TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                      72’nci Birleşim (Olağanüstü)

                                                                                         19 Mart 2014 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 129 milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan bazı eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulması ile CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesini görüşmek üzere Anayasa’nın 93’üncü, TBMM İçtüzüğü’nün 7’nci maddeleri gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin önergesi (4/149)

 

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Olağanüstü toplantı isteminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun bulunduğuna ve bu nedenle TBMM Genel Kurulunun 19 Mart 2014 Çarşamba günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin tezkeresi (3/1447)

2.- Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28/2/2014 tarihinde Başkanlığa intikal ettirilen Çevre ve Şehircilik eski Bakanı ve Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar’ın nüfuz ticareti yaparak başkasına menfaat temin ettiği ve görevini kötüye kullandığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/2/2014 tarihli ve 2013/20765/CM sayılı yazısı ve eki gereği Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1’inin (55 üye) vereceği bir önergeyle istenebileceğinden ve böyle bir önerge olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazıyla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdirinin yüce heyetin bilgisine sunulduğuna ilişkin tezkeresi (3/1448)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28/2/2014 tarihinde Başkanlığa intikal ettirilen İçişleri eski Bakanı ve Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, nüfuz suistimali ve birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara; Ekonomi eski Bakanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara ve Avrupa Birliği eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/2/2014 tarihli ve 2013/20764/CM sayılı üst yazısı ve ekleri gereği Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1’inin (55 üye) vereceği bir önergeyle istenebileceğinden ve böyle bir önerge olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazıyla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdirinin yüce heyetin bilgisine sunulduğuna ilişkin tezkeresi (3/1449)

 

C) Genel Görüşme Önergeleri

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

 

3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, fezleke eklerindeki dosyalarda yer alan bilgilerin milletvekillerinin denetiminden kaçırılması gibi bir durumun söz konusu olmadığına ve bir soruşturma komisyonu kurulmasının talep edilmesi için fezleke eklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmesine gerek bulunmadığına ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, olağanüstü toplantıya çağrı önergesinin konusunun fezlekelerin okunması olduğuna ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

6.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, milletvekillerinin fezlekelerin içeriğine ulaşabilmeleri gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan bazı eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin içeriğinin Meclise yansıması konusunda konulan engellerin kabul edilebilir bir tarafı olmadığına ilişkin açıklaması 

 

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Başkanlığın, olağanüstü toplantı çağrısına konu olan Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden savcılık dosyalarıyla ilgili işlemlerinin teamüllere ve hukuka uygun olduğuna ilişkin konuşması

 

VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Başkanlığın olağanüstü toplantı çağrısına konu olan Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden savcılık dosyalarının içeriğiyle ilgili Genel Kurula bilgi verilmemesi yönündeki uygulamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

2.- Başkanlığın (8/11) esas numaralı Genel Görüşme Önergesi’nin oylama sonucunun açıklanması sırasındaki tutumunun teamüllere uygun olup olmadığı hakkında

 

 

 

 

 

VIII.- GENEL GÖRÜŞME

A) Ön Görüşmeler

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın (8/11) esas numaralı Genel Görüşme Önergesi üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, 30/3/2014 tarihinde yapılacak mahallî idareler genel seçimleri nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına 26 Mart 2014 Çarşamba gününden itibaren on gün ara verilmesine ilişkin önerisi

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığına 2007-2013 yılları arasında alınan personel sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/36675)

2.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, 2010 yılından bu yana yurt dışına gönderilen Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun cevabı (7/37074)

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Güdül’de bulunan iş yerlerinin sayısına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/37194)

4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekâleten görev yapan bürokratlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/37538)

5.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ABD Ticaret Bakanlığının çıkardığı bir kararnameye ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı  (7/37940) 

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2014 yılları arasında TBMM ile bağlı kurum ve kuruluşlarınca yaptırılan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/38014)

7.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, gelir desteğine ve yararlanılmasında karşılaşılan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/38046)

8.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, 2003-2013 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından dernek ve vakıflara kiralanan veya tahsis edilen taşınmazlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38061)

9.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, kömür üretim miktarındaki düşüşe ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı  (7/38100)

10.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38101)

11.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski uranyum madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38102)

12.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, elektrik tüketim bedellerindeki vergi ve fonlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38103)

13.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Iğdırlı çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarına,

- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ihraç edilen fındıklarda Aflatoksin maddesine rastlanıldığı iddialarına,

2003-2013 yılları arasındaki fındık üretimi ve ihracatına,

- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli genelinde yaşanan kuraklıkla ilgili yapılan çalışmalara,

- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, kuraklık nedeniyle Manisalı çiftçilerin yaşadığı sorunlara,

- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, ithalatı yapılan ürünlere,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına,

- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, ülkemizde yaşanan kuraklıkla ilgili alınan önlemlere,

- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski uranyum madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına,

- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, yem fiyatlarındaki artışın etkilerine,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/38106), (7/38107), (7/38108), (7/38109), (7/38110), (7/38111), (7/38112), (7/38113), (7/38114), (7/38115) 

14.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, dövizli askerlikten yararlananlara ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/38149)

15.- Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, özelleştirme kapsamındaki termik santrallere ve çeşitli iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/38171)

16.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Zonguldak Çatalağzı Termik Santralinin özelleştirme kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/38189)

17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TMO tarafından Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında buğday satılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/38209)

18.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Adana’ya yönelik yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38232)

19.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçük’ün, 2002-2014 yılları arasında EPDK tarafından verilen elektrik enerjisi üretim lisanslarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38233)

20.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, BOTAŞ’ın bazı ihalelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38234)

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, radyoaktif maden sahalarındaki ölçümlere ve Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde ölçülen yüksek değerlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38235)

22.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, TİKAS Projesi kapsamında gerçekleştirilen bir eğitim programı ile ilgili harcamalara,

- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, yaş meyve, sebze ile kesme çiçek ve narenciye üretimi ile ilgili Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’ndaki önerilere,

- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Samsun’un Bafra ilçesindeki Karaköy Tarım İşletmesinin kiralama ihalesine,

- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, tarım politikalarına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/38240), (7/38241), (7/38242), (7/38357)

23.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, İstanbul Maslak’ta İstanbul Golf Kulübünce kullanılan bir arazinin askeri hastane yapılacağı gerekçesiyle boşalttırılmasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/38326)

24.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, din görevlilerinin evlilik yaşına ulaşmamış kişilere dinî nikâh kıymalarının önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/38338)

25.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, elektrik faturalarındaki kesme bağlama ücretlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38412)

26.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın, Batman Valiliği tarafından dağıtılan kömürlere ve Batman'daki hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38413)

27.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Iğdır Valiliği tarafından dağıtılan kömürlere ve Iğdır'daki hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38414)

28.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer'in, Mersin'de elektrik dağıtımı konusunda yaşanan sıkıntılara ve elektrik dağıtımını gerçekleştiren firmaların denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38415)

29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, elektrik abonelerinden çeşitli adlar altında tahsil edilen bedellere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38416)

30.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu'nun, FİSKOBİRLİK'e satılan fındıklara ve FİSKOBİRLİK 'e yönelik soruşturmalara,

- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, Bakanlıktaki gıda mühendisliği kadrolarına ve yapılan atamalara,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/38417), (7/38418)

31.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Artvin genelindeki HES projelerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/38442)

32.- İstanbul Milletvekili Melda Onur'un, Batman'da bir çocuğun ölümüne yol açan atık su kuyusu ile ilgili ihmal iddialarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/38445)

33.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Erzurum'un Pasinler ilçesine bağlı bir köyde bedelsiz olarak bir firmaya verildiği iddia edilen bir arsaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/38469)

34.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün, kış olimpiyatlarında bir spor branşına ait bazı yarışmaların TRT'de yayınlanmayacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/38477)

35.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençliğe yönelik yayın yapan televizyon kanallarının ve televizyon programlarının artırılmasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38478)

36.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, kültürel mirasımızın tanıtımına yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38479)

37.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yaptırılan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38480)

38.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38481)

39.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde görev yapan kadrolu ve sözleşmeli avukatlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38482)

40.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalıştırılan taşeron işçilere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38483)

41.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yaptırılan kamu spotlarına,

2002-2014 yılları arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara,

2002-2014 yılları arasında, yıllara göre bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde görev yapan kadrolu ve sözleşmeli avukatlara,

- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalıştırılan taşeron işçilere,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/38492), (7/38493), (7/38494), (7/38495)

42.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre Bakanlık ve bağlı kurum, kuruluşlar tarafından yaptırılan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38562)

43.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalıştırılan taşeron işçilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38563)

44.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre Bakanlık ve bağlı kurum, kuruluşlar bünyesinde görev yapan kadrolu ve sözleşmeli avukatlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38564)

 

 

45.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38565)

46.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, bağlı, ilgili veya ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalıştırılan taşeron işçilere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/38598)

47.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/38600)

48.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre Bakanlık ve bağlı kurum, kuruluşlar tarafından yaptırılan kamu spotlarına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/38613)

49.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre Bakanlık ve bağlı kurum, kuruluşlar bünyesinde görev yapan kadrolu ve sözleşmeli avukatlara ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/38615)

50.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/38671)

51.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Türk Solu gazetesinin dağıtımının durdurulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38674)

52.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlandığı iddia edilen bir rapora ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/38687)

53.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, TRT'nin buz pateni kategorisindeki bazı yarışmaları yayınlamama kararı aldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38702)

54.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray'ın, TRT Müzik kanalında yayınlanan bir programda Alevilerin aşağılandığı iddiasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38703)

55.- Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in, Vakıflar Genel Müdürlüğünce muhtaç aylığı bağlanan kişi sayısına ve muhtaç aylığı bağlanma kriterlerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38704)

56.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Mersin Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer santral için sözleşme imzalanan firmaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38737)

57.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'nın Mamak ilçesine bağlı bir mahallenin elektrik hizmetinden kaynaklanan sorunlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/38738)

 

 

 

58.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, tarımsal istihdamla ilgili verilerdeki sorunlara,

Hayvanların nakil ve satış şartları ile ilgili yönetmelik değişikliğine ve yaşanan sorunlara,

-    Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker'in, Bilecik iline yönelik tarımsal yatırım ve desteklere,

- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Malatya kayısı araştırma istasyonunun belediyeye devredilmesi sürecine,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, kuraklıkla mücadele konusunda alınan tedbirlere,

Çiğ süt fiyatlarına,

Çiğ süt için belirlenen alım fiyatına,

- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 2010 yılı Nisan ayından itibaren gerçekleştirilen canlı hayvan ve et ithalatına,

2014 yılı içerisinde Bakanlığın teknik hizmetler sınıfı kadrolarına yapılacak personel alımı sayısına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi  Eker’in cevabı (7/38746), (7/38747), (7/38748), (7/38749), (7/38750), (7/38751), (7/38752), (7/38753), (7/38754) 

59.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, dahilde işleme rejimine ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/38775)

60.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, kâr transferleri ile ilgili verilere ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/38777)

61.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, MASAK'a yapılan ihbar ve şikâyetlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/38857)

62.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, elektrik kesilen abonelerden açma/kapama adı altında ücret alınmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı  (7/38914)

63.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir TRT spikeri tarafından kullanılan bir ifadeye ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/38987)

64.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında Atatürk Araştırma Merkezi tarafından incelenen yayınlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38988)

65.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında TRT tarafından yayınlanan sportif faaliyetler ve organizasyonların sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38989)

66.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, RTÜK tarafından ceza kesilen spor programlarının sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38990)

67.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, sporun yaygınlaşması için kamu spotlarının etkin kullanımı adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38991)

68.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, sporun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38992)

69.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2013 yılları arasında yıllara göre kuruma alınan memurlarla ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38993)

70.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bağlı kurum ve kuruluşlardaki kadın personelin toplam personel içerisindeki oranı ile üst düzey kadın yöneticilerin sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38994)

71.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye otomotiv sektöründe iç pazarı geliştirmek adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39044)

72.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye otomotiv sanayinin dış pazarlara açılımının desteklenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39045)

73.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin,  otomotiv sektöründe iç pazarı büyütecek faaliyetlerin geliştirilip desteklenmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39046)

74.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2013 yılları arasında yıllara göre kuruma alınan memurlarla ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39047)

75.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Mamak'taki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/39049)

76.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2002-2013 yılları arasında yıllara göre kuruma alınan memurlarla ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/39099)

77.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, Avrupa Birliği ülkeleri ile ülkemizdeki vergilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/39137)

78.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, düşük karbon emisyonu olan çevre dostu araçların vergilendirme bakımından teşvik edilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/39139)

79.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık'ın, İsrail ile ticaret yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39179)

80.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, medyada yer alan nefret söylemlerine ve alınması gereken önlemlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39192)

81.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi'nin, Anadolu Ajansına 2000-2014 yılları arasında aktarılan kaynağa ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39209)

82.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında oluşan iç ve dış borç stokuna ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39251)

83.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında oluşan cari işlemler açığına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39252)

84.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında yurda kaçak sokulmak istenen ürünler ve bunların bedeline ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/39262)

85.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 2012 yılına ait Sayıştay Raporu ekinde yer alan denetim bulgularına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/39300)

86.- İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, yurt dışı gezisinde kendisine eşlik edecek medya organı temsilcilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/39307)

87.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yazılı ve görsel basında futbol dışındaki sporlara daha fazla yer verilmesine yönelik projelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39331)

88.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, Bakanlık ile Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlardaki üst düzey yöneticilerin cinsiyetlerine göre dağılımına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39384)

89.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın, İpsala gümrüğünde bazı tırlara öncelik verilmesi gerekliliğine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı  (7/39415)

90.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter'in, bir vakıf üniversitesinin kurulmasını öngören kanun teklifinin komisyonlara havale işlemine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/39477)

91.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, TRT'de yayımlanmamasına karar verilen spor müsabakalarında kıyafet hassasiyetinin etkisi olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39482)

92.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih Yalçın'ın, TRT'nin yayınlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39530)

93.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin, basının ve basın mensuplarının sorunlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı  (7/39531)

94.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir'in, TRT'nin resmî twitter hesabına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39532)

95.- İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, bir medya grubunun satışıyla ilgili işlemlere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39533)

96.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, THY'nin yurt dışı uçuşlarında yolculara sunulan bazı gazetelerin dağıtımının durdurulmasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39534)

97.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün il emniyet müdürlüğü binalarına gazetecilerin alınmaması kararına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/39535)

98.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Emniyet Genel Müdürlüğünün il emniyet müdürlüğü binalarına gazetecilerin alınmaması kararına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/39542)

99.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, ithalattan kaynaklanan zarar ve tehditlere karşı üretim dallarının korunmasına ve ithal ürünlerin kalite yönünden tespiti ile denetimine ilişkin çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39569)

100.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, uluslararası doğrudan yatırımların artırılmasına ve ihtiyaca göre yönlendirilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39570)

101.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, uluslararası rekabet gücü yüksek stratejik yatırımlara öncelik verilmesine, sektörel ve bölgesel kuruluşlarla etkili işbirliği ve koordinasyonun sağlanmasına ve teşvik mevzuatının ihtiyaçlara göre güncellenmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39571)

102.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, dış ticaret ve yatırımlar ile ilgili paydaşlar nezdinde bilgi paylaşımına ve ihracatçıların dış pazarlar hakkında bilgilendirilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39572)

103.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, çevre ülkelerdeki siyasi belirsizliklerin dış ticarete ve bu ülkelerdeki yatırımlara etkilerine, enerji bağımlılığının cari açık üzerindeki etkisinin giderilmesine, Avrupa pazarında yaşanan durgunluğun Türk ekonomisine olumsuz etkilerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39573)

104.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'de görevli yabancı ekonomi ve ticaret müşavirleri ile ilişkilere, üniversiteler ile koordinasyona, dış pazarlarla ilgili elektronik ortamda bilgi teminine yönelik altyapının geliştirilmesine ve bu konulardaki projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı  (7/39574)

105.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2011-2014 yılları arasında ihracatçıların bilgilendirilmesi amacıyla düzenlenen eğitim ve seminerlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39575)

106.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık bünyesindeki bölge müdürlükleri ve bunlara bağlı müdürlük ve başkanlıklar tarafından kiralanan mülklere ve bunlara yönelik harcamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39576)

107.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, mal ve hizmet ihracatının geliştirilmesine, ithalatın yerli üretici yararına düzenlenmesine ve ülkemizin ticari menfaatlerinin takibine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39577)

108.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, dış paydaşların planlama sürecine katkılarının artırılması ve Bakanlık faaliyetlerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesine yönelik engellerin giderilmesi amacıyla yürütülen çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39578)

109.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programlarının desteklenmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39579)

110.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, devlet desteklerinin ülke ekonomisi yararına düzenlenmesine ve serbest bölgelerden azami düzeyde katkı alınmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39580)

111.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yüksek katma değer üreten alanların belirlenmesine, bölgesel şoklara karşın ihracat direncinin artırılmasına ve dış ticaret mevzuatının basitleştirilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39581)

112.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programlarının desteklenmesine ve ihracatçıların karşılaştığı pazara giriş engellerinin kaldırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39582)

 

 

113.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, yenilikçi fikirlere ve AR-GE'ye dayalı ürün ve hizmetlerin üretim ve ihracattaki payının artırılmasına, ara malı ithalatının azaltılmasına ve döviz kazandırıcı hizmet ihracatının artırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39583)

114.- Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, Hatay'ın Yayladağı Sınır Kapısı’nın güvenlik gerekçesiyle kapatılmasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/39618)

115.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, görevde yükselme sınavına ve bölüm sorumlusu görevlendirmelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı  (7/39667)

116.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, TBMM personeline servis hizmeti sağlanmasına ve personel ile ailelerine yönelik düzenlenen aktivitelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/39668)

117.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş'ın, 2013 yılı cari işlem, bütçe ve dış ticaret açıkları ile geçim sıkıntısına karşın alınması planlanan önlemlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39723)

118.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, 17’nci Yasama Dönemi’nden itibaren yasalaşan kanun tasarı ve tekliflerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/39785)

119.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüş'ün, Türk firmalarının sınıflandırılarak potansiyellerine erişmelerinin sağlanmasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/39824)

120.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2013 yılından itibaren bağlı kurum ve kuruluşlarca düzenlenen ihalelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı  (7/39952)

121.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/39982)

122.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/40045)

 

19 Mart 2014 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 93’üncü, İç Tüzük’ün 7’nci maddesine uygun olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 129 milletvekili tarafından Başkanlığımıza verilen önerge üzerine olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapılacaktır.

Yoklama için beş dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerimize oturalım.

İsimlerini okuduğum sayın milletvekillerimiz burada olduklarını belirtirlerse…

Sayın Recep Gürkan, Edirne? Burada.

Sayın Ertuğrul Kürkcü? Burada.

Sayın Bengi Yıldız? Burada.

Sayın Gülser Yıldırım? Burada.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu? Burada.

Sayın Bülent Tezcan? Burada.

Sayın Müslim Sarı, İstanbul Milletvekili? Burada.

Sayın Kemalettin Yılmaz, Afyonkarahisar Milletvekili? Burada.

Sayın Sümer Oral, Manisa? Burada.

Sayın Edip Semih Yalçın? Burada.

Sayın Sadir Durmaz, Yozgat? Burada.

Sayın Erkan Akçay, Manisa? Burada.

Sayın Atila Kaya, İstanbul Milletvekili? Burada.

Sayın Faruk Bal, Konya Milletvekili? Burada.

Sayın Tunca Toskay? Burada.

Sayın Yıldırım Tuğrul Türkeş? Burada.

Sayın Faysal Sarıyıldız, Şırnak? Burada.

Sayın Mehmet Günal, Antalya? Burada.

Sayın Erdal Kalkan, İzmir? Burada.

Sayın Meral Akşener, İstanbul? Burada.

Sayın Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul? Burada.

Sayın Faruk Loğoğlu, Adana Milletvekili? Burada.

Sayın Şevki Kulkuloğlu, Kayseri? Burada.

Sayın Turhan Tayan, Bursa? Burada.

Sayın Bihlun Tamaylıgil, İstanbul? Burada.

Sayın Umut Oran? Burada.

Sayın Faik Öztrak? Burada.

Sayın Sabahat Akkiray? Burada.

Sayın Gökhan Günaydın? Burada.

Sayın Gülsün Bilgehan? Burada. 

Sayın Erdoğan Toprak? Burada.

Sayın Emine Ülker Tarhan? Burada.

Sayın Mehmet Haberal? Burada.

Sayın İhsan Kalkavan, Samsun Milletvekili? Burada.

Sayın Nurettin Demir, Muğla? Burada.

Sayın Hurşit Güneş? Burada.

Sayın Celal Dinçer? Burada.

Sayın Şafak Pavey? Burada.

Sayın Adnan Keskin? Burada.

Sayın Fatma Nur Serter, İstanbul? Burada.

Sayın Binnaz Toprak? Burada.

Sayın Oğuz Oyan, İzmir? Burada.

Sayın Sencer Ayata? Burada.

Sayın Rıza Türmen? Burada.

Sayın Mustafa Balbay? Burada.

Sayın Atilla Kart, Konya Milletvekili? Burada.

Sayın Güldal Mumcu? Burada.

Sayın Murat Başesgioğlu? Burada.

Sayın Osman Korutürk, İstanbul Milletvekili? Burada.

Sayın Engin Özkoç? Burada.

Sayın İhsan Özkes? Burada.

Sayın Gürsel Tekin? Burada.

Sayın Musa Çam, İzmir? Burada.

Sayın Metin Lütfi Baydar? Burada.

Sayın Yıldıray Sapan, Antalya? Burada.

Sayın Deniz Baykal, Antalya? Burada.

Sayın Gürkut Acar ? Burada.

Sayın Faik Tunay, İstanbul? Burada.

Sayın Arif Bulut, Antalya? Burada.

Sayın Osman Kaptan, Antalya? Burada.

İdris Yıldız? Burada.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sıfır fire, helal olsun!

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Bu uygulama yeni, ilk defa böyle bir şey oluyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Hiç hile yok, muhalefette hile yok.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – 15 mükerrer var Muharrem Bey.

BAŞKAN – Sayın milletvekillerinin isimlerini okumadım ama 15 tane mükerrer pusula var. Niye itiraz ediyorsunuz? (Gürültüler) Lütfen ama…

15 tane mükerrer pusulayı ayırdım ben efendim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Mükerrerleri okuyun Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Açmadım ki henüz efendim, açmadım ki Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Meclise yanlış bilgi veriyorsunuz. Onlar mükerrer değil; giriyor, yanlış oluyor, bu sefer oy pusulası gönderiyor (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın İnce, ben isim okumadım zaten, itirazlar üzerine…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan mükerrerleri de okuyun.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bakın, siz de biliyorsunuz ki…

BAŞKAN – Sayın İnce, onun için isim okumadım, açmadım henüz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Onlar mükerrer değil, giremediği için… Yanlış bilgi vermeyin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O pusulaları niye iptal ediyorsunuz?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Mükerrerleri okuyun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisini yönetmek üzere Meclis Başkanı nöbet çizelgesi hazırlar. Türkiye  Büyük Millet Meclisinin toplanacağı ilk gün Meral Akşener Hanımefendi nöbet çizelgesinde yer almıştı. Dolayısıyla, teamüllere göre nöbet çizelgesinde yer alan Sayın Meclis Başkan Vekilinin bu oturumu yönetmesi lazım. Bu konuda doğrudan doğruya size tevdi edilmiş bir görev var mıdır, varsa Meclis Başkanının bu konuda görevlendirmesi var mı -çünkü daha öncekiler görevlendirmeyle oluyor- yoksa özel bir görevle mi çıktınız buraya?

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Vural.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul görüşmelerini yönetme görevi İç Tüzük’ün 14’üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre Türkiye  Büyük Millet Meclisi Başkanına aittir. Sayın Başkanın hazırladığı çizelgeyi -fotokopisini çekip- gönderiyorum efendim size.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

Sayın Başkanım, tabii …

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kanunlar ve Kararların verdiği şeyde diyor ki: “Genel Kurulu yönetecek başkan vekili ve kâtip üyeleri belirlemek için nöbet çizelgesi hazırlanır. Oturumu TBMM Başkanı yönetebileceği gibi nöbet çizelgesinde belirtilen başkan vekili de yönetebilir.” Bununla ilgili 2 Ağustos 1988 tarihli 75’inci Birleşim, 13 Temmuz 2005 tarihli 126’ncı Birleşim var. Bize gönderilen nöbet çizelgesinde Meclisin ilk toplanma gününde Sayın Meral Akşener görevli. Bize böyle bir nöbet çizelgesi gelmedi. O zaman, bu nöbet çizelgesini bize gönderin, bakalım. Bize göndermeden… Belirlenmiş nöbet çizelgesi varken niye özellikle sizin buraya çıkmanızı Meclis Başkanı talep ediyor?

BAŞKAN – Evet, Meclis Başkanının yazısını okuyorum Sayın Vural:  “Olağanüstü toplantının haftanın diğer günlerinde devam etmesi hâlinde yukarıdaki Genel Kurul Başkanlık Divanı üyeleri görev yapacaktır.” diyor. Meclis Başkanının görevlendirme yazısını, fotokopisini çekerek gönderiyorum grup başkan vekillerine.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi tarihte efendim?

BAŞKAN – Hangi tarihte? 19 Mart 2014 tarihi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, “Gelmedi” diyorum.

BAŞKAN – Bilmiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Size gelmiş demek ki gruplara gönderilmiş değil.

BAŞKAN - Ben şimdi gönderiyorum hemen fotokopi...

OKTAY VURAL (İzmir) - Bir de Meclisin teamülü vardır; teamül, eğer daha önce toplanırsa toplantı günüde belirlenen nöbetçi oraya gider. Dolayısıyla, burada anlaşılıyor ki bundan sonraki atılacak adımlar konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunda ya da genel merkezde hazırladığınız adımları atmak üzere görevlendirilmişsinizdir.

BAŞKAN - Gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” bölümünde yer alan olağanüstü toplantı çağrı istemi önergesini okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 129 milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan bazı eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulması ile CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesini görüşmek üzere Anayasa’nın 93’üncü, TBMM İçtüzüğü’nün 7’nci maddeleri gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin önergesi (4/149)

13/03/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa’nın 93 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 7’nci maddeleri gereğince TBMM’ye intikal etmiş olan bakanlar hakkındaki fezlekelerin okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulması ile ekte yer alan genel görüşme önergesini görüşmek üzere 18 Mart 2014 Salı günü saat 15.00’te Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağırlmasını arz ve talep ederiz.

        Mehmet Akif Hamzaçebi                            Engin Altay                                    Muharrem İnce

                     İstanbul                                              Sinop                                               Yalova

 

1) Ali Demirçalı                                                        (Adana)

2) Turgay Develi                                                       (Adana)

3) Osman Faruk Loğoğlu                                           (Adana)

4) Ümit Özgümüş                                                      (Adana)

5) Ahmet Toptaş                                                       (Afyonkarahisar)

6) Ramis Topal                                                         (Amasya)

7) S. Sencer Ayata                                                    (Ankara)

8) Sinan Aydın Aygün                         (Ankara)

9) Ayşe Gülsün Bilgehan                                           (Ankara)

10) İzzet Çetin                                                         (Ankara)

11) Levent Gök                                                         (Ankara)

12) Gökhan Günaydın                         (Ankara)

13) Mehmet Emrehan Halıcı                                      (Ankara)

14) Bülent Kuşoğlu                                                   (Ankara)

15) Aylin Nazlıaka                                                    (Ankara)

16) Emine Ülker Tarhan                                            (Ankara)

17) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

18) Deniz Baykal                                                      (Antalya)

19) Arif Bulut                                                           (Antalya)

20) Osman Kaptan                                                    (Antalya)

21) Yıldıray Sapan                                                    (Antalya)

22) Ensar Öğüt                                                         (Ardahan)

23) Uğur Bayraktutan                         (Artvin)

24) Osman Aydın                                                      (Aydın)

25) Metin Lütfi Baydar                        (Aydın)

26) Bülent Tezcan                                                    (Aydın)

27) Ayşe Nedret Akova                                              (Balıkesir)

28) Haluk Ahmet Gümüş                                            (Balıkesir)

29) Namık Havutça                             (Balıkesir)

30) Muhammet Rıza Yalçınkaya                                 (Bartın)

31) Tanju Özcan                                                       (Bolu)

32) Ramazan Kerim Özkan                                        (Burdur)

33) İlhan Demiröz                                                     (Bursa)

34) Kemal Ekinci                                                      (Bursa)

35) Aykan Erdemir                                                    (Bursa)

36) Sena Kaleli                                                        (Bursa)

37) Turhan Tayan                                                     (Bursa)

38) Ali Sarıbaş                                                         (Çanakkale)

39) Mustafa Serdar Soydan                                       (Çanakkale)

40) Tufan Köse                                                         (Çorum)

41) İlhan Cihaner                                                     (Denizli)

42) Adnan Keskin                                                     (Denizli)

43) Kemal Değirmendereli                                        (Edirne)

44) Recep Gürkan                                                     (Edirne)

45) Muharrem Işık                                                    (Erzincan)

46) Bedii Süheyl Batum                                            (Eskişehir)

47) Kazım Kurt                                                         (Eskişehir)

48) Ali Serindağ                                                       (Gaziantep)

49) Mehmet Şeker                                                   (Gaziantep)

50) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

51) Hasan Akgöl                                                       (Hatay)

52) Mevlüt Dudu                                                       (Hatay)

53) Mehmet Ali Ediboğlu                                           (Hatay)

54) Refik Eryılmaz                                                    (Hatay)

55) Ali Haydar Öner                           (Isparta)

56) Sabahat Akkiray                           (İstanbul)

57) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                        (İstanbul)

58) Aydın Ağan Ayaydın                                            (İstanbul)

59) Ercan Cengiz                                                      (İstanbul)

60) Süleyman Çelebi                          (İstanbul)

61) Ayşe Eser Danışoğlu                                           (İstanbul)

62) Celal Dinçer                                                       (İstanbul)

63) Osman Oktay Ekşi                        (İstanbul)

64) Aykut Erdoğdu                                                    (İstanbul)

65) Haluk Eyidoğan                                                  (İstanbul)

66) Osman Taney Korutürk                                        (İstanbul)

67) Sedef Küçük                                                       (İstanbul)

68) Melda Onur                                                        (İstanbul)

69) Umut Oran                                                          (İstanbul)

70) Kadir Gökmen Öğüt                                             (İstanbul)

71) Ali Özgündüz                                                      (İstanbul)

72) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

73) Şafak Pavey                                                       (İstanbul)

74) Müslim Sarı                                                        (İstanbul)

75) Fatma Nur Serter                                                (İstanbul)

76) Bihlun Tamaylıgil                                               (İstanbul)

77) Mahmut Tanal                                                     (İstanbul)

78) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                    (İstanbul)

79) Gürsel Tekin                                                       (İstanbul)

80) Binnaz Toprak                                                    (İstanbul)

81) Erdoğan Toprak                                                  (İstanbul)

82) Faik Tunay                                                         (İstanbul)

83) Erdal Aksünger                                                   (İzmir)

84) Mustafa Ali Balbay                                              (İzmir)

85) Musa Çam                                                          (İzmir)

86) Aytun Çıray                                                        (İzmir)

87) Birgül Ayman Güler                                             (İzmir)

88) Hülya Güven                                                       (İzmir)

89) Mustafa Moroğlu                                                 (İzmir)

90) Oğuz Oyan                                                         (İzmir)

91) Mehmet Ali Susam                                              (İzmir)

92) Rahmi Aşkın Türeli                                             (İzmir)

93) Mahmut Türmen                                                  (İzmir)

94) Alaattin Yüksel                                                   (İzmir)

95) Durdu Özbolat                                                    (Kahramanmaraş)

96) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                    (Kayseri)

97) Turgut Dibek                                                      (Kırklareli)

98) Mehmet S. Kesimoğlu                                         (Kırklareli)

99) Haydar Akar                                                       (Kocaeli)

100) Hurşit Güneş                                                    (Kocaeli)

101) Mehmet Hilal Kaplan                                         (Kocaeli)

102) Atilla Kart                                                         (Konya)

103) Veli Ağbaba                                                      (Malatya)

104) Hasan Ören                                                      (Manisa)

105) Sakine Öz                                                         (Manisa)

106) Özgür Özel                                                       (Manisa)

107) Aytuğ Atıcı                                                        (Mersin)

108) İsa Gök                                                            (Mersin)

109) Ali Rıza Öztürk                                                  (Mersin)

110) Vahap Seçer                                                     (Mersin)

111) Ömer Süha Aldan                                              (Muğla)

112) Tolga Çandar                                                    (Muğla)

113) Nurettin Demir                                                  (Muğla)

114) Doğan Şafak                                                     (Niğde)

115) İdris Yıldız                                                        (Ordu)

116) Engin Özkoç                                                     (Sakarya)

117) Ahmet İhsan Kalkavan                                       (Samsun)

118) Haluk Koç                                                         (Samsun)

119) Malik Ecder Özdemir                                         (Sivas)

120) Emre Köprülü                                                   (Tekirdağ)

121) Faik Öztrak                                                       (Tekirdağ)

122) Candan Yüceer                                                 (Tekirdağ)

123) Orhan Düzgün                                                   (Tokat)

124) Mehmet Volkan Canalioğlu                                (Trabzon)

125) Hüseyin Aygün                                                  (Tunceli)

126) Kamer Genç                                                      (Tunceli)

127) Dilek Akagün Yılmaz                                         (Uşak)

128) Mehmet Haberal                                               (Zonguldak)

129) Ali İhsan Köktürk                                              (Zonguldak)

Gerekçe:

Meclis soruşturmasına konu olan yolsuzluk olaylarına ilişkin olarak hazırlanan fezlekeler çok uzun bir süre geçmesine karşın yüce Meclisin bilgisine sunulmamıştır. Bu süreçte ilgili makamlar birbirleri ile çelişkili, dayanağı olmayan açıklamalar yapmış, fezlekelerin ulaşımında ve bilgiye sunulmasındaki gecikme nedenleri konusunda kamuoyunu tatmin eden gerekçeler ortaya konulamamıştır. Fezlekelerin ilgili makamlara gönderilmesine ilişkin yaşanan süreçte, yüce Meclisin zamanında bilgilendirilmesini engelleyen idari işlemler ile bu işlemleri gerçekleştirenlerin buna ilişkin tüm uygulamalarının ele alınması bir zorunluluk hâline gelmiştir. TBMM’nin denetim yollarını kullanmasını engelleyen uygulamaların ivedilikle ele alınmasını sağlamak amacıyla olağanüstü toplantı öngörülmektedir.

