DÖNEM: 24 CİLT: 70 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
55’inci
Birleşim
30 Ocak 2014 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, hukuk devleti ve yolsuzluğa ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Kars Milletvekili Yunus
Kılıç’ın, Kâzım Karabekir Paşa’nın 66’ncı ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın, Malatya’nın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan ve 21 milletvekilinin, Diyarbakır Surlarının iyileştirilmesi ve
turizme uygun hâle getirilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri (10/842)
2.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 milletvekilinin, Van’ın
Tatvan ilçesinin afet kararı alınan mahallelerinin imara, kentleşmeye, turizm
ve ticarete açılması ve bölge halkının sorunlarının giderilmesi için yapılması
gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/843)
3.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, basın özgürlüğüyle ilgili sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/844)
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Devlet Sırrı Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporu (1/484)
(S. Sayısı: 287)
3.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929) (S. Sayısı: 523)
4.- Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir Milletvekili Hülya
Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi,
Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili Hasan Karal ile 6
Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/796,
2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S. Sayısı: 524)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve
Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/682) (S. Sayısı: 385)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su
Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266)
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, İzmir Bornova’da şehit olan Topçu Uzman
Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
2.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 41’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz’ın, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın, İzmir Bornova’da şehit olan Topçu Uzman
Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu olarak İzmir Bornova’da şehit olan Topçu
Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
6.- Aydın Milletvekili Ali
Gültekin Kılınç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 46’ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Aydın Milletvekili Ali Gültekin Kılınç’ın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Muammer Aksoy’un 24’üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
9.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 49’uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Başkanlık
Divanı olarak, İzmir Bornova’da şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Başkanlık
Divanı olarak, Muammer Aksoy’u saygı ve sevgiyle andıklarına ilişkin açıklaması
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Bursa Milletvekili İsmail Aydın’ın yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Adıyaman Milletvekili
Ahmet Aydın’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
X.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve
daha önceden toplanması kararlaştırılan 31 Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3 Şubat 2014
Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri toplanmamasına; gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan 534 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 534 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Kung-Fu Federasyonu ile ilgili çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın cevabı (7/34860)
2.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, Erzincan kompresör istasyonu yapım işine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36036)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen gazete ve
ikram malzemeleri alımlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/36194)
4.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, elektrik üretimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36195)
5.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, Dicle Elektrik AŞ tarafından il müdürlüklerine yollanan bir
yazıya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/36196)
6.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan’ın, Iğdır’daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36197)
7.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Atatürk Havalimanında 1 Ocak 2013’te bir kargo uçağında altın
tespit edilmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın
cevabı (7/36206)
8.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Erzurum’daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36331)
9.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Diyarbakır’daki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36332)
10.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlıkta görev yapan memurların maaşlarına ve
Bakanlığa yönelik denetimlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/36333)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Askeri Havaalanı Mania Planı Uygulaması ile
ortaya çıkan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Milli Savunma Bakanı İsmet
Yılmaz’ın cevabı (7/36509)
12.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, eski bakanlara tahsis edilen makam
araçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/36804)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
29 Ocak 2014 Çarşamba
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak on bir oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, kamyoncuların K belgesiyle ilgili sorunlarına,
Batman Milletvekili Bengi Yıldız, faili meçhul cinayetlere ve
kayıplara,
Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, Batı Trakya Türk azınlığının
29 Ocak Millî Direniş Günü’ne,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin,
Aliağa ve çevresinde yapılması planlanan termik santrallerin yaratacağı insan
sağlığı, tarımsal üretim ve çevre sorunlarının (10/839),
Nevşehir Milletvekili Ebu Bekir Gizligider
ve 24 milletvekilinin, yer altı depoculuğunu geliştirmek ve hizmet kalitesini
artırmak için yapılması gerekenlerin (10/840),
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 20
milletvekilinin, Devlet Tiyatrolarının ve tiyatro sanatçılarının sorunlarının
(10/841),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
CHP Grubunun, 28/1/2014 tarihinde Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar ve arkadaşları tarafından bazı bakanlar
hakkında hazırlanan fezlekelerin TBMM’ye ulaştırılmaması konusunun
araştırılarak sorumluların ortaya çıkarılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1262 sıra no.lu )
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 29 Ocak 2014 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Kayseri Milletvekili İsmail Tamer, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç’un CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri ve
Sivas yakınlarında meydana gelen trafik kazalarında hayatını kaybedenlere
Allah’tan rahmet dilediğine,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Maliye
Bakanının ikiz bebeklerine sağlıklı, mutlu, uzun yıllar dilediğine,
İlişkin birer açıklamada bulundu.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77
Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/1929)
(S. Sayısı: 523),
5’inci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma
Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının (1/682) (S.
Sayısı: 385),
6’ncı sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı
Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporlarının (1/441) (S. Sayısı: 266),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) görüşmelerine devam edilerek ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlandıktan sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Ayşenur İslam’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar
gereğince, 30 Ocak 2014 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 01.46’da
birleşime son verildi.
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
Başkan
Vekili
Bayram ÖZÇELİK Muharrem
IŞIK
Burdur Erzincan
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No:
77
II.- GELEN KÂĞITLAR
30 Ocak 2014 Perşembe
Teklif
1.- Sinop Milletvekili Mehmet
Ersoy ve İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile 44 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1966) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.01.2014)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim ve Mesleki Eğitim
Alanlarında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/808) (S. Sayısı: 535) (Dağıtma
tarihi: 30.01.2014) (GÜNDEME)
2.- Türk Akademisinin
Kuruluşuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/818) (S. Sayısı: 536) (Dağıtma tarihi:
30.01.2014) (GÜNDEME)
3.- Uzak Pazarlardan Turist
Çekilmesi Hususunda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/830) (S. Sayısı: 537) (Dağıtma tarihi:
30.01.2014) (GÜNDEME)
4.- Türk Kültür ve Mirası
Vakfı Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/866) (S. Sayısı: 538) (Dağıtma tarihi:
30.01.2014) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, korucuların emekliliklerine ilişkin
Başbakan’dan sözlü soru önergesi (6/5212) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
2.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlık ve bağlı kuruluşların Adana ili ve
ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı’ndan sözlü soru önergesi (6/5213) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlığın ve bağlı kuruluşların Adana ili ve
ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarına ilişkin Ekonomi Bakanı’ndan sözlü
soru önergesi (6/5214) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, doğal gaz antlaşmalarına ve
BOTAŞ’ın bazı faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan
sözlü soru önergesi (6/5215) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Barış ve Demokrasi Partisinin seçim
çalışmalarının engellenmeye çalışıldığı iddialarına ilişkin Başbakan’dan yazılı
soru önergesi (7/37837) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.01.2014)
2.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
kapsamında tutuklanan bir şahsın devlet protokolünde ön sıralarda yer aldığı
iddialarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37838) (Başkanlığa
geliş tarihi: 08.01.2014)
3.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında bazı kişilerin mal
varlıklarına tedbir konulması kararına ve bu kararın uygulanmasına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37839) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
4.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van AFAD Müdürlüğünde yaşandığı iddia edilen yolsuzluğa ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37840) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.01.2014)
5.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Genelkurmay Başkanlığınca yapılan bir basın açıklamasına
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37841) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.01.2014)
6.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yapılan atamayla
ilgili kararnameye ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37842)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.01.2014)
7.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, örgüt üyesi iddiası ile bazı kişiler hakkında
hazırlanmış olan fezlekeye ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.01.2014)
8.- Balıkesir Milletvekili
Haluk Ahmet Gümüş’ün, bir etkinliğe katılanlara Belediyeye ait tramvayların
ücretsiz sunulduğu iddialarına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37844) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
9.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Başbakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/37845) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
10.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Paris’te öldürülen 3 kadına
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37846) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
11.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’daki
bir hastanenin depremden zarar gördüğü iddialarına ilişkin Başbakan’dan yazılı
soru önergesi (7/37847) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
12.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’nın Sarıgöl ilçesine
bağlı bazı köylerin elektrik hizmetleri ile ilgili sorunlarına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37848) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
13.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Türk dış politika hedefleri ile
ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37849)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, POLSAN’a
ait şirketlere ve bazı iddialara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37850) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
15.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Milli Eğitim Bakanlığı
personelinin Bakanlık binasına girişinin engellenmesine ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/37851) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
16.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, 4/C statüsünde çalışan
personelin aile ve çocuk yardımından yapılan kesintilere ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/37852) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Diyarbakır İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37853) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
18.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Denizli İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37854) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
19.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Çorum İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37855) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
20.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Çankırı İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37856) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
21.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Çanakkale İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37857) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
22.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Bursa İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37858) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
23.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Burdur İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37859) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
24.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Bolu İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37860) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
25.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Bitlis İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37861) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
26.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2010-2013
yılları arasında Bingöl İl İnsan Hakları Kurulu ile Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37862) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
27.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, bilişim teknolojisi öğretmen
adaylarının norm kadro sayısının artırılmasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru
önergesi (7/37863) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
28.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın,
Balıkesir’in Bandırma ilçesinde TOKİ tarafından yaptırılan inşaatın
yüklenicisinin iflas etmesine ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37864) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
29.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın,
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle enerji alanında imzalanan antlaşmalara ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37865) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
30.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesine
bağlı şirketlerin personeline ilave tediye ödenmemesine ilişkin Başbakan’dan
yazılı soru önergesi (7/37866) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
31.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, mübaşirlerin özlük haklarına
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37867) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
32.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, 2010-2013 yılları
arasında mülki amir izniyle satılan ve köy tüzel kişiliğine ait taşınmazlara
ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37868) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
33.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, bir bankaya yönelik operasyon
düzenleneceği iddiasına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37869)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
34.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, yasa dışı dinlemelere ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37870) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
35.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, 28 Şubat Davasına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37871) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
36.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, yolsuzluk iddialarına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37872) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
37.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Mavi Marmara olayına ilişkin
Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37873) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
38.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, bir kişi ile MİT’in
bağlantısı olup olmadığına ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi (7/37874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
39.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, basında yayımlanan ve MİT’e
ait olduğu iddia edilen bir belgeye ilişkin Başbakan’dan yazılı soru önergesi
(7/37875) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
40.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili kanun teklifine ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/37876) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.01.2014)
41.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/37877) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
42.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın,
Türkiye Vakıflar Bankasında terfi eden bazı çalışanlarla ilgili iddialara
ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/37878)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
43.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/37879) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
44.- İstanbul Milletvekili Müslim Sarı’nın, Merkez Bankası’nın 2013
yılında Plan ve Bütçe Komisyonuna bilgi vermediği iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısı’ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/37880) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
45.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın,
sermayesinde kamu payı olan şirketlerin özel bir bankadaki toplam mevduatına ilişkin
Başbakan Yardımcısı’ndan (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/37881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
46.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan (Emrullah
İşler) yazılı soru önergesi (7/37882) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
47.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Diyanet İşleri Başkanlığınca
izinlerle ilgili olarak çıkarılan genelgeye ilişkin Başbakan Yardımcısı’ndan
(Emrullah İşler) yazılı soru önergesi (7/37883) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
48.- İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun,
çocuk cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37884) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2014)
49.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, hakim ve savcılar ile ilgili şikayetlere ve soruşturmaları
süren savcılarla ilgili inceleme ve görev değişikliklerine ilişkin Adalet
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37885) (Başkanlığa geliş tarihi:
09.01.2014)
50.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
sonrası yapılan görev değişikliklerine ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37886) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
51.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Sincan Cezaevindeki kötü
muamele iddialarına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37887)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
52.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, BDP
Meclis Grubu personelinin dinlendiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37888) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
53.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili kanun teklifine ilişkin Adalet Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37889) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.01.2014)
54.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, 2011 yılında Şırnak’ın Silopi ilçesinde
kaybolan iki kişiye ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37890)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.01.2014)
55.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, bir davada devlet sırrı
niteliğinde olan dokümanların gizlilik kararı alınmaksızın dava dosyasına
konulmasına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37891)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
56.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, HSYK Başkanı
olarak yaptığı bazı tasarruflara ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37892) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
57.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37893)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
58.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında
adı geçen bakan ve milletvekilleri hakkında Bakanlığa fezleke ulaşıp
ulaşmadığına ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37894)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
59.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, nakil talebinde bulunan bir
mahkûma ilişkin Adalet Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37895) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
60.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37896) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
61.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Türkiye’deki çocuk gelin
sayısına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37897) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
62.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, vazife malullüğü aylığına ve
aylıktan yapılan kesintilere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37898) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
63.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, bedelli askerlik uygulamasına
ve uygulamadan elde edilen gelirin kullanımına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37899) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
64.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Hakim ve
Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili kanun teklifine ilişkin Avrupa Birliği Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37900) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.01.2014)
65.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37901) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
66.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, HSYK ile ilgili kanunda
yapılması planlanan değişikliklerin AB kriterlerine
uygunluğuna ilişkin Avrupa Birliği Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37902)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
67.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37903) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
68.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul
Ambarlı’daki Kumport Limanında iş güvenliği ve işçi
sağlığı konularındaki sorunlara ve işçilerin sendikalaşmasının engellendiği
iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37904) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
69.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şef
kadrolarında görev yapmakta olan personelin özlük haklarının iyileştirilmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37905) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
70.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, muhtarların Bağ-Kur borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
71.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul
Zeytinburnu’nda faaliyette bulunan bir deri fabrikasının bir sendikaya üye olan
işçileri işten çıkarmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37907)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
72.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Polonezköy’le
ilgili imar düzenlemesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37908) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
73.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Simav Çayı’nın
kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37909) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
74.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37910) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
75.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Hatay’da durdurulan tır çerçevesinde
gelişen olaylara ilişkin Dışişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37911) (Başkanlığa geliş tarihi:
09.01.2014)
76.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Dışişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37912) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
77.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, AB ile imzalanan Vize Serbestisi
Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Antlaşmasına ilişkin Dışişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37913)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
78.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ülkemizde Suriyeli
muhaliflere ait eğitim üsleri olduğu iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37914)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
79.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, bir beyanatına ilişkin
Dışişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37915) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
80.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Paris’te öldürülen PKK’lılara
ilişkin Dışişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37916) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
81.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, elektrik dağıtım şirketlerinin
vatandaşların mağduriyetini doğuran çeşitli uygulamalarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37917) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.01.2014)
82.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37918) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
83.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, BOTAŞ’ın teşkilat yapısına ve
bazı yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37919) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
84.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, BOTAŞ’ın taraf olduğu davalara
ve bazı faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37920) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
85.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, BOTAŞ’ın bazı alacak ve
giderlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37921) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
86.- Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Kürdistan Bölgesel
Yönetimi ile imzalanan petrol antlaşmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
87.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, doğal gaz talebine ve doğal gaz
antlaşmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37923) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
88.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, BOTAŞ’ın kaynak yapısına ve
bazı giderlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37924) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
89.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru
Hattına ve BOTAŞ’ın bazı faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
90.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminden
yapılacak petrol sevkiyatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37926)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
91.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37927) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
92.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından öğrencilere verilen burslara ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37928) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
93.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in Kredi ve Yurtlar
Kurumuna borçlu olan kişilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37929) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
94.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, yurtlarda yaşanan ırkçı
saldırılara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37930) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
95.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
Bakanlığın gerçekleştirdiği bir hizmet içi eğitim programına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37931) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.01.2014)
96.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, patates fiyatlarındaki artışa
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37932) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
97.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Simav Çayı’nın
kirliliğine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37933) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
98.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013
yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık
hizmeti alımlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37934) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
99.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, hayvancılığa yönelik
desteklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37935) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
100.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, TİKAS Projesi kapsamında gerçekleştirilen bir eğitim
programı ile ilgili harcamalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37936)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
101.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Tekirdağ’da yaşanan kuraklığın etkilerine ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37937) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
102.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, kuraklığın
önlenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37938) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
103.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Hatay’ın Kırıkhan
ilçesinde durdurulan bir tırla ilgili iddialara ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37939)
(Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2014)
104.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ABD Ticaret
Bakanlığının çıkardığı bir kararnameye ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
105.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun,
2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37941) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2014)
106.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Adana Valisiyle ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37942)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.01.2014)
107.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in
Gaziantep Üniversitesi öğrencilerinin polis tarafından fişlendiği iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37943) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.01.2014)
108.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu
kapsamında tutuklanan bir şahsın devlet protokolünde ön sırada yer aldığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37944) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2014)
109.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde durdurulan bir tırla ilgili iddialara
ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37945) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2014)
110.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, son dönemde emniyet
teşkilatında yaşanan görevden almalara ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37946) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.01.2014)
111.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, Adli Kolluk
Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37947) (Başkanlığa geliş
tarihi: 08.01.2014)
112.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, yolsuzluk ve rüşvet
operasyonu sonrası yapılan görev değişikliklerine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
113.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Gezi Parkı
protestoları sırasında yaralanan bir kişinin faillerine ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37949)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.01.2014)
114.- Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Simav
Çayı’nın kirliliğine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37950) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
115.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun,
2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
116.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, EGO Genel
Müdürlüğünün yönetim yapısı ve faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37952)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
117.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul
İl Özel İdaresine ait lojman ve arsaların satılmasına ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37953)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
118.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, emniyet
personelinin özlük haklarına ve emniyet teşkilatına yönelik bir kanun hazırlığı
olup olmadığına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37954) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
119.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Hazine arazileri için belirlenen
rayiç bedele ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37955) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
120.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin
Gebze ilçesindeki ulaşım ve trafik sorununa ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37956) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
121.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, yasa dışı göç hareketlerine ve sığınmacılara ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37957)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
122.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan İli
Çıldır Gölü Doğruyol Su Ürünleri Balıkçılık Kooperatifinin sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37958) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
123.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, Polis Bakım ve Yardım Sandığındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37959) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
124.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’da vakıflara tahsis edilen arsalara ilişkin İçişleri
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37960)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
125.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Kilis ve Van’da
görevinden alınan emniyet müdürlerine ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37961) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
126.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan’ın, hakkında
dava açılan bir memurunun atamasına ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37962) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
127.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın,
üniversitelerde yaşanan ırkçı saldırılara ilişkin İçişleri Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37963) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
128.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37964) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
129.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın,
Bakanlık tarafından Adana ilinde yapılan destek sözleşmelerine ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37965) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
130.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığındaki görev yeri değişiklerine
ve yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili iddialara ilişkin Maliye
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37966)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
131.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun,
2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Maliye Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37967) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
132.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçük’ün,
6415 sayılı Kanuna göre mal varlığı dondurulan kişilere ilişkin Maliye
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37968)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
133.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, Sağlık Bakanlığına VHKİ kadrosu verilip verilmeyeceğine ilişkin Maliye
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37969)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
134.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, şef kadrolarında görev yapmakta olan personelin özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Maliye Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37970) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
135.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Orman ve Su İşleri Bakanlığına tahsis edilen kadrolara
ilişkin Maliye Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37971) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
136.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in bir davada
devlet sırrı niteliğinde olan dokümanların gizlilik kararı alınmaksızın dava
dosyasına konulmasına ilişkin Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37972) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.01.2014)
137.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun,
2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37973) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.01.2014)
138.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’daki kışla ve
askeri birliklere ve yaşanan olaylara ilişkin Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37974) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.01.2014)
139.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, uzman erbaşların
sorunlarına ilişkin Milli Savunma Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37975) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
140.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlık personeli arasında huzursuzluk olduğu
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37976) (Başkanlığa geliş tarihi:
09.01.2014)
141.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37977)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
142.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, görevde yükselme sınavı sonuçlarına ait puan sıralamasını
gösteren listenin yayımlanmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37978) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
143.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Temel
Eğitim Genel Müdürlüğünde yapılan bir atamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37979)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
144.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yurt dışı
görevlendirmeler ile ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37980) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
145.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, yönetici olarak görev yapmakta iken kendi isteğiyle
ayrılanların yeniden atanmaları ile ilgili bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37981) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
146.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, PISA
2012 Raporuna ve eğitim kalitesinin arttırılması için yapılan çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37982) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
147.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
öğretmenlerle ilgili bir kanun taslağı çalışması olup olmadığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37983) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
148.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, görevde
yükselme sınavının soru ve cevaplarının yayımlanmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37984)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
149.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
adaylığı kalkmadığı için tercih yapamayacak durumda olan öğretmenlerin
mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37985) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
150.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un,
öğretmenlerin aylık karşılığı ders görevlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan
yazılı soru önergesi (7/37986)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
151.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, eğitim
kalitesinin arttırılması için yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37987)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
152.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, usta öğreticilerin
özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37988) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
153.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
işitme engelli öğrencilerin eğitiminde yaşanan sorunlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37989)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
154.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, kadına yönelik şiddetle ilgili bazı öğrencilerle
gerçekleştirilen bir ankete ilişkin Milli Eğitim Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37990) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
155.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, yağışların azlığına ve kuraklık ile mücadele kapsamında yürütülen
çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37991) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.01.2014)
156.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun,
2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/37992) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
157.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, orman
işletme şefliği kadrolarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37993) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
158.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye’nin Düziçi ilçesindeki bir çayın
kurumasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37994) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
159.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Bursa’daki
hastanelerin sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/37995) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.01.2014)
160.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Sağlık
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37996)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
161.- Mersin Milletvekili Ali
Öz’ün, görevde yükselme sınavına ve VHKİ kadrolarına yapılan atamalara ilişkin
Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37997) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
162.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun mal varlığında eksilme
olduğu iddiasına ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/37998) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
163.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Hıfzısıhha Kurulundaki
değişikliklere ve aşılama çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru
önergesi (7/37999) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.01.2014)
164.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin hizmet verdiği
binaya ilişkin Sağlık Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38000) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
165.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara Macunköy’deki depo sahasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/378001) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.01.2014)
166.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, limanlardaki
usulsüzlüklerle ilgili yürütülen soruşturmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38002) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.01.2014)
167.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38003) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
168.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, demir yolu
yapım işleri için hazırlanan projelerde kurumun zarara uğratıldığı iddiasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38004) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.01.2014)
169.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Mersin’in Tarsus ilçesinde yapımı planlanan bir havaalanı
için gerçekleştirilen kamulaştırmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38005) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
170.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Hakkari’de yapımı süren havaalanı için gerçekleştirilen
kamulaştırmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı’ndan yazılı
soru önergesi (7/38006) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.01.2014)
171.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ulaşım
ücretlerine zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38007) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.01.2014)
172.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’un, 2011-2013 yılları
arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu davalara ve hukuk ve
danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/38008)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
173.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38009) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
174.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Ekonomi
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38010)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
175.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011-2013 yılları arasında Bakanlığın taraf
olduğu davalara ve hukuk ve danışmanlık hizmeti alımlarına ilişkin Kalkınma
Bakanı’ndan yazılı soru önergesi (7/38011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.01.2014)
176.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın,
Sayıştay’ın yeniden yapılandırılmasına ve Sayıştay’la ilgili çeşitli iddialara
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38012) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.01.2014)
177.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin,
2002-2013 yılları arasında çıkan kanun ve KHK’larla ilgili çeşitli verilere
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’ndan yazılı soru önergesi
(7/38013) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.01.2014)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan ve 21 Milletvekilinin, Diyarbakır Surları'nın
iyileştirilmesi ve turizme uygun hale getirilmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/842) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.05.2012)
2.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu ve 22 Milletvekilinin, Van'ın
Tatvan ilçesinin afet bölgesi ilan edilen bazı mahallelerinin imara,
kentleşmeye, turizm ve ticarete açılarak bölge halkının sorunlarının
giderilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/843) (Başkanlığa geliş tarihi:
08.05.2012)
3.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek ve 25 Milletvekilinin, basın özgürlüğünün önündeki sorunların
tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/844) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.05.2012)
30 Ocak 2014 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Türkiye Büyğı7ük
Millet Meclisinin 55’inci Birleşimini açıyorum.
Hepimize iyi çalışmalar
diliyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla
yoklama yapacağız.
İki dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, hukuk
devleti ve yolsuzluk hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’ye aittir.
Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
hukuk devleti ve yolsuzluğa ilişkin gündem dışı konuşması
(Hatibin, üzerinde İstanbul
Milletvekili Engin Alan’ın ismi ve resmi bulunan
dövizi göstermesi)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk devleti ve yolsuzluk üzerine
gündem dışı söz almış bulunuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan, uyarırsanız…
BAŞKAN – Sayın Hatip, bir
dakika.
Sayın milletvekilleri…
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlamayayım mı?
BAŞKAN – Selamlayın, tamam da
sizi daha iyi duyabilmek için milletvekillerinden bir ricada bulunayım
sessizliklerini muhafaza etsinler diye.
Buyurun.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
derebeylik döneminde geçerli olan mülk devlet anlayışında devlet, hükümdar ve
soylu sınıflar arasında paylaşılırdı. Mülk devletindeki hükümdar, yetkilerini
mülkün sahibi olmaktan alır ve hiçbir kurala bağlı olmaksızın devleti
yönetirdi. Polis devleti anlayışında ise hükümdar hiçbir kurala bağlı değildir.
Polis devletinde hükümdarın yetkilerini hükümran olmak gücünden almaktadır.
Polis devletinde hukuk kaideleri hiçbir şekilde yönetimi bağlamasa da tebaa
için kayıtsız şartsız uyulması gereken kurallar anlamına gelirdi.
Hukuk devleti insan hak ve
özgürlüklerini güvenceye alan, yönetilenlerin haklarını aramalarının önündeki
tüm engelleri kaldıran, demokratik, eşit ve adaletli bir düzen içerisinde
otoriteyi insanların özgürlüğü lehine sınırlandıran, hukuka ve hukukun genel
kurallarıyla bağlı olan devlettir. Hukuk devletinde yöneten de yönetilen de
aynı kurallara tabidir. Hiç kimse yasalar karşısında -Başbakan ve oğulları
dahi- dokunulmaz değildir. Temel hak ve özgürlükler yönetenlerin, yani
Başbakanın değil Anayasa’nın güvencesi altındadır. İdarenin her türlü
tasarrufları yasaya tabidir. Hukuk devletinde mahkemeler bağımsızdır ve
kuvvetlerin ayrılığı olmazsa olmazdır. Hukuk devleti temiz siyaset ve temiz
toplumun garantisidir.
Değerli milletvekilleri, bir
yerde yolsuzluk ve rüşvet varsa rüşvet ve yolsuzluğa uygun işleyen bir devlet
düzeni de var demektir. Yolsuzluğun olduğu yerde yozlaşmış devlet yöneticileri
de vardır. Yoz ve yozlaşmış ilişkilerin olduğu yerde hukuk devleti yok
demektir.
17 Aralıkta yapılan yolsuzluk
ve rüşvet operasyonunun ardından, AKP yargıyı rehin hâline getirerek Türkiye'de
hukuk devletine son vermiştir. Adli Kolluk Yönetmeliği’nin değiştirilmesi,
Deniz Feneri davasında davaya bakan savcıların görevden alınması, MİT soruşturması
sırasında MİT müsteşarı için yasa çıkarılması hukuk devletinde değil ancak
keyfî yönetilen bir devlette olabilecek uygulamalardır.
İktidarla ilgili yolsuzluk
davalarına bakan savcılar ve yargıçlar görevinden alınmıştır. Yolsuzluk
operasyonu yapan emniyet mensupları dağıtılmıştır. HSYK baskı, tehdit ve şantaj
altına sokulmuştur. Savcılar, Başbakan Erdoğan tarafından seçim meydanlarında
suçlanmış ve tehdit edilmiştir. Hâkimi, savcısı değiştirilen mahkemeler
iktidarın beklentileri doğrultusunda karar vermeye başlamışlardır. AKP
tarafından görevlendirilen hâkim ve savcılar, adaletin ortaya çıkmasını
sağlamak değil iktidar mensuplarının yaptığı yolsuzlukların üstünü kapatmak
zorunda bırakılacaktır. Zira, yolsuzluk ve rüşvet
iddiası altında olanlar, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, AKP yetkilileri
tarafından da resmen savunulmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
hukuk devletinde bir başbakan “Ben bakanımı yedirmem.”, “Valimi yedirmem.”,
“Müsteşarımı yedirmem." sözleri edemez. Hukuk devletinde bir başbakan
“Devlet demek ben demek, yasa demek ben demektir.” diyemez. Hukuk devletinde
bir başbakan kendisini anayasa yerine koyarak “Herkesin yaşam şekli bizim
güvencemiz altında.” da diyemez. Halkın
yaşam tarzlarının anayasanın güvencesi altında olduğu yerde hukuk devleti;
yaşam tarzlarının başbakanın güvencesi altında olduğu yerde polis devleti var
demektir.
Hukuk devletinde yolsuzlara
yol gösterilmez. Hukuk devletinde yolunanlar değil, yolanlar cezalandırılır.
Hukuk devletinde idarenin tasarrufları yargıya tabidir, yargının tasarrufları
idareye tabi değildir. Hukuk devletinde “paralel devlet” kavramı icat edilerek
yolsuzlukların üstü örtülmez. Hukuk devletinde yolsuzlara uygun hâkim, yargıç
ve emniyet görevlisi tayin edilmez. Hukuk devletinde yolsuzluk yapanlara yasal
müeyyideler uygulanır ancak, yozlaşmış devletlerde şahıslara özgü yasalar
çıkarılır. Hukuk devletinin olduğu yerde paralel devlet, derin devlet olmaz;
derin devlet ve paralel devletin olduğu yerde de hukuk devleti olmaz. Hukuk
devletinde savcılar tehdit edilemez, susturulamaz, sindirilemez, görev
yapmaları engellenemez.
Tarihe kayıt düşmek adına söylüyorum:
AKP'yi yargının üzerinden elini çekmeye davet ediyor, yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gündem dışı ikinci söz,
İstiklal Harbi’mizin büyük komutanı ve şark fatihi olan Kâzım Karabekir Paşa’nın
vefat yıl dönümü sebebiyle söz isteyen Kars Milletvekili Yunus Kılıç’a aittir.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar
)
2.- Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın, Kâzım Karabekir Paşa’nın 66’ncı
ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 26 Ocak 1948, büyük komutan, kahraman,
şair, yazar, devlet adamı, siyasetçi Musa Kâzım Karabekir’in ölüm günü.
Dolayısıyla, 66’ncı ölüm yıl dönümü sebebiyle söz aldım. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, saygıdeğer
milletvekilleri, her ülkenin, bölgenin, hatta şehrin geçmişte yaptıklarıyla
hatırasında kalan, oranın geleceği üzerinde çok önemli etkileri olan
şahsiyetler vardır. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu, hatta Doğu Karadeniz
bölgelerinin Kâzım Karabekir’le birlikte oluşmuş bir kaderleri var. Bugün biraz
bundan bahsetmek istiyorum.
Aslında, Kâzım Karabekir
ömrünü savaş meydanlarında ülkesi, milleti, devleti için vakfetmiş, büyük
kahramanlıklar göstermiş; Edirne’den tutun Diyarbakır’da, Irak’ta, Çanakkale’de
büyük meydan muharebelerine katılmış, büyük kahramanlıklar göstermiş bir
şahsiyet. Ancak, bir de Kars, Batum, Ardahan, Doğu Anadolu üzerinde ve onların
geleceğini belirleme noktasında büyük kahramanlıkları olmuş. Biraz bunlardan
kısaca, bu kısa vakitte bahsetmek istiyorum.
Bilinmekte olduğu gibi,
1877-1878 Rus-Osmanlı Savaşı’nda Kars, Batum ve Ardahan, bu 3 sancak “elviye-i selâse” dediğimiz bu 3
sancak Ruslara bırakılıyor. Bu bölge için aslında “kara günler” dediğimiz, o
bölgede “kara günler” dediğimiz kırk yıllık esaret ve zulüm yılları başlıyor.
1800’lü yılların başında Rusların da Gürcistan’ı ilhak etmesiyle sınır komşumuz
olmaya başlamalarından sonra bu bölgelerde hemen hemen her üç beş yıl
aralıklarla Rus saldırıları, dolayısıyla kaçkınlar, dolasıyla mezalimler ve
zalimlikler yaşanıyor.
Kırk yıl yaşanan bu sefalet,
bu açlık yıllarından sonra Bolşevik İhtilali’nin de olmasıyla beraber Ruslar
burayı kendileri boşaltıyorlar ve ulusların kendi kaderlerini belirleme hakkına
da riayet ederek, biraz da iç karışıklıkları sebebiyle bu bölgeden
çekiliyorlar. Daha sonra, bu bölgeyi, fırsat bilen “Büyük Ermenistan” hayalleri
olanlar doldurmaya başlıyorlar. Hatta, daha da
ilerletiyorlar, bu sınırları Erzurum’a kadar, Erzincan’a kadar, Muş’a,
Bitlis’e, Trabzon’a kadar genişletiyorlar ve bu bölgede o dönemde, kendilerinin
doldurmuş olmasına rağmen, yüzde 70’lere varan Türk ve İslam toplumu olmasına
rağmen saygıdeğer milletvekilleri, hemen hemen toprakların sadece yüzde 15’ini
ve genellikle verimsiz, kıraç yerlerde olan toprakların yüzde 15’ini sadece
Türk toplumlarının kullanmasına müsaade ediyorlar. Dolayısıyla, büyük açlıklar
ve sefaletler çekiliyor. Hatta, o bölgede yaşayan
büyüklerimizin anlattıklarından biliyorum, “Öyle açlık çekerdik ki Rus
atlarının dışkılarındaki arpaları seçip bunlardan beslendiğimiz yıllar oldu.”
dediklerini biliyorum.
Tabii, bu süreç böyle devam
ederken, saygıdeğer milletvekilleri, aslında, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak
üzere Atatürk’le İstanbul’da yapmış olduğu görüşmelerden sonra kendisine
Genelkurmay Başkanlığı teklif edilmesine rağmen ısrarla Anadolu’ya geçmek
isteyen bir kahraman var; bu, Kâzım Karabekir, Karslının dediği şekliyle Kara
Kâzım Paşa. Evet, önce Edirne’ye, Trakya’ya, daha sonra
Kars’a gidiyor, Erzurum’daki 15. Kolordu’nun başına geçiyor ve büyük mücadeleyi
başlatıyor ve bu kahramanlığı sonunda, Kâzım Karabekir’in bu kahramanlığı
sonunda, Erzurum, Kars, Erzincan, Trabzon, Bitlis, Muş, Elaziz
–o zamanki adıyla- Batum, hatta Gümrü’yü bile ele geçiriyor ve Ermenilerle bir
anlaşma yapmak durumuna getiriyor, Gümrü Anlaşması’nı yapıyor ve o zaman, kırk
yıldır Rus esareti altında ezilmekte olan topraklarımızın, Kars’ın, Ardahan’ın,
Batum’un tekrar Osmanlı topraklarına dâhil edilmesini sağlıyor. Sonra,
Batum’u tekrar geride bırakmak üzere Kars ve Moskova anlaşmalarıyla bugünkü
sınırlarımızı çizmiş oluyor.
Bu asker kişiliğinin yanında
bir de Kâzım Karabekir’in kendi ağzından söylediği ve çok önem verdiği,
şefkatini ve merhametini gösteren bir özelliği daha vardı, “çocuk davamız”
adıyla isimlendirdiği bir davası vardı. O bölgede savaşlarda yetim kalmış,
öksüz kalmış, kimsesiz kalmış binlerce çocuğa okullar açarak hem bunları ıslah
etmiş; memleket, millet için saygıdeğer insanlar olmalarına yardımcı olmuş,
kimlik kazandırmış, meslek edindirmiş ve onlara sahip çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ruhu
şad olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz,
Malatya’nın sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’ya aittir.
Buyurun Sayın Ağbaba.
3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
Malatya’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bizleri Meclise gönderen
halkımıza karşı sorumluluklarımız var. Bizler, Meclisi uyuma yeri olarak
görmüyoruz. Meclisi, sadece el kaldırma yeri, diğer milletvekillerini
tekmeleme, küfretme, hakaret etme, ölümle tehdit etme yeri olarak da
görmüyoruz. Bizler, Meclisi ülkenin yönetileceği, halkın sorunlarının
konuşulacağı ve çözüm bulunacağı yer olarak görüyoruz. Bu anlayışla 2014
yılının ilk ayını bitiriyoruz.
Geçtiğimiz sene, yani 2013
yılı hem Malatya’mız hem de Türkiye için kayıplarla dolu bir yıl oldu.
Türkiye’nin kayıplarını hepimiz yaşayarak gördük. Sokaklarda özgürlük isterken
hayatını kaybeden gençleri gördük, evinde ayakkabı kutularında para sayan gençleri
de gördük.
Malatya’nın yaşadıklarını sık
sık bu kürsüden anlatmaya çalıştım, seslendirmeye çalıştım ama ben söyledim,
AKP sustu, duymadı.
2013 yılında Malatya çok şey
kaybetti. Malatyalı üreticiler emeklerini, ekmeklerini, gelecek hayallerini
kaybettiler. Kayısıları don vurdu, dolu vurdu, TARSİM vurdu, Ziraat Bankası
vurdu. Dünyanın en güzel kayısılarını 3 TL’ye mal edip 2 TL’ye satan binlerce
üretici banka kredileriyle, faizle, borçla 2013’e veda etti; kimisi icralık,
kimisi borçlu. 2002’de 1 litre mazot için yarım kilo kayısı veren üretici, 2013
yılında 1 litre mazot için 2 kilo kayısı vermek zorunda kaldı. Malatyalı
üretici AKP sayesinde tam 4 kat fakirleşti.
Kayısıdan sonra elma da dibe
vurdu, meyve suyu fabrikaları bile almadı. 10 kuruşa elmasını satamayan Doğanşehirli
2013 yılını “kara yıl” olarak ilan etti. Kuluncaklılar
2 liraya mal ettikleri nohudu 1 liraya satmak zorunda bırakıldı. Akçadağ’ın
armudu, Yeşilyurt’un kirazı, Arapgir’in üzümü,
Hekimhan’ın cevizi, Doğanyol’un narı da aynı kaderi yaşadı; üretici battı,
bitti.
Tarım üreticileri ne
yaşadıysa hayvan üreticileri de aynı çileyi çekti. Meralara peşkeş çekildi,
hayvanları aç kaldı. “Samanla besleyelim.” dediler, pişman oldular. Sütü 60
kuruşa satıp samanı 1 liraya alınca maalesef kurtuluşu da inekleri kesmekte
buldular. Sütün litresi sudan da ucuz, samandan da ucuz. Malatya’ya tarımda
hiçbir şey veremeyenler, gece yarısında Sultansuyu’nda
ineklerimizi çalarken yakalandı.
Köylerin içine kadar maden
ocağı açılmasına, 600 bin kişinin içme suyunu karşılayan Kaptaj’ın
dibine taş ocağı kurulmasına, doğa harikası Fethiye’nin yanı başına çimento
fabrikası açılmasına, akarsuların ve çayların ortalarına HES’ler
kurulmasına izin verildi. 2013 yılında en çok kaybeden Malatya’nın geleceği
oldu, Malatya’nın toprağı, suyu oldu.
2013 yılında doğu batı
arasında tüm yolların kesiştiği yer olan Malatya’ya hızlı treni ancak 2023
yılına müjdelediler. Yıllardır bekleyen vagon fabrikasını, vagon fabrikasını
bölüp parçalayarak satmayı bir marifetmiş gibi gösterdiler.
Hızlı trende kandırılan
Malatya, 2013 yılında Karayollarından çok gol yedi. Her yere duble
yol giderken, maalesef, Malatya’ya duble kazık geldi.
Kırk üç yıldır bekleyen
Malatya-Adıyaman yolu, kırk dördüncü yılında hâlâ bitirilmeyi bekliyor.
Kapıkaya ve
Boztepe barajlarının, maalesef, sulama kanalları unutuldu.
Taşıma ihaleleri yine
gecikti. Pek çok öğrenci, Malatyalı fakir, yoksul öğrenci okuluna, Ankara’daki
öğrencilerden iki ay sonra başlayabildi.
İşsiz sayımız arttı ama TYÇP’den yararlanan kişi sayısı azaldı.
Yeni teşvik yasası Malatya’yı
da vurdu. Kasasındaki parayla özelleştirilen TEDAŞ… TEDAŞ’ı özelleştirenler
elektrik kesintilerinden yakayı silktiler.
Sahipsiz kentin sahipsiz
takımları 44 Malatyaspor ve Yeni Malatyaspor
haksızlıklarla dolu bir yıl kapattı.
Değerli milletvekilleri,
Malatyalı 2013’te 2012’ye göre daha çok fakirleşti, daha çok yoksullaştı.
Zenginleşen, emeğiyle üretim yapan Malatyalılar olmadı. Birçok Malatyalının
devletle ilişkisi, sadece ve sadece evlerine gelen icra kâğıtlarıyla oldu.
Malatya’nın kayısısı para etmedi, elması dalında kaldı; köyün suyu yok, suyu
yapılmadı. AKP ne yaptı değerli arkadaşlar? Başbakan ne yaptıysa aynısını
yaptı, CHP’yi suçladı ama Malatya’nın sorununu çözemedi. Malatyalının çoluğunun
çocuğunun rızkı olan kayısı hâlâ yerlerde sürünüyor, hâlâ Malatyalı açlık
sınırıyla karşı karşıya; maalesef, kayısıyı çözemediler, bekliyorlar.
Malatya'nın kayısı sorunu çözülmediği sürece burada milletvekilliği yapan hiç
kimse emeğiyle yapmış olamayacak. Bunu da belirtmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Ağbaba.
Gündeme geçiyoruz sayın
milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge bulunmaktadır.
Okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 21 milletvekilinin,
Diyarbakır Surlarının iyileştirilmesi ve turizme uygun hâle getirilmesi için
yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/842)
08/05/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Diyarbakır Surlarının
iyileştirilmesi, turizme uygun işlevler kazandırılması amacıyla Anayasa’nın 98
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
2) Hasip
Kaplan (Şırnak)
3) Sırrı Sakık
(Muş)
4) Murat Bozlak (Adana)
5) Halil Aksoy (Ağrı)
6) Ayla Akat Ata (Batman)
7) İdris Baluken
(Bingöl)
8) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
9) Altan Tan (Diyarbakır)
10) Adil Zozani
(Hakkâri)
11) Esat Canan (Hakkâri)
12) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
13) Sebahat Tuncel (İstanbul)
14) Mülkiye Birtane (Kars)
15) Erol Dora (Mardin)
16) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
17) Demir Çelik (Muş)
18) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
19) Nazmi Gür (Van)
20) Özdal
Üçer (Van)
21) Leyla Zana
(Diyarbakır)
22) Pervin Buldan (Iğdır)
Gerekçe:
Diyarbakır Kalesi, sönmüş
volkanik dağ olan Karacağ'dan Dicle'ye kadar uzanan
geniş bazalt platosunun doğusunda bulunuyor. Yapım tarihi kesin olarak
bilinmemekle birlikte MÖ 3000'lerde yani bundan beş bin yıl önce Hurriler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. MS 349
yılında Roma İmparatoru II. Constantinus zamanında
kale yeni baştan onarılıp güçlendirilerek şehrin etrafı surlarla çevrilmiştir.
Diyarbakır Surları 5,7 km
uzunluğunda, 10-12 m yüksekliğinde, 3-5 m arasında değişen duvar kalınlığa
sahiptir. Kare, çokgen ve dairesel planlı toplam 82 burca sahip olup bunlardan
yazıt ve kitabeleri ile en görkemli olanları Dağkapı
Burcu, Keçi Burcu, Yedi Kardeş Burcu, Ben-u-Sen (Ulu Beden) Burcu, Selçuklu
Burcu, Leblebi Kıran Burcu, Fındık Burcu ve Nur Burcu’dur.
1945 yılından itibaren
Diyarbakır'da imar faaliyetleri başlamış, 1970'li yılların başına kadar
Diyarbakır'da fiziksel bir bozulma söz konusu olmazken, 1980'li yıllarda kent
hem nüfus hem de mekânsal açıdan hızla büyümüştür. 1990'lardaki zorunlu göçle
birlikte özellikle Diyarbakır'daki Suriçi bölgesinin
tarihî mekânlar çevresinde olumsuz etki artmıştır. Olumsuz etkilerin önüne
geçmek için;
Suriçi, 1988
yılında 1’inci derece "Kentsel Sit Alanı" ilan edilmiş, 1990 yılında
ise Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanmıştır. Plan, 1992'de Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylanıp uygulanmıştır. Ancak bu koruma
planı Suriçi'ni korumamış ve yetersiz kalmıştır
Diyarbakır Surlarındaki tüm
burçlar 18/10/2011 tarihinde Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi tarafından gezilerek ayrıntılı bir tespit yapılmıştır. Buna göre;
21 adet burç ağır tahribat
görmüştür.
50 adet burcun içleri moloz
ve hafriyat dolmuştur.
Bazıları kahve, depo,
kafeterya olarak kullanılmaktadır. Birinin de ne amaçla kullanıldığı belli değil,
Burçları birbirine bağlayan
surlarda da tahribatlar oluşmuştur, kesintisiz yürüme olanağı bulunmamaktadır.
Ağır tahribat görmüş 21 adet
burcun bütünlüklü bir program dâhilinde acilen restore edilmesi;
50 adet burcun içlerinin
hafriyat ve molozlardan temizlenmesi;
Temizlik işleminin Koruma
Kurulu kararı ile Müze Müdürlüğü denetiminde yapılmasının sağlanması;
Temizlik sonrası yeniden
kirlenmesini ve işgalini önlemek amacıyla kırık kapıların bir an önce
onarılması;
Kahve, kafeterya gibi
amaçlarla işgal edilen burçların tahliye edilmesi;
Burçlar arasındaki sur
bağlantılarının onarımının yapılması;
Onarım, temizlik ve tahliye
işleminin bir program dâhilinde yürütülmesi;
Kentin turizm potansiyelini
ortaya çıkaracak ve ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkı sunacak dolaylı yatırımlar
katkı sunacaktır.
Diyarbakır Surlarının
iyileştirilmesi, turizme uygun işlevler kazandırılması amacıyla Anayasa’nın
98’inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün
104’üncü ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
2.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu
ve 22 milletvekilinin, Van’ın Tatvan ilçesinin afet kararı alınan
mahallelerinin imara, kentleşmeye, turizm ve ticarete açılması ve bölge
halkının sorunlarının giderilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri (10/843)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tatvan
ilçesinin afet kararı alınan Sahil, Saray, Karşıyaka, Bahçelievler, Kale ve
İşletme mahallelerinde yeni ölçümler yapılarak ve gerekli çalışmaları yaparak
imara, kentleşmeye, turizm ve ticarete açılması, bölge halkının sorunlarının
giderilmesi için alınacak önlemlerin yapılması, gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98'inci, İç Tüzük’ün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince meclis araştırması açılması için gereğini arz ve
teklif ederiz.
1) Hüsamettin Zenderlioğlu (Bitlis)
2) Pervin Buldan (Iğdır)
3) Hasip
Kaplan (Şırnak)
4) Sırrı Sakık
(Muş)
5) Murat Bozlak (Adana)
6) Halil Aksoy (Ağrı)
7) Ayla Akat Ata (Batman)
8) İdris Baluken (Bingöl)
9) Emine Ayna (Diyarbakır)
10) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
11) Altan Tan (Diyarbakır)
12) Adil Zozani
(Hakkâri)
13) Esat Canan (Hakkâri)
14) Sırrı Süreyya Önder (İstanbul)
15) Sebahat Tuncel (İstanbul)
16) Mülkiye Birtane (Kars)
17) Erol Dora (Mardin)
18) Ertuğrul Kürkcü (Mersin)
19) Demir Çelik (Muş)
20) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
21) Nazmi Gür (Van)
22) Özdal
Üçer (Van)
23) Leyla Zana (Diyarbakır)
Tatvan, Van Gölü’nün
güneybatı kıyısında, Nemrut Dağı'nın doğu eteğindeki düzlükte kurulmuş bulunan,
doğal bir liman görünümündedir. Bitlis iline bağlı bir ilçe olmakla birlikte,
bağlı bulunduğu ilden hem nüfus açısından hem de bağlı olduğu ilden büyük bir
yerleşim alanına sahiptir. Hızlı bir gelişim yaşayan Tatvan, ilçe olduğu halde
yaklaşık 300 nüfuslu küçük bir kırsal yerleşimdir. 1950'de 3.179 olan nüfus
miktarı 1965'te 10 bin 1970'te 20 bin, 1980'de 40 bin, 1985'te 50 bini aşmıştı.
2012 yılında ise 60 binin üzerinde bir nüfus potansiyeline sahiptir. Nüfusun
hızla artmasında Tatvan'ın bir ulaşım ve konaklama merkezine dönüşmesi, ayrıca
bazı aşiretlerin buraya yerleşmesi nüfusun artmasında önemli rol oynamıştır.
1995 yılında Van Gölü’nün su
seviyesinin yükselmesi neticesinde döneme bağlı yerel yönetim tarafından
yapılan başvuru sonucunda ve dönemin yerel yöneticileri tarafından belediye
masraflarını azaltmak ve sonrasında başkalarını bu bölgeden faydalandırmak ve
nemalandırmak amacı ile bazı ölçümler yapılarak afet bölgesi ilan edilmiştir.
Yapılan ölçümler sonrasında Tatvan ilçe merkezinde bulunan, Sahil Mahallesi,
Saray Mahallesi, İşletme Mahallesi, Karşıyaka Mahallesi, Bahçelievler Mahallesi
ve Kale mahalleleri, afet bölgesi olarak ilan edilmiştir. Afet bölgesi olmasına
rağmen İşletme Mahallesi’nde Selahattin Eyyubi ve Hüseyin Çelik okulları
yapılmıştır. Bu okullar afet bölgesi olan bir yere yapılabiliyorken yörede
yaşayan insanların arazileri imara ve iskâna kapalıdır. Elektrik, su ve diğer
vergilerini vermelerine rağmen istedikleri hizmeti alamamaktadırlar.
Birçok Avrupa ülkesi, başta
Hollanda olmak üzere deniz seviyesinin altında olmasına rağmen sahil kıyısında
dolgu tahkimatı yapmak suretiyle yapılan çalışmalar sonucunda yerleşim ve
turizme kazandırılırken, Tatvan ilçemizde hiçbir çalışma yapılmadan afet
bölgesi ilan edilmiştir. Sahil bölgesinde hiçbir çalışma yapılmayarak ilçenin
yerleşim yerlerinin yarısı afet bölgesi ilan edilerek, bölgede yaşayan halk
mağdur durumdadır.
Bütün canlı varlıkların yaşam
haklarının elinden alınamayacağı gibi ilçede yaşayan insanlarımız on yedi
yıllık uzun bir yıkım sürecine girmiştir. Tatvan sahil yolu tahkimatı
yapıldıktan sonra Tatvan kıyı şeridinin hiçbir şekilde tehlike arz etmediği ve
on yedi yıldır gelen süreçte Van Gölü su seviyesinin yükselmediği görülmüştür.
Bu nedenle Tatvan kıyı şeridinin afetten çıkarılması ve afetten çıkarıldıktan
sonra çarpık kentleşmeye izin verilmeden imar ve iskâna açılmalıdır. Tatvan
ilçesinde afet bölgesi ilan edilen yerlerin tekrar gözden geçirilmesi, gerekli
çalışmaların yapılması gerekmektedir. Daha önce afet yeri olarak belirlenen
bazı yerler tekrar yeni ölçümler yapılarak afetten çıkarılmıştır. Diğer
mahallelerde ise herhangi bir ölçüm ve çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmaları
tekrar yaparak, afet bölgesi olarak ilan edilen yerler elden geçirilerek ve
gerekli tedbirler alınarak imara açılabilir ve bölgede yaşayan halkın
mağduriyeti giderilebilir, turizme ve bölgeye de katkı sağlanmalıdır.
Tatvan ilçesinin afet kararı
alınan Sahil, Saray, Karşıyaka, Bahçelievler, Kale ve İşletme mahallelerinde
yeni ölçümler yapılarak ve gerekli çalışmaları yaparak imara, kentleşmeye,
turizm ve ticarete, açılması bölge halkının sorunlarının giderilmesi için
alınacak önlemlerin, yapılması gerekenlerin belirlenmesi için TBMM tarafından
Meclis araştırması açılması oldukça önemlidir.
3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 25 milletvekilinin, basın
özgürlüğüyle ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/844)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü
Günü öncesinde ABD'li düşünce kuruluşu Freedom House,
dünya basın özgürlüğü liginde bu yılki sonuçları açıklamıştır. 1 puan gerileyen
Türkiye, "kısmen özgür" ülkeler klasmanında kalmıştır. Freedom House'un Basın Özgürlüğü 2012 raporuna göre basın
özgürlüğü dünyada sekiz yıldır ilk kez ortalamada gerilemezken Türkiye 1 puan
gerileyerek 117'nci sırada yer almıştır.
Türkiye 197 ülke arasında
117'nci olarak 60 "kısmen özgür" ülke arasındadır. Ülkemiz, bu yıl
basın özgürlüğünde, Nijerya, Mali, Tanzanya gibi ülkelerin gerisinde kalmıştır.
Rapora göre, AKP Hükûmetinin,
2011 yılında hoşuna gitmeyen haberlere baskı uygulamaya devam ettiği ve
Türkiye'nin dünyada en fazla tutuklu gazetecinin bulunduğu ülkelerden biri
olduğu vurgulanmıştır. Anayasa tarafından güvence altına alınan basın ve ifade
özgürlüğünün kısmen uygulandığı kaydedilen raporda, Ceza Kanunu'yla Terörle
Mücadele Kanunu'nun basın ve ifade özgürlüğüne zarar verdiği ortaya konmuştur.
Raporda Türkiye için özel
olarak "Nüfusunun çoğu Müslüman olan ülkelere bir demokrasi modeli olarak
sunulan ve bölgesel liderliğe oynayan Türkiye'deki gelişmeler endişe verici.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Hükûmeti iktidara geldiğinden beri önemli reformlar
yapsa da Kürt hakları savunucularına yönelik gözaltılar arttı, geniş kapsamlı
ve siyaseten endişe verici Ergenekon davası sürdürülüyor ve bu durum uzun
tutukluluklara yol açıyor." ifadeleri yer almıştır.
İktidar, gazete sahiplerine
milyar TL'lik vergi borçları çıkartarak, medya sahibi patronların diğer iş ve
işletmeleri ile devletin yaptığı yapacağı anlaşmaları engelleyerek kendine
"biat" eden bir medya oluşturmaya çalışmaktadır. Bu süreçte, iktidara
yandaş olmayan birçok gazeteci de iktidar baskısıyla işten çıkarılmıştır.
Öte yandan, çeşitli davalar
kapsamında Türkiye'de 100’e yakın gazeteci tutukludur. Emniyetin ve özel
yetkili cumhuriyet savcılarının gazetecilerden aldıkları ifadeler polis veya
savcılık tarafından servis edilerek yargısız infaz yapılmaktadır. Polislerin ve
özel yetkili cumhuriyet savcılarının gazetecileri sorgularken "Bu haberi
niye yaptın?” “Yaptığınız haberler ile devlet kuruluşlarını iki karşıt grup
olarak göstermenizin amacı nedir?” “Bu yayınları yapmanızın amacı nedir?”
“Haber kaynağınız nedir?” “Yayımladığınız fotoğrafın kaynağı nedir?"
soruları açıkça basın özgürlüğüne aykırıdır. 5187 sayılı Basın Kanunu’nun
12’nci maddesi "Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi
ve belge dâhil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık
yapmaya zorlanamaz" şeklindedir. Yine AİHM'in
"Gazeteci, kaynağını açıklamaya zorlanamaz" kararı vardır. Savcılar
açıkça Basın Kanunu’na aykırı hareket etmektedir.
AKP Hükûmeti gerek direkt
basını ve gazetecileri baskı altına almakta, gerekse ele geçirdiği yargı erki
üzerinden muhalif gazetecileri hapsetmekte, yazmalarını engellemektedir.
Ülkemizde basın özgürlüğünün
önündeki sorunların tespit edilmesi ve bu sorunların çözümlenmesi amacı ile
Anayasa’mızın 98’inci maddesi, İç Tüzük’ümüzün
104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak
konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Haydar Akar (Kocaeli)
3) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
4) Ali Serindağ
(Gaziantep)
5) Kamer Genç (Tunceli)
6) Tanju Özcan (Bolu)
7) Hurşit Güneş (Kocaeli)
8) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
9) Mehmet Şeker (Gaziantep)
10) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Namık Havutça (Balıkesir)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) İhsan Özkes
(İstanbul)
16) Gürkut
Acar (Antalya)
17) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
18) Hülya Güven (İzmir)
19) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
21) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
22) Recep Gürkan (Edirne)
23) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
24) Ramis
Topal (Amasya)
25) Osman Kaptan (Antalya)
26) İlhan Demiröz (Bursa)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile
Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 77 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu
(2/1929) (S. Sayısı: 523)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü
sırada yer alan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural'ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İzmir
Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize Milletvekili
Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet Ünüvar ve Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas Milletvekili Hilmi
Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen tasarının ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı. Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
31’inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
(x) 524 S.
Sayılı Basmayazı 28/1/2014
tarihli 53’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 31. Maddesindeki “üç ayda” ifadesinin “iki ayda” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Haluk
Eyidoğan
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 31’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“dördüncü paragrafında yer alan “iki” ibaresi “bir” şeklinde, (b) bendinin
ikinci paragrafında yer alan “ayda” ibaresinin “üç ayda”” ifadesinin
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık
Mülkiye Birtane
Bingöl Muş Kars
Hasip Kaplan Pervin
Buldan
Şırnak Iğdır
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 31 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Özcan Yeniçeri Tunca Toskay S. Nevzat Korkmaz
Ankara Antalya Isparta
Emin
Çınar Münir
Kutluata Kastamonu Sakarya
Madde 31-
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci paragrafı
aşağıdaki şekilde, dördüncü paragrafında yer alan "iki" ibaresi
"bir" şeklinde, (b) bendinin ikinci paragrafında yer alan
"ayda" ibaresi "üç ayda" şeklinde değiştirilmiştir.
"a) Karayolu Güvenliği
Yüksek Kurulu;
Karayolu
Güvenliği Yüksek Kurulu Başbakanın veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının
başkanlığında, Adalet Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, İçişleri Bakanı, Kalkınma
Bakanı, Maliye Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı, Sağlık
Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile Jandarma Genel Komutanı,
Emniyet Genel Müdürü, Karayolu Düzenleme Genel Müdürü ve Karayolları Genel
Müdüründen oluşur. Karayolu Trafik Güvenliği
Kurulu Başkanı gerektiğinde kurula bilgi sunmak üzere toplantıda hazır
bulunur."
BAŞKAN – Komisyon okunan son
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Kastamonu Milletvekili Sayın Emin Çınar konuşacak. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
EMİN ÇINAR (Kastamonu) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 31’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Bugün görüştüğümüz kanun
tasarısının 31’inci maddesi ile Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun yılda 2
defa yaptığı olağan toplantının yılda 1; Karayolu Güvenliği Kurulunun ayda 1
olan olağan toplantılarının ise üç ayda 1 yapılması öngörülmektedir.
Karayolu Güvenliği Yüksek
Kurulu görevi, Trafik Hizmetleri Başkanlığınca hazırlanarak, Karayolu Trafik
Güvenliği Kurulunca uygun görülen önerileri değerlendirerek karara bağlamak ve
kararların yaşama geçirilmesi için gerekli koordinasyonu sağlamak ve alınacak
önlemleri belirlemektir.
Karayolu
Güvenliği Kurulunun görevleri ise trafikle ilgili kuruluşlar arasındaki
koordinasyonun sağlanmasıyla trafik kazalarının azalmasına ilişkin önerilerde
bulunmak, uygulamadaki aksaklıkları tespit etmek, kendi görev alanlarına giren
konularla ilgili yasal eksiklikleri tespit etmek ve Karayolu Güvenliği Yüksek
Kuruluna gündem hazırlamak ve kurulda alınan kararların gerçekleşmesini takip
etmek, sonuçları hakkında Karayolu Güvenliği Yüksek Kuruluna bilgi vermektir.
Toplumun çok büyük bir
kesiminin ulaşımı kara yolundan sağladığı düşünüldüğünde kara yolu güvenliği
açısından bu iki kurulun önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Her geçen gün artan
kara yolu trafiği çeşitli güvenlik sorunlarını da beraberinde getirmektedir.
Artan araç sayısı, yolların yetersizliği, altyapı sorunları yollarda oluşan
trafik kazalarının artmasına neden olmaktadır. Dünya genelinde oluşan trafik
kazalarında her yıl yaklaşık 50 milyon insan yaralanmakta, 1 milyon 200 bin
kişi ise bu kazalar sonucu hayatını kaybetmektedir. Rakamların büyüklüğüne
bakıldığında kara yolu güvenliğinin ne kadar önemli olduğu daha da iyi
anlaşılacaktır.
Trafik kazaları açısından
ülkemize baktığımızda durum hiç de iç açıcı değildir. Son on yılda ülkemizde
trafik kazalarında ciddi artış meydana gelmiştir. 2003 yılında 455 bin trafik
kazası yaşanırken 2012 yılında bu rakam 1 milyon 320 bine çıkmıştır. 2012
yılında bu kazalarda 3.750 vatandaşımız hayatını kaybederken 268 bin
vatandaşımız da yaralanmıştır. Türkiye’de 2005 yılında 51 saniyede bir trafik
kazası olurken 2012 yılında her 23 saniyede bir trafik kazası yaşanmaya
başlamıştır. Bunlar, kara yolundaki alınan önlemlerin yetersizliğinden
kaynaklanmaktadır. Binlerce kilometre duble yol
yapmakla övünen AKP, iş kara yolu güvenliğine gelince sınıfta kalmıştır. Durum
böyleyken Hükûmete sormak istiyorum: Trafikte her geçen gün kazaların artmasına
rağmen, kazaları önleyecek tedbirleri almakla görevli Karayolu Güvenliği Yüksek
Kurulu ve Karayolu Trafik Güvenliği Kurulunun toplantı sayısının azaltılmasının
sebebi nedir? Kazaların giderek arttığı ülkemizde, kara yolu güvenliğini
sağlamakla görevli kurulların çalışmalarını daha sık yapması gerekirken neden
bu çalışmalar engellenmektedir? Bu uygulamalardan derhâl vazgeçilmeli, hatta bu
kurulların daha verimli çalışması için gerekli tedbirler ve önlemler bir an
önce alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, on
bir yıldır iktidarda olan AKP hükûmetleri döneminde duble
yollar yapılmış ancak bu yapılan yollarda kalite hiçbir zaman dikkate
alınmamıştır. Yapılan yolların defalarca tamir edilmesi bu işlemin ciddiye
alınmadığının bir göstergesidir. Nitekim, bazı
bölgelerde ana güzergâhları olmasına rağmen yol yapım çalışmaları, tadilat ve
tamiratlar hiçbir zaman bitmemiştir.
Çankırı merkezden geçen
devlet kara yolunda 5 kilometrelik alandaki çalışmalar üç yıldır
tamamlanamamış, yüzlerce kaza meydana gelmiş, birçok insanımız yaralanmış ve
hayatını kaybetmiştir.
Yine, seçim bölgem olan
Kastamonu’da şehir merkezini Ankara devlet kara yoluna bağlayacak olan doğu
çevre yolunun 2007 yılında yapımına başlanmış, yapım çalışmaları yedi yıldır
devam etmekte ve hâlâ bu yol çalışması bitirilememiştir. Yine, Kastamonu
merkezde bulunan Sunta Kavşağı bölgesinde Karayolları tarafından yapımı devam
eden üst geçit çalışması iki yıldır devam etmekte ve hizmete açılamamıştır.
Sonuç olarak bu uygulamalar
yanlıştır. Bu yanlış uygulamalardan vazgeçilmesini diliyor, vermiş olduğumuz
önergelerimize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 31’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“dördüncü paragrafında yer alan “iki” ibaresi “bir” şeklinde, (b) bendinin
ikinci paragrafında yer alan “ayda” ibaresinin “üç ayda”” ifadesinin
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Bingöl Milletvekili
Sayın İdris Baluken konuşacak.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
31’inci
madde trafik kazalarıyla ilgili. Özellikle son on günde
meydana gelen trafik kazalarıyla ilgili bu Mecliste neler yapılması gerektiğini
defalarca ilettik. Kapsamlı kanuni düzenlemeler ve Meclis araştırma komisyonu
kurularak bu konuda kapsamlı bir değerlendirmenin yapılması gerektiğini tekrar
ifade ediyoruz. Böyle, torba kanundaki düzenlemelerle bu ülkedeki trafik
kazaları dramının bitmeyeceğini ifade etmek istiyoruz.
Ben bu trafik kazalarına
zemin hazırlayan politikalarınızla ilgili, özellikle kendi seçim bölgemden,
Bingöl’den biraz bahsetmek istiyorum. Yine, değerli milletvekilleri, Bingöl’le
ilgili, defalarca, özellikle yerel yönetimler düzeyinde ve merkezî hükûmet
politikalarınızın Bingöl halkını nasıl mağdur ettiğini defalarca burada ifade
etmiştik. Bingöl’de uzun süredir, AKP’nin on bir yıllık iktidarı döneminde
halkın mağduriyetine eğilmeyen bir bakış açısıyla karşı karşıyayız. Yine, yerel
yönetimler düzeyinde de halkın sorunlarını önemsemeyen, çözüm üretemeyen, bu
noktada da Bingöl halkını her geçen gün daha fazla mağdur eden bir anlayışla
karşı karşıyayız. Özellikle on bir yıldır uyuyan bir anlayış seçim yılına
girildiği bir dönemde büyük bir panikle altyapı ve üstyapı ihalelerini hemen,
plansız programsız bir şekilde devreye koydu ve bütün bir kenti âdeta bir savaş
alanına çevirdi, felaketten çıkmış bir kent ya da savaştan çıkmış bir kent
görünümüne Bingöl’ü çevirdiler.
Biz o dönemde bu yapılan
çalışmaların planlı programlı olması gerektiğini, mahallelerde altyapıdan
başlayarak çalışmaların belli bir aşamaya geldikten sonra üstyapıyla
tamamlanması gerektiğini ifade etmiştik ama bir türlü sözümüzü dinletemedik. Bu
plansız programsız çalışma Bingöl’ü susuz kent hâline getirdi, yolsuz kent
hâline getirdi, çukur kent hâline getirdi, çöp kent hâline getirdi. Bütün bir
yaz boyunca, Bingöl gibi bir şehirde, on gün boyunca su akmayan, tek bir damla
suya muhtaç bir kent pratiği yarattınız.
Şimdi, o dönemde, tabii,
seçim dönemi yaklaştığı için hızla, altyapının doğru dürüst tamamlanmadığı
yerlerde de makyaj amacıyla üstyapıyla ilgili bazı çalışmalar yapıldı. Bu
makyajın da uzun süre sürmeyeceğini biz yine ifade etmiştik çünkü sağlıklı bir
çalışma değildi yapılan ve bu yıl mevsim koşulları iyi gitti, iklim iyi gitti,
kar yağmadı, yağmur yağmadı ama mevsimin ilk karıyla beraber şu anda Bingöl tam
bir faciayla karşı karşıya. Yapmış olduğunuz makyaj döküldü. Bingöl şehir
merkezinde yol yok, Bingöl şehir merkezinde, bırakın araçların gideceği,
yayaların yürüyeceği bir alan yok.
Bakın, birkaç resim
göstereyim size: Âdeta Bingöl şehir merkezine nehir taşımış durumdasınız. Bütün
yollar sadece bir günlük bir kar yağışı neticesinde böyle.
Bakın, buradaki, bu yıl
yapılan yollardaki çukurlar bunlar. Eskiden “çukurdan kaçma” gibi bir kavram
vardı, Bingöl’de böyle bir kavram yok çünkü yolun tamamı çukurlarla kaplı. Biz
Meclise bir önerge vermiştik, Bingöl’ün ismini, eski ismi, asıl ismi “Çolik” diye değiştirelim, “Çevlik”
diye -“Çolik”in Zazaca
anlamı “çukur”dan geliyor, “çalılık”tan
geliyor- ama siz o ismi vermediniz, yalnız, bütün kenti, sağ olun, çukura
çevirdiniz.
Bakın, bu gösterdiğimiz
resimler devredeyken Kalkınma Bakanınız üç gün önce Bingöl yerel basınına şu
açıklamayı yapmış: “Bingöl ili ekonomik ve sosyal alanda yapılan yatırımlar ve
sağlanan gelişmelerle birlikte modern bir yaşam alanına dönüşüyor.” Bakın, bu
modern yaşam alanının, tekrar, resimlerini ben size göstereyim. Yine,
kalkınmadan bahseden Sayın Bakan, özellikle yatırımcıların Bingöl’e gitmesi
yönünde ciddi telkinlerde bulunmuş. Bakın, bu, Bingöl’deki ender sanayi
tesislerinden bir tanesi, Bingöl Süt Fabrikası. Şu anda bir denizin
içerisindeymiş görüntüsü var. Niye böyle? Çünkü plansız bir altyapı yaptınız,
altyapının derinliğini projeye uygun olarak ortaya koymadınız; altyapının
kapatılmasına, izolasyon malzemesini uygun bir şekilde
yapmadınız. Böyle olduğu için de bütün bir kenti şu anda mağdur etmiş
durumdasınız. Bakın, Bingöllü bir anne çocuğunu tek başına okula gönderemiyor,
Allah korusun suda boğulur endişesiyle böyle bir durum var. Onlarca vatandaşın
evini su basmış durumda.
Şimdi, tabii, nasıl ki genel
siyasette öküz öldü, bir ayrılık yaşandı ya, Bingöl yerel siyasetinde de öküz
öldü, ayrılık yaşandı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) –
Mevcut Belediye Başkanı şu anda Saadet Partisine geçti.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Ama
bütün bu tablonun sorumluluğunun sizde olduğunu, AKP’nin on bir yıllık
pratiğinde olduğunu ifade etmek istiyorum.
Zaman yeterli olmadığı için
bir başka önergede daha bu konuyla ilgili Genel Kurulu bilgilendireceğim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 31. Maddesindeki “üç ayda” ifadesinin “iki ayda” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haluk Eyidoğan
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Haluk Eyidoğan konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; trafik güvenliği gerçekten ülkemizin çok
önemli bir sorunu, gün yok ki ülkemizde trafik kazaları olmasın, insanlarımız
ölmesin, yaralanmasın. Son günlerde yaşanan feci trafik kazaları ve acı
kayıplarımız, kangren olmuş trafik sorununu yine gündeme getirmiştir. Trafikte
ölümler ve yaralanmalar ülkemizin öncelikli problemleri arasındadır. Sürücü ve
yolculardan kaynaklanan kural dışı davranışlar çok fazladır. Yollarda trafik
kontrolü yetersizdir. Şehirlerarası yol polisi daha donanımlı ve aktif
olmalıdır. Yollar karanlık ve bakımsızdır. “Bölünmüş yollar yaptık.” diye
övünenler trafiği bir türlü AB standardına getirememişlerdir. Çabucak bozulan
yol satıhları ölümlü kazalara yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
trafikte riskleri ve ölümleri dünya çapında azaltmak amacıyla Birleşmiş
Milletler 11 Mayıs 2011 tarihi itibarıyla Yol Güvenliği İçin On Yıllık Eylem
Planı’nı ilan etmiştir. Ülkemizde de Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve
Eylem Planı konulu bir genelge yayınlanmıştır. Birleşmiş Milletlerin
ölçütlerine göre, istisnasız her sürücü ve yolcu için emniyet kemeri kullanımı
şartı iç hukukumuzda maalesef bugüne kadar yer alabilmiş değildir.
Değerli milletvekilleri, hâlâ
yürürlükte olan Karayolları Trafik Kanunu’nun 78’inci maddesine göre, sadece
“Belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu
tertibat kullanmaları zorunludur.” ancak istisnalar vardır. Bakalım, hangi
sürücüler ve yolcular istisna tutulmuştur? Karayolları Trafik
Yönetmeliği madde 150’ye göre: “Yerleşim yeri içinde ticari amaçla yolcu
taşımacılığı yapan araç sürücüleri, M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüsler ile
dolmuş otomobillerindeki yolcular, geri gitme veya park yerlerinde 25 kilometre
saati geçmeyen hızla seyreden sürücüler, yakın koruma, harekât, tatbikat ve
devriye görevi yürüten veya olaylara müdahale eden askerî ve genel kolluk
kuvvetleri görevlilerinden sürücü ve yolcu konumunda bulunanlar, görev ya da
ekip çalışmasıyla özel pozisyonlarda bulunduklarında acil servis görevlileri
emniyet kemeri kullanmak zorunda değildir.” Dünyada hiçbir ülkede
olmayacak bir şey bizim hukukumuzda var. Nedir o? Asrın buluşu olumsuz imtiyaz.
Şimdi sizlere 2012 yılı
istatistiklerini söyleyeceğim: Toplam 1 milyon 296 bin trafik kazası
gerçekleşmiştir. Ölümlü yaralanma ve kaza sayısı 153.552’dir. Sürücü, yolcu ve
yaya olmak üzere 3.750 kişi olay yerinde hayatını kaybetmiştir. Ölen sürücü
sayısı 1.015’tir. Toplam yaralanan sürücü sayısı 90.077’dir.
Bakınız değerli milletvekilleri,
160 ölen sürücünün emniyet kemeri takma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bunun
hesabını kaybettiklerimizin ailesine verebilmeliyiz. Yaralanan sürücülerin
21.264’ünün emniyet kemeri takma zorunluluğunun bulunmadığını çok iyi
düşünmeliyiz.
Çok önemli bir diğer konu ise
ölüm ve yaralanmalarla ilgili istatistiki verilerin toplanması sorunudur.
Kazalardaki ölümlerin sayısı olay yerindeki ölümlerden ibarettir. Olay yerinde
ölmeyip de ağır yaralananların akıbetini bilen var mı? Yaralanan yurttaş sayısı
toplamda 268.079’dur. Bunların kaç tanesi kaldırıldıkları sağlık kuruluşunda
hayatını kaybetmiştir, kaç tanesi iş görme gücünü hangi oranda yitirmiştir, kaç
tanesi artık hayatını engelli olarak yaşamak zorundadır? Bunların aileleri ne
durumdadır?
Birleşmiş Milletlere taslak
hazırladık, görüşüyoruz, on gün sonra hazır, bir ay sonra tamam, çıktı,
çıkıyor, pek yakında diyerek oyalama yapabilirsiniz, ne de olsa yaptırımı yok.
Değerli milletvekilleri,
bugüne kadar emniyet kemeri kullanma zorunluluğu olmayan ve hayatını
kaybedenlere, yaralanarak iş görmez hâle gelenlere, engelli kalanlara ve
onların ailelerine karşı büyük bir sorumluluğumuz olduğunu bir kez daha
hatırlatmak isterim. Ayrıca trafikte yaralananların durumları, tedavilerinin
nasıl sonuçlandığı en azından otuz günlük süreyle takip edilerek gerçek
verilerin toplanması ve değerlendirilmesi konusunda bir düzen kurulmasını
tavsiye ediyoruz.
Genel Kurula sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
32’nci maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin dördüncü fıkrasını
düzenlemeyi öngören 32'inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "istisna
edilen" ibaresinin "muaf tutulan" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Pervin Buldan İdris Baluken Sırrı Sakık
Iğdır Bingöl Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 32 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Tunca Toskay Münir Kutluata
Antalya Sakarya
"Madde 32 - 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"z) 13/6/2006
tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/B maddesi kapsamındaki
araştırma ve geliştirme, yenilik ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya
çıkan patentli veya faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların
kiralanması, devri veya satışı (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler
bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü
uygulanmaz.).
aa)
Tarımsal üretimde kullanılmak amacıyla yapılan motorin, gübre, ilaç, tohum,
fide, yem teslimleri ile tarımsal sulama amacıyla kullanılan elektrik
teslimleri (Bakanlar Kurulu dekar başına ve ürün türüne göre teslim miktarını
belirleme yetkisine sahiptir)."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 32 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
Müslim Sarı Musa Çam Aydın Ağan Ayaydın
İstanbul İzmir İstanbul
İzzet
Çetin
Ankara
Madde 32 - 25/10/1984
tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci
maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki (f) ve (g) bentleri ile dördüncü
fıkrasına aşağıdaki (z) bendi eklenmiştir.
"f) Bakanlar Kurulunca
vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu menfaatine yararlı derneklerin
öğrenci yurtları, hastane, huzurevi ve okul inşaatı ile ilgili olarak bu vakıf
ve derneklere yapılan teslim ve hizmetler. İstisna kapsamına girecek mal ve
hizmetler ile bunların asgari tutarları Bakanlar Kurulunca belirlenir."
"g) Türkiye Kızılay
Derneğinin tabi afetler nedeniyle yurt içinde ve yurt dışında afetzedelere
bağışlayacağı malların bu Derneğe teslimi. İstisna kapsamına girecek mal ve
hizmetler ile bunların asgari tutarları Bakanlar Kurulunca belirlenir."
"z) 13/6/2006
tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/B maddesi kapsamındaki
araştırma ve geliştirme, yenilik ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya
çıkan patentli veya faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların
kiralanması, devri veya satışı (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler
bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü
uygulanmaz.)."
BAŞKAN – Okunan önergeye
komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde kim
konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Ben konuşacağım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi konuşacak.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Katma Değer Vergisi
Kanunu’nun 17’nci maddesi birçok istisnayı düzenleyen bir maddedir. Bu maddede
“Sosyal Amaçlı İstisnalar” başlıklı bölüm bizim sosyal hayatımızı ilgilendiren
son derece önemli hükümleri içermektedir. Önergemizle söz konusu sosyal amaçlı
istisnaların kapsamına bazı ilaveler yapılmasını öneriyoruz. Buna göre,
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu menfaatine yararlı
derneklerin yapacağı öğrenci yurdu, hastane, huzurevi ve okul inşaatlarıyla
ilgili olarak bu vakıfların satın almaları sırasında ödeyecekleri katma değer
vergisinden istisna edilmesi hükmü getirilmektedir. Bakanlar Kurulunca vergi
muafiyeti tanınan vakıflar ile kamuya yararlı derneklerin eğitim yatırımları,
sağlık yatırımları gelir ve kurumlar vergisi kanunlarında öngörülen şartlar
çerçevesinde kurumlar vergisinden istisnadır çünkü bunlar, bu tip vakıflar
kamunun eğitim ve sağlık alanındaki yükünü azaltmaktadır. Kanun koyucu devletin
üstlenmiş olduğu eğitim, sağlık gibi temel görevlerdeki yükünü hafifletmeyi
öngören vakıfların benzeri yatırımlarına vergi muafiyeti tanımayı uygun
görmüştür. Devletin yükünü bu vakıflar üstlenmektedir, o hâlde bu vakıflara bir
vergi teşviki sağlayalım ki devletin yükünü bu vakıflar da üstlensin. Bunun çok
başarılı örnekleri vardır, eğitim konusunda, sağlık konusunda gerçekten çok
başarılı örnekler yaratmış olan vakıflarımız vardır, derneklerimiz vardır.
Önergemizle, mademki gelir ve kurumlar vergisinde böyle bir istisna
öngörülmektedir, o hâlde Katma Değer Vergisi Kanunu’nda da benzer bir istisnaya
yer vererek bu vakıfların eğitim, sağlık konusunda yani daha doğrusu öğrenci
yurdu, dispanser, hastane, huzurevi gibi yatırımlarda da bir katma değer
vergisi istisnası getirerek bunların yükünü hafifletelim. Önergemiz, birinci
olarak bunu amaçlıyor.
İkinci olarak da: Türkiye
Kızılay Derneğinin tabii afetler nedeniyle yurt içinde ve yurt dışında
afetzedelere bağışlayacağı malların Kızılay tarafından iktisabı sırasında katma
değer vergisi istisnası getirilmektedir. Türkiye Kızılay Derneği hiç kimsenin
tartışmayacağı bir şekilde sosyal bir görev yapmaktadır. Bu nedenle, Kızılay’ın
afetzedelere yapacağı yardımlar nedeniyle yani mal, malzeme olarak yapacağı
yardımlar nedeniyle, bu malların, malzemelerin iktisabı sırasında katma değer
vergisi ödememesi uygun olur. Önergemiz bu sosyal amaçlı içeriğe sahiptir.
Hepinizin değerlendirmesine, takdirine sunuyorum, saygılar sunuyorum ve karar
yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.01‑
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 55’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık var, elektronik cihaz
yöntemini kullanacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 32 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Münir
Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
"Madde 32 - 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"z) 13/6/2006
tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/B maddesi kapsamındaki
araştırma ve geliştirme, yenilik ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya
çıkan patentli veya faydalı model belgeli buluşa ilişkin gayri maddi hakların
kiralanması, devri veya satışı (Bu kapsamda vergiden istisna edilen işlemler
bakımından bu Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü
uygulanmaz.)
aa)
Tarımsal üretimde kullanılmak amacıyla yapılan motorin, gübre, ilaç, tohum,
fide, yem teslimleri ile tarımsal sulama amacıyla kullanılan elektrik
teslimleri (Bakanlar Kurulu dekar başına ve ürün türüne göre teslim miktarını belirleme
yetkisine sahiptir)"
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata
konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 32’nci
maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi adına verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
geçtiğimiz pazar günü, İstanbul Esenyurt’ta şehit
edilen Milliyetçi Hareket Partisinin mümtaz evladı Cengiz Yücel Akyıldız’a Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Bölücü unsurların iş birlikçilerini ve
hamilerini yakından tanıyoruz ancak bu elim olayda bir başka noktanın da
dikkate alınması gerekiyor, o da güvenlik güçlerimizin hangi görevlerini
yaparlarsa iktidarın hışmına uğramayacaklarından emin olamamaları hâlidir.
Sayın milletvekilleri, 32’nci
maddeyle ilgili değişiklik önergemiz, tarımsal üretimde kullanılan motorin,
gübre, ilaç, tohum, fide, yem ve elektriğe KDV istisnası getirilmesi
hakkındadır. Tarımsal üretimde kullanılan girdilerde çok büyük fiyat artışları
gerçekleşmektedir. Buna karşılık tarımsal ürünlerin fiyatları çiftçinin eline
geçen kısmı itibarıyla hiçbir kıpırdama göstermemektedir. Girdi fiyatlarındaki
artışın yani tarımsal üretimin maliyet artışının sorumlusu iktidardır, piyasada
pahalı olan tarım ürünlerinin çiftçi elinden yok pahasına çıkmasının sorumlusu
da iktidardır. Her iki noktada sorumluluğunu yerine getirmeyen Hükûmetin
tarımsal girdilerden yüksek oranlı KDV, kimisinden ilaveten ÖTV alması
çiftçinin ve Türk tarımının ve tarımsal üretimin önemini kavrayamadığını ya da
kasten ihmal ettiğini göstermektedir. İstiyoruz ki Hükûmet gitsin yüksek
KDV’yi, üzerinde fakirleştirici politikalar uygulamadığı kesimlerden alsın.
Bugün değişiklik önergesiyle
torba yasaya girmesini istediğimiz bu düzenlemeyle ilgili olarak daha önceden
verilmiş kanun teklifimiz de var. Milliyetçi Hareket Partisi Manisa
Milletvekili Erkan Akçay eliyle verdiğimiz kanun teklifinde ifade etmiştik.
Gübre ve elektrikten yüzde 18, mazottan yüzde 15,25; zirai ilaç ve hayvan yeminden
yüzde 8 KDV alınması kabul edilebilir değildir.
Türk çiftçisinin dünyanın en
pahalı mazotunu kullandığı, diğer tarımsal girdilerde de durumun farklı
olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Çiftçiyi pahalıya üretmek zorunda
bırakıp ucuza sattıran politikaların iyi anlaşılması gerekmektedir.
Tarım politikalarının iki ana
hedefi olmalıdır: Birincisi, üzerinde yaşayan çiftçinin refah seviyesini
yükseltmek ve üretime devam etmesini sağlamak, ikincisi de tarımsal üretimi
artırmaktır. İktidarın tarımsal üretimi artırma hedefini, tarımın Türk
çitçisinin elinden alınması hedefine bağladığı anlaşılmaktadır. Bunun için Türk
çiftçisinin fakirleştirilmesinin esas politika olarak benimsendiği, uygulanan
tarım politikalarının sonuçlarıyla ve bu istikametteki açıklamalardan ortaya
çıkmaktadır. Bu yüzden Türk çiftçisi bir taraftan ekemez ve üretemez hâle
getirilmekte, diğer taraftan ektiği ve ürettiğini satamaz hâle düşürülmektedir;
sonunda toprağını satmak zorunda bırakılmaktadır.
Ülkemizin her yerinde tarımla
ilgili olmayan zenginler adına tapu toplayan simsarların türemesi bu
fakirleştirme politikalarının bir diğer ayağıdır. Yabancı şahıslara toprak
satışının 600 dönüme çıkarılması da bu fakirleştirme politikasının bir boyutunu
ortaya koyuyor.
18 Haziran 2013 tarihinde WikiLeaks belgeleri gibi basına düşen bir görüşme notunda
AKP döneminin meşhur iş adamlarından biri Tarım Bakanına duyduğu derin
muhabbetin sebebini tarımın Türk çiftçisinden kurtarılması konusunda içinde
bulundukları fikir birliğine bağlamaktadır. Bütçe görüşmeleri sırasında söz
konusu Bakanın da itiraf etmek zorunda kaldığı bu görüşme bizim tespitlerimizin
haklılığını ortaya çıkarmaktadır. Bu olayda da görülmektedir ki iktidarın tarım
arazilerinin Türk çiftçisinden kurtarılması gibi bir hedefi vardır. Yıllar
öncesinden teşhis edilmiş olan bu hedefe biraz önce ifade ettiğim, önce ekemez,
sonra satamaz hâle getirerek ardından da topraklarını satmaya mecbur bırakarak
ulaşılmaya çalışılmaktadır.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 25/10/1984 tarihli ve 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin dördüncü fıkrasını
düzenlemeyi öngören 32'inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "istisna
edilen" ibaresinin "muaf tutulan" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken konuşacak.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
Demin 31’inci maddede trafik
kazaları üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili konuşurken bu trafik
kazalarına sebebiyet veren politikalarınızı Bingöl’deki yolların durumu
üzerinden teşhir etmeye çalıştık, Bingöl’deki yolların tamamının ne hâlde
olduğunu resimlerle size aktarmaya çalıştık ama utanasınız diye o resimleri
tekrar size göstereceğim. Kalkınma Bakanınız da “Bingöl’ü modern bir yaşam
alanına çevirdik.” demişti. Bakın, “modern bir yaşam alanı” dediğiniz kentin
merkezi şu anda bu rezaleti yaşıyor. Böyle ağır bir dramla
Bingöl halkı karşı karşıya. Ben o önerge üzerinde konuşma süremiz
yetmediği için o konuyla ilgili birkaç hususu daha ifade etmek istiyorum.
Tabii, bu tablonun sahibi
sizlersiniz, AKP’dir, Sayın Başbakandır çünkü Sayın Başbakan on bir yıldır
Bingöl ilinden rekor oylar almasını biliyor ama Bingöl’ün sorunlarını burada
dile getirdiğimizde Bingöl’ün sorunlarına sahip çıkma noktasında bir müfettişi,
bir teknik ekibi incelemeye göndermekten bile imtina ediyor. Böyle bir
anlayışın sonucu olarak bu mağduriyet ortaya çıkıyor.
Sayın Başbakanı Bingöl’e
davet ediyorum. Bingöl kent merkezinde bu çukurların başına gitsin, orada
basını çağırsın. Hani hep bölgeye gittiğinde belediye sınırlarına girmeyen
derelerin başında BDP’li belediyelere saydırıyor ya,
gerek yok işte Bingöl şehir merkezinde bu çukurların başında sizin yerel
yönetimler anlayışınızla ilgili düşüncesini aktarsın. Çok
açık bir davet bu.
Bakın, daha birkaç ay
öncesine kadar Belediye Başkanı sizdeydi, sizin partideydi ama aday tercihi
üzerinden ortaya çıkan çıkar çelişkisiyle şu anda mevcut Belediye Başkanı
Saadet Partisine geçti. Şimdi, Belediye Başkanı diyor ki: “Bu tablonun sahibi
biz değiliz, başta Bakan olmak üzere AKP Hükûmetidir.” Bakan diyor ki: “Bu
tablonun sahibi Belediye Başkanıdır.” Sanki on bir yıldır birlikte orada
siyaset yapmadılar, birlikte sırt sırta bu politikaları üretmediler gibi bir algı
yaratmaya çalışıyor. “Bütün bunun
müsebbibi Belediye Başkanıdır.” diyor. Belediye Başkanı firmayı suçluyor, Bakan
firmayı suçluyor, firma Belediye Başkanını, Bakanı suçluyor; olan Bingöl
halkına oluyor.
İki gün önce bu altyapı ve
üstyapıdaki firmadan bazı arkadaşlarla ben görüştüm. Firma şu anda şunu diyor:
“Biz İller Bankasının çıkardığı ödenekten daha fazla iş çıkardık.” Örneğin
üstyapıda İller Bankası 20 milyonluk bir ödenek çıkarmıştı, bunlar 27 milyonluk
bir iş yapmışlar. Şu anda Belediyenin bu 7 milyonluk ödemeyi firmaya yapmaya
gücü yok çünkü kasasında para yok çünkü borç batağında. Firma yetkilileri
Belediye Başkanına gidiyorlar, Belediye Başkanı diyor ki: “Ben Saadet Partisine
geçtiğim için merkezî Hükûmetten bana verilen destek kesildi, elim kolum bağlı.
Bingöl’deki imar sınırı içerisindeki arsaları satışa çıkarıyorum, AKP’li Meclis
üyeleri bunu engelliyorlar. Üstelik Kalkınma Bakanı bir gün önceden gelip
Meclis üyeleriyle toplantı yapıyor ve bu engellemeyi yapmaları için özel olarak
yönlendiriyor.” Bu şekilde bilgi aktarıyorlar bize. Bu firma yetkilileri Bakana
gidiyorlar, “Belediye Başkanı ‘Merkezî Hükûmetten destek kesildiği için
paranızı ödeyemiyoruz.’ diyor. Siz ne diyorsunuz?” diyorlar. Sayın Bakan da
diyor ki: “Belediye Başkanı bizim partimizde değil. O nedenle ben bir şey
söyleyemeyeceğim para aktarılıp aktarılmaması hususunda.” Şimdi, böyle bir
anlayış olur mu? Yani Sayın Bakan eğer bu Belediye Başkanı AKP’de olsaydı bu
mağduriyetin giderilmesi için merkezî Hükûmetten Bingöl’e yardım aktarılması
hususuna duyarlı olacaktı ama Saadet Partisine geçtiği için Sayın Bakan sağ
olsun partizanlık yapıyor, Bingöl halkını cezalandırıyor. Böyle bir anlayışı
kabul etmemiz mümkün değil. Bu tabloyu bir an önce ortadan kaldırmanız
gerekiyor. Modern bir yaşam alanı değil, felaketten çıkmış bir şehir
görüntüsüyle karşı karşıyayız. Defalarca yerel yönetimlerden sorumlu genel
başkan yardımcılarınıza da ilettik, bir an önce Bingöl’e acil bir heyet
gönderin. Sorumluluk kimdedir, sizde midir, Belediye Başkanında mıdır,
firmalarda mıdır, bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren boyutu halkın orada
mağdur olmasıdır. Bu mağduriyeti de bir an önce ortadan kaldırın diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 32’nci madde kabul edilmiştir.
33’üncü maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 33. Maddesindeki “Her türlü döner sermaye ücretlerinden” ifadesinin
“Tüm döner sermaye ücretlerinden” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Vahap
Seçer Malik Ecder Özdemir
İstanbul Mersin Sivas
Rahmi
Aşkın Türeli Ramazan Kerim Özkan Turhan Tayan
İzmir Burdur Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 29/5/1986 tarihli ve 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununun 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasını düzenleyen 33’üncü maddesinde geçen “her türlü” ibaresinin
“bütün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı Süreyya Önder
Bingöl Iğdır İstanbul
Bengi Yıldız Hasip Kaplan
Batman Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kolaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Özcan Yeniçeri Tunca Toskay Münir Kutluata
Ankara Antalya Sakarya
“Madde 33- 29/5/1986
tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 9
uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“e) Her türlü döner sermaye
ücret ve hizmet bedellerinden,”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sakarya Milletvekili
Sayın Münir Kutluata konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) –
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben bu vesileyle
15 Ocak 2014 Çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğimiz bir
araştırma önergesi konusuna tekrar temas etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
araştırma önergemiz erimekte, çekilmekte olan, kurumakta olan Sapanca Gölü’nün
kurtarılmasıyla ilgili yolların araştırılmasıydı. Hükûmetin ilgilenmediği
konuyla Meclisin ilgilenmesini arzu etmiştik ve bu önergemiz iktidar
milletvekillerinin oylarıyla gündem yoğunluğu gerekçesiyle reddedilmişti.
Bu, Türkiye incisi, dünyanın
bildiği doğa harikası olan gölümüzün ilgisizlikle mi yoksa bir kasta bağlı
olarak mı yok olmakta olduğu konusunun araştırılması iyi olacaktı ancak küçük
bir gelişmeyle ilgili olarak dikkatlerinizi tekrar konuya çekmek istiyorum.
Ben, Sapanca Gölü’nün üzerinde uygulanan tahribatı saydıktan sonra, çok tali
bir unsur olarak da gölden çekilen arazinin, alanın arsa veya kullanım alanı
olarak değerlendirilmeye kalkışıldığını bazı fotoğraflarla göstermiştim. Mesela
bu fotoğraf bu hazırlıkların işaretiydi. Sonra –şimdi, dün tespit ettik ki- bu
yığma işinden vazgeçilmiş, doldurmaya teşebbüs ettikleri alanın dolgu
malzemelerini geri çekmişler. Şu anda buralarda yağmur dolayısıyla su
birikintileri ortaya çıkmış.
OKTAY VURAL (İzmir) – Belki
burada konuşmasaydınız devam edeceklerdi.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) –
Aynı şekilde, bu faaliyetin bir devamı olarak kullanım alanı hâline
getirildiğini ve doldurulmakta olduğunu yani alanın tekrar göle iadesine karşı
tedbir alındığını söylemiştik. Aynı şekilde, bu malzemeler de kaldırılmış, eski
hâline getirilmeye gayret edilmiş. Bu, benim ifade ettiğim tali bir noktaydı.
“Sapanca Gölü üzerindeki yağma üç ana nokta ve üç ana açıdan devam ediyor.”
demiştim. Bunlardan bir tanesi, Sapanca Gölü’ne akan suların özel kuruluşlar
tarafından önünün kesilmesi ve göle ulaşamaması olduğunu söylemiştim. Bunun
üzerinde henüz hiçbir gelişme yok. Sapanca Gölü’ne hiçbir temiz dere
ulaşamamaktadır; birkaç tane su akıntısı ulaşmakta, onlar da foseptik artıklarını göle taşımakta kullanılan derelerdir.
Hiçbir temiz su Sapanca Gölü’ne ulaşamamakta ve “su fabrikaları” adı altında
birtakım kuruluşlarca yağma edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, esas
yağma konularından bir tanesi budur. Bunun tedbirinin alınması gerekiyordu.
“Sakarya’nın birçok yerinde 250 metre derinden çıkarılan artezyen kuyularıyla
Sakaryalının içme suyu ihtiyacı karşılanırken sağlıksız sularla, Sapanca
Gölü’ne gelen sular Sapanca Gölü’ne ulaşmaktan alıkonulmaktadır.” diyoruz
efendim zarif bir ifadeyle. Daha net söylemek gerekirse, bu yağmanın
durdurulması gerekiyor. “Tahribat alanı” dediğimiz, ifade ettiğimiz ama yağma
olarak yürüyen sürecin bir tanesi buydu.
İkincisi, gölün sadece bir
şirket tarafından 4 bin kamyon olmak üzere molozlarla doldurulduğu ve bir
çöplük alanı hâline getirildiğiydi. Bununla ilgili, buna izin veren, göz yuman
Sapanca Belediye Başkanı -iktidarın belediye başkanı- bu dönem aday gösterilmedi
ama tahribatın devam ettiği görülüyor. Hükûmetin bu açıdan hiçbir açıklamasına,
sorumluların hiçbir açıklamasına rastlamıyoruz.
En önemli konulardan bir
tanesi, göl suyunun İzmit bölgesindeki sanayi kuruluşlarınca çekilmekte olduğu
idi. Bunun da içinde özelleştirmeyle Hükûmetin devrettiği bir büyük kuruluşun
çok büyük sular çektiği ve özelleştirme sürecinde bu konuya nasıl izin
verildiği, neden gözden kaçırıldığı, şimdi niye tedbir alınmadığı soruluyordu.
O konuda da herhangi bir gelişme olmadı. Sadece Sapanca Gölü’nün çekilen
topraklarını arsaya veya kullanım alanına çevirme faaliyetinden bugün için rücu
edildiğini gösteren küçük bir uygulamayı gördük. Diğerlerini de beklemekte
olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kutluata.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 29/5/1986 tarihli ve 3294
sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununun 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasını düzenleyen 33’üncü maddesinde geçen “her türlü” ibaresinin
“bütün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Bakanlığınızın
adı hem Aile ve hem Sosyal Politikalar Bakanlığı. Sosyal politika derken ve
yardım derken neyi anlıyorsunuz? Sadece yoksul, gıda verdiğiniz, ihtiyaçlarını
karşıladığınız yaşlı, kimsesiz insanları mı yoksa sosyal politika derken sosyal
adalet gereği tüm yurttaşlar arasında eşitliği sağlayan ve tümüne hâkim olan bir
yaklaşım politikasının planlanmasını mı? Şimdi, bakıyoruz, Türkiye, dünyada
kişi başına en yüksek gayrisafi hasılada ilk 60 ülkenin içine girmiyor,
eğitimde 80’in içine girmiyor, sanat ve kültürde OECD ülkelerinin en sonuncu
sırasında yer alıyor. Peki, sosyal politika derken, sosyal politikalar
konusunda Türkiye en yüksek satın alma gücünde niye 68, 70 ülkenin içine
giremiyor? En büyük ekonomi konusunda dünyanın 17’nci, kimisi 16’ncı büyük
ekonomisi diyor.
Şimdi, burada Bakanlık
bünyesinde döner sermaye ile ilgili şeyler kurulacak, güzel. Sayın Bakan,
cezaeviyle ilgili bir sosyal politikanız var mı? Orada çocuklar var, kadınlar
var, orada ölüm derecesinde bekleyen hasta tutuklular var. O hasta tutukluların
aileleriyle görüşmeleri konusunda veda haklarını kullanmaları için yasa
çıkmasına rağmen, cezaların ertelenmesi mümkün olmasına rağmen ölüm sınırında
bekleyen ve serbest bırakılmayan hasta tutuklular var. Sayın Cumhurbaşkanı da
dile getirdi. Ama ben size iktidarınız döneminde, on üç yılda cezaevlerinden
2.300 tabutun çıktığını söyleyeceğim. Korkunç bir rakamdır. Hiçbir insani,
vicdani, hukuki değerlerle bağdaşmayacak, çok ağır bir insan hakları ihlalini
konuşuyoruz. Özel yetkili mahkemeleri kaldırmanız hiçbir işe yaramaz, Terörle
Mücadele Kanunu’nu kaldırmanız hiçbir işe yaramaz. İnsana insan gibi muamele
eden bir cezaevi koşulunu ta başında yaratmadığınız zaman, şu an ölümü bekleyen
163 kişi, şu an itibarıyla belki ölüm haberi gelecek 163 hasta tutuklu için
bürokrasinin cenderesinden, kader mahkûmlarından bırakın, konjonktür
mahkûmlarına kadar getirip bu hasta tutuklu ve hükümlülerin ölümüne seyirci
kalıyorsunuz. Defalarca önerge getirdik, teklif verdik, Bakanlıkla defalarca
konuştuk. Bu kürsüde arkadaşlarımız konuşurken, bazı isimleri telaffuz ederken
iki saat sonra cenazeleri çıktı, tabutları çıktı.
Şimdi soruyorum: 544 tane
ölüm döşeğindeki hasta tutukluyla ilgili hangi sosyal çalışmanız, raporunuz
var? Bunların içinde kaç tane kadın hükümlü var, bunların içinde koltuk
değnekleriyle, gözleri âmâ, cezaevinde hücresine
gidemeyecek kaç tane ağır hasta, ölümü saat saat,
saniye saniye sayan kaç tane insan var? Bu konuda
insani bir sosyal politika geliştirdiniz mi? Bu konuda Adalet Bakanının
yakasına yapışıp “Ben sosyal politikalardan sorumluyum, bu insanlar burada
ölemez, ölmemelidir.” diyebildiniz mi? Hep biz mi söyleyeceğiz? Ve sizin
kulaklarınız hep sultanlar gibi bazen sağır mı olacak? Yani, insani bir konuda
insan hakları kuruluşlarının verdiği bu 554 isimle ilgili ve cezaevindeki
çocuklarla ilgili döner sermayenizin ne yapacağını merak ediyoruz. Cezaevlerinde
insani olarak ne yapacaksınız? Cumhurbaşkanının bile yetkisini kullanamadığı
bir durumda, İnsan Hakları Kurumu, Ombudsmanlık Kurumu, Devlet Denetleme
Kurulu, Teftiş Kurulu, bunların hepsi göstermelik bir kuruma dönüşmüş durumda.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 33. Maddesindeki “Her türlü döner sermaye ücretlerinden” ifadesinin
“Tüm döner sermaye ücretlerinden” şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Çanakkale Milletvekili Sayın Mustafa Serdar Soydan konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA SERDAR SOYDAN
(Çanakkale) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 33’üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz torba
yasa uygulamalarının artmasındaki en önemli sebep, AKP’nin sayısal üstünlüğüne
rağmen artık Meclisi uyumlu ve verimli bir şekilde çalıştıramamasıdır. İktidar
her temel konuyu Meclisin ihtisas komisyonlarında ayrıntılı bir şekilde
görüşerek yasa yapma tekniği doğrultusunda ayrı ayrı kanun tasarıları olarak
Meclise getirmeyi unutmuştur. On bir yıllık iktidarının sonunda, Meclisin kalbi
olan Kanunlar ve Kararlar Başkanlığının bütün geleneklerine, teamüllerine
uymayan ne varsa yapmaya devam ediyorsunuz. Meclisin kalbini hançerliyorsunuz.
Hukuk devletini ve demokrasiyi zedelemeye devam ediyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, on bir
yılda hem Meclisi hem de ülkeyi getirdiğiniz nokta siz dâhil hiçbir
vatandaşımızı memnun etmemektedir. AKP hükûmetlerinin uygulamaları sonucunda
yargıya ve orduya güven kaybolmuş, ordu mensupları devlet aleyhine çalışan suçlular
gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Ülkemizin geleceğini
şekillendirecek yeni nesilleri yaratacak eğitim sistemi tam bir sistemsizlikle
gelecek kuşakları hançerlemektedir.
AKP’den önce yolsuzluklar
kâğıt üzerinde ve belgelerle insanların gözüne sokulurken bugün evlerdeki para
sayma makinelerini, kasaları ve ayakkabı kutularındaki milyon dolarları
milletin gözüne sokuyorsunuz.
Ekonomi rayından çıkmış, son
bir ayda paramız yüzde 20 değer kaybetmiş, faizler ve döviz yükselmiş,
akaryakıt başta olmak üzere, zamlar başlamıştır. Çalışana ve emekliye Hükûmetin
sağladığı bir yıllık artış bir ayda eriyip kaybolmuş, sanayici, esnaf, çiftçi,
üretici ve tüm çalışanlar gelecek kaygısına düşmüştür. Faiz lobisi Başbakanı
esir almış, Merkez Bankası bir gecede son yılların en yüksek faiz artışını
yapmış olmasına rağmen ekonominin ateşi hâlâ söndürülememiştir. Sayın Başbakan
faizlerin yükselmesine karşı olduğunu her yerde ifade ederken ve faiz lobisine
ateş püskürürken aynı gece Merkez Bankasının tarihin en büyük faiz artışını
yapmış olması paralel devletin Merkez Bankasına sızdığını mı göstermektedir?
Bir gecede yapılan şok faiz artışları ekonomik dengeyi kuramaz ise sorumlusu
yine paralel devlet veya çete mi olacak?
Sayın milletvekilleri, AKP
Hükûmetinin emniyet ve yargı teşkilatında yaptığı yüzlerce değişiklik, görevden
almalar yetmedi, Meclise sunduğu HSYK’yı yeniden
düzenleyen tasarıyla hukuk kurumunu, yargıyı katletmeye soyundunuz. Değiştirmek
istediğiniz HSYK’nın bugünkü yapısı sizin öneriniz ve
desteğiniz doğrultusunda referandumda yani dilinizden düşürmediğiniz millî
iradenin oyu ile kabul edilmişti. Şimdi ise millî iradenin mi hata yaptığını
söyleyeceksiniz yoksa “Biz hata yaptık.” deyip siyasi sorumluluk gereği istifa
mı edeceksiniz?
Kuvvetler ayrılığını
kuvvetler birliğine dönüştürmeye çalışıyorsunuz. Yargıyı, yasamayı, yürütmeyi
Sayın Başbakana bağlama çaba ve gayreti içerisine girdiniz. Nerede demokrasi,
nerede kuvvetler ayrılığı, nerede bağımsız yargı? Unutmayın, zalim sonunun
geldiğini anlayınca zulmünü artırırmış.
Sayın milletvekilleri, AKP
hükûmetleri bu güzelim ülkenin havasını, suyunu, toprağını, yeşilini, ormanını
yok etmekle kalmadı, 76 milyonun vergileriyle toplanan paralara sahip olamadı.
Millî iradenin verdiği yetkiyi milletin hizmetine değil, kendi ve yakınlarının
hizmetine tahsis etti. Yapılan yolsuzluklar ve rüşvetin boyutları tarihe geçti.
Evlerdeki kasaları, para sayma makinelerini ve ayakkabı kutularındaki milyon
dolarları delil olmaktan çıkarsanız bile belleklerden asla çıkaramayacaksınız,
tarih kitaplarına geçeceksiniz.
Sözlerimi, büyük halk şairi
ve ozan Pir Sultan Abdal’ın bir sözüyle tamamlamak istiyorum: “Cehennemde ateş
yoktur, her insan kendi ateşini bu dünyadan götürür.”
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar
yeter sayısı…
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı isteyeceğim.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
33’üncü maddenin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık olduğundan elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
vardır.
33’üncü madde kabul
edilmiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
34’üncü maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 34’üncü maddesinin sonundaki
"hazineye intikal eder" ifadesinin önüne "tüm hak ve
alacaklarıyla birlikte" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Celal
Dinçer
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 34'üncü
maddesinin ikinci fıkrasında geçen "vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak" ibaresinden önce gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki
yıl merkezi bütçesinden karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Tunca Toskay Münir Kutluata
Antalya Sakarya
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde kim
konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Münir Kutluata…
BAŞKAN – Sakarya Milletvekili
Sayın Münir Kutluata konuşacak.
Buyurun.
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın
34’üncü maddesiyle ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi adına verdiğimiz önerge
vesilesiyle söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, bu yasa tasarısının
sahibi olarak görülen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının durumunu
değerlendirerek başlamak istiyorum.
Bakanlığın geniş bir
sorumluluk alanı var. Hem toplumun yardıma ve ilgiye muhtaç kesimlerine yardım
etmek hem de yardıma muhtaç hâle düşüren gelişmelerin önünü kesmeye çalışmak
gibi bir görevi var bu Bakanlığımızın. Bu yönüyle bakılınca, ülkenin gelişmesi,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görev alanının da ülkedeki gelişmeye
paralel olarak daralması ve yükünün hafiflemesi gerekmektedir. Ancak, tam tersi
olmakta ve ülkede çok ciddi bir sosyal bozulma, çözülme yaşandığı için
sorumluluğu her geçen gün artmaktadır. Sosyal büyümemizdeki bu bozulmanın
sorumlusu on iki yıllık yanlış iktisadi ve sosyal uygulamalarıyla iktidar
olduğuna göre, bu Bakanlığın görevi, Hükûmetin bozduklarını onarmaya çaba
göstermekten ibaret olarak görünüyor. Bu nedenle, önüne kattığı problemleri
çözüp sonuca ulaştırması mümkün görülmüyor. Bakanlığın tamirat gücü 1 ise
iktidarın tahribat gücünün bin olduğu, her olayla aşağı yukarı
kanıtlanmaktadır. Türkiye’deki sosyal bozulma ve çöküntü hâli münferit olaylara
bakarak vardığımız bir kanaat değildir, toplumun her kesiminin bizzat yaşadığı
gerçeklerdir. Suç oranları, kadın cinayetleri, borçluluk oranları, icra
dosyaları çok büyük artışlar gösteren olumsuzluklar olarak karşımızdadır. Çocuk
evliliklerindeki artışlardan uyuşturucu kullanımındaki yaygınlaşmaya kadar,
hiçbir iktidarın göz yumamayacağı kötüye gidiş Türkiye’de hız kazanarak devam
etmektedir.
Kamu malını yağmalama, yolsuzluk
ve rüşvetin yaygınlaşması bir yana, kurumlaştırılması vicdanları derinden
sarsar hâle gelmiştir. Yolsuzlukları önlemek durumunda olan ve en üst
makamların, sorumlu kişi ve kurumların teşvik edici ve korumacı pozisyona
sokulması toplumsal bozulmanın ve çöküntünün durdurulması ümitlerini de yok
etmektedir. Bu tablo, sosyal bozulma ve çöküntünün toplumun bütün hücrelerine
kadar sirayet etmesine sebep olmaktadır. Gidişat her geçen gün toplumun daha
geniş kitlelerini ya beden sağlığı, ama çoğu hâlde ruh sağlığı açısından
Bakanlığın sorumluluk alanına sokmaktadır. Toplumun daha geniş kesimleri ya fiziken ya madden ya da moralman
Bakanlığa muhtaç hâle gelmektedir. Sosyal bünyedeki çöküntü, bir yıldan
diğerine hemen fark edilebilecek gelişme değildir. Bu nedenle, Türkiye’deki
toplumsal bozulma ve sosyal çöküntü, uzun yıllar bunları yaşayan kesimlerin ızdırabı olarak kalmış, iktidar baskısıyla toplumun diğer
kesimlerinden gizlenmiş veya onların ilgisinin önü kesilmiştir. Alttan alta
yaygınlaşan bozulma ne zaman ki gizlenemez hâle gelmiş, o zaman da toplumun
tamamını sarsmaya başlamış ve çözümün çok zor olduğu ortaya çıkmıştır. Bırakın
on iki yıllık tahribat sürecini, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
kurulduğu tarih olan 8 Haziran 2011 tarihinden itibaren geçen süreçte bile
sosyal bünyedeki zayıflamadan, kötüye gidişten ötürü sorumluluk alanına giren
kitlelerde önemli genişlemeler olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
fakirleşme, fakirleştirici politikalar sosyal çöküntüyü artıran en önemli
unsurlardan bir tanesidir. O açıdan baktığımız zaman, Türkiye’de uygulanan
politikaların toplumun önemli kesimlerini her gün yeni fakir kitleler hâlinde
bu Bakanlığın sorumluluk alanına doğru ittiğini görmekteyiz. O yüzden, aile ve
sosyal politikalardan sorumlu bu bakanlığı iktidarın kırdıklarını, döktüklerini
toparlamakla görevli bir bakanlık olarak ifade etmek mümkün. Ancak, iktidarın
bu tahribatı devam ettiği sürece de bu alanda başarı sağlanmasının zor
olduğunu, her geçen gün ve her geçen yıl Bakanlığının yükünün artmakta olduğunu
ifade ediyor, bu açıdan, Bakanlığın…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) -
…önleyici tedbirlere Hükûmet içinde başvurulmasının yolunu aramasını tavsiye
ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kutluata.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 34'üncü
maddesinin ikinci fıkrasında geçen "vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak" ibaresinden önce gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki
yıl merkezi bütçesinden karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Değerli milletvekilleri, Peygamberimiz’in bir sözü
var, diyor ki: “Bir saat adaletle karar vermek, bin saatlik ibadetten
hayırlıdır.” Adaleti hayatın her alanında geliştirmek ve sosyal adalette gerçek
adaleti hayata geçirmek herkes için sığınılacak bir limandır.
Sayın Başbakan buradan
giderken, daha sonra da Sayın Adalet Bakanı dedi ki: “Biz özel yetkili mahkemeleri
kaldıracağız.” Günaydın! Niye? İllaki bir şeyler olup dokunması mı gerekiyor
bunu kaldırmak için arkadaşlar? Avrupa Mahkemesi diyor: “Tarafsız değil,
bağımsız değil.” Bütün siyasetçiler bunu diyor, bütün muhalefet bunu diyor.
Burada iki konuşma yaptık, yüz kişiyle üzerimize saldırdınız. Onun arkasından
da kalkmışsınız, 17 Aralıktan sonra “Özel yetkili mahkemeler kaldırılsın.”
Günaydın, günaydın! Ama, bununla beraber “Terörle
Mücadele Kanunu’nu kaldıracağız ama bazı maddelerini Türk Ceza Kanunu’na taşıyacağız.”
diyorlar.
Arkadaşlar, adalet 24
ayardır. Siz Türk Ceza Kanunu yapılırken Terörle Mücadele Kanunu’nun hepsini
karşıladığını bilmiyor musunuz? Sizin o dönem milletvekili olan arkadaşlarınız
orada çalışmadı mı? Siz şimdi kime, ne anlatıyorsunuz? Terörle Mücadele
Kanunu’nun hepsi adalete aykırıdır, insanlığa aykırıdır, siyasete aykırıdır,
düşünce, örgütlenme özgürlüğüne aykırıdır. Sadece siyasi iktidarları
korumuştur.
Bir buğday tarlasını düşünün.
O buğday başaklarının içinde, yabancı otların içinde “ziyan” diye bir ot var,
ziyan. O ziyan otunu ayıklamadığınız zaman, o buğdayın içine karıştığı zaman
hamurunu bile yoğuramazsınız, hamuru bile tutmaz. Pişirdiğiniz zaman -onun bir
tanesi bile acıdır, zehirdir, zemberek gibidir- o, bütün kaptaki yemeği zehir
eder.
Terörle Mücadele Kanunu
dediğiniz olay otuz senedir, kırk senedir sadece muhalefete, belli bir siyaset
muhalefetine karşı getirilmiş, cezalar artırılmış, olağanüstü mahkemeler
kurulmuş ve arkasından da ceza infazları artırılmış, ceza infazları katlamalı
olarak artırılmış ve insanlar cezaevlerine konulmuş; gün dönmüş, dolaşmış,
gelmiş, iktidarın ayağına dolanmış.
Şimdi, siz bu ziyan otunu
getirip Türk Ceza Kanunu’na koyacaksınız. Hayır, yanlış yapıyorsunuz. Bu ziyanı
ayıklayacaksınız, bunun bir tek yolu vardır, ayıklamak, uzaklaştırmak. Hatta
Türk Ceza Kanunu’nun 220, 314, 215, 216’ncı maddeleri, 301’inci maddeleri ziyan
otlarıyla doludur. Zehirliyor, toplumu zehirliyor; demokratik toplumu
zehirliyor, adaleti zehirliyor, bağımsız yargıyı zehirliyor, insanlarımızın
geleceğini karartıyor, herkesi zehirliyor. Neden bu işin doğru ayarını
tutturamıyorsunuz, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bir hırs var. Yani
arkadaşlar, gerçekten “Hırsı kaldırınız, adalete karşı koyacak hiçbir güç
kalmaz.” derler. Bu ne hırs? Yani bu konuda doğru bir şey yapmak gibi bu
Meclisin, bütün partilerin ortak sorumluluğu yok mudur? Hadi, yurt
yapıyorsunuz… Şimdi, bakıyorum, bu torba kanunu okudukça insan şaşıyor. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, vakıfların yapacağı yurtlardan bahsediyor, Millî
Eğitimin yapacağı pansiyonlardan bahsediyor. E, kardeşim, bir de Spor
Bakanlığının yaptığı yurtlar var öğrenciler için; onları da alın, alın bunları
birleştirin de doğru dürüst bir şey yapın.Bakın,
geçenlerde, Denizli’de, sizin yurtlarınızın yüzde 90’ı öğrencileri
barındıramadığı için apart otellerde kaldıkları için onlara söylenmedik söz
bırakılmadı. Eğer gerçekten onu düşünüyorsanız, Suriyeli sığınmacıları, 1
milyonun üstünde, Ankara varoşlarında -gidin raporunu denetleyin- burada, Dışkapı’da gidin görün bakayım, ne koşullarda yaşıyor
insanlar? Bütün bunlar güzel…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Torbayla olmuyor; torbayla siyaset, torbayla çözüm, torbayla adalet olmuyor
arkadaşlar. Yanlış yapıyorlar. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 34’üncü maddesinin sonundaki
"hazineye intikal eder" ifadesinin önüne "tüm hak ve
alacaklarıyla birlikte" ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Celal
Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Celal Dinçer Konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) – Çok
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bundan yirmi sekiz yıl önce, 1986 yılında kurulan, ülkemizin
gerek ekonomik gerekse sosyal yönden en sorunlu kesimi olan yoksul kesimlerin
acılarını birazcık gidermek için kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarının, bugün hangi amaçlarla kullanılmaya çalışıldığını hayretle ve
ibretle izliyoruz. Bu yirmi sekiz yıl zarfında, sosyal yardımlaşma vakıfları
gerçekten yoksul kesimler için çok büyük hizmetler yaptılar, çok büyük
yardımlar yaptılar, zengin fakir arasındaki uçurumun bir nebze olsun
giderilmesi için güzel işler yaptılar. Ancak, şimdi, bu güzel kuruluşu kendi
kuruluş amacından; bu güzel örgütü, bu güzel vakıfları, kendi kuruluş amacından
değiştirip başka amaçlara yönlendirecek bir torba yasa içinde bir madde
getiriyorsunuz. Bu maddeyle ne yapılmak isteniyor? Diyor ki:
“Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından ilgilisine göre Millî
Eğitim Bakanlığı veya ilgili kamu idaresinin görüşü alınarak vakıf gelirleri
veya vakıf gelirlerine kaynak aktaran fon gelirleri kullanılarak yurt veya
pansiyon yapılabileceği, bu amaçla da yapılmış olan, inşa edilmiş olan her
türlü yurt ve buna benzer binaların doğrudan doğruya Hazineye devredileceği,
intikal edeceği ve kullanılmaya devam edeceği...” şeklinde bir hüküm
getiriliyor.
Değerli arkadaşlar, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları, Medeni Kanun’a göre kurulmuş vakıflardır,
özel hukuk tüzel kişisidir. Bu vakıfların yönetim kurulları vardır yani vakıf
mütevelli heyetleri vardır. Mütevelli heyet veya yönetim kurulu, bunların karar
ve yürütme organlarıdır. Vakıf gelirleri veya fon kaynaklarıyla vakıf
tarafından, ihtiyaç sahibi ve yoksul öğrencilerin barınmaları için zaten yurt
yapılabilir. Şimdi siz ne yapıyorsunuz? Bu yetkisini elinden alıp Millî Eğitim
Bakanlığına veya Gençlik ve Spor Bakanlığına, Kredi ve Yurtlar Kurumu
Müdürlüğüne yetki veriyorsunuz. Diyorsunuz ki: “Onların onayı alınacak.” Peki,
vakıf özgür iradesi ne olacak? Mütevelli heyeti ne olacak? Böyle bir
düzenlemenin hukuka uygun olmadığını, Medeni Kanun’a uygun olmadığını, Vakıflar
Kanunu’na uygun olmadığını belirtmek istiyorum.
Mahkemelerin yetkisi de
ortadan kalkacak. Biliyorsunuz “Yapılmış olan bütün yurtlar da tesisleri,
inşaatları, tüm müştemilatıyla birlikte Hazineye devredilir.” diyorsunuz. Peki,
biliyorsunuz Sayın Bakanım, vakıfların bir kuruşluk mülkü bile mahkeme kararı
olmadan, ücretsiz, herhangi bir yere devredilemez. Peki, siz bir kanunla bunu
nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Ben eminim ki bu yasa, Anayasa Mahkemesine
gittiğinde, bu şekilde çıkarsa mutlaka iptal edilecektir. Vakıfların özgür
iradesine siz bu kadar ipotek koyamazsınız.
Değerli arkadaşlar, üstelik, eklenmek istenen maddeyle, Maliye Bakanlığına ait
taşınmaz mallar üzerinde yapılan her türlü tesislerin de devredilmesi
isteniyor. Maliye Bakanlığı bir amaç için tahsis ediyor, eğer amaç dışı
kullanılmış, onun üzerine yurt yapılmış ise zaten onun yapılması yasak. Siz
buna nasıl izin verebiliyorsunuz, bu araziyi nasıl onlara terk edebiliyorsunuz?
Şimdi, ülkemizde Gençlik ve
Spor Bakanlığına bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu var. Ben, şimdi sorarım: Bu
kurum ne iş yapar? Kredi ve Yurtlar Kurumu bugüne kadar niçin yurt yapmadı?
Siz, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıf kaynaklarını kullanarak yurt
yaptırmak istiyorsunuz, oysa bu vakıflar fakir fukara için, fakruzaruret
içinde olan insanlara yardım için kurulmuştur, yurt yapıyorsunuz. O zaman,
Gençlik ve Spor Bakanlığını da fakir fukaraya yardım dağıtacak bir kurum hâline
getirin, olsun bitsin, görev değişikliği yaparsınız.
Değerli arkadaşlar, vaktim
yetersiz; bu konuda yapılmak istenen değişikliğin vakfın fonksiyonlarını
ortadan kaldırdığını ve dolayısıyla vakıfları emirle hareket eden bir kurum
hâline getirdiğini görüyoruz. Bu da kaç yüzyıllık bir kurum olan vakıfların ana
işlevinin ortadan kaldırılması demektir; vakıf mantığına aykırıdır, hukuka
aykırıdır, mütevelli heyetleri yok sayılmaktadır. Bu konuda hizmeti yürüten
Kredi ve Yurtlar Kurumu, projesiyle, mühendisiyle, bütün teknik elemanıyla bu
yurtları yapabilir. Vakıf kaynakları yerine hazineden doğrudan para aktarılarak
yurt yapılmalıdır diyorum.
Sosyal yardımlaşma
vakıflarının personel ve diğer sorunlarıyla ilgili konuları da bir sonraki
konuşmamda dile getireceğim.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
İstanbul Milletvekili Celal
Dinçer ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
34’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
35’inci maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 35. Maddesindeki “kullanım veya işletme hakkı ise” ibaresinden
sonra gelmek üzere “tüm hak ve alacaklarıyla birlikte” ifadesinin eklenmesini
arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Celal Dinçer Mehmet
Ali Susam
İstanbul İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 35’inci
maddesinin ikinci fıkrasında geçen “vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak” ibaresinden önce gelmek üzere “maliyeti, bir sonraki yıl merkezi
bütçesinden karşılanmak üzere” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Tunca Toskay Münir Kutluata Ahmet Duran Bulut
Antalya Sakarya Balıkesir
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Duran Bulut konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve Sincan Cezaevinde
mahkûm olarak yatan İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan’ı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı; el atılmadık yerlerden biri orasıydı,
oraya da el atıyoruz, yapmadığı işin dışında yeni işler kendisine yaptırmaya
çalışıyoruz. Her nedense, vakıflar kurmak, vakıflarla birlikte yurt yapmak
şeklinde bir moda başladı son günlerde. Sayın Başbakanımızın oğlunun, kızının,
gelinlerinin, kayınvalidelerinin, damatlarının yer aldığı, İstanbul'da Fatih
Belediyesinden yerlerin, başka illerde bazı belediyelerin yurt kurmaları
noktasında yeni bir moda gelişti.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Ayıp mı? Yirmi yıldan beri var.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Hayırsever Reza!
AHMET DURAN BULUT (Devamla) –
Bu moda, Türkiye'de yoksullara yardım amaçlı kurulmuş olan Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfı çerçevesinde yapılıyor.
Önceki yıllarda Balıkesir’in Kepsut ilçesinde katıldığım bir toplantıda Adalet ve
Kalkınma Partisinin bir değerli milletvekili yapmış oldukları hizmetleri
anlatırken Kepsut’a cezaevi yapmış olmalarından dolayı
çalışmalarını anlattı. Ben de şaşkınlık içerisinde kaldım. Su kanaletleri
vardı, su yoktu; işsizlik var… Ürünlerinin değerlendirilmesi noktasında, ürün
maliyetlerinin yüksekliği karşısında vatandaşın çaresizliklerini çözdük
diyeceğine, cezaevi açmakla övünen bir iktidarla karşılaştım.
Şimdi, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfının da “Ülkede şu kadar milyon insana biz yardım ediyoruz.”
diyerek Türkiye'deki yoksullaştırdığı insanların sayısıyla övünen bir iktidarı
takdirlerinize sunuyorum. Türkiye'de 973 merkezde, il ve ilçede, kaymakamların
veya valilerin başkanlığında 9 bin personelle hizmet gören, gerçekten, çok
önemli bir kuruluş Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı. Ben de daha önce,
görevim gereği, bu vakıfların üyesi olarak görev yaptım. İnancımız gereği, sağ
elin verdiğini sol elden gizleyen bir yapı içerisinde insanlar yardım
ederlerdi, şimdi bu yardımları alenileştirerek milletin gözüne soka soka
gösteren bir hizmet anlayışını iktidardan görmekteyiz.
En önemlisi, yakacak kömür
noktasında ilçeler ihaleyi yaptığı zaman, kaymakamlar, vicdanlı, dikkatli
kaymakamlar torbayı açtırıyor, bakıyor, incelettiriyor, eğer içindeki taşsa
iade ediyor ancak Genel Müdürlük ihaleyi yaptığı zaman kimse itiraz edemiyor, kimi
de dikkat etmiyor, dikkatten kaçıyor, vatandaşa taş yığınları kömür olarak
kapıların önüne koyduruluyor. Bunların dağıtımında, sizler de farkındasınızdır,
o kadar dikkatsiz davranılıyor ki doğal gazla evi ısınan bir vatandaşın evinin
önüne kömür torbaları konuyor. Çünkü bu yoksul insanların belirlenmesinde,
muhtarların, işin aslı, bazı siyasilerin, oradaki yöneticilerin de bu kişilerin
tespitinde rolleri oluyor. Oraya konulan o kömürleri daha sonra başka yerlere
satan… Bu vakıflar kanalıyla insanlara hayvan kredisi, hibe kredileri şeklinde
çok ciddi hizmetler yapılmaktadır. Bu hizmetleri verirken
verilecek kişilerin tespiti noktasında dikkatli davranılmayarak veyahut başka
amaçlı, kayırmacı amaçlı düşünülerek hiç hak etmeyen, o hayvancılığı yapma
ehliyetinden yoksun, hatta kendisine verilen o hayvanlara alacak saman parası
dahi bulunmayan insanlara bunlar verilerek, daha sonra bunları üç ay sonra
başkasına satmak durumunda bırakılan, çok güzel amaçlı bir yardımın amacına
ulaşmadığını üzülerek görmekteyiz. Bunu, bu yardımlar içerisinde birçok
konuda da görmekteyiz. O bakımdan, vakfın, personelinin sosyal haklarının
temini gibi, bu yardımların amacına uygun verilmesi gibi işler yapacağına yurtlar gibi konulardan
vazgeçmesini diliyor, önergemize olumlu oy vermenizi diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 35’inci
maddesinin ikinci fıkrasında geçen “vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak” ibaresinden önce gelmek üzere “maliyeti, bir sonraki yıl merkezi
bütçesinden karşılanmak üzere” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerine
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Değerli milletvekilleri, evet, bu torba kanun “Torba olunca her şeyi koymak mübah.” anlayışı maalesef sağlıklı yasa tekniğimizi
mahvetti, Meclisin yasama özelliğini de mahvetti.
Şimdi, bakıyoruz, bu torba
kanunda sosyal dayanışma için birçok şey var. Suriye’den 1 milyona yakın
mülteci, Ankara dâhil, başkent dâhil, bakın, Bulgaristan sınırından
Yunanistan’a, bütün deniz sınırlarından Avrupa’ya, bütün Antakya’dan, Antep’ten
Şanlıurfa’ya, Mardin’e, Şırnak’a kadar bu mültecilerin hepsi dağınık, bir kısmı
çadırlarda, bir kısmı ev kiralamış, bir kısmı da Ankara’da, başkentin göbeğinde
çoluk çocuk gecekondularda naylonların içinde yaşıyor.
Sosyal devlet olmak, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak kolay iş. Bunun raporu var mı? Bunun tespiti
var mı? Bunun için ne yaptınız? Yazıyor işte -televizyon programlarında- orada
14 yaşında kız çocuklarının nasıl evlendirildiklerini, kira karşılığında
düşülen durumu, insan onurunun ayaklar altına düşüşünü yazıyor. Hiç mi bunda
günahımız yoktur? Diyebilirsiniz “Yoktur.”, “Suriye’ye müdahalede yoktur. Suriye’ye
biz hep dışarıdan baktık.”, hatta “Yardım ettik.” diyebilirsiniz.
Şimdi, Ruhani bir tweet atmış -öyle Sayın Arınç’ın
dediği gibi “çıt çıt” tweetlerden
de değil- tweet’te diyor ki: “Suriye’de durum yıkıcı.
Savaşı durdurmak ve ölümler karşısında derhâl hepimiz birleşmeliyiz.” Şimdi
bakıyorum, “Hepimiz birleşmeliyiz.” derken, Cenevre 2’de şu an kantonlarını
ilan eden Cezire, Kobani, Afrin
kantonlarından bir tek Allah’ın kulunu, o kantonlarda yer alan Kürtlerin,
Türkmenlerin, Arapların, Asurilerin bir tek temsilcilerini çağırmamışlardı.
Ama doğrusu ben şeyi merak
ediyorum, Sayın Ruhani’nin huzurunda şu fotoğraf bana
çok ilginç geldi: Sayın Başbakan, solunda, Ruhani’yle
görüşüyor; sağında bizim 10 bakan var, sıra sıra
dizilmiş, MİT Müsteşarı da var.
Şimdi, siyaset ve diplomaside
ayar ve racon denen, usul denen bir şeyi soracağım
size: Arkadaşlar, ne anlama geliyor bu fotoğraf, bana söyler misiniz? Ben
bundan iyi bir şeyler ummak istiyorum Orta Doğu için, barış için, gelecek için,
çözüm için. Ama şöyle baktığım zaman, baktığımız zaman, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı İnternet’te şunu yapıyor mu? Bakın, 24.737 tane parça
içerik -Google’ın altı aylık açıklaması- Hükûmet tarafından 3.486 talep. Bu
taleplerin içinde diyor ki: “Şu şu siteleri kapat.”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından bir tek talep var mı, merak ediyorum,
kaç tane talep var, kaç tane talep gönderdiniz? Örneğin, muzır neşriyat için,
çocukların korunması için, kumar için, tefecilik için İnternet’te, hatta hatta nefret suçları için, ırkçılık için, kafatasçılık
için, ayrımcılık için, bu konuda kaç tane gönderdiniz?
Ben bir dahakinde
açıklayacağım hangilerini kabul etmemiş Google ama bir tanesini kabul etmiş.
“Hükûmet yetkililerinin özel bilgileriyle, banka hesaplarıyla ilgili üç mahkeme
kararı aldık, ürün politikamızı ihlal ettiği için Hükûmetin talebini kabul
ettik.” Bir de etmediklerini burada açıklayacağım arkadaşlar, devamı bir dahaki
madde önergesinde.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 35. Maddesindeki “kullanım veya işletme hakkı ise” ibaresinden
sonra gelmek üzere “tüm hak ve alacaklarıyla birlikte” ibaresinin eklenmesini
arz ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizin kabul edilmemesi aslında bir
eksikliktir. Katkı koymak için yaptığımız bir önergedir. Tüm haklarıyla
birlikte devredilmesinin yapılmasını öneriyoruz. Bu anlamıyla, Bakanlığın
“Katılmıyoruz.” diyerek aslında bizim katkı koymak isteğimizi göz ardı ettiğini
düşünüyorum.
Bu vesileyle birkaç konuya da
değinmek istiyorum. Dün de söylemiştim, bu Meclisin gündemini halkın gündemiyle
eş değer hâle getirmeye, esnaf ve sanatkârın gündemiyle eş değer hâle getirmeye
gayret sarf ediyoruz. Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanımız da buradayken birkaç
konuyu hemen paylaşayım. Anayasa Mahkemesi bir torba kanunu reddetmiş
belediyelere verilen harçlar, ilan, reklam vergileri ve benzeri, esnaflarla
ilgili; Bakanlar Kurulu karar alıyor, kanundaki en üst rakamlarla esnaf ve
sanatkârdan bunların tahsil edilmesinin kararı alınıyor.
Uygulamadan söyleyeyim:
İzmir’de pazarcıdan 50 kuruş alınan yerle ilgili şu an 2,5 lira alınıyor yani 5
kat bir noktaya gelmiş durumda. Bir başka örnek vereyim eğlence vergisiyle
ilgili olarak: Bir dükkândan, 700 lira kira bedeli olan dükkândan 1.050 lira
eğlence vergisi alınıyor yeni çıkan Bakanlar Kurulu kararıyla.
İşgaliye harçlarıyla ilgili
sınıflandırma yapılmış, İzmir ve büyükşehirlerin çoğu 1’inci sınıfta.
İzmir’deki bütün yerler aynı işgaliye vergisini ödüyor. Örneğin, Kordon’daki
de, Kadifekale’deki de, Eski İzmir’deki de,
Güzelyalı’daki de aynı. İşlerin niteliği, kazancı ve bölge farklı olmasına
rağmen Bakanlar Kurulu bir karar almış, aldığı karar doğrultusunda herkes o
rakamdan ödüyor; ödediği rakamlar, işgaliye rakamları iş yerinin kirasından
daha fazla. Böyle bir adaletsizliğin düzeltilmesine ihtiyaç var. Anayasa’mız ne
diyor, 173’üncü madde: “Devlet, esnaf ve sanatkârını korur ve kollar.” O zaman
bizim Bakanlar Kurulu olarak karar alırken bakacağımız ne? Korunması gereken
esnaf ve sanatkârı en düşük kademeden vergilendirmeye tabi tutacak rakamları
koymak.
Bu torba kanunda bir şey var.
İki bakanlık, Dışişleri Bakanlığıyla Sağlık Bakanlığı, demiş ki: Suriye’den
gelenlerin 400 tanesine sağlık hizmeti verilmesini Bakanlık önermiş. Güzel,
Suriye’den gelen, sağlık hizmetine ihtiyacı olan insanlara sağlık hizmeti vermek
bu büyük devletin görevidir. Ama size soruyorum şimdi: 1,5 milyon BAĞ-KUR’lu sağlık hizmeti alamıyor; borcu var diye -altmış bir
gün de primini ödememiş- sağlık hizmeti alamıyor. Peki, bu kanunun içerisinde
neden biz, BAĞ-KUR’luların sağlık hizmeti almasında
“Borcu olsa da sağlık hizmeti alabilir”i koymuyoruz?
Suriye’deki vatandaşlarımızın ihtiyacı varken, peki, esnaf, sanatkârın prim
borcu ödemeyip sağlık hizmeti alamayan, eşine çocuğuna baktıramayan bu
esnafların ihtiyacını bu Hükûmetin gündemine, bu torba kanunlara koymak zorunda
değil miyiz?
Değerli arkadaşlar, birçok
kanun bekliyor. Sayın Bakan, mesela hipermarket kanununu “Seçimden sonraya
atacağız.” dedi ama bakıyorum, özel yetkili mahkemelerle ilgili kanunda Adalet
Bakanı diyor ki: “Seçimden önce çıkaracağız.” Nezaketen şunu demesi lazım: “Biz
kanunu hazırlayacağız, Meclise göndereceğiz; inşallah Meclis, bunu seçimden
önce çıkartır.” Ya, bir bakan, yürütme organı yasama organına “Şu tarihte
çıkaracağız.” diye bir kanunu söyler mi? Söylememesi lazım. Bu, güçler ayrımı
ve Parlamentonun varlığına uygun bir tanımlama değil, uygun bir konuşma değil.
Değerli arkadaşlar, esnafın,
sanatkârın çok sorunları var. Bu kanunları çıkartırken o çerçevede yapmalıyız.
Bakanlar Kurulunun işgaliyeyle ilgili rakamlarını düzenlemeye ihtiyaç var.
Sağlık hizmeti alamayan BAĞ-KUR’luların sağlık
hizmeti almasına ihtiyaç var. Bu anlamıyla bu Meclise, bunlar konusunda ve
Hükûmete uyarılarımı bir kez daha yapıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 35’inci madde kabul
edilmiştir.
36’ncı maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 36. Maddesindeki “üçüncü kişilerin kullanımına bırakılanlar”
ifadesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Mehmet Ali Susam Ali
Sarıbaş
İzmir Çanakkale
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 36'ncı
maddesinin ikinci fıkrasında geçen "vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak" ibaresinden önce gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki
yıl merkezi bütçesinden karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 36 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Alim Işık
Kütahya
"Madde 36 - 3294 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
‘Geçici Madde 2 - Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları
tarafından, Fon kaynakları kullanılarak Hazineye ait taşınmazların üzerinde
yurt veya pansiyon olarak kullanılmak üzere inşa edilen ve kullanıma hazır hale
getirilen her türlü bina, yapı ve tesisler hiçbir işleme gerek kalmaksızın
Hazineye intikal eder. Bu taşınmazlar ve üzerindeki bina, yapı ve tesisler,
belediyeler hariç ihtiyacı olan kamu idarelerinin talebi üzerine, yapılış
amacı, kullanım durumu ve ihtiyaçlar da dikkate alınarak Maliye Bakanlığınca
belediyeler hariç ilgili kamu idarelerine tahsis edilebilir. Ancak, bunlardan
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından sözleşme veya protokol
yapılmak suretiyle üçüncü kişilerin kullanımına bırakılanlar, sözleşme veya
protokolde belirtilen koşullarla, süresi sonuna kadar bu kişiler tarafından
kullanılmaya devam olunabilir. Kullanım süresi sonunda bunlar hakkında da bu
madde hükümlerine göre işlem yapılır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren Fon kaynakları kullanılarak pansiyon ve yurt yapılamaz, Fon
kaynakları bu Kanunun amacı ve kapsamı dışında kullanılamaz."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık konuşacak önerge üzerinde.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Ve Kütahya Belediyesi başkan adayı aynı zamanda.
BAŞKAN – Kütahya Belediyesi
başkan adayı, biliyoruz Sayın Vural.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – “Sayın Başkanım” diyebilir miyim? Sayın Başkan, “Sayın Başkanım”
diyebilir miyim?
Sayın Başkanım, sağ ol!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Işık.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 524
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 36’ncı maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz aldım. Bu vesileyle, Sayın Bakana başarılar dilerken yüce Meclisi
de saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
madde, sosyal dayanışma vakıfları tarafından yapılmış yurtların hazineye
devrini öngörüyor. Doğrudur, uygun bir yaklaşımdır ancak bunun arkasından
“bundan sonra fon kaynakları kullanılarak yurdun ve pansiyonun yapılamayacağı,
fon kaynaklarının bu kanunun amacı ve kapsamı dışında da kullanılamayacağı”
ibaresinin eklenmesiyle bunun doğru olacağını düşünüyoruz. Yine ucu açık, yarın
kimin ne amaçla, nasıl bir harcama yapacağı konusu maalesef belirsizlik
içerisindedir. Onun için bu önergemiz bunu düzeltmektedir. Eklenen ibare yer
alırsa daha doğru bir düzenleme olacağını düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu
vesileyle, vatandaşımızın bu torba yasada görmek istediği ama maalesef yine
göremediği birkaç konuyu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Daha önce söz verilmiş
olmasına rağmen muharip gazilerin özellikle şeref aylığının artırılmadığı,
ayrıca faizsiz ev kredisinden yararlandırılmadığı ve gazi olmalarına rağmen
diğer şehit ailelerimiz ve gazilerimize verilen ek istihdamdan burada da
yararlandırılmadığı gerçeğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu muharip
gazilerimiz bunu bekliyorlar, “Bakanlık, Hükûmet bize söz verdi ama yine biz
yokuz.” diyorlar.
Yine, söz verilmiş olmasına
rağmen, uzman erbaşlar Silahlı Kuvvetler tazminatlarının emekli maaşlarına da
yansıtılmasını istiyorlar. Daha önce ilgili bakanlıklar bu konuda hep
olabileceği yönünde söz vermiş olmasına rağmen, maalesef, bugüne kadar
gerçekleşmedi. Bunun da burada yer almasını istiyorlar. “Jandarma uzmanlar
üniversite mezunu olmalarına rağmen ortaokul mezunu gibi emekli oluyorlar.
Yıllarca bize ‘Düzelteceğiz.’ denmesine rağmen niye düzeltilmedi?” diye bize
soruyorlar, onu sizlerle paylaşmak istiyorum. Sözleşmeli subay ve
astsubayların, maalesef, üçer yıllık sözleşme sürelerinin sonunda
komutanlarının iki dudağı arasında işine son veriliyor. Kadrolu olmadıkları
için devlet kurumlarına geçemiyorlar. Bu mağduriyetlerinin giderilmesi talebini
sizlerle paylaşmak istiyorum ve maalesef, bu torbada bunlar da kendilerini
bulamadılar.
Taahhüdü ihlal suçu nedeniyle
cezaevlerine girmekten korkup kaçanlar, evlerindeki hanımlarının ve
çocuklarının yüzünü göremeyen esnaflar “Biz ne zaman affolacağız,
bize nasıl bir düzenleme Meclis düşünüyor? Dağdaki teröriste af var, niye bize
yok?” diye size soruyorlar değerli milletvekilleri.
4/C’li
ve taşeron işçiler, defalarca sayın bakanlar buralarda düzenleme yaptıklarını,
iyileştirme yaptıklarını söylemelerine rağmen, yine, bu torba yasada nasiplerini
bulamadılar. “Lütfen sorar mısınız?” diye bize söylüyorlar. Bunların durumu ne
olacak? Dün benim seçim bölgem ve ilim Kütahya’da Karayolları işçileri mahkeme
kararına rağmen haklarını alamadıkları için yürüyüş yaptılar. “Ne olacak bizim
durumumuz?” diyor. Türkiye genelinde birçok mahkeme kararına rağmen, “Taşeron
işçisi kamu işçisiyle aynı işi yaptığı için kamu işçisi olarak
değerlendirilmelidir.” kararına rağmen hâlen taşeron işçisi olarak çalışmaya
mecbur bırakılıyor. Bunu biz çözmek zorundayız.
Yine, 2013 yılı sonuna kadar
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yaklaşık 6 bin mühendisin alınacağı sözü
verildi. Sayın Bakan televizyonlarda, ekranlarda reklam yaptı, “Alacağız.”
dedi. Soruyorlar: “Ne oldu, 2013 geride kaldı, 2014’te durumumuz ne olacak?
Maliye Bakanına gidiyoruz, ‘Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanının böyle bir
talebi bizde yok.’ diyorlar. Tarım Bakanına gidiyoruz, ‘Maliye Bakanına
ilettik, kadro vermiyor’ sözüyle karşılaşıyoruz. Hangisi doğru söylüyor,
doğrusu nedir?” diye soruyorlar, lütfen soralım.
Değerli milletvekilleri,
yine, 2013 yılında söz verilmiş olmasına rağmen bu sözü yerine getirmeyen sayın
bakanlara bir çağrıda daha bulunuyorum: Ya doğruyu söyleyin ya koltuğunuzu
bırakın. Artık bu gençleri kandırmakla hiçbir yere varamayacağınızı sizlere
hatırlatıyorum.
Önergemize desteğinizi
bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 3294 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 36'ncı
maddesinin ikinci fıkrasında geçen "vakıf gelirleri veya Fon kaynakları
kullanılarak" ibaresinden önce gelmek üzere "maliyeti, bir sonraki
yıl merkezi bütçesinden karşılanmak üzere" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasip Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Evet,
ikinci bölümünü tamamlıyorum. Google’ın Hukuk Direktörü Susan Infantino -ben söylemiyorum- altı aylık Türkiye raporunu
açıklıyor ve Google’a Ocak-Haziran 2013’te yapılan talepler 24.737 parça.
Arkadaşlar, bunu çok dikkatli
izleyin; bu, 17 Aralık operasyonlarını da içeren bir raporlar dizisi. Bunlardan
3.846 tanesi Hükûmet talebi.
Şimdi, buradan şöyle yola
çıkalım, diyor ki: “Platformlarımızdan içeriğin kaldırılması için Türk
yetkililerden 1.673 talep aldık.” Geçtiğimiz yılın ikinci yarısına kıyasla
neredeyse 10 kat bir yükseliş var arkadaşlar, 10 kat. Toplam talep 1.126, 5651
sayılı Kanun’u ihlalden. Neleri istemişler? Özellikle intihara yönlendirme,
çocukları cinsel istismar, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı gibi. Şimdi,
burada, enteresan olan, verilen cevaplardan birkaç şey. Diyor ki: “Bir siyasi
yetkilinin seks skandalıyla ilgili arama sonuçlarını kaldırmamız istendi. Bir
mahkeme kararı elimize ulaştı. Sonuçları kaldırmadık.” Artık TİB karar alır,
mahkeme kararını takmıyor Google, TİB karar alır, “bip”
der Google’a gönderir, işleme koyar, olur biter arkadaşlar, değil mi? Mahkeme
kararını takmayan Google sizin TİB’i, “bip”i dinler mi Allah aşkına, bir akıl mantık yorumlayın.
Ya, bu sanal alemde dolaşırken nerelerden, hangi çalı
çırpıdan nasıl geçildiğine bir bakın.
Bakın, bir şey daha demiş:
“Bir Hükûmet kurumundan Kürt partisi -bizi kastediyor, Barış ve Demokrasi
Partisi- ve Kürt aktivistler hakkında bir blog sayfasını ve profil resimleri
yapan bir Google sayfasını kaldırmamız için 2 talep aldık, mahkeme kararı. Hiç
kaldırmadık.” Bir daha diyor, bakın, bu çok önemli: “Bir savcının işinin
kalitesini eleştirerek hakaret ettiği iddiasıyla blog
yazısının kaldırılmasını öngören üçüncü tarafa yönelik bir mahkeme kararı
aldık. Bloğu kaldırmadık.” Buyurun, ne yapacaksınız? Torbayı koydunuz da
buyurun, çıkardınız yasayı. Ne yapacaksınız, bana onu söyleyin. Google “bip”lemiyor, TİB’i dinlemiyor.
Çok garip bir durum var burada. Öyle “Torbayı koyduk, eli kaldırdık, oldu,
çıktı.” olmuyor.
Ama Allah var, Hükûmetle
ilgili olan bir konuda nezaket göstermişler. Telefon numaraları, şahsi
e-postaları, banka hesap bilgileri -dikkatinizi çekerim- gibi detaylar
bulunduran blog yazılarının kaldırılması için üçüncü
taraflara yönelik üç mahkeme kararı aldık, Hükûmeti dinledik, ürün
politikalarımızı ihlal ettikleri için bu yazıların çoğunu kaldırdık.
Arkadaşlar, kafa ürün politikası düşünüyor, kâr kâr…
Şimdi, aynı şeyi bizim
Hükûmet Facebook’a yapıyor, diyor ki bakın: “Türkiye’den her gün 19 milyon kişi
ziyaret ediyor burayı.” 37 milyon kişinin aylık rutin izlediği söyleniyor,
takip ettiği. Türkiye en az talepte bulunan ülke Facebook yönetimiyle ilgili.
En çok kim bulunmuş? İtalya 1.705 kişi, Fransa 1.975, Almanya 1.886. Türkiye ne
talepte bulunmuş? Demiş ki: “Hasip Kaplan’ın sitesini
kapatın.” Bu kadar. Facebook da benim Meclis konuşmalarımın yer aldığı siteyi
kapatmış. Niye? Facebook Türkiye’deki yüzde 49 gelirini vergisiz alıyor
arkadaşlar. Alın size vergisiz sosyal devlet. Torba kanundan sosyal devlet
çıkar mı? Vergisiz sosyal devlet olur mu? “Aa,
Facebook benim sitemi kapattı.” diye yüzde 49 beleşten,
vergisiz mal veriyorsunuz, haydi torbadan alın bakayım oradan verginizi.
Garibim vatandaşın, büfecinin, köylünün yakasına yapışmasını biliyorsunuz,
Google’ın, Facebook’un, dünya servislerinin birisinin yakasına yapışabilir
misiniz? Yok. Torbanız zayıf arkadaşlar.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 36. Maddesindeki “üçüncü kişilerin kullanımına bırakılanlar”
ifadesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Ali
Sarıbaş (Çanakkale) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM
(Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Çanakkale Milletvekili Sayın Ali Sarıbaş konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nda yapılacak değişiklikler üzerine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.
3294 sayılı Kanun, sosyal
güvencesi, maaşı ve geliri olmayan vatandaşlarımızı kapsamaktadır. Sosyal
güvencesi olmayan vatandaşlarımıza yardım elini uzatabilmesi için, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonu hesabı açılmıştır. Bu fon hesabı, kanunla kurulmuş ve kurulacak olan
fonlardan yüzde 10, gelir ve kurumlar vergisinin yüzde 2,8’i, trafik
cezalarının yüzde 50’si, RTÜK gelirlerinin yüzde 15’i, bütçeye konulacak
ödenekler ve bir nevi bağış ve yardım fonlarının gelirlerinden oluşmaktadır. Bu
fonda toplanan paralar, hiçbir sosyal güvencesi, aylığı ve geliri olmayan
vatandaşlarımıza genel yardımlar, eğitim yardımları, sağlık yardımları ve diğer
yardımlar adı altında yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, adı
üzerinde Sosyal Yardımlaşma Vakfının bu gelirlerin toplanırken ve eşit şekilde
dağıtılmasını ve bu anlamda da bugüne kadar yaptığı hizmetlerde gerçekten,
yeşil kart da dâhil olmak üzere, tüm ihtiyacı olan insanlarımıza, ihtiyaçları
olanlara bütün sosyal vakıf amaçları içerisinde hizmet etmiştir. Ancak bugün az
önce değişiklik önergesini sunduğumuzda ve vakıfların amacı dışında ve
genellikle de bir noktada toplanması noktasında burada değişikliğe gidilmiş ve
bu değişiklik içerisinde de hepsinin bir noktada toplanmasını amaç edinmiş.
Ancak soru işareti olan şu var: Soru nedir? Burada sözleşmesi yapılan ve
protokolle devredilen üçüncü şahısların durumu ne olacak? Bunlar kimlerdir? Bu
ana kadar 155 tane yurt yapılmış ve fakirlere hizmet eden bu yurtların kaç
tanesi kimlere ve nasıl tahsis edilmiştir? Bu sözleşmede bunlar tek anlamda bir
yerde merkezî olarak toplanıp disiplin altına alınacaksa bu niçin kanun
kapsamının dışında bırakılmıştır? Burada bir eksiklik var. Burasında bu
eksikliğin giderilmesi konusunda özellikle Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
konuda özellikle üzerinde durmak istiyoruz ve bunun da girmesinden yanayız.
Ancak, bu sadece yeterli değil. Burada, yasada, yasa içerisinde, bugüne kadar
torba yasaların içerisinde her türlü maddeyi konuştuğumuz gibi… Ben aslında
buna artık torba da demiyorum çünkü torbanın içerisinde belirli maddeler olur,
çuval diye tarif etsem hiç yanlış olmayacak çünkü olabildiğince çok konuda çok
maddelerin gece yarısına kadar görüşülen bir çuval yasasından bahsediyoruz.
Burada endişe taşıdığım
konulardan bir tanesi de şu… Kendimin de bugüne kadar uygulamalarından gören…
Çan’da kurduğumuz, özel sektör, belediye ve sivil toplum örgütleri de dâhil
olmak üzere kurduğumuz fizik ve rehabilitasyon
hizmetinin -özürlüler için kurduğumuz- ve devlete, Çalışma Bakanlığına teslim
etmemize rağmen, daha sonra amacı dışında kullanılarak Millî Eğitime tahsis
edildiğini gördük ve yaptığımız protokollerin -ve verdiğimiz- buna rağmen
yanlış yönde kullanıldığını gördük. Soru işareti de şu: AKP Hükûmetinin bugüne
kadar rant ekonomisi, rantla yönetildiğini ve bugüne
kadar da rant ekonomisiyle götürdüğünü biliyoruz. Onun için de her şeye rant gözüyle bakan bu zihniyetin, burada çok net olmayan ve
nereye kadar götürüleceğini bilmeyen bu zihniyetin hazineye devredildikten
sonra hazinenin dışında arsaların ve binaların net olarak kimlere
devredileceğini öngörmüyor. Buradan TOKİ ve o zamanki arsaların ve binaların
kullanılmaz diyerek kendinden çıkar amaçlı olarak kullanamayacakları endişesini
taşıyorum. Buradaki yoksulumuzun, fakirimizin -vakıfların kurduğu- bu
insanların daha sonra nerede, nasıl yaşayacakları da söz konusu olacaktır.
Çok değerli milletvekilleri,
şunu söylemeye çalışıyorum: Kimsesizlerin, garibanların bugüne kadar oylarını
istediniz ama seçimlere iki ay kala bu kimsesizleri, bu garibanları artık
kandıramayacaksınız ve sandıkta, AKP’nin bu rant
ekonomisine, bu yanlış ekonomisine insanların, fakirlerin bu anlayışına hayır
diyeceğini biliyorum.
Bu vesileyle en derin sevgi
ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
37’nci maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
T. B. Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 37. maddesindeki “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla”
ifadesi yerine “31.12.2013 tarihine kadar” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Vahap Seçer Malik Ecder
Özdemir
İstanbul Mersin Sivas
Rahmi Aşkın Türeli Ramazan Kerim Özkan Mehmet Ali Ediboğlu
İzmir Burdur Hatay
Turhan Tayan Mehmet Ali Susam
Bursa İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 37 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
“Madde 37- 3294 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 3- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla elektronik sorgulama dâhil veri paylaşımı
işlemleri nedeniyle tahakkuk eden ve ödenmeyen döner sermaye ücret ve hizmet
bedelleri terkin edilir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnameyle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 37’nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde millî ve manevi değerlerin korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara
aktarılması konusunda aile kurumu büyük önem taşımaktadır. Türk toplumunun
temel taşı olan aile, ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuz
gelişmelere karşı korunmalıdır.
Aile kurumu güçlendirilerek
aile bireyleri arasında bağlılığı ve aile bütünlüğünü koruyucu politikalar
geliştirmeye mecburuz. Aileyi ve sosyal fonksiyonlarını zayıflatıcı unsurlar
ortadan kaldırılmalıdır. İstihdam imkânı geliştirilerek her ailenin yeterli ve
sürekli bir gelire sahip olması mutlaka sağlanmalıdır. Asgari hayat standardının
altında gelir elde eden aileler muhtaçlık düzeyi esas alınarak sosyal korunma
programı kapsamına mutlaka alınmalıdır. Bu çerçevede ailelere düzenli olarak
sosyal destekler sağlanmalıdır özellikle ekonomik anlamda. Aile bütünlüğünün
korunması ve sağlanması amacıyla, çalışan eşlerin aynı il içerisinde görev
yapmaları mutlaka sağlanmalıdır yani eş durumundan tayinler.
Her alanda kadınların
saygınlığını artırarak kadınların eğitim düzeyleri mutlaka yükseltilmelidir
özellikle kırsal ve doğu bölgemizdeki vatandaşlarımız için. Kalkınma sürecinde
iş hayatında ve karar alma mekanizmalarında daha fazla rol almaları mutlaka
sağlanmalıdır. Böylece, kadınların toplumsal konumları güçlendirilmelidir.
Yükseköğretimde sunulan imkân ve fırsatlardan kız öğrencilerimize de mutlaka
yüksek derecede bu imkânları sağlamak durumundayız. Kadınların istihdam
edilebilirlikleri genişletilerek iş gücü piyasasında geniş bir şekilde yer
almaları mutlaka sağlanmalı, kadınlarımız yönetici sıfatına gelmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çalışma hayatında kadınlara yönelik negatif ayrımcılığa son
verilmelidir. Çalışmayan ev hanımlarına mesleki beceri kazandırılarak aile
bütçelerine ve ülke ekonomisine katkıda bulunmaları konusunda daha kapsamlı
çalışmalar yapılmalıdır. Yaşları ne olursa olsun, evli olmayan kız
evlatlarıyla, boşanan veya dul kalan kadınlar sağlık yardımlarından
yararlandırılmalıdır. Kadınlara yönelik şiddete son verilmelidir, bu konuda
gerekli tedbirler mutlaka alınmalıdır ve cezai yaptırımları artırılmalıdır.
Kadınların şiddete maruz kalmasına yol açan kültürel, sosyal, psikolojik ve
ekonomik nedenler kesinlikle ortadan kaldırılmalıdır. Bununla ilgili gerekli
kanun tekliflerini bu Meclisten çıkarmak durumundayız. Sivil toplum kuruluşları
ve medyayla bu konuda mutlaka iş birliğine gidilmelidir. Sosyal ve iş hayatında
kadınların saygınlıklarına gölge düşüren, temel hak ve özgürlüklerini
kısıtlayan her türlü uygulamalara son verilmelidir. Şiddete ve istismara
uğrayan kadınlara yasal yollardan hak araması sırasında adli yardım desteği
mutlaka sağlanmalıdır.
Çocukların gelecekleri
teminat altına alınarak çocukların yaşam kalitesi mutlaka iyileştirilmelidir.
Kreş ve çocuk kulübü gibi gündüz bakım hizmetlerinden ücretsiz
yararlanmalarının sağlanması mutlaka gereklidir.
Sayın Bakanım, gerçi yeni
göreve geldiniz, tekrar hayırlı uğurlu olsun diyorum. Yine Kahramanmaraş, seçim
bölgemde gerek kadın sığınmaevleri gerekse de
huzurevlerinde merkezimizde ve ilçelerimizde çok büyük eksikliklerimiz var. Bu
konuyu da tekrar hatırlatıyorum sizlere ve yardımlarınızı diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B. Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 37. maddesindeki “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla”
ifadesi yerine 31.12.2013 tarihine kadar” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Ali Ediboğlu konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ EDİBOĞLU (Hatay) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
37’nci maddesi için söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri,
37’nci maddede yer alan “yürürlüğe girdiği tarih” ifadesi yerine “31.12.2013
tarihine kadar” ifadesinin eklenmesi gerektiğini söylemek istiyorum. Çünkü bu
ifade değişikliği mali yıl bütünlüğü açısından gereklidir diye düşünüyoruz.
Ben bugün burada, bir hekim
olarak, hekimlerin ve diğer sağlık çalışanları tarafından bir türlü
benimsenemeyen döner sermaye uygulamasından söz edeceğim.
Değerli
milletvekilleri, hekimler ile diğer sağlık çalışanları arasında huzursuzluğa
neden olan, aynı işi yapan, aynı kadroda bulunan çalışanlar arasında bile
ayrımcılık yaparak, çalışma barışını ve ahengini bozan, herkesin birbirinin
aldığı döner sermaye miktarını tartışmasına neden olan, performans puanı
biriktirmeyi sağlık hizmeti vermekten daha değerli hâle getiren bu sistem
mutlaka yeniden gözden geçirilmelidir. Ayrıca 4/C’lilere döner sermaye verilmemesi gibi bir durum da
asla kabul edilemez. Öte yandan döner sermaye gelirlerinin personel arasında
eşitsiz dağıtılması, sağlık kurumlarında zaten kalmayan ekip ruhunu da
yeterince zedelemektedir.
Değerli milletvekilleri,
sağlık çalışanlarının çalışırken gelirlerinde belli bir artışa neden olan döner
sermayelerinin emekliliğe yansıtılmaması nedeniyle emeklilikte mağdur
edildikleri bilinen bir gerçektir. Örneğin çalışırken aylık 7 bin lira alan bir
hekim emekliliğinde 2.000-2.500 lira, ayda 2.500 lira alan bir hemşire de
emekliliğinde ancak bin lira emekli maaşı alabilmektedir. Oysa Adalet Bakanlığı
yıllar önce bir yasal düzenlemeyle kendi personelinin emeklilikteki gelir
düzeylerini düzeltmiş, çalışanlarına önemli bir kazanım sağlamıştı. Aslında
hâkim ve savcılar çalıştıkları sırada doktorlardan daha az aylık almakta fakat
emekli olduklarında emekli ikramiyesini ve emekli maaşlarını doktorlardan
neredeyse 2 kat daha fazla alabilmektedirler. Ayrıca Sağlık Emekçileri
Sendikasının yaptırdığı bir ankete göre de, emekli maaşlarıyla ihtiyaçlarını
karşılayabileceğini düşünen sağlık çalışanları oranının sadece yüzde 1 olması
olayın vahametini de anlatmaya yetmektedir. Sağlık çalışanları geçinememe
korkusuyla emekli olamamakta ya da emekli olup rahat bir yaşam sürmek yerine
yeni bir işte çalışmaya mecbur kalmaktadır. Bu nedenlerle emeklilikte döner
sermaye ödemeleri, emeklilik ikramiyelerine ve emeklilik maaşına yansıtılmalı
ve sağlık çalışanlarını sefalete götüren bu durum mutlaka düzeltilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
aslında sağlık hizmetlerinin piyasa koşullarına bırakılamayacağı ve mutlaka
devletin denetiminde olması gerektiği genel kabul gören bir yaklaşımdır. Bunun
çeşitli nedenleri de vardır. Sağlık sisteminde hizmete talebin arz tarafından
belirlenmesi, hizmeti üretenlerin, bir başka ifadeyle sağlık kurumlarının ve
hekimlerin ilaç söz konusu edildiğinde de ilaç tekellerinin, piyasa
ilişkilerini kullanarak gereksiz talep yaratmaları, sonuçta sağlık hizmeti
kullanımını gereksiz biçimde körükledikleri de bilinen bir gerçektir. Sağlık
hizmetlerinin arz yönlü manipüle edilmesini olanaklı kılan en önemli neden
sağlık hizmeti kullanımına diğer metaların aksine tüketicinin değil hizmeti
üretenlerin karar vermesidir. Burada arz tarafından uyarılan talebin konusu
olan hizmet, tedavi edici hizmetlerdir. Asıl önemli olan koruyucu sağlık
hizmetleri sunumu ise hep göz ardı edilmektedir. Piyasada sağlık talebinin arz
tarafından manipüle edilmesinin ve artırılmasının arkasındaki temel güdü
gereksiz yere talebi yaratılan, kullandırılan hizmetin o hizmeti üretene para
kazandırma özelliğidir. Arz tarafından manipüle edilen hizmet türünün tedavi
edici hizmetler, özellikle de yüksek teknoloji ve ilaç kullanan tedavi edici
hizmetler olmasının nedeni tedavi edici hizmetlerin üreticiye yüksek oranda
para kazandırma potansiyelidir.
Döner sermaye aslında bir
özelleştirme uygulamasıdır. Türkiye, kaynaklarını birkaç sermaye grubuna ve
küresel sermayeye aktarırken sosyal sektörlerini daraltmakta, ortadaki boşluk
da tüketici olarak görülen hastalara yüklenen yeni tür vergilerle doldurulmaya
çalışılmaktadır. Bu karmaşanın çözümü şüphesiz ancak merkezî politikalarla
olanaklı olabilir. Sağlık hizmetlerinin finansmanının eşitlikçi bir vergi
sistemiyle karşılanması, sağlık hizmetinin kamu tarafından sunulması,
özelleştirilmeye aktarılan kaynakların kamu kurumlarına, kamu yatırımlarına
yönlendirilmesi daha akılcı olacaktır. 700 bin sağlık çalışanının huzuru ve 76
milyon vatandaşımızın sağlığı için siyasetçiler olarak hep birlikte adım
atmalıyız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 37’nci madde kabul edilmiştir.
38’inci maddede dört adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 38 inci maddesi ile 3359 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen ek 11 inci maddede geçen "en fazla dört yüz yabancı
uyruklu" ibaresinin “yılda en fazla dört yüz yabancı" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hakan Çavuşoğlu Mihrimah
Belma Satır Mehmet Doğan Kubat
Bursa İstanbul İstanbul
Osman Aşkın Bak İsmail Kaşdemir
Gülay Dalyan
İstanbul Çanakkale İstanbul
Hüseyin Bürge Türkan Dağoğlu Sevim Savaşer
İstanbul İstanbul İstanbul
İsmet Uçma İhsan
Şener
İstanbul Ordu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 38. Maddesindeki "en fazla dörtyüz"
ifadesinin "en fazla üçyüz" olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Mehmet
Ali Susam
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde geçen "Sağlık Bakanlığı
tarafından" ibarelerinden sonra gelmek üzere "milli menfaatlerimiz
dikkate alınarak" ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Ruhsar
Demirel
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 7/5/1987 tarihli ve 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa ek madde eklemeyi öngören 38’inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
BAŞKAN – Okutulan önergeye
komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde…
SIRRI SAKIK (Muş) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı ülke vatandaşlarının,
ihtiyaçları olması halinde, Türkiye'den sağlık hizmeti talebinde bulunmaları
karşılığında bu talebe karşılık verilmesi, kuşkusuz olumlu bir düzenlemedir.
İnsanlığın bütün kazanımları ve birikimlerinin ortak olduğu ilkesinden hareketle
bu yaklaşımın doğru olduğunu ifade etmek isteriz. Ancak AKP iktidarının
özellikle son birkaç yıl içerisinde, içine girmiş olduğu yanlış dış politika,
insanlık suçu niteliğindeki fiillere karışmış uluslararası örgüt militanlarına
yardım sağlamalarına neden olmuş, bu gruplara sağlık başta olmak üzere bir çok lojistik destek sunmuştur.
Tasarıda, en fazla 400 kişi
olmak üzere, sağlık hizmeti alacak kişilerin kimler olduğunun Dışişleri ve
Sağlık Bakanlıklarının uygun görmesiyle belirleneceğine ilişkin yaklaşım,
uygulamanın şeffaflığı açısından oldukça sorunludur. Dışişleri Bakanlığı bu tür
konulara ilişkin olarak yüksek düzeyde güven yitimine uğramıştır. Yaklaşım
olarak olumlu görülen bu tasarı maddesinin, Türkiye'de hâlen gelir tespiti
yapılmamış 3 milyon dolayında yurttaşın olduğu göz önüne alındığında farklı bir
boyutu da ortaya çıkmaktadır. Şeffaf olmayan bu uygulama alanında, ilgili kamu
kuruluşlarının uluslararası suç sayılabilecek fiiliyatlarına devam edecekleri
endişesi mevcuttur.
Uygulama olumludur ancak bu
yönde endişelerin giderileceği, açık ve şeffaf yasalara ihtiyaç vardır.
Değişiklik ile böyle bir yasanın yapılmasına olanak tanımak amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde geçen “Sağlık Bakanlığı tarafından”
ibarelerinden sonra gelmek üzere “milli menfaatlerimiz dikkate alınarak” ibarelerinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ruhsar
Demirel (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Eskişehir Milletvekili Sayın Ruhsar Demirel konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; parti grubum adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii,
yurt dışında mağdur durumda olan, sağlık ihtiyacı olan insanlara yardım etmek,
uluslararası ilişkilerin ötesinde, insani ve vicdani bir durum ama ne olduğu,
ne olacağı belli olmayan, her gelene kapıyı açıp yabancıya kapıyı açıyorsanız
-ki anladığımız kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin önergesi bu şekilde-
“Bu ülke, haymatlosların vatanı mı olacaktır?” diye bir soru geliyor akla. Az sonra
o önergeyi kabul edeceğiniz aşikâr. Ve bu yasa tasarısındaki ilgili maddede, 38’inci
maddede çok muğlak bir ifade var. İşte, “Yılda dört yüz tane kişi, Dışişleri
Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı onayıyla…” diyor
Hatırlayacaksınız, kısa bir
süre önce bir yasaya daha “evet” dediniz. Bu ülkeye eğitim amacıyla gelecek
kadavraların bile menşesiyle ilgili bir atıf
yaptınız, “Şu şu şu kriterlerdekiler getirilemez.” diye yasaya koydunuz bunu. E,
peki, hastalara, yaşayanlara hiçbir kriter koymayıp
400 tane hastayı kabul eden siz, ölü gelirken bile kriter koyuyorsunuz; bu,
size hiç düşündürücü gelmiyor mu? Hani son zamanlarda hep söylüyorum
“Gerçeklerinizle yüzleşin, çelişkilerinizin farkına varın.” diye. Ölüyü, bir
cesedi eğitim için buraya getirirken ona kriter
koyuyorsunuz, çok naif bir söylemle “insan haklarıyla ilgili bir suça
karışmamış olmak” diye, 400 tane hangi vasıfta hasta olacağı ve nereden
geleceği belli olmayan yabancıyı alalım…
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Soydaşlar gelecek, soydaşlar; itiraz etmeyin.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) – O
alanı…
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Soydaşlar gelecek, itiraz etmeyin. Her şeye itiraz ediyorsunuz, bari buna
“evet” deyin.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) –
Ben konuşmaya hevesli arkadaşlar görüyorum, parti gruplarıyla iletişime geçip
buraya çıkabilirler.
BAŞKAN – Müdahale etmeyin
lütfen hatibe.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) –
Ama bu ülkeye vatansızlar gelecektir.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Soydaşlar gelecek hanımefendi.
BAŞKAN – Sayın Çavuşoğlu…
RUHSAR DEMİREL (Devamla) –
Kaldı ki geri iade…
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Karşı çıkmayın soydaşların haklarına.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) –
Avrupa Birliğiyle geri kabul anlaşmaları da imzalamak üzeresiniz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Sadece hamaset yapıyorsunuz soydaşlar üzerinden, azıcık bir iş yapın.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) – Bu
anlaşmayla beraber bu ülkeye kimlerin geleceği belli değil.
Ayrıca, Sayın Dışişleri
Bakanı, Bakanlığı süresince ve daha öncesinde de tabii -hayat öyküsünde de var-
“stratejik derinlikten değerli yalnızlığa” götüren sürecindeki kimi dost kabul
edip, -Bakanlık- kimler için onay verecek, kimler için vermeyecek; onu da
bilmiyoruz.
Bu ülkeye gelenlerin
gidenlerin haddi hesabı yok, bunu hepimiz biliyoruz, kapı herkese açık ama
sağlık kurumlarının kapısı bu ülkenin vatandaşlarına yarı açık. Çünkü
Suriye’den gelen sığınmacılar bu ülkede koşulsuzca,
her tür sağlık hizmetini hudutsuzca alma hakkına sahip ama Türkiye
Cumhuriyeti’nin vatandaşlarına bu kapı sonuna kadar açık değil; bu, size
enteresan gelmiyor mu? Bu gerçeğinizle de yüzleşin, kendinizi kandırmayın sayın
milletvekilleri, bu, bir gerçektir. Türkiye Cumhuriyeti’ne
vatandaşlık bağıyla bağlı, vergisini veren, bu ülke için bütün vatandaşlık
sorumluluğunu yerine getiren vatandaşın, sağlık hizmetinden sınırsız
faydalanmak gibi bir hakkı yoktur vatandaşlık sorumluluğunu yerine getiriyor
olmasına rağmen ama Suriye’den “sığınmacı” adı altında getirdiğiniz her tür
insan her tür hakka sahip bu ülkede; sizin, benim ve herkesin, bütün
vatandaşların verdiği vergiyle. Şimdi de ne idüğü
meçhul 400 tane ve hangi tür olduğu belli olmayan hastalıktan insan getirmeyi
düşünüyorsunuz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Soydaş gelecek Hanımefendi, soydaş gelecek.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Senin
maddeden haberin yok.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) – Bu
insanları getirdiğiniz zaman, bu ülkeye hangi tür hastalıkları transfer
edeceğinizi de bilemiyoruz. Çünkü sağlık, yalnızca sizin veya benim anladığım
bir şey değildir, hastayla beraber hastalık transfer edersiniz. Nitekim
Suriyeli sığınmacılarla beraber, bu ülkeye yıllardır eradike
ettiğimiz kızamık ve çocuk felci hastalıklarını transfer ettiğinizi hiç kimse
bilmiyorsa, hekim arkadaşlarınız biliyordur.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yüz
binlerce Suriyeli var orada, 400 Suriyeli gelecek.
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Bilmiyorsun sen!
BAŞKAN – Karşılıklı
konuşmayın lütfen.
RUHSAR DEMİREL (Devamla) –
Bazı arkadaşlara tekrar olsun diye söylüyorum, bu konuyu da dinlesin diye:
Suriye’den gelen sığınmacılarla beraber aşıyla önlenebilir bulaşıcı hastalıklar
bile ülkemizde görülür oldu. Bunların bütün maliyetini hem sağlık olarak hem
vergi olarak bizler ödüyoruz. İçinizde sağlık kökenli olmayan arkadaşları,
diğerleri aydınlatsınlar. Kızamıktan sertifika elde etmiş, çocuk felcinden
sertifika elde etmiş bir ülkeydik, bugün bu vasıflarımızı kaybettik.
Dolayısıyla, kapıyı açıp da “Her gelen buraya gelsin, vatansızları da burada
ağırlayalım, ülkeye de hastalık transfer edelim.” diyen bir yasayı onaylamamız
mümkün değil. Kaldı ki -tekrar hatırlatıyorum- kadavra için bile kısıtlılık
koymuş bir siyasi partisiniz. Ölüden bile kısıtlılık isteyen sizin, gelecek
rastgele 400 canlı için hiç kısıtlama koymamış olmanız çok manidar.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar
yeter sayısı efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre bir uyarı yapacağım. Bu,
Komisyonda görüşüldü, soydaşlar falan değil. Bugüne kadar uygulamada
Afganistan’dan, Yemen’den geldiler, soydaş falan değil.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) –
Sadece hamaset yapıyorsunuz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sen
bilmediğin konuda konuşuyorsun, söylediklerin yanlış!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, oylama yapıyorum, lütfen Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 38. Maddesindeki "en fazla dörtyüz"
ifadesinin "en fazla üçyüz" olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Mehmet
Ali Susam (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
– Mehmet Şeker…
BAŞKAN – Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Şeker konuşacak önerge üzerine.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; torba yasanın 38’inci maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, sizleri ve bizi izleyen tüm
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
38’inci madde, Hükûmetin
teklif ettiği metinde olmayan, alt komisyonda önergeyle kabul edilen ve hangi
ihtiyaç nedeniyle konulduğu belli olmayan bir madde değerli arkadaşlar. Alt
komisyondaki hâliyle, bu maddeyle Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na bir ek
madde konulmak suretiyle, sayıları sınırsız, refakatçi sayıları sınırsız olan
yabancı uyrukluların tedavi giderlerinin, konaklama ücretlerinin Kamu
Hastaneleri Kurumunun bütçesine konulacak bir ödenekten karşılanması
öngörülüyordu. Daha sonra, komisyon görüşmelerinde, hasta sayısı 400’le,
refakatçi sayısı da 2’yle sınırlandırılmış ancak bu sefer de geliş gidiş yol
masrafları bu maddeye dâhil edilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
ülkelerinde tedavileri mümkün olmayan yabancıların, ülkemizde tedavi talebinde
bulunmaları, ülkemizin bu talebi karşılaması oldukça olumlu bir durumdur ancak
zaten ikili anlaşmalar kapsamında, aralarında Arnavutluk, Kosova, Sudan, Yemen,
Afganistan, Azerbaycan ve Kıbrıs’ın bulunduğu yedi ülkeden her yıl gelecek olan
600 kişinin tedavileri Türkiye tarafından karşılanabiliyor. Bu kapsamda, 2013
bütçesine konulan rakam 2 milyon lira iken, 2014 yılında bu rakam 4 milyon 104
bine çıkarılmıştır.
Diğer taraftan, aralık ayında
-2013 verileriyle- Türkiye’de, sadece ateşli silah yaralanması ile Suriye’den
gelen, çok farklı orijinlerde tedavi edilen yabancı sayısı da 17 bin kişidir.
Yine, Suriyelilere verilen poliklinik hizmet sayısı da 1,9 milyonu aşmış durumdadır.
Bu tedavilerin maliyetlerini Hükûmet sır gibi saklasa da, defaten verdiğim soru
önergeleri cevapsız bırakılsa da buraya çok ciddi bir bütçe akıtıldığını
biliyoruz. Hâl böyleyken, bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu
bilinmemektedir. Burada açık olan şey ise: Bu düzenlemede bir çapanoğlunun
olduğu kesindir. Peki, yabancıların ayağına bu kadar olanak seriyoruz da sağlık
alanında kendi vatandaşlarımıza hangi olanakları sağlıyoruz?
Değerli arkadaşlar, ülkemizde
işsiz olan ve gelir testinden geçmeyen 3 milyon vatandaşımızın sağlık hizmetine
erişimi imkânsızlaştırılmıştır. Devlet, bu işsiz, geliri olmayan kişilere aylık
245 TL borç yazmaktadır. Bu konumdaki kişilerin borcu 4 milyar liraya
ulaşmıştır. Çalışanlardan ve emeklilerden ise alınan katılım payı 11 kaleme
yükselmiştir değerli arkadaşlar. İlaç katılım payı, muayene katılım payı,
reçete katılım payı, tetkik farkı ücreti gibi pek çok nedenlerle
vatandaşlarımızdan para alınmaktadır ve vatandaşlarımızın sağlık hizmetine
ulaşımı olanaksız hâle gelmiş durumdadır. Yurttaşlardan alınan katkı katılım
payları oranı iktidarınız döneminde yüzde 45’lere çıkmıştır.
Diğer taraftan, iş sözleşmesi
feshedilen bir kişi, eğer işsizlik sigortasından yararlanacak koşulları
taşımıyorsa, son bir yıl içinde doksan gün prim ödememişse, ancak on gün sağlık
hizmetinden yararlanabilmektedir. Türkiye, tedavisi için başka şehre sevki
yapılan kendi vatandaşına ve refakatçisine herhangi bir konaklama ücreti
ödemezken, 38’inci madde ile yabancı uyruklu hastanın kendisi ve 2 refakatçisinin
her biri için günlük 100 liraya kadar konaklama masrafı ödemeye heveslidir.
Yani, iktidar, bir tarafta yabancı uyrukluların tedavileri için ikili
anlaşmalarla, yasal düzenlemelerle yasaların etrafının dolanılması
suretiyle her türlü imkânı yaratırken, diğer taraftan, kendi vatandaşına “Ya
hasta olma ya da para bul, seni ancak öyle tedavi ederim.” demektedir.
Değerli arkadaşlar, torba
yasanın hazırlık aşamasında, on iki aydan daha kısa süreli prim borcu olan
esnafın bu borcunun silineceğine, yeni gelir testi yaptırması gerektiği hâlde
yaptırmayanlar için düşük bir meblağ üzerinden prim borcu çıkacağına, bunun 12
taksite bölüneceğine yönelik düzenlemeler yapılacağı haberleri vardı, ancak
bunların hiçbirisi gerçekleşmedi.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet,
bu maddenin hangi ihtiyaca binaen apar topar, üstelik de sınırsız ve muğlak bir
kurguyla alt komisyona, torbaya konulduğunu derhâl açıklamalı ve bunu geri
çekmelidir. Öncelikle gelir testinden geçmeyen kişilere yazdığı borcu silmeli,
bu kişilerin, sağlık hizmetine erişimini sağlamalı ve esnafın prim borcuna
çözüm üretmelidir. Bu duygularla hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısının çerçeve 38 inci maddesi ile 3359 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen ek 11 inci maddede geçen "en fazla dört yüz yabancı
uyruklu" ibaresinin “yılda en fazla dört yüz yabancı" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Doğan Kubat (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılıyoruz.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Gerekçe.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Ülkemizde tedavi
edilecek hasta sayısının yıllık olduğu belirtilmekte; ayrıca 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunundaki tanımlamaya uygun olarak
"yabancı uyruklu" ifadesi vatansızları da kapsayacak şekilde
"yabancı" olarak düzeltilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Değişen önergeyle birlikte.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler…
38’inci madde kabul edilmiştir.
39’uncu maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay S. Nevzat Korkmaz Emin Çınar
Manisa Isparta Kastamonu
Ahmet
Duran Bulut
Balıkesir
“Madde 39- 28/5/1988
tarihli ve 3465 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki Kuruluşların
Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol) Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile
Görevlendirilmesi Hakkında Kanuna 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Madde 5/A- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bu Kanun kapsamında yapılacak görevlendirme
ve yaptırma ile ilgili işlemlerde 4/1/2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu hükümleri uygulanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 39. Maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Mehmet Ali Susam Birgül Ayman
Güler
İzmir İzmir
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BİRGÜL AYMAN GÜLER (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, öncelikle Sayın Ayşenur İslam’a başarı
dileklerimi sunuyorum.
Tabii, bu 524 sıra sayılı
Kanun Tasarısı toplamı, toplam 300 sayfa, 125 madde, 18 satırlık bir başlığı
var. 39’uncu madde üzerinde konuşacağım, sizin konunuz değil, kara yollarıyla
ilgili bir düzenleme. Sanıyorum, ilgili yürütme organı görevlilerinin burada
olmaması bir zorluk çıkarıyor, konunun derinliklerine girmemizi önlüyor. O
yüzden, Genel Kurulun çalışma sistemi üzerinde galiba bir kere daha düşünmek
gerekiyor.
39’uncu madde, 1988 yılında
çıkarılmış olan 3465 sayılı Kanun’u değiştiriyor. 3465, devlet tarafından
yapılmayacak olan otoyolları nasıl yaparız konusunu düzenleyen bir kanun. Topu topu 13 madde ama 1988 yılında yürürlüğe girmekle beraber,
kapsamı içerisinde dikkate değer hiçbir iş yapılmamış bir kanun toplamı.
Otoyolların yap-işlet-devret modeliyle yapılmasını öngören bir kanun. Bu
kanunda, bu çerçevede verilecek olan ihalelerin, Kamu İhale Kanunu ve Kamu
İhale Kanunu sözleşmeleri yasaklarına tabi tutulması öngörülmüş.
Burada büyük olay şudur: Daha
şubat ayında, Şubat 2013’te, Türkiye’nin çok büyük ölçüde gelir elde ettiği
köprü ve otoyolların ihalesinin Sayın Başbakan tarafından durdurulmuş olma
hikâyesi yeterince aydınlatıcıdır. Bir tür, otoyol ve köprü yapımını özel
sektöre devretme arayışında olan bu düzenleme, gerçekte, işlemleri sıradan
İhale Kanunu çerçevesinde halletmeyi öngörür ama doğrusu, yapılan işlemler
imtiyaz ve iltizam işlemleridir. Türkiye’nin köprü ve otoyollarının yapımı,
bakımı, işletmesi, otoyolların üzerindeki otel, motel, lokanta ve diğer tüm
tesislerin yapımı, bakımı ve işletmesi, bu kanun çerçevesinde özel sektöre
ihaleyle gördürülebilecektir. Bu kanun, bu devri kırk dokuz yılla
sınırlandırır. Şimdi, torba kanun, 110’uncu maddede, yirmi beş yılla
sınırlandıran yeni bir düzenlemeyi önümüze koyar.
Değerli arkadaşlarım, köprü
ve otoyolların imtiyaza ve iltizama verilmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti bir kez
daha Osmanlı dönemi kamu hizmeti âdetlerini canlandırır. Şimdiye kadar altın
yumurtlayan tavuk niteliğinde olan köprü ve otoyol gelirlerini imtiyaz ve
iltizama adi sözleşme düzeneğiyle vermek, altın yumurtlayan tavuğu kesmek
demektir. Daha maliyeci terimleriyle söyleyelim, eski kuşak maliyeci
terimleriyle gelirleri kırdırmak demektir. Yirmi beş yıllık otoyol ve köprü
gelirini peşin satmak, çok pahalı altyapı finansman yoluna başvurmak demektir.
Yirmi beş yıl, kırk dokuz yıl, doğrudan hüküm ve tasarruf yetkisi devlette olan
otoyol ve köprüler üzerine bir ya da birkaç şirketin ve elbette onlarla iş
birliği yapacak bugünkü, yarınki bir grup siyasetçinin iş birliği demektir.
Halkın arasında dolanan
isimle söylersek, bu, Deli Dumrul hikâyesidir: Geçenden 5 akçe, geçmeyenden 10
akçe. Otoyolların ve köprülerin, artık, Osmanlı Dönemi’nde kalmış olması
gereken imtiyaz ve iltizam yoluyla rant yağmasına
açılması bir hatadır ama özellikle de kamu gelirlerini yirmi beş ve kırk dokuz
yıllığına peşin peşin kırdırmak daha büyük hatadır.
Biz bu yatırımları borçlanarak yapabiliriz. Her türlü mali hesaplama, iltizam
ve imtiyaz yönteminden daha kârlı olacağımızı gösterir. Bu özelleştirme yöntemi
reddedilmelidir. O nedenle, 39’uncu maddeye olumsuz görüş veriyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın
Başkan, kabul edildi. Yapmayın lütfen! Arada bize bakın, 3 kişi el kaldırdı ya!
BAŞKAN – Bakıyorum, baktım,
hepinizi gördüm. Oraya da baktım, buraya da baktım, hepinizi gördüm Sayın Akar.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
"Madde 39- 28/5/1988 tarihli ve 3465 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü
Dışındaki Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol) Yapımı, Bakımı ve
İşletilmesi ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanuna 5 inci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Madde 5/A- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bu Kanun kapsamında yapılacak görevlendirme
ve yaptırma ile ilgili işlemlerde 4/1/2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu hükümleri uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacak. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Sayın
Bakan görevine yeni başladı, hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum.
Ve yine sözlerimin başında,
üzücü bir haberi de Genel Kurulumuzla paylaşmak istiyorum. İzmir Bornova’da bir
uzman çavuş hemşehrimiz şehit olmuştur, buradan
Isparta milletvekili arkadaşlarıma da haber vermiş olayım. Kendisine, şehit
kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine, sevenlerine ve Türk milletine
de başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, eylülde 1,9 lira seviyesinde olan dolar, Merkez Bankasının
yaptığı birçok müdahaleye rağmen, bugün 2,275 lira seviyesinde, artış oranı
yüzde 20’den fazla. Bu fahiş artış, dışa bağımlı, üretkenlikten uzak, faiz
lobisine bizzat Hükûmet tarafından teslim edilmiş, sömürücü yabancı sermayeye
peşkeş çekilmiş ve böylece kırılganlığı artmış ekonomimizde yeni depremlerin,
yeni kasırgaların habercisi. Ekonomide mucizeler yarattığını söyleyen Hükûmet
sadece seyrediyor. “İstikrar, istikrar” diye yeri göğü inleten AKP, ekonominin
ateşini yükselten ve dış borcu altından kalkamaz hâle getiren bu kötü gidişatı
bir türlü durduramıyor.
Ülkede 17
Aralıktan itibaren bozulan hava Hükûmet tarafından dikkatle takip edilmesi
gereken bir süreç iken, Sayın Erdoğan’ın 3-5 hırsızı ve yolsuzu korumak için
âdeta tüm ülkeyi, ekonomiyi ateşe atan bir tutumla ülkeyi germesi, kurumlarla
kavga etmesi, iş adamlarını, basını, velhasıl önüne gelen herkesi tehdit etmesi
ülkedeki geleceğe yönelik beklentilerin bir anda felaket havası senaryolarına
dönmesine yol açtı. Kimseyi suçlamayın beyler,
suçu kendinizde ve politikalarınızda arayın. 3-5 kişi için ülkeyi, zaten sırat
köprüsünde giden ekonomiyi, sabit gelirli kesimleri, çiftçiyi, işçiyi, memur ve
esnafı yaktınız. Zaten bu kesimlere 5 kuruşluk bir hayrınız yoktu, şimdi de
üstüne üstlük tepelerine binmeye ve eziyet etmeye devam ediyorsunuz. Son
numaranız da şu: Esnafa yeni bir yük, yeni bir işkence. Zaten solunum cihazına
bağlı olan hastanın fişini çekiyorsunuz. Hükûmet, aldığı kararlarla, esnafın
ödediği işgaliye, eğlence ve tabela vergisini, hafta sonu çalışma harcını
belirleme yetkisini belediyelerden kendi uhdesine aldı. İşgaliye, hafta sonu
harcı, tabela vergisi ve eğlence vergisi fahiş artışlarla yükseltildi, esnafa
âdeta “Kapatın kepenklerinizi.” diyorsunuz. Hep AVM’lerin
hükûmeti olan AKP esnafa son darbeyi vurmak üzere. Siz kimin hükûmetisiniz
Allah aşkına? Bakın, şu zamlara, şu artışlara bir bakın. Allah aşkına, insaf
bunun, vicdan bunun neresinde? Lütfen, elinizi vicdanınıza koyup bir düşünün.
Pazar esnafının ödediği işgal
parası yüzde 350 artırılıyor, 60 kuruştan 2,5 liraya yükseltiliyor. Tabela
vergisine bakalım. Örnek: Isparta Belediyesinde metrekaresini 30 lira olarak
belirlemişti tabela vergisinin ama bu yetkiyi Hükûmet üstüne alınca bu vergiye
de yüzde 100 zam geldi, metrekare fiyatı 60 liraya yükseltildi. Hafta sonu
harcı ne oldu? Pazar günleri çalışma harcı 20 liraydı, Bakanlar Kurulu kararı,
bu harcı tam yüzde 3.000 arttırdı ve 600 liraya çıkarttı. Peki, eğlence vergisi
ne oldu? “PlayStation” işleten iş yerlerinde belediye
makine başına 50 kuruşluk bir vergi alıyordu; zam tam yüzde 600, makine başı 3
liraya yükseltildi. Siz ne sanıyorsunuz Allah aşkına değerli AKP
milletvekilleri, değerli Hükûmet; esnafın bir eli yağda bir eli balda mı?
Bunların soyadları Çalık değil, bunların soyadları Topbaş değil, 100 milyon
dolarları bir çırpıda, herkes tarafından bilinen birtakım vakıflara bağış
yapamıyorlar.
Ekonomiyi ve sosyal kesimleri
felç ettiniz. Bütçe artık yama tutmuyor. Bulduğunuz çözüm bu, bütçe deliklerini
dar gelirliye finanse ettirmek, kapatmak.
Söyleyin bürokratlarınıza,
mevzubahis bakanlarınıza, daha az yesinler içsinler, inin esnafın üzerinden.
Yakın çevrenizin, partilerinizin ekonomiye, ülkeye verdikleri zararı esnaf
Mehmet Bey, pazarcı Ali Efendi ödemek zorunda mı?
Bu zulme, bu haksızlığa bir
an önce son verin, bunun Milliyetçi Hareket Partisi olarak takipçisiyiz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
40’ıncı maddede üç adet
önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 40. maddesinin sonundaki "atanabilir" ifadesinin
"atanır" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Vahap Seçer Rahmi Aşkın Türeli
İstanbul Mersin İzmir
Malik Ecder
Özdemir Ramazan Kerim Özkan Turhan Tayan
Sivas Burdur Bursa
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinde geçen
"atanabilir" ibaresinin, "atanır" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 40'ıncı maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz
ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye Birtane
Bingöl Muş Kars
Hasip Kaplan Pervin
Buldan
Şırnak Iğdır
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde ile 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun Ek 1'inci maddesinde yapılacak değişiklikler
kapsamında hak sahipliği sonucunu doğuran durumlar ile ilgili iş ve işlemler
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına devredilmektedir. Terörle Mücadele
Kanununun kaldırılmasının demokrasi ve insan hakları açısından öneminin sürekli
ifade edildiği, partimiz ve demokratik kamuoyu tarafından kaldırılmasının talep
edildiği ve bizzat Başbakan tarafından kaldırılacağının beyan edildiği bir
süreçte bu kanunda değişiklik ya-pılması çelişkili
bir durum oluşturmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağız.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinde geçen
"atanabilir" ibaresinin, "atanır" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 40. maddesinin sonundaki "atanabilir" ifadesinin
"atanır" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Kadir
Gökmen Öğüt (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak
önergelerle ilgili olarak?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Isparta
Milletvekilimiz Süleyman Nevzat Korkmaz konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu tasarı, engelli
kardeşlerimizle ilgili olarak gerçekten bazı hususları, bazı iyileştirmeleri
içeriyor. Bu düzenlemeye Milliyetçi Hareket Partisi hem Plan Bütçe Komisyonunda
hem de Genel Kurulda kendi zaviyesinden katkı vermeye çalışmış, engelli
kardeşlerimizin hayrına olan maddeleri desteklemiş, önergeler vermiştir.
Aslında, bu tür maddeler Genel Kurulda ittifakla çıkarılacak hususlar. Yani,
sadece bu maddelerle gelinir ise Genel Kurulun önüne, düzenleme hiç
bekletilmeden çıkacak ama AKP illa suyu bulandıracak. Bu düzenlemeye, ne kadar
netameli hususlar varsa, hayırlı maddelerin arkasına şer birtakım gizli emel ve
niyetleri de taşıyan maddeleri saklayacak ve asıl istediğini böylece almış
olacak.
Meclisi huzur içinde
çalışmaktan alıkoyan Adalet ve Kalkınma Partisidir. Ayır bu maddeleri
birbirinden, ittifakla çıkacak maddeler beklemesin. Öyle binlerce insanımız var
bu düzenlemeyi bekleyen. Diğer maddeleri ise ayrıca tartışalım, yeterince
tartışalım, ama maksat üzüm yemek değil.
Değerli milletvekilleri, bu
vesileyle gerçekten birçok kez bizlere iletilen bir sorunu da sizlerle
paylaşmak istiyorum. Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve maden sahalarına dayalı,
Orman Bakanlığından verilen orman izinleriyle ilgili olarak madencilere
yaptığınız eziyetleri anlatacağım. Başbakanlık 16 Haziran 2012'de 2012/15
sayılı bir Genelge yayımladı. Kamu kurumlarına ve bunların kurduğu
şirketlerine, sahip oldukları ya da tasarrufunda bulundurdukları taşınmazlarla
ilgili olarak satış, kira, takas vesaire gibi tüm işlemlerinde ama tüm
işlemlerinde Başbakanlıktan izin şartı getirildi. Bu genelge, mevzuatın
istediği tüm evraklarınız tamamlanmış olsa bile Başbakanlığın keyfî olarak size
izin vermemesi gibi bir hususiyeti ortaya çıkarıyor. MİGEM'de
ve Orman Genel Müdürlüğünde şu anda ruhsat başvuruları bir türlü sonuçlanmıyor,
bekliyor. Ruhsatları devredeceksiniz ama yapamıyorsunuz. Bu durum ister istemez
akla kötü düşünceler getiriyor. Hele bu ayakkabı kutuları ve para kasalarını da
gördükten sonra, ister istemez insanın aklına başka düşünceler geliyor. Bir
yönetici, bir idare işleri ne diye zorlaştırır değerli arkadaşlar? Her şey
yapılmış, hazırlanmış iken ne diye zorlaştırır? Yani işi
niye yokuşa sürer?
Ya maksadınız
eziyettir muhatabınıza ya da "Bunun bir kolayı var." mesajını
iletmektir. Bu zulüm gibi uygulamanızla firmaların hem kazançları hem de
itibarlarıyla oynanıyor. BİMER'e başvuru yapıyor bu
firmalar, son derece komik cevaplar alıyor, mesela "Başvurunuz uygun
görülmemiştir." diye. Yani başvuru yapmayacak mı, haklarını aramayacak mı
bu firmalar?
Değerli milletvekilleri, AKP
artık vatandaşa eziyet partisi hâline gelmiştir. İnsanlar yatırım yapıyor;
onlarca, yüzlerce işçi çalışmak için boşuna bekletiliyor ve firmalara zarar
veriliyor. Haksız rekabetlerin önü açılıyor. Zaten madencilik, zamanınızda
ayrıca ele alınması lazım gelen bir garabet sektör hâline getirilmiştir.
“Madencilik yapmak
istiyorum.” diyen şirket, kurum ve kuruluşlardan 14 ayrı izin almak zorundadır.
Bu izinlerden birisi bile eksik olmayacak, yoksa yandınız. Zaten kaplumbağa
hızı ile yürüyen işler bir de Başbakanlık oluru ile iyice durma noktasına
getirilmektedir. Ayrıca, kurumların verdiği izinler teknik inceleme sonucunda
veriliyor.
Peki, Başbakan neyi
inceliyor? Madencinin kendisinden olup olmadığını mı, ayakkabı kutularına
yapacağı katkıyı mı, neyi? Yerelle ilgili merkezin nasıl bir bilgisi var da
merkez karar verici olabiliyor? Maden Mühendisleri Odası da, madenciler de kan
ağlıyor.
Yok, bu sorunlar önemli
değil; efendim, önemli olan Bilal oğlan meselesi. Öyle olmasa, bir gecede HSYK
kanununu Meclise getiren Hükûmet, 50 defa, madencilik alanının sıkıntılarını
gideren bir kanun tasarısı getirmez mi? Bunlar halkımız tarafından ve iş dünyası
tarafından not edilmiştir.
Seçimlerde ruhsat isterken el
mi yaman, bey mi yaman göreceksiniz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki diğer önerge
üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Kadir Gökmen Öğüt konuşacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul)
– Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubu adına 40’ıncı maddedeki
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
17 Aralıktan bu yana ülkemiz
büyük bir kaos içinde. Bu bulunduğumuz durum da yarın
çok fazla gelişmelere gebe görünüyor. Ben bu kürsüden yine sıcak gündemin
gölgesinde kalanları ve gölgede bırakılmaya çalışılanları anlatmaya
çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, çalışan tüm kesimlerin
yaşadığı iş kazalarında 2013 yılında en az 1.235 işçi yaşamını yitirdi. Bu işçilerin, maalesef, 59’u çocuk işçi. Bir diğer önemli
gerçek ise, işçi ölümleri, sendikasız ve güvencesiz çalışma koşullarının hâkim
olduğu iş dallarında olmakta. Bugün sendikalaşma oranı en düşük seviyelerde. 11
milyon 500 bin işçimizin 1 milyonu ancak sendikalı, bu da ancak yüzde 10
etmekte.
Emeklilikte yaşa takılanların
sesini bir türlü sizlere duyuramamaktayız kendileri de her türlü eylemi
yapmakta ama bir türlü duyuramamakta. TÜRK-İŞ’in
gerçekleştirdiği Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın sonuçlarına göre,
ocak ayında 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi
için yapması gereken gıda harcaması 1.099 lira. Buna karşılık belirlemiş
olduğunuz asgari ücret, utanç verici bir şekilde, 846 lira. Gerçi Çalışma Bakanınız
geçen yıl “800 lira büyük para, geçinilmez diye bir şey yok.” demişti ama
gelsin kendi geçinsin, nasıl geçinildiğini de bu millete anlatsın diyoruz.
Ekonomiyle övüneceksiniz,
“IMF’ye borç verdik.” diye meydanlarda bağıracaksınız, “Yırtık ayakkabıyla
siyasete girdik.” diyeceksiniz, ayakkabı kutularında milyonları
saklayacaksınız, emeklinin, emekçinin, öğrencinin, yetimin hakkını çuvalla
götüreceksiniz. Birçok haksızlıkla karşı karşıya bıraktığınız
emeklimiz, emekçimiz; copladığınız gencimiz; şubatta en az 400 bin atama
beklerken 10 bin atamayla geçiştirmeye çalıştığınız ve gemiciklerinizle
uğraşırken alay eder gibi bu gemi maketlerini hediye olarak dağıttığınız
öğretmenlerimiz; hatalı, şaibeli sınavlarınızla mağdur ettiğiniz, geleceğinden
endişe eden milyonlarca öğrencimiz; evlat acısıyla baş başa bıraktığınız anne
babalarımız; sözde “sağlıkta reform” diyerek kaderine terk ettiğiniz, telefon
başlarında beklettiğiniz hastalarımız; performans sistemiyle insanlıktan
çıkardığınız sağlık çalışanlarımız; dinimizi kullanmanızdan bunalan Müslüman
kardeşlerimiz; geç de olsa tehditlere karşı koymaya başlayan iş adamları;
analarımız, babalarımız artık dönen bu oyunu çok net görmüştür. Onlar
sizi hiçbir şekilde affetmeyecektir.
Değerli milletvekilleri,
Başbakanınız “Bize Şam’ın, Bağdat’ın duaları yeter.” diyor. Hangi Şam’dan,
hangi Bağdat’tan bahsediyor? Amerika’nın sözde demokrasi ve refah getirmek için
girdiği, aslında petrol için girdiği ama onca yıla rağmen her gün bomba
seslerinin yükseldiği Bağdat mı? Yeni Osmanlıcı dış politikanız yüzünden sırt
çevirdiğiniz ve harap olmasına destek verdiğiniz Şam mı? Sizler 1,5 milyon
Müslümanın öldüğü Bağdat’tan da Şam’dan da ve bu ülkenin evlatlarından da ancak
ve ancak Pensilvanya’dan aldığınız türden dualar
alırsınız. “Kefenimizi giydik de geldik.” diyorsunuz ya, siz, bu saatten sonra,
Gezi’de kefene soktuğunuz gençler yüzünden ancak ve ancak ah alırsınız. Kefen
giymenin ne demek olduğunu size, adlarını bir kere bile ağzınıza almadığınız,
rahmet dileyemediğiniz 7 gencimizin anaları, babaları bir anlatsın. “Bugüne
kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim, hırsızlık babadan oğula
geçer.” diyen, “Babamın oğlu olsa yolsuzlukla mücadeleden prim vermeyiz.”
nutukları atan Sayın
Başbakan, kendi oğlunu,
savcılıkta ifadeye çağırıldıktan günler sonra, onu makam aracında
dokunulmaz edasıyla kamuoyunun önüne çıkarmıştır. Sizin evlatlarınız, göz
bebekleriniz kıymetli de bu ülkenin diğer çocukları, hapishanelerde işkence
görenler, hâlâ Gezi’den tutuklu olanlar, tutuklu ana babalarını görmek için
cezaevi yollarını aşındıranlar evlat değil mi?
Haksız yere bu ülkenin
aydınları, gazetecileri, yazarları bir bir
hapishanelere atılırken, rektörler gece operasyonlarında evlerden toplanırken
siz yargıdaki seçimlere “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor, verdikçe
veriyor.” demiştiniz. Size bu kumpasçı organizasyonu buralarda defalarca
anlatmıştık. O zamanlar, devleti ele geçirme ortak hedefinizdi ve kol kola
güzel güzel ilerliyordunuz. Başbakan Yardımcınız “Biz olmazsak cemaatler de olmaz.”
diye tehditler savuruyor. Neredeyse “Biz olmasak din de olmaz, ezan susacak,
camiler yıkılacak.” diyecek ama dili varmıyor bir türlü.
Sosyal medyada gençler “Siz
gidin de bu paralel devlet, karanlık çete, gizli örgüt, virüs, Haşhaşi diye nitelendirdiğiniz cemaat de gitsin…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) –
…hayırlı bir iş yapmış olursunuz.” diyorlar.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
40’ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
41’inci maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 41. Maddesinin ikinci paragrafındaki “1. maddeye göre” ifadesinden
sonra “tüm” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Sinan Aydın Aygün Bülent Tezcan
İstanbul Ankara Aydın
Ali Rıza Öztürk Dilek Akagün Yılmaz
Mersin Uşak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Sinan Oğan Emin Çınar
Manisa Iğdır Kastamonu
Ahmet
Duran Bulut
Balıkesir
Madde 41- 3713 sayılı Kanunun
geçici 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "İçişleri
Bakanlığına" ibaresi "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına",
ikinci fıkrasında yer alan "İçişleri Bakanlığınca" ibaresi "Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca" şeklinde, dördüncü ve beşinci fıkrası
ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce ek 1 inci maddeye göre yapılan başvurularda bu madde
hükümleri uygulanır."
"Bu madde ile ek 1 inci
madde kapsamında yapılmış başvurular 31/3/2014
tarihine kadar, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan
başvurular ise başvuru tarihinden itibaren bir ay içinde sonuçlandırılır ve
yapılacak atamalar, yılı merkezi yönetim bütçe kanunlarında yer alan
kısıtlamalara tabi tutulmaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 41’inci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz
ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Pervin
Buldan
Bingöl Muş Iğdır
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, İzmir
Bornova’da şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Başkanım, bunu bildirmeden önce
çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Sayın Süleyman Nevzat Korkmaz
Bey’e teşekkür ediyorum yani bilgimiz olmayan bir hususta bizi bilgilendirdi.
Biz de Yenişarbademli ilçemiz Gölkonak köyünden Topçu
Uzman Çavuş Mustafa Ünlü kardeşimize Cenab-ı
Allah’tan rahmet diliyoruz. Kendisi elim bir kazada şehit oldu Bornova’da. Bunu
ifade etmek istedim.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Önergeye de katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Terörle Mücadele Kanunu’nun
kaldırılmasının demokrasi ve insan hakları açısından öneminin sürekli ifade
edildiği, partimiz ve demokratik kamuoyu tarafından kaldırılmasının talep
edildiği ve bizzat Başbakan tarafından kaldırılacağının beyan edildiği bir süreçte
bu kanunda değişiklik yapılması çelişkili bir durum oluşturmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın,
Başkanlık Divanı olarak, İzmir Bornova’da şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, biz de Divan olarak Isparta ilinin Yenişarbademli ilçesine
bağlı Gölkonak köyünde kayıtlı Uzman Çavuş Mustafa
Ünlü kardeşimizin İzmir’de vatani görevini yaparken şehit düşmesine
üzüntülerimizi bildiriyoruz ve Başkanlık Divanı olarak kendisine Allah’tan
rahmet, ailesine ve milletimize de başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Madde 41- 3713 sayılı Kanunun
geçici 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "İçişleri
Bakanlığına" ibaresi "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına",
ikinci fıkrasında yer alan "İçişleri Bakanlığınca" ibaresi "Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca" şeklinde, dördüncü ve beşinci fıkrası
ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce ek 1 inci maddeye göre yapılan başvurularda bu madde
hükümleri uygulanır."
"Bu madde ile ek 1 inci
madde kapsamında yapılmış başvurular 31/3/2014
tarihine kadar, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan
başvurular ise başvuru tarihinden itibaren bir ay içinde sonuçlandırılır ve
yapılacak atamalar, yılı merkezî yönetim bütçe kanunlarında yer alan
kısıtlamalara tabi tutulmaz.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam otuz bir yıl önce Ahmet Kerse’ye 12 Eylül dönemi mahkemelerinin ayak oyunlarıyla
idam cezası verilmiş ve kendisi 31 Ocak 1983 tarihinde, henüz 25 yaşındayken
Gaziantep Cezaevi’nde şehit edilmiştir. Geçtiğimiz hafta ise İstanbul Esenyurt seçim bürosunun açılışındaki hain saldırıda,
AKP’nin âdeta besleyip büyüttüğü, Habur’da kucaklaşıp İmralı’da şımarttığı
zihniyetin uzantıları Yusufiyeli Cengiz Akyıldız’ı
kurşunlayarak şehit etmiştir. Başta Ahmet Kerse, Yusufiyeli
Cengiz Akyıldız ve son olarak da bugün şehit haberini aldığımız Mustafa Ünlü
olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Sahte kefen edebiyatı ile
toprak üstünde ayakkabı kutularını aklamaya çalışanların hak davası yolunda
kefen giyerek toprağa düşenlerden ders alması gerektiğinin zamanıdır.
Değerli milletvekilleri, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının teşkilat ve görevleriyle ilgili kanun
değişikliği yapılıyor. Ancak, bunu yaparken bilmiyorum hiç incelediniz mi,
dünyada bu işler nasıl yapılıyor? Türkiye terörle mücadelenin aktif olarak
yaşandığı ülkelerden biri iken bu konuda acaba şehitlerimize ne yapabiliriz,
onların ailelerine, yakınlarına, gazilerimize ne yapabiliriz, onların
ailelerine, yakınlarına, gazilerimize ne yapabiliriz, bir araştırma içerisine
girdiniz mi Sayın Bakan, bilmiyorum. Bu konuda, belki size yol gösterir
umuduyla biz bir çalışma yaptık. Dünyanın 11 ülkesinde şehit ve gazilerle
ilgili -ki bazı ülkelerde bu kavram yoktur biliyorsunuz- düzenlemeler, kanunlar
nedir, inceledik. Bunları incelerken -üzülerek görüyoruz ki- Türkiye’nin,
maalesef, dünyadaki bu ülkelerin içerisinde şehidine, gazisine sahip çıkma
konusunda belki de ortalarda, hatta alt sıralarda olduğunu üzülerek
öğrendiğimizi ifade etmek istiyorum.
Türkiye gibi şehitlik
kavramının son derece önemli olduğu, gazilerimizin, şehit ailesi ve
yakınlarının el üstünde tutulması gereken bir ülkede, maalesef, gazilerimizin
birçok sorunu çözülememiş, şehit ailelerimizin yakınları yokluk içerisinde. Tek
bir evladına bütün umudunu bağlayan, belki de ileride bir iş sahibi olup
ailesine bakacağı yerde şehit olan bu insanlarımızın ailelerinin zaman zaman
icraya dahi uğradığını üzülerek görüyoruz.
Buradan şunu da ifade etmek
istiyorum: Bu maddede, ek 1’inci madde kapsamında yapılan başvuruların 31 Mart
2014 tarihine kadar ve bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren de
başvuruların en geç bir ay içerisinde neticelenmesi lazım. Sayın Bakan,
anlamakta hakikaten güçlük çekiyoruz. Şehit ve gazi ailelerimiz ve onların
yakınlarına en kısa sürede iş temin edilmesi gerekirken, onlara en hızlı, en
çabuk şekilde elimizi uzatmamız gerekirken, ertesi yıl, hatta 2015 senesine
kadar bunların başvurularını bırakmanın mantığını anlamak hakikaten de mümkün
değil.
Dolayısıyla da biz eğer bugün
buradaysak, bu Meclis bugün açıksa, bayrağımız dalgalanıyorsa, alnımız açık
geziyorsak, değerli arkadaşlar, bunu, geçmişten bugüne bu ülkeye, şehit olmuş
insanlarımıza ve uzvunu kaybetmiş, gazi olmuş insanlarımıza borçluyuz.
Dolayısıyla, yakınını kaybetmiş bir insana, uzvunu kaybetmiş bir insana maddi
olarak yapılacak şeyleri ne kadar sınırlarsanız, ne kadar sınırını artırırsanız
artırın, onun o kaybettiğini geri getiremezsiniz. Hiç olmazsa, hiç olmazsa,
manen hiç olmazsa, yapılacak düzenlemelerle bu çevrelerin, şehitlerimizin
yakınlarının, gazilerimizin sorunlarını çözmek lazım.
Sayın Bakan, görevinize yeni
başladınız, size hayırlı olsun diyorum ve şunu lütfen unutmayınız: Öncelikle el
atmamız gereken konu, şehit yakınlarımız -en çok ihtimam göstereceğimiz
kesimler bu kesimler- ve gazi yakınlarımızdır. Türkiye'de, maalesef, açılıma
kurban ettiğiniz bu kesimleri bari siz yeni Bakanlığınızda hatırlayınız ve
sahip çıkınız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Sayın Başkanım, bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN – Efendim?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Şimdi, sayın hatibin konuşması üzerine bir açıklamaya ihtiyaç var.
BAŞKAN – Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 41’inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Birkaç gündür Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan milletvekillerinin
açıklamaları üzerine, konuşmaları üzerine bu açıklamayı yapmayı elzem
görüyorum.
Esenyurt’ta
Milliyetçi Hareket Partisi seçim bürosuna yönelik yapılan saldırının siyasi bir
olay olmadığı, adli bir sokak tartışması neticesinde şekillendiği hem
yetkililer tarafından açıklandı hem de kamuoyuna yansıyan görüntülerde de açık
ve net olarak görülüyor. Bizler de bu olayın kabul edilemez bir olay olduğunu,
Milliyetçi Hareket Partisine yönelik yapılan bu saldırının aynı zamanda bütün
demokratik siyasete yapılmış bir saldırı olduğunu ilk günden beri ifade ettik. Ama, ısrarla, bu kürsüye çıkan Milliyetçi Hareket
Partisinden milletvekilleri, bu olayı siyasi bir olaymış gibi yansıtmaya ve bu
yönüyle de kitleleri karşı karşıya getirme gibi bir riski gündeme getirmeye
çalışıyorlar. Bunun tehlikeli bir yaklaşım olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu
konuyla ilgili milletvekillerinin daha sorumlu davranması gerekir. Türkiye’deki sokak kavgasının, siyasi nedenlerle karşı
karşıya gelebilecek kitlelerin meydana getirebileceği siyasal olayların nelere
mal olabileceğini geçmişten beri çok iyi biliyoruz. O nedenle,
milletvekillerini daha sorumlu bir dil ve üslup kullanmaya davet ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkanım…
Buyurun.
3.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkanım, şimdi, Barış ve Demokrasi Partisinin Grup Başkan Vekili öyle
bir anlattı ki henüz kovuşturma, soruşturma safhasında olan bir hususla, bir
konuyla ilgili olarak âdeta bütün delillere ulaşılmış, bütün incelikler,
detaylar ortaya çıkmış gibi bir konuşma yaptı. Bir kere, bu konuşmanın hemen
arifesinde sormamız lazım: “Bütün bu detayları nereden biliyorsun?”
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Yetkililerin açıklamasını okumadınız mı?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Yetkililerin açıklamaları oldu ama bu açıklamalara ilişkin itirazlarını
Milliyetçi Hareket Partisi iletti.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Emniyetin, İçişleri Bakanlığının açıklamaları var Nevzat Bey.
BAŞKAN – Lütfen, karşılıklı
konuşmayalım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Bizim kaldı ki Milliyetçi Hareket Partisi genel merkezi olarak, Meclis Grubu
olarak kamuoyuna verdiğimiz bütün mesajlar mutedil mesajlardır. En önemli
değerimizin millî birliğimiz ve beraberliğimiz olduğu, kardeşliğimiz olduğu
defalarca söylenmiştir. Dolayısıyla, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkan
Vekilinin böyle “tahrik edici” gibi bir sıfatı Milliyetçi Hareket Partisine
yamamaya kalkmasını doğru bulmuyorum.
Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yok,
hayır, tenzih ederim.
Sayın Başkan, Milliyetçi
Hareket Partisine… (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Bir dakika… Bir
dakika…
İdris Baluken
tahrik edici bir konuşma yapmadı, önce onu bir belirteyim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Evet, tam tersine yani böyle bir…
BAŞKAN - Kendi açısından
durum tespiti yaptı, siz de durum tespiti yaptınız. Söyledikleriniz kayda
geçti. Tabii ki milletvekilleri olarak bizler de bu hassas konulara özen
göstermek durumundayız.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Biz
bir siyasi partiyi tamamen bu konuda suçlayan bir konuşma yapmadım.
BAŞKAN – Yapmadınız. Ben
söyledim ve kayda geçti.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Milletvekillerinin daha sorumlu bir yaklaşım göstermesi gerektiğini ifade
ettik.
BAŞKAN – Evet, hepimizin bu
gibi nazik konularda hassas davranmamız gerektiğine inanıyorum ve teşekkür
ediyorum.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa
tasarısının 41. Maddesinin ikinci paragrafındaki “1. maddeye göre” ifadesinden
sonra “tüm” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ali
Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılamıyoruz.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın, İzmir
Bornova’da şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Sayın Başkan, ondan önce ben de şahsım ve
Hükûmetim adına Isparta Yenişarbademli ilçesi Gülkonak
köyünden Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’nün elim bir
kaza neticesinde şehit olması dolayısıyla kendisine rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, ben de bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akif
Hamzaçebi.
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, CHP Grubu olarak
İzmir Bornova’da şehit olan Topçu Uzman Çavuş Mustafa Ünlü’ye
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, Isparta Yenişerbademli’de şehit olan Uzman
Çavuşumuza Allah’tan rahmet diliyoruz; şehit olan Çavuşumuzun ailesine, Türk
Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41’inci maddedeki önerge üzerinde söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bizi
televizyonları başında izleyen vatandaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışmalarını gördüğünde
Türkiye'nin gerçekten güllük gülistanlık olduğunu sanacak. 17 Aralıkta
başlatılan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının hukuka uygun bir şekilde,
güvenlik içerisinde yürüdüğünü sanacak. Her şey düzene girmiş ki Türk
toplumunun talepleriyle ilgili olmayan konularla bizim yasamacılık
yaptığımızın aslında farkında olmadığını anlayacak. Biz burada aslında yasamacılık
yapıyoruz. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevlerinden birisi,
Türkiye’de gerçekten toplumu sarsan, hatta dünya kamuoyunu ilgilendiren rüşvet
ve yolsuzluk olayının açığa çıkması ve bu soruşturmaların güvenli bir şekilde
yürütülmesini sağlamak olmalı.
Hepimiz biliyoruz ki
gerçekten, bakanların çocuklarının evlerin yatak odalarında bulunan kasalar,
kasaların içerisindeki paralar ve yine, bir banka genel müdürünün evindeki
ayakkabı kutularında bulunan paralar ve boş ayakkabı kutusundan korkan bir
Başbakan, ifade vermeye gitmeyen bir Başbakan! “İkinci soruşturma” denilen
dosyanın ne olduğu belli değil, o soruşturma kapatıldı. Birinci soruşturmayla
ilgili kapatma faaliyetleri var gücüyle devam ediyor.
Biz burada “yasamacılık” oynuyoruz. Terör şehitleri ya da gazilerini
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının mı yoksa İçişleri Bakanının mı istihdam
edeceği çok önemli değil arkadaşlar; önemli olan bu ülkede hukukun güvenliğinin
sağlanmasıdır, yargının tarafsız ve bağımsız bir şekilde suç işlediği
iddiasıyla haklarında soruşturma başlattığı insanların soruşturmalarının esenlik
ve güvenlik içerisinde yapılmasıdır.
Bakınız, en son, tutuklu iş
adamı Reza Zarrab’ın mal
varlığı üzerine konulan tedbirler kırk iki gün sonra kaldırıldı. İstanbul 29.
Sulh Ceza Mahkemesi bu tedbirleri kaldırıyor ve bunlara itiraz eden savcı,
itirazını tamamlayamadan o soruşturmadan el çektiriliyor.
Şimdi, bu soruşturma
sonucunda siz Reza Zarrab’ın
suçsuz olduğunun tespit edildiğini söyleseniz kimi inandıracaksınız? Hani, siz,
onun bunun hâkim ve savcısını istemiyordunuz! Hani, siz, milletin savcısı ve
yargıcını istiyordunuz!
Yine, İstanbul’da Cumhuriyet
Başsavcılığına getirilen Hadi Salihoğlu iki savcıyı dosyadan el çektirdi,
bunlardan birisi Mehmet Yüzgeç, birisi de Celal Kara.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bir ülkede gerçekten hukuk güvenli bir şekilde görevini
icra edemiyor ise yasama organının ya da Başbakanın yasama organı üzerinden
yargıyı böylesine şekillendirme alışkanlıkları devam ediyor ise bu Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başbakanın ya da iktidar partisinin ayıplarını örtmek için
kullanılma noktasına gelmiş ise milletvekillerinin oturup düşünmesi gerekiyor.
Bugün, yolsuzluğu açığa
çıkaranlar, yolsuzluk soruşturmasını yürütenler çete, tehlikeli örgüt
üyeliğiyle suçlanıyorlar ama bu örgüt üyeliğinin delilleri ortaya konulmuyor.
Bu “tehlikeli örgüt” denilen kişilerin üyeleri hakkında soruşturma açılmıyor,
bu tehlikeli örgüt hakkında hiçbir soruşturma açılmıyor. Sadece soyut, “çete”
ya da “Darbe yapılıyor, komplo yapılıyor.” laflarıyla Türk toplumu âdeta
uyutulmaya çalışılıyor. İktidar partisinin görevi, yolsuzlukları, rüşveti ve
buna ilişkin soruşturmaları örtmek değildir, bunları sonuna kadar giderek açığa
çıkarmaktır. “Bunları benim oğlum da yapsa, babam da yapsa affetmem.” demek
delikanlılık değildir. Delikanlılık, o soruşturmayı yürüten savcıların
güvenliğini sağlayarak, tıpkı Silivri mahkemelerindeki davalarda olduğu gibi,
gerekirse de zırhlı araba vererek o soruşturmaların hukuka uygun şekilde
tamamlanmasını sağlamaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 41’inci madde kabul edilmiştir.
42’nci maddede dört adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 42’nci maddesinde yer alan “Fondan”
ibaresinin “Hazine tarafından” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mihrimah
Belma Satır Sevim Savaşer Gülay
Dalyan
İstanbul İstanbul İstanbul
Ramazan Can Tülay
Kaynarca
Kırıkkale İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
"Madde 42- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Korumalı işyerlerinde
çalışan ve iş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal
engellilerin işsizlik sigortası işveren payı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanır."
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Şimdi, aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 Sıra
Sayılı Yasa Tasarısının, 25/8/1999 tarihli ve 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında
düzenleme yapmayı öngören 42’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Sırrı Sakık Pervin
Buldan
Bingöl Muş Iğdır
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 42. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet Çetin Müslim Sarı
İzmir Ankara İstanbul
BAŞKAN – Okuttuğum son iki
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Engelli yurttaşların istihdam
yoluyla sosyal hayata dâhil edilmeye çalışılması, kuşkusuz, oldukça önemli bir
çalışma olup desteği haketmektedir. Ancak AKP
hükümetinin bu madde ile engelli yurttaşlara bu olanağı açıp bir mağduriyet
alanını gideriyor gibi gösterirken, yeni mağduriyet ve hukuk dışı uygulamalar
ortaya çıkarmaktadır. İşsizlik sigortası işveren payının işsizlik sigortası
fonundan karşılanması, aynı zamanda sosyal hukuk devleti ilkesiyle de
uyuşmamaktadır.
AKP iktidarı iyi bir
uygulamaya imza atıyormuş gibi görülerek hem engelli yurttaşlarımızı suistimal etmekte, hem fonu amacının dışında kullanarak
hukuksuzluk sergilemekte, hem de kendi sosyal sorumluluğunu işçi ve emekçilerin
omuzuna yüklemektedir. Dolayısıyla bu değişiklik engelli yurttaşlarımızın
istihdamına yönelik olmadığı gibi, bu istihdamın arttırılması ve teşviki için
daha fazla alan açılmalıdır. Ancak işveren payı yoksul emekçinin sırtına
bırakılmamalı, çok kazananın ve diğer kamusal finansman araçlarının bu primde
sorumluluk almaları sağlanmalıdır. Değişiklik ile bu yanlıştan dönülerek
engelli yurttaşlarımızın hem suistimal edilmesi
engellenmek istenmiş, hem de istihdamlarının önündeki engellerin kaldırılmasına
ve daha fazla teşvikine olanak tanımak amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Diğer önerge
üzerinde Ankara Milletvekili Sayın İzzet Çetin konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 524 sayılı Kanun Tasarısı’nın 42’nci
maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz
evvel Sayın Öztürk’ün söylediği gibi, biz gerçekten “yasamacılık”
oynuyoruz. Birbirimizi, zaman zaman, yasa tartışmaları sırasında ya anlamıyoruz
ya da aldığımız talimatlar doğrultusunda dinlemezden geliyoruz. Bunun hem alt komisyonda tartışılması hem de Plan Bütçe Komisyonu
ana Komisyonda tartışmaları sırasında, özellikle Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının görev, yetki ve sorumlulukları içerisinde toplumumuzda
dezavantajlı kesimlerin mutlak suretle korunması gerektiğini, onları, özellikle
engellileri -ki maddeye konu olan zihinsel ve ruhsal engellileri- korumanın,
onları topluma kazandırmanın sosyal devletin görevi olduğunu, bunun da o
Bakanlığın bütçesine konulacak bir ödenekten karşılanmasının yasa yapma
tekniğine uygun olduğunu dilimizin döndüğünce, saatlerce anlattık ama Komisyon
üyesi arkadaşlarımız, aldıkları talimatın dışına çıkarak bunu gerçekleştirmek
için bir adım atmadılar.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
– Sayın Çetin, çok ayıp! Çok ayıp!
İZZET ÇETİN (Devamla) –
Tabii, biz, bir tek madde… Sayın Bilgiç, bir tek madde, 3 madde de benzer,
59’uncu madde aynı mahiyette, yine bir maddeyi de Komisyonda düzeltmiştik.
Parantez içinde söylemeliyim: Sayın Bakanımız yeni olduğu için kanun tasarı ya
da tekliflerinin hazırlanmasında bir sorumluluğu olduğunu düşünmüyorum, daha
önceki Bakanımız tarafından hazırlanmış idi.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten, engelliler topluma kazandırılmalı. Onları iş ve meslek sahibi yapmak
sosyal devletin görevi, bunda hemfikiriz. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel
engellilerle ilgili madde metninde de aynen görülecektir ki hiçbir zaman, iş
gücü piyasasına kazandırılmaları mümkün değil. Öyle olduğu için, biz İşsizlik
Sigortası Fonu’ndan karşılanmasının doğru olmadığını söyledik. Şimdi, iktidar
partisinin vermiş olduğu önergede görüyoruz ki ana Komisyonda ve alt komisyonda
boşu boşuna saatlerimiz, zamanımız harcandı, şimdi iş aslına dönüyor, bu
sevindirici bir durum. Ama, İşsizlik Sigortası Fonu
-hepiniz biliyorsunuz- kuruluş amacı dışında kullanılıyor. Ne yazık ki AKP
iktidarı döneminde bir fon lobisi oluştu “Acaba, İşsizlik Sigortası Fonu’nu
nasıl iç ederiz, nasıl tırtıklarız, orasından burasından nasıl bir yerlere
kaynak aktarırız?” diye; önceleri iç finansman aracı, iç borçlanma aracı olarak
kullanıldı, 2008’de çıkartılan bir kanunla da güya GAP yatırımlarının, yarım
kalan GAP yatırımlarının tamamlanması için kullanılmak üzere, toplam 11,5
milyar lira gibi bir
kaynak aktarıldı. Ama, biz bunu defaatle
sorduk bakanlara, pek çok bakana yazılı sorduk, bütçe görüşmeleri sırasında
Çalışma Bakanına sorduk, nereye kullanıldığı konusu meçhul. Bir gerçek var ki o
da GAP yatırımlarının tamamlanmasına harcanmadığı. O bile amacına uygun olarak
kullanılmadı.
Bakınız, İşsizlik Sigortası
Fonu orta yerde. 11,5 milyar lirayı “GAP yatırımları” adı altında 2008’den bu
yana gasbettiniz. Bu 11,5 milyar
liranın nereye gittiğini kalem kalem öğreneceğim bir
bakanlık arıyorum, nereye harcadınız diye soruyorum Çalışma Bakanlığına, yazılı
olarak gelen yanıt: “4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 6’ncı
maddesine istinaden fon tarafından 2008-2013 yılları arasında toplam 11,5
milyar lira Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına aktarılmış olup
harcama kalemleri Yüksek Planlama Kurulu kararına istinaden oluşturulduğundan,
kurumumuzda bu konuya ilişkin herhangi bir detay bilgi bulunmamaktadır.”
Değerli arkadaşlar, bir
bakanlığa yakışmayacak bir cevap. Yani, detay bulunamıyorsa ilgili bakanlıktan
cevap alınır, milletvekilinin sorduğu soruya doğru dürüst, ciddi bir yanıt
verilir. Yani, burada İşsizlik Sigortası Fonu’nun kaynaklarının iyi
kullanılmadığını hep söylüyoruz. Fonun yönetimindeki işveren ve işçi
temsilcilerine burada büyük sorumluluk düşüyor, görev düşüyor. Fon, işçilerin
iş ve meslek sahibi olabilme, işsiz kalmaları hâlinde yaşamlarını belli bir
süre sürdürebilmeleri için kurulmuş, oluşturulmuş bir fondur, amacı dışında
kullanılmamalı. Bundan döndüğünüz için de size teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Emin
Çınar (Kastamonu) ve arkadaşları
"MADDE 42- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Korumalı işyerlerinde
çalışan ve iş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal
engellilerin işsizlik sigortası işveren payı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının 42’nci maddesinde,
korumalı iş yerlerinde çalışan zihinsel ve ruhsal engellilerin işsizlik
sigortası işveren payının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanması
öngörülmektedir. Engelli istihdamını teşvik edecek düzenlemeleri Milliyetçi
Hareket Partisi olarak destekliyoruz. Engelli istihdamını teşvike yönelik bu
düzenlemede işsizlik sigortası işveren payının İşsizlik Sigortası Fonu’ndan
değil, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçesine bu amaçla konulacak
ödenekten karşılanmasını öneriyoruz.
AKP Hükûmeti, bugüne kadar
yaptığı birçok düzenlemeyle İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken, işçilere ait
kaynağı başka amaçlarla kullanmıştır. İşsizlik Sigortası Kanunu’nda yapılan bu
türlü düzenlemeler, fonun amacına uygun olmayan düzenlemelerdir. İşsizlik
Sigortası Fonu’nun esas amacı işsiz kalan işçilerin korunmasıdır. İşsiz kalmış
sigortalı işçilerin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yararlanma koşullarının
kolaylaştırılması, işsizlik ödeneğinin süresinin uzatılması, miktarının
yükseltilmesi ve aktif iş gücü piyasası politikalarına ağırlık verilmesi
gerekirken İşsizlik Sigortası Fonu’nu işverenlere aktarma mahiyetini taşıyan
düzenlemeler uygulamaya konulmuştur.
AKP Hükûmetleri işsizlikle
mücadele konusunda bugüne kadar ciddi bir iddia ortaya koyamamış, istihdamın
yapısal sorunlarına çözüm getirememiş, işsizliğe bir çözüm bulamamıştır.
Anketle belirlenen iş gücü göstergelerinde, o sırada iş aramıyor olanların
sayıya dâhil edilmeyişi, üniversite patlamasının genç işsizliğini gizlemesi
gibi faktörlere rağmen işsizlik azalmamış, kronik bir hâle gelmiştir.
TÜİK tarafından en son
açıklanan 2013 Ekim ayı verilerine göre, resmî işsiz sayısı 2 milyon 743 bin,
iş aramayan işsizlerin sayısı ise 1 milyon 913 bindir. Mevsim etkilerinden
arındırılmış işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,3'ten yüzde
9,9 düzeyine ulaşmıştır. Bu dönemde, tarım dışı işsizlik oranı 11,7'den 12,1
düzeyine, genç işsizlik oranı ise 18,1'den 18,3 seviyesine yükselmiştir.
Özellikle genç işsizlik, resmî verilere göre bile çok yüksek oranlardadır.
Resmî olarak ilan edilen rakamlar işsizliğin ürkütücü boyutlarını ortaya
koyarken gerçekte işsizlik daha yüksek ve kaygı verici bir noktadadır. İşsizler
arasında gösterilmeyen, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ile yetersiz
istihdam ve mevsimlik işçiler dâhil edildiğinde işsiz sayısı 5 milyon 178 bin
kişiye yükselmektedir. Aynı hesaplamaya göre, 2002 yılında yüzde 14 olan gerçek
işsizlik oranının 2013 Ekim ayı itibarıyla yüzde 17,1 düzeyine ulaştığı
görülmektedir.
Bugün, yüz binlerce öğretmen
adayımız işsiz, ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri, su ürünleri
mühendisleri işsiz, veteriner hekimler işsiz; iktisatçılar, işletmeciler işsiz,
teknikerler işsiz durumdadır. Üniversiteler sanki işsizlik diploması veriyor.
Birçok üniversite mezunu bile asgari ücretle taşeron işçisi olarak köle gibi
çalışmak zorunda kalmaktadır.
Bugün, her ailede işsiz
gençlerimizin feryadı yükselmektedir. Gençlerimiz işsizlikten bunalıma
girmektedir. Ülkemizde, çalışabilir her 5 kişiden 1’i işsizdir. Genç işsizlik
oranının kulak ardı edildiği ülkemizde, genç işsizlerimize daha fazla istihdam
alanı yaratacak politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
İstihdam ve eğitim arasındaki
bağın yeterince kurulmaması ve mesleki eğitimin iş gücü piyasası ihtiyaçları
doğrultusunda istenilen ölçüde verilememesi, insan gücü niteliği ile iş gücü
piyasasının talebi arasında dengesizliklere yol açmakta ve eş zamanlı olarak,
hem işsizliğe hem de boş iş pozisyonlarına neden olmaktadır. Nitekim, ülkemizde
milyonlarca işsiz bulunmasına karşın bugün, işverenlerimiz aradığı vasıflı
elemanları bulmakta güçlük çekmekte, hatta bazı mesleklerde bulamamaktadır.Esasen, sanayimizin ihtiyacı ara
eleman yetiştirilememiş olması, on bir yıldır ülkeyi yöneten AKP hükûmetlerinin
bu alandaki beceriksizliğinin ve başarısızlığının somut bir göstergesidir.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 42 nci
maddesinde yer alan “Fondan” ibaresinin “Hazine tarafından” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sevim
Savaşer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılıyoruz.
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) – Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Engelli istihdamının teşvik
edilmesi için, korumalı iş yerlerinde çalışan ve iş gücü piyasasına
kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engellilerin işsizlik sigortası
işveren payının Hazine tarafından karşılanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 42’nci madde kabul edilmiştir.
43’üncü maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 43'üncü maddesinde yer alan "ikişer"
ibaresinin "üçer" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinde geçen "en çok engelliyi temsil
eden" ibaresinin, "en fazla üyeye sahip engellilere ait"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Sinan Oğan Emin Çınar
Manisa Iğdır Kastamonu
Ahmet
Duran Bulut
Balıkesir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 43. Maddesindeki "en çok engelliyi temsil eden üst
kuruluştan" ifadesinin "en çok engelliyi temsil eden iki üst
kuruluştan" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet Çetin Müslim Sarı
İzmir Ankara İstanbul
Mehmet Ali Susam Celal Dinçer
İzmir İstanbul
BAŞKAN – Okutulan son
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Celal Dinçer konuşacak.
BAŞKAN – İstanbul
Milletvekili Sayın Celal Dinçer önerge üzerinde konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri,
524 sıra sayılı kanunun 43’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, ülkemizde
faaliyet gösteren uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite etmek, bu
kuruluşların ulusal ve uluslararası standartlara göre faaliyette bulunmalarını
ve bu suretle uygunluk değerlendirme kuruluşlarınca düzenlenen belgelerin
ulusal ve uluslararası alanda kabulünü temin etmek amacıyla 4457 sayılı
Yasa’yla Türk Akreditasyon Kurumu kurulmuştur. Teklif edilen değişiklik ile
Türk Akreditasyon Kurumu organları arasında yer alan danışma kuruluna engelli
vatandaşlarımızın da temsilci olarak katılmaları bu torba yasayla teklif
edilmiştir, aslında güzel bir uygulamadır. Engelli üst kuruluşlarının bu önemli
kurum içinde temsil edilmesi olumlu karşılanıyor ancak maddede ifade edilen
hükmün uygulanması yani en çok engelliyi temsil eden üst kuruluşlardan 2
temsilcinin belirlenmesi esnasında birçok itirazla karşılaşılacak, sıkıntılar
yaşanacaktır. En çok engelliyi hangi kurum temsil etmektedir Sayın Bakanım? Bu
konuda nasıl bir öneri getiriyorsunuz? Engelli üst kuruluşlarına üye
kayıtlarında, diğer işçi ve memurlar gibi, onlarda aranan şartlar yoktur. En
çok üyeyi hangi üst kurulun temsil ettiğinin bulunması hem güç hem de
suiistimallere açıktır.
Türkiye İş Kurumu Kanunu’nun
13’üncü maddesinin (f) bendinde de aynı hata yer aldığından bu hatanın
düzeltilmesi için kanun teklifi vermiştim, Engelliler Konfederasyonundan birer
temsilcinin alınmasını önermiştim. Aynı düzenlemenin mutlaka burada yapılması
gerekmektedir, aksi takdirde torba yasayla önerilen değişikliği yeni bir torba
yasayla düzeltmek zorunda kalacaksınız. Aceleye getirilen yasa teklifleri,
değişiklik teklifleri maalesef hep bu sıkıntıları yaratmaktadır. Tabii, bu
konuda iktidar vekilleri pek fazla zorlanmıyor çünkü onların dilleri bağlı,
sadece kolları oylama için açık. İş muhalefet partilerine düşüyor, her yasayı,
teklifi enine boyuna inceleyip araştırmak, bariz hataları yasa çıkmadan ortaya
koymak zorunda kalıyoruz ama burada iktidarın inadıyla karşılaşıyoruz.
İnşallah, inadın önüne mantığın geçeceği günler gelecek ve biz, burada halkın
yararına daha çok güzel yasalar çıkaracağız.
Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; Sayın Bakanımız salondayken şunu belirtmek istiyorum -34’üncü
maddede söz alıp konuşmuştum, o zaman salonda yoktunuz- Sayın Bakanım, fon ve
vakıf gelirlerini azaltıyorsunuz. Fon ve vakıf gelirlerini Kredi ve Yurtlar
Kurumunun görevi olan yurt yapımına aktarıyorsunuz. Geçmişte bu hatalar
yapıldı. Tasarruf Teşvik Fonu kuruldu, başka işler için kullanıldı. MEYAK
adında kesintiler yapıldı, başka iş için kullanıldı. KEY diye kesintiler
yapıldı, başka işler için kullanıldı. Şimdi siz de aynı hatayı yapıyorsunuz;
vakfın gelirlerini yurt için kullanıyorsunuz, fakir fukaranın cebine gidecek,
gırtlağına gidecek, boğazına gidecek 3 kuruşa göz dikiyorsunuz. Bunu kabul
edemeyiz.
Ben, bu arada, gene Sayın
Bakanımız salonda iken vakıf çalışanlarıyla ilgili birkaç konuyu dile getirmek
istiyorum. Vakıf personeliyle ilgili hiçbir şey getirilmiyor bu yasada. Vakıf
personelinin kadrolu olması talepleri var, kendilerine en azından güvence
istiyorlar, 6-7 bin civarında çalışan vakıf personeli “Bize de güvence gelsin.”
diyorlar ama bu yasada hiçbir şey yok.
Norm kadro bütün vakıflarda
son derece yetersiz Sayın Bakanım. Deprem bölgeleri, afet bölgeleri var. Bütün
şehirlerde insanlar bu işlerle uğraşıyor. Vakıf personeli çok yetersiz kalıyor,
gece gündüz çalışmak durumunda kalıyorlar. Özlük hakları konusunda ücretlerin
alt ve üst sınırları var. Burada da bir güvence yoktur, mütevelli heyetinin,
vali ve kaymakamın iki dudağı arasında. Bu konularda da kalıcı kesin çözümler
getirilmelidir. Sürekli parasal yardımlarla, şikâyetlerle meşgul oldukları için
çok fazla hakaretlere maruz kalıyorlar, usulsüz şikâyetlere maruz kalıyorlar.
Bu arkadaşlarımızın güvenceden yoksun olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.
Bir de son olarak, Sayın
Bakanım, dağıttığınız yardımlar, sosyal yardımlaşma vakıflarına, fondan
dağıttığınız paralar nüfus kriterine göre dağıtılıyor.
Burada, nüfus kriterinin yanında gelişmişlik düzeyi
mutlaka dikkate alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CELAL DİNÇER (Devamla) - Aksi
takdirde, nüfusu yoğun olan yerlere gönderiyorsunuz, nüfusu az ama çok fakir
olan bölgelerde bu yardımlar yetersiz kalıyor. Bu konuda da bir düzenleme
yapmanız gerekmektedir.
Tekrar yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinde geçen "en çok engelliyi temsil
eden" ibaresinin, "en fazla üyeye sahip engellilere ait"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu belirtmem lazım: Bugün toplumda
iş bulma konusunda, toplumda sosyal alanlarda yer edinme konusunda en sıkıntı
yaşayan kesim engelliler. Hele ki bir de bu engelliler büyük şehirde değilse,
daha küçük şehirlerdeyse, örneğin Iğdır’daysa engelli vatandaşlarımızın evin
dışında gidecekleri pek fazla bir yeri yok. Küçük yerlerde zaten iş bulma
konusunda büyük sıkıntı yaşayan engelliler, o anlamda Bakanlığınızın yol
göstermesi, Bakanlığınızın yol açması noktasında da sıkıntı yaşadığı için,
engelli vatandaşlarımız bir, iş bulmada ciddi sıkıntı yaşıyorlar; iki, sosyal
hayata katılmada ciddi sıkıntı yaşıyorlar.
Tabii, bunu yerelde yerel
yönetimlerin de yapması beklenir ama maşallah, yerel yönetimlerin ihaleden,
şundan bundan engelliye ayıracak pek vakti yok. Özellikle, Iğdır’da ne yerel
yönetim engelli vatandaşlarımız için bir yer ayırabilmiş… Engelli
vatandaşlarımız kendi ceplerindeki parayla bir yer bulmuşlar, onu kiralamışlar.
Orada dahi engelli vatandaşlarımızı rahat bırakmıyorsunuz, kendi kiraladıkları
yerde dahi engelli vatandaşlarımızın bir araya gelmesine sorunlar
yaratıyorsunuz. Bir an önce -bu işin çok fazla bir maliyeti
yok- hem yerel yönetimlerin hem Bakanlığınızın engelli vatandaşlarımızın sosyal
ortama katılması, en azından birbiriyle iletişim hâlinde olması için paket bir
program hazırlanması, belki paket bir –Sayın Bakan- bina tasarlanması ve her
ile mutlaka engellilerin bir araya gelebilecekleri, sosyal ortamı
yaşayabilecekleri bir yerin yapılması lazım.
Diğer taraftan, artık
teknoloji çok ilerledi, engelli vatandaşlarımız evden birçok işi bilgisayar
üzerinden yapabilecek durumdalar ve önceliğin de onlara tanınması lazım. Daha
önce Bakanlığınıza ilettiğim bir isim vardı, Selin Yeğen. Bu vatandaşımız
engelli ve bu vatandaşımızın evde iş bulma arzusunu maalesef şimdiye kadar
hayata geçiremedik. Özellikle çağrı merkezlerinin engelli
vatandaşlarımızın da katılabileceği şekilde evlere kadar gitmesi, illa onların
bir araya gelmesinden ziyade, illa belli bir binaya toplanma zorunluluğundan
ziyade engelli vatandaşlarımız için eğer belli bir yüzde verilirse; çağrı
merkezlerine, bankaların belli işlerine belli bir zorunluluk getirilirse
engelli vatandaşlarımız da evlerinden, bilgisayar ortamında İnternet üzerinden
bu işleri rahatlıkla yapabilirler Sayın Bakan. Yeter ki bu konuda
yaratıcı fikirleriniz olsun, yeter ki bu konuda engelli vatandaşlarımıza
yönelik düşünceleriniz olsun. Çünkü küçük yerlerde… Büyük şehirlerde belki bu
sorun nispeten aşılabilir ama gelin Iğdır’a Sayın Bakanım, gelin Iğdır’daki
engelli vatandaşlarımızın, hele şehir merkezinde değil de köydeki engelli
vatandaşlarımızın durumuna bakın; bu engelli vatandaşlarımız dört duvarın
içerisinde ve akşama kadar duvarlarla konuşur vaziyettedir. Bu engelli
vatandaşlarımızın iş bulma noktasında ciddi sıkıntıları var, sosyalleşme
konusunda ciddi sıkıntıları var. Özellikle de İŞKUR’un bölgelere yönelik
birtakım faaliyetlerinin bir kısmı engelli vatandaşlarımıza ayrılırsa;
özellikle bankaların belli alanlardaki hizmetleri artık otomasyona geçti,
İnternet üzerinden yapılıyor, bunların bir kısmında bir zorunluluk getirilirse;
tekrar altını çizmekte fayda var, çağrı merkezleri özellikle engelli
vatandaşlarımızın evde hizmet vereceği şekilde yeniden dizayn edilirse
zannediyorum ki bu konuda maksat hasıl olmuş olur,
evde ailesinin onlara getireceği kazanca mahkûm olan ve sadece ailesiyle
konuşmak zorunda ve bir de dört duvarla konuşmak zorunda kalan vatandaşlarımız
da bu dertten, bu sıkıntıdan kurtulmuş olur.
Ben, Iğdır özelinde bunun tekrar
altını çizmek istiyorum. Belediye şu ana kadar engelli vatandaşlarımıza
Iğdır’da herhangi bir hizmet sunmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi, bırakın
engelli vatandaşlarımızı, Iğdır’ın tamamına sorun çözme noktasında pek yardımcı
olabilmiş değil. Teşekkür ediyorum Müsteşarımıza; birkaç bireysel talep
ilettik, o konuda o talepleri çözdükleri için Iğdır’daki engelli
vatandaşlarımız adına teşekkür ediyorum.
Ama şunun altını çizeyim: 30
Martta Hükûmete de ihtiyaç kalmayacak, mevcut belediyeye de ihtiyaç kalmayacak.
Iğdır Belediyesini inşallah kazanıp Iğdır’daki engelli vatandaşlarımızın
sorunlarını da yine biz çözeceğiz diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 43'üncü maddesinde yer alan "ikişer"
ibaresinin "üçer" şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge
ile Türk Akreditasyon Kurumu danışma kurulunda Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Milli Eğitim
Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile eşit sayıda temsilci bulundurması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 43’üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.10
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, 44’üncü madde üzerinde
üç adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 44. Maddesindeki "Tapu Müdürlüğünden" ifadesinin
"ilgili tapu müdürlüğünden" olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet Çetin Dilek Akagün
Yılmaz
İzmir Ankara Uşak
Müslim
Sarı
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 44'üncü maddesinde yer alan “tapu müdürlüğünden”
ibaresinin “tapu müdürlüklerinden” şeklinde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
İdris Baluken Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Emin Çınar Ahmet Duran Bulut
Manisa Kastamonu Balıkesir
"MADDE 44- 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 194
üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "şerhin verilmesini"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ilgili tapu müdürlüğünden" ibaresi
eklenmiştir."
BAŞKAN – Son okutulan
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde daha anlaşılabilir hâle
getirilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun teklifinin 44'üncü maddesinde yer alan “tapu müdürlüğünden”
ibaresinin “tapu müdürlüklerinden” şeklinde değiştirilmesini arz ve talep
ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu önerge ile taşınmaz malın
maliki olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin konulması ile
ilgili iş ve işlemlerin bütün tapu müdürlüklerinden yapılabilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 44. Maddesindeki “Tapu Müdürlüğünden” ifadesinin “ilgili tapu
müdürlüğünden” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Uşak
Milletvekili Sayın Dilek Akagün Yılmaz konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün 30 Ocak 2014, yarın 31 Ocak 2014, Profesör Doktor
Muammer Aksoy’un öldürülüşünün 24’üncü yılı olacak. Diğer faili meçhul
cinayetlerde olduğu gibi, Uğur Mumcu’da olduğu gibi, Ahmet Taner Kışlalı’da
olduğu gibi, Gaffar Okkan’da olduğu gibi, Hrant Dink’te olduğu gibi ne yazık
ki bu cinayetin de arkasındaki gerçek güçler tespit edilememiştir. Bu gerçek
güçleri, bu cinayetleri işleyen gerçek güçleri tespit etmeyen ve yargılamayan
bütün iktidarları, o dönemden bu döneme bütün iktidarları kınıyorum.
Sevgili arkadaşlar, bugün yine
17 Aralık olaylarından, yolsuzluk ve rüşvet olaylarından itibaren bir buçuk
aylık bir süre geçmiştir. O yolsuzluk olayları ve rüşvet olaylarından itibaren
bütün savcılar, yargıçlar ve polisler görevlerinden alınmışlardır. Ancak ne
yazık ki o yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının üstünün örtüldüğünü görüyoruz.
Aynı zamanda, bakanlarla ilgili de düzenlenen fezlekelerin Meclise
gönderilmediğini görüyoruz. Bu fezlekeler neden gelmiyor sevgili arkadaşlar?
İktidar partisi milletvekilleri size soruyorum, Sayın Bakan size soruyorum: Bu
4 bakan hakkında yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla oluşturulan fezlekeler niye
gelmiyor? Adalet Bakanının savcıları etkilemek amacıyla yaptığı konuşmalar ve
baskılar nedeniyle hakkında düzenlenmiş olan fezleke Meclise neden gelmiyor?
Eğer kendinizden eminseniz bu fezlekeler gelecek, Meclis soruşturması açılacak,
Yüce Divana gidecekler bakanlar, beraat edecekler ama emin değilsiniz ki bu
fezlekeleri getirtmiyorsunuz. Aslında bir Adalet Bakanı hakkında “Savcılara
müdahale etti, telefon etti, ‘Bu yolsuzlukları kapatın.’ dedi.” deniliyorsa
eğer, o Adalet Bakanının istifa etmesi lazım demokratik hukuk devletinde ama ne
yazık ki artık bu ülkede demokratik hukuk devleti yok.
Aynı
zamanda, Başbakan ve bakanlar tarafından “Yargıda çete var, devlet içinde
örgütlenmiş bir çete var, paralel yapı var.” deniyor, suçlar işlediği
belirtiliyor, insanların özgürlüklerine, hayatlarına mal olan suçlar
işledikleri belirtiliyor ama bu çetenin de paralel yapının da ortaya
çıkartılması için en ufak bir şey yapılmıyor, yargılamaları yapılmıyor,
soruşturmaları yapılmıyor, sadece görev yerleri değiştiriliyor. Yani,
deniyor ki: “Siz burada çok suç işlediniz, gidin biraz da başka yerlerde
işleyin.” Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi sevgili arkadaşlar? Bunu sizlere
soruyorum ama sormamın hiçbir anlamı yok, bakıyorum ki cevap verebilecek
durumda değilsiniz.
Bu maddeyle ilgili
konuşabileceğim şeyleri de, bu 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve
44’üncü maddesiyle ilgili konuşabileceğim şeyleri de şöyle sıralamak isterim:
Aslında, Medeni Kanun’da güzel bir değişiklik yapılıyor “Aile konutu şerhinin
verilebileceği makamlar ya da hangi makamdan karar alınacağı belli değil. Bu
konuda Yargıtay Genel Kurulunun da kararları var. Buna açıklık getirmek
amacıyla, özellikle kadının ve çocukların oturdukları eve tapu müdürlüğü
tarafından aile konutu şerhi konulur herhangi bir mahkeme kararına gerek
olmaksızın.” deniyor. Bu, güzel bir değişiklik, aslında yapılması gereken bir
değişiklik ama bu değişiklikleri yapmak yetmiyor Sayın Bakan. İşte bu türden
taleplerde bulunduğunda kadınlar şiddete uğruyorlar, şiddete uğradıklarında da
ölümleri söz konusu oluyor. Bu ölümleri ortadan kaldırabilmek için kadınları ve
çocukları, aile bireylerini gerçekten korumak gerekiyor ama kadın sığınmaevlerinde bile 50 bin iken belediyelerin nüfusu, 100
bin nüfusu olan belediyelere kurulabilir ancak hükmü getirildi Büyükşehir
Yasası’yla.
Sayın Bakan, bu maddelerde
neden göremedik, neden böyle bir değişiklik yapılmadı? Gerçekten, ben, bu
konunun asıl gündeme getirilmesini beklerdim sizden bu kadar madde gündeme
gelmişken.
Bir de aile ve tüketici
bilimleri mezunu yüzlerce genç imza toplamışlar, hepimize getirdiler, diyorlar
ki: “Bu yasayla, bu tasarıyla pek çok kadro tanınıyor psikologlara, öğretmenlere
ama aile ve tüketici bilimleri bölümüne neden verilmiyor, neden onlara kadro
açılmıyor?” Bu konuda da zannederim bir cevap verebilir Sayın Bakan. Bu
çocukların da dileklerinin yerine getirilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Aynı zamanda, üniversite sınavları
olacak bu yıl. Üniversite sınavlarında ve pek çok sınavda, biliyorsunuz, şaibe
oldu, kopyalama olayları oldu, bu iddialar ortaya atıldı. Pek çok çocuk bu
sınava hazırlanıyor ama “Yeniden bir şaibe olacak mı, yeniden bir kopyalama
olacak mı, yeniden cemaatin ve AKP’nin yakını olan çocuklara, sorulacak sorular
verilecek mi?” diye herkeste bir kaygı var ama bu yılki çocuklar biraz şanslı
diye görüyorum. Çünkü AKP’yle cemaat biraz kavgalılar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla)
– Herhâlde, bu soru çalma olayını ya da soru verme olayını yapamazlar diye
düşünüyorum. Çocukların onun için biraz içleri rahat etsin diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 44’üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
45’inci madde üzerinde aynı mahiyette iki adet önerge vardır. Aynı mahiyetteki
iki önergeyi okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
İzmir Manisa Konya
Muharrem Varlı Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Adana Balıkesir Kastamonu
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Hasan Ören
İstanbul Ankara Manisa
Musa
Çam
İzmir
BAŞKAN – Okunan önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önergelerden bir
tanesi üzerinde Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören konuşacak.
Buyurun Sayın Ören. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 45’inci
maddesinde Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Yine, her kürsüye çıktığımda
tekrarladığım sözü tekrarlayacağım: Şu an TRT 3 Meclis kanalında yine nostaljik, Hakan Şükür’ün golleri gösteriliyor. Ama Meclisi
göstermiş olsaydı, bu torba yasayla ilgili, milyonlarca insanı ilgilendiren bu
konularla ilgili halkın takibi sağlansaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Kamu İhale Kanunu Adalet ve
Kalkınma Partisinin çok hoşuna giden bir kanun. Yani, öylesine hoşunuza gidiyor
ki bugüne kadar yani 2002’den bugüne kadar 25 defa değişiklik yapmışsınız. 2002
yılında, geçmiş dönemdeki, yani 57’nci Hükûmet 1 değişiklik yapmış, Kamu İhale
Kanunu’yla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi 25 değişiklik yapmış. Sadece 2013
yılı içerisinde 5 defa Kamu İhale Kanunu’nu değiştirmişsiniz. Herhâlde Allah
gönlünüze göre veriyor; bu Kamu İhale Kanunu, Adalet ve Kalkınma Partisinin yol
haritasını çiziyor.
Değerli arkadaşlarım, en çok
değiştirilen maddelerin içerisinde istisna maddesi geliyor. Bugüne kadar “f”
harfine kadar değiştirmişsiniz, şimdi 20’nciyi değiştiriyoruz, “u” harfine
gelmişiz. Yani, alfabenin son harfi “z”ye az kalmış.
Tahmin ediyorum, 2014 yılı içerisinde alfabenin -en son eklediğimiz- yeni
harflerine geçmek zorunda kalacaksınız.
Bu kamu ihaleleriyle ilgili,
belediyeleriniz çok başarılı. Yeni bir yöntem geliştirdiniz. Bir, kamu
ihaleleriyle ilgili, belediyelerinize sağlanan fırsatlar. Ama,
tabii, bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin belediye başkanları için geçerli. Eğer
Cumhuriyet Halk Partisinin belediye başkanları olur ise Kamu İhale Kanunu
tersine işlemeye başlıyor. Maazallah, eğer biraz sıkıyor ise, siz, İzmir
Belediyesinde Kamu İhale Kanunu’nda yaptığınız değişikliklerin yüzde 1’i
uygulanmadığında onlarca müfettişi İzmir Belediyesinde aylarca misafir
edersiniz. Ama kendi belediyeniz ise, kocaman bir ihaleyi 5’e bölersiniz, 50
bin liralık ihaleleri yaparsınız, canınızın istediğine verirsiniz ve o
canınızın istediği yerlerde de sizin üyeleriniz çoğalır.
Türkiye’de yaşananlara bakın
arkadaşlar: 2013 yılında bu kanun 5 defa değişmiş. Bu torba kanun içerisinde
-eğer olmasa şaşarım- bugüne kadar gelenlerin içerisinde Kamu İhale Kanunu
olmadığında şaşarız. Böyle bir alışkanlık peyda oldu ve 2013’te bunu daha da
ileri noktaya taşıyınca işte o zaman düzen bozuldu, bardak doldu, taşmaya
başladı. Hani bugün sağda, solda konuşulanlar var ya, hani sizler dün bize
söylüyordunuz ya: “Tapeler, tapeler,
tapeler…” Ergenekon’la ilgili biz
bir şey söylediğimizde, bu sıralardan “Tapeleri
okumadın mı, tapelere bakmadın mı…” Biz o güne
kadar tapenin ne olduğunu bilmezdik. Biz zannederdik
ki zeytinyağı şişesine konan mantar ama siz bize tapeleri
öğrettiniz. Peki, şimdiki tapelerden haberiniz yok
mu? Hani ne söylüyor Başbakan veya telefonun ucundaki ağabey, kardeş:
“Urla’daki villa ne oldu?”, “Kaymakama söyledim, haberin yok mu?”, “Efendim,
kurula söylememiş...” E, bunları hiçbiriniz buraya getirip de bize bir şey
söylemiyor musunuz? Ne oldu bu tapeler? Tapeleri okuyan yok mu içinizde? Dün bize soruyordunuz,
şimdi biz size soruyoruz: Bu tapelerle ilgili
sıkıntılarınız var mı yok mu? Birisi buraya gelip bunu açıklamak zorundadır.
Siz, 17 Aralıkla ilgili
konuları Türkiye Cumhuriyeti’ndeki vatandaşlara bu kürsüden açıklamadığınız
süre içerisinde Türkiye’de ekonomideki sıkıntı bitmeyecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Kamu İhale Kanunu’na yeni bir
istisna getirilmektedir. Ülkemizin ekonomisi ve sanayisi için büyük önem arz
eden yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini sağlamaya yönelik sanayi
katılımı offset uygulamaları içeren mal ve hizmet
alımlarının Kamu İhale Kanunu’ndan istisna kılınması yerine, bu alımlar için
kolaylıklar getirecek ayrı bir yasal düzenleme yapılması daha uygun olacaktır.
Günümüzde birçok devlet büyük
miktarda dış alım yaptıklarında ticaretin dengelenmesine büyük özen göstermekte
ve alım yapılan ülke firmasının belli oranda üretim, yatırım, ihracat ya da
teknoloji transferi yoluyla alıcı ülke ekonomisinin ticaret açığını telafi
etmesini şart koşmaktadır. Bu işleme, temel anlamda, telafi edici işlemler, offset denmektedir. Diğer bir ifadeyle offset,
yurt dışından yapılan kamu alım ve yatırımlarında yerli sanayiye iş payı, ürün
veya hizmet ihracatı,
teknoloji kazanımı ve yatırım uygulamalarıyla yapılan harcamaların millî
ekonomiye belli oranda geri dönüşünün sağlanmasıdır. Offset
uygulamaları, tedarik yapılan ülke tarafından alıcı ülkenin yerli sanayisine
öncelikli alanlarda üretim, kabiliyet ve kapasitesinin kazandırılması, alıcıyı
ülkeye bu amaçla yatırım yapılması, teknolojik altyapı kazandırılması, üçüncü
ülkelere yönelik ihracat imkânlarının oluşturulması gibi işlemeleri
içermektedir.
Offset
uygulamaları, kamu alımlarında devletin ödemeler dengesini telafi edici
işlemler içerdiği için uygulama ve koordine makamı devletin kendisidir. Burada,
devlet ile alıcı ya da satıcı taraflar arasındaki işlemler, taahhüdün yerine
getirilmemesi durumunda yaptırım içeren hukuki bir zemine dayanmalıdır; aksi
takdirde, uygulamada zorluklar çıkabilmektedir. Alıcı taraf offset
şartlarını belirlerken ülke ekonomisine kazandırmak istediği teknolojik alan,
üretim kabiliyeti ve yatırım önceliklerini göz önüne almaktadır. Buna göre, offset, hem doğrudan hem de dolaylı olarak ihracatı
tetikleyen bir uygulama aracı olarak kullanılabilmektedir. Birçok ülkede
başarıyla uygulanan offset yalnız savunma tedarik
projelerinde değil, tüm sektörlerdeki tedarikler ve tüm yurt dışı büyük çaplı
kamu alımlarında ödemeler dengesini telafi edici işlem olarak
kullanılabilmektedir. İstihdam ve cari açık sorunlarıyla mücadele etmenin baş
unsurlarından biri olarak kabul edilen offset
uygulaması, bugün gelişmiş ülkelerin birçoğunda çok sıkı tedbirlerle takip
edilmektedir.
Yüksek büyüme oranlarını
yıllara sari bir biçimde sürdürebilen ülkelere
bakıldığında, bu ülkelerin katma değeri yüksek ürünler ürettikleri ve
ihracatlarını da bu ürünlere dayalı olarak gerçekleştirdikleri görülmektedir.
Ülkemizde bu şekilde bir üretim ve ihracat yapısına geçilebilmesi için AR-GE,
yenilik ve teknoloji alanında önemli bir atılım yapılması gerekmektedir.
Tüm dünyada büyümenin motor
gücü, ekonomilerin imalat sanayisine dayalı ihracat yapabilme kapasitesidir.
Yüksek teknoloji ürünlerinin sanayi üretim ve ihracatındaki payı gelişmiş ve
gelişmekte olan birçok ülkede çift hanelere ulaşmışken Türkiye’de düşük olup son
on yılda önemli oranda azalmıştır. Ülkemizde 2003 yılında yüzde 5,7 olan yüksek
teknoloji ürünlerinin sanayi üretimi içindeki payı 2012 yılında yüzde 3,5’e
gerilemiş; yine, 2002 yılında yüzde 6,2 olan yüksek teknoloji ürünlerinin
ihracat içindeki payı da 2012 yılında yüzde 3,7’e düşmüştür. Yenilik ve
teknoloji altyapısı güçlü olmayan ve imalat sanayisindeki sıçramaya dayanmayan
bir üretim yapısıyla yüksek büyüme hedeflerine ulaşılması mümkün değildir.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 45’inci madde kabul edilmiştir.
46’ncı madde üzerinde iki
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 46. Maddesinin sonundaki “beş yıl” ifadesinin “on yıl” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Hasan Ören Kamer
Genç
Manisa Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
İzmir Konya Manisa
Ahmet Duran Bulut Emin Çınar Muharrem Varlı
Balıkesir Kastamonu Adana
"Madde 46- 4734 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt
bendine aşağıdaki paragraf; aynı maddenin 3 üncü fıkrasının sonuna "Ancak,
yapımla ilgili hizmet işlerinden elde edilen belgeler yapım işlerinde
kullanılamaz." cümlesi eklenmiştir.
"f)
Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve
kuruluşları ile kanunla kurulan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca
desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi iş birliği
projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden
yararlananlara yararlandıkları destekler çerçevesinde yürüttükleri proje sonucu
ortaya çıkan mal ve hizmetlerin piyasaya arz edilmesinden sonra proje sonucu
ortaya çıkan hizmetler ile yerli malı belgesine sahip ürünler için Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Kurumca belirlenen esaslar
çerçevesinde düzenlenen ve piyasaya arz tarihinden itibaren beş yıl süreyle
kullanılabilecek olan belgeler."
BAŞKAN – Okunan son önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede, ihaleye katılacak
isteklilerden, ekonomik ve malî yeterlik ile mesleki ve teknik yeterliklerinin
belirlenmesine ilişkin olarak istenen belgelerden, denetim faaliyetleri
nedeniyle alınacak belgelerin beşte bir oranında dikkate alınması öngörülmektedir.
Önergemizde,
denetim faaliyetleri nedeniyle alınacak belgelerin ilk beş yıl en fazla beşte
bir oranında, daha sonraki yıllarda gerçek kişiler ile tüzel kişilerin en az
beş yıldır yarısından fazla hissesine sahip olan mühendis ve mimarların iş
denetleme nedeniyle alacakları belgelerin tam olarak dikkate alınması şeklinde
Kanunda yer alan hükmün muhafaza edilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 46. Maddesinin sonundaki “beş yıl” ifadesinin “on yıl” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Kamer
Genç (Tunceli) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 46’ncı
maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, tabii, devletlerin her büyük deneyimi sonucunda o
devletteki, yönetimdeki bozuklukları telafi etmek için aklıselim sahibi
insanlar çalışmış; dünyada yolsuzluğun, hırsızlığın önlenmesi için acaba nasıl
kurallar koyabiliriz, nasıl kurallar getirirsek o ülkedeki, işte, kamu
harcamaları isabetli yapılabilir, yolsuzluk yapılamaz şeklindeki geliştirilen
kurallar, birçok devlette, medeni devletlerde, bunlar, devletin yasalarında yer
almış. Bu, bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinin de
yasalarında yer almış ama AKP'nin iktidara gelmesiyle beraber, dürüst bir
yönetimin yapılmasından, maalesef, partinin yönetimini elinde tutan, iktidarını
elinde tutan insanlar rahatsız olmuş. “Ne yaparız?” Demişler ki: “Ya, biz niye
dürüst yönetelim, mademki bize bu halk oy veriyor, istediğimiz kaynakları
istediğimiz gibi kullanabiliriz.”
Şimdi, öyle bir şey var ki
kanun diye bir şey yok. Devletin savcısı, devletin Başbakanı olan kişinin
oğlunu şüpheli sıfatı ile mahkemeye davet ediyor, “Çete kurmaktan dolayı,
gayrimeşru yollara sapmaktan dolayı gelsin ifade versin.” diyor. O gün, o
Başbakanlık makamında oturan kişi, o çocuğunu mahkemeye göndermiyor, alıyor
yanındaki makam arabasına, gezdiriyor ve millete de gösteriyor, “Ey millet, sen
yoksun, ben seninle alay ediyorum! Ey hâkim, sen yoksun; ey savcı, sen yoksun;
ey polis, sen yoksun, ben seninle alay ediyorum! ” diyor. Bu ne demektir?
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yok olduğu demektir. Yani, Türkiye Cumhuriyeti
devletinde artık hukuk devleti yok, eşkıyalık başlamıştır. Şimdi, hukuk
uygulanmıyorsa eşkıyalık başlamış demektir. Yani, eşkıyalığın başladığı bir
dönemde, bir yönetimde kanun çıkarsanız ne olacak, çıkarmasanız ne olacak?
Bu Kamu İhale Kanunu’ndan
niye rahatsız oldunuz da bu kadar değişiklik yaptınız? Bakın, iki gün önce Halk
Bankasının hesaplarını inceledik. Arkadaşlar, bir firmaya 575 milyon dolar
vermişler; bir firmaya. Ne yapmışlar biliyor musunuz? Hazinenin arazilerini
kefil almışlar, teminat almışlar. Efendim, şahsi şeyler alınmış burada… Bir
tanesi: 2 katrilyon lira para batırılmış Halk Bankasında. Soruyoruz alt
komisyon üyeleri olarak: “Ya, peki, siz bu hazinenin arazilerini niye buradan
teminatla aldınız?” Ses yok. “Ya, siz İran’la ne ticareti yaptınız?” Ses yok.
“Ya, siz İran’la ne alıp sattınız?“ Ses yok. “Altın alım satımını nasıl
yaptınız?” Ses yok.
Şimdi, beyler, bakın,
arkadaşlar yani siz bize kızıyorsunuz, sizlerin de vicdanlı insanlar olarak
düşünmeniz lazım. Ya, 575 milyon dolar bir firmaya veriliyorsa –işte, alt
komisyon başkanımız da orada- bundan teminat alınmıyorsa o ayakkabı
kutularındaki -tabii, bu 1 firma değil, 58 firma- 4,5 milyon doların nereden
geldiği ortaya çıktı.
Yani, şimdi, beyler, bakın,
hepimiz bu devletin insanlarıyız, bu halkın haklarını korumak zorundayız. Eğer
bir memlekette hukuk yoksa, hırsızlık almış yürümüşse,
bu hırsızlığı eğer birileri koruyorsa, eğer bunu tahkik eden savcılar ve
hâkimler görevden alınıyorsa o zaman biz neyin peşindeyiz, niye konuşuyoruz
burada arkadaşlar, niye konuşuyoruz? Ya, bizim yerimize siz çıkın… Ben
inanıyorum ki eğer şu sıralarda Cumhuriyet Halk Partisi olmasaydı, siz
olsaydınız -çünkü ben otuz küsur sene burada siyaset yaptım- siz bu Cumhuriyet
Halk Partilileri bu salona sokamazdınız. Yahu hırsızlık yapan adamın savunucusu
olur mu arkadaşlar? Hırsızı tahkik eden savcıyı görevden alan, polisi görevden
alan kişinin bu salona girme hakkı var mıdır? Buraya gelen bakan neyi savunuyor?
Buraya gelen komisyon neyi savunuyor?
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen
sözlerinize dikkat edin.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben
sözlerime dikkat ediyorum, sen sözüne dikkat et, tamam mı? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sen evvela orada neyi temsil ediyorsun?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Ben görevimin gereğini yerine
getiriyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Fezlekeleri niye getirmiyorsun?
BAŞKAN – Buyurun, yerinize
geçin, süreniz bitti.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Fezlekeleri getir bak. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi hırsızları
korumak mı? Bakanlarla ilgili gelen fezlekeleri geri göndermek mi?
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler..
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan lütfen...
BAŞKAN – Bitti ama süresi bitti
Sayın Grup Başkan Vekili, süre bitti.
KAMER GENÇ (Devamla) – Bu Türkiye Büyük
Millet Meclisi bakın... Cemil Çiçek’le ilgili size bir olay anlatayım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Genç, süreniz
bitti. Lütfen yerinize geçer misiniz?
KAMER GENÇ (Devamla) – Cemil
Çiçek ne yaptı biliyor musun? Kendi damadına partiden bir iş aldı, 1 katrilyon
900 milyon lira... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 300 milyar liraya sattı.
BAŞKAN – Sayın Genç...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Genç, lütfen...
KAMER GENÇ (Devamla) – Bir
kalemde kendisine 1,5 trilyon lira kâr elde etti.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan
Vekili lütfen, idare amirinden lütfen...
Malik Ecder
Bey, rica ediyorum... Sayın İdare Amirimiz lütfen...
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Sayın Genç...
KAMER GENÇ (Devamla) – Tamam,
konuşmamı bitireyim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Niye rahatsız
oluyorsunuz ya? Tehdit mi ediyorsunuz bizi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, makamınıza...
BAŞKAN – Terbiyesine
bıraktım.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ne
diyorsun?
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sabahleyin anlarsın.
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
46’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
47’nci maddede aynı mahiyette
iki önerge vardır, okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 47 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
İzzet Çetin Aydın Ağan Ayaydın Müslim Sarı
Ankara İstanbul İstanbul
Musa
Çam
İzmir
BAŞKAN – Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Başkanım, Alt Komisyon Başkanı olarak söz istiyorum.
BAŞKAN – Konuşmacı
konuşmasını yaptıktan sonra dinleyeceğim sizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 47’nci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kamu İhale Kanunu’nun 36’ncı
maddesiyle ihale teklifleri alınıyor. 37’nci maddeye göre de bu teklifler
değerlendiriliyor ve 38’inci maddeyle de aşırı düşük verilen tekliflerle ilgili
karar veriliyor. Düzenleme bu şekilde ve Kamu İhale Kanunu’nun 38’inci
maddesinin birinci fıkrasındaki “37’nci maddeye göre” ibaresi metinden
çıkarılıyor bu 47’nci maddeyle yani tekliflerin değerlendirilmesine ilişkin
düzenleme madde metninden çıkarılıyor. Şimdi, bu çok önemli. Bu
verilen ihale tekliflerinin nasıl ve neye göre değerlendirileceğiyle ilgili çok
ciddi tereddütler meydana gelecektir ve soru işaretleri ortaya çıkmaktadır.
Tekliflerin değerlendirilmesi kesinlikle belirsizliğe mahkûm edilmektedir.
47’nci maddenin diğer, üçüncü
fıkrasıyla da Kamu İhale Kurulunun yetkileri artırılıyor ve bu Kamu İhale
Kuruluna da aşırı düşük teklifle ilgili açıklama istemeden karar verme, ihaleyi
sonuçlandırma yetkisi veriliyor.
Bu düzenlemeler ihaleler
arasında keyfî ve farklı uygulamalara da yol açacaktır, kapı aralamaktadır.
Neticede, bu maddenin düzenlenmesi ihaleler üzerindeki şaibeleri artıracaktır.
AKP döneminde Kamu İhale
Kanunu’nda ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda -sayısı tartışmalı- çok
defalar, çok sayıda değişiklikler yapıldı. Maliye Bakanlığının verilerine göre,
22’si Kamu İhale Kanunu kapsamında, 42’si diğer kanunlarda olmak üzere, toplam
64 adet Kamu İhale Kanunu muafiyeti düzenlemeleri yapıldı. Kamu İhale Kurumu
Maliye Bakanlığının âdeta bir genel müdürlüğüne dönüştürüldü. Pek çok ihale
kanun kapsamı dışına çıkarılırken bir taraftan Sayıştay denetim yapamaz hâle
getirildi, diğer taraftan da teftiş ve denetim kurulları felç edildi. Adalet ve
Kalkınma Partisi, Bakanlar Kurulu kararıyla özelleştirmelerdeki yargı
kararlarını geçersiz kıldı -burada da ayrıntılarına girmiyorum- 6300 sayılı
Kanun ve 2012/3240 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla.
AKP Hükûmeti ihaleye fesat
karıştıranlara verilen hapis cezasının alt sınırını da beş yıldan üç yıla, üst
sınırını da on iki yıldan yedi yıla indirdi. İhalede kamu zararı varsa cezanın
yarı oranında artırılacağına ilişkin hükmü de kaldırılarak yolsuzluk âdeta
teşvik edilmiştir. AKP döneminde yolsuzluk ülkemizi saran bir virüs hâline
gelmiştir ve tüm kurumlara bulaşmıştır. AKP iktidarı babalı oğullu, kardeşli dünürlü, enişteli bacanaklı, ailecek, cümbür cemaat yolsuzlukların içindedir.
Tarihimizin hiçbir döneminde hiçbir iktidar böylesine yolsuzluk ve rüşvete
bulaşmamıştır. Yolsuzluk ekonomik ve politik bakımdan öyle boyutlara varmıştır
ki yolsuzlukla mücadele edenler, AKP Hükûmeti ve yandaş medya tarafından
karalanmakta, yolsuzluğun üzerine giden emniyet ve yargı mensupları davalardan
el çektirilerek sürgün edilmektedir. Hırsızlar polisi ve savcıyı kovalar hâle
gelmiştir. Adaleti engellemeye çalışan bir Adalet Bakanı olabilir mi?
Yolsuzlukları engellemek amacıyla, cumhuriyet başsavcılarını aradığı için hakkında
fezleke düzenlenip o makamda oturan bir başka Adalet Bakanı dünyanın neresinde
görülmüştür? Yolsuzluğa adı karışan bakanlarla ilgili fezlekeleri Meclise
göndermemekte inat eden bir Adalet Bakanı ve Hükûmetle karşı karşıyayız. Bu
nasıl bir pişkinliktir? 76 milyon vatandaşın hakkının hesabını bu Hükûmet nasıl
verecek, ne zaman verecek? “Yolsuzluk yok.” diyemiyorsunuz. “Bu operasyonları
dış güçler ve çeteler yaptı.” diyerek yolsuzlukların üstünü örtmeye
çalışıyorsunuz.
Süremizde burada bittiği için
inşallah bundan sonraki maddelerde devam etmek üzere hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Kılınç,
sisteme girmişsiniz. Nedir talebiniz?
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Başkanım, Alt Komisyon Başkanı olarak, Kamer Bey Halk Bankasının kullandırdığı
kredileri teminatsız kullandırdığı yönünde bir ifadede bulundu, beni de şahit
olarak gösterdi. Bunu izah etmek istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen de
Alt Komisyon Başkanıydın. Tamam, söyle de ben sana cevap vereyim.
BAŞKAN – Açıklama
yapacaksınız…
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Açıklama yapacağım.
BAŞKAN –
Yerinizden bir dakika.
Sistem açıldı, buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Aydın Milletvekili Ali Gültekin Kılınç’ın,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in 524 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 46’ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Sayın Başkanım, dün Halk Bankasıyla ilgili gayet seviyeli bir komisyon
çalışması yapıldı. Kamer Bey, 575 bin dolarlık bir…
KAMER GENÇ (Tunceli) – 575
milyon dolar…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyin lütfen.
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
…teminat alınmadan kredi kullandırdığını ifade etti. Bu kesinlikle doğru
değildir. Bankanın riskli alacak ortalaması Türkiye ortalamasının oldukça
altında olup bu yüzde 2’ler seviyesindedir. Müşterilerin ratingine
göre, BDDK ve bankacılık teamüllerine uygun olarak Halk Bankası teminat almakta
ve kredi kullandırmaktadır.
Genel Müdürün evinde bulunan
paralar bankayla ilgisi olmayan bir konu olup bu konu sadece Halk Bankası
Müdürünün Bankanın Genel Müdürü olmasıyla sınırlıdır. Dünkü çalışmamızda Kamer
Bey de dâhil olmak üzere tüm Komisyon üyelerimizin son derece olumlu
katkılarıyla Komisyon çalışmalarını yaptık.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
ben tenkit ettim.
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Ülkemizin en önemli marka değerlerinden birisi olan Halk Bankasının korunması…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan…
ALİ GÜLTEKİN KILINÇ (Aydın) –
Sayın Başkan, Komisyonda Halk Bankasını övdü, burada şey ediyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Efendim, burası KİT Komisyonu değil, burası Genel Kurul, orada halletsinler
meseleyi kardeşim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, yanlış bilgi verdi, müsaade ederseniz ben de söyleyeyim.
BAŞKAN – Sizin açıklamanızı
gerektirecek bir bilgi vermedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim
olumlu bulmadığım hâlde…
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Meseleyi orada halledin canım.
BAŞKAN – Tamam, siz de doğru
bulmadığınızı söylediniz. Tamam, siz de doğru bulmadığınızı söylediniz, kayda
geçti.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
hayır, bana bir söz verin.
BAŞKAN – Tamam, doğru
bulmadığınızı söylediniz, kayda geçti, tamam.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Başkan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, kayda...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Rica
ediyorum, AKP’li bir milletvekili…
BAŞKAN – Bu tartışmayı devam
ettirmek istemiyorum, lütfen…
Sayın Akar, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
AKP’nin bir milletvekili siz bunların karşısında…
AHMET YENİ (Samsun) – Otur
yerine, otur.
BAŞKAN – Sayın Milletvekili,
lütfen çalışma düzenini bozmayınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru
dürüst Başkan Vekilliği yapacaksan yap.
BAŞKAN – Lütfen, sizi
ilgilendirmiyor benim burada ne yapacağım. Siz oturun, benim aldığım kararları
dinlemek zorundasınız.
Buyurun Sayın Akar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Senin
kararını nasıl dinleyeceğim ya. Dürüst karar verirsen riayet ederim. Bir defa,
benim düşüncelerimi yanlış aksettirdi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Başkana saygılı ol!
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Efendim, bu konularda sonuç getirecek yer KİT Komisyonudur. Buradaki konuşmalar
sonuç getirmez ki, denetimi orada yapın, sağlam yapın.
BAŞKAN – Ben sizi dinliyorum
Sayın Akar. Sayın Akar, sizi dinliyorum.
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Başkan, o Komisyonda dün Halk Bankasıyla ilgili yapılan görüşmede, alt
komisyonda ben Cumhuriyet Halk Partisi KİT Komisyonu Sözcüsü olarak oradaydım.
BAŞKAN – Evet.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) –
Komisyonda konuşsun Başkanım, Komisyonda.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Burası Komisyon mu ya?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İzin
verirseniz ben de bir dakika veya iki dakika olayın nasıl geliştiğini
anlatırım.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden
son sözü veriyorum yalnız. Yerinizden size de bir dakika süre vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır,
bana da söz vermek zorundasınız efendim. Benim de hakkım var.
BAŞKAN – Sizin
söyledikleriniz kayda geçti.
Buyurun Sayın Akar.
7.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Aydın Milletvekili Ali
Gültekin Kılınç’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet,
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Halk Bankası
denetimine biz de gittik, biz de katıldık, 2012 hesaplarını denetliyorduk,
Kamer Bey’in bahsetmiş olduğu 575 milyon dolarlık kredi doğrudur, kredinin
karşılığında da hazine teminatı gösterilmiştir, hazine arazisi teminat
gösterilmiştir, karşılığı da 8 milyon TL civarındadır.
Şimdi, bu krediyle ilgili
aslında gelişimi çok uzun, 250 milyon dolar nakit ve 40 milyon dolar da gayrinakit krediyle başlıyor. Hele son verilen, 575’e
tamamlayan bir 95 milyonluk kısım var ki, bu kısımda Bankanın Yönetim Kurulu
kararıyla, kesinlikle bir tane ne belge alınmıştır ne teminat alınmıştır ne de
ipotek alınmıştır. Yine, böyle bir durum da Banka Genel Müdürünün onayıyla
oluyor. Bu batmış şirketin de piyasaya 2,8 milyar TL civarında bir borcu
bulunuyor. Buna rağmen kredilendiriliyor ve bu kredi, Banka Genel Müdürü göreve
geldikten iki ay sonra veriliyor; çok yeni bir kredi, eski bir kredi değil. Onun
için de bu Banka Genel Müdürünün -4,5 milyon doları evinde bulunmuş olabilir,
ayrı konu ama- derhâl görevden alınması gerekiyor.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Başkan, bana da söz vermek zorundasın. Ama ona söz veriyorsun, benim sözümü
yalanlıyor, ben de cevap vermek zorundayım.
BAŞKAN – Burası KİT Komisyonu
değil, yeteri kadar konuştuk.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, o
zaman niye ona söz verdin? Niye söz verdin ona?
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Diğer önerge
üzerinde Sayın Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunun
hesabını vereceksin sen. Sana soracağım hesabını.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri görüştüğümüz torba tasarı
Kamu İhale Kanunu’nun tam 11 maddesinde değişiklik öngörmektedir. Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetlerinin başlangıçtan bu yana Kamu İhale Kanunu’nda
değişiklik yapma yönünde bir tutkusu olmuştur. Kamu İhale Kanunu 57’nci Hükûmet
döneminde Avrupa Birliği müktesebatına uyum çerçevesinde çıkarılmış olan ve
Avrupa Birliğinde olan saydamlık, eşit muamele, rekabet gibi bir kamu alım
sisteminde, kamu ihale sisteminde olması gereken kuralları Türkiye’ye taşımış
olan bir kanundur. Yine, bu üç ilkenin, saydamlık, eşit muamele, rekabet gibi
ilkelerin hedefi, kamu kaynaklarının etkili ve verimli kullanılmasıdır ama o
tarihten bu yana Adalet ve Kalkınma Partisi bu kanunda ve bunun eki
sayabileceğimiz 4735 sayılı Kamu Sözleşmeleri Kanunu’nda toplam 34 kez
değişiklik yapmıştır. Gerek Kamu İhale Kanunu gerek Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu dışında diğer kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde ihale sisteminde
yapılan değişiklik sayısını da dikkate alırsak toplam 57 kanunla tam 182 adet
madde değişikliği yapılmıştır. Bu çok önemli bir sayıdır. Hâlâ buna devam
ediyorsunuz.
Türkiye’de yolsuzluğun iki
kaynağından birisi kamu ihale sistemi ise diğeri de teşvik sistemedir. Bakın,
kaynakların kötü kullanılmasının iki kaynağından birisi kamu ihale sistemidir,
kamu ihale sistemi ayrıca yolsuzluğa müsait sistemdir, yine teşvik sistemi de
kaynakların kötü kullanıldığı bir sistemdir.
Değerli milletvekilleri,
OECD’nin hesaplarına göre, kamu ihale sistemi bir ülkenin millî gelirinin
yaklaşık yüzde 15’ini oluşturur. Türkiye için bu rakamı OECD yüzde 10 olarak
hesaplamaktadır. Dolar cinsinden ifade edecek olursak, 2014 yılı için Türkiye’de
kamu ihale sisteminin büyüklüğünü 86 milyar dolar olarak ifade edebiliriz.
Kamu ihale sistemi deyince
sadece 4734 sayılı Kanun kapsamındaki ihaleleri değil,
veya 4734 sayılı Kanun’a istisna getirmek suretiyle bu kanun kapsamı dışına
çıkarılmış olan ihaleleri değil, Kamu İhale Kanunu kapsamında veya bu
istisnalar kapsamında olmayan yap-işlet sözleşmeleri, yap-işlet-devret
sözleşmeleri, yap-kirala-işlet sözleşmeleri, imtiyazlar ve kamu-özel
ortaklıkları da kamu ihale sisteminin içerisine dâhildir. Bütün bunların
büyüklüğü yaklaşık 86 milyar dolardır ve bu büyüklüğü giderek tamamen denetim
dışına çıkaran, Kamu İhale Kanunu’nun genel ilkeleri dışına çıkaran
düzenlemeleri yapıyorsunuz. Örneğin bu görüştüğümüz 47’nci madde, yine Kamu
İhale Kanunu’nun ilgili maddesinde birtakım değişiklikler yapmak suretiyle,
“belge” kelimesini örneğin “gibi” ifadesiyle yer değiştirmek suretiyle daha flu, daha karanlık, daha saydam olmayan alanlar
yaratmaktadır. Ben buradan size, Hükûmete ve Genel Kurula bir tavsiyede
bulunuyorum: Lütfen bu değişikliklerden vazgeçin. Sürekli olarak Kamu İhale
Kanunu’nda değişiklik tutkusu daha sonra karşımıza yolsuzluk olarak
çıkmaktadır, kamu kaynaklarının kötü kullanılması olarak çıkmaktadır. Böylesi
bir tutku Türkiye’yi Avrupa Birliğinden de uzaklaştırmaktadır. İlerleme
raporlarında sürekli olarak Türkiye, Kamu İhale Kanunu, kamu ihale sistemi
konusunda Avrupa’dan eleştiri almaktadır. İdare tanımı son derece geniştir.
İstisnaların daraltılması yönündeki öneriler dikkate alınmamaktadır. İmtiyazlar,
kamu özel ortaklıkları, yap-işlet, yap- işlet-devret sözleşmeleri gibi
konuların ayrı bir yasal sözleşmeyle, ayrı bir yasal düzenlemeyle saydam bir
yapıya, rekabete açık bir yapıya, denetlenebilir bir yapıya kavuşturulması
Avrupa Birliğinin önerisidir ve bu Türk milletinin vergileriyle oluşturduğu
kamu kaynaklarının etkili kullanılmasının, verimli kullanılmasının da bir
gereğidir. Bu maddeleri lütfen kabul etmeyin, lütfen önergelerimize kulak
verin.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
47’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Şahsımla ilgili bir şey
söylemek istemem sayın milletvekilleri ama bir sayın milletvekili “Gününü
göstereceğim sana.” diye bir tehditte bulundu. Bu kadar bırakıyorum. Ben bunu
tehdit olarak algılamıyorum, tehdit olarak asla algılamıyorum ama duymayan milletvekillerine
de bunu duyurmak istiyorum.
Evet, 48’inci maddede üç adet
önerge vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 48. Maddesinin sonundaki “%15’inden” ifadesinin “%10’undan” olarak
değiştirilmesinin arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet Çetin Müslim Sarı
İzmir Ankara İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 48’inci maddesinde yer alan “% 6’sından az ve %
15’inden fazla olmamak üzere” ibaresinin, “%5’inden az,
ve %10’undan fazla olmamak üzere” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye
Birtane
Şırnak Kars
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Ali
Halaman
Adana
BAŞKAN – Okunan son önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Adana
Milletvekili Sayın Ali Halaman konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım, sağ olun, teşekkür ederim.
524 sıra sayılı Kanun’un
48’inci maddesinin değişimi hakkında söz aldım. Heyetinizi saygı, sevgiyle
selamlarım.
Bu kanun 125 madde olup
ismine “torba yasa” deniyor. Bu yasanın içinde bir 48’inci madde var. Bu
48’inci maddenin içeriği, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 63’üncü maddesinin,
Bilim Teknoloji Bakanlığının yeni teklifi üzerine… Yani “Ben yeni bakan oldum.
Mevcut kanunla ben alım satım yapmayacağım. Bu kanunu değiştirelim.” diyerek
teklif vermiş, dolayısıyla yasanın içine girmiş.
Şimdi, bu Kamu İhale Kurumu
cumhuriyet döneminden bu tarafa var olan bir kurum hâline gelmiş. Özellikle geçmiş dönem, 2001-2002 yılında, Avrupa Birliğine uyum ve
uluslararası standartlara uygun hâle getirmek için Milliyetçi Hareket
Partisinin bir katkısı olmuştu o dönemde ama son on iki yıl içerisinde mevcut
iktidar bu Kamu İhale Kurumunu sürekli değişime tabi tuttu yani kurumsal yapısı
daha çok makamlara göre, daha çok kişisel isteklere göre şekil almaya başladı.
Şimdi Hükûmette görev alan
Bilim Teknoloji Bakanı bundan önceki bakanın uyduğu, denetime tabi olduğu bu
63’üncü maddeyi niye değiştiriyor?
Şimdi, bu Bakanlıktan ayrılan
Teknoloji Bakanı bundan iki ay önce şöyle diyor: “Servet, şehvet, şöhret arzusu
insanları yoldan çıkartır, raydan çıkartır. Allah’a şükür, benim parayla pulla
işim olmadı, bu konularda gönlümüz rahat.” diyor, bundan önceki Bakan diyor,
Bilim Teknoloji Bakanı. Şimdi, yeni Bakan olan arkadaş belki şöyle diyebilir:
“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Ben yeni Bakan oldum, bu Bakanlığın
alımını, satımını, teşviklerini… Ben bu eski 63’üncü maddeden rahatsızım,
sıkıntılıyım. Ben bunu kendime göre değiştirip bu Bakanlığın işlerini öyle
yapacağım.” Şimdi, geçmiş dönemdeki Bakan bu 63’üncü maddeye uyup Kamu İhale
Kurumuna kendisini denetletirken şimdiki Bakan “Ben yerli malı kullanacağım,
yerli teklifi destekliyorum.” Yani bu kılıflı kelimelerle bu örtülü yasayı
yapmak, devletin malını mülkünü kişisel isteğe göre tanzim etmek ve bu kişisel
isteklerine göre aldıklarını ve sattıklarını “Ya, işte, ben 63’üncü maddeyi de
değiştirdim. Kamu İhale Kurumu beni buna göre denetlesin.” demek… Ya, böyle bir
şey olur mu kardeşim?
Şimdi, son günlerde
memleketimizin hâli ortada, yani memleketin hâli çok iyiye gitmiyor.
Dolayısıyla bu memleketin her tarafından, özellikle şark bölgesinde bütün bu
memleketin imkânlarını, orada her türlü bölücülük yapan, bu Türk devletine,
Türk milletine pusu kurarak insanlarımızı öldüren insanları iş verip kamu
denetimine almak hangi adalete uygun ya?
Ben bundan dolayı bu maddenin
-yani belki Bilim Teknoloji Bakanı olan arkadaşın inisiyatifini
artırabilir, kişisel mevkisini, isteklerini
artırabilir ama- milletimize, memleketimize hayırlı olmayacağını düşünüyor,
büyük Türk milletini saygı, sevgiyle selamlıyor, hepinize teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Biz de teşekkür
ederiz Sayın Halaman.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 48’inci maddesinde yer alan “%6’sından az ve %15’inden
fazla olmamak üzere” ibaresinin, “%5’inden az, ve
%10’undan fazla olmamak üzere” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Katılmıyoruz.
Önerge üzerinde Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Aslında bizim gündemimizde ne
Kamu İhale Kanunu ne bu bankalar arası krediler, paralar, pullar, milyon
dolarlar falan… Bunlar bizi çok ilgilendirmiyor çünkü hayatımıza da yansımıyor.
Ben daha farklı bir konuya değineceğim, ben özellikle cezaevlerinde çok uzun
süredir yaşanan bir trajediyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün tutuklu ve
hükümlü aileleri Türkiye Büyük Millet Meclisine başvuruda bulundular, cezaevlerindeki
insanlara karşı, tutuklu ve hükümlülere karşı uygulanan zalimane politikaları
bire bir bizimle paylaştılar. Bu konuda bizim partimizin ve Cumhuriyet Halk
Partisinin bu cezaevleriyle ilgili araştırmaları kamuoyuna yansıyor,
Parlamentoya yansıyor ama ne hikmetse bugüne kadar bununla ilgili bir yasal
düzenleme olmadı.
Bakın, keyfî sürgünler var.
Siz insanları alıyorsunuz, tutukluyorsunuz, Muş’ta tutukluyorsunuz, yirmi iki
yıl cezaevinde kalıyor; Muş’tan alıyorsunuz, Tekirdağ’a, Edirne’ye, oradan
Trabzon’a, Rize’ye gönderiyorsunuz; Şırnak’tan alıyorsunuz, İzmir’e
gönderiyorsunuz ve bu insanların aileleri yirmi yıldır cezaevi kapılarında
mekik dokuyorlar. Ya, böyle bir hukuk devleti olur mu? Siz eğer orada
almışsanız, tutuklamışsanız, bunlara ikinci bir sürgün hayatı yaşatma,
ailelerine zulmetme hakkını nasıl kendinizde bulabilirsiniz?
Keyfî disiplin yani oradaki
yöneticiler keyfî bir uygulama içerisinde yani orada tutuklu bulunan insanlara,
düşünsel anlamda, farklı düşünüyorsa keyfî bir disiplin uygulanıyor. Tutsaklar
çırılçıplak edilip onurlarıyla oynanıyor ve “arama” adı altında çıplak bir
şekilde, ya, çıplak bir şekilde siz onların organlarının arasında ne
arıyorsunuz Allah aşkına? Bir hukuk devletinden nasıl bahsedebilirsiniz? Bu
keyfî uygulama… 12 Eylül döneminde bu uygulamalar yapılıyordu, yıl 2014 hâlâ
aynı uygulamalar içerisindeyiz ve cezaevinde kangren olan bir sorun daha var;
hasta tutuklu ve hükümlüler. Bu hasta, tutuklu ve hükümlülerin büyük bir
çoğunluğu, sevgili arkadaşlar, kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar,
arkadaşları tarafından ihtiyaçları karşılanıyor. Yani Fatih Hilmioğlu da
bunlardan biridir, çocuğunu kaybetmiş ve ağır bir ceza, ağır bir hastalıkla da
karşı karşıya. Onun gibi yüzlerce insan cezaevinde ve kendi ihtiyaçlarını
karşılayamayacak noktada, tedavi göremiyorlar.
Peki, siz bunlardan öç ve
intikam mı alıyorsunuz? Hani hukuk devletiydiniz, hani sosyal bir devlettiniz,
hani özgürlükler açısından Türkiye özgürlüklerin bahçesiydi? Şimdi size
hatırlatıyorum, bunların hiçbiri ne hukukla ne vicdanla ne ahlakla bağdaşmaz.
Cezaevindedir, tutsaktır, cezaevi idaresi “Sen şu televizyon kanalını izlemek
zorundasın...” Yani askerî diktatörlük döneminde uygulama ne ise bugün aynı
uygulama var ve televizyon kanalları, üç mü, iki mi neyse, cezaevi tarafından,
oradaki yöneticiler tarafından, o mahkûmlara “Bunları izlemek zorundasınız...”
Şimdi, sevgili arkadaşlarım,
tek başına ihtiyaçlarını karşılayamayan bu hastalar, bu tutsaklar yani oradaki
yakın arkadaşlarının yardımı olmasa hiçbir ihtiyacını karşılayamayan bu
insanlara biz Parlamento olarak gerçekten sadece birer rapor sunarak… Evet,
Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki çabalarını biliyoruz, bizim de
çabalarımız sadece bugünü kotarma adına olmamalıdır. Siz, biz, hepimiz… Bu
ülkede hiçbirimizin bir güvencesi yok. Biz de yarın tutuklanabiliriz,
çocuklarımız da, hepimiz de yani hukuk hepimiz için geçerlidir. Yani, dünün Genelkurmay Başkanı bugün içeride. Terörle
Mücadele Yasası geldiğinde “Yetmez, çok olsun.” diyordu ama o terörle
mücadeleden bugün mahkûm. Onun için, hiç kimse ne kendi makamına ne mevkisine, hiçbir şeye güvenmeyeceksiniz. Güvenebileceğimiz
bir hukuk sistemi olmalıdır, bağımsız bir yargı sistemi olmalıdır. Bu bağımsız
yargı sistemi bu ülkeyi özgürleştirebilir. Yani, bu hasta tutuklu ve
hükümlülerin ne olur sesine hep birlikte kulak verelim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 48. Maddesinin sonundaki “%15’inden ifadesinin %10’undan” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Haydar
Akar (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Kamu
İhale Kanunu 2003 yılında yürürlüğe girdi, on yıl boyunca her torba kanun
geldiğinde mutlaka bu kanun da değişti. Bu kanun niye değişti değerli
arkadaşlar? Bu kanunda, bu kanunun bu kadar değişmesinde iyi niyet aranabilir
mi? AKP on iki yılda en çok Kamu İhale Kanunu’nu değiştirdi, diğer hiçbir
kanunu değiştirmedi, sürekli Kamu İhale Kanunu’nu değiştirdi. Sağa çevirdi
olmadı, sola çevirdi olmadı. Her seferinde en uzman olduğu ihale konusunda
farklı değişiklikler yaptı. Bu değişikliklerin sebebi şeffaflık olabilir mi?
Hayır. Amaç haksızlığı, hukuksuzluğu, yolsuzluğu, hırsızlığı önlemek olabilir
mi? Hayır. Rantı, rüşveti engellemek olabilir mi? Hayır. Bu değişikliğin tek
bir amacı var değerli milletvekilleri, tek bir amacı var; “İhaleleri kendi
yandaşlarıma nasıl veririm, kendi partililerime nasıl veririm.” diye bu kanun
her seferinde değiştirildi.
Peki değerli milletvekilleri,
ihale kanunlarını bizim dışımızda bu kadar sık değiştiren bir başka ülke var mı
dünyada? (CHP sıralarından “Yok” sesleri) Yakınımızda başka bir ülke var mı?
Yok. Afrika’da var mı? Yok. Sadece bizim kendi ülkemiz dışında bu kanunu
değiştiren bir başka ülkeyi bulmak mümkün değil. Bunu başka bir türlü soralım.
Bu kadar değişen
başka bir kanun var mı? O da yok. Amaç belli. Amaç ne acaba değerli arkadaşlar?
Bakın, yine bu kanunla ilgili, ilk kez bu dönemde, AKP döneminde, bu yıl,
Sayıştay raporları Mecliste görüşülemedi. Millî iradeyi ağzından düşüremeyen
Hükûmet, millî irade adına denetim yapan halkın vergilerinin hesabını soran
Meclis ilk kez bunun yapamadı, ilk kez Hükûmet hesap veremedi. Bir hükûmet
hesaptan niye kaçar? Bir hükûmet hesap vermekten niye kaçar kendisinden korkusu
yoksa? Çünkü korktuğu, çekindiği, açık verdiği durumlar var.
Değerli arkadaşlar, bu, ne zaman
ortaya çıktı? 17 Aralıkta cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu, en büyük
hırsızlığı ortaya çıkınca Sayıştay raporlarının Meclise, huzurumuza niye
getirilmediği anlaşıldı. Burada, AKP Grubuna hep yaptıkları karşılaştırmayı
yapmalarını tekrar tavsiye etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, siz
hep her konuşmanızın başında tek parti dönemini söylüyorsunuz, her konuşmanızda
cumhuriyet dönemiyle karşılaştırıyorsunuz. Ben size buradan bunu tekrar tavsiye
ediyorum. 17 Aralıkta yaşanan hırsızlığı, yolsuzluğu cumhuriyet tarihiyle bir
karşılaştırın, bakın karşınıza ne çıkacak.
Değerli arkadaşlar, hatta hatta tek parti dönemiyle karşılaştırın tek parti
dönemiyle. Hep küfrettiğiniz, her fırsatta küfrettiğiniz, zaman zaman “İki
ayyaş” dediğiniz o insanların dönemiyle yapılan yolsuzlukları, hırsızlıkları
bir karşılaştırın, karşınıza ne çıkacak?
Değerli arkadaşlar, bakın,
her fırsatta küfrediyorsunuz, her fırsatta İnönü’ye, Atatürk’e, onun dönemine
küfrediyorsunuz, eleştiriyorsunuz. Size bir örnek vermek istiyorum. Bakın,
İnönü, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Malatya gezisi yapıyor. Malatya gezisinde
bizim Malatyalıların kurduğu, cumhuriyetin kurduğu bir Sümerbank fabrikası var
-sizin peşkeş çektiğiniz, yerinde yeller esen Sümerbank fabrikası- o fabrikadan
3 metrecik bir bez İsmet İnönü’nün eşi rahmetli
Mevhibe Hanım’a veriliyor. Gün geliyor, iktidar değişiyor, bir iktidar partili
milletvekili Mecliste bu konuyu gündeme getiriyor, diyor ki: “Ey İnönü, sana
Malatya’ya yapmış olduğun ziyarette Sümerbanktan 3
metre bez verildi, bunun hesabını ver.” İnönü, Özel Kalem Müdürü aracılığıyla
evinden belgeyi getiriyor, Meclise sunuyor. Tabii, bu size masal gibi geliyor,
çünkü kendi döneminizle karşılaştırdığınız zaman böyle bir şeyin olması mümkün
mü? Size masal gibi geliyor. Değerli arkadaşlar, 3 metre bez alarak devletin
imkânlarını kendi çıkarları için kullandığı iddia edilen İnönü bu cevabı
veriyor. İnönü’nün bu yönünü de kendinizle karşılaştırmanızı sizden rica
ediyorum. Bu bir masal değil, bu yaşanmış bir gerçek değerli arkadaşlar.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bunlar
hırsızlığı kurumsallaştırdılar be!
VELİ AĞBABA (Devamla) –
Malatya Belediyesinde de benzer şeyler oluyor. Bakın, Malatya Belediyesinde 13
Aralık 2011 yılında boylu fidan alım ihalesinde 2.200 fidan için 1 trilyon 753
milyar 480 milyon lira ödendi. Bakın, arkadaşlar, 2.200 fidan için… Malatya
fidanın merkezi, kayısının merkezi, her türlü tarım ürününün merkezi. Burada,
ihalede yolsuzluk var mı, yok mu araştırma imkânımız olmadı.
Malatya Belediyesinin bir
başka konusu da parkmetre ihalesi, bu konuda da maalesef bir araştırma
imkânımız olmadı. Niye?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) – Çünkü
her seferinde bu kanunları değiştiriyorsunuz ama bunun hesabı sorulacak sizden.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ağbaba.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir şey mi
söyleyecektiniz?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – 60’ıncı maddeye göre bir söz talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
Hamzaçebi.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Muammer Aksoy’un
24’üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan tam yirmi dört yıl
önce bugün, 30 Ocak 1990 tarihinde bilim adamı Profesör Doktor Muammer Aksoy,
faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir. Aramızdan ayrılışının 24’üncü
yılında, benim de
siyasal bilgiler fakültesinde anayasa hukuku hocam olan Sayın
Muammer Aksoy’u rahmetle, şükranla anıyorum ve bu faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılması dileğimi bir kez daha burada ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın,
Başkanlık Divanı olarak, Muammer Aksoy’u saygı ve sevgiyle andıklarına ilişkin
açıklaması
BAŞKAN – Biz de teşekkür
ederiz.
Bu vesileyle biz de Sayın
Hocamız Muammer Aksoy’un anısını saygı ve sevgiyle anıyoruz, Divan olarak.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi 48’inci
maddeyi oylarınıza sunacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
49’uncu madde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 49'uncu maddesinde yer alan
"Yaklaşık maliyeti beş yüz bin Türk Lirasına kadar olan ihalelerde üç bin
Türk Lirası, beş yüz bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar
olanlarda altı bin Türk Lirası, iki milyon Türk Lirasından on beş milyon Türk
Lirasına kadar olanlarda dokuz bin Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve
üzerinde olanlarda on iki bin Türk Lirası tutarındaki itirazen
şikâyet başvuru bedeli. " İbaresi, "Yaklaşık maliyeti beş yüz bin
Türk Lirasına kadar olan ihalelerde bin beş yüz Türk Lirası, beş yüz bin Türk
Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar olanlarda üç bin Türk Lirası, iki
milyon Türk Lirasından on beş milyon Türk Lirasına kadar olanlarda dört bin
Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve üzerinde olanlarda altı bin Türk Lirası
tutarındaki itirazen şikâyet başvuru bedeli. "şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Sırrı Sakık Mülkiye
Birtane
Bingöl Muş Kars
Pervin Buldan Hasip Kaplan
Iğdır Şırnak
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım. Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 49. maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul‑ İstanbul Kocaeli
İzzet Çetin Musa Çam Aydın Ağan Ayaydın
Ankara İzmir İstanbul
Müslim
Sarı
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Emin Çınar Ahmet Duran Bulut
Manisa Kastamonu Balıkesir
BAŞKAN – Önergelere Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Bir önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeye göre, itirazen şikâyet başvuru bedelleri genel olarak 3 katına
yükseltilmektedir. İtirazen şikâyet başvurularındaki
ücretin artırılması hak arama hürriyetini maddi olarak engelleme mahiyetini
taşıdığından uygun görülmemektedir.
BAŞKAN – Diğer önerge
üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel bir konuşmacı arkadaşımız Halk
Bankasından bahsetti. Halk Bankasından sadece konuşmacı arkadaşımız
bahsetmiyor, 17 Aralıktan bu yana tüm Türkiye ve milletvekilleri de Halk
Bankasından bahsediyor. Ayrıca tüm Türkiye de Halk Bankasını merak ediyor.
Sizin de Halk Bankasını merak ettiğinizi düşünüyorum.
Halk
Bankasının Genel Müdürü, bugün, hepinizin bildiği gibi, 17 Aralık operasyonunda
evinde ayakkabı kutuları içerisinde 4,5 milyon dolar bulunan arkadaşımız ve bu
bürokratın -ki tarihte böyle bir olay gerçekleşmemiş, birtakım iş adamlarının
evlerinde mutlaka para olur ama bir bürokratın evinde 4,5 milyon TL bulunmamış-
bu Halk Bankası Genel Müdürünün hâlen Genel Müdür olarak görevi devam
etmektedir, henüz Bakanlığınız tarafından görevden alınmamıştır.
Şimdi, Halk Bankasına
baktığımız zaman, kamuoyunda nasıl anılıyor şu anda Halk Bankası? Halk Bankası
kara para aklayan, altın kaçakçılığına aracılık yapan bir kurum olarak
değerlendirilmeye başlandı 17 Aralık itibarıyla. Bu doğru bir yakıştırma değil
ama bu yakıştırmayı biraz da Başbakan tetikledi. Sanki Halk Bankasıyla beraber
Türkiye ekonomisinin çökeceğini Halk Bankasını eğer soruşturursak, Halk
Bankasıyla ilgili bilgileri doğru ağızdan öğrenirsek Türkiye ekonomisinin
batacağını, bir şekilde algı yönetimiyle ifade etmeye çalıştı ama başka bir şey
vardı, Halk Bankası gerçeği vardı. Gerçekten Halk Bankası 2013 Haziran ayına
kadar altın ticareti yapıyordu İran’la. Amerikan baskısı nedeniyle bu
kaldırılmış, gıda ithalat ve ihracatına dönmüş, belgelerini vermeye başlamış.
Bu da bitmiyor; Halk Bankasının bahsedildiği gibi yüzde 2,2; sektör altında bir
batık kredi oranı yok. Halk Bankasının 2011’den 2012’ye doğru batık kredi
yüzdesinin veya batma riski olan kredilerinin yüzde 772 olduğu görülüyor.
Bakın, bu çok önemli bir rakam; takipteki kredilerdeki artış oranı yüzde 772.
Bu…
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Doğruyu
söyle Haydar Bey, doğruyu söyle.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet,
Sayıştay raporlarına bakacaksınız, oradan laf atmayın, Sayıştay raporlarından
söylüyorum.
Kim bu? 2011’de bu Genel
Müdürün göreve atanmasıyla beraber Halk Bankası bir yandaş banka hâline dönüştürülmüş.
Yani Halk Bankası AKP’ye yakın müteahhitlerin bankası
olmuş, AKP’ye yakın medya organlarının finans kaynağı hâline dönüştürülmüş.
(CHP sıralarından alkışlar) Hatta ve de hatta ileri giderek, tapelerden baktığımız şekilde, “2 milyon yolla Süleyman.”
diyor, bu kadar cesareti kendisi gösteriyor medya kuruluşları, “2 milyon
yolla.” diyor.
Şimdi, biraz evvelki
tartışmada 575 milyon dolardan bahsediyoruz. Bu Genel Müdür göreve atandıktan
tam iki ay sonra 250 milyon nakit krediyle başlayan, 40 milyon gayrinakit kredi açılan bu şirket aslında bir şaibeli
şirket; kredibilitesi 3’ün üzerinde -1’le 4 arasında
değerlendiriliyor; 4 en kötü, 1 en iyi; 3’ün üzerinde- ve piyasaya 2,8 milyar
TL civarında bir ödeme yükümlülüğü var. Buna rağmen, bankanın kendi iç
unsurları, iç dinamikleri bu kredinin verilmesinin doğru olmadığını ifade
etmelerine rağmen, Yönetim Kurulu oluruyla bu kredi veriliyor. İpoteklere
baktığınızda, teminatlara baktığınızda aslında hazine arazisinin teminat olarak
gösterildiğini, bunun da 250 milyon dolarlık başlangıç kredisi için 8 milyon TL
bir karşılığı olduğunu görüyoruz. Bu krediyi kimse kimseye vermez arkadaşlar.
Bakın, burada bitmiyor, iki
defa daha bu şirket kredilendiriliyor. Yani, bu kredinin toplamı 575 milyon
dolara çıkıyor, en son 3,80’lere varan bir risk taşımasına rağmen yine Yönetim
Kurulunun onayıyla 95 milyon dolar daha kredi verilerek 575 milyon dolara
tamamlıyor. Daha ilginç bir şey söyleyeyim: Bu şirket birtakım elektrik dağıtım
şirketlerini de ihalelerle almış ama teminatlarını ödeyemediği için geri almış
devlet bunlardan. Ne zaman almış biliyor musunuz? Bakın, kredi veriliyor, bir
gün sonra devlet elektrik dağıtım şirketine el koyuyor yani kredi verildikten
bir gün sonra. Şunu düşünebilirsiniz: Kredi verecek, elektrik dağıtım
şirketlerinin teminatlarını yatıracak, bu şirketi de alacak, buradan kazandığı
parayla bunu ödeyecek. Böyle yapılmıyor. Ne yapılıyor? Devlet elektrik dağıtım
şirketine el koyuyor, adam da krediyi sayenizde hâlen bir güzel yemeğe devam
ediyor. Böylece devletin, milletin malını hortumlamış oluyorsunuz.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 49'uncu maddesinde yer alan
"Yaklaşık maliyeti beş yüz bin Türk Lirasına kadar olan ihalelerde üç bin
Türk Lirası, beş yüz bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar
olanlarda altı bin Türk Lirası, iki milyon Türk Lirasından on beş milyon Türk
Lirasına kadar olanlarda dokuz bin Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve
üzerinde olanlarda on iki bin Türk Lirası tutarındaki itirazen
şikâyet başvuru bedeli” İbaresi, "Yaklaşık maliyeti beş yüz bin Türk
Lirasına kadar olan ihalelerde bin beş yüz Türk Lirası, beş yüz bin Türk
Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar olanlarda üç bin Türk Lirası, iki
milyon Türk Lirasından on beş milyon Türk Lirasına kadar olanlarda dört bin
Türk Lirası, on beş milyon Türk Lirası ve üzerinde olanlarda altı bin Türk
Lirası tutarındaki itirazen şikâyet başvurusu
bedeli." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
Zulmün olduğu yerde tarafsız
kalmak, seyirci kalmak namussuzluktur. Biz zulmün dorukta yaşandığı dönemlerde
bile zulme boyun eğmedik, doğruya doğru, yanlışa yanlış dedik. Biraz önce
buradan bir arkadaşımız İnönü’den bahsederken, Malatya’da eşine 3 metre bez
verildiği için İnönü’nün o erdemliği gösterip belgesini gösterdiğini söyledi.
Bu çok büyük bir erdemliliktir. Ama ben zulme maruz kalmış bir halkın
evladıyım. Benim atalarım 1937’lerde, 1938’lerde, 1925’lerde istiklal
mahkemelerinden tutun, Dersim’deki dağlara kadar hepsi zulme uğradılar ve
öldüler. 3 metre beze sarılmadan topluca mağaralara gömüldüler. Ben isterdim ki
o erdemliliği 3 metre bez için gösterenler, bu halka yaptıkları zulümle ilgili
de o erdemliliği göstermiş olsaydılar. Aslında, konuşma talebim yoktu. Onurum
inciniyor, üzülüyorum ve üzülüyorum, ülkem adına üzülüyorum. Geçmişte 3 metre
bezin hesabını verenler… Dersim’de 70 bin, 80 bin insanın katledildiği bir
dönemde bunu görmemezlikten gelmek… Bunu nereye sığdırabiliriz, ne yapabiliriz
sevgili arkadaşlar? Yani bu erdemlilikleri gösterenler… Bu insanların
katliamından sorumlu olanlar da bu erdemliliği gösterebilmelidirler.
Binlerce insanın nasıl
katledildiğini biliyoruz. Şark istiklal mahkemelerinde sadece ismi anons edilip
Türkçe cevap vermediği için, Türkçe bilmediği için “Alın, götürün, asın, bunun
memlekete faydası olmaz.” diyen o anlayış da vardı sevgili kardeşlerim. Yani
böyle bir acılı süreçten geçtik, böyle bir acılı sürecin çocuklarıyız. Siz
andığınız zaman benim onurum inciniyor, siz andığınız zaman benim atalarımın
mezarda kemikleri ters dönüyor. Bana kızabilirsiniz, bağırabilirsiniz ama ben
bunlara tercümanlık etmezsem ben hesap veremem; o atalarımın mezarına da,
kemiğine de, ödedikleri bedele de hesap veremem. Ve ben onun için diyorum ki,
sevgili arkadaşlarımız, hepimizin acıları var. Yani 3 metre bezin erdemliliğini
gösterenler, bu topraklarda ret, inkâr ve asimilasyon politikalarının da
cevabını verebilmelidirler. Dersim’de yaşanan, yani 70 bin, 80 bin –rakamlar
çok da bilinmiyor- katledilen insanların da bu ülkenin insanları olduğunu
bilebilmeliyiz. Dönüp: “Evet, bu ülkede de böyle bir süreç yaşandı, bu süreçte
acı dolu yıllar yaşandı. Biz bundan dolayı bir özür…” Bir özür, hepimizin
yüreğini fethedecek tek sözcük bir özürdür ama ne hikmetse o özür yok. Aynı
özür bu Roboski’deki aileler için de yoktur. Yani, bu
noktada hepimiz, hepiniz bir özür borçluyuz halkımıza; ülkemize yaşanan
acılardan dolayı özür borçluyuz. Ölenleri kimsenin geri getirme şansı yok;
ölenleri yeniden hayata dâhil etme şansımız olmadığına göre bizim geçmişimizle
yüzleşmemiz gerekir. Yüzleşmeden geleceği inşa etme şansımızın olmadığını
düşünüyorum.
Ben aslında söz almayacaktım
ama dinlerken, evet, vicdanım el vermedi. Hayatın hiçbir döneminde zulme karşı
boyun eğmedim ve eğmem de. Ben halkımın verdiği özgürlük mücadelesinin bir
ferdiyim, bir feda kültüründen geliyorum. O vesileyle, bedeli ne olursa olsun
hayatın her alanında yaşadığımız acıları… Evet, ben bunları söylerken
acılarımızı tetikleyip bunlardan öç ve intikam almak için değil -öç ve intikam
bu topraklarda toprağa gömülmelidir- ama geçmişimizi de unutmadan geleceğimizi
inşa edemeyeceğimizi düşüyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın
Başkan, ben sayın hatibin benimle ilgili söylediklerini düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN – Bir sataşma söz
konusu olmadı…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ya, bir dakika ya, ne demek ya?
BAŞKAN – Müsaade eder
misiniz, ben talep eden milletvekiliyle konuşuyorum, lütfen.
Buyurun Sayın Ağbaba, sataşma mı var diyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Şimdi…
SIRRI SAKIK (Muş) – Sataşma
değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bir
açıkla yapmam gerekiyor, sataşma üzerine bir açıklama yapmam gerekiyor.
BAŞKAN – “Açıklama yapmam…”
diyorsanız yerinizden vereceğim; “Sataşma var.” derseniz… Lütfen buyurun,
yerinizden bir dakika vereyim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, siz dinlemediniz mi?
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, siz
bana müdahale etmeyin. Ben ne yapacağımı biliyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Müsaade ederseniz kürsüden iki dakika cevap vereyim.
BAŞKAN – Siz açıklama
yapacaksınız çünkü sizin şahsiyatınızla uğraşılmadı. Lütfen yerinize geçin,
size bir dakikalık söz vereyim.
Niçin üçüncü kişiler müdahale
ediyor? Hele siz Mevlüt Bey, hele siz… (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN – Tamam.
Buyurun Sayın Ağbaba.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 49’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, burada -konuşulan şey-
dürüstlüğü konuşuyoruz, hırsızlığı konuşuyoruz, Kamu İhale Kanunu’nu
konuşuyoruz. Burada konuştuğumuz konu bu. Keşke Sayın Sakık
bu konuda cevap vereceğine bu dönemde yapılan, 17 Aralık döneminde yapılan,
cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu hakkında konuşmuş olsaydı. Bizim
geçmişimizle ilgili de konuşabiliriz, onları da tartışabiliriz ama bugünkü
konuştuğumuz konu, benim de konuştuğum konu buydu. İsmet İnönü’nün 3 metrelik
bezin hesabını nasıl verdiğini açıkladım. Bugün bırakın 3 metrelik bezin
hesabını vermeyi, kutulardan çıkan dolarların, evlerden çıkan kasaların hesap
verilemediğini anlatmaya çalıştım. Bu söylediğim konunun Sayın Sakık’ın söylediği konuyla hiçbir ilgisi yoktur.
Tekrar dürüstlüğe vurgu
yapmak gerekirse İsmet İnönü, Atatürk dönemi, cumhuriyet dönemi her zaman örnek
gösterilecek bir dönemdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) – Yani
benim söylediğim süreç, bir halka katliam süreci.
BAŞKAN – Tamam, anlaşıldı,
kayda da geçti, evet.
SIRRI SAKIK (Muş) – Şimdi,
bizim 17 Aralıkla ilgili bir şey söylemediğimizi söyledi. Biz her zaman çıkıp
ne dediğimizi açık ve net olarak söylüyoruz.
O dönem, yüz akı dönemi
değil, bizim açımızdan karanlık bir dönemdir, bizim açımızdan zorun, zulmün
olduğu bir dönemdir. Biz açık ve net olarak şunu söylüyoruz: Bütün
yolsuzlukların üzerine gidilsin ama çok da umurumuzda değil. Bu paralar bütçeye
gelmiş, bu paralar bunlara dağılmış, bu paralar bir başkasına gitmiş… Eğer
bütçeden bu şekilde para çalınmazsa bir başka şekilde çalınır.
BAŞKAN – Konuşmanızda zaten,
girişinde, bundan bahsetmiştiniz, “Bu, bizim hayatımıza yansımıyor.”
demiştiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, müsaade ederseniz, şunu da söyleyeyim.
BAŞKAN – Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Bizim
açımızdan ne olur biliyor musunuz, bu paralar hazineye gelirse F16’lar alınır,
yine F16’lar gider, Roboski’yi bombalar…
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) –
…sokaklarda gaz bombasıyla halkımıza döner.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Sakık, konu başka bir yere dönmeye başladı.
Sayın Aslanoğlu, söz
istiyor musunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – İstiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sırrı Bey’in bu lafından sonra artık bir şey söyleme değmez.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sizin
sorununuz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim,
peki.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim…
SIRRI SAKIK (Muş) – Şimdi
“Ben Sırrı Bey’in bu sözünden sonra ona bir şey demem.” Bu bir hakarettir. Ben
ne demek istediğimi… Lütfen…
BAŞKAN – Bunda bir şey yok,
lütfen.
SIRRI SAKIK (Muş) – Nasıl bir
şey yok efendim, nasıl bir şey yok?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Cevap vermedim kendisine, “vermiyorum” dedim.
BAŞKAN – Sayın Sakık, “Bu
konuşmadan dolayı, konuşma hakkımdan vazgeçiyorum.” dedi.
SIRRI SAKIK (Muş) – Efendim,
bakın, iki hatip de… Ben sizden özür diliyorum. Bizim 17 Aralıkla ilgili
düşüncelerimiz çok açık ve net.
BAŞKAN – Söylediniz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ama, şimdi, bakın, “Ben bu sözden sonra söylemiyorum.”
demek, ne demektir?
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
İade et, iade!
SIRRI SAKIK (Muş) – Yani, siz
bir hukukçusunuz, bu tepkiyi siz bilmez misiniz? Ben sizi…
BAŞKAN – Ben açıkça, çok
samimi olarak söyleyeyim mi?
SIRRI SAKIK (Muş) – Evet.
BAŞKAN – “Sırrı Sakık’ın bu konuşmalarından sonra, ben artık bir şey
söylemiyorum.” noktası…
SIRRI SAKIK (Muş) – Ben
ciddiye almıyorum da…
BAŞKAN – Hayır hiç öyle
değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – “Bir şey söylemiyorum.” dedim.
BAŞKAN – Çünkü, bu,
Sayın Aslanoğlu…Bu
bir irade beyanıyla sizin söylediklerinize katılma anlamını taşır.
SIRRI SAKIK (Muş) – Katılıyor
mu benim söylediklerime?
BAŞKAN – Üstelik de talep
etmedi, ben kendisine söz verdim.
SIRRI SAKIK (Muş) – Benim
söylediğime katılıyor musunuz?
BAŞKAN – Lütfen, Sayın Sakık!
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
49’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
50’nci maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 50 nci maddesinde geçen
“Başvuruların” ibaresinin, “Şikayet ve itirazen şikayet başvurularının” şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 50’inci maddesinde yer alan “başvuru tarihi olarak
kabul edilir.” İbaresi; “başvurunun yapıldığı tarih olarak kabul edilir.”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 50. Maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet Çetin Müslim Sarı
İzmir Ankara İstanbul
BAŞKAN – Önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar konuşacak önerge üzerinde.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kanunu hakkında konuşuyoruz. Her
konuşmacı arkadaşımız çıkarken bu dönemde Kamu İhale Kanunu üzerinde yapılan
değişiklikleri ifade etmeye çalıştı.
Kamu İhale Kanunu, 2002’den
önce kullanılan 2886 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun yerine getirildi. Niye?
Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde ve eksiklikleri gidermek üzere
yapıldı. Ama bugün, sadece bu torba kanunda görüşmüş olduğumuz Kamu İhale
Kanunu’nun, tam 20 maddesinde değişiklik yapılıyor. Sadece 4734’te değil, bir
de Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda da değişiklik yapılıyor, 4 maddesinde de
orada değişiklik yapılıyor.
Şimdi, niye bu kadar çok değişiklik
yaptığınızı merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum. Özellikle de bu kanunun
sizden çektiğini ben anlamış değilim. Yani, bu Meclise bir torba kanun
geldiğinde mutlaka içerisinde bir Kamu İhale Kanunu var. Bu Meclise millî
eğitimle ilgili bir yasa tasarısı geldiğinde, kanun teklifi geldiğinde mutlaka
içinde bir Kamu İhale Kanunu var. Başka bakanlıkların kanunları da geldiğinde
mutlaka Kamu İhale Kanunu var. Hele, özellikle bir 3’üncü maddesi var ki bu
3’üncü madde istisnalar maddesi. Genelde de istisnalar maddesi niçin
kullanılıyor? Kamu İhale Kurumundan ve Kamu İhale Kanunu’ndan kaçırılmak, biraz
da keyfî kullanabilmek için ve ihaleleri yapabil-mek
ve yandaşlara verebilmek için birtakım istisnalar getiriliyor. Bu istisnaların
en büyüğünü bugün (r) maddesinde görüyoruz. (r) maddesi nedir? Redevans yani o
fakirlere dağıtmış olduğunuz kömür, termik santrallere sağlamış olduğunuz
kömürü bu (r) maddesiyle yandaşlarınıza servis etmenin imkânlarını sağladınız.
Tabii, bunlar hep suçlar oluştuktan sonra genelde düzeltme yoluna gidiliyor.
Bir de özelliği var bu 3’üncü maddenin, alfabedeki harfler yetmiyor, yetmediği
için de (k) harfini 2 kez kullanmışsınız burada.
Şimdi, yine Kamu İhale Kanunu
geldi ve aklımıza hemen şöyle bir soru geliyor: Kim sipariş etti bu Kanunu, bu
maddeleri kim sipariş etti, niye sipariş etti? Bu getirilen değişikliklerle
kimlere imtiyaz tanınacak, kimleri suçlu olmaktan kurtaracak? Çünkü şimdiye
kadar yapılan tüm değişikliklerin altında bu gerçek var, bu gerçek yatıyor.
Bu madde… Bir önceki maddede
de aynı şekilde, mesela ne yapıyorsunuz? Şikâyet başvurularının rakamlarını
yükseltiyorsunuz. Yükselterek ne yapıyorsunuz? İnsanların şikâyet etmesinin,
ihalede bir usulsüzlük, yolsuzluk varsa bunun önüne geçmek için ve ihaleyi
servis edebilmek için de bu teklifleri, kanunları getiriyorsunuz.
Bugüne kadar “Durmak yok,
yola devam.” diyen Başbakanın yol arkadaşlarının millet değil, millete küfür
eden yandaş iş adamları olduğunu iyi anlıyoruz, bunu söylüyorum. Özellikle eğer
son günlerde çıkan dinlemeleri duyarsanız millete nasıl küfredildiğini
göreceksiniz. Eğer 25 Aralıktaki operasyon, ikinci operasyon durdurulmuş
olmasaydı, millete küfreden iş adamlarını da orada görmüş olacaktınız. Bu
millete küfreden iş adamlarının -evet, dinleyin tapeleri,
okuyun- Türkiye’de yapılan tüm kamu ihalelerinde, liman ihalelerinde, kömür
ihalelerinde, termik santral ihalelerinde, elektrik dağıtım şirketleri
ihalelerinde, kara yolu ihalelerinde, hızlı tren ihalelerinde, bu şirketlerin
aldığını göreceksiniz. Her alıştan sonra da birbirleriyle paslaşıyorlar, tapelerde de birbirlerini kutluyorlar. “Bak, nasıl başardım ben
işi. Ama patron, ağabey, sana 30 yazdı.” diyor. “Sana 30, diğer 2’nize de 20,
20 yazdı. Bu toplam 100 yapar. Bir an evvel bunu halledin” diyor. Şimdi,
ihaleleri alıp “Ağabey, bu bakan kalsın, işlerimiz aynen devam etsin.” diyenler
olduğunu görüyoruz yol arkadaşlarının.
Yol arkadaşlarının, yine
kendilerine kesilen vizite ücretleriyle TV kanalları, gazeteleri satın alarak
Başbakana olan borçlarını ödediklerini görüyoruz. Bunu araştırırsanız
göreceksiniz. Şimdi, 17 Aralıktan bu yana bir gün olsun bile
bu TV kanallarında, bu gazetelerinde, ayakkabı kutularından yani ayakkabı
kutularından çıkan 4,5 milyon dolardan, genel müdürden, bir kamu bankasının
genel müdüründen, yine 700 bin TL’lik kol saati takan Bakanınızdan, geçen gün
Tanju’nun gösterdiği resimdeki koldan, bakan çocuklarının evlerindeki
kasalardan, para sayma makinelerinden, havuz manzaralı villalardan ve TÜRGEV’e bir günde yatan 100 milyondan hiç kimsenin
bahsettiğini göremiyoruz. Hiçbir TV, hiçbir gazete, yandaş gazete
bunlardan bahsetmiyor. Tek düşünceleri var: Bilal oğlan ve Başbakanı aklamak,
paklamak. Ancak, millet bunları yemiyor diyor, sevgiler saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.33
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 50’inci maddesinde yer alan “başvuru tarihi olarak
kabul edilir.” İbaresi; “başvurunun yapıldığı tarih olarak kabul edilir.”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
konuşacak mısınız, gerekçe mi?
SIRRI SAKIK (Muş) – Gerekçe
lütfen.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde
metninde anlam bütünlüğü sağlanarak metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 50 nci maddesinde geçen
“Başvuruların” ibaresinin “Şikayet ve itirazen şikayet başvurularının” şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçe mi okutuyorum
Sayın Halaçoğlu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Gerekçe...
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddedeki başvuru ibaresine
açıklık kazandırılmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Kabul
edilmemiştir.
50’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
51’inci maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun
63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde geçen “Kurum tarafından”
ibaresinden sonra gelmek üzere, “Resmi Gazetede” ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 51’inci maddesinde yer alan “%15 oranına kadar”
ifadesinin “% 20 oranına kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye
Birtane
Şırnak Kars
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 51. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Hasan
Ören
Manisa
BAŞKAN – Okunan son önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Kim konuşacak acaba
önerge üzerinde?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Hasan Ören…
BAŞKAN – Manisa Milletvekili
Sayın Hasan Ören konuşacak önerge üzerine.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 51’inci madde üzerinde verdiğimiz önerge
üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, Kamu
İhale Yasası’nın artık konuşulacak bir tarafı kalmamıştır. Eğer bir Kamu İhale
Yasası üzerinde bu kadar değişiklik yapılabiliyor ise, gerçekten size açılan
telefonların sonucunda, size açanların menfaatleri doğrultusunda sadece 2013
yılı içerisinde 5 defa düzenleme yapıyor iseniz bu, bürokratların suçu olamaz;
bu, ancak Adalet ve Kalkınma Partisine gelen taleplerin karşılanmasıyla ilgili
bürokratları sıkıştırma olur.
İki konu
üzerinde Türkiye'nin geldiği nokta belli. Kamu
İhale Kanunu’yla ilgili değişiklikler, bunun ötesinde imar değişikliklerini
yapabilmek için TOKİ’ler ve bugün geldiğimiz sürece baktığımızda bütün her şey
çıplaklığıyla ortaya serilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
İstanbul’da başlayan İzmir’e kadar gelen imar yolsuzluklarıyla ilgili… Tabii,
yukarıda birileri yapar ise aşağıdaki kalfaların, çırakların anlamaması mümkün
mü? Bunu Başbakan yapar ise, TOKİ yapar ise başlar küçük belediyeler de
yapmaya. Yani, Manisa’nın Turgutlu Belediyesi 150 bin nüfuslu bir belediye, o
da başlamış bu işlere. “Yukarıdakiler kazanır da ben gerekli olan zekâya sahip
değil miyim, ben niye yapmayayım?” der, Turgutlu’nun en güzel yerindeki 27
dönümlük araziyi ağabeyinin kayınvalidesinin üzerine alır, aldığı para 600 bin
liralık bir rakam. Aradan bir süre geçer, şehir meclisinde kavgalı toplantılar
sonucunda imar planı değişikliği yapılır. Tabii, şehir meclisi üyelerinin böyle
bir akrabalık bağı olduğunu bilmesi mümkün değil. Bu yer 600 bin liraya alınır,
emsalleri 3 kat iken 6 kata çıkarılır, içerisindeki yeşil alanlar temizlenir ve
yer, sonucunda müteahhide yüzde 39’la verilir. Yani oraya 100 konut
yapılacağına 210 konut yapılma imkânı sağlanır. Peki, bu kayınvalide, şanslı
kayınvalide, ballı kayınvalide, 1.080 lira gibi bir emekli maaşıyla geçinen
kayınvalidemiz 600 bin lira yatırır, karşılığında müteahhitten
tanesi 250 ile 400 bin lira olan 44 dairenin sahibi olur. Yani 600 bin lira
yatıran, 70 yaşındaki, İstanbul’da ikamet edenin, buradaki imar değişikliğiyle,
600 bin lirası bir anda 14 trilyona çıkar. E, siz yukarıda yaparsanız aşağıda
AKP’li belediyeler boş mu durur? Onlar da kayınvalidelerinin üzerinden, 600 bin
lirayı yatırıp 13-14 trilyon kazanmanın yollarını bulurlar.
Şimdi, düşünebiliyor musunuz,
14 trilyon para kazanmanız için kaç yıl milletvekilliği yapmanız lazım? Ben
kafadan hesapladım, 110 yıl milletvekilliği yapmanız lazım. 110 yıl
milletvekilliği yapsanız 14-15 trilyon paraya sahip olamıyorsunuz. Ben
kendisine sorduğumda şöyle bir yanıt verdi: “Canım, ağabeyimin kayınvalidesinin
ticaret yapma hakkı yok mu?” 70 yaşında. Bundan evvel böyle ticaretleri nerede
yapmış? İmarları değiştirilen arsaları nerede almış da bunu burada yapıyor? Ve
en sonunda, tabii, gemi batmaya başladığında bilgi çok gelir arkadaşlar. Düne
kadar geminin battığına kimse inanmıyordu ama şimdi gemi batmaya başlayınca
oluk oluk bilgiler gelmeye başladı.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Şişli’de
belediye başkanlığı yaparsa iki yıl, o da olur.
HASAN ÖREN (Devamla) – Siz
eğer Urla’da bunu yapar iseniz hiç merak etmeyin, o şifreyi Turgutlu’nun
Belediye Başkanı çözer, 600 bin liraya ağabeyinin kayınvalidesine yeri alır, 13
trilyon parayı da cukka yapar. Ama bu yolu açan sizsiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Yok,
yok, Şişli’de bir ay belediye başkanlığı yapsanız yeter.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 51’inci maddesinde yer alan “%15 oranına kadar”
ifadesinin “% 20 oranına kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Muş
Milletvekili Sayın Sırrı Sakık konuşacak.
Buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, genellikle grubumuza
haksız bir saldırı, haksız bir eleştiri var. Bizim 17 Aralıkla ilgili
düşüncelerimizin çok net olmadığını, bu konuda bir şey söylemediğimizi… Biz
açık ve net olarak söylüyoruz, sevgili arkadaşlar, bizim 17 Aralıkla ilgili
kuşkularımız ve endişelerimiz var, böyle bir süreç var. Evet, yolsuzluğun
üzerine bir bütün olarak gidin, gidelim. Evet, bu hazinenin bekçisi değiliz
yani hazine çok da bizim hayatımıza bir şey yansıtmıyor. Siz üçünüz
toplanırsınız… Birkaç kezdir buraya getirdim, burada seslendirdim yani 2002’den
bugüne kadar, eski parayla, tam 1 katrilyon 732 trilyon para almışsınız
hazineden. Biz bir tek lira para almamışız. Bir de bize diyorsunuz: “Gelin, bu
hazinenin bekçiliğini yapın.” Ya, ben Muş milletvekiliyim, Türkiye’nin en
yoksul ilinin vekiliyim. Bu dönemde Ağrı’dan belediye başkan adayıyım. Yine, en
yoksul illerden birine belediye başkanlığına gidiyorum. Şimdi, bu hazinenizden
buraya paralar gitmiyorsa, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar en yoksul 2
il birbiriyle yarışmışsa yani ben gelip bir fedailik mi yapmayalım? Ne
yapmayalım yani? Bu hazineden halkımıza bir şey gitmiyorsa ve siz 3 parti
oturup yani 2 katrilyon parayı paylaşıyorsunuz “Aman, BDP gelsin, kavga etsin
bu para için.” Yok böyle bir şey. Dönüp bize bir tek
kelime söyleyemezsiniz, bir tek tane BDP’liyi
yolsuzlukla suçlayamazsınız. Bir tek tane BDP’li
belediyenin… Bakın, onlarca arkadaşımız içeride, bir tek lira akçeli işlerle
ilgili bir soruşturma yok. Bu kadar pirüpak bir partiyiz ama biz, kuşkularımızı
ve endişelerimizi
söylüyoruz. Yani Hazinede bol miktarda para olsa ne olacak?
Halkın sofrasına, cebine mi yansıyacak? Yok,
vallahi biz Kürtler için şu olacak -Ben “Kürtler” deyince kıyamet
kopuyor, insanlar tepki gösteriyor-
F-16’lar alınacak; yine gidecekler bombalar yağdıracaklar, yine
gidecekler operasyonlar yapacaklar, yine gidecekler sokakta muhaliflere gaz
bombaları atacaklar yani biz demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyoruz.
Bunları verirken “Aman aman, şu tarafı görmeyelim.” demiyoruz ama bir şeyi
farklı görüyoruz: Neden 17 Aralık? Neden -dün de söyledim- İstanbul’da aynı
saatte düğmeye basılıyor ve aynı saatlerde Kürt coğrafyasında, Kürt milletvekillerinin
bırakılmasını engelleyen yargıçlar neden aynı duruşu gösteriyor? Kürtler, bunu
iyi biliyor ve Kürtler şunu açık ve net olarak söylüyor: “Bu sürecin üzerine
biz, benzinle, körükle gitmeyiz. Biz ülkemizde bir kaos
istemeyiz.” diyorlar. Evet, yolsuzluğun üzerine sonuna kadar gidelim ama burada
iç hesaplaşma varsa, burada Cumhurbaşkanlığı hesabı varsa, burada yeniden
AKP’yi dizayn etme hesabı varsa bu bizim görevimiz
değil. AKP kendisini dizayn edecek, halk AKP’yi dizayn
edecek, bu bizim görevimiz değil. Biz hayata farklı bir pencereden bakıyoruz,
bizi de anlamanız gerektiğini…
Biz ilk kez doksan yıllık
süre içerisinde bir müzakereyi yakaladık, bir müzakere süreci yaşıyoruz. Biz
artık kandan, şiddetten, ölümden bıktık, artık barış ve eşit yurttaş hukukunu
oluşturmak istiyoruz, bu ülkede barışı hayata geçirmek istiyoruz. Sizin tuzunuz
kuru olabilir ama biz can pazarındayız, her gün çocuklarımız ölüyor. On aydır,
on iki aydır kan, tabut, ölüm yoksa bu büyük bir kazanımdır, biz bunu
destekliyoruz ve bu sürecin hayat bulması için çaba sarf ediyoruz ve bu tür
oyunlarda ve iç hesaplaşmalarda taraf olmayacağımızı söylüyoruz ama nerede bir
yolsuzluk, nerede bir hukuksuzluk varsa da bunun üzerine gidilmelidir.
BDP’nin bu
konudaki politikaları çok açık ve nettir. BDP’yi
suçlamak haksızlıktır diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile değiştirilen 4734 sayılı Kanunun
63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde geçen “Kurum tarafından”
ibaresinden sonra gelmek üzere, “Resmi Gazetede” ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacaklar. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının 51’inci maddesinde
ihalelere sadece yerli isteklilerin katılması ile yerli istekliler ve yerli
malı teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı tanınmasına ilişkin çok
önemli bir düzenleme yapılmaktadır. Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak
orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve her yıl ocak
ayında Kamu İhale Kurumu tarafından ilan edilecek listede yer alan malların
ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranına kadar
fiyat avantajı sağlanması zorunlu hâle getirilmektedir. Geç kalınmış
olsa da yapılan bu düzenlemenin sanayimize ve KOBİ’lerimize önemli katkı
vereceğine inanıyor ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz.
AKP döneminde izlenen
tüketime, sıcak paraya ve ithalata dayalı politikalar sonucu Türk sanayisi yurt
dışından gelen ucuz ara mallarının tahribatıyla karşı karşıya kalmış ve sektörel öncelikleri giderek montaja dayalı, ithalata
bağımlı bir yapıya sürüklenmiştir.
Türkiye, sanayileşme bir
tarafa, gittikçe sanayisizleşmektedir. İstanbul
Sanayi Odasının 249 büyük sanayi kuruluşumuzun 2001-2010 yılı verilerine
dayanan çalışması sanayimizin montaj ağırlıklı bir hal aldığını, katma değerin
nispi olarak azaldığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
“Dünya sanayi süper ligi”
diye adlandırılan, dünyada imalat sanayisi katma değeri en yüksek 15 ülke
arasında Türkiye 1990 yılında 13’üncü sırada, 2000 yılında 15’inci sıradayken
2010’da maalesef liste dışı kalmıştır. Aslında bu tablo sanayi
politikalarındaki başarısızlığın somut bir göstergesi niteliğindedir.
Ülkemiz başarılı bir kalkınma
hamlesini sanayi sektörünün gelişmesiyle gerçekleştirebilecektir. Sanayi
sektöründeki gelişmeler ülke ekonomisini istihdam, millî gelir, ihracattaki
artış yoluyla dış ticaret açığı ve cari açık gibi alanlarda olumlu
etkileyecektir ancak geçmiş beş yıla baktığımızda gelecek beş yıl için
umutlarımız körelmektedir. Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminde imalat sanayi
üretim artışı plan hedefinin altında yıllık ortalama yüzde 3,7 gerçekleşmiştir.
KOBİ’lerde artış daha da düşük kalarak yüzde 2,4 olarak gerçekleşmiştir. Büyük
işletmelerde ise bu oran yüzde 4,3’tür. Bu durum KOBİ’lerin verimlilik artışını
arzulanan düzeye çekemediğinin göstergesidir. 2007-2012 döneminde KOBİ’lerin
istihdam ve katma değerdeki payı da düşmüştür. Bu oran yüzde 3,5 olarak
gerçekleşmiştir.
Sanayi ve ihracatımızın
ithalata bağımlılığı kaygı verici boyutlara yükselmiştir. Bunu sadece enerji
ithalatıyla açıklamak da mümkün değildir. Dâhilde işleme rejimi kapsamında
firmaların taahhüt ettiği ihracat ile buna bağlı ithalatın oranı 2011 yılında
yüzde 58,5 iken 2012 yılında yüzde 62,1’e yükselmiştir. Bir başka deyişle, 100
dolarlık ihracat için 62 dolarlık ithalat yapılmaktadır.
Türkiye ekonomisi iktisadi
faaliyet kolları itibarıyla değerlendirildiğinde, ekonominin genelindeki
yavaşlamanın imalat sanayisinde belirginleştiği fark edilmektedir. Üretimden
ziyade hizmetlere dayanan bir büyüme söz konusudur. Sanayinin nispi önemi
azalmaktadır.
Son dönemde ekonomide çok
ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Millî sanayimiz, üreticimiz zor durumdadır.
Girişimcilerimiz, sanayicimiz, yeni yatırımlar bir yana, mevcut yatırımlarını
sürdüremez hâle gelmiştir, rekabet gücü tükenme noktasına gelmiştir. Birçok
sanayici, iş adamı ve esnaf borç batağına girmiştir. Piyasada tahsilat
yapılamamakta, icralar artmakta, iflaslar baş göstermektedir.
Türk ekonomisinin düzlüğe
çıkarılması için ülkeyi sıcak para, faiz ve borç batağından çıkartacak,
ülkemizi ithalat cenneti olmaktan kurtaracak üretim, istihdam ve ihracat odaklı
yeni plan ve programlara ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak AKP Hükûmetinde ne böyle
bir plan ve programı hazırlayacak ne de uygulayabilecek güç ve kararlılık
maalesef bulunmamaktadır.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 51’inci madde kabul edilmiştir.
52’nci maddede üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 52’nci maddesinde yer alan “görüşleri alınarak
belirlenir.” ifadesinin “görüş ve değerlendirmeleri alınarak” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 52. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Hasan
Ören
Manisa
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Oktay Vural Muharrem Varlı
Manisa İzmir Adana
Mustafa Kalaycı Emin Çınar Ahmet Duran Bulut
Konya Kastamonu Balıkesir
BAŞKAN – Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Bir önerge hakkında
Manisa Milletvekili Sayın Hasan Ören konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) – Değerli
milletvekilleri, Kamu İhale Kanunu tamam, TOKİ emrinizde, imar
değişiklikleriyle rantlar belediyelerde,
kayınvalidelerde, on bir yıldır söylediğiniz istikrar kayboldu bitti. Aslında
söylediğiniz “istikrar” lafı da sadece bir algı yerleştirmeydi. Gerçekten, on
bir yıla baktığınızda böyle bir şeyin olmadığını rakamlar önümüze seriyor.
Mesela şöyle bir bakmakta
yarar var: 2002 yılında yani iktidara geldiğiniz dönemde vatandaşın bankalara
olan borcu 47 milyar yani eski parayla 47 katrilyon, 2013 yılı sonu itibarıyla
1 trilyon, eski parayla kentilyon olacak, ona bile alıştırdınız insanları.
Kredi kartı borçları 5,4 milyar dolar 2002 yılında, şu an bıraktığınız miras 81
milyar dolar. İcralık kredi kartı borçlusu 2002 yılında bu ülkede 48 binmiş,
sayenizde, adına “istikrar” dediğiniz bu ekonomik modelle 2 milyona çıkmış.
Çiftçilerimiz, çok övündüğünüz, “Traktör verdik, krediler verdik.” dediğiniz
çiftçilerin 2002 yılındaki borcu 5 milyarmış ama bugün, 2013 sonu itibarıyla 39
milyara çıkmış. Borçlu çiftçi sayısı o kötülediğiniz dönemlerde 76 milyon
içerisinde 1,6 milyon insanmış yani 1,5 milyon insan borçluymuş. Şimdi, şu anda
getirip de borçlu insan sayısını ulaştırdığınız rakam 13 milyona çıkmış.
Ödenmeyen çekler: 743 bin
adet ödenmeyen çek varmış 2002 yılında, sizin üstün ekonomik başarınızla 2
milyona çıkmış!
İcralardaki dosya sayısını
söylememe gerek var mı bilmiyorum ama 8 milyonda aldığınız, yani Türkiye’de 8
milyon insanı icra kapılarında teslim aldığınızda ekonomik koşullar iyiye
gidiyor ise bu rakamın kesinlikle düşmüş olması gerekliydi, aşağı yukarı üçe
katlamışsınız. 21 milyon insan icra dosyalarıyla uğraşıyor, 21 milyon dosya.
Değerli arkadaşlarım, deniz
bitti, kara göründü, bu tablonun sonucunda gelinen nokta bu. 17 Aralık
olmasaydı 21 Şubat olacaktı, 21 Şubat olmasaydı 30 Kasım olacaktı çünkü halkı
öylesine borçlandırdınız ki bu halkın bu borcun altından kalkması mümkün değildi.
Ne yapmak gerekli? Yapılacak
işlem kolay. Dolar fırlamış gidiyor, euro hiç kimseyi
dinlemiyor ama o, hani çocuklarınızın kasalarında çıkan paralar var ya,
dolarlar, hani o Halk Bankası Genel Müdürünün kutularından çıkan paralar var
ya, tam şimdi o dolarları piyasaya sürme zamanı. Eğer doların ateşini düşürmek
istiyor iseniz, euronun yükselmesini engellemek
istiyor iseniz o 7 para kasasının içinde bulunanları, ayakkabı kutularının
içerisindeki dolarları, euroları şimdi piyasaya
sürün. Bu son tren, son vagona yetişin. Bu ülkeyi batırdınız, bu ülkede esnafı,
sanatkârı, KOBİ’yi yok ettiniz; bütün veriler bunu gösteriyor. Sakın ola
Başbakanın söylediklerine aldırmayın, Başbakan kendisini kurtarmakla meşgul.
Yarın eğer başına bir şey gelir ise, yargılama Bilal’den Başbakana döner ise
inanın, hiçbiriniz, siz de sahip çıkmazsınız.
Değerli arkadaşlarım, özel
sektörün dış borcu 236 milyar dolar yani şu on beş gün içerisinde kaybettiği
para 80 katrilyon. Siz ne söylerseniz söyleyin, istediğiniz kadar TÜSİAD’a kızın. Kızmanızın yerine TÜSİAD’ın
söylediklerinden veya esnaf ve sanatkârın söylediklerinden, Cumhuriyet Halk
Partisinin, MHP’nin söylediklerinden ders alabilir iseniz bu ülkenin ekonomik
yönden yeni bir çizgiye, doğru bir çizgiye girme durumu söz konusu olabilir.
Eğer muhalefeti dinlemez iseniz bu batış devam edecektir. Türkiye’yi batırmaya
hakkınız yoktur.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Gerekçeyi mi okutacağız Sayın
Halaçoğlu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizin ekonomisi ve
sanayisi için büyük önem arz eden yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini
sağlamaya yönelik sanayi katılımı/off-set
uygulamaları içeren mal ve hizmet alımlarının Kamu İhale Kanunundan istisna
kılınması yerine, bu alımlar için öngörülecek usul ve esaslar konusunda ayrı
bir yasal düzenleme yapılması daha uygun olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 52’inci maddesinde yer alan “görüşleri alınarak
belirlenir.” ifadesinin “görüş ve değerlendirmeleri alınarak” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM
(Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyoruz:
Gerekçe:
Yapılan değişik ile madde
metninde anlam bütünlüğü sağlanarak metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 52’nci madde kabul edilmiştir.
53’üncü maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 53'üncü maddesindeki "Birden fazla idarenin ortak
ihtiyaçları için ihale yapılması" ifadesinin "birden fazla idarenin
ortak ihtiyaçları için halkın denetimine açık şekilde ihale yapılması"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye
Birtane
Şırnak Kars
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Muharrem Varlı
İzmir Konya Adana
Erkan Akçay Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
Manisa Balıkesir Kastamonu
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Haydar Akar Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mehmet Akif Hamzaçebi
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı Aydın Ağan Ayaydın Musa Çam
İstanbul İstanbul İzmir
İzzet
Çetin
Ankara
BAŞKAN – Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –Önergeler üzerinde…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Önergelerin ayrı
ayrı gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının Çerçeve 53.
maddesiyle 4734 sayılı Kanuna eklenen ek 7. maddeyle, birden fazla idarenin
ortak ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik mal ve hizmet alımları ile bakım ve
onarım işlerinin ihalesinin, idareler arasında düzenlenecek bir protokol ile belirlenen
idare tarafından yapılmasına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
4734 sayılı Kanunun
"Temel ilkeler" başlıklı 5. maddesinde, idareler ihalelerde
saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu
denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve
kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla yükümlü tutulmuşlardır.
Birden fazla idarenin ortak
ihtiyaçlarını aynı ihale kapsamında yapmaları her şeyden önce ihalelerin
yaklaşık maliyetlerinin yükselmesine yol açacak; bu durum ise ihalelere küçük
ve orta ölçekli firmaların girmesine engel oluşturarak rekabeti önleyecek ve
taahhüt sektöründe tekelleşmeyi teşvik eden bir işlev görecektir.
Öte yandan, 4734 sayılı
Kanuna tabi genel bütçeli idareler Devlet tüzel kişiliği altında faaliyet
sürdürürken, özel bütçeli idareler kamu tüzel kişiliğine sahip olduklarından,
farklı tüzel kişilikleri olan idarelerin ihtiyaçlarını tek bir ihale ile
karşılamaları, hukuki sorunlara yol açacaktır.
İhtiyaçların giderilmesi,
sadece ihale edilmeleriyle sınırlı bir süreç değildir. Mal ve hizmet
alımlarında muayene ve kabul komisyonları kurularak mal ve hizmetlerin
şartnamelerindeki vasıflarına uygun ve zamanında teslim alınması, bakım ve
onarım işlerinin ise, teknik elemanlardan kurulacak kontrol teşkilatının
gözetim ve denetiminde yapılarak, kontrol teşkilatı tarafından ödemeye
bağlanması gerekmektedir.
İhale yolsuzluk ve
usulsüzlükleri, bilinenin aksine ihalelerden daha çok mal ve hizmetlerin
tesliminde, yapım işlerinin ise yapım aşamasında yani edimin ifası sürecinde
gerçekleştirilmekte ve hatta ihale sürecinde sağlanan yasadışı mali çıkarların
finansmanı yüklenicilerce edimin ifası sırasında en az yüzde 100 fazlasıyla
kamu bütçesinden çıkarılmaktadır.
Muayene
ve kabul işlemleri ile kontrol işlemleri yolsuzluk ve usulsüzlükler açısından
bu derece hayati öneme sahip iken; birden fazla idarenin bir ihale kapsamında
karşılayacakları mal ve hizmet alımlarının muayene ve kabul işlemleri ile bakım
ve onarım işlerinin kontrol ve ödemeye bağlanmasının kimler tarafından nasıl
yapılacaklarına ilişkin maddede hiçbir düzenlemeye yer verilmemesi ve hiçbir
kural öngörülmemiş olması kabul edilebilir değildir. Bunun tek
gerekçesi, birleşik ihalelerde edimin ifası sürecini yolsuzluk ve
usulsüzlüklerin kaynağı haline getirme hedefi olabilir.
Düzenlemenin kamu yararı ile
ilişkisi bulunmamakta; aksine ihale yolsuzluk ve usulsüzlüklerini teşvik etme
ve birden fazla ihalenin yol açacağı karmaşa üzerinden yolsuzlukları aklama
işlevi bulunmaktadır.
Maddenin Tasarı metninden
çıkarılması gerekeceği değerlendirilmektedir.
BAŞKAN – Diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Birden fazla idarenin ortak
ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik mal ve hizmet alımları ile bakım ve
onarım işlerinde, bir üst limit ve iş sayısında sınır olmaksızın ihalelerinin
birleştirilebilmesi kötüye kullanılabilecek bir nitelik taşımaktadır.
BAŞKAN – Gerekçesini
okuttuğum önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 53'üncü maddesindeki "Birden fazla idarenin ortak
ihtiyaçları için ihale yapılması" ifadesinin "birden fazla idarenin
ortak ihtiyaçları için halkın denetimine açık şekilde ihale yapılması"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile
maddede bahsi geçen birden fazla idarenin ortak ihtiyaçları için yapılacak
ihalelerin halkın denetimine açık olması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 53’üncü madde kabul edilmiştir.
54’üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 54’üncü maddesinde yer alan “devam olunur.” ifadesinin
“devam edilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Hasip Kaplan Mülkiye
Birtane
Şırnak Kars
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 54. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Musa Çam İzzet Çetin Ali Sarıbaş
İzmir Ankara Çanakkale
Müslim
Sarı
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Muharrem Varlı Mustafa Kalaycı
Manisa Adana Konya
Oktay Vural Ahmet Duran Bulut Emin Çınar
İzmir Balıkesir Kastamonu
BAŞKAN - Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önergelerden bir
tanesi üzerinde Çanakkale Milletvekili Sayın Ali Sarıbaş konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; evet 2,5 yılım geçti. En çok bu
kürsüde gece yarısı konuştum, en çok da torba kanunlarda konuştum ve en çok da
imar ve ihale yasalarında konuştum. Yine, böyle bir torbada, böyle bir yasada,
gece yarısı… Yine AKP’nin 2002 yılından bu yana istikrar gösterdiği, istikrar
dediği ama nerede istikrar diye sorduğumuzda da, ihale yasası değiştirmekte bir
istikrarı vardır. Bakın, 2002 yılından önce, uzun yıllar -belediye
başkanlığımda- 2886 sayılı İhale Yasası’yla idare ettik ama inanır mısınız o
yasayla, uzun yıllardır gündemde olan o İhale Yasası’yla, 2002’den bu zamana
kadar hırsızlık, uğursuzluk ve ihalenin gündemde olduğu o İhale Yasası’yla
gerçekten yaşanmamıştı. Ama şimdi görüyorum ki Avrupa Birliği uyum yasalarıyla
birlikte 2002’den önce çıkarılan bu İhale Yasası AKP’nin iktidara gelişiyle
birlikte hiç hoşumuza gitmedi! İlk yapılan iş neydi? “Seçimlerde söz verdik,
kara yollarını yapacağız ama ihale çok uzun sürüyor. Mühendislik projelerini
biz biliriz, Devlet Demiryollarının ihalelerindeki teknolojiyi, mühendisliği
biz biliriz ama bu ihaleler çok süreç alıyor, biz hızlı iş yapacağız, hızlı
bitireceğiz işleri.” Hakikaten de hızlı bitirdiniz. Nasıl bitirdiniz? Hep
ihaleleri öncelikle “Benim yandaşım beni destekledi, 5’er kilometre sana al
ihale.”
AHMET
YENİ (Samsun) – Hızlı trene bindin mi!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) – Ondan
sonra hızlı trenle de ilgili söyleyeyim…
AHMET YENİ (Samsun) – Hızlı
trene bindin mi hızlı trene!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) – Hızlı
trenle ilgili de söylüyorum. “Onu da mühendislik bilgisi adı altında çok
biliyoruz, ihalesini biz çok hızlı yaparız." dediniz, orada ölen
insanların, oradaki insanların hâlâ daha hesabını veremediniz.
Çok değerli arkadaşlarım…
AHMET YENİ (Samsun) – Bindin
mi hızlı trene!
ALİ SARIBAŞ (Devamla) – Sen
güven içerisinde bin, ben binmiyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
İhale Kanunu’nun 175’inci kez değişmesinin istikrarını gösteren bu AKP
Hükûmetinin gerdiği sonuçlarındaki istikrarlılığı devam ettiriyorum. Nasıl
istikrar biliyor musunuz? Öncelikle denetimde istikrarsızlık; arkasından,
ihalede sürekli değiştirilerek yandaşıma nasıl verilebilir istikrarlılığı.
Arkadaşlar, bakın, bu istikrarla birlikte hakikaten başardık, nereye geldik?
12’nci ayın 17’sine geldik. Çünkü söylenen, bahsedilen ve hatta yapılan
TOKİ’nin bütün ihalelerinden örnek vermeye çalışayım. Eskiden böyle bir ihale
yapıldığında herhangi bir, kamuda çalışan, insan hapiste yatardı. Bir proje
ihalesinin yasada bir bütünken ihale edilmesi gerekirken inşaat projesi ayrı,
mimari projesi ayrı, istediği anlamda her türlü projeler ayrılarak ihale
yapılıyor. Ama gelin ihalede ne diyor? “Bir bütün içerisinde ihale
yapmalısınız.” diyor. Yine İhale Kanunu’nda diyor ki… Burada acil, afette, çok
sıkıştığımızda kullanılacak bir maddeyi efendim bugün alışkanlık hâline
getirdiniz. Nedir alışkanlık? “Efendim çok sıkıştık, üç buçuk ay bekleyemeyiz,
hızlı yapıyoruz, işleri bitireceğiz.” Ne bitiriyoruz? İş bitiriyoruz. İş
bitirmek nerede? Görüyoruz ki odalarda bitiyor işler, bitiyor. İşte şimdi
ihaleyle çok oynandığı zaman ve gerçekten ihaleyi çok ön plana aldığınızda,
imar yasalarını çok ön plana aldığınızda nasıl iş bitirici olduğu AKP’nin ön
plana çıkmıştır.
Bakın, bu gece bu yasayla
birlikte yine 1 metrekarenin, Recep Tayyip Erdoğan’ın yetkisinde olan 1
metrekarelik arsanın satışıyla birlikte ihalelerde yine bir toplu pazarlık
için, toplu götürmek için tek bir kamuya, hepsini birden İhale Yasası’nda
düzenleme getiriyorsunuz. Burada baş nerede? Yukarıda. Artık sizlerle aşağıda
uğraşmayacağız, bir telefonla birilerine, ustaya telefon açtığınızda o ihalenin
adresi verilebilecektir. Bu anlamda daha ben bu milletvekilliğim bitmeden bir
yıl içerisinde göreceğim ki eğer siz yerel seçimlerde kalırsanız… Ki
kalmayacaksınız, inşallah bu son kanun değişikliği olur ihalelerde.
Ben bu vesileyle ihale yolsuzluklarının
ve kamudaki bu yolsuzlukların en önemli sebebinin ihale olduğunu biliyorum ve Türkiye’de ve dünyada
İhale Kanunu’yla oynayan böyle bir hükûmet
gelmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Kamu İhale Kanununda sık sık
yapılan değişiklikler, kamu ihalelerinde; saydamlık, rekabet, eşit muamele,
güvenirlik, kamuoyu denetimi ve kaynakların verimli kullanılması temel
ilkelerini ortadan kaldırmaktadır.
BAŞKAN - Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 54’üncü maddesinde yer alan “devam olunur.” ifadesinin
“devam edilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde
metninde anlam bütünlüğü sağlanarak metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 54’üncü madde kabul edilmiştir.
55’inci maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 55'inci maddesinde yer alan "Başkanlıkça
görevlendirme yapılabilir" ifadesinin "Başkanlıkça görevlendirme
yapılacak personelin rızası da gözetilerek görevlendirme yapılabilir"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken
Pervin Buldan Sırrı Sakık
Bingöl Iğdır Muş
Mülkiye Birtane Hasip Kaplan
Kars Şırnak
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 55 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
İzmir Konya Manisa
Muharrem Varlı Emin Çınar Ahmet Duran Bulut
Adana Kastamonu Balıkesir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
Müslim Sarı Aydın Ağan Ayaydın Musa Çam
İstanbul İstanbul İzmir
İzzet Çetin Ali Serindağ
Ankara Gaziantep
BAŞKAN – Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Ali Serindağ.
BAŞKAN – Sayın Ali Serindağ, Gaziantep Milletvekili, önerge üzerinde
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın çerçeve 55’inci maddesi
üzerine verilen önergeyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini açıklayacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, “tasarı” diyoruz ama
8-10 tane teklif var. 8-10 teklif, efendim, tasarıyla birleştirilmiş, torba
yasa hâline getirilmiş ve temel kanun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine gelmiş. Böyle bir yasama tekniği yok, böyle bir şey yok. Hukuk
fakültelerinde -burada hukukçu arkadaşlarımız var- böyle bir şey öğretilmemiştir
ama sayeyi iktidarınızda böyle bir yasa yapma tekniği Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine getirilmiş ve genel kural olarak bu şekilde uygulanmıştır.
Bunu tarih kaydedecektir, bunu hiç unutmayın. Hem temel kanun hem torba kanun
olmaz. Bu torba değil. Bu nedir? Harar, harar. Harar bilir misiniz? Saman
çuvalı, büyük; bu ona benzer. Ayıptır, öyle bir şey olamaz. Türkiye Büyük
Millet Meclisine yakışmıyor bu.
Şimdi, bu tasarı neyi
içeriyor? Bununla ilgili daha başka neler var? İçerdiği konular itibarıyla pek
çok alanı ilgilendiriyor. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan
farklı ihtisas komisyonlarında görüşülmesi gerekir, görüşülmüyor. Dolayısıyla,
ne yapılmış oluyor? İç Tüzük ihlal edilmiş oluyor. Bir de gene sizin
döneminizde çıkarılan mevzuat hazırlama usul ve esaslarına dair bir yönetmelik
var. O yönetmeliğe de uyulmuyor. E, peki, siz neye uyacaksınız? Anayasa’ya
uymuyorsunuz, yasalara uymuyorsunuz, yönetmeliklere uymuyorsunuz; peki, neye
uyacaksınız?
Değerli arkadaşlar, üzerinde
söz aldığım 55’inci maddede, kamuda çalışanlardan kamu ihale uzmanlığına
yapılacak görevlendirmelerin herhangi bir süreye bağlı olmaksızın Başkanlıkça
sonlandırılması öngörülmektedir. Böyle bir şey olamaz. Demek ki Başkanlığın
veya Bakanlığın hoşuna gitmeyen raporları hazırlayan uzmanlar hemen
görevlerinden uzaklaştırılacaklar, daha doğrusu diğer görevlerine
aktarılacaklar. Böyle teminatsız bir memur hukuku olmaz.
AKP Hükûmetinin, öyle
anlaşılıyor ki değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kanunu’yla ilgili bir sorunu
var. Benden önce de konuşan arkadaşlarım dile getirdiler, 30’dan fazla
değişiklik yapılmış, bu önümüze getirilen maddeler de kabul edildiği takdirde
yaklaşık 175 maddesi değiştirilmiş olacak. Hâlbuki bu kanun siz Hükûmete
gelmeden evvel, Avrupa Birliği müktesebatı göz önünde bulundurularak
hazırlanmıştı. Siz 175 maddede değişiklik yapıyorsunuz ve sayın
milletvekilleri, şimdi, biliyorsunuz, Seçim Kanunu ve siyasal partilerle ilgili
kanun zaman zaman niye değiştirilmiyor diye Türkiye gündemine geliyor ve Sayın
Başbakan şunu söylüyor, diyor ki: “Bu kanunları biz mi çıkardık ki biz
değiştirelim.” E, bunu da siz çıkarmadınız, niye değiştiriyorsunuz? Demek ki
işinize geleni değiştiriyorsunuz, işinize gelmeyeni değiştirmiyorsunuz. Çünkü, mevzuatta yapılan değişiklikler toplumsal bir
ihtiyaçtan değil, sizin ve partinizin ihtiyaçlarına göre belirleniyor değerli
arkadaşlarım, tıpkı HSYK ile ilgili düzenlemede yaptığınız gibi. Ne oldu? 17
Aralık olmasaydı HSYK ile ilgili düzenlemeyi siz Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirmeyecektiniz, 17 Aralık olmasaydı paralel devlet diye bir yapıdan
bahsetmeyecektiniz, 17 Aralık olmasaydı devlet içerisinde ve devletin bazı
kurumlarında bir çeteleşmeden bahsetmeyecektiniz. Peki, bu 17 Aralık nasıl
oldu, birden bire bu çeteler nasıl 17 Aralıkta ortaya çıktı? O tarihe kadar siz
bunlardan haberdar değil idiyseniz demek ki siz tesadüfen ülkeyi
yönetiyorsunuz, yok, haberdar idiyseniz ve ona göre işlem yapmamışsanız demek
ki suç işlemişsiniz ve 17 Aralıktan sonra ortaya şu çıktı, daha önce Sayın
Başbakan söyledi: “Siz ne istediniz de biz vermedik.” Şimdi, milletin huzurunda
değerli arkadaşlar, size şunu soruyoruz, daha doğrusu Hükûmete soruyoruz, sizin
de sormanız lazım: Sizden ne istediler, siz ne verdiniz? Bunu bilmek bizim hakkımız,
bu milletin hakkıdır. Ne istediler, siz ne verdiniz? Siz Pensilvanya’ya
Başbakan Yardımcısını bir emirleri olup olmadığını sormak için göndermediniz
mi? Peki, ne oldu sonra?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Siz
Genel Başkanı gönderdiniz, Genel Başkanı.
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) –
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Serindağ.
Diğer önerge üzerinde…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Bir dakika, bir dakika… Sayın Başkan, bir dakika…
Ne demek “genel başkan”, bunu
açıklar mı beyefendi? Genel Başkanımızı gönderdik…
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu,
lütfen, rica ediyorum…
İSMAİL AYDIN (Bursa) –
Gitmedi mi Amerika’ya?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ne demek Genel Başkanımızı göndermek?
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Anlatır mısın?
BAŞKAN – Bir dakika… Grup
Başkan Vekilini dinliyorum.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Efendim, bir “genel başkan” lafı etti. Doğrusu duyamadım. Ne
dediğini açıklar mı sayın konuşmacı ya da tutanakları alalım.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sayın
Genel Başkanınız nereye gitti Amerika’da? Amerika’da nereye gitti Genel
Başkanınız?
BAŞKAN – Kayıtlara geçmedi
herhâlde Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Bir sataşma var efendim, sataşma var.
BAŞKAN – Nedir sataşmanın
mahiyeti?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Bakın “Genel Başkanınızı Amerika’ya gönderdiniz.” gibi bir şey
dedi.
BAŞKAN – Ama bunda bir
sataşma yok Sayın Hamzaçebi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ne demek ya?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Ne demek Sayın Başkan yani?
BAŞKAN – Amerika’ya gidemez
mi Genel Başkanınız Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının Amerika’ya gitmesiyle bu
görüştüğümüz konunun ne ilgisi var acaba?
BAŞKAN –
Yani son derece normal bir şey. Genel Başkanınız Amerika’ya
gidebilir, başka başkanlar da gidebilir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ona mı kalmış?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, sayın konuşmacı da söyledi “Siz gidiyorsunuz.” dedi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) –Efendim, Genel Başkan… Nereye gitti dediniz?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
– Pensilvanya.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – “Pensilvanya’ya gitti.” diyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Ayıp ayıp!
BAŞKAN – Bir dakika, bir
anlayayım müsaade ederseniz.
Buyurun, ne dediniz Sayın
Milletvekili?
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sayın Kılıçdaroğlu’nun Amerika’da görüştüğü sivil toplum
kuruluşları ya da oradaki birtakım kuruluşlarla kimlerle görüştüğünü açıklasın
dedim, bu kadar.
BAŞKAN – O zaman açıklama
yapın siz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen, rica ediyorum…
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Niye anlamazlıktan geliyorsunuz?
BAŞKAN – Tamam, siz
anlattınız. Şimdi Sayın Grup Başkan Vekilini dinleyeceğim.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın konuşmacı Genel Başkanımızın Pensilvanya’ya
gittiği yönünde bir değerlendirme yaptı.
BAŞKAN – Bunu mu kastettiniz
Sayın Vekil?
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Ben
açık ve net söylüyorum ama anlamak istemiyor arkadaşlar. Amerika’da
görüştükleri sivil toplum kuruluşlarını anlatsınlar diyorum, bu kadar.
BAŞKAN – “Anlatsınlar.”
diyor.
Peki, sataşmadan dolayı
veriyorum ama lütfen yeni sataşmalara neden olmayın Sayın Hamzaçebi.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Bursa Milletvekili
İsmail Aydın’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında CHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Amerika’ya sizin gibi,
başbakan yardımcımızı Pensilvanya’ya gönderip “Hoca
Efendi’nin bir emri var mıdır?” diye sormadık.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sarıgül gitti mi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Biz referandumlardan sonra sizin gibi, balkon konuşması yaparken Pensilvanya’ya teşekkür etmedik. Elbette bunları
yapabilirsiniz, bunları yapabilirsiniz; eğer bunların bugün de arkasında
durabiliyor iseniz bunları yapın. Ama bugün geldiğiniz nokta, bir dönem Pensilvanya’ya gidip hatırını sorduğunuz “Bir emri var mı?”
dediğiniz, beraber namaza durduğunuz, beraber secdeye vardığınız, camileri
paylaştığınız…
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Onu
her zaman yaparız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – …dindarlıklarından şüphe etmediğiniz, “muhterem” sıfatıyla
andığınız kişileri bugün bir “u” dönüşüyle sahte peygamberlikle suçluyorsunuz.
Ne zaman suçlamaya başladınız? Bakanlarınız hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet
iddiaları ortaya çıkınca döndünüz, sahte peygamberlikle suçlamaya başladınız.
Sahtecilik sizde, asıl sahtecilik, yüzsüzlük sizde, ikiyüzlülük sizde.
HAMZA DAĞ (İzmir) – Yuh ya,
yuh ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Birazcık… (AK PARTİ sıralarından “Yuh!” sesleri, gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ya,
ayıp be, ayıp be, ayıp ya! Böyle bir üslup olur mu? Sayın Başkan, konuşmasını
düzeltsin.
BAŞKAN – Sayın Konuşmacı,
lütfen temiz bir üslup kullanır mısınız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Saygısızlık yapmayın.
BAŞKAN – Sayın Konuşmacı…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – 17 Aralık operasyonuyla bakanlarınıza yönelik soruşturmalar olmasaydı…
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Hatip, lütfen,
üslubunuzu düzeltin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – O soruşturmalar olmasaydı kimseyi sahte peygamberlikle
suçlamayacaktınız. Hiç kimseyi suçlamayacaktınız, o tatlı beraberlik devam
edecekti, iktidar paylaşımı devam edecekti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) -
Kendine bak sen, kendine!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Ne zaman ki yolsuzluğun hedefi oldunuz, ne zaman ki cezaevi
kapıları size gözüktü o zaman korkmaya başladınız, o zaman aklınız başınıza
geldi.
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) -
Grup Başkan Vekilisin, terbiyeli ol!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) – Bu ikiyüzlülüğü Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca hiçbir hükûmet
döneminde bu millet yaşamadı.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) -
İkiyüzlü sizsiniz!
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, ikiyüzlülükle suçladı.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın Aydın,
buyurun. Dinlemedim sizi, talebiniz nedir?
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
İkiyüzlülükle suçladı.
BAŞKAN – Sataşmadan dolayı
söz istiyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, gecenin
bu saatinde hiç doğru bir konuşma olmadı. Sayın Başkanım, hiç doğru bir konuşma
olmadı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Kim? Sayın Aydın, arkadaşınıza önce bir uyarı yapın lütfen, rica
ediyorum.
AHMET AYDIN (Devamla) -
Hiçbir konuşma olmadı. Orada o kadar laf söyleniyor, biz o laflara kalkıp
sataşmadan cevap vermiyoruz. Her laf…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Ne söylendi bugün?
AHMET AYDIN (Devamla) – Çok
laf söyleniyor, çok laf söyleniyor.
HASAN ÖREN (Manisa) - Bir
tanesini söyle.
AHMET AYDIN (Devamla) – Bir önceki konuşmacı dahi bu kürsüden
konuşurken birçok, işte “Amerika’dan, oradan talimat aldınız. Buraya gittiniz,
şuraya gittiniz.” Kendisi dedi, bir önceki konuşmacı ama biz ona bile cevap
vermedik.
Bakın, şunu söyleyeyim arkadaşlar,
değerli arkadaşlar, kişi kendisinin aynasıdır, kişi kendisinin aynasıdır.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) -
Siz söylüyordunuz, “Ne istediniz de vermedik?” diyen Başbakan değil mi?
AHMET AYDIN (Devamla) – Bir insan, hele ki hakkı olmadan, haddi
olmadan bu grubu ikiyüzlülükle suçlayamaz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hayır, grubunuzu suçlamadım.
AHMET AYDIN (Devamla) –
Suçlayamaz, suçlayamaz. Sayın Akif Hamzaçebi…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sizin grubunuzu ikiyüzlülükle suçlamadım.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
dinliyoruz hatibi, lütfen…
AHMET AYDIN (Devamla) – Sayın
Hamzaçebi, hakikaten ben sizi her seferinde de dinliyorum ama emin olun, bu konuşmayı
yadırgadığımı ifade etmek istiyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Muharrem tavrı, Muharrem!
AHMET AYDIN (Devamla) – Her
seferinde biz şunu diyoruz: Eğer bir yolsuzluk varsa, böyle bir iddia varsa
sonuna kadar gidilsin. Kim olursa olsun biz bunun üzerine gitmeye hazırız, hep
beraber gidelim. (CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Var, var, yolsuzluk var!
HASAN ÖREN (Manisa) – Nasıl
sonuna kadar gidilsin, sen savcıları değiştiriyorsun, hâkimi değiştiriyorsun!
Sen de samimi değilsin söylediklerinde!
BAŞKAN – Saygılı olun lütfen,
sayın milletvekilleri… Saygılı olalım konuşmacıya.
AHMET AYDIN (Devamla) – Ama
kalkıp da daha ne olduğu belli olmadan, bütün masumiyet karineleri,
soruşturmanın gizliliği ilkelerini ihlal ederek bütün bir grubu, bütün bir
camiayı suçlamak çok ciddi bir şekilde haksızlıktır, hadsizliktir diye
düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Savcıları tayin ettirdiniz, daha ne yapacaksınız!
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, ben konuşmamda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu
ikiyüzlülükle suçlamadım, tenzih ederim Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunu.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) –
Düzeltin o zaman!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – İkiyüzlülük olarak suçladığım kişiler, Hükûmette bu davranışları
ortaya koyan, bu cümleleri eden kişilerdir, grubu bundan tenzih ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) –
Efendim, Hükûmetimizde de böyle bir şey yoktur, Hükûmetten de özür dilemesini
istiyoruz.
BAŞKAN – Kayda geçmiştir.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN – Diğer önerge
üzerinde konuşmacı var mı Sayın Halaçoğlu?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Yok efendim, gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu ihale uzmanı ihtiyacının
görevlendirme yerine personel alımı yapılarak çekirdekten yetiştirilmesi daha
uygun olacaktır.
BAŞKAN – Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 55'inci maddesinde yer alan “Başkanlıkça görevlendirme
yapılabilir” ifadesinin “Başkanlıkça görevlendirme yapılacak personelin rızası
da gözetilerek görevlendirme yapılabilir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile
görevlendirilecek emekçilerin de, görevlendirilmesiyle ilgili hak sahibi olması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 55’inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.39
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Sekizinci
Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi üçüncü bölüm
görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm, 56 ila 83’üncü
maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM
(İzmir) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri,
değerli parlamenterler; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
524 sıra sayılı kanunun
üçüncü bölümü üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış buluyorum. Hepinizi
bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Yürütme ve yürürlük maddesi
dâhil toplam 125 maddeden oluşan bu temel kanun, 56’ncı ve 83’üncü maddeleri
arasında toplam 27 maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerden 4’ü Sosyal Güvenlik Kurumunu ilgilendiriyor,
5502. Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 5510, 1 maddesi
ilgilendiriyor. Kurumlar vergisini, 5520, 1 maddesini; Sivil Havacılık Kanunu
maddesi 5431, 1 maddesini; Karayolları Taşıma Kanunu, 4925, 2 maddesini; İş Kanunu,
4857, 3 maddesini; Özel Tüketim Vergisi Kanunu, 4760, 1 maddesini;
ve Engelliler Kanunu da -5378 sayılı Kanun- toplam 14 maddeyi ilgilendiriyor.
Gördüğünüz gibi, toplam 27 maddeden oluşan bu torba kanunun üçüncü bölümünde
farklı kanunları ilgilendiren 27 madde var arkadaşlar.
Şimdi, biz, temel olarak,
yaklaşık olarak genel seçimlerin üzerinden otuz bir ay geçti, otuz bir aydır
Parlamentoda sayısız torba kanunla karşı karşıya kaldık. Sayın Bakanla Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşürken de Sayın Bakanın Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığını ilgilendirmeyen onlarca maddeyi orada müzakere etmek
zorunda kaldık, Sayın Bakan ilgili bürokratlardan bilgi almak durumunda kaldı.
Peki, bu Meclisin makûs talihi midir; sürekli torba kanunlarla ve sürekli temel
kanunlarla gece yarılarına kadar, verimli olmayan bir çalışmaya mecbur mudur?
Değildir. Ama iktidar partisi AKP, iktidar olduğu on iki yıllık süreç
içerisinde Meclisi ne yazık ki böyle bir kötü çalışma temposuna mecbur
bırakmıştır. Ama inanıyoruz ki er veyahut da geç bütün canlılar muhalefete
mutlaka düşeceklerdir, sizler de muhalefete düştüğünüz gün bizim ne demek
istediğimizi o zaman anlayacaksınız. Bugün, muhalefet milletvekilleri bu
kürsüye gelip iktidar partisinin bu uygulamalarına istediği kadar karşı çıksa
da “Hayır.” diyorsunuz, “Katılmıyoruz.” diyorsunuz ama bir gün siz de bu
muhalefet sıralarında oturacaksınız ve o zaman muhalefetin ne demek olduğunu
burada anlayacaksınız.
Burada söyledim yaklaşık 14
madde engellileri ilgilendirir. Engellilerle ilgili de bir kaç şey söylemek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 2005 yılında yasalaşmış ve sekiz yıl içerisinde
tüm toplu taşıma araçlarının engellilere göre yeniden düzenlenmesini içeren
madde yer alıyor idi. Ancak, 2013 yılının Temmuz ayında sekiz yıllık süre
dolmuş ve ancak minibüsler ve belediye otobüsleri engelliler için erişilebilir
hâle getirilemediği için toplu taşım olarak Temmuz 2015’e kadar ek süre
verilmişti, şimdi bu süre 7 Temmuz 2018’e kadar erteleniyor.
AKP Hükûmeti, Meclisin 24’üncü
Dönem yani bu dönemin başında Türkiye Büyük Millet Meclisine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun vermiş olduğu engelli sorunlarını araştırma komisyonu
önergesini her seferinde reddetti. Ama Hükûmet, engelli sorunlarının
araştırılması için kurulması gereken komisyonu reddederken İnternet’in sağlığa
zararlarını araştırma komisyonunu kurmayı tercih etti. Amaç da burada dinlemeyi
ve vatandaşın İnternet’e ulaşımını engellemek içindi. İşte, bu torba kanunda
önümüzdeki hafta görüşülecek olan maddeler de bunları içeren maddelerdir
arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
bütün bu eziyetler yeterli gelmemiş olacak ki Temmuz ayı 2012 erişilebilirlik
taahhüdünü çiğneyerek şimdi de engelli bireyleri 2018 yılına kadar evlerine
mahkûm eden tasarıyı Mecliste vicdan, sosyal ahlak, siyasi görgü gibi bütün
temel değerleri hiçe sayarak yasalaştırmak istemektesiniz. Yedi yılda
yapılamayan erişilebilirliğin önümüzdeki dört yılda da tamamlanması mümkün
görünmüyor çünkü erişilebilirlik görünür bir rampadan ziyade, daha o mahallede
inşaat başlamadan önce bu hayatı engellilerle, yaşlılarla, hamile kadınlarla,
çocuklarla paylaşacağını düşünerek plan çizmek ve bu planı hiçbir rant için bozmamak anlamına geliyor. Bunun bir zihniyet
meselesi olduğunun altını çizerek, toplumda engellilerin varlığını hatırlayarak
sokağı paylaşmayı düşünmek gerektiğini… Ancak bu şekilde herkes için
kullanılabilir bir sokak hayatı başlayabilir.
Zihniyet meselesi dedim. Bu
konuda eski Sağlık Bakanı ve AKP Tekirdağ Milletvekilinin söylediklerini de
size bir kez daha hatırlatmak isterim. Bakan Akdağ görme engelli bir
yurttaşımıza “Gözlerin görmediği hâlde sana iş vermişiz, para kazanıyorsun,
değil mi?” diye onu âdeta inciten, kalbini kıran bir konuşma
gerçekleştirmiştir.
Yine, AKP Tekirdağ
Milletvekili, Tekirdağ’da bu engelliler için “Bu insanlar sokağa
çıkamıyorlardı, evlerde saklanıyorlardı. Anneleri babaları bu insanları sokağa
çıkarmaya sıkılıyordu, utanıyordu ama Hükûmetimizin 2005 yılında çıkardığı
yasayla biz engellileri insan yerine koyduk, adam yerine koyduk, bazıları
sokağa çıkmaya başladılar.” diyor. Bunlar engellilere söylenecek sözler midir?
Şimdi, Sayın Bakan, bunları 2018 yılına kadar erteliyorsunuz ve 2018 yılına
kadar engellileri evlerinde mahkûm ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bir
siyasi partinin anayasası, o partinin tüzüğü ve programıdır. AKP'nin
programından size iki paragrafı okumak istiyorum. “Sansür ve benzeri
kavramların tanımı, şüpheye mahal bırakılmaksızın ve tamamen sivil inisiyatif tarafından belirlenecek ve önlemler de yine
siyasi iradenin dışında alınacaktır.” diyorsunuz; programınızdan bir paragraf. Peki, öyle mi? Yani, AKP iktidarında olduğu gibi, ifade
özgürlüğünün önündeki engeller korunmayacak, gazete kapatma uygulamalarına göz
yumulmayacak, Hükûmetin hazırladığı kanun tasarısında yürütme organı devlet
sırlarını saptamada tek belirleyici olmayacak, devlet sırrı kabul edilen
belgelere karşı yargı yolu sınırlandırılmayacak ve bu kapsamdaki belgelerin
gerektiğinde sonsuza kadar sır kalması gibi projeler üretilmeyecek. Böyle
mi? Tabii ki değil, programınızda bu yazmasına rağmen.
Yine, programınızda bir
paragrafta “Yolsuzluklarla mücadele için kapsamlı bir program hazırlanıp derhâl
uygulamaya konulacaktır. Kamu yönetiminde şeffaflık ve ihale mevzuatının
yeniden düzenlenmesi bu program çerçevesinde ele alınacaktır.” diyorsunuz.
Yani, AKP iktidarında olduğu gibi Başbakan Yardımcısını bile isyan ettiren
Deniz Feneri dosyası kapsamında soruşturulanlar, kamu görevinde tutulmayacak,
soruşturmayı sürdüren savcılar sanık durumuna düşürülmeyecek, Almanya’da
mahkûmiyet kararı çıkan bu dosya, kaynak ülke olan Türkiye’de yıllarca
sürüncemede bırakılarak kamuoyunda haklı soru işaretlerine neden olunmayacak.
Kamu İhale Kanunu torba kanunlara sıkıştırılan hükümlerle onlarca kez
değiştirilerek kamu ihaleleri üzerinde kuşkular yaratılmayacaktır. Böyle mi?
Tabii ki tam bunların tersi arkadaşlar. Benden önce konuşan Sayın Ören de Kamu
İhale Kanunu’nda yapılan değişiklikleri ve yapılan yolsuzlukları açık ve net
bir şekilde, her şeyiyle ortaya koydular.
Programınızda bunlar yazıyor
ama siz o programlarınızı tozlu raflarda bıraktınız, toplumu aldattınız ve
şimdi onların karşısında yolsuzlukları ortaya çıkaran savcıları, güvenlik
güçlerini her gün görevden alıyorsunuz arkadaşlar. Bu mu adalet, bu mu? İhale
Kanunu’ndaki, programınızda yazanlar, şeffaflık bu mudur arkadaşlar?
Yolsuzlukların üzerine bir örtü örerek Türkiye'nin kaynaklarının birtakım
insanların cebine akıtılması için her türlü oyunu ve her türlü hileyi yapmaya
devam ediyorsunuz. Biz inanıyoruz ki er veyahut da geç bunun hesabını soracak
bir iktidar gelecek ve bunun hesabını vereceksiniz diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Çam.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay konuşacak.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üçüncü bölüm üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugünkü görüşmemiz sırasında bazı konuşmacılar tarafından sıklıkla Halk Bankası
Genel Müdürüyle ilgili durum hakkında bazı görüşler ifade edildi, onunla ilgili
bir hatırlatma yaparak konuşmama devam etmek istiyorum. Malumunuz olduğu üzere
şu an tutuklu bulunan Halk Bankası Genel Müdürünün evinde ayakkabı kutuları
içerisinde 4,5 milyon dolar para bulunmuştu. Buna kimsenin itirazı var mı,
“Yok.” diyebiliyorlar mı? Denilemiyor. Peki, Sayın Başbakan ne dedi bu Genel
Müdürle ilgili olarak? “Saflığının kurbanı oldu.” dedi. ”İmam hatip yapacaktı,
üniversite yapacaktı.” dedi. Değerli arkadaşlar, bu bir itiraftır. Çok önemli
bir itiraftır ve maalesef üzerinde yeterince durulmuyor. Neyin itirafıdır?
Türkiye'nin bir kayıt dışı yönetim altında olduğunun itirafıdır, Türkiye'nin
kurumlarıyla ve kurallarıyla yönetilmediğinin bir itirafıdır. Bağış, yardım,
velev ki olsun inanmıyoruz ama diyelim ki kabul ettik, e, bağış, yardım da
demek ki belgesiz, kayıtsız yapılıyor. Ne idüğü
belirsiz, kimden geldiği belirsiz, izah edilemez bir durum söz konusu. Yani bir
Halk Bankası veya bir banka genel müdürünün kendi özel parasının, o bankanın
özel kasasında durması gerekir, normal olan da budur.
Şimdi, bu itirafa
dikkatlerinizi çekiyorum. “Yolsuzluk yok.” denilemiyor. Bu operasyonları dış
güçler ve çeteler yaptı, işte efendim, Haşhaşiler
yaptı. Eğer dokuz yüz elli sene önceye gider de “Haşhaşiler
yaptı.” derseniz, o zaman siz de otomatik olarak Cavlakiler
olursunuz. Dokuz elli sene evvelki Haşhaşileri, Cavlakileri bırakalım, 17 Aralığa gelelim, bunu konuşmamız
gerekir, dokuz yüz elli seneye kaçamazsınız.
Çete var, evet bir çete var,
değerli arkadaşlar, ancak soruşturmayı yapan savcı ve polis değildir çete olan;
yolsuzluğa bulaşanlardır çete, yolsuzluğu soruşturanlara engel olmaya
çalışanlardır çete ve
maalesef Türkiye Cumhuriyeti çeteleşmiş ve kayıt dışı bir
yönetimle yönetilmektedir.
Efendim, Erdoğan Bayraktar bu
Hükûmetin bakanı değil miydi? Bu sıralarda oturuyordu, sizin sıralarınızda
oturuyordu. İstifa etti hem Bakanlıktan hem milletvekilliğinden hem
partisinden. “Ne yaptıysak Başbakanın talimatıyla yaptık, ben istifa
ediyorum, o da istifa etsin.” Bunlara söyleyecek sözünüz yok mu değerli
arkadaşlar? Dün savunduğunuz HSYK’yı bugün neden
düşman ilan ediyorsunuz?
10 Aralık 2013, Sayın
Başbakanın bu kürsüden bütçe konuşması, sayfa 142, HSYK’yı
öve öve yere göğe koyamıyor bu konuşmasında. Bunu tekrar hatırlatıyoruz.
HSYK’nın 1.
Dairesindeki üyeleri değiştirerek yolsuzluk operasyonlarını yapan savcılar ve
hâkimlerin -şu ana kadar sayısı 116’yı bulan- yeri değiştiriliyor, sürgün
ediliyor ve HSYK’yı değiştirip istediğiniz hâkim ve
savcılara müdahale ederek rüşvet ve yolsuzlukları örtmek istiyorsunuz, örtbas
etmek istiyorsunuz.
AKP iktidarı 17 Aralık, 25
Aralık, 7 Ocak ve 21 Ocaktaki yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında suçüstü
yakalanmıştır, bu tam bir suçüstü hâlidir. “Komplo”, “kumpas” sözlerinin
zırvadan öte bir anlamı yoktur değerli arkadaşlar. Varsa kumpas ortaya
koyacaksınız, gereğini yapacaksınız. Sadece sürgün yaparak, efendim, günde 20
televizyonda 30 kere propaganda yaparak bu kumpası ortaya koyamazsınız. Bu
kumpas doğru olsa dahi bu yolsuzlukları ne yapacaksınız? Yolsuzlukları yok mu
sayacaksınız? Durum bu şekilde değerli arkadaşlar.
Bu tasarı 43 ayrı kanun ve
kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapan 126 maddeden oluşuyor. Tasarının
içerdiği konular itibarıyla ihtisas komisyonlarında ayrı ayrı görüşülmesi
gereken birçok madde var. Başka komisyonların görev ve uzmanlık alanına giren
düzenlemeler ilgili komisyonlarda görüşülmeyerek İç Tüzük ihlal ediliyor.
Ben buradan bir milletvekili
arkadaşınız olarak Meclisimize bir öneri getirmek istiyorum. Gelin, İç Tüzük’te bir değişiklik yapalım ve tartışalım, bir torba
kanun komisyonu bari kuralım. Plan ve Bütçe Komisyonunda, yolda, önümüzdeki
hafta yine bir torba kanun geliyor ve maalesef, bir kötü yönetimin tipik bir
örneği hâline geldi. Yasama kalitesi bozuluyor. İyi, olumlu gördüğümüz
maddelerde dahi bir yönetim, organizasyon bozukluğu, bir plansızlık, bir
programsızlık söz konusu. Türkiye kötü yönetiliyor değerli arkadaşlar. Bu torba
tasarılar da kötü yönetimin, plansız, programsız yönetimin bir sonucudur.
Komisyonlarda çeşitli
vesilelerle dile getirdim, Sayın Başbakan sürekli tavsiye ediyor toplumda,
çeşitli konuşmalarında, efendim, “3 çocuk, 3 çocuk, 3 çocuk.” Değerli
arkadaşlar, bir devletin, bir hükûmetin nasıl, bir ekonomi politikası varsa,
bir savunma politikası, bir sanayileşme politikası varsa elbette bir nüfus
politikası, bir demografi politikası da olacak, olmalıdır da. Elli yıllık, yüz
yıllık perspektiflerle bu politikaların mutlaka olması gerekir. Gelişmiş,
çağdaş ülkelerin özellikle yaşlı nüfus fazlalığı nedeniyle çok ciddi
problemleri var, genç nüfusa sahip olmak için ve doğumu, genç nüfusu teşvik
edici tedbirler alıyor. Yalnız, değerli arkadaşlar, biz bu politikayı 3 çocuk
değil, öyle bir perspektif yapılır ki belki 5 çocuktur, belki 4 çocuktur, belki
2 çocuktur… Çin 1 çocuk politikası uyguluyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin elli
yıllık perspektifi için belki 4 çıkacak, bilemiyoruz çünkü bunun çalışması
maalesef yapılmamış.
Peki, nerede göreceğiz
değerli arkadaşlar, eğer bu bir Hükûmet ve devlet politikasıysa? Beş yıllık
kalkınma planlarına bakıyoruz, 3 çocuk politikasını görüyor muyuz? Yok,
kalkınma planında böyle bir şey yok. Orta Vadeli Program’da var mı? Yok.
Hükûmet programında var mı? Açın bakın, Hükûmet programlarında yoktur bu nüfus
politikasıyla ilgili bir perspektif, bir sunum. İlgili bakanlıkların stratejik
planlarında var mı? Yok. Bütçe kanunlarında var mı? Yok. Nerede var? Nerede var
değerli arkadaşlar? Başbakanın iki dudağı arasında var. İşte, diktatörlük veya
keyfî yönetim dediğimiz de budur, buna bir devlet ve hükûmet politikası
getirmek zorundasınız. Bu hâle gelir, o zaman biz de muhalefet olarak elbette
Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek perspektifini de dikkate alarak bu politikaları
rahatlıkla destekleyebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, 56’ncı maddede, engellilik oranı yüzde 90 ve üzerinde olan
vatandaşlar araçları bizzat kullanamayacakları için tekerlekli sandalye ya da
sedye kullanması zorunlu olan engellilere yüksek tavanlı araç, otomobil için
ÖTV indirimi yapılmaktadır ve bu madde özünde olumludur ancak yüzde 90
engellilik oranı çok yüksektir, bu oranın yüzde 75’e indirilmesi de uygun
olacaktır. Zaten bu engellilik oranlarının
belirlenmesinde de ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca, harp ve vazife malulü
sayılanlara da sağlık raporu istenmeden 1.600 cc’den
düşük ve beş yıl süreyle kullanmak şartıyla ÖTV’siz ve KDV’siz binek aracı
verilmesi de yerinde olacaktır.
58’inci madde ile korumalı iş
yerlerinde kontenjan fazlası engelli çalıştıranlar ile yükümlü olmadığı hâlde
gönüllü olarak engelli çalıştıran işverenlerin hesaplanan sigorta primlerinin
işveren hissesinin yüzde 50 yerine tamamının hazineden karşılanması öngörülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Ve bu
engellilerin istihdamıyla ilgili düzenleme olumlu olmakla birlikte, bu konuyla
ilgili diğer maddelerde görüşlerimizi devam ettirmek üzere hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şahıslar adına Muğla
Milletvekili Sayın Nurettin Demir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
Buyurun.
NURETTİN DEMİR (Muğla) –
Gecenin bu saatinde saygıyla sevgiyle selamlıyorum, iyi geceler diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bugün 31 Ocağa geçmiş durumdayız. 1990 yılında çok değerli bir hukuk adamı
Profesör Doktor Muammer Aksoy silahlı saldırı sonucunda öldürüldü. Ölümünün
24’üncü yılında -ki bir çeyrek asır geçmiş- gerçekten büyük hukuk adamını
saygıyla, sevgiyle anıyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Efendim, kimdi Muammer Aksoy?
Gerçekten çağdaş Türkiye’nin özellikle demokratik, laik ve sosyal devlet
mücadelesini Anayasa’nın 2’nci maddesine yazdırmada büyük çaba göstermiş, büyük
gayret göstermiş değerli bir akademisyendir. Eğer Muammer Aksoy Hoca’nın
öldürülme nedeni, tetik çektirenler ortaya çıkmış olsaydı, çıkarılmış olsaydı;
Mumcular, Üçoklar, Emeçler, Kışlalı, Dink gibi birçok yurtseverlerin bugün hâlâ
ortaya çıkarılamayan faili meçhul cinayetleri olmayacaktı, yaşanmayacaktı. Ama
geçtiğimiz on iki yıl süresince tek başına iktidar olan AKP iktidarının
maalesef bu konuda bir adım atmadığını görüyoruz. Ama özellikle Muammer
Hoca’nın Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal bir devlet olmasında ve
Anayasa’nın 2’nci maddesine büyük mücadelelerle vermiş olduğu bu katkı Türkiye
Cumhuriyeti yaşadığı sürece hep anılacaktır ve bu mücadelesi de ömrümüzün
sonuna kadar yaşatılacaktır.
Bugün memnuniyetle görüyoruz
ki, Tunus yüzde 90 çoğunlukla Anayasası’nı kabul etti ve bu Anayasa’da da
özellikle laik ve demokratik özelliklerini kazanmış olması… Tunus halkını biz
buradan içtenlikle kutluyoruz. Umarız bütün Orta Doğu ve İslam ülkeleri de laik
ve demokratik bir yönetim anlayışına en kısa sürede kavuşurlar ve Türkiye’deki
bu hunharca işlenen cinayetler, savaşlar ortadan kalkar.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bugün geldiğimiz noktada, mahkemelerde yaşanan tiyatro gösterileri, Silivri
gibi tutsakhanelerdeki, cezaevlerindeki hak
ihlalleri, yolsuzluklar, cinayetler ve hukukun, adil yargılanmanın ayaklar
altına alınmış olması gerçekten, Muammer Aksoy gibi hocaların, sanıyorum,
kemiklerini sızlatıyordur.
Özellikle son yıllarda
yaşadığımız en önemli sorunlardan, hukuksuzluklardan ya da yönetim
çıkmazlarından bir tanesi de gelinlik yerine kefen giydirilen çocuklar. Şu anda
AKP’nin en önemli karne zayıflarından bir tanesi, gelinlik yerine kefen
giydirilen çocuklardır. Ben, Sayın Bakana başarılar diliyorum. Umarım, bu,
gelinlik yerine kefen giydirilen çocukların sorunları çözülür ve kefen yerine
gelinlik giydirilen çocuklarımız artık kısa sürede önce okulda, sonra da mutlu
ülke yurttaşı olarak yaşamlarını sürdürürler.
Tabii ki özellikle Hamur
ilçesinde öldürülen, kocasına sekiz yıl altı ay, kayınvalide ve kayınpederine
altı yıl ceza verilen insanın 2 çocuğu ortada kalmıştır ama oradaki imama,
muhtara, kaymakama, valiye ve Hükûmete, bakanlara herhangi bir soruşturma açılmamış
ya da objektif sorumlulukların veya subjektif
sorumlulukların karşılığının cevabı alınmamıştır. Hukukun ne kadar yeknesak, ne
kadar sığ olduğunu burada da ortaya koyuyor.
Teşekkür ediyorum. İyi
akşamlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Demir.
Şahsı adına ikinci konuşmacı
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Zeynep Armağan Uslu.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZEYNEP ARMAĞAN USLU
(Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerine söz almış bulunuyor, bu teklif aracılığıyla, engelli
vatandaşlarımızın toplumsal yaşama aktif katılımı, fırsat eşitliğinin
sağlanması konularında ciddi ilerlemeler sağlayacak bir yaklaşımın mevzuatımıza
tümüyle hâkim olmasının gurur verici olduğunu ifade etmek istiyorum. Ve yine,
tasarıda yer alan 5651 sayılı Kanun’da yapılacak değişikliklerle de bir başka
büyük toplumsal öneme sahip alanda özgürlükler ve toplumsal ihtiyaçlar
dengesini en üst seviyede gözeten düzenlemelerle katkı sağlandığı, çağın en
dinamik ve etkin mecralarından olan İnternet ortamına yönelik daha açılımlı bir
düzlemin de ortaya çıkacağını belirtmek gerekir.
Her ne kadar, geçtiğimiz
günlerde, objektiflikten tamamen uzak, keza iyi niyetin uzağından yakınından
geçmeyen, konuya yönelik bazı ifadeler serdedilse de hakikat bundan tümüyle
farklı yani birilerinin ısrarla ifade ettiği gibi İnternet’e sansür filan bu ülkede
gelmiyor.
Yapılan düzenlemeler kişilik
haklarını koruyan, aynı zamanda da yasakçılık sarmalına savrulmaktan
hassasiyetle kaçınılan düzenlemelerdir. Bu düzenlemeleri ana hatlarıyla ifade
edecek olursak, kişisel hak ihlallerinde mahkemelerin kararlarını gönderecekleri
tek bir muhatap belirlenmiştir. Öncelikle, zaman zaman akim
kalan, muhatapsız kalan yargı kararlarından ötürü bu ülkede tüzel kişiler kadar
gerçek kişiler de zarar görmektedir ve bu mağduriyetlerin giderilmesine imkân
sağlamak elbette bir ülkede hukuk sisteminin görevidir ve bu imkânı ortaya
koymak üzere tüm erişim sağlayıcıların parçası olacağı, kararların
muhataplarına tebliğ edilme imkânının bulunacağı, bu sorumluluğu da yüklenen
bir erişim sağlayıcılar birliği kurulacaktır.
Yine, aynı şekilde, şu anda,
21’inci yüzyıl Türkiyesi’ne yakıştığını da
düşünmediğim hapis cezaları tümüyle kaldırılmakta ve müeyyideler para cezasıyla
sınırlandırılmaktadır. Kural olarak salt ihlale konu olan video, resim, yazı
gibi içeriğe yönelik bir engelleme getirilmekte ve yani yıllardır pek çok
eleştiriye maruz kalan bazı uygulamalar var. İşte, örneğin; Atatürk hakkındaki,
şahsı manevisine zarar veren tek bir videodan ötürü bu ülkede aylarca Youtube
yasaklandı. Ama şimdiki uygulamada, hukuka aykırı içeriğin olduğu tek bir sayfa,
URL adresi üzerinden engellenecek ve böyle bir yaklaşım genel yaklaşım olarak
da benimsenecektir. Yani, diğer bir ifadeyle, söylenilenlerin aksine, toptancı
ve yasakçı bir yaklaşım değil, sorun çözen, çözerken de bütüncül engellemeleri
engelleyen bir yaklaşım söz konusudur.
Mağduriyetlerin giderilmesi
için karar alma ve uygulama süreleri kısaltılmaktadır. Bir
gün hepimizin mağduru olabileceği itibar suikastları, sanal tacizler gibi
suçlar karşısındaki en büyük acziyet, incitici, insan
onuruna aykırı diyebileceğimiz içeriğin pek çok kez mevzuat hükümleri gereği
engellenmekte çok geç kalınması yani çok uzun bir süre bu içeriğin yayında
kalması yani bir diğer ifadeyle, hukukun gecikmesi sorunudur ve tasarıyla bu
durum insanlar ve insanlık lehine değiştirilmektedir. Karar alma ve
başvurulara cevap alma süreleri kısalmakta, başvuru sahibi ister içerik
sağlayıcıya yönelip “uyar-kaldırt” yöntemini kullanmakta, isterse mahkemeye
başvurmakta ya da TİB’e sadece ve sadece özel hayat
gizliliğinin ihlali nedeniyle doğrudan başvurabilmekte ve yine sadece tek bir
adres, tek bir URL üzerinden engelleme söz konusu olmaktadır. Bir diğer durum
da her karara itiraz yolu açık olup hiçbir şekilde toptancı bir engelleme ya da
yasaklama söz konusu değildir yahut diğer bir ifadeyle, “sansür” diye
nitelenebilecek bir düzenleme de bu düzenlemenin içerisinde mevcut değildir.
Türkiye
her gün artan kullanıcı rakamları, İnternet aktivasyonunun yüksekliğiyle sanal
dünyada da önemli bir yeri olan bir ülke olmaya, her alanda olduğu gibi, birileri
istedi diye değil, doğru olan, adil olan da bu olduğu için özgürlüğü de,
demokrasiyi de, “sosyal devlet” olgusunu da güçlendirmeye devam edecek diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Uslu.
Şimdi bölüm üzerinde on beş
dakika sürelik soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sisteme giren milletvekilleri
var.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – On beş dakika, değil mi efendim, süremiz?
BAŞKAN – On beş dakika; yedi
buçuk, yedi buçuk bölüyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Peki efendim. Ben sadece yirmi saniye kullanacağım.
BAŞKAN –
Nasıl isterseniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Bakan, 2/8/2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan bir kanun var Bakanlığınızla ilgili.
Bu, yaşlılar -65 yaş üstü- ve engellilerin kamu ulaşım araçlarından ücretsiz
yararlanmalarıyla ilgili bir yasa ancak şu anda uygulamada, yönetmelik
çıkmamış, yönetmelik çıkmadığı için de özellikle demir yollarında veya
Marmaray’da bundan yararlanamıyorlarmış. Yönetmelik ne zaman çıkacak? Bu
arkadaşlarımız bu haktan yararlanacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim.
Efendim, şu anda Bakanlığın
oturduğu bina hangi holdinge aittir, ayda kaç liraya oturulmaktadır? Eskiden bu
binanın 300 bin liraya Sağlık Bakanlığına kiralanması istendiği hâlde Sağlık
Bakanlığı -çok pahalıdır- kiralamaktan vazgeçmiştir. Bugün kaç lira ödeniyor,
hangi holdingden şey etmiş?
Ayrıca, Bakanlığın Ankara’da
kurs verilecek müsait yerleri varken maalesef Antalya’da bazı yandaş otel
sahiplerine buradaki elemanları gönderiliyor ve orada kurs aldırılıyor. Hangi
otellere, son beş yılda, özellikle kış aylarında çok düşük otel ücreti olmasına
rağmen kaçar lira yevmiye ve para ödenmiştir? Bunların listesini istiyorum.
Bir de Bakanlığın, özellikle
Fatma Şahin’in -kendisine yakın- hukuk büroları kurdurmak suretiyle bazı avukat
büroları kurdurduğu ve bu avukat bürolarına, kendi yakınları olduğu hâlde,
bunlara son üç yılda…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dinçer…
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, ben konuşmamda
da belirttim, kamu genelinde 6 bin civarında geçici sözleşmeli engelli işçi
var. Bunlar altı ay çalışıp altı ay işsiz kalıyorlar. Engelli bir kişi işsiz
kaldığında geçimini sağlayacak, hiçbir yerde, geliri yoktur. Bunlar feryat
ediyorlar. Siz bunlara bir çözüm bulacak mısınız, mağduriyetlerini gidermek
için herhangi bir çalışmanız var mı?
İkinci sorum Sayın Bakanım:
Gene konuşmamda belirttim, Sosyal Yardımlaşma Vakıf personelleri de aynı
sıkıntıyı yaşıyorlar, vali ve kaymakamların iki dudağı arasında, istedikleri
zaman görevden alınabiliyorlar, siyasi tercihlerle görevden alınabiliyorlar.
Sosyal Yardımlaşma Vakıf personellerine de bir güvence getirmeyi düşünüyor
musunuz? Ayrıca, bu vakıflara dağıttığınız paralar nüfusa göre dağıtılıyor.
Oysa gelişmişlik kriteri de göz önüne alınmalıdır
diyorum. Bu konuda bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İnternet’e
erişimin önlenmesinde TİB’i yetkili kılarak bunu idarenin
keyfine bırakmamakta mısınız? İdarenin sadece kamu bankalarındaki yolsuzlukları
göz önüne alındığında, yargıyı devreden çıkartan ve bu uygulamayla idareyi
devreye sokan bu yeni olay, yeni kısıtlama, İnternet’e getirdiğiniz kısıtlama
sansür değil de nedir, bunun açıklanmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Hükûmetin
müşterek sorumluluğunu göz önüne alarak iki soru sormak istiyorum.
Birinci sorum: Millî İstihbarat
Teşkilatı 18 Aralıktan sekiz ay önce Reza Zarrab ve bazı bakanlarla ilgili Hükûmeti uyardığı hâlde
Hükûmet bu uyarıyı neden dikkate almadı?
İkinci sorum: Şu anda
Hükûmete yakın herhangi bir isim aleni olarak soygun veya yolsuzluk yapmaya
kalksa herhangi bir savcı veya kolluk gücünün o şahsa yönelik yolsuzluk
operasyonu yapması mümkün müdür? Yolsuzluk operasyonu yapan savcı veya kolluk
gücüne operasyon yapılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Demir…
NURETTİN DEMİR (Muğla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Kader, 181 bin
kadersiz çocuk gelinlerden biridir, intihar süsü verilen bir cinayete kurban
gitmiştir. Acaba burada görevli olan, kamu görevlisi olan, devlet görevlisi
olan imam yani nikâhını kıyan imamın, muhtarların, okul müdürünün veya
öğretmenlerinin, kaymakamın ya da valinin sorumluğu yok mudur? Varsa bunlarla
ilgili herhangi bir soruşturma açılmış mıdır?
Ayrıca, iki, iki buçuk yıl
sonra nüfus cüzdanı verilen çocuğunun durumu sorgulandı mı, görevliler
konusunda bir soruşturma açıldı mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet,
üçüncü soruyu tamamlayamadım. Fatma Şahin’in özellikle bu ayrılma safhasında
bulunan eşleri barıştırmak için kendine yakın hukuk bürolarını kurduğu ve
burada avukatlar çalıştırdığı söylenmektedir. Hangi hukuk büroları açılmıştır?
Son üç yılda bu hukuk bürolarına kaç lira ödenmiştir? Burada çalışan
avukatların kimliklerini bildirebilir misiniz?
Ayrıca, sakat olup da bakıma
muhtaç olan çocukların anneleri işi bırakmak durumunda kalınca acaba bunların
çocuklarına bakmak için dışarıdan SSK’dan prim yatırma imkânını sağlayacak bir
düzenlemeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Dinçer…
CELAL DİNÇER (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son sorum tam anlaşılamadı,
zaman yetmediği için tekrar soruyorum, Sayın Bakanımın bu konuyu dinlemesini
istiyorum: Sayın Bakanım, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan
insanların iş güvencesi yoktur, bunlara iş güvencesi getirilmesi için bir
çalışmanız var mıdır? Ayrıca, vakıf personelleri yetersiz olduğundan, norm
kadroları yetersiz olduğundan özellikle deprem, afet gibi konularda vakıf
çalışanları çok sıkıntılar çekmektedir. Bu konuda bu sayıyı, norm kadroyu
artırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Çam…
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın
Bakan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 06/04/2011
tarihli ve 6223 sayılı Kanun’a dayanarak kuruldu. Bu kanun hükmünde
kararnameyle Bakanlığın hizmet birimleri oluşturulmuş ve bu kapsamda Özürlü ve
Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü şeklinde görev yapmaktadır. Bunun “Özürlü ve
Yaşlı Hizmetleri” diye değil, “Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü”, “Yaşlı
Hizmetleri Genel Müdürlüğü” diye ikiye ayrılmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
buyurun.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Aslanoğlu’nun sorusu:
“65 yaş üstü engellilerin ulaşımdan yararlanmasıyla alakalı bir alt mevzuat
düzenlemeniz vardı, akıbeti ne oldu?” Düzenleme bitti, çok kısa bir süre içerisinde
onu çıkaracağımızı düşünüyoruz inşallah.
Sayın Kamer Genç’in sorusu:
Bakanlık binasının kirası ne kadar ve burada haksız bir…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangi
holdinge aittir?
İZZET ÇETİN (Ankara) – Kime
ait?
BAŞKAN – Müdahale etmeyin
lütfen.
Buyurun Sayın Bakan.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Bayraktar Holding’e ait.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Kayserili, Abdullah Gül’ün adamı…
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Piyasa rayicinde kiralanmış. Sağlık Bakanlığının
daha önce kiralamak istediği ama yüksek bulduğu gibi bir iddianız var, böyle
bir bilgi bizde yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kaça
kiralanmış?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Kaça kiralanmış Sayın Bakan?
BAŞKAN – Sayın Bakan, devam
edin lütfen.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Kira bedeli ne kadar Sayın Bakan?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne
demek “Devam edin…”
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Kamer Genç’in diğer sorusu: Eğitimler Harcırah
Kanunu kapsamında düzenleniyor, İhale Kanunu’nun şartlarıyla oteller seçiliyor.
Diğer bir sorunuz
hukukçularla alakalı olan: Bakanlığımızın hukuk müşavirliği var. Hukuk
işlerimiz bu müşavirlikle yürütülüyor. Özel hukuk bürolarıyla çalışmamız
dışarıdan söz konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu
soruları araştıracağım.
BAŞKAN –
Sayın Bakan, lütfen devam eder misiniz.
Müdahale etmeyin lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Doğru
cevap versin canım, sen de…
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – “Sosyal Yardımlaşma Vakıfları personelinin
görevden alınması sık sık gündeme geliyor. Bir sosyal güvenceleri yok.”
şeklinde bir soru var. Bu arkadaşlarımız, daha doğrusu vakıflarımız, özel hukuk
tüzel kişisi statüsünde ve orada çalışan arkadaşlarımız da İş Kanunu güvencesi
altındalar.
TİB konusunda yargının
devreden çıktığına dair ve bunun bir sansür olduğuna dair bir soru var. Yargı
devreden çıkmıyor, kişisel haklara saldırı olduğunda mahkeme kararı isteniyor.
Bu, bir sansür değil.
Sayın Demir’in sorusu: “Kader
181 bin çocuk gelinden biri. Onun bu durumundan mesul olan imam, muhtar,
kaymakam hakkında soruşturma yapıldı mı?” Ve Kader’in çocuğuyla ilgili
gelişmeler hakkında bilgi istiyor arkadaşımız. Evet, Kader’in durumundan ya da
kaderinden diyelim sorumlu tutulan insanlar şu anda soruşturma geçiriyorlar.
Kendisiyle çocuk yaşta evlenen kişi, bu evlilik, gayriresmî
evlilik törenini düzenleyenler ve ebeveynleri soruşturma geçiriyorlar şu anda.
Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu bu konuları düzenliyor. Bizim Türk
Medeni Kanunu’na göre ve Türk Ceza Kanunu’na göre on yedi yaşını bitirmiş, on
sekizinden gün almamış çocukların evlendirilmesi yasak, yasalara aykırı. Böyle
bir durumla karşılaştığımız zaman hepsi hakkında, sorumluların tümü hakkında
yasal hükümler uygulanıyor.
Sosyal yardımlaşma
vakıflarına aylık 87,5 milyon lira periyodik pay aktarılmaktadır. Söz konusu
tutar sadece nüfusa göre değil, göstergeye göre aktarılmaktadır. Nüfus, kırsal
kent, il içi, kır gibi; sosyoekonomik gelişmişlik gibi; iş yoğunluğu, aktif
dosya sayısı gibi üç temel kategorimiz var bu konuyla ilgili.
Diğer sorulara yazılı cevap
vereyim, not tutma imkânım çok olmadı.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kirayı
söylemediniz, kira miktarını? Yazılı mı cevap vereceksiniz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Süremiz var.
Sayın Serindağ,
buyurun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, konunun açıklığa kavuşması için ikinci kez soruyorum, daha
doğrusu başka bir arkadaşımın sorduğu soruyu yineliyorum. Bakanlığınız binası
aylık ya da yıllık olarak ne kadarlık bir meblağ ile kiralanmıştır, bir de kaç
yıl süreyle kiralanmıştır Sayın Bakan?
Teşekkür ediyorum.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Yanıltıcı bir cevap vermemek açısından
sorunuza yazılı cevap vereyim.
BAŞKAN – Sistemde başka soru
yok.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Maddeler üzerindeki önergeler
işlemini başlatıyorum.
56’ncı maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 56 ncı maddesine yer alan “%
90” ibaresinin “75” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
Kayseri Manisa Konya
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı Kanun Tasarısının 56 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar
İstanbul İstanbul Kocaeli
Musa Çam İzzet Çetin Aydın Ağan Ayaydın
İzmir Ankara İstanbul
Müslim
Sarı
İstanbul
MADDE 56 - 6/6/2002
tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci
maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (a) alt bendinin sonuna
aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiş, bu bende ayrıca aşağıdaki (b) alt bendi
eklenmiş, mevcut (b) alt bendine aşağıdaki parantez içi hüküm eklenerek (c) alt
bendi, mevcut (c) alt bendi de (d) alt bendi olarak teselsül ettirilmiş, bu
şekilde (d) alt bendi olan alt bent aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(Zihinsel engelli
olduğu için sürücü belgesi verilemeyeceği tam teşekküllü hastane raporuyla
tevsik edilen ve ulaşımları birlikte ikamet ettiği ya da bakmakla yükümlü olan
kişilerce münhasıran bu madde hükmünden yararlanılarak iktisap edilen araçla
sağlanacak kişilerde ayrıca engellilik veya malullük derecesi aranmaz.)"
"b) 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan (motor silindir hacmi 2.800
cm³’ü aşanlar, bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü
dâhil 8 kişiye kadar oturma yeri olan binek otomobilleri, yarış arabaları,
arazi taşıtları hariç), yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu
aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin % 50'sinin altında olanlar
ile sürücü dâhil 9 kişilik oturma yeri olanların engellilik durumlarının
araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye
kullanmalarını gerektirecek nitelikte olduğunu ilgili mevzuat çerçevesinde
alınan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi % 90
veya daha fazla olup tekerlekli sandalye veya sedye ile binilmesine ve seyahat
edilmesine uygun tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,"
"(H sınıfı ehliyet
sahibi olup işitme cihazı kullanan işitme engellilerin münhasıran otomatik
vitesli araç iktisabı, engelliliğine uygun hareket ettirici özel tertibatlı
araç iktisabı sayılır.)"
"d) Bu bendin (a), (b)
ve (c) alt bentleri kapsamındaki araçların aynı alt bentlerde belirtilen malûl
ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın
veya kaza sonucu kullanılamaz hâle gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılmasında, bu
alt bentler kapsamındaki araçları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler
tarafından,"
BAŞKAN – Okunan önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Zihinsel engelli olduğu için
sürücü belgesi verilemeyeceği tam teşekküllü hastane raporuyla tevsik edilen ve
ulaşımları birlikte ikamet ettiği ya da bakmakla yükümlü olan kişilerce
sağlanan kişilerin engelliliği veya malullüğü %90'ın altında kaldığı gerekçesiyle
ÖTV muafiyetinden yararlanamamaktadır. ÖTVK'nin 7 nci maddesiyle sağlanan istisna hükmü, ailesinde engelli
olan ancak engelliliği veya malullüğü %90'ın altında kalanlara eğitim, sağlık
veya sosyal faaliyetlere katılmaları için sağlanacak ulaşım için gerekli
araçlarda uygulanamadığından zihinsel engellilere yönelik bir haksızlık
niteliğindedir. Bu haksızlığı ortadan kaldırmak için ÖTVK'nin
7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı
bendinin (a) alt bendinin sonuna eklenen parantez içi hükümle H sınıfı sürücü
belgesi verilmeyen ve ulaşımları münhasıran bu madde kapsamında temin edilecek
araçlarla sağlanacak zihinsel engelliler için yapılacak araç iktisapları da
vergi istisnası kapsamına alınması öngörülmektedir.
H sınıfı sürücü belgesi
bulunan ve işitme engelli olmasına rağmen "engelliliğine uygun
tertibat" bulunan araç kullanması gerektiği şeklinde rapor alamadığı ve
otomatik vitesli araçlar da bu kapsamda kabul edilmediği için işitme engelliler
ÖTV muafiyetinden yararlanamamaktadır. ÖTVK'nin 7’nci
maddesinin tedvin tarzı işitme engellilere yönelik bir haksızlık
niteliğindedir. Bu haksızlığı ortadan kaldırmak için birinci fıkrasının (2)
numaralı bendinin mevcut (b) alt bendinin sonuna eklenen hükümle H sınıfı sürücü
belgesi olup işitme cihazı kullanmak zorunda olanların otomatik vitesli araç
iktisapları da vergi muafiyeti kapsamına alınmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı kanun tasarısının 56 ncı maddesine yer alan “%
90” ibaresinin “75” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 56’ncı madde üzerine verdiğimiz önerge üzerine
söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
56’ncı maddeyle engellilik
oranı yüzde 90 ve üzerinde olan ve araçları bizzat kullanamayacak durumda olup da
tekerlekli sandalye veya sedye kullanması zorunlu olan engellilerin yüksek
tavanlı araç almaları hâlinde ÖTV indirimi yapılmaktadır. Yüzde 90 engellilik
oranı çok yüksektir değerli arkadaşlar. Biz önergemizde bu oranın yüzde 75’e
indirilmesini öneriyoruz.
Yine Özel Tüketim Vergisi
Kanunu’na göre Harp Malulleri ile Terörle Mücadele Kanunu ve 2330 sayılı Nakdi
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunu’na göre aylık alanlar ve vazife
malulü aylığı almakta olanlara 1.600 cc’den düşük,
ÖTV’siz binek aracı verilmektedir ancak bu aşamada harp ve vazife malullerinden
sağlık raporu istenmektedir. Oysa harp ve vazife malulleri Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait tam teşekküllü bir askerî hastanede derecesiyle birlikte
belirlenmektedir. Daha sonra Sosyal Güvenlik Kurumunun sağlık kurulu tarafından
derecelerle ilgili belirleme yapılmaktadır. Harp ve vazife malulü sayılanlara
sağlık raporu istenmeden ve Sosyal Güvenlik Kurumunun vermiş olduğu ücretsiz
seyahat kartlarını ibraz etmeleri şartıyla 1.600 cc’den
düşük ve beş yıl süreyle kullanmak şartıyla ÖTV’siz binek aracı verilmelidir.
Ayrıca bu araçları harp ve vazife malullerinin birinci derece yakınları da
kullanabilmelidir. Bunu maalesef kullanamıyor yakınları, dolayısıyla böyle bir
avantajdan yararlanmakta da sıkıntı çekiyorlar.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının ilgilenmesi gereken sorunlardan birisi de evsiz
vatandaşlarımızdır. Hava sıcaklıklarının eksi dereceleri bulduğu bu aylarda
binlerce vatandaşımız sokakta yaşamaktadır. 40 yaşında, işsiz, evsiz ve sokakta
yatan bir vatandaşımızı düşünelim. Yaşlı olmadığı için huzurevlerine
alınamıyor, engelli olmadığı için rehabilitasyon
merkezlerine de alınamıyor ancak valiliğin inisiyatifi ve Sosyal Yardımlaşma
Vakfının imkânlarıyla birkaç günlüğüne misafirhanelerde veya otellerde barındırılmaktadır
ya da evsiz insanların kalması için bazı belediyelerin yaptıkları
misafirhaneler için başka illere de gönderilebilmektedir. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının yerel yönetimlerle birlikte bu konuda bir çalışma
yapmasında fayda görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Kalkınma Bakanlığı 2013 Kamu Yatırımları Programı’na göre Manisa’da Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde üç proje bulunmaktaydı. Bunlar, Manisa
merkezdeki 60 kişilik rehabilitasyon merkezi inşaatı
yani engelsiz yaşam merkezi, 40 kişilik bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezi
ve Manisa Gördes’teki 50 kişilik huzurevi inşaatıdır.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına bağlı huzurevinin bulunmadığı Manisa merkezde Manisa Belediyesine
ait 90 yatak kapasiteli huzurevi bulunmaktadır. Özel bir vakfa ait ücretli
huzurevi ise 120 yatak kapasitesine sahiptir. Manisa merkezdeki bu
huzurevlerinin yatak kapasiteleri yetersizdir. Bu nedenle Manisa merkezde Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı, en az 150 yatak kapasiteli bir huzurevine
ihtiyaç vardır.
Bu düşüncelerle önergemizin
kabulünü diler, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
56’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır. Bu nedenle önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 21 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 56 ncı maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 57 nci maddenin eklenmesini ve
diğer madde numaralarının buna göre yeniden teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederim.
Musa Çam Mehmet Akif Hamzaçebi Aydın Ağan Ayaydın
İzmir İstanbul İstanbul
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar Müslim Sarı
İstanbul Kocaeli İstanbul
İzzet
Çetin
Ankara
MADDE 57 – 4760 sayılı Özel
Tüketim Vergisi Kanununun 7/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 7/A – Kanuna ekli
(I) sayılı listede yer alan;
1. 2710.19.41.00.11,
2710.19.41.00.13 ve 2710.19.45.00.12 G.T.İ.P. numaralı
malların, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde; Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır
kapılarında, 4458 sayılı Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurt dışına
çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı
römorkların depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu
miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt dışına çıkışlarında teslimi,
2. 2710.19.41.00.11, 2710.19.45.00.11, 2710.19.45.00.12 ve
2710.19.49.00.11 G.T.İ.P. numaralı malların zirai
makine, teçhizat ve araçlar için kullanılmak üzere çiftçi belgesi bulunan
kişilere teslimi,
vergiden
müstesnadır.
Maliye Bakanlığı, bu maddede
düzenlenen istisnaya ilişkin usûl ve esasları
belirlemeye, istisnayı bu maddeye göre işlem yapanlara verginin iadesi yöntemi
ile uygulamaya yetkilidir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Efendim, komisyon üyelerini
çağırmam gerekiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Plan Bütçe Komisyon üyelerini
buraya davet ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Arkadaşları çıkardığın için ben gelmiyorum. Arkadaşları niye
dışarı çıkardın?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Ama komisyon üyeleri için
boşaltmam gerekiyor Sayın Aslanoğlu.
BAŞKAN –
Evet, Sayın Komisyon, lütfen işleminize devam eder misiniz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Komisyon üyesi arkadaşlar için
boşaltmadığım takdirde de farklı bir şeyle karşılaşacağım. Ben başıma geleceği
tahmin ediyorum!
BAŞKAN – Komisyon üyeleri
lütfen…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Efendim, salt çoğunluğumuzu…
Evet, arkadaşlar…
BAŞKAN – Evet, sayın
milletvekilleri, lütfen, işlemimizi yapıyoruz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Efendim, salt çoğunluğumuz yoktur
Sayın Başkanım, o yüzden, önergeye katılamıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
57’nci maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarının 57. Maddesindeki “cinsiyet” ifadesinden sonra gelmek üzere “cinsiyet
ve engellilik” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Haydar Akar Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Kocaeli İstanbul İstanbul
Müslim Sarı İzzet Çetin Musa Çam
İstanbul Ankara İzmir
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 57 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
Madde 57- 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"İş ilişkisinde dil,
ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep
ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz."
BAŞKAN – Okunan son önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, kimin önergesiydi
acaba, bir kez daha alabilir miyim?
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) –
Cumhuriyet Halk Partisinin.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisinin.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – 2 önergeden 1 tanesine katılma
ihtimali var arkadaşlarımızın. O yüzden takdire bırakıp bırakmama noktasında
sordum.
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Manisa Milletvekili
Sayın Erkan Akçay konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 57’nci madde üzerine verdiğimiz önerge
hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu 4857 sayılı İş Kanunu’nun
“Eşit davranma ilkesi” başlıklı 5’inci maddesinin birinci fıkrasına göre “İş
ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep
ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.” diyor. Ve tasarının 57’nci
maddesiyle engellilikten dolayı iş ilişkisinde ayrım yapılamayacağı hüküm
altına alınmıştır ve bu düzenlemeyi de olumlu bulduğumuzu baştan ifade etmek
istiyorum.
Yalnız, biz önergemizde
Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10’uncu maddesine paralel olarak…
Şimdi, bu “İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç,
din ve mezhep farkı gözetilmez.” diyor. Anayasa’mızda “renk” kelimesi de var.
Bu kanuna bu “renk” kelimesini de ilave ediyoruz. Gerçi, Sayın Bakan ve
Komisyon bu “ırk” kavramının “renk"i de ifade
ettiğini düşünüyor ama bunlar farklı kavramlardır ve Anayasa’mızda yer aldığı
için bunu önerdik, inşallah kabul edilir.
Değerli arkadaşlar, bu
düzenlemeyi olumlu bulmakla birlikte, engellilerin istihdamıyla ilgili kamu ve
özel sektördeki kontenjanlar boş durdukça ve buna yönelik caydırıcı yaptırımlar
getirilmedikçe bu düzenleme hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Ülkemizin en önemli
sorunlarından birisi de işsizlik ve istihdamdır. 2002 yılında yapılan Türkiye
Engelliler Araştırması’na göre engellilerin yüzde 78’i iş gücüne dâhil
değildir. 2014 itibarıyla ne gibi bir çalışma yapılmıştır, bizim malumumuz
değil. İş gücüne dâhil olan yüzde 22’lik kesimin ise ancak yüzde 20’si istihdam
edilebilmektedir. Kısaca, her 5 engelliden ancak 1’isi iş gücü piyasasında iş
bulabilmektedir.
Ülkemizde engellilere yönelik
istihdam politikaları büyük ölçüde kota tekniğine dayanmaktadır. Kota tekniği,
istihdam aşamasına yönelik olmakla beraber, istihdam öncesi engellilerin
korunması hep ihmal edilmektedir.
Devlet Memurları Kanunu’nun
53’üncü maddesine göre kamuda çalıştırılması gereken engelli memur oranı yüzde
3’tür. İş Kanunu’nun 30’uncu maddesine göre 50 veya daha fazla işçinin
çalıştığı özel sektör iş yerlerinde yüzde 3, kamu iş yerlerinde ise yüzde 4
engelli çalıştırılmak zorundadır.
AKP Hükûmeti 2005 ve 2010
yılını “Engellilerin İstihdam Yılı” ilan ederek kamudaki açık kadroların
tamamının doldurulacağı sözünü vermişti ancak kamuda dahi engelli kontenjanının
büyük bölümü boştur.
Devlet Personel Başkanlığının
Haziran 2013 verilerine göre, kamuda çalıştırılması gereken engelli memur
kontenjanı 55.334’tür. Kamuda çalışan engelli memur sayısı 32 bin kişidir. Açık
bulunan engelli memur kontenjanı da 23.545’tir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreterliği, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, MİT Müsteşarlığı,
Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Halk Bankası ve mahallî idarelerin kadro
pozisyonları da bu sayılara dâhil değildir. Bunların eklenmesiyle birlikte bu
sayı ve oran daha da artacaktır.
Engelli memurların
istihdamından sorumlu olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında 30, engelli
işçilerin istihdamından sorumlu olan ve Devlet Personel Başkanlığının da bağlı
bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında 57 engelli memur kadrosu boştur.
Engelli işçi çalıştırma
yükümlülüğüne uymayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her engelli
işçi ve çalıştırmadığı her ay için İŞKUR il müdürlüğünce 2013 yılı itibarıyla
1.832 lira para cezası uygulanmaktadır. Bu tür bir cezai yaptırım devlet memurları
kapsamındaki işverenlere uygulanmamaktadır.
Görüldüğü gibi, kota
sistemine ilişkin düzenlemeler engellilerin iş gücü piyasasına katılımı,
engellilerin istihdamı, çalışma barışı ve iş ilişkilerinde beklenen katkıyı
sağlayamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ve Hükûmetin, engellilerin istihdamı
konusunda daha gayretli olmalarını temenni eder, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Akçay.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge,
önergeler arasında daha aykırı olduğundan diğer önerge işlemden kaldırılmıştır.
Şimdi maddeyi kabul edilen
önergeler doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler… 57’nci madde kabul edilmiştir.
58’inci maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 58. Maddesindeki “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın”
ifadesinden sonra “olumlu” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Musa Çam Süleyman
Çelebi
İzmir İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 524 sıra sayılı kanun tasarısının 58 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Ali Halaman Mehmet
Şandır
Adana Mersin
Madde 58- 4857 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan " yüzde dört"
ibaresinin " yüzde 5" şeklinde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasında yer
alan "nasıl işe alınacakları," ibaresinden sonra gelmek üzere "Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşü alınarak" ibaresi eklenmiş,
altıncı fıkrasında yer alan "yüzde ellisi" ibaresi "tamamı"
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Okunan son önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kamudaki engelli işçi
kontenjanının artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 58. Maddesindeki “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın”
ifadesinden sonra “olumlu” ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Süleyman
Çelebi (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
İzmir Milletvekili Sayın
Musa Çam konuşacak.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan,
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri;
konuyla ilgili, konuşmamın sonunda söyleyeceğim düşüncemi ama Hasan Ören bugün
yolsuzlukla ilgili konuşunca, geçtiğimiz yıl yolsuzlukla ilgili okuduğum bir makaleyi sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Yazının başlığı: “Allah
belanızı versin!”
“Evet, Allah belanızı versin!
Bunlar kimlerdir? Hemen açıklayayım: Dindar görünüp de, dinci görünüp de,
İslamcı görünüp de, yüce İslam dininin, yüce şeriatın yasak etmiş, haram kılmış
olduğu bir sürü kötülüğü bilerek, kasıtlı şekilde, küstahça ve cesaretle, açık
şekilde yapan fasıklar, facirler,
azgınlar, kudurmuşlar güruhudur. Neler mi yapıyorlar? Bir bir
sayayım:
Onlar haram yerler. Haram
kazançlar elde ederler; haram, necis ve kara
servetler biriktirirler.
İhalelere fesat
karıştırırlar.
"İşlerden" komisyon
alırlar.
Emanetlere hıyanet ederler.
Halkı aldatırlar, yalan söylerler, vaat ederler sözlerini tutmazlar.
Çoluk çocuklarını, akraba ve talukatlarını, hısımlarını, hemşehrilerini,
hizipdaşlarını ehil ve layık olmadıkları makamlara
getirirler.
Kimisi hiçbir iş yapmadığı
halde aydan aya bankamatikten maaş çeker.
Kanunen ve hukuken inşaat
yapılmaması gereken yerlere rüşvet veya baskı karşılığında inşaat yaptırırlar.
Memleketi babalarının
çiftliği zannederler.
Türkiye'nin istikbalini
(geleceğini) yetiştiren eğitimi berbat ederler.
Mahiyetini ve kaynağını asla
açıklayamayacakları efsanevi servetlere sahip olarak Karun gibi zengin olurlar.
Dindar geçindikleri hâlde
İslâm'ın en amansız, en azılı, en acımasız, en gaddar düşmanlarıyla iş birliği
yaparlar.
Ne kadar kutsal değer varsa
onları paraya, menfaate, prestije, itibara, şöhrete
alet ederler.
Nemrud'a, Firavun'a taş çıkartacak şekilde ve aşırı derecede lükse,
israfa, gösterişe, şatafata, debdebeye, tantanaya yönelirler.
Kur'an derler, Kur'an'ın
emirlerini ve yasaklarını hiçe sayarlar; Peygamber derler, Sünnet derler,
onların uygun görmediği her şeyi yaparlar.
Ben derler, başka bir şey
demezler. Benlikleri için, şahsî ihtirasları için, dünyevî şehvetleri için
yemeyecekleri halt yoktur.
Münafıklığın belli başlı kaç
alâmeti varsa onlardadır.
Biz ıslah ediyoruz derler,
fitne ve fesattan başka bir şey yapmazlar.
Evet, dünyada ve yurdumuzda
kefere vardır, fecere vardır, İslâm'a ve Müslümanlara
açıkça düşmanlık eden karanlık ruhlu insî şeytanlar
vardır. Lakin emin olunuz ki onlar din sömürücüleri kadar tahribat yapamazlar,
zarar veremezler.
Yüce İslâm mukaddesatını
şahsî menfaatlere ve nakde tahvil edenlere lânet olsun!
İslâm'ın önündeki en son, en
büyük, en korkunç engel işte bu din sömürücüsü habislerdir.
Onlar bütün ümitlerimizi
tarumar ettiler.
"Bu sistem bozuktur,
yerine düzgün bir sistem getireceğiz" diye işe başladılar ve sonra
yaptıklarını gördük. Bozuk dedikleri düzenin necis,
haram, kirli, kara nimetlerine(!) kurtlar gibi saldırdılar.
Vaktiyle birtakım pek hızlı,
pek ödünsüz, pek heyecanlı radikaller vardı. Ne oldu onlar? Hiç sesleri
çıkmıyor. Yükü tuttular, ne radikallik kaldı, ne heyecan, ne aşk, ne şevk.
Meğerse yalanmış hepsi!
Allah'ın bütün insanlığa,
hassaten müminlere en güzel bir örnek ve model olarak gönderdiği Peygamber
nerede, birtakım zevat-ı nâ-şerif nerede. Peygamber
vefat ettiğinde altın ve gümüş miras bırakmadı. O ömrü ve hizmeti boyunca
parayı sevmedi, paraya önem vermedi. Bir de şu Müslüman görünen sefil ve
sefihlere bakınız. Akılları fikirleri, emelleri hep para, hep menfaat, hep
benlik...
Peygamber böyleleri için
"Onların dinleri paraları, kıbleleri karılarıdır" buyurmuştur.
Hadis-i şerif olduğunu
söyleyen var, Hazret-i Ali'nin sözüdür diyen var, şu hikmetli söze dikkat
buyurunuz:
"Kişinin namazı ve orucu
sakın sizi zarara uğratmasın. Siz onun dinarlar ve dirhemlerle (eurolar, dolarlar, YTL'ler) olan muamelatına bakınız."
Sevgili Müslümanlar, firasetli olunuz, uyanık olunuz, şuurlu olunuz.
Dindarlık lâfla, edebiyatla
olmaz.
Dindar kişi asla haram yemez,
dürüstlükten kıl kadar ayrılmaz, halkı aldatmaz, yalan söylemez, verdiği sözü
çiğnemez ve emanetlere hıyanet etmez.
Gerçek dindar, sefaletten
ölmeyi tercih eder ama haram parayla geçinmeyi hele zenginleşmeyi hiç düşünmez.
Bizi agresif
dinsizler, kefere, fecere, İslâm ve Müslüman
düşmanları mahvediyormuş. Hayır, hayır! Bize içimizdeki münafıklar, din
sömürücüleri, mukaddesatı maddî menfaate tahvil eden alçaklar en fazla zararı
veriyor…”
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) –
“Müslümanlara uyanın diyorum.
Din sömürücülerine,
mukaddesat bezirganlarına, bile bile, kasıtlı bir
şekilde canavarca bir iştahla haram yiyenlere "Allah belanızı
versin!" diyorum.”
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) – Bu yazı,
Mehmet Şevket Eygi’nin geçtiğimiz yıl, 6/9/2006
tarihinde Millî Gazete’de yazmış olduğu makaledir.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederiz,
sağ olun.
MUSA ÇAM (Devamla) - Sizlerle
bunu paylaşmayı bir görev biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
59’uncu madde üzerinde aynı
mahiyette üç önerge vardır, okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 59. Maddesindeki “işsizlik sigortası fonundan” ifadesinin “Hazine
tarafından” olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Musa Çam Süleyman Çelebi
İzmir İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mihrimah
Belma Satır Gülay Dalyan Sevim Savaşer
İstanbul İstanbul İstanbul
Ramazan Can Tülay
Kaynarca
Kırıkkale İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Yusuf Halaçoğlu
Konya Manisa Kayseri
Mehmet Şandır Ali Halaman
Mersin Adana
BAŞKAN – Okutulan önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR
BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılıyoruz.
BAŞKAN – Ankara Milletvekili
Sayın İzzet Çetin konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 4857
sayılı Yasa’ya ek bir madde ilave ediliyor. Madde, gerçekten, bakıldığı zaman
çok masumane bir madde gibi gözüküyor. Yani, korumalı iş yerlerinde çalışan
engellilerin ücretlerine ilişkin bir düzenleme. Hakikaten,
konuşulması belki biraz zor. Topluma kazandırılması gereken engellilerin
yanında, esas madde metninde de hazırlayan arkadaşlar da işaret etmişler, iş
gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel ve ruhsal engellilerin
ücretlerinin nasıl ödeneceğine ilişkin bir düzenleme.
42’nci maddede ve grup adına
yaptığım konuşmada da söyledim, bunların topluma kazandırılması elbette
gerekli. Bu tür çalışmalar tabii ki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
görevi. Öyle olduğu için de bir düzenleme getirilmiş ama ben,
dürüst ve namuslu çalışan, çalıştıran işverenleri, işçi çalıştıran işverenleri,
vergisini zamanında ödeyen, rüşvet vermeye kalkmayan, yolsuzluk yapmaya
kalkışmayan dürüst ve namuslu iş adamlarını ayırarak söylüyorum: Cumhuriyet
kurulduğundan bu yana bütün teşvikleri işveren tarafına aktardık, devlet
teşviklerini onlar aldılar, hemen hemen yatırım kolaylıkları onlara sağlandı. Bizimle
birlikte kurulmuş ya da bizden çok sonra yerle bir olan Avrupa bugün bizim
hedefimiz hâline gelmiş, biz hâlâ daha kalkınamamışsak fazla himayenin de
istismar edildiği gerçeği ortaya çıkıyor.
Burada, devletin, sosyal
devletin, yükümlülüklerini ne işverenlere yıkmaya hakkı var ne de çalışanlar
üzerine yıkmaya hakkı var. Yani, ruhsal, fiziksel ve zihinsel engellilere
-ücretlerini- çalıştırma zorunluluğu getirilmesi bile, yüzde 3, yüzde 4
zorlamak, o kadar doğru bir yaklaşım değil aslında ama hepimiz bir ülkenin
yurttaşlarıysak, sağlamıyla, engellisiyle bir bütün olacaksak birbirimizin
yaralarını sarmalıyız diye biz bu maddelere de destek verdik, veriyoruz.
Özüne baktığınız zaman, bu
madde, devletin yapması gereken görevi, Bakanlığın yapması gereken görevi yani
bütçeden ayrılması gereken payı, doğrudan doğruya İşsizlik Sigortası Fonu’na
yıkmayı amaçlamış. Tabii, İşsizlik Sigortası Fonu -her seferinde söylüyoruz-
amacı dışında kullanıldığı için, sadece İşsizlik Sigortası Fonu değil, bütün
fonlarda bütün hükûmetlerin, gelmiş geçmiş bütün hükûmetlerin karnesi, sicili
bozuk olduğu için, neredeyse, bir fon lobisi burayı tırtıklamak
için hep yasal düzenleme yapıyor. Yani, işverenlerin zamanında ödenmiş olan
ücretlerinin bilahare İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere iade edilecek
olması kabul edilemez bir yaklaşım. Bunu fark etmiş olacak ki, zannediyorum,
AKP Grubu bunu da geriye çekecektir. Çünkü böyle bir düzenlemeden Çalışma
Bakanlığının da bazı diğer bakanların da haberinin olmadığı ortaya çıktı.
Değerli arkadaşlar, tabii,
gecenin bu saatinde ben sizleri üzecek, yaralayacak bir şey söylemek
istemiyorum ama gerçekten, zaman zaman bu kürsüden konuşurken söylediğimiz
sözlerin biz AKP Grubuyla, yani yasama organında görev yapan arkadaşlarla
yürütme organındaki arkadaşlar arasında yanlış anlaşıldığını görüyoruz. Bizim
burada eleştirdiğimiz icraattır, Hükûmettir, yani değilse, AKP Grubuna ait
milletvekillerini rencide etmek ya da onları üzmek gibi bir derdimiz yok ama
ülkede 17 Aralık neredeyse bir milat gibi oldu. Ülkemizdeki bu kötü gidişi, bu kirliliği temizlemek
hepimizin görevi. Bu yasalarda var olan hükümlerdeki sakatlıkları biz dile
getirirken Hükûmete söylediklerimizi zaman zaman belki kendi üzerinize
alıyorsunuz, böyle bir şey doğru değil. Siz de biz de yasama organında birlikte
görev yapıyoruz. Amacımız yasa yapmak, yasaları doğru dürüst yapmak. Yazım
tekniği açısından bile bu maddenin düzenlenişi de sakattır, anlaşılır değildir,
özüne uygun bir metin hâline gelmemiştir. O nedenle böyle bir önerge verdik,
kabulünü rica ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Diğer önerge üzerinde
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu konuşacaklar.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sayılı Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Dair
Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde ücretli olarak çalışan engellilere öteden beri hükûmetler tarafından
“engelli indirimi” adı altında bir vergi indirimi yapılmaktadır. Bu indirim,
engelli vatandaşlarımız için çok büyük önem taşımaktadır. Engellilere sağlanan
bu indirimin tutarı da her yıl enflasyon ve fiyat artışları göz önünde
bulundurularak yapılmaktadır. Hükûmet hiçbir fiyat artışı olmamış gibi
davranarak 2014 yılında engelli indirimi yapmamıştır. Engellilerimiz bu
indirimi beklemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye nüfusunun önemli bir bölümü, engelli
vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. En son açıklanan verilere göre ülke
nüfusumuzun yüzde 12,29’u yani 8,5 milyonu engelli olarak Türkiye’de
yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ülkemizdeki 8,5 milyon engelli nüfusun 3
milyon 783 bin kişisi erkek ve 4 milyon 648 bin kişisi de kadın engelli
vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. Erkek engellilerin toplam nüfusa oranı yüzde
11,1 ve kadın engellilerin oranı da yüzde 13,4’tür. Ayrıca, engelli nüfusun
yüzde 12,69’u kentlerde, yüzde 11,67’si de kırsal kesimde yaşamaya çalışmaktadırlar.
Dünyadaki engelli sayısı 500
milyonu aşmıştır. Veriler, dünyada birçok ülkede de her 10 kişiden 1’inin
fiziksel ve zihinsel bozukluklar nedeniyle engelli olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu nedenle, engellilerle ilgili düzenlemeler bütün ülkeler için sınırları aşmış
durumdadır. Engellilerle ilgili düzenlemeler, seyahat ve turizm gibi
hareketlilikler göz önünde bulundurularak yapılandırılmalıdır.
Engellilerimizin toplumla
bütünleşmesini sadece engelliler ve aileleriyle sağlamamız mümkün değildir. Bu
bütünleşme başta devletimiz olmak üzere toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla
ancak sağlanabilir. Ülkemizde bu bütünleşme bugüne kadar maalesef tam anlamıyla
sağlanamamıştır. Çünkü, engellilere yönelik, ülkemizde gerçekleştirilen eğitim,
istihdam ve rehabilitasyon gibi hizmetler çok cılız
yatırımlar olarak kalmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; engelli vatandaşlarımızın toplum içerisinde yaşamlarını
kolaylaştıracak imkânların acilen hayata geçirilmesi çok büyük bir önem arz
etmektedir. Engelli vatandaşlarımız sokakta ve günlük hayatta her gün çok büyük
engellerle karşılaşmaktadırlar. Ülkemizde gerçekleştirilen yetersiz
düzenlemeler, engelli vatandaşlarımızın kaldırımda bile tek başına hareket
etmelerini zorlaştırmaktadır. Toplu taşıma araçları, havalimanları, alt geçit
ve üst geçitler başta olmak üzere, park ve bahçelerde yapılan düzenlemeler de
iyileştirilmelidir. Resmî ve özel kurumlardaki fiziki düzenlemelere de hız
verilmelidir. Böylece, engelli vatandaşlarımızın yaşam çevrelerinde rahat
hareket etmeleri sağlanmalıdır.
Engelli vatandaşlarımız,
eğitim, rehabilitasyon ve yaşam çevresi düzenlemesinin
yanı sıra en büyük problemi istihdam konusunda yaşamaktadırlar. Engelli
vatandaşlarımızın büyük bölümü, bugün için, işsiz durumdadırlar. Engelli
vatandaşlarımızın iş istihdamı için devlette ve özel sektörde boş bulunan
engelli kadroları tespit edilmeli ve buralara gerekli atamalar derhâl
yapılmalıdır.
Bu vesileyle değişiklik
önergemizin kabulünü dileyerek yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Diğer önergenin gerekçesini
mi okutuyoruz?
MİHRİMAH BELMA SATIR
(İstanbul) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
Gerekçe:
Engelli istihdamının teşvik
edilmesi için, bu niteliği haiz işverenlere yapılacak söz konusu ödemenin
Hazine tarafından yapılması amaçlanmaktadır.
Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler
doğrultusunda 59’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 59’uncu madde kabul edilmiştir.
Kapanma Saati: 00.20
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Dokuzuncu
Oturumunu açıyorum.
Bir Danışma Kurulu önerisi
vardır, öneriyi okutup oylarınıza sunacağım.
X.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve daha önceden toplanması kararlaştırılan
31 Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3 Şubat 2014 Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri
toplanmamasına; gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmında bulunan 534 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın
5’inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 534 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
Tarih:
30/1/2014
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 30/1/2014 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mihrimah
Belma Satır Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Yusuf Halaçoğlu Pervin
Buldan
Milliyetçi Hareket Partisi Barış ve
Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 534
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 5’inci sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
4 Şubat 2014 Salı günkü
birleşiminde 524 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
5 Şubat 2014 Çarşamba günkü
birleşiminde 534 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
6 Şubat 2014 Perşembe günkü
birleşiminde 532 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını
sürdürmesi,
31 Ocak 2014 Cuma ile 1-2-3
Şubat 2014 Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri toplanmaması,
534 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
534 Sıra Sayılı
Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı
(1/877)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki
Madde
Sayısı
1. Bölüm 1 ila 22’nci maddeler 22
2. Bölüm 23 ila 43’üncü maddeler
(42’nci maddeye
bağlı Ek 31;32;33’üncü
maddeler ile 43’üncü
maddeye bağlı
Geçici 36 ve 37’nci maddeler dâhil) 24
3. Bölüm 44 ila 64’üncü maddeler (56’ncı maddeye bağlı
Ek 2 ve Ek 3’üncü maddeler dâhil) 22
Toplam Madde Sayısı 68
BAŞKAN – Öneri hakkında söz
isteyen? Yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve 31 Milletvekilinin; Sosyal Hizmetler Kanunu
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Rize
Milletvekili Hasan Karal ile 6 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar ve Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin ile 4 Milletvekilinin; Sivas
Milletvekili Hilmi Bilgin ve 15 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/796, 2/1160, 2/1183, 2/1608, 2/1927, 2/1928, 2/1937) (S.
Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre
Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İtalya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma Alanlarında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre
Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/682) (S. Sayısı: 385)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı
Üzerine Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Doğal Kaynaklar ve Su Havzası Amenajmanı Üzerine Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu,
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporları (1/441) (S. Sayısı: 266)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Şubat
2014 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum, bütün milletvekillerine
iyi tatiller diliyorum.
Kapanma Saati: 00.26