DÖNEM: 24 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 73
66’ncı Birleşim
21 Şubat 2014 Cuma
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekilinin, üniversite öğrencilerine açılan
disiplin soruşturmalarının ve verilen cezaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/875)
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin, askerlik görevi sırasında
yaşanan intiharların ve şüpheli ölümlerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/876)
3.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven ve 22 milletvekilinin, LPG’li araçların yol açtığı
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/877)
IV.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve arkadaşları tarafından yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya bulunan dillerin tespiti ve kayıt altına alınarak
korunmasının araştırılması amacıyla 21/2/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 21 Şubat
2014 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- MHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Adana Milletvekili Ali
Halaman ve arkadaşları tarafından narenciye üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
(10/91) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 21 Şubat 2014 Cuma
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve arkadaşları tarafından Karayolları
Genel Müdürlüğü bünyesindeki taşeron işçilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 2/4/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 21 Şubat 2014 Cuma günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
bastırılarak dağıtılan 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmının 3’üncü sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesine; 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, daha önce 22/2/2014 tarihinde çalışmasına karar verilen Genel
Kurulun bu tarihte çalışmamasına ilişkin önerisi
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana
Milletvekili Ali Halaman'ın, Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi'nin, Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk’ün CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- İçişleri
Komisyonunda açık bulunan ve AK PARTİ Grubuna düşen 1 üyeliğe Çankırı
Milletvekili İdris Şahin seçilmesi
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek ile 80
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit ve Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan
ile 3 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Muş Milletvekili Faruk
Işık ile 34 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/2006,
2/2007, 2/2008, 2/2009, 2/2010) (S. Sayısı: 561)
4.- Sanal Ortamda
İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
5.- Nükleer
Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/757) (S.
Sayısı: 455)
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 561 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nde yer alan tekliflerden birinin kırk sekiz saat geçmeden
mevcut olan bir torba kanun teklifine eklenerek komisyon gündemine alınmasının
ve Genel Kurulda görüşmelerinin yapılmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı
hakkında
IX.- AÇIKLAMALAR
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç'in, 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin komisyona iade
edilmesine ilişkin önergesinin işleme alınmamasının İç Tüzük’e aykırı olduğuna
ilişkin bir açıklaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bir spor kulübünün TFF Disiplin Kuruluna sevk
edilmesine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/35860)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Galatasaray TT Arena Stadının
eksikliklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/36011)
3.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, bir futbol takımı hakkında başlatılan disiplin
sürecine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı
(7/36040)
4.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun Gençlik Merkezi Projesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/36281)
5.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşler'in cevabı (7/36693)
6.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kiralama yolu ile hizmet veren gençlik
merkezlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/36727)
7.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, satın alınan gayrimenkul sayısına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/36728)
8.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012 yılı içinde yapılan bakım ve onarım
harcamalarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın
cevabı (7/36729)
9.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/36730)
10.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, inşaatı devam eden gençlik merkezlerinin
sayısına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı
(7/36734)
11.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012-2013 yılları arasında satın alınan
danışmanlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay
Kılıç'ın cevabı (7/36735)
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Proje ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü tarafından
yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Akif
Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/36736)
13.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, 2002-2013 yılları arasında meydana gelen mazot
kaçakçılığı vakalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın cevabı (7/36954)
14.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, TARGEL Projesinde dağıtılacak tabletlere
Hizmet içi
eğitimlerin yapıldığı yerlere ve maliyetine
Hizmet içi
eğitimlere
- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, fındık tarımına ilişkin soruları ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı (7/37382), (7/37383), (7/37384), (7/37385)
15.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, 2/B arazilerinin satışında yaşanan
sorunlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/37464)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya emekliliği
istenen Bakanlık personeline
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yulafın destekleme kapsamına alınmasına
Hayvan ıslahı ve
damızlık birlikleri ile ilgili düzenleme yapılmasına
- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Tütün Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu
tarafından otomatik sigara makineleri ile ilgili yapılan işlemlere
Tütün Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından gizli reklam faaliyetlerinde bulunanlarla
ilgili işlemlere
Tütün Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından kasa önlerine konan bazı stantların
kaldırılmasına yönelik işlemlere
Tütün Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından mevzuata uygun olmayan reklamlarla ilgili
yapılan işlemlere
Tütün Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından satın alınan bazı mal ve hizmetlere
- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, TARSİM’den aldığı hayvanlar yüzünden zarar eden
çiftçilere
- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara Bira Fabrikası ve Türkiye Zirai Donatım
Kurumuna verilmiş bulunan AOÇ arazilerinin geri alınmasına ilişkin soruları ve
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/37601),
(7/37602), (7/37603), (7/37604), (7/37605), (7/37606), (7/37607), (7/37608),
(7/37609), (7/37610)
17.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, SİT alanı olan bir bölgede yol yapımı için ihale
açıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/37678)
18.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Arsin İlçe Merkezi Yerleşim Yerleri
ve Arazileri Irmakoğlu, Kendirli, Harmanlı Dereleri İkmali Projesine
Trabzon Doğal
Afet ve Taşkın Hasarları Onarımı Projesine
Trabzon Merkez
Gürbulak Beldesi Taşkın Koruma Tesisi Projesine
Of Solaklı Vadisi
Taşkın Koruma, Rehabilitasyon ve Çevre Düzenlemesi Projesine
Of İlçe Merkezi
İstale Deresi Islahı Projesine
Araklı Küçükdere
Deresi Islahı Projesine
Akçaabat Yıldızlı
Sera Deresi Islahı Projesine
Balaban ve
Baltacı Dereleri Islahı Projesine
Araklı Karadere
Islahı Projesine
Yomra Şana Deresi
Islahı 2. Kısım Projesine
Tonya Yakçukur
Köyü Projesine
Vakfıkebir
Yalıköy Deresi Islahı Projesine
Trabzon Merkez
Şehiriçi Dereleri Islahı 2. Kısım Projesine
Çağlayan Beldesi
Aşağı Mahalle Deresi Islahı Projesine
Beşikdüzü İlçe
Merkezi Dereleri Islahı Projesine
Değirmendere
Vadisi Islahı 2. Kısım Projesine ilişkin soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/37679), (7/37680), (7/37681), (7/37682), (7/37683),
(7/37684), (7/37685), (7/37686), (7/37687), (7/37688), (7/37689), (7/37690),
(7/37691), (7/37692), (7/37693), (7/37694)
19.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Orman Genel Müdürlüğünün Trabzon’da
gerçekleştireceği projelere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/37697)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, internet üzerinden yapılan satışlar
ile ilgili denetimlere ve yasa dışı yollarla ülkemize sokulmak istenen ürünlere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/37723)
21.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, elektrik faturalarındaki elektrik enerjisi
haricindeki kalemlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/37747)
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kömür ithalatına ve yoksul ailelere yönelik kömür
yardımlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/37750)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, enerji sektöründeki yatırımlara ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/37751)
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan, Kars ve Iğdır’daki enerji yatırımlarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/37752)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yardım amaçlı ithal edilen kömürlerin neden olduğu
sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/37753)
26.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, elektrik dağıtım şirketlerince elektrik
fiyatlarına gizli zam yapıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/37754)
27.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’in Burhaniye ilçesindeki fıstık
çamlarında görülen hastalıklara ve köylülerin mağduriyetine
- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, kuru fasulye üreticilerinin desteklenmesine
Tarım alanlarının
azalmasına ilişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı (7/37755), (7/37756), (7/37757)
28.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlığın gerçekleştirdiği bir hizmet içi
eğitim programına
- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, patates fiyatlarındaki artışa
- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Simav Çayı’nın kirliliğine
- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında
Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına
- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, hayvancılığa yönelik desteklere
TİKAS Projesi
kapsamında gerçekleştirilen bir eğitim programı ile ilgili harcamalara
- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Tekirdağ’da yaşanan kuraklığın etkilerine
- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, kuraklığın önlenmesine ilişkin soruları ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in cevabı (7/37931), (7/37932), (7/37933), (7/37934), (7/37935),
(7/37936), (7/37937), (7/37938)
29.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, orman işletme şefliği kadrolarına
Bakanlıkta
istihdam edilen engelli personel sayısına
Müfettiş alımı
yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/37993), (7/38329), (7/38330)
30.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012- 2014 yılları arasında TBMM ile bağlı
kurum ve kuruluşlarınca taraf olduğu davalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/38015)
31.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kuru fasulye üretimine ve
ithalat-ihracat verilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci'nin cevabı (7/38020)
32.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki bir caminin
restorasyonuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah
İşler'in cevabı (7/38023)
33.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, gümrük idaresi olmayan deniz sınır
kapılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın cevabı (7/38032)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, faal olmayan demir yolu sınır
kapılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın cevabı (7/38033)
35.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye’den İran’a yapılan buğday
ihracatına ve bir şirketin ihracatı ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/38037)
36.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, faal olmayan kara sınır kapılarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/38038)
37.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Kuzey Irak’tan kaçak petrol ihracatı
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/38056)
38.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/38141)
39.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/38152)
40.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, merkez ve taşra uzlaşma komisyonlarına ve
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/38243)
41.- Adana
Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Adana’ya yönelik yatırımlara ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/38339)
42.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, kanun tasarılarında 5018 sayılı Kanunun
14'üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/38451)
43.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında, yıllara göre
Bakanlık ve bağlı kurum, kuruluşlar bünyesinde görev yapan kadrolu ve
sözleşmeli avukatlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin
cevabı (7/38561)
44.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, TBMM Mustafa Necati Kültür Evi'nde yer alan bir
resim sergisinden bazı tabloların kaldırıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/39177)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak on oturum yaptı.
Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri, basın ve ifade özgürlüğüne,
Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça, Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk davalarına,
Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin İstanbul’da
ve Ağrı’da gerçekleştirmiş olduğu projelere,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri, Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında şahsına,
Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça, Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında şahsına,
İstanbul
Mihrimah Belma Satır, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
Sataşmaları
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 19 milletvekilinin, AVM’lerin şehir ekonomileri ve
toplumsal yapıya etkilerinin (10/872),
Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık ve 26 milletvekilinin, Erzincan’ın ekonomik, sosyal
ve jeolojik yapısının (10/873),
İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 23 milletvekilinin, tıbbi
dokümantasyon ve tıbbi sekreterlik mesleğiyle ilgili sorunların (10/874),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S.
Sayısı: 287),
4’üncü
sırasında yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/676)
(S. Sayısı: 380),
Görüşmeleri,
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü
sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat ve Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ile 109 Milletvekilinin; Terörle Mücadele Kanununun 10
uncu Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ile 1 Milletvekilinin; 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (2/1981, 2/1989) (S. Sayısı: 560)
görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamasından sonra kabul edildi.
560 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin 18’inci maddesi üzerinde verilen önergenin kabul
edilmesinin İç Tüzük’ün 87’nci maddesine uygun olup olmadığı hususunda usul
görüşmesi yapıldı. Başkanlığın tutumunda değişiklik olmadığı açıklandı.
Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Sinop Milletvekili Engin Altay’ın 560 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, 21 Şubat 2014 Cuma günü
saat 14.00’te toplanmak üzere 04.31’de birleşime son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Dilek
YÜKSEL Muharrem
IŞIK
Tokat Erzincan
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal MACİT İsmail
KAŞDEMİR
İstanbul Çanakkale
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
92
21 Şubat 2014 Cuma
Teklifler
1.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ile Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2019) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.02.2014)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet
Ali Ediboğlu'nun; Büyükşehir Belediyesi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/2020) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
3.- Barış ve Demokrasi
Partisi Grup Başkanvekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl
Milletvekili İdris Baluken'in; 04.12.2004 Gün ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2021) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
4.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın; Devlet Memurları Kanununda Kısmi Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/2022) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
5.- Ankara Milletvekili Sinan
Aydın Aygün'ün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/2023) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.02.2014)
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı'nın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2024) (Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2014)
7.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2025) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2014)
8.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek'in; İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet
Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2026) (Milli Savunma ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2014)
9.- Barış ve Demokrasi
Partisi Grup Başkanvekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in; 03.07.2005 Gün
ve 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/2027) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2014)
10.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in; 506 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/2028) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2014)
11.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın; Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/2029) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2014)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Morityus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/829) (S. Sayısı: 548) (Dağıtma
tarihi: 21.02.2014) (GÜNDEME)
2.- 1996 Tehlikeli ve Zararlı
Maddelerin Deniz Yoluyla Taşınmasından Kaynaklanan Zararın Tazmini ve
Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşmeye İlişkin 2010 Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/839) (S. Sayısı: 555) (Dağıtma tarihi:
21.02.2014) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Rahmi
Aşkın Türeli'nin, ülkenin ekonomik durumuna ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/39178) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
2.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık'ın, İsrail ile ticaret yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakan'dan
yazılı soru önergesi (7/39179) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
3.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, El-Kaide militanlarının Türkiye'de eğitim aldığı iddialarına
ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39180) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
4.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, MİT aracılığıyla cemaatlere yönelik takip başlatıldığı iddiasına
ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39181) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
5.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, bazı devlet memurlarının fişlendiği iddialarına ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39182) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
6.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan'ın, Toplu Konut İdaresi tarafından yapılan inşaatlarda yaşanan iş
kazalarına ve işçi ölümlerine ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/39183) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
7.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Paris'te öldürülen PKK militanlarıyla ilgili soruşturmaya ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39184) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
8.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, bir medya grubunun satışıyla ilgili iddialara ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39185) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
9.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, uyuşturucu kullanımının ve fuhşun engellenmesine ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39186) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
10.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, bir vakıf ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/39187) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
11.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, İmrahor Vadisi'nin yapılaşmaya açılacağı iddiasına ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39188) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
12.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer'in, Emniyet Genel Müdürlüğünde yaşanan görevden alma ve yer
değiştirme işlemlerine ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39189)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
13.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Van'daki bazı köy yollarının kar yağışı nedeniyle
kapanması sonucu meydana gelen bir ölüm olayına ve alınması gereken önlemlere
ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39190) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.02.2014)
14.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka'nın, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun uygulanmasına ve erken
yaşta evlendirilen çocuklara ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/39191) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
15.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan'ın, medyada yer alan nefret söylemlerine ve alınması gereken
önlemlere ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39192) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.02.2014)
16.- Van Milletvekili Nazmi
Gür'ün, Van'daki bazı köy yollarının kar yağışı nedeniyle kapanması sonucu
meydana gelen bir ölüm olayına ve alınması gereken önlemlere ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39193) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.02.2014)
17.- Van Milletvekili Özdal
Üçer'in, Van'daki bazı köy yollarının kar yağışı nedeniyle kapanması sonucu
meydana gelen bir ölüm olayına ve alınması gereken önlemlere ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39194) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.02.2014)
18.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz'ın, Adana'da SGK İl Müdürlüğü hizmet binasının inşaatında meydana
gelen iş kazasına ve Ankara'da kentsel dönüşüm kapsamında gerçekleştirilen bir
yıkıma ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39195) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.02.2014)
19.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan'ın, İstanbul Boğazı Karayolu Tünel Geçişi Projesine ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39196) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.02.2014)
20.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi'nin, 17 Aralık operasyonu sonrasında görev yeri değiştirilen
kamu görevlilerinin sayısı ile görev yeri değişiklikleri dolayısıyla ödenen
harcırah miktarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39197)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
21.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün'ün, Paris'te üç PKK'lı kadının öldürülmesi olayıyla ilgili basına
yansıyan ses kayıtlarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39198)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
22.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir gazetenin dağıtımına ilişkin Başbakan'dan
yazılı soru önergesi (7/39199) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
23.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir açıklamasında gösterdiği fotoğrafa ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39200) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
24.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Merkez Bankasına bazı telkinlerde bulunulduğu
iddiasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39201) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.02.2014)
25.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Ankara Etlik Sağlık Kampüsüne taşınacak
hastanelerin yerlerine otel, alışveriş merkezi vb. yapılar inşa edileceği
iddialarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39202) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.02.2014)
26.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir medya grubunun satışına ilişkin Başbakan'dan
yazılı soru önergesi (7/39203) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
27.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, antik kalıntıların bulunduğu bir arazinin bir
şirkete depo olarak verildiği iddialarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/39204) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
28.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir soruşturmada yargıya baskı yapıldığı iddialarına
ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39205) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
29.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın, kamu yararına çalışan dernek ve vakıfların topladıkları
gelirlere ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39206) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.02.2014)
30.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz'ın, MİT'in Suriye'nin kuzeyinde özerk bölgeler oluşturulması
konusunda Abdullah Öcalan'la görüştüğü iddiasına ilişkin Başbakan'dan yazılı
soru önergesi (7/39207) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
31.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in, bir medya grubunun satışıyla ilgili iddialara ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/39208) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
32.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi'nin, Anadolu Ajansına 2000-2014 yılları arasında aktarılan
kaynağa ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/39209) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
33.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, 2001-2012 yılları arasında kamu bankaları tarafından
kullandırılan ve geri ödenmeyen kredilere ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/39210) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
34.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan'ın, taksici esnafının zorunlu trafik sigortası prim miktarlarının
yüksek olmasından kaynaklanan mağduriyetine ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/39211) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
35.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında kredi kartı borcundaki artış hızına
ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/39212)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
36.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, ülkemizde faaliyet gösteren bankaların öz sermaye yapılarına
ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/39213)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
37.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında belediyelerin borç tutarları ile
affedilen ya da üstlenilen borçlarının yıl ve parti bazında dağılımına ilişkin
Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/39214)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
38.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında kişi başına düşen borç miktarının
ve protesto edilen senetlerin yıllara göre dağılımına ilişkin Başbakan
Yardımcısı'ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/39215) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
39.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş'ın, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında tutuklanan
bir bankanın genel müdürüne ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/39216) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
40.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba'nın, Ziraat Bankasının Malatya Şubesinin tabelasındaki
"T.C." ibaresinin kaldırılmasına ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/39217) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
41.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Diyarbakır'daki kamu ve özel banka sayısı ile bunların
kullandırdıkları kredi miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/39218) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
42.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'ün, son üç yılda açılan boşanma davalarına ilişkin Adalet Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39219) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
43.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında işlenen cinsel istismar, tecavüz ve
çocuk istismarı suçlarının sayısı ve bölgesel dağılımı ile icra dairelerindeki
dosya sayısına ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39220)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
44.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında işlenen kaçakçılık, dolandırıcılık,
rüşvet, zimmet ve ihaleye fesat karıştırma suçlarının sayısı ile bölgesel
dağılımına ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39221)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
45.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane'nin, Nazilli Cezaevinde gerçekleştiği iddia edilen bir insan
hakkı ihlali vakasına ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39222)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
46.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, askeri yargının kaldırılmasına yönelik çalışmalar olup olmadığına
ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39223) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
47.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, 1938 yılında uygulanan zorunlu göç nedeniyle topraklarını
kaybeden ailelerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Adalet Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39224) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
48.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz'ün, Yargıtay'ın hizmet binalarına ve dava dosyalarının binalar
arasında aktarılması esnasında yaşanan sorunlara ilişkin Adalet Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39225) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
49.- Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldan'ın, ağır hasta olan ve hâlen hastanede tedavisi devam eden bir
hükümlünün durumuna ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39226)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
50.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasındaki boşanan çift ve intihar eden
kadın sayısına ve bunların bölgesel dağılımına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39227) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
51.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasındaki çocuk işçi, intihar eden çocuk ve
çocuk gelin sayısına ve bunların bölgesel dağılımına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39228) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
52.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında eşinden şiddet gören, eşi
tarafından öldürülen ya da sakat bırakılan kadın sayısına ve bunların bölgesel
dağılımına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39229) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
53.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan'ın, kürtaj ile ilgili yasal düzenlemelerden kaynaklandığı iddia
edilen kadın ölümlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/39230) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
54.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, erken emekli olmak isteyen engellilerden vergi indirim belgesi
istenmesine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39231) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
55.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel'in, engelli özel bakım merkezlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39232) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
56.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, asansörlerin bakım ve muayenelerine ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39233) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
57.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, KOBİ'lerin ülke ekonomisine katkısının artırılmasına ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39234)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
58.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Ardahan'da yeni KOBİ'ler kurulmasına yönelik yapılan çalışmalara
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39235)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
59.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Ardahan'daki KOBİ'lerin desteklenmesine ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39236) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
60.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, KOBİ'lerin gerçekleştirdiği ihracat miktarına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39237) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.02.2014)
61.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Ardahan'daki KOBİ'lere yönelik desteklere ilişkin Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.02.2014)
62.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, işçi ve memur sendikalarının sayısı ile toplu sözleşme
imzalamaya hak kazanan sendikaların üye sayılarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39239) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
63.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında SGK işveren payı borç tutarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
64.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında işşizlik oranlarına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39241) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
65.- Hatay Milletvekili Refik
Eryılmaz'ın, Türkiye İş Kurumunun Hatay'da siyasi amaçlarla işçi alımlarını
arttırdığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39242) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
66.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın, Genel Sağlık Sigortası prim borçlarından kaynaklanan
sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39243) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
67.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, silikozis hastalarının sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39244) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
68.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane'nin, Çankaya'da yapımı süren bir bina inşaatına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39245) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
69.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın, İzmir'deki bir arazinin SİT alanı içinde olduğu iddialarına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
70.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Suriye'nin kuzeyindeki özerklik iddialarına ilişkin Dışişleri
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39247) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
71.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Suriye’deki Türkmen gruplara silah yardımı yapıldığı iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39248) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
72.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Türkiye'nin Cenevre Konferansındaki tutumuna ilişkin Dışişleri
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39249) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
73.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Türkiye'nin Suriye’deki bir örgütü desteklediği iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39250) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
74.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında oluşan iç ve dış borç stokuna
ilişkin Ekonomi Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
75.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında oluşan cari işlemler açığına
ilişkin Ekonomi Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39252) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
76.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, elektrik iletim ve dağıtımında yaşanan kayıpların önlenebilmesi
için elektrik kablolarının değiştirilmesi ve yer altına alınmasına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
77.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar'ın, elektrik dağıtım şirketlerinin açma-kapama bedelleri ve kaçak
kullanımla ilgili uygulamalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39254) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
78.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında hakkında haciz işlemi başlatılan
çiftçi sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39255) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
79.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, genetiği oynanmış gıda maddelerine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39256) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
80.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında ithal edilen kırmızı et miktarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39257)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
81.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında ithal edilen küçük ve büyükbaş
hayvan sayıları ile ithal edilen hayvanların ülke ve yıl bazında dağılımına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39258)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
82.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında işlenen tarım arazilerinin
büyüklüğü ve bölgesel dağılımı ile ithal edilen tarım ürünlerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39259) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
83.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında iflas eden şirket sayısına ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39260) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
84.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında işini terk eden esnaf sayısına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39261)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
85.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında yurda kaçak sokulmak istenen
ürünler ve bunların bedeline ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39262) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
86.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, İstanbul'a sebze ve meyve taşıyan kamyonların giriş saatlerinin
değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
87.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, aile içi şiddet olaylarının önlenmesine yönelik alınan
tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
88.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, kayıp çocuklar sorununa ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39265) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
89.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın bir köyündeki köprünün bakım ve onarımının
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
90.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında yaşanan kaçakçılık vakalarının
sayısı ile kaçakçılık vakalarının ürün ve bölge itibariyle dağılımına ilişkin
İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39267) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
91.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici'nin, Barış ve Demokrasi Partisi'nin Şanlıurfa Belediye Başkan
Adayı tanıtım mitinginde konvoydaki araçlara trafik cezası kesildiği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39268) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
92.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan'ın, Barış ve Demokrasi Partisi il ve ilçe binalarına yönelik
saldırılara ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39269) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
93.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu'nun, El Kaide militanlarının Türkiye üzerinden Suriye'ye
geçtikleri ve ülkemizde eğitildikleri iddialarına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39270) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
94.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer'in, İstanbul İl Özel İdaresinin mülkiyetindeki taşınmazlar ile
bunlardan satışı yapılanlara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39271) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
95.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova'nın, Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde yaşanan su kesintisine
ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.02.2014)
96.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken'in, Uludağ Üniversitesinde saldırıya uğrayan öğrencilerle ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39273)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
97.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, İslami eğitim almak için Afganistan ve Pakistan'daki medreselere
giden vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
98.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan'ın, Diyarbakır-Mardin Karayolu üzerindeki bir su sarnıcında bulunan
insan kemiklerine ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39275)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
99.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, KOBİ'lerin sayısı ile üretim ve istihdamdaki paylarına ilişkin
Kalkınma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39276) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
100.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, Antalya
ilinin yatırım ve istihdam oranları açısından Türkiye genelindeki sıralamasına
ilişkin Kalkınma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39277) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.02.2014)
101.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, Erzurum ilinin yatırım ve istihdam
oranları açısından Türkiye genelindeki sıralamasına ilişkin Kalkınma
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39278) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
102.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Türkiye'nin tanıtım faaliyetleri için
yapılan ihaleye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39279) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
103.-
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in, Kemalpaşa'da bir inşaat çalışması
sırasında bulunan tarihi mozaikler ile ilgili iddialara ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39280) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.02.2014)
104.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Türk Telekom tarafından Devlete ödenmesi
gereken Hazine payına ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39281)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
105.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, sigara denetimleri kapsamında kesilen
cezalara ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39282) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.02.2014)
106.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında vergi borcu
nedeniyle hakkında haciz uygulanan serbest meslek erbabı sayısı ve bölgelere
göre dağılımına ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39283)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
107.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında vergi borcu
nedeniyle hakkında haciz uygulanan esnaf sayısı ve bölgelere göre dağılımına
ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39284) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05.02.2014)
108.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında hakkında haciz
işlemi başlatılan gelir vergisi mükelleflerine ilişkin Maliye Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39285) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
109.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında hakkında haciz
işlemi başlatılan kurumlar vergisi mükelleflerine ilişkin Maliye Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39286) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
110.-
Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2003-2013 yılları arasında satılan kamu
arazisi ve arsa yüzölçümüne ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39287) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
111.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer'in, İstanbul'un Tuzla ilçesindeki bir askeri
arazi üzerinde bir vakıf lehine irtifak hakkı tesis edilmek istendiği iddiasına
ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39288) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.02.2014)
112.-
İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, 2007 yılından itibaren kurumlar
vergisinden indirilen bağış ve yardımların miktarına ilişkin Maliye Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/39289) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
113.-
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu'nun, işçi ve memurların gelirlerine
ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39290) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07.02.2014)
114.-
Manisa Milletvekili Sakine Öz'ün, Manisa'da imam hatip ve anadolu lisesine
dönüştürülen genel liselere ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39291) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
115.-
Adana Milletvekili Ali Demirçalı'nın, Elazığ Baskil İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünün uygulamalarından kaynaklanan şikâyetlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39292) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
116.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli'nin, astsubayların özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli
Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39293) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
117.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele konusunda alınması gereken
önlemlere ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39294) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05.02.2014)
118.- Van Milletvekili Nazmi
Gür'ün, Van'daki bir obezite hastasına ve ildeki obezite hastası sayısına
ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39295) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.02.2014)
119.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan'ın, Bursa'da yapımı tamamlanamayan sağlık kuruluşlarına ilişkin
Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39296) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.02.2014)
120.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel'in, piyasada bulunmadığı iddia edilen ilaçlara ilişkin
Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39297) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
121.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş'ın, Çanakkale Viyadüğü'nde devam eden çalışmalarla ilgili iddialara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/39298) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.02.2014)
122.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, DHMİ Genel Müdürlüğü bünyesinde güvenlik görevlisi olarak
çalışanların sorunlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/39299) (Başkanlığa geliş tarihi:
05.02.2014)
123.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, 2012 yılına ait Sayıştay Rapor ekinde yer alan
denetim bulgularına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/39300) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.02.2014)
124.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, Milli Saraylar dahil TBMM bünyesindeki binaların depreme
dayanıklılığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/39301) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.02.2014)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve 23 Milletvekilinin, üniversite öğrencileri hakkında açılan disiplin
soruşturmalarının ve verilen cezaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/875) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
2.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve 22 Milletvekilinin, askerlik görevi sırasında yaşanan intiharların ve
şüpheli ölümlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
3.- İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 22 Milletvekilinin, LPG'li araçların yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/877) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.05.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, toplu açılış törenlerine ve açılışı yapılan
tesislere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/35742)
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın,
oğlunun Yasin El Kadı ile görüştüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/37330)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, elektrik fiyatındaki indirimin faturalara
yansıtılmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37331)
4.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı spor
federasyonlarının sayısına ve spor federasyonları tarafından alımı yapılan
dergilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37332)
5.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin toplu taşıma
hizmeti için dışarıdan hizmet satın alıp almadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37333)
6.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sincan Gençlik ve Çocuk Cezaevindeki çocuk
mahkumlara işkence ve kötü muamele yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37334)
7.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TOKİ’nin sözleşme imzaladıktan sonra iptal ettiği
projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37335)
8.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, İzmir İl Özel İdaresince bir maden sahasındaki
çalışmaların durdurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37337)
9.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, vergi borcu bulunan belediye sayısına ve vergi
borçları nedeniyle haciz işlemi uygulanan belediyelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37338)
10.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Hatay’da silah taşıdığı için durdurulduğu iddia edilen bir tıra
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37339)
11.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bir bakan danışmanı hakkında iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37340)
12.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, konut sorununa ve sokakta yaşayan insanlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37341)
13.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, konut mülkiyeti ile ilgili bazı verilere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37342)
14.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Maliye Bakanlığı üst düzey bürokratlarının
görevden alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37343)
15.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, üniversite öğrencilerinin fişlendiği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37344)
16.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gaziantep Üniversitesi öğrencilerinin fişlendiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37345)
17.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İzmir Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen bir
soruşturmaya ve TCDD’nin bir işi ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37346)
18.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, bir medya grubunun satışı ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37347)
19.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, kamuya ait taşınmazlara yönelik bir Başbakanlık genelgesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37348)
20.- Edirne Milletvekili
Recep Gürkan’ın, Madencilik Uygulama Yönetmeliğinde yapılan son değişikliklere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37349)
21.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu çerçevesindeki çeşitli
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37350)
22.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Hatay’da durdurulan bir tırla ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37351)
23.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37352)
24.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, odasında bulunan dinleme cihazı sonrası yürütülen
soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37353)
25.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Suriyeli sığınmacıların çocuklarının zengin
ailelere satıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37354)
26.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, bir maden suyu ambalajından “Türk Kızılayı”
ifadesinin çıkarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37355)
27.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, Van depreminin sağlık kuruluşlarına verdiği zararlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37356)
28.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, yolsuzluk iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37365)
29.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, adli kolluk yönetmeliğinin değişmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37366)
30.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, görevden alınan emniyet mensuplarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37367)
31.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevinde yaşanan sorunlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37368)
32.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ve mahkumların kamera ile
izlenmesi uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37369)
33.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Hatay’da durdurulan bir tırın aranması ile ilgili gelişmelere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/373670)
34.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özel kalem müdürü ve diğer çalışanlarını
değiştirmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37371)
35.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, cezaevlerindeki süngerli oda uygulamasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37372)
36.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında alınan
yargı kararlarını yerine getirmeyen görevliler hakkında soruşturma açılıp
açılmayacağına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37373)
37.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, bir tutukluya eşiyle görüşmesi konusunda ayrıcalık tanındığı
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37374)
38.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul Maltepe Hapishanesinde kalan 3 çocuğun hak
ihlaline uğradığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37375)
39.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Kültür ve Turizm Bakanlığı onaylı bir filmi izleme ve
işletmenin suç sayılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37376)
40.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, cezaevlerindeki süngerli oda uygulamasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37377)
41.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, İşsizlik Sigortası Fonuna ve Fonda biriken kaynakların
değerlendirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37378)
42.- Bursa Milletvekili
Necati Özensoy’un, sigorta prim borcu olan belediyelere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37379)
43.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, Hatay’da durdurulan bir tırın aranması ile ilgili gelişmelere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37386)
44.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, bir üniversitede gösteri yapan öğrencilerin tutuklanmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37387)
45.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, etkin bir seçim güvenliği sistemi oluşturulmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37388)
46.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, terörle mücadele kapasitesinin arttırılmasına yönelik faaliyetlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37389)
47.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, etkin bir spor güvenliği sistemi oluşturulmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37390)
48.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından fikri mülkiyet suçları
ile mücadele konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37391)
49.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından spor müsabakalarının
güvenliği ile ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37392)
50.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından eğitim kurumlarının
güvenliği çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen yurt dışı ziyaretlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37393)
51.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından fikri mülkiyet suçları
ile mücadele çalışmaları kapsamında düzenlenen seminerlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37394)
52.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğünce verilen çeşitli eğitimlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37395)
53.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğünde modernizasyonu yapılan şube
müdürlüklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37396)
54.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki rehabilitasyon ve
rekreasyon merkezlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37397)
55.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğünce üniversite, ortaöğretim
kurumları ve öğrenci yurtlarındaki güvenli ortamın sürdürülmesi konusunda
düzenlenen eğitimlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37398)
56.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin mali durumları
arasındaki farklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37399)
57.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, terör örgütü faaliyetlerine karşı vatandaşların
bilinçlendirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37400)
58.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Teşkilatında görev yapan sivil memurlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37401)
59.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, üniversite ve yurtlardaki yasa dışı olayların önlenmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37402)
60.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Teşkilatındaki yabancı dil bilen personel sayısına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37403)
61.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğünce kullanılan poligonlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37404)
62.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, fikri mülkiyet suçlarıyla mücadele için yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37405)
63.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Kabahatler Kanunu ile Kimlik Bildirme Kanununa muhalefet
nedeniyle haklarında işlem yapılan kişi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37406)
64.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, EGM Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığının faaliyetleri
ile Ulusal DNA Veri Bankasının oluşturulması projesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37407)
65.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Teşkilatında görev yapan kadın personelin
artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37408)
66.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen eğitim,
konferans, seminer ve çalıştay gibi faaliyetlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37409)
67.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Terörle Mücadele Kanununa muhalefetten hakkında işlem
yapılan kişi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37410)
68.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan kamu
spotları, kitap, afiş, bülten, broşürlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37411)
69.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Polis ve Jandarma Teşkilatının ülke nüfusuna hizmet verme
oranına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37412)
70.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, ateşli silahlarla ilgili kanuna muhalefetten hakkında işlem
yapılan kişi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37413)
71.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Kabahatler Kanununa muhalefet nedeniyle hakkında işlem
yapılan kişi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37414)
72.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ihale verdiği bir şirketle
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37415)
73.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, suç istatistiklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37416)
74.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, yolsuzluk operasyonu ile ilgili bir açıklamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37417)
75.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, son dönemde emniyet, istihbarat ve mülki
makamlardaki görevden almalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37418)
76.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2014 yılları arasında yakın koruma taleplerinde
bulunan hakim ve savcılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37419)
77.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan bir şahsın
sivil toplum kuruluşu üyeliklerine ve yaptığı bağışlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37420)
78.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 08.12.2013 tarihinde Adana’nın Seyhan ilçesinde gerçekleştirilen
bir eyleme ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37421)
79.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 17.12.2013 tarihinden itibaren görevden alınan veya görev
yerleri değiştirilen emniyet mensuplarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37422)
80.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Diyarbakır’da terör örgütü mensuplarının kimlik kontrolü
yaptığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37423)
81.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Gaziantep’te sınıra örülen bir duvara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37424)
82.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 15.12.2013 tarihinde Erzurum ve Hakkâri’nin Şemdinli
ilçesinde gerçekleştirilen oturma eylemi ve yürüyüşlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37425)
83.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, cezaevinden çıkan bir milletvekili için yapılan karşılamaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37426)
84.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, bir açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37427)
85.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Siirt’te düzenlenen bir mitinge ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37428)
86.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Başkale’de yapılan mitinglere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37429)
87.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, İstanbul Fatih’te El Nusra örgütünün pankartını açarak iki
derneğin yardım toplamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37430)
88.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, İzmir’deki bir cenaze törenine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37431)
89.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından özel güvenlik hizmetleri
alanında gerçekleştirilen denetimlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37432)
90.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, altı PKK mensubu için kurulduğu iddia edilen taziye
çadırına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37433)
91.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından araç tescili ve sürücü
belgelerinin değişimi konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37434)
92.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 08.12.2013 tarihinde çeşitli kentlerde gerçekleştirilen
eylem ve yürüyüşlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37435)
93.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 21.12.2013 tarihinde İstanbul’da teröristbaşına destek
niteliğinde gerçekleştirilen eylem ve yürüyüşlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37436)
94.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Almanya’da hayatını kaybeden bir şahıs için İstanbul’da
düzenlenen törende terör örgütü propagandası yapılmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37437)
95.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Bingöl’de düzenlenen bir mitinge ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37438)
96.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu illerinde yapılan bazı
gösterilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37439)
97.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, HDP İzmir İl Örgütü tarafından düzenlenen bir yürüyüşe
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37440)
98.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 08.12.2013 tarihinde Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki
çeşitli kentlerde gerçekleştirilen eylem ve yürüyüşlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37441)
99.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Mersin’de yapılan bazı eylem ve yürüyüşlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37442)
100.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 22.12.2013 tarihinde Mardin’in Nusaybin
ilçesinde gerçekleştirilen eylem ve yürüyüşlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37443)
101.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı illerde yapılan eylem ve
yürüyüşlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37444)
102.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ocak ayında Batman’da düzenlenen anma
etkinliklerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37445)
103.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Cizre’de yapılan eylem ve yürüyüşlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37446)
104.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bir siyasi parti üyelerinin yaptığı
gösteriye saldırıda bulunan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37447)
105.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Van’da, Paris’te öldürülen terör örgütü
mensupları için düzenlenen anma etkinliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37448)
106.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 03.01.2014 tarihinde Mardin’in Nusaybin
ilçesinde gerçekleştirilen bir anma yürüyüşüne ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37449)
107.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 01.12.2013 tarihinde Diyarbakır’ın
Dicle ilçesinde gerçekleştirilen bir anma yürüyüşüne ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37450)
108.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 22.12.2013 tarihinde Hakkâri’nin
Yüksekova ilçesinde ve Tunceli’de düzenlenen yürüyüşlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37451)
109.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 31.12.2013 tarihinde Diyarbakır’ın Lice
ilçesinde düzenlenen bir anma törenine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37452)
110.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, vakıflara yapılan Hazine arazisi
tahsislerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/37453)
111.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Yalova ilindeki 2/B arazileri için
belirlenen rayiç bedellerin yüksekliğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37454)
112.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, 2/B arazilerinin satışlarında
yaşanan sorunlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/37455)
113.-
Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, vergi borcu olan belediyelere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/37456)
114.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, bir ortaokul öğretmeninin derste
kullandığı ifadelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37457)
115.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi
amacıyla faaliyet gösteren vakıflara yapılan Hazine arazisi tahsislerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37458)
116.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretim elemanları hakkında açılan disiplin
soruşturmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37459)
117.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, İstanbul’daki bir ilköğretim
okulunun yıkımı sırasında yaşandığı iddia edilen olaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37460)
118.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık çalışanlarının fişlendiği
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37461)
119.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir öğretmen tarafından
söylendiği iddia edilen sözlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37462)
120.-
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Tokat’taki okul öncesi eğitimle ilgili
verilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37463)
121.-
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, kadın adayların orman
muhafaza memurluğu sınavından kasıtlı olarak elendiği iddialarına ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37465)
122.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı davalarla ilgili Genelkurmay
Başkanı tarafından yapılan açıklamaya ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37466)
123.-
Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, yerleşim alanlarındaki askeri
birliklerin şehir dışına taşınmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37467)
124.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Haydarpaşa Garındaki reklam
panolarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37473)
125.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, THY personeline ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/37474)
126.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bir konuşmasında kullandığı
“Kürdistan” ifadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37475)
127.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, personel alımlarında usulsüzlük
olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37476)
128.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, yolsuzlukla mücadeleye ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/37477)
129.-
Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, yolsuzlukla mücadeleye ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/37478)
130.-
Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, Suriye’deki Türkmenlerin
sorunlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37479)
131.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Mardin’de düzenlenen bir toplantıda
yapılan sunumla ilgili bir iddiaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37481)
132.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bir şirkete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37483)
133.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şişli Likör Fabrikası
yerine yapılacak yapıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37484)
134.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Genel Başkan Yardımcısının bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37485)
135.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, hükümetin güven isteminde bulunup
bulunmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37486)
136.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hatay’da durdurulan tıra
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37487)
137.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
kapsamındaki bazı hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37488)
138.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’a gelişinde partililerin
havaalanında kendisini karşılamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37489)
139.-
İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Başbakanlık Başdanışmanı ile ilgili çeşitli
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37490)
140.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van depreminden sonra yapılan TOKİ Konutları ile
ilgili şikayetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37491)
141.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bir avukatın çeşitli bankalarda aldığı
görevlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/37493)
142.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, eski adalet bakanlarından biri
tarafından yapılan açıklamaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37494)
143.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, gelir adaletsizliğine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/37495)
144.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Suriyeli muhaliflerin Reyhanlı’da konakladığı
iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37496)
145.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Erivan ziyaretinde yaşanan bir olaya ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37497)
146.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Milli Kütüphanedeki bazı eserlerin
hurdacılara satıldığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37500)
147.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’ndeki bir lisenin müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37501)
148.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Sağlık A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37502)
149.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Kültür A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37503)
150.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
KİPTAŞ tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37504)
151.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSTTELKOM A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37505)
152.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSTON A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37506)
153.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Isttime Medya A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37507)
154.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İstanbul Ulaşım A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37508)
155.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İstanbul Şehir Hatları A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37509)
156.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İstanbul Otobüs A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37510)
157.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İstanbul İmar A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37511)
158.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İstanbul Enerji A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37512)
159.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37513)
160.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSTAÇ A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37514)
161.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSPARK A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37515)
162.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSFALT A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37516)
163.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSBAK A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37517)
164.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İGDAŞ’ın belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37518)
165.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İDTM A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37519)
166.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Hamidiye A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37520)
167.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
İSTTELKOM A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37521)
168.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Halk Ekmek A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37522)
169.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
BİMTAŞ’ın belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37523)
170.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
BELTUR A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37524)
171.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
BELBİM A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37525)
172.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
UGETAM A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37526)
173.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Şişli Kültür A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37527)
174.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında
Spor A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/37528)
175.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TMSF tarafından
gerçekleştirilen bir arazi ihalesi ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/37529)
176.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekaleten görev
yapan bürokratlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37530)
177.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37531)
178.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekaleten görev
yapan bürokratlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37532)
179.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37533)
180.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekaleten görev
yapan bürokratlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37536)
181.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37537)
182.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekaleten görev
yapan bürokratlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37539)
183.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekaleten görev
yapan bürokratlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37540)
184.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, asaleten ve vekaleten görev
yapan bürokratlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37541)
185.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adalet Bakanlığı Yüksek
Müşavirliğine yapılan bir atamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37544)
186.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanlığa yapılan
yolsuzluk konulu bir ihbara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37545)
187.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde
görevden alınan şube müdürlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37546)
188.-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Bakanlıkta yüksek müşavir olarak atanan
bir kişiye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37547)
189.-
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin
sorunlarına yönelik çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37548)
190.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, çözüm sürecine ve valiliklere
gönderildiği iddia edilen bir gizli genelgeye ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37549)
191.-
Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, yurt dışı seçmen kütüklerine ve yurt
dışında yaşayan vatandaşlar ile ilgili çalışma ve desteklere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37551)
192.-
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, polislerin özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37552)
193.-
Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın, Edirne’nin Keşan ilçesinde yapılan balıkçı
barınağından kaynaklanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37553)
194.-
Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Suriye politikası ile ilgili çeşitli
hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37554)
195.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Başbakanlık personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37555)
196.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, internet erişimi ile ilgili
yapılması planlanan düzenlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/37556)
197.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında
Kabahatler Kanunu ile Kimlik Bildirme Kanunu kapsamında yapılan işlemlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37557)
198.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Malezya ziyaretine ve
Malezya ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37558)
199.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Singapur ziyaretine ve
Singapur ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37559)
200.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Japonya ziyaretine ve
Japonya ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37560)
201.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, engellilerin çalışma hayatına
aktif katılımın sağlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37561)
202.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kamu çalışanlarına verilen zam
oranının düşüklüğüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37562)
203.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, üniversite eğitimini bitirmeye ve
üst sınır konulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37563)
204.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, MEB şube müdürleri ve eğitim
uzmanlarının özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/37565)
205.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, engelli istihdamı ile ilgili %
3’lük oranın uygulanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37566)
206.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kamu kurum ve kuruluşlarınca
kiralanan binalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37567)
207.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, engellilerin sosyal hayata ve
çalışma hayatına katılmalarının artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/37568)
208.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, terör örgütü ile yapıldığı iddia edilen
görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37569)
209.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Uludere’de yaşanan olayla ilgili
gelişmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37570)
210.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, emniyet müdürleriyle ilgili atama
kararnamesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37571)
211.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir Cumhuriyet savcısının yurt dışı
ziyaretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37572)
212.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir kişinin BİMER’e yaptığı başvuruların
sonuçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37573)
213.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, görüşülmekte olan bir tasarıya ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/37577)
214.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda
görevden alınan veya emekliliği istenen personele ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/37578)
215.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37579)
216.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Bakanlık görevine geldikten sonra yaptığı
bir atamaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37580)
217.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir Cumhuriyet Savcısının yurt dışı
ziyaretlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37581)
218.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37582)
219.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, engellilerin ailelerine verilen
evde bakım ücretinin artırılmasına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37583)
220.-
Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Elazığ ilinin istihdam yapısına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37584)
221.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37585)
222.-
Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almak ve
sınava katılmak için istenilen ücretlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37586)
223.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, asgari ücretin artırılmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37587)
224.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, emekliler arasındaki maaş farkına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37588)
225.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’da istihdam ile ilgili verilere ve
işsizliğin azaltılması için yapılan çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37589)
226.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, dolandırıcılık yaptığını itiraf ederek
savcılığa başvuran bir kişinin iddialarıyla ilgili olarak yapılan işlemlere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37590)
227.-
Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Elazığ’a yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37591)
228.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37592)
229.-
Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı bazı
beldelerin imar planları ile ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37593)
230.-
Adana Milletvekili Ümit Özgümüş’ün, belediyelere verilen hibelere ve projelerin
ihale ve danışmanlık giderlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37594)
231.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir şirketin Çanakkale
Biga’daki tesislerinden kaynaklanan çevre kirliliğine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/37595)
232.-
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Suriye’de yaşanan iç savaşta
Türkiye’nin çeşitli şekillerde muhalif gruplara destek verdiği iddiasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37596)
233.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37597)
234.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Hatay-Suriye sınırında kontrolsüz geçiş
noktaları oluşturulduğu iddiasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37611)
235.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37612)
236.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, polis memurlarının özlük haklarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37613)
237.-
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Suriye’de yaşanan iç savaşta
Türkiye’nin çeşitli şekillerde muhalif gruplara destek verdiği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37614)
238.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Hatay-Suriye sınırında kontrolsüz geçiş
noktaları oluşturulduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37615)
239.-
Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, Çorum Oğuzlar Belediyesinin faaliyetlerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37616)
240.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37617)
241.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Manisa Belediyesinin hizmetlerinin tanıtım
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37618)
242.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, iskan ruhsatı verilmediği halde
ikamet edinilen binaların denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37619)
243.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, vatandaşların ortalama pasaport kontrol
süresine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37620)
244.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
uluslararası işbirliği stratejilerinin belirlenmesine yönelik bazı çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37621)
245.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki
adli bilişim alanındaki uzman eğitici sayısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37622)
246.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
eskortluk hizmetlerinin mevzuat çerçevesinde yeniden yapılandırılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37623)
247.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki
deniz polislerinin sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37624)
248.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kaza
analizi laboratuvarı oluşturulmasına yönelik çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37625)
249.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bir yönetmeliğe aykırılık gerekçesiyle
hakkında işlem yapılan kişi ve firmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37626)
250.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
modernizasyonu yapılan müracaat ve nöbet noktalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37627)
251.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
deniz botlarının bakım ve onarımı için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37628)
252.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bazı
faaliyetler için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37629)
253.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2014 yılları arasında yenilenen
sürücü belgesi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37630)
254.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
e-pasaport sistemi ve uygulaması için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37631)
255.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2014 yılları arasında yenilenen
pasaport sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37632)
256.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2014 yılları arasında önemli
tesislere düzenlenen saldırılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37633)
257.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
satın alınan araç altı arama sistemlerinin sayısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37634)
258.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
önemli kişi ve tesislerin korunmasının etkinliğinin artırılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37635)
259.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
trafik kazalarının azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37636)
260.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
kurulumu yapılan Trafik Yönetim Merkezi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37637)
261.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İÇDAŞ tesislerinin neden olduğu
çevre kirliliğine ve yapılan işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37638)
262.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, rüşvet ve yolsuzluk operasyonu öncesinde
bir bankanın yaptığı işlemlerle ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37639)
263.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, yasa dışı dinlemelerle ilgili bir
açıklamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37640)
264.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Bingöl’e bağlı bir köyde Şeyh Sait
İsyanından kalma toplu mezar bulunduğu iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37641)
265.-
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta yaşanan hava kirliliğinin
nedenlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37642)
266.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, dolandırıcılık yaptığını itiraf ederek
savcılığa başvuran bir kişinin iddialarıyla ilgili olarak yapılan işlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37643)
267.-
Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının
çalışmalarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/37644)
268.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37645)
269.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Samsun’un istihdam ve yatırım
sıralamalarındaki yerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37647)
270.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Kayseri’nin istihdam ve yatırım
sıralamalarındaki yerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37649)
271.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’ın istihdam ve yatırım
sıralamalarındaki yerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37650)
272.-
Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, online vize uygulamasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/37652)
273.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37653)
274.-
Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, Mardin Dora Antik Kenti’nde yapılan çalışmalara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/37654)
275.-
Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, dernek ve vakıflara yönelik denetimlere ve
bir dernekte gerçekleştirilen denetlemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37656)
276.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37657)
277.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, akaryakıt üzerinden alınan
verginin düşürülmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/37658)
278.-
İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, dolandırıcılık yaptığını itiraf ederek
savcılığa başvuran bir kişinin iddialarıyla ilgili olarak yapılan işlemlere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/37660)
279.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37661)
280.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, astsubayların özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37662)
281.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, uzman erbaşların özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37663)
282.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, astsubay intiharlarının önlenmesi
için alınan tedbirlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37664)
283.-
Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, açık öğretim lisesi mezuniyet kredilerinin
düşürülmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37665)
284.-
Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, yurt dışına yüksek lisans veya doktora
öğrenimi için gönderilecek öğrencilerin mülakatla belirlenmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37666)
285.-
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Orta Öğretim Genel Müdürlüğü tarafından
yapılan bir sözlü mülakat sınavına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37667)
286.-
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Tekirdağ’ın Saray ilçesindeki okulların
öğretmen ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37668)
287.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/37669)
288.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sendikal faaliyetlerle ilgili
bilgilendirici bir genelge yayımlanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37670)
289.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, şube müdürlerinin ek
göstergelerinin artırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/37671)
290.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ücretli öğretmenlik uygulamasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37672)
291.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı okul müdürleriyle ilgili
farklı ek ders ücreti uygulaması yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37673)
292.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ek ders ücreti uygulamasında
yaşanan bazı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37674)
293.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, engelli çocukların eğitimi için
yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37675)
294.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bir lisedeki öğrencilerin hükümeti
protesto etmesi sebebiyle polislerin söz konusu okula gittiği iddiasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/37676)
295.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, Suudi Arabistan’daki çeşitli kentlerden
Hatay’a yapılan uçuşlarla bazı insanların getirilerek Hatay sınırına
bırakıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37703)
296.-
Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Elazığ’a yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37704)
297.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/37705)
298.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir şirketin Çanakkale
Biga’daki tesislerinden kaynaklanan çevre kirliliğine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/37706)
299.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Erzurum ili Hınıs Karayolları
Müdürlüğünde sözleşmeli olarak çalışan işçilerin ücretlerinin ödenmemesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/37707)
300.-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Başkentray projesinin akıbetine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/37708)
301.-
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, Tire’deki bir yol yapımına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/37709)
302.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İçişleri Bakanının bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37710)
303.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, benzin, mazot ve LPG’ye yapılan
zamlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/37711)
304.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda
görevden alınan veya emekliliği istenen personele ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/37712)
305.-
İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, bir savcının adalet.org web sitesindeki
açıklamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/37714)
306.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/37715)
307.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, görevden alınan veya
emekliliği istenen Bakanlık personeline ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/37716)
308.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bir lisedeki öğrencilerin hükümeti
protesto etmesi sebebiyle polislerin söz konusu okula gittiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/37719)
21 Şubat 2014 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL
(Tokat)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum.
