TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  52’nci Birleşim

                                                                                            24 Ocak 2014 Cuma

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, geçici köy korucularının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/833)

2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, gümrük muayene memurlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/834)

3.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 20 milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının ve öğretmen Narife Çekçek’in bıçaklanması olayının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/835)

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S. Sayısı: 385)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

4.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

7.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

8.- Muş Milletvekili Faruk Işık’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci ve 13’üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde yaptığı konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Muş Milletvekili Faruk Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında BDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- Muş Milletvekili Faruk Işık’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci ve 13’üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde yaptığı konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

4.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, 23/1/2014 tarihinde Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik kazasına ilişkin açıklaması

5.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, 23/1/2014 tarihinde Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik kazasına ilişkin açıklaması

6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Konya Milletvekili Mustafa Akış’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

VIII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önceden toplanması kararlaştırılan 25 Ocak 2014 Cumartesi ve 26 Ocak 2014 Pazar günleri toplanmamasına ilişkin önerisi

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, hac vazifesini yerine getirirken hayatını kaybeden vatandaşlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/33822)

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında sporcu sağlığı merkezlerinin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/33922)

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında spora teşvik için yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33923)

 

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ödül verilen spor kulüplerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33924)

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yapılan sportif denetimlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33925)

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık ve bağlı kurum, kuruluşlarına BİMER’den yönlendirilen ve elektronik ortamdan yapılan başvuruların sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33926)

7.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında spor turizminin geliştirilmesi adına yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33927)

8.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında personel sisteminin geliştirilmesi için yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33928)

9.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında askerlikleri tecil edilmiş sporcuların sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33929)

10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ismi değiştirilen spor tesislerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33930)

11.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında farklı branşlardaki antrenör sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33931)

12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında sağlık taramasından geçirilen sporcuların sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33932)

13.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında modernizasyonu yapılan spor tesislerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33933)

14.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında düzenlenen seminer, toplantı ve konferanslara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33934)

15.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında “Millî Sporcu Belgesi” verilen sporcu sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33935)

16.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında satın alınan sporla ilgili eğitim amaçlı yayınların sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33936)

17.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında spor tesislerinin ihtiyacını gidermek için alınan makine ve teçhizat için yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/33937)

18.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, 2013 yılında Bakanlık tarafından gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33938)

19.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında spor tesislerinde bulunan ve kiraya verilen müştemilatın sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33939)

20.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tescilli spor kulüplerinin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/33940)

21.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Sporcu Ek Bilgileri Modülü için satın alınan mal ve hizmetlere ve Bakanlıkça verilen dilekçelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/33941)

22.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı kapalı yüzme havuzlarının yapımı için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33942)

23.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Spor Bilgi Sistemi için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/33943)

24.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, SGM bünyesindeki ceza modülü için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33944)

25.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık personeli için açılmış olan kreş ve gündüz bakımevlerinin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33945)

26.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, stadyum ve tesislerin kiralama kriterlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33946)

27.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Tesis Takip Uygulaması için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33947)

28.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yapılan denetimler sonucu saptanan usulsüzlüklerin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33948)

29.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında okul spor kulüpleri ve spor okullarına dağıtılan spor malzemeleri için yapılan harcamaların miktarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33949)

30.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Altıncı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kış Spor Oyunları için satın alınan mal ve hizmetlerin bedeline ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33950)

31.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yapılan saha ve tesislerin sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33951)

32.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında başarılı sporculara ve antrenörlere yapılan ayni ve nakdî yardıma ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33952)

33.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık tarafından satın alınan ve kiralanan taşıtlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33953)

34.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlığa ait lojman ve sosyal tesislere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/33954)

35.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, öğrenci yurtlarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34255)

36.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Gezi Parkı protestolarına katıldıkları gerekçesiyle yurtlardan atılan öğrencilere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/34402)

37.- Ordu Milletvekili İdris Yıldız’ın, 2013 yılında normal ve yüksek ücretli yurtlara yerleştirilen öğrenci sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34403)

38.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’ın, antrenörlük kurslarında usulsüzlükler olduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı  (7/34404)

39.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Anadoluhisarı Kız Öğrenci Yurdu ile ilgili basında yer alan bir habere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34405)

40.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Zonguldak’taki Karaelmas Kız Öğrenci Yurdunda kalan öğrencilerin şikâyetlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34406)

41.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, ülkedeki lisanslı sporcu sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34407)

42.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Cemevlerinin giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/35495)

43.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekâleten görev yapan bürokratlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/35861)

44.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Türkiye üzerinden Suriye’ye silah sevkiyatı yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/35862)

24 Ocak 2014 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları bulunmaktadır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, geçici köy korucularının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/833)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Terörle mücadele kapsamında geçici köy korucuları önemli görevler üstlenen vatandaşlarımızdandır. Korucularımızın maddi ve sosyal haklarının kısıtlı olması, bu görevi ifa etmekte olan vatandaşlarımızın hayatlarında dezavantajlar doğurmaktadır. Ülkemizdeki geçici köy korucularının durumlarını araştırmak için Anayasa’mızın 98’inci ve Meclis İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulması hususunda gereğini arz ederiz.

1) Sinan Oğan                                                          (Iğdır)

2) Oktay Vural                                                          (İzmir)

3) Yusuf Halaçoğlu                                                   (Kayseri)

4) Hasan Hüseyin Türkoğlu                                       (Osmaniye)

5) Ruhsar Demirel                                                    (Eskişehir)

6) Adnan Şefik Çirkin                                               (Hatay)

7) Mehmet Şandır                                                     (Mersin)

8) Kemalettin Yılmaz                                                (Afyonkarahisar)

9) Alim Işık                                                              (Kütahya)

10) Mustafa Kalaycı                                                 (Konya)

11) Muharrem Varlı                                                  (Adana)

12) Ali Uzunırmak                                                    (Aydın)

13) D.Ali Torlak                                                       (İstanbul)

14) Ali Halaman                                                       (Adana)

15) Seyfettin Yılmaz                                                 (Adana)

16) Necati Özensoy                                                  (Bursa)

17) Mehmet Günal                                                    (Antalya)

18) Cemalettin Şimşek                                             (Samsun)

19) Murat Başesgioğlu                                              (İstanbul)

20) Celal Adan                                                         (İstanbul)

Gerekçe:

Geçici köy korucuları, Türkiye'nin terörle mücadele sürecinde önemli roller oynayan vatandaşlarındandır. Terörün daha büyük boyutlara ulaşmasının engellenmesinde önemli roller oynayan geçici köy korucuları maddi anlamda büyük zorluklarla mücadele etmektedir. Uzunca zamandır, yetkili ağızlardan gerekli çalışmaların yapılacağına ilişkin çeşitli açıklamalar yapılırken maalesef hâlâ tatmin edici bir çözüm bulunmamıştır.

Terörle mücadelede ve vatan savunmasında görev alan geçici köy korucularının maaşlarının düşük olması sorunlarının başında gelmektedir. Buna ek olarak, 442 sayılı Köy Kanunu’na dayanılarak hazırlanan Köy Korucuları Yönetmeliği’nin 8’inci maddesindeki "Köy korucularının görev alanı, görevli oldukları köyün sınırları içinde kalan alandır. Gerektiğinde mülki amir tarafından, korucuların görevli oldukları köy sınırları dışında da, görev alanları genişletilebilir." ifadeleri uyarınca korucular görev alanları dışarısında da görevlendirilebilmektedirler. Görevlendirilen koruculara harcırah verilmemesi ise geçici köy korucularını mağdur eden başka bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, geçici köy korucularının emeklilikte maaşları daha da düşmektedir. Bunlardan başka, korucuların zaten az miktarda olan maaşları görevlendirmeleri nedeniyle yaptıkları harcamalarla iyice kısıtlanmaktadır.

Maddi imkânlardan başka, sosyal haklarının da kısıtlı olması geçici köy korucularının bir diğer problemidir. Giyim kuşamlarının bile çağın gereklerine uygun olmadığını belirten köy korucularının sorunlarını araştırmak üzere kurulacak olan bir komisyonun çalışmaları vasıtasıyla geçici köy korucularının sorunları daha yakından görülebilecek ve bu bağlamda köy korucularının hayat standardının yükseltilmesi için çalışmalar kayda değer bir seviyeye yükselecektir.

2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 19 milletvekilinin, gümrük muayene memurlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/834)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'deki gümrük kapılarının ve bu kapılarda görev yapan gümrük muayene memurlarının durumlarını araştırmak için Anayasa’mızın 98’inci ve Meclis İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulması hususunda gereğini arz ederiz.

1) Sinan Oğan                                                          (Iğdır)

2) Oktay Vural                                                          (İzmir)

3) Yusuf Halaçoğlu                                                   (Kayseri)

4) Hasan Hüseyin Türkoğlu                                       (Osmaniye)

5) Mehmet Şandır                                                     (Mersin)

6) Ali Uzunırmak                                                      (Aydın)

7) Adnan Şefik Çirkin                                               (Hatay)

8) Ruhsar Demirel                                                    (Eskişehir)

9) Mustafa Kalaycı                                                   (Konya)

10) Alim Işık                                                            (Kütahya)

11) Muharrem Varlı                                                  (Adana)

12) Ali Halaman                                                       (Adana)

13) D. Ali Torlak                                                      (İstanbul)

14) Murat Başesgioğlu                                              (İstanbul)

15) Necati Özensoy                                                  (Bursa)

16) Celal Adan                                                         (İstanbul)

17) Seyfettin Yılmaz                                                 (Adana)

18) Mehmet Günal                                                    (Antalya)

19) Kemalettin Yılmaz                                              (Afyonkarahisar)

20) Cemalettin Şimşek                                             (Samsun)

Gerekçe

Türkiye'nin ithalat ve ihracatının kayda değer bir kısmı gümrük kapılarımızdan yapılmaktadır. Bu bağlamda, hem gümrük kapılarının fiziksel durumları ve potansiyelleri hem de gümrük kapılarında çalışan memurların özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi büyük öneme haizdir. Bunların dışında, yurt dışından gelen kişiler ülkemiz topraklarına girerken ilk başta sınır kapılarımızla karşılaşmakta ve kendileri için ilk izlenimi bu noktalardan edinmektedirler. Bu doğrultuda düşünüldüğünde gümrük kapılarının önemi daha da artmakta, gümrük kapılarının eksiklerinin giderilmesinin zarureti açık şekilde görülmektedir.

Türkiye'de Dilucu Sınır Kapısı da dâhil olmak üzere gümrük muayene memurları devlet tarafından kendilerine verilen görevleri layıkıyla yerine getirmek isterken bazen istenmeyen durumlar oluşmakta, devlet memurları bazen tehdit, bazen de darp ve şiddete maruz kalarak görevlerini yerine getirememektedirler.

Bunların dışında gümrük muayene memurlarının şikâyetçi olduğu bir diğer nokta da özlük haklarıyla ilişkilidir. Gümrük muayene memurları 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda belirtilmiş olan görevleri ifa etmekte olup, problemlerini oluşturan en önemli noktalarından biri unvanlarının "kariyer meslek" kategorisine alınmamasıdır. Gümrük muayene memurları bu bağlamda çeşitli çalışmalar yapmakta ve imza kampanyaları düzenlemektedirler. 6223 sayılı Yetki Kanunu bünyesinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hazırlanmış, Başbakanlığa sunulan kanun hükmünde kararname taslağında muayene memurları için "Gümrük Denetmenliği" sıfatı öngörülmüştür. Ne var ki, 661 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile "Gümrük ve Ticaret Denetmenliği" kadrosu oluşturulmuş; fakat hâlihazırda görevi devam etmekte olan gümrük muayene memurları söz konusu düzenleme kapsamına alınmadığından mağdur duruma düştüklerini ifade etmektedirler.

Meclisimiz tarafından kurulacak bir araştırma komisyonu bünyesinde gümrük muayene memurlarının sorunlarının araştırılması, gümrük kapılarının problemlerinin saptanması ve bunların çözüm yöntemleri ışığında gerekli aşamaların kaydedilmesi için bir önayak olacaktır.

3.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan ve 20 milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının ve öğretmen Narife Çekçek’in bıçaklanması olayının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/835)

4/5/2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gaziantep'te bıçaklı saldırıya uğrayan ve görevi başında trajik şekilde hayatını kaybeden Dr. Ersin Arslan'dan sonra, 26 Nisan 2012 tarihinde İstanbul'un Esenyurt ilçesinde bulunan Kıraç Lisesinde Narife Çekçek'in sınıfta bir öğrenci tarafından bıçaklanması toplumda şiddetin son derece tehlikeli boyutlara ulaştığının son göstergesi olmuştur. Bu bağlamda, öğretmenlerin meslek yaşamlarındaki sorunları ve Narife Çekçek'in bıçaklanması olayını araştırmak üzere, Anayasamızın 98’inci ve Meclis İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulması hususunda gereğini arz ederiz.

1)   Sinan Oğan                                                  (Iğdır)

2)   Oktay Vural                                                  (İzmir)

3)   Yusuf Halaçoğlu                                           (Kayseri)

4)   Adnan Şefik Çirkin                                       (Hatay)

5)   Mehmet Şandır                                             (Mersin)

6)   Hasan Hüseyin Türkoğlu                               (Osmaniye)

7)   Ruhsar Demirel                                            (Eskişehir)

8)   Erkan Akçay                                                 (Manisa)

9)   Mustafa Kalaycı                                           (Konya)

10) Alim Işık                                                     (Kütahya)

11) Muharrem Varlı                                           (Adana)

12) Ali Halaman                                                (Adana)

13) Ali Uzunırmak                                             (Aydın)

14) D. Ali Torlak                                               (İstanbul)

15) Celal Adan                                                 (İstanbul)

16) Seyfettin Yılmaz                                          (Adana)

17) Necati Özensoy                                           (Bursa)

18) Kemalettin Yılmaz                                       (Afyonkarahisar)

19) Mehmet Günal                                             (Antalya)

20) Murat Başesgioğlu                                      (İstanbul)

21) Cemalettin Şimşek                                      (Samsun)

Gerekçe:

Türkiye'de son dönemde toplumsal şiddetin artması gözle görülür hâle gelmekle birlikte, son bir ay içerisinde çeşitli alanlarda görev yapan kamu görevlilerine yönelik saldırılar, sosyal anlamda büyük bir tehlikenin olduğunu göstermiştir.

Gaziantep'te Dr. Ersin Arslan'ın görevi başında bir hasta yakını tarafından şehit edilmesinin ardından, bu milletin oyuyla seçilmiş bir milletvekilinin Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tartıştığı Dr. Oğuz Eroğlu’na saldırıda bulunması ve İstanbul Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde Gökçe Akgül Karadana'nın yumruklanmasına ilişkin iddialar tıp alanında doktorlara karşı artan şiddeti göstermektedir. Tıp alanında faaliyet gösteren kamu çalışanlarının yanında öğretmenlere karşı da şiddetin sıkıntı arz eden boyutlara ulaşması, İstanbul Esenyurt'ta bulunan bir lisede sınıfta görevini ifa etmekteyken Narife Çekçek'in öğrencisi tarafından bıçaklanmasıyla net şekilde açığa çıkmıştır.

Eğitim alanında atanamayan öğretmenlerin sorunlarının devam etmesi yanında, Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından alınan fen edebiyat fakültelerine yönelik aldığı pedagojik formasyonu kaldırma kararının yarattığı olumsuz atmosfere bir de eğitim görevlilerinin can güvenliğini hedef alan saldırılar eklenmiş, gelinen nokta daha da vahim bir durumun işaretlerini vermiştir.

Kısa süre önce TBMM'de sağlık sektöründe çalışan vatandaşlarımıza yapılan saldırıların incelenmesi amacıyla kurulan araştırma komisyonunun yanı sıra öğretmenlerimizin sorunlarını incelemek ve son dönemde eğitim camiamızın çalışanlarına ilişkin yaşanan şiddet olaylarının araştırılması amacıyla kurulacak Meclis araştırma komisyonu sorunların belirlenmesi ve çözülmesinde büyük bir rol oynayacaktır.

BAŞKAN – Bilginize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

 

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

 

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3'üncü sırada yer alan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (x)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

22/1/2014 tarihli 50’nci Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının birinci bölümünde yer alan 8’inci maddesi kabul edilmişti. Şimdi 9’uncu maddenin görüşmelerine başlayacağız.

Madde üzerinde maddenin çıkarılmasına ilişkin dört önerge vardır. Bu önergelerden Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi gruplarına mensup milletvekillerince verilen iki önerge maddenin Anayasa’ya aykırılık sebebiyle çıkarılmasını isteyen önergelerdir.

Bildiğiniz gibi İç Tüzük’ün 84’üncü maddesine göre bir kanun tasarı veya teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi sırasında tasarı ve teklifin belli bir maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler diğer önergelerden önce oylanır.

Bu nedenle önergeleri sırasıyla okutacağım. Önce bahsettiğim iki Anayasa’ya aykırılık önergesini birlikte işleme alacağım ve oylayacağım. Önergelerin kabul edilmesi hâlinde 1’inci madde tekliften çıkacak olup diğer önergeyi işlemden kaldıracağım. Önergelerin kabul edilmemesi hâlinde ise 1’inci maddeyi metinden çıkarmayı öngören diğer önergenin işlemine devam edeceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra  sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanununun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     İdris Şahin                                        Salih Koca                               Mehmet Şükrü Erdinç

        Çankırı                                            Eskişehir                                             Adana

     Oya Eronat                                Süreyya Sadi Bilgiç                             Türkan Dağoğlu

     Diyarbakır                                           Isparta                                             İstanbul

                                                       Ayhan Sefer Üstün

                                                                Sakarya

 

"Daire başkanlıklarına birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından muvafakatleri alınarak Bakan tarafından atama yapılır. Strateji Geliştirme Daire Başkanlığına ise dört yıllık yüksek öğretim mezunlarından, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi görevlerde oniki yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde aranan şartlara sahip olanlar arasından da atama ya da görevlendirme yapılabilir.”

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   İdris Baluken                                       Erol Dora                                      Pervin Buldan

         Bingöl                                              Mardin                                                Iğdır

    Bengi Yıldız                                       Nazmi Gür                                                

        Batman                                                Van

 

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (9.) maddesinin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

  Ali Rıza Öztürk                             Dilek Akagün Yılmaz                           Ömer Suha Aldan

        Mersin                                               Uşak                                                Muğla

    Celal Dinçer                                     Müslim Sarı                                    İlhan Demiröz

         Bursa                                              İstanbul                                              Bursa

                                                       Birgül Ayman Güler

                                                                  İzmir

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

      Faruk Bal                                        Oktay Vural                                  Yusuf Halaçıoğlu

         Konya                                                İzmir                                               Kayseri

     Celal Adan                                 S. Nevzat Korkmaz                           Murat Başesgioğlu

       İstanbul                                             Isparta                                             İstanbul

 

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Anayasa’ya aykırılık önergelerine Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Birgül Ayman Güler konuşacak.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya tarihinde bizim bugün karşılaştığımız gibi meselelerle karşılaşanların önerdikleri bir çözüm yolu var.

Ders kitaplarının pek çoğunda görürsünüz, Roma’da bir zamanlar yargıçlık görevi yalnızca senatörlerindi. “Senatörler bozuldular, şövalyelere verelim.” dediler; sonra “Şövalyeler de yanlış kararlar aldılar.” deyip bu kararları defterdarlara vermeye başladılar; sonra karma gruplardan yargıç heyetleri oluşturdular ve çöküş bir türlü engellenemedi.

Buna ilişkin olarak dünyanın akıllı insanlarından birinin bize söylediği şey “Eğer bu kadar bozulmuşsa işler bir cumhuriyette, ilkelere dönün.” önerisidir. “İlkelere dönün. Eğer yalnızca içkide değilse bozukluk, bozukluk içkinin içinde olduğu kaptan geliyorsa yapılacak tek şey vardır: İlkelere dönün.”

Şimdi, Türkiye’de ne yazık ki tarafsız ve bağımsız yargı bozulmuştur. Yapılması gereken şey, tarafsız ve bağımsız yargı sistemini kurmaktır. Bunun yolu bellidir; bunun yolu şimdi bizim önümüze gelen HSYK kanun teklifi değildir.

Biz son altı yedi yıldan bu yana, haksız yere suçlandıkları, sahte delillerle tutuklandıkları, gizli tanık uygulamasıyla insanoğlunun kabul edemeyeceği muamelelere maruz bırakıldıkları ve ne yazık ki hapishanede daha yargının sonucunu görmeden can verdikleri için -Ergenekon, Balyoz davaları gibi- tutukluların haksız yere yargılandıklarını söyledik. Burada, kulakları duymayan hâkimler, söyleyecekleri kendilerine başkaları tarafından sufle edilmiş savcılar var dedik. O mahkemeleri gittik gördük, dinledik, vicdanlarımız kanadı. Orada can verenleri, orada haksız yere tutukluyken evlatlarını kaybedenleri, Fatih Hilmioğlu gibi aynı zamanda kanserle baş etmeye çalışanları ne yazık ki ne o mahkemeler duydu ne yargıçlar duydu ne Hükûmetiniz ne Cumhurbaşkanınız ne de yazık ki sizler duydunuz.

Ve şimdi, ne iyi ki Başbakanlık Başdanışmanı “Millî orduya kumpastır bu Balyoz.” dedi. Onu söylüyorduk, ortada kumpas var diyorduk. Sayın Baykal’a, Erbakan’a ve Sayın Demirel’e benzer kaset komploları kuruldu. Sayın Başbakandan duyduk, biz bunu diyorduk. Türkiye'nin siyasetine komplolarla ve kasetlerle yön vermeye çalışan ele geçirilmiş bir yargı var diye son altı yıldan bu yana bas bas bağırıyorduk. Dinlemeler ve izlemelerle her türlü ahlaki değeri yitirmiş bir çetenin Hükûmetiniz tarafından korunup kollandığını ve biz de gözlemimize göre âdeta o çetenin Hükümetiniz olduğu izlenimini dile getiriyorduk.

Şimdi diyorsunuz ki: “Bir çete var, bir paralel devlet var.” Elbette var ve buna karşı elbette mücadele edilmeli ama o mücadele susmuş vicdanlarla nasıl yapılacak? Hâlâ evladının acısı üzerine canıyla boğuşan, Malatya’da İnönü Üniversitesi Rektörlüğü yapmış değerli bilim adamı Fatih Hilmioğlu’nun sesini siz hâlâ duymuyorken bu hesaplaşma nasıl yapılacak? Bir an önce bu haksız yargılamaların sonuçlarıyla beraber ortadan kaldırılması gerekir. Bir an önce, yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarını dile getirmiş olanlar bu kumpasçı ve komplocular olsa bile, yargı organlarının içinden konuştukları için tarafsız ve bağımsız bir HSYK yaratılarak soruşturulması gerekir. Türkiye’nin bu ağır yükten kurtulması ilkeyi hatırlamaktan geçiyor. Bozulma, bozulan içki değil, bozulan içkinin kabı. Kap bozulmuşsa çözüm bellidir, ilkeleri hatırlamak. İlke, tarafsız ve bağımsız yargıdır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki diğer önerge hakkında Isparta Milletvekili Sayın  Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Hem Adalet Komisyonunda, hem Anayasa Komisyonunda hem de Genel Kurulda defalarca bu kanun teklifinin Anayasa’nın bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve hâkimlik teminatına, hatta başlangıçtaki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu baştan beri söyleyip geliyoruz. Dolayısıyla, artık, sağır sultanın bile duyduğu bu hususta çok daha fazla şey söylemek istemiyorum bu aldığım sözde.

Buradan Sayın Erdoğan’a ve Sayın Davutoğlu’na seslenmek istiyorum. Sadece bir milletvekili olarak değil ama hepiniz gibi elhamdülillah Müslüman bir Türk vatandaşı olarak da seslenmek istiyorum.

Kafanızı Orta Doğu coğrafyasına gömdünüz, dünyadaki hele hele Türk dünyasındaki olan biteni görmezlikten gelmeye devam ediyorsunuz. Oralarda emperyalist güçler kelimeişehadete iman etmiş, yüzünü kıbleye dönmüş, secde etmiş birçok Müslüman Türk üzerinde zulümler yapıyorlar, katliamlar yapıyorlar. Aslında anladınız nereden bahsettiğimi, Doğu Türkistan ve Uygur Türklerinden bahsediyorum. Defalarca bu kürsüden dile getirdim, ben de konuşmalar yaptım. Orada yaşanan çok ciddi bir insanlık dramı vardır, gözlerinizi buna kapamayın değerli AKP milletvekilleri.  Yüce dinimiz bile öncelikli olarak yakınlarımıza bakmamızı emrediyor.

Geçen sene Müslüman Uygur Türkleri açısından son derece zor geçmiştir. Dinine, diyanetine, inancına, ibadetine karışılmış, yasaklar getirilmiş, hapisler, zindanlar ve katliamlarla hesaba tutulmuştur. Kimlikleri inkâr edilmiştir, İslami ve geleneksel hayattan kopartılmaya çalışılmıştır. Buna karşı koyan kardeşlerimiz de tank paletleri altında ezilmiş, tertemiz vücutları işkencelere tabi tutulmuş, derileri soyulmuştur değerli arkadaşlar.

Geçen sene yaşanan hadiselerden bizlere ulaşanlardan kısaca bahsetmek istiyorum. Sadece geçen yıl yaşanan hadiselerdir bunlar: 7 Martta Saybağ Caddesi olaylarında 4, 23 Nisanda Kaşgar Maralbeşi ilçesi Serikbuya’da 6, 26 Haziranda Piçan ilçesi Lukçün olaylarında 46, 26 Haziranda Hoten Hanerik olayında 15, 20 Ağustosta Kağılık Yılkıcı kasabasında 22, 28 Ekimde Tiananmen’de 3, 16 Kasımda yine Maralbeşi Serikbuya kasabasında 9, 15 Aralıkta Kaşgar Saybağ’da 14 kişi bu olaylarda maalesef hayatlarını yitirmişlerdir.

Çin, tanımış olduğu Doğu Türkistan Anayasası’ndaki hakları bir türlü bu kardeşlerimize vermeye yanaşmamakta, özgürlük taleplerini de tanklar ve ağır silahlarla ezmeye çalışmaktadır. Uygur Türklerinin lideri Sayın Rabia Kadir ülkesinden çıkarılmış, evlatlarından ve Doğu Türkistanlı kardeşlerinden ayrı bırakılmıştır. Kadere bakın ki Sayın Kadir’e ülkemiz de giriş yasağı uygulamaktadır. Çin Çinliğini yapacak ama Türkiye'nin bu yaptığını anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. On gün önce de Doğu Türkistanlı akademisyen İlham Tohti tutuklanmıştır. Akademik saygınlığı yanında Uygur Türklerinin anayasal haklarını talep eden Sayın Tohti’den tutuklandığı andan itibaren haber alınamamaktadır. Net bir suçlama yoktur, bütün diktatoryal sistemlerde olduğu gibi, kanunları çiğnediği şüphesiyle gözaltına alınmıştır. Tüm uygar dünya ile birlikte Uygur Türklüğü de ayaktadır; gözleri olup görmeyen, kulakları olup duymayan Türkiye’den başka, Erdoğan’dan başka, Davutoğlu’ndan başka.

Bu Mecliste İnsan Hakları Komisyonu var. Gerçekten bu İnsan Hakları Komisyonu bu zulüm karşısında susacaksa bu Komisyon ne iş yapar anlamakta zorlanıyorum. Bir heyet ile Çin’e gidip bu zulmü yerinde araştırmak çok mu zor değerli arkadaşlar? Bir taraftan Çin’e milyar dolarlık füze ihaleleri vermeye çalışacaksınız… Hiç olmazsa bunun pazarlıkları esnasında, başta Sayın Rabia Kadir olmak üzere, Uygur Türklerinin ve orada yaşanan dramın pazarlığını yapsanız.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Doğu Türkistan Türklüğünün yanındayız, dün olduğu gibi bugün de sesi, nefesi olmaya devam edeceğiz. Suriye ve Mısır’a göstermiş olduğu ilginin hiç olmazsa bir kısmını Türk dünyasına da göstermesini ve bu gözü yaşlı coğrafyaya el uzatmasını talep ediyoruz Hükûmetin ve Doğu Türkistan’ın Türkiye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - …Türkiye’nin de Doğu Türkistan olduğunu bütün uygar dünyaya gösterelim. Sanal Rabia işaretleri yerine, gerçekte eziyet altında, zulüm altında olan Rabiaların sorunlarını taşıyalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                  İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hem sizi hem Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Biz, başından beri bu HSYK düzenlemesiyle ilgili görüşlerimizi bu kürsüden ifade etmeye çalışıyoruz. Tabii, bu düzenlemeyi de niçin buraya getirdiğinizi çok iyi biliyoruz. Asıl sebebin 17 Aralık operasyonu olduğunu, 17 Aralıkla ilgili sürecin de bu Mecliste kapsamlı bir şekilde tartışılması gerektiğini defalarca ifade ettik, bu konuşmamda da yine onu ifade edeceğim.

17 Aralık operasyonu iki boyutuyla ülke gündemine oturmuştur: Birincisi, bu yolsuzluk ve rüşvetle ilgili olan boyutu, ikincisi de paralel devlet yapılanmasıyla ilgili olan boyutu. Şimdi Mecliste Barış ve Demokrasi Partisi dışındaki siyasi gruplara baktığımızda gerek bu kürsüde yaptıkları konuşmalarda gerekse de bu konuyu gündemleştirme şekillerinde bu iki boyuttan bir kaçma şeklini görüyoruz. AK PARTİ Grubu yolsuzluk ve rüşvetle ilgili olan kısımdan kaçıyor, diğer muhalefet partileri de bugüne kadar paralel devlet örgütlenmesinin üzerine gitmeyi gündemleştirmiyorlar. Oysaki bu iki boyutu tartışmadan…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Biz bunu söylerken “Yok.” diyordunuz. Yıllardır biz mücadele ediyoruz o paralel devletle.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …bu iki boyutla ilgili ciddi bir mekanizma ortaya koymadan bir sonuç almamız mümkün değil.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Paralel devletle mücadeleyi biz yapıyoruz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - Şimdi, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili olan kısmının bir temiz eller operasyonu olduğuna inanıyor muyuz?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – İçeride olanlar bizim arkadaşlarımız.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - İki yıldır, üç yıldır yolsuzluklara göz yuman bir savcı ekibi, bir yargıç ekibi var, iki yıl, üç yıl boyunca göz yummuşlar, yolsuzluk yapan yapmış, rüşveti alan almış götürmüş, birdenbire düğmeye basılıyor. Burada amacın temiz eller operasyonu olmadığı aşikâr, ortada. Hükûmete yönelik, halkın iradesine yönelik bir darbe girişiminin olduğuyla ilgili dile getirilen iddiaları araştırıp bunların gerçeklik payı nedir, bunu ortaya koymak gerekir.

Diğer boyut, yolsuzlukla ilgili, rüşvetle ilgili boyut. Bunun üzerine en çok AK PARTİ Grubunun gitmesi gerekiyor. Çünkü neredeyse bu kürsüye gelen her muhalefet milletvekili hırsızlıktan bahsediyor, işte genelleştiriyor, bütün bir grubu zan altında bırakacak şekilde konuşmalar yapıyor ama AK PARTİ Grubu bu konuda, deyim yerindeyse, kılını kıpırdatmıyor.

Şimdi, bu çarpık tabloyu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bir yönüyle bir temiz eller operasyonuna ihtiyaç var, bir yönüyle de paralel devleti tamamen tasfiye etmiş bir demokratik devlete ihtiyaç var. Açıkçası, muhalefetin buradaki çabalarının, BDP dışındaki muhalefetin çabalarının biz, çok fazla bu paralel devletle yüzleşme amacına hizmet etmediğini görüyoruz. Yine, AK PARTİ Grubunun çabalarını da yolsuzlukların üstüne giden, temiz eller operasyonu başlatan bir dinamikle özdeşleştiremiyoruz. Dolayısıyla, 17 Aralık operasyonundan sonraki süreçle ilgili, Meclisin ciddi düzeyde inisiyatif alması ve bir süreç yürütmesi gerekir.

