TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 75’inci Birleşim

                                                                                         10 Nisan 2014 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in, şahsı ve Başkanlık Divanı adına Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve şehitlerimize rahmet dilediğine ilişkin konuşması

 

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Üsküdar ilçesindeki yerel seçimlere ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, 29-31 Mart tarihlerinde Malatya’daki don afeti nedeniyle meydana gelen zararlara ilişkin gündem dışı konuşması

 

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP Grubu olarak, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, polis teşkilatının sorunlarına ve Malatya’da yaşanan don afeti nedeniyle Hükûmetin üreticinin zararını karşılaması gerektiğine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu olarak, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, polis teşkilatının sorunlarına ve Malatya’da yaşanan don afeti nedeniyle Hükûmetin üreticinin zararını karşılaması gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, AK PARTİ Grubu olarak, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, polis teşkilatının birçok sorununun AK PARTİ hükûmetleri döneminde halledildiğine ve yaşanan don afetleri nedeniyle zarar gören kayısı ve fındık üreticilerine geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş ve ilçelerinde de don afeti meydana geldiğine ve Hükûmetin, mağduriyetlerin giderilmesi için çalışmalarına hız vermesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 30 Mart yerel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisinin oyunu artırması nedeniyle aziz milletimize şükranlarını iletmek istediğine ve Millî Eğitim Bakanlığını atamalar konusunda hukuk devletine uygun davranması için ikaz ettiğine ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Bingöl Yayladere’de yapılan HES barajı nedeniyle sular altında kalan köprülerin yapılmasını rica ettiğine ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya’da meydana gelen don afeti nedeniyle üreticinin zararının karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve meydana gelen don olaylarından yurdun her tarafındaki üreticilerin zarar gördüğüne ilişkin açıklaması

9.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, kuraklık ve don nedeniyle Ege Bölgesi’nde de ciddi zararlar meydana geldiğine, bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bir düzenleme yapması gerektiğine ve YGS sorularının neden açıklanmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

10.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına yapılan saldırıyı kınadığına, Mısır yönetiminin idam cezaları konusundaki hatasından dönmesi gerektiğine ve Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması

11.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, kas erimesi hastalarının sorunlarına ilişkin açıklaması

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kamu arazilerinin ve taşınmazların TÜRGEV’e bağışlanması karşılığında bazı kişilerin 30 Mart yerel seçimlerinde aday gösterilmesi yönündeki iddiaların araştırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

13.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına, polisler ile astsubaylara verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğine ve Karayollarında çalışan taşeron işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, fındık üreticisinin don afeti nedeniyle oluşan zararının karşılanması için Hükûmeti göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

15.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, don afetinden zarar gören bütün çiftçilere aynı desteğin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında sarf ettiği bazı ifadeleri nedeniyle özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında sarf ettiği bazı ifadelerini geri aldığına ilişkin açıklaması

18.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, yerinden sarf ettiği bazı ifadelerinde hakaret kastı olmadığına ilişkin açıklaması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığında siyasi parti grup başkan vekilleriyle yapılan toplantılarda alınan 11/3/2014 ve 24/3/2014 tarihli kararlar uyarınca Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi ile Yunanistan Dönem Başkanlığı adına Yunanistan Parlamentosu Kamu Yönetimi, Kamu Düzeni ve Adalet Komitesi tarafından 19/3/2014 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenmiş olan “Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Alanlarındaki Gelecekteki Öncellikler” konulu toplantıya Bursa Milletvekili İsmail Aydın’ın; AB Dönem Başkanlığı çerçevesinde 3-4 Nisan 2014 tarihlerinde Yunanistan’da düzenlenmiş olan Parlamentolar Arası Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansı’na Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır’ın katılımlarına ilişkin tezkeresi (3/1458)

2.-  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Siirt Milletvekili Gültan Kışanak’ın, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1459)

 

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1460)

 

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 23 milletvekilinin, PKK tarafından kaçırılan askerlerin ve kamu görevlilerinin akıbetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/898)

2.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/899)

3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, geçici köy korucularının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/900)

 

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2.- İçişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)

 

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde MHP Grubu ve şahsı adına yaptığı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması

6.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

7.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde MHP Grubu ve şahsı adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

8.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde Hükûmet adına yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

9.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Hükûmete ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, iç piyasaya kaçak olarak sürüldüğü iddia edilen muza ve yapılan işlemlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/39481)

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, İzmir Aliağa'daki bir demir çelik fabrikasında meydana gelen iş kazaları ile yaşanan bir ölüme ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı  (7/39561)

3.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih Yalçın'ın, lisansüstü öğrencilerin askerlik durumlarıyla ilgili yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/39768)

4.- Samsun Milletvekili Ahmet İhsan Kalkavan'ın, bir hastanede 9 aylık hamile bir özel güvenlik görevlisinin çalıştırıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/39937)

5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/39939)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/40095)

7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2013 yılından itibaren bağlı kurum ve kuruluşlarca düzenlenen ihalelere ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı  (7/40096)

8.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, eski bir bakanın oğlunun gelir durumu ve vergi mükellefiyetiyle ilgili bilgilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/40234)

9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, boz sığır ırkının neslinin korunması adına yürütülen çalışmalara,

Yöresel ürünlerin yurt dışında tanıtılması adına yürütülen projelere,

- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Şanlıurfa'nın bir köyündeki arazi düzenlemesine,

- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, kuraklık tehlikesine,

- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'da 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Kars ve Iğdır'da 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Van ve Ağrı'da 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Gümüşhane ve Bayburt'ta 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Erzurum ve Elazığ'da 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Bingöl ve Batman'da 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Bitlis ve Siirt'te 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Adıyaman ve Hakkâri’de 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Muş ve Şırnak'ta 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Diyarbakır ve Şanlıurfa'da 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

Mardin ve Osmaniye'de 2010-2013 yılları arasında kullanılan işletme kredilerine,

- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, GDO'lu yem kullanılan sektörler ve söz konusu yemleri kullanan firmalara,

- Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, tarımsal üretici birliklerine,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, buğdayda verimin ve üretimin artırılmasına yönelik çalışmalara,

- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, TÜİK tarafından açıklanan bitkisel üretim verilerine,

- İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Et ve Süt Kurumu tarafından yapılan bir ihaleye,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/40318), (7/40319), (7/40320), (7/40321), (7/40322), (7/40323), (7/40324), (7/40325), (7/40326), (7/40327), (7/40328), (7/40329), (7/40330), (7/40331), (7/40332), (7/40333), (7/40334), (7/40335), (7/40336), (7/40337)

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2007-2014 yılları arasında VİMER ve Alo Maliye 189'a yapılan aramaların sayısına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/40377)

 

 

 

 

11.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, ekmek israfını önlemek adına yürütülen projelere,

- Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım'ın, Burdur iline tarım alanında yapılan yatırımlara,

- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, Ankara'daki tarım alanlarına yönelik sulama projelerine,

- Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın, EXPO 2016 hazırlıklarına,

- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın, GDO'lu ürünlerle mücadeleye dair çalışmalara,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/40479), (7/40480), (7/40481), (7/40482), (7/40483) 

 

 

 

 

 

 

 

10 Nisan 2014 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

 

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlayacağız.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in, şahsı ve Başkanlık Divanı adına Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve şehitlerimize rahmet dilediğine ilişkin konuşması

 

BAŞKAN – Görüşmelere geçmeden önce, şahsım ve Divan adına, Türk polis teşkilatımızın 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutluyor, şehitlerimize rahmet diliyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz Emniyet teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan’a aittir.

Buyurunuz Sayın Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)

 

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Nisan Polis Günü münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bütün Emniyet çalışanlarımızın Polis Günü’nü kutluyorum. Hepsine sağlık, mutluluk, başarı ve işlerinde kolaylık diliyorum. Görevi başında şehit olmuş bütün polis memurlarımızı, Emniyet çalışanlarımızı rahmetle, minnetle yâd ediyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize sağlık, mutluluk dolu nice yıllar diliyorum.

Bugün Emniyet teşkilatımızın kuruluşunun 169’uncu yıl dönümü. 169 yıldır Emniyet teşkilatı milletimizin huzuru için gece gündüz çok başarılı ve fedakâr bir şekilde görev yapmaktadır ancak bu kadar fedakâr görev yapmakta olan polislerimizin gerçekten çok ciddi sorunları vardır. Bu sorunları temel olarak iki başlık altında ele almak istiyorum.

Birincisi, polis, önce insandır. Bugün polisi değerlendirirken hem iktidar hem vatandaşlarımız polisin insan olduğunu maalesef unutmaktadır. Polis, yabancı bir madde değildir, onlar da bu toplumun fertleridir ve bu toplumun içinde mesleklerinin dışında da insan olarak vardırlar. Onların da aileleri var, çocukları var, arkadaşları var. Bu sebeple polislerimiz hakkında değerlendirme yaparken onların insani vasıflarını düşünerek insaf ölçüleri içinde onları değerlendirmek lazım.

Yine Emniyet teşkilatı, tayin yaparken, terfi yaparken, ödül verirken, ceza verirken polislerin insan olduklarını, yapılan muameleden dolayı onları sevenlerin de etkileneceğini unutmamalıdır. Bu meyanda, emniyet görevlilerine ikinci şark tayininin de polislerimizi, onların çocuklarını ve aile düzenlerini nasıl etkileyeceği, bu tayin sebebiyle polislerimizin karşılaşacağı sorunların iyi ele alınması ve çözülmesi de ayrıca önem arz etmektedir.

Yine, şark tayinlerinin yeni bir ayrımcılığa sebep olmamasına dikkat etmek lazım. Eğer belli bölgelerimizde polis açığı varsa bunun ekonomik özendirmelerle, ikinci şark tayini yapılmaksızın gönüllü yöntemlerle çözülmesinde fayda olacağı da unutulmamalıdır.

Emniyet teşkilatındaki çalışma şartları da polisin insan olduğu düşünülerek yeni bir düzene kavuşturulmalıdır. Bu meyanda, Polis Disiplin Tüzüğü’nün yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir, emniyet içindeki mobbing uygulamalarının sonlandırılması gerekmektedir, fazla çalışma saatlerinin de muhakkak bir kurala bağlanması zorunluluk teşkil etmektedir.

Emniyet çalışanlarımızın ikinci önemli sorunu da, özlük meselesidir. Bu konuda Hükûmet yetkilileri seçim zamanlarında ve 10 Nisan törenlerinde sürekli sözler vermekte ama sözlerini tutmamaktadırlar. Kamu görevlilerinin özlük haklarında 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle yeni düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Emniyet teşkilatı kendi içinde ayrıştırılmıştır. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle polislere ödenen ek ödemeler çalıştığı şubeye göre farklılıklar arz etmeye başlamıştır. Bu, son derece yanlıştır. Bu uygulama başta karakolda görev yapan polisler olmak üzere Emniyet teşkilatının yarısını mağdur etmiştir. Öncelikle her birisi vatan millet aşkıyla görev yapan polislerimizin ek ödemelerinin aynı olması sağlanmalıdır. Bilindiği gibi emniyet çalışanı bütün polis memurlarımızın en temel sorunları, bunlara ödenen maaşların taban maaşı olarak değil, tazminat olarak ödenmesidir. Maaşların önemli bir kısmı tazminat olarak ödendiği için de polislerimizin emekli maaşı çok düşüktür. Bunun sonucu olarak da zor şartlar altında çalışan, yıpranan polis memurlarımız emekliliği hak etmelerine rağmen emekli olamamaktadırlar. Bu sorunun muhakkak tez zamanda çözülmesi gerekmektedir. Polislerimizin her zaman dile getirdiği (3600) ek gösterge meselesinin çözülmesi polislerimizin özlük hakları konusundaki en önemli beklentisidir. Polislerimizin bu haklı  taleplerinin süratle yerine getirilmesi lazım.

Bugün polislerimizin karşılaştığı sorunlarla ilgili olarak Hükûmetimizin ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzün muhakkak dikkate alması gereken bir konu da Gezi olayları  vesilesiyle yapılan bir şikâyet üzerine Kamu Denetçiliği Kurumunun düzenlemiş olduğu bir rapor vardır. Bu rapordaki hususların muhakkak Emniyet teşkilatı ve İçişleri Bakanlığı tarafından değerlendirilerek polislerin bu sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.

Ben bu vesileyle bütün Emniyet çalışanlarımızın Polis Günü’nü tekrar kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.

Gündem dışı ikinci söz, İstanbul’un Üsküdar ilçesindeki yerel seçimler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal’a aittir.

Buyurunuz Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Üsküdar ilçesindeki yerel seçimlere ilişkin gündem dışı konuşması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümü nedeniyle rahmetli olanlara Allah’tan rahmet dilerim, çalışan arkadaşlarımıza da başarılar diliyorum ama hukuk kalıpları içerisinde kalmak kayıt ve şartıyla Türkiye’de polisin TOMA’larla su, biber gazı sıkmadığı yeni bir dönem diliyorum ben.

Tabii, Üsküdar’daki seçimle ilgili sorunlar… Seçim nedir? Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından ancak diğer koşulların da bir arada olması gerekir. Seçimde her vatandaşın istediği şudur: Temiz ahlak, yönetime katılma hakkı. Temiz ahlaktaki kasıt şu: Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, seçimde oy kullanan vatandaşımızın oylarının hangisi bizim hanemize yazılmışsa, hangi siyasi partiye vatandaş iradesini yönlendirmişse, belirtmişse aynen  iade ettik. Onun için, bu ahlak uyarınca, Üsküdar’da Cumhuriyet Halk Partisine oy vermiş olan vatandaşlarımızın başka siyasi partilere kaydırılan, yazılan, hanelerine artı olarak kaydedilen tüm oylarını geri istiyoruz. Aksi takdirde bunu siyasi ahlaksızlık olarak nitelendiriyoruz.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Kartal’ı ne yapacağız!

MAHMUT TANAL (Devamla) – Ve bu açıdan bir: İlçe seçim kurullarında genellikle belediye çalışanları seçim kurulu başkanı seçilmiştir.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Kartal’daki, Maltepe’deki rozetli ilçe seçim müdürünü ne yapacağız!

MAHMUT TANAL (Devamla) – İki: Genellikle siyasi iktidara yandaş olan bankadaki memurlar sandık kurulu başkanı seçilmiştir.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Ataşehir’i, Maltepe’yi, Büyükçekmece’yi, CHP’ye müdürlük yapan ilçe seçim müdürlerini ne yapacağız! Kartal’daki, Maltepe’dekileri!

MAHMUT TANAL (Devamla) – Üç: Genellikle Üsküdar’da -seçim pusulalarının arkasına mühür yapıştırılıyor- mührün arkasına yani AKP ambleminin arkasına gelebilecek şekilde mühürler yapıştırılmıştır. Bu ne demektir? Bu işaretlemedir. Bu nedir? Bu yönlendirmedir. Bu nedir? Bu hileli bir yöntemdir.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Kesinlikle Kartal’da dedikleriniz oldu.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Aynı zamanda yine Üsküdar’daki seçimle ilgili mevcut olan pusulalar ve zarflar sandık heyeti oluşmadan mühürlenmiştir. Nedir bu? Takdir edersiniz mesai saat sekizde başlıyor ancak heyet oluşmadan… Yani zarfların mühürlenmesi, pusulaların mühürlenmesi nedir? Seçim işlemidir. Seçim işleminin olabilmesi için öncelikle bir: Heyet oluşacak. İki: Yemin edilecek. Heyet oluşmadan, yemin ettirilmeden seçimle ilgili yapılan mühürleme işlemlerinin tamamı tam kanunsuzluk hâlidir. Üsküdar’da yapılan nedir? Üsküdar’da yapılan budur.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Aynı Maltepe’deki gibi, aynı Kartal’daki gibi.

BAŞKAN – Sayın Külünk lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Metin Bey, sen de söz al, sen de konuş ya!

MAHMUT TANAL (Devamla) – Netice itibarıyla yemin ettirilmeden seçim pusulalarının ve zarfların mühürlenmesi tam kanunsuzluk hâlidir.

Bir başka tam kanunsuzluk hâli, değerli milletvekilleri, Değerli Başkanım; seçim Üsküdar’da yapılıyor, Ümraniye’deki belediye meclis pusulaları Üsküdar’da kullanılıyor. Bu, cumhuriyetin kurulduğu tarihten bu yana yapılan en şaibeli, en hileli işlemlerden bir tanesi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu şaibeli olan seçimde netice itibarıyla sağduyulu vatandaşlarca bazı sandıklarda farkına varıldı ancak diğer tüm sandıklarda aynı konu söz konusu, aynı şaibe söz konusu, aynı ayıp söz konusu, aynı ahlaksızlık söz konusu.

Şunu sormak gerekmez mi bu sandık kurulu başkanlarına: Ümraniye Belediye Meclisi pusulaları bunlara neyle teslim ediliyor? Bir zimmetle teslim ediliyor. Peki, neden bunları teslim alıyorlar? Demek ki, sandık kurulu başkanlarının Hükûmetten, iktidardan almış olduğu talimatlar doğrultusunda bu olmuş durumda.

Hemen size şunu söyleyeyim, mesela burada bir başka usul: Geçersiz zarf 3, geçersiz oy pusulası 19, toplam geçersiz oy pusulası 22 yazılır. Yani zarf dahi -geçersiz zarflar- geçersiz pusula sayılmış durumda.

Yine bir başka örnek hemen ne kadar düzensiz yapıldığının ve hileli yapıldığının bir göstergesi. Seçim pusulasında 30/4/2014’te seçim yapılmış gösteriyor. Ne zaman yapıldı? 30 Martta yapıldı.

Yani sonuç olarak Üsküdar’da geçerli oy sayısı 342 bin, geçersiz oy sayısı 15.912, geçersiz oyların geçerli oylara oranı 4,646 yani millî irade gerçekten yansımamıştır. 8 bin oy küsuratla fark alınmış. Geçersiz oylar hesap edilirse burada Cumhuriyet Halk Partisi ön sıralarda ve başkanlığı almış olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu bir gasptır. Bu gasba, bu ahlaksızlığa… Ahlaklı olarak davranan tüm siyasi partilerin kendilerine oy vermeyen vatandaşların oylarını iade etmesi gerekir.

Hepinize teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Kartal’ı ne yapacağız? Kartal’da 13.400 fark var, iptal var, 4.300’le seçimi aldınız. Onu ne  yapacağız? İptallerin hepsi AK PARTİ’nin. Ne yapacağız? 

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Gündem dışı üçüncü söz, 29-31 Mart tarihlerinde Malatya’da yaşanan don zararı münasebetiyle söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalık’a aittir.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

3.- Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, 29-31 Mart tarihlerinde Malatya’daki don afeti nedeniyle meydana gelen zararlara ilişkin gündem dışı konuşması

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; polis teşkilatımızın 169’uncu kuruluş yıldönümü dolayısıyla tüm emniyet mensubu çalışanlarımızın 10 Nisan Polis Bayramı’nı kutluyorum. Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; 29, 30 ve 31 Mart tarihleri arasında Malatya ilimizde yaşanan olumsuz hava koşulları sonucunda meydana gelen dondan dolayı zarar gören kayısı başta olmak üzere tüm meyvelerimizdeki hasar ve çiftçilerimizin uğramış olduğu zarar dolayısıyla bugün gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Sözlerime Malatya’mız başta olmak üzere tüm Türkiye’de 30 Martta bize desteklerini esirgemeyen milletimize sonsuz şükranlarımı sunarak başlamak istiyorum. Ulusal ve uluslararası komplolara rağmen milletimiz millî mücadele ruhuyla bu komplolara karşı göğsünü siper etmiştir. Bu başarıyı tüm dünya takdir etmiştir. Milletimiz Sayın Başbakanımıza ve kadrosuna itimadını bir kez daha ilan etmiştir. Bu seçimde ideoloji değil itikat, iktisat ve itimat esas alınmıştır. Milletimiz huzura, barışa ve en önemlisi istikrara oy vermiştir. Milletimiz her türlü kumpasa, komploya direnen ve belkemiği sağlam siyasetçiyi bağrına basmıştır. Türkiye yüzde 45,5’le, Malatya yüzde 62’yle destan yazmıştır. İşte bu destanın yazıldığı gün, 30 Mart tarihinde Malatya kayısı üreticilerimiz dondan dolayı çok ciddi bir zarara uğradı.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Allah çiftçiyi cezalandırmış!

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) – Malatya, yetiştirdiği devlet adamlarıyla, sanatçısıyla, tarihiyle, doğal güzellikleriyle, ekonomisiyle, sunduğu katkıyla birçok yıldıza sahiptir. Bu yıldızlardan bir tanesi de “Malatya” denince akla ilk gelen kayısıdır.

Malatya ilimizde yaklaşık 8 milyon kayısı ağacımız vardır ve bu ağaçlarımızdan yaklaşık 350 bin ton yaş kayısı, 110 bin ton da kuru kayısı üretilmektedir. Başbakanımın ifade ettiği gibi, dünyanın kayısı başkenti Malatya’mız dünyanın kuru kayısı üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini karşılamaktadır.

Özellikle Mart 2014’te Malatya, Elâzığ, Niğde, Baskil dâhil olmak üzere yaşanan afet üreticilerimizin yanı sıra Malatya ve ülke ekonomisini çok ciddi anlamda etkileyecektir. Afetin yaşandığı andan itibaren milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, İl Başkanımız, sivil toplum örgütlerimiz, meslek örgütlerimiz konuyu çok yakından takip ettik. Hemen Tarım Bakanımızın programlarını iptal ettirerek Malatya’ya davet ettik ve Sayın Bakanımızla birlikte kayısı ağaçlarımızda meydana gelen hasarı birlikte yerinde incelettik.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Para iste para. Nasihat vermesin bize, para iste.

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) -  Bakanımızın talimatıyla ön hasar tespiti çalışmaları tamamlandı ve ilimiz genelinde 5, 6, 7 Nisan 2014 tarihlerinde bölgesel bazlı ön hasar tespit çalışması yapıldı ve bu ön hasar tespit çalışmasında, kayısı başta olmak üzere ceviz, elma, kiraz, vişne, narda yüzde 90-95, yüzde 100’e varan oranlarda ciddi manada hasar meydana geldiği anlaşıldı. Söz konusu hasar tespiti ön hasar tespiti çalışması olup, kesin hasar tespit çalışması mayıs ayı sonu itibarıyla yapılacaktır. Ve bu konuyu olduğu gibi Sayın Bakanımız Mehdi Eker Başbakanımıza Bakanlar Kurulunda ifade etmiştir ve biz Sayın Başbakanımız ve Bakanımıza iletmiş olduğumuz sorunlarda bugüne kadar hiç yalnız bırakmadıkları gibi bundan sonra da bir kez daha Malatya’mızı ve çiftçimizi yalnız bırakmayacağından eminiz. Ve hepiniz hatırlarsınız, daha önce de, 2010 yılında çiftçimize dondan dolayı zararlarını tazmin etmek için 90 milyon ödemiştik. 2012 yılında yine aynı zararlar geldi. O zaman 2.372 çiftçimizin tarım kredi kooperatiflerine ve Ziraat bankalarına olan zirai borçlarını erteledik ve on yıllık sürede de 622 milyon destek sağladık Tarım Bakanlığı olarak.

Şimdi, başta kayısımız olmak üzere Malatya ilimizde yetiştirilen bütün meyve çeşitlerinde çiftçimizin mağduriyetlerini gidermek için Sayın Bakanımızdan taleplerimiz oldu, bir kez daha yineliyorum: Kayısı üreticilerine ÇKS kaydı esas alınarak alan bazlı destekleme yapılmasını, tarım kredi kooperatifleri, Ziraat bankalarına olan zirai kredi borçlarının faizsiz ertelenmesini, faizsiz ya da düşük faizli tarımsal kredi verilmesini, tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlarının faizsiz ertelenmesini Sayın Bakanımızdan talep ettik ve Sayın Bakanımız bizim bu taleplerimizi Sayın Başbakanımıza ve Bakanlar Kurulumuza iletti ve bu taleplerimizle ilgili olarak kesin hasar tespitleri yapıldıktan sonra inşallah başta borç ertelemesi olmak üzere faizsiz kredilerimizi de biz çiftçilerimize bir kez daha vermiş oluruz diye ümit ediyorum.

Bu konunun çözümü noktasında mağduriyetlerin giderilmesi… Sayın Başbakanımıza da konu hakkında ayrıca bilgileri verip desteklerini istedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Yaşanan bu doğal afet sonrasında konuyu siyasetin ötesinde bir konu olarak gördüğümüzü, çiftçilerimizin zararlarının giderilmesi için elimizden gelen her türlü çaba ve gayreti sarf ettiğimizi buradan Malatyalı hemşehrilerime bir kez daha söylemek istiyorum ve desteği olan bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

60’ıncı maddeye göre söz vereceğim.

Sayın Oktay Vural.

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP Grubu olarak, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, polis teşkilatının sorunlarına ve Malatya’da yaşanan don afeti nedeniyle Hükûmetin üreticinin zararını karşılaması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Türk polis teşkilatının 169’uncu yıl dönümünün tüm Emniyet teşkilatı mensuplarına hayırlı olmasını diliyor ve gönülden kutluyoruz. Polis teşkilatı demokrasinin, hukuk devletinin ve özgürlüklerimizin en önemli kurumlarından biridir. Bu kurumun siyasi amaç ve hedefler doğrultusunda ayrıştırılması ve yönlendirilmesi kabul edilemez. Maalesef bugün Türk polis teşkilatına mensup olanların hem kendi içlerinde özlük hakları ve çalışma şartları sorunları olmasına rağmen çözülmemiştir. Aynı zamanda sürgün, görevden alma, uzaklaştırma tehdidi altındadır. Destan yazan polisler -7 bin-8 bin polis- sürülmektedir. Dolayısıyla, polis teşkilatının içinde meydana gelen bu huzursuzluğun güvenlik açısından önemli bir zafiyet doğurabileceğini bu vesileyle iletmek istiyorum.

Ayrıca gerçekten Malatya’da özellikle kayısıda meydana gelen don olayı… Muhakkak bu konuda tedbirler alınmalı ve bu zararların giderilmesi gerekiyor. AKP afetinden sonra bu don afeti gerçekten kayısı üreticilerini vurmuştur. İnşallah Hükûmet bu konuda gerekli tedbirleri alır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi.

 

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu olarak, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, polis teşkilatının sorunlarına ve Malatya’da yaşanan don afeti nedeniyle Hükûmetin üreticinin zararını karşılaması gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Emniyet teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kutluyoruz. 169’uncu kuruluş yıl dönümünde yaklaşık 250 bin kişilik personeliyle Türkiye'nin, vatandaşlarımızın güvenlik hizmetini sağlamaya çalışan bu teşkilatımız çok büyük sorunlarla iç içedir. Başta özlük hakları olmak üzere, atamalar, tayinler, sürgün tayinler gibi sorunlar hâlen Emniyet teşkilatının çok temel sorunları olarak gündemde kalmaya devam ediyor. Çok zor şartlar altında görev yapan bu personelin çalışma şartlarının, özlük haklarının iyileştirilmesi Hükûmetin çok temel bir görevi olmak zorundadır. Yine siyasi kaygılardan, siyasi müdahalelerden uzak bir şekilde çalışması gereken Emniyet teşkilatına maalesef son dönemlerde çok büyük bir siyaset girmiştir. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak doğru bulmuyoruz; ayrımcılığa, tarafgirliğe dayalı bu anlayışın sona ermesi gerekir. Güvenlik ve özgürlük gibi kavramların öne çıktığı 21’inci yüzyılda güvenlik özgürlüğün bir parçası, özgürlük de güvenliğin ayrılmaz bir parçasıdır ama hiçbir zaman özgürlük güvenlik anlayışına feda edilemez. Hükûmetin şu anda sahip olduğu anlayış özgürlüğü güvenlik anlayışına feda etme anlayışıdır. Bunu doğru bulmuyoruz. Dünyanın en özgür toplumları aynı zamanda en güvenli toplumlarıdır. Bunu gözden uzak tutmamak gerekir.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Malatya’da yaşanan don afeti nedeniyle Hükûmetin bir an önce bu olaya el koyması ve üreticinin zararını karşılaması gerekir. Fındık işinde görevini yapmayan Hükûmetin kayısı işinde görevini yapmasını bekliyorum. Bunun ardından belki sıra fındığa gelip fındık üreticisinin 169 milyon liralık don afetinden kaynaklanan alacağını Hükûmet ödeyecektir. Bunu kendilerinden bekliyorum. Don afetiyle ilgili olarak burada Malatya Milletvekilimiz Veli Ağbaba, yine İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu çok büyük mücadeleler vermişlerdir. Burada kürsüde iktidar partisinin sadece konuşması yetmiyor, onlara düşen görev bakanların bu olaya derhâl el koyup üreticinin zararını karşılamasıdır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Canikli…

 

3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, AK PARTİ Grubu olarak, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladıklarına, polis teşkilatının birçok sorununun AK PARTİ hükûmetleri döneminde halledildiğine ve yaşanan don afetleri nedeniyle zarar gören kayısı ve fındık üreticilerine geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biz de AK PARTİ Grubu olarak, bugün 10 Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 169’uncu yıl dönümü vesilesiyle tüm emniyet mensuplarımızı tebrik ediyoruz, onlara başarı, sağlık, mutluluk diliyoruz. Görevi başında bugüne kadar hayatını kaybeden şehitlerimizi de bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz. Keza gazilerimizi de aynı şekilde şükranla, minnetle anıyoruz.

Ve bugüne kadar elbette polis teşkilatımızın birçok sorunu AK PARTİ hükûmetleri döneminde ciddi anlamda ortadan kaldırılmıştır, iyileştirilmiştir. Bu, tabii, sorunların tamamen halledildiği, kaldırıldığı anlamına gelmiyor elbette. Hâlen halledilmesi gereken sorunlar vardır, onlar da inşallah tedrici olarak çözülecektir.