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 23 milletvekilinin,
üniversite öğrencilerine açılan disiplin soruşturmalarının ve verilen cezaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/875)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1985 tarihli,
darbe zihniyetiyle hazırlanmış YÖK Disiplin Yönetmeliği çerçevesinde her yıl
binlerce öğrenciye soruşturma açılmakta ve disiplin cezaları verilmektedir. Bu
durum hem öğrencileri hem de ailelerini mağdur etmektedir.
Haklarında
soruşturma açılan öğrencilerin çoğunun demokratik ve sosyal hak taleplerinde
bulunanlar olması, söz konusu uygulamaların antidemokratik ve haksız olduğunu
göstermektedir. Çağdaş demokrasilerde örgütlenme ve gösteri hakkı korunurken
geleceğimiz olan gençlerin bu hakları kullanımından dolayı cezalandırılması,
demokrasi ve hak mücadelesi adına hoş olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına
neden olmaktadır.
Bazı üniversite
yönetimleri kinci ve keyfî tutumlar sergileyerek öğrencilerin cezalandırılması
için özel çaba harcamaktadır. Bülent Arınç'ın Celal Bayar Üniversitesini 2010
yılı Aralık ayında ziyaretini protesto eden ve Rektör Profesör Doktor Mehmet
Pakdemirli tarafından okuldan atılmakla tehdit edilen Erdem Özdemir'in daha
sonra üniversiteden atılması ve mahkeme kararıyla tekrar okula dönmesi bu
durumu en iyi şekilde özetlemektedir.
Son iki yılda
soruşturma açılan 7.043 üniversiteliden 4.602'sinin okuldan uzaklaştırıldığını,
55'inin atıldığı açıklaması öğrencilerin yaşadığı sorunun ciddiyetini ortaya
koymaktadır. Bir hafta veya bir aylık uzaklaştırma alan öğrencilerin
cezalarının infazının kayıt veya sınav tarihine denk getirildiği pek çok örnek
bulunmaktadır. Böylelikle, kaydını yaptıramayan veya sınavına giremeyen
öğrencilerin eğitimi dönem ve hatta bir yıla kadar uzamaktadır. Bu durum hem
öğrencileri hem de ailelerini mağdur etmektedir.
Disiplin
cezaları, düşünce özgürlüğüne müdahale boyutuna gelmiştir. Marmara Üniversitesi
öğrencisi Mikail Boz'un bir web sitesi için yazdığı yorumda üniversite
yöneticilerini eleştirmesinden dolayı bir ay uzaklaştırma cezası alması, hem
zorlama bir uygulama olduğunun hem de darbe yönetmeliklerinin darbe
zihniyetleriyle birleşip demokrasi, hukuk ve insan haklarını nasıl ayaklar
altına aldığının çarpıcı bir göstergesidir.
Açılan disiplin
soruşturmalarının ve verilen cezaların araştırılması, oluşan mağduriyetlerin
tespit edilmesi ve bu mağduriyetlerin giderilmesi için gerekli önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa’mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Tanju Özcan (Bolu)
3) Mehmet Şeker (Gaziantep)
4) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
5) Haydar Akar (Kocaeli)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Tufan Köse (Çorum)
8) Namık Havutça (Balıkesir)
9) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
10) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
11) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
12) Hurşit Güneş (Kocaeli)
13) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
14) Candan Yüceer (Tekirdağ)
15) Hülya Güven (İzmir)
16) Turgay Develi (Adana)
17) Sabahat Akkiray (İstanbul)
18) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
19) Sedef Küçük (İstanbul)
20) Mevlüt Dudu (Hatay)
21) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
23) Bülent Tezcan (Aydın)
24) Kazım Kurt (Eskişehir)
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin,
askerlik görevi sırasında yaşanan intiharların ve şüpheli ölümlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/876)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Millî Savunma
Bakanlığının verilerine göre, 2002-2012 yılları arasında, askerlik görevi
sırasında, 934 genç intihar ederek yaşamını yitirmiştir. İntiharlara ek olarak
çok sayıda şüpheli ölümün yaşandığı da kamuoyuna yansımış durumdadır. Yaşam
hakkının, TSK'da sıklıkla ihlal edildiği ortaya çıkmıştır. İnsan yaşamının
korunması, Meclisimizin en temel görevleri arasında yer almalıdır.
İntihar veya kaza
sonucu yaşanan bazı ölümler, kamuoyu tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır ve
olayların üzerinin örtüldüğü, sorumluların korunduğu yönünde ciddi kuşkular
vardır. Ölümler sonrası yapılan açıklamaların tatmin edici olmayışı ve çoğu
zaman gerekli adli ve tıbbi incelemeler yapılmadan dosyaların kapatıldığı
kuşkuları artırmakta ve güven duygusunu zedelemektedir. Bunlara ek olarak,
aidiyet duygusunda da ciddi sorunlara yol açmaktadır. Artan kuşkular ve aidiyet
duygusunda oluşan zedelenmeler, söz konusu ölümlerin ciddiyetle araştırılması
gerektiğinin önemli göstergelerindedir.
Maraş 5’inci
Zırhlı Tugay 1’inci Mekanize Taburunda 8 Eylül 2011 tarihinde askerlik görevi
sırasında Eren Özel'in öldürülmesi dikkat çeken olaylardan biridir. Özel'in
katil zanlısı olarak yargılanan Ahmet Aktaş'ın lehine şahitlik yapan Uzman
Çavuş Eyüp Işık'ın yalan beyanda bulunduğu gerekçesiyle hakkında görevi kötüye
kullanmaktan ve yalan beyanda bulunmaktan dava açılmasına karar verilmesi başka
davalarda duyulan şüpheleri haklı çıkaran bir örnek olarak karşımıza
çıkmaktadır.
24 Nisan 2011
tarihinde Batman'da bir karakolda öldürülen ve katil zanlısı tutuksuz
yargılanan Şahin Sevag Balıkçı'nın öldürülmesi gibi daha pek çok öldürülme
olayının yaşanması, cinayetlerin nefret temelli olabileceğini göstermektedir.
Öldürülen Balıkçı'nın Ermeni olması, 24 Nisan günü öldürülmesi dikkat
çekicidir. Balıkçı'nın ölümü ilk olarak şaka amaçlı silah patlaması olarak
kamuoyuna açıklanmıştır. Görevlilerin görmezden gelme tutumuna örnek bu olay,
başka benzer olayların da incelenmesi gerektiğini göstermektedir.
Söz konusu
ölümlerin tamamı intihar olsa bile, son on yılda ayda ortalama olarak 8 askerin
hayatını kaybetmesinin ciddiyetle incelenmesi gerekmektedir.
Askerlik görevi
süresi içinde yaşanan intiharların ve şüpheli ölümlerin araştırılması,
ölümlerde sorumluluğu olan yetkililerin ve/veya faillerinin yargı karşısına
çıkarılmayışının nedenlerinin tespiti ve bu tarz ölümlerin önüne geçilebilmesi
için gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’mızın 98'inci, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz. 10/5/2012
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Mehmet Şeker (Gaziantep)
3) Haydar Akar (Kocaeli)
4) Melda Onur (İstanbul)
5) İhsan Özkes (İstanbul)
6) Tufan Köse (Çorum)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Namık Havutça (Balıkesir)
9) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
10) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
11) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
12) Hurşit Güneş (Kocaeli)
13) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
14) Tanju Özcan (Bolu)
15) Candan Yüceer (Tekirdağ)
16) Hülya Güven (İzmir)
17) Turgay Develi (Adana)
18) Sabahat Akkiray (İstanbul)
19) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
20) Mevlüt Dudu (Hatay)
21) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
22) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
23) Bülent Tezcan (Aydın)
3.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven ve 22 milletvekilinin, LPG’li araçların yol açtığı
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/877)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Artan benzin
fiyatlarının etkisiyle araçlarda LPG (Likit Petrol Gazları) kullanım
taleplerinin her geçen gün arttığını görüyoruz. Özel araçların büyük çoğunluğu
ve ticari taksilerin hemen hepsi yakıt olarak LPG kullanmaktadır. LPG, benzin
ve mazota göre daha ekonomik olduğu için tercih edilmekle birlikte, diğer
yakıtlara göre daha ciddi risk taşıdığı bir gerçektir. Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) verileri, 2012 yılı Şubat ayı sonu itibariyle trafiğe kayıtlı 8
milyon 211 bin 44 adet otomobilin yüzde 40,3'ünün yakıt olarak LPG kullandığını
belirtmektedir. LPG 'de en önemli unsur güvenlik ve kalitedir. Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğünün
19/12/2011 tarihli ve 20195 sayılı Genelge’si, 22/3/2010 tarihli ve 3763 sayılı
önceki Genelge’de belirtilen uygulamaya aykırı olarak, araç muayene
istasyonlarında LPG ve CNG takılı araçlar için en geç bir önceki tarihe ait gaz
sızdırmazlık raporu aranması zorunluluğunu kaldırmış, gaz sızdırmazlık raporu
bulunmamasını ağır kusurdan hafif kusura dönüştürmüştür.
Basında çıkan
haberlerde LPG'li araçlarla ilgili yaralanmalı veya ölümle sonuçlanan kaza
haberleri çok sık görülmeye başlanmıştır. Örneğin, LPG'li otomobil içinde kalan
3 ve 2 yaşındaki 2 çocuk, çakmakla oynarken araç alev alarak yanmış ve
çocuklardan biri ölmüştü. Yine, on katlı apartmanın önünde park hâlinde bulunan
LPG'li araç bir anda alevler içerisinde kalarak çevrede paniğe neden olmuş,
zaman zaman yaşanan patlamalar ise bina sakinlerinin korkulu anlar yaşamasına
sebep olmuştur.
Ayrıca, basında
çıkan bir habere göre, 1995-2001 yılları arasında LPG'ye dönüşüm yaptırmasına
rağmen hâlâ LPG tanklarını yenilemeyen araç sayısının 350-400 bin arasında
olduğunun tahmin edildiği belirtilmiştir. Patlama ve yangınla sonuçlanan,
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan LPG'li araçların yol
açtığı durumlarla ilgili olarak, uzmanlar aracılığıyla, nedenlerinin ve teknik
boyutunun araştırılması, alınması gereken önlemlerin de detaylı olarak
incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle Anayasa’mızın 98’inci maddesi ve TBMM
İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu
kurulmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Hülya Güven (İzmir)
2) Tanju Özcan (Bolu)
3) Turgay Develi (Adana)
4) Mehmet Şeker (Gaziantep)
5) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Tufan Köse (Çorum)
8) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
9) Ali Özgündüz (İstanbul)
10) Kazım Kurt (Eskişehir)
11) Namık Havutça (Balıkesir)
12) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
13) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
14) Hurşit Güneş (Kocaeli)
15) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
16) Candan Yüceer (Tekirdağ)
17) Sabahat Akkiray (İstanbul)
18) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
19) Mevlüt Dudu (Hatay)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
22) Bülent Tezcan (Aydın)
23) Haydar Akar (Kocaeli)
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL
(Tokat)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Barış ve Demokrasi
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
IV.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve
arkadaşları tarafından yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan dillerin
tespiti ve kayıt altına alınarak korunmasının araştırılması amacıyla 21/2/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 21 Şubat 2014 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
21/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 21/2/2014 Cuma günü (Bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
21/2/2013
tarihinde Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve arkadaşları tarafından verilen
(2668 sıra no.lu), “Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan dillerin
tespiti ve kayıt altına alınarak korunmasının” araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
21/2/2014 Cuma günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Adil Zozani, Hakkâri
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Zozani. (BDP sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, grubumuz adına vermiş olduğumuz Meclis araştırma önergesi
üzerine söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere,
Türkiye’de çok sayıda dil ve farklı lehçeler konuşulmakta ve bu diller ve
lehçeler, maalesef, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren konulan yasakçı
uygulamalardan kaynaklı olarak, yok olma tehlikesiyle yüz yüze kalmışlardır.
Örneğin, Anadolu coğrafyasında konuşulmakta olan Abazaca, Adigece, Kabartayca,
Çerkezce ve Kürtçenin Zazaca lehçesi, maalesef günümüzde artık yok olma
tehlikesi sınırına gelmiştir. Aynı
şekilde Abhazca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Süryanice, Gürcüce
ve Batı Ermenicesi de açıkça yok olma tehlikesiyle yüz yüze gelmişlerdir.
Tüm bunların
sebebi, cumhuriyet tarihi boyunca konulmuş yasakçı uygulamalardan kaynaklanıyor.
1915’ten itibaren başlayan bir yasaklama serüveninden söz ediyoruz. Türkiye’de
“Türkçe” ve “Türk kültürü” olarak tarif edilen kültür dışındaki diğer
kültürlerin, dillerin varlığı, cumhuriyetin varlığı açısından tehlike olarak
görülmüştür. Bu anlayış Türkiye’yi, günümüz itibarıyla bölünme noktasına
getirmiştir. Son dönemlerdeki yaygın bir söylemdir, “Farklı diller böler.” diye
bir şey vardır, “Dil böler.” diye bir söylem vardır. Esasında bir yönüyle bir
bölme faaliyeti var ama yasaklamaların Türkiye’yi böldüğünü ifade etmek
gerekiyor, doğrusunun bu olduğunu ifade etmek gerekiyor.
Türkiye’de
Kürtlerin varlığı ya da başka kültürlerin varlığı Türkiye'nin bütünlüğü
açısından neden tehlike olarak addedilmiş, bunu anlamak mümkün değildir.
Esasında bir
noktada anlıyoruz yani cumhuriyetin kuruluş felsefesi itibarıyla esin kaynağı
olan Mussolini ve Hitler’den etkilenme, bir yasal doku ve yeni inşa süreci
Türkiye’yi bu bu duruma getirdi. Dolayısıyla, Türkiye’nin bugün içinde
bulunduğu sıkıntıların, yaşadığı sorunların, bu cumhuriyetin kuruluşunda etkili
olmuş, özellikle 1924 sonrası etkili olmuş zihniyetin tezahürü olduğunu ifade
etmek gerekir.
Anadolu
coğrafyasında, Mezopotamya coğrafyasında konuşulan farklı dillerin Türkiye’nin
bütünlüğü açısından tehlike olarak görülmesi, böyle ifade edilmesi, bunun
Türkiye’yi bölmeye dönük bir teşebbüs olduğunun, bu algının Türkiye’de yaşayan
halklar içerisinde yaygınlaştırılmasının bir tek tarifi vardır; o tarif de
faşizmdir. Evet, doksan yıl boyunca, maalesef, faşizan bir zihniyetin tezahürü
olan uygulamalarla karşı karşıya kaldık. Sonucunda nereye geldik? Bu
uygulamaların devamı durumunda, evet, Türkiye’nin bölünmesi kaçınılmaz
olacaktır. İstediğimiz için değil, tersine, böyle bir şeyi arzu etmediğimiz
için bunun altını özellikle çiziyoruz. Ama siz insanları özellikle dışlarsanız,
Türk olmayana sürekli “Türk” derseniz, “Sen aslında bilmiyorsun, biz seni daha
iyi biliyoruz, siz özbeöz Türk’sünüz.” derseniz bu insanlar da günün birinde
gelir “Hayır, ben Türk değilim.” der, “Ben buyum.” der, “Kürt’üm” der,
“Arap’ım” der, “Çerkez’im” der, “Laz’ım” der. Nihayetinde bugün size bu
söyleniyor, Türkiye’de bu söyleniyor, itiraz bu noktayadır. Ama bu itirazlar
her şekillendiğinde, her dile getirildiğinde, maalesef, maalesef, Türkiye’de yaşayan
halklar içerisinde bir bölünme fobisi, bir bölünme sendromu yaygınlaştırılıyor.
Tekrar ifade ediyorum, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar tezahür etmiş
faşizan bir zihniyetin dışa vurumudur bu; bu söylem budur, bunun başka bir
tarifi yoktur.
Kürtler, kendi
mücadeleleriyle Türkiye’de kendilerini kabul ettirdiler. Geldiğimiz nokta
itibarıyla da Kürtler, esasında kimlik haklarını, dil haklarını istediklerini
çok açık ve net ifade ediyorlar, bizler buralarda ifade ediyoruz. Bu
mücadelenin sonunda, Türkiye’de yaşayan siyasetçilerin büyük çoğunluğunun ki
egemen partilerin siyasetçilerinin, düzen partisi siyasetçilerinin çoğunun
ulaştığı demokratik nokta şurası: “Türkiye’nin Kürt kökenli vatandaşları”,
insanları kökenleriyle ifade etme. Bunu da söylerken, bu ifadeyi kullanırken de
bu ülkede yaşayan Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, Abazaların kimliğine bir
lütufta bulunuyorlarmış gibi bir algı yaşıyoruz ama bilmeliler ki, herkes bunu
bilmeli ki bizce de bir insanı kökeniyle ifade etmek, “şu kökenli, bu kökenli”
demek, bir insana hakaretle eş değerdir çünkü Türkçede de yaygın deyimdir, halk deyimidir; “Aslını
yitiren haramzadedir.” derler burada. Farkında olmadan bu hakarette de
bulunuldu.
Türkiye’de,
Hükûmetin en son eriştiği nokta: “Kürtler kendi ana dillerinde özel okullar
açabilirler.” Muhtemelen, Hükûmet sözcüleri buraya çıktığında, konuştuklarında
bunun bir lütuf olduğunu ifade edecekler. Ya, siz doksan yıl boyunca bunu
tahrip ettiniz, şimdi Kürtlere diyorsunuz ki: “Gidin, kendi paranızı verin,
dilinizi öğrenmek istiyorsanız öğretin.” Yok öyle yağma! Nasıl tahrip ettiyse
bu devlet bu dilin kökenlerini, bu dilin zenginliğini nasıl tahrip etmeye
çalıştıysa, aynı şekilde, pozitif bir uygulamayla, bu dilin yeniden yeşermesi,
yeniden canlanması için, devlet kamusal görevini yerine getirerek bunu
karşılayacaktır, bunu yapacaktır. Özel okullarda, insanların paralarını
ödeyerek öğrendiği bir dil değil, kamusal alanda, resmiyette varlığı kabul
edilen bir dil olması gerekir Kürtçe’nin, bunu ifade ediyoruz. 21 Şubat
vesilesiyle bunu tekrar size anımsatıyoruz. Bu konuda bizim böyle gizli
saklımız yok, ajandaya koyduğumuz başka bir görüşümüz yok, çok açık ve net
söylüyoruz. Türkiye’de Kürtlerin yaygın olarak yaşadıkları bölgede ana dilde,
Kürtçe eğitim olacak; devletin bu bölgelerdeki hizmet dili Kürtçe olmak
durumundadır. Bu kadar açık ve net söylüyoruz. Bunun dışında, ajandamızda başka
bir şey yok, net konuşuyoruz. Siz de çıkarsınız, ya dersiniz ki “Bu bir
haktır.” ya da -şimdiye kadar ifade ettiğiniz gibi- dersiniz ki “Bu bir bölme
faaliyetidir.” Hangisini söyleyeceğinize şuradan bakacağız.
Çok şey mi
istiyoruz? Azerbaycan Anayasası’nın 45’inci maddesini size anımsatıyoruz.
Azerbaycan Anayasası’nın 45’inci maddesi “Herkesin ana dilini kullanma hakkı
vardır. Herkes istediği dilde eğitim ve öğrenim görme, sanatsal faaliyetlerle
uğraşma hakkına sahiptir.” diyor. Azerbaycan Anayasası’nın 45’inci maddesini
diyoruz, daha başka maddeler de vardır. Bu da daha dün kurulmuş ve sizlerin
hâlâ burada tehlike olarak ifade ettiğiniz Suriye’deki 3 kantonun anayasası,
tamamıyla Kürtçe metin ve orijinal; bunun da 9’uncu maddesini size
anımsatıyorum. Bunun dışında, bizim istediğimiz, bizim üzerine vurgu yaptığımız
başka bir konu yok. Kürtler bu coğrafyanın asli unsurları olarak kendi kültürlerini,
dillerini özgürce kullanma hakkına sahip olabilmeliler. Bu, Türkiye’yi bölmeye
götürecek bir argüman değildir; tersine, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasını
bir bütün olarak güçlendirecek bir argümandır. Biz, bunu söylüyoruz.
Bu Meclis
araştırmasına da destek vereceğinizi umut ediyor, hepinize teşekkür ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş)
– Nerede o vicdan!
Biraz Kürtçe
konuş ya, ana dil!
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Recep Özel, Isparta
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Tabii ki bir
dilin, ana dilin serbestçe, özgürce konuşulabilmesi, yaşatılabilmesi, gelecek
nesillere aktarılabilmesi ve bunun haklı mücadelesini yapmanın yanındayız ama
ülkemizde hiç kimse şunu da inkâr etmesin: Daha on yıla kadar, AK PARTİ
hükûmete gelene kadar nelerin yasak olduğunu şöyle zihnimizde bir
canlandırırsak…
SIRRI SAKIK (Muş)
– Vallaha kavga ede ede kazanmışız! Bugün de kimsenin lütfu değil Kürtlere.
Sokakta, demokrasi mücadelesi!
RECEP ÖZEL
(Devamla) - …nelerin bu ülkede yasak
olduğuna, nereden nereye geldiğimize bir bakarsak hakkı da teslim etmemiz
gerektiğini sizlerle paylaşmak isterim.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Gelin, Anayasa’yı değiştirin! Kürtlere özgürlük!
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Bir insanlık ayıbı olan, cezaevlerinde bir annenin çocuğuyla ana
dilinde konuşması önündeki engeller bizim dönemimizde kaldırıldı. Ana dilde
savunma bizim dönemimizde getirildi. Farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi
önündeki engeller bizim dönemimizde kaldırıldı. Üniversitelerde bunlarla ilgili
olarak çeşitli dil ve lehçelerdeki enstitüler kuruldu, seçimlik dersler
getirildi. Farklı dil ve lehçelerde, başta TRT olmak üzere, yasak olan
televizyon yayınları gerilerde kaldı, bir kanal sadece buna tahsis edilerek
Kürtçe yayın yapar hâle getirildi. Şu anda Genel Kurul gündemimizde bulunan
demokratikleşme paketinde de “x”, “q” ve “w” harfleri alfabemize dâhil
ediliyor.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Allah razı olsun! Allah razı olsun!
RECEP ÖZEL
(Devamla) - Netice itibarıyla, AK PARTİ’nin bu alanda atmış olduğu ve atacağı
adımlar reform niteliğindedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir sanatçının
sanatını icra ederken Kürtçe dilini kullandığı ve üzerine bıçak, çatal
atıldığı, cezaevlerinde yattığı bir ülkeden, TRT’de bir kanalın tahsis edildiği
bir ülkeye AK PARTİ sayesinde gelindi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Tabii,
şunu da burada belirtmek lazım: Bu bir ihsan, lütuf olarak da veriliyor değil,
bunu gasbedilmiş, gecikmiş bir hakkın teslimi anlamında da vurgulamak
istiyorum.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Sayın Başkan…
MURAT BOZLAK
(Adana) - Teşekkür ediyoruz ama yasal olarak teslim edilmedi.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz… Sayın hatip benim konuşmamı farklı
bir mecraya çekti…
BAŞKAN -
Fikirlerini söyledi efendim.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Ben 1915’ten süregelen uygulamalardan söz ettim. AK PARTİ’yi
eleştirmişim gibi bir algı yarattı. Müsaade ederseniz, düzelteyim.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Hayır canım!
BAŞKAN - Hayır,
olur mu canım! Düzeltme hakkı filan yok. Bak, şöyle…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Basbayağı bir şey vardır. Bu bir sataşmadır Sayın Başkan bu.
BAŞKAN - Sayın
Zozani, siz çıktınız, on dakika fikirlerinizi…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Sayın Başkan, böyle güzel güzel başlayalım.
BAŞKAN - Anladım
da…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Böyle bir uygulama o…
BAŞKAN - Ama İç
Tüzük’te şöyle bir şey söz konusu değil Sayın Zozani, bir dinler misiniz önce?
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Sayın Başkan, ben de diyorum ki İç Tüzük’te bu hak vardır. Ben de
diyorum ki İç Tüzük’te hak vardır.
BAŞKAN - Hayır,
öyle bir hak yok efendim. Hak nedir?
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Benim konuşmamı yanlış aksettirdi, düzeltmek istiyorum diyorum.
BAŞKAN - Böyle
bir düzeltme hakkınız yok.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Evet, Tüzük’te var.
BAŞKAN - Fikrini
söylüyor…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Siz de bakın, ben de bakayım.
BAŞKAN - O zaman
her konuşmacının hakkında diğer konuşmacı “Ben düzeltmek istiyorum…”
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Olur mu öyle şey Sayın Başkan! Bakın, benim konuşmamı yanlış
aksettirdi, düzeltme hakkımı kullanmak…
BAŞKAN - Sizin
konuşmanızı yanlış aksettirmedi efendim. Çıktı, Sayın Recep Özel…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Ne dedi Sayın Başkan?
BAŞKAN - …ifade
edebildiği kadarıyla…
ADİL ZOZANİ (Hakkâri)
– Bir saniye… Hatırlıyor musunuz, ne dedi?
BAŞKAN - Efendim?
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Ne dedi?
BAŞKAN – Neyi, ne
dedi?
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – “Yanlış aksettirmedi.” diyorsunuz, ne dedi sayın hatip?
BAŞKAN – Kendi
fikirlerini söyledi. Neyi yanlış aksettirdi, siz izah edin. Size nerede
sataştı, sizin konuşmanıza?
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Benim ağzımdan bir tek kelime “AK PARTİ” çıkmadı, herhangi bir
partinin adını telaffuz etmedim.
BAŞKAN - Ee,
tamam, kendi fikrini söyledi zaten, ben de onu söylüyorum.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Bakın, dedi ki: “Burada konuşan hatip bize haksızlık etti, biz
devrim yaptık.” Ben de diyorum ki, ben öyle bir şey demedim, düzeltme hakkımı
kullanıyorum. Niye uğraşıyoruz ki?
BAŞKAN - Sizin
öyle söylediğinizi söylemedi ki zaten.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Öyle dedi Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hayır,
lütfen, tutanakları getirteyim ben.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – O zaman dinlememişsiniz siz!
BAŞKAN -
Dinlememiş olabilirim, tutanakları getirteceğim o zaman.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan dinlememişsiniz siz bu konuyu.
BAŞKAN -
Dinlemediysem tutanakları getirteceğim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Tutanakları getirtsin…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – İki dakikayı kullanırım, erken geçer bu iş ama derseniz, on dakika
burada ayakta beklerim, başlatamazsınız.
BAŞKAN - Bekleyin isterseniz, siz bilirsiniz yani.
Tutanakları getirteceğim…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Ama, bu benim bilip bilmemem değil, tüzüksel hakkımı
kullandıracaksınız. Böyle şey mi olur?
BAŞKAN - Sayın
Zozani, Tüzük’te böyle bir hak yok.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Var, evet, düzeltme hakkı diye var İç Tüzük’te
BAŞKAN - Size
sataşma varsa… İç Tüzük’ü açıp okurum efendim. Ben konuşmayı dinledim sonuna
kadar, ifade edebildiği kadarıyla, partisinin iktidara geldiği günden bu tarafa
yaptıklarını anlattı, anlatmaya çalıştı.
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Giriş cümlesi de şu şekildedir Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen,
Sayın Zozani…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Giriş cümlesinde diyor ki: “Sayın hatip bizim görüşlerimizi yanlış
aksettirdi…”
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Hiç onu demedim ki! Hiç öyle bir şey demedim ben ya!
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – “…bizim yaptığımız uygulamaları görmezden geldi.” Ben de diyorum
ki: Böyle bir şey yok.
BAŞKAN - Sayın
Zozani, tutanakları getirtip okuyacağım, ona göre…
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Bekliyoruz Sayın Başkan.
SIRRI SAKIK (Muş)
– Başkanım, Zozani “Kurt” iken çok mülayimdi, “Zozani” oldu; yaylı oldu, sert
oldu!
BAŞKAN – Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Engin Altay, Sinop
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
“Olağanlaşmayı,
normal süreci, tarihsel gelişimi, akışı biz yaptık.” demek huyu geçmiş
siyasetçilerde de çok vardı. Türkiye 12 Eylül faşist diktatörlüğünün ve onun
sonrasında gelen cunta Anayasası’nın tahribatını yıllar içinde kademe kademe
aşıyor, aşmaya da devam edecek. Yani bir darbe olmuş, Türkiye’de anayasa rafa
kaldırılmış, Kürtlerle ilgili de, Türkiye’nin bütün toplum kesimleriyle ilgili
de, ezilen kesimlerle ilgili de kimi insanlık dışı, hukuk dışı kararlar,
kanunlar yürürlüğe konulmuş; sonrasında da demokratikleşmeye geçiş süreci
içinde, birçok konu belli bir noktaya gelmiş ama o zaman işi başa almak lazım.
Yani, mağara devrine kadar gidip bu topraklarda hüküm süren herkesin döneminde
yapılan değişiklikleri onlara mal etmek lazım. Yani şunu demek istiyorum:
Tarihsel süreç ve akış içerisinde toplumlar değişirler, dönüşürler ve
yenileşir. Bu süreç içerisinde Türkiye’de demokrasinin gelişmesi hepimizin,
herkesin dileğidir.
Sayın
milletvekilleri, boş koltuklara konuşmak hiç sevmediğim bir iştir, onun için de
kısa keseceğim.
Barış ve
Demokrasi Partisinin Türkiye’de kaybolan dillerin araştırılması, tespit
edilmesi, kayıt altına alınması ve korunmasını sağlamak amacıyla verdiği Meclis
araştırması önergesi bizce de makuldür, doğrudur, olması gerekendir. Zira dil,
insanlık ailesinin en büyük zenginlik kaynağıdır. Bugün, gerçekten, dünyada,
önergenin başlığında da olduğu gibi, ben tam rakamı bilmiyorum ama iddia, 2.500
dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu, normal olan, normal düşünen,
sağlıklı düşünen hiçbir insanın “Olsun canım.” diyebileceği bir mesele de
değildir. Hiç şüphesiz bütün diller, dünyadaki bütün diller korunmalı,
yaşatılmalı, gelecek kuşaklara da kullanılabilecek nitelikte aktarılmalıdır. Bunda
Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir tereddüt duymuyoruz ama bu coğrafyada, bu
topraklarda yaşanan sorunları cumhuriyete mal etmek -sayın milletvekilimizin
biraz önce yaptığı gibi- çok insaflı bir yaklaşım olmaz.
Türkiye’de
tebaadan millete geçişin çok kolay olmadığı bir gerçektir ve hepimiz, tarihe
baktığımız zaman keşke yaşanmasaydı dediğimiz yüzlerce olay biliriz. Biz de
biliriz, bizden önceki kuşaklar da bilir, ondan önceki kuşaklar da bilir.
Bizden sonraki kuşaklar da yani yirmi yıl, otuz yıl sonraki kuşaklar da
örneğin, şu Gezi olaylarıyla ilgili, Hükümetin tutumuyla ilgili olarak,
kaybedilen canlarla ilgili olarak “Keşke olmasaydı.” diyecekler, sizin
çocuklarınız da diyecek. Toplum böyle bir şeydir, insanlık böyle bir şeydir. Bu
bakımdan, olaylara bu çerçevede de bakmak lazım.
Gerekçede
kırılgan dilleri, tehlikede bulunan dilleri, ciddi tehlikede bulunan dilleri,
son derece tehlike altında bulunan dilleri, kaybolmuş dillerin hepsini
yazmışlar -bizim Gürcüceyi oraya koymamışlar ama- sonra da Türkiye’de Kürtçe,
Arapça, Gürcüce, Lazca, Adigece, Boşnakça gibi dillerde de eğitim öğretimin
yapılmadığını söylemişler.
Gene, Barış ve
Demokrasi Partisinin bu Parlamentoda sanıyorum bir altı yedi ay ya da bir yıl
önce benzer mahiyette bir grup önerisi olduğunda orada “Newroz” kelimesinin bir
dilekçede “çift v” ile yazıldığı için valilik tarafından kabul edilmediğini
sayın milletvekilimiz söylemişti. Ben de keşke gitseydin, hükûmet konağındaki
tuvaletin önünden “WC” tabelasını götürüp valinin kafasına atsaydın demiştim.
Şimdi,
arkadaşımız da “w”, “q…”
Neydi diğeri
Recep?
RECEP ÖZEL
(Isparta) – “X…”
ENGİN ALTAY
(Devamla) – “X” harflerinin önümüzdeki hafta gelecek teklifle şeye alınacağını
söyledi. Türkiye’de, Başbakanlık dâhil “www.basbakanlik.gov.tr” diye kullanılan
bir şeyi şimdi “Biz bunu yapıyoruz.” diye getirmenizin hiçbir anlamı yoktur.
Elbette, bu topraklarda şu veya bu noktada kullanılan, var olan, geçmişte var
olmuş, hatta önergedeki kaybolmuş Kapadokya Yunancası dâhil -yani tümüyle
kaybolmuş Kapadokya Yunancası dâhil- bütün dillerin canlandırılması,
kullanılması, geliştirilmesi insan olmanın temel gereğidir. Olaya bakış açımız
da budur, bunu böyle düşünüyoruz.
Bu Parlamentoda
çok değişik konularda kurulmuş, çalışmış araştırma komisyonları var. Bu
komisyonlar genel olarak çok verimli sonuçlar elde edemediler ama hiç değilse
yaşanan sorunun kamuoyu gündeminde sıcak tutulması, canlı tutulması sağlandı,
buna bir katkısı olur diye de düşünüyorum. Bu çerçevede, Türkiye’de kırılgan,
tehlikede olan, ciddi tehlikede olan, son derece tehlikede olan ve kaybolan
dillerle ilgili bu Parlamentonun bir araştırma komisyonu kurması hakikaten
gereklidir; bu coğrafyada bizden sonra yaşayacak kuşaklara bırakacağımız çok
güzel bir miras olur.
Bu anlamda, Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisinin lehinde oy kullanacağımızı belirtiyor,
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP, AK PARTİ ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Tülay Selamoğlu, Ankara
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜLAY SELAMOĞLU
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir dili konuşan insan
sayısının toplam nüfusa oranı, kuşaktan kuşağa aktarılması, dille ilgili
belgelerin miktarı gibi etkenler dilin yaşamasını sağlamaktadır. Biliyorsunuz,
Türkiye Cumhuriyeti’nde dille ilgili bazı sorunlar, yasaklar vardı ama çok
şükür, son on yılda biz çok şeyi değiştirdik. Çünkü, konuşma yasağı vardı
dillerin kaybolmasına neden olabilecek, kitap yazamıyordunuz, televizyon
açamıyordunuz, radyo açamıyordunuz, gazete çıkaramıyordunuz, dersler, seçmeli
ders ya da kurs olamıyordu.
Biliyorsunuz,
Türkiye Cumhuriyetinin resmî dili Türkçe’dir ama bu dilin dışında, Türkiye’de
yaşayan dillerin hayatına devam etmesi, gelecek nesillere aktarılması, kuşaklara
aktarılması adına bu dillerin korunması gerekiyor ve biz bu çalışmaları yaptık.
Neler yaptık?
Türkiye’de yaşayan diller enstitüsü kuruldu. Mardin Artuklu, Bingöl, Van
Yüzüncü Yıl, Siirt ve Dicle üniversitelerinde Türkiye’de yaşayan diller enstitüsü
kuruldu.
Mardin Artuklu
Üniversitesi, 2009’da ilk kurulan üniversite; Bakanlar Kurulu kararıyla Kürt
dili ve kültürü, Süryani dili ve kültürü, Arap dili ve kültürü yüksek lisans
programları açtı.
Bingöl
Üniversitesi, 2011’de Resmî Gazete’de yayımlandıktan sonra öğrencilerini 2012
yılında aldı; Kürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı ve Zaza Dili Ana Bilim Dalını
açtı. Aynı şekilde, Van Yüzüncü Yıl, Siirt Üniversitesi ve Dicle
Üniversitesi...
Ayrıca, Muş
Alparslan Üniversitesinde bir lisans ve bir yüksek lisans programı açıldı; Fen
Edebiyat Fakültesi altında açılan Kürt dili ve edebiyatı lisans bölümü ve
yüksek lisans olarak da Kürt dili ve kültürü yüksek lisans bölümleri açıldı.
Bu arada, seçmeli
ders olarak okullarımıza diller girdi, istediğiniz dil. Bu dillerin
yaşatılmasında özellikle okutman sorunu vardı. Mardin Artuklu Üniversitesi
Sertifikalı Kürtçe Okutman Adayı Yetiştirme Kursu açtı.
Özellikle, nüfusa
oranına baktığımızda dillerin, nüfusla beraber bu dillerin gelişmesi için her
türlü desteği verdik.
UNESCO’nun
Türkiye için planladığı herhangi bir dil planlama, bir dil koruma programı yok
ama kaybolmakta olan diller var. En yakın zamanda kaybolan bir dil var; Ubıhça.
En son, Hacıosman Köyü’nde, Marmara Denizi kıyısında konuşulan bir dildi. 1992
yılında son konuşan kişi vefat ettiğinde, Ubıhça’yı kaybettik.
Ama, bunun
dışında, az konuşulan, yeni nesillerin bilmediği diller var; bunları
geliştirmek adına kursların açılmasına izin verildi.
Bir dilimiz daha
var, çok eski bir dile sahibiz biz: Türk İşaret Dili. Türk İşaret Dili… İbni
Battuta da seyahatnamesinde diyor ki: “14’üncü yüzyılda medreselerde işaret
diliyle eğitim yapılabiliyordu.” Yani bir bilim diliydi. Osmanlıya
bakıyorsunuz, Osmanlıda, saray da dâhil, işaret dili okulları var. Ama, 1950
yılında bu dil de yasaklanıyor ülkemizde ve biz, yine AK PARTİ olarak 2005
yılında kaybolmaya yüz tutan bu dili de kurtarmak adına sahip çıktık, Türk
İşaret Dilinin serbest olmasını sağladık. İlk sözlüğümüzü 2011 yılında
çıkardık, birçok dil gibi işaret dilinin de korunmasını ve gelecek nesillerde
kullanılmasını sağladık.
Ama, özellikle
bir şeyi kaybediyoruz bu dönemde; gönül dilini kaybediyoruz, gönül dilini
kaybettirmeye çalışıyoruz. Bu millet, binlerce yıl birlikte yaşamış, değerleri
ortak olmuş bir millet. Bu milletin gönül dilini kaybetmemesi adına hep
beraber, el birliğiyle çalışacağız. Çünkü, diyor ki Hazreti Ali: “Aynı dili
konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.” Bizim millet olarak
aynı millî duyguları paylaştığımıza inanıyorum.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.52
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL
(Tokat)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.04
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Dilek YÜKSEL
(Tokat)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında
yer alan, Adana Milletvekili Ali Halaman ve arkadaşları tarafından narenciye
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/91) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak 21 Şubat 2014 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
21/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 21 Şubat 2014 Cuma günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Adana Milletvekili
Ali Halaman ve arkadaşlarının (10/91) esas numaralı, narenciye üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verdiği Meclis araştırması önergesinin 21 Şubat 2014 Cuma günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Ali Halaman, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Tarım, narenciye, çiftçilik, hayvancılıktan dolayı vermiş
olduğumuz Meclis araştırma önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygı sevgiyle selamlarım.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Salonda uğultu var.
ALİ HALAMAN (Devamla) – Bugün, burada tarımı konuşmak cidden zor
çünkü müthiş bir kuraklığın yaşandığı bir dönem. Dolayısıyla, tarım ne kadar
bilimsel, teknolojik olarak yapılsa da tarımın direkt iklim şartlarıyla ilgisi
var, bundan dolayı tarım uzun dönemdir iyi gitmiyor.
Tarım, ülke için önemli olduğu kadar, insanlık için de önemli bir
sektördür. Ülkemizin önemli bir kısmı tarımla uğraşmakta, büyük bir kısmı da
tarımda çalışmaktadır. Bu nedenle, tarım sektörüne sadece ekonomik anlamda kâr
ve zarar noktasından bakmaktan ziyade, tarıma sosyal ve ekonomik açıdan ayrı
bir gözle bakmak daha doğru olur.
Son zamanlarda, özellikle bugünkü iktidar döneminde yani on iki on
üç yıllık dönemde, tarımın gayrisafi millî hasılaya katkısı düşük tutulmuş,
tarımsal ihracatımız tarımsal ithalatımızı karşılayamaz duruma gelmiş, ekilen
ve biçilen tarımsal araziler azalmış, tarım toprakları terk edilmiş, tarımdan
kaçış hızlanmış, tarımda çalışanların sayısı düşmüş, köylerimiz boşalmış,
çiftçimizin, köylümüzün geliri her geçen gün azalmış, dolayısıyla borç batağına
sürüklenmiş; Hükûmet, tarımı yokluğa, çaresizliğe mahkûm etmiştir. Tarım
sektöründe binlerle ifade edilen kişi işini kaybetmiş, tarımdan kopmuş ve
kırsaldan şehre doğru bir kaçış başlamış. Ek olarak bunlar devlete yük
getirmiş, bütçesini yükseltmiş.
Tarımsal girdi fiyatları aşırı şekilde artmış olup çiftçilerimiz
gübre alamaz, arazisini yeterince ekemez, işleyemez duruma gelmiştir.
Dolayısıyla, ilaç ve akaryakıt fiyatlarının artışı önlenememiştir Hükûmet
tarafından.
İcraların sürekli arttığı, iflasların tarım kesiminde sürekli
yoğunlaştığı, problemlerin çığ gibi büyüdüğü bir dönemi yaşarken mevcut Hükûmet
tarım kesimine duyarsız kalmakta. Nüfusun yaklaşık üçte 1’ini oluşturan tarım
kesimindeki insanlar, tarım kredi kooperatifleri, Ziraat Bankası ve arada
merdiven diplerinde tefecilik yapan insanlara teslim edilmiştir.
Son günlerde yine tarımda, özellikle narenciye bahçelerinin
durumu… Hem kuraklıktan kaynaklanan hem fiyatlardan kaynaklanan nedenlerle
narenciye piyasası oluşmamıştır. Narenciye sürekli olarak bundan on-on iki sene
önce alanını geliştirirken piyasa fiyatları oluşmadığı için, bundan dolayı
narenciye alanları eskiye göre hem dönüm olarak düşmüş hem kalitesi düşmüş hem
de üreticiler mallarını satamaz hâle gelmişlerdir.
Aynı narenciye de olduğu gibi Giresun’daki fındıkçılar taban
fiyatını düşük bulmuşlar, Nevşehir’de yine patates üreticileri, dondan dolayı
suni bir fiyat artışı olmasına rağmen, elektrik, su paralarını ödeyemez hâle
gelmişlerdir. Mersin’deki, Bolu’daki, Antalya’daki emek verdikleri ürünlerini
satamayan çiftçiler, zaman zaman sebze noktasında da Bakanlığa, Tarım
Bakanlığına, dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sürekli sitem
etmişlerdir.
Tarım sektörü ülkemiz için hayati önemi olan bir sektör. Neden
önemlidir? Çünkü, halkımızın yaklaşık yarısı kırsal alanlarda yaşamakta;
yarıdan çoğu, doğrudan ve dolaylı olarak tarımla geçinmektedir.
İmalat sanayisinin, enerjinin, ulaştırma ve hizmet sektörünün
tarım için çok büyük önemi vardır. Sanayimizin yarıya yakın bir bölümü tarımdan
girdi sağlamaktadır. İç ticaretin en önemli unsuru tarımsal alışveriştir.
İhracatımızın yüzde 10’u tarımdan kaynaklanır. Tarım sektöründe yaşanan
sorunlara rağmen, sektör, halkımızın gıda, giyim ihtiyaçlarına yönelik elinden
geldiği kadar gayret gösterip imkânsızlıklara rağmen o sektörlere ham madde
yetiştirmek için uğraşmaktadır.
Bu başlıklar, bir ülkede sosyal dengelerin korunmasında ve
kalkınmanın sağlanmasında en önemli temel konulardır.
Son on iki yıllık dönemde,
AKP iktidarı, seçimlerden önce çiftçiye vaatte bulunarak “IMF
dayatmasına son vereceğiz. Kotayı kaldıracağız. Herkes toprağına dilediği ürünü
ekecek.” dedi ama şekerde, tütünde, pancarda kotayı kaldırmayı bırak, bunların
kotasını yükseltti. Şimdi, haşhaş ekimi vardı eskiden onu da bu dönemde yasak
ettiler.
Köylünün ve çiftçinin tüzel kişiliklerini bu Büyükşehir
Yasası’ndan dolayı yok ettiler.
Bu memleketin her tarafında sulama birliklerini ticari birlikler
hâline dönüştürüp sırf çiftçiden -ürününden- yüksek fiyatla sulama parası
toplayarak çiftçinin, kuraklığa rağmen,, susuz kalmasına vesile oldular.
Tarım il ve ilçe müdürlüklerini dosya toplayan, dosya takip eden
bürokratik kurumlar hâline getirdiler. Ziraat Bankası, tarım kredi
kooperatifleri ticari bankalara dönüştü. Dolayısıyla, bu ticari bankalardan
faydalanamayan, yüksek faiz ödeyen çiftçi dara düştü, kendi hâlini ileriye
taşıma noktasında sıkıntılı oldu.
Devasa tarımsal kuruluşlar vardı. Son zamanlarda, özellikle on
yıllık dönemde tarım işletmelerini; TİGEM, Çukurova Tarım İşletmesi,
FİSKOBİRLİK, TARİŞ, ÇUKOBİRLİK, ANTBİRLİK, bunları bu Hükûmet döneminde
özelleştirip sattılar. Çiftçinin, tarımın kırk elli yıllık birikimleri heba
edildi. Dolayısıyla, gübre fabrikaları Türkiye’de en çok tarıma dayalı hizmet
verirken bu “özelleştirme” dedikleri kavramla bütün gübre fabrikalarını satarak
çiftçiyi ithalata mahkûm ettiler. Dolayısıyla, gübre fiyatlarının yükselmesi,
ilaç fiyatlarının yükselmesi önlenemiyor.
Bu önlenemeyen fiyatlar karşısında, yaşanan kuraklıktan dolayı
çiftçimizin içine düştüğü durumu Bakanlık olarak, Hükûmet olarak ciddiye alıp
ilgilenmenizi bekler, hepinize saygı sevgiler sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Hüseyin Samani, Antalya Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
narenciye üreticilerinin sorunlarıyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekillerinin vermiş olduğu Meclis araştırma önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden önceki hatip konuşmasının giriş kısmında ve devamında
narenciye üreticilerinin sorunlarından daha çok, genel bakış açısıyla, ülkenin
tarımıyla ilgili meselelere değindi. Ben de dolayısıyla, o genel kısmı farklı
açıdan giriş kısmında ele almak istiyorum.
