DÖNEM: 24 CİLT: 62 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
19’uncu Birleşim
20 Kasım 2013 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22
Kasım Diş Hekimleri Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik’in, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım
Diş Hekimleri Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, genel af
söylentileri nedeniyle özellikle Adana’da meydana gelen olaylara İçişleri
Bakanlığının dikkatini çekmek istediğine ilişkin açıklaması
2.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz’ın, Hükûmetin dershanelerle ilgili son
günlerdeki söylemlerine ilişkin açıklaması
3.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin
açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım
Diş Hekimleri Günü ile 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin açıklaması
5.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Diyarbakır’da Başbakan ile Barzani
buluşmasına şehit ailelerinin tepki gösterdiğine ve genel af tartışmalarına
Hükûmet yetkililerinin cevap vermesini istediğine ilişkin açıklaması
6.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, soru önergesinin anayasal bir müessese
olduğuna ve soru önergelerine neden cevap verilmediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
7.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü’ne ve
Türkiye’de yaşanan trafik kazalarına ilişkin açıklaması
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, belirlenen 2/B rayiç bedellerinin yüksek olması
nedeniyle ödeme güçlüğü çeken vatandaşların mağduriyetine ilişkin açıklaması
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ın bazı ilçelerine
bağlı köy yollarının durumuna ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne
ilişkin açıklaması
12.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, milletvekillerinin sağlık katılım ve katkı
payları ile otelcilik hizmetlerinden doğan farklarının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından ödenmesi uygulamasının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, hastanelerde çalışan taşeron işçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP Grubu olarak, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı
Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri Günü ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, kendilerini JİTEM olarak tanıtan bazı şahısların
Kocaeli’nin İzmit batı girişi gişelerinde araçları durdurarak arama yapmalarına
ilişkin açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Hükûmetin zeytinyağına değil zeytine destek
vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, anayasal haklarını kullanmaları sırasında
gençlere yapılan kötü muamelelere ilişkin açıklaması
18.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, AKP iktidarının Anayasa’nın laiklik ilkesini
fiilen yok ettiğine ilişkin açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan
işçilerin sendikal haklarıyla ilgili mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
20.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Bolu’da AKSA’ya bağlı bir taşeron şirkette
çalışan işçilere karşı yapılan ırkçı ve ayrımcı saldırıya ilişkin açıklaması
21.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa Orhaneli’de düzenlenen Cumhuriyet
Turnuvası’nı kazanan Deliballılar köyünün futbol takımını kutladığına ilişkin
açıklaması
22.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek
başkanlığında, Irak Ulusal Meclis Başkanı Usame El-Nuceyfi’nin vaki davetine
icabet etmek üzere 26/11/2013 tarihinde Irak’a resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin tezkeresi (3/1337)
2.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosunun (AP) Batı Balkanlar ve
Türkiye parlamentolarıyla iş birliği için oluşturduğu Katılım Öncesi Eylem
Birimi (Pre-Accession Action Unit) tarafından Belçika’nın başkenti Brüksel’de
25-26 Kasım 2013 tarihlerinde düzenlenen "ekonomik krizler ve bunun Avrupa
politikaları ve ülkelerin genişlemeleri üzerindeki etkileri" konulu
seminere katılıcak olan heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1338)
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Litvanya Başkanlığı
tarafından 24-25 Kasım 2013 tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta
düzenlenecek olan Parlamento Çevre ve İçişleri Komisyonları Başkanları
Toplantısı’na katılım sağlanması Genel Kurulun 12/11/2013 tarihli 15’inci
Birleşiminde kabul edilmiş olan heyeti oluşturmak üzere AK PARTİ Grubu
tarafından bildirilen üyenin ismine ilişkin tezkeresi (3/1339)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş ve 30 milletvekilinin, kalkınma ajanslarının
faaliyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784)
2.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş ve 31 milletvekilinin, 5/4/2012 tarihinde Başbakan
tarafından açıklanan yeni teşvik paketinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/785)
C) Genel Görüşme Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu ve 38 milletvekilinin, Suriye’de meydana gelen
karışıklıklar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının 29/6/1925 tarihinde idam
edilen Şeyh Sait Efendi ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim
edilmemesinin nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri
Milletvekili Adil Zozani’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında BDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün
BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Aydın’da Ziraat Bankası ve tarım kredi
kooperatiflerinden çiftçiler tarafından alınan kredilere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/31682)
2.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında Bakanlık ile bağlı
kurum ve kuruluşlarca kamu ihale mevzuatından istisna sağlanarak yapılan
ihalelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/31904)
3.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yapılacak
personel alımıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı (7/32082)
4.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Sayıştay tarafından hazırlanan denetim raporlarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un
cevabı (7/32552)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00’te açılarak dört oturum yaptı.
Van Milletvekili Nazmi Gür,
Van’ın sorunlarına,
Afyonkarahisar Milletvekili
Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar’ın sorunlarına,
İstanbul Milletvekili Türkan
Dağoğlu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne,
İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar.
Kütahya Milletvekili Alim
Işık, nüfusu 2 binin üzerinde olduğu hâlde bazı belde belediyelerinin
kapatılması nedeniyle yaşanan haksızlığa karşı Hükûmeti göreve davet ettiğine,
İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel, adil, insani ve hukuki yargılama hakkının herkes için
olduğuna ancak yaşanan gerçeklerin bunu yansıtmadığına,
Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri, Hükûmetin demokratik açılım için izlediği politika ve tutumla Türk
milletinin iktidarlığına layık olmadığına,
Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz, Şivan Perwer’in bazı dizelerinde Türk milletine hakaret
ettiğine,
İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt, Marmaray’da sızıntı olup olmadığını öğrenmek istediğine,
Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu, tiyatro sanatçısı Nejat Uygur’a Allah’tan rahmet dilediğine
ve Diyarbakır’da Başbakan ile Barzani buluşmasının tarihimiz açısından utanç
verici bir gün olduğuna,
Adana Milletvekili Ali
Halaman, Diyarbakır’da Başbakan ile Barzani buluşmasında yaşananlar nedeniyle
savcıların işlem yapmasını beklediğine,
Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı,
Bingöl Milletvekili İdris
Baluken,
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Günü’ne;
Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu, dershanelerin kapatılması konusunu Hükûmetin tekrar gözden
geçirmesini istirham ettiğine,
Tekirdağ Milletvekili Emre
Köprülü, 14 Kasım Tekirdağ’ın Malkara ilçesinin kurtuluş yıl dönümü nedeniyle
yapılan törenlerde kendisinin ve CHP’li Tekirdağ milletvekillerinin kutlama
mesajlarının Belediye Başkanı tarafından okunmamasına,
Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz, kıdem tazminatının kaldırılmasına işçi sınıfının izin
vermeyeceğine ve AKP iktidarının PKK ve Barzani ortaklığıyla ülkeyi bölmeye
çalıştığına,
Van Milletvekili Burhan
Kayatürk, Van depreminden sonra Hükûmetin yaptığı hizmetlere ve Diyarbakır’da
Başbakan ile Barzani buluşmasında bütün kitlelerin bu mutluluğa ortak
olduklarına,
Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu, tiyatro sanatçısı Nejat Uygur ile fikir adamı Aytunç Altındal’a
Allah’tan rahmet dilediğine ve Başbakanın tarihi iyi öğrenmesi gerektiğine,
Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba, Malatya’nın en önemli su kaynaklarının üzerine HES’lerin kurulduğuna ve
doğal hayatın yok edildiğine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında
Belarus Cumhuriyet Konseyi Başkanı Anatoly Rubinov ve Belarus Temsilciler
Meclisi Başkanı Vladimir Andreychenko’nun vaki davetlerine icabetle 20-21 Kasım
2013 tarihlerinde Belarus’a resmî bir ziyarette bulunması Genel Kurulun
3/10/2013 tarih ve 3’üncü Birleşiminde kabul edilmiş olan heyeti oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığının, 480 sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümünün İç Tüzük’ün
88’inci maddesine göre Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi okundu, söz
konusu tasarının Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna geri
verildiği açıklandı.
BDP Grubu adına, grup başkan
vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, okullarda kantinlerin neden olduğu sorunların (10/781),
Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 21 milletvekilinin, ülkemizdeki enerji kayıp ve kaçaklarının nedenleri
ve sonuçlarının (10/782),
Manisa Milletvekili Erkan
Akçay ve 21 milletvekilinin, engelli vatandaşların istihdam sorunlarının
(10/783),
Araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
MHP Grubunun, 29/5/2013 tarih
ve 13679 sayı ile İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve arkadaşlarının Suriye,
Irak ve İran sınırlarımızda yaşanan güvenlik zafiyetlerinin araştırılması ve alınması
gereken önlemlerin ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun 19 Kasım 2013 Salı günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına,
CHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/628),
Görüşmelerinin Genel Kurulun
19 Kasım 2013 Salı günkü (bugün) birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, (2/1675) esas numaralı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının:
1’inci sırasında bulunan (6/119),
278’inci ” ” (6/1139),
279’uncu ” ” (6/1140),
289’uncu ” ” (6/1160),
290’ıncı ” ” (6/1161),
296’ncı ” ” (6/1170),
304’üncü sırasında bulunan (6/1197),
306’ncı ” ” (6/1204),
321’inci ” ” (6/1245),
325’inci ” ” (6/1251),
337’nci ” ” (6/1269),
343’üncü ” ” (6/1280),
347’nci ” ” (6/1284),
353’üncü ” ” (6/1306),
361’inci ” ” (61322),
362’nci ” ” (6/1323),
363’üncü ” ” (6/1324),
376’ncı ” ” (6/1351),
377’nci ” ” (6/1352),
381’inci ” ” (6/1358),
385’inci ” ” (6/1362),
387’nci ” ” (6/1364),
394’üncü ” ” (6/1378),
395’inci ” ” (6/1379),
400’üncü ” ” (6/1389),
408’inci ” ” (6/1404),
409’uncu ” ” (6/1405),
435’inci ” ” (6/1451),
439’uncu ” ” (6/1457),
460’ıncı ” ” (6/1527),
489’uncu ” ” (6/1565),
510’uncu ” ” (6/1592),
511’inci ” ” (6/1593),
523’üncü ” ” (6/1611),
543’üncü ” ” (6/1642),
544’üncü ” ” (6/1643),
560’ıncı ” ” (6/1663),
563’üncü ” ” (6/1667),
564’üncü ” ” (6/1668),
569’uncu ” ” (6/1677),
578’inci ” ” (6/1701),
582’nci ” ” (6/1707),
583’üncü sırasında bulunan (6/1708),
629’uncu ” ” (6/1772),
655’inci ” ” (6/1809),
656’ncı ” ” (6/1810),
665’inci ” ” (6/1821),
666’ncı ” ” (6/1823),
669’uncu ” ” (6/1827),
679’uncu ” ” (6/1850),
690’ıncı ” ” (6/1865),
696’ncı ” ” (6/1872),
724’üncü ” ” (6/1907),
740’ıncı ” ” (6/1927),
742’nci ” ” (6/1929),
746’ncı ” ” (6/1933),
753’üncü ” ” (6/1941),
Esas numaralı sözlü sorulara,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Soru sahiplerinden Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu, Adana Milletvekili Ali
Halaman, cevaplara ilişkin görüşlerini açıkladılar.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehmet Mehdi Eker de bu görüşlerle ilgili açıklamada bulundu.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
5’inci sırasında yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arşiv
Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/669) (S. Sayısı: 421),
6’ncı sırasında yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis
Eğitiminde İşbirliği Üzerine Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/671) (S. Sayısı 359),
Görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti Haberleşme ve Enformasyon Teknolojileri
Bakanlığı ve Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Televizyon ve Radyo Şurası Arasında
Televizyon Yayıncılığı Alanında İşbirliğine Dair Protokol ile Teknik Hizmet
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/344) (S. Sayısı: 105) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık
oylamasından sonra kabul edildi.
4’üncü sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, Yozgat Milletvekili Yusuf Başer ve Isparta
Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ile 11 Milletvekilinin; Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (2/1784) (S. Sayısı: 493) görüşmeleri tamamlanarak kabul
edildi.
Tunceli Milletvekili Kamer
Genç, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın görüşülen 493 sıra sayılı Kanun
Teklifi’yle ilgili oyunun rengini belli etmek üzere yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine,
Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına,
Tunceli Milletvekili Kamer
Genç, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Komisyonların bulunmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince, 20 Kasım 2013 Çarşamba günü saat
14.00’te toplanmak üzere 19.40’ta birleşime son verildi.
Şükran
Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Fehmi
KÜPÇÜ Mine
LÖK BEYAZ
Bolu
Diyarbakır
Kâtip Üye Kâtip
Üye
İsmail
KAŞDEMİR Muhammet
Bilal MACİT
Çanakkale İstanbul
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
30
20 Kasım 2013 Çarşamba
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/799) (S. Sayısı: 500) (Dağıtma
tarihi: 20.11.2013) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Kalkınma Bankası Grubu Arasında Türkiye ve İKB
Üye Ülkeleri Arasındaki Ticaret ve Yatırımların Teşviki İçin İşbirliğine Dair
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/801) (S. Sayısı: 501) (Dağıtma tarihi:
20.11.2013) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Anlaşması ile Anlaşmada Düzeltme Yapılmasına İlişkin Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/807) (S.
Sayısı: 502) (Dağıtma tarihi: 20.11.2013) (GÜNDEME)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticari
ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/811) (S. Sayısı: 503) (Dağıtma
tarihi: 20.11.2013) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Benin
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticari ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/817) (S. Sayısı: 504) (Dağıtma tarihi: 20.11.2013) (GÜNDEME)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve
Hidrokarbonlar Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/819) (S. Sayısı: 505) (Dağıtma tarihi: 20.11.2013) (GÜNDEME)
Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu ve 38 Milletvekilinin, Suriye'de meydana gelen
karışıklıklar konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.04.2012)
2.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş ve 30 Milletvekilinin, kalkınma ajanslarının
faaliyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.04.2012)
3.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş ve 31 Milletvekilinin, 5 Nisan 2012 tarihinde
Başbakan tarafından açıklanan yeni teşvik paketinin araştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/785) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.04.2012)
20 Kasım 2013 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran
Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19’uncu Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Diş Hekimleri Haftası münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’e aittir.
Buyurunuz Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt’ün, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 22 Kasım haftası Diş Hekimleri Haftası
olarak kutlanmaktadır. Ben de bu vesileyle, mensubu olduğum diş hekimliği
mesleğinin sorunları hakkında söz almış bulunuyorum.
Bu onurlu mesleğin 105’inci yılında diş hekimliği mesleğini icra
eden tüm meslektaşlarıma ve hocalarıma saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ağız ve diş hastalıkları, kalp damar
hastalıkları, şeker hastalığı ve kanser gibi hastalıklarla birlikte hem en
yaygın hem en önemli bulaşıcı olmayan 4’üncü hastalık olarak belirlenmiştir.
Diş çürükleri toplumun yüzde 90’ını etkilemektedir. Ağız kanseri
en sık görülen 8’inci kanser tipidir. Ayrıca, diş çürükleri okul çocuklarının
yüzde 70, yüzde 90’ını etkilemektedir.
