DÖNEM: 24 CİLT: 70 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
56’ncı
Birleşim
4 Şubat 2014 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak’ın, su ürünleri mühendisleri ve teknikerleri ile
balıkçılık teknolojisi mühendislerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yargıya ve yolsuzluklara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Adıyaman
Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, biat kültürüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilinin Arhavi ilçesindeki Kamilet
Vadisi’nde bir hidroelektrik santrali yapılmak istenmesine ilişkin açıklaması
2.- Antalya
Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç’in, 17/12/2013 tarihinden bu yana, suçlamalara
dayanak olan delil ve belgeleri ortaya çıkaran savcı, hâkim ve emniyet
görevlilerinin tasfiye edildiğine ve yolsuzlukları sorgulayan millî iradeye
yasak getirildiğine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, kapatılacak 29 il özel idaresinde hizmet
alımı kapsamında çalışan personelin durumunun ne olacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
4.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Başbakan ve AKP’nin rüşvet, usulsüzlük ve
yolsuzluktan dolayı zan altında olduğuna ve Başbakanın bu iddiaları kamuoyunu
ikna edecek şekilde açıklaması ya da istifa etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
5.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Afyon Valisi ile bir polis memuru
arasında yaşanan ve basına da yansıyan bir olaya ve namusuyla görev yapan
polisleri kutladığına ilişkin açıklaması
6.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de telekomünikasyan ve
kuyumculuk alanında faaliyet gösteren esnafın kredi kartlarına taksit
sınırlaması getiren düzenlemeden şikâyetçi olduğuna ve bu düzenlemenin gözden
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’ne ilişkin
açıklaması
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ın bazı ilçelerindeki çiftçilerin
sıkıntılarına ve borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili beklentileri
olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Hükûmetin tarım politikasına ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, iş yeri kazalarında ve bu kazalarda ölen işçi
sayısında dünyada ilk sıralarda olduğumuza ve kentsel dönüşüm nedeniyle yapılan
yıkım çalışmalarında tam donanımlı ve profesyonel bir uygulama olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, bir milletvekilinin rüşvet ve yolsuzlukla ilgili
verdiği soru önergesinin yer aldığı web sayfasının karartılmasına ve İnlice’yi
Adıyaman ve Kâhta’ya bağlayan yolun durumuna ilişkin açıklaması
12.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İnlice’yi Adıyaman ve Kâhta’ya bağlayan yol
çalışmalarının bitirildiğine, İskilipli Atıf Hoca’nın ölüm yıl dönümüne ve AK
PARTİ’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana demokratikleşme yolunda önemli
adımlar atıldığına ilişkin açıklaması
13.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, grup başkan vekillerinin açıklama yapmak için
kullandıkları söz haklarının 10 kişiye verilen birer dakikalık söz hakkının
dışında olduğuna ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmaz’ın, Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın dördüncü bölümü üzerinde MHP Grubu ve şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün ve 27 milletvekilinin, 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı
kutlamaları esnasında meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/845)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27 milletvekilinin, öğretmenlerin uğramış
olduğu şiddet olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/846)
3.- Kocaeli Milletvekili
Hurşit Güneş ve 19 milletvekilinin, Roman vatandaşların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/847)
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin
duyuru
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Katılım Öncesi Eylem Birimi
tarafından 19-20 Şubat 2014 tarihlerinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de
düzenlenecek olan “Sağlık ve Tüketicinin Korunması” konulu seminere katılım
sağlanması hususuna ilişkin tezkeresi (3/1369)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Kadın Hakları ve Cinsiyet
Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 5/4/2014
tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenecek olan “Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesi” konulu toplantıya katılım sağlanması hususuna ilişkin
tezkeresi (3/1370)
D) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, (2/296) esas numaralı 7269 Sayılı Umumi Hayata
Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/144)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
31/1/2014 tarih ve 2986 sayı ile MHP Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural tarafından AKP’nin on bir yıldır uyguladığı ekonomik politikaların
oluşturduğu yapısal riskleri ile rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası yaşanan
gelişmeler ışığında özel sektör borcunun, borcun kısa ve uzun vadede artış
nedenlerinin, kur riskinin doğuracağı zararların, Merkez Bankası politikalarına
etkilerinin ve borcun çevrilmesiyle ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Şubat 2014 Salı günkü birleşiminde
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Konya
Milletvekili Faruk Bal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un MHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş’un, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Konya
Milletvekili Faruk Bal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın 524
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 63’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 64’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Zonguldak
Milletvekili Mehmet Haberal’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 66’ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
10.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
11.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dışişleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
2.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
3.- Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı:
523)
4.- Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796,
2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S. Sayısı: 524)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bazı şirketlere yönelik vergi
incelemelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı (7/36012)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Almanya’da bir taraftar grubunca
toplanan yardım kolilerinin THY tarafından taşınmak istenmediği iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi
Elvan'ın cevabı (7/36096)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı (7/36223)
4.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 2002-2013 yılları arasında Giresun’a
yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmaz’ın cevabı (7/36280)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, el değiştirilen bir TV kanalında
işten çıkartılan işçilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/36310)
6.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Türk Hava Yollarına ait uçaklarda bazı gazetelerin
dağıtılmamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/36315)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık çalışanlarına tahsis edilen cep telefonu
sayısına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/36433)
8.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’de elektrik dağıtım şirketinin
uygulamalarından kaynaklanan şikâyetlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36434)
9.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki çocuk işçi sayısına ilişkin sorusu ve
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/36451)
10.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık çalışanlarına tahsis edilen cep telefonu
sayısına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/36483)
11.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, son on yılda kurulan vakıf sayısı ile vakıflara
aktarılan kamu kaynağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/36672)
12.- Hatay
Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, Kuzey Irak’ta iş yapan Türk firmalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı
(7/36679)
13.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından İstanbul’da
kiralanan ve satın alınan araçlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/36685)
14.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36749)
15.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında kiralanan depo ve
satış reyonlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/36750)
16.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında kiralanan ambarlar
ve lojistik merkezlerine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın cevabı (7/36751)
17.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Merkezi Bilgi Sistemi için satın alınan mal ve
hizmetlere,
Bazı programlar
için satın alınan mal ve hizmetlere,
GÜVAS sistemi
için satın alınan mal ve hizmetlere,
İlişkin soruları
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36752), (7/36770), (7/36775)
18.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında uluslararası
kuruluşlarla müşterek yapılan operasyonlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36753)
19.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Esnaf ve Sanatkârlar Bilgi Sistemi için satın
alınan mal ve hizmetlere,
Hal Kayıt Sistemi
için satın alınan mal ve hizmetlere,
İlişkin soruları
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36755), (7/36761)
20.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, tır muayene onay programı için satın alınan
mal ve hizmetlere,
Bazı programlar
için satın alınan mal ve hizmetlere,
Puanter programı
için satın alınan mal ve hizmetlere,
KBB programı için
satın alınan mal ve hizmetlere,
TIOP projesi için
satın alınan mal ve hizmetlere,
Personel Bilgi
Bankası Programı için satın alınan mal ve hizmetlere,
Gümrük
Müşavirliği Programı için satın alınan mal ve hizmetlere,
İlişkin soruları
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36757), (7/36760),
(7/36762), (7/36764), (7/36767), (7/36777), (7/36782)
21.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında gümrük işlemlerini
bitirmeden gümrükten çıkmak isterken yakalananların sayısına ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36759)
22.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, faal olmayan kara sınır kapılarının sayısına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36766)
23.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, SGB.Net Programı ve Harcama Yönetimi Modülü
için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36772)
24.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, gümrük idaresi olmayan deniz sınır kapılarının
sayısına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/36778)
25.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından İstanbul’da kiralanan ve satın
alınan araçlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/36781)
26.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında taşra teşkilatı ile
müşterek yapılan operasyonlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36785)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TRT Yönetim Kurulu üyeliğine yapılan
atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/36834)
28.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
görev yapmakta iken görevinden alınan bürokratlara ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/36894)
29.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bazı şirketlerin Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen ihalelere katılıp katılmadıklarına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/36953)
30.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, dış ticaret açığına ve ekonomide yapısal reformlara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/36955)
31.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
görev yapmakta iken görevinden alınan bürokratlara ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/36957)
32.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, 2013 yılı ithalat ve ihracat rakamlarına ve
Bilecik, Eskişehir ve Kütahya’da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/36958)
33.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bazı şirketlerin Bakanlık tarafından
gerçekleştirilen ihalelere katılıp katılmadıklarına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/36959)
34.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, 2013 yılında ele geçirilen kaçak sigara miktarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/36982)
35.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, işsizlik oranına ilişkin sorusu ve Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/37011)
36.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Uzakdoğu gezisine sadece bazı
gazetelerin temsilcilerinin davet edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/37099)
37.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, elma üreticilerine ihracat prim desteği
verilmesine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/37193)
38.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bakanlığın 2002-2013 yılları arasında bazı
şirket ve kişilerle ticari ilişkisi olup olmadığına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi'nin cevabı (7/37195)
39.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/37357)
40.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, adli kolluk yönetmeliğinin değişmesine ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/37358)
41.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, görevden alınan emniyet mensuplarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/37359)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak dokuz oturum yaptı.
Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri, hukuk devleti ve yolsuzluğa,
Kars Milletvekili
Yunus Kılıç, Kâzım Karabekir Paşa’nın 66’ncı ölüm yıl dönümüne,
Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya’nın sorunlarına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan ve 21 milletvekilinin, Diyarbakır Surlarının
iyileştirilmesi ve turizme uygun hâle getirilmesi için yapılması gerekenlerin
(10/842),
Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 milletvekilinin, Van’ın Tatvan
ilçesinin afet kararı alınan mahallelerinin imara, kentleşmeye, turizm ve
ticarete açılması ve bölge halkının sorunlarının giderilmesi için yapılması
gerekenlerin (10/843),
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, basın özgürlüğüyle ilgili
sorunların (10/844),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/484) (S. Sayısı:
287),
3’üncü sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporu’nun (2/1929) (S. Sayısı: 523),
5’inci sırasında
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporlarının (1/682) (S. Sayısı: 385),
6’ncı sırasında
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu,
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporlarının
(1/441) (S. Sayısı: 266),
Görüşmeleri,
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında
yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) görüşmelerine devam edilerek 60’ıncı maddesine kadar kabul
edildikten sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç,
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşenur İslam,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP Grubu olarak,
İzmir Bornova’da
şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet dilediklerine;
Bingöl
Milletvekili İdris Baluken, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 41’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Aydın
Milletvekili Ali Gültekin Kılınç, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 46’ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar, Aydın Milletvekili Ali Gültekin Kılınç’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Muammer Aksoy’un 24’üncü ölüm yıl dönümüne,
Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 49’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Başkanlık Divanı olarak, İzmir
Bornova’da şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet
dilediklerine,
Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Başkanlık Divanı olarak, Muammer
Aksoy’u saygı ve sevgiyle andıklarına,
İlişkin birer
açıklamada bulundu.
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Bursa Milletvekili İsmail Aydın’ın yerinden
sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında CHP Grup Başkanına,
Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
Sataşmaları
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve daha
önceden toplanması kararlaştırılan 31 Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3 Şubat 2014
Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri toplanmamasına; gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 534 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 534 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi kabul edildi.
Komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, 4 Şubat 2014 Salı günü
saat 15.00’te toplanmak üzere 00.26’da birleşime son verildi.
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
Başkan
Vekili
Muharrem
IŞIK Fehmi
KÜPÇÜ
Erzincan Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.- GELEN KAĞITLAR
No: 78
31 Ocak 2014
Teklif
1.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şeker ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 18
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1967) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm; İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.01.2014)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezinden
bakanlıklara gönderildiği iddia edilen bir yazıya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/34526)
No: 79
3 Şubat 2014 Pazartesi
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/883) (Plan ve Bütçe;
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.01.2014)
Teklifler
1.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürk'ün; Büyükşehir Belediyesi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1968) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm; Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.01.2014)
2.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve 1 Milletvekilinin; Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1969) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.01.2014)
3.- Eskişehir
Milletvekili Bedii Süheyl Batum'un; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1970)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.01.2014)
4.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in; Milli Parklar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/1971) (Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.01.2014)
5.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1972) (İnsan Haklarını
İnceleme ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.01.2014)
6.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1973) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.01.2014)
7.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane'nin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi (2/1974) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.01.2014)
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün; TBMM İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında
İçtüzük Teklifi (2/1975) (Adalet ile Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.01.2014)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün; 4857 Sayılı İş Kanununun 30. Maddesi 1. Fıkrası 1.
Cümlesinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun Teklifi (2/1976) (Plan ve Bütçe ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.01.2014)
10.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir'in; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1977) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.01.2014)
11.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli'nin; İstanbul İli Adalar İlçesi Sınırlarında Bulunan
"Demokrasi ve Özgürlükler Adasının" Adının "Demokrasi ve İnsan
Hakları Adası" Olarak Değiştirilmesi ve Adada "Demokrasi ve İnsan
Hakları Müzesi" Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/1978) (İnsan Haklarını
İnceleme ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29.01.2014)
12.- Aydın
Milletvekili Osman Aydın'ın; On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi
İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun ile Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1979) (İçişleri;
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
13.- İzmir
Milletvekili Rıza Mahmut Türmen ve İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ile 8 Milletvekilinin; Adli Kolluk Kanun Teklifi (2/1980) (Avrupa
Birliği Uyum; İçişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.01.2014)
Tezkere
1.- 6328 Sayılı
Kanun’un 22’nci Maddesi Uyarınca, 2013 Yılı İçerisinde Gerçekleştirilen
Faaliyetler ve Önerilerden Oluşan 2013 Yılı Yıllık Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Kamu Denetçiliği Kurumu Tezkeresi (3/1368) (Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden
Oluşan Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.01.2014)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, TOKİ tarafından yapılan ve yapılacak olan
stadyumlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34586)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, üniversite öğrencilerinin bilgilerinin başka
bakanlıklarla paylaşımına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34587)
3.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli’nde yapılan stadyuma ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34588)
4.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2011-2013 yılları arasında tescil edilen
gençlik derneklerinin sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34589)
5.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Web siteleri için satın alınan mal ve
hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34590)
6.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, IP TV sistemi için satın alınan mal ve
hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34591)
7.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ziyaretçi/Personel takip sistemi için satın
alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34592)
8.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, EBYS için satın alınan mal ve hizmetlere
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34593)
9.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, bazı uygulamalar için satın alınan mal ve
hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34594)
10.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Federasyon Bilgi Sistemi için satın alınan mal
ve hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34595)
11.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tescil edilen spor
dernekleri sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34596)
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Protokol İletişim Veri Tabanı için satın
alınan mal ve hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34597)
13.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık, bağlı
kurum ve kuruluşları tarafından alınan bilişim ekipmanlarına ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34598)
14.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Kasım ayı itibarıyla haftada kaç amatör
spor müsabakası yapıldığına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34599)
15.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 6222 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra spor müsabakalarından men edilen kişi sayısına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34600)
16.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2011-2013 yılları arasında Bakanlık, bağlı
kurum ve kuruluşları tarafından alınan bilişim ekipmanlarına ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34601)
17.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Kasım ayı itibarıyla gençlik
merkezlerinde çalışan uzman personele ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/34602)
18.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2011-2013 yılları arasında bakanlık tarafından
uluslararası kuruluşlara ödenen aidat miktarına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34603)
19.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Kasım ayı itibarıyla sanat ve spor faaliyetlerine
katılım için yürütülen projelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34604)
20.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, müsabaka standartlarına uygun tenis kortu
sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34605)
21.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2011-2013 yılları arasında Bakanlık, bağlı
kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen toplantı ve seminerlere ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34606)
22.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Atatürk Kapalı Spor Salonunun Antalya Büyükşehir
Belediyesi Tekerlekli Sandalye Basketbol takımı tarafından kullanılmasına izin
verilmediğine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34607)
23.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, Adalet ve Kalkınma Partisi Sosyal Medya
Koordinatörü tarafından bakanlıkların sosyal medya koordinatörlerine
gönderildiği iddia edilen talimata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/34723)
24.- İzmir
Milletvekili Erdal Aksünger’in, Kredi Yurtlar Kurumuna başvuru yapan öğrenci
sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34725)
25.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezindeki Sosyal
Medya Koordinatörlüğüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34730)
26.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, cezaevlerindeki mahkûmlardan iaşe bedeli
alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/34747)
27.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Uludağ Üniversitesinde meydana gelen bir olaya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/34748)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34837)
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34838)
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34839)
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34840)
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’teki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34841)
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34842)
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34843)
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34844)
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34845)
37.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34846)
38.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki il ve ilçe müdürlüklerinin personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34847)
39.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, aile hekimlerinin özlük hakları ve çalışma
koşulları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacağı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34848)
40.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, bazı il ve ilçelerdeki doktor sayısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34849)
41.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, AB İlerleme Raporundaki bazı hususlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34850)
42.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’daki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin alt
yapı eksikliklerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34851)
43.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, bir ihalede sahtecilik olduğu iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35974)
44.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, bir
üniversitedeki heykellerin kaldırıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/35975)
45.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, bir konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/35977)
46.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye’deki kaçak maden ocakları
sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35978)
47.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Ergenekon davası kapsamında savcılık tarafından
istenen bazı belgelerin verilmediği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/35979)
48.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, kaldırılan Başbakanlık Takip Kurulunun
faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35980)
49.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, gelir dağılımına, intiharlara ve
iktisadi verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35981)
50.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, Başbakanlıkça yayımlandığı iddia edilen bir
belgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35982)
51.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavındaki
din kültürü ve ahlak bilgisi sorularının zorluğuna ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/35983)
52.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Tekirdağ’da gerçekleştirilen toplu açılış
töreninde partinin belediye başkan adaylarının tanıtımının yapılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35984)
53.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, koruculuk sistemine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35985)
54.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, ziyaret
gerçekleştirdiği bazı illerdeki uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/35986)
55.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Suriye’ye yapıldığı iddia edilen silah satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35987)
56.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, KKTC’de eğitim ve öğretimini sürdüren bazı Kürt
öğrencilere baskı uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/35988)
57.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2023 yılı için öngörülen hedeflere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35989)
58.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında meydana
gelen hırsızlık, gasp ve kapkaç olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/35990)
59.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında yaşanan
intihar olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35991)
60.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, son günlerde yaşanan elektrik
kesintilerine ve enerji politikalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/35992)
61.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Suriye’ye silah ihraç edildiği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35993)
62.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, veteriner hekimlerin istihdam sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35994)
63.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, astsubayların çalışma şartlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35995)
64.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, ülkemizdeki taş ocaklarının sayısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35996)
65.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya Kan Merkezinin araç gereç eksikliklerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35997)
66.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bilgi güvenliği ve kişisel verilerin korunması ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/35998)
67.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak’ın, LGBT
bireylerin uğradığı mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/35999)
68.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, AB ile imzalanan Geri Kabul
Anlaşmasına ve sınır polisi uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36001)
69.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kadına yönelik şiddete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36002)
70.- Muğla
Milletvekili Tolga Çandar’ın, yabancılara satılan tarım arazilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36003)
71.- İstanbul
Milletvekili Osman Taney Korutürk’ün, Suriye’ye silah sevkiyatı yapıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36004)
72.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kıyı işgalinde bulunduğu için yıkılan
yapılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36005)
73.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanlık Takip Kurulunun
çalışmalarına son verilmediği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36006)
74.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Jandarma teşkilatında yeni bir
yapılanmaya gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36007)
75.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesiyle
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36009)
76.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun Ermenistan’la ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36010)
77.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Kadıköy Anadolu Lisesinin bulunduğu
araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36013)
78.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van Depreminde yaralanan ve hayatını kaybeden
vatandaşlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36014)
79.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Gezi eylemcilerinin soruşturma dosyasındaki
gizlilik kararına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36015)
80.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, bir cezaevinde din ve inanç hürriyetinin ihlal
edildiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36016)
81.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımları
nedeniyle haklarında soruşturma açılan kişilere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36017)
82.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, yargı çalışanlarının sorunlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36018)
83.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, bir sendikanın adliyelerde yürütmüş olduğu sendikal
çalışmalara müdahalede bulunulduğu iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36019)
84.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, 17 Aralık 2004 tarihinden itibaren gizlilik
kararı alınan dava dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36020)
85.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, göz altı sürecinde kötü muamele ve işkence
vakalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36021)
86.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlüler ile
ağır hasta bir hükümlüye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36022)
87.- İzmir
Milletvekili Rıza Mahmut Türmen’in, toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile ilgili
düzenlemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36023)
88.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, çocuk ıslahevi ve tutukevi sayısına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36024)
89.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, çocuk hükümlü ve tutukluların yaşam
koşullarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36025)
90.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, kişisel verilerin korunmasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36026)
91.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, cinsel istismara uğrayan çocuklara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36027)
92.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, şiddete maruz kalan kadınlara ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36028)
93.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’te verilen iş sağlığı ve güvenliği
eğitimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36029)
94.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36030)
95.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, karayolu ve demiryolu işçilerinin sosyal ve
özlük haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36031)
96.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, personele ödenmeyen ikramiyelere ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36032)
97.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, dul ve yetim maaşı alanlardan farklı isimler
altında para alındığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36033)
98.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, vize serbestisi çalışmalarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36034)
99.- İstanbul
Milletvekili İhsan Barutçu’nun, 1915 Olayları ile ilgili yürütülen çalışmalara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36035)
100.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Akkiray’ın, Gezi olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36046)
101.- Bolu
Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu Belediye Başkanı hakkındaki bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36047)
102.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Suriyeli direnişçilere destek verildiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36048)
103.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya ziyaretindeki güvenlik önlemlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36049)
104.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, koruma memuru alınacağı iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36050)
105.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Suriye’ye silah sevkiyatı yapıldığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36051)
106.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’ın Çaldıran ilçesinde bir kişinin evine
elektrik bağlanmamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36052)
107.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, yurt dışı görevlendirmelerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36053)
108.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, kolluk kuvvetleri tarafından bir avukatın parmak
izinin zorla aldırıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36054)
109.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir Valiliğindeki peyzaj çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36055)
110.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak’ın, Gezi olaylarında polisin yasadışı uygulamalar
yaptığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36056)
111.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, görevden alınan emniyet mensuplarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36057)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bir köyün içme suyu sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36058)
113.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Mevlana Müzesinde yapılan düzenlemelere ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36059)
114.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Milli Kütüphanenin bazı kitapları hurdaya
çıkardığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36060)
115.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, özel tiyatrolara verilen desteklere
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36061)
116.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Diyarbakır’da tarihi kalıntıların bulunduğu bir
alan için imar izni verilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36062)
117.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in, TEOG sınavı için yapılan mazeret sınavına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36063)
118.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, konservatuvar mezunu öğrencilere pedagojik
formasyon eğitimi verecek üniversitelerin belirlenmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36064)
119.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak’ın, bazı ders kitaplarındaki şiirlerin sansürlendiği
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36065)
120.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, AÖF sınavında çıkan bir soruya ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36066)
121.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Türk Cumhuriyetlerinden gelen öğrencilere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36067)
122.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, okullarda rehber öğretmen norm kadrosu için olması gereken
öğrenci sayısının arttırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36068)
123.- Adana
Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Ankara’daki helikopter kazasına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/36069)
124.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, kendisinden beş aydır haber alınamayan bir askere
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/36070)
125.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Halkbank tarafından satılan bir gayrimenkule
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36083)
126.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, bir karayolundaki tuzlama çalışmasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36086)
127.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğiyle ilgili yapılan
işlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36090)
128.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bir bakanın aile mezarlığının
genişletilmesi amacıyla tarihi mezarların tahrip edildiği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36091)
129.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, yolsuzluk iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/36092)
130.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kömürlü termik santrallere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36093)
131.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, orantısız güç uygulayan kolluk
personeline verilen cezalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36094)
132.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, ara seçim yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36095)
133.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının taşra
teşkilatında personel odalarına kamera sistemi kurulacağı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36097)
134.- Erzurum
Milletvekili Oktay Öztürk’ün, İçişleri Bakanlığının bir genelgesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36098)
135.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, termik santrallere ve bunların çevreye
zararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36100)
136.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, bir gazetenin dağıtımının durdurulduğu
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36101)
137.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görev yapan bazı şube
müdürlerinin görevden alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36102)
138.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, para sayma makinelerinin imalatına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36103)
139.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bazı müteahhitlerin 112 Acil Servis
istasyonları kurma bahanesiyle dolandırıldıkları iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36104)
140.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Siirt Üniversitesindeki atamalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36105)
141.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36106)
142.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter’in, bir vakıf tarafından üniversite kurulmasına
ve üniversitenin kurulacağı arsaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36107)
143.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Haymana ilçesinde bir vatandaşın
ambulans eksikliği nedeniyle hayatını kaybetmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/36110)
144.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır Üç Kuyular Toplu Konut
Alanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36112)
145.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, geçmiş dönemlerde milletvekilliği
veya belediye başkanlığı yapmış olup hâlihazırda Bakanlıklarda danışman veya
üst kurullarda yönetim kurulu üyesi olarak çalışan kişilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36113)
146.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TOKİ’nin borç ve alacaklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36114)
147.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara’daki hafriyat döküm
sahalarına ve elde edilen gelirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36115)
148.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’daki hafriyat döküm
sahalarına ve elde edilen gelirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36116)
149.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanlık tarafından
gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36117)
150.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bir taşınmazın satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36118)
151.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, EÜAŞ’a ait bazı santrallerin
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36119)
152.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Şeker Fabrikalarına ait bir
taşınmazın satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36120)
153.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEKEL’e ait bir taşınmazın satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36121)
154.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bir taşınmazın satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36122)
155.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ ve Hazineye ait bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36123)
156.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özelleştirme kapsamındaki bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36124)
157.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ ve Türkiye Şeker Fabrikalarına
ait bazı taşınmazların satışına işkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36125)
158.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36126)
159.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özelleştirme kapsamındaki bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36127)
160.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36128)
161.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ ve TEKEL’e bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36129)
162.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ ve TEKEL’e ait bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36130)
163.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36131)
164.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Şeker Fabrikalarına ait bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36132)
165.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36133)
166.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TCDD’ye ait bir taşınmazın satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36134)
167.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Şeker Fabrikalarına ait bir
taşınmazın satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36135)
168.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ ve Hazineye ait bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36136)
169.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özelleştirme kapsamındaki bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36137)
170.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bir taşınmazın satışına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36138)
171.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ ve Hazineye ait bazı
taşınmazların satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36139)
172.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TEDAŞ’a ait bazı taşınmazların
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36140)
173.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Şeker Fabrikalarına ait bir
taşınmazın satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36141)
174.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
sonrasında görevden alınan emniyet müdürlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36142)
175.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36143)
176.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36144)
177.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36145)
178.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36146)
179.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36147)
180.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36148)
181.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36149)
182.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36150)
183.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36151)
184.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36152)
185.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36153)
186.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36154)
187.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36155)
188.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36156)
189.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36157)
190.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36158)
191.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36159)
192.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36160)
193.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36161)
194.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal yardımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36162)
195.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36163)
196.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36164)
197.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36165)
198.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36166)
199.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36167)
200.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da yapılması planlanan sosyal konut projelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36168)
201.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Halkbank’ın faaliyetleri ile ilgili çeşitli
iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/36171)
202.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36172)
203.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36173)
204.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, bir cezaevindeki kötü muamele iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36174)
205.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, ağır hasta ve bakıma muhtaç tutuklu ve
hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36175)
206.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, bir mahkumun sağlık sorunlarına rağmen
cezaevinde olduğu iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36176)
207.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, bir mahkuma işkence yapıldığı iddialarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36177)
208.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerle ilgili
bazı verilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36178)
209.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, yabancı uyruklu tutuklu ve hükümlülere ve
ülkelerine iadelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36179)
210.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36180)
211.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, hakim ve savcıların dinlendiği iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36181)
212.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, bir tecavüz vakasında mahkemenin kararına
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36182)
213.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, kadın cinayetlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/36183)
214.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36184)
215.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, KOSGEB tarafından düzenlenen kurslara
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/36185)
216.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36186)
217.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, öğretmen ve polislerin özlük haklarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36187)
218.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ülkemizdeki sığınmacıların durumuna ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36188)
219.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, yabancıların istihdamına ve Geri Kabul
Anlaşmasının ülkemizdeki işsizliğe olası etkilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36189)
220.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36190)
221.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, organ nakli için SGK’ya başvuran hastalara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36191)
222.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, AB ile imzalanan Vize Serbestisi Diyaloğu
Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşmasının kapsamına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36192)
223.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36193)
224.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, çiftçilerin ekonomik durumuna ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36201)
225.- Bursa
Milletvekili Turhan Tayan’ın, Hükümetin tarım politikasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36202)
226.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce yapılan bazı
ihalelerle ilgili iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36203)
227.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çorlu’nun bir köyündeki arazinin bir derneğe
verileceği iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36204)
228.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36205)
229.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, aile içi şiddet olaylarında izlenecek
stratejiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36208)
230.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Adana Valiliği Özel Kalem Müdürünce
söylendiği iddia edilen ifadelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36209)
231.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, İstanbul Maltepe’deki bazı Alevi
vatandaşların evlerinin işaretlenerek tehdit edildikleri iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36210)
232.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, görevden alınan emniyet müdürlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36211)
233.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’daki otobüslerin belediyenin özel bir birimi
tarafından denetleneceği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36212)
234.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, imara açılan bir sit alanına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36213)
235.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, bir köyde kapanan yollara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36214)
236.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, bir köyün konut sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36215)
237.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36217)
238.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, Milli Kütüphanedeki bazı kitapların hurdaya
verildiği iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36218)
239.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’te restorasyonu süren camilere
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36219)
240.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36220)
241.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, vergi, resim ve harç muafiyeti tanınan şirketlere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/36222)
242.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis’in köylerinde yaşayanların
okullara ulaşım sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36224)
243.- Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın, fişleme iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36225)
244.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter’in, bir vakıf tarafından kurulması planlanan
üniversiteye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36226)
245.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, bir dernek tarafından İstanbul’daki okullarda
yapılan ankete ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36227)
246.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, okullardaki temizlik sorununa ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36228)
247.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36229)
248.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Deniz Kuvvetleri ile ilgili çeşitli konulara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/36230)
249.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36231)
250.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Ören’deki kıyı işgali iddialarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36241)
251.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayacak yol yapım
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36242)
252.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen
gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36243)
253.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/36244)
254.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, bir köye yapılacak kalker ocağına ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36246)
255.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görev yapan
bazı şube müdürlerinin görevden alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36248)
256.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, mühendis ve mimar odalarının Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı denetimine alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36249)
257.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, zor durumdaki bir aileye yapılacak sosyal
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36250)
258.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, HSYK’ya yapılan şikâyetlere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36251)
259.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, taşeron şirketlere ve çalışanlarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36252)
260.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir kişinin sahibi olduğu şirketlere ve bu
şirketlerin faaliyetlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36253)
261.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, çeşitli davalardaki ihbar sahiplerine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36254)
262.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Marmaray inşaatında yapılan arkeolojik
kazılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36256)
263.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Sayıştay Denetçilerinin istediği belgeleri
vermeyen kamu görevlileri olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36257)
264.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, erişimi engellenen bir internet
sitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36258)
265.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, yurtlarda kalan öğrencilerin seçmen kaydı için
muhtarlıklara yaptıkları başvuruların kabul edilmediği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36259)
266.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Van’daki konteyner kentlerin
sorunlarına ve depremzedelerin ihtiyaçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36260)
267.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul Emniyet Müdürüne ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36261)
268.- Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, İstanbul Emniyet Müdürü hakkındaki bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36262)
269.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun Merkez köylerindeki KÖYDES
projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36263)
270.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Çamoluk ilçesindeki KÖYDES
projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36264)
271.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Alucra ilçesinde KÖYDES
Projesi kapsamında yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36265)
272.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, THY uçuşlarında dağıtılan gazetelere
ve kendisi ve bakanları yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerinde takip eden
gazetecilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36266)
273.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Çanakçı ilçesinde KÖYDES
Projesi kapsamında yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36267)
274.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İzmir Tersanesindeki kazaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36268)
275.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir Suriyeli generalin Ankara’da tedavi edildiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36269)
276.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Ankara Numune Hastanesinde Özgür Suriye
Ordusuna mensup bir şahsın tedavi edildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/36270)
277.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün
içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36271)
278.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün
içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36272)
279.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün yol
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36273)
280.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün yol
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36274)
281.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün
içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36275)
282.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün yol
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36276)
283.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka ilçesine bağlı bir köyün
içme suyu sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36277)
284.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Hopa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığının
tır karnelerinin verilmesi ile ilgili bir talebine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/36278)
285.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde bulunan teknik
takip cihazlarının sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36279)
286.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Bulancak ilçesindeki KÖYDES
Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36282)
287.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Dereli ilçesindeki KÖYDES
Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36283)
288.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Doğankent ilçesindeki KÖYDES
Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36284)
289.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Espiye ilçesindeki KÖYDES
Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36285)
290.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İran menşeli bir bankaya yönelik
denetimlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36286)
291.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinde
yapılacak bakım ve onarım çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36288)
292.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Gezi Parkı ile ilgili hazırlanan rapora ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36290)
293.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Başbakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36291)
294.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Güce ilçesindeki KÖYDES Projelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36292)
295.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kanser hastalarına ve kanser
nedeniyle hayatını kaybeden kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36293)
296.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Eynesil ilçesindeki KÖYDES
Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36294)
297.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasındaki doğum
oranlarına ve anne-bebek ölümlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36295)
298.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yolsuzluk soruşturması kapsamında
tutuklu bulunan bir iş adamının ticari işlerini takip eden bir kişiye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36296)
299.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Görele ilçesindeki KÖYDES
Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36297)
300.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adalet Bakanının İstanbul Cumhuriyet
Başsavcısı ile görüştüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/36298)
301.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Keşap ilçesindeki KÖYDES Projelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36299)
302.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında Sağlık
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36300)
303.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında Kültür
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36301)
304.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında Spor
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36302)
305.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında UGETAM
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36303)
306.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında BELBİM
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36304)
307.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında BELTUR
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36305)
308.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında BİMTAŞ
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36306)
309.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında Boğaziçi
Yönetim A.Ş. tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36307)
310.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013 yılları arasında Şişli Kültür
A.Ş.’nin belediyelerden ve kamu kurumlarından aldığı işlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/36308)
311.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 20 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da
bir hastaneye yatırılan Suriyeli bir kişiye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/36309)
312.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Adli Kolluk Yönetmeliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36311)
313.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Ulucanlar Köyünün SİT alanı ilan edilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36312)
314.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, çalışan memur ve işçiler ile emeklilere yapılması
planlanan zamlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/36313)
315.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, son beş yılda hakkında soruşturma açılan
avukatlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36320)
316.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, yargı çalışanlarına ulaşım gideri ödemesi
yapılmamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/36321)
317.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, hükümlü ve tutuklu sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36322)
318.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36323)
319.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık bünyesindeki kadın
çalışanlara ve kadın yöneticilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36324)
320.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36325)
321.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Yardımcı Hizmetler sınıfında çalışan memurlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/36326)
322.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 2011-2013 yılları arasında
Giresun’daki işsizlik oranlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36327)
323.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36328)
324.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Bakanlık tarafından yapılan bir
açıklamaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36329)
325.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36330)
326.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’da çiftçilere kullandırılan
tarımsal kredilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36337)
327.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36338)
328.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, bir göletteki balık ölümlerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/36339)
329.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi ilçesindeki yıkılan tarihi bir
köprünün yeniden inşa edilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36340)
330.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlık tarafından yapılan tanıtım ihalelerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36341)
331.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye’deki tiyatro, bale ve opera salonu sayısına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/36342)
332.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2002-2013 yılları arasında kapatılan tiyatro, opera
ve bale salonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36343)
333.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, bir uluslararası sözleşmeye ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36344)
334.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36345)
335.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, özel mülkiyete ait olup devlet
tarafından kiralanan taşınmazların sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36347)
336.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36348)
337.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümü
mezunlarına teknik eleman unvanı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36349)
338.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa’da öğrenci taşıyan servis aracı sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36350)
339.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Borçka ilçesine lise yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36351)
340.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, SHÇEK’e bağlı bir okulun
kapatılacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36352)
341.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, bir öğrencinin öğretmeni tarafından dövüldüğü
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/36353)
342.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36354)
343.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36355)
344.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Ümraniye ilçesinin bir mahallesinde
bulunan okullarda yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36356)
345.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, askerliğe elverişli olmayan bir vatandaşın
askere alındığı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/36357)
346.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36358)
347.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Google’a yapılan içerik kaldırma
taleplerindeki artışa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/36364)
348.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2003 senesinde meydana gelen bir uçak kazasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/36365)
349.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/36366)
350.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev
yapan memurların maaşlarına ve bu kurum ve kuruluşlara yönelik denetimlere
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/36367)
351.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/36368)
352.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, AB ile imzalanan bir anlaşmaya ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/36369)
353.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36370)
354.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, TOKİ site yönetimlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36371)
355.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Diyarbakır İl Özel İdaresi tarafından yapılan
ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/36373)
356.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/36374)
357.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların
maaşlarına ve Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/36375)
No:
80
4 Şubat 2014 Salı
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türk INTERPOL Merkez Biriminin ve EUROPOL
Ulusal İrtibat Noktasının kapasitesinin arttırılması için yürütülen çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5216) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13.01.2014)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, uluslararası polis iş birliği ve AB uyum
sürecinde ihtiyaç duyulan mevzuat çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan
sözlü soru önergesi (6/5217) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
3.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, uluslararası görevler alacak personelin
nitelik ve niceliğinin arttırılmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru
önergesi (6/5218) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
4.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, INTERPA web sitesinin eğitim portalı olarak
kullanılmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5219)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
5.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Uluslararası Polis Kriminal Laboratuvarları
Sempoz-yumunun periyodik hale getirilmesine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü
soru önergesi (6/5220) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
6.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, IFAI bünyesinde kriminalistik dergi
çıkarılmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5221)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
7.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, INTERPA ve AEPC’ye üye yabancı polis eğitim
kurumları ile iş birliğine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi
(6/5222) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
8.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, INTERPA’ya ait bir web sitesinin eğitim
portalı olarak kullanılması amacıyla yürütülen çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5223) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
9.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından teşkilatın
koordinesindeki mevcut uluslararası kuruluşların etkinliğinin artırılmasına
yönelik çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5224)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
INTERPOL ve EUROPOL ile iş birliği faaliyetleri konusunda farkındalığın
arttırılması çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi
(6/5225) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
11.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, teknik şartname hazırlama süreçlerine ilişkin
İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5226) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.01.2014)
12.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, lojistik ve destek hizmetleri kapasitesinin
arttırılmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5227)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
13.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Teşkilatının inşaat ve emlak
kapasitesinin arttırılmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi
(6/5228) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
14.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından teknik
şartname havuzu oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5229) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
15.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, inşaat ve emlak otomasyon sisteminin
güncellenmesine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5230)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
16.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Teşkilatı bünyesindeki taşınmazlar
bakımından depreme karşı alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanı’ndan sözlü
soru önergesi (6/5231) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
17.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Teşkilatı inşaat yatırımları
projelerinin kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5232) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
18.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, Danıştay’ın 2013 SBS sınav sonuçlarının
yürütmesini durdurma kararı almasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan sözlü
soru önergesi (6/5233) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
19.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, ortaöğretime geçiş ortak sınavlarında din
kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olan öğrencilerin hak kaybına
uğramasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5234)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
20.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir Uluslararası Film Festivaline
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5235) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.01.2014)
21.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 9. Kalkınma Planında yer alan deniz yolu
ulaştırması ile ilgili hedeflere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5236) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
22.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, özel harcanabilir gelir hesaplamasına
ilişkin Kalkınma Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5237) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012- 2014 yılları arasında TBMM ile bağlı
kurum ve kuruluşlarınca yaptırılan kamu spotlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38014) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.01.2014)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012- 2014 yılları arasında TBMM ile bağlı
kurum ve kuruluşlarınca taraf olduğu davalara ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38015) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.01.2014)
3.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012- 2014 yılları arasında TBMM ile bağlı
kurum ve kuruluşlarında görev yapan avukatlara ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38016) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.01.2014)
4.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, TOKİ’nin İzmir’de gerçekleştirdiği projelere
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38017) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, inşaatı devam eden Başbakanlık
binasının etrafında güvenlik alanı oluşturulduğu iddiasına ve güvenlik
alanlarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38018) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, cinsel saldırı suçlarındaki artışa
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38019) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kuru fasulye üretimine ve
ithalat-ihracat verilerine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38020)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
8.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının
dini nikâhını kıyan imamlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/38021) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
9.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, Emniyet Teşkilatında yaşanan yer
değişikliği ve görevden almalara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38022) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
10.- Tekirdağ
Milletvekili Bülent Belen’in, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki bir caminin
restorasyonuna ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38023) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
11.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, yolsuzluk iddiaları hakkında VI.
Büyükelçiler Konferansında yaptığı konuşmaya ilişkin Başbakan’dan yazılı soru
önergesi (7/38024) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
12.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, İran’a karşı uygulanan BM ambargosu ve İran’la
ticaret ilişkilerindeki bazı işlemlere ilişkin Başbakan’dan yazılı soru
önergesi (7/38025) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
13.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2004-2013 yılları arasında TCDD
tarafından gerçekleştirilen ihalelere ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38026) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
14.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Şakran Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz
Kurumunda işkence ve kötü muamelede bulunulduğu iddiasına ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/38027) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
15.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TOKİ tarafından gerçekleştirilen bir ihaleye ve
kamunun zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38028) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında TOKİ
tarafından satılan arsalara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38029)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yolsuzlukların ülkeye maliyetine
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38030) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun,
2004-2013 yılları arasında askerliğe elverişli olunmadığına dair alınan
raporlara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38031) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, gümrük idaresi olmayan deniz sınır
kapılarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38032) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, faal olmayan demir yolu sınır
kapılarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38033) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2004-2013 yılları arasında İstanbul
İl Özel İdaresi tarafından gerçekleştirilen gayrimenkul satışlarına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38034) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
22.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kiralama yoluyla hizmet vermekte
olan gençlik merkezlerine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38035)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gümrük Kapıları Güvenlik Sistemi
için gerçekleştirilen alımlara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38036) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
24.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye’den İran’a yapılan buğday
ihracatına ve bir şirketin ihracatı ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/38037) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
25.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, faal olmayan kara sınır kapılarına
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38038) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Personel Bilgi Bankası Programı için
gerçekleştirilen alımlara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38039)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Adliyesindeki hakim ve
savcıların telefonlarının dinlendiği iddiasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru
önergesi (7/38040) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Etiler’deki bir arazinin satışına ve
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Dubai Temsilciliğine ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38041) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
29.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, Kırık Barajı’nın 2014 yatırım programına girip
girmeyeceğine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38042) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
30.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, cemevlerinin elektrik giderlerinin kamu
kaynaklarından karşılanmasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38043) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
31.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars ilindeki sanayi bölgelerinin sorunlarına
ve sorunların çözümü konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Başbakan’dan yazılı
soru önergesi (7/38044) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
32.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, silah taşıdığı iddia edilen tırlara ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38045) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
33.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, gelir desteğine ve yararlanılmasında
karşılaşılan sorunlara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38046)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
34.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından
okullardaki velilerin cep telefonu numaralarının istenmesine ve bu bilgilerin
şirketlere verilip verilmediğine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38047) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
35.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hrant Dink’in ölüm yıldönümündeki
anma etkinliğinde görevli polislerin sembolik anlamı olduğu için beyaz bere
taktıkları iddiasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38048)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
36.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/38049) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
37.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’daki su kesintilerine
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38050) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
38.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TMSF üyelerine, yapılan harcamalara
ve TMSF tarafından gerçekleştirilen taşınır ve taşınmaz satışlarına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38051) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
39.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında
görevden alınan veya görev yeri değiştirilen emniyet personeline ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38052) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
40.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 19 Ocak 2014 tarihinde Uludere’de
gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38053) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
41.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Hatay’da durdurulan tıra ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38054) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
42.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, El-Kaide’ye yönelik operasyona ve
sonrasındaki görev yeri değişikliklerine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru
önergesi (7/38055) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
43.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Kuzey Irak’tan kaçak petrol ihracatı
yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38056)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
44.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın,
özelleştirilen kurum ve kuruluşlarca yapılan işçi alımlarına ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/38057) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
45.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, emniyet ve yargı teşkilatındaki görevden
almalar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38058) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
46.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, BDDK’daki görevden almalara ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38059) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
47.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Ceyhan’da durdurulan tırlarla ilgili iddialara
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38060) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
48.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, 2003-2013 yılları arasında Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından dernek ve vakıflara kiralanan veya tahsis edilen
taşınmazlara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38061) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.01.2014)
49.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, antropologlarının istihdamına ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/38062) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
50.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, 2002’den bu yana esnafın kullandığı
kredilerin geri ödemelerine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38063)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
51.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Mamak ilçesindeki bir bölgenin altyapı ve ulaşım
sorunlarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38064) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.01.2014)
52.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, 2001’den bu yana ilgili kurum ve kuruluşlara
alınan teknik takip cihaz sayısına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38065) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
53.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, 2005-2014 yılları arasında Ankara’nın
aydınlatması için harcanan paraya ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38066) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
54.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Uludere operasyonu ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/38067) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
55.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, kamu bankaları tarafından abone olunan veya
reklam verilen yayın organlarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/38068) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
56.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, emniyet genel müdürlüklerinde gazetecilere uygulanan
yasaklara ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/38069) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
57.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, TRT Yurt Haberleri Müdürlüğünün TRT
muhabirleriyle tek taraflı olarak sözleşmesini iptal ettiği iddialarına ilişkin
Başbakan Yardımcısı’ndan (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/38070)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
58.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamındaki
soruşturmalara ve mahkeme kararlarının uygulanmadığı iddiasına ilişkin Adalet
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38071) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
59.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, bir tutuklunun haklarını kullanmasının cezaevi
yönetimi tarafından engellendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/38072) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
60.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, emniyet genel müdürlüklerinde gazetecilere uygulanan
yasaklara ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38073) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
61.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38074)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
62.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Manisa’daki ceza infaz kurumlarında çalışan
personelin sorunlarına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38075) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
63.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevindeki bir hükümlünün
sağlık sorunlarına rağmen gerekli tedaviyi almasına izin verilmediği
iddialarına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38076)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
64.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Siirt E Tipi Kapalı Cezaevinde yaşandığı iddia
edilen hak ihlallerine ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38077) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
65.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Sivas’ta nakdi yardım talebi reddedilen
bir kişiye ilişkin Aile Sosyal ve Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38078) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
66.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, ÖMSS ile ilgili yaşanan çeşitli sorunlara ilişkin
Aile Sosyal ve Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38079)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
67.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Aile Sosyal ve Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38080) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
68.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars Merkeze bağlı bir köyde bir kadının
öldürülmesi olayına ilişkin Aile Sosyal ve Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38081) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
69.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, çocuk yaşta evlilik sorununa ilişkin Aile Sosyal
ve Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38082) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
70.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, koruyucu ailelere ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38083) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
71.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38084) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
72.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, imalat sanayi üretiminin ara malı
ithalatına bağımlılığına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/38085) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
73.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Genel Sağlık Sigortası kapsamında çeşitli
verilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38086) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
74.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, SGK Destek Primi kesintisi yapılan
girişimcilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38087) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
75.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38088) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
76.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Denizli’de sendikalı oldukları
gerekçesiyle bazı işçilerin işten çıkarıldığı iddiasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38089) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
77.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, İş ve Meslek Danışmanı Mesleki Yeterlilik
Belgesine sahip kursiyer sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38090) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
78.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, 2002’den bu yana Balıkesir’de prim
borçlarını ödeyemeyen esnafa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/38091) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
79.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38092) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
80.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski uranyum
madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38093) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
81.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, bir maden şirketinin çalışmalarının bir
yerleşim yerini tehdit ettiği iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38094) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
82.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Mamak’ta evlerini terk eden vatandaşlara kira yardımı ödemesi
yapılmadığı iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38095) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
83.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin ihraç ettiği
petrolle ilgili Irak’la yaşanabilecek sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/38096) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
84.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Dışişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
85.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, İran’a gıda ihracatlarında yapılan ödemelere
Halkbank’ın aracılık etmesine ilişkin Ekonomi Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38098) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
86.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Ekonomi Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38099)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
87.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, kömür üretim miktarındaki düşüşe ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38100) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
88.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38101) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
89.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski uranyum
madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38102) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
90.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, elektrik tüketim bedellerindeki vergi ve
fonlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38103) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
91.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Manisa’da inşa edilen bir öğrenci yurduna ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38104) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
92.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38105)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
93.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Iğdırlı çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/38106) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
94.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ihraç edilen fındıklarda Aflatoksin
maddesine rastlanıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38107) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
95.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 2003-2013 yılları arasındaki fındık
üretimi ve ihracatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/38108) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
96.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli genelinde yaşanan kuraklıkla ilgili
yapılan çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38109) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
97.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, kuraklık nedeniyle Manisalı çiftçilerin yaşadığı
sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38110) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
98.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, ithalatı yapılan ürünlere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38111) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
99.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38112) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
100.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in, ülkemizde yaşanan kuraklıkla ilgili alınan
önlemlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38113) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
101.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski
uranyum madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Köyişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38114) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
102.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, yem fiyatlarındaki artışın etkilerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38115) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.01.2014)
103.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38116)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
104.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, esnaf-sanatkarlara ve açılan-kapanan iş
yeri sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38117) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
105.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, emniyet genel müdürlüklerinde gazetecilere uygulanan
yasaklara ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38118)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
106.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, Suriye’ye yapılan insani yardımlara ilişkin
İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38119) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
107.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, İstanbul Tarabya’daki bir korulukta yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38120)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
108.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara’daki kamulaştırmasız el atma uygulamalarına
ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38121) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
109.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, polis meslek yüksekokuluna ait bir arazinin
devredilmesine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38122)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
110.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, defin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/38123) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
111.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38124)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
112.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, Taksim Meydanı düzenlemesine ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38125) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
113.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, Taksim Meydanı düzenleme ve yayalaştırma projesine
ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38126) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
114.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars Merkeze bağlı bir köyde bir kadının
öldürülmesi olayına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38127)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
115.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, üniversitelerde gerçekleşen ırkçı saldırıların
önlenmesine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38128)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
116.- Hakkari
Milletvekili Adil Zozani’nin, Hakkari’nin Çukurca ilçesindeki seçmenlere
ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38129) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
117.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Hrant Dink’i anma yürüyüşü sırasında bazı
polislerin beyaz bere takmalarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38130) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.01.2014)
118.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, İstanbul’da oturma eylemi yapan üç kişiye
polisin müdahale etmesine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38131) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
119.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Hrant Dink’in anma yürüyüşünde görev yapan
polislerin beyaz bere takmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38132) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
120.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, görevden alınan bir emniyet müdürüne ilişkin
İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38133) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
121.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına ilişkin
Kalkınma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38134) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
122.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Kalkınma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
123.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, gelir yöntemiyle milli gelir hesaplamasına
ilişkin Kalkınma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38136) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
124.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Türkiye Turizm Stratejisi 2023
belgesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38137)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
125.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Afyonkarahisar’da yapılan yeni
müze inşaatının zamanında tamamlanamamasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38138) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
126.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, tarihi yapıların yakınındaki taş ocaklarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38139) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
127.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38140)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
128.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Maliye Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38141)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
129.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, kamu yararına çalışan derneklere ve vergi
muafiyeti tanınan vakıflara Hazine arazilerinin kullanımı için verilen izinlere
ilişkin Maliye Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38142) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
130.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, bazı kadrolara ortak sınavla alım yapılmasına ve
sonraki süreçte gelir uzmanlarının dezavantajlı duruma gelmiş olmasına ilişkin
Maliye Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38143) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
131.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’da imam hatip okuluna dönüştürülen bir
okula ve okulun eksikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38144) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
132.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, muhasebe ve finansman öğretmenlerinin atama
sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38145)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
133.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38146) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
134.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, yurt dışında burslu olarak öğrenim gören Türk
vatandaşlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38147)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
135.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, askerlik görevini yaparken şüpheli bir şekilde
ölen kişiye ilişkin Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38148)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
136.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, dövizli askerlikten yararlananlara ilişkin
Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38149) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.01.2014)
137.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38150)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
138.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski
uranyum madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına ilişkin Milli
Savunma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38151) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
139.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38152) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
140.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, HES projelerine, çevreye etkilerine ve Batman
Çayı üzerinde inşa edilmesi planlanan bir HES’e ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38153) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
141.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesinde yemek hizmeti veren taşeron şirket çalışanlarına ilişkin Sağlık
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38154) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.01.2014)
142.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38155) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.01.2014)
143.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, tutuklu ve mahkumlara kötü muamele yapıldığı
iddialarına ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38156)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
144.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Spina Bifida hastalığına ilişkin Sağlık Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/38157) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.01.2014)
145.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Manisa’nın Köprübaşı ilçesindeki eski
uranyum madeninin radyoaktif kirliliğe yol açtığı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38158) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
146.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, doktorların yapacağı mecburi hizmet uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38159) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.01.2014)
147.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, üç gemi hastanesi ihalesine ilişkin Sağlık
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38160) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
148.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/38161) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
149.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Türk Telekom’un fatura tahsilatı için bankalarla
yaptığı anlaşmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/38162) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
150.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Türk Telekom’a ait arsa ve binaların satılmasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38163) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
151.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan-Erzurum kara yolunda yapımı üç yıldır
bitirilemeyen bir tünele ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38164) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
152.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’da yapımı esnasında sürekli
değişikliklerle yenilenen bir yolla ilgili çalışmalara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38165) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.01.2014)
153.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’da otobüs terminalinin yapıldığı arsaya
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38166) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
154.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, ulaştırma türleri arasında dengeli bir
yapı kurulması kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38167) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.01.2014)
155.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Otomatik Tren Muayene İstasyonu ihalesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38168)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.01.2014)
156.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, kredi kartı ve kredilerde getirilen
taksit sınırlandırmasına ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/38169) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
157.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38170)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.01.2014)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün ve 27 Milletvekilinin, 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı
kutlamaları esnasında meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/845) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.05.2012)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 27 Milletvekilinin, öğretmenlerin uğramış
oldukları şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/846) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.05.2012)
3.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneş ve 19 Milletvekilinin, Roman vatandaşların yaşadığı
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/847) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09.05.2012)
4 Şubat 2014 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral
AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşimini
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy
düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı söz vermeden önce, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, Mecliste sükûneti temin edebilirsek…
Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Yoklama bitmiştir.” deyin Başkanım,
giderler.
BAŞKAN – Yoklama bitti.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Ara verin Sayın Başkanım, bu gibi hâlde ara
vermeniz gerekiyor.
BAŞKAN – Şimdi “dakika 1, gol 1” olmasın da.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Gündeme geçin Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gündem dışı ilk söz, su ürünleri mühendisleri ve
teknikerleri ile balıkçılık teknolojisi mühendislerinin sorunları hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Durmuş Ali Torlak’a aittir.
Buyurun Sayın Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili D. Ali
Torlak’ın, su ürünleri mühendisleri ve teknikerleri ile balıkçılık teknolojisi
mühendislerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
D. ALİ TORLAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; su ürünleri mühendisleri ve
teknikerleri ile balıkçılık teknolojisi mühendislerinin sorunları hakkında
gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Ağrı-Doğubeyazıt kara yolu üzerinde şehit olan polis
memurumuza Allah’tan rahmet, büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Aynı
şekilde, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, su ürünleri sektörü, Türkiye’nin önde
gelen ve geliştirilmesi gereken temel sektörlerindendir. Bu sektörün sağlıklı
bir gelişme gösterebilmesi için de su ürünleri mühendislerinin önemi yadsınamaz
ölçüdedir. Ancak, su ürünleri mühendisliği eğitimi, eğitim serüveninde 32’nci
yılına girmesine rağmen hâlâ hak ettiği yerde değildir. Özel sektörü rekorlara
koşturan bu vasıflı insanlar gençliklerini ve ömürlerini verdikleri bu sektörde
devlet nazarında yeterli itibarı maalesef görememişlerdir.
1980’li yılların başında ihraç amaçlı su ürünleri üretimine
başlayan ülkemiz 400-500 ton üretimden bugün 200 bin tonluk üretim rakamlarına
ulaşabildiyse eğer, bunun, su ürünleri mühendislerinin özverili çalışmalarıyla
olduğu unutulmamalıdır. Ülkemizin dört bir yanında balık yetiştiriciliği
altyapısını oluşturan bu arkadaşlarımız, sektörü son yirmi yılda dünyada ve
AB’de ses getirecek düzeye getirmişlerdir. Ancak, ülkemize sağladıkları yüksek
katma değere rağmen ilgili Bakanlıkça yeteri kadar önem verilmediğini de
üzülerek takip etmekteyiz. Çünkü Sayın Bakan Eker’in meslek taassubu ağır
basmakta, su ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendislerine üvey evlat
muamelesi yapmaktadır. Üstelik bu arkadaşlarımız her mezunu devletin istihdam
etmesini de zaten beklemiyorlar; onlar gasbedilmiş hak ve yetkilerinin
iadesini, görev alanlarında adaletli bir atama sisteminin olmasını
istemektedirler. Buna rağmen Sayın Bakan Eker son on yılda Bakanlığa çoğunluğu
meslektaşı olmak üzere 22 bine yakın personel alırken on yılda 409 su ürünleri
mühendisi, 69 balıkçılık teknolojisi mühendisi âdeta sus payı olarak ancak
istihdam edilebilmiştir. Su ürünleri teknikerinin olmadığı bu istihdam
sayılarının da araştırılmaya muhtaç sayılar olduğunu ayrıca belirtmek istedim.
Dolayısıyla, Bakanlığında sağladığı 22 bine yakın istihdamda 10 bine yakın
meslektaşını istihdam ederken kaynak bulan Sayın Bakanın, söz konusu su
ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendisleri olunca “Çok fazla mezun
veriyorlar, özel sektöre yönelsinler.” gibi bir söylemle sorunun üstünü örtmeye
çalışması düşündürücüdür.
Değerli milletvekilleri, kanuna aykırı olarak yapılan aşırı ve
kaçak avcılıkların tespit edilememesi sebebiyle doğal stoklar tükenmektedir.
Dolayısıyla ülkemizin -tarım alanına yakın- 25 milyon hektar su ürünleri
istihsal alanı bulunmasına rağmen, bu yetersiz su ürünleri mühendisi
istihdamından dolayı dünya su ürünleri toplam üretiminin 35’inci sırasında
ancak yer alabilmiştir. O nedenle, yetişmiş binlerce su ürünleri mezunu
Bakanlığın inisiyatif kullanmasını beklemektedirler. Bakanlıkta çalışan
mühendisler de sadece balık boyu ölçmek yerine, hak ettikleri yetkilerin bir an
evvel verilmesini beklemektedirler.
Bu itibarla, sektörde sevk ve idarenin başında işi bilen bir su
ürünleri mühendisi ve ekibi olmalıdır, su ürünleri mühendislerinin tüm hak ve
yetkileri kendilerine iade edilmelidir. İstanbul, Ankara gibi büyük
şehirlerde bile 3-5 su ürünleri
mühendisi ile işleri takip etme yanlışından vazgeçilip derhâl bu mühendis
arkadaşlarımızın istihdam sayısı ve sektör üzerindeki etkinlikleri
artırılmalıdır. Su ürünleri kooperatiflerinde doğru kayıt sistemini geliştirme
adına sözleşmeli tarım danışmanı olarak su ürünleri mühendisleri
görevlendirilmelidir. Meslek kanunu çıkartılarak bir an önce yasalaşması sağlanmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sorunlarla ilgili Hükûmetin
gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Torlak.
Gündem dışı ikinci söz, yargı ve yolsuzluklar hakkında söz isteyen
Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk’e aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, yargıya ve yolsuzluklara ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu ülkede demokrasinin tam işletilememiş olması, şeffaf, saydam bir yönetim
anlayışının egemen kılınamamış olması nedeniyle öteden beri biriken
yolsuzluklar, hırsızlıklar, rüşvet ve kayırma gibi olaylar 17 Aralık günü âdeta
bir volkan patlaması gibi patlamıştır, ortaya ayakkabı kutuları, yatak odasında
kasalar, kasaların içinde paralar saçılmıştır.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu, baş gösteren ikinci olaydır.
