) esas numaralı sorusunun cevabı: Bazı süt alım bölgeleri bakımından yem satışına yönelik zorlamalar bulunduğu yönündeki başvurular Bakanlığımızın ilişkili kuruluşu Rekabet Kurumunca gerçekten irdelenmiş. Konu hakkında inceleme başlatıldı. Yapılan inceleme ise 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 41’inci maddesi uyarınca soruşturma yapılmasını gerekli kılacak herhangi bir bulguya rastlanılmadığı şeklinde sonlandırılmıştır.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3689) esas numaralı sorusunun cevabı: 2009-2013 yılları arasında başta Amerika Birleşik Devletleri, Rusya olmak üzere, muhtelif ülkelerden toplam 1 milyar 658 milyon 590 bin 542 kilogram pirinç ithal edilmiştir. Basına da yansıyan olaylara konu operasyonla ilgili olarak Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, soruşturma kapsamında çeltik ve pirinç türü eşyaya el konulmuş, konuya ilişkin adli süreç devam ediyor. Ayrıca, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılan kontroller sonucunda, ürünün GDO’lu olduğunun tespiti hâlinde, eşya mahrecine iade edilmekte ya da imha edilmek suretiyle tasfiyeye tabi tutulmak üzere gümrüğe terk edilmekte veyahut ilgili mevzuat çerçevesinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının uygun göreceği tedbirler kamu ve çevre sağlığı bakımından uygulanmaktadır.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3691) esas numaralı sorusunun cevabı: Son on yılda, 2004-2013 dönemi ülkemizin kürk ve kürkten mamul eşya ithalatının toplam tutarı 1milyar 417 milyon 446 bin 336 ABD dolarıdır. 2002 yılında ülkemizin kürk ve kürkten mamul eşya ihracatının toplam tutarı ise 138 milyon 237 bin 152 ABD dolarıdır. Ayrıca, son on yılda ülkemiz post ve deri ihracatının toplam tutarı, 894 milyon 878 bin 813 ABD dolarıdır.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3693) esas numaralı sorusunun cevabı: Çıldır-Aktaş kara hudut kapımız, ülkemiz ile Ermenistan arasında değil, ülkemiz ile Gürcistan arasında yer almaktadır. Ülkemiz ile Ermenistan sınırlarını birbirine bağlayan demir yolu hudut kapımız olan Akyaka Gümrük Müdürlüğümüzün faaliyeti 1993 yılında, ülkemiz ile Ermenistan arasındaki tren seferlerinin iptal edilmesi nedeniyle durdurulmuş bulunmaktadır.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/3695) esas numaralı sorusunun cevabı: Fikrî ve sınai mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin gümrük önlemleri gümrük mevzuatında düzenlenmiştir. Fikrî ve sınai mülkiyet haklarını ihlal eden eşyanın gümrüklerde etkin kontrolünün sağlanmasını teminen Bakanlığımızda gerekli çalışmaları yürütüyoruz. Bu kapsamda, sahte eşyanın ülkemize girişinin önlenmesini teminen hak sahiplerinin elektronik ortamda başvuru yapmasını imkân dâhiline getirmiş bulunuyoruz.

Sayın Alim Işık’ın (6/3877) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımızın -yeni getirdiği- kamu hizmetlerinin gerektirdiği taşıt ihtiyacı son üç yılda genel bütçe imkânlarıyla hizmet alımı yoluyla karşılanmamaktadır.

Sayın Alim Işık’ın (6/3930) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımız genel bütçe imkânları kullanılarak merkez teşkilatında kiralanan 2 hizmet binası için 2011 yılında 880.982 TL, 2012 yılında 938 bin TL, 2013 yılında 511 bin TL ödeme yapılmıştır. Taşra teşkilatında 2011 yılında 9 hizmet binası için 95 bin TL, 7 hizmet binası için 116 bin TL ve 2013 yılının ilk altı aylık döneminde 27 hizmet binası için 249 bin TL ödeme yapılmıştır. Rakamları yuvarlak söyledim, küsuratlarını aktarmadım. Bakanlığımız genel bütçe imkânları dışında, merkez teşkilatı ek hizmet binası için 2011 yılında 854 bin TL, 2012 yılında 903 bin TL, 2013 yılının ilk altı aylık döneminde 506 bin TL ödeme yapılmıştır. Bakanlığımızın ilişkili kuruluşu Rekabet Kurumu üzerinden kiralanan 1 adet ofis için 2011 yılında 106 bin TL, 2012 yılında 120 bin TL, 2013 yılının ilk altı aylık bölümünde 63 bin TL kira ödemesi yapılmıştır.

Sayın Alim Işık’ın (6/4065) ve (6/4049) esas numaralı soru önergelerinin cevabı: 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 46’ncı maddesine göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmazlarının satışı Maliye Bakanlığınca gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla Bakanlığımızca herhangi bir taşınmaz satışı söz konusu değildir.

Sayın Alim Işık’ın (6/4093) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımızda rotasyona tabii personelin görev yaptığı bölgedeki zorunlu çalışma sürelerini doldurmalarını müteakip yer değiştirme işlemleri Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümlerine göre, atanacak personelin tercihleri dikkate alınmak suretiyle yapılmaktadır. 2011-2013 yılları arasında, ilgili mevzuat ve Yer Değiştirme Yönetmeliği kapsamında yapılan atama işlemlerinde 54, 640 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yapılan unvana bağlı görev yeri değişikliğine 12, soruşturma raporlarında önerilenler doğrultusunda yapılan işlemler neticesinde 4, geçici görevlendirme işlemlerinin iptaline 1 dava olmak üzere, Bakanlığımız aleyhine toplam 71 dava açılmıştır ve bu davalardan 20’siyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilmiş, bunlar da aynen uygulanmıştır.

