DÖNEM: 24 CİLT: 71 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
61’inci
Birleşim
13 Şubat 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 61’inci
Birleşimi açması nedeniyle gelen, Trabzon’la ilgili mesaja ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Erzincan’ın
düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 14 Şubat
Sevgililer Günü’nü kutladığına ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Eser Danışoğlu’nun, Türkiye’de çocuk hakları
ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ömer
Faruk Öz’ün, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane’nin, Kars’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Ahmet
Arslan’ın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin
gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun 546
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde
verilen önerge üzerindeki konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Kütahya Milletvekili
Vural Kavuncu’nun, Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı
yıl dönümüne ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi
arasında gerçekleştirilen görüşmeler konusunda Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük
Millet Meclisine bilgi vermeye çağırdığına ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın,
Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
4.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, emekli astsubayların sorunlarının ivedilikle ele alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, Malatya’daki görme engelli çocukların eğitim konusundaki
problemlerine ilişkin açıklaması
6.- Millî Eğitim Bakanı Nabi
Avcı’nın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, ülkemizin jeotermal enerji
kaynaklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/860)
2.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan ve 19 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yozlaşmanın
boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/861)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve
tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/862)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet
Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532)
5.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269
Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1
Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili
Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri
Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967,
2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546)
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin oylanması sırasında Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın
tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında
XI.- KAPALI OTURUMLAR
ONSEKİZ, ONDOKUZ ve YİRMİNCİ
OTURUMLAR
(Kapalıdır)
XII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 532) Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu
Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Bursa’nın Yenişehir ilçesindeki bir
caminin duvarına seçim panosu konulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı
(7/36099)
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Borçka’ya bağlı bir köy camisinin
tadilatına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in
cevabı (7/36318)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Bakanlık çalışanlarına tahsis edilen cep telefonu sayısına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in
cevabı (7/36481)
4.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Bakanlıktaki engelli kadrolarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Emrullah İşler'in cevabı (7/36903)
5.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/38010)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.03’te açılarak yedi oturum yaptı.
Tokat Milletvekili Reşat
Doğru, cezaevlerinin sorunlarına,
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal, İstanbul’un Üsküdar ilçesinin sorunlarına,
Gümüşhane Milletvekili
Kemalettin Aydın, Gümüşhane’nin kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın
gündem dışı konuşması sırasında şahsına,
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin
sorunlarının ve intihar nedenlerinin (10/857),
İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncel ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de yaşayan farklı kültürlerin ve
kimliklerin (10/858),
İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder ve 22 milletvekilinin, tiyatro sanatçılarının sorunlarının
(10/859),
Araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
(10/753, 754, 755, 756, 757,
758, 759, 760, 761, 762, 763, 764, 765) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi okundu;
daha önce verilen üç aylık çalışma süresini doldurması nedeniyle İç Tüzük’ün 105’inci maddesine göre komisyona bir aylık kesin
süre verildiği bildirildi.
BDP Grubunun, 6/2/2014
tarihinde BDP Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken
tarafından üniversitelerdeki bazı kesimlerin solcu ve Kürt öğrencilere yönelik provokasyon ve saldırılarla gündem oluşturmasının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin (4972 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve arkadaşları tarafından Türk basınındaki sansür ve otosansürün
nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün sağlanması, yasal düzenlemeler de
dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
CHP Grubunun, 11/2/2014 tarihinde İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve
arkadaşları tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından
bugüne kadar açılan, devam eden ve sonuçlanan tüm ihalelerde yolsuzluk yapılıp
yapılmadığının belirlenmesi ve gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1291 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
Genel Kurulun 12 Şubat 2014
Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Kars Milletvekili Yunus
Kılıç, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Gaziantep Milletvekili Şamil
Tayyar, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
Gaziantep Milletvekili Şamil
Tayyar, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel, İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
İzmir Milletvekili Oktay
Vural, üniversitelerin yasa dışı eylemlerin değil, eğitimin yapıldığı yerler
olması gerektiğine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının
(1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (2/1929) (S. Sayısı: 523),
4’üncü sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve
Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda
Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/870) (S. Sayısı: 532),
Görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
5’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269
Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1
Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili
Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri
Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının (2/1967,
2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) görüşmelerine devam
edildi, 1’inci maddesi üzerindeki önergelerin görüşmeleri sırasında verilen
aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
6’ncı sırasında yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma
Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S.
Sayısı: 385),
7’nci sırasında yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal
Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/441) (S. Sayısı: 266) görüşmeleri tamamlanarak,
8’inci sırasında yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/764) (S.
Sayısı: 459),
Yapılan açık oylamalarından
sonra kabul edildi.
Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki transit geçiş belgesi sorunun ne zaman
çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Alınan karar gereğince, 13
Şubat 2014 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 20.39’da birleşime son
verildi.
Ayşe
Nur BAHÇEKAPILI
Başkan
Vekili
Muhammet
Bilal MACİT Muharrem
IŞIK
İstanbul Erzincan
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No: 86
II.- GELEN KÂĞITLAR
13 Şubat 2014 Perşembe
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Ali Halaman ve 20 Milletvekilinin,
ülkemizin jeotermal enerji kaynaklarının araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/860) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
2.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19 Milletvekilinin, Türkçe'deki
bozulma ve yozlaşmanın boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/861) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 Milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve
tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/862)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın afet yönetim planına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/35206)
2.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, kanser tedavisinin genel sağlık sigortası
kapsamı dışına çıkarılacağı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/35287)
3.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, HIV virüsü taşıyanların sorunlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/35288)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’da Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşların İstanbul ilindeki binalarında depreme karşı dayanıklılık ölçümü
yapılıp yapılmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35289)
5.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’deki sağlık evi ve istasyonlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35290)
6.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 1924-1950 yılları arasında
satılan, yapılan ve onarılan cami ve mescitlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/35341)
7.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, hasta bilgilerinin toplanmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35432)
8.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek’in, Genel Sağlık Sigortası primlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/35433)
9.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Soma Devlet Hastanesinde yanık ünitesi olmamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35434)
10.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yeşil kart sahiplerinin sayısına ve
yeşil kartı iptal edilen vatandaşlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/35435)
11.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Bakanlığın yaptığı bir sınava ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/35440)
12.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’daki hastanelerde
böbrek taşı kırma cihazının bulunmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/35468)
13.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında zorunlu
askerlik hizmeti sırasında hayatını kaybeden kişilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36673)
14.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanun uyarınca kesilen cezalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36674)
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, ülkemizde oturma izni olan yabancılara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36677)
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, emekli maaşlarından Suriyeli mültecilere verilmek
üzere kesinti yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36678)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Halkbank’tan bazı gazetelere kaynak
aktarıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36680)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, telefon dinlemelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36681)
19.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, yargı ve emniyetteki
yapılanmalarla ilgili açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36682)
20.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van depreminden sonra
toplanan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36683)
21.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski başbakan
yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36686)
22.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36687)
23.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın Almus ilçesine Halkbank şubesi açılması
talebine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/36688)
24.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski başbakan
yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/36689)
25.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/36690)
26.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski başbakan
yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Emrullah İşler) yazılı soru önergesi (7/36691)
27.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Emrullah İşler) yazılı soru önergesi (7/36692)
28.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36697)
29.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36698)
30.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36699)
31.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, boşanma nedenlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36700)
32.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında yetiştirme
yurtlarında kalan çocuklara karşı işlenen suçlara ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36701)
33.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36702)
34.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36703)
35.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36704)
36.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36705)
37.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36706)
38.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36707)
39.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İzmit’te şehir içi toplu taşıma hizmeti veren
minibüsçülerin çalışma saatlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36708)
40.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Mersin
Körfezi’ndeki kirliliğe ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36709)
41.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36710)
42.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36711)
43.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36712)
44.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık
bünyesindeki yabancı uyruklu çalışanlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36713)
45.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Mısır’da gözaltına
alınan bir Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36714)
46.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36715)
47.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bakanlığın Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili
çalışmalarına ve Irak’ta Türkmenlere yapılan saldırılara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36716)
48.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Türk istihbaratının Mısır yönetimine karşı
faaliyet yürüttüğü iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36717)
49.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Mersin
Körfezi’ndeki kirliliğe ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36743)
50.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36744)
51.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36745)
52.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Bakanlığın uygulamayı planladığı Ürün
Doğrulama ve Takip Sistemine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36746)
53.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, kanola ekiminde
sertifikasız tohum kullanıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36747)
54.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, Edirne ilinde tarımsal kredi kullanan çiftçi
sayısına ve kullanılan kredi miktarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36748)
55.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında gümrük kapılarındaki mal ve hizmetlerden yararlanan tüketicilerin sayısına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36754)
56.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, tek pencere sistemi
için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36756)
57.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bağlayıcı tarife
bilgisi programı için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36758)
58.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında yıllara göre denetlenen şirket ve kooperatiflerin sayısına ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36763)
59.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, TUBİS programı için
satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36765)
60.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı programlar için
satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36768)
61.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, evrensel tüketici
haklarının sağlanması için yürütülen çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36769)
62.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında tüketici ürünleri ile ilgili yapılan denetimlere ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36771)
63.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, faal olmayan
demiryolu sınır kapılarının sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36773)
64.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, gümrük idaresi
olmayan hava sınır kapılarının sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36774)
65.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kara sınır
kapılarının sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36776)
66.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Gümrük Kapıları
Güvenlik Sistemi için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36779)
67.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nde ele geçirilen tank ve top mermisi
kovanlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36780)
68.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, KOOP-BİS için satın
alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36783)
69.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, MERSİS için satın
alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36784)
70.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Etiler Polis Meslek Yüksekokulunun yıkılarak
yerine lüks konutlar yapılacağı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36786)
71.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki bir okulun
bakım ve onarım çalışmalarının tamamlanmamasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36787)
72.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36788)
73.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Kızılay’daki kırık
kaldırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36789)
74.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Dikmen Caddesinde
çöken asfalta ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36790)
75.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bir futbol
müsabakasında yaralanan taraftara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36791)
76.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında Gümüşhane’de meydana gelen yangınlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36792)
77.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında belediyeler tarafından yıkılan tarihi yapıların sayısına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36793)
78.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında ele geçirilen sahte para miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36794)
79.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36795)
80.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin trafik sorununun çözümüne ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36796)
81.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında 155 polis imdat
hattına yapılan ihbarlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36797)
82.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Suriyeli mültecilerin faili veya mağduru
olduğu suçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36798)
83.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, polisin toplumsal olaylara müdahale sırasında
kullandığı gaz fişeklerinin konutlara isabet etmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36799)
84.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başakşehir
Belediyesinin okul alanı olarak ayrılan bir arazi ile ilgili imar değişikliği
yapacağı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36800)
85.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36801)
86.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36803)
87.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36805)
88.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, 2-B arazileriyle
ilgili bedel tespit işlemlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36806)
89.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başakşehir
Belediyesinin okul alanı olarak ayrılan bir arazi ile ilgili imar değişikliği
yapacağı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/36807)
90.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36808)
91.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36809)
92.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, vekil öğretmen olarak
görev yapan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36810)
93.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, dershanelerin kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36811)
94.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlığın görevde yükselme sınavlarına giriş
ücretinin düşürülmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36812)
95.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başakşehir
Belediyesinin okul alanı olarak ayrılan bir arazi ile ilgili imar değişikliği
yapacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36813)
96.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36820)
97.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36821)
98.- Trabzon
Milletvekili Koray Aydın’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde şoförler için
öngörülen üst yaş sınırına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36822)
99.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2013 yılında Karayolları Bursa Bölge
Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ihalelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36823)
100.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Devlet Hava Meydanları İşletmesine ait bir
arazinin Ankara Büyükşehir Belediyesine devredildiği iddiasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36824)
101.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’a yapılacağı iddia edilen
yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36828)
102.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Fatih Belediyesinin bütçesiyle yapılan öğrenci
yurdunun bir derneğe ücretsiz tahsis edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36829)
103.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir eski bakanın oğlunun satmış olduğu villaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36830)
104.- Adana
Milletvekili Ali Demirçalı’nın, korumalığını yapan
bir şahsa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36831)
105.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, soğuktan ölen bir bebeğe ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36832)
106.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yeğeninin Trabzon’da polis
memurlarını tehdit ettiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36833)
107.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Ali Erdoğan’ın resmi görevine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36835)
108.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Devlet, Cumhuriyet ve Liyakat Nişanlarının şekillerinin
değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36836)
109.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Atatürk siluetinin levha, madalya ve
nişanlardan kaldırılması ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36837)
110.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, EGO Genel Müdürlüğünün ihalelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36838)
111.- İstanbul
Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, Konya’da bir bebeğin
ölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36839)
112.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, bir banka yönetim kurulu
başkan yardımcısı hakkında soruşturma açıldığı iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36840)
113.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36841)
114.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Diyarbakır’ın bir caddesi üzerindeki bir tabelanın
kaldırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36844)
115.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, emniyet teşkilatıyla ilgili çeşitli iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36845)
116.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlık bünyesinde gerçekleştirilen bir çalıştaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36846)
13 Şubat 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 61’inci Birleşimi açması nedeniyle gelen,
Trabzon’la ilgili mesaja ilişkin konuşması
BAŞKAN – Şu anda
bana gelen bir mesaj var, onu da sizinle paylaşmak istiyorum. Mesajda deniliyor
ki: “Başkanım, bugün 61’inci Birleşimi açtınız. Bize her yer Trabzon!” Onu da
sizlerle paylaşmak istedim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bugün her yer Erzincan!
BAŞKAN – Tamam,
peki, her yer Erzincan!
AHMET YENİ
(Samsun) – Her yer Samsun!
BAŞKAN – Her yer
Samsun, her yer Türkiye!
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Açılışta
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım ve yoklama için üç dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, Türkiye’de çocuk hakları ihlalleri hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’na aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Her zamanki
ihtarımı yeniden yapayım konuşmacı söze başlamadan önce. Sayın milletvekilleri,
sessizliğimizi korursak konuşmacıyı dinleyebiliriz, anlayabiliriz diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın Danışoğlu.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun,
Türkiye’de çocuk hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
AYŞE ESER
DANIŞOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Türkiye’de hakları ihlal edilen en kırılgan grup olan
çocuklar üzerine gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin her
yerinde yıllardır çeşitli çocuk trajedileri yaşanıyor. Bunlar gündemin
kıyısında bir gün yer alıp daha sonra unutulup giden çocuklar. Benzer olaylar
çağdaş demokrasilerde olduğu zaman yer yerinden oynuyor, sorumlular bulunuyor,
istifalar oluyor, bir daha olmasın diye sert tedbirler alınıyor ve sonunda
olaylar toplumların hafızasına kazınıyor. Bizim sözde demokrasimizde ise her
ihlal normalleştiriliyor ve
sonunda toplum bu durumu hayatın bir parçası olarak kabulleniyor.
Çocuklar konusunda bütün yetişkinlerin duyarlı olmaları beklenirken şiddete
uğrayan çocuklar, çocuk intiharları, tecavüzler, tacizler, sağlıksız koşullarda
hayat mücadelesi veren, bu yolda ölen, sakatlanan çocuk işçiler Hükûmeti hiç de
yaralamıyor. Yaralamıyor olmalı ki konunun hiçbir önceliği yok. Bizim
demokrasimizde pek çok olayın sorumlusu da yok. Çocuk ceza infaz kurumlarında
kalan devlete emanet çocukların işkence ve her türlü kötü ve onur kırıcı
muameleye maruz kalmaları konusunu takip eden, sorumluluk alan, kusurlu, suçlu
bulunan, görevden alınan, bu iddialara konu davranışların bittiğini ortaya
koyan yok. Hiç bu çocuklar aklınıza geliyor mu? 13 yaşında kafası pres makinesine sıkışıp ölen Ahmet’i hatırlayan var mı?
Böyle bir olay tekrar etmesin, çocuk işçi kalmasın diye denetimler yapılıyor
mu, yeterli düzeyde mi? Hayır. Birçok olay “Kaza oldu." diye örtbas
ediliyor, ortada gene sorumlu yok. 14 yaşında evine ekmek almaya giderken
başından gaz fişeğiyle vurulup aylardır komada yatan Berkin Elvan için
Hükûmetin kılı kıpırdamadı. Uludere’deki toplu çocuk katliamı bile bir infial
yaratamadı, “Onlar kaçakçı.” denildi. Patlayıcılar, mayınlarla ölen, yaralanan
çocukları, Uğur Kaymaz’ı, Ceylan Önkol’u, Enes Ata’yı, Mehmet Uytum’u, bunları hatırlıyor musunuz? İktidar sizsiniz,
sorumlu sizsiniz. Soruşturmaların çoğu davaya bile dönüşmüyor, takipsizlik
kararı veriliyor. Peki, siz takip ediyor musunuz?
Değerli
milletvekilleri, bir diğer çok önemli çocuk istismarı alanı erken yaşta yapılan
evlilikler. Siirt’te 12’sinde evlenen, 13’ünde anne olan, 14’ünde ölü bulunan
Kader Erten’i umarım unutmamışsınızdır. Ülkemizde ehliyet alma yaşı, oy
kullanma yaşı, yargıya başvurma yaşı 18 ama 16 yaşında evlenilebiliyor. Yani
evlenmek, çocuk sahibi olmak araba kullanmak kadar bile ciddiye alınmıyor.
Türkiye Barolar Birliği 2013 verilerinde, ailelerin çocukların yaşlarını
büyütüp evlenme izni almak için başvurularında yüzde 94 artış olduğu görülüyor.
Aileler neden küçük kızlarını evlendirmek için bu kadar acele ediyorlar hiç
merak ediyor musunuz? Neden bunun sosyolojik, ekonomik sebepleri
araştırılmıyor, bu çocukların eğitimde kalmaları için bir gayret sarf
edilmiyor? Burada el birliğiyle oluşan bir zincir var; çocukla evlenen adam,
nikâhı kıyan imam, “Dur.” demeyen muhtar, düğünde halay çekenler, sessiz
kalanlar, çocuğu koruyamayan devlet, yaptırım uygulamayan adalet… Ancak çocuğun
başına bir felaket geldiği zaman bir haber oluyor, işte bu kadar. Bakanlığın
çocuk gelin dramı konusunda samimi olmadığını düşünüyorum çünkü Temmuz 2013
tarihinde kurulan Komisyon sadece bir kere toplanmış. Bu da, konunun hafife
alındığının delili olsa gerek.
En son,
Denizli’deki tecavüz vakasını da burada belirtmeden geçemeyeceğim. 16 yaşında
kız çocuğu için “Bira içti." diye davanın tecavüz davası olmadığına karar
verildi. Bu çocuğun hakkını devlet koruyamıyor, peki kim sorumluluk alacak?
Değerli
milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni Türkiye 1995
yılında yürürlüğe koydu. Ancak sivil toplum raporları en fazla çocuk ihlalinin
yaşandığı ülke olduğumuzu söylüyor. Devletin, Hükûmetin, çok çocuk doğurulması
dışında uluslararası sözleşmelere dayalı bir çocuk politikası maalesef yok,
çocuklar korunamıyor. Ben, bir milletvekili olarak bunları size hatırlatmayı
bir borç bildim.
Saygılar sunarım.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Gündem dışı
ikinci söz, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.
Buyurun Sayın Öz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, Kıbrıs Türk
Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kıbrıs Türk Federe
Devleti’nin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk ve Rum
halkının eşit ortak statüye dayalı olarak 1960 yılında kurmuş oldukları Kıbrıs
Devleti, Rum tarafının Ada’nın tümünü Rumlaştırma noktasındaki gayretlerinden
ötürü kısa bir süre sonra dağılma noktasına gelmişti. Ada’da Türklerin
varlığına kasteden ve toplu kıyımlara, toplu katliamlara başvuran Rumların bu
saldırısından sonra, malumlarınız olduğu üzere, Türkiye, 20 Temmuz 1974
tarihinde Ada’da gerçekleştirdiği müdahaleyle ve akabinde de 13 Şubat 1975’te
de Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmayla olaya müdahale etmiştir. Daha sonra
1983 yılında burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dönüşmüştür.
Değerli
milletvekilleri, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, genç bir cumhuriyet olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti’nin
güvencesinde siyasi, hukuki ve ekonomik alanlarda da güçlü temellere dayanak
her geçen gün gelişmesini tamamlamaktadır. Kıbrıslı kardeşlerimizin özgür ve
müreffeh bir yaşam sürmesi için, geçmişten günümüze, Türkiye Cumhuriyeti
hükûmetlerinin şüphesiz çok değerli çalışmaları olmuştur. Ancak, AK PARTİ
dönemi, ülkemizde olduğu gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de birçok
ilklerin gerçekleşmesine vesile olmuştur. Türkiye güçlendikçe Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin de siyasi alandaki eli rahatlamış ve Türkiye kalkındıkça
Ada’daki soydaşlarımızın da yaşam standartları her geçen gün daha da artmıştır.
Doğudan batıya, güneyden kuzeye başlatılan bütün duble
yol çalışmaları aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’ta da Güzelyurt’tan Lefke’ye, Girne’den Alsancak’a, İskele’den
Bafra’ya kadar da duble yol ağlarıyla Kuzey Kıbrıs’ta altyapı çalışmalarını
sürdürmektedir.
Asrın projesi
Marmaray’la İstanbul Boğazı’nın altına tüp geçitler vurularak Asya ve Avrupa
nasıl birleştirilmişse aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’ın yıllardır devam eden su
probleminin çözülmesi noktasında da Anamur’dan Kuzey Kıbrıs’a su götürme
projesi son aşamaya gelmiştir. Önümüzdeki aylarda inşallah tamamlanmış olacak
ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının su problemi çözülmüş olacaktır. Yaklaşık 1 milyar
200 milyon lira para harcanarak bu proje gerçekleşmiş olacaktır. Bu projeyle,
sadece Kuzey Kıbrıs’ın, oradaki Türk halkının değil, bölge ülkelerinin de bu suya
zaman içerisinde ihtiyacı olduğunu görmekteyiz. Mısır’ın, İsrail’in, Lübnan’ın
zaman içerisinde bu suyla ilgili taleplerinin olacağı aşikârdır. Demek ki bu
suyla, sadece hayati bir sorun olan su problemini çözmekle kalmayıp siyasi bir
kazanım da elde etmiş olmaktayız.
Kıbrıs
müzakerelerinde son günlerde, bildiğiniz gibi, yeni bir sürece girdik. Siyasi
eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli, federasyona dayalı birleşik
Kıbrıs’ı hedefleyen görüşmeler geçtiğimiz günlerde resmî olarak başlamış
bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz, AK PARTİ iktidarıyla, tabiri caizse, atılım yıllarını
yaşarken, organize bazı müessif girişimlerle önünün kesilmek istendiğine şahit
oluyoruz. Önce, Gezi Parkı bahanesiyle yurt dışı bağlantılı bir girişimle
karşılaştık. Gezi eylemleriyle istedikleri sonucu alamayanlar “Sonbahar sıcak
geçecek, bekleyin.” dediler, evet, Gezi eylemlerinden altı ay sonra bu kez
millî iradeye karşı yapılanmış güçlerin devreye sokulmasına şahit olduk. Bu
ülkede “yolsuzluk” kisvesi altında başlatılan operasyonun hedefinin gerçekten
yolsuzlukların ortaya çıkarılması olduğuna inanmak isterdim ancak bu
operasyonlar sonucunda kimlerin, hangi menfaat lobilerinin kazançlı çıktığını
gün geçtikçe apaçık görmekteyiz. Eğer bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını
yiyen veya yenilmesine müsaade eden varsa buna kesinlikle kimsenin vicdanı
müsaade etmez ve bu şekilde olanların tarafsız ve bağımsız yargı tarafından
sonuçlandırılmasını da beklemekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, her iki kalkışmanın da hedefinde hiç kuşkunuz olmasın 2023
Türkiye vizyonu olduğunu görmekteyiz. Aziz milletin
istikbaline kastedenlere, millî iradenin üzerinde vesayet kurmak isteyenlere
kuşkusuz en güzel cevabı milletimiz seçimlerde kendilerine verecektir.
Ülkemizde siyasi
ve ekonomik istikrarı bozmadan politika üretmek, siyaseti de millî menfaat
hassasiyetlerini gözeterek yapmak dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi ve
cemiyeti ne olursa olsun hepimizin temel sorumluluğu olmalıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle Kıbrıs’ta başlayan yeni
siyasi dönemin hayırlı sonuçlanmasını bekler, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Öz.
Gündem dışı
üçüncü söz, Kars’ın sorunları hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’ye aittir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi Kıbrıs’ta çok önemli görüşmeler başlamıştır.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Birtane. (BDP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir dakika Sayın Başkan, sana bir şey söylüyorum ya!
BAŞKAN – Benden
söz istediniz mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Efendim, bir dakika.
BAŞKAN - Talep
ettiniz mi benden söz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bir dakika… Kıbrıs’ta çok önemli görüşmeler var.
BAŞKAN – Böyle
orta yerden konuşmak yok, lütfen yerinize oturur musunuz? Söz istediniz mi
benden?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Bakın, Kıbrıs konusu şimdi Kıbrıs’ta görüşülüyor…
BAŞKAN – Benden
söz talep ettiniz mi?
KAMER GENÇ
(Tunceli) - …ve burada Hükûmet çıkıp Meclise bu konuda, yani Kıbrıs konusunda
bilgi vermek zorunda.
BAŞKAN – Lütfen
yerinize oturur musunuz? Lütfen…
Buyurun Sayın Birtane.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Yani ne konuşuluyor bir bilelim ya!
Hayret bir şey ya!
BAŞKAN – Benden
söz talep edin, sizi dinleyeyim; usulde yeri varsa yerine getireyim. Lütfen,
lütfen çalışma düzenini bozmayın.
Buyurun Sayın Birtane. (BDP sıralarından alkışlar)
3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin,
Kars’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MÜLKİYE BİRTANE
(Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kars’ın sorunları üzerinde söz
aldım. Ekranları başında bizleri merakla izleyen Kars halkını, tüm izleyicileri
ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – O Meclisi öyle yönetemezsin. Seni orada oturtmayız bak!
BAŞKAN – Senin
isteğine göre düzeltmeyeceğim ben Meclisi.
MÜLKİYE BİRTANE
(Devamla) – Kars’ın Güdeli, Çığıran, Yaylacık, Hapanlı
köylülerinin bana ilettikleri ve Kars köylerinin ortak sorunu olan binlerce
liralık elektrik faturaları sorunuyla konuşmama başlamak istiyorum.
Kars TEDAŞ,
köylüler ödeme yapmadığı ve borçlarını ödemedikleri takdirde elektriklerini
keseceklerini duyurmuş. Köylere günde ortalama sekiz saat elektrik veriliyor.
Su olmadığı için çamaşır makinesi ve diğer elektrikli ev aletleri çalışmamasına
rağmen her haneye aylık 80-100 liralık fatura düzenleniyor. Faturaların tahsil
edilmesi bilinçli olarak aylarca geciktirildiğinden, köylülere topluca yüklü
faturalar gönderiliyor. Düzenli bir geliri olmayan köylüler 1.000-2.000 liralık
faturaları ödeyemiyorlar. Bugün Niğdeli bir taksici, patates tarlasını sulamak
için harcanan elektrik borçlarını ödeyemediğini söyledi. Görünen o ki bu sorun
tüm Türkiye'nin sorunu. Bu yüzden, Enerji Bakanlığına, bir an önce bu borçların
silinmesi ya da en kötü ihtimalle taksitlendirilmesi gerektiğini buradan
öneriyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Kars iliyle ilgili sorunları,
iktidar kabul etse de etmese de defalarca dile getirdim ve getirmeye devam
edeceğim. Zaman zaman bakanlar Kars’a uğruyor, şöyle bir bakıp dönüyorlar.
Milletvekilleri ise halkın gündeminde olan sorunlardan kopuklar. Kars’ın
ekonomisi, altyapısı ve üstyapısı çökmüş, ili ayakta tutan hayvancılığı bitmiş,
esnafı, çiftçisi, köylüsü iş yapamaz duruma gelmiştir, küçükbaş hayvancılık
tamamen yok olmuştur. Kars’ın 2013 yılında ihracat rakamı 850 bin dolar iken
Denizli’de 2 milyar dolardır. İlin sosyoekonomik yapısını dikkate almadan
hazırlanan teşvik paketlerinin Kars’a bir hayrı dokunmamıştır. Akyaka Sınır
Kapısı bütün uyarılarımıza rağmen açılmıyor. Sekiz ay gibi uzun bir süre ağır
kış koşullarıyla mücadele eden Kars, Ardahan, Ağrı, Van, Muş, Bitlis illeri
için akaryakıtta yüzde 10 indirime gidilerek pozitif ayrımcılık tanınması
gerekmektedir. Bu yıl eksi 37-38 dereceleri bulan soğuklar göz önüne alınarak
doğal gaz ve elektrik fiyatları için Kars ve bölge illerinde halkın gelirine
göre yeni bir vergilendirme ve fiyat oranı belirlensin dedik ancak bu konuda da
bir çalışma yapılmamıştır. Çünkü ısınmak için kullanılacak doğal gaz ve
elektrik miktarı Türkiye ortalamasına göre 3 kat fazladır. İlin üst ve
altyapısı kış koşullarına uygun olmadığı için elektrik ve su kesintileri
süreklilik arz etmektedir. Doğal gaz kullanımı az olduğu için, tüketilen ucuz
ve kalitesiz kömürlerle oluşan hava kirliliği insan sağlığını açıkça tehdit
etmektedir. Sekiz ay kar altında olan ilde köy yolları kapalı, köylerde su yok,
elektrik kesintileri vatandaşları çileden çıkarmış durumda. Kars’ın kent
merkezinde dahi vatandaşlar bidonlarla su taşıyor. Belediye boğazına kadar borç
ve rant batağında. Kars halkına bugüne kadar verdiği
tek hizmeti yoktur. Kent caddeleri ve sokakları kar, buz, çamurla kaplıdır,
mahalleler çöp sahası hâline gelmiştir.
Kars’ın yaşanılır
bir kent olabilmesi ve sosyoekonomik durumunun düzeltilmesine yönelik başlangıç
için Hükûmete şu önerileri sunuyoruz: Gelişmiş bölgelerdeki hayvancılık
teşviklerinin kaldırılıp sadece bölgeye ve Kars’a uygulanması; Bakü-Tiflis-Kars
demir yolu hattının yüksek hızlı trene dönüştürülerek ilin Orta Asya’nın yolcu
taşımacılık merkezi yapılması; esnafa ve köylülere doğrudan desteğin uzun
vadeli ve faizsiz verilmesi; Kars sanayi bölgesinin tüm sorunlarının bir an
önce çözülerek sanayi esnafına krediler verilmesi, et ve süt entegre
tesisleri kurularak devlet tarafından belirlenecek adaletli bir tarifeyle
halkın ham madde üreticisi yapılması; faiz oranlarının sıfıra çekilmesi, banka
şube kredi limitlerinin üst seviyeye çıkarılması diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Birtane.
AHMET ARSLAN
(Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
AHMET ARSLAN
(Kars) – Sayın Başkanım “Kars milletvekilleri Kars’ın sorunlarından bihaber.”
dedi, “Kopuk.” dedi Sayın Milletvekili. O yüzden sataşmadan söz istiyorum.
BENGİ YILDIZ
(Batman) – Bir şey olmaz.
BAŞKAN – Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika.
Yeni sataşmalara
neden olmayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Kendi milletvekilin oldu mu dinliyorsun, söz veriyorsun. Ne biçim
Başkansın sen!
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin gündem dışı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET ARSLAN
(Kars) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; “Kars milletvekilleri Kars’ın
sorunlarından kopuk.” ifadesi çerçevesinde söz aldım sataşmadan dolayı.
Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım,
Kars’ın sorunlarından kopuk olmamız için her hafta sonu Kars’a gitmememiz
lazım, Kars’taki kurumları gezmememiz lazım, Kars’taki köyleri gezmememiz
lazım, Karslıyla konuşmamamız lazım. Biz tam tersine, bunların hepsini
yapıyoruz ve geliyoruz. Meclis kürsüsünde söylemeye gerek yok çünkü Genel Kurul
yasama yapıyor. Biz Meclis kürsüsü yerine ilgili kurumlarla gidiyoruz, takip
ediyoruz, işlemleri hızlandırıyoruz ve bu konuda Karslı bizim ne yaptığımızı
gayet iyi biliyor.
Sadece iki örnek
söyleyeyim. Dendi ki: “Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hızlı tren hattı hâline
getirilsin.” Uluslararası bir projedir, konvansiyonel bir projedir, 160
kilometreye göre yapılmış bir projedir. Hızlı tren yolcusu çıkabilecek olsa ne
âlâ, güzel, yapılır. Başkalarının hayal edemediği Bakü-Tiflis-Kars yapılıyor.
Sanki eksik bir şey yapılıyor, onun üstüne bir şey isteniyor. Lütfen bu konuda dikkat
edin. AK PARTİ hükûmetleri ziyadesiyle yapıyor. Bu eksikmiş, daha fazla
yapılacakmış gibi bir yanılgıya sebep olmayalım.
Et entegre tesisi, doğrudur, bakanlıkla birlikte iki yıldır
uğraşıyoruz. Bu konuda mezbahaları kiraladık, belediyenin kesim tesisini
kiraladık. Bu anlamda işler yapılıyor.
“Köy yolları
kapalı.” deniyor. Doğrudur, geçmişte köy yolları kapalıydı. Bugün sadece
akşamdan sabaha kapanabiliyor, o da tipiden dolayı. Ama biliniz ki hiçbir köy
yolu ikinci güne kalmıyor, kesinlikle köy yolları açılıyor.
Doğal gaz
konusunda yüzde yüz haklısınız. Doğal gaz geldi, vatandaşın imkânı oldukça,
evine çektikçe, doğal gaz tabii ki her eve yayılacak. Bu konuda Hükûmet üzerine
düşeni yaptı. Enerji Bakanımız hafta sonu oradaydı. Beraber bu konuları irdeledik.
Bir de kömür
konusu… Kömür konusunda kesinlikle ilgili kurumlar gerekli incelemeyi yapıyor
ve uygun olmayan kömürü geri çeviriyor. Karslı bunu bilsin, biz kürsüde gündeme
getirmiyorsak kurumlarda takip ediyoruz. Karslı bunu çok iyi bilsin.
Saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Gündeme
geçiyoruz.
Sayın Hamzaçebi,
buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Efendim, ben Ardahan milletvekiliyim ama aslen Karslıyım.
BAŞKAN - Özür
dilerim, Sayın Grup Başkan Vekiliniz Hamzaçebi’ye söz verdim.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi arasında gerçekleştirilen
görüşmeler konusunda Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
vermeye çağırdığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
Erzincan’ın, can Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümü.
Böylesi önemli bir yıl dönümünde tüm Erzincanlıları Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Gerek Erzincan’ın gerek yurdumuzun
hiçbir ilinin bir daha böyle bir günü yaşamayacağı inancı ve güvenciyle, tam
tersine çok daha güzel günler yaşayacağı inancıyla tekrar tüm Erzincanlılara
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun selam ve sevgilerini gönderiyorum.
Ayrıca,
Kıbrıs’la, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle Güney Kıbrıs yönetimi arasında bir
görüşme dizisi gerçekleştirilmektedir. Bu görüşmelerin hangi içerikle
yapıldığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan soydaşlarımızın ve o
yönetimin bu görüşmeden hangi sonuçla çıkacağı, müzakerelerin hangi esaslar
konusunda yürütüldüğü konusunda Sayın Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet
Meclisine bilgi vermeye çağırıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben
teşekkür ederim.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, şeye girmişiz, bir sorman lazım ya! Sen ne biçim
Meclisi yönetiyorsun ya! AKP’li çıkıyor, orada Hükûmet sanki yokmuş gibi,
gündem dışı konuşmaya söz veriyorsunuz…
AHMET ARSLAN
(Kars) – Gündem dışı yapmadım. “Karslı gündemden kopuk.” dedi, onun için cevap
verdim.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan…
AHMET ARSLAN
(Kars) – Neye cevap verdiğimin farkında değilsin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Hükûmet var, Hükûmet!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Sayın milletvekilleri…
Sayın Arslan
elini kaldırdı, neden söz istediğini, gerekçesini ve İç Tüzük’ün
hangi maddesine uygun söz istediğini belirtti, söz verdim ama siz ne bir
talepte bulundunuz ne İç Tüzük’ün herhangi bir
maddesini hatırlattınız, gelip söz istediniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Niye girmişim buraya?
BAŞKAN – Burası
Genel Kurul, ben bu Genel Kurulu İç Tüzük’ün
hükümlerine göre idare ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen etmiyorsun, İç Tüzük’ü de bilmiyorsun
sen!
BAŞKAN – İstediği
zaman kişinin olduğu yerden ayağa kalkıp konuşma hakkı yok.
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Buraya niye girmişiz?
BAŞKAN –
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, Grup Başkan Vekilimizin sözü vardı.
BAŞKAN – Kusura
bakmayın.
Buyurun Sayın
Vural…
ALİ SARIBAŞ
(Çanakkale) – Sol tarafa da, biraz bu tarafa da bakın!
BAŞKAN – Hiç
sinirim bozulmayacak bugün, gerginliğe neden olmayın hiç, gayet güzelim.
Buyurun Sayın
Vural.
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Erzincan’ın düşman
işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.
Öncelikle,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Erzincan’ın zafer gününü kutluyorum.
Gerçekten, tarihten ibret almayanlar için tekerrür ettirebilecek insanların
yaşadığı bir memleketteyiz. Dolayısıyla, inşallah tekerrür etmez ama ders
almayanlara, Erzincanlılar olmak üzere, herkesin bu dersi vermeye hazır
olduğunun bilincinde olmak büyük bir güven veriyor. O bakımdan Erzincan’ın bu
zafer gününü kutluyorum.
Ayrıca, efendim,
Milliyetçi Hareket Partisinin Kars’tan milletvekili yok. “Kars’ın sorunlarından
bihaber milletvekilleri var.” dendi ama biz Kars’ın sorunlarından bihaber
değiliz. Gerçekten, Kars’ın sorunlarını hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde
dile getirdiğimiz gibi -Genel Başkan Yardımcısı Sayın Atila Kaya Karslı, Iğdır
milletvekilimiz var- Kars’a da gidiyoruz, Kars’ın sorunlarını da Türkiye Büyük
Millet Meclisine getiriyoruz. Evet, Kars’tan milletvekili olmayabilir, onlar
bihaber olmayabilir ama Milliyetçi Hareket Partisi Kars’ın ve Karslıların
sorunlarından haberdardır ve gündeme getirmeye devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın Satır,
buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah
Belma Satır’ın, Erzincan’ın düşman işgalinden
kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına ve şahsım adına Erzincan’ın düşman işgalinden
kurtuluşu dolayısıyla söz almış bulunuyorum.
Bu topraklar için
savaşan, vefat eden, rahmete kavuşan, şehit olan herkesi rahmetle anıyorum. Bir
daha o günleri yaşamamak dileğiyle Erzincan’daki ve bölgedeki tüm hemşehrilerimize, tüm vatandaşlarımıza grubum adına selam
ve sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun
96’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması
BAŞKAN - Biz de
Erzincan’ın 96’ncı kurtuluş yıl dönümünü sevgiyle anıyoruz ve bütün Erzincan
halkımıza selamlarımızı sunuyoruz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)
– Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kars’ta milletvekilimiz yok
ama ben bakıyorum. Müsaade ederseniz iki dakikalık bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN – Sayın
Grup Başkan Vekiliniz açıklamayı yaptı.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Erzincan’la ilgili yaptı efendim.
BAŞKAN – Kars’la
ilgili de sanıyorum bilgi verdi.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – O zaman, Kars’ın en büyük sorunu tarım ve hayvancılıktır.
BAŞKAN – Siz
Ardahan milletvekilisiniz. Burada Kars’ın sorunlarıyla ilgili konuşuldu,
sataşma da olmadı size.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Ama Kars’la ilgili olacak Sayın Başkan.
BAŞKAN – Siz
Ardahan milletvekilisiniz Sayın Ensar Öğüt.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Karslılar telefonlarımızı bırakmıyor efendim.
BAŞKAN - O zaman
bütün çevre illere söz verelim. Olur mu böyle bir şey?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Evet, ben Kocaeli milletvekili olarak istiyorum.
BAŞKAN – Bakın,
Kocaeli milletvekili olarak da söz istiyorlar, lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Evet, Kars’ta çok seçmenim var benim.
BAŞKAN -
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, söz vermezseniz “Alo Fatih”e
söyleyeceğim, haberiniz olsun.
BAŞKAN – Efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) - “Söz vermezseniz ‘Alo Fatih’i arayayım.” diyor.
BAŞKAN – Lütfen
bu esprileri yapmayalım artık.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Ne esprisi? Ben yapmıyorum, bir gerçek maalesef, keşke olmasa,
keşke espri olsa.
BAŞKAN - Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman
ve 20 milletvekilinin, ülkemizin jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/860)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Jeotermal enerji
potansiyelimizin tamamının harekete geçirilip enerji üretimde kullanılabilmesi
ve termal tesislerin sayılarının artırılarak altyapı ve hizmet kalitelerinin
yükseltilip iç ve dış turizmin hizmetine sunulabilmesi için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması hususunda gereğini arz ederiz.
1) Ali Halaman (Adana)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
7) Adnan Şefik
Çirkin (Hatay)
8) Atila Kaya (İstanbul)
9) Bülent Belen (Tekirdağ)
10) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
11) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
12) Zühal Topcu (Ankara)
13) Mustafa
Kalaycı (Konya)
14) Enver Erdem (Elâzığ)
15) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
16) Kemalettin
Yılmaz (Afyonkarahisar)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Mehmet Günal (Antalya)
19) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
20) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
21) Yıldırım
Tuğrul Türkeş (Ankara)
Gerekçe
Ülkemiz enerji
kaynakları bakımından dışa bağımlı bir ülkedir. Dünyadaki birincil enerji
kaynaklarının da tükenmekte olduğu bilinen bir gerçektir. Bu açıdan
bakıldığında, alternatif enerji kaynaklarının önemi gün geçtikçe daha da
artmaktadır. Türkiye'nin de sahip olduğu jeotermal enerji ise alternatif
kaynaklar içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Jeotermal
akışkandan elektrik üretimi, başta ABD ve İtalya'da olmak üzere Japonya, Yeni
Zelanda, El Salvador, Meksika, İrlanda, Filipinler, Endonezya, Türkiye ve benzeri
ülkelerde yapılmaktadır.
Ülkemiz 31.500 Mwt’lik jeotermal potansiyel ile dünyada ilk 10 ülke
arasındadır. Türkiye jeotermal kullanımında dünyada 5’inci, Avrupa'da
1’incidir. Enerji Bakanlığının verilerine göre zengin jeotermal
potansiyelimizin tamamının harekete geçirilmesi hâlinde, entegre
kullanımlarla birlikte yılda toplam 6,8 milyar dolar net gelir sağlanacaktır.
Jeotermal enerji
konaklarının, elektrik üretiminin yanında termal turizmdeki değeri ise daha da
yüksektir. Dünyada jeotermal ısı ve kaplıca uygulamalarındaki ilk 5 ülke
arasında Çin, Japonya, ABD, İzlanda ile birlikte Türkiye de yer almaktadır.
Bu nedenle,
jeotermal enerji potansiyelimizin tamamının harekete geçirilip enerji
üretiminde kullanılabilmesi ve termal tesislerin sayılarının artırılarak
altyapı ve hizmet kalitelerinin yükseltilip iç ve dış turizmin hizmetine
sunulabilmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma
komisyonu kurulması uygun görülmektedir.
2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19
milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yozlaşmanın boyutlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/861)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkçeye karşı
kayıtsızlık, iş adamlarımızı ve esnafımızı da etkilemekte; imal edilen mal ve
ürünlerin adlarında, ticari unvan ve adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır.
Bir zamanlar sadece büyük şehirlerin belli semtlerinde görülen yabancı iş yeri
adları, şimdi Anadolu şehir ve kasabalarına dahi yayılmakta, ülkemiz âdeta
Türkçe kullanılmayan bir ülke görünümüne bürünmektedir. Dil, milleti oluşturan
en önemli unsurlardan biridir.
Dolayısıyla
dildeki çözülme, bozulma ve yabancılaşma milletin oluşumunu da etkiler. Millet
fertlerini birbirine bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler arasındaki bağ ve
yakınlık da zayıflar, bunun sonu çözülme ve ayrılma isteklerine kadar gider.
Türkçemizdeki bozulma yozlaşmanın ne boyutlara vardığını görmek amacıyla
Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve
105’inci maddesi uyarınca araştırma açılmasını saygılarımla arz ve talep
ederiz. 15/5/2012
1) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
2) D. Ali Torlak (İstanbul)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
5) Ali Öz (Mersin)
6) Özcan Yeniçeri (Ankara)
7) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
8) Mustafa
Kalaycı (Konya)
9) Reşat Doğru (Tokat)
10) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
11) Sümer Oral (Manisa)
12) Ali Halaman (Adana)
13) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
14) Faruk Bal (Konya)
15) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
16) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
17) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
18) Muharrem
Varlı (Adana)
19) Sadir Durmaz (Yozgat)
20) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe:
Ülkesinin yüksek
bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin
boyunduruğundan kurtarmalıdır. (M. Kemal Atatürk, 1930)
Türk dilinin,
kendi benliğinde, aslındaki güzellik ve zenginliğe kavuşması için bütün devlet
teşkilatımızın dikkatli ve ilgili olmasını isteriz. (M. Kemal Atatürk,1932) Ulu
Önderimiz, yukarıdaki sözleriyle dile verdiği önemi dile getirmiş ve dilin
korunması için devlet teşkilatlarımızın dikkatli ve dile karşı ilgili olmasını
istemiştir.
Anayasa’mızın da
3’üncü maddesinde, Türkiye devletinin "Dili Türkçedir." hükmü yer
almaktadır. Ancak dille ilgili herhangi bir yasanın bulunmayışı, Anayasa’mızın
bu hükmünü boşlukta bırakmakta; ülkemizde, özellikle iş yeri adlarında görülen
yaygın yabancı dil kullanımları, Anayasa’mızda böyle bir hükmün yokmuş
izlenimini uyandırmaktadır. Oysa Anayasa’nın bu hükmü “değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif edilemez" hükümler arasına konulacak kadar önemli
sayılmıştır.
Ülkemizde, Türk
dilinin öğrenim ve kullanılmasında büyük bir kayıtsızlık ve umursamazlık olduğu
açıktır. Liseyi hatta yükseköğrenimi bitiren gençler Türkçenin en temel
eserlerini dahi okuyup öğrenmeden, dillerinin önemini kavramadan yetişmekte,
dili doğru kullanma becerisini kazanmadan meslek hayatına atılmaktadır.
Türkçenin önemini ve güzelliğini kavrayamayan insanların Ulu Önderimizin
istediği gibi dile karşı dikkatli ve ilgili olmaları da tabii ki beklenemez.
Bunun sonucu
olarak radyo ve televizyonlarda da telaffuz hataları gün geçtikçe artmaktadır.
Oysa okul yanında belki ondan da önemli olarak basın yayın organları da dilin
doğru ve güzel kullanılmasında etkili olan araçlardır. Basın yayın
organlarındaki yanlış kullanımlar, çok çabuk bir şekilde ve dalga dalga geniş halk kitlelerine yayılmakta, insanları olumsuz
yönde etkilemektedir.
Türkçeye karşı
kayıtsızlık iş adamlarımızı ve esnafımızı da etkilemekte, imal edilen mal ve
ürünlerin adlarında, ticari unvan ve adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır.
Bir zamanlar sadece büyük şehirlerin belli semtlerinde görülen yabancı iş yeri
adları, şimdi Anadolu şehir ve kasabalarına dahi yayılmakta, ülkemiz âdeta
Türkçe kullanılmayan bir ülke görünümüne bürünmektedir.
Dil, milleti
oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Dolayısıyla, dildeki çözülme, bozulma
ve yabancılaşma milletin oluşumunu da etkiler. Millet fertlerini birbirine
bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler arasındaki bağ ve yakınlık da zayıflar;
bunun sonu çözülme ve ayrılma isteklerine kadar gider.
Türkçemizdeki
bozulma yozlaşmanın ne boyutlara vardığını görmek amacıyla Anayasa'nın 98’inci
ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca araştırma açılmasını arz
ederiz. Saygılarımızla.
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21
milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/862)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde balık
üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak, alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Enver Erdem (Elâzığ)
4) Seyfettin
Yılmaz (Adana)
5) Ali Öz (Mersin)
6) Hasan Hüseyin
Türkoğlu (Osmaniye)
7) D. Ali Torlak (İstanbul)
8) Celal Adan (İstanbul)
9) Bahattin Şeker (Bilecik)
10) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
11) Muharrem
Varlı (Adana)
12) Atila Kaya (İstanbul)
13) Bülent Belen (Tekirdağ)
14) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
15) Necati
Özensoy (Bursa)
16) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Sadir Durmaz (Yozgat)
19) Cemalettin
Şimşek (Samsun)
20) Emin Çınar (Kastamonu)
21) Mustafa
Kalaycı (Konya)
22) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
Gerekçe
Balık tüm dünyada
hem besin değeri hem de ekonomik değeri bakımından her geçen gün önem
kazanmaktadır.
Omega 3 deposu olan
balık, sağlığın korunmasına ve kemiklerin gelişmesine yardımcı olur. Büyümeyi
ve gelişmeyi kolaylaştırır. Kalsiyum, demir, fosfor, iyot ve vitamin yönünden
çok zengindir. Kan ve dolaşım sistemi konusunda koruyucu etkisi vardır.
Bütün bu olumlu
faydalarının yanında ülkemizde balık tüketimi oldukça düşük seyretmektedir.
Ülkemizde kişi başı yıllık balık tüketimi ortalama 8 kilogram seviyesinde
gerçekleşirken, dünya ortalaması ülkemizin 2 katı büyüklükte, yıllık kişi başı
17 kilogram olarak gerçekleşmektedir.
Komşumuz
Yunanistan ile Avrupa Birliği ülkelerinde ise kişi başı yıllık balık tüketimi
25 kilogram civarına yükselmiştir. Ülkemizde, Avrupa Birliği ülkeleri ve
komşumuz Yunanistan'a göre çok düşük oranda balık tüketiminin gerçekleşmesinin
en önemli nedenleri arasında yüksek KDV oranı ve millî bir su ürünleri
politikamızın olmayışı gösterilmektedir.
Üç tarafı
denizlerle çevrili olan ülkemizde su ürünlerinden yararlanma konusunda önemli
sorunlar yaşanmaktadır. Potansiyeli çok yüksek zengin göllerimiz ve
akarsularımızdan da alabalık başta olmak üzere pek çok balık türü konusunda
yeterince yararlanamıyoruz.
Ülkemizdeki
çipura ve levrek üreticileri ve yetiştiricileri mevzuat konusunda çok ciddi
sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunların başında da balıkların
beslendiği ağ kafeslerin kıyıdan 1.100 metre uzakta bulunması koşulu
gelmektedir.
Komşularımızda
balık çiftliklerine sadece 20 metre derinlik şartı getirilmiştir. Ayrıca,
Türkiye'de, Norveç ve Japonya gibi balıkçı ülkelere oranla daha ağır şartlarda
üretim yapılmaktadır.
Bu uygulama
üretimi olumsuz yönde etkilerken millî gelire de önemli ölçüde zarar
vermektedir. Komşumuz Yunanistan bugün Türkiye'nin 3 katı daha fazla çipura ve
levrek üretmektedir.
Ülkemiz
kıyılarında çiftlik balıkçılığı alanlarının yeniden belirlenmesine ihtiyaç
vardır. Turizm açısından değerli olan alanlar korunmalı ve turizme elverişli
olmayan alanlarda problemleri ortadan kaldıracak şekilde Avrupa Birliği
ülkelerinde ve komşularımızda olduğu gibi bir üretim planlanmalıdır.
Avrupa Birliği
normlarında çipura ve levrek yetiştiriciliğine imkân sağlanarak millî gelire
katkı sağlanmalıdır. Dünyada ortaya çıkan nüfus artışı ve denizlerimizde azalan
balık türleri, mutlaka yapılan çalışmalarda göz önünde bulundurulmalıdır.
Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünya genelinde üretilen
147 milyon ton balığın yüzde 40'lık bölümü kültür yani çiftlik balıklarından
oluşmaktadır. Ülkemizde yıllık toplam su ürünleri üretimi avcılık da dâhil
olmak üzere 650 bin ton düzeyinde gerçekleşmektedir. Bu üretimin ancak yüze
10'luk bölümü işlenmektedir.
Bugün çiftlik
balıkçılığı sektörünün 1 milyar doların üzerinde sabit yatırımı, 650 milyon
dolar değerinde canlı balık varlığı bulunmaktadır. Sektör, toplam 25 bin kişiye
iş imkânı sağlamaktadır.
Bu nedenle,
ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak,
gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması uygun olacaktır.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler
Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda
Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve
Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda
Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532) (x)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
11/2/2014 tarihli 59’uncu
Birleşimde tasarının tümü üzerinde gruplar adına Milliyetçi Hareket Partisi
konuşmuştu.
Gruplar adına söz
yok.
Şahsı adına
konuşma yok.
Tasarının tümü
üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız
Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 27
Eylül 2013 tarihinde New York’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin
İstanbul’da Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
(x)
532 S. Sayılı Basmayazı 11/2/2014
tarihli 59’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
BAŞKAN – 1’inci
madde üzerinde gruplar adına söz yok.
Şahıslar adına
söz yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul
edilmiştir.
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2-(1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci
madde üzerinde gruplar adına söz yok.
Şahıslar adına
söz yok.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü
madde üzerinde gruplar adına söz yok.
Şahsı adına söz
yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tümünün
oylamasından önce, tasarıyla ilgili olarak oyunun rengini belirtmek üzere
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç konuşacak aleyhte olmak üzere.
Buyurun, süreniz
beş dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası anlaşmanın
onanmasına ilişkin şeyde oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Fakat, değerli
milletvekilleri, Meclis Başkanlık kürsüsünde oturan kişi çok keyfî. Hükûmet
yok, Türkiye’de hukuk rafa kaldırılmış, hukuk devleti ilkesi ortadan
kaldırılmış, Meclis diye bir şey yok. Hangi kanunu çıkarıyoruz, niçin
çıkarıyoruz belli değil.
Dün burada bir
kanun müzakere ediliyor, Ali Babacan diyor ki: “Biz hukuk devletini sağlamak
için uğraşıyoruz.” Hukuk devletini sağlamayı şöyle yapıyorlar: Efendim,
yolsuzluğu tespit eden savcıyı görevden alıyorlar, yolsuzluğu tespit eden
polisi görevden alıyorlar, kendi AKP’li hâkimleri, teşkilatında çalışan
avukatları hâkimliğe ve savcılığa alıyorlar ve öylece mahkeme kurarak
kendilerini aklayacaklar. Böyle bir anlayış olur mu arkadaşlar?
Biraz önce, burada,
Kıbrıs’la ilgili bir gündem dışı konuşma yapıldı. Bakın, şu anda, Kıbrıs’ta
müzakereler başlamıştır. Amerika, şimdi, AKP Hükûmetini övmeye başlamıştır.
Niye? Çünkü, AKP Hükûmeti Kıbrıs’ı vermeyi bir defa
göze almış. Annan Planı’ndan daha kötü şartlarla şu anda müzakereye başlıyor.
Ayrıca,
Kıbrıs’ta, münhasır sahada, Türk sahası olan alanda doğal gazı Yunanlılarla
İsrailliler birlikte şey ediyor, orada İsraillilerle Rumlar müşterek bir
tatbikat yapıyor, orada İsrail uçakları baştan geçiyor fakat sağır bir Hükûmet,
tamamen ülkeyi birilerine peşkeş çektirmek için başta bulunan bir Hükûmet, bir
kıpırdamıyor arkadaşlar. Yahu, biz, burada Meclis olarak niye duruyoruz?