Birincisi, Deniz Feneri yolsuzluğu olarak bilinen yolsuzluk. O Deniz Feneri
yolsuzluğunun varlığı Alman mahkemelerinin hüküm kararıyla tespit edilmiş,
ancak “asrın büyük yolsuzluğu” denilen o yolsuzluğun asli faillerinin
Türkiye’de olduğu saptanmıştı. Fakat, Türk Hükûmeti Adalet Bakanlığının ve Hükûmetin
gerçekten o yolsuzluk yapanlara soruşturmayı engelleyici tavrı, ancak
soruşturma yapan savcılara soruşturma açılması, arkasından kovuşturma açılması
ve sonunda o Deniz Feneri yolsuzluğunun ne olduğu hâlen daha belli değildir.
Benzer olay, bu 17 Aralık olaylarında yaşanmıştır. Sayın Başbakan,
her konuda konuşuyor; kadınların sezaryenine, kürtaj olup olmayacağına
karışıyor, kaç çocuk olacağına karışıyor, erkekli kızlı çocukların yurtlarda
kalıp kalmayacağını konuşuyor. 17 Aralık günü Hükûmetin bakanlarının da içinde
bulunduğu bir yolsuzluk iddiasıyla yapılan soruşturmadan sonra Sayın Başbakan
sadece şunu konuşuyor: “17 Aralık bize karşı yapılmış darbedir.” diyor. Tabii
ki Sayın Başbakan millî iradeyi kendisinin iradesinden ibaret saydığı için, bu
olayı yani yolsuzlukların ve rüşvet olayının soruşturulmasını kendisine karşı
yapılmış bir darbe olarak kabul ediyor.
Değerli milletvekilleri, ama Sayın Başbakan, yatak odasındaki
kasaların ne işe yaradığını, kasaların içerisinde paraların neden bulunduğunu
ve orada para sayma makinesinin ne işi olduğunu ya da Halk Bankası Genel
Müdürünün evinde bulunan 4,5 milyon dolarlık paralarla ilgili ağzını açıp hiç
konuşmuyor. Sayın Başbakan şunu söylemiyor: Bu ülkede bu olaylar yolsuzluk
mudur değil midir, bunu söylemiyor. Aslında, büyük bir yolsuzluk ve rüşvetin
olduğu konusunda çok deliller var, somut deliller var; işte yatak odasında
bulunan kasalar, işte ayakkabı kutuları, ayakkabı kutularının içerisinde
bulunan 4,5 milyon dolar bu işin somut delilidir.
Değerli arkadaşlarım, her ülkede yolsuzluk ve rüşvet gibi olaylar
olur ancak o ülkelerde rüşvet ve yolsuzluğun önüne tarafsız ve bağımsız
yargıyla geçilir. Bu ülkede ise yolsuzlukların soruşturulmasını soruşturan
savcılar bir günde görevden alındı, Sayın Başbakan Aksaray Valisini kendi
uçağıyla getirdi, dolayısıyla soruşturmanın önünü tıkadı. Sayın Başbakan ve
bakanlar gittikleri yerlerde diyorlar ki: “Verilmeyecek hesabımız yoktur.”
Verilmeyecek hesabınız yok ise hakkınızda düzenlenen fezlekeler neden Türkiye
Büyük Millet Meclisine gelmiyor ve sizler Türkiye Büyük Millet Meclisine bu
fezlekelerin getirilmesini niye istemiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, “Verilmeyecek hesabımız yoktur.” gibi boş
sözlerle Sayın Başbakan ne kendisini kurtarabilir ne bakanlarını kurtarabilir.
Böyle “Benim savcıma, benim yargıcıma ben ancak ifade veririm.” anlayışıyla
kendi savcısını getirerek, sözüm ona soruşturma yapılıyormuş gibi yapılarak
soruşturmanın sonuçsuz kalmasını doğuracak eylem ve işlemlerle kendisini
kurtaramaz değerli arkadaşlarım.
Demokrasilerde aslolan şey denetimdir, şeffaf yönetimdir. AKP
iktidarı döneminde kapalı bir toplum oluştu. Hesap vermeyen, denetimden kaçan
bir iktidar, en sonunda yolsuzluk, rüşvet bataklığının içine battı. Şimdi
çırpınıyor çıkmak için ama ne kadar çırpınırsa çırpınsın, ne kadar bu yolsuzluk
ve soruşturmaları örtmeye kalkarsa kalksın örtemeyecek. Çırpındıkça batıyor
değerli arkadaşlarım. O nedenle, yapılması gereken, tarafsız ve bağımsız
yargıya hesap vermektir. Savcıları, polisleri oradan oraya değiştirerek,
yargıyı işlemez hâle getirerek soruşturmadan, kovuşturmadan kaçmak mümkün
değildir, her şeyden önce, toplum vicdanında aklanmak mümkün değildir.
Yapılacak bir tek şey vardır, önce Başbakanın hesap vermesi lazım.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Gündem dışı üçüncü söz, biat kültürü hakkında söz isteyen Adıyaman
Milletvekili Sayın Muhammed Murtaza Yetiş’e aittir.
Buyurun Sayın Yetiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Adıyaman Milletvekili Muhammed
Murtaza Yetiş’in, biat kültürüne ilişkin gündem dışı konuşması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gündelik siyasetin toplumun kıymet verdiği değerleri tüketmesi
nadir rastlanan bir durum değildir. Siyasi partilerin iyi çalışılmış programlar
yerine tribünlere oynamayı yeğlediği dönemlerde bu hastalık iyiden iyiye kendini
gösterir. Hele tartışmaların kızıştığı anlarda en kutsal kavramlar bile
tribünleri ikna malzemesi hâline getirilir ve öğütülür.
Elbette siyaset dilinin yerlerde sürünmesinden siyasetçiler dâhil
herkes rahatsız ancak bu sorunun güzel tavsiyelerle giderilemeyeceği de aşikâr.
Meselenin hakaret, argo, küfür içerikli konuşmalarla sınırlı olmadığını, daha
rafine bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu da bilmemiz gerekiyor. Evet,
siyasetin, içinden çıktığı toplumun dilini bilmesi ve yerlileşmesi gerekiyor.
İçinden çıktığı toplumun dilini bilen siyaset, onun tarihini, coğrafyasını,
edebiyatını, şiirini, toplumsal çeşitliliğini ve hayallerini de bilen
siyasettir.
Değerli arkadaşlar, değer dünyamıza ait kavramlar ve kurumlar
toplumsal hayatımız için son derece önemliyken özellikle Batılılaşma serüveni
içerisinde bu kavramlar unutturulup toplumsal hayatın dışına çıkarılmıştır. Son
günlerde 17 Aralık kaos oluşturma süreciyle birlikte bu süreçte dinî
literatürün bolca kullanılması ve bu literatür üzerinden meşruiyet arayışlarına
girilmesi karşımıza yepyeni bir kavram dünyasını da getirmiştir: Firavun,
Hâmân, mülâane, biat kültürü. Her biri birbirinden farklı olayların, farklı
zeminlerin sembolleri olan bu kavramlar anlam zemininden koparılarak güncel
siyasete boca edilmeye çalışılıyor.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Düzce Milletvekili anlattı
kavramları.
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Devamla) – “Biat” kavramı da bu yaralayıcı
süreçten nasibini almıştır. Yelpazenin sağındaki, solundaki birçok siyasetçinin
ağzından bir karalama aracı olarak “biat kültürü” sözünü duyar olduk. Bu
kavramla, siyasi muarızlarının, liderlerinin yaptığı her türlü uygulamaya,
söylediği her söze, aklı bir kenara bırakarak, kayıtsız şartsız itaat ettikleri
kastediliyor.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Siz ne kastediyorsunuz?
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Devamla) – Bu kullanım aynı zamanda dinî
alanın akıl dışılığını iddia eden ve bireysel donanımı, sosyolojik tezahürü ne
olursa olsun dinî görünürlük taşıyan herkesi ve her kavramı akıl dışı, çağ dışı
gören pozitivist yaklaşımın da bir tezahürüdür.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Siz ne anlıyorsunuz biattan, onu
söyleyin. Hemen dini karıştırdın yine araya, dini kullan bakalım.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Düzce Milletvekili gibi
“Tayyip Erdoğan Allah’ın vasıflarını haizdir.” mi diyelim? “Ona dokunmak
ibadettir.” mi diyelim?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, gündem dışı konuşan
arkadaşımıza karışmayın.
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Devamla) – Hadi, solun bu literatüre
uzaklığını mazur görelim çünkü ideolojileri farklı ama yılların sağ cenah siyasetçilerinin
dahi “biat kültürü” kavramını benzer biçimde kullanması, en hafifiyle, yerli
olamamakla izah edilebilir.
Değerli arkadaşlar, “biat” kavramının Arapça aslı “alışveriş”
anlamına geliyor. Kavram, görüşülüp konuşulan, üzerinde anlaşmaya varılan bir
hususta iki tarafın karşılıklı anlaşması anlamındadır. Biat, Hazreti
Peygamber’e nispet edildiğinde hem dinî hem siyasi bir anlam ifade ediyor. Dört
Halife Dönemi’nde devlet başkanını seçmek ama sonrasında da, Emevilerle
birlikte başlayan Saltanat Dönemi’nde de o saltanat sahibi, sultayı ele geçiren
şahsa bağlılık sunmak anlamına götürülmüştür.
Nihayetinde, biat, sonunda hukuki yaptırımı olan, gönüllülük
temeline dayalı sosyopolitik bir akittir. Biat bir narkozlama kurumu değildir
arkadaşlar, aksine, seçmenin seçtiği yöneticisini aktif takip etmesini ifade
eder ve bu anlamda da katılımcı demokrasiden başka bir şey değildir. Basmakalıp
düşüncelerle, bu yaklaşımlarla geleceğimizi oluşturabilmemiz mümkün değildir;
yeter ki meselelerimizin çözümünde, Cemil Meriç’in ifade ettiği gibi,
ideolojilerin deli gömleğinden sıyrılalım ve günümüzü kendi gerçek
kavramlarımız üzerinden yorumlamaya çalışalım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yetiş.
60’ıncı maddeye göre 10 arkadaşımıza söz vereceğim.
Sayın Bayraktutan….
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Artvin ilinin Arhavi ilçesindeki Kamilet Vadisi’nde bir
hidroelektrik santrali yapılmak istenmesine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Artvin Arhavi Kamilet Vadisi’nde sürdürülmek istenen, çalışması
yapılmak istenen bir hidroelektrik santral inşaatı var. Bu konuda, 28 Ocak
tarihinde, Artvin’deki bütün demokratik kitle örgütleri, sivil toplum
kuruluşları, Artvin’in dışından gelen bütün insanlar Arhavi’de çok büyük bir gösteri
düzenlediler, çok ciddi bir basın açıklaması yaptılar. Geçen yıl bu vadinin ne
kadar endemik bir vadi olduğunu, bir doğa harikası olduğunu anlattım. Sayın
Enerji Bakanı da burada. Geçen yıl “En kısa zaman içerisinde Artvin’e gelip
Kamilet Vadisi’ni göreceğim.” diye söyledi. Aradan bir yıl geçti, Sayın Bakan,
ne zaman geleceksiniz, merak ediyorum. Size yazılı olarak soru sordum “Ne zaman
geleceksiniz?” diye, “En kısa zaman içerisinde geleceğim, bu duyarlılığınızı
anlıyorum.” dedi.
Bakın, orada vahşi bir doğa katliamı yapılıyor Sayın Bakan. Bu,
herhangi bir vadi değil. Bu vadiyi görmeniz gerekir. Bir vadi düşünün ki o
vadinin sularından, direkt olarak dereden insanlar su içiyor. Bu derecedeki
muhteşem bir vadiye, yok edilmek istenen bu çabaya karşı sizin dik durmanız
gerekiyor. Bu konudaki sözünüzü ciddiyetle takip ediyorum. Artvin’e ne zaman
geleceksiniz, bu vadideki bu cinayeti ne zaman durduracaksınız, merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İrbeç…
2.- Antalya Milletvekili Yusuf
Ziya İrbeç’in, 17/12/2013 tarihinden bu yana, suçlamalara dayanak olan delil ve
belgeleri ortaya çıkaran savcı, hâkim ve emniyet görevlilerinin tasfiye
edildiğine ve yolsuzlukları sorgulayan millî iradeye yasak getirildiğine
ilişkin açıklaması
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
17 Aralık 2013 tarihinden bu yana suçlamalara dayanak olan delil
ve belgeleri ortaya çıkaran savcıların, hâkimlerin ve emniyet görevlilerinin
tasfiyesi devam ederken, Avrupa Birliği standartlarını yakalama hedefindeki
HSYK yok edilmeye, adalet sistemi valilere bağlanmaya çalışılırken Venedik
Kriterlerine açıkça aykırı olan uygulama ve düzenleme çabalarının devam
ettiğini görmekteyiz.
Ayrıca “Demokratik teamülleri hiçe sayan savcı ve polislerin görev
yerlerinin bu boyutta değiştirilmesinin arka planında yatan gizli hedef korku
imparatorluğu oluşturmak mı?” sorusu gündemini korumaktadır.
Diğer yandan da yolsuzlukları sorgulayan millî iradeye yasak
getiriliyor. Milletvekilinin Mecliste verdiği soru önergesine yayın yasağı
getirilmeye çalışıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Tepki gelince de bunun sehven
olduğu açıklanıyor. Bu durum yasama faaliyetinin idari uygulamayla
engellenmesinden başka bir şey değildir ve anayasal suçtur. İktidarın
İnternet’le ilgili çıkartmak istediği yasayla sansürün amaçlandığı daha
şimdiden anlaşılmaktadır. İnternet’e sansür ve vatandaşlarımızın haber alma
hakkına net bir kısıtlama getirmeye çalışılırken yolsuzluklar söz konusu olunca
“Özgürlüklerin de bir sınırı var.” denilerek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öğüt…
3.- İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt’ün, kapatılacak 29 il özel idaresinde hizmet alımı kapsamında
çalışan personelin durumunun ne olacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilindiği üzere, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak yerel seçimlerle
birlikte, Büyükşehir Yasası gereği, 29 il özel idaresi kapatılacaktır. Tüzel
kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin personelinin her türlü taşınır ve
taşınmaz malları ile hak ve alacak ve borçlarının ne olacağı kanunla
belirtilmiştir. Ancak, hizmet alımı kapsamında çalışan personelin akıbeti
belirsizliğini sürdürmektedir. Örneğin, İstanbul İl Genel Meclisinde hâlihazırda
çalışan 64 şoför, 120 temizlik görevlisi ve 56 güvenlik görevlisinin 31 Mart
itibarıyla hizmet sözleşmesi sona erecektir. Dolayısıyla sadece İstanbul’da
200’den fazla kişi iş akitlerinin feshiyle işsiz kalacaktır. Bu durumdaki
personelin durumu ne olacaktır? Yeni bir kanun maddesi hazırlanması
düşünülmekte midir? Çalışanlar önlerini görememektedir, kış günü kapı önüne
konacaklardır. Verilen sözlere rağmen herhangi bir muhatap bulamamaktadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Yeniçeri…
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Başbakan ve AKP’nin rüşvet, usulsüzlük ve yolsuzluktan dolayı zan
altında olduğuna ve Başbakanın bu iddiaları kamuoyunu ikna edecek şekilde
açıklaması ya da istifa etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çıkar amaçlı olarak gerçekleştirilen imar değişiklikleriyle ilgili
olarak müstafi Bakan Bayraktar “Her şeyden haberi olan Başbakan Erdoğan da
istifa etsin.” demişti. Sonra da bu Bakan çıkıp bu gerçekleri açıkladığı için
özür dilemiştir. Ayakkabı kutularındaki 4,5 milyon doları ortaya çıkaran savcı
dosyadan, emniyet mensupları ise görevden el çektirildi. Urla’da villa
pazarlıkları medyaya düştü. Şimdi de medyaya düşen “tape”lerde, Sabah, ATV’yi
satın almak için Başbakan Erdoğan’ın iş adamlarıyla pazarlık yaptığı, havuz
oluşturarak, Başbakanlık nüfuzunu kullanarak salma saldığı iddiaları ayyuka
çıkmıştır. Başbakan Erdoğan ve AKP, rüşvet, usulsüzlük ve yolsuzluktan dolayı
zan altındadır. Başbakan bağırıp çağırıp suçlayarak yolsuzluk iddialarından
kurtulacağını sanıyorsa yanılıyor. Başbakan, kokusu her yanı sarmış rüşvet ve
yolsuzluk iddialarını kamuoyunu ikna edecek şekilde açıklamalıdır ya da istifa
etmelidir; doğru yol budur.
BAŞKAN – Sayın Toptaş…
5.- Afyonkarahisar Milletvekili
Ahmet Toptaş’ın, Afyon Valisi ile bir polis memuru arasında yaşanan ve basına
da yansıyan bir olaya ve namusuyla görev yapan polisleri kutladığına ilişkin
açıklaması
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Afyon-Uşak kara yolunda trafik kontrolü yapan bir polis memuru bir
AKP’li belediye başkan adayının aracını fennî muayene yaptırmadığı için
durdurmuş. Bunun üzerine AKP’li başkan adayı Sayın Valiyi arayarak bırakmasını
istemiş, Vali de polis memuruna gece yarısı telefon ederek aracı bırakmasını
söylemiş. Polis memurunun yasalara aykırı olan bu talebi reddetmesi üzerine
Afyon Valisi polis memuruna “o… çocuğu” diye telefonu kapatmış. Bunu basından
öğrendik. Polis yasaya uygun davrandığı zaman “o… çocuğu” oluyor, Gezi
direnişindeki gençleri öldürdüğü zaman “destan yazan” oluyor. Bu anlayışı
protesto ediyorum. İktidarın sopası olan polisler dışında namusuyla görevini
yapan polisleri kutluyorum, yanında olduğumuzu söylemek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Türkoğlu…
6.- Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’de telekomünikasyan ve kuyumculuk alanında
faaliyet gösteren esnafın kredi kartlarına taksit sınırlaması getiren
düzenlemeden şikâyetçi olduğuna ve bu düzenlemenin gözden geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
31/12/2013 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu
tarafından yapılan düzenlemeyle kredi kartlarına ve kredilere taksit
sınırlaması, düzenlemesi getirildi. Bu düzenlemeyle bir yandan tüketicilerin
korunması, kredi kartı ve kredi kullanıcılarının korunması amaçlanırken diğer
taraftan da kötü niyetli esnafın tefecilik yapmasının önüne geçilmeye
çalışıldı. Ancak, özellikle Osmaniye’de Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde
legal, meşru, helal zeminde rızkını arayan, nafakasını arayan esnafımız bu
durumdan şikâyetçi çünkü odalara kayıtlı olup da telekomünikasyon ve kuyumculuk
alanında faaliyet gösteren bu firmalar taksitli satış, kredi kartıyla satış
dışındaki satışlarla gelirini elde etme imkânı bulamıyorlar. bu açıdan bir
şikâyetleri var.
Dengenin gözetilerek bu düzenlemenin gözden geçirilmesini Hükûmet
üyesi bakanlardan özellikle rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Sayın Kaplan…
7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet
Hilal Kaplan’ın, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’ne ilişkin açıklaması
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 4 Şubat Dünya Kanser Günü. Kanser, dünyada ve ülkemizde
sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra
ikinci sırada gelen önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Bu çerçevede,
kanserden korunmak önemli bir nokta. Kanser, korunulabilir bir hastalıktır.
Doğru korunma stratejileri ve erken tanıyla vakaların üçte 1’i
önlenebilmektedir.
Kanser oluşumunun en önemli faktörlerinden biri çevresel etkiler,
yaklaşık yüzde 90’ını oluşturmaktadır. Dünyada ve dolayısıyla yaşadığımız
kentte ülkeyi kirletmemek için herkesin özen göstermesi gerekiyor.
Son on yıl süreci içerisinde, Sağlık Bakanlığı verilerine göre,
Türkiye’de kanser vakalarında yüzde 80 oranında bir artış vardır ama bunun
ötesinde önemli bir nokta -Sağlık Bakanlığına iletmek istiyorum- kanser
ilaçlarının hem pahalı oluşu hem de erişilebilirlik noktasındaki sıkıntısı ne
yazık ki hâlen Bakanlık tarafından giderilmiş durumda değildir. Dolayısıyla,
sözünü ettiğimiz bu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Doğru…
8.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Tokat’ın bazı ilçelerindeki çiftçilerin sıkıntılarına ve borçlarının
yeniden yapılandırılmasıyla ilgili beklentileri olduğuna ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ilinde, Artova, Kelkit, Kazova’da üretim yapan çiftçiler,
havaların kurak geçmesinden dolayı önümüzdeki üretimlerinde çok büyük düşüş
olacağı sıkıntısıyla karşı karşıyadırlar. Geçen yıllardan bankalara, tarım
kredi kooperatiflerine borçların ödenememesinden dolayı icrayla karşı karşıya
olduklarını, önümüzdeki dönemde de şimdiden hava şartlarının iyi olmamasından
dolayı mağduriyetler yaşayacaklarını ifade etmektedirler. Bundan dolayı da
çiftçi borçlarının ertelenmesi, yeniden yapılandırılması ve iyileştirilmesiyle
ilgili beklentileri vardır. Bunu gündeme getirmeye çalıştım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Varlı…
9.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Hükûmetin tarım politikasına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla Hükûmete bir uyarıda bulunmak istiyorum. Gübre
bundan bir ay önce -kullanılmazken- 1 TL’yken şu anda 1,2 liraya yükselmiştir,
dolayısıyla 20 kuruşluk bir artış olmuştur gübrede. Aynı şekilde, mazot
fiyatları da birdenbire artmaya başlamıştır. Zaten girdi fiyatlarının altında
ezilen çiftçimizin sıkıntısı varken bir de bu gübre fiyatlarının artışı
çiftçimizi iyice mağdur etmektedir; kuraklıkta mahsul kaybına uğramışken bir de
bu sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır.
Mısır, hasat edildiği dönemde eski fiyatla 540 bin lira gibi bir
rakama satılırken, şu anda mısırın fiyatı 630 bin lira gibi bir rakamı
bulmuştur. Bu, nasıl bir politikadır? Bu, çiftçiyi yok etme politikası mıdır,
çiftçiyi görmezden gelme politikası mıdır, yoksa çiftçinin adını tamamen
tarihten silme politikası mıdır?
Buradan Hükûmeti uyarıyor ve buna bir çare bulmalarını diliyorum.
BAŞKAN – Sayın Eyidoğan…
10.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğan’ın, iş yeri kazalarında ve bu kazalarda ölen işçi sayısında dünyada
ilk sıralarda olduğumuza ve kentsel dönüşüm nedeniyle yapılan yıkım çalışmalarında
tam donanımlı ve profesyonel bir uygulama olması gerektiğine ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.
İş yeri kazalarında ve bu kazalarda ölen işçi sayısında dünyada
ilk sıralardayız. Ocak ayında 82 işçi hayatını kaybetti. Dün, Ankara
Altındağ’da, kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında gerekli önlemler alınmadan 5
katlı bir binanın yıkımı sırasında yan binada 1 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Adana’da, TOKİ inşaatında beton dökülürken binanın çökmesi sonucu 1 işçimiz
hayatını kaybetti. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Kentsel dönüşüm nedeniyle sayısı artan yıkım çalışmalarında tam
donanımlı ve profesyonel bir uygulama yapılması gerekir, aksi takdirde bu
olayların ve kayıpların sayısı artacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Vural…
11.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, bir milletvekilinin rüşvet ve yolsuzlukla ilgili verdiği soru
önergesinin yer aldığı web sayfasının karartılmasına ve İnlice’yi Adıyaman ve
Kâhta’ya bağlayan yolun durumuna ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki konuya özellikle burada vurgu yapmak istiyorum:
Birincisi, bir sayın milletvekilinin rüşvet ve yolsuzlukla ilgili
verdiği soru önergesinin yer aldığı web sayfası karartılmıştır. Gerçekten, bu
çok vahimdir, milletin bilgi edinme hakları ve kanalları kapatılmaktadır,
karartılmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerinin
kullandığı, millet adına kullandığı egemenlik yetkisi maalesef
karartılmaktadır. Bu, çok vahimdir. Bunun sehven yapıldığını ifade ediyorum.
Muhtemelen “sehven” nice kimsenin web sayfası kapatılmıştır. Hiç kimse
yolsuzluk ve rüşvetle ilgili bu iddiaların üstünü örtemeyecektir. Özellikle,
torba yasada İnternet’in karartılmasıyla ilgili vahim maddelerin bu eksende
geri çekilmesi gereklidir.
Bir diğer konu da, hafta sonu Malatya’ya yaptığım ziyaret
sırasında, Turgut Özal Tıp Merkezinde -hasta yakınlarıyla ilgili bir ziyaret
sırasında- Adıyaman’dan gelen, İnlice’den gelen vatandaşlarımız vardı.
İnlice’den gelen vatandaşlarımız bu Adıyaman ve Kâhta yolunun maalesef çok kötü
durumda olduğunu, hiç kimsenin ilgilenmediğini ifade ediyorlar. Buradan
sesleniyorum: Adıyamanlılar, İnlice-Kâhta ve Adıyaman yoluyla ilgili bu
sıkıntıların çözülmesi konusunda… Burada bakanlar var; sayın bakanlar bu
“tape”lere giren işler ile müteahhitlerin işini takip edeceklerine
vatandaşların bu işlerini takip etseler daha hayırlı olacaktır diye
düşünüyorum. İnlice’yi Adıyaman’a ve Kâhta’ya bağlayan bu yol konusunda gerekli
duyarlılığın gösterilmesi hususunu aracılığınızla Hükûmete iletmiş oluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Başkan gündeme geçiyoruz…
OKTAY VURAL (İzmir) – İnlice, Kâhta… AKP’liler de istifa etmiş,
hadi! Teşkilatlar istifa etti!
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Pardon, görmedim ben sizi. Sayın Ayaydın olarak okudum
ben onu.
Sayın Aydın, buyurun.
12.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın, İnlice’yi Adıyaman ve Kâhta’ya bağlayan yol çalışmalarının
bitirildiğine, İskilipli Atıf Hoca’nın ölüm yıl dönümüne ve AK PARTİ’nin
iktidara geldiği 2002’den bu yana demokratikleşme yolunda önemli adımlar
atıldığına ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle, şunu ifade edeyim: Adıyaman-İnlice, İnlice-Kâhta yolu
ilk icraatlarımızdan bir tanesidir. Hem engebeli bir yol, dağlık bir yol hem de
mesafesi uzun olan bir yol ve o yolu Adıyaman’dan İnlice’ye kadar açan,
genişleten, asfaltlatan iktidar, bu iktidardır. Tabii, İnlice’yi bilmedikleri
için, tamam, nerede olduğunu belki öğrenmiş olabilirler de her gittiğimizde o
yollardan geçen bir milletvekili olarak söylüyorum. Yine, İnlice Kâhta
arasında, aynı şekilde ıslah eden, o yol çalışmalarını başlatıp bitiren bir
iktidarın mensubuyuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Onun için istifa etti İnlice AKP teşkilatı!
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Değerli arkadaşlar, bugün, aynı zamanda
İskilipli Atıf Hoca’nın ölüm yıl dönümü. İskilipli Atıf Hoca, 15 Mayıs 1919
İzmir İşgalini Beyoğlu’ndaki İngiliz Elçiliği’nde ilk protesto eden aydın,
Millî Mücadeli’yi canı yürekten destekleyen bir vatanperverdi. Fatih dersiamı,
medaris müfettişi, Kabataş İdadisi Arapça öğretmenliğinin yanında hem fikir
üreten hem eylemlere katılan bir aktivisttir. Beyan-ül Hak, Mahfil, Alemdar ve
Sebilürreşad dergilerinde Bediüzzaman, Mehmet Âkif, Ahıskalı Ali Haydar, Eşref
Edip ve Ali Şükrü ile birlikte aktüel yazılar yazmış bir âlimdir. İskilipli
Atıf Hoca, Şapka Kanunu’ndan on sekiz ay önce yazdığı kitabı gerekçe
gösterilerek 4 Şubat 1926’da idam edildi. İdam kararı veren mahkeme reisi Ali
Çetinkaya ve Kılıç Ali hukukçu değildi, onlar askerdi ve atanmış
milletvekilleriydi. Daha Şapka İnkılabı yapılmadan önce yazdığı kitaptan
yargılanan İskiliplinin hangi muamelelere maruz kaldığı hepinizce
bilinmektedir.
Üzerimize düşen görev, geçmişteki utanç tablolarıyla yüzleşmek ve
haklıya hakkını gıyabında da olsa teslim etmektir. AK PARTİ iktidarı olarak,
Çorum İskilip’teki bir hastaneye İskilipli Atıf Hoca’nın adını verdik, Çorum’da
yapılan parka yine Atıf Hoca’nın adı verildi. Biz bu ülkenin şehitleriyle,
gazileriyle, âlimleriyle, büyük siyaset adamlarıyla…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bir dakika daha…
BAŞKAN – İki dakikaydı ya! Hayır, başkanlara ikişer dakika
veriyoruz, aldı gidiyor beşer dakikaya doğru.
Sayın Aydın, iki dakika verdim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre ben de
söz istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bir dakikada bitiriyorum efendim.
BAŞKAN – Hayır, şimdi, ben…
Çok hızlı bitirin, lütfen. Yani, grup başkan vekillerini kırmak,
incitmek istemiyorum. Bir dakikadan ikiye çıktık.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama efendim, her gün konuşuyor 5-6 defa
Grup Başkan Vekili olarak.
60’a göre…
BAŞKAN – Sayın Genç, ben, grup başkan vekilleriyle de ilgili…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, şimdi milletvekilleri ile grup başkan
vekillerine ayrı muamele yapmayın Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ben başlatmadım, öyle olmuş, devam ettiriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani bu, milletvekillerine karşı yapılan
büyük bir haksızlıktır.
BAŞKAN – Doğru, haklısınız. Şu andan itibaren bırakırım hepsini,
birer dakikayla geçer. Ondan sonra da bütün grup başkan vekilleri ayrı ayrı
gelip beni azarladı burada.
Buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Lütfen, hızlıca bitirin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Biz bu ülkenin şehitleriyle, gazileriyle,
âlimleriyle, büyük siyaset adamlarıyla gurur duyacak, onların isimlerini
yaşatmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye böyle kötü tecrübelerden ders
çıkartmıştır, çıkartmalıdır da. AK PARTİ’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu
yana, demokratikleşme yolunda önemli adımlar atılmıştır. Olağanüstü hâlin
kaldırılması, DGM’lerin ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılıyor olması, Millî
Güvenlik Kurulunun sivilleşmesi, askerî yargının yetki alanının daraltılması,
EMASYA Protokolü’nün kaldırılması, Kırmızı Kitap’tan “irtica” adı altında kendi
milletini tehdit olarak algılayan hükmün çıkarılması, darbeye dayanak teşkil
eden TSK İç Hizmetler Kanunu’nun 35’inci maddesinin kaldırılması, 1982
Anayasası’nın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – …geçici 15’inci maddesinin kaldırılması
gibi hususlarla demokratikleşme mücadelemiz devam edecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz…
13.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, grup başkan vekillerinin açıklama yapmak için kullandıkları söz
haklarının 10 kişiye verilen birer dakikalık söz hakkının dışında olduğuna ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, efendim, biraz önce grup
başkan vekilleriyle ilgili husus… Daha önce, Sayın Meclis Başkanının başkanlığında
yapılan toplantıda, birer dakika 10 milletvekiline söz verilmesi hususu vardı
ancak gruplar adına söz ifade edilmesi gerektiği zaman, iki dakika gruplar
adına veriliyor. Dolayısıyla, burada grup başkan vekillerinin kullandığı söz
hakkı, açıkçası, on dakikayla tanınanın dışında bir söz hakkıdır, yoksa
milletvekilinin…
BAŞKAN – Zaten öyle veriyorum da… Sayın Genç’i ikna edin bu
konuda.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Genç de grupların bu konudaki iradesine saygı gösterse çok
hayırlı olur çünkü neticede bütün gruplara ait.
Bir de şunu ifade
edeyim: Biraz önce aradılar, Sayın Ahmet Aydın’a “Asfalt kalmamış eserde. Sayın
Aydın bir İnlice’ye gelse de göstersek. Gelebilir mi acaba?” diye soruyorlar.
Onun için de İnlice ve Kâhta’daki AKP teşkilatları da zaten istifa etmiş. O
bakımdan, bu konuda memnuniyetlerini ifade ettiler.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Kim aradı? Kim aradı?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Sayın Başkan, öncelikle Oktay Bey’i davet ediyorum, beraber
İnlice’ye gidelim de yolu görsün.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Beraber gidin, beraber.
BAŞKAN – Beni de
çağırın.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – İkincisi, İnlice ve Kâhta belediye başkanlarımız tekrar aday
gösterilmedikleri için istifa etmiştir, başka bir gerekçe yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Zaten 15 oyla kazandınız MHP’den, şimdi geri alıyoruz belediyeyi
inşallah.
BAŞKAN –
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve 27
milletvekilinin, 1 Mayıs 1977 İşçi Bayramı kutlamaları esnasında meydana gelen
olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/845)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'nin son
kırk yıllık geçmişi/tarihi toplumsal bellekte derin izler bırakan insan hakları
ihlallerine, kurbanı belli olup da katili bilinmeyen katliamlara, faili meçhul
cinayetlere tanıklık etmiştir. Ancak, yaşanılan bu süreçte olayların büyük
çoğunluğu üzerindeki gizemli örtü ya da sır perdesi henüz kaldırılmış değildir.
Hatta yaşanılan bazı acı olaylar tamamen unutturulmaya çalışılmaktadır. Bundan
dolayıdır ki katliamı yapan ya da sorumlular yargı önüne çıkarılmadığından,
geçmişte yaşanan bu acı olaylara yenileri eklenmiştir. Bu trajik olayların
sonucunda toplumun bir arada yaşama güveni zedelenmiş ve her an benzer olaylar
yaşanacakmış gibi bir kaygı oluşmuştur. Geçmişte yaşanan bu acı olaylardan
sadece 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarını örnek verecek olursak, 1 Mayıs 1977
İşçi Bayramı'nı kutlamak üzere Türkiye'nin çeşitli illerinden İstanbul'a gelen
yaklaşık 500 bin kişi DİSK'in organizasyonu önderliğinde Taksim Meydanı'nı
doldurmuştu. Katılımın yüksek olması nedeniyle kortejlerin alana girmesi uzun
sürmüş ve miting de uzamıştı. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in
konuşmasının sonlarına doğru çıkan olaylar esnasında, gerek Sular İdaresi
binası üzerinde gerekse meydandaki otellerin çeşitli katlarında açılan ateş
sonucu ve çıkan izdihamdan dolayı 37 kişi yaşamını yitirirken yüzlerce kişi de
yaralandı. 1977 yılının 1 Mayıs günü tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçti. 1
Mayıs İşçi Bayramı'nda yaşanan olaylar ve katliamlar 1 Mayıs 1977 ile sınırlı
kalmadı. 1989 yılında, Taksim Meydanı'nda bir araya gelen kitleye yapılan
saldırı sonucu Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi. 1990
yılında, Taksim Meydanı'na yürümek isteyenlere izin verilmedi ve çıkan
olaylarda İTÜ öğrencisi Gülay Beceren felç oldu. Yine 1996 yılında, 1 Mayıs
İşçi Bayramı kutlamalarına katılmak üzere Kadıköy Meydanı'nda yaklaşık 150 bin
kişi toplanmış ve çıkan olaylar sonucu 3 kişi yaşamını yitirdi. Bu olayların
yasa dışı terör örgütü kontrgerilla tarafından planlandığı yıllardır bilinmekte
ve tartışılmaktadır.
1 Mayıs 1977'den önce MİT tarafından Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık
ve Genelkurmay Başkanlığına gönderilen "Aşırı solun 1 Mayısla ilgili
hazırlıkları" başlıklı 44 sayfalık bir raporda, DİSK'in 1 Mayısla ilgili
amaçları sıralanırken "Olaysız geçen mitingle kamuoyunu kazanmak ve bu
bayramı meşrulaştırmak." maddesi de yer almaktadır. Raporun sonunda ise
"Bir yıla yaklaşan bir süre sonra 1 Mayıs 1976 eylemine bakıldığı zaman,
DİSK'in bu eylemden umduğu sonuçların büyük kısmını istihsal ettiği
söylenebilecektir." ifadesine yer verilmiştir. MİT raporunda yer alan
ifadelerden de anlaşılacağı üzere, 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları esnasında
meydana gelen olaylar ve yaşanan katliamların üzerindeki gizemli örtü henüz
kaldırılmamıştır, oysa bu olayların sorumlusu kontrgerilla olduğu
bilinmektedir. Dolayısıyla karanlıkta ve meçhulde kalan olayların
aydınlatılması, suçluların yargılanması ve sorumluların kamuoyunun bilgisine
sunulması demokrasinin bir gereğidir.
Bu nedenle, Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve
105’inci maddeleri gereği Meclis araştırması açılmasını arz ederim. 30/04/2012
1) Hüseyin Aygün (Tunceli)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
5) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) İhsan Özkes (İstanbul)
8) Haydar Akar (Kocaeli)
9) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
10) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
11) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
12) Ali Serindağ (Gaziantep)
13) Kamer Genç (Tunceli)
14) Hurşit Güneş (Kocaeli)
15) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Namık Havutça (Balıkesir)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Gürkut Acar (Antalya)
20) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
21) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
22) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
23) Recep Gürkan (Edirne)
24) Tanju Özcan (Bolu)
25) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
26) Ramis Topal (Amasya)
27) Osman Kaptan (Antalya)
28) İlhan Demiröz (Bursa)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk ve 27 milletvekilinin, öğretmenlerin uğramış olduğu şiddet olaylarının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/846)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Şiddetin her türlüsüne, nereden ve kimden gelirse gelsin karşı
olmak gerektiği kaçınılmazdır. Bir an önce bireysel ve toplumsal şiddete,
cinsiyet ayrımcı şiddete, özelde bazı meslek gruplarına yönelen şiddete son
vermek için gerekli çalışmalar çok acele başlatılmalıdır. Yaşanan bu şiddet
olaylarının sadece güvenlik politikaları yönünden ele alınmaması, şiddetin
nedenlerini ortadan kaldıracak tedbirlere ağırlık verilmesi gerekmektedir.
Daha önce birçok ilde tanık olunan öğretmene şiddet olaylarına bir
yenisi de Esenyurt Kıraç Lisesinde görev yapan Narife Çekcen adlı
öğretmenimizin öğrencisi tarafından bıçaklanarak saldırıya uğraması olayı
eklenmiştir. İnsanların kendi çocuklarına bile gereken sevgiyi göstermekte
zorlandığı bir ortamda, 50-60 kişilik sınıflarda her bir öğrencisine ayrı sevgi
gösteren, daha iyi eğitim almaları adına hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan
öğretmenlerimize uygulanan şiddeti kabul etmemiz mümkün değildir. Yaşanan bu
saldırılar, insanlarımızın vicdanını yaralamıştır. Öğretmenlerimizin,
öğrencilerin daha iyi bir eğitim almaları adına mücadele verirken, hayatlarını
riske edecek derecede şiddete maruz kalması son derece kaygı vericidir.
Dünyanın birçok ülkesindeki meslektaşlarından daha az ücret alan,
ekonomik ve sosyal yönden oldukça ağır şartlar altında hayatlarını idame
ettirmeye çalışan öğretmenlerimizin, eğitim emekçilerimizin bir de bu denli
şiddete maruz kalmalarına seyirci kalmak kabul edilebilir bir davranış
değildir.
Millî Eğitim Bakanının, yaptığı açıklamalarıyla ve uygulamalarıyla
sürekli öğretmenleri hor gördüğü, dolayısıyla şiddet dalgasına ivme
kazandırdığı aşikârdır. Bu tür saldırıların engellenmesi için Millî Eğitim
Bakanlığının eğitim çalışanları ile öğrenciyi, veliyi karşı karşıya getiren
uygulamalarını bir an önce gözden geçirmesi gerekmektedir.
Eğitim emekçilerimizin uğramış oldukları şiddet olaylarının neden,
niçin yapıldığının, altında yatan gerçeklerin araştırılarak ortaya çıkarılması
ve maruz kaldıkları şiddete bir an önce son vermek için Anayasa’mızın 98’inci
ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını arz ederiz.
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Bülent Tezcan (Aydın)
5) İlhan Demiröz (Bursa)
6) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
7) Veli Ağbaba (Malatya)
8) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
9) Mehmet Şeker (Gaziantep)
10) İhsan Özkes (İstanbul)
11) Haydar Akar (Kocaeli)
12) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
13) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
14) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
15) Ali Serindağ (Gaziantep)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Namık Havutça (Balıkesir)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Gürkut Acar (Antalya)
20) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
21) Hülya Güven (İzmir)
22) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
23) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
24) Recep Gürkan (Edirne)
25) Tanju Özcan (Bolu)
26) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
27) Ramis Topal (Amasya)
28) Osman Kaptan (Antalya)
3.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş ve 19
milletvekilinin, Roman vatandaşların sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/847)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Romanlar, 10’uncu
yüzyıldan itibaren Kuzey Hindistan'dan batıya doğru hareket ederek tüm dünyaya
yayılan bir topluluktur. A. F. Pott ve Franz Miklosich'e göre Çingenelerin
kökleri, Hindistan'da müzisyen ve şarkıcılardan oluşan, "doma" veya "domba"
diye adlandırılan, kastın en alt basamağına dayanmaktadır. Romanların batıya
doğru göçleri İngiltere'ye, oradan da Kuzey Amerika'ya uzanmıştır. O dönemde,
İngiltere'deki halk tarafından Mısırlılara benzetilen Romanlara, İngilizcede bu
anlama gelen "Egyptian" adı verilmiştir. Kelimenin tarihsel değişimi
sonucu “Gypsy” kelimesi yani “Çingene” ortaya çıkmıştır.
Ülkemizde
Romanlar uzun yıllar "Çingene" genel adıyla anılmıştır. Ancak
yörelere göre, Batı Anadolu ve Trakya'da "Roman", Van ve Ardahan
civarında "Mutrib", Orta Anadolu'da "Elekçi", Erzurum,
Artvin, Erzincan, Bayburt ve Sivas'ta "Poşa", Akdeniz ve Ege
bölgelerinde "Sepetçi", Adana ve çevresinde "Cono" olarak
adlandırılmaktadırlar. Bunun yanı sıra "Esmer vatandaş",
"Köçer", "Arabacı" gibi yaşam biçimleri ve iş kollarının
özelliklerini gösteren etiketlemelerle de adlandırılabilmektedirler. Ayrıca,
Romanlar için ülkemizde "Kıptî" kelimesi de çok yaygın olarak
kullanılmaktadır. Kıptî “Mısırlı” anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde
"Çingane" şeklinde ifade edilen Romanlar, İngiltere'de olduğu gibi
Mısırlı kabul edilerek "Kıptî" adıyla anılmış ve bu tanımlama
günümüze kadar gelmiştir. Romanlar kendilerini 10’uncu yüzyıldan bu yana “Rom”
olarak tanımlamaktadır. Rom "adam" anlamına gelmektedir.
Romanlar, yüzyıllar boyu süren göçebe hayatlarında, geçtikleri
toprakların gelenek ve görenekleri ile harmanlanarak zengin bir kültürel yapıya
ulaşmışlardır. Bugün, tüm dünyada 15 milyon, Türkiye'de ise 750 binin üzerinde
Roman yaşadığı tahmin edilmektedir.
Tüm dünyada Romanlar, en alt kültür gurubu olarak görülmekte,
farklı tanımlarla etiketlenerek eşit sosyal statü elde edememektedirler. İkinci
Dünya Savaşı sırasında, Romanlar, bu anlamda en büyük vahşeti yaşamış
halklardan biridir. Her ne kadar Yahudi soykırımı olarak bilinse de Nazi
Almanyası, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'daki esir kamplarında 200 bin
ila 800 bin arasında Roman katledilmiştir. Romanlar, bu katliamı “Porajmos”
(parçalanmak) olarak adlandırmaktadır. Romanların yaşadığı bu süregelen sorunlarla
ilgili olarak, Nisan 1971'de Londra'da ilk Uluslararası Roman Kongresi
toplanmıştır. Bu kongreye atfen, 1990 yılından bu yana, 8 Nisan Dünya Romanlar
Günü olarak kutlanmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de Romanlar, alt kültür gurubu
olarak görülmektedir. Osmanlı Dönemi’nde Romanlar, Rumeli Beylerbeyliği‘ne
bağlı bir birlik olarak görülmüş ve Trakya Bölgesi’nde tecrit edilerek yaşamaya
zorlanmışlardır. Romanlar Osmanlı’da da alt sınıf muamelesi görmüştür. Örneğin,
Osmanlı’da Romanlar, kendilerini Sünni Müslüman olarak tanımlamış olmalarına
rağmen, cinayet, vatana ihanet gibi suçlardan idama mahkûm edilmeleri hâlinde
Müslümanlar gibi asılarak değil, gayrimüslimler gibi kafaları kesilerek
öldürülürlerdi. Günümüzde de Romanların maruz kaldığı muamele pek farklı
olmamaktadır. Bu konunun birkaç örnekle somutlaştırılması gerekmektedir.
Edirne'de imam-hatip lisesi, ardından ilahiyat fakültesini bitiren bir Roman
vatandaşın, köyüne imam olarak atanma talebi kabul görmüş ancak köylülerin
"Çingenenin ardında namaz kılmayız." tepkisi üzerine atama iptal
edilmiştir. Bir başka olayda ise İzmir Çağdaş Romanlar Derneği yönetim kurulu
üyeleri yemek yemek için gittikleri lokantaya Roman olmaları nedeniyle kabul
edilmemiştir. Bu ve buna benzer pek çok olay, Romanları birlikte yaşamaya
mahkûm etmektedir. Ünlü bir sinema oyuncusu bir söyleşi sırasında
"Çingeneyi padişah yapmışlar, önce babasını kesmiş." şeklinde bir
benzetme yaparak toplumdaki algıyı söylem biçimiyle açığa vurmaktadır. Ayrıca,
kentsel dönüşüm projeleriyle Roman mahalleleri kentin dokusuna uymadığı
gerekçesi ile yok edilmekte, Romanlar alıştıkları yaşam biçimlerinden sökülerek
farklı bir yaşam biçimine zorlanmaktadırlar.
Türkiye'deki Romanlar, Türk olmaktan duydukları gururu açıkça
ortaya koymalarına ve kendilerini "Sünni Müslüman" olarak
tanımlamalarına karşın, yüksek düzeyde ayrımcılığa ve aşağılanmaya maruz
kalmaktadır. Toplumun çoğunluğu tarafından Romanlara atfedilen en hafifinden,
"hercai", "tasasız", "dans-müzik-çiçek” üçgeninde
"günlük yaşayan", "yüzeysel" ya da daha da ileri gidilerek
"suçlu" ve "ahlaksız" insanlar olduğuna ilişkin basmakalıp
fikirler medya aracılığıyla da sürekli tekrarlanmaktadır. Türk toplumundaki
Romanlara yönelik genel algı, onları sosyal hiyerarşinin en altına yerleştirmektedir.
Bırakınız eğitim ve sağlık, temel sosyal güvenlik hizmetlerinden
yararlanamamayı, bu toplumsal kesim, kamusal alanda aidiyetini bile ifade
edememektedir.
Dışlanmış azınlıkların çoğunluğun bir parçası olabilme yönündeki
özlemleri anlaşılabilir ve tarihsel açıdan da tanıdık bir durumdur. Romanlar da
dışlanmış ve tecrit edilmiş bir azınlık olmak değil, toplumun bir parçası olma
gayretlerine devam etmektedirler.
Dünyada en büyük 4’üncü Roman nüfusuna sahip Türkiye'de, bu
toplumsal kesimin yaşadığı sorunların araştırılması ve çözümlerin tespit
edilmesi amacıyla, Anayasa'nın 98’inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederim.
1) Hurşit Güneş (Kocaeli)
2) Hülya Güven (İzmir)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Tanju Özcan (Bolu)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Namık Havutça (Balıkesir)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Gürkut Acar (Antalya)
11) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
12) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
13) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
14) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
15) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
16) Recep Gürkan (Edirne)
17) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
18) Ramis Topal (Amasya)
19) Osman Kaptan (Antalya)
20) İlhan Demiröz (Bursa)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
B) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan
milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu
mensubu olmayan milletvekillerinin yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin
duyuru
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunda, siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine de bir
üyelik düşmektedir. Bu Komisyona aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerinin, 10 Şubat 2014 Pazartesi günü saat 18.00’e kadar,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini
rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 19-20
Şubat 2014 tarihlerinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenecek olan
“Sağlık ve Tüketicinin Korunması” konulu seminere katılım sağlanması hususuna
ilişkin tezkeresi (3/1369)
30/1/2014
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosu Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 19-20
Şubat 2014 tarihlerinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de "Sağlık ve
Tüketicinin Korunması" konulu bir seminer düzenlenecektir.
Söz konusu seminere katılım sağlanması hususu, 28.3.1990 tarihli ve
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun’un 9’uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.53
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Bir oylamamız
daha var.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa
Parlamentosu Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya
Kadınlar Günü vesilesiyle 5/4/2014 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de
düzenlenecek olan “Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” konulu toplantıya katılım
sağlanması hususuna ilişkin tezkeresi (3/1370)
29/01/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa
Parlamentosu Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya
Kadınlar Günü vesilesiyle 5 Mart 2014 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de
“Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” konulu bir toplantı düzenlenecektir.
Söz konusu
toplantıya katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’un
9’uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN –
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 31/1/2014 tarih ve 2986 sayı ile MHP Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından AKP’nin on bir yıldır
uyguladığı ekonomik politikaların oluşturduğu yapısal riskleri ile rüşvet ve
yolsuzluk operasyonu sonrası yaşanan gelişmeler ışığında özel sektör borcunun,
borcun kısa ve uzun vadede artış nedenlerinin, kur riskinin doğuracağı
zararların, Merkez Bankası politikalarına etkilerinin ve borcun çevrilmesiyle
ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 4 Şubat 2014 Salı günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
04/02/2014
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
4 Şubat 2014 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Yusuf
Halaçoğlu
Kayseri
Grup
Başkan Vekili
31 Ocak 2014
tarih, 2014/2986 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu İzmir Milletvekili ve
MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’ın AKP’nin on bir yıldır uyguladığı ekonomik
politikaların oluşturduğu yapısal riskleri ile rüşvet ve yolsuzluk operasyonu
sonrası yaşanan gelişmeler ışığında özel sektör borcunun, borcun kısa ve uzun
vadede artış nedenlerinin, kur riskinin doğuracağı zararların, Merkez Bankası
politikalarına etkilerinin ve borcun çevrilmesiyle ilgili sorunların ve çözüm
önerilerinin tespiti amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesinin 4 Şubat 2014
Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz, Antalya Milletvekili
Sayın Mehmet Günal’da.
Buyurun Sayın
Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağladığınız
sükûnet için de teşekkür ediyorum, bayağı sakinleşti Genel Kurulumuz.
Değerli
arkadaşlar, vermiş olduğumuz araştırma önergesi, son günlerde ekonomide yaşanan
gelişmelerin nedenleri ve etkileriyle ilgili bir araştırma komisyonu
kurulmasını içeriyor. Sizin de sürekli konuştuğunuz gibi, Sayın Başbakanın da
bütün konuşmalarında belirttiği gibi, ortada, piyasalarda bir karışıklık var.
Bu, kısmen uluslararası gelişmelerden, tabii bunun üzerine de kısmen Türkiye’de
yaşanan siyasi ve ekonomik belirsizliklerden kaynaklanıyor.
Değerli
arkadaşlar, 17 Aralıkta başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında
piyasalarda ciddi gelişmeler oldu, sizler de bunu biliyorsunuz ama bu, sadece
operasyonun etkilerine bağlı bir sonuç değil, öncelikle bunu doğru tespit etmek
lazım. On bir yıldır uygulanan ekonomi politikalarının, yanlış politikaların,
ekonomideki koordinasyonsuzluğunuzun sonucunda ortaya çıkan bir kırılganlık
vardı. Biz size bu kürsüde, komisyonlarda, gazetelere, televizyonlara
yaptığımız açıklamalarda defalarca söyledik; eğer yapısal önlemleri almazsanız,
herhangi bir iç veya dış şok durumunda bu yüksek cari açıkla, bu dışa bağımlı
ekonomiyle, döviz kurunun kırılganlığı artırdığı, kur riskini artırdığı bir
ortamda, bu kadar döviz borcunun olduğu bir ortamda bu kur riskinin
gerçekleşmesi durumunda ekonomideki birçok sektörün olumsuz etkileneceğini
defalarca söyledik ama maalesef bu hususlar dikkate alınmadı. Ne cari açığın
temel nedeni olan ithalatın artmasıyla aşırı değerli TL’den kaynaklanan,
ithalatın teşvikinden kaynaklanan dış ticaret açığının azaltılmasıyla ilgili
önlemler alındı ne de bunların piyasalarda yaratmış olduğu etkileri giderici
önlemler alındı, sadece geçici olarak günlük pansuman tedbirlerle piyasaların
ateşi düşürülmeye çalışıldı. Ve bugün geldiğimiz noktada bizim “Kral çıplak.”
deme mecburiyetimiz vardır. Maalesef, bu noktaya gelmemeyi tercih ederdik,
defalarca da uyardık ama bu şekliyle gelmiş oldu.
Şimdi, birkaç gün
önce Merkez Bankası faiz kararı açıklıyor, kurlarla ilgili müdahaleler yapıyor;
Sayın Başbakan -bu kürsüden de yaptığı konuşmalarda belirttiği gibi, birçok
konuşmasında da belirttiği gibi- Merkez Bankasının rezerv biriktirmesini bir
taraftan överken şimdi giderayak “Vallahi, bu faiz artışıyla benim alakam yok,
elimden gelse ben faiz artışına karşı çıkarım.” diyor. Neye benziyor? “Yetkim
olsa HSYK’daki şeyleri değiştirir bu hâkimleri yargılarım.” demesine benziyor.
Şimdi, Sayın
Başbakan, sizin işinize geldiği zaman, enflasyon düşük çıktığı zaman Hükûmetin
başarısı oluyor da enflasyon yüksek çıkınca niye Merkez Bankasının kabahati
oluyor? Rezervleri biriktirirken iyi de o zaman “Merkez Bankasına müdahale mi
ediyorsunuz?” dediğimiz zaman “Yok canım.” derken şimdi dönüyorsunuz günah
keçisi arıyorsunuz.
Bakın, bu, Sayın
Başbakanın günah keçisi araması ilk de değil, daha önce de bazı bakanlarımız
dâhil, o zamanki Başkanımız Durmuş Yılmaz’a da çok fazla yüklenmişlerdi.
İşlerine geldiği zaman iyi, işine gelmediği zaman Hükûmetin alakası yok; bu,
bir kere, günahı başkasına yıkmaktan, günah keçisi aramaktan başka bir şey
değildir.
Peki, sürekli
hava attığınız rezervler ne oldu? Yani Sayın Başbakan Merkez Bankasına “Şu
kadar rezerv biriktirin.” diyor mu diye defalarca sorduk. Peki, bir taraftan
“faiz lobisi” diyorsunuz; o rezervler nerede duruyor, sordunuz mu? Burada
sordum; bakanlara yazılı da sorduk, sözlü de sorduk. O rezervlerin çok büyük
bir kısmı Başbakanın şikâyet ettiği, “faiz lobisi” dediği uluslararası
bankalarda duruyor. Hem de kaç para faizle duruyor? Bizim dışarıya ödediğimizin
beşte 1’i, onda 1’i faizlerle duruyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu; hani
faiz lobisiydi bunlar, hani bunlarda sıkıntı vardı?
Değerli
arkadaşlar, burada laf kalabalığına getirip, işimize geldiği zaman bunları
kullanıp işimize gelmediği zaman günah keçisi aramak maalesef yanlış bir
politikadır.
Öbür taraftan,
faizlerle ilgili bu lobiye baktık, şimdi yeniden faiz artışı oldu. Şimdi, ben,
Sayın Başbakana geriye dönüp sormak istiyorum; daha önce buradaki bütçe
görüşmelerinde de sordum, kendisi gelip Hükûmet tarafında otururken Sayın
Babacan’a da sordum: Peki, şimdi, faiz lobisi kim? Bir anda yüzde 7’lerden
12’ye çıkaran Merkez Bankası faiz lobisi mi? Sayın Başbakan buna ne diyecek,
ben merak ediyorum. “Faiz lobisi, faiz lobisi…” Kimdi faiz lobisi? “Yükseltmek
istiyorlar.” Peki, şimdi, faiz lobisinin dediğine teslim mi olmuş olduk, faiz
lobisinin dediği mi olmuş oldu Türkiye’de, ben anlamadım. Peki, faiz lobisi
nerede o zaman? Kim bu kararları aldırıyor, Merkez Bankasına birisi baskı mı
yapıyor?
Ben size daha
önce söylemiştim, isterseniz küçük bir hafıza tazelemesi yapayım. Daha önce
göstermiş olduğum 1-2 tane görsel malzeme vardı -hani “görsel malzeme” derken
bir şey yok- gazete kupürü vardı “Başbakanın aradığı faiz lobisi bulunmuştur.”
diye. Bu, ta ne zamanın gazetesi biliyor musunuz? Geçen seneki bütçe
görüşmelerinde de size gösterdim. Nerede yazıyor biliyor musunuz? Sabah
gazetesinin finans sayfasıydı, sizin hafızanızı tazeliyorum: “Yanlış yönet
halka ödet.” Kime diyor? 3 tane resim var: Sayın Erdem Başçı, Sayın Ali Babacan
ve Sayın Mehmet Şimşek. Bakın, bu, 2012 yılının sonbaharındaki haber. Ben, bunu
size bütçe görüşmelerinde aktardım, bakınız ve altında da -gazetenin ekonomi
sayfası- diyorki: “Bu ekonomi yöneticileri faizi yüksek tutarak rantiyecilere
faiz aktarıyor, gelir aktarıyor.” Şimdi, e, peki, bu artış nedir yani faiz
lobisi mi? Merkez Bankası Başkanı ve ilgili bakanlar içerideki faiz lobisini mi
temsil ediyorlar? Ben, bunu anlamakta zorlanıyorum değerli arkadaşlar. Burada
aynen diyor ki: “Bu durum önümüzdeki günlerde Hazine ihalelerinden tüketici
kredilerine kadar…” Bakın, Hazine ihalelerinden tüketici kredilerine kadar… “…birçok
alanda beklenen faiz düşüşüne engel olacak.” Yani, faiz maliyetini artıracak.
Ne zaman? 2012 23 Eylülünde.
Değerli
arkadaşlar, bazı şeyleri söylerken dikkatli olmamız gerekiyor, ekonomideki
birtakım şeyleri söylerken. Bir taraftan, kalkıyorsunuz hepiniz, ekonomi
bakanlarımız, grup başkan vekilleriniz, ilgili AKP’li milletvekilleri diyor ki:
“Efendim, şu kadar zararı oldu.” Ya, zararı yapan kim, bu kavgayı körükleyen
kim, piyasaları bu hâle getiren kim? Faizin geçen hafta yapılacak müdahalesiyle
iki hafta önceki yapılacak müdahalesi bir değil ki. Vaktinde yapsaydınız da 2-3
misli müdahale edeceğinize 1 puan, 2 puan artırmış olsaydınız şimdiye piyasalar
sakinleşmiş olacaktı. Faiz lobisini yaratan da sizsiniz; o zaman, buna sonuç
veren de sizsiniz. Nereden bunları çözeceğiz? Eğer bu kafayla gidersek -daha
geçmişte burada söylediğim gibi- frenciler, gazcılar tartışmasına girersek…
Bakın, hemen
birkaç gün sonra, 10 Ekimde –tekrar, göstermiştim size- 10 Ekim 2012’de, Orta
Vadeli Program açıklanınca “Frenden vazgeçmiyor.” diye o zamanki bakanı
suçlamıştı. Özellikle yandaş gazetenin haberini veriyorum yani şu anda, gündemde
tartışılan, el değiştiren gazetenin haberi, muhalif gazete değil.
