Gökhan KOÇMAN Normal Gökhan KOÇMAN 2 4 2014-06-30T12:25:00Z 2014-06-30T12:25:00Z 140 74131 422553 3521 991 495693 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 24                                       CİLT: 71                              YASAMA YILI: 4

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

 

61’inci Birleşim

13 Şubat 2014 Perşembe

 

 

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 61’inci Birleşimi açması nedeniyle gelen, Trabzon’la ilgili mesaja ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutladığına ilişkin konuşması

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun, Türkiye’de çocuk hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde verilen önerge üzerindeki konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun, Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi arasında gerçekleştirilen görüşmeler konusunda Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye çağırdığına ilişkin açıklaması

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması

4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, emekli astsubayların sorunlarının ivedilikle ele alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Malatya’daki görme engelli çocukların eğitim konusundaki problemlerine ilişkin açıklaması

6.- Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, ülkemizin jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/860)

2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yozlaşmanın boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/861)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/862)

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER

 

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

 

 

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546)

 

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin oylanması sırasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında

 

XI.- KAPALI OTURUMLAR

ONSEKİZ, ONDOKUZ ve YİRMİNCİ OTURUMLAR

(Kapalıdır)

 

XII.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 532) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Bursa’nın Yenişehir ilçesindeki bir caminin duvarına seçim panosu konulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/36099)

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Borçka’ya bağlı bir köy camisinin tadilatına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/36318)

3.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık çalışanlarına tahsis edilen cep telefonu sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/36481)

4.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlıktaki engelli kadrolarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler'in cevabı (7/36903)

5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin cevabı (7/38010)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak yedi oturum yaptı.

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, cezaevlerinin sorunlarına,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul’un Üsküdar ilçesinin sorunlarına,

Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın, Gümüşhane’nin kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın gündem dışı konuşması sırasında şahsına,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunlarının ve intihar nedenlerinin (10/857),

İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de yaşayan farklı kültürlerin ve kimliklerin (10/858),

İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve 22 milletvekilinin, tiyatro sanatçılarının sorunlarının (10/859),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

(10/753, 754, 755, 756, 757, 758, 759, 760, 761, 762, 763, 764, 765) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi okundu; daha önce verilen üç aylık çalışma süresini doldurması nedeniyle İç Tüzük’ün 105’inci maddesine göre komisyona bir aylık kesin süre verildiği bildirildi.

BDP Grubunun, 6/2/2014 tarihinde BDP Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından üniversitelerdeki bazı kesimlerin solcu ve Kürt öğrencilere yönelik provokasyon ve saldırılarla gündem oluşturmasının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (4972 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,

MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından Türk basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün sağlanması, yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,

CHP Grubunun, 11/2/2014 tarihinde İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşları tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından bugüne kadar açılan, devam eden ve sonuçlanan tüm ihalelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1291 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,

Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Kars Milletvekili Yunus Kılıç, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,

Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına,

Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,

Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına,

İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine

İzmir Milletvekili Oktay Vural, üniversitelerin yasa dışı eylemlerin değil, eğitimin yapıldığı yerler olması gerektiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (2/1929) (S. Sayısı: 523),

4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/870) (S. Sayısı: 532),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

5’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) görüşmelerine devam edildi, 1’inci maddesi üzerindeki önergelerin görüşmeleri sırasında verilen aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

6’ncı sırasında yer alan,  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S. Sayısı: 385),

7’nci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266) görüşmeleri tamamlanarak,

8’inci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı: 459),

Yapılan açık oylamalarından sonra kabul edildi.

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki transit geçiş belgesi sorunun ne zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Alınan karar gereğince, 13 Şubat 2014 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 20.39’da birleşime son verildi.

 

                                                      Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

                                                               Başkan Vekili

 

    Muhammet Bilal MACİT                                                                        Muharrem IŞIK          

                 İstanbul                                                                                            Erzincan

                Kâtip Üye                                                                                        Kâtip Üye

 

                                                                                                                           No: 86

II.- GELEN KÂĞITLAR

13 Şubat 2014 Perşembe

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 Milletvekilinin, ülkemizin jeotermal enerji kaynaklarının araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/860) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)

2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19 Milletvekilinin, Türkçe'deki bozulma ve yozlaşmanın boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/861) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 Milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/862) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın afet yönetim planına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/35206)

2.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, kanser tedavisinin genel sağlık sigortası kapsamı dışına çıkarılacağı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35287)

3.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, HIV virüsü taşıyanların sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35288)

4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’da Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların İstanbul ilindeki binalarında depreme karşı dayanıklılık ölçümü yapılıp yapılmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35289)

5.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’deki sağlık evi ve istasyonlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35290)

6.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, 1924-1950 yılları arasında satılan, yapılan ve onarılan cami ve mescitlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35341)

7.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, hasta bilgilerinin toplanmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35432)

8.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Genel Sağlık Sigortası primlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35433)

9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Soma Devlet Hastanesinde yanık ünitesi olmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35434)

10.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yeşil kart sahiplerinin sayısına ve yeşil kartı iptal edilen vatandaşlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35435)

11.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bakanlığın yaptığı bir sınava ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35440)

12.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’daki hastanelerde böbrek taşı kırma cihazının bulunmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/35468)

13.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında zorunlu askerlik hizmeti sırasında hayatını kaybeden kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36673)

14.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanun uyarınca kesilen cezalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36674)

15.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, ülkemizde oturma izni olan yabancılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36677)

16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, emekli maaşlarından Suriyeli mültecilere verilmek üzere kesinti yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36678)

17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Halkbank’tan bazı gazetelere kaynak aktarıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36680)

18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, telefon dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36681)

19.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, yargı ve emniyetteki yapılanmalarla ilgili açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36682)

20.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van depreminden sonra toplanan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36683)

21.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski başbakan yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36686)

22.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36687)

23.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın Almus ilçesine Halkbank şubesi açılması talebine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36688)

24.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski başbakan yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/36689)

25.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/36690)

26.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski başbakan yardımcılarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Emrullah İşler) yazılı soru önergesi (7/36691)

27.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Emrullah İşler) yazılı soru önergesi (7/36692)

28.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36697)

29.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36698)

30.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36699)

31.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, boşanma nedenlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36700)

32.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında yetiştirme yurtlarında kalan çocuklara karşı işlenen suçlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36701)

33.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/36702)

34.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/36703)

35.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/36704)

36.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/36705)

37.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36706)

38.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36707)

39.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İzmit’te şehir içi toplu taşıma hizmeti veren minibüsçülerin çalışma saatlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36708)

40.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Mersin Körfezi’ndeki kirliliğe ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36709)

41.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36710)

42.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36711)

43.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36712)

44.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlık bünyesindeki yabancı uyruklu çalışanlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36713)

45.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Mısır’da gözaltına alınan bir Türk vatandaşına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36714)

46.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36715)

47.- Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bakanlığın Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili çalışmalarına ve Irak’ta Türkmenlere yapılan saldırılara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36716)

48.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Türk istihbaratının Mısır yönetimine karşı faaliyet yürüttüğü iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36717)

49.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Mersin Körfezi’ndeki kirliliğe ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36743)

50.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36744)

51.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36745)

52.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Bakanlığın uygulamayı planladığı Ürün Doğrulama ve Takip Sistemine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36746)

53.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, kanola ekiminde sertifikasız tohum kullanıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36747)

54.- Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın, Edirne ilinde tarımsal kredi kullanan çiftçi sayısına ve kullanılan kredi miktarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36748)

55.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında gümrük kapılarındaki mal ve hizmetlerden yararlanan tüketicilerin sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36754)

56.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, tek pencere sistemi için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36756)

57.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bağlayıcı tarife bilgisi programı için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36758)

58.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yıllara göre denetlenen şirket ve kooperatiflerin sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36763)

59.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, TUBİS programı için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36765)

60.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı programlar için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36768)

61.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, evrensel tüketici haklarının sağlanması için yürütülen çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36769)

62.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tüketici ürünleri ile ilgili yapılan denetimlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36771)

63.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, faal olmayan demiryolu sınır kapılarının sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36773)

64.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, gümrük idaresi olmayan hava sınır kapılarının sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36774)

65.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, kara sınır kapılarının sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36776)

66.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Gümrük Kapıları Güvenlik Sistemi için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36779)

67.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nde ele geçirilen tank ve top mermisi kovanlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36780)

68.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, KOOP-BİS için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36783)

69.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, MERSİS için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/36784)

70.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Etiler Polis Meslek Yüksekokulunun yıkılarak yerine lüks konutlar yapılacağı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36786)

71.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki bir okulun bakım ve onarım çalışmalarının tamamlanmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36787)

72.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36788)

73.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Kızılay’daki kırık kaldırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36789)

74.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Dikmen Caddesinde çöken asfalta ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36790)

75.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bir futbol müsabakasında yaralanan taraftara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36791)

76.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Gümüşhane’de meydana gelen yangınlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36792)

77.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında belediyeler tarafından yıkılan tarihi yapıların sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36793)

78.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ele geçirilen sahte para miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36794)

79.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36795)

80.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin trafik sorununun çözümüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36796)

81.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002-2013 yılları arasında 155 polis imdat hattına yapılan ihbarlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36797)

82.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Suriyeli mültecilerin faili veya mağduru olduğu suçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36798)

83.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, polisin toplumsal olaylara müdahale sırasında kullandığı gaz fişeklerinin konutlara isabet etmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36799)

84.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başakşehir Belediyesinin okul alanı olarak ayrılan bir arazi ile ilgili imar değişikliği yapacağı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36800)

85.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36801)

86.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36803)

87.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/36805)

88.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, 2-B arazileriyle ilgili bedel tespit işlemlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/36806)

89.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başakşehir Belediyesinin okul alanı olarak ayrılan bir arazi ile ilgili imar değişikliği yapacağı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/36807)

90.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36808)

91.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36809)

92.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, vekil öğretmen olarak görev yapan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36810)

93.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, dershanelerin kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36811)

94.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bakanlığın görevde yükselme sınavlarına giriş ücretinin düşürülmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36812)

95.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Başakşehir Belediyesinin okul alanı olarak ayrılan bir arazi ile ilgili imar değişikliği yapacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36813)

96.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36820)

97.- İstanbul Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36821)

98.- Trabzon Milletvekili Koray Aydın’ın, Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde şoförler için öngörülen üst yaş sınırına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36822)

99.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2013 yılında Karayolları Bursa Bölge Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ihalelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36823)

100.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Devlet Hava Meydanları İşletmesine ait bir arazinin Ankara Büyükşehir Belediyesine devredildiği iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36824)

101.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’a yapılacağı iddia edilen yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36828)

102.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Fatih Belediyesinin bütçesiyle yapılan öğrenci yurdunun bir derneğe ücretsiz tahsis edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36829)

103.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, bir eski bakanın oğlunun satmış olduğu villaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36830)

104.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, korumalığını yapan bir şahsa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36831)

105.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, soğuktan ölen bir bebeğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36832)

106.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yeğeninin Trabzon’da polis memurlarını tehdit ettiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36833)

107.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Ali Erdoğan’ın resmi görevine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36835)

108.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Devlet, Cumhuriyet ve Liyakat Nişanlarının şekillerinin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36836)

109.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Atatürk siluetinin levha, madalya ve nişanlardan kaldırılması ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36837)

110.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, EGO Genel Müdürlüğünün ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36838)

111.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, Konya’da bir bebeğin ölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36839)

112.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, bir banka yönetim kurulu başkan yardımcısı hakkında soruşturma açıldığı iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36840)

113.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36841) 

114.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Diyarbakır’ın bir caddesi üzerindeki bir tabelanın kaldırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36844)

115.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, emniyet teşkilatıyla ilgili çeşitli iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36845)

116.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlık bünyesinde gerçekleştirilen bir çalıştaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36846)

 

13 Şubat 2014 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 14.05

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 61’inci Birleşimi açması nedeniyle gelen, Trabzon’la ilgili mesaja ilişkin konuşması

BAŞKAN – Şu anda bana gelen bir mesaj var, onu da sizinle paylaşmak istiyorum. Mesajda deniliyor ki: “Başkanım, bugün 61’inci Birleşimi açtınız. Bize her yer Trabzon!” Onu da sizlerle paylaşmak istedim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bugün her yer Erzincan!

BAŞKAN – Tamam, peki, her yer Erzincan!

AHMET YENİ (Samsun) – Her yer Samsun!

BAŞKAN – Her yer Samsun, her yer Türkiye!

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım ve yoklama için üç dakikalık süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Türkiye’de çocuk hakları ihlalleri hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’na aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Her zamanki ihtarımı yeniden yapayım konuşmacı söze başlamadan önce. Sayın milletvekilleri, sessizliğimizi korursak konuşmacıyı dinleyebiliriz, anlayabiliriz diyorum.

Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Danışoğlu.

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun, Türkiye’de çocuk hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması

AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye’de hakları ihlal edilen en kırılgan grup olan çocuklar üzerine gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin her yerinde yıllardır çeşitli çocuk trajedileri yaşanıyor. Bunlar gündemin kıyısında bir gün yer alıp daha sonra unutulup giden çocuklar. Benzer olaylar çağdaş demokrasilerde olduğu zaman yer yerinden oynuyor, sorumlular bulunuyor, istifalar oluyor, bir daha olmasın diye sert tedbirler alınıyor ve sonunda olaylar toplumların hafızasına kazınıyor. Bizim sözde demokrasimizde ise her ihlal normalleştiriliyor ve  sonunda toplum bu durumu hayatın bir parçası olarak kabulleniyor. Çocuklar konusunda bütün yetişkinlerin duyarlı olmaları beklenirken şiddete uğrayan çocuklar, çocuk intiharları, tecavüzler, tacizler, sağlıksız koşullarda hayat mücadelesi veren, bu yolda ölen, sakatlanan çocuk işçiler Hükûmeti hiç de yaralamıyor. Yaralamıyor olmalı ki konunun hiçbir önceliği yok. Bizim demokrasimizde pek çok olayın sorumlusu da yok. Çocuk ceza infaz kurumlarında kalan devlete emanet çocukların işkence ve her türlü kötü ve onur kırıcı muameleye maruz kalmaları konusunu takip eden, sorumluluk alan, kusurlu, suçlu bulunan, görevden alınan, bu iddialara konu davranışların bittiğini ortaya koyan yok. Hiç bu çocuklar aklınıza geliyor mu? 13 yaşında kafası pres makinesine sıkışıp ölen Ahmet’i hatırlayan var mı? Böyle bir olay tekrar etmesin, çocuk işçi kalmasın diye denetimler yapılıyor mu, yeterli düzeyde mi? Hayır. Birçok olay “Kaza oldu." diye örtbas ediliyor, ortada gene sorumlu yok. 14 yaşında evine ekmek almaya giderken başından gaz fişeğiyle vurulup aylardır komada yatan Berkin Elvan için Hükûmetin kılı kıpırdamadı. Uludere’deki toplu çocuk katliamı bile bir infial yaratamadı, “Onlar kaçakçı.” denildi. Patlayıcılar, mayınlarla ölen, yaralanan çocukları, Uğur Kaymaz’ı, Ceylan Önkol’u, Enes Ata’yı, Mehmet Uytum’u, bunları hatırlıyor musunuz? İktidar sizsiniz, sorumlu sizsiniz. Soruşturmaların çoğu davaya bile dönüşmüyor, takipsizlik kararı veriliyor. Peki, siz takip ediyor musunuz?

Değerli milletvekilleri, bir diğer çok önemli çocuk istismarı alanı erken yaşta yapılan evlilikler. Siirt’te 12’sinde evlenen, 13’ünde anne olan, 14’ünde ölü bulunan Kader Erten’i umarım unutmamışsınızdır. Ülkemizde ehliyet alma yaşı, oy kullanma yaşı, yargıya başvurma yaşı 18 ama 16 yaşında evlenilebiliyor. Yani evlenmek, çocuk sahibi olmak araba kullanmak kadar bile ciddiye alınmıyor. Türkiye Barolar Birliği 2013 verilerinde, ailelerin çocukların yaşlarını büyütüp evlenme izni almak için başvurularında yüzde 94 artış olduğu görülüyor. Aileler neden küçük kızlarını evlendirmek için bu kadar acele ediyorlar hiç merak ediyor musunuz? Neden bunun sosyolojik, ekonomik sebepleri araştırılmıyor, bu çocukların eğitimde kalmaları için bir gayret sarf edilmiyor? Burada el birliğiyle oluşan bir zincir var; çocukla evlenen adam, nikâhı kıyan imam, “Dur.” demeyen muhtar, düğünde halay çekenler, sessiz kalanlar, çocuğu koruyamayan devlet, yaptırım uygulamayan adalet… Ancak çocuğun başına bir felaket geldiği zaman bir haber oluyor, işte bu kadar. Bakanlığın çocuk gelin dramı konusunda samimi olmadığını düşünüyorum çünkü Temmuz 2013 tarihinde kurulan Komisyon sadece bir kere toplanmış. Bu da, konunun hafife alındığının delili olsa gerek.

En son, Denizli’deki tecavüz vakasını da burada belirtmeden geçemeyeceğim. 16 yaşında kız çocuğu için “Bira içti." diye davanın tecavüz davası olmadığına karar verildi. Bu çocuğun hakkını devlet koruyamıyor, peki kim sorumluluk alacak?

Değerli milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni Türkiye 1995 yılında yürürlüğe koydu. Ancak sivil toplum raporları en fazla çocuk ihlalinin yaşandığı ülke olduğumuzu söylüyor. Devletin, Hükûmetin, çok çocuk doğurulması dışında uluslararası sözleşmelere dayalı bir çocuk politikası maalesef yok, çocuklar korunamıyor. Ben, bir milletvekili olarak bunları size hatırlatmayı bir borç bildim.

Saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümü  münasebetiyle söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.

Buyurun Sayın Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk ve Rum halkının eşit ortak statüye dayalı olarak 1960 yılında kurmuş oldukları Kıbrıs Devleti, Rum tarafının Ada’nın tümünü Rumlaştırma noktasındaki gayretlerinden ötürü kısa bir süre sonra dağılma noktasına gelmişti. Ada’da Türklerin varlığına kasteden ve toplu kıyımlara, toplu katliamlara başvuran Rumların bu saldırısından sonra, malumlarınız olduğu üzere, Türkiye, 20 Temmuz 1974 tarihinde Ada’da gerçekleştirdiği müdahaleyle ve akabinde de 13 Şubat 1975’te de Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmayla olaya müdahale etmiştir. Daha sonra 1983 yılında burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dönüşmüştür.

Değerli milletvekilleri, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, genç bir cumhuriyet olmasına rağmen, Türkiye  Cumhuriyeti’nin güvencesinde siyasi, hukuki ve ekonomik alanlarda da güçlü temellere dayanak her geçen gün gelişmesini tamamlamaktadır. Kıbrıslı kardeşlerimizin özgür ve müreffeh bir yaşam sürmesi için, geçmişten günümüze, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin şüphesiz çok değerli çalışmaları olmuştur. Ancak, AK PARTİ dönemi, ülkemizde olduğu gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de birçok ilklerin gerçekleşmesine vesile olmuştur. Türkiye güçlendikçe Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de siyasi alandaki eli rahatlamış ve Türkiye kalkındıkça Ada’daki soydaşlarımızın da yaşam standartları her geçen gün daha da artmıştır. Doğudan batıya, güneyden kuzeye başlatılan bütün duble yol çalışmaları aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’ta da Güzelyurt’tan Lefke’ye, Girne’den Alsancak’a, İskele’den Bafra’ya kadar da duble yol ağlarıyla Kuzey Kıbrıs’ta altyapı çalışmalarını sürdürmektedir.

Asrın projesi Marmaray’la İstanbul Boğazı’nın altına tüp geçitler vurularak Asya ve Avrupa nasıl birleştirilmişse aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’ın yıllardır devam eden su probleminin çözülmesi noktasında da Anamur’dan Kuzey Kıbrıs’a su götürme projesi son aşamaya gelmiştir. Önümüzdeki aylarda inşallah tamamlanmış olacak ve Kuzey Kıbrıs Türk halkının su problemi çözülmüş olacaktır. Yaklaşık 1 milyar 200 milyon lira para harcanarak bu proje gerçekleşmiş olacaktır. Bu projeyle, sadece Kuzey Kıbrıs’ın, oradaki Türk halkının değil, bölge ülkelerinin de bu suya zaman içerisinde ihtiyacı olduğunu görmekteyiz. Mısır’ın, İsrail’in, Lübnan’ın zaman içerisinde bu suyla ilgili taleplerinin olacağı aşikârdır. Demek ki bu suyla, sadece hayati bir sorun olan su problemini çözmekle kalmayıp siyasi bir kazanım da elde etmiş olmaktayız.

Kıbrıs müzakerelerinde son günlerde, bildiğiniz gibi, yeni bir sürece girdik. Siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli, federasyona dayalı birleşik Kıbrıs’ı hedefleyen görüşmeler geçtiğimiz günlerde resmî olarak başlamış bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz, AK PARTİ iktidarıyla, tabiri caizse, atılım yıllarını yaşarken, organize bazı müessif girişimlerle önünün kesilmek istendiğine şahit oluyoruz. Önce, Gezi Parkı bahanesiyle yurt dışı bağlantılı bir girişimle karşılaştık. Gezi eylemleriyle istedikleri sonucu alamayanlar “Sonbahar sıcak geçecek, bekleyin.” dediler, evet, Gezi eylemlerinden altı ay sonra bu kez millî iradeye karşı yapılanmış güçlerin devreye sokulmasına şahit olduk. Bu ülkede “yolsuzluk” kisvesi altında başlatılan operasyonun hedefinin gerçekten yolsuzlukların ortaya çıkarılması olduğuna inanmak isterdim ancak bu operasyonlar sonucunda kimlerin, hangi menfaat lobilerinin kazançlı çıktığını gün geçtikçe apaçık görmekteyiz. Eğer bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen veya yenilmesine müsaade eden varsa buna kesinlikle kimsenin vicdanı müsaade etmez ve bu şekilde olanların tarafsız ve bağımsız yargı tarafından sonuçlandırılmasını da beklemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, her iki kalkışmanın da hedefinde hiç kuşkunuz olmasın 2023 Türkiye vizyonu olduğunu görmekteyiz. Aziz milletin istikbaline kastedenlere, millî iradenin üzerinde vesayet kurmak isteyenlere kuşkusuz en güzel cevabı milletimiz seçimlerde kendilerine verecektir.

Ülkemizde siyasi ve ekonomik istikrarı bozmadan politika üretmek, siyaseti de millî menfaat hassasiyetlerini gözeterek yapmak dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi ve cemiyeti ne olursa olsun hepimizin temel sorumluluğu olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle Kıbrıs’ta başlayan yeni siyasi dönemin hayırlı sonuçlanmasını bekler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Gündem dışı üçüncü söz, Kars’ın sorunları hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’ye aittir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi Kıbrıs’ta çok önemli görüşmeler başlamıştır.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Birtane. (BDP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika Sayın Başkan, sana bir şey söylüyorum ya!

BAŞKAN – Benden söz istediniz mi?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, bir dakika.

BAŞKAN - Talep ettiniz mi benden söz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika… Kıbrıs’ta çok önemli görüşmeler var.

BAŞKAN – Böyle orta yerden konuşmak yok, lütfen yerinize oturur musunuz? Söz istediniz mi benden?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, Kıbrıs konusu şimdi Kıbrıs’ta görüşülüyor…

BAŞKAN – Benden söz talep ettiniz mi?

KAMER GENÇ (Tunceli) - …ve burada Hükûmet çıkıp Meclise bu konuda, yani Kıbrıs konusunda bilgi vermek zorunda.

BAŞKAN – Lütfen yerinize oturur musunuz? Lütfen…

Buyurun Sayın Birtane.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani ne konuşuluyor bir bilelim ya!  Hayret bir şey ya!

BAŞKAN – Benden söz talep edin, sizi dinleyeyim; usulde yeri varsa yerine getireyim. Lütfen, lütfen çalışma düzenini bozmayın.

Buyurun Sayın Birtane. (BDP sıralarından alkışlar)

3.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kars’ın sorunları üzerinde söz aldım. Ekranları başında bizleri merakla izleyen Kars halkını, tüm izleyicileri ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O Meclisi öyle yönetemezsin. Seni orada oturtmayız bak!

BAŞKAN – Senin isteğine göre düzeltmeyeceğim ben Meclisi.

MÜLKİYE BİRTANE (Devamla) – Kars’ın Güdeli, Çığıran, Yaylacık, Hapanlı köylülerinin bana ilettikleri ve Kars köylerinin ortak sorunu olan binlerce liralık elektrik faturaları sorunuyla konuşmama başlamak istiyorum.

Kars TEDAŞ, köylüler ödeme yapmadığı ve borçlarını ödemedikleri takdirde elektriklerini keseceklerini duyurmuş. Köylere günde ortalama sekiz saat elektrik veriliyor. Su olmadığı için çamaşır makinesi ve diğer elektrikli ev aletleri çalışmamasına rağmen her haneye aylık 80-100 liralık fatura düzenleniyor. Faturaların tahsil edilmesi bilinçli olarak aylarca geciktirildiğinden, köylülere topluca yüklü faturalar gönderiliyor. Düzenli bir geliri olmayan köylüler 1.000-2.000 liralık faturaları ödeyemiyorlar. Bugün Niğdeli bir taksici, patates tarlasını sulamak için harcanan elektrik borçlarını ödeyemediğini söyledi. Görünen o ki bu sorun tüm Türkiye'nin sorunu. Bu yüzden, Enerji Bakanlığına, bir an önce bu borçların silinmesi ya da en kötü ihtimalle taksitlendirilmesi gerektiğini buradan öneriyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Kars iliyle ilgili sorunları, iktidar kabul etse de etmese de defalarca dile getirdim ve getirmeye devam edeceğim. Zaman zaman bakanlar Kars’a uğruyor, şöyle bir bakıp dönüyorlar. Milletvekilleri ise halkın gündeminde olan sorunlardan kopuklar. Kars’ın ekonomisi, altyapısı ve üstyapısı çökmüş, ili ayakta tutan hayvancılığı bitmiş, esnafı, çiftçisi, köylüsü iş yapamaz duruma gelmiştir, küçükbaş hayvancılık tamamen yok olmuştur. Kars’ın 2013 yılında ihracat rakamı 850 bin dolar iken Denizli’de 2 milyar dolardır. İlin sosyoekonomik yapısını dikkate almadan hazırlanan teşvik paketlerinin Kars’a bir hayrı dokunmamıştır. Akyaka Sınır Kapısı bütün uyarılarımıza rağmen açılmıyor. Sekiz ay gibi uzun bir süre ağır kış koşullarıyla mücadele eden Kars, Ardahan, Ağrı, Van, Muş, Bitlis illeri için akaryakıtta yüzde 10 indirime gidilerek pozitif ayrımcılık tanınması gerekmektedir. Bu yıl eksi 37-38 dereceleri bulan soğuklar göz önüne alınarak doğal gaz ve elektrik fiyatları için Kars ve bölge illerinde halkın gelirine göre yeni bir vergilendirme ve fiyat oranı belirlensin dedik ancak bu konuda da bir çalışma yapılmamıştır. Çünkü ısınmak için kullanılacak doğal gaz ve elektrik miktarı Türkiye ortalamasına göre 3 kat fazladır. İlin üst ve altyapısı kış koşullarına uygun olmadığı için elektrik ve su kesintileri süreklilik arz etmektedir. Doğal gaz kullanımı az olduğu için, tüketilen ucuz ve kalitesiz kömürlerle oluşan hava kirliliği insan sağlığını açıkça tehdit etmektedir. Sekiz ay kar altında olan ilde köy yolları kapalı, köylerde su yok, elektrik kesintileri vatandaşları çileden çıkarmış durumda. Kars’ın kent merkezinde dahi vatandaşlar bidonlarla su taşıyor. Belediye boğazına kadar borç ve rant batağında. Kars halkına bugüne kadar verdiği tek hizmeti yoktur. Kent caddeleri ve sokakları kar, buz, çamurla kaplıdır, mahalleler çöp sahası hâline gelmiştir.

Kars’ın yaşanılır bir kent olabilmesi ve sosyoekonomik durumunun düzeltilmesine yönelik başlangıç için Hükûmete şu önerileri sunuyoruz: Gelişmiş bölgelerdeki hayvancılık teşviklerinin kaldırılıp sadece bölgeye ve Kars’a uygulanması; Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattının yüksek hızlı trene dönüştürülerek ilin Orta Asya’nın yolcu taşımacılık merkezi yapılması; esnafa ve köylülere doğrudan desteğin uzun vadeli ve faizsiz verilmesi; Kars sanayi bölgesinin tüm sorunlarının bir an önce çözülerek sanayi esnafına krediler verilmesi, et ve süt entegre tesisleri kurularak devlet tarafından belirlenecek adaletli bir tarifeyle halkın ham madde üreticisi yapılması; faiz oranlarının sıfıra çekilmesi, banka şube kredi limitlerinin üst seviyeye çıkarılması diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Birtane.

AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkanım “Kars milletvekilleri Kars’ın sorunlarından bihaber.” dedi, “Kopuk.” dedi Sayın Milletvekili. O yüzden sataşmadan söz istiyorum.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Bir şey olmaz.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İki dakika.

Yeni sataşmalara neden olmayın lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kendi milletvekilin oldu mu dinliyorsun, söz veriyorsun. Ne biçim Başkansın sen!

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; “Kars milletvekilleri Kars’ın sorunlarından kopuk.” ifadesi çerçevesinde söz aldım sataşmadan dolayı. Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Kars’ın sorunlarından kopuk olmamız için her hafta sonu Kars’a gitmememiz lazım, Kars’taki kurumları gezmememiz lazım, Kars’taki köyleri gezmememiz lazım, Karslıyla konuşmamamız lazım. Biz tam tersine, bunların hepsini yapıyoruz ve geliyoruz. Meclis kürsüsünde söylemeye gerek yok çünkü Genel Kurul yasama yapıyor. Biz Meclis kürsüsü yerine ilgili kurumlarla gidiyoruz, takip ediyoruz, işlemleri hızlandırıyoruz ve bu konuda Karslı bizim ne yaptığımızı gayet iyi biliyor.

Sadece iki örnek söyleyeyim. Dendi ki: “Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hızlı tren hattı hâline getirilsin.” Uluslararası bir projedir, konvansiyonel bir projedir, 160 kilometreye göre yapılmış bir projedir. Hızlı tren yolcusu çıkabilecek olsa ne âlâ, güzel, yapılır. Başkalarının hayal edemediği Bakü-Tiflis-Kars yapılıyor. Sanki eksik bir şey yapılıyor, onun üstüne bir şey isteniyor. Lütfen bu konuda dikkat edin. AK PARTİ hükûmetleri ziyadesiyle yapıyor. Bu eksikmiş, daha fazla yapılacakmış gibi bir yanılgıya sebep olmayalım.

Et entegre tesisi, doğrudur, bakanlıkla birlikte iki yıldır uğraşıyoruz. Bu konuda mezbahaları kiraladık, belediyenin kesim tesisini kiraladık. Bu anlamda işler yapılıyor.

“Köy yolları kapalı.” deniyor. Doğrudur, geçmişte köy yolları kapalıydı. Bugün sadece akşamdan sabaha kapanabiliyor, o da tipiden dolayı. Ama biliniz ki hiçbir köy yolu ikinci güne kalmıyor, kesinlikle köy yolları açılıyor.

Doğal gaz konusunda yüzde yüz haklısınız. Doğal gaz geldi, vatandaşın imkânı oldukça, evine çektikçe, doğal gaz tabii ki her eve yayılacak. Bu konuda Hükûmet üzerine düşeni yaptı. Enerji Bakanımız hafta sonu oradaydı. Beraber bu konuları irdeledik.

Bir de kömür konusu… Kömür konusunda kesinlikle ilgili kurumlar gerekli incelemeyi yapıyor ve uygun olmayan kömürü geri çeviriyor. Karslı bunu bilsin, biz kürsüde gündeme getirmiyorsak kurumlarda takip ediyoruz. Karslı bunu çok iyi bilsin.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündeme geçiyoruz.

Sayın Hamzaçebi, buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Efendim, ben Ardahan milletvekiliyim ama aslen Karslıyım.

BAŞKAN - Özür dilerim, Sayın Grup Başkan Vekiliniz Hamzaçebi’ye söz verdim.

VII.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum yönetimi arasında gerçekleştirilen görüşmeler konusunda Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye çağırdığına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Erzincan’ın, can Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümü. Böylesi önemli bir yıl dönümünde tüm Erzincanlıları Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Gerek Erzincan’ın gerek yurdumuzun hiçbir ilinin bir daha böyle bir günü yaşamayacağı inancı ve güvenciyle, tam tersine çok daha güzel günler yaşayacağı inancıyla tekrar tüm Erzincanlılara Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun selam ve sevgilerini gönderiyorum.

Ayrıca, Kıbrıs’la, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle Güney Kıbrıs yönetimi arasında bir görüşme dizisi gerçekleştirilmektedir. Bu görüşmelerin hangi içerikle yapıldığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşayan soydaşlarımızın ve o yönetimin bu görüşmeden hangi sonuçla çıkacağı, müzakerelerin hangi esaslar konusunda yürütüldüğü konusunda Sayın Dışişleri Bakanını Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeye çağırıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şeye girmişiz, bir sorman lazım ya! Sen ne biçim Meclisi yönetiyorsun ya! AKP’li çıkıyor, orada Hükûmet sanki yokmuş gibi, gündem dışı konuşmaya söz veriyorsunuz…

AHMET ARSLAN (Kars) – Gündem dışı yapmadım. “Karslı gündemden kopuk.” dedi, onun için cevap verdim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan…

AHMET ARSLAN (Kars) – Neye cevap verdiğimin farkında değilsin.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hükûmet var, Hükûmet!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri…

Sayın Arslan elini kaldırdı, neden söz istediğini, gerekçesini ve İç Tüzük’ün hangi maddesine uygun söz istediğini belirtti, söz verdim ama siz ne bir talepte bulundunuz ne İç Tüzük’ün herhangi bir maddesini hatırlattınız, gelip söz istediniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye girmişim buraya?

BAŞKAN – Burası Genel Kurul, ben bu Genel Kurulu İç Tüzük’ün hükümlerine göre idare ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen etmiyorsun, İç Tüzük’ü de bilmiyorsun sen!

BAŞKAN – İstediği zaman kişinin olduğu yerden ayağa kalkıp konuşma hakkı yok.

Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Buraya niye girmişiz?

BAŞKAN – Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, Grup Başkan Vekilimizin sözü vardı.

BAŞKAN – Kusura bakmayın.

Buyurun Sayın Vural…

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sol tarafa da, biraz bu tarafa da bakın!

BAŞKAN – Hiç sinirim bozulmayacak bugün, gerginliğe neden olmayın hiç, gayet güzelim.

Buyurun Sayın Vural.

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ve Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.

Öncelikle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Erzincan’ın zafer gününü kutluyorum. Gerçekten, tarihten ibret almayanlar için tekerrür ettirebilecek insanların yaşadığı bir memleketteyiz. Dolayısıyla, inşallah tekerrür etmez ama ders almayanlara, Erzincanlılar olmak üzere, herkesin bu dersi vermeye hazır olduğunun bilincinde olmak büyük bir güven veriyor. O bakımdan Erzincan’ın bu zafer gününü kutluyorum.

Ayrıca, efendim, Milliyetçi Hareket Partisinin Kars’tan milletvekili yok. “Kars’ın sorunlarından bihaber milletvekilleri var.” dendi ama biz Kars’ın sorunlarından bihaber değiliz. Gerçekten, Kars’ın sorunlarını hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde dile getirdiğimiz gibi -Genel Başkan Yardımcısı Sayın Atila Kaya Karslı, Iğdır milletvekilimiz var- Kars’a da gidiyoruz, Kars’ın sorunlarını da Türkiye Büyük Millet Meclisine getiriyoruz. Evet, Kars’tan milletvekili olmayabilir, onlar bihaber olmayabilir ama Milliyetçi Hareket Partisi Kars’ın ve Karslıların sorunlarından haberdardır ve gündeme getirmeye devam edecektir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Satır, buyurun.

3.- İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ve şahsım adına Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla söz almış bulunuyorum.

Bu topraklar için savaşan, vefat eden, rahmete kavuşan, şehit olan herkesi rahmetle anıyorum. Bir daha o günleri yaşamamak dileğiyle Erzincan’daki ve bölgedeki tüm hemşehrilerimize, tüm vatandaşlarımıza grubum adına selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Erzincan’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin konuşması

BAŞKAN - Biz de Erzincan’ın 96’ncı kurtuluş yıl dönümünü sevgiyle anıyoruz ve bütün Erzincan halkımıza selamlarımızı sunuyoruz.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kars’ta milletvekilimiz yok ama ben bakıyorum. Müsaade ederseniz iki dakikalık bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekiliniz açıklamayı yaptı.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Erzincan’la ilgili yaptı efendim.

BAŞKAN – Kars’la ilgili de sanıyorum bilgi verdi.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – O zaman, Kars’ın en büyük sorunu tarım ve hayvancılıktır.

BAŞKAN – Siz Ardahan milletvekilisiniz. Burada Kars’ın sorunlarıyla ilgili konuşuldu, sataşma da olmadı size.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Ama Kars’la ilgili olacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Siz Ardahan milletvekilisiniz Sayın Ensar Öğüt.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Karslılar telefonlarımızı bırakmıyor efendim.

BAŞKAN - O zaman bütün çevre illere söz verelim. Olur mu böyle bir şey?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Evet, ben Kocaeli milletvekili olarak istiyorum.

BAŞKAN – Bakın, Kocaeli milletvekili olarak da söz istiyorlar, lütfen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Evet, Kars’ta çok seçmenim var benim.

BAŞKAN - Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, söz vermezseniz “Alo Fatih”e söyleyeceğim, haberiniz olsun.

BAŞKAN – Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) - “Söz vermezseniz ‘Alo Fatih’i arayayım.” diyor.

BAŞKAN – Lütfen bu esprileri yapmayalım artık.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ne esprisi? Ben yapmıyorum, bir gerçek maalesef, keşke olmasa, keşke espri olsa.

BAŞKAN - Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, ülkemizin jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/860)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Jeotermal enerji potansiyelimizin tamamının harekete geçirilip enerji üretimde kullanılabilmesi ve termal tesislerin sayılarının artırılarak altyapı ve hizmet kalitelerinin yükseltilip iç ve dış turizmin hizmetine sunulabilmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması hususunda gereğini arz ederiz.

1) Ali Halaman                                (Adana)

2) Oktay Vural                                                (İzmir)

3) Necati Özensoy                           (Bursa)

4) S. Nevzat Korkmaz                     (Isparta)

5) Erkan Akçay                               (Manisa)

6) Cemalettin Şimşek                       (Samsun)

7) Adnan Şefik Çirkin                     (Hatay)

8) Atila Kaya                                   (İstanbul)

9) Bülent Belen                                (Tekirdağ)

10) Hasan Hüseyin Türkoğlu          (Osmaniye)

11) Lütfü Türkkan                           (Kocaeli)

12) Zühal Topcu                              (Ankara)

13) Mustafa Kalaycı                        (Konya)

14) Enver Erdem                             (Elâzığ)

15) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

16) Kemalettin Yılmaz                     (Afyonkarahisar)

17) Alim Işık                                   (Kütahya)

18) Mehmet Günal                          (Antalya)

19) Seyfettin Yılmaz                        (Adana)

20) Mehmet Erdoğan                       (Muğla)

21) Yıldırım Tuğrul Türkeş             (Ankara)

Gerekçe

Ülkemiz enerji kaynakları bakımından dışa bağımlı bir ülkedir. Dünyadaki birincil enerji kaynaklarının da tükenmekte olduğu bilinen bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında, alternatif enerji kaynaklarının önemi gün geçtikçe daha da artmaktadır. Türkiye'nin de sahip olduğu jeotermal enerji ise alternatif kaynaklar içerisinde önemli bir yere sahiptir.

Jeotermal akışkandan elektrik üretimi, başta ABD ve İtalya'da olmak üzere Japonya, Yeni Zelanda, El Salvador, Meksika, İrlanda, Filipinler, Endonezya, Türkiye ve benzeri ülkelerde yapılmaktadır.

Ülkemiz 31.500 Mwt’lik jeotermal potansiyel ile dünyada ilk 10 ülke arasındadır. Türkiye jeotermal kullanımında dünyada 5’inci, Avrupa'da 1’incidir. Enerji Bakanlığının verilerine göre zengin jeotermal potansiyelimizin tamamının harekete geçirilmesi hâlinde, entegre kullanımlarla birlikte yılda toplam 6,8 milyar dolar net gelir sağlanacaktır.

Jeotermal enerji konaklarının, elektrik üretiminin yanında termal turizmdeki değeri ise daha da yüksektir. Dünyada jeotermal ısı ve kaplıca uygulamalarındaki ilk 5 ülke arasında Çin, Japonya, ABD, İzlanda ile birlikte Türkiye de yer almaktadır.

Bu nedenle, jeotermal enerji potansiyelimizin tamamının harekete geçirilip enerji üretiminde kullanılabilmesi ve termal tesislerin sayılarının artırılarak altyapı ve hizmet kalitelerinin yükseltilip iç ve dış turizmin hizmetine sunulabilmesi için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulması uygun görülmektedir.

2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve 19 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yozlaşmanın boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/861)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkçeye karşı kayıtsızlık, iş adamlarımızı ve esnafımızı da etkilemekte; imal edilen mal ve ürünlerin adlarında, ticari unvan ve adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır. Bir zamanlar sadece büyük şehirlerin belli semtlerinde görülen yabancı iş yeri adları, şimdi Anadolu şehir ve kasabalarına dahi yayılmakta, ülkemiz âdeta Türkçe kullanılmayan bir ülke görünümüne bürünmektedir. Dil, milleti oluşturan en önemli unsurlardan biridir.

Dolayısıyla dildeki çözülme, bozulma ve yabancılaşma milletin oluşumunu da etkiler. Millet fertlerini birbirine bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler arasındaki bağ ve yakınlık da zayıflar, bunun sonu çözülme ve ayrılma isteklerine kadar gider. Türkçemizdeki bozulma yozlaşmanın ne boyutlara vardığını görmek amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca araştırma açılmasını saygılarımla arz ve talep ederiz. 15/5/2012

1) Lütfü Türkkan                             (Kocaeli)

2) D. Ali Torlak                               (İstanbul)

3) Oktay Vural                                                (İzmir)

4) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

5) Ali Öz                                         (Mersin)

6) Özcan Yeniçeri                            (Ankara)

7) Seyfettin Yılmaz                          (Adana)

8) Mustafa Kalaycı                          (Konya)

9) Reşat Doğru                                                (Tokat)

10) Mehmet Erdoğan                       (Muğla)

11) Sümer Oral                                (Manisa)

12) Ali Halaman                              (Adana)

13) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

14) Faruk Bal                                  (Konya)

15) S. Nevzat Korkmaz                   (Isparta)

16) Murat Başesgioğlu                    (İstanbul)

17) Mesut Dedeoğlu                        (Kahramanmaraş)

18) Muharrem Varlı                        (Adana)

19) Sadir Durmaz                            (Yozgat)

20) Ahmet Kenan Tanrıkulu            (İzmir)

Gerekçe:

Ülkesinin yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır. (M. Kemal Atatürk, 1930)

Türk dilinin, kendi benliğinde, aslındaki güzellik ve zenginliğe kavuşması için bütün devlet teşkilatımızın dikkatli ve ilgili olmasını isteriz. (M. Kemal Atatürk,1932) Ulu Önderimiz, yukarıdaki sözleriyle dile verdiği önemi dile getirmiş ve dilin korunması için devlet teşkilatlarımızın dikkatli ve dile karşı ilgili olmasını istemiştir.

Anayasa’mızın da 3’üncü maddesinde, Türkiye devletinin "Dili Türkçedir." hükmü yer almaktadır. Ancak dille ilgili herhangi bir yasanın bulunmayışı, Anayasa’mızın bu hükmünü boşlukta bırakmakta; ülkemizde, özellikle iş yeri adlarında görülen yaygın yabancı dil kullanımları, Anayasa’mızda böyle bir hükmün yokmuş izlenimini uyandırmaktadır. Oysa Anayasa’nın bu hükmü “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez" hükümler arasına konulacak kadar önemli sayılmıştır.

Ülkemizde, Türk dilinin öğrenim ve kullanılmasında büyük bir kayıtsızlık ve umursamazlık olduğu açıktır. Liseyi hatta yükseköğrenimi bitiren gençler Türkçenin en temel eserlerini dahi okuyup öğrenmeden, dillerinin önemini kavramadan yetişmekte, dili doğru kullanma becerisini kazanmadan meslek hayatına atılmaktadır. Türkçenin önemini ve güzelliğini kavrayamayan insanların Ulu Önderimizin istediği gibi dile karşı dikkatli ve ilgili olmaları da tabii ki beklenemez.

Bunun sonucu olarak radyo ve televizyonlarda da telaffuz hataları gün geçtikçe artmaktadır. Oysa okul yanında belki ondan da önemli olarak basın yayın organları da dilin doğru ve güzel kullanılmasında etkili olan araçlardır. Basın yayın organlarındaki yanlış kullanımlar, çok çabuk bir şekilde ve dalga dalga geniş halk kitlelerine yayılmakta, insanları olumsuz yönde etkilemektedir.

Türkçeye karşı kayıtsızlık iş adamlarımızı ve esnafımızı da etkilemekte, imal edilen mal ve ürünlerin adlarında, ticari unvan ve adlarda yabancılaşma süratle artmaktadır. Bir zamanlar sadece büyük şehirlerin belli semtlerinde görülen yabancı iş yeri adları, şimdi Anadolu şehir ve kasabalarına dahi yayılmakta, ülkemiz âdeta Türkçe kullanılmayan bir ülke görünümüne bürünmektedir.

Dil, milleti oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Dolayısıyla, dildeki çözülme, bozulma ve yabancılaşma milletin oluşumunu da etkiler. Millet fertlerini birbirine bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler arasındaki bağ ve yakınlık da zayıflar; bunun sonu çözülme ve ayrılma isteklerine kadar gider.

Türkçemizdeki bozulma yozlaşmanın ne boyutlara vardığını görmek amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca araştırma açılmasını arz ederiz. Saygılarımızla.

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/862)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

1) Mesut Dedeoğlu                          (Kahramanmaraş)

2) Mehmet Şandır                            (Mersin)

3) Enver Erdem                               (Elâzığ)

4) Seyfettin Yılmaz                          (Adana)

5) Ali Öz                                         (Mersin)

6) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

7) D. Ali Torlak                               (İstanbul)

8) Celal Adan                                  (İstanbul)

9) Bahattin Şeker                             (Bilecik)

10) Mehmet Erdoğan                       (Muğla)

11) Muharrem Varlı                        (Adana)

12) Atila Kaya                                 (İstanbul)

13) Bülent Belen                              (Tekirdağ)

14) Özcan Yeniçeri                          (Ankara)

15) Necati Özensoy                         (Bursa)

16) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

17) Erkan Akçay                             (Manisa)

18) Sadir Durmaz                            (Yozgat)

19) Cemalettin Şimşek                     (Samsun)

20) Emin Çınar                                (Kastamonu)

21) Mustafa Kalaycı                        (Konya)

22) Ahmet Kenan Tanrıkulu            (İzmir)

Gerekçe

Balık tüm dünyada hem besin değeri hem de ekonomik değeri bakımından her geçen gün önem kazanmaktadır.

Omega 3 deposu olan balık, sağlığın korunmasına ve kemiklerin gelişmesine yardımcı olur. Büyümeyi ve gelişmeyi kolaylaştırır. Kalsiyum, demir, fosfor, iyot ve vitamin yönünden çok zengindir. Kan ve dolaşım sistemi konusunda koruyucu etkisi vardır.

Bütün bu olumlu faydalarının yanında ülkemizde balık tüketimi oldukça düşük seyretmektedir. Ülkemizde kişi başı yıllık balık tüketimi ortalama 8 kilogram seviyesinde gerçekleşirken, dünya ortalaması ülkemizin 2 katı büyüklükte, yıllık kişi başı 17 kilogram olarak gerçekleşmektedir.

Komşumuz Yunanistan ile Avrupa Birliği ülkelerinde ise kişi başı yıllık balık tüketimi 25 kilogram civarına yükselmiştir. Ülkemizde, Avrupa Birliği ülkeleri ve komşumuz Yunanistan'a göre çok düşük oranda balık tüketiminin gerçekleşmesinin en önemli nedenleri arasında yüksek KDV oranı ve millî bir su ürünleri politikamızın olmayışı gösterilmektedir.

Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde su ürünlerinden yararlanma konusunda önemli sorunlar yaşanmaktadır. Potansiyeli çok yüksek zengin göllerimiz ve akarsularımızdan da alabalık başta olmak üzere pek çok balık türü konusunda yeterince yararlanamıyoruz.

Ülkemizdeki çipura ve levrek üreticileri ve yetiştiricileri mevzuat konusunda çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sorunların başında da balıkların beslendiği ağ kafeslerin kıyıdan 1.100 metre uzakta bulunması koşulu gelmektedir.

Komşularımızda balık çiftliklerine sadece 20 metre derinlik şartı getirilmiştir. Ayrıca, Türkiye'de, Norveç ve Japonya gibi balıkçı ülkelere oranla daha ağır şartlarda üretim yapılmaktadır.

Bu uygulama üretimi olumsuz yönde etkilerken millî gelire de önemli ölçüde zarar vermektedir. Komşumuz Yunanistan bugün Türkiye'nin 3 katı daha fazla çipura ve levrek üretmektedir.

Ülkemiz kıyılarında çiftlik balıkçılığı alanlarının yeniden belirlenmesine ihtiyaç vardır. Turizm açısından değerli olan alanlar korunmalı ve turizme elverişli olmayan alanlarda problemleri ortadan kaldıracak şekilde Avrupa Birliği ülkelerinde ve komşularımızda olduğu gibi bir üretim planlanmalıdır.

Avrupa Birliği normlarında çipura ve levrek yetiştiriciliğine imkân sağlanarak millî gelire katkı sağlanmalıdır. Dünyada ortaya çıkan nüfus artışı ve denizlerimizde azalan balık türleri, mutlaka yapılan çalışmalarda göz önünde bulundurulmalıdır.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünya genelinde üretilen 147 milyon ton balığın yüzde 40'lık bölümü kültür yani çiftlik balıklarından oluşmaktadır. Ülkemizde yıllık toplam su ürünleri üretimi avcılık da dâhil olmak üzere 650 bin ton düzeyinde gerçekleşmektedir. Bu üretimin ancak yüze 10'luk bölümü işlenmektedir.

Bugün çiftlik balıkçılığı sektörünün 1 milyar doların üzerinde sabit yatırımı, 650 milyon dolar değerinde canlı balık varlığı bulunmaktadır. Sektör, toplam 25 bin kişiye iş imkânı sağlamaktadır.

Bu nedenle, ülkemizde balık üretimi ve tüketimi konusunda yaşanan sorunların araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması uygun olacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

11/2/2014 tarihli 59’uncu Birleşimde tasarının tümü üzerinde gruplar adına Milliyetçi Hareket Partisi konuşmuştu.

Gruplar adına söz yok.

Şahsı adına konuşma yok.

Tasarının tümü üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun

Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

MADDE 1- (1) 27 Eylül 2013 tarihinde New York’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbul’da Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

                           

(x) 532 S. Sayılı Basmayazı 11/2/2014 tarihli 59’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde gruplar adına söz yok.

Şahıslar adına söz yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2-(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde gruplar adına söz yok.

Şahıslar adına söz yok.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde gruplar adına söz yok.

Şahsı adına söz yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tümünün oylamasından önce, tasarıyla ilgili olarak oyunun rengini belirtmek üzere Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç konuşacak aleyhte olmak üzere.

Buyurun, süreniz beş dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası anlaşmanın onanmasına ilişkin şeyde oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Fakat, değerli milletvekilleri, Meclis Başkanlık kürsüsünde oturan kişi çok keyfî. Hükûmet yok, Türkiye’de hukuk rafa kaldırılmış, hukuk devleti ilkesi ortadan kaldırılmış, Meclis diye bir şey yok. Hangi kanunu çıkarıyoruz, niçin çıkarıyoruz belli değil.

Dün burada bir kanun müzakere ediliyor, Ali Babacan diyor ki: “Biz hukuk devletini sağlamak için uğraşıyoruz.” Hukuk devletini sağlamayı şöyle yapıyorlar: Efendim, yolsuzluğu tespit eden savcıyı görevden alıyorlar, yolsuzluğu tespit eden polisi görevden alıyorlar, kendi AKP’li hâkimleri, teşkilatında çalışan avukatları hâkimliğe ve savcılığa alıyorlar ve öylece mahkeme kurarak kendilerini aklayacaklar. Böyle bir anlayış olur mu arkadaşlar?

Biraz önce, burada, Kıbrıs’la ilgili bir gündem dışı konuşma yapıldı. Bakın, şu anda, Kıbrıs’ta müzakereler başlamıştır. Amerika, şimdi, AKP Hükûmetini övmeye başlamıştır. Niye? Çünkü, AKP Hükûmeti Kıbrıs’ı vermeyi bir defa göze almış. Annan Planı’ndan daha kötü şartlarla şu anda müzakereye başlıyor.

Ayrıca, Kıbrıs’ta, münhasır sahada, Türk sahası olan alanda doğal gazı Yunanlılarla İsrailliler birlikte şey ediyor, orada İsraillilerle Rumlar müşterek bir tatbikat yapıyor, orada İsrail uçakları baştan geçiyor fakat sağır bir Hükûmet, tamamen ülkeyi birilerine peşkeş çektirmek için başta bulunan bir Hükûmet, bir kıpırdamıyor arkadaşlar. Yahu, biz, burada Meclis olarak niye duruyoruz? Türkiye’nin neresinde ne oluyor, bu Kıbrıs’ta ne oluyor, bunlara ne veriliyor, niye bunları çıkıp da burada bu Hükûmet şey etmiyor? Hükûmetin işi gücü, Tayyip Erdoğan ve bakanları suçüstü yakalanmışlar, yolsuzlukları belirlenmiş, yolsuzluklardan nasıl kurtuluruz diye iki aydır arkadaşlar, iki aydır, boyuna, harcama, o bulunan, dinlenen konuşmaları nasıl yorumlarız diye onunla uğraşıyorlar. Bir Bekir Bozdağ diye Adalet Bakanlığına getirdikleri kişi işi gücü bırakmış, hâkimlere, savcılara telefon ediyor, diyor ki: “O savcıların görevine son verin, bunları, hemen o tuttuğunuz tapeleri yok edin.”