Sayın Alim Işık’ın (6/4094) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında istifa, emeklilik, ölüm gibi nedenlerle 2011-28 Nisan 2014 tarihleri arasında toplam 1.799 kadro boşalmıştır. Boşalan bu mevcut kadrolar ile 640 sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve sonrasında ihdas edilen yeni kadrolara açıktan atama yoluyla toplam 6.474 personel alımı gerçekleştirilmiştir. Bakanlığımız ilişkili kuruluşu olan Rekabet Kurumunda ise 2011-2013 yılları arasında toplam 15 kadro boşalmış olup bu kadroların yerine yeni personel alımı yapılmamıştır.

Sayın Alim Işık’ın (6/4157) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımızda, 2011 yılında 5’i geçici işçi, 7’si sözleşmeli, 180’i hizmet alımı yoluyla toplam 192; aynı şekilde sıralamayla, 2012 yılında  251, 2013 yılında 328 personel çalıştırılmıştır ve bunların istihdamı yürürlükte bulunan yasalar çerçevesinde, hizmet alımı yoluyla gerçekleştirilmiştir.

Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/4564) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımız merkez teşkilatında kiralanan 3 ek hizmet binası için 2013 yılının ilk altı aylık döneminde 1 milyon 18 bin 78 TL kira ödemesi yapılmıştır.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/4565) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Burada “C” kadroları soruluyor. Bilindiği gibi, bakanlıklarda 4/C kadrosunda istihdam Bakanlar Kurulu kararıyla şekilleniyor ve bu çerçevede, 300 kadromuz bulunmaktadır, 35 kişinin geçici istihdamı sağlanmıştır. Bunların özlük hakları da her yıl Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmektedir.

Sayın Dedeoğlu’nun (6/4569) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımız merkez teşkilatı ana ve ek hizmet binalarında görevli personel için 116, Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğümüz personeli için 7, Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğümüz personeli için 34 araç olmak üzere toplam 157 araçla söz konusu personele ücretsiz servis imkânı sağlıyoruz. Ayrıca, ilişkili kuruluş Rekabet Kurumunda da aynı hizmeti gören 11 araç bulunmaktadır.

Sayın Ensar Öğüt’ün (6/4722) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımıza bağlı kurum ve kuruşların 2014 yılı yatırım programında Ardahan ilimizle ilgili olarak Posof Türkgözü Gümrük Müdürlüğü hizmet binamızın inşaatı için 1 adet proje yer almaktadır ve yine bilmektesiniz ki Esendere, Kapıköy, Dilucu, Çıldır-Aktaş gümrük kapılarımız ile Halkalı gümrük tesislerimizin yenilenmesi ve modernizasyonu kapsamında, yap-işlet-devret yöntemi uygulanmak suretiyle imalat çalışmaları devam etmektedir ve bu çerçevede, Çıldır-Aktaş Gümrük Kapımızın temelini 16/11/2013 tarihinde attık, inşallah birkaç ay sonra açılışını yapacağız.

Değerli milletvekilleri, Sayın Ensar Öğüt’ün (6/4773), (6/4807), (6/4808), (6/4821) esas numaralı 4soru önergelerinin cevabı olarak -aynı içerikte- şunları ifade etmek istiyorum: Bakanlığımız hizmetleriyle ilişkili olarak başta Avrupa Birliği olmak üzere, uluslararası kuruluşların çalışmalarını ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Ayrıca, gümrük hizmetlerinin etkili, verimli ve süratli bir şekilde yürütülmesini teminen, ülkelerle ikili ve çoklu anlaşma, sözleşme protokolleri yapmak suretiyle ülkemizin ekonomik hayatını ve ekonomik hayatın aktörlerini daha donanımlı, daha etkin, rekabet gücü daha yüksek hâle getirme çabamız ve çalışmamız sürüyor.

Sayın Erdoğan Toprak’ın (6/4936) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Önergeye konu husus, Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca 2012/11 sayılı Hayvansal Ürünlerin Kişisel Sevkiyatlarının Ülkeye Girişine İlişkin Kurallar Hakkında Tebliğ’le düzenlenmiştir. Gümrük Kanunu uyarınca, tasfiyelik hâle gelen eşya imha edilmekte veya il gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğünden hayvan yemi olarak kullanılmasında bir sakınca bulunmadığı yönünde rapor istihsal edilmesi hâlinde bu amaçla kullanılmaktadır. Bu da kaçak yakalanan etlere ilişkin sorulan bir soru, sağlığa aykırıysa imha edilmekte, yoksa ifade ettiğim gibi kullanılmaktadır.

Sayın Özcan Yeniçeri’nin (6/4963) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Gürbulak Kapımızla ilgili bu soru soruluyor; Gürbulak Kapımızla ilgili, gerçekten hem Rehberlik ve Denetim Başkanlığınca hem Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğümüzce hem de Bakanlığımızın diğer ekipleri tarafından birçok proje uygulanmaktadır. Tesadüf, dün de bu konuyu tekrar müzakere ettik, kapının yapılanmasıyla alakalı süreçlerin, hizmeti daha kaliteli hâle getirme doğrultusunda işlevselliğini sağlamak üzere yeni çalışmalar sürdürüyoruz. İnşallah, bu önemli kapımızda yakınmalara yol açan sorunları kısa zamanda tasfiye edeceğiz.

Sayın Kamer Genç’in (6/4977) esas numaralı soru önergesinin cevabı: Bakanlığımızda, yap-işlet-devret modeliyle Gürbulak Sınır Kapımıza 10 milyon 800 bin dolar tutarında yatırım yapılarak 1/11/2002 tarihinde işletmeye açılmış ve yatırım süresi on beş yıldır.