BAŞKAN – Şimdi de Başkanlığın çağrı yazısını okutuyorum:

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Olağanüstü toplantı isteminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun bulunduğuna ve bu nedenle TBMM Genel Kurulunun 19 Mart 2014 Çarşamba günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin tezkeresi (3/1447)

14.03.2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından Bildirilmiştir

Türkiye Büyük Millet Meclisini; Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin okunarak Genel Kurulun bilgisine sunulması ile Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesini görüşmek için yeter sayıdaki üyenin istemi üzerine Anayasa’nın 93’üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 7’nci maddeleri gereğince 19 Mart 2014 Çarşamba günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağırıyorum.

Sayın milletvekillerinin belirtilen gün ve saatte Genel Kurul toplantısına katılmalarını rica ederim.

                                                                               Cemil Çiçek

                                                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                               Başkanı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, olağanüstü toplantı çağrı istemi önergesi uyarınca, bilgiye sunulması gereken konuyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, okutuyorum:

2.- Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28/2/2014 tarihinde Başkanlığa intikal ettirilen Çevre ve Şehircilik eski Bakanı ve Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar’ın nüfuz ticareti yaparak başkasına menfaat temin ettiği ve görevini kötüye kullandığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/2/2014 tarihli ve 2013/20765/CM sayılı yazısı ve eki gereği Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1’inin (55 üye) vereceği bir önergeyle istenebileceğinden ve böyle bir önerge olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazıyla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdirinin yüce heyetin bilgisine sunulduğuna ilişkin tezkeresi (3/1448)

… … 2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Çevre ve Şehircilik eski Bakanı ve Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar’ın nüfuz ticareti yaparak başkasına menfaat temin ettiği ve görevini kötüye kullandığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2014 tarihli ve 2013/20765/C.M. sayılı yazısı ve eki Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28.02.2014 tarihinde Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.

Bilindiği gibi, Anayasa’nın 100’üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin (55 üye) vereceği bir önergeyle istenebilmektedir.

Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazı ile ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdiri yüce heyetin bilgisine sunulur.

                                                                                                                                    Cemil Çiçek

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                       Başkanı

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, böyle bir sunuş yapamazsınız.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu, bu şekilde sunulamaz, okunamaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz usule aykırı yönetiyorsunuz. Böyle bir sunuş yapmanız mümkün değildir. Lütfen…

BAŞKAN – Bir saniye… Diğer tezkereyi de okutayım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu, bu sunuş usule aykırı, gayrimeşru bir sunuştur.

BAŞKAN – Sayın Vural, Başkanlığın sunuşlarını okutuyorum ben burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, hayır. Efendim, bakın, hayır.

BAŞKAN – Genel görüşme açılacak, o zaman fikirlerinizi söyleyeceksiniz.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, milletvekillerinin tetkikine açılmasıyla ilgili… Bundan önce bütün Başkanlık sunuşları tezkerelerin milletvekilinin tetkikine açıldığına ilişkin bir ibareyle okunur. Siz milletvekillerinin, milletimizin rüşvet ve yolsuzlukları, haram paracıları bilmesini engelliyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından “Şov yapma!” sesi, gürültüler)

Bu bakımdan, Sayın Başkan, bundan önceki bütün sunuşlar Meclis soruşturması taleplerinin Meclisin onda 1’iyle…

BAŞKAN – Meclis soruşturması değil efendim, Meclis soruşturması değil.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Değil efendim, tezkereyi sunuşunuz. Bizim sizden isteğimiz, bundan önce Başkanlığa gelen, bakanlarla ilgili tezkerelerde nasıl ibareler kullanılmışsa Başkanlığın aynı ibareleri sunması. Sizin bu konuda takdir yetkiniz yoktur.

BAŞKAN – Benim değil ki efendim. Başkanlığın sunuşlarını okutuyorum ben sadece burada Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, hayır, sizin neden buraya çağrıldığınız belli oldu.

BAŞKAN – Başkanlıktan gönderilen yazıyı okutuyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir dakika… Sayın Başkan, böyle bir şey olmaz. “Milletvekillerinin tetkikine sunuldu.” ibaresinin Meclis Başkanlığı tarafından okunması lazım. Milletvekillerinin tetkikine sunmadığınız bir konuyla ilgili bir soruşturma önergesi hazırlanması söz konusu bile olamaz. Kaldı ki Sayın Başkan, bu sunuşunuzda, bu sunuşta Meclis soruşturmasıyla ilgili, fezlekesi gelen Sayın Bakanın hangi suçu işlediği, Türk Ceza Kanunu’nun hangi maddesine istinaden bununla ilgili bir fezlekenin hazırlandığına ilişkin bir bilgi de yoktur. Lütfen sunuşunuzu tekemmül ettirin çünkü bu sunuşunuz bundan sonraki sunuş için de emsal teşkil edebilir. Bu sunuşunuz düzenlenmelidir, düzeltilmelidir. Milletten saklamayınız. Milletin vekillerine tevdi edilmiş bir konu hakkında Türk milletinden saklayacak bir şeyiniz yoksa, lütfen, size gelen dosyayı biz de görmek istiyoruz, incelemek istiyoruz.

Bu bakımdan, yaptığınız bu sunuş, bugüne kadar Meclis Başkanlarının yaptığı sunuşların aksine bir tutumdur. Doğrudan doğruya gizlemek, saklamak, milletvekillerinin, milletin egemenliğini kullanan milletvekillerinin iradesine darbe vurmaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu milletin egemenliğine, milletin iradesine darbe vurma yeri değildir, kısıtlama yeri değildir. O bakımdan, lütfen, gereğini yapınız ve bu konuda milletvekillerine bu dosyaların açıldığına ilişkin iradenin Meclis Genel Kuruluna ifade edilmesi Meclis Başkanının görevidir. Görevinizi kötüye kullanmayın. Böyle bir şey olur mu ya! Nasıl böyle bir sunuş yaptırıyorsunuz! Böyle kanun mu yapılır? Böyle Meclis mi çalışır! İstifa edin!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Otur yerine!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yapmış olduğunuz işlem…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, konuşmaları duymuyoruz, kürsüden konuşsun ya da mikrofonu açın.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Mikrofonu açar mısınız?

BAŞKAN – Açıldı Sayın Hamzaçebi, buyurun.

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yapmış olduğunuz işlem hem Anayasa’ya aykırıdır hem İç Tüzük’e aykırıdır hem de olağanüstü toplantı gündemine aykırıdır.

Bizim olağanüstü çağrımızı siz okudunuz, Genel Kurulun bilgisine sundunuz. Çağrımız iki bölümden oluşuyor. Birincisi, 4 Bakanla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan fezlekelerin okunması. Birinci bölüm bu. İkinci bölüm de, fezlekelerin Meclise intikalinde ve intikal ettikten sonra da Genel Kurulun bilgisine sunulmasında yaşanan gecikme. Şu anda birinci bölümü görüşüyoruz. Siz, olağanüstü çağrı gündemine sadık olmak zorundasınız. Birinci olarak söyleyeceğim bu.

Fezlekelerin okunması gündemli bir çağrı gerçekleşmiş ise siz fezlekelerin özetini veya onun kısaltılmış bir hâlini Genel Kurula sunma hakkına ve yetkisine sahip değilsiniz. İkincisi, Anayasa’mızın 98’inci maddesinin birinci fıkrası gayet açıktır. Meclis soruşturması milletvekillerinin bilgi edinme ve denetim yollarından biridir, tıpkı...

BAŞKAN – Meclis soruşturması değil mi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Geliyorum, geliyorum, oraya geleceğim. Benim bir şeyimi yakalamış gibi araya girmenize gerek yok. Ben ne diyeceğimi biliyorum Sayın Başkan.

Meclis soruşturması denetim yollarından biridir ve Meclis soruşturmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu cumhuriyet savcılığının görevini yapar. Soruşturmaya gerek var mı, yok mu kararını verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisine intikal eden soruşturma konusu dosyayı, fezlekeyi baştan sona kadar inceleme hakkına ve yetkisine sahiptir. Bugüne kadarki Meclis teamülleri de bu şekildedir.

Bakın, burada, 80’li yıllardan örnek var. Size Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü bunu çıkarmış olmalı. Cumhuriyet savcılığından Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden bir fezleke nedeniyle Başkanlık makamı Genel Kurula yapmış olduğu sunuşta, hem o cumhuriyet savcısının talebini okuyor hem de dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılmasını söylüyor, ifade ediyor.

90’lı yıllardaki uygulama yine bu şekilde. Bir bakan hakkında Başbakanlıktan gelen bir teftiş kurulu raporu ve bu raporla birlikte yine bir cumhuriyet savcılığı yazısı Genel Kurulun bilgisine sunuluyor, dosyalar milletvekillerinin incelemesine açılıyor.

80’ler böyle, 90’lar böyle, 2000’li yıllar da bu şekilde. 90’lı yıllardaki çağrıyı yapan Sayın Hüsamettin Cindoruk Türkiye'nin hukukçu başkanlarından birisi; 2000’li yıllardaki çağrıyı yapan Sayın Bülent Arınç, dönemin Meclis Başkanı, yine hukukçu bir milletvekili, hukukçu bir Meclis Başkanı ve o da diyor ki: “Dosyaların milletvekillerinin takdir ve değerlendirmesine sunulması…”

Sıra 2010’lu yıllara geliyor. Bir başka hukukçu Meclis Başkanı hukuku katlederek milletvekillerinin denetim hakkını elinden alıyor. Milletvekili görmediği, bilmediği, incelemediği bir konuda bir başka türlü karar verme imkânına sahip değildir. Milletvekillerinden bu bilgiyi saklama hakkına sahip değilsiniz. Aksi takdirde Anayasa’ya karşı bir suç işlemiş olacaksınız Sayın Başkan, tutumunuzu düzeltmeye davet ediyorum sizi.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Kaplan.

3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Meclis Başkanlığının sunuş yazısının fotokopisini rica ettim, zor bela yeni alabildim. Yani burada parti grupları Mecliste bir çalışma yapıyorlar, Meclisteki çalışma için bu bilgilendirmeyi yapmanız lazım. Tamam, olağanüstü bir toplantı yapıyoruz ama yani İç Tüzük’ün usulüne göre işlemesi lazım.

Yine, CHP’nin genel görüşme önergesinin fotokopisini de rica ettim, Başkanlık Divanınızdan, Kanunlar dairesinden alabildim hele şükür, elhamdülillah. Yani o kadar zor mu ki? Burada, AK PARTİ Grubunun 55 milletvekiliyle vermiş olduğu bir soruşturma istemi başvurusunun Meclis Başkanlığına bugün verildiği basına yansıdı yani kendi bakanlarıyla ilgili, AK PARTİ Grubunun verdiği. Belki seçimden sonra bu gündeme alınacak, yani kendilerinin istediği. Muhalefetin de istediği, bu konuda fezlekelerin denetime açılmasıdır.

Şimdi, tabii ki Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz gerçekten bu konuda biraz tecrübeli sayılırız; bizim 945 tane fezleke -maşallah- geldi, Sayın Başkan çoğunu da okudunuz bu kürsüden. Okunduğu gibi, hepsinin de eşit okunmasını istiyoruz. Biz Kürtçe “Su ver.” demişiz, “…”(x) fezleke gelmiş. Kürtçe demişiz: “…”(x), “Günaydın.” fezleke gelmiş.

Şimdi, burada bazı fezlekeler kaplumbağa hızıyla geliyor, mehter marşı eşliğinde, hayret ediyorum. İşte “Akşam söyledi, fezlekeler sabah Meclise geldi.” Bizimle ilgili. “BDP’lilere dokunuluyor.” Anında, daha fezlekeyi görmeden basına, televizyona sızdırılıyor, veriliyor. Başbakan diyor ki: “Parlamentoda bununla ilgili öyle bir şey yapacağız ki dünyada eşi benzeri yok.” Gazeteler yazıyor BDP’yle ilgili jet hızıyla. Yani kardeşim, bu devlet bize mi çalışıyor? Yani başka işi yok, bizim düşünce açıklamasına, ondan sonra, “…”(x)dememize, “Nevroz”u kutlamamıza izinsiz gösteri diye 945… Elhamdülillah, zimmet yok, hırsızlık da yok, yolsuzluk da yok, ihale de yok, dolandırmak da yok, cinsel saldırı suçları da yok, yüz kızartıcı da yok, Allah’a şükür 945 tane. Bu, büyük bir farktır ama jet hızıyla gelen fezlekeler konusunda herkesin ve bütün partilerin de fezlekesinin eşit gelmesini istiyoruz yani iktidarın da ana muhalefetin de hepsinin de eşit okunmasını istiyoruz. Allah aşkına, hakkınız var mı? Burada BDP milletvekilleriyle ilgili -henüz yargılama aşamasında bile yokken- bu kürsüden terör örgütü olduğu iddiasıyla ilgili “Örgüt mensubu olmamakla beraber örgüt üyesi gibi davranmaktan fezlekesi geldi.” diye okuyorsunuz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, bitiriyorum.

Şimdi, bu Meclis işleyişinin İç Tüzük’e uygun olması ve Meclisin olgun bir tartışma yürütmesi, tüm parti gruplarının da buna dikkat etmesi -öncelikle Başkanlık Divanınızın- inanın, Türkiye’nin gelecek demokrasisine katkı sunacaktır. Yani bunu tartışabilme seviyesini göstermek zorundadır Meclis ve usul tartışmalarına boğmamamız lazım diye düşünüyoruz.

Sayın Başkan, gerçekten yani “Kürt Mehmet nöbete.” onu biliyoruz da bütün hassas torba kanunlarda da hep siz nöbet tutuyorsunuz. Kayserili Sadık Yakut da hep nöbette mi olacak? Yani buna da bir çare bulun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

Buyurun Sayın Canikli.

4.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, fezleke eklerindeki dosyalarda yer alan bilgilerin milletvekillerinin denetiminden kaçırılması gibi bir durumun söz konusu olmadığına ve bir soruşturma komisyonu kurulmasının talep edilmesi için fezleke eklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmesine gerek bulunmadığına ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle şunu çok açık bir şekilde ifade etmek gerekir ki bu fezlekelerin ekindeki dosyalarda yer alan bilgilerin herhangi bir şekilde üstünün örtülmesi, kapatılması amacıyla böyle bir durumun ortaya çıkması söz konusu değil. Çünkü, bu bilgiler zaten şu anda tüm Türkiye’ye servis edilmiş durumda. Yani bu bilgiler o anlamda bakıldığında kanuna aykırıdır, değildir o başka bir tartışma konusu ama sonuç itibarıyla bu dosyalarda yer alan bilgilerin tamamı hemen hemen herkeste mevcuttur. Dolayısıyla, bu bilgilerin karartılması, bu bilgilerin milletvekillerinin denetiminden kaçırılması gibi bir durum söz konusu değildir.

Olay şudur, bakın: Bu, dokunulmazlıkların kaldırılması talebinden farklı bir durumdur. Dokunulmazlıkların kaldırılması talebinde bir iddianame söz konusudur ve soruşturmanın gizliliği kalkmıştır. Dolayısıyla, buna ilişkin olarak, gelen fezlekelerdeki tüm bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması CMK açısından bir sorun teşkil etmemektedir. Ama çok açıktır ki şu anda gelen fezlekelerle ekli olan dosyalardaki bilgilerin gizliliği devam etmektedir. Bütün bunlar, herkesin elinde olmasına rağmen… Yani herkesin elinde vardır ve sosyal medyada, İnternet ortamında tamamı servis edilmektedir. Buradaki hassasiyet, sadece çok açık bir hukuk kuralının ihlal edilmemesi isteğinden kaynaklanmaktadır.

Bakın, ayrıca, bir soruşturma komisyonu kurulması talep edilmesi için bu tür bilgilerin, fezlekelerin eklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmesine gerek yok, bunun sayısız örnekleri vardır. Nitekim şu anda bunların bilinmesine ayrıntılı bir şekilde -gizliliği devam eden soruşturmalarla ilgili olarak söylüyorum- gerek yok. Her aşamada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde usulüne uygun bir şekilde soruşturma komisyonu kurulması için yeterli sayıda imzanın bulunması hâlinde bu talep Meclis Başkanlığına intikal ettirilebilir. Nitekim, şu anda bu 4 bakanla ilgili olarak soruşturma komisyonu kurulması için imzalar toplanmakta ve bakanların kendi talepleri çerçevesinde, bakanlarımızın kendileri hakkında soruşturma komisyonu kurulması ve bu taleplerin sonuna kadar incelenmesi talepleriyle bağlantılı olarak ve bunu dikkate alarak -bizler- AK PARTİ Grubu olarak arkadaşlarımız şu anda imza topluyorlar. Bununla ilgili soruşturma komisyonu kurulmasına ilişkin dilekçeler önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilecek. Bu, şu açıdan önemlidir: Biz de resmî olarak bunların görülebilmesini, denetlenebilmesini sağlamak amacıyla soruşturma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz çünkü soruşturma komisyonu üyeleri, gizli dahi olsa, bu bilgilere, her türlü belgeye ulaşma imkânına sahipler ve bu yolla ulaşacaklar yani biz de, milletvekillerinin, soruşturma komisyonu yoluyla bu bilgilere ulaşmasını temin etmek istiyoruz. Dolayısıyla, burada, ne kaçırılan ne örtülen ne gizlenen herhangi bir durum söz konusu değildir. Gizlilik nedeniyle -CMK’nın ilgili maddesi gereğince- böyle bir açıklama buradan yapılamaz ama zaten ellerinde vardır. Dolayısıyla, soruşturma komisyonu kurulduğunda, soruşturma komisyonu üyesi arkadaşlarımız -muhalefete mensup arkadaşlarımız da iktidar partisine mensup arkadaşlarımız da- bu bilgilerin tamamına ulaşacaklardır, erişeceklerdir, denetleyeceklerdir ve ona göre kararlarını vereceklerdir Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, efendim…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, isterseniz usul tartışması açayım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, hayır, bir saniye efendim. Bu konu usul tartışmasına feda edilemez.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, yok, usulle ilgili değil efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Usulle ilgili bir konu yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Geri çekilecek, böyle bir sunuş mu olur!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bugüne kadarki uygulamalar gayet net, usul tartışmasıyla geçiştirilebilecek bir konu değil.

Efendim, mikrofonu bir açar mısın?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın milletvekilleri, 1980’den beri bütün uygulamalar böyle olmuştur.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Ayrıca, bir dakika Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Meclisin itibarını yerle bir ettiniz be!

BAŞKAN – Ama birinize söz vereyim, Sayın Hamzaçebi’yi bir dinleyelim.

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, olağanüstü toplantıya çağrı önergesinin konusunun fezlekelerin okunması olduğuna ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konu usul tartışmasıyla geçiştirilemeyecek, ona feda edilemeyecek kadar açıktır. Bugüne kadarki Meclis uygulamaları açıktır, hepsinin örneklerini getirdim, arzu eden arkadaşlara verebilirim.

BAŞKAN – Efendim, biz de görüşümüzü söyleyeceğiz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Elbette söyleyeceksiniz yani ne söyleyeceğinizi tahmin ediyorum ama söylediğinizde bir daha değerlendiririz. Biz olağanüstü toplantı çağrısını yapmışız. Toplantının, toplantı çağrısının gündemi fezlekelerin okunması; siz bunu değiştirme hakkına sahip değilsiniz. Eğer soruşturmanın gizliliği nedeniyle fezlekelerin okunmaması gibi bir düşünceniz var ise çağrıyı yapmayacaksınız o zaman ya da bu çağrıyı düzeltmemizi isteyeceksiniz; çağrıyı yaptıktan sonra bunu değiştirme hakkına sahip değilsiniz, bu mümkün değildir, İç Tüzük buna izin vermiyor.

İkincisi, Sayın Canikli’nin söylediğine kargalar bile güler. 4 bakan hakkında soruşturma açılması için dilekçe vermişler.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Verdi, verdi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü toplantıya çağırılmış, çağırmışız, bütün muhalefet partileri gelmiş, bağımsızlar gelmiş -gelen, katılan tüm muhalefet partilerine ve bağımsız milletvekili arkadaşlarımıza buradan çok teşekkür ediyorum- olağanüstü, tarihî, önemli bir gün yaşıyoruz, böyle bir gündemde konu fezlekeler, bakanların işledikleri iddia edilen suçlar ve 4 bakan dilekçe veriyor. Bugüne kadar niye beklemişler acaba?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz bugüne kadar niye beklediniz, açmadınız?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, 17 Aralık operasyonu başladıktan sonra 25’ine kadar Başbakan neden onları görevde tutmuş acaba? 25’inde ikinci operasyon başlayınca mı onların görevden ayrılma zorunluluğu ortaya çıktı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Haram para aklamacı Rıza için oy kullanıyor ya.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Eğer Adalet ve Kalkınma Partisinin, Hükûmetin bu fezleke dosyalarının açılmasından bir endişesi olmasaydı…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, bu kürsü neye yarıyor?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – …kendilerine güvenseydiler bu dosyalar açılırdı.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bu usul ne usulü?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kendilerine güvenemiyorlar, bakanların, Başbakanın işlediği iddia edilen suçların delilleri bu dosyada çünkü. Bu dosyaların Parlamentonun, milletin bilgisine sunulmasından korkuyorsunuz, korkmayanlar “Hadi açıyoruz.” derler. 4 bakan dilekçe vermiş de, soruşturma istemişler de, buna herkes güler. (CHP sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, biz de…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen İç Tüzük’ü uygulayın efendim. Bu İç Tüzük’ün neresinde var bu görüşme?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Böyle bir görüşme şekli var mı İç Tüzük’te?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Ben konuşuyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Halaçoğlu.

6.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Başkanlığın olağanüstü toplantıya çağrı önergesini Genel Kurula sunuş işleminin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, demin AKP Grup Başkan Vekili Meclis Başkanının adına konuşma yaptı burada, ona hakkı yok her şeyden önce. Neden…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya, sizin hakkınız var da niye onun hakkı yok? Yani şuna bak hele ya!

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, Meclis Başkanı adına konuşma hakkına sahip değildir, burada biz Meclis Başkanının aldığı kararı eleştiriyoruz. Diyoruz ki: Bu şekilde Meclise sunamazsınız, Meclis sadece fezlekelerin adını anarak geçiştirme yapamaz, bunların dosyalarını görmek gerekir, neye göre oylanacak, bunun biz hesabını soruyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Kaplan, son söz, buyurun.

7.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, milletvekillerinin fezlekelerin içeriğine ulaşabilmeleri gerektiğine ilişkin açıklaması

HASİP KAPLAN (Şırnak)- Sayın Başkan, Sayın Canikli demin kendi gruplarının soruşturma önergesi verdiğini söylediler.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Milletvekilleri.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tek tek imzaları toplanıyor yani

milletvekilleri.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, ne zaman?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın, grup olarak değil, gruba mensup milletvekilleri.

HASİP KAPLAN (Şırnak) –55 milletvekili, biliyorum, evet.

Eğer bugün veriyorlarsa ki bunda bir engel yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Örtbas ediliyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, milletvekillerinin ve grupların soruşturma açılabilmesi için bilgi edinmesi lazım yani Bakan söz konusu. Anayasa 100’üncü madde bakanlarla ilgili soruşturmayı ve Başbakanla ilgili olanı kapsıyor, milletvekillerininki farklı.

Şimdi, burada, fezlekeye ulaşmak. Fezleke, iddianame gibi, karar gibi, bunlar aleni şeyler yani Anayasa Komisyonuna gelir Meclis Başkanlığından, ilgili Bakan ve milletvekilleri alabilir, gruplar da alabilir.

Şimdi, Sayın Başkan, bakın, şu 299 sayfa bir rapor, hepimizin elinde var. Yani, vermeseniz de raporu elde dolaşıyor. Oysaki biz, fezleke olsun, daha isterdik. Yani, bu “İnternet” denen olay bu.

Şimdi, şurada sorun şu: Bana demin, istediğim bir Başkanlık sunuşu geldi. Deniliyor ki: “55 milletvekili eğer isterse…” diyor Meclis Başkanı Sayın Çiçek, ”… bilgiye erişim olur.” diyor. Şimdi, “Bilgiye erişim olur.” diyen Sayın Meclis Başkanı şu yazıyı göndermiş. Bu yazının üstünde tarih, sayı yok. Meclis Başkanlığı tarih atmaz mı yazılarına Sayın Başkan? Yani, Meclis Başkanı, bugün, 19 Mart, olağanüstü toplantıya çağırıyor muhalefetin isteğiyle. Çağırdığı hâlde, bildiği hâlde Sayın Meclis Başkanı bu yazılarına bir tarih atmaz mı Allah aşkına? Yani, Meclis yazışmalarının resmiyeti, ciddiyeti bunu gerektirmez mi?

Şimdi, buradaki yazıya göre “İlla soruşturma istemiyle ilgili bilgi verilmesi söz konusu.” deniliyor. Oysaki birazdan genel görüşme yapacağız. Genel görüşme Anayasa gereği. Anayasa gereği olan genel görüşme yine bu konuyla ilgilidir yani fark eden bir şey yok. Soruşturma bir izin şartıdır, izin şartıdır. Genel görüşme de ayrı bir konu, bilgilendirme gereğidir. Yani herhâlde kapalı oturum istemezsiniz yani bu konuda kamuoyundan kaçma gibi bir derdiniz olacağını sanmam. Soruşturma istediğinize göre kapalı oturum da istemezsiniz.

Böyle bir kaygı da yoksa, fezlekelerin milletvekillerine açılması normaldir. Açmadığınız takdirde Sayın Başkanım, ha böyle, kürsüde açılır işte, 99 sayfa. Sizin cep telefonuna da gelmiştir Başkanım, inanın. Bakın, resimlerle, notlarla. Yani niye buna…

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hayır, buna gerek yok Sayın Başkanım. Yani bakın, buna hiç gerek yok. Var işte. Gerek yok. Yani birbirimizi kandırmayalım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ayakkabı kutuları, çikolatalar…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kamu vicdanının önündeyiz arkadaşlar. Yani bu konularda olgun bir tartışmayı yapabilelim istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ediyorum.

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, Başkanlığın, olağanüstü toplantı çağrısına konu olan Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden savcılık dosyalarıyla ilgili işlemlerinin teamüllere ve hukuka uygun olduğuna ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, mevcut dosya, savcılıktan gelen ilk örnek. Savcılık soruşturması sürüyor. Üzerinde, kanundan kaynaklanan bir gizlilik söz konusu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da bu yeni duruma göre tezkereleri yazdı. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir saniye… Grup başkan vekillerini dinledik, açıklama yapıyoruz.

Bu konuyla ilgili çok saygın hukukçuların görüşleri:

Sayın Hikmet Sami Türk: “İddianame hazırlanana kadar gizlilik kararı vardır.”

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – O değil, o olmaz…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – O saygın değil, başka bir tane söyle; onun elinde kan var, kan. O değil.

BAŞKAN – Evet, Sayın Taha Akyol: “Bu sorular haklı mı? Hayır, bu sorular haklı değil. Kuvvetler ayrılığı ilkesine inanıyorsanız, yasama organı, yargıdaki soruşturmanın gizliliği uygulamasına müdahale edemez. Yasama ve yürütme erkleri yargının üstünde olamaz.” (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, nereden buluyorsunuz? Hukukçu Faruk Bal’a sor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ayıp, ayıp!

BAŞKAN – Sayın Vural, dinledik biz sizi. Dinleyeceksiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok mu başka hukukçu? Onlar öyle veriyorsa aksine olanlar yok mu? Niye yani?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, siz hukukçu değil misiniz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Biz mi belirledik o hukukçuları?

BAŞKAN – Efendim, Sayın Kanadoğlu Türkiye Büyük Millet Meclisinin yürütmeyi denetleme yollarının en önemlisinin Meclis soruşturması olduğunu anımsatarak “Bir suç işlendiğine ilişkin eldeki kanıtların ve açıklanmayan ancak içeriği bilindiği ifade edilen fezlekelerde yer alan bilgiler ile belgeler kullanılarak soruşturma önergesi verilebilir.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Kara para Rıza’yı korumayın, haram paracıları korumayın, İranlı ajanın tuzağına düşmüş bakanları korumayın.

BAŞKAN – Şimdi bu durumda, sayın milletvekilleri, Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında, Anayasa’nın 100’üncü maddesi kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına intikal eden dosyalarla ilgili uygulamalara bakıldığında, 22’nci Yasama Döneminden itibaren istisnasız bir şekilde söz konusu dosyalara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresiyle Genel Kurulda bilgilendirme yapılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ulaştırılan dosyanın üst yazısı ayrıca okutulmamıştır. Bugün okunan, okunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkereleriyle de hangi bakanlar hakkında hangi suçlamalardan dolayı Anayasa’nın 100’üncü maddesi kapsamında dosyaların Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderildiği bilgiye sunulmuştur.

Bu nedenle, teamül hâline gelmiş uygulamalar doğrultusunda işlem yapılmıştır. Üst yazıların ayrıca okunmasına da gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, böyle bir açıklama olur mu? “Hangi eylemin hangi maddeye aykırılığı” diyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, teamül hâlindeki bir uygulamadan söz ettiniz, teamül öyle değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, burada hangi kanunun hangi maddesine ilişkin, şey yok. Bir kere, hangi eylemin…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, hangi teamül?

BAŞKAN – Efendim, okuyayım o zaman: “Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Erdoğan Bayraktar’ın nüfuz ticareti yaparak başkasına menfaat temin ettiği ve görevini kötüye kullandığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi suçlamalar efendim? Hangi suçlamalar?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Hangi suçlama?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Okudu ya, dinlemiyorsun ki.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Demin okudu.

BAŞKAN – “…27/2/2014 tarihli ve sayılı eki Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28/2/2014 tarihinde Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir. Bilindiği üzere, Anayasa’nın 100’üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1’inin vereceği bir önergeyle istenebilmektedir. Böyle bir önerge olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazıyla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdiri yüce heyetin bilgilerine sunulmuştur.”

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şunu diyorum…

BAŞKAN – Biraz sonra genel görüşme açacağız. Zaten o konuda…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bırakın genel görüşmeyi. “Suçlamalar” diyor, hangi eylem, hangi suç, hangi kanunun hangi maddesine göre, bunu bir kere açıklamanız lazım. Açıklamanız lazım.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Savcılığın bir şeye kararı yok o konuda.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın, bu bir dokunulmazlığın kaldırılması talebi değil Sayın Başkan. Bugüne kadar hep gelenler dokunulmazlıkların kaldırılması talepleriyle ilgilidir ve gizlilik yoktur. Arada çok büyük fark vardır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunu açıklamanız lazım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan böyle bir sunuş olmaz. Sayın Meclis Başkanına müracaat ettik, biraz önce de konuştuk, Sayın Meclis Başkanının bu sunuşu çekmesi gerekiyor.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bal, böyle bir uygulamamız yok, grup başkan vekillerine söz veriyoruz. Lütfen…

FARUK BAL (Konya) – Grup adına söz istiyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, siz “Teamüllere baktık.” dediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi burada yazınızda diyorsunuz ki yani 55 milletvekili verdi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün milletvekillerine bunu açacak mısınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Açamaz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır, hayır, soruşturma komisyonu üyeleri ancak kullanabilir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Böyle soru-cevap usulü mü olur? Sayın Başkanım, biz ne yapıyoruz?

BAŞKAN – Hayır, komisyondaki ilgililer okuyacak, geçmişteki olduğu gibi efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, böyle bir… Efendim, komisyon kurulmadan komisyon olur mu?

BAŞKAN – Efendim, iktidar partisi ve ana muhalefet partisi, basından öğrendiğim kadarıyla bugün verdiler Meclis araştırma önergesini.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Meclis soruşturması açılmasıyla ilgili Meclis iradesi olmadan, bu 55 milletvekili nasıl inceleyecek?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, karşılıklı konuşuyorsunuz, biz bir şey anlamıyoruz, gündeme geçelim. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, çelişkilerle dolu bir sunuş. Batıyorsunuz ya! Sayın Meclis Başkanı, çekin bu sunuşu, böyle bir şey olur mu ya?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, “bugüne kadarki uygulamalarda” dediniz, hangi uygulama efendim? Bugüne kadarki uygulamalar bu tutumunuzu doğrulamıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, önerge üzerine toplanıyoruz, olağanüstü toplanıyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, konu bilgilerinize sunulmuştur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ey milletim, rüşvet alanlar korunuyor, altın kaçakçılığı yapanlar korunuyor.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, sizin tutumunuz hakkında bir şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.06

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.49

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, bir önceki oturumdaki bir sözünüz üzerine bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Siz, Hikmet Sami Türk için…

BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına mı?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Hayır, Halkların Demokratik Partisi adına.

BAŞKAN – Buyurun, HDP adına…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Siz, dediniz ki: “Saygın hukukçu Hikmet Sami Türk.”

BAŞKAN – “Saygın hukukçular…” dedim, evet.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Oradaki “saygın” ibaresinin tutanaklardan çıkarılmasını istiyorum. Çünkü, bu memlekette “Hayata Dönüş Operasyonu” adı altında onlarca mahkûmun ölümünde ve sakat kalmasında vebali olan bir insandır. “Saygın” ibaresi sizin böyle leblebi gibi dağıtacağınız bir şey değildir. “Saygın” ibaresinin tutanaklardan çıkarılmasını istiyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Ben, hukukçuluk yönü itibarıyla söylemiştim.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 100’üncü maddesi kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen savcılık dosyalarına yapılacak işlemle ilgili, 1961 Anayasası döneminde, 17/2/1965 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısı İçtüzüğü’nün 13’üncü maddesinde, “Yargı mercilerince, bir işin takibi sırasında görevde bulunan veya görevinden ayrılmış olan Başbakan veya Bakanlar Kurulu üyelerinden birinin Bakanlar Kurulunun genel siyasetinden veya Bakanlıklarının görevleriyle ilgili işlerden dolayı cezai sorumluluğu gerektiren fiilleri sebebiyle görevsizlik kararı verilirse Başbakanlık eliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısı Başkanlığına başvurulur.” hükmü uyarınca yargı mercilerine de Meclis soruşturması işlemleri için başvuru yapma imkânı tanınmıştır. Birleşik Toplantı İçtüzüğü’nün ilerleyen maddelerinde, bu şekilde bir başvuru geldiğinde yapılacak işlemler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 1982 Anayasası döneminde, Meclis Başkanlığına Meclis soruşturması kapsamında gelen fezlekelerle ilgili işletilecek süreç konusunda hüküm oluşturulmamıştır.