Şimdi, ayrıca, don afeti nedeniyle Malatya’da zarar gören kayısı işiyle uğraşan üreticilerimize geçmiş olsun diyoruz. Keza, yine aynı don afetine maruz kalan özellikle fındık üreticilerine de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Tabii zaman zaman bu tür, maalesef, olumsuzluklar meydana geliyor. Önemli olan, bu sıkıntılar yaşandığında bu çiftçilerimizin, üreticilerimizin sıkıntılarının giderilmesi, zararlarının telafi edilmesidir. Bu açıdan bakıldığında geçmiş yıllarda gerçekten çok büyük destekler sağlanmıştır hükûmetlerimiz tarafından hem kayısı üreticilerine hem de fındık üreticilerine. Sadece bir hatırlatma yapmak için söylemek istiyorum: 2007 ve 2008 yıllarında arz fazlası fındığı regüle etmek amacıyla Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden fındık üreticisine 2007 yılında 1,5 milyar liralık kaynak aktarılmıştır. Yine 2008 yılında, yine aynı nedenle düşen fındık fiyatını yükseltmek ve arz fazlasını dengelemek amacıyla 1,5 milyar liralık, yani iki yılda toplam 3 katrilyon liralık kaynak aktarılmıştır. Bir örnek olsun diye söylüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir cümle daha ilave edebilir miyim efendim?

BAŞKAN - Sayın Dedeoğlu…

 

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş ve ilçelerinde de don afeti meydana geldiğine ve Hükûmetin, mağduriyetlerin giderilmesi için çalışmalarına hız vermesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Geçtiğimiz haftalarda ani iklim şartlarının değişikliği sebebiyle Malatya’da ağaçlarımızda don olayı meydana gelmiş, yalnız Malatya’da değil, aynı durum Kahramanmaraş’ımızın, Elbistan, Afşin, Nurhak, Ekinözü ve Çağlayancerit ilçelerimizde de baş göstermiştir. Geçim kaynağı meyvecilik olan yöre halkımız çok mağdur duruma düşmektedir. Bu mağduriyetlerinin, bir an önce, ilgili bakanlıklar tarafından tespit edilip giderilmesi noktasında çalışmalarına hız verilmesini temenni etmekteyim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri…

 

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 30 Mart yerel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisinin oyunu artırması nedeniyle aziz milletimize şükranlarını iletmek istediğine ve Millî Eğitim Bakanlığını atamalar konusunda hukuk devletine uygun davranması için ikaz ettiğine ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Asimetrik siyaset, hileli seçime rağmen 2011 seçimlerine göre Milliyetçi Hareket Partisinin 2 milyon 300 bin oyunu artıran aziz milletimize buradan minnettarlık duygularımı iletmek istiyorum.

Devlet memurlarına yönelik iktidar baskısının son bulmasını da dileyerek Millî Eğitim Bakanlığının özellikle dikkatini çekmek istiyorum.

Millî Eğitim Bakanlığında, yapılan yasal değişiklikle, bütün Türkiye’deki Millî Eğitim müdürlerinin ve okul müdürlerinin görevleri sona ermiştir. Bu büyük bir moralsizlik meydana getirmiştir. Özellikle daire başkanları ve şube müdürleri mağdur edilmiştir. Bugün Millî Eğitim personeli kaygılı, endişeli ve stres içindedir. Millî Eğitim çalışanlarının kazanılmış hakları çiğnenmiştir. Millî Eğitim çalışanları zulüm denilebilecek muameleye tabi tutulmaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığını hukuk devletine uygun, Millî Eğitim çalışanlarına saygılı olması için ikaz ediyor; teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Atıcı…

 

6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Bingöl Yayladere’de yapılan HES barajı nedeniyle sular altında kalan köprülerin yapılmasını rica ettiğine ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan Cevdet Yılmaz da buradayken Bingöl’deki bir sorunu kendisine de aktarmak istiyorum.

Sayın Bakan, Bingöl Yayladere’de yapılan bir HES barajı nedeniyle iki köprü sular altında kalıyor. ÇED raporu verilirken bu iki köprünün yerine ilgili firma yeni köprü yapacağını vadediyor. ÇED raporu çıkıyor fakat daha sonra firma yan çiziyor ve yine Hükûmetin de desteğiyle “Efendim, köprü yapılmasına gerek yoktur.” deniliyor.

Şimdi, bu HES barajının bir yakasında kalan köylerle diğer yakasında kalan köyler arasındaki bağlantıyı kurmak mümkün olmayacak. Üstelik bu köprülerden bir tanesini de halk kendi parasıyla yaptırmış.

Sizden ricamız, lütfen, bu konuya sahip çıkınız ve bu köprülerin yapılmasını sağlayınız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu…

 

7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Malatya’da meydana gelen don afeti nedeniyle üreticinin zararının karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, iki gündür don olayı nedeniyle özellikle Malatya milletvekilleri burada âdeta Hükûmete diyor ki: “Biz yandık, çiftçimiz yandı, ekmeğimiz yok oldu.” Ama Sayın Tarım Bakanının eğer saygısı varsa köylüye, eğer saygısı varsa üreticiye, ekmeği yok olanlara saygısı varsa gelir burada cevap verir.

Sayın Canikli, biz nasihat istemiyoruz. Biz uğranılan zararın parasını istiyoruz. Bize nasihat vermeyin. Gelsin Sayın Bakan buraya, saygılı bir şekilde bu insanlara ne yapacaklarının cevabını versin. Yoksa biz nasihat istemiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Seçer…

8.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve meydana gelen don olaylarından yurdun her tarafındaki üreticilerin zarar gördüğüne ilişkin açıklaması

VAHAP SEÇER (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de polis teşkilatımızı 169’uncu kuruluş yıl dönümünde kutluyorum. Gerçekten önemli sorunlar yaşayan teşkilatımızın, özellikle çalışanların özlük hakları konusunda yaşadığı sorunların ve son dönemde iktidarın yaptığı ameliyatların bir an önce sona erdirilmesini diliyorum.

Şimdi, özellikle, bu hafta, Meclis açıldığından bu yana, Türkiye'nin, aslında dört bir yanda tarım sektöründe özellikle don afeti, dolu afeti yaşanmasına rağmen, sanki belirli bir bölgede bu yaşanıyormuş gibi… Özellikle Malatya milletvekillerini kutluyorum gerçekten, dikkati sadece Malatya’ya ve kayısısına yönelttiler ama Türkiye'nin dört bir tarafında bu sorun yaşanıyor. Karadeniz’de fındıkta yaşanıyor, çayda yaşanıyor. Benim bölgem Akdeniz Bölgesi’nde meyve ağaçlarında yaşandı. 29-30 Martta dondan dolayı önemli zararlar meydana geldi. Daha dün yine Mersin ve civarında dolu zararı oldu, meyve ağaçları son derece yoğun zarar gördü.

Tabii, bunları bütün bölge milletvekili arkadaşlarım biliyor. Sayın Aslanoğlu’nun dediği gibi, çözüm bunun neresinde?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

 

9.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, kuraklık ve don nedeniyle Ege Bölgesi’nde de ciddi zararlar meydana geldiğine, bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bir düzenleme yapması gerektiğine ve YGS sorularının neden açıklanmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, burada dile getirildi, kuraklık ve don aslında sadece Malatya’nın sorunu değil. Ege Bölgesi’nde ve benim milletvekili bulunduğum Uşak’ta da aynı şekilde dondan meyve ağaçları zarar gördü ve son dönemde de kuraklıktan dolayı çok ciddi zararlar var. Bu nedenle, Tarım Bakanlığının bütün ülkeye ilişkin zararların tespiti ve çiftçilere yapılabilecek yardımla ilgili bir düzenleme yapması gerekiyor.

Onun dışında Sayın Başkan, YGS soruları bu yıl açıklanmadı. Sadece yüzde 20’si açıklandı ve diğerleri açıklanmadı. Bu o kadar büyük bir infial yaratıyor ki öğrenciler ve velilerde, “Acaba kimlere satıldı bu sorular, kimlere verildi, bunun altında ne türden bir şaibe vardır, bu sorular neden yargı denetiminden kaçırılıyor?” diye çocuklar soruyor. Benim kızım da YGS’ye girdi. Ben de soruyorum: “Ne hakla bu soruları açıklamıyorsunuz ve bu çocukları bu kadar baskı altında tutmaya hakkınız var mı, kimlere bu soruları peşkeş çekiyorsunuz?

Ben bunları öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özdağ…

 

10.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına yapılan saldırıyı kınadığına, Mısır yönetiminin idam cezaları konusundaki hatasından dönmesi gerektiğine ve Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına ilişkin açıklaması

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na bu çatı altında fiilî bir saldırı yapılmıştır. Erdemli olmak, siyasetçilere yapılan bu tip eylemleri takbih etmeyi gerektirir ve ben de Sayın Bekir Bozdağ’a saldıranları alkışlayan mankurtlara inat Sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyor ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Şiddet insanlık suçudur. Tüm dinler ve evrensel hukukça da kınanmıştır. CMK 101’inci madde dördüncü fıkrası yeniden gözden geçirilmelidir. Mısır’da halk iradesini askıya alarak sözde iktidara gelen darbe yönetimi, maalesef, halkına karşı topyekûn bir savaş ilan etmiş görünmektedir. Tutukladıkları insanlara kendilerini doğru dürüst savunma hakkı vermeden, uydurma iddia ve delillerle idam cezaları verilmektedir. Son olarak 529 kişiye idam cezası verilmiştir. Mısır yönetimi bir an önce bu hatasından dönmeli ve demokrasiye, insan haklarına ve tarihe gölge düşürmemelidir. Meclisin yapmış olduğu çaba da takdire şayandır.

Bu hafta Polis Haftası ve bugün polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümüdür. Gücünü milletten ve kanunlardan alan, görevini her zaman fedakârlıkla yapmış…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Demir…

 

11.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, kas erimesi hastalarının sorunlarına ilişkin açıklaması

NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu hafta Sağlık Haftası. Herkesin sağlıklı yaşama hakkı vardır. Türkiye’de 1 milyon dolayında “kas erimesi” de denilen müsküler distrofi ve benzeri hastalıklara yakalanmış hasta vardır. Bu hastalar kendi kaderine bırakılmıştır. Tüm diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi bu hastalarla ilgilenecek bir kurum ya da kuruluş yoktur. Ülkemizde münferit girişimler vardır. Bireysel olarak kök hücre olayına inanan ve bu hastaların tedavisine destek olmaya çalışanlar var, etik kurullardan zar zor da olsa izin almaya çalışanlar var. Bu insanların herhangi bir şekilde para alması söz konusu değildir, hekim kendi sponsor olarak birilerinden bulmaya çalışmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu konuda herhangi bir çalışma ve gayret göstermemektedir. Sağlık Bakanlığının bu hastalara el atmasını ve bunlara yardımcı olmasını istiyoruz. Özellikle de aileler çok sıkıntı içindedir.

BAŞKAN – Sayın Işık…

 

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kamu arazilerinin ve taşınmazların TÜRGEV’e bağışlanması karşılığında bazı kişilerin 30 Mart yerel seçimlerinde aday gösterilmesi yönündeki iddiaların araştırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bilindiği gibi, 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde, Sayın Başbakanın oğlunun da yöneticileri arasında bulunduğu TÜRGEV’e benim seçim bölgem Kütahya dâhil olmak üzere, bazı illerde kamu arazileri ve taşınmazların bağışlanması karşılığında bazı kişilerin aday edildiği veya edilebileceği yönündeki görüşme kayıtları medyaya da yansımıştır. Bu korkunç ve adice iddiaların ilgili cumhuriyet savcıları ve Kabine üyeleri tarafından araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması gerektiği düşüncemi tüm yüce Meclisle paylaşıyor ve kamuoyuna bunun gereğinin yapılması konusundaki talebimi iletiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç…

 

13.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü kutladığına, polisler ile astsubaylara verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğine ve Karayollarında çalışan taşeron işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, ben de polis teşkilatının kuruluş yıl dönümünü kutluyorum. Bu Hükûmet emekçilerin düşmanı olduğu için polislere verdiği sözleri yerine getirmemiştir. Defalarca “3600 yan göstergeyi vereceğiz.” dedikleri hâlde vermemişlerdir. Yine, astsubaylar çok zor durumda olduklarını her vesileyle dile getirmiştir ve bunların hakkı verilmemektedir.

Bir de Karayolları taşeron işçileri… Karayollarında, mesela bizim 8’inci Bölgede 45 trilyon liraya taşerona verdiler o yolların bakımını, hiçbir yol bakımı yapılmadan veya çok az yapılarak 45 trilyon lirayı taşerona veriyorlar, patrona veriyorlar ve Karayolları işçilerinin hak edilmiş Danıştay kararları yerine getirilmiyor. Yandaşlarına devletin kaynaklarını bu kadar aktarıp da emekçiyi sömüren bir geri zihniyet dünyanın en ilkel toplumlarında görülmemiştir ama bu zihniyet bu AKP iktidarının hâkim olduğu bir zihniyettir. Bu zihniyetlerini de kınıyorum efendim.

BAŞKAN – Şimdi, 2 grup başkan vekili sisteme girmiş, birer dakika söz vereceğim, ondan sonra bitiriyorum.

Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.

 

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, fındık üreticisinin don afeti nedeniyle oluşan zararının karşılanması için Hükûmeti göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce, Malatya’da kayısıda yaşanan don afetini 2004 yılında fındıkta yaşanan don afetiyle bağlantılı olarak değerlendirmiştim. Fındıkta on yıl aradan sonra 2014 yılında yeniden bir don afeti meydana gelmiştir. Bu afetin üretimi, rekolteyi ne kadar etkileyip etkilemediği, şüphesiz, sayımlar sonucunda, tespitler sonucunda ortaya çıkacaktır. Ancak şu anda fındık fiyatı yüzde 70 oranında yükselmiştir. Öyle anlaşılıyor ki yine fındıkta on yıl aradan sonra büyük bir don afeti gerçekleşmiştir. Fındık üreticisinin zararını karşılamak üzere, ben Hükûmeti acilen göreve çağırıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Canikli…

 

15.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, don afetinden zarar gören bütün çiftçilere aynı desteğin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biraz önce yarım kalmıştı. Fındıkla ilgili olarak, tabii, üretici sayısı 400 binden fazla Türkiye genelinde ve aşağı yukarı 8 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Tabii, don afetinden zarar gören bütün çiftçilerimize aynı desteğin aynı şekilde yapılması gerekiyor, zaten hukuken de öyle yürütülüyor. Yani burada kayısı üreticimiz ya da don afetinden zarar gören başka üreticimiz varsa elbette aynı muameleye tabi tutulması gerekiyor. Sadece, her yıl bu 8 milyon kişiyi ilgilendiren fındık üreticisine alan bazlı olarak 650-700 milyon lira civarında bir desteğin verildiği dikkate alınırsa, işte, daha önce ödenmediği iddia edilen 120-130-140 milyon liralık bu desteklerin ya da ödemelerin bu toplam desteğin yanında devede kulak kaldığı görülecektir. Dolayısıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Devede kulak değil de kafa.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığında siyasi parti grup başkan vekilleriyle yapılan toplantılarda alınan 11/3/2014 ve 24/3/2014 tarihli kararlar uyarınca Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi ile Yunanistan Dönem Başkanlığı adına Yunanistan Parlamentosu Kamu Yönetimi, Kamu Düzeni ve Adalet Komitesi tarafından 19/3/2014 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenmiş olan “Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Alanlarındaki Gelecekteki Öncellikler” konulu toplantıya Bursa Milletvekili İsmail Aydın’ın; AB Dönem Başkanlığı çerçevesinde 3-4 Nisan 2014 tarihlerinde Yunanistan’da düzenlenmiş olan Parlamentolar Arası Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansı’na Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır’ın katılımlarına ilişkin tezkeresi (3/1458)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi ile Yunanistan Dönem Başkanlığı adına Yunanistan Parlamentosu Kamu Yönetimi, Kamu Düzeni ve Adalet Komitesi tarafından 19 Mart 2014 tarihinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenmiş olan "Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Alanlarındaki Gelecekteki Öncellikler" konulu toplantıya Bursa Milletvekili İsmail Aydın; AB Dönem Başkanlığı çerçevesinde 3-4 Nisan 2014 tarihlerinde Yunanistan'da düzenlenmiş olan Parlamentolar Arası Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansı’na Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır'ın katılımlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlığında siyasi parti grup başkanvekilleri ile yapılan toplantılarda alınan 11 Mart 2014 ve 24 Mart 2014 tarihli kararlar 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 11 'inci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

                                                           Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                             Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

 

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 23 milletvekilinin, PKK tarafından kaçırılan askerlerin ve kamu görevlilerinin akıbetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/898)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1992 yılından itibaren güneydoğuda çeşitli tarihlerde PKK tarafından kaçırılan ve bazıları için gaiplik kararı bulunan askerlerin akıbetlerinin araştırılması ve son yıllarda kaçırılarak hâlen PKK'nın elinde bulunduğu bilinen asker ve kamu görevlilerinin çok uzun süre geçmesine rağmen bulunamamasının nedenlerinin tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Melda Onur                                                          (İstanbul)

2) Hasan Ören                                                          (Manisa)

3) Aylin Nazlıaka                                                      (Ankara)

4) Erdal Aksünger                                                     (İzmir)

5) Mehmet S. Kesimoğlu                                           (Kırklareli)

6) Ali İhsan Köktürk                                                  (Zonguldak)

7) Mehmet Şeker                                                      (Gaziantep)

8) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

9) İlhan Demiröz                                                      (Bursa)

10) Ali Rıza Öztürk                                                   (Mersin)

11) Durdu Özbolat                                                    (Kahramanmaraş)

12) Refik Eryılmaz                                                    (Hatay)

13) Mustafa Serdar Soydan                                       (Çanakkale)

14) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

15) Kadir Gökmen Öğüt                                             (İstanbul)

16) Rahmi Aşkın Türeli                                             (İzmir)

17) Haluk Eyidoğan                                                  (İstanbul)

18) Ahmet İhsan Kalkavan                                         (Samsun)

19) Doğan Şafak                                                      (Niğde)

20) Bülent Tezcan                                                    (Aydın)

21) Celal Dinçer                                                       (İstanbul)

22) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

23) Musa Çam                                                          (İzmir)

24) Ramazan Kerim Özkan                                        (Burdur)

Gerekçe:

Güneydoğuda 1992 yılında ve takip eden yıllarda çeşitli karakol baskınlarında PKK tarafından kaçırılan askerlerin akıbetleri belirsizliğini korumaktadır. 1990'lı yıllarda ailelerine çeşitli yollarla mektup ve mesaj gönderen, bir televizyon haber programı için Haftanin'e giren muhabir ve kameramanın görüntülediği bu askerlerin 2000'li yılların başlarına kadar hâlen esir bulunduklarına dair ailelerine çeşitli duyumlar gelmiştir. Bu askerlerin en az 8 kişi olduğu bilinmekle birlikte İmralı'daki mahkemede 10-15 civarında Türk askerinin esir olduğu ifadesi kullanılmıştır. 24 Ocak 2002 tarihinde AİHM'e yapılan başvuru ise gündeme alınmamıştır. Bu askerler kamuoyunun gündeminden düşse de ailelerin umutlu bekleyişi sürmektedir.

Müşterek yürütüldüğü iddia edilen çalışmalara rağmen, 1992 yılından beri kayıp olan askerler ve kamu görevlileri hakkında herhangi bir rapora ya da döküme ulaşılamamaktadır. Kayıp aileleri ancak kendi imkânlarıyla yakınlarını ve evlatlarını aramaktadır. Ailelere devlet tarafından bir bilgi verilmemesine karşın, bazı yayın organlarında ya da çeşitli söylentilerle kayıp askerlerin yaşadığına dair haberler ulaşmaktadır.

Bunun yanı sıra, on yılı aşkın süreden beri kendilerinden haber alınamayan askerler hakkında gaiplik kararı verilmesi söz konusudur. Kanunlar nezdinde şehit olmayan, akıbeti meçhul olduğu için gaiplik kararı alınan asker yakınları devletten bir yanıt beklemektedir.

Öte yandan, son yıllarda kaçırılan askerler ve kamu görevlileri hakkında çoğu kez soru önergeleri verilmiş ancak tatmin edici bir cevap alınamamıştır. İçişleri Bakanlığından 25 Nisan 2012'de yapılan açıklamaya göre; "Haziran 2011 tarihinden bugüne kadar kaçırılan vatandaşlarımızdan 7'si hâlen alıkonulmaktadır. Kaçırma olaylarına ilişkin soruşturmalar ilgili cumhuriyet başsavcılıklarınca yürütülmekte olup yerlerinin tespitine yönelik ilgili güvenlik birimleri nezdinde yürütülen müşterek çalışmalar devam etmektedir.” Bakanlık tarafından Haziran 2011 tarihinden bugüne kadar kayıp sayısı 7 olarak belirtilmiştir. Bu vatandaşlarımız arasında askerler, öğretmenler ve bir kaymakam adayı da bulunmaktadır.

Bu bağlamda, 1992 yılından bu yana çeşitli tarihlerde PKK tarafından kaçırılan, kaybolan askerlerin akıbetinin araştırılması ve son dönemde kaçırılan asker ve kamu görevlilerinin çok uzun süre geçmesine rağmen bulunamamasının nedenlerinin tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

 

2.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/899)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Emeklilerin karşılaştıkları sorunların araştırılması ve refah seviyelerinin arttırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 9/5/2012

1) Enver Erdem                                                        (Elâzığ)

2) Oktay Vural                                                          (İzmir)

3) Özcan Yeniçeri                                                     (Ankara)

4) Necati Özensoy                                                    (Bursa)

5) Ali Halaman                                                         (Adana)

6) Mesut Dedeoğlu                                                   (Kahramanmaraş)

7) S. Nevzat Korkmaz                                               (Isparta)

8) Emin Çınar                                                           (Kastamonu)

9) Ali Öz                                                                  (Mersin)

10) Seyfettin Yılmaz                                                 (Adana)

11) Kemalettin Yılmaz                                               (Afyonkarahisar)

12) Muharrem Varlı                                                   (Adana)

13) Bülent Belen                                                      (Tekirdağ)

14) Mehmet Günal                                                    (Antalya)

15) Atila Kaya                                                          (İstanbul)

16) Hasan Hüseyin Türkoğlu                                     (Osmaniye)

17) Celal Adan                                                         (İstanbul)

18) Oktay Öztürk                                                       (Erzurum)

19) Lütfü Türkkan                                                     (Kocaeli)

20) Sinan Oğan                                                        (Iğdır)

Gerekçe:

Yıllarca, devlete ve millete hizmet ederek kutsal hak olan emeklilik hakkını elde eden emeklilere gereken önemin verilmesi ve rahat bir hayat yaşamalarının sağlanması devleti idare edenlerin görevi olmalıdır. Ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde emekli olan insanlarımızın katkısı göz ardı edilmemeli ve bir gün herkesin emekli olacağı unutulmamalıdır.

Ülkemizde emekli olan insanlarımızın hem maddi hem de manevi çözülmesi gereken birçok problemleri mevcuttur. Çalışanların, emekli olmak istemeyişlerinin sebebi bu problemlerin çözülememiş olmasıdır.

İşçi ve BAĞ-KUR emekli aylıklarının, 4447 ve 5510 sayılı kanunlarda sağlıklı olmayan altı aylık enflasyon artışlarına endekslenmesi emekli aylıklarının artışını sınırlı tutmuştur. 5510 sayılı Kanun'un gelir ve aylıkların artışını enflasyona endeksleyen hükmü değiştirilmelidir.

6283 sayılı Kanun'la getirilen düzenlemeler emeklilerin intibak sorununu gerçek anlamda çözemediği gibi 2000 öncesi ve 2000 sonrası emeklileri arasında yeni bir eşitsizlik yaratmıştır.

Emeklilere yılda 2 kez ve dinî bayramlarımızda olmak üzere birer maaş refah ikramiyesi verilerek bu kesimin de ülkenin büyümesi ile oluşan refahtan pay alabilmesi sağlanmalıdır.

Emeklilerden, gittikleri sağlık kuruluşlarında katkı payı, reçete payı ve fark ücretinin alınmaması sağlanmalı, çalışan emeklilerin prime esas kazançlarından kesilen ve sosyal güvenlik sisteminde karşılığı bulunmayan, sosyal güvenlik destek prim uygulaması kaldırılmalıdır. Emekli olduktan sonra bir iş yeri açan ve devlete vergi ödeyen, ayrıca istihdama katkı sağlayan emeklilerin aylıklarından yüzde 15 oranındaki kesintilerin de yapılmaması sağlanmalıdır.

Sosyal Sigortalar Kurumu, bankalarla gerekli olan sözleşmeleri yapmalı ve çalışanlara yapılan promosyonlardan emekliler de faydalanmalıdır. Emeklilere de sendika hakkı tanınmalı ve toplu sözleşme yapabilmeleri sağlanmalıdır.

2012 yılı Avrupa Aktif Yaşlılık ve Nesiller Arası Dayanışma Yılı olarak ilan edilmiştir. Bu kapsamda, aktif yaşlanmayı içeren politikaların sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte belirlenerek uygulanmaya konulması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Nesiller arası dayanışma açısından da emeklilerimizin tecrübelerinden istifade edilmeli, yaşlılık bakım sigortası başta olmak üzere, yaşlılıkta insanca yaşamayı temin edecek sosyal güvenlik argümanları ve sosyal yardım düzenlemeleri geliştirilmelidir.

Yaşlılar için Anayasa’mızla getirilen pozitif ayrımcılık içeren düzenlemenin uyum yasaları bir an evvel çıkarılmalı, yaşlıların fizyolojik ihtiyaçları dikkate alınarak başta ısınma ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kira ve yakıt yardımı yapılmalı, doğal gaz, elektrik, su, telefon ve ulaşım hizmetlerinde pozitif ayrımcılık sağlayacak şekilde özel indirimler uygulanmalı ve yaşlı bakan ailelere sosyal destek ödemesi yapılmalıdır.

Emeklilerimizin sorunlarının araştırılması ve refah düzeylerinin arttırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

 

3.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, geçici köy korucularının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/900)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Geçici köy korucularının sorunlarının araştırılıp ekonomik ve sosyal haklarının iyileştirilmesi amacı ile Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 09/05/2012

1) Enver Erdem                                                        (Elâzığ)

2) Oktay Vural                                                          (İzmir)

3) Özcan Yeniçeri                                                     (Ankara)

4) Necati Özensoy                                                    (Bursa)

5) Ali Halaman                                                         (Adana)

6) Mesut Dedeoğlu                                                   (Kahramanmaraş)

7) S. Nevzat Korkmaz                                               (Isparta)

8) Emin Çınar                                                           (Kastamonu)

9) Ali Öz                                                                  (Mersin)

10) Seyfettin Yılmaz                                                 (Adana)

11) Kemalettin Yılmaz                                               (Afyonkarahisar)

12) Muharrem Varlı                                                   (Adana)

13) Bülent Belen                                                      (Tekirdağ)

14) Mehmet Günal                                                    (Antalya)

15) Atila Kaya                                                          (İstanbul)

16) Hasan Hüseyin Türkoğlu                                     (Osmaniye)

17) Celal Adan                                                         (İstanbul)

18) Oktay Öztürk                                                       (Erzurum)

19) Lütfü Türkkan                                                     (Kocaeli)

20) Sinan Oğan                                                        (Iğdır)

Gerekçe:

Geçici köy koruculuğu sistemi 18/03/1924 tarihinde 442 sayılı Köy Kanunu ile kabul edilmiş, "Köy sınırları içerisinde, herkesin ırzını, canını ve malını korumak için muhtarın emrinde silahlı ve jandarma gibi görev yapacak köy korucularının görevlendirilmesi" ibaresiyle amacı tanımlanmıştır.

Doğu ve güneydoğuda terör olayları ciddileşince, 1985 yılında, 442 sayılı Köy Kanunu'na 3175 sayılı Kanun’la "...şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya herhangi bir sebep ile köylünün canına ve malına tecavüz olaylarının artması halinde Valinin teklifi ve İçişleri Bakanı'nın onayı ile yeteri kadar Geçici Köy Korucusu görevlendirilebileceği" maddesi ilave edilerek koruculuk sistemi kurumsallaştırılmıştır.

Terör olaylarının yerel olarak önlenmesi amacını taşıyan bu sistemde, görev yapan korucular, kendilerine verilen tüm iş ve görevlerde başarıyla mücadele etmiş, güvenlik güçleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile koordineli olarak çalışmışlardır.

1985 yılında 22 ilde geçici köy koruculuğu sistemi uygulaması başlatılmıştır. 1987 yılında OHAL yürürlüğe girmiş, çatışmalar arttıkça korucu sayısı da artmıştır. 1988 yılında 14 bin olan korucu sayısı, 1992 yılında koruculara maaş bağlanması ile hızla artmış, 1993 yılında 13 ilde daha koruculuk uygulaması başlatılmıştır. 1995 yılında bu sayı 62 bine, 2000 yılına doğru 90 bine yükselmiştir.

Hâlen sayıları yaklaşık 60 bin olan geçici köy korucuları herhangi bir sosyal güvenceye sahip değildir. 2005 yılında koruculara ve ailelerine yeşil kart verilmiş, 01/01/2012 tarihinden itibaren de ne memur ne de işçi sınıfında gösterilmeyerek normal işsiz olan vatandaşlar gibi genel sağlık sistemi kapsamına alınmışlardır. "Hiçbir ön şart aranmaksızın geçici köy korucuları ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler genel sağlıktan faydalanacaktır." denmesine rağmen BAĞ-KUR borcu olanlar, üzerine kayıtlı arabası, evi veya gayrimenkulü olanlar bu sistemden faydalandırılmamaktadır.