Şimdi aynı şeyi
yaşıyoruz. Şu anda bu lobi ne? Sayın Başbakan -ben korkuyorum- yarın, herhâlde
“Bunları da paralel devlet yaptı.” diyecek; anladığımız kadarıyla, demek ki bu
suçu da ekonomideki paralel devlete yükleyecek, finansal piyasalardaki paralel
devlete yükleyecek. Gelin, burada, bu sorumluluğu üstlenin.
Değerli
arkadaşlarım, burada birçok kesim zarar görecek bundan. Özel sektörün, devletin
şu anda, 420 milyarlık borç kâğıtları dolaşıyor. Özel sektörün, vatandaşın
borçları ortada. Sadece 243 milyar tüketici kredisi, 93 milyarlık kredi kartı
borcu var, yaklaşık 335-340 milyarlık vatandaşın borcu var; bunların faizi
artacak. Vatandaşı zaten rezil ettik, verdiğimiz sözleri tutmadık, bunların
aflarıyla uğraşmadık. Geldiniz, sürekli olarak şirketleri kayırdınız.
4/C’lilere verdiğiniz sözü de tutmadınız.
Bakın, bizim
odalarımıza güzel bir takdir belgesi göndermişler. Kimden geliyor Hükûmete?
Taşeron işçilerden geliyor. AKP Hükûmetinin Çalışma ve Maliye Bakanlarına,
verdikleri sözleri tutmadıkları için, bir takdir belgesi göndermişler “Kadro
vaadiyle kandırmadaki başarılarından dolayı kendilerini takdir ediyoruz.”
diyorlar.
İnşallah sonraki
konuşmalarda bunun ayrıntısına değinmek dileğiyle, bir an önce bu konunun
araştırılması, etkilerinin, sonuçlarının değerlendirilmesi için bir komisyon
kurulmasıyla ilgili önergemize destek vermenizi bekliyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Günal.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, Diyarbakır Milletvekili
Sayın Altan Tan’a aittir.
Buyurunuz. (BDP
sıralarından alkışlar)
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada belki en az
konuştuğumuz ama en fazla konuşmamız gereken mevzu mevcut Hükûmetin on iki
yıllık ekonomi politikalarıydı. Maalesef, deniz bitmeyene kadar ve gemi karaya
oturma işaretleri, alametleri vermeyene kadar biz bu konuyu burada doğru düzgün
konuşamazdık. Hoş, konuşsaydık ne olacaktı?
Bir aile düşünün.
Bir aile babası gidiyor, dışarıdan, bir şekilde çalarak, çırparak veya borçla
harçla veya dolandırarak, neyse, şekli ne olursa olsun ama emeğe dayanmayan,
gayrete dayanmayan, doğru düzgün bir üretime dayanmayan bir şekilde bir para
getiriyor; çoluk çocuğa, aileye harcıyor. Eşi, çocukları, herkes hayatından
memnun, kimse bir şey sormuyor. Evdeki yaşlı büyükbaba veya akıllı bir komşu,
aklı başında bir akraba “Yahu, bu paranın kaynağı belli değil, bu para bir gün
geri gidecek. Bakın, yapmayın, etmeyin, böyle, bu kadar rehavete kapılmayın.”
dedikçe kimse bunu dinlemiyor ancak ne zaman eve haciz gelirse çocuğun
altındaki bisiklet, hanımın üzerindeki kürk, öbür çocuğun altındaki araba,
öbürünün bileziği, diğerinin buzdolabı elinden gidince feryat figan başlıyor.
İşte, Türkiye, maalesef -yani tekrar “maalesef” dedikten sonra yine bir
parantez açıp “Allah göstermesin.” diyorum yine bir vatandaş olarak- bu
noktalara geldi, gelmek üzere.
Değerli
arkadaşlar, senelerdir bir cari açıktan bahsediliyor; senelerdir iç borcun, dış
borcun, ithalatın, ihracatın birbirine oranından bahsediliyor ama dediğim gibi,
iğnenin ucu, çuvaldızın ucu vatandaşa bizzat değene kadar hiç kimse bu
konularla ilgili bir refleks, tepki vermiyor.
Şimdi biraz
rakamlarla konuşalım değerli arkadaşlar. Şimdi, bir “faiz lobisi”dir
tutturulmuş gidiyordu, Sayın Başbakan diyordu ki: “Bu memlekette bir rant
ekonomisi var; ranttan, faizden para kazananlar var. Dolayısıyla, bunlar bir
şebeke kurdular, beni indirmek istiyorlar. Ey ümmeti Muhammed, gelin beni
kurtarın!” E, sen kurtar kendini. Çık, nasıl İsrail’e “…”(x) dedinse, bütün
dünya finans çevrelerine de “…”(x) söyle, “…”(x) diyemiyorsan başka türlü
söyle; Arapça, Türkçe, Fransızca, İngilizce söyle; hiçbir şey yapamıyorsan
Halka Bankası, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası sana bağlı, de ki: “Ben
rantiyeci bankalara gücümü yetiremiyorum ama devletin ve benim yönetimim
altındaki bütün bankalarda faizleri kaldırıyorum.” Haydi yap bakalım, nasıl
yapabiliyorsun! Peki, ne oldu da bu kadar efelendikten sonra bir anda faizleri
piyasaların bile tahminlerinin 3 misline, 4 misline çıkarmak zorunda kaldın?
Değerli arkadaşlar, demek ki bunlar boş kabadayılıkla olmuyor. “İsrail beni
indirmek istiyor, Yahudi lobisi beni indirmek istiyor.” diyorsun. Dünyadaki
finans sektörünün esas ağababaları, esas yöneticileri bu kastettiğin kimseler;
hadi gücün yetiyorsa bunlara karşı bir şey söyle, bir hesap kitap içerisine
gir! Tekrar söylüyorum: Gücün yetiyorsa, emrinde Ziraat Bankası, Halk Bankası,
Vakıflar Bankası, kredi faizlerini indirirsin. Yani “Sıfırla.” da demiyoruz,
önce “Sıfırla.” dedik, yapamıyorsun. İndir... “E, ben indiremiyorum, dünya
şartları var.” O zaman dünya ne yapıyor bir buna bak. Bakın, koskoca İslam dünyası, 56 devlet, 57 devlet -çünkü kısmi
üyeler var, her yıl eklemeler var- 900 milyar dolar bir ihracat yapıyor -bunun
yüzde 75’i de petrole dayalı, gerçek bir ihracat değil- tek başına Almanya 950
milyar dolar ihracat yapıyor. 56 İslam ülkesi, 57 İslam ülkesi tek bir Almanya
kadar üretemiyor.
Siz, eğer bu
üretimleri doğru düzgün bir şekilde planlayamazsanız, memleketinizde sanayiye,
istihdama, turizme, tarıma, hayvancılığa doğru düzgün bir yatırım yapamazsanız,
beş yıllık, on yıllık, yirmi yıllık master projeler oluşturamazsanız, “E, ben
gideyim Suudi Arabistan’dan para getireyim.”, “Refik Hariri’nin parasını
getireyim.”, “Suudi Arabistan Kralından para alayım.”, “Kuveyt’ten sıcak para
getireyim, bunu müteahhitlere vereyim.” “Al takke ver külah, özelleştirme
işlerine gireyim.”, “İmar artışlarıyla, TAKS’la, KAKS’la oynayayım.”,
“İstanbul’un havasını satayım…” E, vallaha, hava cıva, ondan sonra dönersin,
dolaşırsın, bu borçlar ödenmeye geldiği vakit, işte, bir senede yüzde 30,
sadece, fiilî olarak halkı fakirleştirirsin. Döviz üzerinden şu an bir hesap
yaptığımız vakit, bütün bir ülkenin cebindeki para son bir yılda yüzde 30
azaldı değerli arkadaşlar, döviz yüzde 30 arttı.
Ben üniversiteyi
yeni bitiriyordum Turgut Özal iktidara geldiği dönemde, 80’li yılların başında
Türkiye'nin yıllık yaklaşık 2 milyar dolar ihracatı vardı, 3,6-3,7 milyar dolar
civarında da bir ithalatı vardı, ithalatla ihracatın arasındaki makas 1,65-1,7
civarındaydı. Bugün çıkıp övünüyorsunuz, diyorsunuz ki “151 milyar dolar
ihracat yaptık.” Peki, ne kadar ithalat yaptınız? 251 milyar dolar da ithalat
yapmışsınız. Makas aynı. Yani çarpın, bölün, toplayın, 1980’deki ithalatla
ihracat arasındaki fark neyse, bugün de aynı farkı hâlâ kapatamamışsınız.
Peki, ne
yapılacak? 243 milyar dolar tüketici kredisi var. Herkes borçlu. Önümüzdeki beş
yılı bütün aileler borçlanmış, bütün aileler. Kredi kartları bir felakete
dönüşmüş. Borç yiyen kesesinden yer, ondan sonra döner adamakıllı dayak yer.
Yine, aynı
şekilde, özel sektörün dış borcu 2002 yılında 43 milyar dolarken 2013 yılında
255,3 milyar dolara gelmiş 2013’ün üçüncü çeyreği itibarıyla. E, vallahi çok
güzel! 2002’de 43 milyar dolar özel şirketler borç almıştı, bugün 255,3 milyar
dolara ulaşmış; yatırım yapmış, güzel, hoş bir şey. Peki, bunu ödeyebiliyor
musun? Eğer bunu ödeyebiliyorsan sorun yok, aferin. Dolarda, dövizde, kurda,
enflasyonda, kanda, şekerde, idrarda, bütün tahlillerde dengeleri eğer
kollayabilmişsen sana koskocaman bir madalya takmak lazım ama gel gör ki bugün
sadece kısa vadeli borçların miktarı 107,6 milyar dolar, uzun vadeler 147,6
milyar dolar ve yine özel sektörün kısa vadeli borcu 2002’de 14 milyar dolarken
bugün 107,6 milyar dolara gelmiş. 2014 yılı özel sektör kredi borç ödemesi 129
milyar dolar. Tekrar söylüyorum: Ödeyebiliyorsan aferin, dengeleri
kollayabiliyorsan bravo, “500 milyar dolar para aldım, şu kadar yatırım yaptım,
bu kadar kâr ettim, götürdüm adamın borcunu verdim, şu kadar da gayrimillî safi
hasılaya, üretime, memlekete katkıda bulundum.” diyebiliyorsan bravo ama işte
öyle değil, sorun burada. Ve şu an bu döviz üzerinden borçlananlar… Mesela,
bankaların toplam kredilerinin 135 milyar doları sadece döviz üzerinden. Döviz
üzerinden borcu olanlar panik içerisinde. Şunu diyebilirsiniz: “Efendim, ne
olacak, zaten ihracatımız var.” E, senin ihracatın ithalatının çok çok altında,
100 milyar doların üzerinde bir açığın var. Nereden kapatacaksın? Demek ki
bütün bu noktalarda ciddi bir sıkıntı var, ciddi problemler var ve bunları
kapatman da kolay değil. Peki, hata neredeydi, hata? İşte, bu on iki yıllık
dönemde yapılması gereken -konuşmamın başlangıcında da değindim kısmen-
Türkiye’nin doğru düzgün bir sanayi, turizm, eğitim, kültür, tarım, hayvancılık
planının hazırlanmasıydı. Siz boyuna paraları aldınız, “Duble yol yaptık,
Boğaz’a üçüncü köprüyü yaptık, bir başka boğaz daha icat ediyoruz.” dediniz.
Müteahhit hükûmeti oldunuz, müteahhit!
TUSKON feryat
ediyor; sanayici, KOBİ’ci, Antep, Kayseri, Denizli, Maraş feryat ediyor;
Suriye’ye, Irak’a, Orta Doğu’ya, Afrika’ya ihracat yapan, bisküvi satan, orta
sanayi malı satan bütün firmalarımız feryat ediyor çünkü bunlara doğru düzgün
bir kredi aktaramadınız.
Müteahhitlik çok
kolay. Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım burada oturuyordu, 1 katrilyon
ihale verdi benim bölgemde, Diyarbakır ve Van kara yollarında. “Getir, 500
trilyona bunları yapalım Diyarbakırlı müteahhitler olarak.” dedim. Ses yok
çünkü sanayiciye bir kredi verdiğin vakit, imkân verdiğin vakit bunun rantı,
alavere dalaveresi yok.
Değerli
arkadaşlar, deniz bitti, rant ekonomisini kurdunuz ve hesabını siz vereceksiniz.
Allah millete yardım etsin. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde son söz İstanbul Milletvekili Sayın
Müslim Sarı’nın.
Buyurunuz Sayın
Sarı. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜSLİM SARI
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, biz, yıllardır, bu kürsüden, hem bütçe görüşmelerinde hem de
sair vesilelerle Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarının her geçen gün
büyüdüğünü, ekonominin hızla yol ayrımına doğru gittiğini anlatageldik. Biz
bunları söyledikçe, biz bunları anlattıkça iktidar partisinin milletvekilleri
“Hayır, böyle bir şey yok. Biz büyüme rekorları kırıyoruz, birtakım rekorlar
kırıyoruz, Çin kadar büyüdük. Dünyanın krizden etkilenmeyen tek ekonomisiyiz,
etkilenmeyen ekonomilerinden biriyiz.” diyordu. Ama, bugün nereye geldik
biliyor musunuz? Bakın, bunu ben söylemiyorum, bunu bütün uluslararası
iktisatçılar söylüyor: Bugün Türkiye ekonomisi dünyanın en kırılgan 5
ekonomisinden biridir; Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, Endonezya
ve Türkiye. Ve daha kötüsü, Türkiye bu 5 kırılgan ekonomi içerisinde de en
kırılganıdır. Bugün öyle bir noktadayız ki küresel gelişmeler, Amerika Birleşik
Devletleri’nde “Federal Reserve”ün operasyonları ya da küresel alanda ortaya
çıkacak olumsuz gelişmelerden en çok etkilenen ülkelerden biri Türkiye’dir,
Türkiye olmaktadır. Peki neden? Bakın, çok fazla rakama boğmak istemiyorum ama
birkaç tane şey söyleyeceğim, birkaç tane rakam vereceğim: Bugün Türkiye’de
reel sektörün döviz pozisyon açığı 165 milyar dolardır. Yani bu, şu demek: Tüm
reel sektörün, KOBİ’lerin, Koçların, Sabancıların, Türkiye’de istihdam üreten,
Türkiye’de üretim yapan bütün firmaların döviz cinsinden borçları,
yükümlülükleri döviz cinsinden varlıklarından 165 milyar dolar fazla. Bu, şu
demek: Eğer ulusal para yüzde 10 değer kaybederse -nitekim, yüzde 30 değer
kaybetti son birkaç ayda- bu firmalar 16,5 milyar dolar zarar yazacak demek,
zarar yazıyor demek.
Bakınız, biz 2001
krizini bankacılık sektöründe 20 milyar dolarla yaşadık. Sonra BDDK kuruldu ve
bankacılık sektörü pozisyon açıkları iyileştirildi, izlendi, denetlendi. Ama
biz burada yıllarca söylediğimiz hâlde reel sektörün döviz pozisyon açıklarının
denetlenmesine ilişkin AKP Hükûmeti hiçbir şey yapmadı. Bugün 165 milyar dolar
döviz pozisyon açığıyla çok ciddi bir riskle karşı karşıyayız.
Bakınız, bir
başka şey daha: Bugün Türkiye’nin önümüzdeki bir yılda ihtiyaç duyduğu döviz
finansmanı yani dış finansmanı yaklaşık 230 milyar dolar. Bakın, önümüzdeki bir
yılda, Türkiye’de daha önce alınmış olan borçların 168 milyar dolarının vadesi
geliyor. Ne yapacaksınız? Ya cebinizden çıkarıp bu borçları ödeyeceksiniz ya da
bunları ödemediğinizde yeniden borçlanacaksınız yani “roll” edeceksiniz. 168
milyar dolara ihtiyacınız var, üstüne bir de cari açığı koyun, 60 milyar dolar;
önümüzdeki yıl finanse etmeniz gereken cari işlemler açığı toplam 228 milyar
dolar. Ve bu parayı nereden bulmak zorundasınız, hangi koşulda, hangi
konjonktürde? Dünyada giderek ödünç verilebilen fonların daraldığı bir
konjonktürde. 2 trilyon dolarken, 3 trilyon dolarken, bugün bu rakam 1 trilyon
dolarlara kadar indi yani giderek küçülen bir pastadan giderek büyüyen bir
finansmanı bulmak zorundadır bugün Türkiye ekonomisi. O yüzden, Türkiye
ekonomisi bugün dünyanın en kırılgan ekonomilerinden biridir. Bunu biz
söylemiyoruz sadece, bunu bütün uluslararası araştırmacılar söylüyor. Böyle bir
yerdeyiz, yol ayrımındayız ve biz böyle bir yerdeyken ve yol ayrımındayken,
paranın yönü değişiyorken, paranın yönü gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş
ülkelere doğru akıyorken, Türkiye ekonomisi bu kadar kırılganken yapılması
gerekenleri, üniversite 1’inci sınıfın makro dersindeki öğrencisinin bile
malumları olan şeyleri, Merkez Bankası Hükûmet baskısıyla yapmamıştır.
Bakın, hepimiz
biliyoruz ki faiz piyasayı süpürür, faiz bütün riskleri alır. Bir ülkenin
faizine baktığınızda o ülkenin bütün risklerini görürsünüz, o ülkenin ekonomik
risklerini görürsünüz, o ülkenin siyasal risklerini görürsünüz, o ülkenin
sosyal risklerini görürsünüz ve böyle bir konjonktürde bu kırılganlıkların
artmaması açısından, Merkez Bankası, faiz yükseltmesi gerekirken Sayın
Başbakanın ve sayın Hükûmetin baskılarına maruz kalıyor ve durumu idare etmek
için binbir takla atıyor.
Bakın, dünya
literatürüne geçen uygumalar yaptı Merkez Bankası; koridoru artırdı, koridoru
indirdi, döviz karşılıklarını artırdı, döviz karşılıklarını indirdi,
uluslararası literatüre geçti. Ne için? Faizi artırmamak için. Çünkü Hükûmet
baskı yapıyordu, çünkü Sayın Başbakan baskı yapıyordu, çünkü Sayın Başbakan bir
yandan “Bu kurum, bağımsız bir kurum.” diyordu, bir yandan “Faizi savunanlar
faiz lobisini yapanlardır.” diyordu, Merkez Bankasını baskı altına alıyordu.
Merkez Bankası faizi yükseltemediği yerde ne yaptı? Piyasaya döviz vermeye
başladı, döviz likiditesini ayarlamaya çalıştı. Yapabileceği fazla bir şey
yoktu ama ne oldu? Geçtiğimiz senenin haziran ayından bugüne kadar yedi ay
içerisinde Merkez Bankası piyasaya tam 20 milyar dolar vermek zorunda kaldı.
Döviz rezervlerimiz bugün olduğu seviyeden 20 milyar dolar daha yukarıda olması
gerekirken bugün 20 milyar dolar daha aşağıdadır. Ama, dövizin ateşi sönmedi,
dövizin ateşi söndürülemedi ve Merkez Bankasının faizi sert biçimde
yükseltmesinden başka çaresi kalmadı. Ama, kaybeden Türkiye oldu, biz yedi ay
kaybettik, 20 milyar dolar döviz rezervi kaybettik ve bugün Merkez Bankasının
ve Hükûmetin güveni tartışılır noktadır. Bugün gelmiş olduğumuz noktada, pamuk
ipliğine bağlı bir ekonomi noktasındayız.
Bakınız, turpun
büyüğü heybede. Bakınız, yabancılar daha döviz pozisyonu almadılar. Türkiye’de,
bugün, Borsa İstanbul’da kote olan hisse senetlerinin yüzde 60’ı, 62’si
yabancıların elindedir. Bugün devlet iç borçlanma senetlerinin önemli bir kısmı
yabancıların elindedir ve bugün yabancılar bu kervana henüz katılmadılar.
Türkiye’deki yerli yatırımcıların pozisyon almasıyla bugün bu noktaya geldik ve
biz bilmeliyiz ki piyasada en önemli olan şey güvendir. Sayın Başbakan ve sayın AKP yetkilileri demagoji
yaparak piyasayı yönetemezler, piyasanın gerçeklerine göre pozisyon almak
zorundalar. Herkes kendi sorumluluğunu bilmeli, herkes kendi sorumluluğu
üzerinden hareket etmeli, herkes piyasanın gereği neyse öyle hareket etmeli.
Dolasıyla, bugün ekonomi bir yol ayrımına gelmiştir, bugün daha fazla
sürdürülemez bir noktadayız.
Bakınız, önümüzde
faiz artırımından sonra büyüme oranlarının düşeceği bir konjonktür var. Türkiye
önümüzdeki birkaç yıl -sadece bu yıl ve bundan önceki yılda olduğu gibi değil-
daha sıfır ila 3 arasında bir büyümeye razı olmak zorundadır.
Bakınız, işsizlik
yeniden çift haneli rakamlara çıkacak. Önce “8,9” diyordunuz, sonra “9,5”
yaptınız, anlaşılıyor ki yüzde 10’un üzerinde tamamlayacağız biz bu yılı.
Bundan sonraki dönemde de büyüme oranları düştüğü için işsizlik oranları
artacak. Bakın, enflasyon hedefleri hiçbir şekilde tutmadı. Yedi yıldır
enflasyon hedefi sistemi uygulayan Merkez Bankası ve Hükûmet, bir tek yıl bile
enflasyon hedefini tutturamadı. Dolayısıyla, ulusal paranın değer kaybetmesiyle
birlikte hayat pahalılığı ve enflasyon da artacaktır ve hedefler şaşacaktır.
Dolayısıyla
değerli milletvekilleri, önümüzde şöyle bir yol haritası var: Büyüme
oranlarının düşeceği, işsizlik oranlarının arttığı ve artmaya devam edeceği,
enflasyonun yani hayat pahalılığının yüksek kalacağı bir patika var. Şimdi,
bunu hep beraber düşünmek zorundayız. Bugüne kadar yaptığınız demagojiler,
bugüne kadar sütliman gösterdiğiniz her şey, bütün söylemleriniz çökmüştür,
bütün hikâyeniz çökmüştür, takke düşmüş kel görünmüştür. Bunun 17 Aralıktaki
gelişmelerle de bir ilgisi yok, bu süreç Türkiye ekonomisinin
kırılganlıklarıyla mart ayından itibaren zaten işlemeye başlayacaktı. 17
Aralıktaki bütün bu gelişmeler ve sonrasında yaşananlar sadece bunu bir miktar
daha, birkaç ay daha öne almıştır. Dolayısıyla, bunun yolsuzluk
operasyonlarıyla, Hükûmetinize yapılan kumpasla -tırnak içinde- Hükûmetinize
yapılan komplolarla -yine tırnak içinde- hiçbir ilgisi yoktur. Dolayısıyla,
aklıselim düşünmek gerekir, bütün bunları bir arada değerlendirmek gerekir.
Türkiye ekonomisi bir yol ayrımındadır ve o yol ayrımına uygun bir biçimde
geçtiğimiz on bir yılda yapmış olduğunuz icraatların sonucunda gelmiş olduğumuz
nokta budur. Bu icraatlardan bir an önce vazgeçmeniz gerekir, ekonominin gereklerine
uygun biçimde hareket etmeniz gerekir diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum, hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Sarı.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz, İstanbul Milletvekili Sayın
Mehmet Muş.
Buyurunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından verilen ve ekonomide son dönemde yaşanan gelişmelerin
araştırılmasıyla alakalı önergenin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, milletimiz, her on yılda bir yaşanan darbeler ile dört, beş
yılda bir yaşanan ekonomik krizlerle hakikaten çok zor günlerden geçerek
bugünlere geldi ve 2002 senesinde Adalet ve Kalkınma Partisini tek başına
iktidara taşıdı. O günden bugüne kadar bir taraftan güveni ve istikrarı tesis
etmeye çalışırken bir taraftan da darbelerle mücadele ederek millî iradeye
karşı vesayetin oluşturmaya çalıştığı komplolara müdahale etmeye, onlarla
mücadeleye etmeye çalıştık.
Türkiye, AK
PARTİ’yle, öncelikle makroekonomide yaşadığı gelişmelerle enflasyonda düşüşler,
faiz oranlarında düşüşler, altyapı yatırımlarında artışlar, kamu maliyesinde
ciddi anlamda iyileşmeler yaşadı ve değerli milletvekilleri, tüm bu süreçler
devam ediyorken 2008 yılında dünya piyasalarında finansal kriz, Amerikan üslü
olarak ifade ettiğimiz 2008 finansal krizi baş gösterdi. Dünyada bilinen en
büyük krizin 1930 yılında yaşanan büyük buhran, büyük felaket, büyük kriz
olduğu ifade edilirken 2008’le beraber bu dönemdeki krizin artık daha kapsamlı,
daha derin ve dünyadaki ülkeleri çok daha derinden sarstığı ifade edilmeye
başlandı.
Bir taraftan
dünya küçülmeye, para arzları kısılmaya başlanıyorken bu süreçte, Amerika’da da
başka gelişmeler ortaya çıktı. Ocak ayında ilk gelişme ortaya çıktı ve Amerika
aylık 85 milyar dolar piyasaya para arzı sağlıyorken bunu 75’e düşürdü ve
birkaç gün önce de yaptığı bir açıklamayla bunu 85’ten, 75’ten 65 milyar dolara
düşürdü ve Amerika’da faizler belli bir noktaya çıktı.
Türkiye, bütün bu
gelişmeler içerisinde bir taraftan kamu maliyesini bırakmazken, borç oranı
anlamında kamunun riskini azaltırken -yüzde 35 seviyelerinde- bütçe açığını 1,2
seviyelerine düşürürken -ki OECD ortalaması bunun yüzde 4,3’tür- 2016’yla
alakalı hedefi de bunu yüzde 0,5’e düşürmekti. İşte, böyle bir atmosferde
Türkiye bir taraftan ekonomisini büyütmeye, bir taraftan da risklerini
azaltmaya çalıştı.
Değerli
milletvekilleri, reel sektör tarafından kullanılan krediler, 2013 Eylül ayı
itibarıyla Merkez Bankasının yayınladığı raporda ifade edildiği gibi yüzde
19,2’dir. Yani reel sektör kullanmış olduğu toplam kredilerin yüzde 19’unu yurt
dışı kaynaklı kullanmıştır. 2013 yılı Eylül ayı itibarıyla firmaların vadesi
gelen, bir yıl içinde dolacak olan yurt dışı borçları -reel sektörün- 23 milyar dolar.
MÜSLİM SARI
(İstanbul) – Bu orijinal vade ama doğru değil.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Bunu bir yıl içerisinde reel sektör kendisi ödeyecek.
MÜSLİM SARI
(İstanbul) – Vadeye kalan gün sayısına göre değil.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Yurt dışından kullanılan uzun vadeli kredilerin kalan vadeye
ağırlıklı ortalama vadesi 4,3 yıl ve reel sektörün kullandığı toplam kredilerin
beş yıldan daha uzun vadeli olanlarının toplam oran içindeki payı yüzde 27
seviyesindedir. Bakın, burası reel sektörle alakalı olan kısmı, bir de bu işin
bankacılık boyutu var.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – Döviz niye yüzde 30 değer kazandı, niye, esas onu anlatın,
rakamları değil. Faizler niye 4 misline çıktı?
MEHMET MUŞ
(Devamla) – Bankacılık boyutuna baktığımız zaman, mevzuat gereği en fazla yüzde
20 açık pozisyon verebilir bankacılık sektörü, bunun üzerine çıkamaz; bu, BDDK
tarafından kısıtlanmış durumda ve…
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – Rakamları boş ver, neticeye gel.
MEHMET MUŞ
(Devamla) – ...BDDK’nın şu an itibarıyla toplam bankacılık sektörü içerisinde
herhangi bir açık pozisyonu bulunmamaktadır. Bugün itibarıyla, daha buraya
gelmeden BDDK Başkanıyla yaptığım görüşmede de bir açık pozisyonun
bulunmadığını, bankacılık sektöründe toplamda sadece 800 milyon dolarlık bir
açık pozisyonun olduğunu ifade etti.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bu önergenin içerisinde de ifade edildi yolsuzluk iddiaları,
17 Aralıkla alakalı iddialar. Ben bir tablo çizmek istiyorum size: 2011
seçimlerine giderken kamuoyunda Adalet ve Kalkınma Partisinin seçimleri
kaybedeceği ve tek başına iktidara gelemeyeceği öngörülüyordu, hatta bazı
kamuoyu araştırmalarında AK PARTİ'nin oyu yüzde 30’un altında gösteriliyordu.
Fakat, 2011 seçimleriyle yüzde 50’lik bir oy oranıyla tekrar Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidara geldi ve her ne olduysa 2011’den sonra gelişmeler yaşanmaya
başladı. 7 Şubatta MİT krizi yaşandı, Millî İstihbarat Teşkilatına bir
müdahalede bulunulmaya çalışıldı. Bunun üzerinden belli bir zaman geçti, Gezi
olayları -ki burada birçok müdavim arkadaş da var- başladı ve Sayın Başbakan
buradaki temsilcilerle yaptığı görüşmede: “Nedir derdiniz, ne istiyorsunuz?”
Yaptığı görüşmede o arkadaşların ifade ettiği: “Biz üçüncü köprünün yapılmasını
istemiyoruz.”, “Havaalanına karşıyız.”, “Kanal İstanbul’a karşıyız.” Yani,
Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçlardan hadise buraya uzandı ve bu Gezi olaylarından
sonra da 17 Aralıkta -burada ifade edilen- işte, yolsuzluk iddialarıyla alakalı
bir çalışmanın, bir yargı sürecinin başlatıldığı… Fakat, bakın, değerli
milletvekilleri, olayın daha ilk gününden itibaren, burada herhangi bir şey
varsa bu işin üzerine bizim gideceğimizi ve sonuna kadar da bu işin takipçisi
olacağımızı -hem Başbakanımız tarafından hem de olayın hemen ertesinde Hükûmet
sözcüsü Bülent Arınç Bey tarafından ifade edildi- burada grup başkan
vekillerimiz de, bizler de ifade ettik.
Değerli
milletvekilleri, bakın, burada yapılan konuşmalarda, birçok hukukçu arkadaş var
ve bu hukukçu arkadaşlar dosyanın üzerinde gizlilik olmasına rağmen -her ne
hikmetse- nasıl bilgi alıp burada kesin bir yargıya varıyorlar, ben
anlayabilmiş değilim. Ben ekonomistim ama onlar hukukçu olmasına rağmen
gizlilik kararı olan dosyayla alakalı burada çok rahat konuşabilmektedirler. Bu
işin arkasında olanlar, medyaya sızdırdıkları birkaç fotoğraf ile maalesef
hukukçu olarak kendilerini addedenler bu iş üzerinden kesin bir yargıya
varmaktadırlar.
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Ama, bunu siz öğrettiniz, siz. Bunu siz öğrettiniz Türkiye’ye.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Az önce de ifade ettim, bizler bu işin sonuna kadar zaten
gideceğiz.
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Daha duruşma başlamadan, dava açılmadan altı ay önce yayınlar
yapıyordunuz; siz yaptınız bunları.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Beş yüz sefer söyledik burada.
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Altı ay önce, daha dava ortada yokken...
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Ama, burada bağıranlar, konuşanlar bu işin üzerine zaten
gidemezler.
VELİ AĞBABA
(Malatya) – Dava ortada yokken altı ay önce...
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bir diğer konu, bakın, hiçbir zaman
yapılanın üstünü örtmedik, bundan sonra da örtmeyeceğiz. 2001 yılında
Türkiye’de bir finansal kriz yaşandı.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Paralar nerede, paralar?
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Şimdi, paralar geliyor, nerede olduğunu öğreneceksin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Nerede, nerede?
FARUK BAL (Konya)
- Bosna’ya gitti, imam-hatip için Bosna’ya…
MEHMET MUŞ
(Devamla) - 2001 yılında büyük bir kriz yaşandı; bankacılık krizi. Doğru mu?
Türkiye’de onlarca banka fona devredildi, hortumlandı, 50 milyar dolar -o günkü
maliyetiyle- o bankaların içerisine konuldu. Peki, hazine bu parayı nereden
buldu?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Mehmet, sen oralara girme, oralar seni aşar.
FARUK BAL (Konya)
- Yalan söyleme, yalan söyleme, 2002’de hortumlanmadı.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Hazine bu parayı nereden buldu? Devlet tahvilleri çıkardı yüksek
faizle, hazine bonoları çıkardı yüksek faizle. Eğer kamunun bugün üzerinde bir
borç yükü varsa o 2001’de o bankaları hortumlatanlar ellerini başlarının
arasına alıp düşünecekler: “Biz nasıl oldu da o gün o bankaları hortumlattık?”
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – On bir yıldır daha ödeyemedin mi?
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Bakın, bugün hâlâ bu ülke bunun ceremesini çekiyor, bugün hâlâ
ceremesini çekiyor.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Çalınan paraları bir anlat. Kaybolan paraları bir anlat.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Sistem çok basit.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Bence de sistem çok basit, ayakkabı kutuları…
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Kanun kisvesi altında, bu bankalar battı, kriz oldu. Tamam, kriz
olabilir, ekonomilerde kriz de olur, gelişmeler de olur, bununla alakalı,
hükûmet tedbirler de alır. Ama, bu çıkan krizi niye vatandaş ödüyor? Birileri
paraları hortumluyor, öbür taraftan devlet tahvilleri eliyle bu bankaların
içerisini dolduruluyor.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Aynen, aynen, işte birileri parayı hortumluyor...
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Arkadaşlar, bakın, o gün iktidarda olanlar bunun hesabını
vermediler. 50 milyar doları o şekilde çarçur ettirdiniz, hortumlattınız,
şimdi, çıkıp ahkâm kesmeyin buralarda.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Niye sormadınız, on bir yıldır iktidardınız ya?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Hesabını sor, hesabını!
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Onun takipçisi olacaktınız. Hükümetten düşmekle bu işler olmuyor,
bunun karşılığını orada koyacaktınız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – 1.132 sayfa rapor var.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Bakın, burada bir şeye daha değinmek istiyorum. Bazı arkadaşlar
onların avukatı çıktı -TÜSİAD, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği- onlar
da kahraman kesildi, onlar da ekonomiyle alakalı açıklamalarda bulunuyorlar.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Aç da bir oku, komisyon raporu var.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Ya, bu bankaları soyanların tamamı TÜSİAD üyesi değil miydi? TÜSİAD
bir yaptırım yaptı mı? Bunları üyelikten men mi etti? Bunlara bir ceza mı
verdi? Bunlar soyuluyorken her şey hukuki, her şey uluslararası standartlara
uygun, o zaman hukuk çalışıyor ama bugün… Geçenlerde TÜSİAD Başkanı açıklama
yapıyor. Sağ olsun, bazı milletvekili arkadaşlarımız da onu vatan kahramanı,…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Hırsızların hepsine karşıyız.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - …kahraman olarak görüyor, “Efendim, ülkede hukuk kalmadı. Bu ülkeye
yatırım gelmez, bu ülkeye yurt dışından kaynak gelmez.” diyor.
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – TÜSİAD üyeleri sizin zamanınızda 5 misli para kazandılar, 5
misli.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Ya, 2001’de 50 milyar dolar soyuluyorken…
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – TÜSİAD’a siz hizmet ettiniz, hizmet. TÜSİAD’a hizmet ettiniz.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - …hukuk tanınmazken hangi uluslararası norma göre bu ülkeye kaynak
geliyordu? O zaman geliyordu da şimdi mi gelmiyor?
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – TUSKON battı, MÜSİAD battı.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Bakın, 2008’de IMF’le stand-by anlaşmasının sonuna geldik.
Yenilenecek mi, yenilenmeyecek mi?
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – TÜSİAD’cı iktidar sizsiniz.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Hükûmetin IMF’le anlaşma yenilemeyeceğini anlayanlar…
FARUK BAL (Konya)
– Hükûmet biliyor, niye anlaşma yaptı?
MEHMET MUŞ
(Devamla) - …hemen bir provokasyona, hemen bir propagandaya başladı: “Batarız,
ölürüz.”, “IMF’den para gelmezse biz bu borçları ödeyemeyiz.”, “Özel sektörün
şu kadar ödemesi var, şu kadar cari açığımız var.”
ALTAN TAN
(Diyarbakır) – TÜSİAD 5 misli artırdı paralarını, TUSKON battı.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - 2008 ve 2009’daki krize rağmen Türkiye o dönemde ödemesi gereken yükümlülükleri
yerine getirdi. Niye? Çünkü kullanılan kredilerin bir kısmı zaten onları
kullanan iş adamlarının kendi parası, yurt dışındaki bankalarda.
Ben bu önergenin
aleyhinde olacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Muş.
FARUK BAL (Konya)
– Sayın Başkan, hatip, 2002 yılında bankalarla ilgili hortumlamalardan
bahsetti, Hükûmetimizi ilzam eden konuşmalar yaptı.
BAŞKAN – Buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Hırsızlık var mı, yok mu; sor onlara Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sakın “Hırsız var.” deme, mahkemeye veriyorlar.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş’un MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya)
– Değerli arkadaşlar, biraz önce gelen Adalet ve Kalkınma Partisine mensup
milletvekili, yalan yanlış sözlerle, ağzına gelen rakamları telaffuz etmek
suretiyle 57’nci Hükûmet döneminde bankaların hortumlandığını ve bunun 50
milyar dolara ulaştığını ifade etti. Bu, külliyen yalan ama AKP, Goebbels
taktiğiyle yalanı tekrar ede ede sizleri de gerçek gibi inandırmış. Size ben
birkaç defa anlattım, bir daha anlatayım: 57’nci Hükûmet döneminde banka
hortumcuları hukukun önüne taşınmıştır. Hortumlama, 1997 yılında Anayasa
Mahkemesinin Bankacılık Kanunu’nu iptaliyle başlamıştır. Bakkal dükkânı açmak
için bir sürü prosedüre tabi işlemler yapılırken banka kurmak için bir dilekçe
kafi geliyordu. Dolayısıyla, hırsızlar, hortumcular o dönemde ortaya çıkmıştır.
57’nci Hükûmetin yaptığı ilk iş, 1999 yılının haziran ayında Bankacılık
Kanunu’nu düzenlemiştir Anayasa Mahkemesinin iptaline göre.
İki:
Hortumlamalar neticesinde ortaya çıkan kamu zararının, vatandaş zararının
giderilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu kurmuştur ve
peşinden de bankayı hortumlayanların kulağına yapışıp teker teker adliyenin
önüne getirmiştir. Siz milletvekili olarak bunu bilmeyebilirsiniz, öğrenmek
zorundasınız, iftira etmek zorunda değilsiniz! Ayıptır, günahtır, bunu
defalarca ifade ediyorsunuz. Nasıl bir milletin vekili olarak böyle
konuşabiliyorsunuz? Hortumculuğu… İsterseniz aynayı alın, kendinize bir bakın.
Gel burada kasadan bahset, masadan bahset, ayakkabı kutusundan bahset;
fotoğraflar ortada…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) – Dolayısıyla, hakka, hukuka riayet etmeniz gerekir. Milletin vekili
olarak hukukun dışına, siyasi ahlakın dışına çıkmamanız gerekir. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Bal.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN – Daha
oylamaya geçemedik.
Sayın Muş,
buyurun.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) – Sataşmadan söz istiyorum, yalan ifade kullandığımı iddia etti.
BAŞKAN – Şimdi,
siz yalan söylemediğinizi lütfen söyleyin, tekrar bir sataşma talebi olmasın
Sayın Muş.
Buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Konya Milletvekili
Faruk Bal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim burada ifade ettiğim,
2001 krizinde 22 bankanın fona devredildiği ve fona devredilen bu bankalardan
çok ciddi bir yükün vatandaşlarımıza yüklendiği…
FARUK BAL (Konya)
– Şimdi, Sayın Başkan, neye cevap veriyor bu arkadaş?
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Şimdi burada çıkıp kahramanlık yapmanın anlamı, benim
söylediklerimin yalan olduğunu iddia etmenin anlamı yok. Bu, 2001 krizinde
yaşandı ve o dönemde üç yıllık bir iktidar var, üç buçuk yıllık. Madem, böyle
bir şey yaşandı aklınız neredeydi, tedbirleri alsaydınız? Niye beklediniz
krizin çıkmasını? Neden o zaman tepesine binmediniz? 2001’i niye beklediniz?
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – On iki yıllık iktidar dönemini ortaya koysana.
MEHMET MUŞ
(Devamla) - 97’de madem yapıldı, 2001’e
kadar neden beklediniz? Siz 99’da iktidardaydınız, 2002’nin sonuna kadar
iktidardaydınız, o zaman gerekli adımları atsaydınız, bu işin gereken yasal
düzenlemelerini yapsaydınız.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – On bir senedir sen niye yapmadın, on bir senedir? On bir senedir ne
yaptın?
MEHMET MUŞ
(Devamla) - Şimdi buradan kalkıp da “Yalan söylüyor.” gibi ifadeleri ben kabul
etmiyorum ve bu noktada millete çok ağır bir bedelin ödetildiğini de burada
tekrar ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – On iki yıldır iktidardasın, belgeni ortaya koy, belge, belge. On iki
yıldır iktidardasın, belge çıkar.
FARUK BAL (Konya)
– Sayın Başkan, hatip aynı şekilde sözlerini tekrar etmek suretiyle 2002
yılındaki krizden Milliyetçi Hareket Partisini sorumlu tutmuştur.
BAŞKAN – Buyurun.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Siz de mi oradaydınız Sayın Başkan?
BAŞKAN – Bak,
itiraz ettikçe ortam geriliyor. Yani rica edeyim…
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Farklı bakmamışız.
BAŞKAN - Sayın
Bal diyor ki: “Gene yanlış bilgileri tekrar etti.” Hükûmet üyesiydi o zaman.
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Ama kendi yanıtlarını söylüyor.
BAŞKAN - Hayır,
97’yi kabul etti, Sayın Muş 97’yi kabul etti ama 97’de o iktidar yoktu. Ben de
o tarihi biliyorum, onun için…
Buyurunuz.
3.- Konya Milletvekili Faruk Bal’ın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FARUK BAL (Konya)
– Sayın Başkan, şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi, üzerine bulaşmış olan
ayakkabı kutularındaki, kasalardaki…
AHMET YENİ
(Samsun) – 22 bankanın hesabını verin.
FARUK BAL
(Devamla) - ...milyon dolarların hesabını vermesi gerekirken geliyor, burada,
müflis Yahudi tüccarı gibi eski defterleri karıştırarak Milliyetçi Hareket
Partisine bir ithamda bulunmaya çalışıyor.
Biraz önce
tekrarladım, siz yüz bin defa tekrarladınız, imkân verdiği zaman bir milyon
defa tekrarlayacağım. Bankacılıkla ilgili sorun, Milliyetçi Hareket Partisinin
iktidarda olduğu 57’nci Hükûmetin sorunu değildir. Bankacılıkla ilgili hortum,
1997 yılında Bankacılık Kanunu’nun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi
üzerine birtakım leş kargalarının bankacı hüviyetine bürünerek vatandaşı yüksek
faizle kandırıp büyük miktarda mevduat toplamasının sonucunda patlayan
balondur. Bunun için size cevap veriyorum şimdi: 57’nci Hükûmet yeni kuruldu,
ilk tedbiri, bankacılıktaki tedbiri almak olmuştur; onun için Bankacılık
Kanunu’nu çıkardı, BDDK Kanunu’nu çıkardı ve Bankacılık Kanunu’ndan
yararlanarak hortum yapan eski bakanları Bulgaristan’da, Amerika’da bulup
buldurup yargının önüne getirdi.
Şimdi, sizin
hortumlama yapan bakanlarınız sekiz gün Hükûmette kaldı ve sekiz gün
hırsızlığın, yolsuzluğun delillerini, izlerini silebilmek için görevlerinin
başında imza attırdılar. Bunun hesabını da gün gelecek hem sandıkta hem
mahkemeikübrada vereceksiniz. (MHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, 31/1/2014 tarih ve 2986 sayı ile MHP Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından AKP’nin on bir yıldır
uyguladığı ekonomik politikaların oluşturduğu yapısal riskleri ile rüşvet ve
yolsuzluk operasyonu sonrası yaşanan gelişmeler ışığında özel sektör borcunun,
borcun kısa ve uzun vadede artış nedenlerinin, kur riskinin doğuracağı
zararların, Merkez Bankası politikalarına etkilerinin ve borcun çevrilmesiyle
ilgili sorunların ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 4 Şubat 2014 Salı günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. Karar yeter
sayısı vardır.
Bir oylama daha
yapıyoruz. İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, (2/296) esas
numaralı 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak
Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/144)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
(2/296) esas
numaralı Kanun Teklifi’m, Başkanlığınızca komisyona havale edildiği tarihten
itibaren 45 gün geçtiği hâlde ilgili komisyonca görüşülüp
sonuçlandırılmamıştır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 37’nci maddesi uyarınca kanun teklifimin doğrudan
Genel Kurul gündemine alınması için gereğini arz ve talep ederim. 12/03/2012
Umut
Oran
İstanbul
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Oran. (CHP sıralarından alkışlar)
UMUT ORAN
(İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifi
yaklaşık iki buçuk yıl önce Van depremi ve Van depreminde yaşanan sıkıntılar, Van’da
yaşanan sıkıntılarla, orada esnafın özellikle ticari, bireysel, zirai kredi
ödemelerinin 1 Ocak 2014 tarihine ertelenmesiyle ilgiliydi. Tabii, amaç öyleydi
ama amaç hasıl olmadığı gibi amacın gündeme gelmesi bile aşağı yukarı iki buçuk
yılı geçti. Yani bizim o zaman önerdiğimiz süre şu anda zaten süre aşımına
uğramış durumda.
Van’da büyük
dramlar yaşandı, hâlen de yaşanıyor, yani Van’da büyük sıkıntılar hâlen devam
ediyor. Tabii, biz yasama organı olarak, sizler milletvekilleri, bizler
milletvekili olarak siyaset yapıyoruz, siyaset kurumuyuz, bir yasama organıyız.
Amacımız, sonuçta, vatandaşa hizmet götürmek, vatandaşın sorunlarını çözmek ve
vatandaşın hayatını iyileştirmek. Amacımızın bu olması gerekiyor baktığınız
zaman.
Bugün biraz sonra
torba yasaya devam edeceğiz. Torba yasaya baktığınız zaman içinde Karayolu
Kanunu da var, memur alımı da var, engellilerle ilgili düzenlemeler de var,
İnternet’le ilgili düzenlemeler, İnternet’e sansürle ilgili konular da var.
Yani, torba yasa bir çorba yasa hâline gelmiş durumda.
Şimdi, biz bu
yasaları kimin hayrına yapıyoruz, neden yapıyoruz, yani milletin hayatını
iyileştirmek için mi yapıyoruz? İşte, Van’la ilgili kanun -iki buçuk sene-
geldi, biraz sonra da zaten reddedeceksiniz.
Şimdi, bakın,
İnternet özgürlüğü -bugün de gündeme gelecek, yarın da gündeme gelecek-
yaklaşık 40 milyon insanı ilgilendiriyor. Yine, bu 40 milyon insanın yaş
ortalaması yaklaşık 30. Meclisin yaş ortalaması 50 var mı bilmiyorum? Herhâlde
50-55 civarında. Biz 30 yaşındaki genç kardeşlerimiz için bir yasa düzenlemesi
getireceğiz. Peki, onlara sorduk mu bunu? Orada -baktığınız zaman- büyük bir
sektör var yani İnternet’te haber yayıncılığı yapan aşağı yukarı 40 bin tane
şirket var, onlarda çalışan yüz binlerce insan var; onlara sorduk mu, onlara
danıştık mı? O zaman -biraz evvel de söylediğim gibi- düzenleme yapılması iyi
ama kimin hayrına bu düzenlemeyi yapacağız? Uluslararası standartlarda mı
yapacağız bunu veya Avrupa Birliği standartlarında mı yapacağız bu düzenlemeyi,
yoksa iktidarın kendi isteği doğrultusunda birtakım şeylerin gizlenmesi için,
birtakım şeylerin örtülmesi için mi yapacağız? Yani Gezi olaylarındaki gibi
veya 17 Aralıktaki rüşvet ve yolsuzluk operasyonundaki gibi.
Bakın, daha yasa
geçmeden birçok İnternet sitesi
kapatıldı, daha yasa geçmeden. Hatta bana bile bu konuda bir uyarı geldi
sayfamı kapatmamla ilgili. Esasında yürütme, yargı anayasal bir suç işledi
burada; sonra “resen” dediler ama bir anayasal suç işlendi. Yani bir şekilde
yasamaya müdahale edildi burada. Peki, yasaklanan neydi diye baktığınız zaman
yani yasaklanan burada neydi, neden bu kadar bunların yasaklanması… Özellikle
baktığınız zaman, işte Sabah’la, ATV’nin… Şu anda bütün her yerde var bunlar,
İnternet’te var, yazılı basında, görsel basında -orada iş adamlarından bir
havuz oluşturulduğu söyleniyor- “tape”lerde var, ses kayıtları var. E, şimdi
biz bunları millet adına sormayacak mıyız yani yasama faaliyetinde muhalefet
milletvekilleri olarak, ana muhalefet partisi olarak biz yürütmeye bunu
sormayacak mıyız? Yarın öbür gün siz muhalefete geçtiğiniz zaman, biz iktidar
olduğumuz zaman siz bize sormayacak mısınız? Soracaksınız. Şimdi bakın, bugün
gazetelerde yüzde 10 komisyonla ilgili itiraf var, burada bir bakanın adı
geçiyor. Şimdi, ben bunu sormayacak mıyım, bununla ilgili soru önergesi
vermeyecek miyim? Sabahtan beri telefonlarım susmadı, soracağım, siz de buna
yürütme olarak da, yürütmenin başı da, Sayın Başbakan da çıkacak cevap verecek,
kabul edecek veya etmeyecek. Yani işin, esasında, demokrasinin, baktığınız
zaman özü bu. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla çalıştırmamız lazım.
Yine dönüyorum…
Biraz sonra reddedeceğinizi biliyorum, onunla ilgili sormuyorum. Ama, bugün
biraz evvel Van’dan Alparslan Karacan’la konuştum eksi 32 derecede şu anda
yaşadığı mekâna içmek için ve ihtiyaçlarını gidermek için hayvan sırtında su
taşıyor ve biz onların yararına çalışma yapıp onların yararına hayatlarını
iyileştirmek yerine, biz maalesef kendi alanlarımızla ilgili veya kendi
başkanlarımızla ilgili, kendi çıkarlarımızla ilgili birtakım şeylerin üzerinde
zaman harcıyoruz, vakit kaybediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UMUT ORAN
(Devamla) - Ben tekrardan bu kanun teklifini sizlerin vicdanına bırakıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Teklif üzerinde
-bir milletvekili- Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET HİLAL
KAPLAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz
kanun teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
23 Ekim ve 9
Kasım 2011 yılında Erciş ve Van’da meydana gelen deprem sonrasında 644
yurttaşımız hayatını kaybetti, 3 binden fazla yurttaşımız yaralandı, sakat
kalanlar oldu, evsiz barksız kalanlar oldu, annesiz ve babasız kalan yetim
çocuklar oldu. Yaşanan bu acıyı tarif etmek gerçekten zor. Allah, bir kez daha böyle bir acıyı kimseye
yaşatmasın. Bu acıyı iyi bilenlerden biriyim çünkü biz de Kocaeli olarak 17
Ağustos 1999 depreminde bundan daha ağır bir tabloyu yaşadık; 20 binin üzerinde
insanımız yaşamını yitirdi, 40 binin üzerinde yaralı, 600 bin kişi evsiz kaldı.
Ancak halkımız böyle zor dönemlerde iyi bir dayanışma örneği göstererek
yaraları sarmayı, acıyı hafifletmesini iyi yapmaktadır. Gerek Kocaeli
depreminde gerekse Van depreminde bunu gösterdi. Vatandaş üzerine düşeni
fazlasıyla yapmış olmasına rağmen Hükûmet ne yazık ki üzerine düşeni tam olarak
yapamadı.
Bakın iki örnek
vereceğim: 17 Ağustos Kocaeli depreminin üzerinden on beş yıl geçmiş olmasına
rağmen hâlen Kocaeli’de 3.750 adet orta hasarlı binamız mevcut. Asıl üzücü
tarafı da bunun 3.280’inde ne yazık ki hâlâ oturan var ve yaşamını idame
ettirmeye çalışanlar var. Soruyorum size: Olası bir Marmara depreminde bu binalar
çökecektir, o zaman ne diyeceksiniz, ne gerekçe bulacaksınız, yine kader mi, ne
yapalım mı diyeceksiniz?
Buradan Hükûmeti
ve yetkilileri uyarıyorum: Deprem bizim gerçekliğimiz, onunla yaşamayı
öğrenmemiz gerekiyor. Artık ne olur kafanızı kuma gömmekten vazgeçin. Yarın bu
insanlara bir şey olursa tek sorumlusu sizsiniz. Hatırlatmasını şimdiden
yapıyorum.
Van depreminin
üzerinden iki yıl geçti. Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak Van’ı ziyarete
gittik. Konteyner kentleri ziyarete gittiğimizde ne yazıktır ki aynı ihmal,
aynı ilgisizlik, aynı vurdumduymazlık orada bir kez daha görüldü. Türkiye’nin
dört bir yanından gönüllülük temelinde toplanan bunca yardıma rağmen, Kocaeli
depreminden sonra deprem vergisi olarak toplanan 50 milyar Türk liralık bir rakama
rağmen, göz önünde bulundurduğunuzda, Van’da yaşananlar tam bir içler acısı.
Konteyner kentlerde 260 aile kalmakta. İçlerinde dul, çocuk, hasta olanların,
yaklaşık 500 kişinin kaldığı bu konteyner kentlerin asıl üzücü tarafı, ne
yazıktır ki, suyu ve elektriği kesikti ve işin üzücü bir tarafı hâlâ kesik
olduğunu hatırlatmak istiyorum. Düşünebiliyor musunuz değerli milletvekilleri,
bunca toplanan paraya, yapılan yardımlara rağmen insanca yaşam hakları elinden
alınarak barınma ortamlarındaki suyun ve elektriğin kesilmesi neden dersiniz?
Bir an önce çıkıp gitsinler, bu konteynerler Suriyeli mültecilere, yerlerine,
verilsin için mi? Bunu vicdanlarınıza bırakıyorum. Düşünebiliyor musunuz,
konteyner kentlerde barınan bu depremzedeler, artık son çareyi, sesini duyurmak
noktasında, burada açlık grevine gitmekte buldular. Belki de dünyada ilktir,
bilemiyorum ama sizleri rahatsız edip edemediğini sizlerin vicdanlarına
bırakıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu insanların yaşadığı bu insanlık dışı dramı tüm muhalefet partileri
olarak Meclise taşıdık önemsemediniz, basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurduk
önemsemediniz, Sayın Başbakana bu sıkıntılarla ilgili soru önergesini altı ay
önce bizzat sormuş olmama rağmen henüz yanıt alamadım.
Değerli
milletvekilleri, bu anlayışınız ve tutumunuz ne bir sosyal devlet anlayışına ne
de bir vicdana sığıyor. Ne diyebilirim? Sadece size, içinizdeki insani
duygulara seslenmek istiyorum: Gelin, vermiş olduğumuz bu kanun teklifine
destek verin. Afet bölgesinde yaşayan insanların, halkımızın ekonomik
zorluklarının giderilmesine, bölgedeki hayatın canlanmasına, bölge halkının
üzerindeki psikolojik ve sosyal sıkıntıların giderilmesine yardımcı olmanızı
bekliyorum. Verdiğimiz önergeye desteğinizi bekliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Gündemin “Seçim”
kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dışişleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN –
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen
bir üyelik için Mersin Milletvekili Sayın Çiğdem Münevver Ökten aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2.- İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN - İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerine düşen bir üyelik için Van Milletvekili Sayın Kemal
Aktaş aday olmuştur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3.- Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN - Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve siyasi parti grubu mensubu
olmayan milletvekillerine düşen bir üyelik için İstanbul Milletvekili Sayın
Abdullah Levent Tüzel aday olmuştur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer
alan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Sayın Erkan
Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Sayın
Oktay Vural'ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural'ın; Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Sayın Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Sayın Cuma İçten ve
Rize Milletvekili Sayın Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili
Sayın Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Sayın Hilmi Bilgin ile 4
Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Sayın Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (x)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
30/1/2014 tarihli
55’inci Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının üçüncü bölümünde yer alan 59’uncu maddenin oylama işlemi
tamamlanmıştı.
60’ıncı maddede
üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 60 inci maddesinde geçen "taşıt
kapasiteleri, taşıtların yaşı, nitelikleri, istiap hadleri" ibarelerinin,
"taşıtların kapasiteleri, yaşı, nitelikleri, istiap hadleri" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Yusuf Halaçoğlu
Manisa Konya Kayseri
Mehmet Günal Özcan Yeniçeri Reşat Doğru
Antalya Ankara Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun teklifinin 60'ıncı
maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
"a) Taşımacılık, acente ve taşıma işleri komisyonculuğu ile
nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerde
aranacak şartlar, verilecek yetki belgeleri, mesleki yeterlilik belgeleri ve
taşıt kartları ile diğer belge ve süre, kapsam, tür ve şekilleri, her belge
türü için gerekli olan taşıt kapasiteleri, taşıtların yaşı nitelikleri, istiap
hadleri ve terminal hizmetlerinde öngörülecek hususları,"
İdris Baluken Abdullah Levent Tüzel Pervin Buldan
Bingöl İstanbul Iğdır
Hasip
Kaplan Erol
Dora
Şırnak Mardin
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 60. Maddesine (b) fıkrası
olarak aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
b) Taşımacılık faaliyeti yapmak isteyen bir gerçek kişiye ait tek
araç için (a) fıkrasında belirtilen ücretlerden hiçbiri alınmaz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Vahap Seçer İzzet Çetin
İstanbul Mersin Ankara
Kadir
Gökmen Öğüt Ramis
Topal
İstanbul Amasya
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Peki, Komisyonda konuştuklarımızı unutmayın; söz
verdiniz, söz verdiniz Komisyonda hepiniz, bürokratlar dâhil.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Çok değerli milletvekilleri, geçen hafta burada konuşma
yaptım evvelsi hafta Komisyonda. Tüm milletvekilleri ve bürokratlar ve Sayın
Bakan “Haklısın, bunun değişmesi gerekiyor.” dedi, K belgeleriyle ilgili.
Vicdanlarınıza
sunuyorum: Ekmeğini bir arabasıyla çıkaran bir şoförden de K belgesi için 17
bin lira alınıyor, bin arabası olan kişilerden de 17 bin lira alınıyor. Bunun
adı vicdan mı?
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Yazıklar olsun!
ALİ HAYDAR ÖNER
(Isparta) – Adalet bu!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) – Bir de arabayı aldı şoför arkadaş, borcunu ödeyemedi,
arabayı iki ay sonra sattı; yanıyor parası.
Arkadaşlar,
burada dediğimiz şu: Bir arabası olanlardan almayın veya çok düşük bir şekilde
alın. Siz bin arabası olandan hiç almıyorsunuz da bir arabası olanın acaba
günahı ne, günahı ne? Bunlar esnaf, bunlar ekmeğini taştan çıkarıyor, bunlar
şoför esnafı.
Yine söyledik:
Devir işlemleri. Eğer bir bedel ödüyorsa en azından beş yıl bir daha araba
aldığı zaman bir bedel ödemesin.
Size makul Sayın
Bakan. Sayın Lütfü Bakan söz verdi “Bunu değiştireceğiz.” dedi. Ama siz konuyu
bilmeden “hayır” dediniz. Özellikle Komisyon Sözcüsü, üyesi arkadaşım orada
tartışmalarda kendisi de vardı, kendisi de çok olumlu yönde tartışmaya girdi.
Ama hayretle karşılıyorum.