Türkiye’nin neresinde ne oluyor, bu Kıbrıs’ta ne oluyor, bunlara ne veriliyor,
niye bunları çıkıp da burada bu Hükûmet şey etmiyor? Hükûmetin işi gücü, Tayyip
Erdoğan ve bakanları suçüstü yakalanmışlar, yolsuzlukları belirlenmiş,
yolsuzluklardan nasıl kurtuluruz diye iki aydır arkadaşlar, iki aydır, boyuna,
harcama, o bulunan, dinlenen konuşmaları nasıl yorumlarız diye onunla
uğraşıyorlar. Bir Bekir Bozdağ diye Adalet Bakanlığına getirdikleri kişi işi
gücü bırakmış, hâkimlere, savcılara telefon ediyor, diyor ki: “O savcıların
görevine son verin, bunları, hemen o tuttuğunuz tapeleri
yok edin.”
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, Anayasa’nın, bu Meclise hayat veren Anayasa’nın 2’nci
maddesi “Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir.” Eğer, mahkemeleri
getirip de siyasi organın eline verirseniz, yürütmenin emrine verirseniz… Orada
hukuk devleti diye bir şey yok, orada Türkiye Cumhuriyeti devleti diye bir şey
yok, tamamen Tayyip Erdoğan diktatörlüğü var arkadaşlar. İkide bir çıkıyor,
diyorlar ki: “Ya, biz bu devleti uçuracaktık da bize darbe yapıldı.”
Arkadaşlar, darbe marbe yok. Fethullah
Gülen, paralel devlet; bunların hepsi bahane, uydurma. Fethullah
Gülen’i mahsus söylüyor. Eğer, Fethullah Gülen
hakikaten dediğiniz gibi paralel devletse, ee,
Amerika sizin dostunuz. Hemen Amerika’ya bir tane şey edin, “Efendim, bu bizim
aleyhimize çalışıyor; bunu bize, Türkiye'ye teslim edin.” deyin. Herhangi bir
şey var mı?
Bülent Arınç
diyor ki: “Efendim, paralel devletle ilgili bir soruşturma yok.” Bunlar hep
yalandır, hep sizin… Tayyip Erdoğan diktatörlük kurmak için hâkimleri tamamen
yok etmeye çalışıyor, yargıyı yok etmeye çalışıyor, polisi… Arkadaşlar, 6 bin
tane polisin yeri değişti ya, böyle bir şey olur mu? Neden dolayı
değiştiriyorsunuz? Çünkü, artık bu kadar… Yani,
devletin tamamen dengesini bozuyorsunuz, devlet böyle yönetilmez. Burada düşen,
eğer…
Bakın, hakikaten
içinizde dürüst, namuslu arkadaşlar var. Ya, siz de bir vicdanınıza el koyun
arkadaşlar. Devlet talan edilmiş.
Yani, bakın,
bugün 100 milyon dolar veren arkadaşın birisi çıkıyor, diyor ki: “Verdim ama
borç verdim.” Bakın, iki ay oldu, peki niye söylemediler?
Bakın, aslında,
ATV’nin sahibi de Tayyip Erdoğan’dır, Sabah’ın sahibi de odur. Çünkü, bunlar, Katar’da bunu aldıkları zaman 350 milyon
dolar geldi. Bu 350 milyon dolar, sizin Türkiye'den oraya ihalelerde gayrimeşru
yollarla kazanıp da Katar’a götürüp oradan getirdiğiniz para. Eğer, hakikaten
bu Sabah satılmışsa -yüzde 35’i Katar’ındı- o Katar’ın hissesi ne oldu?
Yani, tabii, beş
dakikayla benim bunları söylemem mümkün değil. Ama Parlamento görevini
yapmıyor, Hükûmet zaten yok, diktatörlük gelmiş yürümüş, Türkiye'de insan
hakları yok, kişi güvenliği yok. Bir de bu başkan vekilleri çıkıyor, kendisine
göre kural koyuyor. Sen bir defa İç Tüzük’ü
bilmiyorsun ya, kendini yönetemiyorsun. Oradaki, Divandaki memurlar seni
yönetiyor, onlar da sana yanlış taktik veriyorlar. Sana düşen…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) - …onurlu görev Başkanlık görevini bırakmaktır.
BAŞKAN -
Sözlerinize dikkat edin, Başkanlık Divanına hakaret etme yetkiniz yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Hakaret değil, niteliklerini söylüyorum.
BAŞKAN - Bana İç Tüzük’ü uygulatmak zorunda bırakmayın. Meclisin çalışma
düzenini de bozmayın.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ben sana hakaret etmeyi zül sayarım (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Açık oylama için
üç dakika süre veriyor ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
532 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın açık oylamasında toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi açık
oylamayı tekrarlıyorum ve oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – 532 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu bildiriyorum:
“Kullanılan oy
sayısı : 202
Kabul : 202 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muharrem
Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul”
Böylelikle tasarı
kabul edilip kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 5’inci sırada yer alan, Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; 7269
Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1
Millet-vekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (x)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçtiğimiz
birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen kanun teklifinin birinci bölümünde yer alan 1’inci
maddesi üzerine üç adet değişiklik önergesinin işleminde kalınmıştı.
1’inci maddenin
teklif metninden çıkarılmasını öngören aynı mahiyetteki iki adet değişiklik
önergesinden Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının önergesi
üzerinde konuşma yapılmıştı.
Şimdi aynı
mahiyetteki diğer önergeyi okutup, önerge üzerindeki konuşmadan ve gerekçenin okunmasından
sonra önergeleri birlikte oylarınıza sunacağım, ardından üçüncü ve son önergeyi
işleme alacağım.
Şimdi, maddenin
metinden çıkarılmasına dair diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 18/5/1929 tarihli ve
1453 sayılı Zabitan ve Askeri Memurların Maaşatı
Hakkında Kanunu düzenlemeyi öngören 1’inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Hasip Kaplan İdris
Baluken
Iğdır
Şırnak Bingöl
Bengi
Yıldız Erol
Dora
Batman
Mardin
BAŞKAN – Önerge
üzerinde konuşma yapacak sayın milletvekili?
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Altan Bey…
BAŞKAN –
Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan, buyurun.
(x)
546 S. Sayılı Basmayazı 11/2/2014
tarihli 59’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dün de burada, bu, son,
İstanbul’daki operasyonla ilgili bazı ses kayıtları dinletildi ve arkasından da
Cumhuriyet Halk Partisi, bu telefon tutanaklarını bir kitap hâline getirerek
yani basılı hâle getirerek Meclise getirdi. Bunun 51’inci ve 52’nci
sayfalarında değerli arkadaşlar, sizlerin hepinizi hayretlere düşürecek
ibareler var. Kim bu konuşmayı yapanlar? MAKYOL’un
Başkanı yani şirketin yetkilisi, büyük hissedarı, temsilcisi -kayıtlarda olduğu
için isim vererek söylüyorum, iyi anlaşılsın diye- Adnan Çebi,
arkasından Mehmet Cengiz ve Hayrettin Özaltın. Mehmet
Cengiz’in yine bu kayıtlarda “Milletin…” bilmem neyine ne: “…yapayım” tabirini
-yani affınıza sığınarak böyle nokta nokta geçiyorum-
hepiniz duymuştunuz ama şimdi bu 51’inci sayfanın sonuyla 52’nci sayfanın
başında, Mehmet Cengiz ile Hayrettin Özaltın’ın diyaloğunda şöyle bir cümle:
“Onların hepsinin…” nokta nokta nokta:
“…annelerini”, “En iyi Kürt ölü Kürttür.”,
“Hepsinin…” yine nokta nokta noktalarına bilmem
ne:”…edeyim.”
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sapık bunlar, sapık!
ALTAN TAN
(Devamla) – Öbürü de cevap veriyor, Mehmet Cengiz de cevap veriyor: “Aynen,
aynen…” Kürtler için, nokta nokta nokta:
“…çocukları.”
SIRRI SAKIK (Muş)
– Biz de onlara buradan iade ediyoruz.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Aynen iade ediyoruz.
BENGİ YILDIZ
(Batman) – Noktası ve virgülüyle aynen iade ediyoruz buradan.
ALTAN TAN
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, ne diyelim? Ve bunlar, Hasankeyf Ilısu
Barajı’nı aldılar, 1 milyar 100 milyon euro. Bu iş
bitene kadar konuşacağım burada, ellinci seferdir konuşuyorum. 4 tane köprü
aldılar Hasankeyf’in üzerinde, dün de anlattım size teferruatıyla. Nerede,
Mehdi Eker nerede, Binali Yıldırım nerede, Mehmet Şimşek nerede, paraları veren
Hasankeyf Milletvekili? Yok kimse.
Bütün Kürtlerin
anasına avradına söven bu adamlara, yetmedi, Mesut Barzani ile Neçirvan Barzani de bunlara, Mehmet Cengiz’e Erbil
Havaalanı’nı verdiler, 420 milyon dolar.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Oh, kapak olmuş size.
ALTAN TAN
(Devamla) – Duhok Havaalanı’nı verdiler, 420 milyon
dolar. Erbil-Kerkük duble yolunu verdiler, 100 milyon
dolar. Çıktı bir CHP milletvekili, Barzani’ye hakaret etti. Söz istedim, Meclis
Başkan Vekili dedi ki: “Hangi sıfatınla istiyorsun?” “Benim amca
oğlumdur, cevap vereceğim.” dedim. Sayın Barzani’ye de buradan
sesleniyorum: Senin burada izzetini, ikbalini yine kardeşlerin savunuyor, 1
milyar dolar ihaleyi de bütün milletin anasına avradına küfredenlere
veriyorsunuz.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Zehir zıkkım olsun!
ALTAN TAN
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunları böyle konuşamazsak burada, hiçbir yere
varamayız. AK PARTİ’li kardeşlerim, bakın kimlerle iş
tutuyorsunuz. Bunlar, Başbakanın uçağından iniyor, Başbakanın uçağında bir tek
sanayici kalmadı. TUSKON’un Başkanı benim sınıf
arkadaşım, okul arkadaşım ve akrabam ayriyeten, göremiyorum. Bir tane Antepli KOBİ’ci, Denizlili, Konyalı, Bursalı; üreten ve mal satan,
Afrika’ya, Çad’a, Gine’ye, Yemen’e satan göremiyorum, müteahhitler
iniyor, bunlar iniyorlar, bakın kimlere iş veriyorsunuz. Bunlar, savcılık
kararıyla resmî tutanaklarla tespit edilen konuşmalar. Bir kelime eksik, fazla
varsa işte, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar kitapçık hâline getirdiler,
bastırdılar, ellerinde var, bir tane de bize verdiler, savcıda da var, hâkimde
de var, siz ne yaptınız?
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) – Servis yapıyorlar.
ALTAN TAN
(Devamla) – E, tamam, servis yapıyorlar. Yalan mı bunlar, yalan mı? Doğru mu
Sayın Kapusuz?
BAŞKAN – Sayın
Konuşmacı…
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) – “Tespit ediyoruz.” diyorsunuz.
ALTAN TAN
(Devamla) – Güzel mi bunlar?
BAŞKAN – Sayın Konuşmacı, lütfen, kürsüden Genel Kurula hitap eder
misiniz.
ALTAN TAN
(Devamla) – Yani, bütün Türklerin, Kürtlerin anasına, avradına küfredenlere 1
milyarlık ihaleyi siz de, Barzani de ayrı ayrı verdiniz.
BAŞKAN – Sayın
Konuşmacı…
ALTAN TAN
(Devamla) - İyi mi ettiniz?
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) – Bırak canım...
BAŞKAN – Sayın
Konuşmacı….
ALTAN TAN
(Devamla) – Neyi bırakayım, gel cevap ver bana!
BAŞKAN – Sayın
Konuşmacı…
ALTAN TAN (Devamla)
– Ya, utanın biraz ya! Utanın ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Susun bari, susun!
ERTUĞRUL SOYSAL
(Yozgat) – Ne bağırıyorsun be!
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) – Sen utan be!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri… Sayın Konuşmacı…
Lütfen, Genel Kurula hitap edin.
ALTAN TAN
(Devamla) – Deyin ki “Yanlış yaptık. Bu şerefsizlerle yol yürüdük, yanlış
yaptık.” deyin. Susun biraz, utanın!
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) – Şov yapma!
ALTAN TAN
(Devamla) – Utanın! Gel sen de buraya cevap ver!
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) – Şov yapma!
ALTAN TAN
(Devamla) - Gel buraya cevap ver, terbiyesiz! Terbiyesiz herif!
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) – 10 tane de siz, küfreden Kürt var ya! Sensin terbiyesiz!
ALTAN TAN
(Devamla) – Bütün bir milletin anasına küfretmiş, hâlâ savunuyorsun!
BAŞKAN – Beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Aynı mahiyette
olan önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesinde yer alan “3.000”
ibaresinin “4.000” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı
Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim Işık Oktay
Vural Ali
Öz
Kütahya
İzmir Mersin
Emin
Çınar S. Nevzat
Korkmaz Ahmet Duran Bulut
Kastamonu
Isparta Balıkesir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) – Ahmet Duran Bulut.
BAŞKAN - Ahmet Duran Bulut, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kendi sorumluluk
alanlarında vatandaşın can ve mal emniyetini, ülkede huzur ve güvenliği
sağlamakla görevli jandarma teşkilatının ameleleri, ırgatları seviyesinde iş
yapan, sayıları 30 bine yaklaşan, 20 bini üniversite ve yüksekokul mezunu olan
jandarma uzman çavuşlardan bahsedeceğim.
Bu teşkilatın
diğer mensuplarıyla aynı işleri yapan, aynı kursları alan, Jandarma Uzman Çavuş
Hazırlık Okulunu bitirip bir yıllık eğitimden sonra göreve başlayan bu insanlar
büyük sıkıntı içerisindeler. Şimdi, 3 bin yeni uzman erbaş alınıyor, teklifimiz
4 bin olması.
Bu insanların,
diğer astsubayların, subayların eğitim dönemleri hizmetten sayıldığı hâlde,
bunların eğitim gördükleri dönem hizmetten sayılmamakta. Uzman çavuşlar,
ortaokul mezunu statüsünden emekli olabilmekteler. Anayasa’da eşit işe eşit
ücret verilmesi gerektiği hâlde, ifade edildiği hâlde aynı işi yaptıkları, aynı
görevde bulundukları, şimdi astsubay statüsüne kavuştukları hâlde aynı yerde
farklı maaş alan bu insanların mağduriyetlerine Genelkurmay Başkanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı bir an önce son vermelidir.
Moral ve motivasyonlarını yerle bir eden, dağın başında, ülkenin en
ücra köşelerinde, çoluğundan çocuğundan ayrı, terörle mücadelede büyük
kahramanlıklar göstermiş bu insanlar kendi kaderlerine terk edilmiş durumdalar.
Türk Silahlı Kuvvetleri tazminatından hak ettikleri desteği alamayan, payı
alamayan, lisans eğitimi alanların kademelerinde değişiklik olmayan, yirmi yıl
önce göreve başlayanla bugün göreve başlayan arasındaki farkın neredeyse hiç
yok sayıldığı, yaşları ilerlemesine rağmen sözleşmeli uzman çavuşların doksan
günlük rapor aldıkları takdirde sözleşmelerinin feshedildiği, iş güvencelerinin
olmadığı bir meslek grubu. Bu insanlar kader ortaklığı yapmış, diğer
rütbelilerle, aileleriyle birlikte bir kaderi paylaşıyorlar. Çarşıya çıkıp bir
akşam yemek yemek için bir yere gidecek olduklarında,
diğer rütbelilerin girdikleri orduevine uzman çavuşların eşleri, çocukları ve
kendileri alınmamaktalar. Ordu içerisinde üçüncü, dördüncü sınıf muamelesi
görmekteler. Bu ücra yerlerde bu insanlar, çocuklarına iyi bir eğitim
alamamakta. Mağduriyetleri noktasında kurmuş oldukları derneklerle, emekliler
uzun yıllardan beri mücadeleler etmekte, Meclise gelmekte, Genelkurmaya
gitmekte ama bir türlü sorunlarını çözememekteler. 2200 ek göstergeye sahip bu
insanlar, 3600 ek gösterge hakları bunların. Üniversite mezunu olduğu hâlde
nasıl ortaokul mezunu muamelesi yapılabilir, dünyanın neresinde görülmüş; hak
mıdır, adalet midir bu? Bunun çözümü için başta Genelkurmayın adım atması
lazım. Topu Meclise, Hükûmete atmak değil, Jandarma Genel Komutanlığı bu hakkı,
haklarını dile getirip bunları, tekliflerini Millî Savunma Bakanlığı
aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmelidirler. 30 bine yakın
sayılarıyla aileleriyle birlikte çok büyük bir sayıya mensup bu insanlar meslekten
kaçmak için -siz değerli milletvekillerine de gelip- istifa edip başka
kurumlara, belediyelere geçmek için kapılarımıza gelmekteler çünkü işlerinden
memnun değiller, mutlu değiller, oysaki çok şerefli bir görev yapmaktalar.
Anadolu’nun her tarafında, trafik timinden tutun narkotiğe, terörle mücadeleden
komandoya, her konuda diğer rütbelilerle aynı işi yaptıkları hâlde
mağduriyetlerinin bir türlü çözülememesi, bu camiada büyük bir üzüntüye yol
açmaktadır. Sorunlarının giderilmesi konusunda Hükûmeti göreve davet ediyor,
önergemizin kabulü noktasında desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bulut.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama
talebiniz var, tespitimizi yapalım 20 kişi.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Seçer, Sayın Ayaydın, Sayın Demiröz, Sayın Eyidoğan, Sayın Demirçalı, Sayın
Küçük, Sayın Serter, Sayın Sarıbaş, Sayın Ediboğlu, Sayın Atıcı, Sayın Kaptan,
Sayın Öner, Sayın Erdoğdu, Sayın Aygün, Sayın Havutça, Sayın Akar, Sayın Susam,
Sayın Değirmendereli.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.54
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - 1’inci
madde üzerinde Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve arkadaşlarının
verdiği önergenin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama
işlemini tekrar yapacağım.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama süresini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, kabul edilmedi efendim. Kabul edilmedi Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bir dakika…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Kabul edilmedi efendim.
BAŞKAN – 1’inci
maddeyi kabul edenler…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sonucu
ilan etmedim Sayın Akif Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, “Kabul edenler…” dediniz, “Etmeyenler…”
dediniz.
BAŞKAN - Sonucu
ilan etmedim, lütfen…
Tekrar sunuyorum…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – 2’nci
maddede…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben konuşuyorum efendim, benim konuşmamı dinlemek
zorundasınız, lütfen, rica ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun,
dinliyorum sizi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz İç Tüzük’ü ihlal ettiniz.
BAŞKAN – Sonucu
ilan etmedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Konuşmamı bitireyim efendim,
izin verir misiniz.
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “Kabul edenler…” dediniz, “Etmeyenler…” dediniz, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu maddeyi kabul etmedi. Sizin “Madde kabul
edilmemiştir.” açıklamasını yapmanız gerekiyor. Ancak ve ancak tekririmüzakereyle buraya dönebilirsiniz, başka türlü
mümkün değil.
BAŞKAN – Sayın
Başkan, ben sonucu ilan etmedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Oylamayı
yaptım, sonucunda maddeyi oyladım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sizin istediğiniz şekilde bir sonuç
çıkmayınca sonucu ilan etmeme şeklinde bir yetkiniz yok. Orada gözüken tablo
maddenin reddedildiğidir. Sizin bunun tersini söyleme yetkiniz yoktur.
BAŞKAN – Şimdi,
Sayın Hamzaçebi, zaten ilkinde burada bulunan bütün milletvekilleri ellerini
kaldırmıştı. Bunda hiçbir mahzur yok, hiçbir eksiklik yok. İkincisinde ben,
daha iyi anlaşılsın diye tekrar ettim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Elitaş’ı da dinleyeyim, bir dakika, karar vereceğiz. Zaten
maddeyi oyladım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Sayın Başkanım, az önceki yaptığınız işlemde “Kabul edenler…”
dediniz, biz maddeyi kabul ettik ama sonradan, herhâlde bir tereddüt hasıl
oldu, önerge gibi bir konuyu gündeme getirdiniz, tekrar “Kabul etmeyenler…
Kabul edenler…” diye sordunuz. Aslında burada oylamanın sonuçları tekemmül
etmemiş. Siz de “Madde kabul
edilmiştir.”, “Edilmemiştir.” diye bir beyanda bulunmadınız.
BAŞKAN – Evet,
demedim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – O hatayı tespit ettiniz, o tespitle yeniden oylamaya sundunuz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, bu mümkün değil efendim.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Eğer şöyle bir şey olsaydı, şöyle bir husus olsaydı, dünkü hasıl olan mesele gibi, oylamanın sonucuyla ilgili Genel
Kuruldaki oylamalarda ve seçimlerde önemli bir yanlışlık olduğu iddia edilirse,
Başkan usul görüşmesi açabilir -yani İç Tüzük’ün
13’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre- ve gerekirse oya başvurarak düzeltme
yapar. Şu anda oylamanın sonucunu açıklamadınız.
BAŞKAN –
Açıklamadım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Oylamanın sonucunu açıklamadığınızdan dolayı, o hatayı düzeltmek
adına tekrar sordunuz. Bu konuda usul tartışması açmanıza gerek yok, sonuç
netleşmiştir efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş
demek istiyor ki: Aslında bir usul hatası yaptınız, oylamayı yanlış ilan
ettiniz, usul tartışması açarak bu sorundan kurtulabilirsiniz.
BAŞKAN – Hayır,
hayır, öyle söylemiyor.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Öyle söylüyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Öyle bir şey demiyorum, olsaydı diyorum.
BAŞKAN – Bakın,
Sayın Hamzaçebi, çok iyi dinledim, öyle söylemedi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye efendim, konuşmamı bitireyim.
BAŞKAN – Buyurun,
dinliyorum sizi Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu oylama elektronik oylama olsaydı ve reddedilmiş
olsaydı sizin “Ben sonucu ilan ettim.” deme yetkiniz var mı? Önünüzdeki ekranda
reddedildiği yönünde sonuç çıktığı hâlde sizin “Oylamayı tekrarlıyorum.” deme
yetkiniz var mıdır? Aynı şey bu. Yapamazsınız.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde reddedilmiştir efendim.
BAŞKAN – Hayır.
Burada işlemin
tamamlanması için, bir maddeyle ilgili veya herhangi bir işlemde işlemin
tamamlanması için, benim kararla ilgili bir beyanda bulunmam lazım. Ben beyanda
bulunmadan oylamayı tekrar ettim ve sonra da oylamanın tekrarında gözümle
gördüm ve işlemimi tamamladım çünkü beyan ettim, işlem tamamlandı. Oylarına
sundum, açıkladım ve işlem tamamlandı. Lütfen, rica ediyorum…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, açıkça bir usulsüzlük yaptınız. Bunu bu
şekilde devam ettiremezsiniz. Ancak ve ancak tekririmüzakereyle
buraya dönülebilir. Madde kabul edilmemiştir. Tutanakları isteyin, bakalım;
kamera görüntülerine bakalım.
BAŞKAN – Sayın
Başkan, ben işlemimi ve görüşümü açıklamadım. Lütfen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kamera görüntülerine bakalım.
BAŞKAN – Lütfen,
rica ediyorum sizden… İşlemi tekemmül ettirmedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Lütfen… Hayır, devam edemeyiz efendim, devam edemeyiz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, ben de yukarıda izledim, “Kabul edenler…” dediniz, “Kabul
etmeyenler…” diye el kaldırıldı, dolayısıyla çoğunluk iradesi kabul etmediğini
beyan etti. Sizin daha sonra bu oylamayı tekrarlayarak yeni bir çoğunluk
iradesi oluşturmanız doğru değil.
BAŞKAN – Hayır,
zaten oylamalarda “Kabul edenler…” şeklinde ellerini kaldırdılar Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, kabul etmeyenler kaldırdı.
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan, biz kabul ettik.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kamera kayıtlarına bakın.
BAŞKAN – Sayın
Vural, zaten, sayın milletvekilleri, “Kabul edenler…” veya “Etmeyenler…”
oylamasında çoğunluk “Kabul edenler…” şeklinde elini kaldırdı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, hayır, öyle olmadı.
BAŞKAN – Lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır, öyle olmadı, öyle olmadı.
BAŞKAN – Evet,
öyle oldu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, öyle değil.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, açık ve net.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Lütfen, devam edemezsiniz, bu madde reddedilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, kabul etmeyenler çoğunluktaydı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Ben grup
başkan vekillerini arkaya davet ediyorum, buyurun.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.22
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 16.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Sayın
milletvekilleri, 1’inci maddenin oylamasında bir usul hatası yapıldığına dair
itirazlar olmuştur. Grup başkan vekili arkadaşlar ile gördük, konuştuk.
Bir usul
tartışması açılmasını istiyor musunuz?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Aleyhte efendim.
BAŞKAN – İstiyorsunuz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte...
BAŞKAN – Aleyhte
Oktay Vural, aleyhte Sayın Akif Hamzaçebi; lehte İdris Baluken.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – “Lehte” diye bir şey yok, “üzerinde” diyeceksiniz.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Üzerinde, üzerinde…
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Üzerinde…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, siz mi konuşacaksınız lehinde, Sayın Doğan Kubat
mı?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ben konuşacağım.
BAŞKAN - Lehinde
olmak üzere Sayın Mustafa Elitaş konuşacak, Kayseri
Milletvekili.
Şimdi, lehinde
ilk konuşmacı, Kayseri milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun.
Süreniz üç
dakikadır.
X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
1’inci maddesinin oylanması sırasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe
Nur Bahçekapılı’nın tutumunun İç Tüzük’e
uygun olup olmadığı hakkında
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge oylamasından önce bir
yoklama talebi var; o yoklamayla birlikte yeterli sayı olduğunu görüyorsunuz ve
arkasından önergeyi oylara sunuyorsunuz, “Kabul edilmedi.” diye iradenizi beyan
ediyorsunuz. Sonra, maddenin oylaması sırasında, önce “Kabul edenler…
Etmeyenler…” diye soruyorsunuz, arkasından tekrar -tutanaklara bakıyorum, ben
önceki gördüklerimle değerlendirmeye çalışıyorum- “Kabul etmeyenler… Kabul
edenler…” diye ikinci oylamaya devam ediyorsunuz.
Aslında, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinin ikinci fıkrası açık. Siz,
herhangi bir konuda yaptığınız oylama konusunda iradenizi açıklamadığınız için,
o iradeyi tekrar düzeltmek adına yaptığınız son oylamanın doğru olduğu kanaatiyle
biz itirazımızı yapmadık ama bu kanun görüşülürken iktidar partisinin
milletvekilleri o kanunda herhangi bir önerge vermemişken, çıkarılma önergesi
dahi vermemişken o kanun maddesi üzerinde ret vermeyeceği anlamında eğer siz
farklı bir şekilde yorumlamış olarak ortaya çıkmış olsaydınız, biz İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince “Sayın
Başkan, bu oylamada büyük bir hata olmuştur, bu hatayı lütfen değerlendirelim;
ya usul tartışmasıyla bu konuyu gündeme getirelim, tekrar oylamasını yapalım ya
da siz o yaptığınızı, tutakları inceleyin, o çerçevede kanaatinizi belirtin.”
diyecektik. Ama oylamada, maddenin oylamasında sizin iradeniz ortaya
çıkmadığından dolayı, yapılan hatayı tespit edip, derhâl olaya müdahale edip
doğrusunu oyladığınızdan dolayı biz itiraz etme hakkını ortaya koymadık. İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinde, böylesine itirazlar vaki
olduğu takdirde, bir itiraz ortaya çıkınca Meclis Başkan Vekilinin yapacağı iş
ya konuyu usul tartışmasıyla değerlendirebilir ya da “Başkan usul görüşmesi
açabilir ve gerekirse oya başvurarak düzeltme yapar.” deniliyor. Eğer yapılan
oylama daha sonra anlaşılmış olsaydı, o zaman Meclis Başkanlık Divanı devreye
girecek, ilgili Meclis Başkanlık Divanına müracaatla o konunun düzenlenmesi
hakkında neticeye ulaşabilecekti.
Nitekim, dün yaptığınız
bir oylamada da Sayın Vural “karar yeter sayısı” diye ifade etti, tutanaklarda
da olabilir, Divandaki arkadaşlar duyabilir ama siz, duymadığınızdan dolayı
tekrar oylama gereğini hissettiniz. Bu da aynı şekilde yapılan bir işti çünkü…
OKTAY VURAL (İzmir)
– Ama, biz o konuda…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Biraz sonra…
BAŞKAN – Sayın
Vural, lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Açılmaması konusunda şey yaptık. O emsal değil.
BAŞKAN – Evet,
doğru söylüyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Devamla) – Yani, işin özelliği… Yaptığımız işin İç Tüzük’ün
13’üncü maddesine uygun olduğunu, bir yanlışlık varsa yine Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun düzelttiğini ifade ediyorum.
Başkanlığın
tutumunun yani o son oylamanın doğru olduğunu ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Elitaş.
Aleyhinde olmak
üzere, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural, buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında, buradaki
oylamada Sayın Elitaş’ın ifade ettiği gibi bir hata
yok. Teeddüp ederim; buradaki sayın milletvekillerinin bir maddeye ya da
önergeye el kaldırmasını bir hata olarak değerlendirmek doğru değil. Yani,
“Milletvekili el kaldırırken neye el kaldırdığını bilmiyordu, bunun için el
kaldırdı.” gibi bir şey, bu iradenin açıkçası sakıt olduğunu gösterir ki burada
el kaldıran milletvekillerinin zannediyorum böyle bir töhmeti kabul etmesi
doğru değil, irade belli olmuştur.
Dolayısıyla
“Efendim, işte ‘Kabul edenler… Etmeyenler…’ siz oradan gördünüz, e bunların
maddeyi reddetmeleri mümkün değil ama reddettiler, hataen
kaldırmış olabilir.” derseniz, bundan önce diğer “evet” dediklerini hataen yaptılar şeklinde bir kanaatle çoğunluk iradesini
değerlendirmiş olursunuz ki zannederim, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
milletvekillerinin de “Hayır, biz irademizle kaldırdık kardeşim.” demesi
gerekiyor.
Dolayısıyla,
burada yapılan hata şudur: Bununla ilgili irade belli olurken sizin bu iradeyi
tespit etmemiş olmanızdır. Yoksa, orada kabul etmeyen
milletvekilleri zannederim kendi iradeleriyle parmak kaldırmışlardır,
başkasının iradesiyle kaldırmış olmalarını düşünemiyorum. Ama,
şimdi Sayın Elitaş diyor ki: “Hataen
kaldırdılar.” Bu doğru olmaz. Biz irademizle kaldırdık, hangi konuda ne
diyorsak iradeyle kaldırıyoruz.
Burada bence asıl
konu, tutanaklardan da belli, siz oylamayı yapıyorsunuz “Kabul edenler…
Etmeyenler…” diye ama birkaç kere yapıyorsunuz, 4 defa yapıyorsunuz, bir sonuç
ifade etmiyorsunuz. Aslında, sizin yapmanız gereken, sonucu, bu oylamanın
neticesinde bu iradeyi ortaya koymanız gerekiyordu, bunu koymamışsınız.
Dolayısıyla, birkaç kere tekrar ettiğiniz için milletvekillerinin farklı
iradeleri belli olmuş olabilir -kanaatime göre- bundan sonra çünkü 4 defa
oylama yapıyorsunuz, “Kabul edenler… Etmeyenler…”, “Kabul etmeyenler…” diye
bastırıyorsunuz; “Sonucu ilan etmedim.” diyorsunuz, oysa sizin sonucu ilan
etmeniz gerekiyor. Milletvekili iradesini belirlemiş, sonucu ilan etmeden
işimize varıncaya kadar oylama yaptıramazsınız. O oylamada o
iradeyi sizin tespitle mükellefiyetiniz vardı, bunu yapmadınız ama sonucu da
ilan etmediğiniz için, belli olmayan bir irade olduğu için, bu oylama açıkçası
sonuçlanmamış bir oylama ve mütereddit bir oylama olduğu için, biraz da
Başkanlık Divanının bu konuda yönlendirme de yapmaması gerekiyor çünkü
milletvekillerine Başkanlık Divanı tarafından yönlendirme yapılması doğru
değil. Bundan sonraki oturumda da, bundan sonra yapacağınız işlemde de
-zannederim- bir oylamayla bunun sonucunu ortaya koymanız gerekiyor. Bu
bakımdan yaptığınız yanlış, bu sonucu ilan etmemek olmuştur ama sonuca
bakıldığında, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin bilerek “Kabul
etmeyenler…” olarak el kaldırdığının da tespitini yapmanız gerekiyordu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Vural.
Lehinde olmak
üzere, Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Hasip Bey konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Arkadaşlar, sağlıklı bir yasama görevi yapmıyoruz burada. Yoklamaya
koştur, el kaldır… Torba kanunu da bir günde çıkar, sabah üst komisyon, öğleden
sonra alt komisyon, akşam üst komisyon ve sabah buraya getir. Allah’ım, halka
şikâyet ediyorum: Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak her üç partiden,
iktidardan da diğer iki muhalefetten de çektiklerimizi anlatsak kitaplara
sığmaz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bizden de mi çekiyorsunuz Sayın Kaplan?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Kaplan…
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Birincisi şu: 1’inci maddede 3 bin uzman erbaş kadrosu alınacak. 40
bin kadro alındığı zaman, her üç parti “evet” oyu kullandı, sözleşmeli
askerliğe “evet” oyu kullandınız, hepiniz desteklediniz. Hepiniz destekledikten
sonra, bakın, açık konuşacağım, bu Türkiye halkı, 76 milyon dedi ki: “Askerlik
borcu namus borcudur, vatan borcudur. Parayla askerlik yapılmaz.” 3 bin kişi
bile bu kadrolara başvurmadı, o kadar asildir insanlarımız. Bakın, dikkat edin,
parayla askerlik için başvurmadılar.
Şimdi, 3 bin tane
uzman erbaş kadrosu alınacak. Komisyonda görüşülürken kimse itiraz etmemiş.
Yani, ben MHP’ye de şaşırıyorum. Onlar da önerge vermiş “3 bin azdır, 4 bin
yapın.” Birisi diyor ki: “Oylama böyle oldu, böyle oldu.” Başkan, siz yanlış
yaptınız, teşevvüş ettiniz, 4 defa oyladınız, sonuç ilan etmediniz. “Önergeniz
çıkarılma…” Bizim de çıkarılma.
Sayın Başkan,
yani burada felekleri şaşmış koşturmaktan; her oylamada ya karar yeter sayısı
istiyorsunuz ya yoklama, bir gün sakatlayacaksınız arkadaşları. Yani, böyle
çalışma olmaz! Onun için, ana muhalefet olarak daha başka türlü muhalefet
yapın, böyle, demokratik muhalefet yapın, fikir muhalefeti yapın, yoksa eller
burada…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sen de şimdi kalktın muhalefete akıl mı öğretiyorsun Hasip? Hasip, sen iktidara öğret,
muhalefeti bırak!
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Otursunlar burada.
HASİP KAPLAN
(Devamla) –…tekririmüzakere yaparlar, yine çıkarırlar
bu maddeyi.
Şimdi, MHP’ye
gelince: Kardeşim, sizin önergeniz ortada, önergenizi ortada bırakıyorsunuz. Üç
tane yanlış bir doğru etmiyor. Bir tek doğru var, o da biziz ha!
SIRRI SAKIK (Muş)
– Bravo!
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bunun gibi şeylerin üstüne atlamayız, böyle basit, şeklî usul
tartışmalarının.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Senin grubun “Askerlik yok.” diyor, sen zorunlu askerliği
savunuyorsun.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Ayıptır, ayıp yaptığınız! Doğru dürüst, burada, muhalefetse
muhalefet, iktidarsa iktidar, Meclisi yönetmekle… Başkan, siz de yani
hakikaten, dünden beri yorgunsunuz, olmazsa Meral Hanım’ı çağırın…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Bravo! Bir doğru söyledin.
HASİP KAPLAN
(Devamla) –…Sadık Yakut Bey’i çağırın, gelsin birisi yapsın yani normaldir,
insani bir durumdur. Ama birbirimizi, bu Meclisi… Bu Meclisin bir saati kaç
milyon biliyor musunuz? Bu millete haksızlık ediyoruz boş tartışmalarla. BDP bu
boş tartışmaların içinde değildir. Biz buna karşıyız, bununla zaman
kaybedilmesine karşıyız.
Lehinde,
aleyhinde değil, üzerinde konuştuk, dobra dobra
konuştuk.
Saygılarımla.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Ben kendimi gayet
iyi hissediyorum Hasip Kaplan.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim, olmayan bir
çoğunluğu “var” bir çoğunluk olarak dönüştüren sahte bir iradeyi kabul etmemiz
mümkün değil. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, çoğunluk iradesinin doğru
tecelli etmesini istiyoruz. Biz, burada emir kulu değiliz, çoğunluk iradesinin
mahkûmu da değiliz.
BAŞKAN – Kime
söylüyorsunuz bunları Sayın Vural?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Çoğunluk iradesi varsa vardır, yoksa yoktur. Olmayan iradeye de
“Var.” demeyiz, bu kadar açık.
BAŞKAN –
Anlamadım, bunları niye söylediniz siz şimdi?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Anladınız.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hatibe söyledim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Ya, önergenin arkasında…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hatibe söyledim. Böyle, bizde teslimiyet yok
BAŞKAN – Tamam, peki.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Önergenin arkasında dur bari.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Öyle yok! Ama olabilirler onlar, mecbur ve mahkûm olabilirler, ortak
da olabilir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Hayır… MHP çok istiyorsa çıkmasını, çıkaralım, “3 bin”i “4 bin”e getirmişler zaten.
BAŞKAN –
Aleyhinde olmak üzere, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim biraz önce
yaptığımız itiraz sonucunda, bütün siyasi partiler burada üçer dakika konuşma
imkânını elde etti ve bizim bu muhalefetimiz sonucunda, Sayın Hasip Kaplan da buraya çıkma imkânına kavuştu. Bakın, bu da ana muhalefet partisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisine, buradaki muhalefet partilerine önemli bir hizmetidir ama Sayın
Kaplan için öyle anlaşılıyor ki burada, Meclis iradesi var mı yok mu; çoğunluk
oyu var mı yok mu…
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Çok ilgilendirmiyor onu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - …oylamalar azınlık oyuyla mı kabul ediliyor, reddediliyor
mu, ne oluyor, bunlar çok önemli değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Hasip maraba-ağa ilişkisiyle karıştırıyor
bunu.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) – Yani “Boş verin geçsin.” diyor Sayın Kaplan. Tabii ki o
düşüncesini de kendisine bırakıyorum.
Açık olan bir
gerçek var: Bu görüştüğümüz tasarının 1’inci maddesine ilişkin yapılan oylamada
madde reddedilmiştir. Burada, tutanak önümüzde.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sayın Hamzaçebi, ıspanaktan yağ çıkmaz!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Sayın Başkan 1’inci maddeye ilişkin olarak oylamayı yapıyor, “Kabul
edenler… Kabul Etmeyenler…” diyor, bir tereddüt yaşıyor Sayın Başkan; ben
izliyorum, 2inci kez bir daha oylamaya sunuyor çünkü tereddüt yaşadı “Kabul
edenler… Kabul Etmeyenler…” Ben izliyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
elini “Kabul etmeyenler…” olarak kaldırdı ve madde reddedildi. Tabii, Sayın
Başkan bunu arzu etmedi. İktidar partisi ya bunu hakikaten bilerek reddetti ya
da iktidar partisinin milletvekilleri…
AHMET YENİ
(Samsun) – Mantıklı konuş, mantıklı!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - …hangi yönde el kaldırdığını “evet” mi, “hayır” mı
verdiğini, maddenin ne yazdığını, ne getirdiğini bilmiyor. Ama bunlar herhâlde
Sayın Kaplan için önemli değil yani.
Şimdi, madde açıkça
reddedildi.
AHMET YENİ
(Samsun) – Niye reddedildi?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) - Madde açıkça reddedilmiştir ama Sayın Bahçekapılı,
oradan, grup başkan vekilliği kürsüsünden Divana geçeli çok uzun bir zaman
geçmediği için, eski alışkanlığıyla maddenin reddedilmiş olmasına gönlü razı
gelmedi, bir kez daha oya sundu, benim itirazlarım üzerine tekrar bir kez daha
sundu, 4 kez oylama yapıldı. Herhâlde bunun örneği Parlamento tarihinde yoktur
diye düşünüyorum.
Madde
reddedilmiştir ama İç Tüzük’ün 13’üncü maddesine
göre, Sayın Başkan “Ben sonuç ilan etmedim, o nedenle bir usul tartışması
açarak bunu düzeltelim.” diyor. “Sonuç ilan etmedim.” şeklindeki açıklama da
doğru değil, yeterli değil. Yani, oylamada irade “Kabul etmeyenler…” yönünde
ortaya çıkmış ise Başkanın “Sonucu ilan etmedim.” deme yetkisi yoktur. Başkan
ilan etmesi gereken sonucu ilan etmiyor ise bu yeniden oylamayı gerektiren bir
durum değildir. Ama, öyle anlaşılıyor ki İç Tüzük’ün 13’üncü maddesine göre, Sayın Başkan bu oylamadaki
tereddüt nedeniyle bir kez daha bir oylama yapacaktır.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sataşmadım Sayın Kaplan.
BAŞKAN - Bir şeyi
düzeltmek zorundayım: Tutanağı siz de okudunuz Sayın Hamzaçebi; ben 4 kere
değil, 2 kez “Kabul edenler…” ve “Kabul etmeyenler…” dedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 4 kez efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Ve
kararımı açıkladım, maddeyi de oylarınıza sundum. Ben de bu açıklamayı yapmış
olayım bu usul tartışmasında, lütfen.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tutanakta 4 kez efendim, 4 kez oylamaya sundunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, lütfen…
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın hatip ismimi ifade ederek…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama sataşmadım.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, peki.
Buyurun. Tamam,
söyleyin.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – …ismimi zikrederek “Bizim sayemizde çıkıp konuştu.” dedi, buna cevap
verme gereği doğuyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Hani lüzumsuz konuşmalarla Meclisi meşgul etmeyecektik Hasip Bey?
BAŞKAN - Şimdi,
bu bir sataşma değil Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Bu sataşmadır.
BAŞKAN - Değil
çünkü… Bir dakika, bakın…
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Bakın, 53 tane önerge vermişiz bu torba kanunda.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, bir dakika, müsaade edin…
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Her maddede konuşabilme yetkisi olan bir grubuz.
BAŞKAN - Ya,
benim anlamadığım bir şey var; herkes konuşuyor, Başkan Vekilleri niye
konuşamıyor burada?
Müsaade edin, ben
de bir şey konuşayım. Siz talebinizi söylediniz, ben de diyorum ki Sayın
Hamzaçebi size söylediğiniz gibi hakaret etmedi, sataşmada bulunmadı, sadece
dedi ki “Biz bir usul tartışması açtık, Sayın Hasip
Kaplan da geldi, konuştu.”
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, ben “Hakaret etti.” demedim. Sayın Hamzaçebi bu
Mecliste bana hakaret edecek en son kişidir.
BAŞKAN – E, tamam
o zaman. Niçin sataşmadan laf istiyorsunuz? Tamam, ne güzel!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Ve asla etmez, bu bir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Asla… Sizi severim Sayın Kaplan. Sizi çok severim, çok saygı
duyarım.
BAŞKAN – Ama, bir sataşma yok ki.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – İkincisi şu; ben şunu demek istiyorum: Arkada anlaştınız, dört parti
grubu usulle ilgili tartışacak, konuşacak ve ben çıktım konuştum. Ben kimsenin
sayesinde kürsüye çıkmam…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Espri yaptı.
BAŞKAN - Ama onu söylemedi,
onu bir espri olarak söyledi Sayın Kaplan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ne demek istediğimi sen biliyorsun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – …ben oyunu aldığım milletimin, halkımın oylarıyla, iradesiyle bu
kürsüye çıkarım. (BDP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – La ilahe illallah, Muhammedün Resullullah!
BAŞKAN – Elbette,
bundan kimsenin kuşkusu yok ama Sayın Hamzaçebi bunu bir esprili düzlemde
söyledi. O yüzden, alınmayın lütfen.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – 53 tane önerge verdik biz bu torba kanunda, yarın sabaha kadar
konuşabilirim yani hakkım var.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Hükûmete yaranacağım diye, orada çıkıp şey ettin…
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Yok, öyle değil arkadaş!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, usul görüşmesinde yapılan konuşmalardan maddenin oylamasında
bir usul hatası yapıldığı anlaşılmaktadır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi,
1’inci maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
1’inci madde kabul edilmiştir.
Hiç espri yapmaya
bile şey kalmadı artık sayın milletvekilleri, espri bile yapamıyoruz, dostane
espri.
2’nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 2 inci
maddesinin a) fıkrasında yer alan ",başta bayilik
verilmesi olmak üzere bayiler hakkındaki tüm işlemler ve oyunların oynatılması"
ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Emin Çınar
Kütahya Mersin Kastamonu
Oktay
Vural Lütfü
Türkkan
İzmir Kocaeli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 2. maddesinin (e) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
şekilde (f) fıkrasının eklenmesini arz ederiz.
(f) teşkilat
başkanlığının kulüplere dağıttığı pay %15 den az olamaz.
Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul Ankara İstanbul
Ramazan Kerim Özkan Mustafa Ali Balbay Haydar Akar
Burdur İzmir Kocaeli
Tanju Özcan Aytuğ Atıcı Mahmut Tanal
Bolu Mersin İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 29/4/1959 tarihli ve
7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları
Düzenlenmesi Hakkında Kanuna Ek Madde eklemeyi öngören 2'inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
BAŞKAN – Komisyon
okunan son önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak önerge
üzerinde.
Buyurun Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Evet, arkadaşlar, bakın, gördünüz mü beni seçen seçmenlerimin,
Şırnak halkının, Botan halkının verdiği oylarla ve aldığım mazbatayla kürsüye
geldim işte ve şimdi konuşacağım.
Biz demokrasi
mücadelesinde ve hakikaten mücadelemizde doğru fikirlerimiz neyse arkasında
dururuz, bedelini de 850 tane fezlekeyle ortaya koymuş bir grubuz.
Bu torba kanuna
en çok eleştiri yapan parti grubuyuz. Niye? Torbanın içinde çok önemli
yanlışlar var.
Bir kere,
büyükşehir belediye meclislerini, il özel idareleri ile genel meclislerini
iptal ederek başlarına vali koymak suretiyle demokrasiyi kökten yok eden bir
düzenleme var burada. Ama araya serpiştirilen bir düzenleme ki bu torba değil,
bakın, poşet bir yasa bu! Şu poşete koysanız şöyle, alın size demokrasi! Aha,
bütün demokrasi bu! Gördünüz mü?
(Hatip 546 sıra
sayılı Kanun Teklifi’ni poşetin içine koydu)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hep pakete koyuyorlar zaten demokrasiyi.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Torba demokrasi!
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Poşet, poşet demokrasi! Şu an, bak, poşete girdi.
Sabah komisyonda
görüştük, iki saat sonra alt komisyona beni çağırdılar -bizim diğer arkadaş
Adil Bey’in acil bir işi vardı, beni yazmış- dediler ki “Alt komisyona gel,
acele torba kanun var.” Gittim, “Arkadaşlar, durun, aşağıda işimiz var.” dedik,
“Yok.” dediler. Sayın milletvekili arkadaşlarım, Vahap Seçer, onlar da söyledi;
“Yok, görüşeceğiz.” dediler, iki saatte görüştüler, bitirdiler. “Dur kardeşim,
muhalefet şerhini yazacağım.” dedik, “Yok, vakit yok.” dediler, üst komisyona
verdiler.
Yahu, bu sürat
ne, bu acele ne, paşaya kelle mi götürüyorsunuz? Bakın, ne çıktı bu poşetin
içinden!
Şimdi, bakın, bu
poşetin bu maddesi kumarla ilgili. Biz diyoruz ki devlet kumar oynatmasın,
kumar haramdır dinimize göre, kumar kötüdür. Eğer devlet kumar oynatırsa bu
kumarın adı “şans oyunu” oluyor. Bu şans oyunları devlet eliyle olmaz. Bu
devlet bilmem 15,8 milyar lira kumardan vergi almış, kazanmış. Bu kumarla sporu
özendiriyor. Kötü yerden alıyor, milletin ocağını söndürüyor, oradan aldığı
parayla da sporu güçlendirecek. Güçlendiriyor ya olimpiyatlarda rekor üstüne rekor
kırıyoruz arkadaşlar! Son olimpiyatlardaki rekorlarımızın üstüne Soçi’de altın kızak dağlarının tepelerinden en önde inen
spor grubu olarak teneke madalyalarla avdet edeceğiz Ankara’ya yakında.
Şimdi soruyorum
size: Bu, poşet yasa değil midir? Doğru, muhalefet budur. Yüzde 18 KDV
alıyorsunuz şans, kumar oyunlarından, yüzde 18; devlet, Hükûmet tabii, devlet
adına Hükûmet. Sonra, şans oyunlarına bir de yüzde 40 vergi uyguluyorsunuz.
Bakın, futbol
müsabakalarında yüzde 5 vergi alıyorsunuz, Toto, Loto… Ondan sonra, at
yarışlarından yüzde 7, şans oyunlarından -Piyango gibi- yüzde 10 vergi
alıyorsunuz. Hem KDV alıyorsunuz hem vergi alıyorsunuz, alıyorsunuz da
alıyorsunuz, milletin cebinden alıyorsunuz, bu kumarı millete oynatıyorsunuz;
yüzde 40’ına da el koyuyorsunuz. Yüzde 60’ını nereye dağıtıyorsunuz?
Dağıttığınız yerler vahim.
Bakın, Hükûmet bu
kumarlarla ilgili olarak şöyle bir tabela asıyor arkaya: “Vergilendirilmiş
kazanç kutsaldır.” Kumardan vergi al, kutsaldır. Kutsal kumar vergisi olur mu
arkadaşlar? Rüşvetin kutsalı olur mu arkadaşlar? Tefecilikten kazanılan kutsal
olur mu? Yok. Anayasa ne diyor? “Gençleri kumardan koruyacağız.” Devlet ne
diyor? “Hayır, ben teşvik edeceğim -bu yasa da şimdi- yönetmelikle
düzenleyeceğim.”
Şimdi, Allah
aşkına, hem kumar hem bahis… Bakın, Türk Borçlar Kanunu’na göre -madde 591-
kumardan alacak davası açamıyorsunuz ama devletimiz açıyor, Hükûmetimiz
kumardan açabiliyor. Bu ne anlayıştır arkadaşlar?
Bu poşetin içine
koyalım, kumarı da içine koyalım gitsin arkadaşlar. Buna “ret” deyin, buna vicdan rahatlığıyla “ret” diyebilirsiniz
arkadaşlar; hiç şaşırmayın, bir defa. Sayın Başkan, “Kabul edenler…
Etmeyenler…” bir defa oylayacaksınız; sizi göreceğiz arkadaşlar. Bu, poşet kanunu, kumar kanunu, kumar maddesi. Kumardan yana
mısınız, değil misiniz? (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
2’nci madde
üzerinde Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 2. maddesinin (e) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
şekilde (f) fıkrasının eklenmesini arz ederiz.
(f) teşkilat
başkanlığının kulüplere dağıttığı pay %15 den az olamaz.
İzzet
Çetin (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ben konuşacağım.
BAŞKAN – Sayın Mevlüt Aslanoğlu konuşacak, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Komisyonun ve
Sayın Bakanın… Sayın Bakan bilmiyor çünkü konuya hâkim değil, başka bir konu,
sporla ilgili bir konu, kendi konusu değil, ona saygı duyuyorum ama Komisyon
Başkanı…
Şimdi, Türkiye’de
126 kulüp var, 126 kulüp yani İkinci Lig…
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Futbol olarak mı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Futbol kulübü, profesyonel futbol kulübü, 126 tane.
Üçüncü Lig üç grup, İkinci Lig iki grup, PTT Ligi ve Süper Lig. Süper Lig kulüplerine isim hakkı olarak her yıl 5 milyon para
veriyor Federasyon, PTT Ligi’ne 2 ile 3 arasında, İkinci Lig’e 750 bin lira,
Üçüncü Lig’e…
(AK PARTİ
sıralarından “BAL Ligi” sesi)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – BAL Ligi yok.
Üçüncü Lig’e de
300 bin lira, 400 bin lira.
Arkadaşlar, burada
Siirt milletvekilleri var, Bingöl milletvekilleri var; takımları sahaya
çıkamıyor. Hepinizin derdi, hepinizin sorunu. Türkiye Jokey Kulübünde atlar
koşuyor, Jokey Kulübü elde ettiği hasılatın yüzde 22’sini veriyor, atlara
veriyor. Spor Toto’da sen tüm 126 kulübü at gibi koşturuyorsun, verdiğin para
yüzde 7. Arkadaşlar, hepimizin derdi. Eğer veriyorsa hepinizin sorununu
çözecek. Eğer bir Üçüncü Lig kulübüne, bir Burdurspor’a
300-400 bin lira yerine senede 1 milyon lira verse bu sefer Burdurspor,
Burdur milletvekillerinin de yakasından düşer, kendi onuruyla çıkar, topunu
oynar.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Yaşa be, bravo!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Can suyu kredisi yani bunun adı “can suyu”. Etmeyin,
tutmayın, gelin… Bakın, Jokey Kulübü yüzde 22’sini veriyor. Ama,
bu, bugünün sorunu değil.
Sayın Elitaş, hatırlarsın, biz, hiç kimse buradaki isim hakkına
haciz koymasın diye bir yasa çıkarmıştık.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Doğru.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Elitaş’ın da gönlü el
vermemişti o zaman, iptal edildi sonradan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Beraber çıkardık, beraber.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Beraber. Ve hiçbir kulübün başkanı, bilmem, hiç kimse bu
kulüplerin…
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Kendi alacaklarından dolayı kulüp başkanları haciz
koyamayacaklardı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, kendi alacakları… Ben “3 lira para verdim.” diyor,
o 3 lira oluyor 25 lira, haciz koyuyor, ilelebet o kulüp batıyor. Bugün batan
birçok kulüp var. Nerede Malatyaspor, nerede Konyaspor?
Şimdi “Torku Konya” oldu, hemen o borçlar kaldı.
Nerede Kocaelispor? Hep bunlar birinci ligde futbol oynayan kulüplerdi ve hepsi
zor durumda. Gelin, yine bir şekilde -Anayasa Mahkemesi iptal etmiş- en azından
hiç kimsenin haciz koyamayacağı, sadece kulübün harcamalarına gideceği bir yasa
çıkaralım, en azından kulüpler -kimse haciz koymasın- kendi yağlarıyla
kavrulsun, can suyu olsun. Ama yüzde 7’lik bir hasılat yetmez. Hepinize
söylüyorum yani eğer siz “Eskişehirspor Fenerbahçe, Galatasaray karşısında
rekabet etsin.” diyorsanız bu paralar yetmez.