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, Anayasa’nın, bu Meclise hayat veren Anayasa’nın 2’nci maddesi “Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir.” Eğer, mahkemeleri getirip de siyasi organın eline verirseniz, yürütmenin emrine verirseniz… Orada hukuk devleti diye bir şey yok, orada Türkiye Cumhuriyeti devleti diye bir şey yok, tamamen Tayyip Erdoğan diktatörlüğü var arkadaşlar. İkide bir çıkıyor, diyorlar ki: “Ya, biz bu devleti uçuracaktık da bize darbe yapıldı.” Arkadaşlar, darbe marbe yok. Fethullah Gülen, paralel devlet; bunların hepsi bahane, uydurma. Fethullah Gülen’i mahsus söylüyor. Eğer, Fethullah Gülen hakikaten dediğiniz gibi paralel devletse, ee, Amerika sizin dostunuz. Hemen Amerika’ya bir tane şey edin, “Efendim, bu bizim aleyhimize çalışıyor; bunu bize, Türkiye'ye teslim edin.” deyin. Herhangi bir şey var mı?

Bülent Arınç diyor ki: “Efendim, paralel devletle ilgili bir soruşturma yok.” Bunlar hep yalandır, hep sizin… Tayyip Erdoğan diktatörlük kurmak için hâkimleri tamamen yok etmeye çalışıyor, yargıyı yok etmeye çalışıyor, polisi… Arkadaşlar, 6 bin tane polisin yeri değişti ya, böyle bir şey olur mu? Neden dolayı değiştiriyorsunuz? Çünkü, artık bu kadar… Yani, devletin tamamen dengesini bozuyorsunuz, devlet böyle yönetilmez. Burada düşen, eğer…

Bakın, hakikaten içinizde dürüst, namuslu arkadaşlar var. Ya, siz de bir vicdanınıza el koyun arkadaşlar. Devlet talan edilmiş.

Yani, bakın, bugün 100 milyon dolar veren arkadaşın birisi çıkıyor, diyor ki: “Verdim ama borç verdim.” Bakın, iki ay oldu, peki niye söylemediler?

Bakın, aslında, ATV’nin sahibi de Tayyip Erdoğan’dır, Sabah’ın sahibi de odur. Çünkü, bunlar, Katar’da bunu aldıkları zaman 350 milyon dolar geldi. Bu 350 milyon dolar, sizin Türkiye'den oraya ihalelerde gayrimeşru yollarla kazanıp da Katar’a götürüp oradan getirdiğiniz para. Eğer, hakikaten bu Sabah satılmışsa -yüzde 35’i Katar’ındı- o Katar’ın hissesi ne oldu?

Yani, tabii, beş dakikayla benim bunları söylemem mümkün değil. Ama Parlamento görevini yapmıyor, Hükûmet zaten yok, diktatörlük gelmiş yürümüş, Türkiye'de insan hakları yok, kişi güvenliği yok. Bir de bu başkan vekilleri çıkıyor, kendisine göre kural koyuyor. Sen bir defa İç Tüzük’ü bilmiyorsun ya, kendini yönetemiyorsun. Oradaki, Divandaki memurlar seni yönetiyor, onlar da sana yanlış taktik veriyorlar. Sana düşen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - …onurlu görev Başkanlık görevini bırakmaktır.

BAŞKAN - Sözlerinize dikkat edin, Başkanlık Divanına hakaret etme yetkiniz yok.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hakaret değil, niteliklerini söylüyorum.

BAŞKAN - Bana İç Tüzük’ü uygulatmak zorunda bırakmayın. Meclisin çalışma düzenini de bozmayın.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben sana hakaret etmeyi zül sayarım (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Açık oylama için üç dakika süre veriyor ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.06

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

532 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın açık oylamasında toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi açık oylamayı tekrarlıyorum ve oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 532 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu bildiriyorum:

“Kullanılan oy sayısı       : 202

Kabul                               : 202 (x)

                            Kâtip Üye                                                         Kâtip Üye

                         Muharrem Işık                                            Muhammet Bilal Macit

                              Erzincan                                                            İstanbul”

Böylelikle tasarı kabul edilip kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, 5’inci sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Millet-vekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

 

                          

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.        

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Geçtiğimiz birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen kanun teklifinin birinci bölümünde yer alan 1’inci maddesi üzerine üç adet değişiklik önergesinin işleminde kalınmıştı.

1’inci maddenin teklif metninden çıkarılmasını öngören aynı mahiyetteki iki adet değişiklik önergesinden Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının önergesi üzerinde konuşma yapılmıştı.

Şimdi aynı mahiyetteki diğer önergeyi okutup, önerge üzerindeki  konuşmadan ve gerekçenin okunmasından sonra önergeleri birlikte oylarınıza sunacağım, ardından üçüncü ve son önergeyi işleme alacağım.

Şimdi, maddenin metinden çıkarılmasına dair diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 18/5/1929 tarihli ve 1453 sayılı Zabitan ve Askeri Memurların Maaşatı Hakkında Kanunu düzenlemeyi öngören 1’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Pervin Buldan                       Hasip Kaplan                         İdris Baluken

                           Iğdır                                    Şırnak                                    Bingöl

                                    Bengi Yıldız                                          Erol Dora

                                        Batman                                                Mardin

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşma yapacak sayın milletvekili?

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Altan Bey…

BAŞKAN – Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan, buyurun.

                          

(x) 546 S. Sayılı Basmayazı 11/2/2014 tarihli 59’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.           

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dün de burada, bu, son, İstanbul’daki operasyonla ilgili bazı ses kayıtları dinletildi ve arkasından da Cumhuriyet Halk Partisi, bu telefon tutanaklarını bir kitap hâline getirerek yani basılı hâle getirerek Meclise getirdi. Bunun 51’inci ve 52’nci sayfalarında değerli arkadaşlar, sizlerin hepinizi hayretlere düşürecek ibareler var. Kim bu konuşmayı yapanlar? MAKYOL’un Başkanı yani şirketin yetkilisi, büyük hissedarı, temsilcisi -kayıtlarda olduğu için isim vererek söylüyorum, iyi anlaşılsın diye- Adnan Çebi, arkasından Mehmet Cengiz ve Hayrettin Özaltın. Mehmet Cengiz’in yine bu kayıtlarda “Milletin…” bilmem neyine ne: “…yapayım” tabirini -yani affınıza sığınarak böyle nokta nokta geçiyorum- hepiniz duymuştunuz ama şimdi bu 51’inci sayfanın sonuyla 52’nci sayfanın başında, Mehmet Cengiz ile Hayrettin Özaltın’ın diyaloğunda şöyle bir cümle: “Onların hepsinin…” nokta nokta nokta: “…annelerini”, “En iyi Kürt ölü Kürttür.”, “Hepsinin…” yine nokta nokta noktalarına bilmem ne:”…edeyim.”

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sapık bunlar, sapık!

ALTAN TAN (Devamla) – Öbürü de cevap veriyor, Mehmet Cengiz de cevap veriyor: “Aynen, aynen…” Kürtler için, nokta nokta nokta: “…çocukları.”

SIRRI SAKIK (Muş) – Biz de onlara buradan iade ediyoruz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Aynen iade ediyoruz.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Noktası ve virgülüyle aynen iade ediyoruz buradan.

ALTAN TAN (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, ne diyelim? Ve bunlar, Hasankeyf Ilısu Barajı’nı aldılar, 1 milyar 100 milyon euro. Bu iş bitene kadar konuşacağım burada, ellinci seferdir konuşuyorum. 4 tane köprü aldılar Hasankeyf’in üzerinde, dün de anlattım size teferruatıyla. Nerede, Mehdi Eker nerede, Binali Yıldırım nerede, Mehmet Şimşek nerede, paraları veren Hasankeyf Milletvekili? Yok kimse.

Bütün Kürtlerin anasına avradına söven bu adamlara, yetmedi, Mesut Barzani ile Neçirvan Barzani de bunlara, Mehmet Cengiz’e Erbil Havaalanı’nı verdiler, 420 milyon dolar.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Oh, kapak olmuş size.

ALTAN TAN (Devamla) – Duhok Havaalanı’nı verdiler, 420 milyon dolar. Erbil-Kerkük duble yolunu verdiler, 100 milyon dolar. Çıktı bir CHP milletvekili, Barzani’ye hakaret etti. Söz istedim, Meclis Başkan Vekili dedi ki: “Hangi sıfatınla istiyorsun?” “Benim amca oğlumdur, cevap vereceğim.” dedim. Sayın Barzani’ye de buradan sesleniyorum: Senin burada izzetini, ikbalini yine kardeşlerin savunuyor, 1 milyar dolar ihaleyi de bütün milletin anasına avradına küfredenlere veriyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Zehir zıkkım olsun!

ALTAN TAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunları böyle konuşamazsak burada, hiçbir yere varamayız. AK PARTİ’li kardeşlerim, bakın kimlerle iş tutuyorsunuz. Bunlar, Başbakanın uçağından iniyor, Başbakanın uçağında bir tek sanayici kalmadı. TUSKON’un Başkanı benim sınıf arkadaşım, okul arkadaşım ve akrabam ayriyeten, göremiyorum. Bir tane Antepli KOBİ’ci, Denizlili, Konyalı, Bursalı; üreten ve mal satan, Afrika’ya, Çad’a, Gine’ye, Yemen’e satan göremiyorum, müteahhitler iniyor, bunlar iniyorlar, bakın kimlere iş veriyorsunuz. Bunlar, savcılık kararıyla resmî tutanaklarla tespit edilen konuşmalar. Bir kelime eksik, fazla varsa işte, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar kitapçık hâline getirdiler, bastırdılar, ellerinde var, bir tane de bize verdiler, savcıda da var, hâkimde de var, siz ne yaptınız?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Servis yapıyorlar.

ALTAN TAN (Devamla) – E, tamam, servis yapıyorlar. Yalan mı bunlar, yalan mı? Doğru mu Sayın Kapusuz?

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – “Tespit ediyoruz.” diyorsunuz.

ALTAN TAN (Devamla) – Güzel mi bunlar?

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı, lütfen, kürsüden Genel Kurula hitap eder misiniz.

ALTAN TAN (Devamla) – Yani, bütün Türklerin, Kürtlerin anasına, avradına küfredenlere 1 milyarlık ihaleyi siz de, Barzani de ayrı ayrı verdiniz.

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı…

ALTAN TAN (Devamla) - İyi mi ettiniz?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Bırak canım...

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı….

ALTAN TAN (Devamla) – Neyi bırakayım, gel cevap ver bana!

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı…

ALTAN TAN (Devamla) – Ya, utanın biraz ya! Utanın ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Susun bari, susun!

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Ne bağırıyorsun be!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Sen utan be!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…  Sayın Konuşmacı… Lütfen, Genel Kurula hitap edin.

ALTAN TAN (Devamla) – Deyin ki “Yanlış yaptık. Bu şerefsizlerle yol yürüdük, yanlış yaptık.” deyin. Susun biraz, utanın!

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Şov yapma!

ALTAN TAN (Devamla) – Utanın! Gel sen de buraya cevap ver!

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Şov yapma!

ALTAN TAN (Devamla) - Gel buraya cevap ver, terbiyesiz! Terbiyesiz herif!

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – 10 tane de siz, küfreden Kürt var ya! Sensin terbiyesiz!

ALTAN TAN (Devamla) – Bütün bir milletin anasına küfretmiş, hâlâ savunuyorsun!

BAŞKAN – Beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 15.36

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Aynı mahiyette olan önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesinde yer alan “3.000” ibaresinin “4.000” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı                       Mehmet Günal

                        Manisa                                  Konya                                    Antalya

                      Alim Işık                            Oktay Vural                                Ali Öz

                       Kütahya                                   İzmir                                     Mersin

                    Emin Çınar                     S. Nevzat Korkmaz                Ahmet Duran Bulut

                    Kastamonu                               Isparta                                   Balıkesir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Ahmet Duran Bulut.

BAŞKAN - Ahmet Duran Bulut, Balıkesir Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kendi sorumluluk alanlarında vatandaşın can ve mal emniyetini, ülkede huzur ve güvenliği sağlamakla görevli jandarma teşkilatının ameleleri, ırgatları seviyesinde iş yapan, sayıları 30 bine yaklaşan, 20 bini üniversite ve yüksekokul mezunu olan jandarma uzman çavuşlardan bahsedeceğim.

Bu teşkilatın diğer mensuplarıyla aynı işleri yapan, aynı kursları alan, Jandarma Uzman Çavuş Hazırlık Okulunu bitirip bir yıllık eğitimden sonra göreve başlayan bu insanlar büyük sıkıntı içerisindeler. Şimdi, 3 bin yeni uzman erbaş alınıyor, teklifimiz 4 bin olması.

Bu insanların, diğer astsubayların, subayların eğitim dönemleri hizmetten sayıldığı hâlde, bunların eğitim gördükleri dönem hizmetten sayılmamakta. Uzman çavuşlar, ortaokul mezunu statüsünden emekli olabilmekteler. Anayasa’da eşit işe eşit ücret verilmesi gerektiği hâlde, ifade edildiği hâlde aynı işi yaptıkları, aynı görevde bulundukları, şimdi astsubay statüsüne kavuştukları hâlde aynı yerde farklı maaş alan bu insanların mağduriyetlerine Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı bir an önce son vermelidir.

Moral ve motivasyonlarını yerle bir eden, dağın başında, ülkenin en ücra köşelerinde, çoluğundan çocuğundan ayrı, terörle mücadelede büyük kahramanlıklar göstermiş bu insanlar kendi kaderlerine terk edilmiş durumdalar. Türk Silahlı Kuvvetleri tazminatından hak ettikleri desteği alamayan, payı alamayan, lisans eğitimi alanların kademelerinde değişiklik olmayan, yirmi yıl önce göreve başlayanla bugün göreve başlayan arasındaki farkın neredeyse hiç yok sayıldığı, yaşları ilerlemesine rağmen sözleşmeli uzman çavuşların doksan günlük rapor aldıkları takdirde sözleşmelerinin feshedildiği, iş güvencelerinin olmadığı bir meslek grubu. Bu insanlar kader ortaklığı yapmış, diğer rütbelilerle, aileleriyle birlikte bir kaderi paylaşıyorlar. Çarşıya çıkıp bir akşam yemek yemek için bir yere gidecek olduklarında, diğer rütbelilerin girdikleri orduevine uzman çavuşların eşleri, çocukları ve kendileri alınmamaktalar. Ordu içerisinde üçüncü, dördüncü sınıf muamelesi görmekteler. Bu ücra yerlerde bu insanlar, çocuklarına iyi bir eğitim alamamakta. Mağduriyetleri noktasında kurmuş oldukları derneklerle, emekliler uzun yıllardan beri mücadeleler etmekte, Meclise gelmekte, Genelkurmaya gitmekte ama bir türlü sorunlarını çözememekteler. 2200 ek göstergeye sahip bu insanlar, 3600 ek gösterge hakları bunların. Üniversite mezunu olduğu hâlde nasıl ortaokul mezunu muamelesi yapılabilir, dünyanın neresinde görülmüş; hak mıdır, adalet midir bu? Bunun çözümü için başta Genelkurmayın adım atması lazım. Topu Meclise, Hükûmete atmak değil, Jandarma Genel Komutanlığı bu hakkı, haklarını dile getirip bunları, tekliflerini Millî Savunma Bakanlığı aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmelidirler. 30 bine yakın sayılarıyla aileleriyle birlikte çok büyük bir sayıya mensup bu insanlar meslekten kaçmak için -siz değerli milletvekillerine de gelip- istifa edip başka kurumlara, belediyelere geçmek için kapılarımıza gelmekteler çünkü işlerinden memnun değiller, mutlu değiller, oysaki çok şerefli bir görev yapmaktalar. Anadolu’nun her tarafında, trafik timinden tutun narkotiğe, terörle mücadeleden komandoya, her konuda diğer rütbelilerle aynı işi yaptıkları hâlde mağduriyetlerinin bir türlü çözülememesi, bu camiada büyük bir üzüntüye yol açmaktadır. Sorunlarının giderilmesi konusunda Hükûmeti göreve davet ediyor, önergemizin kabulü noktasında desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bulut.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebiniz var, tespitimizi yapalım 20 kişi.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Seçer, Sayın Ayaydın, Sayın Demiröz, Sayın Eyidoğan, Sayın Demirçalı, Sayın Küçük, Sayın Serter, Sayın Sarıbaş, Sayın Ediboğlu, Sayın Atıcı, Sayın Kaptan, Sayın Öner, Sayın Erdoğdu, Sayın Aygün, Sayın Havutça, Sayın Akar, Sayın Susam, Sayın Değirmendereli.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum. 

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.54

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - 1’inci madde üzerinde Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama işlemini tekrar yapacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama süresini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul etmeyenler…

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (CHP sıralarından gürültüler)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, kabul edilmedi efendim. Kabul edilmedi Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir dakika…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Kabul edilmedi efendim.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi kabul edenler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Kabul etmeyenler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sonucu ilan etmedim Sayın Akif Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, “Kabul edenler…” dediniz, “Etmeyenler…” dediniz.

BAŞKAN - Sonucu ilan etmedim, lütfen…

Tekrar sunuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – 2’nci maddede…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben konuşuyorum efendim, benim konuşmamı dinlemek zorundasınız, lütfen, rica ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun, dinliyorum sizi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz İç Tüzük’ü ihlal ettiniz.

BAŞKAN – Sonucu ilan etmedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Konuşmamı bitireyim efendim, izin verir misiniz.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “Kabul edenler…” dediniz, “Etmeyenler…” dediniz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu maddeyi kabul etmedi. Sizin “Madde kabul edilmemiştir.” açıklamasını yapmanız gerekiyor. Ancak ve ancak tekririmüzakereyle buraya dönebilirsiniz, başka türlü mümkün değil.

BAŞKAN – Sayın Başkan, ben sonucu ilan etmedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Oylamayı yaptım, sonucunda maddeyi oyladım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sizin istediğiniz şekilde bir sonuç çıkmayınca sonucu ilan etmeme şeklinde bir yetkiniz yok. Orada gözüken tablo maddenin reddedildiğidir. Sizin bunun tersini söyleme yetkiniz yoktur.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Hamzaçebi, zaten ilkinde burada bulunan bütün milletvekilleri ellerini kaldırmıştı. Bunda hiçbir mahzur yok, hiçbir eksiklik yok. İkincisinde ben, daha iyi anlaşılsın diye tekrar ettim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Elitaş’ı da dinleyeyim, bir dakika, karar vereceğiz. Zaten maddeyi oyladım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, az önceki  yaptığınız işlemde “Kabul edenler…” dediniz, biz maddeyi kabul ettik ama sonradan, herhâlde bir tereddüt hasıl oldu, önerge gibi bir konuyu gündeme getirdiniz, tekrar “Kabul etmeyenler… Kabul edenler…” diye sordunuz. Aslında burada oylamanın sonuçları tekemmül etmemiş. Siz de  “Madde kabul edilmiştir.”, “Edilmemiştir.” diye bir beyanda bulunmadınız.

BAŞKAN – Evet, demedim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O hatayı tespit ettiniz, o tespitle yeniden oylamaya sundunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, bu mümkün değil efendim.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Eğer şöyle bir şey olsaydı, şöyle bir husus olsaydı, dünkü hasıl olan mesele gibi, oylamanın sonucuyla ilgili Genel Kuruldaki oylamalarda ve seçimlerde önemli bir yanlışlık olduğu iddia edilirse, Başkan usul görüşmesi açabilir -yani İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre- ve gerekirse oya başvurarak düzeltme yapar. Şu anda oylamanın sonucunu açıklamadınız.

BAŞKAN – Açıklamadım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Oylamanın sonucunu açıklamadığınızdan dolayı, o hatayı düzeltmek adına tekrar sordunuz. Bu konuda usul tartışması açmanıza gerek yok, sonuç netleşmiştir efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş demek istiyor ki: Aslında bir usul hatası yaptınız, oylamayı yanlış ilan ettiniz, usul tartışması açarak bu sorundan kurtulabilirsiniz.

BAŞKAN – Hayır, hayır, öyle söylemiyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Öyle söylüyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Öyle bir şey demiyorum, olsaydı diyorum.

BAŞKAN – Bakın, Sayın Hamzaçebi, çok iyi dinledim, öyle söylemedi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye efendim, konuşmamı bitireyim.

BAŞKAN – Buyurun, dinliyorum sizi Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu oylama elektronik oylama olsaydı ve reddedilmiş olsaydı sizin “Ben sonucu ilan ettim.” deme yetkiniz var mı? Önünüzdeki ekranda reddedildiği yönünde sonuç çıktığı hâlde sizin “Oylamayı tekrarlıyorum.” deme yetkiniz var mıdır? Aynı şey bu. Yapamazsınız.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde reddedilmiştir efendim.

BAŞKAN – Hayır.

Burada işlemin tamamlanması için, bir maddeyle ilgili veya herhangi bir işlemde işlemin tamamlanması için, benim kararla ilgili bir beyanda bulunmam lazım. Ben beyanda bulunmadan oylamayı tekrar ettim ve sonra da oylamanın tekrarında gözümle gördüm ve işlemimi tamamladım çünkü beyan ettim, işlem tamamlandı. Oylarına sundum, açıkladım ve işlem tamamlandı. Lütfen, rica ediyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, açıkça bir usulsüzlük yaptınız. Bunu bu şekilde devam ettiremezsiniz. Ancak ve ancak tekririmüzakereyle buraya dönülebilir. Madde kabul edilmemiştir. Tutanakları isteyin, bakalım; kamera görüntülerine bakalım.

BAŞKAN – Sayın Başkan, ben işlemimi ve görüşümü açıklamadım. Lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kamera görüntülerine bakalım.

BAŞKAN – Lütfen, rica ediyorum sizden… İşlemi tekemmül ettirmedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Lütfen… Hayır, devam edemeyiz efendim, devam edemeyiz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ben de yukarıda izledim, “Kabul edenler…” dediniz, “Kabul etmeyenler…” diye el kaldırıldı, dolayısıyla çoğunluk iradesi kabul etmediğini beyan etti. Sizin daha sonra bu oylamayı tekrarlayarak yeni bir çoğunluk iradesi oluşturmanız doğru değil.

BAŞKAN – Hayır, zaten oylamalarda “Kabul edenler…” şeklinde ellerini kaldırdılar Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, kabul etmeyenler kaldırdı.

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, biz kabul ettik.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kamera kayıtlarına bakın.

BAŞKAN – Sayın Vural, zaten, sayın milletvekilleri, “Kabul edenler…” veya “Etmeyenler…” oylamasında çoğunluk “Kabul edenler…” şeklinde elini kaldırdı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, hayır, öyle olmadı.

BAŞKAN – Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, öyle olmadı, öyle olmadı.

BAŞKAN – Evet, öyle oldu.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, öyle değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, açık ve net.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Lütfen, devam edemezsiniz, bu madde reddedilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, kabul etmeyenler çoğunluktaydı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ben grup başkan vekillerini arkaya davet ediyorum, buyurun.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.22

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 16.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Sayın milletvekilleri, 1’inci maddenin oylamasında bir usul hatası yapıldığına dair itirazlar olmuştur. Grup başkan vekili arkadaşlar ile gördük, konuştuk.

Bir usul tartışması açılmasını istiyor musunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte efendim.

BAŞKAN – İstiyorsunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte...

BAŞKAN – Aleyhte Oktay Vural, aleyhte Sayın Akif Hamzaçebi; lehte İdris Baluken.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – “Lehte” diye bir şey yok, “üzerinde” diyeceksiniz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Üzerinde, üzerinde…

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Üzerinde…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, siz mi konuşacaksınız lehinde, Sayın Doğan Kubat mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN - Lehinde olmak üzere Sayın Mustafa Elitaş konuşacak, Kayseri Milletvekili.

Şimdi, lehinde ilk konuşmacı, Kayseri milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.

Buyurun.

Süreniz üç dakikadır.

X.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin oylanması sırasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge oylamasından önce bir yoklama talebi var; o yoklamayla birlikte yeterli sayı olduğunu görüyorsunuz ve arkasından önergeyi oylara sunuyorsunuz, “Kabul edilmedi.” diye iradenizi beyan ediyorsunuz. Sonra, maddenin oylaması sırasında, önce “Kabul edenler… Etmeyenler…” diye soruyorsunuz, arkasından tekrar -tutanaklara bakıyorum, ben önceki gördüklerimle değerlendirmeye çalışıyorum- “Kabul etmeyenler… Kabul edenler…” diye ikinci oylamaya devam ediyorsunuz.

Aslında, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinin ikinci fıkrası açık. Siz, herhangi bir konuda yaptığınız oylama konusunda iradenizi açıklamadığınız için, o iradeyi tekrar düzeltmek adına yaptığınız  son oylamanın doğru olduğu kanaatiyle biz itirazımızı yapmadık ama bu kanun görüşülürken iktidar partisinin milletvekilleri o kanunda herhangi bir önerge vermemişken, çıkarılma önergesi dahi vermemişken o kanun maddesi üzerinde ret vermeyeceği anlamında eğer siz farklı bir şekilde yorumlamış olarak ortaya çıkmış olsaydınız, biz İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince “Sayın Başkan, bu oylamada büyük bir hata olmuştur, bu hatayı lütfen değerlendirelim; ya usul tartışmasıyla bu konuyu gündeme getirelim, tekrar oylamasını yapalım ya da siz o yaptığınızı, tutakları inceleyin, o çerçevede kanaatinizi belirtin.” diyecektik. Ama oylamada, maddenin oylamasında sizin iradeniz ortaya çıkmadığından dolayı, yapılan hatayı tespit edip, derhâl olaya müdahale edip doğrusunu oyladığınızdan dolayı biz itiraz etme hakkını ortaya koymadık. İç Tüzük’ün 13’üncü maddesinde, böylesine itirazlar vaki olduğu takdirde, bir itiraz ortaya çıkınca Meclis Başkan Vekilinin yapacağı iş ya konuyu usul tartışmasıyla değerlendirebilir ya da “Başkan usul görüşmesi açabilir ve gerekirse oya başvurarak düzeltme yapar.” deniliyor. Eğer yapılan oylama daha sonra anlaşılmış olsaydı, o zaman Meclis Başkanlık Divanı devreye girecek, ilgili Meclis Başkanlık Divanına müracaatla o konunun düzenlenmesi hakkında neticeye ulaşabilecekti.

Nitekim, dün yaptığınız bir oylamada da Sayın Vural “karar yeter sayısı” diye ifade etti, tutanaklarda da olabilir, Divandaki arkadaşlar duyabilir ama siz, duymadığınızdan dolayı tekrar oylama gereğini hissettiniz. Bu da aynı şekilde yapılan bir işti çünkü…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama, biz o konuda…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Biraz sonra…

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Açılmaması konusunda şey yaptık. O emsal değil.

BAŞKAN – Evet, doğru söylüyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yani, işin özelliği… Yaptığımız işin İç Tüzük’ün 13’üncü maddesine uygun olduğunu, bir yanlışlık varsa yine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun düzelttiğini ifade ediyorum.

Başkanlığın tutumunun yani o son oylamanın doğru olduğunu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

Aleyhinde olmak üzere, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında, buradaki oylamada Sayın Elitaş’ın ifade ettiği gibi bir hata yok. Teeddüp ederim; buradaki sayın milletvekillerinin bir maddeye ya da önergeye el kaldırmasını bir hata olarak değerlendirmek doğru değil. Yani, “Milletvekili el kaldırırken neye el kaldırdığını bilmiyordu, bunun için el kaldırdı.” gibi bir şey, bu iradenin açıkçası sakıt olduğunu gösterir ki burada el kaldıran milletvekillerinin zannediyorum böyle bir töhmeti kabul etmesi doğru değil, irade belli olmuştur.

Dolayısıyla “Efendim, işte ‘Kabul edenler… Etmeyenler…’ siz oradan gördünüz, e bunların maddeyi reddetmeleri mümkün değil ama reddettiler, hataen kaldırmış olabilir.” derseniz, bundan önce diğer “evet” dediklerini hataen yaptılar şeklinde bir kanaatle çoğunluk iradesini değerlendirmiş olursunuz ki zannederim, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekillerinin de “Hayır, biz irademizle kaldırdık kardeşim.” demesi gerekiyor.

Dolayısıyla, burada yapılan hata şudur: Bununla ilgili irade belli olurken sizin bu iradeyi tespit etmemiş olmanızdır. Yoksa, orada kabul etmeyen milletvekilleri zannederim kendi iradeleriyle parmak kaldırmışlardır, başkasının iradesiyle kaldırmış olmalarını düşünemiyorum. Ama, şimdi Sayın Elitaş diyor ki: “Hataen kaldırdılar.” Bu doğru olmaz. Biz irademizle kaldırdık, hangi konuda ne diyorsak iradeyle kaldırıyoruz.

Burada bence asıl konu, tutanaklardan da belli, siz oylamayı yapıyorsunuz “Kabul edenler… Etmeyenler…” diye ama birkaç kere yapıyorsunuz, 4 defa yapıyorsunuz, bir sonuç ifade etmiyorsunuz. Aslında, sizin yapmanız gereken, sonucu, bu oylamanın neticesinde bu iradeyi ortaya koymanız gerekiyordu, bunu koymamışsınız. Dolayısıyla, birkaç kere tekrar ettiğiniz için milletvekillerinin farklı iradeleri belli olmuş olabilir -kanaatime göre- bundan sonra çünkü 4 defa oylama yapıyorsunuz, “Kabul edenler… Etmeyenler…”, “Kabul etmeyenler…” diye bastırıyorsunuz; “Sonucu ilan etmedim.” diyorsunuz, oysa sizin sonucu ilan etmeniz gerekiyor. Milletvekili iradesini belirlemiş, sonucu ilan etmeden işimize varıncaya kadar oylama yaptıramazsınız. O oylamada o iradeyi sizin tespitle mükellefiyetiniz vardı, bunu yapmadınız ama sonucu da ilan etmediğiniz için, belli olmayan bir irade olduğu için, bu oylama açıkçası sonuçlanmamış bir oylama ve mütereddit bir oylama olduğu için, biraz da Başkanlık Divanının bu konuda yönlendirme de yapmaması gerekiyor çünkü milletvekillerine Başkanlık Divanı tarafından yönlendirme yapılması doğru değil. Bundan sonraki oturumda da, bundan sonra yapacağınız işlemde de -zannederim- bir oylamayla bunun sonucunu ortaya koymanız gerekiyor. Bu bakımdan yaptığınız yanlış, bu sonucu ilan etmemek olmuştur ama sonuca bakıldığında, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin bilerek “Kabul etmeyenler…” olarak el kaldırdığının da tespitini yapmanız gerekiyordu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Lehinde olmak üzere, Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hasip Bey konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Arkadaşlar, sağlıklı bir yasama görevi yapmıyoruz burada. Yoklamaya koştur, el kaldır… Torba kanunu da bir günde çıkar, sabah üst komisyon, öğleden sonra alt komisyon, akşam üst komisyon ve sabah buraya getir. Allah’ım, halka şikâyet ediyorum: Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak her üç partiden, iktidardan da diğer iki muhalefetten de çektiklerimizi anlatsak kitaplara sığmaz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bizden de mi çekiyorsunuz Sayın Kaplan?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Kaplan…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Birincisi şu: 1’inci maddede 3 bin uzman erbaş kadrosu alınacak. 40 bin kadro alındığı zaman, her üç parti “evet” oyu kullandı, sözleşmeli askerliğe “evet” oyu kullandınız, hepiniz desteklediniz. Hepiniz destekledikten sonra, bakın, açık konuşacağım, bu Türkiye halkı, 76 milyon dedi ki: “Askerlik borcu namus borcudur, vatan borcudur. Parayla askerlik yapılmaz.” 3 bin kişi bile bu kadrolara başvurmadı, o kadar asildir insanlarımız. Bakın, dikkat edin, parayla askerlik için başvurmadılar.

Şimdi, 3 bin tane uzman erbaş kadrosu alınacak. Komisyonda görüşülürken kimse itiraz etmemiş. Yani, ben MHP’ye de şaşırıyorum. Onlar da önerge vermiş “3 bin azdır, 4 bin yapın.” Birisi diyor ki: “Oylama böyle oldu, böyle oldu.” Başkan, siz yanlış yaptınız, teşevvüş ettiniz, 4 defa oyladınız, sonuç ilan etmediniz. “Önergeniz çıkarılma…” Bizim de çıkarılma.

Sayın Başkan, yani burada felekleri şaşmış koşturmaktan; her oylamada ya karar yeter sayısı istiyorsunuz ya yoklama, bir gün sakatlayacaksınız arkadaşları. Yani, böyle çalışma olmaz! Onun için, ana muhalefet olarak daha başka türlü muhalefet yapın, böyle, demokratik muhalefet yapın, fikir muhalefeti yapın, yoksa eller burada…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sen de şimdi kalktın muhalefete akıl mı öğretiyorsun Hasip? Hasip, sen iktidara öğret, muhalefeti bırak!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Otursunlar burada.

HASİP KAPLAN (Devamla) –…tekririmüzakere yaparlar, yine çıkarırlar bu maddeyi.

Şimdi, MHP’ye gelince: Kardeşim, sizin önergeniz ortada, önergenizi ortada bırakıyorsunuz. Üç tane yanlış bir doğru etmiyor. Bir tek doğru var, o da biziz ha!

SIRRI SAKIK (Muş) – Bravo!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bunun gibi şeylerin üstüne atlamayız, böyle basit, şeklî usul tartışmalarının.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Senin grubun “Askerlik yok.” diyor, sen zorunlu askerliği savunuyorsun.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Ayıptır, ayıp yaptığınız! Doğru dürüst, burada, muhalefetse muhalefet, iktidarsa iktidar, Meclisi yönetmekle… Başkan, siz de yani hakikaten, dünden beri yorgunsunuz, olmazsa Meral Hanım’ı çağırın…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bravo! Bir doğru söyledin.

HASİP KAPLAN (Devamla) –…Sadık Yakut Bey’i çağırın, gelsin birisi yapsın yani normaldir, insani bir durumdur. Ama birbirimizi, bu Meclisi… Bu Meclisin bir saati kaç milyon biliyor musunuz? Bu millete haksızlık ediyoruz boş tartışmalarla. BDP bu boş tartışmaların içinde değildir. Biz buna karşıyız, bununla zaman kaybedilmesine karşıyız.

Lehinde, aleyhinde değil, üzerinde konuştuk, dobra dobra konuştuk.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Ben kendimi gayet iyi hissediyorum Hasip Kaplan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim, olmayan bir çoğunluğu “var” bir çoğunluk olarak dönüştüren sahte bir iradeyi kabul etmemiz mümkün değil. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, çoğunluk iradesinin doğru tecelli etmesini istiyoruz. Biz, burada emir kulu değiliz, çoğunluk iradesinin mahkûmu da değiliz.

BAŞKAN – Kime söylüyorsunuz bunları Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Çoğunluk iradesi varsa vardır, yoksa yoktur. Olmayan iradeye de “Var.” demeyiz, bu kadar açık.

BAŞKAN – Anlamadım, bunları niye söylediniz siz şimdi?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Anladınız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hatibe söyledim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ya, önergenin arkasında…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hatibe söyledim. Böyle, bizde teslimiyet yok

BAŞKAN – Tamam, peki.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Önergenin arkasında dur bari.

OKTAY VURAL (İzmir) – Öyle yok! Ama olabilirler onlar, mecbur ve mahkûm olabilirler, ortak da olabilir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır… MHP çok istiyorsa çıkmasını, çıkaralım, “3 bin”i “4 bin”e getirmişler zaten.

BAŞKAN – Aleyhinde olmak üzere, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim biraz önce yaptığımız itiraz sonucunda, bütün siyasi partiler burada üçer dakika konuşma imkânını elde etti ve bizim bu muhalefetimiz sonucunda, Sayın Hasip Kaplan da buraya çıkma imkânına kavuştu. Bakın, bu da ana muhalefet partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine, buradaki muhalefet partilerine önemli bir hizmetidir ama Sayın Kaplan için öyle anlaşılıyor ki burada, Meclis iradesi var mı yok mu; çoğunluk oyu var mı yok mu…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Çok ilgilendirmiyor onu.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - …oylamalar azınlık oyuyla mı kabul ediliyor, reddediliyor mu, ne oluyor, bunlar çok önemli değil.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hasip maraba-ağa ilişkisiyle karıştırıyor bunu.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Yani “Boş verin geçsin.” diyor Sayın Kaplan. Tabii ki o düşüncesini de kendisine bırakıyorum.

Açık olan bir gerçek var: Bu görüştüğümüz tasarının 1’inci maddesine ilişkin yapılan oylamada madde reddedilmiştir. Burada, tutanak önümüzde.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Hamzaçebi, ıspanaktan yağ çıkmaz!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan 1’inci maddeye ilişkin olarak oylamayı yapıyor, “Kabul edenler… Kabul Etmeyenler…” diyor, bir tereddüt yaşıyor Sayın Başkan; ben izliyorum, 2inci kez bir daha oylamaya sunuyor çünkü tereddüt yaşadı “Kabul edenler… Kabul Etmeyenler…” Ben izliyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu elini “Kabul etmeyenler…” olarak kaldırdı ve madde reddedildi. Tabii, Sayın Başkan bunu arzu etmedi. İktidar partisi ya bunu hakikaten bilerek reddetti ya da iktidar partisinin milletvekilleri…

AHMET YENİ (Samsun) – Mantıklı konuş, mantıklı!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - …hangi yönde el kaldırdığını “evet” mi, “hayır” mı verdiğini, maddenin ne yazdığını, ne getirdiğini bilmiyor. Ama bunlar herhâlde Sayın Kaplan için önemli değil yani.

Şimdi, madde açıkça reddedildi.

AHMET YENİ (Samsun) – Niye reddedildi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Madde açıkça reddedilmiştir ama Sayın Bahçekapılı, oradan, grup başkan vekilliği kürsüsünden Divana geçeli çok uzun bir zaman geçmediği için, eski alışkanlığıyla maddenin reddedilmiş olmasına gönlü razı gelmedi, bir kez daha oya sundu, benim itirazlarım üzerine tekrar bir kez daha sundu, 4 kez oylama yapıldı. Herhâlde bunun örneği Parlamento tarihinde yoktur diye düşünüyorum.

Madde reddedilmiştir ama İç Tüzük’ün 13’üncü maddesine göre, Sayın Başkan “Ben sonuç ilan etmedim, o nedenle bir usul tartışması açarak bunu düzeltelim.” diyor. “Sonuç ilan etmedim.” şeklindeki açıklama da doğru değil, yeterli değil. Yani, oylamada irade “Kabul etmeyenler…” yönünde ortaya çıkmış ise Başkanın “Sonucu ilan etmedim.” deme yetkisi yoktur. Başkan ilan etmesi gereken sonucu ilan etmiyor ise bu yeniden oylamayı gerektiren bir durum değildir. Ama, öyle anlaşılıyor ki İç Tüzük’ün 13’üncü maddesine göre, Sayın Başkan bu oylamadaki tereddüt nedeniyle bir kez daha bir oylama yapacaktır.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sataşmadım Sayın Kaplan.

BAŞKAN - Bir şeyi düzeltmek zorundayım: Tutanağı siz de okudunuz Sayın Hamzaçebi; ben 4 kere değil, 2 kez “Kabul edenler…” ve “Kabul etmeyenler…” dedim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 4 kez efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Ve kararımı açıkladım, maddeyi de oylarınıza sundum. Ben de bu açıklamayı yapmış olayım bu usul tartışmasında, lütfen.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tutanakta 4 kez efendim, 4 kez oylamaya sundunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın hatip ismimi ifade ederek…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama sataşmadım.

BAŞKAN - Sayın Kaplan, peki.

Buyurun. Tamam, söyleyin.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – …ismimi zikrederek “Bizim sayemizde çıkıp konuştu.” dedi, buna cevap verme gereği doğuyor.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hani lüzumsuz konuşmalarla Meclisi meşgul etmeyecektik Hasip Bey?

BAŞKAN - Şimdi, bu bir sataşma değil Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu sataşmadır.

BAŞKAN - Değil çünkü… Bir dakika, bakın…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakın, 53 tane önerge vermişiz bu torba kanunda.

BAŞKAN - Sayın Kaplan, bir dakika, müsaade edin…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Her maddede konuşabilme yetkisi olan bir grubuz.

BAŞKAN - Ya, benim anlamadığım bir şey var; herkes konuşuyor, Başkan Vekilleri niye konuşamıyor burada?

Müsaade edin, ben de bir şey konuşayım. Siz talebinizi söylediniz, ben de diyorum ki Sayın Hamzaçebi size söylediğiniz gibi hakaret etmedi, sataşmada bulunmadı, sadece dedi ki “Biz bir usul tartışması açtık, Sayın Hasip Kaplan da geldi, konuştu.”

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ben “Hakaret etti.” demedim. Sayın Hamzaçebi bu Mecliste bana hakaret edecek en son kişidir.

BAŞKAN – E, tamam o zaman. Niçin sataşmadan laf istiyorsunuz? Tamam, ne güzel!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ve asla etmez, bu bir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Asla… Sizi severim Sayın  Kaplan. Sizi çok severim, çok saygı duyarım.

BAŞKAN – Ama, bir sataşma yok ki.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İkincisi şu; ben şunu demek istiyorum: Arkada anlaştınız, dört parti grubu usulle ilgili tartışacak, konuşacak ve ben çıktım konuştum. Ben kimsenin sayesinde kürsüye çıkmam…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Espri yaptı.

BAŞKAN - Ama onu söylemedi, onu bir espri olarak söyledi Sayın Kaplan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ne demek istediğimi sen biliyorsun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – …ben oyunu aldığım milletimin, halkımın oylarıyla, iradesiyle bu kürsüye çıkarım. (BDP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – La ilahe illallah, Muhammedün Resullullah!

BAŞKAN – Elbette, bundan kimsenin kuşkusu yok ama Sayın Hamzaçebi bunu bir esprili düzlemde söyledi. O yüzden, alınmayın lütfen.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – 53 tane önerge verdik biz bu torba kanunda, yarın sabaha kadar konuşabilirim yani hakkım var.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hükûmete yaranacağım diye, orada çıkıp şey ettin…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yok, öyle değil arkadaş!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, usul görüşmesinde yapılan konuşmalardan maddenin oylamasında bir usul hatası yapıldığı anlaşılmaktadır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, 1’inci maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

Hiç espri yapmaya bile şey kalmadı artık sayın milletvekilleri, espri bile yapamıyoruz, dostane espri.

2’nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 2 inci maddesinin a) fıkrasında yer alan ",başta bayilik verilmesi olmak üzere bayiler hakkındaki tüm işlemler ve oyunların oynatılması" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                        Mustafa Kalaycı                 Mehmet Günal

                        Manisa                                    Konya                              Antalya

                      Alim Işık                                  Ali Öz                           Emin Çınar

                       Kütahya                                   Mersin                           Kastamonu

                              Oktay Vural                                              Lütfü Türkkan

                                    İzmir                                                         Kocaeli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2. maddesinin (e) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki şekilde (f) fıkrasının eklenmesini arz ederiz.

(f) teşkilat başkanlığının kulüplere dağıttığı pay %15 den az olamaz.

          Aydın Ağan Ayaydın                  İzzet Çetin                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                     İstanbul                                Ankara                                   İstanbul

         Ramazan Kerim Özkan          Mustafa Ali Balbay                     Haydar Akar

                     Burdur                                  İzmir                                     Kocaeli

                 Tanju Özcan                        Aytuğ Atıcı                          Mahmut Tanal

                       Bolu                                  Mersin                                   İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanuna Ek Madde eklemeyi öngören 2'inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Pervin Buldan                          İdris Baluken                         Erol Dora

                           Iğdır                                      Bingöl                                 Mardin

                                   Hasip Kaplan                                          Bengi Yıldız

                                         Şırnak                                                    Batman

BAŞKAN – Komisyon okunan son önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak önerge üzerinde.

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Evet, arkadaşlar, bakın, gördünüz mü beni seçen seçmenlerimin, Şırnak halkının, Botan halkının verdiği oylarla ve aldığım mazbatayla kürsüye geldim işte ve şimdi konuşacağım.

Biz demokrasi mücadelesinde ve hakikaten mücadelemizde doğru fikirlerimiz neyse arkasında dururuz, bedelini de 850 tane fezlekeyle ortaya koymuş bir grubuz.

Bu torba kanuna en çok eleştiri yapan parti grubuyuz. Niye? Torbanın içinde çok önemli yanlışlar var.

Bir kere, büyükşehir belediye meclislerini, il özel idareleri ile genel meclislerini iptal ederek başlarına vali koymak suretiyle demokrasiyi kökten yok eden bir düzenleme var burada. Ama araya serpiştirilen bir düzenleme ki bu torba değil, bakın, poşet bir yasa bu! Şu poşete koysanız şöyle, alın size demokrasi! Aha, bütün demokrasi bu! Gördünüz mü?

(Hatip 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’ni poşetin içine koydu)

OKTAY VURAL (İzmir) – Hep pakete koyuyorlar zaten demokrasiyi.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Torba demokrasi!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Poşet, poşet demokrasi! Şu an, bak, poşete girdi.

Sabah komisyonda görüştük, iki saat sonra alt komisyona beni çağırdılar -bizim diğer arkadaş Adil Bey’in acil bir işi vardı, beni yazmış- dediler ki “Alt komisyona gel, acele torba kanun var.” Gittim, “Arkadaşlar, durun, aşağıda işimiz var.” dedik, “Yok.” dediler. Sayın milletvekili arkadaşlarım, Vahap Seçer, onlar da söyledi; “Yok, görüşeceğiz.” dediler, iki saatte görüştüler, bitirdiler. “Dur kardeşim, muhalefet şerhini yazacağım.” dedik, “Yok, vakit yok.” dediler, üst komisyona verdiler.

Yahu, bu sürat ne, bu acele ne, paşaya kelle mi götürüyorsunuz? Bakın, ne çıktı bu poşetin içinden!

Şimdi, bakın, bu poşetin bu maddesi kumarla ilgili. Biz diyoruz ki devlet kumar oynatmasın, kumar haramdır dinimize göre, kumar kötüdür. Eğer devlet kumar oynatırsa bu kumarın adı “şans oyunu” oluyor. Bu şans oyunları devlet eliyle olmaz. Bu devlet bilmem 15,8 milyar lira kumardan vergi almış, kazanmış. Bu kumarla sporu özendiriyor. Kötü yerden alıyor, milletin ocağını söndürüyor, oradan aldığı parayla da sporu güçlendirecek. Güçlendiriyor ya olimpiyatlarda rekor üstüne rekor kırıyoruz arkadaşlar! Son olimpiyatlardaki rekorlarımızın üstüne Soçi’de altın kızak dağlarının tepelerinden en önde inen spor grubu olarak teneke madalyalarla avdet edeceğiz Ankara’ya yakında.

Şimdi soruyorum size: Bu, poşet yasa değil midir? Doğru, muhalefet budur. Yüzde 18 KDV alıyorsunuz şans, kumar oyunlarından, yüzde 18; devlet, Hükûmet tabii, devlet adına Hükûmet. Sonra, şans oyunlarına bir de yüzde 40 vergi uyguluyorsunuz.

Bakın, futbol müsabakalarında yüzde 5 vergi alıyorsunuz, Toto, Loto… Ondan sonra, at yarışlarından yüzde 7, şans oyunlarından -Piyango gibi- yüzde 10 vergi alıyorsunuz. Hem KDV alıyorsunuz hem vergi alıyorsunuz, alıyorsunuz da alıyorsunuz, milletin cebinden alıyorsunuz, bu kumarı millete oynatıyorsunuz; yüzde 40’ına da el koyuyorsunuz. Yüzde 60’ını nereye dağıtıyorsunuz? Dağıttığınız yerler vahim.

Bakın, Hükûmet bu kumarlarla ilgili olarak şöyle bir tabela asıyor arkaya: “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.” Kumardan vergi al, kutsaldır. Kutsal kumar vergisi olur mu arkadaşlar? Rüşvetin kutsalı olur mu arkadaşlar? Tefecilikten kazanılan kutsal olur mu? Yok. Anayasa ne diyor? “Gençleri kumardan koruyacağız.” Devlet ne diyor? “Hayır, ben teşvik edeceğim -bu yasa da şimdi- yönetmelikle düzenleyeceğim.”

Şimdi, Allah aşkına, hem kumar hem bahis… Bakın, Türk Borçlar Kanunu’na göre -madde 591- kumardan alacak davası açamıyorsunuz ama devletimiz açıyor, Hükûmetimiz kumardan açabiliyor. Bu ne anlayıştır arkadaşlar?

Bu poşetin içine koyalım, kumarı da içine koyalım gitsin arkadaşlar. Buna “ret” deyin,  buna vicdan rahatlığıyla “ret” diyebilirsiniz arkadaşlar; hiç şaşırmayın, bir defa. Sayın Başkan, “Kabul edenler… Etmeyenler…” bir defa oylayacaksınız; sizi göreceğiz arkadaşlar. Bu, poşet kanunu, kumar kanunu, kumar maddesi. Kumardan yana mısınız, değil misiniz? (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.06

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

2’nci madde üzerinde Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi  önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2. maddesinin (e) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki şekilde (f) fıkrasının eklenmesini arz ederiz.

(f) teşkilat başkanlığının kulüplere dağıttığı pay %15 den az olamaz.

                                                                                        İzzet Çetin (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ARSLAN (Kars) –Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN – Sayın Mevlüt Aslanoğlu konuşacak, İstanbul Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Komisyonun ve Sayın Bakanın… Sayın Bakan bilmiyor çünkü konuya hâkim değil, başka bir konu, sporla ilgili bir konu, kendi konusu değil, ona saygı duyuyorum ama Komisyon Başkanı…

Şimdi, Türkiye’de 126 kulüp var, 126 kulüp yani İkinci Lig…

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) – Futbol olarak mı?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Futbol kulübü, profesyonel futbol kulübü, 126 tane.

Üçüncü Lig üç grup, İkinci Lig iki grup, PTT Ligi ve Süper Lig. Süper Lig kulüplerine isim hakkı olarak her yıl 5 milyon para veriyor Federasyon, PTT Ligi’ne 2 ile 3 arasında, İkinci Lig’e 750 bin lira, Üçüncü Lig’e…

(AK PARTİ sıralarından “BAL Ligi” sesi)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – BAL Ligi yok.

Üçüncü Lig’e de 300 bin lira, 400 bin lira.

Arkadaşlar, burada Siirt milletvekilleri var, Bingöl milletvekilleri var; takımları sahaya çıkamıyor. Hepinizin derdi, hepinizin sorunu. Türkiye Jokey Kulübünde atlar koşuyor, Jokey Kulübü elde ettiği hasılatın yüzde 22’sini veriyor, atlara veriyor. Spor Toto’da sen tüm 126 kulübü at gibi koşturuyorsun, verdiğin para yüzde 7. Arkadaşlar, hepimizin derdi. Eğer veriyorsa hepinizin sorununu çözecek. Eğer bir Üçüncü Lig kulübüne, bir Burdurspor’a 300-400 bin lira yerine senede 1 milyon lira verse bu sefer Burdurspor, Burdur milletvekillerinin de yakasından düşer, kendi onuruyla çıkar, topunu oynar.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Yaşa be, bravo!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Can suyu kredisi yani bunun adı “can suyu”. Etmeyin, tutmayın, gelin… Bakın, Jokey Kulübü yüzde 22’sini veriyor. Ama, bu, bugünün sorunu değil.

Sayın Elitaş, hatırlarsın, biz, hiç kimse buradaki isim hakkına haciz koymasın diye bir yasa çıkarmıştık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Doğru.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Sayın Elitaş’ın da gönlü el vermemişti o zaman, iptal edildi sonradan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Beraber çıkardık, beraber.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Beraber. Ve hiçbir kulübün başkanı, bilmem, hiç kimse bu kulüplerin…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendi alacaklarından dolayı kulüp başkanları haciz koyamayacaklardı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Evet, kendi alacakları… Ben “3 lira para verdim.” diyor, o 3 lira oluyor 25 lira, haciz koyuyor, ilelebet o kulüp batıyor. Bugün batan birçok kulüp var. Nerede Malatyaspor, nerede Konyaspor? Şimdi “Torku Konya” oldu, hemen o borçlar kaldı. Nerede Kocaelispor? Hep bunlar birinci ligde futbol oynayan kulüplerdi ve hepsi zor durumda. Gelin, yine bir şekilde -Anayasa Mahkemesi iptal etmiş- en azından hiç kimsenin haciz koyamayacağı, sadece kulübün harcamalarına gideceği bir yasa çıkaralım, en azından kulüpler -kimse haciz koymasın- kendi yağlarıyla kavrulsun, can suyu olsun. Ama yüzde 7’lik bir hasılat yetmez. Hepinize söylüyorum yani eğer siz “Eskişehirspor Fenerbahçe, Galatasaray karşısında rekabet etsin.” diyorsanız bu paralar yetmez.

Şimdi, Süper Lig’de 3 kulübün dışındaki tüm kulüpler çok zor koşullarda mücadele ediyor yani parası yok, pulu yok. Eğer aynı kulvarda rekabet ettiriyorsan en azından adam gibi bir para ver, vermiyorsan aynı kulvarda mücadele ettirme. O açıdan, gelin, bunun adı isim hakkı teşkilat en azından bu rakamı belli seviyeye getirsin. Yani, kurulduğundan bugüne kadar, bugünkü parayla 10 milyar hasılat elde etmiş kulüplere verdiği para 700 milyon. Bu seneyi hesaplamadım, onu çıkartmadım, belki şu anda 800 milyon olmuştur yani yüzde 7’lik kısmını veriyor. Bu açıdan, yüzde 15’lik kısmını verirse Eskişehirspor o zaman yılda 10 milyon alır, PTT Ligi’ndeki bir başka kulüp 5 milyon alır; bu şekilde kulüpler rekabet yapabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) – Kendi geliri olmayan kulüp ne yapacak?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Takdir sizin.

Peki, efendim, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın  Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 2 inci maddesinin a) fıkrasında yer alan "başta bayilik verilmesi olmak üzere bayiler hakkındaki tüm işlemler ve oyunların oynatılması" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Lütfü Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önerge katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Sayın  Lütfü Türkkan konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinde grubumuzun verdiği önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2’nci maddesinde, yönetim kurulun görevleri arasında bayiliklerin nerede kurulacağını ve sayısını tespit etmek var; bu kanunda getirilen böyle bir madde var. Bitmedi, başbayi ve bayilerle yapılacak sözleşmelerin esasları ile komisyon ve teşvik primi dâhil olmak üzere ihale kıstaslarını tespit etmek de yine yönetim kurulunun görevleri arasında yer alıyor.

