DÖNEM: 24 CİLT: 71 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
60’ıncı Birleşim
12 Şubat 2014 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, cezaevlerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Üsküdar ilçesinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Gümüşhane
Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, Gümüşhane’nin kurtuluşunun 96’ncı yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın
gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kars
Milletvekili Yunus Kılıç’ın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin BDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Gaziantep
Milletvekili Şamil Tayyar’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneş’in, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Gaziantep
Milletvekili Şamil Tayyar’ın, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın MHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, üniversitelerin yasa dışı eylemlerin değil,
eğitimin yapıldığı yerler olması gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki transit geçiş
belgesi sorununun ne zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba ve 22 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin
sorunlarının ve intihar nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857)
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de yaşayan farklı
kültürlerin ve kimliklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858)
3.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve 22 milletvekilinin, tiyatro sanatçılarının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)
B) Tezkereler
1.- (10/753, 754,
755, 756, 757, 758, 759, 760, 761, 762, 763, 764, 765) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına ilişkin
tezkeresi (3/1404)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
BDP Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından
üniversitelerdeki bazı kesimlerin solcu ve Kürt öğrencilere yönelik provokasyon
ve saldırılarla gündem oluşturmasının araştırılması amacıyla 6/2/2014 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- MHP Grubunun,
11/2/2014 tarih ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları
tarafından Türk basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak
basın özgürlüğünün sağlanması, yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşları tarafından Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından bugüne kadar açılan, devam eden
ve sonuçlanan tüm ihalelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve
gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması amacıyla 11/2/2014 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı:
523)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu
Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532)
5.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak
Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge
ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve
Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/682) (S. Sayısı: 385)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su
Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/764) (S.
Sayısı: 459)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
385) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
2.- (S. Sayısı:
266) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
3.- (S. Sayısı:
459) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında
Kültür Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.03’te açılarak on oturum yaptı.
Bayburt Milletvekili Bünyamin
Özbek, Bayburt’un kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne,
Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz, büyükşehirlerde il genel meclisi ve il özel idarelerinin
kapatılmasına,
Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş’ın kurtuluşunun 94’üncü yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının;
Avrupa Parlamentosu Katılım
Öncesi Eylem Birimi tarafından 19-20 Şubat 2014 tarihlerinde Belçika’nın
başkenti Brüksel’de düzenlenecek olan “Sağlık ve Tüketicinin Korunması” konulu
seminere katılması Genel Kurulun 4/2/2014 tarihli 56’ncı Birleşiminde kabul
edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere,
Suudi Arabistan Şûra Meclisi
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3/11/2013 tarihli 55 sayılı Kararı ile
uygun bulunduğuna,
İlişkin tezkereleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel ve 24 milletvekilinin, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının nedenlerinin (10/854),
Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar ve 20 milletvekilinin, esnaf ve sanatkârların yaşadığı ekonomik ve sosyal
sorunların (10/855),
Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve 21 milletvekilinin, üniversite mezunu işsizlerin sorunlarının
(10/856),
Araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Başkanlıkça, Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin
duyuruda bulunuldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının;
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Cemil Çiçek’in, Tunus Meclis Başkanı Mustapha Ben Jaafar’ın davetine
icabet etmek üzere Tunus’a resmî bir ziyarette bulunmasına,
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Bulgaristan Parlamentosu
Dış Politika Komitesinin davetine icabet etmek üzere Bulgaristan’a resmî bir
ziyarette bulunmasına,
İlişkin tezkereleri kabul
edildi.
MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih
ve 3345 sayıyla MHP Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile MHP
Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde liyakat, ehliyet ve tarafsızlık ilkeleri
gözetilmeden yapılan bürokrat atamaları ve yer değiştirmelerde meydana gelen
usulsüzlük ve haksızlıkların tespiti, yeni memur atamalarında hukuk ve
hakkaniyet dışında yapılan alımların belirlenmesi, kamu bürokrasisinde kaosun
giderilmesi ve var olan sorunların çözülmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
CHP Grubunun, 27/11/2013
tarihinde Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve arkadaşları tarafından sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından yapılan yardımlardaki keyfî
uygulamaların araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1136 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
Genel Kurulun 11 Şubat 2014
Salı günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden sonra
kabul edilmedi.
AK PARTİ Grubunun, Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 532
ve 423 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 4 ve 13’üncü sıralarına,
bastırılarak dağıtılan 546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ise kırk sekiz saat geçmeden
yine bu kısmın 5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesine; 11, 18 ve 25 Şubat 2014 Salı günkü birleşimlerinde
sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 19 ve 26 Şubat 2014 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 546 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz, Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkun, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
Bolu Milletvekili Tanju
Özcan, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine,
İstanbul Milletvekili
Mihrimah Belma Satır, Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
Yalova Milletvekili Muharrem
İnce, İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
İstanbul Milletvekili Metin
Külünk, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Ankara Milletvekili Sinan
Aydın Aygün’ün, (2/130) esas numaralı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün Pasaport Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Görüşmeleri 6 Şubat 2014
Perşembe günkü 58’inci Birleşimde tamamlanan, Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 534) yapılan açık oylamasından
sonra kabul edildi.
İzmir Milletvekili Oktay
Vural, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın 534 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
kabul edilmesinden sonra yaptığı konuşması sırasındaki bazı ifadelerine,
Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmaz, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine,
İzmir Milletvekili Oktay
Vural, Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu’nun (2/1929) (S. Sayısı: 523),
Görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasına alınan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu
Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/870) (S. Sayısı: 532) görüşmelerine başlandı, tümü üzerindeki
görüşmeleri sırasında verilen aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından ertelendi.
5’inci sırasına alınan ve İç
Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen,
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporlarının (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966)
(S. Sayısı: 546) görüşmelerine başlandı, birinci bölüm üzerindeki görüşmeleri
sırasında İç Tüzük 72’nci maddesine göre verilen önergenin oylanmasında
toplantı yeter sayısı bulunamadı.
Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun 546 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin tümü üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun 546 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin tümü üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında şahsına sataşması
nedeniyle bir konuşma yaptı.
Toplantı yeter sayısı
bulunmadığından, alınan karar gereğince, 12 Şubat 2014 Çarşamba günü saat
14.00’te toplanmak üzere 00.34’te birleşime son verildi.
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
Başkan
Vekili
Muharrem
IŞIK Muhammet Bilal MACİT Mine LÖK BEYAZ
Erzincan İstanbul Diyarbakır
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
II.- GELEN KâĞITLAR
No:
85
12 Şubat 2014 Çarşamba
Tasarı
1.- Milli Eğitim
Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.02.2014)
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1997) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.01.2014)
2.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan'ın; Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1998) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.02.2014)
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Devlet Memurları Kanunu ile Kamuda Geçici İş
Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel
Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1999) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
04.02.2014)
4.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/2000) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.02.2014)
5.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven ve 2 Milletvekilinin; Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/2001) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.02.2014)
6.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi'nin; 5216 Sayılı Büyük Şehir Belediyesi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2002) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.02.2014)
7.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli'nin; Büyükşehir Belediyesi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2003) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm; Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
07.02.2014)
8.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir'in; Büyükşehir Belediyesi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/2004) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Plan
ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.02.2014)
9.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in; Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2005) (Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.02.2014)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık tarafından gençlerin aileleri için
gençlik merkezlerinde düzenlenecek etkinliklere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5293) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri'nin, gençlik merkezlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışma
ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5294)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
3.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik merkezlerinin fiziki şartlarının
iyileştirilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5295) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
4.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik merkezlerinde daha nitelikli hizmet
verilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan
sözlü soru önergesi (6/5296) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
5.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlerin belli gönüllü kuruluşlara entegre
edilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan
sözlü soru önergesi (6/5297) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
6.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik alanında faaliyetler yürüten kurumlara
yönelik bir veri tabanı oluşturulması ile ilgili çalışma ve projelere ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5298) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
7.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlere gönüllülük bilincinin
yerleştirilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5299) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
8.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlerin serbest zamanlarında sportif
faaliyetlere yönlendirilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5300) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
9.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlerle ilgili sivil toplum kuruluşlarının
kurulmasının desteklenmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5301) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
10.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlerle ilgili sivil toplum kuruluşlarının
kendi aralarında çatı örgütler kurmasının teşvik edilmesine yönelik çalışma ve
projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5302)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
11.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik ve izcilik kamplarının sayısının
arttırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan
sözlü soru önergesi (6/5303) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlerin gönüllülük faaliyetlerinin
arttırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan
sözlü soru önergesi (6/5304) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
13.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik merkezlerinin daha çok gence
ulaşmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan
sözlü soru önergesi (6/5305) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
14.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik kulüplerinin faaliyetlerini daha
nitelikli hale getirmesini sağlamaya yönelik desteklere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5306) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
15.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençler ile gönüllü kuruluşlar arasındaki
ilişkiyi arttırmaya yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5307) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
16.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık tarafından gençlerin mesleki
beceriler kazanması için yapılan çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5308) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
17.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık tarafından gençlerin mesleki
beceriler kazanması için yapılan çalışma ve projelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5309) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
18.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, genç gönüllülerin sivil toplum kuruluşlarına
katılımını arttırmaya yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan
sözlü soru önergesi (6/5310) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
19.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gönüllü kuruluşların faaliyetlerinin
arttırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı'ndan sözlü soru önergesi (6/5311) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek'in, bir açıklamasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38671) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2014)
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, çiftçilerin sulamada kullandıkları
elektriğin borcunu yıllık olarak ödemelerine ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38672) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
3.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara Çankaya'da sürücü adaylarının girdiği
direksiyon sınavı için belirlenen güzergâha ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38673) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
4.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Türk Solu gazetesinin dağıtımının durdurulmasına
ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38674) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Antalya'daki Phaselis Antik
Kenti'nde inşa edileceği iddia edilen bir tatil köyüne ilişkin Başbakan'dan
yazılı soru önergesi (7/38675) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Fransa'da öldürülen üç kadının
cinayetleri ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38676) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Adalet Bakanlığı tarafından
başsavcılıklara bir talimat gönderildiği iddiasına ilişkin Başbakan'dan yazılı
soru önergesi (7/38677) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
8.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer'in, Türkiye'ye sığınan Suriyeli kadınların para
karşılığında evlendirildikleri iddiasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38678) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
9.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kamu İhale Kanunundaki
değişikliklere ve şirketlere kesilen çeşitli cezalara ilişkin Başbakan'dan
yazılı soru önergesi (7/38679) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
10.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Suriye sınırından kaçak geçtiği
iddia edilen bir vatandaşa "Dur" ihtarına uymadığı gerekçesiyle
güvenlik kuvvetlerince ateş açılmasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38680) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
11.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, erişimi engellenen bir internet
sitesine ve yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili haberler nedeniyle
yaptırım uygulanan basın organlarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38681) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
12.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'nın Mamak ilçesindeki bir mahallenin kentsel
dönüşüm kapsamına alınması talebine ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38682) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
13.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'nın Mamak ilçesine bağlı bir mahalledeki
kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38683) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
14.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'nın Mamak ilçesine bağlı bir mahallenin
kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında boşaltılmış olmasına rağmen mahalle
sakinlerine kira ödemeleri yapılmamasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38684) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
15.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran'ın, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının verdiği
erişim engelleme kararlarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38685) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 1996 yılında kaybolan bir İstanbul
Büyükşehir Belediyesi çalışanına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38686) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığı tarafından hazırlandığı iddia edilen bir rapora ilişkin Başbakan'dan
yazılı soru önergesi (7/38687) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İETT tarafından ismi değiştirilen
otobüs duraklarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38688)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, erişimi engellenen bir internet
sitesine ve yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili haberler nedeniyle
yaptırım uygulanan basın organlarına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi
(7/38689) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü
tarafından gerçekleştirilen bazı ihalelere ve yapılan denetimlere ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38690) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, El Kaide ve bağlantılı örgütlere
yönelik operasyonlara ve Bolu Dağı'nda bu örgütlerin eğitim kamplarının
bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38691)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
22.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel'in, 17 Aralık 2013 tarihinden sonra görevden
alınan veya görev yerleri değiştirilen bürokratlara ilişkin Başbakan'dan yazılı
soru önergesi (7/38692) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
23.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, döviz kurlarındaki artışa ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38693) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
24.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, memur ve emekli maaşlarına enflasyon
farkının yansıtılmasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38694)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
25.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, taşeron işçilerin mağduriyetlerinin
giderilmesine yönelik yapılan çalışmalara ilişkin Başbakan'dan yazılı soru
önergesi (7/38695) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
26.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki memur
maaş farkına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38696) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
27.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, Türkiye ile Avrupa Birliği Ülkeleri
arasındaki memur maaş farkının giderilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38697) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
28.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, işsizlik sorununun çözümü konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38698) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
29.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, TÜBİTAK tarafından hazırlanan bir rapora
ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38699) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
30.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Polis Bilgi Sisteminde 25 Ocak 2014 tarihinde
meydana gelen arızaya ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38700)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
31.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, TÜRGEV Vakfına Hazineye ait bir arazinin
tahsis edildiği iddiasına ilişkin Başbakan'dan yazılı soru önergesi (7/38701)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
32.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, TRT'nin buz pateni kategorisindeki bazı
yarışmaları yayınlamama kararı aldığı iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısı'ndan (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/38702) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.01.2014)
33.- İstanbul
Milletvekili Sabahat Akkiray'ın, TRT Müzik kanalında yayınlanan bir programda
Alevilerin aşağılandığı iddiasına ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/38703) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2014)
34.- Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker'in, Vakıflar Genel Müdürlüğünce muhtaç aylığı bağlanan kişi
sayısına ve muhtaç aylığı bağlanma kriterlerine ilişkin Başbakan
Yardımcısı'ndan (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/38704) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
35.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Ziraat Bankasının Beylikdüzü Şubesinden
kullandırılan tarımsal kredilere ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/38705) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
36.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Türk Hava Yollarının Bank Asya'da vadeli hesapta
bulunan parasını çekmesine ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/38706) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
37.- Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrak'ın, kamu özel ortaklığı çerçevesinde yürütülen
projelerde projeyi alanlara sağlanan devlet garantisine ilişkin Başbakan
Yardımcısı'ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/38707) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
38.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal
İstihbarattan Sorumlu Bakan Yardımcısı tarafından 18 Aralık 2014 tarihinde
Türkiye'ye gerçekleştirilen ziyarete ilişkin Başbakan Yardımcısı'ndan (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/38708) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
39.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, insan hakları ihlalleri nedeniyle iç hukukta ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılan davalara ilişkin Adalet Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38709) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
40.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata'nın, hasta hükümlülerin yaşadıkları sorunlara
ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38710) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
41.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, PKK terör örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle
hapis cezasına çarptırılan bir kişiye ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38711) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
42.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfına ait
araçlara ilişkin Adalet Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38712) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
43.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer'in, kamuda geçici işçi statüsünde çalıştırılan
engelli işçi sayısına ve engelli geçici işçilerin kadroya alınmasına yönelik
yapılan çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38713) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
44.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, organ naklinden faydalanan vatandaşların toplu taşıma
araçlarından ücretsiz faydalanamamalarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38714) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
45.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık tarafından gençlerin aileleri için
gençlik merkezlerinde etkinlikler düzenlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38715)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
46.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, sanayi sektörüne ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38716) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
47.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, ekonomik büyümenin kaynaklarına ve faktör
verimliliği verilerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38717) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
48.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, işgücü ve istihdam verileri ile ilgili
sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38718) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
49.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in, Muğla Gökova Orman Fidanlığında çalışan
işçilerin sorunlarına ve çeşitli iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38719) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
50.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in, orman fidanlıklarında çalışan işçilere ve
istihdam türlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38720) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
51.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, organ naklinden faydalanan yeşil kartlı
vatandaşların sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38721) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
52.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in, genel sağlık sigortası ve gelir testi ile ilgili
uygulamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38722) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
53.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, memur olarak çalışan gazilere ikinci emeklilik
hakkı verilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38723) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
54.- Van Milletvekili
Özdal Üçer'in, İŞKUR Van İl Müdürlüğünün yaptığı çalışmalara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38724) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
55.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, göreve gelmesinden bu yana İçişleri Bakanlığı
başkontrolörleri tarafından Bakanlık bürokratları ile ilgili yürütülen
soruşturmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38725) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2014)
56.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in, Fethiye'deki deniz kaplumbağası yuvalama
alanlarının korunması noktasında Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerden
kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği iddialarına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38726) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
57.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün, İskenderun Körfezinde bulunan ve yapımına
devam edilen termik santrallerin çevreye ve insan sağlığına etkilerine ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38727) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.01.2014)
58.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker'in, Bakanlığın 2014 yılı bütçesinde Bilecik iline
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38728) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
59.- İstanbul
Milletvekili Sedef Küçük'ün, çevrenin korunması adına yürütülen çalışmalara ve
uygulanan yaptırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38729) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
60.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ODTÜ
arazisinde gerçekleştirilen yol çalışması sırasında sökülen ağaçlara ve
çıkarılan toprağa ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38730) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
61.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Türkiye ile İsrail arasında 2002 yılından
itibaren yapılan sözleşmelere ilişkin Dışişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38731) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
62.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden
vatandaşların mülkiyetle ilgili sorunlarına ve çözümü için yapılan çalışmalara
ilişkin Dışişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38732) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
63.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, Suriye'ye yönelik insani yardımlara ve MİT'e ait
olduğu iddia edilen tırlara ilişkin Dışişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38733) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
64.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, Halkların Demokrasi Partisi Heyeti'nin
Suriye'deki bir bölgeye geçişlerine izin verilmemesine ilişkin Dışişleri
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38734) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
65.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, dahilde işleme rejimine ilişkin Ekonomi
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38735) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
66.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, ülkemize gelen yabancı sermayenin
ülkelerine aktardıkları kar transferlerine ilişkin Ekonomi Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38736) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
67.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Mersin Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer
santral için sözleşme imzalanan firmaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38737) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
68.- Ankara
Milletvekili Levent Gök'ün, Ankara'nın Mamak ilçesine bağlı bir mahallenin
elektrik hizmetinden kaynaklanan sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38738) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
69.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt'ün, dikey geçiş sınavı ile lisans programlarına
geçen ön lisans öğrencilerinin Kredi ve Yurtlar Kurumundan burs veya kredi
alamamasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38739)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
70.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'deki yabancı uyruklu gençlere yönelik
faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile işbirliğini arttırmaya yönelik çalışma
ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38740)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
71.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, dezavantajlı gençlerin ve çocukların topluma
kazandırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38741) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
72.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, gençlik faaliyetleri konusunda gençliğin
bilgilendirilmesini sağlamaya yönelik çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38742) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
73.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasındaki gençlik ve
izcilik kamplarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38743) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
74.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'deki yabancı uyruklu gençlere yönelik
faaliyet gösteren sivili toplum kuruluşları ile işbirliğini arttırmaya yönelik
çalışma ve projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38744) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
75.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'deki yabancı uyruklu öğrencilere
kültürümüzü tanıtmak amacıyla tarihi geziler düzenlenmesine yönelik çalışma ve
projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38745)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
76.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, tarımsal istihdamla ilgili verilerdeki
sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38746) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
77.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, hayvanların nakil ve satış şartları ile
ilgili yönetmelik değişikliğine ve yaşanan sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38747) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
78.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker'in, Bilecik iline yönelik tarımsal yatırım ve
desteklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38748) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
79.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Malatya kayısı araştırma istasyonunun belediyeye
devredilmesi sürecine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38749) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
80.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, kuraklıkla mücadele konusunda alınan
tedbirlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38750) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
81.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, çiğ süt fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38751) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
82.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, çiğ süt için belirlenen alım fiyatına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38752)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
83.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, 2010 yılı Nisan ayından itibaren gerçekleştirilen
canlı hayvan ve et ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38753) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
84.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, 2014 yılı içerisinde Bakanlığın teknik hizmetler
sınıfı kadrolarına yapılacak personel alımı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38754) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
85.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken'in, Çukurova Üniversitesi öğrencileri tarafından
gerçekleştirilen bir eyleme ve yapılan müdahaleye ilişkin İçişleri Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38755) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.01.2014)
86.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, gözaltında ölen veya yaralanan kişiler ile
işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38756) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.01.2014)
87.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Gaziantep Şehitkamil Belediyesi tarafından
yapılan bir temizlik ihalesine ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38757) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
88.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in, Ankara Kalesi ve çevresinin bakım ve onarım
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38758)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
89.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in, Ankara Güvenpark'ta yer alan çevik kuvvet
polisleri ve polis araçlarına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38759) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
90.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar'ın, 2008 yılında düzenlenen Antalya Altın Portakal
Film Festivali'nin konaklama giderleriyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38760) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
91.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani'nin, Şırnak'taki bir köyde asılan seçmen kaydı
listesinde nüfus kayıtları başka illerde olan kişilerin isimlerinin yer aldığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
92.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, 2013 yılında meydana gelen otobüs kazalarına
ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38762) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
93.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, uzman jandarma ve uzman erbaşların özlük
haklarına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38763)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
94.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, yerel seçim tanıtımları kapsamında belediyeler
tarafından gerçekleştirilen harcamalara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38764) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
95.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin'in, Pursaklar 1. Etap Uygulama Parselasyon Planının
iptal edilmesine ve belediye başkanları hakkındaki soruşturma izinlerine
ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38765) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
96.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Malatya'da yapılan yürüyüşlerle ilgili olarak
polisin işlemlerine ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38766)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
97.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Malatya Belediyesi tarafından 2009-2014 yılları
arasında basılan yayınlara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38767) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
98.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan'ın, kesilen trafik cezalarına ve trafik kazaları ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38768) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
99.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, 17 Aralık 2013 tarihinden sonra Emniyet Genel
Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatında görevden alınan veya görev yerleri
değiştirilen emniyet mensuplarına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38769) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
100.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Devlet Övünç Madalyası olanlara maaş bağlanmasına
yönelik çalışma ve projelere ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38770) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
101.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit yakınları ve gazilere yönelik çeşitli
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38771)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
102.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, bedelli askerlikten elde edilen gelirden
yapılan harcamalara ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38772)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
103.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit yakınları ve görev malüllerine kamuda iş
hakkı ve faizsiz konut kredisi hakkı verilmesine yönelik çalışma ve projelere
ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38773) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
104.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 2002-2014 yılları arasında faaliyet gösteren
sivil toplum kuruluşlarının sayısına ilişkin İçişleri Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38774) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
105.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, dahilde işleme rejimine ilişkin Kalkınma
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38775) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
106.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, işgücü ve istihdam verileri ile ilgili
sorunlara ilişkin Kalkınma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38776)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
107.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, kâr transferleri ile ilgili verilere
ilişkin Kalkınma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38777) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
108.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, sanayi sektörüne ilişkin Kalkınma
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38778) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
109.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, ekonomik büyümenin kaynaklarına ve faktör
verimliliği verilerine ilişkin Kalkınma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38779) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
110.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa il merkezi ve ilçelerinin gelişmişlik
katsayılarına göre il, ilçe ve belde belediyeleri için oluşturulan gruplardan
hangisinde yer aldığına ilişkin Kalkınma
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38780) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
111.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, İstanbul Taksim'de bulunan Atatürk Kültür
Merkezinin polis bekleme noktası olarak kullanılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38781) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
112.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan'ın, Antalya'nın Kemer ilçesinde yapılması planlanan
bir tatil köyünün bir bölümünün sit alanı içerisinde kaldığı iddiasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38782) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
113.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy'un, Bursa'daki tarihi çeşmelerin restore edilmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38783) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28.01.2014)
114.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık'ın, Bakanlığa bağlı genel müdürlüklerin her birinde
kendisi için makam odası yaptırdığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38784) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
115.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü'nün, Türkiye'yi tanıtmak için hazırlanan yeni
strateji kapsamında yabancı fotoğrafçılarla anlaşılmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38785) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
116.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay'ın, Manisa'ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38786) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
117.- Muş
Milletvekili Demir Çelik'in, yurt içi seyahate katılım oranına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38787) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
118.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Bakanlığın merkez teşkilatındaki müdürlerle taşra
teşkilatındaki müdürlerin özlük haklarındaki farklılıklara ilişkin Maliye
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38788) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
119.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Suriye'den ülkemize sığınan Suriyeli
vatandaşlardan vergi kimlik numarası alanların sayısına ilişkin Maliye
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38789) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
120.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, bedelli askerlikten elde edilen gelirden
yapılan harcamalara ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
121.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, 2005-2013 yılları arasında Osmaniye'de
satışı yapılan hazine arazilerine ilişkin Maliye Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38791) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
122.- Hatay
Milletvekili Refik Eryılmaz'ın, Elazığ'da yapılan TEOG Merkezi Sistem Ortak
Sınavı'nda soru kitapçıklarından birinin eksik çıkması ile söz konusu sınavla
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38792) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
123.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'deki yabancı uyruklu öğrencilere
kültürümüzü tanıtmayı amaçlayan çalışma ve projelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38793) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
124.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit çocukları ve gazi çocuklarına
üniversiteye girişlerinde kontenjan ya da ek puan sağlamaya yönelik çalışma ve
projelere ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38794)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
125.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, bazı okullardaki sınıfların mevcudunun fazla
olmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38795)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
126.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, 2013 SBS Sınav sonuçlarının yeniden
hesaplanmasına yönelik mahkeme kararına ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38796) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
127.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, öğretmenlerin il içi özür grubu
tayinlerindeki sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38797) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
128.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, Bakanlığın özel okullara giden öğrencilere
teşvik vereceği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38798) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
129.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, öğretmenlerin il içi ve iller arası özür
durumuna bağlı yer değiştirme işlemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38799) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
130.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, üniversiteye sınavsız giriş konusunda
yapılan çalışmaya ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38800) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
131.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut'un, öğretmen atama sayılarının artırılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38801) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
132.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, 2002-2014 yılları arasında Manisa'da ismi
değiştirilen okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38802) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
133.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, ortaöğretime geçişte uygulanacak yeni sınav
sisteminin Bakanlığa maliyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38803) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
134.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Türkiye genelinde ve Manisa ili özelinde öğretmen
başına düşen öğrenci sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38804) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
135.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa'ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38805) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
136.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, kamu kaynaklarından eğitime ayrılan paya ilişkin
Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38806) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
137.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Türkiye genelinde ve Manisa ili özelinde derslik
başına düşen öğrenci sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38807) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
138.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan'ın, Tunceli'de yaşanan bir tecavüz vakasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38808) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
139.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, ceza ve tutukevlerinde emanette tutulan paralara
ve elde edilen faiz gelirine ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38809) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
140.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit ailelerinin iş hakkındaki feragat sorununun
çözülmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38810) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
141.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Kıbrıs ve Kore gazilerinin maaşlarında
iyileştirme yapılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli Savunma
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38811) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
142.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit aileleri ve gazilere yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38812) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
143.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit yakınları ve görev malüllerine kamuda iş
hakkı ve faizsiz konut kredisi hakkı verilmesine yönelik çalışma ve projelere
ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38813) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
144.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, er gazilerin ve ordu vazife malüllerinin
maaşlarında iyileştirme yapılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli
Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38814) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
145.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine
yönelik çalışmalara ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38815) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
146.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, memur olarak çalışan gazilere ikinci emeklilik
hakkı verilmesine yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli Savunma
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38816) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
147.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, İsrail devleti veya İsrail menşeli firmalardan
gerçekleştirilen askeri malzeme alımlarına ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38817) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
148.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit ailelerine bağlanan maaşlarda artış
yapılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38818) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
149.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit ve gazi yakınlarından memur olanların
tayin isteklerinin gerçekleştirilmesine ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38819) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
150.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit çocukları ve gazi çocuklarına
üniversiteye girişlerinde kontenjan ya da ek puan sağlamaya yönelik çalışma ve
projelere ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
151.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Devlet Övünç Madalyası olanlara maaş
bağlanmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan
yazılı soru önergesi (7/38821) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
152.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Afyonkarahisar'daki bir cephanelikte meydana
gelen patlama ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38822) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
153.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken'in, yoklama kaçağı ve bakaya sayısına ilişkin Milli
Savunma Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38823) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
154.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in, orman fidanlıklarında çalışan işçilere ve
istihdam türlerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38824) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
155.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in, Muğla Gökova Orman Fidanlığında çalışan
işçilerin sorunlarına ve çeşitli iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38825) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
156.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, kuruyan akarsu ve göllere ve engellenmesi için
yapılan çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38826) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
157.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa'ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38827) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29.01.2014)
158.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman arazisi
içerisinde bulunan yayla evlerinin kamulaştırması için çalışmalar yürütüldüğü
iddiasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
159.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün'ün, Tokat Devlet Hastanesinde malzeme eksikliği nedeniyle bazı
ameliyatların yapılamadığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru
önergesi (7/38829) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
160.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Kistik Fibrozis teşhisli hastaların tedavi
ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38830)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
161.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, ilik nakli bekleyen hastalardan istenen ücrete
ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38831) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
162.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker'in, Türkiye'de ALK testinin yapılabileceği bir
patoloji laboratuvarı bulunup bulunmadığına ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38832) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
163.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat'ın, devlet hastanelerinde yeterli
uzman personel ve tıbbi donanım bulunmamasından kaynaklanan tedavi sorunları
ile ölümlere ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38833)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
164.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Malatya'da 112 Acil Sağlık Hizmetleri ile ilgili
basında yer alan bir habere ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38834) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
165.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa'nın Gölmarmara ilçesindeki sağlık
hizmetlerinin yetersizliğine ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi
(7/38835) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
166.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa'daki çocuk acil hekimi, çocuk hastalıkları
uzmanı ve çocuk genetik hekimi sayılarına ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı
soru önergesi (7/38836) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
167.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, 2002-2014 yılları arasında Manisa'da görülen
meslek hastalıklarına ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38837)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
168.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, şehit yakınları ve görev malüllerinden alınan
sağlık katılım paylarının kaldırılmasına yönelik çalışma ve projelere ilişkin
Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38838) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
169.- Muş
Milletvekili Demir Çelik'in, Ankolizan Spondilit hastalığı ile ilgili yapılan
çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
170.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğünün
bir ihale nedeniyle kamu zararına yol açtığı iddialarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38840) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.01.2014)
171.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay'ın, Manisa'ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı'ndan yazılı soru önergesi (7/38841)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 22 Milletvekilinin, atanamayan öğretmenlerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.05.2012)
2.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 Milletvekilinin, Türkiye'de yaşayan farklı
kültür ve kimliklerin araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/858) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.05.2012)
3.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve 22 Milletvekilinin, tiyatro sanatçılarının
yaşadığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.05.2012)
12 Şubat 2014 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60’ıncı Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Hepimize iyi çalışmalar diliyorum, sakin çalışmalar diliyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, cezaevlerinin sorunları hakkında söz isteyen
Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’ya aittir.
Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, cezaevlerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
cezaevlerinin sorunlarıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, yıllardır, haksız hukuksuz verilen kararlarla
Sincan Cezaevinde suçsuz şekilde yatan kahraman insan, Milliyetçi Hareket
Partisi İstanbul Milletvekili Engin Alan’ı yüce Türk milletinin kürsüsünün
olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinden saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde bütün cezaevlerinde çok ciddi problemler, sorunlar
mevcuttur. Bugün itibarıyla, Yozgat’ta cezaevinde dün bir kişi, aynı koğuşta
yatan arkadaşı tarafından öldürülmüştür. Ayrıca sabah haberlerinde, Ankara
Kızılay Meydanı’nda binlerce insan, hasta mahkûmlar için protesto gösterileri
yapmış, polis kalabalığa gaz püskürterek dağıtmıştır.
Ülkemizde yaklaşık 150 binin üzerinde, cezaevlerinde hükümlü ve
tutuklu mevcuttur. Her geçen gün de bu sayı küçümsenmeyecek şekilde
artmaktadır. Ülkemizde bu kadar kalabalık mahkûma cezaevlerinde yeterli sayıda
yer yoktur, bundan dolayı da yetersizlik had safhaya ulaşmıştır. İnsanlar “suç
işliyor, tutuklanıyor.” diyerek toplum dışına itilemez, tabii ki cezasını
çekmesi için cezaevlerine konacaktır, ancak orada onurlu bir şekilde yaşamını
da devlet sağlamalıdır. Cezaevlerinde terör, siyasi ve çeşitli adli suçlardan
dolayı insanlar bulunmaktadır ancak AKP iktidarında on iki yılda mahkûm sayısı
2-3 misli artmıştır. Artış, her geçen gün daha da fazla olmaktadır. Suç
oranlarındaki artışların sebeplerini inceleyince çok önemli neticeler ortaya
çıkmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında insanlar yoksullukla baş
edememekte, psikolojileri bozulmaktadır. Gençler okullarını bitiriyor,
öğretmen, iktisatçı, hukukçu olması gerekiyor, maalesef, işsizlik de almış
başını gidiyor. Bu durumlardan psikolojileri bozuluyor, birçok suçla
karşılaşılıyor. Sonuçta da cezaevleri doluyor, mahkûmu koymak için de maalesef
yer bulamıyoruz. Bundan dolayı da acilen yeni cezaevlerine ihtiyaç doğuyor.
Ancak önce, cezaevlerine insanların nasıl, neden girdiği tespit edilip sebebe
yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Cezaevine düşülmeyecek ortamlar, yaşamlar
mutlaka toplum tarafından oluşturulmalıdır.
Sayın milletvekilleri, cezaevlerinde kalan insanlara, mutlaka
insan onuruna yakışan şekilde davranılmalı, ihtiyaçları karşılanmalıdır. Başta
tecrit, çıplak üst arama gibi kabul edilemeyecek durumlardan mutlaka
vazgeçilmelidir. Çocuklara ve kadınlara yönelik mutlaka çeşitli çalışmalar
yapılmalıdır. Uyuşturucu kullanımı, madde bağımlılığı her geçen gün ülkemizde
maalesef artıyor. Bu suçlardan gelen insanlara iyi bir rehabilitasyon çalışması
yapılmalı, cezaları bitip normal hayata dönüşlerine yardımcı olunmalıdır.