Şimdi, Süper
Lig’de 3 kulübün dışındaki tüm kulüpler çok zor koşullarda mücadele ediyor yani
parası yok, pulu yok. Eğer aynı kulvarda rekabet
ettiriyorsan en azından adam gibi bir para ver, vermiyorsan aynı kulvarda
mücadele ettirme. O açıdan, gelin, bunun adı isim hakkı teşkilat en azından bu
rakamı belli seviyeye getirsin. Yani, kurulduğundan bugüne kadar, bugünkü
parayla 10 milyar hasılat elde etmiş kulüplere verdiği para 700 milyon. Bu
seneyi hesaplamadım, onu çıkartmadım, belki şu anda 800 milyon olmuştur yani
yüzde 7’lik kısmını veriyor. Bu açıdan, yüzde 15’lik kısmını verirse
Eskişehirspor o zaman yılda 10 milyon alır, PTT Ligi’ndeki bir başka kulüp 5
milyon alır; bu şekilde kulüpler rekabet yapabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Kendi geliri olmayan kulüp ne yapacak?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Takdir sizin.
Peki, efendim,
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 2 inci maddesinin a)
fıkrasında yer alan "başta bayilik verilmesi olmak üzere bayiler
hakkındaki tüm işlemler ve oyunların oynatılması" ibaresinin madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Lütfü
Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önerge katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Kocaeli
Milletvekili Sayın
Lütfü Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinde grubumuzun verdiği önerge
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
7258 sayılı
Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi
Hakkında Kanun’un 2’nci maddesinde, yönetim kurulun görevleri arasında
bayiliklerin nerede kurulacağını ve sayısını tespit etmek var; bu kanunda
getirilen böyle bir madde var. Bitmedi, başbayi ve bayilerle yapılacak
sözleşmelerin esasları ile komisyon ve teşvik primi dâhil olmak üzere ihale
kıstaslarını tespit etmek de yine yönetim kurulunun görevleri arasında yer
alıyor.
Bakın, şimdi,
size bir şey söyleyeceğim: Hepimiz biliyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti, hem Millî Piyango İdaresini özelleştirmeyi düşünüyor hem de bu
teşkilatla beraber Spor Toto Teşkilatını da özelleştirecek. Bu yönetmelik
değişikliği ne demek biliyor musunuz? Bunun adı, düpedüz… Yarın öbür gün
-bayilerin yandaşlara verilmesine vesile olan bu değişiklikle beraber-
bayilerin yandaşlara verilmesinin önü açılıyor ama zaten siz bunu alışkanlık
hâline getirmiştiniz, ihaleleri daha önce yandaşlara verdiğiniz gibi bayileri
de yandaşlara vermekte bir sakınca görmüyorsunuz.
Ekonomi
bozuldukça vatandaşın daha çok rağbet ettiği şans oyunları, Adalet ve Kalkınma
Partisi döneminde patlama yapmış. Türkiye Jokey Kulübü tarafından düzenlenen at
yarışları üzerine oynanan müşterek bahis hasılatı ne kadar biliyor musunuz?
2002’de 380 milyon lira iken 30 Kasım 2013 itibarıyla da 3 milyar liraya
yükselmiş yani neredeyse 10 katı artmış. 2002’de Piyango, Hemen Kazan, Sayısal
Loto, Şans Topu, On Numara’dan gelen toplam satış hasılatı da 281 milyon lira
iken Eylül 2013 sonu itibarıyla bu rakam 1 milyar liraya ulaşmış.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu iktidar döneminde, gece bile at yarışı oynanıyor
artık. Hani kumar haramdı? Haram olmaktan çıktı mı? Bunun fetvasını bir yerden
mi aldınız? Türkiye’deki en büyük sosyal facialardan bir tanesidir bu şans
oyunları. Bu “şans oyunları” adı altında kumar gitgide toplumda yaygınlaşıyor.
Gençlerimiz kumar tehdidinin pençesi altında, çocuklar İnternet’te sabahlara
kadar kumar oynuyorlar, aileler kumar sebebiyle dramlar yaşıyor, yuvalar
yıkılıyor, aileler dağılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, bu konuda
hiçbir önlem almadığı gibi, aksine bu dönemde çok daha fazla yaygınlaştırıldı.
“Şans oyunu” adı altında kumar oynatılıyor; Milli Piyango, Sayısal Loto, On
Numara, İddaa, Süper Loto, Kazı Kazan, Ganyan, Şans
Topu gibi bahis oyunları Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ciddi bir şekilde
yaygınlaştı. Özellikle, spor müsabakaları ve hassaten futbol maçları İddaa oyunuyla kumar aracına dönüştürüldü. Devlet eliyle
veya izniyle oynatılan kumarda, Türkiye dünya 3’üncüsü oldu devriiktidarınızda.
Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı şans ve kumar oyunlarıyla, Milli Piyango
çekilişleriyle, içkiden, sigaradan, benzinden aldığı orantısız vergilerle vatandaşı
ezmeye, geçim koşullarını daha da ağırlaştırmaya devam ediyor.
Her gün her an
şans oyunu oynamak mümkün. Bu oyunlarda her gün büyük paralar dönüyor. Haftanın
her günü Şans Topu’nu dolduran insanların kuyruk olduğu dükkânları, hepimiz
gezdiğimiz yerlerde görüyoruz; bu insanların sayısı da günlük 5 milyon kişi.
Bütün bunlar,
kendilerinin muhafazakâr ve dindar olduğunu iddia eden Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidar olduğu, işbaşında olduğu dönemde devlet teşvikiyle
yapılıyor. Son yıllarda halka oynatılan kumar ve şans oyunları da daha fazla
artırıldı. Hep soruyorum: Hani kumar oynamak yasaktı, oynatmak yasaktı;
bunlardan kazanılan paralar haramdı? Bu konuda fetva aldığınız bir hoca var mı,
onu da merak ediyorum. Zira, son dönemde hocalar,
rüşvetin dahi günah olmadığına dair fetvalar vermeye başladılar; ismi lazım
değil, burada hepimiz biliyoruz, daha önce toplumda doğruluğu temayüz etmiş bir
hocaydı üstelik bu. Sizler maaşlarınızı, bu oyunlardan, banka faizlerinden
alınan vergilerle toplanan bütçeden almıyor musunuz? Muhalefette olduğunuz
dönemlerde bu tür şans oyunlarının tümüne karşıydınız…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Hocanın ismini ver, hocanın ismini.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) – …şimdi, artık hepiniz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Devamla) - …oldunuz birer kumarbaz.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
2’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul
edilmiştir.
3’üncü maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 3. maddesinin sonundaki “ve bu iş yerleri tapu sicilinde
hazine adına tescil edilir” ifadesinin önüne “hak sahiplerinin rızası alınarak”
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aydın Ağan
Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Ramazan Kerim Özkan Haydar Akar Tanju Özcan
Burdur Kocaeli Bolu
Mustafa Ali
Balbay Mahmut Tanal Aytuğ Atıcı
İzmir İstanbul Mersin
BAŞKAN – Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım,
talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı yasa teklifinin 3’üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Emin
Çınar Ali Öz
Kütahya Kastamonu Mersin
Lütfü
Türkkan Özcan
Yeniçeri Oktay Vural
Kocaeli Ankara İzmir
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Lütfü Türkkan…
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi kendi seçildiğim ille,
Kocaeli’yle alakalı. Kocaeli’de 1999 yılında hepimizi
acılara gark eden ciddi bir deprem yaşandı. Bu depremde zarar gören
vatandaşlarımızın; yaralanan, sakat kalan, âciz duruma düşen vatandaşlarımızın
haklarını gasbeden bir yasayla karşı karşıyayız.
Resen gasbediliyor onların hakları.
17 Ağustos ve 12
Kasım depremlerinde yaklaşık 19 bin kişi hayatını kaybetti. Bu depremlerde 49
bin vatandaşımız da yaralandı. 285 bin konut, 42 bin iş yeri hasara uğradı.
Allah bir daha böyle bir acıyı bu millete yaşatmasın. Yaşadığımız bu iki büyük
deprem sonrası Başbakanlık Proje Uygulama Birimince 5.866 iş yeri yaptırılıp
hak sahiplerine teslim edildi. Ancak çeşitli nedenlerle 521 iş yeri hak
sahiplerince kullanılamadı. Sebebi şuydu: Bu insanlar sakat, bu in-sanların
kıpırdama şansları yok, yürümeye imkânları yok, bu iş yerlerine sahip
çıkamadılar; evleri yıkıldı, iş yerleri yıkıldı, aileleri dağıldı, ekonomik
yönden de dağıldılar, kendilerini toplamaya fırsat bulamadılar, herhangi bir
şekilde bu konuyla ilgilenme fırsatları dahi olmadı.
Torba yasada
görüştüğümüz bu madde iki büyük deprem sonucunda iş yerleri hasar gören
vatandaşlarımızı, esnaflarımızı ilgilendiriyor. Yani, bireysel borçlanmada
bulunan veya bulunmayan hak sahibi esnafımızdan üst üste üç taksiti ödemeyen
veya taksitlerini ödeyen ama kendi isteğiyle hak sahipliğinden vazgeçenlerle
alakalı bu yasa. Yasaya göre bu durumdaki vatandaşlarımızın hak sahipliği
düşürülüyor ve bu iş yerleri tapu sicilince hazine adına tescil ediliyor. Bakın,
ben size bir şey söyleyeceğim. Bu yasanın oluşmasında emeği geçen, bu şekliyle
oluşmasında emeği geçen iktidar partisi Kocaeli milletvekili arkadaşlarıma
sesleniyorum: Bu yaptığınız haksızlığın karşısında Kocaeli’de
ciddi tepkiyle karşılaşırsınız. Bu insanların haklarını resen gasbetmek günahtır her şeyden önce. Bu insanlara dikkat
edin, önemli bir kısmı uzuv kaybına uğramış, önemli bir kısmı ölümcül
hastalıklarla hâlâ cebelleşen insanlar, evlatlarını kaybetmiş insanlar,
aileleri dağılmış insanlar. Bunlara sizin bir hak verip o haklarını teslim
etmekten ziyade gasbeder gibi resen bu mülklerini
hazine adına tescil etmeniz, bu insanların yaşadıkları acıya bir katmer daha
eklemektir. Böyle bir şeye hakkınız olmadığını düşünüyorum, vicdanınızın bu işe
müsait olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, umuyorum bu önergemiz de bu konuda
bu vicdanları uyandırır, bunların bu hak sahipliğine son veren bu yasanın geri
çekilmesine sebep teşkil eder diye düşünüyorum.
Mağduriyetler
yalnız bununla sınırlı değil tabii. Kocaeli’de
depremden sonraki sıkıntılarla ilgili birçok problemi daha yaşıyoruz. Bunları
Meclis gündemine getirip vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesine
yardımcı olmaya çalışıyoruz. Afet Kanunu’na göre, devlet tarafından kabul
edilmiş projelere uygun güçlendirme çalışması yapılmayan binaların verilen süre
içerisinde boşaltılması gerekmektedir. Kocaeli’de
1999 depreminden sonra birçok bina zarar gördü. Bu binaların önemli bir
kısmının yıkılması gerekirken yıkılmadı ve bu binalar kiraya verildi. Kimler kiralık
tuttu biliyor musunuz bunları? Üniversite öğrencileri kiralık tuttu. Ucuz
olduğu için tercih etmek zorunda kaldılar. Yani Kocaeli’de
yaklaşık 10 bine yakın öğrenci, genç fidan, devlet tarafından yıkılması gereken
ama yıkılmayan, her an, ufak bir sarsıntıda bu öğrencilerin üzerine yıkılmakla
mükellef olan binaların içerisinde oturuyorlar. Bu gençlerin hayatı tehlikede
ve bu gençlerle ilgili hiç kimse en ufak bir şey yapmıyor Kocaeli’de.
Ek emlak vergisi,
ek motorlu taşıtlar vergisi, özel iletişim vergisi, özel işlem vergisi, birçok
vergi aldınız, bir de o dönemde deprem vergisi aldınız. Depremle ilgili hiçbir
yarayı sarmadınız ama deprem vergisi almaya devam ediyorsunuz.
Marmara
depreminin ardından, 2011 yılında Van’da da deprem yaşandı. Van’daki depremzedelere
gösterdiğiniz muamele de bundan farklı değil. Hâlâ orada çadırlarda, hâlâ orada
konteynerlerde yaşayan vatandaşlar var bu karda, soğukta, kıyamette. Kurdukları
çadırlarda yangınlar çıktı bu insanların. Deprem bölgesine bir sürü yardım
toplandı, bu yardımlar yerlerine dahi ulaşmadı. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011
tarihlerinde meydana gelen depremlerin ardından esnafın bozulan düzenine ait
hiçbir şey yapmadınız.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Türkkan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge üzerinde Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken
konuşacak.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin
3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yapılmakta olan
bu düzenleme, 1999 yılında hepimizde büyük bir yara açan, acı yaşatan Marmara
depremi sonrasında mağdur olan iş yeri sahipleriyle ilgili bir düzenleme.
Aslında, bu deprem mağduriyetiyle ilgili bir düzenlemeyi niçin böyle, alelacele
çıkarılmış bir torba kanun içerisinde, tartışılmadan, iş yeri sahiplerinin,
mağdurların görüşleri alınmadan niye buraya getirdiğinizi biz anlamadık. Ama
şimdi Sayın Kocaeli Milletvekilinin burada sunduğu bilgilerden sonra anladık ki
yaptığınız düzenleme oradaki mağduriyeti gidermeye yönelik değil, hak gasbını daha da artırmaya yönelik bir düzenleme. Tabii, bu
deprem mağduriyeti, başlı başına bu Meclisin en fazla zaman harcaması gereken,
en fazla tartışması gereken ve olası deprem riskleriyle ilgili de en fazla
önlem alması gereken bir konudur. Ciddiyetle hazırlanmış, deprem riskiyle
ilgili bütün riskleri bertaraf etmiş yasa teklifleriyle geleceğinize, bu
şekilde, torba yasalarda böyle, kaçak güreşen, kaçak sahaya çıkan bir anlayışla
buraya getirmenizi doğrusu çok yadırgadığımızı ifade etmek istiyoruz. Ama bütün
bu deprem süreçlerinde hep mantığınız şöyle işledi; “Ben yaptım oldu, bitti.”
şeklinde. İnsanların mağduriyetinden çok sizin bu ilkeniz, “Ben yaptım oldu,
bitti.” ilkeniz hep daha önemli oldu.
Şimdi, Gölcük
depremiyle ilgili, milletvekili arkadaşımız burada sunum yaptı. Van depremiyle
ilgili, Bingöl depremiyle ilgili, yakın dönemde yaşanan mağduriyetlere
yaklaşımınız da hep aynı oldu. Bakın, Van’da, 23 Ekim 2011 tarihinde, 7,2
büyüklüğünde deprem olmuştu ve 644 vatandaşımız yaşamını yitirmişti, 3 binden fazla
insanımız yaralanmıştı. Neredeyse bir kentin tamamı çok ağır bir maddi hasarla
sarsıldı ama Van depremiyle ilgili yaptığınız çalışmaların mağduriyeti bugün
bile devam ediyor. Bugün bile Van’da hâlâ barınma sorununu çözememişsiniz, hâlâ
konteyner kentlerde yaşamını sürdürmek zorunda kalanlara yaptığınız zulmü
kamuoyu aylardır tartışıyor. Bu insanlar açlık grevine, ölüm oruçlarına
başladılar seslerini duyurma adına. Duyarsız ve ilgisiz bir yaklaşımla bu
deprem mağdurlarına yaklaştığınız için, burada, bu mağduriyetleri tamamen
giderecek bir yasa yerine bu şekilde torba yasalarla kaçak güreşen teklifler
getiriyorsunuz.
Bingöl’de de aynı
şey olmuştu. Benim seçim bölgem olduğu için orada yaşananlarla ilgili de birkaç
hususu belirtmek istiyorum. 2003 yılında Bingöl’de yine kentin yüzde 60’tan
fazlasını etkileyen bir deprem yaşanmıştı ve 176 yurttaşımız, Bingöllü
vatandaşımız yaşamını yitirmişti. Bu kadar ağır bir depremden sonra hem Van’ı
hem Bingöl’ü afet bölgesi bile ilan etmediniz. Yani bir kent neredeyse tamamen
haritadan silinme durumuna gelecek -Van’la ilgili durum- bir kentin yüzde
60’tan fazlası depremden etkilenecek, yüzlerce ölü olacak ama siz bu durumu bir
afet durumu olarak bile değerlendirmeyeceksiniz. Bingöl’de depremin henüz
ikinci, üçüncü gününde, yardım ulaşmadığı için hükûmet konağı önünde yardım
talebinde bulunan insanlarımıza yönelik gerçek mermilerin kullanıldığı polis
müdahaleleri yaptınız.
Geçen hafta
Bingöl’deydim, Van depreminde kurtarma çalışmalarına katılan AKUT ekibiyle bir
görüşme yaptım, onları ziyaret ettim. AKUT ekibi diyor ki: “Biz Van’da enkaz
altından insanları çıkarmaya çalışırken atılan gaz bombasıyla çalışmalarımızı
yarıda bırakmak zorunda kaldık. Şüpheleniyoruz ki o enkaz altında nefes almaya
çalışan insanlar o gaz bombalarıyla yaşamını yitirmiş olabilir.” Bu şekilde bir
yaklaşım var. Tabii ki bu yaklaşımdan deprem mağduriyetini çözen bir anlayışın
çıkmasını beklemiyoruz.
Ama burada facia
olan bir durum da, özellikle bu il afet acil durum müdürlerinin Başbakan
Yardımcısına bağlanması ve sorumluluklarının valiye verilmesi. Bakın, Van
Valisinin, Van depremi boyunca nasıl bir pratik ortaya koyduğunu hepiniz
biliyorsunuz. Bingöl depreminde de şu anda Adana Valisi olan, vatandaşa “Kavat”
diye hakaret eden Vali vardı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN
(Devamla) - O Valinin yapmış olduğu zulümleri çözmek bir yana…
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) - …siz tam tersine bütün bu deprem süreçlerinde yetkiyi onlara
veriyorsunuz, büyük bir yanlış yapıyorsunuz. O nedenle bu torba tasarının
tamamını çekmenizi öneriyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 3. maddesinin sonundaki “ve bu iş yerleri tapu sicilinde
hazine adına tescil edilir” ifadesinin önüne “hak sahiplerinin rızası alınarak”
ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Haydar
Akar (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi 17
Ağustos 1999 depremi, gerek büyüklük gerek etkilediği alan bakımından gerekse
sebep olduğu maddi, manevi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük
depremlerinden biridir. Bu deprem, “Gölcük depremi”, “Marmara depremi”,
“Kocaeli depremi” gibi adlandırılmaktadır. Resmî rakamlara göre 18.373 ölü,
48.901 yaralı insanımız, vatandaşımız olmuştur. 285 bin konut, 42.902 iş yeri
hasar görmüştür, bu rakam çok önemli, 42.902 iş yeri hasar görmüştür.
Bu depremin
etkilediği ve bundan sonraki Düzce depreminin etkilediği toplamda 5 il vardır.
Bu 5 ilde de 5.866 iş yeri devlet tarafından yapılmış ve hak sahiplerine
verilmiştir. Bu iş yerlerinden 1.563 hak sahibi bu iş yerlerini kullanıyor,
diğer iş yerleri her ne kadar “Kamu kurum ve kuruluşlarınca kullanılıyor.”
dense de çok kullanılan iş yerleri değildi. Gerekçesi şu arkadaşlar: Sizin
şehir merkezinde iş yeriniz var, bu 5 ilde şehir merkezlerinde iş yeriniz var.
Her gün yüzlerce insanın uğradığı, alışveriş yaptığı bu iş yerlerinizi daha
sonra kalıcı konut alanlarına taşıyıp kimsenin alışveriş yapmadığı alanlarda bu
insanlara iş yeri yaparak teslim ettiniz. Bir kısmının şehir merkezinde var ama
çoğunluğunu şehir dışında, şehir merkezleri dışında yaparak teslim ettiniz ve
bu insanlar buralardan ekmeklerini çıkartmaya çalıştılar, bir süre sonra da
buradan gerekli parayı kazanamadıkları için de iş yerlerini kapatmak zorunda
kaldılar, bu alanlar boş kalmaya başladı. Şimdi, böyle bir sıkıntı oluştu, bu
sıkıntıyı gördük hep beraber, bir kanun teklifi verildi, o dönemde ben o kanun
teklifini destekledim. Şöyle bir kanun teklifiydi bu: İşte, kanun çıktıktan
sonra üç ay boyunca taksitlerini ödemeyen ya da taksitlerini ödemiş ama hak
sahipliğinden vazgeçmek isteyenlere bir kereye mahsus bu hak tanınmış, özel
idareler kanalıyla da bu, uygulamaya konulmuş ama bölgeye gittiğimizde bir
eksikliği gördük, bu kanunla ilgili bir eksiklik gördük. Üç beş ay geçtikten
sonra vatandaşlar şikâyet etmeye başladı yani taksitlerini atlatarak ödeyenler,
zamanında ödeyenler, başka şekilde, hiç ödeyemeyenler, bankalara gidip taksit
ödemeye çalıştıklarında bunların üzerine şerh konulduğunu gördük ama şu vardı:
Bu insanlara Tebligat Kanunu’na göre tebligat yapılmamıştı. Bu eksikliği
gördüğüm için de ben bir kanun teklifi hazırladım ve bu kanun teklifini 15
Nisan 2013 tarihinde, yaklaşık yedi sekiz ay sonra, kanun çıktıktan sonra
verdim; hatta, grup başkan vekillerinizle, AKP grup
başkan vekilleriyle görüştüm, doğru olduğunu düşündüler, henüz uygulamaya
geçmemişti, bu eksiklik daha tazeyken bu işi halledelim dedim. Ne dedim?
“Tebligat yapalım, ondan sonra bu insanların iş yerlerine el koyalım.” dedim
ama ben nedense grup başkan vekillerinizi ikna etmeme rağmen bu depremi orada, Kocaeli’de yaşamış Kocaeli milletvekilini, iktidar partisi
milletvekilini bir türlü ikna edemedim. Gölcük’te her yıl, depremin yıl
dönümünde kürsüye çıkarız, yapılması gerekenlerden hem o arkadaş bahseder hem
ben bahsederim ama on beş yıl geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmadığı gibi,
bugün vatandaşın iş yerlerine el konma noktasına gelinmiştir ve el konulmuştur.
Şimdi, sevgili
arkadaşlar, bakın, “Bu problemi çözmek istiyoruz. Bina mezbelelik, işte,
sarhoşun, başka bağımlıların ikamet ettiği alanlar hâline dönüştü.” diyorlar
ama elimdeki belgeye baktığınızda, valiliğin hazırladığı belgeye baktığınızda,
örneğin, 60 kalıcı iş yerinden 23’ünde vatandaş kendisi hâlen orada ikamet
etmekte, çalışmakta, iş yeri olarak kullanılmakta, 21’i devlete geçmiş. Nasıl
çözeceksiniz bunu, diğerlerini nasıl çıkartacaksınız oradan? Ama bu mümkün
değil, çıkartma şansınız yok. Bu kanun, tamamen, vatandaşın malını gasbetmek üzere çıkartılmış bir kanun, derhâl geri
çekilmesi lazım çünkü öbür dünyada bunun hesabını veremezsiniz, bu mağdur
insanların hesabını veremezsiniz. Toplamı sizin bakanınızın bir kol saati kadar
yapmayan -çok önemli burası- toplamı, hepsi, sizin bakanınızın o 700 milyarlık
kol saati kadar yapmayan bu iş yerlerine el koyarak bu vatandaşlara niye bu
eziyeti çektirdiğinizi anlamakta zorluk çekiyorum.
Umarım, dilerim,
bu önerimizi kabul edersiniz. Tebligat yaptıktan sonra vatandaş kendi rızasıyla
devlete vermek isterse bu iş yerlerini versin diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Hanımefendi.
Vatandaşın
hakkını korumuyorsa eğer yazıklar olsun herkese!
BAŞKAN – İstiyor
musunuz karar yeter sayısı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Evet.
Yazıklar olsun!
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – “Hak sahibinin rızasını al.” diyoruz, “Gasbetme.” diyoruz ya, “Gasbetme”
diyoruz ya!
BAŞKAN – Bir
dakika, karıştırmayın.
Karar yeter
sayısı istediler. “Kabul edenler…” dedim, “Kabul etmeyenler…” diyorum…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
AHMET YENİ
(Samsun) – Sana yazıklar olsun be!
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.49
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Sekizinci
Oturumunu açıyorum.
3’üncü madde
üzerinde Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar
oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, 3’üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde
kabul edilmiştir.
4’üncü maddede
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan "Türk
Standartları Enstitüsünün bütçesinden" ibaresinin "Türk Standartları
Enstitüsü bütçesinden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim Işık Emin
Çınar Mustafa
Erdem
Kütahya
Kastamonu Ankara
Muharrem
Varlı Oktay Vural Ali Öz
Adana
İzmir Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte yasa teklifinin çerçeve 4. Maddesindeki 31/12/2018
tarihinin 28/02/2019 olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali
Serindağ İzzet
Çetin
İstanbul Gaziantep Ankara
Veli Ağbaba Vahap
Seçer Aytuğ Atıcı
Malatya Mersin Mersin
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Hayır, katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Vahap Seçer…
BAŞKAN – Sayın
Vahap Seçer, Mersin Milletvekili, önerge hakkında konuşacak.
Buyurun.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
546 sıra sayılı Teklif’in 4’üncü maddesi şunu düzenliyor, geçici bir madde
eklenmişti ona: İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü var, bunun
masrafları bugüne kadar Türk Standartları Enstitüsü tarafından karşılanıyordu.
Bu sürenin 31/12/2018’e kadar uzatılmasını burada
düzenliyor. Nedir bu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü? Bu
enstitü, helal ürünleri hem İslam ülkelerinde hem dünya coğrafyasında
Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki bu helal ürünlerin standardizasyonunu
belirleyen, bu konuda çalışmalar yapan bir enstitü. Bizim önergemizde
amaçladığımız, evet, bu enstitü olumlu çalışmalar yapmaktadır, TSE de bunun
masraflarını karşılasın, hatta bunun süresini 31/12/2019’a
kadar uzatalım.
Değerli
arkadaşlarım, bu, elbette ki Türkiye’nin ihracatı açısından da önemli.
Özellikle tarımsal üretimde, gıda ürünlerinde helal ürünleri pazarladığımız
İslam ülkeleri var komşu coğrafyalarda. Bunlar iyi güzel de acaba İslam ülkesi
olarak ürünlerimizi rahatça pazarlayabileceğimiz, ihracat yapabileceğimiz,
ilişkilerimizi iyi olarak sürdürebildiğimiz ülke kaldı mı? İşte, hemen burada,
İslam coğrafyasında, komşularımızda ateş hâlâ sönmüş değil, Suriye’de savaş devam
ediyor, Mısır’da hâlâ iç karışıklık devam ediyor, Libya, Tunus, bütün bölgeler
ateş topu şeklinde, hâlâ çatışmalar devam ediyor. Peki, bunun bize sonuçları
nedir? Özellikle Suriye konusunda hep söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz:
Çok yanlış politikalar izlediniz, gerçekten Suriye’deki savaşı sona erdirme
yönünde politikalar ortaya koyacağınıza âdeta orada yangına benzinle gittiniz,
âdeta oradaki yangının üzerine benzin döktünüz, alevi daha da fazla artırdınız.
Şimdi, son
günlerde, özellikle 17 Aralık sürecinden bu yana Türkiye’de daha çok, yolsuzluk
meselelerine odaklandık, cemaat meselesine odaklandık. Yargıdan cemaati nasıl
tasfiye edeceğiz, emniyetten nasıl tasfiye edeceğiz; bütün tartışmalarımız bu
nokta çerçevesinde sürüp gidiyor.
Bakınız, uzun
süredir unutulan bir soruna dikkat çekmek istiyorum. AFAD Başkanı Sayın Oktay
burada. Biliyorsunuz, Türkiye’de Suriye’den gelen 800 bin civarında sığınmacı
var. Bunların da 600 bin civarı kamplar dışında, 200 bin civarı da kamplar
içerisinde yaşayan insanlardan oluşuyor. Özellikle de Suriye’ye sınırı olan
kentler, bu konuda son derece tehdit altında. Nedir orada yaşanan sorunlar?
Gerçekten bir insanlık dramı yaşanıyor, insani açıdan baktığınız zaman, inanın
yüreğiniz sızlıyor.
Bakın, son
zamanlarda basında da yer aldı, sığınmacılarda en fazla travmayı
yaşayan kadın ve çocuklar çünkü son derece yoğun bir şekilde kadın ve çocuk
istismarı yaşanıyor, ikinci evlilikler var. Bir emtia gibi, bir mal gibi genç
kızlar, çocuk yaşta kızlar, 14-15 yaşlarında kızlar, zengin Türk eşlere 4 bin
lira, 5 bin lira, 10 bin lira gibi âdeta sanki bir mal alınır satılır gibi para
karşılığında pazarlanıyor. Fuhuş almış başını gitmiş. Tabii, emniyet teşkilatı
kendi derdiyle uğraşıyor, atamalarla uğraşıyor, tasfiyelerle uğraşıyor ama
diğer taraftan sığınmacıların çocukları, genç kızları fuhuş çetelerinin eline
düşmüş durumda. Bunun örneklerini Adana’da, Hatay’da, Şanlıurfa’da, Mersin’de
görmeniz mümkün. Kayıt dışı istihdam Türkiye’nin temel sorunlarından bir
tanesi. Suriyeli sığınmacılar yok pahasına yoğun emek sektörlerde, tarım
sektörlerinde çalışıyor. Sanayi bölgelerine gidin, küçük, orta boy işletmelerde
sigortasız, sosyal güvenceden yoksun, yok pahasına bu insanlar çalışarak
karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Bütün bu sorunlar Türkiye’nin tabii ki bu kaos ortamında görülmüyor, konuşulmuyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu soruna ivedilikle Hükûmet olarak el atmanız gerekiyor. Yoksa, bunun sonuçları gelecekte gerçekten tedavi
edilmeyecek tahribatlar doğuracaktır.
Önergemize destek
olmanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Seçer.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan "Türk Standardları Enstitüsünün bütçesinden" ibaresinin
"Türk Standardları Enstitüsü bütçesinden"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Seyfettin
Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4’üncü madde üzerinde verilen
önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Türkiye'de
“standart” kavramı her geçen gün anlamını yitirmekte veya anlam kayması
yaşamaktadır. Bu bağlamda toplumsal bir bozulma ve çözülme yaşanmaktadır. Buna
bağlı olarak millî ve manevi değerlerimizden kopuk, seküler
ve küresel bir standart anlayışı, hatta onları bile utandıran bir yapı ortaya
çıkmaktadır. Dolayısıyla, toplumsal bir bozulma ve çözülme Türk milletinin
kaderi hâline gelmektedir.
Bununla alakalı
bazı örnekleri arz etmek isterim: Başta Türkiye'de siyasi yapı ve siyaset
anlayışında standartlar bozulmuş, ülkemizin birlik ve beraberliği için yemin
etmiş siyasiler bu sorumluluğunu yok sayarak bizzat bu sürece destek
vermişlerdir. Millî ve manevi değerlerde standart bozulmuş, toplumu ayakta
tutan, insanları birbirleriyle kıvanç ve tasada birleştiren milliyetçilik,
Türklük gibi manevi değerlerimiz ya inkâr edilmiş ya da ayaklar altına
alınmıştır. Ülkemizde sosyal yaşamda standartlar değişmiş, zengin daha zengin,
fakir daha fakir hâle getirilmiştir. Ülkemizde komşusu açken tok yatan bizden
sayılmazken, şimdi komşunun elindekine bile göz diken, fakiri ezen, fakirliği
zül, devleti soyarak zenginliği fazilet sayan bir anlayış geliştirilmiştir.
Eskiden lüks, israf haram sayılırken, tüyü bitmemiş yetimin hakkından, kul
hakkından söz edilirken, şimdi çok kazanma hırsı gözünü bürüyenler devletin
malını deniz olarak görüp yemeye başlamışlardır. Eskiden paylaşma, kaynaşma,
dayanışma ruhunda bir standart varken, günümüzde bu kavram ve değerlerde anlam
kayması olmakta, devleti yöneten ve devleti sömüren elitler arasında dayanışma,
paylaşma ve kaynaşma görülmektedir.
Türkiye'de hayır
duygusu ve olgusundaki standartlar değişmiştir. Önceden ölüm ötesinde yaşam
olacağı düşüncesiyle, sadakaicâriyye olsun diye helal
kazançtan verilenlerle hayır hasenat yapılırken, bugün devlet imkânları,
rüşvet, yolsuzluk, riya, gösteriş ve siyasi rant için
hayır yapıldığı görülmektedir.
Türkiye'de insani
ve ahlaki değerlerde standartlar değişmiştir. Gurur, kibir ve riya gibi
insanlığın dünya ve ahirette yüz karası sıfatlar meşrulaşmış, bazı gafiller,
fani ve âciz bir beşer olduğunu görüp durdukları hâlde üç günlük dünyada ilahi
nimeti bir kenara itip beşerî iltifatlara layık olabilmek için bir başka beşere
insanüstü vasıflar vermeye başlamıştır. Buna mukabil yaratılışta eşit
olmalarına, insan olma şerefi ve İslam gibi yüce bir dine inanmalarına rağmen,
bazıları insanlıktan nasibini alamamış olarak nitelendirilmiştir.
Türkiye'de din
adamı profili ve fetva standartları değişmiştir.
Önceden, halifeyi, devlet başkanını, veziri vüzerayı terbiye eden, onları
haramdan ve günahtan koruyan din adamlarımız varken, günümüzde devlet ricaline
yağdanlık yapan, onların her türlü kirli işlerine meşruiyet kılıfı uyduran, her
istediğine uygun fetva veren din adamları yetişmiştir. Böylece, efendileri veya
velinimetlerinin rızasını kazanmayı ve dünyayı, Allah'ın rızası ve ahiretin
önüne geçirmişlerdir. Eskiden haram ve helallerin sınırını Allah belirlerken,
günümüzde haram yemeyi ve işlemeyi kafaya koyanlar belirlemeye başlamıştır.
Eskiden ülkemizde iman, ibadet ve ahlak konularında toplumsal ihtiyaçları
karşılamak ve toplumu bu yönde eğitmekle sorumlu kurumlar varken; günümüzde
beşeri ilahlaştıranlara sesini çıkarmayan, ahlaksızlık, rüşvet, yolsuzluk,
yetim ve kul hakkı konularında susmayı tercih eden, amirlerinin günahlarını
paylaşma veya onlara dinî bir kılıf uyduranlar bulunmaktadır.
Türk Standardları Enstitüsünün çalışmalarının toplumsal
huzurumuz için bu alana yoğunlaştırmasını diler, bu vesileyle önergemize
desteğinizi bekliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
4’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
5’inci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 5. maddesinin sonundaki “gençlik ve izcilik kamplarının”
ifadesinin önüne “Tüm” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal Aytuğ
Atıcı
İstanbul İstanbul Mersin
Sinan Aydın Aygün Fatma
Nur Serter Muharrem
Işık
Ankara İstanbul Erzincan
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 31/12/1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5)
numaralı bendini düzenlemeyi öngören 5'inci maddesinde geçen "ve Gençlik
ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik
kamplarının" ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"ve Alevi
kültür ve inancının korunup yaşatılmasını amaçlayan her türlü kültürel mekanların, Cem evlerinin ve ziyaretgahların ve Gençlik ve
Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının”
Pervin Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 5 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Oktay
Vural Emin
Çınar
Kütahya İzmir Kastamonu
Ali
Öz Lütfü
Türkkan
Mersin Kocaeli
MADDE 5- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89
uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(5) Genel ve
özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere
bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde
elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası,
yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon
merkezi, Çocuk Destek Merkezleri, Aktif Yaşam Merkezi, Çocuk Evleri Sitesi, Ev
Tipi Sosyal Hizmet Birimleri, Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri Koordinasyon
Merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak
ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve
izcilik kamplarının inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin
inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut
tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve
aynî bağış ve yardımların tamamı."
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Ben konuşacağım.
BAŞKAN – Önerge
üzerine Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine 546 sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi hakkında grubumuzun verdiği
önergeyle ilgili konuşmak istiyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Gelir Vergisi
Kanunu’nun 89’uncu maddesi kamu yararı statüsüne sahip derneklere yapılan bağış
ve yardımlara kurumlar ve gelir vergisinden indirim imkânı tanıyor. İlgili
düzenleme sadece Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığına
bağlı merkezleri kapsıyor. Bu düzenleme iyi bir düzenleme ama eksik bir
düzenleme, o nedenle kapsamı genişletilmeli bu düzenlemenin. Örneğin, çocuk
destek merkezleri, çocuk evleri sitesi, aktif yaşam merkezi, ev tipi sosyal
hizmet birimleri ile ev tipi sosyal hizmet birimleri koordinasyon merkezleri de
bu düzenlemeye dâhil edilmeli. Neden mi? Çocuk destek merkezleri, ihtiyacı olan
çocuklara psikolojik ve sosyal destek veriyor, geçici süreyle bakım ve
korumalarını sağlıyor. Bu geçici sürede çocukların aile, yakın çevre ve toplum
ilişkilerinin düzenlenmesine yardımcı oluyor. Çocuk evleri sitesi korunma
ihtiyacı olan çocukların bakımlarını sağlıyor. Ev tipi sosyal hizmet birimleri,
çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım ve barınma ihtiyacı olan kişilere
hizmet veriyor. O nedenle, bu merkezleri yaptıranlar, yapımına destek olanlar
ve bağış yapanların da ödeyecekleri gelir vergisinde indirim yapılmalıdır.
Tabii, bu
merkezler daha çok çocuklar, kadınlar ve yaşlılar için. Peki, bu on bir yıllık
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında kadınlar, çocuklar ve yaşlılar için
neler yapıldı? Ben size bir şey söyleyeyim: Koca bir hiç. Evet, hiçbir şey
yapılmadı. Üstüne üstük, kadınlar da, çocuklar da, yaşlılar da mağdur oldu.
Çocuklardan
başlayacağım size. Türkiye’de kayıp çocuk sayısı her geçen gün artıyor. İçişleri
Bakanlığı verilerine göre 5.573 çocuktan hâlihazırda haber alınamıyor. 2012
verilerine göre kayıp çocuk sayısı 2,5 kat artmış. Peki, ben size şimdi
soruyorum: Kayıp çocuk sayısının daha da artmaması için ne gibi tedbirler
aldınız, neler yapıyorsunuz? Ben biliyorum, bunlarla uğraşacak hiç vaktiniz yok
daha mühim işleriniz var, komisyonlarda bekleyen kanunlar var. Bu kanunlarla
yolsuzlukların üstünü örtecekseniz, hırsızları koruyacaksınız, rüşvetçileri
koruyacaksınız, sizi hiçbir şekilde ilgilendirmiyor bu kayıp çocuklar. Uzmanlar
bas bas bağırıyor kayıp çocukların bulunması konusunda, ihbar gelir gelmez
Emniyet birimlerinin hızla hareket etmesi gerektiğini söylüyorlar. Peki hızlı hareket ediyorlar mı? Hiç zannetmiyorum.
Peki, sosyal
medyada çocukların tuzağa düşürülmesini engellemek için özel bir çalışma
yapıyor musunuz? Tabii ki yapıyorsunuz; İnternet’i komple yasaklıyorsunuz,
özgürlükleri kısıtlıyorsunuz! Sizin bulduğunuz yöntem bu.
Gelelim
kadınlara. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet
çok arttı. Öyle böyle değil, ciddi anlamda arttı; artış oranı yüzde 1.400.
Karşımızda kadını bile korumaktan âciz bir iktidar var. Ben size bir şey
söyleyeyim mi? 2014 yılının başladığı günden bugüne kadar 42 günde bu ülkede 23
kadın cinayete kurban gitti. Evet, tam 23 kadın öldürüldü 42 günde bu ülkede.
Kadın bas bas bağırıyor polisin, savcının, hâkimin kapısını çalıyor “Beni
koruyun” diye feryat ediyor ama sonuç yine değişmiyor. Zavallı kadınlar göz
göre göre hayatını kaybediyor ama soracak olursanız “Kadınları korumak için her
şeyi yaptık.” dersiniz. Sözde düzenlemelerle kadınlar korunmuyor beyler;
rakamlar ortada, ben sonuca bakarım düzenlemeye değil. Her konuda olduğu gibi
bu konuda da beceriksiz olduğunuzun altına da imzamı atarım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 31/12/1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5)
numaralı bendini düzenlemeyi öngören 5'inci maddesinde geçen "ve Gençlik
ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik
kamplarının" ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"ve Alevi
kültür ve inancının korunup yaşatılmasını amaçlayan her türlü kültürel mekanların, Cem evlerinin ve ziyaretgahların ve Gençlik ve
Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının”
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan
konuşacak.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Değerli milletvekilleri, aslında bu önergemiz bir ayrımcılığı yok
saymak için verilmiş fakat biz buraya ne getirirsek getirelim kabul
etmeyeceğinizi biliyoruz. Çünkü 2007’de milletvekili oldum, buraya geldim,
muhalefet olarak bugüne kadar verdiğimiz bir önergeyi kabul ettiğinizi
görmedim. Hatta bir iki defa da söyledim acaba “Allah birdir.” diye bir önerge
getirsem ne yaparsınız diye. Eminim…
ÜLKER CAN
(Eskişehir) – “Allah bir”in önergesi mi olur ya!
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Yani şaşırıp “evet” der misiniz diye tereddüt geçiriyorum.
Şimdi, buradan,
bu paket değil, poşet tasarının temel amacı… Yerel seçimlere tam kırk beş gün
kaldı arkadaşlar. Siz kırk beş gün kala büyükşehir belediye seçimlerini
yapacaksınız, güzel. Fakat büyükşehir belediyeleri seçimi yasasını,
çıkardığınız zaman Anayasa’yı ihlal etmemek için bir sene önce yasayı
çıkardınız. Sonra büyükşehir belediye meclislerinin, il özel idaresi il genel
meclislerinin yerini alması için kanun teklifi verdiniz. Şimdi de bunu dizayn ediyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? İl özel idarelerini
kapatıyorsunuz, il genel meclisini büyükşehre veriyorsunuz. Ne zaman
yapıyorsunuz? Seçime kırk beş gün kala yapıyorsunuz. Bu bir hiledir, Anayasa’yı
dolanmaktır.
Şimdi il özel
idaresinin yetkilerini, il genel meclislerinin yetkilerini büyükşehre
veriyorsunuz ama il özel idaresinin aldığı dünya kredilerini, depremle ilgili
-örneğin İstanbul, Kocaeli gibi- büyükşehir belediyelerinin aldığı kredileri
büyükşehre, belediyesine, başkanına ve meclisine teslim etmiyorsunuz.
Güvenmiyorsunuz, yani seçilmişlere güvenmiyorsunuz. Seçilmişlere güvenmediğiniz
için atadığınız valiye veriyorsunuz. Atadığınız, tayin ettiğiniz vali, seçilmiş
büyükşehir belediye başkanının başına oturacak, vesayet uygulayacak. Ben sizi
burada da anlamıyorum. Anlamakta zorluk çektiğimi lütfen bir AK PARTİ’li arkadaşım çıksın, izah etsin. Mademki valiler
büyükşehir belediye başkanlarının üstünde olacak, mademki valiler vesayeten büyükşehir belediye başkanlarının yetkilerini
kullanacak, o zaman Şanlıurfa Valisini niye istifa ettirip Şanlıurfa’ya
büyükşehir belediye başkanı yaptınız? Ee zaten adam
valiydi, zaten büyükşehir belediyesini idare ediyordu, parasını da pulunu da
vergisini de her şeyini de idare ediyordu. Sizi de anlayamıyorum, yani niye bunu
yapıyorsunuz?
Diğer bir konu,
sosyal yardımlaşma konusunu vakfa bağlayıp sözde büyükşehre bağlıyorsunuz.
Arkadaşlar, vakıfla bu işin düzenlenmeyeceğini araştırmadan yapıyorsunuz.
Gerçekten çok sakıncalı bir şey yapıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Vakıf kuruyorsunuz.
Büyükşehirlere versenize, yerel yetkilerini kullansınlar. Tanırlar onlar
insanlarını, mahallelerini, köylerini, şehirlerini, beldelerini. Niye ille
valiye bağlıyorsunuz? Burada gerçekten anlaşılmaz bir durum vardır.
Yine, dikkat
ederseniz, organize sanayi bölgeleri ve merkezleri var. Bunlar her büyükşehrin
kapsamında var. Yine afet merkezleri var. Bunlar yine deprem gören illerimizde
var. Van büyükşehir, inşallah bu dönemde Barış ve Demokrasi Partisinin olacak
ve Ağrı büyükşehir belediyesini de Allah’ın izniyle alacağız.
Sayın Sırrı Sakık aha burada. Sayın Çelebi, Patnos’a selam söyle.
Patnos’un yarısı benim akrabamdır. Bak gelirsem Patnos’a, Sırrı Bey’le
geleceğim, sizin hiç kaçacak yeriniz kalmadı.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) – Hiç merak etmeyin Patnos’u da alacağız, Van’ı da alacağız, Ağrı zaten
bizim. Güldür güldür geleceğiz.
HASİP KAPLAN
(Devamla) - İstediğiniz poşete istediğiniz kanunu, maddeyi koyun, aha geliyorum
Sırrı Sakık’la, Patnos’a geliyorum. Patnos’ta Memanilere geleceğim. Hepsi benim akrabam. Hepsiyle beraber
senin de çayını içeceğim. Sevgiler, saygılar.
Arkadaşlar, bu
poşetlerle moşetlerle demokrasi dizaynından
vazgeçin, sadede gelin. Düzgün bir seçim yasası çıkaralım. Otuz beş gün kala
olmaz bu işler. Yanlıştır, yanlış arkadaşlar.
Teşekkür ederim.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ağrı büyükşehir mi Sayın Kaplan?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – İnşallah olacak!
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) – Sayın Başkan, sataştı bize.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Sakık’a sataştı, sana değil.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 5. maddesinin sonundaki “gençlik ve izcilik kamplarının”
ifadesinin önüne “Tüm” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AVRUPA BİRLİĞİ
BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işık konuşacak.
Buyurun Sayın
Işık.(CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK
(Erzincan) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ben 5’inci
madde üzerinde söz aldım ama bugün Erzincan’ımızın kurtuluş yıl dönümü olduğu
için Erzincan’ın kurtuluşu hakkında konuşma yapacağım.
Erzincan’ımızın,
can Erzincan’ımızın 96’ncı yıl dönümünü kutluyoruz. Tabii, Meclisteki
çalışmalardan dolayı, benim de görevli olmamdan dolayı, aralarında olamadım, bu
üzüntüyü de bildirmek istiyorum.
Erzincan 13 Şubat
1918 yılında düşman işgalinden kurtarıldı. Erzincan düşman işgalinden
kurtarıldıktan sonra… Tabii, Erzincan dediğimiz zaman aklımıza ilk önce gelen
şey, ne yazık ki, depremler. Özellikle 39 depremi ki dünya tarihine en şiddetli
depremlerden bir tanesi olarak geçmiştir, 37 binden fazla canımızı kaybettik o
zaman. Daha sonra 92 depreminde resmî rakamlara göre 653 kişi hayatını
kaybetti. Hayatını kaybeden tüm canlarımıza burada tekrar Allah’tan rahmet
diliyorum.
Erzincan deyince
aklımıza deprem geliyor ama Erzincan’ın başka şeylerinin de gelmesi lazım. Erzincan Doğu Anadolu Bölgesi’nin en şirin şehirlerinden bir
tanesi, hatta birincisi. Özellikle “etrafı dağlık, ortası bağlık”
dediğimiz, suyuyla, peyniriyle… Tulum peyniri ki Türkiye’de nam yapmış bir peynir
ama şu anda ne yazık ki bitmek üzere çünkü hayvancılık…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Şavaklar…
MUHARREM IŞIK
(Devamla) – Şavakların yetiştirdiği… İşte, Mevlüt Ağabeyimin çok iyi bildiği Kemaliye’si, Eğin’iyle ve
diğer bütün bölgeleriyle çok güzel bir şehrimiz.
Erzincan’da bir Girlevik Şelalemiz var, Çağlayan beldemizde; dünyadaki en
güzel şelalelerden bir tanesi ama ne yazık ki şu anda HES yüzünden su akmadığı
günler oluyor, çok az su bırakılıyor ve o güzellik yok olmak üzere.
Ekşisu mesire alanımız
var. Bu Ekşisu mesire alanımızda maden suyumuz
Türkiye’deki en kaliteli maden suyu olarak görülmekte ama ne yazık ki yıllardır
işletemediler, işletilememesi yüzünden maden suyumuzu Türkiye’de marka
yapamadık. Kızılay, sağ olsun, orada tesis kurmak istedi ama asıl maden suyunun
çıktığı yer de ne yazık ki verilmedi, daha aşağıda sondaj vurarak çıkarıldı.
Orada şu anda maden suyu işletmesi yapılıyor ama ilginçtir, CANPİ vardı bizim,
tavuk entegre tesislerimiz; bu CANPİ bizim de
olurumuzla -biz de kabul ettik- Et Balık Kurumuna iz bedeline verildi, üç
senedir yapılmasını bekliyoruz, bu sene çalışmalar var ama bu Kızılayın Erzincan’da kurup günde ortalama 80 kamyon maden
suyu göndereceği tesiste şu anda bir sürü engeller çıkarıldı, yapılması için.
Şu anda da o tesisler bedava verilirken hiç ses çıkarmayanlar Özel İdareden
parasını almak için uğraşıyor.
Tabii, burada
spordan bahsedildi, Mevlüt Bey spor liglerine verilen
paralardan bahsetti. Erzincanspor’umuz vardı bir
zamanlar, neredeyse Birinci Lig’e çıkacaktı ama şu anda kümelerin en alt
kümesinde, ismini de bilmiyoruz artık küme de kalmadı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Amatör ligde.
MUHARREM IŞIK
(Devamla) – Amatörün de altında. Erzincan’da bir Refahiyespor…
Refahiyespor da bizim spor takımımız, ona bir şey
demiyoruz ama Erzincan’ın tesisleri Refahiyespor’a
verilmek için ne yazık ki Erzincan’ın borçları görülmezden geliyor, Erzincanspor’a her türlü oyunlar oynanıyor. Refahiyespor’umuz da bizim, Erzincanspor’umuz
da bizim; bunun durması gerekiyor, buna yardım yapılması gerekiyor diye
düşünüyoruz.
Tabii, Erzincan
deyince, tulum peynirini söyledim, bizim fasulyemiz var, “lövlez”
dediğimiz, kuru fasulyemiz Türkiye’de bir numara ama ne yazık ki tarım ve
hayvancılık bittiği için Erzincan’ımız bundan zorlanıyor. Şimdi, Çorumlular
kızmasın ama Çorum leblebisi değil, Erzincan leblebisi en güzel leblebimiz ama
nohut ekemediğimiz için Erzincan’da, bunun adı duyulmuyor. Şeker pancarımız şu
anda ne yazık ki kötü durumda.
Erzincan’ı
kurtardık, çok güzel, kurtuluşunu kutluyoruz ama inanın ki -bunu çok ciddi söylüyorum- özellikle bol bol
yapılan TOKİ’ler yüzünden Erzincan çok daraldı. Erzincan’da artık insanlar eve
girdiği için –geliri belli bir miktar zaten- TOKİ’lerden dolayı müthiş bir
daralma var. İnşaat sektörü açılmış, insanlar evler yapmışlar. Ha, deprem
konusunda şunu söyleyeyim: Erzincan şu anda Türkiye’nin en sağlam ilidir.
Deprem bakımından fay hattındadır, tehlikelidir ama inşaat bakımından,
sağlamlık bakımından Erzincan’ımız en sağlam illerdendir. Erzincan’ımıza gelmek
isteyen herkes gelsin, deprem konusunda hiç korkmalarına gerek yok. Bugün
İstanbul’da tedirginlik yaşayanlar buyursunlar Erzincan’a gelsinler. (CHP
sıralarından alkışlar) Diğer tarafta yaşayanlar buyursun gelsinler. Sağlamlık
konusunda bir şeyimiz yok ama Erzincan ekonomik olarak zor durumda. Erzincan’a
bu konuda asıl destek vermemiz gerekiyor.
17 Şubat 1918
Tercan ilçemizin kurtuluş yıl dönümü, onu da kutluyorum. Tercan
ilçemizin Mama Hatun Türbesi, Kötür Köprüsü, Pekeriç Kalesi, Abrenk Kilisesi, Kefrenci Tapınağı, Ağ Baba Türbesi ve Höbek
Baba Yaylası meşhur yerlerimizden ama ne yazık ki tabii, turizm olarak bir
değerlendirme içinde fazla bilinmiyor ama şunu söylüyorum: Erzincanlı, can
Erzincanlı olmaktan her zaman gurur duyduk ve Türkiye’ye, herkese selamlarımı,
saygılarımı sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Işık.
Cumhuriyet Halk
Partisinin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
6’ncı maddede iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Lütfü Türkkan Oktay Vural
Konya Kocaeli İzmir
Reşat
Doğru Mehmet
Günal
Tokat Antalya
"MADDE 6- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin "Ortak
Hükümler" başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (11) numaralı bendine
"Milli Eğitim Uzman Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor
Denetçi Yardımcıları," ibaresi; "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzman
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzman
Yardımcıları," ibaresi ve aynı bende "Milli Eğitim Uzmanlığına ve
Milli Eğitim Denetçiliğine," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik
ve Spor Denetçiliğine" ibaresi; "Afet ve Acil Durum Yönetimi
Uzmanlığına," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma
Uzmanlığına" ibaresi eklenmiştir.
b) 152 nci maddesinin
"II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı"
bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor
Denetçi Yardımcıları," ibaresi; (ğ) bendinde yer alan "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil
Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
c) Eki (I) sayılı Ek
Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (h)
bendinde yer alan "Defterdarlık uzmanları" ibaresi çıkarılmış ve (g)
bendine "Defterdarlık uzmanları" ibaresi eklenmiş; aynı (g) bendine
"Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri," ibaresinden sonra gelmek
üzere "Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi ve aynı bende "Afet
ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere
"Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
ç) Eki (IV)
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine "Enerji ve
Tabii Kaynaklar Denetçileri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik
ve Spor Denetçileri" ibaresi eklenmiştir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ali
Sarıbaş Vahap
Seçer
İstanbul
Çanakkale Mersin
Mustafa Moroğlu İzzet
Çetin Mehmet Ali
Susam
İzmir
Ankara İzmir
"MADDE 6- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı
bölümünün (a) fıkrasının (11) numaralı bendine "Milli Eğitim Uzman
Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi;
"Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları" ibaresinden sonra
gelmek üzere "Sivil Savunma Uzman Yardımcıları;"
ve "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanlığına," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanlığına" ile aynı bende "Milli
Eğitim Uzmanlığına ve Milli Eğitim Denetçiliğine," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçiliğine" ibaresi eklenmiştir.
b) 152 nci maddesinin
"II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı"
bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor
Denetçi Yardımcıları," ibaresi ile (ğ) bendinde yer alan "Afet ve
Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil
Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
c) Eki (I) sayılı
Ek Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün
(g) bendine "Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri," ibaresinden
sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi ile aynı
bende "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra
gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
ç) Eki (IV)
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine "Enerji ve
Tabii Kaynaklar Denetçileri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik
ve Spor Denetçileri" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Mehmet Ali Susam…
BAŞKAN – İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle sivil
savunma uzmanlarının yaşadıkları sorunlara daha sahip çıkılması, onların
sorunlarının çözümü konusunda bu torba kanunla onların hak ve menfaatlerinin
korunması doğrultusunda Parlamentonun duyarlı olup katkı vermesini arzu
ediyoruz. Sivil savunma uzmanları… Bildiğiniz gibi, bu önemli konuda hayati
tehlikeleri de göze alarak yapılan bu çalışmalarda onlara verilecek her türlü
desteğin, ülkemizde çalışma koşullarının ağırlığı içerisinde her türlü
fedakârlığı yapan tüm çalışanlarda olduğu gibi onlarda da önemli olduğunun
altını çizmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu vesileyle ülkemizde çalışanların önemli sorunları olduğu açık,
hem çalışma koşullarından kaynaklanan hem ücretten kaynaklanan koşullar giderek
ülkede çalışanların ağır yüklerle karşı karşıya olduğu, aldığı ücretlerin ve bu
ücretlerle yaşamalarının zorlukları çok açık.