Biraz sonra konuşmalarımda, yargıyla ilgili daha önce de Sayın Başbakanın hangi konuşmaları yaptığını da gelip buradan aktaracağım. Daha çok geçmeden, bir yıl önce yargıyla ilgili konuşmaları Başbakanın ortadayken, bugün 180 derece dönüş yaparak farklı şeyler ifade etmesi de hiçbirimize inandırıcı gelmiyor. Dolayısıyla, biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak gerek güçlü bir temiz eller operasyonuna gerekse de devleti demokratikleştiren hızlı bir reform sürecine ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

HSYK’yla ilgili tartışmaların da bugün basına yansıyan kısmında nasıl ele alındığını da artık bilmiyoruz. Önce “Komisyona getirmeden Anayasa uzlaşmasını arayacağız.” demiştiniz, onu yapmadınız; şimdi, Genel Kurula getirdiğiniz ilk günden beri, muhalefet partileri olarak “Bunu Genel Kuruldan çekin, uzlaşma arayalım.” diyoruz, kulak tıkadınız. Bugün de basından çıkan haberlerde görüyoruz ki 22’nci maddeye kadar getirip ondan sonrasını dondurma gibi bugüne kadar bizim hiç karşılaşmadığımız bir tarzı işleteceksiniz. Açıkçası, ne yaptığınızı siz de bilmiyorsunuz. Ne yaptığınızı bilmeniz için de bu 17 Aralık operasyonuyla ciddi bir yüzleşmeye geçmeniz gerektiğini hatırlatıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanununun 11 inci maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ayhan Sefer Üstün (Sakarya) ve arkadaşları

"Daire başkanlıklarına birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından muvafakatleri alınarak Bakan tarafından atama yapılır. Strateji Geliştirme Daire Başkanlığına ise dört yıllık yüksek öğretim mezunlarından, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi görevlerde oniki yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde aranan şartlara sahip olanlar arasından da atama ya da görevlendirme yapılabilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Komisyon takdire bırakmaktadır Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün konuşacak.

Buyurun Sayın Üstün…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Başkanım, gerekçeyi okutacağız.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutacaksınız? Peki.

Gerekçe:

Kanun Teklifiyle Türkiye Adalet Akademisinin hizmet birimi olarak öngörülen "İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı" Adalet Komisyonunda kabul edilen önergeyle değiştirildiği halde maddenin dördüncü fıkrasında "İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı" ibaresine yer verilmiş olması sebebiyle önergeyle bu ibare diğer fıkralardaki ibareler dikkate alınarak "Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı" şeklinde değiştirilmekte ve bu birime hem genel idare hizmetleri sınıfından hem de hakim sınıfından daire başkanı atama ya da görevlendirmesi yapılmasına imkân tanınmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Önerge doğrultusunda değiştirilen 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Başkanım, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğundan elektronik oylamaya başvuracağız.

Süreniz üç dakikadır.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır.

9’uncu madde kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutacağım ve Anayasa’ya aykırılık önergelerini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   İdris Baluken                                       Erol Dora                                      Pervin Buldan

         Bingöl                                              Mardin                                                Iğdır

    Bengi Yıldız                                       Nazmi Gür

        Batman                                                Van

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (10) maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

  Ali Rıza Öztürk                             Dilek Akagün Yılmaz                           Ömer Süha Aldan

        Mersin                                               Uşak                                                Muğla

    Celal Dinçer                                     Müslim Sarı                                    İlhan Demiröz

       İstanbul                                            İstanbul                                              Bursa

Ali İhsan Köktürk

     Zonguldak

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

      Faruk Bal                                        Oktay Vural                                   Yusuf Halaçoğlu

         Konya                                                İzmir                                               Kayseri

     Celal Adan                                 S. Nevzat Korkmaz                           Murat Başesgioğlu

       İstanbul                                             Isparta                                             İstanbul

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi adına Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif gibi görünen 523 sıra sayılı tasarının 10’uncu maddesindeki değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, yargı ve yargıç bağımsızlığı hukuk devletimizin temelidir. Ancak, yargı ve yargıç bağımsızlığından söz edebilmek için sadece mahkemelerin şeklî olarak bağımsızlığı yeterli olmayıp yargı ve yargıçlar üzerinde yetki kullanan temel kurumların da bağımsız olması, yürütme erki karşısında bağımsızlıklarının sağlanması gerekir.

Ülkemiz açısından bakıldığında, yargı ve yargıçlar üzerinde yetki kullanan iki temel kurumdan birisi HSYK, diğeri ise Adalet Akademisidir. Bu nedenle, HSYK’nın hâkimlik teminatı ve yargı bağımsızlığı ilkelerine göre kurulup görev yaptığı Anayasa’mızın 159’uncu maddesinde güvence altına alınmış, aynı zamanda, hâkimlerin ve savcıların eğitiminden sorumlu Adalet Akademisinin de özerk olduğu Akademi Kanunu’nun 4’üncü maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ayrıca, tüm uluslararası hukuk belgelerinde, geride bıraktığımız süreçteki Avrupa Birliği ilerleme ve istişari ziyaret raporlarında, hâkim ve savcıların gerek meslek öncesi gerekse meslek içi eğitimlerinde yürütme karşısındaki bağımsızlıklarının sağlanması gerektiği ağır eleştiri konusu olmuştur. Yine, Avrupa Birliği ilerleme raporlarında, istişari ziyaret raporlarında, Adalet Akademisi Genel Kurulundaki Adalet Bakanlığının hiyerarşisi içerisindeki bürokratların sayısının azaltılması gerektiği önemle vurgulanmıştır.

Ancak, değerli milletvekilleri, uluslararası evrensel hukuk belgelerine ve Avrupa Birliğinden gelen tüm eleştirilere rağmen tasarının bu maddesi bu eleştirilere aykırı düzenlemeler içermektedir. Bakın, Avrupa Birliğinde Adalet Akademisindeki bürokratların sayısının azaltılması istenirken, bu kanun tasarısıyla, bu kanun teklifiyle, Bakanlığın hiyerarşisi altındaki bürokratların sayısı artırılmakta, Adalet Bakanı ve Müsteşarla birlikte bu sayı 11’e ulaşmaktadır. Yine, 1’inci derece hâkimler arasından, savcılar arasından seçilecek 6 hâkim ve savcının atama yetkisi Adalet Bakanına verilmektedir. Bununla da kalınmayarak Adalet Akademisi Başkanı ve 3 başkan yardımcısıyla birlikte Akademinin toplam 31 üyesinden 21 tanesini belirleme yetkisi doğrudan Adalet Bakanının eline geçmektedir.

Değerli milletvekilleri, hâkim ve savcıların eğitimlerinin Adalet Bakanlığından bağımsız olması gerekirken bu maddeyle Adalet Akademisinin Genel Kurulunun yapısı değiştirilmek suretiyle Adalet Akademisi tamamen Adalet Bakanının gündemine ve tasarrufuna sokulmaktadır. Sadece Adalet Akademisi Adalet Bakanının tasarrufu altına geçmekle kalmayıp aynı zamanda Adalet Akademisinden Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna gönderilecek 1 asil, 1 yedek üyeyi de belirleme yetkisi Adalet Bakanının eline geçmektedir. Bu düzenleme bununla da kalmayıp Adalet Akademisi içerisinden hâkim ve savcıların mülakat kuruluna gönderilecek 2 üyeyi de belirleme yetkisi Adalet Bakanına verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, dolayısıyla bu tasarıyla bir taşla üç kuruş vurulmaktadır. Bu tasarıyla hem Adalet Akademisi hem HSYK hem de hâkim ve savcı adaylarını belirleyen mülakat kurulu tamamen yürütmenin tahakkümüne girmekte, yürütmenin hâkimiyetine girmektedir.

Değerli arkadaşlar, böyle bir düzenleme hukuk devletinde meşru olarak görülemez, böyle bir düzenleme Anayasa’mıza açıkça aykırıdır. Bu düzenleme sadece Anayasa’mıza açıkça aykırı olmakla kalmayıp yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdığı için cumhuriyetin temel niteliklerini de değiştirmektedir. Açıkça bu yasayla öngörülen, bir rejim değişikliğidir. Ancak, daha acı olanı, bu rejim değişikliğinin 17 Aralıkta meydana gelen yolsuzluk operasyonundan sonra bakanların, Başbakanın çocuklarına yargı muafiyeti, yargı bağışıklığı sağlanmak amacıyla gerçekleştirilmiş olmasıdır. Türk yargısı, bakanların, Başbakanın çocuklarının gelecekleri için, önlerindeki soruşturmaların kesilmesi için açıkça tepelenmekte, ayaklar altına alınmaktadır.

Ancak, burada şunu söylemek istiyoruz: Bu kadar ağır bir düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirenler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - Sırf yolsuzlukları örtmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine götürenler tarih önünde de, Türk halkı önünde de, yargı önünde de er geç hesap verecektir.

Bu duygu ve düşüncelerimle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önerge adına Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  öncelikle şunu ifade etmem lazım: Müsaade ederseniz, açıkça, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’e sataşıyorum ve kendisine Sayın Başkan, lütfen, sataşmadan burada söz verin. Neden? Çünkü dünyanın her yerinde bir olay olur ama bir tek Türk’e karşı yaşanan işkencelerden, yapılan hakaretlerden İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün bir alakası olmaz. Sayın Ayhan Sefer Üstün, size sataşıyorum, lütfen gelin, burada cevap verin. Doğu Türkistan’da, 70 yaşındaki annesiyle, Müslüman Türk olmaktan başka hiçbir suçu olmayan insanlarımız tutuklanıyor, İlham Tohti tutuklanıyor, işkencelerden geçiriliyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu… Sayın Ayhan Sefer Üstün’ün kılı kıpırdamıyor. Siz acaba İnsan Hakları Komisyonu olarak Türkleri bu çerçevenin dışında mı tutuyorsunuz Sayın Sefer Üstün? Size açıkça sataşıyorum; gelin, buradan Türk milletine cevap verin.

Değerli arkadaşlar, bugün Sayın Başbakanı dinledim. Dün burada üzücü bir hadise yaşandı ama Sayın Başbakanın konuşmasından, buradaki üzücü hadiselerin daha da devam etmesi yönündeki mesajlarından doğrusu utanç duydum. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada üzücü hadiseler yaşanıyor ve hepimize düşen, buradaki seviyeyi yükseltmektir. “Konuşan cevabını alır.” şeklinde daha da ortamı gerecek açıklamalardan, Sayın Başbakan başta olmak üzere hepimizin bundan çekinmesi lazım.

Değerli arkadaşlar, ortada açıkça Anayasa’ya aykırı bir durum var iken, ortada açıkça Anayasa’ya aykırı bir durum var iken siz getirdiniz, 2010 tarihinde, bugün elinize ayağınıza dolanan HSYK Yasası’nı geçirdiniz referandumda. Biz o tarihte çok uğraştık, Sayın Genel Başkanımızın kitapçıklarını bütün Türkiye’ye anlattık. Milliyetçi Hareket Partisi bu yasaya neden “hayır” dememiz gerektiğini ifade etti ve biz bugünleri gördük, Sayın Genel Başkanımız bugünleri gördü ve bu yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu gibi, yandaşlaşmaya da sebep olacağını açıkça ifade ettiği hâlde, siz bugün “Haşhaşi” dediklerinizle o gün kol kola girmiş olduğunuz için buna kulak asmadınız. Bugün bakıyoruz ki maalesef, bir tarafta haramiler, öte tarafta Haşhaşiler bu bizim reddettiğimiz yasa yüzünden kavga ediyorsunuz. Bugün gelmiş, yine aynı hatayı yapmakta da ısrar ediyorsunuz.

Arkadaşlar, siz bu yolda devam ettiğiniz sürece, yarın da bugün kabul ettiğiniz yasadan dolayı yine sıkıntı yaşayacaksınız. Bugün kabul etmeye çalıştığınız yasa da yarın elinize ayağınıza dolaşacak. Onun için, yol yakınken gelin, bu meseleyi partilerin uzlaşmasıyla çıkarmaya çalışalım. Zaten, siz, birtakım düzenlemelerle yeterince savcıyı sürdünüz, yeterince polisi sürdünüz, bari Anayasa’yı çocuk oyuncağı hâline getirmeyin; bari burada el kaldırarak, sayısal çoğunluğunuza dayanarak Anayasa’yı bir kez daha yanlış yerlere sürüklemeyin. 2010 tarihinde Anayasa’yı yanlış bir noktaya çektiniz. Bugün, Türkiye, tarihinde olmadığı kadar bir çıkmazın içerisinde. Türkiye hiçbir dönemde bu kadar çıkmazın içine girmemişti. Dolar, euro almış başını gidiyor ve siz hâlâ bunları umursamaz bir tavırla “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” diye burada ısrarla yanlışa devam ediyorsunuz. Gelin, yol yakınken bu yanlıştan dönün, bu yasayı çekin ve ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisinde partilerin uzlaşması yolunu arayın. Aksi takdirde, nasıl 2010’da hata yaptıysanız aynı hatayı bugün yapıyorsunuz, nasıl 2010’daki hata bugün ayağınıza dolandıysa bugün yaptığınız hata da yarın ayağınıza dolanacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Karar yeter sayısı…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Buyurun Sayın Satır.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın milletvekili konuşmasında Sayın Başbakanımızın dünkü olay…

BAŞKAN – Sayın Satır, duymuyorum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sesim kısık, özür dilerim.

Dünkü olayla ilgili Sayın Başbakanımızın konuşmalarını tahrif ederek ifade etti. Kendisine cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika. Lütfen yeni sataşmalara neden olmayın.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, Ayhan Sefer Üstün’e sataştım, grup başkan vekiliyle ilgili herhangi bir şey demedim. Lütfen, sataştığım kişi gelsin cevap versin.

BAŞKAN – Grup başkanıyla ilgili…

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Açıkça sataştığım…

BAŞKAN – Sayın Oğan, teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Satır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

 

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Vekilim, herhâlde takdir edersiniz, grup başkan vekilleri burada Sayın Başbakanın temsilcileridir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başbakanın değil! Siz Başbakanın temsilcisi değilsiniz, Genel Başkanın temsilcisisiniz!

MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün yaşanan olayla ilgili hepimiz, Sayın Başbakanımız ve her birimiz üzüntülerimizi belirttik. Bildiğiniz gibi, dün arkadaşımıza burada kınama cezası verildi.

Şunu bildirmek isterim ki, hepinizin bildiği gibi masumiyet karinesi vardır ve suçun şahsiliği prensibi vardır. Bütün bunlara rağmen son bir haftadır sürekli bizlere, değerli milletvekili arkadaşlarımıza fon hâlinde, birlikte “hırsız var”, “hırsız geliyor”, “hırsızlar” gibi birtakım tabirler ve eylemlerde bulundunuz (CHP ve MHP sıralarından “Yok mu” sesleri, gürültüler)

Müsaade ederseniz konuşmamı bitireyim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) – Hiçbirimiz şiddeti desteklemiyoruz ama şunu bilmenizi isteriz ki, gerek bireysel olarak açacağımız davalarda gerek grup olarak ortak hareketle, bu tip ifadelerde bulunan değerli milletvekillerine, bu tip ifadelerde bulunan grup başkan vekilleriyle gerek hukuki zeminde gerek siyasi alanda halkımıza şikâyet ederek sizlerle mücadele edeceğiz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Çok korktuk, inanın öyle korktuk ki?

MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) – Bizler buraya sırça köşklerden gelen milletvekilleri değiliz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hırsız yok mu? “Hırsız yok.” diyebiliyor musunuz?

MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) – Hepimiz dişimizle tırnağımızla, çalışarak emeğimizle buraya geldik.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hırsızı da var, küfürbazı da var, kabadayısı da var.

MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) – Ne onurumuzu size yediririz ne ezdiririz ne grubumuzu size ezdiririz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hem kabadayılık yapıyorsunuz hem küfür ediyorsunuz hem de üste çıkıyorsunuz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (Devamla) – Bunu özellikle bilmenizi isteriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz sizinle hukuki zeminde bireysel olarak hepimiz mücadele edeceğiz. Ayrıca, alanda halkımıza şikâyet edeceğiz, bunu da bilmenizi isteriz. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) Bugünden sonra, şiddete karşı olmakla beraber, bize yönelecek her türlü kötü söz ve eyleme cevap vereceğimizi de bilmenizi isteriz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Grubumuzun üyelerine sataştığı için grup adına cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

İki dakika…

Siz de lütfen yeni sataşmalara neden olmayın Sayın İnce.

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yatak odasında kasalar çıkmış, ayakkabı kutusunda dolarlar çıkmış. Bir telaş içerisinde 2 bin polisin yerini değiştirmişsiniz, savcıların yerini değiştirmişsiniz. Alelacele kanun değiştirmek istiyorsunuz. Bir telaş içindesiniz, bunu görüyoruz. Bu telaşınızı mahkemede çözmek istiyorsunuz, hâkimleri, savcıları ayarlamak istiyorsunuz. Burada insanlar, milletvekilleri, muhalefet milletvekilleri, CHP milletvekilleri size bunu hatırlatınca da kaba kuvvetle bunu kapatmak istiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, yapmak istediğiniz bu.

Bir düşünceyi, yolsuzluğu, rüşveti, hukuksuzluğu yumrukla kapatamazsınız. Bakın, o yetmez. Biber gazıyla gelin, TOMA’larınızla gelin, yine susturamazsınız, bu susmaz. İnsanlar bunu anlatacak, bunu söyleyecek. Bakın, sokakta insanları susturuyorsunuz; maliyeciyi de susturuyorsunuz, polisi de susturuyorsunuz, vergiciyi de susturuyorsunuz; bir şekilde susturuyorsunuz. Biz susmayacağız, bunu anlatacağız, bunu millet görecek. Bu telaşınızdan vazgeçin; hâkimleri, savcıları değiştirmekten, polisleri değiştirmekten. Kanunlar yaparak kendinizi sağlama alacağınızı düşünmeyin. Biz hepinize, size “hırsız” demedik, biz hırsıza “hırsız” dedik, biz hırsıza “hırsız” dedik. (CHP sıralarından alkışlar)

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – “Hırsız var, hırsız var.” deyip duruyorlar.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Neden hepinize diyelim, neden hepinize diyelim?

Başbakanın açıklamasını da kınıyorum. Teşvik ediyor, teşvik ediyor. Ortada villa pazarlığı var mı, yok mu?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Var.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Bunlar yalan mı doğru mu? Hayırlı cumalar, nerede villalar? Var mı, yok mu, bunu açıklayacaksın! (CHP sıralarından alkışlar) Geleceksin, söz söyleyeceksin. Yumruk atmak bizim görevimiz değil, söz söylemek bizim görevimiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Sen de söz söyle, hakaret etme.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Kötü bir söz söylersek mahkemeye gidersiniz. Bu kadar basit.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.

ALİ AŞLIK (İzmir) – Mahkeme kararı olmadan hiç kimseye söz söyleyemezsiniz.

HASAN ÖREN (Manisa) – Konuşma lan! Otur yerine! (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HASAN ÖREN (Manisa) – Yeter artık be! (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen, rica ediyorum, sakin başladığımız bir çalışma gününü sakin olarak bitirelim, lütfen.

HASAN ÖREN (Manisa) – Hep konuşuyorsun ya!

BAŞKAN – Sayın Ören, lütfen… Sakin bir çalışma gününe başladık, sakin bir şekilde bitirelim. Lütfen, rica ediyorum.

Buyurun Sayın Bal.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, biraz önce… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Yalnız, duymuyorum arkadaşların hızlı konuşmalarından dolayı.

FARUK BAL (Konya) – …milletvekilimiz Sinan Oğan’ın sataşması nedeniyle söz alan AKP Grup Başkan Vekili milletvekillerimizi de tehdit… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Hiçbir şey duymuyorum Sayın Bal.

Sayın milletvekilleri, bakın, bir milletvekilimiz konuşuyor. Ben onu dinleyeceğim ve ona göre işlem yapacağım. Lütfen…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, biraz önce söz alan AKP Grup Başkan Vekili, söz almanın nedenini Sinan Oğan’la ilgili …

BAŞKAN – Bu kadar yakından duyuyorum Sayın Bal. Arkadaşlar da duysun.

FARUK BAL (Konya) - …bizim milletvekillerimizi de mahkemeye vermekle -bize “hırsız” diyorsunuz demekle- tehdit etti. Grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Ama tehdit yok galiba Sayın Bal yani.

FARUK BAL (Konya) – “Milletvekillerini mahkemeye vereceğiz.” diye ifade etti.

BAŞKAN – O kendi şahsi tasarrufunu söyledi. O bir hakaret değil ki, tehdit de değil Sayın Bal.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Efendim, daha nasıl hakaret edecek Sayın Başkan? Allah Allah! Ölçüye bak!

FARUK BAL (Konya) – CHP’ye veriyorsunuz, bize niye vermiyorsunuz?

BAŞKAN – Peki hadi, size verelim, ona da verelim.

Sayın Bal, buyurun, iki dakika…

Grup temsilcisi olarak Sayın Bal’a söz verdim.

3.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik hayatımızda çok ciddi bir kanunu görüşüyoruz. Bu kanun görüşmelerinde, bir toplum olarak, bir devlet olarak en temel olan değerlerimiz tartışılmaktadır, adalet, hukukun üstünlüğü gibi.

Elbette ki ortaya çıkmış olan -17 Aralıkta- sonuçlar, fotoğraflar, paralar, kasalar Adalet ve Kalkınma Partisinin Grubunda bulunan çok saygın, hukuksuzluğa, rüşvete, yolsuzluğa karşı milletvekillerini rahatsız etmektedir. Bu rahatsızlığın elbette ki parti içerisinde gereğini yerine getirmek yerine, özellikle AKP’nin bazı milletvekilleri ve grup yöneticileri bir tartışma çıkararak, bir kavga çıkararak, sataşarak grup mensubiyetinden hareketle bu kanunu geçirme gibi bir strateji izliyorlar. Bunun için CHP’yle tahterevalli siyaseti güdüyorlar. CHP de kavgaya hazır. İşin özünü biz burada tartışamıyoruz. İşin özü, hukuksuzlukla, adaletsizlikle mücadelede hukukun üstüne AKP şapkasını geçirme davasıdır bu. Buna biz karşı olacağız; vakarımızla, sağduyumuzla, aklıselimimizle sizi belirli bir noktada tutabilme gayreti içerisindeyiz.

Dolayısıyla, Sayın Grup Başkan Vekilinin burada telaffuz edilen laflar nedeniyle grubumuzu da tehdit eder şekilde “Mahkemeye vereceğiz.” demesini bir tehdit olarak algılıyoruz. Bunu da tehdit etmekteki niyetinin… Yasallaştırılmış yargıya güvenerek böyle bir tehdit aracı kullandığına inanıyoruz. Buna rağmen Türkiye’de hâkimlerin var olduğunu kendisine ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Bal, tutanaklara bakarsan hakaretler açık.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Canikli, buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, Sayın İnce grubumuza hakaretlerde bulundu. Sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Lütfen yeni bir sataşmaya neden olmayın Sayın Canikli.

4.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyoruz.

Değerli arkadaşlar, biz hâkim değiliz, biz savcı değiliz; sizler de, hiç kimse burada hâkim ve savcı değil. Şu anda yargıya intikal etmiş olaylar ve hadiseler var. Bunlar genel hükümler çerçevesinde yargılanacak, sonuçta ne olacak hep birlikte göreceğiz.

Burada hepimizin görevi, bizlerin görevi, kamunun, kamu elemanlarının görevi, herhangi bir yolsuzluk iddiasının veya suç teşkil eden bir fiilin yargıya intikal ettirilmesidir. (CHP sıralarından gürültüler) Yargıya intikal ettirilmesidir. Yargıya intikal ettirildikten sonra gereğini yargı yapar.

MÜSLİM SARI (İstanbul) – Bırak görevini yapsınlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Niye savcıları değiştirdiniz o zaman?

NURETTİN CANİKLİ  (Devamla) – Ama herkes kendisini hâkim ve savcı yerine koyarak hüküm verirse biraz önce burada yaptığı gibi… (CHP sıralarından gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Niye savcıları değiştirdiniz? Niye yargıçları değiştirdiniz?

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Herkes görevini yapsın.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen…

NURETTİN CANİKLİ  (Devamla) – Bakın, dinlemeye bile tahammül edemiyorsunuz; o zaman olmaz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hem yargıya güveniyorsun hem de değiştiriyorsun; böyle saçma şey olur mu? Babanızın çiftliği mi orası?

BAŞKAN –  Sayın İnce, lütfen arkadaşlarınıza bir rica edin, lütfen…

NURETTİN CANİKLİ  (Devamla) – Değerli arkadaşlar, önce  başkasını suçlayacağınız yerde eski Sayın Genel Başkanınızın, bakın bu olay… Biraz önce konuştuğumuz olaylar yargıya intikal etti, yargılanacak ama Sayın Genel Başkanınızın yani Sayın Deniz Baykal’ın, daha önceki, büyük kongrede yaptığı bir konuşma var; hepiniz biliyorsunuz.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – İzmir Cumhuriyet Savcısını niye görevden alıyorsunuz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisinin MYK’sı tarafından onaylanmış, kabul edilmiş, tespit edilmiş ve rapor hâline getirilmiş birtakım iddialar var, çok ciddi iddialar, hatta içinde çok kuvvetli ispat araçları olan iddialar var; bunlara baktınız mı? Bakın, bunlar Cumhuriyet Halk Partisi MYK’sı tarafından onaylanan… (CHP sıralarından gürültüler)

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Bakana da söyle fezlekeleri göndersin!

TUFAN KÖSE (Çorum) – Boş konuşuyorsunuz, boş konuşuyorsunuz! Vallahi, boş konuşuyorsunuz!

NURETTİN CANİKLİ  (Devamla) –  Bak, bir şey söylüyorum: Siz kendi MYK’nızın kararına inanmıyor musunuz değerli arkadaşlar? Önce bunlara bakın. Suçlamadan önce  bunlara  bakın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)  Bunları konuşacağız, hepsini konuşacağız. Eleştirebilirsiniz, her şeyi söyleyebilirsiniz ancak küfür edemezsiniz, hakaret edemezsiniz; buna müsaade edemeyiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

MUHARREM İNCE (Yalova) –  Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın İnce, sizden önce Sayın Üstün’ün sataşmadan dolayı söz talebi vardı, müsaade ederseniz…

Buyurun Ayhan Sefer Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 

5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi sözcülerinin şahsıma direkt olarak sataşmasından dolayı söz istedim; bana bu fırsatı verdikleri için de teşekkür ediyorum.

İnsan hakları meselesi bizden önce şöyle yürüyordu: Yabancılar gelir Türkiye'nin her tarafını teftiş ederler, raporlar yayınlarlar, şunları şunları yapacaksınız derler ve biz de boynumuzu eğer, bu şekilde bunları kabul ederdik ancak bizden sonra durum değişti, bu, karşılıklı bir saygı çerçevesinde yürümeye başladı. Evet, bizim kapılarımız açık ama dedik ki: “Sadece siz gelip teftiş edemezsiniz, bizler de sizlere gidip yerinizde, başta vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza, mazlum milletlere neler yapıyorsunuz, bunları teftiş ederiz.”

Bakın, Almanya’da, Alman Parlamentosunda…

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Almanya’yı değil, Doğu Türkistan’ı anlat, onun için sataştık. Masal anlatma burada!

ALİM IŞIK (Kütahya) – Doğu Türkistan için sataştı.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Geleceğim sabret, geleceğim.

Alman Parlamentosunda muhatabımla yarım saat konuştum, yarım saat sonra, muhatabım ellerini kaldırdı, dedi ki, sizin temsilciniz de vardı orada: “Sayın Üstün, bir dakika nefes alayım. Ben yirmi beş yıldan beri sorguluyordum, ilk kez biri geldi, beni sorguluyor; ne kadar zor bir işmiş.” Biz vatandaşlarımızın hakkını sorgulamak için Almanya’da, Belçika’da, Fransa’da her gün her yerde geziyoruz arkadaşlar.

Gelelim Doğu Türkistan’a. Doğu Türkistan meselesi de gündeme geldikten sonra, başta Sayın Ülker Güzel önerge verdi ve yine Sayın Atila Kaya önerge verdi. Bakın, şurada hangi günü almışız? 10 Ekim 2013 günü bunu gündemimize almışız ve şu anda bir izleme dosyamız var, Doğu Türkistan’da yapılan her şeyi izliyoruz. İnsan Hakları Komisyonunun yaptığı çalışmalar sizin hükûmetler döneminde yapılamamıştır arkadaşlar, bunu bilesiniz.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – İlham Tohti içeride işkence görüyor, onu söyle, masal anlatma!

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Bizler dünyanın neresinde bir mazlum varsa, neresinde bir soydaşımız varsa onun hakkını aramaya devam edeceğiz diyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın İnce…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Eski Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal’la ilgili sert eleştirileri oldu...

RECEP ÖZEL (Isparta) – Deniz Baykal’la ilgili değil ki.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Baykal’la ilgili değil canım.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben konuşmasından bahsettim sadece.

BAŞKAN – Sayın Deniz Baykal’la ilgili bir eleştiride bulunmadı.

Sayın İnce, bir dakika…

MUHARREM İNCE (Yalova) - …ve belediye başkan adayımızla ilgili bir şey söyledi.

BAŞKAN – Hah, o zaman oldu.

Peki, buyurun iki dakika…

AHMET YENİ (Samsun) – Deniz Baykal cevaplasın, Deniz Baykal orada.

BAŞKAN – Yalnız, sizden de özellikle rica ediyorum sayın milletvekilleri, parti gözetmeksizin söylüyorum: Bu Meclisin geleneğinde laf atmak elbette ki vardır ama laf atmalar öyle bir boyutta ki…

ADNAN KESKİN (Denizli) – Dövmek de var mı Başkan, dövmek!

BAŞKAN – …konuşmacının burada düşüncelerini ifade etme özgürlüğünü engelleyecek niteliğe ulaşıyor. Lütfen bu hassasiyeti sizden rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

Sayın İnce, buyurun.

6.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Canikli, benim partimin eski genel başkanıyla, İstanbul belediye başkan adayımızın yedi sekiz sene önce olmuş konuşmasını dilinize dolayacağınıza…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yargıya intikal etmemiş ama o…

MUHARREM İNCE (Devamla) – …bak, arka sırada oturan arkadaşlarınız var, neden orada oturuyorlar, sizin yanınızda oturmuyorlar bilmiyor musunuz? Hırsızlığa, yolsuzluğa, rüşvete karşı çıktılar, karşı çıktılar. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Hadi oradan!

MUHARREM İNCE (Devamla) – Dediler ki: “Din ile iman ile hırsızlık bir arada olmaz.” Siz onları tehdit ettiniz, onları tehdit ettiniz, onları disipline vereceğinizi söylediniz, hırsızlıkla ilgili o konuda konuşmamalarını istediniz. Onlar konuştu, ihraç edileceklerini anlayınca da kimi istifa etti, kimi ayrıldı, bir şekilde ayrıldılar.

Bakın, partinizde…

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sen niye etmedin?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sarıgül’ün dosyasından bahset. Ne için söz aldın?

MUHARREM İNCE (Devamla) – “Dinime küfreden bari Müslüman olsa.” diye bir laf vardır. Teşbihte hata olmaz. Yani siz, yarın partinizden yeni istifaların gelip gelmeyeceği belli değilken, içinizde kazan kaynarken, hepiniz… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Nerede kazan kaynıyor, nerede kaynıyor? Sen kaynadığını nereden biliyorsun? 

MUHARREM İNCE (Devamla) – Tabii ki…

Hepiniz bu hırsızlıklara, yolsuzluklara tabii ki sahip çıkmıyorsunuz.

Bak, konuşmamız gereken konu şu: Otuz sekiz gün oldu fezlekeler hâlâ gelmedi. Fezlekeler nerede, Akay yokuşunu geçti mi, yazılamıyor mu, bilgisayar mı bozuk?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Fezlekelerin bekçisi sen misin ya?

MUHARREM İNCE (Devamla) – Ayrıca bir şey daha söylemek istiyorum size: Fezlekenin anlamı nedir?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sarıgül dosyası için söz aldın… Sarıgül dosyası için söz aldın…  

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, Sarıgül’le ilgili bir şey söylesene!