Yine, K
belgesiyle C belgesi karıştırılıyor; C belgesi olanlar uluslararası
taşımacılık, K belgesi yurt içi taşımacılık. Uluslararası taşımacılık yapanlar
mazotunu gidip yurt dışından alıyor ama Türkiye içindeki nakliyede aynı rekabet
koşulları olur mu arkadaşlar, olur mu arkadaşlar? Hiç değilse bunu önleyin veya
bir arabası olan arkadaşlarımıza bir şekilde, ekmeğini taştan çıkaranlara…
Onlar gariban, gece gündüz, 24 saat o arabanın sırtında geziyorlar ama siz her
yerden… Kaç tane K belgesi var; K1, K2, K3, K4.
Değerli
arkadaşlarım, bunlar şoför esnafının sorunları. Hor görüyorsunuz. Eğer siz kara
yolu taşımacılığını bir şekilde önlemek istiyorsanız… Türkiye’de demir yolu
taşımacılığı yokken bunu bu şekilde şoförlerin sırtına bir şey vurarak ve
onları güç durumda bırakarak onları maddi bir şekilde terbiye etmeye
çalışıyorsanız bunun adı vicdansızlıktır, aynen söylüyorum,
vicdansızlıktır.
Değerli
arkadaşlarım, bir kez daha söylüyorum, bu kanun üç gün daha devam edecek.
Burada ben ilgili bakanın olmasını isterdim ama ilgili bakan bir gün buraya
gelecek, bir gün buraya gelecek. Onun için, Sayın Bakan, bu maddeyi
görüşmeyelim, bu maddeye “hayır” demeyin. Bu maddeyi görüşmeyelim tekrar veya
tekriri müzakereyle bu maddeye geri dönelim, çözüm neyse…” İnşallah, inşallah.”
Ne inşallahı, garibanlar gidiyor, ekmeği gidiyor, kamyon satılıyor, icra
geliyor. Etmeyin tutmayın.
Arkadaşlar, şoför
esnafı üzerinden… Onların ekmeği elinden alınamaz. Bunun adı… Şoför esnafının
ekmeğini elinden alıyorsunuz.
İki: Bir sonraki
maddede yine var, K belgelerini Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu
yerine Türkiye Odalar Borsalar Birliği sattı bugüne kadar. Arkadaşlar, bu işin
muhatabı Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonudur, yetki onundur, onun
satması lazım. Odalar ve Borsalar Birliğiyle bunun ne ilgisi var? Her ne
hikmetse, hangi beyefendi karar vermişse K belgelerini Odalar ve Borsalar
Birliği satar. Ya gariban şoför, gariban oda; üç kuruş eğer para kalacaksa
bırakın onlara kalsın.
Arkadaşlar, kanun
bitmeden bu maddeyi değiştirin; tekriri müzakere yapalım bu maddeyi
değiştirelim. Günahtır, bunun adı vicdansızlıktır.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Komisyon
Sözcüsü niçin “hayır” dediğini söyleyecek.
Buyurunuz.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Şimdi, Sayın Aslanoğlu aslında
gündeme getirdiği konularda haklı ama şu andaki uygulamayla ilgili bu kanuni
düzenlemeyle gerek süre anlamında gerek ücret anlamında yönetmeliklerle kuruma
yetki veriliyor. Daha önce böyle bir şey yoktu sadece kanunda belliydi, böyle
bir hak sağlanıyor.
Bir de, ilk defa
kamyonunu alan vatandaşımızın ödediği ücret 540 gün boyunca, yani beş yıl
boyunca yani elindeki kamyonu sattıktan sonra yeni bir kamyon alsa dahi o belge
geçerli, ikinci defa o ücreti ödemiyor.
Bununla ilgili
çalışmalar devam ediyor. Çalışma yapılmasında fayda var ben de katılıyorum ama
şu andaki uygulamada bundan daha fazla yapılabilecek pek bir şey yok.
Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, bir açıklama istiyorum.
BAŞKAN – Niye?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Peki, Sayın Komisyon Sözcüsü hangi komisyonun sözcüsü olarak burada
oturuyor?
BAŞKAN – Hangi
komisyonun sözcüsüsünüz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsüyüm.
BAŞKAN – Plan ve
Bütçe Komisyonu.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Peki, Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü olarak oturuyorsunuz ama bu
madde, Karayolları Taşıma Kanunu 34’üncü maddesinde Gümrük Bakanlığını
ilgilendiriyor, Gümrük Bakanlığını ilgilendiren bir madde bu.
Onun için Sayın
Başkanım, torba olunca karışıyor her şey birbirine yani benim burada açıklamak
istediğim bu. Torba olunca çok karışıyor yani ilgili komisyonlarının
temsilcileri olsaydı çok daha …
BAŞKAN – Anladım,
anladım.
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun teklifinin 60'ncı maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
"a)
Taşımacılık, acente ve taşıma işleri komisyonculuğu ile nakliyat ambarı ve
kargo işletmeciliği yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerde aranacak şartlar,
verilecek yetki belgeleri, mesleki yeterlilik belgeleri ve taşıt kartları ile
diğer belge ve süre, kapsam, tür ve şekilleri, her belge türü için gerekli olan
taşıt kapasiteleri, taşıtların yaşı nitelikleri, istiap hadleri ve terminal
hizmetlerinde öngörülecek hususları,"
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Kaplan buyurunuz. (BDP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, bu torba kanun olunca maalesef her şey birbirine karışıyor. Demin bir açıklama
istediğim bu nedenle çünkü burada -Sayın Aslanoğlu’da açıkladı- şoför esnafının
çok ciddi sorunları var. Bir açıklama, bir düzenleme getiriliyor, kökten
çözmüyor sorunlarını, vergi durumunu çözmüyor… Habur’da 40 kilometre gidiş
gelişli yolun bir gidiş istikameti kapatıldığı zaman 40 kilometre tek gidiş
geliş mesafesine düşüyor. Bunu defalarca söyledik, 40 kilometre tek şerit
oluyor ondan sonra çünkü 40 kilometre kapanıyor.
Yine belge
konusu, Habur’dan geçiş konusu, karşı taraftaki sorunlar bunların hiçbirisi yok
ama tanıtım var. Zaten ben şaşıyorum bazen. Şimdi kara yollarında bununla
uğraşırken Hükûmet, hava yollarında kırmızı rujla uğraşıyor arkadaşlar. Kırmızı
ruju Türk Hava Yolları uçaklarında yasaklarken arkasından da, işte, bordo,
pembe, frapan renkleri yasaklama içine alırken saçların topuz yapılmasını da
yasak kapsamına alıyor ama Türk Hava Yollarında, izleyin, hatta kendi
ekranlarında kırmızı rujlu reklamlarını seyredersiniz, böyle bir gariplik var.
Bu aslında (…)(x) yani rot balans olayıdır. Bu rot balans olayı bir yasayı
yaparken torba da olsa düzeni tutturamama olayıdır.
Bakın, bir
haftadır bütün medya bir şey anlatıyor. Buraya İnternet yasaklarını koydunuz.
Bu İnternet yasaklarıyla ilgili olarak ne yaptı bir mahkeme? Bir
milletvekilinin soru önergesini yasakladı. Arkasından TİB yazı yazdı, dedi ki
bir haber sitesine “Siz, kendi İnternet sayfanızda yayınlamışsınız, onu
çıkarın.” Ne oldu sonra? Meclis İnternet sayfasında vardı. Yani T24’ün haber
sitesi arkadaşlar, açık konuşalım. Bir de “tbmm.gov.tr” diye bir şey var;
“tbmm.gov.tr”ye bir taraftan yargı müdahale ediyor, bir taraftan yürütme
müdahale ediyor. Yani Meclise müdahale ediyorlar yani milletin iradesine, topa
tutmuşlar, çapraz ateş yapıyorlar, burada susuyoruz. İlk defa bir Hükûmet, bir
bakan, Sayın Ulaştırma Bakanı bu konuda özür diledi “Sehven oldu.” dedi. Yok,
arkadaşlar, sehven bir şey yok. İdareye dört saat içinde yasaklama kararı veren
zihniyet sehven değildir. Düşünce, ifade özgürlüğü, muzır neşriyattan koruma
amacıyla, kişilik haklarını koruma amacıyla getiriyorum derseniz arkasından
ticari hayata, siyasi fikirlere, arkasından düşünce, örgütlenme özgürlüğüne her
şeye müdahale edersiniz ve müdahaleyi yaptığınız zaman, otoriter rejimlerde
olduğu gibi, hatta darbe rejimlerinde olduğu bir sistemin kurbanı olursunuz, bu
sistem önce sizi vurur.
Bundan bir
kurtuluş yolu var. Buradan Hükûmete, bu maddelere girmeden önce dört parti
grubunu bir araya getirip bu dört saatlik yasak zihniyetinin ve düzenlemesinin
kaldırılmasını öneriyoruz.
Barış ve
Demokrasi Partisi olarak şunu söylüyoruz: Siz Anayasa’nın 90’ıncı maddesini yok
sayamazsınız. Hukuki yönden düşünce, örgütlenme özgürlüğünün kriterleri var.
AİHM kriterlerini, Avrupa Sözleşmesi’ni yok sayamazsınız. Yine yasalarımızdaki
düzenlemeleri de yok sayamazsınız. Yasamanın, İç Tüzük’ün verdiği yetkileri de
yok sayamazsınız. Sapla samanı karıştırdığınız zaman yasaklar ülkesinde bir
korku imparatorluğu yaratırsınız. Bu hiçbir şeyin çözümü değil.
Ben Hükûmetin
yerinde olsam bir tek şey yaparım: Dört saatlik olayı sadece ve sadece yasak
kararı için değil, tümden kaldırır, uyarı modelini getiririm. O uyarı modeli,
sadece sitelere gider, İnternet sitelerine. Uyarısı yerine getirilmeyen bir
mağdur, oradan sulh ceza mahkemesine gider. Yargı bu şekilde bu olayı çözer
diyorum ve dikkat çekiyorum. Bu maddelere geçmeden gelin bunu konuşalım, bu
yanlışı düzeltelim. Bir daha sehven mehven milletin meclisine kimse girmesin
arkadaşlar. Bizden uyarması.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 60 inci maddesinde geçen "taşıt
kapasiteleri, taşıtların yaşı, nitelikleri, istiap hadleri" ibarelerinin,
"taşıtların kapasiteleri, yaşı, nitelikleri, istiap hadleri" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Reşat Doğru (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Doğru, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 60’ıncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
taşımacılık sorunu denince, kamyoncusundan taksicisine kadar, dolmuşçusuna
kadar herkesin çok ciddi manada sorunları var. Bu torba kanunda herkes
kendisine göre bir yer bulmak isterken bu insanların çok büyük mağduriyet
içerisinde olmalarından dolayı da özelikle her konuda, mazotundan lastiğine
kadar, yeni aracına kadar hepsi KDV’siz ve ÖTV’siz bir araç alınması veya işte,
yakıt kullanımı noktasında çok ciddi talepleri var. Onların, tabii, dertlerini
dinlediğimiz zaman ne kadar ağır şartlar içerisinde olduğunu görüyoruz.
Tokat ilimizde
kamyoncu esnaflarımız var. Kamyoncu esnaflarımızdan bazıları neredeyse iki
aydan beri, üç aydan beri kontak açmadıklarını, çoluk çocuğuna ekmek dahi
götürmekte büyük zorluk içerisinde olduklarını ifade ediyorlar. Bu insanların
dertlerini dinlemek mecburiyetindeyiz, bunların sorunlarını çözmek
mecburiyetindeyiz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, daha önce de arkadaşlarımız gündeme getirdiler, kamyoncu
esnaflarımızın özellikle en önemli sorunlarından bir tanesi K1 yetki belgesi.
K1 yetki belgesinde 2014 yılı için tespit edilen miktar 17.594 lira. Yani
burada şöyle bir şey var ki: 50 araca sahip bir firmayla 1 araca sahip olan
firma da, aynı esnaf ücreti olmak üzere, bu fiyatı yani 17.594 lirayı
ödüyorlar. Değerli arkadaşlar, ama bu çok ağır ve kabul edilmesi imkânı olmayan
bir tespittir. Özellikle bu insanlar diyorlar ki: “1 aracımız var, biz bin lira
ödeyelim, 2 aracı olan 2 bin lira ödesin veyahut da işte, adamın 50 tane aracı
varsa, tır filosu varsa o da 50 bin lira ödesin.” Bunu talep ediyorlar. Bu
haklı bir taleptir, haklı bir istektir. Bu haklı talebi mutlaka yerine getirmek
mecburiyetindeyiz. Çünkü, bakınız, durmadan artan akaryakıt fiyatları,
esnafımızın ödemekle zorunlu olduğu gelir vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, katma
değer vergisi, özel tüketim vergisi, zorunlu sigorta primleri düşünüldüğünde,
sınırlı sermayesine emeğini de katarak çalışan nakliyeci esnafın Karayolu
Taşıma Yönetmeliği’yle getirilen bu düzenlemeler karşısında zor durumda
olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Yani bu insanlar zaten evlerine ekmek
götüremiyorlar, çok zor şartlar içerisinde çalışmaya çalışıyorlar. Bir de
bunların karşısına bu şekilde ağır bir yükle yani 17.594 lira gibi büyük bir
parayla çıkılmış olması da tahmin ediyorum ki herkesin takdirine değer bir
durumdur diye düşünüyorum. Mutlaka buna bir çözüm bulunması gerekmektedir. Bu
torba kanunda, özellikle bununla ilgili esnaflarımızın çok büyük beklentisi
vardır.
Tabii, bunların
yanında 2004 yılında yayımlanan ilk Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ne göre C2
yetki belgesi sahipleri var. Bunlar da sadece uluslararası ticari eşya
taşımacılığı yapabilmekteyken, daha sonra yapılan değişiklikle bunlara hem
uluslararası hem de yurt içi ticari eşya taşımacılığı yapma yetkisi
verilmiştir. Bu da haksız bir rekabete sebep olmaktadır. Bu insanlar da yetki
belgelerini başkalarına kiralamakta ve dolayısıyla da ikinci şahıslara
verdikleri zaman da ÖTV’siz ve KDV’siz motorin almaktadırlar. Bu da bazı
noktalarda ciddi manada haksızlıklara sebep olmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bir diğer konumuz da -özellikle bunu da söylemek
mecburiyetindeyiz- yaşam alanlarının kamyon istilasından mutlaka kurtarılması
gerekmektedir. Bakınız, büyük şehirlerin giriş ve çıkış noktalarına, yerleşim
alanlarının dışında nakliye köylerinin kurulmasının artık zamanı gelmiştir.
Yani siz onları belli bir şekilde bir yere toplamak mecburiyetindesiniz,
nakliye köylerinden ancak bir dağıtım olması gerekmektedir ama enteresandır,
21’inci yüzyılda sermayesi ve emeğiyle ülke ekonomisine katkı sağlamakta olan
nakliyeci esnafına “yasak” deyip hiçbir sosyal imkân maalesef sağlanmıyor.
Değerli milletvekilleri, lokantasıyla, büfesiyle, hatta oteli bulunan tesislere
kavuşturulması gereken bu esnaf kardeşlerimize maalesef bu imkânı vermiyoruz.
Yani her
noktasıyla, pahalı mazot alıyor, pahalı bir şekilde, işte, çok zor şartlar
altında geçim mücadelesi vermeye çalışıyor -Tokat’taki esnaflar gibi sırayla-
iki ayda, üç ayda bir ancak kendisine sıra gelebiliyor. Böyle ağır bir travma
içerisinde olan bu insanlarımızın dertlerine mutlaka çözüm bulunması
gerekmektedir diyor, bununla ilgili vermiş olduğumuz önergenin kabulünü
bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
61’inci maddede
üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 61. Maddesindeki “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği”
ifadesinin teminden çıkartılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Süleyman Çelebi
İstanbul Ankara İstanbul
Musa
Çam
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 61 inci maddesi ile değiştirilen 4925 sayılı
Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Yusuf Halaçoğlu Mehmet Günal
Konya Kayseri Antalya
Özcan Yeniçeri Erkan Akçay Muharrem Varlı
Ankara Manisa Adana
“f)
Yetkilendirilenlerin yapılan protokol veya sözleşme hükümlerine ve ilgili
mevzuata uymaması hâlinde yapılmış olan yetkilendirme, Bakanlık tarafından
iptal edilir.”
BAŞKAN – Şimdiki
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun teklifinin 61’inci maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve talep ederiz.
İdris Baluken Hasip Kaplan Pervin Buldan
Bingöl Şırnak Iğdır
Erol Dora Abdullah Levent Tüzel Altan Tan
Mardin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Tüzel,
buyurunuz.
ABDULLAH LEVENT
TÜZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Uzunca bir
zamandır, bu hafta da “torba yasa” adı altında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının hazırlamış olduğu yasa tasarısını görüşüyoruz. Ancak Meclisin
çalışması açısından ve bu yasanın hazırlanma mantığı açısından sizlerin
dikkatine sunmak istediğim bir husus var: Bu yasanın getiriliş tarihi 17 Aralık
sonrasına denk geliyor. Bildiğiniz gibi, 17 Aralık ve sonrasında Türkiye büyük
bir deprem yaşıyor. Uzunca bir zamandır Türkiye’nin ekonomik politikaları
Türkiye halkının cebindekileri alıp götürdü. Özellikle döviz kurlarındaki
oynama, buna tedbir olarak daha sonrasında getirilen faiz düzenlemeleri -Merkez
Bankasının müdahalesiyle birlikte- yoksulluk ve sefalet içerisinde yaşayan 76
milyon Türkiye yurttaşının durumunu çok daha da güçleştirdi.
Şimdi, bu
görüşülmekte olan yasa maddesi, daha çok esnaf yurttaşların koşullarıyla ilgili
bir değerlendirme içeriyor, biraz önce de kara yollarıyla ilgiliydi. Oysaki her
şeyi çok daha güçleşen, yaşam koşulları ağırlaştırılan, yediğinden, içtiğinden,
kullandığı ulaşımdan, temel hizmet ve üretim maddelerine yapılan zamlardan
sonra hayatı güçleşen Türkiye halkının beklentisi bu değil. Meclise, Hükûmetin,
Bakanlar Kurulunun getirmesi gerekenler de bu değil. Eğer diyorsak ki: “Bütün
bu son yaşananlardan sonra Türkiye halkının parası, lirası yüzde 30 değer
kaybetmiştir:” İşte “Ocak ayı enflasyon rakamları ortadadır, Türk lirası devalüe
olmuştur.” O zaman buna tedbir getirmesi gerekir, Hükûmetin, Meclisin, Genel
Kurulun bu yönde birtakım düzenlemeleri dikkate alması gerekir, tedbirler
alınması gerekir. Yani Türk lirasının döviz cinsi karşısında değer kaybetmesi,
banka borçlularının bu faiz yükselmeleri karşısında koruyucu hükümler beklemesi
o zaman nedir? Başta, çalışma saatlerinin düşürülmesi ve bunun karşısında
alınan ücret ve maaşların korunması -hatta bu dahi yetmez- saptanan asgari
ücretin bu yeni koşullar karşısında uyarlanması, yükseltilmesi, banka borçları
karşısında tüketicinin, üreticinin, kamu emekçisinin, işçinin, emeklinin
korunması gerekir, bu yönde tedbirler alınması gerekir. Yani yeni zamlar
yapmak, petrol ürünlerinin otomatik olarak zamlara bağlanarak hayatın
pahalılaştırılması değil bunların standart hâle gelmesi, sabitlenmesi, hatta,
işte konuşulan fasulyeden patatese, bu temel tüketim maddelerinde ucuzlamaya
gidilmesi, emekçinin korunması gerekir. İşte Mecliste, Genel Kurulda buna dair
yasa düzenlemeleri beklerken bunlar yapılmamakta. İşte bu nedenle asgari
ücretin yeniden belirlenmesi, sendikalı, toplu sözleşme yapan işçilerin,
sendikal hakları ve toplu sözleşme düzeninin yeniden gündeme gelmesi,
ücretlerin belirlenmesi…
Şimdi, halkın
vekilleri olarak bizim dikkat çekmek istediğimiz şey budur. Bu yolsuzluk
ekonomisinden, bu hırsızlık, çalma çırpma düzeninden bir kısmının zengin
olurken, servetlerini büyütürken, vurgunlar yaparken, yine bütün bu krizin
-ekonomik krizin- dar gelirliye, ücretliye, işsize, emekliye bir yük olarak
fatura edilmesinin kabul edilmesi mümkün değildir. O hâlde, Başbakan çıkıp “Biz
bu zenginlerin sayesinde bu noktaya gelmedik, zengin kulüpleri karşısında bu
ülkede siyaset yapıyoruz.” diyorsa, o zaman 76 milyonu koruyacak yasa
hükümlerini, düzenlemelerini getirmesi gerekir. Bu ülkenin işçileri,
vurgunculara, rantçılara, soygunculara karşı bu türden düzenlemeler bekliyor;
dar gelirlisi, işçisi, esnafı, kendisini bu yolsuzluk ekonomisinden, kriz
vurguncularından koruyacak düzenlemeler istiyor; işte “Asgari ücreti artırın.”
işte “Bankalara olan borçları dondurun.” işte “Faiz yükselmeleri karşısında dar
gelirlileri koruyun.” diyor.
Çalışma
sürelerini düşürün ki, daha çok işçi bu ülkede bu ücretlerle çalışabilsin. Bu
yönde dileklerimizi ve taleplerimizi, Hükûmetin ve Hükûmetin başının dikkate
almasını diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tüzel.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 61 inci maddesi ile değiştirilen 4925 sayılı
Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Varlı (Adana) ve arkadaşları
“f)
Yetkilendirilenlerin yapılan protokol veya sözleşme hükümlerine ve ilgili
mevzuata uymaması hâlinde yapılmış olan yetkilendirme, Bakanlık tarafından
iptal edilir.”
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Varlı, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısının 61’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada, kamyoncu
esnafını ilgilendiren bir madde var. Tabii, benden önce Sayın Aslanoğlu da, Sayın
Doğru da bu konuda kamyoncu esnafını memnun edecek çok güzel şeyler söylediler.
Gerçekten, kamyoncu esnafı, bu ülkede çok ağır yük taşıyan, gecesi gündüzü
olmayan, çoluğunun çocuğunun yüzünü belki ayda bir defa görebilen, gecesi
gündüzü yollarda yük taşımakla geçen bu ülkenin önemli esnaflarından bir kesim.
Bunların mazot pahalılığından, hayat pahalılığından, para kazanamamaktan çok
aşırı şikâyetleri var. Bugün Türkiye’de denizcilik işletmeciliği yapanlar, ki
bunların büyük çoğunluğu Hükûmet yetkililerinin yakınları olduğu için herhâlde
böyle bir yasa tasarısı var, onlara ucuz mazot, eski parayla 1,5 milyon, yeni
parayla 1,5 lira gibi bir rakamla mazot verilirken, bugün kamyoncu esnafı yeni
parayla 5 TL, eski parayla 5 milyon lira gibi bir rakamla mazot kullanmak
zorunda kalıyor. Dolayısıyla, bir çoğu 10 numara yağ koyarak kamyonlarını
hareket ettirip yolculuk yapmaya çalışıyorlar. Tabii ki bu, çevreye de zarar
veriyor, o kamyoncu esnafının kamyonuna da, motoruna da zarar veriyor ama başka
çıkar yolu olmadığı için, para kazanamadığı için 10 numara yağ kullanmak
zorunda kalıyorlar. Niye? Mazot çok pahalı olduğu için. Bunun sebebi ne? Bunun
sebebi de Hükûmetin bu kamyoncu esnafına sahip çıkmamasından kaynaklanıyor.
Ceyhanlı bir
kamyoncu geçen karşılaştığımızda şunu söyledi, diyor ki: “Buradan ipliği
yüklüyorum, İstanbul’a gidiyorum, Denizli’ye gidiyorum, yani beş gün içerisinde
gidip geliyorum, bu süre içerisinde elime geçen net rakam, 10 numara yağ
kullanmama rağmen, 70-80 lira gibi bir rakam.” Beş gün içerisinde… Düşünün, bu
insan bütün hayatını bu kamyona bağlamış veya tıra bağlamış; bunun lastiği var,
motor bakımı var, yağı var, suyu var. “Akaryakıtının haricinde 70-80 milyon
lira gibi bir rakam kalıyor, beş gün içerisinde İstanbul’a gidip geliyorum, Denizli’ye
gidip geliyorum.” diyor.
Şimdi, böyle
sıkıntılar yaşayan kamyoncu esnafına, böyle ağır yük yüklediğimiz kamyoncu
esnafına bir de bu K belgesiyle çok büyük bir haksızlık yapıyoruz. Az önce
Sayın Doğru da Sayın Aslanoğlu da söylediler; yani şimdi 1 kamyonu olandan da
17 bin lira para alınıyor, 100 tane kamyonu olandan da 17 bin lira para
alınıyor. Ya, bu Allah’tan reva mıdır? Yani bununla ilgili, Komisyonda düzeltme
yapılacağı söylendi. Sayın Komisyon Üyesi bir şeyler söyledi ama ben ne
söylediğini anlamadım ama bunun bir an önce düzeltilmesi lazım, ona çare
bulunması lazım. Yani şimdi, 100 tane kamyonu olanla 1 tane kamyonu olan bir
olur mu?
Gelin, elimizi
vicdanımıza koyalım ve bunu düzeltelim. En azından, 1 kamyonu olanlar için veya
birkaç tane kamyonu olanlar için, birkaç tane filosu -birkaç kamyonluk filosu-
olanlar için ayrı bir rakam, daha fazla filosu olanlar için ayrı bir rakam
belirleyelim ama siz, hepsine bir rakam koyuyorsunuz. Dolayısıyla, kamyoncu
esnafının üzerine bu ağır girdilerden sonra bir de bu K belgesiyle tonaj
uygulaması. Yani 10 kilogram, 20 kilogram geçtiği zaman basıyorlar cezayı.
Herhâlde trafik
polislerini veya trafik müdürlerini özel tembihliyorsunuz, Hükûmet özel
tembihliyor yani “Bol bol trafik cezası yazın.” gibi bir tembihleri var
herhâlde, böyle bir talimat alıyorlar İçişleri Bakanlığından. Çünkü,
gidiyorsunuz, tuzak kurmuş radar; gidiyorsunuz, efendim, 10 kilo yük geçti mi,
ceza; efendim, kamyoncu esnafına “Şunun yanmıyor, bu arızalı…” ceza! Veryansın
ceza. Geçen sene 2 katrilyon ceza kesilmiş. Dolayısıyla, sanki talimatla ceza
kestirir gibi bir yöntem var. İnsanları âdeta bunaltır hâle geldiniz.
Adam bahçesinden
portakalını yüklemiş, sebzesini yüklemiş, hale gidecek, “Efendim, SRC belgesi…”
Ya, nereden bulsun? Yani amatörce, kendi bahçesinden sebzesini yüklemiş, hale
götürecek; veryansın ceza. Bunların hepsinin düzeltilmesi lazım. Bunlar doğru
şeyler değil, bunlar vicdana sığan şeyler değil.
Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Varlı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 61. Maddesindeki “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği”
ifadesinin metinden çıkartılmasını arz ederiz.
Süleyman Çelebi (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Çelebi, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 61’nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Meclisimizi bir kez daha selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, önemli bir konu, vicdanınıza bir kez daha seslenerek söylüyorum.
Yani, şoför esnafı dediğimiz zaman esnaf da değil aslında, bir şoförden
bahsediyoruz, tek bir şoförden. Bir araç alınmış ve aldığı bir araçla ilgili,
biraz önce de arkadaşlar burada açıkladılar, bunlar bu kürsüde anlatılıyor,
Sayın Bakan iki eliyle “hayır” diyor. Biz burada ifade etmeye çalışıyoruz, “Ya,
bu esnafları koruyun.” diyoruz, siz korumamakta direniyorsunuz. Bir K
belgesiyle ilgili daha önce Komisyonda verilen sözleri, burada ortaya konulan
iradelerin hepsini yok sayıyorsunuz. Şimdi, korna bastıkları zaman şoför
esnafı, “Ya, bunlar niye gürültü yapıyor?” diye burada isyan ediyorsunuz,
bundan sonra çok korna çalacaklar. Bu iktidarın gitmesi için de çok korna
çalınacağını şimdiden bu kürsüden söylemek istiyorum çünkü şoför esnafı bu
konuda ızdıraplı.
Değerli
arkadaşlarım, biz burada emekçilerin sorunlarını dile getiriyoruz, çalışanların
sorunlarını dile getiriyoruz; siz de beslendiğiniz sermayenin sorunlarını
burada çözmeye çalışıyorsunuz ve onun arkasına takılıyorsunuz, sonra da
onlardan şikâyetçi oluyorsunuz. Bugün buraya taşeron işçilerinin temsilcileri
geldi. Çok güzel bir belge hazırlamışlar, çok güzel, ben de beğendim, “Takdir
Belgesi” Kime bu belge? Türkiye Cumhuriyeti Çalışma Bakanlığına. Aynen belgeyi
okuyorum:
“04/02/2014
AKP Hükümetinin
Çalışma ve Maliye Bakanlarına 2002-2014 yılları arasında, 134 ay boyunca
taşeron çalışanları açlığa mahkum etmelerinden, diğer bakanlara kötü örnek
olacak davranışlardan ve çalışanları kadro vaadiyle kandırmadaki gayret ve
üstün başarılarından dolayı bu takdir belgesini almaya hak kazanmışlardır.”
Kim veriyor bu
belgeyi? Taşeron işçileri veriyor.
Şimdi, burada,
taşeron işçileri yine çok güzel reçete sunmuşlar, bugün verdiler. Reçetede şu
yazılıyor:
“Adımız Taşeron,
soyadımız Köle.”
Tabii, bu
reçeteyi “Çalışma ve Sosyal Güvencesizlik Bakanlığı”na veriyorlar. Orada
istenen tetkik ve filmleri yazıyorlar:
“- 843 TL ile
geçinebilme testi,
- Kadro vaadiyle
kandırılma testi,
- Kölece
çalışmaya dayanma testi.”
Teşhisleri şu:
“- Taşeronid,
- Açlığa bağlı
nefes kokusu,
- Kadro vaadinin
gelmemesinden verem olma,
- 843 TL
romatizması.
Gerekli tedavi,
ilaç, protez ve iyileştirme araçları:
1) İş Yasasından
gelen haklar kullandırılmalıdır.
2) Mahkeme ve
muvazaa kararları uygulanmalıdır. İşçinin torba yasalarla hakları
çalınmamalıdır, ilave tediye verilmelidir.
3) Kadrolu ve iş
güvenceli çalıştırılmalıdır, işten çıkartılma yasaklanmalıdır.
4)
Kadrolu/taşeron işçi ayrımı kaldırılmalıdır.”
Bunu kim istiyor?
Taşeron işçileri hem size reçete yazmış hem de takdirname vermiş. Orada,
takdirnameden başka bir de ödevleriniz için notlar vermiş. Burada ne
yaptığınıza, nasıl sömürdüğünüze ilişkin notlar vermiş.
Şimdi, bu
kürsüden sürekli şunu ifade ettik: Karayollarındaki taşeron işçiler dava
açıyorlar, yerel mahkemeden kazanıyorlar, Yargıtay onaylıyor, siz kadrosunu
vermiyorsunuz, yargı kararlarını çiğniyorsunuz, yargı kararlarına uymuyorsunuz,
sonra çıkıyorsunuz “Hukuk, hukuk…” diye bağrışıyorsunuz. Ne hukuku! Sizde ne
hukuk kalmış ne adalet kalmış ne vicdan kalmış. Bunu çözmek sizin göreviniz
değil mi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - Bu aynı şey, diğer hastanelerde böyle, DEV-SAĞLIK İŞ’in açtığı
davalarda böyle, diğerlerinde böyle. İlk önce bu sorunları çözmeden Türkiye’nin
nefes alması mümkün değil diyorum, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çelebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
62’nci maddede üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 62. Maddesindeki “engelliliği önleyici tedbirlerin alınması”
ifadesinin “engelliliği önleyici tüm tedbirlerin alınması” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Musa Çam Gürkut Acar
İstanbul İzmir Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 62’inci
maddesinde yer alan “engellilerin” ibaresi yerine “engelli vatandaşlar”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
Erol Dora Abdullah Levent Tüzel Altan Tan
Mardin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN – Şimdiki
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 62 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 62-
1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanunun 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Bu
Kanunun amacı; engellilerin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını teşvik
ve temin ederek ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirerek
toplumsal hayata diğer bireylerle eşit koşullarda tam ve etkin katılımlarını
sağlamak engellilerin sağlık, eğitim, habilitasyon, rehabilitasyon, istihdam,
erişilebilirlik, ayrımcılık, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunlarına çözüm
sağlamak ve engelliliği önleyici tedbirlerin alınması için gerekli
düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır.”
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan Yeniçeri Muharrem Varlı Mehmet Günal
Ankara Adana Antalya
Ali
Öz
Mersin
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Öz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 62’nci maddesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün tabii 4
Şubat, aynı zamanda Dünya Kanser Günü. Bir iki cümleyle bunu da ifade etmek
istiyorum. Tabii ki kanser, ülkemizde de giderek sıklığı artan, aslında tedavi edildiği zaman veya erken teşhis
edildiği zaman önlenebilme özelliği olan bir hastalık ama tabii ki ülkemizde,
bırakın önlemeyi, son zamanlardaki duyarsızlıklar münasebetiyle, tanısı
konulmuş ve tedaviye gerçek manada ihtiyacı olan kanser hastalıklarının
periyodik olarak tedavilerinde bazı ilaçları bulamaması sorununun hâlâ
giderilmemiş olması da önemli sorunlarımızdan bir tanesi.
Bu arada, bugün
yine basında yer alan bir habere göre, özellikle Marmaray Projesi’yle alakalı
olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesindeki bazı ünitelerde meydana gelen hasar
neticesinde, özellikle kanser hastalığı münasebetiyle tedavi gören
vatandaşlarımızın, âdeta, hijyenik olmayan, hiç de kendilerine uygun
görülmeyecek ortamlarda tedavi olma zorunluluğunda bırakılmış olmasını da
hepinizin bilgilerine sunmak istiyorum.
Engellilerle
ilgili, tabii ki, çok düzenlemeler yapmaya çalışıyoruz. Ancak, engelli
vatandaşlarımızın toplumsal hayata katılımlarının sağlanması ve hayat
standartlarının yükseltilmesi çağdaş toplum anlayışının bir parçasıdır. Bunun
bilinciyle, eğitimden sağlığa, iş ve meslek rehabilitasyonundan kültür ve
sanata, spor ve kent standartlarının iyileştirilmesine, ulaşımdan psikolojik ve
sosyal desteğe kadar çok ciddi ve çözüm bekleyen sorunları bulunmaktadır. Bu
sorunlar, sadece engelli vatandaşlarımızın değil ailelerinin, çevrenin,
toplumun, yerel yönetimlerin, kısacası tüm insanların ortak sorunudur. Bu
sorunları çözmek için toplumun her kademesinin ortaklaşa çalışması
gerekmektedir.
Biz, engelli
vatandaşlarımızla alakalı kanunlarda bazı düzenlemeler, bazı düzeltmeler
yapmaya çalışsak da aslında engellilerin hayatını iyileştirecek çok fazla bir
şey yaptığımızı iddia etmek doğru değil. Sadece belli zamanlarda hatırlanmanın,
engelli bahsi geçtiği zaman duygu sömürüsü ve şov yapıp onların sadece
engelliliklerine bağlı olarak birtakım ekonomik iyileşmeleri temin etmenin
engelli vatandaşlarımızın sorunlarının çözülmesi için beklediği gerçek
yaklaşımlar olmadığını ifade etmek istiyorum. Engelli vatandaşlarımızı yardıma
muhtaç insanlar olarak gören zihniyetin engelli vatandaşlarımızın insan gibi
yaşamak, her insan gibi çalışmak için karşısında bulunan toplumsal, hukuki ve
fiziki engellerin kaldırılmasını talep eden toplumun güçlü birer ferdi olduğu
gerçeğini görmesi gerekmektedir.
Dünya nüfusuna
baktığımız zaman büyük bir oran tutan, özellikle gelişmekte olan ülkelerde
oranı daha da yüksek olan, ülkemizde de yüzde 12 civarında engelli olduğunu göz
önünde bulundurduğumuzda 2005 yılında çıkarılan bir kanunla engellilerin fiziki
çevrelerinin düzeltilmesi anlamında alınması gereken önlemlerin hâlen faaliyete
geçirilememiş olması -yıllar içerisinde- hepimizin önemli sorunlarından bir
tanesidir.
Gelişmekte olan
ülkelerin dışında, özellikle Avrupa ülkelerinde ve özellikle de bazı ülkelerde,
örneğin Japonya’da fiziksel çevrenin engellilere yönelik düzenlemesiyle ilgili
kanun çıkarılmıştır. Aslında, bu Parlamentonun yapması gereken, engellilere ait
sadece birkaç maddenin düzeltilmesi, onların bazı sorunlarına kısmen çözüm
bulunuyor gibi gündeme alınmasının ötesinde -daha önceki konuşmamda da ifade
ettiğim gibi- engellilere ait toplumsal hangi engel önlerindeyse onların
hepsine çözüm olacak çok geniş kapsamlı bir yasa tasarısının Parlamentoda
yasalaşmasını temin etmek, engelli vatandaşlarımızın asıl beklentileri
içerisindedir.
Batı ülkelerinde,
engellilerin fiziki çevreleriyle alakalı, onların giriş çıkış kapılarının
genişliği, toplu kullanım alanlarının genişliği ve yüzeylerin cilasız, kaygan
olmayan maddelerle kaplanması, rampalar ve asansörlerin yükseklikleri, belirli
oranda merdiven yükseklikleri ve tekerlekli sandalye kullanıcılarının giriş
çıkışlarında sensörlü kapıların zorunluluğu, tekerlekli sandalye ile istenmeyen
bir temas sonucu ortaya çıkabilecek yaralanmaları önlemek için gereken
önlemlerin alınması gibi daha çok sayıda sayabileceğimiz gerçekten de kanunen
zorunlu olan uygulamaların konulmuş olmasının Türkiye'ye de örnek olmasını ümit
ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 62’inci maddesinde yer alan “engellilerin”
ibaresi yerine “engelli vatandaşlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Dora, buyurunuz. (BDP sıralarından alkışlar)
EROL DORA
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 62’nci maddesi
üzerine Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Eğitimden
sağlığa, sosyal ve ekonomik her türlü alanın dışında bırakılmanın yanı sıra,
toplumsal sürece katılımdaki demokratik haklar ve en temel insan haklarından
mahrum bırakılan engelli bireyler, meselenin sosyal bir olgu olarak
algılanmaması sebebiyle ancak vicdani duygularla üzerinde durulan hayırseverlik
faaliyetlerinin konusu olmak durumunda kalmışlardır.
Değerli
milletvekilleri, resmî istatistiklere göre, ülkemiz nüfusunun yaklaşık yüzde
12’sini engelli yurttaşlarımız oluşturmaktadır. Engelli bireyler aileleriyle
birlikte dikkate alındığında, diyebiliriz ki, ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde
50’si engellilik durumundan kaynaklı dezavantajlarla direkt olarak karşı
karşıyadırlar. Dolayısıyla, bu alanda yapılacak her türlü reform ve iyileştirme
aslında toplumun yaklaşık yüzde 50’sini direkt olarak etkileyebilecektir. Ancak
Meclise getirilen bu torba yasa incelendiğinde, engelli bireylerle ilgili
yüzeysel, tanım düzeyinde iyileştirmeler ve altyapısı bulunmayan kimi mesleki
eğitim ve istihdam reformlarından bahsedilmekte ancak bu reformların
uygulanmasıyla ilgili kurum, personel, donanım gibi teknik altyapıların
yetersizlik düzeyi göz ardı edilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; engelli bireylerin tanılama süreci hastanelerden
alınan sağlık kurulu raporlarıyla başlamaktadır. Hastanelerin birçoğu bu
hizmeti verebilecek yeterli donanım, sağlık personeli, hizmet kalitesi ve hizmete
erişilebilirlik açılarından çok yetersiz seviyelerde olup engelli bireyler,
özellikle kırsal bölgede yaşayanları dikkate alırsak, bu hizmete erişim
konusunda ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Tanılama süreci, hastanelerden
sağlık kurulu raporu almakla da bitmemektedir. Özel eğitim hizmetlerinden
faydalanması gereken engelli bireyler bir de rehberlik ve araştırma
merkezlerine başvurmak durumundadırlar. Bu kurumlar ise gerek tanılama ve
gerekse daha sonra eğitim sürecinde yapılan yıllık kontrollerde sağlıklı bir
doğru karar verebilme noktasında gerekli olan teknik ve uzman personel
konularında ciddi yetersizlikler taşımaktadırlar. Basit bir örnek vermek
gerekirse, rehberlik ve araştırma merkezlerinde bedensel engelli bireylerin
özel eğitim ve rehabilitasyon süreçlerini izleyebilecek nitelikte bir tek uzman
personel ya da fizyoterapist bulunmamaktadır. Hâl böyleyken, bu kurumlar
bedensel engelli bireylerin özel eğitim ve rehabilitasyon süreçlerinde bu
hizmeti kesmek veya devam ettirmek konularında karar verebilmektedirler.
Engelli
bireylerin örgün eğitimden faydalanabilmeleri için gerekli altyapı
yetersizlikleri devam etmektedir. Köylerde faaliyet gösteren ilköğretim
okullarında engelli bireylere yönelik özel sınıflar yok denebilecek kadar az
sayıda olup il ve ilçe merkezlerinde açılan özel sınıflar ise yaş esasına göre
oluşturulmadığından ve yeterli sayıda ve nitelikte eğitim personeli
görevlendirilmediğinden ötürü, ihtiyaçlara cevap vermekten hayli uzaktır.
Dolayısıyla, herhangi bir köyde yaşamak durumunda bulunan engelli bireyin örgün
eğitim hakkı yasal mevzuatlara göre bulunsa bile, fiilen bu haktan
faydalanabilme ihtimali yok denebilecek kadar azdır.
Değerli
milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığı kendi bünyesinde veremediği eğitim ve
rehabilitasyon hizmetini, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumları vasıtasıyla
gidermeye çalışmaktadır, ancak devletin bu kurumlara sunduğu imkânlar da
oldukça sınırlı düzeydedir. Şöyle ki, engelli bir birey, bir özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezinde ayda maksimum on iki saat hizmet alabilmektedir,
çünkü devlet sadece bu kadar ödenek ayırmaktadır. Bu da engelli bir bireyin
eğitim ve rehabilitasyon hizmetinden fayda sağlayabilmesi açısından çok komik
sayılabilecek bir düzeydir. Özellikle birden fazla engele sahip olan bireyler
açısından aylık on iki saat özel eğitim ve rehabilitasyon hizmeti bireyin
gelişimi açısından çok yetersizdir. Dolayısıyla, burada kısaca
değinebildiğimiz, engelli bireylerin hâlihazırda devam eden sorunlarını
derinlemesine ele almayan, tanımlamalar düzeyinde kalan yüzeysel yaklaşımlarla
sorunların giderilemeyeceği açıktır.
Bu düşüncelerle,
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Dora.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 62. Maddesindeki “engelliliği önleyici tedbirlerin alınması”
ifadesinin “engelliliği önleyici tüm tedbirlerin alınması” olarak değiştirilmesini
arz ederiz.
Gürkut Acar (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Acar, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir AKP klasiği hâline gelen
hukuk tanımaz torba tasarı önümüzdedir. 524 sıra sayılı Tasarı’nın 62’nci maddesiyle
ilgili önergemiz üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Engelli
yurttaşlarımızın tüm yurttaşlarımız gibi hak ve özgürlüklerini yaşayabilmesini,
tüm yurttaşlarımızla birlikte eşit şekilde toplumsal yaşama katılmalarını
sağlamak herkesin görevidir; insan olmanın, sosyal devlet olmanın gereğidir.
Son yıllarda,
bazı rakamlarla, ilerlemeler sağlandığı söylenebilir ancak engelli
yurttaşlarımızın eşit yurttaşlar olarak ekonomik, sosyal ve siyasal hayata
katılmaları konusunda Türkiye’nin alınacak daha çok yolu vardır. Kanunun amaç
maddesinde yapılacak iyileştirmeyle bu yolun kısaltılması mümkün değildir. İyi
niyetler yazmak yeterli değildir. Türkiye’nin radikal, sonuç alıcı adımlar
atması zorunludur.
Değerli
arkadaşlarım, rapor sistemini değiştirerek, mevzuat değişikliği yaparak engelli
sayısını 1 milyon 780 bine düşürebilirsiniz, bir anda 5-6 milyon engelli
yurttaşı mevzuat değişikliğiyle engelli olmaktan çıkarabilirsiniz ama bu,
yurttaşların yaşadığı sıkıntıları önlemez.
İstatistiklere
göre, 5-18 yaş grubunda 160 bin engelli çocuk eğitimden uzak. Eğitimden uzak
olunca her şeyden uzak kalacak, kaderine razı olacak demektir. Bizim görevimiz,
çocuklarımıza kaderlerini değiştirebilecek fırsatları sunmaktır.
Yine, sizin
istatistiklerinize göre, kamu ve özel sektörde engelli kadrolarının yaklaşık 35
bini boştur. Bunun 7 bini kamuda. Binlerce engelli iş arıyor, aş arıyor ama
kadrolar boş duruyor. Neden bu kadrolara atamalar yapılmıyor anlamak mümkün
değil. Aile Bakanlığında bile 30 kadronun boş olduğu görülüyor. Bakınız, bu,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu Bakanlığın örnek olması gerekmez mi?
Neden bu kadrolar boştur? Engelliler için kanun çıkarıyoruz ama kadrolar boş
duruyor
İstihdamla ilgili
verilere bakıyoruz, bir tutarlılık yok. Bakanlığın sayfasında İŞKUR’un verileri
esas alınmış ve diyor ki: “2013 yılında engellilerden kim başvurduysa işe
alınmıştır.” Değerli arkadaşlarım, bakınız, ama böyle bir şey mümkün değil.
Yani, bunun doğru olmasını çok isterim ama bu tablonun kendisi bile güven vermiyor.
2011’de 35 bin kişi başvuruyor, işe yerleştirilen 38 bin kişi. Yani buna nasıl
inanalım? 3 bin kişi fazladan yerleştirilmiş. Engellilere verilmiş, bir de
üstüne 3 bin daha verilmiş. Ama 2012’de 83.955 kişi başvurmuş, işe
yerleştirilen 32 bin kişi ama kadrolar boş duruyor. Burada büyük bir çelişki
var. Bunun hangisi doğrudur?
Rakamlarını
oynayarak, gerçek olmayan istatistik veriler düzenleyerek, pembe tablolar
çizerek bir yere varılması mümkün değildir. Engelli yurttaşlara daha fazla
eğitim, daha fazla iş olanağı yaratmanın yolu daha fazla kaynak ayrılmasından
geçiyor. Kanunun amacındaki ifadeleri değiştirerek, “özürlü” ifadesini
“engelli” yaparak sorunun çözülmeyeceğini artık anlamalıyız.
Peki daha fazla
kaynak nasıl ayrılacak? Bunun yolu da yurttaşların vergisini doğru kullanmaktan
geçer, Türkiye’yi gerçekten büyütmekten geçer. Ama ne yazık ki iktidardakilerin
mal varlığı büyürken, yurttaşların sorunları, engellilerin sorunları da büyüyor.
Engellilerle
ilgili onlarca dernek, vakıf var; zor koşullarda engellilere hizmet götürmeye,
onları topluma kazandıracak projeleri yaşama geçirmeye çalışıyorlar; birçoğu
para bulamadıkları için de bunu gerçekleştiremiyorlar. Engelli vakıfları bağış
bulamazken, bakıyorsunuz, iş adamları bir vakfa bağış yapmak için kuyruğa
girmişler, Başbakanın oğlunun vakfı söz konusu olunca milyon dolarlık bağışlar
yapıyorlar. Genel Başkanımız sordu ama tık yok. Ben soruyorum: TÜRGEV Vakfına
26 Nisan 2012’de 99 milyon 999 bin 990 dolar para yattı mı, yatmadı mı? Bu
kadar para neyin nesidir? Başbakan bunun hesabını vermelidir, engellilere bağış
bulunamazken iş adamlarının neden TÜRGEV’de kuyruk olduğunu açıklamalıdır.
Değerli
arkadaşlar, buradan da söyledim geçen gün. Devletin malı olan, yurttaşların
malı olan Oymapınar Barajı mahkeme kararına rağmen Maliye Bakanlığı tarafından
teslim alınmadı. Yedi sekiz yıldır bir şirkete para akıtıyor. Yaklaşık 1 milyar
lira haksız yere şirketin kasasına gitti. 1 milyarı götür ama vakfa bağış yaz
-böyle anlayış olmaz- günahların affolur. Engellilere gelince kaynak yok ama iş
yandaşlar olunca paralar şirketlere akıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu yolsuzluklar oldukça engellilere kaynak bulunamayacaktır.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 63’te üç
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 63. Maddesindeki "buna benzer umuma ait binaları"
ifadesinin "buna benzer umuma ait bina ve eklentilerini" olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Musa Çam Bülent Tezcan
İstanbul İzmir Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 63'üncü
maddesinde yer alan "engelleyen, kısıtlayan veya zorlaştıran"
ibaresine "ortadan kaldıran" ibaresinin de eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
Erol Dora Abdullah Levent Tüzel Altan Tan
Mardin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi hem okutuyorum hem işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 63 üncü
maddesinin (f) ve (i) bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Seyfettin Yılmaz Ali Öz Erkan Akçay
Adana Mersin Manisa
Yusuf Halaçoğlu Mehmet Günal Özcan Yeniçeri
Kayseri Antalya Ankara
“f)
Erişilebilirlik: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Sakat Hakları Bildirgesi, ILO
Sözleşmesi ve Engelliler İçin Standart Kurallar yaklaşımı çerçevesinde
binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve
iletişim teknolojisinin engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak
ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını,
i) Korumalı iş
yeri: İşgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal
engellilere mesleki rehabilitasyon sağlamak ve istihdam oluşturmak amacıyla
Devlet tarafından teknik ve mali yönden desteklenen, çalışma ortamı özel olarak
düzenlenen ve işyeri yöneticisi, eğitici personel ve çalışanlarının %75'inden
az olmayacak şekilde engelli personelin istihdam edildiği iş yerini,"
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz, buyurunuz.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Bakan oturuyordu orada, ona göre konuşacaktık ama neyse.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sen çıkınca gelir o, gelir.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 63’üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde
engellilere yönelik ayrımcı tutum ve uygulamalar istihdam alanında da çeşitli
şekillerde kendini göstermektedir. Ayrımcılığı yasaklayan tüm düzenlemelere
rağmen ülkemizde ayrımcılık hâlen devam etmektedir; bu nedenle yapılan
düzenlemeler ayrımcılığın önlenmesi konusunda olumlu çalışmalardır. Fakat bu
çalışmalar yeterli değildir, engellilere yönelik ayrımcılığın önlenmesi için
daha kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır.
Önergeyle ilgili
söyleyeceğimiz çok şey olabilirdi ama ne yazık ki burada ilgili Bakan yok,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oturuyor. Orman Bakanı da burada. Ben, 2
Bakanın konusuyla ilgili yolsuzluklara değinmek istiyorum.
Şimdi,
biliyorsunuz 17 Aralıktaki asrın yolsuzluğu ve 25 Aralıktaki yolsuzluk
operasyonları yaklaşık 100 milyar doları kapsıyor, eski parayla 200 milyar yani
200 katrilyon.
Şimdi, buradaki
iddiaları “iddia” diyerek kabul ederek geçiştirmek mümkün değildir. Değerli
arkadaşlar, bu iddiaların peşine düşmek ve araştırmak lazım. Eğer hakikaten kul
hakkı yeniyorsa, milletin hakkı yeniyorsa, fakir fukaranın, garip gurebanın
hakkı yeniyorsa bunun peşine düşeceğiz ve bunun hesabını soracağız; sormazsak
yarın Cenab-ı Allah bizden sorar.
Şimdi, ben
bununla ilgili burada Sayın Orman ve Su İşleri Bakanına, Sayın Enerji Bakanı,
dedim ki: “Paşaköy maden sahası, 10 milyar dolarlık bir saha. Siz buraya izin
vermediğiniz hâlde sizi Başbakan ve Başbakanın Özel Kalem Müdürü arayıp izin
verdiniz mi?” Soru sordum, burada oturuyordu. Aynen Bakan çıktı -şimdi orada-
dedi ki: “Benim alnım ak. Beni ne Başbakan aramıştır…” dedi. “Verilemeyecek hiç
hesabımız yoktur.” dedi, şu dedi bu dedi ama Allah büyük ya, Allah büyük, üç
gün sonra “tape”ler çıktı ve ben sorumlu bir milletvekili olmanın gereği
İstanbul’a atladım gittim, buradaki uygulamaları bir yerinde göreyim dedim.
Sayın Bakan, hiç gülmeyin buna cevap verin.
Bakın, değerli
arkadaşlar, siz olsanız ne dersiniz buna? 2009 yılında bu, Sultanbeyli’deki
Paşaköy maden sahasıyla ilgili, ilgili firma müracaatta bulunuyor ve Orman
Bakanlığı yani Veysel Eroğlu’nun Bakan olduğu Bakanlık burayla ilgili izin
vermiyor. Niye izin vermiyor? Diyor ki: “Burası İSKİ Havza Yönetmeliği’ne göre
ve DSİ’den görüş sorularak ‘Uygun görülmemiştir.’” diyor. Adam ısrar ediyor,
2010 yılında tekrar müracaat ediyor. Bakın, gerekçeye bakın değerli arkadaşlar,
2010 yılında diyor ki: “Burası muhafaza ormanıdır, sadece sit alanındadır ve
endemik bitki türlerinin yayılış alanında olduğu için buraya izin verilmesi
uygun değildir.” 2010 yılında 2 defa. Ama, ne oluyorsa 2011 yılında
–“tape”lerde geçiyor Sayın Bakan, Enerji Bakanı- Başbakan ve Başbakanın Özel
Kalem Müdürü Bakanı arıyor –“tape”lerde var- sayın milletvekilleri, teşekkür
ediyorlar Sayın Bakana bu işi hızlandırdığı için, yaptığı için, kolaylaştırdığı
için. Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı da diyor ki, ne diyor? “Hayırlı olsun,
hayırlı olsun.” Ve işin enteresan tarafı değerli milletvekilleri, bakın, burası
2009’da verilmiyor, 2010’da verilmiyor, 2011 yılında verildikten sonra,
Bosphorus 360 şirketine devrediliyor, bir ay sonra.
Şimdi, bu asrın
yolsuzluğu iddiasında ne var? Bu Bosphorus 360 şirketine Başbakanın oğlu Bilal
Erdoğan’la Yasin El Kadı’nın oğlu Muaz El Kadı’nın ortak olduğu iddiaları var.
Bir ay sonra buraya devredilen bu yerde aradan altı ay geçince de bu hisseyle
ilgili ne yapılıyor? Hisse devirleri yapılıyor. Şimdi ben size buradan
soruyorum. Bu yapılan bütün iddialarla ilgili eğer araştırdığınızda gerçekçilik
payı varsa bu ne demektir? Bu, fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını yemek
demektir. Bu, milyarlarca dolar paranın vatandaşa, millete gideceği yerde kime
gitmesi demektir? Bakanlara, bakan çocuklarına ve yandaşlarına gitmesi
demektir. Biz şunu savunuyoruz, siz de bunu savunarak geldiniz: Milletin tek
kuruşuna halel getirmemeyi, milletin hakkını yememeyi savunarak iktidar
oldunuz.
Şimdi, ortaklıkta
sözü edilen bu 200 katrilyonla engellilerimizin de bütün problemleri çözülür,
işçilerimizin de, memurlarımızın da, esnafımızın da, toplumun tüm problemleri
çözülür. Ama “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün.” derken Türkiye büyümüyor,
istikrar sürmüyor, sadece yandaşlar büyüyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Cevap verecek, cevap…
BAŞKAN – Bir dakika
ya…
Niye birbirinizle
konuşuyorsunuz?
Kabul
edilmemiştir.
Evet, Sayın
Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika
süreniz var.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 63’üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bu arkadaşımız bizim eski orman bölge müdürü, bir sıkıntısı
var herhâlde, aynı şeyi on defa temcit pilavı gibi buraya getirdi, aynı şeyi
söylüyor. Özellikle ben de cevap verdim.
Bir kere, bakın,
şunu ifade edeyim: Burası özellikle Maden Kanunu’na göre ruhsat alınmış. Ben
verecek olsam daha önce verirdim ama çok ciddi bir inceleme yaptık, defalarca
söyledik. Bir kere, burada endemik açısından bir problem var mı, yok mu? Bir
heyet inceledi. İki: Yerleşim alanlarına mesafesini incelettim. Üç: Havza
içinde herhangi bir problem var mı, içme suyu havzasında herhangi mutlak veya
kısa mesafeli koruma alanında kalıyor mu diye bunların hepsini incelettikten
sonra müsaade ettik.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Niye daha önce vermedin?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Daha önce vermememizin sebebi, hassas
bir inceleme yapılması içindir.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - Daha önce niye vermedin?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ben sizi dinledim, lütfen siz de
dinleyin.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Dinliyorum ben sizi, cevap verin ama!
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Netice itibarıyla, her şey kanuna,
mevzuata uygun olarak verilmiştir.
FARUK BAL (Konya)
– Vicdana uygun mu Sayın Bakan, vicdana?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bütün şartlar sağlıyordu, neticede biz
bunu Maden Kanunu’na istinaden, Orman Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince
verdik.
Sadece bu değil,
ben, daha dün 300 tane maden iznini imzaladım. Bu da normal, mutat bir işlemden
başka bir şey değildir. Bununla alakalı hiçbir şey yoktur, mevzuata son derece
uygundur ama arkadaş, her seferinde, ne zaman ben burada olsam, bunu gündeme
getiriyor. Bu, gerçekten Meclise yapılan büyük bir saygısızlık diye düşünüyorum
ve bunu yüce Meclisin takdirlerine arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Başkan, beni saygısızlıkla itham etti ve sıkıntım olmakla itham
etti, cevap vereceğim.
BAŞKAN - Buyurun.
5.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Bakın, değerli arkadaşlar, benim, Orman Bakanının şahsıyla ilgili
hiçbir sıkıntım yok Allah’a şükür, kendisi bana müfettiş gönderdi. Geçen de
dedi ki: “Kuyruğunu sıkıştırdım.” ama gönderdi… Hiçbir bakanın, bakın, bir
bakanın üslubuna yakışmaz, Meclis tutanaklarında var, bir Meclis tutanağında
var. Allah’a şükür alnım dik ve 46 kişi… O mahkemenin sonucunu da kendisi
alsın.
Ben şunu
söylüyorum: Şimdi, burada laf kalabalığı yapmaya gerek yok. 2009 yılında, 2010
yılında vermediğin yere 2011 yılında… Şu telefon “tape”leri nedir Sayın Bakan?
Başbakan arıyor, diyor ki: “Burayı bu firmaya ver.” Ben sana onu soruyorum,
yoksa zaten Orman Bakanlığının mutat işi o. 2009 yılında ve 2010 yılında
vermediğin yeri diyorum.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Endeksli veriyor, endeksli. Problem orada, evet.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, 2009’da ve 2010’da diyor ki:
“Burada endemik bitki türleri var, muhafaza ormanı var.” diyerekten izin
vermiyor ama 2011 yılında Başbakanın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ve Başbakan
dedikleri beyefendi arayınca bütün bu gerekçeleri unutarak buraya izin veriyor.
Ben sizden bu sorunun cevabını istiyorum Sayın Bakan. Ve arkadaşlar, hiç mi
dikkatinizi çekmiyor? Bu yeri Sayın Bakan imzalayıp verdikten bir ay sonra
burası Bosphorus 360 firmasına devrediliyor. Yani, bunların cevabını
vereceksiniz. Yoksa 300 tane maden sahası…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Sayın Bakan, yargılanacaksınız bu durumda, yargılanacaksınız Sayın
Bakan.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - İşiniz o zaten sizin, işiniz zaten sizin, sahalarda izin vermek,
duruma uygun…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Talimatla veriyorsunuz cevap, yasalarla değil.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - Maden Kanunu da, Orman Kanunu’nun 16’ncı ve 17’nci maddeleri de
zaten bunu getiriyor, biz bunu sorgulamıyoruz. Ben bu soruyu çok net bir
şekilde soruyorum: 2009-2010 yılında 2 defa vermediğin yere...