Yüzde 40’ın üzerinde iş göremez raporu alanlar malulen emekli olabilmekte fakat operasyonlarda yaralanıp da yüzde 40’lık rapor alamayan korucular gazilikten faydalanamamaktadırlar.

Operasyon tazminatları aylık 400 gösterge puanının memur aylığı ile çarpılması suretiyle belirlenmektedir. Bu miktar da aylık 25 TL’ye tekabül etmektedir ancak bu miktar çok düşüktür. Bu nedenle, operasyon tazminatının aylık yerine günlük 400 gösterge puanı taban alınarak hesaplanması sağlanmalıdır.

5673 sayılı Yasa ile değişik Köy Kanunu kapsamında kendilerine ödenmesi kararlaştırılan tazminatların, yeni bir düzenleme ile görev yaptıkları süreler için ödenmeyen sigorta pirimi olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılmalı ve bu kapsamda sigortalı sayılarak kendilerine Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli olabilme hakkı tanınması sağlanmalıdır.

Geçici köy korucularının mevcut maaşları iyileştirilmeli, hizmet yılı tazminatları ve operasyon tazminatları artırılmalı, operasyonlar için yol ve kumanya parası ödenmeli, Sosyal Güvenlik Kurumu şemsiyesi altına alınmaları sağlanmalıdır.

Yıllardır terörle mücadelede resmî kayıtlara göre 1.353 şehit veren geçici köy korucularının ekonomik ve sosyal haklarının iyileştirilmesi amacı ile Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Siirt Milletvekili Sayın Gültan Kışanak ve Eskişehir Milletvekili Sayın Kazım Kurt, 30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçimlerinde belediye başkanı seçilerek mazbatalarını almışlardır. Sayın milletvekillerinin Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş oldukları yazıları ayrı ayrı okutuyorum:

A) Tezkereler (Devam)

2.-  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Siirt Milletvekili Gültan Kışanak’ın, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1459)

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli idareler genel seçiminde Diyarbakır ili belediye başkanı seçildim. Belediye başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği ektedir.

Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un 17'nci maddesinde yer alan "Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını kullanırlar." hükümleri uyarınca belediye başkanlığını tercih ederek 07/04/2014 tarihi itibarıyla belediye başkanlığı görevine başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.

                                                                                                                                   Gültan Kışanak

                                                                                                                                          Siirt

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, 30/3/2014 tarihinde yapılan mahallî idareler seçiminde belediye başkanı seçildiğine ve Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 17’nci maddesi uyarınca belediye başkanlığı görevini tercih ederek göreve başladığı tarih itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona ermiş bulunduğunun Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1460)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

30 Mart 2014 tarihinde yapılan mahalli idareler genel seçiminde Eskişehir ili Odunpazarı ilçesi belediye başkanı seçildim. Belediye başkanı seçilmiş olduğuma dair mazbata örneği ektedir.

Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un 17'nci maddesinde yer alan "Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını kullanırlar." hükümleri uyarınca belediye başkanlığını tercih ederek 7 Nisan 2014 tarihi itibarıyla belediye başkanlığı görevine başlamış olduğumu bilgilerinize arz ederim.

Kazım Kurt

Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu tercihler karşısında, Siirt Milletvekili Sayın Gültan Kışanak ve Eskişehir Milletvekili Sayın Kazım Kurt’un Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelikleri, belediye başkanlığını tercih ederek göreve başladıkları tarihler itibarıyla daha önceki uygulamalara da uygun olarak kendiliğinden sona ermiş bulunmaktadır.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

 

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Şimdi bazı komisyonlarda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen üyelikler için seçim yapacağız.

Adayları okuyorum:

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyelik için Zonguldak Milletvekili Sayın Özcan Ulupınar.

Kabul edenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN - Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                                      Kapanma Saati: 14.57

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyelik için yapılan oylamada karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi Zonguldak Milletvekili Sayın Özcan Ulupınar için oylama işlemini tekrarlıyorum, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapacağım.

İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma saati: 15.23

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyelik için yapılan ikinci oylamada karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, Zonguldak Milletvekili Sayın Özcan Ulupınar için oylama işlemini tekrarlıyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. Karar yeter sayısı vardır.

 

2.- İçişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - İçişleri Komisyonunda boş bulunan üyelik için Çanakkale Milletvekili Sayın Mehmet Daniş aday gösterilmiştir. Oylarınıza sunuyorum...

 

                                                         III. – YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN -  Yoklama isteyeceğim.

Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın Işık, Sayın Genç, Sayın Hamzaçebi, Sayın Tayan, Sayın Özcan, Sayın Acar, Sayın Yüceer, Sayın Güler, Sayın Değirmendereli, Sayın Köse, Sayın Balbay, Sayın Güneş, Sayın Ağbaba, Sayın Korutürk, Sayın Öner, Sayın Öz, Sayın Güven, Sayın Karaahmetoğlu.

Yoklama işlemini başlatıyorum, iki dakika süre vereceğim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN -  Toplantı yeter sayısı vardır.

 

VIII.- SEÇİMLER (Devam)

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim (Devam)

2.- İçişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim (Devam)

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563)(*)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin tümü üzerinde söz sırası, şahsı adına son konuşmayı yapmak üzere Çankırı Milletvekili Sayın İdris Şahin’de.

Soru-cevap işlemi için sisteme girebilirsiniz.

Buyurunuz Sayın Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Millî İstihbarat Teşkilatımızın her kademesinde görev yapan değerli mensupları… Millî İstihbarat Teşkilatımızda böyle bir kanun teklifiyle değişikliğin nedenleri nelerdi kısaca onları yüce heyetinize arz etmek istiyorum.

Anayasa’nın 5’inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri sayılmış olup Türk milletinin bağımsızlığı ve bütünlüğü, ülkenin bölünmezliği, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevleri olarak sayılmış olup söz konusu görevin yerine getirilmesinde istihbari faaliyetler büyük önem arz etmektedir. 2937 sayılı MİT Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve milletiyle bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal düzenine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlara karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında millî güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturma görevi Millî İstihbarat Teşkilatına verilmiştir.

Özellikle dış politikada güvenlik algısının tamamen değiştiği bir ortamda, 1984 yılında yürürlüğe giren 2937 sayılı MİT Kanunu günün ihtiyaçlarını karşılamakta zaman zaman yetersiz kalmakta, diğer mevzuatlarda meydana gelen değişikliklere uyum sağlayamamaktadır. MİT’in yeni güvenlik ve dış politika ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için yasal düzenlemeler gerekmektedir.

Millî İstihbarat Teşkilatının görevlerini daha etkin ve verimli olarak yerine getirebilmesi için devlet kurumlarıyla koordinasyon sağlanması, kişi, kurum ve kuruluşlarla ilişki kurabilmesi, bilgi ve belgelere ve iletişim altyapılarına erişim sağlanabilmesi, gizlilik prensibine göre çalışabilmesi amaçlanmaktadır.

Millî istihbarat mensuplarının haksız ve hukuksuz iddia ve isnatlarla görevlerinin açığa çıkmasına veya engellenmesine karşı gereken tedbirlerin alınabilmesi, istihbarat hizmetlerine katkıda bulunan kişilerin kanunlarda tanımlanan koruma tedbirlerinden yararlandırılması gerekmektedir.

Millî Güvenlik Kurulunun yapısı ve kararlarının niteliği gereği, dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kuruluna MİT’e operasyonel görev verilmesine yönelik düzenleme yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur.

Teklifle, MİT çağın gereklerine uygun hâle getirilmekte ve diğer istihbarat teşkilatlarının imkân ve kabiliyetlerine kavuşturulabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmakta, insan istihbaratı ve teknik istihbarat yöntem ve kapasitesi artırılmaktadır.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduğumuz günden itibaren, gerek komisyon çalışmaları süresi içerisinde ana muhalefet partisi ve diğer muhalefet partisinden üye olan arkadaşların çok önemli katkıları ve tavsiyeleri olduğunu özellikle burada belirtmem gerekiyor ve bu hususta gerek iktidar partisi milletvekillerinin gerekse muhalefet partisinden arkadaşlarımızın komisyon çalışmaları esnasında daha iyi nasıl bir Milli İstihbarat Teşkilatına zemin hazırlayabiliriz noktasındaki telkinlerine her şekliyle kulak verdiğimizin özellikle bilinmesinde fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.

Ancak, burada, özellikle dün dinlediğim konuşmalarda bir hususun altını özellikle çizmemizde fayda var. Teklif sahipleri olarak daha önce de komisyon üyesi arkadaşlarımıza ifade ettiğimiz şekliyle, MİT mensuplarıyla görüşme yapma talebinin bizden geldiğini ve onlardan teknik bir kısım hususlarda bilgi almamız gerektiğini ve bu görüşmenin gerçekleştiğini ifade etmemize rağmen ana muhalefet partisinin grup başkanının sürekli olarak burada sanki sadece komisyonun AK PARTİ’li üyelerine yani İçişleri Komisyonunun AK PARTİ’li üyelerine MİT mensuplarınca brifing verilmiş gibi burada lanse etmiş olmasını doğru bulmadığımızı, kendisine, özellikle seçimlerden önce Cumhuriyet Halk Partisinin çok değerli komisyon üyelerine muhalefet şerhlerinde beyan ettikleri hususları değerlendirmek ve birlikte çalışmak suretiyle önergelerle Genel Kurulda MİT Kanunu’nu şekillendirmeyi teklif etmemize rağmen grup başkan vekillerinin illaki MİT Kanunu’nu seçimlerin arkasındaki bir tarihte yapalım söylemi nedeniyle bu çalışmaya da kendisinin fırsat vermemesine rağmen sanki burada farklı bir iş yapılmışçasına kamuoyunu yanlış yönlendirmiş olmasını da açıkçası doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.

Ve yine, grup başkan vekilinin burada söylemiş olduğu bir husus: 2937 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin (f) bendinde “Milli Güvenlik Kurulunda belirlenecek diğer görevleri yapmak.” diye bir tabir var. Yani, Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının Milli Güvenlik Kurulunun belirlediği görevleri yapabilmesini, kendileri burada ifade ettikleri şekliyle, 1 Kasım 1983 tarihinde kabul edilen bir yasayla yani darbecilerin yapmış olduğu bir yasayla Milli Güvenlik Kurulunun emir ve talimatlarını Milli İstihbarat Teşkilatının yerine getireceğini hazmedebiliyorlar ama milletin temsilcisi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, aynı vazifeyi, meşru Hükûmet tarafından Millî İstihbarat Teşkilatına verilecek bu görevi yapmasını kabul edemediklerini ifadeyle, nasıl bir tenakuza düştüklerini de net bir şekilde göstermekteler.

Yine ifade edeyim ki burada, Genel Kurulda, ben inanıyorum ki önergelerle birlikte komisyondaki arkadaşlarımızın katkısıyla çok daha farklı ve Millî İstihbarat Teşkilatımızın ihtiyaçlarına tam olarak cevap verebilecek bir kanun teklifini inşallah yasalaştıracağız. Ancak, bu yasa teklifi hakkında, dünden bu yana devam eden görüşmeler esnasında en ufak bir şekilde fikir beyan etmeyenlerin hâlâ 17 Aralık ve 25 Aralığa giderek kendilerine referans olarak orayı göstermiş olmalarını da anlamıyorum. Çünkü, milletin meşru temsilcilerine referans kaynağını sandık olarak her zaman biz gösteriyoruz ve 30 Martta da bu millet sandıkta gereken cevabı fazlasıyla vermiştir. Dolayısıyla, hepimizin ihtiyacı olan millî güvenlik ve dış politikayı özellikle Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla değerlendirdiğimiz zaman, Millî İstihbarat Teşkilatımızın çok farklı ihtiyaçlara, çok farklı deneyimlere ve fırsatlara imkân tanınacak bu teklifini irdelemek, buna katkıda bulunmak gerekir.

Bizim tavsiyemiz: Sonuç ne olursa olsun, Millî İstihbarat Teşkilatı bu ülkenin bir ortak değeridir ve göz bebeğimizdir; dolayısıyla, bunu günlük siyasi çekişmelerin odağında tartışıp ihtiyaç olan bir kısım düzenlemeleri zamana bıraktığımız zaman çok büyük hatalarla karşı karşıya geldiğimizi göreceksiniz. İşte bu kanun teklifinin içerisinde olan bir maddede -özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum- yabancı istihbarat örgütlerinin, yabancıların telekomünikasyon iletişim vasıtalarıyla yapmış olduğu konuşmaların dinlenmesine, ankesörlü telefonlarla yapmış oldukları konuşmaların dinlenmesine ilişkin bir düzenleme vardır. Eğer bu kanun seçimlerden önce çıkmış olsa idi, elini kolunu sallayarak Suriye’den gelen bu yabancı ajanların Niğde’deki operasyonu gerçekleştirmeleri asla ve asla mümkün olmayacaktı. İşte bunları lütfen iyi değerlendirmemiz lazım. Yine, Reyhanlı’daki hadisede de bu kanunun ne kadar acil bir ihtiyaç olduğu ortaya çıkacaktır.

Yine bir sözüm de değerli muhalefet partilerinin temsilcilerinden birinin sözüne. Yani “Bu kanun teklifi görüşülürken devlet aklı kullanılmamıştır.” gibi bir söz. Tamamen, teklif sahibi olan arkadaşlarımızın backgroundunu bilmesine rağmen buradaki hatibin kullanmış olduğu sözü talihsiz bir söz olarak değerlendiriyorum. Sayın Alpaslan Kavaklıoğlu Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü yapmış, devletin en önemli konumlarında görev yapmış bir insan. Bürokrasideyken devlet aklı sizin için geçerli oluyor da millet iradesinin temsilcisi olarak Parlamentoya geldiği zaman bu akıl farklılaşıyor mu değerli milletvekili arkadaşlarım? Önce bir kendimize güvenelim ve diyelim ki: Biz millet iradesinin temsilcileri olarak bu Parlamentoda çıkarmış olduğumuz tekliflerle ülkemizin ihtiyacı olan pek çok konuda kanun yapma yeteneğine sahibiz. Bürokrasiden gelen her şeyi burada olumlu karşılayıp bir şekliyle kabul, amenna, ancak, milletin güvendiği, oylarıyla seçtiği milletvekillerinin yapmış olduğu bu düzenlemeleri küçümsemenin de sizlerce doğru olmadığını özellikle buradan ifade etmek istiyorum.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Siz kendi aklınızla mı yaptınız, kendi aklınızla mı yaptınız?

İDRİS ŞAHİN (Devamla) – Dolayısıyla, devlet aklının da burada ihtiyaç varsa bunu kullanma hakkı elbette ki Parlamentodaki milletvekillerinindir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Eline tutuşturulduğu belli ya!

İDRİS ŞAHİN (Devamla) – Ve yasama faaliyetini yapan milletvekilleri olarak bizler her zaman devletin her türlü kurumundan bilgi alabilecek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS ŞAHİN (Devamla) – …güce de sahibiz, Allah’a şükürler olsun, kendimiz yasa teklifi hazırlayabilecek imkâna da sahibiz diyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, eline tutuşturulmuş, imzalamış ya! Bir de “Ben yaptım.” diyor. MİT’te mi çalıştın sen?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, bir dakikanızı istirham edeceğim. Çünkü dün soru-cevap için sisteme giren arkadaşlarımızı okuyayım. Hemen onlar girsin, ondan sonra Sayın Hamzaçebi, sizi dinleyeceğim.

Dün soru-cevap için sisteme girmiş arkadaşlarımızın burada olanları sisteme girerlerse öncelikle onlara söz vereceğim.

Sayın Şeker, Sayın Genç, Sayın Türkoğlu, Sayın Özel, Sayın Demir, Sayın Ekşi, Sayın Öğüt, Sayın Şimşek, Sayın Bulut, Sayın Serindağ, Sayın Atıcı, Sayın Erdoğan, Sayın Güler, Sayın Tanal, Sayın Acar.

Şimdi, Sayın Hamzaçebi, buyurunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, kürsüde konuşan sayın hatip benim dün burada MİT Yasası’yla ilgili söylediklerimi çarpıtarak olduğundan başka bir anlama dönüştürmüştür. Söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kürsüye çıkan bir hatibin, hele hukukçu kimliğine sahip olan bir kişinin bütün olayları olduğu gibi, doğru olarak anlatması ve bunun üzerine bir hüküm kurması, yorum yapması gerekirken Sayın Şahin benim sözlerimi çarpıtarak söylemiştir. Benim dün söylediğim şuydu: MİT Yasa Teklifi’yle ilgili olarak Millî İstihbarat Teşkilatı Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerine brifing vermiştir, bilgi vermiştir. “Komisyon üyeleri” demedim bir kere. Bu bilgi AKP’li milletvekillerine veriliyor ise Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine de, diğer milletvekillerine de verilmek zorundadır. Bunu sizin talebinizle verdi, vermedi hiç beni ilgilendirmiyor. Millî İstihbarat Teşkilatı size gelip bilgi vermişse diğer milletvekillerine de vermek zorundadır. Ben hâlâ Sayın Bakandan bu konuda bir özür bekliyorum, Millî İstihbarat Teşkilatından “Pardon, gelip ne zaman isterseniz biz size bilgi takdim edelim.” cevabını bekliyorum ama hiç kimsenin umurunda değil.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Çok da sağlıklı olmaz o.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Ya, bunun önünü siz kapadınız. Biz Komisyon üyesi arkadaşlarımızla görüştük, siz kapadınız bunun önünü.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın MİT yetkilileri, Bakanınız size bu talimatı vermeyebilir; size düşen gelip “Ne zaman emrediyorsanız bu bilgiyi verelim.” demektir, lütfen politize ettirmeyin kendinizi.

İkincisi: Burada, 1 Mart günü siz bana geldiniz Komisyon Sözcümüz Ali Serindağ vasıtasıyla “Bu MİT Yasası’nı bir an önce çıkaralım…” Derdiniz neydi biliyor musunuz? “Hemen uzlaşalım, çıkaralım, kapatalım ki fezlekeler okunmasın.” Ben size dedim ki: Bunun yetişme imkânı yok, bu ancak seçimden sonra ele alınabilir. Yani, yangından mal kaçırır gibi bu yasayı çıkarmak istiyordunuz, buna izin vermedik. Şimdi diyorsunuz ki: “Darbecilerin hazırladığı yasayı değiştirmek istiyoruz.” Siz bunu savunuyorsunuz. Hayır, darbecilerin hazırladığı yasayla on iki yıl devam ettiniz, on iki yıl bu memleketi darbecilerin hazırladığı yasayla yönettiniz; darbecilerin hazırladığı yüzde 10’luk seçim barajıyla bugüne kadar geldiniz, o çoğunlukla burada duruyorsunuz, onu değiştirmeye yanaşmıyorsunuz. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar) Darbecilere sığınan sizsiniz.

Sürem bitti, sözlerimi sonlandırıyorum; saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Türkoğlu…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın AKP adına konuşan İdris Şahin Beyefendi konuşmasında devlet aklıyla ilgili benim dün yapmış olduğum eleştirilere ilişkin sataşmada bulundu. Onunla ilgili…

BAŞKAN – Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

 

2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Şahin konuşmasında, devlet aklı olmadığına ilişkin eleştirilerimize, teklifi hazırlayan milletvekillerinden birisinin daha evvel Başbakanlıkta genel müdürlük yaptığını, mülki idare amirliği yaptığını söyleyerek aslında bu teklifin içerisinde devlet aklı olduğunu ifade ettiler ve bu çerçevede benim sözlerimi eleştirdiler.

Sayın Şahin, siz herhâlde kamuda görev yapmadınız. Devlet aklı böyle olmaz Sayın Şahin. Yani Allah inşallah nasip eder, bir gün memuriyet yaparsanız devlet aklının ne olduğunu anlarsınız.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Biz zaten devlet aklıyla değil, millet aklıyla yürümek isteyenlerdeniz. 

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Devlet aklı, cumhuriyetin kurucu iradesinin arkasında bulunan Millî İstihbarat Teşkilatı ve Teşkilat-ı Mahsusa gibi bir kurumun yetkilerinin, görevlerinin şeklinin, yönetim şeklinin değiştirilirken devletin en önemli kurumlarının -Dışişleri Bakanlığı dâhil, Millî Savunma Bakanlığı dâhil, Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü dâhil, ilgili birçok kurum dâhil- görüşleri bu tasarının ekinde ki teklif olduğu için böyle bir şey yok, tasarı hâlinde gelmeli ekinde bulunmalı ki partinize dâhil olan saygıdeğer milletvekilleri dâhil bütün Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri bu teklifin nasıl bir sonuç doğuracağını, nasıl bir etkide bulunacağını görebilsinler. Kamu kurumlarının, kuruluşlarının, uzmanların görüşlerinin olmadığı bir raporun devlet aklıyla hazırlandığını nasıl ifade edebilirsiniz? Kaldı ki devlet aklıyla hazırlanmış 15 maddelik bir teklif nasıl oluyor da 18 tane değişiklik önergesiyle bu Meclisin huzuruna geliyor? Siz, devlet aklından haberiniz olmadığı gibi, bizim aklımızla dalga geçmeye kalkıyorsunuz. Bu, cüretinizi aşmaktan başka bir şey değildir.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Canikli, buyurunuz. 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Hamzaçebi “Darbecilere sığınıyorsunuz.” diye bir ifade kullandı.

BAŞKAN – Buyurunuz.

 

3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, darbe döneminde yürürlüğe giren yasalar üzerinden zaman zaman polemikler yaşanıyor, polemikler yapılıyor. Bütün hükûmetler geçmişte de bu dönemlerde çıkartılan yasalarla hükûmet olmuşlardır ya da görevde bulunmuşlardır. Hâlen de yine o dönemde çıkan belki birçok yasa şu anda yürürlüktedir. Her şeyden önce Anayasa bütün bu değişmelere rağmen yürürlüktedir. Dolasıyla, bu açıdan bakıldığında yani bu yasalar yürürlükteyken hükûmet olan gruplara, siyasi partilere böyle bir suçlamada bulanmak ya da böyle bir töhmette bulunmak doğru değil, yanlış. Yani, o zaman çünkü herkes darbecilere mi sığınmış olur? O dönemde yürürlükte olan kanunlar döneminde faaliyette bulunan, hükûmet olan siyasi partilerin tamamına böyle bir şey söylemek olabilir mi? Doğru değil yani bunun düzeltilmesi gerekir. Ha, eleştiri varsa cevap verilir ama eleştiriye cevap için böyle bir suçlama doğru bir yöntem, doğru bir ifade değil.

Şimdi, bakın, bu tartışma yani MİT’in bilgilendirme tartışması şuradan kaynaklandı: AK PARTİ Grubu olarak… Tamam, Sayın  Hamzaçebi dedi ki: “AK PARTİ Grubunu kastetmiyorum ben.” AK PARTİ Grubu olarak bize kurumsal olarak bir bilgi verilmedi. Teklifi hazırlayan arkadaşların kendilerinin talebi üzerine -doğal olarak böyle bir teklif hazırlanırken elbette bilgi gerekiyor, desteklenmesi gerekiyor, bundan daha doğal bir şey olamaz- yetkili arkadaşlardan, ilgili arkadaşlardan bilgi almışlardır; olay budur. Yani, talep, teklifi hazırlayan arkadaşlardan gelmiştir. Yoksa, efendim, işte, bir gruba ya da bir grubun milletvekillerine bilgi verilmiş, diğerlerine bilgi verilmemiş gibi bir durum söz konusu değildir. Doğal olarak başka teklifler hazırlanırken de muhalefete mensup arkadaşlar da teklif hazırlarken yine bürokrasiden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …devlet hakkından elbette faydalanırlar. Bundan daha doğal bir şey olamaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yazılı mı talep edilmiş? Başbakan mı izin verdi?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bu komisyonun biz de üyesiyiz Sayın  Canikli, biz niye yokuz orada?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın  Serindağ, buyurunuz.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın  Başkan, Sayın  İdris Şahin Millî Güvenlik Kuruluna verilen görevlerle ilgili olarak yasaya uygun olmayan bilgiler verdi. İzin verirseniz, 69’uncu maddeye göre düzeltmek istiyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim, sataşma yok Sayın  Başkanım. Herkes kendi kanaatini söyledi. Sataşmadan dolayı Sayın  Hamzaçebi konuştu efendim.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – 69’uncu maddeye göre istiyorum efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – “Yanlış bilgi verdi.” diyor yani öyle bir usul yok ki!

BAŞKAN – Sataşmadan istemediğiniz için ben size yerinizden verebilirim, İç Tüzük açısından söylüyorum.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bilgilendirme için istediniz Sayın Serindağ.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkanım, bir hususu daha dikkatinize sunmak istiyorum: Sayın İdris Şahin benimle görüştü 1 Mart günü, ben görüşme ile ilgili sayın grup başkan vekilimize bilgi verdim, daha sonra da kendileriyle görüştüm. Bu görüşmeyle ilgili bazı farklı hususları dile getirdi. Ben o konuda da… Bu bir sataşmadır, izin verirseniz ben bunu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, biraz büktük ama işi.

Yani, bundan sonra, yalnız, siz, hukuk bilgisi olan bir insansınız, beni de zor durumda bırakmadan olursa sevinirim.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

 

4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu anda meri olan MİT Kanunu’nda Milli Güvenlik Kurulunun MİT’e emir ve talimat vereceği yazılmamıştır, görev vereceği yazılmıştır. Görev vermek ayrıdır -bunu bürokrasideki arkadaşlarımız bilir- emir ve talimat vermek ayrıdır. Siz, bir görevliye veya bir kuruma görev verirsiniz, o kurum veya görevli Anayasa ve yasalar çerçevesinde o görevini yerine getirir, bu bir emir ve talimat değildir.

İkinci husus şu: Sanki Millî Güvenlik Kurulu gayrimeşru, Bakanlar Kurulu meşrudur gibi bir ifade kullandınız. Millî Güvenlik Kurulunun Başkanı Sayın Cumhurbaşkanıdır, üyeleri bellidir. Kaldı ki Millî Güvenlik Kurulu tavsiye niteliğinde kararlar alır, Bakanlar Kuruluna tavsiyede bulunur ve Bakanlar Kurulu kararı hâline geldikten sonra emirler hâlinde ilgili birimlere aktarılır.

Diğer husus: Şimdi, siz seçimden evvel benimle görüştünüz, dediniz ki “Beraber çalışalım.” O dar zamanda bu çalışmaları yapamayacağımızı, ancak seçimden sonra bu konuda görüşümüzü ifade edebileceğimizi ifade ettim, bunu sayın grup başkan vekilimize de aktardım, size de o şekilde bilgi verdim, bizim yaptıklarımız buydu. Ancak, siz, seçimden sonra alelacele bu konuyu gündeme getirdiniz, ne görüşme fırsatı bulabildik ne de zaten böyle bir talebiniz oldu. Bu hususu da sayın Genel Kurulun gündemine sunmak istiyorum.

Bir de yanlış bir bilgi var. Sayın milletvekilleri, Niğde’deki hadise, MİT’in mevcut kanunundan kaynaklanan bir husus değildir, bu bir yönetim beceriksizliğidir. Tır meselesi de, tırların yoklanması da, Niğde’deki hadise de, Suriye sınırında meydana gelenler de tamamen yönetim beceriksizliğidir. Yönetim beceriksizliğini mevzuata yüklemek doğru değildir, bunu ifade etmek istedim.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)

BAŞKAN – Soru-cevap işlemine geçiyorum.

Buyurunuz Sayın Şeker.

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana sormak istiyorum: Dünyaca ünlü Pulitzer ödüllü bir gazeteci var ve iki yıldır birtakım iddiaları vardı. Son zamanlarda özellikle bu sarin gazıyla ilgili çok ciddi bir iddiası var ve diyor ki: “Bu sarin gazı Türkiye’den gönderildi. El Nusra cephesi bağlantılı sarin üretim hücresi oluşturuldu Suriye içerisinde. MİT tarafından bu sarin gazı temin edildi. Jandarma tarafından da eğitimi verildi.” Gazetelerden takip ettiğim kadarıyla Hükûmet böyle bir açıklamanın ya da böyle bir olayın yanlış olduğuyla ilgili bir açıklama yapmadı. Bu basında yer alıyor, Amerikan basınında da yer aldığı görülüyor. Bununla ilgili bir açıklama yapabilir misiniz, böyle bir olay söz konusu mu? “Sarin gazını biz onlara verdik, onlar da götürüp orada kullandı, Jandarma da bunun eğitimini verdi.” deniyor.

Bununla ilgili açıklamanızı bekliyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında hesabı olduğu WikiLeaks belgelerinde kaç seneden beri söyleniyor. Peki, bu Hükûmet niye orada bu hesabın olup olmadığını araştırmıyor? MASAK pekâlâ bunu yapabilir, savcılık yapabilir ama devamlı örtbas ediyor. Getirilen bu MİT kanunuyla şimdi bize deniliyor ki: “Efendim, Genel Kurulda 8 tane önerge vereceğiz.” Bu ne kadar sorumsuz bir Hükûmet? Biz ne bilelim ne önerge vereceksiniz. Önümüzde getirilen teklif Tayyip Erdoğan diktatörlüğünü ve Türk usulü şeri rejimi getiriyor. Bu diktatörlüğünü tam kullanmak için, rakiplerini ortadan kaldırmak için, onları hizaya getirmek için kendisine bağlı mutlak bir MİT teşkilatını kuruyor. Bu MİT teşkilatında görev verdiği kişiler istediği adamları öldürebilir, istediği şekilde yolsuzluklar yapabilir, kişilerin hesaplarına el konulabilir ve bunların hiç sorumluluğu olmayacak. En diktatör ülkelerde böyle bir teşkilat yoktur. Şimdi getiriyor, bütün bir milletin kaderini 8 bin kişilik MİT teşkilatına veriyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Türkoğlu…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu teklifle suç işlemiş MİT mensuplarına af getirilmesi söz konusu. Suç işlediği için, terör örgütleriyle müzakere ettiği, bunları bir mutabakat metnine bağladığı, onlara yardım ettiği gerekçesiyle aranan tutuklu ya da hükümlü kaç tane MİT mensubu vardır?