2003 yılında başlatılan sağlıkta dönüşüm politikalarını
incelediğimizde, Sağlık Bakanlığının ağız ve diş sağlığı merkezlerinde 7 bin
civarında diş hekimi ve fakültelerde 3.200 diş hekimiyle ağız ve diş sağlığı
sorunlarını çözmeye çalıştığını görüyoruz. Bu dönüşümde bütün insanların bütün
hastanelere gidebilmeleri sağlandı, olumlu yönleri vardı. Ama fakülteler daha
komplike, daha girift vakalarla uğraşmaları gerekirken artık en basit diş
dolgularıyla uğraşır hâle gelip eğitimden uzaklaşmaya başladı, eğitimin
niteliği düşmeye başladı.
Bu bütçe konuşmalarında 140 ADSM’ye varıldığı söylenmekte; bu
olumlu bir şey ama 140 ADSM’nin Türkiye’deki dağılımı son derece olumsuz, satın
alma pariteleri yüksek olan bölgelerde açıldığını görmekteyiz. Dağılımın yeterli
hâle getirilmesinin, geri kalmış bölgelerde ADSM’lerin açılmasının, bir an önce
açılmasının gerektiğine inanıyoruz.
Hâlihazırda bu ADSM’lerde performans kıskacı altında olan diş
hekimleri -bu rakamları dikkatle dinleyin- bir günde ortalama 4 adet kuron, 0,7
adet bölümlü veya tam protez, 1,3 adet kanal tedavisi, 8 adet diş temizliği, 4
diş çekimi, 1,5 adet çocuk diş çekimi, 8 dolgu, 0,5 adet çocuk diş dolgusu
yapmaktadır. Oysaki bütün bu işlemleri yapabilmek için bilimsel veriler ve
evrensel değerler 15,7 saat yani 16 saat çalışması gerektiğini söylemektedir.
Bu durum, bırakın bir günlük çalışma süresini hiçbir insani tutumla da
örtüşmemektedir. Dolayısıyla sadece rakamlara bakarak bu oranları başarı saymak
ancak gaflet olabilir. Tüm bunlara ilaveten, devletin kamuda ağız ve diş
sağlığı hizmetleri için 2011 yılında ödediği rakam 1 milyon 337 bin liradır. Bu
bilimsel verilerle bu çalışmanın yapılabilmesi bu parayla mümkün değildir. 2013
verileri henüz elimize gelmemiştir, istediğimiz hâlde de henüz elde edemedik.
Değerli milletvekilleri, işte tam da bu noktada, çok uzun zamandır
dikkat çektiğim bir hususu fakat bir türlü yerine getirilemeyen bir hususu
tekrar dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bundan beş yıl önce Türk Diş Hekimleri
Birliği tarafından Hükûmete başta muayenehaneler olmak üzere serbest çalışan
diş hekimlerinden hizmet alınması için sürdürülebilir bir proje sunulmuştur.
Sağlık sektörünün tüm kalemlerinden kamu hizmeti alınmaktayken bugün sadece diş
hekimliği hizmetleri bu kapsamın dışında tutulmaktadır. Bu ise zaten dünya
ortalamasının oldukça gerisinde olan ağız diş sağlığı noktasında her geçen gün
daha da geriye gitmemize neden olmaktadır. Hem de muayenehanesi olan ve Türkiye
çapına yayılmış, en ücra köşelerde muayenehaneleriyle hizmet sunan 15 binin üzerindeki
meslektaşımızın umutsuzluğa sürüklenmesine sebep olmaktadır. Bu sorun bir an
evvel çözülmelidir.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki ülkemizde genel tıp ve diş
hekimliği eğitimi arasında büyüyen bir kopukluk bulunmaktadır. Hayat boyu
eğitim ve mezuniyet sonrası eğitim olanaklarını sağlamak ve artırmak şarttır.
Kamu ve serbest çalışan diş hekimlerinin birbirini yok etmesi üzerine ağız diş
sağlığı politikalarının inşa edildiği, muayenehanelerin kapandığı, serbest
çalışan diş hekimlerinin hasta sayılarının azaldığı, kamuda istihdam edilen diş
hekimlerinin iş güvencelerinin olmadığı, yanlış performans uygulamasının
dayatıldığı ve günlük kapasitelerinin çok üstünde çalıştırıldıkları, serbest
çalışan diş hekimlerinin yatırımlarının bu ülkenin kaynakları olduğunun
unutulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Taşeronlaşma sağlığın en büyük sorunudur.
Kasımın ilk haftasında Kütahya’da bu denenmiştir fakat meslektaşlarımız
tarafından püskürtülmüştür.
Değerli milletvekilleri, ADSM’lere hizmet veren laboratuarlarda
çalışan diş teknisyenleri ise ihale sisteminin getirmiş olduğu haksız rekabet
yüzünden olumsuzluklarla karşılaşmaktadır. Ucuz ve standart dışı malzeme
kullanımı, uzun çalışma saatleri, havalandırma yetersizliği, sağlık
taramalarının eksikliği, en önemlisi denetimsizlikler çok ciddi akciğer
hastalıklarına yol açmaktadır. Silikozisten ölen diş teknisyeni sayısı 7’yi
bulmuştur.
Tüm bu saydığımız sorunlar ışığında, Sağlık Bakanlığı-Türk Diş
Hekimleri iş birliği ile Toplum Ağız, Diş Sağlığı Eylem Planı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - …hayata geçirilmeli, hem hasta hem
de hekim açısından uygulanabilir ve sürdürülebilir bir strateji ortaya
konmalıdır.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Gündem dışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik’e aittir.
Buyurunuz Sayın Özçelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Burdur Milletvekili Bayram
Özçelik’in, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri Günü
dolayısıyla söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, diş
hekimi meslektaşlarımın gününü tebrik ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda sizlerle ses tellerimden gelen
dalgaların dilimin ağız içerisindeki dişlerime ve dudaklarımın temaslarıyla
ortaya çıkan kelimelerle ve cümlelerle hitap ediyorum.
İnsanların bir set dişi var, arabalarını belki beş on senede bir
değiştirebiliyorlar ama bütün bir ömür için bir tek set dişe sahipler. Bunların
mutlaka korunması gerekli.
Bir Japon atasözü “Bilmek ama onu yaşantıya dönüştürememek bilmek
değildir.” Biz toplum olarak ağız ve dişin önemini biliyor gibiyiz ama
sağlığını korumak noktasında gerçekten çaba harcamıyoruz, demek ki bir
şeyleri bilmiyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, can alıcı bazı bilgileri sizinle
paylaşmak istiyorum. 5-17 yaş grubu çocukların yüzde 60’ında var olan diş eti
enfeksiyonları büyüme yetersizliğine sebep olmaktadır. Kötü ağız hijyenine
sahip olan bireylerin kronik solunum sistemi hastalıklarına yakalanma riskinin
4-5 kat daha fazla olduğu bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu veriler kadar çarpıcı sonuç nedir
biliyor musunuz? Dünya Sağlık Örgütüne göre ağız ve diş hastalıkları
önlenebilir hastalıklardır. Öncelikle 0-18 yaşlarda yapılacak koruyucu ve
önleyici tedavilerle ağız ve diş hastalıkları ortaya çıkmadan önlenebilecek
veya basit tedavilerle ağız diş sağlığımız ve dolayısıyla genel sağlığımız
korunmuş olacaktır. Ağız sağlığını genel sağlığın bir bileşeni olarak maalesef
göremiyoruz. Buna dikkat çekmek için ağustos ayında İstanbul’da Dünya
Dişhekimleri Birliğinin yaptığı kongrede -yaklaşık yabancı 4.137 katılımcının
bulunduğu- İstanbul Deklarasyonu’nda ağız sağlığı genel sağlığın bir bileşeni
olarak algılatılmak istenilmiştir.
Ülkemizde 49 diş hekimliği fakültesi var. Fakültelerde 3.200 kişi,
kamuda 6.195, özel sektörde 14.800 olmak üzere 24.195 diş hekimi toplum ağız ve
diş sağlığının iyileştirilmesi için hizmet vermektedir. Son yıllarda Sağlık
Bakanlığımız ADSM’lerde, müthiş bir şekilde toplumumuzu buraya yönlendirerek
hizmet vermeye gayret etmektedir.
Değerli arkadaşlar, 2002 yılında 2.438 diş hekimi 1.465 diş unit’i
ile hizmet verirken şu anda, 2013 yılı Temmuz ayı itibarıyla 6.195 diş hekimi
6.462 diş unit’i ile hizmet vermektedir. Ağız ve diş sağlığı hizmeti birimleri:
2002 yılında 1 diş hastanesi, 13 ağız diş sağlığı merkezi varken şu anda 125
ADSM, 6 tane ağız ve diş sağlığı hastanesi, 110 diş tedavi ve protez merkezi,
738 de poliklinik hizmeti verilmektedir. Yeterli midir? Yeterli değildir.
Biraz önce Kadir Bey’in de ifade ettiği gibi çarpıcı bir veri
şudur: 2011 yılında cari sağlık harcaması 68 milyar 607 milyon TL iken Sosyal
Güvenlik Kurumunun açıkladığı ağız ve diş sağlığı harcaması 1 milyar 367
milyondur. Bu da göstermektedir ki ağız ve diş sağlığına yapılan harcamalarda
maalesef… İmkânlar ve fırsatlar daha da toplumumuzun önüne açılması
gerekmektedir.
Diğer bir konu da Anadolu’muzda 14.800 diş hekimi… ADSM’ler
merkezlerde, bu diş hekimlerimiz ise Anadolu’da büyük şehirlerimizi tercih
etmiş durumdadır. Dolayısıyla, hizmet satın alma noktasında Maliye
Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız aslında büyük bir adım
atmıştır; sistemin, yönetiminin nasıl olacağını, hizmet satın almanın yollarını
şu anda belirlemiştir ama Ekonomik Koordinasyon Kurulumuzda, sağlık üst
kurulunda hizmet satın almanın yolunun açılması bekletilmektedir. Dolayısıyla
Ekonomik Koordinasyon Kurulu üyeleriyle yaptığımız görüşmelerde inşallah
önümüzdeki süreçte, bazı konularda ikna ettiğimiz takdirde hizmet satın almanın
yolunun açılmasını istiyoruz. Aslında biz şunu da özellikle istiyoruz; diyoruz
ki: Madem toplumun tamamından hizmet satın alamıyorsak 0-18 yaş yani 4-18 yaş
grubunda halk sağlığı stratejisi planı altında yaklaşık 19 milyon 200 bin
kişinin yararlanacağı koruyucu ve önleyici diş hekimliği noktasında hizmet
satın almanın yolunun mutlaka açılması gerekir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Beş yıl bekliyorlar sırada Bayram, beş
yıl. Bu nasıl diş sağlığı?
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) – Ağız ve Diş Sağlığı Haftası vesilesiyle
bütün ailelerimizi, öğretmenlerimizi ağız diş sağlığı konusunda duyarlı olmaya
davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özçelik.
Gündem dışı üçüncü söz, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali hakkında
söz isteyen Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’ya aittir.
Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı’nın, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin gündem dışı konuşması
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Mersin’in cennet Akkuyu
bölgesine yapılması planlanan, hatta ÇED raporu alınmadan hukuksuz bir şekilde
yapımına başlanan nükleer güç santraliyle ilgili yani Mersin’in baş belasıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hukuksuz iş yapmayan, halkına yalan
söylemeyen, rant ve inat uğruna çevreyi katletmeyen milletvekillerini de
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Dünya Çocuk Hakları Günü’dür.
Dünya, çocuk hakları konusunda ilerlemeye çalışırken, siz, çocuklarımızın en
önemli hakkı olan yaşama, üstelik de temiz bir çevrede yaşama hakkını
gasbediyorsunuz.
Güneyde Mersin Akkuyu, kuzeyde Sinop, batıda İğneada hiç
ihtiyacımız olmadığı hâlde nükleer santrallere konu oluyorlar. Burada nükleer
santraller kurarak çocuklarımızın başına bela oluyorsunuz, geleceklerini
karartıyorsunuz. Tüm dünya ülkeleri nükleer beladan kurtulmaya çalışırken ve
temiz enerjiye, yenilenebilir enerjiye yönelirken siz bunları görmezden
geliyorsunuz. Bakın, Almanya gibi teknolojide dev olan bir ülke bile artık
nükleerden vazgeçtiğini söyleyip güneş enerjisine yönelmişken, Çernobil ve
Fukuşima felaketleri hafızalara kazınmışken, sırf Başbakanın inadı yüzünden
Mersin’deki çocukların hayatını da tehlikeye atıyorsunuz, üstelik çocuklarımıza
yalan söyleyerek ve onlara kötü örnek olarak. Dünya Çocuk Hakları Günü’nde
çocuklarımıza yalan söylüyorsunuz.
Aylardır, size, “Henüz ÇED raporu çıkmadığı hâlde Akkuyu’da bir
hareketlilik var, bazı çalışmalar yapılıyor. Orada neler oluyor?” diye
soruyoruz, “Sadece inceleme yapıyoruz.” diyorsunuz. Ben Mersin Milletvekili
olarak nükleer santral alanına girmeye çalışıyorum, beni içeri almıyorlar.
Neymiş efendim, Sayın Bakanın izni gerekiyormuş. Kendi ülkemde, milletvekili
olduğum bir kentte, Bakandan izin almak zorunda kalarak nükleer santral alanına
giriyorum ve gözlerime inanamıyorum. Bütün yalanlarınız bir bir ortaya çıkıyor,
maskeniz düşüyor. Nükleer santral alanında gördüğüm ilk şey, binlerce ağaç
kesilmiş. Çalışan onlarca büyük iş makinesi ve kamyonlar görüyorum, bunları
görüntülüyorum.
Bakın, size bazı resimler göstereceğim. Bakın, burada Akkuyu’yu
görüyorsunuz, cennetten bir bölge diyordum. Akkuyu’da cennetten bir bölgeyi
nasıl iş makineleriyle tahrip ediyorsunuz, burada görün. Buradan gül çıkmaz.
Aşık Veysel’e atıfta bulunarak… “Karnını kazma ile kürek ile yardığım zaman
beni gül ile karşılar.” diyor kara toprağa. Burada siz kazma ile, kürek ile
yarıp sizi nükleer santrallerin karşılayacağı bir iş yapıyorsunuz. Bakın,
burada tam 13 tane kamyon sayıyorum. Bakın, şu güzel manzaraya bakın,
kafalarınızı lütfen kaldırın ve şu güzel manzaraya bakın. Burada siz nükleer
santral yapıyorsunuz, burada siz geleceğimizi karartıyorsunuz. Ruslara
soruyorum: “Bu inşaat ne zaman başladı?” Ruslar sizden daha dürüst, diyorlar
ki: “30 Mart 2013’te.” Yani, sekiz ay önce. Peki, ÇED raporu var mı? Hâlâ yok.
Peki, nasıl oldu da başladınız? Rus mühendis diyor ki: “Efendim, oturduk
düşündük, Rus nükleer santral firması
olarak burada taş ocağı işletmeye karar verdik. Baktık ki yasal bir engel yok,
ÇED raporu gecikiyor, nükleer santral gecikiyor, biz taş ocağı kılıfıyla
çalışmalara başlayalım dedik. Valilik izniyle bu iş oluyormuş, biz de…” Peki,
ağaçlara niye kıydınız? “Efendim, yangın yolları yapmak için. Parasını biz
verdik, orman bölge müdürlüğü kesti.” Madem taş ocağı işletiyorsunuz, yangın
yollarına ne gerek var? “Efendim, o bizi ilgilendirmez.”
Şimdi, çıkmış Başbakan, utanmadan “Biz çevreciyiz be! Kimse
bizimle çevrecilikle yarışamaz.” diye, kaba bir üslupla güya çevreci olduğunu
ifade ediyor.