Ama, bütün bunlarla
birlikte ayrı bir konunun da altını çizmek istiyorum bugün. Bu Parlamentonun
dikkat etmesi gereken önemli konulardan bir tanesi de atanamayan
öğretmenlerdir. Türkiye'nin bugün en önemli konularından biri, bilgi ve
teknoloji çağında bilgiyi ve teknolojiyi yakalayıp o bilgi ve teknolojiyle en
iyi şekilde dünyanın gelişmesine ayak uydurabilmektir. Peki, bilgi ve teknoloji
çağında bunu neyle yapacağız? En iyi şey, bilgiyi çocukların çocukluğundan
başlayarak insanlara aktaran öğretmenler aracılığıyla yapacağız. Bugün,
ülkemizde 350 bine yakın atanamayan öğretmenin olması gerçekten çok düşündürücü
bir konudur. Kaynaklarımızın tümünü öncelikli olarak eğitime ve eğitimi öğreten
öğretmenlere ayırmamız gerektiği çok açıktır.
Değerli
arkadaşlar, atanamayan öğretmenlerin dramlarını açın, İnternet sitelerinde
görün. O dramlar hem yürek burkmakta hem bu ülkenin gelişim çizgisini ileri
noktaya taşıyacak bu arkadaşlarımıza yapmış olduğumuz haksızlığı bir kez daha
gözler önüne sermektedir. Öğretmen olmuş, fizik öğretmek, kimya öğretmek,
matematik öğretmek, felsefe öğretmek için kendini hazırlamış bu genç insanlar
yıllarca atanamayan öğretmen olmanın bunalımını yaşamakta, kimisi intihar
etmekte, kimisi yakalandığı hastalıktan ölüm döşeğinde beklemekte, kimisi de
atanamadan ölmektedir.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin en büyük değeri genç, eğitilmiş insan kaynağıdır. Bu
insan kaynağını bu hâlde bırakmak, onları ailesinin, nişanlısının veya
babasının, anasının karşısında boynu bükük yaşamasına kendi kaderiymiş gibi
terk etmek bu ülkeyi yöneten insanların en büyük ayıplarından bir tanesidir.
Atanamayan
öğretmenlerin taleplerini dikkate almak zorundayız. O insanlar yıllarca bu
ülkede işe yaramak, eğitim ve öğretimde katkı koyabilmek için hem ailelerinin
desteğini hem kendilerinin en güzel yıllarını eğitime vermişler. Ama bugün
çöpçülükten diğer her buldukları işe gidebilir noktaya gelmişler, bu
öğretmenler çok ucuz iş gücü olarak, ek dersler vererek yaşamlarını devam
ettirmek zorunda kalmışlar ama çok büyük çoğunluğu atanamamış öğretmen olarak
toplumda kendisine kız verilmeyen, kendisine yanlış gözle bakılan genç nüfus
olarak önümüzde durmaktadırlar.
Vicdanlarınıza
sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin öğretmen kadrosunu
değerlendirmemesi ve atamaması, o insanları işsiz bırakması hem gelecek
kuşaklara yapılmış ihanettir hem bu insanların bugün yaşadıkları dramda sessiz
kalmanın vicdanlarda yarattığı büyük bir ızdıraptır.
Bu nedenle, bu
torba yasada, bir kez daha, atanamayan öğretmenlerin sorunlarının çözülmesinde
tüm Parlamentoyu harekete geçmeye davet ediyor, huzurlarınızı saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sivil savunma uzmanları dışarıda sizi bekliyor Sayın
Bilgiç.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Ben nötr
kaldım Sayın Aslanoğlu, orada oturuyor olsaydım kaldırırdım elimi.
BAŞKAN – Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfü
Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları
“MADDE 6 – 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler”
başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (11) numaralı bendine “Milli Eğitim Uzman
Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi Yardımcıları,” ibaresinden sonra gelmek
üzere “Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları,” ibaresi; “Afet ve Acil Durum
Yönetimi Uzman Yardımcıları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Sivil Savunma
Uzman Yardımcıları,” ibaresi ve aynı bende “Milli Eğitim Uzmanlığına ve Milli
Eğitim Denetçiliğine,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Gençlik ve Spor
Denetçiliğine” ibaresi; “Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanlığına,” ibaresinden
sonra gelmek üzere “Sivil Savunma Uzmanlığına” ibaresi eklenmiştir.
b) 152 nci maddesinin
"II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı"
bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi
Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor
Denetçi Yardımcıları," ibaresi; (ğ) bendinde yer alan "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil
Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.
c) Eki (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “I-Genel İdare Hizmetleri
Sınıfı” bölümünün (h) bendinde yer alan “Defterdarlık uzmanları” ibaresi
çıkarılmış ve (g) bendine “Defterdarlık uzmanları” ibaresi eklenmiş; aynı (g)
bendine “Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri,” ibaresinden sonra gelmek
üzere “Gençlik ve Spor Denetçileri” ibaresi ve aynı bende “Afet ve Acil Durum
Yönetimi Uzmanları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Sivil Savunma Uzmanları”
ibaresi eklenmiştir.
ç) Eki (IV)
sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine “Enerji ve Tabii
Kaynaklar Denetçileri” ibaresinden sonra gelmek üzere “Gençlik ve Spor
Denetçileri” ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, önergemizde kamu personel rejiminde yaratmış olduğunuz garabetin
sadece bir maddesini düzeltmek üzere önerge verdik. Sayın Başkan, Sayın Bakan,
AFAD Başkanımız biliyorlar, Komisyonda bunları gündeme getirdik ama her nedense
böyle bir şey söylediğimiz zaman “Biz bununla ilgili çalışıyoruz, sonra
bakarız.” gibi bir gerekçe geliyor. Bu adaletsizliğe siz çıkarmış olduğunuz
kanun hükmünde kararnamelerle bütün bakanlıkların personel yapılarını
değiştirerek neden oldunuz. Onun için bu sorun her kanunun ekinde geliyor. Her
kanunun ekine bir düzenleme koyuyorsunuz “Filancaları görevden almak üzere.”
diye ve bundan sonra da istediğimizi atar, istediğimizi atamayız gibi bir sonuç
ortaya çıkıyor. Burada arkadaşlarımız yukarıda geldiler, dernek temsilcileri
durumlarını anlattılar, sivil savunma uzmanları bu AFAD dediğimiz kurum
çıkmadan önce bu işi yapan kişiler. Senelerdir o bakanlık içerisinde, bu kurum
içerisinde arkadaşlarımız bunu gerçekleştirdiler, gerçek anlamda da bütün
kurumlarda şu anda kurumlar bazında onlar bu işleri yapıyorlar. Dolayısıyla
burada bir hakkın teslimi için bu önergeyi verdik ve ilgili maddelerde özlük
haklarının düzelmesi için, eşitsizliğin giderilmesi için, sivil savunma uzmanı
ve yardımcıların da ilgili yerlere eklenmesi gerekir.
Değerli
arkadaşlar, bu adaletsizlik uzun süredir devam eden, sadece sivil savunma
uzmanlarıyla da ilgili olmayan bir şey ama burada sivil savunma hizmetleri
savaş, seferberlik, acil durum hizmetlerinin yanı sıra bütün bunların
koordinasyonu amacıyla yapılan ve bunların koordinasyonunu sağlayan bir
müessese. Eğer bu hizmeti yapan arkadaşlarımızın emsali oldukları diğer
çalışanlarla aynı haklardan yararlanamamaları adaletsizliği giderilmezse bu
sürüncemede kalacak ve ciddi mağduriyet devam edecektir çünkü aynı işi yapıp
hatta daha fazla iş yapıp, daha önemli işler yapıp benzerlerinden daha düşük
maaşla çalışmak ciddi anlamda kul hakkının yenmesi anlamına geliyor. Defalarca
söylediğimiz bu hususun bu önergeyle düzeltilebilmesi lazım çünkü bunlarla
ilgili çıkarılan 2010 yılındaki yönetmelikte çalışma usul ve esaslarına ilişkin
yönetmelikte bu uzmanların şube müdürü görev, yetki ve sorumluluklarına sahip
olduğu belirtilmiş ama aldıkları maaşın ve özlük haklarının hiç şube müdürüyle
uzaktan yakından alakası yok. Onun için burada bunun düzeltilmesi gerektiğini
düşünüyoruz. İnşallah bunu dikkate alırsınız diyoruz ama defalarca yukarıda da,
burada da dikkate alınmadı.
Sayın Bilgiç
bakıyor. “Arada bir formül bulun Genel Kurula kadar.” dedik, herhâlde her türlü
formülü bulup birtakım hesaplamaları yapabilen arkadaşlarımız nedense bu
çalışanlara gelince yapamıyor.
Burada bakın,
önümüzdeki hafta Vergi Haftası geliyor. Bu vergileri toplayan, bu harcamaları,
çarçur ettiğimiz paraları toplayan maliyecilerin de aynı sorunları var, burada
onların da sıkıntıları var. Geldiler, ilk defa Maliyenin yöneticileri eylem
yaptılar, normal çalışan sendikalarının dışında kendileri eylem yaptılar. Aynı
şekilde, benzer şekilde orada da çalışma barışını bozan ve meslek sınıfı olarak
birtakım çalışmaları farklı olmasına rağmen, statüleri farklı olduğu için aynı
haklardan yararlanamayan Maliye Bakanlığı mensupları da var.
Bu vesileyle
defalarca söylemiş olduğum şeyi tekraren size hatırlatmak istiyorum: Sayın
Bakan, siz geldiniz, hayırlı olsun, yeni Bakanımız olarak. Kamu
personel rejiminin kökten değişmesi lazım. Böyle her gün, her kuruma,
her kanunun ekine “Filancayı da şuraya koyalım, falancaya da daire başkanlığı
verelim.” gibi bir şey olmaz. Bakın, on birinci yılınız doldu, tek başına
iktidarsınız. Buradan zorlamayla ne kanunları geçirdiniz, gelin, şunları da
geçirelim, burada bir şey yok. Bir komisyon kurun, bir çalışma grubu kurun,
bizler de katkı verelim yapıcı, yol gösterici bir şekilde, bu kamu çalışanları
personeli rejimini -tabii ki siz hiç toplamıyorsunuz ama- kamu çalışanlarının
sendikalarıyla beraber, temsilcileriyle beraber oturalım ve hepsinin bir
ayarını koyalım. Her kanunun ekine bunu koymaktan artık vazgeçin, yeni statüler
belirlemekten vazgeçin. “Eşit işe eşit ücret.” diyorsunuz ama maalesef statü
farklılığından dolayı, tam tersine, fazla iş yapanlar bile daha az ücret
alıyorlar.
Bu adaletsizliğin
sorumluluğu size aittir diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
7’nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan
546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 7'inci maddesinin 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 104' üncü maddesinin (F) fıkrasının da aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi;
“f) 4B/4C olarak çalışan personelin yaş sınırı olmadan en az %70
oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun veya bakmakla yükümlü
olduğu yaşlı kişinin hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak evli
olmayıp yada evli olup eşlerden birinin kullanılması
kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar mazeret izni
verilir.”
Pervin Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Bengi
Yıldız Hasip Kaplan
Batman Şırnak
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 7. maddesindeki % 70 oranının %
50 ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Ali Balbay Mahmut
Tanal
İstanbul İzmir İstanbul
Haydar Akar Aytuğ Atıcı Uğur Bayraktutan
Kocaeli Mersin Artvin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 7 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Ali Öz Mehmet Günal Alim
Işık
Mersin Antalya Kütahya
Madde 7- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“ Madde 104 –
A) Kadın memura;
doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra yirmidört hafta
olmak üzere toplam otuziki hafta süreyle analık izni
verilir. Çoğul gebelik durumunda, doğum öncesi sekiz haftalık analık izni
süresine dört hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta
öncesine kadar sağlık durumunun çalışmaya uygun olduğunu tabip raporuyla
belgeleyen kadın memur, isteği hâlinde doğumdan önceki üç haftaya kadar
kurumunda çalışabilir. Bu durumda, doğum öncesinde bu rapora dayanarak fiilen
çalıştığı süreler doğum sonrası analık izni süresine eklenir. Doğumun erken
gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin kullanılamayan bölümü de
doğum sonrası analık izni süresine ilave edilir. Doğumda veya doğum sonrasında
analık izni kullanılırken annenin ölümü hâlinde, isteği üzerine memur olan
babaya anne için öngörülen süre kadar izin verilir.
B) Memura, eşinin
doğum yapması hâlinde, isteği üzerine on gün babalık izni; kendisinin veya
çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba
ve kardeşinin ölümü hâllerinde isteği üzerine on gün izin verilir.
C) (A) ve (B)
fıkralarında belirtilen hâller dışında, merkezde atamaya yetkili amir, ilde
vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında diplomatik misyon
şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir yıl içinde toptan veya
bölümler hâlinde, mazeretleri sebebiyle memurlara on gün izin verilebilir.
Zaruret hâlinde aynı usûlle on gün daha mazeret izni
verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık izinden düşülür.
D) Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum
sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde birbuçuk saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler
arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın memurun tercihi
esastır.
E) Memurlara; en az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen
hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde
60 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması halinde hastalık raporuna
dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir
yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar, eşlerin boşanmış olması
durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir.
F) Memurlara, evli olmayıp veya evli olup eşlerden her birinin en
az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun
hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece
biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler
halinde on güne kadar on güne kadar, eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun
vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir.
G) Yıllık izin ve
mazeret izinleri sırasında fiili çalışmaya bağlı her türlü ödemeler hariç malî
haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz."
BAŞKAN – Okutulan
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Vural, kim konuşacak acaba?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Akçay.
BAŞKAN – Manisa
Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacak.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7’nci maddede verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde kadın
memurların doğumdan sonraki analık izni süresi sekiz haftadan yirmi dört
haftaya çıkartılıyor ve kadın memurların toplam analık izni süresi on altı
haftadan otuz iki haftaya, çoğul gebeliklerde doğum öncesi analık izni süresi
on haftadan on iki haftaya çıkartılmaktadır. Bu değişiklikle beraber bu
önergeyi verdik.
Değerli
milletvekilleri, artık, Türkiye’nin yeniden bir muhasebeye, yeniden bir
muhakemeye ve arınmaya ihtiyacı vardır. Bu, 76 milyonun toplumsal bir aciliyeti hâline gelmiştir. Tabii ki bu aciliyet
öncelikle iktidardan ve iktidar sahiplerinden başlar.
Hatırlar mısınız
değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan uzun yıllardır hep Şeyh Edebali’nin
Osmangazi’ye nasihatini tekrarlardı, sizlere ve topluma bu nasihati aktarırdı.
Son yıllarda görüyoruz ki bu nasihatten hiç söz edilmez oldu ve Şeyh Edebali
unutuldu. Onun nasihatini bu kürsüden tekrarlamak istemiyorum, hepiniz
rahatlıkla bulabilirsiniz. Öfkenin bir belagat sanatı olmadığını, kendisine
emanet edilen iktidar gücünün nasıl kullanılacağı konusunda engin nasihatler,
herkes için geçerli olan bu tavsiye ve nasihatleri tekrar bu kürsüden hatırlamamızda
ve hatırlatmamızda büyük fayda görüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni yerel seçim kampanyasında
belediye başkan adaylarına tavsiye ettiği kitapları ve sinemaları gördüm ve
dikkatimi çekti; mesela, Baba filmini tavsiye ediyor, bir de romanı var Mario Puzo’nun…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Mafya babası…
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – …Mafya babasının hayatını… Ben size o zaman Al Capone’u
tavsiye edeyim, bir de Al Capone’u okuyun belki tecrübe ve
birikim de artabilir ve Turgenyev’in…
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Siz onunla mı artırdınız?
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – Senin zaten başka işin yok
laf atmaktan başka. Bu kürsülerden sen zaten konuşamazsın.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Onunla mı artırdınız?
BAŞKAN – Lütfen…
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – “Anneler ve Kızları” da var. Aileler, anneler babalar, çocukları
suç işlemesin diye onlara siper olurlar, suç işlemesine mâni olurlar fakat
görüyoruz ki iktidar sahipleri, analı babalı, âdeta enişteli
bacanaklı cümbür cemaat bir suç ortaklığı içerisinde.
Bunları, bu tavsiyeleri mutlaka hatırlatmamızda büyük fayda var. “Babalar ve
Oğullar” kitabını Turgenyev’in de okumakta fayda var.
Bir de özellikle Gulyabani’yi okumakta büyük fayda
var Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın. Hani “Haşhaşi”
diyorlar ya “Paralel yapı” ve birtakım korku ortamı yaratarak. Biliyorsunuz, Gulyabani’de, bir hortlak korkusuyla bir konağa musallat
olan bu gulyabani konağın sahiplerini ve sakinlerini kaçırtarak konağa sahip
olmaya çalışıyor.
Bir de İnternet
yasakları geldi. Orada da Aziz Nesin’in Fil Hamdi kitabında Mucize Aynalar
hikâyesi var değerli arkadaşlar. Tabii, ben bunları tavsiye ederken, yanlış
anlaşılmasın, sadece iktidara tavsiye ediyor da değilim; bu hepimize, tüm
topluma, bütün siyasilere hatırlatmak istediğim hususlar. Bu
Mucize Aynalar’ı mutlaka okumak gerekir değerli
arkadaşlar, son derece aktüel, 1960’lı yıllarda yazılmış bir hikâyenin çok
ilginç bir şekilde nasıl günümüzle alakalandırılabileceğini pekâlâ görüyoruz ve
son olarak değerli arkadaşlar, Yusuf Has Hacib’in
Kutadgu Bilig’ini hatırlatmak istiyorum ve diyorum ki hakana hazinedarın nasıl
biri olması gerektiğini şu şekilde ifade ediyor: “Tam dürüst, güvenli, doğru
olmalı, kaygı duyulmadan hizmet yapmalı, çok mal görüp gözü doymuş olmalı. Kendisi
Tanrı’dan yine korkmalı, helal ve haramı ayırt etmeli, yakışır, yakışmaz seçip
bilmeli, gözü tok kişiler malın ellemez, dürüst kişi kendin hiç lekelemez,
küçükken görmüşse altın gümüşü, onun fazla olmaz aç gözlülüğü.”
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 7. maddesindeki % 70 oranının % 50 ye, 10 günlük sürenin 15 gün
olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Uğur
Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Uğur Bayraktutan…
BAŞKAN – Artvin
Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan konuşacak önerge
üzerinde.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7’nci madde üzerinde verilen
önerge üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
7 ve 8’inci madde
aynı olduğu için 8’inci maddede ayrıntılı bu konudaki önergemi belirteceğim ama
önce başka konuları söyleyeceğim.
Sayın
milletvekilleri bakın, biraz önce, birkaç saat evvel Çankaya kapısı önünde uzun
tutukluluğa ilişkin bir gösteri yapılıyor. O gösteri nedeniyle polis aşırı
şiddet kullanıyor. Bunların içerisinde de bir tane oğlumuz var, Recai Altıntaş,
buradan ismini de söylüyorum, yine bir kız çocuğumuz şu anda İbni Sina Hastanesinde yatıyor. Kafasına kask vurulmuş
polis tarafından, diğerine ise gaz fişeği atılmış. 2 çocuğun hâlini de
görmenizi isterim. Yani düşmana bu muamele yapılmaz. Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bunu kınadığımı ifade etmek istiyorum. İnsanların toplantı gösteri
yürüyüşlerindeki demokratik hakkına bu şekilde aşırı şiddet kullanan kişileri
de kınıyorum Türkiye Büyük Millet Meclisinden.
Değerli arkadaşlarım,
şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, ben, buradan, Meclisten her zaman, her
çıktığım zaman dedim ki… Hani diyordunuz ya, yolsuzluk nedir, ne yolsuzluktur
diye? Artvin Cerattepe’yi Meclise ezberlettirdim
değerli arkadaşlarım.
Bakın, Artvin Cerattepe’de bir ihale yapıldı. “Bu ihaleyi kimlerin
alacağını daha önceden tespit edeceğim.” diye dedim. “Bu ihale bir firmayı
tarif ediyor.” diye söyledim değerli arkadaşlarım. İhalede “Bu ihaleyi
alabilmek için yurt içinde 10 bin ton metal bakır üretecek tesise sahip
olunması gerekir.” diye söylendi. Bakana sordum ki “Bu tesise sahip olan
Türkiye’de kaç tane firma vardır?” diye ihaleden evvel. AKP’li milletvekili
arkadaşlar, lütfen dikkatle dinleyin. Bana dedi ki Sayın Bakan, altında
imzayla: “Bir tane firma vardır.” “Bunu tespit ettireceğim.” dedim. İhaleye
girildi, ihaleyi o firma almadı. Artvin iyi dinlesin. İhale mihale
yoktur. Bu pisliktir arkadaşlarım.
Değerli
milletvekilleri, pisliktir, ihale mihale diye bir şey
yoktur. Bu ihaleyi Sayın Enerji Bakanı iyi biliyor. İhale pisliktir. Bakın,
ihale filan diye demiyorum değerli arkadaşlarım. Neden? Gelinen nokta sonucunda
ihaleyi başka bir firma aldı. Sayın Bakan dedi ki: “Hayır, ihaleyi o almadı,
bak Artvin milletvekili yanıldı.” Ortaya çıkan sonuç karşısında dedim ki:
“Bakalım ne olacağız?” Aradan bir zaman geçti, ihaleyi alan firma, benim demiş
olduğum ilk firmaya rödövans sözleşmesiyle ihaleyi
devretti değerli arkadaşlarım. Bana da adam gönderdiler, Artvin milletvekili
olarak bana adam gönderdi firma sahipleri: “Bu işin üzerine gitme, kapat bu
işi.” Kardeşleri geldi, kendileri geldi, benim büroma geldi. Gelenler kimlerdir
biliyor musunuz? Sabah, ATV fezlekesindeki iş adamları değerli arkadaşlarım.
Bak, biri birine
diyor ki, gelinen noktada sadece birini söyleyeceğim, “Biz de o kadar keriz değiliz.” Çok özür dilerim. “Verilmesi gerekiyor ki
veriyoruz. O parayı yolda bulmuyoruz.” diyor.
Şimdi, ben
buradan söylüyorum. Bakın, Artvin’deki yerel gazetedeki ilanı gösteriyorum.
Artvin Cerattepe ihalesi gazete başlığını okuyorum:
“Özaltın Cerattepe’yi resmen Eti Bakıra kiraladı.”
Değerli
arkadaşlarım, bu firmaların sahipleri kim sizce? İhale mihale
yok değerli arkadaşlarım. Bu firmaların sahipleri kim? Yalandan bir sözleşme
yapıldı, ihale paket ihale olarak birine verildi, ben Artvin Milletvekili
olarak kıyamet kopartınca, “Bunu noterlikten tespit edeceğim.” deyince ihaleyi
ikinci kişiye verdiler. O adamın elinde tesis yok, bu ihaleyi yapabilecek, bu
madeni işletebilecek tesisi yok değerli arkadaşlarım. Samsun’da böyle bir tesis
var. Enerji Bakanına söyledim, dedi ki: “Ya, olur mu, o da bir tesis kursun.”
Araştırdım değerli arkadaşlarım, 5,5 milyar dolar o tesisi kurmak. Burada
yolsuzluk var. Bunun nereye kadar gittiğini biliyorum. Buradaki firmaların
kimlerle ortak olduklarını da biliyorum değerli arkadaşlarım, onları da ispat
edeceğiz bakın söylüyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Kimlere gittiğini, bu
işin kime gittiğini ben biliyorum. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Bana
diyorlar ki: “Bu işin üzerine gitme. Senin boyun yetmez bu işin üzerine.” Bütün
Artvin halkına, bütün Türkiye'ye sesleniyorum: Cerattepe’de
ihale diye bir şey yoktur. Cerattepe’de bir maden
kıyımının ötesinde Artvin’in ırzına geçmek vardır değerli arkadaşlarım. Buna
müsaade etmeyeceğiz, bunu bilin. Buna müsaade etmeyeceğiz, bize bedeli ne
olursa olsun müsaade etmeyeceğiz. Bize bedeli ne olursa olsun müsaade
etmeyeceğiz. Çünkü burada İhale Kanunu, eşitlik ilkesi, her şey ihlal
edilmiştir değerli arkadaşlarım, her şey ihale edilmiştir, her şey ihale edilmiştir.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Süreyi geçirmeden müracaat et.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) – Bakın, buna ilişkin suç duyurusunda da bulundum, bunu da bilin,
Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda da bulundum. Şimdi, ben Sabah-ATV
yolsuzluğundaki o iş adamlarının birbirleriyle konuşmalarını anlayınca olayın
ne kadar büyük olduğunu gördüm değerli arkadaşlarım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Çete, çete…
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) - O 630 milyon dolarlık havuza para yatıranlar, onların kim olduğu
şimdi ortaya çıkınca daha yargı sonucunu beklemeden Artvin Milletvekili olarak
benim haklı çıktığım ortaya çıktı. Önümüzdeki dönemde kimlerin Yüce Divanda
yargılanacağını, kimlerin savcılar ve hâkimler önünde ifade vereceğini hep
beraber göreceğiz.
Buradan Artvin
halkını, bütün Türkiye'yi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bayraktutan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.01
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 19.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Dokuzuncu
Oturumunu açıyorum.
7’nci madde
üzerinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve
arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler…
Etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 7'inci maddesinin 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 104' üncü maddesinin (F) fıkrasının da aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi;
“f) 4B/4C olarak
çalışan personelin yaş sınırı olmadan en az %70 oranında engelli veya süreğen
hastalığı olan çocuğunun veya bakmakla yükümlü olduğu yaşlı kişinin
hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak evli olmayıp yada evli olup eşlerden birinin kullanılması kaydıyla bir
yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar mazeret izni verilir.”
Erol
Dora (Mardin) ve arkadaşları
BAŞKAN –Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun.
EROL DORA
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı bazı
kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 7’nci maddesi üzerine
Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddeyle;
"Memurlara, en az yüzde 70 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan
çocuğunun hastalanması halinde, hastalık raporuna dayalı olarak, ana veya
babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan
veya bölümler halinde on güne kadar mazeret izni verilir." şeklinde bir
düzenlemeye gidilmesi öngörülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, engellilik, bireyin doğumundan ölümüne kadar, gerek kendisinin
ve gerek yakın çevresinin gündelik yaşamını çeşitli açılardan zorlaştıran ve
bağımlı kılan bir durum niteliğindedir. Dolayısıyla engelli bireyin, diğer
bireylere oranla sağlık kontrollerinin daha sık yapılması gerekliliği altı
çizilmesi gereken bir gerçekliktir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu gerekçeden hareketle hazırlanan kanun teklifinin bir çok açıdan eleştirilebilecek yönü bulunmaktadır. Kanun
teklifinin yüzeysel, eşitlik ilkesine aykırı, ayrımcı, yaşanan problemi çözme
yeterliliğinden uzak bir anlayışla hazırlandığı aşikârdır. Şöyle ki: Öncelikle,
teklif edilen kanun maddesinin sadece memur çocuklarını kapsıyor olması, gerek
çalışanlar açısından, gerekse engelli bireyler açısından eşitlik ilkesine
aykırıdır. 4/B ve 4/C statüsünde çalışan anne babaların kanundan faydalanamıyor
olması mağduriyetlere sebep olacak ve bu aileler ile engelli çocuklarının
dezavantajlı durumlarını kalıcı hâle getirecektir. Her biri bu ülke yurttaşı
olan engelli çocukların anne-babalarının meslekleri üzerinden ayrımcılığa tabi
tutulmaları, tarafımızca kabul edilemez.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin ikinci önemli eksikliği ailelerde yaşayan
sadece 1 engelli çocuğu esas alıyor olmasıdır. Oysa, bilinmektedir ki, bir çok aile birden fazla
engelli çocuğa sahip bulunmaktadır. Bu eksikliğin kanun teklifinde düzeltilmesi
gerekmektedir.
Düşünün ki, bir
anne-babanın 1 tane
engelli çocuğu bulunmaktadır. Bu anne-baba, engelli çocuğunun sağlık
sorunlarıyla ilgili yılda on günlük bir mazeret izni alabilecektir. Diğer
taraftan, bir anne-babanın 2 ya da 3 engelli çocuğa sahip olması durumunda, bu
kanun teklifiyle yine aynı biçimde yıllık on günlük mazeret izni söz konusu
olabilecektir. Doğru olan ise anne-babanın, sahip olduğu her engelli çocuk için
ayrı ayrı en az onar günlük mazeret izni kullanabilmesidir. Bu hâliyle de kanun
teklifi, eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin ilgili maddesinin bir diğer önemli eksikliği
ise sadece yüzde 70 ve üzeri engel oranına sahip engelli bireyleri kapsıyor
olmasıdır. Teklif edilen madde bu hâliyle de eşitlik ilkesine aykırı ve ayrımcı
bir anlayışla hazırlanmıştır. Kanun teklifinde ana-babanın mazeret izninden
faydalanabilmesinin, çocuğun engel oranının en az yüzde 70 oranında olması
şartına bağlanmış olması engelli bireylere ve anne-babalara yapılmış bir
ayrımcılıktır. Engeli yüzde 60 oranında olan bireylerin, engeli yüzde 50
oranında olan bireylerin, engeli yüzde 40 oranında olan bireylerin hastanelerde
belli periyotlarla sağlık kontrollerinden geçme
ihtiyaçları hangi bilimsel kriterlere göre yok sayılmaktadır?
Değerli
milletvekilleri, engelli bireylerin çalışan ana-babalarına yıllık on gün
mazeret izni getirmek maksadıyla hazırlanmış olan bu kanun teklifi maddesi son
derece eksik, bilimsel olmayan, ayrımcı, eşitlik ve hakkaniyet ilkeleriyle
çelişen bir nitelikte hazırlanmıştır. Bu nedenlerle geri çekilmeli ve ihtiyaca
cevap verebilecek bir kanun değişikliği için mutlaka ilgili uzmanların
görüşlerine başvurulduktan sonra böyle bir maddenin tekrar düzeltilmesi
gerektiğine inanıyor, bu düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Elektronik
cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şu anda saat 19.25 ve saat 20.20’ye kadar birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.21
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Onuncu
Oturumunu açıyorum.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
8’inci madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 8. Maddesindeki %70 lik oranın
%50’ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Mahmut Tanal
İstanbul
Kocaeli İstanbul
Aytuğ
Atıcı Mustafa Ali Balbay Uğur Bayraktutan
Mersin İzmir Artvin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 8 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
MADDE 8- 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 126 ncı maddesine aşağıdaki bent
eklenmiştir.
"f) Subay ve astsubaylara; en az yüzde 60 oranında engelli ya
da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en
az yüzde 60 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması hâlinde hastalık
raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması
kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar, eşlerin
boşanmış olması durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar mazeret izni
verilir."
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ali Öz,
Mersin Milletvekili önerge hakkında konuşacak.
Buyurun.
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
8’inci maddesi üzerine verdiğimiz önergede Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Aslında bu madde
Komisyonda da tartıştığımız, gerçekten engelli bir çocuğu olan, eşi ve kendisi
kamuda memur olarak çalışan vatandaşlarımızın yıllık izinlerini, senelik
izinlerini on gün daha uzatan bir teklif olarak geldi. Hükûmetin önermiş olduğu
ilk teklifte bir yaş sınırlaması vardı, 16 yaşına kadar, “Engelli birey 16
yaşına girene kadar bu izin verilir.” şeklinde ama daha sonraki, oradaki
tartışmalarımız neticesinde buradaki yaş sınırının kalkmış olması ve
dolayısıyla da bunlara bu şekilde bir hakkın tanınmış olması doğru bir
uygulama.
Ancak, tabii ki
Türk Silahlı Kuvvetleri personelleriyle beraber bir önceki maddede de kamuda
çalışan memurlara da aynı düzenleme yapılmış oldu. Burada, takdir edersiniz ki
gerek Türk Silahlı Kuvvetlerindeki subay ve astsubaylar ve onun dışında, kamuda
çalışan memurların dışında, normal sosyal hayatımızın önemli bir kısmını
çalışan olarak tutan 4/B’lilerin, 4/C’lilerin, taşeron işçilerinin de aynı haktan
yararlanmalarından engel olarak bırakılması doğru bir yaklaşım değil, adil de
değil. Aslında bu insanların eğer evlerinde engelli bireyleri varsa onların da
aynı haktan yararlanması sağlanmış olmalıydı. Bunu bir eksiklik olarak
değerlendiriyoruz.
Tabii ki
engellilerin sorunu, temelde sadece bunlara verilecek olan özür oranının
dışında, değerlendirilirken sadece anatomik özür oranı değil de gerçekte ağır
engelli olup olmadığına bakılması daha uygun bir yaklaşım olurdu. Son
zamanlarda, özellikle iktidarınız döneminde engelli vatandaşların rehabilite edilmesi adına doğru uygulamalar yaptığınız bir
gerçek. Dolayısıyla, aslında, engelli vatandaşlarımızın aile
bireylerine verilecek olan bir on günlük veya yirmi günlük, bunun süresini
uzatabilirsiniz; direkt olarak izinlerine ilave edilecek olan iznin dışında,
aslında, engelli bir çocuğa bakacak olan aile bireylerine, mesai saatleri
içerisinde belli bir saatte –bu, bir saat olur, iki saat olur- bunlara izin
verilmiş olması, müsaade edilmesi daha anlamlı olurdu. Çünkü, bu tip
bireylerin -bu rehabilitasyon okullarında sayıları da
oldukça yaygınlaşan bu kardeşlerimizin, bu engelli yurttaşlarımızın- eğitim
amaçlı gitmiş oldukları rehabilitasyon okullarının denetimlerinin tam olarak
yapıldığına ben şahsen inanmıyorum.
Dolayısıyla,
sabahleyin evden çıkıp bu rehabilitasyon merkezine bir
şekilde, bir servis vasıtasıyla bırakılan, oradan, bu rehabilitasyon okulundan
belli zaman sonra alınıp evine götürülen engelli yurttaşımızın orada kaldığı
süre içerisinde ailesine eğer belli bir süre izin verilmiş olsa, onların,
ailenin de oradaki rehabilitasyonlarına aktif katılımlarıyla hem daha verimli
bir rehabilitasyon olması temin edilirdi hem de bu bireylerin
rehabilitasyonları noktasında daha fazla katkı sağlanmış olurdu diye düşünüyorum.
Tabii ki, burada, asıl üzerinde durmamız gereken şey, engellilerin
sorunlarının çözümüyle alakalı; torba yasa içerisinde, her defasında gelen bir
torba yasaya, torba paketin içerisine bir şeyler koymak değil, tüm gelişmiş
Batı ülkelerinde dünyanın nasıl yaptığını da göz önünde bulundurarak
engellilerin gerek hukuki gerekse yasal tüm haklarını bir kanun tasarısı olarak
toptan bir anlayış içerisinde düzeltmenin daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
Engellilerin
sadece bu rehabilitasyon sorunları değil, onun dışında
çözüm bekleyen, aslında, muhalefet partisi milletvekillerinin de kanun teklifi
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sundukları çok sayıda maddeler olduğunu
da biliyorum. Aslında, ana komisyonda, tali komisyonda bunların birleştirilip
toptan ele alınarak memleketin hayrına, engellilerin önündeki engelleri
kaldırmak adına daha ciddi düzenlemeler yapılabileceği kanaatini taşıyarak yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.28
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On
Birinci Oturumunu açıyorum.
8’inci madde
üzerinde Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi diğer
önergeyi okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 8. Maddesindeki % 70 lik oranın %
50’ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Uğur
Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan
konuşacak, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerinde verilen önergeyle
ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, mevcut, getirilen 8’inci madde ile 7’nci madde içerik olarak
birbirinin aynısı; biri subay ve astsubaylara ilişkin, asker kişilere ilişkin
bir düzenleme, diğeri ise memurlara ilişkin.
Burada madde içeriğinde “…en az yüzde 70 oranında engelli ya da
süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az
yüzde 70 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması hâlinde hastalık
raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması
kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar mazeret izni
verilir.” şeklinde bir ibare var. Bizim vermiş
olduğumuz önergede ise bu yüzde 70’lik özürlülük oranını yüzde 50’ye
indiriyoruz. 10 günlük mazeret izninin ise 15 güne çıkarılmasına ilişkin bir
önergemiz var. Bunu yüce heyetinizin takdirlerine sunuyorum.
Ama bundan önce,
madde içeriğinden önce de bu kanunun getirmiş olduğu düzenlemenin bir torba
kanun olması nedeniyle, kanunların aslında genel nitelikleri içerisinde yer
alan anlaşılabilir olması, ulaşılabilir olması ve öngörülebilir olmasıyla
ilişkin hususlar, ne yazık ki torba kanunun içerisindeki bir düzenleme olduğu
için gözden kaçıyor.
Bakın, size bir
örnek vereyim: Burada daha önceden, benim üyesi olduğum Anayasa Komisyonundan
geçen yurt dışı Türklere ilişkin Seçim Kanunu’nun görüşülmesi sırasında, orada
da 298 sayılı Kanun’da yani seçim suçlarına ilişkin, iki yıllık zaman aşımının
altı aya indirilmesine ilişkin bir kanun maddesi vardı. Biz ona ilişkin
itirazlarımızı da ileri sürdük yani bir anlamda kanunu anladık, öngördük ve
ulaştık kanuna. Buna ilişkin itirazlarımız o tarihte yapmış olduğumuz
görüşmelerde Hükûmet ve komisyon tarafından dikkate alındı. Ama daha sonra,
aradan iki ay geçtikten sonra -bunu daha önce yine bu Meclis kürsüsünde ifade
etmiştim- ben arka sıralarda oturuyordum, baktım ki bir torba kanunun içerisine
298 sayılı Kanun’u getirip koydular. Ben bakana sordum: Buradan kaç kişi
yararlanıyor, bu şekildeki bir düzenlemeden? Ona ilişkin rakamlar elime geçti.
Bu nedenle, burada ifade ettiğimiz olay şu: Yani bir kanunun öngörülebilir
olması, ulaşılabilir olması ve anlaşılabilir olması için bizim anladığımız bir
hukukçu tekniği içerisinde kanunun temel yasa olarak görüşülmesi gerekir ama
bunu ne yazık ki bir istisna hâlinden çıkardınız, yeni yasama döneminde,
24’üncü Yasama Döneminde bir kural hâline getirdiniz.
Değerli
arkadaşlarım, bu biraz önceki vermiş olduğumuz önergemizin haricinde de bu
yasanın başka kişiler açısından da, başka kesimler açısından da mutlaka uygulanması
gerektiğini düşünüyorum, neden? Bakın, böyle bir uygulamayı biz asker kesimine
yapıyoruz. Memurlara ilişkin bu uygulamaları gerçekleştiriyoruz ama aynı statü
içerisinde olan 657 sayılı 4/B ve 4/C konumunda olan kişiler açısından
öngörmüyoruz. Yani bu ülkede bir 4/C’li kesimin
olduğunu, 4/B’li kesimin olduğunu kabul etmek
zorundayız değerli arkadaşlarım. Bunlar bugünkü adıyla çağdaş köleler. Bakın,
aynı statü içerisinde olan, aynı hukuki konuma sahip olan kişiler, maaş ve
ücretler açısından derin eşitsizlikler yaşamaktadırlar. Hiçbir iş güvenceleri
yok. Kendi bulundukları konum itibarıyla birçok eşitsizlikler yaşıyorlar.
Onlara bir de getiriyoruz, bu 7’nci ve 8’inci maddedeki konumu ekliyoruz. Eğer
-bu 7’nci ve 8’inci maddedeki, özellikle 7’nci maddede- onların içerisine 4/B
ve 4/C’lileri eklersek inanıyorum ki bunların normal
yaşamda yaşadıkları haksızlıkları bir ölçüde gideririz, bunların yaşadıkları
mağduriyetleri bir ölçüde gideririz.
Bakın, 4/C’liler neler yaşıyorlar değerli arkadaşlarım: 4/C’lilerin iş güvenceleri yok. Kim “Var.” diyorsa yanlış
söylüyordur değerli arkadaşlarım. Özlük ve sosyal haklarına ilişkin de
problemler var, bu konuda da ciddi problemler var. Her türlü platformda, ta
Parlamentonun önüne gelene kadar bu şeylerini gideriyorlar. Bu konuda araştırma
önergeleri veriyoruz, soru önergeleri veriyoruz ama ne iş güvencelerine ilişkin
ne de özlük ve sosyal haklarına ilişkin herhangi bir ilerleme sağlanamıyor
değerli arkadaşlarım.
4/C’lilerin ve 4/B’lilerin nasıl
bir durumu varsa -özellikle 4/C’lilerin- aile
yardımından yararlanamıyorlar. Bunlar sanki başka ülkenin vatandaşları, başka
tanrının çocukları. Bunlar aynı zamanda giyecek yardımlarından da
yararlanamıyorlar. Bunların haricinde, bunların görevde yükselme gibi bir
durumları da yok. On iki ay bunları neden çalıştırmıyoruz değerli arkadaşlarım?
O nedenle, maddede vermiş olduğumuz önergenin içerisinde biz
diyoruz ki: Bu şekildeki yüzde 70 oranının yüzde 50’ye indirilmesinin yanında,
on günlük bu iznin, yani on günlük mazeret izninin yanında, on günlük
dinlenmenin yanında, bunu on beş güne çıkartmanın yanında bir statü olarak da
son fıkraya 4/B’lileri veya 4/C’lileri
eklediğimiz zaman sanıyorum ki hakkaniyet açısından ve hukukun genellik ilkesi
ve eşitlik ilkesi açısından iyi bir şey yaparız diye düşünüyorum.
Muhtemelen
bunları oylarınızla reddedeceğinizi biliyorum, önergemizi kabul etmeyeceğinizi
biliyorum ama tarihe bir not düşmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tutanakları açısından, ileride 4/C’lilerin
mağduriyetleri ortaya çıkarsa öngörülmesi açısından tarihe not düşüyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, emekli astsubayların
sorunlarının ivedilikle ele alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir konuyu
Hükûmetin bilgisine iletmek istiyorum efendim: Biliyorsunuz, daha önce Askerlik
Kanunu değişikliği olduğu zaman “Subayların ve emekli astsubayların sorunları
çözülmedi.” diye burada bir ifadede bulunmuştum. Bugün Türkiye Emekli
Astsubaylar Derneği Genel Merkezi toplanarak özellikle uygulanan ayrımcılık ve
adaletsizliklere karşı durmak için ölüm orucu eylemine başlama kararı
almışlardır. Dolayısıyla, bu konuda Hükûmetin ivedilikle Emekli Astsubaylar
Derneğiyle irtibata geçerek bu konudaki iradelerini yeniden değerlendirmek için
uygun bir zemin kollamalarını… Milliyetçi Hareket Partisi olarak da emekli
astsubayların sorunlarını çözmek konusunda Hükûmetin onlarla varacağı her türlü
mutabakatın Türkiye Büyük Millet Meclisinde ivedilikle ele alınması ve
kanunlaşması için her türlü girişimde bulunmayı şimdiden taahhüt ediyoruz.
Böylesine bir ölüm orucu… Gerçekten duyarlı olmak lazım. Bu
bakımdan, bu konuyu dikkatlerine arz etmek istedim. Bu ölüm orucunun sona
erdirilmesi konusunda Hükûmet nezdinde girişimlerde bulunulmasını istirham
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Vural.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN – 9’uncu
maddede iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyettedir, okutup birlikte
işleme alacağım:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 9. maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Ali Balbay Haydar
Akar
İstanbul İzmir Kocaeli
Mahmut
Tanal Aytuğ
Atıcı Oğuz
Oyan
İstanbul Mersin İzmir
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergelerin birinde Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı
konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Teklifin 9’uncu
maddesinde, üniversitelerin ortak oldukları kooperatiflerin yönetim
kurullarında üye tam sayısının çoğunluğunu geçmemek üzere üye
bulundurulabilmesi hususu düzenlenmektedir. Buna göre, kooperatif genel
kurulunun, üniversitelerce önerilen adaylar arasından bu üyeleri seçmesi öngörülmektedir.
Bu şekilde seçilen üyelerin, kooperatif yönetim kurulu üyesi sıfatıyla
işledikleri fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı üniversitenin sorumlu
olması ve üniversitenin rücu hakkının saklı tutulması düzenlenmektedir.
Teklifin
gerekçesinde, kooperatif gelirlerinin başka alanlara aktarılabildiği, kamu
tüzel kişisinin ihtiyacını ve kamu yararını gözeten bir yönetim yapısının
ihtiyaç hâline geldiği, yönetim kurulu üyelerinin ortaklar içinden
seçildiğinden çoğu zaman profesyonel yönetim oluşmadığı ileri sürülmektedir.
Kooperatif
gelirleri başka alanlara aktarılıyorsa bakanlık uyuyor mu? Denetimlerde böyle
bir durum tespit edilmiş midir, haklarında soruşturma açılan kooperatif
yöneticileri var mıdır? Gerekçe olarak bu konulara ilişkin hiçbir bilgi yoktur.
Kooperatiflerde birçok sorun yaşandığı ve birçok kooperatifte suistimaller olduğu bir gerçektir. Kooperatifler neden
denetlenmiyor? Bakanlık önce buna cevap vermelidir.
Kooperatif
ortaklarının seçtiği yönetim kurulu üyelerinin profesyonel olmadığı gerekçesi
tüm kooperatifler için geçerlidir. Bakanlık, kooperatif yöneticilerinin bilgi
ve tecrübelerini artıracak ne yapmıştır bugüne kadar, bu konuda hangi
eğitimleri vermiştir? Böyle bir düzenleme olamaz. Bu düzenleme, kooperatifçilik
ilke ve esaslarını ortadan kaldırmakta, kooperatiflerin demokratik yönetim
ilkesiyle bağdaşmamakta, kooperatif üyelerinin iradesine müdahale etmekte ve bu
üyelerin haklarını kısıtlamaktadır.
Komisyona verilen
bilgilerde, bu düzenlemenin, bir üniversitenin ortağı olduğu bir kooperatife
yönelik olduğu anlaşılmıştır. Bir üniversitenin bir kooperatif yönetimine el
koyması için kanun çıkarıyorsunuz. Bunun arkasında hangi güç vardır ki sizlere
kanun çıkartabiliyor? Bu işten kim ne menfaat sağlıyor, nasıl bir rant elde ediyor, sizler biliyor musunuz? Siz kime hizmet
ediyorsunuz? Böyle düzenlemelerde bizim tüm eleştirilerimiz ve uyarılarımız
dikkate alınmamaktadır. Burada AKP milletvekillerinin oylarıyla torba kanunlar
çıkıyor ama birileri, torbanın içine rant
sağlayacakları maddeyi sıkıştırıyor, kanunu takip ediyor, sonra vurgunu
vuruyor, yükünü tutuyor, torbasını dolduruyor. Bu türlü düzenlemelere “Evet.”
demekle sizler de vebal altına girdiğinizin farkında mısınız? Bu şekilde adrese
teslim, özel düzenlemeler kabul edilmemelidir. O nedenle, görüştüğümüz 9’uncu
ve bir sonraki 10’uncu madde tekliften çıkarılmalıdır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Adrese teslim.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisinde birilerinin isteği, birilerinin
çıkarı doğrultusunda kanun çıkarılmamalıdır.
Kooperatiflerin
birçok sorunu bulunmaktadır, öncelikle bu sorunlara çözüm getirmeliyiz. Hemen hemen her platformda bir çırpıda sayılabilen ülkemiz
kooperatifçiliğinin genel sorunlarını, sermaye ve kaynak yetersizliği, eğitim
yetersizliği ve bunun doğal sonucu sahiplik bilincinin oluşmamış olması, öz
denetimin etkin olmaması ve kamu denetiminin yetersizliği, bu nedenle
kooperatiflerde itibar ve güven eksikliği, mevzuat yetersizliği, ortaklar ve
yöneticiler arasındaki irtibat eksikliği, ortakların yönetime etki edememesi ve
ortakların örgütlenmesinde yaşanan sıkıntılar olarak bu başlıklar altında
toplamak mümkündür.
Bu sorunlar
yıllar boyunca dile getirilmesine rağmen çözüm yolunda hiçbir mesafe
alınmamıştır ama bir kooperatifin yönetimini ele geçirmek için burada düzenleme
yapıyorsunuz. Bu, son derece yanlış bir düzenlemedir. Tekrar ifade ediyorum:
Birileri rant sağlayacak, bunun vebali altına bu
maddeye oy verenler de girecek.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Aynı mahiyetteki
diğer önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan konuşacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Oyan.
OĞUZ OYAN (İzmir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9 ve 10’uncu maddelerde 1163 sayılı
Kooperatifler Kanunu üzerine iki düzenleme var, ikisi aynı mahiyette.
İlk hâliyle
komisyona geldiğinde “kamu tüzel kişiliği” ibaresi vardı “üniversiteler”
yerine. Yani, bir kamu tüzel kişisi, bir kooperatif ortağı ise orada kooperatif
ana kuralı olan her ortak tek oy kuralı yerine, kamu tüzel kişiliğine payı
kadar, sermayesi kadar oy imkânı veriyordu. Şimdi, bu, çok
sakıncalı tabii. Yani, 1163’ün, Kooperatifler Yasası’nın esasına aykırı,
âdeta bir virüs gibi bunun içine giren, bir yol açan… Eğer bu girerse bundan
sonra hangi kooperatiflere, nereye, ne girer belli olmaz.
Şimdi, bu,
daraltılmış gözüküyor alt komisyonda verilen bir önergeyle. Doğru,
en azından daraltılması. Fakat bunun da başka sakıncaları var. Yani,
daraltıldı, üniversiteler kondu yani üniversitelerde… Ki eskiden biliyorsunuz
vakıflar vardı, vakıflar kaldırılınca yerine kooperatifler geldi. Şimdi, bu
kooperatiflerle ilgili bir sorun yaşandığı anlaşılıyor. Özele girince anlaşıldı
ki Gazi Üniversitesiyle ilgili çok somut bir olay üzerine kanun çıkarıyoruz.
Yani, adrese teslim kanun olur mu? Kanun, yasama ilkesi genellik esasına dayalı
değil midir? Yani, biz düzenlemeleri tekil durumlar için yapabilir miyiz? Tekil
durumlar için yasa çıkarılırsa o zaman her kurum kendi tekil durumu için bir
düzenleme istemez mi? Dolayısıyla, neresinden bakarsanız iler tutar tarafı
olmayan bir şeydir. Bu iki maddenin mutlaka bu metinden çıkarılması gerekir.
Öbür taraftan,
tabii, kooperatiflerin çok önemli sorunları var, biz burada bu süfli meselelerle
uğraşıyoruz. Türkiye’de kooperatifler çok önemli finansman ve yönetim
sorunlarıyla ve denetim sorunlarıyla karşı karşıyalar; esas bunlarla
uğraşmalıyız. Esas olarak da Türkiye'nin çok geniş kesimini ilgilendiren tarım
satış kooperatifleri olsun, tarım kredi kooperatifleri olsun tarımla ilgili çok
önemli kooperatifler var. Örneğin, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin
çok ciddi borçları var. Bu borçların devlete olan bölümünü yeniden
yapılandırdık. Bunları ödemekte zorluk çekerken normal kooperatifçilik
faaliyetlerini sürdürmek için yeniden borçlanıyorlar özel bankalardan ya da
kamu bankalarından. Peki, bunu nasıl sürdürecekler? Siz, eğer sorunlara,
kooperatifçilik meselesine çözüm istiyorsanız gelin buraya, bu kooperatiflerin
ürün alım dönemlerinde onlara enflasyonun yarısı ya da sıfır faizli olmak üzere
kredi verelim, dönem içinde, aynı yıl içinde geri ödenmek koşuluyla. Onların
üreticiden ürün alabilmeleri ve borçlarını zamanında ödeyebilmelerinin tek yolu
budur.
Kaldı ki şunu da
belirteyim: 2006 yılında, gene Hükûmetiniz tarafından çıkarılan Tarım
Kanunu’nun hükümleri, millî gelirin yüzde 1’i oranında tarıma destek verilmesi
yönündedir. Eğer oradan bakarsak, 2006’dan 2014’e kadar yüzde 1 değil, yüzde
yarımlık bir destek verildiğini dikkate alırsak yani ortalama her yıl için 5
milyar koysanız yaklaşık 35 milyar liralık çiftçiye borcu var bu Hükûmetin, 35
milyar yani 35
katrilyon eski parayla. Bu para, çiftçiye verilebilmiş olsaydı,
bugün, çiftçi mazotu yarı fiyatına alırdı. Yani mazotta ÖTV vergisini
indirirdi, KDV’yi almazdı ve çiftçi bugün mazotu 5 liradan değil, 2,5 liradan
alırdı. Bugün, siz çiftçiye bu kanunen vermek zorunda olduğunuz borcu ödemeyi
yapmamakla işte bunu
yapıyorsunuz.
Tabii, burada
yolsuzluk trafiğini yönetmeye sarf edilen zaman ile üreticinin haklarını vermek
için ayrılan zaman arasında bir dengesizlik var, bir asimetri var. Yani
milletin gerçek hakları ve alacakları üzerine düşünmek yerine, o yolsuzluk
trafiğini nasıl hallederiz? Vakıflar üzerinden, telefonlar... Başbakan, ülkenin
Başbakanı bunlarla meşgul, bunları yönetiyor, komisyonların nüfus ticaretini
yönetiyor.
Değerli
arkadaşlarım, ne kadar yolsuzluk varsa o kadar yoksulluk vardır. Yani bunlardan
biri artarsa yoksulluk artar, yolsuzluk arttığı sürece. Çünkü bu, millete daha
az hizmet demektir, daha çok vergi demektir.
Şunu da
belirteyim son olarak: “Kasadan, devletin kasasından çıkmıyorsa, yolsuzluk
olmaz.” yanlıştır, yanıltmadır, milleti kandırmadır.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Oyan.
Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Aynı mahiyetteki
önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 10’uncu madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyette olan
bu önergeleri birlikte okutacağım, işleme alacağım ve ayrı ayrı önerge
sahiplerine söz vereceğim.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 10. maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Ali Balbay Haydar Akar
İstanbul İzmir Kocaeli
Mahmut
Tanal Aytuğ Atıcı Oğuz Oyan
İstanbul Mersin İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Oktay
Vural Ali Öz
Kütahya İzmir Mersin
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğru konuşacak.
Buyurun.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bir torba
kanun görüşülüyor, torba kanun içerisinde kooperatifinden tutun da mahallî
idarelere kadar, üniversitelerin kurulmalarına kadar, Gençlik ve Spor
Bakanlığının kanununa kadar birçok konunun mevcut olduğu görülüyor. Tabii,
ucube bir torba kanun yani her şeyin atılmış olduğu, içerisine konulmuş olduğu
bir kanun maalesef görüşülüyor.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ülkemizin önünde tabii birçok sorun var. Bu sorunların
içerisinde sadece bu konular değil, bu konuların dışında birçok ayrı ayrı
konunun görüşülmesi, hatta bunun içerisinde bulunması kamuoyu tarafından
isteniyor. Özellikle bu kanunda, bize ulaştırılan bilgiler içerisinde, mahallî
idareler ve belediyelerle ilgili kanunlarda değişiklik yapılması da bu kanun
içerisinde vardır. Ancak, bu ana kadar birçok değişiklik olmasına rağmen İl
genel meclisi üyeleriyle ve belediye meclis üyeleriyle, belediye başkanlarıyla
ilgili sorunlar maalesef yıllardır çözümlenmemiştir, il genel meclisi ve
belediye meclis üyelerinin yaptıkları çalışmalar maalesef tam olarak
karşılığını bulmamaktadır. İl genel meclisi üyeleri şehir merkezlerinde
toplantılara ya özel arabalarıyla ya da minibüslerle gelmektedirler yani bir
masraf yapmakta, vatandaşın işini takip ederken de mağduriyetler
yaşamaktadırlar. Tabii, bu insanlarımıza 5102 sayılı Kanun’a göre de toplantı
başına çok minimal miktarda bir para verilmektedir, bu da çok yetersizdir.