Bakın, şimdi, size bir şey söyleyeceğim: Hepimiz biliyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, hem Millî Piyango İdaresini özelleştirmeyi düşünüyor hem de bu teşkilatla beraber Spor Toto Teşkilatını da özelleştirecek. Bu yönetmelik değişikliği ne demek biliyor musunuz? Bunun adı, düpedüz… Yarın öbür gün -bayilerin yandaşlara verilmesine vesile olan bu değişiklikle beraber- bayilerin yandaşlara verilmesinin önü açılıyor ama zaten siz bunu alışkanlık hâline getirmiştiniz, ihaleleri daha önce yandaşlara verdiğiniz gibi bayileri de yandaşlara vermekte bir sakınca görmüyorsunuz.

Ekonomi bozuldukça vatandaşın daha çok rağbet ettiği şans oyunları, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde patlama yapmış. Türkiye Jokey Kulübü tarafından düzenlenen at yarışları üzerine oynanan müşterek bahis hasılatı ne kadar biliyor musunuz? 2002’de 380 milyon lira iken 30 Kasım 2013 itibarıyla da 3 milyar liraya yükselmiş yani neredeyse 10 katı artmış. 2002’de Piyango, Hemen Kazan, Sayısal Loto, Şans Topu, On Numara’dan gelen toplam satış hasılatı da 281 milyon lira iken Eylül 2013 sonu itibarıyla bu rakam 1 milyar liraya ulaşmış.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu iktidar döneminde, gece bile at yarışı oynanıyor artık. Hani kumar haramdı? Haram olmaktan çıktı mı? Bunun fetvasını bir yerden mi aldınız? Türkiye’deki en büyük sosyal facialardan bir tanesidir bu şans oyunları. Bu “şans oyunları” adı altında kumar gitgide toplumda yaygınlaşıyor. Gençlerimiz kumar tehdidinin pençesi altında, çocuklar İnternet’te sabahlara kadar kumar oynuyorlar, aileler kumar sebebiyle dramlar yaşıyor, yuvalar yıkılıyor, aileler dağılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, bu konuda hiçbir önlem almadığı gibi, aksine bu dönemde çok daha fazla yaygınlaştırıldı. “Şans oyunu” adı altında kumar oynatılıyor; Milli Piyango, Sayısal Loto, On Numara, İddaa, Süper Loto, Kazı Kazan, Ganyan, Şans Topu gibi bahis oyunları Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ciddi bir şekilde yaygınlaştı. Özellikle, spor müsabakaları ve hassaten futbol maçları İddaa oyunuyla kumar aracına dönüştürüldü. Devlet eliyle veya izniyle oynatılan kumarda, Türkiye dünya 3’üncüsü oldu devriiktidarınızda.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı şans ve kumar oyunlarıyla, Milli Piyango çekilişleriyle, içkiden, sigaradan, benzinden aldığı orantısız vergilerle vatandaşı ezmeye, geçim koşullarını daha da ağırlaştırmaya devam ediyor.

Her gün her an şans oyunu oynamak mümkün. Bu oyunlarda her gün büyük paralar dönüyor. Haftanın her günü Şans Topu’nu dolduran insanların kuyruk olduğu dükkânları, hepimiz gezdiğimiz yerlerde görüyoruz; bu insanların sayısı da günlük 5 milyon kişi.

Bütün bunlar, kendilerinin muhafazakâr ve dindar olduğunu iddia eden Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olduğu, işbaşında olduğu dönemde devlet teşvikiyle yapılıyor. Son yıllarda halka oynatılan kumar ve şans oyunları da daha fazla artırıldı. Hep soruyorum: Hani kumar oynamak yasaktı, oynatmak yasaktı; bunlardan kazanılan paralar haramdı? Bu konuda fetva aldığınız bir hoca var mı, onu da merak ediyorum. Zira, son dönemde hocalar, rüşvetin dahi günah olmadığına dair fetvalar vermeye başladılar; ismi lazım değil, burada hepimiz biliyoruz, daha önce toplumda doğruluğu temayüz etmiş bir hocaydı üstelik bu. Sizler maaşlarınızı, bu oyunlardan, banka faizlerinden alınan vergilerle toplanan bütçeden almıyor musunuz? Muhalefette olduğunuz dönemlerde bu tür şans oyunlarının tümüne karşıydınız…

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Hocanın ismini ver, hocanın ismini.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – …şimdi, artık hepiniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - …oldunuz birer kumarbaz.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 3. maddesinin sonundaki “ve bu iş yerleri tapu sicilinde hazine adına tescil edilir” ifadesinin önüne “hak sahiplerinin rızası alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

         Ferit Mevlüt Aslanoğlu                  İzzet Çetin                       Aydın Ağan Ayaydın

                     İstanbul                                 Ankara                               İstanbul

         Ramazan Kerim Özkan                Haydar Akar                       Tanju Özcan

                      Burdur                                 Kocaeli                                 Bolu

            Mustafa Ali Balbay                  Mahmut Tanal                      Aytuğ Atıcı          

                        İzmir                                  İstanbul                               Mersin

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı yasa teklifinin 3’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Pervin Buldan                         İdris Baluken                       Erol Dora

                           Iğdır                                      Bingöl                              Mardin

                               Hasip Kaplan                                                Bengi Yıldız

                                     Şırnak                                                         Batman

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                     Erkan Akçay                                                                  Mustafa Kalaycı   Mehmet Günal

                         Manisa                                    Konya                               Antalya

                        Alim Işık                              Emin Çınar                            Ali Öz

                        Kütahya                               Kastamonu                           Mersin

                    Lütfü Türkkan                       Özcan Yeniçeri                    Oktay Vural

                         Kocaeli                                   Ankara                                İzmir

                                                                    Reşat Doğru

                                                                          Tokat

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Lütfü Türkkan…

BAŞKAN – Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi kendi seçildiğim ille, Kocaeli’yle alakalı. Kocaeli’de 1999 yılında hepimizi acılara gark eden ciddi bir deprem yaşandı. Bu depremde zarar gören vatandaşlarımızın; yaralanan, sakat kalan, âciz duruma düşen vatandaşlarımızın haklarını gasbeden bir yasayla karşı karşıyayız. Resen gasbediliyor onların hakları.

17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde yaklaşık 19 bin kişi hayatını kaybetti. Bu depremlerde 49 bin vatandaşımız da yaralandı. 285 bin konut, 42 bin iş yeri hasara uğradı. Allah bir daha böyle bir acıyı bu millete yaşatmasın. Yaşadığımız bu iki büyük deprem sonrası Başbakanlık Proje Uygulama Birimince 5.866 iş yeri yaptırılıp hak sahiplerine teslim edildi. Ancak çeşitli nedenlerle 521 iş yeri hak sahiplerince kullanılamadı. Sebebi şuydu: Bu insanlar sakat, bu in-sanların kıpırdama şansları yok, yürümeye imkânları yok, bu iş yerlerine sahip çıkamadılar; evleri yıkıldı, iş yerleri yıkıldı, aileleri dağıldı, ekonomik yönden de dağıldılar, kendilerini toplamaya fırsat bulamadılar, herhangi bir şekilde bu konuyla ilgilenme fırsatları dahi olmadı.

Torba yasada görüştüğümüz bu madde iki büyük deprem sonucunda iş yerleri hasar gören vatandaşlarımızı, esnaflarımızı ilgilendiriyor. Yani, bireysel borçlanmada bulunan veya bulunmayan hak sahibi esnafımızdan üst üste üç taksiti ödemeyen veya taksitlerini ödeyen ama kendi isteğiyle hak sahipliğinden vazgeçenlerle alakalı bu yasa. Yasaya göre bu durumdaki vatandaşlarımızın hak sahipliği düşürülüyor ve bu iş yerleri tapu sicilince hazine adına tescil ediliyor. Bakın, ben size bir şey söyleyeceğim. Bu yasanın oluşmasında emeği geçen, bu şekliyle oluşmasında emeği geçen iktidar partisi Kocaeli milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu yaptığınız haksızlığın karşısında Kocaeli’de ciddi tepkiyle karşılaşırsınız. Bu insanların haklarını resen gasbetmek günahtır her şeyden önce. Bu insanlara dikkat edin, önemli bir kısmı uzuv kaybına uğramış, önemli bir kısmı ölümcül hastalıklarla hâlâ cebelleşen insanlar, evlatlarını kaybetmiş insanlar, aileleri dağılmış insanlar. Bunlara sizin bir hak verip o haklarını teslim etmekten ziyade gasbeder gibi resen bu mülklerini hazine adına tescil etmeniz, bu insanların yaşadıkları acıya bir katmer daha eklemektir. Böyle bir şeye hakkınız olmadığını düşünüyorum, vicdanınızın bu işe müsait olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, umuyorum bu önergemiz de bu konuda bu vicdanları uyandırır, bunların bu hak sahipliğine son veren bu yasanın geri çekilmesine sebep teşkil eder diye düşünüyorum.

Mağduriyetler yalnız bununla sınırlı değil tabii. Kocaeli’de depremden sonraki sıkıntılarla ilgili birçok problemi daha yaşıyoruz. Bunları Meclis gündemine getirip vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Afet Kanunu’na göre, devlet tarafından kabul edilmiş projelere uygun güçlendirme çalışması yapılmayan binaların verilen süre içerisinde boşaltılması gerekmektedir. Kocaeli’de 1999 depreminden sonra birçok bina zarar gördü. Bu binaların önemli bir kısmının yıkılması gerekirken yıkılmadı ve bu binalar kiraya verildi. Kimler kiralık tuttu biliyor musunuz bunları? Üniversite öğrencileri kiralık tuttu. Ucuz olduğu için tercih etmek zorunda kaldılar. Yani Kocaeli’de yaklaşık 10 bine yakın öğrenci, genç fidan, devlet tarafından yıkılması gereken ama yıkılmayan, her an, ufak bir sarsıntıda bu öğrencilerin üzerine yıkılmakla mükellef olan binaların içerisinde oturuyorlar. Bu gençlerin hayatı tehlikede ve bu gençlerle ilgili hiç kimse en ufak bir şey yapmıyor Kocaeli’de.

Ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, özel iletişim vergisi, özel işlem vergisi, birçok vergi aldınız, bir de o dönemde deprem vergisi aldınız. Depremle ilgili hiçbir yarayı sarmadınız ama deprem vergisi almaya devam ediyorsunuz.

Marmara depreminin ardından, 2011 yılında Van’da da deprem yaşandı. Van’daki depremzedelere gösterdiğiniz muamele de bundan farklı değil. Hâlâ orada çadırlarda, hâlâ orada konteynerlerde yaşayan vatandaşlar var bu karda, soğukta, kıyamette. Kurdukları çadırlarda yangınlar çıktı bu insanların. Deprem bölgesine bir sürü yardım toplandı, bu yardımlar yerlerine dahi ulaşmadı. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen depremlerin ardından esnafın bozulan düzenine ait hiçbir şey yapmadınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken konuşacak.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yapılmakta olan bu düzenleme, 1999 yılında hepimizde büyük bir yara açan, acı yaşatan Marmara depremi sonrasında mağdur olan iş yeri sahipleriyle ilgili bir düzenleme. Aslında, bu deprem mağduriyetiyle ilgili bir düzenlemeyi niçin böyle, alelacele çıkarılmış bir torba kanun içerisinde, tartışılmadan, iş yeri sahiplerinin, mağdurların görüşleri alınmadan niye buraya getirdiğinizi biz anlamadık. Ama şimdi Sayın Kocaeli Milletvekilinin burada sunduğu bilgilerden sonra anladık ki yaptığınız düzenleme oradaki mağduriyeti gidermeye yönelik değil, hak gasbını daha da artırmaya yönelik bir düzenleme. Tabii, bu deprem mağduriyeti, başlı başına bu Meclisin en fazla zaman harcaması gereken, en fazla tartışması gereken ve olası deprem riskleriyle ilgili de en fazla önlem alması gereken bir konudur. Ciddiyetle hazırlanmış, deprem riskiyle ilgili bütün riskleri bertaraf etmiş yasa teklifleriyle geleceğinize, bu şekilde, torba yasalarda böyle, kaçak güreşen, kaçak sahaya çıkan bir anlayışla buraya getirmenizi doğrusu çok yadırgadığımızı ifade etmek istiyoruz. Ama bütün bu deprem süreçlerinde hep mantığınız şöyle işledi; “Ben yaptım oldu, bitti.” şeklinde. İnsanların mağduriyetinden çok sizin bu ilkeniz, “Ben yaptım oldu, bitti.” ilkeniz hep daha önemli oldu.

Şimdi, Gölcük depremiyle ilgili, milletvekili arkadaşımız burada sunum yaptı. Van depremiyle ilgili, Bingöl depremiyle ilgili, yakın dönemde yaşanan mağduriyetlere yaklaşımınız da hep aynı oldu. Bakın, Van’da, 23 Ekim 2011 tarihinde, 7,2 büyüklüğünde deprem olmuştu ve 644 vatandaşımız yaşamını yitirmişti, 3 binden fazla insanımız yaralanmıştı. Neredeyse bir kentin tamamı çok ağır bir maddi hasarla sarsıldı ama Van depremiyle ilgili yaptığınız çalışmaların mağduriyeti bugün bile devam ediyor. Bugün bile Van’da hâlâ barınma sorununu çözememişsiniz, hâlâ konteyner kentlerde yaşamını sürdürmek zorunda kalanlara yaptığınız zulmü kamuoyu aylardır tartışıyor. Bu insanlar açlık grevine, ölüm oruçlarına başladılar seslerini duyurma adına. Duyarsız ve ilgisiz bir yaklaşımla bu deprem mağdurlarına yaklaştığınız için, burada, bu mağduriyetleri tamamen giderecek bir yasa yerine bu şekilde torba yasalarla kaçak güreşen teklifler getiriyorsunuz.

Bingöl’de de aynı şey olmuştu. Benim seçim bölgem olduğu için orada yaşananlarla ilgili de birkaç hususu belirtmek istiyorum. 2003 yılında Bingöl’de yine kentin yüzde 60’tan fazlasını etkileyen bir deprem yaşanmıştı ve 176 yurttaşımız, Bingöllü vatandaşımız yaşamını yitirmişti. Bu kadar ağır bir depremden sonra hem Van’ı hem Bingöl’ü afet bölgesi bile ilan etmediniz. Yani bir kent neredeyse tamamen haritadan silinme durumuna gelecek -Van’la ilgili durum- bir kentin yüzde 60’tan fazlası depremden etkilenecek, yüzlerce ölü olacak ama siz bu durumu bir afet durumu olarak bile değerlendirmeyeceksiniz. Bingöl’de depremin henüz ikinci, üçüncü gününde, yardım ulaşmadığı için hükûmet konağı önünde yardım talebinde bulunan insanlarımıza yönelik gerçek mermilerin kullanıldığı polis müdahaleleri yaptınız.

Geçen hafta Bingöl’deydim, Van depreminde kurtarma çalışmalarına katılan AKUT ekibiyle bir görüşme yaptım, onları ziyaret ettim. AKUT ekibi diyor ki: “Biz Van’da enkaz altından insanları çıkarmaya çalışırken atılan gaz bombasıyla çalışmalarımızı yarıda bırakmak zorunda kaldık. Şüpheleniyoruz ki o enkaz altında nefes almaya çalışan insanlar o gaz bombalarıyla yaşamını yitirmiş olabilir.” Bu şekilde bir yaklaşım var. Tabii ki bu yaklaşımdan deprem mağduriyetini çözen bir anlayışın çıkmasını beklemiyoruz.

Ama burada facia olan bir durum da, özellikle bu il afet acil durum müdürlerinin Başbakan Yardımcısına bağlanması ve sorumluluklarının valiye verilmesi. Bakın, Van Valisinin, Van depremi boyunca nasıl bir pratik ortaya koyduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bingöl depreminde de şu anda Adana Valisi olan, vatandaşa “Kavat” diye hakaret eden Vali vardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) - O Valinin yapmış olduğu zulümleri çözmek bir yana…

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Devamla) - …siz tam tersine bütün bu deprem süreçlerinde yetkiyi onlara veriyorsunuz, büyük bir yanlış yapıyorsunuz. O nedenle bu torba tasarının tamamını çekmenizi öneriyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 3. maddesinin sonundaki “ve bu iş yerleri tapu sicilinde hazine adına tescil edilir” ifadesinin önüne “hak sahiplerinin rızası alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

                                                                                        Haydar Akar (Kocaeli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizin bildiği gibi 17 Ağustos 1999 depremi, gerek büyüklük gerek etkilediği alan bakımından gerekse sebep olduğu maddi, manevi kayıplar açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir. Bu deprem, “Gölcük depremi”, “Marmara depremi”, “Kocaeli depremi” gibi adlandırılmaktadır. Resmî rakamlara göre 18.373 ölü, 48.901 yaralı insanımız, vatandaşımız olmuştur. 285 bin konut, 42.902 iş yeri hasar görmüştür, bu rakam çok önemli, 42.902 iş yeri hasar görmüştür.

Bu depremin etkilediği ve bundan sonraki Düzce depreminin etkilediği toplamda 5 il vardır. Bu 5 ilde de 5.866 iş yeri devlet tarafından yapılmış ve hak sahiplerine verilmiştir. Bu iş yerlerinden 1.563 hak sahibi bu iş yerlerini kullanıyor, diğer iş yerleri her ne kadar “Kamu kurum ve kuruluşlarınca kullanılıyor.” dense de çok kullanılan iş yerleri değildi. Gerekçesi şu arkadaşlar: Sizin şehir merkezinde iş yeriniz var, bu 5 ilde şehir merkezlerinde iş yeriniz var. Her gün yüzlerce insanın uğradığı, alışveriş yaptığı bu iş yerlerinizi daha sonra kalıcı konut alanlarına taşıyıp kimsenin alışveriş yapmadığı alanlarda bu insanlara iş yeri yaparak teslim ettiniz. Bir kısmının şehir merkezinde var ama çoğunluğunu şehir dışında, şehir merkezleri dışında yaparak teslim ettiniz ve bu insanlar buralardan ekmeklerini çıkartmaya çalıştılar, bir süre sonra da buradan gerekli parayı kazanamadıkları için de iş yerlerini kapatmak zorunda kaldılar, bu alanlar boş kalmaya başladı. Şimdi, böyle bir sıkıntı oluştu, bu sıkıntıyı gördük hep beraber, bir kanun teklifi verildi, o dönemde ben o kanun teklifini destekledim. Şöyle bir kanun teklifiydi bu: İşte, kanun çıktıktan sonra üç ay boyunca taksitlerini ödemeyen ya da taksitlerini ödemiş ama hak sahipliğinden vazgeçmek isteyenlere bir kereye mahsus bu hak tanınmış, özel idareler kanalıyla da bu, uygulamaya konulmuş ama bölgeye gittiğimizde bir eksikliği gördük, bu kanunla ilgili bir eksiklik gördük. Üç beş ay geçtikten sonra vatandaşlar şikâyet etmeye başladı yani taksitlerini atlatarak ödeyenler, zamanında ödeyenler, başka şekilde, hiç ödeyemeyenler, bankalara gidip taksit ödemeye çalıştıklarında bunların üzerine şerh konulduğunu gördük ama şu vardı: Bu insanlara Tebligat Kanunu’na göre tebligat yapılmamıştı. Bu eksikliği gördüğüm için de ben bir kanun teklifi hazırladım ve bu kanun teklifini 15 Nisan 2013 tarihinde, yaklaşık yedi sekiz ay sonra, kanun çıktıktan sonra verdim; hatta, grup başkan vekillerinizle, AKP grup başkan vekilleriyle görüştüm, doğru olduğunu düşündüler, henüz uygulamaya geçmemişti, bu eksiklik daha tazeyken bu işi halledelim dedim. Ne dedim? “Tebligat yapalım, ondan sonra bu insanların iş yerlerine el koyalım.” dedim ama ben nedense grup başkan vekillerinizi ikna etmeme rağmen bu depremi orada, Kocaeli’de yaşamış Kocaeli milletvekilini, iktidar partisi milletvekilini bir türlü ikna edemedim. Gölcük’te her yıl, depremin yıl dönümünde kürsüye çıkarız, yapılması gerekenlerden hem o arkadaş bahseder hem ben bahsederim ama on beş yıl geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmadığı gibi, bugün vatandaşın iş yerlerine el konma noktasına gelinmiştir ve el konulmuştur.

Şimdi, sevgili arkadaşlar, bakın, “Bu problemi çözmek istiyoruz. Bina mezbelelik, işte, sarhoşun, başka bağımlıların ikamet ettiği alanlar hâline dönüştü.” diyorlar ama elimdeki belgeye baktığınızda, valiliğin hazırladığı belgeye baktığınızda, örneğin, 60 kalıcı iş yerinden 23’ünde vatandaş kendisi hâlen orada ikamet etmekte, çalışmakta, iş yeri olarak kullanılmakta, 21’i devlete geçmiş. Nasıl çözeceksiniz bunu, diğerlerini nasıl çıkartacaksınız oradan? Ama bu mümkün değil, çıkartma şansınız yok. Bu kanun, tamamen, vatandaşın malını gasbetmek üzere çıkartılmış bir kanun, derhâl geri çekilmesi lazım çünkü öbür dünyada bunun hesabını veremezsiniz, bu mağdur insanların hesabını veremezsiniz. Toplamı sizin bakanınızın bir kol saati kadar yapmayan -çok önemli burası- toplamı, hepsi, sizin bakanınızın o 700 milyarlık kol saati kadar yapmayan bu iş yerlerine el koyarak bu vatandaşlara niye bu eziyeti çektirdiğinizi anlamakta zorluk çekiyorum.

Umarım, dilerim, bu önerimizi kabul edersiniz. Tebligat yaptıktan sonra vatandaş kendi rızasıyla devlete vermek isterse bu iş yerlerini versin diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Hanımefendi.

Vatandaşın hakkını korumuyorsa eğer yazıklar olsun herkese!

BAŞKAN – İstiyor musunuz karar yeter sayısı?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Evet.

Yazıklar olsun!

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – “Hak sahibinin rızasını al.” diyoruz, “Gasbetme.” diyoruz ya, “Gasbetme” diyoruz ya!

BAŞKAN – Bir dakika, karıştırmayın.

Karar yeter sayısı istediler. “Kabul edenler…” dedim, “Kabul etmeyenler…” diyorum…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!

AHMET YENİ (Samsun) – Sana yazıklar olsun be!

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.49

 

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

3’üncü madde üzerinde Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi  tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…  Etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi, 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.

4’üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan "Türk Standartları Enstitüsünün bütçesinden" ibaresinin "Türk Standartları Enstitüsü bütçesinden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.  

                   Erkan Akçay                   Mustafa Kalaycı                          Mehmet Günal

                       Manisa                               Konya                                   Antalya

                      Alim Işık                          Emin Çınar                          Mustafa Erdem

                      Kütahya                           Kastamonu                                Ankara

                Muharrem Varlı                    Oktay Vural                               Ali Öz

                        Adana                                 İzmir                                     Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte yasa teklifinin çerçeve 4. Maddesindeki 31/12/2018 tarihinin 28/02/2019 olarak değiştirilmesini arz  ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Ali Serindağ                         İzzet Çetin       

                       İstanbul                                Gaziantep                              Ankara

                   Veli Ağbaba                          Vahap Seçer                        Aytuğ Atıcı

                       Malatya                                  Mersin                                Mersin

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Hayır, katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Vahap Seçer…

BAŞKAN – Sayın Vahap Seçer, Mersin Milletvekili, önerge hakkında konuşacak.

Buyurun.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

546 sıra sayılı Teklif’in 4’üncü maddesi şunu düzenliyor, geçici bir madde eklenmişti ona: İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü var, bunun masrafları bugüne kadar Türk Standartları Enstitüsü tarafından karşılanıyordu. Bu sürenin 31/12/2018’e kadar uzatılmasını burada düzenliyor. Nedir bu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü? Bu enstitü, helal ürünleri hem İslam ülkelerinde hem dünya coğrafyasında Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki bu helal ürünlerin standardizasyonunu belirleyen, bu konuda çalışmalar yapan bir enstitü. Bizim önergemizde amaçladığımız, evet, bu enstitü olumlu çalışmalar yapmaktadır, TSE de bunun masraflarını karşılasın, hatta bunun süresini 31/12/2019’a kadar uzatalım.

Değerli arkadaşlarım, bu, elbette ki Türkiye’nin ihracatı açısından da önemli. Özellikle tarımsal üretimde, gıda ürünlerinde helal ürünleri pazarladığımız İslam ülkeleri var komşu coğrafyalarda. Bunlar iyi güzel de acaba İslam ülkesi olarak ürünlerimizi rahatça pazarlayabileceğimiz, ihracat yapabileceğimiz, ilişkilerimizi iyi olarak sürdürebildiğimiz ülke kaldı mı? İşte, hemen burada, İslam coğrafyasında, komşularımızda ateş hâlâ sönmüş değil, Suriye’de savaş devam ediyor, Mısır’da hâlâ iç karışıklık devam ediyor, Libya, Tunus, bütün bölgeler ateş topu şeklinde, hâlâ çatışmalar devam ediyor. Peki, bunun bize sonuçları nedir? Özellikle Suriye konusunda hep söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz: Çok yanlış politikalar izlediniz, gerçekten Suriye’deki savaşı sona erdirme yönünde politikalar ortaya koyacağınıza âdeta orada yangına benzinle gittiniz, âdeta oradaki yangının üzerine benzin döktünüz, alevi daha da fazla artırdınız.

Şimdi, son günlerde, özellikle 17 Aralık sürecinden bu yana Türkiye’de daha çok, yolsuzluk meselelerine odaklandık, cemaat meselesine odaklandık. Yargıdan cemaati nasıl tasfiye edeceğiz, emniyetten nasıl tasfiye edeceğiz; bütün tartışmalarımız bu nokta çerçevesinde sürüp gidiyor.

Bakınız, uzun süredir unutulan bir soruna dikkat çekmek istiyorum. AFAD Başkanı Sayın Oktay burada. Biliyorsunuz, Türkiye’de Suriye’den gelen 800 bin civarında sığınmacı var. Bunların da 600 bin civarı kamplar dışında, 200 bin civarı da kamplar içerisinde yaşayan insanlardan oluşuyor. Özellikle de Suriye’ye sınırı olan kentler, bu konuda son derece tehdit altında. Nedir orada yaşanan sorunlar? Gerçekten bir insanlık dramı yaşanıyor, insani açıdan baktığınız zaman, inanın yüreğiniz sızlıyor.

Bakın, son zamanlarda basında da yer aldı, sığınmacılarda en fazla travmayı yaşayan kadın ve çocuklar çünkü son derece yoğun bir şekilde kadın ve çocuk istismarı yaşanıyor, ikinci evlilikler var. Bir emtia gibi, bir mal gibi genç kızlar, çocuk yaşta kızlar, 14-15 yaşlarında kızlar, zengin Türk eşlere 4 bin lira, 5 bin lira, 10 bin lira gibi âdeta sanki bir mal alınır satılır gibi para karşılığında pazarlanıyor. Fuhuş almış başını gitmiş. Tabii, emniyet teşkilatı kendi derdiyle uğraşıyor, atamalarla uğraşıyor, tasfiyelerle uğraşıyor ama diğer taraftan sığınmacıların çocukları, genç kızları fuhuş çetelerinin eline düşmüş durumda. Bunun örneklerini Adana’da, Hatay’da, Şanlıurfa’da, Mersin’de görmeniz mümkün. Kayıt dışı istihdam Türkiye’nin temel sorunlarından bir tanesi. Suriyeli sığınmacılar yok pahasına yoğun emek sektörlerde, tarım sektörlerinde çalışıyor. Sanayi bölgelerine gidin, küçük, orta boy işletmelerde sigortasız, sosyal güvenceden yoksun, yok pahasına bu insanlar çalışarak karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Bütün bu sorunlar Türkiye’nin tabii ki bu kaos ortamında görülmüyor, konuşulmuyor.

Değerli arkadaşlarım, bu soruna ivedilikle Hükûmet olarak el atmanız gerekiyor. Yoksa, bunun sonuçları gelecekte gerçekten tedavi edilmeyecek tahribatlar doğuracaktır.

Önergemize destek olmanızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seçer.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 4 üncü maddesinde yer alan "Türk Standardları Enstitüsünün bütçesinden" ibaresinin "Türk Standardları Enstitüsü bütçesinden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Seyfettin Yılmaz (Adana) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4’üncü madde üzerinde verilen önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Türkiye'de “standart” kavramı her geçen gün anlamını yitirmekte veya anlam kayması yaşamaktadır. Bu bağlamda toplumsal bir bozulma ve çözülme yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak millî ve manevi değerlerimizden kopuk, seküler ve küresel bir standart anlayışı, hatta onları bile utandıran bir yapı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, toplumsal bir bozulma ve çözülme Türk milletinin kaderi hâline gelmektedir.

Bununla alakalı bazı örnekleri arz etmek isterim: Başta Türkiye'de siyasi yapı ve siyaset anlayışında standartlar bozulmuş, ülkemizin birlik ve beraberliği için yemin etmiş siyasiler bu sorumluluğunu yok sayarak bizzat bu sürece destek vermişlerdir. Millî ve manevi değerlerde standart bozulmuş, toplumu ayakta tutan, insanları birbirleriyle kıvanç ve tasada birleştiren milliyetçilik, Türklük gibi manevi değerlerimiz ya inkâr edilmiş ya da ayaklar altına alınmıştır. Ülkemizde sosyal yaşamda standartlar değişmiş, zengin daha zengin, fakir daha fakir hâle getirilmiştir. Ülkemizde komşusu açken tok yatan bizden sayılmazken, şimdi komşunun elindekine bile göz diken, fakiri ezen, fakirliği zül, devleti soyarak zenginliği fazilet sayan bir anlayış geliştirilmiştir. Eskiden lüks, israf haram sayılırken, tüyü bitmemiş yetimin hakkından, kul hakkından söz edilirken, şimdi çok kazanma hırsı gözünü bürüyenler devletin malını deniz olarak görüp yemeye başlamışlardır. Eskiden paylaşma, kaynaşma, dayanışma ruhunda bir standart varken, günümüzde bu kavram ve değerlerde anlam kayması olmakta, devleti yöneten ve devleti sömüren elitler arasında dayanışma, paylaşma ve kaynaşma görülmektedir.

Türkiye'de hayır duygusu ve olgusundaki standartlar değişmiştir. Önceden ölüm ötesinde yaşam olacağı düşüncesiyle, sadakaicâriyye olsun diye helal kazançtan verilenlerle hayır hasenat yapılırken, bugün devlet imkânları, rüşvet, yolsuzluk, riya, gösteriş ve siyasi rant için hayır yapıldığı görülmektedir.

Türkiye'de insani ve ahlaki değerlerde standartlar değişmiştir. Gurur, kibir ve riya gibi insanlığın dünya ve ahirette yüz karası sıfatlar meşrulaşmış, bazı gafiller, fani ve âciz bir beşer olduğunu görüp durdukları hâlde üç günlük dünyada ilahi nimeti bir kenara itip beşerî iltifatlara layık olabilmek için bir başka beşere insanüstü vasıflar vermeye başlamıştır. Buna mukabil yaratılışta eşit olmalarına, insan olma şerefi ve İslam gibi yüce bir dine inanmalarına rağmen, bazıları insanlıktan nasibini alamamış olarak nitelendirilmiştir.

Türkiye'de din adamı profili ve fetva standartları değişmiştir. Önceden, halifeyi, devlet başkanını, veziri vüzerayı terbiye eden, onları haramdan ve günahtan koruyan din adamlarımız varken, günümüzde devlet ricaline yağdanlık yapan, onların her türlü kirli işlerine meşruiyet kılıfı uyduran, her istediğine uygun fetva veren din adamları yetişmiştir. Böylece, efendileri veya velinimetlerinin rızasını kazanmayı ve dünyayı, Allah'ın rızası ve ahiretin önüne geçirmişlerdir. Eskiden haram ve helallerin sınırını Allah belirlerken, günümüzde haram yemeyi ve işlemeyi kafaya koyanlar belirlemeye başlamıştır. Eskiden ülkemizde iman, ibadet ve ahlak konularında toplumsal ihtiyaçları karşılamak ve toplumu bu yönde eğitmekle sorumlu kurumlar varken; günümüzde beşeri ilahlaştıranlara sesini çıkarmayan, ahlaksızlık, rüşvet, yolsuzluk, yetim ve kul hakkı konularında susmayı tercih eden, amirlerinin günahlarını paylaşma veya onlara dinî bir kılıf uyduranlar bulunmaktadır.

Türk Standardları Enstitüsünün çalışmalarının toplumsal huzurumuz için bu alana yoğunlaştırmasını diler, bu vesileyle önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

5’inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 5. maddesinin sonundaki “gençlik ve izcilik kamplarının” ifadesinin önüne “Tüm” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

        Ferit Mevlüt Aslanoğlu              Mahmut Tanal                            Aytuğ Atıcı

                    İstanbul                               İstanbul                                       Mersin

Sinan Aydın Aygün                        Fatma Nur Serter                       Muharrem Işık

          Ankara                                          İstanbul                                      Erzincan

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendini düzenlemeyi öngören 5'inci maddesinde geçen "ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının" ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"ve Alevi kültür ve inancının korunup yaşatılmasını amaçlayan her türlü kültürel mekanların, Cem evlerinin ve ziyaretgahların ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının”

             Pervin Buldan                         İdris Baluken                             Erol Dora

                     Iğdır                                      Bingöl                                    Mardin

                          Hasip Kaplan                                                    Bengi Yıldız

                                Şırnak                                                             Batman

Türkiye  Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Erkan Akçay                        Mustafa Kalaycı                        Mehmet Günal

                   Manisa                                    Konya                                    Antalya

                 Alim Işık                              Oktay Vural                            Emin Çınar

                  Kütahya                                     İzmir                                  Kastamonu

                               Ali Öz                                                        Lütfü Türkkan

                               Mersin                                                             Kocaeli

MADDE 5- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(5) Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, Çocuk Destek Merkezleri, Aktif Yaşam Merkezi, Çocuk Evleri Sitesi, Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri, Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri Koordinasyon Merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı."

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya)  - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN – Önerge üzerine Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine 546 sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesi hakkında grubumuzun verdiği önergeyle ilgili konuşmak istiyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 89’uncu maddesi kamu yararı statüsüne sahip derneklere yapılan bağış ve yardımlara kurumlar ve gelir vergisinden indirim imkânı tanıyor. İlgili düzenleme sadece Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı merkezleri kapsıyor. Bu düzenleme iyi bir düzenleme ama eksik bir düzenleme, o nedenle kapsamı genişletilmeli bu düzenlemenin. Örneğin, çocuk destek merkezleri, çocuk evleri sitesi, aktif yaşam merkezi, ev tipi sosyal hizmet birimleri ile ev tipi sosyal hizmet birimleri koordinasyon merkezleri de bu düzenlemeye dâhil edilmeli. Neden mi? Çocuk destek merkezleri, ihtiyacı olan çocuklara psikolojik ve sosyal destek veriyor, geçici süreyle bakım ve korumalarını sağlıyor. Bu geçici sürede çocukların aile, yakın çevre ve toplum ilişkilerinin düzenlenmesine yardımcı oluyor. Çocuk evleri sitesi korunma ihtiyacı olan çocukların bakımlarını sağlıyor. Ev tipi sosyal hizmet birimleri, çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım ve barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet veriyor. O nedenle, bu merkezleri yaptıranlar, yapımına destek olanlar ve bağış yapanların da ödeyecekleri gelir vergisinde indirim yapılmalıdır.

Tabii, bu merkezler daha çok çocuklar, kadınlar ve yaşlılar için. Peki, bu on bir yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında kadınlar, çocuklar ve yaşlılar için neler yapıldı? Ben size bir şey söyleyeyim: Koca bir hiç. Evet, hiçbir şey yapılmadı. Üstüne üstük, kadınlar da, çocuklar da, yaşlılar da mağdur oldu.

Çocuklardan başlayacağım size. Türkiye’de kayıp çocuk sayısı her geçen gün artıyor. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 5.573 çocuktan hâlihazırda haber alınamıyor. 2012 verilerine göre kayıp çocuk sayısı 2,5 kat artmış. Peki, ben size şimdi soruyorum: Kayıp çocuk sayısının daha da artmaması için ne gibi tedbirler aldınız, neler yapıyorsunuz? Ben biliyorum, bunlarla uğraşacak hiç vaktiniz yok daha mühim işleriniz var, komisyonlarda bekleyen kanunlar var. Bu kanunlarla yolsuzlukların üstünü örtecekseniz, hırsızları koruyacaksınız, rüşvetçileri koruyacaksınız, sizi hiçbir şekilde ilgilendirmiyor bu kayıp çocuklar. Uzmanlar bas bas bağırıyor kayıp çocukların bulunması konusunda, ihbar gelir gelmez Emniyet birimlerinin hızla hareket etmesi gerektiğini söylüyorlar. Peki hızlı hareket ediyorlar mı? Hiç zannetmiyorum.

Peki, sosyal medyada çocukların tuzağa düşürülmesini engellemek için özel bir çalışma yapıyor musunuz? Tabii ki yapıyorsunuz; İnternet’i komple yasaklıyorsunuz, özgürlükleri kısıtlıyorsunuz! Sizin bulduğunuz yöntem bu.

Gelelim kadınlara. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet çok arttı. Öyle böyle değil, ciddi anlamda arttı; artış oranı yüzde 1.400. Karşımızda kadını bile korumaktan âciz bir iktidar var. Ben size bir şey söyleyeyim mi? 2014 yılının başladığı günden bugüne kadar 42 günde bu ülkede 23 kadın cinayete kurban gitti. Evet, tam 23 kadın öldürüldü 42 günde bu ülkede. Kadın bas bas bağırıyor polisin, savcının, hâkimin kapısını çalıyor “Beni koruyun” diye feryat ediyor ama sonuç yine değişmiyor. Zavallı kadınlar göz göre göre hayatını kaybediyor ama soracak olursanız “Kadınları korumak için her şeyi yaptık.” dersiniz. Sözde düzenlemelerle kadınlar korunmuyor beyler; rakamlar ortada, ben sonuca bakarım düzenlemeye değil. Her konuda olduğu gibi bu konuda da beceriksiz olduğunuzun altına da imzamı atarım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendini düzenlemeyi öngören 5'inci maddesinde geçen "ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının" ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"ve Alevi kültür ve inancının korunup yaşatılmasını amaçlayan her türlü kültürel mekanların, Cem evlerinin ve ziyaretgahların ve Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının”

                                                                                        Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Değerli milletvekilleri, aslında bu önergemiz bir ayrımcılığı yok saymak için verilmiş fakat biz buraya ne getirirsek getirelim kabul etmeyeceğinizi biliyoruz. Çünkü 2007’de milletvekili oldum, buraya geldim, muhalefet olarak bugüne kadar verdiğimiz bir önergeyi kabul ettiğinizi görmedim. Hatta bir iki defa da söyledim acaba “Allah birdir.” diye bir önerge getirsem ne yaparsınız diye. Eminim…

ÜLKER CAN (Eskişehir) – “Allah bir”in önergesi mi olur ya!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Yani şaşırıp “evet” der misiniz diye tereddüt geçiriyorum.

Şimdi, buradan, bu paket değil, poşet tasarının temel amacı… Yerel seçimlere tam kırk beş gün kaldı arkadaşlar. Siz kırk beş gün kala büyükşehir belediye seçimlerini yapacaksınız, güzel. Fakat büyükşehir belediyeleri seçimi yasasını, çıkardığınız zaman Anayasa’yı ihlal etmemek için bir sene önce yasayı çıkardınız. Sonra büyükşehir belediye meclislerinin, il özel idaresi il genel meclislerinin yerini alması için kanun teklifi verdiniz. Şimdi de bunu dizayn ediyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? İl özel idarelerini kapatıyorsunuz, il genel meclisini büyükşehre veriyorsunuz. Ne zaman yapıyorsunuz? Seçime kırk beş gün kala yapıyorsunuz. Bu bir hiledir, Anayasa’yı dolanmaktır.

Şimdi il özel idaresinin yetkilerini, il genel meclislerinin yetkilerini büyükşehre veriyorsunuz ama il özel idaresinin aldığı dünya kredilerini, depremle ilgili -örneğin İstanbul, Kocaeli gibi- büyükşehir belediyelerinin aldığı kredileri büyükşehre, belediyesine, başkanına ve meclisine teslim etmiyorsunuz. Güvenmiyorsunuz, yani seçilmişlere güvenmiyorsunuz. Seçilmişlere güvenmediğiniz için atadığınız valiye veriyorsunuz. Atadığınız, tayin ettiğiniz vali, seçilmiş büyükşehir belediye başkanının başına oturacak, vesayet uygulayacak. Ben sizi burada da anlamıyorum. Anlamakta zorluk çektiğimi lütfen bir AK PARTİ’li arkadaşım çıksın, izah etsin. Mademki valiler büyükşehir belediye başkanlarının üstünde olacak, mademki valiler vesayeten büyükşehir belediye başkanlarının yetkilerini kullanacak, o zaman Şanlıurfa Valisini niye istifa ettirip Şanlıurfa’ya büyükşehir belediye başkanı yaptınız? Ee zaten adam valiydi, zaten büyükşehir belediyesini idare ediyordu, parasını da pulunu da vergisini de her şeyini de idare ediyordu. Sizi de anlayamıyorum, yani niye bunu yapıyorsunuz?

Diğer bir konu, sosyal yardımlaşma konusunu vakfa bağlayıp sözde büyükşehre bağlıyorsunuz. Arkadaşlar, vakıfla bu işin düzenlenmeyeceğini araştırmadan yapıyorsunuz. Gerçekten çok sakıncalı bir şey yapıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Vakıf kuruyorsunuz. Büyükşehirlere versenize, yerel yetkilerini kullansınlar. Tanırlar onlar insanlarını, mahallelerini, köylerini, şehirlerini, beldelerini. Niye ille valiye bağlıyorsunuz? Burada gerçekten anlaşılmaz bir durum vardır.

Yine, dikkat ederseniz, organize sanayi bölgeleri ve merkezleri var. Bunlar her büyükşehrin kapsamında var. Yine afet merkezleri var. Bunlar yine deprem gören illerimizde var. Van büyükşehir, inşallah bu dönemde Barış ve Demokrasi Partisinin olacak ve Ağrı büyükşehir belediyesini de Allah’ın izniyle alacağız.

Sayın Sırrı Sakık aha burada. Sayın Çelebi, Patnos’a selam söyle. Patnos’un yarısı benim akrabamdır. Bak gelirsem Patnos’a, Sırrı Bey’le geleceğim, sizin hiç kaçacak yeriniz kalmadı.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Hiç merak etmeyin Patnos’u da alacağız, Van’ı da alacağız, Ağrı zaten bizim. Güldür güldür geleceğiz.

HASİP KAPLAN (Devamla) - İstediğiniz poşete istediğiniz kanunu, maddeyi koyun, aha geliyorum Sırrı Sakık’la, Patnos’a geliyorum. Patnos’ta Memanilere geleceğim. Hepsi benim akrabam. Hepsiyle beraber senin de çayını içeceğim. Sevgiler, saygılar.

Arkadaşlar, bu poşetlerle moşetlerle demokrasi dizaynından vazgeçin, sadede gelin. Düzgün bir seçim yasası çıkaralım. Otuz beş gün kala olmaz bu işler. Yanlıştır, yanlış arkadaşlar.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ağrı büyükşehir mi Sayın Kaplan?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İnşallah olacak!

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sayın Başkan, sataştı bize.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Sakık’a sataştı, sana değil.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 5. maddesinin sonundaki “gençlik ve izcilik kamplarının” ifadesinin önüne “Tüm” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

                                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Erzincan Milletvekili Sayın Muharrem Işık konuşacak.

Buyurun Sayın Işık.(CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, ben 5’inci madde üzerinde söz aldım ama bugün Erzincan’ımızın kurtuluş yıl dönümü olduğu için Erzincan’ın kurtuluşu hakkında konuşma yapacağım.

Erzincan’ımızın, can Erzincan’ımızın 96’ncı yıl dönümünü kutluyoruz. Tabii, Meclisteki çalışmalardan dolayı, benim de görevli olmamdan dolayı, aralarında olamadım, bu üzüntüyü de bildirmek istiyorum.

Erzincan 13 Şubat 1918 yılında düşman işgalinden kurtarıldı. Erzincan düşman işgalinden kurtarıldıktan sonra… Tabii, Erzincan dediğimiz zaman aklımıza ilk önce gelen şey, ne yazık ki, depremler. Özellikle 39 depremi ki dünya tarihine en şiddetli depremlerden bir tanesi olarak geçmiştir, 37 binden fazla canımızı kaybettik o zaman. Daha sonra 92 depreminde resmî rakamlara göre 653 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden tüm canlarımıza burada tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.

Erzincan deyince aklımıza deprem geliyor ama Erzincan’ın başka şeylerinin de gelmesi lazım. Erzincan Doğu Anadolu Bölgesi’nin en şirin şehirlerinden bir tanesi, hatta birincisi. Özellikle “etrafı dağlık, ortası bağlık” dediğimiz, suyuyla, peyniriyle… Tulum peyniri ki Türkiye’de nam yapmış bir peynir ama şu anda ne yazık ki bitmek üzere çünkü hayvancılık…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Şavaklar

MUHARREM IŞIK (Devamla) – Şavakların yetiştirdiği… İşte, Mevlüt Ağabeyimin çok iyi bildiği Kemaliye’si, Eğin’iyle ve diğer bütün bölgeleriyle çok güzel bir şehrimiz.

Erzincan’da bir Girlevik Şelalemiz var, Çağlayan beldemizde; dünyadaki en güzel şelalelerden bir tanesi ama ne yazık ki şu anda HES yüzünden su akmadığı günler oluyor, çok az su bırakılıyor ve o güzellik yok olmak üzere.

Ekşisu mesire alanımız var. Bu Ekşisu mesire alanımızda maden suyumuz Türkiye’deki en kaliteli maden suyu olarak görülmekte ama ne yazık ki yıllardır işletemediler, işletilememesi yüzünden maden suyumuzu Türkiye’de marka yapamadık. Kızılay, sağ olsun, orada tesis kurmak istedi ama asıl maden suyunun çıktığı yer de ne yazık ki verilmedi, daha aşağıda sondaj vurarak çıkarıldı. Orada şu anda maden suyu işletmesi yapılıyor ama ilginçtir, CANPİ vardı bizim, tavuk entegre tesislerimiz; bu CANPİ bizim de olurumuzla -biz de kabul ettik- Et Balık Kurumuna iz bedeline verildi, üç senedir yapılmasını bekliyoruz, bu sene çalışmalar var ama bu Kızılayın Erzincan’da kurup günde ortalama 80 kamyon maden suyu göndereceği tesiste şu anda bir sürü engeller çıkarıldı, yapılması için. Şu anda da o tesisler bedava verilirken hiç ses çıkarmayanlar Özel İdareden parasını almak için uğraşıyor.

Tabii, burada spordan bahsedildi, Mevlüt Bey spor liglerine verilen paralardan bahsetti. Erzincanspor’umuz vardı bir zamanlar, neredeyse Birinci Lig’e çıkacaktı ama şu anda kümelerin en alt kümesinde, ismini de bilmiyoruz artık küme de kalmadı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Amatör ligde.

MUHARREM IŞIK (Devamla) – Amatörün de altında. Erzincan’da bir RefahiyesporRefahiyespor da bizim spor takımımız, ona bir şey demiyoruz ama Erzincan’ın tesisleri Refahiyespor’a verilmek için ne yazık ki Erzincan’ın borçları görülmezden geliyor, Erzincanspor’a her türlü oyunlar oynanıyor. Refahiyespor’umuz da bizim, Erzincanspor’umuz da bizim; bunun durması gerekiyor, buna yardım yapılması gerekiyor diye düşünüyoruz.

Tabii, Erzincan deyince, tulum peynirini söyledim, bizim fasulyemiz var, “lövlez” dediğimiz, kuru fasulyemiz Türkiye’de bir numara ama ne yazık ki tarım ve hayvancılık bittiği için Erzincan’ımız bundan zorlanıyor. Şimdi, Çorumlular kızmasın ama Çorum leblebisi değil, Erzincan leblebisi en güzel leblebimiz ama nohut ekemediğimiz için Erzincan’da, bunun adı duyulmuyor. Şeker pancarımız şu anda ne yazık ki kötü durumda.

Erzincan’ı kurtardık, çok güzel, kurtuluşunu kutluyoruz ama inanın ki  -bunu çok ciddi söylüyorum- özellikle bol bol yapılan TOKİ’ler yüzünden Erzincan çok daraldı. Erzincan’da artık insanlar eve girdiği için –geliri belli bir miktar zaten- TOKİ’lerden dolayı müthiş bir daralma var. İnşaat sektörü açılmış, insanlar evler yapmışlar. Ha, deprem konusunda şunu söyleyeyim: Erzincan şu anda Türkiye’nin en sağlam ilidir. Deprem bakımından fay hattındadır, tehlikelidir ama inşaat bakımından, sağlamlık bakımından Erzincan’ımız en sağlam illerdendir. Erzincan’ımıza gelmek isteyen herkes gelsin, deprem konusunda hiç korkmalarına gerek yok. Bugün İstanbul’da tedirginlik yaşayanlar buyursunlar Erzincan’a gelsinler. (CHP sıralarından alkışlar) Diğer tarafta yaşayanlar buyursun gelsinler. Sağlamlık konusunda bir şeyimiz yok ama Erzincan ekonomik olarak zor durumda. Erzincan’a bu konuda asıl destek vermemiz gerekiyor.

17 Şubat 1918 Tercan ilçemizin kurtuluş yıl dönümü, onu da kutluyorum. Tercan ilçemizin Mama Hatun Türbesi, Kötür Köprüsü, Pekeriç Kalesi, Abrenk Kilisesi, Kefrenci Tapınağı, Ağ Baba Türbesi ve Höbek Baba Yaylası meşhur yerlerimizden ama ne yazık ki tabii, turizm olarak bir değerlendirme içinde fazla bilinmiyor ama şunu söylüyorum: Erzincanlı, can Erzincanlı olmaktan her zaman gurur duyduk ve Türkiye’ye, herkese selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

6’ncı maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Kalaycı                  Lütfü Türkkan              Oktay Vural

                        Konya                               Kocaeli                         İzmir

                               Reşat Doğru                                            Mehmet Günal

                                    Tokat                                                       Antalya

"MADDE 6- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (11) numaralı bendine "Milli Eğitim Uzman Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzman Yardımcıları," ibaresi ve aynı bende "Milli Eğitim Uzmanlığına ve Milli Eğitim Denetçiliğine," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçiliğine" ibaresi; "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanlığına," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanlığına" ibaresi eklenmiştir.

b) 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; (ğ) bendinde yer alan "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.

c)     Eki (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (h) bendinde yer alan "Defterdarlık uzmanları" ibaresi çıkarılmış ve (g) bendine "Defterdarlık uzmanları" ibaresi eklenmiş; aynı (g) bendine "Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi ve aynı bende "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.

ç) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçileri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi eklenmiştir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Ali Sarıbaş                                Vahap Seçer

                 İstanbul                                 Çanakkale                                      Mersin

          Mustafa Moroğlu                         İzzet Çetin                           Mehmet Ali Susam

                    İzmir                                      Ankara                                         İzmir

"MADDE 6- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (11) numaralı bendine "Milli Eğitim Uzman Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzman Yardımcıları;" ve "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanlığına," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanlığına" ile aynı bende "Milli Eğitim Uzmanlığına ve Milli Eğitim Denetçiliğine," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçiliğine" ibaresi eklenmiştir.

b) 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi ile (ğ) bendinde yer alan "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.

c) Eki (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (g) bendine "Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi ile aynı bende "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.

ç) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçileri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçileri" ibaresi eklenmiştir."

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Mehmet Ali Susam…

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle sivil savunma uzmanlarının yaşadıkları sorunlara daha sahip çıkılması, onların sorunlarının çözümü konusunda bu torba kanunla onların hak ve menfaatlerinin korunması doğrultusunda Parlamentonun duyarlı olup katkı vermesini arzu ediyoruz. Sivil savunma uzmanları… Bildiğiniz gibi, bu önemli konuda hayati tehlikeleri de göze alarak yapılan bu çalışmalarda onlara verilecek her türlü desteğin, ülkemizde çalışma koşullarının ağırlığı içerisinde her türlü fedakârlığı yapan tüm çalışanlarda olduğu gibi onlarda da önemli olduğunun altını çizmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu vesileyle ülkemizde çalışanların önemli sorunları olduğu açık, hem çalışma koşullarından kaynaklanan hem ücretten kaynaklanan koşullar giderek ülkede çalışanların ağır yüklerle karşı karşıya olduğu, aldığı ücretlerin ve bu ücretlerle yaşamalarının zorlukları çok açık.

Ama, bütün bunlarla birlikte ayrı bir konunun da altını çizmek istiyorum bugün. Bu Parlamentonun dikkat etmesi gereken önemli konulardan bir tanesi de atanamayan öğretmenlerdir. Türkiye'nin bugün en önemli konularından biri, bilgi ve teknoloji çağında bilgiyi ve teknolojiyi yakalayıp o bilgi ve teknolojiyle en iyi şekilde dünyanın gelişmesine ayak uydurabilmektir. Peki, bilgi ve teknoloji çağında bunu neyle yapacağız? En iyi şey, bilgiyi çocukların çocukluğundan başlayarak insanlara aktaran öğretmenler aracılığıyla yapacağız. Bugün, ülkemizde 350 bine yakın atanamayan öğretmenin olması gerçekten çok düşündürücü bir konudur. Kaynaklarımızın tümünü öncelikli olarak eğitime ve eğitimi öğreten öğretmenlere ayırmamız gerektiği çok açıktır.

Değerli arkadaşlar, atanamayan öğretmenlerin dramlarını açın, İnternet sitelerinde görün. O dramlar hem yürek burkmakta hem bu ülkenin gelişim çizgisini ileri noktaya taşıyacak bu arkadaşlarımıza yapmış olduğumuz haksızlığı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Öğretmen olmuş, fizik öğretmek, kimya öğretmek, matematik öğretmek, felsefe öğretmek için kendini hazırlamış bu genç insanlar yıllarca atanamayan öğretmen olmanın bunalımını yaşamakta, kimisi intihar etmekte, kimisi yakalandığı hastalıktan ölüm döşeğinde beklemekte, kimisi de atanamadan ölmektedir.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en büyük değeri genç, eğitilmiş insan kaynağıdır. Bu insan kaynağını bu hâlde bırakmak, onları ailesinin, nişanlısının veya babasının, anasının karşısında boynu bükük yaşamasına kendi kaderiymiş gibi terk etmek bu ülkeyi yöneten insanların en büyük ayıplarından bir tanesidir.