İkincisi: Koordinatörlüğünü yaptığınız, tarafımızdan “ihanet süreci” diye tarif edilen, ifadelendirilen süreç kapsamında doğu  ve güneydoğuda terör örgütü, Anayasa’nın 137’nci maddesine aykırı olarak yakalanmayan, her türlü özgürlüğü kendilerine bahşedilen bir  pozisyon almış ve bu süreç içerisinde il ve ilçelerde daha iyi yapılanmayı başarmış ve güçlenmiştir. Bu projenin geldiği nokta itibarıyla vicdanınız rahat mı? Türk milletinin yaşadığı bu sıkıntıları siz de sıkıntı olarak görüyor musunuz, bunu merak ediyorum?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu kanun hiçbir demokrasinin kabul edemeyeceği şekilde MİT mensuplarına akıl almaz yetkiler ve kabul edilemez bir sorumlu tutulmama, sorumsuzluk hâlini ve hakkını vermektedir ve aynı kanunun 9’uncu maddesinde de “Bu kanun ile diğer kanunlarda aynı konuyu düzenleyen farklı hükümler bulunması hâlinde bu kanun hükmü uygulanır.” denmektedir.

Şimdi, MİT’e verdiğimiz bu yetkilerle hâkim teminatı ya da milletvekilliği dokunulmazlığı çakıştığında bu kanun üstün olacağından MİT mensuplarının soruşturmayı yürüten hâkim ya da savcıları, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarını dokunulmazlık kapsamı dışında alıp götürme, sorgulama, alıkoyma hakları var mıdır, yok mudur; açıklık getiriniz lütfen.

BAŞKAN – Sayın Demir…

NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Balyoz, askerî casusluk, Ergenekon gibi davalarla Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurulduğu ve bu davalarda yargılananlara hak ihlalleri yapıldığı Hükûmet ve Türk Silahlı Kuvvetleri yetkilileri tarafından zaman zaman yapılan açıklamalarla belirtilmiştir. Kamuoyuna yönelik yapılan açıklamalarda bu davalarda paralel yapı ve dış güçlerin etkisi olduğu dile getirilmiştir. Ancak bu davalar kapsamında yürütülen soruşturmalar, hak ihlalleri olduğu hâlde henüz sonuçlandırılmamıştır.

Bu bağlamda, Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı tarafından bu davalarla ilgili yürütülen soruşturmalar ne aşamadadır? Donanma Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından 5 no.lu hard diskin konulması, yerleştirilmesine yönelik yürütülen soruşturma ne aşamadadır? Genelkurmay Başkanlığı tarafından 27 Aralık 2013 tarihinde yapılan ve hâlen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma ne aşamadadır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Oktay Ekşi… Yok.

Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım

Türkiye’de 17 Aralık operasyonundan beri gündemin ilk maddesini dinlemeler oluşturuyor. Ana muhalefet olarak yıllardır dinlemelere karşı durduk. Bundan iki yıl önce, Genel Başkanımıza “Adım adım izleniyorsun, nefes alışını bile izliyoruz.” diyen Sayın Başbakan, bugün kalkmış, dinlemeler kendisine ve eşrafına dokununca feveran ediyor. Bu dinlemeler yeni değildir. 2004’te MGK belgeleri, Şubat 2010’da dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a ait olduğu ileri sürülen ses kaydı ortaya çıkmıştır. Aynı olay Ağustos 2011’de Orgeneral Işık Koşaner’in başına gelmiştir. Biz o gün yine aynı şeyi söylüyor, bu dinlemeleri kimin yaptığının bulunmasını ve kamuoyunun önüne konulması gerektiğini dile getiriyorduk. Ulaştırma Bakanınız “Yanlış işiniz, yasal olmayan işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın.” derken, bu kadar kişi dinlenirken Hükûmet neredeydi? Şimdi kalkmış “Dinlemeler yasa dışı.” diyorsunuz. Yasalara göre suç olan bir şey varsa biz CHP olarak bunun arkasındayız. MİT ve Hükûmet bu soruşturmaların ve dinlemelerin, yasa dışı dinlemelerin ne zaman sorumlularını bulacaktır? Devletin kalbine ve beynine giren bu suçluları ne zaman yakalayacaktır? MİT ne iş yapmaktadır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şimşek… Yok.

Sayın Bulut… Yok.

Sayın Serindağ...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, dün MİT’in daha ziyade dış istihbarat görevlerini yerine getireceğini ifade ettiniz. Bu, yurt içinde operasyon  yapmayacağı anlamına geliyor mu?

İkinci sorum Sayın Bakan: 2013 yılı Nisan ayında MİT’in Reza Zarrab’la bazı bakanların ilişkileri hakkında Sayın Başbakana rapor sunduğu ve raporda “Şayet bu ilişkiler ortaya çıkarsa Hükûmet zor durumda kalır.” gibi bir ifadenin yer aldığı basında yer almıştır. Acaba Hükûmetin zorda kalacağını ifade etmek bürokratik teamüllere uygun mudur? MİT’in görevi Hükûmeti zor  duruma düşürmeyecek uygulamalar mı yapmaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Atıcı...

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, sizin yüzünüzden halkımızın devlete olan inancı sarsılmıştır. Dün, milletin kürsüsünde, Başbakan Yardımcısı sıfatıyla ve Hükûmeti temsilen yaptığınız konuşmada şunları  söylediniz: “Şu anda MİT’in çalışmalarının büyük kısmı yasasından ziyade gizliliği olan bir yönetmelikle yürütülmektedir ve buraya getirdiğimiz düzenlemelerin bir kısmı o yönetmeliktedir. Yanımda var, isteyene gösteririm.” Bunun üzerine görmek isteyen milletvekillerini de geri çevirdiniz. Bunu nasıl açıklayacaksınız?

Ayrıca, bugün basında, teklif olarak sunulan bu çalışmayı sizin bizzat Cumhurbaşkanına götürdüğünüz, Cumhurbaşkanının fikrini aldığınız ve onun önerileri doğrultusunda değişiklik yapmaya söz verdiğiniz ve daha sonra bu önergelerin hazırlandığı konusunda bilgiler var. Bu konuda ne diyeceksiniz?

BAŞKAN – Sayın Erdoğdu...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Bakan, yeni yasaya göre herhangi bir MİT yetkilisi, konusu suç teşkil eden talimatlar verebilir mi kurumlara, MİT elemanlarına veya kamu kuruluşlarına? Örneğin bir MİT yetkilisi, izlediği bir şahsın doktorundan konusu suç teşkil eden bir işlem isterse, bu konunun suç teşkil edip etmeyeceğine nasıl karar verilecek, süreç nasıl olacak, bunu nasıl denetlemeyi öngörüyor kanun, bunu açıklar mısınız?

BAŞKAN – Sayın Güler, buyurunuz.

BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Aralık 2009’da Sayın Bülent Arınç’a bir suikast hazırlandığı iddiası vardı, üzerinden beş yıl geçti. Bu iddianın bir sonucu kozmik odanın günlerce aranması oldu. Acaba, suikast soruşturmasının sonucu ne oldu?

İkinci olarak, İzmir’de askere şantaj davası sürerken 30’un üzerinde subay Kara Kuvvetleri Komutanlığından atıldı. Dava sürerken, hüküm giyilmemişken bu tasarruf nasıl gerçekleştirilebildi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. Soru soran, söz alan değerli milletvekillerine de teşekkür ediyorum.

Burada, tabii, bu Suriye konusunda Sayın Şeker’in sorduğu soruyla ilgili Dışişleri Bakanımız açıklama yaptı, ben de teyit ediyorum, tamamen yalan ve iftira bir haberdir. Yani, Türkiye’de bu konuda pek çok değerlendirme de yapıldı. Bir yabancı şeyin -uzman bile diyemiyorum- sözünün bu kadar önemsenmesi ve Parlamentoda bu kadar ciddiye alınmasını da anlayamıyorum.

İkincisi, Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankaları hesabı… Başbakanımız bu konuda defalarca, çok açıklama yaptı, “İspat.” dedi, “Bir tane bile getirsinler, şunu yapacağım.” dedi. Onu da burada tekrar hatırlatıyorum.

Sayın Türkoğlu teklifle ilgili… Tabii, burada uzun yorumlar var. “Burada af mı getiriliyor?” Burada bir af müessesesi yok, bir af maddesi yok, öyle bir şey söz konusu değil.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Suç olmaktan çıkarıyor ama.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Çözüm süreciyle ilgili… Çözüm süreci şu anda Hükûmetimizin önündeki en önemli projelerden biridir ve verimli gitmektedir. İnşallah, Türkiye için de hayırlı olacağına inandığımız bir çalışmadır.

Sayın Özel “Hiçbir demokratik ülkenin kabul edemeyeceği bir kanun düzenlemesi.” diyor. Yani doğrusu tabii, keşke -dün de ifade ettim- diğer ülkelerin istihbarat teşkilatlarının mevzuatlarıyla bunu mukayese imkânı olsa, edebilseniz memnun oluruz, onu söylemeyeceksiniz.

Değerli arkadaşlar, burada, diğer kanunlarla çeliştiği vesaire konular… Tabii, bunların hepsi düzenlemenin içinde yer alıyor. Burada öyle, hâkim masuniyeti, milletvekili dokunulmazlığıyla falan irtibat kurabilecek hiçbir şey yok, onu ifade edeyim.

Yargılama olarak MİT mensupları her yerde yargılanabiliyor. Bugünkü önergeyi de o hâle getiriyoruz. Sadece MİT Başkanı, bugün valilerde, büyükşehir belediye başkanlarında, devletteki müsteşarlarda olduğu gibi Yargıtayda yargılanacak, sadece o farkı getiriyoruz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Bakan, sizdeki tasarıyla bizdeki aynı değil herhâlde.

BAŞKAN – Sayın Türkoğlu, lütfen… Diğerlerine devam etsin.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – O başka bir şey anlatıyor ama.

BAŞKAN – Olabilir de yani…

OKTAY VURAL (İzmir) – O bildiğini anlatıyor efendim. Biz bilmediğini soruyoruz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Demir, burada kumpas kurulduğu vesaireyle ilgili, bu davalarla ilgili konular… Hepimiz biliyoruz, davalar ne aşamada. Yani benim burada onlarla ilgili, davaların süreciyle ilgili bilgi vermem gerekmiyor. Yani son davanın da gerekçeli kararının açıklanmasına biz memnun olduk. Biz daima tutukluluğun kısa tutulması, davaların çabuk sonuçlanması yönünde -tabii, adaletli olarak- bir görüşün sahibiyiz. Dolayısıyla, bu şekilde de…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Tutuklu MİT mensubu var mı Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Şu anda arkadaşlarım not verdi bir önceki soruyla ilgili. Aranan MİT görevlisi yok, görev suçundan dolayı yargıda olan 5 kişi, kişisel suçtan yargıda olan da 2 kişi, birisi tutukluymuş, onu da ifade etmiş olayım.

Sayın Öğüt, dinlemelerle ilgili… Tabii, biliyorsunuz, burada yüce heyetinizin kabul ettiği bir yasayla zaten dinlemeler, adli dinlemeler çok zorlaştırıldı. Yani bundan sonra ağır ceza mahkemelerinde ve hukuk usulü açısından da çok zorlayarak... Ama dinleme konusu toplumumuzda çok vahim bir algı hâline geldiği için, onu düzeltmek için böyle ileri bir düzenleme yapıldı. Doğrusu, bu konularda, özellikle tabii illegal dinleme var ise de bunlarla ilgili çok şiddetli cezalar getirildi. Hepimizin şikâyeti olan konular.

Sayın Serindağ’ın sorusu: “İçeride -iç istihbarat- hiç görevi yok mu?” Tabii, terör ve casuslukla ilgili MİT’in görevi her yerdedir, içeride de vardır.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorum öyle değil Sayın Bakan, sorum o şekilde değil. Soruyu yanlış söylüyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Yani, dolayısıyla casusluk suçlarında ve devlet sırrının ifşasında sadece kolluk yetkisi vardır, başkaca iç operasyon söz konusu değildir.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Efendim, MİT’in hazırladığı raporla ilgili cevabınız nedir?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Onun dışında, Sayın Atıcı’nın, burada, yönetmelikle ilgili... Yönetmelik yanımda, tabii, içinin gizliliği var. Bu yönetmeliği göstereyim dedim, gösterdim de. Kürsüde de gösteririm.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Bakan, Reza Zarrab’la ilgili cevabınız nedir, Reza Zarrab?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Yani, o bir gizli yönetmeliktir ve yönetmelik şu anda da yürürlüktedir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, müsaade ederseniz, ben geleyim göreyim efendim.

(Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın Komisyon sırasına yürümesi ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’la konuşması)

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Şu anda cevaplıyorum, lütfen...

BAŞKAN – Soru-cevap işlemi bitsin, lütfen...

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Yerinize oturun. Ben müsait olunca gelirsiniz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Peki.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Sayın Erdoğdu “Konusu suç teşkil eden talimat verebilir mi?” diye sordu. Konusu suç teşkil eden bir talimatı kimse veremez.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – E, siz veriyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Bu anayasal bir hükümdür.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Adli kolluğa vermediniz mi? “Savcıların görevini yerine getirmeyin.” demediniz mi? “Savcıların talimatını uygulamayın.” demediniz mi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Hiçbir kişiye, hiçbir kuruma hiçbir kimse konusu suç teşkil eden, yasal olmayan bir şey veremez. Bakanlar Kuruluyla verilecek -dün gündeme geldiği için onu da söyleyeyim- teşkilat yasası çerçevesinde sınırlı olacaktır ve bu konuda çeşitli Avrupa Birliği ülkelerinden örnekler verilmesi de mümkündür.

OKTAY VURAL (İzmir) – Devlet çete olmaz ya, çete kuruyorsunuz orada.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Değerli milletvekilleri, yani özellikle de bunu çalışırken biz kendimiz Hükûmet olarak teklif verildikten sonra bunu -biliyorsunuz Hükûmet olarak biz teklif verildikten sonra- çok ciddi irdeledik. Getirdik burada…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, izin vermeden önce çalışmadınız mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Gelmeden önce eğer biz hazırlasaydık… Sürekli bu burada söyleniyor, çok yanlış, bir iftiradır. Geldikten sonra biz bunu ciddi inceledik, onun için 18 tane önerge veriyoruz. Eğer önce biz hazırlasak da teklifi verdirseydik bu kadar Hükûmetin getirdiği önergelerle bu düzelttirilmezdi, bunu en basit mantığı olan, aklı olan anlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Allah Allah!

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Bu lafları aynen iade ediyoruz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ama anlamayan varsa da söyleyeceğim bir şey yok benim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hakaret ediyor ya, Meclise hakaret ediyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Hakaret etmiyorum, bunu söyleyene söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşte demedi mi? “Çok çalıştık bu düzenlemeye.”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Aklı olan anlar, mantığı olan anlar.”

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Evet, öyle.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Akılsız, mantıksız... 

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Aynen öyle.

BAŞKAN – Sayın Bakan, soruları cevaplandırır mısınız?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – “Akılsız, mantıksız” demiyorum. Bir kişi bunu sürekli tekrar ediyor, ona söylüyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Böyle bir şey olur mu? Böyle bir şey olur ya!

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Efendim… Efendim…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, cevap veremiyor Sayın Bakan, sorulara cevap veremiyor efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –  Bu kadar sinirleriniz gevşekse bu makamı işgal etmeyeceksin o zaman!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Arınç’la ilgili bir dava konusudur, dolayısıyla ben ona cevap veremiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Paketçi Bakan, sorulara cevap veremiyor efendim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ama başta şunu da ifade etmek istiyorum. Hiç kimseye hakaret etmek gibi bir niyetim yok.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – O zaman geri alın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın milletvekilleri, sadece…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O ifadeyi geri al o zaman Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sadece şunu söylüyorum: Eğer bir teklifi Hükûmet hazırlatsa…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – O zaman tasarı olur.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - …veya kurum hazırlatsa ve milletvekillerimiz bunları teklif olarak verse; ben, İçişleri Bakanımız, arkadaşlarımız, kurumlarımız o teklif üzerinde defalarca çalışıp… Daha bir gün önce, buraya gelmeden önce, Başbakanımıza ilk defa sunum yaptık, bakın böyle bir şey var, onun da talimatlarını aldık.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletle bir de dalga geçiyorlar.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ve bu önergelerin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani Allah’ını seversen ya!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – …bir kısmını Başbakanımızın da görüşünü alarak… Biz ciddi bir Hükûmetiz arkadaşlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Cumhurbaşkanından izin aldınız mı efendim?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Bakın, biz çalışırız, biz işimizi iyi yaparız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, Genel Kurula doğru bir bilgi verin hiç olmazsa ya. Genel Kurula doğru bilgi verilsin ya. Milletvekiline saygısız, millete saygısızlık yapıyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Bakın, dolayısıyla, burada bir teklifi arkadaşlarımız verdi, biz o teklifi bütün boyutlarıyla…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bundan önce tasarı geldi, tasarıyı komple değiştirdiniz be!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Şimdi bu tartışılıyor, değerli milletvekilleri, bu tartışılıyor. Yani buraya yasama faaliyetiyle, yasamayla ilgili şeyler iki kanaldan gelir –yasayla ilgili- ya teklif gelir ya tasarı. Bunun ikisi de değerlidir. Yasa, tasarı olarak gelirse onun prosedürü var, teklif olarak gelirse –dün de arz ettim sizlere- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bunu hükûmete gönderir ve hükûmetten görüş ister ve hükûmet çalışır, bu teklifle ilgili buraya görüş gönderir.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, Sayın Bakan zamanı harcamak için bunları söylüyor, soruları yanıtlamadı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) -  Anayasa’nın ve İç Tüzük’ümüzün bu konuda çok açık hükümleri vardır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Efendim, Cumhurbaşkanına danıştınız mı diye sormuştum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Bunu değerli grup başkan vekillerimiz çok iyi bilirler ve biz de bu teklif verildikten sonra en ciddi şekilde çalıştık ve önergelerde de muhalefet milletvekillerimizin Komisyondaki tekliflerinin birçoğunu çok önemli gördük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ederim, süreniz doldu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Mesela Sayın Ekşi’nin bir talebi vardı basın düzenlemesiyle ilgili, çok önemli gördük ve ona göre düzenledik. Yani biz bu konularda Komisyonda da arkadaşların söylediklerini çok önemli gördüğümüzü ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

(Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın Komisyon sırasına yürümesi ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’la konuşması)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, efendim, böyle cevap… Soru sormayalım en iyisi, zor geliyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, efendim, Sayın Bakan şunu söylüyor: Bu teklifi…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Bakan, bir fotokopisini çekelim o belgenin.

BAŞKAN –  Bir saniye… Komisyon sıralarında da bir gürültü var Sayın Hamzaçebi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Komisyondan çıktıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanının görüşünü aldık.

BAŞKAN – Sayın Atıcı, biraz yavaş konuşursanız… Ben Sayın Hamzaçebi’yi dinlemek istiyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama o önemli bir husus Sayın Başkan, Bakan söz verdi.

BAŞKAN - Olur Sayın Tanal, sizin dediğinizi yapayım, Sayın Hamzaçebi’yi de böyle bekleteyim ayakta.

Buyurunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, efendim, bu teklifi Millî İstihbarat Teşkilatı hazırlamıştır, milletvekilleri imzalayıp vermiştir. Sayın Bakanın bunun hilafına olan açıklamasını ben doğrusu çok yadırgıyorum, şaşkınlıkla karşılıyorum. Bir şey rica edeceğim: Sayın Bakan en kutsal değerler üzerine yemin etsin bakalım. Bu teklifi gerçekten milletvekilleri mi hazırlamıştır?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Böyle bir usul yok.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hadi, bekliyorum Sayın Bakan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hadi bakalım, hadi bakalım!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Böyle bir şey var mı Sayın Başkan!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Onu teklif sahibine sor, teklif sahibine onu soracaksın.

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…

Teklifin tümü üzerindeki…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama siz kendiniz söylüyorsunuz, “Bu teklifi MİT hazırlamamıştır.” diye siz söylüyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Teklif sahibine soracaksın bunu, “Sen birinden faydalandın mı, kendin mi hazırladın?” diye.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…

Sayın Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Başkanlığınız bu teklifi tali komisyon olarak Adalet, Millî Savunma ile Plan Bütçe Komisyonlarına havale etti. Sayın Başkanlığınızdan istirham ediyorum, bu komisyonlara yapılan havale gereği yerine getirildi mi? Komisyona bu konuda görüşmeyeceklerine ilişkin bir bilgi verildi mi? Çünkü raporda yok. Raporda yer almadığı için soruyorum. Bu tali komisyonlar, bu görevle ilgili… Başkanlığınızın bu konuda açıklamasını bekliyorum efendim, Başkanlığınızın. Çünkü havale Başkanlıkça yapıldığı için bu komisyonların raporları ancak Başkanlık aracılığıyla gönderilir.

BAŞKAN – Tamam.

Sayın Atıcı…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Bakan sorduğum sorunun bir tanesine yanıt verememişti. Ya kendisi söylesin ya ben tutanaklara geçirmek için söyleyeyim müsaade ederseniz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Söyleyeyim, söyleyeyim.

BAŞKAN – Süre doldu Sayın Bakan, lütfen, süreniz doldu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Peki, tamam.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – O zaman, Sayın Başkan, Sayın Bakan bu…

BAŞKAN – Ya, bakın, İç Tüzük’e göre böyle bir usul yok. Allah rızası için…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, bir cümle söyleyeceğim.

BAŞKAN – Yani sürekli bir cümle hâlinde… Ben bu kanunu şu anda oylayacağım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bu teklifi Cumhurbaşkanına danıştığını kendisi söylemişti. Tutanaklara geçirmek için söyledim efendim.

BAŞKAN – Geçirdiniz, tamamdır.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Danıştığımı söylemedim. Yanlış söylüyorsun. Bakın, yanlış söylemeyin.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Özel, Sayın Toprak, Sayın Serindağ, Sayın Tanal, Sayın Yalçınkaya, Sayın Akar, Sayın Ağbaba, Sayın Atıcı, Sayın Genç, Sayın Demir, Sayın Özcan, Sayın Güler, Sayın Acar, Sayın Şeker, Sayın Kart, Sayın Öğüt, Sayın Çetin, Sayın Korutürk, Sayın Aksünger, Sayın Öner, Sayın Ayaydın, Sayın Değirmendereli, Sayın Aslanoğlu.

Yoklamayı başlatıyorum, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 16.28

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN –  Görüşülmekte olan teklifin maddelerine geçilmesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama işlemini tekrar edeceğim.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, yoklamadan sonra on dakika süre vermiştiniz. Benim hesabıma göre yirmi dakikaya yakın içeride kaldınız. Yoklamadan amaç, salonda gerekli çoğunluğun, toplantı yeter sayısının bulunup bulunmadığının araştırılmasıdır. On dakika süre verdikten sonra, bu süreyi esneterek yoklamayı amacından uzaklaştırmaya hakkınız yoktur efendim.

BAŞKAN –  Haklısınız, özür dilerim. Ama Sayın Vural’ın bir sorusu olmuştu; dolayısıyla, onunla ilgili arkadaşlarla -başka insanlar da vardı arkada, onlar da şahit- onu konuştuk. Özür dilerim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Herhâlde, Sayın Vural, bu süreyi esneterek o sorunun cevabını verin dememiştir, sanmıyorum.

BAŞKAN –  Yani, gerçekten bilerek yapmış olduğum bir davranış değil. Özür dilerim Genel Kuruldan.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır.

563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, ben bir soru sormuştum.

BAŞKAN - Şimdi onu cevaplayacağım.

Sayın Vural’ın, görüşülen teklifin havale edildiği tali komisyonlarda görüşülüp görüşülmediğine ilişkin Başkanlığımıza bir sorusu olmuştu.

Tali komisyonlar teklifi görüşmemiştir, raporları bulunmamaktadır. Bu hususta Komisyon temsilcisine de açıklamada bulunması için söz veriyorum.

Buyurunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Tanal, müsaade eder misiniz.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzda bugün görüşülen kanun tasarısı Komisyonumuza havalesinden sonra, tali komisyon olarak kendilerine havale edilen komisyonlarımızdan Millî Savunma Komisyonu 20/02/2014 tarihinde, Adalet Komisyonu 20/02/2014 tarihinde ve Plan ve Bütçe Komisyonu da 21/02/2014 tarihlerinde, öngörülen süre içinde teklifi görüşemeyeceklerini Komisyonumuza bildirmişlerdir.

Bilgilerinize sunuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ayın 21’inde bildirilmiş, bu raporun tarihi 24 Şubat 2014. Dolayısıyla, bu bildirimlerle ilgili, görüşmeyeceklerine ilişkin, niye burada yer almıyor? Yani niye yer almıyor?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Raporların olması gerek. Raporda olması gerekir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyon raporundan önce bildirim yapmışlar. Yani bir komisyon, Başkanlığın bu iradesiyle ilgili ortaya koyduğu, tali komisyona havaleyle ilgili tali komisyonun kararının burada yer alması gerekmiyor mu?

BAŞKAN – Sayın Komisyon, buyurun.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Gerekmiyor efendim çünkü komisyon olarak biz, İçişleri Komisyonu olarak yaptığımız görüşmeler ve Komisyonumuzda alınan kararlarla ilgili rapor düzenliyoruz. Başka komisyonların bize verdiği bilgileri ayrıca İçişleri Komisyonu raporuna dercetmemiz gerekmiyor.

Saygılarımla.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yanlış ifade ediyor efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olur mu efendim? Havale gereği ne yapılmışsa esas komisyon “Bununla ilgili tali komisyonlar görüşmeyeceklerini bildirmişlerdir.” diye bir ifadenin yer alması gerekmiyor mu? Ben nasıl bileceğim, müsaade edin de nasıl bileceğim?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Otuz sene sonra kanunu inceleyen nasıl bilecek?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, bu, İçişleri Komisyonunun raporu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Almadığını nasıl bileceğim? Böyle bir şey olabilir mi? Tali komisyonun görüşünün ne olduğunu, verip vermediğini nereden bileceğim?

Bakın, biraz önce “Vermemiştir.” dediniz. Bakın, oradaki Kanunlar ve Kararlardakiler dedi ki: “Efendim, olduğuna göre vermemiştir.” Ben verip vermediğinin dercedilmesi gerektiğini söyledim. Böyle… Meclisin kendisi kopmuş ya!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye…

Sayın Genç bir şey diyecekti.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, şimdi şöyle: Bu komisyon raporunu, biz Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyon raporunu görüşüyoruz. Komisyon raporu usulüne göre düzenlenmemiştir, eksik düzenlenmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bilgiler saklanmıştır, mal kaçırılmak istenmektedir. Dolayısıyla, bu komisyon raporunun görüşülmemesi lazım çünkü Komisyonun ciddi bir çalışma yapması lazım. Oraya tali komisyon, Anayasa Komisyonu… İnsan haklarını yakından ilgilendiriyor. MİT’e adam öldürme yetkisini veriyor, temel hak ve özgürlükleri askıya alıyor ve vatandaşların can güvenliği ortadan kalkıyor. Böyle bir kanunda Anayasa Komisyonundan bilgi alınmıyor, mütalaa alınmıyor, Adalet Komisyonundan alınmıyor, ondan sonra bunlar da komisyon raporuna yazılmıyor.

Peki, yarın öbür gün bu komisyon raporunu inceleyenler demezler mi ki: “Ya, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendisinden haberi yokmuş ya! Burada hiçbir milletvekili yok mudur ki bunları görmedi?” Bunların hepsi söylenecek. Buna göre Sayın Başkanlık Divanının bu raporu işleme koymaması lazım.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Canikli…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – İçişleri Komisyonu kendi çalışmalarıyla ilgili olarak bu raporu yayımlıyor ya da bu raporu üretiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru rapor yayımlayacak, doğru, doğru.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tali komisyonlarla ilgili gelen bilgiler idari bir işlemdir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tali komisyonlar yazı yazıyor…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Eğer bunların ne olduğu öğrenilmek istenirse biraz önce Sayın Vural’ın talebi çerçevesinde rahatlıkla öğrenilebilir. Dolayısıyla, bu rapora bunların dercedilmesi gerekmiyor. Çünkü bu, İçişleri Bakanlığının, İçişleri Komisyonunun raporudur Sayın Başkan, gelen rapor Genel Kurula. Dolayısıyla, burada bir eksiklik söz konusu değildir efendim.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Biz kapı kapı dolaşıp rapor mu arayacağız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani “Milletvekillerine bilgi vermeye gerek yok, Başkanlık havale etmiş, ben istediğim gibi yaparım, Başkanlığı ne takarım.” diyor. Başkanlık havale etmiş. Komisyon demiş ki: “Görüş bildiremedim.” Kim o Komisyon ya? Adalet Komisyonu Başkanı kim? Millî Savunma Komisyonu Başkanı kim? Bize göre yazdığı yazının hiçbir anlamı yok. Bu bile hakaret ya! Saygı gösterip bildirmiş, bu bildirimle ilgili yazılı olarak bildirmişse bunu, raporu da koyacaksınız. Sizin toplantınızdan önce bildirmiş. Toplantıdan sonra olsa amenna, verin. Yani, saygısızca, “Plan Bütçe Komisyonu, ne olacak canım, umurumuzda değil.”