Öncelikle, üretim olarak ülkemizin önemli bir kesimini
ilgilendiren, tüketim anlamında da ülkemizin tamamını ilgilendiren son derece
önemli bir sektör olan tarım sektörüyle ilgili konuşuyoruz. Narenciye
üreticilerinin sorunlarına girmeden tarımla ilgili genel bakış açısına
baktığımız zaman, tarımsal gayrisafi millî hasıla 2002 yılında 36 milyar TL
iken bugün 112 milyar TL’ye ulaşmıştır. Kişi başı tarım sektöründeki gelir
1.064 dolardan bugün 3.600 dolara çıkmıştır. Sanırım, 3.600 dolar 1.064
dolardan daha fazlar bir gelirdir. Tarımsal ihracat 4 milyar dolardan 16 milyar
dolara çıkmıştır. “Tarım çok kötü gidiyor.” dediğimiz zaman 16 milyar doların 4
milyar dolardan daha küçük olduğunu söyleyebilmeliyiz.
Yine, 2002 yılında dünyada 11’inci büyük tarım ülkesiyken bugün
dünyada 7’nci büyük tarım ülkesi hâline geldik. Eğer tarımda her şey kötü
gidiyorsa 7, 11’den daha sonraki bir rakam olmalı. Yine, Avrupa’da 4’üncü
sıradaki tarım ülkesiyken bugün Avrupa’da 1’inci sırada tarım ülkesi hâline
geldik. Bu rakamlara baktığımız zaman, tarım hakkındaki konuşmaların verilere
dayalı olması gerektiğini bir kez daha hatırlamamız gerekiyor. Çünkü biraz
önceki hatip de ifade etti, tarım sektörü her türlü iklim olayından etkilenen,
soğuktan, sıcaktan, kuraklıktan, dondan etkilenen, rüzgârdan etkilenen bir
sektör ve üreticiler, aynı zamanda, bu meteorolojik olaylarla da bir anlamda
mücadele ediyor. Bu zor şartlarda mücadele eden insanların ilgilendiği bu
sektörle ilgili konuşurken duyarlı konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Yine, biraz önceki hatip ifade ettiler, dediler ki: “Üreticiler
yüksek faiz altında eziliyor.” Bunu söylemek için 2002’den önceki tarımsal
kredi faizlerine bakmamız gerekmekte. 2002 yılında yüzde 59 faizle kredi
kullanırken üreticiler, bugün yüzde sıfır ile yüzde 7 faiz arasında kredi
kullanabilmekte. Eğer “Yüksek faiz altında eziliyor.” diyorsak yüzde sıfır ila
yüzde 7 faizin yüzde 59 faizden daha yüksek olduğunu söylüyor olmamız lazım.
Yine, 2002’den önce baktığımız zaman, Ziraat Bankasında, tarım
kredi kooperatiflerinde, genel olarak baktığımız zaman, kredilerin geri dönüş
miktarının bazen yüzde 38’lere kadar düşmüş olduğunu görüyoruz. Oysa bugün
geriye dönüşleri yüzde 98 oranındadır. Eğer bugün yüzde 98’i ödeyebiliyorsa
demek ki 2002’ye göre, çok daha, üreticinin bu anlamdaki ödeme gücünün
arttığını ifade edebiliriz genel manada.
Bunları ifade ettikten sonra tarım sektörüyle ilgili, yine, tarım
sektörü, 1960 yılından sonra, elli üç yıldan bu tarafa, 1955 ve 1960 yıllarında
üst üste büyümüş ve bu süreç içerisinde üst üste altı yıl sürekli büyüyen
sektör hâline gelmiştir.
Konuyla ilgili meseleye gelince: Ülkemizde turunçgiller dünyada
olduğu gibi üretim miktarı ve ihracat hacmi bakımından büyük bir potansiyele
sahiptir. Ülkemizde üretilen turunçgillerin çoğunluğu yurt içinde tüketilirken
yaklaşık yüzde 33’lük bir kısmı ihraç edilmektedir. Ülkemiz 2001 yılı
turunçgiller üretimi 2 milyon 478 bin ton olarak gerçekleşmiş olup bunun 2013
yılı için 3 milyon 681 bin ton olarak gerçekleştiğini ifade edebiliriz.
Turunçgiller üretiminin yaklaşık yüzde 48’ini portakal
oluşturmaktadır. En az üretilen ürün greyfurt olmasına karşın, son yıllarda
oluşturulan plantasyonların üretime geçmesiyle bu üründe de üretim artışı
görülmektedir. Ülkemiz 2002 yılında 812 bin ton turunçgiller ihraç ederek 344
milyon dolar döviz girdisi sağlarken 2012 yılında 1 milyon 267 bin ton
karşılında 998 milyon dolarlık döviz elde etmiştir. Ülkemizin turunçgiller
ihracatında başta gelen ülke Rusya Federasyonu’dur, bunu Irak, Romanya, Ukrayna
ve Suudi Arabistan gibi ülkeler takip etmektedir.
2002 yılı portakal ihracatımız yaklaşık 190 bin ton olup değer
olarak ise 56 milyon dolara tekabül ederken 2012 yılı verilerine baktığımızda
327 bin tona karşılık 230 milyon dolarlık döviz sağlanmıştır.
2002 yılı mandarin ihracatımız miktar olarak 269 bin ton olup buna
karşılık değer olarak ülkemize 86 milyon dolarlık döviz girdisi sağlarken 2012
yılı verileri ışığında 406 bin tona karşılık 393 milyon dolarlık döviz
sağlanmıştır.
2002 yılı limon ihracatımız miktar olarak 239 bin ton olup değer
olarak 85 milyon dolara tekabül ederken 2012 yılı verilerine bakıldığında 367
bin tona karşılık 266 milyon dolarlık döviz girdisi sağlanmıştır.
Narenciye üretiminin artırılmasına yönelik olarak Tarım
Bakanlığımız birçok faaliyet yürütmektedir. Bunların başında sertifikalı fidan
desteği, danışman desteği, diğer hibe destekleri gelmektedir. Gerek meyvecilik
alanında gerek sera alanında aslında üreticiye en önemli desteklerinden bir
tanesi de TARSİM sigorta desteğidir. Sigorta yaptıran üreticinin priminin yüzde
50’sini devlet ödemektedir; bu, önemli bir destektir.
Yine, ülkemizde ürün konseyleri hazırlık çalışmaları 2003 yılında
etkin olarak başlamış, 2005 yılından sonra da daha da hızlanmıştır. 2006
yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 11’inci maddesiyle ürün konseyleri
kurulmasına yasal zemin hazırlanmış, yasanın çıkarılmasından sonra hazırlanan
Ulusal Turunçgil Konseyi Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik 5
Nisan 2007 tarih ve 26484 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Kısacası, narenciye üretimiyle ve diğer tarım üretimiyle ve
üreticilerin sorunlarıyla ilgili, Tarım Bakanlığı, bu süreç içerisinde önemli
çalışmalar kaydetmiştir ve bu süreç içerisinde önemli mesafeler alınmıştır
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, hatip, kendisinden önce
konuşma yapan milletvekilimizin sözlerini anlamından saptırarak ifade etmiştir.
Dolayısıyla, faiz oranının soyut bir şekilde 2002 yılıyla mukayesesini yapmak,
bu değerlendirmeyi sağlıklı yapmak anlamını taşımıyor. Dolayısıyla, anlamından
saptırdığı için, milletvekilimize, bu bakımdan, sataşmadan dolayı söz vermenizi
istirham ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Tarım Bakanlığı ancak bandrol
ihalesiyle uğraşır, bandrol.
BAŞKAN - Sayın Halaman, sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum.
Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali
Halaman'ın, Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ HALAMAN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, ben tabii, bu narenciyeyi çok daha teferruatla
anlatabilirim. Narenciyede Türkiye’nin payı şu an dünyada yüzde 3. Türkiye’deki rekolte bugünün
şartlarında çok aşırı da değil, son zamanlarda kuraklık da yaşandığı için yani
portakal dalında 20 kuruşa, limon dalında en fazla 30-35 kuruşa satıldı. Benim
narenciye bahçem de var -100 dönüm- 20 kuruş verdikleri için vermedim.
Şimdi, “Ziraat Bankasındaki faizler” diyerek arkadaşımız bir
anlatmada bulundu. Ziraat Bankasındaki faizler: Çiftçi girdiğinde, Ziraat
Bankası, tozundan bile, para saymasından bile faiz alıyor ya! Rakam olarak
gösterdiğiniz yani “yıllık yüzde 5-6” dediğiniz faiz, masraflarını, sigortasını
koyduğunuzda aylık yüzde 5 yapıyor.
Ya, bu memlekette narenciye 3 yere satılır: Bir, Ukrayna’ya
satılır. Ukrayna’ya kavgadan, gürültüden kimse mal götürmüyor. Biraz Irak’a
satılıyordu, Suriye’ye satılıyordu, uyguladığınız dış politikadan dolayı kimse
oraya narenciye de satamıyor, yolda tırlar bekliyor. Rusya’ya bir miktar limon
satılıyordu. Limonda, zaten, Tarım Bakanlığı Rusya’nın yazışmalarına cevap
vermediği için, tırlar kapıda bekledi, hep geri döndü. Neresi iyi ya!
Yani narenciye ile ilgili son on iki senedir… Ben 2002 yılında 500
liraya sattığım portakalı bugün 20 kuruşa satamıyorum. Yani el insaf!
Dolayısıyla, iktidar milletvekilleri; bakanlarınıza, genel müdürlerinize,
neyse, tarım il, ilçe müdürlüklerinize söyleyin de faizi biraz daha düşürün,
çiftçiyi biraz daha iyileştirme noktasına getirin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ HALAMAN (Devamla) – Meteoroloji müdürlüklerini kaldırdınız ya!
İklim şartlarından… (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
IV.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Adana Milletvekili Ali Halaman ve arkadaşları
tarafından narenciye üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/91) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 21 Şubat 2014 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Vahap Seçer, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de Milliyetçi Hareket Partisinin narenciye
üreticilerinin sorunlarıyla ilgili vermiş olduğu araştırma önergesinin lehinde
söz aldım ancak bir konuyu değerlendirerek başlamak istiyorum.
Bugün günlerden Cuma. Normalde, Parlamento cuma günleri mesai
yapmıyor ancak seçim öncesi ivedilikle çıkması gereken yasalardan dolayı mesai
yapıyoruz, buna rağmen, milletvekilleri bu işe pek ilgi göstermiyor. Özellikle
iktidar milletvekillerinin karar yeter sayısı bulmakta zorlandığını düşünürsek,
bugün Parlamento çalışmalarının çok faydalı olduğunu söylemek herhâlde doğru
olmaz.
Grup önerilerinden sonra torba yasa gelecek. Torba yasada da
birçok değişik konuyu ilgilendiren önemli düzenlemeler var ama yine herhâlde o
düzenlemeler konuşulurken boş koltuklara hitap etmek zorunda kalacak hatipler,
karar yeter sayısı bulmakta zorlanacağız.
Değerli arkadaşlarım, narenciye üretimi, Türkiye’nin içinde
bulunduğu iklim kuşağı, coğrafyası düşünüldüğünde üretim potansiyeli açısından,
hem miktarı hem de parasal değeri açısından ve sosyolojik faydaları açısından
önemli bir üretim kalemi. Benden önce söz alan milletvekili arkadaşlarım -Sayın
Ali Halaman, Sayın Hüseyin Samani- narenciye üretiminin yoğun yaşandığı
bölgelerin milletvekilleri; biri Antalya, biri Adana, ben de Mersin
Milletvekiliyim. İşte bu hinterlantta gerçekten büyük sorunların yaşandığı hem
AKP milletvekili hem MHP milletvekili hem de CHP milletvekili olarak çok net
gördüğümüz konular ve bu Meclis kürsüsünden de bunları anlatmaya çalışacağız.
Türkiye’de yaklaşık 30 binin üzerinde çiftçi narenciye üretimiyle
uğraşıyor. Türkiye’nin diğer üretim kalemlerini de düşündüğünüz zaman yaklaşık
1,3 milyon dekar alanda bu üretim yapılıyor, fena bir rakam değil dünya
üretimine de baktığınız zaman. Bunun tabii parasal karşılığı da önemli. Türkiye
yılda yaklaşık olarak 4 milyon ton narenciye üretiyor ancak bunun 1,5 milyon
tonunu ihraç edebiliyor -yıllara göre değişmek kaydıyla- ve toplamda yaş sebze
meyve ihracatımızı 3,5 milyar dolar olarak düşünürsek 1 milyar doları da
narenciye üretimine tekabül ediyor. İşte, baktığınız zaman, bu işin ekonomik
boyutu da var sosyal boyutu da var. Dolayısıyla, özellikle bu işi sevk ve idare
eden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının narenciye üretimi konusunda önemli
projeler ortaya koyması gerekiyor. Sadece onunla da kalmamak lazım, özellikle
Ekonomi Bakanlığının, Dış Ticaret Müsteşarlığının ihracata yönelik bazı
tedbirler alması gerekiyor. Niye bunu yapması gerekiyor? 4 kilo üretim
yapıyorsunuz, bunun 1-1,5 kilosunu ihraç ediyorsunuz, 1-1,5 kilosunu da iç
tüketimde kendi yurttaşlarınız tüketiyor ama 1 kilogramını sokağa dökmek
zorunda kalıyorsunuz. Sayın Bakan da burada, hallerden sorumlu kendisi, Gümrük
ve Ticaret Bakanlığına bağlı sebze hallerindeki bu sorunları da biliyor. Yani
Türkiye’nin yaş sebze meyve üretiminin yüzde 30’unun heba olduğunu, çöpe
gittiğini en az benim kadar biliyor. Dolayısıyla, bir bütün olarak bu konuları
değerlendirmek lazım.
Şimdi, sorunlara bir yapısal olarak bakmak lazım, bir de
konjonktürel olarak bakmak lazım. Ben ikinci söylediğimden bahsetmek istiyorum.
En azından dönemsel bu sektör neler yaşıyor, bu sorunlar nelerdir, nerelere
parmak basmamız gerekiyor ve Hükûmetin ivedi olarak hangi konularda tedbir
alması gerekiyor? Bakın, özellikle 2013-2014 yılı içerisinde o yapısal
sorunların ortaya çıkardığı olumsuzlukların yanı sıra bir de iklimsel faktörler
var. İşte, aşırı soğuklar önemli zararlar verdi. Şimdi, yine, iklimde kuraklık
var. Sadece narenciye üreticileri değil, aslında, her anlamda tarımsal üretim
yapan üreticiler bundan sıkıntı duyuyor.
Ben Orman ve Su İşleri Bakanını anlamakta da zorluk çekiyorum.
Diyor ki: “Eğer bu böyle devam edecek olursa yani yağış ortalamalarımız
geçtiğimiz yılların altında kalmaya devam ederse, yağış almazsak hiç kimse
merak etmesin, B planı var, C planı var, D planı var.” Ancak bu planlar nedir,
duymuş değiliz. Duyan varsa çıksın burada anlatsın.
Üreticilerin, bu doğal afetlerin ya da olumsuz hava koşullarının
getirdiği zararlarını karşılayacak sigorta mekanizmasında da sorunlar var.
Örneğin; bir narenciye üreticisi ürününe sigorta yaptırmak istiyor. Neye karşı
sigorta yapmak istiyor? Aşırı yağışlara karşı, dona karşı, dolu hasarına karşı
ya da diğer afet zararlarına karşı sigorta yaptırmak istiyor. Yapısal sorunu
var, miras hukukunda problem var, onları çözememişiz. Bir tapuda on tane hak
sahibi var, dolayısıyla sigorta yapamıyor, dolayısıyla meydana çıkan zararları
da sigorta karşılamıyor. Yine, işte, son dönemlerde kuraklık olayından dolayı
insanlar sigorta yapmakta sorun yaşadı. Bunların, bir an önce yapılacak yeni düzenlemelerle,
miras hukukunda yapılacak düzenlemelerle ya da TARSİM tarım sigortalarında
yapılacak düzenlemelerle bir şekle sokulması gerekiyor.
Girdi maliyetleri her dönem olduğu gibi bu dönemde de üreticilerin
temel kaygıları, temel şikâyetleri: Akaryakıt fiyatları, gübre fiyatları, ilaç
fiyatları, bunların üzerindeki vergiler… Tarımla ilgili her konuşmamızda
bunları dile getiriyoruz, bıkmadan usanmadan bunları sizlerin önüne getirmek
durumundayız. Akaryakıttan çok önemli vergiler alınıyor, ÖTV alınıyor, KDV
alınıyor. Akaryakıtın rafineri çıkış fiyatı ile üreticinin pompasına girdiği
andaki fiyatı 4 kat farklı. Bunları ortadan kaldırmak gerekiyor. Ne yapmak
gerekiyor? ÖTV’de, KDV’de düzenleme yapmak gerekiyor. Bunu sürekli söylüyoruz.
Şimdi, az önce, Sayın Samani tarıma ilişkin genel değerlendirmeler
yaparken faiz oranlarından bahsetti, dedi ki: “2002 yılından önce yani AKP
hükûmetleri döneminden önce tarımsal faiz oranları yüzde 59, yüzde 60
seviyelerindeydi; bugün yüzde 7 seviyelerinde.” Hatta sıfır ile yüzde 7
seviyelerinde olduğunu söyledi.
O günkü ekonomik dengeler ile bugünkü ekonomik dengeler bir kere
farklı. Bakın, üretici, narenciye üreticisi, o dönemde –az önce Sayın Halaman
da söyledi- 1 kilo portakal üretiyordu, 1 kilo limon ya da mandalina üretiyordu;
40 kuruşa satıyordu, 50 kuruşa satıyordu bundan 11 yıl önce. Bugün aynı
fiyatlara satıyor. Yüzde 7 tarımsal faiz oranı ama üretici para kazanamıyor.
Ama on bir yıl önce, bırakın yüzde 50’yi, yüzde 60’ı; yüzde 70-80 kredi faiz
oranı olmasına rağmen üretici, sadece narenciye üreticisi değil, hayvancılıkla
iştigal eden, buğday üreten, mısır üreten, tarımın her sektörü para
kazanabiliyordu. Bugün öyle bir denge oluşturdunuz ki, tarımsal üretimde
dengeleri o kadar altüst hâle getirdiniz ki bakın, hayvancılık kredisi
verdiniz, sıfır faizli kredi verdiniz ama hayvancılık üretimi yapan, süt
üretimi yapan, et üretimi yapan insanlar hayvancılık yapmaktan vazgeçiyor,
yüzde sıfır faiz oranında kredi verdiğiniz hâlde üretimini sürdürme şansına
sahip değil. Demek ki sadece düşük faiz oranlarıyla kredi sağlamak hayvansal
üretime ya da tarım üretimine devam anlamına gelmiyor ya da üreticilerin para
kazanması anlamına gelmiyor.
Rakamları bizler ortaya koyarız, sizler ortaya koyarsınız.
Avrupa’da Türkiye tarımının 1’inci sırada olduğunu söylüyor sayın hatip, işte,
dünyada 5’inci sırada olduğunu söylüyor. Ama bakıyorsunuz, uygulamada,
hayvancılık yapan da feryat ediyor, narenciye üretimi yapan da feryat ediyor,
tarımın her alanında üretim yapan çiftçi feryat ediyor, “Para kazanamıyoruz
kardeşim. İşte süt üretiyoruz, sütü pazarlıyoruz, yem borcumuzu ödeyemiyoruz,
kredi borcumuzu ödeyemiyoruz, çoluğumuza çocuğumuza nafakasını götüremiyoruz.”
diyor.
Verilen önerge yerinde bir önergedir. Türkiye’nin önemli bir
üretim kalemi, 30 binden fazla üreticiyi ilgilendiren, Türkiye’nin yıllık 1
milyar dolar ihracatının olduğu bir sektörde sorunların araştırılması
gerekiyor. Bunun için de bu önergeye olumlu oy vereceğimizi bildiriyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali
Ercoşkun, Bolu Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Bolu’da tarım yok ya Ali Bey!
Var mı? Narenciye yok ya!
ALİ HALAMAN (Adana) – Patates var, patates.
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün normal çalışma günümüz dışında, cuma günü Meclis
çalışmalarına devam ediyoruz. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde ivedilikle
çıkması gereken kanun tasarı ve tekliflerini, Genel Kurul olarak, ciddi bir
mesaiyle geçirmeye çalışıyoruz. En son, dün sabah saat dört buçukta bir önceki
kanun teklifini hep birlikte neticelendirdik. Burada, AK PARTİ Grubunun oldukça
yoğun bir katılımla bu çalışmaları gerçekleştirdiğini memnuniyetle görüyoruz.
Tabii, belli olan gündemimiz çerçevesinde, her ne kadar Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisine saygı duysak da Değerli Antalya
Milletvekilimiz Hüseyin Samani Bey konuyla alakalı oldukça detaylı açıklamalar
yaptılar. Dolayısıyla bizler AK PARTİ Grubu olarak, önerinin aleyhinde
olduğumuzu belirtir, bu vesileyle Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyoruz.
Yalnız, tutanaklara geçmesi açısından -bir önceki- iktidar
partisinin konuşmacısı şunu söyledi: “Tarım Bakanlığı çok yoğun ilgileniyor.”
Ben de diyorum ki: Tarım Bakanlığı şu anda bir tek şeyle ilgileniyor, bandrol
ihalesiyle.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzüğün 19’uncu maddesine göre
verilmiş…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “Karar yeter sayısı vardır.” deyin
tutanaklar için.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hayır, karar yeter sayısı
istemediniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – İstedim, konuşmama başlamadan
önce istedim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sen mi istedin?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Evet ben istedim, konuşmama
başlamadan önce.
BAŞKAN – Yeniden oyluyorum çünkü karar yeter sayısı istendiğini
duymadım ben.
Oylarınıza sunuyorum; karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Efendim, oylandı bir kere.
BAŞKAN – Lütfen… Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi ve arkadaşları tarafından Karayolları Genel
Müdürlüğü bünyesindeki taşeron işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 2/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 21 Şubat
2014 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Sayı: 898 21/02/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 21/02/2014 Cuma günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
Sinop
Grup
Başkan Vekili
Öneri
İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve 21 milletvekili
tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesindeki taşeron işçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
02/04/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırma önergesinin (810 sıra No.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 21/02/2014 Cuma günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi lehinde söz isteyen
Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili.(CHP sıralarından alkışlar)
(İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin çuvalla kürsüye
gelmesi)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Çuvalla geliyor, çuvalla.
Çuval yasa var ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Süleyman yoldaş, bu ne ya!
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu ya!
ÜLKER CAN (Eskişehir) – Şov, şov… Niye şovmenlik yapıyorsunuz!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Göreceksiniz şimdi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, yarın şu kürsüye neyi
getirecekleri belli değil.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Bulamadın mı, bulamadın mı? Çok
yakışıyor!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, böyle bir usul olur mu
ya?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Var, var, var…
BAŞKAN - Sabredin lütfen, iki dakika sabredin, ne yapalım…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çuvalın içinde ne var?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Çelebi, yardım edeyim mi?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çelebi.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ya, niye kızıyorsunuz siz?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Çuvala düşeceksin diye korkuyoruz!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Torbada her gün bir şey çıkarttınız.
Biz de bir emek torbası getirdik buraya, emek torbası. Niye kızıyorsunuz? Ne
oldu yani? Emek torbası…
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Çuvalın içine düşeceksin zannettik!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bugüne
kadar getirdiğiniz bütün torba yasalarda bu ülkenin emekçilerinin aleyhine
yasalar çıktı bu Meclisten.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hayır, lehine çıktı.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bu ülkenin halkı aleyhine yasalar
çıktı, bu ülkenin… İçinden para filan da çıkarmadık, belgeler çıkardık. O
belgeleri şimdi size vereceğim, tek tek okursanız iyi olur. Emekle ilgili ne
önerdiğimizi en azından görmüş olursunuz.
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, bugünkü araştırma konumuz şu:
Yani MİT’in yasasının bilmem ne olacağı değil, işte, millî eğitimde yapacağınız
tahribatın ne olacağı değil, dün akşam sabahladığımız yasal düzenlemeye karşı
yaptığınız tahribat değil; biz, bu ülkenin emekçileri olarak bakanın verdiği
sözün yerine getirilmesini istiyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Neyin tahribatı? Dün akşam hangi kanun
kabul edildi?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Özel yetkili mahkemeleri kaldırdık.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Ne söz verdi? Ne söz verdi? Bakan
“Taşeron işçisinin kadro sorununu çözeceğiz.” dedi. Böyle umut yaratarak…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – CHP’li belediyelerde yok mu taşeron?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - CHP’li belediyelerle ilgili ben sana
çok örnek veririm.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Orada taşeron yok mu?
İZZET ÇETİN (Ankara) – Ya, sen kimsin? Ona niye karışıyorsun?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Taşeronların kaldırıldığı birçok
örneğimiz var. İzmir’de şirkette çalışıyorlar, orada sendika var. Şişli’de
şirkette çalışıyorlar ve sendika var. Biraz öğren bunları, ondan sonra bana laf
at.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kadroya al o zaman, kadroya. Kadroya niye
almıyorsunuz?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Dolayısıyla, taşeron işçilerin kadroya
alınması niye sizin canınızı sıkıyor? Şundan sıkıyor: Siz çünkü bugüne kadar bu
ülkede tamamen müteahhitleri zengin etmek istiyorsunuz, biz ise o müteahhitlerin
cebine giren parayı onlardan alıp gerçekten alın teri döken, bu ülkede çalışan,
bu ülkenin gerçek değerlerine sahip çıkan o işçilere bu paranın dağıtılmasını
istiyoruz. Problem bu kadar basit.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 2002’de asgari ücret kaç paraydı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ne diyorsun sen Yılmaz! Ya,
bırak da konuşsun ya! Bu ne ya!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Kara yollarında taşeron uygulaması
nedeniyle ortaya çıkan mahkeme kararını uygulamıyorsunuz, Yargıtay kararını
uygulamıyorsunuz, sonra da geliyorsunuz şurada büyük büyük laflar ediyorsunuz.
“Hukuk, adalet.” diyorsunuz. Batsın sizin hukukunuz, batsın sizin adaletiniz.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bu kadar olmaz. Mahkeme kararı
dinlemezsiniz, yargı kararı dinlemezsiniz, hukuk dinlemezsiniz, adalet
dinlemezsiniz, ondan sonra “Hukuk var, kanun var, yasa var.” Boş verin bunları.
Bu laflardan artık bıktı bu millet.
Bakın, 4/C’lilerle ilgili kaç defa bu Meclisin gündemine bunları
taşıdık? Adım atılsın dedik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – AK PARTİ’den önce 4/C’lileri kapının önüne
koymuştunuz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bunların çoğunda… 4/C’li bu Mecliste
çalışanlar var dedik. 4/C’yle ilgili birçok kadro talebimizi bu Mecliste dile
getirdik. Bunu sonlandıralım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 4/C’liler kapının önündeydi AK PARTİ’den
önce.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Hâlen uyuyorsunuz. 4/C’li birçok
personel bu Mecliste de bu Meclis dışında da çalışıyor. Sömürüye devam
ediyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Siz dışarıda bıraktınız, biz onları içeri
aldık.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bakın, 4/C’den sonra emeklilikte yaşa
takılanlar…(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ha, o sizin konu o.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sayın hatibi dinleyelim.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Susturacak mısınız Sayın Başkan?
BAŞKAN – Uyarıyorum.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Hakaret mi ediyorum ben burada?
BAŞKAN – Hayır, hakaret etmiyorsunuz. Uyarıyorum ben.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bir hakaretim mi var? Konuşmama niye
tahammül edemiyorsunuz?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Niye bağırarak konuşuyorsun?
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
Sayın Baştopçu…
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Benim üslubum bu. Siz bağırmayın.
Bakın, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) İşinize gelmiyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – O Kılıçdaroğlu’nun döneminde başladı.
BAŞKAN – Sayın Çelebi’nin stili öyle, niye müdahale ediyorsunuz?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili,
Bakan burada birçok defa söz verildiği hâlde…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Çelebi, o, Kılıçdaroğlu döneminde
başladı, SSK Genel Müdürüydü.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …bu ülkede maç devam ederken kural
değiştirenler…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Emeklilikteki yaş sorunu Kılıçdaroğlu
döneminde, 99. SSK Genel müdürü…
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …bu süreçte, bunların hakkını
gasbedenler, sizden 30 Martta bunun hesabını soracaklar değerli arkadaşlar. O
emeklilere yazık günah değil mi? Onların umudunu tüketmeye ne hakkınız var. O
insanlar, yıllarca 7 bin, 8 bin, 9 bin gün prim ödemişler ve prim ödedikleri
hâlde…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – SSK Genel Müdürüydü Kılıçdaroğlu 99’da,
99’da yaş konusu o zamanın konusu.
BAŞKAN – Sayın Tunç, lütfen…
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …emekli olamıyorlar, sağlık
hizmetinden yararlanamıyorlar, sürünüyorlar; hâlen burada bana laf atıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Mikrofon açık, mikrofon açık, bağırmana
gerek yok.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bana laf atmak yerine, gidin de pazar
günü Adana’da emeklilikte yaşa takılanlar eylem yapıyorlar, orada gidin bizi
şikâyet edin bana laf atmak yerine.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 99, SSK Genel Müdürü Kılıçdaroğlu,
emeklilikteki yaşa takılanların konusu o zaman, o zaman başladı.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Dolayısıyla…
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Sakin ol, sakin, Başkanım sakin
olsun.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Sakin olmam için sizin bir kere sakin
olmanız lazım. Bak şuraya gelmeden hâlinize bakıyorum.
Dolayısıyla, çocuk işçiliği bu ülkede en önemli sömürü aracı
hâline getirilmiş. Küçük çocuklar bu ülkede çalışmaması gereken, okulda olması
gereken çocuklar, çocuk işçiler şu anda üretim alanında.
Bu ülkede iş kazaları, değerli arkadaşlar, Türkiye’nin en önemli
kaderi noktasına gelmiş.
Şimdi, daha yeni açıklandı işsizlik rakamları. Bu ülkede işsizlik
rakamları arkadaşlar her geçen gün büyüyor. Adana’da bugün Fox TV bir
değerlendirmede bulundu, bütün vatandaşlar oraya geldi, yayına katıldılar ve
dediler ki: “Birinci sorunumuz bizim işsizlik sorunu, yoksulluk sorunu.”
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Su iç, su.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Merak etmeyin ben alışkınım bu tip
eylemlere, bu tip konuşmalara. Meydanda saatlerce konuşabilecek noktadayım, siz
rahat olun.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, en önemli sorun nedir diyor
Adana’daki vatandaşa, diyor ki işsizlik sorunu. Nedir en önemli sorununuz
diyor, taşeronlaşma sorunu diyor. Nedir en önemli sorununuz diyor, 4/C sorunu…
Emeklilerle ilgili bu Mecliste yasal düzenleme yaptınız, İntibak Yasası
çıkarttınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Keşke siz çıkartsaydınız 1999’da.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sizin seçtiğiniz
ombudsman “Bu intibak değil.” dedi, rapor gönderdi Başbakana. Gereğini yapıyor
musunuz? Hayır. Peki, bu ülkede emeklilerin durumu nedir? Bu ülkede emeklilerin
durumu perişan. Bu ülkede sendikal örgütlenme ne durumda?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 2002’de emekli kaç para alıyordu? 250 lira.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bu ülkede, hani büyük büyük vaatlerle
geldiniz ya, Anayasa referandumunda -12 Eylülde- işte dediniz ya “Grev önündeki
engelleri kaldırıyoruz.” diye; evet, kaldırdınız gerçekten. Grev yasakları
koyarak, Hava-İş kolunda grev yasaklarını yeniden üreterek grevin önündeki
engelleri kaldırdınız.
Siz “demokrasi” dedikçe korkuyorum, siz “özgürlük” dedikçe ben
korkuyorum, siz “insan hakları” dedikçe korkuyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Genelleme yapma.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) –
Çünkü, bugüne kadar, onu en iyi katletmesini AKP iktidarı başardı.
Bundan sonra getireceğiniz her yasal düzenlemede bu toplum korkmakta, ürkmekte.
Yoruldu bu toplum artık. Sizin, söylemlerinizde gerçek gündeme dönmenizi istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Dün gece, uzun tutukluluk süresine bile
“hayır” dediniz, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına “hayır” dediniz, her şeye “hayır” dediniz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bakın, kıdem tazminatı sorunu; çıktı,
Çalışma Bakanı “Kıdem tazminatı sorununu çözeceğim.” dedi. Çözdü mü değerli
arkadaşlarım? Hayır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bıraksanız çözeceğiz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Neyi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bırakmıyorsunuz ki çözelim.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Diğerine muktedir oluyorsunuz, her
yasayı gece sabaha kadar buradan çıkarıyorsunuz, ona mı gücünüz yetmiyor?
Evelallah sizin parmaklarınız yeter.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Halk bize veriyor, bu iradeyi halk size
vermiyor.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Yeter ki iradeniz olsun, yeter ki
sizin gerçekten emekçiler diye bir düşünceniz olsun; öyle bir düşünceniz yok.
Siz sermayeyi kollamak, siz kendi yandaşlarınızı kollamak, siz kendi
yandaşlarınıza daha geniş imkân bulmak için yarattığınız değerlerle
boğuşuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım…
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Siz sendika başkanlığı yaptınız, ne
becerdiniz? DİSK Başkanlığı yaptınız ne becerdiniz?
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Biz ne yaptığımızda… Ben DİSK Genel
Başkanlığı yaptığımda tarih yazdım, ben DİSK Başkanlığı yaptığımda 1 Mayısları
Taksim’de kutladık size rağmen. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin
dayatmalarınıza rağmen birçok mücadele verdim. Benim geçmişim onur dolu, onur.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Çok!
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Tarih yazdı beni. Uluslararası alan da
yazdı ulusal alan da yazdı. Sen benim tarihimi, mazimi ilk önce oku, okuduktan
sonra bana laf at. Benim mazimi oku, ondan sonra.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Tuzağa düşme yoldaş, çabuk oyuna
geliyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aynı bölgenin milletvekilisin,
laf atılır mı ya? Aynı bölgenin milletvekilisin.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Dolayısıyla, değerli arkadaşlar…
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Aynı bölgenin milletvekili nasıl
konuşuyor? İşte ben de konuşurum.
BAŞKAN – Sayın Dalyan, lütfen…
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …çileden çıkıyorsunuz, biliyorum.
Biliyorum, rahatsızsınız çünkü, sizin 30 Marttaki hesaplaşmanızda size bu
hesabı bu ülkenin emekçileri soracak.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Çuvaldan başka çıkar, başka.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 1 Nisanda o torbayı getir.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Onun için rahatsızsınız, onun için
korkuyorsunuz. Onun için de ben buradaki kavas arkadaşlardan rica ediyorum…
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – İşçiden aidat kestiniz, gezdiniz,
keyfinize baktınız, yazlıklarda yediniz, Allah bereket versin, işçi de aç
kalsın.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …siz gerçek emek torbasını bir okuyun,
içinde her şey var; emekliler de var, yaşa takılanlar da var…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – …taşeron uygulaması var, 4/C de var.
Hepsini size bırakıyorum, emanet ediyor, hepinize saygılar sevgiler sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Torba, torba… Torba kaldı.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Çuvalın kaldı, çuvalın.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Çuvalın kaldı, çuvalı al Süleyman Bey,
çuvalını al da git.
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Süleyman Bey, çuvalı bile unutuyorsun,
çuvalına sahip çıkamıyorsun Süleyman Bey.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Çuvalım burada, burada. O çuval
orada, size de dağıtacak…
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Bir çuvala sahip çıkamıyorsun ki işçi
haklarına sahip çıkacaksın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ya, onlar dolar dolu olmayan çuvalı
almazlar.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Ha, o ayrı, o ayrı.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Dolar doldur, öyle gönder, onlar ondan
anlar.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sayın Başkan, sükûnet sağlandıktan sonra,
benim çalınan saniyelerimi geri verdikten sonra sözüme başlayacağım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – On üç saniye Hasip Bey, size on beş
versin.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Süreyi yeniden başlatıyorum, buyurun, yoksa on saat
beklemek zorundasınız, buyurun.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, usulen, burada araştırma önergeleri üzerinde iki
lehte, iki aleyhte olduğu için ben üzerinde konuşacağım.
Emek söz konusu olunca, hele hele taşeronlaştırılmış emek söz
konusu olunca, gerçekten, bu can alıcı noktada Meclisin dikkatini birkaç
noktaya çekmek istiyorum ve böyle bir çalışmanın yapılması gerektiğini, bir
araştırma önergesinde öncelikle AK PARTİ’nin bunu istemesi gerektiğini
düşünüyorum çünkü 30 tane büyükşehir belediyesi kurdunuz, 30 tane büyükşehir
belediyesi kurarken il özel idarelerini kapattınız. İl özel idarelerini
kapatırken ortada kalan işçiler, sözleşmeliler, il özel idarelerinin verdiği
ihalelerde çalışan taşeron işçiler, bütün bunlar ortada kaldı.
Şimdi, buradan, şöyle birkaç rakama değinmek istiyorum: Türkiye’de
1,5 milyon taşeron işçi çalışıyor. Taşeron işçiliği 1,5 milyonsa aileleriyle
beraber 10 milyonun üstünde, 15 milyon nüfusu etkileyen bir rakam oluyor.
İstihdam rejimi olarak baktığınız zaman, milletin anasına küfreden büyük
patronlar ve “En iyi Kürt ölü Kürt’tür.” diyen büyük patronlar büyük işleri
alıyorlar, çok büyük işleri. O büyük işleri sonra parça parça bölüyorlar,
taşeron olarak bazılarına, daha fazla kâr etmek için daha ucuza veriyorlar.
Onlar da gidiyor, işçileri getiriyor, hiçbir sosyal güvenceleri olmadan, çoğu
da sokaklarda bırakılarak, ücretleri ödenmeden mağdur ediliyor.
Bu mağduriyetin bir ayağı da yurt dışıdır arkadaşlar. Buradan,
işveren, patron yurt dışından ihale alıyor. Bir bakıyorsunuz burada yüzlerce
işçi almış, ya Rusya’ya götürüyor ya Soçi’ye götürüyor ya da Irak’ta, Orta
Doğu’da, Afrika’da bir ülkeye. Bir bakıyorsunuz oradaki işçiler feryat ediyor
çünkü oradaki patron, müteahhit o işi başka taşeronlara veriyor, o taşeronlar
inşaatta çalışıyor, sonra bir sene paralarını alamayınca isyan başlıyor ve
maalesef bunların hiçbir güvencesi yok.
Tabii, bu baktığımız özel sektör yanı. Özel sektör yanında
acımasız bir emek sömürüsü var arkadaşlar.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 12 Nisan 2013 tarihinde
yaptığı bir çalışma oldu; Üçlü Danışma Kurulunda işçi ve işveren
konfederasyonları bir araya geldi, “Bu konuda bir çalışma yapalım.” dediler.
Hatta, arkadaşlarımız Plan Bütçe Komisyonundaki torba kanun görüşmelerinde
defalarca dile getirdiler. Yani bu sorunu bir hukuka bağlamak yani taşeron
çalıştırmada müteahhidi de sorumlu tutan bir sorumluluk zincirinin -buna
müteselsil sorumluluk denir- onun hukukunu yaratmak, en azından iş kazası
geçiren ve hayatını çalıştığı emeğiyle, alın teriyle sağlayan insanlarımıza bir
güvence vermek, yıllık izinlerinden, fazla mesailerinden, bayram tatillerinden,
hiçbirinden yararlanamayan bu büyük kesimin kutsal olan alın terine saygılı
olmak bütün milletvekillerinin vicdani bir görevi olması lazım.
Değerli arkadaşlar, bu konuda sizler ne kadar mektup ne kadar
telefon alıyorsunuz bilmiyorum ama bana en çok telefon gelen konulardan birisi
bu taşeron işçiler olayıdır ve bunun dile getirilmesi için biz daha önce de
Meclise araştırma önergeleri verdik. Bizim de bu konuda bir araştırma önergemiz
var; varsa diğer partilerin, onları da bir araya getirelim, birleştirelim, ya,
Türkiye’de sosyal güvenlik, kara para, kara delik, kaçak çalıştırma…
Yani, şu son zamanlarda bu taşeron işçiler Suriye’den gelen 1
milyona yakın sığınmacıyla tehdit edilirken, “Sizin yerinize günde 5 liraya, 10
liraya, Gaziantep işçi pazarında, Adana’da insanı alırım, çalıştırırım.”
tehdidiyle çok daha acımasızca uygulandığı bir noktaya gelinirken, ülkemize,
ülkelerindeki iç savaş nedeniyle sığınmış Suriyeli mültecilerin acımasızca
sömürüldüğü bir alan olarak bu sektörlerin -inşaat, tarım- hepsinde maalesef
karşımıza çıkıyor.
Gerçekten sadece onlar
değil; bakın, Balkan ülkelerinden, Moldova’dan, Romanya’dan bir dönem çok fazla
kaçak işçi çalıştırması oluyordu, Kafkaslardan da, hatta birçok ülkeden,
sayıları 100 bini aşkın kaçak olarak çalıştırılan işçilerden bahsediliyor.
Şimdi, bunların hepsi nerede çalıştırılıyor? İşte, hukuku olmayan bu taşeron iş
alımlarında. Patron taşerondan kazanıyor, taşeron işçinin emeğinden çalıyor,
herkes çalışanın emeğinden kazanıyor, çalıyor. Bundan daha zalim bir sömürü
çarkı, düzeni olamaz arkadaşlar.
Muvazaalı taşeron uygulaması apayrı bir durum. Bunu işçi
konfederasyonları, sendikaları zaman zaman dile getiriyorlar. Peki, 4857 sayılı
İş Kanunu’nda taşeron işçilerine bütün işçiler gibi, hele hele öncelikle
kamuda, devlet nezdinde çalışanlara, yerel yönetimlerde, belediyelerde
çalışanlara niye öncelikle bu hakkı, bu hukuku tanımıyoruz? Size şunu
söyleyeyim ki Allah var, bizim partimizin, Barış ve Demokrasi Partisinin diğer
bütün partilerden bir farkı belediyelerimizin işçileriyle yapmış olduğu
sözleşmelerdir. Orada kul hakkı yemiyoruz, yüceltiyoruz; emeğini sömürmüyoruz,
emeğini yüceltiyoruz. İşçi ücretleri bizim belediyelerimizde -Diyarbakır başta
olmak üzere- bütün iktidar ve diğer muhalefet partilerinin belediyelerinin
üstündedir ve güvencelenmiştir. Hatta ve hatta eşine şiddet uygulayanların
kesintileri eşlerine verilecek kadar toplu sözleşme hükümlerinde adaleti,
güveni, onların sosyal güvenliğini sağlayan bir çalışmanın mensubu bir parti
olarak burada gururla, bu Meclisin kürsüsünde iftiharla bundan bahsetmek istiyoruz.
Bu çalışmamızın emsal olmasını istiyoruz. Kim ki evinde eşini dövüyorsa, onun
ücretini alırken, çalışırken düşünmesini gerektirecek bir anlayışı kamu
hizmetinin içinde gören bir partiyiz
biz. Bizim için son derece önemlidir. Emeğe saygılı olacağız arkadaşlar,
insana saygılı olacağız, alın terine saygılı olacağız. Birileri hiçbir şey
yapmadan, çok kısa bir sürede milyarlara kavuşuyor.
Neyzen Tevfik’in bir sözü var. Bir paşa ısrarla Neyzen’i davet
etmiş boğazdaki villasına. O sırada villanın kapısı açılmış, 18 yaşında birisi
gelmiş. Paşa “Maşallah, vali yeğenim geldi, vali yeğenim.” demiş. Neyzen
bakmış, 18 yaşında vali yeğen. “Maşallah paşam, yeğenin de fasulyeye benziyor.”
demiş. Paşa bozulmuş, niye… “Bir fasulye ancak sırığa sarılarak bu kadar yükselebilir.”
18 yaşında bu ülkede valiler olsun istemiyoruz, 18 yaşında
haramdan milyarder istemiyoruz, 18 yaşında çalışmadan, milletin değil, bir
sendikanın toplam üyelerinden daha çok kazanan kişiler istemiyoruz. Bu ülkede
gelir adaleti, vergi hukuku, çalışma düzeni, sendikal örgütlü bir yaşam
tarzının hukukunu kurduğumuz zaman, toplumun barış sigortalarını güçlendiririz.
Toplum barışık olur, toplum içinde birçok sorun da kendiliğinden çözülmüş olur.
Buradan bütün taşeron işçilere seslenmek istiyoruz: Biz biliyoruz
sizler mağdursunuz ama inanın sesiniz olacağız ve bu mağduriyetinizi
gidereceğiz. Bu önergeye düşünerek hepinizin oy vermesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen, Mustafa
Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHP grup önerisi lehinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
AKP döneminde güvenceli istihdam biçimleri yok edilmiştir.
Türkiye’de 1 milyondan fazla işçi, alt işveren yani taşeron işçi statüsünde
çalıştırılmaktadır. AKP Hükûmeti, Orta Çağ zihniyetini hortlatmış,
taşeronlaşmayı politikasının esası olarak uygulamıştır. Çalışma şartlarında
hukukun delindiği, işçilerin haklarından mahrum bırakıldığı, düşük ücretli ve
sendikasız bir yapı oluşturulmuştur.
Ülkemizde yüz binlerce işçi insanca çalışma koşullarından uzak,
ağır çalışma koşullarında iş güvencesinden yoksun biçimde izin hakkı ve fazla
mesai verilmeden günde on iki saati bile aşan sürelerde, hakları ihlal edilerek
taşeron şirketleri vasıtasıyla çalıştırılmaktadır. İnsan onuruna yaraşır düzgün
işlerin sunulması esas olması gerekirken kâr mantığıyla fazla çalıştırılan
ancak karşılığı ödenmeyen bir nevi kölelik sistemini andıran taşeronlaşma kabul
edilemez bir durumdur. Örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı, kayıt dışını,
kuralsızlığı tetikleyen, insan onuruna yaraşır düzgün iş tanımını yok sayan
taşeron işçilik uygulaması, çalışma hayatının dengelerini bozmakta, ekonomik ve
sosyal olarak büyük bir tahribat yaratmaktadır. Kölelik sistemiyle eş değer bir
hâle gelen ve kabul edilemez olan taşeron uygulamasına yönelik politikalar bir
an önce terk edilmelidir.
AKP Hükûmetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da taşeron
işçiliğin kölelik olduğunu kabul ediyor, çalışmalar yapıldığından bahsediyor
ama bugüne kadar ortada hiçbir şey yok. Arada bir umut vermekten başka bugüne
kadar hiçbir şey yapılmamıştır. Son günlerde bile çıkarılan torba kanunlarda
yüzlerce düzenleme varken çalışma hayatının en temel sorunu hâline gelen
taşeron işçilikle ilgili hiçbir düzenleme yapılmamaktadır. AKP Hükûmeti,
taşeron işçileri hem oyalamakta hem de sürekli aldatmaktadır; ortada bir
taslağı dahi bulunmayan çalışmadan bahsetmektedir. Soruyorum: Sürekli torba
kanunlar getiriyorsunuz da taşeron işçilerle ilgili bir düzenlemeyi neden yapmıyorsunuz?
Anlaşılan o ki, AKP Hükûmeti taşeron işçiliği köle olarak görüp bu uygulamayı
aynen sürdürdüğüne göre, kendilerinin de köle ağası olduklarını kabul ettikleri
ve bu ağalıktan son derece memnun oldukları görülmektedir. AKP Hükûmeti
işçilere zulüm yapmaktadır. Bir tarafta ayakkabı kutularında milyon dolarlar
saklanırken diğer tarafta işçiler kölelik düzenine mahkûm edilmiştir. Bir
tarafta evlerinde para kasalarına milyon dolarlar istiflenirken diğer tarafta
işçiler çocuklarının cebine bir simit parası bile koyamamaktadır. Sayın
Başbakana ve AKP Hükûmetine soruyorum: İşçiler evine ekmek götüremeyecek
durumda ve borç batağında iken bakan çocuklarının 1 trilyon liraya “üç-beş
kuruş” demesini nasıl izah ediyorsunuz?
Taşeron işçiler yıllarca çalışmalarına rağmen, maaşları genelde
asgari ücret düzeyinde kalmaktadır. Asgari ücret, bugün, milyonlarca kişinin
tek gelir kaynağıdır ancak asgari ücretli aldığı parayla geçinememektedir.
Bugünkü asgari ücret sefalet ücretidir. Taşeron işçilerin ücretleri de düzenli
verilmemekte, hakları gasbedilmektedir. Nitekim, Sayıştayın kamu hastaneleriyle
ilgili 2012 Yılı Denetim Raporu’nda taşeron işçilerin ücretlerinin gecikmeli
ödendiği, sözleşme gereği ödenmesi gereken yemek, yol ve benzeri nitelikteki
ödemelerin ya hiç ödenmediği ya da eksik ödendiği tespit edilmiştir.
AKP Hükûmeti yaptığı hizmet alım sözleşmelerini de takip etmiyor,
uymayanlara gerekli cezaları vermiyor yani bu sömürüye, bu soyguna göz yumuyor.