Atanamayan öğretmenlerin taleplerini dikkate almak zorundayız. O insanlar yıllarca bu ülkede işe yaramak, eğitim ve öğretimde katkı koyabilmek için hem ailelerinin desteğini hem kendilerinin en güzel yıllarını eğitime vermişler. Ama bugün çöpçülükten diğer her buldukları işe gidebilir noktaya gelmişler, bu öğretmenler çok ucuz iş gücü olarak, ek dersler vererek yaşamlarını devam ettirmek zorunda kalmışlar ama çok büyük çoğunluğu atanamamış öğretmen olarak toplumda kendisine kız verilmeyen, kendisine yanlış gözle bakılan genç nüfus olarak önümüzde durmaktadırlar.

Vicdanlarınıza sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin öğretmen kadrosunu değerlendirmemesi ve atamaması, o insanları işsiz bırakması hem gelecek kuşaklara yapılmış ihanettir hem bu insanların bugün yaşadıkları dramda sessiz kalmanın vicdanlarda yarattığı büyük bir ızdıraptır.

Bu nedenle, bu torba yasada, bir kez daha, atanamayan öğretmenlerin sorunlarının çözülmesinde tüm Parlamentoyu harekete geçmeye davet ediyor, huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sivil savunma uzmanları dışarıda sizi bekliyor Sayın Bilgiç.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Ben nötr kaldım Sayın Aslanoğlu, orada oturuyor olsaydım kaldırırdım elimi.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Lütfü Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları

“MADDE 6 – 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” başlıklı bölümünün (a) fıkrasının (11) numaralı bendine “Milli Eğitim Uzman Yardımcıları ve Milli Eğitim Denetçi Yardımcıları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları,” ibaresi; “Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzman Yardımcıları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Sivil Savunma Uzman Yardımcıları,” ibaresi ve aynı bende “Milli Eğitim Uzmanlığına ve Milli Eğitim Denetçiliğine,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Gençlik ve Spor Denetçiliğine” ibaresi; “Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanlığına,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Sivil Savunma Uzmanlığına” ibaresi eklenmiştir.

b) 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı" bölümünün (g) bendine "Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi ve Denetçi Yardımcıları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gençlik ve Spor Denetçi Yardımcıları," ibaresi; (ğ) bendinde yer alan "Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Sivil Savunma Uzmanları" ibaresi eklenmiştir.

c) Eki (I) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (h) bendinde yer alan “Defterdarlık uzmanları” ibaresi çıkarılmış ve (g) bendine “Defterdarlık uzmanları” ibaresi eklenmiş; aynı (g) bendine “Aile ve Sosyal Politikalar Denetçileri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Gençlik ve Spor Denetçileri” ibaresi ve aynı bende “Afet ve Acil Durum Yönetimi Uzmanları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Sivil Savunma Uzmanları” ibaresi eklenmiştir.

ç) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8 inci sırasının (a) bendine “Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçileri” ibaresinden sonra gelmek üzere “Gençlik ve Spor Denetçileri” ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, önergemizde kamu personel rejiminde yaratmış olduğunuz garabetin sadece bir maddesini düzeltmek üzere önerge verdik. Sayın Başkan, Sayın Bakan, AFAD Başkanımız biliyorlar, Komisyonda bunları gündeme getirdik ama her nedense böyle bir şey söylediğimiz zaman “Biz bununla ilgili çalışıyoruz, sonra bakarız.” gibi bir gerekçe geliyor. Bu adaletsizliğe siz çıkarmış olduğunuz kanun hükmünde kararnamelerle bütün bakanlıkların personel yapılarını değiştirerek neden oldunuz. Onun için bu sorun her kanunun ekinde geliyor. Her kanunun ekine bir düzenleme koyuyorsunuz “Filancaları görevden almak üzere.” diye ve bundan sonra da istediğimizi atar, istediğimizi atamayız gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Burada arkadaşlarımız yukarıda geldiler, dernek temsilcileri durumlarını anlattılar, sivil savunma uzmanları bu AFAD dediğimiz kurum çıkmadan önce bu işi yapan kişiler. Senelerdir o bakanlık içerisinde, bu kurum içerisinde arkadaşlarımız bunu gerçekleştirdiler, gerçek anlamda da bütün kurumlarda şu anda kurumlar bazında onlar bu işleri yapıyorlar. Dolayısıyla burada bir hakkın teslimi için bu önergeyi verdik ve ilgili maddelerde özlük haklarının düzelmesi için, eşitsizliğin giderilmesi için, sivil savunma uzmanı ve yardımcıların da ilgili yerlere eklenmesi gerekir.

Değerli arkadaşlar, bu adaletsizlik uzun süredir devam eden, sadece sivil savunma uzmanlarıyla da ilgili olmayan bir şey ama burada sivil savunma hizmetleri savaş, seferberlik, acil durum hizmetlerinin yanı sıra bütün bunların koordinasyonu amacıyla yapılan ve bunların koordinasyonunu sağlayan bir müessese. Eğer bu hizmeti yapan arkadaşlarımızın emsali oldukları diğer çalışanlarla aynı haklardan yararlanamamaları adaletsizliği giderilmezse bu sürüncemede kalacak ve ciddi mağduriyet devam edecektir çünkü aynı işi yapıp hatta daha fazla iş yapıp, daha önemli işler yapıp benzerlerinden daha düşük maaşla çalışmak ciddi anlamda kul hakkının yenmesi anlamına geliyor. Defalarca söylediğimiz bu hususun bu önergeyle düzeltilebilmesi lazım çünkü bunlarla ilgili çıkarılan 2010 yılındaki yönetmelikte çalışma usul ve esaslarına ilişkin yönetmelikte bu uzmanların şube müdürü görev, yetki ve sorumluluklarına sahip olduğu belirtilmiş ama aldıkları maaşın ve özlük haklarının hiç şube müdürüyle uzaktan yakından alakası yok. Onun için burada bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnşallah bunu dikkate alırsınız diyoruz ama defalarca yukarıda da, burada da dikkate alınmadı.

Sayın Bilgiç bakıyor. “Arada bir formül bulun Genel Kurula kadar.” dedik, herhâlde her türlü formülü bulup birtakım hesaplamaları yapabilen arkadaşlarımız nedense bu çalışanlara gelince yapamıyor.

Burada bakın, önümüzdeki hafta Vergi Haftası geliyor. Bu vergileri toplayan, bu harcamaları, çarçur ettiğimiz paraları toplayan maliyecilerin de aynı sorunları var, burada onların da sıkıntıları var. Geldiler, ilk defa Maliyenin yöneticileri eylem yaptılar, normal çalışan sendikalarının dışında kendileri eylem yaptılar. Aynı şekilde, benzer şekilde orada da çalışma barışını bozan ve meslek sınıfı olarak birtakım çalışmaları farklı olmasına rağmen, statüleri farklı olduğu için aynı haklardan yararlanamayan Maliye Bakanlığı mensupları da var.

Bu vesileyle defalarca söylemiş olduğum şeyi tekraren size hatırlatmak istiyorum: Sayın Bakan, siz geldiniz, hayırlı olsun, yeni Bakanımız olarak. Kamu personel rejiminin kökten değişmesi lazım. Böyle her gün, her kuruma, her kanunun ekine “Filancayı da şuraya koyalım, falancaya da daire başkanlığı verelim.” gibi bir şey olmaz. Bakın, on birinci yılınız doldu, tek başına iktidarsınız. Buradan zorlamayla ne kanunları geçirdiniz, gelin, şunları da geçirelim, burada bir şey yok. Bir komisyon kurun, bir çalışma grubu kurun, bizler de katkı verelim yapıcı, yol gösterici bir şekilde, bu kamu çalışanları personeli rejimini -tabii ki siz hiç toplamıyorsunuz ama- kamu çalışanlarının sendikalarıyla beraber, temsilcileriyle beraber oturalım ve hepsinin bir ayarını koyalım. Her kanunun ekine bunu koymaktan artık vazgeçin, yeni statüler belirlemekten vazgeçin. “Eşit işe eşit ücret.” diyorsunuz ama maalesef statü farklılığından dolayı, tam tersine, fazla iş yapanlar bile daha az ücret alıyorlar.

Bu adaletsizliğin sorumluluğu size aittir diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

7’nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 7'inci maddesinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 104' üncü maddesinin (F) fıkrasının da aşağıdaki şekilde değiştirilmesi;

“f) 4B/4C olarak çalışan personelin yaş sınırı olmadan en az %70 oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun veya bakmakla yükümlü olduğu yaşlı kişinin hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak evli olmayıp yada evli olup eşlerden birinin kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar mazeret izni verilir.”

              Pervin Buldan                          İdris Baluken                                Erol Dora

                      Iğdır                                      Bingöl                                       Mardin

                                Bengi Yıldız                                             Hasip Kaplan

                                    Batman                                                       Şırnak

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 7. maddesindeki % 70 oranının % 50 ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.

       Ferit Mevlüt Aslanoğlu              Mustafa Ali Balbay                        Mahmut Tanal

                   İstanbul                                     İzmir                                       İstanbul

               Haydar Akar                            Aytuğ Atıcı                              Uğur Bayraktutan

                   Kocaeli                                    Mersin                                         Artvin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 7 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Oktay Vural                           Erkan Akçay                Mustafa Kalaycı

                     İzmir                                      Manisa                            Konya

                    Ali Öz                               Mehmet Günal                    Alim Işık

                    Mersin                                    Antalya                          Kütahya

Madde 7- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ Madde 104 –

A) Kadın memura; doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra yirmidört hafta olmak üzere toplam otuziki hafta süreyle analık izni verilir. Çoğul gebelik durumunda, doğum öncesi sekiz haftalık analık izni süresine dört hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesine kadar sağlık durumunun çalışmaya uygun olduğunu tabip raporuyla belgeleyen kadın memur, isteği hâlinde doğumdan önceki üç haftaya kadar kurumunda çalışabilir. Bu durumda, doğum öncesinde bu rapora dayanarak fiilen çalıştığı süreler doğum sonrası analık izni süresine eklenir. Doğumun erken gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin kullanılamayan bölümü de doğum sonrası analık izni süresine ilave edilir. Doğumda veya doğum sonrasında analık izni kullanılırken annenin ölümü hâlinde, isteği üzerine memur olan babaya anne için öngörülen süre kadar izin verilir.

B) Memura, eşinin doğum yapması hâlinde, isteği üzerine on gün babalık izni; kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü hâllerinde isteği üzerine on gün izin verilir.

C) (A) ve (B) fıkralarında belirtilen hâller dışında, merkezde atamaya yetkili amir, ilde vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında diplomatik misyon şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde, mazeretleri sebebiyle memurlara on gün izin verilebilir. Zaruret hâlinde aynı usûlle on gün daha mazeret izni verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık izinden düşülür.

D)    Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde birbuçuk saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın memurun tercihi esastır.

E) Memurlara; en az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar, eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir.

F) Memurlara, evli olmayıp veya evli olup eşlerden her birinin en az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar on güne kadar, eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir.

G) Yıllık izin ve mazeret izinleri sırasında fiili çalışmaya bağlı her türlü ödemeler hariç malî haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz."

BAŞKAN – Okutulan önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, kim konuşacak acaba?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Akçay.

BAŞKAN – Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacak.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7’nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizde kadın memurların doğumdan sonraki analık izni süresi sekiz haftadan yirmi dört haftaya çıkartılıyor ve kadın memurların toplam analık izni süresi on altı haftadan otuz iki haftaya, çoğul gebeliklerde doğum öncesi analık izni süresi on haftadan on iki haftaya çıkartılmaktadır. Bu değişiklikle beraber bu önergeyi verdik.

Değerli milletvekilleri, artık, Türkiye’nin yeniden bir muhasebeye, yeniden bir muhakemeye ve arınmaya ihtiyacı vardır. Bu, 76 milyonun toplumsal bir aciliyeti hâline gelmiştir. Tabii ki bu aciliyet öncelikle iktidardan ve iktidar sahiplerinden başlar. 

Hatırlar mısınız değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan uzun yıllardır hep Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye nasihatini tekrarlardı, sizlere ve topluma bu nasihati aktarırdı. Son yıllarda görüyoruz ki bu nasihatten hiç söz edilmez oldu ve Şeyh Edebali unutuldu. Onun nasihatini bu kürsüden tekrarlamak istemiyorum, hepiniz rahatlıkla bulabilirsiniz. Öfkenin bir belagat sanatı olmadığını, kendisine emanet edilen iktidar gücünün nasıl kullanılacağı konusunda engin nasihatler, herkes için geçerli olan bu tavsiye ve nasihatleri tekrar bu kürsüden hatırlamamızda ve hatırlatmamızda büyük fayda görüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni yerel seçim kampanyasında belediye başkan adaylarına tavsiye ettiği kitapları ve sinemaları gördüm ve dikkatimi çekti; mesela, Baba filmini tavsiye ediyor, bir de romanı var Mario Puzo’nun

OKTAY VURAL (İzmir) – Mafya babası…

ERKAN AKÇAY (Devamla) – …Mafya babasının hayatını… Ben size o zaman Al Capone’u tavsiye edeyim, bir de Al Capone’u okuyun belki  tecrübe ve birikim de artabilir ve Turgenyev’in

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Siz onunla mı artırdınız?

ERKAN AKÇAY (Devamla) –   Senin zaten başka işin yok laf atmaktan başka. Bu kürsülerden sen zaten konuşamazsın.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Onunla mı artırdınız?

BAŞKAN – Lütfen…

ERKAN AKÇAY (Devamla) – “Anneler ve Kızları” da var. Aileler, anneler babalar, çocukları suç işlemesin diye onlara siper olurlar, suç işlemesine mâni olurlar fakat görüyoruz ki iktidar sahipleri, analı babalı, âdeta enişteli bacanaklı cümbür cemaat bir suç ortaklığı içerisinde. Bunları, bu tavsiyeleri mutlaka hatırlatmamızda büyük fayda var. “Babalar ve Oğullar” kitabını Turgenyev’in de okumakta fayda var. Bir de özellikle Gulyabani’yi okumakta büyük fayda var Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın. Hani “Haşhaşi” diyorlar ya “Paralel yapı” ve birtakım korku ortamı yaratarak. Biliyorsunuz, Gulyabani’de, bir hortlak korkusuyla bir konağa musallat olan bu gulyabani konağın sahiplerini ve sakinlerini kaçırtarak konağa sahip olmaya çalışıyor.

Bir de İnternet yasakları geldi. Orada da Aziz Nesin’in Fil Hamdi kitabında Mucize Aynalar hikâyesi var değerli arkadaşlar. Tabii, ben bunları tavsiye ederken, yanlış anlaşılmasın, sadece iktidara tavsiye ediyor da değilim; bu hepimize, tüm topluma, bütün siyasilere hatırlatmak istediğim hususlar. Bu Mucize Aynalar’ı mutlaka okumak gerekir değerli arkadaşlar, son derece aktüel, 1960’lı yıllarda yazılmış bir hikâyenin çok ilginç bir şekilde nasıl günümüzle alakalandırılabileceğini pekâlâ görüyoruz ve son olarak değerli arkadaşlar, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’ini hatırlatmak istiyorum ve diyorum ki hakana hazinedarın nasıl biri olması gerektiğini şu şekilde ifade ediyor: “Tam dürüst, güvenli, doğru olmalı, kaygı duyulmadan hizmet yapmalı, çok mal görüp gözü doymuş olmalı. Kendisi Tanrı’dan yine korkmalı, helal ve haramı ayırt etmeli, yakışır, yakışmaz seçip bilmeli, gözü tok kişiler malın ellemez, dürüst kişi kendin hiç lekelemez, küçükken görmüşse altın gümüşü, onun fazla olmaz aç gözlülüğü.”

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 7. maddesindeki % 70 oranının % 50 ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                        Uğur Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Uğur Bayraktutan

BAŞKAN – Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan konuşacak önerge üzerinde.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7’nci madde üzerinde verilen önerge üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

7 ve 8’inci madde aynı olduğu için 8’inci maddede ayrıntılı bu konudaki önergemi belirteceğim ama önce başka konuları söyleyeceğim.

Sayın milletvekilleri bakın, biraz önce, birkaç saat evvel Çankaya kapısı önünde uzun tutukluluğa ilişkin bir gösteri yapılıyor. O gösteri nedeniyle polis aşırı şiddet kullanıyor. Bunların içerisinde de bir tane oğlumuz var, Recai Altıntaş, buradan ismini de söylüyorum, yine bir kız çocuğumuz şu anda İbni Sina Hastanesinde yatıyor. Kafasına kask vurulmuş polis tarafından, diğerine ise gaz fişeği atılmış. 2 çocuğun hâlini de görmenizi isterim. Yani düşmana bu muamele yapılmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisinden bunu kınadığımı ifade etmek istiyorum. İnsanların toplantı gösteri yürüyüşlerindeki demokratik hakkına bu şekilde aşırı şiddet kullanan kişileri de kınıyorum Türkiye Büyük Millet Meclisinden.    

Değerli arkadaşlarım, şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, ben, buradan, Meclisten her zaman, her çıktığım zaman dedim ki… Hani diyordunuz ya, yolsuzluk nedir, ne yolsuzluktur diye? Artvin Cerattepe’yi Meclise ezberlettirdim değerli arkadaşlarım.

Bakın, Artvin Cerattepe’de bir ihale yapıldı. “Bu ihaleyi kimlerin alacağını daha önceden tespit edeceğim.” diye dedim. “Bu ihale bir firmayı tarif ediyor.” diye söyledim değerli arkadaşlarım. İhalede “Bu ihaleyi alabilmek için yurt içinde 10 bin ton metal bakır üretecek tesise sahip olunması gerekir.” diye söylendi. Bakana sordum ki “Bu tesise sahip olan Türkiye’de kaç tane firma vardır?” diye ihaleden evvel. AKP’li milletvekili arkadaşlar, lütfen dikkatle dinleyin. Bana dedi ki Sayın Bakan, altında imzayla: “Bir tane firma vardır.” “Bunu tespit ettireceğim.” dedim. İhaleye girildi, ihaleyi o firma almadı. Artvin iyi dinlesin. İhale mihale yoktur. Bu pisliktir arkadaşlarım.

Değerli milletvekilleri, pisliktir, ihale mihale diye bir şey yoktur. Bu ihaleyi Sayın Enerji Bakanı iyi biliyor. İhale pisliktir. Bakın, ihale filan diye demiyorum değerli arkadaşlarım. Neden? Gelinen nokta sonucunda ihaleyi başka bir firma aldı. Sayın Bakan dedi ki: “Hayır, ihaleyi o almadı, bak Artvin milletvekili yanıldı.” Ortaya çıkan sonuç karşısında dedim ki: “Bakalım ne olacağız?” Aradan bir zaman geçti, ihaleyi alan firma, benim demiş olduğum ilk firmaya rödövans sözleşmesiyle ihaleyi devretti değerli arkadaşlarım. Bana da adam gönderdiler, Artvin milletvekili olarak bana adam gönderdi firma sahipleri: “Bu işin üzerine gitme, kapat bu işi.” Kardeşleri geldi, kendileri geldi, benim büroma geldi. Gelenler kimlerdir biliyor musunuz? Sabah, ATV fezlekesindeki iş adamları değerli arkadaşlarım.

Bak, biri birine diyor ki, gelinen noktada sadece birini söyleyeceğim, “Biz de o kadar keriz değiliz.” Çok özür dilerim. “Verilmesi gerekiyor ki veriyoruz. O parayı yolda bulmuyoruz.” diyor.  

Şimdi, ben buradan söylüyorum. Bakın, Artvin’deki yerel gazetedeki ilanı gösteriyorum. Artvin Cerattepe ihalesi gazete başlığını okuyorum: “Özaltın Cerattepe’yi resmen Eti Bakıra kiraladı.”

Değerli arkadaşlarım, bu firmaların sahipleri kim sizce? İhale mihale yok değerli arkadaşlarım. Bu firmaların sahipleri kim? Yalandan bir sözleşme yapıldı, ihale paket ihale olarak birine verildi, ben Artvin Milletvekili olarak kıyamet kopartınca, “Bunu noterlikten tespit edeceğim.” deyince ihaleyi ikinci kişiye verdiler. O adamın elinde tesis yok, bu ihaleyi yapabilecek, bu madeni işletebilecek tesisi yok değerli arkadaşlarım. Samsun’da böyle bir tesis var. Enerji Bakanına söyledim, dedi ki: “Ya, olur mu, o da bir tesis kursun.” Araştırdım değerli arkadaşlarım, 5,5 milyar dolar o tesisi kurmak. Burada yolsuzluk var. Bunun nereye kadar gittiğini biliyorum. Buradaki firmaların kimlerle ortak olduklarını da biliyorum değerli arkadaşlarım, onları da ispat edeceğiz bakın söylüyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Kimlere gittiğini, bu işin kime gittiğini ben biliyorum. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Bana diyorlar ki: “Bu işin üzerine gitme. Senin boyun yetmez bu işin üzerine.” Bütün Artvin halkına, bütün Türkiye'ye sesleniyorum: Cerattepe’de ihale diye bir şey yoktur. Cerattepe’de bir maden kıyımının ötesinde Artvin’in ırzına geçmek vardır değerli arkadaşlarım. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu bilin. Buna müsaade etmeyeceğiz, bize bedeli ne olursa olsun müsaade etmeyeceğiz. Bize bedeli ne olursa olsun müsaade etmeyeceğiz. Çünkü burada İhale Kanunu, eşitlik ilkesi, her şey ihlal edilmiştir değerli arkadaşlarım, her şey ihale edilmiştir, her şey ihale edilmiştir.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Süreyi geçirmeden müracaat et.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) – Bakın, buna ilişkin suç duyurusunda da bulundum, bunu da bilin, Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda da bulundum. Şimdi, ben Sabah-ATV yolsuzluğundaki o iş adamlarının birbirleriyle konuşmalarını anlayınca olayın ne kadar büyük olduğunu gördüm değerli arkadaşlarım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çete, çete…

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - O 630 milyon dolarlık havuza para yatıranlar, onların kim olduğu şimdi ortaya çıkınca daha yargı sonucunu beklemeden Artvin Milletvekili olarak benim haklı çıktığım ortaya çıktı. Önümüzdeki dönemde kimlerin Yüce Divanda yargılanacağını, kimlerin savcılar ve hâkimler önünde ifade vereceğini hep beraber göreceğiz.

Buradan Artvin halkını, bütün Türkiye'yi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bayraktutan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.01

 

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 19.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

7’nci madde üzerinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 7'inci maddesinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 104' üncü maddesinin (F) fıkrasının da aşağıdaki şekilde değiştirilmesi;

“f) 4B/4C olarak çalışan personelin yaş sınırı olmadan en az %70 oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğunun veya bakmakla yükümlü olduğu yaşlı kişinin hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak evli olmayıp yada evli olup eşlerden birinin kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar mazeret izni verilir.”

                                                                                        Erol Dora (Mardin) ve arkadaşları

BAŞKAN –Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.

Buyurun.

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının 7’nci maddesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle; "Memurlara, en az yüzde 70 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun hastalanması halinde, hastalık raporuna dayalı olarak, ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla, bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar mazeret izni verilir." şeklinde bir düzenlemeye gidilmesi öngörülmüştür.

Değerli milletvekilleri, engellilik, bireyin doğumundan ölümüne kadar, gerek kendisinin ve gerek yakın çevresinin gündelik yaşamını çeşitli açılardan zorlaştıran ve bağımlı kılan bir durum niteliğindedir. Dolayısıyla engelli bireyin, diğer bireylere oranla sağlık kontrollerinin daha sık yapılması gerekliliği altı çizilmesi gereken bir gerçekliktir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu gerekçeden hareketle hazırlanan kanun teklifinin bir çok açıdan eleştirilebilecek yönü bulunmaktadır. Kanun teklifinin yüzeysel, eşitlik ilkesine aykırı, ayrımcı, yaşanan problemi çözme yeterliliğinden uzak bir anlayışla hazırlandığı aşikârdır. Şöyle ki: Öncelikle, teklif edilen kanun maddesinin sadece memur çocuklarını kapsıyor olması, gerek çalışanlar açısından, gerekse engelli bireyler açısından eşitlik ilkesine aykırıdır. 4/B ve 4/C statüsünde çalışan anne babaların kanundan faydalanamıyor olması mağduriyetlere sebep olacak ve bu aileler ile engelli çocuklarının dezavantajlı durumlarını kalıcı hâle getirecektir. Her biri bu ülke yurttaşı olan engelli çocukların anne-babalarının meslekleri üzerinden ayrımcılığa tabi tutulmaları, tarafımızca kabul edilemez.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin ikinci önemli eksikliği ailelerde yaşayan sadece 1 engelli çocuğu esas alıyor olmasıdır. Oysa,  bilinmektedir ki, bir çok aile birden fazla engelli çocuğa sahip bulunmaktadır. Bu eksikliğin kanun teklifinde düzeltilmesi gerekmektedir.

Düşünün ki, bir anne-babanın 1  tane engelli çocuğu bulunmaktadır. Bu anne-baba, engelli çocuğunun sağlık sorunlarıyla ilgili yılda on günlük bir mazeret izni alabilecektir. Diğer taraftan, bir anne-babanın 2 ya da 3 engelli çocuğa sahip olması durumunda, bu kanun teklifiyle yine aynı biçimde yıllık on günlük mazeret izni söz konusu olabilecektir. Doğru olan ise anne-babanın, sahip olduğu her engelli çocuk için ayrı ayrı en az onar günlük mazeret izni kullanabilmesidir. Bu hâliyle de kanun teklifi, eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin ilgili maddesinin bir diğer önemli eksikliği ise sadece yüzde 70 ve üzeri engel oranına sahip engelli bireyleri kapsıyor olmasıdır. Teklif edilen madde bu hâliyle de eşitlik ilkesine aykırı ve ayrımcı bir anlayışla hazırlanmıştır. Kanun teklifinde ana-babanın mazeret izninden faydalanabilmesinin, çocuğun engel oranının en az yüzde 70 oranında olması şartına bağlanmış olması engelli bireylere ve anne-babalara yapılmış bir ayrımcılıktır. Engeli yüzde 60 oranında olan bireylerin, engeli yüzde 50 oranında olan bireylerin, engeli yüzde 40 oranında olan bireylerin hastanelerde belli periyotlarla sağlık kontrollerinden geçme ihtiyaçları hangi bilimsel kriterlere göre yok sayılmaktadır?

Değerli milletvekilleri, engelli bireylerin çalışan ana-babalarına yıllık on gün mazeret izni getirmek maksadıyla hazırlanmış olan bu kanun teklifi maddesi son derece eksik, bilimsel olmayan, ayrımcı, eşitlik ve hakkaniyet ilkeleriyle çelişen bir nitelikte hazırlanmıştır. Bu nedenlerle geri çekilmeli ve ihtiyaca cevap verebilecek bir kanun değişikliği için mutlaka ilgili uzmanların görüşlerine başvurulduktan sonra böyle bir maddenin tekrar düzeltilmesi gerektiğine inanıyor, bu düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla oylama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şu anda saat 19.25 ve saat 20.20’ye kadar birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.21

 

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 20.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

8’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8. Maddesindeki %70 lik oranın %50’ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu             Haydar Akar                         Mahmut Tanal

                        İstanbul                              Kocaeli                                   İstanbul

                     Aytuğ Atıcı                  Mustafa Ali Balbay                 Uğur Bayraktutan

                         Mersin                                 İzmir                                      Artvin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 8 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Erkan Akçay                   Mustafa Kalaycı                      Mehmet Günal

                         Manisa                               Konya                                    Antalya

                       Alim Işık                             Ali Öz                                Oktay Vural

                        Kütahya                              Mersin                                     İzmir

MADDE 8- 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 126 ncı maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.

"f) Subay ve astsubaylara; en az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması hâlinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar, eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar mazeret izni verilir."

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ali Öz, Mersin Milletvekili önerge hakkında konuşacak.

Buyurun.

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerine verdiğimiz önergede Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Aslında bu madde Komisyonda da tartıştığımız, gerçekten engelli bir çocuğu olan, eşi ve kendisi kamuda memur olarak çalışan vatandaşlarımızın yıllık izinlerini, senelik izinlerini on gün daha uzatan bir teklif olarak geldi. Hükûmetin önermiş olduğu ilk teklifte bir yaş sınırlaması vardı, 16 yaşına kadar, “Engelli birey 16 yaşına girene kadar bu izin verilir.” şeklinde ama daha sonraki, oradaki tartışmalarımız neticesinde buradaki yaş sınırının kalkmış olması ve dolayısıyla da bunlara bu şekilde bir hakkın tanınmış olması doğru bir uygulama.

Ancak, tabii ki Türk Silahlı Kuvvetleri personelleriyle beraber bir önceki maddede de kamuda çalışan memurlara da aynı düzenleme yapılmış oldu. Burada, takdir edersiniz ki gerek Türk Silahlı Kuvvetlerindeki subay ve astsubaylar ve onun dışında, kamuda çalışan memurların dışında, normal sosyal hayatımızın önemli bir kısmını çalışan olarak tutan 4/B’lilerin, 4/C’lilerin, taşeron işçilerinin de aynı haktan yararlanmalarından engel olarak bırakılması doğru bir yaklaşım değil, adil de değil. Aslında bu insanların eğer evlerinde engelli bireyleri varsa onların da aynı haktan yararlanması sağlanmış olmalıydı. Bunu bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz.

Tabii ki engellilerin sorunu, temelde sadece bunlara verilecek olan özür oranının dışında, değerlendirilirken sadece anatomik özür oranı değil de gerçekte ağır engelli olup olmadığına bakılması daha uygun bir yaklaşım olurdu. Son zamanlarda, özellikle iktidarınız döneminde engelli vatandaşların rehabilite edilmesi adına doğru uygulamalar yaptığınız bir gerçek. Dolayısıyla, aslında, engelli vatandaşlarımızın aile bireylerine verilecek olan bir on günlük veya yirmi günlük, bunun süresini uzatabilirsiniz; direkt olarak izinlerine ilave edilecek olan iznin dışında, aslında, engelli bir çocuğa bakacak olan aile bireylerine, mesai saatleri içerisinde belli bir saatte –bu, bir saat olur, iki saat olur- bunlara izin verilmiş olması, müsaade edilmesi daha anlamlı olurdu. Çünkü, bu tip bireylerin -bu rehabilitasyon okullarında sayıları da oldukça yaygınlaşan bu kardeşlerimizin, bu engelli yurttaşlarımızın- eğitim amaçlı gitmiş oldukları rehabilitasyon okullarının denetimlerinin tam olarak yapıldığına ben şahsen inanmıyorum.

Dolayısıyla, sabahleyin evden çıkıp bu rehabilitasyon merkezine bir şekilde, bir servis vasıtasıyla bırakılan, oradan, bu rehabilitasyon okulundan belli zaman sonra alınıp evine götürülen engelli yurttaşımızın orada kaldığı süre içerisinde ailesine eğer belli bir süre izin verilmiş olsa, onların, ailenin de oradaki rehabilitasyonlarına aktif katılımlarıyla hem daha verimli bir rehabilitasyon olması temin edilirdi hem de bu bireylerin rehabilitasyonları noktasında daha fazla katkı sağlanmış olurdu diye düşünüyorum.

Tabii ki, burada, asıl üzerinde durmamız gereken şey, engellilerin sorunlarının çözümüyle alakalı; torba yasa içerisinde, her defasında gelen bir torba yasaya, torba paketin içerisine bir şeyler koymak değil, tüm gelişmiş Batı ülkelerinde dünyanın nasıl yaptığını da göz önünde bulundurarak engellilerin gerek hukuki gerekse yasal tüm haklarını bir kanun tasarısı olarak toptan bir anlayış içerisinde düzeltmenin daha yararlı olacağı kanaatindeyim.

Engellilerin sadece bu rehabilitasyon sorunları değil, onun dışında çözüm bekleyen, aslında, muhalefet partisi milletvekillerinin de kanun teklifi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sundukları çok sayıda maddeler olduğunu da biliyorum. Aslında, ana komisyonda, tali komisyonda bunların birleştirilip toptan ele alınarak memleketin hayrına, engellilerin önündeki engelleri kaldırmak adına daha ciddi düzenlemeler yapılabileceği kanaatini taşıyarak yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.28

 

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

8’inci madde üzerinde Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8. Maddesindeki % 70 lik oranın % 50’ye, 10 günlük sürenin 15 gün olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                        Uğur Bayraktutan (Artvin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan konuşacak, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, mevcut, getirilen 8’inci madde ile 7’nci madde içerik olarak birbirinin aynısı; biri subay ve astsubaylara ilişkin, asker kişilere ilişkin bir düzenleme, diğeri ise memurlara ilişkin.

Burada madde içeriğinde “…en az yüzde 70 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 70 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması hâlinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde on güne kadar mazeret izni verilir.” şeklinde bir ibare var. Bizim vermiş olduğumuz önergede ise bu yüzde 70’lik özürlülük oranını yüzde 50’ye indiriyoruz. 10 günlük mazeret izninin ise 15 güne çıkarılmasına ilişkin bir önergemiz var. Bunu yüce heyetinizin takdirlerine sunuyorum.

Ama bundan önce, madde içeriğinden önce de bu kanunun getirmiş olduğu düzenlemenin bir torba kanun olması nedeniyle, kanunların aslında genel nitelikleri içerisinde yer alan anlaşılabilir olması, ulaşılabilir olması ve öngörülebilir olmasıyla ilişkin hususlar, ne yazık ki torba kanunun içerisindeki bir düzenleme olduğu için gözden kaçıyor.

Bakın, size bir örnek vereyim: Burada daha önceden, benim üyesi olduğum Anayasa Komisyonundan geçen yurt dışı Türklere ilişkin Seçim Kanunu’nun görüşülmesi sırasında, orada da 298 sayılı Kanun’da yani seçim suçlarına ilişkin, iki yıllık zaman aşımının altı aya indirilmesine ilişkin bir kanun maddesi vardı. Biz ona ilişkin itirazlarımızı da ileri sürdük yani bir anlamda kanunu anladık, öngördük ve ulaştık kanuna. Buna ilişkin itirazlarımız o tarihte yapmış olduğumuz görüşmelerde Hükûmet ve komisyon tarafından dikkate alındı. Ama daha sonra, aradan iki ay geçtikten sonra -bunu daha önce yine bu Meclis kürsüsünde ifade etmiştim- ben arka sıralarda oturuyordum, baktım ki bir torba kanunun içerisine 298 sayılı Kanun’u getirip koydular. Ben bakana sordum: Buradan kaç kişi yararlanıyor, bu şekildeki bir düzenlemeden? Ona ilişkin rakamlar elime geçti. Bu nedenle, burada ifade ettiğimiz olay şu: Yani bir kanunun öngörülebilir olması, ulaşılabilir olması ve anlaşılabilir olması için bizim anladığımız bir hukukçu tekniği içerisinde kanunun temel yasa olarak görüşülmesi gerekir ama bunu ne yazık ki bir istisna hâlinden çıkardınız, yeni yasama döneminde, 24’üncü Yasama Döneminde bir kural hâline getirdiniz.

Değerli arkadaşlarım, bu biraz önceki vermiş olduğumuz önergemizin haricinde de bu yasanın başka kişiler açısından da, başka kesimler açısından da mutlaka uygulanması gerektiğini düşünüyorum, neden? Bakın, böyle bir uygulamayı biz asker kesimine yapıyoruz. Memurlara ilişkin bu uygulamaları gerçekleştiriyoruz ama aynı statü içerisinde olan 657 sayılı 4/B ve 4/C konumunda olan kişiler açısından öngörmüyoruz. Yani bu ülkede bir 4/C’li kesimin olduğunu, 4/B’li kesimin olduğunu kabul etmek zorundayız değerli arkadaşlarım. Bunlar bugünkü adıyla çağdaş köleler. Bakın, aynı statü içerisinde olan, aynı hukuki konuma sahip olan kişiler, maaş ve ücretler açısından derin eşitsizlikler yaşamaktadırlar. Hiçbir iş güvenceleri yok. Kendi bulundukları konum itibarıyla birçok eşitsizlikler yaşıyorlar. Onlara bir de getiriyoruz, bu 7’nci ve 8’inci maddedeki konumu ekliyoruz. Eğer -bu 7’nci ve 8’inci maddedeki, özellikle 7’nci maddede- onların içerisine 4/B ve 4/C’lileri eklersek inanıyorum ki bunların normal yaşamda yaşadıkları haksızlıkları bir ölçüde gideririz, bunların yaşadıkları mağduriyetleri bir ölçüde gideririz.

Bakın, 4/C’liler neler yaşıyorlar değerli arkadaşlarım: 4/C’lilerin iş güvenceleri yok. Kim “Var.” diyorsa yanlış söylüyordur değerli arkadaşlarım. Özlük ve sosyal haklarına ilişkin de problemler var, bu konuda da ciddi problemler var. Her türlü platformda, ta Parlamentonun önüne gelene kadar bu şeylerini gideriyorlar. Bu konuda araştırma önergeleri veriyoruz, soru önergeleri veriyoruz ama ne iş güvencelerine ilişkin ne de özlük ve sosyal haklarına ilişkin herhangi bir ilerleme sağlanamıyor değerli arkadaşlarım.

4/C’lilerin ve 4/B’lilerin nasıl bir durumu varsa -özellikle 4/C’lilerin- aile yardımından yararlanamıyorlar. Bunlar sanki başka ülkenin vatandaşları, başka tanrının çocukları. Bunlar aynı zamanda giyecek yardımlarından da yararlanamıyorlar. Bunların haricinde, bunların görevde yükselme gibi bir durumları da yok. On iki ay bunları neden çalıştırmıyoruz değerli arkadaşlarım?

O nedenle, maddede vermiş olduğumuz önergenin içerisinde biz diyoruz ki: Bu şekildeki yüzde 70 oranının yüzde 50’ye indirilmesinin yanında, on günlük bu iznin, yani on günlük mazeret izninin yanında, on günlük dinlenmenin yanında, bunu on beş güne çıkartmanın yanında bir statü olarak da son fıkraya 4/B’lileri veya 4/C’lileri eklediğimiz zaman sanıyorum ki hakkaniyet açısından ve hukukun genellik ilkesi ve eşitlik ilkesi açısından iyi bir şey yaparız diye düşünüyorum.

Muhtemelen bunları oylarınızla reddedeceğinizi biliyorum, önergemizi kabul etmeyeceğinizi biliyorum ama tarihe bir not düşmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutanakları açısından, ileride 4/C’lilerin mağduriyetleri ortaya çıkarsa öngörülmesi açısından tarihe not düşüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, emekli astsubayların sorunlarının ivedilikle ele alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bir konuyu Hükûmetin bilgisine iletmek istiyorum efendim: Biliyorsunuz, daha önce Askerlik Kanunu değişikliği olduğu zaman “Subayların ve emekli astsubayların sorunları çözülmedi.” diye burada bir ifadede bulunmuştum. Bugün Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Merkezi toplanarak özellikle uygulanan ayrımcılık ve adaletsizliklere karşı durmak için ölüm orucu eylemine başlama kararı almışlardır. Dolayısıyla, bu konuda Hükûmetin ivedilikle Emekli Astsubaylar Derneğiyle irtibata geçerek bu konudaki iradelerini yeniden değerlendirmek için uygun bir zemin kollamalarını… Milliyetçi Hareket Partisi olarak da emekli astsubayların sorunlarını çözmek konusunda Hükûmetin onlarla varacağı her türlü mutabakatın Türkiye Büyük Millet Meclisinde ivedilikle ele alınması ve kanunlaşması için her türlü girişimde bulunmayı şimdiden taahhüt ediyoruz. Böylesine bir ölüm orucu… Gerçekten duyarlı olmak lazım. Bu bakımdan, bu konuyu dikkatlerine arz etmek istedim. Bu ölüm orucunun sona erdirilmesi konusunda Hükûmet nezdinde girişimlerde bulunulmasını istirham ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN – 9’uncu maddede iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme alacağım:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 9. maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu              Mustafa Ali Balbay                       Haydar Akar

                       İstanbul                                      İzmir                                      Kocaeli

                  Mahmut Tanal                           Aytuğ Atıcı                              Oğuz Oyan

                       İstanbul                                    Mersin                                       İzmir

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                    Oktay Vural                            Erkan Akçay                         Mustafa Kalaycı

                          İzmir                                      Manisa                                     Konya

                  Mehmet Günal                             Alim Işık                                    Ali Öz

                        Antalya                                   Kütahya                                    Mersin

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelerin birinde Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teklifin 9’uncu maddesinde, üniversitelerin ortak oldukları kooperatiflerin yönetim kurullarında üye tam sayısının çoğunluğunu geçmemek üzere üye bulundurulabilmesi hususu düzenlenmektedir. Buna göre, kooperatif genel kurulunun, üniversitelerce önerilen adaylar arasından bu üyeleri seçmesi öngörülmektedir. Bu şekilde seçilen üyelerin, kooperatif yönetim kurulu üyesi sıfatıyla işledikleri fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı üniversitenin sorumlu olması ve üniversitenin rücu hakkının saklı tutulması düzenlenmektedir.

Teklifin gerekçesinde, kooperatif gelirlerinin başka alanlara aktarılabildiği, kamu tüzel kişisinin ihtiyacını ve kamu yararını gözeten bir yönetim yapısının ihtiyaç hâline geldiği, yönetim kurulu üyelerinin ortaklar içinden seçildiğinden çoğu zaman profesyonel yönetim oluşmadığı ileri sürülmektedir.

Kooperatif gelirleri başka alanlara aktarılıyorsa bakanlık uyuyor mu? Denetimlerde böyle bir durum tespit edilmiş midir, haklarında soruşturma açılan kooperatif yöneticileri var mıdır? Gerekçe olarak bu konulara ilişkin hiçbir bilgi yoktur. Kooperatiflerde birçok sorun yaşandığı ve birçok kooperatifte suistimaller olduğu bir gerçektir. Kooperatifler neden denetlenmiyor? Bakanlık önce buna cevap vermelidir.

Kooperatif ortaklarının seçtiği yönetim kurulu üyelerinin profesyonel olmadığı gerekçesi tüm kooperatifler için geçerlidir. Bakanlık, kooperatif yöneticilerinin bilgi ve tecrübelerini artıracak ne yapmıştır bugüne kadar, bu konuda hangi eğitimleri vermiştir? Böyle bir düzenleme olamaz. Bu düzenleme, kooperatifçilik ilke ve esaslarını ortadan kaldırmakta, kooperatiflerin demokratik yönetim ilkesiyle bağdaşmamakta, kooperatif üyelerinin iradesine müdahale etmekte ve bu üyelerin haklarını kısıtlamaktadır.

Komisyona verilen bilgilerde, bu düzenlemenin, bir üniversitenin ortağı olduğu bir kooperatife yönelik olduğu anlaşılmıştır. Bir üniversitenin bir kooperatif yönetimine el koyması için kanun çıkarıyorsunuz. Bunun arkasında hangi güç vardır ki sizlere kanun çıkartabiliyor? Bu işten kim ne menfaat sağlıyor, nasıl bir rant elde ediyor, sizler biliyor musunuz? Siz kime hizmet ediyorsunuz? Böyle düzenlemelerde bizim tüm eleştirilerimiz ve uyarılarımız dikkate alınmamaktadır. Burada AKP milletvekillerinin oylarıyla torba kanunlar çıkıyor ama birileri, torbanın içine rant sağlayacakları maddeyi sıkıştırıyor, kanunu takip ediyor, sonra vurgunu vuruyor, yükünü tutuyor, torbasını dolduruyor. Bu türlü düzenlemelere “Evet.” demekle sizler de vebal altına girdiğinizin farkında mısınız? Bu şekilde adrese teslim, özel düzenlemeler kabul edilmemelidir. O nedenle, görüştüğümüz 9’uncu ve bir sonraki 10’uncu madde tekliften çıkarılmalıdır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Adrese teslim.

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Türkiye Büyük Millet Meclisinde birilerinin isteği, birilerinin çıkarı doğrultusunda kanun çıkarılmamalıdır.

Kooperatiflerin birçok sorunu bulunmaktadır, öncelikle bu sorunlara çözüm getirmeliyiz. Hemen hemen her platformda bir çırpıda sayılabilen ülkemiz kooperatifçiliğinin genel sorunlarını, sermaye ve kaynak yetersizliği, eğitim yetersizliği ve bunun doğal sonucu sahiplik bilincinin oluşmamış olması, öz denetimin etkin olmaması ve kamu denetiminin yetersizliği, bu nedenle kooperatiflerde itibar ve güven eksikliği, mevzuat yetersizliği, ortaklar ve yöneticiler arasındaki irtibat eksikliği, ortakların yönetime etki edememesi ve ortakların örgütlenmesinde yaşanan sıkıntılar olarak bu başlıklar altında toplamak mümkündür.

Bu sorunlar yıllar boyunca dile getirilmesine rağmen çözüm yolunda hiçbir mesafe alınmamıştır ama bir kooperatifin yönetimini ele geçirmek için burada düzenleme yapıyorsunuz. Bu, son derece yanlış bir düzenlemedir. Tekrar ifade ediyorum: Birileri rant sağlayacak, bunun vebali altına bu maddeye oy verenler de girecek.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Oyan.

OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9 ve 10’uncu maddelerde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu üzerine iki düzenleme var, ikisi aynı mahiyette.

İlk hâliyle komisyona geldiğinde “kamu tüzel kişiliği” ibaresi vardı “üniversiteler” yerine. Yani, bir kamu tüzel kişisi, bir kooperatif ortağı ise orada kooperatif ana kuralı olan her ortak tek oy kuralı yerine, kamu tüzel kişiliğine payı kadar, sermayesi kadar oy imkânı veriyordu. Şimdi, bu, çok sakıncalı tabii. Yani, 1163’ün, Kooperatifler Yasası’nın esasına aykırı, âdeta bir virüs gibi bunun içine giren, bir yol açan… Eğer bu girerse bundan sonra hangi kooperatiflere, nereye, ne girer belli olmaz.

Şimdi, bu, daraltılmış gözüküyor alt komisyonda verilen bir önergeyle. Doğru, en azından daraltılması. Fakat bunun da başka sakıncaları var. Yani, daraltıldı, üniversiteler kondu yani üniversitelerde… Ki eskiden biliyorsunuz vakıflar vardı, vakıflar kaldırılınca yerine kooperatifler geldi. Şimdi, bu kooperatiflerle ilgili bir sorun yaşandığı anlaşılıyor. Özele girince anlaşıldı ki Gazi Üniversitesiyle ilgili çok somut bir olay üzerine kanun çıkarıyoruz. Yani, adrese teslim kanun olur mu? Kanun, yasama ilkesi genellik esasına dayalı değil midir? Yani, biz düzenlemeleri tekil durumlar için yapabilir miyiz? Tekil durumlar için yasa çıkarılırsa o zaman her kurum kendi tekil durumu için bir düzenleme istemez mi? Dolayısıyla, neresinden bakarsanız iler tutar tarafı olmayan bir şeydir. Bu iki maddenin mutlaka bu metinden çıkarılması gerekir.

Öbür taraftan, tabii, kooperatiflerin çok önemli sorunları var, biz burada bu süfli meselelerle uğraşıyoruz. Türkiye’de kooperatifler çok önemli finansman ve yönetim sorunlarıyla ve denetim sorunlarıyla karşı karşıyalar; esas bunlarla uğraşmalıyız. Esas olarak da Türkiye'nin çok geniş kesimini ilgilendiren tarım satış kooperatifleri olsun, tarım kredi kooperatifleri olsun tarımla ilgili çok önemli kooperatifler var. Örneğin, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin çok ciddi borçları var. Bu borçların devlete olan bölümünü yeniden yapılandırdık. Bunları ödemekte zorluk çekerken normal kooperatifçilik faaliyetlerini sürdürmek için yeniden borçlanıyorlar özel bankalardan ya da kamu bankalarından. Peki, bunu nasıl sürdürecekler? Siz, eğer sorunlara, kooperatifçilik meselesine çözüm istiyorsanız gelin buraya, bu kooperatiflerin ürün alım dönemlerinde onlara enflasyonun yarısı ya da sıfır faizli olmak üzere kredi verelim, dönem içinde, aynı yıl içinde geri ödenmek koşuluyla. Onların üreticiden ürün alabilmeleri ve borçlarını zamanında ödeyebilmelerinin tek yolu budur.

Kaldı ki şunu da belirteyim: 2006 yılında, gene Hükûmetiniz tarafından çıkarılan Tarım Kanunu’nun hükümleri, millî gelirin yüzde 1’i oranında tarıma destek verilmesi yönündedir. Eğer oradan bakarsak, 2006’dan 2014’e kadar yüzde 1 değil, yüzde yarımlık bir destek verildiğini dikkate alırsak yani ortalama her yıl için 5 milyar koysanız yaklaşık 35 milyar liralık çiftçiye borcu var bu Hükûmetin, 35 milyar yani 35  katrilyon eski parayla. Bu para, çiftçiye verilebilmiş olsaydı, bugün, çiftçi mazotu yarı fiyatına alırdı. Yani mazotta ÖTV vergisini indirirdi, KDV’yi almazdı ve çiftçi bugün mazotu 5 liradan değil, 2,5 liradan alırdı. Bugün, siz çiftçiye bu kanunen vermek zorunda olduğunuz borcu ödemeyi yapmamakla işte  bunu yapıyorsunuz.

Tabii, burada yolsuzluk trafiğini yönetmeye sarf edilen zaman ile üreticinin haklarını vermek için ayrılan zaman arasında bir dengesizlik var, bir asimetri var. Yani milletin gerçek hakları ve alacakları üzerine düşünmek yerine, o yolsuzluk trafiğini nasıl hallederiz? Vakıflar üzerinden, telefonlar... Başbakan, ülkenin Başbakanı bunlarla meşgul, bunları yönetiyor, komisyonların nüfus ticaretini yönetiyor.

Değerli arkadaşlarım, ne kadar yolsuzluk varsa o kadar yoksulluk vardır. Yani bunlardan biri artarsa yoksulluk artar, yolsuzluk arttığı sürece. Çünkü bu, millete daha az hizmet demektir, daha çok vergi demektir.

Şunu da belirteyim son olarak: “Kasadan, devletin kasasından çıkmıyorsa, yolsuzluk olmaz.” yanlıştır, yanıltmadır, milleti kandırmadır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oyan.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 10’uncu madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyette olan bu önergeleri birlikte okutacağım, işleme alacağım ve ayrı ayrı önerge sahiplerine söz vereceğim.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 10. maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu          Mustafa Ali Balbay                   Haydar Akar

                       İstanbul                                 İzmir                                   Kocaeli

                  Mahmut Tanal                          Aytuğ Atıcı                        Oğuz Oyan

                       İstanbul                                Mersin                                   İzmir

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Erkan Akçay                    Mustafa Kalaycı                    Mehmet Günal

                        Manisa                                Konya                                  Antalya

                      Alim Işık                          Oktay Vural                              Ali Öz

                       Kütahya                                 İzmir                                   Mersin

                                                               Reşat Doğru

                                                                     Tokat

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru konuşacak.

Buyurun.

REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bir torba kanun görüşülüyor, torba kanun içerisinde kooperatifinden tutun da mahallî idarelere kadar, üniversitelerin kurulmalarına kadar, Gençlik ve Spor Bakanlığının kanununa kadar birçok konunun mevcut olduğu görülüyor. Tabii, ucube bir torba kanun yani her şeyin atılmış olduğu, içerisine konulmuş olduğu bir kanun maalesef görüşülüyor.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizin önünde tabii birçok sorun var. Bu sorunların içerisinde sadece bu konular değil, bu konuların dışında birçok ayrı ayrı konunun görüşülmesi, hatta bunun içerisinde bulunması kamuoyu tarafından isteniyor. Özellikle bu kanunda, bize ulaştırılan bilgiler içerisinde, mahallî idareler ve belediyelerle ilgili kanunlarda değişiklik yapılması da bu kanun içerisinde vardır. Ancak, bu ana kadar birçok değişiklik olmasına rağmen İl genel meclisi üyeleriyle ve belediye meclis üyeleriyle, belediye başkanlarıyla ilgili sorunlar maalesef yıllardır çözümlenmemiştir, il genel meclisi ve belediye meclis üyelerinin yaptıkları çalışmalar maalesef tam olarak karşılığını bulmamaktadır. İl genel meclisi üyeleri şehir merkezlerinde toplantılara ya özel arabalarıyla ya da minibüslerle gelmektedirler yani bir masraf yapmakta, vatandaşın işini takip ederken de mağduriyetler yaşamaktadırlar. Tabii, bu insanlarımıza 5102 sayılı Kanun’a göre de toplantı başına çok minimal miktarda bir para verilmektedir, bu da çok yetersizdir. Ayrıca 5102 sayılı Kanun’la il genel meclis üyelerinin sosyal haklarıyla ilgili de herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Özellikle bu insanlar bu kanunlar içerisine, bu torba kanunlar içerisine bu tür konuların girmesini müteaddit defalar söylemiş olmalarına rağmen, enteresandır, bunları koymamış durumdayız.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak zaman zaman araştırma önergeleri, kanun teklifleri vererek bu tür düzenlemelerin yapılmasına çalışıyoruz ancak AKP iktidarı, maalesef, vatandaşın sesini hiç duymuyor. Kendi istekleri doğrultusunda gündem değiştirmeye çalışıyorlar, kendi istekleri doğrultusunda gündem oluşturuyorlar. Hâlbuki özellikle 2002 senesinde iş başına gelinirken vatandaşa yolsuzluklar, haksızlıklar, yoksullukla, yasaklarla ilgili önemli sözler verilmişti. Bunları da acil eylem planları içerisine koymuştunuz ancak maalesef, durum böyle olmamış ve bunların hiçbirisi yapılmamıştır yani verilen sözler tamamen unutulmuştur. Yolsuzluk batağındaki Hükûmetin, yolsuzluk, rüşvet iddialarını örtbas edebilmek için telaş içerisinde olduğunu görüyoruz. Bugünlerde getirilen her kanuna da bunlarla ilgili maddelerin konulmaya çalışıldığı bariz bir şekilde görülmektedir.