Ayrıca F tipi gibi bazı cezaevlerinde çok ciddi problemler mevcuttur. Bunların
talepleri, istekleri mutlaka karşılanmalıdır. İnsanların basit ihtiyaçları olan
TV, buzdolabı ve çamaşır makinesi gibi ihtiyaçlar mutlaka giderilmelidir.
Sayın milletvekilleri, cezaevlerinde sağlıkla ilgili çok ciddi
sorunlar vardır. Ağır hasta olan mahkûmlar, yeni kanuni düzenlemelerle mutlaka
şartlı tahliye edilmelidir. Cezaevlerinde bulunan sağlık personeli kadroları
maalesef boş bulunmaktadır. Cezaevlerinde psikiyatri uzmanına, psikolog, sosyal
çalışmacıya çok büyük ihtiyaç vardır. Ayrıca, cezaevlerine yeni teknolojilerin
kullanımı ve uzmanlaşmış sağlık bakım ünitelerinin hizmetlerinin sunulması için
yeterli sayı ve nitelikte sağlık çalışanı mutlaka verilmelidir. Ayrıca, cezaevi
sağlık koşulları iyileştirilirken kamuoyuna da denetim için fırsat
verilmelidir.
Unutulmaması gereken bir konu da, sağlık hizmetlerinin
iyileştirilmesi, iyi özlük haklarına sahip cezaevi hekimleri ve sağlık
personeliyle olmaktadır.
Ayrıca, hastanelerdeki mahkûm hasta koğuşları düzenlenmelidir.
Mahkûmlara daha fazla ilgi gösterilmeli ve korunmalıdır. Kim olursa olsun,
sağlığa erişim engellenmemelidir. Her mahkûm, rahatça, sağlıkla ilgili
ihtiyacını karşılayabilmelidir.
Sayın milletvekilleri, ayrıca, bütün bunların yanında
cezaevlerinde çalışan personelin de birçok sorunu vardır. Cezaevi
çalışanlarının stres altında çalıştığı unutulmamalıdır. Yıpranma hakları, fazla
mesai ücretleri, özel hizmet zamları dâhil, iyileştirmeler mutlaka maaşlara
yansıtılmalıdır. İnfaz koruma memurlarının sesi, mutlaka ama mutlaka
duyulmalıdır. Başka meslek gruplarına verilen haklar onlara da en kısa zamanda
verilmeli ve o insanlara çeşitli imkânlar mutlaka sağlanmalıdır.
Sonuçta, insanlar bizimdir; bütün insanları mahkûmuyla beraber
kucaklamak hepimizin asli görevidir. Bugün dışarıda gezen insanlar, yarın
oralara düşebilir diyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz, İstanbul’un Üsküdar ilçesinin sorunları
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal’a aittir.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, İstanbul’un Üsküdar ilçesinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
televizyonları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Üsküdar’da 530 bine yakın seçmen oturmakta.
İstanbul’da üç İstanbul var: Pera İstanbul, Suriçi İstanbul ve Anadolu
İstanbul. Anadolu İstanbul akla geldiği zaman da ilk akla gelen Üsküdar’dır.
Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Belma Satır meslektaşım
karşımda. Üsküdar’da oturan 10 mahalle muhtarı -Selamiali Mahallesi Muhtarlığı,
Ahmediye Mahallesi Muhtarlığı, Aziziye Mahmud Hüdayi Mahallesi Muhtarlığı,
Kuzguncuk Mahallesi Muhtarlığı, Sultantepe Mahallesi Muhtarlığı, Zeynep Kâmil
Mahallesi Muhtarlığı, İcadiye Mahallesi Muhtarlığı, Murat Reis Mahallesi
Muhtarlığı, Valide-i Atik Mahallesi Muhtarlığı, Mimar Sinan Mahallesi
Muhtarlığı- arkadaşımızın, imzalayarak, iktidardan ve Adalet ve Kalkınma
Partisinin Grup Başkan Vekili, aynı zamanda Üsküdar’dan milletvekili olan
arkadaşımızdan bir istekleri var. İstekleri ne? 530 bin nüfusu olan Üsküdar’da
ağız, diş merkezi, hastanesi anlamında bir hastane isterler. Burada klinikler
var ancak insanlarımız ağız, diş bakımıyla ilgili hastane olmadığı için en
yakın olan yere, ya Üsküdar’a gidiyorlar ya Şişli’ye gidiyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Üsküdar’a değil, yakın başka
bir yere olacak.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Bu anlamda Üsküdar halkımız mağdur. Ve
aynı zamanda bu 10 tane mahalle muhtarımız hem Başbakanlığa hem İstanbul
Valiliğine, Üsküdar Belediye Başkanlığına, Kaymakamlığına ve Adalet ve Kalkınma
Partisinin Grup Başkan Vekiline taleplerini dile getirdikleri hâlde bugüne
kadar bir arpa boyu yol gitmiş değil; bu bir.
İkincisi: Aynı zamanda Üsküdar’da ne sorunlarımız var? Yavuz
Selim’de lise yok. Yavuz Selim’de elektrikler çok kısıtlı, cadde ve sokaklar
aydınlatılmıyor.
Yavuztürk Mahallesi’nde imar sorunu var. Yavuztürk Mahallesi’nde
mülkiyet sorunu var. Yavuztürk Mahallesi’nde İETT otobüsleri -2 tane hat
çalışır- saat on birde sona erer; insanlar misafir olarak gittikleri yerde en
azından 24.00’e kadar oturma ihtiyacı hissederler. Bu anlamda, maalesef sıkıntı
yaşıyorlar.
Üsküdar esnafı şunu söylüyor: “Üsküdar, rızkı dar.” Niçin diyor
Üsküdar esnafı? Şunun için söylüyor: Kız Kulesi var, Kız Kulesi’ne dışarıdan
gelen turist otobüsle Kız Kulesi’ne girip geri dönüyor. Yani Üsküdar’da
dışarıdan gelen turistin oturabileceği bir mekân, bir turistik alan yok. Bu
turistik alanın olmamasının da en büyük nedeni nedir? Belediye Başkanı… İş
yerlerinin açılmasında ruhsat sıkıntısı çektikleri için, bu anlamdaki,
turistlerin en azından zamanlarını geçirebilecekleri bir alan yok.
Üsküdar’da 8 tane üniversite var, 8 tane üniversitede okuyan
toplam 11 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin Üsküdar’da takılabilecekleri bir
mekânları, alanları yok. Bu öğrenciler nereye gidiyor? Ya Üsküdar’dan
Beşiktaş’a veyahut da Kadıköy’e gidiyor. Yani sosyal yaşam alanında, Üsküdarlı,
Üsküdar’da oturan vatandaşlarımız, Üsküdar esnafı ve Üsküdar’da öğrenci olan
arkadaşlarımız bu konuda gerçekten bir sıkıntı yaşıyorlar.
Üsküdar’da eğer mezarlık ve koru alanları olmazsa yeşil alan yok,
Üsküdar’da yeşil alanı yaratan mezarlıklar ve koru alanlarıdır. Onun için,
Üsküdar’ın bir turizm şehri olması lazım, bir turizm kenti olması gerekirken bu
da yok.
Üsküdar’da okula giden, hastaneye giden, caddede dolaşan engelli
kardeşlerimizin ulaşabileceği erişim alanları da kısıtlı. Onun için, Üsküdarlı
gerçekten… Bu neye bağlı? Üsküdar’ı 1994 yılından bugüne kadar idare eden
yöneticilerden kaynaklanıyor. Yasa buna izin veriyor mu, yapılmasına? İzin
veriyor. Peki, niye yapılmıyor? İnsan odaklı olmadığından dolayı programları,
insana öncelik vermediklerinden dolayı, Üsküdar halkı bu konuda bugüne kadar
mağdur olmuş durumda.
Ben teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Satır.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Sayın Vekil -ismimden
bahsederek- benden bahsetti, Üsküdar’la ilgili, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Sataşmayı gerektirecek bir şey söylemedi. Eğer açıklama
yapacaksanız yerinizden söz verebilirim.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Ama muhtarlarla ilgilenmediğimi,
sonuçsuz kaldığına dair bir şey söyledi. Müsaade ederseniz oradan cevap
vereyim.
BAŞKAN – Peki, iki dakika.
Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah
Belma Satır’ın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın gündem dışı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güzel bir çalışma günü
diliyorum.
Öncelikle, hassasiyeti için değerli vekil arkadaşıma teşekkür
ediyorum. Ben de bir Üsküdarlıyım, Üsküdar’da oturmaktan ve oranın seçmenine
hizmet etmekten dolayı çok memnunum. Öncelikle şunu düzeltmem lazım: Üsküdar’ın
mahallelerini de sayın vekil pek iyi bilmiyor: Aziz Mahmut Hüdayi Mahallesi ve
Muhtarlığı, bunu bir düzeltelim, bir.
İkincisi: Bahsettiğiniz muhtarlarla bir veya birkaç kere özel
toplantılar yaptık. Hepsi çok sevdiğimiz, çok saydığımız, çok değer verdiğimiz
muhtarlar. Hepsi bize teşekkürlerini, takdirlerini ilettiler.
Ağız ve diş sağlığı hastanesi, Türkiye’de ilk defa İstanbul’da,
Avrupa Yakası’nda il özel idareleri imkânlarıyla yapıldı. İstanbul’da,
Üsküdar’da çevik kuvvetin olduğu alanda böyle bir hastane yapılması isteniyor.
Orası Emniyete ait bir gayrimenkul. Kurumlar arası yazışmalardan sonra inşallah
bir netice alınacak. Anadolu Yakası’nda bu dönemde bizim, Sağlık Bakanlığımızın
başlattığı şekilde bir ağız ve diş hastanesi yapılacak. Bunun yerini tabii ki
bakanlık, vilayet organize ederek yapacaklar diye düşünüyorum.
Bu vesileyle, Üsküdar’ın çok değerli belediye başkanları ve
yöneticileri olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Özellikle, rahmetli Mehmet
Çakır’ı rahmetle, muhabbetle anmak istiyorum, kendisine tekrar Allah’tan rahmet
diliyorum. Mehmet Çakır döneminde başlayan güzel çalışmalar, şimdiki Belediye
Başkanımız Mustafa Kara ve inşallah bundan sonra belediye başkanımız olacak
Hilmi Bey döneminde de devam edecek.
Aydınlatmayla ilgili iddialarınıza katılmıyorum. Üsküdar’da
özellikle orman bölgelerinde, Yavuz Selim’de, Fethipaşa’da ve diğer yerde
aydınlatma oranlarının artmasıyla birlikte suç oranları azalmıştır. Bu, benim
yakın takip ettiğim bir bölge.
Üsküdar’da gerçekten üniversiteler var, üniversite gençliğinin
gideceği çok güzel imkânlar var, sahil var, Fethipaşa Korusu var. Ben sizi
davet edeyim, benim de oturduğum Fethipaşa Korusu’nda birlikte bir çay içelim
ve üniversite gençliğinin orada streslerini attığını, güzel muhabbetler
yaptığını, derslerini çalıştıklarını hep birlikte görelim. Üsküdar’a hizmet
etmek bir şeref, inşallah, bu hizmetlere hep birlikte yeni başkanımızla
birlikte devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Satır.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, sayın hatip dedi ki:
“Mahmut Tanal orayı bilmiyor.” Bununla ilgili gerçekten bir sataşmada bulundu.
İzin verirseniz bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Pek bir sataşma yapmadı yalnız, çay içmeye de davet etti
sizi. (CHP sıralarından gürültüler) Orada konuşup halletseniz…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, yani ben sataşmada
bulunmamak adına…
BAŞKAN – Peki, buyurun.
Yeni bir sataşmaya neden olmayın lütfen Sayın Tanal.
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Peki Başkanım.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; ben sataşma amacıyla
Sayın Grup Başkan Vekilinin ismini kullanmadım. Benim elimde, gayet rahat, 10
mahalle muhtarlığının Sağlık Bakanlığına vermiş olduğu dilekçe var, dilekçeyi
aynen okuyorum ben: “Aşağıda imzaları bulunan muhtar arkadaşlarımız İstanbul
ili Üsküdar ilçesi muhtarları olarak, Üsküdar’ımızın ihtiyacı olan ağız ve diş
sağlığı hastanesine ihtiyaç vardır.
Halkın istekleri doğrultusunda, Üsküdar Selami Ali Mahallesi 130
ada, 4.900 metrekareden 3 bin metrekaresi millî emlak, 1.900 metrekaresi özel
mülk, vakıf ve belediyeye aittir. 1.900 metrekarelik alan kamulaştırılarak
Üsküdar halkının ağız ve diş sağlığı hastanesinin ilçemize kazandırılması için
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.”
Sağlık Bakanlığına hitaben verilmiş olan yazı, Sayın Belma Satır
Hanımefendi’ye gönderilen bir faks. Kendileriyle sürekli konuşulduğu hâlde, bugüne
kadar bu konunun üzerine düşülmemiş, eğilinmemiş. Üsküdar halkı, sürekli, bu
konuda mağdur olduğunu dile getiriyor.
Netice itibarıyla, ben, burada bir laf kalabalığı içerisine, bir
yarışmanın içerisine girmek istemem ama objektif olarak, vatandaşın beklentisi
bu. Yani siyasetçilere düşen sorumluluk, böyle bir sorun varsa bu sorunun
mazeretinin olmaması lazım, bu sorunun çözülmesi lazım.
Üsküdar’la ilgili… Üsküdar’da eğer korular ve eğer mezarlıklar
olmazsa, bana, Allah rızası için bir yeşil alan gösterir misiniz? Yani,
Allah’tan, o korular var ve mezarlıklar var Üsküdar’da. Eğer olmazsa, bana, bir
şehir parkı yani Üsküdar’da insanların yeşil alan olarak göstereceği bir alan
söyler misiniz?
Bugüne kadar seçilen belediye başkanlarının hepsi zenginleşmiştir,
Üsküdar halkının borcu artmıştır. Bunu iddialı olarak söylüyorum ben. Yani, bir
belediye başkanı, bir milletvekili, bir bakan zenginleşmemeli; asıl
-zenginleşmesi gereken- halkın zenginleşmesi gerekir. Üsküdar’da bunun tersi
oldu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Satır…
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Efendim, Üsküdar’daki yeşil
alanla ilgili ve yolsuzlukla ilgili belediyeden gelen bilgiyi paylaşmam lazım.
BAŞKAN – Yerinizden vereyim lütfen, bir dakika.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mihrimah
Belma Satır’ın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, ağız ve diş sağlığı hastanesiyle ilgili son bilgiyi vermek
istiyorum. Çengelköy Mahallemize yeni ağız ve diş sağlığı merkezi açılıyor.
Önümüzdeki altı ay içerisinde bu açılışı inşallah birlikte yaparız, sayın
vekili de davet ederiz.
Yavuztürk Mahallesi’nden bahsettiler. Yavuztürk de dâhil, 14
mahallemizde, Üsküdar’ın 14 mahallesinde Kentsel Dönüşüm Yasası’yla birlikte
imar sorunu çözülmüştür, bölgedeki sorun sadece parsel bazındadır. Üsküdar’ın
yeşil alanı kişi başına 3 metrekare iken, bizim dönemimizde kişi başına 6 metrekareye
çıkarılmıştır, 80 adet yeni mahallede yeni park yapılmıştır. Hemen hemen her
mahallede çocuklarımızın oynayacağı, gençlerimizin dinleneceği, yaşlılarımızın
vakit geçireceği parklarımız mevcuttur. Üsküdar gerçekten yükselen bir
değerdir. Çok değerli hizmetleri için buradan bütün görevli arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Özür dilerim, uzatmak istemiyorum. Sayın
Başkan tabii ki sürekli sataşmadır ama izin verirseniz ben de yine yerimden
cevap vereyim. Konu şu, açıklayayım…
BAŞKAN – Sayın Tanal, izin vermek istemiyorum çünkü ikiniz de
birinci bölgenin milletvekillerisiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Özür dilerim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Belma Hanım, sizi çok büyük bir nezaket göstererek çaya
da davet etti. Milletvekili olduğunuz ilçenin sorunları olabilir, birlikte
çözümlerseniz Üsküdar halkı da, İstanbul milletvekilleri de…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz, Mahmut Tanal’a söz verin, biz yemeğe
de davet ederiz, bırakın çayı.
BAŞKAN – Ben Sayın Tanal’la konuşuyorum Sayın İnce, lütfen.
Birlikte çözümleyebilirsiniz, lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Biraz adaletli davranın Sayın Başkan,
adaletli olun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, eşitlik esası…
BAŞKAN – Sayın İnce, ben sizinle konuşmuyorum şu anda, Sayın
Tanal’la konuşuyorum.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bizim Grup Başkan Vekilimiz, özür
dilerim, söz hakkı Grup Başkan Vekilinin.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanal, sizi dinliyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Grup Başkan Vekilim konuşacak.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, dünden beri tutumlarınızda
bir adaletsizlik var, adil olmuyorsunuz. Bakın, önce Sayın Grup Başkan Vekiline
dediniz ki: “Sayın Tanal size sataşmadı, onun için oturduğunuz yerden söz
vereyim.” Sonra değiştirdiniz kararınızı, kürsüye çağırdınız.
BAŞKAN – Olabilir, olabilir.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Efendim, o zaman Sayın Tanal’a da söz
vereceksiniz. Adil olacaksınız, adil.
BAŞKAN – Sayın İnce, ben nerede ve nasıl adil olacağını
bilebilecek yaştayım ve bilebilecek olgunluktayım.
MUHARREM İNCE (Yalova) – İşte, zaman zaman…
BAŞKAN – Bunun tartışmasını sizinle yapmayacağım. Söz sırasını
kime vereceğimi de müsaade ederseniz, ben takdir ederim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Tabii ki siz takdir edersiniz ama doğru
takdir edeceksiniz.
BAŞKAN – Adaletli olma konusunda lütfen bana yol gösterici
olmayın. Olabilir, gösterebilirsiniz de yol ama böyle hükmeder gibi konuşmayın,
size yakıştıramıyorum.
Sayın Tanal, buyurun.
Bir dakika yerinizden söz veriyorum size.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz Grup Başkan Vekiliyken Meclis Başkan
Vekiline adaletli olma konusunda çok telkinde bulundunuz.
BAŞKAN – Lütfen Sayın İnce, lütfen… Ben sayın grup başkan
vekillerine yeteri kadar hassasiyet gösteriyorum, sizin de bu konuya özen
göstermenizi rica ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben gösteririm ama adil olmak şartıyla;
adil olacaksınız.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanal.
Bir dakika…
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır’ın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
teşekkür ediyorum.
Şimdi, Çengelköy’de klinik açılıyor, ağız diş hastanesi değil,
Sayın Başkan. Yani, kamuoyuna bir sefer doğru bilgi verelim.
İki: Bu 3 metrekareden 6 metrekareye… Bana bunu gayet rahat
çıkarabilir misiniz? Mezarlıklar yani o koruluklar ve mezarlıklar olmazsa
hiçbir yerde yok ama açılan bir park var, hakkınızı ben inkâr etmeyeceğim. O
açtığınız parkın karşısında… O parkı kim açtı, ne imar karşılığında yaptı bana
onu söyler misiniz? Size firmanın da adını söylüyorum: MESA konutlarına ne
karşılığında ruhsat izni verdiniz? Bana bunu izah eder misiniz?
Teşekkür ederim.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
(Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Gümüşhane Milletvekili
Kemalettin Aydın’ın, Gümüşhane’nin kurtuluşunun 96’ncı yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
BAŞKAN – Evet, gündem dışı üçüncü söz, Gümüşhane’nin düşman
işgalinden kurtuluş yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili
Sayın Kemalettin Aydın’a aittir.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; şirin Gümüşhane’mizin bundan doksan altı yıl önce Rus
birliklerinin işgalinden kurtuluşunda Gümüşhanelilerin, hem Gümüşhane
coğrafyasında hem Sarıkamış’ta hem Çanakkale’de hem Anafartalar’da verdiği mücadeleyi
tüm Türkiye biliyor. Bu ülkenin en kutsal değerlerinden birisi olan Türk
bayrağının oluştuğu o kanlarda Gümüşhanelilerin de var olduğunu bütün Türkiye
biliyor.
Elbette ki, doksan altı yıl önce düşmandan kurtulan toprakların
son on iki yılda da sosyoekonomik olarak, kültürel olarak, sağlık, ulaşım,
Devlet Su İşleri yatırımlarıyla da nasıl bir kurtuluş yaşadığını sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Gümüşhane’miz kurtulduktan sonraki yaklaşık seksen beş yılı,
Anadolu’nun bir köşesinde, dağların avuçladığı, bir tanımlamayla, Türkiye
Cumhuriyeti yönetimleri tarafından sürekli unutulmuş ve ihmal edilmiş olup, son
on iki yılda, ulaştırmasına yaklaşık 1,5 katrilyon, Devlet Su İşlerine yaklaşık
1,7 katrilyon, sağlığa 100 trilyon, eğitime 150 trilyon gibi harcamalarla neler
yapıldı ve vatandaşına nasıl hizmetler gittiğini elbette ki tüm Türkiye’nin
bilmesi gerekiyor. Gümüşhane’mizin bundan önceki yıllarda, yaklaşık on yıl
önce, üniversite imtihanında 70’li sıralardayken, bugün Türkiye'nin ilk 4’ünde
yer alması, sağlıkta bütün Gümüşhane’de 25 uzman varken bugün 75 uzmanın
olması, Gümüşhane’nin cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 2002 yılına geldiğinde
24 bin dolar ihracat yapmışken, geçtiğimiz yıl 5,4 milyon dolar ihracat yapar
düzeye ulaşmış olması, yine Gümüşhane’miz özellikle 1 meslek yüksekokulu, 1
fakülteyle idare edilmeye çalışılıp bir kısım şehirlerin arkabahçesi konumunda
bulundurulurken, kavuşmuş olduğu üniversitesi, 13.400 üniversite öğrencisi, 570
akademisyeniyle beraber bugün şehrin önemli dinamiklerinden birisi hâline
gelmiştir.
Yine Gümüşhane’miz, işsizliğin baş gösterdiği 2000’li yıllardan
bugüne geldiğinde, 19 bin çalışanın, sigortalının bugün 27 bin sigortalıya
ulaşmış olduğunu, özellikle ilçe bazlı baktığımız zaman da bir ilde yani
Türkiye Cumhuriyeti’nin ili olan Ankara ve İstanbul’da ne varsa tüm bunların
Gümüşhane’ye ulaşmış olduğunu, Gümüşhane merkezde ne varsa bunların tüm
ilçelerde var olduğunu görebiliyoruz on iki yıl içerisinde. Örnekleyecek
olursak, liseleriyle, ilköğretim okullarıyla, anaokullarıyla; yine örnekleyecek
olursak, tüm ilçelerdeki hastaneleriyle ve doktorlarıyla; yine örnekleyecek
olursak, tüm ilçelerin dere ıslahlarının yapılmış olmasıyla; yine örnekleyecek
olursak, hiçbir ilçesinde, AK PARTİ iktidara gelene kadar spor salonu söz konusu
değilken, bugün bütün ilçelerinde, hatta belde ve köylerinde suni çim
sahalarına kadar birçok yatırımı almış durumdadır.
Özellikle son yıllarda bölgesel kalkınmada önemli olan Doğu
Anadolu projelerinden de yararlanabilen bir il olması, aynı zamanda Doğu Karadeniz
anlamında DOKAP’tan da yararlanabilen bir il olması, SODES ile gelen
yatırımların ve kültürel gelişmenin, çocuk parklarının, bireysel becerilerin
geliştirilmesi, sinema ve tiyatronun oraya ulaştırılması, hepsi Gümüşhaneliler
tarafından takdirle karşılanmaktadır.
Yine yetimin, garibin gurebanın, engellinin, fakirin, genel sağlık
sigortasını ödeyemeyen herkesin yanında olan Hükûmetimiz, on bir yıl
içerisinde, on iki yıl içerisinde -134 milyon TL- Gümüşhane’deki engellisinden,
evinden alınması gerekli olan diyaliz hastasına kadar herkesin yanında
olmuştur. Cumhuriyet tarihi boyunca bir yılda belki 10 milyon, 100 milyon
gelirken on iki yılda Gümüşhane’ye 4,5 milyar TL yatırım gitmiş olup bu, eski
rakam ile 4,5 katrilyona ulaşmıştır.
Yani, kısacası, biraz önce benden önceki tartışmalarda da,
Anadolu’nun birçok ilinde yatırımların dizi dizi gittiği bir yerde
Gümüşhane’miz de bu yatırımlardan hakkı olanları ve cumhuriyet tarihi boyunca
alamamış olduklarını son on iki yılda almış olup millet de bunun karşılığını,
tüm seçimlerde ve referandumlarda layıkıyla da Hükûmetine desteğini vermiştir.
30 Martta da benzer desteğini vererek yerel yönetimlerde de ak iktidarlar ve ak
belediyeler olacağına inanarak hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, gündem dışı konuşmalar bitti.
Bu bölümde İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre, sayın
milletvekillerine söz vermediğimi tekrar belirtmek istiyorum. Sisteme giren bir
milletvekili var, bu bilgiyi tekrar tazeleyelim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır,
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve 22 milletvekilinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunlarının ve
intihar nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/857)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde 300 bin civarında ataması yapılmayan öğretmen
bulunmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen meselesi gittikçe derinleşen bir
sorun hâline dönüşürken beraberinde daha ciddi bir meseleyi gündemimize
getirmiştir, ataması yapılmadığı için intihar eden öğretmenler meselesi.
İnsanların hayatlarının baharında yaşamlarına son vermesi, sorunlara çözüm
bulması gereken siyaset kurumu tarafından görmezden gelinemez.
Mezun oldukları alanda iş sahibi olmak hakkına sahip genç
öğretmenlerimizin ücretli öğretmen, hamal, temizlikçi, inşaat işçisi olarak
çalışması ülkemiz ekonomisi, kalkınması ve eğitim kalitesi açısından büyük
kayıplar anlamına gelmektedir. Her geçen gün artan ataması yapılmayan öğretmen
sayısı sosyal açıdan ciddi sorunları da birlikte getirmektedir. Pek çok işsiz
öğretmen hayatlarına dair planlarını ertelemektedir. Evlenme, aile kurma
düşüncelerini bile meçhul bir zamana bırakan gençlerimiz artık intiharla
gündeme gelmektedirler.
5 Haziran 2007 yılında Nurcan Uca adlı resim iş öğretmeninin
hayatına son vermesiyle başlayan intiharlar zinciri, 5 Nisan 2012 tarihinde
biri Trabzon'da, diğeri Diyarbakır'da olmak üzere, 2 ataması yapılmayan
öğretmenin intiharlarıyla devam etmiştir. Biyoloji öğretmeni Hilal Uzunkaya,
Trabzon'da yaşadığı apartmanın 8'inci katından atladı ve olay yerinde hayatını
kaybetti. Diyarbakır'da ise merkeze bağlı İncehıdır köyünde Mustafa Kaya,
kravatıyla kendini tavana asarak intihar etti. 5 Haziran 2007 tarihinden günümüze
kadar olan süreçte hayatına son veren öğretmen sayısı 30'a yaklaşmıştır.
17/7/2010 tarihinde Bursa'da intihar eden Fikret Ercan adlı
öğretmen, intiharlar hakkında net bir fikir oluşturabileceğimiz bir not
bırakmıştır. Ailesine bıraktığı kısa not şöyledir: “Artık yoruldum. Çalışıyorum
ama olmuyor. Sizleri sıkıntıya sokacak, onurunuzu zedeleyecek bir şey yapmadım.
Yaşamış olsam bile KPSS'de yine başarılı olamayacaktım.” Fikret Ercan'ın
bıraktığı notta göze çarpan umutsuzluk ve çaresizlik bugün on binlerce genç
öğretmenin ruh hâlini yansıtmaktadır.
On binlerce öğretmen açığı varken öğretmenlerimizin işsiz kalması
ve bu nedenle hayatlarına son vermesi, sosyal bağlamda oluşan bir sorunun da
habercisidir. Öğretmenlerin başka iş alanlarında çalışma imkânı kısıtlıdır ve
ücretli öğretmenlik gibi bir emek sömürüsü dahi bazı öğretmenler için hayal
olmaktadır. Örneğin, 14/10/2009 tarihinde İstanbul'da intihar eden öğretmen
İsmail Kızılok tam da bu durumun bir kurbanı olmuştur. İsmail Kızılok, uzun
süre iş aramış ve son olarak ücretli öğretmenlik başvurusunda bulunmuştur.
Ücretli öğretmenlik başvurusuna olumsuz cevap alan Kızılok “Cenazemi hastaneden
alın.” diye not bırakarak hayatına son vermiştir.
Ataması yapılmayan öğretmenlerin intihar nedenlerinin sosyal ve ekonomik
boyutuyla araştırılması, bu can yakıcı sorunun ortadan kaldırılması için
gerekli tedbirlerin belirlenmesi için Anayasa’nın 98, İç Tüzük’ün 104 ve
105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Ali Özgündüz (İstanbul)
4) Hurşit Güneş (Kocaeli)
5) Mehmet Şeker (Gaziantep)
6) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) Hülya Güven (İzmir)
10) Mahmut Tanal (İstanbul)
11) İhsan Özkes (İstanbul)
12) Namık Havutça (Balıkesir)
13) Hasan Akgöl (Hatay)
14) Muharrem Işık (Erzincan)
15) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
16) Aylin Nazlıaka (Ankara)
17) Osman Aydın (Aydın)
18) Arif Bulut (Antalya)
19) Erdal Aksünger (İzmir)
20) Mustafa Ali Balbay (İzmir)
21) Özgür Özel (Manisa)
22) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
23) Süleyman Çelebi (İstanbul)
2.- İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncel ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de yaşayan farklı kültürlerin ve
kimliklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/858)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de yaşayan farklı kültürlerin, dillerin, kimliklerin ve
dinlerin tespit edilmesi ve nüfus yapısının çıkarılması, çok kültürlülüğü ve
zenginliği koruyabilmek için toplumun çok kültürlü yapısının bilimsel verilerin
derlenmesi, bu konuda araştırma yapılarak ayrıntılı ve sürekli raporların
oluşturulması ve yok olan kültürlerin ve dillerin nedenlerinin araştırılması
amacıyla Anayasa’nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1) Sebahat Tuncel (İstanbul)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
10) Emine Ayna (Diyarbakır)
11) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Adil Zozani (Hakkâri)
14) Esat Canan (Hakkâri)
15) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
16) Erol Dora (Mardin)
17) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
18) Demir Çelik (Muş)
19) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
20) Nazmi Gür (Van)
21) Özdal Üçer (Van)
22) Leyla Zana (Diyarbakır)
Gerekçe Özeti:
Türkiye çok kültürlü ve kimlikli bir ülke olmasına rağmen bu
zengin çoğunluğa dair bir araştırma ve ulusal bir bilgi bankası
bulunmamaktadır. Türkiye'de ilk kapsamlı nüfus sayımı 1927 yılında yapılmış
olup, bu sayımda vatandaşlara ana dili sorulmuştur. Ana dili sorusuna Türkçe,
Kürtçe, Ermenice, Çerkezce, Rumca, Arapça, Yahudice gibi cevaplar alınmış ve
kaydedilmiştir. Ancak bu tarihten sonra yapılmış bir çalışma bulunmamakla
birlikte günümüzde Türkiye'de kaç farklı dilin, kimliğin, dinin, kültürel
özelliklerin olduğuna dair bir güncel ve bilimsel bilgi bulunmamaktadır.
Farklı kültürlük zenginlik olarak kabul edildiğinde farklı din,
dil, kimlik ve kültürel özelliklere göre nüfusun yapısının ortaya çıkarılması
çok kültürlülüğün devam edilmesi ve bazı özel gruplar için koruyucu önlemler
alınmasına dair bilgiler verecektir. Türkiye'nin çok dilli, çok dinli, çok
kültürlü yapısının devlet tarafından bilimsel olarak ortaya konması, Başbakanın
tek dil, tek din söylemleri yaparken bunun mümkün olmayacağını ya da böyle bir
tekçilik yaklaşımının ancak bu farklılıkların yok edilerek yapılabileceğini de
gösterecektir. Türkiye'de konuşulan diller ve dünya dilleri üzerine kapsamlı
çalışmalara yer veren “ethnologue.com”un Türkiye raporuna, istatistiklerine
göre, Türkiye'de Türkçeyle birlikte 34 dil konuşulmaktadır. Aynı rapora göre,
Türkiye dil çeşitliliği açısından 224 ülke arasında 139’uncu sıradadır. Ancak
Türkiye'de zamanla 2 dilin yok olduğu, 36 dilden 34 dile düştüğü görülmektedir.
Bu da çok kültürlülüğün korunması konusunda devletin bir politikasının olmaması
ve tekçilik üzerine kurulu bir yaklaşımın farklı dillerin, kültürlerin yok olup
gitmesine neden olacağını göstermektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin çok kültürlü
yapısı hakkında ayrıntılı, sürekli ve kapsamlı bir çalışmanın ve bir
politikanın eksikliği kesin rakamların olmamasıyla sonuçlanmaktadır. 34 farklı
dilin konuşulduğu, 12 farklı dinî inancın yaşandığı, 25 farklı etnik kimliğin
yaşadığı söylenen Türkiye'de bu farklı kimlikten, inançtan ve kültürlerden
kişilerin ne kadarının asimilasyona uğradığı, ne kadarının göç etmek zorunda
kaldığı ya da kendi kültür ve dilinden uzaklaştığı bilimsel yöntemlerle ifade
edilememektedir. Bu bağlamda, Türkiye'de yaşayan farklı kültürlerin, dillerin,
kimliklerin ve dinlerin tespit edilmesi ve nüfus yapısının çıkarılması, çok
kültürlülüğü ve zenginliği koruyabilmek için toplumun çok kültürlü yapısının
bilimsel verilerin derlenmesi, bu konuda araştırma yapılarak ayrıntılı ve
sürekli raporların oluşturulması ve yok olan kültürlerin ve dillerin
nedenlerinin araştırılması amacıyla bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını
önermekteyiz.