Taşeron işçiler tazminata hak kazanmasın diye, işten çıkmış gibi gösterilip bir
iki gün sonra tekrar işe alınmış gibi gösterilmektedir. Bu muvazaalı yöntemle,
yıllarca çalışan işçinin tek kuruş kıdem tazminatı birikmemektedir. AKP
Hükûmeti bunu bilmiyor mu? Tabii ki biliyor çünkü bu uygulamayı, bu muvazaayı
yapan kendileridir.
AKP Hükûmetine sesleniyorum: Taşeron işçileri örgüt mü, çete mi
yoksa paralel yapı mı olarak görüyorsunuz? İşçilerin sorunlarına niçin duyarsız
kalıyorsunuz? Tabii ki verebilecek bir cevabınız yok. Ama ortada bir gerçek var
ki, yandaşlarınızla birlikte taşeron işçilerin sırtından geçiniyorsunuz ve rant
sağlıyorsunuz. Taşeron işçilerin her geçen gün artan sorunları artık çözüme
kavuşturulmalı, çalışma şartları ve ücretleri acilen iyileştirilmelidir. Bu
kölelik sistemine, bu sömürü düzenine artık son verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kamuda, temizlikten güvenliğe, iş
makinası operatörlüğünden mühendise, büro işlerinden ameliyathanelere varıncaya
kadar her işte hizmet alımı yoluyla taşeron işçisi çalıştırılır hâle
gelinmiştir. Kamu hizmetlerinin sorumluluk ilkesi gereği, süreklilik arz eden
görevlerin daimi kadrolarda çalışan personel eliyle yürütülmesi gerekmektedir.
Nitekim, Karayollarında “taşeron işçisi” adıyla çalıştırılan işçilerin
açtıkları davalar sonucu, mahkemeler bu işçilerin işe başladıkları tarihten itibaren
Karayolları Genel Müdürlüğü işçisi olduğuna karar vermiş, Yargıtay da bu kararı
onaylamıştır. Ayrıca, diğer pek çok kamu kurumundaki taşeron işçiler için de
benzer kararlar verilmiştir. Hâlen, 9 bin civarında taşeron işçisi açtığı
davayı kazanmıştır. Karayollarında çalışan taşeron işçileri davayı
kazanmalarına, Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Maliye
Bakanlığı ve Çalışma Bankalığına müracaat etmelerine rağmen kadroya
alınmamışlardır.
AKP Hükûmeti yargı kararlarını takmamakta, iki buçuk yıldır bu
kararları uygulamamaktadır. AKP Hükûmeti hak, hukuk tanımamaktadır. Yargı
kararlarına uymayanların, haktan ve hukuktan söz etmeye, adaletten bahsetmeye,
hukukun üstünlüğünü savunmaya, demokrasiyi ağzına almaya hakkı yoktur. Yargı
kararlarının uygulanmaması ve bu işçilerin hâlen taşeron işçisi olarak
çalıştırılmaları suçtur. AKP Hükûmeti
iki buçuk yıldır yargı kararlarını çiğnemekte, açıkça suç işlemektedir.
İşçiler ekmeğinin peşindedir, haklarının peşindedir, haklarını
alabilmek için eylemler yapmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
işçilerimizin haklı ve onurlu mücadelelerini desteklediğimizi ve her zaman
olduğu gibi yanlarında olduğumuzu buradan da bildirmek istiyorum. AKP Hükûmeti,
yargı kararlarına saygı göstermeli ve gereğini yerine getirmelidir. İşçilerin
yasal, haklı ve meşru haklarına saygı duymalıdır, bu hakların aynı zamanda kul
hakkı olduğunu unutmamalıdır. Taşeron işçileri, kıdem tazminatı haklarına halel
getirmeden behemehâl ve derhâl kadroya atamalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğimiz, kamuda taşeron işçisi olarak
çalışanların sürekli işçi kadrolarına atanabilmelerini öngören kanun teklifimiz
komisyonlarda bekletilmektedir. Mevcut yargı kararları emsal alınarak
süreklilik arz eden kamu görevlerinde taşeron işçisi olarak çalıştırılan tüm
işçiler kadroya alınmalıdır.
AKP Hükûmeti, işçilerin davayla kazandığı ve 10 milyar lirayı aşan
tazminatları da ödemiyor. Bu ödemeyi yapmayıp ocak ayında bütçenin fazla
vermesinden övünüyor. Hükûmet, işçinin sırtına binerek, işçinin hakkını
vermeyerek kamuoyunu da yanıltıyor.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir personel politikası
uygulanmamaktadır. Personel rejimi iyice nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam
rejimi bozulmuştur. Bir an önce personel rejimi ve ücret rejimine yönelik
reformların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bu dileklerimle hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Mustafa
Öztürk, Bursa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Mustafa Bey, “Karacabey Sulama
Birlik borçları var.” diyor İlhan Bey.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) – Çözeriz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Karacabey Sulama Birlik
borçları varmış.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) – Çözeriz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Prensipte evet ama oylamaya gelince hayır…
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) – Çözeriz, çözeriz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Neyi çözdün?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
CHP grup önerisinin aleyhinde konuşmak üzere grubum adına söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, kısa bilgi aktarmak istiyorum. Bizim önceliğimiz
insandır, insanın daha mutlu olmasıdır. Mutlu olması için de ekonomik şartların
iyileştirilmesi, sosyal hakların geliştirilmesi ile yaşanabilir bir çevre
oluşturulmasıdır. Üretim de, ticaret de, tüm sosyal faaliyetler de insanın
mutluluğu ve huzuru içindir.
Alın terini, emeği önemsiyoruz, saygı duyuyoruz. Bunun için
amacımız alt işverenlik veya taşeronluk olarak da ifade edilen bu kapsamdaki
çalışan işçilerimizin beklentilerini, sorunlarını insan hakları, ILO
sözleşmeleri, yargı kararları çerçevesinde çözmektir. Bu işçilerimizin
sorunları bizim de önceliğimiz olmuştur. Çözüm için de biraz sonra bahsedeceğim
birçok çalışma yapılmış ve son aşamaya gelinmiştir.
Aslında bu sorun sadece bizim dönemimizin sorunu değildir. 1936
yılında 3008 sayılı İş Kanunu tarafından belirlenen ve orada belirlenen
talimatlar çerçevesinde oluşmuş, değişik dönemlerde farklı sektörlerde farklı
yorumlarla kullanılmıştır. Bunun için de… Bunu bir şey olarak söylemiyorum ama
işte elimde belgeler var, CHP’li belediyelerde de taşeron işçiler var. Bakın,
burada dünya kadar şey var, hepsinin tek tek dökümünü saymayacağım. Yani,
burada kaç kişi, hangi sektörlerde, hangi belediyelerde hepsi var. Dolayısıyla,
sadece bizim sorunumuz yok. Bakın, yine, Aziz Kocaoğlu’nun yedi yıllık dönemini
değerlendirdiği toplantıda, İZENERJİ ile ilgili sayın vekilin de söylediği gibi
sıfır zamla çözülen bir şey var ama bizim belediyelerimizde de yasal bir engel
olmamasına rağmen işverenlerin toplu sözleşme kapsamında çözdükleri örnekler
var. İşte onlardan bir tanesi de İstanbul Halk Ekmek, Hamidiye, yine Bursa Halk
Ekmekte toplu sözleşmeyle aslında bu alt işverenlerin ve taşeronların sorunları
çözülmüştür.
Yine, bakın, örnek vereceğim “İşçiler Eylemde” Konak Belediyesinin
şeyleri, otuz dokuz gündür eylemde.
Yine, başka şey “Sosyal demokrat zulme devam ediyor.” diye.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Belediyelere para vermiyorsunuz para.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) - Yani, şunu anlatmaya çalışıyorum: Bu
bir sosyal problemdir gerçekten. Yani, kayıt dışılığın da olduğu bir dönemde bu
işçilerimizin sorunları da bizim sorunlarımız ve önceliğimizdir. Bunları çözmek
için çalışmalar yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Kaldı ki ben de
sendikacılık yaptım, sendika kurdum, yani büyük mücadeleler verdik.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Yandaş sendika…
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) - Şunu söyleyebilirim: Yani, hem memur
sendikacılığının önündeki yasal engellerin kaldırılması hem de toplu sözleşme
haklarının getirilmesi bizim iktidarımızın dönemindedir, bizim partimizin
önceliğidir, Hükûmetimizin önceliğidir.
AHMET YENİ (Samsun) – 1 Mayıs.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) – Tabii, tabii, 1 Mayısın bayram olarak
kutlanması, iş güvenliği yasalarının çıkarılması bizim iktidarımızın… Yani,
işle ilgili bütün konularda biz hassas olduk ve hassas olmaya devam edeceğiz
çünkü onlar bizim her şeyimiz gerçekten yani önemli hususlar. Bunları da ifade
etmek isterim.
Aslında ben şunu gördüm, bunu çok samimi söylüyorum:
Sendikacılıkta rekabet ancak muhafazakar ve demokrat insanların sendika
kurmaları ve geliştirmeleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Daha önce bu rekabeti
göremezsiniz. Yani, hizmet edenleri bir kenara bırakıyorum, bütün hizmet
edenlere, çalışanlara teşekkür ederim. Bu bir örgütlenmedir, çok da doğrudur,
öyle de olmalıdır ama işçileri sömüren, duygu sömürüsü yapan, ağlığa dönüştürenleri
de burada ben sizin dikkatinize sunmak istiyorum. Nitekim, bazı ağların
Kıbrıs’ın yarısını aldığına dair de birtakım rivayetleri ve oralara kaçtığını
da hepiniz, sizler biliyorsunuz.
Aslında, burada baktığımız zaman, yine işsizlik oranı bizim
iktidarımız döneminde azaltılmıştır, Avrupa Birliğindeki ekonomik krize rağmen.
Bakın, Avrupa Birliğinin ortalaması 12,1’dir, bizde yüzde 9-9,5’lar
civarındadır, genç nüfustaki işsizlik oranı da daha yüksektir.
Bu sorunun çözümü için bazı konuların aydınlatılmasında fayda var.
İşte, alt işverenlik veya taşeronluk nedir? Ne zaman başlanmıştır? Biraz önce
söyledim, 1936 yılından beri devam ediyor. Niçin çıkmıştır? Nerelerde
uygulanmaktadır? Üst yüklenici sorumlulukları nelerdir? Taşeronların yani alt
işveren çalışanlarının beklentisi nedir? Yapılan çalışmalar nereye gelmiştir?
Biraz size bunlardan bahsetmek istiyorum.
Alt işverenlik,
biliyorsunuz, bir iş yerinde dışarıdan hizmet alımıdır. Kısaca
özetlemeye çalışırsak, bazı konularda ihtisaslaşma olmuştur, daha hızlı hizmet
alma noktasında da kuruluşların böyle bir tercihi ortaya çıkmıştır.
Sendika üyesi olmaları önünde yasal bir engel olmamakla birlikte,
işçilerimizle kısa süreli yapılan sözleşmeler nedeniyle toplu iş sözleşmesi
yapmada sorunlar yaşamaktadır. İşte biraz önce bahsettiğim bizim
belediyelerimizin olduğu iş yerlerinde de bunun çözümü, gerçekleşen örnekleri
var.
Bunun yanında, işçilerimiz, özellikle kıdem tazminatında, yıllık
ücretli izinde ücretlerin tam ve zamanında ödenmesinde çeşitli hak kayıpları
yaşamaktadır ve dava açarak haklarını aramaktadır, almaya çalışmaktadır.
Özellikle, İş Kanunu’yla Kamu İhale Kanunu arasındaki uyuşmazlık nedeniyle kamu
kesiminde kıdem tazminatlarının değişen alt işverenler tarafından ödenmemesi
sonucunda, işçiler kıdem tazminatını ya hiç alamamakta ya da davalarla uzun
süreçlere yayılarak almaktadır. Bunun da önüne geçmemiz lazım.
Yargı makamlarınca kamu iş yerlerinde çalışan alt işveren
işçilerinin asıl işveren işçisi sayılmasına yönelik de birçok yargı kararı
verilmiştir. Bir vekilimiz biraz önce 4/C’lilerden bahsetti ama, siz de
biliyorsunuz, Hükûmetimiz yakın zamanda 100 binin üzerinde sözleşmeli personeli
kadroya alarak onlara bir müjde vermiş oldu; hepsi de memnun.
Alt işverenlikte yaşanan sorunların tespiti ve çözümü için Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın Başkanlığında taraflarla, sendikalarla,
işverenlerle, işçilerle birçok toplantı yapılmıştır. Bu toplantılar sonucunda
da birçok data ve veri elde edilmiştir. Bu elde edilen veriler ve datalar
Bakanlığımız tarafından değerlendirilmiş ve son noktaya gelmiştir. İnşallah,
hukuksal bir zemine ulaştırarak da “alt işverenlik” veya “taşeronluk” dediğimiz
sistemdeki işçilerimizin sorunlarını bu manada çözeceğiz.
Yine, Sayın Başbakanımızın katılımlarıyla, dokuz yıl aradan sonra,
26-27 Eylül 2013’te 10’uncu Çalışma Meclisi toplanmış, burada da üç temel
konuda -burada da taraflar var, bütün taraflar var- konuşma yapılmış, bunlardan
en önemlisi de taşeronluk meselesi ele alınmıştır.
Bakın, bu Meclisten sonra birtakım bilgiler ve önergeler kabul
edilmiştir. Bunları size aktarayım: “Taraflar ilke olarak alt işverenliğin
çalışma hayatının bir gerçeği olduğunu kabul etmektedir. Kamu kesiminde alt
işverenlik uygulamaları, 94 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi esas
alınarak ıslah edilmelidir. Alt işverenlik ilişkisinde işçiler lehine
kesinleşen yargı kararları dikkate alınarak çözüm yoluna gidilmelidir. Alt
işverenlerin değişmesine rağmen iş yerlerinde çalışmasını sürdüren işçilerin
kıdeme bağlı alacakları, tüm çalışma süreleri göz önünde bulundurularak
hesaplanmalıdır. İş Kanunu’nun 2’nci maddesine 2006 yılında eklenen sekizinci
ve dokuzuncu fıkralar kaldırılarak kamu kesimine yönelik çözüm üretilmelidir.”
İşte, sizin verdiğiniz önergeye uygun. “Alt işverenlikle ilgili dolaylı
yasalar, sosyal güvenlik, Kamu İhale ve Belediye Kanunu vesaire düzenlemeler İş
Kanunu’yla uyumlu hâle getirilmelidir. Alt işveren işçilerinin korunmasıyla
ilgili olarak İcra ve İflas Kanunu’nda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
Yine, Bakanlığımızın yaptığı çalışmalar sonucunda ne aşamaya
geldik, onları da söyleyeyim:
Alt işveren işçilerinin yıllık ücretli izinleri: Biliyorsunuz,
gerçekten bu konuda sıkıntı var. Neden? Girdi-çıktı yapılıyordu. Bakın, aslında
uygulamada üç yıllık ihalelerle bunu bir miktar aştık ama çözüme ulaştıramadık.
Ben de yaşadım yönetici olduğum zamanlarda. Biz mümkün mertebe maaşlarının
yatırılması, sigorta primlerinin yatırılmasından sonra ödüyorduk ki haklarını,
işçiler mağdur olmasın diye.
“Ücretlerin tam ve zamanında ödenmemesi durumunda alt işveren
işçisinin ücreti asıl işveren tarafından ödenecektir.” Bu zaten ödeniyor yani
hukuksal bir karşılığıdır bunun. “Kamu tarafından kıdem tazminatına hak kazanan
işçilere ödeme yapılarak bu hak kaybının önlenmesi sağlanacaktır.
İhaleler üç yıllık yapılmak suretiyle, alt işveren işçilerinin -en
az üç yıllık- örgütlenme haklarıyla toplu iş sözleşmesinden faydalanmaları
sağlanacaktır. Toplu iş sözleşmesi yapılması hâlinde alt işverene bu farkın
ödenmesine ilişkin düzenleme yapılması planlanmaktadır.” Son aşamadadır.
İnanıyorum ki kısa sürede gerek komisyonlara gerek Meclise gelerek bu taşeron
kardeşlerimizin, işçilerimizin beklentilerine hep beraber cevap vereceğiz,
onları da mutlu edeceğiz.
Yukarıda bahsettiğim problemlerin çözümü için… Gerçekten de büyük
sorunlar yaşıyoruz.
Ben, yani, burada daha fazla teferruata girmeyeyim ama şunu
söyleyeyim: Yani, biraz önce bahsettiğim gibi, biz işçi kardeşlerimizin
yanındayız, onların ekonomik refahının artırılmasının yanındayız, onların mutlu
olmasının yanındayız, bunun için çalışıyoruz. AK PARTİ iktidarları insan odaklı
bir siyaset yapıyorlar, bunun örnekleri de çok fazladır.
Bütün bu sorunlar tartışıldığından, problemler bilindiğinden
dolayı böyle bir Meclis araştırması önergesine ihtiyaç olmadığını düşünüyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çelebi.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacı konuşmasında
CHP’li belediyelerin taşeron uygulamalarıyla ilgili hiçbir uygulama yapmadığını
ifade etti ve partimize yönelik ve CHP’li belediyelere yönelik eleştiriler
getirdi. Onunla ilgili açıklama yapmak istiyorum.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Yok, sizin çözüm diye yaptığınız
uygulama...
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika süre veriyorum sataşma nedeniyle.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) – İzmir Belediyesinde sizin çözümünüz var
ya sıfır zamlı, onu söylüyorum.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi'nin, Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk’ün CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, biraz da siz
sakin olun şimdi.
“Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde taşeron çalıştırılıyor.”
diye bir değerlendirme var. Şimdi, bu, zorunlu; bu, çıkardığınız yasadan
kaynaklanıyor. Orada, o belediyenin o taşeron işçisini kadroya almaya hakkı var
mı? Yok. “Norm kadro” diye bir kadro var. Eğer onun üzerinden bir tek işçiye
belediye imkân verse o zaman onun hakkında soruşturma açılır ve büyük davalar
açılır. Şimdi, bir örnek: İzmir Büyükşehir -sürekli burada ifade edildiği için
söylüyorum- yaklaşık 10 bin kişi, daha önce taşerondaydı, şirket ihaleyi aldı,
başına da… Biliyorsunuz, o davalar öyle geldi. İhaleye fesat karıştırma
noktasındaki İzmir Büyükşehir Belediyesinin yaşadığı sorunun özü bu zaten. Hani
taşerondan aldığı, müteahhitten aldığı o paraları işçilerin cebine attığı için,
ondan dolayı sorgulandı, ondan dolayı yargılandı, ondan dolayı hakkında dava
açıldı. Bu, Konak Belediyesi için de geçerli. Bakın, şirketleri olan -siz de
söylediniz, çok güzel- büyükşehir belediyesi, İstanbul dâhil, ne yapabiliyor?
Şirket olunca orada sözleşme yapabiliyor. Şirket ihaleye çıkıyor, Halk Ekmek
ihaleye çıkıyor ve diyor ki: “Ben böyle bir şirketim.” İhaleye çıkma hakkı olan
veyahut da ihaleyi kazanan bir şirket olursa elbette orada toplu sözleşme
düzeni var. Ama ihaleye giren şirketlerin dışında eğer orada taşeron
çalışıyorsa ve ihaleyi de o şirket, belediye şirketi kazanamıyorsa asla oradaki
işçiler kadrolu çalıştırılamaz. Bunu bir kez daha buradan söylüyorum.
Artık, bu tip ezbercilik yapmak yerine gerçekten işçilere kadro
verilmesini istiyorum, gerçekten taşeron uygulamasının kaldırılmasını
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Kaldırılmasını istiyorum. İktidara
geldiğinizde 20 bin tane taşeron işçisi vardı kamuda, şu anda 700 bin tane var.
Siz taşeron cumhuriyeti yaptınız. Aradaki fark bu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı…
IV.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
3.- CHP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi ve arkadaşları tarafından Karayolları Genel
Müdürlüğü bünyesindeki taşeron işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 2/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 21 Şubat
2014 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yok.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.50
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, öneri
kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel
Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 561
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 3’üncü sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 561
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Sayı: 1035 21/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 21/2/2014 Cuma günü (bugün) yaptığı toplantıda
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, İç Tüzük’ün
19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mihrimah
Belma Satır
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 48 saat
geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmının 3’üncü sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
25 Şubat 2014 Salı günkü birleşiminde 133 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Yukarıda belirtilen birleşimde gece 24.00'te günlük programın
tamamlanamaması hâlinde günlük programın tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
561 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi
(2/2006)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki Madde Sayısı
1. BÖLÜM 1 ila 13’üncü maddeler 13
2. BÖLÜM 14 ila 26’ncı maddeler 13
Toplam Madde Sayısı 26
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Mehmet Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; grubumuzun önerisinin lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, grup önerimizde, AK PARTİ, Cumhuriyet Halk
Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisi milletvekillerinin vermiş olduğu bir
kısım kanun teklifleri 561 sıra sayısıyla bugün –önümüzde- basılmıştır. Bu
kanun teklifinin gündemin 3’üncü sırasına alınmak suretiyle görüşmelerine bugün
başlanması ve bitimine kadar Genel Kurulun çalışmalarına devam etmesi
önerilmektedir. İnşallah, biliyorsunuz, geçen hafta yaptığımız grup önerisinde
yarın da Meclisimizin çalışması öngörülmüştü. Aslında, bu gündem değişikliğiyle
normal çalışma periyodumuzun içerisinde Komisyondan çıkan bu kanun
görüşmelerinin bugün yapılmasını önermekteyiz.
26 maddelik bir kanun. Burada, çeşitli ihtiyaçları karşılayacak,
en son kamuoyunda da bilinen 5651 sayılı İnternet Yasası’nın 9/A maddesiyle
ilgili de düzenlemeler, önemli iyileştirmeler ve buna benzer çeşitli konularda
düzenlemeler, iyileştirici düzenlemeler getirilmektedir. 26 maddelik bu kanun
teklifi 2 bölüm hâlinde görüşülecektir.
Haftaya salı günü de gündemin 15’inci sırasına kadar olan işlerin
tamamlanmasına kadar Genel Kurulumuzun çalışmasını önermekteyiz.
Önerimize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Süleyman Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bugün Isparta’nın Yalvaç ilçesinin Ayvalı
köyünde defnedilen şehit uzman Gökhan Arslan kardeşime bir kez daha Allah’tan
rahmet diyorum. Kederli ailesine, hemşehrilerime ve aziz milletimize de sabır
ve başsağlığı temenni ediyorum.
Yine, ikinci husus, değerli arkadaşlar, sanıyorum bütün
milletvekillerine gelmiştir, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneğinin (TEMAD) bir
yazısı. Ben, iki gün önceki konuşmamda, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının
bir kısmının, eğer bu sorunlara bigâne kalınmaya devam edilirse ölüm orucuna
başlayacaklarını söylemiştim. Bu yazı sanıyorum hepinize gelmiştir. Bu,
gerçekten çok vahim bir durumdur; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görülmeyen, bugüne
kadar yaşanmayan bir durumdur. Bunun siyasi sorumluluğu, ordunun siyasi
sorumluluğunu taşıyan, başta Millî Savunma Bakanı olmak üzere, Hükûmete aittir.
Bu sorunun bir an önce çözülmesini, büyütülmeden çözülmesini Milliyetçi Hareket
Partisi olarak talep ettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, çoğulcu demokrasilerin kalbidir parlamento ve
buralarda konuşulur, toplum burada ortak dertlerine yine ortaklaşa çözüm arar.
Elbette, meclis -iktidarı içerisinden çıkaran- bir veya birden fazla partinin
oluşturduğu iktidar partileri, bir de bunları denetleyen muhalefet
partilerinden teşekkül eder. Her dönemde yasama organının çalıştırılması meclis
çoğunluğunun sorumluluğundadır. Bu dönem bu sorumluluk AKP'ye aittir. Kendisine
oy vermiş ya da vermemiş tüm kesimlerin görüşlerini Meclise taşıyabilme ve bu
ortak iradelerin yine millî irade, ortak bir irade şeklinde yasama ve denetim
sürecine yansımasının sorumluluğu, biraz önce de söylediğim gibi, Adalet ve
Kalkınma Partisinindir.
Her demokraside olduğu gibi çoğunluk partisinin ilk başvurması
gereken araç uzlaşmadır. Parlamenter sistemler, çoğulcu sistemler neredeyse
uzlaşma üzerine bina edilmiştir. AKP, elbette, Meclis gündemini belirlemede ana
aktör olmalıdır yani Mecliste bu yetki millet tarafından Adalet ve Kalkınma Partisine
verilmiştir ama muhalefetin de tıpkı kendisi gibi halka birtakım vaat ve
taahhütlerle sorumluluk alarak geldiğini unutmamalıdır ve onların iradesinin de
Meclise taşınmasıyla ilgili olumlu bir tavır takınmalıdır. Farklı görüşleri
temsil eden muhalefetin, Meclis kürsüsünden halkın gündemini ifade etmesine
izin verilmesi yani “Benim yeterli çoğunluğum var, dolayısıyla hiçbir partiye
ihtiyacım yok.” gibi bir tavırdan uzaklaşılması gerekmektedir. Bugüne kadar
bunun başarıldığını söylemek maalesef mümkün değildir. İşte, zaten Mecliste
yaşanan gerginliklerin ve Mecliste yaşanan kutuplaşmaların en önemli sebebi de
bu anlayıştır.
Değerli arkadaşlar, 2’nci dönemimi bitirmek üzereyim. Muhtemelen
muhalefet partisi içerisinde daha fazla, daha çok dönem görev yapmış
arkadaşlarımız da benimle aynı düşüncede olacaklardır. Bugüne kadar birçok kez
kanun teklifi, Meclis araştırma önergesi, teklif ve tasarılara yönelik
değişiklik önergeleri vermiş olduğumuz hâlde bunların hiçbirisi dikkate
alınmamıştır.
Değerli arkadaşlar, lütfen, kendinize bir sorun: Bu tekliflerin,
bu kürsüde ifade edilen sözlerin hepsi mi yanlıştır, bunların içerisinde hiç mi
sahip çıkabileceğiniz bir doğru yoktur? Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
AKP’nin mutlak çoğunluğunun takındığı tavır nedeniyle kendisi çalar, kendisi
oynar durumdadır. Bundan dolayı, Genel Kurul, eminim, burada bulunan kimseyi
memnun etmeyen bir şekilde, bırakın politik nezakete uymayı, genel adap ve
muaşerete de uymayacak bir müzakere ortamına sürüklenmiştir. Milletvekilleri birbirini
dinlememektedir. Milletvekilleri boş koltuklara hitap etmektedir. Yani, değerli
arkadaşlar, farklı cenahtan birisi dese ki: “Dünya yuvarlaktır ve kendi
etrafında dönmektedir.” Diğer taraf: “Hadi canım, bunu da nereden çıkardın?”
diyecek noktaya gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, açık İç Tüzük ihlalleri vardır. Her başkan
vekili, Meclisi âdeta kendi doğrularıyla yönetme gibi bir durum
sergilemektedir. Bunda Meclis başkan vekillerinin de çok fazla kabahati yoktur
çünkü bunun en büyük sebebi, İç Tüzük’te yaşanan ve günlük ihtiyaçları giderme
konusunda bir çözüm üretemeyen boşluklardır. 41’inci yılında Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü ve iki kanatlı Parlamento zamanında oluşturulmuş ve
hâlâ daha bu İç Tüzük’le bu müzakereleri, komisyon çalışmalarını yürütme
zorunluluğundadır. İç Tüzük yetersizdir değerli arkadaşlar. Birçok maddesi
uygulanamaz hâldedir. İç Tüzük’te yer almayan birçok uygulama da maalesef kural
hâline gelmiştir.
İki dönemde de kurulan İç Tüzük uzlaşma komisyonları maalesef bir
neticeye varamamıştır. Bunun üzerinde durmak lazım. Her parti kendi
zaviyesinden farklı açıklamalar getirebilir ancak AKP’nin bu İç Tüzük
çalışmalarında yeterli anlayış ve katkıyı vermemiş olduğunu söylemek
durumundayım. Muhalefet tarafından yapılan tüm öneriler değerli arkadaşlar, “İç
Tüzük’teki bu madde aynen muhafaza edilsin.” şeklinde âdeta püskürtülmüştür,
yeni bir, karşı bir öneri sunulmamıştır.
Bugün, komisyonlarda ve Genel Kurulda yaşanan kaos ve karmaşa
eminim ne milletvekillerinin ne de milletin hoşuna gitmektedir. Meclisin
itibarı maalesef tasvip edilemeyecek bir durumdadır. Milletin üzülerek
seyrettiği görüntüler, belki de bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda
milletvekilinin ısrarla hakaret, hatta küfür ve zor kullanmaya devam etmesi ve
bu şahısların açıkça partilerince uyarılmamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Disiplin cezaları dahi iktidar partisine ayrı muhalefet partilerine ayrı
uygulanmaktadır.
İktidar partisi gündemle o kadar sık ve lüzumsuz oynamaktadır ki
şu anda Meclis dışında bu müzakereleri izleme imkânı bulanlar ne yaptığını
bilmez bir topluluk şeklinde görmektedirler. Bunun anlamı şudur değerli
arkadaşlar: AKP yani iktidar yasama ev ödevine iyi hazırlanmamıştır. Bu
ödevlerini aynen, tembel öğrencilerin ödevlerini babalarının yapması gibi Hükûmet
yapmaktadır. Hükûmet 300 kişilik AKP çoğunluğunu da dikkate almamaktadır. Bir
gecede geçirilen yasalar -ki artık normal bir yasayı bilmiyorum kaç aydır
görüşemiyoruz- torba ve temel yasalar şeklinde Genel Kurula indirilmektedir,
iyi müzakere edilmediğinden dolayı da biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı onaylamış
olduğu hâlde yirmi dört saatte yeniden Meclis Genel Kurulunun gündemine
getirilmektedir.
Değerli arkadaşlar, yasaların nasıl yapılacağı İç Tüzük’te,
Anayasa’mızda mevcut. Eğer bu yasama sürecini bu şekilde ihlal ederseniz,
istismar ederseniz çok tehlikeli bir yolun da önünü açmış oluyorsunuz. Yasama
kalitesizliğine rıza göstermek hiçbir milletvekilinin kabulleneceği bir şey
olmamalıdır.
Değerli arkadaşlar, öyle yasalar gelmektedir ki devletin temel
yapısını ilgilendirmektedir, hatta insan hak ve hürriyetlerini yakından
ilgilendirmektedir. 2 milletvekilinin imzasıyla, kesinlikle bu iradeleri
küçümsediğimden söylemiyorum ama… Belki asırlık deneyimleri, tecrübeleri olan
kamu kurumlarının da bu taslaklara katkı vermesi gerekirken 2 milletvekilinin
teklifiyle getirilmekte ve Meclis, bu yasaları altyapısı tam doldurulmadan
görüşmek durumunda kalmaktadır. Maalesef, yasama işlevini, hele hele bu son
dönemde, Başbakan tek başına üstlenmiştir, Meclisin, özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekillerinin –kimse alınmasın bana- iradeleri ipotek
altındadır. Millet de bunu özellikle sizleri izlerken “Ben sana yetki verdim,
bu yetkiyi götür başka birine teslim et demedim.” diye izlemektedir.
Değerli arkadaşlar, Meclis maalesef halkın gerçek gündemlerini
görüşmekten uzaktır. Gerçek kitlelerin sorunları vardır, ocak yıkan problemler
vardır. Bu problemler yerine maalesef, bakanların çocuklarının, birtakım kirli
işlerin içerisinde olan iş adamlarının sorunlarını nasıl çözeriz diye âdeta bir
tiyatro oynanır gibi Meclis çalışmaya mahkûm edilmektedir.
Bütün bunlardan dolayı AKP grup önerisine ret oyu vereceğimizi
ifade eder, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Ramazan Can, Kırıkkale Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de Isparta’da bugün defnedilen şehidimize Allah’tan rahmet
diliyorum, yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunuyorum.
Grup önerimizle, 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin gündemin 3’üncü
sırasına alınarak, temel yasa şeklinde görüşülerek, 26 maddelik bu teklifin
görüşmelerinin bugün tamamlanmasını planlıyoruz.
Biliyorsunuz sayın milletvekilleri, on beş gündür Meclis yoğun bir
şekilde çalışıyor. İnşallah, gündemimizde planlanan programı önümüzdeki hafta
tamamlayarak seçimler için ara vermeyi planlıyoruz.
Grup önerimizin kabulünü Genel Kurulun takdirine arz ediyor,
tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; demin bir arkadaşımız “Biz insan odaklı bir partiyiz.” dedi.
Milletvekilleri insan değil mi?
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Ne alaka?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet “Ne alaka?”sını
anlatacağım.
Dün gece kaçta gittik? Dört buçuk. Evvelsi gün gece, geçen hafta,
evvelsi hafta?
Bir de siz bilmiyorsunuz; burada, örneğin Plan ve Bütçe
Komisyonunun bir kanunu geçerken yukarıda Komisyon topluyorlar. Bu kadar insan
odaklı bir parti insanları bu kadar ezer mi? Milletvekilinin onuru, şerefi,
haysiyeti yok mu?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Vatan için Meclis çalış…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Efendim?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Millet için çalışıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Allah Allah, Allah Allah!
Vatanıma milletime kurban olayım ama biz de bir insanız, biz de bir insanız.
Onun için…
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sizin de çabalarınız oluyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakika, laf atmayın,
dinleyin! Laf atmayın, dinleyin!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kutu konuşmuyor, kasa konuşmuyor, insan
konuşuyor, dinleyin!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – İnsan konuşuyor. Ben de
insanım.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hatibe niye müdahale ediyorsunuz?
Lütfen!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ben de insanım.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Müdahale etmiyorum “Sizin de çabalarınız
oluyor.” diyorum. Bana bakarak konuşmasın o zaman, Genel Kurula baksın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ben evvelsi gün Komisyondan
saat üçte çıktım, dün dört buçukta çıktım, bu sabah geldim. Dün bana karşı oy
yazısını yazdırıp bu kadar insanın iki ayağını bir pabuca koymaya gerek yok.
Karşı oy yazısı ve arkadaşlarımla beraber bu sabah da önerge hazırlamaya
geldim.
Şimdi, biz insan değil miyiz? Bir: Önce insan olmayı, insan
olduğumuzu bir kere hatırlamanızı rica ediyorum. Biz de insanız. İnsan olarak
haykırıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – İnsan olmayanlar insanın hâlinden anlamaz
ağabey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – İki: Sayın Bakanım, devlet
devamlılık ister. Birisi söz verdiği zaman devlet sözüne inanırım ben. İller
Bankası daha önce “Gel şu kadar verelim, parça parça verelim on beş yirmi günde
bir.” bir sürü belediyeye… Biz inanmak zorundayız o söz veren insanlara. Doğru
mu Sayın Bakanım? “Parça parça verelim, al, 3 milyon şimdi verelim, 5 milyon
bir ay sonra verelim.” Öldü! 17 Aralık oldu, çam devrildi, İller Bankasında
herkes altüst oldu.
Beyefendi, ben belediyeyim, başlamış işlerimi bitirmek zorundayım.
Bana söz verdiniz, devlet sözüne inanmayacağım da kime inanacağım? Söz
verdiklerinizi niçin yapmıyorsunuz Sayın Bakanım? Size eğer söz verilmedi…
Beyefendi, devlet devamlılık ister, “Ben değilim” demeyin. Sizden önce, Banka
yönetimi orada, sizden önceki Sayın Bakan orada. Sorun, “Biz söz verdik mi,
vermedik mi?” Yani bu belediyeleri zor duruma düşürmek, hakikaten, size zevk
veriyor mu Sayın Bakanım, zevk alıyor musunuz? Eğer “Söz verdik, vermiyoruz.”
diyorsanız, o başka bir şey. 17 Aralık, 17 Ocak, 17 Şubat, daha hiçbir şey yok.
Arkadaşlar, devlet devamlılık ister. Sözünüzü yerine getirin. Eğer
getirmiyoruz diyorsanız bunu da mertçe, dürüstçe söyleyin. Siz söz verdiniz.
Zatıalinize söylemiyorum, Banka yönetimi orada, Bakanlık orada.
İki, İller Bankası Bakanlığınıza bağlı değildir, özerk bir
kurumdur. Özerk bir kurumu da bu kadar siyasi baskı altına almak da hiçbir şeye
yakışmaz. Orası bir banka. Ama siz engel oluyorsunuz, zatıalinizi
kastetmiyorum. Ha, iki aylık sürede de zatıaliniz bunları verdirmiyorsunuz.
Bir başka konu: Bir yasa geliyor, biraz sonra başlayacağız.
Dikkatinizi çekmek istiyorum. O yasanın 23 ve 24’üncü maddesine bir bakın:
Şehir hastaneleri.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede kim bir çivi çakıyorsa önünde
saygıyla eğiliyorum, şükran duyuyorum, hele bir hastaneyse. Ancak birkaç rakam
söyleyeceğim. Vicdanlarınıza sesleniyorum, vicdanlarınıza: 17 hastane devlete
17 milyara mal oluyor yani aşağı yukarı her bir hastane 500 bin dolar, 500 bin
dolar her bir hastane. 17 hastane 17 milyar Türk lirası. 500 bin dolar,
dikkatinizi çekiyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Milyon dolar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – 500 milyon dolar her bir
hastane. On yılda bu hastanelere devlet 17 milyar para ödeyecek. İki: Bunlar
ihale edilirken –vicdanlarınıza sesleniyorum- Kayseri’deki hastanenin
metrekaresi kaç paraya ihale edildi? Zannediyorum ki 1.400 TL. Ama bir başka
şehirdeki bir hastanenin metrekaresinin 3 bin TL’ye ihale edilmesine ne
dersiniz? 17 hastanede 1.500 TL’yle 3 bin TL arasında bir fiyat farkı olur mu?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Olabilir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Nasıl olur efendim? Arsa…
Metrekare fiyatı belli, betonu belli, demiri belli, her şeyi. Nasıl olabilir
efendim, nasıl olabilir? Aynı standart, her şey aynı. Nasıl olabilir ya? Biri
1.400 lira, biri 3 bin lira ya! Olur mu böyle bir şey arkadaşlar!
İki: Şimdi, bu kanunda burada iki maddeyle bir şey yapmaya
çalışıyorlar. Dikkatinizi çekiyorum, vicdanlarınıza sesleniyorum: Sözleşmesi
imzalanmış bu hastanelerle ilgili bakanın sözleşmeyi değiştirmesi, tüm şartları
yeniden değiştirmeye bakana yetki veriyor. Arkadaşlar, maç başlamış, başlayan
bir maçta… Eğer böyle olacağını bilsem, sayın bakanın sonradan alacağı bir
yetkiyle birtakım şeyleri değiştireceğini bilsem ben de bu ihaleye girerdim.
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sen ihaleyi alamazdın.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Anayasa Mahkemesi sizi reddetmiş, bilgin olsun. Bu arada bu son
dakika haberi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Neyse, neyi reddederse etsin.
Yani biz neye reddedildiğimizi Mehmet Bey, biliriz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ağabey, sana sadece katkı olsun diye
söyledim. Son dakika…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Neyi?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – HSYK’yla ilgili.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ha, onu bilemiyorum, neyi
reddettiğini bilemiyorum, ben HSYK’yla ilgili konuşmuyorum. Ben burada şunu
konuşuyorum Mehmet Bey: Biraz sonra gelecek, Sağlık Bakanlığı metrekaresini
1.400 liraya da ihale etmiş… Mehmet Bey, dikkatinizi çekerim, 1.400 lira, 3 bin
lira, demiri belli, çimentosu belli, her şeyi belli.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bizde yolsuzluk olmaz, rahat ol.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Allah Allah!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Mevlüt ağabey, rahat ol.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen Genel Kurula hitap edin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bu ne ya! Ya, günahtan kork
Mehmet ağabey, “Yolsuzluk olmaz.” deme ya.
BAŞKAN – Sayın Metiner, lütfen…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ne var konuşuyoruz, sohbet ediyoruz.
BAŞKAN – Usul bu değil ki ama.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – O memnun, ben memnun.
BAŞKAN – Bu, usul değil, hayır. Genel Kurul memnun değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ben bu 2 maddeyle ilgili
dikkatinizi çekeceğim. Yine, anlaşma imzalanmış, her şey bitmiş. Beylerin bir
de cebine üst hakkı koyuyorsunuz, etraftaki hazine arazileri için diyorsunuz
ki: “Al, buraya tesis yaptır, sana üst hakkını da veriyoruz.”
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hastanenin olduğunu yerle ilgili?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, hastanenin olduğu yerle
ilgili söylüyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Üst kullanım hakkı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, üst kullanım hakkı. O da
yandan çarklı, yandan. Süreyya Bey, bilir misin yandan çarkı? Yandan çarkı
bilir misiniz? Yandan çarklı o da.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Biz bilmiyoruz efendim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bilenlere sor ağabey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Peki, Ben dikkatlerinize
sunuyorum, vicdanlarınıza sesleniyorum.
1.400 lira, 3 bin lira; kimi hastaneleri 1.400 liraya ihale etmiş…
Sadece vicdanlarına sesleniyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hastanenin içinde ne var, ne yok,
nasıl bir durumda?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Her şey aynı standarttır.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Proje nedir?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Tabii, tabii, tabii, siz çok
iyi biliyorsunuz Süreyya Sadi Bilgiç Bey, onun için sizin bilginize inanırım.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Allah razı olsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sağ olun, sağ olun. Siz
Bilgiç’siniz ya!
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sağ olun, sağ olun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Eğer çok iyi bildiğinizi
bildiğim hâlde masaya vurmamanızı da…
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen Genel Kurula hitap edin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Masaya vurmamanızı da
garipsiyorum.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, karşılıklı konuşmayalım lütfen.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Garipsiyorum… Garipsiyorum…
Masaya vuracaksın. Sizin kişiliğiniz masaya vurur! Siz, haksızlığı ve
hukuksuzluğu sevmezsiniz ama ne hikmetse masaya vurmuyorsunuz. Sizi engelleyen
nedir acaba?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Vurdum, vurdum, ses geldi Sayın
Aslanoğlu, sıkıntı yok!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben
dikkatlerinize sundum, vicdanlarınıza sundum. Herhâlde yarın sabah yedide,
sekizde çıkacağız. Bunu da şimdiden söylüyorum.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Ne güzel!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ne güzel, çalışalım, değil mi
efendim? Tabii tabii…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kendinizi ona göre ayarlayın!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hanımefendi, tabii, biz de
mutlu oluruz. Onun için, sabah çorbamızı içer, gider yatarız. Bunun için,
sabahın çok seherinde gelecek bu maddeler. Bugünden dikkatinizi çekmek istedim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı…
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) –Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN - Ne diye cevap vereceksiniz Sayın Bakan?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Evet, sataştım efendim,
sataştım, İller Bankası konusunda sataştım.
BAŞKAN – Efendim?
Lütfen kalkar mısınız, bir izah edin, ne için söz istiyorsunuz?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – İller
Bankasıyla ilgili sorular sordu. İki dakika içerisinde…
BAŞKAN – Hayır, soru sormaya cevap verilmez efendim. Eğer sataşma
varsa şey yaparsınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sataştım, sataştım Sayın
Başkan.
BAŞKAN – AK PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
Elektronik cihazla…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yapma ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kabul edilmedi… El kaldırdılar Sayın
Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Başkan, sen bu işleri bilirsin ya!
BAŞKAN – “Karar yeter sayısı” dediniz beyefendi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Onlar kabul etmedi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Karar yeter sayısı yok efendim,
görüyorsunuz.
BAŞKAN – E, anladım da “Karar yeter sayısı.” dediniz.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır; AK
PARTİ grup önerisi kabul edilmiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, “Sayın Bakana
sataştım” diyorum, daha ne diyeceğim.
BAŞKAN - Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
VI.- SEÇİMLER
A)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.- İçişleri Komisyonunda açık
bulunan ve AK PARTİ Grubuna düşen 1 üyeliğe Çankırı Milletvekili İdris Şahin
seçilmesi
BAŞKAN – İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma
Partisi grubuna düşen 1 üyelik için Çankırı Milletvekili İdris Şahin aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmesine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sıraya alınan, Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve
Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek ile 80 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili İbrahim
Yiğit ve Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ile 3 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Malatya Milletvekili
Mahmut Mücahit Fındıklı ve Muş Milletvekili Faruk Işık ile 34 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Isparta Milletvekili Süreyya
Sadi Bilgiç ve Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek ile 80 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
İbrahim Yiğit ve Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ile 3 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Muş Milletvekili Faruk Işık ile 34
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (2/2006, 2/2007,
2/2008, 2/2009, 2/2010) (S. Sayısı: 561) (x)
(x) 561 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 561 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif İç
Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu
nedenle teklif tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi
kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir saniye…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, usulen bunun görüşülmesi
doğru değildir çünkü İç Tüzük’e aykırı bir şekilde -Komisyonda da belirttik-
kırk sekiz saat geçmeden, teklif akşam sekiz buçukta gelmiş, sabahleyin mevcut
olan bir torba kanun tasarısına eklenmiştir. Usulen kırk sekiz saat geçmeden bu
kanun teklifinin alınarak diğerleriyle birleştirilmesi İç Tüzük’e aykırıdır.
Dolayısıyla şu anda görüşülmesi doğru değildir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Genel Kurul kararı var.
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Eğer bunu şu anda görüştürecekseniz bu
tutumunuz hakkında usul tartışması açıyorum çünkü…
BAŞKAN – Usul tartışması açacağım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aleyhte…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Lehte… Lehte…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Aleyhte…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Lehte…
BAŞKAN – İki tane “lehte”, birer “aleyhte”, yazıyoruz.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Benimki lehte Sayın Başkan. Tutanaklara bakarsınız. Arkadan bağırıyorum.
BAŞKAN – Aranızda anlaşın gelin lütfen ya, ben bilemem.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Bakın tutanaklara, bakın.
BAŞKAN – O zaman ara vereceğim, zabıtlara bakacağım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Verin, bakın efendim.
BAŞKAN – Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.33
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Söz konusu 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam
edilmesi yönündeki tutumum üzerinde usul tartışması açmıştım. Şimdi söz
vereceğim, tutanakları getirttim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir şey istirham edeceğim.
BAŞKAN – Bir saniye, şu tutanakları da okuyayım da Sayın Vural,
vereceğim.
“Başkan – Usul tartışması açacağım.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) – Aleyhte…
Hasip Kaplan (Şırnak) – Aleyhte…
Ali Rıza Öztürk (Mersin) – Lehte...
Mustafa Elitaş (Kayseri) – Lehte…”
Dolayısıyla belirlenmiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, usul tartışmasını kim
açıyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz açıyorsunuz.
BAŞKAN – Siz söylediniz ya, talep ettiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Peki, Mehmet Günal’ınki nerede? “Usul
tartışması açıyorum, lehte, aleyhte” derken…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kim istedi efendim bu usul
tartışmasını?
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Söylüyorum “Usul tartışması açın.” diyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Zaten “Usul tartışması açılsın.”
diyen kendisi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Lehte” diye söylüyorum.
BAŞKAN – Anladım, talep sizden geldi Sayın Günal.
Evet, sonra da, Sayın Elitaş’tan sonra da siz “aleyhte” dediniz;
ben tutanakları okudum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) -
Hayır, usul tartışmasını açan kim?
BAŞKAN – İlk söz sizin hakkınız ona itirazım yok, doğru yani; ona
göre şey yapacağız, sıralamayı da söyledim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir)- Şimdi efendim, usul tartışması açacaksınız
ama şunu istirham ediyorum, sizden şu tespiti yapmanızı istirham ediyorum:
Görüşmekte olduğumuz bu sıra sayısında yer alan kanun tekliflerinden biri kırk
sekiz saat geçmeden gündeme alındı mı alınmadı mı? Başkanlık olarak önce,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna bu konuda bilgi verin.
BAŞKAN – Bu konuyla ilgili mi?
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, evet.
BAŞKAN – Evet alınıyor, doğru.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani önce bize…
BAŞKAN – Kırk sekiz saat geçmeden alınıyor..
OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman alınamaz efendim. İfade ettiğiniz
gibi İç Tüzük’e göre alınması mümkün değil.
BAŞKAN – Ama daha önceki uygulamalar da var, izahını yapacağım
Sayın Vural. Bu itiraz…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bakın Sayın Başkan, istirham ediyorum:
Bakın, bundan önce Danışma Kurulu kararıyla komisyonlarda kırk sekiz saat
geçmeden diye birçok önergeyi biz de beraber, birlikte de imzaladık.
Şimdi, açıkça İç Tüzük’e göre, bundan önce olabilir olmayabilir
ama böyle bir konu, siz muttali oldunuz, muttali olduğunuza göre İç Tüzük’e
göre “alınamaz” diyor. Yani açıkça siz söylediniz, kırk sekiz saat geçmeden
alınmış. Bu, İç Tüzük ihlali olduğu için o önerge, o teklif görüşülemez.
BAŞKAN – Görüşlerimi bildireyim mi daha önceki uygulamaları da
anlatarak?
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bakın, uygulamalar… Lütfen istirham
ediyorum, ben de size daha önceki uygulamalarda, lütfen o uygulamaları ifade
eden Kanunlar Kararlar, komisyonda kırk sekiz saat geçmeden önce görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu kararlarını da göstersin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle bir usul yok!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Aksi kararlar da var geçmiş
uygulamalarda.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani böyle bir şey olabilir mi efendim?