Savcısından hâkimine, emniyet personeline haksız ve hukuksuz tayinleri maalesef şu an itibarıyla her yerde görüyoruz. Özellikle 27 ilin emniyet müdürünün tayini bugün sabah itibarıyla çıkmıştır. Bunlardan bir tanesi de Tokat Emniyet Müdürüdür. Tokat Emniyet Müdürü, çalışkan, ülkesine ve milletine bağlı, hiçbir şekilde farklı düşüncesi olmayan bir insandır ama enteresandır, o da tayini çıkan emniyet müdürleri arasında yer almıştır. Bunu da anlamak mümkün değildir.

Bunlar doğru değildir. İnsanların yüreklerini yakmanın çok büyük ama çok büyük vebali vardır. Ülkemize yazık oluyor. “Paralel devlet var.” diyerek tayinlerin çıkarılması doğru değildir. Başka yere tayin yaptığınız zaman personel acaba paralel yapısından tamamen çıkmış mı oluyor? Hâlbuki bugün ülkemizin birçok sorunu olup dağları aşmıştır. Örneğin, bu kanun içerisine emeklilerle ilgili çeşitli düzenlemeler konulabilirdi. İnsanların emeklilikte aldığı ücret yeterli olmayınca maalesef çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Emeklilik sonrası çalışan insanlardan yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Bunu tekrar değerlendirip vazgeçmek, bunu ortadan kaldırmak gereklidir. Hatta, bazı emekliler, bu sosyal destekleme primini zamanında ödemediği için büyük borç içerisinde kalmış, enteresandır, kara kara düşünüyorlar. Yani, emekliler maaşlarda iyileşme ve sosyal destekleme sonucu oluşan borçlarla faizlerinden kurtulmak istiyorlar, seslerinin duyulmasını istiyorlar.

Toplumun birçok sorunu olup bunların… Tabii, sosyal katmanların hepsinde sorunlar var. Özellikle ülkemizde 1 milyondan fazla esnafın şu anda birikmiş BAĞ-KUR prim borcu vardır. Esnafların büyük kısmı süpermarketler kanununun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmemesinden dolayı çok büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Esnaf, geçim derdinden dolayı, yaşı dolduğu hâlde maalesef emekli olamıyor. Prim borçlarının birikmesi, kazanç olmayışından dolayıdır.

Mutlaka bu torba kanunlar içerisinde BAĞ-KUR prim borçlarına da, çiftçi borçlarına da, kartzede duruma gelmiş olan memurlara da, çiftçinin icra dosyalarına da hükümler olmalıydı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önerge hakkında İzmir Milletvekili Oğuz Oyan konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim, kooperatifler küçük ekonomilerin birleşerek büyük girişimlere dönüştürüldüğü, küçük emeklerin hakkının daha iyi alınabildiği mekanizmalardır, bu bakımdan şirketlerden farklıdır. Kooperatif modelini az çok taklit ederek kurulan birtakım halka açık şirketler de olmamış değildir. Eğer bu halka açık şirketler ahlaki bir biçimde, doğru düzgün uygulanırsa onların da birtakım birikimleri büyük projelere yönlendirmesi mümkündür.

Fakat Türkiye'de biliyorsunuz bu konunun da istismarı yapılmıştır. 2005 yılında burada bir komisyon kuruldu, bu İslami Holdingleri Araştırma Komisyonunun içinde ben de yer aldım. Bu komisyon, 5 milyar avroluk bir kaynağı, işçilerimizin alın terinin nasıl dolandırıldığını bu Meclisin arşivlerine not etti. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun 5 milyar değil, 10 milyar avrodan az olamayacağını bildirmiş idik. Şimdi, bunun arkasına gönüllülük bağı yoktu, bunun arkasında dolandırıcılık vardı ve bu, resmen tescil edilmiştir.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu tür kooperatiflerin nasıl din istismarı yaptığını da zaten biliyorsunuz. Mesela, size bir örnek: Bu komisyona ifade verenlerden biri, Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram 7 Mayıs 1993’te Hannover Camisi’nde şöyle bir konuşma yapıyor -Kanal 7’nin kurulması için teşvik- diyor ki: “Kendi çizgimizde Cenab-ı Hakk’ın yarattığı bir TV olacak, reklamdan çok kazanacağız. İnsanları yaratılış gayesi çizgisine getirmeye çalışacağız.” Ve namaz vakti olduğu için “Bu mesele namazdan daha önemli.” diyerek, “Paralar ceplere” diyerek konuşmasını sürdürüyor. Kanal 7 böyle kuruluyor, Yeni Şafak böyle. Bu, din istismarı üzerinden, Allah ile aldatmak üzerinden sürdürülen bir olay hâline geliyor yani halka açık şirketlerin nasıl kötü bir şekilde istismar edildiğini, milletin sürekli olarak kandırıldığını bu örnekte görüyorsunuz.

Daha sonra Deniz Feneri örneği var. Daha küçük çapta bir şey aslında parasal olarak ama ucu Başbakana kadar gittiği için ve bu dönemde olduğu için çok önemli bir olaydır ve bu örtbas edildi bildiğiniz gibi. Yani bugün Türkiye’deki tek kişilik iktidar, bir muhafazakâr demokrat değil, muhafazakâr otokrat kişi döneminde bütün bunlar örtbas edildi, yargı baskı altına alındı, yargıçlar, savcılar yargılanıyor. Yani bir taraftan alın terinin buluştuğu kooperatifler, öbür taraftan alın teri hırsızları. Bu ikisi arasındaki farka bakarsanız nasıl bir yönetimi Türkiye’ye getirdiğinizi daha iyi görürsünüz.

Ben, burada aslında zaman zaman kendime soruyorum: Burada bizim yasa yapmamızın kıymetiharbiyesi nedir? Biz burada bir yasa yapıyoruz. Bu yasa Ceza Yasası olabilir, başka şey de olabilir. Peki, bu yasalar uygulanıyor mu? Türkiye’de bugün Türk Ceza Kanunu uygulanabiliyor mu? Türkiye’de bugün yargı çalıştırılıyor mu? Eğer bugün Türkiye’de bizim yaptığımız yasaların uygulanmasına bizzat Başbakanlık katından, bizzat yürütmeden engel olunuyorsa, o zaman yasama organı olarak biz ne yapıyoruz, onu kendi kendinize bir sorar mısınız ara sıra. Yani bizim değerimiz nedir?

Burada bir olağanüstü yönetim dönemi sergileniyor. Bu olağanüstü yönetim döneminde 1980’lerin, 1970’lerin o sıkıyönetim dönemlerinden çok daha kötüsünü görüyoruz çünkü askerî cunta dönemlerinde insanların bu dönemin biteceğine dair bir umudu vardı; geçicidir, bitecektir ve önümüz açıktır. Ve bir de bir şey daha vardı, sıkıyönetim dönemlerinde bile yasalara uyuluyordu. Şimdi, AKP’nin bu sivil sıkıyönetim döneminde, sivil darbe yönetiminde yasalara da uyulmuyor. Bu nasıl bir demokrasi, bu nasıl bir Adalet ve Kalkınma Partisi, adaleti nerede bunun? Dolayısıyla, burada, gerçekten, Türkiye'nin üzerine kâbus gibi çöken, hukuksuzluğu temel şiarı hâline getirmiş olan bir iktidardan bahsediyoruz. Bu iktidarın hukuk zorbalığı, bu iktidarın yargı zorbalığı, polis şiddeti kesinlikle demokrasilere değil, Türkiye'yi artık seçimli otokrasiye sokmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunlar aslında Yüce Divanlık suçlardır. “Paralel devlet” dediğiniz yapıyla on bir yıldır birlikte hareket etmek, dolayısıyla Anayasa’nın 6’ncı maddesini, egemenlik ilkesini çiğnemiş durumdasınız. Bugün bunu itiraf ediyorsunuz, bu sizi doğrudan doğruya Yüce Divana götürecek bir suçtur. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oyan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Vural, bir şey mi söyleyecektiniz?

Buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Malatya’daki görme engelli çocukların eğitim ko-nusundaki problemlerine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Millî Eğitim Bakanı buradayken -daha önce Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına iletmiştim- Malatya’da görme engelli çocuklarımız -aileleri var- maalesef, öğretmen olmadığından dolayı eğitim konusunda problemlerle karşılaştıklarını ifade ettiler. Sayın Bakana iletmiştim, sizin de burada olmanızı vesile bilerek bu konuyu tekrar bilginize arz etmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Cevap verebilir miyim Sayın Başkan?

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı isteyeceğim.

Maddeyi kabul edenler…

Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık var, elektronik oylama yapalım.

İki dakikalık süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

Sayın Bakan bir cevap vermek istemişti galiba.

Sayın Bakan, söz istemiştiniz. Şimdi mi konuşacaksınız, sonra mı?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Şimdi söyleyeyim efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

6.- Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup Başkan Vekilinin biraz önce dile getirdiği Malatya’daki görme engelli çocuklarla ilgili sorun için söz aldım.

Bir saat önce buraya da geldiler, kendileriyle görüştük, Beyazay Derneği ve çocukların temsilcileriyle. 17 görme engelli çocuğumuz için orada bir sınıf oluşturduk ama ayrıca bir okul istiyorlar onlar. Okul için de gerekli şeyleri yaptık.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ama sınıf karma.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Hayır, hayır. Eski sınıf karma, yeni sınıf oluşturduk.

OKTAY VURAL (İzmir) – Öğretmen ihtiyacı?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – 1’di, 2 yaptık öğretmen sayısını. Okulla birlikte inşallah daha çok da artıracağız.

OKTAY VURAL (İzmir) – İnşallah Sayın Bakan, siz olunca olmuş; bugüne kadar Malatya milletvekilleri çözemedi, sizin sayenizde olmuş.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Hazır söz almışken diğer konuya da… Bu astsubay emeklileriyle ilgili, astsubaylarla ilgili biraz önce Millî Savunma Bakanımızla görüştüm. Bugün Genelkurmayda zaten o konuyla ilgili bir toplantı yapıldığını Millî Savunma Bakanımız bana söyledi. Kendisini bilgilendirdim. Hassasiyetinize de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN – 11’inci maddede iki adet önerge vardır okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 11. maddesinin 2. paragrafındaki “harçlık ödenenler” ifadesinin “Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

    Ferit Mevlüt Aslanoğlu                         Müslim Sarı                                  Vahap Seçer

                İstanbul                                       İstanbul                                           Mersin

           Aykan Erdemir                           İhsan Kalkavan                                Haydar Akar

                  Bursa                                        Samsun                                           Kocaeli

                       Aydın Ağan Ayaydın                                               Ensar Öğüt

                          İstanbul                                                                   Ardahan    

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 11 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Erkan Akçay                              Mustafa Kalaycı                             Mehmet Günal

                 Manisa                                        Konya                                            Antalya

             Oktay Vural                                    Ali Öz                                          Alim Işık

                   İzmir                                         Mersin                                           Kütahya

MADDE 11 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "(1.620)" ibaresi "(3.250), ikinci fıkrasındaki "1/3'ünden" ibaresi "1/2'sinden" şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ayrıca, 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."

BAŞKAN – Son okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak acaba?

OKTAY VURAL (İzmir) – Erkan Akçay.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Erkan Akçay konuşacak, Manisa Milletvekili.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11’inci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu 11’inci maddeyle ilgili önergemize geçmeden önce, değerli milletvekilleri, hem milletimize hem de yüce Meclise bir hatırlatmada bulunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Şimdi, Türkiye’de hakikaten bir hafıza tazelemeye ihtiyacımız var. On iki yıldır çok ciddi bir toplumsal âdeta beyin yıkama faaliyeti yürütüldü ve propagandalar yapıldı. İnsanlar âdeta, sürekli propaganda tekrarlamakla, efsunlanmaya çalışıldı. Neden böyle düşünüyorum değerli arkadaşlar? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin en önemli söylemi “Her iyi şeyi biz yaptık, her kötü şeyden de başkaları, dış güçler, Haşhaşiler sorumlu.” ve sorumluluğu başkalarının üzerine atma gayreti ama iyi olan her şeyi kendisi yapmasa dahi sanki kendi yapmış gibi propaganda etmek. Manisa’da bazı vatandaşlarla, özellikle 30’lu, 40’lı yaş grubu insanlarımızla sohbet ederken maalesef buna inanıldığını da görünce hayretler içerisinde kaldım. Sanki AKP’den önce Türkiye diye bir ülke yoktu, yeryüzü âdeta bir magma tabakasıydı, hatta gaz ve toz bulutuydu, her şey AKP’yle kaim oldu gibi bir anlayış var. Şöyle sohbet: Mesela, sordum. 2022 sayılı, yaşlılık aylığına ilişkin bir kanun var, yaşlılarımız aylık alıyor. “Bunu kim getirdi?” dediğimizde “AK PARTİ getirdi.” dedi. Oysa, değerli arkadaşlar, bu 2022 sayılı Kanun 1 Temmuz 1976 yılında Demirel Hükûmetinin getirdiği bir kanundur.

“Efendim, yeşil kartı kim getirdi?” diye sorduğumuzda “AK PARTİ” diyor. Oysa 3816 sayılı Kanun’la -1992 yılında bu kanun- yine Demirel Hükûmeti zamanında… Bu “Fak-Fuk Fon” denilen sosyal yardımlaşma vakfı ne zaman… O da 29 Mayıs 1986 tarihli 3294 sayılı Kanun’la Turgut Özal hükûmetleri zamanında getirilen kanunlar ve müesseseler.

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, her şeyi siz yapmadınız; en iyi şeyleri siz yapmış diyerek diğerlerini sanki yapmamış gibi görmezden gelmeniz devletin devamlılığı ve geçmişe kadirşinaslık bakımdan doğru bir yaklaşım olmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından, muhtaç olduğuna karar verilen 65 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına, muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe 1751 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımından bulunacak tutarda -141 lira- aylık ödenmektedir. Bir kişinin muhtaç olarak nitelendirilebilmesi için hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarının asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden az olmaması gerekmektedir. Önergemizle muhtaçlık sınırı asgari ücretin 1/2’si düzeyine çıkarılmıştır, yani 282 liradan 423 liraya yükseltilmektedir. Dolayısıyla, hane içinde kişi başına düşen geliri 423 liradan az olanlar 2022 sayılı Kanun kapsamındaki yardımlardan yararlanabilecektir. Ayrıca 65 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe maaş bağlanmasında esas alınan gösterge rakamı 1751’dir. Önergemizle bu rakam 3250’ye çıkarılarak 65 yaşını doldurmuş muhtaç durumdaki vatandaşlarımıza verilen maaş 250 liraya yükseltilmektedir.

Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi kabul edenler…  Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla yapalım, kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.

İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 11. maddesinin 2. paragrafındaki “harçlık ödenenler” ifadesinin “Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                        Ensar Öğüt (Ardahan) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt önerge üzerinde konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 546 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, biz halkın yararına kanunlar çıkarıyoruz ama her şeyiyle halktan gizletiyor ve saklıyoruz. 22’nci ve 23’üncü Dönemde ve onlardan önceki dönemlerde burada görüşülmekte olan bütün kanun teklifleri ve tasarılar, hepsi şeffaf şekilde Mecliste, Meclis TV tarafından canlı yayınlanıyordu ama bu dönem ceberut bir kararla halktan gizletilen, antidemokratik bir tutum var ve bu tutumu protesto ediyorum.

Bu tutumu niye protesto ediyorum? Çünkü sizler, AKP, “ileri demokrasi” dediğiniz demokraside, bu canlı yayını kesin, halk bizim ne yaptığımızı bilmesin… Kanunları torbaya dolduruyor getiriyorsunuz, halkın zararına kanunlar çıkartıyorsunuz, yasalar çıkartıyorsunuz. Onun için de sizi protesto ediyorum ve Sayın Başkan, susma hakkımı kullanıyorum, ağzımı da bantlıyorum.

Size de helal olsun kardeşim aldığınız para!

(Hatip ağzını bantladı)

[CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar (!)]

GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Allah razı olsun! Allah razı olsun!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ensar, Ardahan’a gidelim mi, Ardahan’a?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Laf atmayın, adam cevap veremiyor, ayıp olur.

BAŞKAN - Sayın Konuşmacı, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, susma hakkını kullanıyor Sayın Başkan, susma hakkını kullanıyor.

BAŞKAN -  Bu kürsü konuşmacı kürsüsüdür, konuşulur bu kürsüde Sayın Öğüt.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, “Alo Fatih” aramış!

BAŞKAN - Bu kürsü milletten aldığınız oylarla konuşma hakkına sahip olduğunuz bir kürsüdür, bunu bir kez daha hatırlatayım size.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Konuşuyor Sayın Başkan, konuşuyor, kendi kendine konuşuyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Şov yapıyorsun, şov!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacı konuşma hakkını susarak kullanabilir efendim.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, susar mısınız lütfen! Duymuyorum ki.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Konuşan var zaten, arkadaşa gerek yok.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, grup başkan vekiliyle konuşuyorum, lütfen, rica ediyorum.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacı konuşma hakkını susarak da kullanabilir. Susmak da konuşmanın bir çeşididir.

BAŞKAN - Ben gerekli ikazda bulunayım da kendilerinin tercihidir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama, Sayın Hamzaçebi konuşmacıya müdahale ediyor.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir yazar şöyle der: “Her türlü ses bağdır, kelimeler birer yüktür, sessizlik özgürlüktür.”

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, kürsüde konuşmacı var, Sayın Hamzaçebi söz istiyor.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Elitaş, kürsüde susmacı var, konuşmacı değil.

BAŞKAN -  Ben de bir espriyle katılayım bu ortama: Sayın Milletvekili, lütfen konuya döner misiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, bunu Sadık Yakut kullandı daha önce.

HASAN ÖREN (Manisa) – Gördünüz mü, döndü. Hareketlere bak, dikkat edin, konuya döndü.

BAŞKAN – Ben göremiyorum ki hareketlerini.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmacıyı duyamıyoruz!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ardahan’da  kömürler satıldı diyor, taş kömürleri vardı diyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Öğüt’ün yerine Mevlüt Aslanoğlu konuşuyor.

Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, demek ki konuşuyor, bakın, anlamışsınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ardahan’ın kömürleri güzel mi?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, demek ki anlamışsınız. Konuya dönün deyince, demek ki… 

BAŞKAN - Biraz anlıyorum, evet.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)           

Tamam sayın milletvekilleri, tamam, dinliyoruz. Susma hakkını kullanıyormuş sayın milletvekili, saygı gösterelim.

Bir dakika mı dediniz bana?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ensar, Ardahan’ın kömürleri güzel mi?

NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Böyle daha etkilisiniz!

SUAT ÖNAL (Osmaniye) – Sayın Başkan, hatibin sözünü kesmeyin lütfen!

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Aferin sana be, aferin be! Türkçe konuşsun Sayın Başkan!

BAŞKAN – Sayın Öğüt, toparlayabilir misiniz, süreniz bitiyor! (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler, CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Öğüt, sizin yerinize kaç milletvekili konuşuyor, bakın.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sizi alkışlıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Ben olsam bundan sonra hiç çıkıp konuşmam kürsüde, bundan sonra asla konuşmam!

NECDET ÜNÜVAR (Adana) – En faydalı konuşmayı yaptınız!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Meclisin ciddiyeti nerede Sayın Başkan?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – CHP’den hep böyle bekliyoruz!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Arkadaşlar, yirmi beş saniyemiz var, şunu söyleyeyim…

GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Ay ne rahattık!

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Dört dakika zor dayandın!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Siz, ağlayacak hâlinize gülüyorsunuz. Ayıptır, günahtır! Halktan neyi gizliyorsunuz?

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Gene dayanamadın, iki dakika susmayı beceremedin.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Niye televizyonları kapatıyorsunuz? Erkekseniz televizyonları açın, beraber burada her şeyi tartışalım, konuşalım ama siz de o yürek yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz de o ayakkabı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – …kutularına sakladığınız paraların hesabını vereceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

12’nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 12. maddesinin ikinci paragrafındaki “göre harçlık ödenenler” ifadesinin “Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

                 Aykan Erdemir                       Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 İhsan Kalkavan

                         Bursa                                          İstanbul                                   Samsun

                    Müslim Sarı                                 Vahap Seçer                           Haydar Akar

                       İstanbul                                         Mersin                                    Kocaeli

                             Aydın Ağan Ayaydın                                          Mahmut Tanal

                                       İstanbul                                                           İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı çerçeve 12 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Oktay Vural                                 Erkan Akçay                        Mustafa Kalaycı

                         İzmir                                           Manisa                                    Konya

                  Mehmet Günal                                  Alim Işık                                   Ali Öz

                       Antalya                                        Kütahya                                   Mersin

MADDE 12 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan (4.860)" ibaresinin " (10.065) şeklinde, " (3.240)" ibarelerinin " (6.700)" şeklinde " 1/3'ünden" ibaresinin " 1/2'sinden" şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ayrıca, 2828 sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı yasa tasarısının 12'inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                             İdris Baluken                                    Erol Dora

                       Iğdır                                          Bingöl                                           Mardin

                                Hasip Kaplan                                                     Bengi Yıldız

                                     Şırnak                                                               Batman

BAŞKAN – Son okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı metninde yine devletin, ihtiyaç sahibi insanları, düşkün, zavallı olarak görme anlayışı kullandığı kavramlarda bile görmek mümkün. Devletin maaş bağladığı vatandaş, en asgari ihtiyaçlarını bile zor zor karşılarken, asgari miktardaki maaş alan vatandaşın başka haklardan yararlanması önünü engellenmektedir. Hükümet yaptığı sosyal hizmetleri ve yardımları sadaka anlayışı ile yapmaktadır. "Muhtaç, Güçsüz" gibi ifadeler hiçbir sosyal, hukuk devletinin resmi dilinde olmaması gereken ifadelerdir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla yapalım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 12 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

MADDE 12 - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde yer alan (4.860)" ibaresinin " (10.065) şeklinde, " (3.240)" ibarelerinin " (6.700)" şeklinde " 1/3'ünden" ibaresinin " 1/2'sinden" şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ayrıca, 2828 sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 12’nci maddesinin değiştirilmesiyle alakalı vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Aslında, bu torba yasanın içerisinde, bu tasarının içerisinde çok değişik maddeler var. Ülkemizin genelini ele aldığımız zaman yoksulluk, fakirlik demek ki hâlâ bizim üstesinden gelmeye çalıştığımız önemli sorun olarak görülmekte.

Burada muhtaçlık sınırını tarif ederken asgari ücretin 1/3’ünden az olması gerektiğini ifade ederek ülkemizde zaten insanların geçinmesi için yeterli miktarda olmayan asgari ücreti bir de muhtaçlık sınırına, 1/3’üne çektiğiniz zaman, insanların büyük çoğunluğunun “65 yaşından sonraki muhtaçlık” tanımlamaları adı altında, çok düşük ücretlerle hayatlarını idame etme zorunda olduklarını hep beraber görmüş olacağız.

Burada üzerinde durulması gereken önemli noktalardan bir tanesi: On iki yıllık iktidarınız süresince -iktidara gelirken- başta mücadele edeceğiniz yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar konusunda on iki yılı doldurduğunuz şu zaman dilimi sonunda geldiğiniz noktayı aslında sizlerin de gayet iyi değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum.

Ülkemizde, özellikle son zamanlarda, mesela dün, basında çıkan bir yazıda hepimizin aslında kabul etmemesi gereken bir şey vardı: Türkiye Büyük Millet Meclisinde çıkartılacak olan kanunların öncelikle Avrupa Birliğinde bir süzgeçten geçirildikten sonra bu yüce Meclise gelip, burada değerlendirilip kanunların o şekilde çıkartılmasına dair bir teklifleri olduğunu görüyoruz. Bu, aslında, bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak egemenlik hakkımızı hiçbir şekilde, hiç kimseyle paylaşmayacağımızı da ifade ederek şiddetli bir şekilde karşısında durmamız gereken bir şey. Ama tabii ki tüm dünya bu Parlamentoda nasıl kanunların çıkartıldığını artık herhâlde net bir şekilde görüyor ki böyle bir şeyden dolayı da bizi uyarma ihtiyacını hissediyor.

Yine, tabii ki 17 Aralıktan sonra, açıkçası bir milletvekili olarak merak ettiğim bir şeyi, Parlamento hatta eğer mümkünse Sayın Bakan bizlere açıklama yaparsa çok sevineceğim bir şeyi ifade etmek istiyorum: Artık, Türk milletinin kafasının karıştığı gibi, bir milletvekili olarak yoksulluğun ne demek olduğunu, yolsuzluğun ne demek olduğunu, hırsızlığın ne demek olduğunu, rüşvetin ne demek olduğunu, bu tanımların ne anlama geldiğini ben karıştırmış durumdayım. Başbakan başka türlü ifade ediyor, bakanlarınız başka türlü ifade ediyor. O yüzden, eğer yetkili, sayın yürütmenin değerli üyesi, Sayın Bakan bunların ne anlama geldiğini net bir şekilde ifade ederse biz de bundan sonraki konuşmalarımızda tanımlamaları doğru olarak değerlendirir, herhâlde ona göre bir şeyler ifade ederiz diye düşünüyorum.

2022 sayılı Yasa’da muhtaç olan insanlara verilmiş olan bu ödemelerin üç ayda bir yapılması da onlar açısından önemli bir sorun. Aslında, onların da bu ödemelerinin aylık yapılabilmesi -miktarı artırarak- onları bir nebze rahatlatabilir düşüncesindeyim.

2022 sayılı Yasa’dan istifade edip 65 yaşını doldurmuş olanların eğer belli hastalıkları varsa onlara bağlı olarak, belirli özür derecesi koyup onların maaşlarındaki iyileştirmede dereceler de yetersiz.

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan “engelli” kavramı, bizim ülkemizde maalesef anatomik bir özür oranı tutturarak yüzde 40’ın altındakini yok sayan, 40 ila 70 arasındakini -kim, bunu nasıl tespit ettiyse- hafif veya orta derecede özürlü sayan ancak ileri derecede özrü olanları yüzde 70’in üzerinde bir özür derecesi olduğunda değerlendiren bir yapıya sahip. Bu yapının tamamen değişmesi gerekiyor. Çünkü bu yapı dünya ülkelerinin hiçbir tanesinde Türkiye Cumhuriyeti’nde, bizde uygulandığı gibi uygulanmıyor. Bu konuda da herkesin elinden gelen gayreti göstermesi gerektiğine inanıyorum.

Verilen bu ücretlerin son derece yetersiz olduğunu, muhtaçların alacağı bu miktarları en azından asgari ücretin yarısına kadar çekmenin daha doğru olacağını ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 12. maddesinin ikinci paragrafındaki “göre harçlık ödenenler” ifadesinin “Asgari ücretin en az dörtte biri kadar harçlık ödenenler” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                        Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın  Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın  Mahmut Tanal konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben 546 sıra sayılı 12’nci madde üzerine söz almış bulunmaktayım.

Madde aynen şu şekilde: “2022 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

‘Ayrıca, 2828 sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz’.”

Değerli milletvekilleri, burada, harçlık olarak baktığımız zaman, Türk Dil Kurumundaki harçlık tanımı şu şekilde izah edilmekte: “Ufak tefek gereksinimleri için harcanacak olan para.” şeklinde tarif edilmiştir.

Türkiye’de, şu aşamada asgari ücret 850 TL’dir. Yani, bizim burada getirmiş olduğumuz değişiklik önergesini, buradaki harçlık ifadesini asgari ücretin 1/4 şeklinde tanımlanması açısından dile getiriyoruz. Yani, burada, en azından, ülke genelinde kimi vatandaşımıza 10 lira verilebilir, 20 lira verilebilir, 50 lira verilebilir, 100 lira verilebilir veya 500 TL verilebilir yani bunun hepsini de siz harçlık tanımının içerisine koyabilirsiniz. Yasanın müphem olmaması lazım, objektif kriterlere göre düzenlenmesi lazım ve yasanın anlaşabilir şekilde olması lazım. Mevcut olan bu düzenleme anlaşılabilir olmaktan uzak, objektif kriterlere göre uzak; yarın öbür gün, ülke genelinde, şehir açısından, bölge açısından gerçekten çok tartışmalara yol açabilecek olan bir husustur. Buradan yola çıktığımız zaman, aynı şekilde, bu bizim meşhur Anayasa’mızın 61’inci maddesi uyarınca sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler var. Bu özel olarak korunması gerekenlerin içerisinde… Tabii, mevcut olan tüm yasalarımızda daha önce “özürlü” ve “sakat” kavramı geçiyordu ve bunların hepsi düzeltildi, “engelli” kavramı olarak düzeltildi ancak Anayasa’mızın 61’inci maddesinde hâlen o “sakat” kavramı geçiyor; doğru bir kavram değil, “engelli” kavramının olması lazım. “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.”

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, önümüzde 30 Martta bir seçim var. Seçimde engelli vatandaşlarımız sandık başına gittikleri zaman, görme engelli vatandaşlarımızın oy kullanabilmeleri ancak destek ve yardım mahiyetiyle olabilir.

Merkez Bankamızın çıkarmış olduğu şöyle bir para şablonu var Sayın Başkan, Sayın Bakan. Şimdi, bu para şablonunu Merkez Bankası niçin çıkarmış? Görme engellilerin en azından parayı tanıyabilmeleri açısından çıkarmış. Örneğin, hemen burada bunun testini yapabiliriz. 5 lirayı tanıyabilmeleri açısından vatandaşımız şu şablona parayı yerleştiriyor ve şu şekilde çevirdiği zaman -uzaktan görünmeyebilir, burada işaretler var- parmakla görme engelli vatandaşımız Merkez Bankasının çıkarmış olduğu parayı tanıyabiliyor Sayın Bakan. Aynı şekilde, 50 lira için de bu testi yapabiliriz, 100 lira için de yapabiliriz. Burada, bu şablonla, görme engelli vatandaşlarımız gayet rahat -hepsi için- parayı tanıyabiliyor.

Ancak, 30 Martta yapılacak olan seçimlerle ilgili, vatandaşımız kimseye ihtiyaç duymaksızın, hangi siyasi partiye oy vereceği hususunda, bunu kendi başına seçemiyor.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Canını sıkma Sayın Vekilim, onlar doğruyu görüyor, AK PARTİ’ye oy verecekler.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Onun için, engelli vatandaşlarımız ilgili bu açısından mutlak suretle bunun düzenlenmesi lazım.

İkincisi, engelli vatandaşlarımız cezaevlerine yakınlarını görmek için gittikleri zaman, güvenlikten, x-ray cihazından mevcut olan o sandalyelerin genişliği nedeniyle yine geçemiyor, bu da bir sıkıntı. Mesela, burada milletvekili arkadaşlarımız Meclis Başkan Vekiliyle görüşmek istediği zaman burada görüşebiliyor, engelli milletvekili arkadaşlarımızın mevcut olan bu basamaklardan dolayı tekerlekli bisikletle oraya gidebilme imkânı yok. Onun için, biz her ne kadar engellilerin erişimine yönelik uluslararası sözleşmeyi 2008 yılında kabul etmişsek de ancak hâlen vatandaşımız çoğu yerde ulaşamıyor. Mesela, Şanlıurfa’daki camilerin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) – …hiçbirine engelli vatandaşlarımız gidip ibadetini yapamıyor. Hiçbir yerde tuvalet yok. Bu büyük bir sıkıntıdır.

Ben teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13’üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 13. Maddesindeki “eğitim fakültesinde” ifadesinin çıkarılmasını arz ederiz.

               Ferit Mevlüt Aslanoğlu                     İzzet Çetin                   Aydın Ağan Ayaydın

                           İstanbul                                    Ankara                                İstanbul

                       Tanju Özcan                   Ramazan Kerim Özkan            Fatma Nur Serter

                              Bolu                                      Burdur                                İstanbul

                       Haydar Akar                      Mustafa Ali Balbay                 Mahmut Tanal

                           Kocaeli                                      İzmir                                 İstanbul

                                                                        Aytuğ Atıcı

                                                                           Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 13 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       Erkan Akçay                        Mustafa Kalaycı                   Mehmet Günal

                            Manisa                                    Konya                                 Antalya

                          Alim Işık                            Özcan Yeniçeri                          Ali Öz

                           Kütahya                                   Ankara                                Mersin

                                                                       Oktay Vural

                                                                             İzmir

MADDE 13- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"Biruni Üniversitesi

EK MADDE 156- İstanbul'da Dünya Eğitim Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip Biruni Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Tıp Fakültesinden,

b) Diş Hekimliği Fakültesinden,

c) Eczacılık Fakültesinden,

ç) Sağlık Bilimleri Fakültesinden,

d) Hemşirelik Fakültesinden,

e) Mühendislik Fakültesinden,

f) Meslek Yüksekokulundan,

g) Eğitim Bilimleri Enstitüsünden,

ğ) Fen Bilimler Enstitüsünden,

h) Sağlık Bilimleri Enstitüsünden, oluşur."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Yeniçeri…

BAŞKAN - Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri önerge üzerinde konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

546 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin değiştirilmesine ilişkin vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 13’üncü madde ile İstanbul’da Dünya Eğitim Vakfı tarafından “Biruni Üniversitesi” adıyla bir vakıf üniversitesinin kurulması öngörülmektedir. Üniversite açılması hiç kuşkusuz sevindiricidir, bu üniversiteye “Biruni” adının verilmesi ondan daha fazla sevindiricidir.

Söz buraya gelmişken çok kısaca Birûnî’den bahsetmek istiyorum. Bilindiği gibi Birûnî astronomi, matematik, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanlarındaki çalışmalarıyla meşhurdur. Birûnî bilim adamı olmanın dışında, aynı zamanda bir ahlak abidesidir. Birûnî, astronomi üzerine yaptığı en iyi çalışmayı Gazneli Mahmut’un oğlu Mesut’a sunar. Sultan Mesut da bunun üzerine kendisine bir fil yükü gümüşü hediye eder. Fakat, kendisine bir fil yükü gümüş hediye edilince Birûnî “Bu armağan beni baştan çıkarır, bilimden uzaklaştırır.” diyerek bu hediyeyi geri çevirir. Ülkeyi yiye yiye doymayanların kulakları çınlasın. Kültürümüzde “Ehli Hakk’a müptelayım, neme lazım kâr benim; malım, mülküm yoktur ama kanaatim var benim.” diyen bir gelenek vardır. Elbette, kanaatle yetinip kanaatle kendi kendini tekrar etmek, zenginliğe gidecek yolun önünü kapatmak doğru değil ama –biraz önce de ifade ettiğim gibi- bütün bu olanı biteni bu bağlam içerisinde, doymayan, iştahı hiç kesilmeyen ve bitmeyen bir mantık içerisinde ele almak da çok doğru değil. Kültürümüz, bundan tam bin yıl önce, böyle erdem abidesi insanlar çıkarmıştır. İsterseniz, gelin bunu bugünle mukayese edin.

Benim burada özellikle söylemek istediğim bir şey var: Birûnî’nin adını vermek güzel bir şey ama yetmez. Birûnî’nin ahlakını, Birûnî’nin felsefesini, Birûnî’nin niteliklerini aslında üniversitelere vermek lazım. Üniversitelere ismini verdiğimiz kişilerin erdem ve edep yönünden, adap yönünden, onların içinde yaşadıkları dönemi de dikkate alarak, o değerlerin aktarılmasının esas olması icap eder.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de üniversite açarken her şeyden önce ülkenin ihtiyaçları ve gerçeklerinin dikkate alınması gerekir. Üniversiteler beyin gücünün eğitildiği yerlerdir. Vasıfsız insanı vasıflı hâle getirmek eğitimle ilgilidir. Kazandıkları vasıfları kullanabildikleri ölçüde insanlar özgür olabilirler. Eğer insanlar kazandıkları vasıfları kullanamazlarsa bu kazandıkları vasıflar sırtlarına yük olur.

Biruni Üniversitesi, bu yönü itibarıyla 5 fakülte, 1 meslek yüksekokulu ve 3 enstitüden kuruluyor. Açılacak fakülteler belirlenirken ülkemizin ihtiyaçları ve kapasite fazlalığı bulunan alanların dikkate alınmadığı görülüyor. Bugün, Türkiye’de 300 binin üzerinde atamayı bekleyen öğretmen adayı vardır; buna karşın, Biruni Üniversitesinde de yeni bir eğitim fakültesi açılarak bu yeni fakülte, âdeta atanmayan öğretmenlerin sayısını artırma gibi bir  durum ortaya çıkaracaktır. Bu nedenle, eğitim fakültesinin açılmasının mevcut şartlarda bir anlamı yoktur. Bu durum, üniversite açılışının plansız, programsız ve hedefsiz bir şekilde gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu durumda, Birûnî’nin adını taşıyan, tıp dalında eğitim verecek Biruni Üniversitesine bağlı bir hemşirelik fakültesinin açılmasının uygun olacağını düşünüyorum ama Hükûmet “hayır” dedi, Komisyon “hayır” dedi, elbette siz de “hayır” diyeceksiniz. İsterseniz biz dünyanın en uygun teklifini getirelim “evet” diyecek hâliniz de yok, onu da biliyorum. Ama, doğruya doğru diyerek doğru bir iş yaptığımızı özellikle ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, üniversiteler gerçekliğin tek boyutta olmadığını öğrencilere aktaran, onları gerçekliğin farklı boyutlarını araştırmaya, öğrenmeye ve özümsemeye sevk eden, dogmalara karşı bilimselliği savunan hayati kurumlardır. Bu bakımdan, düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde akademik ve bilimsel özgürlükten, dolayısıyla da gerçek anlamda bir üniversiteden söz etmek mümkün değildir. Üniversiteler biat, itaat ve fanatizmin değil, bilimsel düşüncenin kalbidir.

Kısaca şunu, sürem bittiği için bir cümleyle söyleyeyim. Hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 13. Maddesindeki “eğitim fakültesinden” ifadesinin çıkarılmasını arz ederiz.

                                                                        Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Neden Sayın Yüksel?

BAŞKAN – Kim konuşacak acaba?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Nur Serter…

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Nur Serter, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 13’üncü maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge konusunda söz almış bulunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, “Biruni” adı altında bir vakıf üniversitesinin kurulması teklifiyle karşı karşıyayız. Şimdi, tabii, ilk başta söylemem gereken şey şudur: Bir üniversitenin kurulması ciddi bir iştir. Hele bu bir vakıf üniversitesi ise vakıf üniversitesinin vakfıyla ilgili, hedefleriyle ilgili bir bilgilendirmenin mutlaka yapılması gerekir, bunun da yeri Millî Eğitim Komisyonudur ancak Millî Eğitim Komisyonu üniversitenin kurulmasıyla ilgili bu konuyu görüşmemiş ve doğrudan Plan ve Bütçe Komisyonundan bu çıkarak önümüze getirilmiştir.

Şimdi, size bazı sorular sormak istiyorum: Bilen var mıdır acaba içinizde, kimdir bu Biruni Üniversitesini kuranlar? Bu vakıf nedir? Bu vakfın özellikleri nedir? Biz de bilmiyorduk. Dolayısıyla, YÖK’ü aradım. YÖK’ten aldığım cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum. YÖK dedi ki: “Vakıf muhatabınız değil.” Ben bir bakkal dükkânını sormuyorum, üniversiteyi kuracak vakfın özellikleri hakkında YÖK’ten bilgi istiyorum, Millî Eğitim Komisyonu üyesi bir milletvekili olarak bilgi istiyorum, aldığım cevap: “Vakıf muhatabınız değil.” Peki, neye göre karar vereceğiz öyleyse? Dolayısıyla, vakfı araştırmaya girdik. Bir kere, YÖK’ü kınıyorum ve YÖK’ün bu saygısızlığının hesabının iktidar partisi tarafından sorulması gerektiğini düşünüyorum.

Gelelim üniversiteyle ilgili diğer bilgilere: Şimdi, Dünya Eğitim Vakfı diye bir vakıf tarafından kuruluyor. Peki, Dünya Eğitim Vakfını kim kurmuş, nasıl kurmuş, ne zaman kurmuş ve bu vakfı vakfeden kurum nedir? Bunları araştırdığımızda, vakfeden kurum olarak karşımıza Erva Öğretim Yatırımı ve Ticaret Anonim Şirketi çıktı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Elba

FATMA NUR SERTER (Devamla) – Erva.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu, Usame Kutub

FATMA NUR SERTER (Devamla) – “R” ile… “E-r-v-a.”

Bu şirket 24/12/2012’de yani 2012 yılının son haftasında, 50 bin lira sermayeyle kurulmuş bir şirket. Bu şirket, kurulduktan tam iki ay sonra, Dünya Eğitim Vakfını kuruyor. Vakfın toplam mal varlığı 300 bin lira, milyon filan zannetmeyin, 300 bin lira. 300 bin liraya, zannediyorum, İstanbul’da bir daire satın alamazsınız. Şimdi, bu vakıf ne kuruyor? Değerli milletvekilleri, bu vakıf 6 tane fakülteden, 1 meslek yüksek okulundan ve 3 tane enstitüden oluşan 10 birimlik bir üniversite kuruyor. Bu fakülteler nelerdir? Tıp fakültesi -en yüksek yatırımı gerektiren fakülte- diş hekimliği fakültesi, eczacılık fakültesi, sağlık bilimleri fakültesi, mühendislik fakültesi gibi yüksek kuruluş bedelleri gerektiren fakülteler, 300 bin lirayla...

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hocam, havuzdan gelecek, havuzdan.

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Şimdi, bunu sorduğumuz zaman Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın grup başkan vekillerinden bir tanesi bize dedi ki: “Tamam, onlar YÖK’te taahhütte bulunmuşlar, 50 milyon liralık taahhütte bulunmuşlar.” Bakın, böyle bir üstünkörü üniversite kurulumu olmaz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yeni havuz, yeni!

FATMA NUR SERTER (Devamla) – Neye göre kurulmuş? Taahhütte bulunmuş. Nasıl bulunmuş? Bunun belgesi nedir? 300 bin lira mal varlığı olan bir vakıf böyle büyük bir üniversite projesine nasıl adım atar? Bakınız, bu, Yükseköğrenim Yasası’na aykırıdır. Bu, vakfın amaçları içinde yer almıyor. Vakfın amaçlarına bakın; eğitimin kalitesini geliştirmek var, üniversite kurmak yok. Vakfın amaçları arasında bir yükseköğretim kurumu veya bir eğitim kurumu kurulmasına ilişkin bir madde yok. Bu, tamamıyla yeni bir projedir, gizli kapaklı bazı işler yapılmaktadır. TÜRGEV örneğini gördüğümüz için de vakıflara karşı duyarlı olma hakkını kendimizde görüyoruz. Eğitim fakültesi ve diş hekimliği fakültesi gibi fakültelerin de yer almaması gerektiğini çünkü Türkiye’de bu alanlarda ihtiyaçtan fazla yetişmiş eleman olduğunu da burada tekrarlamak istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serter.

MEHMET AKİF HAMZEÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi açısından bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum.

Şimdi, Komisyonda, Sayın Nur Hocamın dediğinin aksine, YÖK’ten gelen koordinatör bu konuda bize bilgi verirken bu vakfın, üniversiteyi kuran vakfın 50 milyon TL sermaye gösterdiğini söyledi. Yalnız, Hocam farklı bir şey söylüyor, bunun taahhüt edildiğini söylüyor. Bunlar farklı şeylerdir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Kayda geçmiştir ama şu anda bizim gündemimizle ilgili bir şey değil.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Efendim, önemlidir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Hükûmet bu konuda bilgi versin. Vakfın amaçları arasında üniversite yoksa nasıl…

VAHAP SEÇER (Mersin) - Dolayısıyla, YÖK tarafından Komisyon da yanıltılmıştır. Bu çok önemli bir şey.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.02

 

 

ON İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.

13’üncü madde üzerinde İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

14’üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           Oktay Vural                  Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı

                                 İzmir                            Manisa                                  Konya

                         Mehmet Günal                   Alim Işık                                Ali Öz

                               Antalya                         Kütahya                                 Mersin

                                                                  Emir Çınar                                    

                                                                  Kastamonu

“MADDE 14- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi "Afet ve acil durum hallerinde afet ve acil durum hizmetlerinde görevli bulunan araçlar," şeklinde değiştirilmiş, "Bu araçlar," ibaresinden sonra gelmek üzere "görev halinde" ibaresi eklenmiştir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 14. maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı yasanın 71’inci maddesinin (f) bendinin yasa metninden çıkartılmasını arz ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    İzzet Çetin                    Aydın Ağan Ayaydın

                       İstanbul                                   Ankara                                 İstanbul

           Ramazan Kerim Özkan                   Tanju Özcan                    Mustafa Ali Balbay

                        Burdur                                      Bolu                                      İzmir

                   Haydar Akar                         Mahmut Tanal                         Aytuğ Atıcı

                       Kocaeli                                   İstanbul                                  Mersin

                                                                   Levent Gök

                                                                       Ankara

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, burada herhâlde bir yanlışlık var, (e) bendi mi, (f) bendi mi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – (f) bendi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama o zaman madde ihdası gerekiyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Yok, madde ihdası değil, o kanunda (f) bendi var.

BAŞKAN – Sorun olmadığını söylüyorlar Sayın Elitaş.

Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak önerge üzerinde?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Gök.

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu torba yasa pek çok yasa maddesini ilgilendiren kanunlarda değişiklikler getiriyor. Aslında, hepimizin sağlıklı bir irdelemesine sunulması açısından yararlı olmayan bir yöntemle yine bu maddeleri tartışıyoruz. İhtiyacı gideren maddeler var, ihtiyacı gidermeyen maddeler var. Yine böyle torba yasaların karıştığı bir ortamda yapılan yanlışlıkların bizlere neye mal olduğunu anlatmak açısından bir örnekle bu yöntemin yanlış olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlarım.

Geçtiğimiz aylarda sizlerle çokça konuştuğum bir konuda dün Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İspanya Başbakanı tarafından Sincan-Batıkent metrosu açıldı. Öncelikle bu metro hattının hayırlı olmasını diliyorum. Çok gecikmiş bir hizmettir. Başından beri bizim de takip ettiğimiz, yıllar öncesinden gündeme geldiği zaman -İl Başkanlığı dönemimde takip ettiğim konu olması nedeniyle de- çok da yakından ilgilendiğim bir konudur ama değerli milletvekilleri, dün açılan Sincan metrosu tam on yıllık bir gecikmeyle açılmıştır ve Ankara’nın bütün billboardlarında “Belediyemizin başlattığı Hükûmetimizin bitirdiği metro hattı hayırlı olsun.” denilerek açılmıştır. Ankara Büyükşehir Belediyesinin en ufak bir ciddi katkısının olmadığı ve inşaatın yüzdesinde hiç de ciddi ilerlemesinin bulunmadığı bir ortamda bir seçim yatırımına dönüştürülen bir metro hattını açtık. Ankaralıların tam on yılı gitmiştir bu konuda Büyükşehir Belediyesinin beceriksizliği yüzünden. Sonunda Hükûmet üstlenmek durumunda kalmış ve bu hat açılmıştır. Yararlı olmuştur, işin bu kısmında değilim ama değerli milletvekilleri, Ankara’da Sincan-Batıkent metrosu başlarken aynı anda da Ulus-Keçiören ve Kızılay-Çayyolu metro hatları da başladı. O zamanlar…

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Şimdi açacağız.

LEVENT GÖK (Devamla) – Elbette açılsın, yararlıdır, açılmasını biz de istiyoruz.

…dilimizde tüy bitti, dilimizde tüy bitti.

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) – İzmir’i kim yaptı?

LEVENT GÖK (Devamla) – Hayır, bakın, bir noktaya gelmek istiyorum, bir noktaya gelmek istiyorum.

“Bir hattı bitirelim, ondan sonra diğer hatta geçelim, öteki hattı bitirdikten sonra diğer hatta geçelim.” derken Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün bu yapıcı uyarılarımızı dinlemedi, 3 hatta birden başladı ve sonunda da tıkandı. Ankara’nın yakıtta tek seçeneği olan doğal gazı özelleştirdi. Doğal gaz özelleştirilirken satılmasından elde edilecek parayla metroya kaynak aktarılacağı söylenildi ama sonunda doğal gaz özelleştirildi, metroyu da yapmak Hükûmetin sırtına yıkıldı, Büyükşehrin elinden doğal gaz gibi çok önemli bir gelir kaynağı da gitti. Doğal gazın özelleştirilmesinin gerekçesi BOTAŞ’a olan borçların ödenmesi ve metroya kaynak aktarılması değerli arkadaşlarım.

Şimdi, Hükûmet üstlendi, doğal gaz gitti ve şu anda Ankaralılar doğal gazın özelleştirilmesinden dolayı son derece ciddi sorunlar yaşıyorlar çünkü yakıtta tek seçenek olan ve 2 milyon aboneyi ilgilendiren bir konuda Ankaralıların kaderi piyasanın keyfî koşullarına terk edildi. Bunu sizler de zaten kışın yaşayarak gördünüz.

Şimdi, gelinen noktada, Ankara Büyükşehir Belediyesi o kadar istediği özelleştirmede, özelleştirilen Başkent Doğalgazı satın alan şirketle mahkemelik oldu. Mahkemede birbirlerinin hakkında ilginç iddialarda bulunuyorlar. İşin o yanına baksak mı yanarsınız, bir yandan, özelleştirilen doğal gazın ucuza gittiğine mi yanarsınız?

31 Mayısta burada bir gensoru görüştük Başbakan hakkında BAŞKENTGAZ’ın özelleştirilmesinin onaylanmasının düşük olduğundan dolayı diye, onu reddettiniz ama Sayıştay, BAŞKENTGAZ’la ilgili verdiği raporda, özelleştirme raporunda düzenlediği maddeyle BAŞKENTGAZ’ın çok düşük bir bedelle satıldığını raporuna geçirdi değerli arkadaşlarım.

Şimdi dikkatli olalım, pek çok hatanın yapıldığı bu yasaları böyle değil, daha sağlıklı ve serinkanlı düşünelim diyorum, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“MADDE 14- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi "Afet ve acil durum hallerinde afet ve acil durum hizmetlerinde görevli bulunan araçlar," şeklinde değiştirilmiş, "Bu araçlar," ibaresinden sonra gelmek üzere "görev halinde" ibaresi eklenmiştir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Emin Çınar, Kastamonu Milletvekili.

BAŞKAN – Emin Çınar, Kastamonu Milletvekili konuşacak.

Buyurun Sayın Çınar. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN ÇINAR (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletimizin barış, huzur ve güven dolu bir hayat yaşaması için ihtiyacı olan kanunları yapmakla mükelleftir. Burada yaptığımız kanunlar milyonlarca vatandaşımızın hayatını doğrudan etkilemektedir. Bu işin çok büyük bir vebali vardır; bundan dolayı, çıkardığımız kanunları en iyi şekilde değerlendirerek çıkarmak mecburiyetindeyiz. Müzakereleri yeterince yapmalı, tartışmaktan, istişare etmekten imtina etmemeliyiz. Özellikle iktidar olarak size düşen en önemli vazife, muhalefetin telkinlerine, eleştirilerine kulak vermeniz olacaktır; bu, demokrasinin de gereğidir. Ancak on bir  yıllık iktidarınız döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı bırakmak için elinizden gelen her şeyi yaptınız. Gece yarısı kanun tekliflerini oldubittilerle çıkardınız. Muhalefetin sesini kısmak için her yola başvurdunuz. Komisyonları çalıştırmayıp tepeden gelen teklif ya da tasarılarla yeterli ve sağlıklı görüşmeleri engellediniz. Hayati öneme sahip olan düzenlemeleri torba kanunlarla Meclisten çıkardınız. Bugün görüştüğümüz kanun teklifi, bunlar içinde onlarca örnekten sadece bir tanesidir.

Değerli milletvekilleri, demokrasi eşitliktir; demokrasi, karşıt fikirlere katlanmak demektir; demokrasi istişare, demokrasi tahammül demektir. Her ortamda demokrasiden bahsedip, farklı görüşleri, eleştirileri, eşitliği engellemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Bunlara en büyük ispat gün yüzüne çıkan ses kayıtlarıdır. Gazete patronlarına muhalefeti susturmak için talimatlar vererek demokratik olunmaz. Eleştiriye tahammül edemeyenlerin hayatları yanlışlarla doludur. İşte, on bir yıllık iktidarınız da yanlışlarla ve hatalarla geçmiştir. Yaptığınız bu yanlışları bir gün mutlaka anlayacaksınız fakat iş işten geçmiş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, son günlerde yaşadıklarımız geleceğe ibret olacak olaylardır. Geçmişte muhalefeti susturmak için her şeyi yaptığınızı söylediğimizde demokrasiden bahsedip devriiktidarınızda ülkemizin ne kadar özgürleştiğinden, demokrasinin ne kadar ileriye gittiğinden dem vurdunuz. Artık bizim bir şey söylememize gerek kalmamıştır çünkü İnternet’te dolaşan yasal ses kayıtları bizim ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. Takke düşmüş, kel görünmüştür. Gazete patronlarına talimatlar yağdırarak Sayın Genel Başkanımızın konuşmalarını kestiren, Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili haberleri yayından kaldırtan Başbakan, bir iş yapmak istiyorsa ülkemizi bölmek, parçalamak ve yok etmek isteyenlerin sesini kısmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Sayın Genel Başkanımıza tahammül edemeyen Sayın Başbakan, eli kanlı teröristbaşının örgütünü yönetebilmesi için MİT'i postacı olarak görevlendirip Kandil’e mesaj göndermesine müsaade etmemelidir. 30 bin kişinin katilinin, canibaşının İnternet’ten resimlerinin yayınlanmasına tahammül etmemelidir.

Sayın Başbakan, gazete patronlarından muhalefet partilerinin haberlerini neden yayınladığının hesabını soracağına, evinden milyonlarca dolar para çıkan memurlarının hesabını  sormalıdır. Yolsuzluğa adı karışan bakanların ve çocuklarının sorgusunu yapmalıdır. Kanalları, gazeteleri araştırıp Milliyetçi Hareket Partisinin haberlerini kaldırmakla uğraşacağına, milletimizin sorunlarına çare bulmak için çaba ve gayret göstermelidir. Emeklilerimizin aldığı maaşlarla nasıl bir geçim sıkıntısının içerisinde olduğunu, kadro isteyen taşeron işçilerinin, 4/C’li çalışanlarımızın, vekil imamlarımızın sorunlarına çözüm bulmak için gayret göstermelidir. Yüzbinlerce işsiz olan insanlarımıza istihdam oluşturmak için çalışmalarda bulunmalıdır. Biz bunları yıllar önce söyledik ve hâlâ da söylemeye devam edeceğiz.

Sayın Genel Başkanımız, Sayın Başbakanı her ortamda uyarmasına rağmen, maalesef, Başbakan yine de bildiğini okumaktadır. Bizler burada ve her yerde yanlışları söylemeye devam edeceğiz. Doğru yapılan her işin yanındayız. Gelin bu yanlış uygulama alışkanlığından vazgeçin.