3.- İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder ve 22 milletvekilinin, tiyatro sanatçılarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/859)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Yönetmeliği’nde
yapılan değişiklik ve siyasi iktidarın tiyatro sanatçıları özelinde sanatçılara
yönelik söylemleri, devlet tiyatrolarının özelleştirileceği açıklamaları,
tiyatro sanatçılarının yaşadığı sorunları ortaya koymuştur. Tiyatrolarda
çalışan sanatçıların yaşadığı sorunların araştırılması amacıyla Anayasa'nın
98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımla arz ederim.
1) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık (Muş)
5) Halil Aksoy (Ağrı)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) İdris Baluken (Bingöl)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani (Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sebahat Tuncel (İstanbul)
15) Mülkiye Birtane (Kars)
16) Erol Dora (Mardin)
17) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
18) Demir Çelik (Muş)
19) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
20) Nazmi Gür (Van)
21) Özdal Üçer (Van)
22) Leyla Zana (Diyarbakır)
23) Murat Bozlak (Adana)
Gerekçe:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Komisyonunca, nisan ayında
Şehir Tiyatrosu Yönetmeliği’nde değişiklik yapılarak, İstanbul Şehir
Tiyatroları yönetiminin sanatçılardan alınarak belediyenin bürokratlarına
devredileceği karar altına alınmıştır. Alınan bu karar, ülkemizde yıllardan
beri tartışılan sanata devlet müdahalesi endişelerini ortaya çıkarmıştır. Bu
kararın sanatın özgürlüğünü kısıtlayacağı, sanatı, bürokratların vesayetine
terk edeceği anlamı taşıdığı tiyatro sanatçılarınca dillendirilmektedir. Tiyatrolar,
gelişmiş ülkelerde özerk yapıda ve devlet desteği ile sağlanırken, ülkemizi
gerilere götürecek bu düzenleme sanatçılar ve sanatseverler tarafından
eleştirilmiştir. Bu gelişmeler ile beraber Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın sarf ettiği "Despot aydınların bize nasıl akıl vermeye
kalktığını görüyor ve kusura bakmasınlar, belki biraz ağır olacak bu ifade ama,
o zavallılara acıyoruz. İstanbul'da şehir tiyatroları meselesinde o despot
anlayış, o kibirli tavır bir kez daha tezahür etti. Şehir tiyatrolarında
yapılan bir yönetmelik değişikliği üzerinden hem bizi hem tüm muhafazakârları
aşağılamaya, küçümsemeye başladılar. Soruyorum, yahu siz kimsiniz? Bu ülkede
tiyatro sizin tekelinizde mi? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Sanat
konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz? Geçti o
günler. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti
küçümseme, bu milleti azarlama dönemi geride kalmıştır. Bu ülkede pırıl pırıl
bir nesil yetişti. Bu ülkede kendi tarihini bilen, mazisini iyi tanıyan, bu
toprakların birikimini tanıyan, Batı'yı, diğer medeniyetleri de bilen, tanıyan,
öğrenen bir nesil var." sözleri, bu endişelerin siyasi iktidar tarafından
yürütüldüğü kaygılarını arttırmıştır. Zira, Kars'taki heykel tartışmaları da
hatırlandığında, iktidarın sanat üzerindeki baskıcı yaklaşımı ortadadır. Bugün
Avrupa Birliğine giriş süreci yaşanırken, ülkemizde sanatçının emeğinin
küçümsenmesi, aşağılanması çağdaş Türkiye’ye yakışacak nitelikte değildir.
Tiyatro bir kamu hizmetidir ve bir sosyal devlet olan Türkiye’de tiyatroların
özelleştirme yerine özerkleştirmeye ihtiyacı vardır. Aynı zamanda, sanat
toplumun aynasıdır; toplumun sesini, sorunlarını, taleplerini dile
getirmektedir. Bu nedenlerle, sanatçılarımızın yaşadığı sorunlara çare bulmak,
sanatı etkin kılmak, teşvik etmek gerekmektedir. Ülkemizde tiyatro sanatçıları
düşük ücretlerle, zor fiziki koşullarda, uzun çalışma saatleriyle mesleklerini
icra etmektedirler. İş mevzuatının ve diğer yasal mevzuatın bu sorunların
çözümü konusunda düzenlenmesi, fiziki koşulların düzeltilmesi, tüm oyuncuların
bağlı çalışan olması ve sosyal güvencelerinin sağlanması, tüm alanlarda taban
ücreti belirlenmesi, telif haklarıyla ilgili düzenlemeler yapılması,
oyuncuların çalışma
koşullarına göre işsizlik sigortasının düzenlenmesi, emeklilik
priminin mesleğe göre belirlenmesi, hiçbir oyuncunun emeklilik sorunun
kalmaması gibi sorunlar aşılması gereken sorunlardır.
Bu nedenle, tiyatrocuların ve tiyatroların özelleştirilmesi
tartışması özelinde, ülkemizde sanatın ve sanatçının sorunlarının araştırılması
ve bunlara çözüm bulunması amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü'nün
104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Son Yıllarda Türk Sporunda Yaşanan Doping Sorununun Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
B)
Tezkereler
1.- (10/753, 754, 755, 756, 757,
758, 759, 760, 761, 762, 763, 764, 765) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/1404)
6/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
28/11/2013 tarihinde çalışmalarına başlayan Komisyonumuzun,
16/1/2014 tarihli toplantısında aldığı karar gereğince, görev süresinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca,
28/2/2014 tarihinden itibaren bir ay uzatılması hususunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Osman
Aşkın Bak
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre
verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç
Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, BDP Grup Başkan
Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından üniversitelerdeki bazı
kesimlerin solcu ve Kürt öğrencilere yönelik provokasyon ve saldırılarla gündem
oluşturmasının araştırılması amacıyla 6/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 12/2/2014 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
6 Şubat 2014 tarihinde Bingöl Milletvekili Grup Başkanvekili İdris
Baluken tarafından verilen (4972 sıra no.lu), "Üniversitelerdeki bazı
kesimlerin solcu ve Kürt öğrencilere yönelik provokasyon ve saldırılarla gündem
oluşturulmasının" araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 12/2/2014 Çarşamba günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak
üzere ilk konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın Aykan Erdemir.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şiddet
ülkemizde gerçekten kanayan bir yara, fakat şiddet yalnızca üniversite
kampüslerinde yok, üniversite yerleşkelerinde yok, şiddet toplumumuzun her
alanına sirayet etmiş bir salgın.
Bir ülkede otoriter siyaset yükselirse, ataerkil siyaset
yükselirse, beraberinde kaçınılmaz olarak şiddet de yükseliyor. Türkiye'de de
yalnızca vatandaşa karşı şiddet yok gazetelerin manşetlerinde, kadına karşı
şiddet var, çocuğa karşı şiddet var, hatta geçtiğimiz günlerde gördüğümüz gibi,
hayvanlara karşı şiddet var. Demokratik kanalların tıkandığı tüm toplumlarda ne
yazık ki şiddet egemen olur, şiddet o toplum üzerindeki varlığını güçlendirir.
İşte üniversitelerimiz de, üniversite yerleşkelerimiz de ne yazık
ki bugün şiddetin egemen olduğu, kaba kuvvetin egemen olduğu, demokratik
müzakere kültürünün ise gün geçtikçe zemin kaybettiği kurumlar, mekânlar olmuş
durumda. Gün geçmiyor ki bir üniversite yerleşkemizde karşıt görüşlü öğrenciler
arasında ya da kolluk kuvvetleriyle öğrenciler arasında bir nahoş olay
yaşanmasın. İşte, benim de temsil etmekten gurur duyduğum Bursa şehrinde Uludağ
Üniversitesinde sık sık, gazete manşetlerinde, karşıt görüşlü öğrenciler
arasında yaralamaya varan ciddi sonuçlar doğuran kavgalar olduğunu görüyoruz.
Bu noktada, acaba devlet, üniversitelerimiz için, öğrencilerimiz için, öğretim
üyelerimiz için nasıl bir eğitim hayatı, öğretim hayatı öngörüyor, buna bakmak
gerek.
Bakın, günümüzdeki üniversitelere ilişkin pek çok sıkıntıyı biz
hep 12 Eylülle özdeşleştiriyoruz, 1980 darbesiyle özdeşleştiriyoruz, YÖK’le
özdeşleştiriyoruz. YÖK’ün üniversiteler, öğretim üyeleri ve öğrenciler
üzerindeki o çelik disiplininin, antidemokratik baskılarının en büyük
örneklerinden biri, en büyük kanıtlarından biri 21 Ağustos 1982 tarihli
Yükseköğrenim Kurumları Disiplin Yönetmeliği. Peki, bu disiplin yönetmeliği
eğer millî egemenlik üzerindeki bir vesayetin yansımasıysa, temel hak ve
özgürlükler üzerindeki sınırların yansımasıysa, Türkiye’deki demokrasinin
üzerindeki bir ayıbın gölgesiyse bugün biz bu disiplin yönetmeliğine nasıl
yaklaşıyoruz? Ne yazık ki geçtiğimiz günlerde bu disiplin yönetmeliğinde bazı
değişiklikler yapıldı. Gönül isterdi ki, arzu ederdik ki disiplin
yönetmeliğinde yasaklar kaldırılsın, üniversite yerleşkelerine demokrasinin,
müzakerenin, uzlaşmanın kültürü yansısın ve şiddetin önünde yeni engeller
konulsun. Ama ne yazık ki şunu gördük: Disiplin yönetmeliğinin “Kınama cezası
gerektiren fiil ve hâller” bölümüne bir (ö) fıkrası eklendi ve bakın, hangi
–tırnak içinde söylüyorum- suç kınama cezası gerektiren bir fiil ve hâl olarak
öngörüldü: “Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı hâlde
basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmî konularda
bilgi veya demeç vermek.”
Evet, dünyanın bütün üniversitelerinde, bütün özgür
üniversitelerinde, bir öğretim üyesi, üzerine vazife olmadığı düşünülen, toplum
olsun kültür olsun eğitim olsun çevre olsun, bu konularda açıklama yaptığında
bir kamu hizmeti yapıyor olarak algılanır çünkü çağdaş üniversitenin temelini
atan Humboldt’un, üniversite misyonunu oturttuğu bir sacayağı vardır, üç temel
vardır: Biri eğitim, biri araştırma, biri topluma hizmet. İşte, öğretim
üyelerinin “topluma hizmet” ayağından kastı da toplumu ilgilendiren konularda
bilim insanlarının kendi özgür, kendi bağımsız görüşlerini, hangi konuda olursa
olsun toplumla paylaşmasıdır ama ne yazık ki bugün Türkiye’deki iktidar, 12
Eylül rejiminin âdeta bir devamı niteliğinde, kınama cezası gerektiren fiil ve
hâller içine, öğretim üyelerinin özgür ve bağımsız görüşlerini açıklamasını
eklemiştir.
Şimdi, eğer iktidarın üniversiteye tavrı bu olursa, baskıcı,
yasakçı bir anlayış olursa, işte, o üniversitede, o yerleşkede demokrasi
kültürü, tartışma kültürü, müzakere kültürü, düşünce hürriyeti, fikrini ifade
etme hürriyeti de gelişmez. Müzakere kültürünün, uzlaşma kültürünün, tartışma
kültürünün gelişmediği yerleşkelerde de ne yazık ki şiddet, kaba kuvvet,
hakaret egemen olur. İşte, biz umuyoruz ki 12 Eylülden Türkiye Cumhuriyeti’ne
miras bu disiplin yönetmeliğinde, bir an önce, demokrasinin önünü açan, düşünce
özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün önünü açan, müzakere kültürünü güçlendiren
adımlar atılsın.
Yine öğrencilerimiz, elbette ki Hükûmete bakıyor, Hükûmetin
kendilerine nasıl bir yükseköğrenim vizyonu çizdiğini, nasıl bir üniversite
vizyonu çizdiğini görmek istiyor.
Yine geçtiğimiz aylarda, belki hatırlayacaksınız, Hükûmetimiz
şöyle bir sinyal vermişti, arkası gelmedi; dediler ki: Üniversite
öğrencilerinden evlenenlere kredi borçlarının silinmesi müjdesi geldi. Yani
Hükûmetimiz üniversite öğrencilerine “okuyun, araştırın, tartışın, konuşun”
şeklinde bir inisiyatif sunmadı, aksine, dedi ki: Bir an önce evlenin, çoluk
çocuk sahibi olun, bu eğitimden de önemlidir; eğer bunu yaparsanız biz, sizin
kredilerinizi, kredi borcunuzu siliyoruz. Şüphesiz ki biz parasız eğitimi
savunuyoruz, şüphesiz ki biz üniversite
öğrencilerimiz için en iyi maddi koşulları savunuyoruz fakat kredi borcunun
silinmesi ya da öğrenci kredileri, bir öğrencinin evli olup olmadığına
bakılmaksızın yürütülmesi gereken bir siyaset alanı.
Yine Hükûmetimizin bir diğer alanı, üniversitelerdeki barışçıl
gösterilere tepkisiyle ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde -bütün
izleyicilerimiz de, bütün milletimiz ve milletvekillerimiz de şahittir,
tanıktır- ODTÜ’de fidan diken öğrenciler, oradaki hukuksuz inşaata engel olduğu
gerekçesiyle yargılanıyorlar, iddianamede isimleri geçiyor. Yani bir fidan
dikme bile bugün Türkiye’de Hükûmet
tarafından tehdit unsuru olarak algılanabiliyor.
Kısacası, Türkiye’de iktidar, üniversiteye ilişkin, üniversite
yerleşkelerine ilişkin, öğretim üyelerine ve öğrencilere ilişkin çok yanlış bir
çerçeveden meseleye yaklaştığı için, üniversitelerimizde de demokrasi kültürü,
müzakere kültürü, uzlaşma kültürü
gelişmiyor, şiddet egemen oluyor.
Bakın, geçtiğimiz günlerde, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde
yaşanan olaylara ilişkin, Rektörümüz Sayın Ahmet Acar önemli bir açıklamada
bulundu ve tüm üniversite yerleşkeleri için örnek olabilecek bir kurallar
bütünü sundu. Dedi ki: “Dört kırmızı çizgi aşılmadığı sürece üniversitelerde
her tür eylem, her tür konuşma, her tür kendini ifade etme serbest olmalı.
Birincisi, şiddet içermesin. İkincisi, üniversitenin araştırma, eğitim
faaliyetleri engellenmesin. Üçüncüsü, çevreye zarar vermesin ve dördüncüsü,
demokratik bir kültür içinde bütün bunlar ifade edilsin.”
İşte, biz de bugün buradan diyoruz ki: Hükûmetin bugün yapması
gereken, üniversitelere ilişkin en geniş temel hak ve özgürlükler vizyonunu
Türkiye’deki bütün yerleşkelere bu şekilde ifade etmesi. Şiddetin önünü siz
yalnızca kolluk güçleriyle, polisiye tedbirlerle alamazsınız. Eğer siz bir
ülkede demokrasi kültürünü kurumsallaştırmazsanız, eğer siz bir ülkede basın
özgürlüğünü, İnternet özgürlüğünü tesis etmezseniz, eğer siz bir ülkede kamusal
alanda gençlerimizin, kadınlarımızın, işçilerimizin, emekçilerimizin
kendilerini ifade etme imkânlarını tanımazsanız elbette ki meşru zeminler
zamanla kaybolur ve şiddet egemen olur.
Son olarak, bu konuda Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından yapılan
bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. “Üniversite Öğrencilerinin İfade ve
Örgütlenme Özgürlüğü” araştırmasında karşımıza şöyle hazin bir tablo çıkıyor:
Türkiye genelinde yapılan bu araştırmaya göre, Türkiye’de dezavantajlı pek çok
üniversite öğrencisi -bunların içinde kadınlar da var, Kürt öğrenciler de var,
LGBT öğrenciler de var, yoksul öğrenciler de var, sol görüşlü öğrenciler de
var- diyor ki: “Tedirginiz, kendimizi baskı altında hissediyoruz. Şiddet
mağduruyuz.” İşte, bu olumsuz tabloyu aşmak istiyorsak Türkiye'nin ihtiyacı
-bir kez daha söylüyoruz- ileri demokrasi değil, gerçek demokrasi.
Teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde olmak üzere
ilk konuşmacı Kars Milletvekili Sayın Yunus Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; BDP
Grubunun üniversitelerdeki öğrenci olaylarıyla alakalı vermiş olduğu Meclis
araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tabii, işin bir tarafında, üniversitedeki olaylardan kaygı
duyulmasıyla alakalı bir araştırma önergesi talebi. Burada ne zararı var? Tabii
ki çok haklı bir talep gibi görünüyor olabilir fakat saygıdeğer
milletvekilleri, aslında, araştırma önergesinin gerekçesi kaleme alınırken bu
kaygıları artırabilecek bir noktadan bakıldığını; aslında, bu kaygıları sadece
bir alana yıkmaya çalışan, solcu ve Kürt öğrenciler özelinde olayı
sadeleştiren, basitleştiren, üniversitedeki diğer öğrenci kesimlerinin arasında
olan sıkıntıları göz ardı eden ve ta 1960’lı yıllardan beriki sürecin
sorumluluğunu tamamen AK PARTİ’ye yıkan bir ifadeyle kaleme alındığını görmüş
bulunuyoruz.
Tabii, baktığınız zaman, bu, üniversitedeki olaylarda… Evet, bazı
dönemlerde üniversiteler, gençliğin olduğu, enerjinin olduğu, heyecanın olduğu,
farklı kültürlerin bir anda bir araya geldiği, birbirlerini tanımaya
başladıkları, farklılıklarını ayrışma gibi bazen değerlendirdikleri anların
olduğu alanlar. Olur üniversitelerde bazen böyle sıkıntılar ama bu dönemde
özellikle bu olayların art arda, değişik şehirlerdeki üniversitelere sıçraması
ve hemen hemen birbirini destekleyecek eylemler şeklinde organize edilmesi
aslında bize başka bir bakış açısıyla bakmamız gerektiğini göstermektedir.
Üstelik, bu olaylara baktığınız zaman, sadece solcu ve Kürt öğrenciler arasında
olmadığını, İslam hassasiyeti olan öğrencilerle solcu öğrenciler arasında,
efendim, BDP yanlısı öğrencilerle solcu öğrenciler arasında, milliyetçi
öğrenciler arasında, çeşitli üniversitelerde, isimleri ve aidiyetleri farklı
olmakla beraber, öğrenci olaylarının yaşandığını aslında görmekteyiz.
Şimdi, sayın milletvekilleri, tabii, üniversitelerde bu olaylar
yeni değil. Aslında, üniversitelerde, biliyorsunuz, demokratikleşme ortamının,
insanların özgürlüklerini yaşayabilmelerinin, öğrencilerin inançlarıyla
üniversitelerde kabul edilebilmelerinin önü bizim Hükûmetimizle birlikte
açılmaya başlandı. Üniversitelerde eskiden neler yaşandığını, içinde bizzat
öğretim üyesi olarak bulunduğum için, yaşayan, gören, bilen bir insan olarak
söylüyorum. Üniversitelerde aslında bizim arzu ettiğimiz demokratik ortamın,
insan haklarının, öğrenci haklarının, sosyal yaşamın ve evrensel bir üniversite
eğitiminin çok da fazla olmadığını sizin de üniversite sıralarından,
yıllarından hatırlamanız aslında hiç de zor değil.
Bizim üniversitelerimizde çıkan bu olayların, aslında, bu son
zamanlarda arkasına baktığınız zaman şöyle bir kaygıyla ve endişeyle ortaya
çıktığını düşünmekteyiz... Saygıdeğer milletvekilleri, aslında, BDP Meclis
araştırma önergesinin gerekçesinde şöyle bir cümle var, arkadaşların ifadesinde
şöyle bir şey var, deniyor ki: “Türkiye'nin demokratikleşmesi, özgürlüklerin
genişletilmesi ve eşitlik idealleriyle yaşamı kurgulayan bu öğrencilere karşı
sistematik bir saldırı.” Arkadaşlar, eğer bu sistematik saldırı bir şekilde bu
üniversitelerde yapılıyorsa, emin olun, bu aslında AK PARTİ’ye karşı yapılan
bir saldırıdır çünkü AK PARTİ’nin başlatmış olduğu millî birlik ve kardeşlik
projesi, hedef olarak, zaten bu ülkede özgürlüklerin tam olarak yaşanabilmesi,
dinî, etnik, bölgesel milliyetçiliklerin asla konuşulmaması ve bunun önüne
geçilmesi amacıyla yürütmüş olduğu bir proje. Demek ki aslında sizin bu gerekçeye
yazdıklarınız, AK PARTİ’yle alakalı söylemler olmasa gerek. AK PARTİ’nin bu
bölgede yaşamış oldukları, son zamanlardaki sıkıntılar, özellikle 7 Şubattan,
25 Şubattan, Gezi eylemlerinden falan baktığınız zaman, aslında isimleri
farklı, yapılış noktaları farklı, gerekçeleri farklı ama sonuç olarak hedefinde
Türkiye'nin olduğu, hedefinde Türkiye'nin, Hükûmetin olduğu bir sürecin
başlamış olduğunun delaleti. Şimdi, bir bakıyorsunuz, bu insanlar farklı
kimlikler altında bu ülkede yer yer çeşitli operasyonlar, çeşitli iç ve dış
güçlerin etkisiyle çeşitli operasyonlar, eylemler, ameliyatlar yapmışlar.
Kendilerini bazen üniversitelere, bazen yargıya, bazen askeriyeye, bazen
siyaset içerisine saklamış ama Türk milleti artık bunlara o kadar alışmış ki
ameliyat masasında hep Türk milleti olduğu için, amaçlar, gayeler, kişiler,
şunlar, bunlar farklı olsa da biz ameliyat masalarında onları artık tanıyoruz.
Bu yüzler değişmiş olsa da niyetlerin aynı, menşelerin aynı, kökenlerin aynı
olduğunu biliyoruz.
BDP’nin grup önerisine baktığınız zaman, evet, sıkıntılar… Ama
arkadaşlar, özellikle Diyarbakır’da başlayan eylemlerden sonra, orada 49 tane
sivil toplum örgütünün birleşerek bir deklarasyonu var. Orada özellikle şuna
dikkat çekiliyor: BDP ve HÜDAPAR’da siyaset yapan siyasetçilerin çok özenli bir
dil kullanmaları gerektiği ve bu sıkıntılara ancak güzel bir dille, bir
yaklaşımla engel olunabileceği noktasında uyarıları var. Aslında çok olumlu bir
uyarı. Demek ki, burada, özellikle siyasetin kızışmaya, sıkışmaya, heyecanlanmaya
başladığı bu dönemde siyasi partilerin; AK PARTİ, BDP, CHP veya MHP, kim olursa
olsun, herkesin bu dönemde, özellikle ülkemizde başlamış olan bu barış ve
kardeşlik süreci içerisinde bütün çözümleri aramaları gerektiği ve buna
şiddetle hassasiyet göstermeleri gerektiği, destek olmaları gerektiği bir
süreçten geçiyoruz.
Evet, öğrenci olaylarında üniversitelerin yanlı yaklaşımları
olabilir mi? Olmaması gerekir. Olabilir mi? Yanlış davranışlar içerisinde
olanlar olabilir. Bunlara hassasiyet göstermek hepimizin görevi; takip etmek,
kolluk kuvvetlerinin, Hükûmetin, adaletin elbette görevi.
Bakın, biz üniversiteyken, arkadaşlar -ben Kars’ın Kafkas
Üniversitesinin bir öğretim üyesiyim- olaylar olurdu küçük çaplı. Gittiğiniz
zaman siz öğrencilerin yanına -kendi küçük, böyle, farklı anlaşmalardan
kaynaklanan sıkıntılardan doğan olaylar olurdu- sizin şefkatli, samimi
yaklaşımlarınızla kısa sürede bunlar bir sükûnete kavuşurdu, barıştırılırdı,
uzlaştırılırdı, ayrılırdı. Fakat, bu olaylar artarak üniversitelerde devam
ettirilmeye çalışılıyor. Demek ki öğrencilerden kaynaklanan, öğrencilerin
birbiriyle olan sıkıntılarından kaynaklanan olaylar değil, bunlar bu kadar
masumane değil; bunların altında büyük provokasyonlar, büyük eylem hazırlıkları
içerisinde olan ve Türkiye üzerinde çeşitli oyunlar oynamaya çalışan ve bu
ülkede barış ve kardeşlik sürecinin sonuçlanmasıyla beraber istedikleri
ameliyatları rahat yapamayacaklarını düşünen, bu bölgede rahat at
koşturamayacaklarını düşünen ekiplerin, insanların girişimlerinin de rolü
olduğunu hiç kimsenin unutmaması lazım. Yani bu, bizim bildiğimiz masumane öğrenci
hareketlerinden çok farklı süreçte yürüyen bir gidişat olarak görünüyor. Dicle
Üniversitesinden başlıyor, bunu destekleyen olaylar diğer üniversitelerde
şekilleniyor ve bu bütün ülkeye, arkadaşlar, yayılmaya çalışılıyor. Demek ki
amaç nedir? İşte 7 Şubatta yapmak istediklerini yapamayanlar, Gezi olaylarında
yapmak istediklerini yapamayanlar, 17 Aralıkta, 25 Aralıkta yapmak
istediklerini yapamayanlar ayrı bir mecradan ülkenin geleceğiyle alakalı bir
sıkıntı alanı daha oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Arkadaşlar, gençlik heyecanın olduğu, kanın kaynadığı bir yerdir,
kolay provoke edilebileceklerinin düşünüldüğü alandır ama ben şuradan bu
üniversitelerde okuyan öğrenci kardeşlerime seslenmek isterim: Arkadaşlar, sizi
kullanmak isteyenler olabilir, sizin enerjinizden, bu heyecanınızdan
yararlanmak isteyenler elbette olabilir fakat inanın bana, öğrencilik
hayatınızı sizin istediğiniz şekilde sonuçlandıramadığınız takdirde,
geleceğinizi o elde etmiş olduğunuz imkânlarla kurgulayamadığınız takdirde,
sizi bugün kullanmak isteyenler, yarın, daha pervasızca, acımasızca kullanmak
için, bu amaçlarını gerçekleştirmek isterler. Dolayısıyla, lütfen,
ailelerinizin size vermiş olduğu büyük emek ve katkılardan, devletimizin,
Hükûmetimizin size sağlamış oldukları büyük imkânlardan bu sıralardayken bir an
önce yararlanıp ülkenin geleceğine, bölgenin geleceğine, ailenin ve sizin
geleceğinize katkı olarak kullanmanız sizin şu andaki yapacağınız en önemli
şeydir diye düşünüyorum.
Evet, bu ülkede her zaman sağcı-solcu tartışması, Kürt-Türk
çatışması çıkarmak isteyenler olabilir ama bilmeniz lazım ki bu ülkenin insanı
artık barışa, kardeşliğe ve huzura heveslidir diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak üzere
ikinci konuşmacı, Kars Milletvekili Sayın Mülkiye Birtane. (BDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kafkas Üniversitesi öğretim
üyeliğinden gelen Sayın Yunus Kılıç Hocamız orada yaşanan sorunlara da keşke
daha objektif olarak değinmiş olsaydı, öğrencileri terörize eden bir konuşması
oldu. Yine, suçlayıcı ve AKP’yi savunan bir konuşma görevi Kars milletvekiline
düştü çünkü bugünkü konuşmayı benim yapacağımı bildikleri için her kürsüye
çıktığımızda, Kars’taki sorunlarla ilgili konuştuğumuzda ne yazık ki Kars
milletvekili arkadaşlarımızın çıkıp savunmaya geçmeleri doğru karşılanacak bir
durum değildir.
Üniversite öğrencilerinin üzerindeki baskı ve sindirme
politikaları hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye siyaseti rüşvet, yolsuzluk ve paralel devlet iddiaları ile
çalkalanmadan önce, gündemde Hükûmetin ortaya attığı “kızlı erkekli yurt”
tartışması vardı. İktidara oturduğundan beri baskı politikalarına hız veren
AKP, baskı rejimlerinin en tipik özelliği olan üniversite öğrencilerini
sindirme politikalarını Türkiye tarihinde görülmemiş özel yöntemlerle hayata
geçirmeye çalışmakla meşgul.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi başta olmak üzere, üniversitelerde
önce kendine biat eden öğrenci grupları oluşturmak, sonrasında ise bu gruplarla
öğrenciler üzerinden baskı kurarak kendi ideolojisini benimsetmek için,
AKP-cemaat iş birliği ile projeler hayata geçirilmiştir. Bakanları,
bürokratlarıyla üniversitelere giderek oraları AKP’ye avukat, savcı, bürokrat
yetiştiren okullar hâline getirmeye çalışan Hükûmet, karşılaştığı her
protestoda öğrencilere daha çok öfkelenerek bu kez yola getiremediği
öğrencileri üniversitelerden atmak, kaydını sildirmek gibi hukuksuzluklar yapma
yoluna başvurmuştur. Devlet yetkililerini protesto eden öğrencilere yüksek
oranda cezalar verildi, okul hayatları karartıldı, kayıtları silindi, okuldan
uzaklaştırıldılar. Siyasi baskılar sonucu yüzlerce öğrencinin okulla ilişiği
kesilmiştir, binlercesi tutuklanarak cezaevine konulmuştur. 2013 yılı Mayıs ayında,
Adalet Bakanlığı tarafından bir soru önergesine istinaden verilen bilgiye göre,
tutuklu öğrencilerle ilgili olarak ellerinde anlık veri olmadığı, 4 Ocak 2013
itibarıyla 2.776 tutuklu ve hükümlü öğrenci bulunduğu açıklanmıştır. “Anlık
veri olmadığı”ndan anladığımız ise serbest bırakılan öğrenci olsa da bu sayının
günbegün artış gösterdiğidir çünkü 2011 yılının Ekim ayında cezaevinde bulunan
öğrenci sayısı 503 idi ve iki yıl içinde 6 kat artış yaşanmıştır.
Son birkaç ay içerisinde, Erzurum, Kars, Diyarbakır, Kütahya,
Afyonkarahisar, Bolu, Bursa, İstanbul, Sivas ve daha birçok üniversitede
öğrenciler polis ve üniversite yönetiminin baskılarına maruz kalmışlardır. Daha
önce kamuoyunda tıp öğrencilerine yönelik hiçbir delil olmadan yapılan
tutuklamalarla gündeme oturan bu baskılar, son dönemlerde hız kaybetmeden
öğrenciler üzerinde devam ettirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de öğrenciler
yaptıkları basın açıklamalarında parasız eğitim istedikleri, bu içerikli
pankartlar açtıkları için terör örgütü üyesi olarak yargılanmaktadırlar ve
çeşitli cezalara çarptırılmaktadırlar. Sadece bu içerikte değil, demokratik ve
devrimci örgütlenmede yer almak, toplumsal sorunlar karşısında duyarlılık
göstermek, bir sorun hakkında fikir beyanında bulunmak veya toplantı ve gösteri
yürüyüşlerine katılmak öğrencilerin terör suçu ile yargılanmalarına neden
sayılmaktadır.
Devlet, bir taraftan öğrenciler üzerinde baskı kurarken bir
taraftan Kürt demokrat, devrimci, sol
görüşlü öğrencilere yönelik ise okullarda linç kampanyaları başlatmakta,
öğrenciler ırkçı grupların saldırılarına uğramaktadırlar. Bu nedenle üniversite
hayatı sona eren öğrenciler çıkarılan öğrenci af yasalarının da dışında
tutulmaktadırlar. Bu durum, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın eşitlik
ilkesi başta olmak üzere, birçok yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Kişinin
temel ve anayasal hakkı olan eğitim hakkının engellenmesi hukukun genel
kaideleriyle de çelişen bir husustur. Fırsat bulmuşken belirtmek isterim ki bir
an önce, bu vesileyle kapsayıcı ve
eşitlikçi bir yasal düzenlemenin yapılarak yeni bir af yasası çıkarılması
elzemlik arz eder.
Hükûmetin toplumun en dinamik gücü olan üniversite gençliğine
dönük baskıları, sadece okul hayatını bitirmek, araştırmayan, okumayan,
sorgulamayan bir öğrenci tipi yaratmaya dönük değildir. AKP, bu amaçlarını
gerçekleştirmek için ciddi sindirme yöntemleri de kullanmaktadır. Gezi direnişi
sırasında da hedeflenen en fazla öğrenciler olmuştur çünkü Gezi direnişi aynı
zamanda bir öğrenci hareketiydi. Yüzlerce öğrencinin hedef hâline getirildiği
gösterilere destek yürüyüşlerinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencisi 19
yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, polislerin dakikalarca darbetmesi sonucu beyin
kanaması geçirerek hayatını kaybetmiştir. 4 Nisan 2009’da Amara yürüyüşünde
polisler tarafından katledilen 21 yaşındaki Kürt öğrenci Mahsum Karaoğlan, 6
Aralık 2009 yılında Diyarbakır’da bir gösteride polisin hedef göstererek
vurduğu öğrenci Aydın Erdem, 12 Mayıs 2010 tarihinde Muğla’da Gültekin Şahin
adındaki polis tarafından öldürülen
Şerzan Kurt cinayetleri devletin öğrencilere dönük sindirme
politikalarının bir sonucudur. Bu öğrenciler, göz göre göre
devletin resmî kolluk kuvvetleri tarafından katledildiler. Kamera kayıtları
ortada, polis isimleri açık, görüntüler ve sesler net ancak Hükûmetten ses yok.