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Telefonla veriyor cevap.
SEYFETTİN YILMAZ
(Devamla) - 2011 yılında sizi Başbakan aradı mı, aramadı mı? Hasan Doğan aradı
mı, aramadı mı? Bu telefon “tape”lerini okuyayım mı buradan? Etik midir bu
telefon “tape”lerini okumak? Aramışlar, burada numaraları var, 532 bilmem ne.
Bu ne? Polis kaydı. Bu ne? Savcılık iddianamesinde var. Ben bunu soruyorum,
sorduğum bu sayın milletvekilleri. Yani, bunun sıkıntıyla ne alakası var, neyi
soracağız yani? Bu parayı buraya yaz ki engellilerin sorunlarını çözelim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yılmaz.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Maksat hasıl olmuştur, kayıt altına alınmıştır, gereken
yapılacaktır. Sayın Bakan gelsin, bakalım ne diyecek?
BAŞKAN – Bu arada
iki önerge için konuşmacı gitti.
Buyurunuz.
6.- Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
özellikle şunu ifade edeyim: Kati surette beni Hasan Doğan aramamıştır.
Başbakanımız da hiçbir madenle ilgili beni aramaz, aramamıştır, böyle bir şey
yok. Biz sadece…
FARUK BAL (Konya)
– “Tape”ler ne, “tape”ler?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) - Bu “tape” kimin Sayın Bakan?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, çok açık söylüyorum, burada
firmanın itirazı üzerine yeniden bir heyet tarafından… Ben değil heyet inceleme
yaptı. Neticede buranın, Maden Kanunu’na göre zaten “Bu verilir.” diyor.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - “Verilir” demiyor.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla)- Yani mahkemeye gitse zaten alır. Maden
Kanunu’na göre verilir. Burada endemik açısından bir problem yok.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) - Daha önce niye vermediniz, daha önce?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ve daha önce…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Daha önce niye vermediniz, altı ay içerisinde niye verdiniz?
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - İtiraz etmiş, itiraz incelenmiş.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Olabilir, itiraz etmiş, yeniden
incelendi.
MUHARREM VARLI
(Adana) - Sen avukat mısın Ramazan?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Peki ben size şunu soruyorum: Sizde
böyle mantıki bir yaklaşım var mı? Verecek olsak zaten bunu başlangıçta
verirdik. Demek ki çok titiz bir inceleme yapmışız, bu, bizim gerçekten
dosdoğru verdiğimizin, mevzuata ve kanuna göre… İlgili kanun, Maden Kanunu ve…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Mevzuattan yanlış bilgi verme.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, ben sayın hatibi kesinlikle duyamıyorum sizin bağırışınızdan.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - Ama Genel Kurula yanlış bilgi veriyor. Oku maddeyi.
BAŞKAN – Tamam
anladım ama yani duymuyorum, ben duymuyorum ne dediğini.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - …Orman Kanunu’nun 16’ncı, 17’nci
maddelerine göre, aynı örneği verdik, yaptığımız işlem, burada, doğrudur. Varsa
buyursun, mahkemeye müracaat etsin. Burada temcit pilavı gibi niye şey
yapıyorsun?
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - Yüce Divana göndereceğim sizi, Yüce Divana!
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Varsa elinizde dosyalar, verin, alnımız
açık Allah’a şükür. Yaptığımız her şey şeffaf. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ama senin sıkıntını biliyorum ve birtakım sıkıntılardan dolayı…
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) - Söyle, söyle sıkıntımı! Bakansın, elinde imkân var! Söylesin!
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, şimdi anlaşıldı. Yani, Sayın
yüce Meclis, özellikle ben şunu söylüyorum: Verdiğimiz maden ruhsatı, daha
doğrusu ruhsat gereği izin tamamen mevzuata, Maden Kanunu’nun 16’ncı, 17’nci
maddelerine uygundur, hiçbir mahzuru yoktur, talimatla falan verilmiyor.
Biliyorsunuz, ben gayet şeffaf bir şekilde belirtiyorum.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Ben
zabıta müdürü müyüm canım.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
63’üncü madde
üzerindeki ikinci önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 63'üncü maddesinde yer alan "engelleyen,
kısıtlayan veya zorlaştıran" ibaresine "ortadan kaldıran"
ibaresinin de eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yapılan
değişiklik ile madde metninde anlam bütünlüğü sağlanarak metne açıklık
getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 63. Maddesindeki "buna benzer umuma ait binaları"
ifadesinin "buna benzer umuma ait bina ve eklentilerini" olarak değiştirilmesini
arz ederiz.
Bülent Tezcan (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Tezcan buyurunuz.
Demin sizden
bahsettik, şimdi siz çıkıyorsunuz, iyi insan sözünün üstüne gelirmiş.
Buyurun.
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; engellilerle ilgili kanun teklifini, daha doğrusu
torba yasa içerisinde engellilerle ilgili konudaki değişiklikleri görüşüyoruz.
Engelliler,
tabii, özellikle toplum olarak sahip çıkmamız gereken önemli bir kesimimiz.
Türkiye’de yaklaşık 6 milyona yakın engelli vatandaşımız var ve ülkenin
kaynaklarını adaletli dağıtarak engellilerin ihtiyaçlarını karşılayacak
düzenlemeleri Parlamento olarak birlikte yapmak durumundayız. Ancak, ne yazık
ki, görüyoruz, Türkiye’de engellilerin problemlerini çözmekten çok ülkenin
kaynaklarını bir başka noktaya aktarmak üzere ciddi bir organizasyonla karşı
karşıyayız.
Bakın, değerli
arkadaşlar, günlerden bu yana, 17 Aralıktan itibaren başlayan soruşturma
sürecinde fezlekeler uçuşmaya başladı; arama kararları, emniyet müdürlerine ve
polis memurlarına, soruşturmayı yürüten, yolsuzluk soruşturmasını yürüten polis
memurlarına dönük operasyonlar, savcıların görevlerden el çektirilmesi…
Bakın, bugün yine
açıklanan bir fezleke var. Bu, fezlekenin daha beşte 1’i. Emniyetle ilgili 25
Aralık soruşturması çerçevesinde bir yayın grubunu, ATV ve Sabah gazetelerini
içeren yayın grubunu, doğrudan doğruya talimatla, kimlerden para alınacağı
belirlenerek nasıl alındığı ayrıntılarıyla yazıyor. Hangi konuşmalar yapılmış,
kimlere salma salınmış, kimlerin üzerine çökülmüş.
Değerli
arkadaşlar, eskiden mafyada bir uygulama vardı. Mafyanın hâkim olduğu yerlerde,
çetelerin hâkim olduğu yerlerde iş adamlarına gider, üzerlerine çökerlerdi iş
adamının. Onlara belli miktarlarda haraç keserlerdi, üzerine çöküp derlerdi ki:
“Sen şu haracı vereceksin, vermezsen gereğini biz yaparız.” Şimdi, ne yazık ki,
eskiden çetelerin kestiği bu haracı artık doğrudan doğruya Hükûmetin kestiğini,
Başbakanın talimatıyla Hükûmetteki bakanların aynı usulle haraç kestiğini
görüyoruz. Bakın, polis fezlekesine yansımış, adamların ses kayıtları
“tape”lerde yayınlanıyor, perişan olmuşlar. Diyor ki: “Ya benden 100 milyon
istedi, ben bunu nasıl vereceğim? Benden 100 milyon istedi ben bunu nasıl
göstereceğim? Benden 20 milyon istedi…” Bakın burada bunlar yazıyor tek tek,
bunları biz uydurmadık.
CELAL ADAN
(İstanbul) – 100 milyon nedir ya!
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir ülkede hükûmet iş adamına çökmeye başlarsa
o ülkede hükûmet çeteleşmiş demektir. Bu belge, Hükûmetin çeteleştiğinin
delilidir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – O bilgi size nasıl geldi, o dosya size nasıl geldi?
CELAL ADAN
(İstanbul) – Gelir, gelir.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Paralel devlet yolladı.
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – Şimdi siz, köşebaşlarında çete mensuplarının iş adamlarına çöktüğü
gibi devlet yetkisini kullanarak çökeceksiniz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Yani daha sanıklar bilmeden siz biliyorsunuz ya!
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – Bakın, şimdi, İmamı Azam Ebu Hanife Hazretleri’ni hepimiz biliriz.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Vay, CHP’de neler… Büyük gelişme!
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – İmamı Azam Ebu Hanife Hazretleri’ni biz biliriz, sadece siz
bilmezsiniz. Ebu Hanife Hazretleri’ne Abbasi Halifesi Mansur diyor ki: “Gel,
hilafet merkezinin kadısı yapacağım seni.” Ebu Hanife Hazretleri’nin cevabı çok
manidardır. Diyor ki: “Ben kadı olmaya ehil değilim çünkü kadı olacak kişide
senin oğlunun, kumandanlarının aleyhine hüküm verecek yürek olması lazım. Kadı
olacak kişide senin aleyhine, oğlunun aleyhine, kumandanlarının aleyhine hüküm
verecek yürek olması lazım; ben de bu yürek, bu cesaret yok.” diyor. Ne büyük
bir ilim, bin üç yüz yıl önce bugünü işaret eden ne önemli bir işaret. İşte,
şimdi Türkiye’de İmamı Azam Ebu Hanife’nin tarif ettiği şekilde Başbakanı,
bakan çocuklarını ve etrafındakileri yargılayacak, sorgulayacaklara terör
estiren bir Hükûmet var ama bu ülkede buna karşı duracak namuslu hukukçular da
hâlâ var. Yolsuzluğun üstünü örtmeye gücünüz yetmeyecek ne yaparsanız yapın.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tezcan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 64’te üç
önerge vardır; sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 64. Maddesindeki “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın”
ifadesinin sonuna “olumlu” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Musa Çam Bülent Tezcan
İstanbul İzmir Aydın
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 64’üncü maddesinin f bendinde yer alan “aile
bütünlüğünün korunması” ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
Erol Dora Abdullah Levent Tüzel Altan Tan
Mardin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 64 üncü
maddesinin a) fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve
diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Yusuf Halaçoğlu
Manisa Konya Kayseri
Mehmet Günal Özcan Yeniçeri Seyfettin Yılmaz
Antalya Ankara Adana
"b)
Engelliliğe yol açan hastalıkların teşhis ve tedavi aşamaları tamamen koruyucu
sağlık hizmetleri kapsamındadır. “
BAŞKAN –
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarının
64’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu tasarının
64’üncü maddesiyle 5378 sayılı Engelliler Kanunu’nun 4’üncü maddesi
değiştiriliyor ve kanun kapsamında bulunan hizmetlerin yerine getirilmesinde
uygulanacak esaslar belirleniyor ve bu maddeyle ilgili genel görüşümüz
olumludur, olumlu bir düzenleme olarak görüyoruz.
Yalnız bu
Engelliler Kanunu’nun çok önemli bir eksiği var. Bu önemli eksikliklerin
birisi de engelliliğin önlenmesine
yönelik erken tanı ve koruyucu hizmetlerin yetersizliğidir. Engelliler
Kanunu’nun 11’inci maddesinde, yeni doğan, erken çocukluk ve çocukluğun her
döneminin fiziksel, işitsel, duyusal, sosyal, ruhsal ve zihinsel gelişimlerinin
izlenmesi, genetik geçişli ve engelliliğe neden olabilecek hastalıkların erken
teşhis edilmesinin sağlanması, engelliliğin önlenmesi, var olan engelliliğin en
düşük seviyeye çekilmesi ve ilerlemesinin durdurulmasına yönelik çalışmaların
Sağlık Bakanlığınca planlanıp, yürütüleceği belirtilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ancak kanunun 11’inci maddesi böyle söylemekle birlikte
engelliliğe yol açan hastalıkların teşhis ve tedavi aşamaları korucuyu sağlık
hizmetleri kapsamında değerlendirilmemektedir. Bu nedenle maddi durumu zayıf
olan aileler engelliliğe yol açan epidemiyolojik hastalıkların teşhis ve
tedavisini maalesef yaptıramamaktadır. Dünyada engellilik oranı ortalama yüzde
7,5 iken ülkemizde bu oran yüzde 12,29’dur. Yani Türkiye'deki engellilik oranı
dünya ortalamasının çok üzerindedir. Ülkemizde engelli oranının dünya
ortalamasına indirilebilmesi için öncelikle engelliliğe yol açan epidemiyolojik
hastalıklarla mücadele edilmesi gerekmektedir.
Biz önergemizde
engelliliğe yol açan hastalıkların teşhis ve tedavi aşamalarının koruyucu
sağlık hizmetleri kapsamında ücretsiz olmasını amaçlıyoruz. Bu fevkalade
önemlidir, tekrar ediyorum; önergemizle engelliliğe yol açan hastalıkların
teşhis ve tedavi aşamalarının koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında ücretsiz
olarak verilmesini amaçlıyoruz. Modern devletin görevi yalnızca engelli
bireylerin haklarını geliştirmek ve denetlemek değildir. Devlet aynı zamanda
engellilerin yetenekleri ve potansiyelleri doğrultusunda gelişmelerini, eşit
fırsatlara sahip olmalarını güvence altına almak, onların ekonomik ve sosyal
refahını sağlamak zorundadır. Ancak ülkemizde milyonlarca engelli eğitimden
sağlığa, istihdamdan erişilebilirliğe kadar çok sayıda sorunlarla mücadele
etmektedir. Ülkemizde engelli nüfusa ilişkin kapsamlı bir veri toplama
sistemine ihtiyaç vardır. Engelli nüfusa ilişkin güncel veriler çok yetersiz
durumdadır. Bugün Hükûmetin ve hepimizin kullandığı veriler 2002 yılında Milliyetçi
Hareket Partisinin de Hükûmet ortağı olduğu 57’nci Hükûmet döneminde yapılan
araştırmalara dayanmaktadır.
Engellilik
öncelikle bir sağlık sorunudur. 2002 Türkiye Engelliler Araştırması’na göre
engellilerin yaklaşık yarısının -yüzde 47’si- engelinden dolayı herhangi bir
şekilde tedavi edilmediği belirlenmiştir. Bu durum belki de tedavi sonrası
bağımsız ve üretken biçimde hayatına devam edebilecek pek çok engelliyi bağımlı
hâle getirmenin başlangıcını oluşturmaktadır. Engellilerin toplumla bütünleşmesi,
başkalarının yardımına muhtaç olmadan hayatlarını sürdürmesi ve sosyal hayatta
normal olarak hayatlarına devam edebilmesi için fiziki ve sosyal çevrenin de
buna göre hayatlarını kolaylaştırıcı şekilde oluşturulması gerekmektedir.
Doğru, güvenilir
ve amaca uygun nitelikte veriler cinsiyet, yaş ve gelir gruplarına göre
toplanmalıdır.
Bu düşüncelerle
önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 64’üncü maddesinin f bendinde yer alan “aile
bütünlüğünün korunması” ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Baluken, buyurunuz.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 64’üncü madde üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz
almış bulunmaktayım, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 4 Şubat
Dünya Kanser Günü. Özellikle tüm milletvekillerinin dikkatini bu konuya çekmek
istiyorum. Kanser, çağımızın en önemli hastalığı ve aslında büyük oranda
önlenebilir ya da erken teşhis konabilir bir hastalık. Ama maalesef bu konuyla
ilgili etkili bir kanser savaş planlamasından ve kansere karşı gerekli, yeterli
önlemlerin alınmasından bahsedemiyoruz.
2030’a kadar
dünyada 22 milyon yeni kanser vakasının tespit edileceğiyle ilgili beklentiler
var. Bu, 2008 yılı baz alındığında, kanser vakalarında yüzde 75’lik devasa bir
artış oranına tekabül ediyor.
Yine, dünyada her
yıl ortalama 8 milyon insan kanserden yaşamını yitiriyor ve bunun yaklaşık 2
katı insan da yeni kanser teşhisi alıyor. Türkiye’de de, ülkemizde de durum,
her yıl 162 bine yakın yeni teşhis vakasının olduğu ve bunun yarısına
yakınının, 80 bine yakınının da kaybedildiği şeklinde acı bir tablo var
önümüzde. O nedenle, burada, böyle torba kanunlarla zaman geçirmek yerine, yani
sorunların çözümüne teğet geçecek palyatif, pansuman tedbirler yerine kalıcı
sorunlarla ilgili ciddi çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Tabii, özellikle
kanser hastalığıyla ilgili çağımızın, kapitalist düzen çağının azami düzeyde
insan sağlığını ve çevre sağlığını sömüren anlayışını burada ifade etmek
istiyorum. GDO’lu ürünlerden tutalım da, havayı kirleten, ekolojik dengeyi
bozan endüstriyel üretime kadar pek çok tehlikenin mutlaka mücadele edilir bir
alan olarak bu Meclis tarafından görülmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Tabii, bu torba
kanun tasarısında da hemen hemen her konuyla ilgili, dediğimiz gibi, palyatif,
pansuman tedbirleri içeren bazı şeyler var. Hayata dokunmayan düzenlemeler
bunlar. Bakın, birkaç tane örnek vereyim pratik, gerçek hayattan: Örneğin,
Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili, kara yolları politikalarıyla ilgili birkaç madde
burada görüşüldü. Seçim bölgem Bingöl’den yeni geldim. Orada şoför esnafı bize
şu sıkıntıyı aktardı: Esnaf ve Sanatkârlar Odası uzun süredir bu sıkıntıyı
aktarıyor. Bingöl’de ulaştırma bölge müdürlüğüne bağlı bir birim ya da şube
olmadığı için Bingöllü şoförlerin tamamı bir belge almak için Erzurum’a gitmek
zorunda kalıyorlar. Bakın, bu şoförlere, şoför esnafına 37 çeşit belge
veriliyor ve bütün bu belgeler için de dünyanın parası alınıyor, bu insanlardan
dünyanın vergisi alınıyor. Bu insanlar Esnaf ve Sanatkârlar Odası bünyesinde
kendi sorunlarını defalarca Hükûmete
bildirmişler, Bingöllü bakana dosyalar sunmuşlar. İstedikleri tek şey
var: Bir birim açılması, Erzurum Bölge Müdürlüğüne bağlı bir birim açılması.
Buranın yerini biz tahsis etmeye hazırız, kirasını biz tahsis etmeye hazırız,
yeter ki bir yetki belgesi ve bir personel istihdam olsun. Bir tek personel
istihdamıyla binlerce şoförün sorununu çözebilecek bir durum söz konusu.
Sayın Bakan
özellikle bu konuyu not alırsa çünkü bu Bingöl-Erzurum yolu gerçekten çok
zahmetli bir yoldur, özellikle kışın kazaların da çok fazla olduğu, ölümlerin
yaşandığı bir yol. Çoğu zaman şoför esnafı gittiğinde 4-5 bin liralık belge ücreti
ödüyor. Gidemedikleri zaman da… Bazı şoförler bize şunu ifade ettiler:
Gidemedikleri için cezalarla birlikte 60-70 bin liralık faturalar ödeyen şoför
esnafı var. Yani bu şekilde kanuni düzenlemeler yapılırken, işte, Bakanınıza
ulaştırılmış, grubunuza ulaştırılmış, gerçek hayatta yerelin sorunlarını
çözecek bazı düzenlemeler de yapmak gerekiyor.
Diğer taraftan
engellilerle ilgili yine bazı maddeler var. Yine tek bir örnek vereyim:
Bingöl’de Serdar Tuncel adındaki bir engelli kardeşimiz İnternet’ten Kürtçe
şarkı paylaştığı için, birkaç miting görüntüsünü, Kürt liderinin görüntüsünü
paylaştığı için 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde ifadeye çağrılıyor. Utanç
verici bir tablo. İnternet’le ilgili, engellilerin haklarıyla ilgili burada
bazı şeyleri düzenliyoruz ama gerçek hayatta karşılığı ne diyorsanız, işte 3
Aralıkta ifadeye çağrılan engelliler pratiği kadar maalesef engellilere değer
veren bir devlet anlayışımız var. Bütün bunları kalıcı olarak çözecek yasal
düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Baluken.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Altay,
Sayın Tezcan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Susam, Sayın Özgümüş, Sayın Serindağ,
Sayın Güler, Sayın Özkan, Sayın Serter, Sayın Onur, Sayın Genç, Sayın Çelebi,
Sayın Nazlıaka, Sayın Ekşi, Sayın Yıldız, Sayın Tayan, Sayın Aydın, Sayın
Demir, Sayın Haberal, Sayın Ediboğlu.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.16
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Bingöl
Milletvekili Sayın İdris Baluken ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından
önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi elektronik
cihazla yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi, 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 64. Maddesindeki “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın”
ifadesinin sonuna “olumlu” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Bülent Tezcan (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Tezcan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce konuştuk, bir yayın grubunun -ATV ve Sabah
grubunun- yandaş bir kuruluşa dönüştürülmek üzere 630 milyon doların nasıl iş
adamlarının üzerine çökerek toplandığını ve onların bu konudaki şikâyetlerinin
fezlekeye nasıl yansıdığını biraz önce anlattık.
Bakın, TMSF
yöntemi vardı daha önce, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunu bilirsiniz. Bir TMSF
yöntemi geliştirdi bu iktidar; TMSF, yayın kuruluşlarına el koyuyordu, el
koyduğu yayın kuruluşları da iktidarın yandaşı yayın kuruluşları hâline dönüşüp
gazeteler, televizyonlar bu şekliyle el değiştiriyordu. Şimdi, bu TMSF
yöntemine biz “Tayyip Erdoğan’a mevduat sağlama fonu” demiştik o zaman. Şimdi,
buna anlaşılıyor ki yeni bir yöntem daha eklemeye başlamışsınız. İktidar buna
yeni bir yöntem daha eklemeye başlamış, bu da biraz önce bahsettiğim gibi,
burada da anlatıldığı gibi çökme yöntemi. Mafyalar, çeteler iş adamlarına çöküp
de nasıl haraç alıyorsa yeni bir medya sağlama yöntemi tarihimize girmiş, çökme
yöntemiyle iş adamlarına çöküp 630 milyon doları topla, ondan sonra da yayın
kuruluşlarını iktidarın yanına al, taşı.
Şimdi, Sayın
Başbakanı biliyoruz, sürekli söylediği bir şey vardı “Yırtık ayakkabıyla
siyasete girdim.” diye ve bugün dünyanın en zengin başbakanları arasında.
Başbakanlık sitesine girdiğinizde, 3,5 milyon liraya yakın nakit para ve
hisselerinden bahsediliyor. WikiLeaks belgelerine girdiğinizde, İsviçre
bankalarındaki 8 ayrı hesaptan bahsediliyor. Doğrudur yanlıştır, bunu bilemem
ama bilinen bir şey var, kayıtlara düşen şeyler unutulmaz. Bakın, 1994 yılı,
Ekim 1994, Sayın Başbakan o dönemde daha İstanbul Belediye Başkanı, “6 tane
villası var.” demişler, yaptığı açıklamada kendisi “Hayır, neredeymiş o 6 tane
villa? Kasımpaşa’da 1 dairem var, Maltepe’de teslim almak üzere olduğum 1
kooperatif dairesi var, Bolluca’da 346 metrekarelik 1 arsa ve ortağı olduğum
şirket dışında başka hiçbir mal varlığım yok.” diyor, 1994 yılı. Bugün
milyonlarca dolarlık servet sahibi Başbakan, 1994’ten bu yana belediye
başkanlığı ve milletvekilliği dışında hiçbir iş yapmadı ama bilinen servetiyle
dünyanın en zengin başbakanları arasında,
“bilinen servetiyle” diyorum.
Şimdi, bu
yolsuzluk soruşturmaları ortaya çıktıktan sonra…
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) – Nereden biliyorsun?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Belge mi var elinizde?
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – Kayıtlardan biliyorum.
HÜSEYİN BÜRGE
(İstanbul) – Hangi kayıtlar?
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – Bu ortaya çıktıktan sonra bir şeyi daha görüyoruz: Bir de
Başbakanın paralel serveti var. Hani “paralel devlet” diyorsunuz ya, Başbakanın
bir de paralel serveti var. Kendi üzerine kayıtlı olmayan, iş adamlarına
Hükûmet gücünü kullanarak çöküp, haraç mezat toplayarak ATV, Sabah grubu gibi
medya gruplarını kendi kontrolüne aldığı, dolaylı olarak sahip olduğu bir
paralel serveti varmış Sayın Başbakanın. 17 Aralıktan sonra bunlar birer birer
ispatlanmaya, delillenmeye başladı.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, Millî Savunma Bakanlığına ait olan, askerî alan olan
130 hektar arazi, Türkiye Gençlik Vakfına, TÜRGEV’e veriliyor. Daha doğrusu,
verilmek için hazırlıklar sonuna kadar bitirilmiş, tamamlanmış. Ne zamana
kadar? 17 Aralık operasyonuna kadar. 17 Aralık operasyonu olmasaydı TÜRGEV’e bu
130 hektar arazi verilmiş olacaktı.
Şimdi, 1994
yılında yine Sayın Başbakanın belediye başkanıyken bir beyanı var, paşalara
diyor ki: “Bütün orman arazilerini size verelim çünkü sizin elinizdekiler yeşil
kalmış, diğeri yeşil kalmamış.” O gün bunu söyleyen Başbakan, şimdi o arazileri
alıp TÜRGEV’e, çocuklarının ve yandaşlarının vakfına aktarmaya çalışıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN
(Devamla) – Beytülmal sizin malınız değil, beytülmal sizin kişisel malınız
değil. Bunların hepsi tek tek ortaya çıkacak.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Tezcan.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hâlâ akıllanmamışsın!
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) – Ne akıllanacağım, ne akıllanacağım!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Ünal, oylayayım hemen size söz vereceğim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Akıllanma, akıllanma!
BAŞKAN –
Arkadaşlar…
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Ne yapacaksınız, öldürecek misiniz adamı?
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Efelik yok, eşkıyalık yok, bırakın o işleri!
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Akıllanma, tamam!
BÜLENT TEZCAN
(Aydın) – Akıllandır, gel; akıllandır, gel akıllandır bakalım, gel!
BAŞKAN – Sayın
Ünal, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan’ın 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 64’üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, sayın
konuşmacı, elinde hiçbir hukuki niteliği olmayan, bir İnternet sitesinde
yayınlanan ve İnternet sitesinde adı “fezleke” olarak yayınlanan ve hiçbir
hukuki belge niteliği taşımayan bir metni buraya getirip bu metin üzerinden bir
senaryo oluşturup…
FATMA NUR SERTER
(İstanbul) – Ne senaryosu!
MAHİR ÜNAL (Devamla)
– …bu senaryo üzerinden kişileri zan altında bırakan bir üslup kullanıyor.
Şimdi, bakın,
yıllardan beri bunu söylüyoruz, Sayın Başbakanın mal varlığı İnternet sitesinde
düzenli olarak güncelleniyor ve yayınlanıyor. Şimdi, İnternet’e girdiğinizde, orada,
Sayın Başbakanın mal varlığındaki değişiklikleri çok net bir şekilde
görebilirsiniz. Eğer, TÜRGEV vakfıyla ilgili, TÜRGEV vakfına tahsis edilen
araziyle ilgili konuşacaksanız, o hâlde Türkiye’de, İSTEK Vakfından Başkent
Üniversitesine, bugüne kadar bütün üniversitelere ve vakıflara tahsis edilen
bütün arazileri konuşalım.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Konuşalım, ne olacak ya, hepsini konuşalım! Deniz Feneri’ni de
konuşalım!
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Ama burada maksat hakikati çarpıtıp, burada maksat gerçekliği
çarpıtıp…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Deniz Feneri’ni nasıl örtbas ettiyseniz bunu da…
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Sayın Haberal, size sataşmak için söylenmiş bir söz değil,
üniversitelerle ilgili ifade ettiğim bir şey.
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Öyle oldu, öyle.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Televizyon bile kurmuş, televizyon!
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Nihayetinde, bakın, burada konuşurken… Tamam, elinize bir siyasi
malzeme buldunuz bunun tadını çıkarın, bunu konuşun.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Bunu kapatamazsınız, boşuna uğraşmayın!
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Beraatizimmet asıldır, bunu unutun, masumiyet karinesini unutun,
insan haysiyetini, onurunu unutun!
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Ya, buraya gelsin fezlekeler! Fezlekeler gelsin, fezlekeler!
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Düne kadar savunduğunuz ve düne kadar yapılmaması konusunda ilkeli
bir duruş sergiliyoruz dediğiniz her şeyi unutun ve bunu siyaset olarak
kullanın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Fezlekeler gelsin, fezlekeler!
MAHİR ÜNAL
(Devamla) - Ama bu, milletin vicdanında ve nezdinde karşılık bulmaz ve
bulmayacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Ünal.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
8.- Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET HABERAL
(Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Başkent televizyonunu nasıl kurdun, onu anlat!
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Burada, sanıyorum, çok değişik konular gündeme getirilmeye
çalışılıyor ama hep iddia ediliyor “Bilmeden konuşuluyor.” diye, sayın
konuşmacı…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Ben yanlış olduğunu söylediğim için söylemedim Sayın Haberal.
MEHMET HABERAL (Devamla)
- Sayın konuşmacı önce, Başkent
Üniversitesinin…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – “Yanlıştır.” demedim, bu doğrudur.
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Sayın konuşmacının, önce, Başkent Üniversitesinin ne olduğunu iyi
bilmesi gereklidir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Başkent televizyonu, onu da anlat!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Eğer İnternet’e girerseniz Başkent Üniversitesinin ne olduğunu
öğrenirsiniz; bu bir.
İki…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – “Yanlış yapılmıştır.” demedim Sayın Haberal.
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Hayır, hayır… Bir dakika… Lütfen, rica ediyorum.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – “Bu normal bir şeydir ve yapılır.” dedim.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Başkent televizyonunu anlat, televizyonunu anlat!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Ben sizi dinledim, siz de beni dinleyin! Madem Başkent
Üniversitesini gündeme getirdiniz, ben size söyleyeyim. Başkent Üniversitesinin
arazileri kiralanmıştır. Bugüne dek Başkent Üniversitesi devletin hazinesine 12
trilyon para ödemiştir ve orası kiralıktır; bir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Patalya oteli anlat, Patalya!
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Ne kadar veriyorsun?
MEHMET HABERAL
(Devamla) – İki... İki…
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Rayiç mi ödedin?
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Anlamadım.
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Rayicini mi ödedin?
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Evet, kira ödüyorum ben, kira! Kira ödüyorum, kira! Tamam mı? Ha,
bunu bilin! Bunu bilin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Hangi kirayı?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Patalya oteli anlat, Patalya!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, hatibi duymuyorum.
MEHMET HABERAL
(Devamla) - İki: Bakın, bunları bilin,
ondan sonra Başkent Üniversitesini gündeme getirin. Tamam mı?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Aynı yöntem, aynı sistem. Zaten, onu anlatıyoruz.
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Tamam ve…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Onu anlatıyorum ben.
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Tamam, mesele yok, bunları söylüyorum. Ben size açıklıyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) – Neyi açıklayacaksın?
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Başkent Üniversitesinin arazisi…
AHMET YENİ (Samsun)
- Açıklayacak bir şeyin yok!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Değerli arkadaşlar…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Başkent televizyonunu anlat!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Anlamadım. Değerli arkadaşlar, bakın, bakın, ben…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Ne kadar kira ödüyorsun, ne kadar?
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Bir dakika, beni dinleyin. Cevabınız varsa benden sonra çıkar
konuşursunuz. Başkent Üniversitesinin arazisi…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Arkadaşlar, müdahale etmeyin, ölüm riski var!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Dağ başını ben kiraladım, dağı bağ yaptım ve kira ödüyorum.
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Ödediğin kira miktarı ne onu söyle!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Bunu bilelim. Ben kira ödüyorum. Ha, bunu bilelim de diğer
vakıflarla bunu karıştırmayalım. Tamam mı?
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – “Bedavaya kapat, kira ödüyorum!” var mı öyle bir şey!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Tamam.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL AYDIN
(Bursa) - Ne kadar ödüyorsun, ne kadar?
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Bakın, bildiklerinizi çıkıp benim gibi anlatırsınız.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Haberal.
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Sayın Başkan, Sayın Haberal iki dakikanın yarım dakikasını
kullanamadı yani buna hepimiz de şahidiz yani konuşturulmadı. Sizin sözünü
kesenlere müdahale etmeniz lazımdı, etmediniz. Lütfen, süre verin, meramını
anlatabilsin, hakikaten konuşamadı yani. (Gürültüler)
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – On dakika verilse, anlatacak bir şeyin yok.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri…
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Dahası da var. Bunları bilahare konuşacağız.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
ENGİN
ALTAY(Sinop) – Sistematik taarruza maruz kaldı.
BAŞKAN - Sayın
Haberal, ben size bir dakika vereceğim.
Şimdi, müsaade
ederseniz, ben bir kere arkadaşlara müdahalede bulundum, uyardım ama herkes
reşit, akıl baliğ, ancak söylenebilir, dolayısıyla gerisine yapabileceğim bir
şey yok.
İkincisi, Sayın
Haberal sataşma yapmadan -şu ana kadarki konuşmasını ben izlemeye çalıştım
gürültüden duyabildiğim kadarıyla- sadece vakfını anlatmaya çalıştı. Siz de
müdahil olmazsanız, sözlerini bitirsin.
Buyurun.
MEHMET HABERAL
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, tekrar altını çizmiyorum: Başkent
Üniversitesinin Bağlıca kampüsü bir dağlıktı, bir bozkırdı, o bozkırı hem
ağaçlandırdık… O gün, 1995’te bir tek bodur ağaç vardı, bugün 4 milyon ağaç var
ve o ağaçları da ben satın alarak getirdim.
AHMET YENİ
(Samsun) - Bir bozkır da bize verseler!
MEHMET HABERAL
(Devamla) - İki, ben oraya kira ödüyorum. Başkent Üniversitesi oraya kira
ödüyor ve bugüne kadar da…
İSMAİL AYDIN
(Bursa) – Ne kadar kirası?
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) - Ne kadar kira ödüyorsun?
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Bakın, bugüne kadar da… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Niye
bağırıyorsunuz canım!
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Terbiyesizlik yapmayın ya! Susun ya!
BAŞKAN - Ama
böyle olmaz ki!
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Sana ne!
MEHMET HABERAL
(Devamla) – Şimdi, bakın değerli arkadaşlar…
BAŞKAN – Bana
“Sana ne!” diyen arkadaşım, şimdi ara vereceğim, buyurun gelin, benim yüzüme
karşı söyleyin. Haydi bakalım! (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.57
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
64’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
65’inci maddede
iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 65. Maddesinin sonundaki "özel" ifadesinin yerine
"tüm" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar Ramazan Kerim Özkan
İstanbul Kocaeli Burdur
Hasan Ören Dilek Akagün Yılmaz Kamer Genç
Manisa Uşak Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 65 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Mersin Konya Manisa
Özcan Yeniçeri Seyfettin Yılmaz Yusuf Halaçoğlu
Ankara Adana Kayseri
D.Ali Torlak Mehmet Günal
İstanbul Antalya
MADDE 65- 5378
sayılı Kanuna 4 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 4/A maddesi
eklenmiştir.
"Ayrımcılık
MADDE 4/A-
Doğrudan ve dolaylı ayrımcılık dâhil olmak üzere engelliliğe dayalı her türlü
ayrımcılık yasaktır.
Eşitliği sağlamak
ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak üzere engellilere yönelik makul düzenlemelerin
yapılması için gerekli tedbirler alınır.
Engellilerin hak
ve özgürlüklerden tam ve eşit olarak yararlanmasına ve engellilerin maddî ve
manevî varlığını geliştirmeye yönelik ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak
için alınacak özel tedbirler ayrımcılık olarak değerlendirilemez."
Ali Öz (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Torlak, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
D. ALİ TORLAK
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 65’inci maddesiyle
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği üzere 1997 yılında Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı
kurulmuştur. 2005 yılında çıkartılan 5378 sayılı özürlüler kanunu diye bilinen
kanun ile kurumun yapısı güçlendirilmiş, yeni birimler oluşturulmuştur. İki yıl
önce ise 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlık Özürlüler İdaresi
Başkanlığı lağvedilmiştir. Kurumun görevleri Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına bağlı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne devredilerek dar
bir kapsama hapsedilmiştir. Bu uygulama, her alanda olduğu gibi engelliler
hususunda da AKP Hükûmetinin çelişkilerini gözler önüne sermektedir. 5378
sayılı Kanun ile engelli vatandaşlarımıza sağlanan pek çok hak, yönetmelik ve
genelgelerle geri alınmış veya kapsamı daraltılmıştır. Yasada yer alan pek çok
husus uygulamaya geçememiştir. İlgili düzenlemeden önceki aksaklıkların
giderilmesi bir yana, kanun yürürlüğe girdikten sonra da mevzuata uygun hareket
edilmediğinden yeni problemler ortaya çıkmıştır. Örneğin, 5378 sayılı Yasa’nın
kabulünden iki yıl sonra, İstanbul’da hizmete giren metrobüs güzergâhında
gerekli düzenlemeler yapılmadığından pek çok istasyona engelli
vatandaşlarımızın ulaşımı imkânsız olmuştur. Yine, ilgili kanunla tüm yaşam
alanlarının ve ulaşım hizmetlerinin yedi yıl içinde engellilerin erişimine
uygun hâle getirilmesi gerekirken 2012 yılında yapılan bir düzenlemeyle bu
süreç üç yıl daha uzatılmıştır. 57’nci Hükûmet döneminde partimizin de
yönetiminde olan ilgili Devlet Bakanlığımız, engellilerle ilgili çok önemli
çalışmalara imza atmıştır ve Türkiye İstatistik Kurumu ülkemiz genelinde
engellilik araştırması yapmıştır.
AKP Hükûmeti ise,
güncel ve kapsamlı bir araştırma yapılmadığından, çoğu zaman o dönemki
verilerle hareket etmektedir, hatta çoğu kez konuyla ilgili verilen soru
önergelerimize 2002 yılı engelli araştırması verileriyle cevap verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 5378 sayılı Kanun’la Türk Ceza Kanunu’nun 122’nci maddesinde
yapılan değişiklikle, engellilere yapılacak ayrımcılığın hapis cezasıyla
cezalandırılacağı belirtilmesine rağmen, ayrımcılık her alanda sürmektedir.
Diğer bir husus,
sağlık kurulu raporları meselesidir. Engelli vatandaşlarımızdan, yapacakları
her resmî işlem için yeniden sağlık kurulu raporu istenmektedir, bu durum ise
engellilerimizin hayatını daha da zorlaştırmaktadır.
En büyük sorun
ise istihdam sorunudur. Ancak bu alandaki asıl mesele, hükûmet
uygulamalarındaki tutarsızlıklardan kaynaklanmaktadır. Engellilerin çalışması
ve işsizlikten korunması, uluslararası belgelerde ve başta Anayasa olmak üzere
ulusal mevzuatımızda gereğince işlenmiştir. Bu yönde ortaya çıkacak hukuksal
düzenleme ve yeni çalışmalar ihmal edilmemelidir. Dolayısıyla, engellilerimizin
üretken çalışması, insanca ve onurlu bir yaşam sürdürebilmeleri, toplumla uyum
ve bütünleşmesinde bir işe sahip olması büyük önem taşımaktadır, hatta bu da
yetmez, istihdam gerçekleştikten sonra ortaya çıkan iş yaşamı ortamı da
önemlidir.
Bu bağlamda,
engellilerin çalışacağı ortamların, onların gereksinimlerini karşılayacak
şekilde tasarlanıp yapılması çok önemlidir. Engellilerin çalışması yönünde
toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda
kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle gözden geçirilmelidir.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, engellilerimizin fiziki, hukuki, sosyal ve ekonomik her
türlü engelini ortadan kaldırarak, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin
işaret ettiği gibi, “2023 Lider Ülke, Engelsiz Türkiye” hedefi doğrultusunda
çalışmalarımızı sürdürmekte olduğumuzu belirtiyorum.
Değerli dostlar,
bir hassasiyetimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçenlerde, sosyal medyada,
Sayın Başbakanın yönlendirmesiyle, eski Sayın Bakanımızın bir müteahhit
grubuyla konuşması esnasında utanç duyduğum bir Rizelinin büyük Türk milletine
küfür ettiğini görüyoruz. Ben kendisini buradan, bu kürsüden lanetliyorum,
kınıyorum ve aynı şekilde bütün grupların, bütün Rizeli arkadaşlarımın da bunu
yapmasını istiyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Torlak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 65. Maddesinin sonundaki "özel" ifadesinin yerine
"tüm" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Genç, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa
Tasarısı’nın 65’inci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz
aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddenin başlığı “ayrımcılık” yani buradaki madde, engellilere
ayrımcılık yapılamaz, engelliliğe dayalı herhangi bir ayrımcılık yapılamaz.
Buradaki “özel tedbirler” yerine “tüm tedbirler” diyoruz.
Tabii, engellilik
her insanın başına gelebilecek bir olaydır. Onun için, devletin sosyal görevi
gereği bütün engelli vatandaşlara onların yaşam biçimlerini kolaylaştıracak her
türlü kolaylığın sağlanması lazım ama bu Hükûmetten bir şey beklenmez.
Bakın, ben burada
bir soru sordum, tümü üzerinde. Buradaki bakan makamında oturan kimseye dedim
ki: “Sizin o oturduğunuz binayı kimden kiraladınız?” Önce cevap vermedi.
Bayraktar Holdingden kiralamışlar. Fatma Şahin’e sormuştum. Bina sahibi önce
Sağlık Bakanlığına gidiyor, diyor ki: “Ben bu binayı size ayda 300 bin liraya
kiraya vereyim.” Sağlık Bakanlığı diyor ki: “Hayır, ben bunu kabul etmiyorum.”
Ama sonradan geliyor Fatma Şahin, bunu 1 trilyon 200 milyar liraya kiralıyor.
Arkasında kim var? Tabii Abdullah Gül var. Aslında bu binanın olduğu yer
Atatürk Orman Çiftliği. Bunu nasıl bu Bayraktar Holding yaptı? Ne yaptığını
biliyoruz. Biz zaten Abdullah Gül’ün bazı davranışlarını biliyoruz. Kendisi
altı buçuk senedir Atatürk Köşkü’nde –hazır- oturması lazımken orada oturmuyor
–herhâlde Atatürk’ün gölgesinden korkuyor- Hariciye Köşkü’nde oturuyor ve
Hariciye Köşkü’nde de, Hariciye Bakanı için de ayda 60 bin liraya Kayserili
birisinin belki 20 bin lira aylık kira etmeyecek binasını tutuyor. Tabii, bu da
böyle. Şimdi, arkadaşlar, yani öyle keyfî işlemler yapılıyor ki!
Şimdi, bu
bakanlık… Önce bir kanun hükmünde kararnameyle bütün bakanlığı feshetti, 81
tane il müdürünü açığa aldı. Araştırmacı kadrosunda bunların her biri 5 bin
lira para alıyor arkadaşlar. Ama tam maaşla emekli şimdi bütün o şeyleri.
300’ün üzerinde şube müdürünü açığa aldılar, her biri 3.500-4.000 lira maaş
alıyor fakat hepsi dışarıda, boş geziyor. Genel müdürlerini açığa aldılar,
genel müdür yardımcılarını açığa aldılar. Böyle bir devlet olur mu arkadaşlar?
Şimdi, neden
yapıyorlar biliyor musunuz? Kendi yandaşlarını getiriyorlar, 1’inci derece
kadroyu veriyorlar, onları ondan sonra o kadrolarda o mükteseple
çalıştırıyorlar, devletin trilyonları gidiyor.
Şimdi, bu
bakanlıkta mesela 50’nci Yıl Yetiştirme Yurdu var. Orayı kapattılar. 50’nci Yıl
Yetiştirme Yurdunu kapatıyorlar ama gidip Antalya otellerinde… Aşağı yukarı
ayda bir 900 personeli oraya gönderiyorlar. Anlaştıkları birtakım seyahat
acenteleri var, o acentelere muazzam paralar ödüyoruz. Burada kendisine
söylüyoruz, cevap vermiyorlar.
Ayrıca,
Keçiören’de Atatürk’ün hediye ettiği büyük bir arsa vardı, bu arsayı getirdiler
TOKİ’ye verdiler. TOKİ Saray’da bunlara küçük binalar yaptı, o trilyonluk
arsaları getirdiler, peşkeş çektiler.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, ben bu iktidar zamanındaki kadar devlet malını peşkeş çeken bir
iktidar görmedim.
Ya şimdi, sevgili
milletvekilleri, bakın, şimdi, ATV ve Sabah gazetesinde… Suçüstü yakalanmış
Tayyip Bey, ses bantları var. Binali Yıldırım’a diyor ki: “Git, şu, şu, şu
müteahhitlerden şu kadar para al.” E, yanlışsa gidelim, araştıralım yani
hakikaten 630 milyon dolar alınmış mı, alınmamış mı?
CELAL ADAN
(İstanbul) – Alındı, alındı, merak etme.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bakın, bu, ATV ve Sabah gazetesinin alınmasını ben biliyorum.
Eskiden bu Çalık’a alınırken, arkadaşlar, Halk Bankasından 375 milyon dolar
verildi, Vakıflar Bankasından 375 milyon dolar verildi, teminatı alınmadı.
Bunun 350 milyon doları da Katar’dan geldi. Ben burada, kürsüde, çıktım, dedim:
“Ya, bu Hükûmet, arkadaşlar, bir bakıyorsun Başbakan, ondan sonra bakanlar
ikide bir Katar’a gidiyor. Yahu, bu Katar’da ne var?” Sonra çıkageldi Katar’dan
350 milyon dolar, bu ATV ve şey için geldi; bu 350 milyon Katar’ın parası
değil, Türkiye’den oraya bavulla taşınıp gönderilen paralar. Bunları ben söyledim
arkadaşlar burada. Şimdi, bu kadar yolsuzluğu çıkmış…
Ya, arkadaşlar,
biz neyi uyguluyoruz, ne kanun çıkarıyoruz? Şimdi, hâkim yargılama görevini
yapmıyor, savcı suçluyu getirip ifadesini alamıyor, polis suçluyu yakalayıp
getirmiyor. Devlet tevessuh etmiş, devlet diye bir şey yok ve siz, yahu, nasıl
kabul ediyorsunuz? Arkadaşlar, başka bir zaman olsa bunun günahı altından,
bunun vebali altından kalkamazsınız. Nasıl oluyor da yani bu kadar yolsuzluk
yapılıyor ve hâlâ siz burada tutuyorsunuz, savunuyorsunuz? Ya, Halk Bankasında…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Neyse, ikinci şeyde de ben konuşacağım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 66’da üç
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 66. Maddesinde yer alan "özel bir yaşama"
ifadesinin "özel hiçbir yaşama" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haydar Akar Ramazan Kerim Özkan
İstanbul Kocaeli Burdur
Hasan Ören Dilek Akagün Yılmaz Kamer Genç
Manisa Uşak Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 66'ıncı maddesinin 4/B de “Engellilerin
toplumdan tecrit edilmeleri ve ayrı tutulmaları önlenir.” ibaresinden sonra
gelmek üzere "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve ona bağlı birimler
tarafından önlenir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Hasip Kaplan
Bingöl Iğdır Şırnak
Erol Dora Abdullah Levent Tüzel Altan Tan
Mardin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 66 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa
Kayseri
Özcan
Yeniçeri Seyfettin Yılmaz Mehmet Günal
Ankara Adana Antalya
Reşat
Doğru
Tokat
MADDE 66- 5378
sayılı Kanuna 4/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 4/B maddesi
eklenmiştir.
"Topluma
dâhil olma
MADDE 4/B-
Engellilerin toplumdan tecrit edilmeleri ve ayrı tutulmaları önlenir.
Engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda bağımsız olarak toplum içinde
yaşamaları esas olup, özel bir yaşama düzenine zorlanamazlar.
Engellilerin
günlük hayatını kolaylaştıran ve sağlık kurulu raporuyla onlar için zorunlu
olan her türlü ortez/protez ve diğer iyileştirici araç ve gereçler herhangi bir
kısıtlama getirilmeksizin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.
Engellilerin
topluma dâhil olmaları ve toplum içinde yaşamaları amacıyla bireysel destek
hizmetleri de dâhil olmak üzere ihtiyaç duydukları toplum temelli destek
hizmetlerine erişimleri sağlanır."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Doğru, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 66’ncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde,
engellilerin günlük hayatını kolaylaştıran ve sağlık kurulu raporuyla onlar
için zorunlu olan her türlü ortez, protez ve diğer iyileştirici araç ve
gereçlerin herhangi bir sınırlama getirilmeksizin Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından karşılanması amaçlanmıştır; umarım kabul edilecektir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 4 Şubat dünyada Kanser Günü olarak kabul edilmiştir. Kanser
Günü olarak kabul edilmesindeki amaç, kansere karşı alınması gereken önlemler,
kanserle ilgili çalışmaların yapılmasıyla ilgilidir. Burası çok önemlidir yani
bu 4 Şubat tarihinin de alınmış
olmasının da ben manalı olduğunu düşünüyorum çünkü önümüzdeki zaman diliminde
şayet kansere karşı önlemler alınmazsa 2030 yılında dünyada 22 milyon yeni
kanserli insan, kansere bulaşmış olan insan ortaya çıkmış olacaktır. Tabii
kanser, dünyada kalp ve damar hastalıklarından sonra 2’nci sırayı almaktadır
ölüm sebebi olarak. Şurası gerçektir ki: Türkiye’mizde de yaklaşık olarak yılda
162 bin kişi kansere yakalanmaktadır. Bunlardan erkeklerin yüzde 28’i akciğer
kanserlerinden yine kadınların da yüzde 24’ü meme kanserlerinden hayatını
kaybetmektedir. Buradan şunu söylemek isterim ki: Kansere karşı alınması
gereken tedbirlerde özellikle Sağlık Bakanlığına çok önemli görevler düşmüş
olmasına rağmen, maalesef bu tedbirlerin tam olarak alınmamış olduğunu, yine
Tarım Bakanlığına düşen görevlerin de tam alınmamış olduğunu görüyoruz.
Bakınız, şöyle
ki: Özellikle sigaraya karşı yapılan mücadele takdire şayandır, ona herhangi
bir şey söylemek mümkün değildir ama özellikle madde bağımlılığıyla ilgili çok
yoğun bir şekilde ülkemizde kullanım oranlarının her geçen gün artmakta
olduğunu görüyoruz. Ayrıca, bunların yanında şehirlerimizin birçoğunda hâlâ
asbestli borulardan insanlar su içiyorlar ve siyanürlü suyun kullanıldığını ve
hatta tüketilmiş olduğunu da görüyoruz.
Ayrıca, bunların
yanında özellikle çeşitli gıdalar bilhassa “nişasta bazlı şeker” dediğimiz suni
şekerlerin kullanımı maalesef her geçen gün artmaktadır. Yani dünyanın birçok
ülkesinde yüzde 1 oranlarına, yüzde 2 oranlarına kadar düşürülen nişasta bazlı
şekerin ülkemizde oranının yüzde 15’ler olması da koruyucu hekimlik babından
kansere karşı alınan önlemlerde gerekli tedbirin alınmamış olduğunu
göstermektedir. Bunun yanında özellikle işte, uzun ömürlü gıdalar, katkı
maddeli gıdalar da şu anda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bakınız, bununla
ilgili Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığının çok ciddi çalışmalar yapması,
bayatlamayan bir ekmeğin veya bayatlamayan bir yoğurdun insan vücudunda ne
yaptığının ortaya konulması gerekmektedir. Ancak, enteresandır bununla ilgili
çok ciddi çalışmalar yapılmış olduğunu görmüyoruz ama her geçen gün maalesef
kullanım oranlarının artmış olduğunu görüyoruz. Hatta bunlardan özellikle
çocuklarımızın kullandığı, bebeklerin kullanmış olduğu mamalarda hatta
bisküvilerde de nişasta bazlı şeker kullanılmış olduğu göz önüne alınırsa demek
ki toplum, ne kadar ağır bir riskle karşı karşıya olduğunu görebilir. Yani her
geçen gün maalesef ülkemizde ve dünyada kanser vakaları artmaktadır ama bununla
ilgili koruyucu hekimliğin de artık herhâlde çok ciddi manada, tedbirler
noktasında ele alınması gerektiği de göz önüne alınması gerekir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, engellilerle ilgili tabii, çok önemli bir kanun çıkartıyoruz.
Engellilere çıkartılması gereken kanunun yani bunun hepsinin bir siyaset
malzemesi olarak yapılmaması gerekmektedir, hepimizin desteklemesi ve ülkemizdeki
engellilerin sorunlarının bir bir çözülmesi gerekmektedir.
Bakınız, şu anda
bütün nüfusun yüzde 12’sini engelliler oluşturmaktadır yani her geçen gün yeni
yeni engellilerin de bu nüfusun üzerine katılarak büyümekte olduğunu da biz
görüyoruz. Özellikle trafik kazaları, işte biraz önce söylemiş olduğumuz
akciğer hastalıklarıdır, kanser vakalarıdır veya diğer birtakım hadiseler
neticesinde, sadece doğumun dışında yani doğumdan engellilerin dışında daha
sonraki oluşan engellilerle de maalesef karşı karşıyayız. İşte, böyle bir
ortamda onlara her türlü kanunun çıkartılmasını biz sağlamalıyız. İnsanlar
ailelerinde, evlerinde, çevrelerinde engelli birisi yoksa tam olarak
anlayamıyor ama engelli birisinin olması da veyahut da engelli insanlara ne
kadar destek olunması gerektiğini de hep beraber kabul etmek ve onlara çok
çeşitli imkânları ortaya koymak mecburiyetindeyiz.
Tabii, çıkartılan
kanunlar çok güzel olabilir ama en önemlisi uygulamadır. Uygulama ancak güzel
olduğu zaman, işte o zaman kanunu çıkarmanın manası ortaya çıkar diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 66. Maddesinde yer alan "özel bir yaşama"
ifadesinin "özel hiçbir yaşama" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
524 sıra sayılı
Yasa Tasarısı’nın 66’ncı maddesinde verdiğimiz bir önergeyle ilgili söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Burada, topluma
dâhil olan engellilerin toplumdan tecrit edilmeleri ve ayrı tutulmaları önlenir
ve hiçbir surette bunlar ayrı bir yaşam tarzına zorlanamaz; önergemizin
mahiyeti bu. Biraz önce de konuştuğum gibi, tabii ki engellilik herkesin başına
gelecek bir olaydır. Devletin birinci görevi, sosyal devletin birinci görevi,
evvela insanların, hangi nitelikte olursa olsun, sağlıklı bir yaşam koşulları
altında yaşamasını sağlamaktır.
Ancak, işte,
dediğim gibi, bu Bakanlık, maalesef Fatma Şahin gidiyor, ayda 900 milyar lira
fazlaya bir bina tutuyor, devlet her ay 900 milyar lira fazla kira veriyor
Fatma Hanım’ın sırf Abdullah Bey’i memnun etmek için, hemşehrisinin binasını
tuttuğu için. Bu, tabii devletin malı. Şimdi, herhâlde Gaziantepliler de bunun
hesabını sorarlar yani.
Ayrıca da burada
sordum. Arkadaşlar, bunların elinde çok güzel tesisler var. Bunları
kapatıyorlar, kendilerinin seyahat acenteleri var, her ay 900 bin kişiyi
Antalya’ya getiriyorlar, özel o turlarda kurs gördürüyorlar ama çok büyük para
harcıyorlar.
Şimdi,
arkadaşlar, bakın, ben anlamıyorum. Ben otuz üç seneye yakındır bu
Parlamentonun içindeyim. İlk defa bu sene yani bu dönem kadar huzursuz olduğum
bir dönem yok. Eskiden bu iktidar partisinde oturan milletvekilleriyle bir
dostluğumuz vardı, arkadaşlığımız vardı ama öyle bir şey yaptınız ki devleti
feshettiniz, devlet diye bir kurumu bırakmadınız, mahkeme diye bir şey kalmadı,
savcı diye bir şey kalmadı. Yani, bugün İstanbul Emniyet Müdürlüğüne
getirdiğiniz adam savcıyı dinlemiyor, Tayyip Erdoğan’ın oğlu şüpheli sıfatıyla
ifadeye çağırılıyor, Tayyip Erdoğan o mahkemeye çağrıldığı gün oğlunu alıyor,
gidiyor, geziyor, “Sıkıysa gelin, alın.” diyor. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar.
Şimdi, bunlarla
ilgili o kadar ciddi iddia var ki. Bu Zorlu Holding biliyorsunuz devletin bir
arazisini aldı. 86 bin metrekare kaçak inşaat var, “tape”lere düşmüş. 86 bin
metrekarelik inşaat Tayyip Bey’in -ben bilmiyorum, araştıralım diyorum- araya
girmesiyle 2 tane büyük dükkân Bilal Erdoğan’a verilmiş diyorlar, bu 86 bin
metrekaresi affedilmiş.
İHSAN ŞENER
(Ordu) - Yazık ya, yazık! Yazık ya, yazık!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Yazıksa, bak, size yazık. Ya, araştıralım.
İHSAN ŞENER
(Ordu) - Yazık, yazık ya! Koskoca adamsın be!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Yazıksa araştıralım, araştıralım.
BAŞKAN - Sayın
Genç, Genel Kurula hitap edin lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ya, beyler yani ben diyorum ki: Bakın, alnı temiz olan bir iktidar
çıkar, tarafsız mahkeme karşısında ifade verir. Şimdi, siz, hâkimi görevden
alacaksınız, savcıyı görevden alacaksınız, araştırma yapan, suçluları tespit
eden, soruşturma yapan polisleri görevden alacaksınız, ondan sonra diyeceksiniz
ki: “Arkadaş, bundan sonra, sen, herhangi bir soruşturma yapmak için gelip de
validen izin alacaksın.” Peki, vali nasıl… Şimdi, Tayyip Erdoğan’ın oğlu
ifadeye çağrılıyor. Diyorlar ki: “Bize böyle bir celp gelmedi.” 2/1/2014 günü
savcılığa gelmesi için celp var arkadaşlar. Niye gitmedi peki şimdiye kadar?
Şimdi, savcıları değiştiriyorsunuz, mahkemeyi ortadan kaldırıyorsunuz, ondan
sonra kendi yargılanmanızı kendiniz yapıyorsunuz. Bakın, siz, Türkiye’yi
kandırabilirsiniz, ama ya Avrupa’ya gittiğiniz zaman derler ki: “Sen, kimi
kandırıyorsun ya, sen kimi kandırıyorsun arkadaş.” Sen yolsuzluğunu örtbas
etmek için mahkemeyi kaldırıyorsun, hâkimi kaldırıyorsun, savcıyı
kaldırıyorsun, geliyorsun diyorsun ki: “Bana komplo kuruldu.” Yahu, sana niye
komplo kurulsun kardeşim. Sen, gidip de 630 milyon doları senin devletten iş
verdiğin kişilerden aldın da niye komplo olsun?
Arkadaşlar, o
paralel yapı da bahane. Yahu, siz, yıllarca bu Fethullahçıların elini ayağını
öpüyordunuz. “Hoca” diyordunuz, yerlere kadar gidiyordunuz. Bülent Arınç, ta
Amerikalara gidiyordu, elini öpüyordu bunun. Şimdi “Paralel yapı var.” diye, bu
bahane altında Türkiye’de diktatör bir rejim kurmak için, yargıyı yok etmek
için bunu bahane ediyorsunuz. Yoksa paralel yapı mapı diye bir şey yok, bunlar
bahane, bunlar gerçekten bahane.
Onun için, bakın,
yazık ediyorsunuz bu devlete, hem bize ediyorsunuz hem size ediyorsunuz. Gelin,
şu soruşturmaları yapalım, bu fezlekeleri getirelim. Ya eğer, hakikaten
temizseniz önce ben çıkar buradan özür dilerim ama temiz değilseniz kirli,
hırsız, yolsuz olan kişiler de bu devletin başında bulunmasın arkadaşlar, yazık
bu millete yahu, yazık bu devletin katrilyonlarına ya. Böyle bir şey olmaz.