MUHARREM İNCE (Devamla) – O fezleke gelince bunun anlamı ne?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sarıgül’le ilgili bir şey söylesene, Sarıgül’le!

MUHARREM İNCE (Devamla) – Mesela, bir şey daha var, Adalet Bakanıyla ilgili fezleke ne oldu, geldi mi, geliyor mu? 4’tü 5 oldu, yarın bu fezleke sayısının 15, 20 olmayacağını kimse garanti edemiyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, sen fezleke bekçisi oldun, fezlekenin bekçisi!

MUHARREM İNCE (Devamla) – Zor durumdasınız Sayın Canikli. Sen boşver benim partimi de sen kendi partinde bu yolsuzluklara, rüşvete, buna isyan eden milletvekillerini niye partinizden ayırdınız, niye atmak istediniz, bana bunu anlat.

Teşekkür ederim.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Sonuç, sonuç… Hırsızı belediye başkanı yaptınız!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Görüşmelerimizin bu bölümünü de “sataşma” adı altında geçiyoruz arkadaşlar.

Bakayım noktayı kim koyacak, çok merak ediyorum.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Hırsızı, tasdikli hırsızı genel başkanınız belediye başkan adayı yaptı!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

Sayın Canikli, buyurun.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, Sayın İnce ismimi de zikrederek…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sataşmadım ki Sayın Başkan.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - …cevaplandırmamı talep etti. Biz de Sayın İnce’yi kırmayalım efendim. İzninizle…

BAŞKAN - Ne dedi mesela öğrenebilir miyim?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Aslında hakaret bir ton, çok şey söyledi Sayın Başkan. Yani, yolsuzluktan tutun da inanılmaz şekilde hem hakaret var hem sataşma var. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İki dakika.

Çok merak ediyorum noktayı kim koyacak bu sataşma sürecinde.

7.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bakın, çok net bir şey söylüyorum: Bizim arkadaşlarımızla ilgili iddialar şu anda yargıda, yargıya intikal etmiş durumda.

FARUK BAL (Konya) – Yargı nerede, savcı nerede, polis nerede, delil nerede?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yargılanacaklar, gereği yapılacak, neyse sonuçta ortaya çıkacak. Bu aşamadan sonra elbette yargının kararını bekleyeceğiz ama bakın, ben başka bir şey söylüyorum: Sayın Baykal’ın Genel Kurulda, bütün dünyanın gözü önünde…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Baykal’a sataşma var!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …çok ağır ithamlarda bulunduğu hususla ilgili hiçbir iddia yargıya intikal etmedi, yargıya intikal etmedi.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen iktidarsın, yap.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Siz bunu incelediniz mi, baktınız mı bu rapora? Ben de var. Bunları önümüzdeki günlerde konuşacağız, bol bol konuşacağız bunları tek tek.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sen götür.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – O iddialara baktınız mı? Lütfen bakın arkadaşlar, lütfen inceleyin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Rafta duruyor rafta!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ya, sen iktidar partisi değil misin?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Çünkü bu kararı alan Cumhuriyet Halk Partisi MYK’sı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sen ne işe yarıyorsun? Sen götür yargıya.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Biz Cumhuriyet Halk Partisi MYK’sının aldığı, tasdik ettiği o raporun içeriğine inanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi MYK’sının doğru söylediğine inanıyoruz, doğru karar verdiğine inanıyoruz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Yap gereğini, yap gereğini.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yap gereğini.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Siz yoksa inanmıyor musunuz değerli arkadaşlar? Siz Sayın Baykal’ın dediklerine inanmıyor musunuz? Siz kendi MYK’nızın aldığı karara inanmıyor musunuz? Koskoca Cumhuriyet Halk Partisinin MYK’sının aldığı karara “Doğru karar değil.” mi diyorsunuz? Yani, “Burada belirli amaçlı siyasi bir manipülasyon var.” mı diyorsunuz? “Cumhuriyet Halk Partisinin MYK’sı yalan söyledi.” mi diyorsunuz? Şu anda daha içeriğini paylaşmadım sizlerle. (CHP sıralarından gürültüler)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – O raporda neler olduğunu paylaşmadım. Bizim partimiz sapasağlam ayakta. Buna benzer iddialar 2003 yılından beri söyleniyor.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Hırsız var, hırsız var!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Her seçimde bu iddiaların boş olduğu ortaya çıktı ama ben, tabii, Cumhuriyet Halk Partisinin iç işlerine karışamayız, karışmak istemeyiz, doğru değil kesinlikle…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen kendi iç işlerine bak.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …ama yolsuzlukla ilgili böyle bir iddianın üzerini örtemezsiniz değerli arkadaşlar. Hele bu kişinin Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı olacağı  iddiaları ortadayken hiçbir şey yapamazsınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.  (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Baykal, sataşmadan söz istiyor!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yine aynı sıralardan, belli sıralardan “Hırsız var.” söylemlerini duyuyorum. Lütfen, bu sözü tekrar etmeyin.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.11

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)

 

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – 10’uncu madde üzerinde verilen aynı mahiyetteki Anayasa’ya aykırılık önergelerini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğundan…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ne anlaşmazlığı Sayın Başkan ya, gözünü seveyim!

BAŞKAN – …elektronik oylamaya ihtiyaç duyuyoruz.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 10 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon  önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerine Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Süreniz beş dakikadır.

Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, başından beri bu yargıyla ilgili yapılan düzenlemenin geri çekilmesinin uygun olacağını ve bir Anayasal uzlaşma zemini aranması gerektiğini söylüyoruz. Bakın, bunu niçin söylüyoruz? Çünkü sizin de son iki yıldır yapmış olduğunuz açıklamalarda çok büyük tutarsızlıklar var, çok büyük çelişkiler var. O nedenle, yaptığınız bu düzenleme inandırıcı değil. Bakın, şu anda düzeltmeye çalıştığınız yargıyla ilgili Sayın Başbakan hangi tarihlerde ne söylemiş, onları size okumak istiyorum.

5 Eylül 2012’de Sayın Başbakan diyor ki: “Biz yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gerekeni yapıyor. Biz de Parlamentoda gereği neyse onu yapacağız.” Yani şu anda şikâyet ettiğiniz yargıya o zaman talimat verdiğinizi açıklayan Sayın Başbakanın açıklaması var. Yine o dönem, biliyorsunuz, partimize yönelik çok yoğun operasyonlar vardı, siyasi soykırım operasyonları. Sayın Başbakan 10 Ocak 2012 tarihinde şöyle diyor: “KCK, KCK, KCK… Nasıl olur da belediye başkanlarını tutuklarsınız vesaire... Teröre kim zemin hazırlıyorsa biz onların peşinde olacağız. Markası ne olursa olsun asla geri adım atmak yok.” Yani yine direkt olarak yargıya “İyi yapıyorsunuz. Aynı şekilde bu soykırım operasyonlarına devam.” talimatı veriyor. 24 Ocak 2012’de Sayın Başbakan: “Türkiye'de artık yargı bağımsız.” diyor. Bugün şikâyet ediyorsunuz, bir vesayetten bahsediyorsunuz ama 24 Ocak 2012’de Sayın Başbakan: “Türkiye'de artık yargı bağımsız.” diyor. Bir hafta sonra, 1 Şubatta “Militan yargı dönemi bitti.” diyor, “12 Eylül 2010’da militan yargı dönemi sona ermiştir.” diyor yani referandumdan sonra, şu anda şikâyet konusu olan militan yargı dönemi sona ermiştir diyor. “Yüksek yargıyı baskı altında tutup tüm hükûmetlerin elini kolunu bağlayan anlayış 12 Eylül 2010’da millet tarafından tedavülden kaldırılmıştır.” Bakın, şu anda, siz tam tersini söylüyorsunuz. “Bugün yasama, yürütme ve yargı bağımsız şekilde, gerçek bir demokraside gerektiği şekilde görevlerini yerine getirmektedir.” Şimdi, buna mı inanalım bugün sizin söylediklerinize mi inanalım? Eğer bugün söyledikleriniz doğruysa o gün Sayın Başbakanın tüm bu söylediklerinin doğru olmadığı sonucu ortaya çıkıyor ki bu konuşmaları yaptığı sırada da bizler bu Meclis kürsüsünde bu konuşmaları tekzip edecek defalarca açıklamalarda bulunduk.

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Dün dündür, bugün bugündür.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Yine, bakın, üç gün sonra, 4 Şubat 2012, Sayın Başbakan diyor ki: “12 Eylül 2010’da millet yargıya el koymuştur.” Ee, bugün de tersini söylüyorsunuz, “Yargı vesayet altındadır.” diyorsunuz. Getirdiğiniz düzenlemeyle aslında bir vesayetten alıp kendi vesayetinize geçirmek istiyorsunuz. Bunun biz yine doğru yol olmadığını, yanlış tutum olduğunu, bununla ilgili bütün partilerin uzlaşması gerektiğini söylüyoruz. Bakın, bu yaptığınız düzenlemelerin hiçbir tanesinin inandırıcılığı yoktur.

Şimdi, hâkimlerin, savcıların yerlerini değiştiriyorsunuz. Ee, bir taraftan da Sayın Başbakanın açıklamalarında bir örgütten bahsediliyor; ajanlık, casusluk faaliyetinden, paralel devlet yapılanmasından bahsediliyor ama ne hikmetse bu ajanlık, casusluk yapan kişilerin birimlerini değiştiriyorsunuz. Şimdi, eğer doğruysa, bir örgüt, bir paralel devlet, bir ajanlık, casusluk faaliyeti varsa bununla ilgili herhâlde farklı bir süreç yürütmelisiniz. Dolayısıyla burada söylediğiniz söylemlerinizin tamamı çok büyük bir çelişki içerisinde.

Bakın, bu yer değiştirmelerle ilgili de biz defalarca söyledik. Ne zaman yer değiştirmeleri gündeme geldi? Sayın bakanların çocuklarına yönelik operasyonlar olduktan sonra. Şimdi, ondan birkaç hafta önce, bakın, Gever’de, Yüksekova’da 3 gencimiz sokak ortasında infaz edildi. Önce PKK’li dediler, sonra bu 3 gencin Yüksekova’da ticaretle uğraşan halktan insanlar olduğu ortaya çıktı. Veysi İşbilir, Reşit İşbilir ve Bemal Tokçu’nun annesinin babasının hangi duyguda olduğunu… Siz hiç empati kurmuyor musunuz? Onların çocuklarını aldınız. Onların çocuklarını yetim bıraktınız. Tek bir polis memurunun, tek bir emniyet müdürünün, emniyet yetkilisinin ya da savcının görev yeri değişmedi. Böyle çifte standart olur mu? Böyle çifte standart olursa, o zaman yaptığınız şeyin yeni bir vesayet kurma anlayışı olduğunu söyleriz.

O nedenle, çağrımızı yineliyoruz: Teklifi geri çekip anayasal uzlaşma zemini arayın.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık var, elektronik oylamayla düşüncelerinizi öğreneceğim.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Başkanım, bir dahaki sefer toplantı yeter sayısı isteyeceğim.

BAŞKAN – İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

Pusula veren arkadaşlar lütfen salondan ayrılmasınlar.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 10’uncu madde kabul edilmiştir.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oğan.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Biraz önce sataşma vardı. Yerimden bir dakika söz istiyorum. Sayın Ayhan Sefer Üstün insan hakları konusunda yanıltıcı bilgi vermiştir, grubumuzun bu konuda hiçbir şey yapmadığını söylemiştir. Müsaade ederseniz düzeltmek istiyorum.

BAŞKAN – Bir dakika yerinizden veriyorum.

Buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın İnsan Hakları Komisyonu Başkanı “Biz şunları yaptık, bunları yaptık.” diyeceğine bir sorunun cevabını versin. Şu an işkenceden geçirilen, 70 yaşındaki annesiyle beraber işkenceden geçirilen İlham Tohti için ne yaptınız? Her türlü teröristi kırmızı halıyla Türkiye’de karşılarken Rabia Kadir Türkiye’ye giremiyor. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak en temel insan hakkı olan seyahat özgürlüğünün engellenmesine söyleyecek bir tek lafınız var mı, yok mu? Sayın Sefer Üstün, bunu söyleyin. Burada “Geçmişte onu yaptık, bunu yaptık.”ı boş verin. Müslüman Türk vatandaşı, Müslüman Türk olan insanlar için kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. Lütfen, burada, gelin, insan haklarının sadece ve sadece sizin belirlediğiniz kesime ait değil, tüm insanlığa ait olduğunu ifade edin.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkan, benim sözlerimi çarpıtarak naklettiği için söz istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden bir dakika vereceğim size. Sataşmadan değil, açıklamadan söz hakkı veriyorum. Sataşmalara başlamayalım şimdi yine.

2.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkanım, Sayın Oğan’ın bana sataşmasından dolayı ben söz almış idim. Orada Doğu Türkistan’la ilgili, bizim parti grubumuza mensup Sayın Ülker Güzel ve yine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup Sayın Atila Kaya’nın bir önerge verdiğini ve bu önergenin de 2013’ün Ekim ayında görüşüldüğünü ve bir izleme dosyası olduğunu söylemiş idim. Benim ifadelerim böyle olmasına rağmen, sanki Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun hiçbir şey yapmadığını beyan ettiğimi ifade etti; bu sözleri yanlış. Bunları kastederek tekrar söz almış olması bir defa centilmenliğe aykırı bir şey.

İnsan Hakları Komisyonu başta Doğu Türkistan olmak üzere, dünyanın neresinde bir mazlum varsa -Myanmar’da, Mısır’da, Suriye’de, her yerde- bunlarla ilgilenmektedir, ilgilenmeye devam edecektir. Doğu Türkistan’la ilgili de şu anda projemiz devam ediyor. Sanırım Sayın Oğan bunu duydu ve bunun önünü kesmeye çalışıyor gibi bir kanaatim var. Bunu ayrıca izah edebilirim kendisine şahsi olarak.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)

 

BAŞKAN – 11’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır.

Önergeleri sırasıyla okutacağım, Anayasa’ya aykırılık önergelerini önce işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   İdris Baluken                                       Erol Dora                                      Pervin Buldan

         Bingöl                                              Mardin                                                Iğdır

    Bengi Yıldız                                       Nazmi Gür

        Batman                                                Van

BAŞKAN – Şimdi aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (11.) maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

  Ali Rıza Öztürk                             Dilek Akagün Yılmaz                           Ömer Süha Aldan

        Mersin                                               Uşak                                                Muğla

    Celal Dinçer                                     Müslim Sarı                                    İlhan Demiröz

       İstanbul                                            İstanbul                                              Bursa

                                                           Mahmut Tanal

                                                                İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

      Faruk Bal                                    Yusuf Halaçoğlu                                Muharrem Varlı

         Konya                                              Kayseri                                              Adana

     Celal Adan                                     Lütfü Türkkan                                       Alim Işık

       İstanbul                                            Kocaeli                                             Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Şimdi önergeler üzerine Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır Sayın Işık.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu madde 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu’nun 14’üncü maddesinin birinci fıkrasındaki (f) bendinin yürürlükten kaldırılmasını önermektedir. Söz konusu yürürlükte olan kanunun 14’üncü maddesinin ilgili bendindeki “Türkiye Adalet Akademisinde verilen hizmetler karşılığında alınacak ücretler için Yönetim Kurulunca hazırlanan tarifeyi onaylamak.” olarak ifade edilen metnin Genel Kurul görevleri arasından çıkartılması öngörülmektedir yani şu andaki mevcut metin budur. Dolayısıyla, Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunun onaylayacağı ve onun onayından sonra yürürlüğe konacak bir bendin, maddenin buradan çıkartılması uygun değildir, söz konusu Genel Kurulun görevlerine müdahaledir. Dolayısıyla, Anayasa’ya aykırılık teşkil edecek bu hükmün bu şekilde yerinde korunması daha doğru olacaktır, önergemiz de zaten bunu amaçlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle kamuoyunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna yönelik düzenleme olarak belirtilen bu kanun teklifi aslında bir torba kanun teklifi ve maalesef zamanlama olarak 17 Aralık 2013 tarihinde meydana gelen yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine hızla getirilmesi nedeniyle, bugün vatandaşın gözünde Türk yargısına, dolayısıyla bu yargıda hizmet veren hâkimler ve savcılara yönelik bir düzenleme olarak algılanmaktadır. Ne kadar haklı olursanız olun, ne kadar güzel düzenlemeler getirirseniz getirin, söz konusu operasyonların ardından Hükûmet tarafından hızla, tüm itirazlara ve tartışmalara rağmen komisyondan geçirilip Genel Kurulun gündemine getirilen bu düzenlemeler, siz ne kadar rıza gösterirseniz gösteriniz Türk milleti tarafından asla kabul edilmemektedir. Bu nedenle, bu teklif, Anayasa’ya aykırılık içermektedir, mutlaka geri çekilip yeniden bir uzlaşmadan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilirse daha doğru olacak bir tekliftir. Bunu baştan ifade etmek istiyorum.

Diğer bir konu, milletimiz 12 Eylül 2010 tarihli referandumda, itirazlara rağmen, tartışmalara rağmen böyle bir düzenlemeyi Anayasa’da değişiklik olarak kabul etmişse, o zaman millet iradesinden bahseden Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, millet iradesini hiçe sayarak bir taraftan kendine dokunan yargı uygulamalarının ardından bu düzenlemeyi buraya getiriyorsa o zaman “millet iradesi” sözü lafta kalacak ve asla inanılmamış bir söz olarak milletin kafasında yine soru işaretleri yaratmaktadır. O zaman “Türk milletinin iradesi nerede kaldı, bu nasıl bir irade?” sorusunun cevabını da mutlaka sizlerin vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemelerle ilgili tartışmaların gündeme gelmesinden bu yana Türkiye’de gizli yaşanan bir devalüasyonu hepimiz görmekteyiz ve son dönemde yüzde 30’lara varan bu devalüasyon nedeniyle bugün iş adamları feryat etmektedir, iş dünyası sarsılmıştır. Devletine güvenmiş, Hükûmetine güvenmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisine güvenmiş insanlar dövizle alışveriş yapmalarından dolayı bugün iflasın eşiğine gelmiştir, bunu görmemiz lazım. O nedenle, toplumu gerecek, ekonomide ciddi sıkıntılara yol açacak. Zaman zaman Sayın Başbakan övünse de, “Şu kadar rezervimiz var.” dese de bugün Türkiye ekonomisi çökme noktasına gelmiştir. O nedenle, bunun geri çekilmesi milletimizin de yararına olacaktır.

Diğer bir konu, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devleti, uluslararası arenada, bugün, demokratik hukuk devleti olma özelliğinden uzaklaşmış, neredeyse bir çadır devleti konumuna doğru sürüklenen bir devlet olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, bu önergemizin yerinde önerge olduğunu düşünüyor, tekrar hepinize saygılar sunuyorum.

Önergemize destek bekliyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önerge hakkında İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizi televizyonları başında izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

FARUK BAL (Konya) – Televizyon yayını yok.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Değerli milletvekilleri, tabii, konumuz Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’yla ilgili. Konu adalet. Adalet demek düzen demek. Eğer düzeni bozarsanız kaos çıkar, devlet çıkar.

Bir devlet veya bir hükûmet ne zaman meşrudur, ne zaman gayrimeşrudur? Mevcut olan şu Anayasa'mız, uluslararası sözleşmeler, tüm Hükûmeti bağladığı gibi yasamayı da bağlar, yürütmeyi de bağlar, yargıyı da bağlar. Eğer bir iktidar, bu mevcut olan pozitif düzenlemelerin dışına çıkıyorsa, kendini bunlarla bağlı saymıyorsa bu iktidar gayrimeşru iktidar olur yani hukuksal meşruluğunu yitirir.

Bu çerçeveden yola çıkarsak, mevcut olan bu düzenleme… Sayın Meclis Başkan Vekili, 52’nci madde der ki: “Bu tasarı gündeme -son fıkrası- kırk sekiz saat geçmeden gelmemesi lazım.” İstisnası var, İç Tüzük’ün 49’uncu maddesiyle Divanın karar alması lazım. Divanın da karar alabilmesi için ancak kırk sekiz saat geçmiş olması gerekir. Aksi takdirde, geçmişte iki tane Anayasa Mahkemesi kararı var; 1991, 1997 ve 1977 yılında “Bu, Anayasa’ya aykırıdır.” der. Sizden istirham ediyorum, hukukçu kimliğinizle tüm yetkilerinizi kullanarak bunları geri çekmenizi istirham ediyorum.

İki, Sayın Adalet Bakanımız hakkında, bilemiyorum, herhâlde kendilerine şahıslarıyla ilgili ulaşan bir fezleke vardır. Fezlekenin konusu nedir? Görevi yapanı etkilemek, etkilemeye teşebbüs etmek. Tabii, bu konuya gelmeden önce, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz “Efendim, Mecliste ben ‘Hırsız var.’ kavramını duydum, ara verdim.” dedi. Benim bildiğim kadarıyla, hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk Türk toplumunun millî değerlerine aykırı gelen bir husustur. Türk toplumu ve tüm dünya, her dinde insanlar hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti lanetler. “Hırsız var.” kavramını hiç kimse -namuslu, dürüst insanlar- kendi üstüne almaz. Onun için, benim şahsi düşüncem ve millî değerlerimize göre, “Hırsız var.” kavramıyla hepimizin bunun peşine düşmesi lazım. Sayın Başkanımız “Hırsız var.” kavramını duyunca ara verdi. Peki, Sayın Başkan, siz gittiniz, hırsızı mı yakaladınız veya hırsızı mı bulabildiniz? Yani, bununla ilgili Sayın Genel Kurula bilgi verirseniz çok mutlu olurum.

Efendim, dün bir hatip arkadaşımız dedi ki: “Yolsuzluk ve rüşvetle ve aynı zamanda şüphelinin vekili, Sayın Başbakanın oğlu Bilal Bey’le ilgili bir çağrı kâğıdı yok.” Buyurun, çağrı kâğıdı değerli arkadaşlar. Çağrı kâğıdında ne yazar? Efendim, bu çağrı kâğıdında belirtilen gün neresi?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İmza nerede orada? İmza var mı Sayın Tanal?

MAHMUT TANAL (Devamla) – Belirtilen gün, 2 Ocak 2014 tarihinde Çağlayan Adliyesi’ndeki yeri belirtir, “Buyurun, ifadeniz istenilir.” der. Adres neresi yazar?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İmza nerede?

MAHMUT TANAL (Devamla) – Değerli Vekilim, bakın, ben size anlatayım, izin verin.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İmza yok, bak, imza.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Adres neresi yazar? Adresi okuyorum, adres: Sayın Başbakanın belediye başkanı olduğu dönemdeki Emniyet Mahallesi’ni yazar, MERNİS adresi Emniyet Mahallesi. Fiilen oturduğu yeri söylüyorum: Küçükçamlıca Mahallesi, Avcı Kazım Sokak, Numara 6; dış kapı numarası 6. 6 tane villa var, 1 tanesinde Bilal Bey oturur.

Ben buradan cumhuriyet savcılarına sesleniyorum, buradaki tebligatınız yanlış adres ise, milletvekili olarak doğru adresi söylüyorum: Küçük Çamlıca Mahallesi, Avcı Kazım Sokak, dış kapı numarası 6 yani Başbakanın Kısıklı Meydanı’nda yapmış olduğu mitingin, polislerin bulunduğu nokta kardeşim.

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Sen mübaşir misin?

MAHMUT TANAL (Devamla) – Size bunun adresini veriyorum. Lütfen doğru adrese, oraya gönderin.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen PTT’de memur musun? Ya, posta memuru musun?

MAHMUT TANAL (Devamla) – Sayın Bakan, sizinle ilgili acaba gelen fezleke… Siz başsavcıyı aramışsınız. Anayasa’nın 138’ine aykırı bu kanun düzenlemesi. Bu kadar telaşa kapılmışsınız, sizin de burada şeyiniz var yani yargıyı etkilemeyle ilgili suç olduğu söyleniyor, iddia ediliyor. Bu sebepten dolayı sizin o koltukta oturmamanız lazım. Adaletin yara almaması için, Hükûmetin gayrimeşru duruma düşmemesi için istifanız gerekiyor.

Ben teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylamadan önce ben de kendime bir dakikalık bir açıklama hakkı tanıdım, Sayın Tanal’ın da isteğini yerine getirmiş olalım bu arada.

Gündemde olan bir kanunu benim geri çekmek gibi bir yetkim yok. Ne benim ne de Meclis Başkanının böyle bir yetkisi yok, bu bir.

İkincisi, evet, ara verdim. Arada, içeride grup başkan vekilleriyle neler konuştuğumuzu, ne karar verdiğimizi kendi grup başkan vekillerinizden öğrenirsiniz.

Teşekkür ederim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Şimdi, aynı mahiyetteki…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım…

 

III.- YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Toplantı yeter sayısı…

BAŞKAN – İsim isim tespit yapalım: Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Öner, Sayın Atıcı, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Tanal, Sayın Özkan, Sayın Kesimoğlu, Sayın Güler, Sayın Dinçer, Sayın Serter, Sayın Danışoğlu, Sayın Öğüt, Sayın Batum, Sayın Özkoç, Sayın Ediboğlu, Sayın Gümüş, Sayın Köktürk, Sayın Öz.

Üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)

 

BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bengi Yıldız, Batman Milletvekili, önerge üzerinde konuşacak, süreniz beş dakikadır. (BDP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Yıldız.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bugün, Türkiye’nin en önemli aydınlarından rahmetli Uğur Mumcu’nun ölüm yıl dönümü. Gençliğimizde onun kitaplarıyla büyüdük. Bu sisteme muhalif olan, Türkiye’nin en önemli aydınlarından birisiydi. “Suçlular ve Güçlüler”, “Sakıncalı Piyade” gibi kitaplarıyla gerçekten o dönem gençliğinin zihninde yer alan değerli bir aydındı. Onu saygıyla anıyorum. Onun gibi, o dönemde birçok aydınımızın faili meçhul cinayetlerde öldürüldüğünü ve ne yazık ki, hâlen, üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen bu cinayetleri kimler işledi, derin devlet mi işledi, İran mı işledi -o zamanın belirlemelerine göre- henüz netleşmediği için derin devletle boğuşmaya devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısının görüşmelerinde, özellikle Adalet Komisyonunda, çok değerli arkadaşlarımız önemli belirlemelerde bulunmuşlardı. Özellikle, yargıdan gelen arkadaşlarımız, savunma mesleğinden gelen arkadaşlarımız çok önemli belirlemelerde bulundular. Özellikle, Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök’ün yargının sorunlarına ilişkin tespitlerini de önemsediğimi belirtmek isterim.

Bugün de, sesleri pek duyulmasa da, görüşlerine başvurulmamış olsa da Türkiye Barolar Birliği Başkanının basına yansıyan demeçlerini önemsediğimizi belirtmek isterim. Sayın Başkan diyor ki: “Ne dünkü HSYK ne bugünkü HSYK ne de teklifle getirilecek Bakana bağlı HSYK’yı doğru bulmuyoruz. 12 Eylül 2010 öncesi HSYK’yı da kapalı devre olduğu için eleştiriyorduk. Demokratik, hesap verebilirliği de yoktu. Referandumda değişiklik gündeme geldiğinde ‘Sorunu çözmüyor, daha kötü yapıyor.’ dedik. Çünkü, Adalet Bakanı, hükûmet üyesi; müsteşar, bakanın emrindeki yardımcısı, yine, Cumhurbaşkanının bu üyelerden 4 tanesini seçmiş olmasının bu kurulun yapısını ciddi şekilde zedelediğini belirttik ama o zaman da bizi dinleyen kimse olmadı.” 

Şimdi, ne yapılması gerekir bu dönemde? “Devletin içerisinde paralel devlet iddiası, yargının ve emniyetin içinde devlet dışı bir yapı iddiası en yetkili ağızlardan dile getiriliyor. O zaman, bunların delilleriyle ortaya konulması gerekir.” diyor.

“Yolsuzluk soruşturması başlayınca ortaya çıkan çok ciddi delillerin tarafsız bir şekilde değerlendirilmesi ve yargının, hiçbir kaygı güdülmeksizin bu soruşturmayı yürütmesi gerekir.” diyor.

Yine, “Siyasi iktidarın iki kanadı, iki ortağı birbiriyle çarpışmaya girmeseydi, ne paralel devlet iddiaları ortaya atılırdı ne de o yolsuzluk soruşturmasında düğmeye basılırdı.” tespitinde bulunuyor.

Kanun önünde eşitlik meselesine vurgu yapıyor ve dönüyor, muhalefetin de bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğine vurgu yapıyor.

Yine, Meclis içerisindeki, çözüm üretme yerine, kanlı bıçaklı bir üslubun doğru olmadığı, toplumun bundan ciddi şekilde bir umutsuzluğa kapıldığı şeklindeki tespitlerde bulunuyor.

Bu tespitlerin hepsini çok önemsiyoruz ve Hükûmet de bugün gelmiş olduğu aşama itibarıyla, sivil toplumu, muhalefeti, basını, üniversitedeki aydınları dinlememesinden kaynaklı sıkıntıların, bugün Sayın Başbakanın ağzından, artık, bu tasarının yürüyemez bir noktaya geldiğini, toplum tarafından ciddi bir muhalefet sergilendiğini, dolayısıyla da bu gürültü içerisinde bu tasarının geçmesi hâlinde ülkeye hiçbir katkısının olmayacağı gerçeğine vardığı için, belirli bir noktaya kadar bu tasarıyı yürütmek, ondan sonra da Parlamentonun gündeminden geçici de olsa düşürmek istiyor.

Muhalefete ve iktidara düşen, çok kısa bir zamanda bunu anayasal düzeyde ele almak ve demokratik hukuk devletine yaraşır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BENGİ YILDIZ (Devamla) - …kuvvetler ayrılığına yaraşır bir şekilde bir düzenlemeyle bu gerginliği ortadan kaldırmaktır diyoruz.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

12’nci maddede üç adet önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutacağım, Anayasa’ya aykırılık önergelerini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                              Erol Dora               Pervin Buldan

    Bingöl                                     Mardin                       Iğdır

Bengi Yıldız                               Nazmi Gür

   Batman                                        Van

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyette iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve (12) maddesinin Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk                      Ali İhsan Köktürk          Malik Ecder Özdemir

Mersin                                       Zonguldak                         Sivas

Ramazan Kerim Özkan               Ramis Topal

Burdur                                         Amasya

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Faruk Bal                              Yusuf Halaçoğlu          Muharrem Varlı

   Konya                                       Kayseri                     Adana

Celal Adan                              Lütfü Türkkan

  İstanbul                                     Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesi üzerinde verilen önerge üzerinde konuşma yapıyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Adalet Komisyonunda da yapmış olduğum konuşmada bir öyküyü anlatmıştım, burada, yüce Genel Kurulda da bir kere daha anlatmak istiyorum. Orada anlatmış olduğum olay şuydu, bütün hukuk fakültelerinde anlatılmış olan bir öyküdür bu: 18’inci yüzyılda geçer. 18’inci yüzyılda, Prusya Kralı Frederick, Potsdam ormanlarında geziyorken muhteşem bir arazi beğenir. Araziyi geziyorken “Burada ben bir saray yaptırayım.” der ama -sarayın olmuş olduğu- beğenmiş olduğu arazinin içerisinde bir tane de yel değirmenli fırın vardır. Fırıncıya der ki: “Ben burayı alacağım, bedelini vereceğim.” Fırıncı o araziyi terk etsin diye. Fırıncıyı kalkar çağırır, fırıncı gelir. Adamlarını gönderir der ki: “Sana bu arazinin bedelini vereceğim, bu araziyi terk et.” Fırıncı der ki: “Hayır.” Bu sefer, fırıncıya der ki: “Benim kim olduğumu biliyor musun? Ben, kudretli Prusya Kralıyım.” Fırıncı da ona der ki: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben de bu fırının sahibiyim. Bu fırın bana büyükbabamdan, büyükbabamdan babama, ondan da bana kaldı, benden de çocuklarıma kalacaktır.” Bu sefer Kral “Öyle mi? O zaman ben burayı zorla alacağım.” der. “Gel, zorla al.” der. O ihtişamıyla Kralın lafına karşı direnir, zorla alamaz, o zaman da fırıncı buna şöyle der: “Ey haşmetli Kral, Berlin’de hâkimler vardır.” O, önemli bir sözdür. Bu söz hukuk tarihine yerleşmiştir değerli arkadaşlarım.