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, İçişleri Komisyonu raporuna baktığımızda teklif sahiplerinin bu teklifle ilgili olarak herhangi bir bilgi vermediği anlaşılıyor. Oysa, bir komisyon görüşmesinde teklif sahiplerine söz verilir, teklif sahipleri vermiş olduğu teklifin gerekçelerini anlatır, teklifin neler getirdiğini anlatır, komisyonu bilgilendirir. Rapor burada, rapor doğrudan Hükûmetin Komisyona vermiş olduğu bilgiyle başlıyor bilgi verme bölümünde. Teklif sahipleri Komisyona ya bilgi vermediler -bunu anlayabilirim, bilgi vermeme nedenlerini. Bu teklifi zaten Millî İstihbarat Teşkilatı hazırladı, biz de usulen imzaladık, verdik, bilmiyoruz, o nedenle Hükûmet açıklamasıyla rapor başlıyor- ya da hakikaten bilgi verdi milletvekilleri, teklif sahipleri ama ciddiye alınmadı, rapora yazılmadı çünkü teklifin asıl sahibi Millî İstihbarat Teşkilatı olduğu için Hükûmetin yaptığı açıklama çok daha önemlidir. Her iki şekilde de bu İçişleri Komisyonu raporu İç Tüzük’e aykırıdır. Teklif sahibinin vermiş olduğu bilginin veya bilgi vermemişse -o da bir eksiklik- onun yazılmadığı bir İçişleri Komisyonu raporuna dayalı olarak bir görüşme gerçekleştirilemez efendim.

BAŞKAN – Sayın Canikli…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, gerçekten, bu konuşmalar yani ne İç Tüzük’le ne de yasalarla içerik olarak alakası olmayan gerekçeler.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Nasıl alakası olmayan?..

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Şimdi, bakın, bir irade ortaya çıkmıştır. Komisyon gündemine hâkimdir…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ne hâkimdir!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – …ve bu irade de bütün ayrıntılarıyla burada yer almıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Canikli hiçbir şey bilmiyor. Böyle bir şey olur mu ya! İç Tüzük’e göre rapor hazırlamak zorundasınız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yani nedir bu irade? Bu irade, teklifle ilgili olarak yapılan görüşmelerin hepsi ayrıntılı bir şekilde… Zaten teklif sahiplerinin gerekçeleri teklifte var. Burada da bu yer almıştır. Yani teklif sahiplerinin gerekçeleri teklifte yer almıyor mu? Alıyor; o da burada var zaten. Ayrıca, doğal olarak Hükûmetin de görüşü alınıyor Komisyonda ve rapora dercediliyor. Bu açıdan bakıldığında hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Bugüne kadar daha önce komisyon raporları nasıl üretiliyorsa, hangi içerikte üretiliyorsa bu da aynı şekilde üretilmiştir, diğerlerinden hiçbir farkı yoktur, hiçbir aykırılık söz konusu değildir Sayın Başkanım. Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına ya! Önemli olan, yaptığımız yasama faaliyetiyle ilgili burada iradenin yer alıp almadığıdır. İşin özü budur, bunun üzerine bakılması gerekir, onda da herhangi bir eksiklik yoktur Sayın Başkanım. Tali komisyonlarla ilgili bilgileri İçişleri Komisyonu buraya dercetmek zorunda değil; edebilir de etmeyebilir de.

BAŞKAN – Etseymiş faydalı olurmuş. Bundan sonra etmesinde fayda var.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Etse olabilirdi, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Nasıl değil efendim! Yani raporu verdiği zaman “Ben raporu yazmam.” diyebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Ne demek ya! Yani zihniyete bakın ya! Nurettin Bey “Raporu verdi, efendim, yazmak zorunda değiliz.” Böyle bir şey olabilir mi ya!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkanım, eğer, görüş belirtmiş…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir de Sayın Başkan, bu raporu Komisyon üyelerimiz okuyor. Diyor ki: “Millî Savunma Komisyonuna havale edilmiş.” Komisyon üyesi ne yapıldığını bilmiyor. Müsaade edin de raporu görüşüyoruz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bir yasama faaliyeti için gereken tüm  bilgiler burada mevcut  Sayın Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olur mu yani? Diyor ki Nurettin Bey: “Vallahi raporu verse de zaten Komisyonun bunu yazmasına da gerek yok, geçeriz gideriz.” Böyle…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hayır görüş verme…  Bakın, idari bir işlem olarak verdiği cevabı yazması gerekiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Görüş vermesini de yazacaksın, görüş vermemesini de yazacaksın. Allah Allah…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır, öyle bir zorunluluk yok. Bunlar çünkü esasa yönelik, esasa müteallik konular değil.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanı, buyurun.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Sayın Başkanım, komisyon çalışmaları sırasında Cumhuriyet Halk Partisini temsilen milletvekilimizin yanında Sayın Grup Başkan Vekili Engin Altay da çalışmalarımızın hemen hemen başından sonuna kadar komisyon salonumuzdaydı ve bu konuyu gündeme getirdi. Her üç komisyonun da belirtilen süre içinde görüşme yapamayacaklarını bize bildirdikleri bilgisini o zaman kendileriyle paylaştım, Komisyonumuzla da paylaştım. 3 komisyonun görüşemeyeceğiz bilgisini kimden niye saklayalım ki? Sorulduğu anda cevabını verdik bunun o zaman da. Milliyetçi Hareket Partili Komisyon üyesi arkadaşımız o gün toplantı salonundaysa buna zaten tanık olmuştur.

Başka bir şey…

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman tutanakta yer almamış. Mesela böyle önemli bir konuyu eğer yapmışsa bununla ilgili tutanağa niye bunu yazmadınız?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gerekmez ki, bu bir özettir.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Şimdi, müsaade eder misiniz.

Bu bir idari işlemdir, idari işlemin komisyon çalışmalarıyla, komisyonda görüşülen kanun teklifiyle, tasarısıyla bir ilgisi yoktur. İdari işlem bana bu teklifin…

OKTAY VURAL (İzmir) – İdari değil ya, görev.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – …O işlem İçişleri Komisyonuna bu teklifin görüşülüp görüşülememe hakkını vermektedir. O bilgileri alarak Komisyon Başkanı sıfatıyla…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bilgi saklamak olmaz, komisyon bilgi saklamaz.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Hiç kimseden bir şey saklanmamıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Saklamışsınız işte.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Komisyon toplantıya çağırılmış ve Komisyon gereğini yapmıştır. Ayrıca, teklif sahiplerinin görüşleri de alınmıştır ancak komisyon çalışmaları başladığında öncelikli olarak Anayasa’ya aykırılıkla ilgili gündeme geçmeden sayın milletvekilleri söz istediği için ağırlıklı olarak bu konuyla ilgili görüşmeler yapılmış, daha sonra her grubu temsilen bir grup sözcüsüne söz verilmiş, arkasından da teklif sahiplerine söz verilmiş. Lehte yapılan konuşmalar kısmında teklif sahiplerinin yaptığı konuşmalar da yer almıştır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu da yazılmamış efendim, bu da yazılmamış, raporda bu da yok.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim, bunların hepsi yazılmaz ki Sayın Başkanım, bunlar tutanaklarda, komisyon tutanakları var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu da raporda yok. Anayasa’yla ilgili tümünden aykırılık iddiaları yazılmadı.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Efendim, yazılır yazılmaz, biz ne yapabiliriz, Genel Kurul ne yapacak?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, Allah aşkına, yani böyle şey olmaz, komisyon tutanakları var efendim, her şey orada kayıtlı, bütün konuşmalar orada kayıtlı, yani tutanaklar aynen rapora geçirilir mi Sayın Başkanım? Rapor başka bir şeydir, tutanak başka bir şeydir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutanakları mı konuşuyoruz? Rapor konuşuyoruz ya!

BAŞKAN – Sayın grup başkan vekilleri, sizi arkaya çay içmeye davet ediyorum. Birleşime ara vereceğim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, gerek yok, siz devam edin Sayın Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim, işte hepinizi beraber… Sonra, gelince tekrar konuşursunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye efendim…

BAŞKAN – Buyurun sizi dinleyeyim, ondan sonra.

Buyurunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben ayağa kalktım konuşmak üzere, ondan önce Sayın Canikli…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ben de ayağa kalktım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani ben ayağı kalktıktan sonra Sayın Canikli fırladı, onu dinlediniz.

BAŞKAN – Sizi de dinliyorum efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben ayaktayım “Ara veriyorum.” diyorsunuz.

BAŞKAN – Tamam, şimdi dinliyorum Sayın Hamzaçebi. 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İzin verirseniz, ben konuşmamı bitireyim, sonra yine ara verin efendim.

Komisyon Başkanının açıklamasını ben üzüntüyle karşılıyorum. Bir kere, benim soruma cevap vermedi.

İkincisi, diyor ki: “Usul tartışmaları yapıldı, Anayasa’ya aykırılık tartışmaları yapıldı.” Bunlar da komisyon raporunda yok. Yani bir komisyon, komisyon huzurunda cereyan eden olayları, görüşleri buraya yazmaz mı? Bunları yazmamışlar, hiçbir yere yazılmamış.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ne olacak yazılmamışsa, ne olacak yani? Yazılmamışsa ne olacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –Teklif sahiplerini adam yerine koyan yok. Açıklama yapmışlar mı yapmamışlar mı belli değil. Komisyon sözcüsü “Bilgi aldık.” diyor. Alınan bilgi burada yazılı değil. E, nereden bileceğim ben?

OKTAY VURAL (İzmir) – Anayasa’ya aykırılığı öncelikle alması lazım. Almış ama karar yok burada, karar yok. Oylama yapıldı çünkü. 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bittiyse eğer…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, üçüncü olarak söyleyeceğim şu: Bu bir teşkilat kanunu değişikliğidir. Bunun ana komisyonu Plan ve Bütçe Komisyonu olmak zorundadır. Havale yanlıştır, havale yanlıştır.

BAŞKAN – Evet, Komisyon Başkanı da dâhil  olmak üzere, rica ediyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, neyi değiştireceksiniz?

BAŞKAN - Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 16.58

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada, Hükûmet burada.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Celal Dinçer.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, Türk polis teşkilatının 169’uncu kuruluş yıl dönümünü yürekten kutluyorum, fedakârca görev yapan bütün polis mensubu arkadaşlarımıza, güvenlik görevlilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Yasa teklifi üzerindeki görüşlerimi açıklamadan önce, salı günü bu çatı altında Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan menfur saldırıyı bir kez daha kınıyor, lanetliyor ve birkaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum:

İlk olarak, seçimler öncesi basına yansıyan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının “Muhalefet liderlerine saldırı yapılacağı” şeklindeki beyanlarının ne anlama geldiğini burada dikkatinize sunuyorum.

İkinci olarak; Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir güvenlik zafiyeti yaşanmaktadır. Meclis, yolgeçen hanına dönmüştür; hırsızı, sabıkalısı, uyuşturucu bağımlısı dahi elini kolunu sallayarak Meclisin tüm birimlerine girebilmektedir. Ben bir mülki idare amiri olarak İngiliz Parlamentosuna girebilmek için bir buçuk ay sıra bekledim. Türk Parlamentosu bu kadar yolgeçen hanına dönüştürülmemelidir.

Üçüncü olarak; demokrasinin mabedi olan Meclis çatısı altında bir ana muhalefet liderinin korunamamasındaki ihmalin ve aymazlığın soruşturulması için Sayın İçişleri Bakanını göreve davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir milletvekili arkadaşımızın ifade ettiği gibi, üçüz yasalardan biri olan, kısa adıyla MİT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin İçişleri Komisyonunda görüşülmesi sırasında muhalefet milletvekili olarak yaptığımız eleştirilerin -çok az bir kısmı belki dikkate alındı- hiçbiri dikkate alınmadı. Bu teklifin Anayasa Komisyonunda görüşülmesi için yaptığımız konuşmalar dikkate alınmadı, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini söylediğimiz de dikkate alınmadı; kısaca bu kanunda da bir kapçak hukuku uygulandı, diğer kanunlarda olduğu gibi.

Millî İstihbarat Teşkilatı bizim gözbebeği bir kuruluşumuzdur. Bu kuruluşumuzun çağdaş bir yapıya kavuşturulması da çok doğaldır. Ancak MİT yasa teklifiyle getirilen değişiklikler, demokrasi açısından, rejim açısından bazı tehlikeler taşımaktadır. Bu teklif, MİT’in görev ve yetki alanını genişletmekte, MİT’i yalnızca istihbarat toplayan bir kurum olmaktan çıkararak doğrudan operasyon yapma yetkisiyle donatmaktadır. MİT’i görev ve yetkileri bakımından değil aynı zamanda personeli bakımından da ağır zırhlarla koruma altına almaktadır. Buna karşılık, MİT’in bürokratik, yargısal, ve siyasal denetimine ilişkin hiçbir düzenleme bu yasada yoktur. Düzenleme, istisnai nitelikte kabul edilecek yetkileri genel niteliğe dönüştürmektedir. MİT’i olağanüstü bir kurum hâline getirecektir ve bu yapıya büründürmektedir. Böyle bir tavrın demokratik istihbarat yapısı yaratmayacağı, despotik bir istihbarat yapısı yaratacağı tartışmasızdır.

Teklifin 1’inci maddesiyle MİT’in görevleri genişletilmektedir. Dış güvenlik, terörle mücadele, millî güvenlik konularında Bakanlar Kurulunca verilen her türlü görevi yapmak yetkisi verilmektedir. Buradaki “her türlü görev” ibaresi muğlaktır ve tehlikeler içermektedir. Yasa teklifi bu şekilde kabul edilir ise iktidar, MİT’i özellikle iç istihbaratta rakipleri aleyhine rahatlıkla kullanabilecektir.

Teklifin 3’üncü maddesi MİT’in yetkilerini sınırsızlaştırmaktadır. Mevcut yasada MİT yetkilerini kullanırken kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişki kurmayla sınırlı idi. Oysa bu özel sektörü de içine alacak şekilde genişletilmekte, bu teklifle kamu yönetimi değil, tüm toplum –dikkatinizi çekiyorum- MİT’in emrine sokulmaktadır. Teklifle getirilen hükümler MİT’i geniş bir koruma kalkanı içine alırken, öte yandan yargı süreci başlamış davalarda her türlü bilgi ve belgeye, hazırlık soruşturmasında erişebilme yetkisi vermektedir. Bu da yargılamanın güvenilirliğini ortadan kaldıracak bir uygulama olacaktır ve yanlıştır.

Teklif, devletin tek merkezde dinleme yapma politikasını da ortadan kaldırmaktadır. TİB bünyesinde yapılan dinlemeler artık bundan sonra MİT’in kuracağı kendi dinleme merkezlerinde, birden çok merkezde yapılabilecektir ve dinlemelerin tümü MİT müsteşarının ya da yardımcısının yazılı emriyle olacak, bazıları yirmi dört saat içinde hâkim kararına dönüştürülebilecek ama -dikkatinizi çekiyorum- önleyici istihbaratta asla ve asla hâkim kararı aranmayacaktır, bu da çok tehlikeli bir gelişmedir. Hâkim kararı aranmayan böyle bir uygulamada kamusal alandaki her türlü özgürlüğün ortadan kaldırılacağı da açıktır.

Teklif, 7’nci maddesiyle MİT’i soruşturulamaz bir yapıya dönüştürmektedir. MİT personelini soruşturma izninin yanı sıra yargılama konularını da kapsayacak bir zırha büründürmektedir. Burada açıkça söylüyorum; milletvekillerinde olmayan bir dokunulmazlık MİT mensuplarına getirilmektedir. MİT’e dokunan yanacaktır.

8’inci madde öyle hükümler getiriyor ki MİT’le ilgili bir haberi yayan, yayımlayan gazete, dergi, sosyal medya ne olursa olsun tümü cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalacak. Sadece ve sadece ben Meclis İçişleri Komisyonunda dile getirdim. “Yahu, burada o kadar çok saymışsınız, bir çaycı kalmış, onu da saysaydınız, onu da cezanın içine koysaydınız.” diye konuşmuştum. Böyle şey olamaz arkadaşlar. Bir basın mensubunun yazdığı bir haberle medya patronu dâhil bütün herkesi cezalandıramazsınız. Sanıyorum bu yanlışlıklar düzeltilecek, öyle bir bilgi aldık. Bu da, bu madde de basın yayın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe niteliğindedir.

Teklif, tüm gerçek ve tüzel kişileri MİT’in istedikleri bilgileri vermekle yükümlü kılmaktadır. Özel sektörün gizliliği diye bir şey kalmayacaktır. Banka bilgileri dâhil her türlü bilgileri alabilecek, ticari sırlar ortadan kalkacaktır. Yani herkes, bütün sendikalar, odalar, belediyeler, kamu kuruluşları ve vatandaşlar MİT’in emrinde yükümlü birer memur gibi onların bilgilerini de vermekle yükümlü olmaktadır. Dolayısıyla, Başbakan bir demir yumruk yaratmak istemektedir bu teklifle. Bu demir yumruk, bireysel hak ve güvenceleri ortadan kaldıracak ölçüde sınırsız bir düzenlemeye dönüşmektedir. Demokratik bir istihbarat örgütlenmesi yerine despotik bir yapıya yol açacak bu düzenlemeleri yapmak doğru değildir. Demokratik istihbarat hizmeti ancak istihbarat birimlerinin denetim ve gözetimiyle sağlanır. Çağdaş ülkeler bunu adli denetim, parlamenter denetim ve gözetim veya ombudsman denetimi şeklinde değişik uygulamalarla denetim altına almışlardır ama bu yasa teklifinde tek kelimelik bir denetim söz konusu değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MİT Yasası’yla ilgili düzenlemeler denetim mekanizmalarını içermediği için eksiktir ve demokratik değildir. Avrupa Birliği Parlamenterler Meclisi, 1402 sayılı Kararı’nda iç güvenlik hizmetlerinin yeterince denetlenmemesinden dolayı yasal ve anayasal güvenceler sağlanmadığı sürece insan hakları ihlallerinin oluşabileceğini belirtmiş ve bu yetkilerin kötüye kullanılabileceğini, bu nedenle bu tür işlerde mutlaka bir denetim mekanizmasının getirilmesini bütün üye ülkelere tavsiye etmiştir. Demokratik servislere dönüştürmek için, istihbarat servislerini bir baskı aracı olmaktan çıkarmak için, güvenlik politikasının modern bir aracına dönüştürmek için yürütme ve parlamentonun izleme ve denetleme işlevini mutlaka yapması gerekir ama bu denetlemeyi sadece hükûmete bırakmak da muhtemel istismarlara yol açar. İktidar, bu teklifle tek adam sistemini kurumlaştırmak istemektedir; Başbakana sultan, kral yetkisi vermek istemektedir. Bu teklifle amaçlanan mutlak iktidardır ama unutmayın, mutlak iktidar, kontrol edilemeyen iktidar çok tehlikelidir. Dünya siyasal tarihi bunun örnekleriyle doludur.

Değerli arkadaşlar, yargı kontrol altına alınırken, İnternet yasaklarıyla sosyal medya susturulurken üçüncü ayak olarak MİT Yasası’yla da bir istihbarat devleti olmaya yönelik adımlar atılmaktadır.

Sayın Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay “Bu sakıncalı konuları Genel Kurulda düzelteceğiz.” diye dün bir konuşma yapmıştı. İnşallah, bunun düzeltileceğini umuyor; tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dinçer.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora.

Buyurunuz. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 563 sıra sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

MİT, 644 sayılı Kanun'la 22 Temmuz 1965'te, Millî Emniyet Hizmetleri adlı kurumun dönüştürülmesiyle kurulmuş, 12 Eylül darbesinin akabinde, 1 Kasım 1983 tarihinde kabul edilen 2937 sayılı Kanun’la bugünkü yapısını almıştır.

Teşkilatı şeffaf bir kurum olarak tanımlamak mümkün değildir. Zira bunu, teşkilat üzerine yapılan çalışmaların azlığı da göstermektedir.

İstihbarat teşkilatları üzerine yapılan çalışmalarda sıklıkla tekrarlandığı üzere, bu tür teşkilatlar gizlilik içeren bir çalışma tarzına sahiptir. Bu çalışma şekli artan yetkilerle birleşince, istihbarat aktivitelerinin insan hakları ve hukuk kurallarıyla ters düşme olasılığının artacağı aşikârdır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle, Millî İstihbarat Teşkilatının görevleri ve işleyiş mekanizmalarına dair, mevcut durumu bile aratacak, antidemokratik, evrensel hukuka aykırı ve insan haklarına aykırı bir dizi uygulamanın daha yürürlüğe konulması hedeflenmektedir.

Teklifle MİT'e verilen bir görev şöyle tanımlanmıştır: "Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulunca verilen her türlü görevi yerine getirmek".

Değerli milletvekilleri, öncelikle, yasal düzenlemelerde MİT ve diğer istihbarat birimlerinin görev alanları son derece açık ve sınırlandırılmış şekilde tarif edilmelidir. Örneğin "devletin güvenliğini korumak", "dış güvenlik", "millî güvenlik", "terörle mücadele" gibi ifadeler son derece geniş ve yoruma açıktır. Bu muğlak görev tanımı, gerçekleşmemiş muhtemel faaliyetleri de içine almaktadır. Bu ifadelere dayanarak, istenildiği zaman toplumsal muhalefet hareketlerini rahatlıkla suçlulaştırmak geçmişte mümkün olmuştur, hâlen mümkün olmaktadır ve bu teklifle daha da mümkün hâle getirilmektedir. Muğlak tanımlamalar sayesinde, İstihbarat Teşkilatının yetkileri, muhalefet üzerinde baskı uygulamak üzere bugüne değin devreye sokulmuştur ve öyle görünüyor ki bu kanun teklifiyle muhalifleri kriminalize edebilme keyfiyeti bundan sonra da ivme kazanarak devam edecektir.

İstihbarat birimlerinin görev alanları net ifadelerle tanımlanmalı ve sınırlı bir içeriğe kavuşturulmalıdır. Bu yetkilerin muhalefete karşı kötüye kullanılmasını engellemek için hukuki ve kurumsal teminatlar oluşturulmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, kanun teklifiyle Millî İstihbarat Teşkilatına, dış istihbarat, millî savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat, usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek ve analiz etmek görevleri verilmiştir.

MİT'in devlet istihbarat hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda düzenlenen yetkileri ve görev alanı, başta siyasi muhalifler olmak üzere, tüm yurttaşlar için insan haklarının korunması açısından tehlikeli sonuçlara yol açacak şekilde geniş tutulmuştur. Bu teklifle MİT'in kapsam ve müdahale alanı, insan haklarının ihlali konusunda daha da genişletilmektedir.

Kişisel verilerin gizliliği temel bir insan hakkı olarak yasal düzenlemelerde korunmamakta, sadece toplanmış olan verilerin korunması gözetilmektedir. Kişisel verilerin gizliliğinin korunması temel bir insan hakkı olarak kabul edilmeli ve bu konuda, MİT ve diğer istihbarat teşkilatlarının yetkilerini koruyan değil, sınırlandıran düzenlemeler yapılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; edinilen bilgilerin istismar edilmesi ihtimali, toplumsal ve siyasi muhalefete karşı kullanılmaması gereken istihbarat aktivitelerini siyasi açıdan da mahzurlu ve tehlikeli kılmaktadır. Kanun teklifinde kişi hak ve hürriyetlerinin ihlalini engelleyen veya yapılan bir ihlali yargıya taşımanın herhangi bir imkânı bulunmamaktadır. İstihbarat Teşkilatını direkt olarak Başbakana bağlayan bir mekanizma hedeflenmektedir. Bu çerçevede, İstihbarat Teşkilatının iş ve işlemlerinin demokratik denetimi için mekanizmalar oluşturulmalı ve bu mekanizmalar içinde yasama, yürütme ve yargı organları, ayrıca sivil toplum kuruluşları yer almalıdır. Teşkilat çalışanlarının siyasi muhalifler hakkında bilgi tedariki gibi makul olmayan Hükûmet talimatlarını yerine getirmeyi reddedebilmesini sağlayan yasal teminatlar sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle MİT mensuplarının MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin tanıklık yapamayacağının düzenlenmesi ceza hukuku normlarına aykırıdır. Adliye teşkilatı böyle bir hüküm karşısında çaresiz bırakılmak istenmektedir. Direkt olarak siyasi iktidara tabi hâle getirilmek istenen bir kuruluşa mutlak dokunulmazlık sağlamak Türkiye’yi bir istihbarat devleti hâline getirecektir, bu durum toplumsal barışa yeni bir darbe vuracaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinde öne çıkan düzenlemelerden biri de çözüm süreci çerçevesinde devlet ve Kürt hareketi ve Sayın Abdullah Öcalan arasında yürütülen diyaloglarda devlet adına diyaloglara katılan İstihbarat Teşkilatı yetkililerinin yasal zırhlarla korunmasını sağlamaya yöneliktir. Toplumsal barışın kalıcı tesisi bakımından yapılmış ve yapılmakta olan müzakerelerin güvence altına alınması için bir kanun çıkarılması ve bu topraklarda yeşeren barış umudunun fiilî barışa evrilmesini sağlamak öncelikli görevimiz olmalıdır. Zira, böyle bir iklimin heba edilmemesi, bugüne kadar kaçırılmış fırsatlar neticesinde yaşanan kayıplar düşünüldüğünde daha da önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, hâlâ bu ülkede geçmişle yüzleşme yaşanmadı, bu ülkede hâlâ bir hakikat ve adalet komisyonu kurulmadı, bu ülkede hâlâ devlet içi çeteler halka hesap vermedi ve siyasal iktidarlar bu çetelerden hesap soramadı.

SIRRI SAKIK (Muş) – Bravo, bravo!

EROL DORA (Devamla) – Böylesi bir tablo mevcut iken MİT Yasası’nda yapılacak değişiklik ile MİT’in Anayasa üstü bir konuma çıkarılmak istenmesi şu anki siyasal iktidarı da, vatandaşları da tehlikeye atan bir durumdur; bunun iyi anlaşılması gerekmektedir. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları neticesinde peş peşe gelen HSYK ve Millî Eğitim Kanunlarında yapılan değişiklikler, İnternet sansürleri ve son olarak şu an üzerinde konuştuğumuz MİT Kanunu birlikte değerlendirildiğinde görülmektedir ki güvence altına alınmak istenen barış süreci, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları değildir; güvence altına alınmak istenen iktidar olma gücüdür. Böylesi bir gerçeği normalleşme, çözüm ya da sivilleşme olarak anlatmaya çalışmak, demagoji yapmaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz MİT Kanun Teklifi’yle içerde ve dışarıda operasyon yapma, her türlü kişisel bilgiye ulaşma yetkisi verilmesi ve MİT'in yargı denetimi dışına çıkarılması demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez. Kaldı ki Kürt sorununun çözümünde muhatap devlet ve toplumun kendisidir, sorunun tek muhatabı MİT ya da devletin buna benzer organları değildir. Dolayısıyla, atılması gereken adımların adresi Meclistir. Kürt sorununun çözümü evrensel hukuk ilkelerinin hayata geçirilmesiyle mümkün olabilir. Bu bağlamda, Kürt sorununun çözülmesiyle Türkiye'nin demokratikleşmesi arasında diyalektik bir bağ vardır.

Dolayısıyla, iktidarı sağlamlaştırma kaygısıyla ülkeyi antidemokratik bir fanusa sokmak yerine acilen müzakereler yasal zemine kavuşturulmalı, Meclis bütün kurumlarıyla çözüm sürecine dahil edilmeli, demokratik ve sivil bir anayasanın yapılabilmesinin önünde engel teşkil eden, başta Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere, tüm antidemokratik yasa ve uygulamalara son verilmelidir.

Bu düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın  Faruk Bal hem grup adına hem şahsı adına konuşacaktır. Dolayısıyla, kendilerine on beş dakika süre vereceğim.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz kanun teklifi iki ana başlık altında, demokratik toplum gereklerine ve parlamenter demokratik sistemin özüne aykırıdır. Bu iki ana değeri ifade ederken üzerinde yükselmiş olduğu hukuk devleti ve piyasa ekonomisi ilkelerinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Hukuk devleti, idarenin yapmış olduğu her iş ve işlemin yargı denetimine tabi olduğu bir devlettir. Hukuk devleti, yasama organının vermiş olduğu kararlarda ve çıkarmış olduğu kanunlarda denge ve denetim mekanizmalarına tabi olan devlettir; yürütme organının tek adam iradesiyle değil, millî iradeyle teşekkül ettiği bir devlettir. Hukuk devletinde yargı, yasama ve yürütmeyi düzenleyen, dengeleyen ve denetleyen bir güce sahiptir.

Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki yıllık iktidarında, yasama organı tek adam iradesine tabi kılınmış, biat kültürü gereği “parmakmatik demokratik” diye bir tabir ortaya çıkmış ve dolayısıyla yasama gücünün almış olduğu kararlar ve çıkardığı kanunlar AKP iradesi hâline dönüşmüştür. Bu, hukuk devletiyle bağdaşmaz. Yürütme organı, olduğu gibi, Başbakanından, bakanlarından, müsteşarından ta alta kadar, kaymakamına kadar tek iradeye tabi olmuş, hatta seçimlerin sonucuna etki edebilecek kadar siyasallaşmıştır. Yargı organı da 17 Aralık operasyonlarıyla birlikte bir kargaşaya girmekle birlikte tamamen AKP’nin siyasi kontrolü açısına girmiştir.

Diğer taraftan, hukuk devletinin yanında parlamenter demokrasinin en önemli özelliği, piyasa ekonomisine dayanır olmasıdır. AKP’nin on iki yıllık iktidarında yandaş sermaye, var olanlar artırılmış, yenileri türetilmiş; yolsuzluklarla, özelleştirmelerle, ihalelerle ekonomi AKP’nin kontrolüne girmiş ve demokratik bir sistemin içinde barındırılması gereken hür teşebbüse dayalı, serbest rekabete dayalı bir piyasa ekonomisi olmaktan çıkmıştır.