Geçmişte… O zaman “Kırk sekiz saate hiçbir zaman gerek yok, istediğin zaman
olabilir.” deyin. Yani Sayın Başkan açıkça… Ha bunu siz söylediniz “Kırk sekiz
saat geçmeden alınmış.” Bu açıkça İç Tüzük ihlalidir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, hayır, şu anda bu işlemde,
komisyonda değil o.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Komisyonu mu soruyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyonda diyorum tabii, şu andaki değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tamam, onu diyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, siz kürsü hâkimliği yapmış
insansınız.
BAŞKAN – Komisyon bir açıklama yapsın efendim bu konuda. Komisyona
bir açıklama verelim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Şu andaki değil efendim. Yani komisyonda
kırk sekiz saat geçmeden alınmış. Kaldı ki görüyorsunuz Adalet ve Kalkınma
Partisinin önerisinde kanun teklifinin kırk sekiz saat geçmeden 3’üncü sırasına
alınmasına ilişkin bir karar var ama komisyonun gündeme alınması için bir
kararı yok. Komisyon yasa dışı, İç Tüzük dışı bir işlemle almış.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Aynen öyle oldu.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Sayın Başkanım, Komisyon olarak bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Efendim, İç Tüzük açısından Komisyonda yanlış bir işlem
yapılmamıştır. İç Tüzük 35’inci madde “Komisyonlar, kendilerine havale edilen
kanun tasarı veya tekliflerini aynen veya değiştirerek kabul veya
reddedebilirler; birbirleriyle ilgili gördüklerini birleştirerek
görüşebilirler.” der.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – 36’yı okuyun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – 36’da da “Komisyonlara havale edilen işlerin görüşülmesine, havale
tarihinden itibaren kırk sekiz saat sonra başlanabilir. Komisyona havale edilen
evrak, komisyon başkanlığınca resen veya komisyon üyelerinden beşi tarafından
yazıyla istenirse, bastırılarak komisyon üyelerine dağıtılır. Bu takdirde, söz
konusu süre, dağıtım tarihinden itibaren başlar.” diyor. Ancak burada esas
olarak alınan teklif, ilk komisyona aktarılan, Süreyya Sadi Bilgiç’in birinci
imza sahibi olduğu tekliftir. Onun üzerinden gidilmiştir. Sonra arka arkaya
diğer gelen teklifler de Komisyonun onayı alınarak burada birleştirme
yapılmıştır. İç Tüzük madde 26’ya baktığınızda şunu söylemektedir: “Komisyon
gündemine hâkimdir, üyeleri tarafından gündeme alınması teklif edilen işler
hakkında karar verir.” İç Tüzük 26’nci maddeye istinaden de bu birleştirme
Sayın Hasip Kaplan’ın teklifinin birleştirilmesi yapılarak diğer teklifle
birlikte görüşülmüştür.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, “Komisyon gündemine hâkimdir.”
demesi İç Tüzük 48’i aşma hakkı vermez. O zaman imzasız önergeleri de kabul et,
gündeme ben geçiyorum de. Böyle bir şey olabilir mi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet, usul tartışmasında söz vereceğim, zaten söz
talebiniz var Sayın Kaplan, vereceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir de istirham ediyorum…
BAŞKAN – Şimdi, tutanakları da incelediğimizde Sayın…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bir konu daha var. Bunu da tutanaklara
girmesi açısından söylüyorum. Sayın Başkan, havaleler var burada Sayın Ayşe Nur
Bahçekapılı’nın imzaları olan. Sizden istirham ediyorum. Gerçekten bu imzaları,
bu imzayı bir inceleyin, inceleyin.
BAŞKAN – Ne diye Sayın Vural?
OKTAY VURAL (İzmir) – Göstereyim ben size.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ayrıca da bir usulsüzlük var. Yeni madde
nereden geldi, yeni madde?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İç Tüzük’te açık bir hüküm varken
“Uygulamalar böyle.” diyemezsiniz. Siz, efendim, kürsü hâkimliği yaptınız. Açık
hüküm varken teamüle bakar mısınız?
BAŞKAN – Usul tartışması… Evet, teamülden bahsettim ben zaten.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Açık hüküm var efendim.
BAŞKAN – “Daha önce uygulamalar bu şekilde.” diye teamülden
bahsettim Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ama efendim, açık hüküm var, açık.
OKTAY VURAL (İzmir) – Aksine uygulamalar da var. Dolayısıyla İç
Tüzük’ü bu şekilde, eylemli bir şekilde değiştirmeniz mümkün değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yılmaz Bey, siz hukukçusunuz. Açık
bir hüküm varken bakılır mı uygulamaya?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Şimdi, “Aksine bir karar olmadıkça” diyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir de burada 5-6 tane yeni
madde var. Bu yeni maddeler nereden çıkmış? Komisyon raporu görüşülemez bakın.
Komisyon raporunda 8-10 tane yeni madde var. Bunlar nasıl gelmiş? 35’inci
maddeye aykırı. Yeni maddeyi nereden buldunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Diğer teklifleri inceleyin Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, burada yeni madde
diyorsunuz. Yeni maddeyi nerede, kim teklif etti?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Var efendim orada.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, efendim yok.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Gündemde teklifler var. Bakın, siz tekliflere bakın.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, 35’inci maddeye göre Komisyon madde
teklif edemez.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Siz tekliflere bakın.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teklif yok. Burada ne demişsin? Senin
raporunda ne demişsin? Yeni madde diyorsun. Yeni maddeyi nereden çıkardın?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Birleştirilen tekliflere bakın.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir de yeni madde var. Bakın,
Komisyon raporunda yeni madde var. Bu yeni maddeler nereden çıkmış, onu bir açıklasın.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Birleştirilen teklifler diyorum, onlara bakın.
BAŞKAN – Lehte ve aleyhte söz vereceğim.
Sayın Öztürk, lehte size söz veriyorum önce.
Buyurun Sayın Öztürk.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 561 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nde yer alan tekliflerden birinin kırk sekiz saat geçmeden mevcut olan
bir torba kanun teklifine eklenerek komisyon gündemine alınmasının ve Genel
Kurulda görüşmelerinin yapılmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasının şekil ve şartları İç Tüzük’te
belirlenmiştir. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında
öncelikle İç Tüzük’te yazılı olan kurallara uymak zorundadır. Burada açıkça
hüküm olmayan durumlarda teamüllere, içtihatlara bakılır ve Başkanlık Divanı
bir konuda öncelikle uygulamaların mı ya da İç Tüzük hükümlerinin mi
uygulanacağı konusunda bir takdir hakkına sahip değildir. Başkanlık Divanının
yapması gereken İç Tüzük hükümlerine uymaktır.
Burada tartışma konusu olan husus, görüşülmekte olan teklifin
Genel Kurula AKP grup önerisiyle kırk sekiz saat geçmeden getirilip
getirilmeyeceğine ilişkin değildir. Buradaki mesele, İç Tüzük’ün 36’ncı maddesinden
kaynaklanan bir anlaşmazlık söz konusudur. Şöyle ki, görüşülmekte olan bir
kanun komisyonda görüşülürken 19 Şubat akşamı saat 20.24’te bir teklif geliyor
komisyona; komisyona gelen bu ikinci teklif hiç bekletilmeden, görüşülmekte
olan teklifle birleştirilerek Genel Kurula getiriliyor. Buradaki itiraz edilen
husus, bugün görüşülecek olan bu teklifin 19/2 saat 20.24’te geldikten sonra
19/2 saat 20.24; 20/2 saat 20.24; 21/2 saat 20.24, yani bugün saat 20.24’ten
sonra komisyonun bunu görüşmesi mümkündür. Aksi takdirde, komisyon, elde
görüşmekte olduğu bir teklifi ya da tasarıyı o anda gelen başka bir tasarıyı
onunla birleştirerek Tüzük’ü dolanma yoluna gidemez. Tüzük’ün açık hükümlerinde
bu konuda hiçbir düzenleme yoktur. Böylesine bir uygulama da İç Tüzük hükmünü
dolanmaya yoluna yöneliktir.
Dolayısıyla, Başkanlığınızın bu yöndeki davranışının doğru
olmadığını ancak komisyondan gelen işlerin kırk sekiz saat geçmeden AKP grup
önerisiyle ya da komisyon ya da Hükûmetten birisinin talebiyle görüşülebileceği
açıktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen, tutanaklara göre 1’inci sırada Sayın Hasip
Kaplan görünüyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, usul tartışmasını açan Sayın
Günal.
BAŞKAN – Biliyorum, biliyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ben sözü devrediyorum çünkü usul
tartışmasını açan kendisi. Önce ona verilir, sonra gerisi. Şimdi ben öndeyim
diye önce konuşmam olmaz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim ama bu
usulün de cılkı çıktı, her şeyin de cılkı çıktı, kusura bakmayın yani. Böyle
kanun yapılmaz. Böyle bir şey olur mu ya! Bu İç Tüzük ne işe yarıyor. Daha önce
attım, çiğnemiştim İçişlerini yaparken. Yine mi atayım herkesin önünde ya! Ayıp
ya!
ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir daha… Bir daha… Bir daha…
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ayıp ya! Nasıl okuyorsunuz, okuduğunuzu
nasıl anlıyorsunuz!
Sayın Başkanım, 36’ncı madde ne diyor? Bakın, bekleme süresi
komisyonlarda.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bir de 52’yi oku.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – “Komisyonlara havale edilen işlerin
görüşülmesine, havale tarihinden itibaren kırksekiz saat sonra başlanabilir.”
Bir daha okuyorum: “…kırksekiz saat sonra başlanabilir.”
Bir, Başkanlık, Sayın Başkan, Kanunlar Kararlar siz ne
yapıyorsunuz? Eskiden bunun üstüne havale saatini atardınız. Nerede, bir
gösterin bakalım!
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ne bağırıyorsun ya! Dövmüşe dönmek…
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Dövmekten beter etmem lazım tam tersine,
gerekirse ağır konuşmam lazım.
Bakın, bunların hepsine tarih değil sadece, saat damgası
basılırdı. Kanunlar Kararlar niye basmıyor?
Bakın, birleştirilen tekliflerden bir tanesi Sayın Çalışkan ve
Sayın Yiğit’in teklifi. TBMM Başkanı, imza yok bize dağıtılanda. Demek ki
dağıtmadan önce zamanında imzalatamamışsınız. İmzasız bir havale olur mu?
Üstüne kaşeyi bas…
Ne zaman imzalattın ya da bana dağıtırken imzalatmamışsın.
Komisyonda bize gündeme ilişkin Sayın Başkan Vekilimizin…
OKTAY VURAL (İzmir) – İmzasız…
MEHMET GÜNAL (Devamla) - İmzasız dağıtmışsınız.
OKTAY VURAL (İzmir) – İmzasız nasıl dağıtılıyor Sayın Başkan?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bunları siz değerlendireceksiniz,
oturumu siz yönetiyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Diğer imzalatılana bakalım. Buradan
gösteriyorum size.
Değerli arkadaşlar, diğerinde imza var. Sayın Bahçekapılı’nın
imzasını birisi atmış yerine. Öyle görünüyor. Bakın orada kaldı bir tanesi, bir
tanesi normal imza. Vereceğim, Kanunlar Kararlar baksın. Sayın Bahçekapılı’nın
her yerde imzası var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Cumhurbaşkanı vekiliyken imzalamış.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ya, bu kadar olur mu alelacele
getireceğiz diye bu teklifi?
Değerli arkadaşlar, düştüğünüz durumun nedeni neden? Burada
herkesi baskı altına alıp bir kanun çıkarıyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanına
gidiyor, henüz daha imzası kurumadan yeniden buraya kanun getiriyorsunuz,
kılıfına uyduracağız derken… Akşam sekiz buçukta gelen kanunu sabah on buçukta
nasıl ekleyeceksiniz?
“Usule aykırı.” dedik Sayın Başkanım. Orada Komisyon Başkanına da
söyledik. Ancak artık bu parmak demokrasisi var ya. Başka bir işe yaramıyor
parmaklar, indirelim, kaldıralım. “E bizim çoğunluğumuz var.”
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bu nasıl bir ifade ya? Neyimizi
kaldıracağız, parmak kaldıracağız tabii.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Peki, bu İç Tüzük ne işe yarıyor? Bu İç
Tüzük ne işe yarıyor? Kırk sekiz saat…
AHMET YENİ (Samsun) – 100 bin oyla geldim, 100 bin. Hakaret
edemezsin.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – 100 bin oy ki bu İç Tüzük’ü kaldırmıyor!
100 bin oy kanuna uymama hakkı getirmiyor!
AHMET YENİ (Samsun) – Millete hakaret etme, millete!
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ben de 178 bin oyla geldim, sen 100 binle
gelmişsin.
AHMET YENİ (Samsun) – Millete hakaret etme!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Milletle alakası yok.
AHMET YENİ (Samsun) – Parmak dediğin millet, millet!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu sizin iş bilmezliğinizle ilgili.
AHMET YENİ (Samsun) – Konuştuğunuzu kulağınız duysun.
MEHMET GÜNAL (Devamla)- İç Tüzük’e aykırı bir şekilde komisyonda
alakası olmayan maddeler korsan olarak birleştirilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sahtekârlık…
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yanlıştır. Sayın Bilgiç diyor ki: “Sayın
Kaplan’ınkini birleştirdim.” O da yanlıştır. 19’unda gelen teklif
birleştirilmez. Sayın Kaplan’ın söylediği eski tekliflerdi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) - Eski teklifler bizde değil, Adalet Komisyonunda.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yani İnternet yasasına karşı mı
geliyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Onun için, kusura bakmayın. Bu, İç
Tüzük’e aykırıdır, bunun görüşülmemesi gerekiyor diyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Ya, parmak demokrasisi ne demek yahu!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Parmak demokrasisi” tabii...
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Kaldıracağız tabii parmağı, oradan
geldik buraya. Siz kaldırmıyor musunuz parmağınızı?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Mehmet
Bey, İnternet’e özgürlüğe “Hayır.” mı diyorsunuz?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Parmak demokrasisi… İç Tüzük’e aykırı şey
parmakla yapılıyor.
BAŞKAN - Lehte söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şunu herkes çok iyi bilsin.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Demokrasi kurallardır, parmak kalkar. Ya
darbe olur ya parmak kalkar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bülent…
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Çok rahatsız edici bir ifade Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 30 Mart tarihinde seçim yapılacak. Bu
ülkede yaşayan 51 milyon vatandaş seçmen kütüğüne kayıtlı; gidecek, oy verecek.
Onlar temsilcilerini seçecekler, temsilciler de seçildikleri yerden ellerini
kaldırarak oy verecekler.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neye göre? İç Tüzük’e göre.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Seçildikleri yerlerde…
Bakın, biz 12 Haziran seçimlerinde bu milletten yetkiyi aldık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “İstediğini yap.” demiyor yetki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - “Egemenlik, kayıtsız şartsız
milletindir.” diyor. Bu oylamalarda, elektronik oylamalarda parmak izi
verdiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – “Sahtekârlık yapın.” demiyor. “Sahte
imza at.” demiyor. Sahtekârlık yapmak üzere yetki almadınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yetki “Buna uyacaksın.” diyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hatibi bir dinleyelim, lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, bizim gruba hep müdahale
ediyorsunuz ama muhalefet iktidara bağırırken hiç müdahale etmiyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ne alakası var yahu! Başkan vekili
yerine sahte imza at…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yetki “Buna uyacaksın.” diyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, bu parmaklar milletin
parmaklarıdır. Bu parmaklar milleti temsil etmektedir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yerine sahte
imza atmışsınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – O millet de size yetkiyi…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Buradaki sayı millî iradenin
tecellisidir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu da milletin hukukudur. Bu tüzük de
milletin İç Tüzük’üdür.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Eğer, siz, bu millete gerekli şekilde
anlatabilseydiniz…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Millet size “Sahterkârlık yap.” diye oy
vermedi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sahte imzayı kim attı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu İç Tüzük’te yazıyor mu Sayın Vural
bana hakaret etmek? Benim sözümü kesmek yazıyor mu? Benim sözümü kesmek İç
Tüzük’te yazıyor mu? Sayın Vural, bana İç Tüzük’ü gösterirken benim sözümü
kesmeyeceksiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Alıştınız tabii, alıştınız aykırı iş ve
eylemler yapmaya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İç Tüzük’ü gösterirken sözümü
kesmeyeceksiniz benim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Delikanlı olun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, siz, eğer, bu millete meramınızı
anlatabilseydiniz sizin parmak sayınız 50 olmazdı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu
parmaklar da milletin parmağı. Milletin hukukunu ayaklar altına alıyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Meramınızı anlatamadığınızdan dolayı
size millet parmaklarını vermemiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
“Sahtekârlık yapın.” diye oy vermedi bu millet! Sahtekârlık
yapıyorsunuz. Sahtekârlar var burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Buradaki kalkan her el, elektronik
sisteme giren her oy milletin parmağıdır, milletin elidir. Siz, burada, milleti
hor görerek milletten oyu alamazsınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ayşenur Bahçekapılı’nın imzasını hangi
parmak attı? Hangi parmak attı, kaldır bakayım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz ne imzalar atıyorsunuz, sahtekârlar!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Milleti hor gördüğünüzden dolayı millet
sizi hep 50 milletvekiliyle buraya gönderiyor. Eğer millî iradeye siz saygı
duysaydınız, bu milletin parmaklarını siz hor görmeseydiniz millet size gerekli
olarak verirdi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Senin hukuka saygın yok. Sen namus ve şeref
üzerine yemin içtin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O İç Tüzük’ü eline alarak İç Tüzük’ü çiğneme.
İç Tüzük’ü eline alarak…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bak, namus ve şeref üzerine yemin ettin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Vural, İç Tüzük’ü eline alarak İç
Tüzük’ü çiğneme.
OKTAY VURAL (İzmir) – Namus ve şerefini ayaklar altına alıyorsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Burada usul tartışması yapıyoruz. Ne
yapıyoruz? İç Tüzük diyoruz. Şu anda sen o İç Tüzük’ü sallayarak İç Tüzük’ü
çiğniyorsun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sahte imzalar var, sahte imzalar!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
14 Şubat tarihinde Meclis Başkanlığı tarafından Plan ve Bütçe Komisyonuna
havale edilmiş Sayın Süreyya Bilgiç’in kanun teklifi var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hangi parmak buna imza attı, elini
kaldırsın o zaman. Kim attı bu imzayı? Bu imzayı kim attı, elini kaldırsın. O
parmağı bir görelim bakalım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Korsan imzalar, sahte imzalar!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Komisyonda görüşülme tarihi 19
Şubattır. İç Tüzük’ün ilgili maddesine göre kırk sekiz saat geçmeden süresi
kesinlikle alakalı bir durum değildir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – İmza sahtekârlığını bankalarda da burada
da yapmaya devam ediyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bu parmak kimin, onu söyle. Bu milletin
parmağı değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Dört gün geçtikten sonra Plan ve Bütçe
Komisyonu gündemine almıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu, gündemine gelmiş, Meclis
Başkanlığı tarafından havale edilmiş konuları birleştirebilir, nitekim onu da
yapmıştır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Şu sahte imzayı da bir anlatın, sahte
imzayı. Bu imza doğru mudur Mustafa Bey?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - İç Tüzük’e aykırı bir durum yoktur ve
bugüne kadarki uygulamalardan farklı bir durum… (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ayşe Nur Bahçekapılı’nın yerine sahte
imza atmışlar. Sahte imza var burada, sahte!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sahte imza olur mu ya? Bilirkişi mi
getireceğiz. Böyle bir şey var mı?
OKTAY VURAL (İzmir) – Daha önce Anayasa’da da sahte imzayı
atmışlardı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Gel gösterelim, bak, gel buraya bak
kardeşim. Göz var, nizam var, gel bak buraya.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – İmzayı atan kabul ediyorsa daha bunu adli
tıbba mı gönderelim? Öyle bir şey olur mu?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Umredeyken imza atıp “Buradayım.” diyen…
aynı imzalar. O adam kabul edince burada mı oldu geçen dönem?
BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul
Milletvekili.
Sayın Aslanoğlu, buyurun, aleyhte sözünüz var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burası yüce bir Meclis yani burada sahtekârlık yapılıyorsa
hiçbir şeyi konuşmayalım. Sayın Başkan, önce şunu açıklığa kavuşturun: Bu
imzalar Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı’nın mı?
AHMET YENİ (Samsun) – Ya, konuyu değiştirmeyin şimdi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sahtekârlığınızı yüzünüze vuruyor, daha
ne olacak be!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakika ya. “Sahte bir şey
var.” diye iddia ediyor Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, “Burada sahtekârlık
var.” diyor. Ya, arkadaşlar, iddia ediyor.
AHMET YENİ (Samsun) – Onlar çıksın konuşsun. Sana ne?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, ben, Kanunlar ve
Kararlar…
AHMET YENİ (Samsun) – Mevlüt Bey, onlar konuşsun, onların avukatı
olma.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sen hakikatin avukatı ol, hukukun
avukatı ol.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Avukat değil kardeşim, bir
yerde sahtekârlık varsa, o sahtekârlığın üzerine gitmek benim de görevim.
AHMET YENİ (Samsun) – Siz kendi adınıza konuşurdunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, önce bunu
açıklığa kavuşturun: Bu tarihler arasında Sayın Bahçekapılı burada mı? Bildiğim
kadarıyla yurt dışında, bildiğim kadarıyla yurt dışında.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ne ayıp ya, ne ayıp ya.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sahtekârlık artık tavan yapmış, tavan.
Kutular, kasalar, imzalar sonra da.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Evet, Kanun Kararlar… Bunu bize
net bir şekilde, bunu aydınlığa kavuşturmadan hiçbir şey konuşturamazsınız
Sayın Başkan burada.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sahtekârlık tavan yapmış, tavan. İmzaya
kadar gitmiş sahtekârlık. Yazıklar olsun!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Eğer bir yerde bir sahte imza
varsa, sahtekârlık yapılmışsa bu yüce Meclisin, hakikaten her şeyine yazık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Her şeyleri sahte, yüzleri de sahte,
imzaları da sahte.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Onun için burada ne konuşayım
ben. Sahtekârlık var mı, yok mu? Bunun izahını istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hadi bakalım arkadaşlar, izah edin
bakalım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, beş dakika ara veriyorum, sayın grup başkan
vekillerini davet ediyorum, buyurun.
Kapanma Saati: 18.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Isparta Milletvekili Süreyya
Sadi Bilgiç ve Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek ile 80 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
İbrahim Yiğit ve Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ile 3 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Muş Milletvekili Faruk Işık ile 34
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (2/2006, 2/2007,
2/2008, 2/2009, 2/2010) (S. Sayısı: 561) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
(Devam)
1.- 561 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nde yer alan tekliflerden birinin kırk sekiz saat geçmeden mevcut olan
bir torba kanun teklifine eklenerek komisyon gündemine alınmasının ve Genel
Kurulda görüşmelerinin yapılmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce yapılan usul tartışması
neticesinde, 561 sıra sayılı Komisyon Raporu’nun görüşmelerine devam edilmesi
yönündeki tutumumda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ancak, Başkanlığımızca
komisyonlara havalesi tekemmül etmemiş olduğundan, İstanbul Milletvekili
İbrahim Yiğit ve arkadaşlarının sıra sayısında yer alan kanun teklifi sıra
sayısından çıkartılmıştır. Sıra sayısı yeniden bastırılarak tutanaklara bu
şekilde geçecektir.
Ayrıca, Sayın Kamer Genç’in, teklifin komisyona iade edilmesine
ilişkin bir önergesi gelmiştir. Bildiğiniz üzere, İç Tüzük’ün 88’inci maddesine
göre, bir tasarı ve teklifin tümünün veya bazı maddelerinin komisyona geri
verilebilinmesi esas komisyon ve hükûmetin isteyebileceği şeklinde
düzenlenmiştir. Bu nedenle, önergenizi işleme alamıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim önergem, bakın, buradaki önergem,
komisyon raporu usulüne aykırıdır. Bakın, o öteki uygulamaya koymadığınız
şeyler Anayasa’ya aykırı olduğu için komisyona… Burada komisyon raporunu
müzakere ediyoruz, lütfen, önergemi okuyun ve işlem yapın. Çünkü biz diyoruz
ki: Komisyon raporu usulüne uygun değil. Bizim burada müzakere ettiğimiz komisyon
raporu…
BAŞKAN – Neden usulüne uygun değil Sayın Genç? Bunları konuştuk.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bakın, bir defa başkan vekili…
BAŞKAN – Usul tartışması yaptık. Evet…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, efendim, usul tartışmasını yapmadın.
Burada 6-7 tane yeni madde diyor, komisyon metni burada. Bu yeni madde nereden
gelmiş?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Açıklama yapabilirim Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani, ayrıca, İç Tüzük’ün 35’inci maddesine
göre, komisyon madde teklif edemez. Onun için, ayrıca da Meclis başkan
vekilinin bir tanesiyle ilgili imzası olmadığı hâlde girmiş. Şimdi raporu
hükümsüz saymanız lazım.
BAŞKAN – Sayın Genç, önce Komisyon açıklama yapsın. Sayın Başkan
Vekiliyle telefonla…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, evvela önergemi işleme koyun.
BAŞKAN – Sayın Başkan Vekiliyle telefonla görüşüldü, imzanın
kendisine ait olduğunu söyledi…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, bir isim olmadığı anlaşıldı.
BAŞKAN – …sayın grup başkan vekillerinin huzurunda telefonla.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, evet, Ayşe Nur Hanım imzanın kendisine
ait olduğunu söylemiştir. O bakımdan, bunun da zabıtlara girmesini…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama, şimdi, burada Sayın Başkan, komisyon
raporu…
BAŞKAN – Bir saniye, Sayın Komisyona bir…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika efendim. Komisyon raporunda
usulsüzlük olan kısmı geri çekip de komisyon raporunu usullü hâle
getiremezsiniz. Komisyon raporu bir bütündür, eğer o komisyon raporunda nazara
alınan bir teklif usulsüzse o komisyon raporunun tümüyle hükümsüz sayılması
lazım ve komisyonun raporu geri alıp yeniden düzenlemesi lazım ama siz hukuku
dinlemiyorsanız başka. Benim önergemi işleme koymak zorundasın.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Sayın Başkan, bu teklif bize gönderilmiştir, aynı zamanda SGB’de
yani İnternet, elektronik ortamda da Komisyonumuza gelmiştir ve bu şekilde
aldık ama şu an bir imza eksiğinden dolayı onu siz geri çekiyorsunuz. Ancak,
burada Sayın Kamer Genç’in iddia ettiği “yeni madde” olarak ifade etmiş olduğu
şeyler Komisyonumuzun gündemine alınan ve birleştirilen beş tekliften
alınmıştır ve birinci teklife -Süreyya Sadi Bilgiç’in- benim olan teklife
önergeyle konulmuştur. Burada usulsüz herhangi bir işlem yoktur, bunların hepsi
teklifle Plan Bütçe Komisyonunun gündemine gelmiş maddelerdir.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, önergesi
hakkında konuşsun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Şimdi, Sayın Başkanım, tabii, burada, İç
Tüzük’te kanun koyucu ya da bu İç Tüzük’ü yazıcının… Bu İç Tüzük’te çok böyle,
birbirleriyle çelişen maddeler var. 87’yle 88’de de esasen böyle bir durum var.
Şimdi bakınız, 87, görüşülmekte olan kanun tasarı veya teklifinin
bir maddesinin reddi, tümünün veya bir maddenin komisyona iadesi, bir maddenin
değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi hakkında, milletvekilleri,
esas komisyon ve hükûmete önerge verme hakkı vermiş. 88’de ise sadece “Esas
komisyon veya hükûmet, tasarı veya teklifin tümünü ya da bir maddesini geri
çekebilir.” demiş.
Şimdi, bu doğru, buna bir itirazım yok ama Sayın Başkan, 87 de
doğru. Yani burada maalesef yazılım hatası mı dersiniz, redaksiyon mu ama bir
şey var, milletvekiline verilmiş bir talep hakkı var. Sayın Genç’e, bence,
önerge talebini işleme alıp beş dakika söz vermeniz ve sonra oylamanız lazım.
Bence yapılması gereken budur Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Altay, 87’nci madde ile 88’inci maddeyi bir
bütün hâlinde değerlendirmek gerekiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, öyle değil Sayın Başkan. Ya, biz
bunun uygulamasını yaptık.
BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniye. Söz verebilirim beş dakika,
konuşabilirsiniz…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Verin ama. Yani niye yanlış yapıyorsunuz?
BAŞKAN - Bir saniye… Ama işin doğrusunu söylemek gerekir başta.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, hayır.
BAŞKAN – Lütfen bir oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 87’nci maddede milletvekiline
tanınan haklar, 88’de komisyon ve hükûmete tanınan haklar var.
BAŞKAN – Hayır, hayır Sayın Genç, bir bütün hâlinde değerlendirmek
gerekir ve…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, bütün olmaz efendim. Bütün olur mu
Sayın Başkan?
BAŞKAN – …87’de “Kanunlarda veya İç Tüzük’te aksine bir hüküm
yoksa.” diyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, aksine, tamam…
BAŞKAN – E, 88, aksini düzenliyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama yani 87’deki, bakın…
BAŞKAN – “Esas komisyon veya Hükûmet, tasarı veya teklifin
tümünün…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN – “…belli bir veya birkaç maddesinin, komisyona geri
verilmesini, bir defaya mahsus olmak üzere isteyebilir.”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu hükûmetle komisyona verilmiş bir yetki.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir dakika Kamer Bey.
Ama “Milletvekili veremez.” de demiyor. Dolayısıyla, 88, 87’de
milletvekiline verilmiş bir hakkı kaldıran bir hüküm değil, aksi bir hüküm
değil Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin birinci
fıkrasına göre “Kanun tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi, tümünün veya
bir maddenin komisyona iadesi…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bir milletvekili istiyor. Geneli
üzerinde görüşmelere başlarken o…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, komisyon raporunu diyorum. Sayın
Başkan, komisyon raporu usulsüz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, geneli üzerinde başlarken bu
konuyu, önergeyi dikkate alabilirsiniz.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Tümünün reddini istiyoruz Mustafa Bey,
tümünün.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Raporun iadesini istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başlarken…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Başladık zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başlamadık ya. “Başladık.” desin
Başkan. Başlamadık daha.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, başladık, çağırdı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Başlamadı daha.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Her zaman olan bir şey de değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Çağırdı, konuşmacıyı çağırdı.
BAŞKAN – Sayın Altay, daha önce 87’nci madde ve 88’inci maddeyle
ilgili…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Oldu bir tartışma, biliyorum.
BAŞKAN – …önergeler verildi, itirazlar geldi, uygulama şimdiye
kadar hiçbir önergenin gündeme alınmadığı şeklinde.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama öyle değil Sayın Başkan, burada
komisyon raporu önemli.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Alınmayabilir Başkanım, alınmayabilir ama
milletvekiline 87’yle verilmiş bir hak var. 88’de de ayrıca esas komisyona ve
hükûmete verilmiş bir hak var. Şimdi, evet, bir şekilde yeni İç Tüzük Komisyonu
anlaşabilirse, Sayın Elitaş problem çıkarmaktan vazgeçer de kurulmuş olan
Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzük Komisyonu anlaşabilirse bunları
düzeltmek mümkün ama şu anda bana göre, benim yorumuma göre, Sayın Genç’in
metnin komisyona iadesiyle ilgili önergesine göre sizin 87’ye göre söz verme
tasarrufunuz var. Tasarrufunuz var, kullanırsınız kullanmazsınız. Benim
anlayışım budur.
Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ü hepimiz
yorumlayabiliriz ama esas yorum Başkanlık Divanınındır.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Evet, tamam, biz de onu söyledik, ne dedik?
BAŞKAN – Evet, daha önceki yorumlarımızda 88’inci madde
karşısında…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 88’le ilgisi yok. Bakın,
komisyon raporu hatalı. Komisyon raporu hatalı, hatalı.
BAŞKAN – …önergenin işleme konulmayacağını çok net belirttikten
sonra Sayın Genç’e üç dakika süre veriyorum.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, önergeyi okuyun, önergeyi okuyun.
BAŞKAN – Konulmayacak efendim, hayır. 88’inci madde çok net bir
şekilde belirlemiş.
Sayın Genç, buyurun.
Daha önce de bu şekilde uyguladık, yine talep ettiniz verilmedi
efendim.
Buyurun.
IX.- AÇIKLAMALAR
1.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç'in, 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin komisyona iade edilmesine ilişkin
önergesinin işleme alınmamasının İç Tüzük’e aykırı olduğuna ilişkin bir
açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet, şimdi, arkadaşlar, bakın, İç Tüzük
hükmü çok açık, 87’nci madde de milletvekillerinin verdiği önergelerle ilgili.
Burada tabii ki hükûmet ve komisyon da var ama 88’inci maddede hükûmet ve
komisyon, Genel Kurulda bir kanun tasarısı veya teklifi müzakere edilirken
olabilir ki bazı yerlerde hata yapılmıştır, onları geri çekebilir. 88’inci
maddede 87’de milletvekiline verilen yetki kaldırılmamıştır. O zaman 87’de
“Milletvekilleri, tasarının bir maddesinin ve tümünün komisyona iadesini
isteyen önerge verebilir.” Bunun o zaman anlamı ne bunu uygulamıyorsanız? Böyle
bir şey olmaz.
Ayrıca da şimdi burada Meclis Başkanı yanlış yapıyor. “Komisyon
raporu hatalı.” diyoruz. Komisyon raporu usulüne göre düzenlenmemiş. Komisyon
raporunda işleme konulmaması gereken bir kanun teklifi işleme konulmuş ve buna
dayalı olarak da komisyon raporu düzenlemiş. Dolayısıyla, bu komisyon raporu
görüşülemez.
Ben önergemde diyorum ki komisyon raporu usulüne uygun değildir.
Bunu Plan ve Bütçe Komisyonuna iade edelim, Plan ve Bütçe Komisyonu, usulüne
uygun bir rapor düzenlesin. Arkadaşlar, yani hukuku bilen bir kişinin davranış
biçimi bu olur. E, komisyon usulüne göre bir rapor düzenlememiş. O komisyonun
usulüne göre düzenlemediği bir raporun bir kısmını geçerli, bir kısmını
geçersiz sayıyorsunuz. Bu olmaz; bu, Parlamentonun saygınlığına gölge düşürür.
Madde 87’de milletvekiline diyor ki: “Tümünün komisyona iadesini
isteyen önerge verebilir.” Peki, siz bunu hangi maddeye göre, neye göre şey
ediyorsunuz? Her İç Tüzük maddesi ayrı bir maddedir. Yani, 88’inci madde
komisyon ve hükûmete o yetkiyi vermiş, 87’nci madde de milletvekiline vermiş.
Yani, burada parmak çoğunluğuna dayanarak, arkadaşlar, çok yolsuzluklar
yapılıyor. Hele Meclis Başkanlığı kürsüsünde oturan arkadaşların da okuma
yazması olmayınca, hep yanındaki Divan üyelerine, memurlara bunları sorunca hep
böyle yanlış uygulamalar oluyor. Ben o kürsüde oturduğum zaman orada memurlara
sorarak işlem yapmıyordum. Evvela, orada oturan insanlarda sağlam bir hukuk mantığı
olacak, sağlam bir hukuk bilgisi olacak.
Açık hüküm ya, diyor ki: “Milletvekili, tasarının tümünün
komisyona iadesini isteyen önerge verir.” Açık, bunda başka bir şey var mı?
Yok. E, şimdi bu nereden çıkıyor yani “Ben bunu uygulamıyorum” demek? Ya, sen
niye uygulamıyorsun kardeşim? Senin yetkin yok ki burada. Çok açık ve net bir
hüküm. Ondan sonra siz o kürsülerde milletvekillerinin bütün haklarını gasp ede
ede ede milletvekillerinin konuşma haklarını ortadan kaldırdınız. Böyle bir şey
olmaz ya! Bu kadar da keyfîlik olmaz, bu kadar usulsüzlük olmaz, bu kadar
hukuksuzluk da olmaz ya! Ya, ben gerçekten utanıyorum bunları söylemekten.
Yani, okuma yazması olan herkes o maddeyi öyle anlar ama “Ben öyle
anlamıyorum.” demek için…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) –…muhalefet partisi milletvekillerine
sınırlama getiriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Bu konudaki daha önceki uygulamalarımız ortada. 87’nci maddede
kanunlarda ve İç Tüzük’te “aksine bir hüküm yoksa” diye başlıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, 88’le ne ilgisi var, 87 ya, 87’yi oku
ya. Allah Allah!
BAŞKAN – 88’inci maddeyle bütünleşiyor. Dolayısıyla, önergenizi
işleme alamıyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Isparta Milletvekili Süreyya
Sadi Bilgiç ve Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek ile 80 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
İbrahim Yiğit ve Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ile 3 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Muş Milletvekili Faruk Işık ile 34
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (2/2006, 2/2007,
2/2008, 2/2009, 2/2010) (S. Sayısı: 561) (Devam)
BAŞKAN – Teklifin tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Rahmi Aşkın Türeli, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 561 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, yine bir tartışmayla, usul
tartışmasıyla başladık. Aslında, bizim Plan ve Bütçenin çalışma takvimi, oraya
gelen yasaların arka arkaya, birbirini izleyen biçimde gelmesi, birçok usul
bizi ciddi anlamda bu usul tartışmalarını açmaya zorluyor. Şimdi, tabii, tek başına
usul değil, bu esas önemli elbette ama usul de esasın yanındadır, birleşiktir.
Yani, usul olmadan esas olmaz. Usul de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanun
yapma yöntemlerini, tekniklerini belirleyen ve buna dayalı olarak da nasıl
nitelikli kanun çıkartılabileceğini çözümlemeye çalışan bir yaklaşımdır.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen
bir kanun Genel Kurulda görüşülürken yeni bir kanunun Plan ve Bütçe Komisyonuna
gelmesi artık en sık karşılaştığımız olgulardan biridir. Böyle bir şeyi kabul
etmiyoruz. Yani, şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonu anayasal bir komisyon, 40 üyesi
var ama bunun 25 üyesi iktidar partisine verilmiş. E, ona baktığınız zaman,
muhalefet partilerinin buradaki sayısı fazla değil. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bizim 9 üyemiz var. E bu 9 üye, onların bir kısmının da olamadığını, değişik
nedenle mazeretli olduğunu düşündüğümüzde, biz ne yapacağız? Yani, burada,
Genel Kurulda, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen yasayla ilgili burada mı
bulunacağız, burada muhalefet mi yapacağız, konuşacağız, söz isteyeceğiz,
maddeler üzerinde konuşacağız, önergeler üzerinde konuşacağız ya da aşağıda
Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen tasarı ya da teklif üzerinde mi konuşacağız?
Bir kere bu hiçbir şekilde tasvip ettiğimiz bir usul değil ama artık vakayı
adiyeden oldu.
Yine, başka bir husus, bakın, artık neredeyse Plan ve Bütçe
Komisyonuna “torba kanun” diye adlandırdığımız bazı kanunlarda değişiklik yapan
kanun teklifi ve tasarıları dışında kanun gelmez oldu. Torba kanun elbette
belli bir ihtiyaç olduğu zaman, birbirinden çok özel durumlarda, birbiriyle
ilişkili olmasa da belli bir bütünlük içinde, birkaç kanun bir arada gelebilir
ama öyle olmuyor değerli arkadaşlar.
Bakın, en son görüştüğümüz, şu anda burada üzerinde görüşmekte
olduğumuz kanun teklifiyle ilgili söyleyeyim: Önce 12 madde olarak gelmiş, bir
milletvekillimizin ve arkadaşlarının imzasıyla –Süreyya Sadi Bilgiç- arkadan,
gene başka bir milletvekilimiz -AKP milletvekili- 16 maddelik bir kanun teklifi
vermiş; 12 maddesi aynı arkadaşlar, aynı, kanun metnindeki maddeler de aynı,
gerekçe de aynı, yazı karakteri de aynı, her şey birbirinin aynı, yalnızca 4
tane madde eklenmiş. Ondan sonra, başka bir milletvekili arkadaşımızın -AKP
milletvekili- kanun teklifi gelmiş, 20 madde; burada da 16 madde aynı, kanun
metni aynı, gerekçeler aynı, yazı karakteri aynı, satır boşlukları aynı. E
böyle bir şey olabilir mi? Yani, herhâlde bir kanun teklifi üretme yeri var,
bir merkez kurulmuş, herhâlde orada, merkezden geliyor, bu şekilde, tıkır tıkır,
üzerine bir biçimde… Çünkü, normalde bir kanunu görüşürken, İç Tüzük’e göre,
bunların birbiriyle ilişkili olması gerekir. O zaman ne oluyor? “Ben zaten
görüşülen kanunla ilgili bir kısım maddeleri vereyim; ondan sonra, onun üzerine
3 tane, 4 tane, 5 tane madde ekleyeyim…” Ve ondan sonra geldi, 20’ye çıkmıştı,
şimdi de 26 madde oldu arkadaşlar.
Bakın, 26 maddenin yürürlük ve yürütme maddesini çıkartayım, 24
madde. Kaç farklı kanun var biliyor musunuz? 14 arkadaşlar. 24 maddede 14
farklı kanunda değişiklik yapıyor bu torba kanunda. Bakın, bu torbayı biz
bulduk. Bu torba, aslında dünyanın hiçbir parlamentosunda olan bir uygulama
değil, adı da “torba” değil bunun ama “torba” diyoruz. Torba tabii bazen
yetmiyor, işte, çuval, bunun üzerine değişik isimler buluyoruz.
Böyle bir çalışma sistemi olmaz. Pratiklik her şey değildir
arkadaşlar. Meclisin yaptığı işi ciddi biçimde yapmasına ihtiyaç var. Plan ve
Bütçe Komisyonuna -yükü ağırdır ama- birçok kanun tasarısı, teklifi gelebilir,
itirazımız yok. Bizim görevimiz burada, ülkenin var olan sorunlarının
çözülmesi, bunlara ilişkin kanunların çıkartılmasıdır ama konu sadece nicelik
sorunu değildir beyler, bayanlar; konu, aynı zamanda, nitelik sorunudur.
Nitelikli kanunları çıkarmak zorundayız, toplumun ihtiyaçlarına cevap veren
kanunları çıkarmak zorundayız. Bugün çıkartıp aradan bir ay geçmeden yeniden
değiştirdiğimiz, aradan bir ay geçmeden yeniden değiştirdiğimiz kanun yapma
tekniğinin Türkiye Büyük Millet Meclisine hiçbir yararı yoktur, aynı zamanda da
Türkiye Büyük Millet Meclisini itibarsızlaştıran bir uygulamadır.
Yine, yakındığımız, en çok eleştirdiğimiz başka bir husus, önümüze
gelen bu torba kanunların teklif olarak gelmesi, tasarı olarak gelmemesi. Ama
biz biliyoruz ki -orada konuştuğumuz zaman arkadaşlarımızla- bürokrasinin
hazırladığı, belli bir ihtiyaç olduğu… İlgili bürokratların hazırladığına
ilişkin görüş alıyoruz onlardan, öyle söylüyorlar bize. O zaman niye tasarı
olarak gelmiyor?
Bakın, tasarı olarak gelmesinin avantajları var: Tasarı olarak
gelmesi demek, o konuların bürokraside ayrıntılı bir biçimde tartışılması
demek, farklı kurumlardan görüş alınması demek, düzenleyici etki analizleri
yapılabilme imkânı demek. Ne demek düzenleyici etki analizi? 5018 sayılı
Kanun’un 14’üncü maddesinde var, bir kanun geldiği zaman, o kanunun devlet
bütçesine ekonomik anlamda ne getirip ne götürdüğünün bilinmesi demektir. Yani
giderleri arttırıyorsa nasıl arttırıyor, ne anlamda; gelirleri mi azaltıyor,
borçlanmada bir değişiklik mi yapacak bunları görmeye ihtiyacımız var değerli
milletvekilleri. Ve bunları yalnızca kısa dönemde değil, uzun dönemde görmeye
ihtiyacımız var. Yani bugün, biraz sonra geleceğim, kamu-özel iş birliği
modelinde bunun örneklerini vereceğim…
Bakın, Maliye literatürünün bir kavramı vardır “Kuşaklar arası
bütçeleme” diye. Bu, şu demektir: Bugün verdiğiniz bir kararın gelecek
kuşaklara ne getirip ne götüreceğini bilme ihtiyacımız var. Bugün verdiğiniz
yanlış kararlar, koşullu yükümlülükler, gelecekte bu ülkede bütçe açıklarını
arttıracaksa, kamu açıklarını arttıracaksa, borçlanmayı arttıracaksa, bu,
gelecek kuşakların daha yüksek bir vergi yükü altında yaşaması demektir.
Bunların hepsini düşünerek, bilerek, hesaplayarak kanun yapmaya ihtiyacımız var.
Ama ne yazık ki, ısrarla söylememize rağmen, teklif olarak önümüze gelmeye
devam ediyor.
Yine, başka bir husus, bu torba yasaların burada, Genel Kurulda
temel kanun olarak görüşülmesi. Arkadaşlar, lütfen elinizi vicdanınıza koyun,
torba yasa -biraz önce söyledim- 26 madde; 2’sini çıkardım, yürürlük, yürütme,
24 madde; 14 ayrı kanunda değişiklik var. Biz burada bunu temel kanun olarak
nasıl görüşüyoruz? Şimdi ben tümü üzerinde konuşuyorum, hangisinden bahsedeyim?
Şimdi, birinci bölüm, ikinci bölüm olacak; birinci bölümdekilerin, arkadaşlar,
hangisinden bahsedecek?
ENGİN ALTAY (Sinop) – Ayakkabı kutusundan bahset Sayın Vekilim,
ayakkabı kutusundan bahset.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (Devamla) – Evet, bahsedeceğiz.
İkinci bölüme geliyoruz, ikinci bölümde de gene aynı şeyler söz
konusu. Yani böyle bir sistem yok arkadaşlar. “Temel kanun” demek, bakın, İç
Tüzük’ün 91’inci maddesinde diyor ki: “Düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün
ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması…” Yani
birbiriyle ilişkili olacak. Birbiriyle ilişkili olmayan konuları getirip buraya
temel kanun olarak görüşemezsiniz. Görüşmemeniz gerekir çünkü maddeler üzerinde
gerekli tartışmanın yapılmadan bu sürecin işlemesi söz konusu.
Bakın, artık hemen hemen her çıktığımızda buraya bunları konuşmak
zorunda kalıyoruz. Başka şeyleri konuşmamız gerekirken, hep bu usul
tartışmaları üzerinden gidiyoruz. Biraz önce de gene bir usul tartışması oldu,
Komisyonda kırk sekiz saat kuralına uyulmaması ortaya… Gerçekten de kırk sekiz
saat kuralına uyulmadı. Yani bunları neden usulüne uygun yapmadığınızı anlamış
değilim. Yani bu kurallara uyalım, Meclisin çalışmasının bir yöntemi olsun, bir
metodu olsun. Yani etkinliği, verimliliği böyle sağlayabiliriz yani boşu boşuna
birçok milletvekilini almanın, buraya getirmenin, komisyonda ve Genel Kurulda
onları çalıştırmanın bir anlamı yok. Daha verimli bir çalışmanın kurulmasına
ihtiyaç var. Bugünkü mevcut çalışma sistemi Türkiye Büyük Millet Meclisine
itibar getiren değil, itibarsızlaştıran bir çalışma yöntemidir.
Şimdi birkaç konuyu, önemli bulduğum birkaç konuyu burada
vurgulamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunların birisi kamu-özel
ortaklık modelidir. Geçmişte yap-işlet ve yap-işlet-devret diye başlayan, sonra
sağlık alanının da dâhil edildiği ve yap-kirala-devret modelinin de kapsandığı
bir model var ortada, kamu-özel ortaklık modeli. Konuştuğumuz zaman, sayın
bakanlar konuyla ilgili olarak hep şöyle söylüyorlar, diyorlar ki: “Bu, bir zorunluluk.
Kamunun, özel sektörün de ülkenin gelişmesine elbette katkıda bulunması
gerekir…” Buna ilişkin şeyler söylüyorlar. Şimdi bakın, ben size iki tane rakam
vereyim, olayın ne olduğu çıksın: Kamu sabit sermaye yatırımları içinde sağlık
yatırımlarının payı 2002 yılında -AKP iktidara gelmeden bir önceki yılı
koyuyorum- yüzde 5,1’miş değerli
arkadaşlar. 2013 yılında kaç? Gene yüzde 5,1 yani kamu sağlık yatırımlarında
hiçbir artış yok. Yani, toplamına 100 dediğinizde kamunun yatırımlarının içinde
sağlık yatırımlarının payı ancak yüzde 5, yani yirmide 1. Peki, kamu sağlık
yatırımlarının millî gelir yani gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payına
bakıyoruz, 2002 yılında binde 3’müş, 2013 yılında binde 2’ye gerilemiş, binde 2
arkadaşlar, binde 2, el insaf! Bu mudur kamunun kaynağının olması? Kamunun
sağlık yatırımlarına ayırdığı pay binde 2’dir. Biz de hep bunu söylüyoruz,
diyoruz ki arkadaşlar: Bunları kamu-özel ortaklık modeliyle yapmayın, bunları kamu yatırım programına alın, kamu
yapsın. Neden? Bu modelin tabii şöyle bir kolaylığı var: Şu anda cebinizden
para çıkmıyor. Gidiyorsunuz, ihale ediyorsunuz, dışarıdan geliyor bir
yüklenici, alıyor bunu -sağlık için konuşuyorum özellikle burada- ama ondan
sonra ne oluyor biliyor musunuz? Otuz yıla kadar ona kira ödüyor devlet, otuz
yıla kadar kira ödüyor. O kira bedelleri artırılıyor. Ayrıca, bunlara hazine
garantileri veriliyor çünkü, tabii, şahıs bunu alıyor, sağlık alanı. Sağlık
alanına ilişkin finansman ihtiyacı olduğunda dışarıdan borçlandı. Dışarıdan
belki ithal edecek sağlıkla ilgili makineler, MR cihazları, başka cihazlar.