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında operasyona katılan binlerce
polisin, yargılama yapan hâkimlerin, savcıların görev yerini değiştiren, jet
hızı ile görevden alma işlemini yapan Hükûmet, bu katliamlar ve üniversitedeki
linç girişimleri karşısında kılını kıpırdatmamaktadır. Çocuklarının
yargılanmasına bile tahammül edemeyen, bunun için yeni kanun yapanlar,
gençleri, öğrencileri sokak ortasında katleden polisleri âdeta ödüllendirmekte,
mahkemeye çıkmalarına bile izin vermemektedir. Hükûmet, paralel yapılanma
olduğunu iddia ettiği emniyeti, yargıyı daha dün halk çocukları söz konusu
olduğunda efsane yazmakla, gereğini yapmakla kutlayıp teşekkür yağmuruna
tutuyordu; bugün “Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner.” misali,
kendi çocukları söz konusu olunca o aklayıp pakladıkları yargı ve emniyet bir
anda çeteci, hukuksuz yapıların sızdığı bir kurum oluverdi.
Buradan Hükûmete sesleniyoruz: Aydın Erdem’i, Şerzan Kurt’u,
Mahsum Karaoğlan’ı, Ali İsmail Korkmaz ve daha nice öğrencileri ve gençleri
senin polisin mi öldürdü, yoksa cemaatin mi? Öğrencileri öldüren kolluk
kuvvetlerini aklayan, onlara koruma kalkanı olan senin yargın mı, paralel yargı
mı?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversitedeki baskılar,
linç kampanyaları hakkında defalarca Meclis araştırması açılmasını talep ettik
ancak bu talebi, AKP Meclisteki çoğunluğuna dayanarak reddetmiştir. Bütün bu
belirttiğimiz sorunlar, aslında iktidarın kendi anlayışına göre şekillendirmek
istediği bilimsel, demokratik, özgür araştırma yapmayan, tekdüze, kendine biat
eden bir gençlik ve gelecek istediğinin açık göstergeleridir. Hepimiz,
gençlikle ilgili konuşurken “Gençlik ülkenin geleceğidir.” deriz ancak
geleceğimizi iktidarlar eliyle nasıl kararttığımızı ve ne hâle getirdiğimizi de
bu vesileyle sizlerle paylaşmış olduk.
Araştırma önergemizin gündeme alınması diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Birtane.
YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıç.
YUNUS KILIÇ (Kars) – Konuşmacı sözlerine başlarken benim
öğrencileri kışkırtmaya yönelik, provoke etmeye yönelik bir hitabım olduğunu
söylediler. Karşılık olarak onu söylemek isterim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Gerçekleri koydu ortaya.
BAŞKAN – Dedi… Duydum, duydum, evet.
SIRRI SAKIK (Muş) – Allah için biz de duyduk!
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Biz, hepimiz duyduk.
BAŞKAN – Duydum, dinledim sonuna kadar.
Buyurun.
İki dakika…
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Kars Milletvekili Yunus
Kılıç’ın, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Mülkiye Hanım tabii Kars Milletvekilimiz, saygım büyüktür kendilerine,
özellikle Kars halkı adına selamlıyorum kendilerini.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkür ediyoruz. Kars halkı da bizi
izliyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, efendim, şöyle: Üniversiteler
olunca hani benim konuşacağımı bildiği için, işte “Yunus Hocaya da söz vermişler.” dedi. Oysa zaten üniversitelerde
konuşması gereken insanların başında benim gelmem lazım, üniversitede hocayım
ben yani ben üniversitelerde konuşmayacağım da kim konuşacak? Burası, bir kere
hiç tutarlı değil.
Bir de öğrencileri provoke edici ve kışkırtıcı bir konuşma
yaptığımı söylediniz. Asla, sizin gibi buradaki milletvekilleri düşünmüyordur.
Ben, özellikle, üniversite öğrencilerini yatıştırıcı, aklıselimle hareket
etmeleri gerektiğini, bu tür provokasyonlara meyletmemeleri gerektiğini
anlattım. Nasıl anlamışsınız? Siz de bir öğretim üyesisiniz, böyle mi anladınız
benim anlattığımı?
Saygıdeğer milletvekilleri, ben Kafkas Üniversitesinde, özellikle
Kürt öğrencilerin ağırlıklı olarak okuduğu bir üniversitede hocayım. Bizim
üniversitemizde bu hassasiyetler çok önemlidir. Üniversitede hoca olduğumuz
süre içerisinde, küçük küçük olaylara -dikkat ederseniz, söyledim- gidip,
müdahale edip o öğrencilere şefkati, sevgiyi, kucaklayıcılığı bizzat kendim
yaptığım için, bizim yaşadığımız, üniversitede görev yaptığımız dönemde, o
üniversitede bir tane olay ve eylem olmamıştır.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Siz geldikten sonra oldu Hocam!
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bakın, daha sonra, biz milletvekiliyken
Kars’taki üniversitede de benzer bir olay yaşandı ve ben, emniyet
müdürümüzle, üniversite rektörümüzle ve
oradaki insanlarla bizzat görüşerek bu bölgenin özellikle bu konuda hassas
olduğunu, çok dikkatli davranılması gerektiğini, asla birilerinin yanında,
birilerinin karşısında görülmemenin
gerektiğini ve ülkeye ve millete hayrın bu olacağı noktasında konuşmalar
yaptığım zaman, birileri, orada dinleyenler “Ya, bu adam PKK’lı mı, BDP’li mi?”
falan gibi söylemlerde bulunmuşlar. Biz bu kadar hassasiyet gösterirken
provokasyonla suçlamanız çok ayıp olmuştur.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Birtane.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Sayın konuşmacının aslında beni yanlış
anladığını düşünerek ben iki dakikalık bir söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN – Şimdi, sataşma yapmadı size.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Hayır sataşmada… Az önceki konuşmasında…
Aslında, vurgulamak istediğim şey şuydu: BDP’nin…
BAŞKAN – Yerinizden bir dakika söz vereyim size, açıklama
yapacaksanız.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Başkanım, iki dakika verin, yerinden
konuşsun.
BAŞKAN – Sataşma yok çünkü Sayın Buldan.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Var, var… Başkanım, sataşma var.
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Daha önceki konuşmada da yine sayın
hatibimizin üniversite tabanını kışkırtan kesimlerin olduğunu ve bizi işaret
ettiğini, HÜDA PAR ve BDP’nin daha açıklayıcı, daha ılımlı dil kullanmaları
gerektiğinden de yola çıkarak… Ben, o yüzden, hem nalına hem mıhına vurup
burada terörize etmiştir, hem olumlu hem olumsuz söylemleri olmuştur; buna
istinaden o şekilde bir cümle sarf ettim. Yanlış anlaşıldığı için, ben
açıklamak istiyorum.
BAŞKAN – Ama, açıkladınız zaten yeteri kadar Sayın Birtane. Bunda
sataşma yok.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Başkan, iki dakika yerinden…
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – İki dakika…
YUNUS KILIÇ (Kars) - Mülkiye Hanım, anladık, tamam.
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Anladık zaten…
BAŞKAN – Şimdi, bakın, sayın milletvekilleri… Sayın Birtane…
SIRRI SAKIK (Muş) - Bugün Karslıların günü olsun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Bir şey olmaz, bugünü Karslılara
bırakalım Sayın Başkan, bir şey olmaz. Zaten felek vurmuş, Hükûmet de bir şey
yapmamış Kars’a!
BAŞKAN – Keşke hepsine bırakabilsem de… Başka milletvekilleri var,
bir yığın ilden milletvekilleri var; ne yapabiliriz? Şimdi…
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Kars’ı bu vesileyle gündeme taşımış
olacağız Sayın Başkan. Bir dakika…
BAŞKAN – Peki ama şimdi, usulü uygulama gibi bir sorumluluğum var.
Tabii ki söz vermek isterim size. Hadi, bugün Karslıların da günü olsun, ona da
bir şey demiyorum ama sataşmadan dolayı İç Tüzük’e göre şu anda bir durum söz
konusu değil. Yerinizden vereyim, bunu kabul edin, yoksa Pervin Hanım
isteyecek, bu sefer size devredecek; bu usulü de tercih etmek istemiyorum.
Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Birtane.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane’nin, Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkür ediyorum.
Tabii, az önceki konuşmamda, daha önceki konuşmalarımda da Kars’la
ilgili veya bölgeyle ilgili görüşlerimizi dile getirdiğimizde ne yazık ki Kars
milletvekili arkadaşlarımız hemen kalkıp cevap veriyorlar. Buradan Kars halkı
hepimizi izliyor. Kimin ne kadar doğru, kimin ne kadar yanlış konuşma yaptığına
da Kars halkı karar verecektir diyor, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – İzliyor, izliyor…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bravo, bu kadar kibar olunur, cevap böyle
verilir.
BAŞKAN – Ben de anlayışınızdan dolayı size teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- BDP Grubunun, BDP Grup Başkan
Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından üniversitelerdeki bazı
kesimlerin solcu ve Kürt öğrencilere yönelik provokasyon ve saldırılarla gündem
oluşturmasının araştırılması amacıyla 6/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisinin aleyhinde
ikinci konuşmacı, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun.
Buyurun Sayın Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum; Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisinin
aleyhine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, üniversite deyince aslında,
1980’lerden yani 12 Eylülden sonra sadece 70 civarında olan üniversite sayısı
geldiğimiz günlerde 170’in üzerine çıkmış durumda. Yani, 237 bin civarındaki
öğrenci sayısı ise 4,5 milyonu aşıyor ve Türkiye’nin 81 vilayetinde en az 1
üniversiteyle öğrencilerimizin, gençlerimizin eğitim seviyesini yükseltmeyi
hedefliyoruz. Tabii, bu kadar büyük bir camiada yani 4,5 milyon civarında bir
rakamı ortaya koyarken bu camiada da sorunların, sıkıntıların olmadığını, bütün
meseleleri çözdüğümüzü de ifade etmek gerçekleri yansıtmaz. Evet,
üniversitelerde birçok sıkıntıyı geçtiğimiz süreçte de hep birlikte yaşadık.
Katsayı sıkıntısı vardı mesela; öğrenciler, özgürce istedikleri bölümü
seçemiyorlardı veya yüksek puanlar almalarına rağmen bu bölümleri tercih
edemiyorlardı. Başörtüsü denen bir zulüm vardı; öğrenciler üniversiteyi
kazandıkları hâlde, sadece ve sadece başörtüsü taktıkları için okullarda
okuyamıyorlardı ve ikna odalarıyla bu öğrenciler ikna edilmeye çalışılıyordu.
Müthiş derecede, gönüllerde yangınlar söz konusu oluyordu. Neler çekildiğini,
bu öğrencilerin aslında defalarca ifade ettiğine şahit olduk. Tabii, bu süreçlerde
BDP’nin grup önerisinde de belirttiği gibi bazı olaylar da söz konusu oldu
karşıt görüşlü öğrenciler arasında, hâlâ da bunlar devam ediyor. Bu olaylardan
zarar gören, mağdur olan öğrencilerin de muhakkak rahatsız olduklarını da ifade
edebiliriz . Dolayısıyla, burada bizlere düşen, bu tür olayların meydana
gelmesini engellemek ama diğer taraftan bütün süreçle alakalı, doğru
yönetilerek soruşturmaların açılması ve neticelenmesini sağlamak ama diğer
taraftan, bütün bunları sadece bir gruba, bir kesime yönelik olarak ifade etmek
de aslında gerçekleri yansıtmaz çünkü Türkiye 81 vilayetiyle, doğusuyla
batısıyla, güneyiyle kuzeyiyle birdir ve bütündür. Bu bütün içerisinde bir
grubu, bir kesimi sadece mağdur olarak ifade etmekle doğruların yansıtılmadığını
düşünüyoruz. Dolayısıyla, burada, belki tüm partiler 80 ihtilali sonrasındaki
süreçten şikâyetçiyken aslında yapılması gereken, yeni sivil bir anayasayla bu
şikâyetçi olunan konuların ve kurumların ortadan kalkması ve sonrasının daha
demokratik, daha sivil bir şekilde dizayn edilebilmesi olmalı. Bu süreçte
anayasa çalışmalarına verilecek olan desteklerle bunlar sağlanabilecekken, şu
anda sadece bir konunun, spesifik bir olayın araştırılmasını istemek meselenin
tamamını çözmeye yönelik bir hareket olmayacaktır muhakkak.
Gündemimiz bellidir değerli arkadaşlar. Bu gündem çerçevesinde,
Barış ve Demokrasi Partisinin önergesinin aleyhinde olduğumuzu belirtir, Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir söz talebim olmuştu.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural, görmedim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, üniversitelerin yasa dışı eylemlerin değil, eğitimin yapıldığı yerler
olması gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, üniversitelerde gerçekten
pis ve kirli bir oyun oynanıyor. Özellikle, birçok üniversitedeki PKK’nın
üniversite yapılanması, illegal yapılanma, maalesef üniversitede huzursuzluk
meydana getiriyor. Buradan, özellikle bu yapılanma ve bu konuda vatansever,
milliyetçi, dersine gitmek isteyen insanlara yönelik saldırılar karşısında hem
güvenlik görevlilerini hem de açıkçası üniversite yönetimlerini uyarıyoruz.
Üniversiteler, gençler arasındaki bu tip illegal yapılanmaların, şiddete yol
açan yapılanmaların, yasa dışı eylemlerin, yasa dışı örgütlerin sloganlarının
ve posterlerinin asılma yeri olmaktan çıkartılsın, üniversiteler bir eğitim
yeri olsun, Türkiye’nin geleceği olsun. Bu konuda uyarımı hem üniversite
yönetimlerine hem de aynı zamanda Hükûmete iletmeyi bir görev addettim efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih
ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından Türk
basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün
sağlanması, yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini okutuyorum:
12/02/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 12 Şubat 2014 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
11 Şubat 2014 tarih, 3342 sayı ile TBMM Başkanlığına, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının Türk basınındaki sansür ve
otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün sağlanması, yasal
düzenlemeler de dâhil olmak üzere, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verdiği Meclis araştırma önergesinin 12 Şubat 2014 Çarşamba günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde Manisa
Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacak. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün
sağlanması amacıyla yasal düzenlemeler de dâhil
olmak üzere, alınacak önlemlerin tespiti için Meclis araştırması
açılmasına yönelik verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, medya, çağdaş demokratik ülkelerde
demokrasinin çok önemli bir aracıdır, kamuoyunun sesini gündeme taşıma ve
siyasal iktidarı denetlemek işlevlerini yerine getirmektedir. Tekelleşen ve
ticarileşen patronaj yapısı, medya-siyaset-ihale ilişkisi ve gazeteci
kimliğinde yaşanan bozulmalar medya işlevlerini ziyadesiyle dejenere etmiştir.
Medya doğru, gerçek ve objektif haber ilkelerinden çok uzaklaşmıştır.
Gazetecilik mesleğinde sansür, yayın içeriklerine müdahale,
manipülasyon veya yayını durdurma olarak kendini göstermektedir. Diğer bir
boyutta ise, meslekten kovulma, tasfiye edilme, kanal kapatma, yasal baskılar,
hatta tutuklanmayla karşılaşılmaktadır. Otosansür, sansürün içselleştirilmiş
hâlidir. Endişe ve korku kaynaklı otosansür, gazeteciler için sansürden daha
tehlikeli ve vahim bir hâle gelmiştir.
AKP’nin baskıları nedeniyle günümüzde medya, iktidarın söylemi
doğrultusunda gündemi yönlendirmekte, iktidarların söylemini yeniden üretirken
hangi kaynakların kullanılacağına, haber başlıklarının seçimine, ne
söyleneceğine ve nasıl söyleneceğine karar vermektedir. Gezi olaylarında
milyonlar sokaklara çıkmışken haber kanallarının bu olayları görmezden gelmesi,
Başbakan Sayın Erdoğan’ın gazetecilere Gezi Parkı eylemleriyle ilgili
“Demokratik taleplere canımız feda.” sözlerinin 7 gazetede aynı günde manşette
yer alması ülkemizdeki medyanın durumunu gözler önüne sermektedir.
AKP döneminde sansürün artması sonucu Türkiye, basın özgürlüğü
sıralamasında her geçen gün geriye gitmiştir. Türkiye, Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütünün basın özgürlüğü sıralamasında 2002’de 99’uncu sıradayken,
bugün 179 ülke arasında 154’üncü sıradadır.
Anadolu Ajansı ve TRT Hükûmetin borazanı hâline gelmiş, muhalefet
partilerine sansür uygulamıştır. Türk Hava Yolları uçaklarında muhalefet
gazetelerinin dağıtımı yasaklanmıştır. Meclis Televizyonunun yayın saati
kısıtlanarak haber özgürlüğü engellenmiş, Meclis TV muhalefet partilerinin grup
toplantılarına sansür uygulamıştır. Gezi olayları ve 17 Aralık yolsuzluk ve
rüşvet operasyonundan sonra televizyon ve gazete yayınlarını kontrol etmek
amacıyla AKP Genel Başkan Yardımcısının Başkanlığında bir komisyon kurulduğu
iddia edilmektedir. Gazetecilerin emniyete girişi yasaklanmıştır. Anayasa’nın
28’inci maddesinde “Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma
hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” denilmesine rağmen, Sayın Başbakan
gazete ve televizyon sahiplerini bizzat arayarak sansür uygulamaktadır, âdeta
kendi eliyle bir sansür memuru gibi hareket etmektedir. Medya, bugün itibarıyla
bizzat Sayın Başbakanın tasallutu altındadır.
Sayın Başbakanın talimatıyla Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım…
ATV televizyonu ve Sabah gazetesinin yeni sahibine devredilmesiyle iş
adamlarına salma salınmış, para toplanmış ve havuz oluşturulmuştur. Muhalif
gazete ve televizyonların sahiplerine sürekli denetimler yapılmış, yüklü
cezalar yazılmıştır. AKP Hükûmeti rüşvet, yolsuzluk ve antidemokratik
uygulamalarını örtbas etmek için, televizyon ve gazetelere yayın yasağı
getirmekte, İnternet üzerinden sosyal medyaya sansür uygulamaktadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, sizlerle Türk basın tarihine kara
bir leke olarak geçen sansür konuşmalarını üzülerek paylaşmak istiyorum. Bu
konuşmalar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca dinlenen konuşmalardır,
hepsinde tarih ve “tape”ler mevcuttur. Bu sansür olayının kahramanlarını artık
hepiniz biliyorsunuz. Sahne Habertürk gazetesi ve radyosu, başaktör Sayın
Başbakan, yardımcı oyuncular…
(Hatip tarafından cep telefonundan bir ses kaydı dinletildi)
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Duyulmuyor, duyulmuyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Mikrofona yaklaştır…
ERKAN AKÇAY (Devamla) –
Vallaha, şimdi bunları…
OKTAY VURAL (İzmir) – Mikrofona yaklaş…
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Genelde duyuluyor, duymayan
vatandaşlarımız da duyuyor.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sesini biraz daha açsın, ses duyulmuyor.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sesi bu kadar, daha sonra dinletirim.
BAŞKAN – Sayın Akçay, konuşmanıza devam eder misiniz lütfen.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sayın Başkan, bu, konuşmamızın bir
parçasıdır.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Biraz yüksek. Teyp getirin!
BAŞKAN – Böyle bir uygulama yok yalnız biliyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim teknoloji…
BAŞKAN – Teknoloji ama hiçbir şey duyulmuyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, duyuluyor merak etmeyin.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Şimdi burada…
BAŞKAN – Sayın Akçay, siz konuşmanıza devam edin, lütfen. Atıfta
bulunabilirsiniz.
Buyurun.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Hangi alçak bunu dinledi?
ERKAN AKÇAY (Devamla) - …Sayın Başbakan genel koordinatörüne
talimat veriyor, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının basın
toplantısının canlı yayınının kaldırılması için.
İkinci konuşma…
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Bayatladı bu laflar ya! Başka bir
şey söyleyin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Başka bir şeyler söyleyin.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Vallahi yani size her gün nasıl olsa bir
şeyler çıkar.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Hukuksuz dinlemeleri söyleyin.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar seçim anketi
yapılıyor güya ve bu anketin manipülasyonu için…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bayatladı bunlar.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Yeni şeyler söyleyin.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - …görüşmeler yapılıyor. Başbakan, Bilal
Erdoğan, Habertürk’ün “Alo Fatihleri”, 2 Fatihler konuşma yapıyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis TV’de “Alo Fatihler” var mı acaba?
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Milliyetçi Hareket Partisinin anket
sonuçlarında çıkan oylarından 2 puan, 3 puanının BDP’ye aktarılmasını, başka
partilere kaydırılmasını söylüyorlar ve onlar da “Başüstüne efendim”, “Hemen
efendim”, “Derhâl efendim.” diyerek köle-efendi ilişkilerinin diyaloğunu
geliştiriyorlar.
Yine o kadar çok ki süremiz yetersiz ve Meclis TV’nin yayınlarına
nasıl müdahale edildiğinin “tape”leri de çıktı. Yalçın Akdoğan- “kılavuz
Yalçın” deniyor- “Alo” diyor. Alo Fatih de: “Yav arkanı dönemiyorsun ya şimdi
çıktım ya!” diyor; kendi personeli için söylüyor. “Biz Meclis TV’yi
kapattırıyoruz kimse görmesin diye, siz canlı Meclisi veriyorsunuz.” diyor
Akdoğan. Alo Fatih: “Kardeşim, İçişleri Bakanının konuşmasını verelim dedik,
devam ettiler.” diyor. “Ya bu çok alçak herif bunlar ya –kendi personeli için
söylüyor- arkamı döndüm çıktı ya, şimdi çıktım, İstanbul Emniyet Müdür
Yardımcısı falan geldi, onlarla konuştuk. Başbakan da aradı sabahleyin. ‘Fatih
orada otur.’ diyor” ve bu diyaloglar sürekli devam ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır için oturuyor. Hayırsever!
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sağlık haberine ilişkin 24 Eylülde,
Habertürk gazetesinde “Bu mu sağlıkta çağ atlama?” diye bir haber çıkıyor
Hükûmeti eleştiren ve Sayın Başbakan yine “Alo Fatih”i arayarak bu yayına
müdahale etmesini istiyor, azarlıyor onu. O da suç işlemiş çocuk gibi kendisini
nasıl affettireceğini bilemiyor, “Hemen telafi ederiz.” diyor. Ertesi gün de
aynı haberi değişik bir şekilde, işte “Bakanlık Sedef için seferber oldu.”
diye, bu 24’üncü sayfada çıkan haberi bu defa Sağlık Bakanlığı Sedef’in bakımı
için seferber oldu diye… Yine manipüle edilen, sansüre uğrayan bir basın
hadisesini görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Başbakanın müdahale ettiği basından, medyadan
gazete olmaz, televizyon olmaz, gazete olmaz. Ne olur? Çekirdek külahı olur,
kese kâğıdı olur yani bundan basın, gazete filan olmaz ancak çekirdek külahı
yaparsınız; çocuklar da uçak yapar, birbirlerine atar oynarlar.
Bu araştırma önergemizin kabulünü temenni eder, hepinize saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde Gaziantep
Milletvekili Sayın Şamil Tayyar konuşacak.
Buyurun Sayın Tayyar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin Türk basınındaki sansür ve otosansür iddialarıyla
ilgili verdiği araştırma önergesine dair Adalet ve Kalkınma Partisi Meclis
Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi, çağdaş demokrasilerde basın, yasama,
yürütme, yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak yer alır ve demokratik rejimin
vazgeçilmez, olmazsa olmaz şartlarından, mekanizmalarından biridir. Ne var ki
demokrasi ve basın kavramına yüklenen anlamların ideolojilere, mesleki taassuba
veya değişik çıkar hesabına bağlı olarak farklılık göstermesi, sadece
Türkiye'de değil, tüm gelişmiş demokrasilerde basın özgürlüğünün sınırlarını
tartışma konusunu yapmıştır. Hele Türkiye’deki tartışmalar tam içler açısıdır.
Çok partili siyasi hayata geçinceye kadar varlığından pek söz edemeyeceğimiz
basın, o tarihten itibaren de ağırlıklı olarak vesayetçi rejimin kaldıracı
olarak görev yapmış, onların sesi olmuş, zamanla toplumsal hassasiyetlerden
uzaklaşmıştır. Demokratik bir işleyiş olması gerekirken vesayetçi rejimle iş
birliğini seçmiştir.
O süreçte “sansür” kavramı üzerinde kafa yorulmazken, sivil
siyasetin etkin olduğu dönemlerde yargı gibi basın da sansür tartışmasıyla o
günün antidemokratik arayışlarının enstrümanı hâline getirilmek istenmişti.
Yirmi altı yıl aktif gazetecilik yapmış birisi olarak üzülerek ifade ediyorum,
Türk basınının sicili postal rengine bulanmıştır, aradan geçen süre basının
demokratik rejime entegrasyonunu maalesef sağlayamamıştır.
Hafızamızı yoklayalım. 27 Mayıs askerî darbe haberini, gazeteler
-yakından takip edenler daha iyi bileceklerdir- manşetten kahramanlık olarak
veriliyordu. Demokrat Parti kadrolarına yönelik çirkin ve utanç verici
haberlere imza atılıyordu.
Bir Millî Birlik Komitesi üyesi, Fransız haber ajansına verdiği
demeçte, çukurlarda ve Et Balık Kurumuna ait buzhanelerde cesetler bulunduğunu
öne sürmüştü. Bu haber, Cumhuriyet gazetesinin 2 Haziran 1960 tarihli
nüshasında manşetten yer almıştı.
Aynı gazetenin 4 Haziran 1960 tarihli bir başka nüshasında “Şehit
cesetleri kıyılıp hayvan yemi mi yapıldı?” diye manşet atıldı.
Cemal Gürsel’in “Harp okulunun imhası hakkındaki planlar rivayet
değildir. Elimizde kesin deliller bulunuyor.” ifadesi de Cumhuriyet’te 9
Haziran 1960 tarihinde yine manşetten yer almıştı.
Cumhuriyet gazetesi o dönemde öyle yoldan çıkmıştı ki 17 Haziran
1960’ta şöyle bir manşet attı: “Menderes yardım almak için Ardahan’ı Ruslara mı
teklif etti?” Hazindir, ilginçtir…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – 2014’e gel, 2014’e; ayakkabı kutularına
gel. Sana yakışmıyor Şamil Bey, sen gazetecisin.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Bir saniye…
Cemal Gürsel aynı gün bu haberi doğruladı.
Vatan gazetesinin 9 Haziran 1960 tarihli manşeti ise şöyledir:
“Sabıkların en hunharca planı.” Haber ise -buradan okuyalım- diyor ki:
“Harbiyeliler bir meydanda toplanacak, bombalar makineli tüfeklerle özel
adamları tarafından imha edilecekler.”
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Farkınız kalmadı, farkınız.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Aynı gazete 16 Haziran 1960’da “Büyük
yolsuzluklar ortaya çıkıyor.” diye manşet atıyordu.
Menderes’in İsviçre’de yaptırdığı köşk için 32 milyon lira döviz
kaçırdığını yazdılar. 30 Mayıs 1960 tarihli Ulus gazetesinde “Sabık iktidarın
yarıda kalan tertibi.” manşeti atılırken…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Zorlu İnşaatın Boğaz’daki 1 milyon
metrekaresinden bahset! Adres belli, Zorlu İnşaat.
BAŞKAN – Sayın Tan, lütfen…
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - …“İstanbul Taşlıtarla’da parayla tutulmuş
adamlara dağıtılan 7 bin silah ve asker elbisesi ele geçti, depolar bulundu,
tahrip teşkilatı yakalandı.” yalanına yer verildi.
Askerî müdahale sırasında Ankara dışında bulunan Menderes
Kütahya’da gözaltına alınıp Ankara’ya getirildiğinde, neredeyse tüm gazeteler
“Menderes yakalandı.” manşetiyle çıktılar.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Ergenekoncu da mı varmış?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Hatta kimi gazeteler Menderes’in
askerlere “Bırakın, meçhul yerlere gideyim.” yalanını yazdılar.
O tarihte Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı bir tebliğ yayınladı.
O tebliğe imzayı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe atmıştı ve basın kuruluşlarına
gazetelerde yayınlanmak üzere şu tebliği göndermişti. Diyor ki: “Ankara’da
bütün Hükûmet erkânı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken
yakalanmışlardır. Beraberinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı
kaçırmaktayken yakalandılar. Eskişehir’de matbaası olan herkes bu havadisi
basıp yayınlamalıdır.”
Aynı kumandanlık bir başka tebliğinde vatandaşlara bir ev ödevi
çıkarmıştı, orada da diyordu ki: “Vatanseverliğinize hitap ediyoruz: Demokrat
Parti il, ilçe ve bucak başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif
edilmelerini ve askerî kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim.”
Peki, şimdi çok mu farklı?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – “Alo Fatih.”
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Şimdi durum çok da farklı değil.
Vesayetçi anlayışın temsiline soyunan siyasiler o gün de aynıydı, bugün de
aynı. Birkaç örnek vermek istiyorum.
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu göreve geldikten sonra
Halk TV’ye el attı. Malum, bu kanalın sahipleri eski genel başkanı Sayın Deniz
Baykal’ın da yakınları. O dönemde Ergenekon davasından yargılanan Soner
Yalçın’la telefon konuşmaları da o dönemde medyaya yansımıştı. Soner Yalçın
Halk TV’de bir gazeteciyle konuşuyor, diyor ki: “Çarşamba günü Hurşit de
gelsin, öyle konuşalım. Hurşit paranın sahibi ağabey. Ne kadar para alacağız?
Önce Baykal’a gideceğiz, akşam da Kılıçdaroğlu’na.” Bu ve buna benzer birçok
konuşma Oda TV davasının iddianamesinin eklerinde de yer aldı. Orada savcı, bir
dönem Sayın Kılıçdaroğlu’nun da “kahraman” diye tanımladığı, daha sonra farklı
tanımlamalar yaptığı Zekeriya Öz soruyor: “Siz bu görüşmeyi neden yaptınız?”
Soner Yalçın diyor ki: “Hurşit Güneş CHP’de finanstan sorumlu Genel Başkan
Yardımcısıdır. Halk TV’nin devri için borçların ödenmesini görüştük.”
O telefon konuşmaları, biliyorsunuz, basına da yansımıştı,
birkaçını örnek olsun diye buradan aktarmak isterim. Soner Yalçın diyor ki:
“Baykal: ‘Ben hiçbir şekilde kiralığa, satılığa razı değilim. CHP arkasındaysa
gelsin çalıştırsınlar.’ diyor.” Hurşit Güneş: “Tamam, çalıştırayım ama niye?
Deniz Bey’de duracak hissesi, bana gelmeyecek ağabey. Madem kimseye değil de
bana güveniyor, o zaman ben de ‘Hisseleri Ahmet’e, Mehmet’e devret.’ diyeyim,
onlara devretsin.” Soner Yalçın diyor ki: “Kimseye devretmek istemiyor.
‘Partinin ihtiyacı varsa buyursun çalıştırsın.’ diyor.” Bunlar savcılık
soruşturmasında ayrıntılı olarak Soner Yalçın’a da sorulmuştur.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Tayyar, Adalet Bakanı hakkında
suç duyurusunda bulunabilir.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Lütfen, lütfen dinlerseniz onlara da
cevap veririz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Adalet Bakanı hakkında suç duyurusunda
bulunabilir.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, lütfen…
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Şimdi, Halk TV’den yine Hakan Aygün’ün
bazı konuşmaları o dönemde basına yansımıştı.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Geç bunları geç ya, Kılıçdaroğlu
başbakan değil!
BAŞKAN – Sayın Toptaş…
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Soner Yalçın’a diyor ki: “Bu CHP’den
aldığımız paraları, lütfen aramızda kalsın, kimse bunları duymasın.”
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Havuzdan bahset, havuzdan!
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Havuz! Havuz!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – E, tabii, teknoloji gelişiyor, bunları
bunları diyor.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Kılıçdaroğlu havuz mu kurmuş?
İhaleci havuzlarından bahset!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) –
Bunlar sizin yüreğinizi sızlatmıyor mu?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhalecilerden bahset!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Siz bundan rahatsız olmuyor musunuz?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhaleci havuzlarından bahset!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Bir şey soracağım: Bundan rahatsız
olmuyor musunuz?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhaleci havuzlarından bahset!
BAŞKAN – Sayın Ahmet Toptaş… Sayın Toptaş…
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Yani RTÜK Kanunu’na göre Cumhuriyet Halk
Partisinin böyle bir televizyon pazarlığına girmemesi gerekirken böyle bir
pazarlığın parçası hâline gelmesi sizi rahatsız etmiyor mu?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sen Başbakanın havuzundan bahset!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – “Alo Soner…” demesi sizi rahatsız etmiyor
mu madem bu kadar konuşuyorsunuz?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Kılıçdaroğlu Başbakan mı, ihale mi
dağıtıyor?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Şimdi, bu konuşmalar, eğer arzu
ederseniz, iddianamelerin eklerinde var…
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhalecilerden mi istiyor parayı,
ihalecilerden?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – …Google’dan da taradığınız zaman bunları
da çok rahat bulursunuz.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki 2 Şubattaki görüşmede: “Bizim
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Durdu Özbolat İstanbul’a gelecek akşam, sizinle
görüşecek. Bu akşam vaktiniz var mı, bilmiyorum ama…” diyor. Soner Yalçın diyor
ki: “Var efendim, var.” Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğlu: “Sizin telefonunuzu
ona verebilir miyim?” Soner Yalçın “Tabii tabii, tamam. Çok teşekkür ediyorum.”
diyor. Bunlar da o zaman Savcı Zekeriya Öz tarafından Soner Yalçın’a sorulmuş.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Ne olmuş dediyse, ne olmuş?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Soner Yalçın da diyor ki Zekeriya Öz’e:
“Deniz Baykal, Hurşit Güneş, Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’le görüştüm bu
mevzuları halledebilmek için.”
