TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 102’nci Birleşim

                                                                                          9 Mayıs 2013 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Danıştayın kuruluşu ile Danıştay ve İdari Yargı Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Şanlıurfa Akçakale Sınır Kapısı’nda 2 Mayıs 2013 Perşembe günü yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, 18/3/2013 tarihinde Üniversitelerarası Kurul açılışında İstiklal Marşı okunurken İstanbul Üniversitesi temsilcisinin ayağa kalkmaması sonrası gereken işlemlerin yapılıp yapılmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul ili Maltepe ilçesi Esentepe Mahallesi’nde 10 Alevi yurttaşın evlerinin kapısına işaret konulmasına ve Hükûmetin bu konuda ne tür önlemler alacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, işçi sınıfının durumuna ilişkin açıklaması

4.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde meydana gelen dolu felaketine ve TARSİM sigortasının önemine ilişkin açıklaması

5.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, faizdeki düşüşten vatandaşı yararlandırmayan, ekstra masraflarla kârını artıran bankalar hakkında BDDK’nın gereken tedbirleri alması hususunda Hükûmeti göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

6.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, kamuoyunda “askerî casusluk davası” olarak bilinen davaya ve iktidarın Alevi düşmanlığının nerede biteceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

7.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, İzzet Baysal’ın Bolu’ya yaptığı hizmetlere ve kendisini bir kere daha şükranla, özlemle andığına ilişkin açıklaması

8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, emniyet mensuplarının sorunlarına ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 20 milletvekilinin, hasta mahpuslarla ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/612)

2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 21 milletvekilinin, Bolu’da yapılmış, inşası devam eden ve planlama aşamasında bulanan HES’lerin doğaya verdikleri zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/613)

3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de çocuk cezaevlerinde çocukların karşı karşıya kaldığı sistematik şiddet, kötü muamele ve cinsel istismar sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/614)

 

B) Meclis Soruşturması Önergeleri

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş ve 63 milletvekilinin, Van’da 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremden sonra 9/11/2011 tarihinde meydana gelen diğer depreme kadar bazı binalarda hasar tespiti yaptırılmadığı, halkın deprem bakımından riskli binalara girmemesi yönünde uyarılmadığı, ildeki kamuya açık binalarla ilgili gerekli tedbirlerin alınmadığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)

 

C) Tezkereler

1.- Toplumsal barış yollarının araştırılması ve çözüm sürecinin değerlendirilmesi amacıyla kurulan (10/576, 577, 578) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair tezkeresi (3/1218)

 

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/751) (S. Sayısı: 452)

4.- Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/725) (S. Sayısı: 450)

5.- RACVIAC-Güvenlik İşbirliği Merkezi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/282) (S. Sayısı: 315)

 

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın görüşülen kanun tasarısının geçici 5’inci maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VIII.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın oylaması

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, uyuşturucu ve benzeri yasak maddelerin ticaretinin vergiye tabi olup olmadığına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/18508)

2.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, HEAŞ Hamitabat Doğal gaz Kombine Çevrim Santraline ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20086)

3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yurt dışı görevlendirmelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20259)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, enerji politikalarına ve bilimsel çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20260)

5.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’de bazı mahallelere doğal gaz bağlanmamasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20261)

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’nın Kazan ilçesindeki sanayi bölgesinde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20262)

7.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları arasında enerji üretim ve dağıtım tesislerinde meydana gelen yangın ve kazalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20263)

8.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, madencilik sektöründe çalışanların özlük haklarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20265)

9.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın, doğal gaz ithaline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20266)

10.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından itibaren Bursa’ya veya Bursa’dan tayin edilen personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20267)

11.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’da olası bir depremin olumsuz etkilerinden korunmak için alınan önlemlere ve Bursa’daki hizmet binalarının depreme dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20268)

12.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bakanlığa bağlı birimlerde çalışan taşeron işçilere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20269)

13.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Maden Kanunu ile Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’ne ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20270)

14.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Van’a yönelik proje ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/20271)

15.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Vergi Denetim Kurulu yöneticilerinin özlük hakları ile Kuruma ait lojman ve makam araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/20539)

 

9 Mayıs 2013 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır),Tanju ÖZCAN (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır, Hükûmet isterse yirmi dakikada cevap verebilir.

Gündem dışı ilk söz, Danıştayın kuruluşu, Danıştay ve İdari Yargı Haftası münasebetiyle söz isteyen Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’ye aittir.

Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Danıştayın kuruluşu ile Danıştay ve İdari Yargı Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

 

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danıştayın 145’inci kuruluş yıldönümü ve İdari Yargı Haftası nedeniyle gündem dışı konuşma yapmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şûrâ-yı Devlet adıyla 1868 yılında kurulan ve Osmanlı Dönemi’nde elli dört yıl görev yapan Danıştayın faaliyeti, 4 Kasım 1922 tarihinde, İstanbul’daki bütün merkez kuruluşlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetinin idaresine geçtiği sırada faaliyetleri sona ermiş, Cumhuriyet Dönemi’nde 669 sayılı Kanun’la yeniden kurulup, 6 Temmuz 1927 tarihinde çalışmaya başlamıştır.

Günümüzde Danıştay, 1982 yılında yürürlüğe giren 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na göre örgütlenmiştir. Bu kanuna göre Danıştay, 14 dava, 1 idari olmak üzere 15 daireden oluşmaktadır.

Danıştay, hukuk devletinde toplumsal düzenin temeli, ekonomik ve sosyal gelişmenin zemini, bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Özellikle, Türkiye, bilhassa AK PARTİ hükûmetleri döneminde ekonomi, demokrasi ve hukuk alanlarında gerçekleştirilen reformlarla birlikte çok boyutlu bir kalkınma sürecine girmiştir. Bölgesinde ve dünyadaki itibarı bu anlamda daha da yükselmiştir.