Bu hile ve yalanların arkasında hangi pazarlıkların olduğunu
mutlaka açıklamalısınız. Açıklayamayacağınızı biliyorum ama yeri zamanı
geldiğinde bu pazarlıkların ne olduğunu tek tek açıklayacağım.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Şimdi açıkla!
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Burada ben, Enerji Bakanının da olmasını
isterdim. Burada Enerji Bakanının çıkıp, benim bu iddialarımı, benim bu
görüntülerimi yalanlamasını isterdim; ama mümkün değil.
FATİH ŞAHİN (Ankara) – Şimdi açıkla, şimdi!
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Sizler Mersin halkının zekâsıyla dalga
geçiyorsunuz. Sizin bu anlattığınıza ancak taş kafalılar inanır ve herkes de
etrafını kendisi gibi zanneder.
Mersin de sizin hakkınızı görecek, göreceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Atıcı.
Sayın milletvekilleri, sisteme girmiş sayın milletvekillerimize
birer dakika söz hakkı vereceğim.
Buyurunuz Sayın Halaman.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, genel af
söylentileri nedeniyle özellikle Adana’da meydana gelen olaylara İçişleri
Bakanlığının dikkatini çekmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, ben Meclisin dikkatini çekmek için söylemek
istiyorum: Son günlerde “Genel af olacak, dağdan inilecek, cezaevleri
boşalacak, af olacak, barış olacak.” denilerek, siyasi irade, Hükûmet sık sık
kullandığı için, memleketimizin değişik köşelerinde özellikle Adana’da bazı
mahallelerde bir ayaklanma, bir kıpırdanma… Dolayısıyla bölücü örgütler, PKK
mal ve can kaybına sebebiyet veriyor, kamu araç ve gereçleri tahrip ediliyor,
insanlar ölüyor ve yaralanıyor.
Buna karşı, Hükûmetin, dolayısıyla İçişleri Bakanlığının dikkatini
çekmek için söz aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaman.
Sayın Korkmaz…
2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat
Korkmaz’ın, Hükûmetin dershanelerle ilgili son günlerdeki söylemlerine ilişkin
açıklaması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisinin, son günlerde dershaneler,
etüt merkezleri ve okuma salonlarına karşı yürüttüğü bir kara kampanyadır devam
ediyor. Bir taraftan “Dershanelere dokunmayacağız.” diyor Hükûmet Sözcüsü
Arınç, diğer taraftan da “Bu dershaneler zaten ticari müesseselerdir, neden
sahip çıkılıyor?” diye soruyor.
Özgül ağırlığı kendisinden menkul, “Ben sıradan bir vekil
değilim.” diyen bu şahsa hatırlatmak istiyorum: Dershaneler ticari merkezler de
yerine ikame edeceğiniz özel okullar bedava mı yapıyor bu işi? “Herkesin durumu
müsait değil, dershaneler zaten ücretli.” diyorsunuz. Dershane ücreti diyelim
ki 2 milyar, yerine ikame etmek istediğiniz özel okulun ücreti 12 milyar.
Sayın Hükûmet, on bir yıldır tutarsız olduğunuz politikalarınızı
biliyorduk ama bu kadar basit bir hesabı bile yapamadığınızı bilmiyorduk. Ya
hesap bilmiyorsunuz ya da dayak yemediniz. Bu millet size bu dayağı ilk
seçimlerde tattıracak diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.
Sayın Sarıbaş…
3.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaş’ın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin açıklaması
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları
Günü. Bu gün dolayısıyla tüm çocukların, tüm dünyadaki çocukların haklarının
sonuna kadar verileceğini umuyor, bu vesileyle Çocuk Hakları Günü’nü
kutluyorum.
23 Nisan Çocuk Bayramı’nı Yüce Atatürk hediye etmiş ve bu
vesileyle de Yüce Atatürk’ü bugün de tekrar anmak istiyorum.
Sayın Başkan, Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Hükûmete sormak
istiyorum: Çalışma Bakanının yaptığı açıklamaya göre, 2012 yılında ülkemizde 6
bine yakın çocuk işçinin çalıştırıldığı tespit edilmiştir. 2013 yılında, 20
Kasım itibarıyla, ne kadar çocuk çalışan tespiti yapılmıştır? 2012 yılı ve 2013
yıllarında ne kadar çocuk işçi iş kazasında hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve
sakat kalmıştır? Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun bir üyesi olarak çocuk
çalıştırılmasıyla mücadele etmemiz gerekirken neden bu konuda AKP Hükûmeti
başarısızdır? Çocuk işçi çalıştırılmasıyla yeterince mücadele…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sarıbaş.
Sayın Doğru…
4.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş Hekimleri Günü
ile 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bütün diş hekimlerimizin Diş Hekimleri Haftası’nı tebrik ediyorum.
Dünyada, tabii, diş hekimleri ve sağlık teşkilatlarımız kadar Türk insanının,
Türk sağlık teşkilatının mağdur olduğu başka bir ülke yoktur. Özlük hakları
konusu olsun, diğer konular olsun hem hekimlerimiz ve diş hekimlerimiz ve tüm
sağlık teşkilatları çok büyük zorluklar içerisinde, çok büyük ağır yükler
içerisinde hizmet etmektedir. Tüm sağlık çalışanlarını buradan saygıyla
selamlıyorum.
Ayrıca, bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Günü olarak kutlanmaktadır.
Bütün çocuklarımızı, Türk çocuklarını gözlerinden öpüyorum. Çocukların bu güzel
günlerini tebrik ediyorum. Ancak, Türk çocuklarının şu anda, önümüzde çok büyük
sıkıntılar içerisinde olduğu da görmek mecburiyetindeyiz. Özellikle, yetiştirme
yurtlarında kalan çocuklarımız, sokak çocuklarımız, tinerci çocuklar, çocuk
işçiler, çocuk yaşta evliliklerin, yoğun bir şekilde problemlerin olduğu bir
Türkiye’yi yaşıyoruz. Fakat bunların yanında, en önemlisi madde bağımlılığıyla
ilgili dediğimiz alkol, sigara ve uyuşturucuyla ilgili çok ciddi sıkıntıların
olduğu, İnternet bağımlılığı gibi okullarından ve derslerinden geri kaldığı bir
süreci de yaşıyoruz. Ancak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın Türkoğlu…
5.- Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu’nun, Diyarbakır’da Başbakan ile Barzani buluşmasına şehit
ailelerinin tepki gösterdiğine ve genel af tartışmalarına Hükûmet
yetkililerinin cevap vermesini istediğine ilişkin açıklaması
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’da suçun ve suçlunun bizzat
Başbakan tarafından övüldüğü, kutsandığı törenlere şehit ailelerinin tepkisi
çığ gibi. Bu tepkiyi dile getirmek istiyorum. TÜRK EĞİTİM-SEN tarafından Ankara
başta olmak üzere bütün Türkiye’deki illerde Diyarbakır’daki bu tiyatroya, çadır
tiyatrosuna tepkiler dile getirildi. Burada konuşan şehit aileleri, haklarını
helal etmediklerini, şehit çocuklarının kemiklerinin mezarlarında sızladığını
dile getirdiler. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Diğer taraftan, Diyarbakır’da bir genel af tartışması başlatıldı.
Bu genel af tartışmasıyla acaba boşaltılacak cezaevlerine, bunların yanında
yapılacak cezaevlerine taahhüdü ihlal suçundan dolayı cezasını çekmek için
bekleyen ya da aranan 300 bin kişi mi doldurulacak? Bunu da Hükûmet
yetkililerinin cevaplandırmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.
Sayın Yeniçeri…
6.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, soru önergesinin anayasal bir müessese olduğuna ve soru
önergelerine neden cevap verilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ey bakanlar, kendisini kudret eliti sanan sayın baylar; soru
önergesinin anayasal bir müessese olduğunu siz bilmiyor musunuz? Soru
önergelerine cevap vermemenin de anayasal bir suç olduğundan haberiniz yok mu?
Neden soru önergelerine doğru ve açıklayıcı bilgi vermiyorsunuz, kaçamak cevap
veriyorsunuz? Özellikle ihaleler, para, bütçe söz konusu olduğu ve bunlarla
ilgili harcamalar söz konusu olduğu zaman yuvarlak cevaplar vererek
geçiştiriyorsunuz. Soru önergelerine cevap vermemek denetimden kaçmak anlamına
gelmektir, soru önergesi müessesesini küçümsemektir. Daha açıkçası, para
harcama ve ihaleyle ilgili soru önergelerine cevap vermeyenler bir şeyleri
saklayanlardır; yuvarlak, kaçamak cevap verenler yolsuzluk ve usulsüzlük
yaptığını zımnen ilan edenlerdir. İktidar değiştiğinde ilk önce cevap
verilmeyen soru önergelerinden işe başlanacaktır, haberiniz olsun. Tarihe kayıt
düşsün diye söylüyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yeniçeri.
Sayın Havutça…
7.- Balıkesir Milletvekili Namık
Havutça’nın, zeytin üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Balıkesir Erdek, Edincik, Marmara, Şirinçavuş, Misakça, Karşıyaka,
tüm güney Marmara bölgesi ekmeğini zeytinden kazanmaktadır. Bölgede tarım can
çekişiyor, hayvancılık bitti, şimdi sıra halkımızın tek geçim kaynağı olan
zeytine geldi. Bakın, 725 bin dekar zeytinlik alan var bizim bölgede ve tam 1
milyon 200 bin zeytin ağacı var. Bölgenin iklim özelliğinden dolayı zeytin
sineğiyle mücadelede Hükûmet, Tarım Bakanlığı görevini zamanında yapmadığı için
bölgede zeytinlerimizde yüzde 50 rekolte kaybı yaşanmaktadır. Yani zeytin
sineği hastalığıyla zamanında mücadele edilmediği için üreticilerimiz yüzde
50’lik kayba uğramıştır. Bununla birlikte mazotta, gübrede, ilaçta, işçilikte
olağanüstü bir artış olmasına rağmen fiyatlar yine aynı, sabit durmaktadır.
Şimdi, ben buradan soruyorum Hükûmete: Bu ürün kaybına siz sebep oldunuz. Fiyatlar aynı. Bu üretici
nasıl geçinecek? Bunlarla ilgili gereken araştırma yapılarak bölge çiftçimizin,
zeytincimizin, zeytin üreticimizin borçlarının sabitlenerek bir sonraki döneme
ertelenmesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Havutça.
Sayın Eyidoğan…
8.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğan’ın, Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü’ne ve Türkiye’de yaşanan
trafik kazalarına ilişkin açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Her yıl kasım ayının üç’üncü pazarı dünya trafik mağdurlarını anma
günüdür. TÜİK’e göre Türkiye'de toplam içerisinde ölümlü, yaralanmalı kaza
sayısı 153.552’dir. Kazalarda sürücü, yolcu ve yaya olmak üzere toplam 3.750
kişi olay yerinde hayatını kaybetmiştir, 268 bin yurttaşımız yaralanmıştır.
Yaralananların kaçı kaldırıldıkları sağlık kuruluşunda hayatını kaybetmiştir;
kaçı iş görme gücünü yitirmiştir; kaçı, artık, hayatını engelli olarak yaşamak
zorundadır? Bunların aileleri ne durumdadır? Karayolları Trafik Kanunu madde
78’e göre, bazı sürücüler ve yolcular koruyucu tertibat kullanımından istisna
tutulmuştur. Bu konuda iç hukukumuz sınıfta kalmıştır. Mutlaka, istisnasız her
sürücü ve yolcu için koruyucu tertibat kullanım şartı getirilmelidir. Bugüne kadar
emniyet kemeri kullanma zorunluluğu olmayan ve hayatını kaybedenlere,
yaralanarak iş göremez hâle gelenlere, engelli kalanlara ve elbette onların
ailelerine karşı kim sorumludur?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Eyidoğan.
Sayın Işık…
9.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, belirlenen 2/B rayiç bedellerinin yüksek olması nedeniyle ödeme
güçlüğü çeken vatandaşların mağduriyetine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İstanbul Kadıköy’de Âdem Yavuz Mahallesi, 181 ada, 4 parsel
numaralı taşınmaz üzerinde 240 metrekarelik alanda 9 kişilik nüfusunu
barındıran bir emekli vatandaşımızın 2/B sorunu nedeniyle dile getirdiği
feryadı sizlerle paylaşmak istiyorum: Hükûmetin belirlemiş olduğu 2/B
ücretlerini ödeme imkânının olmadığını, Kadıköy Millî Emlak Bölge Müdürlüğüne
yaptığı yazılı başvuruya ise aradan geçen dört aylık süreye rağmen borcunu
ödeme süresini uzatma yönündeki talebine cevap alamadığını ifade etmektedir.
Benzer durumdaki vatandaşlarımız Kütahya’da, Çanakkale’de, Balıkesir’de ve
birçok ilimizde de vardır. Hükûmeti 2/B sorununu ve ödemede güçlük çeken
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderecek tedbirleri almaya davet ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın Dedeoğlu…
10.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ın bazı ilçelerine bağlı köy yollarının
durumuna ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kahramanmaraş’ımızın ilçelerinden Elbistan, Afşin, Ekinözü, Nurhak,
Göksun, Andırın, Türkoğlu, Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerimizin merkez
yolları, aynı zamanda da merkeze bağlı köy yollarımız maalesef ki birçoğu
yapılmamış, birçoğunda da yama eksiklikleri bulunmaktadır. Yazın toz topraktan
ve şu anda da girmek üzere olduğumuz kış mevsiminden dolayı o bölgede yaşayan
vatandaşlarımız çok büyük bir mağduriyet içerisinde olacaklar.
Buradan ilgililere sesleniyorum: Kahramanmaraş ve ilçelerinin köy
yollarının yapılması noktasında gerekli işlemin yapılmasını özellikle rica
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Sayın Tüzel…
11.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin
açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Değerli Başkan “Çocuk Hakları
Günü’nde çocuklara dair ne duyuyoruz?” derseniz, “800 liraya gül gibi yaşa.”
dediğimiz ailelere “3 de yetmez, 5 tane çocuk” dendiği bir ülkedeyiz.
Çocuklarımızı, yeterli aşı hizmeti alamadığı için sakatlıkla malul bir gelecek
bekliyor.
Ailede, okulda, sokakta, iş yerinde, yurtta, cezaevinde şiddet
gören çocuklarımız var. Bir şiddet biçimi olarak tecavüze, cinsel istismara
uğrayan çocuk haberleri gazetelerde ayyuka çıkmış durumda. Yeterli eğitim
almadığı gibi çocuk yaşta evlendirilen çocuk gelinler de bir şiddet boyutuyla
muhafazakâr zihniyetin bir ürünü.
Devletin göz yumduğu çetelerin çocukları uyuşturucu batağına
çekmesi ise ailelerin karşılık bulamadığı bir tedirginliğidir.
Okul çağındaki çocukların aile geçimine katkı için çalıştırılması
acı bir gerçektir ve rakam 1 milyonu bulmuştur.
İktidara sesleniyorum: Çocuklarımıza zarar vermeye son verin,
ellerinizi çekin. Çocuklarımızın sağlıklı gelecek hakkını karartmayın.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.