İpsala Sınır Kapımız, 3 milyon 500 bin dolar tutarında yatırım…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz yüksek sesle…

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – …yapılmış, 19/10/2003 tarihinde işletmeye açılmış, işletme süresi on yıldır.

Habur Sınır Kapımız, 17 milyon 900 bin TL tutarında yatırım yapılarak 10/7/2006 tarihinde işletmeye açılmış, işletme süresi on beş yıldır.

Cilvegözü Sınır Kapımız, 11 milyon 569 bin 850 TL tutarında yatırım yapılmış, 13/6/2007 tarihinde işletmeye açılmış, işletme süresi on üç yıldır.

Kapıkule Sınır Kapımız, 131 milyon 980 bin TL tutarında yatırım yapılmış, 21/11/2008 tarihinde işletmeye açılmış, işletme süresi yirmi yıldır.

Sarp Sınır Kapımız, 40 milyon 747 bin 398 TL tutarında yatırım yapılmış, 4/3/2009 tarihinde işletmeye açılmış, işletme süresi yirmi yıldır.

Hamzabeyli Sınır Kapımız…

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen tamamlarsanız, açıklama isteyen sayın milletvekilleri var, onlara söz vereceğim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Öyle şey söylüyor ki duymuyoruz. Soruya cevap veriyor, duymuyoruz. Böyle şey olmaz ki!

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Birkaç sorum daha var Sayın Başkanım.

Hamzabeyli Sınır Kapımız, 10 milyon 740 bin TL tutarında yatırım yapılarak 4/4/2009 tarihinde işletmeye açılmış, işletme süresi yedi yıldır.

Nusaybin Sınır Kapımız, ise 31 milyon TL tutarında yatırım yapılmış, tamamlanmış, Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle bu kapımız iç gümrük olarak faaliyete geçmiş, işletme süresi yirmi yıldır ama kapı olarak faaliyet göstermediği için süre henüz başlamış değil.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan. Lütfen…

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz şu soruyu tamamlayayım.

BAŞKAN – Sayın Bakan, açıklama isteyen sayın milletvekilleri var, onlara süre vereceğim, çünkü süre tamamlandı Sayın Bakan.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Başkanım, cevabı tamamlayayım, yarıda kaldı. Bu sorunun cevabı yarıda kaldı.

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Söz konusu gümrük kapılarımız 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir. Dolayısıyla, hizmetlerimizin bu kanuni altyapı doğrultusunda sürdürüldüğünü ve bugüne kadar, ticaret erbabının da son derece memnun olduğunu ve bu uygulama dolayısıyla Türkiye ekonomisinin de büyük kazanımlar elde ettiğini ifade ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Susam, sorunuzla ilgili açıklama talebiniz var galiba.

Buyurun.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Evet.

Sayın Başkan, Sayın Bakan soruma ilişkin, Suriye’den kaçak gelen yağla ilgili açıklamalarında, kendisine verilen bilgi doğrultusunda 2 ton zeytinyağının kaçak olarak yakalandığını söyledi.

Sayın Bakanım, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin ve TARİŞ’in rakamlarına göre, Suriye’den ülkemize giren yağ yaklaşık olarak 50 bin tondur. Bu tahminî rakamı da şuradan buluyoruz: Bu yılki rekolte 130-140 bin, geçen yıl yüzde 30 düşük olduğuna göre yaklaşık 100 bin civarındadır. İhraç edilen ve iç piyasada tüketilen yağlara baktığınızda, sonuç itibarıyla 2 ton zeytinyağı kaçakçılık, söz konusu olacak bir şey değildir ama denetimler olmadığı, sınır kapılarındaki denetim olmadığı için, hem yok yılında zeytin üreticisinin yağı para etmemiştir hem de kaçakçılık ileri boyutlara gelmiştir. Örneğin, Bayındır’a 1 liraya, 2 liraya Suriye’den yağ getirmek isteyen insanlar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Paralar kimin cebine gidiyor, paralar!

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Susam.

Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet, sorumuza doğru dürüst cevap verilmiyor. Gümrük kapıları TOBB’a verilmiş: Hangi usulle verildiğini soruyorum, söylemiyor, buraya TOBB ne kadar yatırım yapmış, söylemiyor; ne kadar hasılat elde edilmiş, söylemiyor. Buradan elde edilen rantlar çok fahiş ve AKP’nin bazı masraflarına harcanıyor, icabında Tayyip Erdoğan’ın bazı masrafları karşılanıyor. Çıkın, bize doğru dürüst biraz cevap verin ya! Size hep soruyoruz, biraz sizin de yüzünüzdeki o perde yırtılsın be kardeşim! Yolsuzluklarınızı burada hep örtmeyin ya! Burada soru soruyoruz, sorumuza cevap verin! Ondan sonra, çıkıyorsun, ağzından çıkanı kulağın duymuyor, bize cevap vermiyorsun ya! Benim sana sorduğum soruya cevap ver.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Böyle bir hitap olur mu ya!

KAMER GENÇ (Tunceli) – TOBB niye gümrük kapılarını aldı? Orada kaç lira hasılat elde ediyor? Bunun onlara verilmesi yasalara uygun mudur? Hangi yasaya göre sen gümrük kapılarını getirip TOBB’a veriyorsun da orada istediğiniz gibi birtakım hasılat elde ediliyor, kayıt dışı yapılıyor? Bunları gazeteler yazıp söylüyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Hikâye anlatıyorsun ya!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sana ne ya, sana ne!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Sana ne!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Halaman…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen ortağı mısın?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Evet, hepsine ortağım!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ortağı mısın?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Ortak olan sensin!

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Sen niye müdahale ediyorsun ya!

BAŞKAN – Sayın Halaman, buyurun.

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Her şeye karışıyorsun.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Yok ya! Konuşma, otur!