Ayrıca 5102 sayılı Kanun’la il genel meclis üyelerinin sosyal haklarıyla ilgili
de herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Özellikle bu insanlar bu kanunlar
içerisine, bu torba kanunlar içerisine bu tür konuların girmesini müteaddit
defalar söylemiş olmalarına rağmen, enteresandır, bunları koymamış durumdayız.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak zaman zaman araştırma önergeleri, kanun teklifleri
vererek bu tür düzenlemelerin yapılmasına çalışıyoruz ancak AKP iktidarı,
maalesef, vatandaşın sesini hiç duymuyor. Kendi istekleri doğrultusunda gündem
değiştirmeye çalışıyorlar, kendi istekleri doğrultusunda gündem oluşturuyorlar.
Hâlbuki özellikle 2002 senesinde iş başına gelinirken vatandaşa yolsuzluklar,
haksızlıklar, yoksullukla, yasaklarla ilgili önemli sözler verilmişti. Bunları
da acil eylem planları içerisine koymuştunuz ancak maalesef, durum böyle
olmamış ve bunların hiçbirisi yapılmamıştır yani verilen sözler tamamen
unutulmuştur. Yolsuzluk batağındaki Hükûmetin, yolsuzluk, rüşvet iddialarını
örtbas edebilmek için telaş içerisinde olduğunu görüyoruz. Bugünlerde getirilen
her kanuna da bunlarla ilgili maddelerin konulmaya çalışıldığı bariz bir
şekilde görülmektedir.
Savcısından
hâkimine, emniyet personeline haksız ve hukuksuz tayinleri maalesef şu an
itibarıyla her yerde görüyoruz. Özellikle 27 ilin emniyet müdürünün tayini
bugün sabah itibarıyla çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi de Tokat Emniyet
Müdürüdür. Tokat Emniyet Müdürü, çalışkan, ülkesine ve milletine bağlı, hiçbir
şekilde farklı düşüncesi olmayan bir insandır ama enteresandır, o da tayini
çıkan emniyet müdürleri arasında yer almıştır. Bunu da anlamak mümkün değildir.
Bunlar doğru
değildir. İnsanların yüreklerini yakmanın çok büyük ama çok büyük vebali
vardır. Ülkemize yazık oluyor. “Paralel devlet var.” diyerek tayinlerin
çıkarılması doğru değildir. Başka yere tayin yaptığınız zaman personel acaba
paralel yapısından tamamen çıkmış mı oluyor? Hâlbuki bugün ülkemizin birçok
sorunu olup dağları aşmıştır. Örneğin, bu kanun içerisine emeklilerle ilgili
çeşitli düzenlemeler konulabilirdi. İnsanların emeklilikte aldığı ücret yeterli
olmayınca maalesef çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Emeklilik sonrası çalışan
insanlardan yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Bunu tekrar
değerlendirip vazgeçmek, bunu ortadan kaldırmak gereklidir. Hatta,
bazı emekliler, bu sosyal destekleme primini zamanında ödemediği için büyük
borç içerisinde kalmış, enteresandır, kara kara düşünüyorlar. Yani, emekliler
maaşlarda iyileşme ve sosyal destekleme sonucu oluşan borçlarla faizlerinden
kurtulmak istiyorlar, seslerinin duyulmasını istiyorlar.
Toplumun birçok
sorunu olup bunların… Tabii, sosyal katmanların hepsinde sorunlar var.
Özellikle ülkemizde 1 milyondan fazla esnafın şu anda birikmiş BAĞ-KUR prim
borcu vardır. Esnafların büyük kısmı süpermarketler kanununun Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görüşülmemesinden dolayı çok büyük mağduriyetler yaşıyorlar.
Esnaf, geçim derdinden dolayı, yaşı dolduğu hâlde maalesef emekli olamıyor.
Prim borçlarının birikmesi, kazanç olmayışından dolayıdır.
Mutlaka bu torba
kanunlar içerisinde BAĞ-KUR prim borçlarına da, çiftçi borçlarına da, kartzede duruma gelmiş olan memurlara da, çiftçinin icra
dosyalarına da hükümler olmalıydı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Diğer önerge
hakkında İzmir Milletvekili Oğuz Oyan konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
OĞUZ OYAN (İzmir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim, kooperatifler küçük
ekonomilerin birleşerek büyük girişimlere dönüştürüldüğü, küçük emeklerin
hakkının daha iyi alınabildiği mekanizmalardır, bu bakımdan şirketlerden
farklıdır. Kooperatif modelini az çok taklit ederek kurulan birtakım halka açık
şirketler de olmamış değildir. Eğer bu halka açık şirketler ahlaki bir biçimde,
doğru düzgün uygulanırsa onların da birtakım birikimleri büyük projelere
yönlendirmesi mümkündür.
Fakat Türkiye'de
biliyorsunuz bu konunun da istismarı yapılmıştır. 2005 yılında burada bir
komisyon kuruldu, bu İslami Holdingleri Araştırma Komisyonunun içinde ben de
yer aldım. Bu komisyon, 5 milyar avroluk bir kaynağı, işçilerimizin alın
terinin nasıl dolandırıldığını bu Meclisin arşivlerine not etti. Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bunun 5 milyar değil, 10 milyar avrodan az olamayacağını
bildirmiş idik. Şimdi, bunun arkasına gönüllülük bağı yoktu, bunun arkasında
dolandırıcılık vardı ve bu, resmen tescil edilmiştir.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bu tür kooperatiflerin nasıl din istismarı yaptığını da zaten
biliyorsunuz. Mesela, size bir örnek: Bu komisyona ifade verenlerden biri, Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram 7 Mayıs
1993’te Hannover Camisi’nde şöyle bir konuşma yapıyor -Kanal 7’nin kurulması
için teşvik- diyor ki: “Kendi çizgimizde Cenab-ı
Hakk’ın yarattığı bir TV olacak, reklamdan çok kazanacağız. İnsanları yaratılış
gayesi çizgisine getirmeye çalışacağız.” Ve namaz vakti olduğu için “Bu mesele
namazdan daha önemli.” diyerek, “Paralar ceplere” diyerek konuşmasını
sürdürüyor. Kanal 7 böyle kuruluyor, Yeni Şafak böyle. Bu, din istismarı
üzerinden, Allah ile aldatmak üzerinden sürdürülen bir olay hâline geliyor yani
halka açık şirketlerin nasıl kötü bir şekilde istismar edildiğini, milletin
sürekli olarak kandırıldığını bu örnekte görüyorsunuz.
Daha sonra Deniz
Feneri örneği var. Daha küçük çapta bir şey aslında parasal olarak ama ucu
Başbakana kadar gittiği için ve bu dönemde olduğu için çok önemli bir olaydır
ve bu örtbas edildi bildiğiniz gibi. Yani bugün Türkiye’deki tek kişilik
iktidar, bir muhafazakâr demokrat değil, muhafazakâr otokrat kişi döneminde
bütün bunlar örtbas edildi, yargı baskı altına alındı, yargıçlar, savcılar
yargılanıyor. Yani bir taraftan alın terinin buluştuğu kooperatifler, öbür
taraftan alın teri hırsızları. Bu ikisi arasındaki farka bakarsanız nasıl bir
yönetimi Türkiye’ye getirdiğinizi daha iyi görürsünüz.
Ben, burada
aslında zaman zaman kendime soruyorum: Burada bizim yasa yapmamızın kıymetiharbiyesi nedir? Biz burada bir yasa yapıyoruz. Bu
yasa Ceza Yasası olabilir, başka şey de olabilir. Peki, bu yasalar uygulanıyor
mu? Türkiye’de bugün Türk Ceza Kanunu uygulanabiliyor mu? Türkiye’de bugün
yargı çalıştırılıyor mu? Eğer bugün Türkiye’de bizim yaptığımız yasaların
uygulanmasına bizzat Başbakanlık katından, bizzat yürütmeden engel olunuyorsa,
o zaman yasama organı olarak biz ne yapıyoruz, onu kendi kendinize bir sorar
mısınız ara sıra. Yani bizim değerimiz nedir?
Burada bir
olağanüstü yönetim dönemi sergileniyor. Bu olağanüstü yönetim döneminde
1980’lerin, 1970’lerin o sıkıyönetim dönemlerinden çok daha kötüsünü görüyoruz
çünkü askerî cunta dönemlerinde insanların bu dönemin biteceğine dair bir umudu
vardı; geçicidir, bitecektir ve önümüz açıktır. Ve bir de bir şey daha vardı,
sıkıyönetim dönemlerinde bile yasalara uyuluyordu. Şimdi, AKP’nin bu sivil
sıkıyönetim döneminde, sivil darbe yönetiminde yasalara da uyulmuyor. Bu nasıl
bir demokrasi, bu nasıl bir Adalet ve Kalkınma Partisi, adaleti nerede bunun?
Dolayısıyla, burada, gerçekten, Türkiye'nin üzerine kâbus gibi çöken,
hukuksuzluğu temel şiarı hâline getirmiş olan bir iktidardan bahsediyoruz. Bu
iktidarın hukuk zorbalığı, bu iktidarın yargı zorbalığı, polis şiddeti
kesinlikle demokrasilere değil, Türkiye'yi artık seçimli otokrasiye
sokmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bunlar aslında Yüce Divanlık suçlardır. “Paralel devlet”
dediğiniz yapıyla on bir yıldır birlikte hareket etmek, dolayısıyla Anayasa’nın
6’ncı maddesini, egemenlik ilkesini çiğnemiş durumdasınız. Bugün bunu itiraf
ediyorsunuz, bu sizi doğrudan doğruya Yüce Divana götürecek bir suçtur. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Oyan.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Vural, bir şey mi söyleyecektiniz?
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Malatya’daki görme
engelli çocukların eğitim ko-nusundaki problemlerine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Millî Eğitim Bakanı buradayken -daha önce Sayın Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanına iletmiştim- Malatya’da görme engelli çocuklarımız
-aileleri var- maalesef, öğretmen olmadığından dolayı eğitim konusunda
problemlerle karşılaştıklarını ifade ettiler. Sayın Bakana iletmiştim, sizin de
burada olmanızı vesile bilerek bu konuyu tekrar bilginize arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Cevap verebilir miyim Sayın Başkan?
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN –
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler
kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı isteyeceğim.
Maddeyi kabul
edenler…
Kâtip üyeler arasında
bir anlaşmazlık var, elektronik oylama yapalım.
İki dakikalık
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
Sayın Bakan bir
cevap vermek istemişti galiba.
Sayın Bakan, söz
istemiştiniz. Şimdi mi konuşacaksınız, sonra mı?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Şimdi söyleyeyim efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Grup Başkan Vekilinin biraz önce dile getirdiği Malatya’daki görme engelli
çocuklarla ilgili sorun için söz aldım.
Bir saat önce
buraya da geldiler, kendileriyle görüştük, Beyazay
Derneği ve çocukların temsilcileriyle. 17 görme engelli çocuğumuz için orada
bir sınıf oluşturduk ama ayrıca bir okul istiyorlar onlar. Okul için de gerekli
şeyleri yaptık.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ama sınıf karma.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Hayır, hayır. Eski sınıf karma, yeni sınıf
oluşturduk.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Öğretmen ihtiyacı?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – 1’di, 2 yaptık öğretmen sayısını. Okulla
birlikte inşallah daha çok da artıracağız.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İnşallah Sayın Bakan, siz olunca olmuş; bugüne kadar Malatya
milletvekilleri çözemedi, sizin sayenizde olmuş.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Hazır söz almışken diğer konuya da… Bu astsubay
emeklileriyle ilgili, astsubaylarla ilgili biraz önce Millî Savunma Bakanımızla
görüştüm. Bugün Genelkurmayda zaten o konuyla ilgili bir toplantı yapıldığını
Millî Savunma Bakanımız bana söyledi. Kendisini bilgilendirdim. Hassasiyetinize
de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN – 11’inci
maddede iki adet önerge vardır okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 11. maddesinin 2. paragrafındaki “harçlık ödenenler” ifadesinin
“Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Müslim Sarı Vahap
Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
Aykan Erdemir İhsan Kalkavan Haydar Akar
Bursa Samsun Kocaeli
Aydın
Ağan Ayaydın Ensar
Öğüt
İstanbul Ardahan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 11 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Oktay Vural Ali Öz Alim Işık
İzmir Mersin Kütahya
MADDE 11 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç,
Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci
maddesinin birinci fıkrasındaki "(1.620)" ibaresi "(3.250),
ikinci fıkrasındaki "1/3'ünden" ibaresi "1/2'sinden"
şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ayrıca, 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu
hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve
kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."
BAŞKAN – Son
okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak acaba?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Erkan Akçay.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Erkan Akçay konuşacak, Manisa Milletvekili.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11’inci maddede verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 11’inci
maddeyle ilgili önergemize geçmeden önce, değerli milletvekilleri, hem
milletimize hem de yüce Meclise bir hatırlatmada bulunarak sözlerime başlamak
istiyorum.
Şimdi, Türkiye’de
hakikaten bir hafıza tazelemeye ihtiyacımız var. On iki yıldır çok ciddi bir
toplumsal âdeta beyin yıkama faaliyeti yürütüldü ve propagandalar yapıldı.
İnsanlar âdeta, sürekli propaganda tekrarlamakla, efsunlanmaya çalışıldı. Neden
böyle düşünüyorum değerli arkadaşlar? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin en
önemli söylemi “Her iyi şeyi biz yaptık, her kötü şeyden de başkaları, dış
güçler, Haşhaşiler sorumlu.” ve sorumluluğu
başkalarının üzerine atma gayreti ama iyi olan her şeyi kendisi yapmasa dahi
sanki kendi yapmış gibi propaganda etmek. Manisa’da bazı vatandaşlarla,
özellikle 30’lu, 40’lı yaş grubu insanlarımızla sohbet ederken maalesef buna
inanıldığını da görünce hayretler içerisinde kaldım. Sanki AKP’den önce Türkiye
diye bir ülke yoktu, yeryüzü âdeta bir magma tabakasıydı, hatta gaz ve toz
bulutuydu, her şey AKP’yle kaim oldu gibi bir anlayış var. Şöyle sohbet:
Mesela, sordum. 2022 sayılı, yaşlılık aylığına ilişkin bir kanun var,
yaşlılarımız aylık alıyor. “Bunu kim getirdi?” dediğimizde “AK PARTİ getirdi.”
dedi. Oysa, değerli arkadaşlar, bu 2022 sayılı Kanun 1
Temmuz 1976 yılında Demirel Hükûmetinin getirdiği bir kanundur.
“Efendim, yeşil
kartı kim getirdi?” diye sorduğumuzda “AK PARTİ” diyor. Oysa 3816 sayılı
Kanun’la -1992 yılında bu kanun- yine Demirel Hükûmeti zamanında… Bu “Fak-Fuk Fon” denilen sosyal yardımlaşma vakfı ne zaman… O da 29
Mayıs 1986 tarihli 3294 sayılı Kanun’la Turgut Özal hükûmetleri zamanında
getirilen kanunlar ve müesseseler.
Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, her şeyi siz yapmadınız; en iyi şeyleri siz yapmış diyerek
diğerlerini sanki yapmamış gibi görmezden gelmeniz devletin devamlılığı ve
geçmişe kadirşinaslık bakımdan doğru bir yaklaşım olmamaktadır.
Değerli
arkadaşlar, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından, muhtaç
olduğuna karar verilen 65 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına, muhtaçlık hâli
devam ettiği müddetçe 1751 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla
çarpımından bulunacak tutarda -141 lira- aylık ödenmektedir. Bir kişinin muhtaç
olarak nitelendirilebilmesi için hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık
gelir tutarının asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden az olmaması
gerekmektedir. Önergemizle muhtaçlık sınırı asgari ücretin 1/2’si düzeyine
çıkarılmıştır, yani 282 liradan 423 liraya yükseltilmektedir. Dolayısıyla, hane
içinde kişi başına düşen geliri 423 liradan az olanlar 2022 sayılı Kanun
kapsamındaki yardımlardan yararlanabilecektir. Ayrıca 65 yaşını doldurmuş Türk
vatandaşlarına muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe maaş bağlanmasında esas
alınan gösterge rakamı 1751’dir. Önergemizle bu rakam 3250’ye çıkarılarak 65
yaşını doldurmuş muhtaç durumdaki vatandaşlarımıza verilen maaş 250 liraya
yükseltilmektedir.
Bu düşüncelerle
önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Elektronik
cihazla yapalım, kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
İki dakika süre
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 11. maddesinin 2. paragrafındaki “harçlık ödenenler” ifadesinin
“Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Ensar
Öğüt (Ardahan) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
arkadaşlar, biz halkın yararına kanunlar çıkarıyoruz ama her şeyiyle halktan
gizletiyor ve saklıyoruz. 22’nci ve 23’üncü Dönemde ve onlardan önceki
dönemlerde burada görüşülmekte olan bütün kanun teklifleri ve tasarılar, hepsi
şeffaf şekilde Mecliste, Meclis TV tarafından canlı yayınlanıyordu ama bu dönem
ceberut bir kararla halktan gizletilen, antidemokratik bir tutum var ve bu
tutumu protesto ediyorum.
Bu tutumu niye
protesto ediyorum? Çünkü sizler, AKP, “ileri demokrasi” dediğiniz demokraside,
bu canlı yayını kesin, halk bizim ne yaptığımızı bilmesin… Kanunları torbaya
dolduruyor getiriyorsunuz, halkın zararına kanunlar çıkartıyorsunuz, yasalar
çıkartıyorsunuz. Onun için de sizi protesto ediyorum ve Sayın Başkan, susma
hakkımı kullanıyorum, ağzımı da bantlıyorum.
Size de helal
olsun kardeşim aldığınız para!
(Hatip ağzını
bantladı)
[CHP sıralarından
alkışlar; AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar (!)]
GÜLAY DALYAN
(İstanbul) - Allah razı olsun! Allah razı olsun!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ensar, Ardahan’a gidelim mi, Ardahan’a?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Laf atmayın, adam cevap veremiyor, ayıp olur.
BAŞKAN - Sayın
Konuşmacı, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, susma hakkını kullanıyor Sayın Başkan, susma
hakkını kullanıyor.
BAŞKAN - Bu kürsü konuşmacı kürsüsüdür, konuşulur bu
kürsüde Sayın Öğüt.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, “Alo Fatih” aramış!
BAŞKAN - Bu kürsü
milletten aldığınız oylarla konuşma hakkına sahip olduğunuz bir kürsüdür, bunu
bir kez daha hatırlatayım size.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Konuşuyor Sayın Başkan, konuşuyor, kendi kendine
konuşuyor.
AHMET YENİ
(Samsun) – Şov yapıyorsun, şov!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacı konuşma hakkını susarak
kullanabilir efendim.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, susar mısınız lütfen! Duymuyorum ki.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Konuşan var zaten, arkadaşa gerek yok.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, grup başkan vekiliyle konuşuyorum, lütfen, rica ediyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacı konuşma hakkını susarak da
kullanabilir. Susmak da konuşmanın bir çeşididir.
BAŞKAN - Ben
gerekli ikazda bulunayım da kendilerinin tercihidir.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ama, Sayın Hamzaçebi konuşmacıya müdahale
ediyor.
BAŞKAN -
Arkadaşlar, lütfen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir yazar şöyle der: “Her türlü ses bağdır, kelimeler
birer yüktür, sessizlik özgürlüktür.”
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, kürsüde konuşmacı var, Sayın Hamzaçebi söz istiyor.
SİNAN OĞAN
(Iğdır) – Sayın Elitaş, kürsüde susmacı
var, konuşmacı değil.
BAŞKAN - Ben de bir
espriyle katılayım bu ortama: Sayın Milletvekili, lütfen konuya döner misiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, bunu Sadık Yakut kullandı daha önce.
HASAN ÖREN
(Manisa) – Gördünüz mü, döndü. Hareketlere bak, dikkat edin, konuya döndü.
BAŞKAN – Ben
göremiyorum ki hareketlerini.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Konuşmacıyı duyamıyoruz!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ardahan’da kömürler satıldı diyor, taş kömürleri
vardı diyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sayın Öğüt’ün yerine Mevlüt
Aslanoğlu konuşuyor.
Buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, demek ki konuşuyor, bakın, anlamışsınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ardahan’ın kömürleri güzel mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, demek ki anlamışsınız. Konuya dönün deyince, demek
ki…
BAŞKAN - Biraz
anlıyorum, evet.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Tamam sayın
milletvekilleri, tamam, dinliyoruz. Susma hakkını kullanıyormuş sayın
milletvekili, saygı gösterelim.
Bir dakika mı
dediniz bana?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ensar, Ardahan’ın kömürleri güzel mi?
NECDET ÜNÜVAR
(Adana) – Böyle daha etkilisiniz!
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) – Sayın Başkan, hatibin sözünü kesmeyin lütfen!
ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) - Aferin sana be, aferin be! Türkçe konuşsun Sayın Başkan!
BAŞKAN – Sayın
Öğüt, toparlayabilir misiniz, süreniz bitiyor! (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler, CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Öğüt, sizin
yerinize kaç milletvekili konuşuyor, bakın.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, sizi alkışlıyor.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – Ben olsam bundan sonra hiç çıkıp konuşmam kürsüde, bundan sonra asla
konuşmam!
NECDET ÜNÜVAR
(Adana) – En faydalı konuşmayı yaptınız!
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) - Meclisin ciddiyeti nerede Sayın Başkan?
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) – CHP’den hep böyle bekliyoruz!
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – Arkadaşlar, yirmi beş saniyemiz var, şunu söyleyeyim…
GÜLAY DALYAN
(İstanbul) - Ay ne rahattık!
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Dört dakika zor dayandın!
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – Siz, ağlayacak hâlinize gülüyorsunuz. Ayıptır, günahtır! Halktan
neyi gizliyorsunuz?
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Gene dayanamadın, iki dakika susmayı beceremedin.
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – Niye televizyonları kapatıyorsunuz? Erkekseniz televizyonları açın,
beraber burada her şeyi tartışalım, konuşalım ama siz de o yürek yok. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Siz de o ayakkabı…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT
(Devamla) – …kutularına sakladığınız paraların hesabını vereceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Öğüt.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
12’nci maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 12. maddesinin ikinci paragrafındaki “göre harçlık ödenenler”
ifadesinin “Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Aykan
Erdemir Ferit Mevlüt Aslanoğlu İhsan
Kalkavan
Bursa İstanbul Samsun
Müslim
Sarı Vahap
Seçer Haydar
Akar
İstanbul Mersin Kocaeli
Aydın
Ağan Ayaydın Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı çerçeve 12 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
MADDE 12 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç,
Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan (4.860)" ibaresinin "
(10.065) şeklinde, " (3.240)" ibarelerinin " (6.700)"
şeklinde " 1/3'ünden" ibaresinin " 1/2'sinden" şeklinde
değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ayrıca,
2828 sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul
edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı yasa tasarısının 12'inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
BAŞKAN – Son
okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı metninde
yine devletin, ihtiyaç sahibi insanları, düşkün, zavallı olarak görme anlayışı
kullandığı kavramlarda bile görmek mümkün. Devletin maaş bağladığı vatandaş, en
asgari ihtiyaçlarını bile zor zor karşılarken, asgari miktardaki maaş alan vatandaşın
başka haklardan yararlanması önünü engellenmektedir. Hükümet yaptığı sosyal
hizmetleri ve yardımları sadaka anlayışı ile yapmaktadır. "Muhtaç,
Güçsüz" gibi ifadeler hiçbir sosyal, hukuk devletinin resmi dilinde
olmaması gereken ifadelerdir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı...
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Elektronik
cihazla yapalım.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 12 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
MADDE 12 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç,
Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan (4.860)" ibaresinin "
(10.065) şeklinde, " (3.240)" ibarelerinin " (6.700)"
şeklinde " 1/3'ünden" ibaresinin " 1/2'sinden" şeklinde
değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ayrıca,
2828 sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul
edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 12’nci maddesinin değiştirilmesiyle
alakalı vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Aslında, bu torba
yasanın içerisinde, bu tasarının içerisinde çok değişik maddeler var. Ülkemizin
genelini ele aldığımız zaman yoksulluk, fakirlik demek ki hâlâ bizim üstesinden
gelmeye çalıştığımız önemli sorun olarak görülmekte.
Burada muhtaçlık sınırını tarif ederken asgari ücretin 1/3’ünden
az olması gerektiğini ifade ederek ülkemizde zaten insanların geçinmesi için
yeterli miktarda olmayan asgari ücreti bir de muhtaçlık sınırına, 1/3’üne
çektiğiniz zaman, insanların büyük çoğunluğunun “65 yaşından sonraki muhtaçlık”
tanımlamaları adı altında, çok düşük ücretlerle hayatlarını idame etme zorunda
olduklarını hep beraber görmüş olacağız.
Burada üzerinde
durulması gereken önemli noktalardan bir tanesi: On iki yıllık iktidarınız
süresince -iktidara gelirken- başta mücadele edeceğiniz yoksulluk, yolsuzluk ve
yasaklar konusunda on iki yılı doldurduğunuz şu zaman dilimi sonunda geldiğiniz
noktayı aslında sizlerin de gayet iyi değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum.
Ülkemizde,
özellikle son zamanlarda, mesela dün, basında çıkan bir yazıda hepimizin
aslında kabul etmemesi gereken bir şey vardı: Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çıkartılacak olan kanunların öncelikle Avrupa Birliğinde bir süzgeçten
geçirildikten sonra bu yüce Meclise gelip, burada değerlendirilip kanunların o
şekilde çıkartılmasına dair bir teklifleri olduğunu görüyoruz. Bu, aslında,
bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak egemenlik hakkımızı hiçbir şekilde,
hiç kimseyle paylaşmayacağımızı da ifade ederek şiddetli bir şekilde karşısında
durmamız gereken bir şey. Ama tabii ki tüm dünya bu Parlamentoda nasıl
kanunların çıkartıldığını artık herhâlde net bir şekilde görüyor ki böyle bir
şeyden dolayı da bizi uyarma ihtiyacını hissediyor.
Yine, tabii ki 17 Aralıktan sonra, açıkçası bir milletvekili
olarak merak ettiğim bir şeyi, Parlamento hatta eğer mümkünse Sayın Bakan
bizlere açıklama yaparsa çok sevineceğim bir şeyi ifade etmek istiyorum: Artık,
Türk milletinin kafasının karıştığı gibi, bir milletvekili olarak yoksulluğun
ne demek olduğunu, yolsuzluğun ne demek olduğunu, hırsızlığın ne demek
olduğunu, rüşvetin ne demek olduğunu, bu tanımların ne anlama geldiğini ben
karıştırmış durumdayım. Başbakan başka
türlü ifade ediyor, bakanlarınız başka türlü ifade ediyor. O yüzden, eğer
yetkili, sayın yürütmenin değerli üyesi, Sayın Bakan bunların ne anlama
geldiğini net bir şekilde ifade ederse biz de bundan sonraki konuşmalarımızda
tanımlamaları doğru olarak değerlendirir, herhâlde ona göre bir şeyler ifade
ederiz diye düşünüyorum.
2022 sayılı
Yasa’da muhtaç olan insanlara verilmiş olan bu ödemelerin üç ayda bir yapılması
da onlar açısından önemli bir sorun. Aslında, onların da bu ödemelerinin aylık
yapılabilmesi -miktarı artırarak- onları bir nebze rahatlatabilir
düşüncesindeyim.
2022 sayılı
Yasa’dan istifade edip 65 yaşını doldurmuş olanların eğer belli hastalıkları
varsa onlara bağlı olarak, belirli özür derecesi koyup onların maaşlarındaki
iyileştirmede dereceler de yetersiz.
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan “engelli” kavramı, bizim ülkemizde
maalesef anatomik bir özür oranı tutturarak yüzde 40’ın altındakini yok sayan,
40 ila 70 arasındakini -kim, bunu nasıl tespit ettiyse- hafif veya orta
derecede özürlü sayan ancak ileri derecede özrü olanları yüzde 70’in üzerinde
bir özür derecesi olduğunda değerlendiren bir yapıya sahip. Bu yapının tamamen değişmesi gerekiyor. Çünkü bu yapı dünya
ülkelerinin hiçbir tanesinde Türkiye Cumhuriyeti’nde, bizde uygulandığı gibi
uygulanmıyor. Bu konuda da herkesin elinden gelen gayreti göstermesi
gerektiğine inanıyorum.
Verilen bu
ücretlerin son derece yetersiz olduğunu, muhtaçların alacağı bu miktarları en
azından asgari ücretin yarısına kadar çekmenin daha doğru olacağını ifade
ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 12. maddesinin ikinci paragrafındaki “göre harçlık ödenenler”
ifadesinin “Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde
değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut
Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben 546 sıra
sayılı 12’nci madde üzerine söz almış bulunmaktayım.
Madde aynen şu
şekilde: “2022 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
‘Ayrıca, 2828
sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez
ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz’.”
Değerli
milletvekilleri, burada, harçlık olarak baktığımız zaman, Türk Dil Kurumundaki
harçlık tanımı şu şekilde izah edilmekte: “Ufak tefek gereksinimleri için
harcanacak olan para.” şeklinde tarif edilmiştir.
Türkiye’de, şu
aşamada asgari ücret 850 TL’dir. Yani, bizim burada getirmiş olduğumuz
değişiklik önergesini, buradaki harçlık ifadesini asgari ücretin 1/4 şeklinde
tanımlanması açısından dile getiriyoruz. Yani, burada, en azından, ülke
genelinde kimi vatandaşımıza 10 lira verilebilir, 20 lira verilebilir, 50 lira
verilebilir, 100 lira verilebilir veya 500 TL verilebilir yani bunun hepsini de
siz harçlık tanımının içerisine koyabilirsiniz. Yasanın müphem olmaması lazım,
objektif kriterlere göre düzenlenmesi lazım ve yasanın
anlaşabilir şekilde olması lazım. Mevcut olan bu düzenleme anlaşılabilir
olmaktan uzak, objektif kriterlere göre uzak; yarın
öbür gün, ülke genelinde, şehir açısından, bölge açısından gerçekten çok
tartışmalara yol açabilecek olan bir husustur. Buradan yola çıktığımız zaman,
aynı şekilde, bu bizim meşhur Anayasa’mızın 61’inci maddesi uyarınca sosyal
güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler var. Bu özel olarak
korunması gerekenlerin içerisinde… Tabii, mevcut olan tüm yasalarımızda daha
önce “özürlü” ve “sakat” kavramı geçiyordu ve bunların hepsi düzeltildi,
“engelli” kavramı olarak düzeltildi ancak Anayasa’mızın 61’inci maddesinde
hâlen o “sakat” kavramı geçiyor; doğru bir kavram değil, “engelli” kavramının
olması lazım. “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına
intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.”
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, önümüzde 30 Martta bir seçim var. Seçimde
engelli vatandaşlarımız sandık başına gittikleri zaman, görme engelli vatandaşlarımızın
oy kullanabilmeleri ancak destek ve yardım mahiyetiyle olabilir.
Merkez Bankamızın
çıkarmış olduğu şöyle bir para şablonu var Sayın Başkan, Sayın Bakan. Şimdi, bu
para şablonunu Merkez Bankası niçin çıkarmış? Görme engellilerin en azından parayı
tanıyabilmeleri açısından çıkarmış. Örneğin, hemen burada bunun testini
yapabiliriz. 5 lirayı tanıyabilmeleri açısından vatandaşımız şu şablona parayı
yerleştiriyor ve şu şekilde çevirdiği zaman -uzaktan görünmeyebilir, burada
işaretler var- parmakla görme engelli vatandaşımız Merkez Bankasının çıkarmış
olduğu parayı tanıyabiliyor Sayın Bakan. Aynı şekilde, 50 lira için de bu testi
yapabiliriz, 100 lira için de yapabiliriz. Burada, bu şablonla, görme engelli
vatandaşlarımız gayet rahat -hepsi için- parayı tanıyabiliyor.
Ancak, 30 Martta
yapılacak olan seçimlerle ilgili, vatandaşımız kimseye ihtiyaç duymaksızın,
hangi siyasi partiye oy vereceği hususunda, bunu kendi başına seçemiyor.
GÜLAY DALYAN
(İstanbul) – Canını sıkma Sayın Vekilim, onlar doğruyu görüyor, AK PARTİ’ye oy verecekler.
MAHMUT TANAL
(Devamla) - Onun için, engelli vatandaşlarımız ilgili bu açısından mutlak
suretle bunun düzenlenmesi lazım.
İkincisi, engelli
vatandaşlarımız cezaevlerine yakınlarını görmek için gittikleri zaman,
güvenlikten, x-ray cihazından mevcut olan o sandalyelerin genişliği nedeniyle
yine geçemiyor, bu da bir sıkıntı. Mesela, burada milletvekili arkadaşlarımız
Meclis Başkan Vekiliyle görüşmek istediği zaman burada görüşebiliyor, engelli
milletvekili arkadaşlarımızın mevcut olan bu basamaklardan dolayı tekerlekli
bisikletle oraya gidebilme imkânı yok. Onun için, biz her ne kadar engellilerin
erişimine yönelik uluslararası sözleşmeyi 2008 yılında kabul etmişsek de ancak
hâlen vatandaşımız çoğu yerde ulaşamıyor. Mesela, Şanlıurfa’daki camilerin…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL
(Devamla) – …hiçbirine engelli vatandaşlarımız gidip ibadetini yapamıyor.
Hiçbir yerde tuvalet yok. Bu büyük bir sıkıntıdır.
Ben teşekkür
ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
13’üncü maddede
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 13. Maddesindeki “eğitim fakültesinde” ifadesinin
çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aydın Ağan Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Tanju
Özcan Ramazan Kerim
Özkan Fatma Nur Serter
Bolu Burdur İstanbul
Haydar
Akar Mustafa Ali
Balbay Mahmut Tanal
Kocaeli İzmir İstanbul
Aytuğ
Atıcı
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 13 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Özcan
Yeniçeri Ali Öz
Kütahya Ankara Mersin
Oktay
Vural
İzmir
MADDE 13- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Biruni Üniversitesi
EK MADDE 156-
İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu
tüzel kişiliğine sahip Biruni Üniversitesi adıyla bir
vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite,
Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Tıp
Fakültesinden,
b) Diş Hekimliği
Fakültesinden,
c) Eczacılık
Fakültesinden,
ç) Sağlık
Bilimleri Fakültesinden,
d) Hemşirelik
Fakültesinden,
e) Mühendislik
Fakültesinden,
f) Meslek
Yüksekokulundan,
g) Eğitim
Bilimleri Enstitüsünden,
ğ) Fen Bilimler
Enstitüsünden,
h) Sağlık
Bilimleri Enstitüsünden, oluşur."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde kim konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Yeniçeri…
BAŞKAN - Ankara
Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
546 sıra sayılı
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin 13’üncü maddesinin değiştirilmesine
ilişkin vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 13’üncü madde ile İstanbul’da Dünya Eğitim Vakfı tarafından “Biruni Üniversitesi” adıyla bir vakıf üniversitesinin
kurulması öngörülmektedir. Üniversite açılması hiç kuşkusuz sevindiricidir, bu
üniversiteye “Biruni” adının verilmesi ondan daha
fazla sevindiricidir.
Söz buraya
gelmişken çok kısaca Birûnî’den bahsetmek istiyorum.
Bilindiği gibi Birûnî astronomi, matematik, doğa
bilimleri, coğrafya ve tarih alanlarındaki çalışmalarıyla meşhurdur. Birûnî bilim adamı olmanın dışında, aynı zamanda bir ahlak
abidesidir. Birûnî, astronomi üzerine yaptığı en iyi
çalışmayı Gazneli Mahmut’un oğlu Mesut’a sunar.
Sultan Mesut da bunun üzerine kendisine bir fil yükü gümüşü hediye eder. Fakat, kendisine bir fil yükü gümüş hediye edilince Birûnî “Bu armağan beni baştan çıkarır, bilimden
uzaklaştırır.” diyerek bu hediyeyi geri çevirir. Ülkeyi yiye yiye doymayanların
kulakları çınlasın. Kültürümüzde “Ehli Hakk’a müptelayım, neme lazım kâr benim;
malım, mülküm yoktur ama kanaatim var benim.” diyen bir gelenek vardır.
Elbette, kanaatle yetinip kanaatle kendi kendini tekrar etmek, zenginliğe
gidecek yolun önünü kapatmak doğru değil ama –biraz önce de ifade ettiğim gibi-
bütün bu olanı biteni bu bağlam içerisinde, doymayan, iştahı hiç kesilmeyen ve
bitmeyen bir mantık içerisinde ele almak da çok doğru değil. Kültürümüz, bundan
tam bin yıl önce, böyle erdem abidesi insanlar çıkarmıştır. İsterseniz, gelin
bunu bugünle mukayese edin.
Benim burada
özellikle söylemek istediğim bir şey var: Birûnî’nin
adını vermek güzel bir şey ama yetmez. Birûnî’nin
ahlakını, Birûnî’nin felsefesini, Birûnî’nin
niteliklerini aslında üniversitelere vermek lazım. Üniversitelere ismini
verdiğimiz kişilerin erdem ve edep yönünden, adap yönünden, onların içinde
yaşadıkları dönemi de dikkate alarak, o değerlerin aktarılmasının esas olması
icap eder.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye’de üniversite açarken her şeyden önce ülkenin
ihtiyaçları ve gerçeklerinin dikkate alınması gerekir. Üniversiteler beyin
gücünün eğitildiği yerlerdir. Vasıfsız insanı vasıflı hâle getirmek eğitimle
ilgilidir. Kazandıkları vasıfları kullanabildikleri ölçüde insanlar özgür
olabilirler. Eğer insanlar kazandıkları vasıfları kullanamazlarsa bu
kazandıkları vasıflar sırtlarına yük olur.
Biruni Üniversitesi, bu
yönü itibarıyla 5 fakülte, 1 meslek yüksekokulu ve 3 enstitüden kuruluyor.
Açılacak fakülteler belirlenirken ülkemizin ihtiyaçları ve kapasite fazlalığı
bulunan alanların dikkate alınmadığı görülüyor. Bugün, Türkiye’de 300 binin
üzerinde atamayı bekleyen öğretmen adayı vardır; buna karşın, Biruni Üniversitesinde de yeni bir eğitim fakültesi
açılarak bu yeni fakülte, âdeta atanmayan öğretmenlerin sayısını artırma gibi bir durum ortaya
çıkaracaktır. Bu nedenle, eğitim fakültesinin açılmasının mevcut şartlarda bir
anlamı yoktur. Bu durum, üniversite açılışının plansız, programsız ve hedefsiz
bir şekilde gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu durumda, Birûnî’nin adını taşıyan, tıp dalında eğitim verecek Biruni Üniversitesine bağlı bir hemşirelik fakültesinin
açılmasının uygun olacağını düşünüyorum ama Hükûmet “hayır” dedi, Komisyon
“hayır” dedi, elbette siz de “hayır” diyeceksiniz. İsterseniz biz dünyanın en
uygun teklifini getirelim “evet” diyecek hâliniz de yok, onu da biliyorum. Ama, doğruya doğru diyerek doğru bir iş yaptığımızı
özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
üniversiteler gerçekliğin tek boyutta olmadığını öğrencilere aktaran, onları
gerçekliğin farklı boyutlarını araştırmaya, öğrenmeye ve özümsemeye sevk eden,
dogmalara karşı bilimselliği savunan hayati kurumlardır. Bu bakımdan, düşünce
özgürlüğünün olmadığı yerde akademik ve bilimsel özgürlükten, dolayısıyla da
gerçek anlamda bir üniversiteden söz etmek mümkün değildir. Üniversiteler biat,
itaat ve fanatizmin değil, bilimsel düşüncenin kalbidir.
Kısaca şunu,
sürem bittiği için bir cümleyle söyleyeyim. Hayırlı olmasını diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 13. Maddesindeki “eğitim fakültesinden” ifadesinin
çıkarılmasını arz ederiz.
Mahmut
Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Neden Sayın Yüksel?
BAŞKAN – Kim
konuşacak acaba?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Nur Serter…
BAŞKAN – İstanbul
Milletvekili Sayın Nur Serter, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 13’üncü maddeyle ilgili
olarak vermiş olduğumuz önerge konusunda söz almış bulunuyorum ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, “Biruni” adı altında bir vakıf
üniversitesinin kurulması teklifiyle karşı karşıyayız. Şimdi, tabii, ilk başta
söylemem gereken şey şudur: Bir üniversitenin kurulması ciddi bir iştir. Hele
bu bir vakıf üniversitesi ise vakıf üniversitesinin vakfıyla ilgili,
hedefleriyle ilgili bir bilgilendirmenin mutlaka yapılması gerekir, bunun da
yeri Millî Eğitim Komisyonudur ancak Millî Eğitim Komisyonu üniversitenin
kurulmasıyla ilgili bu konuyu görüşmemiş ve doğrudan Plan ve Bütçe
Komisyonundan bu çıkarak önümüze getirilmiştir.
Şimdi, size bazı
sorular sormak istiyorum: Bilen var mıdır acaba içinizde, kimdir bu Biruni Üniversitesini kuranlar? Bu vakıf nedir? Bu vakfın
özellikleri nedir? Biz de bilmiyorduk. Dolayısıyla, YÖK’ü aradım. YÖK’ten
aldığım cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. YÖK dedi ki: “Vakıf muhatabınız
değil.” Ben bir bakkal dükkânını sormuyorum, üniversiteyi kuracak vakfın
özellikleri hakkında YÖK’ten bilgi istiyorum, Millî Eğitim Komisyonu üyesi bir
milletvekili olarak bilgi istiyorum, aldığım cevap: “Vakıf muhatabınız değil.”
Peki, neye göre karar vereceğiz öyleyse? Dolayısıyla, vakfı araştırmaya girdik.
Bir kere, YÖK’ü kınıyorum ve YÖK’ün bu saygısızlığının hesabının iktidar
partisi tarafından sorulması gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim
üniversiteyle ilgili diğer bilgilere: Şimdi, Dünya Eğitim Vakfı diye bir vakıf
tarafından kuruluyor. Peki, Dünya Eğitim Vakfını kim kurmuş, nasıl kurmuş, ne
zaman kurmuş ve bu vakfı vakfeden kurum nedir? Bunları araştırdığımızda,
vakfeden kurum olarak karşımıza Erva Öğretim Yatırımı
ve Ticaret Anonim Şirketi çıktı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Elba…
FATMA NUR SERTER
(Devamla) – Erva.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu, Usame Kutub…
FATMA NUR SERTER
(Devamla) – “R” ile… “E-r-v-a.”
Bu şirket 24/12/2012’de yani 2012 yılının son haftasında, 50 bin lira
sermayeyle kurulmuş bir şirket. Bu şirket, kurulduktan tam iki ay sonra, Dünya
Eğitim Vakfını kuruyor. Vakfın toplam mal varlığı 300 bin lira, milyon filan
zannetmeyin, 300 bin lira. 300 bin liraya, zannediyorum, İstanbul’da bir daire
satın alamazsınız. Şimdi, bu vakıf ne kuruyor? Değerli milletvekilleri, bu
vakıf 6 tane fakülteden, 1 meslek yüksek okulundan ve
3 tane enstitüden oluşan 10 birimlik bir üniversite kuruyor. Bu fakülteler nelerdir?
Tıp fakültesi -en yüksek yatırımı gerektiren fakülte- diş hekimliği fakültesi,
eczacılık fakültesi, sağlık bilimleri fakültesi, mühendislik fakültesi gibi
yüksek kuruluş bedelleri gerektiren fakülteler, 300 bin lirayla...
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Hocam, havuzdan gelecek, havuzdan.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) - Şimdi, bunu sorduğumuz zaman Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın
grup başkan vekillerinden bir tanesi bize dedi ki: “Tamam, onlar YÖK’te
taahhütte bulunmuşlar, 50 milyon liralık taahhütte bulunmuşlar.” Bakın, böyle
bir üstünkörü üniversite kurulumu olmaz.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Yeni havuz, yeni!
FATMA NUR SERTER
(Devamla) – Neye göre kurulmuş? Taahhütte bulunmuş. Nasıl bulunmuş? Bunun
belgesi nedir? 300 bin lira mal varlığı olan bir vakıf böyle büyük bir
üniversite projesine nasıl adım atar? Bakınız, bu, Yükseköğrenim Yasası’na
aykırıdır. Bu, vakfın amaçları içinde yer almıyor. Vakfın amaçlarına bakın;
eğitimin kalitesini geliştirmek var, üniversite kurmak yok. Vakfın amaçları
arasında bir yükseköğretim kurumu veya bir eğitim kurumu kurulmasına ilişkin bir
madde yok. Bu, tamamıyla yeni bir projedir, gizli kapaklı bazı işler
yapılmaktadır. TÜRGEV örneğini gördüğümüz için de vakıflara karşı duyarlı olma
hakkını kendimizde görüyoruz. Eğitim fakültesi ve diş hekimliği fakültesi gibi
fakültelerin de yer almaması gerektiğini çünkü Türkiye’de bu alanlarda
ihtiyaçtan fazla yetişmiş eleman olduğunu da burada tekrarlamak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Serter.
MEHMET AKİF
HAMZEÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından bazı değerlendirmeler
yapmak istiyorum.
Şimdi,
Komisyonda, Sayın Nur Hocamın dediğinin aksine, YÖK’ten gelen koordinatör bu
konuda bize bilgi verirken bu vakfın, üniversiteyi kuran vakfın 50 milyon TL
sermaye gösterdiğini söyledi. Yalnız, Hocam farklı bir şey söylüyor, bunun
taahhüt edildiğini söylüyor. Bunlar farklı şeylerdir.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim. Kayda geçmiştir ama şu anda bizim gündemimizle ilgili bir şey değil.
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Efendim, önemlidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, Hükûmet bu konuda bilgi versin. Vakfın amaçları arasında
üniversite yoksa nasıl…
VAHAP SEÇER
(Mersin) - Dolayısıyla, YÖK tarafından Komisyon da yanıltılmıştır. Bu çok önemli bir şey.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.02
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
13’üncü madde
üzerinde İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ve arkadaşlarının verdiği
önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
14’üncü maddede
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir
Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim
Işık Ali Öz
Antalya
Kütahya Mersin
Emir
Çınar
Kastamonu
“MADDE 14- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi "Afet ve acil
durum hallerinde afet ve acil durum hizmetlerinde görevli bulunan
araçlar," şeklinde değiştirilmiş, "Bu araçlar," ibaresinden
sonra gelmek üzere "görev halinde" ibaresi eklenmiştir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 14. maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı yasanın 71’inci
maddesinin (f) bendinin yasa metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aydın Ağan
Ayaydın
İstanbul Ankara İstanbul
Ramazan Kerim
Özkan Tanju Özcan Mustafa Ali Balbay
Burdur Bolu İzmir
Haydar
Akar Mahmut Tanal Aytuğ Atıcı
Kocaeli İstanbul Mersin
Levent
Gök
Ankara
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, burada herhâlde bir yanlışlık var, (e) bendi mi, (f)
bendi mi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – (f) bendi.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ama o zaman madde ihdası gerekiyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Yok, madde ihdası değil, o kanunda (f) bendi var.
BAŞKAN – Sorun
olmadığını söylüyorlar Sayın Elitaş.
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak önerge üzerinde?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Gök.
BAŞKAN – Ankara
Milletvekili Sayın Levent Gök konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Gök.
LEVENT GÖK
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu torba
yasa pek çok yasa maddesini ilgilendiren kanunlarda değişiklikler getiriyor.
Aslında, hepimizin sağlıklı bir irdelemesine sunulması açısından yararlı
olmayan bir yöntemle yine bu maddeleri tartışıyoruz. İhtiyacı gideren maddeler
var, ihtiyacı gidermeyen maddeler var. Yine böyle torba yasaların karıştığı bir
ortamda yapılan yanlışlıkların bizlere neye mal olduğunu anlatmak açısından bir
örnekle bu yöntemin yanlış olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum değerli
arkadaşlarım.
Geçtiğimiz
aylarda sizlerle çokça konuştuğum bir konuda dün Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan
ve İspanya Başbakanı tarafından Sincan-Batıkent metrosu
açıldı. Öncelikle bu metro hattının hayırlı olmasını
diliyorum. Çok gecikmiş bir hizmettir. Başından beri bizim de takip ettiğimiz,
yıllar öncesinden gündeme geldiği zaman -İl Başkanlığı dönemimde takip ettiğim
konu olması nedeniyle de- çok da yakından ilgilendiğim bir konudur ama değerli
milletvekilleri, dün açılan Sincan metrosu tam on yıllık bir gecikmeyle
açılmıştır ve Ankara’nın bütün billboardlarında “Belediyemizin başlattığı
Hükûmetimizin bitirdiği metro hattı hayırlı olsun.”
denilerek açılmıştır. Ankara Büyükşehir Belediyesinin en ufak bir ciddi
katkısının olmadığı ve inşaatın yüzdesinde hiç de ciddi ilerlemesinin
bulunmadığı bir ortamda bir seçim yatırımına dönüştürülen bir metro hattını açtık. Ankaralıların tam on yılı gitmiştir bu
konuda Büyükşehir Belediyesinin beceriksizliği yüzünden. Sonunda Hükûmet
üstlenmek durumunda kalmış ve bu hat açılmıştır. Yararlı olmuştur, işin bu
kısmında değilim ama değerli milletvekilleri, Ankara’da Sincan-Batıkent metrosu
başlarken aynı anda da Ulus-Keçiören ve Kızılay-Çayyolu metro
hatları da başladı. O zamanlar…
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Şimdi açacağız.
LEVENT GÖK
(Devamla) – Elbette açılsın, yararlıdır, açılmasını biz de istiyoruz.
…dilimizde tüy
bitti, dilimizde tüy bitti.
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – İzmir’i kim yaptı?
LEVENT GÖK
(Devamla) – Hayır, bakın, bir noktaya gelmek istiyorum, bir noktaya gelmek
istiyorum.
“Bir hattı
bitirelim, ondan sonra diğer hatta geçelim, öteki hattı bitirdikten sonra diğer
hatta geçelim.” derken Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün bu yapıcı
uyarılarımızı dinlemedi, 3 hatta birden başladı ve sonunda da tıkandı.
Ankara’nın yakıtta tek seçeneği olan doğal gazı özelleştirdi. Doğal gaz
özelleştirilirken satılmasından elde edilecek parayla metroya
kaynak aktarılacağı söylenildi ama sonunda doğal gaz özelleştirildi, metroyu da
yapmak Hükûmetin sırtına yıkıldı, Büyükşehrin elinden doğal gaz gibi çok önemli
bir gelir kaynağı da gitti. Doğal gazın özelleştirilmesinin gerekçesi BOTAŞ’a
olan borçların ödenmesi ve metroya kaynak aktarılması
değerli arkadaşlarım.
Şimdi, Hükûmet
üstlendi, doğal gaz gitti ve şu anda Ankaralılar doğal gazın
özelleştirilmesinden dolayı son derece ciddi sorunlar yaşıyorlar çünkü yakıtta
tek seçenek olan ve 2 milyon aboneyi ilgilendiren bir konuda Ankaralıların
kaderi piyasanın keyfî koşullarına terk edildi. Bunu sizler de zaten kışın
yaşayarak gördünüz.
Şimdi, gelinen
noktada, Ankara Büyükşehir Belediyesi o kadar istediği özelleştirmede,
özelleştirilen Başkent Doğalgazı satın alan şirketle mahkemelik oldu. Mahkemede
birbirlerinin hakkında ilginç iddialarda bulunuyorlar. İşin o yanına baksak mı
yanarsınız, bir yandan, özelleştirilen doğal gazın ucuza gittiğine mi
yanarsınız?
31 Mayısta burada
bir gensoru görüştük Başbakan hakkında BAŞKENTGAZ’ın
özelleştirilmesinin onaylanmasının düşük olduğundan dolayı diye, onu
reddettiniz ama Sayıştay, BAŞKENTGAZ’la ilgili
verdiği raporda, özelleştirme raporunda düzenlediği maddeyle BAŞKENTGAZ’ın çok düşük bir bedelle satıldığını raporuna
geçirdi değerli arkadaşlarım.
Şimdi dikkatli
olalım, pek çok hatanın yapıldığı bu yasaları böyle değil, daha sağlıklı ve
serinkanlı düşünelim diyorum, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“MADDE 14- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi "Afet ve acil
durum hallerinde afet ve acil durum hizmetlerinde görevli bulunan
araçlar," şeklinde değiştirilmiş, "Bu araçlar," ibaresinden
sonra gelmek üzere "görev halinde" ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Emin Çınar, Kastamonu Milletvekili.
BAŞKAN – Emin
Çınar, Kastamonu Milletvekili konuşacak.
Buyurun Sayın
Çınar. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN ÇINAR
(Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi, milletimizin barış, huzur ve güven dolu bir hayat yaşaması için
ihtiyacı olan kanunları yapmakla mükelleftir. Burada yaptığımız kanunlar
milyonlarca vatandaşımızın hayatını doğrudan etkilemektedir. Bu işin çok büyük
bir vebali vardır; bundan dolayı, çıkardığımız kanunları en iyi şekilde
değerlendirerek çıkarmak mecburiyetindeyiz. Müzakereleri yeterince yapmalı,
tartışmaktan, istişare etmekten imtina etmemeliyiz. Özellikle iktidar olarak
size düşen en önemli vazife, muhalefetin telkinlerine, eleştirilerine kulak
vermeniz olacaktır; bu, demokrasinin de gereğidir. Ancak on bir yıllık iktidarınız döneminde Türkiye
Büyük Millet Meclisini devre dışı bırakmak için elinizden gelen her şeyi
yaptınız. Gece yarısı kanun tekliflerini oldubittilerle çıkardınız. Muhalefetin
sesini kısmak için her yola başvurdunuz. Komisyonları çalıştırmayıp tepeden
gelen teklif ya da tasarılarla yeterli ve sağlıklı görüşmeleri engellediniz.
Hayati öneme sahip olan düzenlemeleri torba kanunlarla Meclisten çıkardınız.
Bugün görüştüğümüz kanun teklifi, bunlar içinde onlarca örnekten sadece bir
tanesidir.
Değerli
milletvekilleri, demokrasi eşitliktir; demokrasi, karşıt fikirlere katlanmak
demektir; demokrasi istişare, demokrasi tahammül demektir. Her ortamda
demokrasiden bahsedip, farklı görüşleri, eleştirileri, eşitliği engellemek için
elinizden geleni yapıyorsunuz. Bunlara en büyük ispat gün yüzüne çıkan ses
kayıtlarıdır. Gazete patronlarına muhalefeti susturmak için talimatlar vererek
demokratik olunmaz. Eleştiriye tahammül edemeyenlerin hayatları yanlışlarla
doludur. İşte, on bir yıllık iktidarınız da yanlışlarla ve hatalarla geçmiştir.
Yaptığınız bu yanlışları bir gün mutlaka anlayacaksınız fakat iş işten geçmiş
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, son günlerde yaşadıklarımız geleceğe ibret olacak olaylardır.
Geçmişte muhalefeti susturmak için her şeyi yaptığınızı söylediğimizde
demokrasiden bahsedip devriiktidarınızda ülkemizin ne
kadar özgürleştiğinden, demokrasinin ne kadar ileriye gittiğinden dem vurdunuz.