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne oldu yani? Ne var bunda?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Ve Yalçın, Kılıçdaroğlu’yla yaptığı
görüşmenin akşamında da CHP’li…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şamil, bunda ne var Şamil?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhale mi vermiş, ihale?
BAŞKAN – Sayın Toptaş, lütfen…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şamil, komisyon mu toplamış milletten? Ne
var bunda?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Hayır, bundan niye rahatsız oluyorsunuz
ki?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhale mi yapmış? Havuz mu var?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Peki, bir şey soracağım: CHP Genel
Başkanı bir televizyon pazarlığı için birileriyle oturup konuşabilir mi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bak, bak, şimdi geliyorum.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Az önce “havuz” dediniz; peki, bundan
sizin vicdanınız rahatsız olmuyor mu?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Geliyorum bak şimdi.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – 700 milyarlık ihaleden bahset! 700
milyarlık ihaleden rahatsız olmuyor musunuz?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Grup Başkan Vekiliniz burada. Öyle
bağırmaya çağırmaya gerek yok. Yani sesinizi yükseltmeniz sizi daha haklı
kılmaz. Lütfen yerinize oturunuz. Ben sizleri sabırla dinledim, siz de beni
sabırla dinleyeceksiniz.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Ya boş ver, ne anlatıyorsun sen?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Neyse, fazla uzatmayayım, zamanımı da
yediniz.
Buraya biraz sonra Grup Başkan Vekiliniz gelecek, onu anlıyorum.
Lütfen, Kanaltürk’ün nasıl satıldığını, Kanaltürk’le yapılan o ahlaksız
sözleşmeyi de burada anlatacaksınız. O 3,5 milyon doları nasıl ödediğinizi,
niye ödediğinizi, neyin karşılığında ödediğinizi de burada gelip
anlatacaksınız.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sen kutudan bahset! Havuzdan
bahset, havuzdan!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Eğer anlatmazsanız o prodüksiyon
sözleşmesini getirir, hepinize birer birer dağıtırım. Evet, birer birer, gelir
size dağıtırım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) – Vallahi, ben de sizi alkışlıyorum!
Demokrasi anlayışınıza hayranım, ileri demokrasiciler sizi!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Tuncay Özkan Vatan gazetesinden Mustafa
Mutlu’ya diyor ki: “Ben 25 milyon dolara burayı sattım. Akın İpek’in
Kanaltürk’te iktidar yanlısı bir yayın politikası izleyeceğine inanmıyorum
çünkü Kanaltürk’te…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tayyar.
MUHARREM VARLI (Adana) – Demokrasiye çelme takan ileri
demokrasiciler!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Anlatacağımız daha çok şey var ama
süremiz buna yetmedi.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sen şimdi kendi yaptığını kabul ettin
değil mi?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, müsaade eder misiniz.
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Partimizin tüzel kişiliğine hakaret etti,
iftiralarda bulundu. İzin verirseniz…
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) – “Alo Fatih, alt yazıyı değiştir.” “Onu
kapat.” “TRT 3’ü kapattım.” Bütün bunları unutup 1960’ın manşetleriyle uğraşmak
herhâlde yani yüzsüzlük ve yolsuzluk arasındaki bu orantısızlığın en güzel
göstergesidir.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Halk TV’ye gel.
MUHARREM İNCE (Devamla) – “Halk TV” diyor.
Bakın, Başbakan konuşurken 30 kanal canlı yayında, parti sözcünüz
konuşurken 30 kanal canlı yayında. Ya, bırakın, böyle garibanca, o küçücük
binalarda bir Halk TV yayın yapmaya çalışıyor. Hortum satacaklar; reklam
veremiyor iş adamları, korkuyorlar maliyeci baskısından. Bırakın, yüreğimizle
destek olalım, harçlığımızla destek olalım, hortum alarak destek olalım,
bırakın bir kanal yaşasın be! Ya, bundan, ne istiyorsunuz daha siz Halk TV’den?
Böyle bir insafsızlık, böyle bir vicdansızlık… Bu kadar yolsuzlukları,
ihaleleri, bunları bir kenara bırakıp kendi hâlinde, o köhne binalarda, o zor
şartlar altında -personeli yok, parası yok, kameramanı yok- cep telefonlarıyla
yayın yapmaya çalışan…
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Bırak, bırak duygu sömürüsü yapmayı!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Reklam veremiyor insanlar oraya reklam,
bütün kanallar kapalı.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Duygu sömürüsü yapma!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen. Grup Başkan Vekili
konuşuyor.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Gezi olaylarını o Halk TV duyurdu bu
millete Halk TV. Penguen medyası, sizin medyanız penguenlerin anavatanını
anlatırken o yoksulluklar içerisinde, o zorluklar içerisinde o insanlar
duyurdu. Gözünüzü toprak mı doyuracak, medya mı doyuracak, gazete mi doyuracak?
50 tane televizyon, 50 tane gazete, bütün medya emrinizde. Gözünüze bata bata
bir Halk TV mi batıyor?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Tribünlere oynama!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bu ne insaf, bu ne vicdan, bu ne ahlak,
bu ne siyaset duygusu? Yazıktır, yazık, yazıktır! (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Demagoji yapma, söylediğine cevap ver!
BAŞKAN – Sessizlik lütfen.
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tayyar.
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sataşma gerekçesiyle söz istiyorum.
BAŞKAN – Gerekçeniz…
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sataşma gerekçesiyle yani doğrudan adım
zikredilmese de beni kastederek burada ağır ifadeler kullandı. Buna cevap
vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tayyar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika…
5.- Gaziantep Milletvekili Şamil
Tayyar’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Grup Başkan Vekiline ağır ifadelerini aynen iade ediyorum.
Ben daha fazla polemiğe girmek istemem ama kendisine o sözleşmedeki birkaç
hükmü buradan hatırlatmak istiyorum. Şimdi, o sözleşmenin 3’üncü maddesinde
Kanaltürk CHP’ye birtakım taahhütlerde bulunuyor, diyor ki: “CHP’nin gönderdiği
tanıtım ve reklam filmlerinin, izlenme oranı yüksek yayın kuşağında dört yıl
boyunca bedelsiz yayınlanması. CHP tarafından belirlenecek partili uzmanların
-bakın, CHP tarafından belirlenecek partili uzmanların- televizyonda spordan
müziğe kadar her alanda yayınlanan programlarda konuk edilmesi ve
konuşmalarının yayınlanması…”
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ne yapalım, ne yapalım? Ya televizyonlar
bize kapalı ne yapalım?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Anladım ama bir televizyon kanalında CHP
uzmanlarından bir kurul oluşturulması…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ya ne yapalım?
BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bütün kanalları kapattınız, “Alo Fatih.”
deyip kapattınız, ne yapacağız?
BAŞKAN – Sayın İnce, rica ediyorum.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - …ve o kurulun yayın politikasını
belirlemesi doğru mudur?
BAŞKAN – Sayın İnce, konuşmak isterseniz söz vereceğim, lütfen.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Yine “Parti tarafından önerilen kişi veya
kişilerin haftada yedi saatten az olmamak kaydıyla televizyon ve radyo
programlarına konuk olmalarının sağlanması…”
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ülke TV bizi çıkardı da biz mi çıkmadık?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – “…haber bültenlerinde konuk edilmesi ve
görüşlerinin yayınlanması.”
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – İhale mi verdi?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ne var? Ne var bunda?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – “Parti liderinin veya CHP’nin yetkili
kıldığı yöneticilerin haftada en az bir kez olmak üzere programlarda konuk
edilmesi…”
MUHARREM İNCE (Yalova) – Tamam, aynen kabul. Ne var bunda?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Ya işte biz de anlatıyoruz. Ne olup
olmadığına milletin kendisi karar versin.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Diğer kanallar çıkarttı da biz çıkmadık mı?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bundan niye rahatsız oluyorsunuz ki? Niye
rahatsız oluyorsunuz ki? Eğer rahatsızlık vermiyorsa bırakın millet de bunu
duysun ve takdiri kendi yapsın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Havuzu anlat, havuzu!
BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayın lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Tamam, ben söyleyeyim onu ben.
BAŞKAN – Sayın İnce! Lütfen, rica ediyorum.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Bakın, şimdi diyor ki ayrıca, son cümleyi
okuyayım: “Yayıncı, ayrıca prodüksiyon ve yayınlarda yasalara aykırı olmayacak
şekilde parti görüş ve programına uygun davranmayı taahhüt eder.”
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Rüşvet havuzlarını anlat!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Aynen öyle.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Aynen öyle değil mi? Peki Halk TV sizin
arka bahçeniz mi?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizin 30 tane arka bahçeniz var da bizim
de 1 tane olsun, ne olacak? 30 tane var!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Hayır, hayır arka bahçeniz mi? Çok basit
bir soru sordum. Siz mi finanse ediyorsunuz, siz mi finanse ediyorsunuz? Bakın,
düzgün cevap verin, suç işlersiniz, siz mi finanse ediyorsunuz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – 30 tane arka bahçen var!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Halk TV’yi siz mi finanse ediyorsunuz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Hayır.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) - Kopya çektin, kopya çektin.
Peki, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tayyar.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sizden önce Sayın Hurşit Güneş söz istemişti.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bir dakika Sayın Başkan. “Kopya çektin.”
diyor.
Bak Şamil Tayyar, ben burada milletvekilliği yaparken sen yandaş
yazılar yazıyordun, benim kopyaya ihtiyacım yok, çeksen çeksen sen çekersin.
BAŞKAN – Tamam Sayın İnce, Sayın İnce herkes sizi tanıyor.
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Pardon, nedir talebiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ben ne söylediğini duymadım, ne
söylediğini duymadığım için sordum.
BAŞKAN - Sayın Güneş talebinizi alabilir miyim, Grup Başkan
Vekiliniz izin verirse? Buyurun, talebinizi öğreneyim.
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) – Benden bahsetti, 69’uncu maddeye göre
açıklık getirmek istiyorum, ismimle bahsetti. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Usulen sormak zorundayım sayın milletvekilleri, lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Azarlamak zorunda değilsiniz.
BAŞKAN – Anlamayana öyle davranılır.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, usul tartışması açacağız
hakkında, çok azarlıyorsun ya.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Güneş.
6.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş’in, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben yoktum ama arkadaşlar bilgi verdi. Genel Kurulun bilgi
almasında yarar var.
Vallahi, boş lafla iştigal; bunun özeti bu. Halk TV, Türkiye'de
çeşitli televizyon kanallarından bir tanesi. Benim, CHP’de Genel Başkan
Yardımcısı olduğum dönemde, evet, Halk TV’de CHP’nin reklamları da yer aldı,
programları da yer aldı; bu, başka televizyon kanallarında da yer almıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi, sadece Halk TV’de program yaparken bazı
özel program sözleşmeleri de yaptı. “Şu programı yayınlamanızı istiyoruz.”
dedi, bedelini ödedi, bedeli karşılığında da yayın hakkını elde etti. Bunda ne
var? Bunu, bedelsiz olarak iktidar partisi çeşitli kanallarda yapıyor, biz
bedelli olarak bir televizyon kanalında yapmışız; bu nereyi acıttı? Siz
bedelsiz olarak bir sürü televizyon kanalında bunu yapıyorsunuz, her akşam da
Türk milleti seyrediyor.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Bedeli krediler.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Baskı, tehdit…
HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) – Şimdi, Halk TV, Türkiye'de, çeşitli
farklı televizyon kanalları gibi, seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisinin
reklamlarını yayınladı. Ne var bunda?
Okuduğunuz sözleşme doğru. Ne var bunda yanlış? Hukuk dışı bir şey
var mı? Yok. Ahlak dışı bir şey var mı? Yok. Ama, bugün, birçok televizyon
kanallarında ahlak dışı şeyler gözüküyor, biz de seyrediyoruz. Bazısına da
kızıyorsunuz. Bazıları “Hırsızlık var.” diyor, yerinizden zıplıyorsunuz.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Vural…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
özellikle, tabii, demokrasiye, hukuk devletine ve özgürlükler üzerine yemin
etmiş Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyelerine, Başbakanın fiilî olarak
nüfuzunu kullanmak suretiyle medyaya müdahalesinin, bir medya satın alınması
için bakanlar aracılığıyla ihale havuzları oluşturulmasının… Bununla ilgili bir
araştırma önergesi istedik.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, olmayan şeyler hakkında
konuşuyor.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Hepsinin cevabını verdi, hepsinin.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Git de oradan cevap ver.
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bunlara cevap veremeyenler şunu ortaya
koymuşlardır ki bugün Türkiye'yi yönetenler, 28 Şubatın, 12 Eylülün, 27
Mayısların müsveddeleridir. Bunu ortaya koymuşlardır ve bu hesap sorulacaktır.
BAŞKAN – Sayın Vural, zaten konuşmacınız bu konuda gerekli bilgiyi verdi. Kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ederim.
Sayın Buldan, bir şey mi istemiştiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu ihale havuzlarına böyle gülenlerin de…
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Cevabını verdi, verdi.
BAŞKAN – Sayın Buldan, vaz mı geçtiniz?
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle gülenlerin de aynaya bakarak nasıl
trajikomik olduğunu görüyoruz. Rüşvet ve yolsuzluğu aklayanlar, savunanlar…
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Hepsinin cevabını verdi Başbakan.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih
ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından Türk
basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün
sağlanması, yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde olmak
üzere Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Çürümüşsünüz, çürümüş!
OKTAY VURAL (İzmir) – Rüşvet ve yolsuzluğun bütün vasıflarını
toplamış.
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen, konuşmacıyı dinleyelim.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözüm aslında “Alo Fatih” değil, alo Şamil Şayyar’la…
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Daha adını öğrenememişsin ya.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Dünya tanıyor Şamil Tayyar’ı.
HAYDAR AKAR (Devamla) – …Tayyar’la başlamak istiyorum. Alo Şamil,
sen 1960’lardaki…
Evet, özür diliyorum, dilim sürçtü, kusura bakmayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şahsiyetle uğraşma, konuşmanı yap.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, Şamil Tayyar, alo Şamil, sen düne
kadar…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Konuşmanı yap, şahsiyetle uğraşma.
HAYDAR AKAR (Devamla) – …Ergenekon hakkında kitaplar yazıp bugün
Ergenekon’un savunucusu…
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Ayarınız bozuldu galiba, ayarlar
bozuldu galiba. Ayarınızı bozmaya devam edeceğim.
BAŞKAN – Sayın Tayyar, lütfen…
HAYDAR AKAR (Devamla) – …düne kadar Amerika’ya gidebilmek için el
etek öpüp Amerika’ya gitmenin yollarını araştıran…
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Diliniz de sürçecek, ayarınız da
bozulacak.
HAYDAR AKAR (Devamla) – …1999 yılında DSP’den milletvekili olmak
için her türlü şeyi yapıp, bugün AKP’den milletvekili olup burada Başbakana
kıyak yapacağım diye her türlü marifeti göstermene hiç gerek yoktu.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Allah Allah, bunu da mı yapmış?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bakın, şahsiyetle
uğraşıyor. İç Tüzük’te…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen, susar mısınız. Konuşmacıyı
dinliyorum, lütfen.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, konuşacak lafınız olmayınca bunları
konuşursunuz. 1960’lara gidip askerî dönemle bugündeki…
BAŞKAN – İstediğiniz kadar ikazda bulunun, kimse dinlemiyor ki
kimseyi.
HAYDAR AKAR (Devamla) – …Halk TV’yi karşılaştırırsınız ama on iki
yıldır AKP iktidarından konuşmazsınız.
BAŞKAN – İstediğiniz kadar söyleyin.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Eğer on iki yıllık AKP iktidarı konuşması
olsaydı, askerî vesayetteki basına uygulanan sansürle sizin aranızda bir fark
olmadığını çok rahatlıkla görecektiniz ama bunu da görecek bilgi, zekâdan
yoksun gibi görüyorum sizi, kusura bakmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Hakaret mi ediyorsun?
HAYDAR AKAR (Devamla) – Hayır, hakaret etmiyorum; gerçekleri
söylüyorum, gerçekleri.
BAŞKAN – Sayın Akar, lütfen… Şahsiyatla uğraşmayın Sayın Akar,
lütfen.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, çok değerli milletvekilleri,
MHP’nin vermiş olduğu Türk basınındaki sansür ve otosansürle ilgili araştırma
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Yalnız, bu söze girmeden önce çok önemli bir haberi sizinle
paylaşmak istiyorum. Gözünüz aydın, yeni bir mağduriyet alanı yarattınız.
Biliyorsunuz, İstanbul’da yapılmak istenen havalimanı ÇED kararları idare
mahkeme tarafından durduruldu.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Zil çalıp oynayın.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Hayır.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Almanya oynuyor, sen de oyna.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, gözünüz aydın diyorum çünkü bir
haber daha vereceğim size, bir haber daha vereceğim.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Zil takıp oynayın.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Bilmediğiniz, dokunmadığınız, okumadığınız
bir haberi vereceğim. Alman ve Japon finans kuruluşları, bu 5 tane, hani ATV ve
Sabah ihalesini almaya çalışan, Sabah’ı almaya çalışan, 100’er milyon dolar
toplamaya çalışan 5 tane şirketin ön şartname olarak imzaladıkları kredileri
bundan bir ay önce durdurmuş bulunuyor. Gerekçesi de rüşvet, yolsuzluk ve
Başbakanın talimatıyla havuzda biriken paralar. Araştırın, göreceksiniz. Yarın
meydanlarda kullanırsınız diyorum.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Haydar, çok manidar bu, çok manidar!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Elimde çok not var da şimdi şunu göstermek
istiyorum. Biraz evvel, Halk TV’nin “tape”lerini okudunuz; bravo, ele
geçirmişsiniz, tebrik ediyorum. Yasal olmayan hiçbir şey yok ama bir de bunu
okumanı tavsiye ediyorum Şamil Tayyar.
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Ya Anayasa Mahkemesinin kararlarında
var.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Bir de bunu oku. Sabah, ATV yolsuzluğu
fezlekesi.
BAŞKAN – Sayın Akar, lütfen şahsa karşı konuşmayın.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Bu fezleke tam tamına 240 sayfa, 240
sayfa. 630 milyon doların Başbakanın, Ulaştırma Bakanının emriyle, talimatıyla
o havuzda… O havuz yüzme havuzu değil arkadaşlar, para havuzu. Alttan akarı yok
sadece bir yöne akarı var.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Jakuzi, jakuzi!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Hani diyorsunuz ya “Hortumları kestik.”
Daha büyük hortumları döndürmüşsünüz, bağlamışsınız o havuza. 630 milyon
dolarlık havuzdan bahsediyoruz. Tam 240 sayfalık bir yolsuzluk abidesi burada
duruyor, hepinize okumanızı tavsiye ediyorum.
Şimdi, bugün mü sadece, bugün mü oldu bu olay? Arkadaşlar, Sabah,
ATV olayı, hepinizin bildiği gibi, bu Hükûmette kangren olmuş bir olay.
Başlangıcı bile devlet bankalarının, Vakıfbankın, Halk Bankasının sömürüsüyle,
onlardan alınan haksız krediyle, düşük faizli kredilerle başlayan bir süreç.
Kim aldı bunu? Çalık Holding. Çalık Holding kim? Başbakanın damadının CEO
olduğu bir holding. Ayrıca, sadece damadı da değil, kardeşi de yönetim
kurulunda; çok acele ediyor yönetim kurulundayken bu “tape”lerde paranın bir an
evvel toplanması için. Nedenini bilmiyorum ama bu paraya çok ihtiyaçları
olduğunu düşünüyorum.
MURAT YILDIRIM (Çorum) – Paralel yapıyla ortaklığınız hayırlı
olsun.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Cemaat hayırlı olsun.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, şimdi size biraz basından
bahsedelim. Basın özgürlüğünden bahsediyoruz. Vesayet döneminden bahsediyor,
çıkıp bir gazeteci olarak bugün geldiği durumu göstermek zorundaydı burada,
anlatmak zorundaydı basın özgürlüğünü. Ne demeliydi? Paris merkezli Uluslararası
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi
yayınlandığında Türkiye'nin 180 ülke arasında 154’üncü sıraya geldiğini
görecektiniz basın özgürlüğünde.
Yine basın özgürlüğünde… İktidarınız sürecinde, sayıları 100’ü
bulan gazetecilerin hapse atıldığını göreceksiniz. Bugün bu rakam, hepinizin
bildiği gibi, 70’ler civarında.
HARUN KARACA (İstanbul) – Kaç tane gazeteci hapiste sen biliyor
musun?
HAYDAR AKAR (Devamla) - Şimdi gelelim “tape”lere, meşhur
“tape”lere. Biraz evvel sevgili gazeteci kardeşim buradan okudu, bir de ben
okumak istiyorum. Şeyi okumayacağım…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Oku, oku.
HAYDAR AKAR (Devamla) - …Fas’tan, muhalefet partisi Genel Başkanı
Devlet Bahçeli’ye olan şeyleri; bunu Başbakan da kabul ediyor ama Başbakan
yapar da bunu, onun Başdanışmanı yapmaz mı? O da yapar değil mi? Ne yapmış
Başdanışmanı? Size söylüyorum, hepsini okumayacağım:
“Yalçın Akdoğan: Biz Meclis TV’yi kapattırıyoruz kimse görmesin
diye, siz canlı Meclisi veriyorsunuz.”
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yaver, o yaver.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Tabii ya. Siz Meclis TV’yi
kapattıracaksınız tabii. Hani o 500; 100’er milyon dolar topladığınız
müteahhitler var ya -o müteahhitlerin iktidara geldiğinizden beri sayısı 5’i
geçmiyor- tüm devlet ihalelerinde onları görüyorsunuz. Nasıl pazarlık
yaptığını, ihaleleri nasıl yaptığını bu kitapta görüyorsunuz. Bunu vatandaşın
duymasını istemiyorsunuz, halkın duymasını istemiyorsunuz.
Ne diyor? “Meclis TV’yi kapattırdık.” diyor, “Şimdi bu yayını
nasıl yaparsınız?” diyor.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bağırma, bağırma.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Fatih Saraç ne diyor? “Nasıl yapacağımı
bilmiyorum ya, arkamı döndüm kestim. Şimdi al ya.” “Hadi, tamam.” diyor Yalçın
Akdoğan, “Görüşürüz.” diyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Fatih bizim arkadaşımız, istediğimiz
gibi konuşuruz.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, Yalçın Akdoğan Mehmet Fatih Saraç’a
söylüyor. Mehmet Fatih Saraç da gidiyor Abdullah’a söylüyor. Abdullah’ı da
merak ediyorsunuzdur herhâlde? “Abdullahcığım, şu Meclis TV’yi niye veriyoruz
biz ya?” diyor. “Ha, buyurun, buyurun Fatih Bey, çıktık Fatih Bey.” “Ama çıktık
ama güzel kardeşim, iki tane, iki tane bakan arıyor.” diyor, “İki tane bakan
arıyor.” diyor. Bu da bir başka “tape.”
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Çok manidar, çok manidar!
HAYDAR AKAR (Devamla) - Şimdi, sağlık haberiyle ilgili Başbakanın
Habertürk’e…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Siz o paralelcilerin “tape”leriyle…
HAYDAR AKAR (Devamla) – “Recep Tayyip Erdoğan: Bir olay olmuş yani
şöyle, yani 3,5 kilo çocuk; işte annesi her yere başvurulduğunu söylüyor,
ilgilenmediği, şudur budur, buna benzer şeyler. Olayında…” Recep Tayyip Erdoğan
devam ediyor, aradaki şeyleri okumuyorum: “El insaf edin ya, nasıl böyle bir
başlık atıyorsunuz ya?” Mehmet Fatih Saraç: “Bu bir ayıptır efendim, bu bir
ayıptır.” Recep Tayyip Erdoğan: “Ama ayıp, ama bak işte şimdi buraya atıldığı
zaman bu başlık gel de bunu artık sil çıkar.”
MUHARREM İNCE (Yalova) – Özgür basın, özgür basın!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Mehmet Fatih Saraç “Anlaşılmıştır efendim.
Ben şimdi Mehmet Müezzinoğlu Bey’i birinci sayfadan haber yapıyorum.” diyor ama
ara ki Sağlık Bakanını bulasın, meğer yurt dışındaymış. Bir telaş, bir telaş,
telefonla bağlanacaklar, olmuyor; başka bir vatandaşı çıkartmak istiyorlar,
olmuyor. Ya, bir zor durumda kalmışsınız, gerçekten üzüldüm. Şimdi, niye
yapıyorlar bunu? En çok sağlıkta iddialılar çünkü, “Yüzde 70 memnuniyet oranı
var.” diyorlar ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en pahalı sağlık hizmetini
veriyorlar. Veremedikleri için de vatandaş çocuğunun cesedini çuval içerisinde
sırtında taşımak zorunda kalıyor.
Şimdi, sadece o da bitmiyor. Bu da biter mi? Grup toplantıları
yapılıyor salı günleri. Salı günleri grup toplantıları yapılınca tabii ki haber
kanalları neyi veriyor? Başbakanın konuşmalarını veriyor, muhalefet partisi
genel başkanlarının konuşmalarını veriyor. “Olur mu efendim, nasıl verirsin?”
diyor, Sayın Erdoğan telefon ediyor, “Alo, Fatih, sen izliyor musun şu andaki
basın açıklamasını?” diyor. Devlet Bahçeli’nin basın açıklamasından,
toplantısından bahsediyor. Fatih Saraç: “Efendim, şu anda evdeyim ben. Bir
dakika, dışarıda şeyi mi diyorsunuz, Habertürk’tekini mi?” Erdoğan “Evet. Fatih
yani siz var ya ne yaptığınızın farkında değilsiniz, adam şu an sanki Türkiye
batmış, bitmiş, tamamen elden çıkmış, böyle bir manifesto açıklıyor ve bunu tam
olarak, canlı yayın olarak veriyorsunuz.” diyor.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Çok manidar, çok manidar!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, bu sadece bitiyor mu? Uludere
olayında Bakanımız Taner Yıldız’ın konuşmaları var Habertürk’te haberlerin
nasıl karartıldığı konusunda. Aslında örnekler çok ama konuşmamın içeriği bu
değildi. Gelip burada bir Halk TV örneğini vermeleri, yasal yapılan her şeyin
örneğini vermeleri, on yıldır yaptıklarınızın tek bir konusuna değinmemenizi
kınıyorum, o nedenle de konuşmamın içeriğini burada değiştirdim.
Yalnız, şunu da söyleyeyim: Basın dediğiniz zaman, sizin o yandaş
basınınız, altı yedi gazeteden manşetten veren yandaşlar, o beş şirketin
hegemonyasına girmiş, onların tekeline girmiş, onların grup medyaları hâline
dönüşmüştür. Habertürk zaten evlere şenlik. Onu bir incelerseniz, devletten
nasıl haksız ihaleler aldığını görürseniz diğer şirketlerle birlikte, bu
söylediklerimin ne kadar haklı olduğunu anlayacaksınız diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sarıgül’ün dosyalarından bahsetsene.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bahsederim, getir.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Açıkla, getir, getir!
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri… Sayın Korkmaz, Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Getirsene, getir sen, ben çıkacağım oraya,
getir.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sor, sor, Genel Başkanına sor, verir
sana.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz…
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sayın Başkanım, sataşma nedeniyle…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tayyar. Nedir talebiniz?
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Sataşma gerekçesiyle söz istiyorum
efendim. Benim az önce adımı…
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika, şahsiyatla uğraştığı için.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Ne söylediğini sorsanıza.
BAŞKAN – Sayın Oğan, söyledi gerekçesini, siz duymamış
olabilirsiniz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Mülkiye Hanım’a vermediniz Başkan!
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
7.- Gaziantep Milletvekili Şamil
Tayyar’ın, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ŞAMİL TAYYAR (Gaziantep) – Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
CHP’nin saygıdeğer Grup Başkan Vekili Sayın Muharrem İnce’den bir
küçük ricam var: Ne olur, lütfen, kürsüye çıkan CHP’li milletvekilleri eğer
espri yapacaklarsa içlerinde mutlaka zekâ pırıltısı olsun!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Yolsuzluk yapın siz, hadi!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Eğer bu konuda onlara telkinlerde
bulunursanız inanılmaz derecede memnuniyet duyarım.
Ayrıca, şunu söyleyeyim: Yandaş, vesaire diye sıkça
konuşuyorsunuz. Sayın Deniz Baykal’ın kaseti İnternet sitelerine düştüğü zaman
gece saat on ikiden sonra -ben o zaman Star gazetesinde temsilci olarak görev
yapıyordum- biz arkadaşlarımızla konuştuk, onunla ilgili ertesi gün tek satır
haber yapmadık çünkü iğrenç bir komploydu ve “Biz o komplonun içerisinde asla
yer almayız.” dedik. Ve ertesi gün bir yazı yazdım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kimler yaptı, niye çıkarmadınız şimdiye
kadar?
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Bir saniye, bir saniye… Ya, sabahtan beri
konuşuyorsunuz Sayın Tan.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, çıkarın komployu; kim yaptı
komployu çıkarın.
BAŞKAN – Sayın Tan, lütfen.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Ve ayrıca, bir yazı yazdım, “Sayın
Baykal, bu iğrenç komploya karşı lütfen genel başkanlıktan istifa etmeyin,
sonuna kadar direnin.” dedik ama ertesi gün Milliyet’i, Vatan’ı açtık, bugün
çok sevdiğiniz Güngör Mengi başta olmak üzere birçok yazar Baykal’ı istifaya
davet etmişti.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Başbakan da meydanlarda
konuşuyordu.
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Biz o zaman doğru yerdeydik, sizin
yanınızdaydık çünkü orada bir mağduriyet hâli vardı ama siz onu yapmadınız,
video kasetinden bir genel başkan çıkardınız. Takdir sizlerin; seversiniz,
sevmezsiniz onu bilmem.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Aman, yanımızda falan olmayın!
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sizden de çıkacak bir genel başkan,
sizden de çıkacak, az kaldı!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Ayrıca, şunu söyleyeyim: Sansür
diyorsunuz, başka şeyler söylüyorsunuz. Arkadaşlar, ben yirmi altı sene
çalıştım bu sektörde ve ben Milliyet gazetesinde Mesut Yılmaz’ın talimatıyla
işten atılmış bir adamım. Bunlar yaşanmadı mı? Yaşandı, günlerce. Dediler ki
bana: “Mesut Yılmaz Milliyet’le ilişkisini sana endeksledi. Ya gideceksin özür
dileyeceksin ya da seni işten atarız.” Ben dedim ki: “Hayır kardeşim, ben doğru
yaptığımı düşünüyorum.” Özür dilemediğim için beni işten attılar. Biz, böyle
bir onurlu mücadelenin içerisinden geliyoruz.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Yok ya!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Sizler bunu anlamayabilirsiniz, idrak
edemeyebilirsiniz ama hiç önemli değil, bu aziz Türk milleti bunların hepsinin
farkında.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Seni çok iyi idrak ettik biz!
ŞAMİL TAYYAR (Devamla) – Onun için söyleyecek daha fazla bir şey
yok.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Zekâ ve espri yeteneğimin olmadığını
söyledi. (Gürültüler)
BAŞKAN – Duymuyorum.
Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olursanız, Sayın Akar’ı
duymak zorundayım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, 69’a göre, zekâ ve espri
yeteneğimin olmadığını ifade ederek bana sataşmada bulundu.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, izin verir misiniz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hayır, vermez, ben geldim şimdi, otur
yerine.
BAŞKAN – Sonra dinleyeyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu konuyla ilgili.
BAŞKAN – Bir dakika Sayın Akar.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Tayyar’a söz verirken “Sayın
Akar’ın sataşması” diye söyledi, “Ne dedi?” dediniz, “Şahsiyatla…” dedi. Siz de
kürsüye Sayın Tayyar’ı çağırırken “Doğru, şahsiyatla uğraştı.” dediniz, o
anlamda söz verdiniz.
BAŞKAN – Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’ün 157’nci maddesine göre
“Şahsiyatla uğraşma”nın uyarma cezası gerektiğini biliyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sonra dinler misiniz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Herhâlde, siz, şahsiyatla uğraşmaktan
dolayı kürsüye Sayın Tayyar’ı çağırdıysanız tahmin ediyorum uyarmış olmanız
gerekir.
BAŞKAN – Sayın Elitaş, teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Akar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Güzel bir cevap oldu Sayın Başkan, güzel bir
cevap.
8.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, özellikle rica ediyorum:
Sayın Elitaş nöbetçi olduğunda ve siz de nöbetçi olduğunuzda Elitaş’ın bu
grubu, Meclisi yönetmesine izin vermeyin.
BAŞKAN – Sayın Akar, lütfen sözlerinize dikkat edin. Sayın Akar,
lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ikinci uyarıyı hak etti.
SUAT ÖNAL (Osmaniye) – İç Tüzük’ü öğren!
BAŞKAN – Böyle bir şeyi duymadım ben.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, evet, Sayın Tayyar, espri yeteneğim
yok, doğru, haklısın, espri yeteneğim yok; zekâyı tartışırız seninle ama
hırsızlık yeteneğim hiç yok, bunu çok iyi bilmeni istiyorum, hırsızlık
yeteneğim hiç yok. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hırsıza ortaklığı da yok.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, diyorsunuz ki: “Sizin Genel
Başkanınızla bize talepte bulunuldu.” Ama senin Başbakanın o talepte
bulunduğunu iddia ettiğiniz şeyi meydanlarda konuştu. Sadece, onu da konuşmadı,
MHP’nin başına geleni de şöyle ifade ediyordu: “Yahu, sanki vatandaş da, yatak
odasında kendi eşiyle birlikte de yasaklayacağız bunları.” diye ifadesi vardı
sizin Sayın Başbakanınızın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ahlaksızlık ya, rezillik.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, niye korkuyorsunuz İnternet’ten?