Bu konudaki ilk uygulamanın gerçekleştirildiği Genel Kurul 3/12/1985 tarihli 36’ncı Birleşimde, Anayasa’nın 100’üncü maddesi kapsamında Meclis Başkanlığına gönderilen dosyalardan milletvekillerinin bilgi sahibi olabilmeleri için, söz konusu dosyaların Başkanlık tezkeresiyle Genel Kurulda bilgiye sunulmalarından sonra milletvekillerinin tetkikine açılması şeklinde bir uygulama başlatılmıştır. Konu hakkında açılan usul tartışmasında Başkanlığın tutumunda da bir değişiklik olmamıştır.

Uygulamaya bakıldığında, Başbakanlık, Danıştay ve Sayıştaydan gelen ve Meclis soruşturmasına konu olabilecek fiillerle ilgili dosyalara ilişkin 44 tezkere gündemin “Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları” kısmında milletvekillerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi olarak duyurulmuş ve bu duyuru üzerine, söz konusu tezkereler ve ekleri örnek alınmamak şartıyla milletvekillerinin incelemesine açılmıştır. Genel Kurulda bilgiye sunulan söz konusu 44 tezkereden yalnızca 4’ü Danıştay ve 1’i Sayıştay tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiştir, diğer 39 tezkerenin ise Başbakanlıktan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına intikal ettirildiği ve eklerinin teftiş kurullarınca hazırlanan raporlardan oluştuğu görülmektedir. Olağanüstü toplantı çağrısına konu olan ve biraz önce bilginize sunulan, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı yazıları ve ekleri hususunda ise yeni bir durumla karşı karşıya bulunulmaktadır.

Öncelikle, bir cumhuriyet savcılığınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilen dosyalar hakkında Anayasa’nın 100’üncü maddesi çerçevesinde ilk defa bir işlem yapılması ve bir uygulama şekli oluşturulması söz konusudur.

İkinci olarak, söz konusu dosyalar sadece adı geçen bakanlarla ilgili iddialarla sınırlı olmayıp üçüncü şahısları da ilgilendirdiğinden, üçüncü şahısların mağdur edilmesi ihtimali bulunmaktadır.

Üçüncü olarak, söz konusu dosyalar devam etmekte olan hazırlık soruşturması safhasında olup soruşturma tamamlanmamış, dosya mahkemeye sunulmamış olduğundan, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157’nci maddesi anlamında dosya üzerindeki gizlilik devam etmektedir. Bu gizlilik kanundan doğmaktadır.

Bilindiği üzere, idari işlemlerle hazırlanan dosyalar üstündeki gizlilik yine idari işlemlerle kaldırılabilmektedir. Bu anlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı milletvekillerinin bilgisine sunulan bir teftiş kurulu raporundan gizli evrakların örneklerinin alınması istemi üzerine, 25 Mart 1992 tarihinde gizlilik kaydının kaldırılmasının mümkün olup olmayacağını Başbakanlıktan sormuştur. Başbakanlık Teftiş Kurulunun 31 Mart 1992 tarihli cevabi yazısında konunun milletvekillerinin bilgisine sunulmasıyla evrak üzerindeki gizliliğin ortadan kaldırılmış olduğu belirtilmiştir.

Görüleceği üzere, idari işlemlerle oluşturulmuş gizli bir evrakın bilgiye sunulmakta gizlilik kaydının kalmayacağı değerlendirilmiştir. Ancak gündemimizdeki konunun gizliliği bir idari işlemden değil ilgili savcının soruşturmayı tamamlamamış ve mahkemeye sunmamış olması nedeniyle kanun hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Önümüzde gizliliği kanunla korunan bir evrakın gizliliğinin korunması sorunu bulunmaktadır.

Diğer taraftan, değerlendirmelerimize ışık tutacak bir örnek olduğu düşüncesiyle değinmek gerekirse adli işlemin parçası olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen dokunulmazlık dosyaları doğrudan Anayasa ve Adalet Komisyonlarından kurulu Karma Komisyona gönderilmekte ve bu dosyaların içeriğini söz konusu komisyon üyesi dışındaki milletvekilleri bile inceleyememektedir. Gizlilikle ilgili çok katı hükümler bulunmayan dokunulmazlık dosyaları ile ilgili uygulama ortada iken, gizliliği kanunla korunan tartışma konusu evrakın incelemeye açılması korunması gereken hukuki değerin ihlali mahiyetinde olabilecektir.

Sonuç olarak, cumhuriyet başsavcılığınca gönderilen evrak nedeniyle Anayasa’nın 100’üncü maddesi çerçevesinde, ilk kez bir işlem yapılacağı, gizliliği yasayla korunan evrakın alenileştirilmesinin kanun hükümlerinin ihlali oluşturacağı, dosya içeriğinde isimleri geçen üçüncü kişilerin de bu surette mağdur edilebileceği ortadadır. Mevcut uygulama bu hususların telif edilmesi ihtiyacı çerçevesindedir.

Bu nedenle…

OKTAY VURAL (İzmir) – “Bu nedenle” dediniz, bu nedenle…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu nedenle…

BAŞKAN - Bu nedenle okutulmayacaktır diyorum, evet, görüşümde bir değişiklik yoktur.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir kere, gizli olup olmadığını kim söylüyor?

BAŞKAN - Efendim?

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Kararı kim veriyor?

BAŞKAN - Kanundan kaynaklanıyor efendim, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 157’nci maddesinden kaynaklanıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne diyor orada, ne diyor orada efendim?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Anayasa mı büyük CMK mı büyük?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne diyor orada?

BAŞKAN - Ama sayın grup başkan vekilleri, böyle bir usulümüz yok. Şöyle yapmamız lazım, o zaman usul tartışması açacağız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, hayır, bununla ilgili değil. Bunun gizli olmadığına ilişkin…

BAŞKAN - Evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu gizli değil. Gizli olmayan bir hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletten saklamak için yapıyorsunuz bunu, gizli değil.

BAŞKAN - Hayır.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Usul tartışması açmak istiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gizli değil, milleti aldatmayın. Bu gizli değildir milletvekilleri için.

BAŞKAN - Efendim, AK PARTİ ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından Meclis soruşturması önergesi verilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim…

BAŞKAN - Komisyon üyeleri komisyon sırasında komisyon kurulduktan sonra her şeyden haberdar olacaktır, inceleyecektir, soruşturacaktır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, siz, böyle bir iradeyi şu anda belirtemezsiniz. Nerede verilmiş? Nerede verilmiş?

BAŞKAN - Muharrem Bey, okuyun lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Soruşturmayla ilgili 55 imza nerede verilmiş? Millete yanlış ifade ediyorsunuz.

BAŞKAN - Şimdiye kadar yeterli tartışmayı yaptık.

Muharrem Bey, okuyun.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Tezkereler (Devam)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28/2/2014 tarihinde Başkanlığa intikal ettirilen İçişleri eski Bakanı ve Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, nüfuz suistimali ve birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara; Ekonomi eski Bakanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara ve Avrupa Birliği eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/2/2014 tarihli ve 2013/20764/CM sayılı üst yazısı ve ekleri gereği Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1’inin (55 üye) vereceği bir önergeyle istenebileceğinden ve böyle bir önerge olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazıyla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdirinin yüce heyetin bilgisine sunulduğuna ilişkin tezkeresi (3/1449)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

“İçişleri eski…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Usul tartışması açıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir söz verir misiniz efendim?

BAŞKAN – Devam edin Muharrem Bey.

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Başkanım, oradaki grup başkan vekilleri söz istiyor.

BAŞKAN - Saat 15.00’ten bu tarafa aynı şeyleri konuşuyoruz efendim, lütfen okuyun Muharrem Bey, vermiyorum, yeter.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aynı şeyler tabii ya! Haram paracı Rıza’yı, altın kaçakçılarını, koluna 760 milyarlık saati takanları mı koruyacaksınız? Gizlilik onlara mı?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Hayır efendim, Meclis soruşturması önergesi verilmiştir. Komisyonda görüşülecektir.

Devam et Muharrem Bey.

“…Bakanı ve Mardin Milletvekili Muammer Güler’in hakkında sahte…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyonda değil.

Sayın Başkan…

BAŞKAN -  Lütfen Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum, “gizli” dediniz bu evraka, bu evraka “gizli” dediniz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Usul tartışması…

OKTAY VURAL (İzmir) – Buna “gizli” dediniz, böyle bir değerlendirme yapma hakkınız yoktur.

BAŞKAN – Muharrem Bey, okuyun lütfen.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu değerlendirmenizle ilgili usul tartışması açıyorum.

“İçişleri Bakanı ve Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında sahte belge…”

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Usul tartışması istiyor Başkanım. Allah Allah!

BAŞKAN – Oku lütfen arkadaşım.

“…düzenlemek, sorgulamanın gizliliğini ihlal, nüfuz suistimali ve…”

(CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Okuyun Muharrem Bey, arkadaş okuyacaksın sen ya!

“…birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar…”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, usul tartışması…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Başkan… Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN – Söyledim ben, “Usul tartışması açın.” dedim.

Oku Muharrem Bey, ondan sonra usul tartışması açacağım.

“…Ekonomi eski Bakanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN – Muharrem Bey, devam et sen. (CHP, MHP ve BDP sıralarından gürültüler)

“…resmî belgede sahtecilik, birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar…”

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz gizli olmayan bir dosyaya gizlilik atfedemezsiniz. Siz Meclise darbe vuruyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ayıp ya, neyi okuyor!

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Başkanım, hangisini yapacağız biz? Allah Allah!

BAŞKAN – Oku.

OKTAY VURAL (İzmir) - Milletin egemenliğine müdahale ediyorsunuz, siz darbecisiniz, siz gayrimeşru bir Meclis Başkan Vekilliği sürdürüyorsunuz.

BAŞKAN – Oku Muharrem Bey.

“…ve Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara…”

OKTAY VURAL (İzmir) - Haram para aklamacı Rıza’yı korumak için, koluna 765 milyar TL’lik saati takanları korumak için, altın  kaçakçılarını korumak için milletvekillerinin hakkını, hukukunu kesiyorsunuz siz.

BAŞKAN – Muharrem Bey, devam et. Muharrem Bey, bitir. Usul tartışması açarım ben, devam et.

Muharrem Bey, yer değiştirin o zaman.

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Niye değiştireyim? Burada grup başkan vekilleri bir şey konuşuyor.

(İzmir Milletvekili Oktay Vural, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin kürsü önünde toplanmaları)

KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Yer değiştirelim.

İZZET ÇETİN  (Ankara) - Otur yerine.

(CHP, MHP ve BDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Yer değiştirin. İki saatten bu tarafa söyledik, usul tartışması da açacağım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, sizin biraz önceki açıklamanızla ilgili efendim.

BAŞKAN – Evet, açacağım, devam et Muharrem Bey.

“…Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet alındığına ilişkin…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Muharrem okuma, bırak. Böyle şey olur mu, okuma. Bırak başkasına okutsun. Kendi okusun. Sayın Başkan, böyle şey olur mu, Anayasa’ya aykırı işlem yaptırıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Açıklamanızla ilgili…

BAŞKAN – Vereceğim efendim.

Devam edin siz. Muharrem Bey, okur musun lütfen!

OKTAY VURAL (İzmir) – Açıklamanızla ilgili efendim, usul tartışmasının amacı… (CHP sıralarından “Okuma Muharrem, kendi okusun.” sesleri)

BAŞKAN – Muharrem Bey, okur musun lütfen?

“…suçlamalara yönelik İstanbul…”

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Anlaşılmıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – …sizin yaptığınız iş ve eylemlerle ilgilidir.

BAŞKAN – Muharrem Bey, okur musunuz?

“…Cumhuriyet Başsavcılığının 27/2/2014 tarihli…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışmasının amacı… Çikolata kutularında saklanan dolarları gizleyemeyeceksiniz, gizleyemeyeceksiniz!

BAŞKAN – Muharrem Bey, okur musun arkadaşım!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ara verin.

BAŞKAN – Niye ara vereceğim? Ara verdim, arkada…

Muharrem Bey, okur musun lütfen?

OKTAY VURAL (İzmir) – AVM tuvaletlerindeki rüşvet alışverişini gizleyemeyeceksiniz, gizleyemeyeceksiniz. Usul tartışması açacaksınız.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Başkanım, ara vermek zorundasınız.

BAŞKAN – Hayır, niye vereceğim? Meclis soruşturması önergesi verilmiştir efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ya, gürültü ve kavga hâli belli, usul tartışması açmak zorundasınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız!

BAŞKAN – Muharrem Bey, lütfen okuyun.

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Başkanım, hiç kimse bir şey duyamıyor ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Çok ayıp bir şey ya Başkanım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız.

BAŞKAN – Muharrem Bey, okuyun lütfen.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Hayır hayır…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır, bununla ilgili değil, siz istediğiniz gibi değil…

BAŞKAN – İstediğim gibi yapmıyorum, ben Tüzük’e göre yapıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Benim talebime göre…

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Başkanım, grup başkan vekilleri söz istediler.

BAŞKAN – Ben iki saat sayın grup başkan vekillerine söz verdim.

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Ama önce usul tartışması istediler.

BAŞKAN – Okuyun efendim siz, tutanaklara geçiyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bizim talebimizle ilgili karar verin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz milletin egemenliğini gasbediyorsunuz!

BAŞKAN – Hayır efendim, söz konusu değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz haram paracı Rıza’yı koruyorsunuz! Siz haram paracı Rıza’yı koruyorsunuz!

KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Kürsüden söyle bunları!

BAŞKAN – Efendim, genel görüşme açacağız, kürsüden söylersiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben usul tartışması…

BAŞKAN – Muharrem Bey, lütfen okur musun!

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Sayın Başkanım, usul tartışması istiyorlar.

BAŞKAN – O zaman yer değiştirin!

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Değişmiyorum Başkanım!

OKTAY VURAL (İzmir) – Talimat veremezsiniz öyle! Zorla mı okutturacaksınız! Nasıl talimat veriyorsunuz öyle!

BAŞKAN – Hayır, okumak zorunda…

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız!

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Kimse bir şey anlamıyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Muharrem, okuma!

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Önce milletvekillerinin incelemesine açarsın, daha sonra okutursun!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Okuma Muharrem!

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız!

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Okuma, okuma, anlaşılmıyor!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) –Okuma, kalkma!

FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Okuma, okuma!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yolsuzlukların üstü böyle örtülür mü!

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Anlaşılmıyor ya, neyi okuyor?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Muharrem, okuma da kalkma da!

OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açılacak!

BAŞKAN – Kaç defa sordum ben size usul tartışması açayım diye. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, soruşturmanın gizliliği… Biz dedik.

HASİP KAPLAN ( Şırnak) – Biz talep ettik.

BAŞKAN – Açıyorum, buyurun, isteyin şeyinizi… Hayret bir şey!

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Lehte…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (İzmir) – Lehte…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte…

BAŞKAN – Tamam, birer tane vereceğim, kendi aranızda anlaşın, birer tane vereceğim. Her gruba birer tane söz vereceğim, lehte, aleyhte.

Tamam, birer tane vereceğim.

Sayın Kaplan…

REFİK ERYILMAZ (Hatay) - Muharrem, kanunsuz emir bu!

FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Yerinden kalkma ve okuma!

ENGİN ALTAY (Sinop) – Gelmiş talimat veriyorsun, Allah Allah! Böyle şey olur mu ya!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yazılı ver, yazılı!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Muharrem kalkma da, okuma da!

FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Otur ve okuma!

OKTAY VURAL (İzmir) – Darbecilere geçit yok, haram paracılara geçit yok!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Asla okuma!

BAŞKAN – Evet, tutumumla ilgili usul tartışması açıyorum…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Lehte.

BAŞKAN – Lehte söz isteyen Nurettin Canikli.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Söz isteyenlerin hepsini okumanız lazım Başkanım, bir dakika…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Her gruptan birer tane.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, tutanaklara bakın, belli herkes, ilk lehte ben istedim, tutanaklara bakın.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, her zaman olduğu gibi 4 gruba birer tane söz veriyoruz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Tutanaklara bakın, ilk sözü ben istedim.

BAŞKAN – E, burada istediniz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hayır efendim, ilk ben istedim.

BAŞKAN - Kürsünün önünde istediniz, bu şekilde de konuşuldu gruplara birer tane söz vereceğiz diye.

Buyurun Sayın Canikli.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayıştay raporlarıyla ilgili ne söyledin hepsini anlat. O berbat olan şeyler ne Sayıştay raporlarında, berbat olan ne?

BAŞKAN - Üç dakika söz veriyorum Sayın Canikli, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Başkanlığın olağanüstü toplantı çağrısına konu olan Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden savcılık dosyalarının içeriğiyle ilgili Genel Kurula bilgi verilmemesi yönündeki uygulamasının İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan… Sayın Başkan, bir dakika…

Nurettin Bey, özür diliyorum.

Sayın Başkan, bu konuda açtığımız usul tartışması tamamıyla sizin bu soruşturmanın gizliliğiyle ilgili ifadenizle ilgilidir. Bunun, usul tartışmasının sebebi budur. Bunu ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Canikli, sürenizi yeniden başlatıyorum, buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, neyi tartışıyoruz?

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Hırsızlığı!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, 4 eski bakanla ilgili birtakım fezlekeler var ve onun ekinde birtakım iddialar içeren dosyalar var, klasörler var.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Hırsızlığı!

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Hırsızlığı, yolsuzluğu!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderiliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilirken…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Canikli, Sayıştay raporlarında berbat olanlar ne, onları anlat! Berbat olan ne? Sayıştay raporlarındaki birilerinin hırsızlıklarını anlat! Berbat olan hırsızlıkları anlat!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …bu soruşturma henüz bitmemiş bir soruşturma, iddianame aşamasına geçmemiş bir soruşturma. Burada en ufak bir problem var mı? Yok. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayıştay raporları nerede?

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Sayıştayı anlat Sayıştayı!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Hem Anayasa’mız açısından hem de Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 157’nci maddesi açısından, iddianame aşamasına gelmeyen bir soruşturma gizlidir. Bu bilgiler kesinlikle açıklanamaz, kimseye verilemez. Bakın, biz hiçbir şeyi kapatmıyoruz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayıştay raporlarında berbat olanları anlat, berbat, berbat!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Buna rağmen, bu yasağa rağmen çok açık bir şeklide diyoruz ki: Hodri meydan! Bu bakanlarla ilgili soruşturma komisyonunu kuralım. Zaten, ilgili bakanlar da kendileri hakkında gerekli soruşturmanın yapılması için ve soruşturma komisyonu kurulması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına kendileri başvurmuşlar; Allah aşkına, daha ne istiyorsunuz? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) O zaman komisyon üyeleri her türlü bilgiye, her türlü gizli bilgiye ulaşabilirler, değerlendirmelerini yapabilirler. O açıdan, hiç kimsenin bu bilgileri kapatmak, gizlemek, örtbas etmek gibi bir amacı yok, olamaz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ya, berbat olan Sayıştay raporlarını niye gizlediniz? Sayıştay raporunu niye gizlediniz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Zaten bu dosyadaki bilgiler hepinizin elinde var, hepinizin elinde var, çarşaf çarşaf var, bütün Türkiye bunları biliyor. Bu bilgilerin gizliliği falan da kalmadı bu anlamda. Ama, hiç kimse, çok açık bir şeklide, Anayasa’mızın ve kanunlarımızın suç saydığı bir fiili…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sen yaparsın onu!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …burada işlemesini talep edemez, hiçbir hukukçu böyle bir talepte bulunamaz. Amacınız gerçekten üzüm yemekse, gerçekten bu iddiaları soruşturmaksa, açıkça söylüyoruz…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaçmayın, kaçmayın, millet bilsin! İnsan azmayınca Allah yazmaz!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …gelin, soruşturalım, soruşturma komisyonunu kuralım, hep birlikte yapalım. Amacınız bu değil, amacınız, kusura bakmayın, bu değil, amacınız başka.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Meydandan kaçıyorlar, meydandan! Seçim meydanlarından kaçıyorlar!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Amacınız, bu tür bilgiler hangi amaçla servis ediliyorsa, toplumda nasıl bir algılama sağlanmak isteniyorsa buna hizmet etmektir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN  (Ankara) – Sen Sayıştay raporlarındaki sahtekârlıkları anlat!

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) – Sayıştay… Sayıştay… Sayıştay…

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yoksa, gerçekten, doğru ortaya çıksın, kim ne yapmışsa ortaya çıksın; bunu tespit etmiş olsa amacınız, gerçekten, samimiyetle o zaman bizim çağrımıza olumlu cevap verirsiniz, soruşturma komisyonunun kurulması için gerekeni yaparsınız. Biz samimiyetle…

İZZET ÇETİN (Ankara) – Berbatlıkları anlat, berbatlıkları!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, hiçbir dönemde böyle bir şey olmadı. 4 bakan hakkında da ne konuşuluyorsa, ne iddia varsa gelin, soruşturalım, soruşturma komisyonu kuralım. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayıştay raporundaki berbat olayları anlat!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Amacınız bu değil. Amacınız bu olsa başka türlü hareket etmezsiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sen Sayıştay raporundaki berbat işleri anlat!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – Biz de sizi dinlemeyelim şimdi, ne olacak şimdi? Biraz evvel konuşturmadınız kimseyi. Demin ne oldu? Biraz evvel ne yaptınız?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, biraz önce niye söylemediniz onlara? Evet, biraz evvel Başkanımızı konuşturmadınız.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Devamla) – Sayın milletvekilleri…

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – “Sayın” deme bize!

FARUK BAL (Devamla) – Sayın Başkan, zatıalinizin bu soruşturmanın gizlilikle ilgili kararı üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Ortada bir durum var. Bu durum rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama, altın kaçakçılığı gibi dinen haram, örfen ayıp, kanunen suç olan, delilleri de çarşaf çarşaf ortaya dökülüp saçılan bir durum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Hepsi de iftira!

FARUK BAL (Devamla) – Bu durumda cumhuriyet savcılığı soruşturmaya başlamıştır. Ortada bir suç örgütü var, bu suç örgütünün içinde 4 tane sayın bakan var. Cumhuriyet savcısı, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre soruşturmayı yürütürken bir takoza takılmıştır. Bu takoz, bakanların dokunulmazlığıyla ilgilidir. Şimdi buradaki durum “Bu takozu kaldıracak mıyız, kaldıramayacak mıyız?” noktasındaki ön çalışma.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Paralel takoz!

FARUK BAL (Devamla) – Buradaki çalışmanın iki anlamı vardır. Bir: Anayasa’mıza, İç Tüzük’ümüze ve teamüllerimize göre, şuradaki çalışma, cumhuriyet savcısının takozundan sonra duran yargılama, soruşturma sürecinin işletilmesidir. Bundan sonra direksiyonda Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır. Cumhuriyet savcısının yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi kullanacaktır adli görevde.

İki: Siyasi denetim görevidir. Siyasi denetim görevi bunun konusu dışındadır, onu bir kenara bırakıyorum.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Adli görevi nasıl kullanacak komisyon kurulmadan?

FARUK BAL (Devamla) – Siz, Sayın Başkan –savcılık da yaptınız, ben biliyorum- hiç duydunuz mu: Savcının elindeki araştırma dosyası savcıdan gizlenebilir mi?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Komisyon kurulmadan savcılık görevini nasıl yapacak Türkiye Büyük Millet Meclisi?

FARUK BAL (Devamla) - Bu kararınız, savcılık görevi yapacak olan, buradaki soruşturma konusu, oyunu kullanacak milletvekillerinin kanaatini oluşturabilmesi için savcılık görevi…

Siz savcıdan, elindeki dosyanın bilgisini gizleyen bir karar verdiniz; böyle hukuk olur mu, böyle adalet olur mu, böyle milletin iradesi olur mu?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Hırsız var.

FARUK BAL (Devamla) - Ortada, gayet açık ve nettir ki dinen haram, duymanızı istiyorum…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Haram maram dinlemiyorlar.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – İftira da haram, iftira da! Yalan da haram!

FARUK BAL (Devamla) – …kanunen suç, örfen ayıp bir durum vardır ve bu bir haksızlıktır.

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) - Komisyon kuralım, komisyon!

FARUK BAL (Devamla) - Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır! (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Ya elinizle ya dilinizle ya kalbinizle ya buğzedeceksiniz ya engel olacaksınız! Ama belli, belli, besbelli ki siz vicdanınızı partinizin genel merkezine emanet etmişsiniz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)  Buradaki durum, asıl sorun da budur.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Vicdan yok, cüzdan var!

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) - Komisyon kuralım, komisyon; komisyon kurulsun, hadi.

FARUK BAL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, hepimizin, yukarıda her şeyi bilen Cenab-ı Allah’a karşı, bir gün gideceğimiz yer vardır; o her şeyi biliyor, şimdi sizin gizlemenizin hiçbir anlamı olmayacaktır.

AHMET YENİ (Samsun) – Ya, kimsenin bir şey gizlediği yok be!

FARUK BAL (Devamla) - Zaten büyük Türk milleti de durumu biliyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Komisyon kuracağız.

FARUK BAL (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumum lehinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, tutumunuz lehinde söz almadım, üzerinde söz aldım. Usul tartışmasını ben açtım ama karambole getirdiniz.

Yani, “Gizlilik gerekçesiyle…” dediniz, “Soruşturma gizli, bu fezlekeler okunmaz.” dediniz. Fezlekeler gelir Adalet Bakanlığına, bütün bürokratlar okur; sonra Meclis Başkanlığına gelir, Meclis Başkanlığının da bütün bürokratları okur, Kanunlar Dairesi okur; sonra, gider Anayasa Komisyonuna, Burhan Kuzu başta olmak üzere komisyon üyelerinin hepsi okur ama milletin iradesi söz konusu olunca, milletvekili söz konusu olunca okuyamaz, değil mi? Yani “Kuzu” okur, “Kaplan” okuyamaz, değil mi? (BDP ve CHP sıralarından alkışlar, gülüşmeler) Olmaz, olmaz arkadaşlar, böyle “Kaplan’a okutturmam.” derseniz “Bu tutumunuz yanlış.” deriz.

Bakın, çok basit, yakın zaman soruşturmaları var, Mesut Yılmaz’ın var, başka bakanların var, başbakanların var. Orada ne yapılmış? Ya, arkadaşlar, gizliyse… Sayın Meclis Başkan Vekilim, sizin bizden ayrıcalığınız, fazlalığınız nedir ki gizli olan evraka benden fazla muttali oluyorsunuz da ben muttali olamıyorum? (BDP ve CHP sıralarından alkışlar) Muhalefet partisi olamayacak, muhalefetin 3 partisi olamayacak ama başkan vekili muttali olacak, kâtipler muttali olacak, bürokratlar muttali olacak, bütün memurlar muttali olacak, bunun adı “gizli” olacak. Ne gizli arkadaş?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Hepinizin elinde var o fezlekeler.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Arkadaşlar, yolsuzluklarla ilgili vicdanen, kamu vicdanı karşısında çırılçıplak olmak zorundasınız, olgun bir tartışma yapmak zorundayız, insanları ikna etmek zorundayız. Seçim meydanında değiliz şu an, Meclisteyiz. Yani seçim meydanları savaş meydanlarına döndü. Burada, bir yolsuzluk tartışmasını İç Tüzük’e göre yapamıyoruz. Bu tartışmalı konular gelince Sadık Yakut -başkan hazır- geliyor, ondan sonra kendisi istediği gibi belirlemeye çalışıyor. Bu olmaz, bu yanlıştır, bu sizi aklamaz, adınız “AK” da olsa aklamaz, çok zor duruma sokar. Yolsuzluk çamurundan, inanıyorum ki AK PARTİ’nin yüzde 90’ı rahatsızdır bundan vicdanen, Türkiye kamuoyu rahatsızdır, vatandaşlarımız rahatsızdır. Bir yargı süreci işletilemiyor, Meclis tartışamıyor ne olacak diye. Savaş meydanlarına mı gidiyoruz? Sonuçta bir sandığa gideceğiz. Biz geldik, başkaları yarın gelecek. Bu kürsü, bu koltuklar bize baki değil, buraya kazık çakmaya gelmedik; buraya vicdanı dik, alnı ak, başı dik, onurlu bir duruş sergilemeye geldik. Kaçmayalım, kaçmayalım bu tartışmadan diyoruz.

Saygılarımla. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumum aleyhinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Canikli aslında şunu demek istiyor: Bu fezlekeler burada okunursa duman oluruz. (CHP, MHP ve BDP sıralarından alkışlar) O nedenle elinden geleni yapıyor bu fezlekelerin okunmasını engellemek için.

Başkanlığın bugünkü tutumu Türkiye’nin demokrasi tarihinde kara bir leke olarak yer alacaktır.

OKTAY SARAL (İstanbul) – O kara tarih CHP’de var.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Başkanlık diyor ki: Bunlar “gizli.”, Meclis Başkanı da “gizli” diyor. Ancak, Meclis Başkanının,  5 Mart 2014 tarihli, İnternet sitelerinde yer alan bir haberini okuyorum, gazetelerde de var, diyor ki: “Bunlar, gelen dosya iki ayrı talep 11 klasörden oluşuyor. Öyle 10-15 sayfalık bir evrak değil, bunu süratle incelemek mümkün değil. O nedenle Hukuk İşleri Müdürlüğüne havale ettim, onun öneminin de farkında olarak acele, ivedi bunu inceleyin, bir komisyon oluşturun, bir an önce bilgiye sunun diye. Yani, 11 klasör, yarım günde de bunların okunması mümkün olmadığı için cumartesiye yetişemedi. O nedenle 1 Mart 2014 tarihinde bunu Mecliste okuyamadık.” Yani, bütün bu fezlekeler, onun ekindeki 11 klasör bürokratlardan gizli değil, onlar inceliyor ama milletvekillerinden gizli -evet, kutluyorum Sayın  Başkan- eğer bu gizliyse bürokratlardan da gizli olacak. Bu bir kara lekedir. Bürokratlar her şeyi inceliyor, iktidar partisi her şeyi biliyor, hepsi ellerinde, incelediler, o nedenle bilgiye sunmuyorlar.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Ne oldu halk iradesi, ne oldu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bekir Bozdağ biliyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup değerli milletvekili arkadaşlarım, korkmuyorsanız açın. Niye korkuyorsunuz? Eğer “Bunu paralel yaptı.” diyorsanız, gelin işte paralel yapıyla da hesaplaşmanın zamanı, gelin bunları inceleyelim, soruşturalım. Meclisin bugüne kadarki gelenekleri, uygulamaları, Başkanın söylediğinin tam aksi istikamette. 3/12/1985 tarihli Meclis tutanağı önümde. Cumhuriyet savcılığından, bir eski bakanla ilgili olarak Meclis soruşturması önerisi geliyor, okunuyor, Parlamentonun bilgisine sunuluyor ve “Bütün dosyalar milletvekillerinin incelemesine açılmıştır.” deniyor. Meclis Başkanı Necmettin Karaduman.

İkinci sunum, 1990’lı yıllarda, tarihi 16 Haziran 1992, Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk. Başbakanlık raporu yanında bir cumhuriyet savcılığı raporu da var, fezlekesi de var. Yine, bilgiye sunuluyor, dosyalar incelemeye açılıyor.

Üçüncü sunum, Bülent Arınç zamanında.

Ama şimdi, yıl 2014, 4 tane bakan olunca bundan kaçıyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, Türkiye bu şekilde yoluna devam edemez. Türkiye 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - …onurlu bir duruşu gerçekleştirmek zorundadır. Ben, Adalet ve Kalkınma Partisi içinde sağduyulu milletvekili arkadaşlarımızın olduğuna yürekten inanıyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Siz sağduyulu olun siz!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu soruşturmayı kapatmaya yönelik Başkanlığın bu tutumunu burada kınıyorum. Grubun da, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun da buna kanmamasını diliyorum.

Teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Kürkcü, ancak dört kişiye söz verebiliyoruz, lehte ve aleyhte.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Meclis TV kapalı.

BAŞKAN - Bir başka zaman size söz vereceğim.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Dört kişi diye bir zorunluluk mu var?

BAŞKAN – Usul yani, usul. Ne yapayım Sayın Kürkcü?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Meclis TV’yi kapatmışlar maalesef.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Anladım da görüşmeyle ilgili söz talebiniz oldu, değerlendireceğiz ama usul tartışmasıyla ilgili, iki lehte, iki aleyhte…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, bu bir zihniyet meselesi. Bir siyasi parti 8 milletvekiliyle burada temsil ediliyor. Bu milletvekillerinin, burada diğerleri gibi söyleyeceği söz var, buna bir çare bulmak zorundasınız. Ben…

BAŞKAN – O çare, Sayın Kürkcü, İç Tüzük değiştirildiğinde bulunur. Bu durumda…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Var, teamüller var. Teamüllerde, bu, bugüne kadar pek çok kez uygulandı.

BAŞKAN – Lütfen efendim, hayır, hayır…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Ben bu hakkı istiyorum Başkan.

BAŞKAN – Genel görüşmede söz vereceğiz. Biraz önce talebiniz oldu, değerlendireceğiz ama burada…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Her görüşmede söz istiyorum Başkan.

BAŞKAN – Hayır, mümkün değil.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Partimizi hiçe sayamazsınız, 8 yetmiyor mu?

BAŞKAN – Hayır, yok saydığımızdan falan değil.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Hepsini transfer mi edelim?

BAŞKAN - Siz varsınız, biliyorum, partinizi de biliyoruz, varsınız ama yok saydığımızdan değil, İç Tüzük’e göre veremediğimizden kaynaklanıyor, yoksa bizden kaynaklanmıyor.

Evet sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilen evrak nedeniyle Anayasa’nın 100’üncü maddesi çerçevesinde yapılan işlemde Başkanlığın izlediği tutumda usul tartışması sonrasında bir değişiklik olmamıştır. Bilgilerinize sunarım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, biraz önce, sizden usul tartışması talebi sırasında ifadelerim, konuşmam Meclis TV tarafından kesilmiştir.

CELAL ADAN (İstanbul) – Yazıklar olsun!

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet.

BAŞKAN – Hayır, bilemiyorum burada doğru mu…

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, kesilmiştir.

BAŞKAN – Yani, söylediğinize göre…

OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi, bu kesintiyi yapan bürokratlar hakkında işlem yapmanızı…

BAŞKAN – Tutanaklara geçti, aldıracağım tutanakları, hay hay, tabii ki.

OKTAY VURAL (İzmir) – …ve bunu da ilan etmenizi istirham ediyorum. Sesimizi… “Alo, Fatih” hattı mı var bilmiyorum burada da? Var herhâlde.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Alo Sadık” var.

BAŞKAN – Canlı yayın yapılıyor, neden? Ama arada sırada burada mikrofonu kapattım ben, ondan kaynaklanmış olabilir Sayın Vural. Ama konuyu değerlendireceğiz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Neden kaynaklanmış Bayram Bey, neden kaynaklanmış?