Sayın Atıcı…
12.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı’nın, milletvekillerinin sağlık katılım ve katkı payları ile otelcilik
hizmetlerinden doğan farklarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
ödenmesi uygulamasının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 15 Kasımda Resmî Gazete’de
yayınlanan bir genelgeye göre milletvekillerinin sağlık katılım ve katkı
payları ve otelcilik hizmetlerinden doğan farklarını Türkiye Büyük Millet
Meclisi, yani milletimiz ödeyecekmiş. Bu, tek kelimeyle ayıptır değerli
arkadaşlarım. Vatandaşlar hastaneye gittiğinde, en az on yerde katkı ve katılım
payı öderken, emeklilerin maaşı kuşa çevrilirken, milletvekillerine böyle bir
ayrıcalık yapılması asla kabul edilemez. Milletvekillerinin kürsü
dokunulmazlığı dışında herhangi bir ayrıcalığa sahip olması ahlaki de değildir,
insani de değildir. Milletvekilleri, hangi yüzle vatandaşın karşısına
çıkacaklardır? Milletvekillerinin böyle bir uygulamaya ihtiyacı yoktur. Bu ve
benzeri genelgelerin derhâl iptal edilmesi gerekir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.
Sayın Öğüt…
13.- İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt’ün, hastanelerde çalışan taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Taşeronlaşma sağlık sisteminin kanseri hâline gelmiştir. Hacettepe
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan 43 işçinin hastane yönetimince
taşeron ihalesine karşı düzenledikleri eylem sonrası yasa dışı eyleme
katıldıkları gerekçesiyle işten çıkarılması gündemdedir. İşten atılmaları
üzerine direniş çadırı kuran işçilere özel güvenlik saldırmıştır. İş bırakma
eyleminin ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler çerçevesinde hukuki
koruma altında bulunan ve demokratik bir hak arama faaliyeti olduğu göz önünde
bulundurulduğunda işçilerin işten atılma gerekçesinin hukuki dayanağı nedir?
Söz konusu eylemin yasa dışı sayılmasının gerekçesi, eylemi gerçekleştirmiş
olan personelin taşeron olmasından ve iş kollarını farklı bildirmiş olmasından
mı kaynaklanmaktadır? Sendika temsilcileriyle görüşüp şartnameyi yeniden
değerlendireceğini söyleyen hastane yönetimi neden görüşmelere başlamak yerine
işçilerin işten atılması yoluna gitmiştir? Taşeronlaşma bir an önce
kaldırılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Vural…
14.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın, MHP Grubu olarak, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ve 22 Kasım Diş
Hekimleri Günü ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk Diş Hekimleri Haftası
münasebetiyle tüm diş hekimlerini kutluyorum, bu hafta münasebetiyle de ağız ve
diş sağlığının sağlanması yönünde bilincin oluşmasına bu çalışmaların katkı
sağlamasını diliyorum.
Sayın Başkanım, dün, maalesef, Türk milletinin egemenliğini
kullanarak Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetmek ve hizmet etmek durumunda
olan bir Sayın Bakan çok vahim ifadelerde bulunmuştur. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker PKK’ya asker temin edildiğine ilişkin bir
iddiayı ortaya koymuştur. Bu zihniyet, PKK’yı devletin içerisinde devlet, PKK
teröristlerini de asker gösteren bir zihniyettir. Bunun çok vahim sonuçları
olacaktır. Dolayısıyla, Hükûmetten bir an önce bu ifadeyi düzeltmesini
istiyorum. “PKK’ya asker” ifadesiyle Türkiye Cumhuriyeti devletini bölücü
zihniyetinde ifşa edildiğini bu şekilde belirtmek istiyorum. Bu ifadelerin
metinden çıkarılması gerektiğini, bu konuda Meclis Başkanlığının da gerekli
girişimlerde bulunmasını istirham ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın Akar…
15.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, kendilerini JİTEM olarak tanıtan bazı şahısların Kocaeli’nin İzmit
batı girişi gişelerinde araçları durdurarak arama yapmalarına ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, 14 Kasım 2013 tarihinde,
yani geçen hafta Kocaeli’nin İzmit batı girişi gişelerinde 5 kişi, başlarında
kar maskeleri, ellerinde pompalı silahlar gişelerden geçen araçları
durdurmuşlar ve ellerindeki el fenerleriyle araçların içlerini aramışlar,
araçlarda bulunanların kimliklerine bakmışlardır ve kendilerini “JİTEM” olarak
tanıtan bu şahıslar yaklaşık bir saat bu işleme devam etmişler ve duyarlı bir
vatandaşın polisi bilgilendirmesi sonucunda da polis tarafından gözaltına
alınmışlardır fakat savcılık tarafından serbest bırakılan bu şahıslara…
Şimdi, sormak istiyorum, sınırlarının yolgeçen hanına döndüğü,
şehirlerinde eşkıyanın dolaştığı ülke hâline getirdiğiniz Türkiye’de size göre
suçlu sadece düşünen insanlar mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Sayın Bulut…
16.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulut’un, Hükûmetin zeytinyağına değil zeytine destek vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, zeytin hasat dönemi
başlamıştır. Birliklere üye olmayan zeytin müstahsili, üretici zeytinyağına
verilen destekten faydalanamamaktadır; sanayici, fabrika sahibi, tüccar bundan
faydalanmaktadır. Bu dönem zeytinin yok yılıdır. Desteklemenin zeytinyağına
değil taneye verildiği takdirde her üreticinin bizzat kendisine bu desteğin
ulaşacağını, Hükûmetin zeytinyağına değil zeytine destek vererek ve bu desteğin
kiloda olmasını sağlayarak üreticinin bir nebze nefes almasını sağlayacağını
düşünüyorum. Bu noktada, zatıaliniz kanalıyla Hükûmetin tedbir almasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sayın Canalioğlu…
17.- Trabzon Milletvekili Mehmet
Volkan Canalioğlu’nun, anayasal haklarını kullanmaları sırasında gençlere
yapılan kötü muamelelere ilişkin açıklaması
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, öncelikle, bu Hükûmet gençlerden ne
istiyor? Şimdi, gençlerle ilgili olarak gençlerin anayasal haklarını kullanmada
ortaya koydukları tavırda basına da yansıyan görüntülere baktığımız zaman,
gerçekten çok olumsuz bir sahne görülmektedir. Gençlerimiz yerlerde
sürüklenmekte, dövülmekte ve gözaltına alınmaktadır. Bunun son örneği de
Giresun Üniversitesinin öğrencilerine yapılan muamele olmuştur. Gençlik ve Spor
Bakanı: “Evlenen öğrencilerin kredi borçlarını siliyoruz.” açıklamasından sonra
ve öğrencilerin, kız-erkek öğrenci evlerinin basılmasından sonra bunu protesto
etmek amacıyla anayasal haklarını kullanmak üzere Atatürk Meydanı’na yürümeye kalkmaları
sırasında onlara yetki verilmemiş ve gözaltına alınmıştır. Bu bağlamda
baktığımız zaman da 12 öğrenci gözaltına alınmış, 2 kız öğrenci de hastaneye
kaldırılmıştır. Lütfen, gençlerimizin seslerine kulak verelim, onlara yetki
verelim, denetleyelim ancak onların sorumluluk alabilmesini sağlayalım. Onlara
yapılan bu muamele, çocuklara yapılan muamele bize yapılmış muameledir. O
nedenle dikkatli olmak gerektiğini ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Canalioğlu.
Sayın Acar…
18.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, AKP iktidarının Anayasa’nın laiklik ilkesini fiilen yok ettiğine
ilişkin açıklaması
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP iktidarınca Anayasa’nın laiklik ilkesi fiilen yok edilmiştir.
Bunun arkası da gelecektir çünkü laiklik ilkesi bir kere delindi mi yani din
kuralları devlete egemen hâle getirildikten sonra bunun arkasından cuma
günlerinin resmî tatil olması, resmî nikâhın imamlar tarafından yapılması,
çarşaf ve peçenin giderek zorunlu hâle gelmesi gelir. İlkokullarda
öğretmenlerin başı kapalı olarak daha 7 yaşındaki çocuklara örnek oluşturması,
bir süre sonra başı açık çağdaş kıyafetli insanların ayıplanacağı, hatta
horlanacağı bir ortamı yaratacaktır. Bu durum, bizi, Orta Çağ’ın din
savaşlarına, mezhep çatışmalarına ve karanlığa götürür. AKP iktidarı, Anayasa
Mahkemesinin, laiklik karşıtı odak olmaktan dolayı para cezasına mahkûmiyetine
sebebiyet veren suçlardan çok daha ağırını 4+4+4 eğitim sistemiyle işlemiştir.
Artık, Türkiye cumhuriyetinin laik sistemini kaldırdığını eylemli uygulamalarla
âdeta ilan etmiştir. Orduya, yargıya, polise, jandarmaya, bürokrasiye, MİT’e
egemen olduklarına göre hilafeti bile geri getirebileceklerini sanmaktadırlar.
Bunun çıkmaz bir sokak olduğunu burada söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Acar.
Sayın Özel…
19.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel’in, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan işçilerin sendikal
haklarıyla ilgili mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Manisa Organize Sanayi Bölgesi, sendikal mücadele
açısından, örgütlenme özgürlüğü açısından içinde bulunduğumuz yılı değil,
bundan çok çok geri dönemleri yaşayan bir noktadadır. Hatta 1980 öncesi örgütlenme
rakamlarına baktığımızda şu anda o günlerin 10 kat kadar gerisindeyiz ve şunu
ifade etmek istiyorum ki, Standard Profil fabrikasında yüz doksan gündür
direnen işçilerin soğuyan hava ve başlayan yağışlar karşısında kendilerini
korumak için kurdukları şeffaf bir direniş çadırı cuma günü polis eliyle
sökülmeye çalışılmış, araya girmemiz üzerine bir süreliğine sadece
bırakılmıştır. Bunun yanında SANPAN denen şirkette yüz yetmiş gündür sadece
Çalışma Bakanlığının yetki belgesine kapı numarası “5” yerine “50” yazıldı diye
yapılan yetki itirazından dolayı sendikal görüşmeler başlayamamış ve sendikalı
işçilerin tamamına yakını işten çıkarılma tehdidi altındadır.
Konuyu Meclisin bilgi ve dikkatlerine arz ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın Aygün…
20.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün’ün, Bolu’da AKSA’ya bağlı bir taşeron şirkette çalışan işçilere karşı
yapılan ırkçı ve ayrımcı saldırıya ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkan, dün Bolu’da AKSA’ya bağlı
bir taşeron şirkette Hüseyin Doğan ve arkadaşları o şirketin çalışanları olan
başka bir işçi grubu tarafından ağır şekilde darbedildiler. Şu an Bolu’daki
devlet hastanesinde, saldırıya uğrayan 5 işçinin tedavileri devam ediyor. Bu sabah
Hüseyin Doğan ile bağlı bulunduğu yoğun bakım ünitesinden telefon görüşmesi
yaptım. Saldırıya uğrayan işçilerin ki bize bildirdiğine göre saldırganlar
herhangi bir tartışma olmaksızın, evvele dayanan herhangi bir husumet söz
konusu olmaksızın sadece siyasi düşünceleri ve etnik kimlikleri nedeniyle
harekete geçmişler ve bu 5 arkadaşı ağır şekilde yaralamışlar. Hükûmete
yakınlığıyla iyi bilinen AKSA’nın hiçbir yöneticisinin bu şirket çalışanlarına
bir geçmiş olsun telefonu bile etmediğini bana bildirdiler.
Bolu’daki bu ırkçı, ayrımcı saldırıyı Meclisin gündemine taşımak
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aygün.
Son olarak Sayın Demiröz…
21.- Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz’ün, Bursa Orhaneli’de düzenlenen Cumhuriyet Turnuvası’nı kazanan
Deliballılar köyünün futbol takımını kutladığına ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Genel Kurulumuzu izlemek üzere… Bursa Orhaneli
ilçemizde Cumhuriyet Turnuvası düzenlenmiş ve Cumhuriyet Turnuvası’nı da
Orhaneli Deliballılar köyü kazanmıştır. Onları bu şekilde Genel Kurula takdim
etmek ve futboldaki şampiyonluklarından dolayı kutlamak için söz aldım.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demiröz.
Biz de kendilerini kutluyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında,
Irak Ulusal Meclis Başkanı Usame El-Nuceyfi’nin vaki davetine icabet etmek
üzere 26/11/2013 tarihinde Irak’a resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1337)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek'in, Irak Ulusal
Meclis Başkanı Usame El-Nuceyfi'nin vaki davetine icabet etmek üzere,
beraberinde bir parlamento heyetiyle 26 Kasım 2013 tarihinde Irak'a resmi
ziyarette bulunması TBMM Genel Kurulunun 12 Kasım 2013 tarih ve 15’inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2’nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarınca bildirilen isimler Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Yalçın Akdoğan (Ankara)
İdris Baluken (Bingöl)
Hüseyin Filiz (Çankırı)
Ahmet Baha Öğütken (İstanbul)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosunun (AP) Batı Balkanlar ve Türkiye
parlamentolarıyla iş birliği için oluşturduğu Katılım Öncesi Eylem Birimi
(Pre-Accession Action Unit) tarafından Belçika’nın başkenti Brüksel’de 25-26 Kasım
2013 tarihlerinde düzenlenen "ekonomik krizler ve bunun Avrupa
politikaları ve ülkelerin genişlemeleri üzerindeki etkileri" konulu
seminere katılacak olan heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1338)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosunun (AP) batı Balkanlar ve Türkiye
parlamentolarıyla iş birliği için oluşturduğu Katılım Öncesi Eylem Birimi
(Pre-Accession Action Unit) tarafından Belçika'nın başkenti Brüksel'de 25-26
Kasım 2013 tarihlerinde düzenlenen "Ekonomik krizler ve bunun Avrupa
politikaları ve ülkelerin genişlemeleri üzerindeki etkileri" konulu
seminere katılım sağlanması hususu Genel Kurulun 12 Kasım 2013 tarihli 15'inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vedat Demiroz (Bitlis)
Derya Bakbak (Gaziantep)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
Lütfü Türkkan (Kocaeli)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Litvanya Başkanlığı tarafından 24-25
Kasım 2013 tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek olan
Parlamento Çevre ve İçişleri Komisyonları Başkanları Toplantısı’na katılım
sağlanması Genel Kurulun 12/11/2013 tarihli 15’inci Birleşiminde kabul edilmiş
olan heyeti oluşturmak üzere AK PARTİ Grubu tarafından bildirilen üyenin ismine
ilişkin tezkeresi (3/1339)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Birliği Konseyi Litvanya Başkanlığı tarafından 24-25 Kasım
2013 tarihlerinde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenecek olan Parlamento
Çevre ve İçişleri Komisyonları Başkanları Toplantısına katılım sağlanması
hususu, Genel Kurulun 12 Kasım 2013 tarihli 15'inci Birleşiminde kabul
edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca
toplantıya katılmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bildirmiş olduğu
isim Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Özcan Ulupınar (Zonguldak)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin iki önerge vardır,
okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş ve 30 milletvekilinin, kalkınma ajanslarının faaliyetlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/784)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
8 Şubat 2006 tarih ve 26074 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan,
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun ile
kurulan Kalkınma Ajansları konusunda, Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve
105'inci maddeleri kapsamında Meclis araştırması açılması konusunda gereğini
arz ederiz.
Saygılarımla.