Niye korkuyorsunuz, İnternet’i yasaklamayı? Sizin de videolarınız çıkacak diye
mi korkuyorsunuz, “tape”leriniz çıkacak diye mi korkuyorsunuz?
İHSAN ŞENER (Ordu) – El insaf!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Dünyanın hiçbir ülkesinde bu şekilde
çıkartılmış bir İnternet yasası yok.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Yalan! Haberiniz yok.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Belki de birçoğunuz okumadınız, 9/A
maddesinin (8)’inci fıkrasını okuduğunuzda yarın başınıza neler geleceğini çok
rahat fark edebilirsiniz. Oradaki bir bürokratla, her şeyin onunla biteceğini
çok rahat göreceksiniz. Bu pazarlıkların İnternet’te yayınlanmasının önüne
geçileceğini, mahkeme kararına gerek duyulmaksızın bir bürokratın vereceği
talimatla yasaklanacağını göreceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ülkeyi getirdiğiniz nokta bu, bununla övünç duymamanız lazım arkadaşlar.
İnternet’i yasaklıyorsunuz, medyayı satın alıyorsunuz, halkın
haber alma özgürlüğünü elinden alıyorsunuz, çıkmışsınız, burada sanki adınızda
“AK” var; alnınız “ak”mış gibi konuşuyorsunuz diyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Aynen öyle!
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih
ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından Türk
basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün
sağlanması, yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisinin aleyhinde olmak üzere, İstanbul Milletvekili Sayın
Tülay Kaynarca konuşacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir kadın milletvekili olarak sizin vesilenizle biraz sakinlik
olur sanıyorum.
Buyurun Sayın Kaynarca.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhine söz aldım; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şunu ifade etmek istiyorum: İnternet’e yasak değil
getirilmek istenen, Sayın Akar’a bunu özellikle ifade edeyim.
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sansür…
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – İlgili maddelere baktığınız zaman
göreceksiniz ki Anayasa’nın ilgili maddesinde de…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Avrupa Birliği niye karşı çıktı?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – …Türk Ceza Kanunu’nun 132’nci ve
134’üncü maddesinde de kişisel hakların ve özel hayatın korunmasıyla ilgili
maddeler vardır ve bu çok önemlidir ve bu herkes için geçerlidir. Dolayısıyla,
buna, lütfen, toplum sağlığının korunması olarak bakın; buna, lütfen, vicdan
olarak, insani olarak… Ve gerçekten, bir toplumun bu anlamdaki sağlığı
açısından da dikkate alın diyorum.
Değerli milletvekilleri, MHP’nin grup önerisinde basın sansürüne
değinildi. Az önce, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Şamil Tayyar -etkili ve
önemli örneklerle diye düşünüyorum- gerçekten etkili örneklerle -ki, en son, az
önce- Sayın Deniz Baykal’la ilgili örneği de, kendi hayatıyla ilgili Mesut
Yılmaz örneğini de ifade etti.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Çok çarpıcıydı!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Dolayısıyla, ben konuyu bu açıdan değil
de biraz sorumluluklar açısından, bir de özellikle devletin yani ülke
menfaatleri açısından önemine dikkat çekmek istiyorum.
İfade hürriyeti ve basın özgürlüğü demokrasinin, bir defa,
ayrılmaz unsurlarından biridir. Evet, katılıyorum, bu çok önemli. Çünkü kamusal
güç olarak kullanmaya başladığınızda o güç farklı noktalara gitmeye başlar.
Dolayısıyla, basın kuruluşlarımızın özgür, tarafsız, objektif bir şekilde
görevlerini yerine getiriyor olmaları; ülke menfaatlerini, kamunun düzenini,
toplumsal dinamikleri ve mesleğin gerektirdiği ahlaki değerleri göz ardı
etmemeleri, sorumlu bir yayıncılık üstlenmeleri de bu anlamda büyük önem
taşımaktadır. Bu görev, basının sansür ve benzeri sınırlamalara maruz kalmadan
sorumluluklarını yerine getirmesi de çok önemlidir. Ben buna çok inanıyorum
çünkü ben sürekli basın kartı sahibi, bu meslekten gazeteci bir…
OKTAY VURAL (İzmir) – “Alo Fatih” hattına ilişkin… Hiç tuşladınız
mı “Alo Fatih”i?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Ve buna inandığımı belirtirken… Çünkü
medya, görevini ne kadar özgür yaparsa -bakın, bunun altını dikkatle çiziyorum-
bireyler ve toplum da kendini bu anlamda o kadar iyi ifade etme imkânına
kavuşabilir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bitmiş zaten basın, neyi konuşuyorsak!
SİNAN OĞAN (Iğdır) – “Alo Fatih” hattına ne diyorsun bir gazeteci
olarak, bir cevabın var mı?
BAŞKAN – Sayın Oğan…
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Farklı görüşlerin seslendirilebildiği,
tartışılabildiği, sağlıklı toplumların temeli ifade özgürlüğü ve yine basın
özgürlüğüyle mümkündür.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Var mı peki?
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Başbakandan talimat var mı?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Doğru, eksiksiz, tarafsız haber verme;
objektiflik, özel hayata ve kişisel haklara saygı söz konusu olduğunda
özgürlüklerin korunması açısından da basınımıza çok ciddi yükümlülükler
düşmektedir. Bakınız, normal kanunlara baktığımızda, özellikle Basın
Kanunu’nda, Türk Ceza Kanunu’nda, en son RTÜK Kanunu’nda bununla ilgili hukuki
metinlerde yapılan değişiklikler çok çok önemlidir basın camiası açısından,
bizim meslektaşlarımız açısından ama bazen kanuni düzenleme yapıyorsunuz, yasa
koyuyorsunuz, kanunu uyguluyorsunuz, bir cevap hakkı, cevap hakkı kullanma,
buna benzer birçok… Ama bu, toplumsal zihniyet değişimiyle, toplumsal zihniyet
dönüşümüyle de alakalı diye düşünüyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet ya, Türkiye'yi yöneten zihniyet
değişmediği müddetçe bunu… İnşallah, o zihniyeti de değiştireceğiz.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – …az önce Şamil Tayyar vekilimizin,
milletvekilimizin verdiği canlı örneklerle ve yaşadıklarından verdiği
pasajlarla.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Siz de örnek verir misiniz!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Tüm yazılanların ve çizilenlerin aksine
-ben tüm ifade edilenlerin de altını çizerek- Türkiye'de özgür bir basının
oluşmasına önem verdiğimizi, nitekim Türkiye'nin demokratikleşme ve insan
hakları alanında katettiği büyük değişime paralel olarak haber alma ve ifade
özgürlüğünde de çok önemli reformlar yapıldığını belirtiyorum ve az önce bahsettiğim…
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) – Evet, “Alo Fatih” hattı kurdunuz!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – …Türk Ceza Kanunu, Basın Kanunu ve
RTÜK’teki değişikliklerin de, bu kanuni düzenlemelerin de yine medyanın
kamuoyunu aydınlatma görevini yapacağı…
OKTAY VURAL (İzmir) – Çok önemli gerçekten!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – …en iyi ortamın tesis edilmesi
gerekliliğinin de altını çiziyorum.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – “Alo Fatih!”
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Bu doğrultuda medyanın da, bireysel
hakları ve kamu yararını esas alan bir anlayışla, dördüncü kuvvet olmanın
gerekli titizliğini yerine getirmesi gerektiğinin de altını çiziyorum.
Etkileme, kanaat oluşturma ve yönlendirme gücüne sahip olan
günümüz medyasının, bu büyük sorumluluğu, elbette çok büyük bir sorumluluğu
gereğince yerine getireceğine, ben meslekten bir kardeşleri olarak inanıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Alo Fatih” hatları buna hizmet ediyor
gerçekten!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Bu bir grup önerisi, bugün bunu
konuşalım diye öneride bulunuyorsunuz, oysa dün, yine 546 sıra sayılı Kanun
Teklifi’yle ilgili çalışmalara biz başladık.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Alo Fatih” hattı özgürleştiriyor!
Genelleştirmeyi düşünüyor musunuz?
Genelleştirmeyi düşünüyorsanız kanun teklifi getirin. Öyle mi?
Kanunlaştıracak mısınız “Alo Fatih” hattını?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) – Temel kanun bu ve iki bölümden
oluşuyor. Dolayısıyla, önerimiz, öngörümüz, bu kanunun çalışmasını tamamlamak
şeklindedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, MHP grup önerisi aleyhine görüş
belirttiğimi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, utanç verici, böylesine basın
özgürlüğüne darbe yapan bir zihniyet karşısında vurdumduymaz bir anlayış!
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama talebi var.
Tespitimizi yapalım.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Alo Fatih!”
BAŞKAN – Sayın Vural, izin verir misiniz lütfen.
Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın Seçer, Sayın Serindağ, Sayın
Erdemir, Sayın Öner, Sayın Aksünger, Sayın Toptaş, Sayın Çıray, Sayın Köprülü,
Sayın Sarıbaş, Sayın Güven, Sayın Danışoğlu, Sayın Yüksel, Sayın Korutürk,
Sayın Ekşi, Sayın Genç, Sayın Akar, Sayın Dinçer, Sayın Dudu.
İki dakika süre veriyorum.
Buyurun.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
60’ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi oylamasından
önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yeniden
elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- MHP Grubunun, 11/2/2014 tarih
ve 3342 sayıyla Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından Türk
basınındaki sansür ve otosansürün nedenlerinin araştırılarak basın özgürlüğünün
sağlanması, yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Buyurun:
3.- CHP Grubunun, İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşları tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı tarafından bugüne kadar açılan, devam eden ve sonuçlanan
tüm ihalelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve gerçeklerin tüm
boyutlarıyla ortaya çıkarılması amacıyla 11/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/2/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 12/02/2014 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşları tarafından
11/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından bugüne kadar açılan, devam eden
ve sonuçlanan tüm ihalelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve
gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması” amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (1291 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere,
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 12/2/2014 Çarşamba günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak
üzere ilk konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Alaattin Yüksel.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önce 17 Aralıkta neler olduğunu bir kısaca hatırlayalım. Hoş, AKP’li
milletvekili arkadaşlarımız bizim bundan söz etmemizden çok hoşlanmıyorlar,
hatta bunu sürekli gündemde tutmamızı da ayıplıyorlar. Benim çok sevdiğim bir
halk deyişi vardır “Ayıptır söylemesi, yapması değil.” diye yani siz her türlü
yolsuzluğu, rüşveti alacaksınız, her türlü hırsızlığı yapacaksınız, bunu dile
getirenleri ayıplayacaksınız. Bu doğru bir şey değil.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Ne kadar rahat söylüyorsun ya, ne kadar rahat
böyle iftira atabiliyorsun!
SALİH KOCA (Eskişehir) – Belge göster bakalım, bir belge göster,
hangi yolsuzluklar var? Dedikodudan başka bir şey bilmiyorsunuz.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) – Evet, 4 bakanla ilgili olarak
hazırlanan fezlekelerle milyarlarca dolarlık yolsuzluktan söz ediliyor ancak bu
bakanlarla ilgili düzenlenen fezlekeler hâlâ Meclise getirilmiyor. Sadece dün
Meclise gelen 25 dokunulmazlık dosyası arasında eski Bakan Egemen Bağış ile
ilgili bir dosya bulunuyor. Bağış’la ilgili gelen dosyada kişiye hakaret
gerekçesiyle dokunulmazlığının kaldırılması isteniyor. Halk Bankası Genel
Müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde 4,5 milyon dolar çıkıyor, Başbakan
iki gün önce El Cezire televizyonundaki röportajında bunun bir yolsuzluk
olmadığını, yolsuzluk olabilmesi için devlet kasasından bir paranın çıkması
gerektiğini, bu paranın devlet kasasından çıkmadığını iddia ediyor. Peki, Sayın
Başbakan, bu para nedir o zaman, niye bu kadar büyük para, 10 trilyon
Türk lirası evdedir, niye ayakkabı kutulularının içindedir? Bir memurun, hem de
bir banka müdürünün evinde bu kadar büyük nakdin bulunması doğal mıdır?
İçişleri Bakanının oğlunun evinde 7 adet kasanın, para sayma
makinesinin bulunması… Bakan operasyon sırasında oğluyla telefonda konuşuyor.
Bakan “Oğlum, evde kaç para var?” diye soruyor. Oğul: “Sen biliyorsun baba, çok
kalmadı, 3-5 kuruş işte.” Bakan: “Kaç para oğlum?” Oğul: “1 trilyon işte baba.”
Bakan, oğluna akıl veriyor, “Bu parayı Sarraf’a danışmanlık yaptığın için ondan
aldığını söylersin, hatta yeğenin onun yanında çalışıyor, yeğeninin sana olan
borcunu ödediğini söylersin.” diye de akıl veriyor. Bakan Zafer Çağlayan’ın
kolunda 700 bin TL’lik hediye saat… Bunlar rüşvet değil mi Sayın Başbakan? Sahi nerede bu eski mağdur
bakanlarımız? Gelseler de şuraya, Meclise hem gözümüz şöyle 700 bin liralık bir
saat görse hem de bize neler olup bittiğini bir anlatsalar diyorum. Tüm bunlar
yaşanırken yolsuzlukların üzerine gideceğinize, üstünü örtmeye, kapatmaya,
dikkatleri başka alanlara çekmeye çalışıyorsunuz çünkü ucu size de dokunuyor.
Oğlunuzun başında olduğu vakıf TÜRGEV hesabına 90 milyon 999 bin
90 lira para yatırılması iddialarına, askeriyeden maliyeye, iş adamından
belediyelere herkes vakfa arazi ve arsa yağdırıyor iddialarına yanıt
vermiyorsunuz. Hani, insanın aklına kötü şeyler geliyor. Yoksa bu vakıf işi,
Osmanlı işi rüşvet ve yolsuzlukla, nüfuz ticaretiyle servet edinmek işi midir?
Başbakan ne diyor? “Bu, paralel devlet işidir.” diyor.
Değerli arkadaşlar, 17 Aralık operasyonundan sonra nur gibi bir
devletimiz daha oldu: Paralel devlet. Bu paralel devletle ilgili Amerikalı bir
tarihçi Robert Paxton ilk kez bu deyimi kullanıyor fakat bu deyimi, öyle devlet
içinde devlet anlamında, derin devlet anlamında kullanmıyor. Nazi
Almanya’sında, Hitler Almanya’sında, kendi ideolojileri doğrultusunda,
kendileri gibi düşünmeyen muhalifleri yok etmek için, Yahudilere soykırım
uygulamak için, Gestapo ve SS’ler gibi oluşturulmuş paralel yapılardan söz
ediyor. İtalya’da, Mussolini İtalya’sında, faşist ideoloji doğrultusunda
muhalifleri yok eden kara gömleklilerden söz ediyor.
Başbakan ne yapıyor? Önce, özel görevli Adalet Bakanı atıyor. Özel
yetkili Bakan Bekir Bozdağ, müsteşara ve savcılara, bu rüşvet operasyonunun
durdurulması için baskı yapıyor. Yürütmenin özel görevli Bakanı, bakın, bugün,
dün bombadan daha tehlikeli bulduğunuz kitabın yazarı Ahmet Şık’ı, Nedim
Şener’i Avrupalarda övüp masum olduklarını, hapse girip yargılanmalarının
cemaat işi olduğunu anlatmaya çalışıyor. Başbakanın havuz lideri olarak
belirlediği Binali Yıldırım’a bağlı TCDD İzmir Liman İşletmeleri yolsuzluğunda
14 kişi tutuklanmıştır. Bu tutuklananlar arasında bacanak Cemo da rüşvet,
yolsuzluk operasyonu içinde bulunan… Bu “Cemo” ifadesini ben kullanmıyorum,
Cemalettin Bey’in TCDD Genel Müdürüyle yaptığı konuşmalarda TCDD Genel Müdürü
kendisine bu rüşvet ve ihale meselelerinde yardımcı olurken “Cemo” diye hitap
ediyor. Cemo, önceden haberdar edildiği için, uygun günde gidiyor ifade
vermeye, uygun savcıya, mesai saati dışında gidiyor ve tabii ki salıveriliyor.
Tutuklananlar arasında, Liman İşletme Müdür Yardımcısı Birol Bafra da var.
Kendisi, Samsun’dan İzmir’e atanmış. Bafra’yla birlikte, limandaki dökme yük
taşımacılığı ihalelerinin hemen hepsini Samsun merkezli Ahtapot Denizcilik
almaya başlamış, hemen bütün ihaleler Ahtapot Denizcilik’e veriliyor. 21
ihaleye fesat karıştırıldığı ve 38 rüşvet olayının yaşandığı iddiası var. Bu
iddialar, İzmir Denizcilik sahibi Halil Demir’in ifadelerinde de çok açık
biçimde yer alıyor. Rüşvetlerin bacanak Cemo tarafından jammer kullanılarak AVM
tuvaletlerinde alındığı tespit ediliyor.
Binali Yıldırım’a bağlı İzmir Liman İşletmeleri yolsuzluğunu
kapatmak için savcılar tehdit edildi; emniyet müdürleri, emniyet müdür
yardımcıları görevden alındı; İzmir’de yüzlerce polisin, Türkiye’de 6 bin
polisin görev yerleri değiştirildi, bazılarının 2-3 kez görev yerleri
değiştirildi; bu kış kıyamette eşleri işlerinden oldu, çocukları okullarından
oldu.
Değerli milletvekilleri, aslında, AKP’yi destekleyen avukatlar,
avukatlar derneği, Adalet ve Hukuk Derneği, Bağımsız Hukukçular Platformu, Genç
Baro ve Yargıda Reform Grubu isimli 5 platformun üyesi avukatlar Başbakan
Erdoğan, Adalet Bakanı Bozdağ, İçişleri Bakanı Ala’nın da aralarında bulunduğu
12 kişi hakkında yargı görevini etkilemeye teşebbüs, halk arasında korku ve
panik yaratmak amacıyla tehdit, T. C. organlarını aşağılama, suçluyu kayırma
iddiasıyla suç duyurusunda bulundular. Yapılan teknik takipler sonucunda,
rüşvet olarak toplanan paraların kamu ihalelerine karşılık olarak verildiği, bu
ihalelerle ilgili listenin Binali Yıldırım tarafından tutulduğu ve örgüt
üyelerini gerek kendi aralarında gerekse TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve
Karayolları Genel Müdürü ve diğer TCDD yetkilileriyle görüşmeler yaptıkları ve
taahhüt edilen ihaleleri takip ettikleri tespit edilmiştir. Ulaştırma eski
Bakanı Yıldırım’ın başında bulunduğu Bakanlık bünyesindeki kurumların yapım
ihalelerini bazı iş adamlarına verdiği, karşılığında yüzde 10 kâr, komisyon
istediği belirlendi. Binali Yıldırım’ın, Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki kamu
ihalelerinin kime verileceğinin listesini yaptığı, hangi ihaleyi hangi firmanın
alacağını daha önceden belirlediği açıkça ortaya çıkmıştır. ATV, Sabah
yolsuzluğunda Hükûmete yakın iş adamlarından 630 milyon dolar para toplama işi
de Binali Yıldırım’a verilmiştir.
Binali Yıldırım, Ahlatlıbel’deki PTT’nin sosyal tesislerinde iş
adamlarını toplayıp 8 iş adamına “İki ay içinde 630 milyon dolar para vereceksiniz.”
diyor. İbrahim Çeçen ve Mehmet Cengiz Bakan Binali Yıldırım tarafından
Ankara’ya çağrılıyor. Binali Yıldırım toplantıda, Turkuvaz grubunun Cengiz,
Kolin ve Limak grupları tarafından satın alınmasını emrediyor Başbakan
talimatıyla. Toplantının ardından, önceden ihale verilmeyen Çeçen’den de para
istendiği için Çeçen buna isyan ediyor, para vermeyeceğini söylüyor. 300 milyon
ABD doları ödeme yaptıkları anlaşılan Cengiz, Kolin, Limak üçlüsü ihtiyaç
duydukları paranın bir kısmını Ulaştırma Bakanının aracılığıyla Ziraat
Bankasından, Arap Türk Bankasından alıyorlar. Cengiz İnşaatın patronu “Ama
hakikaten iyi bir şey oldu, Binali kalırsa yaşadık.” diyor çünkü Binali kalırsa
ihaleleri onlar alacaklar. Bu paralar karşılığında para aktarımında bulunan
şirketlerine Palu-Genç demir yolu ihalesi, Erzincan-Diyarbakır-Mardin demir
yolu ihaleleri gibi birçok ihalenin -kendilerine- verileceği sözü veriliyor.
Hükûmet, hükûmet değil sanki suç örgütü arkadaşlar. “Tape”lerde
kayıt dışı 100 milyon TL’lerin ödendiği anlaşılmıştır, bu kurumların varlığı
biliniyor, Maliye Bakanı acaba bu kurumlarla ilgili ne yaptı? Türkiye’nin en
saygın kurumlarının üzerine giderken bunlarla ilgili ne yapılmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) – Bu nedenle, Binali Yıldırım’ın
bakanlığı dönemi boyunca açılmış, sonuçlanmış veya devam eden ihalelerde
yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi…
BAŞKAN – Sayın Yüksel, teşekkür ediyoruz.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) – …gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya
çıkarılması için kamuoyunun aydınlatılması gerekmektedir.
Hepinizin, bu anlamda, Binali Bey’i de aklamak istiyorsanız
desteğinizi bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Yüksel, konuşma süreniz bitti.
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde olmak üzere söz
sırası Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan’da. (BDP sıralarından alkışlar)
Sayın Tan…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yine
bu yolsuzluklar üzerinde konuşacağız.
Ama ben bir polemik olmasın, kavga gürültü olmasın diye mümkün
olduğu kadar sakin bir ses tonuyla tane tane görüşlerimi, iddialarımı
ileteceğim. Lütfen… AKP adına grup başkan vekilleri mi cevap verir? Sayın
bakanlardan Sayın Mehdi Eker burada mı, bilmiyorum, biraz evvel buradaydı,
keşke olsaydı, bir şeyler söyleyeceğim, hemşehrim, o da cevap verseydi. Tane
tane, çıksınlar desinler ki vallahi bunlar doğru değil, yalandır, eksiktir,
fazladır…
Şimdi başlayalım değerli arkadaşlar. Nedir bu verilen Meclis
araştırma önergesinin iddiası? Ulaştırma Bakanlığının İzmir merkezli, liman
merkezli yolsuzluk iddialarıyla ilgili bir Meclis araştırma önergesi. Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, bu kadar kendine güvenen bir iktidar, hiçbir şey yok
diyen bir iktidar -lafı fazla uzatmaya gerek yok- tek şey yapmalı: Buyurun
kardeşim, kurun komisyonlarınızı, getirin bütün hâkiminizi, savcınızı,
belgenizi, evrakınızı, araştırın -altım yaş değil, çiğ yemedim ki karnım
ağrısın- çıkarın ortaya. Hiçbir şey yoksa da çıksın Sayın Bakan buraya aslanlar
gibi, desin ki utanın, sıkılın, bakın işte tertemiz bu evraklar, belgeler,
soruşturmalar çıktı, teessüf ederim size desin. Demokrasilerde yapılacak olan
bu. Yani, böyle, kavgaya, gürültüye, polemiğe, tartışmaya, karalamaya, bağırmaya,
çağırmaya, laf atmaya gerek yok.
Şimdi, gelelim iddialara. Benim de iddialarım var. Bakın, ben, son
bütçe görüşmelerinde -Sayın Binali Yıldırım da burada oturuyordu, Karayolları
Genel Müdürü de arkasındaydı- çıktım buraya, bir konuşma yaptım. Arkasından bu
konuşmayı on gün, on beş gün sonra bir daha yaptım, bu kürsüden yaptım, dedim
ki… Bakın, bir inşaat firması var Türkiye'de. Rizesporun eski başkanı. Kod
adını da böyle koydum. Hani, ismini verme, hakaret etme, firma gizli
belgelerini açığa çıkarma… Bu arkadaş Hasankeyf’teki Ilısu Barajı’nı 1 milyar
100 milyon euroya almış ve dış kredilerin tamamını kendisi bulacak, bir
konsorsiyum kuracak. Sadece bu konsorsiyumlu ve dış kredili olduğu için de
normal diğer İhale Kanunu’na uygun yapılmamış bu. Çünkü, bütün baraj ihaleleri,
kara yolları ihaleleri, otoyol ihaleleri yüzde 50 indirimle gidiyor, tenzilatla
gidiyor. Hiçbir tenzilat yapılmadan bir protokolle verilmiş, üç yıl bu krediyi
bulamamış. Avusturya firmasına gitmiş, İngilizlere gitmiş, sağa sola gitmiş, en
son Çin üzerinden karmakarışık bir şekilde, o ihale şartnamelerine de tam uygun
olmayacak bir şekilde “Bu, bu işi yerine getirdi.” denmiş. Çünkü “yerine
getirmedi.” denilse normal ihaleye çıkacak, bütçeden parayla ihaleye çıkacak.
Ki defalarca da Hükûmet “Bu kredi olmazsa ben bunu kendi bütçemle yapacağım.”
demiş, buna rağmen bu iş bu zata verilmiş. 1 milyar 100 milyon euro…
Sonrasında, hızlı tren ihalesinin önemli bir kısmı yine bu firmaya verilmiş ve
sonrasında Erbil’de Erbil Havaalanı -420 milyon dolar- aynı firmaya vermiş,
Duhok Havaalanı TİP proje -420 milyon dolar- aynı firmaya verilmiş,
Erbil-Kerkük duble yolu -100 milyon dolar- yine aynı firmaya verilmiş. Bunu
dediğim vakit buradaki arkadaşlar diyorlar ki: “Kardeşim, tamam, işte
Hasankeyf’te şöyle oldu, hızlı trende böyle oldu ama Erbil’in, Duhok’un,
Kerkük-Erbil yolunun hesabını bize niye soruyorsunuz oradaki Kürt Hükûmeti
vermiş?” Gidiyorum, Sayın Barzani’yle görüşüyorum, Sayın Talabani’nin masasına
oturuyorum, Sayın Neçirvan Barzani’yle görüşüyorum, oradaki Kürt yetkililere de
soruyorum: “Kardeşim, niye bütün bu ihaleleri siz belli firmalara, aynı
firmalara veriyorsunuz?” “Vallahi ne yapalım, Ankara bizi böyle yönlendiriyor.”
diyorlar. Kürt’e diyorsun sana böyle söylüyor, buradakine soruyorsun o da böyle
söylüyor.
Değerli arkadaşlar, en son ramazan ayında, bu geçtiğimiz ramazan
ayında, aziz, mübarek ayda yine bu Ilısu Barajı kapsamında Hasankeyf’in Dıfne
köyüne (Üçyol köyü) 1.100 metre bir köprü yapılacak -birinci boğaz köprüsü
1.070 metre- boğaz köprüsünden daha büyük bir köprü yapılacak. Yine, 5 tane
firmaya davetiye çıkarılmış, bunlar yine aynı firmalar ve bu 5 firma 1
katrilyona yakın işi kendi arasında paylaştırmış. 4’üncü seferdir bu kürsüden
bunu söylüyorum, Allah billah aşkına biri çıkıp da cevap vermiyor bana. En son,
hiç alakası yok, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu Diyarbakır’da yanımda
oturuyor, Başbakanın yemeğinde bizi protokolde yan yana koymuşlar, döndüm ona
da söyledim. Dedi ki: “Efendim, bütün bu ihaleler şeffaf ihalelerdir, İhale
Kanunu’na uygun yapılıyor” Dedim ki: Sayın Bakan gözünü aç, bana bak, benimle
sen otuz beş sene evvelden aynı İslami gruplarda, yapılarda… Tertibiz, yaşıtız,
aramızda altı ay var. Otuz üç senelik inşaat mühendisiyim böyle bir rezalet
görmedim. Hep aynı 5 firma mı çağrılır? 4 tane iş, 5 firma davetiyeli. 1
katrilyonluk iş, tenzilatsız veriliyor, yüzde 50 indirim oluyor bunlarda.
Sayın Bakan geldi, burada durdu on dakika. Daha cevap hakkı
gelmeden bana izah vermeye çalıştı. Efendim, pozlar böyle, şartlar böyle,
bilmem ne böyle, işte ne yapalım şöyle… Yine buradan ilan ettim, dedim ki:
Sayın Bakan bölgenin müteahhitleri, siz Diyarbakır’da 8 tane alt geçit ihalesi
verdiniz, batçık... Bu 8 tane ihaleyi yapan firmalar, bakın, size feryat
ediyorlar, diyorlar ki: Biz bu 1 katrilyona verdiğin 4 tane işi 500’e, yarısına
yapıyoruz, yarısına. Bütün şartını, şurtunu, evrakını... Bakın, hâlâ cevap yok
değerli arkadaşlar. Çıkın, deyin ki: Niye bu 5 tane firma seçildi, söyleyin
bana. Bu işin aciliyeti ne, özelliği ne? Yani özellik isteyen işler var, termik
santral yaptığın vakit, sokaktaki müteahhit yapamaz. Kabul, bunları biliyoruz.
Peki, bu köprülerle ilgili, bu 5 firmanın, 6 firmanın dışında kimse yok mu?
Gelelim, tekrar, daha somut, daha belirgin bir işe. Diyarbakır’a
bir havalimanı, bir terminal binası yapılacak. Senelerdir tartışıyoruz, yeni
bir havaalanı için Çınar yakınlarında, Çınar ile Diyarbakır arasında hazinenin
çok güzel bir yeri belirlendi, uluslararası bir havalimanı yapılması için
devletin paftalarına kadar işlendi. Bendeki devletin paftalarında... Bunu Sayın
Mehdi Eker’e de gösterdim, açtım paftayı önüne koydum. Resmî, üzerinde devletin
mührü olan pafta, o, rafa kaldırıldı niyeyse? Dediler ki: Diyarbakır’a yeni bir
terminal yapacağız, çok güzel bir terminal, projesi güzel. 93 bin metrekare
kapalı alan, 6 tane körük. Kabul, baş göz üzerine, onu yapın. Kalktılar bunu da
yine belli istekliler arasında ön elemeli davetiye... Bakın, tüy dikildi. Ön
elemeli ne demek? 15 tane firmaya davetiye çıkarıyor, çıkardı. 15 tane firmaya
davetiye çıkardıktan sonra da bu 15 firmayı bir daha inceliyor, diyor ki:
“Bunların 8 tanesi” veya “10 tanesi ihaleye girebilir.” Yahu, bu davetiyeyi sen
çıkarmışsın bir sefer. Yani, niye davetiyeli yapıyorsun, bu ayrı bir tartışma
konusu fakat davetiye çıkardığın firmayı, “Yeterlidir, bu gelsin, öbürleri
yeterli değildir bütün Türkiye’ye.” dediğin bu 15 tane firmayı da tekrar bir ön
elemeye tabi tutuyorsun.
Ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? 10 tane firma kaldı. Yine,
feryat ettim, bu kürsülere çıktım, basın toplantıları yaptım, Diyarbakır’daki
bütün gazetelere verdim, dedim ki artık utanırlar, korkarlar, yapmazlar.
Tınmadı kimse, umurunda olmadı kimsenin, hiç kimsenin umurunda olmadı ve
sonuçta bu 10 firmadan 4 tanesi teşekkür attı. Teşekkür ne demek? “Beni
çağırdın ama ben bu işe girmiyorum. Sana hayırlı olsun.” 1 firma -bu işin
içerisinde- anlaşmaya girmedi, Diyarbakır’da İntim İnşaat -onun da adını
vereyim- allem edildi, kallem edildi, bu firma da elendi. “Senin şu evrakın
eksik, senin bu belgen eksik.”
Şimdi diyebiliriz ki “Kardeşim, sen çıkmışsın, anlatıyorsun.
Bunların hepsi yalan.” Yahu, kurun bir komisyon, getirin evrakları, eğer böyle
değilse deyin ki: “Altan Tan, sen bunları yalan söylüyorsun.” Getirin bunları.
Ve o günün parasıyla 270 trilyona yani 270 milyona, 150 milyon dolara bu
terminal binası ihale edildi arkadaşlar. Bakın, Diyarbakır’da duruyor, 150
milyon dolar, o günkü kurla 150 milyon dolar. Getirin dedim, ben otuz üç yıllık
inşaat mühendisiyim, yarı fiyatına yapıyorum; bütün teminat, belge, evrak,
kontrgaranti, konsorsiyumu kuruyorum. Buyur, yarı fiyatına yapıyorum. Diyor ki:
“İhale müddeti geçti, müracaat etseydin.” Ya, müracaat yok ki zaten, sen
çağırıyorsun.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bunlar, dediğim gibi polemikle, kavgayla,
küfürle, bilmem neyle olacak bir şey değil. Gelirsin, yüzünün akıyla bunun
hesabını verirsin.
Basına gelince, basın Roboski olduğu gün öldü Türkiye’de. Saat on
bire kadar devletten, ordudan cevap gelinceye kadar cemaatçisi, öbürü, diğeri,
hiç kimse yayın yapmadı.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Doğan Bey, cevap verecek misiniz bu
ifadelere?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bekliyorum ben, çıksınlar, desinler ki:
“Böyle olmadı.”