Vermiş olduğumuz önergemize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter  sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.27

 

ON ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 22.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu açıyorum.

14’üncü madde üzerinde Kastamonu Milletvekili Emin Çınar ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Madde kabul edilmiştir.

15’inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3152 sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde geçen "iş ve işlemleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                Mustafa Elitaş                     Mehmet Doğan Kubat                         Ünal Kacır

                     Kayseri                                     İstanbul                                       İstanbul

                Gülay Dalyan                         Bünyamin Özbek                         Tülay Kaynarca

                     İstanbul                                     Bayburt                                       İstanbul

                               Sevim Savaşer                                                Vural Kavuncu

                                     İstanbul                                                          Kütahya

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 15. maddesindeki “İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir” ifadesinin önüne “Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

         Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       İzzet Çetin                                  Aytuğ Atıcı

                     İstanbul                                     Ankara                                        Mersin

                                Turhan Tayan                                           Malik Ecder Özdemir

                                      Bursa                                                              Sivas

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 15 inci maddesinde yer alan “buralarda" ifadesinin "112 Acil Çağrı Merkezinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Erkan Akçay                       Mustafa Kalaycı                        Mehmet Günal

                        Manisa                                   Konya                                     Antalya

                       Alim Işık                                  Ali Öz                                 Oktay Vural

                       Kütahya                                  Mersin                                       İzmir

BAŞKAN - Son okuduğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN -  Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge üzerinde Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık konuşacak.

Tekrar sessiz olmanızı rica ediyorum sayın milletvekilleri.

Buyurun Sayın Işık.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu önerge son derece masum ve madde metninin daha iyi anlaşılabilir hâle getirilmesini amaçlayan bir önerge olmasına rağmen Hükûmetin ve Komisyonun niye katılamadığını gerçekten merak ediyorum. Cümleyi okuduğunuz zaman bu cümlenin hiçbir anlam ifade etmediğini, önergemizdeki hâliyle değiştirilmesi durumunda ise anlamın anlaşılır olduğunu göreceksiniz. Anlaşılan o ki iktidar partisi buraya ne getirirse bu Meclis aynen kabul etmek ve Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarım da hepsini aynen oylamak zorundadır. Bu anlayış hiç değişmemektedir. Gecenin bu vaktine kadar tüm uyarılara rağmen, tüm iyi niyete rağmen herhangi bir değişikliğin kabul edilmemiş olması gerçekten bu yüce Meclis için ciddi bir eksikliktir, bunu takdirlerinize sunuyorum.

Bu maddede illerde 112 acil çağrı merkezlerinin kurulması düzenlenmekte. Yerinde bir düzenleme ancak 112 acil çağrı merkezlerine teklifin 51’inci maddesiyle de toplam 1.937 kadro ihdası geliyor bu kanunda. Bir taraftan yüzlerce, binlerce insan kadro beklerken kadro vermekten kaçınan Hükûmet bazı konularda ciddi anlamda bonkör davranabiliyor. Diğer taraftan, illerde hastanelerde ciddi sağlık personeli eksikliğini tamamlayamayan Hükûmetin bu kadrolara nasıl atama yapacağı da herhâlde hepimizin kafasında bir soru işareti oluşturmaktadır.

Bu vesileyle Sağlık Bakanlığının 2010-2013 Yatırım Programı’na alınmış olmasına rağmen sebebi bilinmeden Kütahya’nın elinden alınan 500 yataklı devlet hastanesini tekrar bu yüce Mecliste ilgililere hatırlatıyorum. 2013 yılında bitmesi gereken hastane, bir yer değişikliği bahanesiyle masal oldu. Kim buna sebep olduysa bunun hesabını bu yüce Mecliste ilgililerin sorması gerektiğini düşünüyorum. Acilen, Kütahya ili, ikinci basamak hastanesi olmayan Türkiye ili olmaktan çıkarılmalıdır Sayın Bakan. Hemşehrilerimiz sağlık hizmetini pahalı almaktadırlar. Devlet hastanesi üniversite araştırma hastanesine dönüştürülmüştür ve şu anda ikinci basamak hastanesi olmayan bu il, maalesef, bu 2010-2013 Yatırım Programı’ndaki hastanesini de elinden kaçırmıştır. Bunun acilen yerine getirilmesini, tekrar, hemşehrilerim adına burada dile getiriyorum.

Diğer taraftan, belediye başkanlarının maaşını çok görerek nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle yüzlerce belde belediyesini kapatan Hükûmetin, bu kadrolara atayacağı memurlara vereceği maaş ile beldelere hizmet eden belediye başkanlarına verdiği maaşı bir kıyaslamasını talep ediyorum.

Bu vesileyle, teklifin 40’ıncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergede, 2012 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre nüfusunu 2 binin üzerine çıkaran 65 belde belediyesinin tüzel kişiliğinin iade edilmesini talep ediyorum. Bununla ilgili önergemize yüce Meclisin katkı yapacağını ve olumlu bakacağını da ümit ediyorum çünkü toplam 21 ilimizde 65 belde, şu anda nüfusu 2 binin üzerine çıkmış olmasına rağmen, 2012 yılı kayıtlarına göre, haksız olarak köy tüzel kişiliğine dönüştürülmüştür. Bunu Ordu’nun büyükşehir  yapılması sırasındaki kanun teklifi sırasında da defalarca dile getirdik ama o gün duyulmamıştı. Bugün bu belediye başkanları feryat ediyor, bu belde halkımız feryat ediyor.

Bu duygu ve düşüncelerle, önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette  bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 15. maddesindeki “İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir” ifadesinin önüne “Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

                                                                                        Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 S. Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen 3152 sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 28 inci maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde geçen "iş ve işlemleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                     Vural Kavuncu (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı önerge üzerinde konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sağlık hizmetlerindeki ciddi aksamaları gördüğü hâlde “Sağlıkta çağ atladık.” diyerek halkı yanıltmayan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

15’inci maddeyle tüm acil çağrıları karşılama, sevk ve idare tek çatı altında toplanıyor. Elbette ki buna bir itirazımız yok. Her ne kadar bu madde “Avrupa Birliği uyum yasaları gereği” ile çıkarılsa da sonuçta uygulama yararlı olacaktır. İtfaiye, polis, ambulans gibi yerlere yapılan çağrıları tek çatı altında topluyorsunuz, güzel. Ancak, düzenleme yapma yetkisini sadece İçişleri Bakanına veriyorsunuz. İçişleri Bakanı sağlık hizmetlerinin organizasyonundan ne anlar? Anlamaz, İçişleri Bakanının başka uzmanlık alanları var, bu işler ayakkabı kutusuna benzemez, herkesin ayrı bir uzmanlık alanı var. Ha, eğer “Fark etmez, Sağlık Bakanı da zaten bu işlerden anlamaz.” diyorsanız, işte bunda haklı olabilirsiniz, buna bir itirazım yok. Biz yine de önergemizle “Bu yönetmeliği çıkarırken Sağlık Bakanına danışın.” diyoruz. Önergemizi verdik, anladığım kadarıyla dikkate almışsınız, siz de bizimkine benzer bir önerge hazırlamışsınız ve nihayet Sağlık Bakanını da işin içine dâhil etmişsiniz. Eh, gecenin bu vaktinde belki hayırlı bir iş yapmış olabilirsiniz.

Şimdi, Sağlık Bakanı 112’yi koordine etmekle sorumlu, o yüzden 112’yle ilgili verilecek kararlarda Bakanın mutlaka, mutlaka fikri alınmalı. Peki, Sağlık Bakanı 112’yi koordine etmekle sorumlu olduğu hâlde yeterince edebiliyor mu? Hayır. Neden? Çünkü çok meşgul Sayın Bakan. Neler yapıyor? Özel hastanelere hoca kiralıyor; çok meşgul, yazık. Bazı yandaş ve candaş doktorlara mecburi hizmeti kaldırıyor. Bunların hepsini siz o mübarek ellerinizi kaldırarak onaylamıştınız geçen haftalarda.

Çok meşgul Sayın Sağlık Bakanı. Vatandaşlara, yüzde 200 fark ödemek üzere, her hastaneye gittiğinde 11 ayrı noktadan fark ödemek üzere düzenlemeler yapıyor; çok meşgul. Hele bugünlerde çok daha meşgul. Neden? İşi, gücü bıraktı, Ankara Tabip Odasına dava açıyor, Yönetim Kurulunu ve Haysiyet Kurulunu görevden almak istiyor. Çok meşgul. Niye görevden almak istiyor biliyor musunuz? Çünkü diyor ki: “Hekimler Gezi olaylarında sokaktaki vatandaşa yardım ettiler.” “Ee, -gerekçede söylüyor; bakın, bu benim fikrim değil- bütün hekimleri cezalandıramayacağıma göre Ankara Tabip Odasının Yönetim Kurulunu ve Haysiyet Kurulunu görevden alayım.” diyor.

Sayın Bakan, ne yaparsanız yapın, kimi görevden alırsanız alın bu ülkede yaşayan hekimler her zaman, her koşulda halkının yanında yer alacaktır. Hiçbir şekilde hekimleri geri döndüremezsiniz. İşgal kuvvetleri bile bizi geri döndüremedi. İstanbul Tıp Fakültesinden bir dönem mezun verilmedi, bütün doktorlar şehit oldular. Sen mi bizi korkutacaksın? Hadi oradan! (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

Şimdi, 112’yi koordine edemeyen Bakan, kalkacak, illerin ambulans ihtiyaçlarını bekletecek, tam seçim zamanı illere ambulans dağıtarak şov yapacak. Yakıştı mı? Vallahi yakışmadı, yakışmadı.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Nasıl biliyorsunuz? Niyet mi okuyorsunuz, canım ne biliyorsunuz?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Her sene dağıtıyor, her sene dağıtıyor.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Her sene dağıtıyorsunuz, seçim dönemi geldi, ambulansları dağıtıyorsunuz.

Ben size sorarım zıplayan milletvekilleri…

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sizin zamanınızda ambulans yoktu, ambulans bile görmediniz.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Eğer bu ambulansları bekletmeseydiniz, Van’a gönderseydiniz, hani meşhur kar paletli ambulanslarınızı, acaba Vanlı Muharrem ölecek miydi? Ölmeyecekti belki de. Oraya ambulans gönderemediğiniz için o çocuk öldü. Eğer ambulansları zamanında gönderseydiniz…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Kaç tane ambulans verildiğini sayamıyorsunuz!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Vay efendim, çağ atlamışız! Siz ne atladığınızın farkında bile değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Sen hiç Bahçesaray’da bir mezraya gittin mi?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Çağ atladık.” diye size yutturan bir Dünya Bankası var, bir IMF var. Ancak onlar size çağ atladığınızı söyleyebiliyorlar, siz de bunlara inanıyorsunuz. Bunların hesabını vereceksiniz. Eğer o ambulansı Van’a göndermiş olsaydınız Muharrem ölmeyecekti. Kalkmış bugün Sayın Bakan hazretleri bir açıklama yapıyor, diyor ki: “Bir resimle bizim itibarımızı zedelemeyin, sağlıkta çağ atladık.” Sayın Bakan, o “resim” dediğiniz resmin içindeki çuvalda bir çocuk ölüsü var ve bir baba taşıyor. Kalkmış, efendim, “Bunu istismar etmeyin…” Ne istismarı? Bunun adı istismar değil, bunun adı ihmaldir.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Bahçesaray’ı gördün mü sen?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Sen kalkacaksın, “Benim ambulanslarım var, ben çağ atladım.” diye istismar edeceksin… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – …sonra ölü çocuğu da babasına taşıtacaksın. Var mı böyle! (CHP sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Bahçesaray’ı hiç gördün mü, mezrasını hiç gördün mü Bahçesaray’ın?

BAŞKAN – Diğer önerge üzerinde Kütahya Milletvekili Sayın Vural Kavuncu konuşacak.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz doğrultusunda, lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Biraz evvelki önergede Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın Kütahya ile ilgili vermiş olduğu bilgiler önemli derecede yanlışlık içermekte ve kamuoyunu yanıltmaktadır. Aslında kendisi şu anda Kütahya’da Milliyetçi Hareket Partisinin belediye başkan aday adayıdır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Aday adayı değil, aday adam ya, aday!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Müstakbel belediye başkanı.

VURAL KAVUNCU (Devamla) – Bu şekilde yanıltmalarla ve yanlış bilgilerle Kütahya kamuoyunu yanıltmak, yönlendirmek ve bununla ilişkili olarak da muhtemelen siyasi menfaat elde etmek amacıyla bu konuşmaları yapmaktadır. Biz doğrusunu söyleyelim.

Şimdi, bir: Kütahya hastanesiyle ilişkili, programdan kaldırıldığı yönünde bir iddiası var. Burada defalarca Sağlık Bakanımızdan da bu konuda bilgiler almıştır, hiçbir şekilde Kütahya hastanesi programdan kaldırılmamıştır. Gerçek şudur: Sadece yerle ilişkili halkımızın talepleri ve daha iyi bir sağlık hizmeti alma konusunda yer değiştirme söz konusu olmuştur. Şehrin merkezinde jandarma taburundan terk edilmiş olan arazinin 150 dönümü bu yönde Sağlık Bakanlığına geçirilmiş ve burada çalışmalara başlanmıştır. Bu süre içerisinde imar işlemleri, imar düzenleme, ifraz, üzerindeki enerji nakil hatlarının düzenlenmesi, hazineye terkler  gibi resmî işlemler nedeniyle bu süre geçirilmiş ve Kütahya halkına bu alan kamu yararına olmak üzere hediye edilmiş bir alandır.

Şimdi, bu alanda olmasının faydaları şudur: Bir kere, burası şehir merkezinde bir daha ele geçirilmeyecek bir alandır.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Doğru, ele geçirilemeyecek bir alan!

VURAL KAVUNCU (Devamla) – Eğer bundan sonra, Kütahya’da bir hastane ihtiyacı söz konusu olursa her zaman için şehrin dışında bulunabilecek olan yerler vardır. Elli sene sonra da yüz sene sonra da burası sağlık alanı olarak kalacak ve burada gelecek olan nesillerin bize dua edeceği alandır.

İki: Yanında olan hizmet binasıyla birleştirilecektir. Eğer bir başka alanda yapılacak olsa hizmet bölünmesi olacak, 8-10 kilometre arasında hastaların git geliyle gidilecek olan bir durum olacaktı.

Üç: Bu sayede, şu anda, burası şehir hastanesi statüsünde yapılacak, verilecek olan hizmet kalitesinde de, çok büyük oranda bir iyileşme söz konusu olacaktır. En önemlisi de bu yer değişimi konusu halka sorulmuş, halkla anketler yapılmış ve çok büyük oranda, en büyük oranda bu alanda yapılması yönünde bir teveccüh ve istek oluşmuş ve bu da dikkate alınmıştır. Sonuçta, birkaç senelik gecikmeyle birlikte… Şu anda programda olmadığı diye bir durum yok, işlemleri tamamlandı ve Yüksek Planlama Kuruluna gönderilmek üzeredir.

Bir diğer olay da, şu anda mevcut olan hastanemiz de gene şehir hastanesi statüsüne sokulabilecek özelliktedir, tekrar planlamaları yapılmakta ve beraber gönderilecektir. Dolayısıyla, inşallah, Kütahya’mıza bu hastanemiz yapılınca biz burada yapılan konuşmaları Kütahya halkının önüne çıkaracağız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Şecaat arz ederken sirkatin söylüyorsun!

VURAL KAVUNCU (Devamla) – İkinci bir hadise: Değerli milletvekili bundan önce yaptığı konuşmalarda, attığı “tweet”lerde, “face”lerde “Devlet hastanesi olmayan tek il Kütahya.” tabirini çokça kullandı.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Evet, evet.

VURAL KAVUNCU (Devamla) – Fakat, bununla ilişkili, geçen hafta yaptığım açıklamada bunun böyle olmadığı, bunun gene bir kamuoyunu yanıltma olduğunu ifade ettim. Tek il değil, başka illerde de, yaklaşık 6’ya yakın değişik ilde de devlet hastanesi statüsü değil, sadece eğitim ve araştırma hastanesi statüsü var. Sayın milletvekili bunu bir eksiklik olarak değerlendirmekte. Hâlbuki Kütahya hastanesi bu şekilde üniversiteyle  birleşerek gücüne güç katmıştır. 10 tane olan üniversite öğretim üyesi sayısı bu sayede neredeyse 100’ün üzerine çıkmış, pek çok yeni bölüm açılmış, üniversite hocalarımızın yeni teknik ve teknoloji kullanmalarına izin vermiş, Kütahyalı hastalarımız doçentlerle, profesörlerle bu sayede tanışmıştır. Bunun içerisinde, yakında, inşallah, organ transplantasyonuna başlayacağız, yakında tüp bebek merkezine başlayacağız.

Bu sefer, sayın milletvekili konuşmasında, o yaptığı yanlışı, bilerek yaptığı yanlışı “tek il Kütahya” lafındaki “tek”i kasten çıkartarak “devlet hastanesi olmayan il” demiştir. Bakın, Ankara’da da devlet hastanesi sadece Sincan’da ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Hastanesi olarak vardır. O zaman neyi eksikliktir? Kütahya’da eğer ikinci basamak değil, üçüncü basamak veriyorsa eksik olan nedir?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Numune hastanesi ne?

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Kütahya’nın, hiç merak etmesinler, kendilerinin yaptığı sağlık hizmetini… 57’nci Hükûmet döneminde Sağlık Bakanlığı MHP’deyken Kütahyalı sağlıkta neydi, ne yaptılar; şimdi neydi, ne oldu, biraz da buna baksınlar; bundan sonra Kütahya halkının yüzüne bakabilecek yüzleri var mı görelim.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – “Yalan yanlış ifadeler.” dedi, sataşmada bulundu.

BAŞKAN – Bir dakika… Duymadım Sayın Alim Işık.

Buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim “yalan yanlış bilgilerle” dedi, yalan yanlış bilgiler sundu. Dolayısıyla, yalan yanlış bilgiler sunan milletvekilini düzeltsin Sayın Alim Işık.

BAŞKAN – Sayın Işık söyleyebilirdi bu talebi Sayın Vural.

Katılıyor musunuz Sayın Vural’ın talebine?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Katılıyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

İki dakika süre veriyorum.

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde verilen önerge üzerindeki konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilinin “yalan yanlış ifadeler” sözünü bir defa kendisine iade ediyorum, hiçbir şey yalan yanlış değildir. Bir defa, ben, belediye başkanı aday adayı değilim, adayıyım, önce onu düzelteyim, birinci yalan.

2010-2013 Yatırım Programı’na alınmış olan bir hastane; 2013 yılı bitmiştir, dolayısıyla o tarih olmuştur, yalan iki. Bundan sonra da yap-işlet-devret modeliyle yapılacaktır, artık bundan sonra Sağlık Bakanlığı bütçesinden hastane yapılması mümkün değildir. Bunu siz de iyi biliyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Halkın cebinden yapılacak.

ALİM IŞIK (Devamla) – Yer değişikliği işi sizin milletvekili olmanızdan sonra gündeme gelmiştir.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Daha orayı otel yapacağız, beş yıldızlı otel yapacağız.

ALİM IŞIK (Devamla) – Dolayısıyla, siz devlet hastanesini Kütahya’nın elinden alan milletvekili olarak tarihe geçeceksiniz. Bunu da hemşehrilerimiz size soracak.

İki; bu devlet hastanesinin yeri 57’nci Hükûmet döneminde başlamış, 1999-2009 yılı arasında, on yılda sizin eski bakanınız Sayın Recep Akdağ tarafından ve sağlık çalışanlarının ortak kararıyla alınmış ama siz milletvekili olduktan sonra, 2011’de maalesef bunu Tavşanlı tarafına taşıyalım diye yerini değiştirerek Kütahya’nın elinden almışsınız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Acaba neden?

SONER AKSOY (Kütahya) – Yalan, yalan, hepsi yalan.

ALİM IŞIK (Devamla) – Bunu da Kütahyalı hemşehrilerim çok iyi biliyor. (MHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, yap-işlet-devret modeliyle o belirlenen araziye hastane yapımı için çevre yolu isteniyor. Bunu çok iyi biliyorsunuz, Kütahyalılara açıklayamıyorsunuz ama ben açıklayacağım, merak etmeyin.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Yapılacak mı, yapılmayacak mı?

ALİM IŞIK (Devamla) – Bir diğeri, Kütahya sizin sayenizde, devlet hastanesi olmayan tek il oldu, sonradan birkaç il eklendi.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Tek il değil.

ALİM IŞIK (Devamla) – Sizin sayenizde tek il oldu, bunu unutmayın. Son bir yılda birkaç il daha eklendi.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Yalan söylemeyin, tek il değil.

ALİM IŞIK (Devamla) – Şu anda bundan dolayı Kütahyalı hemşehrilerim, devlet hastanesinden alacağı hizmeti yüzde 50 fazla para ödeyerek pahalı almaktadırlar.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Yalan, yalan.

ALİM IŞIK (Devamla) – Bunu da sizin takdirlerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kavuncu.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Efendim, söz istiyorum.

BAŞKAN – Neden?

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Çünkü, en sonunda “Yalan söylüyorsunuz, devlet hastanesinde sizin sayenizde daha fazla para alınmaktadır.” dedi.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Doğru. Üniversite hastanesinde daha fazla para alındı.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Bu külliyen yalandır.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hayır “Sizin sayenizde Kütahya’nın elinden alındı.” dedim.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Ayrıyeten, benim nedenimle Tavşanlı yönüne taşındı yönünde bir iddiası oldu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, bunda yalan bir şey yok; bu, doğru.

BAŞKAN – Müsaadenizle ben takdir edeyim onu.

Buyurun, sataşmadan dolayı iki dakika veriyorum.

3.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun, Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Efendim, sayın vekilimiz Kütahya hastanesinin şu anda yapılacak olmasıyla ilişkili herhangi negatif bir şey söyleyemedi.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Niye yapılmadı, niye? 2013’te bitecekti.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Sadece Sağlık Bakanlığı bütçesinden değil, şehir hastaneleri bünyesinde yapılacağını ifade etti. Bu doğrudur.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Halkın cebinden yapılacak.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Yani, illa önemli olan bizim orada bir hastane yapmamız ve çok daha iyi bir hastane yapmamızdır. Bu yapılacaktır. Eğer bu hastanenin yapılmayacağını iddia ediyorsanız, yok derseniz bunu söyleyin.

İki: Kütahya, devlet hastanesi olmayan tek il değildir.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ne zaman yapılacak?

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Kırşehir’de, Karabük’te benzer durumlarda tek hastane vardır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Özel sektöre yaptırıyorsunuz o hastaneleri, parasını da vatandaş cebinden katkı payıyla ödüyor.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Artı başka bir şey var; kendisi “Kütahya hastanesini Tavşanlı tarafına taşıtmak için” diye bir iddiada bulundu.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Evet, evet.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - İnsaf diyorum. Şu anda yeni olan yer, yeni belirlenen yer Kütahya’nın tam merkezindedir.

Ama, ben başka bir şey söyleyeceğim. Yakın zamanda attığı bir tweet var “Âlimin fikri neyse zikri odur.” dedi. Demek ki kendisi herhangi bir şekilde yetki elde ederse bu yönde birtakım belirlemeleri kendine yakın olan, kendine dost olan tarafa yaptıracak ki herkesi öyle zannediyor. Biz, Kütahya merkezini yapmakla hastalardan inşallah dua alacağız. (MHP sıralarından gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Herkesi AKP’li zannetmeyin.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Üçüncüsü, son söz: Bir şey söylediniz “Kütahya Hastanesinde bu nedenden dolayı fazla para alınıyor.” dediniz mi demediniz mi?

OKTAY VURAL (İzmir) – İstifa et, sen de istifa et, boş ver.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - “Kütahya Hastanesinde şu anda üçüncü basamak olmasından dolayı daha fazla para alınıyor.” dediniz mi, demediniz mi?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Dedim, dedim.

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Yalan, yalan söylüyorsunuz. Bunun ispatı: Şu anda, Kütahya Hastanesinde hastalarımızdan 5 lira muayene, 3 lira muayene farkı; 8 lira alınmaktadır, Türkiye'nin her tarafında bu böyle alınmaktadır. Biraz evvel söylediğim gibi kendisi bu noktada ikrar etmiş, “Ben bunu söyledim.” demiştir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hoca farkı ne oluyor, hoca farkı? Hoca farkı alınıyor mu?

VURAL KAVUNCU (Devamla) - Yalan yanlış duyduğunu burada ifade etmekte, Kütahya halkını yanlış yönlendirmektedir. Böyle bir şey yoktur. kendisi gelsin, fazla para alındığını iddia etsin.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ona gerek yok, herkes biliyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun… (MHP sıralarından gürültüler)

Bir dakika…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz sayın milletvekilleri, Sayın Vural, Sayın Işık söz istedi.

ALİM IŞIK (Kütahya) – “Âlimin fikri neyse zikri odur.” dedi, çarpıtarak yalan söyledi, bir de “yandaşları” dedi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Üstelik hakaret etti.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ben de ona yakıştıramıyorum.

BAŞKAN – Son konuşmayı size veriyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, televizyonda konuşsunlar bunları.

BAŞKAN - Hastanede yatan, bütün tedavi görmekte olan hastalarımıza acil şifalar dileyelim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Acil şifa dileyelim, AKP’ye de rahmet dileyelim.

BAŞKAN - Lütfen siz de yeni sataşmalara neden olmayın, bunu da burada noktalayalım.

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle sayın milletvekilinin söylediği yakışmayan sözleri kendisine iade ediyorum.

Ben, Kütahya’nın milletvekiliyim. Siz Tavşanlı tarafına yapılması gerektiğini kamuoyunda açıkladınız “Çünkü şehir oraya doğru büyüyor.” dediniz.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Nerede açıkladım? Yalan söylemeyin!

ALİM IŞIK (Devamla) – Daha sonra Sayın Sağlık Bakanımız Recep Akdağ “Bunu vatandaşa soracağım, nereye istiyorlarsa oraya yaptıracağım.” dedi. Teşekkür ediyorum kendisine. Daha sonra şimdiki jandarma taburunun eski arazisine vatandaşımızın da talebi doğrultusunda bunun yapılması konusunda karar verdi ama sizden önceki Sayın Soner Aksoy Ağabeyimiz de, ondan önceki milletvekillerimiz de o hastanenin yerinin tespiti konusunda emek harcadılar. Ama siz milletvekili olduktan sonra, sağlık işlerinden sorumlu Kütahya Milletvekili olarak bu hastanenin yerinin değiştirilmesini siz gündeme getirdiniz, başkalarını aracı yaptınız, kendiniz...

SONER AKSOY (Kütahya) – Yok, öyle bir şey.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Soner Ağabeyin “Yok.” diyor.

ALİM IŞIK (Devamla) – Soner Bey, “Yok.” diyorsanız...

SONER AKSOY (Kütahya) – Yok.

ALİM IŞIK (Devamla) – Tamam, saygı duyarım.

Şimdi, bu 2013 yılında bitecek olan hastane neden bugüne kadar bitirilmedi? Şimdi niye yapılmıyor? Bir yıldan bu yana neden bir çivi çaktırmadınız?

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Fazla para alınıyor mu alınmıyor mu?

ALİM IŞIK (Devamla) – Fazla para alınıp alınmadığını Kütahya’daki hemşehrilerim şimdi sizi de, bizi de izleyerek yarın size sorarlar.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Kaç lira alınıyor?

ALİM IŞIK (Devamla) – Üçüncü basamak hastanede ne alınıyorsa Kütahya’da o alınıyor.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – 8 lira alınıyor.

ALİM IŞIK (Devamla) – Keşke ikinci basamak hastane olsaydı da daha az parayla bu vatandaşlarımız bu hizmetlerden yararlanabilmiş olsalardı.

Sizi kendi vicdanınızla baş başa bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı...

Elektronik cihazla oylama yapıyoruz.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 16’ncı maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanunun 16inci maddesin (ç) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin (d) bendi olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Haydar Akar                         Mustafa Moroğlu

                      İstanbul                                Kocaeli                                       İzmir

           Ahmet İhsan Kalkavan                 Aytuğ Atıcı                          Uğur Bayraktutan

                      Samsun                                Mersin                                      Artvin

                                                        Aydın Ağan Ayaydın

                                                                   İstanbul

MADDE 2 – "Uzman jandarmalara dereceleri karşılığı 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa ekli III sayılı astsubaylar için ek gösterge tablosu uygulanır.

"Çeşitli Kanun, Kanun Hükmünde Kararname ve Kararnameler ile jandarma sınıfı astsubaylara verilen komutanlık, makam, temsil, görev, temininde güçlük çekilen eleman zammı, dalgıç, kurbağa adam, paraşüt, denizci vb. ilave ödemeler, görevlendirildikleri astsubay kadroları rütbesi karşılığı miktarında, astsubay kadrolarında görevli uzman jandarmalara da ödenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Erkan Akçay                     Mustafa Kalaycı                        Mehmet Günal

                       Manisa                                 Konya                                      Antalya

                     Alim Işık                               Ali Öz                                  Oktay Vural

                      Kütahya                                Mersin                                       İzmir

MADDE 16- 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 11 nci maddesine (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.

"ç) En az yüzde 60 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 60 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması halinde, hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne, eşlerin boşanmış olması durumunda çocuğun vasisine yirmi güne kadar."

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Mustafa Kalaycı…

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Görüştüğümüz madde olumlu bir düzenleme olmakla birlikte, uzman erbaşların özlük hakları, çalışma şartları, disiplin ve ceza uygulamaları, emeklilik gibi konularda birçok sorunları bulunmaktadır. AKP Hükûmeti üvey evlat muamelesi gören uzman erbaşların biriken ve çığ gibi büyüyen sorunlarına karşı duyarsız kalmaktadır. Yirmi sekiz yıl önce çıkarılan ve günümüz şartlarında çok yetersiz kalan 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu incelendiği zaman, sorun birkaç maddeyle bitmemektedir. Bu kanunun baştan sona gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin vazgeçilmezi hâline gelmiş uzman erbaşlar sorunlarının bir an önce çözülmesini istemektedir. Uzman erbaşlar bu ülkenin, bu milletin çocuklarıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ne, vatana ve millete kalpten bağlı ve yürekten sevdalı olan uzman erbaşlar, Türk milletinin onurlu mesleği, bir yaşam biçimi olan ordumuzun maalesef ezilen kahramanlarıdır. Uzman erbaşlar da yarınlara güvenle bakmak istiyor. 3269 sayılı Kanun gereği 45 yaşına kadar sözleşme yapılan uzman erbaşlar emekli olabilmek için 60 yaşına kadar beklemek zorundadır. 45 yaşına gelen uzman erbaşların ilişiği kesilerek, emekli olmalarına mâni olunmaktadır. Bundan dolayı uzman erbaşlar gelecek endişesiyle umutsuzluğa kapılmakta ve aileleriyle birlikte mağdur olmaktadır. Emekli olduklarında alacakları ücretler de uzman erbaşları düşündürmekte olup moral ve motivasyonlarını olumsuz olarak etkilemektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde uygulanan emeklilik sisteminin uzman erbaşlara da aynen uygulanması, uzman erbaşların yarınlara güvenle bakmasını ve emeklerinin karşılığı almalarını sağlayacaktır. Uzman erbaş olan arkadaşlarımız kıdemine mütenasip maaş da alamamaktadır. Bu konuda da düzenleme yapılması gerekmektedir.

Uzman erbaşlar gerek meslek öncesi gerek mesleki görevleri sırasında yüksek tahsil yapabilmektedir. Bu durumda olanların derece ve kademeleri yapmış oldukları bu tahsile uygun hâle getirilmeli, haklardan yararlandırılmalı ve uygulamada eşitlik sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Yönetim Kurulu, meslektaşlarına uygulanan ayrımcılık ve adaletsizliklere karşı oy birliğiyle “ölüm orucu” eylemine başlama kararı almıştır. Astsubaylarımız hep sabretmiş ve umutla beklemiş ancak haklarını bir türlü alamamıştır. Astsubaylarımız aldıkları terbiyeyle ve kendilerine yakışan bir vakar ve ciddiyetle seslerini duyurmak, yetkili kurumların dikkatini çekmek ve haklarını almak için kararlı ve onurlu bir mücadele vermiştir ama artık sabırları taşmıştır. Astsubaylar kimseden ulufe istemiyor; hak ettiğini istiyor, görev ve sorumluluklarının karşılığını istiyor, eşitlik ve adalet istiyor, birçok meslek mensubuna verilip de kendilerinden esirgenen, analarının ak sütü gibi helal olan haklarını istiyor.

Astsubay okulları yüksekokul seviyesine çıkarılmış olmasına rağmen intibaklarının yapılması konusunda verilen sözler hâlâ tutulmamıştır. Bu intibakın yapılmaması nedeniyle 2’nci ve 3’üncü derecelerden emekli olmuş astsubaylarımız yıllardır 800 lira civarında daha az emekli aylığı almaktadır. Hâlbuki, 926 sayılı Yasa’dan önce sanat okulu, lise mezunu, iki yıllık harp okulu mezunlarına tanınan intibak hakkı Astsubay Meslek Yüksekokulları Kanunu’ndan önce mezun olan astsubaylarımıza ve emeklilerine de tanınıp bunların intibakları meslek yüksek okulu mezunu olarak yapılmalıdır. Bu eşitleme yapılmalı ve bu haksızlık bir an önce giderilmelidir. Gelin, hep birlikte, gerek görevde bulunan gerekse emekli astsubaylarımız ve uzman erbaşlarımızın çok ciddi ve birikmiş sorunlarına bir an önce çözüm bulalım, çözüm getirelim.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı isteyeceğim.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik oylama yapalım, bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanunun 16inci maddesin (ç) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin (d) bendi olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları

MADDE 2 – "Uzman jandarmalara dereceleri karşılığı 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa ekli III sayılı astsubaylar için ek gösterge tablosu uygulanır.

"Çeşitli Kanun, Kanun Hükmünde Kararname ve Kararnameler ile jandarma sınıfı astsubaylara verilen komutanlık, makam, temsil, görev, temininde güçlük çekilen eleman zammı, dalgıç, kurbağa adam, paraşüt, denizci vb. ilave ödemeler, görevlendirildikleri astsubay kadroları rütbesi karşılığı miktarında, astsubay kadrolarında görevli uzman jandarmalara da ödenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 546 sıra sayılı torba olduğu için malul, yani özürlü yasa teklifinizin 16’ncı maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Kendini engelli adayı olarak gören, engellilere hakaret etmeyen, engellileri aşağılamayan ve vicdan engellisi olmayan bütün milletvekillerini saygıyla selamlarım. Ayrıca, toplumumuzun yüzde 12’sini oluşturan tüm engelli vatandaşlarımızı da yine saygıyla selamlıyorum.

16’ncı maddeyle ne getirmeye çalışıyorsunuz? En az yüzde 70 oranında engelli ve süreğen hastalığı olan çocuğunun hastalanması durumunda uzman erbaşlara on güne kadar izin lütfediyorsunuz. Peki bu yeter mi? Yetmez. Biz önergemizle ne diyoruz? Diyoruz ki: Engelli çocuğu olan bir insanın ekonomik ihtiyaçları da çok fazladır. O nedenle, gelin, biz, uzman jandarmalara astsubaylar için ek gösterge tablosunu uygulayalım, hiç olmazsa biraz daha onları ekonomik yönden de destekleyelim. Ama birazdan, ben iddia ediyorum, kayıtlara da geçiriyorum, siz, uzman erbaşlar için bu özlük hakkı iyileştirmesine “hayır” diyeceksiniz, şimdiden söylüyorum ama ben onların haklarını buradan savunmaya devam edeceğim.

Şimdi, engelli yurttaşlarımız ne istiyorlar? Engelli yurttaşlarımız öncelikle eşit yurttaş olduklarını görmek istiyorlar yani “Kör olduğun hâlde sana iş verdik, daha ne istiyorsun?” diyen anlayışın, zihniyetin, köhnemiş zihniyetin artık değişmesini istiyorlar. Başka ne istiyor engelli yurttaşlarımız? İş hayatında yasaların kendilerine verdikleri hakların uygulanmasını ve buna göre de kamu hizmetlerinde istihdam edilmek istiyorlar yani iş istiyorlar, iş. Engellilere yapacağınız en önemli katkı onlara iş bulmaktır.

Toplum bir yandan engelli sayısının artmasını engellemek için sizden program beklerken, bir yandan yine engelli yurttaşlarımız yaşadıkları en önemli sorun olan engelli raporu işkencesinin bitmesini beklerken sizler engellilere zulüm üstüne zulüm yapıyorsunuz ve yeni engelli bireyler oluşması için âdeta çaba sarf ediyorsunuz. Sayın Sağlık Bakanımız sokakta zulüm uyguladığı gençleri tedavi eden hekimlere dava açarak bunu göstermiştir zaten. Bakın, bugün daha, hiç uzağa gitmeyin, daha bugün, hak arayan gençleri yine düşman gördünüz, yine onlara gaz sıktınız, yine onları yaraladınız, yine muhtemelen birkaç tane engelli yarattınız; siz, AKP uygulamaları bunu yarattı. Nerede yarattı biliyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünde yarattı. Kimdi o buraya gelenler? Bu Millet Meclisinin gerçek sahibi olan milletti. O milleti siz Türkiye Büyük Millet Meclisine yaklaştırmadınız, yaklaştırmamak için de devletin her türlü imkânını sağladınız ve yeni engelli vatandaşlar yarattınız.

Şimdi, Sağlık Bakanı uyguladığı sağlık politikalarıyla engellilerin sayısını azaltmak şöyle dursun yeni engellilerin ortaya çıkmasını sağlamaya devam ediyor.

Bakın, 2002’de bir Türkiye engelli araştırması yapıldı, hâlâ bugüne kadar en geçerli araştırmadır. Buna göre, Türkiye’deki engelli nüfus toplam nüfusun yüzde 12,29’u. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma, zihinsel engellilerin tamamını toplayın, 2,58 yapıyor. Peki, kronik hastalığı olan yani süreğen hastalığı olanların oranı ne kadar? Yüzde 9,7. Bakın, niye bu rakamları verdim? Süreğen hastalıklar önlenebilir hastalıklardır yani siz öyle bir sağlık politikası uygulayacaksınız ki yüzde 10’a varan kronik hastalıkları engelleyeceksiniz. Bunun için de birinci basamağa yatırım yapmanız gerekiyor. Demin Kütahya Milletvekilinin söylediği gibi, “Kardeşim, biz birinci, ikinci değil, üçüncü basamak hizmet veriyoruz.” dediğiniz zaman, bu işten hiç anlamadığınız ortaya çıkıyor. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hele bir de sağlıkçıysa bunu diyen milletvekili iyice yandı o zaman.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Çünkü siz birinci basamak sağlık hizmetlerini vermeden, ikinci basamak sağlık hizmetlerini vermeden üçüncü basamağı veremezsiniz, verirseniz de engelli bireyler yaratmış olursunuz. O yüzden biz sizlere “Paramızı doğru harcayın.” diyoruz, biz sizlere “Paramızı doğru harcayın.” diyoruz. “Birinci basamağa yani koruyucu sağlık hizmetlerine yatırın ki yeni engelliler olmasın, engelli olduktan sonra bunu tedavi etmeniz imkânsız.” ama siz parayı nereye harcayacağınızı çok iyi biliyorsunuz.

İyi akşamlar. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ama, Sayın Vural’a teşekkür ediyorum, buraya kadar gelip benden karar yeter sayısı rica etti.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Elektronik oylama yapalım.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde  kabul edilmiştir.

17’nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte yasa teklifinin 17. maddesindeki “4000 sporcu” ifadesinin “5000 sporcu” olarak değiştirilmesini arz  ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu         Aydın Ağan Ayaydın                Vahap Seçer

                        İstanbul                               İstanbul                               Mersin

                    Levent Gök                          Hasan Ören                         İzzet Çetin

                        Ankara                                 Manisa                                Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 17 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                         Mustafa Kalaycı                Mehmet Günal

                        Manisa                                 Konya                                Antalya

                  Özcan Yeniçeri                       Oktay Vural                        Sümer Oral

                        Ankara                                   İzmir                                 Manisa

MADDE 17- 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"Olimpik sporculara yardım

GEÇİCİ MADDE 13- Genel Müdürlük tarafından 2020 yılı sonuna kadar yapılacak yaz ve kış olimpiyat oyunlarına hazırlanmak amacıyla olimpik ve paralimpik spor dallarında en az yıldızlar seviyesinde olmak kaydıyla seçilecek 6000 sporcu yetiştirilir.

Yetiştirilecek sporcuların sportif amaçlı iaşe, ibate ve yol giderleri Genel Müdürlük tarafından karşılanır. Ayrıca bu sporculara asgari ücretin net tutarını geçmemek üzere; yaş grupları, branş farklılıkları, sporcuların karşılaması gereken kişisel giderler gibi hususlar da dikkate alınarak, gerektiğinde farklı tutarlarda belirleme yapılmak suretiyle her ay harçlık ödenir.

Spor branşlarının ve sporcuların tespiti, verilecek harçlığın tutarı, iaşe, ibate ve yol giderlerinin karşılanması ile harçlık ödenmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının görüşü alınarak, Genel Müdürlük tarafından çıkartılacak yönetmelikle belirlenir.

Bu maddeye göre yapılan harçlık ödemeleri damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın her ayın on beşinde ödenir ve bu ödemeler hiçbir suretle haczedilemez."

BAŞKAN – Son okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ  SÜREYYA SADİ BİLBGİÇ  (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17’nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu 17’nci maddeyle 2020 yılı sonuna kadar yaz ve kış olimpiyat oyunlarına hazırlanmak amacıyla olimpik ve paralimpik spor dallarında en az yıldızlar seviyesinde olmak üzere seçilecek 4 bin sporcu yetiştirilmesi ve bunlara asgari ücret düzeyinde maaş verilmesi öngörülmektedir. Bu, olumlu gördüğümüz, faydadan ari olmayan bir düzenlemedir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak önergemizde bu sporcuların sayısı 6 bine çıkarılmakta ve maaşlarının da her ayın on beşinde ödenmesi öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 2012 Londra Yaz Olimpiyatları’nda Türkiye 16 dalda 114 sporcuyla temsil edildi. Bu olimpiyat Türkiye’nin en fazla sporcuyla katıldığı olimpiyat olmuştur ve Türkiye sporcu katılımı bakımından 8’inci ülkedir. Sporda ve bilhassa olimpiyatlarda başarı katılımcı sporcu sayısıyla değil, bildiğiniz üzere alınan madalyayla ölçülmektedir. Biz Londra Olimpiyatları’na 114 sporcuyla katıldık fakat maalesef 5 madalya alabildik.

Haydi Ankara’nın çocukları” diyerek beklentiler Hükûmet tarafından yükseltildi ve sporcular üzerinde de aşırı bir psikolojik baskı oluştu. Sonrasında, sporcuların bu stresli ortamla mücadele için yanlarında olması gereken kişiler de, aile yakınları da Londra’ya götürülmedi. Onun dışında orada bulunmasa da olacak kişilerin kafileye katıldığını biliyoruz. Özellikle atletizm dalında bazı sporcular antrenörsüz çalışmak durumunda kalmıştır. 5 madalyayla Türkiye olimpiyatlarda 32’nci ülke olmuştur 204 ülke arasında ve atlet başına düşen madalya sayısında da 57 atlete bir madalyayla 39’uncu sıradadır.

Olimpiyatlarda başarılı olamıyoruz. On iki yıllık AKP iktidarı döneminde başarısız saydığımız hususlardan birisi de olimpiyatlardaki başarısızlıktır. Bunun da altında yatan olumsuz faktörlerden birisi, en önemlisi adam kayırma, yandaş yerleştirme gibi yaklaşımlarla spor yönetimi, yönetme anlayışıdır. Tabii, olimpiyat sporcusu yetiştirmeye elverişli bir eğitim, sosyal yaşam, altyapı vesaire sistemi kurulamamıştır. Spor okulları sayısı yeterli değildir. Bu okulların sayısının daha da artırılması ve öğrencilerin haftada en az 16-18 saat pratik yapma imkânlarının da sağlanması gerekir. 

Değerli arkadaşlar, çok önemli gördüğüm, Türkiye'nin bir olimpiyat perspektifi, bir olimpiyat stratejisi olmadığını ifade ederek sözlerime devam etmek istiyorum. Bu çok önemli. Tamamen bir devlet politikasına dönüşmesi gereken orta ve uzun vadeli bir olimpiyat sporcusu yetiştirme perspektifinin ve politikasının olması gerekir. Tabii, mesela büyükşehir belediyeleri, bu olimpiyat perspektifine yönlendirilememiştir kanunlarla, düzenlemelerle, çeşitli politikalarla. Büyükşehir belediyeleri, profesyonel spor kulüpleri, sivil toplum kuruluşları ve bazı bakanlıkların koordineli bir şekilde bu olimpiyat perspektifinin içerisine mutlaka dâhil edilmesi gerekir.

Biliyorsunuz, İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediyelerinin Süper Lig’de futbol kulüpleri var, trilyonlarca lira masraf ediliyor. Diyelim ki 30 kişi profesyonel futbol oynuyor ve bunların taraftarları da yok. Hâlbuki bu kadar büyük, devasa imkânlar olimpiyat sporcusu yetiştirmeye teksif edilse inanın beş on yıl içerisinde çok daha büyük başarılara imza atarız.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 17. maddesindeki “4000 sporcu” ifadesinin “5000 sporcu” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                        Levent Gök (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 546 sayılı Yasa Teklifi’nin 17’nci maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Türkiye, spor denilince ne yazık ki dopingle tanışan ve bunu dünyaya daha fazla tanıtan ve Akdeniz Oyunları’nda özellikle, dünyada eşi benzeri görülmemiş doping skandalıyla maalesef rezil olduğumuz bir tabloyu dünyaya sunan bir ülke olarak spor tarihine geçmiştir. Üzücü bir tablodur, reddedilmesi gereken bir tablodur.

Bu getirdiğimiz önergede 17’nci maddede kanun teklifinde 2020 yılına kadar yapılacak olimpiyatlar ve paralimpik olimpiyatlar için 4 bin sporcunun yetiştirilmesi öngörülüyor, biz buna 5 bin diyoruz, keşke sayıyı daha fazla yükseltebilsek ama sorun bu değil değerli milletvekilleri. Bence Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri, sorunu, olimpiyatları alamamamız üzerine yaptığı açıklamayla çok veciz olarak belirlemiş ve şöyle demiş: “Biz olimpiyatları neden alamadık? Tesis yok diye değil, Türk toplumundaki olimpik eğitim ve kültürün az olmasından dolayı alamadık.” Evet, dışarıdaki ülkeler de Türkiye’deki olimpiyatlara ilgisizliğin farkında. Biz, spor deyince futbolun öne çıktığı, onun yanında basketbol ve voleybolun desteklendiği ama onun dışında özellikle atletizm alanında, yüzme alanında hiç ilgi göstermediğimiz bir alanda olimpiyat oyunlarını alamayacağımız algısı dünyada yaygınlaşmıştır.

Şimdi  bakın, size çok basit örnekler vereceğim değerli milletvekilleri. Şu anda Rusya’nın Soçi kentinde Kış Olimpiyatları yapılıyor. Hemen uçakla 1 saat 20 dakika mesafede. Tam 2.874 sporcu katılıyor dünyadan bütün ülkelerden. Türkiye’den katılan sporcu sayısı 6. Şimdi, ülkemizin Ilgaz gibi, Erciyes gibi, Palandöken gibi, Uludağ gibi dünya ölçeğinde dağları var ama kış sporcusu yetiştiremiyoruz. Türkiye’deki kış sporu yapan sporcularımızın sayısı Türkiye’deki spor yapan sporcuların sayısına oranlandığı zaman yüzde 1,3; çok düşük bir rakam. Niçin yetiştiremiyoruz? “Üç tarafımız denizle çevrili.” diyoruz; yüzücü, yelkenci yetiştiremiyoruz. Şimdi, uçakla 1 saat 20 dakika süren Soçi’ye Türkiye’den Kış Olimpiyatlarını izlemek için bir tek seyirci gitmemiş değerli milletvekilleri. Bütün ünlü tur şirketleri dün açıklama yaptılar, Türkiye’den talep olmadığı için uçak kaldırılmıyor, bir tek seyirci yok. Sadece Soçi Olimpiyatlarını Türkiye’den 5 kişi izledi şimdiye kadar, o da açılışta Sayın Başbakan ve Eşi, Dışişleri Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, bu kadar. Giden kimse yok. Şimdi, bu ilgiyi arttırmalıyız. Kış olimpiyatlarında şu ana kadar, tüm olimpiyatlarda -22 olimpiyat düzenlenmiş- aldığımız madalya sayısı 2. Mart başında paralimpik olimpiyatları düzenlenecek, engelli olimpiyatları; 1 oyuncuyla katılıyoruz, o da kayakta, sporcumuzun yaşı 51.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, biz, geçtiğimiz birkaç ay önce -burada İnsan Hakları Komisyonu üyelerimiz var mı bilmiyorum- Almanya’da velayetleri ailelerinden alınan çocuklarla ilgili bir araştırma yapmak için Almanya’ya gittik. Alman makamlarının söyledikleri sanırım, bizim Türkiye'de çocuklarımızın ve sporcuların yetiştirilmesi açısından çok önemli, şöyle dediler bize: “Bizde çocuk örneğin 4 yaşına geldiğinde yüzmeyi mutlaka öğrenir. 7 yaşına geldiği zaman bisiklete binmeyi mutlaka becermelidir. 8-9 yaşında piyano dâhil en az 2 enstrümanı mutlaka çalmalıdır ve okulun saati dokuzda başlıyorsa dokuzdan önce bütün çocuklar dersin içinde olmalıdır.” Şimdi, ideal bir çocuk yetiştirme sistemi. Bence sorunun temeli buradan başlıyor. Biz ne kadar çok ideal sayıda sporcu yetiştirmeyi kendimize bir kanunla da, yönetmelikle de uydurmaya çalışsak da bence hepimizin ortak bir problemi olan bu konuda çok ciddi bir eğitim sorunu olduğunun, bunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu sistemlere göre biz çocuğu temelden, doğumdan itibaren bunlara yönlendirebilirsek ancak başarılı oluruz diyorum ve sürem bittiği için de ancak sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – …Karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 23.38

 

ON DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 23.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Dördüncü Oturumunu açıyorum.

17’nci madde üzerinde Ankara Milletvekili Levent Gök ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

18’inci maddede üç adet  önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye  Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                        Erkan Akçay                  Mustafa Kalaycı

                            İzmir                                  Manisa                              Konya

                    Mehmet Günal                         Alim Işık                   Kemalettin Yılmaz

                          Antalya                               Kütahya                       Afyonkarahisar

                                                                       Ali Öz

                                                                      Mersin

MADDE 18- 3289 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 14- Geçici 12 nci madde uyarınca Araştırmacı unvanlı kadrolara atanmış olan Spor Genel Müdürlüğü taşra teşkilatındaki İl Spor Müdürü ve İlçe Spor Müdürlerine yapılacak ödemeler, bu kadroda kaldıkları sürece, Araştırmacı kadrolarına atanmadan önceki kadro unvanları için öngörülen ek gösterge, 657 sayılı Kanunun 152 nci maddesi kapsamındaki zam ve tazminatlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi kapsamındaki ek ödemeler ile diğer mali ve sosyal hak ve yardımlar esas alınır."

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine söz verip veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin çerçeve 18 inci maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Mustafa Elitaş                      Tülay Kaynarca                      Nurdan Şanlı

                         Kayseri                                 İstanbul                                 Ankara

                   Ali Aydınlıoğlu                      Aydın Şengül                       Gülay Dalyan

                        Balıkesir                                   İzmir                                  İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu             Aydın Ağan Ayaydın              Vahap Seçer

                         İstanbul                                  İstanbul                                Mersin

                       İzzet Çetin                            Hasan Ören                  Ramazan Kerim Özkan

                          Ankara                                  Manisa                                 Burdur

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Özkan…

BAŞKAN – Burdur Milletvekili Sayın Ramazan Kerim Özkan konuşacak.

Buyurun.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben objektif şeylerden bahsedeceğim. Size gelen mesajlar, bize gelen mesajlar, vatandaşın talep ve arzuları… Bu maddede…

Emekli olan belediye başkanlarımız var, SSK emeklisi belediye başkanlarımız var BAĞ-KUR emeklisi belediye başkanlarımız var, Emekli Sandığından emekli olan belediye başkanlarımız var. Bunların aldıkları maaşlarda farklılıklar var. Bunlar, sizlerden, bizlerden, iktidardan muhalefetten bu farkların giderilmesini talep ediyorlar. Bu torba yasada, Sayın Başkanım, bunun olması isteniyor. Emekli belediye başkanlarımız aynı işi yapmışlar Emekli Sandığından emekli olan var, BAĞ-KUR’dan emekli olan var, SSK’dan emekli olan var. Bunlar seyyanen verilen zamlardan eşit oranda yararlanamıyorlar. Biz madem bu Parlamentoda bir işlev yerine getirmek istiyoruz, ortak akılla sorun çözmek istiyoruz, bu sorunun bu torba yasa görüşmelerinde tamamlanmasını sizlerden talep ediyoruz.

Ayrıca, şu anda BAĞ-KUR’a, SSK’ya prim yatıran esnafımız bir iyileştirme bekliyor. Çünkü gerçekten alacak anlamında Sosyal Güvenlik Kurumunda BAĞ-KUR primini ve SSK prim borçlarını yatıramayan binlerce vatandaşımız var, para da toplanmıyor. TEFE-TÜFE ortalamasında bir fiyat artışıyla anapara, artı TEFE-TÜFE ortalamasıyla bir iyileştirme beklenmektedir, bu yönde çözüm bekliyorlar.

Geçenlerde Burdur’dan bir arkadaşımız, isim de vereceğim, o “İsmimi ver, anlat Mecliste.” dedi. Bayram şimdi merak edecek.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Kimdi o?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Osman Yalçın, eşinin adı Emine Yalçın, oğlu Hasan Yalçın; Bayram’cığım, dinle. 