Şimdi, sıra, hukuk devletinin yasama, yürütme ve yargı organlarıyla dengelenmiş mekanizmasının üzerine yeni bir güç, yeni bir kudret inşa edilmekte ve piyasa ekonomisinin üzerine de MİT’in gücünü ortaya koyarak birleştirip yeni, yepyeni bir bilinmeze doğru Türkiye sürüklenmek istenmektedir.

Bu süreç içerinde, halkın bilgi alabilme kaynakları siyasallaştırılmış, görsel basın “Alo Fatih”lerle, yazılı basın köşe yazarlarının kovulmasıyla, sanal basın da “Twitter mivittır, YouTube mutup” diyerek kapatılmakla Türkiye tam bir antidemokratik süreç içerisine sokulmuştur.

Şimdi, bu şekilde kurum ve kuruluşlarıyla oynanmış, değerleriyle oynanmış olan Türkiye'de bir sorunla karşı karşıya bulunmaktayız, o da Adalet ve Kalkınma Partisinin, boyutunu, ebadını bilemediğimiz, müthiş bir korkunun esiri olarak kendisini koruma refleksine dayalı olarak getirmiş olduğu bu MİT Yasası’dır. Bu MİT Yasası’nın aslını feslini biz biliyoruz.

17 Aralık, 25 Aralık operasyonları çerçevesi içerisinde ortaya çıkmış olan yolsuzlukları, hırsızlıkları, kara para aklamalarını, altın kaçakçılıklarını örtbas edebilmek, onun delillerini yok edebilmek ve onları bulan polisleri, onları bulan savcıları bir çete şekline dönüştürüp “paralel devlet” yaftasıyla onlara karşı bir istiklal mücadelesi verirken silahlı kuvvet çerçevesi içerisinde MİT’i de burada bir misyonla görevlendirmek; birinci amaç budur bu MİT Yasası’yla. İkinci amaç ise Oslo ve İmralı görüşmeleriyle birlikte ortaya çıkan vahim duruma bir kılıf uydurmak, bir kapak uydurmak ve bu şekilde Yüce Divandan kurtulmak.

Değerli arkadaşlarım, Oslo ve İmralı görüşmelerinin…

Sayın İyimaya, dinleyici bir milletvekili olarak beni de dinlerseniz sevinirim.

Oslo ve İmralı görüşmelerinin -burayı iyi dinleyin- ortaya çıkarmış olduğu tabii sonuç şu, “Türkiye’de analar ağlamasın.” aldatmacasıyla, “PKK yurt dışına çıkacak.” aldatmasıyla çıkmış olan fotoğraf şu: PKK silahıyla birlikte Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’ndeki bazı yerlere, mezralara indi, silahıyla birlikte köye indi, ilçeye indi, beldeye indi, ile indi. Bunlar gece silahlı, gündüz külahlı; gece tehdit ediyor, gündüz külahıyla hükmediyor. Neye hükmediyor?

1) Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarından vergi topluyor.

2) Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarını “Askere alma.” söylemi adı altında dağa gönderiyor, PKK’ya gönderiyor.

3) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına asayiş birlikleri “öz yönetim” adı altında kimlik kontrolü yapıyor ve şehitlikler kuruyor.

4) “Bu bölgelerde adayları ben belirlerim.” diyerek milletin iradesini hâkim olmaktan çıkarıyor, terör örgütünün iradesini oraya hükümran olarak kılıyor.

Bunun adı belli; bunun adını BDP’nin yetkilileri ilan etti:

1) “Son seçimler belirlenmiş olan bu bölgenin sınırının çizilmesi seçimidir.” dedi.

2) “Son seçimler buralarda özerkliğin ilanı seçimi, özerkliğin referandumudur.” dedi.

3) “Buralara hâkim kılınan, AKP’nin meşrulaştırdığı müzakerelerle masasına oturduğu İmralı’daki ağır hapis mahkûmuna liderlik ve özgürlük seçimidir.” dedi.

Bu kapsam içerisinde gideceğiniz yer, elbette ki mevcut Anayasa ve hukuk düzeni içerisinde Yüce Divandır. Abdullah Öcalan sizi uyardı, “Yüce Divana gidiyorsunuz, ben sizi kurtaracağım.” dedi, bu kanunu getirdiniz Türkiye Cumhuriyeti devletinin gazi Meclisinin huzuruna.

Bu kanunla sadece bunlarla yetinmiyorsunuz. Bu kanunla vatandaşın çekirdek hak dediğimiz, hiçbir şart altında, savaş hâlinde dahi ilişemeyeceğiniz, giremeyeceğiniz alanlara MİT’i sokuyorsunuz, özel hayatın gizliliğini ihlal ediyorsunuz, kişinin temel hak ve hürriyetlerini ihlal ediyorsunuz, vatandaşlar arasındaki eşitlik hukukunu bozuyorsunuz, konut dokunulmazlığına MİT’i sokuyorsunuz, ifade hürriyetini kısıtlıyorsunuz, haberleşme hürriyetini kısıtlıyorsunuz, basın hürriyetini kısıtlıyorsunuz, halkın haber alma hürriyetini kısıtlıyorsunuz, hak arama hürriyetini kısıtlıyorsunuz, mahkemelerin bağımsızlığını tehdit altına sokuyorsunuz ve bu kadar sayılan anayasal değeri ortadan kaldırdıktan sonra bir tek cümleyle meseleyi açıklamak gerekecektir, o da “Hukuk devletinin ruhuna Fatiha ve leddâllîn âmin.”

Şimdi, bu kanunla bu kadar özel hayata giren, temel hak ve hürriyetlere MİT’i sokan bir anlayış, aynı zamanda MİT’e şu yetkileri de veriyor: Dilediği belgeleri, dilediği bilgileri istediği kurum ve kuruluştan alacak; kendi özel kanunlarını gerekçe göstererek vermeyenlere dahi üç ila dört yıldan başlayarak on iki yıla kadar hapis cezası. Dilediği kurumların, kuruluşların, özel kuruluşların kayıtlarına, bilgisayarlarına, elektronik bilgilerine ulaşabilecek, girebilecek; engel olanlara üç ila dört yıldan başlayan hapis, on iki yıla kadar hapis tehdidi. Dilediği kurum ve kuruluşlardan dilediği teknik cihazları isteyebilecek; vermeyene üç ila dört yıl hapis, on iki yıla kadar varan hapis.

Peki, bu MİT teknik cihaz olarak ordudan uçak istese, ordudan tank istese, ordudan füze istese bunlarla ne yapacak? Bunlarla operasyon yapacak. Bunlarla operasyonu nasıl yapacak? İç ve dış operasyon olarak yapacak.

Değerli arkadaşlarım, işte, bu hâliyle MİT gerek ulusal hukukun gerek uluslararası hukukun tanımış olduğu iki tane legal kuruluşun yanında bir üçüncü kuruluş hâline geliyor.

Meşru iç güvenlik hizmetlerini devletin polisi yapar. Neye göre? Anayasa’ya göre, elindeki mevzuata göre. Anayasa ve mevzuatın dışına çıktığı zaman hukuk devletinde yargılanır.

Ordu, yine, verilen görevleri uluslararası mevzuata ve yerli mevzuata göre yapar, gerekirse savaş yapar. Savaşı neye göre yapar? Savaş hukukuna göre yapar. Savaşı neye göre yapar? Hükûmetin vermiş olduğu hedeflere ulaşabilmek adına o sınırlara tabi olarak yapar. Aykırı yaparsa ne yapar? Aykırı yaparsa gerek yerli hukukta gerek uluslararası hukukta yargılanır.

Bu MİT ise bunların dışında bu tasarıya göre. MİT her şeyi yapabilir; iç operasyon yapar, dış operasyon yapar, ordudan tank ister, top ister, uçak ister, füze ister, gerekirse kafasına eserse dış operasyonda birtakım işleri yapar. Yargılama? Yargılama yok. “Bu MİT'in görevi.” dediğiniz zaman akan sular duruldu. Bu, Türkiye’ye göre duruldu beyler de, uluslararası hukuka göre durulur mu? Hayır. Uluslararası hukuka göre durulmaz bu.

Sizin 2 bin tırla sevk ettiğiniz silahlarla ilgili olmak üzere Türkiye’yi muaheze ettireceksiniz Sayın Bakan; muhakeme ettireceksiniz Sayın Bakan; murakabe ettireceksiniz Sayın Bakan. Bu kanun sizi kurtarmaz. Siz bu kanunla, Türkiye'nin uluslararası alanda muahezesi için, murakabesi için, muhakemesi için delil yaratıyorsunuz. Hiçbir ülkenin MİT yasasında böyle bir açıklık yoktur. Evet, her ülkenin gizli operasyon yapan teşkilatı vardır. Buna uluslararası hukukta –öğrenin- “….”(*) denilir. Gizlidir bu operasyon, kanunla açıklanmaz bu operasyon. Siz kanunla operasyon yetkisini vererek “Ben bu sorumlulukları Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak üstleniyorum.” diyorsunuz ve bir tek Türk vatandaşlarına değil, dünyaya ilan ediyorsunuz.

Siz kendinizi kurtarmak için böyle bir uçurumdan aşağı atlayabilirsiniz ama Türkiye’yi bir uçurumun içine sürükleyemezsiniz. Bununla Türkiye'yi, önümüzdeki süreçte, uyguladığınız İran ambargosuna karşı politikalarda, uyguladığınız Suriye politikalarında kenara itilecek, murakabe edilecek, muaheze edilecek ve sonunda da muhakeme edilecek bir ülke hâline sokacaksınız.

Gelin, Yüce Divanda yargılanın, Türkiye'nin, hiç olmazsa iç hukukunda bu meseleyi halletmiş bir ülke olarak, hukuk devleti olarak dışarıya söyleyebileceği bir sözü olsun.

Değerli arkadaşlarım, işte bu çerçeve içerisinde MİT, sadece bu risklerle beraber değil, aynı zamanda MİT’e verilen bu yetkilerle birlikte Türkiye’de AKP’nin ayağına dolanan herkes risk altına girmiştir. Bu herkesin içerisinde… Sadece ilk etapta Başbakanın Bakanlar Kurulu marifetiyle vereceği ilk görev, 17 Aralık operasyonunda ortaya çıkan delilleri bertaraf etme: “Bunları değersizleştir, itibarsızlaştır, bunları yok et; artı, bunları sen de bir çete yap, bir terör örgütü yap, adına ‘casus’ de, ‘paralel devlet’ de, bunlara karşı bir istiklal savaşı yap, onları hâk ile yeksan et.” Ama o yetmez, ayağına dokunanları da bertaraf edecek.

Bir iktidarın, otoriter eğilimli bir iktidarın, dikta anlayışlı bir iktidarın ayağına dokunanlar nelerdir?

1) Basındır, dördüncü kuvvet olarak basındır. Basın tehdit altındadır. Basın, devletin organı olan MİT’in tehdidi altına girecektir bu tasarıyla.

2) Diğer taraftan, siyasi partilerdir. Her siyasi partinin inine gireceksiniz -sizin tabirinizle- ve siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuru olmaktan çıkacak, hastalıklı bir demokrasinin üzerinde operasyon yapan kuruluşları hâline gelecek.

3) Sivil toplum örgütlerinin inine gireceksiniz sizin ifadenizle. Ne bulacaksınız orada? Bir kudret bulacaksınız, iktidara karşı muhalefet kudreti; onu yok etmek için gireceksiniz.

4) Giremediğiniz şirketlerin içine gireceksiniz. Paranın kokusunu çok güzel alıyorsunuz. Paralı şirketlerin içerisine girerek onları ya yandaş hâle getireceksiniz ya candaş hâline getireceksiniz ya da onların içerisindeki varlıkları bir şekilde ortadan kaldırmaya teşebbüs edeceksiniz.

Değerli arkadaşlarım, bu hâlin özeti: Türkiye demokratik parlamenter sistemden çıkıyor, Türkiye bir istibdat devleti oluyor. Bunun da örneğini Sayın Başbakan “Esad” dediği zamanki devrinde Suriye’den almış, daha sonra “Esed” olarak niteleyip kardeşini düşman ilan ettikten sonra da uygulamasını öğrenmiş. İşte Türkiye’nin gittiği yol El Muhaberat devletinin yoludur, istihbarat devletinin yoludur. Gazi Meclisin böyle bir yolu açması demek, cumhuriyet tarihinde edinilmiş demokratik hakların tamamından vazgeçmesi demektir. Bu kadar ciddidir mesele, bu kadar önemlidir bu mesele ve bu kadar değerlidir bu mesele.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle, yüce Meclisten parmaklara değil, akla dayalı bir iradenin tecelli etmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, hatip bizim grubumuzu itham altına alarak…

FARUK BAL (Konya) – Grubunuzu değil, ben PKK’yı söyledim Sırrı Bey.

SIRRI SAKIK (Muş) – Efendim, BDP Grubunun adayları belirleme konusundaki tutum ve öz yönetimle ilgili eleştirileriniz vardı. Bu konuda açıklama yapmak istiyorum.

FARUK BAL (Konya) – Hayır, PKK’yı söyledim ben.

BAŞKAN – Şimdi, bakın, orada bir sorun yok ama şimdi “Ben öyle demedim.” veya “Öyle söylemedim.” denildiği zaman, onu kayıtlara geçirmek açısından “PKK’yı kastettim.” dediniz siz, BDP’yi söylemediniz.

SIRRI SAKIK (Muş) – “BDP” dedi. Burada PKK seçimlere katılmadı, BDP katıldı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

5.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde MHP Grubu ve şahsı adına yaptığı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ya, biz sorunlarımızı çözmek zorundayız. Yani, şimdi, siz sürekli “Öcalan, PKK, PKK…” Burada bir PKK realitesi vardır, bir Kürt realitesi vardır ve bunları çözmek zorundasınız. İster MİT görüşür ister Hükûmetin belli birimleri ama görüşerek, konuşarak bu sorunları çözmek zorundayız.

Bakın, biz burada koltuklarımızda oturmuşuz ama 12 metrekarelik alanda, beton ve demir yığınları arasında olan Sayın Öcalan kanı durdurmuşsa, bir yıldır kan akmıyorsa bu topraklarda, ölüm yoksa, kan ve gözyaşı yoksa bizim dönüp ona buralardan hakaretler saydırmak değil, teşekkür etmemiz lazım. Şimdi, bir yıllık bir süre içerisinde görüşmeler sonucu eğer bu ülkede barış iklimi varsa biz bundan dolayı büyük bir mutluluk duyarız. Bunu büyütmek adına, demokratik siyasetin hayat bulması için de çaba sarf ederiz.

Bakın, hiç beğenmediğiniz bu Barış ve Demokrasi Partisinin adayları belirleme konusunda, aslında sizlere ders veren, nasıl bir demokratik işleyiş içerisinde olduğunu da araştırırsanız görürsünüz. Barış ve Demokrasi Partisi tehditlerle değil, halkıyla, bu 12 Eylül ve generallerinin getirdiği Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu’nu bir tarafa atarak ön seçim yapar, binlerce insanla ön seçim yapar.

Bu yetmez, “öz yönetim” dediğimiz, Ankara’nın hantal yapısını bütün Türkiye’ye dağıtmaktır. Yani “öz yönetim” dediğimiz, dünyanın dört bir tarafında, 56 ülkesinde uygulanır ve ülkeler de bölünmez. Ama siz, bu sistemden beslendiğiniz için, hiçbir kural, kaide olmadan “Kan aksın, şiddet devam etsin, ne olursa olsun bizim iktidarlarımıza, koltuklarımıza hiçbir şey olmasın, yoksul Anadolu çocukları ölsün…” Onun için, biraz vicdan sahibi olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bu konuda, bu süreçte emeği olan insanları takdir etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın hatip “Kan aksın, şiddet olsun.” şeklinde, partimizi ilzam eden bir cümle kullanmıştır.

SIRRI SAKIK (Muş) – Ben “parti” demedim.

BAŞKAN – Sayın Canikli’yi dinleyemedim çünkü…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tamam Sayın Başkanım.

FARUK BAL (Konya) – Bundan sonra verirsiniz.

BAŞKAN – Bir saniye… Size söz vereceğim Sayın Bal da, bir izahatta bulunmak istiyorum.

Sayın Bakan, konuşma yapmayı talep ettiği için, o nedenle…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tamam.

BAŞKAN - Yani, hayır… Şimdi ben Sayın Bal’a sataşmadan söz vereceğim, size on dakikalık…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Hayır, Canikli’ye verebilirsiniz; ben hakkını almayayım.

BAŞKAN - Hayır, ona ancak iki dakika verebilirim. Hak, hukuk yok…

Şimdi Sayın Bal, buyurunuz siz.

 

6.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi milletimizin her ferdini mübarek bir değer olarak kabul etmektedir ve her ferdini de Cenab-ı Allah’ın mukaddes bir emaneti olarak görmektedir. Bundan dolayıdır ki hiçbir kimseye hiçbir ayrımcılık yapılmaması fikrini benimsemiş bir partidir. Bunun üzerine de bin yıllık kardeşlik hukukunu oturtmuş bir partidir; sadece, bin yıl boyunca buluştuğumuz, görüştüğümüz, elde ettiğimiz müşterek değerleri yaşatmak değil, bunları aynı zamanda gelecek bin yıllara da taşıma azim ve kararlılığı içerisindedir.

Bu kapsam içerisinde, Türkiye'nin, evet, bir güneydoğu sorunu vardır. Bu sorun, bölgesel bir sorundur, iklimle ilgilidir, coğrafyayla ilgilidir; bu sorun, ekonomiyle ilgilidir, sosyal gelişmişlikle ilgilidir, kültürel gelişmişlikle ilgilidir ama asla bir etnik sorun olarak değerlendirilemez ve bu sorunun çözümü için de Türkiye'nin terörle mücadele ettiği… O terörün başını çekmiş olan bir kişinin çözümüne ihtiyacı da yoktur Türkiye'nin.

Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bin yıllık kardeşlik hukukunun muhafaza edilmesi gerekirken elbette akan kanın akmaz hâle gelmesinden gurur duyarız, lakin, bu akan kanı akmaz hâle getirirken Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terör örgütünün  vergi toplamasına, asker toplamasına, mahkeme kurmasına, asayiş birlikleri kurmasına da üniter ve millî devlet çerçevesi içerisinde elbette karşıyız, elbette karşı olmaya devam edeceğiz. (MHP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, ben yerimden, tutanaklara geçmesi için söylüyorum.

Bu bir Kürt sorunudur, bir hak, hukuk ve adalet sorunudur, bir iklim sorunu değil. İklimden dolayı doksan yıllık bir kavga olabilir mi? Yani düşünün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, hâlâ Kürt sorununu, bu kadar acıların yaşandığı bir sorunu iklim sorunu olarak değerlendirmek… Türkiye kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Hükûmet adına…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biraz önce Sayın Bal’ın konuşmasında Hükûmetimize ve Başbakanımıza yönelik olarak…

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

7.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde MHP Grubu ve şahsı adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 

Bakın, Hükûmetimize ve Başbakanımıza yönelik olarak “Diktatöryal eğilimler içerisinde.” gibi ya da buna benzer ifadelerin hiçbirisinin gerçeği yansıtmadığını, bütün bunların sadece iftiradan ibaret olduğunu en iyi siz biliyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Siz de biliyorsunuz böyle olduğunu.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kesinlikle siz biliyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Siz de biliyorsunuz, siz de. 

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bırakın diktatörlüğü, otoriter eğilimlerin ağır bastığı bir ülkede şu anda basın böyle mi işler Allah aşkına! Bu tartışmalar, bu çatışmalar böyle mi yaşanır?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Nasıl işler?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – İşlemiyor ki.  “Alo Fatih!”

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani dünyanın en gelişmiş ülkelerinde fiilen yer almayan özgürlük ortamı…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Böyle işlemez tabii ki.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Basın mı var Canikli?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  Evet, aynen öyle. Hatta sınırları zorlayacak şekilde özgürlük ortamı Türkiye’de vardır, fazlasıyla vardır.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Fatih Altaylı söylemedi mi “Hepimize baskı var.” diye?

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – “Alo Fatih”i biz mi kurduk? Allah’tan korkun!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hiçbir dönemde olmadığı kadar vardır, altını çizerek söylüyorum, hiçbir dönemde olmadığı kadar vardır.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Tabii, Fatih Altaylı demedi mi “Hepimize baskı var.” diye? İnsaf et, insaf! Allah’ım Yarabbim, bunlar çok acayip bir şey ya!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani, ama illa birileri diktatöryal eğilimler görmek istiyorsa geçmişe bakabilir. Geçmişte bunların çok örnekleri var, geçmişte, bakın, sayısız örnekleri var. Türkiye bu anlamda bir müze gibi, zenginlikler var, yani rahat olun o konuda, bakın görürsünüz. Çok görürsünüz, çok uzaklara gitmenize gerek yok.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Alo Fatih!”, “Alo Fatih!”

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Buradan dinlettim size, buradan; buradan dinlettim Başbakanın sesini, “Alo Fatih”i.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama bugün Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da dahi görülmeyen bir özgürlük ortamı…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Evet, evet, özgürlük(!)

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sadece sizin özgürlüğünüz var, sadece sizin!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …bir serbestlik ortamı, insanların düşüncelerini ve yaşam biçimlerini belirleme ve hayata geçirme ortamı Türkiye'de vardır; evet, Türkiye'de vardır. Bu da Türk demokrasisinin gelişme seviyesini gösterir ve bu da son on iki yılda ortaya çıkmış olan bir gelişmedir ağırlıklı olarak; ne  derseniz deyin, sonuç budur. Dolayısıyla, olaya böyle bakın.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Evet, tam, gerçekten öyle, haklısın; on iki yılda akılalmaz şeyler ortaya çıktı!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, şimdi, değerli arkadaşlar, MİT daha önce dış operasyon yapmıyor muydu? Yapmıyor muydu? Yapıyordu.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz bilmiyoruz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Peki, şimdi niye kanun çıkarıyorsunuz?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Yasa dışı…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani on beş yıl önce, yirmi yıl önce MİT dış operasyon yapmıyor muydu? Yapıyordu.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – O zaman niye bu yasayı çıkarıyorsunuz madem öyle de?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Yasa dışı…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Biz ne yapıyoruz?  Biz, şu anda daha şeffaf hâle getiriyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisinden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Teşekkür ederim.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …millî iradenin tecelli ettiği yüce Meclisten onay alarak bunları yapmaya çalışıyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sadece Başbakanın MİT’i hâline getiriyorsunuz, Başbakanın MİT’i.

BAŞKAN -  Sayın Canikli, teşekkür ederim.

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)

BAŞKAN -  Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN -  Efendim?

FARUK BAL (Konya) – Ben, Sayın Bakandan sonra… “İftira” dedi, o bakımdan cevap vermek zorundayım.

BAŞKAN - Şimdi davet ettim, ondan sonra dinleyeyim sizi, sataşma varsa bakacağız.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sataşma yok Sayın Başkanım, ben kimseye bir şey söylemedim, “Geçmişe baksın.” dedim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Atalay.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, tabii, 10 Nisan, polis teşkilatımızın 169’uncu kuruluş yıl dönümü, tebrik ediyorum. Onlarla bir dönem çalışma saadetine de ermiş birisi olarak nice yıl dönümleri diliyorum inşallah.

Bunun dışında, tabii, büyük bir seçim geçirdik, seçimden sonraki ilk oturumdur bu. Bu seçimler de hayırlı olsun, bütün partilerimize, seçilen bütün arkadaşlarımıza, yerel yöneticilerimize de başarılar diliyorum.

Dün, AK PARTİ olarak Başbakanımızın başkanlığında oturduk, tam dört saat -biz bir rapor hazırlamıştık, bizde bir seçim koordinasyon strateji ekibi vardır, benim başkanlığımda o iki ay çalıştı- kampanyamızı gözden geçirdik, seçimin artılarını, eksilerini, sonuçlarını değerlendirdik; doğrusu bu seçimin -tabii kendimiz açısından da- çok önemli sonuçlarını gördük.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Görmeyenler de var Sayın Bakanım.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Şimdi, tabii, burada dileğim bütün partilerin, herkesin bu seçimin sonucunu iyi bir analiz etmesi…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Etmeyenler de var.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - …ve hiç olmazsa, seçim sonrası buradaki konuşmalarda, seçimden hemen önceki konuşmalarını da göz önüne alarak birazcık değişiklikler yapmalarıdır.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Yapmıyorlar Sayın Bakanım.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – MİT’i anlat MİT’i.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ama o konuda bir şey olmadığını burada görüyorum. Çok zarar ederler, bunu yaparlarsa, seçimi iyi analiz etmeden konuşurlarsa.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Çok iyi analiz ettik, merak etme.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Onlar yenilmeye mahkûm olmuş.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben özellikle hiç sesimi çıkarmadan dinledim. Hiçbirimiz, son konuşmacı on beş dakika konuştu, hiçbir yerden bir ses çıkmadı. İstirham ediyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Hiç kimse de eli cebinde konuşmadı!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Elinizi cebinizden çıkarın hiç olmazsa!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Son konuşan sayın konuşmacının burada söylediklerinin hepsi kendi düşüncesidir, sofistike düşünceleridir, hayal ürünüdür, söylediklerinin hiçbirine katılmıyoruz, hepsini  reddediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Siz de müzakere edilen tasarıyı anlatmıyorsunuz zaten, başka bir şey anlatıyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hükûmetimizle, partimizle, hatta MİT Yasası’yla ilgili söylediğinin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor. Ne mevcut MİT Yasası’nı ne şu andaki getirilen teklifi yansıtmıyor, bunu da kayıtlara düşmesi açısından ifade ediyorum.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – MİT değil de size başka bir şey vermişler herhâlde!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Tabii, 17 Aralık falan… Değerli milletvekilleri, hepiniz iki ay ilinizde, ilçenizde, Türkiye’de konuştunuz.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Yok mu?

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Gözlerimizle gördük Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, bakın, milletin verdiği cevabı iyi irdeleyin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

FARUK BAL (Konya) – Ona yargı cevap verecek, yargı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Başbakanımız…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Oy isterken “Yolsuzluk yapacağız.” mı dediniz?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Onun için mi 2 milyon oy aşağı aldınız?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ama ben konuşurken de siz dinleyin.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Doğru konuş, doğru konuş da dinleyelim!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, bakın, ben hepsini dinledim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Millet yolsuzlukları hiç soruşturmadı. Ama siz “Biz yolsuzluk yapacağız, ona göre oylayın.” deyin, tamam, millet öyle oylasın. Deyin ki “Biz yolsuzluk yapacağız, ona göre oyunuzu verin.”

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri… Sayın Serindağ, lütfen…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Öyle yapsın o zaman.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, ben sizi dinledim lütfen dinleyin, lütfen dinleyin.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Parmak sallama! Ne parmak sallıyorsun ya!

BAŞKAN – Sayın Öztürk, lütfen...

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Burada parti propagandalarını dinleyecek değiliz, parti propagandasını bırak.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sen Bakansın, doğruları söyle.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, biz partimiz içinde veya dışında, partimizle ilgili Başbakanımız ilk grup toplantısında söyledi, “Yanlış yapanın hesabını sorarız.”

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Kaç kişiden sordunuz, kaç kişiden? Hiç yanlış yapan olmadı mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Haftaya da gelecek, burada da komisyon kuracağız ve göreceksiniz, ama bütün bunları, sadece bunları konuşarak negatif politikayla, kara kampanyayla da seçim falan kazanılmıyor, onu da Türkiye gördü, onu da en çok sizler gördünüz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Konuşmayalım götürsünler!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Onu biz bilelim artık, kazanılıp kazanılmadığını!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, yasayla ilgili şunları söyleyeyim: İleri sürülen eleştiriler kişisel yorumlardır. “MİT her şeyi yapar.” gibi bir şey yok. MİT hukukun içinde çalışan cumhuriyetimizin seçkin bir kurumudur. Öyle ordudan istediğini alacakmış, silahlarmış… Bakın, bunlar kafa karıştırmaktır, maddeyi açıp okuyalım.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Silah Kanunu’nda MİT’e silah ithalatı yetkisi veriyorsunuz, bu da sizin düzenlemeniz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Efendim, dün söylediğimiz gibi, biz… Burada “AKP MİT’i” bilmem ne, bunlar ayıp. Bu, bizim devletimizin bir kurumudur ama Başbakana bağlı.

KEMAL EKİNCİ (Bursa) – Siyasallaştırıyorsunuz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, MİT Başbakana bağlıdır. Anayasa bunu belirler, yasalar belirler. Üç kurum başka bakana bağlanamaz; bir, Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanlığı; iki, MİT; üç, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği. Yani her zaman böyle olmuştur.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın Bakan, bunu millî güvenlik derslerinde öğrenmiştik biz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – “Başbakana bağlanıyor, Başbakana.” Böyle bir şey yok arkadaşlar ya! Niye kendimizi aldatıyoruz arkadaşlar ya!

Yani paralel yapı, bilmem ne… Paralel yapıyı biliyoruz, iki parti çok sevdi, hayrını görün!

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Ya, on iki senedir birlikteydiniz, on iki sene!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – İnşallah alanlarda da, seçimde hayrını görmüşsünüzdür!

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Onları sen getirmedin mi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Evet, söylenmeseydi konuşmayacaktım, ama bu konuşmalar karşısında, bakın, ben…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ağlayıp sızladığınızı unuttunuz ama!

BAŞKAN – Sayın Öztürk, rica ediyorum, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, dün burada yapılan konuşmaları, dün tutanaklarını aldım, akşam altını çizdim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ağlayıp sızladığınızı unuttunuz ama Sayın Bakan!