1) Ümit Özgümüş (Adana)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
4) Faik Öztrak (Tekirdağ)
5) Faik Tunay (İstanbul)
6) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
7) Kemal Değirmendereli (Edirne)
8) Turgay Develi (Adana)
9) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
10) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
11) Candan Yüceer (Tekirdağ)
12) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
13) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
14) Hasan Akgöl (Hatay)
15) Aytun Çıray (İzmir)
16) Emre Köprülü (Tekirdağ)
17) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18) Namık Havutça (Balıkesir)
19) Haluk Koç (Samsun)
20) Mahmut Tanal (İstanbul)
21) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
22) Turgut Dibek (Kırklareli)
23) Refik Eryılmaz (Hatay)
24) Gürkut Acar (Antalya)
25) Umut Oran (İstanbul)
26) Haydar Akar (Kocaeli)
27) Erdal Aksünger (İzmir)
28) Vahap Seçer (Mersin)
29) İlhan Demiröz (Bursa)
30) Sena Kaleli (Bursa)
31) Bülent Tezcan (Aydın)
Gerekçe:
8 Şubat 2006 tarih ve 26074 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan,
Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun ile
yerel ve bölgesel kalkınmada paydaşlar arası iş birliğini geliştirmek,
kaynakların etkin kullanımını sağlamak, yerel dinamikleri ve içsel potansiyeli
harekete geçirerek bölgesel gelişmeye yeni bir ivme kazandırmak ve sonuç olarak
bölgesel gelişme politikalarının etkin bir şekilde uygulanabilmesini temin
etmek amacıyla, Düzey 2 bölgeleri esas alınarak kalkınma ajansları kurulmaya
başlanmıştır.
Bu kapsamda, ilk olarak Adana (Çukurova Kalkınma Ajansı) ve İzmir
(İzmir Kalkınma Ajansı)'de kalkınma ajansları açılmış, 2006 yılından bu yana
ise Türkiye genelinde toplam 26 adet kalkınma ajansı kurulmuştur.
Ancak, kalkınma ajansları yasasının yanlış çıkması nedeniyle,
ajanslara aktarılan çok büyük kaynaklar verimsiz alanlarda kullanılmış ve esas
amaca ulaşılamamıştır.
Bunun dışında ajanslar, hibe programları kapsamında, bazı
sanayicilere zaten alacakları makineler için hibeler verip haksız rekabete
neden oldukları gibi, belediyelerin yapması gereken işlere para vererek,
devletin parayı bir cebinden alıp, öteki cebine koymasını sağlamaktadırlar.
Ayrıca, ajanslarda doğru projeler üretilemediğinden dolayı,
devletin başka kurumlarının yapması gereken bazı projelere hibe verildiği,
bunların bir kısmının "kalkınma" ile hiçbir ilgisi olmadığı
görülmektedir.
Hâlbuki yasal değişiklik yapılması ve ajansların doğru, verimli
çalışması durumunda, Türkiye ekonomisinin kalkınmasında çok büyük yararları
olacak bir kurumdur.
Sonuç olarak, 2008 yılından bu yana kalkınma ajanslarına 1 milyar
495 milyon TL kadar kaynak aktarılmasına rağmen, bunun karşılığında ajansların
Türkiye ekonomisine ve istihdama katkısının ne olduğunun ortaya çıkarılabilmesi
ve yanlış giden bazı faaliyetler var ise, daha fazla kaynak israf etmeden
düzeltilebilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması gerekli görülmektedir.
2.- Adana Milletvekili Ümit
Özgümüş ve 31 milletvekilinin, 5/4/2012 tarihinde Başbakan tarafından açıklanan
yeni teşvik paketinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/785)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
5 Nisan 2012 tarihinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
açıklanan "Yeni Teşvik Paketi" konusunda, Anayasa'nın 98, TBMM
İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri kapsamında Meclis araştırması açılması
konusunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
1) Ümit Özgümüş (Adana)
2) Mehmet Ali Susam (İzmir)
3) Faik Öztrak (Tekirdağ)
4) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
5) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Vahap Seçer (Mersin)
8) Binnaz Toprak (İstanbul)
9) Ali Serindağ (Gaziantep)
10) Ali Demirçalı (Adana)
11) Melda Onur (İstanbul)
12) Doğan Şafak (Niğde)
13) Sena Kaleli (Bursa)
14) Osman Faruk Loğoğlu (Adana)
15) Ali Özgündüz (İstanbul)
16) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
17) Sedef Küçük (İstanbul)
18) İlhan Demiröz (Bursa)
19) Refik Eryılmaz (Hatay)
20) Kazım Kurt (Eskişehir)
21) Ramis Topal (Amasya)
22) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
23) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
24) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
25) Mahmut Tanal (İstanbul)
26) Bülent Tezcan (Aydın)
27) Engin Özkoç (Sakarya)
28) Emre Köprülü (Tekirdağ)
29) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
30) Ali Halaman (Adana)
31) Engin Altay (Sinop)
32) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
Gerekçe:
5 Nisan 2012 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
kamuoyuna açıklanan yeni teşvik paketi, AKP Hükûmeti tarafından açıklanan
dördüncü teşvik paketidir.
2002 yılında, illerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri dikkate
alınarak hazırlanan ve 36 ili kapsayan 5084 sayılı Teşvik Yasası çıkarıldı.
Daha sonra, 2005 yılında bu illere 13 il eklenerek, teşvik verilen il sayısı
49'a çıkarıldı; ardından Gökçeada ve Bozcaada'nın eklenmesiyle sayı 51'e
yükseltildi. 2009 yılında ise Türkiye’yi dört bölge olarak ele alıp farklı
oranlarda teşvik uygulaması getiren teşvik sistemi yürürlüğe girdi.
Ancak, 2002 yılından bu yana Türkiye'de uygulanan bütün bu teşvik
sistemleri yanlış ve verimsiz olmakla birlikte, genel olarak Türk sanayisine
rekabet gücü kazandıramamış, aksine haksız rekabete neden olmuştur.
6 Nisan 2012 tarihinde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yeni teşvik
paketinin bir diğer maddesi olan bölgesel teşvik uygulamalarını anlatırken
Türkiye'nin 6 bölgeye ayrıldığını ve bu bölgesel ayrımın, 2011 yılında Kalkınma
Bakanlığı ile birlikte yapılan "İllere Göre Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik
Sıralaması Çalışması"na göre yapıldığını ve bu çalışmada toplam 61
kriterin kullanıldığını söylemiştir. Ancak söz konusu çalışma, Devlet Planlama
Teşkilatı tarafından en son 2003 yılında açıklanmıştır ve daha günceli hiçbir
kurum tarafından yayınlanmamıştır.
Bu nedenle, bölgesel teşvik uygulamasının temelini oluşturan
İllere Göre Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Çalışması’nın gerçekten
yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa neden kamuoyuyla paylaşılmadığı konusunda
kafalarda soru işareti oluşmuştur.
Yeni teşvik paketinde, daha önceki teşviklerden farklı olarak yer
alan stratejik yatırımların teşviki ve büyük ölçekli yatırımların teşvikinin
olumlu yenilikler olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak, pakette yer alan sigorta primi işveren desteği, sigorta
primi işçi desteği ve gelir vergisi stopajı desteği gibi maliyet unsuru olan
destekler, daha önceki teşvik uygulamalarında olduğu gibi yine haksız rekabete
yol açmaktadır.
Geçmişte izlediğiniz üretimi, üreteni ve rekabet gücümüzü
gözetmeyen, kendi iş gücü ve kaynaklarımızı üretim sürecimizin merkezine
koymayan ekonomi politikalarınızın devamı hâlinde, bunun bedelini tıpkı 5084
sayılı Teşvik Yasası’nda ya da 2009 yılında uygulanan teşvikte olduğu gibi
geniş halk kitleleri ödemek zorunda kalacaktır.
Bu nedenle, son teşvik paketinin verimli ve üretken olabilmesi
için, daha önceki üç teşvik uygulamasının performans ölçümü, ekonomiye
kazandırdıkları ya da kaybettirdikleri, istihdama katkısı gibi faktörlerin
incelenip çıkacak sonuçların yeni uygulanacak teşvik paketine yol göstermesinin
çok yararlı olacağı düşüncesindeyiz.
Bu kapsamda, Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılması gerekli görülmektedir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir genel görüşme önergesi vardır, okutuyorum:
C) Genel
Görüşme Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu ve 38 milletvekilinin, Suriye’de meydana gelen karışıklıklar konusunda
genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/8)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son dönemlerde Suriye’de meydana gelen karışıklıklar kapsamında,
Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri uyarınca bir
genel görüşme açılması için gereğini
saygı ile arz ve talep ederiz. 17/4/2012
1) Osman Faruk Loğoğlu (Adana)
2) Aytun Çıray (İzmir)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) Mehmet Şeker (Gaziantep)
5) Ali Serindağ (Gaziantep)
6) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
7) Faik Öztrak (Tekirdağ)
8) Hasan Akgöl (Hatay)
9) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
10) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11) Erdal Aksünger (İzmir)
12) Kazım Kurt (Eskişehir)
13) Emre Köprülü (Tekirdağ)
14) Ramis Topal (Amasya)
15) Sedef Küçük (İstanbul)
16) Haydar Akar (Kocaeli)
17) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
18) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
19) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
20) Candan Yüceer (Tekirdağ)
21) Tanju Özcan (Bolu)
22) Orhan Düzgün (Tokat)
23) Özgür Özel (Manisa)
24) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
25) Engin Altay (Sinop)
26) Haluk Koç (Samsun)
27) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
28) İlhan Cihaner (Denizli)
29) Kamer Genç (Tunceli)
30) Hüseyin Aygün (Tunceli)
31) Faik Tunay (İstanbul)
32) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
33) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
34) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
35) Ali Özgündüz (İstanbul)
36) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
37) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
38) Refik Eryılmaz (Hatay)
39) Mevlüt Dudu (Hatay)
Gerekçe:
Türkiye Büyük Millet Meclisi, en uzun kara sınırına sahip
olduğumuz komşu ülke Suriye'de yaklaşık bir yıldır devam eden şiddet olaylarını
dikkat ve artan kaygıyla izlemektedir.
Suriye'nin bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve ulusal
birliğinin korunarak Suriye halkının barış ve istikrar içinde yaşaması ilkesi
esastır ve uluslararası toplum bu esasa göre hareket etmelidir. Dolayısıyla,
şiddete son verilmesi, ülkede normalleşmeye yönelik olarak yönetim ile
muhalefet arasında siyasi bir süreç başlatılması ve muhtaç olan insanlara
yardım sağlanması öncelikli hedefler olmalıdır.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" ülküsüne bağlı Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak;
1) Bölgemizde yeni bir savaşa yol açacağı için Suriye'ye dışarıdan
müdahale edilmesine karşı olmalıyız. Böyle bir girişim Suriye'ye barış
getirmeyecek, tam aksine daha fazla can kaybına yol açacaktır. Savaş,
Türkiye'ye ve bölgeye felaket getirecektir.
2) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini Suriye konusunda
uluslararası toplum tarafından atılacak her türlü adımın tek meşruiyet kaynağı
olarak görmeliyiz. Bunun dışındaki oluşumların işlevi BM Güvenlik Konseyinde
ortak bir irade oluşmasına katkı yapmakla sınırlı tutulmalıdır.
3) Bu bağlamda, BM Güvenlik Konseyinin 14 Nisan 2012 tarihinde oy
birliğiyle aldığı kararı memnuniyetle karşılamalıyız. BM Genel Sekreteri ile
Arap liginin Suriye için özel temsilcisi Kofi Annan'ın barış planına destek
veren bu karar ateşkesi denetlemek üzere Suriye'ye askeri gözlemciler
göndermeyi öngörmektedir. Karar, ülkedeki şiddetin bütünüyle durması için her
iki tarafa da çağrı yapmakta ve hem Suriye makamları hem silahlı muhalif
gruplarca yapılan insan hakları ihlallerini kınamaktadır.
4) Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile Arap Ligi’nin özel
temsilcisi Kofi Annan'ın girişimini umutla desteklemekte, planın bütün
unsurlarıyla hayata geçirilmesini istemeliyiz.
5) Suriye'de barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik her
girişimin başarıya ulaşması için yönetime olduğu kadar muhalif unsurlara da
sorumluluk düştüğüne inanmalıyız. Şiddet çözüm yolu değildir. Günün sonunda
yine müzakere, diyalog ve uzlaşma gerekecektir.
6) Suriye'nin içinde bulunduğu krizden çıkış yolunun Suriye
halkının özgür iradesiyle belirlenmesi gerektiğini bütün dünyaya önemle
hatırlatmalıyız. Dışarıdan gelecek baskılar Suriye'nin içişlerine karışmak
olacak, Suriye halkının kendi geleceğini belirleme hak ve iradesini
zedeleyecektir.
7) Bölge gücü ve Suriye'yle yakın ve yoğun bağları bulunan bir
kardeş ve komşu olması sıfatıyla, Türkiye'nin ağırlığını kullanarak ilgili
diğer güçleri, özellikle Suriye'nin komşuları ile ülke üzerinde ayrı nüfuzu
olan Rusya Federasyonu ve İran'ı barış ve istikrar hedefleri doğrultusunda
devreye sokmasının gerekli olduğunu değerlendirmeliyiz. Suriye, sadece
Türkiye'nin meselesi olmadığı gibi Türkiye'nin tek başına çözebileceği bir
mesele de değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, tüm dünyayı Suriye halkının meşru
beklentilerinin yanında yer almaya ve onların özgürlük, iyi yönetim, onurlu
yaşam, eşitlik ve adalet taleplerini hayata geçirecek barış ve uzlaşıyı teşvik
edecek adımlar atmaya davet etmelidir. Bununla beraber, Suriye yönetimi ile
muhalif unsurları da öncelikle şiddete son vererek ülkelerinin kaderine
ortaklaşa sahip çıkmaya çağırmalıdır. Suriye'nin istikrar ve huzura kavuşması
Türkiye'nin ulusal güvenliği, bölge barış ve istikrarının gereğidir. Bu konunun
gecikme olmaksızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde değerlendirilmesi için
Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 101’inci, 102’nci ve 103’üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının 29/6/1925 tarihinde idam edilen Şeyh
Sait Efendi ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 20/11/2013 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31 Ekim 2013 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve
arkadaşları tarafından verilen (1697 sıra no.lu), "29 Haziran 1925 günü
idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine
teslim edilmemesinin nedenlerinin" araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 20/11/2013
Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde Hakkâri Milletvekili Adil Zozani...
Buyurunuz Sayın Zozani. (BDP sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 29 Haziran 1925 günü Diyarbakır
Dağkapı Meydanı’nda idam edilen Şeyh Sait Efendi ve 46 arkadaşı, Bediüzzaman
Saidi Kürdi’nin, Seyit Rıza, Şemdinlili Seyit Abdülkadir ve oğlu Seyit
Muhammet, Doktor Fuat ve Erbilli Şeyh Esat Efendi’nin mezar yerlerinin
açıklanması talebiyle vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi selamlıyorum.
Seyit Rıza’dan başlamak istiyorum. 15 Kasım 1937 yılında Elâzığ’da
kurulan askerî mahkeme tarafından yargılanıp idam edilen Seyit Rıza’nın o günün
İçişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in yüzüne dönerek, yüzüne ifade ettiği
sözleri o günden bugüne kalbimizde bir yarayı açtı ve o yara maalesef henüz
kapanmamış. “Evlad-ı Kerbela’yık, bihatayık, ayıptır, zulümdür, cinayettir.” Bu
sözler tarihe nakşoldu, bu sözler tarihe geçti ve o günden bugüne telafisini
bekliyoruz.