Tüm yargı çok önemli görevler üstlenmektedir. Bunların her biri, toplum için ötelenemez adalet anlayışının gereklerini yerine getirmektedir. Bununla birlikte, Danıştay ve idari yargı, idare denilen büyük güç karşısında, hak sahiplerinin taleplerini karşılamaya çalışması nedeniyle önemli bir idari yargı, hukuk işlevini yerine getirmektedir.

Hukuk devleti anlayışının her geçen gün biraz daha da kökleşerek hayat bulmasında, devletin adalet temelinde yükselmesinde Danıştay ve idare mahkemelerinin önemli bir rolü bulunmaktadır. Özellikle Danıştay, son yıllarda çok ciddi değişiklikler yaşamıştır. Hem hukuk hem de insan kaynakları alanında reform niteliğinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Danıştay, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’yle entegrasyonu ve Danıştayın UYAP üzerindeki işlemlerini yürütmesini sağlamıştır. Bu şekilde, özellikle Danıştay ve dava genel kurulunun karar verme kapasitesi daha da artırılmıştır. Danıştayda üye sayısının artırılmasından sonra çift heyet hâlinde çalışmaya başlanmıştır. Bu uygulamayla dosya çıkarma sayısında büyük bir artış sağlanmıştır. Özellikle 2013 tarihi itibarıyla, 205.045 adet derdest dosya sayısı şu anda bulunmaktadır. 2012 yılında çıkarılan dosya sayısı 140 bin, 2011 yılında 110 bin, 2010 yılında 99 bin, 2009 yılında 101 bin, 2008 yılında 91 bin ve en son 2005’i ben aktarmak istiyorum, 64 bin. Dolayısıyla, 2013 yılında Danıştaya gelen toplam dosya sayısı kadar dosyalar incelenip mahallerine gönderilmektedir.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Danıştay 150 üyeyle 295 tetkik hâkimi ve 33 tane savcıdan oluşmaktadır. Bunun yanı sıra, genel idari hizmetler sınıfına dâhil 618 personelle hizmet vermektedir. Özellikle, yine AK PARTİ hükûmetleri döneminde, Danıştaya çok güzel, Avrupa standartlarında, 2012 yılında hizmete açılan bir bina hediye edilmiştir. Bu anlamda, Danıştay şu anda orada çok nefis bir şekliyle hizmetini sürdürmektedir. Tabii, Türkiye, demokrasi ve hukuk reformlarını kararlı bir şekilde Hükûmetimizle birlikte sürdürmektedir.

Özellikle, Danıştaydan sonra, bir de adli yargı anlamında sayın hükûmetlerimiz Ağrı’ya neler yapmıştır? Adli yargı anlamında hükûmetlerimiz Ağrı’ya 2008 yılında çok güzel müstakil bir bina yapmıştır. Yine 2012 yılında Ağrı’daki hâkim ve cumhuriyet savcılarımızın lojman ihtiyaçlarını giderebilmek için TOKİ’ye 30 tane daire alımı için müracaatımız olmuştur. 2/1/2012 tarihinde Ağrı’da bir adli tıp şube müdürlüğü kurulmuş, şu anda faaliyetini sürdürmektedir.

Biliyorsunuz Ağrı’nın Patnos ilçesi yıllardan beri adli yargı yönünden Erciş ilçemize bağlıydı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulumuzun vermiş olduğu ve 9/4/2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan, 20/3/2013 tarihli kararıyla ağır ceza mahkemesi hüviyetini kazanmış olup son kararnameyle de bir başsavcı ve ağır ceza mahkemesi başkanı atanmıştır.

Ben bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelebi.

Gündem dışı ikinci söz, Şanlıurfa Akçakale Sınır Kapısı’nda vuku bulmuş olaylar hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’a aittir.

Buyurun Sayın Serindağ. (CHP sıralarından alkışlar)

 

2.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Şanlıurfa Akçakale Sınır Kapısı’nda 2 Mayıs 2013 Perşembe günü yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı konuşması

 

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi -akşam da bir nebze bahsetmiştim Genel Kurul toplantısında- 2 Mayıs Perşembe günü Şanlıurfa ilimizin Akçakale ilçesi Akçakale Kara Hudut Kapısı’nda, hiç de tasvip etmediğimiz bir olay meydana geldi. Türkiye'nin, silah tedarikinde yardımcı olduğu, her türlü lojistik desteği verdiği, her türlü örgütlenme imkânlarını sağladığı ve dünya arenasında da desteklediği “Özgür Suriye Ordusu” denilen, içerisinde terörist unsurları da barındıran bir grup tarafından basılmıştır kara hudut kapımız ve bir polisimiz maalesef şehit olmuştur. Bir polisimiz şehit edilmiştir, Türk Bayrağı indirilmiştir, bayrağımız yakılmıştır. Gene bize verilen bilgilere göre, 3 polisimiz yaralanmış, 4 askerimiz yaralanmış, sivil vatandaşlarımız ve gümrük memurlarından da yaralananlar olmuştur. Ancak, bu konuda maalesef Hükûmet ve Hükûmet çevrelerinden bununla ilgili herhangi bir doyurucu açıklama gelmemiştir.