Osman Amca hanımıyla cuma namazına gitmek istiyor. Dolaşırken…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hanımıyla mı?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Evet, bizim Burdur’da Bayram Bey de bilir Nur Camisi’ne gider fakat kadınları gerek olduğu için Emine Yenge dışarıda bekliyor, Osman Amca içeri giriyor. Hocamız hutbesini okuyor, hutbeden sonra, efendim “Mümin kardeşlerim, dışarıda iki tane kutumuz var. Kutulardan birisi vakıflar yurtları için para toplama, diğeri de klimamız için.” diyor. Emine Yengem dışarıda merak ediyor “Osman ne yapacak acaba?” diye. Çünkü Osman Bey’in emekli maaşına 20 lira birinci dönem altı ay, ikinci dönem 20 lira altı ay… Bekliyor, bakıyor Osman Ağabeyimiz çıkıyor camiden, 5 lira bir kutuya atıyor, 5 lira o kutuya. Emine Yengem dile gelir Osman yaklaşınca; “Osman, bir daha cuma namazına gelmeyeceksin.” diyor, “Çocukların rızkını burada yemeye hakkın yok.” diyor, “10 lirayı bugün harcadın, ikinci cumada devletin bize verdiği artış bitecek.” diyor. Bu bir gerçeğimiz, emekliler bizlerden ücret artışı bekliyor. Sayın Hükûmet yetkilileri, emeklilerin o 20 liraları iki cumada bitiyor, o artış. Onun için emeklilerin sesine kulak vermeniz lazım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Cumaya da göndermeyeceksin emeklileri!

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Böyle olursa siz göndermeyeceksiniz camiye, biz gidiyoruz.

Bakın, burada da aynı, hocalarımız okudu. Her cumadan sonra benim Burdur’da –şimdi Bayram Bey duysun bunu- Soğanlı camisi imamı kiremit değiştirmiş, “Para yok.” diyor. Müftüye sormuş, müftü de “Yok.” diyor. E, Diyanete biz burada ödenek ayırmıyor muyuz, Diyanete ödenek ayırmıyor muyuz? Niye yok? Her yere var da, Burdur’un Soğanlı köyünün camisine… Kiremit değiştirmiş adam, akıyor cami. O camiye niye para yok?

Aynı şekilde emeklilere de zam yapmanız gerekiyor. Bakın, hep söylüyorum, emeklilerimiz dua ederken: “Zeval verme elime, ayağıma, dizime; muhtaç etme oğluma, gelinime, kızıma.” diyor mu? Diyor. Ama şimdi, oğul da, kız da, üniversite mezunu genç de emekliye muhtaç hâle geldi mi? Geldi. Onun için -madem bu kadar paramız var, kasalar dolu- o emekliye düzgün bir enflasyon oranında artış yapmanız gerekiyor. Belediye başkanlarımız da aynı şekilde…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) – Bayram geldi.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Ona geleceğim. Evet, Bayram Bey, kısaca…

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Demokratlığını anlat.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Biz demokratlığımızdan gurur duyuyoruz, sosyal demokratlığımızdan da gurur duyuyoruz. Onda bir sorun yok.

Bakın, Sayın Bilgiç burada, oturuyor, onun cevabını… Şuraya gelsin, bir özür versin. “O duble yol bittikten sonra Burdur’u ilçe yapmak istiyoruz.” demiş. “Emelim o, en büyük emelim o.” diyor. “O emelin kursağında kalsın.” derler bizde. Yani kursağında kalsın o emel, bir daha o lafı etmeyelim. Burdur ve Isparta barışık iki şehirdir.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ramazan Kerim Özkan.

Diğer önergeyle ilgili gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Araştırmacı kadrolarına atananların mali haklarına ilişkin genel düzenleme çerçeve 42. maddede yapılacağından söz konusu maddenin metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum…

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama talebi var.

Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın Kalaycı, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Serindağ, Sayın Susam, Sayın Özkan, Sayın Öner, Sayın Gök, Sayın Işık, Sayın Küçük, Sayın Çirkin, Sayın Atıcı, Sayın Tanal, Sayın Dinçer, Sayın Akar, Sayın Demiröz, Sayın Çam, Sayın Yılmaz, Sayın Öz.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen aynı mahiyetteki önergelerle 18’inci madde metninden çıkarıldığı için diğer önergeyi işlemden kaldırıyorum.

19’uncu maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 19. maddesindeki “Büyükşehir Belediyesi bulunan illerdeki” ifadesinin “Büyükşehirlerde ve diğer illerdeki” ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Aydın Ağan Ayaydın                    Vahap Seçer

                       İstanbul                                      İstanbul                                    Mersin

                     İzzet Çetin                                 Hasan Ören                            Ali Serindağ

                        Ankara                                       Manisa                                  Gaziantep

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                           Mustafa Kalaycı            Mehmet Günal

                        Manisa                                       Konya                          Antalya

                      Alim Işık                                     Ali Öz                      Oktay Vural

                       Kütahya                                      Mersin                           İzmir

MADDE 19- 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "defterdar" ibaresinden sonra gelmek üzere "il sosyal güvenlik kurumu müdürü", "mal müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü, ilçe sosyal güvenlik merkez müdürlüğünün bulunmadığı ilçelerde bağlı bulunulan ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü" ibareleri, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar arasından seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede bu Kanunda belirlenen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu bulunmaması halinde il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından üçüncü bir kişi daha belirlenir. İl veya ilçe sınırları içerisinde köy bulunamaması halinde, köy muhtarı yerine bir mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev yapar. İlde vali bir vali yardımcısını başkan vekili olarak, büyükşehir belediye başkanı genel sekreteri veya genel sekreter yardımcısını, il belediye başkanı da bir belediye başkan yardımcısını, toplantılarda kendisini temsil etmek üzere görevlendirebilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 19'uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Pervin Buldan                            İdris Baluken                             Erol Dora

                          Iğdır                                         Bingöl                                     Mardin

                                 Hasip Kaplan                                                     Bengi Yıldız

                                      Şırnak                                                              Batman

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme ile madde metnine eklenen yeni fıkrayla, kaldırılan il özel idarelerinin bulunduğu illerde ve yeni büyükşehir belediyesi kurulan illerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının mütevelli heyetinin seçimi düzenlenmektedir. Vakıflara seçilecek iki üye seçimi, ilde valinin ilçede ise kaymakamın seçmesi ne demokrasi ilkesi ile ne de hukuk ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Zira son zamanlarda iktidara yakın "hayırsever vakıflar" olarak bilenen bazı vakıfların isimleri yolsuzluk, rüşvet olayları karışmıştır. Özellikle bu tür vakıfların yolsuzluk olaylarına karıştığı iddiası, toplum inancını büyük oranda zedelemiştir. Bir ilin ve ilçenin mülki amiri zaten iktidar tarafından atanmakta ve iktidarın politikasını o bölgede sürdürmektedir sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının üyelerinin bir yerin mülki amiri tarafından seçilmesi, objektif bir hayırseverlik hizmeti anlayışı sürdürmesi mümkün değildir.

BAŞKAN – Okunan son önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

MADDE 19- 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “defterdar” ibaresinden sonra gelmek üzere "il sosyal güvenlik kurumu müdürü", "mal müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü, ilçe sosyal güvenlik merkez müdürlüğünün bulunmadığı ilçelerde bağlı bulunulan ilçe sosyal güvenlik merkez müdürü" ibareleri, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında, ikinci fıkrada hayırsever vatandaşlar arasından seçileceği belirtilen iki üye; il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından belirlenir. Ayrıca, il veya ilçede bu Kanunda belirlenen amaçlara yönelik faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşu bulunmaması halinde il sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için doğrudan vali tarafından, ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları için ise kaymakamın teklifi üzerine vali tarafından üçüncü bir kişi daha belirlenir. İl veya ilçe sınırları içerisinde köy bulunamaması halinde, köy muhtarı yerine bir mahalle muhtarı daha mütevelli heyetinde görev yapar. İlde vali bir vali yardımcısını başkan vekili olarak, büyükşehir belediye başkanı genel sekreteri veya genel sekreter yardımcısını, il belediye başkanı da bir belediye başkan yardımcısını, toplantılarda kendisini temsil etmek üzere görevlendirebilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Manisa Milletvekilli Erkan Akçay konuşacak, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19’uncu maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

29 Mayıs 1986 tarihinde çıkarılan 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Yardımlaşmayı Teşvik Kanunu ile muhtaç durumdaki vatandaşlarımıza yardım yapılmaktadır ve her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları kurulmuştur bu nedenle.

Teklifin 19’uncu maddesiyle, mütevelli heyetle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır ve önergemizde de il ve ilçe Sosyal Güvenlik Kurumu müdürlerinin de bu heyete dâhil edilmesini öneriyoruz.

Şimdi, bu 19’uncu maddenin ikinci fıkrasıyla, il ve ilçelerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına hayırsever vatandaşlar arasından 2 üye seçilmektedir ki eskiden de devam edegelen bir düzenlemedir. Fakat, özellikle son aylardaki ve AKP iktidarındaki gelişmelere baktığımızda, ister istemez aklımıza “Hayırsever kimdir?” sorusu gelmekte. Yani, hakikaten, bu soruyu AKP’den önce hiç kimse sormazdı. “Hayırsever iş adamı” denince, herkesin aklına hemen hemen aynı şey gelirdi. “Hayırsever” ne demektir? Hukuken yasal bir kazanç elde edip ve dinen, inançlarımıza göre de helal para kazanıp bu yasal ve helal parasını muhtaç kimselere ve  sosyal ihtiyaçlara ayıran kişilere “hayırsever” denir genel anlamıyla.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP’nin ülkemize verdiği en büyük zararlardan biri de millî ve manevi değerlerimizi yozlaştırmak olmuştur. AKP döneminde hırsızlar, havuzcular, rüşvetçiler, kara paracılar “hayırsever iş adamı” olmuştur. “Rıza Sarraf, hayırsever; Halk Bankası Müdürü, saflığının kurbanı.” Ee? “Hukuk, gereğini yapacak.” Siz, Rıza Sarraf’a “hayırsever iş adamı” dedikten sonra hukuk nasıl görevini yapacak, yapması mümkün mü? Bir kere, ihsasıreyle, iktidar gücüyle etkide bulunuyorsunuz. Halk Bankası Müdürünü sen “saf” ilan ettikten sonra, ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon doların hesabının sorulmasına halel gelmeyecek mi? Kendini sivil toplum kuruluşu olarak nitelendiren ve başında Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın bulunduğu TÜRGEV, Bakanlar Kurulunca kamu yararına çalışan bir vakıf olarak nitelendirilerek vergi muafiyeti verildi. Yani bu vakıf da hayır işleri için çalışacak ve hayırsever bir vakıf olarak değerlendiriliyor.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Öyle zaten.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Ancak, banka hesabına yatırılan 100 milyon lira tutarındaki paranın kaynağı hâlâ meçhul ve kamuoyu aydınlatılabilmiş değildir. Hukukumuza göre hayır, yasal parayla, dinimize göre de helal parayla yapılır. Milletin milyonlarını iç ederek, iş adamlarına ihale verip komisyon alarak hayır yapılmaz. Rüşvetle umreye gidilmez.

Sayın Başbakan “17 Aralık operasyonlarını dış güçler ve çeteler yaptı.” diyerek bu yolsuzlukları örtmeye çalışmaktadır. Eğer bu ülkede bir çete var ise bu yolsuzluk ve rüşvet çetesidir. 77 milyonun kul hakkını yiyen bu organizasyonları kimler yapıyor? Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ne dedi? “Başbakan emretti, ben yaptım. Ben istifa ediyorum, Başbakan da istifa etsin.” Sonra geri aldı ama geçti. Sayın Başbakanın Urla’daki kaçak konut ile ilgili olarak Erdoğan Bayraktar ve Latif Topbaş arasındaki konuşmalar da bu hususları teyit etmektedir.

AHMET YENİ (Samsun) – Topbaş açıklama yaptı, Topbaş açıkladı.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Vallahi, hiç açıklama filan ikna edici de değil. Onları da ayrıca tartışırız.

Devletin, milletin, yetimin, fakir fukaranın kul hakkını yiyenleri korumak için devletin polisini, hâkimini, savcısını bertaraf ediyorsunuz. Bunun için kanunlar çıkartılıyor. İşin hukuki durumu bir tarafa, bu haksızlıklara, bunca hukuksuzluklara, 77 milyonun kul hakkına ortak olmamak lazım.

Sürem yetmediği için artık kürsüden ayrılmak durumundayım. Son söz olarak, inanan arkadaşlarımızı da, -kirli işlere bulaşmayanları tenzih ederek söylüyorum- Araf Suresi’nin 179’uncu ayetini tekrar okuyup idrak etmeye davet ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 19. maddesindeki “Büyükşehir Belediyesi bulunan illerdeki” ifadesinin “Büyükşehirlerde ve diğer illerdeki” ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                        Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Serindağ konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

546 sıra sayılı Teklif’in 19’uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Önergemizin de kabulünü takdirlerinize sunuyoruz.

Bu madde, 19’uncu madde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına seçilen mütevelli heyet üyelerinin nasıl seçileceğine ilişkin yöntemi belirliyor. Biliyorsunuz, saye-i iktidarınızda Türkiye’de ikili bir yapı oluştu. İl özel idaresi olan iller var, il özel idaresi olmayan iller var. İl özel idaresi olan illerde farklı bir yöntem, il özel idaresi olmayan illerde ise farklı bir yöntem belirliyorsunuz.

Biliyorsunuz, il özel idarelerinin faaliyette olduğu illerde hayırsever vatandaşlar arasından vakıf mütevelli heyetine 2 üyeyi il genel meclisleri seçiyor. Eskiden valiler seçiyordu, sonra 2005 yılında yapılan değişiklikle il genel meclisleri seçer oldu.

Özel idarelerin kaldırıldığını, 30 ilde kaldırıldığını biliyorsunuz. Tabii, bu 30 ilde il özel idareleri kaldırılınca vakıf mütevelli heyet üyelerinin nasıl seçileceğine dair bir boşluk doğdu. Şimdi, il genel meclisinin daha önce seçtiği üyeleri valinin seçimine sunuyorsunuz, daha doğrusu, vali seçiyor, vali atıyor.

Gene, biliyorsunuz, vakıfla aynı amaç güden sivil toplum örgütleri de kendi temsilcileri arasından birini vakıf mütevelli heyeti üyesi olarak seçiyorlar. Şayet o amacı güden STK yoksa gene il genel meclisleri seçiyordu, dolayısıyla 3 üyeyi il genel meclisleri seçiyordu. Şimdi o üyeyi de valiye seçtiriyorsunuz, ilçelerde de kaymakamın önerisi üzerine valiye seçtiriyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, ne olursa olsun biz hukuka uygun davranmak zorundayız. İl genel meclislerine verilen görevler, genel itibarıyla belediye meclislerine verildi. Daha önce il özel idarelerinin yaptığı görevlerin büyük bölümü, hemen hemen tamamı, büyükşehir belediyelerine devredildi. O zaman, bunun doğal sonucunun ne olması gerekirdi? Daha evvel il genel meclislerinin seçtiği vakıf mütevelli heyet üyelerinin de büyükşehir belediye meclislerince seçilmesi gerekirdi ama siz onu yapmıyorsunuz. Niye? Çünkü tüm belediyeler, büyükşehir belediyeleri sizin yönetiminizde değil. Büyükşehir belediyeleri sizin yönetiminizde değilse, o zaman, belediye meclisleri de sizin istediğiniz kişileri vakıf mütevelli heyetine seçmeyecekler. Bunu önlemek için ne yapıyorsunuz? Vakıf mütevelli heyet üyelerini valilere seçtiriyorsunuz yani geriye döndünüz, 2005’ten öncesine döndünüz. Hâlbuki siz, yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğini her ortamda dile getiren bir partisiniz ama her alanda olduğu gibi, maalesef, söylediklerinizle yaptıklarınız uyuşmuyor. Burada da uyuşmuyor, farklı şeyler söylüyorsunuz, farklı şeyler yapıyorsunuz. Siz “Biz yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğiz.” diyorsunuz, onları kaldırıyorsunuz. Belediyelerin imar yetkilerini aldınız, TOKİ’ye verdiniz, “Yerel yönetimleri güçlendirdik.” diyorsunuz. E, şimdi belediye meclislerine verilecek yetkiyi alıyorsunuz, valiye ve kaymakama veriyorsunuz, “Yerel yönetimleri güçlendiriyoruz.” diyorsunuz. Bu ne biçim bir güçlendirmedir, yerel yönetim böyle mi güçlendirilir?

Şimdi, demin Sayın Akçay da değindi, tabii, vakıflar ne yapıyor? Vakıflar, fakruzaruret içerisinde bulunan vatandaşlarımıza yardım etmek üzere kurulmuşlardır. Bunun siyasete kesinlikle alet edilmemesi lazım ama son yıllarda bunun maalesef siyasete alet edildiğini görüyoruz. Elektriği olmayan köylere buzdolabı gönderildiğini gördük. Bu, vakfın kuruluş amacıyla bağdaşmıyor. Vakıf, gerçekten hayırsever yurttaşlarımızın da katkısıyla elde edilen kaynağın muhtaç olanlara aktarılmasıdır, tersini yapıyorsunuz. Şimdi, tabii, bunu söylemişken her alandaki dürüstlükten bahsediyoruz. Bir ülkede rüşvet, yolsuzluk varsa o zaman bu vakıflar amacına uygun hareket etmez.

Şimdi, bakınız, yolsuzluk değişti, yolsuzluğun tanımı değişti arkadaşlar. Sayın  Başbakan diyor ki: “Ben ‘yolsuzluk’ dendiğinde şunu anlarım: Devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? ‘Ayakkabı kutusu içerisinde’ söylenen olaylar, Halk Bankasından alınan ya da soyulan para değildir.” Arkadaşlar, öyle bir tanım olur mu? Bakın, G7 toplantısında, Sayın  Başbakanın  da katıldığı toplantıda Sayın  Başbakanın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın  Serindağ.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) -…eline de verilen bir rapor var ve orada rüşvetin tanımı yapılmış. Bunu dikkatle okumanızı öneririm.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın  Başkanım.

BAŞKAN – Kabul edenler...Kabul etmeyenler...

Elektronik oylama yapalım.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 00.16

 

ON BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 00.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Beşinci Oturumunu açıyorum.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

20’nci madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 20. maddesinin (i) bendindeki “finansal kiralamayı kabul eden” ifadesinin önüne “Organize Sanayi Bölgelerinde hak sahibi olan” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu        Aydın Ağan Ayaydın                    Vahap Seçer

                        İstanbul                               İstanbul                                   Mersin

                      İzzet Çetin                          Hasan Ören                      Mehmet Ali Susam

                        Ankara                                Manisa                                     İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 20. maddesinin i) bendinde yer alan “Kanun” ibaresinden sonra gelmek üzere “hükmündeki” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                    Erkan Akçay                    Mustafa Kalaycı                      Mehmet Günal

                        Manisa                                Konya                                    Antalya

                       Alim Işık                               Ali Öz                                Oktay Vural

                       Kütahya                               Mersin                                     İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Konya Milletvekilli Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Ekonomi ve sanayileşme alanında on bir yıldır devam eden başarısız politikalar nedeniyle organize sanayi bölgelerimizde yer alsın almasın tüm KOBİ’lerimizin sermaye güçleri bu süreçte giderek azalmıştır. Yeni kaynak yaratma girişimleri ise: her gün bankalar tarafından belirlenen yeni uygulamalar ve talepler nedeniyle başarısız olan KOBİ’lerimiz, gayrimenkullerini finansal kiralama yöntemiyle değerlendirerek alternatif bir enstrüman kazanmaya çalışmaktadır. Bu bakımdan, organize sanayi bölgesi içinde yer alan taşınmazların finansal kiralama sözleşmesine konu edilebilmesini öngören düzenlemeyi çok gecikmiş olarak görüyoruz.

Türk KOBİ’leri, sermaye profilleri ve yıllık hasılatlarının çok düşük olması nedeniyle Avrupa Birliği ve birçok OECD ülkesindeki KOBİ’lere nazaran farklılık göstermektedir. Toplam işletme sayısı ve istihdamdaki payları sebebiyle KOBİ’lerimizin Türkiye ekonomisi üzerindeki yeri tartışılmaz bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. KOBİ’lerin ekonomideki payının yıllar içindeki seyri dikkate alındığında, istihdam içindeki payları hemen hemen aynı kalmasına rağmen, başta toplam yatırım içindeki payları olmak üzere, toplam katma değer içindeki payları ile bunun doğal sonucu olarak verimlilikleri azalmaktadır.

Bugün KOBİ’lerin yaşadıkları sorunlar kendilerinin baş edebilecekleri ölçeğin artık oldukça üzerindedir. Bunlardan en önemlisi ise KOBİ’lerin finansmana ulaşma konusunda yaşadıkları sorunlardır. Ayrıca, know-how üretimi, sermaye miktarı ve özellikle bilgi ve iletişim alanındaki modern teknolojiye erişim ve  sağladığı avantajlardan faydalanma kabiliyeti açısından yaşadıkları olumsuzluklar hâlen dikkate alınmamaktadır.

Diğer yandan, ham madde tedarikinde yüksek maliyetler, teknolojik yetersizlikler, ihracat sorunları, dış pazarlardaki yoğun rekabet, nitelikli eleman temininde ve sürekliliğin sağlanmasında güçlülük, AR-GE faaliyetleri ve yatırımlarında yetersiz destek ve teşvikler de KOBİ’lerimizin başlıca çözüm bekleyen sorunlarıdır.

Değerli milletvekilleri, ekonominin içerisinde bulunduğu olumsuz şartlardan en fazla ve en önce etkilenen kesim küçük esnaf ve KOBİ’ler olmaktadır. Son zamanlarda ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler dengelerin bozulmasına sebep olmakta, bu durum KOBİ’leri, esnaf ve sanatkârları da son derece olumsuz yönde etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde ekonomik büyümedeki yavaşlama dalga dalga işletmelerimizi etkisi altına almaktadır. Küçük esnaf, girişimci ve sanayici, ekonomik yavaşlamanın etkilerini derinden hissetmektedir. Bu bakımdan, bugün yaşanan şartlarda yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Burada temel amaç, piyasa ekonomisi odaklı ve özel sektöre dayanan rekabetçi ve sürdürülebilir millî bir sanayi oluşturmak ve ihracat kapasitesini artırmak olmalıdır. Bu amaç doğrultusunda oluşturulacak yeni sanayi politikası ile ihracata uygun bir sanayi üretim yapısının yerleştirilmesi, ekolojik dengeyi gözeterek sanayileşmenin başarılması, ileri teknoloji kullanımının ön plana çıkarılması sağlanmalıdır.

Öncelikle teşvikler konusu önem arz etmektedir çünkü yöneticiler kamunun parasını dağıtırken hesap verebilirliğin yanı sıra uygunluğu da gözetmelidir. Teşvikler sektörel boyutlu olmakla birlikte, projeler değerlendirilerek verilmelidir. Teşvikleri alabilecek öncü sektörler belirlenmeli ve millî AR-GE kaynaklarının belirlenen öncü sektörlere yönlendirilmesini sağlayacak teşvikler alınmalıdır.

Her ekonomik gerilemenin bir sonu olacaktır. İyi ve kaliteli bir politika, bu gerilemeyi olduğundan daha yüzeysel ve kısa hâle getirecektir. Hükûmetin benimsediği kredi kartı kullanımına getirilen sınırlama düzenlemeleri gibi kemer sıkma politikaları ekonomik gerilemeleri gereğinden daha fazla derinleştirebilecek ve süresini uzatarak uzun vadede istenmeyen sonuçlara neden olabilecektir. Bu bakımdan, olmayan bir başarıyı sadece gayrisafi yurt içi hasıla ile ölçmek bir ölçüt olmayacaktır. Çünkü, başarıyla daha çok bağlantılı olan esas mesele hane gelirlerinin ve KOBİ’lerimizin mevcut ekonomik durumlarının ne olduğu meselesidir.

Bugün yaşanan ekonomik zorlukların defolu politikaların bir sonucu olduğunu belirterek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 20. maddesinin (i) bendindeki “finansal kiralamayı kabul eden” ifadesinin önüne “Organize Sanayi Bölgelerinde hak sahibi olan” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.

                                                                                        Vahap Seçer (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Okunan önergeyi Komisyona soruyorum: Önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam konuşacak önerge üzerinde. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge aslında genel madde olarak katıldığımız ve önergeyle de daha iyi anlaşılır olmasına katkı koyduğumuz bir olaydır. Nedir bu madde? Organize sanayi bölgelerinde mülk sahibi olmuş insanların mülklerini leasing vasıtasıyla, bir leasing (finansal kiralama) şirketine vermek ve oradan finans elde etmek. Yani, bu finansmanın, leasing yoluyla elde edilen finansmanın ucuzluğundan, vergi indirimlerinden ve belirli desteklerinden yararlanarak içinde bulunduğu koşullarda sanayinin gelişebilmesi için bir yeni finans kaynağı yaratma noktasındadır. Bugüne kadar organize sanayi bölgeleri bunun leasing yapılmasını engelliyordu, bu düzenlemeyle bu leasing yapılmasının önü açılmıştır. Bu anlamıyla, desteklediğimiz ve olumlu bulduğumuz bir konudur.

Ama, Türkiye’de, bu noktada, organize sanayi bölgelerinin ve sanayinin içinde bulunduğu durumu bu değişiklikle birlikte sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmakta yarar vardır.

Değerli arkadaşlar, sanayicimiz 2014 yılına çok umutsuz ve sıkıntı içinde girmektedir. Bakın, bugün gazetelerin ve medyanın ekonomi bölümlerine baktığınızda, FED analistlerinin yaptığı değerlendirmede, gelişmekte olan 15 ülke arasında Türkiye kırılganlık olarak bir numaralı ülke. Yani şu an, dünya finans çevreleri Türk ekonomisine kırılganlık açısından en riskli ülke olarak bakıyorlar. Peki, bu ne olabilir, ne var bunda diyebilir miyiz? Diyemeyiz çünkü bizim kırılganlıkta en riskli ülke olmamız demek, sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan, bu yıl için yaklaşık 130 milyar kısa vadeli borç ödeyecek özel sektörün sıcak para bulmasında, bulduğu paranın faiz oranlarının yüksekliğinde, Türk lirası cinsinden dolar karşısında ödediği paralara baktığınızda Türk sanayicisi çok ciddi sıkıntıyla karşı karşıyadır. Bakınız, 17 Aralıktan bu yana, dolarla borçlu olan Türk sanayisi borcunu yüzde 20 daha artırmış durumdadır, yüzde 20. Bunun altından kalkmak çok kolay iş değildir. Sanayinin kârlılığına baktığınızda, iki ay içerisinde borcu yüzde 20 artan bir sanayici için geleceğe umutla bakmak mümkün olabilir mi? Mümkün değildir.

Peki, bu nasıl bu hâle gelmiştir, neden böyle olmuştur? Çünkü, Türk sanayisinin bu hâle gelmesinin altında Türk hükûmetlerinin yani Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetinin on bir yıldır uyguladığı politikalar yapmaktadır. “Yüksek faiz, düşük kur” politikalarıyla, bir birikime dayanmadan, kendi kaynaklarıyla yatırım yapmak yerine borçlanarak yapılan yatırım ve ithalatın cazip hâle geldiği bir sanayileşme, ara malı üretiminden vazgeçerek düşük döviz kuru nedeniyle ithal ara malı yapan bir sanayi, bugün geldiği nokta itibarıyla çok ciddi bir borç riskiyle karşı karşıyadır. Bu borç riskiyle karşı karşıya olan sanayiye el uzatmak yerine, bugün geldiği durumda onu bu sıkıntılardan kurtarmak yerine, bu Parlamento, iki aydır, 17 Aralıkta ortaya çıkan yolsuzlukların üstünü örteceği yeni yasal ve hukuksal zeminler arama noktasındadır.

Bakınız -konuşmamın ikinci kısmında değineceğim- bir ülkenin hukuk sisteminin bu kadar sık değiştiği anda, bu ülkenin sanayisinin borç bulma riski de yükselir, yabancı yatırımcının bu ülkeye gelip risk alması da sıfır noktasına düşer. Yabancı yatırımcıya bu kadar ihtiyaç duyan bir ülkede hukuk sisteminizi her gün değiştirdiğinizde başınıza gelecek olan şey, size güvenin sıfıra inmesidir. Biraz sonra bu konuda diğer yönlerine de değineceğim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN - …ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 00.52

 

ON ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 00.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Altıncı Oturumunu açıyorum.

20’nci maddenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi maddeyi tekrar oylamaya sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

21’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 21 inci maddesinde yer alan “bulunmayan” ibaresinin “kaldırılan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Oktay Vural                       Erkan Akçay                       Mustafa Kalaycı

                        İzmir                                 Manisa                                   Konya

                Mehmet Günal                        Alim Işık                                  Ali Öz

                      Antalya                              Kütahya                                  Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 21. maddesindeki “il özel idaresi bulunmayan” ifadesinin “Büyükşehirlerde” ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.

                   Aydın Ağan Ayaydın                 Vahap Seçer                         İzzet Çetin

                              İstanbul                                 Mersin                                Ankara

                                       Hasan Ören                             Mehmet Ali Susam

                                            Manisa                                            İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam konuşacak önerge üzerinde.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bıraktığım yerden devam etmek istiyorum.

“Peki, sanayimiz bugün niye bu noktalara gelmiştir?” diye sorduğumda, onun cevabını da uygulanan ekonomik politikalar sonucu sanayinin içine düştüğü durum olarak nitelemiştik. Peki, ne oldu? Bakın, Türkiye’de on bir yıllık iktidar döneminde sanayi tabanı eridi. Gayrisafi millî hasılada, 2002 yılıyla 2013 yılını kıyasladığınız zaman, toplam hasıla içerisindeki payı, sanayinin oranı olarak bakıldığında yüzde 8’lerden 3,4’lere düşen bir orana gelmiştir. Sanayimizin, asıl önemli olan, bu çağda bilgi ve teknolojiyle, yenilik, AR-GE’yi kullanarak yüksek teknoloji ve katma değeri yüksek ürün ihraç edebilen bir sanayi konumuna gelmesi gereken Türk sanayisinin ve Türk ihracatçısının… Maalesef, gelinen nokta itibarıyla, büyük oranda gelişmiş ülkelerin terk ettikleri alanlarda ihracat yapan, ara malı ithal ederek onları mamul hâle getirip ihraç eden bir ülke konumuna geldik. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Türkiye’nin 1 liralık ihracatının yaklaşık 80 kuruşu ara malı ithalatı yaparak yaptığı ihracattır. Aynı zamanda bir rakam daha vereyim: Türk sanayisinin ihraç ettiği ürünlerde, 1 kilogram ürün ihraç ettiğinde ülkeye getirdiği döviz miktarı 1,46 dolarken, bizimle eş değer ülkelere veya diğer ülkelere baktığınızda; Kore’de bu 3 dolar, Almanya’da 4,6 dolar civarındadır yani biz yükte ağır pahada düşük mal ihraç eden bir ülke hâline gelmişiz. Yani, biz teknoloji çağında teknoloji ve bilimi ıskalayıp daha çok yüksek teknolojiye sahip ülkelerin yapmadıkları alanlarda, örneğin buzdolabında, örneğin televizyonda, örneğin demir çelikte ihracat noktasında bir sanayiye gitmek durumundayız. Bu bizim için çok ciddi bir tehlike ve risktir. Bu riski aşabilmek için de sanayiciyi AR-GE’de desteklemelisiniz, AR-GE’ye ayrılan toplam bütçe içerisindeki payı yükseltmelisiniz, eğitim kalitesini ve niteliğini iyileştirmelisiniz. Bu konulardaki rakamları da karşılaştırdığımızda gayrisafi millî hasıladan bugün bizim ayırdığımız pay binde 84’tür ama Kore’nin ayırdığı pay 3,26’dır. Demek ki biz, sanayicimizin AR-GE’sine ve teknoloji üretmesine kaynak aktarmada -gayrisafi millî hasılamız içerisindeki payı artırmamıza rağmen- çok düşük oranlardayız. Onun için, ihracatımızdaki paylara baktığımızda, kilo bazında baktığımızda bu noktadayız.

Aynı şekilde, eğitim kalitesinde PISA Endeksi’ne bakınız. Türkiye, 65 ülke arasında matematikte, fende ve okuma anlamada 40, 43 ve 44’üncü sırada, 65 ülke arasında toplam olarak 44’üncü sırada. Yani bu eğitim düzeyi, bu AR-GE’ye ayrılan paylar olarak baktığınızda, Türkiye, bugünkü ihracat noktasından ileriye çıkıp, yüksek katma değerli ürün üretip, onu ihraç edip yüksek katma değer kazanan bir ülke hâline gelme şansını kaçırmıştır. Bu, 2023’te ilk 10 gelişmiş ülke arasına girme hedefinden çok uzaklaşmışsınız ve Türkiye giderek orta gelir tuzağının içerisine düşmüş bir ülke hâline gelmiş demektir.

Bunlarda -buradan bir kez daha uyararak- yeni sanayi politikaları için bu Meclisin ve Hükûmetin acilen planlar, programlar noktasında çalışma yapmasına ihtiyaç vardır.

Bu duygularla, yeni bir iktidara, yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç olduğunu söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 21 inci maddesinde yer alan “bulunmayan” ibaresinin “kaldırılan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum.

Görüştüğümüz madde, büyükşehir bulunan illerde il özel idarelerinin kaldırılması nedeniyle Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nda oluşacak bir hukuki boşluğu gidermektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye ekonomisinde sanayi sektörünün ekonomik ve sosyal kalkınmadaki lokomotif görevini daima savunmaktayız. Bu yüzden, organize sanayi bölgesi konusunun başta Hükûmetin, sonra da toplumun tüm kesimlerince öneminin kavranması ve buna millî bir mesele olarak yaklaşılması gerektiğine inanmaktayız.

Ülkemizin sanayileşme sürecine destek olmak amacıyla, organize sanayi bölgesi kurulması yönündeki yatırımların bölgeler arası dengesizliği giderecek şekilde planlanarak yaygınlaştırılması 57'nci Hükûmet  döneminde gerçekleştirilmiştir.

1999-2002 yılları arasında, yaklaşık üç buçuk yıllık süreç içerisinde 34 adet organize sanayi bölgesi  ve 69 adet de küçük sanayi sitesi bitirilmiş ve sanayicimizin hizmetine sunulmuştur. Ancak, yaklaşık kırk yılı aşkın geçmişi olan organize sanayi bölgelerimizin ihtiyaçları ve talepleri, AKP hükûmetlerince yeterince dikkate alınmamış olup bugün bazı organize sanayi bölgelerimiz atıl durumda bulunmaktadır. Bizim organize sanayi bölgelerimize içtenlikle gösterdiğimiz hassasiyeti, iktidarın on bir  yıldır göstermemesini kabul etmek mümkün değildir.

Organize sanayi bölgelerimiz bir üst kurumdur, buralara bu şekilde bakmak ve yaklaşmak gerekmektedir. Bu kurumsal yapıyı da meydana getiren temel unsur sanayicilerimiz ve girişimcilerimizdir. Eğer organize sanayi bölgelerimizi ilgilendiren konularda birtakım iyileştirme çalışmaları yapılacaksa, çok doğal olarak onların haklı taleplerine kulak verecek şekilde olmalıdır, yoksa parça parça yapılan düzenlemelerin organize sanayi bölgelerine de KOBİ’lere de etkisi sınırlı olacaktır. Bu yüzden, Hükûmetin mevcut organize sanayi bölgelerimizdeki başarı ve etkinlikleri geliştirici kapsamlı planları ve programları bir an önce uygulamaya koyması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri,  Türkiye'de, bugün 273 adet organize sanayi bölgesi  bulunmakta ancak bunların yüzde 50'si hâlen boş durumdadır. Uzun bir aradan sonra müzakerelere tekrar başladığımız Avrupa Birliği müktesebatında, Avrupa Birliğine ihraç edilecek ürünlerin organize sanayi bölgelerinde üretilmesi zorunluluğu şartı bulunmaktadır. Avrupa Birliğinin çevre, denetim ve enerji verimliliği için aldığı karar kapsamında, Türkiye'deki 25 bine yakın tesisin organize sanayi bölgesine taşınması ya da üretim yaptığı bölgenin ıslah organize sanayi bölgesi statüsü kazanması gerekmektedir.

4562 sayılı Kanun’a Nisan 2011'de eklenen geçici maddeyle dağınık sanayi alanlarının ıslah organize sanayi bölgesi kimliği kazanmasının önü açılsa da aradan geçen sürede ancak 30 adet başvuru gelmiştir. Bu başvuruların da şimdilik 9'u hayata geçebilmiştir çünkü yasada, organize sanayi bölgesi olmak için bölgedeki arazi ve arazi sahiplerinin toplam alanın 1/33’üne denk gelecek oranda talebini şart koşan bir madde bulunmaktadır. Bu oranın aşağı çekilmesi gerekmektedir çünkü bu alanlarda zamanında yatırım için, arazi alanlarının çoğuna ulaşma imkânı bulunmamaktadır. Zaman dar, yapılacak çok iş vardır. Bu yüzden, bir an önce organize sanayi bölgelerimizin konu hakkındaki talepleri değerlendirilmelidir. Maliye Bakanlığı tüm uyarılarımıza ve yargı kararlarına rağmen, organize sanayi bölgelerini ve küçük sanayi sitelerini kurumlar vergisi mükellefi olarak görmekten vazgeçmelidir.

Organize sanayi bölgeleri, yatırım cazibe merkezine, istihdam, üretim ve ihracat üssüne dönüştürülmesi için mevcut duruma göre, yatırım teşvikleri yönünden 5'inci ve 6'ncı bölgelerde konumlandırılmalıdır. Tüm bunları yaparken mevcut organize sanayi bölgelerinde üretim yapan firmalarımıza dünyadaki rakiplerinin sahip olduğu avantajları da sunmamız gerekmektedir. Bunu sağlayabilirsek, organize sanayi bölgeleri on bir yıldır umutla bekledikleri rekabet avantajına kavuşmuş olabileceklerdir.

Organize sanayi bölgeleri ve KOBİ'lerin ülkemizin lokomotifi olduklarını bir kez daha hatırlatarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

22’nci maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 22. Maddesindeki “yatırım izleme ve Kooordinasyon Başkanlığına yaptırılır” ifadesinin “yatırım izleme ve koordinasyon Başkanlığı veya uygun göreceği kurumlara yaptırılır” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

           Ferit Mevlüt Aslanoğlu           Aydın Ağan Ayaydın             Vahap Seçer

                       İstanbul                                  İstanbul                            Mersin

                    Hasan Ören                      Mehmet Ali Susam                 İzzet Çetin

                        Manisa                                     İzmir                                Ankara

                                                                 Mahmut Tanal

                                                                      İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 22 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                        Mustafa Kalaycı                Mehmet Günal

                        Manisa                                    Konya                             Antalya

                      Alim Işık                        Kemalettin Yılmaz                    Ali Öz

                       Kütahya                            Afyonkarahisar                       Mersin

                                                                   Oktay Vural

                                                                         İzmir

MADDE 22- 4562 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"OSB; kamulaştırma işlemlerini Valiliğe, İl Özel İdaresine, Belediye veya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına yaptırabilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Kemalettin Yılmaz.

BAŞKAN – Sayın Kemalettin Yılmaz konuşacak önerge üzerinde.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 546 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 22’nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin adının halk arasında âdeta “torba kanun makinesi” adıyla anılmaya başlandığı son günlerde, yine bir torba kanun için gecenin bu vaktinde, geç vaktinde çalışıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığını, sistemini halk önünde küçük düşüren bu yöntem, maalesef Meclisin etkin, yetkin, etkili ve sistemli çalışmasının önüne geçiyor.

Bir kanun yapıyoruz; apar topar dayattığınız kanun hükmünde kararnamelerin arkasını toplamaktan öteye maalesef gitmiyor. Bir yıl olmadan, çıkardığınız kanun işlev göstermiyor, eksikliklerle çıkartılmış oluyor ve tekrar önümüze geliyor.

Bu maddeyle 4562 sayılı Kanun’un 5’inci maddesinin birinci fıkrasına açıklık getirmek üzere “Organize sanayi bölgeleri, kamulaştırma işlemlerini Valiliğe, İl Özel İdaresine, Belediye veya Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına yaptırabilir.” ifadesinin eklenmesini öneriyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu torba kanun da birçok bakanlığın, kamu kurumunun işleyişini değiştirecek değişiklikler içeriyor ancak halkımızın beklentileri yönünde değişikliklerden ziyade, AKP Hükûmetinin kadrolaşmasını, kurumların özünü değiştirmesini sağlayacak değişiklikler içeriyor ve vatandaşlarımız haklı olarak feryat figan ediyor, “Madem işler torbayla görülüyor, bu torbaya neden bizim taleplerimiz girmiyor?” diye, Haklılar da. Günde binlerce elektronik posta, telgraf, telefon mesajı alıyoruz. Atanamayan gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, orman mühendisleri, su ürünleri mühendisleri soruyor “Bizim torba kanunumuz ne zaman çıkacak?” diye. Atanamayan binlercesi, psikolojik olarak çökmüş durumda olan, bütün seçimlerde söz verdiğiniz öğretmenler soruyor “Bizim torba kanun ne zaman çıkacak?” diye. Yine, emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımız “Birileri milyonları havuduyla götürüp ayakkabı kutusu doldururken bizim bir emekli maaşımıza gözünü diken, hakkımız olduğu hâlde bizi emekli etmeyenler bize ne zaman torba kanun yapacaklar?” diye soruyorlar değerli milletvekilleri. Borçlarından bunalan, intihar eşiğinde olan, tarlaları hacizde olan, traktörleri yediemin depolarında bağlı olan, sizin yıllardır semirtip sonradan çıkıp faiz lobisi ilan ettiğiniz tefeci bankaların kıskacında olan çiftçilerimiz, besicilerimiz, hayvancılarımız size soruyor “Bizim torba kanun ne zaman çıkacak?” diye.

Sayın milletvekilleri, her şehrimize üniversite açmak gerçekten çok güzel, iyi. Ancak, bir istihdam politikası olmadan, yüz binleri “okumuş işsiz” sıfatıyla sosyal çöküntüye sürüklemek bu devlete hiç ama hiç yakışmıyor. Bütün şehirlerde hayvan hastalıkları kol gezerken, şap yüzünden pazarlar kapanırken veteriner hekim atayamayanlar; milyarlarca liralık tarım ürünü ithal ederken binlerce hektar verimli tarım arazileri ekilemeyip boş olarak beklerken ziraat mühendisi atamayanlar; üç tarafımız denizle çeviriliyken, göllerimiz, sularımızla dünyanın en şanslı ülkesi olmamıza rağmen, balık ve su ürünleri ithal edip su ürünleri mühendislerini atamayanlar bunun vebalini ödeyemezler. Yine, yüz binlerce öğretmen açığı varken, insanların seçim dönemlerinde umutlarıyla oynarken, atama bekleyen öğretmenlerin derdine gelin hep beraber bir çare bulalım. Emeklilik umuduyla yıllarca çalışıp çeşitli yasal düzenlemelerle mağdur hâlde olan emeklilere, emeklilikte yaşa takılanlara gelin Allah rızası için bir çözüm bulalım.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde, yüce heyetinizi gecenin bu vaktinde saygıyla selamlıyorum. Sesimize kulak vermeyen, muhabbet ortamında olan arkadaşlarımızı da huzurlarınızda kınıyorum. Hâlâ konuşmaya devam ediyorlar, kınıyorum, kınıyorum, kınıyorum! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır. Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 22. maddesindeki “yatırım izleme ve Koordinasyon Başkanlığına yaptırılır” ifadesinin “yatırım izleme ve koordinasyon Başkanlığı veya uygun göreceği kurumlara yaptırılır” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                        Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu kanun teklifine; torba kanuna baktığımız zaman, 53 madde. Kaç tane kanunda değişiklik yapılmış? 35 kanunda değişiklik yapılmış. Tabii, olağanüstü dönemlerde, torba kanunların içerisinde bu şekilde birden fazla kanun gündeme getirilir ki amaç, uzman komisyonlar tarafından o kanunun topluma ne getirdiği, ne götürdüğü tartışılmasın diye böyle yapılır. Aslında, bu tür Parlamento çalışması olağan parlamentolara yabancı gelen bir çalışma. Bu tür çalışmalar, olağanüstü dönemlere özgü bir çalışmadır, bu açıdan, demokrasi açısından, hukuk devleti açısından kabul edilebilir bir çalışma yöntemi veya kanun yapma yöntemi değildir. Eğer bu konular, gerçekten, uzman komisyonlar tarafından ayrıntılı bir vaziyette çalışılmış olsaydı, derinlemesine çalışılmış olsaydı, sürekli kanun değişikliği gündeme gelmezdi. Bunun içerisinde, mesela kanun hükmünde kararnameler var, 638 var; 633 var. Ne diyoruz biz Anayasa’mızda? Kanun hükmünde kararnameyle ilgili düzenlenen hükümler öncelik ve ivedilikle Parlamentoya gelir denilir. Ancak, mevcut olan 638, 633 ve diğerleri bugüne kadar Parlamentoya gelmemiş, hâlen askıda olan hükümlerdir bunlar. Askıda olan hükümlere teknik anlamda -içimizde hukukçu arkadaşlarımız vardır- ne deriz biz? Parlamentoya kanun hükmünde kararnameler gelmediği için, bunlara hâlen biz “idari bir işlem” deriz, buna “parlamenter bir işlem” diyemeyiz. “Parlamentonun bir işlemi” diyemeyeceğimize göre, askıda bir işlem, idari bir işlem olduğuna göre idari bir işlemin mevcut olan bu kanunla getirilmesi Sayın Bakan -tabii sizin alanınız değil, hukukçu anlamında, kusura bakmayın, belki bunu size şey olarak söylüyorum ama- kanunla değiştirilmesi bir idari işlemin hukuken mümkün değil. Keşke Sayın Profesör Doktor Burhan Kuzu Hocamız burada olsaydı, gayet rahat -kendisi inşallah burada, yok- yani netice itibarıyla bu konuyu kendi ders kitaplarında yazar ama uygulamasına baktığımız zaman böyle bir uygulamayı bulamıyoruz biz. Yani, onun için siyasal iktidarın, hele hele siyasal iktidar içerisinde bulunan değerli hukukçu milletvekili arkadaşlarımızın buna izin vermemesi lazım. Yani, yarın öbür gün, milletvekilliğinin dışında, gidip hukukçularla birlikte tartıştıklarında bu konuya hiçbir mazeret üretemezler, hiçbir mazereti de bunun olamaz çünkü bizim öncelikle almış olduğumuz eğitim, ondan sonra barolarımıza, vatandaşa, halka, siyasi partilere, herkese karşı bir sorumluluğumuz var. Moliere’in çok güzel bir sözü var; tüm hukukçu arkadaşlarımız bilirler: “Hukukçuların üzerinde kimse olamaz, hukukçuların amirleri kimse olamaz." Ama maalesef, bugüne kadar, Türk hukuk tarihinde Parlamentoda en fazla hukukçu sayısının olduğu bir dönemde, hukukun çok fazla ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Hukuk, ekmek su gibidir değerli arkadaşlar, hepimizin hukuka ihtiyacı vardır. Onun için, hangi siyasi partiden olursak olalım, hukukçuların şu mazereti olamaz: “Efendim, benim siyasi partimin almış olduğu karar budur. Eh, ben, buna uymak zorundayım.” Arkadaşlar, eğer, alınan kararlar kamu yararına, hukuk düzenine, evrensel hukuk ilkelerine aykırıysa… Hukukçunun limanı hukuktur, hukukçunun sığınabileceği liman hukuk devletidir, demokrasidir, uluslararası sözleşmelerdir. Yani bu açıdan, gerçekten böyle  bir kanunun yapılması, böyle bir kanun tekniğinin üzerinde Parlamentonun çalışması doğru bir yaklaşım değildir.

Ben, hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

23’üncü maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinde yer alan "bulunmayan" ibaresinin "kaldırılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Erkan Akçay               Mustafa Kalaycı                      Mehmet Günal

                           Manisa                           Konya                                   Antalya

                         Alim Işık                         Ali Öz                                Oktay Vural

                          Kütahya                          Mersin                                     İzmir

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 23. maddesindeki “il özel idareleri bulunmayan illerde” ifadesinden sonra gelmek üzere “yatırımları izleme koordinasyon Başkanı veya temsilcisi ile” ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.

                Aydın Ağan Ayaydın           Vahap Seçer                            İzzet Çetin 

                          İstanbul                          Mersin                                   Ankara

                   Ali Haydar Öner                Hasan Ören                          Mahmut Tanal

                           Isparta                           Manisa                                  İstanbul

BAŞKAN – Okutulan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet…

MİLLÎ EĞİTİM BAKAN NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Ali Haydar Öner.

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Sayın Haydar Öner konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde 6 teklifli, 546 sıra sayılı kırk yamalı bohça kanunu teklifini görüşüyoruz. Birbiriyle ilgisiz birçok yasaya atıfta bulunulduğu hâlde hak etmediği temel kanun statüsünde görüşülüyor. Bari, şu saatte attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değse! Sayın Sağlık Bakanlığı eski Müsteşarımız Komisyon sıralarında. Yani sağlıklı bir çalışma ortamı mı? Ne bu telaş ne bu acele? Niye, sağlıksız ortamda milletvekilleri çalışmaya icbar ediliyor, zorlanıyor? Bir zorunlu neden olsa hayhay. Yani, seçim arifesi mi savaş arifesi mi? Ne bu arkadaşlar?

AHMET YENİ (Samsun) – Siz zorlanıyorsunuz, biz zorlanmıyoruz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Efendim, siz mi zorlanmıyorsunuz? En hızlı dışarıya giden, dışarıdan da en hızlı gelerek “kabul” veya “ret” diye bağırılması üzerine neye oy verdiğini bilmeyen bir arkadaşımızsınız siz, sadece laf atmayı biliyorsunuz siz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET ALTAY (Uşak) – Kendi sıralarınızı bir say!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Önergeye bakın, önergeye!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şu önergeyi okuyabilirsen tebrik edeceğim seni! Kâtip üye bile önergeyi okuyamadı! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ya, siz önergeyi bilmiyorsunuz, kanundan haberiniz yok.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayın!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu kanunla…

MEHMET ALTAY (Uşak) – Kendi sıralarınızı bir saysana.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Sizi rahatsız ettiğim için özür dilemeyeceğim, sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET ALTAY (Uşak) – Rahatsız edemezsiniz!

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı, Genel Kurula hitap edin lütfen.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Eğer gerçeklerden gocunuyorsanız rahatsız olmaya devam edeceksiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şu önergeyi okuyabilirsen tebrik edeceğim seni!

MEHMET ALTAY (Uşak) – Önergeyi okuyamadılar, tekrar okusana.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Önergeye bakın, önergeye!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Bu kanunla, haklarındaki yasa hükümleri uygulanmayarak ağır mağduriyetlere uğratılan uzman çavuşlarla ilgili birtakım kadrolar ihdas ediliyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kâtip üye bile okuyamadı önergeyi, sen farkında değilsin!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Birinci bölümde, acil olmayan bazı düzenlemeler, ilk uygulamaları Antalya ve Isparta’da yapılan 112 acil çağrı merkezleri mevzuatı, seçim arifesinde “ulufe” olarak adlandırılabilecek bazı ödüllendirmeler, organize sanayi bölgeleriyle…

MEHMET ALTAY (Uşak) - Önergeyi okuyamadı, bir tekrar etsene!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Önerge yazmayı bilmiyorsunuz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Allah, Allah! Yani kabahat sizin arkadaşlar, önergeyi grup başkan vekilinin kopyasıyla şey yapıyorsunuz.

MEHMET ALTAY (Uşak) – Okuyabilir misin önergeyi?

BAŞKAN – Sayın Hatip… Sayın Konuşmacı, lütfen Genel Kurula hitap edin.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Önergede ne diyoruz? “Yatırım İzleme Başkanı veya temsilcisi…”

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Okuyabilir misin bu önergeyi?

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Okuma özürlüysen, kabahat benim değil.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Yok, siz yazma özürlüsünüz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Önerge hazırlamayı bilmiyorsunuz. İki satır önerge yazamıyorsunuz. Yazıklar olsun!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Değerli arkadaşlar… 

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sen yazma özürlü olunca o da okuyamadı!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Bazı bakanlıkların yapboz hâline getirdiğiniz uygulamalarını burada görüşüyorsunuz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Önergeyi oku, önergeyi; okuyamıyorsun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz parmak kaldırdığınız kanunu bilmiyorsunuz!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Önergeyle organize sanayi bölgeleri 7’nci maddesinde bir yeni düzenleme yapılıyor. Orada Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı veya temsilcisi olmasının daha uygun olacağını öneriyoruz. Birbirinizden kopya çalarak, böyle çocuklar gibi sataşarak bir neticeye varamazsınız. Sataşanlar mahcup oldular, bundan sonra mahcubiyetleri artarak sürer.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Siz hazırladığınız önergeyi okuyamıyorsunuz!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Arkadaşlar, özel idarelerin bir kısmını kaldırdınız bütünşehre dönüştürdünüz. Bu bütünşehrin talimatı kimden, tavsiyesi kimden, talebi kimden, hepimiz biliyoruz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Nereden?

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – Ama, bununla çok ciddi sıkıntılara düşülebileceğini bir kez daha hatırlatmak görevim. Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü konusunda sıkıntılar yaratan bir düzenlemeye gidildi; bir.

İkincisi, bütünşehirlerdeki yurttaşlara kişi başına verilen devlet yardımı ile bütünşehir olmayan yerlerde kişi başına verilen devlet yardımları çok farklı. Yurttaşların eşitlik haklarına çok aykırı bir düzenleme yaptınız, genellik ve eşitlik ilkesini sarstınız.

Antalya’nın 650 kilometre sahili var; bir yerden bir yere gitmek belediye teşkilatında yok. Belediyeler kent yönetimi, şehir yönetimidir, vilayetler alan yönetimidir. Bunları bile karıştırıyorsunuz. Büyükşehirde vilayete paralel örgütler yapılmak zorunda, bu da duplikasyon demektir. Duplikasyon sadece cari harcamaları artırır. Diğer konuları daha sonra görüşeceğim.

Bu yasayla neyi çözüyorsunuz? İşsiz gençler sevgilisine bir çiçek bile alamayacak. Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun.

Milletine, memleketine hizmet edenlere saygılar sunarım (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Rolümü çaldı, Sayın Öner rolümü çaldı, konuşmamı hazırlamıştım ama…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Efendim, ne yapalım…

BAŞKAN - Peki, önergeyi oylarınıza sunuyorum…

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var; tespit yapalım.

Sayın Ünal, Sayın Kalaycı, Sayın Çirkin, Sayın Öz, Sayın Işık, Sayın Yılmaz …

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Sayın Başkan, muhalefet yeter sayısı yoktur!

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Dışarıdakileri de çağırın…

BAŞKAN - Sayın Yılmaz…

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, bize diyorsunuz ama bir de resmimizi çekiyorlar!