Biliyorsunuz, Seyit Rıza, idam edildiği zaman, mevcut yasalara
göre, o dönemin yasalarına göre, yaşı büyük olduğu için idam edilmemesi
gerekiyordu. Bir gün içerisinde kendisinin yaşı küçültülerek, kendisiyle
birlikte idam sehpasına çıkarılan oğlu, yaşı küçük olduğu için yaşı
büyültülerek idam sehpasına çıkarıldılar. Seyit Rıza idam sehpasında yine İhsan
Sabri Çağlayangil’e “40 liram var, bir de saatim. Bunları oğluma verin.”
demiştir. Ancak oğlunun ondan önce, gözlerinin önünde idam edileceğinden
habersizdir maalesef. Seyit Rıza bu acıyla idam sehpasını tekmeledi. İdam
sehpasını tekmelemeden önce de bize mücadele rehberi olacak bir söz söyledi. O
sözü de burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum: “Biz sizin hilelerinizle baş
edemedik, bu bize ders olsun; ancak biz de önünüzde diz çökmedik, bu da size
dert olsun.” Ne mutlu bize ki Seyit Rıza’nın bu sözünü unutmadık ve bugüne
kadar bu zulmü Seyit Rıza’nın topraklarında Seyit Rıza’nın halkına reva
görenlere bu derdi yaşatıyoruz, yaşatmaya da devam edeceğiz. Bugün, Seyit
Rıza’nın mezar yerinin açıklanmasını istiyoruz, talep ediyoruz, Meclisin buna
destek vermesini arzuluyoruz.
Bir diğer önemli tarihî şahsiyet Şeyh Sait, 29 Haziran 1925’te
Diyarbakır’da idam edildi. Aynı gün karar verildi, aynı günün akşamı Büyük
Millet Meclisi toplandı, mahkeme kararını onayladı ve 29 Haziran gecesi Şeyh
Sait idam sehpasına çıkarıldı hem de 46 arkadaşıyla birlikte.
Bir iki cümle Şeyh Sait’ten de söz etmek isterim. Şeyh Sait,
maalesef, Türkiye kamuoyuna gericiliğin sembolü, bölgede hilafet devleti kurmak
isteyen bir şahsiyet olarak lanse edilir. Hatırlatmak isterim ki Şeyh Sait’in
suç dosyasında Ermenilere ve diğer gayrimüslimlere karşı uygulanan kırıma karşı
çıkmak da vardı, buna “hayır” dediği için onun suç dosyasına bu da konuldu, bu
nedenle Şeyh Sait idam sehpasına çıkarıldı.
Bir diğer önemli etken neydi? Erzurum Kongresi’nde, Sivas
Kongresi’nde Atatürk’ün ve beraberindekilerin Kürt halkına verdiği sözlerin
tutulmaması üzerine Şeyh Sait’in başlattığı isyandı, ayaklanmaydı.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Hangi sözmüş?
ADİL ZOZANİ (Devamla) – 1921’de verilen sözlerin tutulmaması
üzerine, 1924 tekçi Anayasası’nın, faşist Anayasası’nın dayatması sonucu Şeyh
Sait ayaklanmaya yeltendi.
İdama götürdünüz ancak onun anısı Kürt halkının bağrında yaşıyor.
Ant olsun ki onun heykelini Diyarbakır’da bir meydana dikeceğiz, bu bizim
boynumuzun borcudur. Şeyh Sait’in heykelinin Diyarbakır’da dikilmesi bizim
boynumuzun borcudur ve bunu yapacağız.
Bir diğer önemli şahsiyet, Bediüzzaman Saidi Kürdi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Nursi mi, Kürdi mi? Burası “Nursi” diyor
da.
ADİL ZOZANİ (Devamla) – Başına ne geldiğini çok iyi biliyorsunuz.
Bediüzzaman Saidi Kürdi ömrü boyunca Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan
halkların kardeşliği için mücadele etti, Kürt halkının dili ve tarihi için
mücadele etti. Maalesef, eserleri tahrif edildi, Kürt halkına karşı kullanılan
bir araç durumuna getirilmek istendi. Ancak, tarihin bu sayfası da kapanıyor.
Halilürrahman’da defnedildi 23 Mart 1960’ta ancak 27 Mayıs
darbecileri 12 Temmuz 1960’ta mezarını yıktılar, cenazesini bilinmeyen bir yere
götürdüler. O bilinmeyen yeri ben şimdi açıklamak istiyorum. İddia odur ki
Bediüzzaman Saidi Kürdi’nin mezarı Isparta’nın Barla ilçesindedir, Isparta’nın
Barla ilçesindeki bir mezarlıktadır. Bir iddia da Saidi Kürdi’nin mezarının
Isparta şehir merkezinde, şehir mezarlığında “Huvel Baki” ismiyle bir yere
defnedildiğidir. “Huvel Baki”, doğum tarihi ve vefat tarihi belli olmayan bir
meçhul mezar olarak Isparta Şehir Mezarlığı’nda duruyor, bunun da açıklanmasını
istiyoruz. Bu tarihî şahsiyetlerin mezarlarının yerini açıklayıp kendi halkına
iade edilmesini talep ediyoruz. Kürt halkından alınanların, Kürt halkından
gasbedilenlerin iade edilmesi safhasına gelmişiz. Bunun önünde artık çok fazla
direnmeye gerek yok.
Son dönemlerde sıkça ifade edilen demokratik çözüm ve barış
süreciyle birlikte iyiden iyiye gündemleşen ve kendini dayatan çözüm umutları,
Kürt halkına karşı işlenmiş, bu insanlıkla bağdaşmayan uygulamalar nedeniyle
devlet, Kürt halkından özür dilerse ancak o zaman toplumsal helalleşme ve barış
süreci taçlanmış olacaktır. Biz buna inanıyoruz, cezaevleri ancak böyle
boşalacaktır. Bu toplumsal helalleşmeyi ve barışı sağladığımız zaman toplumsal
helalleşme söz konusu olacaktır. Bunu vakit geçirmeden yapmak durumundayız.
İfade etmek isterim ki bu noktada her geçen gün Türkiye’nin aleyhinedir, zaman
Türkiye’nin aleyhine işliyor ve biz açıkça teklif ediyoruz. Bu toplumsal barışı
helalleşme yoluyla çözelim diyoruz, gerçekleştirelim diyoruz. Kürt halkından
alınanları Kürt halkına iade edin, Kürt halkının gasbedilen haklarını,
gasbedilen şahsiyetlerini Kürt halkına iade edin. Bugün buna bir vesile olsun.
Vermiş olduğumuz önergeye olumlu oy kullanacağınızı umut ediyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Zozani.
Aleyhinde, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı.
Buyurunuz Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BDP’nin bu önergeyle ortaya koyduğu talebin bir insani yanı var,
bir de siyasi ve toplumsal yanı var. Bunlar çok iç içe. İnsani yanı şu: Tarihte
yaşanmış olan, yakın tarihte yaşanmış olan trajedilere ilişkin elbette
hepimizin üzerine düşen görevler var. Hayatını şöyle veya böyle kaybetmiş
insanlardan geriye kalanların, ailelerine verilmesi çok olağan ve insanlığın
gereği bir tutum. İşin insani tarafı böyle ve talebin bu niteliğini elbette
siyasi irade takdir edecek ve gereğini yerine getirecektir. Bunun için bir
Meclis araştırmasına gerek var mı? Kanaatimce yok. Atılan birçok adımda Meclis
araştırmasının olmadığını görürüz. TRT 6 açılırken mesela, bir Meclis
araştırması yapılmadı. Birtakım adımların atılması için, onun gerekli ve
yeterli şartı Meclis araştırması değildir.
İşin siyasi ve toplumsal tarafına gelince: Bizim tarihimiz bir aşk
ve nefret tarihi. Zaten bu kadar tarihle ilişkili olmamız, tarih üzerine kavga
etmemiz, geçmişe ilişkin bakışımızdaki bu aşk ve nefret ilişkisine dayanıyor.
Burada sayın sözcünün bahsettiği kişilere ilişkin toplumumuzdaki kanaatlerin ne
kadar farklı olduğunu biliriz. Mesela
-kendisi de ifade etti- Şeyh Sait’in 1925’te Takrir-i Sükûn’a da sebep
olan isyanı yahut da orada çıkan olaylar o kadar karışık bir mesele ki uygun
kelimeleri bulmak bile insan da bir mayınlı arazide yürüyormuş duygusu
uyandıran karmaşıklıkta bir mesele.
Şeyh Sait’in, bir tarafıyla, Türkiye’nin yaşadığı cumhuriyet,
işte, ulus devlet, İslami hassasiyetlere ilişkin egemen iradenin davranışlarına
bir itiraz olarak ayaklandığı; bir başka yoruma göre, güney sınırı henüz
çizilmediği için İngilizlerle bağlantılı bir arka planı olduğu. Bunlar hep
konuşuldu, tartışıldı.
Tabii, tarihî hakikat nedir? Bizim işimiz değil, tarihçiler de bu
işin altından kalkabilmiş değiller. İşin tarihî tarafını bugünün gündemine
getirmeyi çok doğru da bulmam çünkü daha yakın dönemlerde yaşanmış birtakım
trajedileri halletme konusunda zorluklar yaşayan bir ülkede yetmiş beş yıl
öncesinin problemlerini “Hadi gelin, halledelim.” demek bence doğru, mantıklı
ve Türkiye’nin yürümekte olduğu şu barış ve çözüm ortamına katkı sağlayıcı bir
yaklaşım değildir.
Ritsos diye bir Yunanlı şair vardır, diyor ki: “Başımıza gelen
bunca bela, kuruntulu yaptı bizi.” Hakikaten, bu topraklarda herkesin başına
çok bela geldi. Herkesin, Kürtlerin de geldi, Türklerin de geldi, bu ülkede
yaşayan, civarında yaşayan, Balkanlarda yaşayan… Son yüzyıl hakikaten çok
trajik bir yüzyıldır bizim için. Bu da hepimizi kuruntulu yaptı. Ne anlamda?
Birisi bir şey anlattığında, bir konu üzerine konuştuğunda, bir talepte
bulunduğunda “Acaba bunun arkasında hangi hayalet var, burada asıl yapılmak
istenen nedir?” şeklinde bir kaygıyı gündeme getiriyor. Esasen, zikredilen
meselenin siyasi ve toplumsal boyutu derken kastettiğim de arka planındaki bu
tür hayaletlerdir.
Bizim, tarihe ilişkin ortak bir mutabakata varmamız mümkün
olmayabilir ama resmî tarihin ötesinde diğer tarih yorumlarının bile henüz yeni
serbestleştiği bir ortamda bu konulara ilişkin tarihçilerin çözemediği bir
konuyu siyasetin halledebileceği bir mecra gibi takdim etmek, böyle bir bağlama
yerleştirmek, siyasetin üzerine konuştuğu bir konu hâline getirmek, bence doğru
bir yaklaşım değil.
BDP çözüm sürecine bir tarafıyla, destek veriyor, çok doğru. Bu
yönde açıklamalarını görüyoruz, beraber bir çalışma da yürütüyoruz ama
zannediyorum şöyle bir paradoks var, üzerinde düşünmeleri bakımından
söylüyorum: Derler ki “Gece gündüzün kardeşidir, hayat ölümün kardeşidir.” BDP
de kendisini doğuran problemlerin kesinlikle kardeşi. 90’dan önce BDP yoktu.
Türkiye 90’lı yıllara geldi, Kürt meselesinin ulaştığı mevcut trajik durum BDP
denilen siyasi örgütü, partiyi ortaya çıkarttı. Şimdi, BDP kendisini var eden
sorunlarla simbiyotik bir bağ içerisinde, onunla hayati bir bağı var.
Dolayısıyla, çözüm sürecinin nihayete ermesi demek mevcut dil, mevcut yaklaşım,
mevcut ilişki biçimiyle kendisini teşekkül ettirmiş olan BDP’nin hayatiyetinin
son bulması anlamına gelir. Dolayısıyla, BDP şöyle bir pozisyonda -kanaatlerimi
anlatıyorum- Nasreddin Hoca’nın fıkrasındaki gibi, sorunu oluşturan dalın
üzerinde. O soruna katkı sağlamak için, dalı kesmek için, problemi halletmek
için bir taraftan testereyi vuran ama bir taraftan da iki ileri bir geri
yaptığından, “Bu ağaç kesilirse ben de aşağı düşerim.” diye tedirginlikler
yaşayan bir siyasi heyet. O yüzden dili bir taraftan çözüme evrilirken -çünkü
biliyorum, evet, problemin çözülmesini talep eden bir akıl var BDP’nin içinde
ama- diğer taraftan da bir organizma olarak, bir parti olarak, bir siyasi heyet
olarak varlığını sürdürebilmek için o sorunla kurmuş olduğu hayati bağları
devam ettirecek bir dili de yedeklemeye devam ediyor. Bu ikisi arasında gidip
geliyor.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkan, BDP tahlili yapmak için mi
söz aldı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Biraz önce, sayın sözcü Şeyh
Sait’le ilgili meseleyi anlatırken gayet meydan okuyucu bir şekilde “Şeyh
Sait’in de heykelini Diyarbakır meydanına dikeceğiz.” dedi. Esasen bu tavır
bile, bu meydan okuyucu tavır bir kavga, bir meydan okuma. Bu, heykel
dikilirken aynı zamanda rövanşist bir duygunun açığa çıkması şeklinde
anlaşılmaz mı? Elbette öyle anlaşılır. Bizim derdimiz, geçmişe ilişkin birtakım
yaraları sararken burada o meydan okuyucu tavırla birilerine haddini bildirmek,
dersini vermek olabilir mi? Böyle bir tarihsel bakışla biz geleceği barış ve
demokrasi istikametinde kurabilir miyiz? Kuramayız. Bu işleri bizim olağan bir
şekilde yapmamız lazım. Bu meydan okuyucu tavır, bir hayalete karşı değil,
Türkiye’deki o toplumsal ve politik karışıklığa karşı, orada geçmişe ilişkin
farklı yorumlarda bulunan insanlara karşı meydan okuyucu bir tavırdır. Bu, ne
demokrasiye ne de barış ve çözüm sürecine hizmet eder.
Nietzsche’nin bir lafı var: “Büyük fikirler güvercin kanatlarıyla
gelir; savaş tamtamlarıyla, davullarla değil.” diyor. Elbette itibarlar iade
edilmeli, elbette tarihteki o acıları açığa çıkaracak, işin insani tarafını
onaracak adımlar atılmalı ama bunu bir yiğitlik, bir meydan okuma, bir hesap
görme hâli içerisinde yaparsak bu topluma hizmet etmiş olmayız.
“Exupéry” diye bir Fransız yazar vardır. Küçükler için yazdığı bir
kitap “Küçük Prens” ama büyüklere de yazmıştır o kitabı. Küçük Prens’te bizim
Küçük Prens’imiz çeşitli seyyareleri, dünyaları dolaşır. Gittiği dünyaların
birisinde bir tane haşmetmeap vardır, bir tane kral, tahtında oturmaktadır.
Dünyası sürekli Güneş’in etrafında dönmekte, her dakikada Güneş doğmakta ve
batmaktadır. Haşmetmeap da Güneş doğarken asasını yere vurmakta, “Doğ Güneş.”
demekte, batarken de tekrar asasını vurmakta, “Bat Güneş.” demektedir. Küçük
Prens der ki: “Haşmetmeap, siz böyle emir vermeseniz de Güneş doğacak ve
batacak.” Haşmetmeap güler, “Akıllı bir irade neyin mümkün olduğunu görür ve
emirlerini o istikamette verir.” der.