Bakın, o “Berlin’de hâkimler vardır.” sözünde geçen o Kralın yaptırmış olduğu saray buradadır, hemen arkasında da adaleti simgeleyen yel değirmeni vardır değerli arkadaşlarım.

Aradan iki yüzyıl geçer, Osmanlı İmparatorluğu, subaylarını bir diplomatik ilişki için Berlin’e, Almanya’ya gönderirler. Bu hikâye o subaylara da anlatılır değerli arkadaşlarım. O subaylar derler ki bu olay anlatılınca “Akşamüzeri gidip o Kralın yaptırmış olduğu sarayı ve sarayın yanındaki yel değirmenini görelim.” Bir gece vakti, bu subaylar kalmış oldukları yerlerden aşağı inerler, üç dört tanesi der ki: “Hayır, biz orayı görmek istemiyoruz.” Ama bir tanesi, o dolunayın olduğu gecede kalkar, bu sarayın ve yel değirmeninin olduğu o yere, o adaletin simgesi olan yere gider. O, kimdir biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? O, cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk’tür değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Gider, o sarayı görür ve o dolunay vakti adaletin ne olduğunu hisseder, ülkesine döner. 5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk Mektebi’nin açılışında der ki: “Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu müessesenin küşadında duyduğum saadeti hiçbir teşebbüste duymadım.” Onun Adalet Bakanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Adalet Bakanı, sizin beğenmediğiniz Mahmut Esat Bozkurt, cumhuriyet savcılarına aynen şöyle der: “Cumhuriyet savcıları, Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da, bu vatanda yaşayanların uğrayacağı en ufak haksızlıktan, hatta Bingöl dağlarının ıssız kuytularında nafaka bekleyen öksüzlerin gözyaşlarından siz sorumlusunuz.” Şimdi, ben Sayın Bakana soruyorum… Atatürk’ün Adalet Bakanı böyle diyor, şimdiki Adalet Bakanı da diyor ki: “Suçluyu ve suçluları korumaktan siz sorumlusunuz.” Değerli arkadaşlarım, iki adalet bakanı arasındaki fark budur.

Bakın, gelinen noktada, iktidar partisi sözcüleri buraya çıkıyorlar, ifade ediyorlar, diyorlar ki: “Masumiyet karinesi.” Sizler açısından sevindirici bir olay vardır, Adalet Komisyonunda da söyledim, değerli arkadaşlarım: Para sayma makineleri ele geçirilmiştir, dolarlar ele geçirilmiştir, eurolar ele geçirilmiştir ama para nakil araçları ele geçirilmemiştir! Bu anlamda, masumiyet karinesini doğrulayan bir maddi delildir, bunu bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Yine, Adalet Komisyonunda söyledim, değerli arkadaşlarım, bakın, Bolu’da yargı kararına rağmen, idare kararına rağmen, ne yazık ki, AKP’nin il özel idaresine asmış olduğu pankart indirilememiştir. Orada da söyledim, burada da söylüyorum, bez parçasını indiremeyenlerin, cam parçalarını yargıya teslim etmek gibi bir sorumlulukları olamaz. Bunu bir kere daha ifade etmek istiyorum.

Değerli Bakan, Sayın Bakan, bakın, biz size Adalet Komisyonunda yaptığımız görüşmelerde diyorduk ki: “Adalet Bakanı, ilgili bakanların müzekkeresini Türkiye Büyük Millet Meclisine gönder.” Bugün bir şey daha öğrendik, meğerse yanılmışız, asıl fezleke sizinmiş, biz yanlış adresleri gösteriyormuşuz meğerse, siz kendi fezlekenizi göndermemişsiniz, başkalarının fezlekesini göndermek gibi bir iyi niyet içerisinde olmanızı beklemek safdillik olur.

Değerli arkadaşlarım, deminki o adalet öyküsünü niye anlattım? Bakın, içinizden bir değerli milletvekili arkadaşınız ayrılıyorken istifa dilekçesinde dedi ki: “Kalkınma Partisinden istifa ediyorum.” Kendisini saygıyla selamlıyorum. “Adalet” kavramını yok ettiğinizin, adaleti bir anlamda keenlemyekûn saydığınızın en önemli gerçeklerinden birisinin de bu olduğunu ileri sürmek istiyorum. Şunu asla unutmayalım: Hukuk herkese bir gün lazım olabilir. Gelinen noktada, bir kere daha ifade ediyorum, et kokarsa tuz var, tuz kokarsa ne var? Gelinen noktada, ne yazık ki, tuz kokmuştur, bugünler geçecektir, Türkiye’de umudun ve özgürlüğün ülkesini mutlaka kuracağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeler üzerinde diğer konuşmacı, Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar).

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz teklifin 21’inci maddesinden sonra görüşmelerinin erteleneceği gibi bir kanaat iletildi bize, bunu da bizzat Sayın Başbakan açıkladı. Biz bugüne kadar “Bunun ismi her ne kadar teklif de olsa bu, hükûmet tasarısıdır.” diyorduk, bunun hükûmet tasarısı olduğu da bir kez daha, böylece Başbakan tarafından dillendirilmekle anlaşıldı.

Değerli arkadaşlar, siyaset bilimcileri, devlet teorisyenleri, efendim, milletin aklıselimi her zaman siyasetçi ve devlet adamı arasında bir ayrım yaparlar. Gerçekten herkes bir şekilde siyasi kimliğe kavuşabilir, siyaset yapabilir, siyaset kurumunun içinde bulabilir kendisini, ama devlet adamları, gerçekten sadece bizim coğrafyamızda değil, bütün dünya coğrafyasında eşine az rastlanan nadide insanlar olarak zuhur ederler.

Devlet adamının nitelikleri vardır. Siyasetçi, bugünü ama devlet adamı, bugünle birlikte yarını da planlar, bunları da hesap ederek siyaset yapar. Siyasetçi, kendi seçim bölgesini, mahallini hesap eder; devlet adamı, memleketinin en ücra köşesindeki herkesi, yani bütün yurt sathını dikkate alarak siyaset yapar ve devlet adamı, hep hukukun yanında yer alır arkadaşlar. Yani kendi ayağına da basılsa, sonuçları kendi aleyhine de olsa, hep hukukun yanında yer alır, kısa günün kârı gibi görmez, kendi konumundan ziyade, sistemin güçlü olmasını ister.

AKP ve Başbakan, bugüne kadar hep günlük siyasetler ve sandığa tahvil olacak hâl ve eylemler içerisinde olmayı tercih etti. Hemen aklıma geliveren şeyleri, bu sözümü ispatlayacak, aklıma gelen şeyleri söyleyivereyim. Mesela, terörle bir mücadele veriliyor ülkede otuz senedir, otuz beş senedir; bu mücadelede devlet adına, millet adına mücadeleyi yapan devletin resmî güçleri ile terör örgütü mensuplarını neredeyse aynı kefede tartma gibi bir densizlik içerisinde olundu. Şehit anaları ile terörist analarının aynı kefeye konulması gibi bir sonuçla zaman zaman karşılaşıldı. MİT Müsteşarı ile yargı yahut yargı ile emniyet bir araya geldiği zaman hep ortada bir hakem olmak yerine, kendisine yakın kurumla doğruları söyleyen diğer kurumu hep çatıştırma gibi bir yol seçildi. Savcılar ile hırsızlık ve yolsuzluk yapanlar karşı karşıya geldiğinde de “Söz hukukun.” denmedi, hırsızların ve yolsuzların maalesef yanında durmak tercih edildi. Devletin resmî dış politikasında geleneksel politikası bir tarafa bırakıldı, özellikle Orta Doğu bölgesinde uluslararası terör örgütleriyle gizli görüşmeler yapıldı, onların da dâhil olduğu bir dış politika tercih edildi.

Karma komisyonda dosyalar var. Hangi hukuk devletinde olsa, özellikle sorumluluk taşıyan bakanlar, başbakanlar kendileri bizzat isterler dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ama hep dokunulmazlıklarının kaldırılmaması yönünde bir tavır sergilendi.

Tabii, değerli arkadaşlar, ortada bu tür yanlış duruşlar olduğu sürece, elbette, bazen biraz da had de aşılarak belki partiyi de içine alabilecek, Adalet ve Kalkınma Partisini de içine alabilecek bazı değerlendirmeler yapılıyor. Bunun önüne geçmenin yolu hukukun önünü açmaktır. Yoksa, kimseye kızmaya, küsmeye gerek yok. Elbette biz muhalefet yapmak ve Hükûmeti denetlemek üzere siyaset yapıyoruz. Yani, mesela, bizi sokakta çevirip soruyorlar, arkadaşlar, bakın, diyorlar ki: “Halk Bankası Genel Müdürü, Hükûmetin bir memuru değil mi?” Evet. “Yani, bu Genel Müdürü de atayanlar yok mu kardeşim?” Doğru, onların da üstü, atama amiri, sicil amiri var yani siyasi sorumluluğunu taşıyan insanlar var. “Şunu açık açık sorun lütfen: Bir memurun 4,5 milyon dolar istif ettiği bir yerde bunları atayanlar, bunların sicil değerlendirmesini yapanlar acaba kaç para istif ediyorlar?” diyorlar. Yani, şimdi, bunu sormayacak mıyız arkadaşlar? Siz, o 4,5 milyon doların nasıl ortaya çıktığını ispatlamazsanız, hukukun önünü açmazsanız, elbette muhalefet bu soruları sormaya devam edecek.

Arkadaşlar, bu kadar kısa zamanda ifade edeceklerim bunlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 12 nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                           İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık konuşacak.

Buyurun.

Süreniz beş dakikadır.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uğur Mumcu, evet, bu ülkede bir aydın ve katledildi, faili meçhullerden biri. Ben de onu saygıyla, sevgiyle anıyorum. Bütün faili meçhulde hayatını yitirenlere buradan sevgiler ve saygılar, onları rahmetle anıyoruz. Hepimizin görevi, bunların faillerini bulmaktır. Onların failleri bellidir ve devlettir. Hiç o tarafa, bu tarafa atmaya gerek yok. Bu ülkede işlenen bütün cinayetlerin failleri bellidir, biz biliyoruz, halkımız da biliyor. Ne yazık ki bu konuda bizim verdiğimiz Meclis araştırması önergeleri bir bütün olarak reddediliyor ama biz bunların takipçisi olacağız.

Sevgili arkadaşlar, dün, Kayseri’de bir trafik kazasında 21 vatandaşımız yaşamını yitirdi, 29 insan da ağır yaralıydı. AKP Muş Milletvekili Faruk Işık’la birlikte Kayseri’ye gittik. Gittik, olay yerinde yaralıları ziyaret ettik. Daha sonra Sağlık Bakanımız da geldi. Devlet bir brifing verdi, olayla ilgilendiklerine, yani olay yerine yarım saat içerisinde, kırk dakika içerisinde ulaştıklarına dair bize bilgi sundular ama daha sonra, Sayın Sağlık Bakanı gittiğinde -beni de davet ettiler, gittik, o brifingi birlikte izledik- hayatını kaybedenlerin yakınlarının iddiası ve hasta yakınlarının iddiası ve otobüs firmasının sahiplerinin iddiasıdır ki devletin bu konuda sınıfta kaldığını, kazadan beş saat sonra vincin gittiğini, ambulansların daha erken gittiğini ama cenazelerin otobüsün altında beş saat sonra… Hatta iddia o kadar vahim ki, Muş-Kayseri arası yedi saat, altı buçuk saatlik bir süre. Muş’tan gelenler oradaki devlet yetkililerinden önce gelip oradaki cenazeleri görüyorlar ve ambulanslar geliyor ama vincin oradan beş saat sonra geldiğine dair ciddi iddialar var. Gittik, bunları gördük. Bu iddiaların araştırılması gerektiğini söylüyoruz. Buradan Sayın Bakanı, Sağlık Bakanını, İçişleri Bakanını, Sayın Başbakanı göreve davet ediyoruz, Parlamentoyu göreve davet ediyoruz.

Gerçekten dün orada benim karşılaştığım tablo içler acısı bir tabloydu. Orada seçilmişlerden bir tek insan yok, şehrin belediye başkanı olan o insan yok, insanlıktan pay almamış belediye başkanı acıları paylaşmak adına ne morgun önünde ne hastanede yok, yetkililer yok, diğer belediye başkanları yok.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yazıklar olsun onlara!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Sorun, bu ülkenin vatandaşları olduğunu iddia ettiğiniz Kürtler olduğunda bir “Geçmiş olsun.”u bile paylaşmıyorsunuz. İnsanlık orada donmuştu, insanlık orada yok olmuştu.

Düşünün, büyük bir kentin belediye başkanı eğer gelip orada acıları paylaşmıyorsa… Orada -bakın, bir savaştan bahsetmiyoruz ama bir savaşta bir günde ne kadar insan yaşamını yitiriyorsa- 21 insan yaşamını yitirmiş, 9’u ağır olmak üzere 29 insan da yaralı. Adaletten, hukuktan, insanlıktan bahsediyoruz ama ne yazık ki ben dün orada bu tabloyla karşılaştım.

Evet, orada sağlıktan doktorlara, başhekimlere, emekçi arkadaşlarıma bin kez teşekkür ediyorum; onları gördüm. Bu…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Otuz dokuz dakika sonra ambulans oradaydı.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Mahir Bey, bakın, ben bir iddiayı iddia ediyorum. Ben ambulans orada diyorum ama…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Mahir Bey, olay yerine gitti arkadaşımız.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hepimiz olayı çok yakından takip ettik.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Sevgili kardeşim, bakın, ben bunu Sayın Bakanla da paylaştım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ama onun üzerinden bir Kürt meselesi nasıl çıkar?

SIRRI SAKIK (Devamla) – Nasıl… Bakın, ben bunu söylüyorum: Eğer bir şehrin belediye başkanı… Bunu siz nasıl savunursunuz ben de onu izah edemiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – 21 insan yaşamını yitirmiş ya!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bir kentte, sizin kentinizde siz belediye başkanı olsanız, 21 insan yaşamını yitirse ve 29 insan da orada ağır bir şekilde hastanede yaralı olursa, o kentin seçilmişleri gelip sizinle acınızı paylaşmazsa siz o şehrin belediye başkanı olarak bunu içinize sindirebilir misiniz?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Paylaşmıştır ya, adam gitmiştir.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ben bunu gördüm dün…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Belediye başkanı şahsında bunu konuşmanı anlarım ama buradan bir Kürt meselesi çıkarmanı anlamam.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Efendim, işte, ben de diyorum ki: Acaba bu insanlar Kürt olduğu için siz niye müdahil…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Yok, bu, insan olmakla ilgili bir şey.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Peki, ben de bu insanların bir günahını araştırıyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu, insan olmakla ilgili bir şey.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bu insanların günahını araştırıyorum, nedir günahları, nedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bir kent eğer sessizse, sivil toplum örgütleri, belediye başkanları ve orada bir bütün olarak, halk olarak sessiz kalıyorlarsa bu şeye ben ne diyebilirim, nasıl izah edebilirim?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hangimiz sessiz kaldık? Belediye başkanının tavrını araştıralım, niye gelmemiş…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Donarak insanlar ölmüş Mahir Bey.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ben, halk da sessiz diyorum, sivil toplum örgütleri de sessiz, bir bütün olarak sessizlik diyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – İnsanların donarak öldüğüne dair iddialar var. Sayın Bakan, bu bir suç duyurusudur aynı zamanda. Böyle şey olur mu?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.

Biz de Divan olarak dünkü trafik kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerin acılarını paylaşıyoruz, başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Sevgili Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

İddialar var, orada insanların donarak öldüğüne dair ciddi iddialar var.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Kabul edilebilir bir şey değil bu ya!

BAŞKAN – Sayın Sakık, teşekkür ederim.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Eğer sorun -çok özür diliyorum- otobüs firmasındaysa bu otobüs İstanbul garından çıktığında kontrolden çıkmıyor mu, 30 kez 30 yerde durdurulmuyor mu bu?

BAŞKAN – Sayın Sakık…

SIRRI SAKIK (Devamla) – Sayın Başkan, çok önemli bir konu bu.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) –Bir dakika ek süre verin, bu, çok önemli bir konu Sayın Başkanım.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Allah aşkına, 21 insan yaşamını yitirmiş, 29 insan ağır yaralı diyorum ve bir otobüs firmasına bu işi havale ederek kurtulamayız diyorum. Eğer bu işte sorumlu, otobüs firmasıysa araştırın ama trafik polisleri 20 yerde durduruyorsa, Muş’tan İstanbul’a, İstanbul’dan da tekrar dönüp Kayseri Pınarbaşı’na kadar gelebiliyorsa, burada ciddi bir kusur ve eksiklik var, bunları söylüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık. Bir sonraki önergede konuşabilirsiniz. Sayın Sakık…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – E, tamam, bunu araştıralım.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Mahir Bey, bakın, benim söylemek istediğim, insanlar diyor ki: “Bizim yakınlarımız orada donarak öldü.” Onlar donarak yaşamlarını yitirdiler ve bir kentin seçilmişleri ve bir kentte…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Vali oradaydı, milletvekilleri gittiler.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Ünal; lütfen laf atmayın.

SIRRI SAKIK (Devamla) - …o kentin üzerine ölü toprağı serpiliyorsa ve orada bir dayanışma yoksa…

BAŞKAN – Sayın Sakık, size de teşekkür ederim.

SIRRI SAKIK (Devamla) – …ben de -derim ki- sadece bir kimlikten dolayı olduğunu düşünürüm. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutacağım, Anayasa’ya aykırılık önergelerini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                                          Erol Dora                                      Pervin Buldan

 Bingöl Mardin                                             Iğdır

Bengi Yıldız                                           Nazmi Gür                                                

 Batman                                                      Van

BAŞKAN – Şimdi Anayasa’ya aykırılık önergelerini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13. Maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal                                          Yusuf Halaçoğlu                                Muharrem Varlı

Konya                                                      Kayseri                                              Adana

Celal Adan                                          Lütfü Türkkan                                             

İstanbul Kocaeli

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Ali Rıza Öztürk                                 Ali İhsan Köktürk                           Malik Ecder Özdemir

 Mersin Zonguldak                                      Sivas

Ramazan Kerim Özkan                       Ramis Topal                          Selahattin Karaahmetoğlu

  Burdur                                       Amasya                               Giresun

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önergeleri adına Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralıkla başlayan, 25 Aralıkla devam eden ve bıçak gibi kesilen yolsuzluk, rüşvet, kara para soruşturmasıyla ilgili olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu HSYK, Türkiye Adalet Akademisi olarak bilinen kurumlarda değişiklik yapılarak yargının başına AKP şapkası geçirilmesine ilişkin kanun tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

17 Aralıkta operasyonlar başladığı anda, Sayın Başbakan “İninize gireceğiz, ininize!” şeklinde bir tehditkâr parlamayla, konuşmayla bu kanunun geleceğini ortaya koymuştu. İnden murat, iki tane önemli yargı kurumuydu. Bunlardan bir tanesi HSYK, diğeri Adalet Akademisi. Adalet Akademisi, bu kanun teklifiyle, olduğu gibi, bütün kurum, kuruluş ve organlarıyla ortadan kaldırılıyor; onun yerine, Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi mümessili olan Adalet Bakanı, en etkin kişi olarak ve bazı maddelerde de doğrudan kendi iradesiyle bu kurumun organlarını, üyelerini, idari personelini yeniden oluşturabilecek bir yetkiye sahip oluyor. Bu derecede güçlü bir yetkinin anlamı, bu kurumun siyasallaştırılması için kendisine verilen yetkiden ibarettir.

Şimdi, bu görüşmeler sırasında, Adalet Akademisiyle ilgili maddeler önemli bir mesafe kaydettikten sonra, kavgalar, tartışmalar ve Genel Kurulun mehabetine uymayan davranışlar ortaya çıktı. Bu defa, Adalet ve Kalkınma Partisinden gelen bir ses diyor ki: “22’nci maddeden sonrasını donduracağız.” Ne yapacağınızı anlamıyoruz, ne yapacağınızı anlayamıyoruz. Dondurmakla murat nedir? Yani, bunu Komisyona mı iade edeceksiniz? Dondurmaktan murat nedir? Yani, 22’nci maddeden sonraki maddeleri, HSYK’yla ilgili maddeleri teklif metninden çıkarıp bunu kanunlaştıracak mısınız? Dondurmadan murat nedir? Görüşmeleri bırakıp müsait bir zaman, müsait bir ortam ortaya çıktığında alelacele, belirli bir fırsattan yararlanarak bu teklifi yasalaştıracak mısınız? Değerli arkadaşlarım, bunun netliğe kavuşturulması gerekmektedir. Bunun netliğe kavuşturulması gerekir ki…

Önceki gün bu Mecliste bir konuşma yapan Naci Bostancı’nın sözünden hareketle, belirli bir noktaya doğru, Milliyetçi Hareket Partisinin düşüncelerini paylaşmak istiyorum. Naci Bey dedi ki: “Bu toz duman olmuş ortamda belirli usuller, belirli esaslarda bu Meclisin birleşmesi lazım.” Doğrudur, bu toz duman olmuş ortamda kavgayla, gürültüyle, şamatayla, tekmeyle, tokatla, iPad’le bunlar yürümez. Doğrusu şudur: Uzlaşacağımız temel doğru hukukun üstünlüğüdür, yargıya müdahalenin engellenmesidir, adli görevi ifa eden zabıtanın serbest bırakılmasıdır; onlar üzerinde iktidar yandaşlarını yerine getirmek suretiyle oynamalar yapılıp görevlerinden alınarak delillerin karartılması, delillerin yok edilmesi işleminden vazgeçilmelidir. Doğrusu, Peygamber postunda oturan hâkime müdahale edilmemesidir. Doğrusu, hukukun üstünlüğü anlamında insanlığın geliştirmiş olduğu en yüce değerde hepimizin buluşmasıdır.

Hepimiz bu noktada buluşabildiğimiz takdirde yapılacak iş gayet basittir. Bu iş yargının meselesidir, yargıya etkiyi AKP olarak yapmaktan vazgeçmek ve bu işe bulaşmış arkadaşların Anayasa’da, İç Tüzük’te ve yasalarda görülen pozisyonlarına çekilmesidir yani soruşturmalarda ismi geçen bakanların istifasıdır. Sekiz gün beklediler. Niye sekiz gün beklediler? Deliller ona göre uydurulmak için beklediler. Şimdi, o bakanlarla ilgili olmak üzere, fezlekelerin bu Meclise gelmesi gerekir. O bakanların uygulamış olduğu, yapmış olduğu atamalarla ilgili bütün iş ve işlemlerin keenlemyekün addedilmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

FARUK BAL (Devamla) - Dolayısıyla, hepimizin uzlaşacağı yer, hepimizin buluşacağı yer, insanlığın, Anayasa’nın ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ortaya koymuş olduğu kurallardır.

Ben teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeler üzerindeki diğer konuşmacı, Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu Adalet Bakanına, dolayısıyla Başbakana bağlayarak faşizme ve diktatörlüğe giden yolun son taşlarını döşeyen teklif görünümlü tasarının 13’üncü maddesi için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Faşizmin ne olduğunu, nasıl sinsice kullanılabildiğini kavrayan ve faşizme karşı olan tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün sevgili Uğur Mumcu’nun katledildiği gün. Bugün Uğur Mumcu’nun anısı önünde Muammer Aksoy’a, Bahriye Üçok’a, Gezi’de katledilen yiğitlere, Sivas’ta, Çorum’da, Uludere’de katledilen canlara, faili meçhul bırakılmış olaylarda katledilenlerin tamamına bir kez daha söz verdik, bir kez daha namus ve şeref sözü verdik. Onlara dedik ki: “Hırsızlardan, rüşvetçilerden, yolsuzluk yapanlardan hesap soracağız.”

Bugün, ayrıca, Yatağan işçilerinin özelleştirmeye karşı yaptıkları yürüyüşe katıldık ve onlara destek verdik. On binler Ankara sokaklarında “Hırsız var.” diye bağırıyordu. Onlara da hırsızlardan hesap soracağımıza söz verdik. Hırsızlardan, rüşvetçilerden hesap sormak, parti ayrımı yapmaksızın tüm onurlu milletvekillerinin görevidir. Hırsızlardan, rüşvetçilerden, onlara yardım ve  yataklık yapanlardan nasıl hesap soracağız? Elbette ki yargı yoluyla. Peki, eğer yargıyı siyasallaştırırsanız ve şayet hırsızlar siyasi kimliğe sahip olurlarsa hesap sorulur mu? Belki sorulabilir. Peki, işin ucu büyük patrona giderse ne yapılır? Panik olunur, mümkün olan en kısa zamanda yasalar değiştirilmeye çalışılır, hatta Anayasa bile değiştirilmeye çalışılır. Bunlar yetmezse ne olur? Bunlar yetmezse şiddete ve tehdide başvurulur. Hırsızları yakalayacak ve yargılayacak olanlar da bir sonraki aşamada görevden alınırlar.

Bu anlattıklarım size bir yerden tanıdık geliyor mu arkadaşlar? Bana çok tanıdık geliyor ve utanıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bakın arkadaşlar, rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlık olaylarının ucu nereye giderse gitsin, buradaki bütün milletvekilleri, bana laf atmaya çalışan milletvekilleri dâhil olmak üzere, bu işin peşine düşmezlerse biz bu kürsüden veya sokağın her noktasından bunları konuşmaya devam edeceğiz. Öyle kaba kuvvetle bizi korkutacağınızı zannediyorsanız gerçekten size acırım.

AHMET YENİ (Samsun) – Sarıgül’ün dosyası da dâhil mi?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Şiddet uygulayan tüm AKP’li milletvekillerini o mübarek ellerinizle akladınız.

AHMET YENİ (Samsun) – Sarıgül dâhil mi?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Başbakanınız intikam peşinde.

AHMET YENİ (Samsun) – Sarıgül dâhil mi buna?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Başbakan “men dakka dukka” diyerek her zaman için intikam peşinde. Daha bugün yaptığı açıklamada diyor ki: “Evet, bana bulaşırsanız sonunuz böyle olur.” E, imam böyle yaparsa cemaatin ne yaptığını hepimiz gördük.

AHMET YENİ (Samsun) – Sarıgül ne yaptı, Sarıgül?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Şimdi, bugün yine vahim bir olay yaşattınız, bizi güldürdünüz, Allah sizden razı olsun; öyle, bizim hakkımızda konuşanlara dava açarız, bilmem ne yaparız diyerek bizi caydıracağınızı zannediyorsanız gerçekten halinize gülerim. Ne yaparsanız yapın, bu ülkede bir tek Cumhuriyet Halk Partili kalsa bile yolsuzluk ve rüşvetin peşini bırakmayacaktır, bir tek kişi kalsa bile.

AHMET YENİ (Samsun) – Sarıgül dâhil mi buna, Sarıgül? Söylesene Sarıgül’ü.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Türkiye'yi gülünç duruma düşürdünüz. Gün geçmiyor ki Zaytung’da Başbakanla dalga geçilmesin.

AHMET YENİ (Samsun) – Yamyamlar dâhil mi, yamyamlar?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Bakın, bu getirdiğiniz 13’üncü maddeyi derhâl yürürlükten kaldırmanız lazım, geri çekmeniz lazım. Niye biliyor musunuz? Bu 13’üncü maddede ne getirdiğinizin siz bile farkında değilsiniz. Diyorsunuz ki Yönetim Kuruluna: “Artık, Adalet Akademisinin başkan ve başkan yardımcısını sen belirleyemezsin.” Kim belirler? Aha, burada oturan muhterem zat belirler, Adalet Bakanı. Adalet Bakanının acaba özgür iradeyle bir iş yaptığına içinizde, Allah için, inanan var mı? (AK PARTİ sıralarından “Evet.” sesi) Bir kişi çıktı, güzel; gerisi demek ki inanmıyor, bir kişi çıktı. Sayın Bakan, şanslısınız, bir kişi sizin özgür iradenizle davrandığınıza yani Başbakanın iradesini değerlendirdiğinize inanıyor, gerisi inanmıyormuş.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Başkanım, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyelerde bir anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama yapalım.

İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar  yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Muş Milletvekili Sırrı Sakık konuşacak.

Buyurun Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sevgili arkadaşlar, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben burada bir sitemimi dile getirdim. Yani buradan böyle saldırıya maruz kalmak... Biz sizi hiç eleştirmeyecek miyiz? Yani insani yönlerinizi size hatırlatmayacak mıyız? Dün karşılaştığımız tabloyu sizinle paylaşıyorum ve aklıma başka bir şey de gelmiyor. Yani orada 21 insan yaşamını yitiriyorsa...

HAMZA DAĞ (İzmir) – Senden daha çok üzülüyoruz Sırrı Bey, merak etme. 

SIRRI SAKIK (Devamla) – Nasıl?

HAMZA DAĞ (İzmir) – Biz sizden daha çok üzülüyoruz.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bakın, üzüntünüz, benim için, bu konuda, buralarda, hamasi nutuklar atıp, “Biz üzülüyoruz.” demek değil, pratikte gereğini yapacak mısınız, yaptınız mı, ben bunu hatırlatıyorum size.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, insanlar donarak ölmüş, gereğini  yapın, böyle konuşmayın. Yedi saatte Muş’tan Kayseri’ye gidiliyor.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bir kentte iktidarsanız, bir kentin yerel yönetiminden sorumluysanız, bir kentte atanmışlar varsa, o  kentin seçilmişleri buna seyirci kalamaz, sevgili kardeşim. Eğer ortak vatandan bahsediyorsak, ortak acılardan bahsediyorsak ders almalısınız. Sizin orada onlarca belediye başkanınız, buna seyirci kalamaz. Orada insanlar otobüsün altında… İddialar vardır. Bunun araştırılması gerektiğini söylüyoruz. Onlarca insan otobüsün altındaysa eğer, burada, oradaki sorunları sorgulamak gibi bir görevimiz var. Parlamento olarak sizi göreve davet ediyoruz. Sadece bu işi “Trafik kazası oldu.”, buna havale ederek geçiştiremezsiniz diyorum.

Bakın, Muş’tan çıkıyor, ta İstanbul’a gidiyor bu otobüs. Bu “otobüs” dediğimiz, birkaç aylık yeni bir otobüs. Bu otobüsün -İstanbul’a kadar gidiyor, onlarca kez kontrolden geçiyor- seyahat etmesi için bir engel yok.

Gülmeyin! Neye gülüyorsunuz, neye gülüyorsunuz? Hâlinize güleceksiniz. Eğer bizim acılarımıza gülüyorsanız… (AK PARTİ sıralarından “Yuh!” sesleri, gürültüler)

HAMZA DAĞ (İzmir) – Yuh ya, yuh!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Başka ne tür…

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Yuh sana!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Sana yuh olsun, sana yuh olsun!

BAŞKAN – Sayın Sakık…

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bin kez sana yuh olsun!

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Seni samimi bulmuyoruz!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Parmağını sallama öyle!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen konuşmacıya müdahale etmeyiniz.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Samimi değilsin! Husumet yapıyorsunuz burada!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bak, sana bir şey…

HAMZA DAĞ (İzmir) – Sesin çok çıkıyor, sözün değil!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bakın, edepli olacaksın edepli, burada edepli olacaksın!

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen Genel Kurula hitap edin, lütfen!

HAMZA DAĞ (İzmir) – Sen edepli ol!

EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) – Azrail Türk-Kürt sormaz!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Sakık, siz lütfen Genel Kurula hitap edin.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ama ben kime laf yetiştireceğimi bilmiyorum ki, kime laf yetiştireceğimi…

EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) – Azrail sormaz!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, siz de müdahale etmeyin lütfen Sayın Sakık’a, lütfen…

SIRRI SAKIK (Devamla) – Siz anlamıyor musunuz, yoksa ben mi Türkçeyi iyi ifade etmiyorum?