BAŞKAN – Evet Muharrem Bey, buyurun.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Tezkereler (Devam)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28/2/2014 tarihinde Başkanlığa intikal ettirilen İçişleri eski Bakanı ve Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, nüfuz suistimali ve birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara; Ekonomi eski Bakanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara ve Avrupa Birliği eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27/2/2014 tarihli ve 2013/20764/CM sayılı üst yazısı ve ekleri gereği Meclis soruşturması açılması Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda 1’inin (55 üye) vereceği bir önergeyle istenebileceğinden ve böyle bir önerge olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazıyla ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdirinin yüce heyetin bilgisine sunulduğuna ilişkin tezkeresi (3/1449) (Devam)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İçişleri eski Bakanı ve Mardin Milletvekili Muammer Güler’in hakkında sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, nüfuz suistimali ve birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Vay vay vay, kaç defa almış, kaç defa?

“…suçlamalar; Ekonomi eski Bakanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne kadar Sayın Başkan, ne kadar? Kaç defa? Türk vatandaşlığı mı satıldı?

“…Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet, resmi belgede sahtecilik, birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar ve Avrupa Birliği eski Bakanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalara yönelik…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç defa Sayın Başkan, ne kadar? Ne kadar Sayın Başkan, ne kadar, 3-5 kuruş mu? 3-5 kuruş mu, ne kadar? Sayın Başkan, ne kadar? 

“…İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2014 tarihli ve 2013/20764 C.M. sayılı üst yazısı ve ekleri…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Villadan para kaçıranlar ne kadar?

“…Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere 28.02.2014 tarihinde Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.

Bilindiği gibi, Anayasa’nın 100’üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin (55 üye) vereceği bir önerge ile istenebilmektedir.

Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının anılan yazı ile ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin resen bir işlem başlatması mümkün bulunmadığından gereğinin tayin ve takdiri Yüce Heyetin bilgilerine sunulur.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı”

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Bilgilerinize sunulmuştur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, kaç defa aldı? Ne kadar aldı? Kaç para almış Sayın Başkan? Kaç para almış?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç para almış? Kaç dolar? Kaç ayakkabı kutusu? Kaç çuval?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, Egemen Bağış Beyefendi’nin rüşvet alıp almadığıyla ilgili…

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.23

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Şimdi, olağanüstü toplantı çağrı istemi önergesi uyarınca görüşülmesi gereken Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesinin ön görüşmelerine başlayacağız.

BAŞKAN - Hükûmet yerinde.

Genel görüşme önergesini okutuyorum:

C) Genel Görüşme Önergeleri

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Meclis soruşturması konusu yolsuzluk olaylarına ilişkin olarak bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin yüce Meclise zamanında ulaşmasını ve milletvekillerinin Anayasa’dan kaynaklanan denetim haklarını kullanmasını engelleme sonucu yaratan idari işlemler ile buna ilişkin tüm uygulamaları TBMM Genel Kuruluna değerlendirmek üzere, Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri uyarınca CHP Grubu adına genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

        Mehmet Akif Hamzaçebi                            Engin Altay                                    Muharrem İnce

                     İstanbul                                              Sinop                                               Yalova

        CHP Grup Başkan Vekili                  CHP Grup Başkan Vekili                  CHP Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Meclis soruşturması Anayasa’nın 100’üncü ve TBMM İçtüzüğü’nün 107 ve bunu takip eden maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre, Başbakan veya bakanlar hakkında görevleri sırasında cezai sorumluluklarını gerektiren fiil işledikleri iddiasıyla TBMM Genel Kurulu kararıyla Meclis soruşturması açılabilmektedir. Başbakan ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılması ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda 1’inin vereceği bir önerge ile istenebilmektedir.

Bazı bakanların görevleriyle ilgili olarak cezai sorumluluklarını gerektiren fiil veya fiiller işledikleri iddiasıyla haklarında cumhuriyet savcılarınca fezlekeler hazırlandığı yönünde bilgiler, önce medyaya yansımış, ardından Adalet Bakanı ve TBMM Başkanı söz konusu fezlekelerin varlığını doğrulamıştır. Yine Adalet Bakanı ile TBMM Başkanı, kendilerinin görev ve sorumluluk alanlarındaki kurumlara intikal eden bazı fezlekeleri cumhuriyet savcılarına iade ettiklerini basına yaptıkları açıklamalarda ifade etmişlerdir. 4 bakan hakkında düzenlenmiş olan fezlekelerin 28 Şubat 2014 tarihinde TBMM'ye ulaştığı bilgisi ise Meclisin çalışmalarına seçim nedeniyle ara verdiği bir süreçte kamuoyu tarafından öğrenilmiştir.

Çok daha önceki bir tarihte hazırlanıp Adalet Bakanlığı ile TBMM'ye gönderildiği hâlde fezlekeler, önce Adalet Bakanı ve TBMM Başkanının idari olarak verdikleri kararlarla işleme konulmayarak iade edilmiştir. Fezlekelerin bir süre sonra tekrar Meclise intikal etmesi üzerine ise TBMM Başkanı bu defa bunları işleme koymamış ve TBMM'nin yerel seçim nedeniyle çalışmalarına ara vermesi beklenmiştir. TBMM'nin çalışmalarına ara vermesini takip eden günlerde, fezlekelerin Meclise intikal ettiği yönünde kamuoyunda dolaşan haberler üzerine Meclis Başkanı bir açıklama yaparak fezlekelerin 28 Şubat 2014 tarihinde TBMM'ye ulaştığını ifade etmiştir. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere, fezlekelerin TBMM'ye ulaşıp milletvekillerinin bilgisine sunulması bir dizi idari işlemle engellenmiştir. Bu genel görüşme önergesinin verildiği tarih itibarıyla da bilgilendirme işlemi gerçekleştirilebilmiş değildir.

Meclis soruşturması Anayasa'nın 98’inci maddesine göre TBMM'nin denetim yollarından biridir. Dolayısıyla, fezlekelerin TBMM'nin bilgisine sunulmaması veya geç sunulması milletvekillerinin söz konusu anayasal haklarını kullanmalarının engellenmesi sonucunu doğurmaktadır.

Fezlekelerin hangi tarihte, hangi makama ulaştırılmak üzere, hangi yolla gönderildiği, gönderilen makama hangi tarihlerde ulaştığı, gönderilen makam tarafından iade edilmiş ise kimler tarafından ve hangi gerekçeyle, hangi tarihte ve hangi yolla iade işleminin yapıldığı kamuoyunca net bir şekilde bilinmemektedir. Bütün bunların yanında, fezlekelerin iadesi işlemlerinin, bu işlemi yapanların görev ve yetki sınırları içinde olup olmadığı konusunun da ayrıca değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Belirtilen nedenlerle söz konusu fezlekelerin gerek TBMM'ye ulaşmasının geciktirilmesine gerekse milletvekillerinin anayasal haklarını kullanmalarının engellenmesine yol açan idari işlemler ile bu idari işlemleri gerçekleştirenlerin görev ve yetkileri çerçevesinde tutumlarının TBMM'de ele alınarak değerlendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılması zorunluluğu doğmuştur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

VIII.- GENEL GÖRÜŞME

A) Ön Görüşmeler

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ümüze göre, genel görüşme açılıp açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına, önergedeki birinci imza sahibine ve onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahibi için on dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Faruk Bal, Konya Milletvekili.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – HDP adına?

BAŞKAN – Diğer gruplar henüz isim bildirmediler.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ali Özgündüz…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan, süreniz yirmi dakikadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, gene bizi atladınız.

BAŞKAN – Hayır, atlamadık efendim, vereceğiz size, biraz önceki konuşmamızda belirttik.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Asla kanı yerde bırakmam ben.

BAŞKAN – Ama burada müracaatınız yok, müracaatınızı yapın, size ayrıca söz vereceğiz. Rahat olun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Muhtardan ilmühaber de getirsin mi? Bu nedir bir genel başkan söz istiyor ya.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerinin verdiği genel görüşme açılmasına ilişkin önerge üzerinde Hükûmetimizin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; genel görüşme önergesini incelediğimiz zaman bazı hususların öne çıktığını görüyoruz. İşin esasında birinci nokta: Bu fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşıp milletvekillerinin bilgisine sunulmasının bir dizi idari işlemlerle engellendiği iddiası yapılmaktadır. Esasında, baktığınız zaman, cumhuriyet savcılarınca yürütülen bir soruşturma kapsamında, sayın bakanlarla ilgili birtakım hususlar gündeme gelince dosya Adalet Bakanlığına gönderiliyor. Adalet Bakanlığına dosyanın geliş tarihi -ben daha önce burada ifade ettim- 3/1/2014 tarihidir ve bu tarihten sonra, Adalet Bakanlığı bu dosyayı yirmi altı gün sonra iade etmiştir. Basında birtakım tartışmalar yapılmış, kırk beş gün Bakanlıkta bunun bekletildiğine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Bu gerçek dışı bir değerlendirmedir. Bakanlığın bunu yapması yetkisi dâhilinde bir işlemdir. Elimde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 21/12/2011 tarihli ve 100/1 numaralı Genelgesi var. Bu genelgenin içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Genel Sekreterliğinin 17 Kasım 1997 tarih ve 9427/23887 sayılı Yazısı’nda da ifade edildiği üzere, görevde bulunan veya görevinden ayrılan Başbakan ve bakanlar hakkında Bakanlar Kurulunun genel siyaseti ve/veya bakanların görevleriyle ilgili olarak yapılan şikâyet ve ihbarların ancak Anayasa’nın 100’üncü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 107’nci maddelerine göre işleme tabi tutulacağı, bu gibi başvuruların belirtilen şartlar oluşmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına intikal ettirileceğine dair yasal bir dayanak bulunmadığı ve Başkanlığımızca da yapılacak bir işlem olmadığı cihetle bu tür evrakın Bakanlığımıza gönderilmemesi, doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmesi hükmünü ifade ediyor. Bizim yaptığımız buna uygun davranmaktır. Bakanlıkta bizim bir inceleme yetkimiz yok, dosyanın içerisine bakma yetkimiz yok.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Kim inceleyecek Sayın Bakan? Senin yetkin yok, benim yetkim yok, kimin yetkisi var?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakanlığın buradaki görevi sadece postacılıktır.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Niye elinin altında tutuyorsun o zaman, neden? Elinin altında neden tutuyorsun o zaman postacı, postacı Bakan? Postacı Bakan mısınız siz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Üst yazının dışında Bakanlığın bu evrakın içerisine bakması mümkün değildir.

FARUK BAL (Konya) – “İnceledik.” diye beyanın var Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Biz bunu iade ettik genelgeye uygun davranması için.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – 45 gün sonra.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakarsanız esasında Cumhuriyet Savcılığının yazısına, 2006’daki genelgeye atıf yaparak gönderiyor. 2011’de genelge değiştirilmiş ama buna rağmen, savcılık, 2006 tarihli genelgeye atıfla bunu gönderiyor. Burada usule aykırı bir işlem yok.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Kaç gün tuttunuz Sayın Bakan? Sadece bu genelgeden dolayı kaç gün tuttunuz? 45 gün.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İkincisi: Biz geldiği gibi göndermiş olsaydık bu sefer de başka şeyler söylenecek: Niye geldiği gibi gerisin geriye gönderdiniz? Niye onu yapmadınız? Niye bunu yapmadınız? Bu tartışmaların kimseye bir faydası yok. Doğru olan şey şu: Yapılan işlem doğru mu, yanlış mı?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Yanlış! Yanlış Sayın Bakan!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Yürürlükteki mevzuata uygun mu, değil mi?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Olayın ahlak boyutu var Sayın Bakan.

FARUK BAL (Konya) – Bakanların yaptığı yanlış mı, doğru mu; ona bak.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Baktığınızda, bizim yaptığımız işlem doğrudur, yürürlükteki mevzuata da uygun bir işlemdir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ahlaki boyutu var.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bakanın, bakanların yaptığı doğru mu? Doğru mu onlar?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Diğer bir husus: Bakın, bakanlarla ilgili...

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Niye bir ay beklettiniz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...Bakanlık göreviyle alakalı hususlarda Meclisi harekete geçirme görevi savcılara ait değildir. Bununla ilgili çok önemli tartışmalar yapılmış. Anayasa hukukçuları... Doktrinde pek çok tartışmalar var, onlardan bir tanesi: Meclis soruşturması usulünün kabul edilmiş olmasının tek amacı, Başbakan veya bakanların cezai sorumluluklarını tahrik etmek olamaz. Eğer tek amaç bu olsaydı genel hükümlerden ayrı bir usule gerek olmazdı. O hâlde, görevleriyle ilgili suçlarından dolayı Başbakan veya bakanlar genel hükümlere tabi tutulabilecek iken Meclis soruşturması ve Yüce Divanda yargılanma gibi bir usule tabi tutulmalarının özel bir anlamı olmalıdır. Kemal Gözler söylüyor bunu. “Nedir bunun özel anlamı? Bir, Meclis soruşturması usulü Başbakan ve bakanları yargı organları tarafından tahrik edilebilecek düzmece suç soruşturmalarına karşı koruma fonksiyonuna sahiptir.” diyor. Bunun bir defa, böyle bir yönü var, bir koruma fonksiyonu var. Meclis burada harekete geçirecek, ne yapacaksa… Öte yandan da bunun siyasal bir denetim fonksiyonu var. Hükûmeti denetleme yetkisi kime ait? Parlamentoya ait. Parlamento bu denetim fonksiyonu yetkisini kullanacaktır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, Bekir, yargı yapmayacak mı bir şey? Yargı senin suçunu tespit etmiş. Ezbere konuşuyorsun, ezbere, Bekir!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Dolayısıyla, bakanlarla ilgili herhangi bir işlem yapılacaksa o zaman bu işlemi yapmanın yolu, Anayasa 100 açıkça ifade ediyor. Ne diyor? Diyor ki: Milletvekillerinin onda 1’inin yazılı bir müracaatıyla bakanlarla alakalı soruşturma komisyonu kurulması istenebilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir bakan katil olursa ne olacak? Bir bakan adam öldürürse ne olacak? Onu söyle bakalım. Hâlâ aklın ermiyor buna!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İç Tüzük bunu söylüyor mu? Söylüyor. O zaman yol belli. Savcıların yazısı değil, milletvekillerinin kararıyla bu ancak mümkün olabilir Anayasa’mıza göre.

Cumhuriyet Halk Partisi -diğer partilerimizin çoğunluğu yok ama Cumhuriyet Halk Partisinin bir çoğunluğu var- 55 milletvekiliyle bu önergeyi bugüne kadar verebilirdi, 17 Aralıkta bu tartışmalar Türkiye'nin gündemine geldi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye gizlediniz, savcılık kayıtlarını niye gizlediniz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben şimdi soruyorum: 17 Aralıkta Türkiye'nin gündemine gelen bu tartışma çerçevesinde Cumhuriyet Halk Partisi Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeyi verebilirken, üç ay geçti, neden bugüne kadar vermediniz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evrakları gizlediniz, evrakları!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Niye vermediniz?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Yahu, bilgileri saklamayacaksınız ki verelim. Ne var, ne yok, onu bilmeden nasıl vereceğiz? Dosyayı saklıyorsunuz, dosyayı!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Anayasa’yı iyi okuyun. Anayasa savcılıktan evrak istemiyor, Anayasa herhangi bir yerden yazı istemiyor, diyor ki: “Milletvekilleri bunu yapar.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Savcıya niye talimat verdin Bekir? Savcıya telefon açmadın mı? Yolsuzlukların başsorumlusu sensin.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Basında çıkan bir haber üzerine de bunu yapabilirsiniz, herhangi bir haber olmadan da bunu yapabilirsiniz. Önemli olan, Anayasa’ya uygun hareket etmektir. Anayasa bunu açıkça ifade ediyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Savcıya telefon açmadın mı “Evrakları kaybet.” demedin mi? Bak, doğruları konuş!

AHMET YENİ (Samsun) – Yahu dinle be, dinle, biz dinleyeceğiz!

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” diye bir laf var, bilmem hatırlar mısınız!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Yine bakın, bundan önce de, bakın, daha önce Kemal Kılıçdaroğlu -ne diyor- İstanbul Milletvekili; Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili; Kemal Anadol, İstanbul Milletvekili. Ne yapmışlar? Sayın Beşir Atalay’la ilgili 4 Haziran 2008’de Meclis soruşturması açılmasına ilişkin bir önerge vermişler, grup başkan vekili arkadaşlar.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Kemal Anadol İstanbul Milletvekili değil!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Atalay’la ilgili buraya savcılardan yazı mı geldi, bakanlıklardan bir şey mi geldi? Ne geldi?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yolsuzlukları tespit eden savcı ve polisleri niye görevden aldın? Yolsuzlukları sen örtbas ediyorsun sen!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Gazetelerde çıkan haberler üzerine böylesi bir yola gidildi. Peki, söylüyorum, daha önce, bakın, daha önce yine Sayın Başbakanımız hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Başsavcıyı görevden aldın mı, almadın mı? Sen yolsuzlukları örtbas etmeye çalışıyorsun, sen. (AK PARTİ sıralarından “otur yerine” sesleri)

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen, Sayın Genç!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …İçişleri Bakanlığında yapılan kadrolaşmayla ilgili önerge verdi, Sayın Genel Başkan Baykal’ın da imzası vardı. Bununla ilgili de bir şey yoktu.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 17 Aralıktan sonra hâkim ve savcıları niye görevden aldın, polisleri niye görevden aldın?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – O zaman fezleke okunmasını kimse beklemedi, dosya buraya gelsin diye kimse bir şey söylemedi. Ne yaptı? 55 milletvekili bir araya geldi, imzasını koydu, önergesini Meclis Başkanlığına verdi.

Onun için diyorum ki: Cumhuriyet Halk Partisi bu önergeyi bugüne kadar verebilirdi, vermedi. Siyaseten bunu kollanmak için yaptınız. (CHP sıralarından gürültüler) Önergeyi vermeyerek, seçime kadar bu değirmeni döndürmeyi hesap ettiniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Savcıları görevden almadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Samimiyseniz bunu 17’sinde verecektiniz, 18’inde verecektiniz, 19’unda verecektiniz. (CHP sıralarından gürültüler) Bugün genel görüşme değil, önergelerinizi burada konuşma imkânımız olacaktı ama maalesef bunu yapmadınız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen hangi yüzle konuşuyorsun, sen hangi yüzle konuşuyorsun Bekir! (CHP sıralarından gürültüler)

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi meydanlarda kullanıp ondan sonra orada burada konuşup, kalkıp buraya, başka bir noktaya meseleyi taşımayın. Onun için -Anayasa açık, İç Tüzük açık- bunun için fezlekeye gerek yok.

Mecliste milletvekilleri bunu yapabilir. Bu bir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hakikaten çok zavallı görünüyorsunuz Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İkincisi, bakın, bu bir adli süreçtir. Bu adli süreç olduğuna dair, sadece benim değil, “Meclis Soruşturması” diye Profesör Doktor Sayın Metin Feyzioğlu’nun yazdığı bir eser var, Barolar Birliği Başkanımızın yazdığı bu eseri açıp okuyun. Burada, size bunun adli bir süreç olduğunu da ifade ediyor.

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Vay, senin Başkanın mı oldu şimdi?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Gizlilik var. Neden? Adli süreç olduğu için gizlilik var.

Bakın, değerli milletvekilleri, bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine onlarca Meclis soruşturması gelmiş, burada da okunmuş. Nereden gelmiş, bakıyoruz, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığından, Sayıştaydan, Danıştaydan, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığından ve diğer birtakım idari yerlerden dosyalar gelmiş; Mecliste araştırma komisyonları kurulmuş, oradan gelmiş.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Delikanlıysanız bugün komisyonu kurun başlayalım çalışmaya.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bütün bu süreçlerin hepsi aleni süreçlerdir, aleni. Meclis araştırma komisyonu alenidir, diğerlerinin hepsi aleni süreçlerdir, gizlilik kaydı olan süreçler değildir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Savcıları görevden alan sensin.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bir örnek vereceğim; 6 Mart 1992 tarihinde Sayın Hüsamettin Cindoruk’un Meclis Başkanı olduğu zaman Sayın Mustafa Taşar hakkında bir yazı geliyor Meclis Başkanlığına ve bakın, bu yazı burada, yazı burada.

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Ya, hikâyeyi bırak bugünkü fezlekeyle ilgili konuş.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Sayın Cindoruk bu yazı üzerine Başbakanlığa yazıyor -hepsini okumuyorum- diyor ki: “Ancak anılan evrakın gizli kaydı taşıması nedeniyle, isteyen milletvekillerine bir örnek verilmesi mümkün olmamıştır.” Bakın, gizlilik kaydını kim koyuyor?

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Sen sen…

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İdari bir tasarruflar Teftiş Kurulu koyuyor. Buna cevap veren Sayın Turhan Güven…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Koca Hükûmette başka adam yok muydu konuşacak, hakkında fezleke olan birisi mi konuşuyor?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – O zaman diyor ki… Bu mezkûr yazı, gizlilik, idari bir tasarrufla konuyor ve “Bunun alenileşmesinde bir şey yok, zaten bilgiye sunuldu, bir şey yok.” diye yazı gönderiyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Dosyaları niye saklıyorsun?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, başka adam kalmadı mı bu kabinede konuşacak?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın, Meclis hassasiyet gösteriyor. Ne konusunda?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hırsızlıkları koruma konusundaki hassasiyetinizi anlayamadık Sayın Bakan ya!

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Herkes konuşacak, sen susacaksın Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Üzerinde idari bir tasarrufla “gizli” yazan bir yazı konusunun alenileşmesi hususunda da aleniyet gösteriyor ve…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hırsızlık yapmak suç değil de aleniyete göstermek mi suç, aleniyet yapmak mı suç?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …“Bu gizlilik kaydı hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye Meclis soruyor, kayıt kalktıktan sonra aleniyete kavuşuyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Herkes konuşabilir, siz konuşamazsınız.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bu çok açık, çok net.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Senin fezleken nerede, senin fezleken?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Başka bir husus: Değerli milletvekilleri, yine bu noktada Anayasa’mız ve Meclis İçtüzüğü’müz çok açık. Meclis İçtüzüğü ne diyor?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen İç Tüzük’ü nereden bilirsin be!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – “Soruşturma komisyonu çalışmaları gizlidir.” diyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Eğer dürüstsen bugün kuralım, hadi gel. Bugün kuralım, başlasın çalışmaya.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – “Komisyon üyesi olan milletvekillerinden başka hiçbir milletvekili bunu inceleyemez.” diyor. Ben bunu demiyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü söylüyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Soruşturma raporu yok, komisyon yok. Ya sen daha hukuku anlamıyorsun. Soruşturma komisyonu yok ki. Senin aklın o kadar alır. Yalan söylüyorsun sen!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şimdi, bakın, komisyon çalışması gizli, komisyona Genel Kurulda bulunan milletvekilleri katılamıyor, sadece komisyon üyeleri katılıyor. Şimdi, böyle olduğu hâlde kalkıp bütün Meclisin Genel Kurulunu savcı yerine koyan bir değerlendirmeyi yapamayız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Nasıl yapabiliriz?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sen fezlekeye gelmedin mi daha?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Burada savcının sahip olduğu yetkileri kullanan sadece kimdir? Soruşturma komisyonudur.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu başka bir konu. Sen konuyu anlamamışsın, sen bir şey bilmiyorsun bu konuda.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Soruşturma komisyonunun üyelerinin dışında bütün milletvekillerine kapalı olan bir hususun kalkıp bütün vekillerin, daha komisyon kurulmadan önüne getirilmesi Anayasa’ya da İç Tüzük’e de kesinlikle aykırıdır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ya bürokratların bildiğini benden mi saklayacaksın?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya Sayın Bakan, hırsızlık yapmak suç değil, onları okumak mı suç ya?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Memurlar okuyor, ben mi okuyamayacağım?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın, dokunulmazlık dosyaları var. Mecliste şu anda dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili ne yapılıyor, biliyor musunuz? Adalet ve Anayasa Komisyonu üyelerinden bir alt komisyon oluşturuluyor, alt komisyon üyeleri dışında kimse o dosyalara bakamıyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya bunun dokunulmazlıkla ilgisi yok.

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Tüzüğü anlatma buraya, tüzüğü anlatma. 

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Şu anda dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili husus bu. Genel Kurulda görüşülürken de sadece komisyonun hazırladığı rapor görüşülüyor, gene bunlar burada konuşulmuyor. Bu çok önemli, Meclisimizin bugüne kadar yaptığı bir uygulamadır. Orada onu yapacaksınız, burada komisyon gizli olacak, komisyon üyelerinden başka hiç kimse bu işe karışmayacak…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, bugün kuracak mısınız komisyonu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …ama bütün Genel Kurula bu açık olacak. Bu doğru bir şey değil.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bana bir cevap verin, komisyonu bugün kuracak mısınız?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bir başka husus…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bak, cevap veremiyorsun.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …Meclis Başkanlık Divanı da söyledi ki ben ona katılıyorum çünkü burada soruşturmanın gizliliği idarenin tasarrufundan kaynaklanmıyor, yasadan kaynaklanıyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bugün komisyonu kuracak mısın, kurmayacak mısın?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157’nci maddesi çok açık, bu madde gereği soruşturma gizlidir. TCK 285 çok açık, gizliliğin ihlali de herkes için, hepimiz için suç teşkil eder.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sen komisyonu bugün kuracak mısın, kurmayacak mısın? Masal anlatma oradan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Öyleyse madem bu soruşturma komisyonu cumhuriyet savcılarının sahip olduğu yetkilerle çalışacak bir komisyon, madem ki bu komisyon bakanlarla ilgili soruşturma yapmaya yetkili adli bir süreci işletecek bir komisyon, o zaman usulde de aynı hukuka tabii olması doğal olandır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Peki, bugün kuracak mısın komisyonu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Nitekim, tanık dinleme konusunda ve diğer birtakım tedbirleri alma konusunda İç Tüzük açık açık yazıyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Komisyonu bugün kuracak mısın? Boş laf konuşma.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – “Bu konuda her türlü yetkiye sahiptir.” diyor. Bunun ana nedeni nedir? Bu komisyonun gizli çalışması…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Tamam, bugün kuracak mısın komisyonu,

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Bakan, hırsızlık serbest, komisyon çalışmaları gizli. Nasıl memleket böyle ya!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …çalışmasını yürütürken masumiyet ilkesine riayet etmesi, lekelenmeme hakkına riayet etmesi, kişinin hukukunu, onurunu korumasıdır. Yoksa bir linç ortamı içerisinde insanların onurunu, haysiyetini ayaklar altına alan bir yaklaşım doğru değildir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hırsızların onurunu korumak Meclise mi düştü?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hırsızların onuru, haysiyeti olmaz.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Onun için bunu ne yapıyor? Bizim Anayasa’mız ve İç Tüzük’ümüz açık bir şekilde ortaya koyuyor.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Hırsızların onurunu korumak sana mı düştü Sayın Bakan?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hırsızın onurlusu, haysiyetlisi olmaz. Onları savunanlar da haysiyetsizdir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bekir Bey, sen aradın mı savcıyı, aramadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bakın, burada partizanca tavır takınmayı da İç Tüzük yasaklıyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hırsızları savunanlar da haysiyetsizdir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bekir Bey, vaaz vermiyorsun. Savcıyı aradın mı, aramadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – “Bu çok ciddi bir müessese.” diyor. Partizanlık burada yapılmaz. Niye yapılmaz? Çünkü insanlara çok ciddi isnatlarda bulunuyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bırak, savcıyı aradın mı, aramadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bunu yaparken tarafsız olmak durumundasınız, tarafsız hareket etmek durumundasınız.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bırak onları, bırak. Savcıyı aradın mı, aramadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Onun için, bakın, İç Tüzük…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bırak onları, bırak. Savcıyı aradın mı, aramadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Hiç… Ben konuşacağım, boş yere konuşmayın.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bırak onları bırak. Savcıyı aradın mı aramadın mı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben bildiklerimi burada paylaşacağım, çarpıtmaya hiç gerek yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Utanır insan, utanır!

BAŞKAN – Sayın Batum…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Savcıyı aradın mı sen?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – İç Tüzük çok açık, diyor ki İç Tüzük: “Meclis soruşturma komisyonu üyesi için her parti üç katı aday gösterir…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Savcıyı aradın mı sen? Bırak bu ağzı!

OKTAY VURAL (İzmir) – Yazıklar olsun ya!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Savcıyı aradın mı sen? Nerede aradın? Ne dedin? Onu anlat.

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …bu aday içerisinden kurayla kimlerin komisyon üyesi olacağını Meclis Başkanlık Divanında belirlenir.” diyor. Şimdi, bu ne demek? Mecliste partizanlık yapılmasın, tarafsız bir şekilde komisyon oluşsun diye.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ne partizanı? Biz hırsızların peşine düştük, sen kimin peşine düştün?

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Arkasından “partiler grup kararı alamaz.” diyor. Neden? Gruplar bu işe müdahil olmasın. Arkasından, “Oylama gizli yapılır.” diyor. Neden? İnsanlar vicdanıyla baş başa kalsın, doğru karar versin diye. Ama bir şey daha söylüyor: “Bu komisyonlarda daha önce görüş açıklayanlar, soruşturma komisyonu önergesine imza atanlar komisyonlarda görev alamazlar.” diyor. Bütün  bunları niye söylüyor? İhsası reyde bulunanlar tarafını belli etmiştir, görüşünü belli etmiştir. Dolayısıyla görüşü belli olanın, bir kişiyi suçlayacak, Yüce Divana götürecek kararı verecek olan komisyonda görev yapmasını bizim hukukumuz uygun görmüyor. Onun için  bu konuyu bizim ciddi  bir şekilde ele alıp incelememiz lazım. Bakın ne oldu? Siz vermediniz ama 3, 4 tane sayın bakan Meclis Başkanlığına müracaat ettiler, dediler ki: “Bizim onurumuzu…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – O bakanları kutlamak lazım Sayın Bakan! Bravo, bravo! O bakanları kutlamak lazım!

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …haysiyetimizi yeteri kadar incittiler. Meclis bu işe sahip çıksın, soruşturma komisyonu kurulsun, gerçek ortaya çıksın.”

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, siz inanıyor musunuz buna ya? Sayın Bakan siz inanıyor  musunuz?

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – AK PARTİ Grubu da buna uydu, soruşturma komisyonu kurulması önergesi verdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Bizim derdimiz gerçeğin ortaya çıkması, gerçeğin.

D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Ayıp be!   

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hadi oradan, hadi oradan!

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –  Yapma Sayın Bakan!

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Yoksa, seçim var diye 30 Martın değirmenine su taşımak değil.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Niye bugüne kadar bekledin o zaman Sayın Bakan? Kargalar bile güler senin söylediğine, çocukları bile inandıramazsın. Sen bile inanmıyorsun söylediğine.

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Samimiyseniz, bunu 17’sinde verecektiniz, 18’inde ama vermediniz. Şimdi, seçimin arifesinde olağanüstü toplantıya çağırdınız. Biz, biz bu noktada samimiyiz.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Sayın Bakanlar niye vermedi bugüne kadar?

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Kim yanlış yaptıysa, kim hukukun dışına çıktıysa…

AYTUĞ ATICI (Mersin) –   Sen çıktın! Sen yanlış yaptın!

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) –  …bunun hak ettiği cezayı almasından asla rahatsız olmayız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sen hukukun dışına çıktın! Sen suç işledin! Sen savcıyı aradın, sen suç işledin! 

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) –  Hiçbir zaman yanlışın, suç olanın üzerini örtmedik, bundan sonra da örtmeyiz. Meclis bu işe bundan sonra kendi usulü çerçevesinde vaziyet edecek, değerlendirmeleri yapacak.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sen suç işledin! Savcıyı aradın! Hakkında fezleke olan çıkıp böyle konuşmaz, biraz utanın!

ADALET BAKANI  BEKİR BOZDAĞ (Devamla) –  Meclisin yapacağı bu değerlendirmelere hepimizin saygı duyması lazım, hepimizin ama biz maalesef…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Biraz utanın, sen bile inanmıyorsun, aynaya bile bakamıyorsun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Haram paracılara zerre kadar saygımız yok zerre kadar. Haram parayı aklayanlara da, kollayanlara da  zerre kadar saygımız yok.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …Anayasa ve İç Tüzük çok açık olduğu hâlde, hukuku kendi siyasal düşüncelerimize göre eğer bükersek o zaman böylesi çok ciddi bir müesseseye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – …zarar vermiş oluruz. Bugün onlar bakan, yarın başkaları bakan ama bu kadar doğruyu yapmak bu Parlamentonun vazifesi ve hepimizin vazifesidir; biz doğrunun yapılmasından yanayız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kirâmen Kâtibîn yazıyor bunları, montaj değil, dublaj değil.

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Bir Adalet Bakanı bu duruma düşmemeli.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Ben bu vesileyle bu genel görüşmenin dayanaktan yoksun olduğunu, siyasal amaçlı olduğunu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Beni saygıyla selamlama Sayın Bakan, istemiyorum sizin saygınızı.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Bir bakan bu duruma düşmemeli.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Bakan konuşmasında, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerinin geçmişte 3 grup başkan vekili imzasıyla Meclis soruşturması istedikleri hâlde, daha doğrusu 3 grup başkan vekili imzası ve yeterli sayıda milletvekili imzasıyla Meclis soruşturması istedikleri hâlde bugün istemediklerini ifade ederek, bizim bugünkü tutumumuzun geçmişteki tutumumuzla çelişkili olduğunu ifade etmek suretiyle bizim niyetimizi çok farklı bir şekilde ortaya koymuştur.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bekir, sana bir soru soracağım ya: Sen şu savcıya telefon açtın mı açmadın mı, buna niye cevap vermiyorsun?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Duymamazlıktan gelme!