Artık bizim bir şey söylememize gerek kalmamıştır çünkü İnternet’te dolaşan
yasal ses kayıtları bizim ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. Takke
düşmüş, kel görünmüştür. Gazete patronlarına talimatlar yağdırarak Sayın Genel
Başkanımızın konuşmalarını kestiren, Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili
haberleri yayından kaldırtan Başbakan, bir iş yapmak istiyorsa ülkemizi bölmek,
parçalamak ve yok etmek isteyenlerin sesini kısmalıdır.
Milliyetçi
Hareket Partisi ve Sayın Genel Başkanımıza tahammül edemeyen Sayın Başbakan,
eli kanlı teröristbaşının örgütünü yönetebilmesi için
MİT'i postacı olarak görevlendirip Kandil’e mesaj göndermesine müsaade
etmemelidir. 30 bin kişinin katilinin, canibaşının
İnternet’ten resimlerinin yayınlanmasına tahammül etmemelidir.
Sayın Başbakan,
gazete patronlarından muhalefet partilerinin haberlerini neden yayınladığının
hesabını soracağına, evinden milyonlarca dolar para çıkan memurlarının hesabını sormalıdır.
Yolsuzluğa adı karışan bakanların ve çocuklarının sorgusunu yapmalıdır.
Kanalları, gazeteleri araştırıp Milliyetçi Hareket Partisinin haberlerini
kaldırmakla uğraşacağına, milletimizin sorunlarına çare bulmak için çaba ve
gayret göstermelidir. Emeklilerimizin aldığı maaşlarla nasıl bir geçim
sıkıntısının içerisinde olduğunu, kadro isteyen taşeron işçilerinin, 4/C’li çalışanlarımızın, vekil imamlarımızın sorunlarına
çözüm bulmak için gayret göstermelidir. Yüzbinlerce işsiz olan insanlarımıza
istihdam oluşturmak için çalışmalarda bulunmalıdır. Biz bunları yıllar önce
söyledik ve hâlâ da söylemeye devam edeceğiz.
Sayın Genel
Başkanımız, Sayın Başbakanı her ortamda uyarmasına rağmen, maalesef, Başbakan
yine de bildiğini okumaktadır. Bizler burada ve her yerde yanlışları söylemeye
devam edeceğiz. Doğru yapılan her işin yanındayız. Gelin bu yanlış uygulama
alışkanlığından vazgeçin.
Vermiş olduğumuz
önergemize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.27
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
14’üncü madde
üzerinde Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul
edilmiştir.
15’inci maddede
üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3152
sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci
maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde geçen "iş ve işlemleri"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Ünal Kacır
Kayseri İstanbul İstanbul
Gülay Dalyan Bünyamin Özbek Tülay Kaynarca
İstanbul Bayburt İstanbul
Sevim
Savaşer Vural
Kavuncu
İstanbul Kütahya
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 15. maddesindeki “İçişleri
Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir” ifadesinin önüne
“Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet
Çetin Aytuğ
Atıcı
İstanbul
Ankara Mersin
Turhan
Tayan Malik
Ecder Özdemir
Bursa Sivas
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 15 inci maddesinde yer alan
“buralarda" ifadesinin "112 Acil Çağrı Merkezinde" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet
Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
BAŞKAN - Son
okuduğum önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık
konuşacak.
Tekrar sessiz
olmanızı rica ediyorum sayın milletvekilleri.
Buyurun Sayın
Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu önerge son derece masum ve madde metninin daha iyi anlaşılabilir
hâle getirilmesini amaçlayan bir önerge olmasına rağmen Hükûmetin ve Komisyonun
niye katılamadığını gerçekten merak ediyorum. Cümleyi okuduğunuz zaman bu
cümlenin hiçbir anlam ifade etmediğini, önergemizdeki hâliyle değiştirilmesi
durumunda ise anlamın anlaşılır olduğunu göreceksiniz. Anlaşılan o ki iktidar
partisi buraya ne getirirse bu Meclis aynen kabul etmek ve Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekili arkadaşlarım da hepsini aynen oylamak zorundadır. Bu
anlayış hiç değişmemektedir. Gecenin bu vaktine kadar tüm uyarılara rağmen, tüm
iyi niyete rağmen herhangi bir değişikliğin kabul edilmemiş olması gerçekten bu
yüce Meclis için ciddi bir eksikliktir, bunu takdirlerinize sunuyorum.
Bu maddede
illerde 112 acil çağrı merkezlerinin kurulması düzenlenmekte. Yerinde bir
düzenleme ancak 112 acil çağrı merkezlerine teklifin 51’inci maddesiyle de
toplam 1.937 kadro ihdası geliyor bu kanunda. Bir taraftan yüzlerce, binlerce
insan kadro beklerken kadro vermekten kaçınan Hükûmet bazı konularda ciddi
anlamda bonkör davranabiliyor. Diğer taraftan, illerde hastanelerde ciddi
sağlık personeli eksikliğini tamamlayamayan Hükûmetin bu kadrolara nasıl atama
yapacağı da herhâlde hepimizin kafasında bir soru işareti oluşturmaktadır.
Bu vesileyle
Sağlık Bakanlığının 2010-2013 Yatırım Programı’na alınmış olmasına rağmen
sebebi bilinmeden Kütahya’nın elinden alınan 500 yataklı devlet hastanesini
tekrar bu yüce Mecliste ilgililere hatırlatıyorum. 2013 yılında bitmesi gereken
hastane, bir yer değişikliği bahanesiyle masal oldu. Kim buna sebep olduysa
bunun hesabını bu yüce Mecliste ilgililerin sorması gerektiğini düşünüyorum.
Acilen, Kütahya ili, ikinci basamak hastanesi olmayan Türkiye ili olmaktan
çıkarılmalıdır Sayın Bakan. Hemşehrilerimiz sağlık
hizmetini pahalı almaktadırlar. Devlet hastanesi üniversite araştırma
hastanesine dönüştürülmüştür ve şu anda ikinci basamak hastanesi olmayan bu il,
maalesef, bu 2010-2013 Yatırım Programı’ndaki hastanesini de elinden
kaçırmıştır. Bunun acilen yerine getirilmesini, tekrar, hemşehrilerim
adına burada dile getiriyorum.
Diğer taraftan,
belediye başkanlarının maaşını çok görerek nüfusu 2 binin altına düştüğü
gerekçesiyle yüzlerce belde belediyesini kapatan Hükûmetin, bu kadrolara
atayacağı memurlara vereceği maaş ile beldelere hizmet eden belediye
başkanlarına verdiği maaşı bir kıyaslamasını talep ediyorum.
Bu vesileyle,
teklifin 40’ıncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergede, 2012 yılı Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre nüfusunu 2 binin üzerine çıkaran 65 belde
belediyesinin tüzel kişiliğinin iade edilmesini talep ediyorum. Bununla ilgili
önergemize yüce Meclisin katkı yapacağını ve olumlu bakacağını da ümit ediyorum
çünkü toplam 21 ilimizde 65 belde, şu anda nüfusu 2 binin üzerine çıkmış
olmasına rağmen, 2012 yılı kayıtlarına göre, haksız olarak köy tüzel kişiliğine
dönüştürülmüştür. Bunu Ordu’nun büyükşehir yapılması sırasındaki kanun teklifi
sırasında da defalarca dile getirdik ama o gün duyulmamıştı. Bugün bu belediye
başkanları feryat ediyor, bu belde halkımız feryat ediyor.
Bu duygu ve
düşüncelerle, önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte
işleme alacağım, talepleri hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi, aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 15. maddesindeki “İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılacak
yönetmelikle düzenlenir” ifadesinin önüne “Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü
alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3152
sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci
maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde geçen "iş ve işlemleri"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık Bakanlığının uygun görüşü
alınarak" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Vural Kavuncu (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
15’inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sağlık hizmetlerindeki ciddi
aksamaları gördüğü hâlde “Sağlıkta çağ atladık.” diyerek halkı yanıltmayan
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
15’inci maddeyle
tüm acil çağrıları karşılama, sevk ve idare tek çatı altında toplanıyor.
Elbette ki buna bir itirazımız yok. Her ne kadar bu madde “Avrupa Birliği uyum
yasaları gereği” ile çıkarılsa da sonuçta uygulama yararlı olacaktır. İtfaiye,
polis, ambulans gibi yerlere yapılan çağrıları tek çatı altında topluyorsunuz,
güzel. Ancak, düzenleme yapma yetkisini sadece İçişleri Bakanına veriyorsunuz.
İçişleri Bakanı sağlık hizmetlerinin organizasyonundan ne anlar? Anlamaz,
İçişleri Bakanının başka uzmanlık alanları var, bu işler ayakkabı kutusuna
benzemez, herkesin ayrı bir uzmanlık alanı var. Ha, eğer “Fark etmez, Sağlık
Bakanı da zaten bu işlerden anlamaz.” diyorsanız, işte bunda haklı
olabilirsiniz, buna bir itirazım yok. Biz yine de önergemizle “Bu yönetmeliği
çıkarırken Sağlık Bakanına danışın.” diyoruz. Önergemizi verdik, anladığım
kadarıyla dikkate almışsınız, siz de bizimkine benzer bir önerge
hazırlamışsınız ve nihayet Sağlık Bakanını da işin içine dâhil etmişsiniz. Eh,
gecenin bu vaktinde belki hayırlı bir iş yapmış olabilirsiniz.
Şimdi, Sağlık
Bakanı 112’yi koordine etmekle sorumlu, o yüzden 112’yle ilgili verilecek kararlarda
Bakanın mutlaka, mutlaka fikri alınmalı. Peki, Sağlık Bakanı 112’yi koordine
etmekle sorumlu olduğu hâlde yeterince edebiliyor mu? Hayır. Neden? Çünkü çok
meşgul Sayın Bakan. Neler yapıyor? Özel hastanelere hoca kiralıyor; çok meşgul,
yazık. Bazı yandaş ve candaş doktorlara mecburi
hizmeti kaldırıyor. Bunların hepsini siz o mübarek ellerinizi kaldırarak
onaylamıştınız geçen haftalarda.
Çok meşgul Sayın
Sağlık Bakanı. Vatandaşlara, yüzde 200 fark ödemek üzere, her hastaneye
gittiğinde 11 ayrı noktadan fark ödemek üzere düzenlemeler yapıyor; çok meşgul.
Hele bugünlerde çok daha meşgul. Neden? İşi, gücü
bıraktı, Ankara Tabip Odasına dava açıyor, Yönetim Kurulunu ve Haysiyet
Kurulunu görevden almak istiyor. Çok meşgul. Niye görevden almak istiyor
biliyor musunuz? Çünkü diyor ki: “Hekimler Gezi olaylarında sokaktaki vatandaşa
yardım ettiler.” “Ee, -gerekçede söylüyor; bakın, bu
benim fikrim değil- bütün hekimleri cezalandıramayacağıma göre Ankara Tabip
Odasının Yönetim Kurulunu ve Haysiyet Kurulunu görevden alayım.” diyor.
Sayın Bakan, ne
yaparsanız yapın, kimi görevden alırsanız alın bu ülkede yaşayan hekimler her
zaman, her koşulda halkının yanında yer alacaktır. Hiçbir şekilde hekimleri
geri döndüremezsiniz. İşgal kuvvetleri bile bizi geri döndüremedi. İstanbul Tıp
Fakültesinden bir dönem mezun verilmedi, bütün doktorlar şehit oldular. Sen mi
bizi korkutacaksın? Hadi oradan! (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)
Şimdi, 112’yi
koordine edemeyen Bakan, kalkacak, illerin ambulans ihtiyaçlarını bekletecek,
tam seçim zamanı illere ambulans dağıtarak şov yapacak. Yakıştı mı? Vallahi
yakışmadı, yakışmadı.
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) - Nasıl biliyorsunuz? Niyet mi okuyorsunuz, canım ne biliyorsunuz?
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) - Her sene dağıtıyor, her sene dağıtıyor.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Her sene dağıtıyorsunuz, seçim dönemi geldi, ambulansları
dağıtıyorsunuz.
Ben size sorarım
zıplayan milletvekilleri…
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) – Sizin zamanınızda ambulans yoktu, ambulans bile görmediniz.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Eğer bu ambulansları bekletmeseydiniz, Van’a gönderseydiniz, hani
meşhur kar paletli ambulanslarınızı, acaba Vanlı Muharrem ölecek miydi?
Ölmeyecekti belki de. Oraya ambulans gönderemediğiniz için o çocuk öldü. Eğer
ambulansları zamanında gönderseydiniz…
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Kaç tane ambulans verildiğini sayamıyorsunuz!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Vay efendim, çağ atlamışız! Siz ne atladığınızın farkında bile
değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Sen hiç Bahçesaray’da bir mezraya gittin mi?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – “Çağ atladık.” diye size yutturan bir Dünya Bankası var, bir IMF
var. Ancak onlar size çağ atladığınızı söyleyebiliyorlar, siz de bunlara
inanıyorsunuz. Bunların hesabını vereceksiniz. Eğer o ambulansı Van’a göndermiş
olsaydınız Muharrem ölmeyecekti. Kalkmış bugün Sayın Bakan hazretleri bir
açıklama yapıyor, diyor ki: “Bir resimle bizim itibarımızı zedelemeyin,
sağlıkta çağ atladık.” Sayın Bakan, o “resim” dediğiniz resmin içindeki çuvalda
bir çocuk ölüsü var ve bir baba taşıyor. Kalkmış, efendim, “Bunu istismar
etmeyin…” Ne istismarı? Bunun adı istismar değil, bunun adı ihmaldir.
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Bahçesaray’ı gördün mü sen?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Sen kalkacaksın, “Benim ambulanslarım var, ben çağ atladım.” diye
istismar edeceksin… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – …sonra ölü çocuğu da babasına taşıtacaksın. Var mı böyle! (CHP
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Bahçesaray’ı hiç gördün mü, mezrasını hiç gördün mü Bahçesaray’ın?
BAŞKAN – Diğer
önerge üzerinde Kütahya Milletvekili Sayın Vural Kavuncu konuşacak.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz doğrultusunda,
lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvelki
önergede Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın
Kütahya ile ilgili vermiş olduğu bilgiler önemli derecede yanlışlık içermekte
ve kamuoyunu yanıltmaktadır. Aslında kendisi şu anda Kütahya’da Milliyetçi
Hareket Partisinin belediye başkan aday adayıdır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Aday adayı değil, aday adam ya, aday!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Müstakbel belediye başkanı.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) – Bu şekilde yanıltmalarla ve yanlış bilgilerle Kütahya kamuoyunu
yanıltmak, yönlendirmek ve bununla ilişkili olarak da muhtemelen siyasi menfaat
elde etmek amacıyla bu konuşmaları yapmaktadır. Biz doğrusunu söyleyelim.
Şimdi, bir:
Kütahya hastanesiyle ilişkili, programdan kaldırıldığı yönünde bir iddiası var.
Burada defalarca Sağlık Bakanımızdan da bu konuda bilgiler almıştır, hiçbir
şekilde Kütahya hastanesi programdan kaldırılmamıştır. Gerçek şudur: Sadece
yerle ilişkili halkımızın talepleri ve daha iyi bir sağlık hizmeti alma
konusunda yer değiştirme söz konusu olmuştur. Şehrin merkezinde jandarma
taburundan terk edilmiş olan arazinin 150 dönümü bu yönde Sağlık Bakanlığına
geçirilmiş ve burada çalışmalara başlanmıştır. Bu süre içerisinde imar
işlemleri, imar düzenleme, ifraz, üzerindeki enerji nakil hatlarının
düzenlenmesi, hazineye terkler gibi resmî işlemler nedeniyle bu süre
geçirilmiş ve Kütahya halkına bu alan kamu yararına olmak üzere hediye edilmiş
bir alandır.
Şimdi, bu alanda
olmasının faydaları şudur: Bir kere, burası şehir merkezinde bir daha ele
geçirilmeyecek bir alandır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Doğru, ele geçirilemeyecek bir alan!
VURAL KAVUNCU
(Devamla) – Eğer bundan sonra, Kütahya’da bir hastane ihtiyacı söz konusu
olursa her zaman için şehrin dışında bulunabilecek olan yerler vardır. Elli
sene sonra da yüz sene sonra da burası sağlık alanı olarak kalacak ve burada
gelecek olan nesillerin bize dua edeceği alandır.
İki: Yanında olan
hizmet binasıyla birleştirilecektir. Eğer bir başka alanda yapılacak olsa
hizmet bölünmesi olacak, 8-10 kilometre arasında hastaların git geliyle gidilecek olan bir durum olacaktı.
Üç: Bu sayede, şu
anda, burası şehir hastanesi statüsünde yapılacak, verilecek olan hizmet kalitesinde
de, çok büyük oranda bir iyileşme söz konusu olacaktır. En önemlisi de bu yer
değişimi konusu halka sorulmuş, halkla anketler yapılmış ve çok büyük oranda,
en büyük oranda bu alanda yapılması yönünde bir teveccüh ve istek oluşmuş ve bu
da dikkate alınmıştır. Sonuçta, birkaç senelik gecikmeyle birlikte… Şu anda
programda olmadığı diye bir durum yok, işlemleri tamamlandı ve Yüksek Planlama
Kuruluna gönderilmek üzeredir.
Bir diğer olay
da, şu anda mevcut olan hastanemiz de gene şehir hastanesi statüsüne
sokulabilecek özelliktedir, tekrar planlamaları yapılmakta ve beraber
gönderilecektir. Dolayısıyla, inşallah, Kütahya’mıza bu hastanemiz yapılınca
biz burada yapılan konuşmaları Kütahya halkının önüne çıkaracağız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Şecaat arz ederken sirkatin söylüyorsun!
VURAL KAVUNCU
(Devamla) – İkinci bir hadise: Değerli milletvekili bundan önce yaptığı
konuşmalarda, attığı “tweet”lerde, “face”lerde “Devlet hastanesi olmayan tek il Kütahya.”
tabirini çokça kullandı.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Evet, evet.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) – Fakat, bununla ilişkili, geçen hafta
yaptığım açıklamada bunun böyle olmadığı, bunun gene bir kamuoyunu yanıltma
olduğunu ifade ettim. Tek il değil, başka illerde de, yaklaşık 6’ya yakın
değişik ilde de devlet hastanesi statüsü değil, sadece eğitim ve araştırma
hastanesi statüsü var. Sayın milletvekili bunu bir eksiklik olarak
değerlendirmekte. Hâlbuki Kütahya hastanesi bu şekilde üniversiteyle birleşerek gücüne güç katmıştır. 10
tane olan üniversite öğretim üyesi sayısı bu sayede neredeyse 100’ün üzerine
çıkmış, pek çok yeni bölüm açılmış, üniversite hocalarımızın yeni teknik ve
teknoloji kullanmalarına izin vermiş, Kütahyalı hastalarımız doçentlerle,
profesörlerle bu sayede tanışmıştır. Bunun içerisinde, yakında, inşallah, organ
transplantasyonuna başlayacağız, yakında tüp bebek
merkezine başlayacağız.
Bu sefer, sayın
milletvekili konuşmasında, o yaptığı yanlışı, bilerek yaptığı yanlışı “tek il Kütahya”
lafındaki “tek”i kasten çıkartarak “devlet hastanesi
olmayan il” demiştir. Bakın, Ankara’da da devlet hastanesi sadece Sincan’da ve
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Hastanesi olarak vardır. O zaman neyi
eksikliktir? Kütahya’da eğer ikinci basamak değil, üçüncü basamak veriyorsa
eksik olan nedir?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Numune hastanesi ne?
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Kütahya’nın, hiç merak etmesinler, kendilerinin yaptığı sağlık
hizmetini… 57’nci Hükûmet döneminde Sağlık Bakanlığı MHP’deyken Kütahyalı
sağlıkta neydi, ne yaptılar; şimdi neydi, ne oldu, biraz da buna baksınlar;
bundan sonra Kütahya halkının yüzüne bakabilecek yüzleri var mı görelim.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
“Yalan yanlış ifadeler.” dedi, sataşmada bulundu.
BAŞKAN – Bir
dakika… Duymadım Sayın Alim Işık.
Buyurun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim “yalan yanlış bilgilerle” dedi, yalan yanlış bilgiler sundu.
Dolayısıyla, yalan yanlış bilgiler sunan milletvekilini düzeltsin Sayın Alim Işık.
BAŞKAN – Sayın
Işık söyleyebilirdi bu talebi Sayın Vural.
Katılıyor musunuz
Sayın Vural’ın talebine?
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Katılıyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
İki dakika süre
veriyorum.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde verilen önerge üzerindeki
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
milletvekilinin “yalan yanlış ifadeler” sözünü bir defa kendisine iade
ediyorum, hiçbir şey yalan yanlış değildir. Bir defa, ben, belediye başkanı
aday adayı değilim, adayıyım, önce onu düzelteyim, birinci yalan.
2010-2013 Yatırım
Programı’na alınmış olan bir hastane; 2013 yılı bitmiştir, dolayısıyla o tarih
olmuştur, yalan iki. Bundan sonra da yap-işlet-devret modeliyle yapılacaktır,
artık bundan sonra Sağlık Bakanlığı bütçesinden hastane yapılması mümkün
değildir. Bunu siz de iyi biliyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Halkın cebinden yapılacak.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Yer değişikliği işi sizin milletvekili olmanızdan sonra gündeme gelmiştir.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Daha orayı otel yapacağız, beş yıldızlı otel yapacağız.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Dolayısıyla, siz devlet hastanesini Kütahya’nın elinden alan milletvekili olarak
tarihe geçeceksiniz. Bunu da hemşehrilerimiz size
soracak.
İki; bu devlet
hastanesinin yeri 57’nci Hükûmet döneminde başlamış, 1999-2009 yılı arasında,
on yılda sizin eski bakanınız Sayın Recep Akdağ tarafından ve sağlık
çalışanlarının ortak kararıyla alınmış ama siz milletvekili olduktan sonra,
2011’de maalesef bunu Tavşanlı tarafına taşıyalım diye yerini değiştirerek
Kütahya’nın elinden almışsınız.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Acaba neden?
SONER AKSOY
(Kütahya) – Yalan, yalan, hepsi yalan.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Bunu da Kütahyalı hemşehrilerim çok iyi biliyor. (MHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi,
yap-işlet-devret modeliyle o belirlenen araziye hastane yapımı için çevre yolu
isteniyor. Bunu çok iyi biliyorsunuz, Kütahyalılara açıklayamıyorsunuz ama ben
açıklayacağım, merak etmeyin.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Yapılacak mı, yapılmayacak mı?
ALİM IŞIK (Devamla) –
Bir diğeri, Kütahya sizin sayenizde, devlet hastanesi olmayan tek il oldu,
sonradan birkaç il eklendi.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Tek il değil.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Sizin sayenizde tek il oldu, bunu unutmayın. Son bir yılda birkaç il daha
eklendi.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Yalan söylemeyin, tek il değil.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Şu anda bundan dolayı Kütahyalı hemşehrilerim, devlet
hastanesinden alacağı hizmeti yüzde 50 fazla para ödeyerek pahalı
almaktadırlar.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Yalan, yalan.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Bunu da sizin takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Kavuncu.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Efendim, söz istiyorum.
BAŞKAN – Neden?
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Çünkü, en sonunda “Yalan söylüyorsunuz,
devlet hastanesinde sizin sayenizde daha fazla para alınmaktadır.” dedi.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Doğru. Üniversite hastanesinde daha fazla para alındı.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Bu külliyen yalandır.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Hayır “Sizin sayenizde Kütahya’nın elinden alındı.” dedim.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Ayrıyeten, benim nedenimle Tavşanlı yönüne taşındı yönünde bir
iddiası oldu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Başkan, bunda yalan bir şey yok; bu, doğru.
BAŞKAN –
Müsaadenizle ben takdir edeyim onu.
Buyurun,
sataşmadan dolayı iki dakika veriyorum.
3.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun, Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Efendim, sayın vekilimiz Kütahya hastanesinin şu anda yapılacak
olmasıyla ilişkili herhangi negatif bir şey söyleyemedi.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Niye yapılmadı, niye? 2013’te bitecekti.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Sadece Sağlık Bakanlığı bütçesinden değil, şehir hastaneleri
bünyesinde yapılacağını ifade etti. Bu doğrudur.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Halkın cebinden yapılacak.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Yani, illa önemli olan bizim orada bir hastane yapmamız ve çok daha
iyi bir hastane yapmamızdır. Bu yapılacaktır. Eğer bu hastanenin
yapılmayacağını iddia ediyorsanız, yok derseniz bunu söyleyin.
İki: Kütahya,
devlet hastanesi olmayan tek il değildir.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Ne zaman yapılacak?
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Kırşehir’de, Karabük’te benzer durumlarda tek hastane vardır.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Özel sektöre yaptırıyorsunuz o hastaneleri, parasını da vatandaş
cebinden katkı payıyla ödüyor.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Artı başka bir şey var; kendisi “Kütahya hastanesini Tavşanlı
tarafına taşıtmak için” diye bir iddiada bulundu.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Evet, evet.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - İnsaf diyorum. Şu anda yeni olan yer, yeni belirlenen yer
Kütahya’nın tam merkezindedir.
Ama, ben başka bir
şey söyleyeceğim. Yakın zamanda attığı bir tweet var
“Âlimin fikri neyse zikri odur.” dedi. Demek ki kendisi herhangi bir şekilde
yetki elde ederse bu yönde birtakım belirlemeleri kendine yakın olan, kendine
dost olan tarafa yaptıracak ki herkesi öyle zannediyor. Biz, Kütahya merkezini
yapmakla hastalardan inşallah dua alacağız. (MHP sıralarından gürültüler)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Herkesi AKP’li zannetmeyin.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Üçüncüsü, son söz: Bir şey söylediniz “Kütahya Hastanesinde bu
nedenden dolayı fazla para alınıyor.” dediniz mi demediniz mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) – İstifa et, sen de istifa et, boş ver.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - “Kütahya Hastanesinde şu anda üçüncü basamak olmasından dolayı daha
fazla para alınıyor.” dediniz mi, demediniz mi?
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Dedim, dedim.
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Yalan, yalan söylüyorsunuz. Bunun ispatı: Şu anda, Kütahya
Hastanesinde hastalarımızdan 5 lira muayene, 3 lira muayene farkı; 8 lira
alınmaktadır, Türkiye'nin her tarafında bu böyle alınmaktadır. Biraz evvel
söylediğim gibi kendisi bu noktada ikrar etmiş, “Ben bunu söyledim.” demiştir.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Hoca farkı ne oluyor, hoca farkı? Hoca farkı alınıyor mu?
VURAL KAVUNCU
(Devamla) - Yalan yanlış duyduğunu burada ifade etmekte, Kütahya halkını yanlış
yönlendirmektedir. Böyle bir şey yoktur. kendisi
gelsin, fazla para alındığını iddia etsin.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ona gerek yok, herkes biliyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun…
(MHP sıralarından gürültüler)
Bir dakika…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Müsaade
eder misiniz sayın milletvekilleri, Sayın Vural, Sayın Işık söz istedi.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
“Âlimin fikri neyse zikri odur.” dedi, çarpıtarak yalan söyledi, bir de
“yandaşları” dedi.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Üstelik hakaret etti.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Ben de ona yakıştıramıyorum.
BAŞKAN – Son
konuşmayı size veriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, televizyonda konuşsunlar bunları.
BAŞKAN -
Hastanede yatan, bütün tedavi görmekte olan hastalarımıza acil şifalar
dileyelim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Acil şifa dileyelim, AKP’ye de rahmet dileyelim.
BAŞKAN - Lütfen
siz de yeni sataşmalara neden olmayın, bunu da burada noktalayalım.
4.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle sayın
milletvekilinin söylediği yakışmayan sözleri kendisine iade ediyorum.
Ben, Kütahya’nın
milletvekiliyim. Siz Tavşanlı tarafına yapılması gerektiğini kamuoyunda
açıkladınız “Çünkü şehir oraya doğru büyüyor.” dediniz.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) - Nerede açıkladım? Yalan söylemeyin!
ALİM IŞIK (Devamla) –
Daha sonra Sayın Sağlık Bakanımız Recep Akdağ “Bunu vatandaşa soracağım, nereye
istiyorlarsa oraya yaptıracağım.” dedi. Teşekkür ediyorum kendisine. Daha sonra
şimdiki jandarma taburunun eski arazisine vatandaşımızın da talebi
doğrultusunda bunun yapılması konusunda karar verdi ama sizden önceki Sayın
Soner Aksoy Ağabeyimiz de, ondan önceki milletvekillerimiz de o hastanenin
yerinin tespiti konusunda emek harcadılar. Ama siz milletvekili olduktan sonra,
sağlık işlerinden sorumlu Kütahya Milletvekili olarak bu hastanenin yerinin
değiştirilmesini siz gündeme getirdiniz, başkalarını aracı yaptınız,
kendiniz...
SONER AKSOY (Kütahya) – Yok, öyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
– Soner Ağabeyin “Yok.” diyor.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Soner Bey, “Yok.” diyorsanız...
SONER AKSOY (Kütahya) – Yok.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Tamam, saygı duyarım.
Şimdi, bu 2013
yılında bitecek olan hastane neden bugüne kadar bitirilmedi? Şimdi niye yapılmıyor?
Bir yıldan bu yana neden bir çivi çaktırmadınız?
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Fazla para alınıyor mu alınmıyor mu?
ALİM IŞIK (Devamla) –
Fazla para alınıp alınmadığını Kütahya’daki hemşehrilerim
şimdi sizi de, bizi de izleyerek yarın size sorarlar.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Kaç lira alınıyor?
ALİM IŞIK (Devamla) –
Üçüncü basamak hastanede ne alınıyorsa Kütahya’da o alınıyor.
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – 8 lira alınıyor.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Keşke ikinci basamak hastane olsaydı da daha az parayla bu vatandaşlarımız bu
hizmetlerden yararlanabilmiş olsalardı.
Sizi kendi
vicdanınızla baş başa bırakıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter
sayısı...
Elektronik
cihazla oylama yapıyoruz.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 16’ncı maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanunun 16inci maddesin (ç) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ifadenin (d) bendi olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar Mustafa Moroğlu
İstanbul
Kocaeli İzmir
Ahmet İhsan
Kalkavan Aytuğ Atıcı Uğur Bayraktutan
Samsun Mersin Artvin
Aydın
Ağan Ayaydın
İstanbul
MADDE 2 – "Uzman jandarmalara dereceleri karşılığı 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa ekli III sayılı astsubaylar için ek
gösterge tablosu uygulanır.
"Çeşitli Kanun, Kanun Hükmünde Kararname ve Kararnameler ile
jandarma sınıfı astsubaylara verilen komutanlık, makam, temsil, görev,
temininde güçlük çekilen eleman zammı, dalgıç, kurbağa adam, paraşüt, denizci
vb. ilave ödemeler, görevlendirildikleri astsubay kadroları rütbesi karşılığı
miktarında, astsubay kadrolarında görevli uzman jandarmalara da ödenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya
Mersin İzmir
MADDE 16- 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 11 nci maddesine (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
bent eklenmiştir.
"ç) En az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen hastalığı
olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında
engelli olması kaydıyla) hastalanması halinde, hastalık raporuna dayalı olarak
ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde
toptan veya bölümler halinde on güne, eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun
vasisine yirmi güne kadar."
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Mustafa Kalaycı…
BAŞKAN – Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz
madde olumlu bir düzenleme olmakla birlikte, uzman erbaşların özlük hakları,
çalışma şartları, disiplin ve ceza uygulamaları, emeklilik gibi konularda
birçok sorunları bulunmaktadır. AKP Hükûmeti üvey evlat muamelesi gören uzman
erbaşların biriken ve çığ gibi büyüyen sorunlarına karşı duyarsız kalmaktadır.
Yirmi sekiz yıl önce çıkarılan ve günümüz şartlarında çok yetersiz kalan 3269
sayılı Uzman Erbaş Kanunu incelendiği zaman, sorun birkaç maddeyle
bitmemektedir. Bu kanunun baştan sona gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi
gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin vazgeçilmezi hâline gelmiş uzman
erbaşlar sorunlarının bir an önce çözülmesini istemektedir. Uzman erbaşlar bu
ülkenin, bu milletin çocuklarıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ne, vatana ve millete
kalpten bağlı ve yürekten sevdalı olan uzman erbaşlar, Türk milletinin onurlu
mesleği, bir yaşam biçimi olan ordumuzun maalesef ezilen kahramanlarıdır. Uzman
erbaşlar da yarınlara güvenle bakmak istiyor. 3269 sayılı Kanun gereği 45
yaşına kadar sözleşme yapılan uzman erbaşlar emekli olabilmek için 60 yaşına
kadar beklemek zorundadır. 45 yaşına gelen uzman erbaşların ilişiği kesilerek,
emekli olmalarına mâni olunmaktadır. Bundan dolayı uzman erbaşlar gelecek
endişesiyle umutsuzluğa kapılmakta ve aileleriyle birlikte mağdur olmaktadır.
Emekli olduklarında alacakları ücretler de uzman erbaşları düşündürmekte olup
moral ve motivasyonlarını olumsuz olarak
etkilemektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde uygulanan emeklilik sisteminin uzman
erbaşlara da aynen uygulanması, uzman erbaşların yarınlara güvenle bakmasını ve
emeklerinin karşılığı almalarını sağlayacaktır. Uzman erbaş olan arkadaşlarımız
kıdemine mütenasip maaş da alamamaktadır. Bu konuda da düzenleme yapılması
gerekmektedir.
Uzman erbaşlar
gerek meslek öncesi gerek mesleki görevleri sırasında yüksek tahsil
yapabilmektedir. Bu durumda olanların derece ve kademeleri yapmış oldukları bu
tahsile uygun hâle getirilmeli, haklardan yararlandırılmalı ve uygulamada
eşitlik sağlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Yönetim Kurulu,
meslektaşlarına uygulanan ayrımcılık ve adaletsizliklere karşı oy birliğiyle
“ölüm orucu” eylemine başlama kararı almıştır. Astsubaylarımız hep sabretmiş ve
umutla beklemiş ancak haklarını bir türlü alamamıştır. Astsubaylarımız
aldıkları terbiyeyle ve kendilerine yakışan bir vakar ve ciddiyetle seslerini
duyurmak, yetkili kurumların dikkatini çekmek ve haklarını almak için kararlı
ve onurlu bir mücadele vermiştir ama artık sabırları taşmıştır. Astsubaylar
kimseden ulufe istemiyor; hak ettiğini istiyor, görev ve sorumluluklarının
karşılığını istiyor, eşitlik ve adalet istiyor, birçok meslek mensubuna verilip
de kendilerinden esirgenen, analarının ak sütü gibi helal olan haklarını istiyor.
Astsubay okulları
yüksekokul seviyesine çıkarılmış olmasına rağmen intibaklarının yapılması
konusunda verilen sözler hâlâ tutulmamıştır. Bu intibakın yapılmaması nedeniyle
2’nci ve 3’üncü derecelerden emekli olmuş astsubaylarımız yıllardır 800 lira
civarında daha az emekli aylığı almaktadır. Hâlbuki,
926 sayılı Yasa’dan önce sanat okulu, lise mezunu, iki yıllık harp okulu
mezunlarına tanınan intibak hakkı Astsubay Meslek Yüksekokulları Kanunu’ndan
önce mezun olan astsubaylarımıza ve emeklilerine de tanınıp bunların
intibakları meslek yüksek okulu mezunu olarak yapılmalıdır. Bu eşitleme
yapılmalı ve bu haksızlık bir an önce giderilmelidir. Gelin, hep birlikte,
gerek görevde bulunan gerekse emekli astsubaylarımız ve uzman erbaşlarımızın
çok ciddi ve birikmiş sorunlarına bir an önce çözüm bulalım, çözüm getirelim.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı isteyeceğim.
Önergeyi kabul
edenler… Kabul etmeyenler…
Elektronik oylama
yapalım, bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanunun 16inci maddesin (ç) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki ifadenin (d) bendi olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 2 –
"Uzman jandarmalara dereceleri karşılığı 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa ekli III sayılı astsubaylar için ek gösterge
tablosu uygulanır.
"Çeşitli
Kanun, Kanun Hükmünde Kararname ve Kararnameler ile jandarma sınıfı
astsubaylara verilen komutanlık, makam, temsil, görev, temininde güçlük çekilen
eleman zammı, dalgıç, kurbağa adam, paraşüt, denizci vb. ilave ödemeler,
görevlendirildikleri astsubay kadroları rütbesi karşılığı miktarında, astsubay
kadrolarında görevli uzman jandarmalara da ödenir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 546 sıra sayılı torba olduğu için malul, yani özürlü yasa
teklifinizin 16’ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Kendini engelli adayı
olarak gören, engellilere hakaret etmeyen, engellileri aşağılamayan ve vicdan
engellisi olmayan bütün milletvekillerini saygıyla selamlarım. Ayrıca,
toplumumuzun yüzde 12’sini oluşturan tüm engelli vatandaşlarımızı da yine
saygıyla selamlıyorum.
16’ncı maddeyle
ne getirmeye çalışıyorsunuz? En az yüzde 70 oranında engelli ve süreğen
hastalığı olan çocuğunun hastalanması durumunda uzman erbaşlara on güne kadar
izin lütfediyorsunuz. Peki bu yeter mi? Yetmez. Biz
önergemizle ne diyoruz? Diyoruz ki: Engelli çocuğu olan bir insanın ekonomik
ihtiyaçları da çok fazladır. O nedenle, gelin, biz, uzman jandarmalara
astsubaylar için ek gösterge tablosunu uygulayalım, hiç olmazsa biraz daha
onları ekonomik yönden de destekleyelim. Ama birazdan, ben iddia ediyorum, kayıtlara
da geçiriyorum, siz, uzman erbaşlar için bu özlük hakkı iyileştirmesine “hayır”
diyeceksiniz, şimdiden söylüyorum ama ben onların haklarını buradan savunmaya
devam edeceğim.
Şimdi, engelli
yurttaşlarımız ne istiyorlar? Engelli yurttaşlarımız öncelikle eşit yurttaş
olduklarını görmek istiyorlar yani “Kör olduğun hâlde sana iş verdik, daha ne
istiyorsun?” diyen anlayışın, zihniyetin, köhnemiş zihniyetin artık değişmesini
istiyorlar. Başka ne istiyor engelli yurttaşlarımız? İş hayatında yasaların kendilerine
verdikleri hakların uygulanmasını ve buna göre de kamu hizmetlerinde istihdam
edilmek istiyorlar yani iş istiyorlar, iş. Engellilere yapacağınız en önemli
katkı onlara iş bulmaktır.
Toplum bir yandan
engelli sayısının artmasını engellemek için sizden program beklerken, bir
yandan yine engelli yurttaşlarımız yaşadıkları en önemli sorun olan engelli
raporu işkencesinin bitmesini beklerken sizler engellilere zulüm üstüne zulüm
yapıyorsunuz ve yeni engelli bireyler oluşması için âdeta çaba sarf ediyorsunuz.
Sayın Sağlık Bakanımız sokakta zulüm uyguladığı gençleri tedavi eden hekimlere
dava açarak bunu göstermiştir zaten. Bakın, bugün daha, hiç uzağa gitmeyin,
daha bugün, hak arayan gençleri yine düşman gördünüz, yine onlara gaz sıktınız,
yine onları yaraladınız, yine muhtemelen birkaç tane engelli yarattınız; siz,
AKP uygulamaları bunu yarattı. Nerede yarattı biliyor musunuz? Türkiye Büyük
Millet Meclisinin önünde yarattı. Kimdi o buraya gelenler? Bu Millet Meclisinin
gerçek sahibi olan milletti. O milleti siz Türkiye Büyük Millet Meclisine
yaklaştırmadınız, yaklaştırmamak için de devletin her türlü imkânını sağladınız
ve yeni engelli vatandaşlar yarattınız.
Şimdi, Sağlık
Bakanı uyguladığı sağlık politikalarıyla engellilerin sayısını azaltmak şöyle
dursun yeni engellilerin ortaya çıkmasını sağlamaya devam ediyor.
Bakın, 2002’de
bir Türkiye engelli araştırması yapıldı, hâlâ bugüne kadar en geçerli
araştırmadır. Buna göre, Türkiye’deki engelli nüfus toplam nüfusun yüzde
12,29’u. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma, zihinsel engellilerin
tamamını toplayın, 2,58 yapıyor. Peki, kronik hastalığı olan yani süreğen
hastalığı olanların oranı ne kadar? Yüzde 9,7. Bakın, niye bu rakamları verdim?
Süreğen hastalıklar önlenebilir hastalıklardır yani siz öyle bir sağlık
politikası uygulayacaksınız ki yüzde 10’a varan kronik hastalıkları
engelleyeceksiniz. Bunun için de birinci basamağa yatırım yapmanız gerekiyor.
Demin Kütahya Milletvekilinin söylediği gibi, “Kardeşim, biz birinci, ikinci
değil, üçüncü basamak hizmet veriyoruz.” dediğiniz zaman, bu işten hiç
anlamadığınız ortaya çıkıyor. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Hele bir de sağlıkçıysa bunu diyen milletvekili iyice yandı o zaman.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Çünkü siz birinci basamak sağlık hizmetlerini vermeden, ikinci
basamak sağlık hizmetlerini vermeden üçüncü basamağı veremezsiniz, verirseniz
de engelli bireyler yaratmış olursunuz. O yüzden biz sizlere “Paramızı doğru
harcayın.” diyoruz, biz sizlere “Paramızı doğru harcayın.” diyoruz. “Birinci
basamağa yani koruyucu sağlık hizmetlerine yatırın ki yeni engelliler olmasın,
engelli olduktan sonra bunu tedavi etmeniz imkânsız.” ama siz parayı nereye
harcayacağınızı çok iyi biliyorsunuz.
İyi akşamlar.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ama, Sayın Vural’a teşekkür
ediyorum, buraya kadar gelip benden karar yeter sayısı rica etti.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler...
Elektronik oylama
yapalım.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17’nci maddede
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte yasa
teklifinin 17. maddesindeki “4000 sporcu” ifadesinin “5000 sporcu” olarak
değiştirilmesini arz
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
Levent
Gök Hasan Ören İzzet Çetin
Ankara Manisa Ankara
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 17 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Özcan
Yeniçeri Oktay Vural
Sümer Oral
Ankara İzmir Manisa
MADDE 17- 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Olimpik
sporculara yardım
GEÇİCİ MADDE 13-
Genel Müdürlük tarafından 2020 yılı sonuna kadar yapılacak yaz ve kış olimpiyat
oyunlarına hazırlanmak amacıyla olimpik ve paralimpik
spor dallarında en az yıldızlar seviyesinde olmak kaydıyla seçilecek 6000
sporcu yetiştirilir.
Yetiştirilecek
sporcuların sportif amaçlı iaşe, ibate ve yol giderleri Genel Müdürlük
tarafından karşılanır. Ayrıca bu sporculara asgari ücretin net tutarını
geçmemek üzere; yaş grupları, branş farklılıkları,
sporcuların karşılaması gereken kişisel giderler gibi hususlar da dikkate
alınarak, gerektiğinde farklı tutarlarda belirleme yapılmak suretiyle her ay
harçlık ödenir.
Spor branşlarının ve sporcuların tespiti, verilecek harçlığın
tutarı, iaşe, ibate ve yol giderlerinin karşılanması ile harçlık ödenmesine
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının görüşü alınarak, Genel Müdürlük
tarafından çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.
Bu maddeye göre
yapılan harçlık ödemeleri damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaksızın her ayın on beşinde ödenir ve bu ödemeler hiçbir suretle
haczedilemez."
BAŞKAN – Son
okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLBGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Manisa
Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17’nci maddede verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu 17’nci maddeyle 2020 yılı sonuna kadar yaz ve kış olimpiyat
oyunlarına hazırlanmak amacıyla olimpik ve paralimpik
spor dallarında en az yıldızlar seviyesinde olmak üzere seçilecek 4 bin sporcu
yetiştirilmesi ve bunlara asgari ücret düzeyinde maaş verilmesi
öngörülmektedir. Bu, olumlu gördüğümüz, faydadan ari olmayan bir düzenlemedir.
Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak önergemizde bu sporcuların sayısı 6
bine çıkarılmakta ve maaşlarının da her ayın on beşinde ödenmesi öngörülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, 2012 Londra Yaz Olimpiyatları’nda Türkiye 16
dalda 114 sporcuyla temsil edildi. Bu olimpiyat Türkiye’nin en fazla sporcuyla
katıldığı olimpiyat olmuştur ve Türkiye sporcu katılımı bakımından 8’inci
ülkedir. Sporda ve bilhassa olimpiyatlarda başarı katılımcı sporcu sayısıyla
değil, bildiğiniz üzere alınan madalyayla ölçülmektedir. Biz Londra
Olimpiyatları’na 114 sporcuyla katıldık fakat maalesef 5 madalya alabildik.
“Haydi Ankara’nın çocukları” diyerek beklentiler Hükûmet
tarafından yükseltildi ve sporcular üzerinde de aşırı bir psikolojik baskı
oluştu. Sonrasında, sporcuların bu stresli ortamla mücadele için yanlarında
olması gereken kişiler de, aile yakınları da Londra’ya götürülmedi. Onun
dışında orada bulunmasa da olacak kişilerin kafileye katıldığını biliyoruz.
Özellikle atletizm dalında bazı sporcular antrenörsüz
çalışmak durumunda kalmıştır. 5 madalyayla Türkiye olimpiyatlarda 32’nci ülke
olmuştur 204 ülke arasında ve atlet başına düşen madalya sayısında da 57 atlete
bir madalyayla 39’uncu sıradadır.
Olimpiyatlarda
başarılı olamıyoruz. On iki yıllık AKP iktidarı döneminde başarısız saydığımız
hususlardan birisi de olimpiyatlardaki başarısızlıktır. Bunun da altında yatan
olumsuz faktörlerden birisi, en önemlisi adam kayırma, yandaş yerleştirme gibi
yaklaşımlarla spor yönetimi, yönetme anlayışıdır. Tabii, olimpiyat sporcusu
yetiştirmeye elverişli bir eğitim, sosyal yaşam, altyapı vesaire sistemi
kurulamamıştır. Spor okulları sayısı yeterli değildir. Bu okulların sayısının
daha da artırılması ve öğrencilerin haftada en az 16-18 saat pratik yapma
imkânlarının da sağlanması gerekir.
Değerli
arkadaşlar, çok önemli gördüğüm, Türkiye'nin bir olimpiyat perspektifi, bir
olimpiyat stratejisi olmadığını ifade ederek sözlerime devam etmek istiyorum. Bu çok önemli. Tamamen bir devlet politikasına dönüşmesi
gereken orta ve uzun vadeli bir olimpiyat sporcusu yetiştirme perspektifinin ve
politikasının olması gerekir. Tabii, mesela büyükşehir belediyeleri, bu
olimpiyat perspektifine yönlendirilememiştir kanunlarla, düzenlemelerle,
çeşitli politikalarla. Büyükşehir belediyeleri, profesyonel spor kulüpleri,
sivil toplum kuruluşları ve bazı bakanlıkların koordineli bir şekilde bu
olimpiyat perspektifinin içerisine mutlaka dâhil edilmesi gerekir.
Biliyorsunuz,
İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediyelerinin Süper Lig’de futbol kulüpleri
var, trilyonlarca lira masraf ediliyor. Diyelim ki 30 kişi profesyonel futbol
oynuyor ve bunların taraftarları da yok. Hâlbuki bu kadar büyük, devasa imkânlar
olimpiyat sporcusu yetiştirmeye teksif edilse inanın beş on yıl içerisinde çok
daha büyük başarılara imza atarız.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 17. maddesindeki “4000 sporcu” ifadesinin “5000 sporcu” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Levent
Gök (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 546 sayılı Yasa Teklifi’nin 17’nci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde
söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türkiye,
spor denilince ne yazık ki dopingle tanışan ve bunu dünyaya daha fazla tanıtan
ve Akdeniz Oyunları’nda özellikle, dünyada eşi benzeri görülmemiş doping skandalıyla maalesef rezil olduğumuz bir tabloyu
dünyaya sunan bir ülke olarak spor tarihine geçmiştir. Üzücü bir tablodur,
reddedilmesi gereken bir tablodur.
Bu getirdiğimiz
önergede 17’nci maddede kanun teklifinde 2020 yılına kadar yapılacak
olimpiyatlar ve paralimpik olimpiyatlar için 4 bin
sporcunun yetiştirilmesi öngörülüyor, biz buna 5 bin diyoruz, keşke sayıyı daha
fazla yükseltebilsek ama sorun bu değil değerli milletvekilleri. Bence Türkiye
Millî Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri, sorunu, olimpiyatları alamamamız
üzerine yaptığı açıklamayla çok veciz olarak belirlemiş ve şöyle demiş: “Biz
olimpiyatları neden alamadık? Tesis yok diye değil, Türk toplumundaki olimpik
eğitim ve kültürün az olmasından dolayı alamadık.” Evet, dışarıdaki ülkeler de
Türkiye’deki olimpiyatlara ilgisizliğin farkında. Biz, spor deyince futbolun
öne çıktığı, onun yanında basketbol ve voleybolun desteklendiği ama onun
dışında özellikle atletizm alanında, yüzme alanında hiç ilgi göstermediğimiz
bir alanda olimpiyat oyunlarını alamayacağımız algısı dünyada yaygınlaşmıştır.
Şimdi bakın, size çok basit örnekler vereceğim değerli milletvekilleri. Şu
anda Rusya’nın Soçi kentinde Kış Olimpiyatları
yapılıyor. Hemen uçakla 1 saat 20 dakika mesafede. Tam 2.874 sporcu katılıyor
dünyadan bütün ülkelerden. Türkiye’den katılan sporcu sayısı 6. Şimdi,
ülkemizin Ilgaz gibi, Erciyes gibi, Palandöken gibi, Uludağ gibi dünya
ölçeğinde dağları var ama kış sporcusu yetiştiremiyoruz. Türkiye’deki kış sporu
yapan sporcularımızın sayısı Türkiye’deki spor yapan sporcuların sayısına
oranlandığı zaman yüzde 1,3; çok düşük bir rakam. Niçin yetiştiremiyoruz? “Üç
tarafımız denizle çevrili.” diyoruz; yüzücü, yelkenci yetiştiremiyoruz. Şimdi,
uçakla 1 saat 20 dakika süren Soçi’ye Türkiye’den Kış
Olimpiyatlarını izlemek için bir tek seyirci gitmemiş değerli milletvekilleri.
Bütün ünlü tur şirketleri dün açıklama yaptılar, Türkiye’den talep olmadığı
için uçak kaldırılmıyor, bir tek seyirci yok. Sadece Soçi
Olimpiyatlarını Türkiye’den 5 kişi izledi şimdiye kadar, o da açılışta Sayın
Başbakan ve Eşi, Dışişleri Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Gençlik ve
Spor Bakanı, bu kadar. Giden kimse yok. Şimdi, bu ilgiyi arttırmalıyız. Kış
olimpiyatlarında şu ana kadar, tüm olimpiyatlarda -22 olimpiyat düzenlenmiş-
aldığımız madalya sayısı 2. Mart başında paralimpik
olimpiyatları düzenlenecek, engelli olimpiyatları; 1 oyuncuyla katılıyoruz, o
da kayakta, sporcumuzun yaşı 51.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, biz, geçtiğimiz birkaç ay önce -burada İnsan Hakları
Komisyonu üyelerimiz var mı bilmiyorum- Almanya’da velayetleri ailelerinden
alınan çocuklarla ilgili bir araştırma yapmak için Almanya’ya gittik. Alman
makamlarının söyledikleri sanırım, bizim Türkiye'de çocuklarımızın ve
sporcuların yetiştirilmesi açısından çok önemli, şöyle dediler bize: “Bizde çocuk
örneğin 4 yaşına geldiğinde yüzmeyi mutlaka öğrenir. 7 yaşına geldiği zaman
bisiklete binmeyi mutlaka becermelidir. 8-9 yaşında piyano dâhil en az 2 enstrümanı mutlaka çalmalıdır ve okulun saati dokuzda
başlıyorsa dokuzdan önce bütün çocuklar dersin içinde olmalıdır.” Şimdi, ideal
bir çocuk yetiştirme sistemi. Bence sorunun temeli buradan başlıyor. Biz ne
kadar çok ideal sayıda sporcu yetiştirmeyi kendimize bir kanunla da,
yönetmelikle de uydurmaya çalışsak da bence hepimizin ortak bir problemi olan bu
konuda çok ciddi bir eğitim sorunu olduğunun, bunun altını çizmemiz gerekiyor.
Bu sistemlere göre biz çocuğu temelden, doğumdan itibaren bunlara
yönlendirebilirsek ancak başarılı oluruz diyorum ve sürem bittiği için de ancak
sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Gök.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – …Karar
yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.38
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
17’nci madde
üzerinde Ankara Milletvekili Levent Gök ve arkadaşlarının verdiği önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
18’inci maddede
üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim Işık Kemalettin
Yılmaz
Antalya Kütahya Afyonkarahisar
Ali
Öz
Mersin
MADDE 18- 3289
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 14- Geçici 12 nci
madde uyarınca Araştırmacı unvanlı kadrolara atanmış olan Spor Genel Müdürlüğü
taşra teşkilatındaki İl Spor Müdürü ve İlçe Spor Müdürlerine yapılacak
ödemeler, bu kadroda kaldıkları sürece, Araştırmacı kadrolarına atanmadan
önceki kadro unvanları için öngörülen ek gösterge, 657 sayılı Kanunun 152 nci maddesi kapsamındaki zam ve tazminatlar ile 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi kapsamındaki ek ödemeler ile
diğer mali ve sosyal hak ve yardımlar esas alınır."
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Talepleri
hâlinde önerge sahiplerine söz verip veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Tülay
Kaynarca Nurdan Şanlı
Kayseri
İstanbul Ankara
Ali
Aydınlıoğlu Aydın
Şengül Gülay Dalyan
Balıkesir İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan Ören Ramazan Kerim Özkan
Ankara Manisa Burdur
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Özkan…
BAŞKAN – Burdur
Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan konuşacak.
Buyurun.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben objektif
şeylerden bahsedeceğim. Size gelen mesajlar, bize gelen mesajlar, vatandaşın
talep ve arzuları… Bu maddede…
Emekli olan
belediye başkanlarımız var, SSK emeklisi belediye başkanlarımız var BAĞ-KUR
emeklisi belediye başkanlarımız var, Emekli Sandığından emekli olan belediye
başkanlarımız var. Bunların aldıkları maaşlarda farklılıklar var. Bunlar,
sizlerden, bizlerden, iktidardan muhalefetten bu farkların giderilmesini talep
ediyorlar. Bu torba yasada, Sayın Başkanım, bunun olması isteniyor. Emekli
belediye başkanlarımız aynı işi yapmışlar Emekli Sandığından emekli olan var,
BAĞ-KUR’dan emekli olan var, SSK’dan emekli olan var. Bunlar seyyanen verilen
zamlardan eşit oranda yararlanamıyorlar. Biz madem bu Parlamentoda bir işlev
yerine getirmek istiyoruz, ortak akılla sorun çözmek istiyoruz, bu sorunun bu
torba yasa görüşmelerinde tamamlanmasını sizlerden talep ediyoruz.
Ayrıca, şu anda
BAĞ-KUR’a, SSK’ya prim yatıran esnafımız bir iyileştirme bekliyor. Çünkü
gerçekten alacak anlamında Sosyal Güvenlik Kurumunda BAĞ-KUR primini ve SSK
prim borçlarını yatıramayan binlerce vatandaşımız var, para da toplanmıyor.
TEFE-TÜFE ortalamasında bir fiyat artışıyla anapara, artı TEFE-TÜFE
ortalamasıyla bir iyileştirme beklenmektedir, bu yönde çözüm bekliyorlar.