Değerli milletvekilleri, ben, olayın akabinde, cuma günü oraya gittim. Oradaki resmî yetkililerle de görüştüm, memurları gördüm. Memurlar tedirgin, can güvenliklerinden emin değiller. Çünkü, sınırın hemen bitişiğinde silahlı gruplar, kontrolsüz gruplar var ve bunlar ara sıra kendi aralarında bile çatışıyorlar. Belli ki memurlara konuşmamaları tembihlenmiş. Bir şey söylemek istemiyorlar ama gözlerinden çok şey söylemek istediklerini görebiliyorsunuz. Hiç kimseye bir şey söylememeleri yolunda -zannediyorum- bir talimat verilmiş. Halkla görüştük, halk da tedirgin. Kendi ülkelerinde ikinci sınıf vatandaş konumuna gelmiş olmalarından ötürü tedirginler. Tüm bunlara rağmen, Hükûmet bu konuda ciddi ve doyurucu bir açıklama yapmamıştır. Ya ne yapmıştır? Sayın Başbakan Kızılcahamam kampında Suriye’ye atmış tutmuştur, beddualar göndermiştir. Artık, diplomasiyi bedduayla yürütüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin getirildiği bu durumu üzüntüyle izliyoruz. Sayın Başbakan Kızılcahamam’da eser gürlerken  İsrail jetleri Suriye’yi bombalıyordu ve bunu maalesef içimize sindirdik, biz sindirmedik de sindirenler sindirdi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi demişti ki: “Üç aşamalı bir çözüm planı öneriyoruz.” Aşamalardan biri neydi? Bir, uluslararası bir konferans toplanmasıydı. Siz dinlemediniz, şimdi ne oldu biliyor musunuz? Amerika ve Rusya anlaştı, uluslararası bir konferans toplayacaklar, o konferansa hem yönetim güçlerini hem de muhalifleri davet edecekler. Ve ne diyorlar? Diyorlar ki: “Aşırı unsurların güçlenmesi önlenmelidir.” Yani, sizin silah tedarikinde bulunduğunuz, eğittiğiniz, her türlü lojistik desteği sağladığınız grupların güçlenmesi engellenmelidir diyor ve siz ne diyorsunuz: “Efendim, kimyasal silah kullanıldı.” Bakın, Birleşmiş Milletlere bağlı bir bağımsız komisyon geldi, araştırma yaptı. Bu muhaliflerin kimyasal silah kullandığına dair ciddi emareler bulunduğunu raporlarında belirttiler. Yönetimin de kimyasal silah kullandığına dair herhangi bir emareye rastlanmadığı ifade edildi. Suriye politikasının getirildiği nokta bu.

Bakın, şurada, Hürriyet gazetesininin Washington muhabirinin geçtiği bir haber var. “Elçilerden Ankara’ya mezhepçilik suçlaması.” ABD’nin eski 2 Ankara büyükelçisinin de dâhil olduğu bir araştırma kurumu diyor ki: “Efendim, Ankara mezhepçilik yapıyor.” Ne diyor? Şöyle diyor: 36 sayfalık raporda, Türkiye'nin Suriye’de mezhepçi politikalar izlediği, Müslüman Kardeşler örgütüyle özdeşleştiği rapor altına alınıyor. Türkiye’yi sizin getirdiğiniz nokta maalesef bu.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Suriye konusunda Amerika’yla Rusya anlaştı; Kuzey Irak’la Irak merkezî yönetimi anlaştı, yani Barzani ile Maliki anlaştı. Şimdi, siz ne yapacaktınız? Hiçbir şey yapamıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Gazze’nin ablukasını bile kaldıramadınız.

Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serindağ.

Gündem dışı üçüncü söz, Adana ve ilçelerinin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Ali Halaman’a aittir.

Buyurun Sayın Halaman. (MHP sıralarından alkışlar)

 

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ve ilçelerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

ALİ HALAMAN (Adana) – Sağ olun Başkanım, teşekkür ediyorum.

Adana ve ilçeleri hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu söz imkânını veren Sayın Başkana da teşekkür ederim. Hepinizi saygı, sevgiyle selamlarım.

Tabii bu “Adana’nın sorunları” diyerek gündem dışı… İç Tüzük de iyi ki var bazen ama sürekli söylemek de bazen belki tatsız olabilir ama bu hasat dönemi adına, yine sanayiden koptu; genelde son on senedir tarıma döndü. Bundan dolayı, Adana’nın yazın sıcak olması dolayısıyla… Sorunlarını gündeme getirme gibi gidip gezdiğimizde, böyle bir alışkanlığımızın olmasını seçmen arzu ettiği için, genelde söz alıp Adana’nın sorunlarını veya var olanı, iyi yaptıklarını, kötü yaptıklarını, iktidarın bir sorumluluğu içerisinde söyleme mecburiyetimiz var.

Şimdi, “hasat dönemi” dediğim, yani buğdayın biçim dönemi… Bir de buğday biçilirken, hasat yapılırken Adana’da ekim dönemi başlar yani mısır eker, ayçiçeği eker. Dolayısıyla, tarımın yanında, merkezî yerde yer alan hayvancılığı var.

Şimdi, Adana’nın ilçelerinin içerisinde, 2 tanesi daha çok hasat dönemiyle ilgili olması dolayısıyla… Bir tanesi Yumurtalık. Yumurtalık, geçmiş dönemde, yani biraz politik sebeplerden dolayı Ceyhan’a bağlı bir beldeydi ama genelde mikro milliyetçilik yapıldı oralarda. İşte, oy alma bakımından “Sizi ilçe yapacağız.” diyerek, böyle, denizin kenarında 18 bin nüfuslu, 6 mahallesi, 15 adet köyü olan bir yer hâline geldi. Ahalinin geçim kapısı genelde karpuzculuk, hayvancılık, mısır, buğday.

Şimdi, bizim, bu Yumurtalık, yani bir tarafı İskenderun, bir tarafı Mersin… O arada, yıllardır, siyasi partiler, o Türkmen çocuklarına, o Yörüklere “Bize oy verin, size sahil yolu yaptıracağız.” derler. Ama bugüne kadar, bir türlü… Yani, kışın nüfusu 20 bin olan ama yazın nüfusu en az 50 bin olan yerde içme suyu yok. Bundan dolayı, Yumurtalık çok özel bir yerleşim alanı olmakla birlikte, herhangi bir milletvekiline sorsak veya bir vatandaşa “Adana deniz kenarında bir il mi?” desek, birçok insan “Adana’nın kenarında deniz var mı acaba?” diye düşünür ama Adana’nın en büyük sınırı deniz sınırı. Bugüne kadar kamu adına yapılan bir miktar orada sosyal tesisler vardı, onları da boşalttılar, ofisleri kalktı, ÇUKOBİRLİK kalktı, devlet su işleri kalktı, dolayısıyla karpuz satanı, alışveriş yapanı, simsarı da dışarıdan gelir, her sene karpuz satan insan “Param gitti.” diyerek adliye kapısında bekler. Dolayısıyla, Hükûmet yetkililerinin, bakanlıkların bu işlerle ilgilenmesini özellikle rica ediyoruz.