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın (8/11) esas numaralı Genel Görüşme Önergesi üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuyu çarpıtmaya, saptırmaya gerek yok. Türkiye, 17 Aralık 2013 tarihinden bu yana olağanüstü bir dönemi yaşamaktadır. Türkiye’nin gündemi değişmiştir; siyasetin gündemi değişmiştir, halkın gündemi değişmiştir; halkın siyasete, siyasetçiye, iktidar partisine, bakanlara, Başbakana bakış açısı değişmiştir. Böylesi ağır bir travmayı toplum yaşıyor ve 17 Aralık soruşturmasıyla birlikte peşi sıra her gün bir soruşturma dosyası, bir dinleme kaydı medyaya, kamuoyuna intikal etmektedir. Savcıların düzenlemiş olduğu fezlekeler o günden bu yana Meclise intikal edememiş, nihayet 28 Şubat tarihinde, bütün engellemelere rağmen, Meclise intikal etmiş ama bugün de Başkanlığın İç Tüzük ve Anayasa tanımayan tutumu nedeniyle Meclisin bilgisine sunulmamıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, 17 Aralıktan bugüne kadar bu fezlekelerin, bu fezleke ekindeki dosyaların Meclise intikal etmesini bekledik. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Gazete haberleriyle, medya haberleriyle soruşturma önergesi verilmez. Meclis soruşturması ciddi bir iştir. Bir bakan hakkında onu Yüce Divana götürecek bir sürecin başlatılması için bütün delillerin Parlamentonun bilgisine sunulması gerekir. Geçmişteki tutumumuzla bugünkü tutumumuz arasında hiçbir fark yoktur. Hiç endişe etmeyin, bakanlar hakkındaki Meclis soruşturma önergelerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilecektir. Bugünkü gibi Adalet ve Kalkınma Partisinin yangından mal kaçırır gibi soruşturmanın üstünü örtmek, bakanları aklamak amacıyla vereceği Meclis soruşturma önergeleri gibi olmayacak bizim önergelerimiz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Galiba geç kaldınız!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şimdi Grup…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi, Bekir Bozdağ burada çok yanlış bilgiler verdi.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen... Grup Başkan Vekili söz aldı, konuştu.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, grup başkan vekili değil, milletvekiliyim ya…

BAŞKAN – Böyle bir usulümüz yok Sayın Genç, lütfen… 

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben milletvekiliyim, milletvekiliyim, bir şey soracağım şimdi.

BAŞKAN – Efendim, böyle bir usul var mı?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, burada getirilen o soruşturma önergelerini Meclisten gizliyor. Diyor ki: “Soruşturma verin.”Peki, o soruşturmanın belgelerini niye gizliyor bu Bekir?

BAŞKAN- Evet, teşekkür ediyorum Sayın Genç

Gruplar adına ilk konuşmacı Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, bir dakika, beni dinler misin…

BAŞKAN - Sayın Kaplan, buyurun. 

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika…

Sen her gün buraya çıkıyorsun, AKP’nin pisliklerini örtmek için özel görevlendirilmişsin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Tutanaklara geçiyor Sayın Genç bunlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Geçiyor, geçiyor. Sen bir tazminat daha aç!

BAŞKAN - Tutanaklara geçiyor, görüşeceğiz.

Sayın Kaplan, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – AKP’nin hırsızlıklarını, yolsuzluklarını örtmek için özel görevli geliyorsun burada.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle bir terbiyesizlik yapmaya hakkı yok!

BAŞKAN – Ben Sayın Kaplan’ı davet ediyorum Sayın Elitaş.

Buyurun Sayın Kaplan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bekir de çıkmış yine yalan söylüyor millete!

BAŞKAN – Lütfen oturun yerinize Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Oturmuyorum, oturmuyorum. Ne yapacaksın?

BAŞKAN – Ayakta bekle o zaman, ayakta bekleyin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, bana bak, beklersem seni perişan ederim!

BAŞKAN – Ayakta bekleyin oturmuyorsanız.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bak, seni perişan ederim o zaman.

BAŞKAN – Lütfen oturun diyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bana bak, doğru düzgün Meclis Başkanlığı yaparsan yap ama çok taraflı hareket ediyorsun.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen oturun diyorum. Oturmuyorsanız, tekrar söylüyorum, ayakta bekleyin o zaman.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kaç lira istiyorsun?

BAŞKAN – Ayakta bekleyin o zaman Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Kaç lira istiyorsun?

BAŞKAN - Sayın Genç… Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tazminat açacaksın… Al sana vereyim şimdi! Al sana, al, al!

BAŞKAN – Sayın Genç, bunlar hep tutanaklara geçiyor. Sayın Genç…

Sayın Hamzaçebi, lütfen ama…

Buyurun Sayın Kaplan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Size hakaret ediyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, bunlar tutanaklara geçiyor.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Haram para, haram para!

Buyurun Sayın Kaplan.

VIII.- GENEL GÖRÜŞME (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11) (Devam)

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Aynı zamanda, Halkların Demokratik Partisinin -kardeş partinin- de bizim söylediklerimizle ortak noktada durduğunu burada ifade etmek istiyorum.

Önemli bir konuyu konuşuyoruz. Bağırmadan çağırmadan, bardak da kırmadan güzel güzel konuşacağız.

Şimdi, fezleke konusuna gelince, fezleke konusunda en tecrübeli parti biziz. Bize yapmadığınız kalmadı, bize yazdırmadığınız fezleke kalmadı iktidar partisi olarak, bakın açık söyleyeyim. 945 tane fezleke geldi şu ana kadar bizimle ilgili. Bakın, bunların dışında AK PARTİ’nin 90, CHP’nin 121, MHP’nin de 26 tane fezlekesi var. Şimdi, garip olan burada şu: Bizimkilerin hepsinin tema konuları düşünce açıklaması, toplantı-gösteri yasaları ve bununla ilgili. Fakat enteresan olan, örneğin çıkardığım dosyalara bir baktım, iktidar partisiyle ilgili olanlara, Başbakan dâhil genellikle fezlekelerde sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, karşılıksız çek, zimmet, kalpazanlık, resmî evrakta sahtekârlık, cürüm işlemek için teşekkül, kara para aklanması gibi suçlar var. Şimdi, bunlara baktığımız zaman gerçekten şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Bizimle ilgili fezlekeler geldiği zaman jet hızıyla geliyor, hemen geliyor hatta basında bakın ne güzel yazıyor: “Jet hızıyla fezleke.” Yani jet, jetten daha hızlı ses var herhâlde. Ama iktidara ait oldu mu fezlekeler, bakan olunca mehter takımıyla, kaplumbağa hızında geliyor. Şimdi, bizim fezlekeler akşam hazırlanıyor sabah geliyor, Mecliste de okunuyor. Bakıyoruz, Sayın Başbakan, BDP fezlekeleri geldiği zaman ne diyor: “Parlamentoya bu fezlekelerin gelmesi hâlinde alışılmışın dışında karar vermeyi düşünüyoruz.” Bakın, bunları yakında yaşadık, çok uzağa gitmenize gerek yok.

Şimdi, BDP’lilere dokunuluyor. Bize dokunmak moda zaten. Burada maşallahı var! Zamanı gelince, iktidar dokundukça diğer iki muhalefet partisinin de hiç sesi çıkmadı, bir gün itiraz ettiklerini görmedik, inanın Allah’tan. “Ya ne yapıyorsunuz bu fezlekeleri, bu kürsüden okuyorsunuz milletvekili arkadaşların?” diye burada cesaretli bir ses aradım muhalefet sıralarında, onu da görmedik. Şimdi, bu fezlekelerimiz… Bakın “Akşam söyledi, sabah fezlekeler Meclise geldi.” diyor. Kim söyledi? Bakıyoruz, Sayın Başbakan. Sayın Başbakan yalnız değil, bakıyoruz bakanlar da, hukukçu siyasetçilerimiz de, Sayın Arınç da  söylüyor, başkaları da söylüyor. Yani arkadaşlar, bizim fezlekelerimiz söz konusu olunca hepiniz vatansever, kahraman kesiliyorsunuz, biz de bölücü, bu Meclisin Kunta Kinteleri, bu Meclisin siyahları, ezeceksiniz, hukuksuzluğun hepsini yapacaksınız, İç Tüzük’ü ezeceksiniz, Anayasa’yı ezeceksiniz, vuracaksınız gözünün üstüne, tutukladığınızı tutuklayıp diğerlerini de bırakacaksınız. Bakın, belediye başkanlarımız hâlâ tutuklu. 14 Nisanda tutukladığınız seçilen belediye başkanları koltuğuna oturamadı. 14 Nisanda beş yılları doluyor diye 91 kişinin tahliye kararı verilmedi arkadaşlar. Şimdi, buraya kadar iyi de bu ne anlatıyor size?

Bakın, size bir iki örnek vereceğim. Bu örnek de biraz utanç verici olacak. Bakın, kendimle ilgili vereceğim ki başkasını bu işe katmamak için. Değerli arkadaşlar: “Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne. Hasip Kaplan Kürtçe dil konuştuğu için fezleke yazılmasını…” Bakın, ana dilimi konuştuğum için fezleke yazıldı. “Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne...” İlginçtir, ilgili emir, burada dikkatinizi çekmek istiyorum, bizzat Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü. Arkadaşlar, ihbar eden İl Emniyet Müdürlüğü, Edirne. Maşallah kolluk paralel! O paraleller iyi çalışmış. Ve gelmiş “Suç ve suçluyu övmek…” Bir konuşma yapmışım, “sayın” hitabında bulunduğu için Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmuş. Kim? Sizin güvenlik güçlerinizin başındaki kişi. Ona da bir şey demiyorum hadi.

Şimdi, bir tane fezleke var ki, ilginç bir fezleke benimle ilgili. Burada bir gardiyan müşteki. Gardiyan müşteki, mağdurlar kim biliyor musunuz? Başbakan ve Bakanlar Kurulu. Ben Lefkoşa’da bir konuşma yaparken heyete -heyet hâlinde- 301’inci maddeye aykırı olarak Türklüğe hakaret etmişim! Ne demişim orada? “Yüzde 10 seçim barajına sığınan namerttir.” demişim. Ben bugün de söylüyorum: Yüzde 10 seçim barajı millî iradenin önünde bir engeldir, buna sığınmak siyasetçiler için mertlik değil namertliktir. Ben bunu burada bin defa söyledim. Ama dokunulmazlığının kaldırılması istenen Hasip Kaplan! İhbar eden kim arkadaşlar? Enteresan, İsmet Özdemir. Kim? Şu an Kırklareli Ceza İnfaz Kurumunda memur, gardiyan yani. Gardiyan kimin gardiyanı? Adalet Bakanlığının. Mağdur kim? Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri.

Buyurun benim fezlekemi okuyabilirsiniz arkadaşlar, istediğiniz gibi okuyabilirsiniz ve gereğini yapabilirsiniz. Ama bir şey yakışmaz size: 301’inci maddeden bakan ve başbakan hakkında işlem yaptırmak, kendi gardiyanına ihbar ettirmek namertliktir, namertlik! Yapacaksanız direkt yapın, öyle gardiyana mardiyana, polise, memura ihbar ettirmeyin ya! Ayıp, ayıp! Vallahi billahi ayıp! Yakışmıyor! Niye bunu böyle dolandırıyorsunuz ki? Gelin direkt yapın soruşturmanızı, ne gerek var?

Bakın, yine Şırnak -bize çalışıyor ya savcılık, emniyet, hepsi- yine orada bakıyoruz: Evet, “Kürtçe olarak yaptığı konuşmada” diyor, 2009, fezleke.

Şimdi, bizim fezlekelerimiz bunlar. Bu fezlekelerden geleceğiz gizli dinlemeye. Gizli dinlemenin istihbarat şube müdürleri yakın zamanda -daha iki gün önce- televizyonda şunu söylediler: “KCK’nin içinde MİT adına bombalama eylemi yapan, molotof atan görevlileri tespit ettik, MİT’e söyledik, sorduk.” diyor. E, soruyorum size: Çok mu normal bu arkadaşlar? Devletin millî istihbaratı, örgütlerin içine molotoflu eylemci, bombalı eylemci koyuyor. Hiç mi önemi yok bunun? Yok! Peki, onu da geçtik.

Şimdi, burada, bizim fezlekeler, bizim partimizle ilgili olanlar bunlar.

Şimdi, gelelim, deminden beri birbirimizi ne yaptık? Hırpaladık. Niye? Gizliymiş. Neresi gizliymiş? Fezleke gizliymiş. Hangi fezleke? Başkan Vekilinin okuduğu fezleke. Hangi fezleke? Kanunlar Dairesine gelen fezleke. Hangi fezleke? Komisyona giden fezleke. Bu kadar, “posta treni” gibi durak durak gezmiş fezlekenin neresi gizli kalmış Allah aşkına söyler misiniz bana? (CHP sıralarından alkışlar)  Aha bu. Bu mudur gizlilik? Buyurun, 299 sayfa, isteyen varsa vereyim arkadaşlar.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Allah’ın bildiğini kuldan saklıyorlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ben bir nüsha istiyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, ben bunları yazmadım. Bu rapor, bu fezlekenin ruhu, bu detayları ben yazmadım. Burada çok ciddi ciddi ithamlar var. Bakın -ben açmayacağım hepsini- bir trafik var arkadaşlar. Dubai’den Kapalıçarşı’ya, döviz bürolarından İran’a, İran’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Ankara’ya, siyasetten mafyaya, mafyadan tutun çok ciddi, büyük kara para aklamaları var, çok ciddi. Bakanların ötesinde yani bakanların şahsının ötesinde çok ciddi iddialar var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ötesi kim? O öteyi de söyle.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Yani, biz, bu iddialar söz konusu olduğu zaman deve kuşu gibi kafamızı kuma mı gömelim? Yok arkadaşlar. Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak çok açık ve net söylüyorum: Öyle net ve dik bir duruş sergiliyoruz. Halkların Demokratik Partisiyle beraber diyoruz ki: Yolsuzluğun soruşturulmasında Meclis çok çok şeffaf olmalı. Nasıl? Hukuki açıdan, siyasi açıdan, ahlaki açıdan, sosyal açıdan, dinî açıdan, adalet açısından ve kamu vicdanı açısından bunu bizim çok rahat konuşmamız lazım. Konuşulmalıdır arkadaşlar. İnanın bunlar birçok arkadaşınızı da rahatsız ediyor. Sizleri rahatsız etmiyor mu? Birkaç kişinin bulaştığı bir olay nedeniyle büyük bir camianın suçlanması sizi rahatsız etmez mi? Eder.

Bakın, bağımsız yargı işlemezse, adalet işlemezse, insan hakları, hukuk, demokrasi, eşitlik ve özgürlükler konusunda, böylesi bir konuda ayrıcalıklı sanıklar yaratılırsa -şüpheliler- ve hep suçlama, suçlama; sonra getirilip “komplo” denilip, arkasına “uluslararası” denilip, arkasına “paralel” denilip, arkasına “Haşhaşi” denilip bir tek soruşturma evrakı ortaya konulmuyorsa meydanlarda nara atmanın bir anlamı yok arkadaşlar. Getirip koyacaksınız… Binlerce polisi yerinden sürdünüz, Şırnak’tan aldınız Mardin’e verdiniz, Edirne’den aldınız İzmir’e verdiniz.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen niye rahatsız oluyorsun?

HASİP KAPLAN (Devamla) - Neyi çözdünüz? Aynı görevde değil mi? Varsa suçu, suç varsa gereğini yaparsın. Görevde durmaz, idari, hukuki, cezai işlem yaparsınız.

Arkadaşlar, bu toplumsal gerilim ve kutuplaşma hayra alamet değil. Meydanlar savaş meydanı değil arkadaşlar, seçim meydanıdır. Parti liderleri de komutan değil. Şu an müthiş bir gerilim yaşanıyor meydanlarda ve bu gerilimin kaynaklarından biri de şu anki gündem, muhalefetin istediği gündemdir, yolsuzluklardır. 

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Diktatörler seçimle gitmiyor Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, siz medyayı tehdit altına alırsanız, HSYK’yı kendinize bağlarsanız, İnternet’i yasaklarsanız, arkasından da toplantı, gösteri hakkını yasaklayıp toplumun tepkisini keserseniz, gazlarsanız, TOMA’larsanız, baskı altına alırsanız bir yerden bir sosyal patlama yaratırsınız. Şu gidişat iyi değil arkadaşlar, iyi bakın, iyi bir ruh hâliyle bakın. Sayın Başbakan herkesle kavga ediyor, önüne gelenle; çıkıyor meydanlara ve tıpkı Malezya’da, Uzak Doğu’da yaşanan bir amok koşucusunun edasında önüne geleni vuruyor, kırıyor ve koşuyor. Bunun bir sonu olmalıdır, bunun bir freni olmalıdır, bunun bir denetimi olmalıdır arkadaşlar.

Dünya ilk defa yolsuzlukları yaşamıyor. Size birkaç örnek vereceğim, biraz kendiniz açısından… İtalya’da Temiz Eller Operasyonu’nu bilmeyen var mıdır arkadaşlar? İtalya’da Temiz Eller Operasyonu bembeyaz bir sayfanın, işte partinizin adı “AK” ya öyle ak bir sayfa açmanın miladıdır, 1980. Orada başbakanlar da yargılanmıştı. Bakın, İspanya’da, Halk Partisinin eski sorumlusu Luis Barcenas, zimmete para geçirmekten, kara para aklamaktan ve İsviçre’deki bankalarda 25 milyon eurodan, İspanya’da da 22 milyon eurodan anında ne oldu, tutuklandı, yakın tarih. Paraguay’da bir bakan hizmetçiyi devlet maaşına bağlamış. Ne yapmış? Senato oylamış, 13 senatör aklamış. Vatandaş ne yapmış? O 13 tane senatörün çocuklarının resimlerini basıp okullara, meydanlara, otobüslere, duraklara asmışlar ve demişler ki –halk- siz misiniz bunu yapan, posterleri astıktan sonra 13 senatörün eşlerinin, çocuklarının resimleri üzerine “işte bakanın hizmetkârları” diye… Ve 13 tane senatör istifa etmek zorunda kalmış arkadaşlar. Öyle mahkemeyi falan beklemeye gerek yok.

Yani anlayacağınız dünya bizi izliyor. Bu İnternet, bu sosyal medya, bu Facebook, Google ve inanın rezil bir görüntü veriyoruz dışarıya. Sorgulamayan, aklanamayan, kuruyla beraber yaşın yandığı bir düzen yaşıyoruz.

İran’da yeni bir skandal patlak verdi, ucu buraya gelecek ben size söyleyeyim. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın Yardımcısı Rıza Rahimi… Türkiye-İran-Dubai trafiğine dikkatinizi çekerim arkadaşlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ahmedinejad değişti ama Ahmedinejad gitti yahu.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Bunun ucu bu soruşturmalara gelip ek iddianame olarak eklenecektir. Ben bunu niçin söylüyorum? Biraz araştırırsanız, Reza Zarrab’tan Babek Zencani’ye kadar bir trafik güzergâhı içinde olduğunuzu görürsünüz.

Tokyo Valisi Naoki ne yaptı? Bir şirketten 500 bin dolar rüşvet almış. Adamın başına gelmedik kalmadı. Alman eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff görevi döneminde 719,40 euro, 719 euro -bir kasa, bir kamyon, bir kutu değil- konaklama, yemek giderini bir yapımcının ödemesi sebebiyle çıkar sağlamak suçundan Hannover Eyalet Mahkemesine çıkarıldı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bunların çay parası bile değil.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Yolsuzluk liginde Türkiye vahim bir sıralamada arkadaşlar. Uluslararası Saydamlık Örgütü 3 Aralık 2013 tarihli… Yani 17 Aralık patlağından önce veriyorum bu rakamı. Türkiye maalesef, maalesef 50 puanla 53’üncü sırada. Şimdi, dünya basını “skandal” olarak haberleri geçerken geçmiş tarihlerde de Nixon’un Watergate skandalıyla nasıl gittiğini hepiniz bilirsiniz. Fransa’da da önemli siyasetçiler ve iş adamları -tesadüfen bizim Mecliste olduğumuz bir anda da bu tartışması yaşandı- Maliye Bakanlığının usulsüzlükleri ve İsviçre Bankasına yatırılan paralarla çalkalandı durdu. Bu, dünyada olup bitenler… Şimdi, “Ne oluyor?” diyeceksiniz. Dünyada bunlar oluyor ama yargının önü açılıyor, hesap veriliyor, hesap soruluyor, el konuluyor, tedbir konuluyor, cezası veriliyor, gereği yapılıyor yani bir hukuk işliyor. Niye Türkiye’de hukuk işlemiyor, niye önü kesiliyor? Niye savcılar, hâkimler, polisler, müdürler, bankalar, herkes bir yerlere sürülüyor, birilerinin önü kapanıyor? Niye bu yaşanıyor? Bu kadar… Daha ergenleşememiş bir cumhuriyet yüz yaşında, daha hukuk devleti olamadı demek ki.

Bakın arkadaşlar, bu yolsuzlukların ana temasını ben size bir öz olarak anlatmak istiyorum. Genellikle yozlaşma, iltimas veya rüşvet kavramları eş anlamlı. Yolsuzluk, toplumsal ve ekonomik dokuları felç eden, aslında yolsuzluk ekonomisi literatürüyle anılan bir terim olarak yerleşti. Yolsuzluğun bedelini 76 milyon insanımız ödüyor arkadaşlar. Demokrasinin kurum ve değerleri tahrip oluyor. Etik değerlerimiz ve adalet zayıflıyor, yok oluyor. Sürdürülebilir kalkınma, hukukun üstünlüğü tehlikeye giriyor. İstikrar ve güven sarsılıyor. Yargının bağımsızlığı artık kâğıt üstünde bile değil havada yazılı kalıyor. Artık Türkiye’nin sıfırdan yeni bir sayfa açma zamanı. Her suç örgütü politik güce sahip olmayı istiyor, hep böyle olmuştur. Seçmenler yerinde nüfuz kurmayı, kontrol etmeyi, kilit makamlarda bulunan politikacıları, hâkim ve gazetecileri rüşvet yoluyla etkisizleştirmeyi, rahatsız edenleri uzaklaştırmayı, uygun tayinler yapmayı, “paralel” iddialarıyla her zaman hedefleyebilmektedir. Siyasi parti faaliyetleri finanse etme, politik grup üyelerine iş bulma, rutin yolsuzluk, vergilenme denetiminden kaçma, kara para, varlık barışı işte.

Arkadaşlar, biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak, AK PARTİ’nin hayrına olarak bu genel görüşmenin açılmasını… Soruşturma için AK PARTİ milletvekilleri imza verecek. Gelin, biz de imza koyalım imzanızın yanına, beraber bu işi götürelim. Partiler, Mecliste dört grup, gelin beraber adaleti sağlayalım. Kamu vicdanına karşı dimdik olalım, başı dik olalım. Bu bize yakışır, gerisi… Bu halk uzaklaştırmasını da bilir arkadaşlar.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş olan genel görüşme üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Parlamento tarihinde önemli bir olaya şahit oluyoruz ve bu önemli olayın değerlendirmesini yapıyoruz. 61’inci cumhuriyet Hükûmetinin 4 tane Bakanı rüşvet, suç işlemek için örgüt kurmak, uluslararası kaçakçılık, altın kaçakçılığı, nüfuz suistimali, vatandaşlıkla ilgili rüşvet alarak vatandaşlığı satmak, imar planlarında yolsuzluk, sit alanında yolsuzluk gibi vahim suçlarla karşı karşıyadır. Böyle bir durumun hem milletimiz nezdinde hem yargı nezdinde ve hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde karşılık bulması gerekmektedir çünkü hepimiz biliyoruz ki ortaya çıkmış olan son durum tüyü bitmedik yetim hakkına el atmaktır, haram sofrasından nemalanmaktır ve bu durum dinen hem günahtır hem haramdır. Aynı zamanda, saydığım suçlar, Türk Ceza Kanunu açısından suçtur, örfümüz açısından da ayıptır. Bu iddialarla ilgili olmak üzere bunun değerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir genel görüşmeyle karşılığını  verebilecek miyiz, bundan şüpheliyim. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın milletvekilleri parmaklarında akılla değil, vicdanlarına göre değil, biat kültürünün gereği olarak genel merkezlerinden aldıkları talimat gereğince oylarını kullanacaklardır.

Hikâyeyi ben size baştan anlatmak istiyorum: Hikâye 17 Aralık günü başladı ve 17 Aralık günü büyük yolsuzluk operasyonu çerçevesi içerisinde bu huzurunuzda bulunan sayın bakanların çocukları gözaltına alındı. Onların gözaltına alınmalarıyla birlikte kamuoyuna İnternet marifetiyle, televizyonlar marifetiyle şu vahim tablolar yansıtılmaya başlandı. Ayakkabı kutuları içerisinde…

Sayın Başkan, sayın milletvekillerini uyarır mısınız lütfen, uğultu oluyor. Bunu dinlemeyecekler de neyi dinleyecekler, merak ediyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Ama gayet de anlaşılır bir durumdur Sayın Bal.

Buyurun.

FARUK BAL (Devamla) – Vahim tablo karşımıza şöyle çıkıyor: Ayakkabı kutusu içerisinde milyon dolarları saklayan bir banka genel müdürü, oğlunun yatak odasında 7 tane para kasası bulunan bir bakan, 700 bin liralık saati rüşvet olarak isteyen bir bakan, “Ben Sayın Başbakan ne dediyse onu yaptım.” deyip “Başbakanın da istifa etmesi gerekir.” diyen bir sayın bakan, bavulla taşınan milyon dolarlar sığmamış ki havaalanı girişinde, kontrollerde sırt çantalarında milyon dolarlar, alışveriş merkezlerinde örgüt kapsamı içerisinde rüşvet vermek için yapılan toplantılar, bazı hatırı sayılır AKP’li kişilerin çocuklarının, bu arada Sayın Başbakanın oğlu Bilal’in katılmış olduğu örgütsel toplantılar ve böyle bir haram sofrası içerisinde  oluşan vahim bir durum.

Değerli arkadaşlarım, bu durumu takip etmek için devletin güvenlik güçleri var. Şu, devletin düştüğü hâle hep beraber bir bakalım: Teknik takipte bulunan İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla ilgili polis memurları ve ekibi bu rüşvete, yolsuzluğa, hırsızlığa bulaşmış olan kişileri araçlarıyla takip ediyor. Takip edildiklerini öğrendikleri için -şimdi huzurunuzda bulunan İçişleri Bakanının- eski İçişleri Bakanının talimatıyla Emniyet İstihbaratı suçluları takip eden polisi takip ediyor, Emniyet İstihbaratını da suçluları takip eden polis takip ediyor; Dalton kardeşler gibi. Türkiye Cumhuriyeti devleti 61’inci Hükûmet döneminde adli zabıta görevi gören kolluk kuvvetleri birbirini takip eden ve 3 ayrı etapta, 3 ayrı boyutta birbirini takip eden böyle bir vahim duruma düşmüştür.

Böyle bir durum ortaya çıkınca Adalet ve Kalkınma Partisinden beklenen şudur: “Biz ak bir partiyiz -öyle diyorsunuz- beşer şaşar, bu 4 sayın bakan yanlış iş yapmış olabilir, meseleye yargı karar verecektir. Ben bunların anında görevine son veriyorum. Yargı dilediği yere kadar bunları araştırsın ve sonucu her ne ise hukuk gereğini yapsın.” Böyle bir beklenti içerisindeydi kamuoyu ve doğrusu, biz Milliyetçi Hareket Partisi geleneğinden geldiğimiz için, geçmişte bunun örneğini aynen verdiğimiz için bu beklentide haklıydık. Lakin öyle olmadı; büyük bir korku, büyük bir telaşla önce Emniyette bulunan, bu işleri takip etmiş adli zabıta görevlileri müthiş bir hışımla çil bülücü gibi dağıtıldı. İstanbul’da 200 küsur tane polis memuru, Türkiye’de 17 tane ilin il emniyet müdürleri ve binlerce polis memuru; bunlar yetmiyormuş gibi, bu işleri tahkik eden, bu işleri soruşturan “Peygamber postunda oturur.” diye inandığımız, güvendiğimiz ya da inanmamız, güvenmemiz gereken hâkimler ve savcıların ellerinden dosyalar alındı, hırsızlığı soruşturmakla ilgili yetkilerinden alındılar, değişik yerlere… Cumhuriyet tarihinde ilk olarak, Sayın Adalet Bakanının icraatıyla, yargının kalbi olan HSYK’nın 1. Dairesinin 2 üyesi değiştirilerek takip eden üç kararnameyle hâkimler, savcılar görevlerinden alındılar. Adli Zabıta Yönetmeliği değiştirildi, kanunlarda değişiklikler yapıldı, HSYK’nın içi boşaltıldı, Sayın Bakan en etkili güç hâline getirildi ama en mühimi, bu teknik takiplerle ortaya çıkan, kamuoyunun gördüğü, milyon dolarları ortaya koyan “tape”leri, görüntüleri hukuken delil olmaktan çıkaracak kanunlar çıkarıldı. Bu kadar ahlaksız, bu kadar izansız, bu kadar ölçüsüz bir kanunlaştırma hareketi, bu Mecliste Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla gerçekleşti.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O kadar fazla iltifat etme onlara!

FARUK BAL (Devamla) - Bu korkunun, bu telaşın, bu paniğin ne olduğunu fark edemedik ama anladık ki mesele belliymiş, büyük balık geriden geliyormuş.

Değerli arkadaşlarım, işte, o büyük balığın geriden gelmesinden önce, yolsuzlukla ilgili olmak üzere Halk Bankası Genel Müdürü ve ekonomiden sorumlu Sayın Bakanın milyon dolarlarla ifade edilen ve müteaddit defalar alınan İran kara parasının aklanmasıyla ilgili olmak üzere binde 5 rüşvet aldığına, değerli taşları rüşvet olarak kabul ettiğine, değerli saatleri rüşvet olarak kabul ettiğine ve milyonlarca doları müteaddit defalar rüşvet aldığına ilişkin Meclise intikal etmiş bir fezleke bulunmaktadır.

Süleyman Aslan bir banka müdürü; bankacı, vatandaşa “Mevduatınızı bankaya getirin.” diye ifade eder ama Süleyman Aslan vatandaşa böyle bir talepte bulunurken kendisi paraları, 4,5 milyon doları ayakkabı kutusunda saklar. Haram değil de bu para nedir?

Muammer Güler, İçişleri Bakanı yani bu “tape”leri, görüntüleri alan polislerin arkasına istihbaratı takan İçişleri Bakanının tam 15 defa rüşvet aldığına ilişkin Excel kayıtlarına göre yapılmış tespit var. Bu tespite göre 5 milyon 800 bin dolar ve artı danışmanlık ücreti çerçevesi içerisinde müteakip defalar rüşvet aldığı iddiası var.

Egemen Bağış bugünlerde bolca hadis ve ayet yayınlıyor Twitter’ından, vaizliğe başlamış Sayın Bakan. O da “Çikolata kutularında getirin, elbise kutularında getirin.” diyerek, milyon dolarları çikolata kutusu ve elbise paketleri, poşetleri içerisinde getirttiriyor.

Değerli milletvekilleri, bu vahim tabloyla Türkiye ilk defa karşılaşmıştır. Karşılaşılan bu vahim tablo, milletin vicdanında makes bulmuştur; Türkiye Büyük Millet Meclisinin vekillerinin vicdanında da elbette makes bulacaktır.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisinin kendisinden beklenilen, “Bu haramdır, bu günahtır, bu suçtur, bu ayıptır.” diyerek 4 bakan hakkında gereğini yapması gerekirken Sayın Başbakan, meselenin kendisine kadar uzanacağının farkında ki 17 Aralık-18 Aralık tarihlerinde oğlu Bilal’e telefon ediyor: “Sende ne var.” diyor. Bilal, biraz saf bir genç, anlamıyor “Benim bir şeyim yok baba.” diyor. “Oğlum, para filan, bak Muammer’in oğlu, Zafer’in oğlu filan içeri alındı.” “Benim bir şeyim yok, senin paraların kasada.” diyor. “Onları sıfırla.” talimatını alıyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evin altı para deposu.

FARUK BAL (Devamla) – Günlerce, Başbakanın oğlu Bilal’in ikrarı ile kendisine ait paralar sıfırlanamıyor. En sonunda, küçük bir miktar kalıyor, 30 milyon euro. O küçük 30 milyon euroyla da küçücük evler alıyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Yanlış bunlar.

FARUK BAL (Devamla) - Bu Sayın Başbakan, değerli milletvekilleri, ayakkabısının altı delik diye, arabasının tamponu telle bağlı diye, gecekonduda oturuyor diye, bu millet tarafından, inançları vardır, sağlamdır diye bu makamlara getirildi. Şimdi bunun hesabını vermek yerine, hesaptan kaçmak için devletin polisini, milletin hâkimini, savcısını ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini kullanarak bundan sıyrılmaya çalışıyor ancak sıyrılamıyor.

Değerli arkadaşlarım, ortaya çıkan durum cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal krizi hâline gelmiştir. Vatandaş, bu meselenin üzerinde en ciddi şekilde durmakta ve bunun hesabını sormak için beklemektedir.

Bu, cumhuriyet tarihinin en ciddi siyasi krizidir, cumhuriyet tarihinde hiçbir başbakan, hiçbir hükûmet, hiçbir kamu yetkilisi, bu kadar aşikâr olan yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin gizlenmesi, üstünün kapatılması için hâkim, savcı, polis tayin etmemiş, kanunları değiştirmemiş, Meclisin iradesini eğip bükmemiştir.

Bu, cumhuriyet tarihinin en büyük yargı krizidir. Şimdiye kadar, cumhuriyetin ilk yılları dâhil olmak üzere, tek parti dönemi dâhil olmak üzere, Demokrat Parti ve ondan sonraki ihtilal dönemleri dâhil olmak üzere hiçbirisi, yolsuzluğun üstünü kapatmak için yargının bu kadar eğilip büküldüğü, yargının bu kadar siyasallaştırıldığı, yargının bu kadar yolsuzluk için araç olarak kullanıldığı bir dönemi görmemiştir.