BAŞKAN – Sürenizi yeniden başlatırım Sayın Halaman, merak etmeyin.

Evet, bir dakikalık süreniz yeni başladı, devam edin, buyurun.

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Sorularımıza Sayın Bakanımız cevap verdiği için… (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı konuşmalar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Her şeye maydanoz olma!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Konuşma! Sen niye maydanoz oluyorsun, sana ne! Ben onunla konuşuyorum, sana ne!

REFİK ERYILMAZ (Hatay) – Sana ne ya! Yahu, her şeye müdahale ediyorsun.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Konuşma! Cevabınızı aldınız, konuşma!

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Halaman…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Soma’da insanlar ölmüş, burada… Ya, etmeyin lütfen, Allah aşkına ya! Hücum etmeyin ya! Soma’da insanlar ölmüş.

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Arka tarafa söyle, arka tarafa!

BAŞKAN - Sayın Halaman, buyurun.

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Sayın Bakanımıza sorulara cevap verdiği için öncelikle teşekkür ediyorum ama şöyle bir sualim olacak: Uzun yıllar, bu memlekette sermaye edinmenin, mülk edinmenin, zenginleşmenin temelinde kaçakçılığın olduğu söylenir yani bu deniz sınırlarından, kara sınırlarından, işte, getiren götüren, fiziki fiilî evrak üzerinde yapanlar zenginleşir denir. On iki senedir, bu iktidar döneminde, bu kaçakçılık tabana yayıldı.

Şimdi, sınırdan sorumlu Sayın Bakanımız, bunu birazcık engelleme imkânı yok mu? Piyasa kaçakçıyla dolu, piyasayı bozuyor, ticareti bozuyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, tekrar buyurun, Sayın Susam, Sayın Genç ve Sayın Halaman’ın açıklama talebiyle ilgili.

Buyurun.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki Sayın Susam’ın ifade etmeye çalıştığı, zeytinyağının Suriye’den Türkiye’ye girişiyle alakalı iddialarının nesnel bir ölçümü olduğunun söylenmesi mümkün değil. Ben elde ettiğimiz verileri sizinle paylaştım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Duymamamız için öyle konuşuyorsun. Biraz sesini yükselt!

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Türkiye’de üretim miktarı bellidir, ihracat miktarı bellidir, tüketim miktarı bellidir. Yani, bunları ölçüp biçtiğiniz zaman, kaçak giren var mı yok mu, o ortaya çıkar. Dediğiniz boyutta bir zeytinyağı kaçakçılığı kesinlikle söz konusu değil. Ama, elbette ki biz, zeytinyağı üreten müstahsilimizi, tüccarımızı korumak zorundayız. Bu konuda elinizde bize ulaşmayan somut veriler varsa -tarif edebiliriz- onu da bizimle paylaşırsanız memnun olurum.

Sayın Genç’in tabii konuşmasını fazla değerlendirmeyeceğim. Ben çok açık bir biçimde, 3996 sayılı, bazı hizmetlerin yap-işlet-devlet modeliyle yapılmasına ilişkin, yüce Meclisin iradesi olan kanun çerçevesinde yapmakta olduğumuzu ifade ettim. Bir defa şu algı yanlış: Bizim yap-işlet-devret modeliyle yenilediğimiz kapıların tüm yönetimi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine devredilmiş değil, kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. TOBB…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama hangi usulle verdiniz? Yap-işlet-devret… Kamu İhale Kanunu’na göre vermiyor musunuz?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Burada konuşma usulü belli.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Belli!

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) –  Ben konuşuyorum, siz dinleyeceksiniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğruyu söyle!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sana göre mi cevap vermek zorunda ya!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Mahsus gizliyorsun, yolsuzlukları örtmek için bilgileri gizliyorsun, doğruyu söylemiyorsun!

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Kulağın duymuyorsa yaklaşacaksın. Kulağın duymuyorsa yaklaşacaksın buraya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kulağım duyuyor. Soruma cevap ver.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Ha, tamam. Yoksa böyle diyeceksin.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) –  Kulağın duymuyorsa doktora git, kulağını yıkat!

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Dolayısıyla, kapılar yenilendikten sonra, ticari mekânların işletilmesi yapım harcaması karşılığında yapımcıya bırakılmakta, bunun geri dönüşü, makul kâr marjları hesaplanmak suretiyle süreler belirlenmektedir. Yoksa, yenilenen tüm kapıların -diğer kapılarda olduğu gibi- sevk ve idaresi Gümrük ve Ticaret Bakanlığından yapılmaktadır.

Sayın Ali Halaman’a teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya vermişsin de para ne kadar almışsın, nasıl vermişsin belli değil!

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Devamla) – Türkiye büyük bir ülke ve üç tarafı denizlerle çevrili. Kara hudutlarımız var. Coğrafya çok zor bir coğrafya. Yani, kaçakçılık faaliyetleri bakımından zor bir coğrafyadayız ama çok etkin mücadele ediyoruz. Gerçekten, kaçakçılığın her türüyle -bu, insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, eşya kaçakçılığı, ne gelirse- etkin bir mücadele sürdürüyoruz. Zaten gümrüklerin işlevi ikidir: Bir, ticareti kolaylaştırmak; iki, kaçağın her türüyle etkin şekilde mücadele etmek. Bunu hem Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak sürdürüyoruz hem de kaçakçılıkla mücadelede diğer paydaş kamu kurum ve kuruluşlarla, emniyet güçlerimiz, Jandarma da dâhil olmak üzere, Maliye Bakanlığımız bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu konuyla alakalı çok özel projelerimiz var, sonuç da alıyoruz, aldığımız sonuçlar belli. 2012 yılında -yaklaşık ifade ediyorum- 750 milyon dolar tutarında kaçak eşya yakalamışız ama 2013 yılında 1 milyar 88 milyon dolar tutarında yakalamışız. Bu da bizim bu alanda gerçekten etkin bir mücadele yaptığımızın göstergesidir.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, soru soruyoruz… Ya, Sayın Başkan, beni bir dinler misin?