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Kamer Bey, burası değil, burada temiz arkadaşlar çok, Hükûmet sıraları…
KAMER GENÇ
(Devamla) – “Hırsız var.” diyorlardı ama nereye gitti hırsız bilmiyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Söz
vereceğim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Buyurunuz Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 66’ncı maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
ve AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Tabii, “Kişi
kendisinin aynasıdır.” derler. Burada ilgili arkadaş, her seferinde sanki
karşısına bir ayna koymuşlar, aynadan bakarak konuşmaya devam ediyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, şu Meclis tutanaklarını lütfen bir açın bakın, şu ilgili arkadaşın
konuşmalarına bakın. Bütün konuşmaları hakaret dolu ve aynı konuşmalar. Hiç
bıkmadın mı, usanmadın mı; yazık, günah nedir bilmiyor musun, hiç mi vicdanın
yok, hiç mi yok?
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sen biliyor musun günahı?
AHMET AYDIN
(Devamla) – Hiç mi doğru söylemek gibi bir derdin yok senin? Bu kadar yalanı,
bu kadar hakareti, bu kadar küfrü, bu kadar ithamı nasıl bir arada yaparsın
şaştım doğrusu, şaştım!
GÜRKUT ACAR (Antalya)
– Biz de bu kadar yolsuzluk nasıl oluyor hayret ediyoruz.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Allah ıslah etsin diyorum.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Bu kadar yolsuzluk nasıl oluyor, biz de ona hayret ediyoruz yani.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Bizim abdestimizden de şüphemiz yok, namazımızdan da şüphemiz yok.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Hepsini örtbas etmeye çalışıyorsunuz. Bir de söyleyenlere kabahat
buluyorsunuz ya.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu son olaylarla ilgili her seferinde olup olmadığı belli
olmayan…
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) – Belli, ortada be kardeşim, zulalar, paralar var. Ayıp ya! Bir
de “olup olmadığı belli olmayan” diyorsunuz ya.
AHMET AYDIN
(Devamla) – …birtakım iddialar üzerinde kalkıp bütün bir grubu suçlamanız,
bütün bir grubu töhmet altında bırakmanız bu, ne ahlakla bağdaşır, ne hukukla
bağdaşır.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Bakanın oğlunun yatak odasına biz mi koyduk?
AHMET AYDIN
(Devamla) – Masumiyet ilkesinin içine ettiniz. Soruşturmanın gizliliği diye bir
şey bırakmadınız. Asıl suç o “tape”leri getirip burada okumanızdır sizin.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, o da suç! Hırsızlık suç değil, onu okumak suç!
AHMET AYDIN
(Devamla) – Bu, soruşturmanın gizliliği ihlalidir.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Örtbas ettiniz, örtbas.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Eğer bir suç işleniyorsa, eğer “İddialar üzerinde suçlu var.”
derseniz sizlerle ilgili birtakım iddialar dile getirildiğinde hepiniz suçlu
olduğunuzu kabul eder misiniz?
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Sen bunları örtbas edemezsin.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Kamer Genç’le ilgili bir sürü iddia var, malvarlığından tutun da
şununla, bununla ilgili birtakım şeyler var. Bunların hepsini ben kalkıp burada
mahkeme gibi…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Yargının infazını yaptınız, Deniz Feneri’ni örtbas ettiniz.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Yargısız infaz yapsam mahkeme olmadan buradan kalkıp sizi suçlasam,
sizi burada kesin mahkûmiyetle suçlasam doğru olur mu?
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Deniz Feneri davası ne oldu?
BAŞKAN – Sayın
Acar, lütfen…
AHMET AYDIN
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanımızın oğlu…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Deniz Feneri davasını örtbas ettiniz.
BAŞKAN – Sayın
Acar, lütfen…
AHMET AYDIN
(Devamla) – Ne yakalama kararı, ne gözaltı kararı, ne tutuklama kararı vardı.
İfadeye davet varmış, o da tebliğ edilmedi. Kendisi de bizatihi açıkladı:
“Adresim bellidir, ifadeye çağırılırsam tebliğ edilirse ben ifade vermeye de
hazırım.” diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Devamla) – Dolayısıyla verilmeyecek hiçbir hesabımız yok.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Sayın Başbakanımız da “Evladım da olsa kim olursa olsun bu işin
sonuna kadar gideceğiz." dedi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aydın.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, “Yalan söyledi.” dedi, “Hep burada kendisi aynaya
baktı…”
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Doğru mu söyledin? Sabahtan beri yalan söyledin. İspat et! Ayıp
ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) – “Hakkında çok iddialar var.” dedi.
SALİH KOCA
(Eskişehir) – Doğru bir tane cümlen yok.
BAŞKAN – Şimdi,
Sayın Genç, vereceğim söz ama çok rica ediyorum sizden yani bu…
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Tabii, tabii, hayhay, efendim, ben size saygı duyuyorum…
BAŞKAN – Hayır,
birbiri ardı sıra… Bu işin yürüme hâli hiç hoş bir şey değil.
Buyurun.
10.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Evet, çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aslında istiyorum
ki, keşke, böyle tarafsız birkaç insan getirelim, yahu, diyelim ki:
“Arkadaşlar, Allah rızası için, şu olaylar karşısında ne diyeceksiniz yahu, şu
olaylar karşısında?”
Bakın,
arkadaşlar, biz, geçen gün Halk Bankasının hesaplarını alt komisyon olarak
inceledik. 575 milyon dolar, bakın bir kişiye 575 milyon dolar kredi verilmiş
ve bundan alınan teminatların bir kısmı hazine arazisi. Ben, hatta, orada da
söyledim, dedim ki: “Yahu, demek ki bu kutudaki dolarların nereden geldiği
belli.”
Arkadaşlar, 1
katrilyon 900 trilyon lira bu genel müdür zamanında verilen ve 1 milyon liranın
üzerinde olan tahsili mümkün olmayan alacak var. Bunların 1 katrilyon 600
trilyon lirası değersiz alacak hâline gelmiş. Şimdi, esnafa verilen KOBİ
kredilerinin tamamı tahsil edilmiş, orada batan kredi yok. Ama şimdi, bir
kişiye siz 575 milyon dolar verip de batırırsanız, yüzde 20 alsanız, işte ne
eder, aşağı yukarı belli miktar.
İHSAN ŞENER
(Ordu) – O nasıl laflar öyle?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Ya doğruları konuş, bazen de doğruları konuş.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Şimdi, bakın, arkadaşlar, ben bu kürsüye geldiğim zaman, Allah
yukarıda şahittir ki daima doğruları söylüyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) - Günahtır, yazıktır; hiç doğru bilmez misin?
KAMER GENÇ
(Devamla) – Eğer şey ediyorsanız yani hepimiz de şerefimizle, namusumuzla
hareket edelim, 3 tane bilirkişi tayin edelim, benim de malımı, Tayyip
Erdoğan’ın da, oğlunun da… O, oğlunun, Vakıflar Bankasına yatırılan 100 milyon
dolar nereden gelmiş yahu? Nereden gelmiş o para, kim yatırmış? Bu Tayyip’in
oğlunun vakfına kimler, ne bağışta bulunmuş?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Oğluna öyle bir para yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Bu Fatih Belediye Başkanı niye sit alanı içinde olan hazine arazisi
üzerine büyük bir yurt yapmış da Tayyip’in oğluna bedava vermiş, o da bir yurt
binasından senede 14.500 lira para alıyor?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Yok öyle bir şey.
KAMER GENÇ
(Devamla) – Ya, bunları araştıralım, eğer bir şey yoksa ben sizi tebrik ederim,
gelir sizden özür dilerim. Ama yolsuzluk
bu kadar ayyuka çıkmışsa bunu nasıl izah edeceksiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Ya, arızalı saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir. Sen günde 1 defa
doğruyu söyle, günde 1 defa.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Aydın.
11.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Evet, hakikaten
arızalı saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir ama sen ömründe 1 defa doğru
konuşmayı beceremedin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya Ahmet bu kadar yolsuzlukları savunmak için çok büyük cesaret
sahibi olmak lazım.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Yazıktır be yazık, vallahi yazık! Yani, başka bir şey demiyorum.
Seni muhatap bile almak istemiyorum ama bu kadar hakaret… Diyorsun ki: “Savcıyı
kaldırdınız, hâkimi kaldırdınız.” Asıl, savcıyı kaldıran, asıl hâkimi kaldıran
sensin. Mahkemelere de gerek yok, burada herkesi mahkûm ettin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ya ne dedim?
AHMET AYDIN
(Devamla) – Herkesi mahkûm eden sensin ya, el insaf be! Yani, yargıyı da,
hâkimi de, savcıyı da herkesi kaldıran sensin. Hem iddia sahibisin hem
hâkimsin, mahkemesin, yargılama yapıyorsun, hükmü de tesis ediyorsun. Tamam, o
zaman mahkemeleri burada kaldıran kim? Eğer bu söylediklerini ispat etmezsen
sen müfterisin, namertsin. İspat edemezsin, bak bu kadar diyorum ben sana.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, 100 milyon dolar para var diyor be kardeşim. 100 milyon
dolar para nereden geldi, soruyor adam sana, cevap ver.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Her bir iddiayı ispat etmek
zorundasın, her müddei iddiasını ispata mecburdur. Ya iddiada bulunmayacaksın
ya da iddiada bulunduğunu mahkeme kararıyla ispatlamak zorundasın. Elinde
varsa, bilgi, belge mahkemeye gitmeyen de namerttir. Sonuna kadar git, takip
et, beraber takip edelim. Eğer varsa birinin yolsuzluğu da sonuna kadar
gidelim…
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Nereye gidelim? Hep böyle söylüyorsunuz, örtbas ediyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Devamla) – …ama yoksa da gelip bütün bu gruptan, bütün bu milletten,
Başbakanımızdan, Cumhurbaşkanımızdan özür dilemen lazım.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Böyle söyleyip örtbas ediyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Ayıptır be! Her seferinde her konuşmada Cumhurbaşkanından
başlıyorsun, milletvekilinden çıkıyorsun be. Yazıktır ya!
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Neye yazık? Örtbas ediyorsunuz. Size yazık.
AHMET AYDIN
(Devamla) – Bu ülkenin temsilini sağlayan bir Cumhurbaşkanı devletin başıdır,
Başbakan Hükûmetin başıdır, bu milletvekilleri milletin iradesiyle buradadır.
Bu kadar hakaret etmeye hiçbirinizin hakkı yok, senin hiç hakkın yok.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Millî irade yolsuzluk örtbas etmek için mi var?
AHMET AYDIN
(Devamla) - Millî iradeye saygılı ol önce ve ne olursun eğer elinde birtakım
bilgiler ve belgelerin varsa mutlak surette yargıya git, yargıda da ispat
etmeye çalış.
GÜRKUT ACAR
(Antalya) – Millî irade “yolsuzluk yap” mı diyor?
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) – Ya, yargıyı bırakmıyorsunuz ki çalışsın.
AHMET AYDIN
(Devamla) - İspat edebilirsen seninle bile beraber olurum, eğer ispat edersen
ama ispat edemezsen de müfterisin diyorum.(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZGÜNDÜZ
(İstanbul) – Fezlekeler yok, fezlekeleri getirin. Yargı mı kaldı ortada “yargı”
diyorsunuz.
AHMET AYDIN
(Devamla) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN –
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.47
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
66’ncı madde
üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, bana sataşmadan söz vermeyecek misiniz?
BAŞKAN – Ara
verdik. Siz benden daha iyi biliyorsunuz, yeteri kadar hâlleşildi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Ama olmadı, haksızlık oldu.
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 66'ıncı maddesinin 4/B de “Engellilerin
toplumdan tecrit edilmeleri ve ayrı tutulmaları önlenir.” ibaresinden sonra
gelmek üzere "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve ona bağlı birimler
tarafından önlenir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları”
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Evet,
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa'daki
eşitlik maddesi uyarınca engellilere karşı Madde 66'da tanımlanan ayrımcılığın
her türlüsü suç sayılmış ve Türk Ceza Kanunu kapsamına alınmıştır. Bu madde ile
ayrıca engellilere karşı ayrımcılığın önlenmesi ve eşitliğin sağlanması için ve
engellilerin toplum yaşamına etkin ve eşit katılımı için gerekli önlemlerin
alınmasından bahsedilmektedir. Fakat bu önlemlerin kim ve hangi kurum
tarafından alınacağı, kim tarafından denetleneceği belirsiz bırakılmıştır. Bu
başlıklar daha kesin ifadelerle doldurulmazsa maddenin bir karşılığı
olmayacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
67’nci maddenin
üzerinde iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 67. maddesinin içerisindeki 5. maddedeki “özel ihtiyaçlarını”
ifadesinin “özel ve genel ihtiyaçlarını” ifadesiyle değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Haluk Eyidoğan
İstanbul İstanbul İstanbul
Veli Ağbaba Haydar Akar Aylin Nazlıaka
Malatya Kocaeli Ankara
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 67 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Yusuf Halaçoğlu
Manisa Konya Kayseri
Mehmet Günal Özcan Yeniçeri Muharrem Varlı
Antalya Ankara Adana
MADDE 67- 5378
sayılı Kanunun İkinci Bölümünün başlığı "Engellilik Durumu, Destek ve Bakım,
Habilitasyon ve Rehabilitasyon, İstihdam, Eğitim ve Öğretim,
Erişilebilirlik" şeklinde ve 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Engellilik
durumu
MADDE 5- Bireyin
engelliliğini ve engellilikten kaynaklanan özel ihtiyaçlarını belirleyen
derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanılamalarda uluslararası temel
yöntemler esas alınır. Çalışma gücünün asgarî % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet
erbabı birinci derece engelli, asgarî % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı
ikinci derece engelli, asgarî % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise
üçüncü derece engelli sayılır. Engellilik durumunun tespit ve uygulama
esasları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığının
görüşleri alınarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığınca müştereken çıkarılan yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Varlı, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI
(Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba
yasanın 67’nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşmak
istiyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Bu torba yasada
birçok kesime birçok özel imtiyazlar sağlanarak 126 madde çıkartılıyor. Burada
uçak sahiplerinin alacaklarına veya uçaklarına haciz konulmamasıyla ilgili özel
bir madde bile var. Ancak çiftçiyle ilgili, emekçiyle ilgili, bizzat alın
teriyle para kazananlarla ilgili hiçbir şey yok. Çiftçilere bir dönem Ziraat
Bankasından büyükbaş hayvan alımı için kredi verildi. Gittiler, değişik
yerlerden 6 bin liraya, 7 bin liraya -eski rakamla 6 milyara, 7 milyara-
düveleri aldılar, geldiler. Şimdi, o düveler düştü 2 milyara, 2,5 milyara. Süt
para etmiyor, yem çok pahalı. Dolayısıyla hayvancılık yapanların bu manada para
kazanması mümkün gözükmüyor. Eğer Ziraat Bankasına olan borçları, böyle özel
imtiyazlar sağladığınız maddeler gibi bir yapılandırma, taksitlendirme veya
yeniden borç dizaynı yapılmazsa birçoğu bu hayvanları kestirmek zorunda
kalacaklar. Dolayısıyla dişi hayvanların kesilmesine sebep olmuş olacaksınız.
Yeniden Türkiye'de büyükbaş havyan sayısının büyük oranda düşmesine ve süt
inekçiliğinin ve büyükbaş besi hayvancılığının yapılmasının önüne geçilmiş
olacak. Onun için, bir an önce bu manada Ziraat Bankasındaki kredilerin yeniden
yapılandırılması ve çiftçilere bir nefes aldırılması lazım yoksa bu şartlarda
bu işi yürütmeleri mümkün değil.
Yine, tarım krediye
de birçok çiftçinin borcu var. Tarım kredi bugün piyasanın üzerinde gübre
satıyor. Aslında çiftçinin menfaatine kurulmuş olan bir kurum, güya çiftçiye
fayda sağlaması, katkı sağlaması gereken bir kurum ama baktığınız zaman serbest
piyasanın üzerinde gübre fiyatıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Orada da
çiftçilerin bir sürü birikmiş borcu var ve ödeyemiyorlar, birçok çiftçi bu
konuda mağdur, traktörlerine, tarlalarına haciz konulmuş durumda. Uçak
sahiplerinin uçaklarına, alacaklarına haciz koymayı engellerken çiftçinin
tarlasına, traktörüne haciz konulmasını neden engellemiyorsunuz? Geçen gün de
söyledim, bu çiftçi bu ülkenin üvey evladı mı, ikinci sınıf vatandaşı mı? Yani
niye çiftçiyi hiç düşünmüyorsunuz, görmüyorsunuz da böyle özel yasalar çıkartıyorsunuz?
Eğer çiftçi ecrimislini ödememişse tarlasına haciz konuluyor, traktörüne haciz
konuluyor varsa arabası ona haciz konuluyor, her yerde trafik çeviriyor, el
koyuyor bu traktörlere, araçlara ama uçak sahiplerinin uçaklarına ve
alacaklarına haciz konulamıyor; böyle bir düzenleme.
Şimdi, gübre
fiyatlarıyla ilgili… Altın fiyatlarında, gümüşte, zümrütte ve süs eşyalarında
KDV’yi yüzde 18’den sıfıra çektiniz, gübrede hâlâ KDV yüzde 18. Çiftçinin en
ağır maliyetlerinden bir tanesi gübre. Niye gübredeki KDV’yi sıfırlamıyorsunuz?
Bununla ilgili birçok defa konuşma yaptım, birçok defa kanun teklifi verdim,
soru önergesi verdim ama her defasında, ek külfet getirir düşüncesiyle
reddettiniz. Şimdi, altındaki ek külfet getirmiyor mu devlete, yük getirmiyor
mu? Yok, onu görmezden geliyorsunuz.
Bir de, birazcık
olsun çiftçimizi, emekçimizi gözetecek olsak, bu ayakkabı kutularındaki çil çil
dolarları, o alındığı iddia edilen rüşvet ve yolsuzluk kapsamındaki dolarları
-aşağı yukarı 100 milyon dolar gibi büyük büyük bir rakam- gelin, bu parayı çiftçimize
verelim, onları memnun edelim, onların biraz daha fazla üretmesini sağlayalım.
Ama ne yazık ki böyle bir düşünce yok, aksine onların alın terleri, birilerinin
ayakkabı kutusunda çil çil dolar olarak veya onların rahat etmesi, villalar
yaptırması uğruna göz yumulmuş. Hâlâ daha yargıda, poliste bu manada tayinler
yapılmaya devam ediliyor. Sebep? Sebep, bir an önce aklanmalarını sağlamak.
Hepinize teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Varlı.
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.07
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Sekizinci
Oturumunu açıyorum.
Adana
Milletvekili Sayın Muharrem Varlı ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
67’nci madde
üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 67. maddesinin içerisindeki 5. maddedeki “özel ihtiyaçlarını”
ifadesinin “özel ve genel ihtiyaçlarını” ifadesiyle değiştirilmesini arz
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN -
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın
Altay, kim konuşacak?
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Aylin Nazlıaka Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Nazlıaka, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı yasanın
67’nci maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, gene bu saatte bir torba yasa görüşüyoruz. İşte,
demokrasilerin torbaya sıkıştırıldığı, özgürlüklerin paketlendiği, sizin üçüncü
ustalık döneminden neyi kastettiğinizi 17 Aralık operasyonu ve Gezi olayları
sonrasında çok çok iyi anladık.
Bakın, biz, dün
birçok milletvekili arkadaşımla birlikte Kayseri’deydik. Kayseri’de Ali İsmail
Korkmaz’ın duruşmasını izlemeye gittik. Şimdi, sizlerden bir şey rica edeceğim,
çok basit bir şey, Sayın Bakan, bunu sizden de isteyeceğim: Birkaç saniye olsun
gözünüzü kapatın değerli milletvekilleri ve kendinizi Ali İsmail Korkmaz’ın
annesinin ya da babasının yerine koyun ya da -o iğrenç kamera görüntülerini
hepimiz izledik- kendi çocuğunuzun ya da çocuğunuz yoksa eğer kendi
yakınınızın, çok sevdiğiniz birisinin ya da kendinizin aynen Ali İsmail Korkmaz
gibi sopalanarak, dövülerek öldürüldüğünü bir canlandırın zihninizde. Ne
hissediyorsunuz?
Bakın, ben bir
siyasetçi olarak bu emri verenlerden ve o sivil insanlardan, eline fırıncı
sopalarını alarak, oklavaları alarak o gencecik 19 yaşındaki fidanı dövenlerden
ve onları o dövmeye teşvik eden dili kullanan siyasi iktidardan utanıyorum.
Bakın, ben bir siyasetçi olarak bundan utanıyorum, sizlerin de utandığını umut
ediyorum. Ha, ben şunu bilemem: Sayın Başbakan size baktığında hanginizi
tuzluk, hanginizi karabiberlik olarak tanımlıyor, bunu bilemem ama ben size
baktığımda insan görüyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) O yüzden eğer siz gerçekten insansanız, eğer ben doğru görüyorsam o
zaman bir vicdana da sahip olduğunuzu varsaymak zorundayım. Eğer bir vicdanınız
varsa o zaman sizin Ali İsmail Korkmaz’ın annesini arayıp en azından bir başsağlığı
dilemenizi bekliyoruz arkadaşlar. Mehmet Ayvalıtaş’ın ailesini aramanızı
bekliyoruz, Ethem Sarısülük’ün ailesini aramanızı bekliyoruz, Medeni
Yıldırım’ın ailesini aramanızı bekliyoruz, Ahmet Atakan’ın ailesini aramanızı
bekliyoruz.
Bu gencecik
insanlar demokrasi uğruna öldüler, bakın, özgürlük haklarını kullandılar onlar.
Dün siz gene bu duruşmayı izlemek için gelen 5 bin civarındaki gencin seyahat
özgürlüğünü de engellemeye çalıştınız. Onların şehre girmesini engellemeye
çalıştığınızda o mizah gücü olan gençler ne yaptılar biliyor musunuz?
Otobüslerin önüne bir kâğıt astılar, “İHH ve MİT’E aittir.” diye. Böylelikle
içeri daha rahat girebiliriz, aranma yapılmadan girebiliriz, dediler.
Dün Ali İsmail’in
annesi salonda ne dedi biliyor musunuz: “Oğlumu kaybettiğim için çok üzgünüm
ama bari dövülerek değil de mermiyle öldürülseydi o zaman daha az acı çekerdi
hiç değilse.” Bakın, ben bunları duydukça utanıyorum, siz hiç mi
utanmıyorsunuz? Hiç mi bunlarla ilgili olarak vicdan azabı duymuyorsunuz?
Berkin Elvan
-benim oğlumla aynı yaşta- ekmek almak üzere sokağa çıktı ve iki yüz otuz beş
gündür komada. Bakın, bu çocuk komada ve arayıp da biriniz ona geçmiş olsun
demedi, biriniz bir duruşmaya katılmadı. Yarın Mehmet Ayvalıtaş’ın katillerinin
duruşması var. 12 Mayısta Ali İsmail Korkmaz’ın bir sonraki duruşması var.
Sizleri buradan hem bu aileleri aramaya, onlara başsağlığı dilemeye hem de aynı
zamanda bu duruşmaya katılmaya davet ediyorum. Çünkü, eğer biraz vicdanınız
varsa eğer gerçekten de insansanız, o zaman bunu yapmanızın beklenilmesi en
doğru şey. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Çünkü siyaset
gönül işidir arkadaşlar, bakın siyaset gönül işidir. Siz, dün o gencecik
çocuklar polis şiddetiyle ölürken “Destan yazıyor.” dediğiniz polislere bugün
ne oldu da “Haşhaşi” diyorsunuz ha? O gencecik çocuklar oralarda dövülürken,
gaz bombalarına maruz kalırken sizin ödüllendirdiğiniz, prim verdiğiniz o
polisler bugün ne oldu da kötü oldu? O dönemde onca insan ölürken sadece 1
polisi görevden aldınız; bugün 3 bakanın oğlu yolsuzluk olaylarına…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Nazlıaka.
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) - …karıştıktan sonra 6 bin polisin yerini değiştirdiniz. Ne oldu ha?
Bize bunları açıklamak zorundasınız.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Nazlıaka.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 68’de iki
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
T. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 68. maddesindeki “Destek ve Bakım” ifadesinin “Destek ve Bakım
hizmetleri” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Haluk Eyidoğan
İstanbul İstanbul İstanbul
Veli Ağbaba HaydarAkar Aylin Nazlıaka
Malatya Kocaeli Ankara
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 68 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet Günal
Ankara Antalya
MADDE 68- 5378
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Destek ve
bakım
MADDE 6- Bakım
hizmetleri sosyal bir haktır. Sosyal güvenlik sistemi içinde, her türlü
rehabilitasyon hizmeti tıbbi sosyal mesleki ve toplum temelli rehabilitasyon
hizmeti ile ilişki etkileşim ve işbirliği içinde yapılır. Evde bakım hizmetleri
için ihtiyaç duyan belgeler yerel yönetimlerce ücretsiz olarak kamu hizmeti
kapsamında yapılır. Yerel yönetim bütçelerine bu hizmetler için ödenek konulur.
Engellilerin
öncelikle bulundukları ortamda bağımsız yaşayabilmeleri için durumlarına uygun
olarak gerekli psikososyal destek ve bakım hizmetleri sunulur. Destek ve bakım
hizmetlerinin sunumunda kişinin biyolojik, fiziksel, psikolojik, sosyal, kültürel
ve manevi ihtiyaçları ailesi de gözetilerek dikkate alınır.
Destek ve bakım
hizmetlerinin standardizasyonu, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için
gerekli olan çalışmalar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca
yürütülür."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okuyun.
Gerekçe:
Bakım hizmetleri
sosyal bir hak olarak kabul edilmiş, evde bakım hizmetleri için ihtiyaç duyan
belgelerin yerel yönetimlerce ücretsiz olarak kamu hizmeti kapsamında yapılması
ve bunun için yerel yönetim bütçelerinde ödenek oluşturulması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 68. maddesindeki “Destek ve Bakım” ifadesinin “Destek ve Bakım
hizmetleri” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Nazlıaka, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaldığım yerden devam
ediyorum.
Şimdi, az önce
hanginiz tuzluk, hanginiz karabiberlik onu bilemem demiştim. Ancak, bu yasa
engellilerle ilgili olan bir yasa olduğu için öncelikle bu konuda bazı verileri
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, sizin döneminiz, AKP dönemi hiç şüphesiz
yoksulluğun, yoksunluğun ve yasakların ayyuka vardığı bir dönem ama aynı
zamanda, ötekileştirmenin, ayrıştırmanın ve eziciliğin de tavan yaptığı bir
dönemden geçiyoruz. İşte böyle bir dönemde tabii engelliler de ister istemez bu
süreçten nasibini alıyor. Sokakların, caddelerin, binaların engellilerin yok sayılarak
inşa edildiği ve kamu kurum ve kuruluşlarında engellilerin istihdamının,
engelli kadrolarının boş bırakıldığı bir dönem yaşıyoruz. İşte bu nedenledir ki
-bakın- bazı rakamlar paylaşacağım sizlerle engellilerle ilgili olarak.
Bir kere,
engellilerle ilgili olarak doğru düzgün bir veri tutulmuyor, istatistiksel
verilerle oynuyorsunuz çünkü onlara bağlanan muhtaç aylığı ile ilgili olan
bütçeyi azaltabilmek için engelli sayısını azaltmaya çalışıyorsunuz.
Nüfusumuzun yüzde 12’sinin engelli olduğunu biliyoruz ama sizin bir verinize
göre 5 milyon, bir başka yerdeki veriye göre başka rakamlar var. Bakın, Ulusal
Engelliler Veritabanına kayıtlı 1 milyon 550 bin engelli vatandaşımız var. Bu
engelli vatandaşlarımızın yüzde 62’si işsiz, yüzde 51’i tedavi edilemiyor,
yüzde 44’ünün sosyal güvencesi yok, yüzde 76’sı iş gücüne katılmıyor, yüzde
71’inin eğitim imkânları yok, eğitim imkânlarından faydalanamıyorlar. İşte
sizin döneminizde engellilerin durumu budur değerli arkadaşlar.
Ben aslında arzu
ederdim ki burada ilgili Bakan Sayın Ayşenur İslam olsun. Daha önceki Bakan
yani Fatma Şahin, ben ne zaman Genel Kurulda söz alsam koşa koşa dışarı
kaçıyordu; bu Bakan sanıyorum salona hiç gelmemeyi tercih etti.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Niye acaba?
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) – Fakat özellikle şunu söylemek istiyorum: Bu Bakan görevi eski
Bakandan devralırken “Sayın Bakan, işim çok zor çünkü siz çıtayı çok
yükselttiniz.” dedi. Bakın, ilk kez doğru bir şey söyledi, Bakan çıtayı çok
yükseltti. Neden mi?
SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) – Hizmet.
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) - Söyleyeyim size, hangi çıta yükseldi: Türkiye, kadın-erkek
eşitsizliği anlamında en tepe noktaya ulaştı. Bakın, çocuk hakları konusunda
çocukların ezildiği en tepe noktaya ulaştı. Engellilerin durumunu az önce
sizlere bahsettim; engelliler ayrıştırılma, ezilme, ötekileştirilme anlamında
en tepe noktaya ulaştırıldılar. İşte, böyle bir süreçten geçerken, doğru
söylüyor, çıta yukarıya çekildi gerçekten de.
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Git engellilere sor, engellilere. Bir engelliye sordun mu sen hiç?
AYLİN NAZLIAKA
(Devamla) – Bugün, eğer her gün 5 kadınımız öldürülüyorsa, her 3 kadınımızdan
1’i şiddet görüyorsa, her 3 çocuğumuzdan 1’i çocuk gelin oluyorsa, kadın
işsizliği yüzde 70’lere vardıysa, kadınların sosyal güvenceye ait olmadan
çalışma hâli yüzde 48’ler oranındaysa, işte bunların sorumlusu sizsiniz. İşte,
o yüzden söylüyorum, çıtayı gerçekten de çok yukarıya çektiniz diye.
Siz biliyor
musunuz, bugün Türkiye’de kadın intiharlarının rakamları kaçlara ulaştı? O
kadınlar tacize, tecavüze, cinsel istismara dayanamayıp -cam silerken düşmüş
gibi bir senaryo çiziliyor- intihar ediyor arkadaşlar.
Bakın, bu
çocuklar… Çocuk hakları konusunda da sicilimiz berbat durumda. Daha birkaç gün
önce bir çöpten bir çuval içerisinde çocuk bedeni çıktı, kesilmiş bir çocuk
bedeni. Ne oldu da bu kadar canileşildi, ne oldu da çocuklar, kız çocukları ve
kadınlar ve engelliler bu kadar, insan gibi görülmekten çıktı? İşte, bunların
her birinin hesabını size sormak istiyoruz.
Kadına tacizin,
tecavüzün, çocuk istismarının âdeta günün pratik uygulamalarından biri gibi
algılanmaya başlandığı sizin döneminizde bizler kadın-erkek eşitliği için,
engelli hakları için, gazilerimiz, şehitlerimiz için ve çocuk hakları için her
koşulda mücadele etmeye devam edeceğiz diyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 69’da iki
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 69. Maddesindeki "erişilebilir olması sağlanır"
ifadesinin "erişilebilir olması zorunluluktur" olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Mehmet Ali Susam Musa Çam
İstanbul İzmir İzmir
BAŞKAN – Şimdiki
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 69 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet Günal
Ankara Antalya
Madde 69- 5378
sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Erişilebilirlik
Madde 7- Yapılı
çevrede engellilerin erişebilirliğinin sağlanması için planlama, tasarım,
inşaat, imalat, ruhsatlandırma ve denetleme süreçlerinde erişilebilirlik
standartlarına uygunluk sağlanır.
Erişilebilirlik
bir bütün olarak değerlendirilir. Bilgilendirme sistemi, konuttan durağa
erişim, otobüsler, kaldırım bu bütünün birer parçasıdır.
Özel ve kamu
toplu taşıma sistemleri ile sürücü koltuğu hariç dokuz veya daha fazla koltuğu
bulunan özel ve kamu toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine
uygun olması zorunludur.
Bilgilendirme
hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin engelliler için erişilebilir
olması sağlanır."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Yeniçeri, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 69’uncu madde üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplumların
kalitesi engellilerine verdikleri önemle ölçülür. Engelliler için hayatı
yaşanabilir kılmak aslında insani bir görevdir. Bu bağlamda, yapılı çevreyi
başta engelliler olmak üzere herkes için erişilebilir kılmak esas olmalıdır.
Yapılı çevrenin engelli insanların ihtiyaçları için yeniden düzenlenmesi
elbette bir zorunluluktur. Bu düzenlemelerin ruhsatlandırma ve denetleme
süreçlerindeki standartlara uygun olması da tabiidir. Yasa maddesi bu yönü
itibarıyla doğru ve ihtiyaçları gidermeye uygun bir maddedir. Hayatın her
alanında, engelli ve dezavantajlı olan vatandaşlarımızın hayatlarını
kolaylaştıran düzenlemeler yapılması her şeyden önce ahlaki bir zorunluluktur.
Engelliler için erişilebilirlik bu yönü itibarıyla da temel bir insan hakkıdır.
Engelli
yurttaşlarımızın sorunlarının çözülmesine yönelik olarak sayısız kanun ve
düzenleme yapılmaktadır. Yapılan düzenlemelerin özüne uygun bir biçimde uygulamaya
geçirilememesi, bu düzenlemelerin engelli yurttaşlarımıza katkılarını
sınırlandırmaktadır. Yapılan onca düzenlemeye karşın, engelli yurttaşların
hayatlarında ciddi bir kolaylaşmanın görülememesi konunun bu yönüyle ilgilidir.
Aslında, konu bir kanun meselesi olmaktan daha çok, bir zihniyet ve kültür
meselesidir.
Geldiğimiz
aşamada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, engellilerin
erişilebilirliğine yönelik bu düzenlemeyi getirmiş olması doğru yolda atılmış
bir adımdır ancak bu yasayla birlikte bakanlıkların, engellilerin sorunlarına
bakış açılarının da değişmesi şarttır. Engellilerin sorunlarıyla ilgili olarak
çeşitli bakan ve bakanlıklara, özellikle benim vermiş olduğum 100’e yakın soru
önergesi ve bu önergelere ciddi bir cevap alınamaması bu bakımdan da
düşündürücüdür.
Verdiğimiz soru
önergelerinin başlıklarını kısaca sizinle paylaşmak istiyorum. Engellilerin
şehir içi ve şehirler arası seyahatlerini rahatça yapabilmeleriyle ilgili soru
önergesi; engellilere iletişim alanında çeşitli kolaylıkların sağlanmasıyla
ilgili soru önergeleri; vapur iskeleleri, havalimanlarının engelli erişimine
uygun hâle getirilmesiyle ilgili soru önergesi; engellilerin eğitim erişiminin
önündeki engellerin kaldırılmasıyla ilgili soru önergesi; büyükşehir belediyeleriyle
il, ilçe belediyeleri tarafından engellilere yönelik eğitim programlarının
düzenlenmesiyle ilgili soru önergeleri; engelli vatandaşların otobüs ve
metrobüslere binerken karşılaştıkları zorluk ve tehlikelerin giderilmesiyle
ilgili soru önergeleri; belediye ve kamu binalarının engellilerin kullanımına
uygun hâle getirilmesiyle ilgili soru önergeleri; engellilere yönelik çevre
düzenlemelerinin yapılmasına ilişkin soru önergeleri; ibadethanelerin engelli
erişimine uygun hâle getirilmesi gibi engelli vatandaşlarımızın sorunlarına
ilişkin soru önergelerimize ilgili bakan ve bakanlıklar cevap vermemişlerdir.
İlgili bakanlıklar tarafından bu sorulara yanıt verilmemiştir. Muhtemelen,
verecek yanıtı bulamadıklarından vermemişlerdir. Bu, bir yandan engellilerin durumunun,
diğer yandan da iktidarın konuya ne denli ciddiyetsiz bir biçimde yaklaştığının
kanıtıdır. Soru önergelerinde konu edilen hususların neredeyse tamamı hakkında
engelliler lehinde kanun düzenlemeleri zaten bulunmaktadır ancak bunlar
uygulanmamaktadır. Bugün, burada yapılan değişikliklerin de yine kâğıt üzerinde
kalacağına yönelik kaygılarımız vardır. İktidar, bazı yasaları formaliteyi
tamamlamak ya da AB’yi selamlamak için çıkarmaktadır.
Bugün ülkemizdeki
engelli nüfusa ilişkin sağlıklı bilgiye dahi sahip değiliz. Bu bilgiye sahip
olmadan yapılacak uygulamaların ne kadar başarılı olabileceği ortadır. Engelli
nüfusuna ilişkin kapsamlı veri toplanmalıdır. Engelli hakları izleme
mekanizmalarının eksiklikleri giderilmelidir. Engellilere yönelik olumsuz tavırlar,
ayrımcılığa karşı gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu sorunlar çözülmeden
pratikte etkisi sınırlı kalacak olan birtakım kanunlarla engellilerin
sorunlarının çözülmesi mümkün değildir. Biz, engellilerin sorunlarını çözmeye
çalışırken siz İnternet’i engelli hâle getirmeye çalışıyorsunuz, bu da sizin
garip bir çelişkinizdir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yeniçeri.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 69. Maddesindeki “erişilebilir olması sağlanır” ifadesinin
“erişilebilir olması zorunluluktur” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engellilerle ilgili olarak
daha önce 2005 yılında çıkartılmış ama sekiz yıllık süre içerisinde hiçbir adım
atılmamış, ondan sonra süresi dolmuş, şimdi 2018 yılına uzattığımız bir uzatma
maddesinin torba kanunda görüşülmesiyle ilgili söz aldım.
Öncelikle şunun
altını çizmek istiyorum: Neden sekiz yıl içerisinde bu işi başaramamışız? Bu
işi başarmadaki temel eksikliğimiz ne? Onun bir altını çizmek istiyorum.
Engellilerle ilgili, Avrupa Birliği veya mevzuatlar bizi yasa düzenlemeye
itiyor diye bakmak yerine, engelli yaşamını kolaylaştıracak, engellinin yaşamla
bütünleşmesini sağlayacak bir anlayışımız kesinlikle olmalı. Bunun için de
devlet yatırım yapmalı. Bu yatırım çevreye, doğaya, binaya, araca, eğitime,
sağlık ve benzeri noktalarında olmalı. Bunu şu şekilde çözemezsiniz: Ben
engelliye ayda 300-500-1.000 lira para veriyorum, o da bu sorunu çözüyor
diyemezsiniz. Dediğiniz zaman, engelliyi yaşamdan kopartmış ve engelliyi,
sadece, verilmiş olan bir parayla tatmin ettiğinizi zannedersiniz.
Değerli
arkadaşlarım, sekiz yıldır araçların, bu, belediye otobüsü, minibüs, servisti…
Şimdi yeni bir şey ilave edildi -olumlu bir adımdır- vapur ve başka toplu
taşıma araçlarında da engellilerin kullanabileceği araçları imal etmek.
İnceleme yaptım, şu an 440 bin otobüs ve minibüs var, 220 bin servis otobüsü
var, 220 bin de kamu taşımasında kullanılan otobüsler var. Bunların şu ana
kadar değiştirilebilmiş olanlarının sayısı çok sınırlı. Türkiye’de iki ilde
değiştirilme yapılabiliyor, İstanbul ve Bursa’da. Sadece bir değiştirmenin
maliyeti de 10 bin liranın altında değil. Peki, ne yapmak gerekiyordu bu kanunu
çıkarıp geçen sekiz yıl içerisinde? Bu araçların sahiplerine de bu araçları
değiştirme ve dönüştürme için bir destek verilmesi gerekiyordu. Örneğin, ÖTV ve
KDV almadan bu araçların yenilenmesi veya dönüştürülmesi konusunda katkı
verilmesi gerekiyordu ama devlet, bu konuda taşın altına elini koymak yerine bu
işi uzatmalarla devam ettirme noktasında olmaya çalışıyor. Şimdi, kanunda yeni
bir sorun çıkacak. 440 bin minibüs ve servis aracı, 220 bin otobüsün gene
2018’e kadar yenilenmesi veya ona uygun hâle getirilmesi mümkün değil, 2018’de
tekrar uzatma isteyeceksiniz. Bu uzatmalarla ilgili olarak da vatandaşın ve
taşımacılık sektörünün sırtına yeni yükler getirmeyle çözeceğinizi
zannedeceksiniz. Bunun yolu şudur: Bu konuda, cazip hâle getirip araçların
engellilerin kullanabileceği hâle gelmesi için teşvik edebilmede net bir rakamla
onların ÖTV ve KDV’sini almamanızdır.
Bu konuda, aynı
şeyi taksilerin hırsızlık ve gasptan kurtulması konusunda, kabinli araçlar
yapılmasında bir sefere mahsus ÖTV ve KDV almamalarını önerdik. Bu da
gerçekleşmedi. Bu konudaki olay da devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, engellilerin yaşamını kolaylaştırmak devletin bu konuda taşın
altına elini koyması ve toplumu teşvik etmesiyle olabilecek olaydır, yoksa
sadece kanun çıkartarak, çıkartılmış kanunların da zamanı geldiğinde
uzatılmasıyla işi on üç yıla yaymak hiçbir şekilde engelliye bir katkı
koymayacağı gibi, bu konuda iş yapan insanların, ulaşım sektörünün de
sorunlarını çözmeyecektir.
Buradan net öneri
getiriyorum Bakanlığa ve Hükûmete: ÖTV ve KDV’yi kaldırın, bakın, ne kadar kısa
sürede yeni araçlarla engellilerin taşınacağı lüks araçları bulabilirsiniz,
bunlar yapılabilir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 70’te iki
önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 70. Maddesindeki "habilitasyon ve rehabilitasyon"
ifadesinden sonra "ve diğer" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Musa Çam Mehmet Ali Susam
İstanbul İzmir İzmir
BAŞKAN - Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 70 inci maddesinin birinci cümlesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Günal
Ankara Antalya
"
Engelliliğe yol açan epidemiyolojik hastalıkların önlenebilmesi amacıyla
koruyucu, önleyici ve erken tanı, tarama ve rehabilitasyon hizmetlerinin
verilmesi esastır."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 70’inci maddede verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle bu
torba tasarı görüşmelerinde mümkün olduğunca görüşülen konulardan ayrılmamaya
özen gösteriyorum, kendimi de zorluyorum bu konuda. Ve mümkün mertebe yapıcı,
olumlu katkılar vermeye de gayret gösteriyoruz.
Yalnız, değerli
arkadaşlar, o kadar vahim gelişmeler oluyor ki; anbean, saat ve saat, dakika
dakika, kulağımızla duysak gerçekten inanmayacağımız vahim hadiselerle
karşılaşıyoruz. Türkiye, tamamen kayıt dışı bir yönetim altındadır. Hani “kayıt
dışı ekonomi” deniyor ya, bırakalım onu, tamamen her alanda kayıt dışı
faaliyetler söz konusu ve bu kayıt dışı faaliyetlerin de başında Sayın Başbakan
var. Bu, bir devlet yönetimi olmaktan çıkmış, tamamen bir çete faaliyetine
dönüşmüştür. Bu kadar vahim bir süreçten geçiyoruz. Düşünebiliyor musunuz, bir
ülkenin Başbakanı televizyonların, medyanın haber müdürlerini, medya
koordinatörlerini arayıp Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet
Bahçeli’yle ilgili verilen habere sansür uyguluyor, yayından kaldırtıyor ve bu,
hepimizin bilgisi dâhilinde, artık saklanamaz, inkâr edilemez bir hâle gelmiş.
Yazıktır ve ayıptır, bu kadar… Ve dahası, en başında suçtur. Bu nasıl bir
güçtür, bu nasıl bir devlet ve siyaset anlayışıdır ki “Her alana, her şeye
hükmedeceğim, dediğim dedik, söylediğim kanun.” anlayışıyla... Bu ülkede
demokrasiden, hukuktan, insan haklarından bahsetmek mümkün müdür? Eşit siyasi
yarıştan bahsetmemiz mümkün olabilir mi?
Türkiye
gırtlağına kadar yolsuzluklara batmış bir suç çetesince âdeta rehin alınmış
durumda. Hiç kimsenin ne can ne mal güvenliği teminat altında değildir.
Yolsuzlukları bir örtbas etme faaliyetiyle bir buçuk aydır Türkiye meşgul
ediliyor, deliller saklanıyor, yok ediliyor; savcılar, polisler sürgün ediliyor,
baskı altına alınıyor; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu dağıtılıyor; rüşvet,
imar yolsuzluğu, kara para aklama, kaçakçılık vesaire ne ararsan var. Ayakkabı
kutuları, milyon dolarlar, rüşvetler yayılmış ortalığa, Başbakanın oğlu Bilal
Erdoğan’ın vakfı TÜRGEV, âdeta ihale karşılığı alınan bir rüşvet merkezi hâline
gelmiş, arsa, arazi işleri, imar işleri bir uzmanlık alanına dönmüş ve
yöneticisi olduğu vakfın banka hesabına 100 milyon dolar yatırılması söz konusu
ve bunlar inkâr da edilemiyor. İş adamlarının komisyonla ihale alması ayan
beyan ortalığa dökülüyor. Havuzlar oluşturulmuş, havuzları oluşturanın Başbakan
olduğu ifade ediliyor. Bir milletvekilinin verdiği soru önergesi sansür edilmek
isteniyor ve kendi sitesinden kaldırılmak isteniyor.
Şimdi, bunlar,
maalesef kabul edilebilir durumlar değil, her gün çok daha vahim bir iç
kargaşaya Türkiye sürüklenmektedir, bunun mutlaka en birinci derecede sorumlusu
iktidar partisi grubudur. Ben, Adalet ve Kalkınma Partisi mensubu milletvekili
arkadaşlarımı, bu konuda gereken dirayeti, hassasiyeti ve iradeyi göstermeye
davet ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, bir torba tasarıyı görüşüyoruz, yarın Plan ve Bütçe Komisyonunda
yine bir torba tasarı görüşeceğiz. Biraz sonraki maddede biraz daha
ayrıntılarını gireceğim ama, şimdi görüştüğümüz torbadaki konuların hemen hemen
aynısı, benzeri yine bu torbada da var. Bu nasıl bir plansızlık,
programsızlıktır, bu nasıl bir hükûmet etme anlayışıdır, doğrusu artık tam bir
şaşkınlık ve bir faciayla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – Teşekkür eder, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 70. Maddesindeki "habilitasyon ve rehabilitasyon"
ifadesinden sonra "ve diğer" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM
(İzmir) – Sağ olun Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, kaldığım yerden devam etmek istiyorum.
Engellilerle
ilgili, gerçekten onları yaşamın içine katmanın ne kadar önemli olduğunu
yaşamış görmüş biri olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Engelli
çocuklarla ilgili bir okulla ilgileniyorum. Bu okula gelen çocukların özel
eğitime ihtiyacı var. Özel öğretmenleri var. Bu ailelerin çoğu fakir aileler.
Bu çocukların bu okullara geldikleri günle üç yıllık eğitim süresi içerisinde
gelişme gösterdikleri süreyi o kadar net görebiliyorsunuz ki. Ve orada
gördüğünüz en önemli şeylerden bir tanesi çocuktaki gelişim, değişim, yaşama
bakış açısıyla, ailenin çocuğun okula gittiği süre içerisinde özgür kalarak
kendine zaman ayırıp çocuğundaki gelişmeleri görüp mutlu olması. Ve devletin bu
alanda yatırım yapması gerektiğinin ihtiyacını bir kez daha görüyorsunuz ama
devlet bu alana yatırım yapmıyor. Yatırım yapmak yerine, ailelere belirli
miktarda para vererek o ailelerle çocuğu kendi evlerinde mahkûm bir şekilde
hayata uyum sağlamasını geciktiren, engelleyen bir anlayış içerisinde olunuyor.
Bundan dolayı da bu madde aslında engellinin yaşama adapte edilmesine ilişkin
bir madde ama bunu yapmak için devletin yatırım yapmasına ihtiyaç var. Bu noktada
adım atılmak yerine sadece engellilere böyle bakılıyor.
Değerli
arkadaşlar, bu eğitim süresi üç yıl. Üç yıllık eğitim süresi sonunda bu
insanlara ne iş bulabiliyorsunuz ne de yeni bir okula devam etme şansı
sağlıyorsunuz. Üç yıl içerisinde eğitim almış, okula alışmış, hayatla temas
etmiş olan çocuğu tekrar eve kapatmak zorunda kalıyorsunuz. Neden bunu yapmak
durumunda kalıyoruz? Neden bunların yaşamı boyunca devam etmesi gereken eğitim
süresini, altyapısını oluşturma konusunda adım atmıyoruz? İşte engelliye bakış
açısı temelde bu olmalıdır. O engelliyi toplumun içine çıkarmalıyız. Bakın,
bizim engellilerimiz evlerde kapalı, kendi kaderine terk edilmiş noktadadırlar
ama çıkın dünyanın diğer ülkelerine, gelişmiş ülkelerine, engelliler yaşamın
ayrılmaz bir parçası hâline gelmişler. Biz bu anlayışla bu konuya bakmalıyız.
Zamanımın çok
kısa bir süresini de az önce tartışılan bir konuya ayırmak istiyorum:
Kamyoncularla ilgili, Mevlüt Başkan bir şey söyledi K plakalarıyla ilgili. 500
kamyonu olan 17.500 lira ödüyor, 1 kamyonu olan da 17.500 lira. “Komisyonda
değiştirmeye söz verdiler.” dedi, evet, gittim, konuyu Sayın Bakanla… Sayın
Bakanım konuyu bilmiyordu. Dedim ki: “Konunun içinden biri olarak ben size
anlatayım. Durum budur. 500 kamyonla 1 kamyon aynı. Neden yapıyoruz?” İyi
niyetle, Bakan da Bakanlık bürokratlarına sordu. Dediler ki: “Bakanlığın
politikası bu.” Neymiş Bakanlığın politikası, biliyor musunuz? Tek tek kamyon
taşımacılığını kaldırıp lojistik şirketlerini teşvik etmek için 500 kamyonu
olana da 17.500 liraya K belgesi verip, 1 kamyonu olan, ekmeğini çıkarıp
çocuğunu okutmak, engelli çocuğuna bakmak isteyen kamyoncunun 17.500 lirasını
cebinden almak. Yahu kamyoncunun cebinde 17.500 lira hiç olmadı ya! Bazılarının
arabası -kamyon- satsan 17.500 lira etmeyecek kadar.
Size, lütfen,
iktidar partisi milletvekillerine söylüyorum: Bu kanun değişmeden, bu kanun
buradan gitmeden tekriri müzakereyle o kanun maddesini değiştirin. Gittiğiniz
yerel seçim süresince o kamyoncular sizden bunun hesabını soracaktır. O
kamyonculara hesap veremezsiniz. “500 aracı olan lojistik şirketine destek
veren AKP iktidarı 1 kamyoncuya 17.500 lira para kesiyor.” dediği zaman ne
cevap vereceğinizi buradan düşünmenizi istiyorum ve sizden bir kez daha
vicdanınıza danışarak bu kanun maddesini tekrar, tekriri müzakere yapıp,
değiştirip, 1 kamyona 17.500 lira almanın haksızlık olduğunu, onu düşürmeyi ve
kamyon başına da lojistik şirketlerinden para almayı getirmeyi yapmak
zorundasınız. Eğer yapmazsanız alın teriyle sattığı tarlayla kamyon alıp
çoluğunu çocuğunu devlete hiç yük olmadan geçindirmeye çalışan kamyoncuya en
büyük haksızlığı yapmış olursunuz.
Durumu bir kez
daha huzurlarınıza sunuyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Susam.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 71’de iki
önerge vardır, sırasıyla işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 71. maddesinin 13. maddesinin sonundaki “Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca” ifadesinden sonra “Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görüşü alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haluk Eyidoğan Muharrem Işık
İstanbul İstanbul Erzincan
Ramis
Topal Fatma Nur
Serter
Amasya
İstanbul
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 71 inci
maddesinin üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkraların
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Günal
Ankara Antalya
"Mesleki
rehabilitasyon hizmetlerine başlamadan önce bölgenin işgücü ihtiyacına yönelik
meslek ve engelli profilleri çıkarılır. Yapılacak iş analizleri sonucu
Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük ekinde yer alan engellilerin
yapabilecekleri işler günümüz teknolojisine ve ihtiyaçlarına göre yeniden
tespit edilir.
Engellilerin
mesleki rehabilitasyon alanında çalışacak olan personel, meslekleri ile ilgili
eğitimlerinden sonra en az iki yıllık bir pedagojik formasyon eğitimine tabi
tutulur."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Halaçoğlu, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, aslında ne yasası görüştüğümüzü anlamaya çalışıyorum. Sözde
yasa görüşüyoruz ama şu an İnternet’e düşmüş bir ses kaydı herhâlde hepinizin
dikkatini çekecektir. Sayın Başbakan Habertürk’ün yönetmeni Fatih Saraç’a
telefon ediyor. Başbakanın Tunus gezisi sırasında Sayın Bahçeli’nin
Cumhurbaşkanıyla yaptığı görüşmeden sonraki Habertürk’teki alt yazılı
haberlerin televizyondan çekilmesi talimatını veriyor. Aynen şu şekilde -isterseniz
dinletebilirim, yarın dinleteceğim ayrıca- ama
burada ilginç olan şey, Sayın Başbakan Fatih Saraç’ı arıyor: “Buyurun
Başbakanım.” diyor. “Fas’ta televizyon izliyorum burada.”
“Mehmet Fatih
Saraç: Evet efendim.
Recep Tayyip
Erdoğan: Şimdi Bahçeli’nin bütün konuşmalarını, altta şimdi bant olarak da
ayrıca geçiyor konuşmanın…”
(Hatip, cep
telefonundan bir ses kaydı dinletti)
ENGİN ALTAY
(Sinop) – İleri demokrasi!
LEVENT GÖK
(Ankara) – Dikkatli dinleyin, artık her şeyin bittiği nokta, her şeyin bittiği
yer bu arkadaşlar.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Sansürden tutun da yarın görüşeceğimiz İnternet görüşmelerine kadar
herhâlde bir skandalı hepiniz gözler
önünde görebilecek durumdasınız. Aslında her şey iflas etmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti’ni yönetenler iflas etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler
aynı zamanda kendi dikta rejimlerini
nasıl kurduklarını ortaya koymuştur ve maalesef -bu ülkeye yazık ama- bütün
basının nasıl kontrol altına alınarak iktidar tarafından nasıl kontrol altına
alınarak, nasıl bir dolap çevrildiğini gözler önüne sermektedir. Yani
düşünebiliyor musunuz, bir muhalefet partisinin konuşmalarının ve beyanlarının
alt yazı bile olarak geçmesine tahammül edemeyenler ileri demokrasiden bahsediyorlar. Sizin ileri demokrasinizi
sevsinler! Ayıptır. Ondan sonra da diyorsunuz ki “Adam gibi muhalefet yapın.”
Adam gibi iktidar olmayınca adam gibi muhalefet işte böyle yapılmıyor. Bundan
utanmanız lazım hepinizin, hepinizin utanması lazım. Böyle bir skandalı tarih
daha yazmamıştır ama maalesef sizin Başbakanınız adına yazmaktadır tarih artık.
Helal olsun size!
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Halaçoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
yasa tasarısının 71. maddesinin 13. maddesinin sonundaki “Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığınca” ifadesinden sonra “Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görüşü alınarak” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Eyidoğan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Hafızayı beşer nisyan ile
malüldür.” diye bir sözümüz var.
Şimdi size
arşivimden çıkardığım, konuyla ilgili olarak, engellilerin sorunlarıyla ilgili
olarak bir tarihte bana yazılmış, bir mektubu okuyacağım. “Çok kıymetli
milletvekilim, hem kişisel hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi manevi şahsiyeti
itibarıyla misyonunuz olan insan hakları, adalet, tutarlılık, istikrar
hususiyetlerinizden aldığım cüret ve cesaretle sanki en önemli bir mesele
haline getirilmiş olan konuyu mahcubiyet içerisinde utanarak arz etmek
durumunda kalıyorum.
2005 yılında
Özürlüler Kanunu çıkarılmış ve 2 geçici maddeyle de kamuya açık alanların ve
toplu taşıma araçlarının özürlülerin de evden çıkıp işlerini görebilmeleri,
hayata katılabilmeleri, eğitim görüp çalışabilmelerine imkân verecek şekilde
düzenlenmesi için yedi sene süre verilmişti. Geçen hafta itibarıyla Plan Bütçe
Komisyonu torba 32’nci madde kanununda Adana’dan AKP milletvekillerinden
birinin önerisiyle önce üç yıl süreyle sonra da güya bir başarı olarak bir yıla
indirilerek uzatılmasına karar verilmiştir. Bu kanunun görüşmeleri bu hafta
itibarıyla başlayacaktır.
Adeta birer
cezaevine dönüşmüş evlerimizde bizim birer yıl daha mahkum kalmamızdan başka
bir şey değildir. Temel insan hakları olan seyahat hürriyetimizi, eğitim
hakkımızı, çalışma hakkımızı ve bilumum haklarımızı uygunsuz kaldırımlar, toplu
taşıma araçları, binalar ile kullanmamızın imkansızlığı güneş kadar, özürsüz
kardeşlerimizinki kadar aşikardır. Mağdurun değil, mağduriyeti ortadan
kaldırmayanın korunması adalet noktasından acayip bir durumdur. Ne hazindir ki
bunları Kanunu çıkararak bir vaat'te bulunmuş olan Türkiye Büyük Millet
Meclisine yaptırmaya teşebbüs edilmektedir. İnsanı önceleyen yüzlerce kanunu
hayata geçirmiş ve varlık nedeni ülkemizin ve insanımızın daha iyi noktaya
gelmesi olan her bakımdan Büyük Millet Meclisimiz'in ve siz değerli
milletvekilimizin bu olumsuzlukları yapmasını beklemenin ancak Meclisimiz'e ve
size hakaretle eşdeğer olacağı bir hakikattir.
Ziyadesiyle
zahmetli, zor, yoğun işleriniz arasında bu meseleyle vaktinizi işgalimizin
affını talep ediyoruz. Size, ailenize, mahiyetinize sağlık, mutluluk, başarı
dileklerimizle beraber hürmetlerimizi arz ederiz.”
İmza…
Tanıyor musunuz,
sayın AKP milletvekilleri, tanıyor musunuz bu mektubun sahibini? Sizden
biriydi… Sayın Lokman Ayva, 22 ve 23’üncü Dönem AKP İstanbul Milletvekili, ilk
görme engelli milletvekili.
Saygılarımı
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Eyidoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 72’de iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 72. Maddesindeki "kurum ve kuruluşlar" ifadesinden
önce gelmek üzere "tüm" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman
Çelebi Musa
Çam
İstanbul
İzmir
BAŞKAN – Şimdiki
önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 72 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Günal
Ankara Antalya
"Değişen
ekonomik şartlar ve engellilerin çalışma hayatındaki dezavantajları dikkate
alınarak kendi işini kurmak isteyen engellilere muhtelif finans kurum ve
kuruluşlarınca sosyal destek niteliğinde " Engelli Girişimci Kredisi"
verilmesi için gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılır."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet,
katılıyor musunuz?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı ile finans kurum ve kuruluşları arasında yapılacak bir
düzenleme ile engellilere düşük faizli Engelli Girişimci Kredisi verilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 72. Maddesindeki "kurum ve kuruluşlar" ifadesinden
önce gelmek üzere "tüm" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve Arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Çelebi, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, şöyle bir düşünmenizi istiyorum gerçekten: 17 Aralıktan bu yana
kadar geçen sürede aslında Türkiye yolsuzluk gündemiyle meşgul. Bu Parlamentoya
düşen görev, muhalefetiyle iktidarıyla bu sorunun odağına yönelik bir çalışma
yapmasıdır. Hani, şimdi, şöyle bir şey var: Yani, birbirimize anlatıyoruz
burada ama işte muhalefet partisiyle ilgili yapılan engellemeler, diğer
ihalelerle ilgili yapılan girişimler, burada ifade edilen iradeler, bakanların
bu süreçteki rollerini değerlendirdiğimiz zaman ya bu süreci bir sorgulamaya
ihtiyacımız var diye, herhâlde oturup yeniden bir değerlendirmeye, analiz
yapmaya ihtiyacımız var.