Ben de BDP’ye derim ki: İktidar ilişkilerinin bir iradesi olarak,
Türkiye’nin bir parçası olarak neyin mümkün olduğunu görmek, barışa ve
demokrasiye katkı verecek tarzda bir dille, bir yaklaşımla, öyle meydan okuyucu
şekilde değil, yumuşak bir üslupla bu işleri onarmak lazım. Yoksa yaralayıcı
bir dil, o meydan okuyucu dil, geçmişteki haksızlıkları, yaraları sadece
geleceğe taşır. Bizim derdimiz, geleceği onarırken, bu barış ve demokrasi
istikametinde yürürken bu ortamı oluşturduğumuz ölçüde geçmişi de
onarabileceğimizdir. Biz eğer geleceği böyle kurabilirsek, emin olun, geçmişi
de, o trajedilerden doğan çeşitli insani travmaları, hayal kırıklıklarını da
telafi edebileceğimiz bir toplumsal iklim oluştururuz.
AK PARTİ’nin tavrı budur. Ümit ederim, diğer siyasi heyetler de bu
istikametteki çabalara destek verirler.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Zozani.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın hatip yorumunu tamamıyla bizim parti
politikalarımız üzerine ve bize akıl verme eksenli bir konuşma yaptı ve benim
sarf etmediğim cümleleri sarf etmişim gibi, meydan okuduğumu ifade etti. Bu
sataşmaya cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Zozani.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili Adil
Zozani’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın BDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bostancı, insanın lafı olmayınca on dakika çok uzun bir süre
olur. İsterseniz tutanakları isteyin, tam 10 defa bizim partimizin adını
telaffuz etmek durumunda kaldınız, “barış ve demokrasi” dediniz. Bu da esasında
bizim doğruluğumuzun sizin yanlış rotanızı doğrulttuğunu gösteriyor. Lütfen,
bize akıl vermek yerine kendi içinize dönün, kendi politikalarınızı gözden
geçirin, “Bu halka karşı yüz yıllardır uygulanan mezalimi bir yerde durdurmanın
vakti gelmiştir.” deyin. Bir şey mi yapmak istiyorsunuz? Bunu yapın. Kürt
halkından özür, sorunun çözüm anahtarıdır.
Prens masalını çok anlatırız, okumaya da çok zamanımız olur ama
böyle devam ederseniz siz burada daha çok prens masalı anlatırsınız. Biz ateş
çemberinden geçtik, ölümle sınandık da geldik bugüne, biz, Şeyh Sait’in, Seyit
Rıza’nın, Beddiüzzaman Saidi Kürdi’nin, Şeyh Ubeydullah’ın, Qazi Muhammed’in,
Mele Mustafa Barzani’nin ve daha birçok mücadele önderimizin nasihatlerini
cebimizde taşıyarak, beynimize nakşederek bugüne geldik; bunu bilin.
Lütfen ve lütfen, küçümsediğiniz ve akıl verdiğiniz bu mücadele
geleneğinin nelere muktedir olduğunu görün. Biz meydan okumuyoruz,
yüreğimizdeki acıyı ifade ediyoruz, dışa vuruyoruz, haykırıyoruz. Sizin seçim
bölgenizdeki insan da duysun diyoruz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL ZOZANİ (Devamla) – İstanbul da duysun diyoruz, Yozgat da
duysun. Serzenişimiz budur. Akıl vermeyi
bırakın, kendinize akıl…
Teşekkür ederim.(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Zozani.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
Baluken.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Şimdi, milletvekili arkadaşımız, tabii, şahsına yönelik sataşmadan dolayı söz
aldı. Aynı zamanda grubumuzu da ilgilendiren ithamlar oldu, o nedenle grup
adına söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Yani, ne
söylemişti itham eden?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Yani, simbiyotik bir ilişkiden dolayı Kürt meselesinden beslendiğimizi ve sorunun çözülmesini
istemediğimizi ima eden konuşmalar oldu.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın
Baluken.
2.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın BDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında BDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, aslında sayın
hatibin burada yapmış olduğu konuşma, bir yönüyle kendisinin şu anda Çözüm
Komisyonunun Başkanı olması vesilesiyle de son derece önemliydi ve buradaki
konuşmayı da çok talihsiz olarak yorumladığımızı ifade etmek istiyoruz çünkü
biz, Kürt meselesinin yüz yıllık bir yüzleşme yapılmadan çözülmeyeceğine
inanıyoruz. Gerçeklerle yüzleşmek acı olabilir, hakikat canınızı acıtabilir ama
bu hakikatle, bu gerçeklerle yüzleşmeden yüz yıllık bir meseleyi
çözemeyeceğinizi de en başta herhâlde bu Parlamentonun belirlemiş olduğu çözüm
sürecinin en başındaki arkadaşımızın idrak etmesi gerekiyor.
Şimdi burada biz bir önerge getirmişiz, insani açıdan siz bu
önergenin de makul, karşılanabilir talepler olduğunu ifade ediyorsunuz; o zaman
niye bunun gereklerini yerine getirmiyorsunuz? “Araştırma komisyonunun
kurulmasına gerek yok.” ifadeniz samimi değildir çünkü siz on iki yıldır
iktidardasınız, “Siyasi irade, gerekeni yapacaktır.” açıklaması, halkı kandırmaktan
başka bir şey değildir. On iki yıldır siyasi irade, zaten AKP Hükûmetinin
kendisindedir.
Burada, Şeyh Sait Efendi’nin, Pir Seyit Rıza’nın, Bediüzzaman’ın
naaşlarının halkına verilmesi, ailesine verilmesi kadar insani bir talep
olabilir mi? Bu talebe bile hâlâ cevap vermeyen bir noktada duruyorsunuz.
Ha, BDP’nin yapması gerekenlerle ilgili, kusura bakmayın, biz, AK
PARTİ’li herhangi bir vekil arkadaşımızla, neler konuşacağımızı, nasıl siyaset
yapacağımızı belirlemeyiz, bunu halkımızdan aldığımız öğretilerle belirleriz.
Asıl meydan okuma, Şeyh Sait Efendi’nin mezarı başına, Diyarbakır Meydanı’nda
yüzyıl boyunca meyhaneler kuran, açık filmler oynatan, sinemalar kuran
zihniyettir. O zihniyete meydan okumak gerekiyorsa o meydan okumayı da Kürt
halkı olarak yapacağız ve Şeyh Sait Efendi’nin anısını Diyarbakır’da, Amed’de
yaşatacağız. (BDP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Sayın Bostancı, buyurunuz.
3.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancı’nın, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Değerli arkadaşlar, Latinler
“veritas vos liberabit” derler, “hakikat özgürleştirir” ama bu özgürlüğü
insanlar kaldırabilirler mi? Hakikatten söz eden herkesin, mutlaka hakikatle
yüzleşeceği anlamına gelmez. Hakikat ağırdır, herkes için sorunlar,
sorumluluklar doğurur.
Türkiye’nin yakın tarihine ilişkin problemlerden bahsettim. Siz de
Türkiye’nin bir parçasısınız, bu işlerin nasıl telaffuz edildiğini bilirsiniz.
Bakın, Şeyh Sait’le ilgili toplumsal algıdaki farklılıklardan bahsettim.
Onlardan birisi de Öcalan’dır. İmralı tutanaklarını okursanız “Atatürk,
demokrasiyi getirecekti ama Şeyh Sait, İngilizlerle iş birliği etti, isyan
çıkardı, getirmedi.” der.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, yok öyle bir şey!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Evet, evet.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır canım, öyle bir şey yok!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bakın… Bakın…
AYLA AKAT ATA (Batman) - Tutanakları getirin…
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bakın, okuyun...
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Getirin, hangi tutanakta yazıyor? Böyle
bir şey yok!
AYLA AKAT ATA (Batman) – Okuduğunuzu ifade ederken on defa okuyup
bir defa yorum yapacaksınız!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Şunu diyeceğim…
Yani o demiş, bu demiş, tartışılıyor, bunu söyleyenler var.
Mesele şu, diyorum ki: Biz, Türkiye’ye ne getirmek istiyoruz?
Yeniden kavga mı getirmek istiyoruz?
Geçmişteki hesapları görmeye çalışırken gelecek için yeni hesaplar mı açmak
istiyoruz? Bu meydan okuyucu tavra ilişkin bir eleştiri dile getirdim.
“Başkasının aklına ihtiyacımız yok.” demek manasız. Bizim sizin aklınıza
ihtiyacımız var. Konuşun, burada akıl dolu sözler söyleyin, vallahi dinleriz.
Yeter ki söyleyin, konuşun.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Demek ki söylenen söz akıl dolu değil.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Parlamento niye var? Birbirimizin
aklını almak için değil mi? Bu onur,
gurur ve kibir niye? “Biz kimsenin aklını almayız.” Alın kardeşim, alın!
AYLA AKAT ATA (Batman) – Demek ki söylenen söz akıl dolu değil.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Burada kim bize akıl verecekse,
akıl dolu sözler söyleyecekse ben açığım. Lütfen, siz de öyle konuşun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hakir görmekle akıl vermek aynı şey
değildir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bunlar, onur ve gurur
çıkartılacak meseleler değil. Biz nerede ortaklık yapacağız? Duyarlılıklarda
olmayabilir, hiç olmazsa akılda birleşelim, akılcı olalım. Türkiye’nin
meselelerini böyle bir çizgide çözelim. Birbirimizin aklına da bu manada
güvenelim. Bu istikamette akla destek olan duyarlılıklara da “Eyvallah”
diyelim, o ortak barış ikliminin oluşturulması için.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan…
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Böyle bir usul var mı?
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz efendim, dinleyelim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - …Genel Kurula yanlış bir bilgilendirme
yapıldı. Tutanaklara geçmesi açısından bir şeyi ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun, hangi konuda?
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Konuşmacının, Sayın Öcalan’ın Şeyh
Sait Efendi’nin İngiliz iş birlikçisi olduğunu ifade eden bir belirlemesi oldu.
Bu tespit tamamen yanlış bir tespittir. Hiçbir görüşme tutanağında böyle bir
ifade yoktur. Sayın Öcalan’ın belirtmiş olduğu şey şudur: Şeyh Sait Efendi
öncülüğündeki direniş hareketi belli bir olgunlaşma yaşamadan, İngilizlerin
parmağıyla Piran’da ilk kurşunun atılmasıyla ilgili bir provokasyondan
bahseder. Şeyh Sait Efendi’nin Kürt halkının tarihindeki yerini, kahramanlığını
Sayın Öcalan açık bir şekilde belirtir. Kendisiyle yapılan son görüşmede de bulunduğum
için, kendisi şu anda İslam’ı iktidarlaşma aracından kurtarmak için bir
demokratik İslam konferansı öneriyor. Bu demokratik İslam konferansının da Şeyh
Sait Efendi’nin mücadele ruhuna uygun bir şekilde gerçekleştirilmesini
öneriyor. Bunların tutanağa geçmesini istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi
için, ben de bir şey söylemek istiyorum Şeyh Sait’le ilgili.
Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.
23.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu’nun, Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptığı
konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – 1925’te Rus ordusunun karşısında Şeyh
Sait ve Seyit Rıza’nın birlikte madalya takındığının geçmesini istiyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının 29/6/1925 tarihinde idam edilen Şeyh
Sait Efendi ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Önerinin lehinde, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün.
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Teşekkür ederim.
Tabii, tarih tartışması zor. Hem Yusuf Halaçoğlu’nun söylediği
Seyit Rıza’ya madalya takıldığı yönündeki yanlış iddia bakımından olsun hem de
yetmiş yedi yıl evvel meydana gelen bir idamın geçtiğimiz gün, 15 Kasım günü
Elâzığ’daki Buğday Meydanı’nda bir anmayla güncelleştirilmesi bakımından olsun,
tarih tartışmasının zorluklarını bir kez daha bu önerge vesilesiyle görüyoruz.
Ben önergenin lehinde söz aldım çünkü Çözüm Komisyonu ve Dersim
Komisyonu diye iki komisyon var aslında, bir süredir çalışıyor. Çok sessiz
sedasız ilerliyorlar çünkü her iki komisyonda yapılan faaliyetler, çok fazla bu
meseleleri çözmeyi, meselelerin önünü açmayı, gerçekten toplumu ilgilendiren,
toplumun da alaka gösterebileceği gündemlerle ilerlemiyor. Mesela, iki yıldır
Mecliste bir Dersim Komisyonu var. Bu Komisyon uykuya yatırılmış durumda.
Yaklaşık bir buçuk yıl evvel Tunceli, Erzincan ve çevre bölgelere ziyaretlerde
bulunacak ve oraya dilekçe veren mağdurlarla görüşecekti ama bir buçuk yıldır
hiçbir ziyaret gerçekleşmedi. Sadece, bu tartışmalarda, Tunceli’nin adı Dersim
olsun çizgisine gelmiş bulunuyoruz. Yani yetmiş yedi, yetmiş sekiz yıl sonra
veya 1923’ten ele alınırsa doksan yıl sonra vardığımız nokta bir arpa boyu yol
olarak nitelenebilir.
Seyit Rızaların idamının üzerinden yetmiş yedi, diğer önergede adı
geçen Şeyh Sait’in idamının üzerinden seksen dokuz, Bediüzzaman olarak tabir
edilen yani zamanların harikası diye tabir edilen Saidi Nursi’nin mezarının
kaybedilmesinin üzerinden elli üç yıl geçmiş. Otuz beş yıl evvel de Maraş’ta
yüzlerce insanın öldürüldüğü bir vahşi cinayet, etnik bir nefret eylemi ve
insanlığa karşı bir suç fiili gerçekleşti. Otuz beş yıl sonra bu olayı genç bir
avukat, İstanbul’dan –Maraşlı- dert etmiş ve takip etmiş, haziran ayında Maraş
Belediyesine bir dilekçe vermiş. Kendisinin vekâlet aldığı Bektaş Bozkurt ve
Cemal Bayır isimli kişilerin mezarlarını sormuş çünkü aileler Maraş’ta
öldürülmüş olan bu iki masum insanın nereye gömüldüğünü bilmiyor. Hükûmete
bağlı olan Maraş Belediyesi Seyit Sönmez’e 13 Haziran 2013’te gönderdiği
yanıtta “O zaman kimlik bilgisi kayıt altına alınmadığından şahısların
cenazeleri için Müdürlüğümüze ettiğiniz bu müracaata herhangi bir cevap
veremiyoruz, nerede olduklarını bilemiyoruz.” diye yanıt vermiş. Yani seksen
dokuz yıl evvelki olayı değil, henüz çok yakın bir tarihte, acıları çok taze
olan Maraş’la ilgili resmî bir belge var elimizde ve kayıp mezarlar meselesi
sadece Seyit Rıza, arkadaşları, Şeyh Saitler, diğer önergede adı geçenler
bakımından değil, Maraş’ta da söz konusu.
Buradan “Yakın olaylara projektörü yöneltelim, eski olayları
unutalım.” şeklinde bir yaklaşım ortaya çıkar. Zaten AKP adına konuşan Naci
Bostancı da aslında bu görüşün en rafineri hâli olan “Bu meseleler tarihçilere
bırakılsın, siyaset bunu nasıl çözecek?” şeklinde bilinen bir cümle ederek
biraz sonra bu önergeye ret verileceğinin işaretini vermiş oldu.
Şimdi, Seyit Rızalara dair şunu söyleyeyim: Yusuf Halaçoğlu’na
önce cevaben söyleyeyim. Seyit Rıza, Rus ordusundan değil, 1916’da Rusların
ilerleyişi karşısında oluşturulan gönüllü doğu ve batı Dersim milis
birliklerinin batı grubunun komutanı olarak Osmanlı ordusundan madalya alıyor.