Dışarıdan borçlanıyor, hazine buna garanti veriyor değerli arkadaşlar. Yarın
öbür gün bir biçimde sözleşmede problem çıktığında bütün bu yük kamunun
üzerinde kalıyor. Buna “koşullu yükümlülük” diyorlar, şu anda gözükmüyor ama
gelecekte bu ortaya çıktığı zaman bütün kamu kesimi dengelerinin hepsinin bir
anda yerle bir olması anlamına gelecek.
Şimdi, bakın, sağlıkta kamu-özel iş birliği modeli yap-kirala
modelinde… Bu kanun teklifi getirilen en büyük özellik, en büyük farklılık şu
arkadaşlar; yeni getirilen bir özellik, daha önce hiçbirinde yoktu bu,
yap-işlette de yoktu, yap-işlet-devrette de yoktu, yap-kiralada da yoktu:
Sözleşmelerde değişiklik yapma yetkisi getiriliyor. Tekrarlıyorum daha iyi
duyulsun diye: Sözleşmelerde değişiklik yapma yetkisi getiriliyor. Sözleşme
yapılmış, bitmiş, geriye giderek sözleşmeleri değiştirebiliyorsunuz. Böyle bir
şey, bir kere, ihale hukukunun en temel ilkeleri olan rekabete, bir işin uygun
koşullarla, uygun şartlarla sağlanmasına, kişilere, piyasa aktörleri karşısında
onlara eşit muamele edilmesine, tarafsız kalma ilkelerine temelden aykırıdır.
Bakın, ne diyor kanun teklifi: “Mücbir sebepler, olağanüstü hâller
veya sözleşme ve eklerinin uygulanmasını etkileyen bir durumun ortaya çıkması
veya sözleşme ve eklerindeki hükümlerin ihtilaf içermesi hâllerinde sözleşme ve
eklerinde değişiklik yapılabilmesi mümkün hâle gelmiştir.” Bu ne demek
arkadaşlar? Mevzuatımız, ülkemizdeki genel mevzuat zaten mücbir sebepleri ve
olağanüstü hâlleri sayıyor. Olağanüstü hâller bazı kanunlarda “beklenmeyen
hâller, beklenmeyen durumlar” diye yer alıyor. Ama “Sözleşme ve eklerinin
uygulanmasını etkileyen bir durumun ortaya çıkması.” Ne demek bu durum, nasıl
bir durum? Kanunda tanımlanmayan bir şey olabilir mi? Veya “Sözleşme ve
eklerindeki hükümlerin ihtilaf içermesi hâlinde.” Bu hâller açık hâller değil.
Bu şekilde bunları kanuna koyamazsınız, kanuna bu şekilde hüküm koyamazsınız.
Bunların ne olduğu belirlenmeyen bir madde, kanuna konulmaz. Kanunlarda
genellikle soyutluk ilkesi olur. Bunlar daha ikincil mevzuatta düzenlenmesi
gereken ve esas itibarıyla sözleşme ve eklerinde düzenlenmesi gereken
hususlardır. Nitekim, eğer sağlıkta yapılmış olan bu “yap-kirala-devret”le
ilgili projelere bakarsanız bunu görürsünüz. Bütün sözleşmelerin hepsinde
aslında, ne olduğu, yani böyle bir durum ortaya çıktığı zaman ne yapılacağı
bellidir. Yani sözleşmede yer alan, zaten yer alması gereken bir hususu
-tarafların arasında anlaşması durumunda ne zamanlar sözleşme feshedilir, ne
zamanlar tadilat yapılır- siz alıyorsunuz şimdi, kanuna getirip kanuna
taşıyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilebilir değildir.
Diğer taraftan, birinci cümlede -23’üncü maddeden bahsediyorum,
kanun teklifinin- “Sözleşme bedelini değiştirmemek kaydıyla” diyorsunuz ama
ikinci cümlede… Yani birinci ve ikinci cümleler arasında ciddi bir çelişki var.
Orada ise aslında sözleşmenin bedelini değiştiriyorsunuz. İlk paragrafın ilk
iki cümlesi arasında ciddi bir sorun söz konusudur.
Gene aynı şekilde, YPK kararlarında da problem vardır. Bakın,
Türkiye’de kamu-özel ortaklık modeline ilişkin yapım işlerinde YPK’nın
kararları aranır ama YPK’nın verdiği bir ön izindir, ön karardır. Ön fizibilite
raporu, bir de ön proje, ön fizibilite gibi raporu ve projeyle ilgili
dokümanlar YPK’ya sunulur, YPK bunları görüşür, izin verir, ondan sonra ihale
süreci başlar. Fizibilite raporu hazırlanır, diğer, işte, şartnameler varsa
onlar hazırlanır ve diğer bütün ihaleyle ilgili… İhale yapılır ve sözleşmeye,
imzalanmasına kadar giden süreç başlar. Ama burada öyle değil. Şimdi, siz ne
getiriyorsunuz bununla? YPK’ya -diyelim ki ihale yapıldı, bitme aşamasında ya
da sözleşme imzalanmış- geriye dönerek diyorsunuz ki: “Şartlarda bir değişiklik
oldu, biz bunu yeniden alacağız, yeniden gündeme getireceğiz.” Tekrar geriye doğru götürüp yeniden YPK
onayına sunuyorsunuz. YPK bunu onaylayamaz çünkü bunu yaparken, kanun
teklifindeki maddede bunu sözleşmeyi tadil etmek için kullanıyorsunuz ama bunu
kullanamazsınız değerli arkadaşlar, bunu kullanamazsınız, bunu yapamazsınız.
Çünkü hukukun, idare hukukunun en temel ilkelerinden biri “usulde paralellik”
ilkesidir. YPK’nın imzalamadığı sözleşmeleri YPK’nın değiştirme, tadil etme ya
da tadil edilmesine imkân sağlayacak bir biçimde karar verme yetkisi yoktur.
Bu, hukukun en temel ilkelerine aykırıdır. Ya o zaman hepsini YPK’yla
görüştüreceksiniz ya da bunu YPK’ya götürmeyeceksiniz. Tabii, zaten burada esas
sıkıntılı olan kısım bunların değişmemesinin sağlanması.
Gene başka bir husus: Değerli milletvekilleri, sözleşmelerde
değişiklik yapma yetkisi sadece ihale süreci ve sözleşmenin imzalanmasına kadar
geçen süreyi kapsamıyor, bütün kira süresini de kapsıyor. Eğer maddeyi dikkatli
okursanız göreceksiniz ki, hayretle göreceksiniz ki, otuz yıllık bir süreç
olacak kira süresi boyunca, bu maddeye göre istediğiniz anda sözleşmeyi
değiştirebilirsiniz. Ve kaç defa yapacağınız da sınırlanmamış; 1 kere, 2 kere,
5 kere, 10 kere, 20 kere, 100 kere değiştirebilirsiniz. Böyle bir şey olabilir
mi? Yapılmış, bitmiş, iş bitmiş. İhaleye çağırmışsınız. İhalenin temel
unsurlarında bir değişiklik yapamazsınız. Bunun adı “ihaleye fesat
karıştırmak”tır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Aynen öyle.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (Devamla) – Böyle bir şey hiçbir şekilde kabul
edilebilir değil. Zaten biz kamu-özel ortaklık modelinin ciddi anlamda devlete
yükler getirdiğini söylüyoruz, hem bugün hem de gelecekte yükler getireceğini.
Şimdi, bir de sözleşmeyi değiştirme yetkisi tanıdığınız zaman önümüze çıkacak
olan portreyi, mali portreyi ben açıkçası tahmin bile edemiyorum. Yani bu
sözleşmeleri kim değiştirecek, idare mi değiştirecek? Hayır, tabii ki yüklenici
şahıs, müteahhit değiştirecek, müteahhidin isteği üzerine olacak. E, o zaman
siz, bunu, baştan hepsini planlayacaksınız, hepsini en ince ayrıntısına kadar
gözden geçireceksiniz.
Gene 24’üncü maddede üst hakkı tanınıyor. Üst hakkı demek,
tesislerle ilgili ya da ticari hizmet alanlarıyla ilgili, hazineye ait bir
yerin o yüklenici firmaya, ihaleye bedelsiz olarak verilmesi demektir. İhalede
varsa problem yok. Çünkü ihale şartnameleri konuşulduğu zaman, ortaya konulduğu
zaman tartışırsınız, kira da ona göre belirlenir, bedel ona göre belirlenir,
bütün şartlarda bu da hesaplamaların içinde bir unsur olarak yer alır. Ama öyle
yok, sözleşmesi tamamlanmış olan işlerde bile siz geriye doğru gidiyorsunuz.
Bitmiş artık, iş yapılmış, geriye doğru gidip üst hakkı verdiğiniz zaman ne
yaparsınız? Bunun adı, kamu kaynaklarının birtakım insanlara açık ve net
biçimde peşkeş çekilmesidir. Bunu kabul etmek hiçbir şekilde mümkün değildir,
bunu yapamazsınız ve ortaya çıkacak olan hazine zararı, kamu zararı zaten bu
işi yapan sorumluların da, bu işi onaylayan, bütün bunun altında imzası olan
bakanın da, hepsinin de yargılanmalarına, gelecekte Yüce Divan’da yargılanmalarına
yol açacak bir usuldür, bu yanlıştır. Bunu değiştirmemiz gerekiyor, bunu bir an
önce değiştirin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Daha önce de öyle oldu, Yüce Divan’da
yargılananlar oldu.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (Devamla) – Komisyonda söyledik bunu, değiştirmediniz
ama Genel Kurulda yeniden söylüyorum.
Şimdi, gene bakın, bir jeotermal kurul kurulmuş. Bu kurul işleri…
Böyle ha bire yeni kurullar kuruluyor yani böyle bir bakıyorsunuz, demek ki bir
ihtiyaç doğuyor, öyle düşünüyorlar. Burada da gene en az 3 kişilik bir kurul
var, bu jeotermal kaynaklarla ilgili olarak. Maden ruhsatlarıyla, altyapı
yatırımlarıyla ve kültür ve turizm bölgeleriyle, onlara ilişkin çizilmiş imar
planlarıyla herhangi bir çatışma olursa bu kurul devreye girecek ve kararı
verecek, kamu yararı kararı verecek ve kararları oy çokluğuyla alacak. Böyle
bir şey olabilir mi? Yani, bakın, 3 kişilik bir kurul diyorsunuz, Kalkınma
Bakanının başkanlığında, bunun içinde Enerji Bakanı var, diğer bakanlar da var.
Böyle bir şey olmaz. Bu kurul, bir kere, kamu yararı kararı verdiği zaman bu
nasıl, neye göre verecek, hangisine öncelik verecek, onu bilmeye ihtiyacımız
var. Her şeyi kurula bırakamazsınız. Kurul bilecek, neye göre karar vereceğini,
diyecek ki orada: “Şu, şu öncelikler varsa buna göre karar veririm.” Ülkenin
kalkınma planı ya da başka birtakım programlar tanımlanacak, buna göre gidecek.
Gene aynı şekilde -zamanım kalmadı- bu İnternet düzenlemesini,
bakın, Cumhurbaşkanının veto etmesi gerekiyordu, veto etmedi, önümüze geldi ve
değişiklikler yapıldı ama yapılan değişiklikle de değişen hiçbir yok. Onu açık
ve net görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (Devamla) – “Siber güvenlik” adı altında böyle
bir şeyle, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığının İnternet’te var olan trafik bilgilerine, hem de diğer bütün bilgilere ulaşabilmesinin
imkânı açılmıştır. Bu, hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. Çağdaş
demokrasilerde özgürlük ve güvenlik dengesi özgürlükten yanadır. Özgürlük
hiçbir şekilde güvenliğe tercih edilmez, güvenlik için ondan vazgeçilmez. Elbette güvenlik de
sağlanacaktır ama öncelik özgürlüktür. Özgürlüğü sağlayacak temel hak ve
hürriyetlerin bir ülkede en iyi biçimde, en özgür biçimde uygulandığı bir
rejime ihtiyaç vardır diyorum.
İşte, dediğim gibi, torba kanunun zararı bu, konuşmamın yarısı bu
torba, usulle harcayınca diğer konulara da konuşacak çok fazla zamanım kalmadı.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Yaşasın özgürlük!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Teklifin tümü üzerinde, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP
sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 561 sayılı torba üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sanırım Meclis tarihinin en hızlı yasası, en hızlı dolan torbası,
en hızlı değişen kanunu, en hızlı bir şekilde Meclise inen torba kanunu bu kanun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin de katkın var bu torbada, senin
katkın olduğunu unutma!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, düşünün, AK PARTİ milletvekilleri
yirmi dört saat arı gibi çalışıyor arkadaşlar, hiç uyumuyorlar. Cumhurbaşkanı
Budapeşte’den toprağa ayak basar basmaz Çankaya’da hemen İnternet yasaklarını
onayladı ve bir tweet attı, dedi ki: “Ben onaylıyorum ama Meclise dedim ki:
‘Bunları düzeltin, düzeltecekler.’”
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – “Talimat verdim.” dedi.
HASİP KAPLAN (Devamla) – “Şimdi, Meclise ayar çektim, yürütmenin
başı Çankaya’dan Meclise ayar çektim, Meclis gerekli düzenlemeleri yapacak.”
20.30’dan sonra bir baktık, iki saat sonra Meclise bir kanun teklifi gelmiş. Bu
kanun teklifi, 18 Şubatta arkadaşlar, Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra hemen 20
maddelik olarak gelmiş. Fakat, gariplik bu ki bizim Komisyonda, Plan ve Bütçede
bir tane konuşma şeyi gelmiş; burada, torbada 12 tane kanun var. Bunun
itirazını yaptık, dedik: “Arkadaşlar, aynı mahiyette kanun tekliflerimiz var; 6
Ekim 2011 tarihinde bilişimle ilgili, İnternet yasaklarıyla ilgili verdiğimiz
kanun teklifleri var, bunları getirin.” Bunlar getirilmedi ama akşam verilen
teklif sabah Komisyona indi. Sabah Komisyonda yazılı olan 12 maddede yoktu. Bir
baktık Sayın Fındıklı’nın teklifi Meclisin sitesine girmiş, İnternet sitesine
girmiş. Komisyona gelmemiş, üye olarak daha bize ulaşmamış, milletvekillerine
ulaşmamış, Meclisin İnternet sitesine girmiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gelen kâğıtlara girmiştir o.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sorduk: “Kim, hangi paralel bunu Meclisin
İnternet sitesine… Burada görüşmediğimiz, konuşmadığımız bir teklifi,
birleşmeyen bir teklifi nasıl koyarsınız?” Cevabını alamadık. Sonra dedik ki:
“Kardeşim, bizim teklifleri niye getirmediniz, bizim de İnternet’le, bilişimle
ilgili var -6/10/2011- bu Komisyon üyesi olarak benim verdiğim teklifler var.”
Dediler ki: “Sizin teklifler adresini şaşırmış, Adalet Komisyonuna girmiş.”
Peki, sizin İnternet’le ilgili teklifler nasıl adresini bulup Plan ve Bütçe
Komisyonuna geliyor, özel ulakla mı geliyor? İşin garip tarafı bu. Sonra, bir
teklif daha geldi İbrahim Yiğit’in, CHP’den Sayın Hamzaçebi’nin de geldi bu
dövize endeksli kredilerle ilgili. “Hele, dur, bu Meclis Komisyonunda bu sürat,
bu hız ne? Orada hemen bir kanun teklifi hazırlayın. 1 milyon üniversiteyi yeni
bitirmiş işsiz üniversiteli mezunu, hem onları hem kefillerini kredi kartları
borçları nedeniyle icraya veriyorlar. İşleri yok, iş kuramamış, evleri yok,
perişan veya yeni işe girmiş, yeni evlenmiş, bunlara bir soluk aldıralım.
İnsani olarak sosyal devlet böyle durumlarda gençlerine, geleceğine sahip
çıkar.” dedik. O arada benim bir konuşmam var, Genel Kurula indim çıktım, benim
teklif rüzgâr hızıyla gelmiş, Sayın Bilgiç bir taraftan, Sayın Berber bir taraftan,
bizim Komisyon üyeleri “Senin teklif geldi, burada birleşti.” dedi. Ya, iyi de
kardeşim, bu ne sürat, bu ne hız, bu ne üretim, bu ne fabrika?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sizi seviyor Komisyon üyeleri demek ki.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Baharın aşkı mı vurdu, sizi coşturdu?
Cemrenin ilki kor hâlinde havaya düştü, 2’nci, 3’üncü cemrelerde sıra; 27
Şubatta suya, 6 Martta toprağa düşecek ve bahar bütün görkemiyle zaten gelecek.
Siz, dört günde yirmi dört saat burada kapanıp bu cemrenin düşüşünü nereden seyrettiniz?
Yoksa, bakıyorum salona bu çok mühim, Cumhurbaşkanının ayar çektiği İnternet
yasaklarını görüşürken baharı dışarıda mı yaşıyorlar arkadaşlar? Hiç kimseyi
burada bulamıyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Bahar içeride yaşanıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendi arkadaşlarını çağır.
SIRRI SAKIK (Muş) – Biz bu kadarız.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Nöbetçi…
Plastik çiçeklerde baharı soluduğunu sanıyorsa iktidar partisi
şaşıyordur.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Baharı
istemiyoruz ya, kuraklık var.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın arkadaşlar, size son bir haftadaki
performansınız nedeniyle ben en hızlı kanun yapma ödülü olarak bir ödülün
yaratılmasını, bir şekilde bunun… Yani, bu kadar hızlı kanun yaptığı için, çok
hızlı ve seri üretime geçtiği için, fabrika gibi çalıştığı için, fason
çalıştığı için, bu fason çalışmanın içinde arada imalat hataları olsa da
İnternet sitesinde olduğu gibi Cumhurbaşkanının saat 20.30’da onaylayıp iki
saat sonra, yürürlüğe giren kanunu, çıkardığınız kanunu da o hızla
değiştirdiğiniz için size altın kanun ödülünü mü verelim, vanadyum kanun
ödülünü mü verelim; yoksa, hayır, pırasa ödülünü mü verelim? Yani, bu ödül
işine gelinirse hızlı yasa yapma konusunda…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Cesaret madalyası verelim.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Cesaret değil bunun adı, iş bitirme ödülü
olarak…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Cüretkârlık, cahil cüretkârlığı…
HASİP KAPLAN (Devamla) - Cidden bütün bunların ötesinde, hızlı İç
Tüzük’ü ihlal, Anayasa’yı tağyir ve bütün komisyonları, bütün Başkanlık
Divanını icraatlarıyla torbaya doldurarak, torbaları da 20 maddelik bir
teklifte, bunu da temel kanuna çevirerek, temele de haksızlık yaparak, onu da
iki bölüm hâline getirerek, böylece hızlı görüşmekten dolayı bir tebrik etmek
lazım.
Sayın Cumhurbaşkanı İnternet yasaklarını gönderdi, hemen…
Buradaydık, Sayın Bakanla görüştük, gruplarla görüşme yaptık, denildi ki:
“İnternet yasaklarında biraz yumuşama yapalım.” “Neyi yumuşatalım?” “Trafik
bilgilerinde bir kontrol getirelim.” Ee… “TİB’in dört saatlik yasaklama
kararına da yirmi dört saat içinde veya en geç kırk sekiz saat içinde bir
denetim getirelim, yargı denetimi.” Kardeşim, Allah aşkına, sizin
hukukçularınız Anayasa’nın 22’nci maddesi olduğunu bilmez mi? Haberleşme
özgürlüğünün 2001’de değişikliğinin yapıldığını, Avrupa Birliğinin
rüzgârlarıyla 2001 yılında haberleşme özgürlüğü bu yasaya konulunca “Hâkim
kararı olmadan yasak verilemez.” denildiğini bilmiyor musunuz, okumadınız mı?
Okudunuz aslında. Şimdi, bakıyorum, torbada kim vardı? Eğer İyimaya olsaydı
Adalet Komisyonundan Başkan, “Ya, bunu yanlış yapıyorsunuz.” derdi. Sayın
Berber Plan ve Bütçe Komisyonundan olunca, hukuk da bilmeyince, teklifin
bürokratları da bilmeyince Anayasa 22’yi hercümerç ettiniz ve ihlal eden bir
kanun teklifi çıkardınız, sonra iki saatte bunu değiştirmeye kalktınız. Niye?
Ana muhalefet partisinin oyu yetiyor, Anayasa Mahkemesine gitse tık diye oradan
Anayasa 22’yi ihlal kararı çıkacak. ”Ne yapalım?” “Dolanalım bunun etrafından.”
“Nasıl dolanalım?” “Ona uygun bir düzenleme getirelim.” Bu getirilen düzenleme
işte, Anayasa’nın 22’nci maddesini dolanarak sansür ve yasağı sürdürme olayıdır
arkadaşlar.
Özgürlük çok farklı bir şeydir arkadaşlar. Özgürce yaşamak çok
farklı bir duygudur. Özgürlüğü solumak da çok farklı bir duygudur. Eğer
kalbinizde, beyninizde, yüreğinizde özgürlük sevdası varsa onu yıldızlara da
yazarsınız, güneşe de yazarsınız, zindanların duvarlarına da yazarsınız, sanal
âlemde, sosyal medyada her türlüsünü yazarsınız ama sizin bir vekil gibi, Allah
şaşırtmasın, “TBMM’de tam kadro, hep beraber.” deyip yanlış “tweet”ler
attırmasın. Yani, şunu demek istiyorum: İnternet olayı MİT Yasası’yla
birleştiği zaman, bütün her şeyi zapturapt altına almanın yasal altyapısının
parça parça temel taşlarının döküldüğünün göstergesidir arkadaşlar.
Siz en hızlı kanunu fason olarak üretebilirsiniz, en hızlı kanunun
imalatı esnasında imalat hataları olabilir bu İnternet’te olduğu gibi,
Cumhurbaşkanı ayar çekebilir. Bir tek bu eksikti Meclisten, yasamadan.
Yürütmenin yasamaya ayar çektiği bir duruma getirdiniz bu Meclisi arkadaşlar.
Bu Meclisin komisyonlarını çalışamaz duruma getirdiniz, İç Tüzük’ü perişan
ettiniz. İç Tüzük Komisyonunda ne uzman ne sivil toplum dinlediniz ne ilgili
bakanlık yetkililerini dinleme imkânı buldunuz ve gece gelen teklifi sabah
10.30’da aldınız, 10.30’da başladığınız torbayı akşama kadar doldurdunuz,
muhalefet şerhini yazma fırsatı vermeden ertesi gün basıp kırk sekiz saat
beklemeden Meclise getirdiniz. Bunun adı yasama değil, milletin özgür iradesi
değil. İsterseniz sandıktan yüzde 95, Kenan Evren’den fazla oy alarak gelin;
bunun adı millî irade, milletin iradesi, halkın iradesi, özgür iradesi, sandık
iradesi değildir. Kimse kimseyi kandırmasın.
Demokrasi bir kurallar bütünüdür, güçler ayrılığını siz ihlal
ederseniz… Zaten çoğunluksunuz Mecliste, Hükûmet de sizden çıkıyor. Yasama,
yürütme zaten iç içe. E, maşallah HSYK ile yargı da tamam. Güçleri
birleştirdiniz zaten. Yani, ne olacak şu komisyonları biraz daha düzgün
çalıştırsanız, zamanlı çalıştırsanız? 300’ün üzerinde milletvekiliniz var,
içinde mutlaka değer katacak insanlar var. Böyle bürokratlara hazırlatıp
hazırlatıp getirip teklifleri siz sadece imzalamasanız. Allah aşkına bir kanun
okusanız, bir yönetmelik baksanız, bu ülkede bir yasa yaparken bürokratlardan
hazır gelen metinlerin altına imza atmaktan başka da milletvekilliği yapmanın
bir gereği olduğunu bilerek, duyarak bu görevi yapsanız. Yok, torba kanun
uygulaması İç Tüzük’e bir tahribat uygulaması olarak oy çokluğuyla yerleşmiştir
arkadaşlar. Bu Meclis, kendi kendine intihar etmiştir oy çokluğuyla. Oy
çokluğunu alanların kendi intiharıdır bu, muhalefetin değil. Muhalefeti yok
sayan, İç Tüzük haklarını yok sayan, Anayasa’nın ihtisas komisyonlarını yok
sayan bir anlayışta İç Tüzük’te olmayan torba kanun uygulamasını, temel kanun
uygulamasını bu şekilde bu çalışma sistemine oturtan bir anlayış maalesef
Meclisi yasama olarak tehlikede bırakmıştır.
Buna gerek yok arkadaşlar. Ne siz yorulun ne siz bizi, muhalefeti
yorun. Ne siz bizi bu konuda usul itirazlarına boğun ne biz sizi zorlayalım.
Size kısa bir yol önereceğim, nasılsa bu noktaya geldi. Artık
Hükûmet, bürokratlarına hazırlatsın, siz de Bakanlar Kurulu on beş günde bir
mi… Sayın Eliaçık, on beş günde bir mi toplanıyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Elitaş, Elitaş.
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Pardon, Elitaş. Eliaçık nereden aklıma geldi?
Şimdi, on beş günde Bakanlar Kurulu bir araya geliyor, yapın bir
kanun hükmünde kararname; ne komisyonda boşuna zaman harcayalım ne burada,
Mecliste zaman hazırlayalım ne bu ışıklar, bu lambalar, bu ampuller boşuna
yansın ne zaman boşa aksın. Niye personel, stenograflar, komisyon, bakanlık
uzmanları hepsi burada? Şimdi soracağım Sayın Elitaş –doğru konuştum bu sefer,
kusuruma, heyecanıma bakmayın- Sayın Bakan, arkadaki bürokratlar, torba kanunun
hangi bakanlık görevlileri burada? Bütün bakanlıklar var mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Var,
geneli var.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Ben tanıyorum.
Sağlık var mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Var.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Enerji var mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Enerji Bakanı burada.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Herkes
burada.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Orman ve Su İşleri?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Orada.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –
Burada.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Peki, devam edeceğim.
Spor Bakanlığı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sağlık Bakanlığı Müsteşarı orada,
Maliye Bakanlığı Müsteşarı…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Arkadaşlar, siz torbadaki kanunlarınızın,
bir torbanın içinde 17 tane ayrı kanun var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 15,15.
HASİP KAPLAN (Devamla) – 17, 2 tane de yavru doğurdu, zaten
geceden 12’ydi 20 oldu; 6, 8 doğurdu.
Şimdi, burada siz bakanın arkasında, torbanın ilgili bakanlık
uzmanlarını bile oturtamadan buradan kanun çıkartıyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Maliye orada.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Nerede Maliye? Kalkınma Bakanlığı nerede?
Ekonomi Bakanlığı nerede? Müsteşar nerede?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hepsi el kaldırıyor bak.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, bakın, siz yanlış iş yapıyorsunuz
arkadaşlar, vallahi yanlış iş yapıyorsunuz.
Şimdi, Shakespeare’in bir sözü var Sayın Eliaçık.
Sataşıyorum ama hiç anlamıyor bir türlü.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ara verelim biraz sonra konuşalım.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Shakespeare’in bir sözü var biliyor
musunuz: “Generalin karısı, generalin generalidir.” der. Buna itiraz eden olabilir
mi? Hatta hiç gerek yok oylatmaya değil mi? Fakat bazı şeyler var, oylamayla
olmuyor arkadaşlar, yasaklar olmuyor, özgürlükleri yok ederseniz olmuyor,
haberleşme hürriyetini bir taraftan tanıyıp, basın hürriyetini bir taraftan
tanıyıp, kişilik haklarını bir taraftan tanıyıp, bunu anayasal değişiklik
yapıp, bir taraftan Anayasa'nın 90’ıncı maddesine getirip, diğer taraftan
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olup, arkasından da İkinci Dünya
Savaşı’nda Mussolini’nin o korporasyon sistemi tarzı getirdiği sıkı piramit
yasaları gibi burada bu yasalarla 21’inci yüzyılda düzenleme yapmak,
özgürlükleri yok etmek hiç kimseye kazandırmaz.
Yalnız, şunu ifade edebiliriz: İnanın Allah’a -3 tane seçim var,
aha 30 Mart, yaz bir kenara Sayın Elitaş- bu millet, bu halk, 76 milyon, 4
parti grubuna da hepimize dizayn çekecek. Arkasından Cumhurbaşkanı, arkasından
2015; üç seçim. Çekirge bir atlar, iki atlar, üçüncüsünde atlayamaz. Bu halktan
hiç kimse kaçamaz; yanlış yaptığın zaman, 2002’de yaptığını yapabilir. Onun
için herkesin biraz daha sorumlu olmasını diliyorum.
Burada ormanın katli var, çevrenin katli var, sözleşmelerin katli
var, İnternet’in yasağı var. Biz, bu torbanın neresinden tutalım Allah aşkına,
bu torbada size nasıl destek verelim? Bu torbada, siz, döviz mağdurlarına da
bir şey getirmediniz, öğrenci kredisinde bizim teklifleri de reddettiniz. Ne
diyeyim? Allah, size, bu fabrika konusunda biraz daha akıl fikir versin.
Ret oyumuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendi teklifinizi destekleyin. Sizin
iki tane teklifinizde aynı şeyler geçiyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Geçmiyor. Ret oyumuz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Sayın milletvekilleri, birleşime 20.30’a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.39
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi teklifin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geneli
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi seri imalat yapmaktadır. Görüştüğümüz
teklife esas olan kanun teklifi Meclise ne zaman verilmiş biliyor musunuz? 13
Şubat 2014 tarihinde. Bugün 21 Şubat 2014. Yani istendiği zaman sekiz günde,
bir teklifi verip kanunlaştırabiliyorsunuz.
Bilindiği üzere, Sayın Başbakan ve bazı AKP yetkilileri
tarafından, “muhalefet partilerinin Meclis çalışmalarını engellediği, Hükûmete
adım attırmamak istendiği” çeşitli
defalar yüksek sesle dile getirilmiştir. Aslında bu sözler, oynayamayan gelinin
“Yerim dar.” demesine de benzemektedir. Zira, milletin yararına olan konuların
çıkmamasında “muhalefetin engellediği” bahanesine sığınan AKP yönetimi,
kendilerini kurtarmak, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üstünü örtebilmek için,
son bir ayda, yüzlerce maddeyi bulan torba düzenlemeleri peş peşe ve hızla
Meclisten geçirdiğini hiç dile getirmemektedir.
Değerli AKP yönetimi, neden milletimizin beklentisi olan
düzenlemeleri değil de kendinizi kurtarmaya yönelik kanunlar çıkardığınızı
lütfen millete izah edin. Yüzlerce maddeyi içeren torba kanunları çıkarırken,
vatandaşımızın, çiftçinin ve esnafın ödeyemediği vergi ve prim gibi borçlarına
kolaylık getirecek bir maddeyi torbaların birine niye koymadığınızı milletimize
anlatın. Görünen o ki hep kendi torbanızı dolduruyorsunuz. Taşeron işçilere,
4/C mağdurlarına, vekil imam ve vekil müezzinlere, vekil ebe, hemşirelere niye
kadro vermediğinizi, usta öğreticileri, aile sağlığı çalışanlarını, üniversite
mezunu işçileri, geçici ve mevsimlik işçileri niye görmezden geldiğinize dair
sorulara cevap verin.
Verebilecek bir cevabınız yok çünkü gözünüz, milletimizin yaşadığı
sorunları görmüyor. Öyle bir batağa saplanmış ve bunların ortaya çıkmasından
öyle korkmuşsunuz ki 17 Aralıktan beri ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk
iddialarının üstünü örtebilmek için var gücünüzle çalışıyorsunuz. İşçimiz,
memurumuz, emeklimiz, çiftçimiz ve esnafımız sorunlarıyla baş başa bırakılmış,
kaderine terk edilmiştir.
Son dönemde yasama kalitesi de iyice düşmüş olup yasama
faaliyetleri baştan sona düzensiz, eksik ve özensiz bir şekilde
yürütülmektedir.
Kanunlar artık yürürlüğe girdiği gün bile değiştirilebilmektedir.
Nitekim İnternet kullanımında bireysel hak ve özgürlüklere ciddi kısıtlamalar
getiren 6518 sayılı Kanun 19 Şubat 2014 günü Resmî Gazete’de yayımlanmış, ancak
bu Kanun’la yapılan düzenlemede değişiklikler içeren 4 madde aynı gün bu
teklife dâhil edilmiştir. 18 Şubat günü akşamı Ulaştırma Bakanı tarafından
İnternet düzenlemesine ilişkin değişikliğe gidileceği açıklanmış, Sayın
Cumhurbaşkanının 6518 sayılı Kanun’u onayladığı haberinin duyulmasıyla birlikte
AKP milletvekillerince (2/2009) esas numaralı Kanun Teklifi verilmiş ve bu
teklifte Komisyon gündeminde yer alan teklifteki maddelere ilave olarak
İnternet yayınlarıyla ilgili maddeler yer almıştır. Komisyonda da İç Tüzük
hükümleri ihlal edilerek (2/2009) esas numaralı Teklif kırk sekiz saat geçmeden
gündeme alınmış, gündemdeki teklifle birleştirilmesi kararı alınmıştır.
Dolayısıyla, onaya sunulan kanunda itiraz edilen konularla ilgili olarak Anayasa
hükümlerine göre veto müessesesi kullanılmak yerine bu şekilde düzenlenmesi
yolunun seçildiği, danışıklı işlerle Anayasa’da olmayan bir usulün uygulamaya
konulduğu, böylelikle yasamaya dayatma yapıldığı anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, “torba” diye adlandırılan kanunların
yapım sürecinde pek çok konu dikkatlerden kaçmakta ya da kaçırılmaktadır. Özel
nitelikte, adrese teslim, birilerine çıkar sağlamaya yönelik bazı maddeler
torba kanunlara sıkıştırılmaktadır.
Bu teklifte, üçüncü havaalanı projesiyle ilgili bir konuda
yargının yürütmeyi durdurma kararını aşmaya ve proje kapsamında yapılması
planlanan faaliyetlerde ortaya çıkacak doğal kaynakların yok sayılmasına yol
açılabileceği iddia edilen düzenlemeler yapılmaktadır.
Yine, kamu-özel iş birliğiyle yapılması öngörülen hastanelerle
ilgili sözleşmelerde Bakan onayıyla değişiklik yapılabilmesini öngören, açıkça
ihaleye fesat karıştırmaya neden olacak maddeler yer almaktadır. Aramızda
hukukçu olan, denetimden gelen, bürokrasiden gelen arkadaşlarımız var; böyle
bir yetkiyi hiç görmüşler mi? Böyle bir şey olabilir mi? Sağlık Bakanına
sözleşmeleri değiştirme ve bedel artışına gidebilme yetkisi verilmektedir.
Aslında, Sağlık Bakanı ateşe atılmaktadır. Bu yetkinin kullanımı, ihaleye daha
önce katılmamış veya daha yüksek teklif vermiş olan girişimciler açısından da
rekabet hukukuna aykırı bir durum teşkil edebilecektir. Sözleşmenin sona
erdirilmesi durumunda kesin teminat mektubunun iade edilmesinin öngörülmesi de
özel düzenleme yapıldığı şüphesini güçlendirmektedir.
Bu teklifte yer alan bir başka düzenleme ise, Devlet İhale Kanunu
kapsamında ihale ve sözleşmelere aykırı işlemlerden dolayı haklarında ihalelere
katılmaktan yasaklama kararı verilmesi gerekenleri kurtarmaya dönüktür.
Bankalar, telekomünikasyon şirketleri, GSM operatörleri ve medya kuruluşlarına
yapılan kamuya ait taşınmazların kiralama işlemlerinde, çeşitli nedenlerle
ihale şartname ve sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeniyle verilmesi gereken
ihalelere katılmaktan yasaklama kararının kaldırılması öngörülmektedir. Diğer
konularda alım ve yapım işlerinde ihaleden yasaklananlar da bu hakkı isterse ne
diyeceksiniz? Böyle bir yol açılmamalıdır.
Garibana gelince ocağını söndürüyorsunuz. Sıradan vatandaşımız
yükümlülüğünü zamanında yerine getiremediğinde, vergisini, primini geç
ödediğinde, beyannamesini geç verdiğinde başına çullanıyor, “Faizini, gecikme
cezasını, idari para cezasını öde.” diye boğazına sarılıyorsunuz. Onlara
yükümlülüklerini niye yerine getiremediklerinin nedenini bile sormuyorsunuz.
Zaten vatandaşa ceza kesmekten zevk alan, kestiği cezaları yüksek oranda
artırmakla övünen bir iktidarla karşı karşıya bulunuyoruz. 2013 yılı bütçe
gerçekleşmelerine göre, vergi, resim ve harç gecikme faizi gelirleri bir önceki
yıla göre yüzde 52, idari para cezaları da yüzde 67 oranında artmıştır.
Hükûmet, bütçe açıklarını vatandaşa ceza keserek kapatma yolunu seçmiştir ama
yandaş müteahhitler, bankalar, TELEKOM ve GSM şirketleri ile medya
taahhütlerini yerine getirmediği zaman, onlar için bin bir gerekçe üreterek
onları kurtarmaya dönük kanun bile çıkarıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti esnafın sorunlarına çözüm
getirmek bir yana, esnafa zulüm niteliğinde bir uygulamaya imza atmış ve gelen
tepkiler üzerine bu teklifle bir düzenlemeye gidilmektedir. Belediyelerce
alınan bazı vergi ve harçların belirlenmesi konusunda belediye meclislerine
verilen yetki Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden 11/6/2013 tarihli Resmî
Gazete’de yayımlanan 6487 sayılı Kanun’la bu yetki Bakanlar Kuruluna verilmiştir.
Bakanlar Kurulunun söz konusu vergi ve harçlarla ilgili belirlediği tarife altı
ay gecikmeyle 18 Aralık 2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bakanlar
Kurulunca belirlenen ilan ve reklam vergisi, eğlence vergisi, işgal harcı,
tatil günlerinde çalışma ruhsatı harcı ve iş yeri açma izin harcı gibi vergi ve
harçlarda 5 kat, 6 kat artış yapılmıştır. AKP Hükûmetinin bu kararı esnafımızı
çileden çıkarmıştır. Enflasyonun yüzde 7’lerde olduğu bir dönemde esnafın
ödediği vergi harçlarının yüzde 500, yüzde 600 artırılması gaddarlıktır,
vicdansızlıktır, insafsızlıktır. Belediye gelirlerinde kaş yaparken göz
çıkarılmıştır. Hafta tatili ruhsat ücretleri esnafın belini bükmüştür. İşgaliye
parası, iş yeri kirasını bile geçmiştir. Pazarcı esnafı bu harcın altından
nasıl kalkacak, esnaf ve sanatkârımız bu vergi ve harçları nasıl ödeyecek, AKP
Hükûmeti hiç umursamamış, vergi ve harçları en üst tarife üzerinden
belirlemiştir.
AKP Hükûmetinin zamanında aksiyon alamaması, yoktan yere
belediyeleri muazzam bir iş yükü, tebliğ masrafları nedeniyle büyük bir maddi
maliyet ve mükellefle karşı karşıya gelmek şeklindeki psikolojik ve moral
maliyetle karşı karşıya bırakmıştır. Bir hükûmet ancak bu kadar beceriksiz
olabilir ve vatandaşlarına ancak bu şekilde zulüm yapabilir. Esasen ve
zamanında alınacak Bakanlar Kurulu kararıyla bir yasal düzenleme yapmaya gerek
kalmadan sorun önlenebilecekken, esnafımızı mağdur eden, esnaf ile belediyeleri
karşı karşıya getiren bir sorunun ortaya çıkmasına neden olunmuş ve getirilen
düzenlemeyle de Anayasa’ya aykırılık yine giderilememiştir.
AKP Hükûmetinin bu uygulaması esnaf ve sanatkârımızın durumundan
bihaber olduğunu, esnaf ve sanatkârın yaşadığı sorunları bilmediğini ya da
görmezden geldiğini ortaya koymaktadır. Ürettiğini satamayan, sattığının yerine
ise yenisini koyamayan esnafımız kısır bir döngü içerisine hapsolmuş ve
çırpınarak dertlerine çözüm bulacak bir muhatap aramaktadır. İş yeri kirasını dahi
ödemekte zorluk çeken, hayatın güçlüklerine direnen esnafımızın gerçek durumu
tam anlamıyla içler acısıdır. Esnafımız kredi borçlarını, vadesi gelen
senetlerini, vergi ve prim borçlarını, kazanamadıkları için ödeyemez duruma
gelmiştir.
AKP iktidarı, emeğiyle çalışan meslek ve sanat erbabı
vatandaşlarımız için hayal kırıklığı olmuş, işlerinde bereket, dükkânlarında
müşteri kalmamıştır. AKP iktidarının yanlış ekonomi politikalarıyla ülkemizin,
ucuz ithal mallarının cenneti hâline geldiği, üreticimizin rekabet gücünü
kaybetmiş olduğu yaşanan gerçeklerdir. Artan rekabet şartlarında ayakta kalmak
için mücadele veren esnafımız, ulaşılabilir ve ucuz finansman imkânları
olmadığından, gerek ürün ve hizmetlerini yenilemek gerekse büyümek için yeni
yatırımlar yapmaktan tamamen uzaktır. Esnafımızın AKP döneminde yüzü bir türlü
gülmemiştir. Büyük alışveriş merkezlerinin baskısı ve tacizi altında kalmışlar,
hatta Sayın Başbakan tarafından yem dahi edilmek istenmişlerdir. Ülkemizde AKP
döneminde ivme kazanan AVM’ler süreci esnaf ve sanatkârları iş yapamaz duruma
getirmiştir. Faaliyete geçen her alışveriş merkezi, etrafında yer alan 75
meslekteki esnaf ve sanatkârı yok olma noktasına doğru sürüklemektedir.
Ülkemizin temel direği olan ve etki alanı itibarıyla her tarafa hitap eden,
aile kurumundan sonra toplumsallaşmanın, iletişim kurmanın ve birlik ve
beraberliği pekiştirmenin en güçlü yapısı olan esnaf ve sanatkârlık müessesemiz
çökmek üzeredir.
Türkiye, sosyal yaşamda ve ekonomik yapıda kritik bir dönem
geçirmektedir. Böylesine önemli bir noktada, esnaf ve sanatkârların
sorunlarının giderilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması çok önemlidir. Aksi
hâlde, bu kesimin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması söz konusu
olacaktır.
Esnaf ve sanatkârlarımızın modern çağın şartlarına uyum sağlaması,
evrensel ölçekte mal ve hizmet üretebilmesi amacıyla yeni esnaf ve sanatkâr
modelini oluşturacak millî politikaların belirlenerek plan, program ve
projelerin yürürlüğe konulması gerekmektedir. Ülkemizde yaşanan ekonomik
sıkıntılardan dolayı ticaret ve meslek erbabı esnaf ve sanatkârlar ciddi
sorunlarla karşı karşıyadır. Vergilerini ve primlerini zamanında ödeyemez
duruma düşmüşler, yükümlülüklerini yerine getirememekten dolayı yüksek gecikme
faizi ve gecikme zammına maruz kalmışlardır. Böylece, milyonlarla ifade
edilebilecek vatandaşımız ağır bir vergi ve sigorta pirimi ve cezasından
kaynaklanan borç yükü altına girmişler ve haciz uygulamaları sonucu ticari
faaliyetlerini idame ettiremez hâle gelmişlerdir.
İşte, bu çarpık durumun giderilerek vatandaşın devlete karşı
ihtilaflı olmaktan çıkarılması, sosyal barışın temini ve bunlara tekrar ödeme
kabiliyeti kazandırılarak yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri ve böylece
ekonomik ve ticari faaliyetlerini devam ettirebilmeleri imkânı sağlanmalıdır.
Esnaf ve sanatkâr, sosyal sigorta uygulamalarında da birçok
mağduriyet yaşamaktadır. Anayasa’nın eşitlik ilkesi uyarınca ve sigortalılar
arasında norm ve standart birliği sağlanması amacıyla tüm sigortalılara eşit
haklar verilmelidir. Bu kapsamda, sigortalı esnaf ve sanatkâr kadınlar da doğum
borçlanması yapabilme imkânına kavuşturulmalıdır.
Yine, esnaf ve sanatkârlarımızın hastalık ve ayakta tedavi
süresinde geçici iş göremezlik ödeneği alabilmeleri konusunda düzenleme
yapılmalıdır. Birçok esnaf ve sanatkârımız, vergi mükellefiyeti ve oda kaydı
bulunmasına rağmen, zamanında sigortalılık kayıt ve tescili yapılmadığından,
geçmişteki bazı çalışma sürelerini hizmetine saydıramamakta ve bu nedenle
emekli olamamaktadır.
BAĞ-KUR sigortalılarının bu dönemlerinin borçlanılması ve bu
sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi konusunda geçmişte
birden çok kanun çıkarılmasına rağmen, verilen süre içinde ekonomik
imkânsızlıklar ve diğer bazı nedenlerle bu düzenlemelerden yararlanamayan pek
çok esnaf ve sanatkâr ile çiftçi bulunmaktadır. Esasen, mevzuata göre zorunlu
sigortalılık sayılan çalışma sürelerinin zamanında kayıt ve tescilinin
yapılmamış olmasında, Sosyal Güvenlik Kuruluşunun yasalarla kendisine verilen
görevleri yapmadığı da ortadadır. Zira, Sosyal Güvenlik Kuruluşunun zorunlu
sigortalılarla ilgili resen tescil yapma görevi bulunmaktadır. Bu itibarla,
geçmişte vergi mükellefiyeti ve oda kaydı bulunan çalışma sürelerinin kanunen
zorunlu sigortalılık olduğu hususu da dikkate alınarak, daha önce kayıt ve
tescil edilmiş olma şartı aranmadan sigortalılık süresi olarak
değerlendirilmesi ve bu sürelerin borçlanılmasına imkân verilmesi
gerekmektedir.
Esnaf ve sanatkârlar, ülkemizde en düşük emekli aylığı bağlanan
kesimlerden biridir. Sayın Bakanım da burada, kendileri de çok iyi bilir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, emekliler arasındaki maaş adaletsizliğini
gidereceğini vadetmesine karşın yerine getirmemiştir. "İntibak
düzenlemesi" olarak takdim edilen kanunla, sadece 2000 öncesi SSK
emeklileri için kısmi iyileştirme yapılmıştır. 2000 ve sonrası emekli olanların
aylıklarındaki eşitsizlik görmezden gelinmiştir. BAĞ-KUR emeklilerinin, emekli
esnaf ve sanatkârların mağduriyeti hiç dikkate alınmamıştır. Emekli aylıkları
arasındaki eşitsizlik ve adaletsizlikler mutlaka giderilmelidir.
Ekonomik olarak zor günler geçiren esnaf ve sanatkârımızın
çözülmesi acil olan sorunlarından birisi de, emekli olup çalışanların emekli
aylığından yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesilmesidir. Emekli esnafa
hem düşük emekli aylığı bağlanmakta hem de çalışıyor diye emekli aylığından
kesinti yapılmaktadır. Üstüne üstlük, yıllarca bekleyen Sosyal Güvenlik Kurumu,
esnaf ve sanatkârın altından kalkamayacağı yüklüce borç çıkarmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu, emekli iken çalışması nedeniyle esnaf ve
sanatkârımıza, geçmiş yıllara ait sosyal
güvenlik destek primi borçları çıkarmıştır. Birçok esnafa üstesinden
gelemeyeceği boyutta yüksek borçlar gelmiştir. Emekli çalışanlardan bu primin
kesilmesinde sunulan gerekçe, iş gücüne katılması beklenen gençlerin önünün
açılmasıdır. Oysa, esnaf ve sanatkârlar birer işçi değil, tersine, işverendir.
Bir başka ifadeyle, emekli olduğu hâlde çalışan esnaf ve sanatkâr, genç iş
gücünün önünü tıkayan değil, tersine, onlara iş imkânı sunan konumundadır. Bu
nedenle, emekli esnaf ve sanatkârlardan sosyal güvenlik destek primi almak,
gençlere iş imkânı sağlayan bir kesimin ödüllendirilmesi gereken yerde
cezalandırması anlamına gelmektedir. Esnafın mevcut sorunlarının üstesinden
gelmekte zorlandığı bir dönemde bu uygulama sıkıntılarını daha da
büyütmektedir. Bu nedenlerle, esnaf ve sanatkârların emekli aylıklarından
sosyal güvenlik destek primi kesilmemeli, geçmiş yıllara ilişkin çıkarılan
borçlar da silinmelidir.
Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet Ali Susam,
İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
torba yasayla ilgili, şahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Torba yasaların ve yasa bombardımanına tutulmuş bir Meclisin bu
ilerleyen saatlerinde bu torbayla ilgili düşüncelerimi sizlerle, sürem yettiği
ölçüde paylaşmak istiyorum.
Burada değineceğimiz önemli konular var. Bu kanunda, az önce
konuşmayı yapan Sayın Kalaycı’nın esnaf ve sanatkârla ilgili söylediği tüm
sözlerin altına, bir kere, imza atıyorum. Objektif olarak esnafın içinde
yaşadığı koşulları dillendirdiği için, tekrar etmeyeceğim ama tümüne
katıldığımı, bu taleplerin haklı talepler olduğunu, esnaf ve sanatkârın hem
Sosyal Güvenlik Bakanlığından hem de bu Meclisten beklentileri olduğunu, bu
beklentileri dile getirmek ve bu beklentilere çözüm bulmanın bu Parlamentonun
en acil görevlerinden biri olduğunu, esnaf ve sanatkârın toplumun dinamizmi,
belkemiği olduğunu, ama aynı zamanda bu toplumun varlığına ve devamına çok
önemli bir destek olan topluluk olduğunu söylemek istiyorum. Kısaca da Ahi Evran’dan
bir değinmeyle bugünkü durumu özetleyen bir konuşma yapmak istiyorum.