BAŞKAN – Sayın Genç, konuşuyorsunuz, tüm Genel Kurul da sizi dinliyor yani.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, dinliyor da yanlış veriyor. Kasten, suistimallerini örtüyor.

BAŞKAN – Kaldı ki…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben diyorum ki: Hangi gümrük kapısını TOBB’a verdiniz, hangi usulle verdiniz? Söylemiyor.

BAŞKAN – O Sayın Bakanın meselesi Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, Sayın Bakan, senin görevin suistimalleri örtmek değil. Yani, böyle bir şey olur mu?

BAŞKAN – İç Tüzük’e göre de soru-cevap işlemi tamamlanmıştır, teşekkür ediyorum.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

Sayın Hamzaçebi, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün, saat 15.30 sularında Manisa’nın Soma ilçesindeki bir kömür ocağında trafo patlaması sonucu çıkan yangında İnternet’e akseden bilgilere göre, Soma Kaymakamının yaptığı bir açıklama var: 3 işçimiz hayatını kaybetmiş ve sayısı 200 ila 300 civarında olduğu tahmin edilen işçilerimiz  de yerin 2 kilometre altında mahsur kalmıştır. Bu, gerçekten son derece önemli, hepimizi üzen ve işçilerin ölümüyle üzen, işçilerin mahsur kalmasıyla üzen ve hâlâ maden ocaklarında iş kazalarının olmasıyla, iş güvenliğinin olmamasıyla üzen bir olaydır. Ben bütün yetkilileri burada, önlem almaya davet ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da 8 milletvekilinden oluşan bir heyeti yerinde inceleme yapmak üzere şimdi yola çıkardık, Manisa Soma’daki durumu incelemek ve önerilerde bulunmak, durumu tespit etmek amacıyla.

Ben ölen işçilerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum; yerin altında mahsur kalmış olan işçilerimizin de sağ ve selametle kurtulmalarını, kurtarılmalarını gönülden diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Halaçoğlu…

8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Manisa Soma Işıklar mevkisinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden -4 kişi olduğu bize ifade edildi- işçilerimizin olduğu ve yaklaşık 300-500 civarında işçinin de patlama sonrasında göçük altında mahsur kaldığı ifade edildi. Bir trafo patlaması ve kabloların yanmasıyla meydana gelen bu kaza sonrasında vefat edenlerin daha fazla artmamasını diliyoruz Cenab-ı Allah’tan.

İki hafta önce, Erkan Akçay Milletvekilimiz bu konuyu, özellikle Soma konusunu dile getirmişti, böyle bir durumun yaşanabileceğini belirtmişti. O konuda, maalesef, madencilikle ilgili yeterli tedbirlerin alınmadığını, pek çok yerde buna benzer kazaların meydana geldiğini göz önüne alacak olursak, Hükûmetimizden acilen bu konularda tedbir almasını diliyoruz.

Hayatını kaybeden işçilerimizin ailelerine sabır dilerken kendilerine Allah’tan rahmet diliyoruz. Diğer işçilerimizin de bir an önce kurtarılması konusunda gerekenin yapılmasını ve ailelerine de sabır diliyoruz.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın Baluken…

9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biz de Manisa’nın Soma ilçesinde bir trafo patlaması sonucu kömür ocağında meydana gelen felaketle ilgili üzüntülerimizi dile getirmek istiyoruz.

Yerelden aldığımız bilgilere göre, ölü sayısının artabileceği ve onlarca ölünün olabileceğine dair üzücü haberler geliyor. Yine, onlarca yaralının olduğu ve 200-300’e yakın işçinin de mahsur kaldığı yönünde bilgiler bize geliyor.

Burada yaşamını yitiren bütün işçi kardeşlerimize, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm ailelerin acısını paylaştığımızı belirtmek istiyoruz. Bütün halkımıza başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Mahsur kalan işçilerimizin bir an önce sağlıklı kurtarılma temennisini ifade etmek istiyoruz.

Bu konuda, Hükûmet yetkililerinden bir sayın bakanın da şu anki kurtarma çalışmalarıyla ilgili Genel Kurulu bilgilendirmesini ısrarla talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Ünal…

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Manisa’nın Soma ilçesindeki özel bir şirkete ait kömür ocağında maalesef bir trafo patlaması nedeniyle yangın çıkmış ve ocakta yaklaşık 20 işçinin mahsur kaldığı bilgisi ulaştı ve şu anda kurtarma çalışmalarının devam ettiği ve içeride yaklaşık 200-300 civarında işçinin bulunduğu, hastaneye kaldırılan işçilerden 3 tanesinin hayatını kaybettiği bilgisi bize ulaştı maalesef. Hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizin yakınlarına başsağlığı diliyoruz, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.