İki, bir de İmamoğlu var. Bu İmamoğlu da yani bütün alanı tarım, dolayısıyla biz buralara kooperatifler kurdurduk, hayvan dağıttırdık, mandıra kurdurttuk, hükûmet konaklarını yaptırttık, ofisleri vardı, ÇUKOBİRLİK’leri vardı, ortasından geçen bir deresi var, “Cebel Deresi” derler, onun sinekle mücadelesini bile on yıllık AKP iktidarı yapamadı. Vatandaş, bugünün şartlarında, havaların ısınmasından dolayı, sinekten dolayı sıkıntılı olduğunu söylüyor. Ben bunları söylemekle beraber, bu ilçelerimize hasat dönemi gelmesi dolayısıyla taban fiyat açıklayacaklarsa Hükûmet yetkilileri açıklasınlar, yani ortada bu üreticiyi tüccarın eline düşürtmesinler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ HALAMAN (Devamla) – Hepinizi saygı, sevgiyle selamlıyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.

Sisteme girmiş olan arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Atıcı…

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, 18/3/2013 tarihinde Üniversitelerarası Kurul açılışında İstiklal Marşı okunurken İstanbul Üniversitesi temsilcisinin ayağa kalkmaması sonrası gereken işlemlerin yapılıp yapılmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

 

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, siz YÖK Başkanlığı yaptınız, Millî Eğitim Bakanlığı yaptınız, bu söyleyeceklerimi lütfen dikkatle dinlemenizi istirham ediyorum.

Yer: Üniversitelerarası Kurul. Tarih: 18 Mart 2013, önemli bir tarih, 18 Mart 2013. Açılış yapılıyor, İstiklal Marşı okunuyor, herkes ayakta, bir kişi ayakta değil, İstanbul Üniversitesinin temsilcisi.

Şimdi, AKP Hükûmetinin ülkemizi ne duruma getirdiğini çok net bir şekilde anlamış bulunuyoruz. Bu konuda herhangi bir şey yapıldı mı? Bu konuda bir soruşturma, bir araştırma yapılıp gereken işlemler yapıldı mı diye gerçekten merak ediyorum. Bunu da siyaset üstü bir soru olarak soruyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Atıcı.

Sayın Öğüt.

 

2.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul ili Maltepe ilçesi Esentepe Mahallesi’nde 10 Alevi yurttaşın evlerinin kapısına işaret konulmasına ve Hükûmetin bu konuda ne tür önlemler alacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

 

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

İstanbul’un Maltepe ilçesinde Esentepe mahallesinde 10 Alevi yurttaşımız, 6 mayıs sabahı uyandıklarında evlerinin kapısında işaretler ve ölüm şeklindeki yazılarla karşılaşmışlardır. Birçok evin bu şekilde işaretlendiğini gören mahalleliler hemen bir yürüyüş yaparak tepki göstermiş ve işaretleri yapanların yakalanmasını talep etmiştir.

Aynı bölgede geçen sene Pirsultan Abdal Kültür Derneği Kartal Şubesi Cemevi ve Kültür Merkezi, kimliği belirsiz kişilerce yakılmak istenmiştir. Bölgede Alevilerin oturduğu evler de işaretlenmişti. Adıyaman’da, Aydın’da İzmir’de ve daha pek çok kentte benzer örnekleri yaşadık. Alevi evlerinin işaretlenmesi ve bunun benzerlerinin sürekli yaşanması açıkça provokasyondur. Bu ülkede Alevi-Sünni, Kürt-Türk, sağ-sol çatışması yaratılmak istenmektedir. Bu tür can sıkıcı olayların yaşanmaması için Hükûmet olarak ne tür önlemler almayı planlıyorsunuz? Bir an önce bu suçluların yakalanmasını, provokatörlerin yakalanmasını bizler sizden Maltepeliler olarak talep ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

Sayın Tüzel.

 

3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, işçi sınıfının durumuna ilişkin açıklaması

 

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

İşçi sınıfımızın durumundan söz etmek istiyorum. Sözleşme dönemindeki metal işçileri grev kararı aldılar. MESS patronları günde iki lira artışla işçileri âdeta köleliğe mecbur etmek istiyorlar. ÇAYKUR’da bildiğiniz gibi grev kırıcılığı yapan bir patron ve Hükûmetin iş birliğini gördük. Şimdi de hava yolu emekçileri uçuş güvenliği için, kendi hakları, sosyal ve özlük hakları için değil, uçuş güvenliği için greve çıkacaklar 15 Mayısta ve bu grevi de şimdi başta Maliye Bakanı, Ulaştırma Bakanı ve Çalışma Bakanı olmak üzere Hükûmet tehdit ediyor.

Türk Hava Yolları emekçileri kuralsız ve sağlıksız çalışma koşullarına mecbur ediliyor. 70 uçak varken 12.600 çalışanı vardı, şimdi 217 uçak 13.600 personelle kaldırılmak isteniyor. İşte Türk Hava Yollarını dünya devi yapmak isteyen anlayışın zihniyeti bu. Bakanların işi greve müdahale etmek değildir, emekçinin hakkı, halkın güvenliği için çalışmaktır.