BAŞKAN – Sayın Öztürk, rica ediyorum…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Size söylesem sözcülerin söylediklerini… Onlar söylenince biz de burada söyleriz, kusura bakmayın.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hasretine dayanamadığınızı unuttunuz ama!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; MİT adli bir kolluk teşkilatı değildir. Bu bağlamda Millî İstihbarat Teşkilatının topladığı istihbarat verileri, terörle mücadelede gerekli tedbirlerin alınması ve karar alıcılara stratejik konularda destek olmak içindir. Örneğin, Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından Silahlı Kuvvetlere verilecek destek çok önemlidir. Bu itibarla, Millî İstihbarat Teşkilatı yurt içindeki yapısını daraltmakta ve yurt dışındaki faaliyetlere odaklanmaktadır. Yurt içinde ise ağırlıkla sınır ve sahil bölgelerinde, terör ve casusluk, bu ikisi üzerinde Silahlı Kuvvetlerin yaptığı bütün operasyonların istihbaratını MİT verir. Şu anda en yakın çalıştığı kurum ve en çok bilgi verdiği yer Silahlı Kuvvetlerdir.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – 2 bin tırı Silahlı Kuvvetler mi gönderdi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ve biz, değerli arkadaşlar, bunları on iki yıldır biliyoruz, uyguluyoruz, biz on iki yıllık hükûmetiz ve ben güvenlikten, güvenlik koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak ve bir dönem de İçişleri Bakanlığı nasip olmuş bir kişi olarak bütün bu alanları iyi bilirim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Başımıza gelenlerin nereden geldiği belli artık!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, size tavsiye ediyorum, Avrupa ülkelerinden iki üç ülkeyi inceleyin lütfen; şu yasanın maddeleriyle onları mukayese edin, bunu istirham ediyorum. Yani, kendi millî kurumumuzu böyle, bu şekilde yerden yere vurmak ve çıkacak yasayı bu şekilde nitelemek kimseye bir şey kazandırmaz.

KORAY AYDIN (Trabzon) – Size güvenilmiyor, size!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, burada, dün ifade ettim, komisyonun çalışmasını sürdürüyoruz, denetleme komisyonu, Meclise önemli bir yetki verilecek. Zaten herkes siyasetten rol çalmaya çalışıyor, biz siyasete daha fazla rol vermeye çalışıyoruz, yüce Meclisin rolü artsın istiyoruz. Onun için de ülkemizin gerek istihbaratını gerek güvenliğini bu yüce Meclis denetleyecek. Salı günü yeni maddemizi, yeni bir madde ihdasını getireceğiz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hangi rollerde olduğunuzu biliyoruz Sayın Bakan!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bu, siyaset kurumumuz adına, yüce Meclis adına çok önemli bir gelişmedir, onu da ifade etmek isterim.

Burada, özet olarak şunu söyleyeyim: Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; burada hukukun dışında olağanüstü hiçbir şey yok.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hukuk var mı?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) –Hukuk hiç yok!

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hukuk var mı, hukuk?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – İstirham ediyorum, bugün zaten maddelerin bazısı görüşülecek, mevcut yasayı okuyun, başka bir ülkeden bari. İstiyorsanız, o ülkeyle ilgili, arkadaşlarım MİT’ten getirmişler bütün Avrupa ülkelerinin örneklerini, fotokopisini verelim, oradan okuyun.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Avrupa ülkelerinin devlet kurumu niteliği…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Meclis böyle mi bilgilendiriliyor sizin usulünüzce?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, burada…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bir tane yolsuzluk olmaz Avrupa’da.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Avrupa ülkelerinde bu kadar işi yapıp da kalan bakan var mı Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Efendim, “Başbakanlık her görevi verecekmiş...” Bakın arkadaşlar, yanlış.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu kadar şaibe içerisinde olup kalan bakan var mı Avrupa ülkelerinde?

BAŞKAN – Sayın Öztürk, rica ediyorum, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Başbakanlık “dış güvenlik, terörle mücadele, millî güvenlik” bu üç konuda görevler verebilir, kanunun dışında bir görev veremez, okuyun o maddeyi lütfen.

“Efendim, Başbakanlığın verdiği her operasyon…” Şu tasarıda veya şu mevcut yasada bir tane “operasyon” kavramı yoktur arkadaşlar, getirdiğimiz teklifin de, getirilen teklifin de hiçbir yerinde yoktur.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Üniversite hocasısın ya, hâlâ kürsüdesin ya!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – “Her türlü görev.” nasıl olacak, nasıl anlayacağız?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Dolayısıyla, yani bunlar konuşulurken lütfen katkı verecek konuşmalar yapılırsa memnun oluruz. Komisyonda çok güzel değerlendirmeler oldu, bakın, biz onları önergelerle değiştiriyoruz.

“Yargı yetkisi dışına çıkarılır.” diyor bir milletvekilimiz. Arkadaşlar, böyle bir şey olur mu? Hiç kimse yargı yetkisi dışına çıkarılamaz Türkiye’de.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Allah Allah!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Biz neyi oylayacağız? Sizin elinizdeki başka bir şey herhâlde Sayın Bakan! Size başka bir şey mi verdiler?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sadece Yargıtaya veriliyor, sadece. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Atalay.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, bir talebim var efendim.

BAŞKAN – Sayın Bal, buyurunuz.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, Sayın Canikli benim söylediklerimi iftira olarak nitelendirdi, Sayın Bakan da “Hayal ürünü, katılmıyorum, reddediyorum.” gibi sözlerle sözlerimi çarpıttı. İkisini birleştirerek rica ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sayın  Bakan hâlâ üniversite kürsüsünden inmemiş ki bizi öğrencileri zannediyor. Bir inebilse kürsüden.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Bakan başka bir şey anlatıyor galiba, teklifi okumamış herhâlde ya da okumuş, anlamamış.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir kürsüden inebilse.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sizin söyledikleriniz burada yazmıyor, burada yazan başka bir şey.

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

8.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın 563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde Hükûmet adına yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan yönetimindeki Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetiminin otoriterleştiğini sadece biz değil…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ben çok iyi çalışırım, öğrenci gibi çalışırım.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Saf olan biz değiliz, siz söylüyorsunuz meydan meydan!

FARUK BAL (Devamla) – …bütün dünya ifade ediyor ve ortaya delillerini koyuyor. Ben 3 tanesinden bahsedeceğim. Türkiye’nin görsel basınla ilgili olarak sorunu vardır. Bu sorunu Sayın Başbakan yaratmıştır “Alo Fatih” hatlarıyla. Televizyonların, her televizyonun içerisine bir “Fatih” yerleştirmiş, neyin yayınlanacağına, neyin yayınlanmayacağına o karar veriyor. Yazılı basının da -Gazeteciler Sendikasının ortaya koyduğu rakam bu- 200 köşe yazarı, muhabir ve koordinatörü atılmıştır ve Türkiye basın özgürlüğü alanında dünyanın 180 ülkesinden 154’üncü sırasına düşmüştür Afganistan’dan sonra.

Bir de sanal basın var, burası biraz daha rahat. Onu da Sayın Başbakan “Twitter, mivitır; Youtube, mutub kapatacağım.” dedi, kapattı. Bu otoriter değil de nedir, bunu ifade etmiştim.

Şimdi, Sayın Bakana gelince, Sayın Bakan da “Hayal ürünü, bunlar kendi düşüncesi.” filan dedi. Ben şimdi kanundan maddelerini teker teker okuyayım, hayal mi, gerçek mi beraber karar verelim. MİT, PKK terör örgütü dâhil -o anlaşılıyor 3’üncü maddenin (a) fıkrasında- ilişkiye geçecektir. Yani “Oslo görüşmeleri aklanacaktır.” anlamında.

İki, bu kanun çerçevesinde görevleriyle ilgili olarak kamu kurum, kuruluşu, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar, tüzel kişiler dâhil hepsi bilgi ve belgeleri MİT istediği zaman vermek zorunda kalacaktır. Bu, dünyanın hangi ülkesinde var Sayın Bakanım?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Hepsinde var, hepsinde; casusluksa hepsinde var.

FARUK BAL (Devamla) – Devam ediyoruz. Aynı maddenin (c) fıkrasında “Yapılan soruşturmalarla ilgili bütün ifade tutanaklarına, her türlü bilgi ve belgeye MİT ulaşabilir, yani yargının içerisine girebilir.” diyor.

Devam ediyoruz, atlayarak geçiyorum. “MİT, ankesörlü telefonlar dâhil, istihbaratla ilgili olmak üzere, ön istihbaratla ilgili olmak üzere hiçbir kanuna tabi olmadan Müsteşarın izniyle dinleyebilir.” diyor.

Devam ediyoruz. 7’nci maddesinde… Şimdi “Yargıyla ilgili.” demiştiniz. Burayı dinleyin Sayın Bakanım, ben kanunu okuyorum size: “Cumhuriyet savcıları, MİT görev ve faaliyetleri ile ilgili mensuplarına ilişkin herhangi bir ihbar, şikâyet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde MİT ile temasa geçer. Konunun MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin olduğunun anlaşılması veya belgelendirilmesi üzerine adli yönden hiçbir işlem yapılamaz.” Bu ne demektir? MİT silah kaçakçısıyla silah kaçakçılığı yaparken yakalandı, MİT adam öldürürken yakalandı, MİT esrar kaçırırken, uyuşturucu kaçırırken yakalandı. MİT’ten birisi diyecek ki: “Bu MİT’in faaliyetleriyle ilgilidir.” Bitti, savcı hiçbir şey yapmayacak. Bu yargıya müdahale değil, yargının faaliyetlerini, yargı erkinin gücünü kanunla sınırlamak değil de nedir Sayın Bakanım?

Devam ediyoruz: İstenilen bilgileri, belgeleri vermezse bir kurum, kuruluş, şirket, banka, vesaire, kendi özel kanunlarını gerekçe olarak gösterse dahi dört yıldan on iki yıla kadar hapis. Bu hangi hukuk devletinde var? Bunun adı istibdat devletidir, bunun adı El Muhaberat örnek alınarak Suriye benzeri Orta Doğu demokrasisine geçiştir.

BURHAN KAYATÜRK (Van) - Allah’tan kork ya, Allah’tan korkun yani Muhaberat’a…

FARUK BAL (Devamla) - “İleri demokrasi” diyorsunuz ya, ileri filan değil, geri vitese takılmış istihbarat ve otoriter bir yönetime geçiş kanunudur. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

BURHAN KAYATÜRK (Van) – Söylediklerinize inanıyor musunuz Allah aşkına?

FARUK BAL (Konya) – Kanunu oku.

BURHAN KAYATÜRK (Van) - İnanmıyorsunuz değil mi?

FARUK BAL (Konya) – Bana inanmıyorsan kanunu oku.

BURHAN KAYATÜRK (Van) – İnanmadan konuşuyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, söz istiyorum. Bir cevap…

BAŞKAN – Bir saniye.

Şimdi…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Benim söylediğimi yanlış şey yapıyor, bir dakikalık bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, size sataşmadan söz vereyim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun, kürsüye geleceksiniz Sayın Bakan. İki dakikalık süreniz var.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Buradan, buradan şey yapayım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Öyle yok işte. Ya da 60’ıncı maddeye göre bir dakika vereceğim; ikisinden biri.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Öyle mi? Peki.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – İç Tüzük’e uyun Sayın Bakan!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Teşekkür ederim, kusura bakmayın Başkanım.

BAŞKAN – Ya, ben, işte, İç Tüzük’ü uygulamaya çalışıyorum.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

9.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Hükûmete ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir konuya vaktim el vermediği için açıklık getiremedim; onu, doğrusu, burada Sayın Bal söyledikten sonra bir defa daha bir iki cümleyle açıklamak isterim.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hayır, sataşma olmadı şimdi Sayın Başkan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz çözüm sürecini yürütürken…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sataşma olmadı Sayın Başkan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz çözüm sürecini yürütürken…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sataşmadan söz olmadı. Bu, sataşmadan söz olmadı, başka bir şeye gitti.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ama ayıp ediyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Ali Uzunırmak, benim tasarrufum öyle oldu.

Buyurunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ayıp ediyorsunuz!

BAŞKAN – Buyurunuz lütfen, lütfen…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Bakanın süresini yeniden başlatın Sayın Başkanım!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz çözüm sürecini, hiçbir safhasını gizli yürütmüyoruz; meşru zemin içinde, hukuk içinde yürütüyoruz.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hangi hukuk o?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Yani burada bir madde okuyor, burada PKK falan yok, “Örgütlerle görüşebilir.” falan… MİT daha önce de görüşmüştür, on beş yıl önce de görüşmüştür, MİT daima görüşür, devletin menfaati gereği görüşür. Bunu burada…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – “Millî güvenliği tehdit eden yapılarla irtibat kurabilir.” diyor!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Eskiden de var, şimdi var ve biz çözüm sürecini apaçık yürütüyoruz. Biz öyle, bakın, lafımızı çekinmeyiz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hani “şerefsiz” diyordunuz ama!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hani “Görüşenler şerefsizdir.” diyordunuz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz yaptığımıza “Yaptık.” deriz ve biz risk alan bir Hükûmetiz.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – “Görüşen şerefsiz.” dediniz, daha ne diyeceksiniz ya!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ülkemizin bir sorunu varsa cesaret gösteririz; öyle, o onu söylüyor, öbürü onu söylüyor diye de sorunları ele almaktan korkmayız. Biz bir çözüm süreci yürütüyoruz, MİT örgütle de görüşüyor, biz BDP’yle görüşüyoruz; siyasi boyutunu biz yürütüyoruz ve bu devam edecek, gerekirse MİT başka örgütlerle de görüşecek.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Canikli, dinleyeyim sizi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Bal konuşmasında Hükûmetimizin…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yazık, yazık, yazık!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Görüşmeye devam edin, devam!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Şerefsiz yaptınız emrinizde çalışanları be! Emrinizde çalışanları şerefsiz yaptınız!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, düzgün, Ali Bey…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Kendiniz şerefsizliği üstlenmemek için sizinle çalışanları şerefsiz yaptınız!

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ali Bey, Ali Bey…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bütün çalışanları şerefsiz yaptınız be!

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Emrinizde çalışanlara “şerefsiz” diyorsun!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Şerefsiz sensin!

(MHP Grubundan Komisyon sıralarına yürümeler)

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – İade ediyorum, şerefsiz sensin!

BAŞKAN – Sayın Bakanım, lütfen…

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.20

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 18.40

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon burada, Hükûmet burada.

Birinci bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Bolu Milletvekili Sayın Tanju Özcan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de şahsım adına, birinci bölümle ilgili düşüncelerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Ancak çok önemli ve sıcak bir gelişme var, bununla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Bolu’da bir anayasal suç işleniyor. Henüz birkaç gün önce seçilmiş Bolu Belediye Başkanı kontrol altına alamadığı bir gazeteyi, yayın politikasını belirleyemediği yirmi altı yıllık bir köklü gazeteyi kapatmak için, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen faaliyet içerisinde ve Sayın Valinin çabalarına rağmen de bu faaliyetler hâlâ devam ediyor. Ben, yüce Türk milletinin kürsüsünden, yaşanan bu olayı lanetlediğimi ifade ediyorum. Bu konuda AKP’li yetkililerin de gereğini yapmasını beklediğimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Evet, sayın milletvekilleri, burada görüşmeleri izliyoruz hep birlikte, bu önemli yasayla ilgili. Ben, aynı zamanda İçişleri Komisyonu üyesi olarak bu görüşmelerin önemli bir kısmını Komisyonda da takip etme şansı buldum. Öncelikle şunu ifade etmeliyim: Sayın Bakanın bugünkü tavırlarının bir benzeri Komisyon görüşmeleri sırasında da vardı. Üstelik, Sayın Bakanın bir sözü beni çok şaşırttı. Sayın Bakan, az önce görme fırsatı bulduk, hemen hemen her maddeyle ilgili Hükûmet veya AKP Grubu bir önerge vermiş, değişiklik önergesi vermiş ve bunların tamamı da, bu değişiklik önergelerinin tamamına yakını da, Komisyon gündeminde iken konu, Komisyon üyesi milletvekilleri tarafından gündeme getirilmiş olan konulardı ama Sayın Bakan çıktı burada, “Bu, Hükûmet tasarısı değil.” dedi, sanki 2 AKP’li milletvekili arkadaşımızın hazırladığı bu teklifi daha önce hiç görmemiş gibi. Komisyonda bu yasa teklifi görüşülürken sanki Hükûmeti temsilen orada oturmuyormuş gibi bir tavır içerisine girdi.

Ben sizlere soruyorum: Sayın Bakan bu tavrıyla iyi polis-kötü polisi mi oynamak istiyor, yoksa bu teklifi veren -veya verdirilen- 2 arkadaşını mı satıyor veya o Komisyonda bu görüşmelerde bulunan milletvekillerinin aklıyla, zekâsıyla dalga mı geçiyor? Bu sorunun cevabını bulmamız lazım.

Sayın Bakan bu teklif Komisyonda görüşülürken Hükûmeti temsilen orada bulundu arkadaşlar, bütün bu eleştirileri dinledi ama öyle anlaşılıyor ki ya duymazlıktan gelmiş ya da okuduğunu ve konuşulanları anlamamış. Biz o zaman da ifade ettik, “Sayın Bakan, bu yasa bu şekilde geçerse, bu değişiklik bu şekilde geçerse MİT dünyanın en çok tartışılan istihbarat örgütlerinden bir tanesi olur; Türkiye Cumhuriyeti devleti bir muhaberat devletine dönüşür, Millî İstihbarat Teşkilatı devletin istihbarat teşkilatıyken Hükûmetin istihbarat teşkilatı hâline gelir.” dedik, bunları anlattık. “Yasama tekniğine uygun olmayan ifadeler var.” dedik, bunları da defalarca söyledik ancak Sayın Bakan bugün sanki o konuşmalar olmamış gibi “Önergelerimiz var.” diyerek dün -bu önergeleri biraz önce getirdiler- aslında bizim söylediğimiz birçok hususu bugün bu önergeleri vermek suretiyle kabul etmiş olduğunu ifade ediyor.

Ben yasa teklifiyle ilgili düşüncelerimi 2’nci maddede ayrıca ifade edeceğim. Ancak, görüşmelerin başından itibaren Sayın Bakan Beşir Atalay buradaydı, sizler de üslubuna son derece şaşırdınız, ben görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki ilk olmuştur bir bakanın bir milletvekiline hakaret ettiği açıkça ve bunun sonucunda ilgili Bakanın kınanmamasını da ben kınıyorum Sayın Başkanım. Böyle bir şeyi kabul edebilmemiz mümkün değil.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, şeyleri istedim. Getirecekler, ona göre konuşacağız.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Üstelik Sayın Bakanın kürsü konuşmalarında âdeta kahvede konuşur bir hatip gibi konuşmasını da kendisine yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Seçimden bahsetmesin mi?

TANJU ÖZCAN (Devamla) – AKP grup başkan vekillerinin de kendisini uyarmasını beklediğimi ifade ediyorum. Böyle bir şey olmaz. Sayın Bakan -belli ki özel bir sorunu var, bir şeye canı sıkılmış- bütün sinirini Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden almaya çalışıyor. Bunu kabul edebilmek mümkün değil, bunu Türkiye Cumhuriyeti milletvekili olarak içine sindirebilmek mümkün değil; bunu iktidar partisi grubu olarak seyretmeniz, bize göre, mümkün değil.

Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Teklifin birinci bölümü üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

563 sıra sayılı Teklifin 1. Bölümü üzerindeki görüşmelere devam edilmesini İçtüzüğün 72 nci maddesine göre arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Akif Hamzaçebi                              Ali Özgündüz                                     Binnaz Toprak

                      İstanbul                                             İstanbul                                              İstanbul

                    Özgür Özel                                       Ahmet Toptaş                                     Mahmut Tanal

                       Manisa                                         Afyonkarahisar                                        İstanbul

                  İlhan Demiröz                                   Süleyman Çelebi

                        Bursa                                               İstanbul

Gerekçe:

Görüşmelere devam edilmesi önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi…

III. – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı…

BAŞKAN – Yoklama isteği vardır.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Demiröz, Sayın Serindağ, Sayın Toprak, Sayın Şeker, Sayın Özkan, Sayın Tanal, Sayın Çelebi, Sayın Özel, Sayın Özcan, Sayın Genç, Sayın Öner, Sayın Acar, Sayın Haberal, Sayın Yılmaz, Sayın Gümüş, Sayın Köktürk, Sayın Güler, Sayın Korutürk, Sayın Sarıbaş.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma saati: 18.50

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

 

III.- Y O K L A M A

 

BAŞKAN - İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrar yapacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum.

Listeden okuyacağım. Arkadaşlarımız girerlerse sisteme sevinirim.

Sayın Özel, Sayın Türkoğlu, Sayın Genç, Sayın Yılmaz, Sayın Erdoğan, Sayın Ağbaba, Sayın Serindağ, Sayın Acar, Sayın Uzunırmak, Sayın Özcan.

Bu sıraya göre söz vereceğim. Sisteme girilebilirse…

Evet, Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Böylesine önemli bir kanunda elbette sorulacak çok soru var ama soruyu cevaplayacak makamda oturan Sayın Bakanı tekrar karşımızda görünce normal bir soru sormak mümkün değil. Gün boyunca biz milletvekillerine hakaret etti, fevkalade gergin, bir bakana yakışmayacak bir üslup kullanıyor. Kendisine bir sağlıkçı olarak ilk önce bir şeker kontrolü tavsiye ediyorum. Hâli, yaklaşımı, Meclise ve milletvekillerine karşı gösterdiği tavrı kınıyorum. “Aklı olan, mantığı olan böyle soru sormaz.” sözünü sarf edecek kadar Meclise karşı hakaretamiz tutum içinde olup da özür dilemek yerine bunu savunan bir Bakana söyleyecek söz bulamıyorum. Biraz önceki tabloya şahit olduğum için çok üzgünüm ve kendisine devlet adamlığı terbiyesi olan, birazcık siyasi ahlakı olan bir Bakan böyle konuşmaz, böyle davranmaz, lütfen Meclisten özür dileyin diyorum.

BAŞKAN – Sayın Türkoğlu…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkanım teşekkür ederim.

Ben de soru sormak istiyordum, bu teklifle ilgili merak ettiğim bazı hususları öğrenmek istiyordum. Ancak, geneli üzerinde yaptığınız soru-cevap işleminde Bakandan aldığımız cevaplar ve Bakanın tutumu sebebiyle soru sormamanın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.

Kırıkkale Üniversitesi Rektörüyken irticanın rektörü olarak görevden alındığından dolayı YÖK Başkanını hıncını alarak içeriye attıran, köstebek unvanının ne olduğu belli olmayan, burada temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak için her türlü yalanı söyleyen, insanları öldürmek için bir MİT teşkilatına dünyanın hiçbir MİT’inde olmayan, demokratik ülkenin bir kamu kurumunda olmayan yetkileri burada çıkıp da savunacak kadar insanlara saygısız, o makamda oturan kişiyi soru soracak nitelikte, bir değerde bulmuyorum. Kendisini şiddetle de protesto ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakana gerçi soru sorup cevap almak da mümkün değil ama şunu soracağım: Sayın Bakan, siz İçişleri Bakanlığı yaptınız. Merak ediyorum hangi ülkenin İçişleri Bakanlığını yaptınız? Yani şimdi diyorsunuz ki bir paralel devlet, bir çete. Sizin zamanınızda bunlar var mıydı, yok muydu? Bunların gelmesinde sizin katkınız var mıydı, yok muydu? Varsa şimdi hangi hukuk devletine bakarsanız bakın bunun karşılığı hukukta şudur: Yardım ve yataklıktan ceza almaktır. Eğer ortada bir çete varsa, bir çete devleti varsa yardım ve yataklıktan İçişleri Bakanı Beşir Atalay olarak sizin de mutlaka yargılanmanız gerektiğine inanıyorum.

İkinci olarak da şunu sormak istiyorum: Ülkede bir Millî İstihbarat Teşkilatı var, bunun bir müsteşarı var, attığı adım kamuoyuna yansıyor. Bir tırı bile yürütemeyen bir Millî İstihbarat Teşkilatının başkanının, müsteşarının hâlâ görevde bulunmasını doğru buluyor musunuz? Bu nasıl bir istihbarat teşkilatıdır?

BAŞKAN – Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dünden bu yana yürüttüğümüz görüşmelerde bütün muhalefet sözcülerinin sorularını ve eleştirilerini kale almayan, hepsini keenlemyekûn yok sayan bir bakana soru sormayı içime sindiremediğim için sorumdan vazgeçiyorum ve Bakanın bu tavrını kınıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ağbaba…

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, ben de eğer biliyorsanız size sormak istiyorum, bilmiyorsanız da canınız sağ olsun.

Balyoz, Askerî Casusluk, Ergenekon davalarında fişlemelerde mahkemelerde gündeme geldi ve birçok davada etnik kimliğinden, mezhebinden, isminden, doğum yerinden dolayı insanların fişlendiği görüldü. Yine, geçtiğimiz aylarda Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı müfettiş sınavlarında fişleme yapıldığı ortaya çıktı. Babasının ismi Ali Haydar olan birinin kırmızı listeye; Kürt, Alevi, ulusalcı olanların kırmızı listeye yazıldığı ortaya çıktı. Bunu acaba kim yapmıştır? Biliyorsanız söyleyin, bilmiyorsanız ben Sayın Bakana sormak istemiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın  Serindağ…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, demin sorduğum soruyu yanıtlamadınız, tekrar ediyorum: Millî İstihbarat Teşkilatının Reza Zarrab ile bazı bakanların ilişkileri konusunda 2013 yılı Nisan ayında bir rapor hazırladığı, bu raporda bakanlarla Reza Zarrab ilişkilerinin açığa çıktığı takdirde Hükûmetin zor durumda kalacağı hususu yer almıştır ve basında yer alan bu haber yalanlanmamıştır. Bu rapor üzerine herhangi bir işlem yapılmış mıdır? “Bu raporu da paralel yapı hazırladı?” diye mi işleme almadınız mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Acar…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu sadece Genel Başkanımıza değil, bütün CHP örgütüne ve demokrasiye yapılan bir planlı saldırıdır.

Sayın Bakan, 2937 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin mevcut hâlinde “7 başlıkta sayılan görevler dışında MİT’e görev verilemez.” diyor. Şimdi siz bu hükmü kaldırıyorsunuz. Oysa bu yetkinin sınırlandırılması, yetkinin kötüye kullanılmasının önlenmesi, yetkinin keyfî olarak kullanılmasının önlenmesi amacıyla buraya konulmuştu. Bu madde kaldırıldığına göre şimdi size soruyorum: Millî İstihbarat Teşkilatının, Başbakanın veya siyasilerin kötüye kullanmasını önlemek için nasıl bir tedbir düşünüyorsunuz? Bu yasada bu nasıl öngörülmüştür? Nasıl kontrol edeceksiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

2010 yılından bugüne kadar istihbarata karşı koyma biriminde daire başkanlığı ve müsteşar muavinliği düzeyinde kaç defa değişiklik yapıldı, en son ne zaman değişiklik yapıldı?

Teşekkür ediyorum, çok önemsediğim bir konu.

BAŞKAN – Sayın Özcan…

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, ben de bu aşamada Sayın Bakana bir soru sormaktan yana değilim. Ancak aklıma bir konu geldi. Az önce bir Divan üyemize Sayın Bakan hakaret ederken, yaklaşık bir buçuk yıl önce –onu size anlatmak istiyorum- o Divanda sol tarafta otururken Sayın Bakanın kolu kırılan Sayın Kamer Genç’in koluna bakarak “İyi olmuş.” diyecek kadar insani duygularını yitirdiğini bugün bir kez daha hatırlattı Sayın Bakan. Bundan dolayı Sayın Bakanı kınıyorum ve hâlâ o Bakanlık koltuğunda oturmasından hicap duyduğumu ifade ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, size göre “Açılım Projesi” ama yüce Türk milletine göre de Türkiye Cumhuriyeti devletinin yıkım projesi olarak uygulamaya koyduğunuz projenin gelinen noktasında vicdanınız rahat mı? Türkiye’yi bölme noktasına getiren bir  bakan olarak tarihe geçmekten mutlu musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangi yüzle cevap verecek Sayın Başkan?  (AK PARTİ sıralarından “Konuşma!” sesi)

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Nasıl yüzün var senin ya! Senin nasıl yüzün var ya!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hangi yüzle cevap verecek?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yüzsüzlük yapma, yapma!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın milletvekilleri, lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli)- Milletvekillerine yalan söylüyor…

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Sende yüz var mı? Sende yüz var mı? Senin yüzün var mı?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Buyurun Sayın Bakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu Meclisin karşısında oturup konuşamaz. Söylediklerinin hepsi yalan.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sus be!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Cumhuriyet rejimini yıkmak…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, böyle bir uygulama var mı?

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen, rica ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangi yüzle geliyorsun buraya sen be!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sen hangi yüzle geliyorsun? Sen hangi yüzle geliyorsun?

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sadece şov yapıyor.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Genç…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Temel hak ve özgürlükleri…

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri….

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen hangi haklarla buraya geliyorsun? Bu millete düşmanlık yapıyorsun, Atatürk’e düşmanlık yapıyorsun.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, yani…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) -  Sayın Bakanım, sizi tavrınızdan dolayı kutluyorum. Bunlara bu yakışır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, bu kadar laf söylenen biri gelip de oturamaz.

BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen, rica ediyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama yalan söylüyor bize.

BAŞKAN – Rica ediyorum, rica ediyorum…

Sayın Bakan, buyurun.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Sayın Başkan, saldırıyla orantılı bir şekilde uyarmıyorsunuz ama.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, insanda biraz edep olur ya!