Şu anda ilgili bakanlıklarımızla hemen görüştük ve Genel Kurulun bu konuda acilen bilgilendirilmesi için de harekete geçtik.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, Başkanlık Divanı olarak, Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileğinde bulunduklarına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Biz de Başkanlık Divanı olarak ölen işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı, yaralı işçilerimize de acil şifalar diliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

BAŞKAN – Şimdi, Sayıştayda boş bulunan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, CHP Grubunun karşı oy yazısının yer aldığı 585 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun ek sıra sayısı bugün dağıtıldığından, kırk sekiz saat geçmeden Sayıştaya üye seçiminin gerkçekleştirilmesinin İç Tüzük’e göre mümkün olmadığına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, şimdi Sayıştaya üye seçimine geçiyoruz galiba. Bununla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak temel bir itirazımız vardır, o da şu: 9 Mayıs 2014 Cuma günü Sayıştay üye seçimine ilişkin sıra sayısı bastırılarak siyasi parti gruplarına dağıtılmıştır ancak Plan ve Bütçe Komisyonundaki ön komisyonda yapılan seçimlerle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun karşı oy yazısı cuma günü dağıtılan sıra sayısında yer almamıştır. Bugün, itirazlarımız üzerine, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun itirazı üzerine bu karşı oy yazısı cuma günü dağıtılan sıra sayısına ek olarak bastırılmış ve bugün Genel Kurulun açıldığı saatlerde milletvekillerine dağıtılmıştır. Cuma günü dağıtılmış olan sıra sayısı bu nedenle eksiktir. İç Tüzük’ün tanımladığı anlamda bir Plan ve Bütçe Komisyonu raporu veya Plan ve Bütçe Komisyonundaki seçimleri gerçekleştirecek olan ön komisyonda seçim sonuçlarına ilişkin olarak düzenlenen rapor İç Tüzük’e uygun değildir. İç Tüzük’e uygun rapor ancak bugün tekemmül etmiştir çünkü karşı oy yazısı bugün dağıtılmıştır. İç Tüzük’ün 52’nci maddesine göre, Genel Kurula sevk edilen işler iki tam gün bekledikten sonra ancak görüşülebilir. Dolayısıyla, ek sıra sayısı bugün dağıtıldığına göre, kırk sekiz saat geçmeden bu seçimin gerçekleştirilmesi İç Tüzük’e göre mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu “Seçim” maddesine geçemeyiz efendim.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Ünal.

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, 585 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun ekinin bu raporun mütemmim cüzü olduğuna ve bunun için ayrıca bir kırk sekiz saat geçmesinin gerekmediğine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, İç Tüzük 52’ye göre, Tüzük’e uygun bir şekilde söz konusu 585 sıra sayılı Komisyon Raporu dağıtılmıştır. Fakat burada da belirtildiği üzere, yapılan toplantıların gerçekleştirilen birinci ve ikinci tur oylamalarına 9 Komisyon üyesi katılmış ve maalesef muhalefet partilerinin üyeleri katılmamıştır. Buna rağmen, muhalefet şerhi daha sonra verilmesine rağmen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır, efendim; itiraz aynı gün.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …bir iyi niyet göstergesi olarak burada da belirtilen ek, 585 sıra sayısına atfen bir mütemmim cüz olarak yayınlanmıştır. Dolayısıyla, İç Tüzük 52’de ifade edildiği şekilde, bu herhangi bir metin değil, 585’in mütemmim cüzüdür, dolayısıyla tamamlayıcısıdır. O yüzden bunun için ayrıca bir kırk sekiz saat gerekmemektedir efendim.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Halaçoğlu, buyurun.

13.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayıştay üyeleriyle ilgili yapılan ön seçimlerin usulsüz olduğuna ilişkin açıklaması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım, şimdi, aslında, 9 kişinin katıldığı belirtiliyor. Evet, doğru çünkü orada usulsüz yapılan bir oylama söz konusu. Şimdi, her şeyden önce, 6085 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesine göre aday seçimlerinin gizli oyla yapılması öngörülmesine rağmen, ne gariptir ki adaylar arasından seçilecek 5 adayın hepsi 9 oyla seçilmiştir, diğerlerine 1 tane bile oy çıkmamıştır. Yani, bunun aslında gizli yapılan bir oyla alakası da bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, onun dışında, yine, burada, kesinlikle Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkının kullanımı ve devletin görevini yerine getirmesine katkılar sunması bakımından son derece önemli gördüğümüz Sayıştayın seçilecek üyeleri arasında daha önce bu konuda şaibesi bulunan bir kişinin, ki nitekim 9 Mart 2014 günü İnternet sitelerine de düşen ve AKP’li bir grup başkan vekili ile Başbakanın Özel Kalem Müdürü arasında geçtiği iddia edilen ses kaydında bunların yer almasının ötesinde, burada AKP’li bir belediye başkanıyla beraber onun giderlerini ödediği, faturasını ödediği bir tatilden faydalanmış kişinin de bunun içinde yer almasını kabul etmemiz mümkün değildir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Baluken, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, ama beni suçladı…

14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken,'in belirtilen itirazlara ek olarak, gündemin 7’nci sırasında bulunan “Sözlü Sorular” kısmı tamamlandıktan sonra 3’üncü sırasında bulunan “Seçim” kısmına dönülmesinin İç Tüzük’e uygun olmadığına ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, belirtilen itirazlara ek olarak, biz de bazı hususları vurgulamak istiyoruz.

Elimizde, bugün, 13 Mayıs 2014 Salı günü itibarıyla Meclis Genel Kurulunun gündemi var. Bu gündeme göre, 1’inci sırada “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları”, 2’nci sırada “Özel Gündemde Yer Alacak İşler”, 3’üncü sırada “Seçim” var ve 7’nci sıraya kadar bir gündem tarif edilmiş, 7’nci sırada da “Sözlü Sorular” belirtilmiş; Sayın Bakanın sözlü sorulara cevabıyla ilgili gündem 7’nci sırada, burada belirtilmiş.

Şimdi, burada, siz Meclise dağıtılan bu gündemle ilgili bir uygulama işletmediniz. 7’nci sırada olan gündem üzerinden Sayın Bakan burada açıklamalar yaptı; dolayısıyla tekrar geriye, gündemin 3’üncü maddesine dönmeniz doğru değildir, İç Tüzük’e de uygun olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla, bu seçimler bugün yapılamaz efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, biraz önce Sayın Ünal açıklamasını yaparken bir şeyi eksik yansıttı, şöyle ki: “Geçen hafta perşembe günü Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan toplantıya muhalefet partileri katılmamıştır.” dedi.