Yeni uçakların düşmemesi için Türk Hava Yolları emekçilerinin yanındayız diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tüzel.

Sayın Öz…

 

4.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde meydana gelen dolu felaketine ve TARSİM sigortasının önemine ilişkin açıklaması

 

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Dün akşam saatlerinde, yoğun dolu, Manisa’nın Sarıgöl ilçesi Güneydamları, Baharlar, Bahadırlar, Sığırtmaçlı, Çanakçı, Tırazlar ve Bağlıca köyleri ile merkezdeki bağlarda yüzde 90’a varan, ayrıca Ahmetli ilçemizin Gökkaya beldesi Alahıdır köyünde de büyük zararlara yol açmıştır. Başta yağıştan etkilenen çiftçilerimize olmak üzere, tüm Manisa halkına “Geçmiş olsun.” diyorum. Yetkililerin, dolu felaketi sonucunda oluşan kayıpları acilen tespit ederek, zararların giderilmesi konusunda çalışma yürütmesini bekliyorum. Olay, TARSİM sigortasının önemini daha da fazla ortaya koymuştur.

TARSİM’deki sigortalama sıkıntılarının giderilmesi için, çiftçilerimizin ürünlerini sigortalatmalarının özendirilmesine dönük çalışmalar yürütülmesini bekliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Sayın Karaahmetoğlu…

 

5.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, faizdeki düşüşten vatandaşı yararlandırmayan, ekstra masraflarla kârını artıran bankalar hakkında BDDK’nın gereken tedbirleri alması hususunda Hükûmeti göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

 

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan “Bankalar yüksek kârlara devam etme arzusuyla, faizlerdeki düşüşü kendi kredilerine, üreticiye, tüketiciye, KOBİ’ye, esnafa ve çiftçiye yansıtmıyor.” dedi. Dünyada eşi benzeri olmayan yüksek kâr oranlarıyla çalışan bankalarımızın, kullandırdığı kredilerden “dosya masrafı, ekspertiz ücreti, sigorta ücreti ve diğer masraf kalemleri” adı altında ayrıca para almaları, krediye ihtiyacı olan vatandaşı faiz dışında yöntemlerle sömürmeleri konusu yargıya intikal etmiş ve tüketicinin lehine yüzlerce karar verilmiştir. Faizdeki düşüşten vatandaşı yeterince faydalandırmayan, ekstra masraflarla kârını artıran bu bankalardan vatandaşlarımız gibi Hükûmet üyeleri de yıllardır şikâyet etmektedir.

BDDK’nın görevini layıkıyla yapması ve gereken tedbirleri alması hususunda Hükûmeti göreve davet ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karaahmetoğlu.

Sayın Köse…

 

6.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, kamuoyunda “askerî casusluk davası” olarak bilinen davaya ve iktidarın Alevi düşmanlığının nerede biteceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

 

TUFAN KÖSE (Çorum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İzmir’de yargılanmasına başlanılan ve adı kamuoyunda “askerî casusluk davası” olarak bilinen davanın ilk duruşmalarında görüldü ki bu davada da ateş olmayan yerden duman çıkarılmaya çalışılmıştır. Davanın iki numaralı sanığı albayın bilgisayar kullanmadığı, 1 kişi hariç 300’e yakın diğer sanıkları da tanımadığı anlaşılmıştır. Bu davada da tutuklu askerlerin, tutuklu subayların, astsubayların önemli bir bölümünün iktidara biat etmeyen Alevi ve yurtsever subaylardan oluştuğu iddia edilmektedir. Yine, yargıda Alevi hâkimlere de coğrafi yer teminatı dâhil birçok teminatın uygulanmadığı iddia edilmektedir. İktidarın Alevi düşmanlığının sonu nerede bitecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Köse, teşekkür ediyorum.

Sayın Ercoşkun…

 

7.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, İzzet Baysal’ın Bolu’ya yaptığı hizmetlere ve kendisini bir kere daha şükranla, özlemle andığına ilişkin açıklaması

 

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yaşarken Devlet Üstün Hizmet Madalyası alan, doğduğu topraklara yaşamı boyunca yaptığı birikimleri bağışlayarak eğitim ve sağlık alanında yüzlerce tesis yapan, biz Boluluların Bolu’nun babası olarak şükran duygularını ifade ettiğimiz vâkıf insan İzzet Baysal Babamızı bir kere daha şükranla, özlemle anıyoruz.

Sana olan özlemimiz her geçen gün daha da artarken biz evlatlarına bıraktığın mirasın yanında, bizlere vasiyet niteliğinde olan on altın öğüdünü de hiçbir zaman unutmuyoruz. Yaptığınız eğitim kurumlarında binlerce evladınız eğitim görüyor. Sağlık kurumlarınız şifa dağıtmaya devam ediyor. İzzet Baysal’ın yolunda ilerleyen vakıf mütevelli heyet üyeleri tarafından yapılan talepler de tarafımızdan yakından takip edilmekte. Bu kapsamda, Abant İzzet Baysal Üniversitesi bünyesinde açılmak istenen hukuk fakültesi ve merhum babamız İzzet Baysal’ın doğum yeri olan Seben’e meslek yüksekokulu taleplerini YÖK nezdinde yakından takip etmekteyiz. İnşallah, bu konuda en kısa sürede neticeye ulaşacağız.

İzzet Baysal’ın sayısız eserin mimarı olduğu kadar, öğütleri ve ilkeleriyle de gönüllerdeki yerini daima muhafaza edeceğini, İzzet Baysal’ın kurduğu ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ercoşkun.

Sayın Türkoğlu…

 

8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, emniyet mensuplarının sorunlarına ilişkin açıklaması

 

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İçişleri Bakanımızın da Meclis Genel Kurulunda olması sebebiyle bir hususu hatırlatmak ve altını çizmek için söz aldım.