HAMZA DAĞ (İzmir) – Senden daha çok üzüldüğümüzü söylüyoruz!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ya, ben size orada olan tabloyu söylüyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, bunun nesine itiraz ediyorsunuz, nesine itiraz ediyorsunuz? Bu ne ya!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Oradaki insanların yedi saatlik yolu gelip ama oradaki güvenlik birimlerinin gidemediğini, edemediğini söylüyorum.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Niye bağırıyorsun?

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ne konuşuyorsun sen ya, ne konuşuyorsun!

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen…

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bakın…

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Bizzat oraya hitap etmenin bir anlamı yok!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Laf atmayı bir kesseniz ne dediğini öğreneceksiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayın, lütfen! Kürsüde konuşmacı var.

Buyurun Sayın Sakık.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Genel Kurula konuşsun! Bize niye konuşuyor?

SIRRI SAKIK (Devamla) – Şimdi, Sayın Başkan, biraz önce burada bir arkadaşımız “Berlin’de hâkimler var.” dedi. Sizde de, işte bu ülkede de zalimler var, zalimler. 50 insan, 21’i ölmüş; bunlardan birçoğu üniversite öğrencisi, birçoğu genç, birçoğu askerden yeni dönmüş ve bu insanların ölümünü bu kadar geçiştiremezsiniz diyorum. Kardeşim, siz anlamıyor musunuz, acılarımıza niye saygı duymuyorsunuz? Oradan niye bu insanlara…

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Bırak artık ölüm üzerinden siyaset yapmayı!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Başka, aklınıza ne geliyor ya, ne geliyor? Düşünebiliyor musunuz, Muş gibi bir yerde böyle bir şey olursa…

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Ölüler üzerinden siyaset yapmayı bırak artık ya!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Neyi siyaset… Senden mi öğreneceğim! Senden mi öğreneceğim!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya neyin siyaseti yapılacak?

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Diriler üzerinden siyaset yapmıyorsun, ölüler üzerinden siyaset yapıyorsun! Ölüler üzerinden siyaset yapma!

BAŞKAN – Sayın Akış…

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ölüler üzerinden siyaset yapmıyorum, ben ölülerin hukukunu arıyorum, ölülerin hukukunu arıyorum ben.

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Samimi bulmuyoruz seni, sen samimi değilsin!

HAMZA DAĞ (İzmir) – Sen oğlun üzerinden siyaset yaptın.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, şunlara müdahale edin ya!

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Sen samimi değilsin.

BAŞKAN –Sayın Akış, lütfen…

HAMZA DAĞ (İzmir) – Oğlun üzerinden siyaset yaptın sen. Bırak bunları artık!

BAŞKAN – Sayın Dağ…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Daha ne yapabilirim? Kürsüden mi ineyim Sayın Baluken?

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bize böyle diklenmeyin. Bize diklenemezsiniz, biz hepimiz birbirimizi tanırız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Kimseye diklenmiyoruz. Doğruyu söylüyoruz, kimseye diklenmiyoruz.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Böyle el kol hareketi yapma, edepli olacaksın, bize diklenmeyeceksiniz! Ben ölen insanların hukukunu arıyorum, sizi hukuka davet ediyorum. Sayın Başbakanı hukuka davet ediyorum. Sayın Başbakan, vicdan sahibiyseniz…

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Yahu, sen benim vicdanımı niye sorguluyorsun ya! Hangi hakla, hangimizin vicdanını sorguluyorsun sen ya!

SIRRI SAKIK (Devamla) – …Kayseri Belediye Başkanını arayacaksın, diyeceksin ki: “Sen nasıl bu acıya seyirci kaldın? Sen neden gelmedin, o binlerce insanla acıyı niye paylaşmadın?” Ben sizi insanlığa davet ediyorum.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Yahu, yuh! Beni insanlığa davet ediyorsun sen, senin gibi bir adam! Senin hakkın da değil, haddin de değil beni insanlığa davet etmek!

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Sırrı Bey, senin hangi ahlaki üstünlüğün var da benim vicdanımı sorgulayabiliyorsun sen ya!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Acılarımızı paylaşmaya davet ediyorum.

Sayın Başkan, ben beş dakika ne dediğimi bilmiyorum.

BAŞKAN – Biz anladık.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Emin olun, bu haksızlığı kabul edemem.

BAŞKAN – Siz lütfen Genel Kurula hitap edin.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Ben dün gece saat on ikide Muş Milletvekili arkadaşımızla morgda saatlerce, on saati aşkın morgun önünde beklemişim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen, Genel Kurula hitap edin, ben sizi dinliyorum.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Acılarımız var ama sizi anlamakta gerçekten zorlanıyorum, gerçekten zorlanıyorum.

Birazdan yine konuşacağız. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.

FARUK IŞIK (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Muş Milletvekili Sayın Işık söz istiyor.

Neden istiyorsunuz?

FARUK IŞIK (Muş) – Bu konuyla ilgili olayın şahidiyim ben.

BAŞKAN – Açıklama yapmak durumundasınız. Size bir sataşma yok, yerinizden bir dakika süre vereceğim.

FARUK IŞIK (Muş) – Bir dakikada izah edemem.

BAŞKAN – Şahsınıza bir sataşma yok Sayın Işık.

FARUK IŞIK (Muş) – Olayı açıklığa kavuşturmamız lazım.

BAŞKAN – Açıklamak için sizin…

FARUK IŞIK (Muş) – Sayın Başkan, bir dakikada…

BAŞKAN – Sayın Işık, bana usulü öğretmeyin. Eğer sataşma varsa size kürsüden söz vermek durumundayım. Şahsınıza sataşma yok. Lütfen… Yerinizden bir dakikalık süre vereceğim. Lütfen…

FARUK IŞIK (Muş) – Sayın Sakık tarafından ismim geçiriliyor.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Şahsından daha önemli Sayın Başkan, lütfen kürsüden verin.

BAŞKAN – Sizin şahsınıza yönelik hiçbir eleştiri sunmadı Sayın Işık.

FARUK IŞIK (Muş) – Yahu, şahsımla ilgili değil, olayın taraflarından birisi de benim ve hemen…

BAŞKAN – Tamam, açıklama için size bir dakika süre verebilirim Sayın Işık. Lütfen…

FARUK IŞIK (Muş) – Söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Mikrofon açık, lütfen…

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Muş Milletvekili Faruk Işık’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci ve 13’üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde yaptığı konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

FARUK IŞIK (Muş) – Efendim, Sayın Başkan, dün maalesef çok acı bir tablo yaşadık biz, elim bir kaza yaşandı. Kazanın siyasi boyuta taşınmasının pek tarafı değilim ama biz ikimiz, yani sayın milletvekili arkadaşımızla beraber biz orada yaralılarla ve vefat edenlerle ilgilenmek üzere buradan hareket ettik, gittik. Tabii, bu süre içerisinde Vali, ilin Valisi her yarım saatte bir bize olayın mahiyetiyle ilgili bilgi verdi. Şehrin girişinde emniyet yetkilileri bizi aldılar, ilk önce hastane hastane dolaştık, yaralılara ziyaretlerimizi yaptık.

Sayın Sakık’ın bahsettiği, vinçle olan kısımdan ne ben ne Sayın Sakık başta haberdar değildik yani bize verilen bilgiler… Başta Vali Yardımcısı olmak üzere, gün boyunca, gece saat bire kadar bizi terk etmedi; emniyet şube müdürleri, İstihbarat Şube Müdürü, Koruma Şube Müdürü, Güvenlik Şube Müdürü, Emniyet müdür yardımcıları ve ilin Valisi dâhil olmak üzere hep bizimle beraberdi yani gün boyunca bizimle beraberdi. Beraber gezdiler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

FARUK IŞIK (Muş) – İzah edeyim, kapandı çünkü.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

FARUK IŞIK (Muş) – Kapandı…

BAŞKAN – Sayın Işık, bir dakikadan fazla veremem, lütfen beni anlayışla karşılayın, ben bir usul uyguluyorum.

FARUK IŞIK (Muş) – Ama yarıda kaldı.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Sayın Başkanım, niye vermiyorsunuz? Allah aşkına, ülke meselesi!

BAŞKAN – Ben bir usul uyguluyorum, lütfen!

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Burada bizi zalim yaptılar, hain yaptılar. Söz verin lütfen.

FARUK IŞIK (Muş) – Olay noktasına geleceğim ben.

BAŞKAN – O zaman sataşmadan söz isteyin canım, Allah Allah!

FARUK IŞIK (Muş) – Sataşmadan söz isteyeyim o zaman.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Şimdi, bu konuyu…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – On dakika boyunca bize burada hakaret ediyorlar.

SIRRI SAKIK (Muş) – Biz kime hakaret ettik? Allah’tan korkun! Hakaret mi, yoksa sitem miydi? Allah’tan korkun be!

FATİH ŞAHİN (Ankara) – “Zalim” dedin, “zalim” diyorsun; hakaret ediyorsunuz, vicdanımızı sorguluyorsunuz!

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.51

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)

 

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Biraz evvelki oturumda geçen konuyla ilgili, Kayseri’de meydana gelen kazada vefat eden vatandaşlarımızın ailelerine ben de başsağlığı diliyorum, Allah rahmet eylesin.

Sataşmadan dolayı söz istiyorum. Müsaade ederseniz, Faruk Bey cevap verecek.

BAŞKAN – Şimdi, şu oylamayı bir yapalım...

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Tamam, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Oturum değişti ama söz vereceğim, Sayın Bakan, size de söz vereceğim. Yalnız, konunun önemine binaen, grup başkan vekili arkadaşlarımla da konuştum, sataşmadan size söz vereceğim, şu oylamayı yapalım.

13’üncü madde üzerinde verilen ve gerekçesi bir önceki oturumda açıklanan Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Satır, buyurun.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Efendim, Kayseri’de meydana gelen kazadan dolayı başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

BAŞKAN – Gerekçenizi duydum.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sataşmadan dolayı söz talep ediyorum konuyla ilgili. Muş Milletvekilimiz tarafından…

BAŞKAN – Biraz önce açıklamasını yaptım, oturum değiştiği için sataşmadan söz veremem ama diğer grup başkan vekili arkadaşlarım da bu konuda aynı, ortak görüşte olduğu için…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Önemli bir konu olduğu için.

BAŞKAN - …ve konunun da önemine binaen, size iki dakika söz  vereceğim.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Faruk Bey arkadaşımız konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

8.- Muş Milletvekili Faruk Işık’ın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci ve 13’üncü maddeleriyle ilgili önergeler üzerinde yaptığı konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

FARUK IŞIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; maalesef, dün acı bir olay yaşadık. Sayın Sırrı Sakık Bey’le biz, olayı duyar duymaz olay mahalline gittik yani ben tekrar baştan almayayım ama olaya vâkıf olabilmek adına Vali Bey her aşamada bize bilgi verdi biz yolda iken. Kendisi, Vali Yardımcısı Davut Haner Bey, söyledim, emniyet yetkilileri gece saat 01.00’e kadar bizi yalnız bırakmadılar. Artı, yolda gene Sayın Valiyle yaptığımız görüşme neticesinde, hepsi Valilik tarafından belediyelerden temin edilmek suretiyle, cenaze nakil araçları hazır bulundurulmuştu.

Fakat biz orada bir duyum almıştık. Savcılarla kendim görüştüm. Bu insanlar donarak mı öldü yoksa travmadan mı dolayı ölüp ölmedekilerini tespit edebilmek adına nitelikli otopsi yapılmasını arzu ettik. Ondan dolayı, normalde, belki yedide, sekizde bitmesi gereken otopsiler gece saat on ikiye kadar devam etti. Bu bizim talebimiz üzerine, gerçek anlamda ölüm sebebinin ortaya çıkarılması adına.

Fakat bu, vinçle ilgili olan olaydan ne Sırrı Bey’in ne benim haberimiz yoktu. Biz tam, son cenaze nakil aracını göndereceğimiz sırada firma sahibi tarafından dile getirildi. Sabahleyin benim ilk işim Vali Beyle görüşmek çünkü onlar benim canlarım, kardeşlerim, hemşehrilerim, insandır her şeyden önce. Gerçekten böyle bir ihmal varsa sonuna kadar takip edilmesi gerekir. Vali Beyle görüştüm konuyla ilgili. Vincin geç gidip gitmemesiyle ilgili işlemin başlatılmasını ve doğrunun ortaya çıkarılması lazım. Muşlu hemşehrilerim şunu bilsinler ki bizler, insan olarak, kendi vekilleri olarak eğer varsa bir ihmal, sonuna kadar onların hakkını savunacağız.

Saygılar sunuyorum efendim.

Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Biz de Divan olarak Sayın Işık’a ve Sayın Sakık’a dünkü elim olaydan dolayı gösterdikleri emekten dolayı teşekkür ediyoruz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şimdi bu konuyla ilgili bizim de grup adına bir açıklama yapmaya ihtiyacımız var çünkü hem Faruk Bey’in açıklamasında hem de oturan arkadaşların Genel Kurula yönelik söylemlerinde konuyu siyasete malzeme yaptığımıza dair bir suçlama oldu.

BAŞKAN – Açıklama mı istiyorsunuz, sataşmadan mı?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Ne gibi bir söz sarf edildi Sayın Baluken?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yani bu ölümleri siyaset konusu yaptığımıza dair grubumuz zan altında bırakılmıştır.

BAŞKAN – Buyurun.

İki dakika…

Arkadaşlar, yalnız, usulü bir defaya mahsus olmak üzere, anlaşma üzerine başka bir oturumda bu konuyu görüşüyoruz. Lütfen, başka arkadaşımız sataşmadan söz almasın. Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Baluken.

9.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Muş Milletvekili Faruk Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında BDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Evet, arkadaşlar, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, böyle bir konuda bu şekilde bir tartışma çıkmasının da son derece anlamsız olduğunu ifade etmek istiyorum. Çok elim bir olay olmuş, 21 cenaze var, o cenazeler bugün defnediliyor. Milletvekili arkadaşımız oraya gidip bir durum tespitiyle ilgili Genel Kurulu bilgilendiriyor, ciddi ihmallerle ilgili bizzat ölenlerin yakınlarının ve hasta yakınlarının iddialarını buraya getiriyor, siz daha kendisi konuşmaya başlar başlamaz bir savunma refleksi içerisine giriyorsunuz. Şimdi, Sayın Sırrı Bey “Burada ben pek çok sebep düşünüyorum da bir ilin sınırı içerisinde 21 cenaze yerdeyken o ilin büyükşehir belediye başkanının orada olmamasının bir gerekçesini bulamıyorum.” diyor. “Bunu düşündüğümde Muş’la ilgili, Kürtlükle ilgili bir şey aklıma geliyor.” diyor. Mahir Bey de -Grup Başkan Vekiliniz- diyor ki: “Bunun Kürtlükle de bir alakası yok, insanlıkla bir alakası var.” Doğru da söylüyor. Bunu sizin de dikkate almanız lazım. Burada normal olmayan bir durum var. Kendi kentinde 21 cenaze yerdeyken, eğer seçilmiş belediye başkanlarınız oraya gidip halka o sıcaklığı göstermemişlerse, o sahiplenmeyi göstermemişlerse ilk önce, sizin yerel yönetimler komisyonunuzun bu belediye başkanlarını acil toplantıya çağırıp bu durumun hesabını sorması lazım. Sayın milletvekilimiz burada, AK PARTİ milletvekiliyle birlikte oraya gittiğini de ifade etti; orada emek gösteren hekimlere, sağlık emekçilerine teşekkür de etti ama ortada bir ihmal varsa Meclis kürsüsünden yapılan bu konuşma aynı zamanda bir suç duyurusudur, bunu savunmak yerine bir suç duyurusu olarak kabul edip gereğini yerine getirin. Çünkü, Muş’tan bazı aileler diyorlar ki “Biz beş saat sonra oraya vardığımızda yaralılar hâlâ yerdeydi, cenazeler hâlâ yerdeydi.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Bunun geçiştirilecek bir yanı yok. Dolayısıyla, bu tarz ihmallerin kimden dile getirildiğine bakılmaksızın bütün Parlamento tarafından dikkate alınması doğru olan yaklaşım olacaktır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan…

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir açıklamanız olacaktı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Başkanım… Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakan açıklama yapacak, lütfen.

Buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, 23/1/2014 tarihinde Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik kazasına ilişkin açıklaması

 

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 23/1/2014’te Kayseri-Malatya karayolunun 117’nci kilometresinde gece 02.00 sularında meydana gelen kazada 21 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 29 vatandaşımız da yaralanmıştır. Ben öncelikle, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Tabii, Kayseri-Malatya karayolunun 117’nci kilometresinde olay oluyor. Olayın olmasından sonra 112 Acil aranıyor. 112 Acile gelen ilk duyuru da 02.01 gibi, Validen aldığım bilgi. Bu haber üzerine olaydan haberdar olunuyor. 22 ambulans Kayseri’den, 3 ambulans da Sivas’ın Gürün ilçesinden olay yerine intikal için hareket ediyor. Bunlardan ilk ambulans 02.40 sularında olay yerine intikal ediyor, ikincisi 02.47 sularında. Daha sonra da diğer ambulansların tamamı olay yerine intikal ediyor. Kaza sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımızdan 20’si olay yerinde hayatını kaybetmişler, tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Yapılan otopsi ve inceleme ile sabit bu ve bu noktada gereken incelemeler yapılmış, rapora bağlanmıştır. 1 vatandaşımız yaralı sevk edildiği yerde hayatını kaybediyor. Donma sonucu hayatını kaybeden vatandaşımız olmamıştır.

Tabii, bunlarla alakalı ilgililerin olay yerine gitmesi elbette hepimizin arzu ettiği bir şeydir. Keşke Kayseri Valisi, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı, Pınarbaşı Belediye Başkanı olay yerinde hemen hazır olsalardı. Ancak, onlardan benim aldığım bilgi, olayın duyulduğu anda hemen gerekli hareketler yapıldı ama olayın vahameti ambulansların ve ilgililerin olay yerine intikalinden sonra anlaşıldığı için, bunun anlaşılması üzerine Vali, Pınarbaşı Kaymakamı ve bütün oradaki idareciler olay yerine intikal etmişlerdir; gecikme de biraz olayın muhtevasının anlaşılmamasından kaynaklanıyor. Tabii, gece de, havanın hem sisli hem de kar yağışlı olduğunu arkadaşlar bana ifade ettiler. Tabii, hem Pınarbaşı Belediye Başkanının –hangi partiden bilmiyorum ama- hem de Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının olayın akabinde olay yerine gitmiş olmasını ben de bütün gönülden arzu ederdim. Gitmemiş olmaları bir eksikliktir. Tekrar teşekkür ediyorum.

Olayla ilgili İçişleri Bakanımızla da görüştüm. İçişleri Bakanımız olayla ilgili gerekli idari tahkikatın başlatıldığını da söyledi, ayrıca adli tahkikat da başlamıştır.

Tekrar, yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah bir daha böylesi kaza göstermesin diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekilim, bir dakika…

Buyurun Sayın Tamer.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkanım, bir kere… Söz istiyorum.

BAŞKAN – Neden?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Olayda Belediye Başkanımızın, Valimizin, Sağlık Müdürümüzün, Kayseri’deki tüm yetkililerin büyük bir özveriyle çalışmaları var. Bu çalışmalar burada yok sayılamaz. Onun için söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Tamam ama Sayın Bakan gerekli açıklamayı yaptı, siz de şimdi beyan ettiniz, sözleriniz kayda geçti.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Otopsi sonucunda hiçbirisinde donarak ölüm yok, hepsi travmaya bağlı; genel vücut travmasına bağlı olan ölümler var. Tüm getirilen yaralıların, 30 yaralının sadece 1’i yolda “arrest” geçirmiştir yani kalbi durmuştur.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – İsmail Bey, hekimsiniz siz, o kazada travma geçirmeyen olur mu?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Cenazeyle ilgili araçların hepsini Büyükşehir Belediyesi karşılamıştır.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tamer. Söyledikleriniz kayda geçmiştir.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sorun, travma geçiren yaralı kişi donarak ölmüşse sorundur. Ya, hekimsiniz, ayıptır!

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Cenaze aracını, tabutunu ve cenazeyle olan…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – O kazada yara almadan hastaneye giden kimse olmaz zaten.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tamer, kayda geçmiştir söyledikleriniz.

Buyurun Sayın Halaçoğlu…

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Burada bir yanlışlık, yanlış anlaşılma olmasın efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, kayda geçti söyledikleriniz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ayıp ya! Yani böyle bir şey olabilir mi ya? Sıyrıksız donarak öldüğünü kimse iddia etmiyor ki ya!

BAŞKAN – Buyurun yerinizden.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Bakana intikal eden birtakım şeylerde, bilgilerde eksik bir şeyler var, onlar Pınarbaşı’yla alakalı. Bununla ilgili bir açıklama yapmam gerekiyor.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden.

Sayın Bakan bu konuda gerekli açıklamayı yaptı, bir anlamda öz eleştiride de bulundu. Onu bir kez daha vurgulayalım ve kendilerine teşekkür ediyorum bu açık yürekliliklerinden dolayı.

5.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, 23/1/2014 tarihinde Kayseri-Malatya karayolunda meydana gelen trafik kazasına ilişkin açıklaması

 

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, şöyle, olayın meydana geldiği… Öncelikle şunu söyleyeyim: Bütün, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Böyle bir kazanın tekrar yaşanmamasını da, ülkemizin herhangi bir yerinde yaşanmamasını da yüce Allah’tan diliyorum.

Şimdi, olayın olduğu saat Sayın Bakanın söylediği saat. Hemen, haber alınır alınmaz ilk ambulanslar Pınarbaşı’dan gitmiştir ve ayrıca, saat üçü beş geçe itfaiyeler orada olmuştur. Ama, itfaiyelerin oraya varmasından sonra, otobüsün devrildiği ve altında insanların kaldığı haber verilince vinç gönderilmiştir, yine Pınarbaşı’dan gönderilmiştir. Oradan gelen ilk yaralılar otobüslerle getirilmiştir ilk Pınarbaşı Devlet Hastanesine. Ama, Pınarbaşı Belediye Başkanımız oraya hemen gitmiştir, onu da belirteyim, Milliyetçi Hareket Partilidir. Yani “Hangi partiden olduğunu bilmiyorum.” dedi. Kabul ediyorum, burada parti de önemli değil.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Kaza yerine giden yok, kaza yerine giden belediye başkanı yok. Ben Belediye Başkanını bildiğim hâlde söylemedim. Neden gitmemiştir?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Tekrar ediyorum, parti de önemli değil. Başkan hemen gitmiştir, ilgilenmiştir, hatta hastaneye getirilen yaralılara ilk müdahalelerde bizzat başında bulunmuştur ve Kayseri’ye nakledilecekler gelen ambulanslarla Kayseri’ye nakledilmiştir.

Kaymakam Bey, yine, aynı şekilde direkt ilgilenmiştir. Burada, yani “Hiç gitmedi.” gibi bir düşünce yanlış, hemen, anında müdahale edilmiştir ama kar bir taraftan, sis bir taraftan ve 35 kilometre uzaklıkta Pınarbaşı’na mesafe. Karlı bir ortamda bir vincin gitmesi kolay değil, biliyorsunuz. Ama, ambulanslar hemen, anında -Bakan Bey’in söylediği gibi- ikiyi kırk geçe orada olmuştur, 35 kilometre mesafeye karlı alanda, normal bir zamanda varmıştır. Ama, hemen arkasından gönderilen itfaiyeler aracın altında insan kaldığı tespiti yapınca vinç gönderilmiştir ve vinç gerekli işlemi yapmıştır. Yani, dolayısıyla, orada “Şu şudur, bu budur.” değil, hepsi bizim insanımız, insandır sonuç olarak. Bu insanlarımızın hepsine Allah’tan rahmet diliyorum, tekrar böyle bir kaza yaşanmamasını dilerim canıyürekten, Allah bütün yakınlarına sabır ihsan eylesin. 

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Biz de tekrar, Divan olarak, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ailelerine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz, Allah rahmet eylesin diyoruz. Yaralanan arkadaşlara da acil şifalar diliyoruz.  Bu olayla ilgili olarak, o gece soğukta emek veren bütün kişilere, bütün arkadaşlarımıza da sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Şimdi, 14’üncü…

SIRRI SAKIK (Muş) –  Sayın Başkan söz talebim var. Çok özür diliyorum…

BAŞKAN –  Sayın Sakık, lütfen…

SIRRI SAKIK (Muş) – Hayır hayır, küçük bir bilgi vereceğim. Ben bir şey söylemeyeceğim, bir bilgi vereceğim yani herhangi bir cevaba neden olmayacağım, küçük bir açıklama yapacağım.  

BAŞKAN – Peki, bir dakika…

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, lütfen, müsaade edin yani bir dakikayla bağlamayın. Ben, bakın, emin olun…

BAŞKAN – Sayın Sakık, yeteri kadar konuştu arkadaşlar…

SIRRI SAKIK (Muş) – Bakın, ben bir şey söyleyeyim…

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

Bir dakika…

6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Konya Milletvekili Mustafa Akış’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

SIRRI SAKIK (Muş) – Yani, arkadaşlarımızın haksız bir iddiası var.

Bize büyük bir haksızlık ettiniz. Biz acılar üzerinden nasıl siyaset yaparız sevgili kardeşim. Böyle bir talebim olsa, böyle bir şeyi düşünsem ben AKP’li arkadaşımı yanıma alarak oraya gider miyim? Saat dört-beş sıralarında Sayın Bakanla aynı karede bulunuyoruz. Bakın, açıklamalar… Ama, geceleyin bu açıklamalar, bu iddialar geliyor, diyorlar ki “Evet, biz burada saatlerce kaldık ve on beş saate yakın biz orada morgun önünde bekledik.” Çok insani bir taleptir oradaki siyasi partilerden destek beklemek, oradaki sivil toplum örgütlerinden bir destek görmek. Gelip acıyı paylaşmak çok insani bir şeydir. Bunu söylüyoruz ama siz, olayı bilmeden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Muş) – Bizim getirdiğimiz her şeye karşılık bir tepki gösteriyorsunuz; doğru değil.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)

 

BAŞKAN - Şimdi, 14’üncü madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutacağım. Anayasa’ya aykırılık önergesini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                                          Erol Dora                                      Pervin Buldan

   Bingöl                                                    Mardin                                                Iğdır

Bengi Yıldız                                           Nazmi Gür                                                

   Batman                                                    Van

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 14. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal                              Yusuf Halaçoğlu          Muharrem Varlı

   Konya                                       Kayseri                       Adana

Celal Adan                                                              Lütfü Türkkan

    İstanbul                                                                    Kocaeli

BAŞKAN – Şimdi, Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (14) maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk                                                         Ali İhsan Köktürk

     Mersin                                                                         Zonguldak

Ramazan Kerim Özkan                                                     Ramis Topal

         Burdur                                                                       Amasya

Selahattin Karaahmetoğlu                                        Malik Ecder Özdemir

       Giresun                                                                      Sivas

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerine Eskişehir Milletvekili Sayın Bedii Süheyl Batum konuşma yapacak.

Buyurunuz Sayın Batum. (CHP sıralarından alkışlar)

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ilk önce şunu ifade ederek başlamak istiyorum: Dün yaşadığımız olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi açısından utanç verici bir olaydır. Evet, bunu kınadınız ama açıkça şunu söylemek istiyorum: “Sinirlendik, ‘Hırsız var.’ dediniz, ‘Hırsızlar.’ dediniz.”

Değerli arkadaşlar, yirmi yıldır hiç durmadan, usanmadan politikanızın temeli olarak Cumhuriyet Halk Partisine “Dinsiz.” dediniz, “İnançsız.” dediniz, “Camileri yıktınız.” dediniz, “Darbeci.” dediniz, “Ergenekoncu.” dediniz, “İki ayyaş yasa yapmış, biz mi değiştiremeyeceğiz?” dediniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ama, bunları anlattınız sizler, bizler ise “Aman dikkat edin -hepinize değil- içinizde hırsızlar var, yolsuzluk yapanlar var, bunları kollamayın, bunların üzerini örtmeyin. Bakın, fezlekeler var, bunların üzerini örtmeyin.” dediğimizde kaba kuvvet!

Değerli arkadaşlar, biz bu hırsızlıkları, yolsuzlukları -üzerini örtme, ne yaparsanız yapın- mutlaka, dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili arkadaşlar, Gezi parkı olaylarında, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmaz, 6 genci bir ayda öldürttünüz; gençlerin gözleri kör oldu, binlerce gaz sıkıldı, onları susturamadınız. Aynı, o yolları hep dinledik: “Efendim, ama onlar da kaldırımlara zarar vermişti.” “Ama arabalara zarar vermişti.” Başbakanınız söyledi “7 tane genç nasıl öldürüldü?” diye. Şimdi de “Yumruk atana çok sinirlenmiştim. Ben bunun farkında değildim...”

Arkadaşlar, o gençleri susturamadınız, korkutamadınız, bizleri hiç susturamayacaksınız, yolsuzlukların üzerini örttürmeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, HSYK için de söyleyeyim…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Tahrik olmuşlar Hocam, tahrik!

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Evet.

Sevgili arkadaşlar, HSYK için de Başbakanınız açıkça söyledi, dedi ki: “Biz yargı bağımsız olsun dedik, fırsat bildiler.”

Değerli arkadaşlar, fırsat bildiğini ne zaman öğrendiniz, hangi vesileyle öğrendiniz? Mehmet Haberal, şurada oturuyor, dört yıl dört ay tutuklu kaldı, “Nerede benim hakkımdaki deliller?” dedi, hâkimler için, o tutukluluk kararlarını gerekçesiz veren hâkimler için dava açtı, tazminat kazandı. Ne yaptınız? O vesileyle anlamadınız siz hiç, hatta tam tersine, onları kurtaracak yasayı, bir gecede, yasanın içine getirdiniz, 2802 sayılı Yasa’da. O sırada hiçbir şey anlamamıştınız. O sırada, Sayın Başbakan Patagonya’nın Başbakanı mıydı! O sırada, sizler Papua Yeni Gine’nin milletvekilleri miydiniz? Hayır, anlamadınız, anlamadınız bunları. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, sevgili arkadaşlar, 17 Aralık 2013’e geldik: Aaa, meğer bir şeyler varmış! Şimdi, burada, her şeyi bırakın siyasi şeyleri, ayıp var. Vicdan meselesi bu. Bunları görmezden nasıl geleceksiniz?

Sevgili arkadaşlar, getirdiğiniz bu teklife herkes karşı, hukukçular karşı, kurumlar karşı, Avrupa Birliği karşı, Barolar Birliği karşı, hepsi karşı. Sizlere bakıyorum, aynı şey, hep.

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – TÜSİAD karşı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – TÜSİAD şimdi karşı oldu.

“Kumpas var, çete var, paralel devlet var.” Sevgili arkadaşlar, bu kadar gayriciddi bir anlayış, bu kadar gayriciddi bir devlet yapılanması, bu kadar gayriciddi bir devlet anlayışı olur mu? Dünyanın hangi ülkesinde olur? Papua Yeni Gine filan diyorum ya, orada bile olmaz. Arkadaşlar, nerede bu adamlar? Bu paralel devlet, kim bunlar? Neden bu Haberal’ı dört yıl dört ay tuttular? Neden bizim Tuncay Özkanları yedi yıldır tutuyorlar? Neden Ergün Poyraz’ı, neden Fatih Hilmioğlu’nu? Hangisini soruşturdunuz? Hepsini terfi ettirdiniz.

Son söyleyeceğim şu arkadaşlar: Bakın, bu kanun Anayasa’ya aykırı, biz söylüyoruz, biliyoruz, 20 yaşındaki çocuklar bile biliyor, iş adamları biliyor ama bir tek Sayın Bekir Bozdağ’a anlatamazsın bunu. Neden anlatamazsın? Çok doğal. Başbakan “Anlamadım.” deyince Bekir Bozdağ da anlamamış oluyor. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Batum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Ama bir şey var; ben hep söyledim, söylüyorum: Bekir Bozdağ hakkında fezleke düzenlenen bir Bakandır, mutlaka bunun hesabını da onunla beraber verecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Batum, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 14. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                     Faruk Bal (Konya) ve Arkadaşları

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                                                                                  İdris Baluken (Bingöl) ve Arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor musunuz?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önergeler adına Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu konuşacak.

Buyurun Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, sizleri saygıyla selamlıyorum.