Hocam herhâlde öyle söylemek istedi, dili sürçtü. Rus ordusundan madalya alma
gibi bir şey yok. Hatta kendisine askerî tenkil harekâtından muaf olduğu
yönünde bir belge verildi. Bunun beratı da arşivlerde var; Hocam tarihçidir,
iyi bilir. Dolayısıyla, bırakalım Rus ordusuyla iş birliği yapmayı, Rus
ordusunun ilerleyişine karşı Erzincan ve Erzurum cephesinde savaşmıştır ve
Erzurum’un “Horum Düzü” diye bilinen bölgesine kadar mesela, bu milis
birlikleri Osmanlı ordusuyla birlikte Rus kovalamışlardır. Daha sonra, iki yıl
Erzincan’da ikamet etmiştir, il idare kurulu üyeliği yapmıştır. Hatta, bu,
yörede o kadar iyi bilinen bir şeydir ki 1970’lere kadar Pülümür’ün kurtuluşu
törenlerinde Dersim milis kuvvetlerinin Ruslarla savaşı bir tiyatro şeklinde
canlandırılırdı. Sonradan kaldırıldı bu törenler. Seyit Rıza, o yüzden, mesela,
harekât çok ilerlediğinde, etrafını kuşattığında, kendi köyü bombalanıp masum
insanlar öldüğünde Erzincan’a gidiyor, çok ilginç. Oradaki yerel halk
anlatımlarına göre şöyle der çevresine: “Ben Erzincan’ı kurtardım Ruslardan,
Erzincan da muhakkak bana sahip çıkar, bizi kurtarır.” Hatta, görüşmeye
gittiğinde vali kendisini teslim edip Elâzığ’a gönderdiğinde, o iki aylık
haksız yargılamalar başladığında, Zazaca olarak der ki: “Bir insan koca bir
memleketi kurtarıyor, ama bir memleket bir insanı kurtarmayı başarmıyor.” O
açıdan, hocamın verdiği bilgileri düzeltme gereği duyuyorum. Ruslarla iş
birliği değil, bilakis, onlara karşı vatan savunması söz konusudur ve bu
belgelenmiştir.
Önergede bazı yanlışlar var, onları düzeltmek adına ve kayıtlara
geçsin diye, halkımıza da bilgi vermek babında söyleyeyim: Seyit Rıza ve
arkadaşlarının mezar yerlerinin iki yerde olduğu rivayet ediliyor; Elâzığ’a
bağlı Holfenk köyünde bir kireç ocağı civarında, yine Elâzığ’ın merkezindeki
“Yolçatı” denen yerdeki tren istasyonunda olabileceği konuşuluyor.
Seyit Rızalarla ilgili, 2006’da, bendeniz tarafından açılmış bir
dava da var, hâlâ Danıştayda devam ediyor tam yedi yıldır. Mezarlarının
bulunması talebiyle Millî Savunma Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığına 2006’da
dava açıldı ve mahkeme “Arşivlerde bilgi, belge yok.” gibi komik bir gerekçeye
sığınarak davayı reddetti. Şu an Danıştayda incelenmeyi bekliyor.
Neden tarihçilerin işi olmamalı, siyasetçilerin işi olmalı? Meclis
bu meseleyi çözmeyecekse -ama Çözüm Komisyonu ve Dersim Komisyonu gibi bence
yetersiz ve toplumun tansiyonunu düşürmek için kurulan yapay komisyonlar
aracılığıyla değil- siyaset bu olaya el atmayacaksa, Ankara’daki 3 tane,
Elâzığ’daki 3 tane hâkim, Danıştaydaki hâkimler bu meseleyi nasıl çözecek?
Millî Savunma Bakanlığı mahkemeye belge göndermiyor, İçişleri Bakanlığı
mahkemeye belge göndermiyor, MİT mahkemeye belge göndermiyor, Genelkurmay,
eminim, elinde olan arşive dair tek bir yaprağı Elâzığ İdare Mahkemesine
göndermiyor. Bu kurumları nasıl harekete geçireceğiz, TBMM buna el koymazsa
nasıl harekete geçecek? Bunu da tartışmamız gerektiği kanaatindeyim.
Seyit Rıza tartışması ve Şeyh Sait olayı, yine, Saidi Nursi
olayına dair başka bir belgeyle geldim. Şimdi, bu tarihe yaklaşım gerçekten
sorunlu, herkes kendi mağdurunun hakkını savunuyor ve başkasının acısına
bakmama gibi bir eğilim genel hâle geliyor. Ben bir tane fiş getirdim. Bizim
tarihimizde, ta Osmanlıdan beri çok sayıda fişler var. Bilirsiniz, Abdülhamit
döneminde Yıldız Sarayı evraktan geçilmezdi. Bu fiş 23 Mart 1955’te
düzenlenmiş, Saidi Nursi’yle ilgili. Düzenleyen hükûmet, Adnan Menderes
Hükûmeti. Saidi Nursi’yi fişlemişler ve sinsi ve kurnaz bir şahıs olan adı
geçenin, işte, gizliden gizliye din devleti kurma, Kürtçü faaliyetler yürütme
yönünde çabalar içinde olduğu yazılıyor. Eğer Seyit Rıza’nın acısına doğru
bakmazsak Saidi Nursi’nin kayıp olan mezarı meselesine de doğru bakmayız; Seyit
Rıza meselesinde taraf olursak, kutuplaşırsak diğer acıları da, kanımca,
görmezden geliriz.
Bu bakımdan, birazdan
yapılacak oylamada AKP oylarıyla reddedilecek bu haklı ve meşru önergeyi
destekliyorum. Seyit Rıza’yla ilgili olarak, o bölgede yaşayanların acılarına
kulak verilmesini talep ediyorum. Yaşayan torunları, o aileden gelen insanlar
Türkiye’nin dört bir yanına dağılmışlar. Meclis eğer bu mezarları bulursa,
kayıp olan cenazeleri ailelere teslim ederse bence saygınlık kazanmış olacak
ama bu mesele gizlenmeye, inkâr edilmeye, yok sayılmaya devam edilirse sadece
550 milletvekilinin bir parça daha yara alacağı kanaatindeyim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aygün.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu, buyurun.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şahsıma bir sataşma olmuştur, onun
için açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Beyanınızın yanlış olduğuna dair.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Evet.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu’nun, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün BDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
burada herhangi bir yanılgım söz konusu değil. Gerek Şeyh Sait gerekse Seyit
Rıza’yla ilgili söylediklerim duyma veya bir belgeden okuma değil; bizzat
Rusların çektikleri video kamera, yani filme almalarından gördüklerimi
söylüyorum size.
Şimdi, orada Seyit Rıza’ya madalya takılmıyor, Seyit Rıza’yla
birlikte Şeyh Sait, Rus ordusunda törenle madalya takılıyor. Madalya törenini
izledim, bunu söylüyorum. Ben size getireceğim göstereceğim bunu da, yani
saklısı gizlisi olan bir şey değil. Çünkü Ruslar, Doğu Anadolu Bölgesi’nde, taa
Dünya Savaşı’ndan sonraki pek çok dönemde…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bize karşı iyi savaştın diye mi madalya
takmışlar?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Efendim?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bize karşı iyi savaştın diye mi madalya
verilmiş?
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hayır, onun için herhâlde madalya
vermezler. Kendilerinin yanlarında yer aldıkları için genelde övünç madalyası
verilir biliyorsunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yahudi cesaret ödülü olmasın!
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, şimdi burada şuna veya
buraya çekmenin gereği yok. Ben bir şeyi söylüyorum size, bizzat filme çekilmiş
bir şeyi size aktarıyorum. Kabul edersiniz etmezsiniz, sizin bileceğiniz iş ama
ben, bir tarihçi olarak, burada siyaset yaparak söylemedim; bir, tutanaklara
girsin diye söyledim. Tekrar ediyorum, çekilen filmde, Rusların çektiği filmde
Rus ordusu hazır ol vaziyetinde duruyor, her ikisi yan yana. Sonra, törenle
ortaya çıkıyorlar, doğrudan doğruya Şeyh Sait’e madalya takılıyor. “Seyit
Rıza’ya takılıyor.” demiyorum; bakın “Onun yanında” diyorum sadece. Beraberken
böyle bir olay söz konusu olmuştur.
Şimdi, bazı olayları değerlendirirken tarihin metodolojisi vardır
ve ona göre değerlendirilir. Elinizdeki belgeler de genelde Osmanlı Devleti’nin
son zamanlarında bütün devlet erkânı hakkında hazırlanan biyografi
kayıtlarındandır. Herkes hakkında vardır; “fişleme” olarak adlandırılamaz o da.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Siz ne için söz istediniz Sayın Bostancı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Şimdi, efendim, siyasetin rolüne
ilişkin yanlış bir algı içerisinde olduğumuz, bu işlerin tam da siyasetin işi
olması gerektiğine dair açıklamalarına karşı…
BAŞKAN – Buyurun, siz de açıklamanızı yapın ve bu konuyu böylece
sona erdirelim.
Buyurunuz Sayın Bostancı.
5.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancı’nın, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün BDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Teşekkür ediyorum.
Çözüm Komisyonu iyi bir çalışma yapıyor. Hüseyin Bey’in kendisiyle
esasen terör alt komisyonu olarak da çalışmış, çokda verimli bir iş birliği
gerçekleştirmiştik, çokda insani yaklaşımlarını gördüm. Esasen böyle
yaklaşımlarla biz bu problemleri çözebiliriz. Zannediyorum, Hüseyin Bey de
benden daha farklı, oradaki arkadaşlardan daha farklı bir tavır görmedi bu
meselelere bakarken.
Siyasetin görevi geçmişte, tarihte yaşanan olaylara ilişkin
toplumsal algıda problem yaratacak işleri bu toplumun önüne koymak değildir; benim söylediğim bu. Siyaset eğer
her işi yapacaksa, o zaman bizim siyasetten anladığımız totaliter bir görevdir.
Siyaset gelecek, tarihi de düzleyecek, toplumsal ortamı da düzleyecek, her
türlü konuya ilişkin yargısını verecek ve tüketecek. Böyle bir şey yok.
Siyasetin görevi, toplumsal iklim oluşturmaktır. Yoksa, insanlar tarihe ilişkin
çok farklı laflar ederler. Bakın, burada bile, biraz daha üstünü açalım, neler
söylenecek, neler söylenecek. Bunların zaten karşılığı var, yazılmış çizilmiş;
yeniden, bunları tekrar konuşmanın bir
manası var mı?
Michel Foucault “Her kuşak kendi tarihini kendisi anlatır, yeniden
yorumlar.” diyor. Çok doğru. Tarihçiler der ki: Geçmişin şartlarına bakın, öyle
yorumlayın. Bunu yapmak çok mümkün değil. Biz de gelecek kuşakların geçmiş
tarihi değerlendirirken adil, merhametli, namuslu olacakları bir Türkiye kurmak
zorundayız. Siyasetin görevi budur; yoksa, bizatihi böyle bir Türkiye inşa
edilmeksizin, hâlen böyle meydan okuyucu tavırlarla konuşmalar yapılırken,
böyle bir Türkiye kurulmamışken tarihi düzeltmek değil. Tarih galiplerin
tarihidir, doğru ama mağdurlar, ezilenler, tarihin gölgesinde kalanlar da açığa
çıkmalı. Bu da bizim, aslında hepimizin görevi; bunun için de el birliği ve
akıl birliği etmemiz lazım.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bostancı.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken, bu konuda bir sataşma ben görmedim ama siz
ne söyleyeceksiniz?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Hayır, hayır, bu konuyla ilgili değil.
Demin Sayın Yusuf Halaçoğlu’nun ifade etmiş olduğu şeyle ilgili, ben de
tutanaklara geçmesi açısından bir durumu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şimdi, Sayın Halaçoğlu, tabii, bilimsel
kimliğiyle, tarihçi kimliğiyle orada bir açıklama yaptı ama orada öne sürmüş
olduğu olaya ait herhangi bir bilimsel veri sunmadı. Biz biliyoruz ki pozitif
bilim bilgiden, belgeden, veriden beslenen ve bilim adamına da bu sorumluluğu
yükleyen bir alandır. Sadece “Ben böyle bir görüntü izledim.” demek, her şeyden
önce, bilim adamının tarafsız, objektif yorumuna uymaz. Bunu ifade etmek
istiyorum.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Size de göstereceğim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bir diğer husus; orada bir mantık hatası
var: Şeyh Sait Efendi ve Pir Seyit Rıza dönemsel olarak farklı zaman
kesitlerinde Kürt halkının özgürlük mücadelesini yürütmüş tarihî kişiliklerdir
ancak bir arada, aynı mücadelenin farklı yerinde komutanlık yapıp yoldaşlık
hukukuyla bir araya gelmiş bir pozisyonları yoktur. Orada çok ciddi bir tarihî
bilgi eksikliği var. Şeyh Sait Efendi’nin mücadelesinin yürütüldüğü dönemde bir
başka merkezde de Seyit Rıza bir mücadele yürütüp de Rus ordusu bu iki
mücadeleyi yürüten komutanı bir araya getirmiştir algısı zaten bu yönüyle
mantıktan uzaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Başkanım, bir düzeltebilir miyim?
BAŞKAN – Bu tarih tartışmasının içine ve zamanın içine giremeyiz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Tamam, sadece yerimden, kayıtlara
girmesi açısından…
Şimdi, kendisine göstereceğim.
BAŞKAN – Siz onu sunarsınız.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Kendisine göstereceğim, o zaman mahcup
olacak.
BAŞKAN – Onu bilemiyorum efendim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gösterin, buradayız, açığız. Getirin,
hemen getirin.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Her ikisi de beraber
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Öyle bir kere olmaz Hocam.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Olmaz olur mu?
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Seyit Rıza’yla Şeyh Sait aynı yerde! Yok
öyle bir şey.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- BDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan ve arkadaşlarının 29/6/1925 tarihinde idam edilen Şeyh
Sait Efendi ve 46 arkadaşının mezar yerlerinin ailelerine teslim edilmemesinin
nedenlerinin araştırılması amacıyla 31/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 20 Kasım 2013 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Aleyhine, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun.
Buyurunuz Sayın Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, BDP grup önerisi aleyhine söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün, değerli hocamız Naci Bostancı’nın gerçekten ibretle,
tekrar tekrar okunarak, tutanaklardan okunarak bir şeyler öğrenilmesi gereken
bir konuşmasına şahit olduk. Evet, insani bir süreç, insani bir süreçle alakalı
belki haklı gerekçeler ortaya konabilir ama bugün itibarıyla ne yapıyoruz veya
bugüne kadar hiç mi bir şey yapılmadı, bunu da ortaya koymak lazım. Yani on
sene, on bir sene önce olağanüstü hâl ile yönetilen bir bölgeden şu anda gelmiş
olduğumuz noktayı da tespit etmek gerekir. Dolayısıyla, burada arzu edilen,
araştırma önergesiyle gerçekleştirilmek istenen neticeyi farklı süreçlerle de
yapabiliriz.
Gündemimiz bellidir, bu gündem çerçevesinde görüşmelerin devam
etmesini murat eder, bu vesileyle de Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Önerinin de aleyhinde olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ercoşkun.
Öneriyi oylarınıza…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım efendim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran
Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
19’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran
Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR
(Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin
yapılan ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Yapılan üçüncü oylamada da karar yeter sayısı bulunamadığından…
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz buradayız, sayı var.
BAŞKAN – …kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için, 21 Kasım 2013 Perşembe günü, alınan karar
gereğince 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 16.06