Ahi Evran, biliyorsunuz, Osman Bey’in kayınpederi, Ahi
teşkilatının kurucusu. Ahi Evran Osmanlının Anadolu’da oluşması sürecinde,
damadının beyliklerle kurmuş olduğu imparatorluğun başlangıcı olan devlete Ahi
teşkilatının geleneklerini, göreneklerini, hayat felsefesini ve dünya görüşünü
bir rehber olarak sunmuş ve ona tahta çıktığında bir öğüt vermiştir. Ahi Evran
Osman Bey’e “Ey oğul! Sen artık beysin…”
İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) – Şeyh Edebali o, yanlış, yanlış!
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Şeyh Edebali’dir, evet.
“Öfke bize, uysallık sana/Kızmak, hiddetlenmek, şiddet bize/
Dinlemek, anlamak, kucaklamak sana./Ve sen en muhtaç olduğun zamanda bile
herkesin ihtiyacını karşılamak için fedakârlık yapabilecek kadar cömert olması
gereken bir bey olacaksın.” demiştir.
Şimdi, bu öğüdün bugün, günümüzde de devleti yönetenlere, Hükûmeti
yönetenlere, dünyayı yönetenlere yol gösteren bir öğüt olduğunu biliyorum.
Birleşmiş Milletler bu öğüdü Dünya Miras Listesi’ne almış ve bu öğüdü “çok
anlamlı sözler” olarak tarihe geçmiştir. Şimdiki iktidarımız ise bunlardan öğüt
almak yerine, bu öğüdün tam tersine, herkese tepeden bakan, azarlayan, şiddetle
herkesi susturmaya çalışan bir anlayış içerisinde. Esnaf, sanatkâr sadece bir
ekonomik olay değil, bir felsefe, bir dünya görüşü, bir yaşam tarzı ve devletin
birliği bütünlüğünü, toplumun dirliğini düzenini sağlayan en önemli kuruluştur.
Bu kuruluşu yok etmeye çalışan, bu kuruluşu görmezden gelip, onu kendi
kaderiyle baş başa bırakan anlayışlar hiçbir zaman bu ülkeye yarar getirmeyecektir.
Şimdi, geçen konuşmamda Hükûmetin harçlarla ilgili konudaki yüzde
500 artışına değinmiş ve bunun düzeltilmesi gerektiğinin altını çizmiştim. Bu
torba kanunda düzeltme yapılıyor, bu adımdan dolayı teşekkür ediyorum ama bir
eksikle beraber devam ediyor. Nasıl düzeltiyorsunuz? Belediye meclislerinin
aldığı kararı İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı, en son da Bakanlar Kurulu
düzenleyecek. Ya, bu kadar bakanlık bürokrasisinde, belediye meclis kararının
bu kadar onay mekanizmasından geçtiğinde esnafın yararına olabileceğini
düşünebiliyor musunuz? Mümkün değildir. Maliye Bakanlığı bürokratları
belediyeye veremedikleri paraları esnafın harç ve rüsumlarından çıkartmak üzere
harekete geçip gene burada amacın dışına çıkan, esnafa yük yükleyen bir anlayış
içerisinde olacaklardır. Onun için bu bürokrasi kaldırılmalı, belediye
meclislerinin aldıkları karar sadece Bakanlar Kurulundan onaylanmalıdır. O
kadar kısa bir bürokrasiyle çözülmelidir.
İkincisi, jeotermalle ilgili bir kurul oluşturuyorsunuz. Bu kurulu
niye oluşturuyorsunuz? Maden Kanunu’nda bir kurul oluşturduk. Madende mantık
şuydu: Yerin altındakiyle yerin üstü arasında değerlendirme yaparız, hangisi
daha değerliyse ona göre 3 bakandan oluşan kurul bu işe karar verir. Değerli
arkadaşlar, şimdi de jeotermalde aynısını kuruyorsunuz. Bunun gerekçelerinde şu
yatıyor: Yeni yapılan bazı yatırımlar da jeotermal kaynakların olduğu yere denk
geliyor. Örneğin yeni havaalanı, örneğin yapılacak bir rafinerinin bölgesi.
Burada tercih yapma noktasında, bir zorunluluk noktasında Bakanlar Kuruluna
yetki alıyorsunuz.
Bakın, enerji politikalarında duvara tosladınız, yüzde 70 dışa
bağımlısınız. Doğal gazda BOTAŞ yetişemiyor, bu kanun içerisine LPG’yi
koydunuz. Çünkü birçok sanayici BOTAŞ’tan doğal gaz alamadığı için LPG’yle
doğal gaz çevrim santrallerini çalıştırma noktasına geldi. Şimdi yeni kaynaklar
yaratmaya çalışıyorsunuz. Size yıllardır söylüyoruz, yeni yenilenebilir yerli
kaynakları artırarak dışa bağımlılığı en aza indirmelisiniz diyoruz. Bunu
dinlemiyorsunuz, kolay ve ucuz diye doğal gaza dayalı çevrim santralleriyle
Türkiye'nin elektriğini yapmaya çalışıyorsunuz. 45 milyar kilovatsaat doğal gaz
aldınız, yarısını elektrikte kullanıyorsunuz, yarısını sanayide kullanıyorsunuz
ve işte, kuraklık geldi çattı, elektrikte devam edebilmek için doğal gazdan
sonra LPG’yi devreye sokacaksınız, bağımlılığınız yüzde 70’den daha yüksek
oranlara çıkacak. Demek ki Türkiye’de uzun erimli bir politika değil, kısa
erimli, günü kurtarmaya yönelik politikalarla yaptığınız işlerde duvara
toslamaya devam ediyorsunuz.
Aynı şeyi sağlıkta yapıyorsunuz bugün. İhalesini yaptığınız
hastanelerin kanunlarını, bugün hayatta karşı karşı kaldığınız sorunları çözmek
için, ihalesi yapılmış işlere yeni kanunlarla, ihaleleri aşan, size büyük
zararlar verecek, devlet bütçesine ve hazineye yük getirebilecek yeni
dönüşümler yapmaya çalışıyorsunuz. Arkadaşlar, size bir tavsiyem var: Çok kanun
çıkarmak değil, çok iyi bir şekilde bu Parlamentoyu çalıştırmaya ihtiyacınız
var. Kanun çıkarırken bu Parlamento toplumun, ülkenin ve ulusun ihtiyaçlarını
dikkate alarak ve bu ülkeyi, cumhuriyetin doksan yıllık birikimlerini laik,
demokratik, sosyal, hukuk devleti ilkesini daha ileriye taşıyabilip, günü
kurtarmayı değil, çağı yakalamayı isteyen bir yönetim anlayışını egemen kılacak
dönüşümleri yapmalıdır. Siz ise bugünü kurtarmaya yönelik, “Bugünü nasıl içinde
bulunduğumuz durumdan kurtarırız?”ın telaşı içerisinde hukuku, demokratik
işleyişi ve ülke bütçesini duvara sokacak uygulamaları hayata geçirmeye
çalışıyorsunuz. Sizi uyarıyorum, bir kez daha bu kürsüden söylüyorum:
İktidarlar gelip geçicidir, kalıcı olan ülke ve devlettir. Ülkeyi, devleti,
ulusu düşünün.
Hepinize saygılar sunuyorum, huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Hüseyin Şahin,
Bursa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 561
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
tümü üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmelerine başladığımız
kanun teklifiyle uygulamada karşılaşılan bazı problemlerin ortadan kaldırılması
amaçlanmış ve bir dizi düzenlemeler yapılması esas alınmıştır.Süremin el
verdiği ölçüde yapılması amaçlanan bu düzenlemelerden kısaca bahsetmek istiyorum.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 11 maddesinde yapacağımız
değişiklikle orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen
tutanak ve haritaların askı suretiyle ilan süreleri, kararlara itiraz yolu,
kararların kesinleşmesi ve tapu kütüklerine kaydına ilişkin hükümler
getirilmektedir. Bilindiği üzere, bu tutanakların köy kahvelerinde otuz gün
süreyle askıda bırakılarak açık ilan edilmesinin tebligat için yeterli
olmayacağı hepimizin malumudur. Ayrıca, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
uygulamasıyla nüfus nakilleri kaldırıldığı için, devlet ormanı bulunan bir köy
nüfusuna kayıtlı olan vatandaşın, köy birleşmesi, köy ayrılması, göç ve benzeri
sebeplerle yine hudutları içinde devlet ormanı bulunan bir başka köyde
oturmaları veya köy nüfusuna kayıtlı olmamakla birlikte yerleşme niyetiyle uzun
süre orman köyünde otursa bile mevcut haklardan yararlanamamakta ve mağdur
olmaktaydı. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 31 ve 32’nci maddelerinde yapılacak
olan düzenlemeyle bu vatandaşlarımızın da mülki hudutları içinde verimli veya
verimsiz devlet ormanı bulunan köylerde yaşayanların haklarından faydalanmaları
sağlanacaktır. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu gereği düzenlenen ürün
senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlara ilişkin gelir ve kurumlar
vergisi istisnasının 2018 yılı sonuna kadar uzatılması sağlanmaktadır.
4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 4’üncü maddesinde yapacağımız
değişiklikle yaban hayatı koruma ve geliştirmeyle ilgili olarak tüzel kişiliği
kaldırılan köylerde iş birliğinin yapılıp yapılmayacağı hususunda tereddütlerin
giderilmesi amacıyla büyükşehirlere bağlı ilçe belediyelerinin de eklenmesiyle
iş birliği yapılabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Hâlen ülkemizde
yaban hayatı geliştirme sahalarında Orman ve Su İşleri Bakanlığınca mülki
hudutları bulunan köy tüzel kişilikleri ile bedeli karşılığında koruma, üretim,
bakım ve avcılığın düzenlenmesi konusunda iş birliği yapılmakta ve elde edilen
gelirlerden pay aktarılmaktadır. 6360 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile büyükşehirlerde
yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalleye
dönüştürüleceğinden, yapılan bu düzenleme ile birtakım aksaklıkların
giderilmesi hedeflenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enerji sektöründe LPG’nin
akaryakıt olarak kullanımında gerek sektör gerekse kullanıcılar tarafından
karşılaşılan sorunlara çözüm üretmek amacıyla, 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanunu kapsamındaki işleme lisansı ile sahiplerinin de piyasa faaliyetine konu
etmemek üzere, LPG’yi üretimde girdi olarak kullanan petrokimya tesislerinin
üretim maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla yurt dışından LPG ithal edilebilmesi
öngörülmektedir. Jeotermal kaynak ve doğal mineralli su arama ve işletme
faaliyetleri ile diğer yatırımların kamu yararı açısından önceliğine ve önemine
karar vermek üzere Kalkınma Bakanının başkanlığında bir kurul oluşturulması ve
kurulun görev ve işleyişine yönelik hükümler düzenlenmektedir. Özellikle son
yıllarda artan temiz enerji ihtiyacı ile yapılan araştırmalar neticesinde, çevre
kirliliği yaratmayacak enerji kaynaklarına yönelim jeotermal enerji
kaynaklarının önemini artırmıştır. Aynı şekilde, son yıllarda mineralli
sulardan sağlık ve ekonomik açıdan faydalanmak amacıyla çok ciddi talep artışı
olmuştur. Her iki kaynağın kullanılmasında zaman zaman faaliyetler çakışmakta
ve bu durumda kamu yararında önceliğin belirlenmesinin sağlanması
gerekmektedir. Yapılması düşünülen düzenleme, bu alandaki belirsizliği ortadan
kaldırmayı amaçlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2/B alanlarında bulunan
taşınmazların bedellerinin yüksek olduğu, vatandaşların bu bedelleri
karşılayamadığı gibi hususlarda sürekli gündemde tartışmalar olmuştur.
Önümüzdeki kanun teklifi ile bu ve benzeri sorunların çözümü amaçlanmış ve 2/B
arazilerinde hak sahibi olduğu hâlde süresinde başvuru yapmamış olanlar ile
başvuru yaptığı hâlde ödeme yapmamış olanlara bu haklardan mahrum olmamaları
için altı aylık ek süre verilmesi öngörülmüştür. 2/B arazilerine ilişkin 6292
sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra, kadastro tutanakları kesinleşecek
ve güncelleme listeleri tescil edilecek alanlardaki özel proje uygulamasının
kapsamı için öngörülen sürenin üç yıla kadar uzatılmasına yönelik düzenleme
yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenlemede köy
korucularıyla ilgili birtakım düzenlemelerimiz de var. 5673 sayılı Kanun’un
geçici 1’inci maddesi ve 442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 16’ncı maddesi kapsamında
bulunan geçici köy korucuları 5.000 ek gösterge rakamı üzerinden aylık
almaktayken geçtiğimiz yıl yapılan kanuni düzenlemeyle 442 sayılı Köy
Kanunu’nun ek 16’ncı maddesi kapsamında olan geçici köy korucularının maaşları
1 Ekim 2013 tarihinden geçerli olmak üzere 8.500 gösterge rakamına
yükseltilmiş, sonrasında 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda ise bu
rakam 9.189 gösterge rakamına çıkarılmıştır. Yapılacak olan kanuni düzenlemeyle
inşallah bu ayrım da ortadan kaldırılmış olacaktır.
Geçtiğimiz haftalarda kanunlaştırdığımız ve kamuoyunda “İnternet
yasası” olarak bilinen 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında
Kanun’la ilgili olarak, kanunda kullanılmakta olan İnternet’le ilgili “trafik
bilgisi” tanımı değiştirilmektedir. Trafik bilgisinin ancak bir suç
soruşturması veya kovuşturması kapsamında mahkemelerce talep edilmesi hâlinde
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı
veya erişim sağlayıcı tarafından alınarak verilmesi düzenlenmektedir.
Bir düzenleme de üniversite öğrenimi yıllarında kredi kullanan, şu
anda iş hayatında bulunan, kredi ödemesinin geri dönüşüyle ilgili yapmış
olduğumuz düzenlemedir. Üniversite öğrenimi süresince öğrencilerimizin “burs”
adı altında aldıkları krediler, eğitim hayatının bitmesinin ardından sorun
olmaktaydı. Bu durumun sorun olmaktan çıkarılması amacıyla, öğrenim kredisi
almış bulunan kişilerin borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik hükümler
de düzenlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerince
2003 yılından itibaren başarıyla uygulamakta olduğumuz Sağlıkta Dönüşüm
Programı’yla artık sağlık hizmetleri kaliteli ve etkili olarak bütün
vatandaşlarımıza sunulmaktadır. Sağlık hizmetlerinde sağlanmış olan bu başarı,
elbette ki sağlık alanında aktarılan kaynakların doğru ve akılcı yatırımlara
dönüştürülmesi becerisinden kaynaklanmıştır. Bu alanda tüm ülke çapında
gerçekleştirilen yatırımları halkımız takdirle karşılamaktadır. Sağlık
Bakanlığımız bu amaçla çıtayı yükseltmiş, ilk etapta 14 ilde 15 şehir hastanesi
yapımı planlanmıştır ve protokolleri imzalanarak bir kısmının da temel atma
törenleri yapılmıştır. Ülkemizin sağlık alanında gerçekleştirmeyi hedeflediği
şehir hastaneleri projeleri tüm dünyanın imrenerek bakacağı projeler olarak
inşallah tamamlanacaktır. Bu projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla
geliştirilen kamu-özel iş birliği finansman modeliyle devlet ve özel sektörün
mal ve hizmet alımına birlikte katılımı esas alınmıştır. Kamu-özel iş birliği
modelinin hayata geçirilmesi, yapısı gereği uzun vadeye ve büyük finansman
ihtiyacına gerek duymaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, yabancı döviz, para
birimiyle kredi kullanan, Japon yeni ve İsviçre frangına endeksli olarak
sözleşme imzalayarak konut kredisi kullanan ve döviz kurlarında meydana gelen
yükselme sonucunda kredi taksitlerinde ödeme güçlüğü çekmekte olan
vatandaşlarımızın mağduriyetlerini önlemek amacıyla yeni bir kanuni düzenlemeyi
de amaçlamaktadır.
Söz konusu kanun teklifinin kabulü ile kanunlaşmasının
memleketimiz adına hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şimdi, soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet, teşekkür ederim.
Şimdi, kanun çıkarıyoruz. Niçin kanun çıkarıyoruz? Tamamen
iktidarın yaptığı yolsuzlukları örtbas etmek için. Şimdi, Hükûmet sırasında
oturan Faruk Bey’in, bir defa, 2006’da bir yaralanma meselesi oldu. Sonucu ne
oldu, belli değil -vurmuşlardı kendisini- bilmiyoruz. Kızını getirdi, Hacettepe
Tıbba kaydetme hakkı olmadığı hâlde kaydettirdi. Her yerde tıp fakültesine
karşı çıkıyorlar. Böyle haksız nasıl getirip kaydediyor? Kardeşini Bursa’da
tutukladılar, iki gün sonra serbest bıraktılar. Yani, AKP’liler…
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen konuyla ilgili soru sorun, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, hayır, soru soruyorum canım.
Hükûmet sırasında oturan kişinin hukuka saygılı olması lazım.
Yani, niye kanunları çıkarıyoruz? Kanunları, tamamen, işte AKP’lileri korumak
için, yolsuzluklarını örtmek için, hırsızlıklarını örtmek için, bunun için
çıkarıyoruz. Bu kanunları bu Mecliste bu saatlerde yapmanın da bir anlamı yok.
Açıklamadı. Bir kardeşi vardı Bursa’da, demirci Osman’dı, şimdi
holdingci Osman olmuş. Bursa’nın en büyük holdingleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu, Karayollarında iki buçuk sene önce taşeron
işçilerle ilgili dava açtılar biliyorsunuz ve davayı kazandılar. İki buçuk
senedir bunların uygulanmamasını neye bağlıyorsunuz yani suç işlediğinizi
düşünüyor musunuz?
Bir ikinci sorum da: Bu TİB var, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı. Geçende bu işçiler Mecliste yanıma geldiler -74 kişi bunlar-
bunların da işine son verilmiş. Şimdi, orada başkanlar değişiyor. Bir paralel
devlet, paralel yapı çıkardınız da bunlar gariban adamlar yani aşında,
ekmeğinde. Geldiler, gerçekten hâlleri perişan. Bu şeyde taksitleri var,
şunları var, bunları var. Asgari ücretle çalışan taşeron işçiler. Yani, oradaki
başkanları, başkan yardımcılarını alıyorsunuz da bu taşeron işçilerin, asgari
ücretle çalışan taşeron işçilerin işine son vermeyi nasıl karşılıyorsunuz? Bu
mücadelenin de bir ölçüsünün olması lazım. Yani, gölgenizden korkar hâle
geldiniz. Artık bırakın bu garibanın ekmeğiyle oynamayı. 74 kişiyi niye işten
çıkarıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, büyükşehir yasası dolayısıyla, örneğin Bursa İl
Özel İdaresinde taşeron firma marifetiyle çalışan 72 personelimiz -sekreter,
şoför, büro görevlisi- 31 Mart 2014 tarihinde üç aylık bir sözleşme yapmışlar
ve sözleşmeleri sona eriyor. Arkadaşlar bizi devamlı arıyorlar: “Biz ne
olacağız?” Ki, ayrıca 330 kişi de millî eğitime verilmiş, yine bunlar da
taşeronla ilgili. “Biz ne olacağız? Kiramızı, faturalarımızı nasıl ödeyeceğiz?
Çocuklarımızı nasıl okula göndereceğiz?” Bize bu konuda kendi amirlerinin de,
yetkililerinin de bilgi veremediğini, yardımcı olmaları konusunda bizi
uyarıyorlar. Bu konuda açıklama bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Türeli…
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu, emekte yaşa takılanlar konusu çok önemli bir
konu, devamlı kamuoyunun da gündeminde. Buna ilişkin olarak da birçok
protestolar, eylemler yapılıyor bildiğiniz üzere. Bu şu demek tabii: Hizmet
yılını ve prim ödeme gün sayısını tamamladığı hâlde emeklilikte yaşa takılan
kişi sayısı şu an itibarıyla kaçtır? Buna ilişkin herhangi bir düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz, bir çalışmanız var mı Bakanlıkça?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Ekşi…
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenliği Bakanına sormak istiyorum. Daha
önce aslında Sayın Bakana yazılı soru olarak takdim ettim fakat yanıtını
almadım. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının vatandaşlarımızın her birinin
sağlık durumu hakkında çeşitli sağlık kurumlarından, muayenehanelerden ve diğer
kaynaklardan elde ettiği bilgileri Data Med isimli bir firmaya sattığı doğru
mudur? Satış yapıldıysa bunun yasal dayanağı nedir? Anayasa’mızın 20’inci
maddesinin “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme
hakkına sahiptir.” şeklindeki hükmü karşısında bu bilgilerin satış konusu
olması Anayasa’nın ve Türk Ceza Kanunu’nun aynı amaçla konulmuş hükümlerinin
ağır bir şekilde ihlali anlamına
gelmemekte midir?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Bakan, bu geçici işçileri
soracaktım. Şimdi, beş ay yirmi dokuz gün çalışıyorlar, altı ay bir gün ciddi
manada sıkıntıya düşüyorlar yani bunlar altı ay ne yiyip ne içecekler? Bununla
ilgili bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? Geçici işçilerin kadroya
alınması noktasında bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Güler…
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) – Sayın Bakan, çok çeşitli araçlarla
memura 1 derece verilmesi için talepler yöneltiliyor. Sonuncusu 2005 yılında
gerçekleşmiş. Gelen başvurularda, 2005 yılından sonra ocaktan itibaren işe
başlayanlarla Aralık 2004’te işe başlamışlar arasında bir eşitsizlik olduğu
dile getiriliyor. Bu yönde bir çalışma var mıdır?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Türeli…
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 4/C konusu, 4/C’lilerin kadroya alınması konusu da
acil önem arz ediyor. Şimdi, tabii geçici işçi, Devlet Memurları Kanunu’nun
4’üncü maddesinin ( C ) bendinde tanımlanıyor geçici işçilik ama bugün biz
görüyoruz ki devletin asli ve sürekli işleri de bu 4/C’liler eliyle
yürütülmekte. Buna ilişkin olarak Bakanlıkça yürüttüğünüz bir çalışma var
mıdır, bunları kadroya almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, Karayolları işçileriyle ilgili bir yargı süreci yaşandı,
hâlen de devam ediyor yargı süreci ve burada asıl işçi olarak iadesiyle ilgili
yargı kararları var, tazminatların ödenmesiyle ilgili kararlar var. Bunlar
diğer taşeron işçileri konusu gibi gündemimizde tartıştığımız,
olgunlaştırdığımız konular diye ifade edebilirim. Geçtiğimiz hafta Bakanlar
Kuruluna gerek taşeron uygulamasıyla ilgili gerekse yargıda konu olan asıl işçi
olduğuyla ilgili, yargı kararlarını içeren konularla ilgili çalışmalarımız
Başbakanlığa taslak olarak sevk edilmiş bulunmaktadır. Taşeron uygulaması,
bizlerin de sizlerin de birçok defa Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
ve çeşitli vesilelerle gündeme taşıdığımız önemli bir sorun. Buradan, taşeron
çalışanların yıllık izinleriyle ilgili yaşadıkları sorunlar, ücretlerinin
ödenmemesi konusunda, ücretlerin güvence altına alınması ve sözleşmenin kısa
değil, yıllık değil asgari üç yıl zorunluluğu getirmek ve kıdem tazminatını
yine güvence altına almak ve en önemlisi de, asıl iş ile alt işverenin kesin
bir hatla ayrılması -hangi işler asıl işlerdir, hangi işler yardımcı veya alt
işverenin yapması gereken işlerdir- bunları tanzim eden ve muvazaayı ortadan
kaldıracak önemli bir düzenleme, taraflarla uzun müzakere neticesinde
Başbakanlığa sevk edilmiş. İnşallah, kısa süre içerisinde Parlamentoya
gönderebilirsek, ben gruplar arasında bir uzlaşma olacağı inancı içerisindeyim.
Bunun yanında, aynı şekilde, büyükşehirdeki taşeron işçilere de
-bunlar kısmi süreli, belli süreli çalışan işçiler; dolayısıyla, o iş yeri
aslında kapanmıyor, belediyeye devrediliyor- ihtiyaç devam ediyor ise onların
büyükşehir belediyeleri bünyesinde çalışmalarında ihtiyaç olduğu için
-çalıştıkları için- bir mahzur yok; onların işvereni de artık büyükşehir
belediyesi olacaktır. Bunların çalışma sürelerini bilemiyorum, tabii ona bakmak
gerekiyor. Belki yargıya da gitmiş olabilirler, yargıda elde etmiş oldukları
hakları da vardır ama yıllık ise…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Üç aylık sözleşme yapılmış Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – İşte
yani kısmi süreliyse, iş bitmişse yani orada yapılacak bir durum söz konusu
değil.
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili -çok kez gündeme geldi-
orada, 2000 öncesi çalışanlarla ilgili, 2000 öncesi işe başlayanlarla ilgili
bir sorun yaşanıyor. 1999 yılında çıkarılan, gerçekten reform düzeyindeki bir
yasa neticesinde, 1/1/2002’den sonra işe başlayanlar 60 yaşında emekli
olacaklardır. 2000 öncesinde işe başlayanlarla ilgili ise durum farklılık arz
etmektedir. Bundan dolayı, bu 4747 sayılı -yanılmıyorsam- Yasa’daki düzenleme
kademeli bir emekliliği Türkiye'nin önüne koymuş. Bu konu Anayasa Mahkemesine
gitmiş, Anayasa Mahkemesi bu kademeli emekliliği onaylamış. Dolayısıyla, 1999
yılındaki bu yasadan dolayı birçok vatandaşımız -ki yaklaşık rakamlar da 5
milyon civarında 2000 öncesinde işe başlayanlar- diyor ki: Bu değişiklikten
dolayı bizim, kademeli bir şekilde emeklilik dolayısıyla belli bir süreyi
doldurma zorunluluğu geldi diye ifade ediyorlar. Onlara isabet ettiği için bir
haklılığı var ama netice itibarıyla, Parlamentodan bir yasa geçiyor, bu
hepimizi bağlıyor, bütün milletimizi de bağlıyor. Burada yaşanan sorunlar,
önemli olan, biz de şu anda onların sağlıktan yararlanmaları konusundaki
sıkıntıyı gidermek için bu önümüzdeki Bakanlar Kuruluna sevk ettiğimiz
düzenlemede bir çalışmamızı huzurlarınıza getirmiş olacağız.
Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili düzenlemeyi de aslında
birkaç kez ifade ettik. Burada kişilerin kişilik haklarını bir başkasına verme,
şirketlere verme gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir, sağlıkla ilgili
bilgiler, bölgeyle ilgili bilgiler söz konusudur. Bir firmaya değil müracaat
eden gerek kamu gerekse diğer kesimlere, talep eden bütün firmalara
verilmektedir. Burada bir şartımız vardır, herhangi bir firmanın bilgileri bir
yere verilecekse o firmanın muvafakati şartı getirilmiştir. Dolayısıyla,
kesinlikle bir adaletsizlik ve kesinlikle kişisel verilerin bir başkasına
verilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Çok daha geniş bir bilgiyi,
yazılı olarak da bizzat ayrıntılı bir şekilde bilgilendirme imkânımız olabilir.
Bu uygulama önemli bir uygulama.
Beş ay yirmi sekiz gün çalışanlar… Bildiğiniz gibi, daha önce altı
ay çalışanlarla ilgili bir düzenleme yapılmış idi ve altı ay çalışanlar kadroya
alınmışlar idi, 230 bin civarında işçimiz; onun altında kalanlarla ilgili,
mevsimlik çalışanlar, dört ay, üç ay ve beş ay yirmi sekiz gün gibi çalışanlar
bu haktan yararlanamamışlar idi. Şu anda da bunlar yine aynı süreler içerisinde
çalışmalarını sürdürmektedirler.
Memura 1 derece verilmesi konusu da toplu sözleşmede, yine 4/C
konusu da toplu sözleşmede gündemimizde olan ve danışma kurullarında şu anda
görüştüğümüz konular. Tabii ki Çalışma Bakanlığı olarak, toplu sözleşmede
tarafların bir bölümünü temsil eden kesim olarak, Bakanlık olarak bizim bu
konulara yaklaşımımızın yanında Hükûmetin ve ilgili bakanlıkların uyumu da önem
arz ediyor; netice itibarıyla bir maliyet söz konusu. Dolayısıyla, bu konuda
uzlaşı sağlama gayreti içerisindeyiz, şundan dolayı: 2005 yılına kadar birkaç
defa memurlarımıza 1 derece verilmiş. 2005’ten sonrakiler diyorlar ki: “Neden
bize verilmiyor?” Bu serzenişler, bu ifadeler ister istemez biraz da cevapsız
kalıyor. Bundan dolayı toplu sözleşme gündeminde olan bir konu, ilgili tüm kamu
görevlileri sendikaları sürekli bunu önümüze getiriyorlar, tartıştığımız bir
konu. Umarım bir konsensüs sağlanır diyorum.
4/C statüsünde, bu toplu sözleşme ücretlerinde yüzde 40’a varan
bir artış sağladık ama statüyle ilgili, 4/B’li olma talepleriyle ilgili henüz
karar aşamasında değiliz. Onu da açıkça ifade edeyim. Bu da tartıştığımız
konulardan bir tanesi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yani konuşulanlar boş mu Sayın Bakanım?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –
Efendim?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Konuşulanlar boş mu? Millet boyuna
soruyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hayır
şimdi, arkadaşlar, bunun tarafları, biliyorsunuz, önemli; bir tarafı Hükûmet
olarak tabii...
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bize soruyorlar, biz de size soruyoruz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hayır,
boş değil; 4/C’lilere yüzde 40’lik bir ücret artışı sağlanmış bulunuyor. Bunu
görmezlikten gelmeyelim ama buradaki statü değişikliğiyle ilgili taleplere yani
biz saygı duyuyoruz ama bu konuda da bir konsensüse ihtiyaç var, bir uzlaşmaya
ihtiyaç var. O noktaya gelmediğimizi ifade ediyorum.
Sayın Genç’in özelde sorduğu sorular… Arkadaşlar, burada oturan
bir bakanın veremeyeceği cevap olmamalı; veremeyeceği cevap varsa buradan
kalkıp gitmeli. Bu kadar, konuları, şahsileştirmeyi, doğrusu, ben
yakıştıramıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hükûmet edenin her şeyini açığa
çıkaracağız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şimdi
bakınız, ben de size açık söyleyeyim, dinleyeceksiniz ama bir müsaade edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de dinleyeceğim, sen de dinleyeceksin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Şimdi ben, bu Bakanın ağabeyiyle ilgili
konuda dâhil olanlardan birisiyim.
BAŞKAN – Sayın Türkkan, lütfen...
Sayın Bakan, siz sorulara cevap verin lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Burada önemli bir şey var. Bursaspor davasından tutuklandı Bakanın
kardeşi. Ben de orada tanığım.
BAŞKAN – Sayın Türkkan… Sayın Türkkan, lütfen…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hepsi beraat etti. Bilginiz olsun diye
söylüyorum. Ağabeyi de beraat etti.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama iki günde çıktı.
BAŞKAN – Sayın Bakan…
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şimdi
bakınız, böyle, oturup, arkadaşlar, birbirimize laf atıp, çamur atıp bir şeyi
elde etmek, bakınız, bunlar doğru bir davranış değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne çamuru ya?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Siz
belki kısa metrajlı bir şeyin peşinde koşuyorsunuz, koşabilirsiniz. Ben size
şunu söylüyorum: Siz, bu sorduğunuz üç soru… Bir öğrencinin -sizin evladınız da
olabilir- bir üniversiten bir üniversiteye yatay geçiş yapmasını kamuoyunun
huzuruna getirmek, buraya getirmek ayıp değil mi ya?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye ayıp olsun? Hakkınıza razı
olacaksınız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –
Bakınız, bir öğrencinin…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Senin kızın Acıbadem Tıp Fakültesini
kazandı, geldi Hacettepeye.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Ya,
geçebilir misiniz, yatay geçiş yapabilir misiniz hukuksuz bir şekilde?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hukuksuz yapıyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) -
Çıkarın o zaman ispat edin, çıkarın ispat edin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Rektör, kendi adamınızı getirdiniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Nasıl
böyle çocukların kişilik haklarıyla veya psikolojileriyle oynarsınız ya? Siz de
hiç zerre kadar merhamet yok mu, insanlık yok mu?
ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkanım, böyle bir usul var mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ben
size söylüyorum: Çık, ispat et bunu. İspat etmezsen namertsin. Nasıl hukuksuz
geçiş olmuş? İnternet’te yayınlanmış, kim geçecek, nasıl geçecek, kuralları
belli.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, yani Acıbademi kazanmadı mı, oradan
nasıl Hacettepeye geldi?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Ya,
geçiş şartlarıyla ilgili, bakınız…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, usulüne göre gelmedi.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –
İncele, getir.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, sen inceledin mi? Hukuk dışı bir
şey olur mu bu konuda ya?
İSMET SU (Bursa) – Anlamaz, anlamaz, anlamaz bu, anlamaz!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ayıp
şey ya!
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, şimdi, Hükûmet eden insanların en ufak
bir lekesinin olmaması lazım.
BAŞKAN – Sayın Bakan, başka cevap yoksa Sayın Aslanoğlu soru
soracak.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Şuna
bakın ya! 2006 yılında bize birisi bir kurşun sıkıyor, diyor ki: “Ne oldu?”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Ben de
öğrenmek istiyorum, buyurun.
AHMET İYİMAYA (Ankara) – Ayıp Kamer, ayıp ya!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Çok
yanlış şey ya, böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, niye yanlış olsun?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) -
Hepimiz burada parlamenteriz. Varsa belgeniz gelirsiniz, dersiniz ki: “Buyurun,
şu yanlışlık, nüfuzunu kullanarak yapmışsınız.” İki de bir bunu gündeme
getiriyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben biliyorum bazı şeyleri ya.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Neyi
biliyorsunuz? Buyurun. Bursaspor’la ilgili olan bir hadisedir, hiç alakası
olmayan bir hadisedir ve ciddi iftiralarla, ithamlarla olan bir hadisedir,
mahkeme kaydı ortadadır.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Türkkan da şahidi, Sayın Türkkan da
o dönemde yöneticiydi.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) –
Buyurun, ilgili arkadaşlar da buradalar, bakın, çok iyi biliyor arkadaşlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hüseyin Bey de hakkında ferman
verilmemesine rağmen yöneticiydi benimle beraber.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Ben de yöneticiydim, doğru beraberdik.
BAŞKAN – Evet, Sayın Bakan, başka cevap yoksa Sayın Aslanoğlu soru
soracak.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın
Başkanım yani bu konuların burada gelmesi gerçekten son derece yanlış ama belge
olur, bilgi olur, çıkarsınız söylersiniz. tabii ki buna saygı duyarız ama ikide
bir… Hepimizin çoluk çocuğu var, böyle bir şey olabilir mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakan, diğer soruların cevaplarını
verin.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, haksız bir yerlere getirirseniz
söyleyeceğiz yani ya.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, vazgeçtim
sorumdan. Emeklilikte yaşa takılanlarla biraz da ben kızdıracaktım sizi ama
yeterince kızdınız, bir başka gelişinizde…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Allah razı olsun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.33
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
Teklifin maddelerine geçilmesi oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi teklifin maddelerine geçilmesini tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır,
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1 ila 13’üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
isteyen Müslim Sarı, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜSLİM SARI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 561 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin birinci bölümü hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzde yeni bir torba
yasa var. Tabii, torba yasa açısından en zor olan şey, torba yasanın geneli
üzerinde konuşmaktır. Hem yasanın geneli üzerindeki yirmi dakikalık konuşmalar
hem de her bir bölüm için on dakikalık konuşmalar gerçekten son derece zor
oluyor. Çünkü, bu bir torba yasa olduğu için ve birbiriyle hiç alakası olmayan,
sistematik bir bütünlükten yoksun kanunlar yan yana getirildiği için, bir
sistematiği olmadığı için bunun üzerinden sistematik bir konuşma yapmak da pek
mümkün olmuyor. Ama burada en doğru çözüm, belki de, belirli yasalar üzerinde
ve yasanın belirli maddeleri üzerinde ve en fazla önemsenen kısımlar üzerinde
genel bir değerlendirme yapmaktan öteye geçmiyor buradaki konuşmalar. Ben de
bunu yapmaya çalışacağım.
En fazla üzerinde durmak istediğim madde 3’üncü madde çünkü 3’üncü
maddede çok gizli bir tehlike olduğunu düşünüyoruz biz grup olarak. Ormanların,
devlet ormanlarının betonlaşması, betonlaştırılması ve daha tahrip edilmesi
gibi bir durumla karşı karşıya kalabiliriz bu maddeyle. Bu maddede iki tane şey
getiriliyor -çok önemsediğim için belirtmek isterim- ilk olarak şöyle diyor
madde: “Devlet ormanlarında, erişme
kontrolü uygulanan kara yollarındaki ulaştırma yapıları ve müştemilatı olan
hizmet tesisleri ile bakım, işletme tesislerine, kara yolları sınır çizgisi
içinde, bedelsiz olarak izin verilir.” Şimdi, bu, son derecede tehlikeli bir
yaklaşım, son derece tehlikeli bir düzenleme. Kara yollarının içinden geçtiği
ormanların genel olarak betonlaştırılmasıyla ilgili önemli bir tehlikeye de
kapı aralıyor.
Önce şunu sormak gerekir: Daha önce böyle bir düzenlemeye niye
gerek duyulmamıştı? Yani, şu anda, yeniden otoyollar yapılmıyor, ilk kez,
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde otoyollar da yapılmıyor; başka vesilelerle, başka
yerlerde de otoyollar yapılıyordu. Bu otoyolların yapılması için gerek duyulan
tesisler yine buralarda kuruluyordu ama nedense, önümüze böyle bir yasal
düzenleme getiriliyor. Daha önce nasıl yapılıyordu da bunlar için yasal bir
düzenlemeye ihtiyaç duyulmadan yapılıyordu, merak ediyoruz doğrusu.
Şimdi “kara yolları sınır çizgisi” diye bir çizgi çiziliyor ve bu
kara yolları sınır çizgisi içerisinde bu tür tesislerin bedelsiz olarak
yapılmasına olanak veriliyor ama kara yolları sınır çizgisi sadece asfaltın
bittiği yerden ibaret değil. Asfaltın bittiği yerden daha ötesine de kara yolları sınır çizgisinin uzanması
teknik olarak mümkün olabilir. Dolayısıyla, buralarda yapılaşmaya ve orman
alanlarında ciddi bir betonlaşmaya yol açabilir.
Mesela size basit bir örnek vereyim değerli milletvekilleri: Kuzey
Marmara otoyolu için, içinde üçüncü köprünün de olduğu Kuzey Marmara otoyolu
için yapılması düşünülen tesisler ya da yapılan tesisler yani bu kanun kapsamı
içine giren tesisler şunlar: 2 adet otoyol inşaat kampı, 2 adet köprü inşaat
sahası, 10 adet beton tesisi, 4 adet asfalt tesisi, 8 adet mekanik tesis.
Bunların hepsi kara yolu sınır hattı içerisine yapılacak. Dolayısıyla, bütün
bunların hepsinin burada izinsiz bir biçimde yapılmasına olanak verilecek.
Asfaltın üzerine yapamadığınıza göre, yolun üzerine yapamadığınıza göre,
ormanlık arazinin içine yapacaksınız ve ormanlık arazisinin ciddi bir şekilde
betonlaşmasına müsaade edeceksiniz. Ve gelecekte buraların konaklama tesisine
dönüştürülmesi ihtimali de önemli bir ihtimal olarak belirmektedir. Üstelik, bunların
bedelsiz bir biçimde devredilmesi söz konusu olduğundan, bedelli bir biçimde
devredilmesiyle bedelsiz bir biçimde devredilmesi arasında ihaleyi alan firmaya
sağlanan iltimasın boyutlarının ne olduğunu da merak ediyorum.
Bu 3’üncü maddeyle getirilen ikinci önemli nokta, katı fazlası
malzemenin, yani hafriyatın ağaçlandırma bedeli karşısında orman arazisinin
içine dökülmesidir. Bunun da, çok ciddi moloz yığınlarının orman arazilerinin
içinde olmasına yol açacağını düşünüyoruz.
Mesela, bir örnek vereyim yine Karayolları Kuzey Marmara
otoyoluyla ilgili: Kuzey Marmara otoyolu tamamlandığında, yapılan hesaplamalara
göre, yaklaşık 48 milyon 776 bin 929 metreküp hafriyat oluşacak, tekrar
ediyorum 48 milyon 776 bin 929. Ve eğer biz bu hafriyatı bir futbol sahası
büyüklüğündeki alanın üzerine koymuş olsaydık, 6.500 metre yüksekliğinde bir
tepe kadar hafriyat çıkartılmış olacaktı. Dolayısıyla, bu madde çok
sakıncalıdır, doğru değildir, orman arazilerinin ciddi şekilde
betonlaştırılmasına hizmet ettiği açıktır.
Esasen, bu kanun teklifinin en sakıncalı maddelerinden biri -daha önce arkadaşlarım da eleştirdiler ama
ben bir kez daha kayıtlara düşsün diye söylüyorum- yap-kirala-devret modeliyle
yapılması düşünülen şehir hastanelerine ilişkin düzenlemelerdir. Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu modelin kendisine karşıyız. Bu modelin
kendisine karşı olmamızın en önemli nedenlerinden birisi, devlet hastanelerinde
herhangi bir kapasite artışı getirmiyor olmakla beraber, bu modellerin… Normal yollarla
hastaneler yapıldığında kamunun karşılaşacağı yükün çok daha üzerinde bir yükle
karşı karşıya kalacağını biz düşünüyoruz.
Plan Bütçe Komisyonunda bu yasa tartışılırken, bu modelin
kurulduğu yasa tartışılırken, geçen sene,
biz tek tek sorduk, “Bunun bedeli nedir? Kamunun üzerinde bu ne kadar
yük getirmektedir? Kamu bundan dolayı orta ve uzun vadede ne kadar kira ödemek
zorunda kalacaktır?” Bunun cevaplarını alamadık. Bunun cevaplarını hâlâ
alabilmiş değiliz. Bugün ne biz ne iktidar partisine mensup milletvekillerimiz
şehir hastaneleriyle beraber, bu hastanelerin yapılmasıyla ilgili kurulan
modelde orta ve uzun vadede kamunun ne kadar kaynaktan vazgeçeceği ya da ne
kadar harcama yapacağı ya da ne kadar kira geliri, kira gideri harcayacağını şu
an için hiç kimse bilmiyor. Sayın Bakana her fırsatta söyledik, Sayın Bakan
Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmaları sırasında, Plan ve Bütçe Komisyonunun bütün
üyelerinin huzurunda, bu senenin yılbaşını geçmeyecek şekilde bununla ilgili
bir çalışma yaptığını, bir etki analizi yaptığını ve bu etki analizi bizimle
paylaşacağını söyledi, bekliyoruz, henüz böyle bir paylaşım yapılmış değil.
Üstelik, bu hastanelerin yapılabilmesi için kullandırılan kredilerin ya da
kullanılan kredilere de hazine garantileri veriliyor. Bu, son derece
tehlikelidir. 2001 krizinden sonra mali disiplinde ortaya çıkan kötü
uygulamalar, mali disiplininin bizi getirmiş olduğu yer, krizin etkisini derinleştirmesi bu konuda önlem alınmasını
zorunlu kılmıştı ve hazine garantilerine sınırlar getirilmişti ancak peşi sıra
çıkartılan birtakım yasalar, özel sektörün kullandırdığı bazı kredilere,
belediyelerin kullandırıldığı bazı kredilere hazine garantisi getirilmesiyle
ilgili bazı düzenlemeleri önümüze getirdi ve bu konuyla ilgili 2001’den beri
yapılan uygulama son derece yanlıştır, sakattır.
Bugün, benzer uygulamalar şehir hastaneleri için de söz konusudur.
Düşünün değerli milletvekilleri, devlet bir hazine arazisi tahsis edecek, bu
hazine arazisine yirmi beş yıl süreyle, ilgili firma gelecek, hastane yapacak,
devlet yirmi beş yıl süreyle bu hastanenin kira bedellerini ödeyecek ve bunun
için kredi kullanmışsa, eğer bu kredinin geri ödemesinden doğan bir sorun
varsa, bir problem varsa, bu da hazine garantileriyle garanti altına alınacak.
Yani böyle bir uygulama dünyanın hiçbir bölgesinde yoktur, olamaz.
Şimdi, bu maddeyle, buradaki düzenlemeyle getirilen bir başka şey
de mücbir sebep ve olağanüstü hâl dışında sözleşme ve eklerinin uygulanmasını
engelleyen bir durumun ortaya çıkması hâlinde yapılmış olan sözleşmeler,
ihalelere esas teşkil eden sözleşmeler konusunda sayın bakana değişiklik
yetkisi verilmesidir ki bu ne hukuk ilkesine uygundur ne rekabet ilkesine
uygundur ne ihale ilkesine uygundur. Bu, açık bir biçimde ihaleye fesat
karıştırmaktır.
Düşünün ki bir firma geliyor, hastaneyi kuruyor, karşılığında
kredi alıyor, kredisine de garanti oluyor devlet, hastaneyi yapmaya başlıyor
ama herhangi bir biçimde ortaya çıkan bir nedenden dolayı -ki bu nedenin ne
olduğu burada açık biçimde tanımlanmamıştır- bu işlem yarım kalırsa,
yapılamazsa o zaman bakana başvurma yetkisi elde etmiştir ve bakan bu
sözleşmede değiştirme yapma yetkisi elde etmiştir. Aslında belki de ayrı bir
ihale yapılması gerekir bunun için, belki de yeni bir ihaleyle bu sürecin
yeniden ele alınması gerekirken sürekli yenilemeyle, sürekli temditle ve
bakanın yetkisini kullanarak sürekli bir biçimde hükûmete yakın firmaların
kendi durumlarını bahane ederek açık bir biçimde kendilerine uygun avantajlı
pozisyonlar elde etme yetkisi ortaya çıkmaktadır bu yasada. Bu yasayla verilen
yetki her şeyden önce Sağlık Bakanlığına yapılmış olan bir haksızlıktır çünkü
Sağlık Bakanına bu yetki dolayısıyla bir sürü kişi gelecek başvuru yapacak ve
Sağlık Bakanı çok durumda kalacak ve bununla ilgili yanlış uygulamalar Yüce
Divan yolunun gözükmesi açısından…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLİM SARI (Devamla) – ...Sağlık Bakanı açısından birtakım
alanlar açabilir diye düşünüyorum ve bu düzenlemelerin buradan çıkartılmasını
öneriyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım.
Torba kanunun birinci bölümü… Şunu açık ifade edeyim: Bu torba
kanun ve öncesi torba kanunlar yan yana konulduğu zaman, topluma karşı,
yurttaşa karşı birden fazla suçu işleyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu
ifade etmek istiyorum.
Şimdi, 1’inci maddede ormanla ilgili, hemen 3’üncü maddede yine
kara yollarıyla ilgili noktadan baktığımız zaman bir çevre suçu işleniyor.
Ormanlardan, kara yolları geçince oralardan, erişme kontrollü yerlerden
yapılar, inşaatlar, molozlar, bunların dizaynı, yap-işlet-devret modelinde veya
kiralama süreçlerinde zaten bir ton olanak tanınarak verilen bu ihale, işletme
ve kiralamalarda yeni imkânlar getiriyor.
Sadece bu değil, baktığımız zaman bu yasanın içine, İnternet
yasaklarıyla haberleşme özgürlüğünü ihlal eden bir suç durumu yaratılıyor.
Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü ihlal edilen bir durum, engel çıkarılarak suç
yaratılıyor. Enerji alanına baktığımız zaman, enerjiyle ilgili yenilenebilir
enerjiye ağırlık vermesi gereken Türkiye, burada bir düzenleme sistemi
getiriyor, LPG’de birilerine ithalat yolunu açıyor. Termale geldiği zaman onun
kararını vermek için, enerjiyle ilgili, MİGEM’in, Bakanlığın… Her ne kadar bu
yasal torbada, düzenlemede böyle geçiyorsa, arkadaşlar, hepiniz biliyorsunuz,
2012’de yasa çıktı, bütün maden, enerji dâhil, ruhsatların onayı bir tek elden
geçiyor, Başbakandan geçiyor. Yani, siz bu düzenlemeyle Başbakana karşı mı
çıkıyorsunuz arkadaşlar? Siz Başbakana karşı kanun çıkarıyorsunuz burada,
farkında mısınız? Enerji Bakanı burada değil, gitti. Sayın Bakan, Sayın Bakan…
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Dinliyorum sizi.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz 2012’de yasa çıkardınız, bütün maden
ve enerji alanında ruhsatların onayını Başbakana verdiniz. Şimdi, Başbakana
verdiğiniz bu yetkiyi bu torbayla delmeye çalışıyorsunuz. Allah aşkına, bu
nedir? Şimdi, yani, hadi, LPG ithalatını ayarlayabilirsiniz, dop yağı mıdır,
pvc granül sanayisine mi dalarsınız, sert plastik midir, yumuşak plastik mi,
şeffaf plastik mi, bilmem, ham maddesi midir? Elbette ki TÜPRAŞ’ın dışında,
bilmem başka yerlerden, belki de son petrol anlaşmazlıklarının getirdiği
sözleşme imzalamalarından kaynaklı yeni kapılar çıkabilir. Ama burada
düzenlemeyi yaparken aklımıza o ruhsat geldi.