Geçenlerde
Burdur’dan bir arkadaşımız, isim de vereceğim, o “İsmimi ver, anlat Mecliste.”
dedi. Bayram şimdi merak edecek.
BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Kimdi o?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Osman Yalçın, eşinin adı Emine Yalçın, oğlu Hasan Yalçın; Bayram’cığım, dinle.
Osman Amca
hanımıyla cuma namazına gitmek istiyor. Dolaşırken…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Hanımıyla mı?
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Evet, bizim Burdur’da Bayram Bey de bilir Nur Camisi’ne gider
fakat kadınları gerek olduğu için Emine Yenge dışarıda bekliyor, Osman Amca
içeri giriyor. Hocamız hutbesini okuyor, hutbeden sonra, efendim “Mümin
kardeşlerim, dışarıda iki tane kutumuz var. Kutulardan birisi vakıflar yurtları
için para toplama, diğeri de klimamız için.” diyor. Emine Yengem dışarıda merak
ediyor “Osman ne yapacak acaba?” diye. Çünkü Osman Bey’in emekli maaşına 20
lira birinci dönem altı ay, ikinci dönem 20 lira altı ay… Bekliyor, bakıyor
Osman Ağabeyimiz çıkıyor camiden, 5 lira bir kutuya atıyor, 5 lira o kutuya.
Emine Yengem dile gelir Osman yaklaşınca; “Osman, bir daha cuma namazına
gelmeyeceksin.” diyor, “Çocukların rızkını burada yemeye hakkın yok.” diyor,
“10 lirayı bugün harcadın, ikinci cumada devletin bize verdiği artış bitecek.”
diyor. Bu bir gerçeğimiz, emekliler bizlerden ücret artışı bekliyor. Sayın
Hükûmet yetkilileri, emeklilerin o 20 liraları iki cumada bitiyor, o artış.
Onun için emeklilerin sesine kulak vermeniz lazım.
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) – Cumaya da göndermeyeceksin emeklileri!
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Böyle olursa siz göndermeyeceksiniz camiye, biz gidiyoruz.
Bakın, burada da
aynı, hocalarımız okudu. Her cumadan sonra benim Burdur’da –şimdi Bayram Bey
duysun bunu- Soğanlı camisi imamı kiremit değiştirmiş, “Para yok.” diyor.
Müftüye sormuş, müftü de “Yok.” diyor. E, Diyanete biz burada ödenek ayırmıyor
muyuz, Diyanete ödenek ayırmıyor muyuz? Niye yok? Her yere var da, Burdur’un
Soğanlı köyünün camisine… Kiremit değiştirmiş adam, akıyor cami. O camiye niye
para yok?
Aynı şekilde
emeklilere de zam yapmanız gerekiyor. Bakın, hep söylüyorum, emeklilerimiz dua
ederken: “Zeval verme elime, ayağıma, dizime; muhtaç etme oğluma, gelinime,
kızıma.” diyor mu? Diyor. Ama şimdi, oğul da, kız da, üniversite mezunu genç de
emekliye muhtaç hâle geldi mi? Geldi. Onun için -madem bu kadar paramız var,
kasalar dolu- o emekliye düzgün bir enflasyon oranında artış yapmanız
gerekiyor. Belediye başkanlarımız da aynı şekilde…
SALİH KAPUSUZ
(Ankara) – Bayram geldi.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Ona geleceğim. Evet, Bayram Bey, kısaca…
BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Demokratlığını anlat.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Devamla) – Biz demokratlığımızdan gurur duyuyoruz, sosyal
demokratlığımızdan da gurur duyuyoruz. Onda bir sorun yok.
Bakın, Sayın
Bilgiç burada, oturuyor, onun cevabını… Şuraya gelsin, bir özür versin. “O duble yol bittikten sonra Burdur’u ilçe yapmak istiyoruz.”
demiş. “Emelim o, en büyük emelim o.” diyor. “O emelin kursağında kalsın.”
derler bizde. Yani kursağında kalsın o emel, bir daha o lafı etmeyelim. Burdur
ve Isparta barışık iki şehirdir.
Hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ramazan Kerim Özkan.
Diğer önergeyle
ilgili gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Araştırmacı
kadrolarına atananların mali haklarına ilişkin genel düzenleme çerçeve 42.
maddede yapılacağından söz konusu maddenin metinden çıkarılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum…
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama
talebi var.
Sayın Vural,
Sayın Günal, Sayın Kalaycı, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Serindağ, Sayın Susam, Sayın Özkan, Sayın Öner, Sayın Gök,
Sayın Işık, Sayın Küçük, Sayın Çirkin, Sayın Atıcı, Sayın Tanal, Sayın Dinçer,
Sayın Akar, Sayın Demiröz, Sayın Çam, Sayın Yılmaz, Sayın Öz.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen aynı mahiyetteki önergelerle 18’inci
madde metninden çıkarıldığı için diğer önergeyi işlemden kaldırıyorum.
19’uncu maddede
üç adet önerge vardır, okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 19. maddesindeki “Büyükşehir Belediyesi bulunan illerdeki” ifadesinin
“Büyükşehirlerde ve diğer illerdeki” ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan
Ören Ali Serindağ
Ankara Manisa Gaziantep
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 19 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Oktay Vural
Kütahya Mersin İzmir
MADDE 19- 29/5/1986 tarihli ve 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 7 nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "defterdar" ibaresinden sonra
gelmek üzere "il sosyal güvenlik kurumu müdürü", "mal
müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilçe sosyal güvenlik merkez
müdürü, ilçe sosyal güvenlik merkez müdürlüğünün bulunmadığı ilçelerde bağlı
bulunulan ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü" ibareleri, ikinci fıkradan
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki il ve ilçe sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar
arasından seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından belirlenir.
Ayrıca, il veya ilçede bu Kanunda belirlenen amaçlara yönelik faaliyette
bulunan sivil toplum kuruluşu bulunmaması halinde il sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından üçüncü
bir kişi daha belirlenir. İl veya ilçe sınırları içerisinde köy bulunamaması
halinde, köy muhtarı yerine bir mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev
yapar. İlde vali bir vali yardımcısını başkan vekili olarak, büyükşehir
belediye başkanı genel sekreteri veya genel sekreter yardımcısını, il belediye
başkanı da bir belediye başkan yardımcısını, toplantılarda kendisini temsil
etmek üzere görevlendirebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 19'uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
BAŞKAN – Okunan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme
ile madde metnine eklenen yeni fıkrayla, kaldırılan il özel idarelerinin
bulunduğu illerde ve yeni büyükşehir belediyesi kurulan illerdeki sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının mütevelli heyetinin seçimi
düzenlenmektedir. Vakıflara seçilecek iki üye seçimi, ilde valinin ilçede ise
kaymakamın seçmesi ne demokrasi ilkesi ile ne de hukuk ilkesi ile
bağdaşmamaktadır. Zira son zamanlarda iktidara yakın "hayırsever
vakıflar" olarak bilenen bazı vakıfların isimleri yolsuzluk, rüşvet olayları
karışmıştır. Özellikle bu tür vakıfların yolsuzluk olaylarına karıştığı
iddiası, toplum inancını büyük oranda zedelemiştir. Bir ilin ve ilçenin mülki
amiri zaten iktidar tarafından atanmakta ve iktidarın politikasını o bölgede
sürdürmektedir sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının üyelerinin bir
yerin mülki amiri tarafından seçilmesi, objektif bir hayırseverlik hizmeti
anlayışı sürdürmesi mümkün değildir.
BAŞKAN – Okunan
son önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
MADDE 19- 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununun 7 nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan “defterdar” ibaresinden sonra gelmek üzere "il sosyal
güvenlik kurumu müdürü", "mal müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü, ilçe sosyal güvenlik merkez
müdürlüğünün bulunmadığı ilçelerde bağlı bulunulan ilçe sosyal güvenlik merkez
müdürü" ibareleri, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Büyükşehir
belediyesi bulunan illerdeki il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar arasından seçileceği
belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan
vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise
kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede
bu Kanunda belirlenen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu
bulunmaması halinde il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan
vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise
kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından üçüncü bir kişi daha belirlenir. İl
veya ilçe sınırları içerisinde köy bulunamaması halinde, köy muhtarı yerine bir
mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev yapar. İlde vali bir vali
yardımcısını başkan vekili olarak, büyükşehir belediye başkanı genel sekreteri
veya genel sekreter yardımcısını, il belediye başkanı da bir belediye başkan
yardımcısını, toplantılarda kendisini temsil etmek üzere görevlendirebilir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Manisa Milletvekilli Erkan Akçay konuşacak, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19’uncu maddede verdiğimiz
önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
29 Mayıs 1986
tarihinde çıkarılan 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Yardımlaşmayı Teşvik
Kanunu ile muhtaç durumdaki vatandaşlarımıza yardım yapılmaktadır ve her il ve
ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulmuştur bu nedenle.
Teklifin 19’uncu
maddesiyle, mütevelli heyetle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır ve önergemizde
de il ve ilçe Sosyal Güvenlik Kurumu müdürlerinin de bu heyete dâhil edilmesini
öneriyoruz.
Şimdi, bu 19’uncu
maddenin ikinci fıkrasıyla, il ve ilçelerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarına hayırsever vatandaşlar arasından 2 üye seçilmektedir ki eskiden de
devam edegelen bir düzenlemedir. Fakat, özellikle son
aylardaki ve AKP iktidarındaki gelişmelere baktığımızda, ister istemez aklımıza
“Hayırsever kimdir?” sorusu gelmekte. Yani, hakikaten, bu soruyu AKP’den önce
hiç kimse sormazdı. “Hayırsever iş adamı” denince, herkesin aklına hemen hemen
aynı şey gelirdi. “Hayırsever” ne demektir? Hukuken yasal bir kazanç elde edip
ve dinen, inançlarımıza göre de helal para kazanıp bu yasal ve helal parasını
muhtaç kimselere ve
sosyal ihtiyaçlara ayıran kişilere “hayırsever” denir genel
anlamıyla.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP’nin ülkemize verdiği en büyük zararlardan biri de
millî ve manevi değerlerimizi yozlaştırmak olmuştur. AKP döneminde hırsızlar,
havuzcular, rüşvetçiler, kara paracılar “hayırsever iş adamı” olmuştur. “Rıza Sarraf, hayırsever; Halk Bankası Müdürü, saflığının kurbanı.”
Ee? “Hukuk, gereğini yapacak.” Siz, Rıza Sarraf’a “hayırsever iş adamı” dedikten sonra hukuk nasıl
görevini yapacak, yapması mümkün mü? Bir kere, ihsasıreyle,
iktidar gücüyle etkide bulunuyorsunuz. Halk Bankası Müdürünü sen “saf” ilan
ettikten sonra, ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon doların hesabının sorulmasına
halel gelmeyecek mi? Kendini sivil toplum kuruluşu olarak nitelendiren ve
başında Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın bulunduğu TÜRGEV, Bakanlar
Kurulunca kamu yararına çalışan bir vakıf olarak nitelendirilerek vergi
muafiyeti verildi. Yani bu vakıf da hayır işleri için çalışacak ve hayırsever
bir vakıf olarak değerlendiriliyor.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Öyle zaten.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – Ancak, banka hesabına yatırılan 100 milyon lira tutarındaki paranın
kaynağı hâlâ meçhul ve kamuoyu aydınlatılabilmiş değildir. Hukukumuza göre
hayır, yasal parayla, dinimize göre de helal parayla yapılır. Milletin
milyonlarını iç ederek, iş adamlarına ihale verip komisyon alarak hayır
yapılmaz. Rüşvetle umreye gidilmez.
Sayın Başbakan
“17 Aralık operasyonlarını dış güçler ve çeteler yaptı.” diyerek bu
yolsuzlukları örtmeye çalışmaktadır. Eğer bu ülkede bir çete var ise bu
yolsuzluk ve rüşvet çetesidir. 77 milyonun kul hakkını yiyen bu
organizasyonları kimler yapıyor? Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar ne dedi? “Başbakan emretti, ben yaptım. Ben istifa ediyorum, Başbakan
da istifa etsin.” Sonra geri aldı ama geçti. Sayın Başbakanın Urla’daki kaçak
konut ile ilgili olarak Erdoğan Bayraktar ve Latif Topbaş arasındaki konuşmalar
da bu hususları teyit etmektedir.
AHMET YENİ
(Samsun) – Topbaş açıklama yaptı, Topbaş açıkladı.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – Vallahi, hiç açıklama filan ikna edici de değil. Onları da ayrıca
tartışırız.
Devletin,
milletin, yetimin, fakir fukaranın kul hakkını yiyenleri korumak için devletin
polisini, hâkimini, savcısını bertaraf ediyorsunuz. Bunun için kanunlar
çıkartılıyor. İşin hukuki durumu bir tarafa, bu haksızlıklara, bunca
hukuksuzluklara, 77 milyonun kul hakkına ortak olmamak lazım.
Sürem yetmediği
için artık kürsüden ayrılmak durumundayım. Son söz olarak, inanan
arkadaşlarımızı da, -kirli işlere bulaşmayanları tenzih ederek söylüyorum- Araf
Suresi’nin 179’uncu ayetini tekrar okuyup idrak etmeye davet ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 19. maddesindeki “Büyükşehir Belediyesi bulunan illerdeki”
ifadesinin “Büyükşehirlerde ve diğer illerdeki” ifadesiyle değiştirilmesini arz
ederiz.
Ali
Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
546 sıra sayılı Teklif’in 19’uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Önergemizin de kabulünü takdirlerinize sunuyoruz.
Bu madde, 19’uncu
madde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına seçilen mütevelli heyet
üyelerinin nasıl seçileceğine ilişkin yöntemi belirliyor. Biliyorsunuz, saye-i
iktidarınızda Türkiye’de ikili bir yapı oluştu. İl özel idaresi olan iller var,
il özel idaresi olmayan iller var. İl özel idaresi olan illerde farklı bir
yöntem, il özel idaresi olmayan illerde ise farklı bir yöntem belirliyorsunuz.
Biliyorsunuz, il
özel idarelerinin faaliyette olduğu illerde hayırsever vatandaşlar arasından
vakıf mütevelli heyetine 2 üyeyi il genel meclisleri seçiyor. Eskiden valiler
seçiyordu, sonra 2005 yılında yapılan değişiklikle il genel meclisleri seçer
oldu.
Özel idarelerin
kaldırıldığını, 30 ilde kaldırıldığını biliyorsunuz. Tabii, bu 30 ilde il özel
idareleri kaldırılınca vakıf mütevelli heyet üyelerinin nasıl seçileceğine dair
bir boşluk doğdu. Şimdi, il genel meclisinin daha önce seçtiği üyeleri valinin
seçimine sunuyorsunuz, daha doğrusu, vali seçiyor, vali atıyor.
Gene,
biliyorsunuz, vakıfla aynı amaç güden sivil toplum örgütleri de kendi
temsilcileri arasından birini vakıf mütevelli heyeti üyesi olarak seçiyorlar.
Şayet o amacı güden STK yoksa gene il genel meclisleri seçiyordu, dolayısıyla 3
üyeyi il genel meclisleri seçiyordu. Şimdi o üyeyi de valiye seçtiriyorsunuz,
ilçelerde de kaymakamın önerisi üzerine valiye seçtiriyorsunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, ne olursa olsun biz hukuka uygun davranmak
zorundayız. İl genel meclislerine verilen görevler, genel itibarıyla belediye
meclislerine verildi. Daha önce il özel idarelerinin yaptığı görevlerin büyük
bölümü, hemen hemen tamamı, büyükşehir belediyelerine devredildi. O zaman,
bunun doğal sonucunun ne olması gerekirdi? Daha evvel il genel meclislerinin
seçtiği vakıf mütevelli heyet üyelerinin de büyükşehir belediye meclislerince
seçilmesi gerekirdi ama siz onu yapmıyorsunuz. Niye? Çünkü tüm belediyeler,
büyükşehir belediyeleri sizin yönetiminizde değil. Büyükşehir belediyeleri
sizin yönetiminizde değilse, o zaman, belediye meclisleri de sizin istediğiniz
kişileri vakıf mütevelli heyetine seçmeyecekler. Bunu önlemek için ne
yapıyorsunuz? Vakıf mütevelli heyet üyelerini valilere seçtiriyorsunuz yani
geriye döndünüz, 2005’ten öncesine döndünüz. Hâlbuki siz, yerel yönetimlere
daha fazla yetki vereceğini her ortamda dile getiren bir partisiniz ama her
alanda olduğu gibi, maalesef, söylediklerinizle yaptıklarınız uyuşmuyor. Burada
da uyuşmuyor, farklı şeyler söylüyorsunuz, farklı şeyler yapıyorsunuz. Siz “Biz
yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğiz.” diyorsunuz, onları
kaldırıyorsunuz. Belediyelerin imar yetkilerini aldınız, TOKİ’ye verdiniz,
“Yerel yönetimleri güçlendirdik.” diyorsunuz. E, şimdi belediye meclislerine
verilecek yetkiyi alıyorsunuz, valiye ve kaymakama veriyorsunuz, “Yerel
yönetimleri güçlendiriyoruz.” diyorsunuz. Bu ne biçim bir güçlendirmedir, yerel
yönetim böyle mi güçlendirilir?
Şimdi, demin
Sayın Akçay da değindi, tabii, vakıflar ne yapıyor? Vakıflar, fakruzaruret içerisinde bulunan vatandaşlarımıza yardım
etmek üzere kurulmuşlardır. Bunun siyasete kesinlikle alet edilmemesi lazım ama
son yıllarda bunun maalesef siyasete alet edildiğini görüyoruz. Elektriği
olmayan köylere buzdolabı gönderildiğini gördük. Bu, vakfın kuruluş amacıyla
bağdaşmıyor. Vakıf, gerçekten hayırsever yurttaşlarımızın da katkısıyla elde
edilen kaynağın muhtaç olanlara aktarılmasıdır, tersini yapıyorsunuz. Şimdi,
tabii, bunu söylemişken her alandaki dürüstlükten bahsediyoruz. Bir ülkede
rüşvet, yolsuzluk varsa o zaman bu vakıflar amacına uygun hareket etmez.
Şimdi, bakınız,
yolsuzluk değişti, yolsuzluğun tanımı değişti arkadaşlar. Sayın Başbakan diyor ki: “Ben ‘yolsuzluk’
dendiğinde şunu anlarım: Devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? ‘Ayakkabı
kutusu içerisinde’ söylenen olaylar, Halk Bankasından alınan ya da soyulan para
değildir.” Arkadaşlar, öyle bir tanım olur mu? Bakın, G7 toplantısında, Sayın Başbakanın da katıldığı toplantıda Sayın Başbakanın…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ
(Devamla) -…eline de verilen bir rapor var ve orada rüşvetin tanımı yapılmış.
Bunu dikkatle okumanızı öneririm.
Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kabul edenler...Kabul etmeyenler...
Elektronik oylama
yapalım.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
19’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.16
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On
Beşinci Oturumunu açıyorum.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
20’nci madde
üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 20. maddesinin (i) bendindeki “finansal kiralamayı kabul eden”
ifadesinin önüne “Organize Sanayi Bölgelerinde hak sahibi olan” ifadesinin
eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan Ören Mehmet Ali Susam
Ankara Manisa İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 20.
maddesinin i) bendinde yer alan “Kanun” ibaresinden
sonra gelmek üzere “hükmündeki” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya
Mersin İzmir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Konya Milletvekilli Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Ekonomi ve sanayileşme
alanında on bir yıldır devam eden başarısız politikalar nedeniyle organize
sanayi bölgelerimizde yer alsın almasın tüm KOBİ’lerimizin sermaye güçleri bu
süreçte giderek azalmıştır. Yeni kaynak yaratma girişimleri ise: her gün
bankalar tarafından belirlenen yeni uygulamalar ve talepler nedeniyle başarısız
olan KOBİ’lerimiz, gayrimenkullerini finansal kiralama yöntemiyle
değerlendirerek alternatif bir enstrüman kazanmaya
çalışmaktadır. Bu bakımdan, organize sanayi bölgesi içinde yer alan taşınmazların
finansal kiralama sözleşmesine konu edilebilmesini öngören düzenlemeyi çok
gecikmiş olarak görüyoruz.
Türk KOBİ’leri,
sermaye profilleri ve yıllık hasılatlarının çok düşük
olması nedeniyle Avrupa Birliği ve birçok OECD ülkesindeki KOBİ’lere nazaran
farklılık göstermektedir. Toplam işletme sayısı ve istihdamdaki payları
sebebiyle KOBİ’lerimizin Türkiye ekonomisi üzerindeki yeri tartışılmaz bir
gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. KOBİ’lerin ekonomideki payının yıllar
içindeki seyri dikkate alındığında, istihdam içindeki payları hemen hemen aynı
kalmasına rağmen, başta toplam yatırım içindeki payları olmak üzere, toplam
katma değer içindeki payları ile bunun doğal sonucu olarak verimlilikleri
azalmaktadır.
Bugün KOBİ’lerin
yaşadıkları sorunlar kendilerinin baş edebilecekleri ölçeğin artık oldukça
üzerindedir. Bunlardan en önemlisi ise KOBİ’lerin finansmana ulaşma konusunda
yaşadıkları sorunlardır. Ayrıca, know-how üretimi,
sermaye miktarı ve özellikle bilgi ve iletişim alanındaki modern teknolojiye
erişim ve sağladığı
avantajlardan faydalanma kabiliyeti açısından yaşadıkları olumsuzluklar hâlen
dikkate alınmamaktadır.
Diğer yandan, ham
madde tedarikinde yüksek maliyetler, teknolojik yetersizlikler, ihracat
sorunları, dış pazarlardaki yoğun rekabet, nitelikli eleman temininde ve
sürekliliğin sağlanmasında güçlülük, AR-GE faaliyetleri ve yatırımlarında
yetersiz destek ve teşvikler de KOBİ’lerimizin başlıca çözüm bekleyen
sorunlarıdır.
Değerli
milletvekilleri, ekonominin içerisinde bulunduğu olumsuz şartlardan en fazla ve
en önce etkilenen kesim küçük esnaf ve KOBİ’ler olmaktadır. Son zamanlarda
ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler dengelerin bozulmasına sebep olmakta, bu
durum KOBİ’leri, esnaf ve sanatkârları da son derece olumsuz yönde
etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde ekonomik büyümedeki yavaşlama dalga
dalga işletmelerimizi etkisi altına almaktadır. Küçük
esnaf, girişimci ve sanayici, ekonomik yavaşlamanın etkilerini derinden
hissetmektedir. Bu bakımdan, bugün yaşanan şartlarda yeni bir sanayi politikasına
ihtiyaç duyulduğu açıktır. Burada temel amaç, piyasa ekonomisi odaklı ve özel
sektöre dayanan rekabetçi ve sürdürülebilir millî bir sanayi oluşturmak ve
ihracat kapasitesini artırmak olmalıdır. Bu amaç doğrultusunda oluşturulacak
yeni sanayi politikası ile ihracata uygun bir sanayi üretim yapısının
yerleştirilmesi, ekolojik dengeyi gözeterek
sanayileşmenin başarılması, ileri teknoloji kullanımının ön plana çıkarılması
sağlanmalıdır.
Öncelikle
teşvikler konusu önem arz etmektedir çünkü yöneticiler kamunun parasını
dağıtırken hesap verebilirliğin yanı sıra uygunluğu da gözetmelidir. Teşvikler sektörel boyutlu olmakla birlikte, projeler
değerlendirilerek verilmelidir. Teşvikleri alabilecek öncü sektörler
belirlenmeli ve millî AR-GE kaynaklarının belirlenen öncü sektörlere
yönlendirilmesini sağlayacak teşvikler alınmalıdır.
Her ekonomik
gerilemenin bir sonu olacaktır. İyi ve kaliteli bir politika, bu gerilemeyi
olduğundan daha yüzeysel ve kısa hâle getirecektir. Hükûmetin benimsediği kredi
kartı kullanımına getirilen sınırlama düzenlemeleri gibi kemer sıkma
politikaları ekonomik gerilemeleri gereğinden daha fazla derinleştirebilecek ve
süresini uzatarak uzun vadede istenmeyen sonuçlara neden olabilecektir. Bu
bakımdan, olmayan bir başarıyı sadece gayrisafi yurt içi hasıla
ile ölçmek bir ölçüt olmayacaktır. Çünkü, başarıyla
daha çok bağlantılı olan esas mesele hane gelirlerinin ve KOBİ’lerimizin mevcut
ekonomik durumlarının ne olduğu meselesidir.
Bugün yaşanan
ekonomik zorlukların defolu politikaların bir sonucu olduğunu belirterek Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 20. maddesinin (i) bendindeki “finansal kiralamayı kabul eden”
ifadesinin önüne “Organize Sanayi Bölgelerinde hak sahibi olan” ifadesinin
eklenmesini arz ederiz.
Vahap
Seçer (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Okunan
önergeyi Komisyona soruyorum: Önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – İzmir
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam konuşacak önerge üzerinde. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge aslında
genel madde olarak katıldığımız ve önergeyle de daha iyi anlaşılır olmasına
katkı koyduğumuz bir olaydır. Nedir bu madde? Organize sanayi bölgelerinde mülk
sahibi olmuş insanların mülklerini leasing vasıtasıyla, bir leasing (finansal
kiralama) şirketine vermek ve oradan finans elde etmek. Yani, bu finansmanın,
leasing yoluyla elde edilen finansmanın ucuzluğundan, vergi indirimlerinden ve
belirli desteklerinden yararlanarak içinde bulunduğu koşullarda sanayinin
gelişebilmesi için bir yeni finans kaynağı yaratma noktasındadır. Bugüne kadar
organize sanayi bölgeleri bunun leasing yapılmasını engelliyordu, bu
düzenlemeyle bu leasing yapılmasının önü açılmıştır. Bu anlamıyla,
desteklediğimiz ve olumlu bulduğumuz bir konudur.
Ama, Türkiye’de, bu
noktada, organize sanayi bölgelerinin ve sanayinin içinde bulunduğu durumu bu
değişiklikle birlikte sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmakta yarar vardır.
Değerli
arkadaşlar, sanayicimiz 2014 yılına çok umutsuz ve sıkıntı içinde girmektedir.
Bakın, bugün gazetelerin ve medyanın ekonomi bölümlerine baktığınızda, FED analistlerinin
yaptığı değerlendirmede, gelişmekte olan 15 ülke arasında Türkiye kırılganlık
olarak bir numaralı ülke. Yani şu an, dünya finans çevreleri Türk ekonomisine
kırılganlık açısından en riskli ülke olarak bakıyorlar. Peki, bu ne olabilir,
ne var bunda diyebilir miyiz? Diyemeyiz çünkü bizim kırılganlıkta en riskli
ülke olmamız demek, sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan, bu yıl için yaklaşık
130 milyar kısa vadeli borç ödeyecek özel sektörün sıcak para bulmasında,
bulduğu paranın faiz oranlarının yüksekliğinde, Türk lirası cinsinden dolar
karşısında ödediği paralara baktığınızda Türk sanayicisi çok ciddi sıkıntıyla
karşı karşıyadır. Bakınız, 17 Aralıktan bu yana, dolarla borçlu olan Türk
sanayisi borcunu yüzde 20 daha artırmış durumdadır, yüzde 20. Bunun altından
kalkmak çok kolay iş değildir. Sanayinin kârlılığına baktığınızda, iki ay
içerisinde borcu yüzde 20 artan bir sanayici için geleceğe umutla bakmak mümkün
olabilir mi? Mümkün değildir.
Peki, bu nasıl bu
hâle gelmiştir, neden böyle olmuştur? Çünkü, Türk
sanayisinin bu hâle gelmesinin altında Türk hükûmetlerinin yani Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetinin on bir yıldır uyguladığı politikalar yapmaktadır.
“Yüksek faiz, düşük kur” politikalarıyla, bir birikime dayanmadan, kendi
kaynaklarıyla yatırım yapmak yerine borçlanarak yapılan yatırım ve ithalatın
cazip hâle geldiği bir sanayileşme, ara malı üretiminden vazgeçerek düşük döviz
kuru nedeniyle ithal ara malı yapan bir sanayi, bugün geldiği nokta itibarıyla
çok ciddi bir borç riskiyle karşı karşıyadır. Bu borç riskiyle karşı karşıya
olan sanayiye el uzatmak yerine, bugün geldiği durumda onu bu sıkıntılardan
kurtarmak yerine, bu Parlamento, iki aydır, 17 Aralıkta ortaya çıkan
yolsuzlukların üstünü örteceği yeni yasal ve hukuksal zeminler arama noktasındadır.
Bakınız
-konuşmamın ikinci kısmında değineceğim- bir ülkenin hukuk sisteminin bu kadar
sık değiştiği anda, bu ülkenin sanayisinin borç bulma riski de yükselir,
yabancı yatırımcının bu ülkeye gelip risk alması da sıfır noktasına düşer.
Yabancı yatırımcıya bu kadar ihtiyaç duyan bir ülkede hukuk sisteminizi her gün
değiştirdiğinizde başınıza gelecek olan şey, size güvenin sıfıra inmesidir.
Biraz sonra bu konuda diğer yönlerine de değineceğim.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - …ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.52
ON ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 00.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On
Altıncı Oturumunu açıyorum.
20’nci maddenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi maddeyi tekrar oylamaya
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
546 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
21’inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 21 inci maddesinde yer alan
“bulunmayan” ibaresinin “kaldırılan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet Günal Alim
Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 21. maddesindeki “il özel
idaresi bulunmayan” ifadesinin “Büyükşehirlerde” ifadesiyle değiştirilmesini
arz ederiz.
Aydın Ağan
Ayaydın Vahap Seçer İzzet Çetin
İstanbul Mersin Ankara
Hasan Ören Mehmet Ali Susam
Manisa
İzmir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – İzmir
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bıraktığım yerden devam etmek
istiyorum.
“Peki, sanayimiz
bugün niye bu noktalara gelmiştir?” diye sorduğumda, onun cevabını da uygulanan
ekonomik politikalar sonucu sanayinin içine düştüğü durum olarak nitelemiştik.
Peki, ne oldu? Bakın, Türkiye’de on bir yıllık iktidar döneminde sanayi tabanı
eridi. Gayrisafi millî hasılada, 2002 yılıyla 2013 yılını kıyasladığınız zaman,
toplam hasıla içerisindeki payı, sanayinin oranı
olarak bakıldığında yüzde 8’lerden 3,4’lere düşen bir orana gelmiştir.
Sanayimizin, asıl önemli olan, bu çağda bilgi ve teknolojiyle, yenilik, AR-GE’yi kullanarak yüksek teknoloji ve katma değeri yüksek
ürün ihraç edebilen bir sanayi konumuna gelmesi gereken Türk sanayisinin ve
Türk ihracatçısının… Maalesef, gelinen nokta itibarıyla, büyük oranda gelişmiş
ülkelerin terk ettikleri alanlarda ihracat yapan, ara malı ithal ederek onları
mamul hâle getirip ihraç eden bir ülke konumuna geldik. Bunu nereden mi
çıkarıyorum? Türkiye’nin 1 liralık ihracatının yaklaşık 80 kuruşu ara malı
ithalatı yaparak yaptığı ihracattır. Aynı zamanda bir rakam
daha vereyim: Türk sanayisinin ihraç ettiği ürünlerde, 1 kilogram ürün ihraç
ettiğinde ülkeye getirdiği döviz miktarı 1,46 dolarken, bizimle eş değer
ülkelere veya diğer ülkelere baktığınızda; Kore’de bu 3 dolar, Almanya’da 4,6
dolar civarındadır yani biz yükte ağır pahada düşük mal ihraç eden bir ülke
hâline gelmişiz. Yani, biz teknoloji çağında teknoloji ve bilimi ıskalayıp daha çok yüksek teknolojiye sahip ülkelerin
yapmadıkları alanlarda, örneğin buzdolabında, örneğin televizyonda, örneğin
demir çelikte ihracat noktasında bir sanayiye gitmek durumundayız. Bu bizim
için çok ciddi bir tehlike ve risktir. Bu riski aşabilmek için de sanayiciyi
AR-GE’de desteklemelisiniz, AR-GE’ye
ayrılan toplam bütçe içerisindeki payı yükseltmelisiniz, eğitim kalitesini ve
niteliğini iyileştirmelisiniz. Bu konulardaki rakamları da karşılaştırdığımızda
gayrisafi millî hasıladan bugün bizim ayırdığımız pay binde 84’tür ama Kore’nin
ayırdığı pay 3,26’dır. Demek ki biz, sanayicimizin AR-GE’sine
ve teknoloji üretmesine kaynak aktarmada -gayrisafi millî hasılamız
içerisindeki payı artırmamıza rağmen- çok düşük oranlardayız. Onun için,
ihracatımızdaki paylara baktığımızda, kilo bazında baktığımızda bu noktadayız.
Aynı şekilde,
eğitim kalitesinde PISA Endeksi’ne bakınız. Türkiye, 65 ülke arasında
matematikte, fende ve okuma anlamada 40, 43 ve 44’üncü sırada, 65 ülke arasında
toplam olarak 44’üncü sırada. Yani bu eğitim düzeyi, bu AR-GE’ye
ayrılan paylar olarak baktığınızda, Türkiye, bugünkü ihracat noktasından ileriye
çıkıp, yüksek katma değerli ürün üretip, onu ihraç edip yüksek katma değer
kazanan bir ülke hâline gelme şansını kaçırmıştır. Bu, 2023’te ilk 10 gelişmiş
ülke arasına girme hedefinden çok uzaklaşmışsınız ve Türkiye giderek orta gelir
tuzağının içerisine düşmüş bir ülke hâline gelmiş demektir.
Bunlarda -buradan
bir kez daha uyararak- yeni sanayi politikaları için bu Meclisin ve Hükûmetin
acilen planlar, programlar noktasında çalışma yapmasına ihtiyaç vardır.
Bu duygularla,
yeni bir iktidara, yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç olduğunu söylüyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 21 inci maddesinde yer alan
“bulunmayan” ibaresinin “kaldırılan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz
madde, büyükşehir bulunan illerde il özel idarelerinin kaldırılması nedeniyle
Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nda oluşacak bir hukuki boşluğu gidermektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, Türkiye ekonomisinde sanayi sektörünün ekonomik ve
sosyal kalkınmadaki lokomotif görevini daima savunmaktayız. Bu yüzden, organize
sanayi bölgesi konusunun başta Hükûmetin, sonra da toplumun tüm kesimlerince
öneminin kavranması ve buna millî bir mesele olarak yaklaşılması gerektiğine
inanmaktayız.
Ülkemizin
sanayileşme sürecine destek olmak amacıyla, organize sanayi bölgesi kurulması
yönündeki yatırımların bölgeler arası dengesizliği giderecek şekilde
planlanarak yaygınlaştırılması 57'nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilmiştir.
1999-2002 yılları
arasında, yaklaşık üç buçuk yıllık süreç içerisinde 34 adet organize sanayi bölgesi ve 69 adet de
küçük sanayi sitesi bitirilmiş ve sanayicimizin hizmetine sunulmuştur. Ancak,
yaklaşık kırk yılı aşkın geçmişi olan organize sanayi bölgelerimizin
ihtiyaçları ve talepleri, AKP hükûmetlerince yeterince dikkate alınmamış olup
bugün bazı organize sanayi bölgelerimiz atıl durumda bulunmaktadır. Bizim
organize sanayi bölgelerimize içtenlikle gösterdiğimiz hassasiyeti, iktidarın
on bir yıldır
göstermemesini kabul etmek mümkün değildir.
Organize sanayi
bölgelerimiz bir üst kurumdur, buralara bu şekilde bakmak ve yaklaşmak
gerekmektedir. Bu kurumsal yapıyı da meydana getiren temel unsur
sanayicilerimiz ve girişimcilerimizdir. Eğer organize sanayi bölgelerimizi
ilgilendiren konularda birtakım iyileştirme çalışmaları yapılacaksa, çok doğal
olarak onların haklı taleplerine kulak verecek şekilde olmalıdır, yoksa parça
parça yapılan düzenlemelerin organize sanayi bölgelerine de KOBİ’lere de etkisi
sınırlı olacaktır. Bu yüzden, Hükûmetin mevcut organize sanayi bölgelerimizdeki
başarı ve etkinlikleri geliştirici kapsamlı planları ve programları bir an önce
uygulamaya koyması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de, bugün 273
adet organize sanayi bölgesi
bulunmakta ancak bunların yüzde 50'si hâlen boş durumdadır. Uzun
bir aradan sonra müzakerelere tekrar başladığımız Avrupa Birliği
müktesebatında, Avrupa Birliğine ihraç edilecek ürünlerin organize sanayi
bölgelerinde üretilmesi zorunluluğu şartı bulunmaktadır. Avrupa Birliğinin
çevre, denetim ve enerji verimliliği için aldığı karar kapsamında, Türkiye'deki
25 bine yakın tesisin organize sanayi bölgesine taşınması ya da üretim yaptığı
bölgenin ıslah organize sanayi bölgesi statüsü kazanması gerekmektedir.
4562 sayılı
Kanun’a Nisan 2011'de eklenen geçici maddeyle dağınık sanayi alanlarının ıslah
organize sanayi bölgesi kimliği kazanmasının önü açılsa da aradan geçen sürede
ancak 30 adet başvuru gelmiştir. Bu başvuruların da şimdilik 9'u hayata
geçebilmiştir çünkü yasada, organize sanayi bölgesi olmak için bölgedeki arazi
ve arazi sahiplerinin toplam alanın 1/33’üne denk gelecek oranda talebini şart
koşan bir madde bulunmaktadır. Bu oranın aşağı çekilmesi gerekmektedir çünkü bu
alanlarda zamanında yatırım için, arazi alanlarının çoğuna ulaşma imkânı
bulunmamaktadır. Zaman dar, yapılacak çok iş vardır. Bu yüzden, bir an önce
organize sanayi bölgelerimizin konu hakkındaki talepleri değerlendirilmelidir.
Maliye Bakanlığı tüm uyarılarımıza ve yargı kararlarına rağmen, organize sanayi
bölgelerini ve küçük sanayi sitelerini kurumlar vergisi mükellefi olarak
görmekten vazgeçmelidir.
Organize sanayi
bölgeleri, yatırım cazibe merkezine, istihdam, üretim ve ihracat üssüne
dönüştürülmesi için mevcut duruma göre, yatırım teşvikleri yönünden 5'inci ve
6'ncı bölgelerde konumlandırılmalıdır. Tüm bunları yaparken mevcut organize
sanayi bölgelerinde üretim yapan firmalarımıza dünyadaki rakiplerinin sahip
olduğu avantajları da sunmamız gerekmektedir. Bunu sağlayabilirsek, organize
sanayi bölgeleri on bir yıldır umutla bekledikleri rekabet avantajına kavuşmuş
olabileceklerdir.
Organize sanayi
bölgeleri ve KOBİ'lerin ülkemizin lokomotifi olduklarını bir kez daha
hatırlatarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
22’nci maddede
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 22. Maddesindeki “yatırım izleme ve Kooordinasyon
Başkanlığına yaptırılır” ifadesinin “yatırım izleme ve koordinasyon Başkanlığı
veya uygun göreceği kurumlara yaptırılır” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
Hasan
Ören Mehmet Ali Susam İzzet Çetin
Manisa İzmir Ankara
Mahmut
Tanal
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 22 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı Mehmet Günal
Manisa
Konya Antalya
Alim Işık
Kemalettin Yılmaz Ali
Öz
Kütahya
Afyonkarahisar Mersin
Oktay
Vural
İzmir
MADDE 22- 4562
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"OSB;
kamulaştırma işlemlerini Valiliğe, İl Özel İdaresine, Belediye veya Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına yaptırabilir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Vural, kim konuşacak?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Kemalettin Yılmaz.
BAŞKAN – Sayın
Kemalettin Yılmaz konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 546 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 22’nci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin adının halk arasında âdeta “torba kanun makinesi” adıyla
anılmaya başlandığı son günlerde, yine bir torba kanun için gecenin bu vaktinde,
geç vaktinde çalışıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığını,
sistemini halk önünde küçük düşüren bu yöntem, maalesef Meclisin etkin, yetkin,
etkili ve sistemli çalışmasının önüne geçiyor.
Bir kanun
yapıyoruz; apar topar dayattığınız kanun hükmünde kararnamelerin arkasını
toplamaktan öteye maalesef gitmiyor. Bir yıl olmadan, çıkardığınız kanun işlev
göstermiyor, eksikliklerle çıkartılmış oluyor ve tekrar önümüze geliyor.
Bu maddeyle 4562
sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin birinci fıkrasına açıklık getirmek üzere
“Organize sanayi bölgeleri, kamulaştırma işlemlerini Valiliğe, İl Özel
İdaresine, Belediye veya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına
yaptırabilir.” ifadesinin eklenmesini öneriyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu torba kanun da birçok bakanlığın, kamu kurumunun işleyişini
değiştirecek değişiklikler içeriyor ancak halkımızın beklentileri yönünde
değişikliklerden ziyade, AKP Hükûmetinin kadrolaşmasını, kurumların özünü
değiştirmesini sağlayacak değişiklikler içeriyor ve vatandaşlarımız haklı
olarak feryat figan ediyor, “Madem işler torbayla görülüyor, bu torbaya neden
bizim taleplerimiz girmiyor?” diye, Haklılar da. Günde binlerce elektronik
posta, telgraf, telefon mesajı alıyoruz. Atanamayan gıda mühendisleri, ziraat
mühendisleri, veteriner hekimler, orman mühendisleri, su ürünleri mühendisleri
soruyor “Bizim torba kanunumuz ne zaman çıkacak?” diye. Atanamayan binlercesi,
psikolojik olarak çökmüş durumda olan, bütün seçimlerde söz verdiğiniz
öğretmenler soruyor “Bizim torba kanun ne zaman çıkacak?” diye. Yine,
emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımız “Birileri milyonları havuduyla götürüp
ayakkabı kutusu doldururken bizim bir emekli maaşımıza gözünü diken, hakkımız
olduğu hâlde bizi emekli etmeyenler bize ne zaman torba kanun yapacaklar?” diye
soruyorlar değerli milletvekilleri. Borçlarından bunalan, intihar eşiğinde
olan, tarlaları hacizde olan, traktörleri yediemin depolarında bağlı olan,
sizin yıllardır semirtip sonradan çıkıp faiz lobisi ilan ettiğiniz tefeci
bankaların kıskacında olan çiftçilerimiz, besicilerimiz, hayvancılarımız size
soruyor “Bizim torba kanun ne zaman çıkacak?” diye.
Sayın
milletvekilleri, her şehrimize üniversite açmak gerçekten çok güzel, iyi.
Ancak, bir istihdam politikası olmadan, yüz binleri “okumuş işsiz” sıfatıyla
sosyal çöküntüye sürüklemek bu devlete hiç ama hiç yakışmıyor. Bütün şehirlerde hayvan hastalıkları kol gezerken, şap yüzünden
pazarlar kapanırken veteriner hekim atayamayanlar; milyarlarca liralık tarım
ürünü ithal ederken binlerce hektar verimli tarım arazileri ekilemeyip boş
olarak beklerken ziraat mühendisi atamayanlar; üç tarafımız denizle
çeviriliyken, göllerimiz, sularımızla dünyanın en şanslı ülkesi olmamıza
rağmen, balık ve su ürünleri ithal edip su ürünleri mühendislerini atamayanlar
bunun vebalini ödeyemezler. Yine, yüz binlerce öğretmen açığı varken,
insanların seçim dönemlerinde umutlarıyla oynarken, atama bekleyen
öğretmenlerin derdine gelin hep beraber bir çare bulalım. Emeklilik umuduyla yıllarca
çalışıp çeşitli yasal düzenlemelerle mağdur hâlde olan emeklilere, emeklilikte
yaşa takılanlara gelin Allah rızası için bir çözüm bulalım.
Bu duygu ve
düşünceler içerisinde, yüce heyetinizi gecenin bu vaktinde saygıyla
selamlıyorum. Sesimize kulak vermeyen, muhabbet ortamında olan arkadaşlarımızı
da huzurlarınızda kınıyorum. Hâlâ konuşmaya devam ediyorlar, kınıyorum,
kınıyorum, kınıyorum! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır. Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 22. maddesindeki “yatırım izleme ve Koordinasyon Başkanlığına
yaptırılır” ifadesinin “yatırım izleme ve koordinasyon Başkanlığı veya uygun
göreceği kurumlara yaptırılır” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut
Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu kanun
teklifine; torba kanuna baktığımız zaman, 53 madde. Kaç tane kanunda değişiklik
yapılmış? 35 kanunda değişiklik yapılmış. Tabii, olağanüstü dönemlerde, torba
kanunların içerisinde bu şekilde birden fazla kanun gündeme getirilir ki amaç,
uzman komisyonlar tarafından o kanunun topluma ne getirdiği, ne götürdüğü
tartışılmasın diye böyle yapılır. Aslında, bu tür Parlamento çalışması olağan
parlamentolara yabancı gelen bir çalışma. Bu tür çalışmalar, olağanüstü
dönemlere özgü bir çalışmadır, bu açıdan, demokrasi açısından, hukuk devleti
açısından kabul edilebilir bir çalışma yöntemi veya kanun yapma yöntemi
değildir. Eğer bu konular, gerçekten, uzman komisyonlar tarafından ayrıntılı
bir vaziyette çalışılmış olsaydı, derinlemesine çalışılmış olsaydı, sürekli
kanun değişikliği gündeme gelmezdi. Bunun içerisinde, mesela kanun hükmünde
kararnameler var, 638 var; 633 var. Ne diyoruz biz Anayasa’mızda? Kanun
hükmünde kararnameyle ilgili düzenlenen hükümler öncelik ve ivedilikle
Parlamentoya gelir denilir. Ancak, mevcut olan 638, 633 ve diğerleri bugüne
kadar Parlamentoya gelmemiş, hâlen askıda olan hükümlerdir bunlar. Askıda olan
hükümlere teknik anlamda -içimizde hukukçu arkadaşlarımız vardır- ne deriz biz?
Parlamentoya kanun hükmünde kararnameler gelmediği için, bunlara hâlen biz
“idari bir işlem” deriz, buna “parlamenter bir işlem” diyemeyiz. “Parlamentonun
bir işlemi” diyemeyeceğimize göre, askıda bir işlem, idari bir işlem olduğuna
göre idari bir işlemin mevcut olan bu kanunla getirilmesi Sayın Bakan -tabii
sizin alanınız değil, hukukçu anlamında, kusura bakmayın, belki bunu size şey
olarak söylüyorum ama- kanunla değiştirilmesi bir idari işlemin hukuken mümkün
değil. Keşke Sayın Profesör Doktor Burhan Kuzu Hocamız burada olsaydı, gayet
rahat -kendisi inşallah burada, yok- yani netice itibarıyla bu konuyu kendi
ders kitaplarında yazar ama uygulamasına baktığımız zaman böyle bir uygulamayı
bulamıyoruz biz. Yani, onun için siyasal iktidarın, hele hele siyasal iktidar
içerisinde bulunan değerli hukukçu milletvekili arkadaşlarımızın buna izin
vermemesi lazım. Yani, yarın öbür gün, milletvekilliğinin dışında, gidip
hukukçularla birlikte tartıştıklarında bu konuya hiçbir mazeret üretemezler,
hiçbir mazereti de bunun olamaz çünkü bizim öncelikle almış olduğumuz eğitim,
ondan sonra barolarımıza, vatandaşa, halka, siyasi partilere, herkese karşı bir
sorumluluğumuz var. Moliere’in çok güzel bir sözü var; tüm hukukçu
arkadaşlarımız bilirler: “Hukukçuların üzerinde kimse olamaz, hukukçuların
amirleri kimse olamaz." Ama maalesef, bugüne kadar, Türk hukuk tarihinde
Parlamentoda en fazla hukukçu sayısının olduğu bir dönemde, hukukun çok fazla
ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Hukuk, ekmek su gibidir değerli
arkadaşlar, hepimizin hukuka ihtiyacı vardır. Onun için, hangi siyasi partiden
olursak olalım, hukukçuların şu mazereti olamaz: “Efendim, benim siyasi
partimin almış olduğu karar budur. Eh, ben, buna uymak zorundayım.” Arkadaşlar,
eğer, alınan kararlar kamu yararına, hukuk düzenine, evrensel hukuk ilkelerine
aykırıysa… Hukukçunun limanı hukuktur, hukukçunun sığınabileceği liman hukuk
devletidir, demokrasidir, uluslararası sözleşmelerdir. Yani bu açıdan,
gerçekten böyle bir
kanunun yapılması, böyle bir kanun tekniğinin üzerinde Parlamentonun çalışması
doğru bir yaklaşım değildir.
Ben, hepinize
teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tanal.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
23’üncü maddede
iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinde yer alan
"bulunmayan" ibaresinin "kaldırılan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Ali
Öz Oktay
Vural
Kütahya Mersin İzmir
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 23. maddesindeki “il özel
idareleri bulunmayan illerde” ifadesinden sonra gelmek üzere “yatırımları
izleme koordinasyon Başkanı veya temsilcisi ile” ifadesiyle değiştirilmesini
arz ederiz.
Aydın Ağan
Ayaydın Vahap Seçer İzzet Çetin
İstanbul Mersin Ankara
Ali Haydar
Öner Hasan Ören Mahmut Tanal
Isparta Manisa İstanbul
BAŞKAN – Okutulan
son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet…
MİLLÎ EĞİTİM
BAKAN NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Ali Haydar Öner.
BAŞKAN – Isparta
Milletvekili Sayın Haydar Öner konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde 6
teklifli, 546 sıra sayılı kırk yamalı bohça kanunu teklifini görüşüyoruz.
Birbiriyle ilgisiz birçok yasaya atıfta bulunulduğu hâlde hak etmediği temel
kanun statüsünde görüşülüyor. Bari, şu saatte
attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değse! Sayın Sağlık Bakanlığı eski
Müsteşarımız Komisyon sıralarında. Yani sağlıklı bir çalışma ortamı mı? Ne bu
telaş ne bu acele? Niye, sağlıksız ortamda milletvekilleri çalışmaya icbar ediliyor,
zorlanıyor? Bir zorunlu neden olsa hayhay. Yani, seçim
arifesi mi savaş arifesi mi? Ne bu arkadaşlar?
AHMET YENİ
(Samsun) – Siz zorlanıyorsunuz, biz zorlanmıyoruz.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Efendim, siz mi zorlanmıyorsunuz? En hızlı dışarıya giden,
dışarıdan da en hızlı gelerek “kabul” veya “ret” diye bağırılması üzerine neye
oy verdiğini bilmeyen bir arkadaşımızsınız siz, sadece laf atmayı biliyorsunuz
siz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ALTAY
(Uşak) – Kendi sıralarınızı bir say!
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Önergeye bakın, önergeye!
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Şu önergeyi okuyabilirsen tebrik edeceğim seni! Kâtip üye bile
önergeyi okuyamadı! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ya, siz önergeyi bilmiyorsunuz, kanundan haberiniz yok.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayın!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu kanunla…
MEHMET ALTAY (Uşak) – Kendi sıralarınızı bir saysana.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Sizi rahatsız ettiğim için özür dilemeyeceğim, sizi rahatsız etmeye
devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ALTAY
(Uşak) – Rahatsız edemezsiniz!
BAŞKAN – Sayın
Konuşmacı, Genel Kurula hitap edin lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Eğer gerçeklerden gocunuyorsanız rahatsız olmaya devam edeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Şu önergeyi okuyabilirsen tebrik edeceğim seni!
MEHMET ALTAY
(Uşak) – Önergeyi okuyamadılar, tekrar okusana.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) – Önergeye bakın, önergeye!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Bu kanunla, haklarındaki yasa hükümleri uygulanmayarak ağır
mağduriyetlere uğratılan uzman çavuşlarla ilgili birtakım kadrolar ihdas
ediliyor.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Kâtip üye bile okuyamadı önergeyi, sen farkında değilsin!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Birinci bölümde, acil olmayan bazı düzenlemeler, ilk uygulamaları
Antalya ve Isparta’da yapılan 112 acil çağrı merkezleri mevzuatı, seçim
arifesinde “ulufe” olarak adlandırılabilecek bazı ödüllendirmeler, organize
sanayi bölgeleriyle…
MEHMET ALTAY (Uşak)
- Önergeyi okuyamadı, bir tekrar etsene!
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Önerge yazmayı bilmiyorsunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Allah, Allah! Yani kabahat sizin arkadaşlar, önergeyi grup başkan
vekilinin kopyasıyla şey yapıyorsunuz.
MEHMET ALTAY (Uşak)
– Okuyabilir misin önergeyi?
BAŞKAN – Sayın
Hatip… Sayın Konuşmacı, lütfen Genel Kurula hitap edin.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Önergede ne diyoruz? “Yatırım İzleme Başkanı veya temsilcisi…”
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Okuyabilir misin bu önergeyi?
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Okuma özürlüysen, kabahat benim değil.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Yok, siz yazma özürlüsünüz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Önerge hazırlamayı bilmiyorsunuz. İki satır önerge yazamıyorsunuz.
Yazıklar olsun!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Değerli arkadaşlar…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Sen yazma özürlü olunca o da okuyamadı!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Bazı bakanlıkların yapboz hâline getirdiğiniz uygulamalarını burada
görüşüyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Önergeyi oku, önergeyi; okuyamıyorsun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Siz parmak kaldırdığınız kanunu bilmiyorsunuz!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Önergeyle organize sanayi bölgeleri 7’nci maddesinde bir yeni
düzenleme yapılıyor. Orada Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı veya
temsilcisi olmasının daha uygun olacağını öneriyoruz. Birbirinizden kopya
çalarak, böyle çocuklar gibi sataşarak bir neticeye varamazsınız. Sataşanlar
mahcup oldular, bundan sonra mahcubiyetleri artarak sürer.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Siz hazırladığınız önergeyi okuyamıyorsunuz!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Arkadaşlar, özel idarelerin bir kısmını kaldırdınız bütünşehre dönüştürdünüz. Bu bütünşehrin
talimatı kimden, tavsiyesi kimden, talebi kimden, hepimiz biliyoruz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Nereden?
ALİ HAYDAR ÖNER
(Devamla) – Ama, bununla çok ciddi sıkıntılara
düşülebileceğini bir kez daha hatırlatmak görevim. Devletimizin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğü konusunda sıkıntılar yaratan bir düzenlemeye
gidildi; bir.
İkincisi, bütünşehirlerdeki yurttaşlara kişi başına verilen devlet
yardımı ile bütünşehir olmayan yerlerde kişi başına
verilen devlet yardımları çok farklı. Yurttaşların eşitlik haklarına çok aykırı
bir düzenleme yaptınız, genellik ve eşitlik ilkesini sarstınız.
Antalya’nın 650
kilometre sahili var; bir yerden bir yere gitmek belediye teşkilatında yok.
Belediyeler kent yönetimi, şehir yönetimidir, vilayetler alan yönetimidir.
Bunları bile karıştırıyorsunuz. Büyükşehirde vilayete paralel örgütler yapılmak
zorunda, bu da duplikasyon demektir. Duplikasyon sadece cari harcamaları artırır. Diğer konuları
daha sonra görüşeceğim.
Bu yasayla neyi
çözüyorsunuz? İşsiz gençler sevgilisine bir çiçek bile alamayacak. Sevgililer
Günü’nüz kutlu olsun.
Milletine,
memleketine hizmet edenlere saygılar sunarım (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Rolümü çaldı,
Sayın Öner rolümü çaldı, konuşmamı hazırlamıştım ama…
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Efendim, ne yapalım…
BAŞKAN - Peki,
önergeyi oylarınıza sunuyorum…
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var; tespit yapalım.
Sayın Ünal, Sayın
Kalaycı, Sayın Çirkin, Sayın Öz, Sayın Işık, Sayın Yılmaz …
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) – Sayın Başkan, muhalefet yeter sayısı yoktur!