BAŞKAN – Rica ediyorum, lütfen…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Hâlâ saldırıyor hâlâ rica ediyorsunuz. Saldırıyla uygun bir münasip dille uyarın lütfen.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – O sözleri söyleyenin kim olduğunu herkes biliyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de seni iyi biliyorum. Köstebek ne oldu, köstebek!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Sayın Başkan, rica etsenize bir daha! Bir daha rica edin! Bir daha rica edin, lütfen!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – İsterseniz kapatalım.

BAŞKAN – Ben size de rica ediyorum, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz!

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Ama uygun bir dille uyarmıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, devam etsin Sayın Bakan, devam etsin.

BAŞKAN – Sayın Bakan, ben size söz vereceğim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Böyle bir şey olamaz Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Köstebek ne oldu, köstebek, onu söyle!

BAŞKAN – Sözünüzü tamamlayacağım, bir saniye.

Şimdi, emir kipiyle bugüne kadar hiçbir milletvekiline konuşmadım ben. “Sus”, “otur”, “kalk”, “git” şeklinde hiç kimseye ama hiç kimseye konuşmadım. Dolayısıyla “Rica ediyorum.” diyorum.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Ben de onu diyorum, saldırıyla münasip bir şekilde uyarmıyorsunuz.

BAŞKAN – Beyefendiye rica ediyorum, size de rica ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başka başkan vekillerine emir ettikleri için…

BAŞKAN – Ama sonuç itibarıyla ricaya uyarsınız, uymazsınız, o da sizin bileceğiniz bir iştir. Kalkıp buradan inip, elime şunu alıp kovalayamayacağıma göre sizleri, dolayısıyla…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Oraya vurabilirsiniz ama!

BAŞKAN – Yani, bakın, usuletle suhuletle şu Meclisi kavgasız, gürültüsüz yürütmeye çalışıyorum. Siz burada görev yaptınız Fatih Bey.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Evet, doğrudur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yaşama hakkımız tehlikeye giriyor.

BAŞKAN – Yani, ne şartlarda görev yaptığımızı en iyi siz biliyorsunuz. Dolayısıyla, ben bir milletvekiline -ister burada otursun ister burada otursun ister orada otursun- emir kipiyle bugüne kadar hiç konuşmadım, konuşmayacağım.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sizi de siz yapan o tavrınız.

BAŞKAN – Herkes için ama bu geçerli. Dolayısıyla, elbette ben rica edeceğim, uyacaksınız uymayacaksınız o sizinle alakalı bir konudur. Benim görevim sükûneti sağlayabilmek.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunlar emir almaya alışkın olduğu için Sayın Başkan, emirle iş yapıyorlar.

BAŞKAN – Sağlayamıyorsam o zaman idare amirleri devreye girecek. Girip ayıramayacağıma göre mecburen rica edeceğim.

SIRRI SAKIK (Muş) – Vallahi, idare amiri hiç kimsenin kolluk kuvveti değil, bundan vazgeçin lütfen.

BAŞKAN – Şimdi ben Sayın Bakanın sözünü yeniden başlatıyorum.

Lütfen Sayın Bakanım, buyurunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, ben, hayatını çok sakin, mütevazı yaşayan bir insanım. Hiç kimseye hakaret de etmem ve insanların hakkını, hukukunu çok gözetirim. Ama bunları söyleyenler şu tutanakları çıkarsınlar, burada neler konuşmuşlar, biz niçin onları söylemek durumunda kalmışız lütfen baksınlar. Yoksa, hiçbir milletvekilini incitmek gibi bir niyetim yoktur. Öyle bir yanlışım varsa onu geri alırım ben, geri alıyorum. Öyle bir şeyim yoktur ama burada eğer üsluptan söz edeceksek bu herkesi bağlar, sadece Bakanı değil. Muhalefet milletvekili olmak eleştirinin sınırını aşan hakaret hakkı falan vermez. Hepimiz birbirimizin hakkını koruyacağız ama haddini aşma, hakaret varsa da, müsaade edin, biz de hakkımızı koruruz, cevabını veririz. Teşekkür ediyorum.

Şimdi, sorulardan şöyle başlayayım Başkanım…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, bana cevap mı bu şimdi? Bana cevap mı?

BAŞKAN – Hayır, hayır.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan...

OKTAY VURAL (İzmir) – Cevap verdireceğiz efendim, verdireceğiz!

BAŞKAN – Sizle alakalı değil Sayın Uzunırmak.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Kimseye cevap vermedim.

BAŞKAN – Daha evvel başka bir meseleyle ilgili konuştuk üzerinde.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – 2 milletvekili “Hakaret etti.” diyor da, cevaplarım onlarla ilgili.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Benimle alakalı mı?

BAŞKAN – Hayır, hayır sizinle alakalı değil, sorulara cevap veriyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sizinle bir alakası yok.

Rektörlükten alınmam doğrudur. Ben 28 Şubat sürecinde Kırıkkale Üniversitesi Rektörüydüm, “İrticacı Rektör” olarak görevden alındım. Bunu ben zaten inkâr etmiyorum.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Bu alkışlanacak bir şey Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – İkincisi; köstebek suçlaması bir iftiradır. İsmini söylemeyeyim. Zaten onun için yargı da gerekeni kendi yüzlerine vurmuştur. O zaman da söyledim, zerre kadar onuru olanlar, onuruna önem verenler başkasının onuruyla oynamaz. Ben orada o gün de bunu söyledim, bugün de söylüyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Telefonlar yapılmadı mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – “Hangi ülkedeki İçişleri Bakanı işte çete, vesarie…”  Değerli Milletvekilim Sayın Yılmaz, yani İçişleri Bakanlığım döneminde İçişleri Bakanlığı âdeta bir insan hakları bakanlığı hâline geldi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bundan önceki İçişleri Bakanı niye alındı görevden, niye istifa etti?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ve o dönemde çetelerle en yoğun mücadeleyi yapan durumdaydım ben.

OKTAY VURAL (İzmir) – Suç örgütü değil mi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ve o konularda da, söylediğiniz konularda da o zaman yine en fazla çalışma yapan Bakanım ben, onu da söyleyeyim.

Sayın Ağbaba, doğrusu bu Ergenekon, Balyoz, o konuyla ilgili şu anda bir şey diyemiyorum ama cevaplayayım; yani soruyu anlayıp cevabını hazırlayamadım, bağışlayın.

Bu Millî İstihbarat Teşkilatından sordum tekrar “Bir rapor var mı Başbakana falanca zamanda sunulmuş?” diye. “Öyle bir şey yok.” dedi. Ben de o cevabı size söylüyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu da daha kötü bir şey. Bu kadar kara para aklanıyor, MİT’in bir raporu yok, yani Fransız! Böyle bir şey olur mu ya? Bu kadar olan biten konusunda Millî İstihbarat Teşkilatının hiçbir bilgisi  olmaması…

 SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bir tırı bile götüremiyor bu MİT!

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani böyle bir şey olabilir mi ya? Sayın Başkan, bu daha vahim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu daha vahim ya! Çok kötü ya!

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Yani şimdi bunlar söylenince bizim bir şey söylemememiz gerekiyor! Muhalefet milletvekili, hem de bir grup başkan vekili her şeyi söyler ama ben hiç cevap vermemeliyim! Böyle bir şey olur mu ya?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ver hadi, bekliyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya daha büyük ayıp ya!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Yani bağırıp duruyorsunuz orada. Böyle bir şey olur mu ya?

BAŞKAN – Sayın Vural, Sayın Yılmaz, lütfen…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –Tırı bir yerden bir yere götüremiyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne görevi var?

BAŞKAN – Soruları cevaplandırıyor, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Cevaplandırmıyor efendim, sorularla ilgili cevap vermeye çalışıyor.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – On defa tır yakalanır mı, bir MİT’in tırı? Nasıl MİT’tir bu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Burada…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – İstediğiniz cevapları vermek zorunda değil Sayın Bakan.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Doğru cevabı verecek, istediğimiz cevabı değil doğru cevabı. Bir tırı götüremiyor MİT ya! Nasıl MİT’tir bu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Burada bir…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – İstediğiniz cevapları vermek zorunda değil, doğru neyse onu söyleyecek.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Devam edin Sayın Bakan.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Cevap vermedi ki sorularımıza.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Değerli milletvekillerimiz, siz soru sordunuz…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Cevap vermiyorsunuz.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Sus dinle ya!

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Benim ne cevap vereceğimi de siz belirleyin o zaman, soruya gerek kalmaz zaten. Kendiniz sorun kendiniz cevaplayın.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Cevap vermiyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ya ben sorulara istediğim şekilde cevap veririm kardeşim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen karşılıklı konuşmayın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Yani onu da sana mı sorayım hangi cevabı vereceğim diye. Böyle bir şey olur mu ya!

BAŞKAN – Sayın Yılmaz lütfen…

Karşılıklı konuşmayın lütfen. Genel Kurula hitap edin.

Buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Peki, Başkanım affedersiniz.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Tamam, bir daha istediğiniz şekilde soru soracağız, Sayın Bakanın istediği şekilde.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkanım sizi bugün çok yorduk biliyorum.

BAŞKAN – Estağfurullah.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Tamam, ben bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Uzunırmak “İstihbarata karşı koymakla ilgili daire başkanı ne kadar değişti?” diyor. Onun bilgisini alıp size özel olarak sunacağım. Bana bir bilgi vermediler, önümde o manada bir bilgi yok, onu da saklı tutuyorum.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bağlı müsteşar yardımcısında değişiklik oldu mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Burada MİT’e başka görev verilemez hükmü…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bağlı müsteşar yardımcılığında değişiklik oldu mu? Onu da sordum Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Bir milletvekilimizin sorusu…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Bakan…

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Dünyadaki ve teknolojideki gelişmeler karşısında…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Bakan, bağlı müsteşar yardımcılığında değişiklik oldu mu? Onu da sordum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, böyle bir usul var mı ya! Bir cevaplasın ya!

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - …değişen görev ve faaliyetler çeşitlenmesi nedeniyle…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Bakan…

BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen… Bakın, size sonra cevap vereceğini söyledi. Yapmayın, ben çok zor durumda kalıyorum. Sizden rica ediyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – …Bakanlar Kurulunca verilebilecek görevler eklendiğinde…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Daire başkanlığını söyledi, müsteşar yardımcılığını söylemedi.

BAŞKAN – Anladım da…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – E, canım bağlı bakan müsteşar yardımcısının değişip değişmediğini bilmez mi ya? Böyle bir şey olur mu ya!

BAŞKAN – Peki o zaman devam edin!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle nasıl bir devlet düzeni...

BAŞKAN – Buyurun devam edin!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – MİT bana bağlı değil Başbakana bağlı, onu ifade edeyim.

Evet, MİT’e başka görev verilemez hükmü…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Niye gelip oturuyorsun oraya?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Başbakan mı gelip savunacak burada?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Tabii o savunsun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Allah Allah, böyle bir soru olur mu ya!

Dünyadaki ve teknolojideki gelişmeler karşısında değişen görev ve faaliyetler çeşitlenmesi nedeniyle Bakanlar Kurulunca verilebilecek görevler eklendiğinden anılan hüküm çıkarılmaktadır.

Son olarak da çözüm süreciyle ilgili, arkadaşlarımızın kendi ifadeleri, biz zerre kadar paylaşmıyoruz, kendileri bilir. “Yıkım projesi” diyorlar. “Vicdanınız rahat mı?” Türkiye’nin hangi köklü sorunu çözülse biz mutlu oluyoruz. Şu anda da, inşallah, eğer Türkiye’den kazırsak terörü ve Türkiye bütün sınırları içinde, 77 milyon kardeşçe yaşarsa -ki bu seçim ortamı ilk defa o bölgedeki insanlara da demokrasinin şiddetten ne kadar tercih edilir olduğunu gösterdi, demokrasinin tadı alınıyor- dolayısıyla ülkemizin birliği, bütünlüğü içinde bunu başarırsak burada payım olduğu için çok onur duyacağım, çok gurur duyacağım ve inşallah Türkiye bunu başarır. Başta söylediğim gibi, değerli milletvekillerim, bizler hepimiz Türkiye'de bu kanı nasıl durdururuz, bu kardeşliği nasıl artırırız, şiddet yerine demokrasiyle hak ve hukukun nasıl savunulacağını ülkede nasıl kurarız, demokrasiyi nasıl daha fazla yerleştiririz, bunun mücadelesini yapıyoruz. Allah biliyor, benim en büyük isteğim bu, hepimizin, sizlerin de isteği bu. İnşallah buna muvaffak oluruz. Benim vicdanım çok rahat, onu da ifade edeyim.

Tekrar, 2 milletvekilimiz “Bizlere hakaret…” falan... Hiçbir milletvekilime hakaret etmem. Sert konuşmalar karşısında eğer sesimin tonu yükseldiyse, öyle anlıyorsanız anlamayın. Öyle bir hakaret algılaması varsa da geri alıyorum, yanlıştır.

Teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Vural,  sizin bir şeyiniz vardı.

Buyurunuz.

 

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

16.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında sarf ettiği bazı ifadeleri nedeniyle özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, Sayın Başkan, bilindiği gibi, bu PKK’yla görüşmede bir “şerefsizlik” iddiası olmuştu. “Bununla görüşen, işte, ispat etmezse şerefsizdir.” diye söylenmişti. Bunun üzerine bu şerefsizlikle ilgili, bu görüşmeler neticesinde kime atfedildiği ortaya çıktı. Bu, genel olarak böyle bir iddia karşısında böylesine bir sorumluluğun siyasi iktidarın üzerinde olduğunu ifade eden bir ifade üzerine, doğrudan doğruya Sayın Bakan bir milletvekilimize “Şerefsiz sensin!” diyerek hakaret etmiştir. Hem Genel Kuruldan hem sayın milletvekilinden özür dilemeye davet ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ceza verelim canım, ceza.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bilemiyorum ne takdir edersiniz, bunun şeyiyle ilgili takdiriniz…

BAŞKAN – Cezayla ilgili konu sonuçta oylamaya tabii. Ben önce Sayın Bakanı…

OKTAY VURAL (İzmir) – Uyaralım.

BAŞKAN- Önce Sayın Bakana bir soralım ne diyecek, ondan sonra ona göre bakarız.

Sayın Bakan, buyurunuz. Bu tutanaklarda da var.

 

17.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında sarf ettiği bazı ifadelerini geri aldığına ilişkin açıklaması

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Tutanağı aynen okuyorum Sayın Başkanım, takdirinize sunuyorum:

“Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Nurettin Canikli (Giresun) – Sayın Başkan…

Başkan – Sayın Canikli, dinleyeyim sizi.

Ali Uzunırmak (Aydın) – Yazık, yazık, yazık!

Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) – Görüşmeye devam edin, devam!

Ali Uzunırmak (Aydın) – Şerefsiz yaptınız emrinizde çalışanları be! Emrinizde çalışanları şerefsiz yaptınız!

Mahir Ünal (Kahramanmaraş) – Ya, düzgün, Ali Bey…

Ali Uzunırmak (Aydın) – Kendiniz şerefsizliği üstlenmemek için sizinle çalışanları şerefsiz yaptınız!

Başkan – Sayın Uzunırmak, lütfen…

Mahir Ünal (Kahramanmaraş) – Ali Bey, Ali Bey…

Ali Uzunırmak (Aydın) – Bütün çalışanları şerefsiz yaptınız be!

Başkan – Sayın Uzunırmak, lütfen…

Ali Uzunırmak (Aydın) – Emrinizde çalışanlara “şerefsiz” diyorsun!

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay (Kırıkkale) – Şerefsiz sensin!

(MHP Grubundan Komisyon sıralarına yürümeler)

Başkan – Sayın Uzunırmak, lütfen…

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay (Kırıkkale) – İade ediyorum.

Başkan – Sayın Bakanım, lütfen…

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.”

Tutanak bu arkadaşlar, aynen okudum.

BAŞKAN – Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – “İade ediyorum, şerefsiz sensin!” var efendim.

BAŞKAN – Biliyorum, gördüm.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Müsaade edin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, şerefsizlik iddiası doğrudan doğruya Hükûmetin iddiasıdır.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Müsaade edin… Müsaade edin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hükûmetin iddiasıdır.

BAŞKAN – Bir saniye… Sayın Bakan, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla atfedilen, Hükûmetin kendisine atfettiği şerefsizlik iddiasıdır.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Vural, yapma! Tutanak ortada ya!

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu konuda kendileri söylemiştir. “Görüşen şerefsizdir.” demiştir. Dolayısıyla bu konuda kendilerinin söylediği sözü sanki biz söylemişiz gibi algılayıp bizatihi kişisel olarak “Şerefsiz sensin!” demesi doğrudan doğruya hakarettir, küfürdür.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, ben bitirmemiştim.

BAŞKAN – Evet, buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Araya grup başkan vekilleri her an girebiliyor mu ben konuşurken?

BAŞKAN – Evet, öyle oluyor iki gündür.

Buyurun…

OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük gereğince birleşimden çıkarmanız daha uygun olur. Birleşimden çıkartın, yedek bakan gelsin. Var orada zaten.

BAŞKAN – Buyurun… Buyurun Sayın Bakan…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sizin keyfinize göre olmaz o.

OKTAY VURAL (İzmir) - Olmaz tabii…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Siz yavru muhalefet, oturacaksınız, oradan...

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Millet karar veriyor, millet… Basıyor mührü sandığa, millet karar veriyor.

ALİ ÖZ (Mersin) – Hem milletvekiline saygıdan bahsediyorsun hem “yavru muhalefet” diyorsun!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hâlâ hakaret ediyor Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Bakan… Sayın Bakan, şimdi bakın…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Seçimin şamarı hâlâ suratınızda.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Ne demek Sayın Başkanım! Bu Sayın Bakan ne zannediyor burayı! Bu ne zannediyor burayı!

BAŞKAN – Sayın Türkoğlu, rica ediyorum… Lütfen beni dinler misiniz.

Sayın Bakan, siz, bu “Şerefsiz sensin!” sözüyle ilgili herhangi bir…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Devam edeceğim…

BAŞKAN – Evet, buyurun o zaman.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Devam edeceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ama kesti Grup Başkan Vekili.

BAŞKAN – Tamam. Ama siz buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Kesmeye hakkı yok. Her an böyle sözün arasına nasıl girebilir!

BAŞKAN – Ya ilk defa olmuyor. Hep giriliyor bu sözlerin arasına.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Olmaz ki böyle bir şey!

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ne haddine benim sözümün arasına giriyor!

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi sözün arası? Senin sözün bitti zaten. Söz hakkı yok ki zaten.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ben bitirmemiştim. Ben tutanağı okudum. Söyleyeceğimi bitirmemiştim.

OKTAY VURAL (İzmir) - O zaman gereğini yapın efendim. Gereğini yapın. Birleşimden atın en iyisi.

BAŞKAN – Bitirsin sözlerini Sayın Vural.

Buyurunuz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Millet gereğini yaptı, millet. Millet gereğini yapıyor her defasında.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, şimdi burada okudum. Ben burada…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Salim Uslu Bey’i çağırın da Bakan dışarı çıksın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ben buradaki metni takdirinize sunuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Salim Uslu Bey’i çağırın, çıkarsın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Ben o milletvekilimize söylediğim “Şerefsiz sensin!” ifadesini geri alıyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Niye alıyorsun!

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Niye alıyorsun!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Alıyorum ben, yine de alıyorum. Ama bu tutanağı da sizlere okudum. Sayın Başkanın takdirine sunuyorum. Sayın Başkan bana “Bunu düzeltin.” anlamında söz verdi, ben düzeltiyorum. Ama bu tutanaktaki bu kadar sözü de siz nereye ne yapacaksanız yapın.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Sahibine gönderin, sahibine.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, tekrarlıyorum: Bu tutanakta şerefsizlik iddiası Sayın Başbakanın iddiasıdır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ayıp ya! Çok ayıp ya!

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başbakan söylemiştir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) “PKK’yla görüşen şerefsizdir.” demiştir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Dolayısıyla şerefsizlik konusu sizin kendi aranızda değerlendirmeniz gereken bir konudur.

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum. Grup başkan vekillerini rica ediyorum…

                                                                               Kapanma Saati: 19.26

 

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Sayın Uzunırmak, bir söz talebiniz var.

Buyurunuz.

 

18.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, yerinden sarf ettiği bazı ifadelerinde hakaret kastı olmadığına ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Şimdi, burada çok değişik bir alanda tartışma yaşandı. Bu “şerefsizlik” meselesi Sayın  Başbakan tarafından ve Sayın Bülent Arınç Bey tarafından bir kongrede ve bir seçim meydanında söylenmiş. “PKK örgütüyle görüşen şerefsizdir.” gibi bir kelime kullanıldı ve bu benim ithamım değildir. Yani Hükûmet yetkililerine ben “Şerefsiz.” demedim, kendileri diyorlar “Görüşen şerefsizdir.” Ben onu yorumlayarak dedim ki: “Siz Hükûmetin ‘Devlet görüşüyor.’ savunmasıyla devlet adına görüşenleri şerefsiz yaptınız yani ‘Görüşenler şerefsizdir.’ demekle emir verdiklerinizi şerefsiz yaptınız.”

Buradan hareketle Sayın Bakanın, hem bana hem size varıncaya kadar hakaret etmesini ben kınıyorum. Eğer benim sözümden -ben bir kişiye “Şerefsiz.” demedim- böyle bir şey anlaşıldıysa, ben böyle bir şeyi kastetmedim, bunun bilinmesini isterim. Ben kendi sözleriyle kendilerinin ne noktaya geldiğini izah ettim. Benim sözümde kişiye hakaret yoktur.

Ben teşekkür ediyorum.

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin ve Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu’nun; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu Raporu (2/2011) (S. Sayısı: 563) (Devam)

BAŞKAN – Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde dört önerge vardır, ayrı ayrı okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun teklifinin çerçeve 1inci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 2937 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (h) ve (i) bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Nurettin Canikli                              Mehmet Doğan Kubat                              Bünyamin Özbek

                      Giresun                                             İstanbul                                              Bayburt

               Osman Aşkın Bak                                   Yılmaz Tunç                                    Hakan Çavuşoğlu

                      İstanbul                                               Bartın                                                 Bursa

                                                                           Ramazan Can

                                                                              Kırıkkale

"h) Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulunca verilen görevleri yerine getirmek.

i) Dış istihbarat, millî savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 563 Sıra Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Ali Serindağ                               Ferit Mevlüt Aslanoğlu                             Ali Haydar Öner

                     Gaziantep                                            İstanbul                                               Isparta

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı kanun tasarısının 1'inci maddesinin yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Hasip Kaplan                                       Adil Zozani                                     Ertuğrul Kürkcü

                       Şırnak                                               Hakkâri                                              Mersin

                     Erol Dora                                           Altan Tan                                          Halil Aksoy

                       Mardin                                            Diyarbakır                                              Ağrı

                                                                         Gülser Yıldırım

                                                                               Mardin

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 563 sıra sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olmasından dolayı teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mesut Dedeoğlu                          Faruk Bal               Hasan Hüseyin Türkoğlu

Kahramanmaraş                            Konya                           Osmaniye

Özcan Yeniçeri                          Reşat Doğru             Bülent Belen

     Ankara                                     Tokat                     Tekirdağ

Mehmet Erdoğan                          Alim Işık

         Muğla                                 Kütahya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

563 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bir vücuttaki sinir sistemi hangi görevi görürse bir ülke için Millî İstihbarat Teşkilatı da aynı fonksiyonu icra eder. Millî İstihbarat ile ülkenin millî güvenliği arasında doğrusal bir ilişki vardır. Doğru ve doğrulanmış bir istihbarat ağı ülkenin millî güvenliğinin sigortasıdır. Yanlış ya da yönlendirilmiş istihbaratla da doğru karar verilemez. Millî İstihbarat Teşkilatının güçlü, etkin, verimli ve enerjik olması öncelikle millî olmasıyla gerçekten yakından ilişkilidir. Yıkıcı ve bölücü hareketlerin önlenmesi, yabancı servislerin etkilerinin yok edilmesi proaktif kararlar gerektirmektedir. Proaktif karar alabilmek için de doğru bilgiye ve doğru istihbarata ihtiyaç vardır. Bu durumda Millî İstihbarat hayati önemi haizdir.

Ancak, burada sorulması gereken soru şudur: Millî İstihbarat Teşkilatının izlediği strateji ne kadar millîdir? Başında bulunduğu Türk milletinin adını telaffuz ederken sıkıntı çeken bir iktidarın yönetiminde, Millî İstihbarat Teşkilatının millîliğinden bahsetmek ne kadar mümkündür? Sızan Oslo görüşmeleri, İmralı tutanakları MİT açısından tüyler ürpertici ifadelerle doludur. İmralı’yla ilişkiler ve Kandil’e kuryelik, KCK sözleşmesinin İmralı’dan yazdırılıp dışarıya servis edilmesi, Diyarbakır meydanında İmralı’daki caninin ve Kandil’deki teröristbaşı Bayık’ın mektuplarının okutulması nasıl mümkün olmuştur ve bu kimin işidir?

Bu yasa tasarısının amacı, iktidar yetkililerinin söylediği gibi MİT’i daha etkin ve verimli çalışan yabancı istihbarat servislerinin sahip olduğu imkânlara kavuşturmak değildir. Buradan  soruyorum: Bu yasa tasarısının amacı, ülkenin, devletin, milletin güvenliğini sağlamak için daha nitelikli bilgi ve istihbarat toplamak mıdır? Yoksa bu görüntü altında iktidarın ya da iktidardakilerin güvenliğini ve işledikleri suçlardan yargılanmalarını önlemeye mi yöneliktir? Amaç, yasa dışı tutum ve fiillere karşı yasal altyapı oluşturmak mıdır?

Değerli milletvekilleri, 17 Aralıkta yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu arkasından üst üste yasalar çıkarılıyor. 17 Aralık operasyonuyla panikleyen iktidar can havliyle yasa değiştiriyor, göreve getiriyor, görevden alıyor, sürgün ediyor ve tehdit ediyor. Öfke, intikam, korku ve kuşku içinde birbiri peşi sıra yasa tasarıları yüce Meclise getiriliyor.

Bakınız, yolsuzluk ve rüşvet görüntülerinin İnternet’te görünmesinin engellenmesi için İnternet’e bir çeşit sansür yasası çıkarıldı. Yolsuzluk ve rüşvetten tutuklananların serbest kalması ve yargının kontrol altında tutulabilmesi için HSYK’da değişiklik yapıldı. İktidar yanlılarının içinde bulunduğu yolsuzluk ve rüşvet odaklı operasyonu engellemek için Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirildi. Millî Eğitim Bakanlığı Yasası çıkarılarak cumhuriyet tarihinde ilk kez olmak üzere, Türkiye'deki bütün millî eğitim müdürleri ve okul müdürleri görevlerinden alındı, görevden düştüler.

AKP iktidarı hallaç pamuğu gibi bürokrasiyi atmıştır, önümüze gelen MİT Yasası da bu konseptin devamıdır. Gündeme getirilen yasa tasarılarının panik, korku, intikam, telaşla hazırlandığı anlaşılmaktadır. Henüz bu yasa çıkmamıştır ama MİT yetkilileri, Başbakan Erdoğan’ın verdiği yasa ve Anayasa dışı emirlerle Öcalan’a kuryelik yapıyor, teröristbaşıyla görüşüyor ve birtakım da görüşmeler yaptırıyor. Başbakan Erdoğan ve Hükûmetinin çeşitli yetkilileri, yasaların kendisine vermediği yetkiyi kullanarak teröristbaşı ile devleti bir masaya oturtmuş, eli kanlı teröristlerin ellerini kollarını sallayarak ülkeyi terk etmelerini sağlamıştır.

Anayasa'da ve yasalarda yeri olmayan ilişkiler kurduruluyor, bütün bunlar suç unsuru meydana getiriyor. MİT Yasası’yla işte bu işlenmiş olan eylemler suç olmaktan çıkarılmaya çalışılıyor. Böylece, işlediği suçlara karşı iktidar yetkililerinin kendilerine yasal dayanak sağlamaya çalıştıkları anlaşılıyor. Bu yasa tasarısı Anayasa’ya karşı hiledir; bu yasa tasarısı işlenmiş suç ve suçları suç olmaktan çıkarmaya yöneliktir, devleti ve milleti değil, devlete ve millete karşı işlenmiş suçları korumaya yöneliktir. MİT Yasası’nda yapılacak olan bu değişikliğin amacı, terörist unsurlarla yapılan görüşmelere yasal bir zemin sağlamak ve MİT’e demokratik hukuk devletinde olmayacak yetkiler vermek vasıtasıyla AKP iktidarını sürekli kılmak ve muhalefeti baskı altında tutmaktır. Bu yasa, MİT’i devlete ve Anayasa’ya değil, âdeta Anayasa ve devleti MİT’e bağlıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Bu yasa tasarısıyla anayasal demokratik hak ve özgürlükler, özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü, konut dokunulmazlığı MİT söz konusu olduğunda devre dışı kalıyor. Bir faciayla karşı karşıyayız. Adalet ve Kalkınma Partisi bir Frankenstein yaratıyor, bu Frankenstein ilk önce kendisini yiyecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

 

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Korutürk, Sayın Serindağ, Sayın Toprak, Sayın Ekşi, Sayın Ağbaba, Sayın Demiröz, Sayın Özkan, Sayın Kaleli, Sayın Öner, Sayın Dinçer, Sayın Genç, Sayın Toptaş, Sayın Çetin, Sayın Kuşoğlu, Sayın Ekici, Sayın Özel, Sayın Güler, Sayın Acar, Sayın Işık, Sayın Tanal, Sayın Köktürk, Sayın Haberal.

Yoklama işlemi için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 20.21

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 20.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

 

III.- Y O K L A M A

 

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, sözlü soru önergeleri ve kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 15 Nisan 2014 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 20.29

 



(*) 563 S. Sayılı Basmayazı 09/04/2014 tarihli 74’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.