Olayın doğrusu şöyledir: Toplantıya Cumhuriyet Halk Partisini temsil eden milletvekilleri katılmıştır. Diğer muhalefet partileri katılmamıştır. diyemem, bilmediğim için söyleyemiyorum. Muhtemelen onlar da katıldı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Katıldı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet, katıldılar.

Katıldılar ama orada Komisyon sözcümüz İstanbul Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlu bir öneri yaptı: “Siz bugüne kadar Sayıştay seçimlerini, on iki yıldır tek yanlı bir iradeyle belirliyorsunuz. Gelin, bu sefer bu tek yanlı iradeden, bu çoğunluk oylarıyla üye belirleme işinden vazgeçin, partiler arasında bir uzlaşmaya varalım ve bu 5 üyeyi bu şekilde seçelim.” Bu kabul görmeyince Cumhuriyet Halk Partili üyeler oradan ayrıldılar; Komisyonun bu şekildeki seçim usulüne taraftar olmadıkları için, tek yanlı bir iradeyle yapılan seçime meşruiyet kazandırmamak amacıyla oradan ayrıldılar.

Ertesi gün, cuma günü Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı arkadaş arayarak bu seçime ilişkin karşı oy yazısını istedi, karşı oy yazısını da Sayın Mevlüt Aslanoğlu cuma günü Plan ve Bütçe Komisyonuna verdi. Yani, Komisyon Başkanının talebi üzerine, hatırlatması üzerine de verilen, onun bilgisi dâhilinde olan bir karşı oy yazısı var. Dolayısıyla, bastırılan sıra sayısında karşı oyun olmaması hiçbir şekilde savunulamaz.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karşı oy yazısı olmadan üyeler hakkında milletvekillerinin bilgi sahibi olması mümkün değildir çünkü her parti, karşı oy veren partiler görüşlerini ortaya atmıştır. Tekemmül eden bir Plan ve Bütçe Komisyonu raporu yoktur, sıra sayısı bugün tekemmül etmiştir, kırk sekiz saat geçmeden bu seçim yapılamaz efendim.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl ) – Sayın Başkan…

BAŞKAN –  Buyurun Sayın Baluken.

16.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bu konuda grubumuz adına da bir açıklama yapma ihtiyacı var. Belirtilen tarihteki toplantı döneminde şöylesi bir durum söz konusu: Meclis grubumuz Barış ve Demokrasi Partisinden Halkların Demokratik Partisine geçtiği için komisyon üyeliklerimiz otomatikman düşmüş, komisyondaki faaliyetlerimizi tekrar sürdürmemiz için de bu komisyon üyeliklerimizin Genel Kurulda okunmasıyla ilgili bir sürecin tüketilmesi gerektiği durumu ortaya çıkmıştır.

Belirtilen tarihteki toplantıda Plan Bütçe Komisyonundaki üye arkadaşlarımızın üyelikleri Genel Kurulda okunmadığı için arkadaşlarımız, mevcut Komisyon Başkan Vekiline de gerekli bilgilendirmeyi yapmışlar ve bu konuda, bir süre beklenerek bizim komisyon üyeliklerimiz burada okunduktan sonra bu gündemin görüşülmesi gerektiği önerisini sunmuşlardır ama bu önerimize rağmen, Komisyon, maalesef arkadaşlarımızın bu uyarılarını dikkate almamıştır. Dolayısıyla burada şimdi, Halkların Demokratik Partisini de zan altında bırakacak şekilde o gündemle “Muhalefet partisi toplantıya katılmamış.” bilgisi doğru değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN –  Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu konuda Sayın Milletvekilimiz  bilgi verecek.

Sayın  Başkanım, bu konuda bir usul tartışması açın…

BAŞKAN – Ben görüşümü belirteceğim ama elleriniz hep havada olduğu için size söz vermek zorunda kalıyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Usul tartışması çerçevesinde…

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut'un, İç Tüzük’ün 98’inci maddesininin ikinci fıkrası kapsamında alınan Danışma Kurulu kararına göre sözlü soruların seçimlerden önce görüşüldüğüne ve 585 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun bastırılarak dağıtılmasının üzerinden kırk sekiz saat geçtiği için Sayıştaya üye seçimi yapılmasına engel bir durum olmadığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – O zaman bir saniye… Ben görüşümü belirteyim ondan sonra…

Evet, önce Sayın Baluken’in  “Sözlü soru önergeleri niye önce görüşüldü?”  sorusuna cevap: İç Tüzük’ün 98’inci maddesinin ikinci fıkrası:Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayı ile belli bir süre ayrılır.” hükmü yer almakta olup bu kapsamda 4/10/2011 tarihli 2’nci Birleşimde Danışma Kurulu önerisiyle sözlü soruların salı ve çarşamba günleri birer saat süreyle birleşimin başında görüşülmesi kararlaştırılmıştır.

Bugüne kadarki uygulamalarda sözlü sorular seçimlerden önce görüşülmüştür. Bu nedenle uygulamamızda bir değişiklik söz konusu değil.

İkinci konu…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Sayın Başkan bu beyanatınıza karşı…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Genç, niye acele ediyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, hayır ama yanlış söylüyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gündeme de öyle yazılmış olması gerekiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi gündem burada, bakın gündem burada.

BAŞKAN – Sayın Genç, İç Tüzük’ün 98’inci maddesinin ikinci fıkrasını bir okuyun lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’le ilgisi yok.