Emniyet mensuplarımız, polislerimiz zor şartlarda görevlerini yerine getirmekte, fedakârca hizmet etmekteler. Ancak, özlük haklarıyla ilgili çalışma şartları, çalışma saatleri, ek göstergelerine ilişkin hususlardaki beklentileri, özellikle Başbakan tarafından da söz verilmiş olmasına rağmen, hâlâ yerine getirilmedi. Bir önceki İçişleri Bakanımız da bu konuda söz vermişlerdi hem Genel Kurul huzurunda hem diğer kamuoyu araçları önünde. Sayın Bakanımızın da bu konuda hassasiyeti olduğunu biliyoruz. Polislerimiz sıkıntılarının dile getirilmesi ve çözülmesi hususunda çok arzulu ve istekliler, çok büyük beklenti içindeler. Bu sıkıntıları dile getirmek üzere sendikalaşma faaliyetine giriştiler. Maalesef, sendikalaşmak isteyen polisler de meslekten atıldılar, Polis Disiplin Tüzüğü çerçevesinde ağır bir müeyyideye tabi tutuldular.

Bu sorunların çözümü için Hükûmetten bir beklenti olduğunu hatırlatmak için söz aldım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 20 milletvekilinin, hasta mahpuslarla ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/612)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Her geçen gün hapishanelerle ilgili sorunlar gündeme gelmektedir ve hemen her gün yazılı ve görsel medyada hapishanelerle ilgili haberler yer almaktadır. Hapishane sorunları içerisinde en çok dikkat çeken konu ise hasta mahpuslar meselesidir.

Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin tarafından verilen bir demeçte, ağır hasta mahpus sayısının 416 olduğu belirtilmiştir. İnsan Hakları Derneği'nin verilerine göre ise 266 ağır hasta mahpus bulunmaktadır. Yine, İHD verilerine göre hapishanelerde 2011 yılında 31 mahpus yaşamını yitirmiştir. Hapishanede yaşamım yitiren insan sayısı, 2010 yılında ise 161 olarak tespit edilmiştir. Başka kaynaklarda farklı rakamlara rastlanmaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan bilgilerin herhangi bir araştırmaya dayanıp dayanmadığı belli değildir. İHD ve ÇHD gibi kurumların raporları ise kendilerine yapılan başvurulara dayanmaktadır ve hastane, adli tıp raporlarıyla birlikte hasta ve kaldığı hapishane hakkında gerekli bilgileri vermektedir. Ancak Bakanlığın açıkladığı sayı ile söz konusu derneklerin verdiği rakamlar arasında iki kata yakın bir fark vardır.

Hapishanede hasta olan ve yaşamını yitiren insan sayısının oldukça fazla olması dikkat çekici bir konudur ancak bu konuyla ilgili resmî makamlarca yapılmış herhangi bir araştırma yoktur. Oysa bir meselenin çözüme kavuşması için, derinlemesine bir inceleme ve detaylı ve objektif bilgi çok önemlidir. Gerekli bilgi ve belgelere ulaşabilmek için süratle hareket edilmesi, daha fazla mağduriyetin oluşmaması için ilk ve önemli bir adım olacaktır.

Hasta mahpusların önemli bir kısmının hapishane koşullarında tedavi edilmesi oldukça zorken, bazı hastalıkların ortaya çıkmasında ve ilerlemesinde de hapishane koşullarının etkili olduğu dile getirilmektedir. Bu konuyla ilgili Türk Tabipler Birliği ve Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından sunulan raporlarda, hapishanelerin fiziki olarak insan sağlığını olumsuz yönde etkilediği belirtilmektedir. Ayrıca, pek çok farklı kurumun raporlarında F tipi hapishanelerde kata bir tecrit uygulandığı ve bunun mahpuslar üzerinde olumsuz etkilere neden olarak pek çok hastalığı tetiklediği belirtilmektedir.

Ağır hasta mahpusların tedavisi ciddi bir sorun olarak devam ederken hapishanelerdeki sağlık hizmetlerinin yetersiz ve yavaş olduğu da tartışılan bir başka konudur. Pek çok hapishanede sürekli doktor bulunmadığı, haftanın birkaç günü aile hekimleri tarafından verilen hizmetin ise yeterli olmadığı düşünülmektedir.                                                                   

Hapishanelerde yaşanan ölümler ve hasta mahpuslar sayısı sadece ulusal alanda değil, uluslararası alanda da gündeme gelmekte ve ülkemizin bir problemi olarak gözükmektedir.

Hapishanede kalan hasta ve ağır hasta mahpus sayılarının belirlenmesi, hapishane koşullarının sağlık açısından incelenmesi, hasta mahpusların tedavisi için uygun çözüm yollarının belirlenmesi ve ağır hasta mahpusların tedavisi ve gerekirse tahliyesi için gerekli incelemenin yapılıp çözüm yolarının belirlenmesi için Anayasa’nın 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 27/02/2012

1) Veli Ağbaba                                                         (Malatya)

2) Kadir Gökmen Öğüt                                               (İstanbul)

3) Süleyman Çelebi                                                  (İstanbul)

4) Musa Çam                                                            (İzmir)

5) İzzet Çetin                                                           (Ankara)

6) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                      (Kayseri)

7) Mehmet S. Kesimoğlu                                           (Kırklareli)

8) Candan Yüceer                                                     (Tekirdağ)

9) Emre Köprülü                                                       (Tekirdağ)

10) Mahmut Tanal                                                     (İstanbul)

11) Nurettin Demir                                                    (Muğla)

12) Hülya Güven                                                       (İzmir)

13) Ayşe Gülsün Bilgehan                                         (Ankara)

14) Namık Havutça                                                   (Balıkesir)

15) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

16) Ahmet İhsan Kalkavan                                         (Samsun)

17) Ali Özgündüz                                                      (İstanbul)

18) Recep Gürkan                                                     (Edirne)

19) Malik Ecder Özdemir                                           (Sivas)

20) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

21) Ali Haydar Öner                                                  (Isparta)

 

2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 21 milletvekilinin, Bolu’da yapılmış, inşası devam eden ve planlama aşamasında bulanan HES’lerin doğaya verdikleri zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/613)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de enerji kaynaklarının kullanımı yöneltilmesi önemlidir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 78 milyon hektar olan Türkiye yüz ölçümünün 1,4 milyon hektarı doğal göller ve baraj göllerinden oluşmaktadır.