2010 yılında “yargıda büyük reform” adı altında bir referandum gerçekleştirildi. Referandumla ilgili yapılan propaganda konuşmalarında şunlar dile getirildi; bu referandum, bu Anayasa değişikliği meydana geldiği zaman şunlar değişecek denildi:

Bunlardan birisi “Darbecileri koruma zırhı kalkıyor, darbecileri koruma altına alan Anayasa’nın 15’inci maddesi kaldırılacak.” dendi. Ama, bu madde… 17 Aralıktan sonra, birdenbire, Sayın Bakan da dâhil olmak üzere “Bunu gerçekleştirenler aslında millî orduya kumpas düzenleyenlerdir.” dedi. Yani, aslında, 2010 Anayasa değişikliğinde darbecilerle ilgili çıkarıldığı söylenen Anayasa maddesiyle bu hukuk sistemi, demek ki darbecileri yargılamak yerine millî orduya kumpas kurmuştu.

İkincisi: “YAŞ’ta ordudan atılan asker, yargıya gidebilecek.” dendi.

Üçüncüsü: “Fişleme tarihe karışacak, kişisel veriler korunacak, isim, resim, köy bilgisi, kimlik bilgisi, hatta telefon numarası gibi özel bilgiler gizli olacak.” dendi. Ama ne kadar gizli kaldığını veya kalmadığını hepimiz biliyoruz. Kimlerin fişleme altına alındığını ve… O fişleme, en sonunda, birdenbire, bir günde 2 bin kişinin yerinin değiştirilmesiyle de ortaya çıkmıştı. Demek ki o fişleme çoktan yapılmış.

Dördüncüsü: “Vergi borcu olan iş adamı yurt dışına çıkabilecek.” dendi. Bırakın vergi borcu olan iş adamının dışarıya çıkmasını, aslında kara para dediğimiz, kayıt dışı ekonomi dediğimiz birçok para, altın üzerinden ülke içerisinde gidip gelmişti ve bundan nemalanan çok kişi oldu. Bunlardan birkaçı ortaya çıktı; işte, ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon dolar. Ama, ilginçti, bunu saklayan, evinde ayakkabı kutusunda saklayan kişi bir bankanın genel müdürüydü yani bir genel müdür kendi bankasına güvenmeyip kendi evinin daha mahfuz olduğunu düşünüyordu ki 4,5 milyon doları orada saklıyordu.

Beşincisi, dendi ki: “Memurlara toplu sözleşme hakkı getirilirken söz konusu hak, memurların temsilcilerinin içinde bulunduğu Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna verilecek.” Aslında hiçbir zaman memurlar sendikalaşamadı. Doğrudan doğruya Hükûmetin dikte ettirdiği zamlar verildi. En sonunda resmî enflasyon yüzde 8’lerde, görünürde memurlara verilen yüzde 6 ama birinci dönem ve ikinci dönem olduğu için, aslında, yüzde 4,5 zam verildi.

Diğer bir konu, şöyle dendi: “İşçi ve işveren sendikalarına anayasal güvence gelecek.” Allah aşkına, bugün hangi sendika kendi arzu ettiği bir konuyu dile getirebiliyor? Hemen birisi dile getirdiğinde tepesine, Demokles’in kılıcı gibi, bir yumruk iniyor; kimseyi konuşturmuyorlar veya konuşacak olursa bunları basına yansıtmıyorlar, yansıtılması engelleniyor.

Diğer bir konu vardı: “Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı verilecek.” Evet, bireysel başvuru hakkı verildi. 2010 yılında kabul edilen Anayasa değişikliğine rağmen, daha 2013 yılında bu sağlandı yani üç yıl sonra. Hangi sebeple onu üç yıl sonra sağladınız?

Sekizinci olarak “Şehit ve gazi yakınlarına, kadın ve özürlülere güvence getirilip ayrıcalık tanınacak.” Birkaç yakınını işe almakla meseleyi çözdüğünüzü zannediyorsunuz bu maddeyle de. Gerçekte tam aksini yaptınız, bunlara karşı olan PKK veya teröristlerle iş birliği yaptınız ve onlara tam bir güvence verdiniz. Bunu inkâr edemezsiniz.

Evet, bundan sonraki konuşmamda buna devam edeceğim. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önerge üzerinde Batman Milletvekili Sayın Bengi Yıldız konuşacak.

Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

BENGİ YILDIZ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.

On günü aşkın bir zamandır Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu konuşuyoruz, değerlendiriyoruz, bunun üzerine kavga ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu benzeri kurumlar tartışılırken acaba ülkemizdeki gibi iktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla, sivil toplum örgütleriyle, sanayicisiyle bu konuya bu kadar odaklanılır mı? Söz konusu bile değildir. Herhangi bir Avrupa ülkesinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu benzeri bir kurulun tartışıldığına bugüne kadar ben şahit olmadım bu şekliyle. Bunun nedeni nedir? Ülkemizde yargı siyasallaşmış ve her gelen iktidar onun sahibi olmak istiyor. Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde başbakanın, sayın adalet bakanının hatta iktidar partisi milletvekillerinin hâkimlere, savcılara telkinde bulunduğuna, hatta tehdit ettiğine rastlar mısınız? Rastlayamazsınız. Onun için on gündür bu meseleyi bu kadar hararetli bir şekilde tartışıyoruz. Dünyanın herhangi bir ülkesinde iktidarın da kabul ettiği, 2010 değişikliğinden sonra, zaten siyasal olan bir HSYK’ya, Sayın Adalet Bakanı Müsteşarının hazırladığı listenin tulum bir şekilde, hiç fire vermeden seçildiği bir örnek gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz. Onun için on gündür bu tartışmayı yaşıyoruz ve bu huyumuzdan, bu siyasal kültürümüzden de vazgeçmek istemiyoruz.

Ülkemizde çok önemli olaylar oluyor. Türkiye Avrupa Birliği ülkelerine benzemiyor. Niye benzemiyor? Birkaç örnekle hemen burada belirteyim orada siyasiler ne yapıyor, bizim ülkemizde siyasiler ne yapıyor:

Almanya Cumhurbaşkanı, hatırlıyorsunuz, yakın tarihte yolsuzluk suçlamasıyla suçlandı, iddialar buydu. Ha, 700 euroyu -bugünlerde euro artmış, herhâlde 2,5-3 bin TL arasında eder- usulsüz bir şekilde harcadığı iddiasıyla Almanya Cumhurbaşkanı geçen sene istifa etti ve daha sonraki soruşturmalar neticesinde böyle bir olayın da gerçekleşmediği ortaya çıktı. 700 euro…

Romanya eski Başbakanı seçim kampanyası sırasında 2 milyar doları harcadığı gerekçesiyle görevinden istifa ediyor.

Çek eski Başbakanı Petr Necas, özel kalem müdürünün -bakın değerli arkadaşlar, kendisi değil, bir bakanı değil, özel kalem müdürü- rüşvete bulaştığı iddiası nedeniyle kendi görevinden istifa ediyor.

İtalya’nın hiç gündemden düşmeyen bildiğimiz Başbakanı mahkeme tarafından vergi kaçırdığına hükmedildiğinde Senato tarafından senatörlükten dışlanıyor, Meclisten dışarı atılıp azlediliyor.

Danimarka’da herkesin alkışladığı bir istifa gerçekleşiyor. Danimarka devletinin bağış yaptığı bir kuruluş lüks harcamalar yapıyor ve Danimarka’da bundan sorumlu Kalkınma Bakanı, Parlamentoya ve basına yeterli bilgiyi veremediği için, yanlış bilgi verdiği için istifa ediyor ve bu, Danimarka’da takdirle karşılanıyor değerli arkadaşlar. Yani, onun sorumluluğunun en asgari düzeyde olduğu bir kurumun harcamalarından dolayı dahi bakanlar Avrupa Birliği ülkelerinde istifa ediyorlar.

Bugünkü tartışmaya benzer bir tartışma: Letonya Başbakanı başkent Riga’da bir süpermarketin çatısının çökmesi sonucunda 54 vatandaşı hayatını kaybettiği için istifa ediyor. Bizde Roboski’de 35, Afyon’da 25 asker, dün 21 kişi yaşamını yitiriyor; biz Parlamentoda bunu dillendirdiğimiz için iktidar partisi milletvekilleri, bunu çok yadırgamış olacaklar ki, çok yüksek bir sesle bizi eleştirip bize karşı koyuyorlar.

Değerli arkadaşlar, işte biz ve işte Avrupa Birliği ülkeleri; işte demokrasi, işte insana verilen kıymet ve işte bizim ülkemizde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

BENGİ YILDIZ (Devamla) -  …her yıl onlarca, yüzlerce insan ölmesine rağmen iktidarın gıkının çıkmadığı bir düzen; aradaki fark bu. Biz daha çok bekleriz, Avrupa Birliğine girmek için.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                              Erol Dora               Pervin Buldan

   Bingöl                                       Mardin                         Iğdır

 Bengi Yıldız                              Nazmi Gür

    Batman                                      Van

BAŞKAN – Şimdi aynı mahiyetteki iki adet Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve 15. maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk                      Ali İhsan Köktürk          Malik Ecder Özdemir

     Mersin                                  Zonguldak                        Sivas

Ramazan Kerim Özkan              Ramis Topal

       Burdur                                  Amasya

 

Ayni mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

  Faruk Bal                            Yusuf Halaçoğlu                Muharrem Varlı

    Konya                                      Kayseri                           Adana

 Celal Adan                             Lütfü Türkkan

   İstanbul                                    Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, demin yarım kaldığı yerden devam etmek istiyorum.

Şimdi, “Partiler kapatılmayacak, milletvekilliği düşmeyecek.” diye neler olacağı konusu ifade edildi. Partilerin kapatılmasını zaten kimse istemez. Milletvekilliğin düşmesi için, herhâlde milletvekili kendi milletvekilliğinden istifa etmiş olsa bile neredeyse düşürülemeyecek derecede birtakım şartlar getirilmiştir ve bugün, bir kişi istifa etmek istediği takdirde edemiyor. Söz gelimi, bununla ilgili birtakım başvurular olmasına rağmen, bir sayın bakan başvurmuş olmasına rağmen bir türlü gündeme de gelmiyor.

Diğer bir konu: “Meclis millet adına Anayasa Mahkemesine üye seçecek, üye sayısı 11’den 17’ye çıkacak; 3’ünü Türkiye Büyük Millet Meclisi, 14’ünü de Cumhurbaşkanı seçecek.” Değerli arkadaşlar, şimdi, Anayasa Mahkemesine seçilecek üyelerde özellikle hem tek bir kişinin şahsına üyelerin atamasını bırakmak hem de siyasi bir organ olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinden birtakım üyelerin seçilmesini ortaya koymak, bunu kabul etmek, zaten Anayasa Mahkemesinde de bugün herkesin aşağı yukarı kafasında bir istifham olduğu gibi, ona güven duyulmamayı ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla böyle bir ortamda, bir bakıyorsunuz ki Anayasa Mahkemesi bir karar veriyor, iktidar partisi Anayasa Mahkemesinin verdiği karardan hoşnut olmuyor veya aksi de söz konusu olabiliyor.

Diğer taraftan “Yargı üzerindeki HSYK’nın baskısı ortadan kalkacak. Üye sayısı 7’den 22’ye çıkacak. Üyeler sadece Yargıtay ve Danıştaydan seçilmeyip kürsü hâkimlerinin temsilcileri, 13 bin kişi arasından olmak üzere, 11 hâkim seçecek.” deniyor, böyle ortaya konmuştu. Evet, bu 13 bin hâkime sunuldu ama ne gariptir ki iktidarın o tarihlerde kol kola olduğu, birlikte hareket ettiği bir grup tarafından ortaya konulan blok listeler bu hâkimler tarafından seçildi. Nitekim, bunun gerçek olduğu da zaten bugün, iktidarın bunları değiştirme yönünde karar almasıyla ortaya açık seçik olarak konmuş oluyor. Yani, bugün, savcıların, hâkimlerin atamasında birinci derecede görev üstlenmiş olan 1. Dairenin hâkimlerindeki, üyelerindeki değişiklik, zaten, HSYK’ya rağmen, HSYK’nın içerisinde istenilen hâkim ve savcının, istenildiği şekilde, istenilen yere atanmasının gerçekleştirileceği bir ortamı doğurmuştur ama HSYK Kanunu’nda bu maddenin değiştirilmek istenmesi de zaten, doğrudan doğruya, iktidarın bu maddeden hoşnut kalmamasındandır.

Diğer taraftan, meslekten atılan hâkim ve savcılara yargı yolunun açılması söz konusu edilmiştir. Evet, ama o zaman bu madde sadece bir kişi için çıkarılmıştı. Ondan sonra zaten böyle bir problem söz konusu olmadı.

Diğer yandan “Bakan, yargı atamalarına karışmayacak.” denmişti ama ne gariptir ki fiilen onun içerisinde yer almasa da herkes çok iyi biliyordu ki bu atamaların, yargıdaki atamaların doğrudan doğruya Bakanın bilgisi olmadan -ki müsteşarıyla zaten bunlar yapılıyordu- herhangi bir şekilde yapılması söz konusu bile değildi.

Sonuç olarak şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Dün, büyük bir gururla ortaya konulan Anayasa değişikliklerinin, aslında, üç sene geçtikten sonra, bugün “Nasıl oldu da biz böyle bir hataya düştük.” gibi bir anlayışla tümüyle değiştirilme yoluna gidilmesi; şu an 21’inci maddeden sonra, doğrudan doğruya HSYK’yla ilgili konuların anayasal bir zemine oturtulmak üzere Anayasa değişikliğine gidilmeye kalkışılması, demek ki üç sene önce uzağı görmemek ve doğrudan doğruya atamaların yanlışlığını da ortaya koymaktadır, değişikliklerin de yanlışlığını ortaya koymaktadır. Böylece, yüzde 58 “Evet.” diyen insanlar da yanıltılmıştır Hükûmet tarafından. Ve bu bağlamda, ne gariptir ki millî orduya kumpas kurulduğundan söz ederlerken Engin Alan bugün hapishanededir. Mademki kumpas kuruldu, öyle ise Engin Alan neden hapishanededir?

Bunların hepsinin göz önüne alınması gerekir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi söz sırası Antalya Milletvekili Sayın Gürkut Acar’da.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan çıkaracak, Türkiye'nin temelini sarsacak 523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesiyle ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Tüm uyarılara rağmen, Anayasa’ya aykırı bir şekilde, Türkiye’yi bir kaosa sürükleyecek şekilde, dayatma ve dayak ile bu teklifin görüşmeleri sürdürülüyor. Genel Başkan Yardımcımız Bülent Tezcan’a dün yapılan saldırıyı buradan şiddetle kınıyorum öncelikle.

15’inci maddede ne var, oraya gelelim. Genel Sekreterlik kaldırıldığı için yaptığı işler de kaldırılıyor. Paralel devlet ortaya çıkınca, çeteler ortaya çıkınca, Adalet Akademisinde Genel Sekreterliğin fazlalık olduğu anlaşılmış. Şimdi anlaşıldı demek ki kaldırılıyor bunca zaman sonra. Bunu anlamak mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Düne kadar kol kola olduğunuz, “Gökten ne yağar da yer kabul etmez.” diye güzellemeler düzdüğünüz insanlara, şimdi “çete” diyorsunuz, “kumpasçı” diyorsunuz. Peki, bu paralel devlet oluşurken, devlet içinde çeteler oluşurken siz ne yapıyordunuz? Herhâlde ayakkabı kutularıyla meşguldünüz, vakıf işleriyle meşguldünüz. Sizin, bugün, şikâyet etmeye hakkınız yoktur. Hukuk devletini hukuk devleti olmaktan çıkarıp kumpas devleti, çete devleti, ayakkabı kutusu devleti hâline getiren AKP iktidarıdır.

Tüm bunları örtmek için şimdi yargıyı hedef yaptınız. Yargıyı Adalet Bakanının, Başbakanın emrine sokarak, adaleti dinamitleyerek bunları örteceğinizi sanıyorsunuz. Bütün Türkiye’yi ateşe atıyorsunuz. HSYK şimdi bile hallaç pamuğu gibi atılıyor, bütün yargıya gözdağı veriliyor. Bundan sonra savcılar ancak garibanlara dava açar konuma gelecektir. Artık sadece garibanlar ve Hükûmet muhaliflerinin yargılanacağı bir Türkiye göreceğiz, öyle bir Türkiye olacaktır.

Bir aya yakındır yolsuzluk fezlekeleri Meclise gelmedi. Bakan olarak, İzmir Başsavcısına “Yolsuzluğu örtbas et, kapat.” diyerek telefon ediyorsunuz, yolsuzluk soruşturmasını kapatmayınca Samsun’a gönderiyorsunuz.

Sayın Bakan, hem Müsteşarınız hakkında hem de sizin hakkınızda 2 tane fezleke var. Şu anda istifa edip gitmeniz lazım.

Sayın Başbakanın oğlu dokunulmaz olacak ama “Hükûmet istifa.” diyen mahkemeye gönderilecek. Böyle bir vicdan olmaz değerli arkadaşlarım. Böyle bir ülkede de hukuk olmaz, adalet olmaz. Yarattığınız bu hukuksuzluk canavarı bir gün sizi de yutacaktır, bunu unutmayın.

Değerli arkadaşlar, geçen gün  burada kamu zararlarıyla, yolsuzluklarla ilgili konuşurken yaklaşık 2 milyar dolarlık Oymapınar Barajı’nın bedava verilmesini kamu zararına örnek olarak göstermiştim. AKP’li arkadaş “Danıştay iptal etti ama yapılacak bir şey yok, kamunun zararı da yok.” anlamına gelen bazı şeyler söyledi. Bunlar doğru değildir, yapılacak şeyler vardır. Eğer kararları uygulanmayacaksa bu mahkemeler neden var değerli arkadaşlarım? Mahkeme kararlarının arkasına dolanmak, mahkeme kararlarını eğip bükmek için kanun çıkarılan ülkeye hukuk devleti denmez.

Şimdi, bakın, özelleştirmeyi alan şirket, fabrika için 305 milyon dolar ödedi ama bunun yanında 2 milyar dolarlık barajı bedava aldı. Bedava barajdan elektrik satarak yıllardır haksız kazanç elde ediyor. Yedi yılda Oymapınar Barajı üzerinden satılan elektrikten şirketin kazandığı para yaklaşık 800 milyon liradır. Yalnızca 2012 yılında, resmî rakamlara göre, şirketin kasasına giren para 196 milyon 905 bin liradır. Bunlar Enerji Bakanlığının resmî rakamlarıdır. Yani, bedava verilen baraj için şirket özelleştirme bedelini ödemeyecek, üstüne kırk yıl da para kazanacak, siz de buna “özelleştirme”  diyeceksiniz; bunu iptal eden mahkemeyi de, mahkemenin kararını da yok sayacaksınız. Mahkeme “Yurttaşın parasını yandaşlarınıza aktaramazsınız.” diyecek, siz “Bu paralar alınmasın, şirketin cebinde kalsın.” diye kanun çıkaracaksınız, sonra buna da “millî irade” veya “hukuk” diyeceksiniz. Bugün “Kardeşler, 800 milyon lira kazandın; gel, sende kalsın, bugün fabrikayı, barajı da geri alıyorum.” deseniz bu millet gene en az 4-5 milyar kârda olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, fakat siz ne yapıyorsunuz? Bu şirketin sahibi aleyhindeki 17 Aralıktan sonraki ikinci yolsuzluk soruşturmasını örtbas ediyorsunuz ve ettiniz bile. Bunların mallarının üzerine konan tedbiri de kaldırdınız. Bir yandan, şirket sahipleri, Başbakanın çocukları hayır işi yapsın diye hanedan vakfına bağış yarışına girecek, vatandaşın cebinden hortumlanan kaynaklarla bağış yapacak, hayır yapacak…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – İftira atma, iftira atma!

GÜRKUT ACAR (Devamla) – Böyle mi, buna mı… Buna inanıyorsunuz siz ama halkımız buna inanmaz.

Değerli arkadaşlarım, bu mahkeme kararlarını uygulamamak suçtur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyorum efendim.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 17.53

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.06

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Muharrem IŞIK (Erzincan)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

15’inci madde üzerinde verilen Anayasa’ya aykırılık önergelerinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                  İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora’da konuşma, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Kayseri’de hayatını kaybetmiş olan bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’na dair görüşmelerin yapıldığı şu günlerde yaptığımız sunumlarla -sanki iktidar partisi, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı gibi ilkelerin ne anlama geldiğini bilmiyormuş gibi- büyük uğraşlar vererek bu ilkelerin önemini ispat etmeye çabalıyoruz.

HSYK tartışmalarının özeti şudur: Siyaset kurumu, adalet sistemini kendi denetimine almak istemektedir. Tabii ki burada, şu anda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun -yapısına da baktığımızda- evrensel ilkelere göre karar verdiğini söyleyemeyiz, objektif davrandığını söyleyemeyiz. Bu da Türkiye’de gerçek anlamda evrensel hukukun geçerli olmadığının da bir göstergesidir. Ancak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını değiştirmeye çalıştığımızda, öncelikle kuvvetler ayrılığının zedelenmemesi noktasında çok dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum. Bakın, ta 1653 tarihini taşıyan “Instrument of Government” adlı ve hükûmet cihazının resmî bir müdafaası olan kitapta yani ta 1653’te, kuvvetler ayrılığı, özgürlüğün ve iyi hükûmetin büyük sırrı olarak takdim edilmektedir.

Yürütme organı yani Hükûmet, zaten çürümeye yüz tutmuş kuvvetler ayrılığı ilkesini daha da zedelemeye çalışmaktadır. Bu manevraların gerisinde yatan neden, elbette, siyaseten yaşanan krizi aşmaktır. Ancak, yaşanan krizi aşmaya çalışırken, öncelikle, evrensel bir ilke olan, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığından vazgeçmememiz gerektiğine inanıyorum.

Anayasacılık akımının ilk günlerinden bu yana, devlet iktidarının etkin biçimde sınırlandırılmasının en etkin yolunun kuvvetler ayrılığı yani devlet iktidarının çeşitli devlet organları arasında bölüşülüp paylaşılması olduğu kabul edilmektedir. Her biri devlet iktidarının bir parçasını kullanan bu organların sahip oldukları karşılıklı yetkiler yoluyla birbirlerini denetlemesi, dengelemesi ve frenlemesi sınırlı veya anayasal devlet yönetimini ortaya çıkaracak, böylece, kişi özgürlüklerinin devlet iktidarı karşısında korunması ve güvence altına alınması mümkün olabilecektir. Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri’nde kuvvetler ayrılığına dayanan hükûmet sisteminin bir frenler ve dengeler sistemi olduğu da bütün dünyada övülmektedir.

Biliyorsunuz, 2010 tarihinde yapılan referandumda HSYK’nın yapısında yapılmış olan değişiklik, bu, Türkiye'ye büyük bir reform olarak sunulmuştu; aynı zamanda, kuvvetler ayrılığını daha da güçlendirecek, daha demokratikleştirecek bir yapı olarak düşünülmüştü. Ancak günümüze baktığımızda bunun objektif işlemediği, taraflı kararlar verildiği… Daha yakın bir tarihimizde gördüğünüz gibi, tutuklu vekillerimizle ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu makul süreyi aşma ve temsil hakkının zedelenmiş olduğuna dair kararda vekillerin tahliye edilmeleri noktasında karar verilmiş olmasına karşın Diyarbakır’daki yerel mahkemeler bu karara uymamışlardır. Ne yazık ki, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, bu anlamda herhangi bir değerlendirme de yapmamıştır ama kolluk kuvvetlerinin yönetmeliğinde herhangi bir değişiklik yapılması noktasında bazı adımlar atıldığında hemen bir deklarasyon yayınlamıştır. Bu da şunu göstermektedir: Yani -yanlı- objektif olmadığını görmekteyiz. Ancak, bunu gidermeye çalışırken de bütün yetkilerin Adalet Bakanlığında toplandığı değil… O zaman tamamen kuvvetler ayrılığı zedelenmiş olacaktır. O açıdan -bütün partilerin bir araya gelerek, anayasal değişiklikler yaparak- gerçek anlamda, evrensel anlamda kuvvetler ayrılığının Türkiye’de pratikte realize olması için bütün partilere tekrar buradan bir çağrı yapıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 15’inci madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutacağım. Anayasa’ya aykırılık önergesini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

   İdris Baluken                                       Erol Dora                                      Pervin Buldan

         Bingöl                                              Mardin                                                Iğdır

    Bengi Yıldız                                       Nazmi Gür

        Batman                                                Van

BAŞKAN – Şimdi aynı mahiyetteki iki adet Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin çerçeve (16) maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

  Ali Rıza Öztürk                             Malik Ecder Özdemir                           Ali İhsan Köktürk

        Mersin                                               Sivas                                            Zonguldak

Ramazan Kerim Özkan                        Ramis Topal                                     Hurşit Güneş

        Burdur                                             Amasya                                             Kocaeli

                                                  Selahattin Karaahmetoğlu

                                                                Giresun

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

      Faruk Bal                                    Yusuf Halaçoğlu                                Muharrem Varlı

         Konya                                              Kayseri                                              Adana

     Celal Adan                                     Lütfü Türkkan

       İstanbul                                            Kocaeli

BAŞKAN – Önergelere Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal konuşacak.

Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz ve demokrasi açısından çok önemli olan bu kanun teklifi olmaması gereken iki hadise nedeniyle sandviç gibi eziliyor ve gereği gibi tartışılamıyor. Sandviçin bir tarafında “Bu kanun tasarısını 22’nci maddeden sonra donduracağız.” deniliyor. Dondurma mı, Komisyona iade mi, geri çekme mi bu belli değil yani Millet Meclisinin ensesinde boza olarak bu kanun tutulacak, aynı zamanda demokrasinin ensesinde boza pişirmek üzere.

İkincisi ise, görüşmeler bilinerek ve istenerek sert bir alana taşınıyor, kavga, tekme, tokat ile meselenin özü görüşülemiyor. Meselenin özü şu: On bir yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında yandaş bir zengin grubu yaratıldı, bir sermaye yaratıldı. O sermayeye uygun olarak basın yandaş hâle getirildi. O sermayenin yaratmış olduğu güç aynı zamanda devlet organlarında siyasallaşmaya neden oldu ve böylece, devlet organında yer alan partizanlara, yandaş sermayeye, yandaş basına bir hukuk gerekiyordu, AKP bu hukukun peşindeydi. Bu hukukun peşinde olan AKP, 2010 yılına gelene kadar epeyce teşebbüste bulundu. 2007 yılında Yargıtayın işi başından aşmış bir vaziyetteyken üye sayısının 150’ye düşürülmesi ve daire sayısının azaltılması için teşebbüste bulundu. Ancak, mesele tersine döndü, 2011 yılında üye sayısı fazladır, daire sayısı fazladır diye kanun tasarısı getiren AKP, bu defa Yargıtayın üye sayısının az, daire sayısının az olduğunu ifade ederek 160 tane yeni Yargıtay üyesinin seçilmesiyle ilgili düzenleme yaptı. Bu ikisi arasında gelişen bir olay vardı, o olay da bugün burada tartıştığımız HSYK’yla ilgili Anayasa değişikliği. Anayasa değişikliğini o derecede mühimsediniz ki o dönemde Grup Başkan Vekiliniz olan ve daha sonra Adalet Bakanı olan Sadullah Bey “Bu, on seçime bedel bir Anayasa değişikliğidir ve referandumdur.” dedi. Evet, on seçime bedeldi çünkü kaldırdığınız vesayetin yerine yeni bir vesayet getirecektiniz, getirdiniz. Nasıl getirdiniz? O zaman beraber yürüdüğünüz, beraber hareket ettiğiniz, müttefikiniz olan cemaat ile el ele bu meselede halkın yüzde 58’ini aldattınız, kandırdınız. Şimdi, beraber yürüdüklerinize “Haşhaşi” diyorsunuz, şimdi, beraber yürüdüklerinize “çete” diyorsunuz ve hainlikle suçluyorsunuz. Öbür taraftan da “Biz 2010 yılında aldatıldık, kandırıldık.” diyorsunuz. Peki, siz 2010 yılı referandumunda kadın seçmenleri aldatmak ve kandırmak için “Kadına pozitif ayrımcılık yapılacaktır.” diye milletimizin kadına olan sevgisini, saygısını, hürmetini suistimal etmediniz mi, onları kandırmadınız mı? Siz, 2010 referandumunda milletimizin çocuğa olan sevgisini, aldatma ve kandırma uğruna suistimal etmediniz mi? Engelliye olan merhameti, aldatma ve kandırma uğruna suistimal etmediniz mi? Milletimizin şehide olan şefkatini, saygısını, hürmetini, yüzde 58’lik referandumda oy verenleri aldatmak ve kandırmak için kullanmadınız mı? Şimdi, siz, aldatmanın, kandırmanın bedelini bu yasayla bertaraf etmek istiyorsunuz. Ya yüzde 58’in aldatılmasıyla ilgili ne yapacaksınız? Çıkıp millete açıkça söyleyin: “Ey millet, biz söyledik, siz oy verdiniz ama sizi biz aldattık, sizi biz kandırdık, sizi biz yanılttık. Şimdi de ucu bize dokunduğu için, kasalar, paralar, ayakkabı kutularıyla peşimize düştükleri için ikinci bir iş yapıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) – “Bununla da insanlığın…”

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

FARUK BAL (Devamla) – Cümlemi tamamlayayım Sayın Başkan.

“Bununla da insanlığın çatışarak, yarışarak, savaşarak elde etmiş olduğu hukukun üstünlüğünü bertaraf etmek istiyoruz.” deyin ki en azından aldatmamış, kandırmamış olursunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, söz sırası Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan’da.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Başbakan, dün “Militan yargı sona ermiştir.” diyordu, biz de hakikaten inanıyorduk. Yani “Millet yargıya el koymuştur.” diyordu, “İyi.” diyorduk. E, şimdi ne oldu da “HSYK konusunda yanlış yaptık.” diyorsunuz? Dün “Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılsın.” derken şimdi ne oldu da “Yürütme olarak yargının karşısına dikiliriz.” diyorsunuz? Dün “HSYK’nın yapısında olan değişiklerin ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha öğrendik.” derken, şimdi ne oldu da “Yetkim olsa HSYK’yı yargılarım.” diyorsunuz?

Sayın arkadaşlarım, şimdi ne olduğunu hepimiz gördük. 17 Aralık 2013’te, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş büyüklükte bir rüşvet ve yolsuzluk ortaya çıkmıştır. Bakanlar istifa ettirilmiş, bakan çocukları tutuklanmış, ayakkabı kutularında milyon dolarlar çıkmış, bir bakan çocuğunun evinde sanki banka şubesi gibi para sayma makineleri, para kasaları bulunmuştur.

Sayın arkadaşlar, Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarında yargıya müdahale edilmemesini isteyen Sayın Başbakan, Gezi eylemlerinde polise sahip çıkan, “Talimatı ben verdim.” diyen, emniyet personeline ödül verdirten Sayın Başbakan, şimdi ne oldu da yargıya müdahale ediyor? Dün “İyi.” dediği emniyet görevlilerini bugün neden görevden alıyorsunuz? 2 tane mi Başbakan var, 2 tane mi bakan var? Biri dünün Başbakanı, biri bugünün Başbakanı mı?

Sayın arkadaşlar, diyeceksiniz ki: “Paralel yapı.” Evet, paralel devlet yapılanması olurken siz neredeydiniz? Hani “Beraber yürüdük biz yollarda.” diyordunuz! Devlette paralel yapı yanlış da yargıyı kendinize bağlamak yanlış değil mi? İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını siz bilmiyor musunuz? Rüşvet ve yolsuzluk varsa niye üzerine gitmiyoruz, üstünü niye örtmeye çalışıyoruz? Hükûmet yolsuzluk yapanın mı yanında, yoksa yolsuzluk yapanı yakalayanın mı yanında? Toplumda “Bu Hükûmet yolsuzluk yapanın ceza almasını önlüyor, yakalayanları, tutuklayanları cezalandırıyor.” algısı yerleşirse, benden söylemesi sayın arkadaşlar, iflah olmazsınız.