BAŞKAN - Sayın Çınar, Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Susam, Sayın Yılmaz, Sayın Seçer, Sayın Demiröz, Sayın Öner, Sayın Özkan, Sayın Haberal, Sayın Ören, Sayın Akar, Sayın Gök, Sayın Atıcı ve Sayın Tanal. (AK PARTİ ve MHP sıralarında karşılıklı laf atmalar)

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutladığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Bir duyuru yapacağım sayın milletvekilleri.

Gece yarısını geçti, bugün 14 Şubat. Sevmek çok önemli bir duygu, insana çok yakışan bir duygu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Evet, biz de burada geçiriyoruz Başkanım. Çok güzel bir duygu, hakikaten öyle yani.

BAŞKAN – Genel Kurul çalışmalarını sevgi ve kardeşlik içinde sürdürmemizi temenni ediyorum.

Bu vesileyle 14 Şubat Sevgililer Günü’nüzü kutluyorum. Sevdiklerinizle nice mutlu yıllar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S. Sayısı: 546) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 23 üncü maddesinde yer alan "bulunmayan" ibaresinin "kaldırılan" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık konuşacak.

Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de tüm sevgililerin Sevgililer Günü’nü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Teklif’in 23’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, -sözlerimin başında- özellikle sizin yeni Bakan olduğunuz dönemde size getirdiğim bir konu: Teknik öğretmenlerden teknik eğitim fakültesi mezunu olup da mühendislik tamamlama hakkını alamayan yapı ressamlığı ve matbaa öğretmenleri için siz de “Yakında inceleteceğim, bunu çözeceğim.” demiştiniz. Arkadaşlarımız mesajla bize ilettiler, bunun özellikle çözülmesini talep ediyorlar. İlgilenirseniz onlar adına sevineceğimi ifade etmek istiyorum.

İkinci bir konu: Biraz önce organize sanayi bölgeleriyle ilgili güzel bir düzenleme geçti. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Ancak, bu vesileyle Kütahya ilinin 2’nci Organize Sanayi Bölgesinde tahsisi yapılmış arsaların yüzde 50’sinden fazlasına bugüne kadar bir çivi dahi çakılamamanın acısı içerisinde kıvranan sanayicilerimizin sorununu Sayın Bakana ve ilgili bürokratlara iletmek istiyorum. Kütahya’nın Hava Mânia Planı uygulaması nedeniyle, bugün, tahsis edilmiş parsellerine çivi dahi çakılamamaktadır. 967 metre kodun üzerinde bulunan taşınmazların hiçbirisine ruhsat verilemediği için bu sorun çözülememiş, yıllarca sürüncemede kalmış ve bugün OSB tıkanır hâle gelmiştir. Bu vesileyle o sorunun da çözülmesi talebini iletmek istiyorum. Eğer böyle giderse Kütahya’da sanayi işletmelerinin yakında başka illere taşınacağı ve onun hazırlığı içerisinde olduklarını söylüyorum.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Uşak’a gelsinler.

ALİM IŞIK (Devamla) – Sayın İsmail Bey de “Uşak’a gelsinler.” diyor ama Uşak’a göndermeyeceğiz, merak etmeyin.

Değerli milletvekilleri, bu önergede “il özel idaresi bulunmayan” diye geçen ifadeyi “il özel idaresi kaldırılan” olarak düzeltmek istiyoruz çünkü şu anda il özel idaresi bulunmayan il yok ama kanunla kaldırılan iller var. Dolayısıyla o kelimenin yerleştirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.

Bu önerge vesilesiyle, bugün, 7 bine yakın işsiz iş ve meslek danışmanının iş beklediğini, bu torba yasada onların da bu sorununun çözülmesi taleplerinin yüce Meclise iletilmesi gerektiğini ifade ettikleri için sizlerle paylaşıyorum.

Yine, köylere hizmet götürme birliklerinde çalışan personelin kadro beklentisini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Özellikle taahhüdü ihlal suçu nedeniyle evlerine gidemeyen 300 bini aşkın kaçak durumundaki borçlu vatandaşın sorununa çözüm getirilmesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sağlık Bakanlığında çalışan vekil ebe ve hemşireler ile kamu dışı aile sağlığı elemanlarının kadro taleplerini bir kez daha sizlere aktarıp, bunun çözülmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Diğer taraftan, kamuda işçi statüsünde çalışıp memur görevi yapan üniversite mezunlarının yine eş değerleri gibi üniversite mezunu, adam gibi görülme taleplerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Her yeni torba kanunda bir bakanlığa veya birkaç bakanlığa yeni kadro tahsisleri yapılırken kadro bekleyen 4/C’li personel ile taşeron işçilerinin mali ve sosyal haklarının, özlük haklarının düzenlenmesine yönelik taleplerinde, ilgili bakanlar tarafından defalarca burada “Çözülecek.” diye söz verilmesine rağmen, bugüne kadar hiçbir ilerlemenin olmamasını yine sizlerle paylaşıyorum. Umarım, bundan sonra, şu anda komisyonlara gelen yeni torba kanunlarda hiç olmazsa bunların bir kısmı çözülür ve mağduriyet içerisinde bulunan vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilir diye bekliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, teknik öğretmen unvanıyla teknik eğitim fakültelerinden mezun oldukları hâlde kamu kurum ve kuruluşlarında tekniker unvanıyla çalıştırılan, özel sektörde ne olduğu belli olmayan, unvan sorunu çeken teknik eğitim fakültesi mezunlarının da bu sorunlarının çözülmesi gerektiğini ve bunun artık aciliyet kazandığını bir kez daha sizlerle paylaşıyor, gecenin bu ilerleyen vaktinde sizleri tekrar saygıyla selamlıyor, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 14 Şubat nedeniyle biraz önce sunduğum, ifade ettiğim düşüncelerimi şu anda Mecliste görevli bulunan bütün çalışan arkadaşlarımız ve personelimiz için de tekrar, yineliyorum. Onlara da sevdikleriyle nice mutlu yıllar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sevdikleri şimdi bekliyor, sitem ediyorlar.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Basın mensupları da var efendim.

BAŞKAN - “Görevde olan bütün arkadaşlar için” dedim Sayın Hamzaçebi.

24’üncü maddede iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin son cümlesinde yer alan "aykırılığın mahkemece tespiti" ibaresinin "uyulmamasının mahkeme tarafından tespiti" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                    Mustafa Kalaycı                    Mehmet Günal

                       Manisa                                Konya                                  Antalya

                      Alim Işık                              Ali Öz                               Oktay Vural

                      Kütahya                               Mersin                                   İzmir

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 24. Maddesinin (a) bendinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.

            Aydın Ağan Ayaydın       Ferit Mevlüt Aslanoğlu                  İzzet Çetin

                       İstanbul                              İstanbul                                 Ankara

                   Vahap Seçer                        Hasan Ören                        Mahmut Tanal

                       Mersin                                Manisa                                 İstanbul

(a) Uygunluk vermemesi halinde nedenlerini yazılı olarak bildirmek zorunda kalacaktır.

BAŞKAN – Önergeye komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın  Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerine Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24’üncü madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Bütün Türkiye’deki sevgililerin bu güzel gününü kutluyorum. Çalışanlarımızın, basın mensuplarının, kavaslarımızın, bütün herkesin bu sevgililer günü kutlu olsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hasan Bey, Hasan Bey!

HASAN ÖREN (Devamla) – Stenograflarımızın da; evet, evet.

Daha da ilerisi, bu Sevgililer Günü büyüsün; bütün yıl içerisinde bütün ülkemde sevginin bütünlüğü, sevginin güzelliği yeşersin, başak versin, 2014 sevgiyle geçsin.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ören.

HASAN ÖREN (Devamla) – Tabii ki sayenizde belki de yıllardır eşlerimizin alışık olmadığı… Tahmin ediyorum sabaha kadar çalışacağız. İnşallah sabah çiçek satanlar mekânlarını açarlar, bizler de hep birlikte -Atatürk’ün o güzel çiçeklerini buradan alıp götürmeyi herhâlde sizler de istemezsiniz- çiçeklerimizi alıp yıllar sonra eşlerimize Sevgililer Günü’nde çiçekleri ikram ederiz ve bugünü birlikte mutlu olarak kutlarız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Eve sokarlarsa tabi artık!

HASAN ÖREN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, 24’üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum.

Sevgili dostum yakınımda. Sesin de çok güzel, her zaman katkı koyabilirsin kürsüye!

24’üncü madde leasing sistemiyle ilgili. Yani, geçen yıl şubat ayında bu konuyla ilgili leasing kanunu konuşulurken -OSB’lerle ilgili- OSB’lerde işletmesi bulunanların finansman sağlayabilmesiyle ilgili leasing sisteminden yararlanması gerekliydi fakat kanunda bir eksiklik yapıldı, eksiklik oldu; OSB’lerde bulunan işletmeler leasing sistemiyle kaynak yaratmadan yoksun kalmışlardı. Ben, başta Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na, Sanayi Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Bey’e, iktidara…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Elitaş’a.

HASAN ÖREN (Devamla) – …bu konuyla ilgili gösterdikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ediyorum. Gerçekten, organize sanayilerde binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insanı çalıştıran sanayicilerimizin, bu ekonomik koşullar, bu sıkıntı içerisinde finansmana erişebilmesinin yolu olarak leasing sistemiyle ilgili önünün açılmış olması, tahmin ediyorum, Parlamentonun bugüne kadar çıkardığı güzel yasalardan biri.

Bu torba kanun ne melanet bir şeydir bilmem, üniversite sınavları gibi 3 yanlış 1 doğruyu götürüyor; 3 yanlış kanun, 1 doğru kanun. Şimdi, biz muhalefet olarak buna tabii ki “evet” oyu vereceğiz ama geneli üzerinde oylamaya kalktığınızda da “hayır” oyu vereceğiz. Ne yazık ki bu torba kanunlardan AKP döneminde haddinden fazla sıkıntı çekiyoruz. İnşallah, bu torba kanunlar son bulur. Bir yılda yasaların çıkması yerine, aciliyet hissedilen yasaların hemen buraya getirilerek, ortak akıl kullanılarak çıkarılmasında fayda görüyorum.

Tabii ki ben bu kürsüye çıktığımda hep dert yanmışımdır. TRT Şeş yirmi dört saat yayın yapar, ne kadar güzel, herkes mutlu; Arap ülkelerine yirmi dört saat yayın yaparız, ne kadar mutlu. İnsanlar o yayınlardan bir şeyler alırlar, seyrederler ama milletin…

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Sevgililer Günü’nde.

HASAN ÖREN (Devamla) – …bu Parlamentoyu, bu güzelim mabedi, buraya gönderdiği milletvekillerini denetlemesiyle ilgili niçin Meclis TV’yi kaldırdınız dediğimizde de birtakım arkadaşlarımız “Ne var bunda, tasarruf ediyoruz.” gibi cümleler kuruyorlardı. Peki, biz söylediğimizde inanmıyorsunuz da içinizden arkadaşlar söylediğinde, hiç olmazsa şu kadar düşünmüyor musunuz? Ne diyor en baş Başdanışman Yalçın Akdoğan? Diyor ki: “Fatih, biz 3’üncü kanalı yani Meclis kanalını niye kapattık ki? Mecliste olanları halk görmesin, duymasın; sen ne yapıyorsun? Biz Mecliste olanları kapattık, halktan sakladık; sen falanca gazetede canlı yayın yapıyorsun.” Değerli arkadaşlarım anlatmak istediğim bu, bu. İnisiyatif alın, inisiyatif alalım, bu televizyon kanalının açılmasını sağlayalım. Eğer içinizdeki en baş Başdanışman da böyle söylüyor ise herhâlde Hasan Ören’in söylediği zorunuza gitmeyecektir, gitmemesi gerekli.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sizi kürsüden indiremeyiz o zaman, kürsüden indiremeyiz!

HASAN ÖREN (Devamla) – Eğer bu inisiyatifi alır iseniz Türkiye’ye iyilik yaparsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN ÖREN (Devamla) – Hepinize Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun diyerek sözlerime son veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 24 üncü maddesinin son cümlesinde yer alan "aykırılığın mahkemece tespiti" ibaresinin "uyulmamasının mahkeme tarafından tespiti" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) – Evet, bir kutlama bekliyoruz Mehmet Bey.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Siz kutlama bekliyorsunuz, sevgililer de evde eşlerini bekliyor. Onun için, eşleriyle kutlayabilenlere Sevgililer Günü kutlu olsun, sevgililerinin yanında olanlara Sevgililer Günü kutlu olsun diyoruz; burada olanların da bekleyenlerine Allah sabır versin diyoruz.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sevgilimiz millet!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Az önce Hasan Bey “Sabahleyin gül alır gideriz.” dedi ama sabah gittiğinizde eve sokacaklar mı, o da belli değil. Tabii, Allah artık onların kalbini yumuşatsın da hepimiz de eve sabah girebilelim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ya çok dertlisin ya!

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Ee, öyle, sürekli olarak burada sabahladığınız zaman çocuklar evde bekliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen laf atmayalım.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Tabii gülüyorsunuz, güzel ama yani kanun yapma  sürecinin düştüğü hâl aslında acıklı bir durum. “Ağlanacak hâlimize güleriz.” derler ya.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Çalışıyoruz canım, Allah Allah.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şu anda bunlar… Sizin daha önce çıkardığınız kanunlarda bizim sözlerimizi dinlemediğiniz için veya ihmal ettiğiniz için düzeltilen birtakım düzenlemeler var. Yani, burada da şimdiye kadar bu kanunların çoğu az önceki maddede, bir önceki maddede, ondan önceki maddede geldi. Daha önceki maddede söylerken de söyledim, yine personelle ilgili var; her seferinde, her kanunda bunlar geliyor değerli arkadaşlar. Böyle bir kanun yapma tekniği olmaz, böyle bir torba kanun anlayışı olmaz.

Yukarıda Sayın Bakana söyledik -ama Bakan yine değişmiş- yeni İçişleri Bakanımız vardı, eski Başbakanlık Müsteşarı olduğu için “Bir oturun, siz bunu biliyorsunuz.” dedim. Plan ve Bütçe Komisyonu Kanunlar, Kararlar Genel Müdürlüğü hâline gelmiş. Gelen kanunun ucu yok, bucağı yok; başı belli değil, sonu belli değil. 20 madde geliyor, alt komisyonda 40 oluyor, üst komisyonda 50 oluyor, 60 oluyor, buraya geliyor 80 oluyor. Bu önergelerden gelenlerin hepsi ayrı hükümler. Ne Başbakanlığın haberi var ne Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği’ne uygun ne ilgili kurumların görüşleri alınmış. Böyle onun için gecikiyorsunuz, onun için bu kanunlar böyle sürüncemede kalıyor arkadaşlar.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sizin önergeniz neydi?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Aynı şey, personel rejimiyle ilgili; yama yapıyoruz. Bakın, bir tarafında araştırmacıyı unutmuşuz, bir tarafında birinin kadrosu bilmem ne olmuş. Alelacele çıkardığımız için bu kanunlar böyle oluyor. Bunların çözümü belli. Yalapşap getirip de “Bizim çoğunluğumuz var. Biz parmak kaldırırız.” Az önce kızıyorsunuz yazılana. Çoğunuz orada neye parmak kaldırdığınızı bilmeden geliyorsunuz; maalesef vahim, acıklı. Bunu tasvip ettiğimiz için veya sizi kınadığımız için söylemiyoruz ama bu hâle düşülüyor. Böyle bir kanun yapma süreci olmaz ki.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayenizde oluyor, sayenizde.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, buradan çıkan işte oluyor. Her seferinde “Şunu da unutmuşuz, onu koyalım. Filancayı unutmuşuz.” Ya, diyoruz ki: Bak, burada geldi. Bir süre sonra eğer aklıselim bir arkadaşımız oradan uyarırsa veya bürokratlardan birisi de söylediğimize iştirak ederse gelip değiştiriyorsunuz ama o arada, burada o kanunlar, o maddeler tartışılmış oluyor. Böyle bir kanun yapma süreci olmaz. Ve getirip getirip kanunların hepsinin içine de bazen kanunun yargının yerine geçmesini, bazen alınmış yargı kararlarının kanun yoluyla iptal edilmesini… Böyle bir yasama olmaz yani tamam, yürütme zaten yasamaya tahakküm ediyor ama kalkıp bu sefer yargının yerine de geçiyor, verilmiş kararları da iptal eden birtakım hükümler geçiriyoruz burada. Onun için, bu kanun yapma sürecini gözden geçirmek lazım.

Tekrar, bir daha söylüyoruz: İç Tüzük dayatmasıyla, onunla, bununla olursa bu şekliyle devam ederiz, siz de gelirsiniz arada kızarsınız. Oradan çay keyfiniz bozuldu, yoklamaya geldiniz diye kızmanın bir anlamı yok. İç Tüzük’e göre çalışıyorsak çalışıyoruz, karar yeter sayısı istenirse istenir, yoklama istenirse istenir. Dolayısıyla herkes gelecek.

Bu şartlarda çıkan şeyden de… Yarın yine eksik çıkıyor. Bakın, söyledik, az önce çalışanlarla ilgili verdik, sivil savunma uzmanlarıyla ilgili verdik, yukarıda söyledik, “Efendim, bir çalışma yapıyoruz…” Diğerini koyduk, ötekini çıkardık, tekrar diğerini de çıkaralım diyoruz. Yani, burada bile daha henüz hangisinin dâhil olup hangisinin hariç olacağına karar veremedik. Ya, böyle bir süreç maalesef gidiyor. Tabii ki içerisinde önemli maddeler var, eksiklikleri tamamlayanlar var ama hepsi bir araya konulunca helale haram karışması gibi oluyor, balın içine zehir karıştırmak gibi oluyor. E, doğal olarak da bizim onu yutma şansımız yok. Ayrı gelse belki balı severiz ama zehirle geldiği zaman olmuyor.

Bu düzeltmeleri yapacağınızı umuyor, saygılar sunuyorum. Yine de Sevgililer Günü’nüzü kutluyorum, inşallah eve girersiniz sabahleyin. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Peki, karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

25’inci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde yer alan "OSB" ibaresinden sonra gelmek üzere "yönetimi" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                      Erkan Akçay                     Mustafa Kalaycı

                            İzmir                                Manisa                                 Konya

                    Mehmet Günal                      Alim Işık                       Seyfettin Yılmaz

                          Antalya                             Kütahya                                  Adana

                                                                     Ali Öz                                      

                                                                    Mersin                                      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 25. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu       Aydın Ağan Ayaydın                  Hasan Ören

                         İstanbul                              İstanbul                                Manisa

                       İzzet Çetin                        Vahap Seçer                       İlhan Demiröz

                          Ankara                               Mersin                                  Bursa

                                                               Mahmut Tanal

                                                                    İstanbul

Madde 25 – OSB yönetimi ve taraflar bu yasanın yürürlüğe girdiğinden itibaren 3 ay içerisinde karşılıklı mutabakat sağlarlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mihrimah Belma Satır              İsmail Aydın                Canan Candemir Çelik

                       İstanbul                               Bursa                                   Bursa

       Mustafa Kemal Şerbetçioğlu           İdris Şahin                     Hakan Çavuşoğlu

                         Bursa                                Çankırı                                 Bursa

                       İsmet Su                     Bedrettin Yıldırım                 Tülin Erkal Kara

                         Bursa                                 Bursa                                   Bursa

MADDE 25- 4562 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Müteşebbis heyeti oluşturan kurum ve kuruluşlarca inşa edilen ve hizmet amaçlı kullanılan bina ve müştemilatı bedelsiz olarak kullanılmaya devam edilir. OSB'nin talebi halinde ise müştereken kullanılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN –Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılıyoruz Sayın  Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun yürürlüğe girmesinden önce OSB kurmak amacı ile müteşebbis heyeti meydana getiren kurum ve kuruluşlar adına olan, ancak bedeli mukabilinde OSB'lere tahsis edilen taşınmazlar ile ilgili olarak halen OSB adına tescili yapılmamış parseller üzerinde yer alan, ancak ortak kullanılmakta olan bina ve müştemilatının mevcut kullanımlarının sürdürülmesini sağlamak amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 25. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.

                                                                                        İzzet Çetin (Ankara) ve arkadaşları

Madde 25 – OSB yönetimi ve taraflar bu yasanın yürürlüğe girdiğinden itibaren 3 ay içerisinde karşılıklı mutabakat sağlarlar.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Bursa Milletvekili Sayın İlhan Demiröz konuşacak önerge üzerinde.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin ilerleyen veya sabahın bu ilk saatlerinde -günün değişmesiyle- ben de 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Görüşülmekte olan yasa tasarısının 25’inci maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, evet, AKP milletvekili arkadaşlarımız tarafından verilen ve burada ifade edilen…

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – “AK PARTİ” diyeceksin Hocam.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – AKP milletvekilleri tarafından verilen bu önergede… (AK PARTİ sıralarından “AKP değil, AK PARTİ” sesleri)

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Kim onlar?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Kimlerse onlar biliyor kendilerini arkadaşlar, siz bilmiyorsanız bilemem.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – “AKP” diye bir parti yok burada.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – AKP milletvekilleri tarafından verilen bu önergede şunu söylemek istiyorum: Hazırlanmış olan…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – “AK PARTİ” de de kurtul.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Ben söyleyemem.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Millet söylüyor, millet.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – …verilen bu önergede OSB’yle ilgili bir açıklama getiriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Konuşmacı konuşuyor, lütfen…

Buyurun Sayın Konuşmacı.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Yanlış konuşuyor Sayın Başkan.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Niçin yanlış konuşuyorum? Ne demek ya?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var mı?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Ne demek ya?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var mı?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Senden mi öğreneceğim yanlış konuşup konuşmadığımı! Ne lafı?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var  ?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Gelirsin, söylersin, cevap verirsin.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – “AKP” diye bir parti var  ?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Ben bu şekilde ifade ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Demiröz, siz Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Ne demek yani?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Hani AKP?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Senden mi öğreneceğim? Senden mi öğreneceğim ya? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – AKP milletvekilleri tarafından verilen önerge üzerinde zannediyorum ki OSB’yle ilgili… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – “PeKaKa”yaPeKeKe” niye demiyorsun da…(AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Ciddiyete davet ediyorum sizi, lütfen.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Arkadaşım…

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Ya “AKaPe” diyeceksin ya “Adalet ve Kalkınma Partisi” diyeceksin. “AKePe” değil yani.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Hayır, ben “AKePe” diyorum.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, lütfen…

Sayın Demiröz, siz devam eder misiniz lütfen, Genel Kurula hitap edin.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Sayın Başkan, nasıl devam edelim?

BAŞKAN – Lütfen, laf atmayın sayın milletvekilleri. Lütfen, ciddiyetimizi koruyalım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşma süresine lütfen ilave edin.

BAŞKAN – Eklerim.

Buyurun Sayın Demiröz.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Niye ekliyorsunuz Sayın Başkan, bize yapmıyorsunuz?

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – İstersen sen geç onun yerine… Hayır, hayır, geç Başkan Vekili yerine, sen şey yap Bülent.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Devam edin, devam edin…

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Tabii, tabii, geç, orayı da idare et.

Değerli arkadaşlar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Ya konuya girin ya konudan çıkın.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Arkadaşlar, müsaade ederseniz gireceğim zaten. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, özellikle rica ediyorum, lütfen… Ayıp oluyor ama. Lütfen, rica ediyorum.

Buyurun Sayın Demiröz.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, dört dakika eklemeniz lazım.

BAŞKAN – Müsaade edin ben karar vereyim ona.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bize vermiyorsun Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun İlhan Bey.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Organize sanayi bölgeleriyle ilgili verilen değişiklik önergesinde görüyoruz ki işte ilerleyen bu saatlerde daha önce yapılan yasada daha da bir açıklama ihtiyacı duyuluyor. Bu bakımdan, bu yasaların çok daha özel olarak görüşülerek hazırlanmasının uygun olacağını ifade etmek istiyorum. Ayrıca, buradan hareketle ilime, bölgem olan Bursa’ya geçmek istiyorum.

Bursa’da, 13 organize sanayi bölgesi ve ıslah edilmek üzere de 8 olmak üzere, 21 organize sanayi bölgesi var. Arkadaşlar, bu sanayi bölgelerinde açık yerlerimiz var. Bütün organize sanayi bölgeleri dolu değil ama Bursa’da Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından 4 bin dönümlük bir tarım alanında yeni bir organize sanayi bölgesi yapılmak isteniyor. Şunu ifade etmek istiyorum: Bursa bir tarım kenti, bir sanayi kenti. Evet, OSB’lere ihtiyacımız var ancak oradaki arsaların, oradaki düzenin pahalı olmasından dolayı yeni yeni alanlar açılıyor, bu alanlar da… Örneğin, Kestel Çataltepe’de 4 bin dönüme yakın bir tarım alanı da heba ediliyor. Bu alanların hepsinde su kaynaklarının olduğunu ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, Başbakan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sürenizi ekledim, devam edin lütfen.

ÖMER MATLI (Bursa) – İki dakika verelim Başkanım, iki dakika verelim.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Önder Matlı, çok teşekkür ediyorum ya, sağ olun!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, yapacağım şeye müdahale etmeyin.

Devam edin Sayın Demiröz, ben size üç dakika verdim.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Bu organize sanayi bölgesinde BESOB’lu arkadaşlar ile Sayın Bülent Arınç tarafından temel atıldı. Ancak, o bölge, daha sonra, oranın Kestel Belediye Başkanı tarafından durduruldu. Sonra ne oldu? Bugün bu 1/100.000’lik planlardan dolayı, maalesef Kestel’deki bu bölgede BESOB sanayi sitesi tamamen durduruldu. Ama, buna rağmen şu anda Büyükşehir Belediyesi tarafından oradaki inşaatlar devam etmektedir. Neden dolayı? Yargının durdurmasına rağmen. Ama, baş taraftaki Hükûmetin yargı konusundaki bu tutumundan cesaret alan belediyeler de aynı şekilde devam etmektedir.

Ayrıca, yine bu OSB’lerle ilgili bir başka konu: Bursa’mızda arıtma tesisleri olmasına rağmen, bu çevrede gereken ilgi ve alakanın gösterilmemesinden dolayı Nilüfer Çayı’mız insan, bitki ve hayvanlar için sağlık dışı olacak bir noktada kirlenmiştir, ağır metaller içermektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri de bu organize sanayi bölgelerindeki arıtma tesislerinin çalıştırılmamasından kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan, bu bölgedeki çalışmalarda Büyükşehir Belediyesi tarafından yine bu ovadaki, Bursa Ovası’ndaki sanayi tesislerine arıtma tesislerini yapmak üzere sekiz yıl gibi bir süre verilmiştir. Bu da arkadaşların bu olaylara nasıl baktığı anlamındadır.

Son olarak şunu da özellikle söylemek istiyorum: 55 maddelik torba yasa içerisinde bugün tarımsal sulamadan icralık olan  köylüler bir çıkış yolu beklemektedir ama Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundan ve ayrıca Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından bu konuyla ilgili, çiftçilerle ilgili, tarımla ilgili hiçbir maddenin olmadığını ifade ediyorum. Ve çok değerli arkadaşlar, AKP milletvekillerine iyi geceler diyerek (AK PARTİ sıralarından “AK PARTİ” sesleri, gürültüler) iyi sabahlar diliyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tekrarla, bir daha tekrarla, “AKP” de, söyle.

İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - AKP milletvekillerine iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 25 inci maddesinde yer alan “OSB” ibaresinden sonra gelmek üzere “yönetimi” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, katılacağım ama az önce Sayın Demiröz milleti yanılttı “55 madde.” dedi; bu, 53 artı 1, 54 maddedir.

Katılamıyoruz.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Gerçekten çok önemli, gecenin bu vaktinde gerçekten çok önemli!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Bravo!

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Yılmaz.

BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili -Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına- söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde Bursa’daki organize sanayisindeki bir mülkiyet problemini çözen bir madde. Bu maddeyi Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz ama iş Adana Organize Sanayi Bölgesine geldiğinde durum değişiyor.

Şimdi, Adana, biliyorsunuz, 1950’li yıllarda sanayileşmenin ilk başladığı kentlerden bir tanesi. Özellikle tarıma dayalı sanayiyle beraber Adana’mız gerçekten Türkiye’de ilk 3’ün içerisine girecek olmasına, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki göçlerle ve çevre illerdeki göçlerle bir cazibe merkezi hâline gelmesine rağmen, ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisinin uyguladığı yanlış politikalar neticesinde şu anda Türkiye'nin en işsiz kenti hâline gelmiştir. Ve özellikle, yine 5084 sayılı Teşvik Yasası bizim ilimize çok ciddi zararlar vermiştir. Türkiye’de kişi başına düşen mevduatın en yüksek olduğu il Adana’mızken yatırımcının yatırıma dönmemesi neticesinde her gün kan kaybeden bir Adana’yla karşı karşıyayız. Türkiye'nin en büyük organize sanayi bölgelerinden birine sahip olan Adana’mızda özellikle Mersin yolunda ve Karataş yolunun sağında solunda sanayi tesisleri vardır ama bu sanayi tesisleri organize sanayi bölgesi kapsamında olmadığı için değerlendirme dışındadır.

Buradan Hükûmete sesleniyoruz: Adana’mızın çektiği bu sıkıntıların içerisinde, buraların ıslah organizeleri hayata geçirilerek Adana’mıza bir katkı koyacağını düşünüyorum.

Şimdi, sayın milletvekilleri, torba yasayı görüşüyoruz. Biliyorsunuz, ülkenin kaynaklarını adil kullanırsanız, hakkaniyet çerçevesi içerisinde kullanırsanız bu kaynaklar esnafımıza da, köylümüze de, emeklimize de, çiftçimize de, işçimize de yeter ama bu kaynakları adil kullanmazsanız, bu kaynakları birisi iç ederse, haramzadeler bu kaynaklara el uzatırsa, Hükûmeti yönetenler, Hükûmette yetki sahibi olanlar bu kaynaklara el uzatırlarsa Türkiye ne yazık ki sıkıntılardan kurtulamaz.

Çok üzülerek ifade ediyorum: Sayın Başbakan “Devletin kasası soyuluyormuş.” diyor, “Biz ona bakarız.” diyor, “Şu anda devletin kasası soyulmuyor ki.” diyor. Sayın Başbakanın yolsuzluktan anladığı bu. Doğrudur, sayın milletvekilleri, devletin kasasını soyanlar soyuluyor. Devletin kasasının soyulmasına müsaade ederseniz, 1 liralık işi 4 liraya yaptırırsanız ondan sonra da o ihaleleri alanlardan, “Getir bakalım Ahmet 100 milyon doları, Mehmet 150 milyon doları, Ali 150 milyon doları.” derseniz, işte, bu, devletin kasasını soymak demektir.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Siz bu işi iyi bilirsiniz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Hocam, bunlar eskidi artık eskidi, başka şeyler söyleyin.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Siz devletin kasasını soyanları soyuyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, bunlar konuşulacak. Bakın, siz bunları inkâr ettiğiniz müddetçe, yargıya güvenmediğiniz müddetçe, adalete güvenmediğiniz müddetçe muhalefet milletvekillerinin, muhalefetin bunları getirmesinden rahatsız olmayacaksınız. Dün birilerine yapıldığı zaman onu siyaset malzemesi yapan sizler, bugün bunlarla karşılaştığınızda, işte, ilahî adaletin tecelli ettiğini göreceksiniz. Şunu unutmayın: Cenab-ı Allah’ın adaleti mutlaka ve mutlaka yerini bulur, adaletten kurtuluş yoktur.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Amenna!

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Amenna!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Yine ben size bir örnek olsun diye söylüyorum. Şimdi, Devlet Bahçeli’yle ilgili fezleke jet hızıyla Meclise geldi.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Kaç ay sonra geldi, kaç ay sonra?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Ne diyor orada, ne demiş orada? Devlet Bahçeli ne demiş orada? Bakın, bunları söylüyorsunuz, yarın yine başınıza gelecek, uyarmadı demeyin.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Seyfettin Bey, kaç ay sonra geldi?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Devlet Bahçeli diyor ki… Birileri diyor ki: “Vur de vuralım, öl de ölelim!” O da diyor ki: “İhtiyaç duyulduğu zaman veya zamanı geldiği zaman yapılır.” Evet, ben de söylüyorum, bir fezleke de ben istiyorum. Siz ne söylerseniz söyleyin, dün Çanakkale’de “Allah” diyen, “Kur’an” diyen, “bayrak” diyerek, “vatan” diyerek 250 milyon vatan evladı şehit olmasaydı bugün bu Mecliste bağımsız olarak duramayacaktık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – 250 bin, 250 bin.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Demagoji yapma, demagoji yapma!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Eğer yarın da ihtiyaç olursa buna, bu vatan için, bu bayrak için, Allah için, Kur’an için yine şehit olacağız...

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Kime vuruyorsunuz, kime?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – …o gün de şehit olduk, yarın da şehit olacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Kime vuracaksınız, onu söyle.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Fezleke istiyorum, fezleke. Yollayın, fezleke istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Düşman kim?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Otur yerine! “Vur de vuralım, öl de ölelim!”

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

26’ncı maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 26 ncı maddesinde yer alan “tüzel kişiliğini” ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Oktay Vural                     Erkan Akçay                          Mustafa Kalaycı

                          İzmir                               Manisa                                      Konya

                   Mehmet Günal                      Alim Işık                                    Ali Öz

                        Antalya                            Kütahya                                     Mersin

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 26. Maddesinin sonundaki “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetki ve mükellefiyetler” ifadesinin “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetkiler ve mükellefiyetler” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

            Ferit Mevlüt Aslanoğlu      Aydın Ağan Ayaydın                      Vahap Seçer

                        İstanbul                             İstanbul                                     Mersin

                      İzzet Çetin                        Hasan Ören                            Mahmut Tanal

                         Ankara                              Manisa                                     İstanbul

                                                             Sedef  Küçük

                                                                 İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin 26’ncı maddesinin yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Pervin Buldan                İdris Baluken                              Erol Dora

                             Iğdır                            Bingöl                                     Mardin

                                       Bengi Yıldız                          Hasip Kaplan

                                           Batman                                    Şırnak

BAŞKAN – Son okuduğumuz önergeyi Komisyona soruyorum: Komisyon katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasa tasarısında öngörüldüğü üzere, il özel idarelerinin katılımcı kuruluş olarak OSB’lerde sahip olduğu tüm hak, yetki ve mükellefiyetler, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına devredilecektir. İl özel idarelerinin feshedilmesi ve yetkilerinin İçişleri Bakanlığına doğrudan bağlı olan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarına devredilmesi devletin mevcut merkezi yapısını daha merkezileştirecek; yerel mekanizmaları daha güçsüzleştirecektir.

BAŞKAN – Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan yasa teklifinin 26. Maddesinin sonundaki “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetki ve mükellefiyetler” ifadesinin “OSB lerde sahip olduğu tüm hak, yetkiler ve mükellefiyetler” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                        Mahmut Tanal (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, evet, arkadaşlarımız hararetle Sevgililer Günü’nü istiyorlar. Tabii, ben herkesin Sevgililer Günü’nü, burada olan, olmayan, çalışan, çalışmayan herkesin Sevgililer Günü’nü kutluyorum ben.

Değerli Başkan, öncelikle, gerçekten, Sevgililer Günü kutlamanızdaki yürekli duruşunuzdan dolayı sizi kutluyorum ben.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Ama biraz önce 25’inci maddede siyasal iktidarın vermiş olduğu bir önergesi vardı, bu önergeyi yapılan değişiklikle birlikte oylamaya sunmanız gerekirken burada bir hata oldu, hiç olmazsa bildiğim kadarıyla İç Tüzük’ün 88’inci maddesi uyarınca tekrar bunun gündeme getirilerek oylamaya doğru şekilde sunulması gerekir, bunu da bilgilerinize arz etmek istedik.

BAŞKAN – Sorun yok Sayın Tanal, sorun yok.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Peki, yani ben, yapılan bir hatayı, bir sorunu, parlamenter olarak bunu hatırlatma gereğini duydum Değerli Başkan.

Gelelim 26’ncı maddeyle ilgili organize sanayi bölgesi… Burada iki sorum var, hukukçu arkadaşlarımız bilirler: Kimler hak edinebilir, kimler borç altına girebilir? Gerçek kişiler veya tüzel kişiler girebilir. Çok teknik bir konu ama sizi bu konuda sıkmış olacağım, özür dilerim.

Şimdi, teknik hukuk açıdan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının tüzel kişiliği var mı? Hukuk anlamında yok. Peki, organize sanayi bölgelerinin tüzel kişiliği teknik hukuk anlamında var mı? Yok. Peki, olmayınca biz hak ve yükümlülük açısından, iktisap açısından, tüzel kişiliği olmayanlara bu şekilde kanunen bir yetki vermemiz teknik hukuk açısından doğru mudur? Doğru değil. Peki, bunu ne yapacağız? Nereye yerleştireceğiz hukuk açısından? Yani bunun bir tanımlaması ve oturabilecek bir yerinin olması lazım. Mevcut olan bu düzenleme içerisinde, şu andaki pozitif hukuk içerisinde, bu, askıda kalan bir husus. Ne yapılıyor? Benim bilebildiğim kadarıyla şu anda iktidar tarafında böyle bir çalışma var, yani bunlara bir tüzel kişilik verilmesi hususunda bir çalışma yapılıyor. Peki, ilk önce tüzel kişilikle ilgili, bunlara tüzel kişilik kazandırılıp ondan sonra hak iktisabına, hak ve yetki iktisabına gidilmesi gerekmez mi? Gerekir. Yani hata üstüne hata yapılmış oluyor. Bu açıdan bu düzenleme aykırı.

Biraz önce arkadaşlarımız leasing sözleşmelerini söylediler. İçimizdeki hukukçu arkadaşlarımız bilirler, leasing şirketleri ne yapıyorlar? Dava açma açısından bazı harçlardan muaftırlar. Peki, bu harç muafiyeti Anayasa’mızın 10’uncu maddesi uyarınca eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmiyor mu? Ediyor. Peki, yani engelli bir vatandaşımız, ekonomik anlamda durumu zayıf olan bir vatandaşımız herhangi bir icra takibi yaptığı zaman veya herhangi bir dava açtığı zaman nasıl harç ödüyorsa aslında bu leasing firmalarının da ödemesi lazım. Mevcut olan bu leasing firmalarının kuruluş tarihinden itibaren beş yıllık vergi muafiyeti var. Yani sosyal devlet ilkesi uyarınca ekonomik anlamda güçsüz olanın korunması gerekir iken biz tam tersini yapıyoruz, mümkün olduğu kadar güçlüyü daha güçlü, güçsüzü daha güçsüz yapmaya çalışıyoruz ki bu da sosyal devlet hukuk ilkeleri açısından çok yanlış bir durum.

Gelelim, son günlerde kamuoyunu ilgilendiren bir husus. Hatta bildiğim kadarıyla herhâlde pazar günü Türkiye'nin çeşitli yerlerinde hayvanseverler bir eylem yapacaklar. Nedir bu? Evde bulunan süs köpeğinin hacziyle ilgili. Peki, evde bulunan süs köpeği haczedilebilir mi? Edilemez. Pozitif hukuk dayanağı var mı? Var. Peki, niye bu icra müdürleri haczediyor ve niye Adalet Bakanlığı ses çıkarmıyor? Niye bu kadar sivil toplum örgütleri ayakta? Hayvanları Koruma Kanunu’nun 5’inci maddesinin beşinci fıkrası      -Sayın Çankırı Baro Başkanımız oradan söylüyor ama- o konuyla ilgili “haczedilemez” diyor. Şimdi, haczedilemezse, peki, bu haciz işlemini yapan müdürlükler hakkında işlem yapmak gerekmez mi? Yani, hukuku iktidar askıya alıyor ve sizlerden bu gücü alan icra müdürlükleri de askıya alıyor. Değerli arkadaşlar, bu hukuk hepimize lazım olacak.

Hepinize teşekkür ediyorum, iyi çalışmalar diliyorum; tekrar, Sevgililer Günü’nüzü de kutluyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 26 ncı maddesinde yer alan “tüzel kişiliğini” ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan “Katılamıyorum.” dedi, aslında katılması daha güzel olurdu. Az önce de Sayın Bilgiç “Katılamıyorum ama doğru bilseydi katılacaktım. ‘55 madde.’ dedi, 53 artı 1.” dedi ama biz de kendisine katılamıyoruz çünkü 18’inci madde çıkınca 52 artı 1’e düştü. AKP grup başkan vekillerimiz de bunu tasdik edeceklerdir. Şu andaki kanunumuz da 53 değil 52 artı 1’e düştü. Yeni Sözcümüz biliyor, kafa sallıyor, Sayın Bilgiç biraz yorulmuş galiba, onun için; maddeyi bir tane azalttık.

Değerli arkadaşlar, burada organize sanayiyle ilgili maddeler aslında kanun içerisinde en olumlu bulduğumuz maddeler esas itibarıyla ama birtakım eksiklikleri gideriyordu. Yalnız, burada, bu maddede bir şey söyledik arkadaşlarımıza yukarıda ama dinlemediler. Şimdi, zaten bu işin garabeti baştan çıkarmış olduğunuz büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanundan kaynaklanıyor. Şimdi kalkmışız, bir Yatırım İzleme Başkanlığımız var, bunun bir…

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Koordinasyon…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – “Koordinasyon”u, “izleme”si fark etmiyor, Başkanlığın tüzel kişiliği yok Hüseyin… Yani adını güzel söyledin, bravo, gecenin bu saatinde maşallah! Tabii, Bursa’nın işini bitirdin, şimdi rahat rahat konuşuyorsun. Sorunlu olanlar kaldı, bizim Manavgat’ınki duruyor. Söyledik, yerini bile belirlememişler, iptal etmişler, arkadaşlar bilgi notunu getirdi. Kapanmış artık, şeyi de kalmamış, yeni müracaat da yok. Bakıyorum, Sadık Bey olsa söylerdi şimdi ama herhâlde görünmüyor.

Şimdi, arkadaşlar, burada devletin valiliği var. Diyorum ki, yukarıda sordum arkadaşlara: Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının başkanı kim? Vali. E, buranın bir tüzel kişiliği var mı? Yok. İyi, öbüründe de valilikte kalıyordu yani neyini değiştiriyorsunuz? Zaten il özel idaresini kaldırmak başlı başına bir sorun ama şimdi tüzel kişiliği olmayan bir şeye veriyoruz. Ne var yani, valilik yine devam etsin! Zaten “valinin emrindeyse” demiştik ama maalesef burada yetkisiz bir kurul var. Bunda başka bir şey mi var diye bu sefer düşünmeye başladık. Kime ne vereceksiniz? Bir süre sonra bu Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı başka bir şeye mi dönüşecek? Başka taahhütler… Ben bunu anlamadım. Bakın, anlamadığım yerleri söylüyorum yani olumlu şey var ama Sayın Bilgiç olsa -aa, gelmiş- anlatabilirdi, o biraz tamamlama işini seviyor.

Gıyabınızda konuştum da Başkanım, şimdi geldiğinize göre…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Merak etmeyin, cevabını vereceğim Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Estağfurullah!

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Günal, bir madde ihdası olmayacağını nereden biliyorsunuz?

BAŞKAN – Lütfen karşılıklı konuşmayalım

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yani hakikaten maddi hata oldu. O, o kadar olabilir yani içerik hatası daha önemli çünkü.

Değerli arkadaşlar, bunlar hep aceleyle hazırladığımız, deminki söylediğim şeyden kaynaklanıyor. O zaman da söyledik. Bunların değişmesine gerek yok, il özel idaresinin kaldırılmasına gerek yok. Büyükşehir yine olsun. Ne vardı yani, sanki önce olduğunda bir şey mi oluyordu, il özel idaresi sorun mu çıkarıyordu, ne oluyordu, şimdi mi sorun çıkaracak, anlamadık.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Çift başlı olur.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Hem kurulu kuruyorsunuz hem de burada bir tüzel kişilik yok. Bakın, öncekinin tüzel kişiliği vardı, şu anda tüzel kişilik kalktı. O zaman, e, diğer illerdekini kim yapacak? Onu da valinin başkanlığında yine kuralım. Büyükşehrin olmadığı yerde niye Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kurmuyorsunuz? Yani bu lazım bir şeyse, e, küçük ile de lazım, yatırımın koordinasyonu oraya da lazım, buraya da lazım. O zaman bütün il özel idarelerini kaldırın. İllaki büyükşehir çünkü -biz bunun siyasi bir proje olduğunu size söyledik- bunun arkasında nelerin olduğunu  siz biliyorsunuz. Yarın buna bir madde değişikliğiyle yine “unutmuşuz” deyip özel bir, eyaletin kalkınma bakanlığı, ekonomi bakanlığı hâline siz bunu getirirsiniz; yoksa, bir anlamı yok, o zaman diğerinden de kaldırın. Niye diğer illerde, büyükşehir olmayanlarda il özel idaresi var da…

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Antalya turizm  bölgesi, Antalya’ya has düzenlemeler var, başka yerde yok. Demek ki bu…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Yok, Antalya’yla alakası yok. :Bu işin neresi için çıktığını arkadaşlarımız biliyor.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Örnek olarak verdim.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Burada ne tür kavga ettiğinizi, o şey çıkarken kimlerin sizi desteklediğini, kimlerin burada karşı çıktığını bütün millet gördü; onun için, gelin bunlarla uğraşmayın, yatırımların önce yukarıdan, bir kere bakanlıklar arasında koordinasyonunu sağlayın. Bakanınızın  biri bir şey diyor, öbürü “Ben kurları yükseltmezdim.” diyor, diğeri kalkıyor… Başbakan “Benim elimde olsa, faizleri ben olsam yaptırmazdım.”  diyor. Sanki elinde olmayan bir şey var Türkiye’de. Şurada parmak sayısıyla kaldırıp indiriyoruz, işte hepsi çıkıyor yani dolayısıyla…

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Yatırım izlemeyle ne alakası var bunun?

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Koordinasyon… Yatırımın önce sen ülkede koordinasyonunu bir sağla da, izle de ondan sonra git il özel idaresinin yerine valilik koyarsın. Senin Hükûmetindeki yatırım izleme koordinasyonu bile çalışmıyor ki tüzel kişiliği olmasına rağmen.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Orada kurduğun, valinin emrindeki üç tane ildeki müdür arkadaşın. Onun için, bunları yamalarla yapmaktan vazgeçelim ve köklü önlem alalım diyor, hayırlı geceler diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Günal.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birinci bölümü bitirmiş bulunmaktayız.

Ara vermek ister misiniz, devam edelim mi sayın grup başkan vekilleri?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ara verelim Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İkinci bölümün görüşmelerini yapalım Sayın Başkan.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Devam ediyoruz efendim, lütfen… Devam efendim.

BAŞKAN – Bir on dakika ara verelim, ikinci bölüme devam edelim.

 

Kapanma Saati: 02.22

 

ON YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 02.40

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin On Yedinci Oturumunu açıyorum.

546 sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm geçici madde 1 dâhil 27 ila 53’üncü maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyenler: Gruplar adın, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.

Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Arkadaşların geri kalanlarına bir şey diyecek hâlimiz yok, kutlamaya gidenler gitmiş; kutlayamayacak olan arkadaşlarımız burada kalmışlar herhâlde, onlar da bize arkadaşlık ediyorlar. Gecenin bu saatinde böyle bir kanunu konuşuyor olmak sizler için de bir ızdırap. Burada, bu tarafa doğru söylüyorum tabii.

Değerli arkadaşlar, az önce böyle bir kanun yapma sürecinin…

BAŞKAN – Sayın Günal, sözünüzü kesmek durumundayım, bir önerge var.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2. Bölüm üzerinde MHP grup adına yapılacak konuşmada İçtüzük 70’e göre kapalı oturum yapılmasını arz ederim.

                                                                                                            Oktay Vural

                                                                                                                  İzmir

                                                                                                 MHP Grup Başkan Vekili

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşma başladı ama…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, zamanı geçti, başlamadan önce olacaktı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, siz konuşmacıyı kürsüye çağırdınız, konuşmacıyı kürsüye çağırdıktan sonra bu önergeyi okudunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Otuz beş saniye konuştu Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Günal, lütfen kürsüde kalır mısınız bir dakika.

RAMAZA CAN (Kırıkkale) – Konuşma yapıldı sayın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama şu anda konuşmacı kürsüde. Kürsüde olan bir konuşmacının şeyinin 2 dakikalık kısmı açık, geriye kalan kısmını nasıl kapalı yapacağız?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Olsun, dün de benim konuşmamı kesmişti kürsüdeyken. Dün Sayın Elitaş benim konuşmamı kesmişti kürsüde. 

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkan kesti konuşmayı zaten.

BAŞKAN – Peki, Sayın Günal… 

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Başkanım, zaten kapattınız, mikrofon kapalı. Ben orada niye bekleyeyim? Siz bir karar verin…

BAŞKAN – Ben sizi konuşturacağım şimdi.

Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Karar verin, ondan sonra…

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, konuşturamazsınız. İç Tüzük gereğince kapalı oturum önergesi verilince, hemen, herkesle ilgili işlem yapmanız gerekiyor.

BAŞKAN – Yalnız, itiraz var, “Konuşma başladıktan sonra…” dediler. 

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben ondan önce verdim efendim, ben ondan önce verdim, size söyledim, siz… 

BAŞKAN – Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutumunuz hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN – Konuşmacı kürsüye geldiği zaman verdiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, tutumunuz hakkında söz istiyorum.

Hayır, ben, buraya geldim, Muharrem Bey de burada, başlamadan önce, gelmeden önce verdim. Siz elinize aldınız, arkadaş okuyordu, siz konuşturdunuz. Ben dedim ki konuşturmayın, kapalı oturum önergesi verdim.

BAŞKAN – Bakın, şimdi, anlaşalım, hemen tartışmaya gerek yok.

Sayın Günal, benim gördüğüm, kâtip üye arkadaşlarım da burada, onlara da danışabilirim, kürsüde konuşmaya başlamıştı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, hayır...

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz.

Siz bana “Sözünü kesin konuşmacının.” dediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, vermeyin dedim. Siz orada “Ne yapacağım?” diye şeye soruyorsunuz.

BAŞKAN – Hayır, ne yapacağım diye sormadım.

Hayır, konuşmaya başlamıştı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, siz konuşurken Sayın Elitaş sizi uyarıyordu “Konuşmacı kürsüde.” diye, Oktay Beyle konuşurken.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ben, önceden verdim efendim.

BAŞKAN – Şimdi bakın, hepinizi dinlerim ama benim yaşadığım ve gördüğüm de var, benim yaşadığım ve gördüğüm de var.

OKTAY VURAL (İzmir) -  Efendim, öyleyse ben usul tartışması…

BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika…

Benim gördüğüm, Sayın Günal kürsüye geldikten sonra bu önergeyi almış olmamdı.

OKTAY VURAL (İzmir) -  Efendim…

BAŞKAN – Bir dakika…

Çözeceğiz Sayın Vural, bir dakika… Bir dakika…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Grup başkan vekillerini davet edin. 

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, talep geldiğine göre ve siz…

OKTAY VURAL (İzmir) - Talep geldi, yapacaksınız. Bu iş böyle.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kapalı oturum talebi var efendim burada.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben, kapalı oturum talebim, görüşmelerin yapılmasını istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, bakın, buradaki sorun, siz kapalı oturum önergenizi verdiğiniz zaman Sayın Günal’ın kürsüde konuşup konuşmaya başlamaması; sorun bu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, efendim, onunla ilgili ben geldim Muharrem Bey’e verdim orada. Onlar koyarken…

BAŞKAN - O zaman soralım: Sayın Muharrem Işık, konuşmaya başlamış mıydı?

KÂTİP ÜYE MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Mehmet Ağabey buradan geç geldi ya, gelirken buraya…

OKTAY VURAL (İzmir) - Buraya başlamadan önce ben geldim verdim.

BAŞKAN – Gelirken, peki. Siz gördünüz mü?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bakın, siz “Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Günal.” dediniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben de önergeyi verdim.

BAŞKAN - Sayın Elitaş, tamam, sizin itirazınızı da biliyorum, Sayın Vural’ın itirazını da aldım. Bunu tartışmakla çözemeyiz. Usul tartışması açtığımız zaman da bir adım ileri gidemeyiz, elimize de artı bir kazanç sağlamayacak. Biz şimdi o zaman kapalı oturumun gereklerini yerine getirelim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yaşa, sağ ol.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bravo Sayın Başkan, inisiyatif budur işte! Tebrik ediyorum sizi.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Konuşmacı konuşurken Sayın Başkan, konuşmacı konuşurken…

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tebrik ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına verilen önergeyle ilgili yapılacak konuşmanın kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin, İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre verilmiş bir önergesi var. Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum. Ben okudum ama tekrar okutalım.

TBMM Başkanlığına

2. Bölüm üzerinde MHP grubu adına yapılacak konuşmada İçtüzük 70’e göre kapalı oturum yapılmasını arz ederiz.

                                                                                                            Oktay Vural

                                                                                                                  İzmir

                                                                                                 MHP Grup Başkan Vekili

BAŞKAN - Kapalı oturumda Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve görevlilerin dışarı çıkmaları gerekmektedir.

Sayın idare amirlerinden salonun boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – İdare amiri yok, kime yaptıracaksınız?

OKTAY VURAL (İzmir) – İdare amiri gelsin efendim.

BAŞKAN – Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Karar yeter sayısı…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Karar yeter sayısı istemiştik.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sonradan istediler Sayın Başkan, geç kaldılar karar yeter sayısında.

BAŞKAN - Şimdi salonun boşaltılmasını bekleyeceğiz.

Kim boşaltacak? İdare amiri yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – İdare amiri çağıracağız bir tane. Beş dakika ara verelim, idare amiri çağırın.

BAŞKAN – Salim Bey, lütfen…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istedik.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Geç kaldınız.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Biraz geç kaldınız Sayın Öner.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, tutanaklarda var, geç kalmadık efendim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Geç kaldı, geç.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tutanakları getirin Sayın Başkan.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Beş dakika ara verelim.

BAŞKAN – Arkadaşlar, oylama yaptım kabul edildi. Şimdi salonun boşaltılmasını bekliyorum. Lütfen… (CHP sıralarından gürültüler)

Salon boşaltılmıştır sayın milletvekilleri.

Kapanma Saati: 02.49

 

ON SEKİZ, ON DOKUZ VE YİRMİNCİ OTURUMLAR

 

(Kapalıdır)

 

(Kapalı oturum yapılması için verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamadığından birleşime 02.57’de son verildi.)

 

XI.- KAPALI OTURUMLAR

ONSEKİZ,ONDOKUZ ve YİRMİNCİ OTURUMLAR

(Kapalıdır)