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde olmak üzere şimdi
söz Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz’da.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu İzmir Liman İşletmesindeki
yolsuzluklar ve Sabah ve ATV’nin satışıyla ilgili havuz oluşturmada olan rüşvet
olaylarının araştırılmasıyla ilgili Meclis araştırma önergesinin lehinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın size bir şey okuyacağım. “25
Ocakta ABD’de toplantı yapıldı. ‘Biz Refah Partisini iktidardan indirmekle
kalmamalıyız, bölmeliyiz.’ Amerika’nın planı bu. Evlatlarımızı önce raydan
çıkardılar, şimdi uçurumdan yuvarlıyorlar. Erdoğan partiyi kendisi kurmadı, ona
bu partiyi kurması emredildi. Erdoğan’a bu projede niye rol verildi? Çünkü onda
makam, mevki, mansıp, mal ve Cumhurbaşkanlığı zaafı var. AKP’ye oy vermek
cehenneme bilet almak gibidir. AKP’ye oy verdin, yaptığın iş ne? Sırtına birer
hortum bağladı, hortumu AKP’ye teslim ettin, o da rantiyeciye verdi.” Bunu kim
diyor biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Bunu, Sayın Başbakanın ve
birçoğunuzun “Hocam” dediği, değer verdiği Necmettin Erbakan 2007 yılında ifade
ediyor ve 2007 yılında ifade ettiği bu lafların altı yıl sonra gerçek olduğunu,
onun tedrisatından geçmiş, onun fikirleriyle bugünlere gelmiş birçok
milletvekili eğer görmekten imtina ediyorsa Cenab-ı Allah’ın katında hakikaten
sorumluluk içerisine gireceklerdir. Siz niye hırsızlıkları, yolsuzlukları,
usulsüzlükleri sonuna kadar savunacaksınız? Eğer sizin boğazınızdan bir şey
geçmediyse bugün, yolsuzluğa bulaşan, hırsızlığa bulaşanları cansiperane
savunmak için Türkiye Büyük Millet Meclisinde niye kendinizi zorlayacaksınız? Bakın,
araştırma önergesinde iddia edilen husus, İzmir’deki olay: Kim var İzmir’deki
olayın içerisinde? Bakanın bacanağı var. Şimdi, diğerleri ne yapıyor? Savcı
gidiyor onları alıyor ama Bakanın bacanağı bir türlü ifadeye gitmiyor. Binali
Yıldırım’a soruyorlar: “Nerede sizin bacanağınız? Niye gelmiyor?” dediğinde
“Birkaç gün sonra gelir.” diyor. Değerli arkadaşlar, orada birtakım savcılarda
ve bu operasyonu yapanlarda değişiklik olduktan sonra geliyor akşam yedide, bir
mahkeme başkanının olduğu yere geliyor ve ne yapılıyor? Serbest bırakılıyor.
Şimdi, biz, etik kuralı gereğince Bakanın bacanağı, şudur budur, falan filan
noktasına girmeyeceğiz ama şunu açık yüreklilikle ifade ediyoruz: Bakın, 17
Aralık operasyonunda, 17 Aralık operasyonu ilk yapıldığında -içinizde İçişleri
Bakanlığı yapanlar da var- ayıkamadınız. 17 Aralık operasyonu yapıldığında 4
bakanın çocuğu alındı, Halk Bankasının Genel Müdürü, bir sürü üst düzey kişiler
alındı ve bunlar savcılar tarafından yapılan sorgulamalar neticesinde hâkim
tarafından tutuklanarak şu anda cezaevindeler. İddiaların hepsini biliyorsunuz,
tek tek girmeyeceğim.
Akabinde, 25 Aralıkta “asrın yolsuzluğu” dediğimiz, 17 Aralıktan
daha büyük yolsuzluk… İşin içerisinde kim var değerli arkadaşlar? Başbakan var,
Başbakanın oğlu var, Başbakanın damadı var, Başbakanın kızı var, bakanlar var,
birçok ileri gelenler var. Şimdi, bu iddialarla ilgili bir operasyon yapılıyor.
Bu operasyon yapılır yapılmaz savcının talimatına rağmen, kolluk kuvveti
görevini yapan emniyetçiler görev yapmıyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye
Cumhuriyeti devletinde veya bir hukuk devletinde savcının verdiği talimatı bir
kolluk kuvvetinin, kolluk kuvveti görevini yapan polisin yerine getirememesi
gibi bir şey olabilir mi? Ama bunu yaptınız.
Bakın, şunu ifade ediyorum: Şimdi, hangi gerekçeye sığındınız bunu
yapmak için? Dediniz ki: “Millî devlete darbe var, paralel yapı var. Paralel
yapının arkasında Amerika’sı, İngiltere’si neyse, dış güçleri var, bizi yıkmaya
çalışıyorlar -sözde- asrın liderini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.” Ben size
buradan söylüyorum, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli de dedi: Bir buçuk
aydır, iki aydır bas bas bağırıyoruz buradan, diyoruz ki: Gelin…
GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Duyuyoruz, bağırma.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Bağıracağım, vatandaşın hakkını
yiyenlerden hesap sorana kadar bağıracağım, bağırmaya da devam edeceğim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bağır, millet isyan ediyor, vicdanlar isyan
ediyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Şimdi, biz diyoruz ki: Gelin Allah
rızası için, Allah rızası için gelin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hırsızlar bağırmayacak, sen
bağıracaksın, hırsızlar susacak.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Sayın Başbakan, sayın bakanlar, Allah
rızası için gelin, bu işin arkasında kim varsa bu kürsüden açıklayın. Amerika
mı var, İngiltere mi var, Fransa mı var? Ama ben çok iyi biliyorum, bir
zamanlar AKP’liler ne diyordu biliyor musunuz oturduğumuz bir toplantıda: Bizim
beyefendinin, patronun arkasında Amerika da var, biz şöyle güçlüyüz, askeriyeyi
hallettik, yargıyı hallettik, 2023 yılına kadar bizim iktidarımızı kimse
engelleyemez.” diyorlardı. Bu konuşmalara şahit olan birçoğunuz vardır. Şimdi,
buradan soruyorum: Gelin bunu açıklayın. Eğer gizli bir şey varsa, gizli bir
şey varsa dedik ki: Bunun gizliliği varsa milleti ilgilendiren, devleti
ilgilendiren gizliliği varsa gelin Mecliste kapalı oturum yapalım. Bize bir
açıklayın ya Allah rızası için! Biz, sizden daha fazla Milliyetçi Hareket
Partisi olarak millî devletin yanında durmazsak namerdiz. Açık söylüyorum:
Bizim için devletin ebet müddetliği kaçınılmazdır ama gelin, açıklayın bunu
değerli milletvekilleri, gelin açıklayın.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Mahkeme devam ediyor, neyi
açıklayacağız ya?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Ama Allah rızası için ben size bir
şey soracağım: Başbakan hırsızlığa bulaşmışsa, bakan hırsızlığa bulaşmışsa
-iddia- bakanların çocukları bulaşmışsa veya birtakım bürokratlar bulaşmışsa,
iş adamları bulaşmışsa yani burada bu işlerle hiç alakası olmayan
milletvekillerinin, boğazından haram lokma geçmeyen milletvekillerinin; rüşveti
almanın da, vermenin de, aracılık etmenin de lanetlendiği ve cehennemlik olduğu
bir ortamda size oy veren insanları bile medya manipülasyonlarıyla, algı
yöntemiyle “Hırsızlık, yolsuzluk yok da millî devlete operasyon var,
Hükûmetimizi yıkıyorlar.” diye size o anasının ak sütü gibi oylarını veren o
insanlara bile yanlış yaparsınız, yazık edersiniz, günaha girersiniz.
Sayın Başbakan “Abdestimden şüphem yok ki namazım sorgulansın.”
diyorsun. Bunu demekle olmaz, abdestinden şüphesi olmayan şunu diyecektir: “On
iki yıldır ben bu ülkeyi yönetiyorum. On iki yıldır bu ülkenin Başbakanıyım.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir Başbakana, hiçbir hükûmete nasip olmayacak
şekilde bu millet bana yetki verdi. Ben, on iki yıldır yönettiğim bu ülkenin
savcısına, polisine güvenmeyeceğim de kime güveneceğim?” deseydi Allah’ınızı
severseniz bugün bu yaşananlar yaşanır mıydı? Ben size soruyorum: Bugün harama
bulaşmayan, boğazından haram lokma geçmeyen kime Türk savcısı kumpas kurabilir,
kime Türk polisi kumpas kurabilir? Bugün Başbakana kumpas kuracak bir savcı
olabilir mi değerli arkadaşlar? Bir polis Başbakana kumpas kurabilir mi? Yani
bu mümkün değildir. Çıkarsınız, harama bulaşmamışsanız, bu milletin önünde…
Bakın şurada tapeler var tapeler, 274 sayfa, 274 sayfa tape var. Bu tapelerde
–girmeyeceğim tek tek ama- o kadar iğrenç konuşmalar var ki, o kadar milletin
malına el uzatılmış ki, o kadar haram var ki Allah aşkına, biri gelip de bunu
bize niye açıklamıyor?
“Millî devlete darbe”, “paralel yapı”, “paralel devlet.” Kimdir bu
paralel devlet? On iki yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. Şimdi çıkıyorsunuz, diyorsunuz
ki: “Paralel yapıyla MHP, CHP, bilmem kim iş birliği yapıyor.” Bu ülkede bir
paralel yapı varsa o paralel yapıyı siz oluşturdunuz, o paralel yapıyı ortaya
çıkarmak da sizin göreviniz ama siz “paralel devlet”, “paralel yapı” diyerek
koskoca bir camiayı zan altında bırakacaksınız, gereğini yapmayacaksınız, alnı
secdeye değen insanlara hırsız muamelesi, hain muamelesi yapacaksınız, kendiniz
bu işten sıyrılacaksınız. Devletsiniz,
içinizde bakanlık yapanlar var, eğer paralel yapı varsa, ihanet eden varsa bu
savcı da olsa, polis de olsa tutarsınız kolundan gereğini yaparsınız. MİT
elinizde, Emniyet elinizde, devletin bütün birimleri elinizde değerli
arkadaşlar, devletin bütün birimleri sizin elinizde ama… Çünkü veremeyecek
hesabınız var.
Bakın, değerli arkadaşlar, siz iktidar olurken arkanızda ne ATV
vardı ne Sabah vardı ne A Haber vardı ne bugün… Başbakan bakkal açıyor,
Allah’ınızı severseniz, 50 kanal canlı veriyor. Siz hükûmet olduğunuzda bu
kanalların hangisi vardı? Ama siz ne yaptınız? Millete gittiniz ve iktidar
oldunuz ama bugün, içinden çıktığınız millete yabancılaştınız çünkü siz harama
bulaştınız, haramzadelerle beraber oldunuz, o fakiri fukarayı, garip gurebayı,
Anadolu’nun yiğit insanını unuttunuz. Siz harama bulaştınız ama şunu unutmayın:
Bu şekilde giderseniz, harama bulaşarak giderseniz 28 Şubat sürecini yaşayanlar
da bütün güçleri eline almışlardı “Bin yıl sürecek.” diyorlardı. Sizin de
akıbetiniz onlardan farklı olmayacak, onlar gibi olacaksınız, unutmayın. Aynı
şekilde gideceksiniz çünkü siz milletten korkuyorsunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde olmak üzere
İzmir Milletvekili Sayın Ali Aşlık konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ AŞLIK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu önerge karşısında grubum adına
söz almış bulunuyorum.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Vallahi almasan iyi olurdu.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Özellikle 17 Aralıktan sonra güçlenen,
büyüyen ve…
AYKAN AYDEMİR (Bursa) – Çalan…
ALİ AŞLIK (Devamla) – …çevresinde el uzatılması gereken bütün dost
ve akrabalara el uzatan bir Türkiye’ye karşı bir komplo düzenlenmiştir. [CHP ve
MHP sıralarından “Bravo(!)” sesleri, alkışlar(!)] Bu komplo karşısında bazıları
gibi şapkayı alıp gideceğimizi zannedenler yanılgıya düştüler. Çünkü biz
desteği milletten aldık, gücümüzü milletten aldık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Parayı kimden aldın, parayı?
OKTAY VURAL (İzmir) – Parayı kimden aldınız?
İZZET ÇETİN (Ankara) – Parayı kimden aldınız?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Bizi millet getirir ve millet götürür. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen!
OKTAY VURAL (İzmir) – Malı kimden götürdünüz?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Parayı da milletten aldınız.
BAŞKAN – Tahammül edin konuşmacıya, lütfen!
ALİ AŞLIK (Devamla) – Özellikle İzmir’deki operasyonla alakalı
biraz evvel oradaki sanıkların avukatlarıyla görüştüm. Çünkü, bize sizin gibi
mahkemedeki henüz gizli olan belgeleri ulaştıran savcı ve hâkimler yok. (AK
PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Alkışlayın, Rıza Zarrab gurur duyuyor.
ALİ AŞLIK (Devamla) – İzmir’de liman operasyonu diye bahsedilen
konu: 2010 yılında dinlemeler başlamış, 2012’nin yedinci ayında bitmiş.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sonra?
OKTAY VURAL (İzmir) – Ee…
ALİ AŞLIK (Devamla) – İhale 2012’nin beşinci ayında yapılmış.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ee…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sonra?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen saygıyla dinleyelim;
duyuluyor buradan.
ALİ AŞLIK (Devamla) – İhaleyi alan, daha doğrusu şikâyetçi olan
firma…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ee…
ALİ AŞLIK (Devamla) – Evet Oktay Bey, yani böyle pişmiş kelle gibi
bana “Ee, ee” demenin pratik bir anlamı var mı? (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) Dinleyin, ben de
anlatıyorum işte insan gibi.
BAŞKAN – Sayın konuşmacı…
OKTAY VURAL (İzmir) – Vallahi pişmiş kelle gibi utanmadan…
ALİ AŞLIK (Devamla) – Hayır ama yani “Ee, ee” ne demek yani?
BAŞKAN – Sayın konuşmacı…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Pişmiş kelle gibi utanmadan
konuşuyorsun.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Olur mu canım?
BAŞKAN – Sayın konuşmacı, siz lütfen Genel Kurula bakarak
konuşmanızı sürdürün.
OKTAY VURAL (İzmir) – Utan, utan!
ALİ AŞLIK (Devamla) - Ben hiç kimseyi şey yapmadan, saygısızlık
yapmadan konuşuyorum. Niye koskoca Grup Başkan Vekili olarak “Ee, ee” Ne demek
“E, ee”? Niye saygısızlık yapıyorsun?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen tuzluk musun, yağdanlık mısın? Tuzluk,
tuzluk!
LÜFTÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Rüşvete gel, rüşvete!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ALİ AŞLIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, dinlemeler 2012’de
bitiyor yedinci ayında.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sonra?
ALİ AŞLIK (Devamla) – İhale, 2012’nin beşinci ayında yapılıyor.
İhale yapıldıktan sonra…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Nereden biliyorsun?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Alan firmayla konuştuk canım, yapanlarla
konuşuyorum, avukatlarıyla konuşuyorum. İyi de bir siyaset yapıyorum.
BAŞKAN – Sayın konuşmacı, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Yani sen milletvekili değil, iş takipçisi
misin? İş takibi mi yapıyorsun?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Bilmeyeyim mi?
BAŞKAN – Sataşmalara cevap vermeyin lütfen.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ihale 2012’de, 2012’nin
beşinci ayında tamamlanıyor. Şikâyetçi olan firma KİK’e başvuruyor talebi
reddoluyor. Yetmiyor idare mahkemesine başvuruyor talebi reddoluyor. Yani
dolayısıyla hukuk devletinde nedir? İdarenin bütün eylem ve işlemleri yargıya
tabidir. Bütün yargı yolları denenmiş mi? Denenmiş. Netice alınmış mı? Alınmış.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Parayı kim almış?
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Firmaya sordun mu?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Ama bütün bunlara rağmen bir şikâyette
bulunuyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Para kimde, para? Bunları söyle.
ALİ AŞLIK (Devamla) - O şikâyetten sonra da, bu şikâyetten sonra
da Sayın eski Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı adayı olarak açıklandıktan bir hafta sonra, bacanağı da bu işe
bulaştırılmak üzere, 2012’nin yedinci ayında biten ve sümen altı edilen bir şey
raflardan çıkarılıyor.
Şimdi arkadaşlar, bu işler sizlerin de başına geldi, bu işler
birçok insanın başına geldi. Türkiye'de yargıdan başına birçok sıkıntı gelmeyen
kaç tane insan var?
MUHARREM VARLI (Adana) – Niye savcıları değiştiriniz?. Allah
Allah!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Paradan bahset.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Paradan, yolsuzluktan, hırsızlıktan bahset.
Bunları yani niye savunuyorsun?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Şimdi, bu dinlemeler CMK 335’e göre
yapılıyor. Nedir bu? Sınırsız dinleme hakkı veriyor. Yani “örgüt”ten dinleme
yapılıyor ama sevk maddesi “ihaleye fesat karıştırma.”
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Yıllardır bizi dinliyordunuz ya.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Şimdi, buradan Binali Yıldırım Bakanımızı,
İzmir Büyükşehir belediye başkan adayımızı yıpratma amacı oluşturulmaya
çalışılıyor. (CHP ve MHP sıralarından “Oooo” sesleri)
Bakınız değerli arkadaşlar, madem bu yolsuzluk vardı, 2012’nin
7’nci ayında biten bir dinleme niye 2014’ün 7 Şubatında devreye sokuluyor. Hiç
düşünmüyor musunuz, hiç vicdanınıza sormuyor musunuz bunu?
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya vicdanına sen sor! Hangi vicdanla
milletvekilliği… Sizin vicdanınız mı
var? İzmirliler seni izliyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri lütfen ciddiyetinizi koruyun.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şikâyetçi firma on yıl
boyunca bu işi yapmış, on yıl boyunca yapmış, ihale şartlarına uygun yapılmış
çünkü yargının da denetiminde geçmiş ama ona rağmen 17 Şubatta millî iradeye,
millî sermayeye, millî güçlere karşı başlatılan sinsi planın İzmir ayağı
devreye sokulmuştur. [CHP ve MHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar (!)]
OKTAY VURAL (İzmir) – Yolsuzluklar millî!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hırsızlık var, hırsızlık!
ALİ AŞLIK (Devamla) – Biz bu tür olayların altında bugüne kadar
ezilmedik, bundan sonra da ezilmeyiz. Biz bugüne kadar yapılan her şeyin
hesabını verdik bundan sonrada vereceğiz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hiçbir şeyin hesabını vermediniz.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Sayın Başbakan ve ekibini hırsızlıkla
suçlayıp, hakaret etmeye kalkanlara da yargıda hesabını soracağız.
SUAT ÜNAL (Osmaniye) - İzmirli Binali Yıldırım’a güveniyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hırsız, polisi kovalıyor.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şimdi, 2011 seçimleri
öncesi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına karşı aynı şekilde bir operasyon
yapıldı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hırsızı anlat.
ALİ AŞLIK (Devamla) – 400 sayfayı geçen iddianame var. İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da üç yüz doksan yedi yılla
yargılanıyor…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Ee?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Soygun
çetesi oldu bunlar ya.
ALİ AŞLIK (Devamla) – …ve ben İzmir’de muhalefet milletvekiliyim,
burada iktidar milletvekiliyim ama İzmir’de iktidar Cumhuriyet Halk Partisi ve
ben orada İzmir’de muhalefetin milletvekili olarak çıktım dedim ki: “Biz
adliyelerin şeklini şemailini değiştirdik ama henüz zihniyetleri
değiştiremedik. Bu yapılanlar yanlıştır.” dedim ve bunu kamuoyuna açıkladım.
Basının önünde söyledim, kapalı yerlerde söylemedim. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından alkışlar(!)]
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Bravo!
ALİ AŞLIK (Devamla) – Ve Aziz Kocaoğlu o günden bugüne bu
operasyonlarla alakalı kitap yazdı. İzmir’e hiçbir şey yapmadı. Şimdi de
“Namuslularla namussuzların seçimi” diyor. Hakkında 400 sayfayı geçen fezleke
var ve bunu konuşuyoruz. Değerli arkadaşlar, bak, ben çıkıp bir defa Aziz
Kocaoğlu’na “namussuz” demedim, “hırsız” demedim. Niye?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Değil de ondan.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Değil meğil mevzu değil. Eğer ona yargı
beraat kararı verecekse ben öyle söylersem o hâkime hakaret etmiş olurum.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yahu, hâkime zaten fırsat vermediniz,
hâkimleri aldınız.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Siz daha iddianame hazırlamadan tapelerle
geziyorsunuz. Arkadaşlar, tape ile tıpayı birbirine karıştırmayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Olmaz böyle bir şey. Onun için diyoruz ki bunlar algı
yönetimi için yapılan şeylerdir. Bu millet hırsızı, namussuzu yürüyüşünden,
gözünden tanır.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Doğru, doğru.
HASAN ÖREN (Manisa) – Ergenekon’daki tapeler?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Öyle tapelerle mapelerle milleti
kandıramazsınız, bilir anlar, bu millet âlim değil ariftir. Onun için, madem
Alaatin Yüksel’e… Siz madem bu kadar namuslu, siyaseti bu kadar namus üzerine
yapıyorsunuz. O zaman niye bir başka aday göstermediniz de Aziz Kocaoğlu’nu
gösterdiniz? Hâlâ yargılanıyor. Yargılanan bir adamı…
HASAN ÖREN (Manisa) – Sana ne?
ALİ AŞLIK (Devamla) – İnanmıyor olabilirsiniz, “Onun için
gösterdik.” diyebilirsiniz ama başka yargılanana niye “Namussuz” niye
“Şerefsiz” diyorsunuz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Kim yargılanıyor?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Daha iddianame bile açılmayanlara hırsız
damgasını niye vuruyorsunuz arkadaşlar?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Adam hırsız ya!
ALİ AŞLIK (Devamla) – O zaman biz de aynı şeyi söyleyelim. Ama biz
hukuka saygılıyız.
HAMZA DAĞ (İzmir) – Fotoğrafları göster.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Yargılama bitene kadar, süreç bitene kadar
asla kimseye “namussuz” demeyeceğiz. Onlarla uğraşacağınıza keşke İzmir’le
uğraşsaydınız. Bakınız, her selde İzmir bu manzaralarla karşılaşıyor.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Ne var onda, ne var?
ALİ AŞLIK (Devamla) – Sıkıntıda, insanları kurtaracak itfaiye su
altında kaldı.
Proje üretin arkadaşlar. Halkın karşısına projelerle,
yaptıklarınızla çıkın, laf salatası üretmeyin, hukuka saygılı olun.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sen Kağıthane’deki bataklığı…
ALİ AŞLIK (Devamla) – Binali Yıldırım’ın bacanağı tutuklanmadı
diye hayıflanıyorsunuz. Bu ülkede Bakanların çocuğu, bakanken tutuklanabildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Demek ki bir şeyi yok. Onun için derdinizi
burada bağırarak değil, halkla kucaklaşarak anlatın.
BAŞKAN – Sayın Aşlık, teşekkür ederim.
ALİ AŞLIK (Devamla) – Biz nasıl medyasız gelmişsek, biz nasıl
medya karşımızdayken iktidara gelmişsek, kucaklaşın, bütünleşin, iktidara
gelin, her şey size helal olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Aşlık, teşekkür ederim.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Savcıyı değiştirdiniz, hâkimi
değiştirdiniz.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Yüksel.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Sayın Başkanım, 69’a göre söz istiyorum
sataşmadan dolayı.
BAŞKAN – Neden? Anlamadım.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Adımı geçirdi bizzat “Alaattin Yüksel,
Sayın Alaattin Yüksel” diye.
BAŞKAN – Şimdi, size sataşmada bulunmadı, sadece bir soru sordu.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Hayır.
BAŞKAN – Size söz vereceğim ama sataşmadan mı yoksa açıklamak için
mi onu ayırt etmeye çalışıyorum.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Tamam, sataşmadan açıklamak istiyorum.
BAŞKAN – Size şahsınızla ilgili bir sataşmada bulunmadı, sadece
size bir soru sordu orada.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Açıklama yapmak üzere, evet.
BAŞKAN – O soruyu cevaplamak için yerinizden bir dakika süre
vereceğim size.
Buyurun yerinize.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Kürsüden verin efendim.
BAŞKAN – Yerinize Sayın Yüksel, kürsüye değil.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Efendim, kürsüden. Hem sataşma var hem
de soru soruyor. Ayrıca…
BAŞKAN – Sizin şahsınıza bir sataşma olmadı Sayın Yüksel. Çok iyi
dinledim. Sadece size bir soru sordu.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Bakın, ben sataşmada bulunmak için
istemeyeceğim. Binali Bey’e hırsız demediğimizi anlatacağım. Hırsız demiyoruz
biz kimseye.
BAŞKAN – Sayın milletvekili arkadaşlarınıza söylerseniz, seslerini
yükseltmesinler, sizi duymuyorum.
Sizin şahsınızla ilgili hiçbir sataşmada bulunmadı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Söylemediğini söyledi.
BAŞKAN – İleri sürdüğünüz bir fikirden aksi bir fikir
söylediğinizi de söylemedi.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Aynen öyle dedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aynen öyle oldu.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Olur mu Sayın Başkan? Soru bana yönelik
olarak tamamen aykırı…
BAŞKAN – İsterseniz yerinizden kısa bir açıklama vereyim.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Lütfen, hayır, kürsüden iki dakikalık
söz istiyorum.
BAŞKAN – Bir dakika… Tutanakları getirteyim, gerekiyorsa
sataşmadan da söz veririm.
Lütfen, şimdi yerinize geçin, bir dakikalık söz vereyim size
açıklamak için.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Söylemediği kelimeyi “söyledin”
dedi Sayın Başkan. Bu açık, net.
BAŞKAN – Lütfen…
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, hem bizzat ismimi
geçirerek…
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – İtfaiyeden bahsetti orada.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – İtfaiyeden bahsetti.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hep birlikte bağırdığınız zaman
söz vereceğim diye bir kaide yok. Ben şimdi diyalog içindeyim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hanımefendi, burası yanıyor
mu?
BAŞKAN – Lütfen, üçüncü kişiler konuşmasın.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Bakın, Sayın Başkan, ben sataşmak için
söz istemiyorum hem de Binali Bey’e hırsız falan demediğimizi de anlatmak
istiyorum.
BAŞKAN – Bakın “Ben sataşmadan dolayı söz istemiyorum.” dediniz,
değil mi?
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Bakın, ben…
BAŞKAN - Şimdi, o zaman, bakın, anlaşalım. Sataşmadan dolayı söz
istemediğiniz zaman benim size yerinizden söz verme durumum söz konusu olur.
Beyan ettiniz ki “Sataşmadan söz istemiyorum.” O zaman lütfen…
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Hayır, ben beyan etmedim.
BAŞKAN – Söylediniz şimdi, “Sataşmadan söz istemiyorum.” dediniz.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - “69’a göre söz istiyorum.” dedim Sayın
Başkan.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Yüksel’in Binali
Yıldırım’la ilgili söylemediği bir şeyi söylemiş gibi söyledi sayın hatip; bir.
Yani Sayın Yüksel’in ileri sürdüğü görüşten başka bir görüş ileri sürdü.
Onun için 69’uncu maddeye göre söz istiyoruz.
BAŞKAN – Tamam, böyle güzel, bu şekilde açıklayıcı olsaydınız size
söz verecektim ama siz “Sataşmadan söz istemedim.” deyince, yerinizi işaret
ettim size. Sayın İnce gerekli açıklamayı yaptı.
Buyurun iki dakika. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
9.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel’in, İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Değerli milletvekilleri, biz burada
kimseye “hırsız” demedik. Gelin bir araştırma komisyonu kuralım, hırsızlık var
mı yok mu; rüşvet, yolsuzluk var mı, yok mu, bunu bir araştıralım dedik.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Niye daha önceden söylemediniz? İzmir için
de niye aynı şeyi söylemediniz?
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla)- Gelin destek verin; bir.
İkincisi, 1 tane ihaleden bahsediyor sayın konuşmacı. Biz 1
ihaleden değil 21 ihaleye fesat karıştırmadan ve 38 rüşvetten söz ediyoruz.
Siz susarsanız anlarsınız ne anlattığımı.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Anlıyoruz zaten.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - 38 rüşvetten söz ediyoruz; iki.
Üç; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’yla ilgili
akşam da söylediniz, doğrudur. Aziz Kocaoğlu, sizin dediğiniz gibi bir yıl
falan da beklememiştir, sekiz yıl boyunca dinlenmiştir ve kameralarla
izlenmiştir. Sekiz yıl boyunca dinlenmenin sonucunda 2011 Haziran seçimleri
öncesinde operasyon yapılıp evlerinden, iş yerlerinden insanlar alınarak
hapishanelere atılmış, yirmi iki ay hapis yatan bürokratlar vardır ve o sözünü
ettiğiniz iddianamede tek bir rüşvet, zimmet, haksız zenginleşme, irtikap
yoktur ve bu bizim sözünü ettiğimiz dinlemeler hâkim kararıyla dinlenmiş
şeylerdir. Bundan söz ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı neden
yargılanıyor biliyor musunuz, ne var iddianamede? Süt var, yoksul çocuklara
üreticinin sütünü alıp bedava vermesi var. Mandalina üreticilerinin
mandalinasının tarlada kalmaması için onlara yardım etmek var. “Şevval Şam’ı
niye ihalesiz İzmir’e getirdiniz?” diye var. Şevval Sam’dan kaç tane var
değerli arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAMZA DAĞ (İzmir) – Çeşme otoparkı da var.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Bakın, Aziz Kocaoğlu mahkemeye gitti.
Biz yüz saat boyunca mahkemede yargılandık. Siz de çıkın, bir şey yoksa, yoksa
rüşvet, yoksa yolsuzluk, yoksa hırsızlık, çıkın hâkim önüne, yargılanın. Bütün
istediğimiz budur, bunu söylüyoruz.
HAMZA DAĞ (İzmir) – Yargılansın.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Biz yargılanıyoruz. Yüz saattir
yargılandı o bürokratlar ve her şeyi gayet güzel açıkladılar. Hiçbir suçlarının
olmadığı gayet açık bir şekilde ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
3.- CHP Grubunun, İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel ve arkadaşları tarafından Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı tarafından bugüne kadar açılan, devam eden ve sonuçlanan
tüm ihalelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve gerçeklerin tüm
boyutlarıyla ortaya çıkarılması amacıyla 11/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 12 Şubat 2014 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (AK PARTİ sıralarından “Var,
var.” sesleri, CHP ve MHP sıralarından “Yok, yok.” sesleri) Elektronik yapalım,
peki.
Oylamayı elektronik olarak yapıyoruz.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Matematikle ilgili bir sıkıntı var.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Divan Kâtibi burada “Var.” diyor. Ayıp!
İZZET ÇETİN (Ankara) – Bu, sahtekârlık…
BAŞKAN – Lütfen ciddiyetimizi koruyalım arkadaşlar. Burası espri
yapma yeri değil, lütfen… Rica ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Girenleri saymasanız bakın bakalım Sayın
Başkan. Önce Divan Kâtibi bir ciddi olsun. Bu kadar insan giriyor,
görmüyorsunuz değil mi?
ALİ ÖZ (Mersin) – Var mı burada toplantı yeter sayısı? Hayret bir
şey yahu!
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, grup önerisi kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin İstanbulda
Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Hizmet Merkezinin
İstanbulda Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 532)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; 7269
Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi,
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 1
Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın;
7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel ve 1 Milletvekilinin; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge
ile 44 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile İçişleri Komisyonu, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporları (2/1967, 2/1074, 2/1438, 2/1529, 2/1571, 2/1966) (S.
Sayısı: 546) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen kanun teklifinin birinci bölümü üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştı ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın İç Tüzük’ün 72’nci maddesine
göre vermiş olduğu -görüşmelere devam edilmesine ilişkin- önergenin
oylanmasında kalmıştık.
Şimdi hatırlatmak için önergeyi tekrar okutup oylarınıza
sunacağım, buyurun:
TBMM Başkanlığına
Bölüm görüşmelerinin İçtüzük 72’ye göre devam etmesini arz ederim.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
(x) 546 S. Sayılı Basmayazı
11/2/2014 tarihli 59’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Daha iyi anlaşılmasını sağlamak için.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, karar yeter sayısı istedim ben.
BAŞKAN – Duymadım özür dilerim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, duymadınız değil tutanaklarda var,
duymanızla alakalı…
BAŞKAN – Tamam bir şey söylemiyorum, tekrar edeceğim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, oylamayı yaptınız.
ALİ ÖZ (Mersin) – Olur mu canım öyle şey! Bırak Allah’ını
seversen! (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Şimdi, oylamayı yaptım ama Sayın Oktay Vural bir şey
işaret etti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Elitaş, tamam.
Sayın Elitaş, Sayın Oktay Vural bir işarette bulundu ben
anlamadım. Şimdi ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Bir konuşayım
arkadaşlarla.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, İç Tüzük’ün ilgili maddesi var
bununla ilgili, oylamada yanlış bir şey yapılmışsa usul tartışması açacaksınız.
BAŞKAN – Evet, İç Tüzük’ün 13’üncü maddesi Başkanlık Divanı
görevlerinde böyle bir usul var. Oya başvurarak tekrar düzeltmeyi yapacağım,
karar yeter sayısı arayacağım.
Oylamaya sunuyorum: Önergeyi kabul edenler… Karar yeter sayısı
arayacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim…
BAŞKAN – Kabul etmeyenler…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Elektronik oylamayla yapalım.
İki dakika süre.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, neyi oyluyorsunuz?
BAŞKAN – İç Tüzük 72’ye göre verilen önergeyi okutuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam. Efendim, bir yanlışlık olduğunu iddia
ediyorsun. Usul tartışması açacaksınız, gerekirse oya başvurarak düzeltme
yapacaksınız.
BAŞKAN – Evet, evet.
OKTAY VURAL (İzmir) – Usul tartışması açacaksınız. Dolayısıyla,
buna göre yapın.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Vural, ben, sizin işaretinizi gerçekten
görmedim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ama ben söyledim. Görmekle ilgili
değil. Ben 2 defa tekrar ettim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, oylama yaptınız.
BAŞKAN – Bunu görmedim. Sayın Vural, bir şeyi düzeltmeye
çalışıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Kâtip üyeleriniz orada gördü ve söyledim
ben. “Karar yeter sayısı istiyorum.” dedim.