Şimdi, siber güvenlikle ilgili ve trafik bilgileri konusunda… Her
zaman söyleyeceğiz bunu. İnanın, yarın Komisyonda görüşülecek MİT yasa
teklifi... Ki Hükûmetlerin kendi teklif, tasarılarını getirmesi gereken çok
önemli alanlar bunlar. Cumhurbaşkanı “Alo”yla Meclise diyor ki: “Şöyle şöyle,
ben onaylayacağım. Şöyle iki üç tane teklif hazırlayın verin.” Yarın MİT
Müsteşarı ararsa burayı -tabii ki bizi, muhalefeti aramayacak, iktidar
partisini arayacak- “Şöyle bir teklif hazırlasanız da…” diyecek. Ne
diyeceksiniz o zaman, merak ediyorum. Yani yürütme yasamayı yönlendirmeye
kalkacak. Siz, tamam… Vallahi, 90’lı yıllarda bunun çok kötü örneklerini
gördük, kimse bundan istifade etmedi.
Şimdi, enerji konusunda yapılanı bu torbaya getiriyorsunuz.
Aciliyeti nedir? LPG ithalatı için birilerine, evet, fakat bu jeotermal konusu
hakikaten Türkiye’de çok fazla yerde yok; bir Afyon’da, birkaç yerde var.
Enerji olarak veya farklı alanlarda yararlanabileceğiniz, turistik olarak
yararlanabileceğiniz belli şeyler var: Rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi.
Yani, şuna, enerjide -100 milyar dolar ithalat ve Türkiye cari
açığının temeli olan enerjide- şöyle bir kural koyamaz mısınız: Türkiye’de
yenilenebilir enerji 1’inci derecede tercihlidir; bunu yapanı teşvik de ederim,
vergi indirimi de yaparım, kilovatsaatine de iyi para veririm, alırım?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Var,
var.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Yok kardeşim, yok. Öyle olsaydı gidip
ithalat için kapı kapı dolaşmazdınız. Bir gün Azerbaycan’dasınız, bir gün
Moskova’dasınız, Rusya’dasınız. Rusya’dan çıkıyorsunuz Erbil’e gidiyorsunuz.
Erbil’den çıkıyorsunuz Bağdat’a gidiyorsunuz. İthalat, ithalat ya da nükleer…
Şimdi, Şırnak’a termik santraller dağılmaya başladı.
Ya, vanadyum bayağı kıymetli biliyor musunuz arkadaşlar?
“Vanadyum” diye bir madde var, uzay sanayisinde kullanılıyor, uçak sanayisinde
kullanılıyor; çok kıymetli bir madde. Bu çok kıymetli madde de Şırnak’ta bizim
asfaltit kömürlerde var, yataklarda ama kömürün özünde binde 3-5 aralığında
oranda var fakat termik santralde yaktığın zaman külünde yüzde 1 oranına kadar
yükseliyor. Hem havamızı kirletiyorlar hem kömürümüzü ucuza kapatılıyorlar,
arkasından da külünü bile satıyorlar. Ne vanadyum uyanıkları var, bak.
“Vanadyum” diye bir madde duymuş muydunuz?
Yani, şimdi, hakikaten insan şaşıyor. Yani, külünden bile para
kazanırken vatandaşın boğazına yapışıyorsunuz. Özel, halktan birisi aldı mı
kömür ihalesini yüzde 23,5 redevans ödüyor. Vallahi bravo, Ciner, arkasından 2
şirket daha da ruhsat almış. Şırnak’ta sadece 6 tane daha ruhsat verme niyeti
var. Her tarafı yakacaklar, niyet bu. Yakın bakalım, ne olacak? Yani, “Termik
santrale orayı doyuracağım.” diyorsanız, doyuracağınız bir yerde yüzde 15
yatırım düşmez mi o topraklara? Suyunu alıyorsunuz, 12 tane HES barajı
yapıyorsunuz. 12 tane HES barajı elden ele el değişimi gösteriyor. 3 tane
müteahhit değiştiren HES barajları var. Yok güvenlik gerekçesiyle yapıyoruz,
yok bilmem ne gerekçesiyle yapıyoruz! Herkes para gerekçesiyle yapıyor.
Vatandaşın güzel ırmağını, deresini alıyor, hepsi kendinin, hepsi babasının
malı mülkü oluyor. Ondan sonra da bir istimlak kararı çıkarıyorsunuz, o hepsi
de birilerine veriliyor, bütün memleketi birilerine… Bu kara yollarındaki orman
tesisleri öyle, diğerleri öyle. Bu yetmiyor, arkasından kamu-özel ortaklığında sözleşmeleri
daha dizayn etmeye başladınız. Durun bakalım, hani bu büyükşehir
hastanelerinizi bir kurun. Sağlıkta da suç işliyorsunuz, ticarileştiriyorsunuz.
Yani insan sağlığı parayla ölçülmez ki arkadaşlar. Yani hakikaten yirmi beş
yıllığına kamu-özel ortaklığı yapıyorsunuz, özel bir sektöre verip diyorsunuz
ki: “Arada mücbir bir sebep doğarsa bakanla beraber sözleşmeyi gözden
geçirelim.” Bir hukukçu olarak söyleyeyim, böyle dava benim önüme gelirse ben o
hükûmeti hoplatırım vallahi, hoplatırım. Türk Ticaret Kanunu’nu
deleceksiniz, sözleşme hukukunu
deleceksiniz, yapılan edimleri yok sayacaksınız, cezai şartı gözden
çıkaracaksınız, bütün bunları bakanla bir taraf oturacak düzenleyecek.
Arkadaşlar, buna niye ihtiyaç duydunuz? Daha yeni başladınız bu büyükşehir
hastanelerinin temellerini atmaya. Daha işin başında arızalar mı çıktı?
Çıktıysa bizi bilgilendirin. Onu istedik, o da yok.
Arkadaşlar, bu büyükşehir hastaneleri büyük fabrikalara, AVM
hastanelere benzeyen bir şey. Çok ciddi sonuçları vardır. Siz buralardan sağlık
çıkacağına inanıyorsanız yanılıyorsunuz. Özel sektör, kamuyu nasıl sömürürüm,
kamunun bütün olanaklarını, arazilerini, güvencelerini, kredi güvencelerini,
yurt dışı güvencelerini nasıl bağlarım, ona bakıyor. E, biz de bunu yutacağız!
Vallahi yutmayız arkadaşlar. Onun için, biz muhalif olduğumuz söyledik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) – Yani Sayın Başkan kapatmasa bir beyit…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Açıver Sayın
Başkan.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Kendi sesim yeter arkadaşlar.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bu önemlidir. Melaye Ciziri diyor ki:
“Feryadımızı duyup cevap veren yoksa salt şikâyet ne yapsın?/ Feryadının
yetişeceği biri yoksa beyhude feryat ne yapsın?”
1600’lerde söylemiş arkadaşlar, o zaman Meclis yoktu.
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, aynı
zamanda şahsı adına söz isteyen Lütfü Türkkan.
Sayın Türkkan, hem grup hem
şahsınız adına söz istediğiniz için süreniz on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA LÜFTÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifinin
birinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakın, arkadaşlar, bu kanun teklifinin maddeleri ağırlıklı olarak
başka ihtisas komisyonlarının uzmanlık alanına giren konuları içermesine rağmen
Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk ettiniz bu kanunu. Önce 12 maddeden oluşan
teklif, komisyonda verilen önergelerle 26 maddeye çıktı. Hani, kanunu
hazırlarsınız, eksik veya unutulmuş bir madde olur, bir önerge daha verirsiniz
13 oldu, ya birisi daha bir şey söyledi 14 oldu! Hayır, 12 maddelik kanuna
Komisyonda 14 madde ilave ettiniz önergelerle beraber. Yani, bir hokus pokusla
beraber 26 madde oldu kanun. Şunu baştan söyleyeyim: Sizin bu alavere dalavere
işlerinizi 5 yaşını geçmiş çocuklar bile fark eder. Sizin karşınızda
çocuk yok. Muhalefet sıralarında oturan hiç kimse de öyle saf falan değil. Siz
ne bize ne de bu aziz milleti kandıramazsınız. Sadece ve sadece kendinizi
kandırırsınız. Bunu asla ve kata aklınızdan çıkarmayın. Bir dost tavsiyesi
olarak umarım kulaklarınıza küpe olur bu tavsiyem.
Bu fazladan eklenen 14 maddenin konu itibarıyla da aralarında
hiçbir bağlantı yok, amaç bütünlüğü de yok, hepsi ayrı telden çalıyor.
Dolayısıyla, teklif, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in
17’nci maddesine uygun olarak da hazırlanmamıştır. Yine, aynı yönetmeliğin
10’uncu maddesine göre, düzenleyici etki analizi hazırlanması zorunlu olmasına
karşın teklifin düzenleyici etki analizi de bulunmamaktadır.
Bu ülke, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yeni bir kanun
adıyla tanıştı, yani torba kanunla. Arkadaşlar, torba yasalar adaletsizdir,
hukuksuzdur ve gayrimeşrudur. Ben hukukçu değilim ama torba yasalarla bir
ülkenin yönetilemeyeceğini çok iyi biliyorum. Torba yasada yer alan tüm
maddeler uluslararası tüm yasalara, anlaşmalara ve Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’na aykırıdır. Torba yasalar aslında bu millete hakaret etmek
demektir. Tasarlanan durumlar torbaya sığdırılmaya çalışılıyor, bu yasanın
ismine de “torba yasa” deniliyor. “Torba” kısmını anlıyorum ve “torba” gibi bir
sözcüğün “yasa” sözcüğünün önünde yer almasından da esef duyuyorum. Torba kanun
uygulaması hukuki güvenlik ilkesini ortadan kaldırmaktadır aslında. Kanunlar
için aranan öngörülebilir, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olma özellikleri de
yok edilmektedir böylece. Hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edildiği bir ülkede
hukuk devletinden de bahsedemezsiniz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doksan yıllık Türkiye
Cumhuriyeti’nde -ki bu sene doksan birinci yılı kutlayacağız- yasama işleri bu
kadar düzensiz, özensiz, eksik ve ciddiyetsiz bir şeklide yürütülmemiştir.
Iğdır Milletvekilimiz Sayın Sinan Oğan’ın çok sevdiğim bir tabiri var, Adalet
ve Kalkınma Partisi milletvekillerine “kulis milletvekilleri” diyor. Çünkü,
Meclis kulisinde oturuyorsunuz, “Yoklama” deyince Genel Kurul salonuna
koşuyorsunuz, talimat geliyor “Evet” oyu veriyorsunuz, talimat geliyor “Hayır”
oyu veriyorsunuz, bunun ismi de milletvekilliği oluyor!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bazen de karıştırıyorlar onu Sayın
Türkkan!
HARUN KARACA (İstanbul) – Siz neredesiniz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Ben isterdim ki imzalarınızın altında
olduğu bu kanun teklifleriyle azıcık ilginiz olsaydı.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – 5 kişiyle buradasınız, 5!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Eminim ki çoğunuz imza atarken
okumuyorsunuz bile! Çünkü, sadece imza atmaya programlanmışlar sizi!
Geçelim Plan ve Bütçe Komisyonuna. Komisyon değil, âdeta kanun ve
kararlar genel müdürlüğü bu Komisyon. Komisyon görüşmelerinde maddeler hakkında
bilgi verecek yetkili çoğu zaman bulamıyor milletvekilleri.
Bakın, arkadaşlar, kanunlar artık yürürlüğe girdiği gün bile
değiştirilebiliyor. Uzağa gitmeye gerek yok, daha birkaç gün önce İnternet’e
kelepçe vuran yasa 19 Şubatta Resmî Gazete’de yayımlandı ve yasalaştı. Yasadan
sonra düzenleme yapılan 4 madde de bu teklife dâhil edildi. Atılan bu adımla İç
Tüzük hükümleri ihlal edilmiştir demiyorum, resmen katledilmiştir diyorum.
Cumhurbaşkanının İnternet Yasası’nı onay şekli de Meclisi
itibarsızlaştırmıştır.
Daha dün burada tanık olduğumuz bir hadise var. Bir kanun teklifi
hazırlıyorsunuz, eski kanunla ilgili teklifi değiştiriyorsunuz, Komisyondan
Meclise geliyor. Meclise geldiği gün yeni bir önerge daha veriyorsunuz: “Biz bu
işten vazgeçtik, kanun eski şekliyle devam etsin. Biz önergemizi geri
çekiyoruz.” Yani, bizde -ben Üsküp’lüyüm- “mart akıllı” derler, mart
akıllısınız. Ne zaman ne yapacağınız belli değil. Anayasa hükümlerine göre
kanunun veto edilmesi yerine, Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra da o İnternet
Yasası düzeltilmiştir.
Cumhurbaşkanı İnternet özgürlüğünü kısıtlayan yasayı onayladığını
da ne hikmettir ki özgürlüklerini kısıtladığı İnternet’ten duyurmuştur. Ne
kadar yaman bir çelişki değil mi? Üzülerek söylüyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı
önündeki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası’nı da, önüne gidecek olan
özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin yasayı da, arkadan gelecek
olan MİT düzenlemesini de hiç düşünmeden kabul edecektir.
Torba kanunların yapım sürecinde pek çok konu dikkatten kaçmakta
ve kaçırılmaktadır. Özel nitelikte, adrese teslim, çıkar sağlamaya yönelik bazı
maddeler torba kanunlarda araya sıkıştırılıyor. O kadar çok madde sıkıştırıyorsunuz
ki sanırım artık size “torba” kelimesi de yetmeyecektir. Önümüzdeki süreçte
file, çuval, küfe yasalar yapmaya kalkacaksınız, hiç şaşırmayacağım. Ama, buna
siyasi ömrünüz yeter mi onu bilmiyorum. Yapılan düzenlemeler toplumun
beklentilerini karşılayamıyor. Esnafından memuruna, çiftçisinden sanayicisine
kadar hiçbir kesimi mutlu etmemekte, sorunlarına çözüm getirmemektedir bu
kanunlar. Kamu arazileri nasıl talan edilebilir, kadrolaşma nasıl sağlanabilir
hesaplanmaktadır. Hoş, kendinize ait bir kadronuz olmadığı için şimdi “paralel”
dediğiniz camianın kadrolarıyla senelerce yürüdünüz, şimdi onların hepsini
“paralel” ilan ettiniz. Yeni kadro arayışlarınız var. Böyle bir kadronuz da
yok, derme çatma kadrolarla yola devam ediyorsunuz. Hırsızlıkların ve yolsuzlukların
nasıl örtülebileceğini, denetimden ve yargıdan nasıl kaçırılabileceğini
programlıyorsunuz bu kanunlarla.
Muhalefet şerhi koyduğumuz bu teklifte üçüncü havalimanı
projesiyle ilgili düzenleme de var. Biz çok iyi hatırlıyoruz da Adalet ve Kalkınma
Partisi sıralarında oturan arkadaşlar arasında hatırlamayanlar olabilir, hemen
hatırlatayım. İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı ihalesini yandaş iş
adamlarından oluşan konsorsiyuma verdiniz. Hani 630 milyon dolar topladınız ya
ATV’yi, Sabah’ı almak için, o gruba verdiniz. Onun da bedelini hemen ATV’yi,
Sabah’ı almak için para alarak hemen hallettiniz, raconu orada kestiniz.
İstanbul 4. İdare Mahkemesi de bu havalimanıyla ilgili yürütmeyi durdurma
kararı almıştı. Mahkeme, o alanda oluşacak çevre katliamına izin vermedi. Ama,
Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarım çevre katliamı yapılmasının önünü
açacak yeni düzenlemeler yapmaya devam ediyorlar.
Teklifte hiç yok yok. Almışsınız elinize kalemi kâğıdı,
yazmışsınız da yazmışsınız işinize gelenleri; öyle bir kanun bu. Kamu-özel
sektör iş birliğiyle yapılması öngörülen hastanelerle ilgili sözleşmelere bakan
onayıyla değişiklik önermişsiniz. Bu nedir biliyormuşuz? Açıkça ihaleye fesat
karıştırmaktır. Sağlık Bakanına keyfîne göre sözleşmelere müdahale etme yetkisi
vermektedir bu. Bu yetkinin kullanımı ihaleye daha önce katılmamış veya daha
yüksek teklif vermiş olan girişimcilere ayıp etmektir, amiyane tabirle küfür
etmektir. Bu teklifte yandaş iş adamlarına yeni ihale kapıları da açıyorsunuz.
O kapıları hem de kamu ihalelerine giremeyen yandaş iş adamlarına açıyorsunuz.
Böyle bir şey olamaz. Akla, mantığa, hakka, hukuka, her şeye ters. Adam ihaleye
fesat karıştırmış. İhalelere katılması yasaklanmış o zat, ihale bedelinin 3
katı tutarında tazminatı peşin ödeyecek, eski günahlarını unutacaksınız. Ya,
siz kendinizi çok akıllı zannediyorsunuz da bizi veya bu milleti çok saf mı
zannediyorsunuz? Az önce de söyledim, inanın öyle değil. Öyle olmadığını da 30
Martta göreceksiniz zaten. İhalelere katılmayı yasaklama kararı, ihale
şartnameleri ve sözleşmeleri hükümlerine uyulmasını sağlamaya yönelik
caydırıcılık niteliği taşıyan bir hükümdür. Bu hüküm aslında muhafaza
edilmelidir.
Diğer taraftan, AKP Hükûmeti, esnafa zulüm niteliğinde bir
uygulamaya daha imza atmıştır, Bakanlar Kurulunca belediye gruplarına göre
belirlenen ilan ve reklam vergisi, eğlence vergisi, işgal harcı, tatil
günlerinde çalışma ruhsatı harcı ve iş yeri açma izin harcı gibi vergi ve
harçlarda yüzde 500’e varan artışlar yapmıştır. AKP Hükûmetinin bu kararı
esnafı çileden çıkarıyor. 30 Marta kadar olan zaman diliminde sokağa
çıktığınızda esnafın size olan tepkisinden göreceksiniz bunu. Enflasyonun yüzde
7’lerde olduğu bir dönemde esnafın ödediği vergi ve harçları yüzde 500’ü aşkın
bir şekilde artırmak insafsızlıktır. Düşün bu insanların yakasından ya. Bunlar
akşam evine ekmek götürmekte zorlanan adamlar. Bunlar sabah siftah yapmadan
dükkânı açıp akşam kapatıyorlar. Borç batağında bu insanlar. İflaslar başlamış,
icra memurları etraflarında cirit atıyor bu insanların. Onlar borç içinde
yüzerken birilerinin ayakkabı kutularından milyon dolarlar çıkması onları
kahrediyor.
Burada ben bir konuya değinmek istiyorum: Başından beri
söylüyorum, burada tamamını ilzam etmek mümkün değil bu grubun. Ben bu grubun
içerisinde, kamuda bir genel müdürden, kendi yeğenine iş bulmak için randevu
alıp, yurt dışından getirip üç gün o genel müdürle görüştüremeyen milletvekili
tanıyorum, sizin aranızda. O, sadece, vasıfları uygun, kamu kuruluşunda
çalışması için bir yeğenine iş bulmaya çalışıyor ama diğer taraftan birileri
700 bin liralık saat takıyor. Bu kendi aranızda bile vicdansızlığın olduğunun
eseridir. Böyle bir günah var mı? Birisi yeğenine dahi iş bulamazken, kamu
kurumundaki bir genel müdürden randevu dahi alamazken birileri Rıza’ya yaşam
koçluğu yaptırıyor kendine. Günahtır ya! Bu hükûmet gerçekten millete
adaletsizlik yaptığı kadar kendi grubundaki milletvekillerine de adaletsizlik
yapmaktadır. Ben bu grup içerisinde bankada kredi kartı borçları olan
milletvekilleri biliyorum, bankadan tüketici kredisi alıp ödeyemeyen
milletvekilleri biliyorum. Diğer taraftan, milyon doları, trilyonu birkaç kuruş
diye nitelendiren bakan çocukları görüyorum. Bu bir vicdansızlık değil mi?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hazırladığınız kanun
teklifine açıkladığım gerekçelerle biz karşıyız. Ancak, destek verdiğimiz bir
madde var, o da organize sanayi bölgeleriyle ilgili olan madde. 12 Nisan 2000 tarihli
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na “Katılım, kalkınma ve yatırım
bankalarınca finansal kiralama işlemleri yapılabilir.” maddesi eklenmiştir. Bu
geç de olsa doğru atılmış bir adımdır. Hiç anlamadığımız bir şekilde organize
sanayi bölgesinde olan iş yerlerine, fabrikalara leasing yaptırma yetkisini
elinden almıştınız. Niye? “Siz organize sanayi bölgesindesiniz.” Sebebi ne? Hiç
sebebi de anlaşılabilir değildi. Bugün Türkiye’de sanayicinin sendikasyonlarını
yenilemekte zorluk çektiği bir dönemde en kolay finans yolu kendi iş yerini
“back-to-back” dediğimiz, “leaseback” yapmasıdır. Yani kendi iş yerini leasing
kurumundan geri almasıdır. Bu bugüne kadar, bu yasa çıkana kadar yasaklanmıştı,
engellenmişti. Bu şekilde, bu yasayla sanayicinin bu sıkıntısına çözüm
bulunmuştur. Bu maddeyle ilgili, bu kanunu hazırlayanlara teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.22
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IV.- ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, daha önce
22/2/2014 tarihinde çalışmasına karar verilen Genel Kurulun bu tarihte
çalışmamasına ilişkin önerisi
21/02/2014
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 21/02/2014 Cuma günü yaptığı toplantıda
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Mahir Ünal Engin Altay Oktay Vural
Adalet ve Kalkınma Partisi
Cumhuriyet Halk Partisi Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Pervin
Buldan
Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Daha önce 22/02/2014 tarihinde çalışmasına karar verilen Genel
Kurulun bu tarihte çalışmaması önerilmiştir.
BAŞKAN – Evet, öneri üzerinde söz talebi? Yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Isparta Milletvekili Süreyya
Sadi Bilgiç ve Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek ile 80 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili
İbrahim Yiğit ve Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ile 3 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve Muş Milletvekili Faruk Işık ile 34
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (2/2006, 2/2007,
2/2008, 2/2009, 2/2010) (S. Sayısı: 561) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 1’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutup işleme
alacağım. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi yeni geldi, henüz
dağıtılmadı, dağıtılıp okutulacaktır.
Evet, okutuyorum diğer önergeleri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
maddesindeki “tescil” ibaresinin “onay” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
talep ederiz.
Sırrı Sakık Hasip Kaplan Adil Zozani
Muş Şırnak Hakkâri
İdris
Baluken Esat
Canan
Bingöl
Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinde yer alan “otuzgün” ibarelerinin “kırkbeş” şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Konya Antalya Adana
Lütfü
Türkkan Adnan
Şefik Çirkin
Kocaeli
Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 1. maddesinin sonuna aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
“Ayrıca, orman vasfını kaybetmiş veya orman sınırları dışına
çıkartılan yerlerdeki vatandaşlara ait olan orman adına kayıtlı taşınmazlar,
bedel alınmaksızın vatandaş adına tapu kütüklerine kaydedilir.”
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet Çetin Vahap Seçer
İstanbul Ankara Mersin
Mehmet Ali Susam Tufan Köse Celal Dinçer
İzmir Çorum İstanbul
Müslim
Sarı İlhan
Demiröz
İstanbul
Bursa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İlhan Demiröz, Bursa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 561
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonunda bu torba yasa görüşülürken o gün tüm
saatlerinde ben de bulundum. Hakikaten birbirinden farklı konuların
görüşüldüğü, hatta bizim de bazı ilave etmek istediğimiz konuların, önergelerin
kabul edilmediği bir Plan ve Bütçe Komisyonunu izlediğimi de sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Orman kadastrosuyla ilgili şunu da hemen ifade etmek isterim ki bu
konuda da vatandaşlarımızın çok ızdırap çektiği, daha önce belki de içeride üç
ay hapis yattıktan sonra tekrar arazilerinin ellerinden alındığı durumların söz
konusu olduğunu biliyoruz.
Ancak, burada benim ifade etmek istediğim bir başka konu da orman
konusuyla ilgili. Bu konuyu açmışken 2/B’yle ilgili -daha sonraki maddelerde
konuşulacak ama- bir sıkıntı var arkadaşlar, değerli milletvekilleri. Bu
sıkıntı da… Bir örnekleme yaparsak Bursa’nın Uludağ eteklerinde örneğin
Yiğitali gibi çok değerli köylerimiz var. Bu köylerin bir özelliği hem Uludağ’ın
eteklerinde hem de Bursa’yı kuş bakışı gören bir yerde olan arazileri var.
Şimdi, burada 2/B arazileri var köylülerin ama bu arkadaşlar belediyeye yazılan
yazılar sonucu 1.000 dönüm yerin, altını çizerek söylüyorum, 1.000 dönüm yerin
sit alanı ilan edildiğini, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce sit
alanı ilan edilince buranın 2/B satışından çıkarıldığını ifade ediyorlar.
Şimdi, bu defa köylülerde büyük bir sıkıntı var. Başka yerlerden kendilerine
aynı derecede arazi verilme şanslarının olmadığını ifade ediyorlar ve diyorlar
ki: “Evet, 1’inci derecede sit alanıysa, biz bunları biliyoruz, burada herhangi
bir işlemin yapılmayacağını. O zaman gelin, bunları 2/B arazisi içerisinde bize
verin.” Ama buradaki -sadece Yiğitali değil-Uludağ eteklerindeki bu köylerle
ilgili maalesef satış yapılmıyor. O zaman ve bu son dönemdeki Urla’daki
villalardan sonra çiftçiler ve Yiğitali köyündeki, Fidyekızık’taki ve diğer
köylerdeki vatandaşlar bizi şöyle arıyor, diyor ki: “Eğer Urla’da sit alanları
bir anda değişiyorsa yarın Uludağ eteklerindeki bin dönüm 2/B arazileri bize
satılmadığı için bunlar da sit alanından çıkarılabilir, başka bir inşaat
alanına gelme şansları olabilir. O zaman ne yapılması gerekir? Bu kısımların
bize verilmesi gerekir.” Ama, gelin görün ki, maalesef, biz komisyonda bunu
öneri hâline getirdik ve orada da dile getirdiğim zaman Komisyon Başkanımız
-burada yok, ikinci Başkan burada- kendisinin bunun Türkiye’de çeşitli
bölgelerde sorun hâlinde olduğunu ve bu konuyu dikkate alarak, Genel Kurula geldiği
zaman önergeyle değiştireceğini ifade ettiler. Dilerim ki bundan sonraki
maddelerde bunu…
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Hangi konuda İlhan Bey? İlhan Bey, Süreyya
Bey de orada. Hangi konuda, sulama birlikleri konusunda mı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – İlhan Ağabey, Sayın Bakan
kömürü soruyor, kömürü.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Kömür işini daha sonra anlatacağım.
Zamanımı bu Yiğitali köyüyle ilgili verdim, Bursa milletvekilleri de dinliyor.
Burada sıkıntıların olduğundan bahsettim. Kömürle ilgili zaten Sayın Bakanı
ikna etmenin mümkünatı yok çünkü oraya giden bazı arkadaşlar Sayın Bakana
yanlış bilgi veriyor. Biz, Sayın Bakanı buraya bu kadar davet etmemize rağmen,
Kozağacı Vadisi’ni görmediğini de ifade etmek istiyorum ve sözlerimi…
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Bakanım söz verdi, gelecek.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Hakikaten Yiğitali de çok şanssız
durumda olan çiftçilerimiz olduğunu ifade ediyor ve hepinize saygı ve sevgiler
sunuyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinde yer alan “otuzgün” ibarelerinin “kırkbeş” şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Yılmaz konuşacak.
BAŞKAN – Evet, önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nde verdiğimiz önergeyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Orman Bakanı yok, bakan yardımcısı burada.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Bürokratlarla işimiz yok, Bakan
olmadığı için çok detaya girmeyeceğim.
Evet, bu gelen 1’inci maddede çok karşı çıktığımız bir şey yok.
Birtakım düzenlemeler getiriyor orman kadastrosuyla ilgili. Tabii, burada, “On
yılı geçtikten sonra hukuki sebeplere dayanarak hazine hariç itiraz olunamaz ve
dava açılamaz.” diyor. Keşke burada “tapulu yerler için de” ibaresi
getirilseydi çünkü bu noktada yapılan kadastro çalışmalarında birçok
mağduriyetle karşılaşan vatandaşlarımız var. Özellikle Anadolu coğrafyasında
hayat şartları gereğince yurt dışına gidenler, orada işe girenler, iş bulanlar,
yani oraya yerleşenler bu süreci takip edemiyorlar. Kadastro yapıldıktan sonra
kendi tapulu yerleri olsa bile kadastro geçiyor, kadastro geçtikten sonra bu
itirazlar yapılmadığı zaman tapulu yeriniz olsa bile vatandaşın yeri gidiyor.
On yılı da geçirdikten sonra itiraz edemiyor. Otuz günlük askı süresini zaten
yakalaması mümkün değil. Yani buraya o da gelebilirdi.
Değerli arkadaşlar, tabii, ormancılıkta mülkiyet sorununun mutlaka
çözülmesi lazım. Son yıllarda kadastro çalışmalarıyla ilgili ciddi birtakım
gayretlerin içerisine girildi ama yeterli değil. 2014 yılına girdiğimiz
ülkemizde hâlâ kadastro çalışmalarının tamamlanmamış olması ciddi bir
eksikliktir. Sizin, kadastro çalışmalarını tamamlamadan sürdürülebilir orman
yönetimini gerçekleştirmeniz mümkün değildir. Kadastro çalışmalarında, tabii,
hızlı çalışmanın getirdiği ve teknik noktadaki eksikliklerden dolayı çok ciddi
hatalar da var. Bugün vatandaşıyla binlerce davası olan bir Orman Genel
Müdürlüğüyle karşı karşıyayız. Bunların çözümü noktasında bir gayretin
içerisine girilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'nin, biliyorsunuz, yüzde 27’si ormanlarla kaplı. Yaklaşık
21 milyon hektarlık bir orman alanımız var. Bunun da yüzde 50’si bozuk vasıflı
ormanlar, yüzde 50’si ise verimli ormanlar. Bu ormanlarımızın çok süratli bir
şekilde, bozuk ormanlarımızın verimli hâle gelmesi lazım ve geleceğimizin
teminatı olan, işte, çevre kirliliğinin, küresel ısınmanın dünyayı tehdit
ettiği bir ortamda ormancılık politikalarının çok sağlıklı olması lazım. Eğer
ormancılık politikasını sağlıklı yapmazsanız neticeye gidemezsiniz. Fakat şunu
açık yüreklilikle ifade ediyorum: Böyle bir Orman Bakanıyla da ormancılık
politikalarını sağlıklı yürütmek mümkün değil. Yani bugüne kadar ne söylediysek
cevap vermekte zorlanan bir bakanla karşı karşıyayız. Burada iki senedir
eleştirilerimizi dile getiriyoruz. Kendisini suya adamış bir bakan. Bakın,
kendisini hoca görüyor, çalışanlarını talebe gören bir bakanla karşı
karşıyayız. Bu bakanlıkta verim alamazsınız. Bugün Orman Bakanlığında
personelin motivasyonu yok.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, Veysel Eroğlu’ndan başka konun
yok mu senin kurban olduğum?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Ya, ne yapayım? Adam eksikse ben ne
yapayım?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, biz yorulduk artık bunu
dinlemekten.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Ama değiştireceksiniz yani bir insan
Orman Bakanlığını yapamıyorsa, değiştireceksiniz.
Mahir Bey, bakın, o zaman şuna cevap verin, şuna: Şunun için
değiştireceksiniz. Bakın, Başbakan…
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hangi birini?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Hepsini değiştireceksiniz. Bu
bakanların birçoğu şeye bulaşmış, sıkıntılı işlere girmiş. İşte, Orman
Bakanıyla ilgili, bakın, hep söylüyorum… Enerji Bakanı da burada, bir maden
sahası, 2010 yılı ya…
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Eskiden Veysel Bey buradayken
konuşuyordun, artık yokken de konuşuyorsun.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Ama ne konuşayım? Konuşmamın bir
faydası yok ki, anlamıyor ki.
O zaman ormancılıkla ilgili nutuk atmam lazım, onu da burada atsak
kimse dinlemiyor yani. Bakan anlatınca… Gerçekten söylüyorum, ormancının şu
andaki en önemli problemi Orman Bakanı. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Bunu
çözmemiz lazım. Bundan birileri rahatsız olabilir ama herkes görevini en iyi şekilde
yapacak. Yani kimseye nasip olmaz, yedi yıldır bakanlık yapıyorsanız o zaman
düzgün yapacaksınız çünkü orman önemli. Bakın, bunu bir tarafa yazın, ormanda
şu an moral, motivasyon kalmadı. Yani AK PARTİ gönüllüsü ormancıları bile bir
arayın Allah’ınızı severseniz, bir sorun, objektif olarak sorun. Deyin ki:
“Orman teşkilatında moral, motivasyon kaldı mı? Geleceğe umutla bakıyor
musunuz?” dediğinizde yüzde 95 bunu göreceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
maddesindeki “tescil” ibaresinin “onay” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
talep ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan bu değişiklikle metnin daha anlaşılır olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
2’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci
maddesindeki "muhtaç"' ibaresinin "ihtiyaç sahibi"
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Sırrı Sakık Hasip Kaplan Adil Zozani
Muş Şırnak Hakkâri
Mülkiye
Birtane İdris
Baluken
Kars Bingöl
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 2 nci
maddesinde yer alan "kesintisiz en az beş yıl" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ya da on yıl içerisinde en az beş yıl" ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Konya Antalya Adana
Adnan
Şefik Çirkin Lütfü
Türkkan
Hatay Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Çocuklarının tahsili veya başkaca nedenlerle ikamet yerini kısa
süreli olarak değiştirmek zorunda kalanların mağdur edilmemesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci
maddesindeki “muhtaç” ibaresinin “ihtiyaç sahibi” ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve talep ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Yapılan bu değişiklikle metnin daha anlaşılır olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
3’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 3 üncü
maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Konya Antalya Adana
Lütfü
Türkkan Adnan
Şefik Çirkin
Kocaeli Hatay
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 3. Maddesinin metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet Çetin Vahap Seçer
İstanbul Ankara Mersin
Mehmet Ali Susam Tufan Köse Celal Dinçer
İzmir Çorum İstanbul
Müslim
Sarı İlhan
Demiröz
İstanbul
Bursa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; sadece komisyondaki manzarayı anlatacağım, başka hiçbir şey
söylemeyeceğim.
Bu madde geldiğinde… Bu madde nedir biliyor musunuz, özeti bu
maddenin? Yargı kararlarını yok etmek, özeti bu. Bu maddenin temeli, alınmış ve
alınacak yargı kararlarını yok etmek, bunun ismi bu. Hani biz yargıya saygı
duyuyorduk, yargının verdiği kararlar hepimiz için son derece geçerliydi; böyle
bir şey yok.
Komisyona geldiğinde aynen manzarayı anlatacağım ve vicdanlarınıza
sunacağım. Bu maddenin önergesi geldi. İlgili Bakan, Orman ve Su Bakanı
oturuyordu orada, Komisyonda. İlgili kurumun yetkilisi, Komisyon Başkanı, Sayın
Bakana sorduğunda Sayın Bakan “Bu nedir?” dedi, bu önerge. Sayın Bakan
bilmiyordu. Hiç çalışılmamış, esas ormanları ilgilendirmesine rağmen, Orman
Bakanının birinci derece ilgi alanı olmasına rağmen. Bilmesi gereken kişi o
çünkü belli bölgelerde ormanlar yok ediliyor bu maddeyle.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Sayın Aslanoğlu, tasarıdan alındı bu madde, biliyorsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet ama Beyefendi, böyle değil
mi, ben yalan mı söylüyorum?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Yok, estağfurullah.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yalan mı söylüyorum?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Yok efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yalan mı söylüyorum?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Yok efendim, ben sadece ne olduğunu size söylüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Aynı böyle olmadı mı? Komisyonu
siz yönetiyordunuz, aynısı olmadı mı? Sayın Bakan “Bu nedir?” demedi mi, “Benim
bilgim yok.” demedi mi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Bir anda algılayamadı önergenin ne olduğunu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ve arkadaşlar, direkt Orman
Bakanlığını ilgilendirmesine rağmen, maalesef, Bakan “Ben bilmiyorum.” dedi ve
Komisyona ara verildi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Sayın Aslanoğlu, Komisyonun mahremiyetine gölge düşürüyorsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hayır efendim, Komisyon
açıktır, her şey orada konuşulur.
Özetle, çalışılmadan, ne olduğu bilinmeden, neyi getirip neyi
götüreceği hesaplanmadan, ilgili Bakanlığın görüşü alınmadan, belli ormanların
katledileceğini bile bile ve alınan yargı kararlarını yok etmek için getirilen
bir maddedir. Ben vicdanlarınıza sunuyorum.
Yargı, bu ülkede hepimize lazım. Yargı, bu ülkede hepimizin
kalkanıdır. Onurumuzun, şerefimizin, haysiyetimizin korunması için yargıya
ihtiyaç vardır. Bugün size, yarın bize lazım olacak; bugün de size, bugün de
bize lazım olacak ama ben eğer yargı kararını bu yüce Mecliste bir kanun
düzenleyerek yok ediyorsam bize yazıklar olsun.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 3 üncü
maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
3’üncü maddeyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, biraz önce Mevlüt Bey de söyledi, bu 3’üncü madde gerçekten
çok enteresan. Yani, bakanın da haberi yoksa… Bu hafriyat lobisi var,
İstanbul’da hafriyattan köşeyi dönenler var, dile getirdim. O milyar dolarları,
milyon dolarları götürenler var ya, onların zorlamasıyla getirilmiş olabilir.
Şimdi, bakın, bu 3’üncü maddede, birinci fırkada, bu verilen
izinlerin arazi ve ağaçlandırma bedelleri dışındaki izinlerin alınmamasını
getiriyor yani yüzde 3 ORKÖY Fonu ile yüzde 2 Millî Ağaçlandırma ve Seferberlik
Fonu’nu kaldırıyor.
İkinci fıkrasında, bu kara yollarında, buradan Ankara’dan
İstanbul’a giderken sağlı sollu turistik tesisler görürsünüz. Şimdi, bu
turistik tesislerden herhangi bir bedel alınmazı getiriyor burada. Şimdi ben
gerçekten merak ediyorum. Siz devlet üniversitelerinden bedel alacaksınız ama
özel sektörün kara yollarının etrafında… Hepiniz giderken giriyorsunuz o
tesislere, binlerce -ne kadar para veriyorsanız- belki milyonlarca para
kazanıyor ama onlardan para almamayı getiriyor. Yani, bu mantığı anlamakta ben
zorlanıyorum. Siz, özel şahıstan para almayacaksınız, devlet üniversitesinden
para alacaksınız. Niye bunlar para kazanırken vermiyorlar bu parayı anlamakta
zorluk çekiyorum.
Şimdi, esas sıkıntının son paragrafında gizli olduğunu
düşünüyorum. Bakın, burada diyor ki: “…demiryolu, otoyol, Devlet ve il yolları
ile su isale hatlarının yapımında zorunlu olarak ortaya çıkan kazı fazlası
malzemenin depolanacağı alanlara, Orman Genel Müdürlüğünce belirlenen yerlerden
ağaçlandırma bedeli alınarak izin verilebilir.”
Şimdi, burada çok ciddi rant var değerli arkadaşlar. İstanbul’da
yapılan üçüncü köprünün veya o bölgede yapılan çalışmalardaki hafriyat… Şimdi,
bu, bizim Anadolu’da herhangi bir ilde çok önemli olmayabilir ama İstanbul’da
hafriyatı dökmek çok ciddi manada bir sıkıntıdır ve burada, bakın, milyon
dolarlar değil, milyar dolarlar dönüyor. Bunu ben defalar kere dile getirdim.
Bunu göreceksiniz, inşallah, en kısa sürede iktidardan düşersiniz ve o Orman
Bakanının Yüce Divanda yargılanacağı en önemli konulardan bir tanesi bu
hafriyat olacak. Çünkü, bu hafriyatta, bu hafriyat mafyası dediğimiz mafya çok
ciddi manada milyar dolarlar… Bakın, rakamları arkadaşlarımız hesapladı, bir
çalışma yaptılar, kırk…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Eski İstanbul valisi de vardı bu işin
içerisinde.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Var, işte o şeyin oğlu da vardı, ben
onu o zaman dile getirdim, söyledim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bakanın oğlu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Şey mey” deme!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Bakanın oğlu. Muammer Güler’in oğlu
da, İstanbul Valisiyken.
Orman bölge müdürlükleri tarafından bu sahalar kendi ihale
kanunları gereğince doldurtuluyor ve üzerleri ağaçla kapatılarak rehabilite
ediliyordu. Orman Bakanı geldi, 2007 yılında Orman Bakanlığını aldığı andan
itibaren dedi ki: “Bu yerleri ben belediyeye devredeceğim.” Orman Genel
Müdürlüğünden aldı. Belediyeye devrettiği yerdeki bu işin başına, Daire
Başkanlığına üniversiteden öğrencisini -biraz önce dedim ya hoca diye- Daire
Başkanı olarak atadı. Kendi öz yeğenini, ağabeyinin oğlunu da Özel Kalemden
önce devlet memurluğuna aldı, sonra da bu işin başındaki Şube Müdürlüğüne
getirdi. Burada şimdi bunun ciddi manada bir araştırılması lazım. Burada
bunların kimlere ihaleyle verildiğinin, hangi şirketlere ihaleyle verildiğinin,
kimlerin aldığının, buralara ne kadar kamyon toprak, ne kadar metreküp toprak
döküldüğünün tespit edilmesi gerekiyor. Burada kimler milyarlarca dolar para
kazandı? Bakın, bu dediklerimizden bir kısmı… Nitekim, yapılan birtakım
operasyonlarda bu getirdiği daire başkanı görevden alınıyor bu işlerdeki
usulsüzlükten dolayı. İstanbul’da bununla ilgili operasyonlar yapılıyor.
Geçenlerde Boğaziçi Köprüsü’nün üzerinde bu kamyoncular eylem düzenlediler.
Şimdi, inşallah iyi niyetledir ama ormancının bu kadar problemleri varken, bu
kadar önemli problemler varken bu maddenin buraya sıkıştırılmasının arkasında,
yine, acaba bu rant lobisinin mi bir fonksiyonu olarak, bir etkinliği olarak bu
madde buraya getirildi? Ve özellikle, burada ne oluyor? İhaleyi şirket alıyor
netice itibarıyla, yol da yaptırsanız, köprü de yaptırsanız bunların
hafriyatının dökümü ciddi manada sıkıntı. Burada da yine milyon dolar, milyar
dolarlık bir hafriyat rantı var. “Bu da acaba birilerine peşkeş çekilecek mi?”
diye insanın aklına…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - …geliyor. İnşallah, böyle bir şey
yoktur.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
4’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü
maddesinde yer alan “31/12/2018” ibaresinin “31/12/2023” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Konya Antalya Adana
Lütfü
Türkkan Adnan Şefik
Çirkin
Kocaeli
Hatay
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şefik Çirkin, Hatay
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Sayın milletvekilleri, hepinizi saygı
ve hürmetle selamlıyorum.
Bu görüşülmekte olan kanun teklifinin 4’üncü maddesinde yer alan “2018”
ibaresinin “2023” şeklinde değiştirilmesini talep ediyoruz. Aynı zamanda, 2023
yılı sonuna kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutulması
amaçlanmaktadır diyoruz. Şimdi, yani bu, çiftçi için yapılan bir şey. Fakat
çiftçinin bir derdi bu değil. Yani, bu çiftçinin yarasını emlemez ve hiçbir
derdine çare olmaz. Çiftçi yanmış, bitmiş, narenciyeci rezil olmuş, efendime
söyleyeyim, diğer kesimler, buğdaycı, pamukçu, bunlar masraf ve girdilerin
altında eziliyor. Arkasından, Ziraat Bankası çiftçiden kulüpçü faizi alıyor.
Yani, kulüpçü faizini bilir misiniz, bilmem; peşin. Akşam parayı kaybedince
kulüpçüden para alıp ister, senedini imzalar, faizini peşin alırlar. Ziraat
Bankasının kulüpçülerden bir farkı kalmamış.
Şimdi, hâl böyleyken çiftçiden ipotek olarak artık ev istiyor,
arsa istiyor. Yani, çiftçide ev, arsa kalmış mı ki verecek bunu? Vermeyene
vermiyor. Böyle bir ortamda biz oturmuş bunları konuşuyoruz.
Sayın milletvekilleri, tabii, biz bu gece, gecenin bu saatinde
bunları konuşurken, bu çok önemli meseleleri torbaya, çorbaya çevirip bu
Meclise getirirken, bunun üzerinde konuşmalar yaparken, şu anda, gece bu saat
itibarıyla, an itibarıyla Türkmenler perişan. Bizim esas bunları konuşmamız
lazım ama Hükûmette kaba tabiriyle “tık” var mı? Yok. İşte, Sayın Beşir Atalay
burada, kriz masasından sorumlu. 100 binlerce Türkmen perişan. IŞİD’in, yani
Türkiye'nin desteklediği, bir zamanlar kucak açtığı El Kaide ve El Nusra’nın
bir türevi olan IŞİD’in zulmü altında inliyor. Türkmen kadınları perişan,
Türkmen çocukları perişan ama Hükûmetten ne var? Ses yok. Tam tabiriyle “tık”
yok. Hadi, varsa Sayın Bakan gelsin, burada anlatsın Sayın Beşir Atalay.
“Yardım gidiyor mu?” söylendiği zaman: “Efendim, gidiyor. Gizli.”
O kadar gizli gönderiyorsunuz ki bu yardımı, Türkmenin bile haberi olmuyor.
Yani, insaf, insaf edin. Mısır’da Esma’ya dökülen gözyaşları Türkmen’in
Esma’sına gelince niye kuruyor?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) – Kurumaz, kurumaz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Kurumuş, gitmiş. Sayın Başbakanın
ağzından böyle bir cümle duyabiliyor muyuz? Türkmenlerin kendisi öldürülüyor,
kadınlarının ırzına geçiliyor ve kelleleri duvarlara asılıyor, Türk medyasında
bir tek kare yok. Ben bunları burada söylemek zorunda kalıyorum. Konuyla ilgisi
yok ama biz konuşmazsak, burada konuşmazsak nerede konuşacağız? 40 defa dedik,
burada geldik konuştuk, “Bakın, bu yaptıklarınızın sonunda Türkmenler perişan
olacak.” dedik, oldu, yüzbinlerce Türkmen perişan orada. Ne yapıyor Hükûmet,
nerede? Nerede Sayın Davutoğlu? Hiçbir şekilde hiçbir yerle sorunu olmayan ve
Suriye’de huzur içinde yaşayan Türkmenleri savaşın ortasına atan Sayın
Davutoğlu nerede, teşvik eden Sayın Davutoğlu nerede? Türkmen’e “Yürüyün,
arkanızdayız.” diyen Sayın Davutoğlu nerede, ne yapıyor, ne iş yapıyor? Bu
meseleyi anlatmak için randevu istedik. Dokuz günde randevu vermedi. Kendimiz
yazılı olarak bu randevuyu iptal edince hemen arandık “Efendim, randevudan
haberimiz yoktu…” Peki, iptalden beş dakikada haberiniz oldu. İşte, bu kadar
ilgili, bu kadar bilgili Sayın Davutoğlu Türkmen meselesinde.
Değerli arkadaşlar, bu mesele Hükûmetin utancıdır. Ben içinizde
birçok milletvekilinin de en az bizim kadar hassas olduğunu biliyorum,
üzüldüğünü biliyorum ama haberiniz olsun, Türkmen katlediliyor ve bundan
Türkiye sorumlu, Sayın Davutoğlu sorumlu.
Ve son olarak şunu ifade etmek istiyorum, belki bundan utanırız,
belki bu, gücümüze gider: Türkmen, orada PKK’nın türevi, uzantısı olan PYD’ye
muhtaç duruma gelmiş. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Hükûmeti bundan
utanmalıdır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
5’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci
maddesindeki “göz önünde tutularak” ibaresinin “göz önüne alınarak” ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Sırrı Sakık Hasip Kaplan Adil Zozani
Muş Şırnak Hakkâri
Özdal
Üçer İdris
Baluken
Van Bingöl
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 5 inci
maddesinde yer alan “İçişleri Bakanlığının” ibaresinin “Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları Konfederasyonunun” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal Seyfettin Yılmaz
Konya Antalya Adana
Adnan
Şefik Çirkin Lütfü
Türkkan
Hatay Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyelerce tahsil edilen ve tümüyle esnaf ve sanatkarı
ilgilendiren vergi ve harçlar konusunda TESK’in görüşünün alınması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra sayılı yasa tasarısının 5 inci
maddesindeki “göz önünde tutularak” ibaresinin “göz önüne alınarak” ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan bu değişiklikle metnin daha anlaşılır olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.01
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Dilek YÜKSEL (Tokat)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
66’ncı Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.
561 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/676) (S. Sayısı: 380)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması
Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Nükleer Maddelerin Fiziksel
Korunması Sözleşmesinde Değişikliğin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/757) (S. Sayısı: 455)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, bundan sonra da Komisyonun bulunmayacağı
anlaşılmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 25 Şubat 2014 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.04