Bu, cumhuriyet tarihinde yürütme organının en büyük siyasi krizidir. Yürütme organı, bugün dünyada Kırım konuşulurken, Esed rejimi meşrulaşmak üzereyken, Kıbrıs’ta doğal gaz ve petrol yatakları paylaşılırken, Türkiye’de sadece yolsuzluk operasyonlarını kapatabilmek için “montaj”, “dublaj”, “ihanet”, “Haşhaşi” ve “istiklal mücadelesi” gibi kavramlarla Hükûmetin başındaki Başbakan meşgul olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir istiklal savaşından sonra kurulmuştur. Bu İstiklal Savaşı doğuda Ruslara, Ermeni çetecilerine, Pontus Rumlarına karşı verilmiştir; bu İstiklal Savaşı Ege’de Yunanistan’a karşı verilmiştir; Sevr’in mimarı olan İngilizlere, Fransızlara ve İtalyanlara karşı verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin İstiklal Savaşı, yolsuzluğu, hırsızlığı, rüşveti kapatmak için, ele alınmayacak, ağza alınmayacak kadar düşük bir şekilde Sayın Başbakan tarafından şimdiye kadar kullanılmaktadır. Şimdiye kadar da hiçbir başbakan kendi yolsuzluğunu korumak için İstiklal Savaşı’na sığınmamıştır. (MHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, eğer bu bir istiklal savaşı ise, eğer bu paralel devlet ise, bu paralel devleti inşa eden Başbakanın ta kendisidir, İstiklal Savaşı şartlarını Türkiye’ye getiren Başbakanın ta kendisidir. (MHP sıralarından alkışlar) O zaman, İstiklal Savaşı şartlarını getiren Başbakanın bizatihi bu sebeple yargılanması gerekmektedir. İşte bu şekilde polisi dağıtan, peygamber postunda oturan, hâkimi, savcıyı yerle bir eden ve kanunları eğip büküp değiştiren, sonuç olarak da oğlu Bilal’i, 2 Ocak tarihinde savcı soruşturmaya davet ettiği hâlde 23 Şubat tarihine kadar, polislerin değiştirilmesi, hâkimin, savcının değiştirilmesi, kanunların düzeltilerek işin rayına oturtulmasına kadar soruşturmaya göndermiyor, 23 Şubat tarihinde Bilal Bey’in avukatı “Biz soruşturmaya gitmeye hazırız.” diyor. Niye? Mesele hallolmuştur. Nasıl? İşte böyle hâkimler bulunmuştur. Ne demiş? “Allah uzun ömür versin uzun adam.” Kim bu adam? Yanında Adalet Bakanlığının logosu, hâkim. Bu arkadaş siyasi kanaatini Facebook’a yansıtacak kadar subjektif anlamda tarafsızlığını kaybetmiş, tam anlamıyla, biraz sonra ifade edeceğim kararları vermeye kendi içinde karar vermiş olan bir kişidir. Bu kişi, netice itibarıyla, içeriden Başbakana “Beni serbest bıraktırmazsanız gerekli açıklamaları yaparım.” diye haber gönderdiğine ilişkin kamuoyuna bilgi sızdırılan Zerrab’ı, eski bakanların çocuklarını ve diğer tutuklu olan kişileri 28 Mart tarihinde tahliye etmiştir. İşte yargının ortaya çıkan durumu budur, Sayın Adalet Bakanı da muhtemelen bunu bu şekilde hazırlayabilmek için elinden gelen gayreti göstermiş, elinden gelen talimatları vermiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tahliye ettirdi zaten.

FARUK BAL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, önümüze gelen fezleke dosyası, daha önce Sayın Bakanın uzun uzun anlatmaya çalıştığı, eline ilk geldiğinde “incelemedim” dedi, incelediği basına “Bu dosyaları inceliyoruz.” diye ikrar ettiği ve bir aya yakın bir süre inceleyerek delilleri, suç faillerini öğrenip, bulup, becerip, buna göre hangi suç nerede çıkacaksa 17 ildeki il emniyet müdürlerinin tayin edildiği, 17 küsur ilde hâkimi, savcıyı tayin ettiği ve netice itibarıyla da meseleyi yargıda halledebileceği bir noktaya getirdiği süreçte eline ilk gelen fezleke değil, bu fezleke değişmiş.

Şimdi soruyorum Sayın Bakana: Bu fezlekenin hacmi, sanıkları ve içindeki deliller, sizin otuz güne yakın bir süre incelediğiniz fezlekeyle aynı mıdır, değil midir? Değilse bunun sebebi nedir ve sizin bunda bir katkınız var mıdır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ortaya dökülmüş, saçılmış olan bilgiler, belgeler, “tape”ler, görüntüler, bunun hepsi bir şeyi ifade ediyor. İfade ettiği şey gayet açıktır: Haram sofrası kurulmuştur. Haram sofrasından nemalananlar vardır. Bu nemalananların içerisinde bakanlar var, bakan çocukları var, eğer iş derinliğe giderse Sayın Başbakana kadar ulaşacak işler var.

O zaman, bu haram sofrasından nimetlenmek haksızlık mıdır, değil midir? Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri beni dinlemiyor ama elbette ki bu konularda bilgileri vardır; haksızlık mı, değil mi onu göreceğiz ve biraz sonra onun müeyyidesini kendilerine hatırlatacağım.

İkinci olarak, bütün bu ortaya çıkmış olanlar, şu fezlekeler incelenip görüşüldüğü takdirde suç mudur, değil midir?

Üçüncü olarak, bizim örfümüzde, milletin yetkisini almış, bakanlık gibi önemli makamlara gelmiş, genel müdürlük gibi önemli görevlere ulaşmış olan kişilerin, milletin iradesini, milletin verdiği yetkiyi şahsi çıkarları çerçevesi içerisinde suistimal etmesi millete karşı örfen, hukuken ayıp mıdır, değil midir?

Tekrar soruyorum: Haram mıdır, suç mudur, ayıp mıdır?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hepsi var, hepsi.

FARUK BAL (Devamla) – Bunun hepsi “evet” olduğuna göre, bütün bunlar haksızlıktır. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bunu, bizim inancımız, itikadımız böyle söylüyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin genel merkezinden ne talimat geldiğini bilemeyiz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Allah’ın ayetleriyle dalga geçen, Bakara Suresi’ne “makara” diyenleri koruyacaklar mı göreceğiz!

FARUK BAL (Devamla) – Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Bu haksızlığa karşı eliyle, diliyle, kalbiyle mücadele etmek bir vecibedir. Bunun yerine getirileceğine ilişkin ümidi hâlâ muhafaza etmek istiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ali Özgündüz, İstanbul Milletvekili; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün niye toplandık? Efendim, bizim Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, fezlekelerin okunması -yaklaşık doksan gündür Türkiye'nin, ülkemizin gündemini işgal eden, hatta dünyanın gündeminde olan, tarihin gördüğü en büyük yolsuzluk, rüşvet olayıyla ilgili olarak fezlekelerin okunması- Genel Kurulun bilgisine sunulması için toplandık. Ancak Sayın Meclis Başkanı ne yaptı? Az önce okundu burada tezkere; diyor ki: Efendim “Erdoğan Bayraktar hakkında, Muammer Güler hakkında, Zafer Çağlayan hakkında, Egemen Bağış hakkında kaçakçılık, birden çok kez rüşvet almak, resmî belgede sahtecilik, nüfuz ticareti, görevi kötüye kullanmak suçlarından İstanbul Başsavcılığının fezlekesi gelmiştir, gereğinin tayin ve takdiri yüce heyetin bilgisine sunulur.”

Değerli arkadaşlar, bu böyle olmaz. Burada, Anayasa’nın 100’üncü maddesine göre, Meclis Başkanının tek başına bakanlar hakkında Meclis soruşturması açma yetkisi olmadığı için, bu işin, ancak 55 milletvekilinin imzasıyla bu sürecin başlıyor olması gerektiği için “Bu fezlekeler, suçlamalar bunlardır.” diyerek savcılığın üst yazısını -daha doğrusu- okuması ve dosyanın milletvekillerinin bilgisine, incelemesine açıldığının belirtilmesi zorunludur. Aksi takdirde milletvekilleri, hangi suçtan hangi bakan hakkında niye soruşturma önergesini verdiğini bilemez, vicdanen kanaat getiremez. Yani, kişinin bu milletvekili hakkındaki iddialar soyut mudur, değil midir, gerçek midir, bunu bilerek vicdanen müsterih olup buna göre soruşturma önergesine imza atması için bu dosyaların mutlaka Genel Kurulun tetkikine açılması zorunludur.

Neyi okutmadınız arkadaşlar İstanbul Başsavcılığından gelen yazıyı. Ne vardı o yazıda? Daha önce -biliyorsunuz- Adalet Bakanlığına geldi bir buçuk sayfalık yazı. Bakan Bey biraz önce burada söyledi, dedi ki: “Bizim görevimiz sadece postacılıktır ama yirmi altı gün inceledik.” Daha önce komisyonda da bu konu tartışıldı. Sizin göreviniz postacılıksa bunu hemen intikal ettirin kardeşim Meclis Başkanlığına. “Hayır, intikal ettirmiyorum, üzerine kuluçkaya yatacağım, yirmi altı gün bekleteceğim.” Bu yirmi altı günde ne yapacaksın? “Operasyon yapacağım, savcıları görevden alacağım, yeni atadığım başsavcıyı çağıracağım Ankara’ya, talimatlar vereceğim, ondan sonra göndereceğim.” Bu arada ne oldu peki? Bu arada ne oldu biliyor musunuz, ben söyleyeyim, sizin bir bakanınız, hakkında defalarca rüşvet almak iddiası olan, isnadı olan Bakan savcılığa bir dilekçe gönderdi, dedi ki: “Efendim, benim oğlumla ilgili konuşmalarım CMK 135/2’ye göre delil olamaz, bunları, bu ‘tape’leri çıkarın.” Bunu demekle aslında ne yaptı biliyor musunuz? Sizin bütün argümanınızı çökertti. Hani diyordunuz ya “montaj”, “dublaj”; e, montaj dublajsa niye çıkarılmasını istiyor? Ha, demek ki gerçek, demek ki gerçek. (CHP sıralarından alkışlar) Ve bunların çıkarılmasını istedi değerli arkadaşlar. Savcı yeniden gönderdiği üst yazıda bunları da izah etti, niye çıkarmadığını izah etti. Çünkü Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bir kararında diyor ki: “Eğer suç işleme iradesi varsa yani birlikte suç işliyorlarsa o saatten sonra artık tanıklık sıfatı, statüsü sona erer, bu da şüphelidir.” Yani, başka bir örnek vereyim: Bakan, oğluyla konuşuyor, diyelim ki bir uyuşturucu ticareti ya da adam öldürme konusunda anlaşıyor. “Efendim, hayır, ben birisini yargılayacağım. Diğerinin görüşmesi, tanıklıktan çekinme statüsünde olan bakandır. Oğluyla görüşmesinden dolayı bunu değerlendiremem. Ben bunu çıkarıyorum.” Böyle bir mantık olabilir mi, böyle bir şey düşünebilir misiniz?

Değerli arkadaşlar, bunu da söyleyeyim, dediğim gibi, Bakanınız bunu istedi. Neydi İstanbul Savcılığının gönderdiği yazı? Okuyorum şimdi size, sizin gizlediğiniz yazıyı okuyorum:

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar Bürosunca yürütülen 2012/120653 soruşturma numaralı evrakta Rıza Sarraf liderliğindeki suç örgütünün resmî belgede sahtecilik, kaçakçılık, rüşvet alıp vermek ve benzeri suçları işlediği tespit edilmiş, mahkemece verilen kararlar çerçevesinde yapılan iletişimin tespit ve kayda alınması, arama, el koyma, yakalama, gözaltına alma ve benzeri delil toplama faaliyetleri sonrasında şüphelilere yönelik 17/12/2013 tarihinde operasyon düzenlenmiştir. Düzenlenen operasyon sonrası iletişimin tespit ve kayda alınmasına ilişkin kararlar çerçevesinde yapılan dinlemelerle ilgili şüphelilerin yapmış olduğu görüşmelere ilişkin çözüm tutanakları, fiziki takip tutanakları, soruşturma aşamasındaki ifade tutanakları, bunlara ilişkin ses ve görüntüleri içeren CD ve DVD’ler ve soruşturma evrakının bir sureti yazımız ekinde gönderilmiştir. Suçun işlendiği tarih itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinde Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, birden çok rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar; İçişleri Bakanı olarak görev yapan Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında, sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, nüfuz suistimali ve birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar; Avrupa Birliği Bakanı olarak görev yapan İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında, birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar…” Devam ediyor, devam ediyor, efendim, niye bu “tape”lerin çıkarılmadığını falan izah ediyor -ben az önce size söyledim- soruşturma önergesi ve sonraki işlemlerin yapılması amacıyla Anayasa’nın 100’üncü ve İç Tüzük 107’nci maddeleri gereğince gereğinin takdiri için Meclis Başkanlığına gönderiyor.

Şimdi, usul nedir arkadaşlar? Meclis Başkanlığına geldi, cumhuriyet savcısı bakanlar hakkında soruşturma yapamayacağı için bu evrakı buraya gönderiyor. Burada ne gibi deliller var, bakanlarla ilgili çikolata kutuları, diğerleri gerçek mi değil mi -hani “Bunlar gerçek değil.” diyorsunuz ya- gidip bakacağım. Burada mahkeme kararı var mı, iletişimin tespiti doğru mu, efendim bu teknik takip var mı, havaalanından giderken bu şeyler var mı, bunlara bakacağım. Bu paralar doğru mu, paralar doğru mu, efendim, bu kasalar doğru mu, yoksa bunlar uydurma mı; efendim, bu Rıza Sarraf’ın götürdüğü bu rüşvet doğru mu, buna bakacağım. Bu taksi Egemen Bağış’ın evine rüşvet götürüyor mu, buna bakacağım. Buradaki bavulda bu milyon dolarlar gidiyor mu, buna bakacağım. (CHP sıralarından alkışlar) Doğru mu? Bu saat, 700 bin liralık saat verilmiş mi verilmemiş mi, buna bakacağım. Bu saat, kolundaki saat montaj mı değil mi, buna bakacağım. Dolayısıyla, bunlara bakarak vicdanen kanaat getirdiğim zaman da bu kişiler hakkında soruşturma komisyonu kurulması için önerge vereceğim, imza atacağım. Çünkü, Anayasa diyor ki: “Soruşturma komisyonu kurulabilmesi için fiilin, eylemin gerekçelerinin belirtilmesi lazım.” Ben, neye göre vereceğim arkadaşlar? Milletvekili neye göre soruşturma komisyonu kurulmasını isteyecek? Bunların incelenmesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, burada, bizim Anayasa’mıza göre, Genel Kurulun bilgisine sunulduktan sonra, bu dosyaların mutlaka sizlerin görüşüne açıklanması lazım ki… Siz, şimdi diyorsunuz ki: “55 kişi imza attık.” Ya, neye göre attınız arkadaşlar? Bilmeden… Yani, suçlama hangi bakan hakkında, hangi suçlama, neye göre attınız? E, bilmeden imza atıyorsunuz. Burada, bu komisyon, 15 kişilik komisyon, daha sonra kurulacak soruşturma komisyonu, bir savcı gibi görev yapacak, delileri toplayacak, bakanı çağıracak, ifadesini alacak; sorguya çekecek bakanı. Hani bu, hani bu –bizim, geçmişte- Egemen Bağış’ınız var ya, çikolatacı Egemen Bağış bu, hani Allah’ın ayetiyle, kelamıyla dalga geçen, onu soruya çekeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)  Diyeceğiz ki: “Sen bu çikolata kutusunu, bu gümüş tabağın değeri, efendim, 500 bin dolar… Hayırdır, nereden geldi? Marina kim, Marina? Bir gelsin bakalım Marina, bir sorgulayalım. Geldi, sana bu paralar verildi mi, verilmedi mi? Bu soruşturma komisyonu bunu yapacak.

Bir başka şey daha söyleyeyim: Siz, geçmişte, bizim Sayın Genel Sekreterimiz Önder Bey’in bir sözü üzerine linç ediyordunuz. Ya, Allah’tan korkun, bu Egemen Bağış’ı mı koruyorsunuz? Yani, Allah’ın kelamıyla alay eden bu adamı mı koruyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Yani, anlayamıyorum. Değerli arkadaşlar, bunları korumayın, lütfen. Ben size güveniyorum, size inanıyorum yani iktidar partisi içindeki milletvekillerinin de gerçekten bu işin ortaya çıkmasını isteyeceğine inanıyorum, inanmak istiyorum.

Buradaki soruşturma… Bakın, ceza soruşturması, bakanlarla ilgili Meclisin yapacağı soruşturma Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre bir ceza soruşturmasıdır. Ceza soruşturmasının gayesi, amacı gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu çıkarılmalı ki, suç işleyenler Yüce Divana sevk edilmeli ki vatandaşın devlete ve kanunlara güveni olsun yani “Suç işleyen kişi bakan dahi olsa korunmuyor, bu ülkede kanunlar herkese eşit uygulanıyor…” Bu anlayışın yerleşmesi için zorunludur. Bu kişilerin Yüce Divana sevk edilmesi gerekiyor.

Ben başka bir şeyden bahsedeyim değerli arkadaşlar. İşte “Paralel yapı, darbe, yok, efendim, seçimlerle ilgili bu komplo falan…” Değil arkadaşlar. Bakın, seçimlerle ilgili olsaydı 1 Martta başlatılırdı bu soruşturma, 1 Martta başlatılırdı ve 25 Aralıktaki soruşturma daha önce olurdu yani Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlunun adı geçtiği soruşturma. Gidilirdi, evinden alınırdı, 1 milyar dolar da, aynı şu şekilde, kamuoyuna afişe edilirdi; öyle değil. Nedir bu işin kronolojik sıralaması? Size şimdi okuyorum: 12 Şubat 2007’de Kapıkule’den Bulgaristan’a bir tır çıkış yapıyor. Bu tırda 202 kilogram eroin ele geçiriliyor arkadaşlar; başlangıcı bu, bu olayın. Bununla ilgili olarak İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının 2007/1258 soruşturma sayılı dosyası üzerinden soruşturma başlatılıyor, bununla ilgili olarak iletişimin tespiti kararı alınıyor, Edirne (KOM) Kaçakçılık Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, bununla ilgili dinlemeler yapıyor. Burada, bu Rıza Sarraf’ın para transferinde kullandığı döviz firmasıyla –yine Happani ortağı- bununla ilgili bazı delillere ulaşılıyor. Bununla ilgili olarak Maliye Bakanlığına bağlı, sizin bakanlığınıza bağlı MASAK, 10 Haziran 2008 tarihinde 6517 sayılı yazısıyla Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına bir rapor gönderiyor. Bu rapor, Bankalar Yeminli Murakıbı Mehmet Tahir Özsoy tarafından hazırlanan 13 Mayıs 2008 tarih ve R/61 sayılı Atik İşcan rumuzlu aklama, inceleme raporu. Bu geliyor Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına. Bu rapor, şüpheli para hareketlerinin miktarı ve sıklığı dikkate alındığında bu işlemleri gerçekleştiren kişilerin -yani Rıza Sarraf ve ekibinin- polisiye takip ve uygun görülecek diğer usullerle Türkiye çapındaki faaliyetlerinin izlenmesinin uygun olacağını belirtiyor, MASAK raporu dikkatinizi çekiyorum, Maliye Bakanlığına bağlı MASAK raporu.

Sonra, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 7 Mayıs 2010’da 6484 sayılı e-postayla bir ihbar yapılıyor, yine Rıza Sarraf’ın sahibi olduğu, bu soruşturmada sık sık geçen bir döviz firmasının kara para akladığı iddia ediliyor. Bunlarla ilgili olarak sizin İçişleri Bakanınız, tabii Muammer Güler değil, ondan önceki İçişleri Bakanınız, tebrik ediyorum o Bakanınızı, görevden ayrılan önceki Bakanı… Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı -yani İçişleri Bakanlığına, önceki İçişleri Bakanlığına bağlı bu başkanlık- 6 Haziran 2011 tarih 298907 sayılı yazısı ekinde, Happani Grubu Değerlendirme Raporu’nu İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Şube Müdürlüğüne gönderiyor arkadaşlar.

Burada, yine, bu meşhur, rüşvet dağıtan, “Bakanlara mama dağıtmak gerekir.” diyen Rıza Sarraf’ın sahibi olduğu firmaların para aklama işi olduğu, bu suçtan dolayı şüpheli olduğu dolayısıyla bu konunun tetkik edilmesi gerektiği, deniyor. Bütün bunları topluyor İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Şube Müdürlüğü, 13/9/2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturma dosyasına kaydediyor, 2012/120653 sayılı soruşturma dosyasına kaydediyor, bu soruşturmayla ilgili olarak şüphelilerin iletişiminin tespiti ve teknik takip kararı alınıyor 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 17 Eylül 2012 tarih ve 2012/561 sayılı kararıyla. Ve bu iletişimin tespiti sırasında yani Rıza Sarraf ve ekibinin teknik takibi ve izlenmesi sırasında bakılıyor ki Rıza Sarraf’ın yanında çalışan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in bir yakınının; yine, oğlunun; yine, Zafer Çağlayan’ın oğlunun ve bir kısım bakan çocuklarının, bürokratların, Halk Bankası Genel Müdürünün bu adamla rüşvet ilişkisinin içinde oldukları ve yine, bakanlarınızın da bu rüşvet çarkının içinde olduğu anlaşılıyor. Anlaşıldıktan sonra, İçişleri Bakanının oğlu durumu fark edip de babası Muammer Güler’e bildirince, Muammer Güler, İstihbarat Daire Başkanlığını Mali Suçlar Şube Müdürlüğünü takiple görevlendiriyor. Mali Suçlar Şube Müdürlüğü bu olayı öğrenince “Soruşturmaya müdahale edilir, sekteye uğratılabilir.” diyerek 17 Aralık 2013’te operasyon başlatmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla komplo momplo, darbe marbe, paralel yapı… Geçin bunları arkadaşlar. Bunların hepsi zırvadır, hepsi hikâyedir; bunlar, kamuoyunu aldatmaya, manipülasyona yönelik sizlerin savunmasıdır ama geçerli bir savunma değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Türkiye’yi ne yazık ki kara para batağına, çamuruna sapladınız. Yani bu iş, ileride ülkemizi uluslararası camiada ciddi anlamda sıkıntıya sokabilecek bir boyuttadır, uluslararası kuruluşlar bu konuyu incelemektedir. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşı olarak gerçekten üzülüyorum.

Biz diyoruz ki bu adı yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet olayına batan bakanları, mutlaka, gerçekten, hepimiz elimizi vicdanımıza koyarak, bir savcı gibi eylemlerini tek tek soruşturup, bütün delilleri toplayarak, bu kişileri Yüce Divana gönderelim. Orada aklanır mı paklanır mı… İnşallah aklanırlar yani suçları yoksa elbette ki. Yani durup dururken kimseyi itham etmeyelim, suçları yoksa aklansınlar, ama gitsinler.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, suçu var, ne suçu yok!

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) – Masumiyet karinesi falan diyorsunuz ya, işte, masumiyet karinesini eğer istiyorsanız, bu kişileri gönderelim, çünkü yargılama yetkisi Türk milleti adına mahkemelere aitti,. bizde de değil. Bizim buradan göndereceğimiz işlem sadece bir iddianamedir. İddianameyi ne zaman savcı düzenler? Yeterli şüphe, yeterli emare varsa bir kişi hakkında -ki vardır- bizim onu göndermemiz gerekiyor.

Yargılama, efendim, 135’e göre, 135/2’ye göre bu dinlemeler, “tape”ler delil olacak mı olmayacak mı, bu 138’inci madde kapsamında tesadüfen elde edilen bir delil mi değil mi? Değerli arkadaşlar, bunları, bizim, Meclisin araştırması, bunlara karar vermesi mümkün değildir. Çağdaş, demokratik rejimlerde, konumu, görevi, sıfatı ne olursa olsun suç işleyenlerin cezalandırılması esastır, parlamenter rejimlerde de bu görevi, bakanlarla ilgili, suç işlediği iddia olunan bakanlarla ilgili denetim yapmak, onları ilgili yargı mercileri önüne göndermek görevi millet adına bu yüce Meclisindir. Yani Meclis, aslında bir denetim görevi olarak ve yine “Bakanlarla ilgili yerinden kalkan bir cumhuriyet savcısı soruşturma açmasın.” diyerek bu yüce Meclis, kendi içinden çıkan yürütme organını denetleyerek, suç isnadı olan kişileri Yüce Divana sevk edecek ve bağımsız mahkemeler önünde bu kişiler hesap vereceklerdir.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu Bakan Zafer Çağlayan’la ilgili saati falan gösterdik. 52 milyon dolar deniliyor 28 seferde. Ben isterseniz tüm ayrıntısını vereyim. Yani 52 milyon dolar bunun toplamı. 30 milyon 53 bin 600 euro. Yaklaşık 43 milyon dolar ediyor. 6 milyon 766 bin 750 dolar, 3 milyon 460 bin TL. Efendim, 300 bin İsviçre Frangı değerinde saat.

Değerli arkadaşlar, başka bir şey daha söyleyeyim. 2 milyon 684 bin lira değerinde, 27 Martta, İstanbul Nuruosmaniye’de bulunan bir mücevheratçıdan mücevher alınıyor, bu bakanınıza teslim ediliyor. Oğlunun düğünün de mi taktı, kime taktı onu bilmiyoruz.

Bir başka şey -37.500, dolar mıdır, TL midir bilmiyoruz- piyano gönderiliyor evine. Şimdi ben merak ediyorum, Zafer Çağlayan o piyanoyu çalarken coşup çağlıyor mu acaba? O saate de bakıyor mu acaba, hakikaten merak ediyorum! Çalma işini öğrenmiş mi, hangi coşkuyla çalıyor, ne kadar çalıyor bunu merak ediyorum değerli arkadaşlar! (CHP sıralarından alkışlar) Yani, hakikaten böyle iddialar… Ya, insanın utanıp yere girmesi, eriyip yere girmesi lazım. Allah başa vermesin, böyle bir şey olursa insan toplum karşısına çıkamaz, ülkede yaşayamaz, erir, yere girer. Birazcık arlanma duygusu varsa, insanın bunu kabul etmesi mümkün değildir.

Son olarak değerli milletvekilleri, özellikle sizin gruba seslenmek istiyorum, iktidar partisine: Siz, geçmişte belediyelerinizde “Rüşvet alan da veren de melundur.” diye bir şey yazıyordunuz, bu, hadisi şerif. Şu anda kaldırdınız onu galiba. Yani, sadece belediyelerden kaldırmadınız, galiba vicdanlarınızdan da kaldırdınız değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Yani, bu hadis gitti mi, sizin kitabınızda yok mu artık, bunu kaldırdınız mı?

Bakın, bu işin kıstası budur: Peygamber Efendimiz zamanında vergi memuru geliyor, diyor ki: “Bunlar Hazinenin, bu da benim.” Peygamberimiz diyor ki: “Söyleyin bana, bu adam evinde otursaydı kendisine verilen hediyeler hediye olarak verilir miydi?” E, demek ki bu rüşvettir. Dolayısıyla, oraya buraya evirmeye, çevirmeye gerek yoktur…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - …bunun altında kalırsınız. Bunları mutlaka Yüce Divana gönderip gereği yapılmalıdır diyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.04

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Genel görüşme önergesinin görüşmelerine devam edeceğiz.

Hükûmet yerinde.

Şimdi, AK PARTİ Grubu adına söz isteyen Mustafa Şentop, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sayın Başkanım, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi  saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün bir genel görüşme önergesi üzerine toplanmış bulunuyoruz. Genel görüşme talep eden arkadaşlarımız, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş bakanlar hakkındaki fezlekeler, bunların okunması ve bunların Meclise geliş sürecindeki gecikmeler üzerine bir görüşme talebi, bu sebeple, bu gerekçeyle bir genel görüşme ortaya koymuşlar, talep etmişler.

Tabii, genel görüşme talep edildiği sıradaki durumla bugün, şu anda karşı karşıya bulunduğumuz durum aynı değil. Çünkü, bizim grubumuz tarafından bir Meclis soruşturması önergesi hazırlandı, Meclis Başkanlığımıza verilecek. Sanıyorum, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından da bir Meclis soruşturması önergesi Meclis Başkanlığımıza verilecek. Dolayısıyla, aslında bu genel görüşmeyi burada, bugün için gerekli kılan, lüzumlu kılan ortam, vasat, şartlar değişmiş oluyor.

Genel görüşme, biliyorsunuz, burada görüşülmesi talep edilen hususlar çerçevesinde yapılacak, toplumu ve devlet faaliyetlerini alakadar eden bir konunun Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi. Tabii, burada, konuşmayı esasen arzu ettiğimiz ve bu genel görüşme çerçevesinde burada söz alıp konuşan arkadaşlarımızın anlattıklarına baktığımızda ise konuşulanlar, bu genel görüşme çerçevesindeki hususları aşan ve bir Meclis soruşturması çerçevesinde konuşulması gereken hususlar. Peki, o zaman niye bir genel görüşme önergesi verildi de Meclis soruşturması önergesi verilmedi? Bunu şu şekilde ifade edelim: Tabii, bir kere, genel görüşme önergesi verildiğinde, talep edildiğinde genel görüşme, bunu azami belli bir süre içerisinde görüşme mecburiyeti var; bu yedi gün, yani seçimden önce görüşme imkânı burada var. Meclis soruşturmasında ise yine belli süreler olmakla beraber, otuz gün içerisinde soruşturma önergesiyle ilgili işlemlerin tamamlanacağı, ön görüşmenin yapılacağı ve soruşturma açılıp açılmayacağına karar verileceği gerektiği için Meclis soruşturmasının seçim sonuna kalması durumu söz konusu. Dolayısıyla, bugün karşı karşıya bulunduğumuz bu genel görüşme önergesi, niye genel görüşme de Meclis soruşturması önergesi değil? Çünkü burada tartıştığımız konu ve asıl hedeflenen husus, Meclis soruşturmasıyla sağlanabilecek bir husustur. “Niye Meclis soruşturması değil de acaba genel görüşme verilmiştir?” diye sorduğumuzda, burada, sadece sürelerle alakalı bir durum ve seçim öncesinde burada bu konunun bir şekilde dile getirilmesi, konuşulmasını sağlama amacı olduğunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, genel görüşmeyse genel görüşme, Meclis soruşturmasıysa Meclis soruşturması, biz hepsine var olduğumuzu, hepsi için onay vereceğimizi burada ifade ettik, başından beri de ifade ediyoruz. Tabii, şunu da burada dile getirmem lazım: Bu konunun, fezlekeler çerçevesindeki tartışmaların 30 Mart seçimlerinin muhalefet açısından tek meselesi ve tek mevzusuna dönüştürülmesini de anlayışla karşılıyoruz çünkü Türkiye'nin genel meseleleriyle, 30 Mart itibarıyla gittiğimiz yerel seçim dolayısıyla Türkiye'nin yerel politikalarıyla, projeleriyle alakalı ortaya bir tablo konamadığı zaman, o zaman bu soruşturma ve fezlekeleri organize eden bir çalışmanın mahsulü olan malzemelerle seçim gündemini meşgul etmeye çalıştık. Sanıyorum sahada malzeme tükendi, buradan biraz şarj etme imkânı sağlamaya çalışmak için genel görüşmeyi getirdik. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlar, dosyaların, fezlekelerin incelenmesi meselesi… Tabii, milletvekillerine açılması meselesi farklı. Burada, daha önceki uygulamalardan örnekler veren arkadaşlarımız aslında benzeri uygulamalardan veriyor; buna tamamen uygun, bunu tamamen karşılayan bir durum daha önce gerçekleşmemiş. Yani, muhtelif, teftiş kurullarının soruşturmaları neticesinde ortaya çıkan bazı raporlar var, bunlar gelmiş veya başka, idari yargıyla ilgili verilen kararlardan dolayı görevi kötüye kullanma suçlarıyla ilgili bazı fezlekeler veya raporlar gelmiş ama savcılık tarafından hazırlanan, doğrudan Meclise gönderilen bir fezleke mahiyetinde bir örnek daha önce yok. Dolayısıyla, bu konuyu değerlendirirken bu sürecin hukuki niteliği üzerinde biraz durmak lazım. Bunu birçok hukukçu değerlendiriyor; Anayasa hukukçularının, ceza hukukçularının değerlendirmeleri var.

Kahir ekseriyet -eski tabirle- şunu diyor: “Bu Meclis soruşturması süreci esasen ceza yargılamasında, yeni kanun çerçevesinde soruşturma sürecidir.” Dolayısıyla, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki soruşturmayla ilgili ilkeler, esaslar ve çerçeve Meclis soruşturmasında da geçerlidir.

Meclis soruşturmasının 1982 Anayasası’nda “Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları” başlığı altında yazılmış olması, bunu diğer denetim yollarıyla mukayese edilecek bir araç hâline getirmiyor. Bu “sui generis” bir denetim yoludur, bir adli soruşturma şeklidir ve Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki soruşturmayla ilgili esaslara tabidir.

Değerli arkadaşlar, bu çerçevede baktığımızda, bu sürecin en önemli özelliği soruşturmanın gizliliği ilkesidir. Bu bakımdan, burada, Meclis soruşturmasıyla ilgili İç Tüzük’te çok ayrıntılı düzenlemeler yapılmış. Bunlardan birisi de Meclis soruşturma önergesinin verilmesi belli bir sayıyla, sonra bunun için bir soruşturma komisyonunun kurulması, soruşturma komisyonunun faaliyetlerinin gizliliği ve komisyonun çalışması sonucunda oluşacak raporun nihayet Genel Kurula ve milletvekillerine takdim edilmesi. Akabinde ne olacak? Akabinde, Genel Kurulda soruşturma raporu okunacak, oylama yapılacak, eğer kabul edilirse o zaman bu bir iddianameye dönüşmüş olacak ve Yüce Divana intikal edecek. Yok, kabul edilmez, reddedilirse bir nevi takipsizlikle sonuçlanma durumu söz konusu.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Milletvekili incelemeden nasıl karar verecek?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Dolayısıyla, normal, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki soruşturmayla ilgili esasların en başında da gizlilik var. Bu bakımdan, burada da bunun geçerli olması gerekiyor. Milletvekilleri ne zaman görecek? Şu aşamada görecek: Soruşturma önergesi verilecek, kabul edildiği takdirde komisyon kurulacak, komisyon kurulduktan sonra raporunu belli bir süre içerisinde tamamlayacak, bu rapor milletvekillerine dağıtılacak. Bu aşamada milletvekilleri tabii ki hem soruşturma komisyonu raporunu hem de fezlekeleri görme imkânına sahip olacak.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Şentop, siz bile terliyorsunuz konuşurken.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Fezlekeleri zaten gördüğünüzü ifade ediyorsunuz. Burada fezlekeler var, baktınız. Basından size servis eden, bunları basına servis eden, size servis edenler bunları zaten yaydılar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Tabii, bunları konuşmak kolay değil, siz bile terliyorsunuz. Yazık sizlere, yazık!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Bunların bilinirliliğiyle ilgili bir mesele yok.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Siz bile doğru olduğuna inanmıyorsunuz.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Ama biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, esasen buradaki ilkeleri, Anayasa’da ve İç Tüzük’te yer alan ilkeleri ihlal etmeden iş yapmak mecburiyetindeyiz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Arkadaşlar, bir havlu götürün, yazık bu adama!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Değerli arkadaşlar, burada, tabii, arkadaşlarımızın bir kısmı 17 Aralıkla beraber başlayan bir süreç hakkında bilgiler verdiler. Bu fezlekelerin buraya intikalini sağlayan da esasen bu süreçtir. Ben de bu süreçle ilgili bir çerçeve tablo çizmek istiyorum. Bir kere, tabii, bu süreci 17 Aralıkla başlatmak doğru değil esasen. İstediğiniz yerden başlatabilirsiniz ayrı mesele ama tabloyu gerçekten görmek, bir gerçeği görmek, hakikati görmek gibi bir muradınız varsa, arzunuz varsa o zaman bu tablonun bütününe bakmak mecburiyeti var. Ben yine 17 Aralık çerçevesinde önce başlayıp sonra biraz daha geriye bu süreci götüreceğim.