BAŞKAN – Sayın Vural, tamam. “Görmedim.” diyorum; “Siz
söylemediniz.” demiyorum. Görmedim ve bu hatayı düzeltmeye çalışıyoruz şu anda.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam. Efendim, o zaman usul tartışması
açacaksınız. Bundan sonra düzeltme yapın.
BAŞKAN – Usul tartışması açmama gerek yok ki. Ben itiraz etmiyorum
ki sizin karar yeter sayısı istemiş olmanıza.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ama oylama yaptınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Şimdi, Genel Kurulun bu konudaki iradesine
“evet” dediniz, sonra iradeyi siz kendi iradenize dönüştüremezsiniz. Ben
konuşmayacağım. Diyorum ki, usul tartışması açın, sonra düzeltsinler tutanağı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben de bir meramımı
anlatayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Şöyle yapalım, ben on dakika ara vereyim.
Grup başkan vekilleri arkaya gelsin, sorunu çözelim.
Kapanma Saati: 17.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60’ıncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın İç Tüzük’ün 72’nci maddesi
uyarınca vermiş olduğu görüşmelere devam edilmesine ilişkin önergenin
oylamasını tekrar edeceğim ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Elektronik cihazla yapacağız oylamayı.
İki dakika süre veriyorum.
Buyurun.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Teklifin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon burada, Hükûmet burada.
Şimdi soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Geçen birleşimde soru-cevap işlemi için sisteme giren
milletvekillerinin isimlerini okuyacağım, bu sıraya göre öncelikli olarak
kendilerine söz vereceğim:
Sayın Yüksel, Sayın Yılmaz, Sayın Varlı, Sayın Gök, Sayın Akçay,
Sayın Akar, Sayın Bayraktutan.
Sayın Yüksel, buyurun.
İsmini okuduğum milletvekilleri lütfen sisteme girebilirler mi.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Kimler efendim? Tekrar okuyabilir
misiniz.
BAŞKAN – Tekrar okuyorum: Sayın Yüksel, Sayın Yılmaz, Sayın Varlı,
Sayın Gök, Sayın Akçay, Sayın Akar, Sayın Bayraktutan.
Sayın Yılmaz, siz girmişsiniz, sistemdesiniz; buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Bakan; şimdi bu “tape”lere baktığımızda,
özellikle 6-7 tane iş adamı; bunlar ağırlıklı olarak devletten ve AKP’li
belediyelerden büyük miktarlarda iş alıyorlar. İşte, bu Sabah-ATV’de görüyoruz,
100 milyon dolarlar toplanıyor. Toplanan paranın miktarının 630 milyon dolar
olduğu ifade ediliyor ve bir zırhlı arabayla bu paralar götürülüyor. Siz
ekonomiden sorumlu bir bakan olarak, bu paralar kayıt dışı paralar mı, bu
paraların ülke ekonomisine bir zararı var mı?
Bir ikinci sorum da, bu, Sayın Başbakanın Fas’tan Habertürk’ün
Genel Yayın Yönetmenini arayıp bu, MHP’nin haberlerini kaldırtması, “Alo Fatih”
demesi, Yalçın Akdoğan’ın TRT 3’te muhalefetin sesini kısmasını -demokrasiye
inandığınızı biliyorum, ülkemizin de demokrasi yolunda yol katetmesini
düşündüğünüzü biliyorum- bunu demokrasiye sığdırabiliyor musunuz? Bu,
demokrasinin neresindedir Sayın Bakan? Bu soruya bir cevap bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, bildiğiniz gibi, son günlerde
630 milyon dolarlık bir alımdan bahsediliyor yani Sabah ve ATV'nin Turkuvaz
Medya Grubundan, Başbakanın talimatıyla Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım
tarafından görevlendirilen firmalar, bu satış konusunda ve vergilendirilmesi
konusunda kendi aralarında yapmış oldukları konuşmalardan bir problem olduğu
anlaşılmaktadır. Bu satış nasıl gerçekleşmiştir? Parayı veren bu firmalar kendi
kayıtlarında bu paraları nasıl göstermişlerdir? Bu satış vergilendirilmiş
midir? Bu iş adamlarıyla, şirketleriyle vergi uzlaşması anlaşmaları yapılmış
mıdır?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Varlı…
MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu yolsuzluk ve rüşvet soruşturması başladığında
Sayın Başbakan bunun bir komplo olduğunu söyledi. 4 tane bakanla ve bakan
çocuklarıyla alakalı bir soruşturma başlatıldı. Şimdi, ben özellikle şunu
sormak istiyorum: Eğer bu komploysa neden Sayın Ali Babacan’a böyle bir
soruşturma açılmadı, neden Sayın Mehmet Şimşek’e böyle bir soruşturma açılmadı,
neden geçmiş dönemde bakanlık yapmış, şu anda bakan olmayanlar, hatta
milletvekili olmayanlar varken bunlara soruşturma açılmadı da bu 4 tane bakana açıldı
ve 4 tane bakan çocuğuna açıldı ve Başbakanın oğlu davet edildi sorgulanmak
üzere? Bununla alakalı net bir cevap vermenizi istiyorum ve savcıların tayin
edilmesi, hâkimlerin tayin edilmesi bu sorunu çözecek mi, bu yolsuzluk ve
rüşvet iddialarını ortadan kaldıracak mı, milletin vicdanında aklanabilecek
misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Yüksel…
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz, Halk Bankası Genel Müdürünün evinde
ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar yani 10 trilyon civarında para bulundu.
Halk Bankası, politika olarak bunun bankayla ilişkisi olmadığını, bunun Genel
Müdürün kendisine ilişkin bir şey olduğunu, özellikle bankayı zarar görmesin
diye ayırmaya çalıştılar ama siz Halk Bankası Genel Müdürünü görevden almak
için uzun süre beklediniz. Bir, niye beklediniz?
İki, acaba Başbakan talimatı mıdır? Çünkü Başbakan iki gün önce El
Cezire’de “Bu bir soygun değildir, bu bir rüşvet değildir. Devlet kasasından
para çıkmış değildir.” dedi. Buna siz de mi inanıyorsunuz? Bu para nedir, bunu
biliyor musunuz? Halk Bankasında başka böyle kişiler var mı, onları da görevden
almayı düşünüyor musunuz?
Üç, Hükûmetinizin bu ciddi iddiaları…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bayraktutan…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Artvin’de 2012 yılında yapılan Cerattepe diye bir
ihale var. Bu ihaleyi iki buçuk yıldır bu Parlamentoda anlatıyorum. Anlatmış
olduğum şuydu: Bu ihalenin paket ihale olmuş olduğuna, sözleşme şartlarının bir
anlamda hikâye olduğuna, bir firmayı tarif ettiğine ilişkin tespitim
gerçekleşti. İhaleyi benim demiş olduğum firma almadı, bir başka firma aldı.
Şimdi, bu tape kayıtları yayınlandı Sabah-ATV’ye ilişkin. Bu iki ihale
firmasının sahiplerinin birbirleri arasında yapmış olduğu konuşmalardan bir tek
bir şeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Diyor ki birisi birine, çok özür
dileyerek diyorum: “Biz de o kadar keriz değiliz, verilmesi gerekiyor ki
veriyoruz. O parayı yolda bulmuyoruz.” Demek ki bu iki kişi arasında anlaşma
var. Firmaların adını söylemek istemiyorum ama Cerattepe ihalesinin ne olduğunu
bizler biliyoruz, birçok milletvekilimiz de biliyor. Şunu bir ayrıntılarıyla
inceleyip şu pis kokan ihaleyi bir an evvel iptal etmek için Hükûmet bazında
girişimde bulunacak mısınız, yoksa bu vebali üzerinizde taşımaya devam edecek
misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Doğru…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
17 Aralıktaki rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan sonra kaç tane
emniyet yetkilisinin ve kaç tane savcı, hâkimin görev yerleri değiştirilmiştir,
bunu öğrenmek istiyorum.
Diğer bir soru olarak da, şu anda çiftçilerin çok büyük oranda
icra daireleriyle ilgili sorunları vardır. Çiftçi borçlarıyla ilgili bir
çalışma yapılmakta mıdır, bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Türkkan…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakanım, Rıza Sarraf’ın rüşvet
ilişkilerini ortaya çıkaran belgelerde bir söz dikkatimizi çekti. “İki tane
bakana bir türlü yanaşamadık.” diyor. Bunun bir tanesi Ali Babacan, bir tanesi
Mehmet Şimşek. Siz, Sayın Rıza Sarraf’a koyduğunuz bu mesafede, sekiz ay önce
ortaya çıkan MİT raporlarının etkisiyle mi hareket ettiniz yoksa diğer
arkadaşlarınızın bu yaptığı tavrı yanlış gördüğünüz için bu konudan uzak mı
kaldınız, bunu merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Sabah ve ATV’nin Çalık Grubu tarafından satın
alınması sırasında Halkbank ve Vakıfbank’tan alınan 750 milyon dolarlık
kredinin bugüne kadar ne kadarı geri ödenmiştir? Bunların tamamı ödenmediyse,
bunun yeniden el değiştirilmesi hangi kurallar çerçevesinde olmuştur, bu konuda
bir açıklama yapabilir misiniz?
İkincisi de, Sayın Başbakan, iş adamları tarafından bir havuzda
630 milyon dolarlık paranın bir televizyon kanalı satın alınmak üzere
toplandığı yönünde ifadelerde bulundu. Bu para kimin talimatıyla hangi iş
adamları tarafından, hangi kurallarla toplanmıştır? Bu bir yağmacılık ya da
zorbalık değil midir? Bu konudaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum. Türkiye bu
kadar sahipsiz midir? Bir telefonla bir iş adamına 1 trilyon bilmem kaç milyon
dolar talimat veren yöneticiler konusunda ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bulut…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Bakanım, ülkenin 130 bin
öğretmen açığı varken ödenek yokluğundan 10 bin öğretmen atanmış, bunların da
530 tanesi açık kalmıştır. Ülkede bunca açığın kapanması konusunda ne gibi
düşünceniz vardır?
Ayrıca, çok sayıda olan, primlerini ödedikleri hâlde hâlâ emekli
olamayan emeklilikte yaşa takılanlar konusunda ne gibi çalışmalarınız vardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmek
istiyorum: Bizim, 2001 yılındaki parti programımıza baktığınızda, şimdiye
kadarki 4 seçimle ilgili bütün seçim beyannamelerimize baktığınızda, hükûmet
programlarımıza baktığınızda, aslında pek çok konuyla ilgili orada bazı temel
ilkeler göreceksiniz. Bunlar nedir? Öncelikle, Türkiye'nin gerçek anlamda bir
hukuk devleti olması için şimdiye kadar vermiş olduğumuz mücadeledir.
Türkiye'de siyasi reformlar çok sayıda yapıldı, 4 tane ayrı yargı reformunu
biliyorsunuz biz Türkiye Büyük Millet Meclisimize sunduk, hepsi kabul edildi
ama yapılanlar kadar önümüzde en az o kadar bir yapılacaklar listesi de var.
Hukukun üstünlüğünün gerçek anlamda Türkiye'de egemen olması,
bizim birinci sınıf bir demokrasi olmamız için de ileri bir ekonomi olmamız
için de olmazsa olmaz şartlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hâkimleri, savcıları görevden alıyorsunuz,
yerlerini değiştiriyorsunuz, ondan sonra hukuk devletinden bahsediyorsunuz;
böyle bir şey olmaz ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Tabii ki bütün bunları
yaparken hem Türkiye'nin geçmişine bakmak lazım hem on bir yıllık gelişmelere
bakmak lazım ama daha da önemlisi bundan sonra yapılması gerekenlere bakmak
lazım.
Şimdi, Türkiye'nin kurallı bir piyasa ekonomisi uygulaması… (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Bakan cevap veriyor, lütfen.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) - …yine bizim en önemli
ilkelerimizden bir tanesi, kurallı piyasa ekonomisi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu Meclise saygı duyulması lazım ya. Ya
böyle bir şey olur mu ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Burada, yine yönetim
ilkesi olarak şeffaflık, hesap verebilirlik de bugüne kadar yaptığımız pek çok
düzenlemede, attığımız pek çok adımda yine bizim temel ilkelerimiz oldu.
Bütün bu çerçeveye bakacak olursak, şunu özellikle ben
vurgulamakta fayda görüyorum: Yolsuzlukla mücadele, yine, on bir yılda, bizim
en çok önem verdiğimiz konulardan bir tanesi oldu ve bu konuda da önemli
adımlar atıldı ama kuşkusuz bu konuda da yapılacaklar var. Türkiye'de
şeffaflığın arttırılması ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi adına da
yine yapılması gereken önemli konular var, atılması gereken adımlar var,
bunlarla ilgili de zaten ilgili bakanlardan oluşan heyetimizin önemli bir
hazırlığı şu anda mevcut.
Şunu ifade etmekte yine büyük fayda var ki, biz, politika olarak
yolsuzlukla ilgili bütün iddiaların üzerine gideriz ve hiçbir yolsuzluğun üzeri
de örtülmez, bunu özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hâkimi, polisi görevden alarak…
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Öte yandan, Türkiye'de
yine bu işlerin düzgün yürüyebilmesi için yargının bağımsızca çalışması
önemlidir ama bağımsız çalışan yargının tarafsız hareket etmesi de yine çok çok
önemlidir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tarafsızlık Tayyip Erdoğan’ın…
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Yargının bağımsızlığı
kadar tarafsızlığı da önemli bir ilkedir.
Özellikle şu son iki aydır, iki buçuk aydır Türkiye'de meydana
gelen olaylara baktığımızda, hem yargı içerisinde hem de Emniyet içerisinde,
hatta bazı diğer devlet kurumlarında; bazı çalışanların, bazı yetkililerin
farklı bir emir-komuta zinciri içerisinde çalıştığıyla ilgili de önemli
tespitler vardır. Ve her kurum kendi içerisinde, kendi organizasyon yapısı
içerisinde ve kendi emir-komuta zinciri içerisinde çalışması gerekirken, o
kurumlarda çalışanların farklı yerden gelen talimatlarla farklı adımlar atabilmeleri,
hele hele yargıda taraflı bir tutum almaları kuşkusuz, Türkiye Cumhuriyeti
için, devletimiz için önemli bir risk alanıdır. Zaten şu son haftalarda atılan
adımların pek çoğu da mümkün olduğunca bu tür farklı emir-komuta zinciri
içerisinde çalıştığı tespit edilen kişilerle ilgili atılan adımlardır, önemli
bir kısmı budur. Tabii, sadece sebep bu değildir, başka sebepler de vardır ama
adımlar ağırlıklı olarak buna yöneliktir. Kuşkusuz, ister özel sektör olsun
ister devlet olsun kurumlarımızın belli bir insicam içerisinde çalışması,
kurumlarımızın, hele hele yargının evrensel hukuk normları içerisinde çalışması
Türkiye açısından son derece kritik bir konudur. Burada “evrensel hukuk
normları” deyince de bizim almış olduğumuz referanslar vardır. Sadece kendi
Hükûmetimiz döneminde değil, daha önceden gelen
normlar vardır. Bunlar nedir? Avrupa Konseyinin normlarıdır, bunlar
Avrupa Birliğinin…
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Bakan sorulara cevap
vermiyor. Sorulara cevap versin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan cevap veriyor.
Cevabına müdahale etme hakkımız yok. Lütfen…
Buyurun Sayın Bakan.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Nasıl hakkın yok? Konuşurken müdahale
ediyorsun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Şimdi, bakın, burada
sorulan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hâkim ve savcıları görevden alıyor,
polisleri görevden alıyor, hukuk devletinden bahsediyor. Bu Meclise hakaret
ediyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Bir müsaade ederseniz…
Bakın, burada sorulan soruların bir kısmı devam eden dava süreçleriyle
alakalıdır. Devam eden dava süreçleriyle alakalı nokta atış ifadelerin,
beyanların, müdahalelerin zaten yine yargının bağımsızlığına gölge düşüreceğini
unutmamanız gerekiyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Benimki davayla alakalı değil, siyasi
bir soruydu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – İkincisi, yine bazı
sorular, Bankacılık Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında, yine Borçlar
Kanunu kapsamında sır niteliğindedir. Ticari sır ya da bankacılık sırrı
niteliğindeki bilgilerin de yine aleni olarak konuşulması, bu konuda aleni
olarak bilgi verilmesi de mümkün değildir…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, niye sırra sığınıyorsunuz hemen?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) - …ama şu vardır ki: Bakın, yargıya karşı bir
sır yoktur, bahsettiğiniz konuların hepsi zaten yargıya intikal etmiş
konulardır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yargıya müdahale var Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Şimdi, Halk Bankası
Genel Müdürümüzle ilgili soru soruldu.
Bakın, Halk Bankası Genel Müdürümüz gözaltına alındığı gün, hemen
yerine vekâleten bir atama yapılmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Vekâleten zaten atayacaksınız, ama görevden
alma niye uzadı? Çok uzadı!
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Yönetim kurulu derhâl
genel müdür yardımcılarından bir tanesini vekil olarak hemen o gün atamıştır,
hiçbir yönetim boşluğu olmamıştır, arkasından yaptığımız titiz bir çalışma
sonucunda da çok sayıda aday içerisinden yeni bir genel müdürü tespit etmiş
bulunmaktayız ve cuma günü akşam itibarıyla da yeni genel müdür, Halk
Bankasının Genel Müdürü de görevine başlamıştır.
Yargı karşısında “ticari sır” ya da “bankacılık sırrı” diye bir
kavram olmaz, yargı her türlü bilgiye ulaşabilir, bahsettiğiniz konuların
önemli bölümü de zaten yargıya intikal eden konulardır, ama burada açıkça ifade
edilebilecek ya da bizim açıkça cevap verebileceğimiz konular değildir, çünkü
cevap verilmesi bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği kanunlar
tarafından yasaklanmış konulardır.
Dolayısıyla, burada önemli olan, hep beraber, Meclis olarak,
Hükûmet olarak, bundan sonra yargının gerçek anlamda bağımsız ve tarafsız
çalışmasını sağlayacak tedbirler almaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ama yargıya niye müdahale ediliyor o zaman
Sayın Bakan, yasama olarak biz ne yapıyoruz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Burada, bakın,
sistemin…
OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis olarak biz ne yapıyoruz,
milletvekilleri? Recep Bey mi yapıyor yani bunları?
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Medya baskısına niye bir şey demediniz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Şimdi, şunu da ifade
edeyim: Bakın, sormuş olduğunuz soruların bazıları Sayın Başbakanımıza dün
soruldu ve kendisi de bu sorulara cevaplarını verdi…
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ben sizin görüşünüzü merak ediyorum!
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – …yani bahsettiğiniz
sorulardan bazılarına. Dolayısıyla, onlara tekrar ilave bir yorum, ilave bir
açıklama getirmeyi buradan zaten çok doğru da görmüyorum.
Burada yapılan, sistemin özüne dokunmadan, sistemin asıl kodunu,
sistemin prensiplerini bozmadan devlet içerisindeki yapılanmayı ve bu yapılanma
içerisinde münferiden hareket eden kişilerle ilgili sorunları çözebilmek. Buna
böyle bakmakta büyük fayda var. Bu konuların dışında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre yerimden
bir söz istiyorum.
BAŞKAN – Neden?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Nedeni, bu, Halk Bankasından -bu Bakana
bağlı- bir kredi verilmiş, 575 milyon dolar, teminat da alınmamış, o evdeki
paralar oradan -hazine arazisi gösterilmiş teminat olarak- ayrıca da Halk
Bankasından 1 milyar 600 milyon lira 2012 yılında değersiz alacak olmuş, işte,
o Genel Müdürün evinde bulunan paralar oradan gelmiş. Tayyip Bey diyor ki: “Efendim,
bu paralar bankanın parası değil.”
BAŞKAN - Tamam, diğer bölümde soru şeklinde sorarsınız. Soru-cevap
bölümünde, diğer bölümde, ikinci bölümde sorarsınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, ben soru sormuyorum, kısa bir
açıklama yapacaktım.
BAŞKAN - Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Birinci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci
maddesinde yer alan “3.000” ibaresinin “4.000” olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Manisa Konya Antalya
Alim Işık Oktay Vural Ali Öz
Kütahya İzmir Mersin
Emin Çınar S. Nevzat Korkmaz Ahmet Duran Bulut
Kastamonu Isparta Balıkesir
BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim ve gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 546 Sıra Sayılı Yasa Teklifinin 18/5/1929
tarihli ve 1453 sayılı Zabitan ve Askeri Memurların Maaşatı Hakkında kanunu
düzenlemeyi öngören 1’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris Baluken Erol Dora
Iğdır Bingöl Mardin
Hasip
Kaplan Bengi
Yıldız
Şırnak Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ramazan Kerim Özkan
İstanbul İstanbul Burdur
Haydar Akar Tanju Özcan Mustafa Ali Balbay
Kocaeli Bolu İzmir
İzzet Çetin Mahmut Tanal Aytuğ Atıcı
Ankara İstanbul Mersin
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önergeler üzerinde kim konuşacak?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın İzzet Çetin.
BAŞKAN – Sayın İzzet Çetin, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 546 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nda vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz aldım.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi kadro tahsisleri bütçe
kanunuyla yapılıyor. Bir buçuk ay evvel Bütçe Kanunu gerçekleşti, böyle bir
talep yoktu, şimdi birden bire Jandarma Genel Komutanlığına bağlı 3 bin uzman
erbaş kadrosu ihdas ediliyor. Tabii, “Bu 3 bin kadro hangi ihtiyaçtan doğdu?”
derseniz -onun gerekçesini belki tam olarak açıklamadılar ama- bildiğiniz gibi,
jandarma uzman çavuşların yetiştiği jandarma okulları geçtiğimiz yılda
kapatıldı ve jandarma uzman çavuşları astsubaylığa nasbedildikleri için bir
boşluk oldu. Tabii “Bu boşluk nereden doğdu?” derseniz, herhâlde 17 Aralıkta
ülkemizde yaşanan bu büyük, tarihin belki dünyada eşi benzeri görülmeyen
yolsuzluğunda pek çok hâkim ve savcıyla birlikte polislerin de yerleri değişti.
Tabii, jandarma uzmanların görevleri kanunla düzenlenmiş. Onlar başta, belediye
sınırları dışında trafik, olay yeri inceleme, kaçakçılık, kriminal suçlar,
asayiş, istihbarat vesair işlerde görevli idi ve onlar belli bir eğitimden
geçtikten sonra bu görevleri yapmaktaydı. Şimdi, uzman erbaş almak suretiyle,
jandarma uzmanların yapmış olduğu görevler daha eğitimsiz, daha niteliksiz
kişilere yaptırılacak. Neden? Çünkü, artık polise güven yok, astsubaylara,
askere güven yok, Türk Silahlı Kuvvetleri… On bir yıllık AKP iktidarında,
Türkiye Cumhuriyeti’nin, cumhuriyetin bütün kurumlarının çökertildiği gibi
Silahlı Kuvvetler de bundan en acımasızca nasibini alan kurumlardan biri hâline
getirildi. Yıllarca Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir Genelkurmay Başkanı ve
onlarca general, amiral ve albay, üst düzey subay “Ergenekon davası” adı
altında yargılanarak hapse atıldı. Böyle bir dönemde “Ordunun niteliğini yükselteceğiz,
kalitesini artıracağız, profesyonelleşeceğiz.” diye hiç kimseyi
kandıramazsınız. Bu, düpedüz, sadece, polislerden, astsubaylardan ve
subaylardan -güven duymadığınız için- daha eğitimsiz bir kesimle, suçları
örtbas etmek amacıyla birden bire getirdiğiniz bir kadro ihdasıdır.
Bu vesileyle, arkadaşlar, gerçekten, ülkemizde ve bütün dünyada da
belki, askerî yapı, hiyerarşik bir yapı olduğu için, emir-komuta içinde olduğu
için en alttakilerin çalışma koşulları her yerde kötü ama bizim ülkemizde en
kötü. Belki uzman erbaşların bu vesileyle, sıkıntılarına birkaç cümleyle
değinmek isterim. Gerçekten eğer modern bir ordu yaratacaksanız ilkel çalışma
yöntemleriyle… Onlara hiçbir yargılama olmadan, takım komutanının 3 gün, bölük
komutanının 7 gün, tabur komutanının 14 gün, tugay komutanının 21 gün, yargısız
bir biçimde hapis cezası verme yetkisiyle modern ordu yaratamazsınız. Bu uzman
erbaşları istihdam etmenizin tek nedeni ağızları var, dilleri yok. En
alttakiler “Vurun abalıya!” Hepsi Köle Isaura gibi emir eri, emir kulu,
ezildikçe eziliyor ve oradan siz hizmet almayı bir medet olarak görüyorsunuz.
Oysa onların doksan günden fazla istirahat hakları yok, doğru dürüst izin
hakları yok. Erbaş ve erlerle ve askerî öğrencilerle hemen hemen aynı
statüdeler.
AHMET YENİ (Samsun) – İlk defa mı alınıyor?
İZZET ÇETİN (Devamla) – İlk defa alınmıyor, sizin döneminizde
ayyuka çıktı. 50 bin civarında sayısı şu anda ama bu 3 bin kadro bir ay evvel
gelmemişse sizin, polislerin ve jandarma astsubayların, uzmanların görevlerini
bu erbaşlara yaptırma ihtiyacınızdan doğduğu içindir. Hem hizmetin niteliği
açısından yaptığınız iş doğru değildir hem de Türkiye’de modern orduyu yaratma
söyleminiz sadece bir safsatadan ibaret, hiçbir inandırıcılığı yoktur. Bunların
kapı kapı dolaşarak hepinizin kapılarında, belediyelere ya da diğer kamu
kuruluşlarına geçmek için kapınızda beklemesinden mutlu olduğunuz için
herhâlde, bu kadroları artırıyorsunuz. Yapmanız gereken iş, ordudan kaçan
subay, astsubay ve diğer askerî personelin istifalarını durdurmak, orduyu
güvenilir, sözünün eri ve gerçekten…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İZZET ÇETİN (Devamla) - …asker kişiliğine yakışır kişilere emanet
etmektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
60’ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
546 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yok efendim, ertelenmiştir.
BAŞKAN – On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
60’ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Saat yediyi beş geçiyor, elli dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.05
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN –Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60’ıncı Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, 546
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 6’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma
Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir
Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S.
Sayısı: 385) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 385 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini oyluyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1’nci maddeyi okutuyorum:
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti arasında Çevre Koruma ve
Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1- (1) 8 Mayıs 2012 tarihinde Roma’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve
Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşması’nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
1’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2’nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(x) 385 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3’üncü madde kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakikalık süre veriyorum, oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.07
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur
BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
60’ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
385 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın tümünün açık oylamasında
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi açık oylamayı elektronik cihazla tekrarlayacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum, oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık
oylama sonucunu okuyorum:
“Kullanılan oy sayısı :
192
Kabul :
190
Ret :
2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muharrem
Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul”
Böylece, tasarı kabul edilip kanunlaşmıştır.
7’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası
Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266) (xx)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 266 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 266 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DOĞAL KAYNAKLAR VE SU HAVZASI
AMENAJMANI ÜZERİNE MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 29 Eylül 2010 tarihinde Tahran’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal
Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptı”nın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci madde üzerine gruplar adına söz isteyen yok.
Şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Yarın, benim de mensubu olduğum Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonu DİSK’in 47’nci kuruluş yıl dönümü. DİSK, tam kırk yedi yıldır
birçok süreci yaşayarak Türkiye sendikal hareketine damga vurmuş bir örgüt.
Kurulduğu günden itibaren bu ülkede devletten bağımsız, sermayeden bağımsız,
siyasi partilerden bağımsız bir sendikal mücadeleyi yaşama geçirmiştir.
Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar üzerinde mücadelesini sürdürmüştür. Yalnız,
klasik anlamda ücret sendikacılığı yapmamıştır. Türkiye'nin yaşanan bütün
sorunlarını, emekten, demokrasiden, özgürlüklerden yana bütün sorunlarını
Türkiye'nin gündemine taşımıştır. Bunun da bedelini çok ağır ödeyen bir
örgüttür DİSK. Bunun için Genel Başkanı Kemal Türkler’ini yitirmiştir,
katledilmiştir. Bu mücadelede Kenan Budak, 1980 darbesi öncesi katledilmiştir;
bu mücadelede eski DİSK Genel Başkanımız Abdullah Baştürk’ü; eski DİSK Genel
Başkanımız Kemal Nebioğlu’nu ve şimdi isimlerini burada tek tek sayamayacağım
özgürlük, demokrasi mücadelesinde yüzlerce yitirdiklerimizi bir kez daha
buradan anıyorum ve mücadeleleri önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, bu mücadelede bugün yaşadığımız temel sorun şudur
değerli arkadaşlar: Örgütlü bir toplum olsa, örgütlü toplumun etkin olduğu bir
Türkiye olsa, DİSK’in bugün gerçekten örgütlü bir yapıya ulaştığı, sendikal
hareketin örgütlü bir yapıya ulaştığı, TÜRK-İŞ’in ulaştığı, HAK-İŞ’in
ulaştığı... Kamudaki diğer sendikalar devletten, sermayeden ve siyasi
partilerden bağımsız, özgür bir sendikal mücadele verseler, şu anda
yaşadığımız, şu anda gündemimizi işgal eden birçok sorunu yaşamayız. Neye karşı
mücadele verdik geçmişte? Bugün konuştuğumuz, tabii, bağımsız mahkemeler için,
DGM’lere karşı direniş yaptık, o nedenle yargılandık. 15-16 Haziran direnişini
yaptık diye yargılandık. Bu ülkede işçilerin ekonomik çıkarlarını savunduğumuz
ve onun için grev yaptığımız için yargılandık ve on iki yıl sendikal yaşamdan
alıkonulduk. Ve belki dünyanın en büyük sendikal davalarından bir tanesi Türkiye’de
DİSK davalarından bir tanesidir, 1.477 sanığı var, tam on iki yıl süren bir
dava ve işkencelerden, çileden geçen bir süreç. Kim için bu mücadele
verilmiştir? Bu ülkenin gerçekten bağımsızlığı, demokrasisi, insan hakları ve
bu ülkenin mağdurlarının mücadelesini veren bir örgüt DİSK. Gönül ister ki
bütün örgütler böyle taçlanarak Türkiye'nin gündeminin belirlendiği bir süreçte
etkin olsunlar.
Bugün, değerli arkadaşlar… Çok uzatmayacağım, çok böyle
ayrıntılara girmeyeceğim, bu saatte de can sıkıcı şeyler söylemeyeceğim ama
Çalışma Bakanımız hazır buradayken söylemek istiyorum. Şu anda İzmir Gediz EDAŞ
direnişi sürüyor. Bugün yüz doksan yedi gündür Punto’da deri işçileri direnişi
sürüyor ve orada, sırf sendika üyesi oldukları için, 79 işçi işten atıldı.
Bugün, Kumport liman işçileri -bu HAK-İŞ’e bağlı bir sendika- orada işçiler
direnişte. Bugün, Greif çuval fabrikasında çalışan işçiler, sendikalı oldukları
için işten atıldılar. FENİŞ Alüminyum Fabrikasında üç aylık maaşlarını alamayan
işçiler, 420 işçi 2014’ü direnişle başlattılar. Pakmayada işçiler
örgütlendikleri için, 2012’den beri orada, TEKGIDA-İŞ Sendikasının örgütlenmesi
nedeniyle, şu anda eylemlerini sürdürüyorlar. Son olarak da Yatağan işçileri
özelleştirmelere karşı çıktıkları için direnişteler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Yani, gerçekten, Grup Başkan Vekilimiz
de söyledi…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelebi.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bir cümleyle bitiriyorum Sayın Başkan.
Keşke bu yaptığımız mesailer bu ülkedeki taşeron işçilik için
olsa, bu yaptığımız bugünkü çalışmalar 4/C işçileri için olsa, keşke
emeklilikte yaşa takılanlar için olsa, keşke emekliler için olsa, bu ülkenin
gerçek mağdurları için olsa diye düşünüyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelebi, lütfen, sözlerinizi
toparlar mısınız.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – DİSK’in kuruluş yıl dönümünü saygıyla
sevgiyle bir kez daha buradan kutluyorum.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Biz de kutluyoruz Sayın Başkanım, biz de
kutluyoruz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Bu uğurda yitirdiklerimizin önünde
saygıyla eğiliyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 1’inci madde kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz isteyen yok.
2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde söz isteyen yok.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Akar, sistemdesiniz, bir talebiniz mi var?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kısa söz talebim var.
BAŞKAN – Neyle ilgili?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Gümrük Bakanımıza bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Peki, bir dakika süre veriyorum yerinizden.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki transit geçiş belgesi sorununun ne
zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanımıza bir talebi iletmek istiyorum,
soru değil.
Biraz evvel Romanya’dan bir Türk iş adamından telefon aldım ve on
beş gündür Bulgaristan ile olan problemin ne zaman çözüleceğini soruyor, merak
ediyor. Çok zor durumda olduklarını, ticari faaliyetlerin durma noktasına
geldiğini belirtiyor. Bu konuda bizi bilgilendirirseniz…
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası
Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN – Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası
Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu bildiriyorum:
“Kullanılan oy sayısı :
204
Kabul :
204 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muharrem
Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul”
Bu nedenle, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
8’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı: 459) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 459 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
RUSYA FEDERASYONU HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜR MERKEZLERİNİN KURULUŞU VE
FAALİYETLERİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 3 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da imzalanan
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
(x) 459 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama
sonucunu söylüyorum:
“Kullanılan oy sayısı :
204
Kabul :
204 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Muharrem
Işık Muhammet
Bilal Macit
Erzincan İstanbul”
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, bugünkü gündemimiz tamamlanmıştır.
Kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 13 Şubat 2014 Perşembe günü, alınan karar gereğince
saat 14:00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 20.39
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.