Şöyle bir
noktadayız: Geçen hafta DİSK, KESK, Tabipler Birliği, mimar, mühendisler ve bu
ülkenin yoksulluğuna karşı çıkanlar, yolsuzluğuna karşı çıkanlar Ankara’da
eylem yaptılar ve şu sloganla yaptılar; “Çal çal nereye kadar, bu iş bitti,
buraya kadar.” Şimdi, buraya kadar olan süreci bir sorgulamamız, bizimle ilgili
bu süreci, Meclisteki bir arkadaşınız olarak bu süreci irdelememiz gerekmez mi
iktidarın bu yaptıklarını? Sorgulamamız gerekmez mi? Şimdi, Başbakan çıktı, biliyorsunuz,
2008’de şöyle bir cümle kullandı: “Kriz bizi teğet geçmiştir.” Teğet geçti
denilen kriz, bu ülkenin emekçilerini, yoksullarını, çiftçisini deldi geçti ve
şimdi anlaşılıyor ki o teğet geçilen krizlerin bedelini daha çok bu ülkenin
gerçek emekçileri ödediler, birileri bu bedeli ödemek yerine tam tersi o
krizden beslendiler, büyüdüler, ekonomilerini daha da güçlendirdiler. Böyle bir
tabloyla karşı karşıya Türkiye. Bu nedenle, bunun sorgulanması gerekmez mi?
“Faiz lobisi, lobiler oluşturuldu.” diye ifadelerde bulunuldu ama geçende
faizle ilgili karar alındığında, ekonomik kurul toplandığında, bakanlar bir
araya geldiğinde faiz lobisiyle ilgili bir tek cümle ortaya konulmadı ve Merkez
Bankası açıklama yaptığında da bu açıklamanın üzerinde Başbakan “İnceleyeceğiz,
bakacağız.” diyor ama sonuçta yeni bir şey bu noktada üretmiyor. O nedenle,
bütün bu süreçlerin geldiği noktaya baktığımızda tam da bizim esas sorgulamamız
gereken nokta, bu ülkedeki yaşanan yoksulluğa ve yolsuzluğa bir çare
üretmektir. Bakın, patatesin kilosu 5 liraya kadar çıktı. Kuru fasulyenin
kilosu 10 liraya kadar çıktı.
BEDRETTİN
YILDIRIM (Bursa) – Daha çıkacak, çıkacak.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - Daha da çıkacaksa bundan hoşlanırsınız tabii. Sizin tuzunuz kuru,
daha da çıkmasını istiyorsunuz. Çünkü siz bu ülkenin vatandaşlarının yemesini
istemiyorsunuz, onların sürünmesini istiyorsunuz. Sizden fazla bir şey
beklemiyorum ama bu “gelişti” denilen ülkelerin ekonomisinde yani Avrupa’da
patates 5’le 10 sent arasında. Bu bir şey ifade ediyorsa size Türkiye'deki
patates ve kuru fasulye fiyatları zaten her şeyi ifade ediyor. Dolayısıyla,
bundan “Daha da çıkacak.” diye övünmek yerine buna bir çare üretmek noktasında
olmalısınız. Ama tuzu kuru olanların, şu anda parası olanların böyle bir derdinin
olmadığını biliyorum. Biz de zaten onların derdini değil, bu ülkenin
mağdurlarının, bu ülkenin yoksullarının derdini burada, bu kürsüde
söyleyeceğiz, anlatacağız ve -demin de bahsettim, şimdi bir kez daha
söylüyorum- o K belgesi uyguladığınız şoförler kornayı çalmaya başlayacaklar
tıpkı Şili’deki gibi, sizi bazen böyle…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) – …kornayla göndereceğiz, başka da çaresi yok diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Çelebi.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
mı?
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Evet, yapalım Başkanım, bir hareketlensin arkadaşlar otura otura
paslandılar.
BAŞKAN – Bence
de. Uykum geldi.
Sayın Altay,
Sayın Onur, Sayın Çelebi, Sayın Işık, Sayın Susam, Sayın Nazlıaka, Sayın Güler,
Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Bayraktutan, Sayın Gök, Sayın Aygün, Sayın Haberal,
Sayın Dinçer, Sayın Eyidoğan, Sayın Yılmaz, Sayın Atıcı, Sayın Akar, Sayın
Aydın, Sayın Aslanoğlu.
Yoklama için iki
dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Evet,
toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 73’te iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 73. Maddesinin sonundaki “Milli Eğitim Bakanlığı” ifadesinin
önüne “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın önerisiyle” ifadesinin
eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Musa Çam Dilek Akagün Yılmaz
İstanbul İzmir Uşak
BAŞKAN – Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Günal
Ankara
Antalya
"Engellilerin
eğitim gördüğü okullarda çalışacak olan personel, meslekleri ile ilgili
eğitimlerinden sonra en az bir yıl pedagojik formasyon eğitimine tabi tutulur.
Engellilerin
eğitim gördüğü özel ve örgün eğitim alanındaki teftiş ve denetim sistemi alan uzmanlarından
oluşan müfettişlerce yapılır"
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) –
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Kim
konuşacak?
MUHARREM VARLI
(Adana) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okuyun.
Gerekçe:
Engellilerin eğitim gördüğü okullarda çalışan personelin en az bir yıllık
pedagojik formasyon eğitimine tabi tutulması ve engellilerin eğitim gördüğü
özel ve örgün eğitim alanındaki teftiş ve denetimlerin alan uzmanlarından
oluşan müfettişlerce yapılmasını öngörmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 73. Maddesinin sonundaki “Milli Eğitim Bakanlığı” ifadesinin
önüne “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın önerisiyle” ifadesinin
eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) –
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz siz mi konuşacaksınız?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Evet.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz, buyurunuz.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün Uşak’tan -bizim
Avgan beldemizden, Ulubey Avgan beldemizden- kadınlarımız geldi, tütün
üreticisi köylülerimiz geldi ve feryat figan bağırdılar. “Tütünlerimiz para
etmiyor, ürünlerimiz para etmiyor, artık biz açlık sınırındayız.” dediler ama
sizlerin hiçbirisi duydu mu bunu bilmiyorum. Ben şunu sizlere sormak istiyorum:
Köylere gittiğinizde insanlar size yakınmıyorlar mı? “Artık karnımızı
doyuramıyoruz, borçtan başımızı kaldıramıyoruz.” demiyorlar mı? Bunları
duymuyor musunuz siz, bu insanların sesine kulak vermiyor musunuz? Bugün grup
toplantımızda kadınlar Sayın Genel Başkanımızdan feryat figan yardım istediler,
tütün üreticisi kadınlar.
Tütünün nasıl
işlendiğini bilenleriniz mutlaka vardır. On bir ay boyunca tütün üreticisi
köylüler çalışırlar; özellikle de kadınlar çalışırlar. Bu kadınlar ekerler,
ardından çapalarlar, ardından kırımını yaparlar, ardından dizimini yaparlar,
ilaçlarlar; tütünle on bir ay boyunca uğraşırlar. TEKEL’in 2008 yılında
özelleştirilmesinden sonra, TEKEL piyasadan çekildikten sonra bu kadınlarımız,
tütün üreticisi köylülerimiz tüccara tamamen mahkûm edildiler. Sözleşme
imzalıyorlar -üç yıldır Uşak civarında tütün üreticileri birazcık bir şeyler
görmeye başladılar- 12 lira başfiyattan tüccarla sözleşme imzalıyorlar ama ne
oluyor biliyor musunuz, bu yıl özellikle ne oldu? 12 liradan imzaladıkları tütünleri
tüccar, 7 liradan aldı, 6 liradan aldı. Buna itiraz edenlere ise tüccarın
söylediği aynen şu: “Götür tütününü ne yapacaksan yap.” Ne yapacak tütününü?
Yapabileceği bir şey var mı? Destekleme alımları TEKEL tarafından yapılıyordu,
2008 yılından sonra artık yapılmıyor bu destekleme alımları. Bu kadınlar
tütünlerini o tüccara vermek durumunda kalıyorlar ve aldıkları avansın borcunu
dahi ödeyemediler. Bizim Ulubey ilçesi Avgan beldesinde, Eşme’nin köylerinde
artık insanlarımız, bu yabancı şirketlerin temsilcisi olan tütün şirketlerine
borçlular. Bir dahaki yıl isteseler de istemeseler de yeniden tütün ekmek
durumunda kalacaklar, yine tüccara borçlanacaklar. Böylesine bir kısırdöngü
olabilir mi sevgili arkadaşlar? Buna nasıl gönlünüz razı oluyor? Köylünün
tütünü para etmiyor, köylünün üzümü para etmiyor, köylünün hayvanı para
etmiyor, sütü para etmiyor, pancarı para etmiyor ama öbür taraftan gübre
fiyatları çok fazla artırıldı, hayvanlarının yemini neredeyse alamıyor artık,
samanla hayvanlarını doyurmaya çalışıyor, mazot aldı başını gidiyor 5 liraya
ama siz bunları duymazlıktan geliyorsunuz.
Bu tütünle ilgili
ben size bir hikâye anlatmaya çalışacağım zamanım yettiği kadarıyla: Cumhuriyet
öncesinde, Osmanlı Devleti döneminde Reji Şirketi denilen bir şirket
tarafından, yabancı sermayeden oluşan bir şirket tarafından tütüncülük
yapılıyordu, sigara üretimi yapılıyordu. Ardından cumhuriyetle beraber 1925
yılında tütün devletleştirildi, sigara üretimi devletleştirildi. Biz 1928
yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne tütün ihraç eder durumdaydık. Ama ne
oldu ardından? Çok uluslu şirketler bu tütündeki kâra göz diktiler ve artık
devletlerin bu işlerden çekilmesi gerektiğini söylediler ve özelleştirmelere
girişildi özellikle 1965 yılından sonra.
Bizim ülkemizde
de yine 1994’lü yıllarda başlayan düzenlemelerle önce tütün ithalatı serbest
bırakıldı, ardından Türk tütününe kotalar konuldu, ardından özelleştirme
kararları alındı -sizin döneminizde- ardından 2004 yılında siz Mey Şirketine,
alkollü içki şirketine hediye ettiniz, alkollü içki anonim şirketini, ardından
sigara şirketini de yine yok yere sattınız ve TEKEL’i tütün piyasasından
çektiniz. İşte, bugün köylülerimizin bu durumda olmasının nedeni sizlersiniz
arkadaşlar. Yüreğiniz hiç mi yanmıyor, hiç mi ananız, babanız ya da
yakınlarınızda tütün işiyle uğraşanlar yok? İnsanları bu kadar namerde muhtaç
edecek hâle nasıl getirebildiniz, nasıl yüreğiniz buna el veriyor? Ben bunu
size Türk tütününü işleyen köylüler adına soruyorum. Bu düzenleme nereye kadar
devam edecek? Bu özelleştirme furyası nereye kadar devam edecek? Bu
özelleştirmeden elde ettiğiniz bu çıkar paraları, rüşvet paraları nereye kadar
devam edecek? Ama insanlar bunu görüyorlar artık. Her özelleştirmenin arkasında
bir yolsuzluk operasyonunun olduğunu görüyorlar ve önümüzdeki ilk seçimde
hesabını sizden soracaklar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Artık bu kadar yaptığınız yanlışların cevabını seçimlerde
alacaksınız.
Hepinize iyi
günler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 74’te iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 74'üncü maddesinde yer alan "Özel Eğitim
Değerlendirme Kurulu" ibaresi "Sosyal Hizmet kurulu" şeklinde
tasarı metninde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol Dora Pervin Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan Altan Tan
İstanbul Şırnak Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 74 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Mehmet Günal Özcan Yeniçeri
Antalya Ankara
MADDE 74- 5378
sayılı Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 16-
Bireylerin eğitsel değerlendirme, tanılama ve yönlendirilmesi ile ilgili iş ve
işlemler rehberlik ve araştırma merkezi bünyesinde oluşturulan özel eğitim
değerlendirme kurulu tarafından yapılır. Bu sürecin her aşamasında aile
bilgilendirilerek görüşü alınır ve sürece katılımı sağlanır. Eğitsel
değerlendirme ve tanılama sonucunda özel eğitime ihtiyacı olduğu belirlenen
bireyler için özel eğitim değerlendirme kurulunca rapor hazırlanır ve eğitim
planı geliştirilir. Bu planlama her yıl revize edilir.
Özel eğitime
ihtiyaç duyan bireylerin tanılanması (tıbbi ve eğitsel), sınıflandırılması
(zihinsel, görme, işitme, süreğen vb..) özel eğitim kurumlarının kurulması ve
denetlenmesi ile özel eğitim programlarının günün ihtiyaçlarına göre yeniden
değerlendirilmesi sağlanır.
Özel eğitim
değerlendirme kurulu, özel eğitime ihtiyacı olan bireyleri ilgi, istek, gelişim
özellikleri, akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim
ihtiyaçları doğrultusunda örgün ve yaygın eğitim kurumlarına yönlendirir.
Kurulun teşkili
ve çalışma usul ve esasları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Millî
Eğitim Bakanlığınca müştereken çıkarılan yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Gerekçe.
BAŞKAN – Gerekçe.
Gerekçe:
Özel eğitime
ihtiyaç duyan bireylerin tanılanması (tıbbi ve eğitsel), sınıflandırılması
(zihinsel, görme, işitme, süreğen vb..) özel eğitim kurumlarının kurulması ve
denetlenmesi ile özel eğitim programlarının günün ihtiyaçlarına göre yeniden
değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 74'üncü maddesinde yer alan "Özel Eğitim
Değerlendirme Kurulu" ibaresi "Sosyal Hizmet kurulu" şeklinde
tasarı metninde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe: Madde
metninde geçen Özel Eğitim Değerlendirme Kurulun tanımı, işlevi, görevi ve
çalışacak personelin uzmanlık alanı belirtilmemiştir. Engelli bireylerin
eğitimiyle ilgilenecek personel; engelli bireyin sosyal, psikolojik, fizyolojik
gelişim alanında yeterliliğe sahip olması gerekmektedir. Bu kurulun sosyal
hizmetler kurulu olarak değiştirilmesi ve kurulda görev alacak uzmanların da,
insan hakları ve sosyal adalet prensibinden hareket ederek sosyal değişmeyi
sağlayan engelli bireylerin, grupların ve toplulukların güçlendirilmesi,
özgürleştirilmesi ve psiko-sosyal, fizyolojik geliştirilmesinde bir dinamik
unsur olarak değerlendiren, insan davranışı, gelişim psikolojisi ve sosyal
sistem teorilerinden yararlanan, üniversitelerin Sosyal Hizmetler Alanında en
az 4 yıllık lisans eğitim alan veya denkliği yetkili makamlarca onaylanmış uzman
bireylerden oluşması amaçlanmıştır
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 75’te iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 75 inci maddesinde yer alan “7/7/2018”
ibarelerinin “7/7/2016”şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Günal
Ankara
Antalya
BAŞKAN – Şimdiki önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 75 inci maddesinin tasarıdan çıkarılmasını ve takip eden maddelerin
teselsül ettirilmesini saygılarımızla arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hasan Ören Hülya Güven
İstanbul Manisa İzmir
Birgül Ayman Güler Haluk Ahmet Gümüş Ali Serindağ
İzmir Balıkesir Gaziantep
Mehmet
Ali Susam Melda
Onur
İzmir
İstanbul
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Onur, buyurunuz.
MELDA ONUR
(İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
gecenin bu ilerleyen saatlerinde çok çeşitli konularda yasa geçiyor, çok
çeşitli konular olunca çok çeşitli konuşmalar oluyor. Bir taraftan da herkes
–görüyorum- tabletlerden, ya Twitter’ı ya
diğer medyayı takip ediyor ve eş zamanlı olarak da çeşitli konular
gündeme düşüyor.
Şimdi, az önce
gündeme düşen haber beni çok ilgilendirdi ve eski günlerime götürdü. Efendim,
Başbakan Habertürk’te Sayın Devlet Bahçeli’nin alt yazısına müdahale etmiş,
“Niye geçiriyorsunuz?” demiş.
Bir şey
soracağım: Şaşırdık mı arkadaşlar?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Şaşırmadık.
MELDA ONUR
(Devamla) – Şaşırmadık, hiç şaşırmadık. Sadece neye şaşırdık? “Nasıl oldu da
çıktı?” diye şaşırdık ama 17 Aralıktan beri zaten buna da şaşırmıyoruz.
Size şöyle
söyleyeyim: Aynı yayın grubunun bir gazetesinin birinci sayfasının sabaha karşı
üçte Başbakanın müdahalesiyle değiştirildiğini daha önce duymuştuk. Bunun da
yakında muhtemelen kayıtları düşer.
Başka bir büyük
yayın grubunun, bizim partimizin bir genel başkan yardımcısı canlı yayındayken
telefonlar telefonlar üzerine, genel yayın yönetmeninden röportaj yapan
muhabirine kadar kulaklıkla “Yeter artık, kesin.” dediğini de duyduk. Bu da
yakında düşecektir, muhtemelen düşecektir.
Şimdi, tüm
bunları duyunca -ben eski bir gazeteciyim- mesleğim ve geçmiş günler geldi
gözümün önüne. Şimdi, basında her zaman için sansür olurdu, bunu asla
yadsımayız ve bir baskı olur. Zaten basına yani sizin gazetenize iktidardan bir
baskı ve bir müdahale yoksa -müdahale demeyeyim- siz zaten görevinizi
yapmıyorsunuz demektir, siz zaten muhalefet yapmıyorsunuz demektir. Bu olur, bu
her zaman oldu.
Ben mesleğe Özal
döneminde başladım. Özal döneminde de işler çok kolay değildi, özellikle
ekonomi basını üzerinde çok yoğun baskı vardı ama her zaman için dik durduk.
Ha, biz, o gazetelere, o haberlerimizi bir şekilde soktuk ama o haberler bugün,
bırakın içeri girmeyi, direkt patrondan kulakları çekilerek bağlanıyor ve bir
daha girmiyorlar içeri. Özal dönemini geçirdik, kazasız belasız. Evet, Özal
birtakım tazminatlar alıyordu, onlarla, işte, bağışlar yapıyordu ya da
harcıyordu, bilmiyorum ne yapıyordu. Ardından Demirel dönemi geldi, onun
ardından Tansu Çiller dönemi geldi. Biz bunların hepsinde gazetecilik yaptık
ama hiç böyle vakalarla karşılaşmadık ve inanın, ne yazık ki, şimdi rahmetle
andığım da bazı insanlar gerçekten dik durmuşlar.
Ben size başıma
gelen bir olaydan kısaca bahsedeceğim, sonra başka bir anekdot anlatacağım.
Show TV’de çalışıyordum o dönemde ve bir ekonomi kulisi yapıyordum
televizyonda. Dönemin iktidarla iş birliği yapan bazı sermayelerine dokunmuş
olmalıyım ki bir gün bana bir ihtar geldi yukarıdan. Önce -şimdi burada
isimlerini verirsem cevap hakkı olur ama- dönemin Show TV Genel Müdürü,
ardından da -bunu kendisi bana söylediği için, Allah rahmet eylesin- sevgili
Yayın Yönetmeni Ufuk Güldemir dedi ki: “Melda, bu konuyla ilgili şöyle şöyle
bir yere dokunmuşsun, aman.” Show TV Genel Müdürüne “Bu kızı tut kulağından
at.” demişler. Genel Müdür de demiş ki: “Ya, o bizim değerli bir elemanımız.
İşte, biraz bakalım, dikkat edelim.” Ben orada kaldım ve haberlerime devam ettim.
Ufuk Güldemir arkamda durdu.
Bakın, şimdi,
Ufuk Güldemir ölmeden önce son röportajında ne anlatıyor. Bir röportaj yaptılar
onunla uzun uzun Habertürk’te, anılarını anlatıyordu ve 28 Şubattan bahsetti,
dedi ki: “28 Şubatta Özkasnak Paşa
-Genel Sekreter Özkasnak- o andıçları bize de yolladı yani direkt değil
de Özkasnak Paşa kaynaklı andıçlar Genel Yayın Müdürü olarak benim de elime
geldi ve bizden bunu yayınlama beklentisi vardı. Yayınlamadım. Tabii bunun
bedelini ödetmeye kalktı Özkasnak ve bunun için Cem Uzan nezdinde girişimlerde
bulundu -Cem Uzan’dan bahsediyorum- ve Cem Uzan benim arkamda durdu.”
Arkadaşlar, 28
Şubat paşalarının Cem Uzan ve Ufuk Güldemir’e yaptıramadığını artık Başbakan
bugün bütün yayın kuruluşlarının patronlarına ve yöneticilerine yaptırıyor.
Şöyle geriye dönüp baktığımda, hani belki de birçoğunuzun o hiç beğenmediği
patronların ve gazetecilerin bugüne göre ne kadar saygın olduğunu ve o dönemin
paşalarının bile bu dönemin iktidarlarının karşısında ne derece geri
çekildiğini görebiliyoruz. Bunu da bu akşam sizlerle paylaşmayı bir borç
bildim. Bu utançla daha ne kadar yaşanır bilemiyorum. Ben kendi mesleğim adına
gerçekten büyük üzüntü duyuyorum. Yorumu ben, aralarınızda değerli gazeteci
arkadaşlarımız var, onlara bırakıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 75 inci maddesinde yer alan “7/7/2018”
ibarelerinin “7/7/2016”şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 75’inci maddedeki önergemiz üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabi “sansür” denilince -benim ilk aklıma gelen- meşhur Abdülhamit
dönemi sansürü aklımıza gelir. Hakikaten o dönem günahıyla sevabıyla çeşitli
sembolik betimlemeler vardır, bunlardan birisi de sansürdür; diğeri de
hafiyeciliktir, ispiyonculuktur. Yani çok benzer bir durum var. Hani “Komşuları
ihbar edin.” diye Sayın Başbakan özendiriyordu ya, bu bir hafiyeciliktir,
hafiyeciliğe özendirmedir.
Şimdi fark eden
ise, o dönemde tabii sansürü bizzat Abdülhamit kendisi yapmıyordu, sansür
memurları vardı, şimdi esefle görüyoruz ki sansürü bizzat Başbakanın kendisi
yapıyor. Tam bir fecaat, tam bir facia. Gerçekten deminden beri hangi
kelimeleri bulsak da ifade etsek -kırmadan dökmeden- diye çok zorlanıyoruz. Ben
iddia ediyorum arkadaşlar, yarın özellikle bu İnternet erişimini de konuştuktan
sonra bazı kelimeler yasaklanacak. Abdülhamit döneminde de bazı kelimeler
yasakmış, mesela “burun” demek yasakmış çünkü burundan Abdülhamit’in burnu
kastediliyor yani “Bugün hava bulutlu.” demişse “Sen bana ‘ördek’ dedin.” diye
davalar açılıyor, hükümler veriliyor. O zaman nasıl “burun” kelimesi
yasaklanmışsa, inanın, yarın, bir iki ay içerisinde “kutu” kelimesi
yasaklanacak mesela, “kutu”yu yasaklayacaksınız. Bir de “havuz” yasaklanacak.
Şimdi, son günlerde bir de “havuz” çıktı. “Havuz” deyince çeşitli şeyler akla
gelecek, işte “tuzluk” demek yasaklanacak. O yasak, bu yasak; bu sansürün sonu
yok.
Fizikte bir kural
vardır: Sıkışırsa patlar. Ülkeyi patlatacaksınız arkadaşlar. Gerçekten, ülkeyi
bu yönetim anlayışıyla, bu keyfî ve despotizmle Türkiye'yi bir iç kargaşaya
sürüklüyorsunuz, Türkiye'yi patlatacaksınız. Onun için…
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – AKP patlar inşallah!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Sandıkta… Sandıkta… Sandıkta patlayacak.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sandıkta patlayacak mı, patlamayacak mı, göreceğiz.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – Şimdi, Başbakan sansürü uyguluyor. Eleştiriyoruz, suçluyoruz da bu
sansüre boyun eğenlere ne dememiz lazım değerli arkadaşlar?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Vakıf arazilerini iç edenleri de biliyoruz, onları da açıklayacağız
daha.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – Bu koordinatörlerin, bu medya patronlarının, medya yöneticilerinin
aldıkları ücretler yaptıkları işle mütenasip mi? Onlar da hiç de hak
etmedikleri kayıt dışı paralar alıyorlar, onları da biliyoruz. Ayrıca, onlar,
köle gibi boyun eğen, haysiyetini yitirmiş insanlar şeklinde hizmetler
veriyorlar ve maalesef çok feci bir durumla karşı karşıyayız. O nedenle de, şu
torba tasarıda -o kadar arzu etmemize rağmen- gecemizi gündüzümüze katıyoruz,
konuşmalarımızı hazırlıyoruz, önergelerimizi hazırlıyoruz, alın terimiz, göz
nurumuz var, muhalefet şerhlerini veriyoruz ve bunları etraflıca komisyonlarda,
bu Genel Kurulda tezekkür edip değerlendirmek, tartışmak isterdik fakat bu
gelişmeler maalesef bundan bizi alıkoyuyor.
Şimdi, bu 75’inci
madde de değerli arkadaşlar, defalarca, 3’üncü, 4’üncü kez uzatma yapılan,
uygulaması uzatılan bir madde. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmî binalar,
sosyal ve kültürel altyapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından
yapılmış ve umuma açık her türlü yapılar 1 Temmuz 2012 tarihine kadar
engellilerin erişilebilirliğine uygun duruma getirilecekti. Yine, belediyeler
toplu taşıma araçlarını engellilerin erişebileceği bir duruma getirecekti. Bu
tarih 2013’e uzatılmıştı bir torba tasarıyla geçmişte, şimdi de bu maddeyle 7
Temmuz 2018 tarihine uzatılıyor. Yani, böylece engelliler bir kez daha bu
uzatmayla mağdur ediliyor. Bu çok uzun bir süredir, konunun ciddiyetine de
halel getirmektedir. Bu nedenle bu uzatmaya da karşı olduğumuzu ifade etmek
istiyorum.
Bu düşüncelerle
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 76’da iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 76 ncı maddesinde yer alan “yoluyla”
ibaresinin “yapılarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Münir
Kutluata
Ankara Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 76. Maddesindeki “ticari
amaçla uçmamak kaydıyla” ifadesinin “hiçbir şekilde uçmamak kaydıyla” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Süleyman Çelebi Musa Çam Dilek Akagün Yılmaz
İstanbul İzmir Uşak
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Yılmaz, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 524 sıra sayılı Tasarı’nın 76’ncı maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önerge lehinde konuşmak için söz almış bulunuyorum.
Şimdi, sivil
havacılıkla ilgili bir düzenleme, burada bir maddeye ekleme yapılıyor. 2005
yılında çıkmış bu 5431 sayılı Yasa, daha sonra 2011 yılında kanun hükmünde kararnameyle
bir değişiklik yapılmış, şimdi yeniden bir ekleme yapılıyor, görev tanımlaması
yapılıyor.
Artık bunlara o
kadar çok alıştık ki defalarca yasaların değiştirilmesini, sabah bir madde
getirip ertesi gün yeniden maddelerin değiştirilmesini ya da önergelerle
değiştirilmesini, artık bunları hiç yadırgamıyoruz. Yani sizlerin de hiç
bunlara dikkat ettiğini falan zannetmiyorum. Bu torba tasarıda neler var, hangi
konular düzenleniyor, buradaki milletvekillerinin herhâlde yüzde 90’ının -grup
başkan vekilleri dışında- bilgisi yok diye düşünüyorum. Bu sizleri incitmiyor
mu? Gerçekten bunu soruyorum.
Biz yasama
faaliyeti yapmak üzere, bu ülkenin sorunlarına çare bulmak üzere burada
bulunuyoruz ama sizler, burada geçen yasaların bile nelerden ibaret olduğunu, hangi
konuların düzenlendiğini bilmiyorsunuz, bilme ihtiyacını hissetmiyorsunuz. Ben
bundan gerçekten bir milletvekili olarak üzüntü duyuyorum ve siz
sorumluluklarınızı umarım bir gün hatırlarsınız diye düşünüyorum.
Şimdi, Başbakanın
Almanya’ya gitmeden önce havaalanında vermiş olduğu zannederim bir söyleşide
uzun tutuklulukla ilgili bazı düzenlemeler yapılacağına, özel yetkili
mahkemelerin ve terör mahkemelerinin kaldırılacağına, ardından da savcıların
hangi koşullarda arama yapabileceklerine ilişkin bazı açıklamaları var. Bunu
gördüğümde ben, gerçekten de artık bu yapmak istediğiniz yeni yargı paketinin,
demokratikleşme paketine, “demokratikleşme” dediğiniz pakete eklemek
istediğiniz bu yargı paketinin de aslında dağ fare doğuracak şekilde
çıkarıldığını gözlemlemiş oluyorum.
Şimdi, öncelikle
Başbakan şunu söylüyor, diyor ki: “Efendim, uzun tutukluluğu beş yıla
indireceğiz.” Zaten Anayasa Mahkemesi on yıllık tutukluluğa olmaz dedi ve iptal
etti. Şu anda zaten var olan beş yıl tutukluluk ama ne yazık ki yargıçlar,
sizlerin döneminde alınan yargıçlar ve sizlerin döneminizde özel yetkili
mahkemelere getirilen, şimdi paralel yargı dediğiniz, örgüt dediğiniz, çete
dediğiniz yargıçlar bu yasaları uygulamıyor sevgili arkadaşlar, ne yaparsanız
yapın siz.
Şimdi, diyelim ki
beş yıla indirdiniz. Ergenekon davasında ve bazı davalarda beş yıl tutukluluğu
dolanların tahliye edileceği gibi bir algı yayılıyor insanlara ama gerçekte
böyle bir durum yok. Avukatları çok açık seçik söyledi, dendi ki, artık bizim
bildiğimiz tutukluluk denilen şey kesinleşmeye kadar, Yargıtayın onamasına
kadar devam eden tutukluluk süresi, sizin atamış olduğunuz 160 yüksek Yargıtay
üyesinin kararı sonucunda Yargıtay Ceza Genel Kurulu “hükmen tutuklu” diye bir
kavram icat etti yani karar verildiğinde yerel mahkemede hükmen tutukluymuş bu
ve hükmen tutuklu olduğu için de tutukluluk süresi hiçbir şekilde dikkate
alınmıyor, sanki kesinleşmiş bir karar varmış gibi göz önünde tutuluyor. O
zaman en fazla uzun tutukluluk süresi beş yıl bile deseniz, Ergenekon davasında
şu anda karar verilmiş olmakla, henüz daha Yargıtaydan onama olmamasına rağmen
oradaki insanların o mağduriyetlerini sona erdirmeniz mümkün değil. Fatih
Hilmioğlu, Tuncay Özkan, Ergün Poyraz, Doğu Perinçek, bu tutukluların
salıverilmesi mümkün olmuyor Yargıtaydaki o yerleştirdiğiniz 160 yargıç
nedeniyle, farklı bir düzenleme varmış gibi yasada olmayan bir konuyu gündeme
getirdikleri için. Şimdi, bunu ne kadar yaparsanız yapın hiçbir şekilde
düzeltemeyeceksiniz.
Yargıyı kendinize
bağladınız ama gördünüz ki kendinize bağlı değilmiş. Kendinize doğru
yöneldiğinde yolsuzluk operasyonlarıyla o zaman aklınıza geldi bunlar çeteymiş,
bunlar paralel yapılanmaymış diye ama o yargıçların, sizin tayin ettiğiniz
yargıçların insanların ömürlerine, insanların özgürlüklerine, insanların
yaşamlarına müdahalelerini o zaman görmezden geldiniz; bilirkişilere
gönderilmemesini, bilirkişi raporlarının yanlış, yalan bir şekilde verilmesini
görmezden geldiniz. O zaman paralel yapı yoktu ama şimdi kendinize yöneldiğinde
paralel yapıdan bahsediyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Getireceğiniz bu düzenlemeler şu andaki sorunların
hiçbirisini çözümlemeyecek o yargıçlar orada olduğu sürece.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 76 ncı maddesinde yer alan “yoluyla”
ibaresinin “yapılarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Münir Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Kutluata, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. 524 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 76’ncı maddesi vesilesiyle söz
almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, önceden “Hafta geçmiyor ki Türkiye’yi sarsacak bir olay
gündeme gelmesin.” diyorduk, şimdi bu aşağı yukarı saatler mesabesine düştü
maalesef. Her saat başı öyle olaylara şahit olunuyor ki bunların her biri için
demokratik ülkelerde yer yerinden oynar, iktidarlar değişir ve ülke daha kötüye
gitmekten kurtulmuş olur ama Türkiye’de ne olduysa, ne yapıldıysa bu kötü
gidişin önü alınamıyor. Başından beri, tespit ettiğim bir hususu devamlı
şekilde dile getirerek sebebine işaret etmeye çalışıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu iktidarın, Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye’de
iktidara geldiği günden itibaren aldığı ilk tedbir, herkes iletişim çağından
söz etmesine, vurgu yapmasına rağmen, milletin iletişim imkânlarını kesmesi
olmuştur. İletişim imkânları kesildiği için o tarihten bu tarihe kadar
olaylardan haberdar olamayan millet, olaylar şimdi yeni meydana gelmiş gibi,
patır patır patlayan olaylara şahit olmakta ve ülke çok derinden
sarsılmaktadır.
Bugün birkaç saat
arayla ortaya çıkan pozisyona bakınız. Çok vahim bir olayı grup başkan
vekilimiz açıkladı: Sayın Başbakan Habertürk kanalına telefon ediyor, “Sayın”
da demiyor “Devlet Bahçeli’nin orada, alt yazıda Cumhurbaşkanına tavsiyeleri
geçiyor, bu nasıl olur?” diyor. Kişi “Anladım efendim, derhâl gerekeni
yapıyoruz.” diyor. “Devamlı bunu söylüyorsunuz ama hâlâ veriyorsunuz.” demek
suretiyle bir müdahale. Her açıdan değerlendirilebilir.
Bugün yine burada
bir başka televizyon kanalı ve gazetesi için 630 milyon dolarlık haram paradan
geri çağrılanlarla oluşturulan bir havuzdan söz ediliyor. Değerli
milletvekilleri, geri çağrılan haram para 630 milyon dolar ise, bunun aslı
acaba ne kadardır? Bu rakamları düşündüğünüz zaman, en son Merkez Bankasının
faiz artırımı sırasında, Merkez Bankasının icazeti aldıktan sonra artırdığı
faiz konusunda hangi tedbirler alınmıştır ve hangi haram paralar bir gün içinde
yüzde 11 üzerine ilave yapmıştır? Bütün bu gidiş göstermektedir ki, Türkiye’de
iktidar -üzülerek söylüyorum- muhalefete düşme şansını kaybetmektedir. Hiçbir
şekilde niyetim, arzum sizleri incitmek katiyen değildir. Tam tersi, iktidara
sahip çıkılamıyorsa, engellenemiyorsa, kişilerin kendisiyle ilgili yarın başı
dik gezecek tarzda hiç değilse ikazlarını yapmaları gerekir diye düşünüyorum.
Bakın,
arkadaşlar, Başbakan bizzat kendi ağzıyla “Yürütme biziz, yasama da biziz.”
demek suretiyle yüce Meclise koyduğu ipoteği ilan etti. Diğer taraftan,
yargının iktidara ve Başbakana bağlanmasıyla ilgili yasal değişiklik
durdurulmuş olsa bile, fiilen gerçekleştirildiğini hepimiz biliyoruz. Bugünkü
örnekler de göstermektedir ki dördüncü kuvvet olarak sayılan basın da iktidarın
tekeli ve yanıltması, yönlendirmesi altındadır. Bu gidişin arkasından sağlıklı
bir gelişmenin çıkmayacağı çok açıktır. Çok net olarak ifade ediyor ve
söylüyorum ki, bu iktidarın muhalefeti küçümsemek yerine, muhalefete
düşebilmenin çok büyük bir nimet olduğunu ama muhalefete düşemediğini göreceği
günlerin gelmemesini gönülden arzu ediyorum. Bu konuda da Adalet ve Kalkınma
Partisinin saygıdeğer grubuna çok büyük görevler düştüğünü ikaz etmek
istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 77’de iki
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 77 nci maddesinde yer alan “fıkrasındaki”
ibaresinin “fıkrasında geçen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Münir
Kutluata
Ankara
Sakarya
T. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 77. Maddesinin metinden
çıkartılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Muharrem Işık Mehmet Ali Susam
İstanbul Erzincan İzmir
Gürkut
Acar Aylin
Nazlıaka
Antalya
Ankara
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Işık, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM IŞIK
(Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Dün, Eskişehir’de
yaşanan acı olaydan sonra, Eskişehir’de güvenlik gerekçesiyle, güvenlik
sağlanamaz denilerek Kayseri’ye gönderilen Ali İsmail Korkmaz’ın davasına
gittik değerli milletvekilleri.
Tabii, en önemli
davalar Eskişehir güvenli diye orada görülürken, ne hikmetse bu dava da
Eskişehir’den alındı ve Kayseri’ye gönderildi.
Davanın görüldüğü
yer çok önemli. O salonu gördüğünüz zaman ne kadar insan hayatına önem
verdiğiniz, ne kadar insan hayatına saygı duyduğunuz görülür zaten. Eski bina,
dökük, kullanılmıyor, boşaltılmış ama yeni, bu dava için özel hazırlanmış,
mikrofonlar yok, televizyon doğru dürüst görülmüyor, daracık bir salon ve o
kadar insanın geleceği bilindiği hâlde, ne yazık ki, öyle bir ortamda duruşma
yapıldı.
Tabii, duruşma
yapılırken, içeriye girerken bir sürü zorluklar yaşandı ama yine de oradaki
polis arkadaşlar olsun, görevli savcı ve hâkim arkadaşlara da teşekkür ediyoruz
çünkü olgun bir şekilde götürdüler.
Tabii, orada
önemli olan şey şuydu: O annenin orada yaşadığı şeyleri birilerinin vicdanının
görmesi ve sızlaması çünkü altı ay içinde en az on yaş yaşlanmış, saçları
bembeyaz olmuş ve orada oturan o canilere, önünü polis keserken “Çekilin, biz
bunlara bir şey yapmayız.” diyecek kadar da yürekli bir insan. Orada dava
görülürken çevresine etten duvar örmüşler, o caniler sanki bir şey yapılacakmış
gibi koruma altına alınmışlar ve -sizde bazen çok güzel taktikle aynı şeyi
görüyoruz- orada: “Biz hiçbir şey yapmadık, hiçbir suçumuz yok.” Polis
anlatırken insanın gözleri yaşarıyor çünkü bu kadar olmaz bir insanın cani
olacağı. “Kaçarken tuttum, bana hafiften bir şeyler söyledi, ben de gittim ‘Lan
oğlum, kalk git evine.’ dedim.” Orada o tekmeler, o değnekle vurmalar, o copla
vurmalar, hepsi görülüyor ama vicdan olacak, sızlasın.
Tabii, burada
önemli olan ne? Bir tanesi, Eskişehir’in kahraman valisini yılın valisi
seçmeniz ve dün ya da ondan önceki gün yılın valisi ödülünü kendi elinizle
vermeniz, aynı Adana Valisi gibi, vatandaşa zulmedenlerin böyle
ödüllendirilmesi. Bu olaydan sonra…
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Destan yazıyorlar, destan!
MUHARREM IŞIK
(Devamla) – Evet, destan yazanlara aynen yazdırıyor.
Ve bu destan
yazan polisler –iddianamede var- diyorlar ki: “Stres attık.” Ve yine bu destan
yazan polisler “Biz güneydoğudan geldik, Batman’dan geldik, nere öldürecek,
nereye darbe vurulması gerektiğini biliyoruz.” diyorlar. Yani orada sözüm ona
kıvıracaklar. “Efendim, biz onun öldürülecek yerlerine vurmadık, böyle ayağımızı
götürdük hafiften ayağına dokundurduk, o şekilde kalkmasını söyledik.” Kendi
eliyle düşüyor, “Nereye vuracağımı çok iyi biliyorum.” diyor. Ve orada yaşanan
acı, hiçbir şey onun önünü alamaz.
Ve oradaki
sivillere öyle bir baskı uygulanıyor ki, bir tanesi vicdanlı çıktı, doğruları
söyledi, diğerleri -asıl o vuranlar, o sivil caniler- orada alınmış kumpas
altına, bütün polisler tarafından ne söyleyecekleri ezberletilmiş. Ve
görüntülerde açıkça görüldüğü hâlde hiçbir şeyin önlemi alınmıyor burada.
Tabii, burada,
özellikle Eskişehir Valisinin o zaman basında çıkan haberlere düştüğünde
söylediği laflara baktığımız zaman “Oğlum İsmail, yine rahat durmuyorsun, sen
adi ve şerefsizsin…” Peşinden diyor ki: “Hemen medyaya düşmesi çok manidar.” Bu
“manidar” lafına alıştık zaten!
Valinin
açıkladığı bir laf: “Birbirlerini dövüp suçu polise atıyorlar.” Ve siz hâlâ bu
valiyi yerinde tutuyorsunuz, bu valiyi koruyorsunuz, yılın valisi seçiyorsunuz.
Biraz vicdanınız varsa o kayıtları bir alın, o Ali İsmail Korkmaz’ın annesinin
neler çektiğini bir görün. Esmalara ağlarken “Bunlar da evladım.” deyin, başka
evlatlarınıza üzülürken, o evlatlarınızı özel taşırken bunları da görün. Her
zaman burada kalkıp birileri bir şey söylediği zaman ona saldırmayla, ona
muhalefet etmeyle olmuyor. Vicdandan bahsediyorsanız oradaki vicdanı görün.
Annesi ne diyor -burada arkadaşın biri söyledi- “Keşke kurşunla vurulsaydı.”
Otuz sekiz gün çekti bu insan.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun tasarısının 77 nci maddesinde yer alan “fıkrasındaki”
ibaresinin “fıkrasında geçen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Münir Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Kutluata, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının geniş bir görev ve
sorumluluk alanı olduğunu daha önce belirtmiştim. Ancak, iktidarın uyguladığı
politikalar Türkiye’deki gidişatın gelişmeden ziyade sosyal dokuda bozulma
istikametinde olmasından ötürü bu Bakanlığımızın görev alanı her geçen gün
daralmak yerine genişlemektedir. Size sadece bir konuda, yüzlerce verilecek
örnekten sadece bir örnek vermek istiyorum: Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2’nci
maddesi bu Bakanlığın görevlerini sıralıyor, (c) bendinde de “Çocukların her
türlü ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimini temin etmek üzere…”
diye devam ediyor. Bakanlığın bu görevine rağmen, Millî Eğitim Bakanlığı sorumluluğunu
üzerinde bulunduran bir şahıs Türkiye’de 5 yaşındaki 500 bin civarındaki körpe
yavruyu ilköğretime başlamak zorunda bırakmak suretiyle bir yaş neslini özürlü
ve problemli hâle getirmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
görevleri arasında bunlara mâni olmak vardır ama bu gidişatın sebebi
Hükûmettir, ilgili Bakan da Hükûmetin bir üyesidir. Daha önce ifade ettiğim
gibi, Bakanlığın tamirat kabiliyeti, takati 1 ise Hükûmetin bozma ve tahrip
etme takati ve gücü bindir. Dolayısıyla, bu açıdan baktığımız zaman, Türkiye'de
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görev alanı ve sorumlulukları her geçen
gün gereksiz şekilde genişlemekte ve Bakanlık da bu sorumluluk altında ezilip
gitmektedir.
Türkiye'de sosyal
dokunun ve yapının bozulmasında ve çürümesinde birçok etken vardır
sıralanabilecek, bunların içinde en önemlilerinden bir tanesi de Türkiye'deki
fakirleşmedir. Fakirleşme öyle ileri boyutlara gitmiştir, öyle devam etmektedir
ki iktidar da Türkiye'yle ilgili değerlendirmelerini, maalesef, Türkiye için
kullanılamayacak, nüfus baskısı altında ezilmiş çok fukara ve çaresiz ülkelerde
kullanılan, günlük kişi başına düşen 1 dolarlık harcama imkânıyla
değerlendirmektedir. İktidar diyor ki övünerek, ekonomiden sorumlu Bakan başta
olmak üzere: “Türkiye'de günlük 1 dolarla geçinen insan sayısını sıfırladık.”
Hâlbuki böyle bir ölçünün Türkiye için verilebilmesi, kullanılabilmesi yüz
karasıdır. Dünya ölçeğinde bu rakamlar, çok fukara, kişi başına gelir seviyesi
hâlâ 300-400 dolar civarında olan ülkeler için kullanılan bir ölçü olmasına
rağmen, Türkiye'ye kullanılması reva görülüyor, ama öbür taraftan Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının kendi sitesinde ve kendi ifadelerinde
gösteriliyor ki Türkiye'de asgari ücretin üçte 1’iyle geçinmek zorunda kalan
-asgari ücretin üçte 1’i 282 lira ediyor- 282 liranın da altında gelirle
geçinmek zorunda kalan aile sayısı 2-2,5 milyondur. Bu 2,5 milyon ailenin fert
sayısı 10 milyon 400 bindir. Bunlar fakir ailelerdir, çekirdek aile değildir, 4
kişi, 5 kişi değildir. 282’yi 5-6 kişiye bölerseniz, nerede günde 1 dolar? Ama
bu 1 doların üzerine çıkarılmakla bu sayıyı azalttık diye de övünen bir
iktidarın… Türkiye’de ekonominin üretimden kopup ranta dayanıp yolsuzluğun
içine battığı hâlde dönen rakamlara dikkat ederseniz korkunç rakamlar vardır
ortada. Bir türedi müteahhide günde 1 dolardan 1 milyon insana yardım edin
derseniz, 360 milyon dolarla 1 milyon kişiyi 1 doların üstünde gelire çıkarmış
olursunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – Ama buna rağmen Türkiye’de rakamlar böyle kullanılmakta ve haksız
dağıtılan kazançlar da -biraz önce konuşmamda ifade ettiğim gibi- diğer
alanlara dağıtılmaktadır.
Durum budur.
Takdirlerinize sunuyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Çok hızlı bir
şekilde geleceğim.
Kapanma Saati: 00.06
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Dokuzuncu
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
78’inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 78 inci maddesinde yer alan “fıkrasındaki”
ibaresinin “fıkrasında geçen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan Yeniçeri Münir Kutluata Kemalettin Yılmaz
Ankara Sakarya Afyonkarahisar
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısının 78. maddesinin yasa tasarısı
metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Süleyman Çelebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Melda Onur
İstanbul İstanbul İstanbul
Ramis Topal Muharrem Işık Mehmet Ali Susam
Amasya Erzincan İzmir
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Daha fazla üye
ile temsil edilmesi gerektiğinden.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 78 inci maddesinde yer alan “fıkrasındaki”
ibaresinin “fıkrasında geçen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 524
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 78’inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede
yapılmak istenen değişiklikle Sosyal Güvenlik Kurumu teşkilat yapısında
değişiklikler yapılıyor ve kurumda Strateji Geliştirme Başkanlığına fazladan
bir daire başkanlığı kurulabilmesi için yeni bir başkanlık kadrosuna izin
vermemiz isteniyor.
Ülkemizde sosyal
güvenlik sisteminin yavaşlığı, Sosyal Güvenlik Kurumunun iş bilmezliği
ortadayken “Şahtı, şahbaz oldu.” dediğimiz bir atasözüne uygun makamlar
oluşturuluyor. Ülkemizde mevcut emeklilerin bin bir sıkıntı çektiği, emeklilik
işlemlerinin hâlâ bu bilgi teknoloji sistemlerine rağmen aylar sürdüğü -ki
özellikle Emekli Sandığı emeklilerine- bir yapıya sahip bir SGK, bu kadrolarla
ışık hızında, kaliteli, sağlıklı bir hizmet mi verecek?
Yine, ülkemizde
yüz binlerce insanın emekliliğinin yaşa, prime takıldığı ortadayken bu
insanların beklentileri âdeta seçim malzemesi yapılırken sesini çıkartmayan, doğru
düzgün bir bilgi verisi, raporlaması olmayan SGK bu kadrolarla sanki uzay
çağını yakalayacak.
Binlerce
vatandaşımız -ki özellikle kanser hastalarımız- ilacını bulamazken, Türk
Eczacılar Birliğinde sıra beklerken eczanelerden “İlaç yok.” diyerek geri
gönderilirken, dolayısıyla tedavi edilemezken bu kadrolar Sosyal Güvenlik
Kurumunu âdeta dünyanın en kaliteli kurumu mu yapacaklar merak ediyoruz.
Yine, sağlıkta ve
sosyal güvenlikte devrim yaptığını iddia eden Hükûmetin yeniden dizayn ettiği
bu SGK, mülga yeşil kartlı hastaların, GSS’li hastaların sevk zincirinden sıra
almak için hastane hastane gezdiği sorunlarını çözdü de mi kadro istiyor, gerçekten
çok merak ediyorum.
Özellikle en
sıkıntılı kurumların başında SGK geliyor. Zira bu inkâr edilmez bir gerçek,
ancak ortalık güllük gülistanlık gösteriliyor değerli milletvekilleri.
Ülkemizin sosyal güvenlik sistemi alarm verirken bu kadroları istemek için
özellikle ve evvela mevcut kadrolarla üzerlerine düşen görevi yapmış olmaları
lazım diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Kurumunun maalesef karizması çizilmiştir.
Yıllardır milyarlarca liralık eğitim, bilgi işlem, personel yatırımı yapan
kurumun işleyişi hâlâ felaket hâldedir. Yapılan değişiklik ve bütün sosyal
güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması, karmaşıklığı gidermek bir
yana, iyiden iyiye içinden çıkılmaz bir hâle getirmiştir. Ülkemizde tek sosyal
güvenlik kurumu var. Ancak hâlâ SSK’lı, Emekli Sandığı, BAĞ-KUR’lu, YSS
ayrımları devam etmekte, bütün birleştirilen kurumların hak sahipleri hâlâ
birbirinden ciddi farklı haklara, farklı sıkıntılara ve farklı sorunlara
sahiptir. Yapılan birleşmeden sonra âdeta
insanlara gizli eziyet etmek, ceplerinden ne kadar daha fazla para alabiliriz
amacını hedefleyen bir Sosyal Güvenlik Kurumu ortaya çıkmıştır. İnsanlar emekli
olurken birçok sorun yaşıyor, günlerce uğraşıyor, vatandaşlarımız zor bela
emekli oluyor ama maalesef sıkıntı bitmiyor. Emeklilerin maaşları arasındaki
uçurumlar hâlâ devam ediyor. “İntibak” adı altında yapılan yasal düzenlemelerle
maalesef bu sorun da çözülememiştir.
Değerli
milletvekilleri, bu arada emekli veya çalışan SGK’lılar, âdeta özel hastanelere
önce alıştırıldı, şimdi ise farklar, tedavi farkları, ameliyat farkları, oda
farkları gibi binbir türlü kalemlerle âdeta soyuluyorlar. Hiçbir sosyal
güvencesi olmayan mülga yeşil kartlılar yani yerel sağlık sigortalılar ise
istedikleri hastanelerde maalesef muayene olamıyorlar. Ağır hastalıkları
olanlar dâhil sevk alabilmek için hastalarıyla beraber hastane hastane gezmeye
mahkûm ediliyorlar. Yüz binlerce mültecinin dahi en kapsamlı hastanelerde
ücretsiz tedavi edilebilmesini sağlayan ve bunu da maalesef gariban
vatandaşların sırtından yapan sizler, önce kendi vatandaşlarımızın dertlerine
çözüm bulun, sonra elbette dünyanın her yerine her insana yardım edebilelim.
Tedavi bitti
diyelim, vatandaş ilaç alacak, birçok ilaç yok, “muadil” adı altında ilaçlarla
geçiştiriliyorlar. Bulunamayanlar Türk Eczacılar Birliğine yönlendiriliyor. Her
reçetede ilaç parasından fazla muayene farkı, reçete farkları alınıyor. Bu,
sosyal güvenlik sistemi değil, âdeta halkı Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığıyla
soyma sistemidir.
Bu duygu ve
düşünceler içerisinde yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
79’uncu maddede
bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 79 uncu maddesinde yer alan “fıkrasına”
ibaresinin "fıkrasında geçen" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan Yeniçeri Münir Kutluata Kemalettin Yılmaz
Ankara Sakarya Afyonkarahisar
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi lüften…
Gerekçe:
Maddede geçen
ifadeye açıklık kazandırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 80’de iki adet
önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 80. maddesindeki “en az üç yıl” ifadesinin “en az dört yıl”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Haydar
Akar
İstanbul Kocaeli
Ramazan
Kerim Özkan Hasan
Ören
Burdur Manisa
Dilek
Akagün Yılmaz Aytuğ
Atıcı
Uşak Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 80 inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay
Konya Manisa
Yusuf
Halaçoğlu Özcan
Yeniçeri
Kayseri Ankara
Münir
Kutluata
Sakarya
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Halaçoğlu, gerekçeyi mi…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uzmanlaşmanın
anlamını yitirmesine ve "kariyer meslek" sisteminin bozulmasına yol
açacağından maddenin tasarı metninden çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 80. maddesindeki “en az üç yıl” ifadesinin “en az dört yıl”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon,
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Atıcı, buyurunuz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, aile ve sosyal politikalar gibi, hiç kimsenin itiraz
etmeyeceği ve kulağa hoş gelen kelimelerle süsleyerek bir şeyleri gizlemeye
çalıştığınız 524 sayılı çorba yasanın 80’inci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz
önerge üzerine söz almış bulunuyorum. İstediği yasa değişikliğini yiğitçe,
gizlemeden, gizlenmeden Genel Kurula getiren ve arkasında duran, komisyonlarda
konuşurken başka, oylamalarda, Genel Kurulda başka davranmayan tüm
milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddeyle, 80’inci maddeyle ne getiriyorsunuz? Tipik bir AKP
klasiği getiriyorsunuz. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 30’uncu
maddesini şöyle değiştiriyorum yani başkanlıkta, SGK Başkanlığının merkezinde
bulunan genel müdür yardımcısı, daire başkanı veya taşradaki il müdürünü bir
çırpıda sosyal güvenlik uzmanı yaptım diyorsunuz. Yakışır mı size? Yakışır.
Niye böyle yapıyorsunuz? Belli değil. Amacınız ne? Belli değil. Hangi
ihtiyaçtan kaynaklandı? Belli değil. Niye belli değil? Çünkü gerekçeye de
yazmamışsınız, genel gerekçede de madde gerekçesinde de belirtmemişsiniz,
hiçbir açıklama yok. Diyorsunuz ki: Bir genel müdür yardımcısı eğer üç sene
orada genel müdür yardımcılığı yapmış ise helalinden bir sosyal güvenlik uzmanı
kadrosu verdim gitti. Yetmedi, il müdürü... E, öyle ya, bunca sene size hizmet
etmiş bir il müdürü üç sene o görevi yapmış ise o artık size göre uzman
olmuştur diyorsunuz ve uzman atıyorsunuz. Ellerinizi kaldırıyorsunuz, birazdan
kaldıracaksınız ve bunların tamamını uzman yapacaksınız.
Peki, hiçbir
açıklamanız olmadığına göre bizim düşünmemiz lazım, niye böyle bir işe
kalkıştınız? Birinci olasılık, siz de artık AKP’nin tepetaklak gittiğini
gördünüz. Atadığınız bazı liyakatsiz bürokratlar yerlerinden oynatılmasınlar
diye şimdiden korumaya aldınız yani hizmetlerini karşılıksız bırakmadınız.
Peki, aslında
yasanın esasına göre sosyal güvenlik uzmanı kadrosu kazanmak için ne gerekiyor?
Bir: Mesleki sınav gerekiyor. İki: Yabancı dil sınavı gerekiyor. Üç: Bu insanlar
tez hazırlamalılar ve sonrasında da sınavda yeterli olmalılar. Sizin için bir
anlamı var mı? Yok. Üç sene size hizmet etsin, sizin için yeter.
Peki,
diyeceksiniz ki yani siz AKP’liler demeyecek ama belki muhalefetteki
arkadaşlarım bu kadar da olmaz diyecekler ama beterin beteri var. Size bir
hatırlatma yapayım: Yine, bu Mecliste mübarek parmaklarınızı kaldırıp sizler
tıp profesörü bile yaptınız. Hatırlayın, jet profesörlerin muayenehanelerinde
veya özel hastanelerde geçirdikleri süreyi sanki üniversitede, akademik eğitim
birimlerinde geçirmiş gibi saydınız ve bunun için ellerinizi kaldırdınız. E,
siz bir adamı bir parmak kaldırarak profesör yaptıktan sonra, eh, bazı
yöneticileri de sosyal güvenlik uzmanı yapmanıza aslında şaşırmamak gerekiyor
ama şunu unutmayın ki yeterlilik, bilgi, liyakat gerektiren unvanlar sizin
ellerinizle eğer hayat bulsa bile meşru değildir, ahlaki hiç değildir çünkü
birileri çalışıyor, kazanıyor, diğeri de dayısı varsa kazanıyor.
Şimdi, birinci
olasılık buydu. İkinci olasılık ne? İkinci olasılık da, insanın aklına geliyor,
bu kadar ulufe gibi kadro dağıtıyorsunuz, acaba birilerine sus payı mı
veriyorsunuz? Yani, vermiyorsanız, şimdi birazdan grup başkan vekiliniz çıkar,
der ki: “Hayır, biz sus payı vermiyoruz. Sen konuşma, sus. Al sana bir
uzmanlık, demiyoruz.” dersiniz, biz de oturduğumuz yerden sizi alkışlarız ama
bunun böyle olmadığını siz de biliyorsunuz. Siz de sizi bu kadar suçlamalara
rağmen artık hiç yerinizden zıplamıyorsunuz, artık hiçbir şekilde itiraz
etmiyorsunuz çünkü yaşanan olaylardan sonra siz de benim bu anlattıklarımın
gerçek olma ihtimalinin yüksek olduğunu biliyorsunuz, görüyorsunuz. İnanın
yerinizde olmak istemezdim.
Allah yardımcınız
olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Allah sizin de yardımcınız olsun Hocam.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
81’inci maddede
iki önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 81. maddesindeki "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
ile Sağlık Bakanlığı'nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir"
ifadesinin "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın
görüşünü alarak belirler" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ramazan Kerim Özkan Haydar Akar Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Burdur Kocaeli İstanbul
Hasan
Ören Dilek Akagün Yılmaz
Manisa Uşak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 81 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesinin arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Özcan Yeniçeri Münir Kutluata
Konya Ankara Sakarya
Erkan
Akçay Yusuf Halaçoğlu
Manisa Kayseri
''3713 sayılı
Kanuna göre aylık bağlanmış maluller, 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi veya
2330 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (f) bentlerinde
sayılanlardan 3713 sayılı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle aylık
bağlananlar ile 3713 sayılı Kanun kapsamına girmese dahi başkasının yardımı ve
desteği olmaksızın yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak derecede malul
olan vazife ve harp malullerinin sağlık kurulu raporuyla ihtiyaç duydukları her
türlü ortez/protez ve diğer iyileştirici araç ve gereçlere hiçbir süre ve fiyat
kısıtlaması getirilmeden Kurumca karşılanır."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Akçay siz mi konuşacaksınız?
Buyurun Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 81’inci maddede verdiğimiz
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 81’inci maddeyle
ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarı,
standardı, sağlanması –sağlanması derken temini-uygulanması, kullanma süreleri
ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarında Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınması öngörülmekte. Bu düzenlemeyi
özü itibarıyla olumlu görmekle birlikte bazı tabii, noksanlıkları ve uygulama
hatalarını da beraberinde getirmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görüşünün alınması önemli ama yeterli değil, bir de bunun
uygulanması var.