Bakın, burada Türkiye’de yargılama süreçlerinde, ceza soruşturması süreçlerinde görülmeyen bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunların hepsine değinmeyeceğim, sadece öne çıkan birkaç hususa değinmek istiyorum. Birisi şudur: Bir kere, 17 Aralık -az sonra bundan bahsedeceğim- ve 25 Aralıktaki başlatılmak istenen bir süreç, esasen 17 Aralık olarak planlanmıştı, 17 Aralık. Fakat, 17 Aralık tarihi itibarıyla nöbetçi hâkim -tırnak içinde söylüyorum- uygun hâkim olmadığı için bir hafta beklenmek durumu söz konusu olmuştur ancak nöbet bilinen uygun bir hâkime geçsin diye bir süre beklenmiştir, 25 Aralık oradan ortaya çıkıyor. Esasen 17 Aralık için planlanmış bir süreçti bu.

Şimdi, bakın, öncelikle, bütün buradaki soruşturmalar imzasız, somut delil içermeyen, ya e-posta yoluyla veya mektup, normal posta yoluyla gönderilmiş veya bazı durumlarda da ya müfettişin ya savcının kapısının altından atılmış yine imzasız bir mektupla başlatılmış.

İkinci husus: Bakın, soruşturma dosyalarında başka bir delil bulunmadığı için teknik takip talep edilmiş. Dosyalardan birisiyle ilgili -ben süreç devam ettiği için bunların çok somut olarak dosya numaralarını vermeyeceğim- dosyada hiçbir bilgi yok, e-posta yoluyla gönderilmiş bir şikâyet ve bunda da hiçbir somut delil yok. Hiçbir delil olmadığı hâlde tabii, delil bulmanız gerekiyor. Nedir? Teknik takip yapacaksınız, dinleme yapacaksınız, mutlaka, dinlerseniz bir iki sene birisini, senaryoyu oluşturacak birkaç şey, birkaç tane söz yakalama imkânınız bulunur diye. Önce, İstanbul’da bir sulh ceza mahkemesinden teknik takip için talepte bulunuluyor. Burada teknik takip talep etmek için yeterli bir delil, somut bir delil bulunmadığından dolayı savcının talebi reddediliyor. Bunun üzerine savcı itiraz ediyor, itirazı da aynı gerekçeyle reddediliyor. Aynı gün içerisinde savcı bir başka sulh ceza mahkemesinden bu sefer teknik takiple ilgili karar çıkarıyor. Yani, teknik takip elde edebilmek için mahkeme mahkeme dolaşan ve uygun bir mahkeme bulduğunda bunu sağlayabilen bir savcı uygulaması var. Burada, bu bakımdan soruşturma dosyalarında -esasen sonraki aşamada da görüyoruz- fezlekelerde de -kısmen ben de basında yayınlanan kısmıyla gördüm- göreceksiniz ki teknik takip ve dinleme kayıtları dışında, “tape”ler dışında, başka bir hukuki delil ceza hukuku bakımından bulunmuyor.

Üçüncü husus, önemli husus: Değerli arkadaşlar, bu soruşturmalar adliyede bir hayli tur atmış. Bakıyorsunuz bir büroda başlatılmış, sonra o bürodan başka bir büroya nakledilmiş. Bir savcıyla başlamış, üç dört savcı değiştirilmiş, özel ayarlamalar yapılmış.

OKTAY VURAL (İzmir) – Savcılık soruşturmasının akıbeti belli oldu.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bir savcı ise hususen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Dosyayı incelemiş, hâkim olmuş… Hakim, savcı, “tape”ler…

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar yerinizden konuşmayın.

Bir savcı hususen üç dört ay önce…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çok ayıp, çok ayıp!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - …duruşma savcılığından alınarak bir yere, bir büroya getirilmiş ve daha sonra bu dosyalar, soruşturma dosyaları hep aynı savcıda toplanmak için bir sürü manevralar yapılmış.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya olur mu ya, böyle bir şey olur mu ya! Rıza Sarraf’ın avukatı mısın?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Nasıl yapılmış? Bakın, o savcının bürosunun başında bulunan bir başsavcı vekilinin izinde olduğu bir günde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olmaz ya, milletvekili Rıza Sarraf’ın avukatı!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - …dosya o savcıya havale edilebilsin diye, o büroya havale edilmiş. Onun yerine vekâleten bakan uygun bir savcı da nokta atışıyla gideceği hangi savcı belirlenmiş savcıysa o savcıya bu dosyayı vermiş.

Başka bir husus arkadaşlar, burada bahsetti Sayın Özgündüz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, hani soruşturma gizliydi, hani gizliydi? Baksanıza! Hani gizliydi?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Sayın Özgündüz burada bahsetti: MASAK raporu. Bu soruşturmalardan birisinde bir MASAK raporu var. Bu MASAK raporu, evet, 2008 tarihli bir MASAK raporu. Bu MASAK raporunun talep edildiği soruşturma Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca -2007 dedi Sayın Özgündüz- 2004’te başlatılmış bir soruşturma çerçevesinde verilmiş. Bu MASAK raporu teknik takip ve dinlemeler için delil olarak gösterilmiş dosyada. Fakat bu MASAK raporundaki olaylar, kişiler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu kürsü şüphelileri aklama kürsüsü değil, milletin kürsüsü.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - …teknik takip ve dinleme talep edilen kişilerle ve onlara atfedilen olaylarla, suçlarla, fiillerle alakalı değil. Yani dosyada bir MASAK raporu var fakat bu MASAK raporunun teknik takip talebine mesnet teşkil edecek bir mahiyeti yok. Konu bakımından farklı, kişiler bakımından tamamen farklı.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sen biliyorsan biz niye bilmiyoruz bu MASAK raporunu? Ne farkımız var?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) -  O bakımdan, bu MASAK raporu, işte…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sen de vekilsin, ben de vekilim, ben bilmiyorum bunu.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) -  Teknik rapor, teknik takip ve dinleme yapılamayacağı için…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – O biliyor, konuşuyor, benim haberim yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya, dosyalara girmişler bunlar. Oh, oh, oh!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) -  …reddedildiği için talepler bir MASAK raporu bulunmuş ve bu MASAK raporu dosyanın içerisine konulmuş. Hepsinden önemlisi...

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, kara paracı Rıza’yı savunma yeri değil burası. ya, Meclisin kürsüsü, milletin kürsüsü. Öyle, şüphelileri savunma yeri değil burası. Yargıda hesabını verecekler.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ben milletvekili değil miyim?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, biraz sabırla dinlerseniz…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, ne dinleyeceğim? Sen biliyorsun, ben bilmiyorum, böyle bir şey olmaz ki!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Böyle herkesin söz attığı bir ortamda konuşamam, merak etmeyin. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, gözünün önünde, o biliyor, ben bilmiyorum. Böyle bir şey olur mu?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Şimdi, beşinci husus: Değerli arkadaşlar, dosyaların içeriği, savcılar tarafından, hâkimler tarafından incelenmemiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vay, vay, vay! Delilleri…

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bakın, bir dosyada 22 klasör ve 11 çuval dinleme kaydı var. Savcı arama ve yakalama kararı talep ederken mahkemeden ne o klasörleri açmış ne de 11 çuval dinleme kaydını açmış, 1.005 sayfalık bir kolluk fezlekesi var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Zaten kendisi dinleyenleri okumuş da… Çuvala koyan kendisi be!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bu kolluk fezlekesi ile bu fezlekenin dayanağı olan klasörler ve çuvaldaki belgeler, dinleme kayıtları karşılaştırılmamıştır. Nereden biliyoruz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Türkiye Büyük Millet Meclisi şüphelileri savunma merkezi değil, meclisi değil. Ayıp!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Çünkü hem klasörlerde hem çuvallarda kolluğun mührü var, bu mühür açılmamış. Bir tek evraka bakmadan savcı hemen arama ve yakalama kararı talep etmiş.

Peki, savcı diyelim ki bunu yaptı. Varsayalım ki savcı sürecin başından beri içinde -öyle de değil- varsayalım ki içinde, biliyor, onun için bakma ihtiyacı görmedi, duymadı. Ama, bakın, değerli arkadaşlar, arama yakalama kararı talep ettiği hâkimin en azından bunlara bakması gerekmez mi? Savcı bunu istiyor da acaba bu doğru mudur, değil midir; buna bakma ihtiyacı hissetmez mi? Hissetmemiş, hiçbirine bakmamış. Mühürler duruyor, açılmamış. Peki, bu bakmadı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Senin ayarladığın hâkim nasıl bakmış?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) -  Başka bir hâkimden de tedbir kararı talep edilmiş arkadaşlar; başka bir hâkimden tedbir kararı, mal varlığı üzerine tedbir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Senin ayarladığın hâkim, uzun adamı seven hâkim nasıl ayarlamış?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Mal varlığı üzerine tedbir koyacak hâkim “Tedbir koyacağız da bu adamların mal varlığının neresine koyalım, ne kadarına koyalım?” diye bir belge, bir delil, bir evrak görme ihtiyacı hissetmez mi? Hissetmemiş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, burası, savcılığın yürüttüğü bir soruşturmada şüphelileri koruma, kollama kürsüsü değil.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Çuvallar açılmamış, klasörler açılmamış. Savcı, hâkim, öbür hâkim, hepsi bir tek belge görmeden bu kararları imzalamış.

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir şey olur mu ya! Yani, savcıların iddianamesi mahkeme önünde savunulur, mahkeme önünde savunulur.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir başka husus: Bakın, dinleme, arama, tutuklama kararı veren hâkimlerle önceden görüşülmüş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şüpheliler yerine milletin vekili konuşamaz! Milletin vekilisin sen ya! Sen kara para aklayan Sarraf’ın vekili misin?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Sayın Başkan, bu fondaki gürültüyü ne yapacağız?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, sayın hatibi dinleyelim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sarraf’ın vekili misin?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen gürültü kaynaklarını susturun, gürültü kaynaklarını. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Haram paracılar susacak!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Arkadaşlar, hâkimler…

OKTAY VURAL (İzmir) - Haramzadelerden hesap sorulacak!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Arkadaşlar…

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen ama…

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Arkadaşlar, biz haramı, helali bu kürsüye geldiğinde hatırlayan adamlardan değiliz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)  Sizin bu kürsüde okumak için topladığınız, bulduğunuz hadisleri biz biliyoruz daha çocukluğumuzdan beri, tamam mı? Hem biliyoruz hem okuyoruz hem okutuyoruz hem de onlara inanıyoruz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – “Akara, makara” diye dalga geçen siz değil misiniz? Ayete dil uzatan… Haddinizi bileceksiniz önce.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) –Siyaset malzemesi değil arkadaşım, siyaset malzemesi olarak kullanmıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sen ne anlarsın be, sen anlarsın?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, burada bahsediyorum. 25 Aralık dosyasında… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sen git Recep Tayyip’in hazinesiyle ilgilen.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Az önce bahsettim, 17 Aralıkta yapılmak istenen bir şey var; soruşturma.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dinimize dil uzatıyorsunuz be!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Fakat uygun hâkim özel yetkili TMK 10 mahkemeleri kapsamında özel yetkili bir hâkim bulunamadığı için -uygun hâkim- 25 Aralığa kalmıştır dosya.

OKTAY VURAL (İzmir) – Uygun hâkim… Ayarladınız hâkimi!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Bakın, burada mesele şu: Hülasa, özet olarak…

OKTAY VURAL (İzmir) – Utanç verici ya! Adalet ve Kalkınma Partisi adına Rıza Sarraf’ı savunuyor! (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Ne bu gürültü, ne bu gürültü…

OKTAY VURAL (İzmir) - Parti adına Rıza Sarraf’ı savunuyor.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Arkadaşlar, bir organizasyon var, bir yargı organizasyonu var.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayıp be, ayıp!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Arkadaşlar, bir yargı organizasyonu var, roller dağıtılmış, size de burada gürültü yapma rolü verilmiş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dinimize, diyanetimize dil uzatıyorsunuz be! Başörtülü yazarları kovuyorsunuz be!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Bu süreçte meydanlarda bulamadığınız alakayı burada televizyonlardan bulmaya çalışıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ayakkabı kutusundan bahset, villalardan bahset.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Arkadaşlar, bir organizasyon var.

OKTAY VURAL (İzmir) – 1 milyar dolardan bahset, 1 milyar dolardan.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Niye terliyorsun?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Bir yazım ekibi var bu dosyaların hepsinin soruşturma evrakını yazan, kimler tutuklanacak, kimlerle ilgili tedbir kararı verilecek, bunları yazan bir yazım ekibi var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şu gemiciklerden bahsetsenize, Gemiciklerden bahset.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) – Hazır olarak metin geliyor, bunu imzalıyor yetkililer.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – 700 bin dolarlık saat yok mu Mustafa Bey? 700 bin dolarlık saat alınmamış mı? Açın belgeleri beraber bakalım o zaman.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Yani ortada bir savcı var, ortada bir hâkim var ama ortada hukuk yok, yargı yok, yargılama  süreci yok, bir siyasi malzeme var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ortada ahlak var mı yok mu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Vay, vay, vay! Yüz karası ya, vallahi yüz karası.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Malzemesi olmayan siyasi partilere malzeme sağlamak için seçim öncesinde yapılmış bir çalışma var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Şentop, ortada hırsız var mı, yok mu? Ya, bir cevap ver Allah aşkına, hırsız var mı, yok mu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Ey Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermiş değerli kardeşim, kürsüde haram para aklamacı Rıza’nın avukatı var.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bir işin hâkim, savcı tarafından yapılıyor olması yeterli değil. Bu işin aynı zamanda hukuka uygun yapılması lazım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sen  kimin avukatlığını yapıyorsun o zaman?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, biz, yolsuzluk karşısındaki tutumumuzu belirledik, başından beri, hiç bu konuda tereddüdümüz yok. Sizin gibi kürsüde veya millet karşısında  bunu hatırlayanlardan değiliz. Yolsuzluk yapanlar bizim aramızda yaşayamaz. [CHP ve MHP sıralarından gürültüler, alkışlar(!)]

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Verin belgeleri o zaman.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bizim kesin tavrımız, tutumuz budur, başından beri.  [AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar(!)] Sağ olun, teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Terle, biraz daha terle, hamama giren terler.

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bundan önce de birçok konuda da biz, bu konuda gerçekten hukuken ispat edilmiş bir husus tespit ettiğimizde gereğini yapmışızdır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – El insaf Hocam yapmayın bunu ya. Yazık, ben memurdum, kredi kartından para çekip vergi ödüyordum, bize de yazık be. Bunun için mi emanet ettik biz size bunları?

OKTAY VURAL (İzmir) – Rezalet, rezalet, rezalet!

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, Cenap Şahabettin’in bir sözüyle bitiriyorum. Bakın, diyor ki: “Herkes ve her şey yerli yerinde gerektir. Mescitte sefihe, meyhanede fakihe güvenme." Herkes yerli yerinde dursun, ilişkilerinizi buna göre tanzim edin diyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ayıptır, gerçekten ayıp! Size yakışıyor mu?

MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bu seçim öncesinde koalisyonun size de Türkiye’ye de yararı yok, inşallah 30 Martta bitireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – O baktığınız belgeleri bize de gönderin, biz de bakalım. Madem bu kadar kendinizden eminsiniz, her şeyi biliyorsunuz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - ...şunu ifade etmeliyim ki: Maalesef yargıda olan ve şüpheli olan ve onlarla ilgili, 4 bakanla ilgili savcılık iddianamesi, buna  karşılık orada haram para aklamakla suçlanan İranlı 29 yaşındaki bir ajanın korunmasıyla ilgili bir milletvekilinin konuşma yapmasından çok üzüldüğümü ifade etmek istiyorum gerçekten, üzüldüm yani.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi önerge sahibi olarak söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi önemli oturumlarından birini gerçekleştiriyor. 61’inci Hükûmetin 4 bakanıyla ilgili olarak cumhuriyet savcılarınca hazırlanan ve onca engellemeye rağmen nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşan fezlekelerin okunarak Parlamentonun bilgisine sunulması ve bu bilgiye sunmayı müteakip fezleke ekindeki dosyaların milletvekillerinin incelemesine açılması için Cumhuriyet Halk Partisi olarak olağanüstü toplantı talebinde bulunduk. O toplantı talebimiz uyarınca burada Türkiye Büyük Millet Meclisi toplandı.

Bir ayıbı, geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun yaptığı bir ayıbı, bir üzüntü verici uygulamayı bugün yine gördük. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu dışarıda bekledi, “Muhalefet burada yeterli sayıyı eğer sağlarsa içeri gireriz.” diye sipere yattı.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Sizin her zaman yaptığınız…

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletten kaçıyorlar.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sizin demek ki bu toplantının açılmasını, bu fezlekelerin burada konuşulmasını istemeyen bir düşünceniz var, o nedenle dışarıda beklediniz, korkuyorsunuz çünkü.

Değerli milletvekilleri, fezleke dediğimiz bir suç duyurusudur yoksa cumhuriyet savcılarının bakanlarla ilgili soruşturma yapma yetkisi yoktur. Bu suç duyurusunun, herhangi bir bakanlığın teftiş kurulundan Meclise intikal eden diğer teftiş raporlarına konu suç duyurularından hiçbir farkı yoktur. Bunun adı suç duyurusudur. Ancak, Başkanlığın hukuk tanımayan, Anayasa, İç Tüzük tanımayan, Meclis teamüllerini bir kenara atan tutumu nedeniyle bu fezlekeler bugün okunmadı, dosyalar da milletvekillerinin incelemesine açılmadı. Başkanlığın bugünkü tutumu demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecektir. Bunu burada konuştuk.

Buraya nereden geldik? 17 Aralık 2013 tarihinde İstanbul’da, 4 bakanın merkezinde olduğu, bakanların çocukları ile onların bazı yakınlarını rüşvet ve yolsuzluk iddiasına konu olarak soruşturan cumhuriyet savcıları bir işleme başladılar, bir operasyon yaptılar. Bakan çocukları, ilgili kişiler gözaltına alındılar ve Türkiye tarihî bir sürece girdi. Bütün Türkiye bu operasyonla derinden sarsıldı.

Yine, bunu takiben, 25 Aralık 2013 tarihinde bir medya gurubunun finansmanı amacıyla oluşturulan havuza, yasa dışı bir şekilde, iş adamları üzerinde baskı kurarak onlardan siyasi baskıyla yüzlerce milyon dolar toplama iddiası kamuoyunun gündemine geldi. Türkiye gerçekten derinden sarsıldı, toplum derinden sarsıldı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olayı hiçbir zaman yaşamadık. O günden bugüne Türkiye rüşvet ve yolsuzluk iddialarını konuşuyor.

Bununla sınırlı değil. Yine, Başbakan hakkında, başka bakanlar hakkında, siyasiler hakkında ilerleyen günlerde, içinde bulunduğumuz bu süreçte çok daha vahim iddialar Türkiye'nin gündeminde ve böyle bir gündemle biz Parlamentoda toplanmışken Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu dışarıda sipere yatarak Meclisin toplanmamasını bekliyordu. Bütün muhalefet partilerine, bağımsız milletvekillerine bu toplantıya verdikleri destek için teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, yapılması gereken tek şey hukuka teslim olmaktır, hukuka hâkim olmak değil. AKP, Hükûmet hukuka hâkim olmak istiyor, hukuku, bu soruşturmaları örtmek, bu soruşturmaları manipüle etmek için kendi emrine almak istiyor. O günden bugüne Parlamentonun gündemi bu olmuştur.

Değerli milletvekilleri, ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının, bakanlarının böylesi bir soruşturmaya konu olmasından mutluluk duyan biri değilim. Ben üzüntü duyuyorum, bir başbakan hakkında bu kadar vahim iddiaların yaşanmış olmasından, bakanlar hakkında bu kadar vahim iddiaların, delillerin, “tape”lerin ortaya çıkmış olmasından kesinlikle mutlu değilim. Ülkemin Hükûmetinin, bakanlarının ülkeye hizmet etmekle meşgul olmasını isterim ama bu, kişisel tercihlere, kişisel duygulara emanet edilebilecek bir konu değil. Bu kadar vahim iddialar ortadaysa -biraz önce Ali Özgündüz arkadaşımız bunları özetlemeye çalıştı- yapılması gereken hukukun önünü açmaktır, soruşturmanın önünü açmaktır, bu fezlekeleri, dosyaları Parlamentonun bilgisine sunmaktır. Ama maalesef, iktidar partisi tam aksi bir tutumu sergiliyor. “Biz şimdi bakanlar hakkında soruşturma önergesi veriyoruz.” lafı bir korkunun ifadesidir aslında; bir korku… Korkuyorlar, bu iş soruşturmaya elbette gidecek. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu süreci Meclis soruşturmasını başlatmak için yürütüyoruz. Fezlekelerin okunması, milletvekillerinin bilgisine sunulması da bunun içindir. Milletvekilleri neyi soruşturacak, bakanlar hakkında hangi suç iddiasını ileri sürecek; bunu ifade edebilmek için, bunu Meclis soruşturma önergesine yazabilmek için bu bilgiler, dosyalar Parlamentonun bilgisine sunulmak zorundadır.

Biraz önce buraya çıkan, maalesef Anayasa hukukçusu olan... Maalesef diyorum çünkü bir Anayasa hukukçusunun konuşmaması gereken şeyleri söyledi Sayın Şentop, üzüntü verici bir değerlendirme yaptı burada. Sayın Şentop, ya Anayasa hukukçuluğunuzu bırakın ya da bu kürsüye çıkmayın. Bence, bir Anayasa hukukçusu, bugün burada kendini Rıza Zarrab’a kalkan yapmamalıydı, bu yakışmamıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Sayın Şentop şunu söylüyor: “İç Tüzük’te Meclis soruşturması için bir aylık süre var. Bugün Meclis soruşturma önergesi verilmiş olsaydı bu süre bir ay sonraya sarkacağı için genel görüşme önergesi getirdi.” Sayın Şentop, İç Tüzük’e lütfen bir daha bakın: Olağanüstü toplantı gündemini toplantıyı talep edenler belirler, o gündem uyarınca Meclis toplanır. Biz eğer Meclis soruşturma önergesini verip Meclis soruşturma komisyonu kurulması gündemiyle Parlamentoyu toplasaydık o soruşturma önergesi bugün görüşülürdü, soruşturma komisyonu kurulur veya kurulmazdı, bir ay sonraya sarkmazdı. Böyle bir şey yok. Bizim amacımız, genel görüşmeyle bu bilgileri Parlamentonun bilgisi dâhiline sokmaktır.

Tamamen yanlış bilgiler veriyorlar yani hiçbir şey yok. Hangi hukuk, hangi Anayasa, hangi İç Tüzük? Anayasa’nın 98’inci maddesinin birinci fıkrası gayet açıktır. Açıp bakın, hukuku bilmiyorsanız açıp öğrenin.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Meclis Başkanlık Divanı bir ay içerisinde çağırabilir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Meclis soruşturması, milletvekillerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim yollarından biridir. Parlamentonun millet adına, milletin verdiği bu yetkiyi kullanmasını hiç kimse kısıtlayamaz. Sıra kanun yapmaya gelince, yasamaya gelince yasamanın Anayasa çerçevesinde sınırsız bir şekilde kanun çıkarma yetkisini… Sıra denetim yapmaya gelince: “Bir dakika… O gizli, bu gizli…” diye hiç kimse sınırlandıramaz. Millet adına egemenlik yetkisini kullanan  Türkiye Büyük Millet Meclisi her türlü dosyayı inceleme hakkına sahiptir. Parlamento, savcının yaptığı görevi yapacaktır. “Soruşturmaya gerek var mı veya gerek yok mu?” buna karar verebilmek için herkes bu dosyaları incelemek zorundadır.

Değerli milletvekilleri, Meclisin teamülleri de bu şekildedir. Meclisin teamüllerinde de, 80’li yılardaki, 90’lı yıllardaki, 2000’li yıllardaki uygulamalarda da gelen dosyalar milletvekillerinin bilgisine sunulmuştur. Sayın Necmettin Karaduman’ın Meclis Başkanlığı döneminde 3 Aralık 1985 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna bir bakanla ilgili fezleke sunulmuş, dosyalar da milletvekillerinin incelemesine açılmıştır. Sayın Hüsamettin Cindoruk’un Başkanlığı döneminde yine Başbakanlığın yazısı ve fezleke ve onun eki bilgiler Parlamentonun incelemesine açılmıştır; süreç hep bu  şekilde işlemiştir. Ama ben bilmiyordum, tahmin etmiyordum, Meclis Başkanlığının, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun Rıza Zarrab’a kendisini siper edeceğini hiç düşünmemiştim.

RAMİS TOPAL (Amasya) – Para onda.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -  Bu kadar korkunç iddialar karşısında kendisini siper eden bir iktidar partisi grubu.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Parayı veren düdüğü çalar.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Ama inanıyorum ki bu grubu yönetenlerin arkasında bulunan grup sağduyu sahibi bir gruptur, bu yolsuzluklara, Rıza Zarrab’a bu Meclisin kalkan olmasına fırsat vermeyecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Mart 2003 tarihinde, 1 Mart tezkeresinde onurlu bir duruşu gerçekleştirmiştir. Milletvekilleri siyasi parti bağlarının ötesinde, lider baskısının ötesinde tarihî bir karar almışlardır. Bugün de o gündür, Meclis soruşturması yapacağımız gün o gündür. Lider baskısına kulak vermeyin, bu yolsuzlukları soruşturalım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Paralel hukuk, paralel mantık, paralel yapıyı paramparça edeceğiz. O anlamda tarihî bir gündür.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Paraleli, dikeyi boş verin, hırsızlara bakın.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Paralel yapı iddialarını da… Paralel yapı falan yok. O paraları paralel yapı koymadı oraya. Korkuyorsunuz, yolsuzlukların ortaya çıkmasından korkuyorsuz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Şimdi, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre yerinden kısa bir söz talep eden Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü.

Buyurun Sayın Kürkcü.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

8.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş olan bazı eski bakanlar hakkındaki fezlekelerin içeriğinin Meclise yansıması konusunda konulan engellerin kabul edilebilir bir tarafı olmadığına ilişkin açıklaması 

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Ben, sadece Mersin Milletvekili değilim, Halkların Demokratik Partisinin de eş başkanıyım. Partimizin söz hakkının böylesine kısıtlanmış olmasını da kuvvetle protesto ediyorum.

Bu fezlekelerin Mecliste okunması gerekirdi. Bu fezlekeleri başka fezlekelerden ayırt eden hiçbir özelliği yok. İlk tahkikatın gizliliği bütün fezlekeler için geçerliydi. Bugüne kadar 950 fezlekeyi bu Meclise getirdiniz, okudunuz, bunları okumadınız çünkü bu yolsuzluğa karışan bakanları, onların oğullarını, kızlarını, onların birlikte iş yaptıkları insanları korumak istiyorsunuz. Tek mesele budur.

Aslında bu fezleke içeriğinin Meclise yansıması ve Mecliste bilinmesi konusunda milletvekillerine konulan engellerin kabul edilebilir bir tarafı yok çünkü bütün dünya bu fezlekeleri biliyor ve konuşuyor. Bence kaçmak istediğiniz şey, en önemli şey, sadece bu bakanların ve yakınlarının suçlanması değil, aynı zamanda bir uluslararası suça bu bakanlar ve yakınlarının karışmış olmasıdır. Uluslararası mali sisteme karşı bir dolandırıcılığın Türkiye’nin bütün ithalat, ihracat kalemlerinin ya şişirilerek ya da küçültülerek yansıtılmış olmasının da bu fezlekelerde bir yeri vardır, karşılığı vardır. O nedenle, bu Meclis eğer bu hesabı sormazsa başka ülkelerin parlamentoları ve meclisleri bizim işimize karışacaktır, bizim hakkımızda karar alacaktır ve bütün bunları temizlemek, tıpkı Tansu Çiller hükûmetinin yolsuzluk ve hırsızlıklarını temizlemek kadar zor olacaktır. Hâlâ temizlenememiş olan bu yolsuzlukların aslında şimdiki Hükûmete devredildiği, bunun tevarüs edildiği de ortadadır.

O nedenle, bütün Türkiye, sokaklarında, mahallelerinde, kahvelerinde bu meseleyi konuşurken Meclisin bunu konuşmaktan kaçınması asla ve asla kabul edilemez. Bu Meclis değil midir her şeyin konuşulacağı yer, bu milletvekilleri değil midir orada yazdığınız egemenliği kullananlar. Ama bu Meclisten, bu milletvekillerinden  başka herkes bizim üzerimizde egemenlik kullanıyor; savcılar egemenlik kullanıyor, bürokratlar egemenlik kullanıyor, bakanlar, onların müsteşarları egemenlik kullanıyor. Meclis çoğunluğu da bu egemenliğin bizim üzerimizde kullanılmasına yardımcı oluyor.

Bu hırsızlığı ortaya çıkarmak sizin işiniz değil mi arkadaşlar? Bunun üstünüze bulaşmasından bizim kadar şikâyetçi olmamanız düşünülebilir mi? Sizler gittiğiniz her yerde bu sorularla muhatap olmuyor musunuz? Verebildiğiniz tek cevap bunun bir komplo olduğudur ama bugün Cumhurbaşkanınız dedi ki: “Komplo momplo yok.” Ne yapacaksınız şimdi? Aslında bizim dediğimizi o da demiş oldu. Buna Başbakandan başka inanan kimse yok ve siz bu “komplo” dediğiniz şeyi milletten saklamak, aslında hırsızlığı milletten saklamak için burada usul oyunlarına başvuruyorsunuz.

Aslında yapılacak olan şey Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu için açıktır, bir tek şey yapacaktınız: Bizzat kendiniz bu soruşturmanın yolunu açacaktınız. Yapmadığınız zaman, bütün bunları oyaladığınız zaman, şimdi hepiniz bu bakanların peşine takılmış oldunuz, onların çoluk çocuğunun peşine takılmış oldunuz, Başbakanın peşine takılmış oldunuz. Başbakan düşmek istediği yere düşebilir ama bu Meclis, bu halk, Türkiye onunla beraber bu çukura gitmeyecek, bundan hepinizin haberi olsun.

Sevgi ve saygıyla selamlıyorum hepinizi. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VIII.- GENEL GÖRÜŞME (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bazı eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine intikaline ve milletvekillerinin bilgisine sunulmasına ilişkin işlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/11) (Devam)

BAŞKAN – Genel görüşme önergesi üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, genel görüşme açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Genel görüşme açılmasını kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi bakalım… Hani “evet” diyecektiniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hadi… Hadi… Ne oldu?

OKTAY VURAL (İzmir) – Saydınız mı? Hadi… Hadi… (CHP ve MHP sıralarından ayağa kalkmalar, “Say, say” sesleri; CHP sıralarından “Cesaret, cesaret” sesleri)

BAŞKAN – Evet, sayın milletvekilleri, sayım sırasında kâtip üyeler sayamadıklarından dolayı elektronik cihazla oylama yapacağız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, “Kabul etmeyenler…” demediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, hayır, “Kabul etmeyenler…” demediniz, sayma işlemini yapmadınız. Dolayısıyla, “Kabul etmeyenler…” diye sormanız gerekiyor önce. İstirham ediyorum, kabul etmeyenleri…

BAŞKAN – Anladım da…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, kabul edenleri sordunuz.

BAŞKAN – Tamam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir de kabul etmeyenleri sorun, eğer arada ihtilaf varsa ondan sonra başlayın.

BAŞKAN – Anladım da kâtip üyeler sayamadılar, onu belirttim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, orayı görelim.

BAŞKAN – “Kâtip üyeler arasında uyuşmazlık var.” demedim, “Sayamadılar.” dedim Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, sayamadılar değil, elektronik oylamaya… Bakın, hayır, efendim…

BAŞKAN – Sayın Vural, ben oylamanın doğru yapılması için bu uygulamayı yapıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, hayır…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Efendim, belki çok az çıkacak.

OKTAY VURAL (İzmir) – “Hayır.” diyen belki çok az çıkacak.

BAŞKAN – Kâtip Üye, Cumhuriyet Halk Partili Kâtip Üye Muharrem Işık Bey…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, başladığınız bir işlemi yarıda bırakamazsınız.

BAŞKAN – Anlıyorum dediğinizi…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, başladığınız işlemi tamamlayın. “Kabul etmeyenler…” diye sormanız lazım.

(Kürsü önünde toplanmalar gürültüler)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Alo Sadık” yoklamaya niye beş dakika verdin de şimdi iki dakika veriyorsun? Özel yetkili Başkan Vekili, özel yetkili. Bundan sonra sana “özel yetkili Başkan Vekili” diyeceğiz, tamam mı? ÖYM kalktı, ÖYM devam ediyor. ÖYM Sadık Yakut.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylamanın yapılış şekline itiraz var. Dolayısıyla, 13’üncü madde gereğince tekrarlıyorum.

Genel görüşme üzerindeki ön görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, genel görüşme açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (CHP, MHP ve BDP sıralarından “yuh” sesleri) Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Saydın mı? Ne çabuk saydın, ne çabuk saydın özel yetkili!

BAŞKAN - İki dakika süre veriyorum, buyurun.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, oylamadan sonra bir usul tartışması açıyorum efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne çabuk saydın şimdi? (CHP sıralarından “ahlak, vicdan, cesaret” sesleri)

(Kürsü önünde toplanmalar)

(CHP sıralarından “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk” sesleri)

AHMET YENİ (Samsun) – Yalan, dolan, iftira.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yapılan oylama sonucu:

Kullanılan oy sayısı                           :                      351

Kabul                                                :                      111

Ret                                                   :                      240

Çekimser                                          :                      0

Böylece genel görüşme açılması kabul edilmemiştir.

[AK PARTİ sıralarından “Yuh” sesleri, CHP sıralarından alkışlar(!)]

(AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk” sesleri)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önceki yaptığım açıklama sonucunda “Kabul 111” olarak söylemiştim.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Nasıl oluyor öyle o?

BAŞKAN – Pusulalarla beraber:

Kabul                                                :                      158

Ret                                                   :                      259

(CHP ve MHP sıralarından “Yuh” sesleri)

BAŞKAN – Böylece kabul edilmemiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletin iradesi çalınmıştır Sayın Başkan. Milletin iradesi çalınmıştır.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Oy hırsızı! Oy da çalıyorsunuz, siz her şeyi yaparsınız.