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Dışarıdakileri de çağırın…
BAŞKAN - Sayın
Yılmaz…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Başkan, bize diyorsunuz ama bir de resmimizi çekiyorlar!
BAŞKAN - Sayın
Çınar, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Susam, Sayın Yılmaz, Sayın
Seçer, Sayın Demiröz, Sayın Öner, Sayın Özkan, Sayın Haberal, Sayın Ören, Sayın
Akar, Sayın Gök, Sayın Atıcı ve Sayın Tanal. (AK PARTİ ve MHP sıralarında
karşılıklı laf atmalar)
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutladığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN – Bir
duyuru yapacağım sayın milletvekilleri.
Gece yarısını
geçti, bugün 14 Şubat. Sevmek çok önemli bir duygu, insana
çok yakışan bir duygu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Evet, biz de burada geçiriyoruz Başkanım. Çok
güzel bir duygu, hakikaten öyle yani.
BAŞKAN – Genel
Kurul çalışmalarını sevgi ve kardeşlik içinde sürdürmemizi temenni ediyorum.
Bu vesileyle 14
Şubat Sevgililer Günü’nüzü kutluyorum. Sevdiklerinizle nice mutlu yıllar
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (Devam)
BAŞKAN – Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinde yer alan
"bulunmayan" ibaresinin "kaldırılan" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık konuşacak.
Buyurun Sayın
Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de tüm
sevgililerin Sevgililer Günü’nü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı Teklif’in 23’üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan,
-sözlerimin başında- özellikle sizin yeni Bakan olduğunuz dönemde size
getirdiğim bir konu: Teknik öğretmenlerden teknik eğitim fakültesi mezunu olup
da mühendislik tamamlama hakkını alamayan yapı ressamlığı ve matbaa
öğretmenleri için siz de “Yakında inceleteceğim, bunu çözeceğim.” demiştiniz.
Arkadaşlarımız mesajla bize ilettiler, bunun özellikle çözülmesini talep
ediyorlar. İlgilenirseniz onlar adına sevineceğimi ifade etmek istiyorum.
İkinci bir konu:
Biraz önce organize sanayi bölgeleriyle ilgili güzel bir düzenleme geçti. Emeği
geçenlere teşekkür ediyorum. Ancak, bu vesileyle Kütahya ilinin 2’nci Organize
Sanayi Bölgesinde tahsisi yapılmış arsaların yüzde 50’sinden fazlasına bugüne
kadar bir çivi dahi çakılamamanın acısı içerisinde kıvranan sanayicilerimizin
sorununu Sayın Bakana ve ilgili bürokratlara iletmek istiyorum. Kütahya’nın
Hava Mânia Planı uygulaması nedeniyle, bugün, tahsis edilmiş parsellerine çivi
dahi çakılamamaktadır. 967 metre kodun üzerinde bulunan taşınmazların
hiçbirisine ruhsat verilemediği için bu sorun çözülememiş, yıllarca sürüncemede
kalmış ve bugün OSB tıkanır hâle gelmiştir. Bu vesileyle o sorunun da çözülmesi
talebini iletmek istiyorum. Eğer böyle giderse Kütahya’da sanayi işletmelerinin
yakında başka illere taşınacağı ve onun hazırlığı içerisinde olduklarını
söylüyorum.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – Uşak’a gelsinler.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Sayın İsmail Bey de “Uşak’a gelsinler.” diyor ama Uşak’a göndermeyeceğiz, merak
etmeyin.
Değerli
milletvekilleri, bu önergede “il özel idaresi bulunmayan” diye geçen ifadeyi
“il özel idaresi kaldırılan” olarak düzeltmek istiyoruz çünkü şu anda il özel
idaresi bulunmayan il yok ama kanunla kaldırılan iller var. Dolayısıyla o
kelimenin yerleştirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.
Bu önerge
vesilesiyle, bugün, 7 bine yakın işsiz iş ve meslek danışmanının iş
beklediğini, bu torba yasada onların da bu sorununun çözülmesi taleplerinin
yüce Meclise iletilmesi gerektiğini ifade ettikleri için sizlerle paylaşıyorum.
Yine, köylere
hizmet götürme birliklerinde çalışan personelin kadro beklentisini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Özellikle
taahhüdü ihlal suçu nedeniyle evlerine gidemeyen 300 bini aşkın kaçak
durumundaki borçlu vatandaşın sorununa çözüm getirilmesini sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Sağlık
Bakanlığında çalışan vekil ebe ve hemşireler ile kamu dışı aile sağlığı
elemanlarının kadro taleplerini bir kez daha sizlere aktarıp, bunun çözülmesi
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan,
kamuda işçi statüsünde çalışıp memur görevi yapan üniversite mezunlarının yine
eş değerleri gibi üniversite mezunu, adam gibi görülme taleplerini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Her yeni torba
kanunda bir bakanlığa veya birkaç bakanlığa yeni kadro tahsisleri yapılırken
kadro bekleyen 4/C’li personel ile taşeron
işçilerinin mali ve sosyal haklarının, özlük haklarının düzenlenmesine yönelik
taleplerinde, ilgili bakanlar tarafından defalarca burada “Çözülecek.” diye söz
verilmesine rağmen, bugüne kadar hiçbir ilerlemenin olmamasını yine sizlerle
paylaşıyorum. Umarım, bundan sonra, şu anda komisyonlara gelen yeni torba
kanunlarda hiç olmazsa bunların bir kısmı çözülür ve mağduriyet içerisinde
bulunan vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilir diye bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, teknik öğretmen unvanıyla teknik
eğitim fakültelerinden mezun oldukları hâlde kamu kurum ve kuruluşlarında
tekniker unvanıyla çalıştırılan, özel sektörde ne olduğu belli olmayan, unvan
sorunu çeken teknik eğitim fakültesi mezunlarının da bu sorunlarının çözülmesi
gerektiğini ve bunun artık aciliyet kazandığını bir
kez daha sizlerle paylaşıyor, gecenin bu ilerleyen vaktinde sizleri tekrar
saygıyla selamlıyor, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 14 Şubat nedeniyle biraz önce sunduğum, ifade ettiğim
düşüncelerimi şu anda Mecliste görevli bulunan bütün çalışan arkadaşlarımız ve
personelimiz için de tekrar, yineliyorum. Onlara da sevdikleriyle nice mutlu
yıllar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sevdikleri şimdi bekliyor, sitem ediyorlar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Basın mensupları da var efendim.
BAŞKAN - “Görevde
olan bütün arkadaşlar için” dedim Sayın Hamzaçebi.
24’üncü maddede
iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin son cümlesinde yer
alan "aykırılığın mahkemece tespiti" ibaresinin "uyulmamasının
mahkeme tarafından tespiti" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Ali Öz Oktay Vural
Kütahya Mersin İzmir
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 24. Maddesinin (a) bendinin
sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Aydın Ağan
Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Vahap
Seçer Hasan Ören Mahmut Tanal
Mersin
Manisa İstanbul
(a) Uygunluk
vermemesi halinde nedenlerini yazılı olarak bildirmek zorunda kalacaktır.
BAŞKAN – Önergeye
komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerine Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24’üncü madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bugün 14 Şubat
Sevgililer Günü. Bütün Türkiye’deki sevgililerin bu güzel gününü kutluyorum.
Çalışanlarımızın, basın mensuplarının, kavaslarımızın, bütün herkesin bu
sevgililer günü kutlu olsun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Hasan Bey, Hasan Bey!
HASAN ÖREN
(Devamla) – Stenograflarımızın da; evet, evet.
Daha da ilerisi,
bu Sevgililer Günü büyüsün; bütün yıl içerisinde bütün ülkemde sevginin
bütünlüğü, sevginin güzelliği yeşersin, başak versin, 2014 sevgiyle geçsin.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ören.
HASAN ÖREN
(Devamla) – Tabii ki sayenizde belki de yıllardır eşlerimizin alışık olmadığı…
Tahmin ediyorum sabaha kadar çalışacağız. İnşallah sabah çiçek satanlar mekânlarını
açarlar, bizler de hep birlikte -Atatürk’ün o güzel çiçeklerini buradan alıp
götürmeyi herhâlde sizler de istemezsiniz- çiçeklerimizi alıp yıllar sonra
eşlerimize Sevgililer Günü’nde çiçekleri ikram ederiz ve bugünü birlikte mutlu
olarak kutlarız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Eve sokarlarsa tabi artık!
HASAN ÖREN
(Devamla) – Değerli arkadaşlarım, 24’üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
Sevgili dostum
yakınımda. Sesin de çok güzel, her zaman katkı koyabilirsin kürsüye!
24’üncü madde leasing sistemiyle ilgili. Yani, geçen yıl şubat ayında bu konuyla ilgili leasing kanunu
konuşulurken -OSB’lerle ilgili- OSB’lerde işletmesi bulunanların finansman
sağlayabilmesiyle ilgili leasing sisteminden yararlanması gerekliydi fakat
kanunda bir eksiklik yapıldı, eksiklik oldu; OSB’lerde bulunan işletmeler
leasing sistemiyle kaynak yaratmadan yoksun kalmışlardı. Ben, başta Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na, Sanayi Bakanlığı Genel Müdür
Yardımcısı Ramazan Bey’e, iktidara…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Elitaş’a.
HASAN ÖREN
(Devamla) – …bu konuyla ilgili gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür
ediyorum. Gerçekten, organize sanayilerde binlerce, yüz binlerce, milyonlarca
insanı çalıştıran sanayicilerimizin, bu ekonomik koşullar, bu sıkıntı
içerisinde finansmana erişebilmesinin yolu olarak leasing sistemiyle ilgili
önünün açılmış olması, tahmin ediyorum, Parlamentonun bugüne kadar çıkardığı
güzel yasalardan biri.
Bu torba kanun ne
melanet bir şeydir bilmem, üniversite sınavları gibi 3 yanlış 1 doğruyu
götürüyor; 3 yanlış kanun, 1 doğru kanun. Şimdi, biz muhalefet olarak buna
tabii ki “evet” oyu vereceğiz ama geneli üzerinde oylamaya kalktığınızda da
“hayır” oyu vereceğiz. Ne yazık ki bu torba kanunlardan AKP döneminde haddinden
fazla sıkıntı çekiyoruz. İnşallah, bu torba kanunlar son bulur. Bir yılda
yasaların çıkması yerine, aciliyet hissedilen
yasaların hemen buraya getirilerek, ortak akıl kullanılarak çıkarılmasında
fayda görüyorum.
Tabii ki ben bu
kürsüye çıktığımda hep dert yanmışımdır. TRT Şeş yirmi dört saat yayın yapar,
ne kadar güzel, herkes mutlu; Arap ülkelerine yirmi dört saat yayın yaparız, ne
kadar mutlu. İnsanlar o yayınlardan bir şeyler alırlar, seyrederler ama
milletin…
HÜSEYİN FİLİZ
(Çankırı) – Sevgililer Günü’nde.
HASAN ÖREN
(Devamla) – …bu Parlamentoyu, bu güzelim mabedi, buraya gönderdiği
milletvekillerini denetlemesiyle ilgili niçin Meclis TV’yi kaldırdınız
dediğimizde de birtakım arkadaşlarımız “Ne var bunda, tasarruf ediyoruz.” gibi
cümleler kuruyorlardı. Peki, biz söylediğimizde inanmıyorsunuz da içinizden
arkadaşlar söylediğinde, hiç olmazsa şu kadar düşünmüyor musunuz? Ne diyor en
baş Başdanışman Yalçın Akdoğan? Diyor ki: “Fatih, biz 3’üncü kanalı yani Meclis
kanalını niye kapattık ki? Mecliste olanları halk görmesin, duymasın; sen ne
yapıyorsun? Biz Mecliste olanları kapattık, halktan sakladık; sen falanca
gazetede canlı yayın yapıyorsun.” Değerli arkadaşlarım anlatmak istediğim bu,
bu. İnisiyatif alın, inisiyatif alalım, bu televizyon
kanalının açılmasını sağlayalım. Eğer içinizdeki en baş Başdanışman da böyle
söylüyor ise herhâlde Hasan Ören’in söylediği zorunuza gitmeyecektir, gitmemesi
gerekli.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Sizi kürsüden indiremeyiz o zaman, kürsüden indiremeyiz!
HASAN ÖREN
(Devamla) – Eğer bu inisiyatifi alır iseniz Türkiye’ye
iyilik yaparsınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN
(Devamla) – Hepinize Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun diyerek sözlerime son
veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin son cümlesinde yer
alan "aykırılığın mahkemece tespiti" ibaresinin "uyulmamasının
mahkeme tarafından tespiti" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İSMAİL KAŞDEMİR
(Çanakkale) – Evet, bir kutlama bekliyoruz Mehmet Bey.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Siz kutlama bekliyorsunuz, sevgililer de evde eşlerini bekliyor.
Onun için, eşleriyle kutlayabilenlere Sevgililer Günü kutlu olsun,
sevgililerinin yanında olanlara Sevgililer Günü kutlu olsun diyoruz; burada
olanların da bekleyenlerine Allah sabır versin diyoruz.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Sevgilimiz millet!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Az önce Hasan Bey “Sabahleyin gül alır gideriz.” dedi ama sabah
gittiğinizde eve sokacaklar mı, o da belli değil. Tabii, Allah artık onların
kalbini yumuşatsın da hepimiz de eve sabah girebilelim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Ya çok dertlisin ya!
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Ee, öyle, sürekli olarak burada
sabahladığınız zaman çocuklar evde bekliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen
laf atmayalım.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Tabii gülüyorsunuz, güzel ama yani kanun yapma sürecinin düştüğü hâl aslında acıklı
bir durum. “Ağlanacak hâlimize güleriz.” derler ya.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Çalışıyoruz canım, Allah Allah.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Şu anda bunlar… Sizin daha önce çıkardığınız kanunlarda bizim
sözlerimizi dinlemediğiniz için veya ihmal ettiğiniz için düzeltilen birtakım
düzenlemeler var. Yani, burada da şimdiye kadar bu kanunların çoğu az önceki
maddede, bir önceki maddede, ondan önceki maddede geldi. Daha önceki maddede
söylerken de söyledim, yine personelle ilgili var; her seferinde, her kanunda
bunlar geliyor değerli arkadaşlar. Böyle bir kanun yapma tekniği olmaz, böyle
bir torba kanun anlayışı olmaz.
Yukarıda Sayın
Bakana söyledik -ama Bakan yine değişmiş- yeni İçişleri Bakanımız vardı, eski
Başbakanlık Müsteşarı olduğu için “Bir oturun, siz bunu biliyorsunuz.” dedim.
Plan ve Bütçe Komisyonu Kanunlar, Kararlar Genel Müdürlüğü hâline gelmiş. Gelen
kanunun ucu yok, bucağı yok; başı belli değil, sonu belli değil. 20 madde geliyor,
alt komisyonda 40 oluyor, üst komisyonda 50 oluyor, 60 oluyor, buraya geliyor
80 oluyor. Bu önergelerden gelenlerin hepsi ayrı hükümler. Ne Başbakanlığın
haberi var ne Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği’ne uygun ne ilgili kurumların
görüşleri alınmış. Böyle onun için gecikiyorsunuz, onun için bu kanunlar böyle
sürüncemede kalıyor arkadaşlar.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sizin önergeniz neydi?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Aynı şey, personel rejimiyle ilgili; yama yapıyoruz. Bakın, bir
tarafında araştırmacıyı unutmuşuz, bir tarafında birinin kadrosu bilmem ne
olmuş. Alelacele çıkardığımız için bu kanunlar böyle oluyor. Bunların
çözümü belli. Yalapşap getirip de “Bizim çoğunluğumuz var. Biz parmak
kaldırırız.” Az önce kızıyorsunuz yazılana. Çoğunuz orada neye parmak kaldırdığınızı
bilmeden geliyorsunuz; maalesef vahim, acıklı. Bunu tasvip ettiğimiz için veya
sizi kınadığımız için söylemiyoruz ama bu hâle düşülüyor. Böyle bir kanun yapma
süreci olmaz ki.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sayenizde oluyor, sayenizde.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Yani, buradan çıkan işte oluyor. Her seferinde “Şunu da unutmuşuz,
onu koyalım. Filancayı unutmuşuz.” Ya, diyoruz ki: Bak, burada geldi. Bir süre
sonra eğer aklıselim bir arkadaşımız oradan uyarırsa veya bürokratlardan birisi
de söylediğimize iştirak ederse gelip değiştiriyorsunuz ama o arada, burada o
kanunlar, o maddeler tartışılmış oluyor. Böyle bir kanun yapma süreci olmaz. Ve
getirip getirip kanunların hepsinin içine de bazen
kanunun yargının yerine geçmesini, bazen alınmış yargı kararlarının kanun
yoluyla iptal edilmesini… Böyle bir yasama olmaz yani tamam, yürütme zaten
yasamaya tahakküm ediyor ama kalkıp bu sefer yargının yerine de geçiyor,
verilmiş kararları da iptal eden birtakım hükümler geçiriyoruz burada. Onun
için, bu kanun yapma sürecini gözden geçirmek lazım.
Tekrar, bir daha
söylüyoruz: İç Tüzük dayatmasıyla, onunla, bununla olursa bu şekliyle devam
ederiz, siz de gelirsiniz arada kızarsınız. Oradan çay keyfiniz bozuldu,
yoklamaya geldiniz diye kızmanın bir anlamı yok. İç Tüzük’e
göre çalışıyorsak çalışıyoruz, karar yeter sayısı istenirse istenir, yoklama
istenirse istenir. Dolayısıyla herkes gelecek.
Bu şartlarda
çıkan şeyden de… Yarın yine eksik çıkıyor. Bakın, söyledik, az önce
çalışanlarla ilgili verdik, sivil savunma uzmanlarıyla ilgili verdik, yukarıda
söyledik, “Efendim, bir çalışma yapıyoruz…” Diğerini koyduk, ötekini çıkardık,
tekrar diğerini de çıkaralım diyoruz. Yani, burada bile daha henüz hangisinin
dâhil olup hangisinin hariç olacağına karar veremedik. Ya, böyle bir süreç
maalesef gidiyor. Tabii ki içerisinde önemli maddeler var, eksiklikleri
tamamlayanlar var ama hepsi bir araya konulunca helale haram karışması gibi
oluyor, balın içine zehir karıştırmak gibi oluyor. E, doğal olarak da bizim onu
yutma şansımız yok. Ayrı gelse belki balı severiz ama zehirle geldiği zaman
olmuyor.
Bu düzeltmeleri
yapacağınızı umuyor, saygılar sunuyorum. Yine de Sevgililer Günü’nüzü
kutluyorum, inşallah eve girersiniz sabahleyin. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Peki,
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
25’inci maddede
üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde yer alan
"OSB" ibaresinden sonra gelmek üzere "yönetimi" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim Işık Seyfettin
Yılmaz
Antalya Kütahya Adana
Ali
Öz
Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 25. maddesinin sonuna aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Hasan Ören
İstanbul İstanbul Manisa
İzzet
Çetin Vahap Seçer İlhan Demiröz
Ankara Mersin Bursa
Mahmut
Tanal
İstanbul
Madde 25 – OSB
yönetimi ve taraflar bu yasanın yürürlüğe girdiğinden itibaren 3 ay içerisinde
karşılıklı mutabakat sağlarlar.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah Belma Satır İsmail
Aydın Canan Candemir Çelik
İstanbul Bursa Bursa
Mustafa Kemal
Şerbetçioğlu İdris Şahin Hakan Çavuşoğlu
Bursa Çankırı Bursa
İsmet
Su Bedrettin Yıldırım Tülin Erkal Kara
Bursa Bursa Bursa
MADDE 25- 4562
sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Müteşebbis
heyeti oluşturan kurum ve kuruluşlarca inşa edilen ve hizmet amaçlı kullanılan
bina ve müştemilatı bedelsiz olarak kullanılmaya devam edilir. OSB'nin talebi
halinde ise müştereken kullanılır."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN –Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun yürürlüğe
girmesinden önce OSB kurmak amacı ile müteşebbis heyeti meydana getiren kurum
ve kuruluşlar adına olan, ancak bedeli mukabilinde OSB'lere tahsis edilen
taşınmazlar ile ilgili olarak halen OSB adına tescili yapılmamış parseller
üzerinde yer alan, ancak ortak kullanılmakta olan bina ve müştemilatının mevcut
kullanımlarının sürdürülmesini sağlamak amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 25. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz
ederiz.
İzzet
Çetin (Ankara) ve arkadaşları
Madde 25 – OSB
yönetimi ve taraflar bu yasanın yürürlüğe girdiğinden itibaren 3 ay içerisinde
karşılıklı mutabakat sağlarlar.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Bursa
Milletvekili Sayın İlhan Demiröz konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin ilerleyen veya sabahın
bu ilk saatlerinde -günün değişmesiyle- ben de 14 Şubat Sevgililer Günü’nü
kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 25’inci maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, evet, AKP milletvekili arkadaşlarımız tarafından verilen ve burada
ifade edilen…
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – “AK PARTİ” diyeceksin Hocam.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – AKP milletvekilleri tarafından verilen bu önergede… (AK PARTİ
sıralarından “AKP değil, AK PARTİ” sesleri)
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Kim onlar?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Kimlerse onlar biliyor kendilerini arkadaşlar, siz bilmiyorsanız
bilemem.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – “AKP” diye bir parti yok burada.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – AKP milletvekilleri tarafından verilen bu önergede şunu söylemek
istiyorum: Hazırlanmış olan…
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – “AK PARTİ” de de kurtul.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Ben söyleyemem.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Millet söylüyor, millet.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – …verilen bu önergede OSB’yle ilgili bir açıklama getiriyorsunuz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… Konuşmacı konuşuyor, lütfen…
Buyurun Sayın
Konuşmacı.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Yanlış konuşuyor Sayın Başkan.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Niçin yanlış konuşuyorum? Ne demek ya?
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Ne demek ya?
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - Senden mi öğreneceğim yanlış konuşup konuşmadığımı! Ne lafı?
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Gelirsin, söylersin, cevap verirsin.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var mı?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - Ben bu şekilde ifade ediyorum.
BAŞKAN – Sayın
Demiröz, siz Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Ne demek yani?
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Hani AKP?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - Senden mi öğreneceğim? Senden mi öğreneceğim ya? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – AKP milletvekilleri tarafından verilen önerge üzerinde zannediyorum
ki OSB’yle ilgili… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – “PeKaKa”ya “PeKeKe”
niye demiyorsun da…(AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… Ciddiyete davet ediyorum sizi, lütfen.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Arkadaşım…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Ya “AKaPe” diyeceksin ya “Adalet ve
Kalkınma Partisi” diyeceksin. “AKePe” değil yani.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla)
– Hayır, ben “AKePe” diyorum.
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen…
Sayın Demiröz,
siz devam eder misiniz lütfen, Genel Kurula hitap edin.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Sayın Başkan, nasıl devam edelim?
BAŞKAN – Lütfen,
laf atmayın sayın milletvekilleri. Lütfen, ciddiyetimizi koruyalım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşma süresine lütfen ilave edin.
BAŞKAN – Eklerim.
Buyurun Sayın
Demiröz.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Niye ekliyorsunuz Sayın Başkan, bize yapmıyorsunuz?
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – İstersen sen geç onun yerine… Hayır, hayır, geç Başkan Vekili
yerine, sen şey yap Bülent.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Devam edin, devam edin…
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Tabii, tabii, geç, orayı da idare et.
Değerli
arkadaşlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) – Ya konuya girin ya konudan çıkın.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Arkadaşlar, müsaade ederseniz gireceğim zaten. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, özellikle rica ediyorum, lütfen… Ayıp oluyor ama. Lütfen, rica
ediyorum.
Buyurun Sayın
Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sayın Başkan, dört dakika eklemeniz lazım.
BAŞKAN – Müsaade
edin ben karar vereyim ona.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Bize vermiyorsun Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun
İlhan Bey.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Organize sanayi bölgeleriyle ilgili verilen değişiklik önergesinde
görüyoruz ki işte ilerleyen bu saatlerde daha önce yapılan yasada daha da bir
açıklama ihtiyacı duyuluyor. Bu bakımdan, bu yasaların çok daha özel olarak
görüşülerek hazırlanmasının uygun olacağını ifade etmek istiyorum. Ayrıca,
buradan hareketle ilime, bölgem olan Bursa’ya geçmek istiyorum.
Bursa’da, 13
organize sanayi bölgesi ve ıslah edilmek üzere de 8 olmak üzere, 21 organize
sanayi bölgesi var. Arkadaşlar, bu sanayi bölgelerinde açık yerlerimiz var.
Bütün organize sanayi bölgeleri dolu değil ama Bursa’da Bursa Esnaf ve
Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından 4 bin dönümlük bir tarım alanında yeni
bir organize sanayi bölgesi yapılmak isteniyor. Şunu ifade etmek istiyorum:
Bursa bir tarım kenti, bir sanayi kenti. Evet, OSB’lere ihtiyacımız var ancak
oradaki arsaların, oradaki düzenin pahalı olmasından dolayı yeni yeni alanlar
açılıyor, bu alanlar da… Örneğin, Kestel Çataltepe’de 4 bin dönüme yakın bir
tarım alanı da heba ediliyor. Bu alanların hepsinde su kaynaklarının olduğunu
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, Başbakan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sürenizi
ekledim, devam edin lütfen.
ÖMER MATLI
(Bursa) – İki dakika verelim Başkanım, iki dakika verelim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Önder Matlı, çok teşekkür ediyorum ya, sağ olun!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen, yapacağım şeye müdahale etmeyin.
Devam edin Sayın
Demiröz, ben size üç dakika verdim.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Bu organize
sanayi bölgesinde BESOB’lu arkadaşlar ile Sayın
Bülent Arınç tarafından temel atıldı. Ancak, o bölge, daha sonra, oranın Kestel
Belediye Başkanı tarafından durduruldu. Sonra ne oldu? Bugün bu 1/100.000’lik
planlardan dolayı, maalesef Kestel’deki bu bölgede BESOB sanayi sitesi tamamen
durduruldu. Ama, buna rağmen şu anda Büyükşehir
Belediyesi tarafından oradaki inşaatlar devam etmektedir. Neden dolayı? Yargının durdurmasına rağmen. Ama, baş taraftaki Hükûmetin
yargı konusundaki bu tutumundan cesaret alan belediyeler de aynı şekilde devam
etmektedir.
Ayrıca, yine bu
OSB’lerle ilgili bir başka konu: Bursa’mızda arıtma tesisleri olmasına rağmen,
bu çevrede gereken ilgi ve alakanın gösterilmemesinden dolayı Nilüfer Çayı’mız
insan, bitki ve hayvanlar için sağlık dışı olacak bir noktada kirlenmiştir,
ağır metaller içermektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri de bu organize
sanayi bölgelerindeki arıtma tesislerinin çalıştırılmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu bakımdan, bu bölgedeki çalışmalarda Büyükşehir Belediyesi tarafından yine bu
ovadaki, Bursa Ovası’ndaki sanayi tesislerine arıtma tesislerini yapmak üzere
sekiz yıl gibi bir süre verilmiştir. Bu da arkadaşların bu olaylara nasıl
baktığı anlamındadır.
Son olarak şunu
da özellikle söylemek istiyorum: 55 maddelik torba yasa içerisinde bugün
tarımsal sulamadan icralık olan köylüler bir çıkış yolu beklemektedir
ama Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundan ve ayrıca
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından bu konuyla ilgili, çiftçilerle ilgili,
tarımla ilgili hiçbir maddenin olmadığını ifade ediyorum. Ve çok değerli
arkadaşlar, AKP milletvekillerine iyi geceler diyerek (AK PARTİ sıralarından
“AK PARTİ” sesleri, gürültüler) iyi sabahlar diliyorum.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Tekrarla, bir daha tekrarla, “AKP” de, söyle.
İLHAN DEMİRÖZ
(Devamla) - AKP milletvekillerine iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde yer alan “OSB”
ibaresinden sonra gelmek üzere “yönetimi” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan,
katılacağım ama az önce Sayın Demiröz milleti yanılttı “55 madde.” dedi; bu, 53
artı 1, 54 maddedir.
Katılamıyoruz.
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) - Gerçekten çok önemli, gecenin bu vaktinde gerçekten çok
önemli!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Bravo!
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Yılmaz.
BAŞKAN – Adana
Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesinde
verdiğimiz önergeyle ilgili -Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına- söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde Bursa’daki organize sanayisindeki bir mülkiyet problemini
çözen bir madde. Bu maddeyi
Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz ama iş Adana Organize Sanayi
Bölgesine geldiğinde durum değişiyor.
Şimdi, Adana,
biliyorsunuz, 1950’li yıllarda sanayileşmenin ilk başladığı kentlerden bir
tanesi. Özellikle tarıma dayalı sanayiyle beraber Adana’mız gerçekten
Türkiye’de ilk 3’ün içerisine girecek olmasına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki
göçlerle ve çevre illerdeki göçlerle bir cazibe merkezi hâline gelmesine
rağmen, ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin uyguladığı yanlış politikalar
neticesinde şu anda Türkiye'nin en işsiz kenti hâline gelmiştir. Ve özellikle,
yine 5084 sayılı Teşvik Yasası bizim ilimize çok ciddi zararlar vermiştir.
Türkiye’de kişi başına düşen mevduatın en yüksek olduğu il Adana’mızken
yatırımcının yatırıma dönmemesi neticesinde her gün kan kaybeden bir Adana’yla
karşı karşıyayız. Türkiye'nin en büyük organize sanayi bölgelerinden birine
sahip olan Adana’mızda özellikle Mersin yolunda ve Karataş yolunun sağında
solunda sanayi tesisleri vardır ama bu sanayi tesisleri organize sanayi bölgesi
kapsamında olmadığı için değerlendirme dışındadır.
Buradan Hükûmete
sesleniyoruz: Adana’mızın çektiği bu sıkıntıların içerisinde, buraların ıslah
organizeleri hayata geçirilerek Adana’mıza bir katkı koyacağını düşünüyorum.
Şimdi, sayın
milletvekilleri, torba yasayı görüşüyoruz. Biliyorsunuz,
ülkenin kaynaklarını adil kullanırsanız, hakkaniyet çerçevesi içerisinde
kullanırsanız bu kaynaklar esnafımıza da, köylümüze de, emeklimize de,
çiftçimize de, işçimize de yeter ama bu kaynakları adil kullanmazsanız, bu
kaynakları birisi iç ederse, haramzadeler bu kaynaklara el uzatırsa, Hükûmeti
yönetenler, Hükûmette yetki sahibi olanlar bu kaynaklara el uzatırlarsa Türkiye
ne yazık ki sıkıntılardan kurtulamaz.
Çok üzülerek
ifade ediyorum: Sayın Başbakan “Devletin kasası soyuluyormuş.” diyor, “Biz ona
bakarız.” diyor, “Şu anda devletin kasası soyulmuyor ki.” diyor. Sayın
Başbakanın yolsuzluktan anladığı bu. Doğrudur, sayın milletvekilleri, devletin
kasasını soyanlar soyuluyor. Devletin kasasının soyulmasına müsaade ederseniz,
1 liralık işi 4 liraya yaptırırsanız ondan sonra da o ihaleleri alanlardan,
“Getir bakalım Ahmet 100 milyon doları, Mehmet 150 milyon doları, Ali 150
milyon doları.” derseniz, işte, bu, devletin kasasını soymak demektir.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Siz bu işi iyi bilirsiniz.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – Hocam, bunlar eskidi artık eskidi, başka şeyler söyleyin.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Siz devletin kasasını soyanları soyuyorsunuz.
Sayın
milletvekilleri, bunlar konuşulacak. Bakın, siz bunları inkâr ettiğiniz
müddetçe, yargıya güvenmediğiniz müddetçe, adalete güvenmediğiniz müddetçe
muhalefet milletvekillerinin, muhalefetin bunları getirmesinden rahatsız
olmayacaksınız. Dün birilerine yapıldığı zaman onu siyaset malzemesi yapan
sizler, bugün bunlarla karşılaştığınızda, işte, ilahî adaletin tecelli ettiğini
göreceksiniz. Şunu unutmayın: Cenab-ı Allah’ın
adaleti mutlaka ve mutlaka yerini bulur, adaletten kurtuluş yoktur.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – Amenna!
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) – Amenna!
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Yine ben size bir örnek olsun diye söylüyorum. Şimdi, Devlet
Bahçeli’yle ilgili fezleke jet hızıyla Meclise geldi.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Kaç ay sonra geldi, kaç ay sonra?
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Ne diyor orada, ne demiş orada? Devlet Bahçeli ne demiş orada?
Bakın, bunları söylüyorsunuz, yarın yine başınıza gelecek, uyarmadı demeyin.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Seyfettin Bey, kaç ay sonra geldi?
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Devlet Bahçeli diyor ki… Birileri diyor ki: “Vur de vuralım, öl de
ölelim!” O da diyor ki: “İhtiyaç duyulduğu zaman veya zamanı geldiği zaman
yapılır.” Evet, ben de söylüyorum, bir fezleke de ben istiyorum. Siz ne söylerseniz
söyleyin, dün Çanakkale’de “Allah” diyen, “Kur’an” diyen, “bayrak” diyerek,
“vatan” diyerek 250 milyon vatan evladı şehit olmasaydı bugün bu Mecliste
bağımsız olarak duramayacaktık.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) – 250 bin, 250 bin.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Demagoji yapma, demagoji yapma!
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Eğer yarın da ihtiyaç olursa buna, bu vatan için, bu bayrak için,
Allah için, Kur’an için yine şehit olacağız...
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Kime vuruyorsunuz, kime?
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – …o gün de şehit olduk, yarın da şehit olacağız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Kime vuracaksınız, onu söyle.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) – Fezleke istiyorum, fezleke. Yollayın, fezleke istiyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – Düşman kim?
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Otur yerine! “Vur de vuralım, öl de ölelim!”
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yılmaz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
26’ncı maddede üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 26 ncı
maddesinde yer alan “tüzel kişiliğini” ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Mehmet
Günal Alim Işık Ali
Öz
Antalya Kütahya Mersin
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 26. Maddesinin sonundaki “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetki ve mükellefiyetler”
ifadesinin “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetkiler
ve mükellefiyetler” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Vahap
Seçer
İstanbul
İstanbul Mersin
İzzet
Çetin Hasan Ören Mahmut Tanal
Ankara
Manisa İstanbul
Sedef Küçük
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin 26’ncı maddesinin yasa metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan İdris Baluken Erol
Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Bengi Yıldız Hasip
Kaplan
Batman Şırnak
BAŞKAN – Son
okuduğumuz önergeyi Komisyona soruyorum: Komisyon katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasa tasarısında
öngörüldüğü üzere, il özel idarelerinin katılımcı kuruluş olarak OSB’lerde
sahip olduğu tüm hak, yetki ve mükellefiyetler, yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıklarına devredilecektir. İl özel idarelerinin feshedilmesi ve
yetkilerinin İçişleri Bakanlığına doğrudan bağlı olan Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlıklarına devredilmesi devletin mevcut merkezi yapısını daha
merkezileştirecek; yerel mekanizmaları daha güçsüzleştirecektir.
BAŞKAN – Önergeyi
kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa teklifinin 26. Maddesinin sonundaki “OSB lerde
sahip olduğu tüm hak, yetki ve mükellefiyetler” ifadesinin “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetkiler ve mükellefiyetler”
olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Mahmut
Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
evet, arkadaşlarımız hararetle Sevgililer Günü’nü istiyorlar. Tabii, ben
herkesin Sevgililer Günü’nü, burada olan, olmayan, çalışan, çalışmayan herkesin
Sevgililer Günü’nü kutluyorum ben.
Değerli Başkan,
öncelikle, gerçekten, Sevgililer Günü kutlamanızdaki yürekli duruşunuzdan
dolayı sizi kutluyorum ben.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Ama biraz önce 25’inci maddede siyasal
iktidarın vermiş olduğu bir önergesi vardı, bu önergeyi yapılan değişiklikle
birlikte oylamaya sunmanız gerekirken burada bir hata oldu, hiç olmazsa
bildiğim kadarıyla İç Tüzük’ün 88’inci maddesi
uyarınca tekrar bunun gündeme getirilerek oylamaya doğru şekilde sunulması
gerekir, bunu da bilgilerinize arz etmek istedik.
BAŞKAN – Sorun
yok Sayın Tanal, sorun yok.
MAHMUT TANAL
(Devamla) – Peki, yani ben, yapılan bir hatayı, bir sorunu, parlamenter olarak
bunu hatırlatma gereğini duydum Değerli Başkan.
Gelelim 26’ncı
maddeyle ilgili organize sanayi bölgesi… Burada iki sorum var, hukukçu
arkadaşlarımız bilirler: Kimler hak edinebilir, kimler borç altına girebilir?
Gerçek kişiler veya tüzel kişiler girebilir. Çok teknik bir konu ama sizi bu
konuda sıkmış olacağım, özür dilerim.
Şimdi, teknik
hukuk açıdan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının tüzel kişiliği var
mı? Hukuk anlamında yok. Peki, organize sanayi bölgelerinin tüzel kişiliği
teknik hukuk anlamında var mı? Yok. Peki, olmayınca biz hak ve yükümlülük
açısından, iktisap açısından, tüzel kişiliği olmayanlara bu şekilde kanunen bir
yetki vermemiz teknik hukuk açısından doğru mudur? Doğru değil. Peki, bunu ne
yapacağız? Nereye yerleştireceğiz hukuk açısından? Yani bunun bir tanımlaması
ve oturabilecek bir yerinin olması lazım. Mevcut olan bu düzenleme içerisinde,
şu andaki pozitif hukuk içerisinde, bu, askıda kalan bir husus. Ne yapılıyor?
Benim bilebildiğim kadarıyla şu anda iktidar tarafında böyle bir çalışma var,
yani bunlara bir tüzel kişilik verilmesi hususunda bir çalışma yapılıyor. Peki,
ilk önce tüzel kişilikle ilgili, bunlara tüzel kişilik kazandırılıp ondan sonra
hak iktisabına, hak ve yetki iktisabına gidilmesi gerekmez mi? Gerekir. Yani
hata üstüne hata yapılmış oluyor. Bu açıdan bu düzenleme aykırı.
Biraz önce
arkadaşlarımız leasing sözleşmelerini söylediler. İçimizdeki hukukçu arkadaşlarımız
bilirler, leasing şirketleri ne yapıyorlar? Dava açma açısından bazı harçlardan
muaftırlar. Peki, bu harç muafiyeti Anayasa’mızın 10’uncu maddesi uyarınca
eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmiyor mu? Ediyor. Peki, yani engelli bir
vatandaşımız, ekonomik anlamda durumu zayıf olan bir vatandaşımız herhangi bir
icra takibi yaptığı zaman veya herhangi bir dava açtığı zaman nasıl harç
ödüyorsa aslında bu leasing firmalarının da ödemesi lazım. Mevcut olan bu
leasing firmalarının kuruluş tarihinden itibaren beş yıllık vergi muafiyeti
var. Yani sosyal devlet ilkesi uyarınca ekonomik anlamda güçsüz olanın
korunması gerekir iken biz tam tersini yapıyoruz, mümkün olduğu kadar güçlüyü
daha güçlü, güçsüzü daha güçsüz yapmaya çalışıyoruz ki bu da sosyal devlet hukuk
ilkeleri açısından çok yanlış bir durum.
Gelelim, son
günlerde kamuoyunu ilgilendiren bir husus. Hatta bildiğim kadarıyla herhâlde
pazar günü Türkiye'nin çeşitli yerlerinde hayvanseverler
bir eylem yapacaklar. Nedir bu? Evde bulunan süs köpeğinin hacziyle ilgili.
Peki, evde bulunan süs köpeği haczedilebilir mi? Edilemez. Pozitif hukuk
dayanağı var mı? Var. Peki, niye bu icra müdürleri haczediyor ve niye Adalet
Bakanlığı ses çıkarmıyor? Niye bu kadar sivil toplum örgütleri ayakta?
Hayvanları Koruma Kanunu’nun 5’inci maddesinin beşinci fıkrası -Sayın Çankırı Baro Başkanımız oradan
söylüyor ama- o konuyla ilgili “haczedilemez” diyor. Şimdi, haczedilemezse,
peki, bu haciz işlemini yapan müdürlükler hakkında işlem yapmak gerekmez mi?
Yani, hukuku iktidar askıya alıyor ve sizlerden bu gücü alan icra müdürlükleri
de askıya alıyor. Değerli arkadaşlar, bu hukuk hepimize lazım olacak.
Hepinize teşekkür
ediyorum, iyi çalışmalar diliyorum; tekrar, Sevgililer Günü’nüzü de kutluyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 26 ncı
maddesinde yer alan “tüzel kişiliğini” ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM
BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Başkan “Katılamıyorum.” dedi, aslında katılması daha güzel
olurdu. Az önce de Sayın Bilgiç “Katılamıyorum ama doğru bilseydi katılacaktım.
‘55 madde.’ dedi, 53 artı 1.” dedi ama biz de kendisine katılamıyoruz çünkü
18’inci madde çıkınca 52 artı 1’e düştü. AKP grup başkan vekillerimiz de bunu
tasdik edeceklerdir. Şu andaki kanunumuz da 53 değil 52 artı 1’e düştü. Yeni
Sözcümüz biliyor, kafa sallıyor, Sayın Bilgiç biraz yorulmuş galiba, onun için;
maddeyi bir tane azalttık.
Değerli
arkadaşlar, burada organize sanayiyle ilgili maddeler aslında kanun içerisinde
en olumlu bulduğumuz maddeler esas itibarıyla ama birtakım eksiklikleri
gideriyordu. Yalnız, burada, bu maddede bir şey söyledik arkadaşlarımıza
yukarıda ama dinlemediler. Şimdi, zaten bu işin garabeti baştan çıkarmış
olduğunuz büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanundan kaynaklanıyor. Şimdi
kalkmışız, bir Yatırım İzleme Başkanlığımız var, bunun bir…
HÜSEYİN ŞAHİN
(Bursa) – Koordinasyon…
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – “Koordinasyon”u, “izleme”si
fark etmiyor, Başkanlığın tüzel kişiliği yok Hüseyin… Yani adını güzel
söyledin, bravo, gecenin bu saatinde maşallah! Tabii, Bursa’nın işini bitirdin,
şimdi rahat rahat konuşuyorsun. Sorunlu olanlar kaldı, bizim Manavgat’ınki
duruyor. Söyledik, yerini bile belirlememişler, iptal etmişler, arkadaşlar
bilgi notunu getirdi. Kapanmış artık, şeyi de kalmamış, yeni müracaat da yok.
Bakıyorum, Sadık Bey olsa söylerdi şimdi ama herhâlde görünmüyor.
Şimdi,
arkadaşlar, burada devletin valiliği var. Diyorum ki, yukarıda sordum
arkadaşlara: Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının başkanı kim? Vali. E,
buranın bir tüzel kişiliği var mı? Yok. İyi, öbüründe de valilikte kalıyordu
yani neyini değiştiriyorsunuz? Zaten il özel idaresini kaldırmak başlı başına
bir sorun ama şimdi tüzel kişiliği olmayan bir şeye veriyoruz. Ne var yani,
valilik yine devam etsin! Zaten “valinin emrindeyse” demiştik ama maalesef
burada yetkisiz bir kurul var. Bunda başka bir şey mi var diye bu sefer
düşünmeye başladık. Kime ne vereceksiniz? Bir süre sonra bu Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlığı başka bir şeye mi dönüşecek? Başka taahhütler… Ben bunu
anlamadım. Bakın, anlamadığım yerleri söylüyorum yani olumlu şey var ama Sayın
Bilgiç olsa -aa, gelmiş- anlatabilirdi, o biraz
tamamlama işini seviyor.
Gıyabınızda konuştum
da Başkanım, şimdi geldiğinize göre…
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Merak etmeyin, cevabını
vereceğim Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Estağfurullah!
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Günal, bir madde
ihdası olmayacağını nereden biliyorsunuz?
BAŞKAN – Lütfen
karşılıklı konuşmayalım
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Yani hakikaten maddi hata oldu. O, o kadar olabilir yani içerik
hatası daha önemli çünkü.
Değerli arkadaşlar,
bunlar hep aceleyle hazırladığımız, deminki söylediğim şeyden kaynaklanıyor. O
zaman da söyledik. Bunların değişmesine gerek yok, il özel idaresinin
kaldırılmasına gerek yok. Büyükşehir yine olsun. Ne vardı yani, sanki önce
olduğunda bir şey mi oluyordu, il özel idaresi sorun mu çıkarıyordu, ne
oluyordu, şimdi mi sorun çıkaracak, anlamadık.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) – Çift başlı olur.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Hem kurulu kuruyorsunuz hem de burada bir tüzel kişilik yok. Bakın,
öncekinin tüzel kişiliği vardı, şu anda tüzel kişilik kalktı. O zaman, e, diğer
illerdekini kim yapacak? Onu da valinin başkanlığında yine kuralım. Büyükşehrin
olmadığı yerde niye Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kurmuyorsunuz?
Yani bu lazım bir şeyse, e, küçük ile de lazım, yatırımın koordinasyonu oraya
da lazım, buraya da lazım. O zaman bütün il özel idarelerini kaldırın. İllaki
büyükşehir çünkü -biz bunun siyasi bir proje olduğunu size söyledik- bunun
arkasında nelerin olduğunu
siz biliyorsunuz. Yarın buna bir madde değişikliğiyle yine
“unutmuşuz” deyip özel bir, eyaletin kalkınma bakanlığı, ekonomi bakanlığı
hâline siz bunu getirirsiniz; yoksa, bir anlamı yok, o
zaman diğerinden de kaldırın. Niye diğer illerde, büyükşehir olmayanlarda il
özel idaresi var da…
HÜSEYİN ŞAHİN
(Bursa) – Antalya turizm
bölgesi, Antalya’ya has düzenlemeler var, başka yerde yok. Demek
ki bu…
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Yok, Antalya’yla alakası yok. :Bu işin neresi için çıktığını
arkadaşlarımız biliyor.
HÜSEYİN ŞAHİN
(Bursa) – Örnek olarak verdim.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Burada ne tür kavga ettiğinizi, o şey çıkarken kimlerin sizi
desteklediğini, kimlerin burada karşı çıktığını bütün millet gördü; onun için,
gelin bunlarla uğraşmayın, yatırımların önce yukarıdan, bir kere bakanlıklar
arasında koordinasyonunu sağlayın. Bakanınızın biri bir şey diyor, öbürü “Ben kurları
yükseltmezdim.” diyor, diğeri kalkıyor… Başbakan “Benim elimde olsa, faizleri
ben olsam yaptırmazdım.” diyor. Sanki
elinde olmayan bir şey var Türkiye’de. Şurada parmak sayısıyla kaldırıp indiriyoruz,
işte hepsi çıkıyor yani dolayısıyla…
HÜSEYİN ŞAHİN
(Bursa) – Yatırım izlemeyle ne alakası var bunun?
MEHMET GÜNAL
(Devamla) – Koordinasyon… Yatırımın önce sen ülkede koordinasyonunu bir sağla
da, izle de ondan sonra git il özel idaresinin yerine valilik koyarsın. Senin
Hükûmetindeki yatırım izleme koordinasyonu bile çalışmıyor ki tüzel kişiliği
olmasına rağmen.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Orada kurduğun, valinin emrindeki üç tane ildeki müdür arkadaşın.
Onun için, bunları yamalarla yapmaktan vazgeçelim ve köklü önlem alalım diyor,
hayırlı geceler diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birinci bölümü bitirmiş bulunmaktayız.
Ara vermek ister
misiniz, devam edelim mi sayın grup başkan vekilleri?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ara verelim Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – İkinci bölümün görüşmelerini yapalım Sayın Başkan.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Devam ediyoruz efendim, lütfen… Devam efendim.
BAŞKAN – Bir on
dakika ara verelim, ikinci bölüme devam edelim.
Kapanma Saati: 02.22
ON YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal
MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On
Yedinci Oturumunu açıyorum.
546 sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
geçici madde 1 dâhil 27 ila 53’üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyenler: Gruplar adın, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Buyurun Sayın
Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Arkadaşların geri
kalanlarına bir şey diyecek hâlimiz yok, kutlamaya gidenler gitmiş;
kutlayamayacak olan arkadaşlarımız burada kalmışlar herhâlde, onlar da bize
arkadaşlık ediyorlar. Gecenin bu saatinde böyle bir kanunu konuşuyor olmak
sizler için de bir ızdırap. Burada, bu tarafa doğru
söylüyorum tabii.
Değerli
arkadaşlar, az önce böyle bir kanun yapma sürecinin…
BAŞKAN – Sayın
Günal, sözünüzü kesmek durumundayım, bir önerge var.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2. Bölüm üzerinde
MHP grup adına yapılacak konuşmada İçtüzük 70’e göre kapalı oturum yapılmasını
arz ederim.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, konuşma başladı ama…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Sayın Başkan, zamanı geçti, başlamadan önce olacaktı.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Sayın Başkan, siz konuşmacıyı kürsüye çağırdınız, konuşmacıyı
kürsüye çağırdıktan sonra bu önergeyi okudunuz.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Otuz beş saniye konuştu Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Günal, lütfen kürsüde kalır mısınız bir dakika.
RAMAZA CAN
(Kırıkkale) – Konuşma yapıldı sayın.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Ama şu anda konuşmacı kürsüde. Kürsüde olan bir konuşmacının
şeyinin 2 dakikalık kısmı açık, geriye kalan kısmını nasıl kapalı yapacağız?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Olsun, dün de benim konuşmamı kesmişti kürsüdeyken. Dün Sayın Elitaş benim konuşmamı kesmişti kürsüde.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Başkan kesti konuşmayı zaten.
BAŞKAN – Peki,
Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Başkanım, zaten kapattınız, mikrofon kapalı. Ben orada niye
bekleyeyim? Siz bir karar verin…
BAŞKAN – Ben sizi
konuşturacağım şimdi.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Karar verin, ondan sonra…
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkan, konuşturamazsınız. İç Tüzük gereğince kapalı oturum
önergesi verilince, hemen, herkesle ilgili işlem yapmanız gerekiyor.
BAŞKAN – Yalnız,
itiraz var, “Konuşma başladıktan sonra…” dediler.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ben ondan önce verdim efendim, ben ondan önce verdim, size söyledim,
siz…
BAŞKAN – Sayın
Vural…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN –
Konuşmacı kürsüye geldiği zaman verdiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, tutumunuz hakkında söz istiyorum.
Hayır, ben,
buraya geldim, Muharrem Bey de burada, başlamadan önce, gelmeden önce verdim.
Siz elinize aldınız, arkadaş okuyordu, siz konuşturdunuz. Ben dedim ki
konuşturmayın, kapalı oturum önergesi verdim.
BAŞKAN – Bakın,
şimdi, anlaşalım, hemen tartışmaya gerek yok.
Sayın Günal,
benim gördüğüm, kâtip üye arkadaşlarım da burada, onlara da danışabilirim,
kürsüde konuşmaya başlamıştı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, hayır...
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz.
Siz bana “Sözünü
kesin konuşmacının.” dediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, vermeyin dedim. Siz orada “Ne yapacağım?” diye şeye
soruyorsunuz.
BAŞKAN – Hayır,
ne yapacağım diye sormadım.
Hayır, konuşmaya
başlamıştı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
– Sayın Başkan, siz konuşurken Sayın Elitaş sizi
uyarıyordu “Konuşmacı kürsüde.” diye, Oktay Beyle konuşurken.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Ben, önceden verdim efendim.
BAŞKAN – Şimdi
bakın, hepinizi dinlerim ama benim yaşadığım ve gördüğüm de var, benim
yaşadığım ve gördüğüm de var.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Efendim, öyleyse ben usul
tartışması…
BAŞKAN – Bir
dakika… Bir dakika…
Benim gördüğüm,
Sayın Günal kürsüye geldikten sonra bu önergeyi almış olmamdı.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Efendim…
BAŞKAN – Bir dakika…
Çözeceğiz Sayın
Vural, bir dakika… Bir dakika…
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Grup başkan vekillerini davet edin.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, talep geldiğine göre ve siz…
OKTAY VURAL
(İzmir) - Talep geldi, yapacaksınız. Bu iş böyle.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kapalı oturum talebi var efendim burada.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ben, kapalı oturum talebim, görüşmelerin yapılmasını istiyorum.
BAŞKAN – Şimdi,
bakın, buradaki sorun, siz kapalı oturum önergenizi verdiğiniz zaman Sayın
Günal’ın kürsüde konuşup konuşmaya başlamaması; sorun bu.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır, efendim, onunla ilgili ben geldim Muharrem Bey’e verdim orada.
Onlar koyarken…
BAŞKAN - O zaman
soralım: Sayın Muharrem Işık, konuşmaya başlamış mıydı?
KÂTİP ÜYE MUHARREM
IŞIK (Erzincan) – Mehmet Ağabey buradan geç geldi ya, gelirken buraya…
OKTAY VURAL
(İzmir) - Buraya başlamadan önce ben geldim verdim.
BAŞKAN – Gelirken, peki. Siz gördünüz mü?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) - Sayın Başkan, bakın, siz “Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Sayın Mehmet Günal.” dediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ben de önergeyi verdim.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, tamam, sizin itirazınızı da biliyorum, Sayın
Vural’ın itirazını da aldım. Bunu tartışmakla çözemeyiz. Usul tartışması
açtığımız zaman da bir adım ileri gidemeyiz, elimize de artı bir kazanç
sağlamayacak. Biz şimdi o zaman kapalı oturumun gereklerini yerine getirelim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Yaşa, sağ ol.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Bravo Sayın Başkan, inisiyatif budur işte!
Tebrik ediyorum sizi.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Konuşmacı konuşurken Sayın Başkan, konuşmacı konuşurken…
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Tebrik ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
verilen önergeyle ilgili yapılacak konuşmanın kapalı oturumda görüşülmesine
ilişkin, İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre verilmiş
bir önergesi var. Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum. Ben okudum
ama tekrar okutalım.
TBMM Başkanlığına
2. Bölüm üzerinde
MHP grubu adına yapılacak konuşmada İçtüzük 70’e göre kapalı oturum yapılmasını
arz ederiz.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
BAŞKAN - Kapalı
oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarı çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare
amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – İdare amiri yok, kime yaptıracaksınız?
OKTAY VURAL
(İzmir) – İdare amiri gelsin efendim.
BAŞKAN – Yeminli
stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Karar yeter sayısı…
MAHMUT TANAL
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Karar yeter sayısı istemiştik.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Sonradan istediler Sayın Başkan, geç kaldılar karar yeter sayısında.
BAŞKAN - Şimdi
salonun boşaltılmasını bekleyeceğiz.
Kim boşaltacak?
İdare amiri yok.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – İdare amiri çağıracağız bir tane. Beş dakika ara verelim, idare
amiri çağırın.
BAŞKAN – Salim
Bey, lütfen…
MAHMUT TANAL (İstanbul)
– Sayın Başkan, karar yeter sayısı istedik.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Geç kaldınız.
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Biraz
geç kaldınız Sayın Öner.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) - Sayın Başkanım, tutanaklarda var, geç kalmadık efendim.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Geç kaldı, geç.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) - Tutanakları getirin Sayın Başkan.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Beş dakika ara verelim.
BAŞKAN –
Arkadaşlar, oylama yaptım kabul edildi. Şimdi salonun boşaltılmasını
bekliyorum. Lütfen… (CHP sıralarından gürültüler)
Salon
boşaltılmıştır sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 02.49
ON SEKİZ, ON DOKUZ VE YİRMİNCİ OTURUMLAR
(Kapalıdır)
(Kapalı oturum
yapılması için verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamadığından birleşime 02.57’de son verildi.)
XI.- KAPALI OTURUMLAR
ONSEKİZ,ONDOKUZ ve YİRMİNCİ
OTURUMLAR
(Kapalıdır)