Bu Hükûmet sayesinde Türkiye’de adalet ayaklar altına alınmıştır. Değerli arkadaşlar, “yolsuzluk” kelimesinin anlamı nedir? Yolsuzluk yapana “hırsız” demeyeceğiz de ne diyeceğiz? O zaman, “sayın hırsız” mı diyeceğiz? Ona bir saygınlık mı kazandıracağız? “Yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları, kısaca üç ‘Y’yi kaldıracağız.” diyen siz değil misiniz? Şimdi, bunun karesine çıkarken niye sessiz kalıyoruz?

Sayın Başbakan, hani “Nereden nereye geldik.” diyordu ya, ben size söyleyeyim nereden nereye geldiğimizi: Sayın arkadaşlar, 1924-30 yılları arasında görev yapan, “Türk savcıları, Türk hâkimleri, Meriç kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan sabanından tutunuz da Bingöl dağlarında koyunu kaybolan çobanın mahrumiyetinden siz sorumlusunuz.” diyen rahmetli Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tan, şimdi, İzmir Cumhuriyet Savcısına “Savcıyı değiştir, kararları iptal et, yoksa kötü olursun.” diyen bir Adalet Bakanı Müsteşarı anlayışına gelinmiştir. Atatürk’ün, İnönü’nün Adalet Bakanının, Mahmut Esat Bozkurt’un anlayışından, şimdi, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın  ve Müsteşarının anlayışına gelinmiştir.

Sayın arkadaşlarım, kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine çevirdiniz. Bu kanunla yargıyı da kendinize bağlıyorsunuz. Bu gidiş, yanlış gidiştir.

Adalet Bakanını ve Müsteşarını istifaya davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyette olan önergeleri oylarınıza sunacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili.

Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama başlamadan önce, Kayseri Pınarbaşı’nda yaşanan kazada yaşamını yitiren 21 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralı olan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Yine, bugün ölüm yıl dönümü olan Türkiye'nin önemli aydın ve yazarlarından birisi olan Uğur Mumcu’ya bir kez daha Allah’tan rahmet, Güldal Mumcu şahsında tüm ailesine, yakınlarına ve sevenlerine bir kez daha başsağlığı dileklerimi ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün, burada, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun değiştirilmesine yönelik bir kanun teklifini görüşüyoruz. Yaşanan sıkıntılar, yaşanan kavgalar şunu bir kez daha göstermiştir ki ortak ve demokratik bir alanda, demokratik bir mevzide buluşmadığımız sürece bu ülkede çıkarılan her kanun, her yasa tartışmalı bir yasa, tartışmalı bir kanun olacaktır. Dolayısıyla, bugün, Sayın Başbakanın ifade ettiği Anayasa değişikliğini aslında biz başından beri hem AK PARTİ’ye hem de diğer muhalefet partilerine önerdik. Sayın Bekir Bozdağ’ın geçenlerde grubumuzu ziyareti esnasında da Anayasa değişikliğine sıcak baktığımızı ve bunun mutlaka bir anayasa değişikliğiyle gündemleşmesi gerektiğini ifade etmiştik. Ama bugün, Sayın Başbakan ne yazık ki hiçbir grubun bu konuya sıcak bakmadığını söyledi ve Anayasa değişikliğini tekrar gündeme getirdiğini görüyoruz.

Bizim Sayın Adalet Bakanına geçenlerde verdiğimiz Anayasa değişikliğine ilişkin önerimizi buradan sizlerle paylaşmak istiyorum: Barış ve Demokrasi Partisi olarak, HSYK'nın mevcut yapısının Anayasa ile değiştirilmesi ve bu Kurulun özerkliğinin anayasal güvence altına alınması savunulmaktadır. Nitekim, parti olarak, HSYK'nın yapısını kuvvetler ayrılığı ilkesinin temel dayanaklarından biri olarak görmekteyiz. Bu nedenle de, Kurulun tarafsız ve bağımsız olabilmesi, siyasi iktidarlardan ayrı karar verebilme niteliğini haiz olması, özerk bir bütçesinin olması ve tamamıyla özerk bir yapıya kavuşturulması son derece önemlidir.

Yine, Kurulun, bağımsız yapısı gereği, atama ve disiplin işlemleri de siyasi iktidarlardan bağımsız biçimde gerçekleştirilebilmelidir. Kurulun mevcut bürokratik yapısının kırılması, demokratik bir yapıya dönüştürülmesi de önemli bir parametredir. Bu bağlamda, Kurul üyelerinin demokratik yöntemlerle seçilmeleri olmazsa olmaz koşul olarak önerilmektedir. Buna göre, yüksek yargı kuruluna üye seçiminde seçilen kaynakların çeşitliliği ve seçilen üyelerin geldikleri kaynaklardan da demokratik seçimle seçilmiş olmaları kriteri esas alınmalıdır.

Burada, belki, tüm olarak Anayasa önerimizi okuyamayacağım ama bugün Türkiye'de tartışılması gereken önemli bir konu daha var değerli arkadaşlar: Özel yetkili mahkemeler meselesi.

Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak hem HSYK Kanunu’nun bir Anayasa değişikliğiyle gündeme alınması hem de özel yetkili mahkemelerin lağvedilmesi, tasfiye edilmesi teklifimizi bir kez daha Sayın Adalet Bakanına önermek istiyoruz. Doğrusu, bu mahkemeler bugün Türkiye’de birçok canı acıtmış, birçok yuvayı yıkmıştır. Çünkü, bugün cezaevlerinde tutuklu bulunan binlerce arkadaşımız özel yetkili mahkemelerin verdiği kararlar doğrultusunda rehin olarak cezaevlerinde tutulmaktadır. O yüzden, özel yetkili mahkemeler belki bugün tüm Türkiye’de vicdanlarda mahkûm edilmiştir ve son olarak da Diyarbakır KCK ana davasında tutuklu bulunan değerli arkadaşlarımız bu mahkemeleri protesto ederek mahkemelere katılmamışlardır. Vicdanlarda mahkûm edilen bu mahkemelerin bir an önce Türkiye’den, Türkiye’nin hukuk sisteminden aslında kaldırılması gerektiğini ifade etmek istiyoruz ve bu konuda en azından Adalet Bakanının, Sayın Bekir Bozdağ’ın bir açıklama yapması gerektiğinin de önemli olduğunu düşünüyoruz çünkü özel yetkili mahkemelerin vermiş olduğu kararlar gerçekten Türkiye açısından kara bir lekedir, vicdanlarda mahkûm edilmiştir ve bir an önce kaldırılması gerekmektedir.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

17’nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 17 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   İdris Baluken                                       Erol Dora                                      Pervin Buldan

         Bingöl                                              Mardin                                                Iğdır

    Bengi Yıldız                                       Nazmi Gür                                                

        Batman                                                Van                                                     

BAŞKAN – Şimdi aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 17. Maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      Faruk Bal                                    Yusuf Halaçoğlu                                Muharrem Varlı

         Konya                                              Kayseri                                              Adana

     Celal Adan                                     Lütfü Türkkan                                             

     İstanbul                                               Kocaeli

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

  Ali Rıza Öztürk                                Ali İhsan Köktürk                           Malik Ecder Özdemir

        Mersin                                           Zonguldak                                            Sivas

Ramazan Kerim Özkan   Selahattin Karaahmetoğlu       Ramis Topal

Burdur                                                     Giresun                                      Amasya

Levent Gök

    Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse konuşacak.

Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)

TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Kayseri’de hayatını kaybeden 21 Muşlu vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yakınlarına sabır diliyorum.

Yirmi bir yıl önce aramızdan ayrılan ve bugünleri o günlerden gören, siyaset-ticaret ve cemaat iş birliğini, cemaatle beraber siyasetin yaptığı hırsızlıkları o günlerde tespit eden Uğur Mumcu’yu da aranızda rahmetle anıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu arada Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek’e de birkaç şey söylemek istiyorum. Bir açıklama yapmış, “Dün yaşanan kavgadan dolayı  milletimizden özür diliyorum.” demiş. Dün burada bir kavga yaşanmadı, dün burada zorbalık ve eşkıyalık vardı, bir saldırı vardı. Bence kınanması gereken, o  zorbalığı, eşkıyalığı yapan milletvekili arkadaşımız ve onu kutlayan diğer milletvekilleridir, kınanması gereken onlardır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, fezlekeler gelmeli. Bu fezlekeler öyle alelade fezlekeler değil. Bu Meclisin yüz yıla yakın tarihinde bu kadar delillendirilmiş, bakanlar hakkında delillendirilmiş suç dosyaları, suç fezlekeleri muhakkak gelmeli, 4 fezleke hemen gelmeli ama Adalet Bakanı hakkında bugün düzenlenen fezleke de onlardan önce gelmeli.

Belki izlemişsinizdir, Adalet Bakanı ne yapmış? Adalet Bakanı, Müsteşarı, İzmir Valisi, İzmir İl Emniyet Müdürü bu işin başındaki, soruşturmanın başındaki KOM Şube Müdürünü arayarak, savcıyı oyalamasını, savcıya çak ikram etmesini ve soruşturmayı durdurmasını istemiştir; çok ciddi delilleri var bunun. KOM Şube Müdürü, bunları, kendini koruma altına almak için, bir Yargıtay kararına da dayanarak, dayanak yaparak kayıt altına almış, kayıt altına aldığı bilgileri de başsavcılığa iletmiştir. En kısa zamanda, Adalet Bakanı kendisi hakkında düzenlenen fezlekeyi Meclisimize göndermelidir.

Şimdi, değerli milletvekilleri, Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan’ın avukatı bugün bir açıklama yapmış, diyor ki: “Bilal Erdoğan’ın sabit ikametgâhı var. Eğer çağrı kâğıdı giderse gidecek, cumhuriyet savcılığında, başsavcılığında ifade verecek.” Bana göre bu çok komik geldi, size de geldi mi bilmiyorum.

Bunun komik olmasının birkaç nedeni var, şimdi söylüyorum size, birkaç nedeni var: Şimdi, Bilal Erdoğan hangi savcıya ifade verecek? Soruşturmayı yapan savcılar, polisler soluğu yurdumuzun dört bir yanında aldılar, kalmadı. Polislerin yeri değişti, yerleri değişti. Peki, Adalet Bakanı Müsteşarı, Vali bu polisleri arayıp baskı yaptı mı? Yaptı. Siz savcı olsanız ne diyeceksiniz? Şimdi, Bilal Erdoğan geldi yanınıza, ne diyeceksiniz? Ben olsam şöyle yaparım, savcı olsam, hukukçu kimliğimle, bu kadar baskıdan sonra: “Sizin bir şikâyetiniz var mı? Siz ahlaklı, namuslu, düzgün, çok kısa sürede para kazanmış ve büyük bir kuruluşun, büyük bir vakfın başına geçerek Türkiye'nin sayılı iş adamlarından bir dünya para toplamışsınız. Sizin adınız böyle anılması gerekirken yolsuzlukla anılıyor, kusura bakmayın. Şikâyetleriniz neyse onları soralım.” derdim. Herhâlde şimdiki savcılar da bunu söyleyecekler.

Bir komik tarafı daha var, bir komik tarafı daha var; diyor ki: “Sabit ikametgâh sahibi.” Tabii ki, memleketimizin hayırlı bir evladı(!)

Peki, değerli arkadaşlarım, Türkiye’de cüzzam hastalığının önüne geçmek için ömrünü ülkemize vakfeden Türkan Saylan’ın sabit ikametgâhı yok muydu? (CHP sıralarından alkışlar) Türkan Saylan kelaynak kuşu muydu, namuslu memleket evladı değil miydi Bilal Erdoğan kadar? Peki, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, şu anda sıralarımızda oturan Mehmet Haberal’ın, Mustafa Balbay’ın, gazeteci Soner Yalçın’ın sabit ikametgâhı yok muydu da bunları alelacele sabahın dördünde, beşinde evlerinde, kanser hastası Türkan Saylan’ın evinde arama yaparak gözaltına aldınız? O zaman niye bu duyarlılığı hiç göstermediniz? Ergenekon’da Köksal Şengün gibi, Zafer Başkurt gibi, Ercan Canak gibi tahliye yönünde karar veren, tutukluluk istemlerini reddeden hâkimler görevden alınırken niye bu duyarlılıkları göstermediniz? 28 Şubatta mağduriyet edebiyatı üretiyorsunuz; 28 Şubatta şu söylediklerinizin bir tanesi yapıldı mı, hatırlıyor musunuz? Ben bir tanesini duymadım, hatırlamadım. İnsanları mağdur ettiniz.

Değerli arkadaşlarım, 12 Eylülde de referanduma “hayır” demiştik, bugün de “hayır” diyeceğiz. 12 Eylülde Başbakan gözünün içine bakan bir Meclis grubu yapmıştı Allah’a şükür, hamdolsun; gözünün içine bakan bir Bakanlar Kurulu vardı, gözünün içine bakan bir yargı istiyordu. Onu başardım sandı ama gel gör ki yine bu memleketin asil evlatları yargının içerisinden çıktı, bundan sonra da çıkmaya devam edecek.

Bu memleketi hiçbir yere sürükleyemeyeceksiniz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler buna izin vermeyeceğiz, bağımsız yargının da teminatı biz olacağız.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu, söz sırası sizde.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, öncelikle dikkatinizi çekmek istiyorum, hepiniz bilirsiniz, Sayın Bakanım, siz de olmak üzere… Gitmiş Adalet Bakanımız, onu direkt ilgilendiriyordu ama herhâlde haberdar olur.

ALİ ÖZ (Mersin) – Savcıyı görevden almaya gitmiştir.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Şimdi, hepiniz bilirsiniz arkadaşlar, Topkapı Sarayı Müzesini, Topkapı Sarayını biliyorsunuzdur. Hele hele Üsküdar tarafından, Kadıköy tarafından baktığınızda da Topkapı Sarayına, her şeyin önünde bir şey dikkatinizi çeker. Orada minareden de yüksek olan bir kule vardır. O kulenin adı nedir biliyor musunuz? O kulenin adı Kasr-ı Adil yani “Adalet Kulesi” ismini, “Adalet sarayı” adını taşır. Onun altında Divan-ı Hümayun toplanırdı. Yani Divan-ı Hümayun için, aldığı kararlar için şu söylenir: Her şeyin önünde adalet vardır, devletin önünde adalet vardır. Mamafih, sizin partinizin önünde de “adalet” kelimesi var.

Şimdi, bunu özellikle şunun için söylüyorum: Osmanlı Devleti bir yeri fethettiği zaman orada muhakkak ki “adaletname” adı altında, herkesin can ve mal güvenliğini emniyet altına aldığını belirten bir beyanname yayımlardı ve bunu bizzat padişah takip ederdi uyulup uyulmadığına dair ve aldıkları karar asla ve asla herhangi bir şekilde değiştirilmezdi.

Şimdi, siz, çıkardığınız Anayasa değişikliğinde yani 2010 yılında çıkardığınız Anayasa değişikliğinde HSYK’yla ilgili bir karar aldınız, 159’uncu madde ve burada aslında bugün sıkıntı duyduğunuzu söyleyerek yine Anayasa değişikliği istiyorsunuz ama birtakım maddeler getirdiniz, onların dondurulması da söz konusu oldu. Ama, önemli olan, arkadaşlar… Bu Anayasa maddesini değiştirmek isterken aslında siz bir şey yaptınız, zaten HSYK üzerinde gereken birtakım işlemleri Anayasa hükümleri değişmeden de yerine getirdiniz ve sıkıntılarınızı büyük çapta ortadan kaldırdınız ve bir sürü atamalar yaptınız.

Ama aslında şöyle bir baktığımızda, HSYK tarafından Mart 2012’de bir prensip kararı alınmıştı ve bu prensip kararında şu söyleniyordu: “Hâkim ve savcı tayinleri, yalnız, yaz aylarında yapılır.” deniyordu. Şimdi, galiba, yağmur yağmadığı için, kar da yağmadığı için mevsimi siz yaz zannediyorsunuz ve HSYK üzerinde bayağı ciddi bir değişiklik söz konusu ettiniz. 1. Dairenin kontrol edilmesiyle birlikte 90’dan fazla hâkim ve savcıyı bir çırpıda değiştirdiniz, onun arkası da devam etmekte, gelmekte. Şöyle bir duyuruda bulunmuştu HSYK: “Atama kararnamelerinin daha öngörülebilir bir yapıya ulaşması doğrultusunda, eşi kamu kurumlarında çalışan hâkim ve savcıların eşlerinin atanma süreçleriyle, çocuklarının öğrenim durumları da gözetilerek bundan sonra yılda sadece yaz dönemine münhasır bir kararname yapılmasına karar verilmiştir. Diğer aylarda sadece mazeret ve disiplin durumlarına münhasır kararname çıkarılacaktır.”

Şimdi, arkadaşlar, bugünkü yapılan atamalar ve yer değiştirmeler bu sözü edilen duyuruyla, HSYK’nın aldığı kararla hiçbir alakası var mıdır? Yoktur. Aslında, şunu herkesin çok iyi bilmesi gerekir: Hukuk, ne sizin için, ne bizim için, ne de herhangi bir başka kuruluş için söz konusu değildir. Hukuk, aslında devletin ayakta kalması için gerekli olan ciddi bir husustur. Nitekim, siz eğer hukuk sisteminizi adil bir biçimde yürütmezseniz, yasama organının çıkardığı hükümleri yürütme ve yargı gerçek yönüyle yürütmezse, uygulamazsa o devleti ayakta tutmanız mümkün olmayacaktır. Devletlerin çöküşünün temelinde asıl, hukuk sistemleri üzerinde oynanan oyunlar yer almaktadır.

Şimdi, sizlere sesleniyorum arkadaşlar: Bu işlemi yaparken ne sizin yararınızı, ne bizim yararımızı söz konusu etmeden, aslında, hukuk sistemini hakkaniyetle, devletin ayakta kalması yönünde kullanmanız gerekir. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisini oluşturan millî irade orada yazıyor: “Kayıtsız, şartsız milletindir.” Yani, millet adına karar veriyorsunuz, ona uygun davranmak zorundasınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edeneler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 17 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                      İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık.

Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, hep HSYK’dan bahsediyoruz, bağımsız yargıdan bahsediyoruz ama hep dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta yine “Bir bağımlı yargıyı nasıl oluşturabiliriz?”, “Kendimize özgü bir yargıyı nasıl inşa edebiliriz?” bunun mücadelesini veriyoruz. Daha önce bundan iktidar partisi ve biz hep rahatsız olduk hep de söyledik. Yani, bu yargıda, Kemalistler ve milliyetçilerin egemen olduğu o dönemde, biz…

Yıl 1994, 2 Martta bir darbe oldu, Parlamentoda bir darbe. Bizi alıp götürdüler, gittik. Çok uzun bir süre bir hukuk mücadelesi, ortada hiçbir suç yok. Bizi alıp götürdüklerinde bu Parlamento kuşatılmıştı yani terörle mücadele birimleri bu Parlamentoyu dört gün kuşatmışlardı. Gittik, on beş gün Terörle Mücadelede kaldık. Sabahleyin yargıya çıkacağız. Savcı, bir gün öncesinden başsavcı ve 4 tane savcı geldiler, bizimle sohbet ettiler, dediler ki: “Ya, sizi bir yanlışlık sonucu buraya getirdik. Siz ve bir arkadaşınız daha -yanılmıyorsam Mahmut Alınak’la ilgili- bir yanlışlık sonucu geldiniz ama yarın serbest kalacaksınız. Kürt sorunu nasıl çözülebilir?” Biz de düşüncelerimizi açıkladık. Dediler ki: “Ya, bunları PKK de seslendiriyor.” Biz de dedik ki: “Yani Kürt sorununu çözecekseniz PKK’yi dışlayarak çözemezsiniz. Doğruyu ha PKK ha DEP, biz, kim söylüyorsa doğrunun etrafında saf tutmamız gerekir.” Bizim tutuklanmayacağımızı söyleyen Başsavcı ve 4 savcı, sabahleyin mahkemeye gittik ama o gün bir türlü karar veremediler. İkinci gün bizi tekrar Terörle Mücadeleye götürdüler. Sabahleyin yargıya geldik, 125’ten dava açtılar hakkımızda, idamla tutuklanmamızı talep ettiler. Gittik, tutukladılar. Cezaevine gittik, savcı dedi ki: “Ya, kardeşim, sizi niye getirdiler? 4 kişilik yer ayrılmıştı burada, bir hafta önceden biz bu hazırlıkları yaptık. Siz 6 kişi niye geldiniz?”

Şimdi, o tarihte de o egemen güçler talimat vermişti, bizim de tutuklanmamız gerekiyordu ama bir türlü yargı… Mesela, Parlamentoda çok açık ve net olarak Başbakan çıktı -Çiller o dönemde- “Ben yargıya talimat verdim...”, “Bunların işini bitirin.” dediler ama Parlamentodan da ses çıkmadı, medyadan ses çıkmadı yani sivil toplum örgütlerinin büyük bir çoğunluğundan ses çıkmadı ve yine, Çiller, o tarihte gitti Anayasa Mahkemesine. Bizim dokunulmazlıklarımız kaldırılırken bir de on beş günlük itiraz süresi var, o süreyi bile bize kullandırtmadılar. Bizi apar topar alıp götürdüler, tutukladılar ve uzun, bir yıl sonra çıktık, düşünce suçundan mahkûm olduk. Bazı arkadaşlarımız da on yıl cezaevinde kaldı. Şimdi, böyle bir yargıyla bize acı dolu yıllar yaşattılar.

Şimdi, birkaç gün önce, eski Adalet Bakanımız Mehmet Ali Şahin’in bir açıklaması var: “Ben Bakanken Yargıtaydan biri, Yargıtay Başkanı okyanus ötesine bir dosyayı götürdü.” Peki, siz Adalet Bakanısınız ve bir Yargıtay üyesi bir dosyayı alıp okyanus ötesi bir noktaya götürüp oradan talimat alıyorsa siz nerelerdeydiniz, ne yaptınız, nasıl bir yasal işlem yaptınız, bununla ilgili ne yaptınız, siz Adalet Bakanı değil miydiniz, bostan korkuluğu muydunuz? Ama, işte orada da… Yani, ne cemaatin, ne Kemalistlerin, ne milliyetçilerin, ne de sizlerin yargısını değil, bu ülkede yaşayan bütün halkların bir yargısını oluşturmaya varsanız vallahi biz de varız ama dönüp dolaşıp geçmişten bugüne kadar aynı yol, yöntemlerle yargıyı kendinize göre dizayn ederseniz buradan hiçbir şey çıkmaz. Yani, burada zaman zaman ihtiyaca göre değişiklikler yapıyorsunuz, bu ülkede kimler güçlüyse onlara göre… Bir yıl içerisinde, mesela, şike davasında 3 kez değişiklik yaptınız, yine sonuç alamadınız. Bugün de muhalefete de sivil toplum örgütlerine de bu ülkede yaşayan herkese kulak verin, herkesin hukukunu birlikte oluşturalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) – Biz bir anayasal değişiklikle bunun olabileceğini düşünüyoruz.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutacağım ve Anayasa’ya aykırılık önergesini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   İdris Baluken                                   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür

         Bingöl                                                Iğdır                                                  Van

    Bengi Yıldız                                    İbrahim Binici                                             

        Batman                                           Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 18. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      Faruk Bal                                    Yusuf Halaçoğlu                                Muharrem Varlı

         Konya                                              Kayseri                                              Adana

     Celal Adan                                     Lütfü Türkkan                                                                          İstanbul                      Kocaeli                                                  

BAŞKAN – Şimdi Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18. maddesinin Anayasaya aykırılığından dolayı Teklif metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

    Müslim Sarı                                      Hasan Ören                                    Namık Havutça

       İstanbul                                             Manisa                                            Balıkesir

Erdoğan Toprak                                   Ali Sarıbaş

       İstanbul                                          Çanakkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Müslim Sarı konuşacak.

Buyurun Sayın Sarı. (CHP sıralarından alkışlar)

MÜSLİM SARI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlayınız, bundan birkaç sene önceydi, Galataport ihalesi gündeme geldiğinde Sayın Başbakan bir açıklama yapmıştı. Bugün anlıyoruz ki o açıklama Başbakanın kişisel siyasi tarihinin en doğru saptamasıydı. Ne demişti Sayın Başbakan? “Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim.” Evet, Sayın Başbakan gerçekten de bu ülkeyi pazarladı; içeride ve dışarıda pazarladı. O bunu yaparken biz “Yapmayın, bu ülke hepimizin, yediğiniz, pazarladığınız, pare pare sattığınız bu ülkede çocuklarımızın da hakkı var, böyle devam ederse çocuklarınız sizden utanacak.” dedik. Ama, şimdi, görüyoruz ki o gencecik çocukları, o gencecik insanları, kendi çocuklarınızı da bu kirli çıkarların içine sokmuşsunuz; yolsuzlukların, kirli ilişkilerin, çıkar gruplarının ortasına kendi çocuklarınızı da atmışsınız. Bizler şimdi anlıyoruz ki siz kendi çocuklarınıza dahi acımamışken bu ülkeye mi acıyacaksınız? Artık herkes bütün çıplaklığıyla görmeye başladı. Sizler on bir yıldır devlet değil, şirket yönetmişsiniz. Bu ülke, tam da Başbakanın o söylemde söylediği gibi sayenizde pazarlana pazarlana, satıla satıla can çekişmeye başlayan bir ülkedir. Bunun müsebbibi sizlersiniz, bu günaha hâlâ AKP sıralarında oturan sizler ortaklık etmektesiniz. Sizler, bu ülkede dökülen her damla gözyaşının sebebisiniz. Çevrenizdekilerle, çocuklarınızla, eniştelerinizle, yandaş iş adamlarınızla, bu ülkeyi, bu hâle getirdiniz. Bunun günahı ve vebali sizin boynunuzadır ve hesabı en kısa sürede, hiç merak etmeyin en kısa sürede sorulacaktır.

AKP Hükûmetinin ülkeyi götürmek istediği noktayı görmek için müneccim olmaya gerek yok. Tarih, bu Hükûmetin istediği devlet tarzının örnekleriyle doludur. Sizler bu coğrafyada bir Nazi devleti yaratmaya çalışıyorsunuz. Alman Nazi devletinin yaptığı gibi, kendi yurttaşlarınıza büyük yalanlar söylüyorsunuz. Büyük yalanları sıklıkla söyleyip, tekrar ediyorsunuz, insanları boş hayallerle kandırıyorsunuz. Tıpkı Nazilerin Adalet Müşaviri  Doktor Hans Frank’ın yargıçlara seslendiği gibi sesleniyorsunuz. Sizin istediğiniz devlette, tıpkı Nazi devletinde olduğu gibi, hukukun bağımsızlığı yoktur. Hans Frank, Nazi yargıçlarına sesleniyordu, onlara diyordu ki: “Vereceğiniz her kararda kendinize önce şunu sorunuz: Yerimde Führer olsa nasıl karar verirdi?” Siz de kendi yargıçlarınıza aynı şeyi söylüyorsunuz ve onlara diyorsunuz ki: Vereceğiniz her kararda kendinize önce şunu sorunuz: “Yerimde Başbakan olsaydı ne karar verirdi?”

Adalet isteyenlerin peşine düşüp hırsızları aklama yarışına girdiğinizden beri artık meşruiyetiniz kalmamıştır. Sizler, adaleti katlediyorsunuz ve hepsinden acısı bu yoksul halkın parasını çalanlara “dur” demiyor, onların  yanında yer alıyorsunuz. Bütün Türkiye bağırıyor, her yerde bağırıyor: “Hırsız var!” diyor. Biz de  buradan bir kez daha bağırıyoruz, bütün ülkeyle  birlikte bağırıyoruz: Evet, hırsız var! Hırsız var ve bu hırsızlar maalesef sayenizde devlet güvencesinde. Ama, artık bitti, artık sizin Nazi devletinizin sonu geldi.

Önce Enver Paşa’nızı Orta Doğu’ya sürüp, yüz binlerce insanın kanının akmasına aracı oldunuz. Dünyanın gözünün içine  baka baka hâlâ Suriye’de terörist gruplara silah gönderiyorsunuz. O terörist grupların canlı bombaları devleti tehdit eder hâle gelmiş durumda. Dışarıda devletin itibarını sıfırladınız, içeride zaten meşruiyeti kalmamış ve yalnızca yıkmak istediği demokratik sistemin kendisine verdiği avantajları kullanıp bir Nazi devleti yaratmaya çalışan partiniz kaldı.

MUZAFFER ÇAKAR (Muş) – Millet niye size inanmıyor?

MÜSLİM SARI (Devamla) – Ama artık bitti, artık saltanatınız bitti. Önce yerel seçimlerde sonra genel seçimlerde o sandığa gömüleceksiniz

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Süre bitti.

MÜSLİM SARI (Devamla) – Ve siz gömülürken “Sizi tasmalarınızdan kurtardık.” dedikleriniz de yanınızda olmayacak, sizi kurtaramayacak. Bu suça ortak olan herkes er ya da geç adalet karşısına geçip hesap verecek. Sizi o zaman adaletten kimse kurtaramayacak. Çünkü “Ananı da al git.” dedikleriniz analarıyla, kardeşleriyle, çoluk çocuğuyla kapınıza dayandılar. Onlar bedel istiyorlar. Onlar çiğnenen haklarını, verilmeyen adaleti, dökülen kanlarının diyetini istiyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.

Aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 18. Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin teklif metninden çıkarılması arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal, buyurun, konuşma sırası sizde. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önceki konuşmalarımda, önemli bir kanunu görüşüyoruz ancak önemine mütenasip bir müzakere ortamı bulunmadığını ifade etmiştim ve meselenin özünü de anlatmaya çalışmıştım. Şimdi, meselenin özüyle ilgili ikinci düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, “Anayasa’ya aykırı.” lafı iki kelimeden ibaret bir laf değil. “Anayasa’ya aykırı.” Lafı, denizin bitip karanın göründüğü yerdir. “Anayasa’ya aykırı.” lafı, demokratik değerler içerisinde mütalaa edildiği takdirde, kırmızı bir çizgidir. Dolayısıyla, o kırmızı çizginin iyi anlaşılması için bu çerçeve içerisinde bu maddeyle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.

Anayasa’mızda ve demokratik değerleri paylaşmış bütün parlamenter sistemlerde yürütme, yasama ve yargı, yetkileri ayrı ayrı düzenlenmiş, ayrı ayrı organlara verilmiştir. Yürütme, yasama ve yargının faaliyet alanları ve sınırları da yine Anayasa’yla belirlenmiştir. Bizim Anayasa’mız da böyle belirlenmiştir, her ne kadar 12 Eylülden kalma olsa da. Buradaki temel ilke şudur: Yargı erki bağımsızdır, tarafsızdır ve hâkim teminatı çerçevesi içerisinde faaliyetlerini sürdürür, yürütmenin yargıya olan müdahale edeceği alan ancak Anayasa’yla belirlenir. Anayasa’da yürütmenin yargıya müdahil olabileceği alanlar gösterilmemiş ise kanunla yargının içerisine yürütme organı sokularak faaliyet alanı genişletilemez. İşte, bu temel bir kuraldır. Bu sadece insanlığın geliştirdiği, hukukun üstünlüğüne dayalı bir kural değil, aynı zamanda, yazılı anayasaların da temel kuralıdır.