Elektrik enerjisi tüketiminin geniş kitlelere ulaşması ve gerek duyulduğunda diğer enerji türlerine dönüştürülmesinden dolayı yaşamın her alanında kullanılmaktadır. Hidroelektrik enerji üretiminde ithal kaynaklar kullanılmadığında, bu tesislerde elde edilen enerji yerli olarak kabul edilmekte ve tesisin yapı özelliği bakımından da kısmen yenilenebilir enerji kaynakları sınıfına girmektedir.

Yenilenebilir kaynaklara bağlı enerji üretimleri enerji alanında dışa bağımlılığı azaltırken, iklim değişimi gibi süreçlerde de olumsuzluklarının azaltılmasına katkı sağlamaktadır. İklim değişiminde en fazla etkilenecek olan doğal kaynaklardan birisi sudur. Su yaşamın olmazsa olmazı olduğundan suyun kullanımında ya da durumunun değiştirilmesinde çok dikkatli ve duyarlı olunmalıdır. Suyun kullanımında suyun yenilenme kapasitesinin korunması temel koşul olmalıdır.

Son yıllarda, insan kaynaklı etkilerin iklim değişimi üzerindeki baskısının giderek artması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi artırmış ve yatırım konusundaki teşvikleri gündeme getirmiştir.

Özellikle son yıllarda yapılan HES projeleri enerji ihtiyacının giderilmesi konusunda önemli bir değer yaratmadığı gibi ekolojik ve kültürel anlamda birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Son dönemlerde yapılan düzenlemeler ekolojik ve kültürel yaşamın devamını sağlamaktan çok sermayenin taleplerinin göz önüne alındığını işaret etmektedir.

Diğer enerji kaynaklarında ve enerji hizmetlerinde olduğu gibi, hidrolik enerjinin de serbest piyasa koşullarına bırakılmasının ilk ve en önemli adımı, 3096 sayılı Kanun ile, Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun ile başlamıştır. Ancak süreç 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile çok daha sorunlu boyutlara vardırılmış olup bu sürecin HES'lere olumsuz etkileri olmuştur. Ülkemizdeki bütün akarsuların neredeyse her noktası HES için parsellenmiş hâle getirilmiştir.

HES’lerin sadece enerji amacına ilişkin projeler düzeyinde ele alınması yanlıştır. HES’lerin yapımında, akarsu havzaları bir bütün olarak ele alınmalı, su rejimlerine bakılarak ve havza içindeki sucul ve karasal ekosistem özelliklerinin değerlendirmesi yapılmalı ve en önemlisi suyun kendisini yenilemesine izin verilmesi çok önemlidir.

Türkiye genelinde planlanma aşamasında olan 2 bin tane HES olduğu belirtilmektedir. Bu planlamalar yapılırken “Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağız.” gibi söylemler getirilmektedir. Oysa, HES projeleri ile sularımız çok uluslu şirketlere verilmektedir. Dolayısıyla, ülkemizin enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağı şeklindeki söylemler doğruyu yansıtmamaktadır. HES'lerin yapımında, yöre halkının, flora ve faunanın suya olan ihtiyaçlarının gözetilmediği, olmazsa olmaz can suyunun çok az miktarlarda verildiği veya hiç bırakılmadığı görülmektedir.

HES yapıları için proje aşamasından inşaat aşamasına kadar tam bir denetimsizlik hâkimdir. Denetimin, kamu kaynaklarını koruma, bilim ve mühendislik gereklerini yerine getirme noktasında, toplumsal yararı öncelikli olacak şekilde yapılması gerekmektedir. HES yapımında gerekli olan ÇED raporları da önem arz etmektedir. Uygulamada bazı HES'ler için verilen bir ÇED raporunun başka bir HES projesinde bire bir örtüşmesi de bu işlemin artık sıradan bir hâl aldığını göstermektedir. Mahkeme kararlarında HES projelerinde işletilen ÇED sürecinin formaliteden öteye gitmediği, HES projelerinin doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiği vurgulanarak birçok ÇED raporu iptal edilmektedir.

Bolu, yüzde 62'si ormanlarla kaplı, yeşilin ve mavinin kucaklaştığı bir ildir. Bolu'da 8 adet tabiat parkı, 1 adet tabiat koruma alanı bulunmaktadır. Bolu ve çevresi dünyanın sayılı, Türkiye'nin en güzel ormanları ile kaplıdır. Doğanın Bolu için ne kadar önemli olduğu bu verilerle açıkça görülmektedir.

Bolu'da şu anda Mengen'de Kayabükü ve Paşa olmak üzere 2 adet HES bitirilmiş, elektrik üretmeye başlamıştır. Bunun yanında Seben'de inşası devam eden Çeltikderesi ve Cevizlidere HES projeleri bulunmaktadır. Bolu'nun ilçelerinde yapılması planlanan 20 adet daha HES projesi olduğu bilinmektedir.