Hırsız var! Oylarımız çalınıyor.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Bu kadar yüzsüzlük olur be!

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Ayıp ya, ayıp ya, her yeri rezil ettiniz.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Makamda bile oynuyor orada be,

ayıp!

OKTAY VURAL (İzmir) – Millet iradesi çalındı.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Oraya da ilave edin, istediğiniz sayıyı koyun.

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.09

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN - …İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir dakika ya, bir dakika ya… Gümrükten mal mı kaçırıyorsun Başkan ya?

(CHP sıralarından “Oylama ne oldu?” sesleri)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, oturum kapanmadan önce ben sizden usul tartışması talebinde…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, anlaşılmıyor, isterseniz oturun, sistemi açalım.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben biraz önce, siz o görüşmelere ara vermeden önce usul tartışması açma talebimi size bildirdim ama oturumu yeniden açtınız ve hemen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini okumaya başladınız. Ben ayakta olduğum hâlde, muhalefet partisinin grup başkan vekilini dinlemiyorsunuz, kendinizce otorite tesis etmek gibi anlayamadığım bir tutumla…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Her zamanki hâli!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – …daha öncesinden size bildirdiğim hâlde, ayakta olduğum hâlde bana kulak vermiyorsunuz.

Sayın Başkan, biraz önce siz oylamayı yapamadınız, bunu başaramadınız, beceremediniz. Tutumunuz nedeniyle 69’uncu maddeye göre usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, usul tartışması açacağım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

BAŞKAN – Ancak “Oylamayı yapamadınız, beceremediniz.” cümlelerine cevap vereceğim. (CHP sıralarından “Yapamadınız!” sesleri)

Bağırın, istediğiniz kadar çağırın.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Ama 3 defa oylama yaptınız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Dinleyin önce, önce dinleyin. Önce dinleyin sayın milletvekilleri.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Oy pusulalarını okumadınız, “111” diye ilan ettiniz.

BAŞKAN – Birinci oylamada “Kabul edenler…” dedim ancak Sayın Işık’a sordum, “Sayamadım.” dedi. Bunun üzerine “Kabul etmeyenler…” demeden elektronik sistemle oylamaya geçtim.

OKTAY VURAL (İzmir) – O yanlış, yanlış, yanlış o.

BAŞKAN – Hiçbir yanlışlık yok.

İkincisi, “Kabul edenler… Etmeyenler…” diye sordum her ikisinde de ancak kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylamaya geçtim. Hiçbir yanlışlık yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Açıklama yanlış.

BAŞKAN – Yalnız, ikincisinin okunmasında sadece elektronik sistemdeki…

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Elektronik sonuçları okudunuz, pusulaları okumadınız.

BAŞKAN – Okudum, doğru.

Ancak pusulaları okumamıştım…

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Niye okumadın?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Doğru mu bu peki? Doğru mu bu yaptığınız yani?

BAŞKAN – Çözüm mu bu yani? Bağırın istediğiniz kadar.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Okumadan niye geldiniz, niye geldiniz okumadan?

BAŞKAN – Unutulduğu için okumadım, onu da açık açık izah ettim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Masum değilsiniz Sayın Başkan, bilerek yaptınız, bilerek okumadınız. Masum değilsiniz, siz de iş birlikçisisiniz.

BAŞKAN – “Pusulalarla beraber, kabul 158, ret 259. Böylece kabul edilmemiştir.” dedim. Sizin usul tartışması istediğinizin de farkında değilim doğrusu.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, masum değilsiniz.

BAŞKAN – Usul tartışması, buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Lehte…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte.

BAŞKAN – Her gruptan birer kişiye vereyim.

Sayın Hamzaçebi, aleyhte…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, aleyhte.

Sayın Kubat ve Sayın Vural.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, gene hata yapıyorsun. Ben lehte dedim, siz daha “lehte” diyorsunuz. Bakın bakalım tutanaklara.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Her gruba bir kişi…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hayır efendim, ne münasebet ya! Ne münasebet, böyle mi yazıyor?

BAŞKAN –Her zaman…

Tutanakları istiyorum o zaman.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.19

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Usul tartışması için tutanakları getirttim: “Hasip Kaplan, aleyhte; Ali Rıza Öztürk, lehte; Mehmet Doğan Kubat, lehte; Nurettin Canikli, lehte.”

Sayın Hamzaçebi, siz aleyhte istemiştiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte efendim, aleyhte.

BAŞKAN – Efendim, yok, tutanaklarda yok, tutanakları okuyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Mehmet Doğan Kubat ne zaman söyledi? Kendiniz orada yazdınız, Bayram yazdırdı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutanaklarda okumadınız da…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yani nerede söyledi, Mehmet Doğan Kubat’ı ne zaman gördünüz özel yetkili Başkan Vekili, bir söyle bakalım?

BAŞKAN – Sayın Vural, tutanakları okudum ben, sıralamayı.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yahu, biz verelim arkadaşlar.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi istediği için, Sayın Hamzaçebi buyurun, size aleyhte veriyorum.

Sonra Sayın Hasip Kaplan, aleyhte; Sayın Ali Rıza Öztürk, lehte ve Sayın Mehmet Doğan Kubat, lehte.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Başkanlığın (8/11) esas numaralı Genel Görüşme Önergesi’nin oylama sonucunun açıklanması sırasındaki tutumunun teamüllere uygun olup olmadığı hakkında

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; biraz önceki genel görüşme önergesinin oylaması İç Tüzük’e uygun yapılmadı, teamüllere uygun yapılmadı. Sayın Başkanın, o kürsüde, fezlekeleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunmama yönünde gösterdiği iktidar partisi yanlı tutum, Hükûmet yanlısı tutum maalesef genel görüşmenin oylamasında da kendisini göstermiştir, yanlışlıklar üstüne yanlışlıklar yapılmıştır.

Ben, doğal olarak, oturduğum yerden bu eleştiriyi Sayın Başkana yönelttim, o da kendisini savunuyor “hayır” diyor; öyle değil, ben bu işi başardım, yaptım anlamında ama sonra diyor ki: “Oy pusulasıyla yapılan oyları meğer ben dikkate almayı unutmuşum, o nedenle onları şimdi tekrar okuyorum, oylama sonucunu düzeltiyorum.” Böyle bir oylamayı biz görmedik. Bugün Meclis Başkanlık makamı maalesef tarafsızlığını yitirmiştir. Orada tarafsız bir Meclis Başkanı değil, İç Tüzük’e bağlı bir Meclis Başkanı değil, Hükûmete ve iktidar partisine bağlı bir Meclis Başkanı oturmuştur. Bu tutumu, gerçekten, demokrasimiz adına, Parlamentomuz adına üzüntüyle karşılıyorum.

Burada bugün, son derece, demokrasi açısından üzüntü verici konuşmalar yapıldı, üzüntü verici uygulamalar yapıldı. Zamanım daha önceki konuşmalarda yeterli olmadığı için bazı şeyleri ifade etme imkânı bulamadım. Onu, burada, izninizle, bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına buraya çıkan Sayın Mustafa Şentop, benim bilmediğim, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Grup Başkan Vekili olarak benim ve arkadaşlarımın bilmediği bilgileri kendisi burada aktardı. Çuvalların içinde ne kadar belge var, çuvalların ağzı mühürlü mü değil mi, raporlar içerisinde, fezlekeler içerisinde MASAK raporu var mı yok mu, bütün bunları ayrıntısıyla biliyor, değerlendiriyor. “Onları karşılaştırdım.” diyor, “Orada MASAK raporu yok.” diyor mesela. Demek ki muhalefet partilerinden gizlenen fezlekeler iktidar partisi milletvekillerine açılmış. Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek bürokratlarına bu dosyaları inceletirken, memurlarına inceletirken milletvekillerinden saklamıştır. Ve bu tutuma karşı da, Rıza Zarrab’ın korunması düşüncesiyle, Rıza Zarrab’a yönelik soruşturmayı önlemek amacıyla kendini ona siper etmiştir hem Adalet ve Kalkınma Partisi adına buraya çıkan milletvekilleri hem de Meclis Başkanlık makamı. Hayırlı olsun onlara bu tutum.

Ama bu soruşturmalar mutlaka açılacak, mutlaka bu yargılamalar yapılacaktır, hiç kimse çoğunluk gücüne güvenmesin, demokrasinin gereği yerine gelecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum.

Tutumum lehinde söz isteyen Ali Rıza Öztürk, Mersin Milletvekili.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Halaçoğlu’na devrediyorum.

BAŞKAN - Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, aslında, demin meydana gelen olay cidden, herhâlde tarihe geçecek bir olay. Oylamanın bu kadar kargaşa içerisinde yürütüldüğü bir Meclis herhâlde bir daha olmayacaktır ve olmamıştır şimdiye kadar da. Yok saymak, yok saymamak, ondan sonra elektronik olarak birkaç kere kullanmak ve gerçekten… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Kardeşim, oradan laf atıp duruyorsunuz, önce susmayı öğrenin, dinlemeyi öğrenin be! Biraz, efendi efendi konuşuyoruz, dinlemeyi öğrenin!

Aslında, bugün burada olan hadise herkesin yüzünü kızartacak bir hadisedir. Meclise gelmiş bir fezlekenin –hem de yolsuzlukla ilgili gelmiş bir fezlekenin ve içinde birçok iddianın yer aldığı bir fezlekenin- Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından incelenmemesi ve gündeme alınmaması herhâlde Türkiye'de bütün kamuoyunun vicdanlarını sızlatmıştır ve gereken kanaati ortaya çıkarmıştır

Şimdi, “gizlilik” adı altında sürdürülen ve reddedilen ve Meclis içerisinde Sayın Başkan Vekilinin de bu konuda gerçekten Meclis Tüzük’ünü ve hukuku hiçe sayan kararları zannediyorum ki herkesin vicdanını kanatmıştır. Zira, burada eğer savcı gizlilik ileriye sürüyorsa, o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisine böyle bir kararın hiç gelmemesi gerekirdi. Peki, Meclis neyi inceleyecek eğer gizli derecesinde olan bir dosyayı da inceleyemiyorsa? Savcının inceleyemediği için, kanaat getiremediği için, karar veremediği için Meclise gönderdiği bir dosyayı burada sizlerin oylarıyla reddettiniz, reddettiniz ama reddettiğiniz şey, aslında sizin kendinizi aklayacak, 4 bakanı aklayacak bir konuydu; eğer gerçekten böyle bir suç işlenmemişse, alnınız aksa, yüzünüz temizse, o zaman çekinmeden “evet” demeniz gereken bir dosyaya “hayır” dediniz.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Paralel yapıya “hayır” dedik.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Yani, “hayır” dediniz. Eğer incelemeye siz gönül rahatlığıyla “hayır” demişseniz, tabii ki o sizin vicdanınızda yer alacak bir husustur, bugün güzel uyuyabilirsiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Gönül rahatlığıyla “hayır” dedik.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumum aleyhinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, bu akşam bize öyle bir sayım yaptırdın ki, vallahi şaşırttınız. Milyar milyar, dolar dolar, euro euro, say say sayılabiliyor; ya, burada 450 tane milletvekili var, oylarını sayamıyoruz. El kaldırıyoruz, sayılmıyor; elektroniğe basıyoruz, sayılmıyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Oy sayma makinesi lazım!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Saymayı bilemiyorsak, bizden öneri, Sayın Elitaş, siz vardınız değil mi? CHP’den de vardı, MHP’den de; Lordlar Kamarasındaki sayım usulünü getireceğiz buraya. “Evet” ve “hayır”ları saymak için tek tek milletvekillerini bir kapıdan geçiriyorlardı. “1” diyor, işte yazıyor, “2” geçti, yazıyor, “3” geçti, tek tek dokunarak sayım yapılıyordu, herhâlde manuel bir yönteme geçmek gerekiyor ki Mecliste hile hurda olmasın. Tek tek sayma usulü… Onun adı neydi? Sayın Korkmaz burada mıydı bilmiyorum, adını biliyordunuz o sayımın. Böyle bir sayıma mı geçelim bu çağdan sonra arkadaşlar? Bu doğru değil, yanlış bir yöntem. İnanın, bir sayımı yapmayı beceremiyorsak bu Mecliste, milletin iradesini, saygıyı nasıl konuşacağız? Ciddi bir sıkıntı olayı…

Burada ben bir şey demiyorum, çıkıp burada oy çokluğuna dayanarak fezlekelerinize sahip çıkmayabilirsiniz, genel görüşme açılmasını da engelleyebilirsiniz, hatta yarın, soruşturmada, 4 parti grubu var, 16’lı model sistemini getirirsiniz, 10 tane AKP’li, 6 tane muhalif, istediğiniz soruşturma raporunu da çıkarabilirsiniz. Oy çokluğuyla oluyor ya! Ne diyeyim, yani artık bizi şair edeceksiniz sonunda. Bu varlık barışından gelen kaynağı -69 milyar 807 milyon 327 bin TL- merak etmeye başladık artık bu fezlekelerden sonra, ya, kim getirdi, nereden geldi diye.

Neyse, Moğolların bir şarkısı var, biliyor musunuz?

“Ey hortumcu dayı,

Soktun gözüme yayı.

Görmez oldu gözlerim,

Ne güneşi ne ayı.”

Böyle bir sayıma böyle bir beyit gider.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Güle güle! Yine görüşürüz! 

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumum lehinde söz isteyen Sayın Mehmet Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; açılan usul tartışmasında Başkanımızın tutumu lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, biraz önce yaşadığımız oylamanın tekrarlanması hadisesi, zaman zaman Genel Kurulda, çeşitli siyasi partilere mensup oturum başkanlarının da yönettiği oturumlarda başımıza gelen bir durumdur. Bugün, Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri gereğince Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen genel görüşme önergesinin görüşmeleri tamamlandıktan sonra, 102’nci maddenin son fıkrası gereğince, “Bunun açılıp açılmamasına işaretle oylama suretiyle karar verilir.” hükmü gereğince Başkanımız söz konusu görüşmenin açılıp açılmaması hususunu işari oya sundu. İşari oya sunduğu zaman Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet milletvekillerinin “Kabul edenler…” şeklindeki anonsla el kaldırması üzerine Divan üyelerinin yine 141’inci madde uyarınca bunları sayması -çünkü oylamanın sonucu buna göre belirlenecek- gerekiyor. Fakat bu esnada birisi Cumhuriyet Halk Partisi, diğeri AK PARTİ mensubu olan 2 Divan üyesi arasında -özellikle belirtmek isterim- bir anlaşmazlık oldu, bu olabilir de çünkü sayı çok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Olmadı, olmadı, “Sayamadım.” dedi.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Bu esnada…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkan “Sayamadım.” dedi.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Başkanımız “Kabul edenler…” dedikten sonra bir üyeye sorduğu zaman, Bayram Bey “evet” diğer arkadaşımız da “Henüz sayamadım.” dedi. Dolayısıyla, bir ihtilaf meydana geliyor ve 141’inci…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bayram niye “evet” dedi? Bayram her şeye “evet” diyor saymadan zaten.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – …maddeye göre böyle bir durumda kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık olduğu takdirde yine Meclisin teamülü gereği elektronik cihazla oylamanın sonucu tespit ediliyor. 13’üncü madde çerçevesinde muhalefet gruplarının Başkanlık Divanına yaptığı itiraz üzerine Sayın Başkan da bu itirazları ciddiye aldığından dolayı, 13’üncü madde çerçevesinde oylamanın elektronik cihazla tekrar yapılması suretiyle yüce Genel Kurulun iradesini sağlıklı biçimde tespit etmiştir, olay bundan ibarettir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, İç Tüzük’te elektronik oylama yok ki. İç Tüzük’te elektronik oylama yok Doğan Bey.

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Bugüne kadar çeşitli, defaatle yaşadık. Son bir ay içinde 4-5 defa oylama yapılan bir oturum da oldu hatırlıyorsunuz, 6 defa oylama yaptık. Zaman zaman olabilir. İç Tüzük’e, yapılan uygulama, uygundur, dolayısıyla Başkanımızın tutumu yerindedir.

Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, tutumun değişmemiştir çünkü yapılan ilk oylamada kabul edenlerin kâtip üyelerce ve tarafımca sayısal olarak fiziki zorluklardan dolayı tespit edilememesi üzerine, aynı durumun kabul etmeyenlerin belirlenmesinde de yaşanacağı açık bir şekilde ortada olduğundan, oylamanın elektronik cihazla yapılması yoluna gidilmiştir. Kabul etmeyenler sorulmadan yapıldığı gerekçesiyle oylamaya yapılan itiraz üzerine, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi uyarınca oylama tekrarlanmış, bu oylamada önce el kaldırmak suretiyle oylar belirlenmeye çalışılmıştır, kâtip üyeler arasındaki anlaşmazlıktan dolayı da oylama elektronik cihazla tekrarlanmıştır. Oylamaya çok sayıda pusula gönderilmiştir. Elektronik cihazla yapılan işaretle oylamada pusulaların dâhil edilmemesi kuraldır. Çünkü, sisteme girerek oy kullanan milletvekilleri cihazda gözükmemekte, cihaz yalnızca sonuca ilişkin sayıları vermektedir ancak açık oylamada hangi milletvekillerinin oy kullandığı cihazda görülebilmektedir. Mükerrerliğin kontrolünün mümkün olmadığı işaretle oylamada pusulanın dikkate alınmaması gerekmektedir. Kaldı ki pusulalar da dikkate alınsa dahi oylama sonucu değişmemektedir.

Bilginize sunulur.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

X.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, 30/3/2014 tarihinde yapılacak mahallî idareler genel seçimleri nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına 26 Mart 2014 Çarşamba gününden itibaren on gün ara verilmesine ilişkin önerisi

19/3/2014

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun 19.03.2014 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                   Mustafa Elitaş

                                                                Kayseri

                                                           AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışmalarına 26.03.2014 Çarşamba gününden itibaren 10 (on) gün ara verilmesi,

önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir dakika. Üzerinde konuşma var efendim.

BAŞKAN – Grup adına konuşma isteniyor, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır. Sayın Rıza Türmen, aleyhte.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte efendim.

BAŞKAN – Aleyhte söz isteyen Rıza Türmen, İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Türmen. (CHP sıralarından alkışlar)

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ben bu önergeyle ilgili düşüncelerimi dile getirirken, ister istemez, bugün konuşulan ana konuyla ilgili düşüncelerime de yer vereceğim.

Tabii, Meclis soruşturması, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bildiğiniz gibi, yarı yargısal nitelikte olan bir denetim yoludur. Meclisin milletten aldığı iradeyle kullandığı, bu iradeye dayanan bir denetim yoludur. Amacı nedir? Amacı, görevini kötüye kullanmaları durumunda iktidar sahiplerinin hukuk önünde hesap vermelerini sağlamaktır. Bu süreç, Meclis soruşturması süreci iki aşamadan oluşuyor. Birinci aşamada, milletvekilleri kendilerinden ya da başka kaynaklardan edindikleri bilgilerle bir soruşturma önergesi verirler. İkincisi, soruşturma önergesi verilip soruşturma komisyonu kurulması kabul edildikten sonra bir soruşturma başlar. Şimdi, bu birinci aşamada yani soruşturma önergesi verilene kadar olan birinci aşamada bir gizlilik söz konusu olamaz. Niçin olamaz? Çünkü ortada bir soruşturma yoktur. Bir de şundan olamaz gizlilik: Eğer gizlilik ilkesi buraya egemen olursa milletvekilleri önerge hazırlayamazlar. Bu bilgileri başka kaynaklardan elde etmişlerse, kendileri kaynak değilse, o zaman önerge hazırlayamazlar, işin mantıki ve hukuki tarafı ortadan kalkar. O nedenle, milletvekilleri savcı yoluyla ya da başka yollardan edindikleri bilgilere istinaden bir soruşturma komisyonu kurulması önergesi hazırlayacaksa o bilgileri öğrenmek zorundadırlar ki hazırlayabilsinler. Tabii ki bu bilgiler çeşitli kaynaklardan gelebilir milletvekilleri önüne. Milletvekilleri o suçla ilgili her gelişmeyi, her suç isnadını bilemezler. Savcı getirebilir. Burada da öyle olmuştur, bu olayda da. Savcı burada, soruşturmayı yaparken dört bakanın dosyasını tefrik etmiştir arkadaşlar, yani soruşturmadan ayırmıştır 4 bakanı. Demiştir ki: “Bu 4 bakanla ilgili böyle iddialar var. İşte, ey Türkiye Büyük Millet Meclisi, sen bu iddiaları incele. Ben gene soruşturmayı diğerleri için götüreceğim.” Yani, tefrik edilmiş bir dosya vardır burada, 4 dosya vardır.

O nedenle, şimdi, milletvekillerinin bu dosyaların içeriğini, savcının verdiği dosyaların bilgilerinin içeriğini öğrenmeleri gerekir bu dosyalara dayanarak önerge vereceklerse, önerge vermeleri gerekir ki soruşturma süreci yürüyebilsin. Başta türlü, eğer derseniz ki: “Efendim, bu gizlilik süreci burada da geçerlidir. O nedenle, bu soruşturma önergesi hazırlanmadan önce milletvekilleri öğrenemez, ancak komisyon kurulduktan sonra öğrenebilir.” o zaman milletin verdiği denetim yetkisini kullanmasına, yasama organının kullanmasına izin vermiyorsunuz demektir; bu vahim bir şeydir tabii. Yani, hele hele böyle millet iradesini dilinden düşürmeyen bir iktidarın, olduğu zaman denetim yetkisini Meclisin kullanmasına izin vermemesi çok açık bir çelişkidir elbette. Bir taraftan tek meşruiyet kaynağı olarak millet iradesini göstereceksiniz, başka bütün diğer meşruiyet kaynaklarını ortadan kaldırarak tek meşruiyet kaynağı olarak millet iradesini göstereceksiniz, ondan sonra milletin iradesinin temsilcileri olan milletvekillerinin denetim görevlerini yapmalarına engel olacaksınız; bunun çok ciddi bir çelişki olduğunu düşünüyorum. Burada Meclise verilmiş bir kamusal yetki vardır ve millet iradesinin verdiği yetki vardır.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Yasa dışı dinlemeler de var ama.

RIZA TÜRMEN (Devamla) - Bu iradenin önünü açmak lazım. Bu iradenin gerçekleşmesi için… Millet Meclisinin görevi, Meclis Başkanının görevi bunun önünü açmaktır, önünü kapamak değil elbette.

Tabii, bir de şunu söylemek lazım: Bu şeyler, bu gizlilik kararı…

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bu yasa dışı dinlemeler hakkında da bir şeyler söyleseniz.

RIZA TÜRMEN (Devamla) – Tabii, söyleyeyim.

Bu gizlilik kararı mutlak değildir hiçbir zaman. Bu gizlilik kararının, mahkemenin verdiği gizlilik kararının amacı delillerin karartılmasını önlemek, bu delillerin ortadan kaldırılmasını önlemek filandır. Bu CMK 153’te siz değişiklik yaptınız demokratikleşme paketi çerçevesinde. Ne dediniz o değişiklikle?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Bunu siz söylemeyin, diğerleri söylesinler ama siz söylemeyin, AİHM’de hâkimlik yapmış biri olarak siz söylemeyin bari.

RIZA TÜRMEN (Devamla) – Dediniz ki: “Savunma hakkı bakımından savcı bu gizlilik kararı dışında kalır, dosyayı inceleyebilir gizlilik kararı varken.” Yani savunma hakkının gerçekleşmesi için gizlilik kararına istisna getirirken milletvekillerinin denetim yetkisini kullanmak için gizlilik kararını kabul etmek, geçerli olduğunu kabul etmek bir tutarsızlıktır. Demek ki gizlilik kararı belirli amaçlar için alınmıştır; belirli kişiler, belirli amaçlar için bu gizlilik kararı ortadan kaldırılabilir. Yani avukatlar için ortadan kaldırılıyor da gizlilik kararı, milletvekilleri için, milletin iradesini temsil eden vekiller için ortadan kaldırılmayacak mı? Bu, tabii, çok büyük bir çelişkidir.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Avukatlar için hangi hususlarda kaldırılıyor?

RIZA TÜRMEN (Devamla) – Bir de şunu söylemek lazım: Meclisin yapacağı soruşturma, savcının yaptığı soruşturmanın bir devamı değildir ya da ona bağlı bir soruşturma değildir. Bunlar birbirinden tamamen bağımsız, tamamen farklı soruşturmalardır. Nasıl ki İç Tüzük, soruşturma komisyonunun, savcının yaptığı soruşturmayı bir tarafa bırakarak yeni deliller toplaması, yeni bulgular bulmasını öngörür… O nedenle, bu soruşturmayı savcının yaptığı soruşturma gibi gösterip oradaki kuralları buraya da uygulamak aslında doğru olmayan bir yaklaşımdır. Buna hiçbir sebep yoktur, bunun böyle olması için bir neden yoktur. Zaten tefrik edilmiş olması da bunu göstermektedir. Savcı diyor ki: “Benim soruşturmamı ben yapacağım. Ama, burada Meclisin soruşturması gereken bir  mesele var, onu da siz yapın.” Yani, topu Meclise atıyor.

Şimdi, Meclisin bu, kendisine gelen topu “Efendim, ben bu topu oynamak istemiyorum. Onun için, buradaki soruşturma bloke edilsin, önlensin, savcı geri kalanlar için soruşturma yapsın.” demesi çok yanlış olacaktır tabii. Yani, soruşturmanın sağlığı bakımından… Diğerleri için soruşturma yapılacak, milletvekilleri için soruşturma yapılamayacak. Bu, çok garip bir eşitsizlik ve adaletsizlik ortaya çıkaracaktır. Burada önemli olan şey, ilkesel bir sorundur yani tekrar etmek gerekirse Meclisin kendisine verilmiş olan denetim yetkisini kullanıp kullanamayacağı meselesidir. Yani, bunu önlemek demokrasi açısından, yasama organının fonksiyonları açısından, yasama organının Anayasa’da verilen görevlerini kullanması açısından çok önemli bir husustur. Yani, denetimden kaçan bir iktidar, hesap vermekten kaçan bir iktidar, tabii ki, demokrasiye uygun bir davranış ortaya koyamaz. Demokrasi bir parça da, hesap vermek demektir. Ama, bunun için milletvekillerinin, Meclisin bu dosyaları öğrenebilmesi, dosyaların içine girebilmesi gerekir.

Biraz önce, Sayın Şentop yaptığı konuşmada, örneğin, birtakım ayrıntılardan söz etti. E, burada, tabii,  silahların eşitsizliği söz konusu. Yani, Sayın  Şentop’un bildiği şeyleri salonun bu tarafında oturanlar bilmiyor. O zaman silahların eşitsizliği söz konusu.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın  Türmen, “tape”ler size önceden geldi merak etmeyin. “Tape”ler size önceden servis edildi.

RIZA TÜRMEN (Devamla) – Sayın  Hocam keşke bize de daha önce söyleseydi de biz de bilseydik, onlara göre konuşurduk ama bu böyle olmadı.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın  Türmen.

Evet, öneri aleyhinde söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Halaçoğlu konuşacak.

BAŞKAN – Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bugün, hazır seçim atmosferindeyken bizlere çok önemli kozlar verdiniz, bundan dolayı size teşekkür etmek de gerekir. Ama bundan mutlu olduğumuzu söylememiz söz konusu değil çünkü Türkiye’de meydana gelen olaylarda hoşa gitmeyecek, kamuoyunu üzecek olaylarda mutlu olmak mümkün değil.

Bilmiyorum kaç kişi, Meclis içerisinde kaç kişi bu gelen fezlekelerle ilgili bilgi sahibi, içerisinde neler yazıp yazmadığı aşağı yukarı bütün internet’te mevcut.

Ön bilgi olarak gelen özet fezlekede o kadar çok suçlama var ki bu suçlamaların olmamasını temenni ederiz. Ancak, bu suçlanan kişilerin aklanabilmesi onların da hakkıdır. Bugün işittiğimiz kadarıyla bu arkadaşlarımızın Meclise dilekçe vererek kendileri hakkında soruşturma açılmasını talep edecekleri şeklindeydi, yine, AKP’nin bu konuda Meclis soruşturması açılmasını isteyeceği şeklinde bir bilgi söz konusuydu, ancak bunları bugün göremedik. Zira, işin içerisinde, gerçekten, sahtecilikten altın kaçakçılığına, rüşvetten fuhuşa aracılık etmeye kadar pek çok suçlama var.

Diğer taraftan, yine İran’la ilgili birçok mesele bu suçlamalar içerisinde yer alıyor. Mesela bunlar içerisinde İran’ın parasını aktarma işlemleri için komisyon alınması, sahte transit gıda ticareti işlemlerine göz yumulması ve yol verilmesi, istisnai yoldan Türk vatandaşlığının kazanılması, bankanın aldığı yasal komisyon oranlarının düşürülmesi, kaçak altının yurda sokulma teşebbüsünde altınlara el konulmaması ve akabinde Dubai’ye uçuşunun sağlanması, Halkbank nezdinde rakiplerin engellenerek kartel hâline gelinmesi, usulsüzlüklerini ihbar eden kamu görevlisinin tayininin çıkarttırılarak sürgüne gönderilmesi, koruma polis memuru görevlendirilmesiyle emniyet şeridi kullanmak amacıyla imtiyaz kazanma, usulsüzlüklerle ilgili basında çıkacak haberlerin engellenmesi, halka açık şirketlerin yönetiminin ele geçirilmesi, Çin’deki paravan firmaların bankalar nezdinde yaşadığı sıkıntının atlatılması için İçişleri Bakanlığından bu firmalar adına referans mektubu yazılması, Rıza Sarraf liderliğindeki örgütle ilgili adli ve istihbari çalışmalara karşı koyma faaliyetleri gerçekleştirilmesi, otel yatırımı için kredi çekimine onay alınması, mücevherat, rüşvete konu yüksek meblağda paralar, lüks ve pahalı saatler, “danışmanlık” adı altında aylıklar ki bunların temelinde 1,5 ton altın kaçakçılığı gibi pek çok iddialar burada yer almaktadır, suçlamalar yer almaktadır ve bunlarla ilgili de belgeler konulmuştur. Yani belgeler derken hem görsel belgeler hem de işitsel belgeler yer almaktadır ve bunlar hukuki zemin üzerine oturtulmuştur ve mahkeme kararlarıyla söz konusu edilmiştir.

Keza, bunun dışında, yine “Örgüt üyeleri aracılığıyla ayrıcalıklı bir şekilde kişiye özel imar planları hazırlatılması, kurullarda görevli komisyon üyelerine, tabiat ve kültür varlıkları konusunda kurullarda görevli komisyon üyelerine baskı yapılarak, yönlendirilerek, rüşvet vererek veya gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek korunması, gerekli tescilli yapıların bulunduğu arsaları, doğal sit alanları ve yeşil alanlar ile Boğaziçi’nde koruma altına alınan alanları imara açtırdıkları tespit edilmiştir.” diyor. Ayrıca, bunun ötesinde, bütün bu yapılanlara aracılık yapanlara binde 5 oranında rüşvet ödendiği ve bunlarla ilgili tespitler ki bu oranlar hayli yüksek miktarda; mesela, 5 milyar 950 milyon 184 bin 197 euro ki bunun mesela euro 2,3 lirayken değerlendirmesi yapıldığında 13 milyar 685 milyon 423 bin 653 TL’ye mukabil bir meblağ olduğu, yine bununla bağlantılı olarak binde 5 oranından hesaplandığında 84 milyon 526 bin 485 TL bu işlere karşılık rüşvet ödendiği, yine buna bağlı olarak 30 milyon 53 bin 600 euro ki karşılığında 29 milyon 589 bin 500 nakit parayla 484 bin 100 lira için lüks saat, yine 4 milyon 766 bin 750 dolar taş ve 729 bin 850 lira için yine saat alındığı, diğer taraftan Halkbank Genel Müdürüne verilen 2 milyon 500 bin euro, ayrıca 1 milyon 400 bin dolar ki bunun karşılığını Türk parası olarak ele aldığınızda o tarihteki kurlara göre 74 milyon 873 bin lira gibi bir Türk parası tuttuğu, yine bütün bunlara bağlı olarak 10/4/2013 tarihinde 2 milyon euro, 2 milyon dolar, 1,5 milyon TL ve 300 bin İsviçre frangı ki piyanonun 2’nci taksitini bir yana bırakıyoruz, onlar da yazıyor, böylesine büyük bir meblağ. Şimdi, toplam olarak 32 milyon euro, 6 milyon 776 bin dolar, 3 milyon 465 bin TL, 300 bin İsviçre frangı. Bu bir kişiye aktarılan para, bir bakana aktarılan para.

Diğer taraftan, bir başka bakana aktarılan para, teslim tarihleri ve miktarları burada belirtilmiş.

Ayrıca, bunların tümünü ele aldığınızda rüşvet olarak toplam 5 milyon 800 bin dolar, artı danışmanlık.

Şimdi, değerli milletvekilleri, aslında şurada saydıklarım, kısaca saydıklarım, özet olarak saydıklarım size hiçbir şey ifade etmiyorsa, eğer bunların sahteliği söz konusu ediliyorsa, o zaman yapılacak tek bir işlem vardır: Bu bakanların suçlanmasının önüne geçmek için, onların aklanması için bu iddiaların gerçek olup olmadığının araştırılması gerekmez midir? Yani insani olarak hiç mi vicdanlarınız sızlamamaktadır? Yani buna lakayıt kalmak, gülümseyerek bakmak veya “Aman sende adam.” demek, insan olan, vicdanı olan kimin kaldıracağı bir yüktür? Ayetikerîme vardır, bilirsiniz “Kaldıramayacağımız yükü bize yükleme Allah’ım.”

Değerli milletvekilleri, şimdi, yarın bunların gerçekliği ortaya çıkar ise halkın yüzüne nasıl bakacaksınız?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Çıkmazsa siz ne yapacaksınız?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Nasıl bakacaksınız? Ha, çıkmazsa bir şey yok. Biz zaten diyoruz ki: Bunu araştıralım, insanların suçlanmasının önüne geçelim diyoruz zaten, suçlamıyoruz ama bu iddialar bir gerçek olarak Meclise intikal etmiş, bir hukuk belgesi olarak size sunulmuş ve denmiş ki: “Bizim yetkimizi aşmaktadır, bunu siz Meclis olarak çözün.” Artık, dediğim gibi, çözüp çözmeme size aittir. Bizim için hava hoş.

Teşekkür ediyorum. (MHP sırlarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Başka söz talebi yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 8 Nisan 2014 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 21.11



(x) Bu bölümlerde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

 

(x)  Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.