Şimdi, 5510
sayılı Kanun’un 73’üncü maddesine göre 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na
göre aylık bağlanmış maluller ile yine, 3713 sayılı Kanun kapsamına girmemekle
beraber “Başkasının yardımı ve desteği olmaksızın yaşamak için gereken
hareketleri yapamayacak derecede malul olan vazife ve harp malullerinin sağlık
kurulu raporuyla ihtiyaç duydukları her türlü ortez/protez ve diğer
iyileştirici araç ve gereçler herhangi bir kısıtlama getirilmeksizin Kurumca
karşılanır.” denilmektedir, daha doğrusu karşılanması gerekmektedir, kanun
böyle diyor ancak Sağlıkta Uygulama Tebliği’yle kanuna aykırı olarak harp ve
vazife malullerinin kullandıkları her türlü ortez, protez, araç gereç ile ilaç
ve tıbbi malzemelere kanuna aykırı olarak süre ve fiyat kısıtlaması
getirilmiştir. Bu, aynı zamanda kurallar hiyerarşisine de aykırıdır. Mutlaka bu
Sağlıkta Uygulama Tebliği’nin kanunun amacına ve hedefine uygun olarak
yapılması gerekir. Bizim verdiğimiz önerge, kanunen verilmesi gereken bu
hususun tebliğle sınırlamasının mümkün olmayacağını getirmektedir yani bu
sınırlama kaldırılmaktadır.
Bu torba kanunda
şehit aileleri, gaziler ve malullerle ilgili yapılan düzenlemeler olumlu
olmakla birlikte, geçtiğimiz ve önceki yıllardaki hep birlikte yaptığımız
düzenlemeleri de dikkate alarak, onları da kast ederek harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleriyle malul ve gazilerimizin beklentilerinin devam
ettiği bazı hususlar da bulunmaktadır ve bu beklentiler de henüz karşılanmış
değildir.
Yine, bu Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının görev sahasına giren maddelerinin bitim
zamanına da geldiğimiz için ben kısaca şehit aileleri ve gazilerimizin bazı
sorunlarını ve beklentilerini de başlıklar hâlinde tekrar dile getirmek
istiyorum.
Şehitlerimizin
çocuklarının tamamına istihdam hakkı verilmelidir. Artık, bu, bundan sonraki
kanuni düzenlemelerde mutlaka yapmamız gereken bir düzenlemedir.
Malul
gazilerimizden çalışanlara 3.600 gün prim gün sayısını doldurmaları hâlinde
emeklilik hakkı tanınmalıdır. Gazilerimizin 1 Ekim 2008 tarihten önceki döneme
ait sosyal güvenlik destek primi borçları silinmeli ve bu tarihten önceki
çalışma dönemleri için ödedikleri sosyal güvenlik destek primleri de iade
edilmelidir.
Harp ve vazife
malullerinin kullandığı ortez, protez, araç gereç ve tıbbi malzemeler hiçbir
kısıtlama olmadan karşılanmalıdır.
Kore ve Kıbrıs
gazilerimizin hepsine şeref aylığı tam olarak ödenmelidir. Bu da çok önemli bir
sorundur.
Devlet övünç
madalyası verilenlere aynı zamanda şeref aylığı da bağlanmalıdır.
Şehit ve gazi
çocuklarına vakıf üniversitelerinde kontenjan ayrılmalıdır ve ayrıca gazi ve
ordu vazife malulü sayılanlara, sağlık kurulu raporu istenmeden Sosyal Güvenlik
Kurumunun verdiği ücretsiz seyahat kartlarını ibraz etmeleri şartıyla 1600
cc’den düşük ve beş yıl süreyle kullanmak şartıyla ÖTV’siz ve KDV’siz araç
verilmelidir.
Bu düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 81. maddesindeki "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
ile Sağlık Bakanlığı'nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir"
ifadesinin "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın
görüşünü alarak belirler" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ramazan Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Atıcı, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, kanun yapma tekniklerini altüst eden ve yasama uzmanlarımızın
sınırlarını zorlayan 524 sayılı çorba yasanın 81’inci maddesiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Sağlık gibi hayati bir konuda
asla yalan söylemeyen ve halkı kandırmayan milletvekillerini de saygıyla
selamlıyorum.
Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası’nın 63’üncü maddesini değiştiriyorsunuz. Vallahi
sevinmiştim, “Herhâlde AKP bu 63’üncü maddeyle bir ayıbını temizleyecek.” diye
ümitlenmiştim. Hatırlatayım size ayıbınız neydi bu maddeyle ilgili olarak:
“Kurumca -yani SGK kurumunca, SGK tarafından- finansmanı sağlanacak sağlık
hizmetlerinin belirlenmesi gerekir.” diye bir madde koymuştunuz. Yani, SGK
hangi tedavileri ödeyecek, SGK hangi teşhis yöntemlerini ödeyecek buna kurum
karar verecekti sizin yine o parmaklarınızı kaldırarak kabul ettiğiniz bu
yasaya göre. Yani, SGK kendisini doktor yerine koyacak ve “Ben neyi öderim?”
diye karar verecekti. Neye göre? Kendi kafasına göre. Dikkat edin, burada yine
bir AKP klasiği yaparak kelime oyunu yapmıştınız. “SGK neyi öder?” Hâlbuki esas
yapmak istediğiniz şey “SGK neyi ödemez?” idi ama SGK bir şeyi ödemezse negatif
konuma düşeceği için ayıp olurdu halka. Halkı kandırmalıydınız ve halka yine
yalan söyleyerek SGK’nın neyi ödeyeceğini belirliyordunuz. Yani “bedeli
ödenmeyecek sağlık hizmeti” ne demek Allah aşkına? Ömür boyu prim
ödeyeceksiniz, sağlık hizmeti almaya gideceksiniz SGK diyecek ki: “Bir dakika,
ben bunu ödemiyorum.” Hangi anlayışla, sosyal devlet anlayışıyla mı? Hayır,
faşist devlet anlayışıyla sizler, hangi tedavi, hangi teşhis yöntemini SGK’nın,
yani devletin ödemeyeceğine karar vermiştiniz. Bir de şimdi bunu düzeltmek bir
kenara dursun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi hepimizin sempatisini
kazanmış, hepimizin duygularına hitap eden özel bir bakanlığı bu ayıba ortak
ettiniz; dediniz ki: “Sağlık Bakanlığıyla beraber Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı da buna birlikte karar versin.” Yani Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
diyecek ki “Şunu öde, şunu ödeme.” Böyle bir rezaleti ancak sizden bekliyoruz.
Bakın,
Başbakanınız bugün Almanya’da buyurdular, örnekler buyurdular. “Geçmişi
sorgulayalım; SSK’ya ödenen primlerimiz nereye gidiyordu?” diye hazret kükredi.
Ben buradan söyleyeyim, herkes emindi ki kimsenin cebine gitmiyordu. Şimdi halk
size soruyor: “SGK’ya ödediğimiz primler nereye gidiyor?” diyor. Açıkça
soruyor: “Şüphe ediyoruz, acaba SABAH’ı, ATV’yi satın almak için büyük patronun
kurmuş olduğu havuza katkı olarak mı gidiyor bizim SGK’ya ödediğimiz paralar?”
ENGİN ALTAY
(Sinop) – Havuza gidiyor, havuza!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – “Veya Habertürk’e talimat vermek üzere acaba bir para aktarımı mı
yapılıyor?” Soruyor vatandaş, buyurun çıkın cevap verin. “Hayır, oraya
gitmiyor.” deyin, nereye gittiğini çıkın söyleyin. Ya da halk soruyor, diyor
ki: “Hırsızları erkenden gören, ‘hırsız var’ diyen gençlere biber gazı olarak
mı dönüyor bizim SGK primleri veya kurşun olarak mı dönüyor? Daha da kötüsü,
Ali İsmail Korkmaz’ı öldüren sopa olarak mı dönüyor?” Çıkın bunları söyleyin.
Halk soruyor: “Biz bu kadar prim öderken sağlık hizmetleri neden kapsam dışı
kalıyor? Biz adam gibi primleri ödüyoruz, AKP Hükûmeti de bize adam gibi sağlık
hizmeti sunmak zorunda.” diyor. “Ben primlerimi ödüyorum ama Bakanınız çıkıp
benim reçete bilgilerimi satıyor.” diyor. “Allah gözünüzü doyursun.” diyor.
“Ben primimi ödüyorum, doktora her gittiğimde benden 11 noktada katkı payı
alıyorsunuz, hakkımı size helal etmiyorum.” diyor. “Benim SGK’ya ödediğim
primleri çıkın burada bize anlatın.” diyor vatandaş. Çıkıp biriniz, varsa
anlatacak olan, buyursun anlatsın, ben de öğreneyim, vatandaş da öğrensin ama o yüz kimsede yoktur diye düşünüyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde
bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre "Yeni bir
madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge
verilebilir." Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon
önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise
önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 81 inci
maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini ve takip eden maddelerin
teselsül ettirilmesini saygılarımızla arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hasan Ören Hülya Güven
İstanbul Manisa İzmir
Ali Serindağ Haluk Ahmet Gümüş Birgül Ayman Güler
Gaziantep Balıkesir İzmir
"MADDE 82-
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 80 inci maddesinin fıkrasının (a) bendinin üçüncü alt bendine
"ödemelerin" ibaresinden sonra gelmek üzere " ve bakıma ihtiyacı
olan engellilerin evde bakımına destek için yapılan sosyal yardımların,",
(b) bendinde yer alan "Ayni yardımlar" ibaresi "Bakıma ihtiyacı
olan engellilerin evde bakımına destek için yapılan sosyal yardımlar hariç
olmak üzere, ayni yardımlar " şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli
üyeleri, Komisyon sıralarına bekliyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Bütün milletvekilleri gelse gene salt çoğunluk olmuyor.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz
yoktur.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 81 inci
maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini ve takip eden maddelerin
teselsül ettirilmesini saygılarımızla arz ederiz.
Hülya Güven Haydar Akar Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İzmir Kocaeli İstanbul
Ramazan Kerim Özkan Hasan Ören Dilek Akagün Yılmaz
Burdur Manisa Uşak
"MADDE 82-
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 8-
24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun Ek 7 nci maddesine
göre bakıma ihtiyacı olan engellilerin evde bakımına destek için sosyal yardım
alan kişilerden, uzun vadeli sigorta kolları açısından bu Kanuna göre zorunlu
sigortalı olunması gereken bir çalışması bulunmayanlar 4 üncü maddenin (a)
bendi kapsamında sigortalı sayılır.
Bakıma ihtiyacı
olan engelli 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun Ek 7
nci maddesine göre sigortalı olmayı kabul eden evde bakımına destek için sosyal
yardım alan kişiyi işe giriş bildirgesi ile ücret ödemeye başlanacak tarihten
en az on beş gün önce Kuruma bildirir. Ancak, bu maddeye göre sonradan
sigortalılık ilişkisinin kurulması yönünde bakıma ihtiyacı olan engelliden
talepte bulunan evde bakımına destek için sosyal yardım alan kişi ise, talep
tarihini izleyen aybaşından itibaren bakıma ihtiyacı olan engelli tarafından bu
madde hükümlerine göre sigortalı olarak bildirilir. Bu Kanuna göre uzun vadeli
sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir
çalışması olduğu halde bu madde hükümlerine göre sigortalı olma talebinde
bulunanlar ile sonradan uzun vadeli sigortalı kolları açısından sigortalı
olarak çalışmaya başladığı halde bu maddeye göre olan sigortalılık ilişkisinin
sona erdirilmesini talep etmemiş olanlar, bakıma ihtiyacı olan engelli
tarafından Kuruma bildirilir ve bu durumda olanlar için ödenmiş olan sigorta
primleri iade olunur.
Bu maddeye göre
sigortalı olanların dul, yetim veya engelli olmaları nedeniyle bağlanmış olan
gelir veya aylıkları kesilmez."
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, salt çoğunlukla önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli
üyeleri, lütfen Komisyon sıralarına bekliyoruz.
BAŞKAN – Şimdi
anlaşıldığına göre salt çoğunluk yok.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Salt çoğunluğumuz yoktur katılamıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
82’nci maddede
iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 82 inci maddesinde geçen “%50’si kurumlar
vergisinden müstesnadır.” ibarelerinden önce gelmek üzere “ilk 5 yıl tamamı,
sonraki yıllarda” ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Özcan
Yeniçeri Münir
Kutluata
Ankara
Sakarya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 82 nci maddesiyle 13/6/2006 tarihli ve 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/A maddesinden sonra gelmek üzere bu Kanuna
eklenmesi öngörülen 5/B maddesinin birinci fıkrasında yer alan “%50’si kurumlar
vergisinden müstesnadır.” ibaresinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
“%50’si, dışa
bağımlılığı azalttığı yönünde ilgili bakanlıklar ve TÜBİTAK tarafından olumlu
görüş bildirilen buluşlardan elde edilen kazanç ve iratların ise tamamı
kurumlar vergisinden müstesnadır.”
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın
İstanbul İstanbul İstanbul
Müslim Sarı Musa Çam İzzet Çetin
İstanbul İzmir Ankara
BAŞKAN –
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Aslanoğlu, siz mi konuşacaksınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okuyun:
Gerekçe:
2014 Yılı
Programının “2.2.2.10. Bilim, Teknoloji ve Yenilik” başlıklı bölümünde
öngörülen tedbirlerden birisi de dışa bağımlılığın yüksek olduğu sektörlerde
yerli ürün ve teknolojiler geliştirilmesine yönelik araştırma programları ve
projelerin desteklenmesi ve etkinleştirilmesidir.
Bu çerçevede dışa
bağımlılığı azaltacak nitelikte olduğuna ilişkin olarak ilgili bakanlıklar ve
TÜBİTAK tarafından olumlu görüş bildirilen buluşlardan elde edilen kazanç ve
iratların tamamı kurumlar vergisinden istisna edilerek uluslararası rekabete
açık alanlarda yatırımcıya avantaj sağlanması öngörülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 82 inci maddesinde geçen “%50’si kurumlar
vergisinden müstesnadır.” ibarelerinden önce gelmek üzere “ilk 5 yıl tamamı,
sonraki yıllarda” ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okuyun lütfen.
Gerekçe:
Türkiye’de
gerçekleştirilen araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım
faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşlarından elde edilecek kazançların
ilk 5 yıl tamamının kurumlar vergisi dışı bırakılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 83’te üç
adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının, 5520 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin
birinci fıkrasını düzenlemeyi öngören 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasında
geçen “azami beş yıl” ibaresinin “asgari 7, azami 10 yıl” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Erol Dora Pervin Buldan
Bingöl Mardin Iğdır
Abdullah Levent Tüzel Altan Tan Hasip Kaplan
İstanbul Diyarbakır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 83 üncü
maddesinde yer alan "İndirim, her bir engelli çalışan için azami beş yıl
süre ile uygulanır ve" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Özcan Yeniçeri Erkan Akçay
Konya Ankara Manisa
Münir
Kutluata Yusuf
Halaçoğlu
Sakarya Kayseri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 83 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi Musa Çam İzzet Çetin
İstanbul İzmir Ankara
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ayaydın Müslim Sarı
İstanbul İstanbul İstanbul
MADDE 83 – 5520
sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"h) 1/7/2005
tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanuna göre kurulan korumalı
işyerlerinde istihdam edilen ve iş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan
zihinsel veya ruhsal engelli çalışanlar için diğer kişi ve kurumlarca
karşılanan tutar dâhil yapılan ücret ödemelerinin yıllık brüt tutarının yüzde
100'ü, diğer engelliler için % 50'si oranında korumalı iş yeri indirimi
(İndirim, her bir engelli çalışan için azami beş yıl süre ile uygulanır ve
yıllık olarak indirilecek tutar, her bir engelli çalışan için asgari ücretin
yıllık brüt tutarının yüzde 150'sini aşamaz.). Bu bentte yer alan oranı, engellilik
derecelerine göre yüzde 150'ye kadar artırmaya veya tekrar kanuni oranına
indirmeye Bakanlar Kurulu; bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının görüşünü alarak Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) - Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi lütfen…
Gerekçe:
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının "Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması
gerekenler:" başlıklı 61 inci maddesi Devlete, engellilerin korunmalarını
ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirler almakla
görevlendirmektedir. Bu görev, ayrım gözetmeksizin tüm engelliler yönünden
verilmektedir. Oysa Kanun Tasarısının 83 üncü maddesiyle getirilen düzenlemede
iş bulmalarında göreceli güçlük dikkate alınarak sadece zihinsel veya ruhsal
engelliler dikkate alınırken diğer engelliler ihmal edilmiştir. Önerge ile
sağlam insanlara göre istihdam edilmelerinde güçlük bulunan diğer engelliler
için indirim oranının % 50 uygulanması öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 sıra sayılı kanun tasarısının 83 üncü maddesinde yer alan "İndirim,
her bir engelli çalışan için azami beş yıl süre ile uygulanır ve"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Halaçoğlu, buyurunuz.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, aslında geçmişe baktığımız zaman, bizim hemen yakın
tarihimizdeki Osmanlı Devleti’nde özellikle, bugün “engelli” olarak
adlandırdığımız “âmâ” ve “malul” adı altında insanlar, ta 1400’lü tarihlerde
her bir ilin mahalle mahalle tahrirleri tutulduğunda orada yaşayan insanların
her biri tek tek baba adlarıyla bile tespit edilmiştir. Yani âmâ olanlar baba
adlarıyla tespit edilmiştir, malul olanlar yine baba adlarıyla birlikte tespit
edilmiştir ve ilginçtir ki bugün muafiyetleri yüzdelere böldüğümüzde o zaman
bir anlam taşımamaktadır ve bunlar, tümüyle vergilerden muaf tutulmaktadır.
Yani, biz 1450 yıllarındaki duruma bile şu an gelememiş durumdayız. Yani o
tarihlerde, düşünün ki engelli olan insanlar tümüyle vergilerden muaf
tutulmuştur ve onlara bütçenin beşte 1’i ayrılmak suretiyle aynen şu tabir
kullanılır: “Kâr u kisbden mahrum olanlarla, kimsesiz, dul ve yetimlerin iaşe,
ibate ve ilaç bedelleri olmak üzere.” der. Yani bizim altı yüz yirmi dört sene
dünyaya hükmeden devletimizin sosyal yönünü ortaya koyan çok önemli bir
ifadedir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti modern tarihinde maalesef buna ulaşılması
hayal edilememektedir.
Değerli
milletvekilleri, sadece bunlar değil. O tarihlerde cüzzamlıların adalara sürgün
edildiği veya akıl hastalarının toplumdan tecrit edildiği bir ortamda, Osmanlı
Devleti bunlarla ilgili özel hastaneler kurmuştur. Edirne’ye gitmişsinizdir,
sadece II. Bayezid Külliyesi’nde bile şunu görürsünüz: Akıl hastalarının, su
sesiyle, müzik ve kuş sesleriyle tedavi edildiğini görürsünüz. Aslında, bugün,
modern tıbbın yerine getirdiği olayları ta 1460’lı yıllarda,1480’li yıllarda
görmektesiniz; bu, çok önemli bir durumdur.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Selçuklu döneminde de var.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Selçuklu döneminde de var ama ben “Yakın tarihimiz.” dedim dikkat
ederseniz. “Yakın tarihimiz.” dedim çünkü çok uzaklara gitmeden de bunları
ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla, bizim -zannediyorum ki- daha henüz yolları bile
ayarlayamadığımız, bir mekâna giderken engellilerin rahatlıkla o mekâna
çıkamadıkları bir ortam düşünün bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde ama bundan beş
yüz yıl önce bunu temin eden bir devlet; işte gerçek devlet odur. Gerçek devlet
ne yaptığını bilen devlettir, gerçek devlet topluma hizmet eden devlettir ama
bakın, bizler milletvekili seçildik. Kim seçti bizi? Türk milleti seçti,
milletimiz seçti ve Anayasa'mızda şu yazar: “Her milletvekili, seçildikten
sonra bütün Türkiye'nin milletvekilidir, sadece bir şehrin milletvekili
değildir.” Dolayısıyla, şu boş sıralara baktığımız zaman -saat ne olursa olsun-
bu boş sıralarda yer almayan milletvekillerinin her birinin, aslında o milleti
temsil etme yetkisinin olmadığını düşünüyorum.
SITKI GÜVENÇ
(Kahramanmaraş) – MHP sırasında da kimse
yok.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Hayır, ben kendim için de söylüyorum, sadece sizin için değil.
TÜLAY BAKIR
(Samsun) – Çalışma saati fizyolojik değil.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Bu Mecliste yer almayan herkes için söylüyorum, sadece sizin için
söylemiyorum, sadece CHP veya MHP… Kim varsa… Yani, bir göreve geliyorsanız,
size bir görev tevdi edilmişse o görevi hakkıyla yerine getirmeniz gerekir.
Dolayısıyla, bunu yapmıyorsak… Bakın, aldığımız her kuruşun karşılığı kul
hakkıdır. Kim ne derse desin, aksini iddia edemezsiniz.
TÜLAY BAKIR
(Samsun) – Çalışma saatleri fizyolojik değil.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Ben diyorum ki, o zaman birileri kimin vasıflarını taşıyacak, kimin
vasıflarını taşımayacak? Ama milletvekilleri konuştukları her şeye dikkat etmek
zorundadır, Başbakan da konuştuğu her şeye dikkat etmek zorundadır çünkü her
biri normalde milletvekilidir. Birilerinin çıkıp da ne Allah’ın tüm vasıflarını
birine yükleme hakkı vardır ne de bir başbakanın tutup bir muhalefet liderinin
konuşmalarını kaldırma yetkisi vardır.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Kim böyle bir şey söyleyebilir ya?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Arkadaş, kendinize gelin, bir şey söylüyorum, dinleyin.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Aklını kaybetmesi lazım…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Orada bir vasfı eğer birilerine yüklüyorsanız, bunu da tenkit etme
hakkını taşımamız lazım, sizin de bunu taşımanız lazım.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Hocam, düzeltti onu, düzeltti ya.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Eğer dürüstseniz bunu taşıyın, “Yanlış yapmıştır.” deyin, “Yanlış
yapmıştır.” deme büyüklüğünü gösterin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Elbette yanlıştır ya, elbette yanlıştır ki buna…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Hayır, tüm vasıflar… Videosu da elde var.
“Tüm vasıfları”
dediğim zaman yaratıcılık vasfı da girer.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Parti sözcüsü açıklama yaptı bununla ilgili. Niye duymazlıktan
geliyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Kardeşim, boşa konuşuyorsunuz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – İnsanın aklını kaybetmesi lazım böyle bir şey söyleyebilmesi için.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Parti sözcüsü konuştu, açıklama yaptı. Yeterli değil mi? Niye
istismar ediyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Açıklama yapması şudur…
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Niye istismar ediyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – O zaman… İstismar etmiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Sayın Başbakanın da kalkıp bunu söylemesi lazımdı.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Parti sözcüsünün açıklaması yeterli değil mi?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – “Sen ne halt ediyorsun be adam.” demesi lazımdı. Niye demedi?
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Ayıp ya, ayıp!
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Halaçoğlu.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Parti sözcüsü açıklama yaptı, yetmedi mi?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Devamla) – Başbakan yaptı mı?
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
524 Sıra Sayılı Yasa Tasarısının, 5520 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin
birinci fıkrasını düzenlemeyi öngören 83’üncü maddesin ikinci fıkrasında geçen
“azami beş yıl” ibaresinin “asgari 7, azami 10 yıl” şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon, katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi…
Gerekçe
Türkiye nüfusunun
%12’sini engelli yurttaşlarımız oluşturmaktadır. Bu kadar yüksek bir engelli
nüfus barındırılmasına rağmen, Cumhuriyet Hükûmetleri’nin hiçbiri, bu konuda
yapısal ve sonuç alıcı düzenlemeler yoluyla engelli yurttaşlarımız katlanılamaz
ve insan hakları ihlali boyutuna ulaşmış sorunlarına gerektiği gibi
eğilmemiştir. Geldiğimiz zaman diliminde engelli yurttaşlarımızın sorunları
halen, bütün yakıcılığıyla devam ederken, tasarıda bahsi geçen “zihinsel ve
ruhsal engelli” yurttaşların sorunları ve toplumun diğer kesimleriyle birlikte
sosyal ve iktisadi hayata katılım göstermelerini düzenleyen elzem ve gecikmiş
bu düzenleme oldukça önem arz etmektedir. Değişiklik ile bu sorunun
yakıcılığına bir kez daha dikkat çekmek ve istihdamlarını daha da cazip kılmak
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, dördüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Dördüncü bölüm 84
ila 101’inci maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Erdal Aksünger.
Buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Arkadaşlar, nereye gidiyorsunuz? Dinleyin ya.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Demin söyledik kul hakkına giriyor diye, adamlar gene gidiyor ya.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Aynı şeyleri konuşuyorsunuz, neyini dinleyeyim?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ne diyorsun ya? Kim o ya?
BAŞKAN –
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum gecenin bu saatinde.
Evet, aslında
tabii bu saatte bunu konuşmak, bu yasayı bir vesileyle halktan kaçırmanın temel
noktalarından bir tanesi.
Şimdi,
İnternet’le ilgili olarak gelen bu torba kanun içerisindeki maddeler, Plan
Bütçe Komisyonunda da anlattığımız gibi, aslında devlet ile vatandaş arasındaki
bir güven probleminin eseridir. Bugün ülkede, son on yıldır çok ciddi bir güven
problemi yaşanıyor. Güven probleminin temelinde sizin yaptıklarınız yatıyor.
Bugün sokağa çıktığınızda, yargıyla ilgili, vatandaşın öyle veya böyle
bilgisine bir başvurun, yargıya güveniyor mu, kolluk kuvvetine güveniyor mu,
yasamaya güveniyor mu veya hangi kuruma güveniyor, siyaset kurumuna güveniyor
mu? Bu problemleri sokaktaki vatandaştan bire bir dinleyeceksiniz.
Arkadaşlar,
İnternet‘i yasaklamanız mümkün değil. Bu kanunun torba yasa içerisinde
getirilme gerekçesi, aslında aralık ayından önceki Gezi’deki olaylar ve
arkasından gelen büyük 17 Aralık depremidir.
Şimdi, birkaç
şeyden bahsetmek istiyorum: TİB’in, bu ülkede bu kanunla yeni bir MİT
fonksiyonuna getirilmek istendiğini çok açıkça söylemek istiyorum.
Bakın,
arkadaşlar, iktidardan arkadaşlar çıkıp televizyonlarda anlatıyorlar, ben de
dinliyorum bazı yerlerde, inşallah burada da anlatacaklar, bu soruların
cevaplarını vermelerini istiyorum, “Yargı yerine koyuyorsunuz.” dediler.
Dediler ki: “Avrupa’da böyle bir yasal düzenlemeler var.” İddia ediyorum,
Avrupa’nın hiçbir kurumunda, hiçbir ülkesinde böyle bir düzenleme yok.
Bakın,
getireceğiniz yasayla ne yapmaya
çalışıyorsunuz? TİB’e bir kadro tahsisi yapıyorsunuz. Bu kadro tahsisi büyük
ihtimalle kolluk kuvvetlerinden kaydırmalarla yaşanacak ve daha önce yaşanan,
işte, özel hayatın gizliliği esasının ihlalinde yaşanan sorunlarda “Ya, biz
mahkemeye gittiğimizde bir hafta bununla ilgili mahkemeden karar
çıkartamıyorduk.” diyorsunuz, şimdi dört saatte TİB başkanına başsavcı yetkisi
vererek, kendisini mahkeme yerine koyan bir kurum yaratarak bunu engellemeye
gideceksiniz.
Arkadaşlar,
dinlerseniz bilgi vereceğim ben size ve ne yaptığınızı anlatacağım. Tabii,
gecenin bu saatinde gerçekten de çok anlamsız kalıyor ama.
Şimdi, iddiamız
vardı, arkadaşlarla Komisyonda konuştuğumuzda -bir komisyon raporu çıkmıştı,
aslında Dinleme Komisyonunda da, İnternet Komisyonunda da bunlar çıktı-
arkadaşlar dedi ki: “Biz Komisyonda bunları yazmıştık raporda.” Doğru,
yazmıştık ama hukuki temelli olarak yazdık bunları. Biz hiçbir zaman “TİB’i
alın da MİT gibi davranın, yargı yerine koyun.” demedik ki, böyle bir şey yok.
Dört saatte kime veriyorsunuz yetkiyi de yapacak bu işi ya? Adam başsavcı mı ki
TİB başkanı bunun kararını versin, mahkeme mi ki bunun kararını versin? Madem böyle
bir şey var ortada, çıkarın, deyin ki 40 tane daha savcı koyalım Ankara’ya, bu
savcılar gerekli olan kararları versin, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda da
-ben hukukçu değilim ama- bir değişiklik yapılsın, bu değişiklikle desinler ki:
“Yirmi dört saat içerisinde bu kararı vermek zorundadır.” Peki, neden kolluk
kuvvetinden adam getirip de kararı onlar verecekmiş ki? Neden?
Peki, özel
hayatın gizliliği nedir ya? Gene bunun kararını vermesi gereken hukukun kendisi
değil mi? Kim verecek bunun kararını? Sayın Bakan bana anlattığında “Ya, ben
kendi yetkimi kaldırıyorum.” dedi, “Ya, sizin yetkinizi kaldırmanız meselesi
değil ki.” dedim ben. Konu, gerçekten kendini demokrasiye adamış, öyle olduğunu
iddia eden bir ülkenin kanunlar çerçevesinde bir iş yapması meselesi. Böyle bir
şey yok ki burada, böyle bir şey yapılmıyor ki bu konuyla ilgili olarak.
Nereden
getirecekler bu kolluk kuvveti dediğim veya bu kadroyu? MİT'ten getirecekler,
nereden getirecekler. Ayrıca 75 tane de yeniden diyorlar ki sözleşmeli personel
alınacak, onları nereden getireceksiniz? Ya, bu kadar adama ihtiyaç ne için
var? Bir hızlı karar alma mekanizması için varsa, ya, 40 tane savcı daha
getirin oraya, yirmi dört saatte alsın bu kararları, versin. Neden bunu
yapmıyoruz? Ya, bakın, zaten ne yaparsanız yapın İnternet engellenmeyecek ama…
Yani, bunu anlatmak istemiyorum, teknik olarak detayı çok; bilen arkadaşlar
bilir, bunun engellenmesi mümkün değil. Zaten kanun öyle bir kanun ki teoride
bir şeyler yazılmış, pratikte uygulanması da mümkün de değil yani. Diyor ki:
“İçeriği kaldır.” Nereden kaldıracak? Amerika’ya koymuşsa, bir server’da varsa,
sen burada kanun çıkarıyorsun, oradaki adama “İçeriği kaldır.” diyorsun. Kimin
kanununu kime uygulatacaksın sen ya? Böyle bir şey olur mu ya, böyle bir mantık
olur mu? Bunu bin kere anlattık.
Şimdi, ben dedim
ki: “Devlet eliyle fişleme yapıyorsunuz.” Arkadaşlar “Nasıl oluyor?” dedi. Ya,
şimdi, trafiğin takip edilmesi meselesi var. Bir yılla iki yıl arasında,
İnternet’e girip nerede tıklarsanız onların trafiğini özel şirketlere yani
erişim sağlayan şirketlere “Bunu tutun.” diyorsunuz. Niye? “Yarın öbür gün ola
ki bunlarla ilgili problem varsa döneceğim. Hatta katalog suçları içinde varsa
yargıya gitmesine lüzum yok.” diyor. Ya, ben bunu da anlamıyorum, nedir bu
katalog suçları? 8’nci maddeyle ilgili şunu çok açık söyleyeyim: Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak 5651’in 8’inci maddesiyle ilgili mahkûmiyet
kararları bizim hakkımızda verildi ve ceza aldık. Yani, Avrupa Birliği “Kaldır
bunu.” diyor, biz hâlâ onu ellemiyoruz, “Avrupa Birliğinin dediği düzenlemeyi
yapıyoruz.” deyip yasak getiriyoruz.
Bakın, katalog
suçlarında, size nelerin katalog suçunda olduğunu bir hatırlatayım isterseniz:
İntihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyuşturucu
madde kullanılmasının kolaylaştırılması, sağlıkla ilgili madde temini,
müstehcenlik, fuhuş, kumar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar. Peki,
arkadaşlar, bunlar katalog suçu. “Bunları yargıya götürmeden, bunlarla ilgili
konularda bir ihlal varsa engelleyeceğiz.” diyorsunuz. Katalog suçu bunlar.
Peki, terör katalog suçu niye olmuyor o zaman? Irkçılık neden katalog suçu
olmuyor mesela? Bunların hepsi Ceza Kanunu’nda yok mu, ceza hukukunda yok mu?
Var. Niye katalog suçu oluyor?
Dünyada tek
hassas konu şudur: Çocuk istismarları. Cinsel olabilir, müstehcenlik konusunda
olabilir, tek odur. Zaten bakın, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde
çocukla ilgili konuda yasal çerçevede İnternet’ten erişim sağlayan hiçbir kurum
buradaki hassasiyeti düşürmez yerlere. Bakın her yere. Peki, bu katalog
suçların dışındaki bunlar katalog suçu değil mi? Peki, bu katalog suçunun
içindekiler ceza hukukunda yok mu? Var. Peki, neden buraya konuluyor? Bunun
açıklamasını yapamıyorlar. Yahu, bunun kaldırılması isteniyor, ceza hukukunda
var zaten, biz de karşı değiliz bunların hiçbirisine, böyle bir şey yok. 9/A’da
da diyor ki: “TİB Başkanı…” TİB Başkanı başsavcı olduğu için orada, kararı TİB
Başkanı veriyor. Bu ülkede, yani, yargının tepesine oturan bir adam modunda TİB
Başkanı oluyor. Yahu, bu ülkede uygulamalar problemi var. Dinlemelerde gördük
problemlerin hepsini zaten. Yani, biz, Dinleme Komisyonunda şunu gördük: Adli
olmayan dinlemelerde yargının verdiği kararlar istihbaratî dinlemelerle ilgili.
Ya zaten bu ülkede en büyük problem, devlet imkânlarını kullanarak istismar
edilen yerlerden çıktı, dışarıda bir çete yok, insanları dinleyen, fişleyen bir
çete yok, yok öyle bir şey. Kim varmış, bana bir açıklasın. MİT mi bunu
araştırıyor, Emniyet İstihbarat mı araştırıyor, kim araştırıyor, hangi kolluk
kuvveti? Doğru değil, bunların hepsi uydurma işler. Bunların dışarıda herhangi
bir çete mete araştırdıkları yok. Çünkü, Türkiye’de yaşanan bütün ihlallerin
çoğu, devlet imkânlarını elinde bulunduran insanların, kolluk kuvvetinde
verileri barındıranların suistimallerinden kaynaklanıyor ve şundan
kaynaklanıyor… Şimdi, bu “paralel” kelimesi, tabii, gerçekten, çok rijit olmuş
bir kelime oldu ama yahu paralelse ben size söyleyeyim: MİT kiminse, Emniyet
İstihbarat başkasının. Yahu, devletin böyle kurumları olur mu? Evet, devletin
böyle kurumları var yahu, iki kurum başkalarının.
Bir de, biz, hep
yıllarca öğrendik, biz sol gelenekten gelen insanlarız, ben orayı bilmem ama
“derin devlet” diye bir olgu vardı, bununla ilgili yazıldı, çizildi, o nereye
gitti, onu da bilmiyorum yani. Bir de derin devlet var ortada, o nerede, onu da
bilmiyorum. Çünkü, biz, şunu anladık ki: Derin devlet olgusuyla uğraşanlar yani
ondan bahsedenler şu anda paralel devletten bahsediyor. İyi de, yahu, MİT’le
Emniyet İstihbarat arasındaki fark şu, biz bunu daha önce de gördük yani:
“MİT’teki adamlara güvenilir.” Kim söylüyor bunu? Mevcuttaki iktidar söylüyor,
ben söylemiyorum. MİT’e güveniliyor, Emniyet İstihbarata güvenilmiyor. Neden,
neden? Bu kadroları kim getirdi? Problem buradan kaynaklanıyor yani. Şimdi,
devlet tarumar olmuşsa, devletin kademelerinin hepsi yerle bir olmuşsa, bir
vesileyle devlet ile vatandaş arasında bu kadar güven problemi varsa bu
getirdiğiniz kanunların hepsi aslında boş hikâyelerin kendisi, bir tarafından
baktığınızda.
O yüzden, teknik
maddelerle ilgili şunu söyleyeceğim: Önümüzdeki süreçte… Vatandaşa öyle şeyler
öğrettiniz ki, ya, vatandaş kendi kendine dijital okuryazarlığa gitti
korkusundan. Adamlar, telefonla konuşma meselesinde “Beni dinliyor.” diye,
İnternet üzerinden protokolü olan WhatsApp gibi, Tango gibi yerleri öğrendiler
ya. Türkiye’de manav ile bakkal bu işi öğrendi ya, korkudan öğrendi, siz
öğretmediniz.
O yüzden,
arkadaşlar, bu Kanun’un, 5651’in tümüyle, kökünden yeniden görüşülmesi lazım,
yeniden düzenlenmesi lazım diyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Aksünger.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.
Sayın Ayhan’ın
şahıslar adına da sözü var. Dolayısıyla, ikisini birleştirip kendisine on beş
dakika süre veriyorum.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 524 sıra sayılı Tasarı’nın dördüncü
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz
aldım, şahsım adına da ilave konuşma yapacağım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Kanun yapım
süreci çok teknik, çok detay isteyen bir olay. Ancak, şunu hemen ifade etmek
isterim ki: “Torba tasarı” diye adlandırılan ve son derece, hukuk, İç Tüzük ve
kanun yapım sürecine ilişkin teamüller dışında, son derece zorlama bir olayı,
bir daha, burada tekrar yaşıyoruz. Bu şekilde bir tasarı görüşülüyor. Bu olay,
AKP’nin, hukuku, İç Tüzük’ü, teamülleri kendine uydurarak zorladığı bir olay.
AKP, kanun yapım sürecini de kendine benzetmiş durumda. Bunu niçin söylüyorum?
Birbirine benzemez onlarca konu, maddelerin niçin konulduğu, niçin bunların bir
araya geldiği bilinmiyor. Nitekim, Plan Bütçe Komisyonuna yeni gelen bir torba
tasarısında da burada görüşülen hususlara ilişkin yeni maddelerin ilave
olduğunu ilgili arkadaşlardan öğreniyorum. Bunun bir mantığı yok. İzan…
Bunların hep birlikte değerlendirilmesi sonucunda ne yapılır? Ortaya konması
gereken doğru bir işleyişi ne yapar? Değerlendirmesi lazım. Hükûmetin böyle bir
değerlendirmeden uzak olduğunu düşünüyorum.
Tasarı ve teklif
gerekçeleri birbiriyle son derece uyumsuz. Acilen, kimin ne ihtiyacı varsa,
koridorlarda ihtiyacı olanların hazır önergeleri milletvekillerine vermek
suretiyle bu işlemi gerçekleştirmeye çalıştığını, problemini çözmeye
çalıştığını görüyoruz. Ben şunu da merak ediyorum: AKP bu kadar problemi nasıl
biriktiriyor, ne yapıyor? Biriktirmenin ötesinde, hemen aynı konuda yeni bir
ihtiyaç daha ortaya çıkıyor, bu yeni bir tasarıya veya yeni bir teklife ne
yapılıyor? İlave edilmek zorunda kalınıyor.
Benim üzerinde
konuştuğum bölümde, Sosyal Güvenlik Kurumuna ilişkin 5502 sayılı Kanun’a
ilişkin çeşitli hükümler, sınai mülkiyet haklarına istisna kurumlara ilişkin,
onların istisnasına ilişkin Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki hususlar, 551 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’ye ilişkin hususlar, Gelir Vergisi Kanunu’na ilişkin
hususlar, engellilere ilişkin hususlar, 5580 sayılı özel öğretim kurumlarına
ilişkin hususlar sadece bu bölüm içinde yer alıyor. Ama bu bölümün ağırlığı
başka. Bu bölümde ne var? 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında
Kanun’da bir değişiklik yapılmak isteniyor. Bu, alelacele gelen, alelacele
düşünülen, AKP açısından ihtiyaçtan kaynaklanan, acil ihtiyaçtan kaynaklanan
bir olay. Niçin böyle ifade ediyorum? Bu olay, özellikle, 17 Aralıktan sonra
ortaya dökülen, saçılanlardan sonra bir ihtiyaç, lüzum hissedildi AKP
tarafından.
Şimdi, nereden
bakarsanız bakın, biraz önce, İnternet’e düşen olayları da dikkate aldığımızda,
Sayın Genel Başkanımızın bir televizyonda alt yazı olarak geçen konuşmalarının
Sayın Başbakan tarafından bizzat telefon edilerek çıkartılmak istenmesi; bu
doğru mudur? Sayın Bakanım, bununla ilgili bir bilginiz var mıdır? Bu olay
ortalığa düştü, yalan mıdır, doğru mudur? Bu, haysiyetli bir davranış biçimi
midir -bırakın Sayın Başbakan yapmasın, başka yetkili biri yapsın - haysiyetli
bir davranış biçimi midir sizce? Yani bunu iyi düşünmek lazım, gerçekten, siz
bir bakansınız, ben bunu öğrenmek istiyorum.
Siz, bir yetkili
tarafından, bir muhalefet partisi genel başkanının alt yazıda geçen
konuşmalarının, haberlerinin çıkarılmasını istiyorsunuz. Bunu yapan birinin
haysiyetli bir davranış yaptığını Hükûmetin bir bakanı olarak söyleyebilir
misiniz, böyle bir şey mümkün mü?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Telefon dinleyip ifşa edenler haysiyetli mi davrandı?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Hayır, onlar da aynı şekilde, onlar da aynı şekilde, benim için hiç
fark etmez, onlar da aynı şekilde.
Ben Sayın Bakanı,
Başbakanı filan ilzam etmiyorum, sadece böyle bir olayın haysiyetli bir
davranış biçimi olup olmadığını size Hükûmetin bir bakanı olarak soruyorum. Siz
icra makamısınız, ben bunu Hükûmetin bir bakanına sormayacağım da kime
soracağım Allah’ınızı severseniz?
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Milletin yatak odasına girerken kim hükûmetteydi?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Malzemeyi nereden bulmuşlar dinlemek için?
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Hayır, onlarda değilim, ben bu davranış biçiminin uygun olup
olmadığını Sayın Bakandan, Hükûmetten sormak istiyorum, benim sadece düşündüğüm
bu. Bu, haysiyetli bir davranış biçimi midir; kim yaparsa yapsın, dinleyen de, çıkartmak isteyen de,
hepsi? Eğer bunun her ikisinin de haysiyetli bir davranış biçimi olduğunu siz
Hükûmetin bir üyesi olarak söylüyorsanız ben bundan hicap duyarım, gerçekten
hicap duyarım. Siz o hâle düştünüz ki, üzülüyorum. Neden üzülüyorum? Sizin bu
hâle düşmeniz beni sevindirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ne hâle düştü?
Gerçekten üzücü bir olay. Bu beni çok üzüyor.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Türkiye değil, Başbakan ne hâle düştü, Başbakan?
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) - Bakın, havuz hadisesi var; doğrudur, yanlıştır, hiç üzerinde
durmuyorum, dinleyenlere de kızıyorum…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Hayır, yerine getirenler farklı değil ki, yerine getirenler de
farklı değil.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) - …ama böyle bir havuz hadisesi var ise bakın, böyle bir havuz
hadisesi var ise ve bu havuz hadisesinin bırakın Hükûmetin en yakınlarını
ilgilendirmesini, bu havuza para koyduğu iddia edilenler, bu sesleri ortalıkta
dolaşanlar bu millete küfrediyor ya! Ne dediğini duydunuz mu siz?
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Merak edip okudunuz mu onu?
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Ya, Türk milletine böyle bir şey… Nasıl sizin içinize siniyor ya,
nasıl içinize siniyor? Hadi bunlar size yakın olabilir, içli dışlı
olabilirsiniz, ona da bir şey demiyorum;
hadi aldığınızı verdiğinizi bir tarafa koy; ya, bu Türk milletine nasıl böyle
bir hakareti reva görürsünüz ya? Allah rızası için, biriniz çıkın da bir şey
söyleyin ya, biriniz çıkın da bir şey söyleyin.
Ben geçenlerde
yine böyle bir Sayın Bakanla buradan konuşuyorum, o günkü Sayın Başkan Vekili
Hanımefendi bana “Lütfen Genel Kurula konuşun.” dedi. Yani orada oturan Hükûmet
üyesini Genel Kurul üyesi olarak falan düşünmemeye başladı AKP. Çok üzülüyorum,
ağırıma gidiyor, bir Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin böyle bir duruma düşmesi
hoş bir şey mi ya? Siz bundan gurur mu duyuyorsunuz Sayın Bakanım? Üzüldüğünüzü
biliyorum, ben sizin mesai arkadaşınızım ama hakikaten zor ya? Buna nasıl
katlanıyorsunuz, bu zillete nasıl dayanıyorsunuz, anlamakta güçlük çekiyorum.
Ben olsam hayâ duyarım, başkası için bilmem.
Şimdi, hakikaten
o havuz hesabındaki konuşan adamlar; ya, bu millete nasıl küfredersiniz böyle?
Böyle bir şey olabilir mi?
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Kim küfrediyor?
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Ya, Türkiye Cumhuriyeti’nin milletvekili buna nasıl dayanır?
Hükûmeti nasıl dayanır? Ha, bize biriniz çıkıp da deseniz “Ya, bu doğru değil.”
falan, tamam, kabulleniriz.
Şimdi, bu
değişikliklere ihtiyaç duymanızın sebebi, siz İnternet üzerinden de sansür uygulamaya
çalışıyorsunuz. Özellikle bunu çabuk yapmaya çalışıyorsunuz ki 30 Marttan önce
bu işleri kapatmaya çalışıyorsunuz millet duymasın diye. Soyut, genel ve
sınırları belirli olmayan ifadelerle, TİB’e, erişimi engelleme yetkisi
veriyorsunuz, cezai soruşturmayı izne bağlıyorsunuz. Niye? Yasadaki yetkiyi
kötüye kullanacaksınız. Nasıl kullanacaksınız? Personele dokunulmazlık zırhı
vereceksiniz, istediğinizi de yaptıracaksınız. Hakikaten bunu özellikle
seçimden önce palas pandıras getirişinizin nedir sebebi? Vatandaşın bir şey
duymasını engellemek isteyişiniz.
Anayasa’nın
26’ncı maddesinde, herkesin düşünce ve kanaatlerini, söz, yazı, resim veya
başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu hususları var. Ayrıca,
resmî makamların müdahalesi olmadan haber veya fikir almak ve vermek
serbestliğini de kapsıyor. Bu bir güvencedir, siz bu güvenceyi ortadan kaldırıyorsunuz.
Anayasa’nın
13’üncü maddesinde, temel hak ve hürriyetler, özüne dokunulmadan Anayasa’nın
ilgili maddelerine göre sınırlayabilirsiniz. Ayrıca, bu sınırlama Anayasa’nın
ruhuna, sözüne de aykırı olmayacak. Yaptığınız bu iş Anayasa’ya aykırı.
Siz sosyal
medyayı düşman olarak görüyorsunuz. Televizyon ve gazeteler, anlaşılan
kadarıyla havuz hesabıyla bir şekilde çözülüyor ama bunu, bu sosyal medya
hadisesini çözmek biraz zor oluyor, çünkü geçmiş bir iki olayda siz bunun açık
ve net bir şekilde sıkıntısını yaşadınız. Sosyal medyada gerçekten ayarı
tutturamıyorsunuz, diğerleri gibi değil, kaçağı var sizin açınızdan. Medyayı
falan baskı altına alıyorsunuz -işte eğer doğruysa ortaya dökülenler- içinizden
“yanlış” diyen yok, “Muhalefet liderininkini yazma, ötekininkinin altını sil.”
vesaire ortaya çıkıyor.
Buradaki olaylar,
bu kadar ayıp ortaya çıktıktan sonra gerçekten sizin yerinizde olmak da kimse
istemez. Sizin durumunuz da zor Sayın Bakan, kolay bir iş değil. Ben niye size
-mesai arkadaşım- geleyim bir şey söyleyeyim, geleyim inciteyim, incitecek şey
söyleyeyim? Ama şunu açık ve net bir şekilde görüyorum ki bu millete resmen, iş
yapan havuz hesabındaki adamlar küfrediyor. Lütfen bunu engelleyin, biriniz
beyanat verin, “Yapamaz bunlar Türk milletine.” deyin ya! Siz Türk milletini
temsilen buradasınız, Türk milletine nasıl hakaret ettiriyorsunuz? “Değil, yok,
Haluk Bey, böyle.” deyin; Sayın Bakan, ben teşekkür edeyim, gideyim şuradan ya!
İçim rahat gideyim. Memleketin geleceğine güveneyim ama içinizden hiç kimse
bunu söylemiyor kabine üyelerinden. Bu, gerçekten sıkıntı verici bir olay.
Medya size göre
baş belası ama yaptığınız bu iş sansür. Daha önce aynı olaylar başkalarının
başına geldiği zaman sizin için bir şey yok. Sayın milletvekili orada oturuyor,
aynı olaylar aynı mahkemelerde aynı emniyet mensuplarıyla ona reva görüldü. Hiç
içinizden ses çıkaran olmadı.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Keşke o zaman çıkarılsaydı o kanun.
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) – Hayır, çıkarsınlar ama şimdi siz ses çıkarmıyorsunuz, hatta değiştiriyorsunuz.
Evlat acısı kolay
değil. Bakın, ben Sayın Bayraktar’la mesai arkadaşlığı yaptım, onun içine
düştüğü psikolojik durumu anlayabiliyorum. Bir adam dışarı giderken -“adam”
derken milletvekilini, özür dilerim, belki yanlış ifade ettim- tuzluk oluyor,
size gelirken ne oluyor bilmiyorum, yağdanlık mı oluyor? Ama gidip gelene ne
diyorsunuz, onu hiç bilmiyorum. Şimdi, bu tür ifadeler kullanılırken son derece
hassas düşünmek lazım. Bugün bunlar, yarın, yazılacak çizilecek. Herkes bundan
hissesini alır, utanacaksa utanır, sıkılacaksa sıkılır. Hiç, bu olaylar bu
memlekette olmuş diye şurada hiçbir milletvekilinin gelecekte bu olaylardan
dolayı sevineceği kanaati bende yok. En azından benim grubumda yok, onu kesin
biliyoruz.
Ben zaman zaman,
mesai arkadaşımsınız orada, size rastlıyor burada benim konuşma esnasındaki
şeyim, belki alındığınız, darıldığınız oluyor ama şu havuzcuların Türk
milletine küfrüne karşı çık. Yarın bundan, bu vebalin altından kalkamazsın.
Bırak başkasını, bırak milleti bir tarafa ya, o ifadeleri nasıl
kabulleniyorsunuz, siz Türk milletinin mensubu değil misiniz? Allah’tan korkmak
lazım.
Ben teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, yerimden…
BAŞKAN – Tabii,
sizin hakkınız var.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) – Sataşmadan mı?
BAŞKAN – Hayır,
sataşmadan değil, Hükûmet konuşabilir.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın, Denizli Milletvekili
Emin Haluk Ayhan’ın 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın dördüncü bölümü üzerinde
MHP Grubu ve şahsı adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
BAŞKAN – Yani,
siz kısa bir konuşma mı yapacaksınız?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Kısaca…
BAŞKAN – O zaman
yerinizden, tamam, öyle olur.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir defa, Sayın Milletvekilinin kullandığı üslubun
hiçbir şekilde tasvip edilemeyeceğini belirtmek isterim.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Ben küfür falan etmedim.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir fikri…
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Etmedim küfür, konuşamazsın öyle.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir fikri…
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Üslubumda ne var?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Gayet rahat konuşurum. Oturun oturduğunuz yere. Her
türlü lafı söyleyeceksiniz, bir de bizi konuşturmayacaksınız burada. Kusura
bakmayın!
BAŞKAN – Sayın
Ayhan, lütfen, lütfen…
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Konuşuyorsun, bizim konuşmamızı kesiyorsunuz.
İSMAİL TUNÇ
(Bartın) – Saygılı ol, saygılı.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Saygılı olun ve dinleyin, ben sizi dinledim.
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Saygılıyım ben. Konuşma!
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın milletvekilleri, konuşurken hakaret etmeden de
bir fikri ifade edebilirsiniz.
ALİ ÖZ (Mersin) –
Neresinde hakaret etti?
KALKINMA BAKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) – Bağırmadan da bir fikri ifade edebilirsiniz,
eleştirebilirsiniz. Fakat özellikle karşınızdaki insanları rencide etmek için
hakaret ederek, üslubunuzu bozarak konuşuyorsanız müsaade edin, biz de buna bir
cevap verelim. Birincisi…
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – O millete küfredenden rahatsız olmuyor musun?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir saniye, bir dinle, bağırma öyle!
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Bağırırım.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bu hakkı nereden buluyorsun?
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Buluyorum.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bağırma hakkını nereden buluyorsun?
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) – Konuşuyorum…
BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen… Lütfen…
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bağıramazsın… Bağıramazsın.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) – Millet seçti beni,
millet seçti.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Ben de sana
bağırırım o zaman.
BAŞKAN – Şimdi, siz ikiniz de birbirinize bağırmayın,
güzel güzel geldik…
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Lütfen bağırma,
üslubunu…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Siz de bağırmayın.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Burada hepimiz
milletvekiliyiz, belli bir üslupla konuşmak durumundayız. Fikriniz varsa güzel
bir üslupla ifade edersiniz.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) – Ne ağrına gitti
söylediklerimden?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Farklı söyleyebilirsiniz fakat bağırmaya hakkınız yok,
karşınızda çocuk yok. Sizin bağıracağınız insanlar değiliz biz.
Değerli
milletvekilleri, dinleme hadiseleriyle ilgili ben şuna inanıyorum: Genel bir
tutum almamız gerekiyor. Siyaset kurumu olarak ve bu devletle ilgili, bu
milletle ilgili sorumluluk hisseden insanlar olarak genel bir tutum almamız gerekiyor. Ben şu
kanaatteyim: Bu tür…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Yani onu söylerken..
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir dinleyin lütfen… Bir dinleyin lütfen, yine
konuşun.
BAŞKAN – Sayın Özensoy, lütfen…
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Sayın Başkanım, bakın o kadar dinledik, on beş dakika dinledik ya!
Ayıp be!
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkan, dinleyeceklerse konuşalım.
BAŞKAN – Yani,
bakın ben uyarıyorum…
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Dinleme…
BAŞKAN – Sayın
Özensoy, lütfen… Lütfen…
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Tek tek bu işlerin detayına inersek, tek tek
dinleyenlerin, konuşulanların, insanların mahrem hayatlarına girersek ben bu
işten bir çıkış yolu olduğunu görmüyorum. Devletimizin bekası adına da, siyaset
kurumunun saygınlığı adına da bir çıkış yolu olduğunu görmüyorum. Burada hukuki
ve ahlaki bir tavır almamız lazım.
Kendimizin de bir özeleştiri yapması lazım, ben buna da inanıyorum. Geçmişe
dönüp bakarak biz de bir özeleştiri yapmalıyız ve buralarda içeriden veya
dışarıdan birtakım çevrelerin, birtakım kesimlerin, insanların özel hayatlarına
girerek, en mahrem ortamlarına girerek bunları elde etmeleri… Bunun da doğru
olup olmadığını bilmiyoruz tabii. Bugünkü dünyada montaj imkânları da var, bin
türlü numara yapma imkânları da var. Sizin suretinizi alırlar bir başkasına
yapıştırırlar, sesinizi alırlar bilmem bir başka yere kopya ederler. Ben hiç
kimseyi… Dolayısıyla araştırmadan, incelemeden de kabul edemem hiçbir belgeyi.
SEYFETTİN YILMAZ
(Adana) – Üç senedir niye bulmadınız Sayın Bakan? Üç senedir niye bu Hükûmet
koltuğunda oturuyorsunuz? Ama şimdi böyle cevap mı olur ya?
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Diğer taraftan, genel bir hukuki tavır ve ahlaki tavır
olarak biz topyekûn bütün partiler olarak, bir siyaset kurumu olarak biz buna
karşı bir tavır almazsak, biz bunların önüne geçmezsek, bunların detaylarında
boğulursak ülkemizin geleceği adına sürekli bir şekilde bu tehditlerin altında
yaşamaya devam ederiz. Bugün “A” şahsına olur, yarın “B” şahsına olur, bugün
birine olur, yarın bana olur, öbür gün size olur.
NECATİ ÖZENSOY
(Bursa) – Tam tersine size olur.
KALKINMA BAKANI
CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Buralarda akil insanların, değişik partilerden,
değişik görüşlerden insanların bu konulara karşı genel bir -az önce söylediğim
gibi- hukuki ve ahlaki tavır geliştirmesi lazım. Ben buna inanıyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Bölüm
üzerinde soru yok.
Dördüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Bakanın bir iki hususuna grup adına cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Şimdi bu
60’ıncı maddeye göre mi, nasıl yapıyoruz onu? Siz sataşmadan mı istiyorsunuz?
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Ben oturduğum yerden cevap olarak vereceğim.
BAŞKAN – Hayır,
sataşma yapmadı. O zaman 60’a göre…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sataşmadan değil, cevap vereceğim grup olarak.
BAŞKAN – 60’a
göre buyurun.
15.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Kalkınma
Bakanı Cevdet Yılmaz’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım,
şimdi, güzel söylüyorsunuz hepsini, şöyle böyle diyorsunuz ama bakın, bugün
size yönlendirilen birtakım hususlar konusunda feveran ediyorsunuz. Ama bakın,
üç sene önce, üç buçuk sene önce meydana gelen olaylar konusunda hiç ama hiç
itiraz etmediniz.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Ettik, ettik.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Yani birtakım kasetler ortaya çıktığı zaman, değişik partilerden
kasetler çıktığı zaman âdeta sevindiniz, bunu siyaseten kullandınız. Ama,
aradan zaman geçti, size yönelik birtakım hadiseler ortaya çıkınca bu defa
bunların hakkaniyete sığmadığını… İşte,
az önceki konuşmada şunu söylediniz: “Efendim, hiç mi bunu dinleyenlerin suçu
yoktur.” dediniz. Aslında tabii ki, hem onu dinleyenlerin suçu vardı hem de bu
işi yapanların suçu vardı. Yani şimdi Sayın Başbakanın bir konuşması dinlenmiş,
Habertürke verdiği bu talimatlar üzerine de birtakım sansür uygulanmış ve
televizyonlardan Sayın Bahçeli’nin beyanatları kaldırılmış.
Şimdi, bakın,
sadece ikisi suçlu değil, hem dinleyen hem de bu talimatı veren değil yani
sadece Başbakan suçlu değil veya onu dinleyen suçlu değil. Aslında biraz
haysiyet olsaydı o televizyonun bunu uygulayan mensupları da aynı şekilde bunu
yapmazlardı ve suçlu duruma düşmezlerdi, onlar da kendi haysiyetlerini ortaya
koymazlardı bu şekilde.
Şimdi,
dolayısıyla, bakın, eğer bir…
BAŞKAN –
Tamamlarsanız…
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Tabii, tamamlıyorum.
Şimdi,
yolsuzluklarla ilgili aynı şeyler olduktan sonra ortaya çıktınız. Bakın, bir
sürü kaset çıkarıldı, ondan sonra insanlar beş sene, altı sene içeride tutuldu
ve mahkûm edildiler, aileleri rencide oldu, çocukları rencide oldu. Bu
insanların hak ve hukukunu kim koruyacaktı? Siz koruyacaktınız yürütme olarak
ama siz bunları o zaman yapmadınız, ardından iş size dönünce “Millî orduya
kumpas kuruldu.” dediniz, paralel devletten bahsettiniz, derin devleti paralel
devlet hâline getirdiniz. Yani bir konu…
BAŞKAN – Evet,
Sayın Halaçoğlu, tamamlar mısınız lütfen.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Tabii, tamamlıyorum son cümle olarak.
BAŞKAN – On
dakika oldu.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Hayır efendim.
Bir konu sizin
başınıza geldiği zaman değil, tüm zamanlarda bunu değerlendirmeniz gerekirdi.
Dolayısıyla hukuk devletinin gereği de, icabı da budur, devlet adamlığının
gereği de budur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.41
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin Onuncu
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 5 Şubat 2014 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler.