DÖNEM: 24 CİLT: 63 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
26’ncı Birleşim
9 Aralık 2013 Pazartesi
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, soru önergelerinin cevaplandırılmamasına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Sedef Küçük’ün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Antalya
Milletvekili Hüseyin Samani’nin, Antalya Demre’de meydana gelen dolu afetine
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, 506 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun
birinci cildindeki muhalefet şerhinde yer alan bazı ifadelerin çıkarılması için
MHP Grubunun Meclis Başkanlığına yaptığı başvurunun sonucunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
2.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Hakkâri’nin Yüksekova (Gever) ilçesinde
mezarların tahrip edilmesini protesto etmek isteyen halk ile güvenlik güçleri
arasında yaşanan olaylar ve sonrasındaki gelişmelerin çözüm sürecine yönelik
bir provokasyon olduğuna ve sorumluların görevden alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 506 sıra
sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun birinci cildinde BDP Grubu
milletvekillerince yazılan muhalefet şerhinde yer alan Anayasa ve İç Tüzük’e
aykırı bazı ifadelerin Başkanlık tarafından çıkarılıp çıkarılmayacağı ve bütçe
görüşmelerinin Genel Kurul tarafından belirlenen takvim ve program dâhilinde
gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği hakkında
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın usul
görüşmesi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkan Vekili Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, muhalefet
şerhlerinin komisyon üyelerinin verdiği bir ek olup bunu bir rapor olarak
değerlendirmenin yanlış olduğuna ve bu konuyla ilgili kararı Meclisin vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın AK PARTİ grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın AK PARTİ grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul
Türkeş’in (11/30) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin görüşmelerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
9.- Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
10.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
11.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın (11/30)
esas numaralı Gensoru Önergesi’nin görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
12.- İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
13.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun (11/30) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
14.- Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi (4/132)
2.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, (2/1850) esas numaralı Batman İli Adının ve
Batman İline Bağlı İlçe Adlarının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’ni geri
aldığına ilişkin önergesi (4/131)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, madencilik sektörünün
sorunlarının ve bor madenlerinin öneminin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/803)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 milletvekilinin, çocuklara karşı uygulanan
şiddet konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/804)
3.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 19 milletvekilinin, eğitim konusundaki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/805)
C) Gensoru Önergeleri
1.- CHP Grubu
adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop
Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin
ulusal güvenliğini yeni tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına
zarar veren, dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra
ettiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/30)
D) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığındaki bir heyetin, Ürdün Senatosu Başkanı Abdur-Rauf Rawabdeh’'in
vaki davetine icabet etmek üzere Ürdün’e resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin tezkeresi (3/1352)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Nihat Zeybekci’nin, 17/12/2013 tarihinde
Belçika'nın başkenti Brüksel’de düzenlenecek olan "21’inci Yüzyılda Avrupa
Birliği Enerji İç Pazarı" konulu ortak komite toplantısına katılmasına
ilişkin tezkeresi (3/1353)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasî Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, bastırılarak dağıtılan (11/30) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin
Genel Kurulun 9 Aralık 2013 Pazartesi günkü gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmına alınmasına ve gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmelerin aynı günkü birleşiminde yapılmasına ve 480 ve 480’e 1’inci ek sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesine ilişkin önergesi
X.- GENSORU
A) Ön Görüşmeler
1.- CHP Grubu
adına, grup başkan vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop
Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin
ulusal güvenliğini yeni tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik
çıkarlarına zarar veren, dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış
politika icra ettiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/30)
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında
Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün; Devlet Memurları Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769,
2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480’e 1’inci Ek)
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, EFT-POS yazar kasa kullanma
zorunluluğuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı (7/32570)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Yunus Emre Vakfı’nın faaliyetlerine
ve aktarılan gelirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/32580)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, enerji üretimi ve tüketimi ile enerji alanındaki
özelleştirmelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/32740)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/32955)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/32956)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanın Meclis grup toplantısında
yaptığı konuşmanın Anadolu Ajansı tarafından sansürlenerek yayınlandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/33099)
7.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Gezi Parkı protestolarına sosyal medya
hesapları üzerinden destek veren TRT personeli hakkında soruşturma açıldığı
iddialarına,
Gezi Parkı
protestolarına sosyal medya hesapları üzerinden destek veren TRT personeli
hakkında soruşturma açıldığı iddialarına,
İlişkin
Başbakandan soruları ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/33130),
(7/33139)
8.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Anadolu Ajansı tarafından yapılan yurt dışı
kaynaklı haberlere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/33143)
9.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Anadolu Ajansının yabancı dillerdeki haber
servisine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/33145)
10.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, bazı TRT çalışanlarının Gezi Parkı
protestolarını desteklediği için haklarında işlem başlatıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/33146)
11.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı protestolarına
katıldıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan personele ilişkin sorusu
ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/33147)
12.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Yardımcılığına bağlı kurum
ve kuruluşlarda çalışan taşeron işçilerin sayısı ile mali haklarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/33148)
13.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un, bir Başbakan Başdanışmanının TRT’de program yapıp yapmadığına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/33149)
14.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bakanlar ile Adalet ve Kalkınma
Partisi yöneticilerinin kamu kurumlarında üst düzey akrabaları bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı (7/33394)
15.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, TDK’nın internet üzerinden verdiği sözlük hizmetine
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/33466)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak on bir oturum yaptı.
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk,
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar,
4 Aralık Dünya Madenciler Günü’ne;
Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Denizli’nin ekonomisine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Başbakanın ekonomiyle
ilgili açıklamalarında rakamlarla oynadığına,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Şanlıurfa’da elektrik
kesintileri nedeniyle yaşanan mağduriyetin giderilmesi için gerekli tedbirlerin
bir an önce alınmasını talep ettiğine,
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş,
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, BDP Grubu adına,
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 79’uncu yıl
dönümüne;
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, YÖK’ü protesto ettikleri için
tutuklu bulunan öğrencilerin derhâl serbest bırakılması gerektiğine,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, AK PARTİ Grubu adına,
Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, MHP Grubu adına,
4 Aralık Dünya Madenciler Günü’ne;
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Van depreminin üzerinden
iki yıl geçmesine rağmen depremzedelerin sorunlarının çözümlenmediğine,
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş’ta
organize sanayi bölgeleri için arsa temin edilmesinin gerekli olduğuna,
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, iş yeri
sahiplerinin 5084 sayılı Teşvik Yasası’nın yürürlükten kaldırılmasından sonraki
uygulamanın yeniden değerlendirilmesini talep ettiklerine,
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, yaşamlarını yitiren
madencileri saygıyla andığına ve çalışan madencilere esenlikler dilediğine,
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, Maliye Bakanlığının
AKP’li ve CHP’li belediyeler arasında ayrımcılık yaptığına,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP Grubu adına, 4
Aralık Dünya Madenciler Günü’ne ve Mektebi Mülkiyenin 154’üncü kuruluş yıl
dönümüne,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken, BDP Grubu adına, 4 Aralık Dünya
Madenciler Günü’ne, her alanda insan emeğine yönelmiş ciddi saldırıların
olduğuna ve emeği meta olarak gören bir zihniyeti kabul etmediklerine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
(10/753, 754, 755, 756, 757, 758, 759, 760, 761, 762, 763, 764,
765) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Ağrı Milletvekili Halil Aksoy ve 22 milletvekilinin, mevsimlik
işçilerin sorunlarının (10/801),
Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider ve 24 milletvekilinin,
balon turları sektörünün altyapısı ile hizmet kalitesinin yükseltilip turizmin
hizmetine sunulması için yapılması gerekenlerin ve sorunlarının (10/802),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri;
MHP Grubu adına, grup başkan vekilleri İzmir Milletvekili Oktay
Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Suriye konusundaki Türk dış
politikasının temel hedef ve çizgisi hakkında genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/9),
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş
bulunan Tacikistan Cumhuriyeti Parlamentosu üyelerinden oluşan parlamenter
heyete “Hoş geldiniz.” denildi.
CHP Grubunun, 6/11/2013 tarihinde İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel ve arkadaşlarının taşımalı eğitimle ilgili sorunların araştırılarak
çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin (1091 sıra no.lu)
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 4 Aralık 2013 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
AK PARTİ Grubunun, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 1’inci ve
2’nci sıralarında yer almasına; 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın Genel Kurulda
görüşme usul ve takvimi ile konuşma sürelerine; kamu idarelerinin bütçeleri
üzerindeki görüşmelerin on iki turda tamamlanmasına; turların bitiminden sonra
bütçe ve kesin hesap kanunu tasarılarının maddelerinin oylanmasına ilişkin
önerisi kabul edildi.
Başkanlıkça, bütçe ve kesin hesap kanunu tasarılarının
görüşmelerinde uygulanacak söz kayıt işlemleri ve usullerine ilişkin duyuruda
bulunuldu.
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal,
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan,
Amasya Milletvekili Avni Erdemir’in CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin birer açıklamada bulundular.
Karaman Milletvekili Lütfi Elvan, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Karaman Milletvekili
Lütfi Elvan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
4’üncü sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney
Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Ulusal Komisyon Kurulmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/663) (S. Sayısı: 335),
5’inci sırasında yer alan, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla
Kullanımına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/666) (S. Sayısı: 377),
6’ncı sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis Eğitiminde İşbirliği Üzerine
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/671) (S. Sayısı 359),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında
Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün; Devlet Memurları Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (1/791, 2/159, 2/401, 2/592,
2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480’e 1’inci Ek) görüşmelerine devam edilerek
21’inci maddesine kadar kabul edildikten sonra Komisyonun bulunmaması nedeniyle
ertelendi.
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 480 ve 480’e 1’inci ek sıra
sayılı Kanun Tasarısı’yla Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin bazı hükümlerinin
değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Başbakanın hastalandığı ve
GATA’ya kaldırıldığı bilgisinin doğru olup olmadığına ve görüşülen 480 ve 480’e
1’inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısı’yla sağlıkçı olmayan asker ve polislere
acil tıbbi müdahale yetkisinin verilmesine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 5 Aralık 2013 Perşembe ve 6
Aralık 2013 Cuma günleri toplanmamasına ilişkin önerisi kabul edildi.
Alınan karar gereğince, 9 Aralık 2013 Pazartesi günü saat 14.00’te
toplanmak üzere 01.33’te birleşime son verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Muhammet
Rıza YALÇINKAYA Fehmi
KÜPÇÜ
Bartın Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Muhammet
Bilal MACİT Muharrem IŞIK
İstanbul
Erzincan
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
41
5 Aralık 2013 Perşembe
Tasarılar
1.- Danıştay
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/865)
(Plan ve Bütçe; İnsan Haklarını İnceleme ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03.12.2013)
2.- Türk Kültür
ve Mirası Vakfı Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/866) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2013)
3.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/867) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.12.2013)
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel'in; 442 Köy Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/1895) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2013)
2.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sinop
Milletvekili Engin Altay'ın; 13/10/1983 Tarihli ve 2918 Sayılı Karayolları
Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1896) (İçişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.11.2013)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki dershanelerin faaliyetlerine devam
etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4992)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki dershanelerin faaliyetlerine
devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4993) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki dershanelerin faaliyetlerine devam
etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4994)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki dershanelerin
faaliyetlerine devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4995) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki dershanelerin faaliyetlerine
devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4996) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’daki dershanelerin faaliyetlerine
devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4997) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’teki dershanelerin faaliyetlerine
devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4998) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki dershanelerin faaliyetlerine devam
etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4999)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
9.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki dershanelerin faaliyetlerine
devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/5000) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
10.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki dershanelerin
faaliyetlerine devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/5001) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
11.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki dershanelerin
faaliyetlerine devam etmesi talebine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/5002) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, akaryakıt ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/5003) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
13.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2001-2013 yılları arasında ölçme, seçme ve
yerleştirme sistemi konusunda yürütülen Ar-Ge çalışmalarına ve elektronik sınav
sistemi oluşturulması projelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/5004) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
14.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ÖSYM’nin bilgi güvenliği ve diğer altyapı
çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/5005)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
15.- Van Milletvekili
Özdal Üçer’in, Van’da uygulamaya konulan Evini Yapana Yardım Modeline ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5006) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
16.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, TOKİ konutlarındaki ısınma sorununa ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5007) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
17.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, TOKİ konutlarındaki site yönetimlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5008) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
18.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, TOKİ konutlarında yaşanan elektrik ve su sorununa
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5009) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
19.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’da TOKİ tarafından yapılan ihalelere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5010) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
20.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’daki TOKİ konutlarının fiyatlarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5011) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
21.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’ın Çaldıran ilçesindeki trafik kazalarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/5012) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
22.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Van’ın Çaldıran ilçesindeki devlet hastanesinde
görevli bir doktora ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/5013)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
23.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Karayolları Van Bölge Müdürlüğü tarafından
gerçekleştirilen ihalelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/5014) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Yeşil Yol Projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34729) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
2.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezindeki Sosyal
Medya Koordinatörlüğüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34730)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
3.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, yaşamını yitiren bir Marmaray çalışanına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34731) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
4.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul Kalkınma Ajansının hibe sağladığı
projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34732) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
5.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da halen konteyner kentlerde kalan
depremzedelerin mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/34733) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Suriye’den kaçak yollarla yurda zeytinyağı
sokulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34734)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
7.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, iş güvencesi ile ilgili yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34735) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
8.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kredi kartı mağdurlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/34736) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
9.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kredi kartı limitlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/34737) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
10.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, OECD İyi Yaşam Endeksinde Türkiye’nin
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34738) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
11.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Yunanistan’dan çalıştırılmak amacıyla doktor
davet edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34739)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
12.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Yunanistan’dan çalıştırılmak amacıyla doktor
davet edildiği idddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34740)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
13.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kaçak ürünler konusunda halkın
bilinçlendirilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/34741) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
14.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kaçak ürünlerle mücadeleye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34742) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
15.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, atıl vaziyette bulunan binalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34743) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
16.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/34744) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
17.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları
Başkanlığının Bulgar Türklerine yönelik çalışmalarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/34745) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
18.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları
Başkanlığının Türkmenlere yönelik çalışmalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/34746) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
19.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, cezaevlerindeki mahkumlardan iaşe bedeli
alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/34747) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
20.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Uludağ Üniversitesinde meydana gelen bir olaya
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/34748) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34749) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’teki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34750) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34751) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34752) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34753) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
26.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, iş ve meslek danışmanlarının statü kayıplarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34754)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
27.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir yıldan az süreli istihdam edilecek
geçici personele ilişkin hizmet sözleşmesinde yer alan bir hükmün çıkarılmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34755)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
28.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
29.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, emekli maaşlarından Suriyeli mülteciler için
kesinti yapıldığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34757) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
30.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, işçilerin sendikal faaliyetlerinde yaşadıkları
sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34758) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
31.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır Çermik’teki bir fabrikada çalışan
işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34759) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
32.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, Özelleştirme İdaresinin hukuka aykırı işlemler
yaptığı iddiasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34760) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
33.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, Dönüşüm Projeleri Özel Gelir Hesabında toplanan
kaynağa ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
34.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 2013 Kasım ayı itibarıyla faaliyet gösteren
yapı denetim firmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34762) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
35.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Devlet Personel Başkanlığı Hizmet Binası
inşaatı işinin iptal edilmesinden kaynaklanan harcamalara ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34763) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
36.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Tuana Evlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34764) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
37.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’deki Suriyeli mültecilere ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34765) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
38.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, 2-B arazilerine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/34766) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
39.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında kurulan yabancı
sermaye ortaklı şirket sayısına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34767) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.11.2013)
40.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, teşvik uygulamalarına ilişkin Ekonomi Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34768) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
41.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, özelleştirilen Seyitömer ve Kangal Termik
Santralleri ile Hamitabat Doğalgaz Çevrim Santraline ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/34769) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
42.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kapatılan Elektrik İşleri Etüt İdaresine ait
taşınır ve taşınmaz malların akıbetine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34770) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
43.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Başiskele ilçesinde bir mahalleye Telekom hattı
çekilmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34771) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
44.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34772) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
45.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34773)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
46.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34774) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
47.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34775)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
48.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34776)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
49.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34777)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
50.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34778)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
51.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
52.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki il ve ilçe müdürlüklerinin personel
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
53.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34781)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
54.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’teki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34782)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
55.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, biber gazı kullanımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34783) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
56.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın Keklikpınarı semtindeki bir arazinin
hafriyat ve çöp sahası haline getirilmesinden kaynaklı şikayetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34784) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
57.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni kararıyla ODTÜ
Yolu çalışmasında görev alan personele ikramiye verilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34785) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
58.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, saldırı ve gasp olaylarına yönelik alınan
tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34786)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
59.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, artan cinayetlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34787) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
60.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, terör örgütüne yeni katılımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34788) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
61.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’deki köylerin yol ve su sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34789) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
62.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, bir soruşturmaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34790) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
63.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, bir yolsuzluk iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34791) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
64.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, bir uygulamaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34792) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
65.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Mardin’deki Suriyeli mültecilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34793) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
66.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Köşekbükü mağarasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34794) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
67.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Anamur ilçesinin UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde
yer almasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/34795)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
68.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, kapatılan Elektrik İşleri Etüt İdaresine ait
taşınır ve taşınmaz malların akıbetine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34796) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
69.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, 2012 yılı bütçesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34797) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
70.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, belediyeler tarafından “Bilgi Evi” adıyla kurulan
etüt merkezlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34798) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
71.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki il ve ilçe müdürlüklerinin personel
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34799)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
72.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34800)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
73.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34801) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
74.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’teki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34802) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
75.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34803) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
76.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34804) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
77.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34805) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
78.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34806) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
79.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34807) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
80.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34808) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
81.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34809) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
82.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, eğitimin kalitesinin artırılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
83.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bilişim Teknolojileri öğretmenlerinin
mağduriyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
84.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, dershanelerin kapatılmasından sonra
yaşanması muhtemel çeşitli sorunların önlenmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34812) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
85.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, dershane ve etüt merkezlerinin kapatılması
çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34813)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
86.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, eğitim araştırma ve geliştirme dairesi
çalışanlarına verilen izinlerin akıbetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34814) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
87.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, 2012 ve 2013 yıllarına ait Denetim ve
Faaliyet Raporları sonuçlarına göre yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34815) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
88.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, izleme ve değerlendirme grup başkanlıklarına
yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34816) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
89.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bakanlık merkez teşkilatında yapılan akıllı
kart ihalesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34817)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
90.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, motorlu taşıtlar sınavında görev alacaklar
için düzenlenen kurslardan para alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34818) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
91.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ismi değiştirilen okullara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34819) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
92.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında sınavlarda rapor
edilen durumlara ve güvenlik tedbirlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34820) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
93.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bakanlık tarafından iptal edilen bir sınavın
doğurduğu mağduriyetin giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/34821) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
94.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ÖSYM Sınav
Görevlileri Yönetimi Daire Başkanlığı ile Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
tarafından satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34822) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
95.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sorumluluk sınavlarında öğretmenlere sınav
ücreti ödenip ödenmediğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34823) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
96.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ÖSYM tarafından
bilişim sistemleri için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34824) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
97.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012 yılında ÖSYM tarafından yapılan mal ve
hizmet alımlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34825) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
98.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ÖSYM Hukuk
Müşavirliği ile Soru Hazırlama ve Geliştirme Daire Başkanlığı tarafından satın
alınan mal ve hizmetlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34826) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
99.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2012 yılında ÖSYM tarafından yapılan mal ve
hizmet alımlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/34827) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
100.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ÖSYM Bilgi
Güvenliği ve Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından satın alınan mal ve
hizmetlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
101.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenlerin alan değişikliğine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34829) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
102.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Bilişim Teknolojileri öğretmenlerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34830) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
103.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, dağıtılan ders kitaplarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34831) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
104.- İzmir
Milletvekili Alaattin Yüksel’in, İzmir’de taşımalı eğitime ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34832) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
105.- İstanbul
Milletvekili Faik Tunay’ın, bir üniversitedeki mühendis alımına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34833) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
106.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34834) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
107.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Erzurum’un Çat ilçesindeki bir ilkokulun
eksikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34835)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
108.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, YÖK tarafından denklik belgesi verilmeyen kişilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/34836) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
109.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34837)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
110.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34838)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
111.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34840)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
113.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’teki il ve ilçe müdürlüklerinin personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34841) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
114.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34842)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
115.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34843)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
116.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34844) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
117.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34845)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
118.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34846) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
119.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki il ve ilçe müdürlüklerinin personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34847) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
120.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, aile hekimlerinin özlük hakları ve çalışma
koşulları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacağı iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34848) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
121.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, bazı il ve ilçelerdeki doktor sayısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34849) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
122.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, AB İlerleme Raporundaki bazı hususlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34850) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
123.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’daki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin alt
yapı eksikliklerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34851)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
124.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Yüksek Hızlı Tren projelerine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/34852) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
125.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki il ve ilçe müdürlüklerinin
personel ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/34853) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
126.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki il ve ilçe
müdürlüklerinin personel ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34854) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
127.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Türk Telekom’un kamu kurumlarından sağladığı
kazanca ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/34855) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
128.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’daki Borsa Hanına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/34856) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
129.- Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrak’ın, Diyanet yetkililerinin BDDK toplantılarına
katılmalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/34857) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
130.- Ankara
Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, koruma talebinde bulunan kadın sayısı ile
koruma altındayken öldürülen kadın sayısına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34858) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
131.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Suriye’nin BM’ye Türkiye için yaptığı bir
başvuruya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/34859)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
132.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Kung-fu Federasyonu ile ilgili çeşitli iddialara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/34860) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
133.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir ihaleye ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/34861) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
134.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, AB İlerleme Raporundaki bazı hususlara
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/34862) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.11.2013)
135.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, inşaat yıkıntı ve atık istatistiklerine ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/34863) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
136.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Anamuryum Antik kentinin bakımsızlığına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/34864) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.11.2013)
137.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, yedek subaylardan yapılan OYAK kesintilerine ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/34865) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.11.2013)
138.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bitlis’in Güroymak ilçesindeki bir ormanlık alanın
özel ağaçlandırma alanı olarak düzenlenmesine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/34866) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2013)
No: 42
6 Aralık 2013 Cuma
Süresi İçinde
Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında uyuşturucu kuryeliği ve ticareti
suçları nedeniyle hakkında soruşturma açılan kamu görevlilerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27836)
2.- Niğde Milletvekili Doğan
Şafak’ın, Niğde’deki adliye binasının fiziki koşullarının yetersizliğine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27837)
3.- Antalya Milletvekili Arif
Bulut’un, kayıp bir vatandaşa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27839)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında hint keneviri yetiştiriciliği ile
ilgili soruşturmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27840)
5.- Konya Milletvekili Atilla
Kart’ın, bölge ağır ceza mahkemeleri yönünden Konya’nın Antalya’ya bağlanmasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/28681)
6.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, son iki yıl içerisinde mesleğe kabulüne ve reddine karar
verilen hakim ve Cumhuriyet savcısı adayları ile HSYK Çalışma Usul ve Esasları
Hakkındaki Yönetmeliğe ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/28682)
7.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, Bakanlık istisnai kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/28683)
8.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, sözleşmeli personel alımlarına ve memur kadrolarına atanmalarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/28684)
9.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Abdullah Öcalan ile ilgili bir soruşturmaya ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/28685)
10.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
Diyarbakır’da düzenlenen bir konferansa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/28686)
11.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, bölge
ağır ceza mahkemeleri bakımından Konya’nın Antalya’ya bağlanmasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/28687)
12.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir’in, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulmak için açılan
davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/28689)
13.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Şanlıurfa’da eşinden şiddet gördüğü iddia edilen bir
kadının koruma altına alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/28690)
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın,
engelli avukatlar açısından cezaevlerinde yapılan düzenlemelere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/28691)
15.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, mahkemelerde işitme ve konuşma engelli vatandaşların
ihtiyaçlarını karşılamak üzere personel istihdamına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/28692)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, diğer kurumlarından naklen atanan personele ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/28694)
17.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun, 18 yaş altındaki kişilerle ilgili suç istatistiklerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/28695)
18.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, doğal kaynak suyu alımlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/28696)
19.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, adli
antropoloji ekibi oluşturulması talebine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/28697)
20.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu’nun, Trabzon’daki icra dosyası sayısına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/28698)
21.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, UYAP sistemindeki arıza nedeniyle yakalama kararı zamanında
sisteme girilemediği için bir kişinin yurt dışına kaçtığı iddiasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29255)
22.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, işkence ve kötü muamele suçları kapsamında açılan
soruşturma ve davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29256)
23.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde terör örgütünün asayiş birimi olduğu
iddia edilen kişiler hakkında yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/29257)
24.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29258)
25.- Samsun Milletvekili
Ahmet Haluk Koç’un, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum iyi halli
hükümlülerin durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/29259)
26.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, cezaevlerinde ölen tutuklu ve hükümlü sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29260)
27.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Balıkesir L Tipi Kapalı Cezaevinde kalan bir hükümlünün geçirdiği
hastalığa ve tedavisine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/29261)
28.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, hastanelerin bütün servislerinde mahkum tedavi bölümlerinin
oluşturulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29262)
29.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, hasta tutuklu ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/29263)
30.- Diyarbakır Milletvekili
Emine Ayna’nın, Erzurum Cezaevinde mahkumlara kötü muamelede bulunulduğu
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29657)
31.- Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna’nın, Buca
F Tipi Cezaevinde mahkumların tüm özel yaşamlarının gözetlendiği iddiasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29658)
32.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
Şırnak’ın Cizre ilçesinde terör örgütünün asayiş birimi olduğu iddia edilen
kişiler hakkında yapılan işlemlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/29659)
33.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yaşadıkları sorunlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29660)
34.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, ölümcül hastalığı bulunan ve hastalığı nedeniyle affa
uğrayan tutuklu sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/29661)
35.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin bilgisayar ve
daktilo kullanımına izin verilip verilmediğine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/29899)
36.- Samsun Milletvekili
Ahmet Haluk Koç’un, İmralı Cezaevi Müdürü ile ilgili basında çıkan bir habere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29900)
37.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Ergenekon Davası tutuklularına cezaevi tarafından verilen
cezalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29901)
38.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, cezaevlerinin bazı özel firmaların üretim tesisi haline
getirildiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29902)
39.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, cezaevlerinde mahkumların katılımıyla yürütülen üretim
faaliyetlerine ve bu kapsamda çalıştırılan mahkum sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29903)
40.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Eser Danışoğlu’nun, çocuk suçlulara ve çocuk cezaevlerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29904)
41.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Seyitömer Termik Santrali özelleştirmesinin iptali için açılan
davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29905)
42.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, bazı eski milletvekillerinin icra takibinde görev yapan
avukatları tehdit ettiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/29906)
43.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yargılanan ve hüküm giyen Suriyeli sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29907)
44.- Van Milletvekili Aysel
Tuğluk’un, hasta mahkumların tahliye edilmesi için getirilen toplum güvenliği
yönünden değerlendirilme zorunluluğuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/29908)
45.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kaçak elektrik kullanımı ile ilgili olarak adalet önüne
çıkarılan kişilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29909)
46.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, çocuk tutuklular ile çocuk tutuklulara yönelik olarak
yürütülen eğitim çalışmalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/29910)
47.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, son iki yıl içerisinde gerçekleştirilen gösterilere yönelik
silahlı veya bıçaklı saldırılarla ilgili dava açılan kişilere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29911)
48.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, cezaevi atölyelerinde çalıştırılan hükümlülere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29912)
49.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, Gezi Parkı protestoları nedeniyle yapılan şikayetlere ve
açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29913)
50.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, Gezi Parkı olaylarında yaralanan bir vatandaşa ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29914)
51.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, ataması yapılmayan hakim ve savcı adaylarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29915)
52.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, ataması yapılmayan hakim ve savcı adaylarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/29916)
53.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, polisin gözaltına alma yetkisinin genişletilmesi ve bazı
suçların cezalarının artırılması konusunda bir çalışmanın yapılıp yapılmadığına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/29917)
54.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Kocaeli 1 Nolu T Tipi Cezaevinde bulunan bir
hükümlüye kötü muamelede bulunulduğu iddialarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/29919)
55.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, Gezi Parkı eylemlerine katıldığı için tutuklananlar ile
kötü muamele iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/29920)
56.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, süper yat ve mega yat üretimine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/29944)
57.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ, Diyarbakır ve Şanlıurfa’nın üniversite öğrenci yurdu
ihtiyacına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30039)
58.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Hakkâri, Şırnak ve Muş’un üniversite öğrenci yurdu ihtiyacına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30040)
59.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Bingöl, Bitlis ve Batman’ın üniversite öğrenci yurdu ihtiyacına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30041)
60.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Adıyaman, Siirt ve Mardin’in üniversite öğrenci yurdu ihtiyacına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30042)
61.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’un üniversite öğrenci yurdu ihtiyacına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30043)
62.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın üniversite öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30044)
63.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, öğrenim kredisine başvuru koşullarında yapılan değişikliğe ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30045)
64.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Kırklareli’ndeki öğrenci yurtları ile ilgili yapılan
düzenlemeye ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30046)
65.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş’ün, Adana’da 17. Akdeniz Oyunlarına hazırlık kapsamında
gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30047)
66.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, son on yılda tespit edilen doping vakalarına ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30048)
67.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, yükseköğrenim için yurt dışından gelen öğrencilere yurt
sağlanmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30049)
68.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, burs ve öğrenim kredisi şartlarında değişiklik
yapıldığı iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30050)
69.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 8 ilde kız öğrenci yurtlarının farklı bölgelere
taşınma projesine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30051)
70.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Kocaeli Üniversitesinin bir yurdunda kalan
öğrencilere Gezi Parkı protestolarına katıldıkları için soruşturma açıldığı
iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30052)
71.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yurttan atılan öğrencilere
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30053)
72.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Gezi Parkı protestolarına katılan öğrencilerin burslarının
kesileceği iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30054)
73.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Batman, Bingöl ve Bitlis’teki öğrencilerin barınma sorununa ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30055)
74.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Van, Siirt ve Adıyaman’daki öğrencilerin barınma sorununa
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30056)
75.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Şırnak, Muş ve Hakkâri’deki öğrencilerin barınma sorununa
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30057)
76.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır ve Ağrı’daki öğrencilerin barınma sorununa ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30058)
77.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt’taki öğrencilerin barınma sorununa
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30059)
78.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, doping vakalarına ve alınan önlemlere ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30060)
79.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, futbol statlarındaki hakem odalarında gizli
kamera bulunduğu iddiasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30061)
80.- Çanakkale Milletvekili
Mehmet Serdar Soydan’ın, üniversite öğrencilerinin barınması ve öğrenci
yurtları ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/30062)
81.- Mersin Milletvekili
Vahap Seçer’in, bazı futbol statlarındaki hakem odalarında gizlenmiş dinleme
cihazlarının bulunduğu iddiasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30063)
82.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Van, Siirt ve Adıyaman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30064)
83.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Bingöl, Bitlis ve Batman’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30065)
84.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Şırnak, Hakkâri, Muş ve Mardin’e yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30066)
85.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ, Diyarbakır ve Şanlıurfa’ya yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30067)
86.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’ya öğrenci yurdu
yapılmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30068)
87.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt’a yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30069)
88.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars, Iğdır ve Ağrı’ya yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30070)
89.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Akdeniz Oyunlarını izleyen seyircilere ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30071)
90.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Mersin’de düzenlenen Akdeniz Oyunları için inşa edilen bir
meydana ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30072)
91.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kürek sporu ve sporcuları ile ilgili bazı bilgilere ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30073)
92.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, uygulanacağı açıklanan projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30074)
93.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Gençlik Treni Projesi kapsamında yapılan harcamalara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30075)
94.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, FIFA U-20 Dünya Kupası kapsamında yapılan harcamalara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30076)
95.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de düzenlenen 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyat
Oyunlarını izleyen seyircilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30077)
96.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Akdeniz Oyunları kapsamında yapılan harcamalara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30078)
97.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Balkan Gençler Atletizm Şampiyonası kapsamında yapılan
harcamalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30079)
98.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2013 Balkan Gençler Atletizm Şampiyonası seyircileri ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30080)
99.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, 2011 Avrupa Gençlik Olimpiyatları için alınan mal ve
hizmetlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30081)
100.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, FIFA U-20 Dünya Kupası seyircileri ile ilgili çeşitli
hususlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30082)
101.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, öğrenci yurtları ile ilgili düzenlemeye ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30083)
102.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, stadyumlarda siyasi içerikli slogan atılmasına ve pankart
asılmasına izin verilmeyeceği yönündeki açıklamasına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30084)
103.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, spor federasyonlarının genel kurullarına ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30085)
104.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın “Gençlik Projesi” kapsamında
gerçekleştirdiği bir etkinliğe ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30086)
105.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, stadyumlara girişte alkol kontrolü yapılmasına ve yayıncı
kuruluş tarafından bir müsabakada atılan sloganlar nedeniyle yayının sesinin
kesilmesine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30087)
106.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Ankaraspor’da görev yapan antrenörlerin işlerine siyasi gerekçelerle
son verildiği iddiasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30088)
107.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, doping kullanan milli sporculara ve Doping Kontrol
Merkezi kurulmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30089)
108.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Bakanlık tarafından düzenlenen Malazgirt Zaferi etkinliklerine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30090)
109.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir
soruşturmaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30601)
110.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, halkın kamusal alanlardan yararlanma hakkını kısıtlandığı
iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30602)
111.- Diyarbakır Milletvekili
Emine Ayna’nın, terörist başı lehine düzenlenen bir yürüyüşe kolluk
kuvvetlerince müdahale edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30603)
112.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Ergenekon Davasının karar hükmüne katıldığı iddia edilen
kişilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30604)
113.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, Tekirdağ F Tipi Cezaevinde bulunan bir mahkumun sağlık
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30605)
114.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, Mısır Çarşısı patlaması davasında yargılanan bir kişi
hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30606)
115.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’de zihinsel engelli bir kişinin cinsel istismara maruz
kaldığı iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30607)
116.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Konya’ya yeni stadyum yapılmasına ve mevcut stadyumun akıbetine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30612)
117.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Gezi Parkı protestolarına katılan öğrencilerin burslarının
kesildiği iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30613)
118.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2020 Olimpiyatlarının yapılacağı şehrin
seçileceği Arjantin’e gerçekleştireceği ziyarete ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30614)
119.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, ayçiçeği fiyatına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/30822)
120.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, bir şirketin iflası ve sonrasında oluşan işçi mağduriyetlerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/30823)
121.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Spor Kulübünün eski stadyumuna ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30871)
122.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki yaylaları
birbirine bağlayan bir kara yolu yapılacağı iddiasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/30882)
123.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş.’nin abonelerinden doğal gaz
alımlarında tahsil ettiği işlem ücretine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31899)
124.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, kayıt dışı istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32083)
No: 43
9 Aralık 2013 Pazartesi
Raporlar
1.- 1974,
Yolcuların ve Bagajlarının Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Atina
Sözleşmesine Ait 2002 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/797) (S. Sayısı: 508) (Dağıtma
tarihi: 09.12.2013) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/809) (S. Sayısı: 509) (Dağıtma tarihi: 09.12.2013)
(GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/821) (S.
Sayısı: 510) (Dağıtma tarihi: 09.12.2013) (GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/823) (S. Sayısı: 511) (Dağıtma tarihi:
09.12.2013) (GÜNDEME)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/831) (S. Sayısı: 512) (Dağıtma tarihi: 09.12.2013) (GÜNDEME)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Surinam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Dostluk ve
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/833) (S. Sayısı: 513) (Dağıtma tarihi:
09.12.2013) (GÜNDEME)
Gensoru Önergesi
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin; Ülkemizin ulusal güvenliğini yeni tehlikelere maruz bırakan, siyasi
ve ekonomik çıkarlarına zarar veren, dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken
hatalı dış politika icra ettiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/30) (Başkanlığa Geliş
Tarihi: 06/12/2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 Milletvekilinin, madencilik sektörünün sorunları
ve bor madenlerinin öneminin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/803) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2012)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 20 Milletvekilinin, çocuklara karşı uygulanan
şiddetin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/804) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.04.2012)
3.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve 19 Milletvekilinin, YGS sınavındaki
başarısızlığın nedenlerinin ve eğitim sisteminin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/805) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Devlet yurtlarına yerleşemeyen üniversite
öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/30676)
2.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, 2020 Olimpiyat Oyunları için
Arjantin’de gerçekleştirilen toplantıya götürülen kişilere ve yapılan
harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/30682)
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Seçiminin
yapıldığı gece yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/30709)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’un 2020 Yaz Olimpiyat
Oyunları adaylığının başarısız olmasının nedenlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/30712)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Futbol Federasyonu
tarafından ödenen maaşlara ve Federasyonun kredi kullanımına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/30716)
6.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, İstanbul Taksim’deki bir camiye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/30717)
7.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, hutbelerde Atatürk’e yer verilmediği iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/30719)
8.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, 2020 Olimpiyat Oyunlarına adaylık için
oluşturulan tanıtım bütçesine ve yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/30736)
9.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Türkiye-İran sınırında sınır ihlali yaparken
öldürüldüğü iddia edilen Türk ve İran vatandaşlarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30791)
10.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncel’in, hasta tutuklu ve hükümlülerin 5275 sayılı Kanun
uyarınca serbest bırakılmaları konusunda yaşadıkları sorunlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30792)
11.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, İzmir’de bayrak geçişi sırasında bir savcının
ayağa kalkmamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30793)
12.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Şakran Kadın Cezaevinde mahkumlara kötü
muamelede bulunulduğu iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30794)
13.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, İzmir Şakran Cezaevinde yatan hasta bir
hükümlünün sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30795)
14.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, barolarla ilgili düzenleme
yapılacağı yönündeki açıklamalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30796)
15.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, ağır ceza davalarında görevlendirilen özel
yetkili hakimlerin işlemleri ile uygulamanın kapsamının genişletilmesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30797)
16.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 28
Şubat Davasının duruşmaları sırasında yaşananlara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30798)
17.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, ataması yapılmadığı için intihar ettiği iddia
edilen bir hakim adayına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30799)
18.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine katılan bazı
yargı mensuplarının davranışlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30800)
19.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, 2009-2012 yılları arasında işlenen kadın
cinayetlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30801)
20.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Adli Tıp Kurumu tarafından ceza infazının
ertelenmesi görüşü verilmesine rağmen kolluk kuvvetlerinin raporu doğrultusunda
bir hükümlünün infazının ertelenmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30802)
21.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, son on yılda çocuğa karşı cinsel taciz ve
istismar konularında açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30803)
22.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, bazı cezaevlerine girişlerde çıplak arama
yapılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30804)
23.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, CHP tarafından hazırlanıp kamuoyu ile paylaşılan
bir raporun cezaevinde kalan gazetecilere verilmemesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30805)
24.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yürürlükte anti-demokratik bir kanun olup olmadığına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30806)
25.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, hasta bir hükümlünün tahliye edilmemesine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/30807)
26.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli’nin yeni adliye binası ihtiyacına ve
ilçelerde yeni noterlik dairelerinin açılmasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30808)
27.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, siyasi parti üyeliklerine ve vatandaşların
bilgileri dışında siyasi partilere üye yapılmasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30809)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından 2020 Olimpiyat
Oyunlarının ülkemizde gerçekleştirilmesi adına yürütülen çalışmalarla ilgili
basına yansıyan haberlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30916)
29.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, üniversite öğrenci yurtlarına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30917)
30.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yurtlara ve üniversite kampüslerine
yerleştirilmesi planlanan kameralara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/30918)
31.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından 2020 Olimpiyat
Oyunları için Arjantin’de gerçekleştirilen toplantıya götürülen kişilere ve
yapılan harcamalara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30919)
32.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna
bağlı yurtlarla ilgili bazı verilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/30920)
33.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı
yurtlara yapılan yerleştirmelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30921)
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da yapılan ve yapılması
planlanan spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30922)
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkâri ve Siirt’te yapılan ve yapılması planlanan
spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30923)
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak ve Muş’ta yapılan ve yapılması planlanan
spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30924)
37.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Adıyaman’da yapılan ve yapılması
planlanan spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30925)
38.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman ve Bingöl’de yapılan ve yapılması planlanan
spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30926)
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’da yapılan ve yapılması planlanan
spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30927)
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’ta yapılan ve yapılması
planlanan spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30928)
41.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’da yapılan ve yapılması planlanan
spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30929)
42.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı ve Van’da yapılan ve yapılması planlanan spor
tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30930)
43.- İzmir
Milletvekili Musa Çam’ın, Gençlik Treni Projesine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30931)
44.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, 1948 yılından itibaren şampiyon veya birinci
olan amatör sporcu veya spor takımı sayısına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30932)
45.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, yabancı bir spor kulübünün bir Türk futbolcuyla
ilgili transfer görüşmesine bir büyükelçinin katılmasına ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30933)
46.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı
yurtlara yapılan yerleştirmelere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/30934)
47.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt konusunda yaptığı
protokollere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30935)
48.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında alınan ve
satılan makam araçları ile binek araçlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30936)
49.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Kredi ve Yurtlar Kurumunun yurt kapasitesine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30937)
50.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de yurtlarda kalan öğrenci sayısına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30938)
51.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kredi, burs ve yurt hizmetlerine ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30939)
52.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, temsil, ağırlama, tören ve tanıtım
giderlerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30940)
53.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Bornova Kız ve Erkek Öğrenci Yurdunun ayrılmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30941)
54.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak illerine gerçekleşen işbirliği ve
ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30942)
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman illerine gerçekleşen işbirliği ve
ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30943)
56.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, doping kullandığı tespit edilen sporculara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30944)
57.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt illerine gerçekleşen işbirliği ve
ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30945)
58.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye illerine gerçekleşen işbirliği
ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30946)
59.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’ın ilçelerinde spor müdürlükleri
kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30947)
60.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’un ilçelerinde spor
müdürlükleri kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından
karşılanmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30948)
61.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’ın ilçelerinde spor müdürlükleri
kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30949)
62.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’ın ilçelerinde spor müdürlükleri
kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30950)
63.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’nin ilçelerinde spor
müdürlükleri kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından
karşılanmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30951)
64.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Siirt’in ilçelerinde spor müdürlükleri
kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30952)
65.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’ın ilçelerinde spor müdürlükleri
kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30953)
66.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’nın ilçelerinde spor
müdürlükleri kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından
karşılanmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/30954)
67.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’nin ilçelerinde spor
müdürlükleri kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından
karşılanmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30955)
68.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’nın ilçelerinde spor müdürlükleri
kurulmasına ve sporcu lisans ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanmasına
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30956)
69.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerine gerçekleşen
işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30957)
70.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kiralama yöntemiyle kullanılan yurt
binalarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30958)
71.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri illerine gerçekleşen işbirliği
ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30959)
72.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, 2003 yılından itibaren yurtlardan ilişiği
kesilen veya bursları kesilen öğrencilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/30960)
73.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, bazı yönetmelik hükümlerinin uygulamalarına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/30961)
74.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun, üniversite öğrenci yurtlarıyla ilgili
sorunlara ve yapılması planlanan yeni yurtlara ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/30962)
75.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Marmaris’te yaşanan bir olaya ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/31330)
76.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, Haliç tersanelerine ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31333)
77.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Bakanlık görevlilerince işlendiği iddia
edilen cinsel saldırı suçlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31339)
78.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Avandia adlı diyabet ilacının kullanımına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31352)
79.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, psiko-farma ilaç kullanımı ile hastanelerin
psikiyatri servislerinde tedavi gören hastalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/31353)
80.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli ilindeki sağlık kuruluşlarında 2007-2013
yılları arasında tedavi gören hastalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31354)
81.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, doktorların tayin işlemleri ile
açılan ve kapanan muayenehanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31355)
82.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, özel sağlık meslek liseleri ile
ilgili ilanlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31356)
83.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından alınan domuz
gribi aşılarının akıbetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/31357)
84.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Bakanlık tarafından bir hastalıkla ilgili olarak
hastanelere verildiği iddia olunan talimata ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/31358)
85.- Ankara
Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, Bakanlığın ilköğretim öğrencilerine
yönelik aşı uygulaması ile ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/31359)
86.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Ordu’nun Mesudiye ilçesindeki sağlık
kuruluşlarının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31360)
87.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Türkiye’de tedavi gören Suriyeli
sığınmacıların sayısına ve yapılan sağlık harcamalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31361)
88.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Bakanlığın sağlık çalışanlarına yönelik şiddet
vakalarının basınla paylaşılmasını yasaklayan genelgesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31362)
89.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki okullarda kulak
sağlığı taraması yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/31363)
90.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkâri ve Siirt’teki okullarda kulak sağlığı
taraması yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31364)
91.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak ve Muş’taki okullarda kulak sağlığı taraması
yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31365)
92.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bitlis ve Adıyaman’daki okullarda kulak sağlığı
taraması yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31366)
93.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman ve Bingöl’deki okullarda kulak sağlığı
taraması yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31367)
94.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki okullarda kulak sağlığı
taraması yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31368)
95.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki okullarda kulak sağlığı
taraması yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31369)
96.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki okullarda kulak sağlığı taraması
yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31370)
97.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı ve Van’daki okullarda kulak sağlığı taraması
yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31371)
98.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki okullarda kulak sağlığı taraması
yapılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31372)
99.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Heybeliada’da sağlık hizmeti alanında
yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31373)
100.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın acil sağlık hizmetleri alanındaki
personel ve araç-gereç ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31374)
101.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında alınan ve
satılan makam araçları ile binek araçlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31375)
102.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, çölyak hastalarına ve SGK’nın bu hastalara
yaptığı ödeme miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/31376)
103.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki ambulans sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31377)
104.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Mardin ve Osmaniye’deki ambulans sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31378)
105.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki ambulans sayısına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31379)
106.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak’taki ambulans sayısına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/31380)
107.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki ambulans sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31381)
108.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri’deki ambulans sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31382)
109.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman’daki ambulans sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31383)
110.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki ambulans sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31384)
111.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki ambulans sayısına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31385)
112.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki ambulans sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31386)
113.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Iğdır’daki ambulans sayısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31387)
114.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl ve Batman illerine gerçekleşen işbirliği ve
ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/31388)
115.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Muş ve Şırnak illerine yönelik gerçekleşen
işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31389)
116.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman ve Hakkâri illerine yönelik gerçekleşen
işbirliği ve ticari anlaşma amaçlı yabancı heyet ziyaretlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31390)
117.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, İstanbul Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinin
kapatılması kararına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31391)
118.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Sivas’ın sağlık alanında yeterli hizmeti
alamamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31392)
119.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’da hastane bulunmayan
ilçelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31393)
120.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Hatay’daki hastanelerde Suriyeli muhaliflerin
tedavi edildiği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/31394)
121.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlığa ait ambulanslara ve bunların
tamir/bakım işlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/31395)
122.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, Bakanlığın sağlık çalışanlarına yönelik şiddet
vakalarının basınla paylaşılmasını yasaklayan genelgesinin bir hastanede
doktorlara imza karşılığı verildiği iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/31396)
123.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, şehir hastanesi projelerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31397)
124.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Edremit Devlet Hastanesinin personel ve
fiziki imkanlarının yetersizliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/31398)
125.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Çankaya Sağlık Müdürlüğü binasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/31399)
126.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 2011 yılında meydana gelen bir terör saldırısıyla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32555)
127.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, BM üyesi bazı ülkelerin imzaladığı
bir protokole Türkiye’nin imza koymamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32558)
128.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, işkence ve kötü muameleyle mücadele
kapsamındaki uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmemesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32559)
129.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2003-2013 yılları arasındaki deli
dana ve kuş gribi vakalarına ve deli dana salgını iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32560)
130.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Gülsuyu’nda hayatını
kaybeden bir vatandaşın ölümüne ve cenaze töreninde yaşananlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32561)
131.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olayları nedeniyle
haklarında soruşturma açılan sağlık görevlileri ile avukatlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32564)
132.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Abhazya’ya ambargo uygulandığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32565)
133.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adana Emniyet Müdürlüğü tarafından
ele geçirilen sarin gazına ve başlatılan soruşturmaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32566)
134.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, üniversitelerde İslam bankacılığı ve İslami finansman
bölümlerinin açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/32567)
135.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Elazığ’ın Kovancılar ve Palu ilçelerinde sosyal
ve ekonomik kalkınmanın önündeki engellere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32568)
136.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Taksim Yayalaştırma Projesi ile
ilgili sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32569)
137.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilindeki korsan taşımacılığın
önlenmesi konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32571)
138.- Ordu
Milletvekili İdris Yıldız’ın, Suriyeli mültecilerin yerleştirildiği illere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32572)
139.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki Sarp Sınır Kapısına yakın bir
alanda araçlar ve şoförler için dinlenme tesisi yapılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32573)
140.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Başkent Gaz A.Ş.’nin özelleştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32574)
141.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, öğrenci andının kaldırılmasının nedenine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32575)
142.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ankara’da doğal gaz satışında kota
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32578)
143.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Marmara Üniversitesindeki hak
ihlalleriyle ilgili bir rapora ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/32579)
144.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
tarafından gazetelere verilen bir ilana ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32581)
145.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Adana’da bir kişinin seyyar tezgah
açma tartışmasından dolayı kendini ateşe vermesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/32583)
146.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Suriyeli sığınmacılara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32584)
147.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, Çanakkale’de bulunan termik santrallere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32585)
148.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, demokratikleşme paketinde bazı harflerin
kullanımıyla ilgili yer alan düzenlemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32586)
149.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Suriyeli sığınmacılara
üniversitelerde eğitim hakkı verilip verilmediğine ve son 3 yılda Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen yabancılara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32587)
150.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, Akkuyu Nükleer Santral Projesi ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32589)
151.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye gelen
sığınmacılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32590)
152.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, kanun ve yönetmelikler çerçevesinde oluşturulan
izleme ve değerlendirme kurullarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/32591)
153.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2013 yılları arasında evlenen
veya kürtaj uygulanan 15-18 yaş arası kız çocuklarına ve istismar suçlarının
engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/32592)
154.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Gazze’ye yapacağı ziyarete ve Gazze’ye
gönderilen yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32594)
155.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, özelleştirme ve kamu ihalelerini alan firmalara kamu
bankalarından kullandırılan kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/32595)
156.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim
Merkezine tedavi olmak için müracaat edenlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32596)
157.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Akil İnsanlar Heyetinin çalışmaları ile bu
çalışmalar için bütçeden yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32597)
158.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Başbakanlığa bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve
kuruluşlarca yapılan yatırım ve harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32598)
159.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile ilişkilere ve
Hükümetin Irak’taki Türkmenlere yönelik politikalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32599)
160.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, terörle mücadele kapsamında görev yapan güvenlik
güçlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32600)
161.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da madde kullanımı nedeniyle hayatını
kaybeden bir çocuğa ve madde bağımlılığının engellenmesi kapsamında yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32601)
162.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırılar ile
ilgili açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32602)
163.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in NATO’ya katılımına Türkiye’nin onay
verdiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32603)
164.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinin ardından
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından asılan afişlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32604)
165.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
hakkındaki soruşturmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32605)
166.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, eğitim fakülteleri mezunlarının
istihdam sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32606)
167.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı tarafından satın alınan metrobüslere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/32607)
168.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Topkapı-Edirnekapı-Sultançiftliği
Tramvay Hattı ve İETT otobüslerine reklam giydirme işi ihalelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32608)
169.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, derneklere ait araçların resmi plaka
kullanabilmelerine ve derneklere yönelik desteklere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/32609)
170.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Adana’da düzenlenen mitingle ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32610)
171.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, lisanslı harita ve kadastro mühendislik
bürolarının kapatılması sonucu mağduriyet yaşayan kişilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/32611)
172.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, refah düzeyinin artırılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32612)
173.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, bir derneğe resmi plaka tahsis edildiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32613)
174.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Suriyeli mültecilere verilen sağlık
hizmetlerinin vatandaşlara aynı kalitede verilmediği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32615)
175.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, gümrük kapılarında görevlendirilen
veteriner hekimlerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/32616)
176.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Mısır’da gözaltına alındığı iddia
edilen bir Türk vatandaşına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32618)
177.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Enerji Hanım Projesi ile
finansmanına ve proje kapsamında düzenlenen eğitim programına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32620)
178.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, bir derneğe ait araçların resmi plaka kullanmasına
ve dernek reklamı taşımasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/32621)
179.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, tüm sermayesi devlete ait olan bir katılım bankası
kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı
soru önergesi (7/32624)
180.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’da kredi ve kredi kartı borcu olan kişi
sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/32625)
181.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/32626)
182.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara ait
gayrimenkullere ve bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/32627)
183.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Ziraat Bankası şube tabelalarında “T.C.” ibaresinin bulunmamasına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/32628)
184.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, IMF tarafından Türkiye ekonomisi hakkında
yayınlanan bir rapora ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/32629)
185.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Halk Bankasının kredi tahsis ve kredi
ödeme işlemleri konusunda müşterilerine farklı uygulamalar yaptığı iddiasına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/32630)
186.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, ATM’lere vergi muafiyeti uygulanmasına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/32631)
187.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, depremden zarar gören Erzurum’un Tekman ilçesine
bağlı bir köyün konteyner ihtiyacına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir
Atalay) yazılı soru önergesi (7/32632)
188.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara ait arsa
ve araziler ile bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/32633)
189.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlara ait
gayrimenkullere ve bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/32634)
190.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Suriye’ye sınır illerde stoklanan gaz maskesi
ve yaşamsal maddelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı
soru önergesi (7/32635)
191.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık ve bağlı, ilgili yada ilişkili kurum veya
kuruluşlarca yapılan harcamalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/32636)
192.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırılara ve
çözüm sürecine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru
önergesi (7/32637)
193.- İzmir
Milletvekili Rıza Türmen’in, Medeni Kanunun 187’nci maddesinin evli kadınların
yalnızca kızlık soyadlarını kullanabilmelerine imkan sağlayacak şekilde
değiştirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/32658)
194.- Denizli
Milletvekili İlhan Cihaner’in, 1353 sayılı Kanuna muhalefetten ceza alan kişi
sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/32659)
195.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32660)
196.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32661)
197.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın el konulan bilgisayarının
kopyasının alınmasından sonra CMK’nın 134’üncü maddesi gereğince iade edilmesi
gerekirken iade edilmemesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32662)
198.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bazı milletvekillerinin haklarında Anayasanın 83.
maddesinin uygulanması gerektiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32663)
199.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 2002 yılından itibaren haklarında dava açılmasına
izin verilen avukat, hakim ve savcı sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32664)
200.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında mülki idare
amirleri hakkındaki soruşturmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32665)
201.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, 2005 yılından itibaren TCK’nın 94. veya 95.
maddeleri uyarınca haklarında soruşturma yürütülen kolluk görevlilerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/32666)
202.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki Askeri Havaalanı Mania Planı
Uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/32667)
203.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık ve bağlı, ilgili ya da ilişkili kurum ve
kuruluşlarca yapılan harcamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32668)
204.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevindeki ağır hasta bir
hükümlünün tedavisine ve cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili
yapılan çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/32669)
205.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, erken yaşta evlilikle ilgili çeşitli verilere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/32670)
206.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, siyasi suçlulara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32671)
207.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, tutuklu ve hükümlü kadın sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32672)
208.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, cezaevlerinde bazı televizyon kanallarının
yasaklandığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32673)
209.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, cezaevlerindeki işkence iddialarına ve yakalanan
firari mahkumların yerleştirildikleri cezaevine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32674)
210.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, fuhuşa zorlanan kadın ve çocuklara ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/32675)
211.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32676)
212.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32677)
213.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, tüp bebek tedavisi yapan hastanelere ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/32678)
214.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Samsun’daki bir kadın konukevinde yaşandığı
iddia edilen bir olaya ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32679)
215.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 6284 sayılı Kanunun çeşitli boyutlarıyla ilgili
yapılan çalışmalar ve uygulamalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32680)
216.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ebelerin aile danışmanlığı sertifikası
alabilmesi ile aile danışmanlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32681)
217.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Bakanlığa bağlı sevgi evlerine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/32682)
218.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, yoksul ailelerin tüp bebek tedavi giderlerinin
karşılanması amacıyla hazırlanan projeye ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32683)
219.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, sokakta çalıştırılan çocuklarla ilgili bazı
verilere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32684)
220.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’ın Başkale ilçesinde sağlık sorunları yaşayan
muhtaç ailelere yardım yapılmasına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32685)
221.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarına yönelik
desteklere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32686)
222.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32687)
223.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32688)
224.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık ve bağlı, ilgili ya da ilişkili kurum veya
kuruluşlarca yapılan harcamalara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32689)
225.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve
Mardin’deki organize sanayi bölgelerinin kalifiye eleman ihtiyacına ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/32690)
226.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman ve Adıyaman’daki organize sanayi
bölgelerinin kalifiye eleman ihtiyacına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32691)
227.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van ve Ağrı’daki organize sanayi bölgelerinin
kalifiye eleman ihtiyacına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32692)
228.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum ve Elazığ’daki organize sanayi bölgelerinin
kalifiye eleman ihtiyacına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32693)
229.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32694)
230.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32695)
231.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında yapılan endüstriyel
tasarım başvurularına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32696)
232.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasındaki AR-GE
çalışmalarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32697)
233.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ülkemizde bilişim teknolojilerinin kullanımının
artırılması ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/32698)
234.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık ve bağlı, ilgili ya da ilişkili kurum veya
kuruluşlarca yapılan harcamalara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32699)
235.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yerli otomobil üretimine ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/32700)
236.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2008-2013 yılları arasındaki girişimcilik
eğitimlerine ve verilen hibe ve kredilere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32701)
237.- İstanbul
Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın’ın, görevde yükselme ve unvan değişikliği ile
ilgili yönetmelikte yapılan değişikliklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32702)
238.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, kadın istihdamı ve çalışma şartlarının
iyileştirilmesi kapsamında yapılacak düzenlemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32703)
239.- İzmir
Milletvekili Rıza Türmen’in, Şırnak’ta bir maden ocağında çalıştırılan
çocuklara ve çocuk işçiliği ile ilgili bazı verilere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32704)
240.- İzmir
Milletvekili Rıza Türmen’in, Bakanlığın Çalışan Çocuklar Şube Müdürlüğünün
faaliyetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32705)
241.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, bir vatandaşın emekli aylığının bağlanması
konusunda mağdur edildiği iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32706)
242.- Ankara
Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün, Sosyal Güvenlik Destek Primi borçlarının
tespitine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32709)
243.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, iş güvenliği uzmanlığı sınavına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32710)
244.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, biyometrik kimlik doğrulama sisteminin
kullanımı için tanınan sürenin üniversite hastaneleri için uzatılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32711)
245.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Bağ-Kur’a prim borcu olan çiftçilerin prim
borçlarının tarımsal destekleme gelirlerinden kesilmesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32712)
246.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler’in, SGK tarafından engelli vatandaşlara sağlanan tekerlekli
sandalyelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32713)
247.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden
çalışanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32714)
248.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınan
vatandaşlardan süresi içerisinde gelir testi yaptırmayanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32715)
249.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, sanayi işlerinde ve küçük ve orta ölçekli
girişimlerdeki tehlikeli işlerde çocukların çalıştırılmasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/32717)
250.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32718)
251.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32719)
252.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde kurulması
planlanan termik santrale ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32723)
253.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Bakanlık tarafından Rize’nin
İkizdere ve Trabzon’un Of ilçelerini kapsayan bir lojistik merkezi kurulacağı
iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32724)
254.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa’da TOKİ tarafından yapılan Akçağlayan
Konutlarında yaşanan olumsuzluklara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32725)
255.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Suriyeli mültecilere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32727)
256.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32728)
257.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Lübnan’da kaçırılan Türk pilotlara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32729)
258.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Afrika’da bulunan
elçilik, konsolosluk ve diplomatik temsilciliklere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32730)
259.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Ortadoğu’da son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32731)
260.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Türkiye üzerinden Suriye’ye kimyasal silah
yapımında kullanılan maddelerin geçirildiği iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32732)
261.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Kartal Belediyesinin Abhazya
Cumhuriyeti’nin Sohum Belediyesi ile kardeş kent ilişkisi kurma girişimine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32733)
262.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in NATO’ya katılımına Türkiye’nin onay
verdiği iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32734)
263.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği
ziyarete ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32735)
264.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında görevde iken suç
işleyen veya can ve mal kayıplı saldırıda bulunan gümrük muhafaza memurlarına
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/32783)
265.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından
gazetelere verilen bir ilana ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32784)
266.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’un Maltepe ilçesindeki bir mahallede
yaşanan olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32785)
267.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Eskişehir Valisine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32786)
268.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı bir köyün yol
ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32787)
269.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın, Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı bir köyün su
sorununa ve sorunun çözümü için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32788)
270.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Diyarbakır’da güvenlik güçleri tarafından ele
geçirilen uyuşturucu miktarına ve ele geçirilen bir miktar uyuşturucunun
muhafazası sırasında çalındığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32789)
271.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Başbakanın Adana ve Ceyhan’da
gerçekleştirdiği toplu açılış ve mitinglere kamu personelinin katılımının
zorunlu tutulduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32790)
272.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, Roman vatandaşların sorunlarına ve
sorunlarının çözümü konusunda yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32791)
273.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Karabük’ün Safranbolu ilçesindeki Misak-ı
Milli Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı’nda yapılan değişikliğe ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32792)
274.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32793)
275.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32794)
276.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol,
su ve kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32795)
277.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün su ve kanalizasyon
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32796)
278.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Ardanuç ilçesindeki bir köyde
bulunan Jandarma Karakolunun kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32797)
279.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in bir köyündeki Jandarma Karakolunun
kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32798)
280.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol ve
kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32799)
281.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Şavşat ilçesindeki bir köyün yol ve
sulama suyu sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32800)
282.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, göz yaşartıcı gaz kullanımıyla ilgili
düzenleyici işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32801)
283.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, İstanbul Bakırköy Kaymakamının görev yeri
değişikliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32802)
284.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ehliyet alma ve değiştirme konularında getirilen
yeniliklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32803)
285.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin Çayırova ilçesindeki bir mahallenin
ulaşım sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32804)
286.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin köylerinde yapılan asfalt yolların çok kısa
sürede bozulmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32805)
287.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’in Erdemli ilçesinde yapılması planlanan bir göletle
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32806)
288.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Kurban Bayramı için belediyeler tarafından
alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32807)
289.- İstanbul
Milletvekili Faik Tunay’ın, toplu halde tebliğ edilen trafik cezalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32808)
290.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Mustafa Balbay’ın el konulan bilgisayarının kanuna
aykırı şekilde kendisine iade edilmediği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32809)
291.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Maltepe’deki bazı mahallelerde polis
tarafından gerçekleştirilen operasyona ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32810)
292.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32811)
293.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32812)
294.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yayın deposuna
yapılan polis baskınına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32813)
295.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Türk vatandaşlığına geçirilen Suriyeli
sığınmacılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32814)
296.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, polis tarafından bir terör örgütüne yönelik
gerçekleştirilen operasyonda ele geçirilen kimyasal maddelere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32815)
297.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Suriye sınırının güvenliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32816)
298.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara’da Bağlum Bulvarı üzerine üst geçit
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32817)
299.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen etkinlik ve festivallere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32818)
300.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde ele geçirilen patlayıcı maddelere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32819)
301.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Ağrı’da kaybolan
kişilere ve bulunmaları için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32820)
302.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında elektrik
direklerinden geçen akım nedeniyle meydana gelen kazalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32821)
303.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hakkâri’de bir eyleme katılan kişilere ve
yapılan işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32822)
304.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında ele geçirilen eroin
miktarına ve eroin kaçakçılığının önlenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32823)
305.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında tırnakçılık
yöntemiyle gerçekleştirilen hırsızlıklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32824)
306.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında motor ve motosiklet
sınıfı araçların karıştığı kazalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32825)
307.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Diyarbakır Kayapınar semtindeki bir okulun
tadilat ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32826)
308.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında cinayete kurban
giden zihinsel ve bedensel engellilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32827)
309.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında Diyarbakır’da
meydana gelen silahlı saldırılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32828)
310.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2010-2013 yılları arasında Diyarbakır’da
gerçekleştirilen izinsiz gösteri ve yürüyüşler ile bir eylemde meydana gelen
olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32829)
311.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Ağrı’da yaşanan
hırsızlık olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32830)
312.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında saldırı suçlaması
nedeniyle hakkında işlem yapılan gümrük muhafaza memurlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32831)
313.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında gerçekleştirilen
bombalı eylemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32832)
314.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2011-2013 yılları arasında Türkiye üzerinden
başka ülkelere giden Suriyeli sığınmacılara ve Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı
sayısına bir sınır getirilip getirilmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32833)
315.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’nın Elmadağ ilçesindeki bir fabrikada
meydana gelen patlamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32834)
316.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında gerçekleştirilen
kuaför denetimlerine ve kesilen cezalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32835)
317.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında terör örgütü
tarafından kaçırılan köy korucularına ve kurtarılması için yapılan çalışmalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32836)
318.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında jammer kullanılarak
gerçekleştirilen otomobil hırsızlıklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32837)
319.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’ye sığınan Suriyeli Türkmenlerin
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32838)
320.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Suriye uyruklu olmadığı halde Suriye’den göç
eden sığınmacıların sayısına ve ikamet yerlerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32839)
321.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Suriyeli sığınmacıların sayısına ve ikamet
yerlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32840)
322.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’ye sığınan Suriyeli Türkmenlerin
sayısına ve ikamet yerlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32841)
323.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2013 yılında Ankara’da kullanılan biber gazına
ve neden olduğu yaralanmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32842)
324.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, belediyelerdeki gıda mühendisi kadrolarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32843)
325.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’daki MOBESE kameralarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32844)
326.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın bir köyünde yaşanan su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32845)
327.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, fahri trafik müfettişlerinin sayısına ve fahri
trafik müfettişleri tarafından kesilen cezalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32846)
328.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, polislerin özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32847)
329.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Suriye’deki bazı grupların Türk vatandaşlarını
savaşmak için Suriye’ye götürdüğü iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32848)
330.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinin ardından
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından asılan afişlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32849)
331.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Akil İnsanlar Heyetinin çalışmaları kapsamında
yapılan harcamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32850)
332.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Çanakkale’de bulunan şehitlikteki bir bayrak
direğine Suriyeli muhaliflere ait yeni bir bayrak çekildiği iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32851)
333.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Reyhanlı’da meydana gelen bombalı saldırılara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32852)
334.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da madde kullanımı nedeniyle hayatını
kaybeden bir çocuğa ve madde bağımlılığının engellenmesi kapsamında yapılan
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32853)
335.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, terörle mücadele kapsamında görev yapan güvenlik
güçlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32854)
336.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki bir yolda yaşanan
çökmeye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32855)
337.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, Trabzon’daki bir heykelin akıbetine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32856)
338.- İstanbul
Milletvekili Sedef Küçük’ün, Bakanlık ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev
yapan personel hakkında etik davranış ilkelerini ihlal nedeniyle yapılan
başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32857)
339.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Pendik Belediyesi tarafından yapılan
bazı ihalelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32858)
340.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir’in Susurluk ilçesine yeni bir
köprü yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32859)
341.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Uludere olayıyla ilgili hazırlanan rapor sonucu
yapılan işlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32860)
342.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, sivil toplum kuruluşlarının kamu kurumlarına ait
salonları ücretsiz kullanabilmesinin sağlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32861)
343.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, trans bireylerin kimlik bilgilerinin
toplanmasına ve trans bireylere yönelik nefret söyleminin engellenmesi
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32862)
344.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Bolu Abant KYK Erkek Öğrenci Yurdunda yaşanan
olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32863)
345.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün, Hatay’da hayatını kaybeden bir vatandaşın
ölümü ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32864)
346.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, kurban satış ve kesim yerlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32865)
347.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Mimarlar Odası Ankara Şubesine yapılan
baskına ve çeşitli iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32866)
348.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32867)
349.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32868)
350.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, Bakanlıkta görevli bir müsteşar yardımcısı ile
ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32869)
351.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’nin Yenice ilçesinde bulunan tarihi bir
kaleye ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32870)
352.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32871)
353.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve bunların satış
ve kiralama işlemlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32872)
354.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya Müzesinin güvenlik hizmetleri için yapılan
ihaleyle ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32873)
355.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, geleneksel kamış yastıkçılığı zanaatçılığına
ve yerel el sanatlarının korunması kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32874)
356.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 1927-2013 yılları arasında 1057 sayılı Kanun
uyarınca kaldırılan, kazınan ve kırılan Osmanlı tuğra ve kitabelerine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32875)
357.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, arkeolog kadroları ile Bakanlığın projelerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32876)
358.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, müzeler ve müzelerde çalışan arkeolog
sayılarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32877)
359.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, Bakanlığın Türk Edebiyatı Eserlerinin Yurt
dışında Yayımlanması Fonun bir başvuruyla ilgili kararına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32878)
360.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Çanakkale’de bulunan şehitlikteki bir bayrak
direğine Suriyeli muhaliflere ait yeni bir bayrak çekildiği iddiasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/32879)
361.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlıkça ve Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili
kurum ve kuruluşlarınca yapılan harcamalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32880)
362.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da Askeri Havaalanı Mania Planı
Uygulamasından etkilenen tarihi ve turistik eserlere ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32881)
363.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da belediye tarafından işletilen
taşınmazların kullanım izninin iptal edilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32882)
364.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Mimarlar Odası Ankara Şubesine yapılan
baskında el konulan yayınlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32883)
365.- İstanbul
Milletvekili Faik Tunay’ın, İstanbul Maltepe’de bulunan Karayolları Genel
Müdürlüğü arazisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/32884)
366.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32885)
367.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32886)
368.- İzmir
Milletvekili Mustafa Moroğlu’nun, İzmir ilindeki ruhsatsız okul binalarına ve
okul binalarının onarım çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32888)
369.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, mesleki ve teknik öğretmenliklerinin norm
açma ders saatinin fazla olmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32889)
370.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle haklarında
soruşturma açılan öğretmen ve öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32890)
371.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, okula başlama yaşına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32891)
372.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye’deki özel eğitim kurumlarının sayısı ile
özel eğitim kurumlarında eğitim gören öğrenci sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32892)
373.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Şanlıurfa’daki özel eğitim kurumlarının sayısı ile
özel eğitim kurumları ve Devlet okullarında eğitim gören öğrenci sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32893)
374.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Tunceli’deki özel eğitim kurumlarının sayısı ile
özel eğitim kurumları ve Devlet okullarında eğitim gören öğrenci sayısına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32894)
375.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Hakkâri’de bulunan Devlet okulu veya özel okul ile
öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32895)
376.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Mardin’de bulunan Devlet okulu veya özel okul ile
öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32896)
377.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da bulunan Devlet okulu veya özel okul
ile öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32897)
378.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, okulların fiziki yapıları itibarıyla çocuklar için
güvenli hale getirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32898)
379.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ın bazı köylerindeki taşımalı eğitim
uygulaması ile ilgili sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32899)
380.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Bakanlığa Tunceli Üniversitesi Rektörü hakkında
şikayette bulunulup bulunulmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32900)
381.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in, Kürtçe öğretmeni ataması yapılmamasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32901)
382.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesindeki
bir lisede görevli öğretmenler hakkında Gezi eylemlerine katıldıkları
gerekçesiyle başlatılan soruşturmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32902)
383.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Başbakanın Adana ve Ceyhan’da
gerçekleştirdiği toplu açılış ve mitinglere Bakanlık personelinin katılımının
zorunlu tutulduğu iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32903)
384.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, okullarda kullanılan öğrenci takip
sistemlerine ve saklanan bilgilerin güvenliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32904)
385.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’nın Beyşehir ilçesindeki bir özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezinde yaşanan olaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32905)
386.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32906)
387.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32907)
388.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, okul kazalarına karşı alınan
önlemlere ve Konya’nın Beyşehir ilçesindeki bir rehabilitasyon merkezinde
fiziksel şiddet uygulanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32908)
389.- İstanbul
Milletvekili Müslim Sarı’nın, Marmara Üniversitesinde öğretim görevlilerine ve
öğrencilere Gezi Parkı eylemlerine destek verdikleri için yapıldığı iddia
edilen uygulamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32909)
390.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, ortaöğrenimini yurt dışında tamamlayan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarına Türkiye’deki üniversitelere sınavsız ve ücretsiz
giriş hakkı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32910)
391.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, ders kitaplarının dağıtımında yaşanan sorunlara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32911)
392.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, eğitim uzmanı olarak atanan öğretmenlere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32912)
393.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Ceyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce Başbakan’ın
katılacağı bir törene öğretmenlerin katılması konusunda talimat verildiği
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32913)
394.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul Bahçelievler’deki bir okulda yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32914)
395.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, okulların dezenfekte edilmesi çalışmalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32915)
396.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Bakanlığın rehberlik kurslarının
Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü mezunlarının iş olanaklarını
kısıtladığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32916)
397.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ortaöğrenimini yurt dışında tamamlayan
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Türkiye’deki üniversitelere sınavsız giriş
hakkı tanınması uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32917)
398.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, ortaöğretime geçişte uygulanacak yeni sisteme ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32918)
399.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, yükseköğrenim görmek için yurt dışından
ülkemize gelen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32919)
400.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, tıbbi sekreterlik ve dokümantasyon bölümü ile
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32920)
401.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, İmam Hatip Liselerinden, üniversitelerin
ilahiyat bölümlerinden mezun olanların sayısı ile Diyanet İşleri Başkanlığına
ayrılan personel kontenjanına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32921)
402.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Fransızca öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32922)
403.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’deki özel eğitim öğrencilerine ve
öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32923)
404.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat
Eşitliğinin Sağlanması konulu Başbakanlık Genelgesi kapsamında yürütülen
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32924)
405.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, özel eğitim öğrencilerine ve öğretmenlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32925)
406.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, İstanbul’un Küçükçekmece ilçesindeki bir
okulda hayatını kaybeden bir öğrenciye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/32926)
407.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Özel Anadolu Meslek Liseleriyle ilgili yapılan
yönetmelik değişikliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32927)
408.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’ın Başkale ilçesinde taşımalı eğitimde yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32928)
409.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’daki bir ilköğretim okulunun
sıralarının yenilenmesi için öğrenci velilerinden zorla para toplandığı
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32929)
410.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’nın Alanya ilçesindeki Barbaros Azakoğlu
İlkokulunun bir bloğunun imam hatip okuluna dönüştürülmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32930)
411.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, dershanelerin kapatılarak özel okullara
dönüştürülmesi konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32931)
412.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Bakanlık tarafından Ortaöğretim Kurumları
Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32932)
413.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32933)
414.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, teknik öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32934)
415.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, okullarla ve yöneticileri ile ilgili bazı verilere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32935)
416.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Milli Eğitim Şube Müdürlüklerine yapılan atamalarda
yaşandığı iddia edilen sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32936)
417.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık ve bağlı, ilgili ya da ilişkili kurum veya
kuruluşlarca yapılan harcamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32937)
418.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki norm kadro fazlası öğretmenlerin yer
değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32938)
419.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, teknik eğitim fakültesi mezunlarına mühendislik
unvanı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32939)
420.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite kampüslerinde ve yurtlarda yemeklere şap
katıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32940)
421.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının görme
engelliler için uygunluğuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32941)
422.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, ülke genelindeki norm kadro fazlası öğretmenlerin
yer değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32942)
423.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı üniversitelerin kimlik kartlarını bankalar
aracılığıyla hazırlamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32943)
424.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, YÖK’ün internet sitesinin ele geçirilmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32944)
425.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KPSS-2012’nin iptal edilerek tekrarlanması
taleplerine ve öğretmen atamalarının durdurulmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32945)
426.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Dicle Üniversitesi Kampüsündeki yurtlarda
kalan kız öğrencilerin cinsel tacize maruz kaldıkları iddiasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32946)
427.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, 18 yaşın altındayken evlenip okulla ilişiği
kesilen öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32947)
428.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, kitap satın almalara ve Talim Terbiye Kurulunun
çeşitli faaliyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32948)
429.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, ortaöğrenimini yurt dışında tamamlayan Türk
vatandaşlarının sınavsız yükseköğretime geçebilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32949)
430.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’nın, okul ve öğrenci sayılarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32950)
431.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’daki lise sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32951)
432.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, meslek ve teknik liselerdeki öğretmen ve
öğrencilerin yaşadığı sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/32952)
433.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, 2014 yılında yapılacak öğretmen atamalarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/32953)
434.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, Ecemiş Çayı’ndaki kirliliğe ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32962)
435.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Ani Örenyeri’nin ağaçlandırılması projesine
ve gerçekleştirilen çalışmalarla ilgili sorunlara ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/32963)
436.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hatay’da yasa dışı saka kuşu avlanmalarına ve
engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32965)
437.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, aşırı otlatma ve konvansiyonel tarım
uygulamalarının zararlarına ve turnaların varlığını sürdürmesi kapsamında
yapılan çalışmalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32970)
438.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki Askeri Havaalanı Mania Planı
Uygulamasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/32971)
439.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, İstanbul Üsküdar’da altında tatlı su havzası olan
bir arazide TOKİ’nin inşaat yapmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/32972)
440.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, Muğla’nın Milas ilçesinde baraj yapımı
amacıyla gerçekleştirilen kamulaştırmalardan kaynaklanan mağduriyetlere ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/32973)
441.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Erzurum’un Karaçoban ilçesine bağlı bir köy yolunun
asfaltlandırma çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/33004)
442.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, il içi ticari yolcu taşımacılığı yetki
belgesine ve ücretinin yüksekliğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/33005)
443.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, K türü yetki belgelerinin Şoförler Odası
Başkanlıkları tarafından verilmesi talebine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33006)
444.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, minibüs ve taksicilerin basit usulde
vergilendirilmeleri için ticari kazanç limitinin arttırılmasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33007)
445.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Şoförler Odası Başkanlıklarının çalışma
koşulları ile görev ve yetkileri konusunda düzenleme yapılmasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33008)
446.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, SRC belgelerinin dağıtımında yaşanan
sorunlara ve belgelerin dağıtımında Şoförler ve Otomobilciler Odaları
Başkanlıklarının görevlendirilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33009)
447.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Ardahan Posof-Artvin Şavşat Karayolunun kara
yolları ağına alınmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/33010)
448.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında konteyner
taşımacılığı ile ilgili verilere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/33011)
449.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu Doğu Çevre Yoluna ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33012)
450.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’nun Cide ilçesinde yapılması planlanan
balıkçı barınağına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/33013)
451.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, bölünmüş yollarda bulunan bariyerlere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33014)
452.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Zafer Havaalanına ve kullanan yolcu sayısına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/33015)
453.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, Mersin’in Gülnar ilçesinin bağlantı yollarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33016)
454.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’un trafik sorununa gişeler
üzerinden çözüm bulunmasına yönelik çalışmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33017)
455.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait gayrimenkullere ve
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33018)
456.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa ait arsa ve araziler ile
bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33019)
457.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, limanlara, sahiplik durumlarına ve
kapasitelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/33020)
458.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, limanların çevreye zararlarına ve limanlardan
gerçekleştirilen ticaretle ilgili verilere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33021)
459.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İzmit-Sapanca Yolu yol yapım çalışmasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33022)
460.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Şile açığında bir yük gemisinin batmasının
ardından yapılan kurtarma çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33023)
461.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, internet sağlayıcısı bir şirketin 2012 yılında
anlaşma yaptığı bir şirketle ilgili güvenlik kaygılarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33024)
462.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünde görevli bazı
şahısların kurdukları iddia edilen bir şirkete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33025)
463.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesindeki bir kavşağa
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/33026)
464.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Kuluncak ilçesine bağlı bir köye baz
istasyonu kurulmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/33027)
465.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Askeri Havaalanı Mania Planı Uygulaması nedeniyle
ortaya çıkan sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/33028)
466.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sivil havacılık sektörüne ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33029)
467.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık ve Bağlı, ilgili ya da ilişkili kurum ve ya
kuruluşlarca yapılan harcamalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/33030)
468.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yasa dışı dinleme iddiaları ile BTK tarafından bu
konuda yürütülen çalışmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/33031)
469.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, evrensel hizmet fonunun kullanımına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33032)
470.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, baz istasyonlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33033)
471.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bir telekominikasyon şirketinin kişisel veri ihlali
yaptığı iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/33034)
472.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, mobil servis sağlayıcılarına ve bunların denetimine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/33035)
473.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, internet ve ses trafiğinin takibine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33036)
474.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığının çeşitli faaliyetlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/33037)
475.- İstanbul
Milletvekili Durmuş Ali Torlak’ın, uzun mesafeli uçuşlarda tıp doktoru
bulundurma zorunluluğuna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/33038)
476.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İŞKUR’un faaliyetlerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/33042)
477.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Muradiye Jandarma Karakolu bahçesinde bir
kişinin daha önce tartıştığı kişiler tarafından darp edildiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/33043)
478.- Balıkesir
Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Jandarma Genel Komutanlığının İçişleri
Bakanlığı bünyesinde alınacağı yönündeki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/33044)
479.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Adana’daki bir okulun onarımdan geçirilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/33045)
480.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Menemen-Aliağa Çift Hatlı Demiryolu
İnşaatı Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/33046)
481.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 9. Kalkınma Planındaki Türk Deniz Ticaret
Filosunun yenilenmesi ve yeni tersaneler kurulması hedefine ne ölçüde
ulaşıldığına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/33047)
9 Aralık 2013 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN –
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır.
Görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz cevaplandırılmayan soru önergeleriyle ilgili Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’ye aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
soru önergelerinin cevaplandırılmamasına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soru önergelerine
verilmeyen ya da veriliyor gibi yapılan cevaplar konusunda gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hükûmetin
icraatlarını denetleme mekanizmalarından bir tanesi de soru önergeleri
müessesesidir. Milletvekilleri, hükûmet icraatlarını denetlemek için soru
önergesi verirler. Bakanlar, yaptıkları icraatlar bağlamında bu soru
önergelerine doğru, açık ve gerçek cevap vermek zorundadırlar. Hâl böyleyken,
özellikle ihale, kiralama ve harcamalara ilişkin soruların büyük bir kısmına
bakanlar cevap vermemektedir. Verilen cevaplar da yuvarlak, genel, ilgisiz
türden olmaktadır. Bunlardan birkaçını yüce Meclisin takdirine sunuyorum:
Orman ve
Su İşleri Bakanı Sayın Eroğlu’na “Bakanlığınızca kiralanan her bina için
kiralama süresince ayrı ayrı ödenen kira miktarları ne kadardır?” şeklinde bir
soru sorduk. Bakan bu soruya “Aylık kira bedelleri Başbakanlık Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı tarafından ödenmek üzere kiralama yapılmıştır.” şeklinde
cevap vermiştir. Kira bedellerini soruyoruz, Sayın Bakan “kiralanmıştır” diye
cevap veriyor.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanına yine “2012 yılı itibarıyla kiralanan her bina
için kiralama süresince ayrı ayrı ödenen kira miktarları ne kadardır?” diye
soruyoruz…
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Hocam, biraz sessiz.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Susmuyorsunuz, sizi ben sustururum. Yani ya
dinleyeceksiniz ya da dinleteceğim.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Sesin bize ulaşıyor.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Bakanlığımız “Binalar hizmet binası olarak kiralanmış olup
adı geçen kurumlar hizmetlerini hâlen kiraladıkları binalarda yürütmektedir.”
şeklinde cevap veriyor. Aynı şekilde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da
“Bakanlık bünyesinde kullanılan binalar hangi kişi ya da kuruluşlardan aylık
kaç liraya kiralanmıştır?” sorusuna -Sayın Fatma Şahin- “Dağınık yapıda ve
farklı binalarda verilen hizmet bir araya getirilmek üzere tek bir Bakanlık
binası kiralanmak suretiyle durum giderilmiştir.” diyor. Daha vahimi, Lale
Devri’ni yaşayan AKP’nin bakanlarına, milletten toplanan vergilerle yapılan
havai fişek gösterileri, debdebe ve şatafat içerikli açılışlar, lüks içindeki
tanıtımlar, beş yıldızlı otellerde verilen davetler, toplantılar ve yemeklerle,
milletin dişinden tırnağından artırarak ödediği vergilerle yaptıkları
harcamaların miktarını soruyoruz, “Mevzuata uygun şekilde harcama yapılıyor.”
şeklinde bir cevap veriliyor.
Bilindiği
gibi, TİKA, faaliyetlerini ve dolayısıyla harcamalarını yurt dışında
yapmaktadır. Bu faaliyetler hem gözden hem de gözetimden ıraktır. TİKA 2012
yılı için 3 milyar 436 milyon dolar harcama yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşlarının ödediği vergilerle yurt dışında gerçekleştirilen projelerin
belirlenmiş amaçlara ve yasalara uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini
anlamak için ilgili bakana çeşitli projeler ve faaliyetlerle ilgili 224 soru
önergesi sunduk. Bu sorular, özet olarak “TİKA’nın yurt dışında yaptığı
ihaleler hangi şirketlere veriliyor? Bu ihaleler için verilen diğer teklifler
nelerdir? Yurt dışında, TİKA kapsamında gerçekleştirilen ihaleleri
birbirleriyle ilişkili şirketler mi gerçekleştiriyor?” sorularını içeriyordu.
TİKA’nın bağlı olduğu Sayın Bozdağ 224 proje için sorulan soruya yarım sayfalık
bir cevap veriyor, “Projelere ilişkin bilgiler TİKA faaliyet raporunda yer
almakta olup söz konusunu raporlardan, 1’er adet ekte sunulmuştur.” diyor.
Faaliyet raporunda, sorduğumuz sorulardan hiçbirinin cevabı yoktur. Aynı
soruları 2’nci defa sormamıza karşın, Sayın Bakan aynı cevabı vermiştir.
Bakanlar
soru önergesi müessesesini hafife almaktadır, verdikleri cevaplarla âdeta
halkın zekâsıyla alay etmektedirler, denetimden kaçmaktadırlar, ihaleleri
verdikleri şirketleri, harcadıkları parayı açıklamakta sakınca görmektedirler.
AKP’li bakanlar “Parayı nereye harcadınız?” şeklinde bir soruya muhatap
olduklarında âdeta cin çarpmışa dönmektedirler. Bakanlar soru önergelerine
cevap vermekten değil, denetimden kaçmaktadırlar. Saklanacak ya da çekinilecek
bir şeyi olmayanlar sorulan sorulara niçin cevap vermesinler ki? Önergelere
cevap verilememesi, yolsuzluğun, usulsüzlüğün ve yasal olmayan işlerin
olduğunun zımnen kabul edilmesi anlamına gelmektedir.
AKP
sonrası kurulacak iktidarın ilk işi, cevaplandırılmayan soru önergelerinin
parayla ilgili konularını mercek altına almak olmalıdır. Halktan alınan yetkiyi
halkın aleyhine kullanmayı caydırmak için, bu konuda yargı da harekete
geçirilmelidir.
Herkese
saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı ikinci söz 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sedef Küçük’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Sedef Küçük’ün, 10
Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
SEDEF
KÜÇÜK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Aralık Dünya İnsan
Hakları Günü’ne ilişkin gündem dışı söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyamız İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilan edildiği
10 Aralık 1948 tarihinden bu yana çok fazla değişikliğe tanık oldu. Savaşlar
gördü dünya, devletler yıkıldı, yeni devletler kuruldu, sınırlar değişti,
rejimler çöktü ama bunca yıl, tüm bu değişimlere rağmen, İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi insanlığa yol göstermeye devam etti. Bu beyannameyi yalnızca
imzalamakla kalmayıp hayata geçirmeyi başaran ülkeler gerçek demokrasiye ulaşma
yolunda büyük adımlar attılar. Bizim gibi ülkeler ise bu beyannameyi yalnızca
imzaladılar ve halklarını eksik bir demokrasiye mahkûm ettiler.
Temel
insan haklarını uygulamayan hiçbir devlet, hiçbir hükûmet, hiçbir siyasi irade
demokrasi iddiasında bulunamaz. Örneğin, İnsan Hakları Beyannamesi’nin 12’nci
maddesinde yazılı olan “Kimsenin özel yaşamına karışılamaz, şeref ve adına
saldırılamaz.” hükmü yok sayılıyorsa o ülkede demokrasi de, insan hakları da
yok sayılıyor demektir. Örneğin, 19’uncu maddede yazılı olan “Herkesin düşünce
ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır.” ilkesi görmezden geliniyorsa o ülkede
insanlar baskı altında demektir, konuşmaya korkuyorlar demektir. Örneğin, 20’nci maddede yazılı olan “Herkesin
silahsız ve saldırısız toplanma özgürlüğü vardır.” ilkesi ihlal ediliyorsa,
silahsız gösteri yapan insanlara düşman gibi davranılıyorsa o ülkede insan
hakları vardır iddiasında kimse bulunamaz.
Eğer,
insanlar protesto haklarını kullandı diye baskıya uğruyorlarsa, haklarında
kovuşturma açılıyorsa ya da eleştirdi diye hapislere atılıyorsa, ekmekleriyle
oynanıyorsa ya da “Sen şöyle yaşayacaksın, şunu giyeceksin, bunu içeceksin,
bunu içmeyeceksin, el ele tutuşmayacaksın, kızlı erkekli parklarda
oturmayacaksın.” deniliyorsa o ülke demokrasiden, temel insan haklarından
nasibini almamış demektir ve maalesef, bizim ülkemizde olan da tam budur.
Demokratik
ülkelerde devlet, özel yaşam ihlal suçlarını önlemekle yükümlüdür; otoriter
ülkelerde ise devlet bu suçu bizzat kendisi işler.
Değerli
milletvekilleri, ne yazık ki adil yargılanma hakkının en çok ihlal edildiği
ülkeler sıralamasında Türkiye hep üst sıralardadır. Ülkemiz, basın özgürlüğü
ihlallerinin en çok görüldüğü ülkelerden birisidir. Bunları geçtim, kendi
insanlarına zalimce davranan bir ülkedir bu ülke. Karakolda gencecik kadınların
onurları ayaklar altına alınarak çırılçıplak soyularak arandığı bir ülkedir bu
ülke. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin kadınların sözlü ve fiziki
taciz, tecavüz tehditleri ve bedenleri üzerinde onur kırıcı şekilde yapılan
aramalara maruz kaldıklarını ifade ettiği ülke, bizim ülkemizdir.
Bunları
görmezden gelmeye, yok saymaya hakkımız yoktur. Kafamızı kuma gömmeye devam
edersek özgürlüklerle değil, demokrasiyle değil, yaygın ve sistematik insan
hakları ihlalleriyle anılan bir ülke olmaya devam ederiz. Bu nedenle, hepimiz
en ufak bir insan hakkı ihlaline karşı sesimizi yükseltmek zorundayız.
Hepimizin, tereddüt etmeden, hiç kimsenin bir başkasının yaşam biçimine,
inancına, düşüncesine müdahale edemeyeceğini, buna hakkı olmadığını açıkça
ortaya koymamız gerekmektedir. Aksi takdirde, 2013 yılında İnsan Hakları
Beyannamesi’nin ilan edilişinden altmış beş yıl sonra, beyannamenin 1’inci
maddesinde yazan “Bütün insanlar özgür doğar, onur ve haklar bakımından
eşittir.” ilkesini yaşama geçiremediğimiz için, bize kalacak tek duygunun utanç
olduğunu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP, MHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Gündem
dışı üçüncü söz Antalya’nın Demre ilçesinde meydana gelen dolu afetiyle ilgili
söz isteyen Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’ye aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin,
Antalya Demre’de meydana gelen dolu afetine ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN
SAMANİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya ilimiz Demre
ilçesinde meydana gelen dolu zararına ilişkin söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, 26 Kasım 2013 tarihinde, salı günü, Antalya ilimiz Demre ilçesinde yoğun
yağış ve buna bağlı olarak bir dolu meydana gelmiş ve bundan dolayı da ciddi
zarar meydana gelmiştir. Bunu duyar duymaz, Antalya milletvekili
arkadaşlarımızla gerekli istişareleri yaptık. Tabii, o günler içerisinde Meclis
çalışmalarımız devam ettiğinden dolayı, diğer milletvekili arkadaşlarımız adına
da bölgeye bizzat, daha önce de aynı zarara maruz kalmış bir üretici olarak,
bir damdan düşen olarak Demre ilçemize intikal ettim. İlçemize vardığımızda
ilçe Kaymakamımız, Belediye Başkanımız, Tarım Bakanlığımızın yetkilileri ve
diğer kurum temsilcilerinin hasar tespit çalışmaları ve diğer çalışmaları
yerinde izlemek üzere orada bulunduğunu bizzat müşahede ettim. Tabii, benden
sonra bölgeye, yine diğer Antalya Milletvekilimiz Sayın Menderes Türel intikal
etti, o da gerekli incelemeleri yaptı. İkimiz beraber, bölgedeki
hemşehrilerimizin, üreticilerimizin acılarını paylaşma imkânı bulduk.
Oraya
vardığımızdaki tablo, gerçekten, üreticiler açısından sıkıntı verici bir
durumdu. Zira, bölgede 1.650 adet çiftçi zarar görmüştü. Bu üreticilerimizin
önemli bir kısmı o bölgede seralarda ortakçılık yapan ortakçı ailelerdi ki
onlar, ürettikleri ürünün belli bir miktarını alarak hayatlarını devam ettiren
kişilerdir. Onlar açısından bu dolu zararı belki daha da acıtıcı olmuştur.
Yine,
bölgede, baktığımız zaman, birçok mahalle ve köylerimizde bu zararın olduğunu
müşahede ettik. Bunlara değinecek olursak, merkeze bağlı Alakent, Büyükkum,
Gökyazı, Karabucak, Kayaaltı, Küçükkum, Yaylakaya mahalleleri ile Beymelek
beldesi, Çevreli, Davazlar, Gürses, Kapaklı, Köşkerler ve Yavu köylerinin dolu
zararından yoğun bir şekilde etkilendiğini gördük. Bu bölgede yaklaşık olarak
3.500-3.600 dekar kapalı alanın zarar gördüğünü yani cam ve plastik seranın
zarar gördüğünü, yine 520 dekar civarında narenciye bahçesinin, özellikle
ağırlıklı olarak portakal bahçelerinin -portakal meyvesinin- zarar gördüğünü
bizzat üreticilerimizle arazide gezerken görme imkânı bulduk, tabii, özellikle
cam seralardaki hasarların çok daha yoğun olduğunu. Malumunuz, cam örtü,
kırıldığı zaman camlar etrafa saçılıyor ve yere düşerken de bitkileri kesiyor.
Dolayısıyla, ürün kaybı cam seralarda çok daha yoğundu. Üreticilerimizin, bütün
bu zarara rağmen, soğukkanlı bir şekilde -Allah’tan gelen bir felaket olarak
telakki edip- işlerinin başında olduklarını bizzat gördüm. Tabii, bunun
arkasından hemen gerekli çalışmaları arkadaşlarımızla birlikte başlattık.
Bölgeye AFAD tarafından 1 milyon TL acil yardım gönderildi. Bu yardım Antalya
Valiliği emrine şu an itibarıyla intikal etmiş durumda, Valilik bunu
Kaymakamlığa intikal ettirmiş, Kaymakamlığımız da önümüzdeki günlerde bu 1
milyon TL’lik acil yardımı zarar gören üreticilerimize dağıtacaktır. Tabii,
orada başka acil ihtiyaçlar vardır. Onun yanında, Belediye Başkanımız,
Kaymakamlığımız da acil ihtiyaçlar konusunda gerekli yardımlarını
sürdürüyorlar. Bununla birlikte, genel hayata etkili kararı alınma konusunda
çalışmalarımız devam etmektedir, bu konu anlatılmaktadır. İnşallah, önümüzdeki
süreçte genel hayata etkili kararı alınacak. Onunla birlikte, gerek Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından gerek diğer kurumlar tarafından diğer yardımlar
bölgeye nasıl yapılacak, bunların programları önümüzdeki günlerde
gerçekleşecektir.
Bir
hususu ifade etmek istiyorum. Özellikle bu tip afetlerden sonra hepimizin
konuştuğu bir durum var değerli arkadaşlar, o da şu: Bölgede -üreticilerimizin
yapmış olduğu- tarım faaliyetlerinde bildiğiniz gibi, her türlü meteorolojik
olaya açık bir üretim yapıyoruz. Maalesef, TARSİM yüzde 50’sini –sigortasını-
ödediği hâlde, yine bölgede tarım sigortası yaptıran üretici varlığının yüzde
18 civarında olduğunu gördük. Bu konuda gerekli kurumlarla gerekli çalışmaları
yaparak hep beraber tarım sigortası yaptırmayı yaygınlaştırmamız gerektiğini de
ifade etmek istiyorum.
Tekrar,
Demre’deki üretici kardeşlerimizin acılarını paylaşıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 506
sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun birinci cildindeki muhalefet
şerhinde yer alan bazı ifadelerin çıkarılması için MHP Grubunun Meclis
Başkanlığına yaptığı başvurunun sonucunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) – Efendim, bir konuyu arz etmek istiyorum.
6 Aralık
2013 tarihinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilliği olarak, Plan
ve Bütçe Komisyonu tasarı raporunda yer alan “Türkiye Kürdistanı” tabirlerinin
kullanılmasının, Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne
aykırı olduğuna ve bu bakımdan da Meclis Başkanlığının ivedilikle bunu toplatarak muhalefet şerhinin iade
edilmesinin gerektiğine ilişkin bir müracaatımız olmuştu. Bu konuda Meclis
Başkanlığından henüz gerekli adım atılmış değil. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, ivedilikle bu konuda Meclis Başkanlığının inisiyatif kullanmak
suretiyle temel ilkemize aykırı bu ifadelerin çıkartılmasını temin etmesini
istemiştik. Bu konuda Meclis Başkanlığının bir iradesi var mıdır? Bunu arz
etmek istedim efendim.
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Evet
Sayın Ünal, söz talebiniz var, buyurun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, 2014 yılı bütçe görüşmelerine ilişkin
görüşme takvimi, geçen hafta, Genel Kurulun 4 Aralık 2013 tarihli 25’inci
Birleşiminde kabul edilmişti. Genel Kurulun kabul ettiği takvime uygun olarak
Meclis Başkanlığınca hazırlanan görüşme programı bugün dağıtılmış ve elimize
geçmiştir. Dağıtılan programa göre, bütçe görüşmelerine yarın başlanacaktır.
Toplamı 7 ciltten oluşan bütçe ve kesin hesaba ilişkin 506 ve 507 sıra sayıları
bugünkü birleşimden bir önceki birleşim olan ve bütçe takviminin karara
bağlandığı gün olan 4 Aralık 2013 tarihinde dağıtılmıştır. Bu nedenle, bu sıra
sayısına ait birazdan belirteceğim hususu bugünkü birleşimde Başkanlığın
dikkatine sunmak gerekmiştir.
Bütçe
görüşmelerine konu olan 506 sıra sayılı 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı’na ilişkin raporun 1’inci cildinde, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi BDP
Grubuna mensup milletvekillerince yazılan muhalefet şerhinde Anayasa’ya ve İç
Tüzük’e aykırı ifadeler geçmektedir. Doğrudan ve açıkça Anayasa’nın 3’üncü ve
14’üncü maddelerine aykırı olan, yine İç Tüzük’ün 67’nci maddesine göre
yaralayıcı nitelikte bulunan söz konusu muhalefet şerhinin Başkanlıkça 506 sıra
sayısının 1’inci cildinden çıkarılması, 1’inci cildin tekrar bastırılması,
muhalefet şerhinin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine göre düzeltilerek bütçe
görüşmelerinin sonuna kadar tekrar verilmesi hâlinde ek sıra sayısı olarak
bastırılması, muhalefet şerhine ilişkin bu hususun komisyon raporunu
etkilememesi nedeniyle görüşmelerin kararlaştırılan takvim ve Genel Kurul
tarafından belirlenen program dâhilinde gerçekleştirilmesini ve bu hususun
görüşülmesiyle ilgili bir usul tartışması açılmasını Başkanlığınızdan arz ve
talep ederiz.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, burada, bu görüşmelerin devam ettirilmesini
temin edip işte on gün içerisinde getirmelerini istemek gibi bir irade yerine,
Adalet ve Kalkınma Partisinden, net bir şekilde, bu görüşmeler başlamadan önce
değiştirilmesini talep etmesini istiyoruz. Lütfen, hep beraber, birlikte ortak
tavır koyalım.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bu açık ve nettir.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Efendim, görüşmelerin devam etmesi değil, bunun çıkartılarak…
BAŞKAN –
Sayın Vural…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz bunun çıkartılmasını istediğimizi açıkça ifade ettik
Sayın Vural.
BAŞKAN –
Sayın Vural, Sayın Ünal konunun görüşülmesini…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Görüşmelerin devam etmesi değil, önce çıkartılması…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Muhalefet şerhinin daha sonra verilmesi aşamasında,
görüşmelerin devam etmesi…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Daha sonra değil.
BAŞKAN –
Öyle bir talebi olmadı Sayın Vural, Sayın Ünal’ın öyle bir talebi olmadı.
Sayın
Baluken, sizin bir söz talebiniz var.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz bu konuda…
OKTAY
VURAL (İzmir) – “Daha sonra…” diye bir şey mi olur ya!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Muhalefet şerhinin bu süre içerisinde verilmesi diyoruz
Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – “Çıkarılması…” Vermediler ne olacak? Görüşmüş olacaksınız.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Çıkartılmasını istiyoruz biz.
BAŞKAN –
Bir saniye Sayın Ünal, Sayın Baluken’i de dinleyelim.
2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
Hakkâri’nin Yüksekova (Gever) ilçesinde mezarların tahrip edilmesini protesto
etmek isteyen halk ile güvenlik güçleri arasında yaşanan olaylar ve
sonrasındaki gelişmelerin çözüm sürecine yönelik bir provokasyon olduğuna ve
sorumluların görevden alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, cuma günü Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde, Gever ilçesinde,
mezarlıkların tahrip edilmesini protesto etmek için demokratik hakkını
kullanmak isteyen halkımıza yönelik polis ve özel harekât timleri tarafından
bilinçli, planlı ve sistematik bir silahlı saldırı gerçekleştirilmiştir.
Kitleyi hedef alıp katliam amaçlı gerçekleştirilen bu saldırıda Mehmet Reşit
İşbilir ve Veysel İşbilir adlı iki partilimiz katledilmiş, Bemal Tokçu adlı
genç bir yoldaşımız ise ağır yaralanmıştır, şu anda bilinci kapalı ve yoğun
bakımda yatmaya devam etmektedir. Halkımıza karşı yapılan bu saldırı çözüm
sürecine yönelik yapılan provokasyonun ta kendisidir. Mevcut provokasyonun
devamı olarak dün de Gever’de ortaya konan bu katliama yönelik demokratik
tepkisini ortaya koymak isteyen halkımıza Diyarbakır, Mersin ve Bingöl başta
olmak üzere, bütün illerimizde ağır bir polis saldırısı gerçekleştirilmiştir.
AKP iktidarı da bu provokasyona sahip çıkan bir tutum ortaya koymuştur. Bizler,
bu provokasyona AKP Hükûmeti sahip çıktıkça, aydınlatılması için herhangi bir
adım atmadıkça, bu provokasyonun bir parçası olarak AKP Hükûmetinin anılacağını
ifade etmek istiyoruz. Yalan yanlış polis raporlarıyla, geçen yılki
fotoğrafları servis ederek, bu yıl çekilmiş gibi göstererek bu katliamın
üstünün örtülmeye çalışıldığını ifade etmek istiyoruz. Halkımıza yönelik
gerçekleştirilmiş olan bu saldırıları kınıyor, bu saldırılara karşı halkımızın
her alanda demokratik tepkilerini ortaya koymaya devam edeceğini ifade etmek
istiyoruz.
AKP
Hükûmetini de, bu provokasyonun bir parçası olmamak için, Hakkâri Valisi,
Yüksekova Kaymakamı ve sorumlu olan emniyet mensuplarını bir an önce görevden
almaya davet ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın
Vural ve Sayın Ünal’ın belirttiği konuyla ilgili usul tartışması açacağım.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Usul tartışmasını hangi konuda açtığınızı lütfen…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Çıkarılması konusunda mı Sayın Başkan?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Lütfen…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Çıkartılması konusunda Sayın Başkan.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Yani bu metinden çıkartılmadan, görüşmelerin… Çıkartılması için
bir süre verip çıkartılmasını temin etmeye yönelik.
BAŞKAN –
Evet, Sayın Ünal’ın talebi de o efendim,
tamamen çıkartılması.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Tamamen çıkartılıp, çıkartıldıktan sonra…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bunu sarih bir şekilde ifade ettik zaten.
BAŞKAN –
Tamamen çıkarılması… Talebi dinledim efendim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Lehinde...
BAŞKAN –
Vereceğim efendim, söz vereceğim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Çıkartılmadığı takdirde, o zaman biz olmayan metni görüşeceğiz…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Muhalefet şerhinden diyoruz.
BAŞKAN –
Evet, lehte söz isteyen?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Çıkartılması lehinde, evet.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Yani, çıkartılmasının lehinde evet.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Lehte...
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, aleyhte.
BAŞKAN –
Mahir Ünal, Oktay Vural, Hasip Kaplan ve Muharrem İnce.
Mahir
Ünal, Kahramanmaraş Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Konunun
önemi nedeniyle on dakika söz veriyorum.
Buyurun.
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- 506 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun birinci cildinde BDP Grubu milletvekillerince yazılan muhalefet
şerhinde yer alan Anayasa ve İç Tüzük’e aykırı bazı ifadelerin Başkanlık
tarafından çıkarılıp çıkarılmayacağı ve bütçe görüşmelerinin Genel Kurul
tarafından belirlenen takvim ve program dâhilinde gerçekleştirilip
gerçekleştirilmeyeceği hakkında
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, hepimiz bu
kürsüde bir yemin ettik. Ettiğimiz yemin gereği, bu Mecliste bütün
eylemlerimizin, bütün fiillerimizin öncelikle o yeminin ruhuna sadakat içermesi
gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bütün işlemlerinde Anayasa’ya
uygunluk ve bütün düzenlemelerde de o düzenlemelerin anayasal dayanağının
oluşması gerekir.
Özellikle
bugün usul tartışması istediğimiz husus da Barış ve Demokrasi Partisinin
bütçeye ilişkin verdiği muhalefet şerhinde demin ifade ettiğim hususlara,
Anayasa’ya, özellikle Anayasa’nın 3’üncü ve 14’üncü maddesine çok açık bir
aykırılık söz konusudur. Dolayısıyla, biz, bütçe görüşmeleri başlamadan önce ve
Genel Kurulda bütçe görüşmelerinin takvimini belirlemiş, programı belirlemiş ve
bunu da Genel Kurul onaylamışken, bugün, Genel Kurul tarafından bu hususun
görüşülmesi –çünkü bu hususta tek yetkili Genel Kuruldur- ve bir sonuca
bağlanması için usul tartışması açmış bulunuyoruz.
Şimdi,
bütçe görüşmelerine konu 506 sıra sayılı 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı’na ilişkin raporun 1’inci cildinde Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi BDP
Grubuna mensup milletvekillerince yazılan muhalefet şerhinde -demin ifade
ettiğim gibi- Anayasa ve İç Tüzük’e çok açık aykırı ifadeler bulunmaktadır. Ben
bu ifadeleri burada zikretmek ve Meclis tutanaklarına da bunların geçmesini
istemediğim için bu ifadeleri burada zikretmiyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Meclis tutanaklarında var o ifadeler.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Zaten var, tutanaklarda var zaten.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Başbakanın ne diyor?
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Doğrudan ve açıkça Anayasa’nın…
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Başbakan söylüyor, Başbakan.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Sayın Başbakanın kullandığı ifade…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – İlk Meclis tutanaklarında olduğunu söylüyor Başbakan.
Ayıptır ya!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) - … Irak Anayasası’nda ifadesini bulan “Irak Kürdistan Bölge
Yönetimi” ifadesidir.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Diyarbakır Belediye Başkanı söylüyor.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Grup konuşmasında Başbakan Meclis tutanaklarında olduğunu
söyledi. Ayıptır ya!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Dolayısıyla, Irak Anayasası’nda ifadesini bulan bir ifadenin
Sayın Başbakan tarafından zikredilmesini dayanak olarak kullanıp bunu aynı
gerekçeyle bütçenin muhalefet şerhine taşıyan akıl, orada kullandığı ifade
üzerinden de bu ifadeye meşruiyet kazandırıp bu ifadeyi…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – O ifade zaten meşrudur, zaten meşruydu, sizinle meşrulaşmadı
o ifade.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Bakınız, bu ifadenin içeriği, niteliği tartışılır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Başbakanınıza okuyun, ondan sonra konuşun!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Eğer, çözüm konusunda, barış konusunda iyi niyetiniz varsa,
öncelikle yazdığınız muhalefet şerhini lütfen, o iyi niyetinizle açın ve bir
okuyun.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Sizden daha iyi niyetli olduğumuz ortada. Hiç konuşmanıza
gerek yok Mahir Bey!
HASİP
KAPLAN (Şırnak)- Ağzınızdan çıkanla
kafanızdakini aynı anda konuşun! Aynı anda konuşun!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Yazdığınız muhalefet şerhinde hiçbir iyi niyet
bulunmamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Göreceğiz şimdi, kim konuşmuş, kim konuşmamış.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Kullandığınız ifadeler “sömürü” ifadesinden “koloni” ifadesine
kadar, bölgeyi…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Bak, bugün Diyarbakır milletvekilinizin röportajı var, oraya
bak!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Bakınız, çözüm konusunda
biz bir siyasi irade koyuyoruz kan akmasın diye.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Senin Diyarbakır milletvekilinin bugünkü röportajından
haberin yok.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Analar ağlamasın diye bir çözüm iradesi koyuyoruz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hadi bakayım oradan! İnkârcılık yapıyorsunuz! Siz görürsünüz
öyle mi, değil mi!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Fakat koyduğumuz bu çözüm iradesi bu ülkenin bölünmesi,
parçalanması ve birilerinin art niyetine malzeme olması için konulmamıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, samimi, içten, çözüm odaklı, risk alan bir
siyasetin gereğidir.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Şu anda parçalayan sizsiniz! İstediğinizi yapabilirsiniz,
parçalayan sizsiniz!
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Çok yakışıyor size Mahir Bey!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Dolayısıyla, hiç kimse bizim bu iyi niyetimizi, bu
samimiyetimizi istismar etmeye kalkmasın; zira bizim iyi niyetimiz kadar
aklımız da, öngörümüz de, bu ülkeye duyduğumuz sevgi de keskindir, güçlüdür;
kimse bunu sınamaya kalkışmasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz,
burada hukuki bir meseleyi konuşuyoruz, biz burada hukuki bir meseleyi konuşuyoruz, anayasal zeminde
konuşuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası caridir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu Anayasa’nın icrasına uygun bir şekilde işlemektedir. Dolayısıyla,
biz, burada, usul çerçevesinde esası konuşuyoruz. O yüzden, burada, bu usul
tartışmasıyla Genel Kurul üzerine düşen görevi yerine getirsin, meselenin
vuzuhiyete kavuşturulmasını ve muhalefet şerhinde ifade edilen hususların da
çıkarılmasını talep ediyoruz. Dediğimiz gibi, Başkanlıkça 506 sıra sayısının
1’inci cildinden bu muhalefet şerhinin çıkarılmasını, 1’inci cildin tekrar
bastırılmasını; muhalefet şerhinin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine göre
düzeltilerek bütçe görüşmelerinin sonuna kadar, tekrar verilmesi hâlinde, ek
sıra sayı olarak bastırılmasını; muhalefet şerhine ilişkin bu hususun komisyon
raporunu etkilememesi nedeniyle görüşmelerin kararlaştırılan takvim ve Genel
Kurul tarafından belirlenen program dâhilinde gerçekleştirilmesini istiyoruz.
Ayrıca,
bakınız, İç Tüzük madde 42: “Komisyon raporunun tümüne veya belli kısımlarına
çekimser veya muhalif kalan komisyon üyeleri rapora çekimserlik veya aykırılık
görüşlerini ekleme hakkına sahiptirler. Bu üyeler, raporda tasarı veya teklifin
hangi maddesine aykırı olduklarını yazmak zorundadırlar.” Ve bu görevi yerine
getirirken de yaptıkları bu işin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e uygun bir şekilde
yapılması gerekir. Dolayısıyla bizim talebimiz, bu uygunluğun Genel Kurul
nezdinde görüşülmesi ve bu görüşmenin Divan ve Başkanlık tarafından da bir
karara bağlanmasını sağlamaktır.
Bu duygu
ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Aleyhte söz isteyen Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Neyin lehinde, neyin aleyhinde konuşuluyor ya?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünün gündemi burada
yazılıdır. Bugünün gündemi burada yazılıdır; bu gündemde yer almayan bir konuyu
İç Tüzük’e göre hiçbir kimse usulen tartışmaya açamaz, konuşamaz, görüşemez,
karar veremez. Gündem burada. Yarın bütçe görüşmeleri var, her grup bir saat
konuşacak; çıkarsınız her kim ki ne düşünüyorsa inkârcılıkta, rette,
ırkçılıkta, şovenizmde -İnsan Hakları Günü’nde- faşizmde istediğini burada
söyleyebilir.
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Sakin, sakin… Bağırma, kulaklarımız sağır değil, duyuyoruz.
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Ama şunu söyleyeyim size: Ne yaparsanız yapın ne ederseniz
edin bu Meclisin tutanaklarından, ilk Meclis Başkanı Gazi Mustafa Kemal’in bu
kürsüde söylediği “Kürdistan” sözünü bu tutanaklardan söküp, çıkarıp
atamazsınız Meclisten. (BDP sıralarından alkışlar) Bunu bileceksiniz çünkü bu
ülkede Kürdistan var, Kürtler var, Kürt dili var, Kürt kimliği var; kimliğini
de (…)(x) olduğu gibi aynen kabul edeceksiniz. İnsan hakları 21’inci yüzyılda
hukuk tanımaktır, yurttaşını kimliğiyle, doğuştan gelen haklarıyla, tarihsel
haklarıyla, sosyolojik haklarıyla, kimliğiyle, kültürüyle tanımaktır.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Bizim kimlikle problemimiz yok, bölücülükle problemimiz var.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – En büyük bölücü sensin! Faşist zihniyet bölücülüktür.
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Siz kalkmışsınız, bana “Gelin, Meclis tutanaklarından Barış
ve Demokrasi Partisinin söylediği, muhalefet şerhinde geçen ‘Kürdistan’da
eşitsiz gelişim ve ekonomik sömürü’ muhalefet şerhini çıkarın.” diyorsunuz.
Benim grupta, benim tasarıya verdiğim muhalefet şerhini gelip bu kürsüde
eleştirebilirsiniz ama benim partime ve bana “Şunu şurada böyle yapacaksınız.”
deme hakkını hiç kimse size vermiyor; Allah da vermiyor, hukuk da vermiyor,
adalet de vermiyor. Burada kalkıp bana hamaset nutuklarını kimse atmaya
kalkmasın.
Bakın,
açık söylüyorum, Diyarbakır’da “Kürdistan” deyip gelip burada kıvırtmanın bir
anlamı yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Terbiyeli ol! Terbiyeli ol!
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Samimiyetse gelir buradan söylersiniz, Başbakanınız gelip
burada konuşur.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Muhalefet şerhinde kullandığın ifadelere bak.
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Ben, MHP’yi anlayabilirim. MHP itiraz edebilir. İtirazında
seviye vardır. Der ki, bunu der.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan
bir kelime ifade edildi.
Ben de
size söylüyorum: Ey Meclisin değerli üyeleri, Mustafa Kemal Atatürk, gizli
celse tutanaklarında ne diyor bakın: “Kürdistan’ın iç politikası El Cezire
Cephesi Komutanlığınca…” “Kürdistan’a muhtariyet.” diyor. Bunlar Mecliste,
Meclis açıldıktan sonra kuruluş felsefesinde, bu çatının altında Lazistan
mebusları vardı, adıyla sanıyla Kürdistan mebusları vardı, Kürdistan’dan gelen
mebuslar kendi adlarıyla burada konuşuyorlardı. Siz, Atatürk’ün kurduğu
Meclisten, tutanaklardan “Kürdistan”ı çıkarma cüretini, hadsizliğini nasıl
kendinizde buluyorsunuz? Bu ne ırkçılıktır? Bu ne milliyetçiliğin, faşizmin
gamalı haçında, Hitler’in ruhunu burada dolaştırmanın gammazlığıdır, ne
aymazlığıdır? Siz ne zannediyorsunuz, 20 milyon Kürt yok mu olacak
zannediyorsunuz bunu çıkardığınız zaman?
YILDIRIM
TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Arttıran var mı? Yok mu? 25 milyon veren var mı?
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Bakın, arkadaşlar, El Cezire Komutanlığına yazılan yazının
bütün aşamalarında, Kürdistan’la ilgili Atatürk’ün bütün söylemlerinde bunlar
vardır. Siz Amasya Tamimi’ni okumadınız mı? İzmit’i bilmiyor musunuz? Bu
cumhuriyet yalnız Türk anasından değil, Kürt anasından da, Çerkez’inden de,
Arnavut’undan da, Boşnak’ından da oluşur demiyor mu?
Sizin
Başbakanınız her gün meydanlarda “Kardeşlerim” deyip saymıyor mu bunları?
Bunları sayarken gelip burada inkâr etmek…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bunları birbirine karıştırma, bunlar farklı şeyler.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - …burada reddetmek, burada “Çözüm sürecini suistimal
ediyorsunuz.” demek hadsizliktir, inkârdır, inkâr! Reddir, ret! Asimilasyondur,
asimilasyon!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burada Kürt kimliğini, Kürt dilini tanıyoruz. Oysa siz
bir bölünmenin peşine düştünüz.
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Şovenizmdir, şovenizm! Faşizmdir, faşizm! Irkçılıktır,
ırkçılık!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Reddi, asimilasyonu biz kaldırdık, biz; size rağmen
kaldırdık. Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok, Kürt diliyle bir sorunumuz yok,
Kürt kimliğiyle bir sorunumuz yok.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Bakın, Kürt ve Kürdistan vardır. Birleşmiş Milletlerde de
Kürdistan vardı.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ama sizin bölücü aklınızla bir sorunumuz var bizim.
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Bakın, Türk Tarih Kurumunda 1980’lerde Atatürk’ün
“Kürdistan” kavramını çıkarmışlardı. O zihniyet, 12 Eylül darbecilerine aitti.
Siz 12 Eylül darbecilerinin yaptığını bugün burada yapmak istiyorsunuz. Kenan
Evren kafası mı var burada, bana söyler misiniz! Generallerin ruhu mu
dolaşıyor, Hitler’in ruhu mu dolaşıyor bu Mecliste? Şu turuncu koltuklarınızdan
bir kafanızı kaldırın.
Kürtler
var bu ülkede, kabul edeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yaşadıkları coğrafyanın adı “Kürdistan”dır, onu kabul edeceksiniz, bunu kabul
etmek zorundasınız. Daha düne kadar Erbil’i, Kürdistan bölgesel yönetimini de
kabul etmiyordunuz. Bugün gaz anlaşmaları yapıyorsunuz, petrol anlaşmaları
yapıyorsunuz. İşinize gelince öyle, işinize gelmeyince de MHP’yle de
uzlaşıyorsunuz.
Bakın
arkadaşlar, size Meclis tutanaklarını gösteriyorum.
Sayın
Başkan, size de söylüyorum. Gücünüz yetiyorsa bunları değiştirin, kaldırın.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) – Tehdit mi?
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Bakın, Gazi Mustafa Kemal “Kürtler” diyor, yine “Kürdistan”
diyor.
DİLEK
AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Atatürk’e muhtaç oldunuz yani!
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Bakın, yasa tutanakları. Onun devamında, bakın, Meclis
tutanakları, “Kürdistan” geçiyor. Diyap Ağa’dan tutun, Süleyman Necati’den
tutun “Türkler ve Kürtler gayrikabili tefrik olarak birlikte yaşarlar
Kürdistan’da.” diyor. Bu, tutanaklarda var.
Yine,
Meclis tutanaklarında, geçiyoruz, “Kürdistan Mebusu” ve “Kürdistan gibi bir
muhit”, “Kürdistan gibi bir coğrafya” ve “Kürdistan.” Bunlar Meclis
tutanakları, sizin tutanaklarınız değil. Sizin o gocunduğunuz, utanç
duyduğunuz, ayıpladığınız, suistimal olarak gördüğünüz bu Meclisin
tutanaklarıdır bunlar; tarihtir, tarih; bu ülkenin kuruluş felsefesidir. Siz ki
buradan Kürtleri çıkarırsanız bu Meclis Türklerin Meclisi olur, Kürtlerin
Meclisi olmaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Bırak canım, sen de ne yaptığının farkında değilsin!
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Ünal Bey, Ünal Bey, burası Kürtlerin Meclisi olmaz. Siz
hayatınızın kumarını oynuyorsunuz. Ne yaptığınızın farkında değilsiniz.
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Biraz sakin ol, biraz.
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Biz Türklerle
Kürtleri, bütün halkları burada birleştirmeye çalışırken, siz burayı ırk
temelinde bir Parlamentoya çevirmeye çalışıyorsunuz…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sensin!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Siz böyle mi birleştiriyorsunuz? Muhalefet şerhinde
yazdıklarınla mı birleştiriyorsun, bölerek mi birleştiriyorsun, ayrıştırarak mı
birleştiriyorsun?
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Irk parlamentosu, faşizm, faşizmi okutmak istiyorsunuz
burada. Yapmayın bunu, bu yanlışı yapmayın.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ötekileştirerek mi birleştiriyorsun sen?
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Bu yanlışı yapmayın. Bu tutanaklardan çıkarmaya gücünüz
yetmez. Bunlar cumhuriyetin kuruluş tutanaklarıdır, bunlar Meclisin on yıl,
yirmi yıl, hatta yakın zamanda kullandıklarımızdır. Siz böyle bir yanlış
yaparsanız, Başkanlık Divanı bir yanlış yaparsa bütçe görüşmelerinde on bir gün
boyunca “Kürdistan” diye başlayacağız söze, on bir gün boyunca Kürdistan’ı
anlatacağız, on bir gün boyunca Kürtleri anlatacağız, on bir gün boyunca gasbettiğiniz
haklarını anlatacağız, on bir gün boyunca Roboski’yi anlatacağız, on bir gün
boyunca faili meçhulleri anlatacağız; on bir gün boyunca yaktığınız 4 bin köyü,
17.500 faili meçhulü anlatacağız. Siz ki böyle bir hata yaparsanız bu hatanın
sonucuna katlanırsınız. Biz bu ülkede birlik için mücadele ederken, bu ülkenin
birliği, dirliği için mücadele ederken, bu ülkede biz bütünlük içinde çözüm
ararken siz inkârda arıyorsunuz, siz faşizmde arıyorsunuz, siz diktatörlükte
arıyorsunuz…
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) – Yapma ya! Biraz insaf, insaf! En son söyleyeceğin cümleler
bunlar.
HASİP
KAPLAN (Devamla) – …siz inkârda arıyorsunuz, siz halkları inkârda arıyorsunuz.
Böyle bir zulüm… Böyle bir dönemde, 10 Aralık İnsan Hakları Haftası’nın olduğu
bir dönemde nasıl bir şeydir bu? Nasıl bir şeydir söyler misiniz? Fitne fesat
koydunuz Meclisin içine.
(MHP ve
BDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, lütfen…
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Bu Mecliste, hiç kimse kalkıp buradan…
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) – Tahrik et! Tahrik et!
(MHP ve
BDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN –
Lütfen…
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Şunu açık söylüyoruz: Herkes düşüncesini açıklayacak, herkes
görüşünü açıklayacak ama zorbalığı kabul etmeyiz…
(MHP ve
BDP sıralarından ayağa kalkmalar, karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri…
HASİP
KAPLAN (Devamla) – …saldırıyı kabul etmeyiz, tehdidi kabul etmeyiz…
BAŞKAN –
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ara verdiğinizde iki dakikam vardı.
BAŞKAN –
Sayın Kaplan, söz vereceğim ama zaten dokuz saniyeniz vardı.
Bir
dakika söz veriyorum, buyurun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – İki dakika vardı, burada kavga vardı, ona gitti.
BAŞKAN –
Hayır, tutanaklardan alabilirsiniz.
Sayın
Kaplan, vereyim, iki dakika da vereyim ama dokuz saniyeniz vardı. Bir dakika
söz veriyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – İki dakika verin, toparlayayım.
BAŞKAN –
Yani, oradaki tartışma beni ilgilendirmez ki Sayın Kaplan.
Bir
dakika söz veriyorum.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, gündem bellidir. Gündemin dışında bir konuyu usule,
tartışmaya açmak mümkün değildir. Bu, Meclis Başkanlığını ilgilendirir;
sizlerin bugünkü gündeminin, yürütmekle görevli olduğunuz bugünün gündeminin
işi değildir. Bugün bu konuda bir karar veremezsizin. Kaldı ki ifade hürriyeti
demokratik toplumların en önde gelen hürriyetidir. 10 Aralık İnsan Hakları
Günü’nü kutluyoruz dünyada. İfade hürriyetini burada zorbalıkla engellemeye
çalışan bir anlayışa biz teslim olmayız. Biz bildiğimizi söyleriz, doğru
bildiğimizi, inandığımızı söyleriz. Gideriz, kürsüde de söyleriz, meydanda da
söyleriz, sandığa da gideriz. Siz de onu yapın ama gelip bu kürsüden “Sen böyle
konuşursun, böyle konuşamazsın.” deme cüretini… Milletin vekili olarak ben oy
aldığım Şırnak halkına, Botan halkına verdiğim söz karşısında asla kafamızı
eğmeyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Siz tutanaklardan da çıkarsanız, rapordan da çıkarsanız bu
kürsüde yirmi dört saat bunu ifade etmeye devam edeceğiz. Bunu açıklıkla ifade
ediyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bir cümle efendim. Çünkü bir husus ısrarla
saptırılıyor. Biz, Kürt kimliğini, Kürt dilini, Kürdistan ifadesini; bunu
tartışmıyoruz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Tartışıyorsunuz!
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Tartıştığınız şey ne peki?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – İnkâr ediyorsun! (AK PARTİ sıralarından “Bağırma!” sesleri)
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Barış ve Demokrasi Partisinin Türkiye Cumhuriyeti devletini…
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Biraz dinle ya!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Bağırırım, haklı olunca bağırırım! (AK PARTİ sıralarından
“Bağıramazsın!” sesleri)
BAŞKAN –
Sayın Kaplan lütfen oturun, konuştunuz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Dinle, dinle…
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – İstediğin mecraya çekmeye çalışıyorsun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Türkiye Cumhuriyeti devletini, muhalefet şerhinde
“sömürgeci” diye niteleyemezler.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sömürgeci de derim, asalak da derim, zalim de derim, diktatör
de derim!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Orada tabii ki milletvekili konuşur ama milletvekili
Anayasa’ya uygun…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Kendi Başbakanının ne kullandığına bak sen!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – …Anayasa’daki yemine uygun şekilde orada konuşur.
BAŞKAN –
Sayın Ünal teşekkür ediyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Kendi Başbakanının ne kullandığına bak, Başbakanın ne
kullandığını biliyoruz biz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Her şeyi söylerim; benim fikrim bu, benim fikrim!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Konuyu saptırmasınlar.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Burada şov yapma!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şovu sen yapıyorsun!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Bizi susturamazsınız!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Diyarbakır milletvekiline sor. Şovu siz yapıyorsunuz, şovu
siz. Aç oku! (AK PARTİ ve BDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN –
Sayın Ünal lütfen…
Sayın
Baluken, lütfen oturun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Başbakanınız demiyor mu “Kurucu Meclis tutanağındaki…”
BAŞKAN -
Evet, lehte söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bizim Kürtlerle sorunumuz yok.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sorunun yoksa neyle sorunun var?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Aç muhalefet şerhini oku sen!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sömürgeci de deriz, faşizm de deriz…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Muhalefet şerhini oku sen!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – …diktatörlük de deriz, tek adam yönetimi de deriz. Tamam mı?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sen muhalefet şerhini oku, yazdıklarına bak bir!
BAŞKAN –
Lütfen…
Buyurun.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Anayasa’mızın 81’inci maddesini hepimiz iyi biliyoruz. Burada
hepimiz milletvekili andı içtik. Bu andı tekrarlamak istiyorum: “Devletin
varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin
kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik
ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun
huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan
haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya
sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim
üzerine andiçerim.”
Değerli
milletvekilleri, bütçe ile ilgili hazırlanan kitapların 1’inci cildinde,
595’inci sayfadan başlamak üzere müteakip sayfalarında, Anayasa'nın şu yemini
ettiğimiz maddelerine aykırı hususlar yer almıştır. Bununla ilgili olarak,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu ayın 6’sında yani cuma günü, Meclis
Başkanlığına bunları da ifade etmek suretiyle Anayasa’ya aykırı maddeler,
hususlar, ifadeler ve terimler taşıyan 1’inci cildin geri iade edilerek, bu
kelimelerin, Meclis zabıtları hâline gelmiş olan bu resmî yayın organından
çıkarılması talebinde bulunduk.
Şimdi, burada,
önemle hepinizden istirham ediyorum ki Anayasa'nın 126’ncı maddesine bakınız;
başlangıçtaki değiştirilmez hükümleriyle 126’ncı maddesine ve 5442 sayılı İl
İdaresi Yasası’nın hükümlerine tamamen aykırı ifadeler yer almıştır. Türkiye’de
“Türkiye kürdistanı” diye bir bölge yoktur, “Kürdistan” diye bir bölge
Türkiye'de yoktur.
AYLA AKAT
ATA (Batman) – Vardır, vardır.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, Anayasa'ya aykırı olan bu gibi konularda
ayrımcılık yapıyorsunuz, ülkeyi bölmeye çalışıyorsunuz, sonra diyorsunuz ki:
“Vardır.” Şimdi, varsa resmî olarak herhangi bir şekilde yer almadığını
görürsünüz.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – O bölgenin ismi bu, nasıl değiştireceksiniz ya? O coğrafyanın
ismini nasıl değiştireceksiniz?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla,
bunların hiçbir tanesi yer almamaktadır. “Türkiye kürdistanı” diye bir tabir de
tarihte de hiçbir zaman olmamıştır. Nitekim…
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Tarihe bakabilirsin.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Bak o zaman. Deminden beri Hasip Bey’in anlattıkları neydi?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) – Tarihi benden daha iyi bilecek değilsiniz.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Sizden daha iyi biliyoruz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) – Siz kendiniz ideolojik birtakım konuşmalar yapıyorsunuz.
Atatürk’ü demin buna mal ettiniz. Atatürk’ün sözü Süleymaniye Erbil bölgesi
içindir ve o bölgeyle ilgili, Meclis zabıtlarında 24 Nisana bakınız. 24 Nisanın
İkinci Celsesinde vardır bunlar, ifade edilir.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – “Kürdistan mebusları” diyor Atatürk; bu, Parlamento çatısı altında
söylenen bir sözdür.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) – Şimdi, dolayısıyla, burada siz, Türkiye Cumhuriyeti’nde
olmayan birtakım ifade ve kelimeleri resmî olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yayınının içerisine sokamazsınız; bu, anayasal suçtur, aynı zamanda
hukuka aykırı bir davranıştır. Dolayısıyla, bu kelimelerin buradan çıkarılması
talebinde bulunduk. Bugün, usul tartışması şeklinde cereyan eden bu
görüşmelerde, burada, bu kelimeler ki bugün terörden mahkûm olmuş ve ömür boyu
ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuş bir kişiye “ulu önder”, “önder Apo”
şeklinde ifadeler yer alamaz. Bütün bunlar hukukun vermiş olduğu kararlara
aykırı kararlardır, nitekim bunların kabulü bizim tarafımızdan asla mümkün
değildir. Dolayısıyla, bu kelimelerin bu kitaptan çıkarılmasını, çıkarılmadığı
takdirde bu kitabın yeniden basılmasını, bunların, bu ifadelerin yer
almamasını, şu ana kadar dağıtılmış olan kitapların toplatılmasını özellikle
Meclisten istirham ediyorum. Zira, eğer bu kelimeleri bir oldubittiye getirerek
Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi Türkiye’nin en üst kurulunda yer alan bir
kitaba sokmaya çalışırsanız, herhâlde burada bir art niyeti göz ardı
edemezsiniz.
Şimdi,
tabii ki bu arada şunları özellikle belirtmek isterim: Her milletvekilinin,
herkesin konuşmalarına çok dikkat etmesi gerekir. Burada bağırıp çağırmakla bir
yere varmamız mümkün değil. Burada, hepimizin belli bir eğitim seviyesine sahip
olduğumuzu düşünüyorum ve burada herkesin birbiriyle rahat şekilde konuşup
anlaşabileceklerini de düşünüyorum. Şimdi, konuşmalarımıza dikkat etmemiz lazım
diyorum, şunun için: Zira, bir insanın ağzından çıkan kelimeler artık kendisine
ait değildir, o artık topluma mal olmuştur ve o toplum onu kendi anlayışı
çerçevesinde değerlendirir. Dolayısıyla, mesela, Sayın Galip Ensarioğlu
“Diyarbakır bölgesinde, burada Kürtler yaşıyorsa o zaman burası Kürdistan’dır…”
Böyle bir hakkı yoktur kimsenin. Yani, bir bölgeye bilmem kim yaşıyor diye bir
hak veremezsiniz çünkü bakın, Türkiye Cumhuriyeti bir imparatorluk bakiyesidir,
imparatorluk içerisinde Türklerin dışında değişik yerlerden, coğrafyalardan
Türkiye’ye gelmiş pek çok unsur bulunmaktadır. Yani, Türkiye’de sadece Türkler
yoktur ama herkesin, bunların söylediği gibi, birtakım kişilerin söylediği gibi
burada Kürtlerin de tahakkümü olmaması gerekir. Burada Arnavutlar da vardır,
Boşnaklar da vardır, Gürcüler de vardır vesaire. Dolayısıyla, olmaması zaten
mümkün değil çünkü -dediğim gibi- Osmanlı coğrafyasından -kaybedildikten sonra-
Anadolu topraklarına gelen birçok insan, buradaki yönetimi, bu ülkeyi,
Türkiye’yi benimsedikleri için bu topraklara gelmişlerdir ve bu topraklara
geldikleri için siz onları…
AYLA AKAT
ATA (Batman) – Biz bu topraklara gelen halklardan değiliz. Bu topraklar bizim
ana yurdumuz, kürdistan bizim ana yurdumuz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) - …ayrı birer etnik grup olarak göremezsiniz. Kürtlerin
yaşadığı bölgeye gelince, hiçbir zaman Kürtlerin yaşadığı bölge de bugünkü
güneydoğu veya doğu değildir. Hiçbir zaman bunları tarih kayıtlarında
göremezsiniz. Şimdi…
AYLA AKAT
ATA (Batman) – Nasıl göremezsiniz? Ortaokulda, Yavuz Selim’in Kürdistan’a
yaptığı seferden bahsediyor tarih kitabı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Devamla) – Göremezsiniz, göstermek için bana Kürtçe yazılmış bir
kitap göstermeniz gerekir veya Anadolu’da Kürtlere ait bir mimari yapı
göstermeniz gerekir. Var mıdır? Yoktur. Herkes bunu biliyor, bütün dünya
biliyor.
Şimdi,
var olmayan bir şeye “Biz illaki burada varız.” dediğiniz takdirde, bunu herkes
nasıl anlayacaktır? Sizin bu konuda desteksiz olarak konuştuğunuzu
düşünecektir. Dolayısıyla, “Var.” demeniz hiçbir şeyi değiştirmez. Orada
Artukoğulları vardır, Zengîler vardır, Eyyubîler vardır, Selçuklular vardır,
Osmanlılar vardır, Akkoyunlular vardır, hatta, daha öncesine giderseniz Hazar
İmparatorluğu’na kadar gidersiniz. Dolayısıyla, o tarihlerde olmayan bir şeyi
siz bugün “Var.” diye ortaya çıkarsanız olmaz.
Ha, bugün
Türkiye’de Kürtler var mıdır? Vardır kardeşim. Ha, Kürdistan diye bir bölge var
mıdır? Türkiye dışında, bugünkü Irak’ın Süleymaniye ve Erbil bölgesinde bir
Kürdistan vardır, haritalarıyla, her şeyiyle bu gerçektir “Yok.” demiyoruz,
“Kürtler yok.” demiyoruz, “Kürtçe konuşulan değişik lehçeler yok.” demiyoruz
ama bakın, burada bir şeyi yanlış anlamayın: Siz, burada, eğer “biz Kürtler,
biz Kürtler” derseniz öteki de “biz Türkler, biz Türkler” demeye başlarız. O
zaman, ortaya çıkacak sonuç herhâlde hiç de hoş olmayacak bir sonuçtur.
Dolayısıyla,
burada, bu ülkede eğer birlik beraberliği savunuyorsanız o zaman “Biz Kürtler,
biz Kürt gençleri, biz bilmem neler…” demeyin veyahut da böyle birtakım
belgelere, oldubittiye getirerek birtakım kelimeleri sokmaya çalışmayın veya
yaptığınız bir toplantıda hem “Bu ülkenin bayrağına saygılıyız.” diyeceksiniz
hem de bayrağı alaşağı edeceksiniz, indireceksiniz. Böyle bir anlayışı hiç
kimse kabul edemez.
Şimdi,
bunun aksini iddia edemezsiniz. Siz birçok toplantıda -sadece bunda değil- daha
önceki toplantılarda da aynı şekilde, bayrağa karşı aynı şeyi yaptınız. Yani
hem siz bayrağa saygısızlık yapıyorsunuz hem siz “Kürt’üz.” diyerek aslında
karşınızdaki, birlikte olmayı düşündüğünüz Türklere saygısızlık yapıyorsunuz
veya ülkedeki başka insanlara saygısızlık yapıyorsunuz. Her şeyden önce bunu
aklınıza iyice yerleştirmeniz gerekir.
Ben
burada özellikle şunu belirtmek istiyorum: Bu gibi belgeler yayınlanırken
başlangıçta komisyonların başkanlarının… Ki bu şerh Komisyon Başkanlığına
verildiğinde, önce Komisyon Başkanının bunu inceleyip, buna aslında gerekli
ikazı yapıp kitaba sokmaması gerekirdi.
İkincisi:
Komisyondan gelen bu belgenin muhakkak Meclis Başkanlığı tarafından kontrol
edilip yerine konmaması gerekirdi veyahut da ikaz edilmesi gerekirdi ama
bunların hiçbir tanesi yapılmayıp bugünkü hâle gelmesinin sebebi de bu
dikkatsizlikten başka bir şey değildir. Herkesin bu dikkatsiz davranışlardan
bundan böyle sarfınazar etmesi gerekir. Biraz önce söylediğim gibi, eğer
Anayasa gibi bir hukuka tabi isek, hukuk devleti isek, hukuka hepimiz saygılı
isek bu konularda dikkatli olmamız gerekir. Anayasa’ya ve yasalara, bizim
çıkardığımız Anayasa ve yasalara yani bu Meclisin çıkardığı yasalara bizim
öncelikle uymamız gerekir ki toplum bizi öncü olarak görsün bu konuda.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Sırasıyla vereyim.
Buyurun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ben tek bir cümle söyleyeceğim.
Burada
bulunmayan bir sayın milletvekilimizin ifadesiyle ilgili, hatip bir ifadede
bulundu. Sayın Galip Ensarioğlu’nun kullandığı ifade “Tarihsel olarak
Kürdistan” diyor, “Türkiye kürdistanı” ifadesine katılmadığını ve bunu da doğru
bulmadığını ifade ediyor.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Gelsin burada konuşsun, televizyonlarda öyle diyor, burada
başka birşey, ne dediğiniz belli değil. Doğru durun ya!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Zaten Sayın Halaçoğlu da bunları ifade etti kürsüde.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım… Sayın Başkanım… Efendim, bir şeyi belirtmek
istiyorum. Biraz önce grup olarak…
BAŞKAN –
Sayın Baluken daha önce söz istedi Sayın Vural, vereceğim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bir şeyi arz edeceğim sadece efendim bilgi olarak. Grup başkan
vekilimiz, Milliyetçi Hareket Partisinin bu konuda ortaya koyduğu tavrı Genel
Kurulda paylaştı ancak gönül isterdi ki öncelikle bu muhalefet şerhi Komisyon
Başkanı tarafından geri gönderilsin…
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Komisyonun öyle bir yetkisi yok.
Sayın
Başkan…
OKTAY
VURAL (İzmir) – …sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından geri gönderilsin.
Bu
çerçevede, Sayın Genel Başkanım yarın yapılacak toplantıda konuşma yapmama
kararı almıştır. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda
kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum ve Komisyon Başkanı ile Meclis
Başkanının önceden bir inisiyatif almamasını da kınıyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Başkanım, yerimden bir söz istiyorum.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Baluken.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Başkanım, Komisyon adına yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN –
Bir saniye, Sayın Baluken sabahtan bu tarafa ayakta duruyor.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, bütün partiler konuştu, CHP’ye de
söz verin de sonra arkadaşlara verin.
BAŞKAN –
Vereceğim ama sataşma nedeniyle söz istiyorlar.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ama yani efendim, bir tek ben kaldım.
BAŞKAN –
Sayın İnce, başka zaman da vermediğimiz zaman kızıyorsunuz yani hangi hâlinize
verelim? Vereceğiz. Burada bak…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Beni de konuşturursunuz, sonra arkadaşlara verirsiniz.
BAŞKAN –
Grup başkan vekilleri söz isteyenler Sayın İnce, lütfen.
Grup
başkan vekiline veriyorum.
Buyurun.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Biraz önce konuşması sırasında sayın hatip hem grubumuza
yönelik bölücülük yapmak hem de bayrağı aşağılamakla ilgili suçlamalar yaptı.
BAŞKAN –
Buyurun, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
Lütfen
yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın usul görüşmesi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben MHP adına konuşan
grup başkan vekiline cevap vermeyeceğim çünkü MHP bu konuyla ilgili düşüncesini
her platformda aynı şekilde ifade ediyor ama burada AK PARTİ adına konuşan
sayın grup başkan vekiline iki hafta önceki grup konuşmasından Sayın Başbakanın
açıklamalarını okumak istiyorum. Sayın Başbakan, Diyarbakır’daki sözlerini
eleştiren MHP ve CHP grubuna yönelik olarak “Gitsinler ilk Meclis zabıtlarını
okusunlar, bugün karşı çıktıklarını orada görecekler. ‘Kürdistan’ kelimesini o
Meclis zabıtlarında görecekler.” diyor.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz buna itiraz etmiyoruz zaten, bunu anlatamıyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – Bakın, bölgede gidip “Kürdistan” kelimesini kullanıp…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) - Muhalefet şerhinde kullandığınız “sömürgeci”, “Ulu
Önder” gibi ifadelere karşı çıktığımızı söylüyoruz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) - Burada sizin yaptığınız konuşmanın tamamı “Kürdistan”
kelimesinin orada geçmesine dairdir.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Siz, işi ısrarla Kürdistan’a getiriyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – “Kürdistan” kelimesinin tarihsel bir realite olduğunu…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bunu, seçim malzemesi olarak kullanmak istiyorsunuz.
BAŞKAN –
Sayın Ünal, lütfen…
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – …Sultan Sencer’den…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Konu Kürdistan değil!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – …Yavuz Sultan Selim’den, Kanuni’den…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Konu Kürdistan değil!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – …ilk Meclis tutanaklarına kadar burada olduğunu…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Siz ne yaptığınızı biliyorsunuz.
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – İki hafta önceki grup konuşmasında Başbakanınızın
söylediklerini okuyun, siz de anlarsınız. Dolayısıyla, gelip burada aksi bir
görüşü savunmanızı kınıyoruz.
Diğer
taraftan, bu bayrakla ilgili meseleye gelmek istiyorum. 30 bin kişiyle yapılan
bir gençlik kongresinden bahsediyoruz. Çok görkemli, çok önemli, birlikte
yaşamanın ve çözümün mesajlarının geçtiği bir kongre. Ve kim olduğunu
bilmediğimiz 2 kişi tarafından bayrak indiriliyor ve bizim partinin gençleri
müdahale ediyorlar. Daha önceki bayrak indirme provokasyonlarında da olduğu
gibi bunların, devletin köşebaşında yerleşmiş derin birtakım insanlar olduğunu
çok iyi biliyoruz.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) – Başka partilerde niye indirilmiyor?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – Bayrakla ilgili bir sorunumuz olsa buraya gelir, çıkar, söyleriz.
Bizim bayrakla ilgili bir sorunumuz olsa bu Meclis çatışı altında olmayız.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) – Hep sizin kongrenizde oluyor!
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – “Birlikte yaşam, demokratik çözüm, ortak gelecek” diyorsak,
bayrakla ilgili bir sorunumuzun da olmadığını bilmeniz gerekir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – Bu provokasyonla ilgili hem parti gençlik meclisimizin hem
de genel merkezimizin açıklaması da olmuştu.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN –
Lütfen Sayın Ünal…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Grup başkanımızın ifadesiyle…
BAŞKAN –
Sayın İnce bekliyor efendim.
Sayın
İnce buyurun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın İnce’den müsaade aldım.
BAŞKAN –
Lütfen…
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN -
Sayın Halaçoğlu lütfen oturun, daha sonra… Çünkü Sayın İnce biraz önce…
Buyurun
Sayın İnce, Yalova Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- 506 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun birinci cildinde BDP Grubu milletvekillerince yazılan muhalefet
şerhinde yer alan Anayasa ve İç Tüzük’e aykırı bazı ifadelerin Başkanlık
tarafından çıkarılıp çıkarılmayacağı ve bütçe görüşmelerinin Genel Kurul tarafından
belirlenen takvim ve program dâhilinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği
hakkında (Devam)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başbakan “Kürdistan” derse BDP de gelir “Türkiye kürdistanı” der.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sen ne diyorsun onu söyle.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Yani “Irak Kürdistanı için söyledi.” diyorsunuz ama Roboski’ye
“Dobroski” diyen milletvekilinize de bunun gerçeklerini sorarsınız.
Mesela,
bir başka yöneticiniz “Türk yoktur.” diyor. Ben de dedim ki: Doğru
söylüyorsunuz Türk yoktur, Türkler aslında Kürtlerin kumsalda gezip “tırk tırk”
diye ses çıkaranlarıdır.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – “Kart kurt” o, karıştırdın sen.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Değerli arkadaşlar, türkü söylerken, düet yaparken dikkat
edeceksiniz. Eleştiriler gelince Kürt sorununu Kürdistan sorununa
dönüştürürseniz işte bunun çözümü yoktur. Kürt sorununu biz çözeriz,
demokratikleşmeyle çözeriz, evrensel hukukla çözeriz, özgürlükleri genişleterek
çözeriz ama siz Kürt sorununu bir coğrafya sorunu hâline, bir Kürdistan sorunu
hâline getirirseniz bunu çözemeyiz. “Marmaray’la Londra ile Pekin’i
buluşturduk.” derken, Ankara ile Diyarbakır’ı ayrıştırdığınızın farkında
değilsiniz sizler.
Sorun
nerede biliyor musunuz? Sorun, aslında, sizin kafa yapınızda, mantığınızda.
Şehre göre şerbet veriyorsunuz, şehre göre şerbet! (CHP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) Diyarbakır’a gidiyorsunuz Kürdistancı oluyorsunuz,
Barzani’nin eş başkanı oluyorsunuz. Oradan Edirne’ye geçiyorsunuz, şehit babası
oluyorsunuz bir anda. Gün geliyor El Kaideci oluyorsunuz, gün geliyor El
Nusracı oluyorsunuz, gün geliyor AB’ci oluyorsunuz. Sonra, ABD’ci oluyorsunuz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bizi konuşma, muhalefet şerhini konuşsana ya!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - AB’den, ABD’den sıkıldığınız zaman da Şanghaycı oluyorsunuz.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sen muhalefet şerhinden yana mısın, onu söyle Muharrem?
MUHARREM
İNCE (Devamla) - İmralıcı oluyorsunuz, Kaddafici oluyorsunuz, Esatçı
oluyorsunuz, sonra fesatçı oluyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN
ŞENER (Ordu) - Siz neci oluyorsunuz?
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Oradan geçiyorsunuz, sağcı oluyorsunuz, solcu oluyorsunuz,
oradan vazgeçip orta yolcu oluyorsunuz.
İHSAN
ŞENER (Ordu) – Siz kendinizi tarif edin, kendinizi.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Aynada kendinize bakın.
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Mesela, bir anda Müslümanlıktan bahsedip papaz elbisesi
giymekten söz ediyorsunuz. Çevreci oluyorsunuz, yeşilci oluyorsunuz, Adnan
Şensesci oluyorsunuz, solcuları tavlamak için oradan Ahmet Kayacı
oluyorsunuz.(CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN
ŞENER (Ordu) – Siz necisiniz?
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Oradan geçiyorsunuz “Yes be annem”ci oluyorsunuz. Çalıştay
yapıyorsunuz, Alevici oluyorsunuz.
İHSAN
ŞENER (Ordu) – Bizi tarif etme, kendini tarif et.
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Darbuka görüyorsunuz Roman oluyorsunuz be ya! Roman
oluyorsunuz Edirne’de. (CHP sıralarından alkışlar) Siz hepsini oluyorsunuz da
bakın…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bunlar Yılmaz Özdil yazıları. Sen böyle konuşma ya! Sen
büyük bir siyasetçisin, böyle konuşma. Bunları, bırak, Yılmaz Özdil yazsın ya!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Siz hepsini oldunuz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bunları Yılmaz Özdil yazsın, sen ne konuşuyorsun
bunları!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Darbukayı görünce Roman oldunuz, Barzanici oldunuz, Ahmet
Kayacı oldunuz.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın İnce, “Brookings Institution”de ne olduğunuzu söyler
misin?
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Hepsi oldunuz, iki şey olamadınız: Bir “Türk milleti”
diyemediniz, bir de Atatürkçü olamadınız, bu ikisini olamadınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) – Washington’un dar sokaklarında ne olduğunuzu bir anlatın.
Washington’un dar sokaklarında ne olduğunuzu bir anlatın. Washington’un
mahremlerinde ne olduğunuzu bir anlatın. Geçen hafta neredeydiniz?
Washington’da ne yapıyordunuz?
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Şimdi, bakın, örneklerimi çoğaltayım ben sizlere:
Diyarbakır’da 4 askerimiz kaçırıldı, Sayın Başbakan “Çözüm sürecine karşı
olanların işi.” diyor.
Sayın
milletvekilleri, size bir sorum olacak: PKK, otuz yıldır ilk kez mi asker
kaçırdı? Yani, PKK daha önce askerimizi, polisimizi, öğretmenimizi,
kaymakamımızı kaçırdı mı, kaçırmadı mı? Yani, bunu ilk kez yapmışsa, derim ki
tamam, bir çözüme, bir barışa doğru gidiyoruz, PKK da askerleri kaçırdı, süreci
sabote ediyor. Yani, PKK bir kamu görevlisini ilk kez kaçırmadı ki. Bu mantık,
PKK’yı aklama mantığıdır, temize çıkarma mantığıdır, tıpkı Reşadiye’de olduğu
gibi.
Reşadiye’de
ne dediniz? AKP, PKK’yı bir aklama yarışına girdi…
HÜSAMETTİN
ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Keşke siz de barışı destekleyebilseydiniz. Daha güzel
olmaz mıydı bu konuşmayı orada yapsaydınız?
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Açıklayın, bakın… O günlerdeki parti sözcünüz Hüseyin Çelik’in
açıklamalarına bir bakın. O açıklamalarda…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bülent Arınç’ın…
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bülent Arınç’ın açıklamalarına bir bakın, o açıklamalarda
bunların hepsini görürsünüz.
Bakın,
çelişkili olmak, şehre göre farklı şerbetler vermek başka bir şeydir, tutarlı
olmak, demokrat olmak başka bir şeydir.
Şimdi,
ben, size çelişki gibi görünüp aslında demokrat bir tavır olan örnekler
sergilemek istiyorum: Uludere’de 34 çocuğun ölümünü sorgulayacaksın,
üzüleceksin, üstüne gideceksin. Orada diyeceksin ki “Bu çocukları, onları hep birlikte savunacağız.” Hiç korkmayacaksın
bundan.
Kürt
olmak gerekmez o çocukları savunmak için, insan olmak, demokrat olmak,
yurtsever olmak yeterlidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Mesela,
bir Sünni olarak diyeceksin ki Alevilerin cemevine haksızlık yapılıyor. Devlet,
caminin elektriğini, suyunu ödüyor,
Alevi’nin, cemevininkini ödemiyor. Bir Sünni olarak çıkacaksın “Alevi kardeşime
haksızlık yapma.” diyeceksin. Bunu demek için Alevi olmak gerekmez. (CHP
sıralarından alkışlar) Mesela, “Bir cemaate kızdım, dershaneleri kapatırım.”
diyorsa birisi, sen diyeceksin ki: “Bu eğitim kurumları böyle kapatılmaz.” O
dershaneciyi de savunacaksın.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Parti tüzüğünde var bizim, dershane sorunu.
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Mesela, Gezi’de direnen yaşlı teyzeyi de savunacaksın. Ömrünün
baharında on altı yıl hapis yemiş, telefonuna sehven bilgi yüklenen teğmeni de
savunacaksın. “Dershanelerde işsiz kalan öğretmenlere iş veririm.” dediğinde,
maliyeci kontrolüne giren holding patronunu da savunacaksın. Silivri’deki
generali de savunacaksın. Düzmece delillerle içeriye atılan gazetecileri,
muhalifleri de savunacaksın. Müfettiş gönderilen CHP’li, MHP’li belediyeleri de
savunacaksın. Taksim’de gözünü kaybeden delikanlıyı savunacaksın. Başbakanın
hışmına uğramış ajans sahiplerini savunacaksın. Haksız yere denetime girmiş,
yıllarca “Kapitalisttir.” diye mücadele etmiş olmana rağmen, göstericilere
otelini açtı diye müfettiş gönderilen, ihalelerden el çektirilen holding
patronunu da savunacaksın.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Son iki dakikanı muhalefet şerhine ayır.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Gün gelecek Kürt’ü, Alevi’yi, holding patronunu, on sekiz
yaşındaki sosyalist çocuğu, cemaatçiyi, dershaneciyi, ezilen mazlum kim varsa,
bu diktatörün ezmek istediği kim varsa herkesi savunacaksın. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) – Duyuyoruz, duyuyoruz, niye bağırıyorsun!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Demokrasi böyle bir şeydir, hukuk böyle bir şeydir, adalet
böyle bir şeydir ve bunu yapmak için…
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) – Tarihinize bakın.
MUHARREM
İNCE (Devamla) - …Cumhuriyet Halk Partili olmak gerekmez, bunu yapmak için
solcu olmak gerekmez, bunu yapmak için insan olmak, adam olmak, yurtsever olmak
yeterlidir diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN
ŞENER (Ordu) – Acze düşmüş CHP’yi de savunacaksın!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Ünal.
Sayın
Ünal ne için söz istiyorsunuz? Bir saniye! Ne için söz istiyorsunuz “Buyur”
derken?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, hatip, grup başkanımızın konuşmasına
ilişkin bir hususu…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hasip, Hasip, hatip değil.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın hatip, Hasip değil efendim, hatip.
…sayın
grup başkanımızın konuşmasındaki ifadesine ilişkin bir hususu ifade etti, bir
düzeltme istiyorum sadece.
Ayrıca,
ben, Sayın Muharrem İnce’nin tabii, hangi ifadesini düzelteceğim, onun için bir
düzeltme istemiyorum…
BAŞKAN –
Düzeltmeyle ilgili olmaz efendim, bakın. Siz kimsenin ifadesini
düzeltemezsiniz, sataşma varsa söz isteyebilirsiniz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Efendim, bizimle ilgili kullandığı ifadelerle ilgili
sataşmadan dolayı söz talep ediyorum.
BAŞKAN –
Ha, ifade edeceksiniz bunları… Bunları önce söyleyeceksiniz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Peki, sataşmadan dolayı söz talep ediyorum.
BAŞKAN –
Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kimsenin
sözünü düzeltemezsiniz siz, buyurun.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Herkesi düzelteyim diyorsunuz. Önce parti olarak
duruşun ne? Kürdistan var mı yok mu? Önce Başbakanın duruşunu düzelt, ondan
sonra… Lütfen yani…
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın,
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sürçülisan ettim, “düzeltme” ifadesini yanlış kullandım,
kusura bakmayın, “sataşma” diyecektim efendim, düzeltiyorum. Kendi sözümü
düzeltme hakkına sahibim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir hususu burada netleştirelim. Kimse
meseleyi Kürdistan üzerinden kurgulayıp, sonra bölgeye gidip, bölgedeki
insanlarımıza “Bakın, size ne yapıyorlar… Buraya gelip ‘Kürdistan’ diyorlar,
Ankara’ya gidip başka şey söylüyorlar.” diye propaganda yapmaya kalkışmasın.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Aynen öyle, aynen öyle.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Sayın Başbakanın “Kürdistan” ifadesini Irak Kürdistan Bölgesel
Yönetimi için kullandığı son derece açıktır.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Hayır, hayır, Türkiye için kullandı.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Sayın Halaçoğlu da Kürdistan bölgesinin Osmanlı Dönemi’nde ve
cumhuriyet tutanaklarında, Meclis tutanaklarında nasıl kullanıldığını,
Süleymaniye ve Erbil için kullanıldığını da ifade etmiştir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Çok açık söyledi, Türkiye için kullandı, lafı döndürmeyin.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Bir gerçeği gözden kaçırmayalım: Bakın, bizim, muhalefet
şerhinde karşı çıktığımız hususlar: “Kürdistan’da eşitsiz gelişim ve ekonomik
sömürü.” Böyle bir ifadeyi biz bu Mecliste kabul edemeyiz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Kardeşim, bu benim fikrim ya, benim fikrim bu. Partimin
fikrine nasıl karşı çıkarsın ya?
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – “Kürt siyasi tutsak” ifadesini kabul edemeyiz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – “Eşitsiz gelişim ve ekonomik sömürü…” Ya bunda ne var? Allah,
Allah! Allah aşkına ya!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – “Kürt halk önderi” ifadesini kabul edemeyiz. “Türkiye ve
Kürdistan’ın dört bir yanından halk isyanları başlamıştır.” ifadesini kabul
edemeyiz. “İmralı’da Kürt halk önderi” ve “PKK lideri” gibi ifadeleri kabul
edemeyiz.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – “Kürdistan” ifadesini kabul ediyor musunuz Sayın
Başkan, “Kürdistan” ifadesini, onu söyleyin?
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – AK PARTİ bölgede yaklaşık yüzde 45, yüzde 50, kimi yerde yüzde
60 oy alıyor. AK PARTİ’ye oy veren Kürt vatandaşlarının önderi olmayan birisine
siz nasıl “Kürt halkı önderi” diyeceksiniz ve bunu meşrulaştıracaksınız…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Niye görüşüyorsunuz o zaman? Niye görüşüyorsunuz Beyefendi?
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – …bunu Meclise taşıyacaksınız, bunu muhalefet şerhine
taşıyacaksınız, sonra da bizim bunu kabul etmemizi isteyeceksiniz? Dolayısıyla,
biz bunu kabul etmiyoruz.
Sayın
İnce’nin söyledikleriyle ilgili de tek bir şey söylemek …
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – …istiyorum: Bu millet ariftir, kimin ne yaptığını iyi bilir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Yarın Sayın Başbakan sizi de yalanlar!
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – “Kürdistan” ifadesine karşı mısınız, değil misiniz
Sayın Başkan, onu söyleyin?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Sayın Baluken, siz mi istiyorsunuz, Sayın Kaplan mı istiyor?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sayın Kaplan usule ilişkin istiyor. Ondan önce Mahir Bey’in
konuşmasıyla ilgili bir hususu açıklamam lazım.
BAŞKAN –
Hayır, anladım da ayrı ayrı olmaz ki biriniz isteyeceksiniz, sataşmaya da
cevap…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Olur mu efendim!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Hasip Bey usulle ilgili istiyor, ben sataşmadan dolayı
istiyorum.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Grup başkan vekili sataştı.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Ben sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN –
O zaman önce sataşmaya cevap versin ondan sonra buyurun.
Ne diye
sataştı bir defa Sayın Baluken? Ne söyledi de sataştı?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Yine Sayın Başbakanın, konuşmasında Suriye ve Irak bölgesini
kastettiğini, dolayısıyla bizim bölücü…
BAŞKAN –
Bunun sataşma neresinde?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Bizim bölücülük yaptığımızı söylüyor, ülkeyi böldüğümüzü
söylüyor, daha ne söylesin?
BAŞKAN –
Ha, bölücülükle ilgiliyse buyurun.
İki
dakika söz veriyorum.
3.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Bakın, ben demin o konuşmanın bir kısmını okudum, şimdi size
bir paragrafını okuyayım.
Sayın
Başbakan konuşuyor: “‘Kürdistan’ kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler.
‘Anasırı İslam’ kavramını o zabıtlarda görecekler. Biraz daha geriye, Osmanlıya
gittiklerinde doğu ve güneydoğunun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler.” Öyle
Halaçoğlu’na gönderme yaparak “Irak’tan bahsetti, Suriye’den bahsetti.”
savunmasını burada yapmayın. Başbakan
çok açık bir şekilde… Bakın yine okuyayım, meşguldünüz: “Osmanlıya
gittiklerinde doğu ve güneydoğunun kürdistan eyaleti olduğunu görecekler.”
diyor, grup konuşmasında söylüyor, siz herhâlde yoğundunuz, dinleyemediniz o
ara. “Türkiye’nin yakın tarihi MHP ve CHP’nin çizdiği bir tablo değildir.
Bunları söyledik diye bize ne diyorlar? ‘Bölücü’ diyorlar. Peki Mustafa Kemal
de mi bölücüydü?” diye Sayın Başbakan söylüyor.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Asıl hususu niye konuşmuyorsunuz, ısrarla Kürdistan’ı
konuşuyorsunuz? Bizim karşı çıktığımız ve itiraz ettiğimiz diğer hususların
hiçbirini burada gündeme getirmiyorsunuz. Muhalefet şerhinde kullandığınız
ifadelerin hiçbirini gündeme getirmiyorsunuz. Niye onlara olan rahatsızlıkları
getiriyorsunuz?
İDRİS
BALUKEN (Devamla) – Eğer bu söylediklerinizin arkasındaysanız, bunlarla BDP’ye
“bölücü” diyorsanız, o zaman demek ki siz Grup Başkanınıza da “bölücü”
diyorsunuz. Samimi değilsiniz, samimi olacaksınız, bütün düşüncelerinizi gelip
burada samimi bir şekilde halka söyleyeceksiniz. Ben kısaca bunları ifade etmek
istiyorum.
Sayın
Başkan, bugün gündemde olmamasına rağmen böyle bir tartışmayı açmanız, böyle
bir usul tartışmasını açmanız da son derece yanlış olmuştur. Yarın gündemde
bütçe görüşülmeye başlayınca varsa böyle bir problem yarın bu usul tartışmasını
açmanız gerekiyordu. Dolayısıyla, bu tutumunuzun da burada tekrar tartışmaya
açılmasının yanlış olduğunu ben vurgulamak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, herkese sataşmadan söz verdiniz, bütün gruplara,
ben de istiyorum.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, ben daha şimdi istiyorum. Sayın Başkan…
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Başkanım, Sayın Başkanım, Komisyon olarak söz
istiyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İkişer üçer defa verdiniz.
BAŞKAN –
O zaman sıralamayı siz yapın da ona göre vereyim ben Sayın İnce!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Komisyona söz verecektiniz.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, Komisyon olarak söz istiyoruz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkanım, hem de gruplara ikişer üçer kere verdiniz.
BAŞKAN –
Bir saniye, Sayın Kaplan’a vereceğim, ondan sonra vereceğim.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, Komisyona söz verecektiniz.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Kaplan, ne için söz istiyorsunuz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’ün çok açık hükümleri var. Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülen bir rapor söz konusudur, Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçmiştir.
BAŞKAN –
Konuşmalarınızda bahsettiniz zaten Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır efendim, bunun gündeme alınamayacağını, burada oylama
yapılamayacağını, Başkanlık Divanının…
BAŞKAN –
Sayın Kaplan, gündeme geçmedik ki zaten.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır, hayır.
BAŞKAN –
Gündem dışı konuşmalarda sayın grup başkan vekilleri söz istediler; Sayın Vural
ve Sayın Ünal.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Ama usul tartışması açtınız.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen bir…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Hiç gündemde yokken nasıl usul tartışması açarsınız?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, siz bunu oylamaya sunamazsınız, oylayamazsınız.
BAŞKAN –
Niye oylamayayım, oylarım Sayın Kaplan.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, muhalefet şerhi Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçen bir rapor değildir.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Plan Bütçe raporumuzu, muhalefet şerhimizi komisyon yapar,
bir; Başkanlık Divanına gelir, iki; sonra yarınki gündemde, 10 Aralık gündeminde
gündeme gelir. Eğer siz onu oylar, karardan çıkarırsanız o rapor eksik kalır,
yarın muhalefet görüşmeleri yapılamaz.
BAŞKAN –
Hayır efendim, eksik kalmaz, açıklamasını yapacağım ben çünkü, eksik yön kalmaz
Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum, bunu oylayamazsınız.
BAŞKAN –
Yani Anayasa’nın 3’üncü maddesine, 14’üncü maddesine, Anayasa’ya tümden, ruhuna
aykırı olan bir konu gelecek, burada karar verilemeyecek.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Aynen… Anayasa 83, dokunulmazlıklar o.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Nerede, Anayasa’ya aykırı bir şey yok? Siz kendi keyfinize
göre mi karar vereceksiniz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Yani siz bana şunu iddia edemezsiniz Sayın Başkan: Sizin
yerinizde Gazi Mustafa Kemal oturuyordu, “Kürdistan.” diyordu, tutanaklarda
var.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Anayasa’ya aykırı.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Siz Kürdistan’a karşı mısınız, Mustafa Kemal’e karşı mısınız,
o tutanaklara karşı mısınız? Eğer değilseniz oylama yapamazsınız. Burada
konuşacağım, kürsü masuniyeti var.
BAŞKAN –
Buradaki tartıştığımız konu, Sayın Kaplan, Anayasa’da var.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır efendim, Anayasa’da da yok, Anayasa’da da yok.
BAŞKAN –
Evet, teşekkür ederim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Anayasa’da birisini ihlal etmek var mıdır Sayın Başkan?
BAŞKAN –
Evet, Sayın Halaçoğlu, buyurun, siz niye söz…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum.
BAŞKAN –
Neyin usulü?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Oylama yapılamaz.
BAŞKAN -
Bu açtığımız usul tartışması zaten Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır, bunun oylamasını yapamazsınız.
BAŞKAN -
Usul tartışmasının usul tartışması olmaz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Oylayamazsınız, oylayamazsınız, gündem belirlenmiştir. Yarın…
BAŞKAN –
Ne için usul tartışması açtığımı ben baştan söyledim, onun üzerine söz
istediniz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Gündemde yok ki olmayan bir gündem üzerinden usul tartışması
açamazsınız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Gündemde yok Sayın
Başkan, gündemde yok!
BAŞKAN –
Aleyhe söz istediniz ve konuştunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, gündemde yok!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Yarın açsanız olur ama bugün açamazsınız siz bunu.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Yarındır…
BAŞKAN –
Gündeme geçmedik, gündemden önce açtık efendim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Açamazsınız!
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Olmayan bir gündem üzerinden usul tartışması açamazsınız,
yapamazsınız!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Yapamazsınız, açamazsınız!
BAŞKAN –
Sizin bağırmanızla, çağırmanızla, zorla mı olacak bu Sayın Kaplan?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Yapamazsınız Başkan, yapamazsınız!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Burasını kendi keyfinize göre yönetemezsiniz!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır, keyfî…
BAŞKAN –
Zorla mı oylatmayacaksınız yani?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Burası keyfî yönetilecek bir yer değil.
BAŞKAN –
Bu kaba güçle olacak bir konu değil ki!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hani gündem?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Gündemde yok!
BAŞKAN –
Lütfen müsaade edin, Sayın Halaçoğlu’na söz vereyim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Gündemde yok böyle bir şey!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sizin Başkanlığınız döneminde de yok. Hani, gündemde var mı?
Yarındır…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Yarın açarsınız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Siz geriye alırsanız…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Yarın açın, yarın oylayalım.
BAŞKAN –
Lütfen oturun, Sayın Halaçoğlu’na söz vereceğim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, siz oylarsanız yarın Plan Bütçede bütçe
görüşülemez arkadaşlar. Plan Bütçe görüşme yapamaz! Bu geri gider, bunun
tamamlanması ve tekrar gelmesi gerekir.
BAŞKAN –
Sayın Kaplan, lütfen oturun.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Böyle bir şey olmaz! Siz burada defakto bir durum
yapamazsınız Başkan!
BAŞKAN –
Evet, Sayın Halaçoğlu…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Anayasa’yı ihlal edemezsiniz, oylayamazsınız, oylayamazsınız!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, BDP’li…
BAŞKAN –
Söz vereyim, ondan sonra efendim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Lütfen oturun Sayın Kaplan! Sizi mi dinleyeceğiz yani?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Ama, Sayın Başkan, yaptığınız doğru değil! Anayasa’yı
çiğniyorsunuz.
BAŞKAN –
Yaptığımın doğru-yanlış olduğunu tartıştık. Bir saatten bu tarafa bunu
konuşuyoruz Sayın Kaplan.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Oylayamazsınız! (AK PARTİ sıralarından “Daha oraya gelmedik.”
sesi)
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Başkan, Komisyon adına söz istiyorum, 69’dan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Nereye gelmedik? Sabahtan beri tartışıyoruz, nereye gelmedik
ya?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Burada oylama yapamazsınız!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Efendim, siz bize bir açıklama yapmak zorundasınız.
BAŞKAN –
Açıklama yapacağım, bir saniye, Sayın Halaçoğlu’na bir söz vereyim.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Usul tartışması
açıyorum oylamayla ilgili.
BAŞKAN –
Bitmedi ki henüz bu konu Sayın Kaplan!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır efendim, hayır!
BAŞKAN –
Nereye sizin söylemenizle…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Açıklama ayrıdır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Neye dayanarak böyle bir usul tartışması açıyorsunuz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Siz hangi…
BAŞKAN –
Açtım efendim, tartışıldı.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Başkan, siz hangi hakla gündemde olmayan bir…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) - Neye göre oylayacaksınız?
BAŞKAN –
Gündem dışı söz istedi her iki grup başkan vekili de.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır, alamazsın Başkan! Alamazsınız, alamazsınız! Atatürk’ün
oturduğu yerden… (AK PARTİ sıralarından “Otur yerine!” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN –
Nereye geliyorsunuz Sayın Kaplan? Ne yapacaksınız, kürsüyü mü basıyorsunuz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Böyle babanızın çiftliği değil Meclis! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İSMAİL
KAŞDEMİR (Çanakkale) – Senin babanın çiftliği mi orası!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Gündemde olmayan bir şeyi oylayamazsınız!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Anayasa’ya uygun şeyler yazacaksınız!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Anayasa’ya uygundur, her şeyi uygundur, uygun olmayan hiçbir
şey yok!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Yemininize uygun şeyler yazacaksınız!
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Gündemde olmayan bir şeyi oylarsanız bütçe görüşmeleri
tehlikeye girer, bütçe görüşmelerini geri alırsınız.
BAŞKAN –
Sayın Kaplan…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Kanun yapıcılarla bunları değerlendirin, bunu
oylayamazsınız.
BAŞKAN –
Müsaade edin, Sayın Halaçoğlu’na söz vereyim, sataşma nedeniyle söz istedi.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Ara verin Sayın Başkan.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Ara verin, oylama yapın.
BAŞKAN –
Evet, açıklamasını yapacağım efendim.
Sayın
Halaçoğlu, buyurun siz. Ne için söz istediniz?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, sözlerime atfen, sözlerimi çarpıtarak
sataşmada bulunuldu.
BAŞKAN –
Ama bunun sonu gelmez ki Sayın Halaçoğlu.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Oylama yaptırmayız Başkan, böyle şey olmaz. (AK PARTİ
sıralarından “Sen kimsin ya!” sesleri)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Ne yaptırmıyorsun ya!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Burada orman kanunu mu uygulayacaksınız, var mı böyle bir
usul?
BAŞKAN –
Tüm grup başkan vekilleri, şimdi Sayın İnce de istiyor aynı şekilde. Kim ne
söyledi sizin için?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şimdiye kadar söylediğim hem bayrak meselesi hem de
Kürdistan meselesinde…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Nasıl oyluyorsunuz ya, siz komisyon başkanı mısınız?
BAŞKAN –
Neyin komisyon başkanı değilim?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Ama siz komisyon
başkanı değilsiniz, Plan ve Bütçeye niye karışıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından
“Otur artık!” sesleri)
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, bir sus Allah aşkına ya!
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Ya, bir otur ya!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Plan ve Bütçenin raporuna ne karışıyorsunuz Allah aşkına ya!
BAŞKAN –
Sayın Kaplan, bir oturun lütfen.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Yarın görüşürüz.
BAŞKAN –
Yarın yine görüşürsünüz.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hem bayrak meselesinde hem de benim söylediğim
Kürdistan’la ilgili bölümde sözlerime sataşmada bulundular.
BAŞKAN –
Ne diye sataştı Sayın Halaçoğlu, ne söyledi de sataştı?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bayrak indirilmesini sadece provokasyon olarak
nitelendirdi, hâlbuki ondan öncesinde de...
BAŞKAN –
Sataşma bunun neresinde? Provokasyon olduğunu söyledi, doğru.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Bu, sataşma değil, durum tespitidir, ne alakası var?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, olur mu öyle şey? Benim sözlerim…
BAŞKAN –
Ne alakası var şimdi sataşmayla? Lütfen Sayın Halaçoğlu…
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Olur mu öyle şey?
BAŞKAN –
Hayır sataşma değil, bayrak indirmenin provokasyon olduğunu söyledi, doğru.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Farklı bir şey mi bekliyordunuz, farklı bir şey mi
istiyordunuz, onu mu söyleseydik?
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Hayır, ondan önceki bayrak indirmeleri de mi yani aynı
şekilde?
BAŞKAN –
Sayın Halaçoğlu, lütfen…
SIRRI
SAKIK (Muş) – Halaçoğlu istiyor ki her gün bir bayrak indirilsin, bunun
üzerinden siyaset yapsın!
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, Komisyon adına söz istiyorum ben de,
lütfen, 69’a göre.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın İnce, siz niye söz istiyorsunuz?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, bütün gruplara sataşmadan 2 kez söz verdiniz, CHP
hariç. Bence şöyle olmalı: Önce Komisyona vermelisiniz, derdini bir anlatsın,
bu tartışmalarda o derdini anlatmalı, sonra bize söz vermelisiniz, CHP’ye.
Takdir sizin ama önce Komisyon bir derdini anlatsın.
BAŞKAN –
Hayır, sataşma nedeniyle söz istiyorsanız vereyim Sayın İnce, Komisyon açıklama
yapacaksa ona da veririm ama…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – “Önce Komisyon konuşsun.” diyor.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, ben sataşma nedeniyle söz istiyorum ama doğrusu,
Komisyonun derdini anlatmasıdır önce; doğrusu budur.
BAŞKAN –
Sayın Başkan, buyurun, yerinizden efendim. Lütfen Sayın Başkan, açıklayın
lütfen!
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, ben 69’a göre söz talep ediyorum, siz
yerinden veriyorsunuz.
BAŞKAN –
Usul tartışması yapıyoruz Sayın Başkan,
lütfen yerinizden açıklayın.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – 69’a göre,
sataşma var…
BAŞKAN –
Efendim, duyulmuyor mu sözleriniz? Eğer, Komisyona sataşma nedeniyle söz
istiyorsanız, buyurun.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Onu söyledim efendim.
BAŞKAN –
İfade etmiyorsunuz ki!
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Efendim, onu ifade ettim.
BAŞKAN –
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
4.- Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan Vekili
Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, muhalefet şerhlerinin komisyon
üyelerinin verdiği bir ek olup bunu bir rapor olarak değerlendirmenin yanlış
olduğuna ve bu konuyla ilgili kararı Meclisin vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
PLAN
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri Komisyonun görevini yerine
getirmediğini söyleyerek Komisyonu kınadıklarını ifade ettiler. Hâlbuki, İç
Tüzük açık. İç Tüzük 38’e göre, Komisyon sadece kendisine havale edilen tasarı
ya da tekliflerin Anayasa’ya aykırı olup olmadığını inceler, eğer Komisyon
Anayasa’ya bir aykırılık görüyorsa da maddelerine geçilmeden bunu reddeder.
Burada tanımlanan da ayrıca Komisyon Başkanlığı ya da Divan değildir,
“Komisyon” tanımı vardır. Böyle olunca da Başkanlığın burada herhangi bir
yetkisinin olmadığı da net olarak açıktır.
Burada
eğer bir muhatap varsa ki, şu anda burada konuştuğumuza göre, Meclis Başkanlığı
ve Genel Kuruldur ve burada hakikaten Anayasa’ya aykırı olduğu açık olan ve
muhalefet şerhlerine yazılmış olan bu ifadelerle ilgili olarak ne yapılacağının
kararını verecek olan da yüce Meclistir. Bunu da sizlerin takdirlerinize biz
sunuyoruz.
Ayrıca
şunu da ifade etmek istiyorum: Muhalefet şerhleri raporun kendisi değildir,
muhalefet şerhleri rapora ek olarak milletvekillerinin, komisyon üyelerinin
vermiş oldukları bir ektir. Bunu bir rapor olarak değerlendirmek de yanlıştır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Sayın İnce, buyurun.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sataşma için söz istemiştim.
BAŞKAN –
Kim ne söyledi de sataştı Sayın İnce?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Mahir Ünal.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ben bir şey demedim efendim, konuşmamda hiçbir şey
söylemedim.
BAŞKAN –
Ne söyledi Sayın Ünal?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Partimizi hedef alan küçültücü açıklamalarda bulundu.
BAŞKAN –
Hangi açıklamalar Sayın İnce? Söyleyeceksiniz efendim, soruyorum size. Sataşma
olup olmadığına karar vereceğim.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, ben herhangi bir şekilde Sayın İnce’ye
sataşmada bulunmadım efendim.
SIRRI
SAKIK (Muş) – “CHP” dedi, dedi.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Efendim? Sayın Ünal’ın söylediklerini söyleyin.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sataşma için söz isteyen grupların hiçbirinden
derin bir açıklama istemediniz. “Sataşma var.” dedi, “Buyurun.” dediniz. Benden
niye derin bir açıklama istiyorsunuz?
BAŞKAN –
Yok, size değil efendim, herkese açıklattırdım.Sayın Ünal’a da açıklattırdım,
herkese açıklattırdım, lütfen… Sayın Halaçoğlu açıkladı, “Sataşma yok.” dedim.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Komisyon doğru bilgi vermedi Meclise; bir. Cumhuriyet Halk
Partisine sataşma oldu; iki.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Komisyon doğru bilgi verdi.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İzin verirseniz, diğer gruplara gösterdiğiniz toleransı bize de
gösterin.
BAŞKAN –
Sayın İnce, diğer gruplara gösterdiğim toleransı size göstermeyelim demiyorum.
Size ne söylendi de sataşıldı, onu soruyorum ben.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – “Arif olan anlar.” dedi.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Efendim, arifle ne ilgisi var?
İHSAN
ŞENER (Ordu) – Anlamaz mı? Arif olan anlar.
ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) – Arif değil misiniz?
BAŞKAN –
Sayın İnce, lütfen yani…
Buyurun,
iki dakika söz veriyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun, iki dakika söz veriyorum Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Genç konuşacak grup adına.
(Bir grup
BDP milletvekilinin Başkanlık kürsüsü önünde toplanması, gürültüler)
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, muhalefet şerhimize karışamazsınız. Oldubittiye
getirmeye hakkınız yok.
BAŞKAN –
İşgal mi ediyorsunuz kürsüyü?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Ne demek istiyorsunuz Başkan?
BAŞKAN –
Nasıl konuşuyorsun “Ne demek istiyorsun?” diye!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Nasıl bir davranış biçimi bu?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Asıl siz kendi keyfinize göre yönetiyorsunuz burayı.
BAŞKAN –
Sizin davranış biçiminiz…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Nasıl böyle konuşuyorsunuz?
BAŞKAN –
Sizin davranışınız… Kürsüye gelip de siz bunları konuşuyorsunuz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Bir itirazda böyle mi konuşulur?
BAŞKAN –
Nasıl konuşulması gerekir?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Bir açıklama yapın önce.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Bir itirazda hemen “Kürsüyü mü işgal ediyorsunuz…” Kürsü
işgal edilmedi ki.
BAŞKAN –
Sayın hatibe söz verdim, siz…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Kim işgal ediyor Başkanlık kürsüsünü?
BAŞKAN –
Siz yapıyorsunuz işte!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Açıklama yapmadan niye söz veriyorsunuz?
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sizin yerinizde Atatürk otururken bak ne yapmış?
BAŞKAN –
Sayın hatip, lütfen oturur musunuz. Sayın Kaplan, lütfen oturun yerinize.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Bizim muhalefet şerhimiz hakkında konuşuyorsunuz.
BAŞKAN –
Sayın Baluken, böyle bir hakkınız yok, oturun lütfen.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Olur mu öyle şey!
BAŞKAN –
Bu, zorla olmaz, seslerinizi yükseltmekle olmaz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Muhalefet şerhimizi oylatmayız, böyle bir yetkiniz yoktur
sizin.
BAŞKAN -
Oturunuz yerinize.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, oylama yaptırtmayız…
BAŞKAN –
Oturunuz lütfen. Açıklama yapacak.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Hayır yani, böyle bir yetkiniz yok sizin.
BAŞKAN –
Ne yapıyorsunuz ya, lütfen… Bırakın şunu.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Böyle bir yetkiniz yok.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Lütfen Sayın Sakık, oturun yerinize.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Böyle şey olur mu?
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Keyfinize göre mi yöneteceksiniz?
BAŞKAN –
Hayır ama lütfen yani…
SIRRI
SAKIK (Muş) – Kendi kafa yapınıza göre yönetemezsiniz yani.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Genç.
5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; evvela, burada yanlış yapılıyor, burada raporu
düzenlemek Meclis Başkanının görevidir. Bu raporların Anayasa’ya uygun olması
lazım. Bakın, burada…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Kabul etmiş zaten, Meclis Başkanı kabul etmiş, onaylamış,
daha neyi tartışıyoruz.
KAMER
GENÇ (Devamla) – Bir dakika efendim, bir dakika, ben konuşayım.
Burada,
rapor düzenlenirken gelen muhalefet şerhlerinde eğer Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Anayasa’sına, İç Tüzük’e aykırı birtakım şeyler varsa Meclis Başkanı
bunları iade eder ve bunları bastırmaz, burada büyük sorumluluk Meclis
Başkanınındır. Düzenlenen bu raporla Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmesini
Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul etmiştir, dolayısıyla Meclis Başkanının
istifa etmesi lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Ne alakası var! 1 doğru, 10 tane yanlış söylüyorsun!
KAMER
GENÇ (Devamla) – Efendim, şimdi, bakın, geçen gün Beşir Atalay dedi ki: “Tayyip
Erdoğan’ın ‘Kürdistan’ kelimesini kullanmasını biz aramızda tartıştık ve Tayyip
Erdoğan o tartışma sonunda o ‘Kürdistan’ kelimesini kullandı.” Tayyip Erdoğan
bir Kürdistan kurulmasını istiyor ve buna da destek veriyor, arkadaşlar onu şey
ediyorlar, oradan aldıkları destekle bunu yapıyorlar.
AHMET
YENİ (Samsun) – Hadi be, yaptığın laflara bak!
KAMER
GENÇ (Devamla) – Siz, zaten güneydoğuyu PKK’ya teslim etmişsiniz, Türkiye
Cumhuriyeti devletini oradan çekmişsiniz. Şimdi, çıkıp da burada oynamanın
anlamı yok.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Al, Atatürk’ün
sözlerini oku…
KAMER
GENÇ (Devamla) – Konuşma!
Bakın,
Atatürk’ün burada kullandığı o kelimeler…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Meclis kürsüsünden sözlerini okutayım mı Atatürk’ün?
KAMER
GENÇ (Devamla) – Bakın, Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlı Devleti üzerine
kurulmuş bir devlettir. O zaman Osmanlı Devleti vardı, çeşitli bölgeler vardı
-Lazistan vardı, Kürdistan vardı- ama Türkiye Cumhuriyeti devleti, kurulduktan
sonra tek bir devlettir.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Mustafa Kemal bu kürsüde söyledi bu sözleri…
KAMER
GENÇ (Devamla) – Bu devletin bölünebilmesi için burada bir savaş kazanılması lazım.
Türkiye Cumhuriyeti devletini, siz, bir savaş daha kazanmadıktan sonra
bölemezsiniz. Sizler bölücüsünüz, siz Anayasa’yı ihlal ediyorsunuz; baş
sorumlusu Tayyip Erdoğan’dır ve Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti devletini,
belirli makamlara gelmek için bölüyor ve bu vatana ihanet suçunu işliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
YENİ (Samsun) – Haydi oradan be, haydi yerine!
KAMER
GENÇ (Devamla) – Bunun Yüce Divana sevk edilmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Bu suça sizler de iştirak ettiğiniz için de sizi aynı zamanda vatan
haini…
AHMET
YENİ (Samsun) – Hain sensin!
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) – Sensin! Hadi yerine!
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) – En büyük vatan haini sensin!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Saygısız herif!
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu komisyonun aslında bu muhalefet şerhiyle
ilgili takındığı tutumu gündeme getiren bendim. Komisyon Başkan Vekili de böyle
bir yetki olmadığını ifade etti. Bu, doğrudan doğruya bir çarpıtmadır, var yetkileri.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Yok efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, bu çerçevede söz vermenizi istirham ediyorum.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Yok efendim, muhalefet şerhlerini düzenleyen madde
42’de buna ilişkin hiçbir hüküm yok.
OKTAY
VURAL (İzmir) - Çünkü komisyonun müdahil olmadığı bir yetkiyi bugün burada
Genel Kurul yetkisi hâline dönüştürmek doğru değil, orada engellenmesi
gerekirdi.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – İç Tüzük 42 açık, muhalefet şerhlerini düzenliyor. Burada komisyona verilen
Anayasa’ya aykırılıkla ilgili herhangi bir inceleme yetkisi yoktur.
OKTAY
VURAL (İzmir) – O bakımdan, burada, Meclis Genel Kurulunda ifade edilmesinin
yetki, salahiyet bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Komisyon görüşmelerini yapmıştır, süreci tamamlamıştır, muhalefet şerhi arkadan
gelir.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Müsaade ederseniz, Sayın Erkan Akçay’a komisyon üyesi sıfatıyla
söz vermenizi…
BAŞKAN –
Ama böyle bir usulümüz yok Sayın Vural. Komisyon olarak Komisyon Başkan Vekili
açıklama yaptı. Usul tartışması yapıyoruz burada Sayın Vural, lütfen ama…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir komisyonun anayasaya uygunlukla ilgili
öncelikle, ivedilikle görev alması gerekiyor. Bununla ilgili, bir komisyon
başkanının İç Tüzük’te kendisine verilen bir yetkiyi dar anlamda yorumlayıp bu
konuda adım atmaması komisyonun görev yapmaması demektir.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – İç Tüzük 42
açık.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Görevini yapmayan bir komisyonu…
KAMER
GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük’ü sen nereden biliyorsun be? Raporu sen nereden
biliyorsun?
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sen nereden biliyorsun?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Komisyon görevini yapsın
BAŞKAN –
Sayın Vural, böyle bir usul yok ki. Komisyon Başkan Vekili açıklamayı yaptı,
siz de gerekli tavzihi yaptınız, düzeltmeyi yaptınız diyelim.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Onu iade edecektin, o muhalefet şerhini iade edecektin. Niye
iade etmedin?
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Komisyon mu edecek?
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Tabii, edecek.
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hadi oradan sen de! Komisyonun öyle bir yetkisi mi var?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, komisyon üyesi olarak komisyonun çalışmalarıyla
ilgili, Sayın Başkanın ifadesinin sahip olduğu yetkiyi dışladığını gösteriyor,
onu söyleyecek.
BAŞKAN –
Hayır efendim, öyle bir şey söz konusu değil yani.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, ne komisyonun ne de Meclis Başkanlığının…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Var! Var! Öyle şey olur mu!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) - …muhalefet şerhini denetleme yetkisi yoktur efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sıyıramazsınız kendinizi! İradenizi her yerde kullanacaksınız,
böyle korsanlıkla değil.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu yetki sadece Genel Kurula aittir, bu yetki sadece
Genel Kurula verilmiştir. O zaman, komisyon ve komisyon başkanı istediği şerhi
kabul eder, istediğini kabul etmez. Böyle bir denetim yetkisi olamaz efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Hayır, edemez! Edemez böyle bir şey! Demek ki kabul ettiğinizi
itiraf ediyorsunuz.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Edemez! Hayır, edemez efendim!
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Muhalefet şerhi bizim.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu yetki Genel Kurula aittir.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Komisyon başkanı geri göndermeliydi onu, dik durmalıydınız,
dik.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Lütfen,
sayın milletvekilleri…
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Komisyon başkanının öyle bir yetkisi yok. Yetki ayrıca
komisyonda.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dik duracaksınız, dik duracaksınız.
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, bütçe görüşme programı bugün dağıtılmıştır.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Diyarbakır’da başka burada başka olmaz.
BAŞKAN –
Bütçe sıra sayısı ise bir önceki birleşimde dağıtılmıştır.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Oylamaya sunamazsınız Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Bu nedenle, sıra sayısına ilişkin usuli itirazın bugünkü birleşimde
yapılmasında İç Tüzük’e aykırılık bulunmamaktadır.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Nasıl yoktur efendim? Gündemde yok efendim.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Nasıl yoktur?
BAŞKAN –
Konuştuk efendim…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Meclis Başkanı gruba yazı yazar, gündemde olduğuna dair yazı
yazar. Siz yapamazsınız bunu.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır efendim, yapamazsınız, olmayan şeyleri görüşemezsiniz.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Hayır, gündemde yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Var, var Sayın Başkan, var. Sayın Başkan, gündemde var.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gündemde var Sayın Başkan, gündemde var efendim, burada
da var.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır efendim, hayır, oylama yapamazsınız, hakkınız yok buna.
MİHRİMAH
BELMA SATIR (İstanbul) – Yaparız.
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- 506 sıra sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun birinci cildinde BDP Grubu milletvekillerince yazılan muhalefet
şerhinde yer alan Anayasa ve İç Tüzük’e aykırı bazı ifadelerin Başkanlık
tarafından çıkarılıp çıkarılmayacağı ve bütçe görüşmelerinin Genel Kurul
tarafından belirlenen takvim ve program dâhilinde gerçekleştirilip
gerçekleştirilmeyeceği hakkında (Devam)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, bütçe görüşmelerine konu 2014 yılı…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır efendim, hayır oylamayı yapamazsınız. Hakkınız yok
buna.
BAŞKAN –
…Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’na ilişkin 506 sıra sayılı raporun
1’inci cildinde…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Zorbalıktır bu, hukuksuzluktur bu, zalimliktir bu, faşizmdir
bu! Böyle bir oylama yapamazsınız!
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Böyle bir oylama yapmaya hakkınız yok!
BAŞKAN -
…Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Barış ve Demokrasi Partisi Grubuna mensup
milletvekillerince yazılan muhalefet şerhinde…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Böyle bir şey yok.
BAŞKAN -
…Anayasa’ya ve İç Tüzük’e açıkça ve doğrudan aykırı ifadeler bulunması
nedeniyle Başkanlığımıza usuli itirazda bulunulmuştur.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Böyle bir oylama yapamazsınız Sayın Başkan. Yapamazsınız,
yaptığınız doğru değil.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Yapamazsınız Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Aynı konuda Başkanlığımıza ayrıca yazılı bir talepte bulunulmuştur.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Usulsüzlük yapıyorsunuz Başkan!
BAŞKAN –
Yaptığımız usul görüşmesi sonucunda Başkanlığımızın vardığı kanaati sizlerle
paylaşmak ve bu…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır, hayır, hayır…
(BDP
milletvekillerinin Başkanlık kürsüsü önünde toplanmaları)
BAŞKAN –
Açıklamalarımı dinleyin lütfen.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Hayır, dinlemiyoruz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Hayır, hayır, hayır…
BAŞKAN –
…hususu İç Tüzük’ün 63’üncü maddesine göre oylarınıza sunmak istiyorum.
NAZMİ GÜR
(Van) – Kendinize gelin.
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Böyle usulsüzlük olmaz.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Usulsüzlük yapıyorsunuz.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Zorbalıktır bu.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Hayret bir şey ya!
BAŞKAN –
Doğrudan ve açıkça Anayasa’nın 3 ve 14’üncü maddelerine aykırı olan söz konusu
muhalefet şerhinin…
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Dağdan mı geldiniz siz?
BAŞKAN -
…506 sıra sayısının 1’inci cildinden çıkarılması, 1’inci cildin tekrar
bastırılıp dağıtılması…
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Meclis Başkanı niye yazı yazmıyor?
BAŞKAN -
…muhalefet şerhinin, Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine göre düzeltilerek bütçe
görüşmelerinin sonuna kadar tekrar verilmesi hâlinde ek sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılması…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Zorbalıktır! Zorbalıktır!
BAŞKAN –
…muhalefet şerhiyle sınırlı bu hususun Komisyon Raporu’nu etkilememesi
nedeniyle görüşmelerin kararlaştırılan
takvim ve Genel Kurul tarafından belirlenen program dâhilinde
gerçekleştirilmesi gerektiği Başkanlığımızca değerlendirilmiş olup…
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Yapamazsınız! Zorbalıktır bu! Zorbalıktır bunun adı! Atatürk
bu Mecliste “Kürdistan” dedi, siz yasaklıyorsunuz; zorbalıktır bu, faşizmdir
bu!
BAŞKAN -
…bu hususları oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Komisyondan
istifa önergesi vardır, okutuyorum:
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın,
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin
önergesi (4/132)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden gördüğüm lüzum
üzerine istifa ediyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ayla
Akat Ata
Batman
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Kanun
teklifinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
2.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın,
(2/1850) esas numaralı Batman İli Adının ve Batman İline Bağlı İlçe Adlarının
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’ni geri aldığına ilişkin önergesi (4/131)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/1850
Esas no ve 08.11.2013 tarihli Batman İli Adının ve Batman İline bağlı ilçe
Adlarının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifimin geri çekilmesi hususunda
gereğinin yapılmasını Saygılarımla arz ederim.
Ayla
Akat Ata
Batman
BAŞKAN –
İçişleri Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu
ve 20 milletvekilinin, madencilik sektörünün sorunlarının ve bor madenlerinin
öneminin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/803)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
madenciliğin sorunları ve bor madenlerinin öneminin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104
ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz
ve talep ederim.
1) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
4) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
5) Hasan
Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
6) Ali Öz
(Mersin)
7) Emin
Çınar (Kastamonu)
8) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
9)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
10)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
11)
Mustafa Kalaycı (Konya)
12) Tunca
Toskay (Antalya)
13) Sümer
Oral (Manisa)
14) S.
Nevzat Korkmaz (Isparta)
15) Celal
Adan (İstanbul)
16) Alim
Işık (Kütahya)
17)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
18) Enver
Erdem (Elâzığ)
19) Ali
Halaman (Adana)
20) Reşat
Doğru (Tokat)
21) Erkan
Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Yürürlükteki
2840 sayılı Kanun, devlet eliyle işletilecek madenleri tanımlamaktadır.
Kanun’un 2’nci maddesinde, "Bor tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin
aranması ve işletilmesi Devlet eliyle yapılır." ibaresi yer almaktadır.
“Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk
tüzelkişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir." denilmektedir.
1978
yılına kadar yerli ve yabancı özel şirketler eliyle işletilen bor madenleri, bu
tarihte 2172 sayılı Kanun ile Etibank’a devredilmiştir. 1983 yılında ise 2840
sayılı Kanun ile bor tuzlarının aranması ve işletilmesinin devlet eliyle
yapılacağı hükme bağlanmıştır. Bor madenleri 1985 yılında çıkarılan 3213 sayılı
Maden Kanunu kapsamına alınmış, ancak 2840 sayılı Kanun hükümleri saklı
tutulmuştur.
Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanan
Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin
İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 20 Mart 2012 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiştir.
Mevcut
Kanun’un 2’nci maddesine eklenen fıkrada "Bu madenlerin üretilmesi ve
zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle, ürünün mülkiyeti
ruhsat sahibinde kalmak üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri
çerçevesinde ihale edilmek suretiyle üçüncü şahıslara gördürülebilirler. Ancak
üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması
durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara
bağlanır." denilmektedir. Bu değişiklik özelleştirme anlamına gelmektedir.
Ülkemizde hâlen 30 dolayında madenin üretimi yapılmakta olup madencilik
sektöründe yıllardır yapılan özelleştirmeler sonucu devletin elinde ruhsat
olarak sadece bor, toryum, uranyum ve kömür madenleri kalmıştır. Pek çok kömür
sahası kiralama yöntemiyle özel sektör tarafından işletilmektedir.
Etibank
gibi dünya madencilik devleri arasında yer almış bir kamu kuruluşu, krom,
bakır, gümüş, alüminyum ve benzeri işletmeleri elinden alınarak sadece bor
işletmeciliği ile sınırlandırılmış bir yapıya büründürülmüştür. Bu madenlerden
toryum ve uranyum sahalarında bugün itibarıyla üretim yapılmamakla birlikte, bu
sahalara ilişkin plan, proje ve çalışmalar devam etmektedir.
Madencilik
sektöründe bugüne kadar yapılan özelleştirmeler sonucunda kamu işletmelerine ve
kamu tarafından sağlanan hizmetlere el konulmuş, üretimler düşmüş, istihdamda
ciddi daralmalar yaşanmıştır. Sektörün gayrisafi millî hasıladaki payı
azalmıştır. Kısa sürede maksimum kâr elde etme gayreti içindeki sermaye
sahiplerinin elinde, bilimsel üretim metotları dışına çıkılarak yapılan
üretimler sonucu iş kazaları ciddi oranda artmış, birçok maden mühendisi ve
yüzlerce maden işçisi yaşamını yitirmiş, binlerce ton yer altı kaynağı
üretilemeden terk edilmiştir.
Bu
olumsuz deneyimlere rağmen, devletin elinde kalan kömür ve bor madenlerinin
özelleştirilme çalışmaları, yapılan yanlışlardan ders alınmadığını açık bir
şekilde ortaya koymaktadır.
Bor
stratejik bir madendir. Bor minerallerinin, son derece özel kimyasal yapıları
vardır. Ham madde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda
alternatifsiz olmak üzere, 250'yi aşkın kullanım alanı bulunmaktadır. Bor
mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü
yükselterek sanayinin âdeta tuzu konumundadır.
Bu
nedenle, ülkemizde, madenciliğin sorunları ve bor madenlerinin öneminin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98’inci ve TBMM
İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu
kurulması uygun olacaktır.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu
ve 20 milletvekilinin, çocuklara karşı uygulanan şiddet konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/804)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
çocuklara karşı işlenen şiddet konusundaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM
İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını
saygılarımla arz ve talep ederim.
1) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Murat
Başesgioğlu (İstanbul)
4) Hasan
Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5) Ali Öz (Mersin)
6) Emin
Çınar (Kastamonu)
7) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
8)
Cemalettin Şimşek (Samsun)
9) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
10) Lütfü
Türkkan (Kocaeli)
11)
Mustafa Kalaycı (Konya)
12) Sümer
Oral (Manisa)
13) S.
Nevzat Korkmaz (Isparta)
14) Tunca
Toskay (Antalya)
15) Celal
Adan (İstanbul)
16) Alim
Işık (Kütahya)
17)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
18) Ali
Halaman (Adana)
19) Reşat
Doğru (Tokat)
20) Enver
Erdem (Elâzığ)
21) Erkan
Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Ülkemizde
çocuklara yönelik şiddet, toplumun her alanında yoğun bir şekilde artmaya
başlamıştır. Toplumda artan bu şiddet, çocukları fiziksel, zihinsel ve duygusal
olarak olumsuz yönde etkilemektedir.
Çocuklar
üzerinde onarılması çok güç, olumsuz ve kalıcı etkiler bırakan şiddet, toplumu
sosyal, ekonomik ve kültürel yönden çok büyük kayıplara uğratmaktadır.
Yaşadıkları
şiddet, çocukları eğitim olanaklarından uzaklaştırmakta ve çeşitli suçlar da
dâhil olmak üzere pek çok tehlikeli duruma sürüklemektedir.
Ülkemizde
yapılan birçok araştırma, çocuklara yönelik ev içi şiddetin yaygın bir şekilde
yaşandığını ortaya koymaktadır. 2010 yılında yüzde 64'ü erkek ve yüzde 41'i
kadın olmak üzere toplam 988 üniversite öğrencisinin katılımı ile yapılan
araştırmada, yüzde 53,3'ü çocukluk döneminde ev içinde tekmelenme, yumruklanma,
itilip düşürülme, yakılma, diş kaybı, kemik kırılması gibi sonuçları olan
şiddet olayları yaşadıklarını bildirmişlerdir.
Bu şiddet
anne, baba başta olmak üzere kardeşler ve evdeki diğer bireyler tarafından
uygulanmıştır. Her beş çocuktan birisi yani yüzde 22,6'sı bu şiddetin disiplin
tesisi için, yüzde 15,9'u bir konuda ders olsun diye ve yüzde 16,1'i de saygı
tesis etmek için şiddete maruz kaldıklarını açıklamışlardır.
Yine,
UNICEF ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK)'in ortaklaşa
gerçekleştirmiş oldukları bir başka araştırma da ise ülkemizde yaşayan 7-18
yaşları arasındaki çocukların aile içinde yüzde 45'inin fiziksel istismara,
yüzde 51'inin duygusal istismara ve yüzde 25'inin de çeşitli ihmallere maruz
kaldığını ortaya koymaktadır.
Ayrıca,
Genç Hayat Vakfı, Uluslararası Çocuk Derneği Merkezi ve Geleceğimizin Çocukları
Vakfı tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen çocukların ev içinde yaşadıkları
şiddet konusundaki araştırmada da çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır.
Bu
araştırmada da, çocukların ev içinde gördükleri şiddet türlerinin başında
duygusal ve fiziksel şiddet gelmektedir. İlköğretim okullarından araştırmaya
katılan 400 adet 6,7 ve 8 sınıf öğrencilerinin yüzde 67,9'u en az bir defa ev
içi duygusal şiddete uğradığını belirtmişlerdir. Çocukların yüzde 37'si en az
bir defa ev içinde fiziksel şiddetle karşılaştıklarını açıklamışlardır.
Araştırmada
ülkemizde çocukların ev içinde ihmale uğradıklarını da ortaya çıkmıştır.
Çocukların yüzde 25,7'si en az bir defa evde ihmale uğradığını ifade derken
yüzde 20,5'lik bölümü en az bir defa ev içinde şiddete tanıklık ettiklerini
bildirmişlerdir.
Araştırma
sonuçlarından da anlaşılacağı gibi ülkemizde çocuklara karşı şiddet her
toplumun her alanında artmıştır. Çocuklara karşı toplumda artan şiddet,
neredeyse onların sağlığını ve gelişimini tehdit eder hâle gelmiştir.
Bu
nedenle, ülkemizde, çocuklara karşı şiddetin her türünün, her ortamda önlenmesi
gerekmektedir.
Bu
nedenle, çocuklara karşı işlenen şiddet konusundaki sorunlarının araştırılarak
gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırma komisyonu kurulması uygun
olacaktır.
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ve
19 milletvekilinin, eğitim konusundaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/805)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
ÖSYM
tarafından yapılan açıklamaya göre, YGS sınavına 1 milyon 895 bin 476 aday
başvuru da bulunmuş, bu adaylardan 57 bin 742'si sınava girmemiştir. Sınavı
geçerli sayılan aday sayısı 1 milyon 837 bin 344 olarak belirlenirken, 50 bin
805 adayın ise puanları 0,5'ten küçük olduğu gerekçesi ile hesaplanmamıştır.
Hükûmetin uygulamalarından dolayı ortaya çıkan, sınavlardaki başarısızlığın
tespiti, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
Anayasamızın 98'inci maddesi, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir)
2) Mehmet
Şandır (Mersin)
3) Oktay
Vural (İzmir)
4) Necati
Özensoy (Bursa)
5)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
6) Özcan
Yeniçeri (Ankara)
7) Bülent
Belen (Tekirdağ)
8) Mesut
Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
9) Zühal
Topcu (Ankara)
10) Hasan
Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
11)
Mustafa Erdem (Ankara)
12)
Bahattin Şeker (Bilecik)
13) Sümer
Oral (Manisa)
14) D.
Ali Torlak (İstanbul)
15) Celal
Adan (İstanbul)
16)
Mustafa Kalaycı (Konya)
17) Adnan
Şefik Çirkin (Hatay)
18)
Mehmet Günal (Antalya)
19)
Muharrem Varlı (Adana)
20) Ali
Öz (Mersin)
Gerekçe:
ÖSYM'den
yapılan açıklamaya göre; YGS sınavına 1 milyon 895 bin 476 aday başvuru da
bulunmuş, bu adaylardan 57.742'si sınava girmemiştir. Sınavı geçerli sayılan
aday sayısı 1 milyon 837 bin 344 olarak belirlenirken, 50.805 adayın ise
puanları 0,5'ten küçük olduğu gerekçesi ile hesaplanmamıştır.
Sıfır
puan alan aday sayısı; 2011 YGS'de 38.269, 2010 YGS’de ise 14.156'dır. Sınavda
sıfır puan alanların sayısının yıllar itibariyle artması düşündürücüdür. YGS
sonuçlarında 1 milyon 837 bin öğrenciden 700 bininin matematikten sıfır alması
da dikkat çekicidir. Ülkemizde matematik ve fen alanlarındaki başarısızlık, bu
bilimlere öğrencilerin yeterli ilgiyi göstermemesi bizi dünya yarışından
koparmaktadır. Oysa matematik ve fen en önemli temel bilimlerdendir. Bu
bilimlerin ülkemizde hak ettiği değeri görmesi ve bu alanlarda başarı
sağlanması ülkemizin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Sınav
sonuçları, millî eğitim sisteminin geldiği içler acısı noktayı da gözler önüne
sermektedir.
Yukarıda
ifade edilen 2012 YGS (Yükseköğretime Giriş Sınavı) sonuçları eğitim
sistemimizin sıkıntılı yönünü tekrar ortaya çıkarmıştır.
Öğretmensiz
okullarla, ücretli öğretmenlerle, 60-70 kişilik sınıflarla, eğitimde fırsat
eşitliğini sağlamadan, birleştirilmiş sınıf uygulamalarıyla YGS' de başarı elde
edilmesi zaten bir mucize olurdu. Derslik ve öğretmen açığı, kadro yetersizliği
gerekçe gösterilerek ehil olmayan, öğretmenlikle uzaktan yakından alakası
olmayan kişilerin “ücretli öğretmen” adı altında derslere girmesi eğitimde
yaşanan bu başarısız tablonun diğer önemli bir sebebidir.
Eğitimde
fırsat eşitliğinin sağlanması, bölgeler arası ve aynı ilin mahalleleri arasında
yaşanan eşitsizliklerin de giderilmesi gerekmektedir. Tamamen sınav odaklı,
sorgulamaktan, analitik düşünmeye yönlendirmekten ziyade ezbere dayalı bir
eğitim sisteminin ürünü olan bu sonuçtan gerekli tedbirler alınmadığı takdirde
önümüzdeki yıl YGS'de bu sonuçlardan daha vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bu
bilimlerin ülkemizde hak ettiği değeri görmesi ve bu alanlarda başarı
sağlanması ülkemizin geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Bu noktada asıl
sorgulanması gereken öğrenciler değildir. Bu sınav sonuçları her ne kadar
öğrencilerin başarısızlığı gibi görünse de asıl başarısızlığın incelenmesi
gerekmektedir.
Herkes
bilmelidir ki eğitimsiz ve başarısız nesillerle geleceğimizi inşa edemeyiz. Bu
sebeple eğitimin sorunlarına mutlaka neşter vurulması gerekmektedir.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir
gensoru önergesi vardır. Önerge bugün bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
C) Gensoru Önergeleri
1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin ulusal güvenliğini yeni
tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren,
dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra ettiği
iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/30)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükûmetin,
son dönemde izlediği dış politika, Kafkasya, Karadeniz, Balkanlar ve Doğu
Avrupa, Ege ve Akdeniz ile Ortadoğu'yu ve Basra Körfezi'ni içeren geniş bölgede
Türkiye'nin öteden beri var olan ağırlık ve etkinliğini giderek sorunlu hâle
getirmektedir. Bir zamanlar bu bölgede istikrar yapıcı ve anlaşmazlıklara çözüm
bulucu rolü ile sözüne güvenilen, görüşlerine başvurulan, gücü bilinen ve
hiçbir ülkeye tehdit yöneltmediği gibi hiçbir ülkeden kendisine tehdit de
yöneltilemeyen, yumuşak güç kullanan güçlü bir sosyal ve demokratik siyasi
yapıya, sağlam ve sürdürülebilir bir piyasa ekonomisine ve güçlü silahlı
kuvvetlere sahip olan ülkemiz, yer aldığı geniş bölgede bütün bu alanlarda
ciddi bir algı kaybına uğramış; hemen tüm komşu ülkelerdeki ihtilaflara taraf
olmak suretiyle müdahil olmuş, devletler nezdinde olduğu kadar ilgili ülkelerin
kamuoyları nezdinde de itibarı sarsılmıştır.
Hükûmetin
dış politikada uygulamakta olduğu temel bir yanlışlık da onaylamadığı
siyasetlere yönelen komşularıyla diplomatik ilişkiyi asgariye indirme ya da
tamamen kesme şeklinde ortaya çıkan yaklaşımıdır. Bu yaklaşım sonucu olarak
Hükûmetin "Ortadoğu'da oyun kurucuyuz" şeklindeki iddiasına karşın
Türkiye bugün bu bölgenin en önemli ülkeleri arasında yer alan Mısır ve
İsrail'de büyükelçi düzeyinde temsil edilmemekte, bu ülkelerin de Türkiye'de
büyükelçisi bulunmamaktadır. Yine bölgenin baş aktörlerinden olan İran ile
ilişkiler inişli çıkışlı, Irak ile ise Hükûmetçe Irak Merkezî Hükûmetini bariz
bir biçimde ikinci plana alarak bu ülke ile ilişkilerin ağırlığını Kuzey Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerinde yoğunlaştırması ve bu yönetim ile Irak
Federal Anayasası ile çelişen enerji alımlarına yönelmesi nedeniyle belirgin gerginlikler
içine girip çıkmaktadır.
Hükûmetin
yanlış öngörü ve değerlendirmelerle hatalı beklentilere dayalı çarpık
politikaları sonucunda neredeyse savaş hâlinde bulunduğumuz Suriye ile ise
karşılıklı diplomatik temsil tamamen kesilmiştir. 1980'li yıllara bakılacak
olursa, o dönemde devam etmekte olan İran-Irak savaşı sırasında, İran'ın Irak
nezdindeki çıkarlarının Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliğince; Irak'ın İran
nezdindeki çıkarlarının da Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğince korunmakta
olduğu ve birbiriyle çatışan bu iki ülkenin birbirleri nezdinde kendilerini
temsil etmek üzere Türkiye'yi seçmiş oldukları da hatırlanacaktır. Bu dünya
diplomasi tarihinde tek örnektir. Bugün ise durum tam aksi yöndedir.
Son
olarak Hükûmetin Mısır'da Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı yapılan darbe üzerine,
demokrasiye ve meşruiyete dönüşün önemini bu ülke nezdinde savunarak olumlu ve
uzlaştırıcı bir rol oynamak yerine, Mısır Hükûmetini tamamen dışlaması, bizzat
Başbakan Erdoğan'ın ağzından Mısır Hükûmetine, Mısır'ın siyasi ve sivil saygın
şahsiyetlerine ağır bir dille ve düzenli bir şekilde hakarete varan eleştiriler
yöneltmesi, uluslararası kamuoyu gözünde AKP Hükûmetinin neredeyse Müslüman
Kardeşler Örgütü ile özdeşleştirilmesine yol açmıştır. Son olarak Başbakan
Erdoğan'ın Kasım 2013'te Rusya'ya gerçekleştirdiği ziyaret Mısır Hükûmetine
yönelik, bu ülke içişlerine doğrudan müdahale mahiyeti taşıyan beyanları,
Mısır'daki darbeyi izleyen ilk gerginlik üzerine geri çekilmiş iken daha sonra
Hükûmet tarafından tekrar görevine gönderilen Kahire Büyükelçimizin Mısır
tarafından "istenmeyen kişi" ilan edilmesine yol açmış, böylece Orta
Doğu'daki en önemli ülkelerden biriyle daha ilişkimiz yukarıda belirtildiği
gibi sıfırlanmıştır.
Hükûmetin
bu politikaları sonucu bölgede içine düşmüş olduğu yalnızlık Türkiye'nin bu
bölgede ve ötesindeki ticari ve ekonomik ilişkilerini de son derece olumsuz
etkilemektedir.
Ülkemizin
ulusal güvenliğini yeni tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik
çıkarlarına zarar veren ve Türkiye'nin dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken
hatalı dış politikanın icracısı sıfatıyla siyasi sorumlusu olan Dışişleri
Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa’nın 98 ve 99’uncu, TBMM
İçtüzüğü’nün 106’ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Engin Altay Muharrem İnce
İstanbul Sinop Yalova
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun
gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü de kapsayan öneri
daha sonra onayınıza sunulacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım:
D) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki
bir heyetin, Ürdün Senatosu Başkanı Abdur-Rauf Rawabdeh’'in vaki davetine
icabet etmek üzere Ürdün’e resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi
(3/1352)
4
Aralık 2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki heyetin, Ürdün
Senatosu Başkanı Abdur-Rauf Rawabdeh'in vaki davetine icabet etmek üzere
Ürdün'e resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Başkanı Nihat Zeybekci’nin, 17/12/2013 tarihinde Belçika'nın başkenti
Brüksel’de düzenlenecek olan "21’inci Yüzyılda Avrupa Birliği Enerji İç
Pazarı" konulu ortak komite toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi
(3/1353)
4/12/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
17 Aralık
2013 tarihinde Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenecek olan "21’inci
Yüzyılda Avrupa Birliği Enerji İç Pazarı" konulu ortak komite toplantısına
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı
Nihat Zeybekci'nin katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu
maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasî Parti Grubu
Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan
(11/30) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin Genel Kurulun 9 Aralık 2013
Pazartesi günkü gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına alınmasına
ve gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin aynı günkü birleşiminde
yapılmasına ve 480 ve 480’e 1’inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin
önergesi
9/12/2013
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 9/12/2013 Pazartesi günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu
maddesi gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan (11/30) esas numaralı gensoru önergesinin Genel Kurulun 9 Aralık 2013
Pazartesi günkü (bugün) gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"
kısmına alınması ve Anayasa’nın 99’uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Aralık 2013 Pazartesi
günkü (bugün) birleşiminde yapılması;
Genel
Kurulun, 9 Aralık 2013 Pazartesi günkü (Bugün) birleşiminde 480'e 1'inci ek
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara
devam edilmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN –
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen, Mehmet Doğan
Kubat, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
grubumuzun vermiş olduğu önerinin lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, geçen hafta, biliyorsunuz, grup önerisiyle bu hafta için…
Esasen pazartesi günü de, sağlıkla ilgili kanun yarım kalmıştı onun
görüşmelerini planlıyorduk ve yarın itibarıyla da 21’ine kadar bütçe takvimine
ilişkin bir grup önerisi getirmiştik ve kabul edilmişti. Ancak cuma günü saat
altı sıralarında Cumhuriyet Halk Partisinin değerli grup başkan vekilleri
tarafından Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru
açılmasına dair bir önerge verilmesi üzerine biz de bu konunun önemine binaen
bugün gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin İç Tüzük’ün 106 ve
Anayasa’nın 99’uncu maddeleri çerçevesinde -gündeme alıp, bu konuyu
değerlendirip gündeme alınıp alınmayacağına dair- Genel Kurulun bir karar
vermesi noktasında öneri getirmiş bulunmaktayız.
Gensoru
görüşmelerinden sonra da yarım kalan, sağlıkla ilgili temel kanunun
görüşmelerine devam edeceğiz.
Önerimize
desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Muharrem İnce, Yalova
Milletvekili.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin en önemli görevi, en önemli işi bütçe yapmaktır. Bütçe
yapmaktan daha önemli bir işimiz yok. Anayasa’nın 87’nci maddesi de
milletvekillerine özel olarak bir görev yüklüyor burada, özel bir görev. Peki,
bütçe hakkını ortadan kaldırıyorsunuz siz, bu nasıl oluyor?
Bakın,
60’ta bu ülkede darbe oldu, 80’de bu
ülkede darbe oldu. 60’ta ve 80’de Meclis feshedildi. Askerler, cunta Meclisi
feshetti; fakat, Meclis adına görev yapan bir kurum var, Sayıştay -yani
Sayıştay bizim adımıza görev yapıyor, denetim görevini bizim adımıza yapıyor-
askerler Meclisi feshetmesine rağmen Sayıştayı feshetmediler. Siz bugün
Sayıştayı feshediyorsunuz. Yani, askerlerden, o darbecilerden, o cuntacılardan
daha ileri gitmiş durumdasınız değerli milletvekilleri.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Rahmet okuyorlar, rahmet.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Yani, Sayıştay, askerî cuntanın hesap ve işlemlerini
denetlemeye devam etmiştir. Sayıştay bile askerî cuntanın harcamalarını
denetlemiştir, onları rapor etmiştir, Büyük Millet Meclisine göndermiştir.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Demek AKP cuntadan beter.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bütçeyi doğru düzgün yapabilmek için, kör kuruşun hesabını
sorabilmek için, yetimin hakkını
savunabilmek için, esnafın ödediği verginin ne olduğunu bilebilmek için;
emeklinin, işçinin, çiftçinin, iş adamının verdiği verginin sonucunun ne olduğunu
görmek için… Çocuğuna mama alamayıp asgari ücretinden vergi kesilen insanların
parası nereye gidiyor, bunu sormak bizim hakkımız. Bunu sormak yalnızca
muhalefet milletvekillerinin görevi değil, bu sizin de sorumluluğunuz alanında.
Siz, yürütmenin yardımcısı değilsiniz, bakanların askeri değilsiniz, bakanların
emir eri değilsiniz, bakanların aklayıcısı değilsiniz; siz, yasamanın bir
üyesisiniz, o kör kuruşun hesabını vereceksiniz.
Şimdi,
biz bu vergilerin hesabını soruyoruz. Sorumuz 2 tane. Bir: Topladığın vergileri
nereye harcadın? İki: Bu harcamayı yaparken usulüne uygun harcadın mı? “Harcama
yetkisi ver bana.” diyor Başbakan, “Harcama yetkisi ver ama beni denetleme,
bana hesap sorma.” diyor.
Değerli
arkadaşlarım, Sayıştay bakın ne demiş, diyor ki: “İlgili kurum bilgi ve belge
vermediği için denetleme yapılamamıştır.” Böyle bir şey olabilir mi? Babasının
çiftliği mi burası Hükûmetin? Türkiye Cumhuriyeti birilerinin babasının malı
mı, babasının çiftliği mi? Başbakanlık bilgi, belge vermiyor. Avrupa Birliği
Bakanlığı bilgi, belge vermiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü bilgi, belge vermiyor.
Biz merak ediyoruz ya, diyoruz ki: “Bu biber gazını kaç paraya aldınız, ne
kadara aldınız, nereden aldınız?” Bu milletin vergilerini harcıyorsunuz beyler,
vergilerini; babanızın parasını harcamıyorsunuz. Bakın, usulüne uygun
harcadıysanız, eğer milletten topladığınız bu vergileri usulüne uygun, yasalara
uygun, Anayasa’ya uygun harcadıysanız sorun yok zaten. Neden o zaman
kaçıyorsunuz, neden korkuyorsunuz?
Bakın,
billboardları kiralayıp oralarda bir ilan yapıştırmak istiyoruz, ne diyoruz
orada: “Ben vergimi veriyorsam, Başbakan da vatandaşa hesap verecek.” Eğer bu
ülkede simitçi vergi veriyorsa, öğretmen vergi veriyorsa, emekli vergi
veriyorsa, iş adamı vergi veriyorsa, holding patronu vergi veriyorsa, herkes
vergi veriyorsa ve bu vergileri de Hükûmet olarak, iktidar olarak siz
harcıyorsanız millet vergi veriyorsa siz de hesap vereceksiniz beyler, hesap.
Peki,
billboardlarda “Ben vergimi veriyorsam, Başbakan hesap verecek.” diye
afişlerimiz… Billboardları kiraya veren firma ne diyor biliyor musunuz?
“Başbakanı aşırı eleştirdiği için bunları yayınlayamayız.” diyor. Televizyonlar
kapalı, gazeteler kapalı, billboardlar kapalı, sosyal medya takipte, sonra da
“diktatör” deyince kızıyorsunuz. Böyle bir uygulamaya, böyle bir Başbakana
“diktatör” denmez de ne denir? Türkiye’deki ileri faşizmin adı, diktatörlüğün
adı işte budur değerli milletvekilleri.
Sayın
Başbakan, cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en büyük örtülü ödenek harcayan Başbakanıdır.
Cumhuriyet tarihi boyunca Recep Tayyip Erdoğan’ın harcadığı örtülü ödenek
miktarı bir rekordur. Şimdi, Başbakanın istediği şudur: “Ben, örtülü ödenekte
bir rekor kırdım. Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülecek olan Türkiye
Cumhuriyeti’nin bütçesini de örtülü ödenek gibi kullanırım.” diyor. Yani örtülü
ödenekle Türkiye’nin bütçesini aynı görüyorsunuz. Bunun sonucu kötü olur, gün
gelir hesap döner, çok fena bedel ödersiniz bu konuda, siz de bedel ödersiniz.
Bu milletin parasının hesabını soruyoruz biz, sizin babanızın parasını
sormuyoruz. Bunları bilmenizi istiyorum.
Şimdi,
vatandaşı yanıltmaya çalışıyorsunuz. Ne diyorsunuz vatandaşa? “Cumhuriyet Halk
Partisi bütçeyi engelliyor.” Yalanı bırakın, hesabı verin. Neymiş? Bütçede
önerge olurmuş mu? Bakın size önerge: 24/12/1997, Genel Başkan Yardımcınız -o
zaman milletvekili- Ekrem Erdem bir önerge vermiş. Demek ki bütçede önerge
oluyormuş. O zaman muhalefet milletvekili…
RECEP
ÖZEL (Isparta) – 1 tane, 1 önerge, 800 tane değil o!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – O zaman muhalefet milletvekili…
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Tıkamak için önerge değil o.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Onları da anlatacağım, acele etme.
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Tıkamak için önerge değil o.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Acele etme… Acele etme…
Bakın,
bir başka konu: Bütçede yoklama olurmuş mu?
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Olur…
MUHARREM
İNCE (Devamla) – CHP yoklama isterse, engelleme yapıyormuş…
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Olur mu canım, yoklama
olur, buna “olmaz” diyen yok!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – 10/12/2001 Pazartesi: “Başkan – Evet, yoklama talebinde
bulunan arkadaşlarımızın isimlerini okuyacağım:
Bülent
Arınç? Burada.
Hüseyin
Çelik? Burada.
Mehmet
Ali Şahin? Burada.
Sadık
Yakut? Burada.
Faruk
Çelik? Burada...”
Bak, bak,
tutanaklara bak, diyor ki… Bakın, bütçede yoklama istemişler. İnşallah, Sadık
Yakut o gün yönetir Meclisi de, ben de bu belgeyi kendisine etrafını
çerçeveletip gönderirim. Muhalefetteyken önerge vereceksiniz, yoklama
isteyeceksiniz, sonra CHP yoklama isteyecek, önerge verecek diye, önerge
sayısını 7’yle sınırlandırmaya çalışacaksınız. 8, 9, daha fazla önergelerin
olduğu bütçe görüşmelerinin tutanaklarını size ambalajlayıp hediye olarak
göndeririz.
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Gönder, ambalajsız da kabul ederiz.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Geçmişte, işte diyoruz ya sürekli çifte standart hâlindesiniz,
yaptığınız iş bu. Yargıyı ele geçireceksin, teftiş kurullarını kapayacaksın,
bürokratları değiştireceksin, Sayıştay raporlarını Meclisten gizleyeceksin,
Sayıştaya bilgi, belge göndermeyeceksin, bunun adına da “demokrasi” diyeceksin?
“Yolsuzluk yapmadım.” diyen bir Başbakan, Meclis denetiminden kaçmaz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Adam yapmadım demiyor ki!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - “Ben bu milletin vergilerini doğru düzgün harcadım, usulüne
uygun harcadım.” diyorsan Sayıştaya bilgilerini, belgelerini gönderirsin, o
Sayıştay raporları buraya gelir, Büyük Millet Meclisi üyeleri de bunlara
bakarlar.
Değerli
milletvekilleri, bavulun üzerinden sevinçten uçuyordunuz, şimdi bavula
küsüyorsunuz. Bir zamanlar çocuklar gibi… Biz çocukken bavulların üzerinde
kayardık karda. Siz de bavulun üzerinden lehinizde çıkınca sevinçten
uçuyordunuz, şimdi küsüyorsunuz. Bu paralar mahrem değildir, bu paralar
devletin mahremi değildir, milletin vergisidir. Biz milletin kör kuruşunun
hesabını soruyoruz. Geçmişte, muhalefetteyken söylediklerinizin tersini bugün
iktidardayken yapıyorsunuz. Bugün güçlü konumda olabilirsiniz ama yarın sizler
mutlaka bu milletin parasının hesabını vereceksiniz diyorum. Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ramazan Can Kırıkkale
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Grup
önerimizle Dışişleri Bakanımız Sayın Davutoğlu aleyhinde verilen (11/30) esas
numaralı gensoru önergesinin 9 Aralık Pazartesi yani bugün gündeme alınıp
alınmayacağı hususunun görüşmelerinin yapılmasını.
Yine, önerimizde
bugün gensoru görüşmeleri tamamlandıktan sonra 480’e 1 ek sıra sayılı Kanun
Tasarısı yani Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve bazı kanunlardaki hükümlerin
değiştirilmesine yönelik kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam etmeyi öneriyoruz. Görüşmelerin tamamlanmasına kadar da Genel Kurulun
çalışmasını takdirlerinize sunuyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Oktay Vural İzmir
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Aslında
biraz sonra bu önergeyle birlikte gündeme alınacak gensoru önergesi hakkında
Genel Başkan Yardımcımız Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Tuğrul Türkeş
görüşlerimizi ifade edecek ama ben bu vesileyle birleşimin başında Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ortaya koyduğu irade, bununla ilgili görüş ve
düşüncelerimi huzurlarınızda Türkiye Büyük Millet Meclisine ve milletimize
aktarmak istiyorum.
Şüphesiz,
komisyonun bu ifadeleri içeren raporu açıkçası çıkartması gerekiyordu önceden
çünkü bu konuda bizim komisyon üyemiz Sayın Erkan Akçay da Komisyon Başkanına
ifadede bulundu. Böylesine bir muhalefet uyarısı geldiği zaman Sayın Komisyon
Başkanının bir inisiyatif kullanamaması doğrusu büyük bir zafiyettir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bu konudaki tutumumuzu, bu muhalefet
şerhinde yer alan hususların Türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne aykırı olduğunu ifade eden müracaatımızı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanına ayın 6’sında yaptık ve bu eksende de bu ifadelerin, açıkçası,
Anayasa’nın başlangıç ve değiştirilemez hükümlerine aykırı olduğunu ifade
ettik. Ama, bu kadar açık olan bir aykırılık bir taraftan komisyonda
giderilemiyor. Daha sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının da bunu
göndermesi gerekiyordu. Bu bakımdan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
da bu konuda irade kullanmayıp geri göndermemesi eksiklik teşkil etmiştir.
Bizim soru önergelerimizi geri göndermesini bilenlerin maalesef bu konuda
Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü bozan ifadelerin yer aldığı bir muhalefet
şerhine İç Tüzük’ten kaynaklanan yetkileri kullanmaması, doğrusu, kabul
edilebilir değildir.
Şüphesiz,
bu aslında işin bir safhasıdır. Bugün tartıştığımız konu sadece bir muhalefet
şerhiyle sınırlı değildir. O bakımdan, bu süreçleri iyi görmek gerekmektedir.
Adım adım, Türkiye'de bir Kürdistan inşa modeli Adalet ve Kalkınma Partisinin
çözüm ve barış sürecinin nihai hedefi olarak ortaya konmuştur. Hiç kimse
kimseyi kandırmasın, KCK toplum örgütlenmesiyle aynı şekilde Suriye’nin
kuzeyindeki PKK-PYD oluşumuyla oradaki bir Kürdistan’ı inşa edenler yine aynı
şekilde “kuzey Kürdistan” adı altında izin verdikleri konferanslarla Türkiye'de
de bir Kürdistan oluşmasının önünü açmaya çalıştıkları gayet açık ve nettir.
Bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin bu süreç içerisinde PKK’yı fiilen
meşrulaştırıp hatta bir parti konumuna getirdiği, Öcalan’ı Kürtlerin temsilcisi
gibi muhatap aldığı gayet açık ve nettir.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) – Oslo’da var mıydı, Oslo’da?
OKTAY
VURAL (Devamla) – “Kürdistan” ifadeleri de Sayın Başbakanın sözlerinin
içerisinde yer almaktadır. Bunlar bugün girmiş değildir. Sayın Başbakanın
ifadeleriyle Başbakan yardımcıları toplanarak “Kürdistan” ifadesini bilerek
kullandıklarını ortaya koymuşlardır; tesadüfen burada birisinin yazdığı
muhalefet şerhiyle ilgili değil, asıl tavır konulması gereken Başbakanın,
Başbakan Yardımcısının ortaya koyduğu siyasi iradedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak ilk baştan itibaren ortaya koyduğumuz tavır Türk
milletinden büyük bir destek almıştır. Evet, bu tabirin kabul edilmemesi
noktasında büyük bir destek aldık ve bugün de Adalet ve Kalkınma Partisinin bu
konuda taktik de olsa bir adım atmasını vesile kıldı ama aynen Habur’daki gibi,
Habur’da da öyle olmuştu, sonra Habur’u devam ettirdiler.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) – Oslo’da da söz vermişti bunlar.
OKTAY
VURAL (Devamla) – Oslo’da da öyle olmuştu, sonra Oslo’yu devam ettirdiler.
Hepsini yaptılar, sonra inkâr ettiler, sonra devam ettirdiler.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü korumaya kararlıyız.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin şişeden çıkarttığı, özellikle küresel bölünme
senaryolarının geldiği bu safha ibret vericidir. O bakımdan, bugün, burada,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin aldığı bu karar, bundan önce Adalet ve Kalkınma
Partisinin yaptığı yanlışların üstünü örtemez. Bununla -bir kül olarak
kullanmak suretiyle- Adalet ve Kalkınma Partisinin, Türkiye’yi nereye
götürdüğü, çözüm ve barış süreci içerisinde PKK’nın istediği KCK toplum
örgütleme modelini Türkiye’ye nasıl çözüm olarak hazmettirmek istediği
gerçeğinin üstünü hiç kimse örtemeyecektir.
O
bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz, bugün, burada, hep beraber
milletimizle birlikte… Bu devletimiz, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir
bütündür. Bu milletin içerisinden ayrı milletler çıkartmak, bu devletin
içerisinden ayrı devletler çıkartmak, bu mukaddes vatan toprağının içerisinde
başka toprak parçaları oluşturmak, değerli kardeşlerim, bugün, buraya bizi
getiren iradenin, kurucu iradenin ve bizim varoluş gayemizin hilafınadır.
O
bakımdan, buradan sesleniyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi, KCK paralel devlet
yapılanmasıyla ortaya koyduğu ve Türkiye’de bir Kürdistan inşa etme amacına
yönelik -özellikle milletimizin içerisinden bir Kürt milleti inşa etme projesine
yönelik- olarak ortaya koyduğu bu süreçten vazgeçmelidir, samimiyet orada
olmalıdır. Eğer, samimi iseniz, bu sürecin nereye gittiğini görmelisiniz ve
bundan vazgeçmelisiniz.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, bu konuda, Sayın Genel Başkanımız, açıkçası tavrını çok
açık bir şekilde ortaya koymuştur. Aynen şunu ifade etmek istiyorum, Sayın
Genel Başkanımızın bugün yaptığı açıklamayı, Milliyetçi Hareket Partisinin bu
konuda ne kadar kararlı olduğunu ortaya koyması bakımından sayın Genel Kurula
arz etmek istiyorum: Sayın Genel Başkanımız “2014 yılı bütçesinin müzakere
arifesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi çok tehlikeli, millî vicdanlara
sığmayacak, devletin temel ilke ve kuruluş esaslarına tamamen aykırı teşebbüs
ve tahriklere sahne olmaktadır. Türk milletinin varlığına, üzerinde yaşadığı
vatan topraklarına, sahip olduğu tüm tarihî, hukuki ve kültürel varlık
haklarına hakaret ve hazımsızlık demek olan bu isimlendirmelerin alenen ihaneti
meşrulaştırma emeli taşıdığı kuşkusuzdur. Başbakan Erdoğan’ın Barzani’nin yanı
sıra düzinelerce PKK’lıyla göz yaşları ve sevinç çığlıkları eşliğinde 16 Kasım
2013 Diyarbakır’da buluşması ‘tarihî’ olarak sunulurken, fırsattan istifade,
Kürdistan’ın doğum ilanı da yapılmıştır. Başbakan, gerek Diyarbakır’da gerekse
sonraki günlerde onlarca defa Kürdistan’a atıf yapmış, geçmişimizde Kürdistan
izi sürmüş, ecdadımızı hain niyetlerine ortak etmeye kalkışmış ve ilk Meclisin
ruh ve mesajlarını bölücü tavrıyla karartmaya azmetmiştir. Bu zihniyet
tarihimizin belirli safhalarında tamamen coğrafi bir terim olarak kullanılan
Kürdistan kavramına siyasi ve etnik bir anlam yükleyerek gündeme taşımıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde… PKK’nın şehirlerdeki uzantıları Başbakandan el
ve icazet almışçasına Kürdistan’a yaptıkları vurguları çoğaltmışlardır.
Yıkımdan sorumlu Başbakan Yardımcısının Diyarbakır’da ‘Kürdistan’ ifadesini
seslendirmeden önce bunu çok tartıştıklarını itiraf etmesi, aslında, bir bakıma
ihanet ve melanete saplanan politikaların tercümesinden başka bir şey değildir.
AKP’nin, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının ‘Türkiye’de Kürtlerin
yaşadığı coğrafyanın adı Kürdistan’dır.’ sözleri sürdürülen ihanet
kampanyasının bir ara durağı, benimsenen bölücü politikaların kirli bir
sayfasıdır.
Oslo’dan
İmralı’ya kadar yapılan tüm pazarlıkların ana amacı Türkiye’nin toprak
bütünlüğünün bozularak ülkemizin paramparça olması ve vatanımızın bir kısmını
kapsayacak şekilde Kürdistan’ın kurulmasıdır. Başbakan Erdoğan, şark
meselesinin bir uydusu ve parçası olduğunu iyice kanıtlamıştır. Anlaşılmaktadır
ki yeni Türkiye’yle kastedilen de Kürdistan’dır ve bunun hazmedilmesi amacıyla
her türlü dedikodu, ayak oyunu, iş birlikçilik, fitne ve istismar ahlaksızca
propaganda malzemesi olarak ele alınmaktadır.
Başbakan
Erdoğan Kürdistan’a meşruiyet kazandırabilmek, bu çerçevede algıları
yönetebilmek için her kalıba, her şekle girecek kadar ahlak ölçülerini
kaybetmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kürdistan’a kurban verilmesine,
ihaneti onaylayan atıl, idaresiz, ilkesiz bir yapıya dönüştürülmesine şiddetle
itiraz ediyor, şiddetle telin ediyorum.
Bu
itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı olarak yarın Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda bütçe kanun tasarısıyla ilgili daha önceden
planlanmış konuşmamı yapmamaya karar vermiş bulunmaktayım.
Milliyetçi
Hareket Partisinin bu sessiz ve demokratik protestosu Kürdistan’ın kuyruğuna
takılan herkese yönelik olup, bununla da sınırlı kalmayacaktır. Milliyetçi
Hareket Partisi inançla, heyecanla ve cesaretle Türkiye ve Türk milletine sahip
çıkacak, bölünme ve parçalanma çetelesi tutan gayrimillî ve gayrimeşru tüm
zihniyetlerden mutlaka hesap soracaktır.”
Saygılarımla
arz ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Aynısını size iade ediyoruz. Bütün o hakaretleri iade
ediyoruz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Sayın Hatip grubumuza ve Grup Başkanımıza
dönük “bölücü” ve “hain” gibi ifadeler kullanmıştır. Sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Ünal, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Aynıyla iade ediyoruz o hakaretleri.
BAŞKAN –
Lütfen, yeni sataşmaya mahal vermeyelim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın,
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ifadelere cevap vermek, öncelikle bu Genel Kurulda
bir hususun daha altını çizmek âdeta bir vücûbiyet hâline geldiği için bu sözü
istedim.
Bakınız,
silahın, kanın, ölümün çözüm olmadığı görülmüş bu ülkede ve siyaset kurumu
yıllarca vesayet altında kalmış ve AK PARTİ’yle birlikte siyaset kurumu çözüm
kurumu hâline gelmiş ve denilmiş ki: “Eğer sorunu olan varsa silahı, şiddeti,
ölümü, kanı çözüm olarak görmesin. Gelsin, siyaset kurumu aracılığıyla
demokratik sistem içerisinde sorunlarını çözsün ve bunun için de şiddete, ölüme
gerek yok.”
FARUK BAL
(Konya) – “Ne istiyorsa verelim, ne isterse verelim.” diyorsunuz.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – “Toplumsal talepler sorun değildir.” denmiş.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) – Ne isterse veriyorsunuz.
MAHİR
ÜNAL (Devamla) - “Toplumsal talepler,
kimlik talepleri sorun olamaz.” denmiş. “Bunlar ancak demokratik sistem
içerisinde yönetilmesi gereken şeylerdir.” denmiş ve bu çerçevede bir siyaset
ve çözüm siyaseti güdülmüş.
Şimdi,
bunu, nasıl ihanetle, bölücülükle süsleyen kelimeler içerisinde
kullanabilirsiniz? Evet, kullanırsınız. Tribünlere oynuyorsanız kullanırsınız
ama bizim gibi risk altına giriyorsanız, bedeninizi bu riskin altına
atıyorsanız, baldıran zehri içiyorsanız, bizim yaptığımızı yaparsınız. Bu
millete karşı sorumluluk alırsınız. Bu milletin toplumsal taleplerini, kimlik
taleplerini sorun olarak görmezsiniz, siyaset kurumunu da bu sorunları çözmek
için kullanırsınız. Bizim yaptığımız da budur. Bunun adı da ihanet değildir,
vatanseverliktir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) – Kimlik siyaseti yapan sizden başka kim var?
MAHİR
ÜNAL (Devamla) - Bunun adı, bu ülkenin 76 milyon insanının her birini bağrına
basmaktır, kardeşim demektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Diyarbakır’da yapılan da bir duygudaşlığın yeniden inşasıdır.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bu Mecliste daha çok
adım atılacak, geri adım atılacak. Yok öyle! KCK’nın bilmem nesi, yok
“paralel devlet”, yok “Birleşik Kürdistan” yok! Olmayacak!
MAHİR
ÜNAL (Devamla) – Bir psikolojinin yeniden inşasıdır. Bunu hiç kimse bir yerlere
çekip, eğip bükmesin.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) – Olmayacak, olmayacak.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) –
Türkücülerle mi inşa ediyorsunuz yeni Türkiye’yi, Şivan Perwer’le mi
inşa ediyorsun?
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – 76 milyonla inşa ediyoruz.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Hezeyan, hezeyan; baştan sona hezeyan!
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) – Oslo belgesini gördünüz mü?
BAŞKAN-
Grup önerisini…
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, MHP Grubu adına konuşan hatip, “Bu ülkede bir Kürt
yaratılmak isteniyor…” Grubumuza yönelik ihanet içerisinde yer aldığımızı
söylediler; Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımızın sözlerini çarpıtarak
ihanet içerisinde olduğunu söylediler. Söz istiyorum.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Sakık.
Sataşma
nedeniyle iki dakika da size söz veriyorum.
7.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI
SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; gerçekten bugün tartışmaları izlerken yine ürktüm. Biz Kürt
sorununu, Kürtleri yeniden siyasetin kurbanı yapmaya, bunun üzerinden
tepişmeye, yine ret, yine inkâr… Açık ve net söylüyoruz: Vallahi, Kürt de var,
Kürdistan da var, Kürtlerin demokratik hakkı da var. Türkiye'de Türkler hangi
haklara sahipse Kürtler bu haklara sahip olacak. Olgunlaşmış bir fikrin önünde
hiçbir ceberut yapı duramaz. Seslerinizi yükselterek, Kürtleri, Kürdistan’ı
küçümseyerek sonuç alamazsınız. Varsa bir kardeşlik hukukunuz, projeniz onu
masaya koyacaksınız, onu tartışacaksınız, onu konuşacaksınız. Allah aşkına,
size soruyorum: Yani bu Kürt sorunu ortadan kalktığı zaman, Kürdistan’daki
haklar, gasbedilen haklar, eşit yurttaşlık hakkı hukuku inşa edildiği zaman siz
ne siyaseti yapacaksınız, ne diyeceksiniz? Onun için bakın, gittiğiniz bütün
uluslararası platformlarda kapınıza dayanıyor. Siz “Türkiye’de baskı yok, köy
boşaltılmadı, zulüm yapılmadı…” Ama bir kadın kalkıyor “Ben oradan geldim. O
kutsal toprakları, o benim âşık olduğum toprakları niye terk ettim geldim?” Sizin
yüzünüze bunları söylüyor.
OKTAY
VURAL (İzmir) – 12 tane toplantı yaptık, kala kala bir kadıncağıza mı kaldınız
ha?
SIRRI
SAKIK (Devamla) – Aslında sizin dönüp bunlardan özür dilemeniz gerekirken hâlâ
“Bu topraklarda Kürt de olmayacak Kürdistan da olmayacak…” Vallahi gemiler
yakıldı ve gidiliyor, hiç üzülmeyin.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Vallahi, yakın, yakın; Kürtleri yakamayacaksınız ha!
SIRRI
SAKIK (Devamla) – Güney Kürdistan’daki oluşum neyse, Rojava’daki oluşum neyse
Türkiye kürdistanında da Türkiye halkı ile eşit yurttaş olacağız.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Emperyalizmin uşakları olmayacağız.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) – Türkiye Türklerin vatanıdır.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Emperyalizm uşaklarına teslim olmayacak Türk milleti,
emperyalistlerin uşaklığını yapmayacak; doğulusu da güneydoğulusu da, aynen
böyle.
SIRRI
SAKIK (Devamla) – Eşit bir ülkede hep
birlikte demokrasiyi inşa edeceğiz, sömürgeci anlayışa son vereceğiz.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Kürtleri öldüren PKK, Kürt kökenlilerin temsilcisi
olmayacaktır, aynen budur.
SIRRI
SAKIK (Devamla) – Tepeden Kürtlere
bakışı asla kabul etmiyoruz. Herkes Kürtlere saygılı olacak.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Yoklama talebi var.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, ben tutanaklara geçmesi açısından tek bir
hususu ifade etmek istiyorum.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) – İçselleştiriyor, içselleştiriyor.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burada biz sadece AK PARTİ Grubu olarak, verilen
muhalefet şerhinin Anayasa ve Meclis İçtüzüğü çerçevesinde değerlendirilmesini
talep ettik. Buradan kimse ret, inkâr, asimilasyon ya da bir kimlik payesi
çıkarmasın.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Nedamet getirmeyin ya! Yahu, nedamet getirmeyin dik durun.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Nedamet getirmiyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dik durun ya! Daha beş dakika oldu.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meseleyi kendi çizgisine koyuyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Davos’taki gibi oldu. Beş dakika oldu ya! Dik durun ya!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Dik duruyoruz biz.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Yoklama talebi var.
Sayın
İnce, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Özkoç, Sayın Özel…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dik durun ya!
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meseleyi istismar etmeyin. Kendi çizgisine koyuyoruz
meseleyi.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dik durun, dik durun! 2004 Milli Güvenlik Kurulunda bile
duramadınız.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Biz her yerde dimdik durduk, her yerde dimdik durduk.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Herkesi fişliyorsunuz be! Milletin kurbanını fişliyorsunuz.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Millet kimin dik durduğunu çok iyi biliyor.
BAŞKAN
–Sayın Aslanoğlu, Sayın Kalkavan, Sayın Akar, Sayın Güler, Sayın Öz, Sayın Çam,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Dinçer, Sayın Loğoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Yılmaz, Sayın
Serter, Sayın Cihaner, Sayın Atıcı, Sayın Gök ve Sayın Aygün.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasî Parti Grubu
Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan
(11/30) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin Genel Kurulun 9 Aralık 2013
Pazartesi günkü gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına
alınmasına ve gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin aynı günkü
birleşiminde yapılmasına ve 480 ve 480’e 1’inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin
önergesi (Devam)
BAŞKAN –
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.
Bu kısma
alınan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin ülkemizin ulusal güvenliğini yeni tehlikelere
maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren, dünyadaki konumunu
giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra ettiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa’nın 99’uncu ve İç Tüzük’ün 106’ncı maddeleri
uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin (11/30) esas numaralı Gensoru
Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.
X.- GENSORU
A) Ön Görüşmeler
1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin ulusal güvenliğini yeni
tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren,
dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra ettiği
iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/30)
BAŞKAN –
Hükûmet? Yerinde.
Önerge
daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükûmetin
son dönemde izlediği dış politika, Kafkasya, Karadeniz, Balkanlar ve Doğu
Avrupa, Ege ve Akdeniz ile Orta Doğu'yu ve Basra Körfezi'ni içeren geniş
bölgede Türkiye'nin öteden beri var olan ağırlık ve etkinliğini giderek sorunlu
hâle getirmektedir. Bir zamanlar bu bölgede istikrar yapıcı ve anlaşmazlıklara
çözüm bulucu rolü ile sözüne güvenilen, görüşlerine başvurulan, gücü bilinen ve
hiçbir ülkeye tehdit yöneltmediği gibi hiçbir ülkeden kendisine tehdit de
yöneltilemeyen, yumuşak güç kullanan güçlü bir sosyal ve demokratik siyasi
yapıya, sağlam ve sürdürülebilir bir piyasa ekonomisine ve güçlü silahlı
kuvvetlere sahip olan ülkemiz, yer aldığı geniş bölgede bütün bu alanlarda
ciddi bir algı kaybına uğramış, hemen tüm komşu ülkelerdeki ihtilaflara taraf
olmak suretiyle müdahil olmuş, devletler nezdinde olduğu kadar ilgili ülkelerin
kamuoyları nezdinde de itibarı sarsılmıştır.
Hükûmetin
dış politikada uygulamakta olduğu temel bir yanlışlık da onaylamadığı
siyasetlere yönelen komşularıyla diplomatik ilişkiyi asgariye indirme ya da
tamamen kesme şeklinde ortaya çıkan yaklaşımıdır. Bu yaklaşım sonucu olarak
Hükûmetin "Orta Doğu'da oyun kurucuyuz." şeklindeki iddiasına karşın,
Türkiye bugün bu bölgenin en önemli ülkeleri arasında yer alan Mısır ve
İsrail'de büyükelçi düzeyinde temsil edilmemekte, bu ülkelerin de Türkiye'de
büyükelçisi bulunmamaktadır. Yine, bölgenin baş aktörlerinden olan İran ile
ilişkiler inişli çıkışlı, Irak ile ise Hükûmetçe Irak Merkezî Hükümetini bariz
bir biçimde ikinci plana alarak bu ülke ile ilişkilerin ağırlığını Kuzey Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerinde yoğunlaştırması ve bu yönetim ile Irak
Federal Anayasası ile çelişen enerji alımlarına yönelmesi nedeniyle belirgin
gerginlikler içine girip çıkmaktadır.
Hükûmetin
yanlış öngörü ve değerlendirmelerle hatalı beklentilere dayalı çarpık
politikaları sonucunda neredeyse savaş hâlinde bulunduğumuz Suriye ile ise
karşılıklı diplomatik temsil tamamen kesilmiştir. 1980'li yıllara bakılacak
olursa, o dönemde devam etmekte olan İran-Irak savaşı sırasında, İran'ın Irak
nezdindeki çıkarlarının Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliğince; Irak'ın İran
nezdindeki çıkarlarının da Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğince korunmakta
olduğu ve birbiriyle çatışan bu iki ülkenin birbirleri nezdinde kendilerini
temsil etmek üzere Türkiye'yi seçmiş oldukları da hatırlanacaktır. Bu, dünya
diplomasi tarihinde tek örnektir. Bugün ise durum tam aksi yöndedir.
Son
olarak Hükûmetin Mısır'da Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı yapılan darbe üzerine,
demokrasiye ve meşruiyete dönüşün önemini bu ülke nezdinde savunarak olumlu ve
uzlaştırıcı bir rol oynamak yerine; Mısır Hükûmetini tamamen dışlaması, bizzat
Başbakan Erdoğan'ın ağzından Mısır Hükûmetine, Mısır'ın siyasi ve sivil saygın
şahsiyetlerine ağır bir dille ve düzenli bir şekilde hakarete varan eleştiriler
yöneltmesi, uluslararası kamuoyu gözünde AKP Hükûmetinin neredeyse Müslüman
Kardeşler Örgütü ile özdeşleştirilmesine yol açmıştır. Son olarak Başbakan
Erdoğan'ın Kasım 2013'te Rusya'ya gerçekleştirdiği ziyaret Mısır Hükûmetine
yönelik, bu ülke iç işlerine doğrudan müdahale mahiyeti taşıyan beyanları,
Mısır'daki darbeyi izleyen ilk gerginlik üzerine geri çekilmiş iken daha sonra
Hükûmet tarafından tekrar görevine gönderilen Kahire Büyükelçimizin Mısır
tarafından "istenmeyen kişi" ilan edilmesine yol açmış, böylece Orta
Doğu'daki en önemli ülkelerden biriyle daha ilişkimiz yukarıda belirtildiği
gibi sıfırlanmıştır.
Hükûmetin
bu politikaları sonucu bölgede içine düşmüş olduğu yalnızlık, Türkiye'nin bu
bölgede ve ötesindeki ticari ve ekonomik ilişkilerini de son derece olumsuz
etkilemektedir.
Ülkemizin
ulusal güvenliğini yeni tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik
çıkarlarına zarar veren ve Türkiye'nin dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken
hatalı dış politikanın icracısı sıfatıyla siyasi sorumlusu olan Dışişleri
Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa’nın 98 ve 99’uncu, TBMM
İçtüzüğü’nün 106’ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Engin Altay Muharrem İnce
İstanbul Sinop Yalova
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 99’uncu maddesine göre bu görüşmede önerge
sahiplerinden 1 üyeye, siyasi parti grupları adına birer milletvekiline ve
Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.
Konuşma
süreleri, önerge sahibi için on dakika, gruplar ve Hükûmet için yirmişer
dakikadır.
Şimdi,
söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Muharrem İnce,
Yalova Milletvekili; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Osman Faruk Loğoğlu,
Adana Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Yıldırım Tuğrul
Türkeş, Ankara Milletvekili; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Nazmi Gür,
Van Milletvekili; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Volkan Bozkır,
İstanbul Milletvekili; Hükûmet adına Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı.
Şimdi,
ilk söz, önerge sahibi Sayın Muharrem İnce, Yalova Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
AKP’den,
öncelikle şunu öğrenmek istiyorum: Bu gensoruları neden pazartesi ve cuma
günlerine koyuyorsunuz? Yani, bakanlara mı güvenemiyorsunuz, milletin gözünün
önünde bakanları savunmaktan aciz durumda mısınız, yoksa milletten neyi
gizliyorsunuz? Önce bunu bir sorgulamamız gerekir.
Sayın
Dışişleri Bakanı, Esad’a “diktatör” diyor, daha pek çok kişiye de bu kavramı
kullanıyor. Peki, Meclise hesap vermeyen birisi sizce diktatör değil midir
Sayın Bakan?
24’üncü
Dönemde, size, muhalefet milletvekilleri 698 soru önergesi vermişler. Bu 698
soru önergesinin 32’si henüz işlemde. Siz 666 önergenin 78’ini yanıtlamışsınız
yani yüzde 12’sini, 386’sını süresi içinde yanıtlamamışsınız, 145’ine ise hiç
cevap vermemişsiniz. Bu 145’in -hiç cevap vermediğiniz önergelerin- 2’si bana
ait. Şimdi, bunlardan birisi VIP yolcularıyla ilgili.
Bir gün
Ankara’da havaalanındayım. Bir karış sakallı, kazaklı, botlu, kıyafetleri
farklı yani bir militan görüntüsünde onlarca insan havaalanlarından geçip
gidiyor. Ya, “Bunlar kim?” dedim, merak ettim. Yani, bir VIP’ten… Bunlar kim?
Suriye uyruklu mu, başka ülkeler uyruklu mu, Suriye’de savaşmaya giden insanlar
mı? VIP’ten kimlerin yararlanacağı havaalanlarında asılı. Bunlar kim? Soru
önergesi verdim, on aydır buna cevap vermiyorsunuz Sayın Bakan.
Yine, bir
açıklamanızda “Kerkük’e yetmiş beş yıl aradan sonra giden ilk Dışişleri
Bakanıyım.” dediniz. Ben de sordum bu doğru mudur diye. Verdiğiniz cevapta
“Uzun süredir ilk giden.” dediniz. Ben de bu uzun sürenin ne kadar olduğunu
sordum ama buna cevap veremiyorsunuz. Biz diyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi
olarak: Sayın Davutoğlu’nun uyguladığı dış politika, Türkiye’nin ulusal
çıkarlarına ters, ulusal güvenliğimizi ve sınır güvenliğimizi tehdit eden bir
politikadır bu; yaşadıklarımız da bunu gösteriyor. Yani, tatilden, Bodrum tatilinden,
Boğaz gezisinden, dostum Esad’tan, imzaladığınız 49 uluslararası anlaşmadan,
terörle mücadele iş birliğinden, biz bu suyla ilgili anlaşmada “Yanlış
yapıyorsunuz.” dememize rağmen -Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanakları
buradadır- o imzaladığınız anlaşmalardan, bunlardan niye çark ettiniz? Kimin
talimatıyla çark ettiniz?
Bakın,
tarih 19 Ağustos 2013, Başbakan Türkmenistan’a giderken yolculuk öncesinde bir
açıklama yapıyor, Arapların iç işlerine karışma uyarısı yapanlara “Suriye için
neden yardım istediniz? Onlar da Arap değil miydi?” diyor. Ben de bunu soru
önergesi yaptım, “Suriye için sizden yardım isteyen ülkeler hangileridir?”
dedim. “Kim bunlar? Yardımın içeriği nedir, miktarı nedir? Sizin yaptığınız
yardımların Türkiye’ye maliyeti nedir?” diye sorduk 19 Ağustos 2013’te. 21
Kasımda Sayın Davutoğlu cevap veriyor, “üçüncü tarafların talep ve arzuları
doğrultusunda değil.” diyor yani “Biz bunları üçüncü tarafların talep ve
arzuları doğrultusunda yapmadık.” diyor. E, o zaman hanginiz doğru söylüyorsunuz?
Birinizden biriniz yanlış konuşuyor, yalan konuşuyor demek istemiyorum ama ya
Başbakan doğruları söylemiyor ya da siz doğruları söylemiyorsunuz. Ben
sorularımı Türkçe soruyorum, sizden de Türkçe cevaplar istiyorum Sayın Bakan.
Bir başka
soru: Başbakan “Suriyeli muhaliflere lojistik destek verdik.” diyor. Ne zaman
diyor bunu? 2013’ün Mayısında. Peki, Suriyeli muhaliflere verdiğiniz bu
lojistik desteğin maliyeti nedir, içeriği nedir, örtülü ödenek kullanıldı mı?
Yanıt yok.
27/6/2012.
“Özgür Suriye Ordusuna silah ve lojistik destek verdiniz mi?” diye sormuşum,
yine Sayın Bakan, buna cevap veremiyorsunuz. İşte, diktatörlük budur. Meclise
hesap vermeyenler diktatördür.
10 Mart
2010 tarihinde devletin kanalı TRT canlı yayına geçiyor, polis, mühimmat kamyonunun
peşine takılıyor, polis sevkiyata ilişkin resmî belgeye bile ikna olmuyor.
Gazete başlıkları: “Bu bombalar kimin?”, “Böyle bomba sevkiyatı olmaz.”,
“TSK’nın kamyonuna operasyon.”
8 Kasım
2013: Adana’da bomba yüklü bir araç yakalanıyor. Gazeteler manşetten görmüyor,
TRT canlı yayından vermiyor. Bu olay bile Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye
politikanızın özetidir.
Reyhanlı’da
53 vatandaşımız ölüyor, siz ölenlerin mezhepleriyle uğraşıyorsunuz. Oysa size
sorumuz şu: “Önceden istihbarat aldınız mı, almadınız mı?” Siz bu olayı bile
bir gariban askerin üzerine yıkmaya çalışıyorsunuz, aylardır o garibanı
yargılıyorsunuz.
“Esad
gidecek.” diyordunuz, aylarla, haftalarla bunu açıklıyordunuz. Üç saatte Şam’a
gitme senaryoları çiziyordunuz. Şam 500 kilometre; otobanda 130’la gitsen, 3
saatte 390 kilometre. Bu kadarcık bir matematiği bilmeyen milletvekilleriniz bu
açıklamayı yaptı.
Emevi
Camisi’nde cuma namazı kılacaktınız.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) – Bir gün kılacağız, hiç endişelenme. Sen de geleceksin,
beraber kılacağız inşallah.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Yemen’e gönderdiğiniz suikast silahları Türkiye menşeli Glock
marka silahlar. Kıbrıs Rum kesimine palavradan savaş ilanı dediniz, göndere
göndere kırkyıllık Piri Reis’i gönderdiniz. Somali’de kabileler üzerinden, gruplar
üzerinden yürüttüğünüz politikanın sonucu ortada. Mısır’da İhvan üzerinden dış
politikada Türkiye’nin geldiği durum da ortada.
Dış
politikayı konuşurken Esma’ya ağlıyorsunuz ama Türkiye’de gözünü kaybeden, kafa
travması geçiren gençlere, hapislerde çürüyen insanlara ağlamıyorsunuz. Bu
çifte standardınız yurt dışında da anlaşıldı. Türkiye bir yalnızlığa doğru
gidiyor. Onun içindir ki sıfır sorun politikanızdan değerli yalnızlık
politikasına terfi ettiniz. Kendi ülkesinin Meclisinde terör konuşulurken,
20’li yaşlardaki çocukların şehit edilmesi konuşulurken 90 yaşında vefat eden
Suudi Kralının taziyesine giden Başbakan artık dışarıda inandırıcı değildir.
Amerikan
askerleri postalla Irak’ta camiye girerken siz “Dolmabahçe’de camide bira
içtiler.” yalanına sığınırsanız ve aradan 27 cuma, yedi ay, iki mevsim
geçmesine rağmen hâlâ camide bira içildiğini açıklayamazsanız ehlisünnet
sakalınızdan vazgeçip Amerikan tıraşına razı olmuşsunuz demektir, askerin
başındaki çuvala razısınız demektir, beyzbol sopası sizi hizaya getirmiş
demektir, deliğe süpürülme ertelendi demektir.
Herkesle
kavgalı hâle geldik. Yemen ile Mısır’ı da buna dâhil ettiniz. Bunu nasıl
başardığınızı doğrusu merak ediyorum. Acaba cumhuriyet tarihinde kaç kez
istenmeyen adam ilan edildik? Kıbrıs Barış Harekâtı ve Libya’yı yan yana
koyduğumuzda, bu ülkede yaşı 45’in üzerinde olanlar ne düşünürler, hangi vefa
duygusuyla bakarlar Libya’ya? Ama siz Libya’nın liderini devirmek için bavul
dolusu paralar gönderdiniz. Aldığınız insan hakları ödülünü ise hâlâ boynunuzda
taşıyorsunuz. Bu vefasız, ilkesiz, tutarsız politikanız Türkiye’ye zarar
vermektedir.
Bir
Filistin politikamız vardı, iktidarlara bağlı olmayan, hükûmetlerle değişmeyen
bir Filistin politikamız vardı; onları da parçaladınız. Bunun içindir ki
mayıstan beri Gazze’ye gidemiyorsunuz. Size vizeyi kim vermiyor Sayın Bakan;
İsrail mi vermiyor, Amerika Birleşik Devletleri mi vermiyor? Kabilelerle,
gruplarla, partilerle dış politika doğru değildir. Devletten devlete ilişkiyi
yok ettiniz. “Oyun kurucuyuz.” dediniz, oyuncak oldunuz. “Stratejik derinlik”
dediniz, stratejik çukurda boğuldunuz. “Kardeşim Esad”tan, “Kanlım Esed”e terfi
ettiniz.
Letonya’da
AVM çatısı çöktü, başbakan istifa etti. Japonya’da 135 dolarlık bir saat
yüzünden bakan istifa etti. Almanya’da bir bakan, yakınının fabrikası var,
malları çok kaliteli diye referans olduğu için istifa etti. Danimarka’da Dış
Yardım Bakanı lüks uçak bileti için istifa etti. Almanya Cumhurbaşkanı bir
gazeteye “Bu haberi yayınlamayın.” diye mail attığı için istifa etti. Siz,
Türkiye’yi bu kadar yalnızlaştıran, dış politikada Türkiye’nin çıkarlarını
koruyamayan, Türkiye’yi batağa sürükleyen bir Bakansınız. Türkiye’nin selameti
için, partinizin selameti için, sizin selametiniz için en doğrusu istifa
etmenizdir Sayın Davutoğlu diyorum, Meclisimize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önerge
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Faruk Loğoğlu,
Adana Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA OSMAN FARUK LOĞOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında verilen
gensoruyla ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dışişleri
Bakanı gensorulara alışkın. Zira, bugün kendisi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu tarafından verilen 4’üncü -Rabia işareti değil bu, yanlış
anlaşılmasın- gensoruyu görüşüyoruz.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Alıştırdık sizi.
METİN KÜLÜNK
(İstanbul) – Yani, bu vesileyle Rabia’ya alışmış oldunuz Sayın Loğoğlu.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Ha, 5’incisi gelecek, hiç merak etmeyin, 5’incisi de
gelecek. Bu durum bile, milletvekilleri olarak, hepimizin düşünmesi gereken bir
tablodur. Dışişleri Bakanı hakkında ana muhalefet partisi 4 defa gensoru
veriyor ise ortada ciddi bir sorun var demektir.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Beyhude işlerden vazgeçmenizi diliyorum.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Ortada, derhâl onarılması gereken bir durum var
demektir. Bu tablodan, biz, ülkemiz adına, ülkemiz adına takip edilen politika
nedeniyle çok derin üzüntü duyuyoruz. Biz halkımıza karşı sorumluluğumuzun
gereğini yapıyoruz fakat bu tablodan ders çıkarması gerekenler bugüne kadar hiç
oralı olmadılar; bunu da ibretle izliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, gensoru bir haktır. Bütün milletvekillerine, bütün siyasi
parti gruplarına verilen, tanınmış bir haktır, bir denetim hakkıdır fakat
yanlış politika izlemek bir Dışişleri Bakanının hakkı değildir. Onun için “Efendim, arka arkaya gensorular
veriyorsunuz. Niçin bu kadar sık kullanıyorsunuz?” şeklindeki serzenişleri,
asla, en ufak bir şekilde üstümüze kondurmuyoruz ve kabul etmiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, göreve geldiği günden bu yana, dış politikanın gerçekleri ile
kendi hayalleri arasındaki uçurumu bir türlü fark edemeyen Sayın Dışişleri
Bakanı, bütün uyarılarımıza rağmen, yıllardır, maceraperest, yayılmacı ve
saldırgan bir dış politika izlemektedir; izlediği dış politikayı hiç kimsenin
itiraz etmeyeceği “komşularla sıfır sorun” gibi şatafatlı sloganlarla gizlemeye
çalışmaktadır fakat artık, deniz bitmiş, kara görünmüştür, Türkiye bir çıkmaz
sokağa girmiştir, gerçekleri görmenin zamanı gelmiştir.
Peki,
nedir bu gerçekler? Liste aslında çok uzun, çok daha uzun ama ben burada sadece
5’ine -bakın, bu sefer 5 diyorum- değineceğim:
Birinci
gerçek: Türkiye'nin, bölgesinde, bırakın sıfır sorunlu komşusunu, sağlıklı
ilişkiler kurabileceği bir komşusu kalmamıştır. Türkiye, komşuları tarafından
tehdit olarak algılanan bir ülke hâline gelmiştir. Komşularımızla ilişkimizi
ayrıntılı olarak birazdan sizlerle paylaşacağım.
İkinci
gerçek: Türkiye, giderek dünyada yalnızlaşmaktadır. Orta Doğu barış süreci,
İran’la nükleer müzakereler gibi bütün belli başlı süreçlerde Türkiye'nin adı
artık geçmemektedir. Suriye’deki savaştan en çok etkilenen ülkelerin arasında
olmamıza rağmen, Cenevre-2 Konferansı’nda yer alıp alamayacağımız bile şu anda
belirsizdir.
Üçüncü
gerçek, Hükûmetin izlediği dış politika halkımızın can ve mal güvenliğini
tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Hükûmetin himayesi altındaki radikal
unsurların, terörist örgütlerin halkımızın huzurunu bozdukları yetmiyormuş
gibi, Suriye sınırındaki yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlarımız
çatışmalarda hedef olmaktadır, hayatlarını kaybetmektedirler. Reyhanlı, bunun
en acı örneğidir.
Dördüncü
gerçek, Türk dış politikasının istikrar üretmek, barışı hedeflemek, başka
ülkelerin iç işlerine karışmamak ve sorunları diplomasiyle çözmek gibi bütün
temel dayanak noktaları bilinçli olarak çökertilmiş, Türk dış politikası raydan
çıkarılmıştır. “Yurtta sulh, cihanda sulh.” şiarını umursamayan Hükûmet,
bölgedeki terör unsurlarından medet umar hâle gelmiştir.
Beşinci
gerçek, Türkiye'nin sadece komşularıyla değil Batı dünyasıyla da sorunları
olmasıdır. Avrupa Birliğiyle olan ilişkiler kopma noktasına gelmiştir. Üyelik
müzakereleri kaplumbağa hızıyla ilerlemektedir. Hükûmetin dış politika
yönelimleri ve savunma sanayisi alanında yaptığı tercihler nedeniyle NATO’yla
ilişkilerimizde beliren sıkıntılar ulusal güvenliğimizi ve NATO içindeki
konumumuzu olumsuz etkileyebilecek bir duruma kapı aralamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, “Komşularla sıfır sorun”dan “sorunsuz sıfır komşu” noktasına
nasıl geldik? Ne oldu da Orta Doğu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için
tehlikeli ve girilmez bir coğrafyaya dönüştü? Hiç bu soruları kendinize soruyor
musunuz? Dış politikanın ulusal bir politika olması lazım ve dolayısıyla ulusal
bir uzlaşıyı, ulusal bir yaklaşımı, görüş birliğini içeren bir politika olması
lazım. Bu nedenle, bu soruları kendinize sormadıysanız, şimdi, hiç olmazsa bu
gensoru nedeniyle sormanın zamanıdır. Hükûmet, Suriye’deki çatışmaların
başladığı ilk günden beri komşumuzdaki aktörlerin bir kısmını kayıran, bir
kısmını da tamamen dışlayan bir politika izlemiştir. Esad’ın iki üç haftada
devrileceği, yerine de Müslüman Kardeşlerin geleceği varsayımı üzerine inşa
edilen Suriye politikası, Esad’ın görevde kalmaya devam etmesiyle çökmüştür.
Hükûmet, bu çöküşün üzerine hırçınlaşmış, El Kaide ve benzeri radikal unsurlara
verdiği desteği arttırmıştır. Fakat, AKP'nin izlediği Suriye politikası, komşumuzdaki
savaşı derinleştirmekten ve ölümleri arttırmaktan başka hiçbir işe
yaramamıştır. Suriye’de kimyasal silah kullanımına ilişkin iddialar, Adana’da
Suriyeli muhaliflerin elinde yakalanan sarin gazı malzemeleriyle yeni bir
boyuta ulaşmıştır. Fakat, son birkaç gün içinde çok daha önemli bir gelişme
daha olmuştur.
Araştırmacı
bir Amerikan yazarı -ki şahsen kendisini Amerika Birleşik Devletleri’nde
Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ederken tanımıştım. Bu araştırmacı Amerikan
gazeteci, birçok ödül almıştır, çok derin, saygın bir ismi vardır- Amerikan
istihbarat kaynaklarından aldığı bilgilere dayanarak yazdığı son 16 sayfalık
bir raporda, yazıda, ayrıntılı bir makalede, Şam yakınlarında kimyasal
silahlarla yapılan katliamın sorumlusunun El Nusra –tekrar ediyorum- El Nusra
örgütü olduğunu ileri sürmüştür ve bunun, Obama yönetimi tarafından da çok iyi
bilindiğini ayrıca ileri sürmüştür.
Şimdi,
bu, El Nusra örgütünün bir başka özelliği var. Aylardır ben Sayın Dışişleri
Bakanına bu kürsüden de ifade ettim, El Nusra örgütü terör örgütü müdür, değil
midir?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Başbakan defalarca açıkladı, terör örgütüdür.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz ifade etti,
sorulan soruların büyük bir kısmına hiçbir cevap verilmiyor, verilen cevaplar
geç veriliyor, zamanında verilen cevaplar da içerikten yoksun cevaplar olarak
önümüze geliyor.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – El Kaide de, El Nusra da terör örgütüdür.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Tekrar soruyorum: El Nusra örgütü terör örgütü müdür?
Çad Büyükelçimizin ileri sürdüğü gibi, El Kaide, terör örgütü değil midir,
yoksa terör örgütü müdür?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Sayın Başbakan defalarca açıkladı bunu.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Bunlar çok basit sorular. Yani bu soruların yanıtının
olmaması, ben eski bir Dışişleri Bakanlığı mensubu olarak bunu anlamakta… Yani
hayal gücüm yetmiyor. Onun için, cevap bekliyoruz Sayın Bakan.
Ocak
ayında toplanması beklenen Cenevre-2 Konferansı’yla örtüşen bir öneriyi
Cumhuriyet Halk Partisi iki yıl önce yapmıştı. “Birleşmiş Milletler Suriye’deki
taraflara ateşkes çağrısında bulunsun, Suriye’deki kimyasal silahlar yok
edilsin.” önerilerini de keza Cumhuriyet Halk Partisi yapmıştı. Fakat bütün bu
çağrılarımız iktidar partisinin vurdumduymazlığı neticesinde ters yüz edilerek
hiçbir şekilde kale alınmadı ve çok yanlış bir politikanın izlenmesinde ısrarlı
bir şekilde devam edildi ve bunun acısını hem Türkiye hem Suriye halkı hem
bölgemiz çekmekte, bu yanlış politikanın sonuçlarına maalesef katlanmaya devam
etmektedir.
Sayın
Davutoğlu’nun yalanlar, yanlışlardan oluşan Suriye politikasını ısrarla
sürdürmesi Türkiye’nin başını çok ciddi dertlere sokmuş, belaya sokmuştur.
“Gerekirse bütün Suriyelileri Türkiye’de misafir ederiz.” diyen Sayın
Davutoğlu, bugün, sığınmacıların sayısının giderek artması karşısında çaresiz
durumdadır. Sayın Bakanın haberi var mıdır ki, bugün ülkemizdeki yüz binlerce
Suriyeli sığınmacı ağır insan hakları ihlallerine uğramaktadır. Sayın
Davutoğlu, izlediğiniz maceraperest dış politika yüzünden halkımız Suriyeli
kardeşleriyle karşı karşıya gelmektedir. Sokaklarda dilencilik yapan Suriyeli
çocukların, Ege’de batan mülteci teknelerinden denize savrulan Suriyeli
bebeklerin, fuhşa sürüklenen Suriyeli kadınların, atölyelerde sömürülen, savaş
sahalarına sürülen Suriyeli gençlerin sorumlusu doğrudan doğruya sizsiniz Sayın
Bakan. Yüz binlerce Suriyeli kardeşimizin hayatları sizin yanlış, beceriksiz
dış politikanız nedeniyle maalesef söndü ve sönmeye devam etmekte. Ülkemiz
sizin başarısız dış politikanız nedeniyle Suriye’yle savaşın eşiğine gelmiştir.
Son
günlerde bazı gazetelerde Sayın Başbakanın Suriye ile arayı düzeltmek için
“Sayın Dışişleri Bakanını acaba feda etsem yeter mi?” şeklinde zemin yokladığı
iddia ediliyor.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Çok beklersiniz, çok beklersiniz!
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Eğer bu iddia doğru ise Cumhuriyet Halk Partisi
olarak tek bir görüşümüz var: “Yetmez ama evet.” Niçin yetmez? Çünkü, bizim
derdimiz aslında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’yla değil, bizim derdimiz izlenen
yanlış dış politikayla. (CHP sıralarından alkışlar) Ama bunda Dişleri Bakanı
Davutoğlu’nun da şahsi bir katkısı olduğu için onun da gitmesi herhâlde çok
hayrımıza olur diye…
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Çok beklersiniz, çok beklersiniz siz!
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Bekleriz, sabırlıyız biz.
Değerli
milletvekilleri, komşularımızla sorunlarımız sadece Suriye ile sınırlı değil,
Irak’la da sorunlarımız var. Hükûmetin ayrımcı ve tarafgir politikası Irak’la
ilişkilerimizi bozmakla kalmadı, Irak’ın iç dengelerini de sarstı. Hükûmetin
Irak Merkezî Hükûmetini dışlayarak ve uluslararası hukuka ve Irak Anayasası’na
aykırı olarak Erbil’le kurduğu tek taraflı ilişkiler sonucunda Bağdat
yönetimiyle ilişkilerimiz, bağlarımız kopma noktasına gelmiştir. Orta Doğu’nun
bütün etnik, dinsel ve kültürel çeşitliliğini bünyesinde barındıran Irak’la
ilişkilerimizin zedelenmesi Türkiye’nin çıkarlarına ve güvenliğine aykırıdır.
Bu tehlikeli durumu dikkate alan Cumhuriyet Halk Partisi, Genel Başkanımız
Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında bir heyetle Bağdat’a giderek ilişkileri biraz
olsun yumuşatmanın yollarını aramıştır ve bunun semeresini de kısmen görmüş
bulunmaktayız.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Daha önce de Saddam’ın sarayına gitmiştiniz. “Dayan
Saddam, dayan!” demiştiniz.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – İran’la ilişkilerimiz de izlenen mezhepsel dış
politikanın ve saldırgan Suriye politikasının gölgesinde zedelenmiştir. Kürecik
radarı konusunda, diğer birçok konuda olduğu gibi, AKP’nin dürüstlükten uzak,
gerçeklere dayanmayan, gerçekleri hep, sürekli inkâr eden tutumu nedeniyle
İran’ın şimşeklerini de üzerimize çekmiştik. Bugün, İran imzaladığı nükleer
anlaşmayla bölgenin yükselen gücü olurken Türkiye zemin kaybetmektedir. İran
ile Batı arasındaki görüşmelerde Türkiye’nin bir ağırlığı kalmamıştır.
İsrail’le
ilişkilerimiz ise… Hükûmet anlaşılan bu ilişkileri iç politika malzemesi ve
seçim yatırımı olarak kullanmaya devam etmek niyetindedir. İsrail ile
ilişkilerin bir an önce normalleştirilmesi bölgenin istikrar ve huzuru için
önem taşımaktadır. Öte yandan şunu unutmayın: İsrail’le ilişkileri sorunlu olan
bir Türkiye, Orta Doğu barış sürecinde hiçbir şekilde yer alamaz, zaten
alamamaktadır. Aynı şekilde, Filistin’le de ilişkileri kötü olan, Filistinli
gruplar arasında tercih yapan Sayın Davutoğlu Filistin davasına da bir katkıda
bulunamamaktadır. Türkiye’nin Orta Doğu’nun lideri ve bölgede oyun kurucu
olduğuna inanmamızı bekleyen Sayın Davutoğlu’na Suriye ve İsrail’den sonra
Mısır’da da büyükelçimizin olmadığını hatırlatmak isteriz. Orta Doğu’nun en
önemli ülkesi olan Mısır’da neden büyükelçimiz yoktur? Hükûmet ve Sayın Bakanın
Müslüman Kardeşler sevdası yüzünden mi yoktur? Başka ülkelerde kendi
düşünceleriyle paralel gruplar iktidara gelmedi diye o ülkelerin iç işlerine
karışmayı kendisinde hak gören bir Hükûmet ve Dışişleri Bakanıyla karşı
karşıyayız; bu kabul edilemez bir durumdur, bu vahim bir durumdur. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin doğusuyla ve güneyiyle sorunlarımıza değindim, Batı
dünyasıyla sorunlarımıza da kısaca değinmek isterim.
Avrupa
Birliğiyle müzakereler süreci yavaşlamıştır. Müzakere başlıklarının gecikmeyle
açılmasına sevinen Hükûmet, Avrupa Birliği normlarının gereklerini yerine
getirmemektedir. Demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü, kadın-erkek
eşitliği konularında ülkemiz sürekli gerilemekte, göstermelik demokrasi
paketleri bu konudaki olumsuz gerçekleri değiştirmemektedir. Büyük bir
gösteriyle dolaşıma sokulan vizesiz Avrupa Birliği konusunda gerçekler halkımızdan
gizlenmektedir. Bu konu çok önemlidir. Avrupa Birliğine vizesiz seyahatin
Türkiye’ye bedeli çok büyüktür. Gizlenen büyük gerçeklerden biri de budur sayın
milletvekilleri. Bu serbestinin neticede tanınıp tanınmayacağı bile belli
değildir ancak Geri Kabul Anlaşması bağlamında Türkiye’nin yerine getirmesi
gereken, imza tarihinden itibaren geçerli olacak sorumlulukların faturası çok
ağırdır. Gösterilerle sunulan vize serbestisi için ilk olarak, Türkiye, şimdiye
kadar çeşitli ülkelerle yaptığı vize muafiyet anlaşmalarını iptal etmek
durumunda kalacaktır, topraklarımızdan Avrupa Birliği ülkelerine giren düzensiz
göçmenleri geri almak durumunda kalacaktır, Avrupa ülkelerine gidemeyen
mültecilerin sığınma başvurularını kabul etmek durumunda kalacaktır ve Kıbrıs Rum
Kesimi dâhil tüm Avrupa Birliği ülkelerinin vatandaşlarına ülkemiz vizesiz
giriş olanağı tanıyacaktır. Bu ödenecek bir bedel midir? Üstelik, Türkiye bu
ödemeyi, bu bedeli peşin ödeyecek, Avrupa Birliği ise yıllar sonra duruma
bakacak “Ha, Türkiye sorumluluklarını yerine getirdi veya getirmedi.” ona göre
bir karar verecek ve yıllar sonra bu vize serbestisi sözde uygulamaya
konulacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Kıbrıs konusunda son günlerde yeni gelişmeler yaşanmaktadır.
Sayın Davutoğlu Türkiye’nin Kıbrıs’ta tarih yazdığını iddia ederek Atina ve
Kıbrıs’a yapacağı ziyaretleri bir gösteriye dönüştürme çabası içindedir. Sayın
Bakanın Orta Doğu’da yazdığı tarihe bakınca Kıbrıs için dehşete kapılmamak
mümkün değildir. CHP Kıbrıs’ta çözümden yanadır. Kıbrıs Türk halkının siyasi
eşitliğine dayalı ve gerek KKTC’nin gerek Türkiye’nin hak ve çıkarlarını
koruyan bir anlaşmaya destek veririz. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi Kıbrıs
konusunda Hükûmetin gereksiz tavizlerde bulunmasına izin vermeyecektir. Kıbrıs
özelleştirmeye tabi bir toprak parçası değildir. Kıbrıs’ın satışına asla izin
vermeyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, Sayın Davutoğlu’nun izlediği dış politika ülkemizin itibarını
tüketmiştir. Yakın zamana kadar vatandaşlarımızın turistik seyahatler
yaptıkları ve iyi karşılandıkları bölgeler artık yurttaşlarımıza kapalıdır.
Lübnan’da pilotlarımız kaçırılmaktadır, El Kaide ve benzeri örgütler Türkiye’ye
tehditler savurabilmekte, hatta Türkiye’de cirit atmaktadırlar. Komşularımız
zaman zaman hava sahalarını uçaklarımıza kapatmaktadırlar. Ait olduğumuz Avrupa
Atlantik camiasıyla ilişkilerimiz soğumuştur. İzlenen dış politika ülkemize
ekonomik ve sosyal zararlar da vermektedir. İş adamlarımız bulundukları bütün
yabancı ülkelerde sürekli kaybetmekte, yeni olanaklar bulmakta sıkıntı
çekmektedir. Vatandaşlarımız ise tehlike içinde, korku içinde bu ülkelerde
yaşamaya çalışmaktadırlar.
Değerli
milletvekilleri, bu gensoru önergemiz sizin için hem bir sınav hem bir
fırsattır. Mezhep eksenli, istikrar üretmeyen, savaş çığırtkanlığı yapan bir
dış politikayı terk etmeniz için size olanak tanıyoruz. Barışçıl ve Türkiye’yi
prestijli bir konuma tekrar yükseltecek bir dış politikanın oluşturulması için
bu gensoru önergesiyle size sunduğumuz fırsatı kaçırırsanız tarih önünde yine
sorumlu olacaksınız. Vatandaşlarımızın güvenliğini, ülkemizin çıkarlarını ve
bölgemizin istikrarını partinizin çıkarlarının üzerinde tutarak karar
vereceğinize inanmak istiyoruz. Ancak Türkiye’ye ve iktidarınıza Sayın
Davutoğlu gibi bir Bakanın layık olduğunu düşünmeye devam ediyorsanız o da
sizin bileceğiniz bir iş.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) – Bal gibi düşünüyoruz, hiçbir sıkıntı yok.
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) - Ama biz usanmayacağız, bunu da bilin.
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) – Devam edin siz!
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Ya bu dış politika düzeltilecek ya da düzeltecek biri
gelecek.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önerge
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Yıldırım Tuğrul
Türkeş, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında
verdiği gensoruyla alakalı Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini paylaşmak
için söz almış bulunuyorum.
Tabii,
konuşmama başlamadan, az önce Sayın Bakanı burada da değerli yalnızlık içinde
göreceğimizi zannediyorduk ama Kabinenin diğer üyeleri teşrif ederek burada bir
değersiz destek buldunuz diye düşünüyorum. Yani, dış politikada hani yalnız
olunca değerli oluyordu ya, o bakımdan söylüyorum.
Evet,
meselenin kalbine temas etmeden evvel gensoru metninde yer alan talihsiz bir
tabire ilişkin eleştiri oklarımızı bu utancın müsebbiplerine yöneltmek
mecburiyetindeyim.
Az önce
burada Plan Bütçedeki konu konuşuldu, yani bir sözcüğün yanlış kullanılması
üzerine konuşuldu. Öyle anlaşılıyor ki Halk Partisi yönetimi, parti
bünyesindeki birtakım Neomarksist ve etnik ayrılıkçı grupların yükselişine mâni
olamamış. Nedir bu Kürdistan çıkışınızın sebebi Allah aşkına? Nasıl böyle bir
gaflete düşebilirsiniz ve en önemlisi, neden şimdi, neden Başbakanın
Diyarbakır’da sergilediği tiyatrosunda bu sözcüğü dillendirmesinden hemen
sonra? Başbakandan işaret fişeği bekliyormuşsunuz meğer. Soruyorum size
CHP’liler: Siz de mi yıkıcılığa soyundunuz, siz de mi peşmergeci, siz de mi
Barzanici, siz de mi Kürdistancı oldunuz? Yerel seçimlerde geniş bir Marksist
ittifakın zeminini hazırlamak için aşırı sola mı göz kırpıyorsunuz? Yoksa
küresel baronlardan alınan talimatların gereğini yerine mi getiriyorsunuz?
Hangisi sizsiniz CHP’liler? Siz kimsiniz, neye ve kime dönüştünüz? Bundan önce
birkaç defa sizi AKP ile birlikte siyam ikizleri olmakla itham ettiğimizde bize
kırılmıştınız. İşte bugün ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha apaçık ortaya
çıktı. Siz AKP ile birbirinizin yalnızca başka yüzlerisiniz ve maalesef aynı
kötü amaca hizmet ediyorsunuz, çok yazık.
MALİK
ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – AKP’nin her zaman stepnesi olan parti, kendileri.
YILDIRIM
TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) – Sizleri karşımda gördükçe “İyi ki Milliyetçi Hareket
Partisi var, iyi ki Türk milliyetçileri var, iyi ki Türk milleti var.” diyorum.
Yeniden gördük ki partimiz bu ülkenin sigortasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi
millî refleksi temsil etmektedir. Partimiz, bölünmez bir bütün olarak
Türkiye'nin, içindeki farklı etnik varlıklarla topyekûn Türk milletinin, millî
birliğin yegâne teminatıdır. Söz konusu hakikat, geçmişte olduğu gibi bugün de
tüm görkemiyle ışıldamaktadır.
Gelelim
önergenin konusuna. Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı son dönemini
yaşamaktadır. Her koldan çatırdayan ve çürüyen bir iktidar yapısı mevcuttur. Bu
çözülüşün en can alıcı örneklerinden bazıları artık tüm kamuoyunun malumu olduğu
üzere dış politika sahasında yer almaktadır. Biz aynı şeyleri tekrarlamaktan
usandık ve fakat Sayın Davutoğlu ders çıkarmamak inadından usanmadı. AKP
diplomasisinin uğradığı hüsranlara her geçen gün yenileri eklenirken Sayın
Davutoğlu’nun Bakanlık serüveni de çoğalan fiyaskolarla yıpranmaya devam
ediyor. Tabii olarak Sayın Davutoğlu hata yaptıkça ve inatlaştıkça
başarısızlıklarının faturasını da Türkiye Cumhuriyeti devleti ve aziz
milletimiz ödüyor.
Gerçekten
de tarihimizde bu denli acz içinde ama ihtiraslı ve kibirli bir kadroya
rastlamak mümkün değildir. Tarihin hiçbir döneminde bir Dışişleri Bakanı
toplumda bu kadar ayrışma ve çatışma işlevi görmemiştir. Elbette, burada,
çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle nam salmış Dışişleri bürokrasimizin emektarlarını
tenzih ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi devletin belkemiğini teşkil eden
bürokratlarımızı daima başüstünde tutmuştur, bundan sonra da aynı tavrımız
sürecektir. Bizim mücadelemiz, gemiye rota çizen, çizdiği rotanın nihayetinde
de dümeni en büyük buz dağlarına, en korkunç tufanlara doğru kıran
kaptanlarladır.
Üzülerek
belirtmeliyim ki, akademik otoritesine sonsuz saygı duyduğumuz Sayın
Davutoğlu’nun siyaset pratiği gerçek dünyanın sert kayalarına toslamıştır.
Hatta bir adım daha ileri giderek bu tespitin de ötesine geçmek gerektiğini
hissediyorum.
Sayın
Davutoğlu, şayet içinizi kavuran ideolojik tutkularınızı dizginleyebilseydiniz
bugün Suriye iç savaşının tarafları barış konferansı için Cenevre’de değil
İstanbul’da, hatta belki de neden olmasın, Hatay’da buluşuyor olabilirdi. Onun
yerine bugün Batı, El Kaide’yle pazarlık yapmak için Ankara’yı seçiyor. Bu ne
kadar vahim bir tablodur farkında mısınız? Şayet mezhepçi bir çizgiyi
benimsememiş olsaydınız bugün 2003 yılında İstanbul’un merkezinde terör saldırılarında
bulunmuş örgütlere yardım ve yataklık fırsatları sunan bir ülke konumuna
gerilemezdik.
Sayın
Bakan, partinize yakın sivil toplum kuruluşları El Kaide örgütüne eleman temin
ediyor, lojistik destek sağlıyor, sizler de buna alenen müsamaha gösteriyorsunuz.
Şayet biraz daha az savaş yanlısı, biraz daha fazla ılımlı olabilseydiniz “En
uzun sınırımızı 30 bin evladımızı katleden PKK militanlarıyla mı yoksa
insanlıktan nasibini almamış yamyamlarla mı paylaşalım?” sualine muhatap
bırakılmazdık. Şayet Sayın Başbakanla yeşerttiğiniz bu esrarengiz ihvan
aşkınızı azıcık dahi olsa bastırabilseydiniz bugün Kahire Büyükelçimiz kapı
dışarı edilmezdi ve siz böyle bir ayıbı devletimize ve insanımıza yaşatmamış
olurdunuz. Şayet “İslam dünyasına önderlik edeceğim.” hayaliyle partinize yakın
radikal unsurları İsrail’in üzerine salmasaydınız belki Türkiye bugünlerde
İsrail ve Filistin devletleri arasında yürütülen nihai statü görüşmelerinde
mühim bir aktör olabilirdi. Kesin bir diplomatik zafer elde etmekle kalmaz,
belki de bu vesileyle birçok masum Filistinli sivilin, çocuğun, kadının
katledilmesine de izin vermezdiniz. “Gazze ablukasını yaracağım.” diye
çıktığınız yolda bölgedeki gelişmeleri yerinden izleyebilecek bir Tel Aviv
büyükelçimiz dâhi kalmadı.
Bu arada
Sayın Başbakanın Mayıs 2013’te tertip edileceği söylenen, daha sonra da
defalarca ertelenen şu meşhur Gazze gezisini de hâlâ büyük bir heyecanla
beklediğimizi burada not düşmek isterim. Sayın Başbakan birçok defalar
Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekillerinin ve yöneticilerinin yurt dışına
gitmediğini söylüyor. Ben, kendi payıma, Erez Kapısı’ndan Gazze’ye gittim,
oraları gördüm ama Sayın Başbakanın ne zaman gideceğini merak ediyoruz.
Devam
ediyorum Sayın Davutoğlu. Şayet kendinize dev aynasında değil de boy aynasında
bakabilecek kadar tevazu sahibi olsaydınız İran’ın nükleer programıyla alakalı
yürütülen müzakere sürecinde devletimiz de varlık belirtebilir ve gerçek bir
rol oynayabilirdi.
Şayet
zerre kadar millî bir hassasiyetiniz olsaydı Kıbrıs davamızı sırtımızda bir
kambur imiş gibi değerlendirmez, dolayısıyla da Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimizi
küstürmez, Rum kesiminin hoşgörüsüne terk etmezdiniz. Aynı şekilde, yaklaşan
2015 sürecini ciddiyetle ele alır, çok önceden uluslararası ölçekte bir dizi
proaktif tedbire başvurur, inisiyatif kullanırdınız fakat bunların hiçbiri
umurunuzda değil, ne sizin ne de Sayın Başbakanın.
Şayet
millî şuurunuz biraz daha gelişkin olsa idi -ki bu mevcut CHP yönetimi için de
maalesef aynı derecede geçerlidir- Türkiye’nin menfaatleriyle doğrudan çelişen
ve ileride başımıza binbir çeşit bela açacak terminolojik ikilemlere
düşmezdiniz. Sandığınızın aksine, kelimelerin ve mefhumların siyasette bir
ağırlığı var Sayın Bakan.
Şayet
geleneksel Türk dış politikasının ana hatlarından böylesine bihaber
olmasaydınız belki komşularımızın toprak bütünlüğünün ülkemizin istikbali
açısından arz ettiği hayatiyeti layıkıyla idrak edebilirdiniz. Bu anlamda,
komşu bir devletin iç işlerine müdahil olmaz, merkezî yönetimi ile yerel
yönetimleri arasına nifak sokmaya kalkmazdınız.
Sayın
Davutoğlu, şayet Cumhuriyet Dönemi dış politikasının hikmetini
kavrayabilseydiniz, Misakımillî hakikatini kendinize birazcık dert
edinebilseydiniz bugün el ele kol kola dolaştığınız zatların yanı başımızda
soydaşlarımızı sürgün etmesine, imha etmesine, bombalı saldırılara muhatap
etmelerine, suikastlarla katledilmelerine karşı duyarsız kalmazdınız.
Ve Sayın
Bakan, şayet gerçekten iddia ettiğiniz gibi samimi bir Müslüman iseniz Kuzey
Irak’ta Kürt-Türkmen ayrımı yapmazsınız, yapmamalısınız. Şayet Batı
karşıtlığınızı yumuşatabilseydiniz Şanghay İşbirliği Örgütünün –tabii, bunun
adı da bu, Şanghay Beşlisi diyor ama- Avrupa Birliğinin bir alternatifi
olmadığını ve NATO üyesi bir ülkenin diğer güvenlik teşkilatlarına mensup
ülkelerden savunma sistemi almasının etkilerini ve sonuçlarını –almayın değil,
konuşmayın da değil- belki de Başbakana izah edebilirdiniz. Veya gerçekten
NATO’dan çıkmaya hevesliyseniz o zaman da niçin Suriye’den gelen ilk tehditte
Malatya Kürecik için NATO’dan patriot füzeleri talep ettiniz ve ABD demirbaşına
kayıtlı bir füze savunma sistemini kurdurdunuz?
Sayın
Davutoğlu, şayet tüm bu yanlışların içine düşmeseydiniz, inadınızdan
vazgeçebilseydiniz ne olmazdı biliyor musunuz? Türkiye’mizin güney il ve
ilçelerine havan topları düşmezdi, Ceylânpınar’daki, Akçakale’deki dram
yaşanmazdı, Reyhanlı’daki 52 insanımız -bakın, Sünni vatandaşımız değil,
“insanımız” diyorum- hâlâ hayatta olur, aileleriyle vakit geçirirlerdi.
Ne
olmazdı biliyor musunuz Sayın Bakan? Uçağımız düşürülmezdi, 2 yiğidimiz
göklerde memleketimizi korumaya, kollamaya devam ederdi. Mogadişu’daki elçilik
binamıza yöneltilen terör saldırısı gerçekleşmez, polisimizi şehit vermezdik.
Şayet siz olmasaydınız, bu iktidar olmasa idi Mavi Marmara ile göz göre göre
ölüme gönderilenler için İsrail’den yarım yamalak elde ettiğinizi iddia
ettiğiniz özrü dilenmezdiniz. Suriye'de birçok masumun hayatını kurtarmış
olurduk. Silah sevkiyatı işi içinde yer almaz, kan dökülmesine belli ölçülerde
fırsat tanımazdık. Tır şoförlerimizin, iş adamlarımızın can güvenliğini riske
atmazdınız. 2 Türk Hava Yolları pilotumuz günlerce tutsak kalmazdı. O bölgedeki
dış ticaretimiz milyarlarca dolar zarara uğramazdı.
Şayet
sizin politikalarınız tatbik edilmeseydi Sayın Bakan, bugün Suriyeli mülteciler
için çıkarılan ödenekler işçimizin, emeklimizin, memurumuzun, askerimizin yani
kendi insanımızın refahı ve saadetini geliştirmek için ayrılırdı. El Muhaberat,
El Kaide, eşkıya ve diğer uğursuzlar topraklarımızda cirit atmaz, sınırlarımızı
her gün ihlal etmezdi.
Sayın
Davutoğlu, siyasetçi kimliğinizden çok akademisyen kimliğiniz baskın geldiği
için fark ettiğiniz üzere eleştirilerimi farazi örnekler vasıtasıyla sıraladım,
belirgin bir siyasi üslup kullanmaktan imtina ettim; zira, geçen defalarda öyle
yaptık fakat anlamadınız. Belki bu tarz sizin için daha münasiptir diye
düşünüyorum. Gördünüz mü Sayın Bakan, varsayımlar somut dünya gerçekleriyle her
zaman örtüşmüyor demek ki.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakanı eleştirirken aslında Milliyetçi Hareket
Partisinin dış politika vizyonunu da dolaylı yoldan kulaklarınıza fısıldamış
oldum. Biz ne AKP’ye ne CHP’ye ne de bir başkasına benzeriz. Biz,
cumhuriyetimizin geleneklerini, milletimizin millî ve manevi değerlerini,
devletimizin ve insanımızın ortak menfaatlerini 1948 yılından beri hiçbir
kopukluk olmadan sahiplenen tek siyasi partiyiz. Milliyetçi Harekette diğer
partilerde gördüğünüz tarzda arsız talepler, çıkar kavgaları, fırsatçılık
yoktur, bizde katı nizam, disiplin ve çelikleşmiş prensipler vardır. Bu, iç
politikada da, dış politikada da böyledir, aynıdır. Biz, tahrip edileni
onarmaya, yozlaşmış olanı arındırmaya, bükülmüş olanı doğrultmaya geliyoruz.
AKP dış politikasının bu anlamda iki boyutu olduğuna inanıyoruz: Birincisi, AKP
Hükûmetinin sebebiyet verdiği konjonktürel sorunlar ki bunlar basit bir iktidar
değişimiyle halledilebilecek sorunlardır. İkincisi ise doğrudan Türk devletini
bağlayan yapısal sorunlar ki bunlar fevkalade uzun soluklu bir tabiata hasıldır
ve geri döndürülmesi güç bir yıkım sürecini tetikleyici mahiyettedir. Mısır,
Suriye gibi iktidarın yapısına endeksli sorunların hızlı çözümü mümkündür, bu
hususta bir huzursuzluk ortaya çıkmayacaktır. Ama, üç sorun var ki bunlar millî
istikbalimizi ve devletimizin stratejik menfaatlerini etkilemektedir. Bunlardan
ilki Irak, ikincisi Kıbrıs, üçüncüsü ise sözde Ermeni soykırımıdır. Üçü de
partilerin günlük siyasi hesaplarını aşan millî davalardır. Hayalperestlikten
mülhem birtakım hatalarınızı affedebiliriz fakat bu sahalardaki herhangi bir
kayıtsızlığınızın, vurdumduymazlığın sonuna kadar takipçisi olur, bedelini de
ödetiriz; bunu da aklınızdan çıkarmayın.
Sayın
Davutoğlu, sizden tek ricamız, önümüzdeki genel seçimlere kadar bu üç soruna
ilişkin dikkatli ve tedbirli davranmanızdır. Diğer meselelerdeki entelektüel
oyununuza şimdiye dek engel olamadık -burada bizim de sorumluluğumuz elbette
vardır- fakat bahsini ettiğim millî davalarda şu andan itibaren atacağınız tek
bir yanlış adım emin olunuz ki size Yüce Divanın kapılarını ardına kadar açar.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın başında da altını çizdiğim üzere Halk Partisinin
Marksist ve ayrılıkçı gündemini tasvip etmemize imkân yoktur. Önergeyi kaleme
alanların gösterdikleri art niyet ve düştükleri akıl almaz tuzak bizce Halk
Partisinin özellikle bu gensoruda gayri samimi olduğu kanaatini
uyandırmaktadır. Bu anlamda, Milliyetçi Hareket Partisinin verilen gensorunun
aleyhine tutum sergileyeceğini hiçbir komplekse kapılmadan açıkça ilan
ediyorum.
Konuşmama
son verirken yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sataşma gerekçesiyle söz istiyorum.
BAŞKAN –
Ne dedi? Ne diye sataştı?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine “Peşmergeci, Kürdistancı,
Marksist.” dedi. Genel Başkan Yardımcımız Faruk Loğoğlu cevaplayacak.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Loğoğlu, iki dakika süre veriyorum. Lütfen, yeni bir sataşmaya
mahal vermeyelim.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu’nun, Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in (11/30) esas
numaralı Gensoru Önergesi’nin görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bizim
işimiz aslında iktidar partisiyle, yavru muhalefetle değil ama şimdi bu ağır
sataşmalara cevap vermek durumundayız.
Cumhuriyet
Halk Partisi Kürdistancı değildir. Cumhuriyet Halk Partisi peşmergeci değildir.
Bu gensoruda kullanılan tabir Irak Anayasası’nda kullanılan resmî tariftir,
tanımlamadır. Dolayısıyla, MHP’li arkadaşlarımıza o anayasaya bakmalarını
tavsiye ederim.
Her zaman
olduğu gibi, ne zaman AKP iktidarı bir sıkışsa, bir sıkıntıya düşse derhâl
imdat yardımı Milliyetçi Hareket Partisinden hiç tereddüt etmeden -biraz önce
Sayın Türkeş’in belirttiği gibi- gelmektedir. Bunu 4+4+4’te gördük,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 sayısı konusunda gördük. Her defasında, ben oturduğum
yerden hayret ediyorum.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – 367’ye hayret etmemiş miydiniz?
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Devamla) – Milliyetçi Hareket Partili sözcüler çıkıyor, ağır
eleştiriler yöneltiyorlar, sanki zehir zemberek eleştirilerden sonra iktidar
partisi aleyhinde oy kullanacakmış gibi bir izlenim veriyorlar ama sonunda
iktidar partisiyle birlikte hareket ediyorlar. Yani, biz bunu inandırıcı
bulmuyoruz, eğer samimiyet aranıyorsa biz Milliyetçi Hareket Partisinin bu
davranışlarını da samimi bulmuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi nerede olduğunu,
niçin gensoru verdiğini gayet iyi bilen bir partidir.
Biraz
önce ihmal ettim, yani biz Sayın Davutoğlu’nu burada görmek için gensoru
vermiyoruz, aslında tam tersine, Sayın Davutoğlu’nu artık burada görmemek için
gensoru veriyoruz. İnşallah, sonunda bunu başaracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
YILDIRIM
TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, “AKP’ye destek veriyorlar.” diyerek
yanlış bir beyanda bulundular.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Türkeş.
İki
dakika da size veriyorum, sataşma nedeniyle.
9.- Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul
Türkeş’in, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
YILDIRIM
TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AKP’ye
Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir zaman destek vermiyor. Zaman zaman,
AKP’lilerin CHP’ye vagon olduğumuzu, CHP’lilerin de AKP’ye değnek olduğumuzu ya
da destek olduğumuzu söylediğini duyuyoruz. Hiç düşündünüz mü ki Milliyetçi
Hareket Partisi doğru bir siyaset çiziyor, sizler yalpaladığınız için zaman
zaman bize yaklaşıp uzaklaşıyorsunuz?
Ha, bir
diğer nokta da: Sayın Davutoğlu’nun ve Adalet ve Kalkınma Partisinin dış
politikasını beğenmemek ayrı bir şeydir ama netice alınmadığını bildiğimiz bir
konuda, burada netice alınmayacağı kesin olan bir gensoruda bir gruplaşma, hele
de o talihsiz beyan…
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Tabanınız bile bunun karşısında, tabanınız bile buna karşı
çıkar.
YILDIRIM
TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) – Orada -Sayın Loğoğlu benden daha iyi bilirler- ya
Kuzey Irak bölgesel yönetimi ya da Kuzey Irak Kürt yönetimi vardır ama
Diyarbakır’da Sayın Başbakanın lafının ardından herkes bu “Kürdistan” sözcüğünü
kullanmaya bir merak sardı. Aynı modadan sizlerin de etkilendiğinizi
düşünüyoruz. Benim atıfta bulunduğum nokta buydu.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Biz ana muhalefet partisiyiz, bir modadan etkilenecek tekstil
firması değiliz.
İzin
verirseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN –
Buyurun Sayın İnce, iki dakika da size veriyorum sataşma nedeniyle.
10.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye
daralmışken, Türkiye kuşatılmışken, “Türkiye Cumhuriyeti” ibareleri
tabelalardan indirilirken, Türkiye yalnızlaşırken, “Türkiye’de Türk yoktur.”
diye AKP yöneticileri konuşurken muhalefetin muhalefetle atışmasını doğru
bulmuyorum, cevap da vermeyeceğim. Türkiye'nin başına bela olmuş bir iktidar
partisi varken…
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Allah Allah!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - …CHP ile MHP’nin birbiriyle atışmasını doğru bulmuyorum, şık
da bulmuyorum, cevap vermiyorum.
Yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Niye çıktın cevap vermeyeceksen?
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Vay be!
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
X.- GENSORU (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin ulusal güvenliğini yeni
tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren,
dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra ettiği
iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/30) (Devam)
BAŞKAN –
Önerge üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Nazmi Gür,
Van Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU
ADINA NAZMİ GÜR (Van) – Sayın Başkan, konuşmama başlamadan önce, dünyadaki
bütün ezilenlerin, özgürlüklerinden yoksun bırakılan bütün halkların parlayan
güneşi, parlayan yıldızı Madiba’nın, büyük anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Kabilesi ona “Madiba” ismini takmıştı, Nelson Mandela. O, bütün halkların,
özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren dünyadaki herkesin ilham kaynağıydı,
aramızdan ayrıldı ama onun mücadelesi bizlerin mücadelesinde yaşayacak.
Çok
değil… Sayın Mandela, Atatürk Barış Ödülü kendisine tevdi edilirken Türkiye’de
Kürtlerin ve diğer bütün ezilenlerin, demokrasi güçlerinin karşılaştığı baskıya
karşı, bu baskıcı tutumlar nedeniyle bu ödülü reddetmişti ama ertesi gün,
Türkiye’nin ulusal basını, dünyada örneği görülmeyecek kadar büyük bir
ırkçılıkla, şovenizmle Mandela’ya saldırmıştı, onun mücadelesine saldırmıştı.
Ölümüyle birlikte aynı basın şimdi övgüler düzüyor; bunu da halkımızın, Türkiye
kamuoyunun, dünya kamuoyunun vicdanına sunuyorum bu tutumu.
Değerli
arkadaşlar, içerideki tutumunuz ne ise, içeride güttüğünüz politikalar ne ise
dışarıda da aşağı yukarı aynı politikayı güdüyorsunuz, aynı politikaları yaşama
geçiriyorsunuz. Tabii, iktidar partisi olarak bu politikaları belirlemek,
hayata geçirmek sizin göreviniz, bizim bu konuda bir itirazımız yok. Bizim
itirazımız, sizin politikalarınıza karşı muhalefetin eleştirilerine kulağınızı
kapatmanızadır.
Bakın,
bizi bir aile olarak görüyorsunuz. Biz de hasbelkader -biz Kürtler- bu
Parlamentoda Kürtler adına temsilini bulan BDP’liler ve ona bağlı olarak burada
bulunan bloku hep küçümsediniz, her fırsatta enseye tokat yapmaya çalıştınız ve
dışladınız, dışlamaya da çalışıyorsunuz yani aile içi şiddet uyguluyorsunuz
aslında. Biraz önce 3 kardeş nasıl birleştiniz, BDP’nin görüşünün raporda yer
almaması için nasıl bir araya geldiniz, nasıl bir şiddet uyguladınız. Evet,
şiddetti. Nasıl bir şiddet uyguladınız 3 kardeş. 3 büyük kardeş yine üzerimize
geldiniz ve hukuka, Anayasa’ya, İç Tüzük’e aykırı bir karar aldınız. Oysa
gündemde olmayan bir işi ve işlemi Başkan Vekilinin zoruyla, dayatmayla,
AKP’nin dayatmasıyla -hangi korkularla tabii biz bunu AKP’nin getirdiğini iyi
biliyoruz, anlıyoruz da- bir aile içi şiddet uyguladınız ve muhalefet
şerhimizin raporda yer almaması için karar çıkardınız. Bizim açımızdan ve
Türkiye’deki demokrasi güçleri açısından, sizin aldığınız bu karar yok
hükmündedir ve biliyor musunuz ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bu
Parlamentonun tarihinde bir muhalefet partisinin yazdığı bir şerhi çıkardınız.
Hepiniz aslında, yarın İnsan Hakları Günü, 10 Aralık İnsan Hakları Günü ve 10
Aralık İnsan Hakları Günü’nde, o günü kutlarken, onun arifesinde düşünce
özgürlüğünü ortadan kaldırdınız, fikir özgürlüğünü ortadan kaldırdınız. Oysa
bizim şerhimiz, bizim partimizin politikalarını, bizim partimizin parti
programını, bizim partimizin fikirlerini yansıtır. Hiç kimsenin haddine
değildir onları yasaklamak, onları çıkarmak. Siz çıkarsanız bile o fikirler, o
düşünceler bizim partimizin mücadelesi ile bütün halklarımıza, Türkiye
halklarına zaten mal olacak. Temel problem de budur, sizin bu davranış
tarzınızdır. Evde aile içi şiddet uygulayacaksınız, dışarıda demokrat
görüneceksiniz! Evde bu kadar aile içi şiddet uygularken, bu kadar insan
öldürürken, işkence yaparken, temel özgürlükleri yok sayarken komşularınızın
bunu duymazlıktan geldiğini, dünyanın bunu duymayacağını düşünmeniz ise büyük
bir aldatmacadır.
Bakın,
aile içi şiddete bir örnek daha verelim: Birkaç gün önce Yüksekova’da, bizim
“Gever” dediğimiz Yüksekova’da Reşit ve Veysel İşbilir isimli 2 yurttaşımız, 2
sivil insan polis kurşunuyla -biri alnından, biri de tam göğsünden- vuruldu ve
yaşamlarını kaybettiler. Hükûmetten uygulanan bu şiddete karşı tek bir
açıklama, tek bir soruşturma, bunun yanlışlığını dile getiren tek bir açıklama
duymadık değerli arkadaşlar. Şimdi, Bemal Topçu, yine bu cenazeler
kaldırılırken polisin silahlı saldırısı sonucu yaşamını kaybetmek üzere, bugün
Van’da ölümle mücadele ediyor. Belki, biz konuşurken burada o insan orada
ölecek. Oysa yaptığı şey, hakları ve özgürlükleri için yürümekti, demokratik
bir hakkı kullanmaktı. Şimdi, Hükûmetin bu konuda bize cevap vermesi gerekiyor.
Gerçekten, Yüksekova olayını biz demokratikleşme ve çözüm sürecine yönelik
büyük bir provokasyon olarak değerlendiriyoruz. Bu provokasyonu
gerçekleştirenleri siz hâkim önüne, yargı önüne çıkaracak mısınız, yoksa üstünü
örtecek misiniz? Üstünün örtülmemesi için biz elimizden geleni yapacağız,
halkımızla bunun hesabını soracağız ama üstünü örterseniz bunu sizden
bileceğiz, üstünü örtmezseniz demek ki siz o polisin kime bağlı olduğunu, o
polisin kimden talimat aldığını, o polisin nerelerden etkilendiğini bilerek
kamuoyuna açıklarsınız ve böylece hem süreç karşısında hem de o ölen 2
yurttaşımızın hakkı açısından samimi davranmış olursunuz.
Değerli
arkadaşlar, 25 Şubat 2005’te, Sayın Başbakan Ulusa Sesleniş konuşmasında
Türkiye’nin yeni dış politika konseptini kamuoyuna açıkladı, kamuoyuyla
paylaştı ve bu konsepti 3 ayak üzerine oturttu; tekrar hatırlatalım size.
Başbakan şöyle diyordu: “Stratejik derinlik yani tarihsel ve coğrafi olarak,
çok boyutlu dış politika ve merkez ülke olma vizyonu.” Bu 3 temel kavram üzerinden
dış politikasını açıklıyordu. Tabii, bu konsepte göre, “Avrasya yani Asya ve
Avrupa’nın ve kısmen de Kuzey Afrika’nın merkezinde yer alan Türkiye, bölgeyle
olan tarihsel bağları etkin bir diplomasi ve çok boyutlu ilişkiler ağıyla
birleştirilebileceği takdirde küresel bir güç olma imkânına sahiptir.” diyordu
Sayın Başbakan. Türkiye’nin bu dış politikayla hem kendi bölgesinde… Hem de
bölgesindeki güç olursa küresel düzeyde de güç olur perspektifini ortaya
koymuştu.
Devam
ediyoruz. Bu konsepte göre, Dışişleri Bakanlığı Türkiye’nin yeni bir dış
politika vizyonu olduğunu 2 temel tespite dayanarak ortaya koyuyordu. Bir:
“Türkiye, Avrupa Birliği, Orta Doğu ya da Orta Asya’nın çevre ülkesi değildir,
bu coğrafyanın periferisinde yer alamaz; 3 kıtaya yayılan geniş bir coğrafyayı
etkileme gücüne sahiptir, Türkiye merkez ülkedir.” saptamasında bulunuyordu.
Yine,
devam edelim değerli arkadaşlar. Yukarıda bahsedilen bütün bu konular Sayın
Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabında yer alıyor; bütün bu ilkeler,
bu yaklaşımlar. Bunu, bu kitabı okuyanlar bilirler. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun
teorize ettiği, “Stratejik Derinlik” isimli kitabında ortaya koyduğu bu
yaklaşımı Türkiye bir dış politika yaklaşımı olarak, stratejik bir değişim ve
dönüşüm olarak algıladı ve yeni bir dış politika uygulamaya başladı.
Yine,
Sayın Davutoğlu’nun kişisel akademik kariyerine, onun dış politikaya
yaklaşımlarına elbette saygı duyuyoruz. Bir akademisyen olarak kendisi iyi bir
teorisyen olabilir ama -Sayın Davutoğlu, lütfen bizi affedin ama- dış politika
için çizdiğiniz bu stratejik yaklaşım, yine, Türkiye dış politikası için
öngördüğünüz bu ilkesel yaklaşımlar maalesef sizin dış politika pratiğinize
yansımıyor. Sizin çerçevesini çizdiğiniz, hayal gücünüzü zorlayan, hepimizin
hayal gücünü zorlayan dış politika yaklaşımınız ile dünya gerçekliği farklıdır.
Dünya farklı yöne koşuyor, dünyada farklı gelişmeler, farklı yaklaşımlar var ve
bu yönüyle maalesef Türkiye dış politikası maceracı, müdahaleci ve kendi
uyguladığı politikalarla çelişen, ortaya koydukları stratejiyle çelişen bir
yaklaşım, bir pratik sergilemesi tabii ki bizim ve muhalefet partilerinin de
tepkisini, eleştirilerini alıyor.
Değerli
arkadaşlar, isterseniz tek tek, sırayla gidelim. Örneğin -benden önceki
hatipler de dile getirdi- Türkiye’nin sıfır sorun politikası… Bu politika,
komşularıyla barış içinde yaşama, komşularla var olan sorunları konuşarak,
diplomasi yöntemiyle giderme yaklaşımı elbette ki hepimizin arzu ettiği bir
yaklaşımdır. Biz, hiçbirimiz Türkiye’nin komşularıyla savaş hâli yaşamasını,
Türkiye’nin saldırgan, askerî bir politikayla komşularıyla savaşın eşiğine
gelmesini istemeyiz. Türkiye’nin kendi bölgesinde bir barış adası olmasını
savunuruz. Dış politikanın, esasında bu ilkeler etrafında oluşturulmasını isteriz,
arzularız. Bizim dış politikaya ilişkin önerilerimizde, yaklaşımlarımızda,
Türkiye’nin kendi bölgesinde elbette ki bir güç olması, elbette ki Türkiye’nin
kendi bölgesini etkilemesi gereğini vurguluyoruz ama saldırganlıkla, zaman
zaman fırsatçılıkla, zaman zaman yanlış uygulanan politikalarla Türkiye’nin
konumunu sıradan bir Orta Doğu ülkesine dönüştüren şekilde değil.
Türkiye
neyiyle güç olabilir? Türkiye içeride sağlayacağı barışla güç olabilir. Türkiye
neyiyle örnek olabilir? Türkiye Avrupa Birliği standartlarında, evrensel
hukukun öngördüğü çerçevede bir demokrasiye, eşitliğe ve özgürlüğe kavuşursa
ancak kendi bölgesinde güç olabilir. Türkiye nasıl güç olabilir? Türkiye
uygulayacağı demokratik ekonomik politikalarla kendi bölgesinde güç olabilir. Yoksa
fırsatçı yaklaşımlarla, kimi pragmatik yaklaşımlarla Türkiye kendi bölgesinde
güç olamaz.
Bu
nedenle “sıfır sorun” politikası elbette ki çökmüş, deyim yerindeyse romantik
bir düşünce olarak kalmaktan başka bir işe yaramadı. İşte Suriye’yle olan
ilişkiler ortada, Irak’la olan ilişkiler ortada, İran’la olan ilişkiler ortada.
Eğer
bugün Orta Doğu’da bölgesel bir güçten söz edeceksek, emin olun, bölgesel güç
İran’dır. Bu kadar çelişki ve bu kadar çatışmanıza rağmen İran’ın bugün
özellikle nükleer programıyla ilgili olarak 5+1 ülkeleriyle yani Batılı
ülkelerle gerçekleştirdiği görüşmeleri de İran açısından diplomatik bir zafer
olarak değerlendirebilirsiniz. Sizin bundan pay çıkarmanız, İran’la
ilişkilerinizin iyileştirilmesi anlamına da gelmez.
Rusya’yla
hakeza öyle. Rusya’yla ne kadar tek taraflı, bağımlı bir ilişkimiz olduğunu
biliyoruz hepimiz. Bugün Rusya gazı kestiğinde, bu ülkenin her yurttaşının
nasıl üşüyeceğini herhâlde en çok Sayın Davutoğlu ve Hükûmet biliyor. Bu
nedenle, örneğin Rusya’yla kişilikli, gerçekten eşit düzeyde yürütülen bir dış
politikanın olmadığını da iyi biliyoruz. Bunu, özellikle Rusya, İran ve Çin
üçlüsünün Suriye konusundaki politikalarının etkinliğini de göz önünde
bulundurduğumuzda Türkiye’nin bu konuda dış politika açısından sınıfta
kaldığını söyleyebiliriz.
Yine,
değerli arkadaşlar, bir Medeniyetler İttifakı vardı, bilmiyorum ne oldu. Sayın
Bakan bize bu konuda bilgi verirse çok seviniriz. Sahi, Medeniyetler İttifakı
ne oldu? Medeniyetler İttifakı bir taraftan sürdürülürken öte yandan
Suriye’deki gelişmelere sadece Sünni eksenden yaklaşırsanız, ihvan
penceresinden bakarsanız ve bu konuda yaşanan bütün sorunları bu eksende ele
alırsanız elbette ki Medeniyetler İttifakı politikanızın da yine burada -kusura
bakmayın ama- romantik bir düşünceden öteye gitmediğini söylemek zorundayız.
Değerli
arkadaşlar, Arap Baharı sonucu oluşan denklem, stratejik olarak aktif dış
politika uygulaması konusunda, Dışişleri Bakanlığının ve Sayın Davutoğlu’nun
sürdürdüğü bu aktif stratejik dış politika, bunda da inandırıcılıktan uzak bir
dış politika uygulanıyor bugün. Çünkü özellikle Suriye konusundaki müdahaleci
yaklaşımları, ayrımcı yaklaşımları, Suriye’nin Kürtlerine farklı yaklaşım,
Suriye’nin Sünnilerine farklı yaklaşım, Suriye’nin Şiilerine farklı yaklaşım,
Suriye’nin diğer bütün halklarını oluşturan halklara mesafeli yaklaşım, bunun
yerine kimi El Kaide bağlantılı örgütlerle ilişki içinde olmak, diyalog içinde
olmak Türkiye’ye kazandırmaz, ancak uzun vadede kaybettirir.
Özellikle,
Rojava Kürdistan konusunda bizim ısrarlı olarak yaklaşımlarımız,
eleştirilerimiz vardı. Biz bu inancımızı yeniden dile getirmek istiyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlar, Kürtler ne Esed’den yana tavır aldılar… Çünkü eğer
Suriye’de bir başkaldırı, bir direniş varsa bunu ilk başlatan, ta 94’lerde ilk
başlatan Kürtlerdir, eğer bu rejimin bir kurbanı varsa bunun ilk kurbanlarından
birisi de Kürtlerdir, bunu unutmayın. Ve Kürtler orada birliklerini sağladılar,
“Yüksek Kürt Konseyi” adı altında bir üst birlik kurdular; kendi topraklarını,
evet, kendi topraklarını korumaya aldılar. Bugün kadınlı erkekli bir şekilde
Rojava Kürdistan’da kendi topraklarını, kendi insanlarını, kendi namuslarını
korumak için canla başla mücadele ediyorlar ama siz ne yaptınız? Ceylânpınar’da
El Kaide güçlerini, El Nusra güçlerini Kürtlere saldırttınız. Kürtler büyük bir
direnişle, tarihî bir direnişle, belki bütün Batılı değerler adına bu
saldırıları defetti, bu saldırılara nihayet verdi çünkü orada haklı bir
mücadele vardı çünkü orada hakkı için ayağa kalkmış bir halk gerçeği vardı ve
bu halk gerçeğini sizin durdurmanızın imkânı yoktur.
Bizim
söylediğimiz şey şudur: Eğer Türkiye gerçekten Suriye halklarına eşit
davranırsa, Suriye’deki bütün inançlara eşit davranırsa ve Suriye’deki
uyguladığı ayrımcı politikalarına son verirse, Kürtlerin orada kurmak istediği
otonomi, öz yönetim bütün Suriye için bir örnek teşkil edebilir, Suriye
sorununun çözümü için gerçekten iyi bir başlangıç olabilir ve Türkiye açısından
da aslında 900 küsur kilometrelik sınırlarının gerçek güvencesi, güvenliği
olabilir. Yani Kürtlerin orada oluşturduğu yönetim, esasında Türkiye için
güvenlik yönetimidir. Sizin için iyi bir komşu olma adına Suriye Kürtleri her
zaman sizden yana tavır koydular, diyalog ve iletişim içinde olmayı istediler.
İşte Sayın Salih Müslim birkaç kez Türkiye’ye geldi, birkaç kez Suriye’den
gelen heyetler Türkiye Dışişleri Bakanıyla ve diğer yetkililerle görüşmeler
gerçekleştirdiler. Bütün bu görüşmelerde söylediği şey şudur: “Bizim Türkiye’ye
ilişkin karşı bir tutumumuz söz konusu değildir. Biz, Türkiye’yle iyi komşuluk
ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Biz örneğin, Türkiye'nin, insani yardımın
Kürdistan bölgesine, Rojava Kürdistanı’na girmesi için yardımcı olmasını,
kapılar açmasını istiyoruz.” dediler. Doğrudur, sınırda uygulanan sıfır nokta
politikasıyla BDP’nin belediyeleri aracılığıyla halkımızın topladığı kimi
yardımlar sınırlı da olsa bu bölgeye ulaştırıldı ve bu konuda Hükûmet gerçekten
olumlu bir tavır sergiledi. Sayın Dışişleri Bakanı olumlu bir tavır sergiledi,
teşekkür ediyoruz. “Bu yetmez.” diyoruz ama. “O bölgedeki sınırların -çünkü
Kürt bölgeleri de bir bütün oluşturmuyor orada, birbirinden ayrı, izole edilmiş
durumdalar- hiç olmazsa Türkiye’ye denk düşen bölümlerinde insani yardımların
oralara ulaştırılması için yardımcı olun.” dedik çünkü oradaki insanlar size
düşman değil, kurdukları yeni yönetimle Türkiye’ye bir hasmane tutum içinde
değiller. Bunun için bizler elimizden gelen çalışmaları yapacağız, bu konuda
çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Bir de
Cenevre-2’ye Kürtler katılmak istiyor, kendi adlarına katılmak istiyorlar.
Şimdi,
biz insani yardım talebinde bulunduğumuzda hem Türkiye Dışişleri Bakanlığı hem
de uluslararası güçler, bizde merkezi Gaziantep’te olan bir yardım kuruluşuna,
ÖSO’ya bağlı, Suriye muhalefetine bağlı bir büroya yönlendiriyorlar. Ama, emin
olun arkadaşlar, Sayın Bakan da burada, o büro şu ana kadar bütün Kürtlerin,
Suriye Kürtlerinin hiçbir yardım talebini kabul etmedi, bir tek çöp bile
Kürdistan bölgesine gitmiş değil, bu yardımlar ulaşmış değil. Bir an önce bu
yardımların ulaştırılabilmesi için biz Sayın Bakanlığa yeniden burada çağrıda
bulunuyoruz. Bu ayrımcı politikalara son vermeniz gerekiyor. Özellikle Suriye
halklarının insani yardımdan eşit yararlanabilmesi için önlem almanız gerekiyor.
Son
olarak şunu söyleyelim: Sizler belki bizim muhalefet şerhimizi rapordan
çıkardınız ama emin olun, Kürdistan’ı, Kürdistan fikrini ne kalbimizden ne
yüreğimizden çıkarmaya gücünüz yetmez, üçünüz birleşseniz de yetmez.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önerge
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Volkan Bozkır,
İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA VOLKAN BOZKIR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Dışişleri Bakanımız için verilen gensoru
önergesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Tabiatıyla
gensoru önergesinin takdimi ve görüşmesi sırasında pazartesi basın toplantıları
havasında bir dış siyaset ufuk turu çizildi ancak ben konuşmamda sadece gensoru
önergesinde yer alan hususlara değineceğim; sanırım, diğer hususlara Sayın
Dışişleri Bakanımız arzu ederlerse konuşmasında yer verecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; küresel güç dengelerindeki hızlı değişime
paralel olarak uluslararası sistemde yoğun bir dönüşüm yaşanmaktadır. Artık
başta ticaret ve güvenlik olmak üzere çok daha birbirine bağlı küresel bir
sistemde yaşıyoruz. Hiçbir ülke, böyle bir ortamda önemli jeopolitik değişim
süreçlerinden etkilenmeme imkânına ve lüksüne sahip değildir. Türkiye gibi AK
PARTİ hükûmetleri döneminde demokrasisini olgunlaştıran, ekonomik atılım
gerçekleştiren ve bunun sonucu olarak da dünya siyaset sahnesinde yeni bir
konuma ulaşmış bir ülkenin ise çevresinde yeni bir dünya kurulurken buna
kayıtsız kalması mümkün değildir.
Türkiye,
AK PARTİ öncesi dönemde “dört tarafı düşmanlarla çevrili” paradigmasında tek
boyutlu ve dar çerçeveli bir dış politika yürütmüştür. Bu politika Türkiye için
artık bir seçenek olmaktan çoktan çıkmıştır ancak bu gerçeği hâlâ göremeyenler,
son dönemde komşularımızla ilişkilerimizi yoğun eleştiri konusu yapmaktadırlar.
Söz konusu eleştirilerin odağını ise Orta Doğu’da yaşanan tarihî, siyasi ve
sosyal dönüşüm süreci nedeniyle ortaya çıkan ve geniş bir coğrafyaya yayılan
istikrarsızlığın ülkemizin dış ilişkilerine yansıması oluşturmaktadır.
2011
yılında başlayan ve bugün kritik bir dönemece giren Arap Baharı sonucunda Orta
Doğu’da bir asırlık bir statükonun yıkıldığına şahit olduk, oluyoruz. Ancak
şunu unutmamak gerekir ki, eski sistemin parçaları bu değişimi kolay
hazmedememektedirler. Dolayısıyla otoriter rejimlerin varlıklarını koruma
gayretlerinin yoğunlaştığı bir süreçten geçilmektedir. Ayrıca Osmanlı
idaresinde yüzyıllarca huzur içinde yaşamış bu topraklarda Birinci Cihan Savaşı
sonrası savaşın galipleri tarafından tamamen çıkar dengelerine göre kurulmuş
tablonun bozulmaması için de çeşitli müdahaleler gözlemlenmektedir. Son
yıllardaki, herkesin hayret ve hayranlıkla izlediği hamleleriyle bölgenin en
büyük ekonomisi ve demokrasisi hâline gelen Türkiye de, kaçınılmaz bir şekilde
söz konusu sistemsel dönüşümün ve çıkar mücadelesinin etkilerini yakından
hissetmektedir.
Orta
Doğu’nun jeopolitik politikasının ve haritasının yeniden belirlendiği bir
süreçten geçildiği dönemde başta Suriye ve Mısır olmak üzere yakın bölgemizde
yaşanan ciddi ve kapsamlı gelişmeler geçtiğimiz yıl içinde dış politika
gündemimizin merkezine yerleşmiştir. İçinden geçmekte olduğumuz dönem son
derece kırılgan ve hassas bir nitelik taşımaktadır. Bir yanda Suriye’de olduğu
gibi değişime karşı koymaya çalışan ve bu amaçla bizzat kendi halkına dahi
zulüm etmekten çekinmeyen rejimler var. Diğer yanda ise halkın saf duygu ve
arzularını kendi radikal gündemleri doğrultusunda istismar etmeye çalışan aşırı
akımlar bulunuyor. Suriye’yi kendini tüketme aşamasına getiren bu kanlı sürecin
önlenmesi için Türkiye kadar çaba gösteren başka bir ülke olmamıştır. Suriye
2005 sonrasındaki süreçte tam bir uluslararası tecride mahkûm edilmişken
yanında belki de sadece Türkiye durmuştur. Ancak, rejim, tüm tavsiyelerimize
kulaklarını tıkamış ve halkının meşru taleplerini benzeri görülmemiş bir
şekilde bastırmayı yeğlemiştir.
Ürdün
Kralı halkına bazı reformlar vadederek ve halkının taleplerine saygı duyarak
Arap Baharı’nın ülkesine menfi etkilerini önleyebilmiştir. Esad ise halkının
taleplerine en ufak bir saygı duymayarak babasının yolundan gitmiş, iktidarını
korumak uğruna halkını öldürmeyi yeğlemiştir. Böylece, siyaset otoyolunda son
çıkışı kendi kararıyla kaçırmıştır. Artık, Esad siyaseten ve hukuken bitmiştir,
Suriye’nin yönetiminden gitmesi artık sadece zaman meselesidir. Gelinen son
aşamada Esad rejiminin asker, sivil ayırt etmeden, kimyasal silahlar ve
balistik füzeler de dâhil olmak üzere kullandığı şiddet sadece Türkiye'nin
değil, uluslararası camianın vicdan sahibi tüm üyelerinin tepkisini
çekmektedir.
Suriye’ye
ilişkin politikamız öncelikle insani bir çerçevede yürütülmektedir. Ülkelerini
terk etmek zorunda kalan 2,2 milyon Suriyelinin 650 binine ev sahipliği
yapıyoruz. Türkiye'nin insani bir trajedi karşısında izlediği bu onurlu ve
şefkatli yaklaşım tüm dünyanın takdirini toplamaktadır.
Suriye politikamızın ikinci ayağını ise
barışçıl bir siyasi geçiş süreci marifetiyle Suriye halkının meşru taleplerinin
karşılanması oluşturmaktadır. Bunun için geniş bir uluslararası grupla hareket
ediyoruz. Nitekim ülkemizin liderliğinde kurulan Suriye Halkının Dostları Grubuna
destek veren ülkelerin sayısı yine Türkiye’nin girişimleriyle 110’u geçmiştir.
Çabalarımızı Suriye halkına gereken insani ve siyasi desteğin sağlanmasına
yoğunlaştırmış durumdayız.
22 Ocak
2014’te yapılması öngörülen ikinci Cenevre Konferansı’nın olumlu bir şekilde
sonuçlandırılması için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Bizim için Suriye halkı
komşudan öte akrabadır. Suriye halkının etnik köken, mezhep ve din ayrımı
gözetmeksizin tüm kesimlerinin hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence altına
alındığı demokratik bir sistemin tesisi için Türkiye ne gerekiyorsa yapmaya
devam edecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Orta Doğu’daki değişimin yönünü tayin
edebilecek ağırlıkta kilit bir role sahip olan Mısır’da 3 Temmuz 2013’te
demokrasinin yeşeren filizlerinin
ayaklar altına alındığı bir darbe yaşanmıştır. Türkiye’nin Mısır’a karşı tutumu
her şeyden önce ilkeseldir. Biz Türkiye olarak elli sene askerî darbelerle ve
vesayet rejimleriyle yaşadık. Askerî darbelerin ülkelerin siyasi sistemlerini
ve sivil toplumlarının gelişimini nasıl on yıllarca geriye götürdüğünü en çok
yaşamış ülkelerden biriyiz. Bu tecrübeler nedeniyle Mısır’ın istikrarı ve
gelişmesi için halkın iradesine saygının, anayasal meşruiyetin korunmasının ve
demokratikleşmenin gerekli olduğu görüşündeyiz. Mısır’daki darbe karşıtı
gösterilerde yaşanan can kayıplarını şiddetle kınadık, temel hak ve
hürriyetlerin ihlalinin kabul edilemezliğini savunduk, halkın oylarıyla
seçilmiş bir Mısır Cumhurbaşkanının askerî darbeyle devrilmesine ve hapsedilmesine
karşı çıktık. Çıkarlarımızın kısa vadeli kazanımlar yerine halkların meşru
iradesine dayalı sistemlerin kalıcı istikrar getireceği varsayımıyla
korunabileceği anlayışıyla hareket ediyoruz. Geçici yönetim tarafından Mısır’da
ortaya konulan siyasi yol haritası kapsayıcılıktan uzaktır. Binlerce can kaybı,
yaralanma ve tutuklanma yaşanmıştır ve devam etmektedir. Mısır’da istikrarın
sağlanamayacağına dair endişemiz sürmektedir. Mısırla diplomatik
ilişkilerimizin maslahatgüzar seviyesine indirilmesi kararı mütekabiliyet
ilkesi gereğince alınmıştır. Bizim, Türk ve Mısır halkları arasında kardeşlik
ilkelerine veya Mısır halkına zarar vermeye yönelik bir niyet veya politikamız
bulunmamaktadır. Bu anlayışın sonucu olarak, vize rejimimizde Mısır
vatandaşlarına sağladığımız kolaylıkları aynen muhafaza ettik. Kahire
Büyükelçiliğimiz ve İskenderiye Başkonsolosluğumuz ile bu iki şehirdeki Yunus
Emre Türk Kültür Merkezlerimiz iki ülke halkına hizmet vermeyi sürdürmektedir.
Türk Hava Yolları seferleri kesintisiz devam etmektedir. İki ülke arasında
mevcut ekonomik, sosyal ve kültürel kazanımlar korunmaktadır. İki kardeş halkın
yararını gözeten gerçekçi bir yaklaşım içindeyiz.
Irak’la
ilişkilerimiz açısından da Türkiye iyi niyetini ve ilişkileri geliştirme
iradesini korumaktadır. Bizim için asıl olan, Irak’ın toprak bütünlüğü ve
birliğinin korunması, Irak halkının huzur ve refahının teminidir. Irak’ın kendi
halkıyla ve komşularıyla uyum ve barış içinde yaşayabilen bir ülke olması en
temel önceliğimizdir. Bununla birlikte, Irak’ın iç sorunlarının bir yansıması
olarak bu ülkeyle ilişkilerimizde bir süre bir durgunluk yaşandığı doğrudur.
Bunun aşılması için son aylarda önemli adımlar atılmıştır. Bu bağlamda,
geçtiğimiz dört ay içinde Irak ile Hükûmetimiz arasında yoğun resmî temaslar
gerçekleştirilmiştir. Bunlara Sayın Meclis Başkanımızın, Sayın Başbakanımızın
talimatıyla benim ve Dışişleri Bakanımızın temasları da dâhildir. Bu temaslar
olumlu sonuç vermiştir. Irak Başbakanı Maliki’nin Türkiye’ye yapması öngörülen
ziyaretle de Türkiye-Irak ilişkilerinin yeniden eski düzeyine gelmesi mümkün
olabilecektir.
Irak’ta
bir taraftan merkezî hükûmetle ilişkilerimizi eski düzeyine çıkarma yönündeki
gayretlerimiz sürerken diğer taraftan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle
başta enerji olmak üzere kapsamlı ekonomik ilişkiler geliştirme yönünde adımlar
atıyoruz. Her şeyden önce Irak Anayasası’yla uyumlu olan söz konusu iş
birliğinin, merkezî hükûmet ile IKBY arasındaki ilişkilerin de anayasa
çerçevesinde pekişmesine katkıda bulunmasına çalışıyoruz. Nitekim son olarak,
enerji konusundaki projelerle ilgili olarak meselenin üçlü bir formatta ele
alınması önerisi de bu minvalde yapılmıştır.
Bölgenin
geleceği açısından bir başka önemli gelişme de, İran’ın nükleer programı
konusunda, “P5+1” grubuyla, 24 Kasım 2013’te bir mutabakata varılmasıyla
yaşanmıştır. Türkiye, Batı dünyasından gelen baskılara rağmen İran ile
ilişkilerini iyi düzeyde tutmayı başarmıştır. Türkiye'nin açıkta tuttuğu bu
kanal sayesindedir ki “P5+1” ile İran arasında, İran’ın üretiminin nükleer
enerji için mi, yoksa nükleer silah yapımı için mi olduğu konusunda görüşmeler
başlayabilmiştir. Şayet bu müzakereler başlamamış olsaydı, diplomasi yerine
“Acaba İsrail İran’ın nükleer tesislerini vuracak mı, İran buna karşılık olarak
Hürmüz Boğazı’nı kapatacak mı, bunun karşılığında dünya petrol piyasasında
neler olacak?” endişelerini konuşuyor olacaktık. Oysa bu müzakerelerde mesafe
alınmasıyla bölgede bir huzur ortamının da yolu açılmıştır.
İran
bizim komşumuzdur. Aradaki hudut, 1639 Kasrı Şirin Anlaşması’yla çizilmiştir ve
o tarihten beri de aynı huduttur. İran ve Türkiye'nin çıkarları birbiriyle iyi
ilişki içinde olmayı mecbur kılmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye İran ile dostluk
ilişkilerini sürdürmüştür ve bundan sonra da sürdürecektir.
İran’ın
üzerindeki ambargoların hafiflemesiyle başta enerji projeleri olmak üzere
ortaya çıkacak muazzam potansiyelden Türkiye-İran ilişkileri ve hatta bölgemiz
fazlasıyla yararlanacaktır.
Neticede
Irak, Suriye ve İran gibi üç önemli komşumuz da önümüzdeki dönemde önemli
gelişmelere gebe gözükmektedir. Bu ülkelerdeki her gelişme bugüne kadar olduğu
gibi bundan sonra da Türkiye üzerinde doğrudan etki yapabilecek niteliktedir.
Bu itibarla, gelişmeleri yakından takip etmemiz ve imkânlarımız ölçüsünde
olumlu şekilde yönlendirmeye çalışmamız ulusal çıkarlarımızın ve inandığımız
değerlerin bir sonucudur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru önergesindeki konularla ilgili olarak
yukarıdaki bilgileri sunduktan sonra birkaç hususa daha değinmek istiyorum.
Öncelikle,
gensoru Anayasa’nın ve İç Tüzük’ün tanıdığı önemli bir mekanizmadır ve tüm
demokrasilerde bu, gensoru çok önemli zamanlarda ve genelde hükûmetlerin
düşürülmesi imkânının bulunduğu konjonktürlerde kullanılan bir imkândır. Ancak,
maalesef, ülkemizde özellikle bu yasama döneminde, bilhassa CHP tarafından
gerekli gereksiz, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin takvimini etkilemek,
Meclis çalışmalarını engellemek amacıyla kullanılır olmuştur. Mekanizma, tabiri
caizse, yalama olmuştur, ciddiyeti kalmamıştır, artık öyle bir hâle gelmiştir
ki yeni bir İç Tüzük değişikliğini gerçekleştirebilsek oraya bir madde
yazacağız, diyeceğiz ki: “CHP her hafta sonu gensoru önergesi verir ve o hafta
gensoru görüşülür.” Bu hâle geldik maalesef.
İkinci
husus: Siyasette biraz da insaf olması gerekir. Dışişleri Bakanımız bir ay
zarfında Dışişleri Komisyonunda beş saat, Dışişleri Bakanlığı bütçesi
görüşülürken Bütçe Komisyonunda sekiz saat bütün bilgileri verdi ve sorulara
cevap verdi. Önümüzdeki hafta, bu hafta sonu Dışişleri Bakanlığı bütçesi burada
görüşülürken tekrar bu platformda bütün sorulara cevap verecek ve bilgi
sunumunu yapacak. Bir ay içinde 3 kez bilgi vermiş, sorulara cevap vermiş bir
Dışişleri Bakanı varken gensorunun neden verildiğini de anlamakta zorlanıyorum.
Filipinler’de
bir yengeç teorisi vardır. Yengeçleri sepete koyunca eğer bir yengeç sepetten
dışarı çıkmaya doğru bir hamle yaparsa diğer yengeçler onu ayağından aşağıya
çekerlermiş. CHP’nin bu gensoru sistemini de ben âdeta buna benzetiyorum.
Yıllarca, ancak zayıf bir ülkeye yakışacak, başka yerlerde alınan kararları
uygulayan bir dış politika taraftarı olan CHP, birdenbire Sayın Başbakanımızın
önderliğinde dik duran, kendi vizyonunu dünyaya kabul ettiren, başka yerlerde
alınan kararları uygulamak yerine o karar mekanizmalarının içinde yer alan bir
Türkiye’yi hazmedemiyor; ülke menfaati yerine parti menfaatlerini önde tutuyor.
Şimdi,
dış politikada tenkit yağdıran CHP’ye bir baksak, AK PARTİ olarak belki bizim
de bir gensoru vermemiz gerekecek. Gensoru müessesesi zaten yalama olduğuna
göre, ben dedim ki: Bir gensoru önergesini kendim yazsam acaba içine neler
koyarım? Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanını yönlendiren dış
politikadan sorumlu milletvekilleri Türkiye’nin itibarını zedeleyecek ne varsa
yapar hâle geldiler. Örnek istiyorsanız birkaç tanesini vereceğim, aslında
bazılarını bu kürsüden verdim ama madem ki bu kürsüden konuşanlar devamlı
olarak iki senedir aynı şeylere değiniyorlar, ben de bazı söylediklerimi burada
tekrar edeceğim.
Sayın Başbakanımız
Somali halkına yardım malzemeleri götürdüğünde burada meydana gelen sevgi
selini ve unutulmaz tabloları görünce CHP’nin dış politika mimarları da Sayın
CHP Genel Başkanını Somali’ye götürmeye karar verdiler ama yanlışlıkla Kenya’ya
götürdüler, Sayın Genel Başkan hâlâ Somali’ye götürüldüğünü zannediyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sosyalist Enternasyonelde CHP Genel Başkanı
Papandreu’nun 36 yardımcısından birine atansın diye önce Türkiye aleyhine karar
tasarılarını CHP bizzat verdi. Ondan sonra bu karar tasarılarını kabul ettirdi,
ondan sonra da CHP Genel Başkanı 36 başkan yardımcısından biri olduğu zaman,
bunun zafer kutlamalarını Güney Afrika’da tamtam sesleri arasında yaparken o
arada genel kurulda Türkiye aleyhine geçen bir tasarının varlığını unuttunuz ve
bu tasarıyı uçağa bindiğinizde fark ettiğiniz için de İstanbul’daki karşılama
törenini iptal ettiniz. Sayın CHP Genel Başkanını Avrupa Birliğiyle temaslar
için Brüksel’e götürdünüz ama Sosyalist Grup Başkanı Swoboda’yla basın
toplantısında ona öyle şeyler söylettiniz, Türkiye’yle ilgili o kadar tenkitler
yağdırttınız ki Swoboda bile buna tahammül edemedi, tepki gösterdi. Ertesi gün
randevuya gittiğinizde Swoboda’nın kapısından içeriye sizi almadılar. Ben
gerçekten bir Türkiye vatandaşı olarak, milletvekili olarak Brüksel’de görev
yapmış, daimi temsilcilik yapmış bir büyükelçi olarak o fotoğrafın acısını hâlâ
içimde hissediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Vallahi bravo!
VOLKAN
BOZKIR (Devamla) – Genel Başkanınızı Dışişleri Bakanlığının tüm güvenlik
kaygılarına rağmen Irak’a götürdünüz. Bağdat’tan başka, âdeta inadına “Ben
Kerkük’e de giderim; Necef’e, Erbil’e de giderim.” dediniz. Orasının güvenlik
hâlini görünce de Bağdat’tan sonrası iptal oldu ama burada gensoru üzerine
gensoru verdiğiniz Dışişleri Bakanı güvenlik mülahazalarını dinlemedi, hem
Kerkük’e hem Necef’e gitti.
Son
olarak, Sayın Genel Başkanın ABD seyahati tam bir facia. Bu ziyarete önce Genel
Başkan Yardımcısı “Gerekli temasları sağlayamadık, onun için iptal ettik.”
dedi. Sonra birdenbire birileri ortaya çıktı, Sayın Genel Başkan Amerikan
Büyükelçisiyle bir yemek yedi baş başa. Ne demekse! Yani böyle bir usul yoktur.
Genel Başkan, Amerikan Büyükelçisini çağırır genel merkeze, orada konuşur. Baş
başa yemekler memeklerle falan Amerikan ziyaretleri ayarlanmaz. Ondan sonra
Amerika’ya gidildi. Amerika’da gerçekten temas düzeyi, hakikaten Türkiye’nin
ana muhalefet partisi liderinin bir Amerika ziyaretinde yapacağı bir seviye
değil.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Başbakan olmadan önce resmî tören mi yapılsaydı?
VOLKAN
BOZKIR (Devamla) - Oraya ben Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak gitsem çok daha
üst düzey temaslar yapardım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Haydi onu
da bırakın, Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal’ı oraya yollasak o bile
daha fazla temas yapardı orada.
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Bu yoldan geçtiğiniz için her gideni kendiniz gibi
zannediyorsunuz.
VOLKAN
BOZKIR (Devamla) - Şimdi, diyeceksiniz ki: “İktidarın avantajlarını siz kullanıyorsunuz,
bizim böyle imkânımız yok…”
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Başbakan olmadan önce resmî tören mi yapsaydı Beyaz
Saray?
VOLKAN
BOZKIR (Devamla) – “…onun için siz gittiğinizde size herkes kol, kucak açıyor,
büyük sevgi gösteriyorlar, bizim ana muhalefet olarak böyle imkânımız yok.” Ee
yani birazcık geriye doğru bakın, Sayın Başbakanımız daha parti Genel
Başkanıyken ve muhalefetteyken Amerika’ya da gitti, Avrupa’ya da gitti; orada
devlet başkanlarıyla, başbakanlarla, kim varsa önemli herkesle görüştü.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Putin’e “Bizi kurtar.” diyen kim?
VOLKAN
BOZKIR (Devamla) - Siz de o zaman bunu hayretle ve şaşkınlıkla izlediniz.
Başbakanımız şimdi nereye gitse aynı itibarı görecektir.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Başbakanı mı kurtaracak Putin, Türkiye’yi mi? Bunun
cevabını verin.
VOLKAN
BOZKIR (Devamla) - İtibar zorlayarak kazanılmaz. İtibar için bir sürü hasletin,
karizmanın, dünya lideri olma vasfının, dik duruşun bir araya gelmesi gerektir.
Sayın Başbakanımıza her yerde gösterilen itibarın nedenini de buralarda
aramanız gerekir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın CHP
milletvekillerine sesleniyorum: Bir daha gensoru vereceğiniz zaman öncelikle
kendi uygulamalarınıza bir bakın, belki gensoru vermekten vazgeçersiniz.
Ayrıca, Sayın
Loğoğlu’na da bu dördüncü gensoru vesilesiyle “Rabia işareti” yaptırdığımız
için de çok da mutlu olduk.
Saygıyla
selamlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, açıklama yapmama gerek yok sanıyorum, yeterince
hakaret etti.
BAŞKAN –
Yok sormayacağım zaten Sayın İnce, buyurun.
İki
dakika söz veriyorum, sataşma nedeniyle.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın (11/30) esas numaralı Gensoru
Önergesi’nin görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Şimdi, bu
coğrafya bilgisiyle nasıl büyükelçilik yaptınız doğrusu şaşırıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi,
birincisi, Genel Başkanımız, Somali, Kenya, sınır… En büyük kamp da sınırdaki
Kenya’daydı, bunu çok iyi biliyorsunuz, tamam mı? Birincisi bu.
Şununla
karıştırdınız siz Sayın Genel Başkanımızı, sizin bir bakanınız Erbil’e hurma
yemeye giderken Kayseri’de pastırma yemeye gitmişti, herhâlde onu
karıştırdınız. (CHP sıralarından alkışlar) Birincisi bu.
İkincisi:
İyi ki milletvekili oldunuz, bu kalabalıkta kaynar gider bu coğrafya bilgisi.
Bu coğrafya bilgisiyle büyükelçi olmaya devam etseydiniz “Vah Türkiye’nin
hâline!” derdik.
Bakın,
bir başkası: Gereksiz gensoru olmaz. Biraz İç Tüzük okuyun. “Gensoru gereksiz,
şu kadar süreden fazla verilemez.” diye bir şerh olsaydı onu İç Tüzük’e
yazarlardı.
Şimdi,
bir başkası: Swoboda’nın bizimle ilgili söylediklerini söylüyorsunuz da, böyle
gereksiz bir adamın, nezaketten uzak bir adamın bizimle ilgili söylediklerini
söylüyorsunuz da sizinle ilgili söylediklerini niye söylemiyorsunuz?
Bir
başkası: Yine coğrafya bilginizin zayıflığı; Güney Afrika’da tamtamlar yok ya,
vuvuzelalar vardır.
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Tamtamlar da var.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Biraz coğrafyaya çalışmanız lazım sizin, buna çok iyi
çalışmanız lazım.
Bakın,
siz, o bakanın, Erbil’e hurma yemeye giderken Kayseri’de pastırma yiyen bakanın
kim olduğunu bir öğrenin önce. Bunları öğrenirseniz, bize, coğrafya konusunda,
gelir burada bilgi verirsiniz. Coğrafyadan sıfır veriyorum size.
Teşekkürler.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Bozkır.
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Sataşmadan dolayı söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Sataşma söz konusu değil efendim.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Sayın Başkan, benim coğrafya bilgime ve büyükelçiliğime
ilişkin ifadeler kullandı.
BAŞKAN –
Bir saniye…
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sataşmada bulundu.
BAŞKAN –
Sayın Ünal, Sayın Bozkır kendisini ifade ediyor. Bir saniye, dinleyin lütfen.
Sayın
İnce fizik öğretmeni, coğrafya dersi anlattı; bunda nerede sataşma var yani?
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Evet,
şimdi, Hükûmet adına Ahmet Davutoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Sayın Başkan, olur mu?
BAŞKAN –
Lütfen…
Buyurun
Sayın Davutoğlu.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
O kadar espri olacak efendim, coğrafya dersi anlattı Sayın İnce.
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Hayır, benim büyükelçiliğimle ilgili...
BAŞKAN –
Lütfen Sayın Bozkır, sataşma yok efendim, vermiyorum.
Buyurun
Sayın Davutoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
X.- GENSORU (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin ulusal güvenliğini yeni
tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren,
dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra ettiği
iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/30) (Devam)
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından bendenize verilen gensoru vesilesiyle
huzurunuzdayım.
Geçen
hafta içinde yüzlerce, hatta binlerce diyebileceğim mesajlar aldım, bir de
gensoru aldım. Bu mesajlar vize muafiyet mutabakatı dolayısıyla Türkiye’nin her
yerinden ve Avrupa’nın her yerinden gelen tebrik mesajlarıydı; bir de gensoru
aldım, bundan şeref duyuyorum.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Geri Kabul Anlaşması’nı anlat Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Onu da izah edeceğim.
Gensoru
metnini okuduğumda, temel üç argümanın, tekrar tekrar dile getirilen argümanın
dile getirildiğini gördüm, ayrıca burada da bazı hususlar dile getirildi ama
ben öncelikle gensoru metnine sadık kalarak, o metinden hareketle bu üç
argümanı tartışmaya açacağım.
Birinci
argüman: Takip edilen dış politika ekonomik çıkarlarımıza zarar vermiştir.
Aslında, son iki ay içinde, Dışişleri Komisyonu Başkanımızın değerli daveti
üzerine, Dışişleri Komisyonunda ve Plan Bütçe Komisyonunda bu konuda detaylı
bilgiler vermiştim ama görsel malzemelerle herhâlde desteklenmediği için
yeterince anlaşılmadı.
Şimdi,
son on yıl içinde, özellikle de küresel krizli yani 2008 yılında küresel
krizdeki düşüşten sonra ve Arap Baharı döneminde komşu ülkelerle ve komşu
havzalarla olan dış ticaret rakamlarımızı veriyorum: Irak ile ticaret hacmimiz
800 milyon dolardan 11 milyar dolara çıkmış, “kriz hâli” dediğiniz 2010’da 6
milyardan 11 milyara yani Irak’la ilişkilerimizin durduğu iddia edilen dönemde
2 misli artış, toplamda 10 misli artış.
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Savaşı körüklediğiniz anlamı çıkar.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – İran ile ikili ticaret hacmimiz 1,250
milyondan 21 milyar dolara yani 20 misli artmış. Mısır ile ikili ticaretimiz
-hani, çok büyük zararlar gördüğümüzü iddia ediyorsunuz demokrasinin yanında
durduğumuz için- 440 milyon dolardan 5 milyar dolara, 10 misli artış ve son üç
yıl içinde 2 misli artış. Rusya Federasyonu’yla ikili ticari hacmimiz 5 milyar
dolardan 33 milyar dolara, 6 misli artış. Yunanistan ile ikili ticaret hacmimiz
yaklaşık 1 milyar dolardan 5 milyar dolara, Yunanistan’daki krize rağmen 5
misli artış.
Şimdi,
buraya bakınız...
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Matematik dersi.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Evet, bu da biraz matematik dersi, ancak böyle
anlayacaklar.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Diğer ülkeleri söyleyin.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Şuraya bakınız: Kriz hâlinde olduğumuzu
söylediğiniz, yalnızlaştığımızı iddia ettiğiniz coğrafyada, Orta Doğu ve Kuzey
Afrika havzasında 7 milyar dolardı 2002’de toplam ticaret hacmimiz, şimdi 72
milyar dolar, 10 misli artış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Son üç
yıl içinde Arap Baharı döneminde yani sağlam durduğumuz, Arap halklarının
yanında durduğumuz dönemde 33 milyar dolardan 72 milyar dolara, 2 misli artış.
(CHP sıralarından gürültüler)
Güneydoğu
Avrupa ve Karadeniz havzasıyla toplam ticaret hacmimiz 10 milyar dolardan 60
milyar dolara. Bu da Balkanlar ve Karadeniz havzası.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - El Kaide’ye yardımlar içinde mi Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Orta Asya ve Kafkasya’yla 1 milyar 300
milyon dolardan 11 milyar dolara, 10 misli artış.
Afrika
kıtasıyla ticaret hacmimiz 3 milyar dolardan yaklaşık 20 milyar dolara, 7 misli
artış.
Şimdi, bu
mu ekonomik ilişkilerin dış politika sebebiyle zarara girmiş olması?
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Fransa’yı söyleyin, İngiltere’yi söyleyin.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Gaziantep’i, Mardin’i söyleyin.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Şimdi burada ezberlerinize sığınmayın.
Benim
ideolojik saplantım olduğunu söylüyorsunuz. Benim tek saplantım var: Bu millete
âşığım ve çevre bölgelerdeki halklara da âşığım. (AK PARTİ sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler) Ama eğer bu aşk suçsa bu suçu
kabul ediyoruz fakat bu gösterdiğim rakamlar objektif matematik verilerdir.
Şimdi,
ikinci alana gelelim: Komşu ülkelerle yaşanan sıkıntılar ve yalnızlaşma
iddiası.
Bu
yalnızlaşma meselesi de ilginç. Bakınız, sadece 3 kriter söyleyeceğim: Birisi;
vizesiz seyahat edilen ülke sayısı 2002’de 42’ydi, şu anda 69. Son üç yılda 20
ülkeye daha vizesiz gidiliyor ve son
büyük hamle de -Sayın Loğoğlu, biraz okumanız gerekecek ya da dinlemeniz
gerekecek- Vize Muafiyet Mutabakatı, Geri Kabul Anlaşması’yla paralel
kılınmıştır.
Bir de şu
mesele var -bilmeniz gerekirdi bir emekli büyükelçi olarak- Avrupa Birliğiyle
imzalanacak Vize Muafiyet Mutabakatı hiçbir şekilde, üye olana kadar diğer
ülkelerle olan vize muafiyet mutabakatlarını etkilemez. Yani Rusya’yla da, Afrika’yla
da, Avrupa’yla da, İslam dünyasıyla da imzaladığımız vize muafiyetleri
geçerlidir; bir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine,
bilmeniz gerekir, okumuş olsaydınız şunu görecektiniz: Öylesine bir müzakere
yürüttük ki eğer Vize Muafiyeti Anlaşması’na herhangi bir şey olursa, herhangi
bir şekilde sekte vurulursa Geri Kabul Anlaşması feshedilecek.
(CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Balbay tahliye oldu, onu kutluyoruz.
DIŞIŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu da metnin içinde yer alan bir husustur.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sayın Bakan, bize Şanghay lazım, Şanghay!
DIŞIŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Şimdi, onların hepsi… Beyefendi, dünyada üye
olmadığımız, gözlemci ülke olmadığımız, diyalog ortağı olmadığımız hiçbir örgüt
kalmadı.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – “Bizi kurtarın.” ne demek Sayın Bakan?
DIŞIŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Her yerde al bayrağı dalgalandırıyoruz,
dalgalandıracağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Bir devlet başkanına bir başbakanın “Bizi kurtarın.”
demesi ne demek?
DIŞIŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Siz burada oturup gensoru verirken bizler
dünyayı dolaşıp her yerde bütün uluslararası örgütlere üye yaptık.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sizi mi kurtaracak, Hükûmeti mi kurtaracak?
DIŞIŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Şimdi, ezbere dayalı eleştirileri bırakın.
Coğrafya
bilgisinden bahsedildi biraz önce.
MEVLÜT
DUDU (Hatay) – Suriye ne oldu, Suriye, Sayın Bakan?
DIŞIŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bir kalemde Türkiye’nin komşu ülkelerini
sayamayacak olanlar Türkiye’nin komşu ülkeleriyle sorunlarından bahsediyorlar.
Evet, bazılarıyla sorunlarımız var çünkü o sorunların sebebi o ülkelerin
takındığı tutumlardır ama son iki ay içinde, bakınız -doğudan başlayarak bir
halka içinde izah etmeye çalışacağım- Irak Dışişleri Bakanı Türkiye’ye geldi,
ben Irak’ı ziyaret ettim; o ziyarete ayrıca geleceğim. İran Dışişleri Bakanı
Türkiye’ye geldi, ben İran Dışişleri Bakanını ziyaret ettim. Sayın
Cumhurbaşkanımızın davetiyle tekrar gelecek Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakanımız
da İran’ı ziyaret edecek. Azerbaycan, Rusya ve Ukrayna ile Yüksek Düzeyde
Stratejik İşbirliği Konseyi yaptık. Son kırk gün içinde olanlar bunlar.
Bulgaristan Dışişleri Bakanı geldi. Ben Arnavutluk, Karadağ ve Hırvatistan’a
ziyarette bulundum. Romanya Başbakanı Marmaray’ın açılışına geldi. Hiçbir ülke
kalmadı ki ya bizi ziyaret etmemiş olsun ya biz onları ziyaret etmemiş olalım.
Şimdi,
gelelim bu şeyden hareketle Irak ziyaretine. Gerçekten, geçen gün, Sayın
Kılıçdaroğlu’nu 3 Aralıkta sabah onda NTV’de dinlerken hayretler içinde kaldım.
Bir kere ezbere bağlandı mı Sayın Kılıçdaroğlu değiştirmiyor bu ezberi. Aynen
şöyle diyor: “Sayın Başbakan şu anda Irak’a, Suriye’ye, Mısır’a gidemiyor.
Zaten bu ülkelerde -Irak’ı da sayarak- büyükelçilerimiz de yok.” Kendisini
Bağdat Havaalanı’nda karşılayan Irak Büyükelçimizi bile unutuyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bakın, tarih veriyorum, 3 Aralık, Washington’dan canlı
yayın, NTV programı. Sayın Kılıçdaroğlu Irak’a giderken Kerkük, Kerbela ve
Necef’e gideceğini söyledi.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sıfır sorunlar ne oldu Sayın Bakan? Hani sıfır
sorundu? Büyükelçi yok. Büyükelçi niye yok Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) –
“Kahramanca gidecek.” gibi de açıklamalar yaptılar. Gidemediniz çünkü
sizde o aşk yok, sizde o aşk yok! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Başarısızsın Sayın Bakan, başarısızsın.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ama
ben bütün engellere rağmen Kerkük’e gittim, Sayın Nejdet Koçak rahmetli
ağabeyimizin mezarının başında dua ettim. Azamiye’ye gittim, İmam-ı Âzam’ın;
Kazimiye’ye gittim, İmam Kâzım’ın mezarları başında dua ettim. Kerbela’ya
gittim, Basra’ya gittim, Necef’e gittim.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Batı’yla arayı
bozdun da ondan medet arıyorsun.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Bravo!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) –
Bunları yapabilmek için, komşu ülkelerle ilişkileri geliştirebilmek için
önce aşk lazım. Yoksa bu ilişkilerin geliştirilmesi şansı da yoktur.
Şimdi,
Sayın Türkeş’in, Sayın Başbakanımızın Gazze’ye ne zaman gideceği sorusu… Geçen
sene burada bana gensoru verildiğinde şu soru soruluyordu: “İsrail bizden ne
zaman özür dileyecek?”
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Gelecek yıllarda çok büyük sürprizler var Sayın
Bakan.
YILDIRIM
TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Getiremedi Sayın Bakan, getiremedi. Dişişleri Komisyonunda dile
getirdim, getiremedi.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) –
Şimdi, bu sene içinde özür diledi. Gün gelir Sayın Türkeş, Sayın
Başbakanımızın da Gazze’den selamını alırsınız bütün Filistinlilerle birlikte.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
“İran
Tahran Anlaşması’na seyirci kaldınız.” diyor. Biz 17 Mayıs 2010’da Sayın
Başbakanımız ve Sayın Lula’nın öncülüğünde Tahran’da bugünkü anlaşmadan çok
daha iyi şartlarda anlaşma yaptığımızda eksen kaymasıyla suçlandık, burada
bulunan kimse de bize destek vermedi
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Eksen yine kayacak, eksen kaya kaya yalama oldu.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ama
şimdi herkes o anlaşmayla kaçırılan üç yıllık fırsatı değerlendiriyor.
Suriye
politikası konusunda zaten yeterince açıklamalar yaptık. Dikkat ediniz, Sayın
Loğoğlu tek bir cümlede Esad’ı eleştirmedi, bütün suçlu biziz ama bir yer
geldi, Suriyeli mültecilerden bahsetti. Sayın Loğoğlu, bir tek mültecinin
başını okşadınız mı?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Kamplara soktunuz mu?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – CHP
Grubu burada tenkit ettiği kadar, bir tek mülteci kampına gittiniz mi? Onların,
yetimlerin…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Kamplara milletvekili giremiyor, ne konuşuyorsun daha? Kamplara
milletvekili giremiyor ki! (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) – Giriyorlar, giriyorlar.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Evet,
geçen sene gensoruda söyledim…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Fena yakalandın!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – “Kılıçdaroğlu’nun hakaretleri sebebiyle
alacağım tazminatı mültecilerin yetim çocuklarına vereceğiz.” dedim. Aldığımda
vereceğim, analarının ak sütü gibi helal olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Ne baba adam ya, bravo vallahi!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Şimdi, üçüncü konu, Mısır bağlamında gündeme
getirilen konular.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Kamplara milletvekilleri girebiliyor mu, onu söyler misin?
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) – Giriyor, giriyor.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bakınız, Mısır, Orta Doğu’nun omurga
ülkesidir. Mısır’da huzur olmadan, istikrar olmadan Arap dünyasında ve Orta
Doğu’da huzur ve istikrar olmaz. Onun için, bizim için Mısır, birinci derecede
stratejik ortaktır ve öyle kalmaya devam edecek.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Suriye de öyleydi.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ne zaman Mısır’da halkın iradesine dayalı
bir iktidar oluşursa, göreceksiniz ki, geçen seneden çok daha fazla gelişmiş
olacak ilişkilerimiz. Tam da geçen sene bu vakitlerde, seçilmiş Mısır
Hükûmetiyle Kahire’de Sayın Başbakanımızın eş başkanlığında, Sayın Mursi’yle
ortak kabine toplantısı yaptık.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Esad’la da yapmıştınız.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bu sene yapamıyorsak, bunun sorumlusu ne
biziz ne de Sayın Mursi; bu sene yapamıyorsak, bunun sorumlusunu en iyi bu yüce
Meclis bilir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Esad’la da yapmıştınız.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – İki darbeyle de kapatılmış bir Meclisin
huzurunda, iki darbeyle de kapatılmış bir Mecliste ve…
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Yakında Mısır’da çevir kazı yanmasın yaparsın.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – …halkın iradesiyle kurulmuş bir Mecliste
“demokrasiye destek olundu” diye gensoru verilmesi gerçekten izah edilebilir
değil.
Bakınız,
benim bir Dışişleri Bakanı olarak yurt dışında da bu yüce Meclisimiz adına
gururla savunduğum bir metin var: Mısır’daki darbeden bir gün sonra, 4 Temmuz
2013’teki, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonunun bildirisi.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Onun için mi Mustafa Balbay daha bugün tahliye
oluyor, insan hakları yüzünden mi?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bakınız, ne deniyor bu bildiride, altında
Cumhuriyet Halk Partililerin de imzası var: “Mısır'da yapılan da daha önce
onlarcasını gördüğümüz ve demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını
ayaklar altına alan darbelerden biridir. Yetkisiz bir şekilde gasbedilen
iktidar derhâl halka iade edilmelidir. Dünyadaki bütün demokratik kurum ve
kişiler, içinde insan hakları ihlali potansiyeli barındıran böylesi girişimlere
karşı açıkça tavır almalıdır.” Yani, bu yüce Meclisin üyeleri, 4 parti ortak
olarak diyor ki: “Bu darbeye karşı açıkça tavır alın.” Ben, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Dışişleri Bakanı, bunu yüce Meclisin bir talimatı telakki ettim ve o
günden bugüne kadar da Mısır’daki darbeye ve dünyadaki her darbeye karşı tavır
aldık, almaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi,
böyle bir gensoru, yani, Mısır’da -herhangi bir başka ülkede de olabilir, burada
Mısır’ı ayrı bir kategoride alamayız- darbeye karşı alınan bir tutum
dolayısıyla bize yöneltilen bir gensoru bizim için bir şereftir.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Ömer El Beşir’e ne diyorsun?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ama sizler için acı bir hatıra ve kara bir
leke olarak kalacak.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – El Beşir’e ne diyorsunuz? Ona da biraz açıklama getirin
bakalım!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ve Sayın İnce, “değerli yalnızlık”tan
bahsettiniz; anlaşılan, Milliyetçi Hareket Partisi bu gensoruya destek vermiyor
çünkü Meclisin ruhunu daha iyi anlıyor, Barış ve Demokrasi Partisi de kanaat
beyan etmedi; siz, bu gensoru konusunda, bu Mecliste, bugün darbe yanlısı
tutumunuz dolayısıyla değersiz bir yalnızlıkla karşı karşıya kalacaksınız,
parti grubu olarak. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Şimdi,
bakınız, Mısır’da darbe olduğu gece ben Singapur’daydım.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) - El Beşir’den biraz bahsedin, El Beşir’den!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ben Singapur’daydım. Sayın Başbakanımızla
bir telefon görüşmesi yaptık ve darbe ihtimaline istinaden, acil bir şekilde,
programlarımı kesip yurda döndüm. Atatürk Havalimanı’na inerken sabah, gün
ışıldıyordu ve Yassıada’nın üzerinden indik; o an düşündüm, orada yaşananları
ve o acıları ve o andan itibaren, Mısır’da yaşanabilecek muhtemel acıları da
düşündüm.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – İstismara devam!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Benim selefim olan iki Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanına olağanüstü saygım vardır, ikisini de üstadım kabul ederim.
Birisi Fuad Köprülü, ilmî ahlakı ve oryantalizme karşı millî tarihimizi her
yerde ve özellikle de Fransa’da mertçe savunması ve yakın dönemimizin en önemli
tarih tezini yazması dolayısıyla; diğeri de Fatin Rüştü Zorlu, demokrasi aşığı
olarak idam sehpasına yürürken onurlu bir tavır sergilemesiyle.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Sayın Bakan, sizin için aynı şeyi söylemeyecekler!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ben, o onurlu tavrı kendime örnek teşkil
ediyorum.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Abdullah Gül’ü ne yaptın?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bakın, Fatin Rüştü Zorlu, o gün ailesine
yazdığı mektuba “Şimdi Cenabıhakk’ın huzuruna çıkıyorum.” diyerek başlıyor, sonra
“Bu millete şerefimle hizmet ettim ve şerefime daima sadık kaldım.” diyor ve o
mektubun bitişinde -bugün için de, bizim için de dua niteliğindedir ve “Amin.”
diyoruz- diyor ki: “Allah, memleketi
muhafaza eylesin.” Ve biz de diyoruz ki: Allah, Mısır’ı muhafaza eylesin.
Allah, topraklarında kardeş halkların yaşadığı bütün ülkeleri muhafaza
eylesin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye’yi,
Türkiye’yi?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Öyle anlar vardır ki, bakınız, ben
Bakanlığımda Fatin Rüştü Zorlu Salonu’na her girişimde, her basın toplantısına
girerken Fatiha bağışlarım ve derim ki: Bu basın toplantısında, Rabb’im bana
Fatin Rüştü Zorlu’nun onuruyla, idam sehpasına yürürken sergilediği onurun
misliyle bu basın toplantısına çıkmayı nasip et.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Onlar, Suriye sınırlarını teröristlere açmadılar!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Biz, o onurun takipçisiyiz. Belli yerler
vardır ki, değerli milletvekilleri, orta yol olmaz, gri olmaz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Fatiha okumasını bir tek siz bilirsiniz zaten, başka kimse
Fatiha okumaz! Bir tek siz okursunuz Fatiha’yı! Fatiha da tekelinizde!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Zalim ile mazlum arasında, darbe ile
demokrasi arasında orta yol da olmaz, gri de olmaz; ya zalimin yanındasınız ya
mazlumun, ya demokrasinin yanındasınız ya darbenin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunun başka bir şeyi yok ama iki yol var önümüzde, iki yol. Birisi,
Adnan Menderes ve Fatin Rüştü’nün makamında oturanların yani Sayın
Başbakanımızın, benim, bendenizin veya Sayın Maliye Bakanımızın, Hasan
Polatkan’ın yolu; diğeri de 27 Mayısı destekleyen, 12 Eylül sonrası kendi
liderlerini mahkemede yalnız bırakanların yoludur. Rahmetli Ecevit…
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Bir Dışişleri Bakanı böyle mi savunmalı kendini!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Rahmetli Bülent Ecevit, 12 Eylüle tepki için
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığından istifa ettiğinde…
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Yazıklar olsun!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - 3 Aralık 1981’de cezaevine girerken şöyle
söylüyor: “Cezaevine, oradaki yalnızlığa içerlemedim, mahkemedeki tenhalık
üzücüydü.”
Sayın
Bülent Ecevit’i 12 Eylülde yalnız bırakan kimdi?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sana ne! Sana ne!
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisiydi, Cumhuriyet Halk
Partisinin bu zihniyetiydi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ecevit’ten sana ne! Erbakan’ı hançerleyen kim?
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Siz kendinizi böyle mi savunacaksınız?
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Erbakan’ı arkadan hançerleyen kim? Erbakan’ı da siz
hançerlediniz. Erbakan’ı yalnız bırakmadınız mı? Ecevit’ten sana ne!
BAŞKAN –
Sayın İnce, lütfen…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ecevit’ten sana ne!
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri…
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Sayın Ecevit, 12 Eylülde onurlu bir davranış
sergilemişti. O gün salonda bir tek Cumhuriyet Halk Partili yoktu ama o da
onurlu şekilde yürüdü, onu da rahmetle anıyorum Fatin Rüştü Zorlu’yla birlikte.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Ecevit’i mi savunuyorsunuz, kendinizi mi?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Ama biz ne ülkemizde ne de ülke dışında
kendi halkından irade ve yetki almış kimseyi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız,
ahde vefa budur.
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Erbakan cezaevinde yatarken, siz darbeciler
tarafından korundunuz, koruma altına alındınız o gün, 12 Eylülde.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Mısır bir gün inşallah, Mısır halkı bu
badireleri atlatacak. Tahrir’de 25 Ocak’ta gösteriler yapıldığında, Sayın
Başbakanımız, Tahrir Meydanı’na seslendiği zaman, bugün, Türkiye’yi terk eden
Mısır Büyükelçisi, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Ebul Geyt’ten bir mektupla
bana geldi ve dedi ki: “Sayın Başbakanın bu hitabı ilişkilerimizi bozabilir.”
Ben de ona şunu söyledim: “Sayın Başbakanımızın Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki hitabı, aslında, Mısır halkına duyduğu güvenin bir işaretidir.
Sayın Başbakanımız Mısır halkı için şunu söylüyor: ‘Eğer, tarihte mucizevi
başarılara, medeniyetlere imza atmış Mısır halkına seçme hakkı verilirse en
doğru seçimi yapar.’ Sayın Başbakanımız bu mesajı Mısır halkına iletiyor.
Şimdi, gidin, yarın cevabi mektubumu alacaksınız.” dedim. Ertesi gün cevabi
mektubu gönderdim, her 2 mektup da arşivlerimizdedir.
O cevabi
mektupta şunu söyledim, yine aynı şeyin altına imza atıyorum: Bugünler geçer,
Türk ve Mısır halkının ezelî ve ebedî dostluğu baki kalır. Bizim, Mısır
halkının vicdanına, seçme iradesine ve alacağı karara sonsuz saygımız var. Ve
göreceksiniz ki, bugün, kriz gibi gördüğünüz konjonktürel durumlar geçecek ve
Türkiye'yle Mısır halkı tekrar en güçlü şekilde kucaklaşacak.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) - Irak’ta 1,5 milyon Müslüman öldürülürken neredeydiniz Sayın
Bakan?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu, şubat ayıydı, 27 Ocaktı. Bakın, ondan
birkaç ay sonra, Sayın Başbakanımız on binlerce Mısırlı tarafından karşılandı.
Şimdi,
size söylüyorum, bir gün, aynen 27 Mayısın geçmesi gibi, aynı 12 Eylülün
kasvetli havasının gitmesi gibi, 28 Şubatın kasvetli bulutlarının dağılması
gibi, Mısır üzerindeki kasvetli bulutlar dağıldığında, Türkiye Cumhuriyeti
devleti Hükûmeti, Mısır’la en yakın dostluğu kuracak ve Mısır halkı bizleri bağrına
basacak.
SELAHATTİN
KARAAHMETOĞLU (Giresun) - O zaman siz olmayacaksınız.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Ama sizleri de darbe yanlısı olarak anacak.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Herkes,
Allah, tarih ve millet huzurunda yolu ve yoldaşlarıyla muhakeme olunacaktır.
Sizler Yassıada savcılarıyla, bizler Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan
Polatkan ile; sizler kendi halkına kimyasal silah kullanan Esad ile ve Mısır
darbecileriyle, bizlerse mazlum Suriye halkı ve kendi iradesine sahip çıkmaya
çalışan kardeş Mısır halkıyla… Bu iki yol alternatif yoldur, sizin yolunuz
size, bizim yolumuz bize.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Buyurun
Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Bakan, konuşmasında “Darbe yanlısı Cumhuriyet Halk
Partisi.” dedi.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Aynen. Değil misiniz?
BÜLENT
TURAN (İstanbul) – Aynen öyle. Bravo!
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Söz vereceğim Sayın İnce, yalnız, Sayın Bozkır’ın sataşma nedeniyle söz talebi
vardı…
Espri
yaptım ama espri çok değerlendirilemedi.
Önce,
Sayın Bozkır’a söz vereyim, sonra size vereceğim.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
12.- İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VOLKAN
BOZKIR (İstanbul) – Sayın CHP Grup Başkan Vekili ben ne zaman bu kürsüye çıkıp
konuşsam çıkıp aynı şeyleri söylüyor.
Şimdi,
ben öğretmen değilim. Sayın Grup Başkan Vekili muhakkak ki çok iyi bir
öğretmendir ama öğretmen olmadığım için kendisinin performansını değerlendirme
imkânına sahip değilim. Ama benim büyükelçiliğimle ilgili laf söylemek için,
şurada Çukurambar’da iki tane fırın adresi vereceğim, oraya gideceksiniz, o iki
fırını yiyeceksiniz, buraya geleceksiniz, tekrar mukayese edeceğim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ona göre, mukayese sonucunda da sizinle ilgili kanaatimi
söylerim.
Çok
teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN –
Sayın İnce, ben tahmin ettiğim için, toptan cevap verin diye şey yaptım.
Buyurun,
iki dakika süre veriyorum.
SAKİNE ÖZ
(Manisa) – Dört dakika…
13.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun (11/30) esas numaralı
Gensoru Önergesi’nin görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İkisine birden cevap vereceğim için…
Şimdi,
Sayın Bakan, “darbe yanlısı” diyorsunuz… (AK PARTİ sıralarından “Doğru, doğru” sesleri)
Bir:
Mısır’daki darbeyi biz kınadık.
İki: Şu
grubun yüzde 70’i, 12 Eylül 1980’den sonra hapiste yatmıştır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Üç:
“Türkiye’nin komşularını sayamayacak olanlar…” diyorsunuz, bak, buna
katılıyorum. Eğer bir kişi, Kenya’nın Somali’ye sınırı olduğunu bilmeden
büyükelçi oluyorsa onun ekmeklerine, fırınlarına ihtiyacım yok. Eğer bir
milletvekili, kendisini Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı görüp
“Roboski”ye “Dobroski” diyorsa, ondan alacak coğrafya dersim yoktur.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Ne alakası var!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bize soruyorsunuz, “Gazze’ye gittiniz mi? Sizde yürek yok.”
diyorsunuz, ben size soruyorum… Pardon, siz bize “Kerkük’e gittiniz mi?” diye
sordunuz…
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Kerbela’ya, Kerbela’ya.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Ben size soruyorum, sizde yürek varsa yirmi yedi hafta, iki
mevsim, yedi ay geçti, Sayın Bakan, Gazze’ye niye gidemediniz?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Ben gittim.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Gelelim İsrail’in özür meselesine. NATO tatbikatlarına
vetomuzdan vazgeçtik mi? Geçtik. Mavi Marmara’da “Kasten yaptın.” diyorduk
İsrail’e, bu iddiamızdan vazgeçtik mi, operasyonel bir kaza olduğunu kabul
ettik mi? Ettik.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – İsrail, tarihinde ilk defa özür diledi!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – OECD üyeliğini vetomuzdan vazgeçtik mi? Vazgeçtik.
Dolayısıyla,
İsrail, Türkiye'den özür dilemedi, Türkiye, İsrail’den özür diledi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Siz
Köprülü’yü, Ecevit’i, Erbakan’ı, Zorlu’yu kendinize örnek almayın, siz onların
tırnağı olamazsınız!
BAŞKAN –
Sayın İnce, lütfen…
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Ecevit’in arkasında Kıbrıs Barış Harekâtı vardı, sizin
arkanızda olsa olsa bir terzinin ceketi var.
Siz,
kendinizi bu tarihî kişiliklerle, burada duygusal havalara bürünerek onlarla
özdeşleştirmeye çalışmayın, Türkiye'nin başını belaya sokan bir bakansınız siz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Onun derinliğini tarih yazacaktır, sizin havsalanız almaz!
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Söz
talebiniz var mı Sayın Bakan, el kaldırdınız?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Evet.
BAŞKAN –
Buyurun, iki dakika söz veriyorum.
Ama yeni
bir sataşmaya mahal vermeyelim, konuyu bitirelim lütfen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
14.- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun,
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Sayın
İnce, tabii, her şeyden önce, herhâlde, son iki sene içinde yaşananları takip
ettiyseniz benim Gazze’ye gittiğimi bilirsiniz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Başbakanı kastettim.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Bir dakika…
“Gazze’ye
gittiniz mi?” diye sordunuz, Gazze’ye gittiğimi bilirsiniz, bir.
Ben
oraya…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Başbakan “Gideceğim.” demedi mi?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Müsaade buyurun.
Ben oraya
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ahmet Davutoğlu olarak gitmedim, Sayın
Başbakanımızın başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin Dışişleri
Bakanı olarak gittim. Benim oraya gitmem, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
gitmesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Başbakan gitti mi?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Eğer Başbakanımız şu ana kadar Gazze’ye
kadar gidememişse, bunun da temel sebebi, sizin desteklediğiniz Mısır’daki
darbedir.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İsrail vize vermedi mi?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Hayır, hayır, kapılar kapandı. Gazze kapısı
kapandı.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – CHP mi suçlu bunda? Gazze’ye gidememesinden CHP mi suçlu?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ülkeyi biz mi yönetiyoruz! CHP mi suçlu yani?
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Gazze kapısı kapandı.
Şimdi,
ben rahmetli Fuad Köprülü’ye, dikkat ediniz, “Üstadım” dedim. Ben ilim ahlakı
içinde yetişmiş biriyim. Kimden ders aldığımı, kimlere minnet duyduğumu ifade
etmekten tevazuen de kaçınmam. Fuad Köprülü bu memleketin yetiştirdiği en büyük
tarihçidir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Gerçekten öyle.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İtirazım yok.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – Ama sizin bu tevazuyu anlamanız dahi mümkün
değil. Çünkü, Fuad Köprülü’nün herhangi bir eserini okuduğunuzu da zannetmiyorum,
kime ne cevap verdiğinizi bildiğinizi de zannetmiyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İtirazım yok diyorum hâlâ tartışıyorsun.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) – Fatin Rüştü Zorlu’yu örnek almamın sebebi de
onurlu duruşudur. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, iki kere
kapısına darbeyle kilit vurulmuş bir meclisin içinde Mısır’daki darbeye karşı
imza attığınız metni de terk ederek…
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – “Benim muhatabım onlar.” dediniz.
DIŞİŞLERİ
BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) – …aynen Sayın Loğoğlu’nun Rabia işaretinden
neredeyse korkarak, ürkerek özür dilemesi gibi, İnsan Hakları Komisyonunda imza
ettiğiniz metinden de inhiraf ederek bugün beni bu yüce Meclisin huzuruna Mısır
politikamız dolayısıyla çağırmanız dahi bu Meclisin ruhuna ihanettir.
Çok
teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN –
Evet, teşekkür ederim.
HALUK
AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Kaddafi’ye ne oldu, Esad’a ne oldu? Kaddafi’yi bir
günde sattınız.
X.- GENSORU (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- CHP Grubu adına, grup başkan vekilleri
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ülkemizin ulusal güvenliğini yeni
tehlikelere maruz bırakan, siyasi ve ekonomik çıkarlarına zarar veren,
dünyadaki konumunu giderek aşağı çeken hatalı dış politika icra ettiği
iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/30) (Devam)
BAŞKAN -
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkındaki (11/30) esas numaralı Gensoru
Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza sunacağım:
Gensoru önergesinin gündeme alınmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Gensoru
önergesinin gündeme alınması kabul edilmemiştir.
Birleşime
bir saat ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 19.17
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale),
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci
sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.21
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail
KAŞDEMİR (Çanakkale)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
3’üncü
sırada yer alan, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin;
Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık
Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve
Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet
Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı
San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı
ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın;
Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480 ve
480’e 1’inci Ek)(x)
BAŞKAN –
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4/12/2013
tarihli 25’inci Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen tasarının birinci bölümündeki 20’nci maddesi kabul edilmişti.
Şimdi,
21’inci madde üzerinde dört adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
(x) 480 ve 480’e 1’inci Ek S. Sayılı Basmayazı
3/12/2013 tarihli 24’üncü Birleşim Tutanağı’na ekledir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480 ve 480'e 1'inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci
maddesi ile değiştirilen 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü
fıkrasının dördüncü cümlesine "saatleri dışında" ibaresinden sonra
gelmek üzere "ve kurumlarının izniyle" ibaresinin; beşinci
cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümleye de, "aranmaksızın" ibaresinden
sonra gelmek üzere "10'dan az işçi çalıştıran" ibaresinin ilavesini
arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal Mehmet Doğan Kubat Hilmi Bilgin
Kahramanmaraş İstanbul Sivas
Şirin
Ünal Gülay
Dalyan
İstanbul İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ
ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21. maddesi
ile getirilen cümlenin ikinci paragrafındaki "bulunmayan tabipler"
ibaresi "bulunanlar dahil" ve “aylık 30 saati geçmemek üzere” ibaresi
“aylık 50 saati geçmemek üzere" şeklinde değiştirilmesini ve 3. paragrafın
tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu D. Ali Torlak
Mersin Osmaniye İstanbul
Reşat Doğru Celal Adan Oktay Vural
Tokat İstanbul İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (l/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)'nun 21. Maddesi ile
eklenen cümlenin ikinci paragrafının aşağıdaki gibi değiştirilmesini ve üçüncü
paragrafının metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu
İstanbul Giresun
“Kamu
kurum ve kuruluşlarında yöneticilik görevi bulunan tabipler dâhil, çalışan
tabipler ve aile hekimleri, kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında
aylık otuz saati geçmemek üzere işyeri hekimliği yapabilir.”
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e
1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 21’inci maddesinin dördüncü fıkrasının
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken Nazmi Gür Demir Çelik
Bingöl Van Muş
Erol
Dora Adil
Zozani
Mardin Hakkâri
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İş
kazaları bakımından dünyada ikinci, Avrupa’da birinci sırada yer alan
Türkiye’de iş yeri hekimliği oldukça önemlidir. İş yeri hekimliği gerek
mevzuatı gerek çalışma alanının özgünlüğü bakımından temel bir eğitimi zorunlu
kılmaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı tarafından tüm doktorlara belli
periyodlarla iş yeri hekimliği eğitim programları düzenlenmelidir. Bu teklif
ile iş yeri hekimliğinde herhangi bir ayrıma gidilmeden bütün hekimlerin bu
eğitimi almaları amaçlanmaktadır.
BAŞKAN –
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Karar yetersayısı var mı Başkanım?
BAŞKAN -
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
İnce, geç kaldınız.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Farkındayım. Bu sefer de erken söylerim, merak etmeyin.
BAŞKAN –
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı
ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet
ve Şuabatı San'atlarının Tarzı icrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu
(1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)'nun 21. Maddesi ile eklenen
cümlenin ikinci paragrafının aşağıdaki gibi değiştirilmesini ve üçüncü
paragrafının metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
"Kamu
kurum ve kuruluşlarında yöneticilik görevi bulunan tabipler dâhil, çalışan
tabipler ve aile hekimleri kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında aylık
otuz saati geçmemek üzere işyeri hekimliği yapabilir."
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Şeker, Gaziantep Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞEKER (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu
önergemizde bu madde ile ilgili çekincelerimizi dile getireceğiz.
Öncelikle,
2012 Haziranda Resmî Gazete’de yayımlanan iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin çok
ciddi bir kanun geçti buradan. Hep söylüyoruz ya “Kanun fabrikası gibi çalışıyoruz.”
ondan dolayı da birtakım sıkıntıları yaşıyoruz.
2016
yılında 7’nci ayda geçerli olacak 50’den az çalışanı olan, az tehlikeli sınıfta
yer alan iş yerleri için; 50’den az çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli
sınıfta yer alan iş yerleri için de 2014’te geçerli olacak bir kanun geçmişti,
diğer tüm iş yerleri için de 31/12/2013 tarihinde yürürlüğe girecekti.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye’de, şu anda, toplam hekim sayısı yaklaşık
130 bin aile hekimi sayısı ise 21.200. Türkiye’de 10 ve üzeri işçi çalıştıran
toplam iş yeri sayısı ise 228 bin. Zaten bu sayıya ulaşmak ve bütün iş
yerlerine hekim bulmak gibi bir cevabı karşılama şansımız yok. Türkiye’de
sertifikası olan yani bu işi yapacak olan kişi sayısı da 47 bin, 47 bin hekimin
sertifikası var. İş yeri hekimliğindeki özellikle bu 1 işçi için 1 hekimin bir
ayda ayırması gereken süre de az tehlikeli yerlerde 4, tehlikeli iş yerlerinde
6, çok tehlikeli yerlerde de toplam 8 saat olarak geçmekte.
Yani, bu
maddeyle ilgili bizim teklifimiz şu: Kamu kurum ve kuruluşlarında yönetici
olanların iş yeri hekimliği yapmasına engel herhangi bir şey yok Sayın Bakanım.
Yönetici olanlar niçin yapmasın? Bir hastanede başhekim, başhekim
yardımcısıdır, bir aile hekimliğinde ya da bir merkezde yönetici olmasının iş
yeri hekimliği yapmasına nasıl bir engel hâli vardır? Bu arkadaşlarımızın da
bir iş yeri hekimliği yaparak buradan evine ek bir ücret götürmesinde bizce bir
sakınca yoktur.
Ama, bu
maddenin en büyük sıkıntısı şu değerli arkadaşlar: Bu maddeyle getirilen
sertifikanın ortadan kaldırılması. Hekim arkadaşlarımız biliyor, burada, şu
anda çok hekim arkadaşımız da var. YÖK Kanunu’nda da bizim hekimlik eğitimi
aldığımız dönemle bu dönem arasında herhangi bir değişiklik yok. Yani, şu anda,
hiçbir hekim üniversite eğitimi görürken iş yeri hekimliği ve iş sağlığıyla
ilgili bir eğitim almıyor; almadığı için de biz diyoruz ki: “Bu sertifikayı
kaldıralım.” Peki, sertifikayı kaldıralım…
İş yeri
hekimliğinin belirlenmiş dünyaca ünlü kriterleri var. Bu kriterlerde iş yeri
hekiminin poliklinik yapma dışında 33 tane daha görevi var, 33 görev daha
yapıyor. Ne yapıyor değerli arkadaşlar? Rehberlik yapıyor iş yerinde. İş
yerinde yapılan çalışmalar ve yapılacak değişikliklerle ilgili olan iş yerinin
tasarımı -kullanılan maddeler de dâhil olmak üzere- işin planlanması,
organizasyonu, uygulanması, kişisel koruyucu donanımların seçimi konularının iş
sağlığı ve güvenliği mevzuatına ve genel iş sağlığı kurallarına uygun olarak
sürdürülmesini sağlamak için işverene önerilerde bulunuyor. Yemekhaneyi
düzenliyor, çıkan gıdaların işçinin ihtiyacı olduğu miktarla ilgili çalışmalar
yapıyor. İş yerinde meydana gelen iş kazası ve meslek hastalıklarının
nedenlerinin araştırılmasıyla ilgili çalışma yapıyor. İş sağlığı ve güvenliği
ile ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildiriyor, risk
değerlendirmesi yapıyor.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Hastane yöneticisi nasıl yapacak bu işleri?
ALİ ÖZ
(Mersin) – Ya, bilmediğin işe karışma!
MEHMET
ŞEKER (Devamla) – Yani, hastane yöneticisi de yapar bunları. Hastane yöneticisi
sürekli hastanede oturup bu işi yapıyor ve bu, mesai saati dışında olan bir şey
zaten.
Peki, siz
bunu söylüyorsunuz da sertifikayı niye kaldırıyorsunuz? Madem öyle, biz de
onları söylüyoruz.
Bakın,
burada risk değerlendirmesi yapması gerekiyor. Sağlık gözetimi yapması
gerekiyor. Araştırma yapması gerekiyor, her şeyden önce kronik hastalıklarla
ilgili, meslek hastalıklarıyla ilgili ciddi araştırmalar yapması gerekiyor.
Eğitim, bilgilendirme ve en önemlisi kayıt tutması gerekiyor. İlgili birimlerle
iş birliği yapması gerekiyor. Fakat, bunların hepsi –maalesef- bir eğitimle
oluyor. Eğer siz bu eğitimi yapmazsanız, sertifika eğitimlerini devre dışı
bırakırsanız iş kazalarını Türkiye’de önleme şansınız yok değerli arkadaşlar.
Türkiye dünyada iş kazasının en çok olduğu ülkelerden biri. Eğer hekimlerin de
bu sertifikayı almalarına engel olursanız maalesef Türkiye’de iş kazalarını
önünü daha da açmış olursunuz.
Sayın
Bakanın burada cevap vermesini istiyoruz. YÖK Kanunu’nda şu anda mevcut,
üniversitede eğitim gören hekim arkadaşlarımız iş yeri hekimliğiyle ilgili bir
eğitim alıyorlar mı, almıyorlar mı? Almıyorlarsa hacamat yapana sertifika
veriyoruz da iş yeri hekimliği yapana niye vermiyoruz?
Bu
teklifimizin kabul edilmesini diler, hepinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN –
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler…
Karar
yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.40
YEDİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 20.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
480 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21. maddesi ile getirilen
cümlenin ikinci paragrafındaki "bulunmayan tabipler" ibaresi
"bulunanlar dahil" ve "aylık 30 saati geçmemek üzere"
ibaresi “aylık 50 saati geçmemek üzere" şeklinde değiştirilmesini ve 3.
paragrafın tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Öz (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 21’inci maddesi
üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, çıkartma
arzusu içerisinde olduğunuz torba yasa bu maddeyle beraber artık torbalıktan
çıktı, çorba yasa hâline geldi çünkü bunun içerisinde değişik gruplara imtiyaz
tanınan yeni düzenlemeler yapıyorsunuz. Mesai saatleri dışında hekimin
çalışmasını özendirici uygulamaları getirirken kurumda idari görevleri
olanların iş yeri hekimliği yapması noktasında engel ortaya koyuyorsunuz. Daha
da önemlisi, iş yeri hekiminin tanımından vazgeçiyorsunuz, Avrupa ülkeleri
arasında iş kazaları noktasında en önde gelen ülkemizde birtakım şeyleri
düzenleyelim derken. Özellikle İş Güvenliği Yasa Tasarısı’nı hazırlarken 6331
sayılı yasanın “Tanımlar” kısmının 3’üncü madde (ı) bendinde iş yeri
hekimliğini tanımladık. Burada, iş yeri hekimi tanımında diyoruz ki: “İş
sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiş iş
yeri hekimliği belgesine sahip hekim.” Şimdi, burada diyoruz ki: “Sertifikasız
iş yeri hekimi yapalım.” Yani bu yapmaya çalıştığımız düzenleme 6331 sayılı
yasayla da çelişen bir düzenleme. Hekimleri, az tehlikeli işlerde, sertifikasız
bir şekilde iş yeri hekimi olarak görevlendirdiniz. Türkiye’de, mevcut bulunan
1 milyon 538 bin 6 iş yeri içerisinde 702.714 tanesi az tehlikeli iş yeri
sınıfına giriyor ve bunların da -tüm iş dünyasında- çalışanlarına baktığınız
zaman, 4 milyon 539 bin 11 kişinin buralarda çalıştığı görülüyor. Belki adı
sadece “Az tehlikeli iş yeri.” olarak yazılmış olsa da aslında iş sahasında, iş
alanlarının çoğunluğunu ve çalışanların da çoğunluğunu bu grup oluşturuyor.
Burada, sertifika olmadan böyle bir yere gönderdiniz, hekim YÖK müfredatı
içerisinde tıp fakültelerinde verilen eğitimde iş yeri hekimliğiyle ilgili
bilgiye sahip olmadan gidecek, burada iş yeri hekimliği yapacak. Çalışma
Bakanlığının denetçileri, müfettişleri gelip o iş yerinde “Siz burada nasıl
varsınız, sertifikanız nerede?” diye sordukları zaman, onlara verecek bir
cevabınız yok. Denetçiler buraya geldiği zaman, o iş yerine sertifikasız iş
yeri hekimi bulundurmaktan ve çalıştırmaktan dolayı cezai müeyyide uygulamakla
mükellef, bunun da bugünkü kanunlarımıza göre karşılığı aylık 5.400 TL ceza
kesimi olacak. Biz diyoruz ki sertifika almadan iş yeri hekimliği olmaz. Bizim
okullarımızda, tıp fakültelerinde… Aranızda tıp fakültesi mezunu olan, hekim
olan çok sayıda insan var, geçmişte -meslek itibarıyla- iş yeri hekimliği
yapmış olanlar da var. Bu iş yeri hekimliğini, sadece, iş yerine gidip, oradaki
insanları görüp oraya gelen, iş yerinde çalışan veya yakınlarına reçete yazan
insanlar olarak değerlendirmemek gerekiyor. İş yeri hekimliği gerçekten normal
tababetin dışında ayrı bir uygulamadır; iş yerinde yapılması gerekenleri –daha
önce hatibin de ifade ettiği gibi- alt başlıklar hâlinde sıralarsak, iş yeriyle
alakalı bilmesi gereken ve uygulamaya koyması gereken çok sayıda görev alanı
var. Bugün, normal tıp fakültesinden mezun olan bir doktoru siz, iş güvenliği
uzmanlığı, iş yeri hekimliği sertifikası almak amacıyla eğer bir kurs görmeden
sınava soksanız, inanın ki bu hekimlerin hiçbirisi o sınavda başarılı olamaz.
Orada başarılı olamayacak olan insanlara siz şimdi diyorsunuz ki: “Az tehlikeli
iş yerlerinde –sertifikasız- biz sizi çalıştırırız.” Bu çok zor değil. Avrupa
ülkeleri, konuyla alakalı kurs saatlerini -Türkiye’den çok daha fazla olmak
şartıyla- belirlemiş durumdalar. Belirlemişler ki Batı ülkelerinde iş kazaları
bizden çok daha iyi önlenebilir durumda. Biz bir taraftan “İş kazalarını
azaltalım, iş yeri hekimliği ve iş güvenliği konusunda hassasiyetimizi
artıralım.” diye yasa düzenlemeye çalışıyoruz, öbür taraftan da orada
yaptığımızı burada sizlerin ortak bir şekilde kaldıracağı parmaklarla yıkmaya
çalışıyoruz.
Bu doğru bir
uygulama değildir diyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 ve 480'e 1'inci ek sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi
ile değiştirilen 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasının
dördüncü cümlesine "saatleri dışında" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ve kurumlarının izniyle" ibaresinin; beşinci cümlesinden sonra
gelmek üzere eklenen cümleye de, "aranmaksızın" ibaresinden sonra
gelmek üzere "10'dan az işçi çalıştıran" ibaresinin ilavesini arz ve
teklif ederiz.
Mahir
Ünal (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) – Gerekçe.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamuda çalışan
tabipler ile aile hekimlerine, işyeri hekimliği yapabilmek için kurumlarından
izin alma şartı getirilerek gerekli takip ve denetimin yapılması ve sağlık
hizmetinin aksamaması amaçlanmaktadır. Ayrıca tabiplerin, işyeri hekimliği
belgesine sahip olmaksızın, az tehlikeli sınıftaki 10’dan az işçi çalıştıran
işyerlerinin işyeri hekimliğini yapabilmeleri öngörülmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
22’nci madde
üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutacağım, birlikte işleme
alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya
gerekçelerini okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Reşat Doğru
Mersin Osmaniye Tokat
Celal Adan Oktay Vural D. Ali Torlak
İstanbul İzmir İstanbul
MADDE 22-1219
sayılı Kanunun 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 47-
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup Türkiye'de üniversitelerin ebelik ile ilgili
lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokullarından mezun olan ve diplomaları
Sağlık Bakanlığınca tescil edilenler ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup
öğrenimlerini yurt dışında ebelik ile ilgili bir okulda tamamlayarak
denklikleri onaylanan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenlere ebe
unvanı verilir."
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar Orhan Düzgün
İstanbul Kocaeli Tokat
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet,
aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Orhan Düzgün, Tokat
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN DÜZGÜN
(Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önerge üzerindeki konuşmama başlamadan
önce, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Balbay’ın
tahliye kararını öğrendik, Sayın Balbay’a aramıza hoş geldin diyorum ve bu
vesileyle, tutuklu bütün milletvekillerinin bir an evvel bu Meclise gelerek bu
garabete son verilmesini de temenni ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, bu maddeyle ilgili iktidar partisinin şahsı adına konuşan
milletvekili arkadaşımız dedi ki: “Üniversite mezunu hemşireler olacak, lise
mezunu hemşirelerden kurtulacağız.” Değerli arkadaşlarım, ülkeye yıllardır
hizmet etmiş olan, benim de beraber çalışmaktan onur duyduğum hemşire
arkadaşlarımızdan umut ederim ki o milletvekili arkadaşımız gerçek anlamda
kurtulmayı kastetmemiştir. Yoksa, elbette ki biz de hemşirelerin üniversite mezunu
olmasına tarafız, eğitim düzeylerinin yükseltilmesine tarafız ama bunca yıldır
hizmet eden insanlardan da “kurtulmak” gibi bir deyimin şık olmadığını, bu
arkadaşımızın bu yanlışından geri döneceğine inanarak belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, eğitim elbette ki çok önemli. Biliyorsunuz, bu Sağlıkta Dönüşüm
Projesi içerisinde aile hekimliği projesi başlatıldı. Nasıl başlatıldı?
Ülkedeki bütün pratisyen hekimler iki hafta kursa alındılar ve iki hafta sonra
dediler ki: “Siz artık aile hekimi oldunuz.” Hâlbuki, aile hekimliği bir
ihtisas dalıdır ve eş değer, aynı hizmeti yürüten insanlar üç yıl boyunca
ihtisas yaparak, arkasından da mecburi hizmet yaparak bu görevi
yapabilmektedirler. Yani, biz, şunu yaptık arkadaşlar. Kanun eğer mantığa ve
akla hitap ediyorsa kanun olarak geçerli olabilir. Biz, şimdi, kargaya dedik
ki: “Sen leyleksin, kanun çıkardık.” Kargalar, leylek oldu. İşte, aile
hekimliğinde şu andaki uygulama aynen budur maalesef. Bunun gerekçesi şu
olabilir: “Yeteri kadar aile hekimi yoktur.” olabilir ancak bu uygulama
başladıktan sonra da aile hekimlerinin eğitilmesi anlamında hiçbir faaliyet
yürütülmedi. Hiç olmazsa, bu insanlar yılın belli aylarında eğitime alınıp,
eğitim düzeyleri yükseltilip, aile hekimliğini tam anlamıyla yapabilir hâle getirilebilirlerdi
ancak maalesef, bugüne kadar Bakanlıktan böyle bir hamle görmedik.
Değerli
arkadaşlarım, seçime giderken Hükûmetinizin bir iddiası vardı, diyordu ki:
“Herkes elini kolunu sallayarak istediği hastaneye gidebilir.” Biz o zaman
demiştik ki: Bu iş böyle yürümez; bu, popülist bir politikadır, doğru değildir.
Sonra ne oldu? Sonra dediler ki: “Ya bu böyle olmuyor, yüzde 10 fark almamız
lazım.” Olmadı, “Yüzde 30 fark almamız lazım.” O da olmadı. Sayın Bakan geldi
“Yüzde 200 fark olacak.” dedi. Sayın Bakan, bir özel hastane işletmecisi olarak
elbette ki bu işleri bizden daha iyi bilir ancak şunu da açıkça kabul etmek
zorundayız: Sağlık pahalı bir tedavi yöntemidir, sağlık harcamaları dünyanın
her yerinde pahalıdır. Bizim itiraz ettiğimiz şey, bunların plansız programsız,
ölçülüp biçilmeden yapılmış olmasıdır. Aksi hâlde sağlık hizmetlerinin iyi
olmasına elbette ki biz de tarafız.
Gene, değerli
arkadaşlarım, ben geçen konuşmamda Sayın Bakana demiştim ki: Acil servislerde,
yirmi yıldır hasta görmeyen cildiye uzmanları, fizik tedavi uzmanları, göz
uzmanları nöbet tutuyorlar. Sayın Bakan sağ olsun, nezaket göstermiş, bugün
bana cevap vermiş. Cevapta diyor ki: “Hastanedeki nöbetleri hizmetin gereğine
göre başhekim belirler.” Sayın Bakanım, ben zaten size, başhekim bunu
belirleyemez demedim. Dedim ki: Bu insanların burada nöbet tutması doğru
değildir, bu insanlar hastaları tedavi edemezler. Yoksa başhekimin istediğinde
hekimlere nöbet yazabileceğini bilecek kadar bu meslekte çalıştık, bu kadar da
prosedür bilgimiz var. Onu da açıkça söylemek istiyorum. Benim sizden istediğim
şey, bu hastaları gerçekten tedavi edebilecek insanlara o hastanelerin acilinde
nöbet tutturulmasıdır.
Bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Reşat Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 480 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 22’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bir
kanunu, bir torba kanunu burada görüşüyoruz ancak, şu anda, sağlık personelinin
büyük bir kısmı bu kanundan çok şeyler bekliyor. Yani beklemiş oldukları, özellikle
özlük haklarının ne olacağı, emeklilik haklarının ne olacağı, çalışma
şartlarının ne olacağı şeklindedir. Sayın Bakana, biz de, çeşitli kereler
görüşmelerimizde, sağlık personelinin çok zor şartlar içerisinde çalıştığını ve
büyük problemler içerisinde yuvarlanmakta olduğunu ifade etmeye çalıştık.
Hekimlik öyle
kolay bir sanat değil. Hekimlik sadece bir meslek de değil. Hekimlikte çok
büyük fedakârlık vardır. Hekimin sadece mesaisi sekiz saat değil, bu mesai
saatleri belki on altı saat, belki yirmi dört saattir. Hatta hekim,
enteresandır, tatile çıkar, tatilde bile, otobüse biner, otobüste biri
hastalanır veya herhangi bir kriz meydana gelir, hemen ona müdahale etmek
mecburiyetindedir veya başka bir şekilde bir durumla karşılaşılır; ebedir,
hemşiredir, sağlık memurudur, hekimdir hep beraber o insana, o sağlığa
kavuşması gereken insana her türlü yapılması gerekenler yapılmaya çalışılır.
Sonuçta da hekimlerin özlük hakları konusunda haklı olarak isteklerinin mutlaka
cevap bulması gerekir.
Şunu söylemek isterim
ki hazırlanmakta olan bu tam günle ilgili, bu değişiklikle ilgili olan kanunda,
hekim camiası olsun, sağlık çalışanları olsun, hepimizi her an arayarak, acaba
bu kanun içerisine biz nasıl gireceğiz, ebelerin durumu nasıl olacak, sağlık
memurlarının durumu nasıl olacak, özellikle hekim kardeşlerimizin durumları ne
olacak şeklinde özellikle istekleri vardı. Ancak, görmüş olduğumuz kadarıyla bu
kanun içerisinde, tabii, bazı iyileştirmeler var ama o iyileştirmelerin yeterli
olmadığını ve hekimlerin dertlerine de çare olmadığını da maalesef, üzülerek
görüyoruz.
Hekimlerimiz ne
istiyorlar? Hekimler insanca yaşayacak bir maaş istiyorlar veyahut da emekli
oldukları zaman çok az verilen maaşları yerine kendilerine yeten, tekrar geriye
dönmek mecburiyetinde kalmadıkları bir emekli maaşı istiyorlar. Ama,
enteresandır, Adalet ve Kalkınma Partisine bir türlü bunu anlatamıyoruz. İşte
çeşitli mazeretler ileri sürülüyor; işte “Ödenekler yok.” deniyor, “Maliye
Bakanlığı vermiyor.” diye birtakım söylemler içerisinde bulunuyorlar. Ama,
değerli arkadaşlar, şu anda bir hekim emekli olduğu zaman yaklaşık olarak 1.800
lirayla 2.000 lira arasında bir maaş alıyor. Bu da ne oluyor? Emekli olmak
istemiyor.Hekim çalışmak istiyor, beraberinde de… Çalışması gerekir, tabii
çalışsın ama değerli arkadaşlar, hekimlerin de belli bir zaman sonra
kendilerinin rahat edebilecekleri, çoluğunu çocuğunu geçindirebilecekleri bir
ücretin olması gerekmez mi? Ama, enteresandır, bunların hiçbirisi olmuyor.
Ondan dolayı da çıkarılmakta olan bu kanunun bizce iyi yönlerinin yanında bu
yönlerinin olmamasından dolayı da büyük bir üzüntü içerisinde olduğumuzu ifade
etmek istiyorum. Hâlbuki bunların içerisine bunları koyabilirdik.
“Sağlıkta çağ
atladık, her şey güzel.” deniliyor ama şöyle bir bakmış olduğumuz zaman,
poliklinik önlerine bakmış olduğumuz zaman veyahut Türkiye'nin içerisindeki
durumlara bakmış olduğumuz zaman pek de öyle, çok fazla problemlerin
çözümlenmiş olduğunu görmüyoruz. Bakınız, ben birkaç tanesini saymak istiyorum:
Şu anda ülkemizde zararlı gıda ve içecekler, genetiği değiştirilmiş gıdaların
alınmaması ve doğal gıdaların tüketilmesi, hava kirliliği ile mücadele, suların
kirletilmesinin önüne geçilmesi, insanların psikolojilerini olumsuz etkileyen
ruhsuz şehir yapılanmalarının ortadan kaldırılması. Hatta enteresandır, işte,
ana yolların etrafında şu anda şehir yerleşimleri vardır, yine, binlerce ev
vardır, bu evlerde o arabalardan çıkan egzoz gazları münasebetiyle çok ciddi
sağlık sorunlarının yaşanmakta olduğu da ortadadır ama bu bile… Büyük, gelişmiş ülkelerde şehir
merkezlerinden geçen ana yolların etrafına çeşitli bentler yapılır. Bu
bentlerin yapılması noktasında tekliflerimiz olmuş olmasına rağmen, bunu da bir
yerde Sağlık Bakanlığının, çevreyle ilgili bakanlıkların veyahut da Şehircilik
Bakanlığının savunması gerekirken bunları bile ortaya koyamıyoruz. Yani, büyük
şehirlerimiz yaşanmaz şehirler hâline gelmeye doğru süratli bir şekilde
gidiyor. Yani, sağlığımızın tehdit edildiği kentsel yaşamdan çok, kentlerde
kırsal yaşam imkânlarının özendirilmeye çalışılması gerekirken maalesef,
enteresan durumlarla karşı karşıya kalıyoruz.
Tabii, burada
ebelerimize verilen haklarla ilgili bir önergemiz var. Önergemizin kabul
edilmesini bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunacağım…
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Atıcı,
Sayın Düzgün, Sayın İnce, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Şeker, Sayın Demiröz,
Sayın Güven, Sayın Kesimoğlu, Sayın Bulut, Sayın Öz, Sayın Öğüt, Sayın Altay,
Sayın Şafak, Sayın Oyan, Sayın Aygün, Sayın Kaleli, Sayın Genç, Sayın Gök,
Sayın Demirçalı ve Sayın Dibek.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri toplantı yeter sayısı vardır.
XI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite
Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün; Devlet Memurları Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769,
2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480’e 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
23’üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)’nun 23. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Giresun İstanbul
Madde 23- 1219 sayılı Kanunun ek 7 nci ve ek
10 uncu meddelerinde geçen “diş protez teknisyenleri” ibareleri “diş protez
teknikerleri” olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet.
Önerge üzerinde
söz isteyen Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle milletvekili
arkadaşımız Mustafa Balbay’ın özgürlüğüne kavuşmasını buradan kutlamak
istiyorum, Meclisimize hayırlı olsun diyorum. Umarım bütün Meclisteki
arkadaşlarımız aynı sevinci yaşıyorlardır diye düşünüyorum. Darısı diğer
tutsaklara diyorum.
Değerli
arkadaşlarımız, değerli milletvekilleri, ağız ve diş sağlığının önemli
unsurlarından biri de diş teknisyenleridir. Bu, ihtisas ve tecrübe gerektiren
bir meslektir. Bunun yanı sıra, birçok sağlık riskini barındırdığı ve ölümcül
olabilen meslek hastalıklarının görüldüğü bir alan olması sebebiyle, yasalarla
ağır ve tehlikeli işler kapsamına girmiştir.
Diş protezi
üretimi sırasında tehlikeli kimyasal maddeler, ağır metal alaşımlar
kullanıldığı için, diş protez laboratuvarları sağlık risklerini barındırmaktadır.
Türkiye'de, diş
protez hizmet alımı ihale usulüyle yapılmaktadır. Önceleri, hizmet alımı,
kurumların iş yüküne göre birden fazla laboratuvardan sağlanabilirken Kamu
İhale Yasası’nın diş protez üretimiyle ilgili hususlarının 2011 yılında yürürlüğe
girmesiyle, hizmet alımı, yapılan ihaleyle en düşük fiyatı veren firmaya
verilmeye başlamıştır. İhale şartlarındaki tek kriter ruhsatlı laboratuvar
olmaktır. İş yerindeki sağlık güvenlik şartları, iş tecrübeleri ve bunun gibi
diğer başkaca birçok hayati husus sorgulanmamakta, en düşük teklif veren firma
kabul edildiği için çok düşük fiyatlarla ihalelere girilmekte ve düşük fiyata
malzeme üretilmektedir. Malzemede düşük fiyat demek, üründe düşük kalite ve
vasıfsız eleman demektir. Zira, ihale usulü verilen hizmetin insan sağlığını
gözetmemesi ve fiyatların maliyetin çok altında olması sebebiyle,
laboratuvarlar vasıfsız ve sigortasız eleman çalıştırmak zorunda
kalmaktadırlar. Kapasitesinin çok üzerinde bir ihaleyi kazanan laboratuvar,
işleri yetiştirme amacıyla 5 ila 10 kişinin çalıştığı küçük laboratuvarlara
üretim yaptırmaktadır. Bu uygulama, günlük çalışma sürelerini on altı ila on
sekiz saate kadar uzatmaktadır. AB ve Türkiye'deki mevzuata göre bir ayda 23
hareketli protez yapılması gerekirken özel laboratuvarlarda 1 diş teknisyeni
günde 26 tane protez yapmak zorunda bırakılmaktadır.
Bir diğer önemli
sorun, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu genelgesiyle, Sağlık
Bakanlığına bağlı ağız ve diş sağlığı hizmet birimlerinde görevli diş protez
teknisyenlerinin günlük yapması gereken iş miktarlarını, önceki belirlenen iş
miktarlarına oranla 3 kata kadar artırmıştır.
Diş
teknisyenlerinin çoğu, silikozis başta olmak üzere, berilyozis, akciğer
hastalıkları, astım, KOAH, akciğer kanseri; cilt, göz, işitme hastalıkları;
kas, iskelet sistemi hastalıkları, sinir hastalıkları gibi hastalıklara
yakalanmaktadır. Türkiye genelinde, resmî rakamlarla 10’a yakın diş teknisyeni
silikozis nedeniyle yaşamını yitirmiştir ama kayıtlara geçmeyen onlarca ölüm vakası
olduğu belirtilmektedir. Bugün, Sağlık Bakanlığı verilerine göre, diş
teknisyenlerinin bir çoğu silikozis hastasıdır. Meslek hastalıkları
hastanelerinin Türkiye’de 3 tane olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu
sayıların gerçeği yansıtması da beklenemez.
Değerli
milletvekilleri, son olarak ağız ve diş sağlığı teknikerliği üzerine birkaç şey
söylemek istiyorum. Kabul edilen 6354 sayılı Kanun’la tüm diş teknikerlerine
büyük darbe vurulmuştur. Çabalarımızla, yürürlükteki yasa, ancak ağız ve diş
teknikerliğine ilişkin iş ve işlemleri son beş yıl içinde toplam en az bir yıl
süreyle yaptığını belgeleyen, en az lise seviyesinde eğitimi bulunanlardan,
usul ve esasları Sağlık Bakanlığınca belirlenen eğitimleri alarak açılacak
sınavlarda başarılı olanların ağız ve diş sağlığı teknikeri yetkisiyle
çalışmasına olanak sağlamaktadır. Konu ne olursa olsun, o işin eğitimini almış
kişilerin istihdam edilmesi şüphesiz ki çok önemli ve gereklidir. Hükûmetin bu
yöndeki çalışmalarını ve ilgili yasalarını canıgönülden destekliyoruz. Ancak,
ne var ki ülkemizde okullaşma oranının hâlâ düşük seviyede olduğu, diş hekimi
yardımcılarının yüzde 35’inin ortaokul, hatta ilkokul mezunu olduğu; bu
kişilerin okuma olanağı olmayan kısa yoldan hayata atılıp para kazanmaya
çalışan vatandaşlarımızdan oluştuğu, birçoğunun kadın olduğu göz önünde
bulundurulduğunda, kazanılmış haklarının ellerinden alınması kendilerini son
derece mağdur etmiştir. İnsanlar yıllardır hizmet vermektedir. Bu insanların,
hakkını, bir defaya mahsus olmak üzere, yasada yer alan “en az lise seviyesi”
ibaresinin “ilkokul” olarak değiştirilmesini ve ilgili kişinin, yasanın
yürürlüğe girdiği tarihten önceki beş yıl içinde ağız ve diş sağlığı
teknikerliğine ilişkin iş ve işlemleri asgari bir yılı yürütmüş olmasını
ispatlaması şartıyla -tekrar ediyorum, bir defaya mahsus olmak üzere-
verilmesini istemeleri gayet tabiidir.
Ağız ve diş
sağlığı teknikerliğinin ön lisans eğitimi veren okul ve buna paralel olarak
mezun sayısının ülke çapında ihtiyacı giderecek sayıda olmaması da bir başka
sorundur. Üstelik, bu alanda yetişmiş yeterince insan gücü de bulunmadığından
muayenehanelerde de eleman sıkıntısı yaşanmaya başlamıştır.
Hepinize
saygılarımı sunarım.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
24’üncü madde
üzerinde üç adet önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
480'e 1'inci Ek
sıra sayılı Torba Kanunun 24'üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkralarının
sonunda yer alan "sağlık teknisyenidir" ibaresinin "sağlık
meslek mensubu" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür Demir Çelik Erol Dora
Van Muş Mardin
İdris
Baluken Adil
Zozani
Bingöl Hakkâri
BAŞKAN – Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 24. Maddesine ilave edilen “v” ve “y” bendlerinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Reşat Doğru
Mersin Osmaniye Tokat
Oktay Öztürk Celal Adan D. Ali Torlak
Erzurum İstanbul İstanbul
Oktay
Vural
İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Haydar Akar
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Oktay Öztürk, Erzurum Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY ÖZTÜRK
(Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu önerge üzerinde
konuşmayacaktım fakat biraz önce, çalışanlar, hemşireler tarafından gönderilen
bir not var, bir dilekçe var; bize müracaat etmişler, o düşüncelerini kâğıda
dökmüşler. Ben sadece onları burada, huzurunuzda okuyacağım. Bu talep, istek ve
düşünceler bizim de katıldığımız ama çalışanların düşünceleri.
Şöyle diyorlar:
“Hemşirelik mesleğiyle ilgili son gelişmeler, meslekleriyle ilgili alınan
kararlarda düşünceleri yok sayılan hemşirelik camiasını derinden
yaralamaktadır. Başka hiçbir meslek grubu yoktur ki üzerinde herkes söz sahibi
olsun. Tam mesleğimiz şimdi gerçekten profesyonel bağlamda, olması gerektiği
gibi icra ediliyor derken, tam özlemini duyduğumuz ivmeyi yakalamışken şimdi
nereden çıktı bu hemşire yardımcılığı? Ülkemizde hemşire yardımcısına gerçekten
ihtiyaç var mı? Hemşire açığı kapatıldı ise neden artık sağlık meslek
liselerinin hemşirelik bölümüne öğrenci alımı durdurulamıyor? Üstelik yasada
‘2012 yılında kapatılacak.’ denmişti. Her anlamda istismara çok müsait
çocuklara, daha doğrusu ailelerine neden hemşirelik üzerinden yeni bir iş alanı
oluşturulmaya çalışılıyor? Çocuklarını bir an önce iş bulma umuduyla buralara
gönderen aileler, çocuklarını nasıl bir uçuruma sürüklediklerinin farkında
değiller. Siz hiç hastane yaşamına çocuk yaşta başlayanların içler acısı,
yürekleri dağlayan öykülerini dinlediniz mi? Bu, vebaldir sayın
milletvekilleri, hem de çok büyük bir vebal.
Gelin hep
birlikte empati yapalım. Hanginiz çocuğunu -hasta yakını olarak bile
bulunduğunuzda ruh hâlinizi allak bullak eden- hastane ortamında hiçbir iş
yapmadan, sekiz saat sadece otursa bile bulundurmak ister? Liseyi bitirip
üniversite sıralarında ve üniversite yaşantısı içinde kendi ayakları üzerinde
daha yeni yeni durmayı öğrenecek çocuğunuza kıyabilir misiniz? Lütfen düşünün. Yaşı
kaç olursa olsun gece uyumakta olan çocuğunuzun üzerini örtmek için kaç kez
kalkıyorsunuz? Sizden uzakta okuyan çocuğunuz için ‘Bugün ne yedi, ne içti;
evi, yurdu sıcak mı; arkadaşlarıyla geçinebiliyor mu?’ diye endişelenirken
hanginiz çocuğunun bir hastane köşesinde hiçbir iş yapmasa da ‘nöbet’ adı
altında uykusuz kalmasını, gelişme aşamasını tamamlamamış bedeninin travmatize
olmasını ister?
Peki, bu
çocukların her yönden yaralanma ihtimalini hiç düşündünüz mü? Hanginiz, adı ve
yaptığı iş ne olursa olsun, kişisel gelişimini olgunlaştırmamış çocuklardan
sağlık hizmeti almak ister? Kişisel gelişimini tamamlamamış çocuk şiddet ortamı
oluşturmaya ve şiddete maruz kalmaya yatkın olur çünkü daha ana babasıyla ve
arkadaşlarıyla olan iletişimini oturtamamış olan bu çocuk, hastayla ve hasta
yakınlarıyla nasıl iletişim kuracağı kendisine ne kadar anlatılırsa anlatılsın
bunu uygulayamaz. Kişisel gelişimini tamamlamamış çocuk, hasta ve çalışan
güvenliğini tehlikeye sokmaya daha meyillidir çünkü o daha ergendir, riskleri
göremez, şiddet ortamını yönetemez, asidir, inatçıdır, sorumluluk almayı
sevmez, ‘Bana bir şey olmaz.’ havalarındadır, ‘Ben en iyisini bilirim.’ diye
düşünmektedir. Evet, bir yandan bağımsızlığını ilan etmiştir ancak diğer
yandan, her hata yaptığında yanında anasını babasını ya da büyüğünü görmek
ister. Kişisel gelişimini tamamlamamış çocuk her anlamda ama her anlamda
istismara açıktır ve bunun vebali bu kanuna ‘Evet’ diyen siz sayın
milletvekillerimizindir. Gelin, kısa yoldan çocuğuna iş beklentisi içerisine
giren ebeveynlere bunun neden olamayacağını anlatalım, hizmeti sunacak ve
hizmeti alacak insana verdiğimiz değeri gösterelim. Gelin, bu yasa tasarısının
kanunlaşmasına hep birlikte ‘Hayır’ diyelim. Sayın milletvekillerimiz,
yaşamınızı, bedeninizi, sevdiklerinizi çocukların eline bırakmayın, bu
çocukların omuzlarına bunca yükü yüklemeyin. ‘Bir şey olmaz, alışırlar.’
demeyin, onlar alışırken karşılaştıkları kişiler siz ya da sevdikleriniz
olabilir. Gelin, hem bu çocuklara hem de bu mesleğin onurunu sürdürmeye ve
yükseltmeye çalışan bizlere yazık etmeyin. Gelin, bizleri birbirimize düşman
etmeyin.
Söz konusu olan
insan sağlığı olduğundan, bu konunun siyasi malzeme yapılmaması umuduyla
saygılarımızı sunuyoruz.” diyorlar.
Ve biz de diyoruz
ki, Sayın Başbakanın bir konuşmasına değinmek istiyorum: “Korkuyla büyük devlet
olunmaz. Kelimelerden, kavramlardan korkanlar, kendi icat ettiği tabulardan,
kendi imal ettiği kabuslardan korkanlar büyük devlet inşa edemezler. Küçük
düşünerek büyük işler yapılmaz. Büyük düşünecek, büyük adımlar atacak, büyük
hedeflere böyle ulaşacağız.” diyor. Kendi milletvekili de cevaben diyor ki:
“Korku ile büyük devlet olunamayacağı gibi hesapsız, plansız, günübirlik, küçük
hesaplarla büyük devlet olunamaz ancak büyük hatalar yapılır.” İnşallah bu
hatalardan dönülür, bu arkadaşlarımızın arzu ve istekleri de yerine getirilmiş
olur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY ÖZTÜRK
(Devamla) – İşe mi adam alıyoruz, adama mı iş bulmaya çalışıyoruz, onun da
açıklanması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen, Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, bir türlü düzeltemediğiniz çakma Tam Gün Yasası’nın 24’üncü
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Halkımızı aldatmayan milletvekillerini
ve kabine üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 24’üncü madde ile ne getiriyorsunuz? 24’üncü maddeyle yepyeni iki
kavramı sağlık ortamına getiriyorsunuz. Bu yepyeni iki kavram, maalesef hayırlı
iki kavram değil. Bunlardan bir tanesi “hemşire yardımcısı”, bir tanesi de “ebe
yardımcısı.” Yani, dışı kalaylı içi vayvaylı dediği şekliyle sizler halkımıza
ebe yardımcısını ebe, hemşire yardımcısını hemşire diye yutturmaya
çalışıyorsunuz. Bunu daha önce denediniz mi? Denediniz. Tuttu mu? E, kısmen
tuttu ama artık ayıkıyor halkımız. Nerede tuttu? Sayın Bakanım, siz, hani aile
hekimliğine geçtiğinizde büyük emeklerle yetiştirdiğimiz bütün o acil ruhu olan
doktorları aile sağlığı merkezlerine tıktınız ya, hani ambulanslar boşaldı ya,
hani aciller boşaldı ya; işte o dönemlerde siz paramedikleri, acil tıp
teknisyenlerini ve hemşireleri, tıpkı doktorların giydiği böyle ışık görünce
parlayan yelekler giydirerek ambulanslara bindirdiniz ve en ağır kazalarda bile
o ambulanslardan, o sarı yelekli, beyaz bantlı ATT’ler ve paramedikler,
hemşireler indiler ve herkes onları “Hoş geldiniz doktor bey, hoş geldiniz
doktor hanım.” diye karşıladı. Siz, onları kandırdınız Sayın Bakan. O dönemde,
bunlar, doktor da değildi, hiçbir şekilde de o işin ehli değiller idi. Şimdi,
aynı şekilde, benzer şekilde ebe görünümlü ebe yardımcısı, hemşire görünümlü
hemşire yardımcısı yapıyorsunuz. Niye yapıyorsunuz bunu, bilmiyorum, gerçekten
bilmiyorum. Bütün gerekçelerinizle diyorsunuz ki: “Ebe açığım var.” Ebe açığını
ebe yardımcısıyla kapatıyorsunuz, böyle bir mantık olur mu Allah aşkına?
“Hemşire açığım var.” diyorsunuz, eyvallah ama hemşire açığını daha çok hemşire
yetiştirmek yerine, hem de lisans düzeyinde hemşire yetiştirmek yerine hemşire
yardımcılığıyla kapatmaya çalışıyorsunuz.
Sayın Bakanım,
sizden başka bu iki tabire “Evet.” diyen bir Allah kulu var mı? Yok. Komisyon
çalışmalarında çağırdığınız, davet ettiğiniz Türk Hemşireler Derneğinin Başkanı
tam sekiz saat bizimle beraber o Komisyonda oturdu ve kadıncağız feryat etti:
“Yapmayın bu kötülüğü bizim mesleğimize.” dedi, “Bizim mesleğimiz onurlu bir
meslektir.” dedi, “Bizim mesleğimizi yani hemşirelik mesleğini bu şekilde
aşağılamayın.” dedi. Sadece o mu dedi? Hayır. Dünya görüşünün size yakın
olduğunu, çok yakın olduğunu bildiğimiz bir başka hemşire derneği de çıktı,
size dedi ki: “Sayın Bakan, bize bu kötülüğü yapmayın. Biz hemşireyiz, bırakın
hemşire olarak kalalım. Bizi hemşire yardımcılığı gibi bir meslekle
tanıştırmayın.” Ve dediler ki: “Sayın Bakan, bu mezun olacak olan ebe
yardımcısı ve hemşire yardımcısı, 17 yaşında mezun olacak.” Değerli
arkadaşlarım, 17 yaşında yani maaş almaya bile hak kazanmamış olacak. Geçmişte
biz bunlarla çalıştık. Benim hekimlik yıllarımda, uzun süre ben, lise mezunu
hemşirelerle, ebelerle çalıştım. Bunlar mezun olduklarında maaşlarını
alamazlardı, babaları gelip maaşlarını alırdı; çocuktu bunlar yahu, oyun çağını
biraz geçmiş çocuklar. Siz, şimdi, bu çocukları meslek erbabı, meslek sahibi
yapıyorsunuz ve içinizde, AKP milletvekillerinin içerisinde hemşire de var yani
bir Allah rızası için çıkıp burada kendi mesleğini savunmaz mı bu hemşire? “Bu
yaptığınız yanlıştır.” demez mi? Bu kadar mı mesleğine ihanet içerisinde olur
bir insan?
Hayır Sayın
Bakan, sizin “ebe yardımcılığı” ve “hemşire yardımcılığı” gibi iki tane yeni
meslek türetmeye, üretmeye hakkınız yoktur. Bu çocuklar hata yapacaklardır ve
yaptıkları hatanın bedelini de halkımız ödeyecektir ama sizi şikâyet
ettiklerinde, ölen canlar, giden canlar geri gelmeyecek.
Düşünüyorum,
acaba ne var aklında AKP’nin de 17 yaşında, 18 yaşında çocukları mezun edip iş
sahibi yapıyor diye. Hemen aklıma anketler geliyor. Eğitim seviyesi düştükçe
AKP’nin oyları yükseliyor. Bence sizin aklınızda bundan başka hiçbir şey yok
diyorum.
Yine, onurlu ve
yalan söylemeyen milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
480'e 1'inci Ek
sıra sayılı Torba Kanunun 24'üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkralarının
sonunda yer alan "sağlık teknisyenidir" ibaresinin "sağlık
meslek mensubu" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Dil Kurumuna
göre "teknisyen" kavramı teknikçi, teknik işlerle uğraşan anlamına
gelmektedir. Oysa Hemşire ve Ebe yardımcılığı sosyal yönü oldukça güçlü olan
mesleklerdir. Ayrıca teknisyen sözcüğü ile ödemelerde de bir sınır
konulmaktadır. Bu değişiklik ile hem bu sağlık emekçilerinin görev tanımının
daha sağlıklı yapılması hem de ödemelerde olası hak kayıplarına maruz
kalmamaları amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
25’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
480’e 1’inci Ek
sıra sayılı Torba Kanunun 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“(13.000)” ibaresinin “(30.000)” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris Baluken Nazmi Gür Demir Çelik
Bingöl Van Muş
Erol
Dora Adil
Zozani
Mardin Hakkâri
BAŞKAN – Şimdi
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 25.Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. .
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Reşat Doğru
Mersin Osmaniye Tokat
Celal Adan Oktay Vural D. Ali Torlak
İstanbul İzmir İstanbul
Madde 25- 1219
sayılı Kanunun Ek 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Tıpta ve diş
tabipliğinde yabancı uyruklu kontenjanında uzmanlık eğitimi yapmakta olanlara,
ilgili kurumun döner sermayesinden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum
bütçesinden, vakıf üniversitelerinde ise kendi bütçelerinden (13.000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda eğitim
sonuna kadar her ay ödeme yapılır. Bu ödemeden damga vergisi dışında herhangi
bir kesinti yapılmaz.”
Aynı mahiyetteki
önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür
Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar Arif Bulut
İstanbul Kocaeli Antalya
BAŞKAN - Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Reşat Doğru, Tokat Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
480 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 25’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, ben de, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a geçmiş olsun dileklerimi
iletmek istiyorum. İnşallah, hayırlısıyla, yeni görevinde başarılar diliyorum,
başarılı bir şekilde çalışacaktır. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi de,
tabii, bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Sayın Başkandan bu yönlü
olarak söz istemiş olmamıza rağmen İnsan Hakları Komisyonu üyelerine söz
vermemiştir, sadece bir arkadaşımız konuştu. Burada bir insan hakkı vardır,
Mustafa Balbay bu hakkı tahliyeyle almıştır. Ancak -Engin Alan kahraman bir
insandır- Engin Alan’ın da aynı şekilde tahliye edilmesini ve aramıza
katılmasını temenni ediyoruz.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tabii, sağlık çalışanlarıyla ilgili bir kanun tasarısı
görüşülüyor. Biraz önceki konuşmamda da ifade etmiş olduğum gibi, sağlık
çalışanları bu kanun tasarısından çok şey bekliyorlar. Bu bekleyenlerden bir
kısmı da, şu anda eğitim hastanelerinde çalışan eski tabiriyle şef, şef muavini
-şimdi “eğitici” diyorlar onlara- arkadaşlarımız. O arkadaşlarımız, emekli
oldukları zaman, kendilerinin muadilleri olan üniversite hastanelerindeki
öğretim elemanlarının almış olduğu imkânları almıyorlar. Onlar 4.000 lira
emekli maaşı alırsa bunlar 1.800-2.000 lira civarında emekli maaşı alıyorlar.
Bu yönlü olarak da “Bu kanun içerisine bunun düzeltilmesi noktasında bir zerk
yapılabilir mi?” şeklinde çok yoğun bir talepleri vardı ancak anladığımız
kadarıyla bunu da kabul etmeyeceksiniz, edilmiyor diye görüyoruz. Bunlar doğru
değildir çünkü sağlık çalışanları fedakâr insanlardır, gecesini gündüzüne
katarak çalışan insanlardır. Hem bunların kendi özel, özlük haklarının hem de
emeklilik haklarının verilmesi gerekir diye düşünüyoruz ancak şu an itibarıyla,
bu yönlü olarak da maalesef beklentilerimizin hiçbirine cevap verilmemiştir.
Sağlık
çalışanlarının üzerlerinde en fazla sıkıntı yaratan bir diğer konu da sağlık
çalışanlarına uygulanan şiddettir. Bakınız, sağlık çalışanlarının şiddetle
karşılaşmış olması, sağlıkla ilgili belki de günümüzdeki en önemli konuların
başında gelmektedir. Gün geçmiyor ki bir sağlık çalışanına, işte, ebesine,
hemşiresine, doktoruna bir şiddet uygulanmasın veya saldırılmış olmasın. Saygıdeğer
milletvekilleri, bunları kabul etmiyoruz. Sağlık personeli fedakâr bir şekilde
çalışırken onlara yapılan saldırılar doğru değildir. Geçmiş zamanlarda
Meclisimizde bu yönlü olarak bir araştırma komisyonu kuruldu. Araştırma
komisyonu yoğun bir şekilde, gecesini gündüzüne katarak çalışmıştır ve
çalışması neticesinde de çok kalın bir rapor ortaya koymuştur ve o raporun en
arka sayfalarında da, yaklaşık olarak 50 sayfalık bölümünde de “öneriler”
şeklinde bazı önerileri sunmuştur. Ancak tabii, önerilerin hiçbirinin şu anda
uygulanmış olduğunu görmüyoruz. Uygulanmasını bırakın, hatta o Meclis araştırma
raporu Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmemiştir bile. Bu, doğru
değildir. Bunları, aynı tabloyu diğerlerinde de görüyoruz. İşte, geçmiş
zamanlarda madde bağımlılığıyla ilgili aynı şekilde araştırma komisyonları
kurulmuştu, onda da çok ciddi çalışmalar yapılmış, çok ciddi öneriler sunulmuş
ama onların hiçbirinin önerileri maalesef Meclisimize getirilmemiş ve
uygulanmamıştı. Aynı tabloyu yine,
diğer, İnternet kullanımı bağımlılıklarıyla ilgili olarak… Onda da aynı
şekilde yapılmıştı yani Mecliste araştırma komisyonlarını kuruyoruz, kurmuş
olduğumuz araştırma komisyonları çalışmasını tamamlıyor ve çalışmalarının
hepsini bir rafa koyuyoruz. Bu, doğru bir yaklaşım değildir, Adalet ve Kalkınma
Partisi bu konuda çok yanlış yapıyor. Mademki bu komisyonlar kuruluyor, öyleyse
bu komisyonların raporları mutlaka ama mutlaka değerlendirilmeli ve de o
çıkartılan sonuçlar insanlarımıza sunulmalıdır.
Bakınız,
bunlardan bir tanesi, alınan tedbirlerin istenmesi noktasında, sağlık
çalışanlarına yapılan şiddetle ilgili olarak, “Sağlık çalışanlarına psikolojik
ve fiziksel şiddet uygulanmasının önlenmesi için gereken her türlü hukuki ve
idari tedbirler alınır.” deniliyor.
İkinci konu,
“Şiddetle karşılaşan sağlık çalışanına hukuki, tıbbi ve sosyal destek
sağlanır.” deniliyor.
“Sağlık
kurumlarının risk değerlendirmesi yapılarak şiddet riskinin fazla olduğu
alanlarda güvenlik önlemleri artırılır.” deniliyor.
Bakın, bunlar ne
kadar doğru şeylerdir.
Mesela yine diğer
bir öneri: “112 çalışanları için bütün yerlerde komuta kontrol merkezleri ve
isteyen yerlerde de acil çıkış kapıları şifreli şekilde konulmalı ve de bu
şekilde bir şiddetle karşılaşan sağlık personeli hemen şifreyi kullanarak başka
bir yere geçmeli ve de korunmalıdır.”
Yani bu kadar
güzel tedbirler varken bunların hiçbirini göz önüne almıyoruz ve de hekimlere
saldırılıyor, hekimler ölüyor, sağlık personelinin itibarı ortadan kaldırılmaya
çalışılıyor ve sonuçta da bütün her şey hekimin üzerine yıkılıyor ve sağlıktaki
başarısızlığın hepsi hekimlere bırakılıyor.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeler üzerinde söz isteyen Arif Bulut, Antalya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ARİF BULUT
(Antalya) – Teşekkür ederim. Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan yasanın 25’inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, kanun hükmünde kararnameler ve tam gün uygulamasını da içine alan
torba yasalarla sağlıkta yaratılan değişimin, dönüşümün kamu yararı gözetmediği
artık net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Sağlık özelleştirilmiştir ancak
hekimler ve diğer sağlık çalışanları baskı altında, dayatmalarla, otoriter bir
yönetim anlayışıyla neredeyse tek tip bir üniforma giydirilerek kamu
hastanelerine mahkûm edilmişlerdir. Bu torba yasanın içindeki tam gün
uygulaması ile memleketteki sağlık sistemi içine bir köle düzeni
yerleştirilmiştir. Bu uygulamanın çok ciddi yaralar almış olan sağlık sistemini
yeniden iyileştirip ayağa kaldırması mümkün değildir. Burada teşhis yanlış
konulmuştur. Doğal olarak, yanlış teşhise uygulanan tedavi de büsbütün
yanlıştır. Sağlık çalışanlarının ve hekimlerin, idarecilerin, yöneticilerin
özlük haklarında yapılacak insani bir düzenleme bile, çalışanların alın terinin
karşılık bulması bile bu yapılanların tümünden daha fazla olumlu sonuç vermeye
yeterlidir. Hem çalışan hekimler hem emeklileri hem de sağlık çalışanlarının
bugünkü ücret politikaları ile hangi yasayı çıkartırsanız çıkartın düzelme
şansı yoktur. Sorunlar giderek daha da derinleşecektir, daha da büyüyecektir.
Tam gün uygulaması ile kamu hastanelerine zincirlediğimiz hekimden vatandaşa
hiçbir şekilde fayda gelmeyecektir.
Dünyada bir
hekime iki defa, üç defa ayrı ayrı mecburi hizmet yaptıran hiçbir ülke yoktur.
Pratisyenken, uzmanken ve yan dal uzmanı olduktan sonra ayrı ayrı mecburi
hizmet yükümlülüğü getirilmiştir. Hiçbir meslekte de birden fazla mecburi
hizmet yoktur.
Tıp eğitimi,
ihtisaslar, mecburi hizmetler ve askerlik beraber düşünüldüğünde yirmi
bir-yirmi iki sene etmektedir. Bu kadar zor koşullardan geçtikten sonra bir
hekime dayatmış olduğunuz bu tam gün uygulamasını reva görmek tam anlamıyla bir
insafsızlıktır.
Mecburi hizmete
karşıyız ama mecburi hizmet mutlaka uygulanacaksa bir defaya mahsus
uygulanmalıdır. Ayrıca, ya askerlik mecburi hizmetten sayılmalı ya da mecburi
hizmet askerlik süresi kadar kısaltılmalıdır.
Bu yasa taslağı
içindeki mecburi hizmetten muaf tutulan grupların böyle bir kıyağı neden ve
nasıl hak ettikleri anlaşılamamıştır. Kendi ülkemizde paralı eğitim veren tıp
fakülteleri vardır. Çocuklarımız bu fakültelerde doktor olabilmek için yaklaşık
600 bin Türk lirası para harcamaktadırlar ve hiçbir devlet desteği almamalarına
rağmen yine de mecburi hizmetlerini yapmaktadırlar.
Değerli
arkadaşlar, bu yasa taslağının ne manaya geldiğini artık hepimiz çok iyi
biliyoruz. Bu koşullar altında bir hekimin aile kurması bile bir mucizedir.
Hekimler bu koşullar altında, en az yirmi-yirmi beş sene çalıştıktan sonra
emekli olmak istemektedirler ancak emekli olamamaktadırlar. Çünkü, aldıkları
emekli maaşı 1.500 Türk lirasıdır ve emekliler bu parayla geçinememektedirler.
2012 yılında,
emekli doktorların emekli maaşlarının düzeltilmesi için bir kanun teklifi
verdim, hükûmet eden arkadaşlarımız bu torba yasanın içine koyma gereğini bile
duymadılar. Komisyonda emekli doktorların sorunları ve özlük hakları ile ilgili
tek bir kelime konuşulmadı. Komisyonda da, gördüğüm kadarıyla Genel Kurulda da
hem emekli doktorların sıkıntıları hem de diğer sağlık sorunları Tam Gün
Yasası’nın ağırlığı altında eriyip gitti. Emekli doktorlar gerçekten de ciddi
sıkıntı içindedirler. Emekli bir askerî hekim 3.500 Türk lirası alırken, emekli
bir sivil hekim bundan 2 bin Türk lirası daha az maaş almaktadır. Eğer
emeklinin yaşı 65’in altında ise kadro kısıtlaması nedeniyle istedikleri özel
hastanede çalışamamaktadırlar. Bunların mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir.
Emekli hekimlere bu zulmü yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
“Kimsesizlerin
kimsesiyim.” diye böbürlenen Sayın Başbakan, kendi özel hayatında yaşamış
olduğu olumsuz uygulamaların sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm hekimlerine
karşı intikam duyguları içinde yaklaşmış ve on bir yıllık iktidarı döneminde de
gerçekten intikam almıştır. Sayın Başbakan artık bu kartvizit sendromundan
kendini kurtarmalı, sağlık çalışanlarına gerekli değeri verdiğini
göstermelidir. Hukuk devletinde her suçun bir cezası, bir karşılığı vardır,
suçu kim işlerse yaptırımı da ona olmalıdır.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
480’e 1’inci Ek
sıra sayılı Torba Kanunun 25’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“(13.000)” ibaresinin “(30.000)” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı uyruklu
kontenjanında uzmanlık eğitimi yapmakta olan asistan doktorlar diğer
asistanlarla aynı koşullarda aynı işi yapmalarına rağmen bu güne kadar ücretsiz
çalıştırılmaktaydılar. Bu madde olumlu olmakla birlikte (13.000) gösterge
oldukça yetersizdir. Diğer asistanlarla aynı işi aynı koşullarda yapmaları
nedeniyle bu değişikliğimiz ile yabancı uyruklu asistanların alacakları ücretin
daha makul bir rakama çıkartılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
26’ncı madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)’nun 26. Maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu Arif Bulut
İstanbul Giresun Antalya
MADDE 26 - 1219
sayılı Kanunun 48 inci, 49 uncu, 53 üncü, 58 inci, 59 uncu, 60 ıncı, 61 inci,
62 nci, ek 4 üncü, ek 5 inci, ek 6 ncı, ek 8 inci ve ek 11 inci maddeleri
Yasanın yayımı tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Arif Bulut, Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ARİF BULUT
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan yasanın 26’ncı maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, burada, güya üniversitede çalışan hekimlere bir avantaj
sağlandığı, eğitim hastaneleri ve diğer kamu hastanelerinde çalışan hekimlere
bu avantajın sağlanmadığı görülmektedir. Bu, tam anlamıyla bir aldatmacadır,
bir takiyedir ancak bu hâliyle bile hekimler arasındaki eşitlik ilkesine
aykırıdır, bu ilkeyi bozmaktadır. Yasanın ruhuna bakıldığında doktorların
serbest çalışma özgürlüğünün tamamen yok edildiği görülmektedir. Tüm bunlara
rağmen, muayenehane açarak serbest çalışan hekimlere, SGK’yla anlaşma yapan tüm
özel hastanelerde tedavi yapmak, ameliyat yapmak yasaklanmıştır. Böylece
doktorlar mağdur edilerek özel sağlık kartellerine ucuz iş gücü sağlanmaktadır.
Buna “muayenehane hariç her şey serbesttir yasası” demek daha doğru olacaktır.
Bu uygulamayla doktorlara denmektedir ki: “Muayenehane açabilirsin ancak
mesleğinin gereğini yerine getiremezsin, mesleğini icra edemezsin.” Şu anda
doktorlara poliklinik açma, hastane açma izni verilmemekte, SGK anlaşması
yapmak istemese bile, tamamen özel sektöre yönelik çalışsa bile özel sağlık
işletmesi açtırılmamaktadır. Dolayısıyla, doktora muayenehane açma izni
verilmemektedir ama “Özel sektör hastanelerinde çalışabilirsin ancak bizim izin
verdiğimiz ölçüde.” denmektedir.
Tam Gün Yasası,
dayatmacı değil, katılımcı olmalıdır, seçme hakkı vermelidir; özlük hakları
yönünden adaletli ve tatminkâr olmalı, hekimlik mesleğinin önemini göz ardı
etmemeli, meslek onuruyla bağdaşabilmelidir; sistem içinde çalışacak olana da,
özel çalışacak olana da saygıyla bakmalıdır, saygıyla yaklaşmalıdır. Özel
çalışmak isteyeni yok etmek hedefleneceğine, sistemin bunlardan nasıl
faydalanacağının yolları aranmalıdır. Ruhsatsız sağlık hizmetleri sunmak ya da
“ruhsatsız hekimlik” adı altında serbest çalışan hekimleri cezalandırmak için
suç yaratılacağına, genel hukuk kuralları çerçevesinde bir hukuk devleti
duyarlılığı gösterilerek onların da hakları korunmalı ve SGK anlaşmalı özel
hastanelerde hastalarını tedavi etme hakkı teslim edilmelidir. Böyle olmasında
kamu yararı vardır. Hekimlik mesleğinin icrasına yönelik sınırlandırmalar
sağlık hizmetinde hiçbir zaman olumlu sonuç vermez.
Değerli
arkadaşlar, doktorların bağımsız çalışma hakları bu yasayla yok edilmiştir.
Doktorların emekleri ve alın terleri sömürülmekte, amele hâline
getirilmektedirler. Bu yasa tasarısı bu hâliyle yasalaşmamalıdır. Bu yasa
taslağında yer alan maddelerin çoğu, mecburi hizmetten serbest çalışma
haklarının yok edilmesine kadar olan bütün bölümler geri çekilmelidir. Bunların
yasalaşması birçok sorunu beraberinde getirecektir, bu sorunları düzeltmek için
yeniden yasa tasarısı hazırlanacaktır ama sorun giderek derinleşecek, vatandaş
gerçek bir mağduriyet yaşayacaktır. Görevimiz sorun yaratmak değil, sorun
çözmektir. Şimdiye kadar çıkarılmaya çalışılan her tam gün yasası eskisinden
daha büyük sorunlarla ortaya çıkmıştır. Üniversite hastanelerinde çalışan
hekimlerle diğer kamu hastanelerinde çalışan hekimler arasındaki farklı
uygulamalar ortadan kaldırılmalıdır. Evrensel hukuk kurallarına uygun, anayasal
hakları koruyan, meslek onurunu ve saygınlığını zedelemeyen, adil ve
hakkaniyetli, hasta hakları ile çalışanların haklarını aynı ölçüde koruyan,
hekimlerin çalışma özgürlüğünü kısıtlamayan, insan haklarına uygun bir yasa
yapılmalıdır.
Üniversiteler,
eğitim hastaneleri ve büyükşehir hastaneleri çok büyük bütçelerle
yönetilmektedir. Bu tür kurumları yönetmek oldukça zordur ve hem mesleki bilgi
hem de profesyonellik gerektirmektedir. Bu yöneticilerin sırtında oldukça büyük
yük oluşmakta ve ciddi sorumluluk almaktadırlar. Ancak, bu sorumluluğun
ekonomik bir karşılığı yoktur. Bu kişilere yönettikleri bütçeler göz önüne alınarak
ayrıcalık tanınmalı ve bu doğrultuda ücretleri artırılmalıdır.
Son beş, altı yıl
içinde sağlık giderleri yüzde 100 artmıştır. Ancak, doktor ve sağlık
çalışanlarının maaşları bunun tam tersine azalmıştır. Bu tasarı yasalaştıktan
sonra eğer nitelikli sağlık hizmeti almak istiyorsanız mutlaka ek ücret ödeme
durumunda kalacaksınız. Üniversitelerdeki profesör ve doçent arkadaşlarımızın
bu yasayla almış olduğu ayrıcalığın karşılığı yine vatandaşın cebinden zorla
alınacak paradır. Bu uygulamalar, sosyal ve demokratik bir devletin
uygulamaları olamaz. Her doktor, tek bir işte çalışarak yani tek mesai yaparak
insanca yaşama şansına sahip olmalıdır, bunu sağlamak Hükûmetin görevidir.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
27’nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
480'e 1'inci Ek
sıra sayılı Torba Kanunun 27. Maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Eğitime
başladıkları tarihte çalıştıkları aile hekimliği birimini en az iki yıl
değiştirmemek şartıyla ve de gönüllü olarak bu süreyi üç yıla tamamlamak
isteyenler bu maddeye göre uzmanlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar, 7/5/1987
tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 3 üncü maddesi
uyarınca yapmakla yükümlü oldukları Devlet hizmetini ifa etmiş sayılırlar"
İdris Baluken Nazmi Gür Demir Çelik
Bingöl Van Muş
Erol
Dora Adil
Zozani
Mardin Hakkâri
BAŞKAN – Diğer
iki önerge aynı mahiyettedir, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi,; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi,; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27. Maddesinin Tasarıdan
kaldırılmasını ve maddelerin yeniden sıralanmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Reşat Doğru
Mersin Osmaniye Tokat
Celal Adan Oktay Vural D. Ali Torlak
İstanbul İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki
önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu Mehmet Ali Ediboğlu
İstanbul Giresun Hatay
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Mehmet Ali Ediboğlu, Hatay
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ
EDİBOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27’nci maddeyle
ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhuriyetin ilan
edilmesinin ilk yıllarından itibaren ülkemizdeki bugünkü sağlık
teşkilatlandırmasının ve sağlık hizmetlerinin temeli atılmıştır. Cumhuriyetin
ilanı sonrası çok sayıda bulaşıcı hastalık ile mücadele edilmiş ve bu
hastalıklarla mücadeleyle ilgili kuruluşlar kurulmuştur.
1961 yılında
çıkarılan 224 sayılı Kanun ile sağlık ocakları kurulmuş ve sağlık ile ilgili
tüm verilerin hızla düzeldiği bir döneme girilmiştir. Bu yasa, önce kırsalda
başlayan sağlık hizmetlerini sosyalleştirme, dönemin oldukça ilerisine ve hâlen
dünyanın pek çok ülkesine örnek oluşturan bir yaklaşım olmuştur. Önüne konulan
türlü siyasi engellemelere ve ayak sürümelerine karşın ülke halkı
sosyalizasyona da sahip çıkmıştır. Sağlık ocakları kamu yatırımlarının tümüyle
dışında tutulmuş olmasına rağmen kentsel bölgede de halkın sağlık hizmetine en
kolay eriştiği mekânlar da olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, 12 Eylül 1980 askerî darbesiyle uygulamaya konulan 24 Ocak
kararları ile tüm alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da hızlı bir
özelleştirme dönemine girilmiştir. Sağlık hizmetlerinde taşeronlaşmaya
gidilmiş, döner sermaye ile ilgili çalışma barışı bozulmuş, sağlık hak olmaktan
çıkarılarak alınır satılır bir metaya dönüştürülmüştür.
Avrupa Birliği ve
Dünya Bankasının direktifleri doğrultusunda Sağlıkta Dönüşüm Programı
uygulamaya sokulmuş, sağlık ocakları aile sağlığı merkezlerine, devlet
hastaneleri de kamu hastane birliklerine çevrilerek birer işletme hâline
dönüştürülmüşlerdir. “Muayenehaneleri kapatacağız.” diye yola çıkan zihniyet,
20 bin aile hekimine muayenehane açtırarak bu konuda ne kadar ikiyüzlü politika
uyguladığını da gözler önüne sermiştir.
Ülkemizde, Eylül
2005 tarihinde aile hekimliği pilot uygulamasına Düzce ilimizde geçilmiş, bunu
diğer iller takip etmiş, Aralık 2010 tarihinde de 81 ilimizde birinci basamakta
aile hekimliği modeli uygulanmaya başlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, evrensel tanımında “Aile hekimliği, bireylere yaş, cinsiyet ve
hastalık ayrımı yapmadan sağlık hizmeti vermek, ailelere yaşadıkları toplumla
birlikte birincil ve sürekli bir sağlık bakımı sunmak, fiziksel, psikolojik ve
sosyal problemleri yönlendirmek, diğer uzmanlık dallarına ihtiyaç olduğunda da
kapsamlı sağlık bakımı verilmesini koordine etmektir.” denilmektedir.
Çağdaş sağlık
hizmetleri yaklaşımı, sağlık hizmetlerinde farklı eğitimlere sahip farklı
meslek gruplarının bir arada çalışmasını önermektedir. Bu yaklaşıma göre hekim,
hemşire, ebe, sağlık memuru, çevre sağlığı teknisyeni, tıbbi sekreter gibi
farklı meslek grupları bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda sağlık
hizmeti sunmaktalar.
Aile hekimliği
modeli, sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerinin temel unsurlarından biri olan
“ekip” kavramına yeni bir yaklaşım da getirmiştir. Yeni model, aile hekimi ve
aile sağlığı elemanından oluşan yeni bir ekip tanımlamaktadır. Daha önceleri 6 sağlık
çalışanının yaptığı görevi, şimdi 2 sağlık çalışanı yapmaktadır. Aile hekimliği
pilot uygulamasından beklenen temel yarar, önerilen modelin ülke geneline
yaygınlaştırılması öncesinde belirli bir bölgede denenerek değerlendirilmesi ve
elde edilecek çıktılar doğrultusunda gerekli iyileştirmelerin yapılmasıdır.
Sağlık Bakanlığı, birinci basamak sağlık hizmetlerinde ve sağlık
göstergelerinde ne tür değişiklikler yarattığını açıklama gereği dahi duymadan
aile hekimliği uygulamasını tüm ülkeye yaygınlaştırmıştır. Sağlığı koruyucu ve
geliştirici hizmetleriyle sağaltım ve esenlendirme hizmetlerinin planlı ve
entegre bir biçimde sunulması çağdaş sağlık hizmetleri anlayışının temel ve
vazgeçilmez bir öğesidir. Bu hizmetlerden herhangi birinin fırsat bulundukça verilmesi
toplum sağlığını tehdit edici özelliğe sahiptir. Aile sağlığı çalışanları, aile
hekimliği çalışanlarıyla birlikte sağlık eğitimi risk gruplarının periyodik
izlenimleri, kanser tarama, aile planlaması ve bağışıklama gibi koruyucu
hizmetlerin yanında, poliklinik, kayıt, enjeksiyon, pansuman, sütür atma gibi
tıbbi uygulamalar yapmakta, ayrıca kira, elektrik, yakıt, telefon, İnternet,
tıbbi malzeme alımı, personel çalıştırma ve sigortasını ödeme gibi işlerle de
ilgilenmektedir. Bunun yanında, aile hekimleri, görev tanımı dışında olmasına
rağmen otopsi nöbetlerine, adli nöbetlere, defin nöbetlerine zorunlu olarak da
gitmektedirler.
Değerli
milletvekilleri, aile hekimliği başladığı günden bugüne planlama ve
organizasyonda hata üstüne hata yapmayı marifet olarak gören Sağlık Bakanlığı,
aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının hastanelerde keyfiyete açık tüm
zaruri hâllerde nöbet yazmaktadır. Aile hekimleri, zorunlu meslek
sigortalarının tamamını kendi ceplerinden ödeyerek karşılamakta ve bu sigorta yalnızca
çalıştıkları aile sağlık merkezlerinde geçerli olmaktadır. Bu çalışanların
karşılaşabilecekleri herhangi bir kazanın sorumlusu kim olacaktır?
Değerli
milletvekilleri, aile hekimliği çalışanları güvenlik ve gelecek kaygısı
yaşamadan görevlerini icra etmek istemektedir. Aile hekimliği çalışanları
sözleşmeli statüden çıkarılarak iş güvencesine kavuşturulmalıdır. Sağlık
çalışanlarına uygulanan şiddetin önüne geçilmelidir.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 480 sıra sayılı Tasarı’nın 27’nci
maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle alakalı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii ki şimdi
her şeyi iyice karıştırmaya başladık. Yani, aile hekimliği modelinin Türkiye’ye
gelmesi bir avantaj. Aile hekimliği modeli dünyanın çoğu yerinde uygulanan ama
tabii ki altyapısı, eğitimi, kimin aile hekimi yapılacağı önceden belirlenmiş…
O şekilde uygulandığı zaman elbette ki memleketin sağlık politikası yönünde
doğru bir yaklaşım olduğunu herkesin kabul etmesi gerekiyor. Fakat biz ne
yaptık? Biz öncelikle işe şuradan başladık: İlk düğmeyi yanlış ilikledik. Önce,
Türkiye Cumhuriyeti devletinde aile hekimliği uzmanlığını tanımladık, tıp
fakültesi mezunlarını Tıpta Uzmanlık Sınavı’na yabancı dil ağırlıklı olarak girdikten
sonra, üç yıllık bir yerinde eğitimle aile hekimi uzmanı yetiştirdik ama bir de
baktık ki günün birinde, yetiştirdiğimiz uzman sayısı yetersiz. O zaman dedik
ki bu toplum sağlığı merkezlerinde pratisyen hekimlerin hepsini, acillerde veya
sağlık ocaklarında çalışan hekimleri alalım, bunların adını aile hekimi
koyalım; hayırlı, uğurlu olsun, nur topu gibi yeni aile hekimlerimiz oldu.
Değerli
arkadaşlarım, eğer bu şekilde bir uygulamaya geçeceksek aile hekimi uzmanlığını
en azından özendirici bir şekilde, ana branşta, mutlak suretle yerinde, örgün
eğitimle bütünleştirmemiz lazım. Yani bakın, memlekette yaşayan 76 milyon
insanın sağlığından sorumlu olan, özellikle, tedavi edici kısımların değil,
önleyici hizmetler veya hastalıkların önceden tanınması, ortaya çıkmasının
engellenmesi noktasında, özellikle iktidarın da son on bir yıldır övündüğü,
anne ölüm hızları, bebek ölüm hızlarındaki azalma, aşılama programlarındaki
başarı ve yoğunlaşma aile hekimi olarak tanımlamış olduğunuz arkadaşların
göstermiş olduğu performansla ilgili.
Şimdi ne
yapıyoruz? Şimdi de yasayla yeniden, aile hekimlerine hem bir “mecburi hizmet
muafiyeti” diye bir şey tutturduk, “Yurt dışında eğitim yapmışsan, eğitimini
orada tamamlamışsan, ülkenin hekim ihtiyacı var, seni mecburi hizmetten muaf
tutuyoruz.” diyorsunuz. Öbür taraftan, atandığı ilk yerde aile hekimliği
uzmanlığını uzaktan eğitimle tamamlamış olanı mecburi hizmetten men
tutuyorsunuz. Yani bu şekilde, her alanda farklı farklı uygulamalarla, hekimler
arasında gurur kırıcı olan, incitici olan ayrılıkçı bu anlayıştan vazgeçmenizi
özellikle sizden rica ediyoruz. Bunlar doğru yaklaşımlar değil.
Türkiye'nin aile
hekimliği modeli doğru uygulanması gereken bir model ama şu anda kendi
kendinize sormanız lazım. “Bizim aile hekimliği uygulaması için şimdiki
yaptığımız mı doğru?”, “Daha önce aile hekimi uzmanlığını bir sınavla alıp,
belli süre yerinde eğiterek aile hekimi uzmanı yapıp bunlardan istifade etmemiz
mi doğru?” veya da “Pratisyen hekimlere bir anda, ‘Aile hekimi oldunuz, hayırlı
olsun.’ demek mi?” doğruyu tekrardan tartışmak lazım.
Burada, eskiden
uygulanan sağlık ocaklarındaki hizmetleri, hekimlerin sadece adlarını
değiştirerek, kendilerine birtakım sorumluluklar yükleyerek, “Sizi ekonomik
olarak da çok rahata erdireceğiz, nöbet tutturmayacağız.” diye gerekçelerle
aile hekimliği statüsüne sokarak bugün de tam o gün yaptıklarınızın tersine bir
uygulamayla onların karşısına çıkmak doğru yaklaşım değil.
Dünyanın hiçbir
yerinde aile hekimliği modeli Türkiye’de uygulandığı şekliyle uygulanmıyor.
Bakın, şimdi, ileriki maddelerde tartışacağız, aile hekimlerine dünyada, hiçbir
Batı ülkesinde olmayan şekilde nöbet uygulaması getiriyorsunuz. Bunun da kabul
edilebilir hiçbir tarafı yoktur. Aile hekimi uzmanı hangi alanda hangi görevi
yapacak, yetkisi, sorumluluğu; birlikte çalıştığı elemanlarının ne kadarının ne
derecede sorumluluğu olacak, bunları bilmesi kâfidir. Aile hekimlerinin
kendileriyle beraber, özellikle sözleşmeli olarak yanlarında çalıştırmış
oldukları yardımcı sağlık personellerinin de günün birinde kapının ağzına
konulmayacağının garantisi yoktur. Orada çalışan sözleşmeli statüdeki
insanların da mutlak surette devlet güvencesi altına alınması gerekiyor diyor,
bu düşüncelerle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum…
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE
(Yalova) – Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın İnce, Sayın
Atıcı, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Şeker, Sayın Dibek, Sayın Ediboğlu, Sayın
Acar, Sayın Öz, Sayın Dinçer, Sayın Küçük, Sayın Kesimoğlu, Sayın Bulut, Sayın
Demirçalı, Sayın Düzgün, Sayın Oyan, Sayın Gümüş, Sayın Aydın, Sayın Demiröz,
Sayın Güven ve Sayın Öğüt.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite
Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri
Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün; Devlet Memurları Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769,
2/1049) (S. Sayısı: 480 ve 480’e 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
480'e 1'inci Ek
sıra sayılı Torba Kanunun 27. Maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Eğitime
başladıkları tarihte çalıştıkları aile hekimliği birimini en az iki yıl değiştirmemek
şartıyla ve de gönüllü olarak bu süreyi üç yıla tamamlamak isteyenler, bu
maddeye göre uzmanlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar, 7/5/1987 tarihli ve
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 3 üncü maddesi uyarınca
yapmakla yükümlü oldukları Devlet hizmetini ifa etmiş sayılırlar"
İdris
Baluken (Bingöl) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenleme ile
aile hekimliği birimindeki uzmanlık eğitiminin aynı zamanda en az üç yıl gibi
bir sürede zorunlu çalışma ile yükümlü olunan devlet hizmetinin ifa
edilebileceğinden söz edilmektedir. Zorunlu devlet hizmetinin başarılı olunan
uzmanlık eğitimiyle birlikte üç yıl gibi zorunlu çalışma süresine bağlanma
koşulu Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durumdur. Mevcut sistemde
hekimlerin zorunlu devlet hizmeti zaten ortalama bir veya iki yıl arasında
değişmektedir. Dolayısıyla zorunlu olarak belirtilen üç yıllık sürenin iki yıla
eşitlenmesi ve gönüllü olarak üç yıla tamamlanabilmesi koşulu daha eşit bir
yaklaşım olabilir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
28’inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16
Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın;
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)’nun 28 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Selahattin Karaahmetoğlu Arif Bulut
İstanbul Giresun Antalya
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Arif Bulut, Antalya Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ARİF BULUT
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan yasanın 28’inci maddesinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
“Sağlıkta
dönüşüm” adı altında sağlık piyasalaştırıldı, devlet kontrolünde özel sağlık
kartelleri oluşturuldu. Sonra, bu kartellere uluslararası sermaye sahipleri
ortak oldu. Organ ve doku transplantasyonları, yoğun bakım hizmetleri ve buna
benzer çok ödeme yapılan hizmetler bu uluslararası ortaklı sağlık kartellerine
peşkeş çekildi. Kamu hastaneleri yavaş yavaş bu alanlardan çekilmeye başladı.
Üniversite hastanelerinde bu hizmetleri yapan kadrolar bu karteller tarafından
transfer edildi. Bunların hepsi AKP tarafından planlandı, yapıldı ve hâlen
yapılmaya devam ediliyor.
Anayasal bir hak
olan sağlıklı olma hakkı ötelenemez bir hizmet olmaktan çıkarılarak serbest
piyasa koşullarına terk edildi. Çok iyi yetişmiş, kendi alanında en iyiler
mertebesine ulaşmış hekimler kamu hastanelerini terk ettiler. Bu anlamsız ve
içi boş Tam Gün Yasası nedeniyle tüm bunlar oldu ve olmaya devam ediyor. Şimdi,
bu kadrolar zor tedavileri, zor ameliyatları, özellikli invaziv işlemleri,
organ ve doku nakillerini, ciddi yoğun bakım hizmetlerini çok özel kartel
hastanelerinde vermektedirler. Organ ve doku naklinde dünyada ön sıralarda olan
üniversite hastaneleri sıralarını bu kartel hastanelerine kaptırdılar. Başbakan
ameliyatını yaptırmak için bunlardan birisini kamu hastanesine, daha önce
afiliye edilmiş, Sağlık Bakanlığının el koymuş olduğu bir hastaneye çağırdı.
Sağlık Bakanı, bir başkasını bir başka hastaneye çağırdı ve ameliyatları
yapıldı ama bu ülkenin normal vatandaşları bunu yapamazlar, yapacak gücü olana
da yaptırmazlar.
Neden bunları
çağırıyorlar değerli arkadaşlar? Nedeni şu: Kamu hastanelerinde artık böyle
kişiler çalışmıyor. Tam gün dayatması var. Çalışanlar tehdit altında, korku
içinde, darbediliyorlar, öldürülüyorlar. Çünkü bu AKP Hükûmetinin en
tepesindekiler doktorları vatandaşa hedef olarak gösterdiler, doktorlara
intikam duyguları içinde yaklaştılar. Çünkü Dünya Bankasının önlerine koyduğu
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı uygulayabilmek için engel gördükleri en önemli
halka doktorlardı. Doktorları sindirmenin yolu itibarsızlaştırmaktan geçiyordu,
sistematik olarak buna yöneldiler ve bunu başardılar. On bir yılda adım adım
bir meslek grubunun tüm hakları nasıl elinden alınır, serbest çalışma
özgürlükleri nasıl yok edilir, doktorların ortaya koyduğu özel girişimleri
nasıl engellenir bunu gösterdiler ve doktorların sistemdeki en değersiz halka
olmasını sağladılar, doktorlar âdeta amele oldular. Doktorların çalışanı da,
emeklisi de nasıl yokluk ve yoksulluk içinde yaşanır bunu öğrendiler. Tam gün
dayatması esas olarak bu uygulamadaki son halkadır. Can çekişmekte olan, çene
atan sağlık sistemine vurulan son darbedir, bundan sonrası ölümdür.
Değerli
arkadaşlar, sizler de bu uygulamadan her biriniz mutlaka nasibinizi alacaksınız
ya da en yakınınızdakiler nasibini alacaktır. Hiçbirimiz ölümsüz değiliz. Bir
gün ambulansa ya da sedyeye bindiğinizde veya hasta yatağına sizi koyduklarında
sağlıklı olma hakkının ne demek olduğunu anlayacaksınız, neyle oynadığınızı,
neleri bozduğunuzu anlayacaksınız ama çok geç kalmış olacaksınız.
Geldiğiniz
noktaya bir bakalım: Her poliklinikte doktor var ama hastayı tedavi edecek
doktor yok. Doktor performans için orada bulunuyor. Doktorların kendi sağlığı
yerinde olmadığı için hasta güvende
değil. Hizmet kalitesi düşmüş ama SGK’nın ödediği fatura giderek katlanıyor.
Ayrıca, vatandaşın ödediği fatura da giderek katlanıyor, katılım fiyatları
artıyor. Bıçak parası yok edilmedi, yasallaştı, giderek artıyor. İlaçta
yokluklar dönemi başladı, özellikle önemli ilaçlar bulunmuyor. Daha yapılmadan
özelleştirilmiş şehir hastaneleri geliyor. Bırakınız doktor seçme hakkını,
doktora ulaşmak bile giderek zorlaşıyor. Katılım paylarının artırılması ya da
“tamamlayıcı sigorta ücreti” adı altında yeni ücret tarifeleri geliyor. Kamu
yararı olmayan sağlık serbest bölgeleri oluşturma çabaları devam ediyor. Kırsal
kesimde sağlık ocaklarının ortadan kalkmasıyla oluşan sorunlar giderek
derinleşiyor. Asistan sorunları giderek artıyor. Aile hekimlerinin sorunları
giderek artıyor. Hastaların en mahrem bilgilerinin bilmemesi gereken kişi ve
kurumlara servis edilmesinin önü açıldı. Hekime ve sağlık çalışanlarına şiddet
konusunda hassas olduğunu beyan edenler yine şiddet oluşması için uygun ortamı
yaratmaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARİF BULUT
(Devamla) - Sürekli yasa yapıyoruz ama hiçbir sorunu çözemiyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
29’uncu madde
üzerinde iki adet aynı mahiyette önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve
Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku
Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Oktay Vural
Mersin Osmaniye İzmir
Reşat Doğru D. Ali Torlak Celal Adan
Tokat İstanbul İstanbul
"MADDE 29-
1219 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
'GEÇİCİ MADDE 11-
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, sağlık meslek liselerinin
sağlık bakım teknisyenliği haricindeki programlarına öğrenci kaydedilmez. Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı
Hemşirelik Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sağlık
meslek liselerinin hemşirelik programına da öğrenci kaydı yapılmaz. Bu tarihe
kadar kaydı yapılmış olan öğrenciler eğitimlerini kayıtları yapılan
programlarda tamamlarlar ve bitirdikleri programların meslek unvanını
kullanırlar. Sağlık meslek liselerinin kapatılan programlarından bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar mezun olanlar da meslek unvanlarını kullanmaya
devam ederler.'"
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar İlhan Demiröz
İstanbul Kocaeli Bursa
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 29’uncu maddesiyle
ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 29’uncu maddeye geçici 11’inci madde eklenerek şöyle demişler:
Sağlık meslek liselerinde… Ve hemşireler için “yardımcı” ibaresi konmuştur.
Buradan Sayın Bakana sormak istiyorum: Yani genç bu yavrulara hastalarımızı,
insanlarımızı nasıl emanet edeceğiz? Hemşire yüksekokul mezunu olmalı. Eğer
yapıyorsak sağlık memurlarını da hemşirelerini de yüksekokul mezunu yapalım.
Bu “yardımcılık”
kelimesi veya yardımcılığın nereden çıktığını anlamış değilim. Acaba diyorum
ki, son günlerde hele yeni ihdas ettiğiniz bakan yardımcılığından sonra hemşire
yardımcılığı veya sağlık memuru yardımcılığı da başarılı olacak şeklinde mi
düşündünüz? Onu da öğrenmek istiyorum.
Buradan, bu
ifadeden sonra, Sayın Bakanı burada bulmuşken şunu da sormak istiyorum değerli
arkadaşlar: Türkiye’de Sağlık Bakanlığına ait hastane sayısı 2007 yılında 848
iken, 16 devlet hastanesi kapatıldı, bu sayı 2012’de 832’ye düştü. Yani, yine
2007’de 365 olan özel hastane yüzde 48 artışla 541’e kadar çıktı.
Sayın Bakan
buradayken şöyle sormak istiyorum: Kapatılan 16 hastane hangileridir? Kapatma
gerekçeleri nelerdir? Sağlık Bakanlığı bundan sonraki yıllarda kaç tane daha
devlet hastanesi kapatmayı planlamaktadır? Bir yandan devlet hastanelerini
kapatırken daha kaç tane özel hastane yapılması teşvik edilecektir? Bunları
öğrenmek istiyorum.
Buradan bölgem
olan Bursa’ya gelmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Bursa’da Bursa şehir hastanelerinin kurulması üzerine yer
aranmaktadır. Sayın Bakan da gayet iyi biliyor. Daha önce Samanlı mevkisinde
bir hastane kurulması yoluna gidildi ama bu bölgenin 1’inci sınıf tarım arazisi
ve Bursa Ovası içerisinde olması nedeniyle hukuki olarak olmayacağı ortaya
konduktan sonra vazgeçilmiş gibi bir durum söz konusu. Bu defa Bursa şehir
hastanesinin Doğanköy’de 2 bin dönümlük bir alanda yaptırılacağı ifade
edilmektedir. Buranın da bir kısmının ormanlık alan olduğunu ve burada özel
fidan yetiştirildiğinin de altını özellikle çizmek istiyorum. Ve buradan söz
konusu olarak bu alanın neresi olduğunu Sayın Bakandan öğrenmek istiyorum.
Ve buradan şunu
da söylemek durumundayım: Bursa’da 468 yataklı bölge hastanesi, 275 yataklı
kalp damar hastanesi, 264 yataklı onkoloji hastanesi, 48 yataklı psikiyatri
hastanesi, 100 yataklı yüksek güvenlikli hastane ve 200 yataklı fizik tedavi
rehabilitasyon hastanesi olmak üzere, 1.355 yataklı bir sağlık kampüsünün
yapılacağı ifade edilmektedir. Buradan soruyorum: Acaba uluslararası
standartlara göre, bu büyüklükteki bir hastane için gerekli olan arsa büyüklüğü
ne kadardır veya yine, uluslararası standartlara göre, hastanelere hastaların
kolayca ulaşabilmesi için şehir merkezine kaç kilometre uzaklıkta olması lazım?
Yine, şunu da
söylemek istiyorum: “Bursa şehir hastanesi için yer seçimi kararı verilirken
uluslararası standart neden gözetilmemiştir ve Doğanköy’deki hastaneye Bursa
şehir merkezinde yaşayan hastalar nasıl ulaşacaktır?” diye sormak istiyorum.
Bir, Bursa şehir
hastaneleriyle ilgili bunu sorduktan sonra, bir de zamanımı iyi kullanarak,
burada ihale kapsamı içerisinde hangi yatırım ve hizmetlerin olduğunu öğrenmek
istiyorum. İhale sonucuna göre ihaleyi kazanan şirketlere yılda kaç lira, kaç
TL kira ödenecektir? Bunları, Sayın Bakanım bizi bilgilendirirse, hem ben hem
de bölgem olan Bursalı seçmenler öğrenmiş olacaktır.
Hepinizi saygıyla
ve sevgiyle selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili.
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 29’uncu maddesiyle
alakalı verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi tekraren saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, burada
sağlık meslek liselerini çiğdem gibi büyüttük, sayılarını çoğalttık.
“Memlekette hemşire, ebe ihtiyacı var.” dedik, “Sağlık alanındaki başka
teknikerlere de ciddi manada ihtiyaç var.” dedik. İllere baktığımız zaman,
illerin her bir yerinde sağlık meslek liselerinin –özellikle özel sağlık meslek
liselerinin- sayılarının arttığını biliyoruz. Şimdi, yeni bir düzenlemeyle de
hemşirelik, ebelik ve bunlara bir yardımcılık getiriyoruz. Eğer bu dağıtılan
kanun tasarısı -Türkiye Büyük Millet Meclisi sıra sayısı 480’e 1’inci Ek, sayfa
26- eğer milletvekillerinin elinde, değerli arkadaşlarımızın elinde varsa bu,
ben buradan bir şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, şöyle diyoruz,
hemşire yardımcısı, ebe yardımcısı, bunların tanımlarını yapıyoruz, bir de
sağlık bakım teknisyenliğinin tanımını yapıyoruz. Yaptığımız tanımlarda
bakıyoruz ki: “Hastaların günlük yaşam aktivitelerinin yerine getirilmesi,
beslenme programının uygulanması, kişisel bakım ve temizliğiyle sağlık
hizmetlerinin ulaşımında yardımcı olan ve refakat eden sağlık teknisyenidir.”
Ebe yardımcısına bakıyoruz: “Aynı görevleri yapan sağlık teknisyenidir.” Sağlık
bakım teknisyeninin tanımına bakıyoruz: “Aynı işi yapan sağlık mensubudur.”
Yani şimdi, aynı işi yapan kişilerin adlarını “hemşire yardımcısı”, “ebe
yardımcısı” diye… Hemşire ve ebelik gibi özellikle Türk tıbbına ciddi emeği
geçen, hekim, hastaya baktıktan sonra hastanın geri kalan işlerini emanet
ettiği ve kendi derneklerinin de ısrarla “hemşire yardımcısı” ve “ebe
yardımcısı” denilen bir statünün kabul edilemez olduğunu ifade etmiş olmalarına
rağmen, neden zorlayarak bunlara “hemşire yardımcısı” ve “ebe yardımcısı”
unvanı vermek istiyoruz? Yani burada asıl niyetin ne olduğunu Parlamentoya
Saygıdeğer Bakanın izah etmesi lazım. Eğer gerçekten lise seviyesinde bir
istihdam oluşturmaksa o zaman gelin “Hemşire yardımcısı”, “ebe yardımcısı”
diyeceğimize aynı görevi yapan “Sağlık bakım teknisyeni” olarak adlarını tek bir
ad altında birleştirelim. Yani hastane hizmetlilerinin hastanede yardımcı sınıf
olarak görev yapmalarına engel olacak veya bunların sayısını artırmayı
engelleyecek bir teklifimiz yok. Sadece istediğimiz şu: “Hemşire yardımcısı”,
“ebe yardımcısı” denilen statü, hastane içerisinde veya toplum sağlığı
merkezlerinde bundan sonra yeni kargaşaların önünü açmanın ötesinde bir işe
yaramayacak. Görev ve yetkileri tam olarak belirlenmediğinden, orada yarın
birileri çıkacak, “Hemşirenin görevini hemşire yardımcısı olarak ben de
yapabiliyorum, ben niye hemşire yardımcısıyım?” diyecek. Daha önce üç yıllık
görev yapan ebeleri, bir anda, bir kanunla hemşire yaptık. Yarın, ileri ki
günlerde bu Bakanın sabit kalacağı veya bu iktidarın daima Türkiye Cumhuriyeti
devletinde iktidar olacağının bir garantisi yok ki. Bir başkası gelip bu
kanunu, bu meslek üzerinden farklı algılamayla değiştirmeye kalktığında, bunun
vebali onların değil bugün bu tasarıya “evet” diye kalkan parmakların üzerinde
olacak. Dolayısıyla, bu vebali taşımamızın bize sağlayacağı hiçbir fayda yok.
Burada bu
okullardan, sağlık meslek liselerinin sağlık bakım teknisyenliği haricindeki
programlarına öğrenci kaydetmeyeceksek hemşire yardımcılığı, ebe yardımcılığı
statüsünden vazgeçelim. Bu doğru bir uygulama değildir, bu konuda Genel Kurulun
doğru karar vereceğine inanıyorum.
Özellikle,
Komisyonda da tartıştığımız şekliyle, sağlık camiası içerisinde gerçekten
hizmetlerin devamı noktasında çok önemli bir yere, göreve sahip olan hemşire ve
ebelere bu haksızlığı yapmamamızı herkesten rica ediyor, saygı ve sevgilerimi
sunuyorum, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Böylece, birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.29
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26’ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 30 ila 56’ncı maddeleri kapsamaktadır.
Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen
Reşat Doğru, Tokat Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Tabii, torba kanunun ikinci bölümünü görüşüyoruz. Birinci
bölümünde yapılan birtakım uyarılarımıza rağmen herhâlde onların hiçbirisi
kabul edilmedi, bundan sonrakinde inşallah kabul edilir diye düşünüyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii, sağlık teşkilatının kendine
özgü çok önemli kuralları var. Sağlık teşkilatındaki insanlar büyük bir
özveriyle çalışırlar ve çalışmalarının, öyle çok fazla bir beklenti içerisinde
olmadan çalışmalarının karşılığı olmaz. Ancak şurası bir gerçektir ki, sağlıkta
bir şeyler yapılacaksa, bunların, ancak bakanlık, hekimler ve diğer sağlık
çalışanları ile birlikte hep beraber değerlendirilip düşünülmesiyle yapılması
en doğrusudur. O zaman, öncelikle yapılması gereken. Başta hekimler olmak
üzere, sağlık çalışanlarının şu ana kadar en önemli sıkıntılarından bir tanesi,
kamuoyunda ve halkın önünde gururlarının kırılmış olmasıdır yani yok edilen bir
saygınlıkları vardır. Bu saygınlıklarının yok edilmiş olmasından dolayı da
birtakım sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı da mutlaka sağlıktaki
olumsuzlukların tek sebebinin hekimler olduğu olgusunun toplumdan kırılması
gerekmektedir. Eğer şu anda sağlık personeline bir şiddet uygulanıyorsa, bir
şiddetle karşı karşıya kalınıyorsa, bunun en önemli sebeplerinin başında,
hekimlere daha önce yapılan çeşitli, hem siyasilerin hem de diğer birtakım
yerlerde yapılan olumsuz söylemler -ve saygınlıklarının yok edilmesi- yani
onların gururlarına yapılan saldırılardır. Bundan dolayı da özellikle bu
insanların mutlaka moral değerlerini yükseltmek mecburiyetindeyiz. Özellikle
şurası gerçektir ki her gün bir hastanede veyahut her gün bir sağlık
kuruluşunda onlara yapılan saldırılar ancak o şekilde önlenebilir, yoksa siz
eğer o hekimi belli bir şekilde toplum nezdinde -hem basın kanalıyla hem de
medya kanalıyla, onlar vasıtasıyla- belli bir seviyeye getirmezseniz, o zaman o
saldırılar devam edip gidecektir.
Ayrıca, diğer bir konu da maalesef, ülkemizde -Sağlık Bakanlığının
görevi- sadece hastalara bakmak veyahut da hastalara daha fazla ameliyat
yapmak, yatak sayısını artırmak, yoğun bakım ünitelerini artırmak, ambulans
sayısını artırmak şeklinde övünülmemesi gereken bir durum da vardır. Şöyle ki:
Ülkemizde koruyucu hekimliğe çok ciddi manada destek verilmesi gerekmektedir.
Şu anda GDO’lu ürünlerin, zararlı gıdaların, zararlı içeceklerin,
çocuklarımızın veyahut da bebeklerimizin yediği, torunlarımızın yediği çeşitli
gıdaların -acaba- sağlık noktasında ne olduğu konusunda çok ciddi çalışmaların
yapılması gerekmektedir. Şurası gerçektir ki şu anda toplumda işte bisküviler,
çeşitli mamalar… Bunların içerisinde kullanılan şekerlerin büyük bir kısmı
“tatlandırıcı” dediğimiz şekerlerdir. Tatlandırıcılar suni şekerlerdir.
Bakınız, bunlar dünyanın birçok ülkesinde artık neredeyse tamamen ortadan
kaldırılır pozisyona gelmiştir. Herkes tatlandırıcılardan vazgeçip tabii şekere
doğru geçmektedir ama enteresandır, bizim ülkemizde hâlâ tatlandırıcıların
oranı yüzde 10’lar, yüzde 15’ler civarındadır. İşte, pastasında kullanılır,
mamasında kullanılır, bisküvisinde kullanılır ve çocuklarımızı bir noktada
nasıl bir şekilde etkilediğimizin farkında olmadan onları zehirleme durumuyla
karşı karşıya kalırız.
Bunların yanında insanların psikolojilerinin bozulmuş olduğu bir
ortamı da yaşıyoruz. Her gün intiharlarla, her meslek grubunda, polisinden işte
çeşitli gruplarına kadar birçok meslek gruplarında intiharlarla karşı
karşıyayız geçim derdinden veya çeşitli şartlardan. İnsanlar tarımda aradığını
bulamıyor, memur işte kartzede duruma gelmiş, elindeki kartın, kullanmış olduğu
kartın parasını ödeyemiyor. Dolayısıyla, bağımlılıklar her geçen gün artıyor.
Bunun içerisine sigarayı sayabiliriz; sigara, alkol, uyuşturucu, her geçen gün
maalesef artıyor. İşte, böyle ağır bir travmanın içerisinde -bulunan
insanların- bakıyorsunuz, boşanmaların arttığı, insan sağlığının bozulduğu,
intiharlara doğru süratli şekilde bir gidişin olduğu bir ortamı da yaşıyoruz ve
görüyoruz.
Bu manada da mutlaka müdahale edilmesi gereken bir zaman sürecini
yaşıyoruz ki bu noktada Sağlık Bakanlığından Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanlığından diğer birtakım kuruluşlara kadar çok
önemli görevler düşüyor ama gördüğümüz kadarıyla maalesef bunların hepsi bir
kenara bırakılıyor, sadece işte intiharlarla ilgili biz zaman zaman araştırma
önergeleri vererek buralarda konuşuyoruz ama insanların yürekleri yanıyor,
canları yanıyor. Her gün onlarca insanın bu ağır durumla karşı karşıya olduğu
bir ortamı da yaşıyoruz.
Sayın milletvekilleri, tabii hekimlerin özlük hakları ile
maaşlarının emekliliklerine yansıyacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve
özellikle de eğitim hastanelerindeki eğitim elemanlarının özlük haklarının üniversite
hastanelerinde çalışan aynı meslek gruplarıyla beraber olması gerekmektedir. Bu
konuda da çok ciddi noktada şikâyetler vardır. Yani eğitim hastanelerindeki bir
insanımızın aldığı maaşla veyahut da emeklilikte almış olduğu maaşla, işte
üniversite hastanelerinde çalışan hekimler arasında çok büyük oransızlık
vardır. Şu anda, işte, en yakın Ankara Numune Hastanesi; Ankara Numune
Hastanesindeki bir eğitici uzmanımız
-orada profesör de çalışıyor, doçent de çalışıyor, eğitici olarak
çalışıyor- emekli olursa aldığı maaş 2 bin lira, eğer aynı arkadaşımız tıp
fakültesinden, üniversite hastanesinden emekli olursa orada aldığı maaş 4 bin
liradır. Bu çok büyük bir adaletsizliktir.
Bu noktada özellikle Sağlık Bakanlığımızdan, işte Maliye
Bakanlığımızdan ilgi beklenilmektedir. Yani, bu tür adaletsizliklerin mutlaka
ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ayrıca hekimlerin özlük hakları ve maaşları
eğitimleri, görev esnasındaki zorluk ve riskler göz önüne alınarak yeniden
düzenlenmelidir. Özellikle diyoruz çünkü şu anda hekim camiasının olsun veyahut
da diğer yardımcı sağlık personelinin olsun nöbetle ilgili çok ciddi sorunları
vardır. Hekimler ve diğer sağlık personelleri yani yeri geldiği zaman yirmi
dört saat nöbet tutuyorlar ve alınan nöbet ücretleri veyahut verilen nöbet
ücretlerinin ne kadar komik olduğunu da söylemek mecburiyetindeyiz.
Bunların yanında, üniversite ve eğitim hastanelerinde çalışan
hekimler ile hizmet hastanelerinde çalışan hekimlerin aynı statüde
değerlendirilmesi çok yanlıştır. Dolayısıyla da bu yönde olarak da yani
sağlıktaki eğitimde yapılacak en büyük darbelerden biridir. Bu hastanelerde bir
yandan eğitim süreci sağlanırken bir yandan kariyerle ilgili yapılan çeşitli
iyileştirmeler de beraberinde yapılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, sağlıktaki bir diğer garabet durum da
sağlık sistemine bir yarar sağlamayan, çalışanlar arasında huzursuzluk getiren,
sağlık harcamalarını gerçek dışı olarak artıran döner sermaye uygulamasının
yeniden düzenlenmesi konusudur. Sağlıkta bir süredir uygulanan döner sermaye
sistemi özlük haklarında veya maaşlardaki düzenlemeler yapıldıktan sonra tekrar
mutlaka revize edilmelidir çünkü bu tip bir döner sermaye uygulaması sağlık
çalışanlarına biraz maddi destek dışında sisteme hiçbir yarar sağlamamış,
aksine sağlık çalışanlarının huzurunu bozmuş ve sağlık harcamalarını gerçek
dışı olarak artırmıştır. Bu sistem mutlaka ama mutlaka revize edilmeli,
değiştirilmelidir.
Bunun yerine, kamuda mesai dışı çalışmak isteyen hekimlere ve
onlar ile birlikte çalışacak diğer sağlık personeline ücretini vatandaştan
almak kaydıyla fazla mesai uygulamasına farklı boyutlarda geçilebilir. Şu anda
getirmekte olduğumuz, tabii, kanunda bazı düzenlemeler var ama bunların çok
yeterli olduğunu biz söylemiyoruz. Aynı tablonun yani üniversite hastanelerindeki
hekimlere verilen o bazı yetkilerin diğer devlet hastanelerinde çalışan
hekimlere de verilmesinde fayda vardır.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde uzman hekimler çalışmaktadırlar. Bu
uzman hekimlerin, tabii, şu an itibarıyla muayenehanelerinin ya tamamen
kapattırıldığı veyahut da muayenehane açma haklarının tamamen ortadan
kaldırıldığı bir durumla karşı karşıyayız.
Memleketimizden örnek vermek istiyorum, milletvekili olduğum
ilden. İşte, Tokat’ın Reşadiye beldesi, o bölgeye gitmiş, insan çalışıyor yani
çalışmış olduğu yer dağların arasında olan bir bölge. Oradaki hekim hastanede
çalışırken mesai saatlerinin dışında eğer bir muayenehane açmak istiyorsa biz,
o muayenehane açma hakkının verilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Şu an
itibarıyla, tabii, hekim olup da hekimlerin öyle çok büyük para kazanmış
olduklarını veyahut da işte, hekimlerin çok zengin olduğunu söyleyemezsiniz.
Bir tane zengin hekim söylenmez ama yani zengin galericiler söyleyebilirsiniz,
diğer birtakım meslek sahipleri, onları söyleyebilirsiniz ama enteresandır, her
türlü, işte, sağlıktaki sorunların üzerine yıkıldığı hekim camiası yeri geldiği
zaman çok ağır suçlamalarla karşı karşıya bıraktırılmakta ama haklı olduğu
zaman, onlara özlük hakları verilmesi gerektiği zaman da bir kenara bırakılmaktadır.
Bunların doğru olmadığını söylemek istiyoruz.
Bakınız, işte, Ankara’mızda veya Türkiye’nin her yerinde
hekimlerin bazılarının, işte, buradaki hocalarımızın muayenehaneleri var ama bu
muayenehanelerindeki yazmış oldukları reçete geçerli değil. Hâlbuki sosyal
güvenlik kurumları olarak bunların yani neden biz… İşte, bu, vergisini veriyor,
oradaki kayıt defteri, protokol defteri var, onlara işleniyor, her şey
yapılıyor ama Sosyal Güvenlik Kurumu onların yazmış olduğu reçeteleri geçerli
saymıyor, illa resmî devlet kurumundan olması şeklinde bir değerlendirme
yapıyor. Bunun da doğru olmadığı kanaatindeyiz. Yani, eğer biz hekime veyahut
da hocamıza bir muayenehane açma yetkisi vermişsek bu büyükşehirde, en azından
onun yazmış olduğu reçete de bu yönlü olarak mutlaka geçerli olmalıdır diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen,
Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine sizi diş hekimlerinin sorunlarıyla sürekli meşgul
ediyorum ama bu sorunlar yıllardır çözülemediği için bir daha bir daha Mecliste
dile getirmek istiyorum çünkü meslektaşlarımızın çok önemli sıkıntıları var.
Onları burada dile getirmezsem onlar adına buraya gelmiş olan bana sitem
ettiklerini düşünüyorum.
Dün yine İstanbul Tabip Odasının çıkmakta olan Tam Gün Yasası’yla
ilgili olarak yapmak istediği basın toplantısı maalesef her zamanki gibi
hoyratça davranılarak Hükûmetinizce engellenmiştir. Her gün bir yenisini
gördüğümüz bu antidemokratik uygulamaların ileri demokrasiyle ne ilgisi
olduğunu çözememekteyim.
Öncelikle, ilgili kurum ve kuruluşların görüşü alınmaksızın,
Komisyon çalışmaları esnasında kamunun ve özel sağlık sektörünün farklı
bileşenlerinin menfaati için sunduğumuz tüm önergelerin reddedilmesi suretiyle
birilerinden ve bir yerlerden sipariş edilen konuların birbirinden alakasız
maddelerle dayatılmasını burada huzurlarınızda kınıyorum. Hükûmet zaten bazı
izahı olmayan sağlık politikalarıyla hekimleri üzmekteyken diş hekimleri bundan
fazlaca nasibini almaktadır. Tam beş yıldır muayenehanesi bulunan 17 binin
üzerindeki diş hekimi kamudan hizmet alımı konusunda devletten haber
beklemektedir. Son olarak Başbakan Yardımcımız Ali Babacan, tam bir yıl önce,
bunun ağır bir yük getireceğini söyleyerek konuyu kapatmış ve “İlgili
kuruluşlarımız tarafından üzerinde çalışılıyor.” demekle yetinmiştir. Oysa, SGK
yıllardır bu özel muayenehanelerden ve kliniklerden hizmet almak için söz
vermekte, çalışma yapmakta fakat her bakan değişiminde bu süreç ötelenmektedir.
Bu muayenehanelerde bulunan ekipmanlar işsizlik dolayısıyla atıl beklemektedir.
Hizmet alınamaması nedeniyle birçok muayenehane kapanmakta, buralara hizmet
veren diş hekimi, yardımcı personel ve diş teknisyenleri de zincirleme olarak
işsiz kalmaktadırlar. Bu muayenehaneler, yurdun dört bir köşesinde en ücra
alanlarda bulunmaktadırlar. Sağlık sektörünün tüm kalemlerinden kamu hizmeti
alınmaktayken bugün sadece diş hekimliği hizmetleri bu kapsamın dışında
tutulmaktadır. Sağlık Bakanlığının bütçesi görüşülürken de sormuştuk, verilen
cevaba göre; ağız diş sağlığına toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 4’lük bir
oran ancak tahsis edilebilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, performans sisteminden nasibini
alan diş hekimlerinden akla ve bilime aykırı şekilde çalışmasını beklemektedir
Hekimlikte yapılması gereken işlem sayısı bilimsel olarak bellidir. Yapılan
tedavilerin de kalitesi tartışmalı hâle gelmektedir bu yöntemlerle. Hükûmetin
ısrarlı politikaları yüzünden bugün muayenehanesinde çalışan diş hekimi işsiz,
kamuda çalışan diş hekimleri köle durumundadır. 7 bin diş hekimiyle tüm
Türkiye’nin ağız ve diş sorununu çözme olanağınız yoktur. Türkiye maalesef ağız
ve diş sağlığı açısından, hem ABD’nin hem de Avrupa’nın çok gerisindedir. Aynı
şekilde, diş hekimlerinin hakları da bu ülkelerin çok gerisindedir. Hükûmet
yurdun birçok yerine ağız ve diş sağlığı merkezi açarak burada çalışan diş
hekimlerine performans sistemi dayatmasıyla günde 30 ila 60 hasta yükleyerek bu
sorunu sadece görünürde çözmeye çalışmaktadır. Oysa amaç, sorunu çözermiş gibi
yapmak değil, koruyucu ve önleyici tedbirleri alarak uzun vadeli çözümler
üretmektir. ADSM’lerde günde 14-18 olması gereken girişimsel işlemler 30 ila 60
sayısını bulmakta, bu da çalışan hekimler ve yardımcı personel üzerinde ciddi
sağlık problemleri yaratmaktadır. Geçen sene de önermiştim: Adliyede performans
sistemini uygularsanız birikmiş tüm dosyalar altı ay içinde eriyecektir.
Bugünlerde olduğu gibi, bazı cin fikirlilerin polise de performans uygulamasını
düşünmesi ise her hırsızlığı çözecektir ama dikkat etmek lazım, bu hırsızlıklar
nerelere kadar gelecektir, onu da görmek lazım.
Hekimler aldıkları ücretin özlük haklarına yansımaması dolayısıyla
emeklilikte büyük zorluklar çekmektedirler. Sayın Bakan otuz yıl sonra bunun
düzeleceğini söylemişse de bu bize “Ya deve ölür ya deveci” fıkrasını
hatırlatmaktadır.
Ağız diş sağlığı merkezlerinin ülke genelinde sayısı 140
civarındadır. Merkezlerin, mümkün olduğu kadar, hizmete ulaşmanın zor olduğu
Anadolu’nun kentlerine gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sistemin bir halkası
olarak bir girişim de kasımın ilk haftasında Kütahya’da yaşanmış, kamuya ait
Kütahya Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde diş hekimliği hizmetlerinin taşeron
eliyle verilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından ihale açılmış, Türk Diş
Hekimleri Birliği, odalar ve meslektaşlarımız ve sağlık meslek örgütleri tarafından
tepkiyle karşılanan bu ihale şimdilik iptal edilmiş ama son on yılın
uygulamalarına bakıldığında da bu girişimlerin son bulmayacağını rahatlıkla
görmekteyiz ama meslektaşlarımız, her seferinde, bu taşeronlaşmaya sonuna kadar
direnecektir.
Yine, son dönemde -bakanlarca yalanlansa da- ağız diş, göz ve bazı
ilaçlarla ilgili ödemelerin kapsam dışına çıkarılacağı sıklıkla dile
getirilmektedir. Bu hizmet ve ilaçlar tamamlayıcı sağlık sigortası kapsamına
alınmaya çalışılmaktadır. Bu da sağlık sistemimizde onarılmaz yaralar
açacaktır.
Değerli milletvekilleri, ağız ve diş sağlığının genel sağlığın
ayrılmaz bir parçası olduğunu bütün dünya İstanbul Deklarasyonu’yla kabul
etmiş, Dünya Sağlık Örgütü kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser
ve ağız diş hastalıklarını en yaygın ve en önemli bulaşıcı olmayan 4 hastalık
olarak tanımlamıştır. İlaveten, yine ağız diş hastalıkları dünya genelinde en
pahalı 4’üncü hastalık olarak konumlanmaktadır. Diş çürükleri çoğu yetişkini
etkilemekte, okul çocuklarının yüzde 60 ila 90’ını etkileyerek her yıl
milyonlarca okul gününün kaybedilmesine sebep olmaktadır. Diş çürükleri ve diş
eti hastalıkları en önemli global ağız sağlığı sorunları arasında sayılmakta,
ağız kanseri en sık görülen 8’inci kanser tipi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dolayısıyla, genel sağlık ile ağız ve diş sağlığı arasında
yadsınamayacak derecede önemli bir bağ vardır. Türkiye’de genel sağlıkta ve diş
hekimliğinde tedavi edici değil koruyucu ve önleyici sağlık hizmeti
benimsenmelidir. Nitekim, büyüyen nüfus yeni yaklaşımlar gerektirmekte, bunun
için toplum bilincinin artırılması hedeflenmelidir. İletişim çağında bunu
yapmanın en önemli ve etkin yolu medya vasıtasıyla geniş kitlelerin
bilgilendirilmesiyle olur. Sağlık Bakanlığının insan sağlığıyla ilgili kamu
spotları hazırlayarak pek çok konuda bilinç oluşturulması çabaları önemlidir
ancak bunun ağız ve diş sağlığı uygulamaları için de yapılması mutlaka
gerekmektedir. Film veya dizilere kamu spotları yerleştirilmesi veya sanal
reklamlar şeklinde bu bilinçlendirmenin yapılması tüm toplumun yararınadır.
Bugün, ne yazık ki, genel tıp ve diş hekimliği eğitimi arasında
büyüyen bir kopukluk bulunmaktadır. Diş hekimleri için son gelişmeleri ve
teknolojiyi içeren müfredattan yararlanabilecekleri, ideal ağız sağlığı
hizmetleri sağlayabilecekleri ve geniş düşünerek genel sağlığa yönelik önlemler
alabilmelerini sağlayacak bir eğitim sistemi oluşturmak şart olmuştur.
Fakültelerde edinilen bilgi ve becerilerin unutulmamasını, diş hekimliği
alanındaki gelişmelerin izlenmesini ve topluma daha nitelikli diş hekimliği
hizmeti verilmesini sağlamak amacıyla 1998 tarihinde Türk Diş Hekimleri Birliği
Merkez Yönetim Kurulu kararıyla Sürekli Diş Hekimliği Yönergesi yürürlüğe
girmiş ve Sürekli Diş Hekimliği Programı başlamıştır. Bu programın başladığı
günden itibaren on dört yıl içerisinde 17 bin diş hekimi bilimsel etkinliğe
katılmıştır. Bunlar çok önemli başarılı çalışmalardır. Bu programın beş yıllık
bir geçiş süresiyle birlikte 2019 yılı itibarıyla Bakanlık tarafından zorunlu hâle
getirilmesine yönelik Diş Hekimleri
Birliğinin talebi vardır. Yani, birçok gelişmiş ülkede, Almanya’da, İtalya'da
ve Fransa'da zorunlu olan lisans eğitimi sonrasındaki zorunlu sürekli diş
hekimliği eğitiminin ülkemizde zorunlu
olması, geçiş süresi olarak kabul edilecek beş yılın da teşvik edilmesi
gerektiğine inanıyoruz. Öğrenmenin ve gelişimin sonu yoktur. Bu sebeple,
sürekli diş hekimliği eğitiminin mecburi olması, diş hekimleri ve halk sağlığı
açısından şarttır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yeri gelmişken, sıklıkla
tarafımıza iletilen bir talebi daha gündeme getirmek istiyorum. Diş hekimliği
fakültesi stajyer öğrencilerine ücret ödenmemesinin eksiklik olduğunu daha
önceki konuşmalarımızda da dile getirmiş, konuyla ilgili kanun teklifi vermiştik.
Bir kez daha altını çizmek isterim ki, bu zorlu şartlarda kendi cebinden para
harcayarak, 4’üncü ve 5'inci sınıfta hasta bakarak devlete önemli ekonomik
katkıda bulunan, her türlü sağlık riskiyle karşı karşıya olan diş hekimliği
fakültesi öğrencileri büyük bir haksızlıkla karşı karşıyadır. İntern hekimlere
bugün ödenen aylık ücretin, stajyer diş hekimlerine de ödenmesi ve sosyal
güvenlik haklarından faydalandırılmaları gerekmektedir.
Bir başka sorunumuz da, muayenehanelerin Diş Hekimleri Odasından
ve il sağlık müdürlüğünden aldığı ruhsatın yanı sıra, bir de belediyelerden
ruhsat alması büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Aynı durumda olan avukatlar,
mali müşavirler ve noterlerin istisna olması eşitlik ilkesine uygun
görülmemektedir. Diş hekimi muayenehanelerinin de belediyeden ruhsat almaları
bir an önce istisna kapsamına alınmalıdır.
Bunun yanı sıra, sağlıkta veri paylaşımı her bakımdan büyük
sıkıntı yaratmaktadır. Bu, kesinlikle, Anayasa’nın 20’nci maddesine aykırıdır.
Üniversitelerimiz halka açılma bahanesiyle artık sadece basit, sıradan, birinci
basamak hizmetlerini yapmaktadır. Hâlbuki, üniversitelerimiz ileri teknikle,
sağlıkta daha çözülemeyecek, karmaşık sorunları çözmek üzere yaratılmıştır. Bu
konuda da mutlaka üniversitelerin gerekli konuma getirilmesini talep
etmekteyiz.
Hepinize saygılar sunmaktayım, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen
Erol Dora, Mardin Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı hakkında görüşlerimi belirtmek üzere Barış ve Demokrasi Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa tasarısı hakkındaki
görüşlerime geçmeden önce, CHP Milletvekili Sayın Mustafa Balbay’ın tahliyesini
memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek istiyorum. Bu temelde, bir an önce,
yıllardır siyasi tutsak muamelesi yapılan Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın
Hatip Dicle’nin, Van Milletvekilimiz Sayın Kemal Aktaş’ın, Urfa Milletvekilimiz
Sayın İbrahim Ayhan’ın, Mardin Milletvekilimiz Sayın Gülser Yıldırım’ın ve
Şırnak Milletvekilimiz Sayın Faysal Sarıyıldız ve Selma Irmak’ın da bir an önce
özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, şunun altını çizmek gerekir ki,
Türkiye’de sağlık hizmeti sisteminde bir dizi sorun bulunuyor. Sosyal
devletlerde sağlık hizmetini hizmet yönelimli değerlendirmek gerekirken aksine,
Türkiye’deki sağlık sistemi hem hizmet vermek hem de kâr sağlamak biçiminde
problemli bir hedefi takip ediyor. Kâr yönetimi, önleyici tıbba yeterince vurgu
yapılamaması, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizlikler ve tıbbi
hizmetlerin yüksek maliyetleri gibi bir dizi sorun can yakmaya devam
etmektedir.
Söz konusu yasa teklifine gelince, az önce bahsettiğimiz konuların
hiçbirine çözüm getirmemekle birlikte, aksine, mevcut sorunlar yumağını daha da
büyütecek niteliktedir. Şöyle ki: Sağlık meselesinin bu ülkede yaşayan tüm
fertleri yakından ilgilendirdiğini sanırım
hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla, yasa tekliflerimizde geçen her bir
cümleyi gerçek, canlı yaşamlarda bir tekabüliyetinin olduğunu hissederek
hazırlamaya özen göstermeliyiz. Bu yasa değişikliği teklifinde, özel sağlık
hizmetleri sunan elit bir grubun çıkarları gözetilmekte, halkın her kesiminin
eşit biçimde sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmaya yönelik bir
düzenlemeye yer verilmemektedir. Dolayısıyla, nitelikli sağlık hizmetlerinin
parasız alınabilmesi önündeki engellerin kaldırılmasına dönük bir uygulamadan
bahsedilmemektedir. Devletin kişisel verileri korumak için çaba sarf etmesi
gerekirken hastalara ait kişisel bilgilerin üçüncü şahıs veya kurumların
denetimine verilmesi, insan haklarına aykırı bir uygulama niteliğindedir.
Kanun tasarısı medya kanalıyla kamuoyuna yansıtılırken
çarpıtılmakta, elitist sağlık uygulamalarının önü kesiliyormuş gibi
gösterilmekte ancak tasarıyı incelediğimizde bunun böyle olmadığını
görmekteyiz; gerek sağlık hizmetlerinden faydalanacak halk açısından, gerekse
hizmeti sunacak sağlık personeli ve kurumları açısından adaletsiz uygulamalardan
kaynaklı problemleri artıracaktır. Sağlık çalışanlarının belli bir oranına
imtiyazlı izinlerle özelde çalışma imkânları yaratılırken genelin çıkarları göz
ardı edilmekte, adam kayırmacılığın önü daha da açılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kâr amaçlı sistemlerin dışında halkın
genel sağlığını önceleyen, çalışanları nitelikli hizmet vermeleri konusunda
teşvik eden ve ülke kaynaklarını doğru ve üretken biçimde kullanan bir sağlık
sistemi mümkündür diyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükûmet, akademisyenlerin,
meslek kuruluşlarının, uzmanların, uluslararası sağlık kuruluşlarının sağlıkta
torba yasa tasarısına ilişkin tüm uyarılarına kulaklarını tıkayarak bir kez
daha bildiğini okumaktadır.
Tasarı incelendiği zaman, bugün sağlık sisteminin içinde bulunduğu
devasa sorunları çözmek yerine daha da derinleştirecek uygulamalara neden
olacağı aşikârdır.
Tasarının, sermayenin doymak bilmez çıkarlarına hizmet için
evrensel hekimlik ilkelerinin ve evrensel hukuk ilkelerinin çiğnendiği bir
metinden ibaret olduğu ortadadır. Toplum yararına kamusal sağlık hizmetinin
iyileştirilmesine, tıp fakültelerinin eğitim ve öğretim sorunlarının çözümüne,
sağlık çalışanlarına insancıl çalışma koşulları ve ücret sistemi getirilmesine
yönelik düzenlemeler tasarının kapsamına girememektedir. Özel ve kamu iş
yerlerinin çıkarları için hekimlerin üzerinden çifte sömürü yöntemleri
geliştirilmektedir. Yıllardır “Hekimlerin elini vatandaşın cebinden
çıkaracağız.” diye topluma açıklamalarda bulunanların vatandaşın cebine de,
hekimlerin emeğine de bütünüyle el koymayı amaçladıkları bütün çıplaklığıyla
ortaya çıkmıştır.
Tasarı genelde sermayenin, özelde sağlık sermayesinin çıkarlarına
göre biçimlendirilmiştir. Tasarıda az sayıdaki olumlu düzenleme, hukuksuz ve
haksız düzenlemelerin üstünü örtmeye, verilecek ağır zararı gidermeye
yetmemektedir. Düzenlemelerle sağlık hizmeti daha da ticarileştirilmekte,
hekimlerin mesleğini bağımsız bir biçimde yerine getirilmesi suç hâline
getirilmektedir.
Tasarı ruhsata aykırı ilaç imal edilip halk sağlığının tehdit
edilmesine sadece para cezası öngörülmektedir, hekimlere yönelik baskıyı iyice
artırılmaktadır. Hekimlerin kendi adlarına bağımsız çalışabilme hakları
gasbediliyor, herhangi bir yerde çalışan hekimlerin mesai bitiminde muayenehane
açmaları, poliklinikte ve tıp merkezinde çalışmaları yasaklanıyor.
Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan hekimler ile aile
hekimlerinin mesai saatleri dışında aylık otuz saati geçmemek üzere iş yeri
hekimliği yapması düzenleniyor. Hekimlerin kendi adına bağımsız olarak ya da
hekim meslektaşının açtığı iş yerinde çalışması yasaklanırken işverenlerin
işçisi olmasında mahzur görülmüyor. İş yeri hekimliğine mesai sonrası ayda en
fazla otuz saat sınırı getirilirken, hekimlerin kamu işverenleri tarafından
haftada seksen saat çalıştırılmasına sınır getirilmesi talepleri reddediliyor.
İş yeri hekimliğinin özel bilgi gerektiren bir disiplin olduğu
gerçeği yok sayılıp çok tehlikeli, tehlikeli iş yerleri dışında bu alanda iş
yeri hekimliği eğitimi şartı kaldırılıyor.
Aile hekimliği ve aile sağlığı elemanlarına ayda en az on altı
saat nöbet tutma zorunluluğu getiriliyor.
Fakültede devamlı statüde çalışan öğretim üyesi sayısının yüzde
5’ine kadar sözleşmeli profesör ve doçent istihdamı düzenleniyor. Bunlara döner
sermayeden saat ücreti verilmesi, seçme seçilme dâhil pek çok akademik hakkın
tanınmaması teklif ediliyor. Öğretim elemanlarının mesai saati bitiminde
serbest meslek icrası yasaklanıyor. Sağlık Bakanlığı ile iş birliği sözleşmesi
imzalayıp tıp fakültelerinde ise öğretim üyelerinin çalışmasına üniversite
yönetim kurulları değil Bakanlar Kurulu karar vermeye yetkili kılınıyor. 2547
sayılı YÖK Yasası’nın döner sermayeye ilişkin hükümleri içinde bulunan öğretim
üyeleri için vatandaştan ilave ücret alınmayacağına ilişkin hüküm kaldırılıyor.
Değerli milletvekilleri, bugün, hekimlerin talebi oldukça açık ve
nettir. Hekimler, tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminin içinde bulunduğu sorunlara
çözüm getiren düzenlemelerin yapılmasını, hekimlik değerleriyle çelişen
mevzuatın düzeltilmesini, hekimliğin toplum yararına olduğu sürece hiçbir
koşulda suç sayılmamasını, çifte sömürüye ve bağımsız çalışma hakkına yönelik
müdahalelere son verilmesini, sağlıkta şiddetin önlenmesi için gerekli yasal
düzenlemelerin yapılmasını, “jet profesör” olarak bilinen kişilere tanınan
ayrıcalıklara son verilmesini, zorunlu hizmette bazı kişi ve gruplara yönelik
muafiyet yerine bütünüyle kaldırılmasını, bu
bölgelerde hekimlerin gönüllü çalışabilecekleri teşviklerin geliştirilmesini,
nöbetler ve fazla çalıştırma uygulamalarının evrensel normlarda ele anılarak
hekimlerin dinlenme hakkının gözetilmesini, kurum hekimleri ve emekli hekimler
başta olmak üzere dezavantajlı hekim gruplarının mağduriyetlerinin
giderilmesini, asistan hekimlerin içinde bulundukları zorlu koşulların
düzeltilmesini acilen talep etmektedirler.
Konuşmama son verirken Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (BDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Ahmet Duran Bulut,
Balıkesir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Devletin vermesi gereken eğitim, güvenlik hizmetlerinden sonra en
önemli hizmet sektörü sağlıktır. Tabii, sağlık çalışanları, Millî Eğitim
Bakanlığının personelinden sonra Türkiye’de en fazla yoğunluğun bulunduğu bir
Bakanlık.
AKP hükûmetleri döneminde bir “değişim, gelişim, dönüşüm” gibi
sihirli kelimelerin arkasında bakanlıklar, devletin yapısı içinden çıkılmaz,
akıl almaz bir hâle dönüştü. Genel müdürlüğü alıyor grup başkanlığı yapıyor,
işte, şube müdürlüğü kalkıyor, hastaneler “Kamu Hastaneleri Birliği” ismini
alıyor, aile hekimliği getiriliyor.
Değerli milletvekilleri, hangi kurum olursa olsun temeli insandır.
Eğer çalışan personelin moral ve motivasyonu eksik olursa verimlilik olmaz.
Sağlık Bakanlığına baktığınız zaman, hekiminden diğer çalışan sağlık
personeline kadar bir sürü sorunlar yumağı hâlinde. Hekimlerin almış oldukları
destekler, aile hekimlerinin almış olduğu maaşla devlet kadrosunda çalışanların
almış olduğu maaş arasındaki farklılıklar, döner sermayeden aldıkları payların
farklılığı… Hekim merkezli kurulmuş olan bu Bakanlığın onun arkasındaki bir
büyük sağlık ordusunun varlığını görmezden gelip onlara uydurmaya çalışan bir
sistem.
Düşünebiliyor musunuz, Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bir hemşire
beni arıyor “Vekilim, on dört senedir hastanenin bir biriminde çalışıyorum, on
dört senedir.” diyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Uzmanlaşmış.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) - “Yoruldum, bıktım, bittim. Allah
rızası için, kaç defa müracaat ettim, beni buradan bir başka yere verin.
Yeniden bir şeye başlayayım, kendimi yenileyeyim.” diyor ve aldıramıyor
kendini, on dört senedir bir hastanenin bir biriminde çalışıyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Uzmanlaşmış işte.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) – Tabii ki, o noktada uzman olur da
bir başka yerde uzmanlığını değerlendirin. Yani, öğretmeni düşünün, eğitim
yöneticilerini düşünün, dört senede beş senede bir yer değiştirirler. Çünkü orada biter görüşü, oraya verebileceği
herhangi bir şeyin kalmadığını görür zaman içerisinde insan. Kendini yeniler
bir başka yere gittiğinde. Dahası, isteğinin yerine getirilmesinin, statüsüne
uygun bir başka yere verilmesinin de değerlendirilmesi gerekir.
Sağlık çalışanlarının eksiklerinin tamamlanması için Bakanlık,
ülkenin her tarafından şimdi “sağlık meslek liseleri” adı altında yeni okullar
açtırıyor. Özel sektör, insanlar inanılmaz paralar yatırıyorlar. Gezdiğim
okullar var. Önüne gelen mi bu okulları açıyor, ülkenin ihtiyacı nedir, bilerek
mi yapılıyor?
Doktor sayısının, hekim sayısının azlığından bahsediliyor ve başka
ülkelerden hekim getirmenin düşünceleri basında yer alıyor. “Üniversite sayımız
170’i buldu.” deniyor ama “bir müdür, bir mühür” anlamında eğitim fakülteleri
sürekli açılıyor. Bir devletin planlaması yapılır, on sene, yirmi sene, elli
sene sonrası ihtiyaçları nedir, ne kadardır diye; ona göre devlet kendine bir
çekidüzen verir, bir yol haritası çizer.
Tıp fakültelerinin tabii ki maliyetinin yüksekliği, vakıf
üniversitelerinin açılmasındaki zorluk göz önüne alınarak, işin kolay yönüne
kaçıp ülkenin ihtiyacının üstünde insan yetiştirmek daha sonra istihdam
konusunda bir tıkanıklığa yol açmaktadırlar. Bunun önlenmesi için Bakanlığın,
gerekirse bu üniversitelere destek vererek, altyapı desteği vererek, kredi
vererek, devlet üniversitelerinden destekleyerek hekim yetişmesi konusunda bir
planlamanın içerisine de girmesi gerekmektedir. Sağlık Bakanlığının, ülkenin
her tarafında insanlarımıza güler yüzlü hizmetin götürülebilmesi… “Ücretsiz
sağlık hizmeti” dendiği hâlde insanlardan yeniden ücret alınması, vekillere
“yatak yok”, işte, “muayene edilmiyor”, “ameliyat edilmiyor” şeklinde
şikâyet telefonlarının değerlendirildiği
bir dönemdeyiz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Türkan Dağoğlu, İstanbul
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sağlıkta dönüşümle bir hizmeti alan bir de hizmeti veren, iki bölümde birtakım
değişikliklere gidilmesi planlandı. Eğer OECD’nin, Dünya Sağlık Örgütünün,
Dünya Bankasının verileriyle konuşacak olursak, halka yapılan hizmet yani
hizmeti alan kesim bundan son derece faydalandı ve herkes de bundan memnun
oldu. Biz, bunu nasıl anlıyoruz? Burada halkın memnuniyeti sorulduğu zaman,
halkın memnuniyeti yüzde 70-75 gibi değerlere ulaştı ve bu da gerçekten iktidar
partisine çok büyük bir prim yaptı.
Bugün, hangi hastanelere gidersek, nereye gidersek, toplum
gerçekten daha evvel düşünemeyeceği kadar güzel ve düzgün bir hizmetle karşı
karşıya. Ayrıca, aile hekimliği müessesesinin de kurulmuş olması, halkın sağlık
hizmetlerine daha çabuk ulaşmasını sağladı.
Yalnız, burada, tabii ki bugün konuştuğumuz konu, hizmeti veren
hekimler ve diğer sağlık personeliyle ilgili. Tam Gün Yasası Anayasa
Mahkemesine gittiği zaman, onun geri dönüş nedeni… Tabii ki gönül arzu eder ki
bir hekim tam gün çalışıyor ise o hastanenin dışında başka hiçbir şey
düşünmemeli. Ancak, öyle olmadı, Anayasa Mahkemesi hekimin materyalinin insan
olması nedeniyle ve bunun diğer kamu görevleriyle aynı statüde görülmemesi
gerektiği için, insan sağlığıyla ilgili bir meslek olduğu için, insan
sağlığının da saatleri olmadığı için; bir, sekiz, beş gibi çalışma prensibi
olamayacağı için, hekim her saat çalışabilir durumda olabileceği için, hekimler
için böyle çalışma saatlerini kısıtlayan
ve ondan sonra da “Çalışamazsınız.” şeklindeki bu yasanın olmasını uygun görmedi
ve bu nedenle de Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti. O zaman, demek ki
hizmeti veren kişiler için farklı şeyler düşünmemiz gerektiği gündeme geldi.
Biraz evvel sayın vekillerimden bir tanesi… Ben, şüphesiz,
hekimlerin özlük haklarının düzeltilmesini canıgönülden isteyenlerden biriyim,
bunun mutlaka olması gerektiğine inanıyorum. Ama, devlet hastanesinde çalışan
bir hekimle üniversite kliniğinde çalışan bir hekimin aynı statüde görülmemesi
gerekir. Üniversite kliniğinde -doçent veya profesör- bir öğretim üyesi
dediğimiz zaman bu eğiten kişidir yani doktor yetiştiren kişidir. Bu hasta
bakımı da eğitimin bir parçasıdır ama buradaki asıl neden eğitim hizmetidir.
Bizim ancak bunları öğretim üyesi olarak kabul etmemiz gerekir. Tabii ki diğer
devlet hastanelerinde bulunanlar, doçent veya profesörler hasta bakabilir, çok
da güzel bakabilir ama hiçbir zaman üniversitedeki öğretim üyeleriyle aynı
konumda düşünülemezler. Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu nedenle, doktorların
özlük haklarıyla beraber öğretim üyelerinin de bu tam gün statüsü içinde nasıl
çalışacaklarını bizim planlamamız lazım.
Buradaki bu konuşmalar, bizim kendimizin veya Sayın Bakanın bunu
düşünüp de bu şekilde olsun şeklinde değil. Üniversitelerle görüşüldü,
rektörlerle görüşüldü; onların hepsinin fikirleri alındı ve o fikirlerin
sonucunda da bir yasa ortaya çıkarıldı ve bu şimdi Mecliste tartışılıyor. Tabii
ki gönlün istediği şey, burada hem hizmeti alanların hem hizmeti verenlerin
aynı derecede memnun olmalarıdır.
Bu yasanın, inşallah, bütün hizmeti veren hekimler için de hayırlı
olmasını diliyorum ve herkesi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
On beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Atıcı…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, size bir dramdan bahsedeceğim, bir hak ihlalinden
bahsedeceğim. Bir sağlık çalışanı, ismi Ayla Bilmez; çalıştığı hastane, daha
doğrusu daha önceden çalıştığı hastane Mersin Silifke Devlet Hastanesi.
Sağlığın piyasalaşması nedeni ile bu benim de bizzat gidip gördüğüm, ziyaret
ettiğim ve tanıdığım kişi -iddia ediyorum ki Silifke’nin en çalışkan kişisidir,
hastanenin en çalışkan kişisidir- sadece özlük haklarını aradığı için işten
çıkarıldı ve hastanenin bahçesine bir çadır kurdu ve direnmeye devam ediyor.
Benim sizden istirhamım Ayla Bilmez’in dram öyküsünü bir dinlemeniz, buradan
sağlık sisteminin nereye vardığını görmeniz ve mümkünse bu hanımefendiye
yardımcı olmanızdır.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Çelebi…
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle Sayın Bakan, sorduğum soruya verdiğiniz yanıt nedeniyle,
çok ivedi verdiğiniz için de teşekkürlerimi sunarak soruma başlıyorum.
Bugün, Birleşmiş Milletler Sağlık Hakkı Özel Raportörü Anand Grover
ile Dünya Tabipler Birliği (WMA) tarafından yapılan açıklamada bu yasanın
yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuldu, biliyorsunuz. Meclise
ilettikleri mesajlarda, yasa tasarısında yer alan 33’üncü madde hakkında derin
kaygılarını bildirdiler. “Şimdi Meclise Türk halkının acil bakım hakkını
dikkate alma, tıbbi etiğe ve ülkede bağımsız sağlık çalışanlarına saygı
gösterme çağrısında bulunuyoruz.” denildi; bugünkü açıklamaları. Bir taraftan
bunlar yapılıyor Sayın Bakan ama örneğin, dün siz ne yaptınız? İstanbul Tabip
Odası ve Tabipler Birliğinin torba yasayı protesto için 8 Aralık Pazar günü
Gezi Parkı merdivenlerinde yapmak istediği basın açıklamasına müdahale edildi.
Bunu nasıl yorumlayacaksınız? Bunun cevabını istiyorum.
Çok teşekkürler.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Çam…
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Bakan; cuma günü İzmir’de
İbni Sina Sağlık Meslek Lisesi 12’nci sınıf öğrencisi Büşra Baysal ve yine
Anadolu Sağlık Meslek Lisesi 9’uncu sınıf öğrencisi Buse Hilal Bayrak bir zanlı
tarafından bıçaklandı. Her ikisi de şu anda Sağlık Bakanlığına bağlı Tepecik
Eğitim Hastanesinde yoğun bakımda yatmaktadır. Okullarda neden önlem ve
tedbirler alınmamaktadır ve bu öğrenciler bıçaklanmaktadır? Bu konuyla ilgili
bilginiz var mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum; bir.
İkicisi de, yine İzmir Torbalı’da Torbalı Belediyesinin tahsis
etmiş olduğu bir arazi var ve bu arazinin üzerine bir hastanenin yapılması
gerekiyor. Bu konu ne durumdadır? Bunu öğrenmek isterim.
Son sorum ise: Dün hastanede bıçaklanan kız kardeşlerimizi ziyaret
ettiğimde oradaki nöbetçi asistanlardan duyduğum şu: “Otuz altı saattir nöbet
tutuyoruz yani buna insanın dayanması mümkün değil. Otuz altı saat bittikten
sonra da normal mesaimize döneceğiz.” Sayın Bakan, lütfen, kendinizi bu
asistanların yerine koyar mısınız. Otuz altı saat nöbet tutup sekiz saat de
mesaiye nasıl dayanacak bu insanlar?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bayraktutan…
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2’nci madde üzerinde geçen gün yapmış olduğum
konuşmada da hatırlatmıştım. Artvin ili Ardanuç ilçesindeki sorun hâlen devam
ediyor. 11 sağlık personelinden 1 tanesi Arhavi ilçesine, 10 tanesi Artvin
Devlet Hastanesine gönderildi. Artvin ile Ardanuç arası 42 kilometre. Şu anda
ciddi anlamda kar var, ulaşım koşulları çok zor. Bu gönderilmiş olan personelin
içerisinde iki aylık çocuğu olan sağlık personeli var. Buna ilişkin bu geçici
görevlendirme nedeniyle sadece bu 11 personel değil, bütün bir ilçe halkı
mağdur durumdadır. Bu konuda sizden iyi niyet bekledik, bu kararınızı geri
almanızı bekledik. Bu konuda bir talimatınız olacak mı? Bu mağduriyetlerin
giderilmesine ilişkin olarak ilgili kurumlar nezdinde bir girişiminiz olacak
mı? Bu 11 personel ve aileleri bunu merakla beklemektedir.
Şimdiden teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Sağlık Bakanlığı tarafından Haziran 2011’de
yayımlanan Yataklı Sağlık Tesisleri Planlama Rehberi’ne göre -sayfa 202-
Bursa’da il planlaması sonucunda ilde bulunan Sağlık Bakanlığına ait mevcut
4.548 yatak kapasitesi yeni projelerin devreye girmesinden sonra 3.792’ye
düşmektedir. 100 bin kişiye düşen hasta yatağı sayısında Türkiye’de 44’üncü
sırada olan ilimizde Sağlık Bakanlığına ait 756 yatağın kapatılmasının nedeni
nedir?
İkinci olarak da: Sağlık Bakanlığı bu tutumuyla hastalanan
yurttaşı özel hastanelerden hizmet almaya zorlarken özellikle yoksul ve dar
gelirli hemşehrilerimizin sağlık hizmetine erişmesi sırasında önemli bir engel
koyduğunun farkında değil midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Düzgün…
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Tokat Niksar Devlet Hastanesinin ihalesini alarak
inşaatı yapan müteahhit firma belli bir dönem sonra battığını ilan ederek
Niksar’ı terk etmiştir ve bu süreç içerisinde Niksar’daki birçok esnaftan
alışveriş yaparak borcunu ödememiştir. Vatandaş devletten ihale alan bir
müteahhide güvenerek malını vermekle bir suç işlemiş midir? Bu ihaleyi veren
kişilerle ilgili herhangi bir soruşturma açtınız mı? Buradaki, zarar eden
esnafın zararını karşılamayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Mersin’in merkeze en uzak olan ilçelerinden Anamur ve
Gülnar’da yıllardır kadın doğum uzmanı yok ve burası merkeze 140-150 kilometre
uzaklıktaki iki ilçe. Buradaki halk özellikle bu konuyla alakalı yoğun
mağduriyet yaşamakta. Dolayısıyla, kadrosu olmasına rağmen, en azından birer
hekim buraya atamayı düşünüyor musunuz? Oradaki vatandaş bu konuda sürekli bize
size iletilmek üzere haber veriyorlar. Dolayısıyla, duyarlı olursanız
sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Ülkemizde AMATEM yani alkol ve madde
bağımlılığı merkezlerinde personel açığı vardır. Bunların en fazlası da
psikologlar ve psikiyatri uzmanlarıdır. Bununla ilgili bir kadro çalışması var
mıdır?
İkincisi: Türkiye’de AMATEM sayısını artırmayı düşünüyor musunuz?
Diğer bir soru da: Tokat’taki psikiyatri hastanesinin fiziki
konumları tamamlanmıştır, acaba resmî açılışı ne zaman yapılacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Türeli,
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde, belediye tarafından
imar planında hastane olarak ayrılan 16 bin metrekarelik alanda, 35 bin
metrekarelik inşaata uygun alana tam teşekküllü bir hastane yapılması talebi
Güzelbahçe halkı tarafından sıklıkla dile getirilmektedir. Konu, tarafımdan
gerek soru önergeleriyle gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda
yaptığım konuşmalarda sıklıkla dile getirilmesine rağmen şu ana kadar bir cevap
alamadım. Şimdi, burada sormak istiyorum ve cevap istiyorum.
Bir: Bu alana bir hastane yapılacak mıdır?
İki: Bu hastane tam teşekküllü bir hastane mi, yoksa bir branş
hastanesi mi olacaktır?
Üç: Bu konudaki çalışmalar hangi noktadadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaleli…
SENA KALELİ (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnsan Hakları Günü’nde ve insanlık, özgürlük sembolü Mandela’nın
cenazesinin olacağı gün bir hak yerini bulacak ve Milletvekilimiz Sayın Balbay
yemin edecek.
Tıbbi sekreterlik eğitimi alan sağlık personelinin atamaları
konusunda herhangi bir gelişme olacak mı?
Sağlık personeli özlük haklarında iyileştirme bekliyor. Toplu
taşımada indirim almalarıyla ilgili bir çalışma düşünüyor musunuz?
Kamu-özel iş birliği şehir hastaneleri sağlık hizmetinin
piyasalaştırılması olacağı gibi, maliyeti uzun yılları bağlayacak, yer
seçimlerinde de yeterli hassasiyet gösterilmediği ortadadır. Bu konuda gerekli
hassasiyeti gösterecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir…
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Sivas’ın Divriği ilçesinde, bundan iki yıl önce hayır
sahibi iş adamı Sadık Özgür tarafından yaptırılmış bir hastanemiz var.
Gerçekten bir bölge hastanesi niteliğinde ve beş yıldızlı hastane
standartlarında her şeyi yapıldı ve Sağlık Bakanlığına devredildi. Ancak o
günden bu tarafa bu hastanenin bir türlü statüsü belli olmadı; D grubu mu, E
grubu mu, belli olmadığı için yeterince doktor verilemedi. Ve bugün, artık,
Sivas kışa teslim olmuş vaziyette. Hastanede doktor olmadığı için hastaneye
hasta gelmiyor. Doktor tayini olamayışının gerekçesi yeterince hasta olmayışına
bağlanıyor. Dolayısıyla, bir mantık, sanki bu özel hastaneleri işsiz, işlevsiz
bırakarak özel sektöre devretmek gibi bir niyet mi bunun altında yatıyor? Bu hastaneye
yeterli doktor, uzman doktor tayini ne zaman yapılacak Sayın Bakan?
Bir de, iki gün önce Sivas’ta yapımı devam eden devlet
hastanesinin inşaatında bir çökme oldu -bilginiz var mı, bilmiyorum- üç
yurttaşımız yaralandı. Bu hastanenin yer seçiminin doğru olmadığı daha önce
söylenmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.
Sayın Bakan, buyurun.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Teşekkür ediyorum
değerli arkadaşlar.
Sayın Demiröz kapanan hastanelerle ilgili bilgi istemişti hem
konuşmasında hem biraz önce söz aldığında. 2005 yılından bugüne kadar 163 adet
sağlık tesisi başka bir sağlık tesisiyle birleştirilmiştir. Kapanan herhangi
bir hastanemiz söz konusu değil. Hâlen yapımı devam eden 188 sağlık tesisimiz
mevcuttur, ihale süreçleri tamamlanan yaklaşık 24 bin yatak kapasiteli şehir
hastaneleri hariç. Dolayısıyla, bu anlamda “Sağlıkta özel sektöre alan mı
açıyoruz?” şeklindeki bir soruyu açıkçası yadırgadığımı da ifade etmek isterim.
Şu anda bizim Sağlık Bakanlığı olarak, 30 bin yatak kapasitesinin üzerinde
hastane inşası devam ediyor ve ihale sürecinde de 86 hastanemiz var. Yatak
sayımız da artıyor.
Bursa’yla ilgili de diğer…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Bursa’da azalıyor efendim.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Sayın Demiröz, onu
ikili de konuşuruz.
Toplam arazi büyüklüğü 1.020 dönüm olan Bursa’daki şehir hastanesi
arazisi Bursa çevre yolunu ikiye bölmekte. Yolun kuzeyinde kalan 750 dönüm olan
kısma proje yerleştirilmesi planlanmakta, arazi üzerinde yetişmiş orman varlığı
bulunmamakta, söz konusu arazi, Bursa çevre yolu üzerinde olup otoyol üzerinde
kavşak çalışmaları da yapılacaktır. Arazi kent merkezine erişilebilir konumda.
1.355 yataklı Bursa şehir hastanesinin yaklaşık 370 bin metrekare kapalı alanı,
uluslararası standartlara göre kapalı alan miktarı kadar açık alan tasarlanması
planlanmakta, söz konusu arazi bu açıdan yeterli büyüklükte olup hastane
kompleksi içinde sağlık tesisini tamamlayıcı diğer yapı ve tesisler, yeşil
alanlar, hastane rezerv geliştirme alanları da yer almaktadır. Bu nedenle arazi
yeterli olarak değerlendirilmektedir.
Yine, konuşmalarında Sayın Türeli’nin, ADSM’lerde çalışan
teknisyenlerden bazıları silikozis nedeniyle öldüğü iddiası. ADSM’lerde
silikozis nedeniyle ölen bir diş protez teknisyeni söz konusu değildir.
Yine, geçen sormuştu Sayın Bayraktutan, özellikle Artvin ili
Ardanuç ilçesinin toplam nüfusu 11.406 olup il merkezine 33 kilometre
uzaklıktadır. İlçede 15 yataklı entegre E2 devlet hastanesi mevcut olup yeni
bina 2005 tarihinde hizmete açılmıştır. İlçede hâlen 10 bin kişiye düşen yatak
sayısı 13 olup Türkiye ortalaması olan 10 yatağın üzerinde. İlçede 5 aile
hekimliği birimi ve 1 aile hekimi uzmanı bulunmaktadır. Hastanenin tıbbi cihaz
donanımı ve personeli ilçedeki sağlık hizmetleri sunumu için yeterli
düzeydedir.
İlçede personel dağılım cetveline göre, 8 fazla ebe, 4 fazla
hemşire ihtiyaç nedeniyle üç ay süreyle Artvin Devlet Hastanesinde
görevlendirilmiştir. Kadrosu başka bir ilçede olan bir sağlık personelinin de
geçici görevi iptal edilmiştir.
Tabii, yine hemşire, yardımcı hemşirelik ve ebelikle ilgili,
arkadaşlar genelde yaygın bir eleştiride bulundular.
Değerli arkadaşlar, şu anda bizim hemşirelerimizin dörtte 1’i
sağlık meslek lisesi mezunu ve diğer dörtte 1’i de iki yıllık yükseköğrenim
görmüş hemşirelerimiz, diğer yarısı ancak dört yıllık eğitim gören
hemşirelerimiz. Şimdi, biz bu düzenlemeyle bundan sonra dört yıllık lisans
eğitimi görmemiş hiçbir arkadaşımızın hemşire veya ebe statüsünü almamalarıyla
ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Dolayısıyla, bu anlamda, sağlık meslek
liselerinden çıkacak öğrencilerimizin bugün için “çocuk” olarak
nitelendirilmesi, bugüne kadar dörtte 1’lik bir kitleye de… Bu kitleyle bir
hizmet verdik ve bu kitleyle de hizmet veriyoruz ama bunun doğru olmadığını
ifade ederek bundan sonra, 2014’ten itibaren bir düzenleme yapıyoruz.
İnanıyorum ki bu düzenleme ülkemizin sağlığına sağlıklı katkı sağlayacak.
Sayın Atıcı, Ayla Bilmez’le ilgili değerlendirmelerinizi inşallah
yarın inceleyip kendisiyle de görüşerek yapabileceğimiz ne varsa yapma gayreti
içinde oluruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Edirne) – İzmir Torbalı devlet hastanesi projesi tamamlanarak Toplu
Konut İdaresine teslim edilmiş ve 2014 yılının ilk çeyreğinde yapım ihalesine
çıkılması planlanmaktadır. Orman arazisinin belediye üzerinden Bakanlığımız
üzerine tahsisi alınmıştır.
Tokat Niksar devlet hastanesi 15 Ağustos 2014 tarihinde 125
yataklı olarak açılması planlanmaktadır.
Tokat Niksar hastanesi inşaatı Toplu Konut tarafından
yaptırılmakta. İflas eden firma ardından 5/12/2012 tarihinde ikmal ihalesi
yapılmış. İflas eden firmanın Niksar’daki tüccara olan borçları hukuki bir
durum olup hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Evet, Sayın Çelebi, gerçekten Birleşmiş Milletlerdeki raportörün
sözleriyle buraya gelmiş olmanız yani sizin adınıza beni sevindirdi açıkçası.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Rica ederim efendim, takip ediyoruz.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Şimdi, yasanın yeniden
gözden geçirilmesi konusunda, değerli arkadaşlar, neticede bunu Türkiye Büyük
Millet Meclisi Sağlık Komisyonu 2 defa gözden geçirdi. Bütün taraflarıyla en az
on aydır -daha öncesini söylemiyorum ama benim dönemim için söylüyorum- çok
farklı boyutlarıyla gözden geçirildi. Ümit ediyorum ki ülkenin sağlık
hizmetleri açısından önümüzdeki süreçte aksayan yönlerini de gözlemleriz ama
olumlu katkıları olacağı kanaatindeyim. Bir sistemi kurguluyoruz, sistemin
sürdürülebilir ve geliştirilebilir olmasını kurguluyoruz. Birlikte takip
ederiz, aksaklıkları yine birlikte gözlemleriz. Aksaklıklar oluşursa yine
Türkiye Büyük Millet Meclisi niçin var? Bunları düzeltmek için var, yine
beraber düzeltiriz.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen tamamlayınız.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Bakanım, 3 soru sorduk, 1 tanesine cevap
verdiniz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Güzelbahçe Hastanesi ne oldu Sayın
Bakanım?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Arkadaşlar, iki gün
içinde cevapları yazılı olarak gönderiyoruz.
BAŞKAN – Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeler varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
30’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480’e 1’inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)’nun 30.
Maddesinde geçen “ve ilaç üreticilerine” ibaresinin “ve iade faturası ile
sınırlı olmak üzere ilaç üreticilerine” ibaresi şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar Hülya Güven
İstanbul Kocaeli İzmir
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hülya Güven İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜLYA GÜVEN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 480 Ek 1’inci sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
30’uncu maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında görüşlerimizi belirtmek
üzere söz almış bulunuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Sağlık Bakanlığının görevleri nedir?
Aslında hepimiz biliyoruz: Yasaların verdiği yetkiyi kullanarak Anayasa’mızın
bizlere verdiği herkesin tam bir iyilik hâlinde hayatını sürdürmesini
sağlamaktır. Ama bugünkü duruma baktığımızda, OECD ülkeleri içinde kişi başı
sağlık harcamasında sonuncu sırada yer aldığımızı görüyoruz. Yani Sağlık
Bakanlığı asıl görevi olan halkın sağlığını korumak ve tedavilerini sağlamak
için para harcamamaktadır ve bütün bunların sonuçlarını da hep birlikte
yaşıyoruz. Çok değil iki yıl önce “özel hastaneler bedava” derken, “Herkes hastanelere
rahat bir şekilde gidecek, beş kuruş ödemeyecek.” derken bugün yüzde 200 fark
alma hakkı geldi.
Yine bugün lösemili çocuklar tedavi olamıyorlar. Gerekçeyi
sorduğumuzda, tedavinin pahalı olması. Engelli bebek sahibi olmamak için,
evlenmiş olan engelli aileler test yaptıramıyorlar. Gerekçe, yine testlerin
pahalı olması.
Yurttaşlar erken randevu almak için daha fazla katkı payı ödemek
zorunda kalıyorlar. Bir hastanın, her koşulda, hasta ise hemen muayene olması
ve tedavisini yaptırması gerekmez mi? İki ay, beş ay, randevular hep böyle ya
da “Yatak yok.” deniliyor. Yani hasta ölsün diye bekleniyor herhâlde; anlamak
çok zor. Bugüne kadar görmediğimiz katkı paylarını, AKP’nin on bir yıldır
uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm
Projesi’yle görüyoruz.
Aile hekimleri de özelleştirildi. Kirasını, elektrik, su parasını
ve ikinci eleman giderlerini kendileri ödüyorlar. Üstelik Maliye Bakanlığı
taşeronluk yapıyor. Aile hekimlerinin çalışma yılları değerlendirilmemekte,
kıdemlerini alamamaktadırlar. Peki, kim biliyor bunları? Öbür taraftan, kamu
hastanelerinde nöbet tutmaları isteniyor. Bilmediği bir hastanede tanımadığı
personel ile yine yerlerini ve çalıştırmasını bilmediği tıbbi malzeme ve
cihazlarla nasıl acil hizmeti verilebilir ki? Nasıl, acil nöbeti sonrası normal
hizmet vermeyi sürdürebilirler ki? Bu durumlar şiddeti körüklemeyecek mi, öfke
duymayacak mı vatandaşlar, bir aleti çalıştıramadı diye?
Daha başka neler var? Adaletsiz bir performans sistemi uygulanıyor
ancak “Hastane zarar ediyor.” gerekçesiyle ödemeler de adaletsiz olarak
yapılıyor. Kamuda çalışan, döner sermaye almayan, yalnız çıplak maaş ile
çalışan sağlık elemanlarına “Beğenmiyorlarsa aile hekimi olsunlar.”
denilebiliyor. Emekli hekimlere verilen aylık tüm emeklilerde olduğu gibi komik
düzeylerde. Artık sağlık camiası ayakta çünkü bıçak kemiğe dayandı. Neden
sokaktalar hiç sordunuz mu? Onlar, insanca yaşayacak ücret istiyorlar,
güvenceli iş istiyorlar, ek ödemelerin ve performansların emekliliğe
yansıtılmasını istiyorlar. Performans uygulamasına son verilsin istiyorlar.
Tedavide katkı paylarının kaldırılmasını, ilaç sıkıntısının kalkmasını
istiyorlar. Ancak iktidar hiçbirini düzeltmek istemiyor çünkü, artık, Sağlık
Bakanlığı sağlık hizmeti vermekten kurtulmak, tamamen özelleştirmek istiyor.
Verdiğimiz önergenin kabul edilmesi, en azından eksiklerden birini
düzeltecektir. Bunun göz önüne alınarak değerlendirilmesi için saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var;
yerine getireceğim.
Sayın İnce, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Özel, Sayın
Özdemir, Sayın Şeker, Sayın Küçük, Sayın Dinçer, Sayın Aslanoğlu, Sayın Acar,
Sayın Çam, Sayın Türeli, Sayın Dibek, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özkan, Sayın Oyan,
Sayın Bulut, Sayın Demiröz, Sayın Güven, Sayın Kaleli.
Evet, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
XI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları ile Sağlık
Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan Personelin Tam Süre
Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve
Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın;
Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480 ve
480’e 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
31’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 31. Maddesinde yer alan
“on bin Türk Lirasından beşyüzbin Türk lirasına” kadar ibaresinin “on bin Türk
lirasından, yedi yüz elli bin lirasına” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan Ayla Akat
Ata Erol Dora
Iğdır Batman Mardin
İdris
Baluken Esat
Canan
Bingöl Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480’e 1’inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) nun 31.
Maddesinin 2 inci fıkrasında geçen “yüzbin Türk Lirasından” ibaresinin “iki yüz
elli bin Türk Lirasından” şeklinde; 4 üncü fıkrasında geçen “üç yüz bin Türk
Lirasına” ibaresinin “beş yüz bin Türk Lirasına” şeklinde değiştirilmesini
teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Haydar
Akar
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Selahattin Karaahmetoğlu,
Giresun Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; değerli arkadaşımız Balbay’a “Özgürlüğe hoş geldin.” diyerek
konuşmama başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, sağlık politikalarının temel sorunu:
Sağlığa halk yararı açısından mı bakacağız, yoksa sağlık üzerinden sermayeye
yeni bir kapı açmanın ya da özel sektöre sermaye aktarımının yeni bir yolu
olarak mı değerlendireceğiz? Bugün sağlıkta ikili uygulamayla yani bir taraftan
kamu hastaneler birliği, diğer taraftan özel hastaneler birliğiyle yürütülen
sağlık uygulamalarını kamu-özel ortaklığı formülü ile süreç içerisinde tamamen
özel sektöre mi bırakacağız? İktidarın “Sağlıkta reform” diyerek
ticarileştirme, piyasalaştırma, özelleştirme hedeflerinin bedelini vatandaş
ödeyerek hastaneler ticaretin en iyi yapıldığı mekânlar hâline mi getirilecek?
Buradan paran kadar sağlık hizmeti alabileceğin bir sağlık düzenine mi geçilmek
hedefleniyor? Bu anlamda, bir taraftan Sağlık Bakanlığı görevini yürüten, diğer
taraftan Özel Hastaneler Birliği mensubu olan Sayın Bakanın, sağlık sermayesine
ve onun menfaatlerine uygun politikalar çelişkisi içinde olması kaçınılmazdır.
Hayatın her alanında olduğu gibi sağlıkta da, iktidar partisi, Meclisten geçen
tüm düzenlemelerde hastayı, tüketiciyi, halkı hesaba katmadan, sayısal
çoğunluğunun gücüyle sermaye lehine kararlar çıkarıyor. Yani “Paran kadar yaşa,
paran kadar eğitim al, paran kadar sağlık hizmeti al.” anlayışı ile sosyal
devlet olma sorumluluğunu terk ediyor.
Sadece bir hekimin tam gün bir hastanede çalışmasının sağlık
sisteminin başarılı olmasını sağlayamadığını yaşayarak görmekteyiz. Halkımıza
en iyi sağlık hizmetini sunabilmenin ön koşullarından biri de maddi ve manevi
olarak şiddetten uzak çalışma ortamının sağlanmasıdır. Başta hekimler olmak
üzere, tüm sağlık çalışanlarının daha verimli sağlık hizmeti sunabilmesi için
çalışma koşullarının, ekonomik ve özlük haklarının iyileştirilmesi
gerekmektedir.
Görüşmekte olduğumuz bu yasada, adaletsizlik ve hukuksuzluk
yanında, Anayasa’ya da aykırılık söz konusudur. Anayasa Mahkemesinin iptal
ettiği kanun maddeleri, Mahkemenin bu yöndeki kararları hiçe sayılarak yeniden
düzenlenmektedir. Hem anayasal hem de uluslararası anlaşmalarda imzamız olan
sözleşmelere uyulmayarak, kişi hak ve özgürlükleri ihlal edilmektedir.
Hastalara ait tıbbi kayıtlar, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı veri
tabanlarında toplanmaktadır. Bu verilerin toplanmasında kişinin ve muayenenin
özellikleri, hastanede olan her şeyin detaylı olarak bildirilmesi istenmektedir.
Bu verilerin satılması, başka kurumlarla paylaşılması söz konusu olabilecektir.
Her türlü verinin resmî ve özel sağlık hizmeti ayrımı yapılmadan toplanması,
hekimin buna memur edilmesi, bir de üzerine ücret ödemesi istenmesinin sağlık
hizmetlerine darbe vurması ise kaçınılmazdır. Hastaların sisteme ve hekime
güvenmemelerine, sağlık hizmetlerine başvurmamalarına, hasta ve hekimin
resmiyeti olmayan kayıt dışı yollardan çözüm aramalarına neden olacaktır.
Sağlık çalışanlarının performansa dayalı sağlık sisteminden
dolayı, daha iyi hizmet, verim ve çalışan memnuniyetinin gerçekleşmediğini de
yine yaşayarak görmüş bulunmaktayız. Özel hastaneler ve kamu hastanelerinde
hasta-doktor ilişkileri yanında, sağlık çalışanları arasındaki ilişkiler de
bozulmuştur. Doktorun hastaya ayıracağı sürenin kısıtlanması performans
sistemiyle teşvik edilmektedir. Sağlığın tamamen sermayeye bırakılması,
beraberinde etik kuralların ne kadar uygulanabilirliği konusunda endişeleri de
artırmaktadır. Tam Gün Yasası’yla tıp eğitimi ve geleceği siyasete ve ticarete
kurban edilmektedir.
Anlatmaya çalıştığımız nedenlerden dolayı, bu tasarının, başta
halkımız olmak üzere, hastaya, hekime, sağlık çalışanlarına, tıp eğitimi veren
ve uygulayan eğitim kurumlarımıza ve mensuplarına getireceği yarar olmadığı,
tek yanlı olarak sermayeye hizmet edeceği anlayışına “hayır” diyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 31. Maddesinde yer alan
“on bin Türk Lirasından beşyüzbin Türk lirasına” kadar ibaresinin “on bin Türk
lirasından, yedi yüz elli bin lirasına” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile maddenin caydırıcılık gücü arttırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
32’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 32’nci maddesinde yer
alan “bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası” İbaresi, “üç yıldan beş yıla
kadar hapis cezası” ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Ayla Akat Ata Erol Dora
Iğdır Batman Mardin
İdris
Baluken Nursel
Aydoğan
Bingöl Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 32 inci maddesinin sonuna
“Eczanelerde üretilen majistral ilaçlar bu kapsam dışında tutulmuştur.”
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Selahattin Karaahmetoğlu,
Giresun Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, Giresun’un Görele ilçesinde otuz altı yıllık eczane
eczacılığı yapıyorum ve eczacı milletvekili unvanını taşıyorum. On yıl içinde
eczanelerin ve eczacılarımızın ekonomik olarak geldiği konumu değerlendirmek
istiyorum.
Bugün eczanelerimiz çok ciddi ekonomik sıkıntılarla yaşam savaşı
veriyor. Artık eczaneler aylık ciroları ile işletme giderlerini karşılayamaz
duruma geldiler. On yıl önce 100 liralık ilaç satışı içinde 28 lira brüt kâr
eden eczanelerin, bugün 100 TL içinde brüt kârı 19,5 liraya düşmüştür. Ayda 50
bin lira ciro yapan bir eczanenin kaybı brüt 4.500 liradır. Bu kayıp uygulanan
mali politikalar marifetiyle iş birlikçi tekelci sermayeye aktarılmıştır.
Sistemin yapısal sorunlarının çözümü noktasında, hayatın her alanında olduğu
gibi sağlık emekçisi olan eczacılar da ne yazık ki bu bedeli ödemektedirler.
Eczacı kâr oranlarının düşürülmüş olması, iskontolarının kaldırılmış olması,
ilaç fiyatlarının önemli ölçüde aşağıya çekilmiş olması ve ciddi ciro kayıpları
eczacıları sıkıntı içine sokmuştur. Tüm dünyada ve ülkemizde uygulanan referans
fiyat sistemi, patent süresi dolan ilaçların yerlerine eş değerlerinin
üretilmesi ilaç fiyatlarındaki düşüşleri getirmiştir.
Bu arada bir konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Başta lösemi
hastaları olmak üzere bazı hastalıklarda Sosyal Güvenlik Kurumunun uyguladığı fiyat politikaları karaborsa ilaç
satımını beraberinde getirmiştir ve bugün 750 civarında ilaç karaborsaya düşme
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması
gerekmektedir. Eczaneye yüksek fiyatlarla giren ilacın düşük fiyatlarla işlem
görmesi sermaye kaybına neden olmaktadır. İlaç sanayi kayıpları karşılamakla
yükümlü olduğu hâlde görevini yerine getirmemektedir.
2004-2011 yılları arasında ilaç fiyatları 250 kez düşürülmüştür.
Eczanelerin 2010 yılı stok zararı 88 milyon TL, 2011 yılında ise 129 milyon
TL’dir. Bilinmelidir ki eczacılar ilaç fiyatlarının aslında düşmesine de karşı
değillerdir.
Bugün AKP İstanbul Milletvekili, benim de Hocam Sayın Mehmet
Domaç’ın Türk Eczacıları Birliği Başkanı olduğu dönemde ilaç fiyatlarının
düşürülmesi konusunda bizler eczanelerimize afişler astık ve destek verdik ve
bunu gerçekten inanarak yaptık ve savunduk.
Türk Eczacıları Birliğinin verileriyle TÜRK-İŞ'in kriterleri ölçü
alındığında 24.309 eczanenin yüzde 51’inin yoksulluk sınırının altında, yüzde
5-6’sının da açlık sınırının altında bir gelire sahip olduğu tespit edilmiştir.
Geçen yasama döneminde tüm siyasi partilerin katkılarıyla
çıkarılan yeni Eczacılık Kanunu eczanelerin iyileştirilmesi adına semeresini
beş altı yıl sonra verecektir. Mesleğim adına, emeği geçen tüm siyasi parti
gruplarına ve milletvekillerine bir kez daha teşekkür etmeyi bir borç
biliyorum.
Eczanelerin acilen içinde bulunduğu ekonomik sorunlara katkı
sağlamak adına uygulanan reçete başına 25 kuruşluk hizmet bedeli yetersiz
kalmaktadır. Gerçi iki ay önce yıllık cirosu 700 bin liradan düşük olan
eczanelere 75 kuruş uygulaması getirilse bile bu bedelin artırılması ve 700 bin
lira ciro üzerinde iş yapan eczanelere de hizmet bedeli katkısı artırılmalıdır.
Bu destek eczanelerin aylık çay kahve giderlerini dahi karşılayamamaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde hizmet bedelleri ciddi oranda yüksektir. Reçetede
yazılı ilaç sayısına ya da kutu başına destek uygulaması vardır. Hâlen
eczanelerde uygulanmakta olan hizmet bedeli katkısı bugünkü uygulamanın üstüne
çıkmalıdır. Ayrıca ilaç sanayisinin kurumlara…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Devamla) – Konuşmama 36’ncı maddede
devam edeceğim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 32’nci maddesinde yer
alan “bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası” ibaresi “üç yıldan beş yıla kadar
hapis cezası” ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile maddenin caydırıcılık gücü artırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutup Komisyona soracağım; Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 32’nci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Haydar
Akar
İstanbul Kocaeli
“Madde 33 – 1262 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.
Ek Madde 8 - İlaç fiyatlarında düşüşler meydana gelmesi durumunda
belirlenen yeni fiyatlar, ilk defa fiyat alan yeni ürünler hariç, yayımlandığı
tarihten itibaren kırkbeş gün sonra uygulanır. Ancak, eczaneler fiyatları
yayımlandığı tarih itibariyle, ilaç üreticilerinden veya ithalatçılarından veya
ecza depolarından yeni fiyatlar üzerinden ilaçları alır.”
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Sağlık Komisyonu üyelerimizin teşrifini bekliyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Komisyon, salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET
ÜNÜVAR (Adana) – Gördüğüm kadarıyla gelen yok Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime de on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.06
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26’ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
33’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 33'üncü maddesinde yer
alan, "Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken
hesaplanacak" ibaresinin "Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca
birlikte hesaplanacak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erol Dora Ayla Akat Ata Pervin Buldan
Mardin Batman Iğdır
İdris Baluken Mülkiye Birtane
Bingöl Kars
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı kanun tasarısının 33. maddesinin
sonuna “ilaç fiyat düşüşleri ya da kamu kurum ıskonto artışlarından kaynaklanan
eczane stok zararlarını derhal karşılamayan firmalar, bu zararı faizi ile
birlikte ödemeye yükümlüdür ve oluşacak zararın beş katı tutarı da Sağlık
Bakanlığı’nca tahsil olunur.” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Ali Halaman
Mersin Osmaniye Adana
Yusuf
Halaçoğlu Yıldırım Tuğrul
Türkeş Reşat Doğru
Kayseri Ankara Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 33 üncü maddesinin sonuna
"Ayrıca ilaç fiyat düşüşleri ya da kamu kurum ıskonto artışlarından
kaynaklanan eczane stok zararlarını derhal karşılamayan firmalar bu zararı
faizi ile birlikte ödemeye yükümlüdür ve oluşacak zararın beş katı tutarı da
Sağlık Bakanlığı’nca tahsil olunur.” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Turgut Dibek Haydar Akar
İstanbul Kırklareli Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Arkadaşlar, 33’üncü madde üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Öncelikle sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Önerge önemli bir önerge ancak önergenin içeriğiyle ilgili
düşüncelerimizi açıklamadan -Sayın Bakan da burada- hafta sonu bizim bölgemizde
yaşanan bir gelişmeyi burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Bakanın da
katıldığı, Sayın Başbakanın, yine, bazı bakanlarla beraber Trakya’da yaptığı
bir gezi vardı hafta sonu. Cuma günü benim ilim Kırklareli, sanıyorum cumartesi
Tekirdağ, pazar günü de Edirne’yi Sayın Başbakan ziyaret etti. Şimdi, öncelikle
şunu söyleyeyim: Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi, bizim Trakya’da da, benim
ilimde de insanlarımız misafirperverler. Sayın Başbakan dilediği zaman,
istediği kadar Trakya’ya gelsin yani o konuda hiçbir sıkıntımız yok, memnun da
oluruz, mutlu da oluruz. Yalnız, değerli arkadaşlar, bana gelen şikâyetlerin
ben Sayın Bakana gelmediğini hiç düşünmüyorum yani mutlaka ona da gelmiştir.
Sayın Başbakan cuma günü Kırklareli’ne geldi, bizden başladı, Pınarhisar’dan
başladı. Biliyorsunuz, yani Pınarhisar’ın özel bir anlamı var Sayın Başbakan
için çünkü orada, cezaevinde belli bir süre misafir olmuştu yani Kırklareli
sınırlarında bir dört ay kadar; oradan başladı. Ama, arkadaşlar, bir hafta
öncesinden bizim Trakya’da, benim ilimde bir olağanüstü hâl ilan edilmiş âdeta;
hani, şöyle bir terim var ya sık sık kullanılır: Yani “Trakya Trakya olalı
böyle bir zulüm görmedi.” diye. İnanın, gerçekten öyle bir olay. Yani, Başbakan
nereden geçecek? Şu caddeden geçecek. Başbakan nerede konuşacak? Şurada
konuşacak. Yani, bu emniyet, işte, korumayı yapacak olan yetkililer artık
durumdan vazife mi çıkarıyorlar yoksa
talimat mı öyledir onu da bilmiyorum ama evlere tek tek gidiliyor, ziyaret
ediliyor “Misafir almayacaksınız, dışarı çıkmayacaksınız…” Yani, insanların en
doğal olan anayasal hakları değerli arkadaşlar, hürriyetleri, yani konut
dokunulmazlığı, seyahat özgürlüğü, kent içerisinde gezme yani öyle bir hâl aldı
ki, cuma günü Kırklareli’ne geldiğinde… Önleyici gözaltılar diye bir ara
-biliyorsunuz- yani bu yasada da değişiklik yapılsın diye kamuoyunda bir
tartışma yapılmıştı. Yani, işte, daha sonra birtakım eylem yapabileceği,
tavrıyla tarzıyla, protesto edebileceği düşünülen kişiler önceden gözaltına
alınsın mı alınmasın mı diye? Böyle bir yasal düzenlemeye hiç ihtiyaç
duyulmadan çok sayıda insan benim ilimde göz altına alındı.
Şimdi, bana cuma günü biri telefon etti, bu kişi önemli bir kişi,
Demokratik Sol Partinin il başkanlığını yapmış bir ağabeyimiz, diyor ki: “Benim
kardeşimi kent içerisinde -bizim Yayla Meydanı’mız var, orada- bir parkta polis
hapsetmiş durumda. “Parkın içerisinden çıkmayacaksın.” diyor. Sivil polisler
kenarda bekliyor. Niye? “Sen meydana inersen Başbakanı protesto edersin çünkü
senin ağzın durmuyor, sen konuşuyorsun, eleştiriyorsun.”
Değerli arkadaşlar, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Siz de inandınız!
TURGUT DİBEK (Devamla) – İnanmadın mı? Tamam. Bakın, bir gelin
Kırklareli’ne, görün bakalım neler olmuş.
Gençler… Ben, bunların isimlerini de paylaştım yani zaten değerli
arkadaşlar, gerçek olmasa bunları burada ben konuşmam. Beni tanıyan tanıyor
zaten, üslubumu da biliyorsunuz ama insanları da göz altına aldılar. Bunu şunun
için söylüyorum: Bakın, bu doğru bir yaklaşım değildir. Şimdi, Başbakanın
bundan haberi var mı yok mu, onu da bilmiyorum, az önce söyledim yani o,
meydanlara gittiğinde herkes onu alkışlasın “Vay Sayın Başbakan, hoş geldin.”
desin diye bekliyor olabilir ama demokratik toplumlarda, ülkelerde eleştiri de
protesto da en doğal haktır. Anayasal hak değil mi silahsız ve saldırısız
insanların gösteri yapma hakkı? Şimdi, bu, çok ciddi bir tepki yarattı
Kırklareli’nde, Edirne ve Tekirdağ boyutunu bilmiyorum. Sayın Bakan buradayken
belki bununla ilgili bir açıklama da yapabilir. Bunun, tabii, örnek alındığını
görüyorum. Şimdi, bazı kamu görevlileri diyor ki: “Sayın Başbakan böyle
korunuyorsa benim neyim eksik?” Bazı valiler var, hepsini kastetmiyorum ama şu
anki Adana Valisi benim ilimde dört yıl valilik yaptı, ben bir kısmında İl
Başkanıydım, bir kısmında milletvekiliydim, nasıl korunduğunu görüyorum
arkadaşlar, biliyordum. Ben de diyordum ki: “Niye böyle koruyor kendini?” Meğer
Başbakanı örnek alıyormuş kendisine yani Sayın Başbakanın böyle bir kötü örneği
de var. Bu konuyu burada dile getirmek istiyorum. O insanlar mağdur oldular.
Sayın Başbakan Trakya’dan ne umdu ne buldu onu da bilmiyorum, sandıkta her
birini göreceğiz. İnşallah, 30 mart günü, Trakya’da umduğunun ne kadarını
bulacak, hep beraber göreceğiz.
Önergeyle ilgili de şunu söyleyeyim, zamanım geçmiş: Bakın, eczacıların
-burada Sayın Domaç’ı göremedim- haklı talebi, aldıktan sonra ilaç fiyatları
düşüyor ya da kamu kurumu iskonto artışlarından dolayı stok zararı görüyorlar
eczacılar. Onu telafi etmeye yönelik bir önergedir. Sayın Domaç bunun mutlaka
doğru olduğunu görür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - Yani ona bakarak el kaldırabilirsiniz
diyecektim ama Sayın Domaç’ı da göremedim. Önergenin de çok haklı bir önerge
olduğunu burada belirtiyorum ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı kanun tasarısının 33. maddesinin
sonuna “ilaç fiyat düşüşleri ya da kamu kurum iskonto artışlarından kaynaklanan
eczane stok zararlarını derhal karşılamayan firmalar, bu zararı faizi ile
birlikte ödemeye yükümlüdür ve oluşacak zararın beş katı tutarı da ödemeyi
Sağlık Bakanlığı’nca tahsil olunur.” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali Öz (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen, Reşat Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 33’üncü maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce de konuşulduğu gibi, son
zamanlarda eczacılarımız çok şeyler kaybetmektedir. Vermiş olduğumuz önergeyle
de, zaten eczanelerde oluşan stok zararı mağduriyetlerinin giderilmesi
amaçlanmıştır. Aynı zamanda, fiyat değişikliklerinde öngörülen süre içerisinde
bildirilmesini zaruri hâle getirmek kamu zararı oluşmasını da engelleyecektir.
Bu verilen önergeyle eczacılar birazcık nefes alsın demek istiyoruz.
Eczacı kardeşlerimiz… Son yıllarda, bilhassa son on yılda
okulların aşırı şekilde artmış olması bir anda eczacılık fakültelerinin
sayısını 7’den 19’a çıkarmıştır. Tahmin ediyorum ki, önümüzdeki günlerde yeni
açılacak okullarla beraber bu sayı 23 civarına çıkacaktır, bu da aşırı şekilde
bir eczacı birikiminin oluşumunu sağlamış olacaktır ki, acaba bunları nerelere
yerleştireceğiz, nasıl bir şekilde bu çocuklarımıza iş imkânı sağlayacağız, onu
merak ediyorum.
Tabii, bunun yanında, eczacılarımızın diğer sorunlarından bir
tanesi de, özellikle, eczanelerden verilen ilaç eczacılık hizmetindeki Medula
sistemiyle ilgilidir. Medula sistemi bazı yerlerde çok ciddi manada kopmalar,
kesintiler yaşamaktadır. Bu da eczacılık işini aksatmakta ve birçok mağduriyeti
de beraberinde getirmektedir.
Diğer bir konumuz, özellikle son zamanlarda eczacıların en büyük
sorunlarından bir tanesi de ilaç fiyatlarının düşmesiyle ilgilidir. Bununla
ilgili de çeşitli defalar gündeme getirilmiş olmasına rağmen, ilaç kutu
fiyatlarında 25 kuruş ve 75 kuruşun yeterli olmadığı, bunun en azından 1 lira
seviyesine çıkartılmış olmasının mağduriyetleri gidereceği noktasındadır. Bu
yönlü olarak da Sosyal Güvenlik Kurumu mutlaka buraya bir parmak basmalı,
eczacı kardeşlerimizin durumunu düzeltmelidir. Yoksa, korkarım ki, önümüzdeki
zaman diliminde eczacıların birçoğu eczanelerini kapatmak mecburiyetinde
kalacak ve de mağdur olacaklardır.
Tabii, bunların yanında, bir diğer konuyu da gündeme getirmek
istiyorum bu vesileyle. Ülkemizde ilaç israfının önlenmesi ve yerli ilaç ve
tıbbi malzeme üretiminin desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye’nin önemli
sorunlarından birisi de gereksiz ilaç kullanımı yani ilaç israfıdır. Gerçi,
ülkemizde sadece ilaç değil, yani kabul etmek gerekir ki, birçok konuda israf
vardır, yiyecek konusundan tutun da gereksiz yere hastaneye gitmek kadar her
alanda israf vardır. İsraf, dinimizce de kabul edilmeyen, hoş karşılanmayan bir
durum olsa da yine de maalesef yapılmaktadır. O zaman, ülkede israfa karşı tüm
katmanlarla beraber bir seferberlik ilan edilmeli ve de israfın önüne
geçilmelidir.
İlaç konusuna gelince, gereksiz kullanım ve israfta birinci sırayı
saygıdeğer milletvekilleri, antibiyotikler almaktadır. Bu konuda başta hekimler
ve diğer sağlık çalışanları olmak üzere, halkımız da dâhil herkes yaygın bir
eğitimden geçirilmelidir. Antibiyotikler eczanelerden reçeteli, reçetesiz
şekilde alınmakta, dolayısıyla hem insan vücudunda bir direnç oluşturmakta hem
de ayrıca, yani gereksiz yerde de antibiyotik kullanımına geçilmektedir. Sigara
ve obezitede yapıldığı gibi, her türlü propaganda vasıtalarından mutlaka bu
konuda yararlanılmalı ve bu konunun faydası da insanlara anlatılmalıdır.
Tabii, ayrıca, sadece antibiyotikler de değildir, diğer ilaçlarda
da çok ciddi manada gereksiz kullanımlar vardır. Yani böylece ciddi bir girdi
elde edilebilir ve dolayısıyla bu konuda birçok tasarruf da sağlanabilir.
Bunların yanında yerli ilaç sanayisine de mutlaka önem vermek
mecburiyetindeyiz. Yerli ilaç sanayisinin gelişmesi açısından da yapılması
gereken çok şeyler vardır. Yaklaşık olarak son on seneden beri yerli ilaç
sanayisinde çok ciddi manada kayıplar oluşmuştur, ilaç fabrikalarımızın birçoğu
yabancı tröstlerin eline geçmiştir. Yani birçok sigorta şirketleri gibi, banka
şirketleri gibi, maalesef, enteresandır, ilaç firmaları, ilaç fabrikalarının
birçoğu şu anda yabancı tekellerin, tröstlerin eline geçmiştir, bu da
önümüzdeki zaman diliminde Türkiye'de çok büyük oranda sıkıntılar
yaratabilecektir.
Bu manada da mutlaka ama mutlaka çok uluslu şirketlerin
kıskacından ilaç firmalarımızı, ilaç üretimlerini kurtarmak mecburiyetinde
olduğumuzu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 33'üncü maddesinde yer
alan, "Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken
hesaplanacak" ibaresinin "Sağlık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca
birlikte hesaplanacak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde metninde anlam bütünlüğü sağlanarak
metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
34’üncü madde üzerinde üç adet aynı mahiyette önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 34’üncü maddesinin yasa
metninden çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.
Pervin
Buldan Ayla Akat
Ata Erol Dora
Iğdır Batman Mardin
Nazmi
Gür İdris
Baluken
Van Bingöl
Aynı mahiyette önerge imza sahipleri:
Ali Öz Hasan Hüseyin Türkoğlu Oktay Vural
Mersin Osmaniye İzmir
D. Ali
Torlak Celal
Adan Reşat Doğru
İstanbul İstanbul Tokat
Aynı mahiyette diğer önerge imza sahipleri:
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Haydar
Akar
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Mehmet
Şeker, Gaziantep Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bu önergemizde, tasarının 34’üncü maddesinin 2219 sayılı Özel
Hastaneler Kanunu’ndaki cezai hükümleri içeren 35 ve 45’inci maddeleri
kaldırılıyor. Onun yerine 46’ncı maddede düzenleme tekrar yapılıyor. Bununla
ilgili, tabii ki hastanelerin, özellikle özel hastanelerin denetlenmesinde
hiçbir sakınca yok, mutlaka denetlenmesi lazım ama tıbbi eksikliklerinin
yanında lojistik eksiklikleriyle ilgili çok ciddi yaptırımların da yapılması;
özellikle 21’inci yüzyılda tıbbi eksiklik harici, örneğin hastanenin koridor
boyu, kapısının tipi, girişi, çıkışıyla ilgili -otuz yıllık, kırk yıllık, elli
yıllık hastaneler var, çok eski hastaneler var- bunlar dayanak gösterilerek
hastanelerin kapatılmasının gerçekten 21’inci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti gibi
bir devlete yakışacağını zannetmiyorum. Bunlarla ilgili ciddi şekilde bir
düzenlemenin yapılması gerektiğine inanıyorum. Mutlaka denetimin olmasını ama
bu denetimin daha çok hastanenin tıbbi yapılanmasıyla ilgili olması gerektiğine
inanıyorum. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterileceğine de inanıyorum.
Sayın Bakanım, geçen gün, yine burada bu görüşmeler devam ederken
Sayın Süleyman Çelebi özellikle nişasta bazlı ürünlerle ilgili, bunların kanser
yaptığıyla ilgili, obeziteyle ilgili, insülin direnciyle ilgili bir soru
sormuştu. Bunun cevabını göndermişsiniz, teşekkür ederiz ama bu cevabı inşallah
siz vermemişsinizdir çünkü bu cevap çok ilginç. Burada diyor ki cevapta:
“Yapılmış olan çeşitli araştırmalar neticesinde fruktozun pankreas kanserine
neden olduğunu kanıtlayacak ve kanserle kesin bir şekilde ilişkilendirilecek
bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.” Doğru, bilim adamları bununla ilgili kesin
bir şey söylemiyorlar, ne aksine ne lehine çok ciddi şekilde bir araştırma şu
anda söz konusu değil. Yine aynı yanıt: “Pankreas kanserine neden olan en
önemli faktörlerin, sigara, alkol ve obezite olduğu yapılan araştırmalarla
kanıtlanmış olup...” deniliyor. Eğer obezite pankreas kanserine neden oluyorsa
nişasta bazlı şekerin de pankreas kanserine obezite yoluyla neden olmaması için
hiçbir sebep yok, eğer böyle bir çıkarım söz konusuysa. Kaldı ki bununla ilgili
yapılan çok ciddi araştırmalar var, fruktozla ilgili Amerika’da yapılmış çok
ciddi çalışmalar var. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki fruktozun son ürünlerinden
birisi karbondioksit ve yağ asidi. Dolayısıyla, obeziteye neden olma sebebi de
bu zaten. Obezitenin neden olduğu pek çok da hastalık söz konusu.
Yine sizin verdiğiniz cevapla ilgili: “Burada yapılan
çalışmalarda, mevcut beslenme şeklimizle fruktozun yalnız başına tüketilmesinin
mümkün olmadığı, bu nedenle fruktozun insülin direnci ve şeker hastalığına yol
açacağı yönündeki iddiaların da yeterli bilimsel kanıtla desteklenmediği
görülmektedir.” diye bir cevap var.
Sayın Bakanım, bir önceki yerde…. Şunu her zaman söylüyoruz:
Fruktoz obezite sebebiyse insülin direnci yapması da gayet doğal, bu da olması
gereken bir şey.
“Bu bilgiler ışığında, kamuoyunda tereddütlere neden olan fruktoz
iddialarının bugün itibarıyla yeterli bilimsel zemini bulunmamaktadır.” Yine bu
cevabın içerisinde. Hem yukarıda açıklanıyor, bilimsel yanıtlar veriliyor hem
bilimsel zemini olmadığı söyleniyor!
Yine çok ilginç: “Amerika Birleşik Devletleri’nde nişasta bazlı
şeker üretimine kota uygulanmamaktadır.” denilmiş burada. Oysa bendeki
bilgilerde, Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 2 nişasta bazlı şeker kotası
var, Almanya’da yüzde 1,9 nişasta bazlı şeker kotası var; Polonya’da yüzde 3,
Fransa, İngiltere ve Hollanda’da yüzde sıfır kota uygulanmaktadır.
Sayın Bakanım, bu bilgiler inşallah sizin tarafınızdan yazılmamış,
gönderilmemiştir, bunların düzeltilmesini rica ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde…
ALİ ÖZ (Mersin) - Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 34. maddesi, 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununun
cezai hükümler içeren kısmının 35. ve 45. maddelerini kaldırmaktadır.
24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Kanunun 35. maddesi "ihtarı
mucip olan noksanlar hastaların tedavi ve istirahatına müessir olduğu
takdirde" hastanelerin hasta kabulünün hangi şartlarda engelleneceğini
düzenlemektedir.
24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı kanunun 45. maddesi ise
hastanelerin bulundurmak ve yapmakla yükümlü oldukları tıbbi malzeme ve
kayıtları yapmayanlara mahalli mülki amir tarafından verilecek idari para
cezalarını düzenlemektedir.
Yukarıda sayılan maddelerin neden kaldırılmak istendiği veya
yerine hangi kanunun konulacağı açıklanmamıştır. Kaldırılmak istenen 35. ve 45.
maddeler hastaların özel hastanelerde tedavisi ve rahatı için gereklidir.
Kaldırılması kanuni boşluk yaratacaktır.
BAŞKAN – Diğer gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hususi hastanelerde meydana gelecek problem ve sorunlardan hastane
yönetimi, sorumluları ve mesul müdürlerinin sorumluluğu devam etmelidir.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
35’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 35’inci maddesinde yer
alan “ayrıca” İbaresi, “ek olarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan Ayla Akat
Ata Erol Dora
Iğdır Batman Mardin
İdris
Baluken Murat
Bozlak
Bingöl Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Önergeyi geri çekiyoruz.
BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.
Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde metninde anlam bütünlüğü sağlanarak
metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
36’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 36'ncı maddesinde yer
alan "beş bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar" İbaresi,
"on bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Ayla Akat Ata İdris Baluken
Iğdır Batman Bingöl
Erol Dora Esat Canan
Mardin Hakkâri
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile maddenin caydırıcılık gücü arttırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
37’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 37'nci maddesinde yer
alan "Bunlardan ilgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı
davrananların, bu kapsamdaki ilgili sözleşmesi sona erdirilir ve bunlar bir yıl
süreyle yeni sözleşme yapamaz." cümlesinin "Bunlardan ilgili mevzuata
ve sözleşme hükümlerine aykırı davrananların, bu kapsamdaki ilgili sözleşmesi
sona erdirilse bile başka bir yerde sözleşme hakları saklı kalır."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Ayla Akat Ata İdris Baluken
Iğdır Batman Bingöl
Erol Dora
Esat Canan
Mardin Hakkâri
BAŞKAN – Diğer iki önerge aynı mahiyettedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında
Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Sağlık Hizmetleri
Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Devlet Memurları
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Tababet
ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 37.Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ali Öz Hasan
Hüseyin Türkoğlu Reşat
Doğru
Mersin Osmaniye Tokat
D. Ali Torlak Celal Adan Oktay Vural
İstanbul İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki önerge imza sahipleri:
Aytuğ Atıcı Özgür
Özel Nurettin
Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar
İstanbul Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Aytuğ
Atıcı, Mersin Milletvekili.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, öncelikle sevgili Mustafa Balbay’ın bugün
mahpushaneden çıkışını sevinçle karşıladığımızı ve bu ayıbın bir daha
yaşanmaması gerektiğini söylüyorum. Darısının da içeride benzer şekilde yatan
bütün milletvekillerine uygulanmasını diliyorum.
Şimdi, 37’nci madde üzerinde söz aldım. Her söz alışımda “AKP’nin
çakma Tam Gün Yasası.” diyorum. Her söz alışımda “Bu, sahte bir Tam Gün
Yasası’dır.” diyorum. Niye dediğimi şimdi sizlere bu madde vesilesiyle
açıklayacağım. Şimdi, bakın, 3 tane profesör düşünün; bir tanesi devlet
üniversitesinde çalışıyor, bir tanesi araştırma hastanesinde çalışıyor, bir
tanesi de GATA’da çalışıyor. Sizin getirdiğiniz bu tasarıyla, bu 480 sıra
sayılı Tasarı’yla, GATA’da çalışan profesör hiçbir şekilde dışarıya, özel
hastaneye gidemiyor. Üniversitede çalışan profesörlerin yarısı dışarıda özel
hastaneye gidebiliyor. Eğitim hastanelerinde, eğitim araştırma hastanelerinde
çalışan profesörlerin, doçentlerin yarısının çıkıp çıkmayacağına Bakanlar
Kurulu karar veriyor. Ya, Allah aşkına, böyle bir şey olur mu ya! Ya, böyle bir
mantık nasıl olur! Böyle bir ülkede, eşitlikçi olmayan böyle bir zihniyeti
nasıl getirirsiniz ya! Yani, üç ayrı kurumla üç ayrı uygulama var. Neden? Bunun
hesabını nasıl vereceksiniz ya! Nasıl bu insanların yüzüne bakacaksınız! Nasıl
diyeceksiniz ki “Biz eşitlikçiyiz!” Nasıl diyeceksiniz ki “Biz adaletliyiz!”
Hangi yüzle insanların yüzüne bakacaksınız! Size “Niye bunu yaptınız, GATA’nın
ne farkı var, eğitim araştırma hastanesinin ne farkı var, üniversitenin ne
farkı var?” dediklerinde siz acaba ne cevap vereceksiniz, vallahi merak
ediyorum; yemin ediyorum, yani gülünç duruma düşüyorsunuz.
Bakın, 37’nci maddede de devam ediyor, sadece onların çalışmasını
Bakanlar Kuruluna bağlamışsınız. Diyelim ki Bakanlar Kurulu insafa geldi, bir
hocanın dışarıda çalışmasına izin verdi. Bakın, ne oluyor değerli arkadaşlarım:
Dışarıda çalışmak demek muayenehanesinde çalışmak demek değil, özel hastaneye
gidecek, emeğini satacak. Yani o profesörü sömürttürüyorsunuz, özel hastane
bunu iyice bir yoluyor. Sonra, diyorsunuz ki Sağlık Bakanlığı olarak: “Hoca,
sen gittin özel hastaneye çalıştın, para kazandın, getir yarısı benim.”
Yatırttırıyorsunuz döner sermayeye ve yarısını da siz alıyorsunuz. Şimdi, böyle
bir vicdansızlık olur mu Allah aşkına! O hekimin emekleri sizlere helal
değilmiş, öyle söylüyorlar. Bana tweet gönderen, mail atan, mesaj atan bütün
hekimler diyorlar ki: “Bu tasarıyı hazırlayanlara eğer şu kadarcık emeğimiz
varsa helal etmiyoruz.” Haberiniz olsun, bu onların dileği, ben de sizlere
iletiyorum.
Şimdi, bakın, bu maddede bir diğer düzenlemeyi getiriyorsunuz.
Onda da diyorsunuz ki: “E, hoca, seni biz dışarı gönderiyoruz ama özel
hastaneye gittiğin zaman yapacağın anlaşmada –sözleşme yapacaksın ya, bir ücret
alacaksın ya- senin için belirlediğim toplam tavan, ek ödeme miktarının brüt
miktarından daha az olamaz.” Ne demek? Yani ben sana brüt olarak eğer 10 milyar
lira para biçtiysem, sen özel hastaneye gidip 5 milyara anlaşma yapamazsın,
illa ki benim belirlediğim tavan üzerinden gidip anlaşma yapacaksın. Hoca diyor
ki: “Ya, kardeşim, ben özelde çalışıyorum ama ben de insanım.” Hayır,
gideceksin, o hastanede hiçbir şekilde, benim belirlediğimden daha az para kazanamazsın.
Hani, çocuk işçileri çalıştırırlardı ya bir ara, simit satan veya ayakkabı
boyacılığı yapan; baba derdi ki: “Eve 20 liradan aşağıya getirirsen eve
gelme.”, gelirse döverdi ya, aynı o konumdasınız. Yani, aklım havsalam almıyor.
Bir profesöre, bir doçente siz nasıl oluyor da “Hoca, git, şu kadardan daha az
para getirme eve.” diyorsunuz, getirdiği paranın da yarısını alıyorsunuz? Ya,
bu hangi akla, hangi inanca, hangi mezhebe, hangi dine sığar, hangi felsefeye
sığar? Ben mi bilmiyorum, sizin bambaşka bir inancınız mı var? Nerede
sığdırdınız Allah rızası için bunu? Bunda kul hakkı vardır ve bu hakkı yenen
kullar size haklarını helal etmiyorlar.
İyi akşamlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 37’nci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Daha önceki maddelerde konuşurken de her defasında ifade ettik: Bu
Tam Gün Yasası artık Tam Gün Yasası olmaktan tamamen çıkmış durumda. Gerçekte
başlangıçtaki niyetiniz halis bile olsa kurumlar arasında farklı şekilde
düzenlenecek bir yasaya olur vermemizi hiç kimsenin beklememesi lazım.
Daha önce de ifade ettik: Askerî Tıp Akademisi Gülhane’deki
uygulamanız bir farklı, üniversitede bir farklı, eğitim ve araştırma
hastanelerinde bir farklı. Böyle bir düzenleme yapmayı kendinize nasıl hak
gördüğünüzü gerçekten çok merak ediyorum. Burada, aynı statüde profesör olmuş
insanları aynı kefede değerlendirmemeyi onların hepsine yapılmış bir haksızlık
olarak görüyorum.
Özellikle üniversite hastanelerindeki temel felsefeyi, temel
anlayışı, temel mantığı tamamen ortadan kaldırmakla hiçbir şey kazanmayacağız.
Üniversite hastanelerinin kendine göre bilimsel yapısı, özerk durumu söz
konusu. Buradaki öğretim görevlilerinin, akademisyenlerinin başlangıçta zaten
peşinen kabul ettikleri şey çok para kazanmak değil, çok fazla hasta bakmak da
değil, gelecekte bu ülkenin sağlık alanında hizmetkârı olacak hekimleri
yetiştirmek. Kararını kendisi önceden vermiş, siz diyorsunuz ki: “Hayır. Sen ne
kadar para kazanırsın? Dışarıda seni özel hastaneye, benim kendi marifetimle hangi
özel hastaneye kiralarsam kiralık profesör olarak oraya gittiğinde ne kadar
kazanırsın? O kazancından bana ne kadar para getirirsin?” Yani, bir sağlığın
konuşulduğu yerde işin içerisine bu kadar metayı dâhil etmek, ondan sonra da
Türkiye'de sağlık alanında on bir yıldır “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı
altında başarılı göründüğünüz çok yer olmasına rağmen, bu adaletsizlik ve
haksızlıkla, yapmış olduğunuz iyiliklerin hepsinin de üzerini kendi elinizle
çiziyorsunuz.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak tekrardan sizi uyarıyoruz.
Doğrudur, Türkiye'de sağlık alanında eksik olan, tamamlanması gereken gerçekten
çok fazla alan vardır. Ama, çıkartmış olduğunuz, özünde, baktığımız zaman,
karşı olmadığımız tam günün bu şekilde uygulanmasının hiçbir mantıklı izahı yoktur.
Eğitim hastanelerinde kararı Bakanlar Kurulu verecek. Şimdi,
eğitim hastanelerinde iki tane profesörü düşünün. İki tane profesör aynı verimi
ortaya koymuş. Performans olarak ikisini birbiriyle karşılaştırdığınızda ikisi
de aynı performansta. Akademik katkı yönünden de ikisi de birbirinden farklı
olmayan iki öğretim görevlisi veya iki profesör varsa bir tanesine dışarıda -o
da serbest muayenehane değil- işaret edilen ve çok para kazanması peşinen
kendisine taahhüt altına alınan bir özel hastanede “Git, çalış.” diyeceksiniz.
E, peki, diğerinin ne günahı var? Bu bir vebal değil mi? Eşitler arasında
ayrımcılık yapmak, ayrıcalık oluşturmak, imtiyaz tanımak, hakka, hukuka,
adalete, vicdana sığar mı? Yani, bu konuda, bu maddede, gerçekten bu haksızlık
tamamen su yüzüne çıkıyor. Yol yakınken bu tam gün uygulamasının tüm öğretim
görevlilerine kendilerine yetecek kadar bir geliri temin ederek ve bu
kurumların ana amaçları ekseninde, ana amaçları doğrultusunda yeniden
düzenlenerek tasarının tamamının çekilmesi bizim en büyük arzumuzdur.
Gecenin bu saatinde çok fazla daha zamanınızı almak istemiyorum
ama şunu söylemeden geçemeyeceğim: Yani, artık uçan profesörler, jet
profesörler, kiralık profesörler dönemini başlatıyorsunuz. Memlekete bu
tasarının hayırlı hiçbir tarafı olmayacak, onun için tekrardan gözden geçirmek,
oranları en azından… Komisyonda başlangıçta dediniz ki: “Üniversitelerin
öğretim görevlilerine, rektörlerine sorduk.” 480 ilk geldiğinde yüzde 5 oranını
verdiğinizde de karşı çıktığımızda üniversitelerin görüşleri alınıp yüzde 5
oranında mutabık kaldığınızı ifade etmiştiniz ama yüzde 5 ne hikmetse 50 oldu.
Yani, şunu söyleyebilirim ki: Tebrik ediyorum sizi. 1 koydunuz, 10
aldınız diyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 37'nci maddesinde yer
alan "Bunlardan ilgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı
davrananların, bu kapsamdaki ilgili sözleşmesi sona erdirilir ve bunlar bir yıl
süreyle yeni sözleşme yapamaz." cümlesinin "Bunlardan ilgili mevzuata
ve sözleşme hükümlerine aykırı davrananların, bu kapsamdaki ilgili sözleşmesi
sona erdirilse bile başka bir yerde sözleşme hakları saklı kalır."
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklikle sözleşmeli çalışan işçilerin, işlerine son verilen
emekçilerin yeni sözleşme yapma haklarının saklı tutulması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
38’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 38’inci maddesinde yer
alan “ibaresinden sonra” ifadesinin “İbaresinin ardından” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Ayla Akat
Ata Erol Dora
Iğdır
Batman
Mardin
İbrahim
Binici İdris
Baluken
Şanlıurfa
Bingöl
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde geçen
“profesör, doçent ve eğitim görevlilerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve
diğer personele” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Haydar
Akar
İstanbul
Kocaeli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480 sıra sayılı Sağlık bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısının 38. Maddesinde geçen
“profesör, doçent ve eğitim görevlilerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “ ve
diğer personele ayrıca AMETAM da çalışan hekim ve yardımcı sağlık personelide
bu uygulamadan yararlanır. ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Yusuf Halaçoğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş
Mersin Kayseri Ankara
Ali
Halaman Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Adana Osmaniye
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinden söz isteyen Reşat Doğru, Tokat
Milletvekili; buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 38’inci maddesi üzerinde
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bizim burada ilave etmek istediğimiz, AMATEM’de çalışan hekim ve
yardımcı sağlık personelinin bu kanun içerisine alınmasıdır. Şöyle ki
saygıdeğer milletvekilleri: Önümüzdeki yıllarda hem ülkemizin hem de dünyanın
en önemli sorununun bağımlılık olacağı kanaatindeyiz. Şöyle ki: Bağımlılığın
bir bölümü madde bağımlılığı, bir diğer bölümü elektronik bağımlılıktır.
Madde bağımlılığı dediğimiz, alkol, sigara ve uyuşturucu bağımlılığı -maalesef, enteresandır- her geçen gün
artarak devam ediyor. Bunu da en fazla ülkemizde büyük şehirlerde, okullarda ve
bazı yerlerde görüyoruz. Yani büyük şehirlerdeki okullarda sigara içme oranları
yüzde 60’lara, alkol kullanma oranları -en az bir kere- yüzde 10-12’lere, yine
en az bir kere çeşitli uyuşturucu madde kullanımının da yüzde 1’ler, 2’ler,
hatta 3’ler seviyesine kadar ulaştığı görülüyor. Bu da önümüzdeki zaman
diliminde çok ağır bir durumla karşılaşacağımızın bariz bir göstergesidir.
Bunun yanında, diğer bir bağımlılık da elektronik bağımlılıktır.
Bu bağımlılığı da biz, işte, İnternet bağımlılığı, cep telefonu bağımlılığı
veya televizyonlardaki çeşitli yayınlardan tutun da diğerlerine kadar bir sürü
bağımlılığı sayabiliriz. İşte, bunları üst üste koyduğumuz zaman, önümüzdeki
zaman dilimindeki bağımlılıklar çok önemlidir.
Bağımlılıkla ilgili olarak son zamanlarda Sağlık Bakanlığının
özellikle psikiyatri hastanelerinde kurmaya çalıştığı madde bağımlılığı tedavi
merkezleri, İnternet tedavi merkezleri çok önemlidir. Bu konudaki çalışmaları
destekliyoruz. Ancak bunun yanında, AMATEM merkezleri de çok ciddi manada
sıkıntılarla karşı karşıyadır.
Zaman zaman burada, işte, sağlıkta çağ atladığımız ifade edilmeye
çalışılıyor. Saygıdeğer milletvekilleri, eğer sağlıkta çağ atladıysak buradan,
şimdi şu saat itibarıyla, Ankara Numune Hastanesinin önüne gidelim, Numune
Hastanesinin acil servisini bir görelim. Acil servisinde insanlar acaba orada
ne yaşıyorlar? Gelen hastalar ne yaşıyor veyahut oradaki hekimler nasıl
çalışıyor, sağlık personeli nasıl çalışıyor? Hani biz özlük haklarından
bahsediyoruz ya, illa özlük hakları, emekli hakları sağlık personelinin
verilsin, artırılsın diye. İşte oradaki ağır tabloyu gördüğümüz zaman herhâlde
ne kadar haklı olduğumuzu söyleyebilirsiniz ama bunun yanında oradaki
hastaların durumları da o kadar kolay değildir. Şu anda bazı yerlerde maalesef
enteresandır -tabii, Sağlık Bakanlığının bazı uygulamalarını takdirle
karşılıyoruz ama- yoğun bakım üniteleri birçok yerde gün vermekle meşguldür
yani yoğun bakım ünitesi bulamıyorsunuz. Dolayısıyla, o yönlü çok büyük
sıkıntılar vardır. Muayene olma noktasında bir hastaya bakma süresi üç
dakikanın altına düşmekte ve bir hekim günde neredeyse 90’la 150 civarında
hasta bakabilmektedir. Bunları göz önüne aldığımız zaman sağlıkta bazı
sıkıntıların gelmekte olduğunun en bariz göstergesini de hep beraber görüyoruz.
Ama bunların yanında, AMATEM merkezlerinin mutlaka -biraz önce Sayın Bakana
“sorular” bölümünde sordum, bana cevap vermediler ama- hem psikolog ihtiyaçları
vardır hem psikiyatri uzmanları ihtiyaçları vardır. Psikologların ve psikiyatri
uzmanlarının sayısını mutlaka artırmak mecburiyetindeyiz yani oraya tedavi
olmaya gelen insanların mutlaka tedavi olması gerekmekte ve beraberinde de
oradan ayrıldıktan sonra tedavilerinin yakın takip edilmesi gerekmektedir.
Diğer bir sorun da, ülkemizin dışında, Türkiye'nin dışında,
Avrupa’sından çeşitli ülkelerine kadar çok çeşitli bölgelerde Türk insanları
yaşamaktadır. Buralarda, Avrupa ülkelerinde yaşayan işte yaklaşık olarak 3,5-4
milyon civarında -söz söylüyoruz- insanımız var diyoruz. Bunlardan dolayı,
yabancı cezaevlerinde yaklaşık olarak 40 bin ile 50 bin civarında insanımız
vardır. Bu insanların suçlarının büyük bir kısmı yüzde 70’e varana kadar
uyuşturucuyla ilgili olan suçlardır ama enteresan olan nedir, biliyor musunuz?
Uyuşturucu suçundan mahkûm olan insanlarımız orada kendi mahkûmiyetleri
bittikten sonra ülkemize gönderilmekte ve ülkemizde de hiçbir rehabilitasyona
uğramadan bir saatli bomba gibi köylerine gönderilmektedir. İşte bu manada da
mutlaka bunların takip edilmesi, en azından bulaşıcı, sâri bir hastalık olan bu
durumun diğer insanlarımıza bulaştırılmaması gerekmektedir.
Önergemizin esas hazırlanmasındaki amaç, AMATEM merkezlerinde
çalışan insanlara biraz daha hak verilmesi, biraz daha değer verilmesi
noktasındadır.
Desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının
Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 38 inci maddesinde geçen
“profesör, doçent ve eğitim görevlilerine” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve
diğer personele” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara
Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın Ek 1’in 38’inci maddesi üzerine
verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Konu, sağlık çalışanlarının ücretleriyle ilgili önemli bir konu.
Sağlık sadece insan bedeninin ve ruhunun iyileştirilmesinden ibaret değil,
tabii ki farklı yönleri de var. Sağlıkta çalışanların da durumlarının
iyileştirilmesi gerekiyor. Sağlıkta çalışanların, sağlık emekçilerinin de
durumlarının iyileşmesi gerekiyor ki bu konuda, bu alanda daha iyi hizmet
verilebilsin. Bu konuyla ilgili olarak 38’inci maddeyle 209 sayılı Kanun’un
5’inci maddesinde bir düzenleme yapılmış. 209 sayılı Kanun 1961 yılında
yürürlüğe girmiş, aslında çok fazla değişiklik yapılan bir Kanun bu. Sağlık
kuruluşlarında, Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda döner sermaye mefhumunu
düzenliyor. Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda, sağlıkta aslında performansa
göre bir ücretlendirme yapılması lazım. Dolayısıyla da bu 209 sayılı Kanun’un
da baştan ele alınması lazım, tümüyle değişmesi lazım, yeni bir bakış açısıyla
ele alınması lazım. Dolayısıyla, sadece bu 38’inci maddede yapılan değişiklik
ya da 209’un 5’inci maddesinde yapılan değişiklik yeterli değil muhakkak ki,
çok daha kapsamlı, çok daha düzenli ve temelli bir değişiklik yapılması şart.
Biz de bunu arzu ediyoruz. Mevcut düzenlemeyi yeterli bulmuyoruz herhangi bir
itirazımız olmasa da ama bu anlamda tümüyle kökten bir değişiklik yapılmasının
gerekli olduğunu da bu arada ifade etmek isterim çünkü sağlık çalışanları
özellikle büyük sıkıntılar içerisinde. Şu anda bu yaptığımız düzenlemeye
rağmen, özellikle profesör, doçent gibi kadrolarda bulunanlarla, yine yardımcı
sağlık hizmetleri kadrolarında bulunanlarla ilgili epey sıkıntılar var. Onların
sorunlarını anlatmak için aslında şu süre yeterli değil. Bu düzenlemeyi de,
aslında bu tam gün düzenlemesini de bu konularla ilgili olarak yapıyoruz ama
yine yeterli olabilecek bir çözüm getiremiyoruz maalesef. Daha kapsamlı, çok
daha kapsamlı bir düzenlemenin yapılması da şarttır diye düşünüyoruz.
Ben konuyu çok fazla uzatmak istemiyorum. Konuşmak istediğim başka
bir konu daha vardı ama Sayın Sağlık Bakanımızla Sağlık Bakan Yardımcısı, sağ
olsunlar, o konuda kendileriyle yaptığım şifahi görüşmede konuyu kabul ettiler.
Ben de konuşmamı burada kesiyorum.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 38’inci maddesinde yer
alan “ibaresinden sonra” ifadesinin “ibaresinin ardından” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde metninde anlam bütünlüğü sağlanarak
metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
39’uncu maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
480'e 1'inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 39'uncu maddesinde yer
alan "sağlık teşkillerindeki" ifadesinin "sağlık
oluşumları" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Ayla Akat
Ata Erol Dora
Iğdır Batman Mardin
İdris
Baluken Sırrı
Sakık
Bingöl Muş
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklik ile madde metninde anlam bütünlüğü sağlanarak
metne açıklık getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/791,2/159,2/401,2/592,2/769,2/1049)'nun
38.Maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ilave edilmesini ve diğer
maddelerin yeniden numaralandırılmasını teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Özgür
Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman
Çelebi Haydar Akar
İstanbul Kocaeli
Madde-11 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'na Ek Madde 43 eklenmiştir.
"EK MADDE-43: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi
olarak görev yapan uzman tabip ve tabiplere aşağıda belirtilen oranları
geçmemek üzere en yüksek Devlet Memuru aylığının (ek gösterge dâhil) brüt
tutarı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda sağlık hizmetleri tazminatı ayrıca
ödenir. Bu madde hükmü, üniversitelerin yataklı tedavi sağlık kurumlarında
çalışan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 3/I hükmüne tabi personelden tabip
olanlar ile 50. maddesinin (e) bendi kapsamında bulunanlar hakkında da
uygulanır.
Tazminat
Oranları(%)
Öğretim
Üyesi
Derece Uzman Tabip/ Tabip Uzman Tabip/
Tabip
1 450 400
2-3 450 350
4-5 400 300
6-7-8 350 250
BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Komisyon üyelerini buraya davet ediyorum.
Salt çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılamadığı için
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
40’ıncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480’e 1’inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)’nun 40.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Nurettin Demir
Mersin Manisa Muğla
Süleyman Çelebi Haydar Akar Mehmet Haberal
İstanbul Kocaeli Zonguldak
MADDE 40- 29/5/1979 tarihli ve 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması,
Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunun 10’uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 10- Organ ve doku alınması, taşınması, saklanması,
aşılanması ve nakli ile yurtdışından sağlanması, Sağlık Bakanlığınca
yetkilendirilmiş gerekli uzman personel ve donanıma sahip kurumlarca yapılması
zorunludur."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480’e 1’inci Ek sıra sayılı Torba Kanunun 40.
Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Erol Dora Ayla Akat Ata
Iğdır Mardin Batman
İdris
Baluken Esat
Canan
Bingöl Hakkâri
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenlemede gerekli donanım açık olarak belirtilmemiş ve ucu açık
bırakılmıştır. İlgili donanımın nitelik ve nicelikleri açık olarak
belirtilmelidir.
Bu nedenlerle maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 480'e 1'inci Ek sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve
Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim Elemanları
ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında Çalışan
Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve Doku Alınması,
Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049)'nun 40.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı (Mersin) ve
arkadaşları
MADDE 40- 29/5/1979 tarihli ve 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması,
Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 10- Organ ve doku alınması, taşınması, saklanması,
aşılanması ve nakli ile yurtdışından sağlanması, Sağlık Bakanlığınca
yetkilendirilmiş gerekli uzman personel ve donanıma sahip kurumlarca yapılması
zorunludur."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Haberal, Zonguldak
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET HABERAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben komisyonda da bu konuyla ilgili görüşlerimi söylemiştim.
Bir kere daha bu maddeleri okuduktan sonra gördüm ki, transplantasyonun -yani
organ nakillerinin- bugün ulaştığı düzey iyi değerlendirilememiş. Nereden
başladık, nereye geldik? İlk transplantasyonu Hacettepe’de, 3 Kasım 1975’te
üniversitede yaptık. O zaman ülkemizde yasa yoktu. Ancak vasiyetnameyle yani
velilerin imzalarıyla ilk transplantasyona başladık. Daha sonra esas gerçek
ortaya çıktı. Ülkemizde yasa yok. Yasanın olabilmesi için, toplumumuza, ölen
insanların organlarının hastaların tedavisinde kullanılması gerektiğinin
gösterilmesi gerekiyordu. O nedenle, ilk kez, Avrupa Transplantasyon
Birliğinden 10 Ekim 1978’de ilk kadavra böbreğini getirdik ve gösterdik ki ölen
insanların organları hastaların tedavisinde kullanılabiliyor. Daha sonra
Avrupa’dan, Amerika’dan bu devam etti. Ve o dönemde Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve Senatoda bu konular uzun uzun tartışıldı ve 2238 sayılı Yasa
çıkarıldı.
Ben, bugün, o yasanın çıkmasına katkı sağlayan hem o günkü Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyelerine hem Senato üyelerine hem dönemin
Diyanet İşleri Başkanlığına, basına, herkese çok teşekkür ediyorum.
O gün çıkarılan yasa, bugün bile dünyanın en çağdaş yasalarının
başında geliyor. Neden? Çünkü, bugün, gerçekten ülkemizde organ nakli artık
gelişmiş ülkelerin bulunduğu düzeye ulaşmıştır. Şu anda, bu konuda, Türkiye ilk
sıralarda yer almaktadır. Nasıl olmuş bu? Bir, bu yasa sayesinde. İki, 21
Aralık 1982’de yine o zamanki konsey tarafından çıkarılmasını sağladığımız 2594
sayılı Yasa’yla olmuştur. O yasanın özelliği, 2238 sayılı Yasa’nın 11’inci maddesinde
“Beyin ölümü teşhisi konulan hastaların yanında eğer yakınlarından herhangi
birisi yok ise rıza aranmaksızın organ alınabilir.” şeklinde belirlenmişti ve
onun arkasından, işte, ülkemizde karaciğer transplantasyonu, kalp
transplantasyonu ve diğer transplantasyonlar yapılabilir duruma gelmiştir.
Dolayısıyla, bugün ülkemizin transplantasyon konusunda ulaştığı düzey,
gerçekten, hepimizin gurur duyacağı bir düzeydedir.
Aslında devletin görevi… Şimdi, ben o maddeye baktığım zaman, her
şey getirilip Sağlık Bakanlığının üzerinden organize ediliyor. O zaman,
soruyorum: Acaba üniversitelerin yeri nedir? Çünkü o dönemde Sağlık
Bakanlığında herhangi bir şey yoktu, üniversitelerde bütün bu işlemlere
başlandı. Dolayısıyla, öyle bir organizasyon yapıyoruz ki her şeyi getiriyoruz,
Sağlık Bakanlığına bırakıyoruz. Peki, Sağlık Bakanlığı bunları nasıl organize
edecek? Bana göre, devletin görevi, devlet standardı koyar, devlet altyapıyı
yapar, devlet kontrol eder; onun dışında devlet bu işleri yapacak insanların
önünü açmak durumundadır.
Dahası, bugün esas burada bizim üzerinde durmamız gereken şey… Bu
yasalar gerçekten bugün dünyanın övünülebilecek yasalarının başında
gelmektedir. O kadar ki Dünya Sağlık Örgütü bile 2238 sayılı Yasa ve 2594
sayılı Yasa’yı benden talep ederek 1991’de kriterlerini koymuştur. Bu kadar
mükemmeldir bu yasalar. Orada esas en önemli şey, bugün bile bütün ülkelerin en
önemli sorunu olan organ ticareti konusudur. Bu, organ ticareti konusunu nasıl
gideririz? İki: Organ bağışını acaba nasıl artırabiliriz? Eğer bunları biz
tartışırsak, bunları burada yeteri kadar değerlendirebilirsek o zaman,
sanıyorum, yasa değişikliğine bile gerek kalmadan daha çok kronik organ
hastasının yeniden yaşam kazanmasını sağlamış olacağız. Dolayısıyla, ben
buradan bu vesileyle bir kez daha bütün değerli milletvekillerini ve
toplumumuzu organ bağışına davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET HABERAL (Devamla) – Çünkü birçok insanımız sağlam organıyla
hayatını kaybetmekte, birçok insanımız da o sağlam organlara ihtiyaç duyarak
hayatını kaybetmekte. Onun için, bu vesileyle eğer komisyonumuz ve bizler
öncülük yaparsak o zaman sanıyorum bu yasaların değişikliğine gerek kalmadan
toplumumuza çok daha önemli katkı sağlamış oluruz.
Hepinize teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 01.20
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu),
Muharrem IŞIK (Erzincan)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
26’ncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
480 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2012 yılı Merkez Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nı görüşmek
için 10 Aralık 2013 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum, iyi akşamlar diliyorum.