BAŞKAN – Açıklama yapıyorum bir oturun lütfen, herkesi dinledim ben.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Açıklamayı yanlış yapıyorsun. Gündem burada, gündem sırasını değiştiremezsin ya! Yani, böyle yönetim mi olur? Gündem sırası burada, bunu değiştiremezsin.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gündeme öyle yazarsınız eğer öyleyse.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçime ilişkin sayıştay üyeleri ön seçim komisyonu tarafından hazırlanan rapor Başkanlığımıza 9/5/2014 tarihinde sunulmuş, rapor Başkanlığımızca aynı gün 585 sıra sayısı alarak bastırılıp dağıtılmış ve gelen kâğıtlara alınmıştır. Söz konusu rapor, kırk sekiz saatlik süre de dikkate alınarak Başkanlıkça bugünkü gündemin “Seçim” kısmına alınmıştır. Bugün bastırılıp dağıtılan 585/1 ek sıra sayısında ise Plan ve Bütçe Komisyonunda sayıştay üyeleri ön seçim komisyonunun oluşturulması aşamasına ilişkin karar ve karara dair muhalefet şerhleri yer almaktadır. Bugün yapacağımız seçime ilişkin esas rapor olan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu 585 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmış ve dağıtım üzerinden de kırk sekiz saat geçmiş bulunmaktadır. Bugün dağıtılan ek sıra sayısı esasa müteallik olmayan ilave mahiyetteki bilgiler içermektedir. Bu nedenle, Sayıştayda boş bulunan üyeliklere seçim yapmamıza engel bir durum olmadığı kanaatindeyim. Bu düşünceye göre de buyurun istiyorsanız usul tartışması açabilirim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan “birleşimin başında” dediniz ama “Seçim” meselesi doğrudan doğruya Başkanlığın sunuşu olarak geldiğine göre, dolayısıyla, bu konuda alınmış bir Danışma Kurulu kararı var mı?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Danışma Kurulu kararı yok, burada “Danışma Kurulu kararı” diyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizin sunuşunuz işte. Yani, sizin sunuşunuz, böyle bir şey yok.

BAŞKAN – Daha önceki uygulamalarda da sorular seçimlerden önce yapılmış efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, sunuşları yaptınız. Hayır, sözlü sorulardan önce sunuşları yaptığınız için seçim de Başkanlığın sunuşudur, dolayısıyla, bunu da sözlü sorulardan önce yapmanız gerekiyordu. Öyle değil.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Kaldı ki Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, öyle yönetilmez.

BAŞKAN – Usul tartışması açıyorum buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, usul tartışmasıyla ilgili…

BAŞKAN – E, ne yapmamız gerekiyor? Şimdiye kadarki yapılan uygulamayı yapıyoruz Sayın Vural.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Lehte…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Lehte…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aleyhte…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, siz gündemde yer almış bir konuyu Danışma Kurulu kararı olmadan öne veya arkaya alamazsınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Danışma Kurulunun önerisi yok ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Nasıl olacak? Yani, böyle bir şey olur mu?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte söz istiyorum Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olmaz Sayın Başkan.

BAŞKAN – “Seçimler” “Sunuşlar”da yer almamış ki Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sizin sunuşunuz da… 

BAŞKAN - “Seçimler”  “Sunuşlar”da yer almamış yani.

OKTAY VURAL (İzmir) – Burada Danışma Kurulu kararı olmadığı için sözlü sorulardan önce yapılır.

BAŞKAN – Sırasıyla söz vereyim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Zaten belirlediğiniz gündem de bu. Bakın, gündemi belirlemişsiniz, seçimi önce yapacaktınız.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani siz Danışma Kurulu önerisini Genel Kurula sunarak bir öneriyi…

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 98’inci maddesi çok açık Sayın Vural. “Sunuşlar”da söz konusu değil. 98’inci maddeyi tekrar okuyayım isterseniz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Okuyun. 

BAŞKAN – “Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği zorunluklar hariç olmak üzere…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Meclis sunuşlarıyla birleşim başlamıyor mu? Başlıyor.

BAŞKAN – “…haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve…”

Şimdiye kadar… 

OKTAY VURAL (İzmir) – Birleşim başladığı zaman gündem dışı, Meclis sunuşları başlamıyor mu? Başlıyor.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Danışma Kurulunun önerisi de yok, Genel Kurulun onayı da yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte söz istiyorum. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, yani burada…

BAŞKAN – Şimdiye kadar yapılan uygulama hep sunuşlardan sonra olmuştur.

Buyurun Sayın…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aleyhte…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte istiyorum, aleyhte…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aleyhte…

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Lehte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

BAŞKAN – Evet, tutanakları isteyeceğim, lehte ve aleyhte ona göre vereceğim.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.45

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.24

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 88’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER (Devam)

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, gündemin “Seçim” kısmında bulunan Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçimin Genel Kurulun 13/5/2014 tarihli 88’inci Birleşiminde yapılmayarak 15/5/2014 tarihli Birleşiminde yapılmasına ve 13/5/2014 tarihli 88’inci Birleşiminde başka bir işin görüşülmemesine ilişkin önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

13/5/2014

Danışma Kurulunun 13/5/2014 Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                               Cemil Çiçek

                                                              Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                             Başkanı

 

          Mahir Ünal                         Mehmet Akif Hamzaçebi

Adalet ve Kalkınma Partisi            Cumhuriyet Halk Partisi

     Grubu Başkan Vekili                    Grubu Başkan Vekili

 

   Yusuf Halaçoğlu                              İdris Baluken

Milliyetçi Hareket Partisi           Halkların Demokratik Partisi

   Grubu Başkan Vekili                    Grubu Başkan Vekili

 

Öneri:

Gündemin “Seçim” kısmında bulunan Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçimin Genel Kurulun 13/5/2014 tarihli 88’inci Birleşiminde yapılmayarak 15/5/2014 tarihli Birleşiminde yapılması, 13/5/2014 tarihli 88’inci Birleşiminde başka bir işin görüşülmemesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 14 Mayıs Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.26