Görüştüğümüz kanun ise 2010 yılında yapılmış olan referandumla yargının yüksek organlarının yeniden şekillendirilmesi, bu kapsam içerisinde de Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yeniden şekillendirilmesine ilişkin ortaya çıkan sonuçlarla ilgilidir. Yargının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili, daha önce ifade ettiğim, aldatma ve kandırma neticesinde, yüzde 58’in nasıl aldatıldığını, nasıl kandırıldığını bizzat Sayın Başbakan ifade etmişti, kendisinin de nasıl aldatıldığını Sayın Başbakan ifade etmişti. Şimdi, o aldatılmış ve kandırılmış hâl ile oluşan HSYK, rüşvet, yolsuzluk, kara para, terör gibi çok ciddi ve vahim suçlar ile iktidarın ucuna dokunan muamelelere başladığında, araştırmaya, soruşturmaya başladığında, bununla ilgili, yargının kalbi olan HSYK’nın -20 tane seçilmiş üyesi dışında- bu kanunla külliyen içi boşaltılmakta ve yerine yeni geleceklerin atama yetkisi de Adalet Bakanının eline verilmektedir. Aynı zamanda, ikinci organ olan Adalet Akademisini de külliyen, bütün organlarıyla, bütün personeliyle, bütün seçilmiş üyeleriyle ortadan kaldırıp bunların yerine yenisini koyabilmek için Adalet Bakanının eline güçlü bir yetki ve doğrudan kullanabileceği bir imkân verilmektedir. İşte, bu, yargının kalbi olan iki tane önemli yargı organı sizler için “in” olabilir, bizler hukuk devletine inanan kişiler olduğumuz için bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi çerçevesi içerisinde düzenlenmelidir. Buraya, Adalet Bakanına yetki veren, güç veren, personel genel müdürü gibi atama yapmasına imkân veren her türlü tasarruf ve madde Anayasa’ya ve Anayasa’nın ışığından yararlandığı evrensel hukuk kurallarının tamamına aykırıdır. Bu aykırılığı fark edebilecek bir ferasetin yüce Meclis tarafından gösterileceğine inanmak istiyorum. Biat kültürüne itaat edilerek kaldırılacak akılsız parmakların, ferasetsiz parmakların Türkiye’yi daha büyük badirelere, daha büyük uçurumların kenarına sürükleyeceği düşüncemi yüce heyetle paylaşıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Üniversitelerde veya yabancı ülkelerde hukuk alanında yüksek lisans ve doktora öğrenimi yapmak için izin verilecek hakim ve savcıların sayısının belirleneceğine dair hükmün bu teklif ile kaldırılması önerilmiş ise de hâkim ve savcıların eğitimlerine ilişkin engelleme getiren bu düzenlemenin teklif metninden çıkarılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 18’inci madde kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri okutacağım ve Anayasa’ya aykırılık önergesini önce işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   İdris Baluken                                   Pervin Buldan                                     Nazmi Gür

         Bingöl                                                Iğdır                                                  Van

    Bengi Yıldız                                    İbrahim Binici

        Batman                                           Şanlıurfa

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 19. Maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      Faruk Bal                                    Yusuf Halaçoğlu                               Muharrem Varlı

         Konya                                              Kayseri                                              Adana

     Celal Adan                                     Lütfü Türkkan

       İstanbul                                            Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19. maddesinin Anayasaya aykırılığından dolayı Teklif metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

  İlhan Demiröz                                    Hasan Ören                                   Erdoğan Toprak

         Bursa                                              Manisa                                             İstanbul

Namık Havutça                                 Ali İhsan Köktürk                            Kadir Gökmen Öğüt

       Balıkesir                                          Zonguldak                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Söz sırası Bursa Milletvekili Sayın İlhan Demiröz’de, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAN DEMİRÖZ ( Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 523 sıra sayılı  Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 19’uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu görüşülen teklifin samimiyetsiz, dürüst ve şeffaf olmayan bir teklif olduğunu düşünüyorum. Neden? O kadar inançsızca bir teklifte bulunuyorsunuz ki teklifin adını, yani yapmak istediğinizi bile sıra sayısında açık açık yazamıyorsunuz. Hangi kanun arkadaşlar bu? Sağlık alanında mı, çevre alanında mı, enerji alanında mı? Oysa halka ve Hakk’a uygun bir teklif olsa göğsünüzü gere gere ismini koyardınız çünkü millî iradenin onayladığı bir Anayasa maddesini yasa ile değiştiriyor ve “İşime gelmezse ben millî irade falan tanımam.” diyorsunuz.

Bu teklif, herkesin bildiği gibi, 17 Aralıkta açığa çıkan ve daha da çıkacak olanları da engellemek ve örtbas etmek için HSYK ve yargıda değişiklik yapma teklifidir, hatta bu, yetim hakkı yiyenlerin sonuçta aklanacakları bir yargı düzeninin oluşturulması teklifidir.

Değerli arkadaşlar, ancak halkımız, AKP iktidarının -rüşvet ve yolsuzluklarını- nasıl iş gördüğünü öğrenmiştir. Onun için, tüm çabalar nafile. Bu olay bir zihniyeti hem Türkiye’ye ve hem üzülerek ifade ediyorum ki dünyaya göstermiştir.

Değerli milletvekilleri, tabii, hâl böyle olunca seçim bölgelerimizde cereyan eden kimi uygulamaların hukuk tanımazlığını ve yargı kararlarının uygulanmamasının nereden güç aldığını şimdi daha iyi anlamış oluyoruz çünkü yargıda en çok konu olan davalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetkileri dâhilinde yapılan iş ve işlemlerdi. Ona da Sayın Erdoğan Bayraktar giderayak açıklık getirdi ve tüm iş ve işlemleri Sayın Başbakanın talimatları doğrultusunda yaptığını ifade etti ve Sayın Başbakanı da istifaya davet etti.

Ancak giden gidiyor ama huy bitmiyor arkadaşlar çünkü ilgili Bakanlıkta işler aynı usul ve yöntemlerle devam ediyor. Örnek mi istiyorsunuz: Bursa’da, yargıya intikal etmiş, Orhaneli Başköy’de faaliyet gösteren maden ve mermer işletme şirketinin ruhsatı iptal edilmiş ama aynı şirkete bu defa ÇED raporu verilerek, sınırları genişlettirilerek bir üst mahkeme aracılığıyla yeniden faaliyette bulunmak için imkân tanıyorsunuz.

Yine, Bursa’da, Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından yapılan Bursa küçük sanayi sitesi yargı tarafından durdurulmuş ancak -gidin bakın- bu yargı kararına rağmen maalesef Bursa’da bu inşaat hâlâ devam etmektedir. Bunlar neden olmaktadır? İmam ne yaparsa diğer insanların neler yaptığını hep beraber biliyoruz.

Bağımsız bir HSYK ve yargı düzeni kurduğunuzu iddia ettiniz. Bugün dahi, Başbakan, TÜSİAD Başkanı Sayın Muharrem Yılmaz’ı dün yaptığı değerlendirmeler nedeniyle vatana ihanet etmekle suçluyor. Arkadaşlar, lütfen biraz dik oturarak bakalım. Böyle bir şey olabilir mi? Muhalefet eleştirmeyecek, sendikalar eleştirmeyecek, doktorlar, öğretmenler, avukatlar, hâkimler, savcılar, meslek odaları, akademik odalar, öğretim üyeleri ve bu ülkeye katma değer katan iş dünyası görüş ve düşüncelerini, endişelerini ifade etmeyecek; ettiğinde de Başbakan “Sen ‘küresel sermaye gelmez’ ifadesini kullanarak kendi Hükûmetini tehdit ediyorsun öyle mi? O zaman cevabını alacaksın. Sen hangi yüzle bu idarenin bakanlarını TÜSİAD’a davet edeceksin, bizimle herhangi bir işini görmeye hangi yüzle geleceksin?” diyecek. Böyle bir devlet idaresi, böyle kin duygusu olur mu arkadaşlar? Bir insanı ya da bir kurum veya kuruluşu temsil eden insanları düşünceleri ve eleştirileri nedeniyle vatan haini olarak ifade etmek bu kadar kolay mıdır? Lütfen birisi bunu bize açıklasın diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önerge adına Sayın Faruk Bal, Konya Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; meselenin özüyle ilgili düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim.

Değerli arkadaşlarım, hiç birbirimizi aldatıp kandırmayalım. Bu kanun teklifi, belli, belli, besbelli ki 17 Aralıkta çıkan rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, imar düzenlemesi, kara para aklaması gibi adli soruşturmaların üzerini kapatabilmek amacıyla yargı organlarına aynen polis teşkilatında yapılan atamalara benzer operasyonlarla el koymak ve işin daha vahim noktalara, daha ciddi noktalara gitmesini engellemek için yargının tepesine AKP şapkasını geçirme kanun teklifidir.

Bu çerçeve içerisinde değerlendirdiğimizde, değerli milletvekilleri, yardan mı serden mi geçeceğiz şeklinde bir ikilem ile karşı karşıyasınız. Ne yardan ne serden geçilir. Doğru olanı parlamenter demokrasi içerisinde iktidar grubu milletvekilleri en az muhalefet kadar iktidarın yolsuzluğunu, kanunsuzluğunu, hukuksuzluğunu denetlemek zorundadır. Hatta, iktidar kanadına mensup olan milletvekilleri muhalefet kanadından daha fazla yetkiye sahiptir çünkü kendi bakanlarını kendi grup toplantılarında da muaheze etme, denetleme hakkına sahiptir.

Bugüne kadar böyle bir denetlemenin AKP içerisinde olduğuna şahit olmadık. Temennimiz bu yasa teklifi nedeniyle ortaya çıkabilir. Sizin böyle bir imkânı elde edebilmeniz için, daha önce hadisten, ayetten, Cenab-ı Allah’tan, Kelimetullah’tan kültürümüze yansımış olan değerlerden bahsettik. Bu defa iki ayrı değerli, biri yabancı, biri yerli olmak üzere, kişinin sözleriyle size hitap etmek istiyorum. Onlardan bir tanesi Descartes. Ünlü düşünür “Düşünüyorum, o hâlde varım.” demiş. Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızın varlıklarını ispat etmelerinin tam zamanıdır. Biat mı edecekler; düşünerek, kalplerinden, vicdanlarından ve mantıklarından süzülerek gelen değerleri insanlığın geliştirmiş olduğu evrensel değerlerle muaheze edip buna göre bir karar verebilecekler mi? İşte bu, işin mihenk taşı ve meselenin özüdür.

Değerli arkadaşlarım, ikinci söz ise içinizden birisine ait; Sevgili Dostum Sayın İyimaya’ya ait. Sayın İyimaya çok güzel, vecize olabilecek sözleri üretmekte mahir bir insandır, kabiliyetli bir insandır. Sanki bugüne ışık tutacak şekilde 2010 yılındaki Anayasa değişikliğinde de tekrar ettiğim sözünü bu defa, bir kez daha buradan tekrar etmek istiyorum. Sayın İyimaya diyor ki: “Eğer parmakların aklı olsaydı demokrasiyi yok edecek canavarlar türemezdi.”

Değerli arkadaşlarım, demokrasiyi yok edecek canavarları 2010 yılında akıl ile bağdaştırmadığınız parmaklarınızla yarattınız. Bugün sizin çektiğiniz sıkıntının bir sebebihikmeti de budur.

Şimdi, Sayın İyimaya’nın bu sözü sebebihikmetini ortaya koyacak; yine üç yıl, dört yıl sonra sizi saç baş yolduracak bir hâle getirmemek için ben size hatırlatıyorum. Parmaklarınızın aklı olsun. Allah’ın size verdiği vicdanı, mantığı, o değerleri, önümüze gelmiş olan hukuka, evrensel değerlere ve Anayasa’ya aykırı bu kanunda kullanın ve biat kültürüyle hareket etmenin hem bu dünyada hem öbür dünyada ceremesini çekmemek için aklınızı kullanın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık olduğundan elektronik oylama yapıyoruz ve iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN –  Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Hâkim ve savcıların eğitim merkezlerinin kaldırılmasına yönelik bu düzenlemenin teklif metninden çıkarılması önerilmiştir. 

BAŞKAN –  Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

20’nci maddede üç önerge vardır, önergeleri okutacağım ve Anayasa’ya aykırılık önergelerini önce işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı  Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20 nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                                      Pervin Buldan                                     Nazmi Gür

   Bingöl                                                      Iğdır                                                  Van

Bengi Yıldız                                        İbrahim Binici                                             

   Batman                                                Şanlıurfa

BAŞKAN – Şimdi, aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı  Kanun Teklifinin  20.  Maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal                              Yusuf Halaçoğlu          Muharrem Varlı

   Konya                                       Kayseri                       Adana

Celal Adan                              Lütfü Türkkan

   İstanbul                                   Kocaeli

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20. maddesinin Anayasaya aykırılığından dolayı Teklif metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Mehmet Akif Hamzaçebi                      Osman Kaptan            B. Süheyl BATUM

   İstanbul                                    Antalya                       Eskişehir

Binnaz Toprak                    Ayşe Eser Danışoğlu           Sakine Öz

    İstanbul                                   İstanbul                      Manisa

Sedef Küçük

  İstanbul

 

BAŞKAN –  Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN –  Söz sırası, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi’de.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü çalışmanın sonuna doğru gelmiş bulunuyoruz. Çalışma biterken biraz farklı bir değerlendirme yapmak istiyorum sizlere.

Şeyh Edebali’ye atfedilen bir söz vardır: “En büyük zafer nefsini yani kendini tanımaktır.” Bütün siyasal sistemlerin, bütün ekonomik sistemlerin temelinde insan nefsi, o nefsin istekleri vardır dersek yanlış olmaz. Siyasetteki güç talebinin, ekonomik büyümenin, zenginliğin, refahın, bütün bu kavramların temelinde yer alan, temelinde yatan insan nefsinin istekleri ve hatta o nefsin doyumsuzluğudur. Bu kavramlar yani siyasetteki güç talebi, güçlü olma isteği, büyüme, refah, zenginlik gibi kavramlar eğer kurallar adil ise insanlara mutluluk getirir; kurallar adil değil ise, o ülkenin yönetimi eğer adil değil ise bütün bunlardan kaos çıkar. Şimdi bizim Türkiye’de yaşadığımız tablo budur. Eğer konu demokrasi ise, konu bir ülkenin yönetimi ise elbette “insan nefsinin terbiye edilmesi” dediğimiz kavram, o nefsin doyumsuz isteklerinin önüne geçilebilmesi demek demokraside hukukun üstünlüğünü sağlamakla mümkün olur. Eğer bir ülkede demokrasi var ise, kuvvetler ayrılığı var ise, insan hakları ve özgürlükler güvence altında ise o ülkede kurallar adil demektir, o ülkede kaos çıkmaz. Siyasal gücü elinde bulunduranlar, ülkeyi yönetenler demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan haklarından güç alıyor ise ortada problem yok, sorun yok demektir.

“Daha demokratik bir yargıyı yaratma adına kuvvetler ayrılığını yok ediyorum.” derseniz buradan hiçbir şey çıkmaz.

Paralel devlet iddialarıyla mücadele etmek… Eğer paralel devlet var ise bunu lütfen söyleyin, anlatın, neyse bu devlet, Parlamentoyu bilgilendirin ama bununla da hukuk içinde mücadele edin.

Şimdi, siyasette kontrolsüz bir güç talebi var, yargıyı kendi kontrolüne almak isteyen bir Hükûmet var. Bu son derece yanlış. Buradan demokrasinin çıkması mümkün değildir. Hangi yasa dışı oluşumla mücadele edecek olursanız olun hukuk içinde mücadele edeceksiniz.

Şimdi, siz, binlerce polisi tayin ettiniz. Hükûmet, binlerce polisi tayin etti. Ben merak ediyorum, bu binlerce polis hangi suçu işlemiştir de tayin edilmiştir? Bir kamu görevlisinin tayin edilebilmesi bir idari soruşturmaya bağlıdır. Bir soruşturma yapılır, bu soruşturma sonucunda o kişinin suç işlediği, disiplin suçu işlediği sonucuna varılır ve o kişiyi tayin edersiniz. Bu kış kıyamette birçok polisi, polis müdürünü bir ilden alıp bir başka ile tayin ediyorsunuz. Bunların eşleri var, okula giden çocukları var. Bu çocuklar okul değiştirecek, bu insanlar şehir değiştirecek. Bunları bu şekilde bir yerden öbür yere alıp tayin etme hakkınız yok. Soruşturma yaparsınız, suçlu bulursanız bunları tayin edersiniz. Bütün bunları yanlış bulduğumu sizlere ifade etmek istiyorum.

Devlete hukuk devleti olma niteliğini kazandıran “hukukun üstünlüğü” ilkesidir. Devlete hukuk devleti olma niteliğini kazandıran “hukukun üstünlüğü” ilkesi, yönetimi bağlar, hükûmeti bağlar -yani hükûmeti yöneten, yönetenleri yöneten hukukun kendisidir- herkesi bağlar, yargıçları bağlar, vatandaşları bağlar, bürokrasiyi bağlar ama yönetenler, hükûmet, hukukun üstünlüğüne saygı göstermezse o ülkede kaos çıkar.

Bir kaos kanunudur bu. 21’inci maddeden sonra bunların görüşülmeyecek olmasını, HSYK düzenlemelerine ara verilecek olmasını olumlu buluyorum. İnşallah, bu yanlış maddelere, bu yanlış düzenlemelere Parlamento bir daha dönmek zorunda kalmaz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi söz sırası Kayseri Milletvekili Sayın Yusuf Halaçoğlu’nda.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, gerçekten, devlet dediğimiz zaman devleti oluşturan birtakım unsurlar vardır. Bu unsurlar oluşmadan devlet kurmanız da mümkün değildir. Her şeyden önce devleti oluşturan bir millete ihtiyacınız vardır, onların vatan telakki ettikleri bir toprak parçasına ihtiyacınız vardır, bir de iradeye ihtiyacınız yani yönetimde iradeye ihtiyacınız vardır. Yasalarını çıkaran, yasaların çıkarılması sonrasında yargısı olan, atama yapabilen, kendi devlet görevlilerini atayabilen, yurt dışı temsilcilikleri ve yurt içi temsilciliklerini atayan bir yapıya sahip olması lazımdır. Böyle bir organizasyon ancak devlet hükmünü taşır ama devletin ayakta kalabilmesi için de gerçekten belli bir hukuk sistemine, düzenine sahip olması gerekir. Bunun için devleti yöneten devlet adamlarının devlet yönetme kültürüne de sahip olmaları gerekir. Devleti yönetenler istikrarlı olmak zorundadır. Her söyledikleri kelime ağızlarından çıktıktan sonra kendilerine ait değildir. Daha sonra bunları tekzip edecek, bunları yalanlayacak birtakım tekrar beyanları olduğu takdirde o kişilere karşı olan güven sarsılır toplum üzerinde.

İşte, bu çerçevede baktığımız zaman, gerçekten de devleti oluşturan unsurlar bugün sürekli olarak bir gün önceki söylediklerini ertesi gün tekzip eden bir nitelik taşımaktadırlar. Nitekim, Sayın Başbakanın buna benzer çok beyanları vardır. İşte, tek dilden tek dine; bedelli askerlikte, bedelli askerliğin çıkarılışının müjdesini vermeye… Füze kalkanı komutanlık merkezinin, “Tabii ki Türklerde olacak.” deyip ardından yabancılara bırakılması; egemenliğin millete ait olmadığını söyleyip daha sonra egemenliğin tabii ki millete ait olduğunu söylemesi; yine, önce “…”(x) Peres’e yönelik olan bir meseleyi dile getirirken ardından “Peres’e söylemedim moderatöre söyledim.” demesi; BOP’ta eş başkanlığı kabul etmeyip daha sonra eş başkan olduğunu söylemesi; önce “Kürt sorunu.” deyip ardından “Kürt sorunu değil, bu, bir PKK ve terör sorunudur.” diye olmadığını söyleyip Kürt sorununun daha sonra dönüşmesi; yine “PKK ile görüşen şerefsizdir.” deyip ardından bizzat “Ben verdim bunun talimatını.” demesi; yine, PKK’yla mücadele etmeyi hedefleyip daha sonra müzakereye dönmesi; Libya’ya NATO’nun giremeyeceğini söyleyip bir gün sonra NATO’nun Libyalıların güvenliği için gireceğini söylemesi gibi birtakım hususlar.

Şimdi değerli milletvekilleri, bakın, buna benzer başka bir konu daha var, özel yetkili mahkemeler. Biliyorsunuz ki, bu Meclise özel yetkili mahkemelerle ilgili bir yasa geldi ve kaldırılmasıyla ilgili bir karar alındı ama oraya bir küçük madde konmuştu. Halihazırda özel yetkili mahkemelerin ellerinde olan dosyaların devam ettirilmesi kararı alındı. Ama bugün, Sayın Başbakan, bununla ilgili “Bunların da kaldırılması taraftarıyız.” diye ortaya çıkıyor. Aradan çok zaman geçmedi. Dolayısıyla, kararlar verilirken önünüzdeki günlerde nelerle karşılaşacağınızı çok iyi tahkik edip ona göre konuşmak zorunluluğunuz vardır.

Şimdi, bu çerçeve içerisinde, “Yargıyı askerî vesayetten kurtaralım.” derken sivil vesayete sokmak da buna benzer bir konudur. Dolayısıyla biz, açık söyleyelim, bu konuda size karşı çıkmamızın en önemli sebebi yolsuzlukların üzerine gitme konusunda tembel kalmanızdır. Biz diyoruz ki: Yolsuzlukların üzerine iki sebeple gitmek zorundayız, sizler de aynı şeyi yapmak zorundasınız.

Birincisi: Yolsuzlukların üzerine gitme, milletin hakkını ve hukukunu bu Meclis kürsüsü, bu Meclis çatısı altında sağlamamıza bağlıdır.

İkincisi de: Bunun uhrevi yönü vardır yani kul hakkı meselesi vardır. Bu kul hakkı meselesini ne biz ne de siz kaldırabilirsiniz. Unutmayın ki burada alınan her karar tarihe dercedilen önemli bir belgedir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 20 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Adalet Akademisinin yapısından genel sekreterlik biriminin çıkarılmasına dair düzenlemenin kaldırılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 20’nci madde kabul edilmiştir.

21’inci maddede üç adet önerge vardır, önergeleri Anayasa’ya aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 21 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                                      Pervin Buldan                                     Nazmi Gür

    Bingöl                                                     Iğdır                                                  Van

Bengi Yıldız                                        İbrahim Binici                                             

    Batman                                               Şanlıurfa

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 21. Maddesinin Anayasaya aykırı olması sebebiyle teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal                                        Yusuf Halaçoğlu                        Muharrem Varlı

   Konya                                                 Kayseri                                       Adana

Celal Adan                                       Lütfü Türkkan

   İstanbul                                              Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21. maddesinin Anayasaya aykırılığından dolayı Teklif metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Kadir Gökmen Öğüt                        Ali Haydar Öner                       Ali İhsan Köktürk

         İstanbul                                         Isparta                                    Zonguldak

      Ali Özgündüz                               Hasan Ören

         İstanbul                                         Manisa

BAŞKAN - Komisyon önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Söz sırası Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal’da.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü son maddeye geldik. Son maddeye geldiğimizde Adalet ve Kalkınma Partisinin bu teklifi dondurma kararı aldığını anladık. Ben anlayamadım, bu, Maraş dondurması değil bir defa ama bundan sonra ne olacak orasını kestirmek mümkün değil.

“Bundan sonra ne olacak?” sorusunu kendimce değerlendiriyorum: Bir, burada bir direnç oluşmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi içerisindeki milletvekillerinin de içine sinmeyen hususlar vardır. O hâlde, pes edip bunu olduğu yerde tutmak mı? Böyleyse bir sorun yok ama bunu Meclisin ensesinde boza pişirir gibi, sanki Meclisi ileride tekrar bu işle meşgul eder gibi bir hin düşünce var ise bilinmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisi bu kanun teklifiyle örselenen, kırılan, dökülen, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve hâkim teminatı karşısındaki dik duruşunu olduğu gibi devam ettirecektir. Eğer ileride farklı görüşmelerin neticesinde ortaya farklı metinlerle bizi ikna edecek bir durumu getirmeye çalışırsanız her zaman aklımızda bu olacaktır. Her zaman yolsuzluğun, rüşvetin, kara para aklamasının, teröre desteğin önünü kesebilmek için yargının elini kolunu bağlama, yargıya AKP şapkası geçirme, 16 ildeki il emniyet müdürlerini dağıttığınız gibi, binlerce polisi kışta kıyamette sürdüğünüz gibi, yargı mensuplarını da sürmek için bir yetki almaya çalışırsanız bu yetkiye bütün gücümüzle karşı olacağız. Biz tüyü bitmedik yetim hakkının hakkı olana teslim edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu Meclis tarafından tüyü bitmedik yetim hakkına el atanların yapmış oldukları işin adalet karşısında ceremesini ödemesini istiyoruz. Biz “Adaletin kestiği parmak acımaz.” sesinin bu Meclisten çıkmasını istiyoruz ve size de daha önce ifade ettiğim gibi, biat kültürünü bir kenara bırakarak, Cenab-ı Allah’ın sizlere bahşetmiş olduğu vicdanınızın sesini dinleyerek aktan mı yana, karadan mı yana olacağınızı açıkça ortaya koymanızı ifade ediyorum. Bununla ilgili Sayın İyimaya’nın söylediği gibi parmaklara akıl ihsan etmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Yine Descartes’in ifade ettiği gibi, sizin biat kültüründen uzaklaşarak burada varlığınızı ispat etmekle, aynı zamanda büyük Türk milletinin adalete olan güvencinin, adalete olan inancının, saygısının, hürmetinin de yerli yerinde durabilmesi, kalabilmesi ve ortalığın bir kargaşaya, hukuksuzluğa, adaletsizliğe boğulmuş anarşik bir sosyal düzene dönüşmesini engellemesi için parmaklarınıza Cenab-ı Allah’ın akıl vermesini ve varlığınızı Descartes’in ifadesiyle burada ispatlamanızı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabii ki hak ve hukuktan bahsediyoruz. Hak ve hukuktan bahsederken bizim kültürümüz, inancımız, itikadımız buyuruyor ki “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Dolayısıyla, şimdi sizin konuşmanız, şimdi haksızlığın karşısında dimdik ayağa kalkmanızın zamanıdır ve tam zamanıdır.

Yine bizim kültürümüzün, inancımızın, itikadımızın bir ürünü; bir hadis, Hazreti Peygamber buyuruyor ki: “Kul hakkına, beytülmale el atmış olanlar savaşta ölse bile şehit hükmünde değildir.” Sonuncusunu söylüyorum, Cenab-ı Allah buyuruyor ki: “Benim karşıma kul hakkıyla gelmeyin.” İşte, bu kanun teklifi sizi öbür dünyada da bu dünyada da muaheze edecek olan bir kanundur. Allah sizlere akıl fikir  ihsan eylesin. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

Konuşma sırası Isparta Milletvekili Sayın Ali Haydar Öner’de.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ünlü bir fıkra var, sürücülerden biri otoyolda ters yöne giriyor, yerel radyo anons ediyor: “Dikkat! Filan mıntıkada bir sürücü ters yola girmiştir.” O sürücü diyor ki: “Ne birisi, hepsi, hepsi.” Gerçekten de bu yasa, bu fıkrayı anımsatıyor. Umarız bu sürücü ters yola girdiğinin farkına tez zamanda varır.

Değerli arkadaşlar, bu teklif görünümlü 17 Aralık yasa tasarısı nelere aykırı? Anayasa’ya aykırı; kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı; etik, ahlaki kurallara aykırı; Bangalore Deklarasyonu’yla öngörülen hâkimlik kurallarına aykırı; Budapeşte Deklarasyonu’yla öngörülen savcılık ilkelerine aykırı; Kopenhag’da yayınlanan AB kriterlerine aykırı; yoklamaya koşup görüşmeleri izlemeyen milletvekili sorumluluğuna aykırı; 17 Aralık sonrasında dosyaların savcılardan alınıp hâkimlerin değiştirilmesi, polislerin sürülmesi, ahlaki kurallara, vicdani değerlere aykırı; fezlekelerin bekletilmesi hukuka aykırı; 17 Aralık sonrası “aman Selami ne yaparsan yap, basını kov, bizleri koru, savcıların dediklerini yapma, yaptırma anlayışıyla Aksaray Valisini özel uçağa alıp İstanbul Emniyet Müdürlüğüne oturtma hukuka aykırı çünkü valilerin ve müdürlerin nasıl atanacakları belli, vaktim olursa izah ederim. “Savcının tırları araması haddini bilmezliktir.” demek MİT Yasası’nın ilgili maddelerine aykırı. Bu söylem tam bir haddini bilmezliktir arkadaşlar. “Benim iznim olmadan tırları arayamazsınız.” demek hukuka aykırı. Türkiye Büyük Millet Meclisini beyin faaliyetleri yerine beden faaliyetleri için kullanmak; eline, beline, diline hâkim olamamak medeniyete aykırı. Eleştiriye tahammülsüzlük demokrasiye aykırı. TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz’ın konuşmasını hakaretle değerlendirmek çoğulcu toplum anlayışına aykırı ve kendileri çalmadıkları, çalmaya rıza göstermedikleri, rüşvete, yolsuzluğa karşı oldukları hâlde, savcılardan dosyaların alınmasına, polislerin sürülmesine, hâkimlerin değiştirilmesine itiraz edilmemesi ve bu yasaya destek verilmesi mantığa ve özgür iradeyle oy kullanma ilkesine aykırı.

Bu yasa eğer devam edecek olursa birtakım tanıdığım arkadaşlarımı, büyüklerimi takip edeceğim çünkü içlerinde mümin ve mütedeyyin olanlar var, ülkücü olduğunu bildiklerim var, liberal olduklarını bildiklerim var, demokrat olduklarını bildiklerim var. Bu yasaya nasıl “evet” diyecekler? Gerekirse isimlerini de açıklarım.

Bu yasayı lütfen çekiniz. Bağımsız, tarafsız hâkimler kurulu, savcılar kurulu kuralım, eş güdümleri için de yüksek yargı kurulu oluşturalım. Davalının da davacının da devletin de milletin de yargıya güveni olsun; yargı demokrasiye uygun olsun.

Son çağrı: Özel yetkili mahkemeleri şimdilik feshedemiyorsanız, ön yargıyla hareket eden, sahte delillerle hüküm tesis eden, müdafi tanıklarını dinlemeyen, pek çok masumu ağır cezalara çarptırarak zulmeden özel yetkili mahkeme heyetlerini değiştiriniz. Masumların ahını almayınız. Adaletin gecikmesi hakkaniyete aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, diğer notlar zamanıma sığmıyor ama bu yasa dolayısıyla sağduyunun egemen olmasını; demokrasiye, insan haklarına, hâkim teminatına aykırı davranışlardan vazgeçilmesini diliyor, hak edenlere saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 523 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 21 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                  İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılınmamaktadır Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu madde kuvvetler ayrılığı ilkesinin son bulmasına ilişkin olup teklif metninden çıkarılması gereklidir. Adalet Bakanının Kurulun başkanı, Adalet Bakanı Müsteşarının da kurulun doğal üyesi olması, yargı bağımsızlığını zedelemektedir. İçerisinde Adalet Bakanının görevi sadece sembolik olmalıdır. Zira yürütme erki içerisinde görevli bulunan bu makamın HSYK üzerinde hiçbir etki gücü bulunmaması kuvvetler ayrılığı gereğidir. Özcesi HSYK yargı bağımsızlığına, hakimlik teminatına aykırı bir kurumdur ve bu teklif ile bu durum bir kez daha ve daha güçlü bir biçimde pekişecektir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 21’inci madde kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 19.45

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.47

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, bir Danışma Kurulu önerisi vardır, öneriyi okutup oylarınıza sunacağım.

Öneriyi okutuyorum:

VIII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önceden toplanması kararlaştırılan 25 Ocak 2014 Cumartesi ve 26 Ocak 2014 Pazar günleri toplanmamasına ilişkin önerisi

                                                                               Tarih: 24/01/2014

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 24.1.2014 Cuma günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

        Mahir Ünal                                        Muharrem İnce

Adalet ve Kalkınma Partisi                          Cumhuriyet Halk Partisi

   Grubu Başkan Vekili                           Grubu Başkan Vekili

 

  Yusuf Halaçoğlu                                        Pervin Buldan

Milliyetçi Hareket Partisi                         Barış ve Demokrasi Partisi

   Grubu Başkan Vekili                Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Genel Kurulun, daha önceden toplanması kararlaştırılan 25/1/2014 Cumartesi ve 26/1/2014 Pazar günleri toplanmaması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri hakkında söz isteyen yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.                     

523 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523) (Devam)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S. Sayısı: 385)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının  görüşmelerine başlıyoruz.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266)

 

BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Diğer işlerde de komisyonun hazır olmayacağı anlaşıldığından, alınan  karar gereği, sözlü sorular ile kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 28 Ocak 2014 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Herkese iyi tatiller diliyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 19.49



(x) 523 S. Sayılı Basmayazı 21/01/2014 tarihli 49’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

 

(x)  Bu bölümde Hatip  tarafından  Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.