Bu düşünceler doğrultusunda Bolu'da yapılmış, inşası devam eden ve planlama aşamasında bulunan HES'lerin doğaya verdikleri zararların tespit edilip, çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

 

1) Tanju Özcan                                                         (Bolu)

2) Kadir Gökmen Öğüt                                               (İstanbul)

3) Süleyman Çelebi                                                  (İstanbul)

4) Hülya Güven                                                        (İzmir)

5) Musa Çam                                                            (İzmir)

6) İzzet Çetin                                                           (Ankara)

7) Candan Yüceer                                                     (Tekirdağ)

8) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                      (Kayseri)

9) Mahmut Tanal                                                      (İstanbul)

10) Veli Ağbaba                                                       (Malatya)

11) Nurettin Demir                                                    (Muğla)

12) Ahmet İhsan Kalkavan                                         (Samsun)

13) Ayşe Nedret Akova                                              (Balıkesir)

14) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

15) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                    (İstanbul)

16) Namık Havutça                                                   (Balıkesir)

17) Emre Köprülü                                                     (Tekirdağ)

18) Mehmet S. Kesimoğlu                                         (Kırklareli)

19) Recep Gürkan                                                     (Edirne)

20) Malik Ecder Özdemir                                           (Sivas)

21) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

22) Ali Haydar Öner                                                  (Isparta)

 

3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve 21 milletvekilinin, Türkiye’de çocuk cezaevlerinde çocukların karşı karşıya kaldığı sistematik şiddet, kötü muamele ve cinsel istismar sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/614)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de çocuk cezaevlerinde çocukların karşı karşıya kaldığı sistematik şiddet ve kötü muamele, cinsel istismar sorunlarının araştırılması, incelemeler yapılarak sorunların tespit edilmesi, bu sorunları besleyen yönetimsel ve hukuksal aksaklıkların belirlenmesi, TMK sonucu çocukların mağduriyetlerinin ortaya çıkarılması ve bu yanlış hukuksal zeminin değiştirilmesi için yeni bir kanun tasarısını ilgili kurumlarla hazırlamak için zemin oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

 

1) Sebahat Tuncel                                                           (İstanbul)

2) Pervin Buldan                                                              (Iğdır)

3) Hasip Kaplan                                                               (Şırnak)

4) Sırrı Sakık                                                                   (Muş)

5) Murat Bozlak                                                                (Adana)

6) Halil Aksoy                                                                  (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                                               (Batman)

8) İdris Baluken                                                               (Bingöl)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu                                               (Bitlis)

10) Emine Ayna                                                                (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                                                          (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                                                   (Diyarbakır)

13) Adil Zozani                                                                (Hakkâri)

14) Esat Canan                                                                (Hakkâri)

15) Sırrı Süreyya Önder                                                    (İstanbul)

16) Mülkiye Birtane                                                          (Kars)

17) Erol Dora                                                                   (Mardin)

18) Ertuğrul Kürkcü                                                          (Mersin)

19) Demir Çelik                                                                (Muş)

20) İbrahim Binici                                                            (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                                                  (Van)

22) Özdal Üçer                                                                 (Van)

Gerekçe:

25 Şubat 2012'de Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevinde cinsel istismar olaylarının basına yansıması cezaevlerinde tutuklu ya da hükümlü olarak bulunan çocuklara yönelik işkence ve kötü muamele sorunlarını tekrardan gündeme getirmiştir.

Yaşanan son olayda dağın sadece görünen yüzünün olduğu ortaya çıkmıştır. Pozantı Cezaevinde tutuklu bulunan çocuklar İnsan Hakları Kurumuna 2011 yılında yapmış oldukları başvuruda, gerek cezaevine alınırken gerekse cezaevinde çok çeşitli hak ihlallerine maruz kaldıklarını; örneğin, cezaevine götürüldükleri ilk gün gardiyanların hangi suçtan geldiklerini sorduklarını, “siyasi” olarak cevap verdiklerinde ise “Siz teröristsiniz.” diyerek gardiyanların dövdüklerini, cezaevine ilk giriş dayağı adı altında pimapen ile ellerine kızarana kadar vurduklarını, bire bir cezaevi müdürü tarafından akıllı durmaları hususunda cop ile tehdit edildiklerini ve idare tarafından koğuş mesullerinin onları adam etmeleri ve eziyet etmeleri için tembih edildiklerini, birlikte cezaevine götürüldükleri arkadaşları ile aynı koğuşta kalmalarına müsaade edilmediğini, teker ya da ikişer olmak üzere bilinçli olarak adli koğuşlara dağıtıldıklarını, ayrı bir koğuşa yerleştirilme talepleri karşısında gardiyanlar tarafından sürekli işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını belirtmiştir. Üstelik bu olayların yıllardır devam ettiği, 2009 yılında bir çocuğun intihar etmesi sonrası TBMM İnsan Hakları Komisyonunun 2010 yılı araştırması sonucu hazırlanan raporda cezaevinde yaşanan bu sorunlar dile getirilmiştir ve cezaevinin kapatılması gerektiği belirtilmiştir.  Buna rağmen bu sorunların görmezden gelindiği ve çocukların mağdur edildiği görülmektedir.

Türkiye'de 2.317 tutuklu çocuk bulunmaktadır. İnsan hakları örgütleri, çocukların cezaevlerinde işkence ve kötü muameleye, sistematik işkenceye maruz kaldıklarını ve bu sürecin gözaltına alınmayla başladığını belirtmektedir.  Cezalandırma mantığıyla hazırlanmış ve temelde yanlış bir kanun olan Terörle Mücadele Kanunu’ndan kaynaklı çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye'de çocukların adil ve uluslararası insan hakları normlarına uygun bir şekilde yargılanabilmelerini sağlamak için gerekli hukuksal düzenlemelerin yapılması acildir. Bu nedenle, Türkiye'de çocuk cezaevlerinde çocukların karşı karşıya kaldığı sistematik şiddet ve kötü muamele, cinsel istismar sorunlarının araştırılması, incelemeler yapılarak sorunların tespit edilmesi, bu sorunları besleyen yönetimsel ve hukuksal aksaklıkların belirlenmesi, TMK sonucu çocukların mağduriyetlerinin ortaya çıkarılması ve bu yanlış hukuksal zeminin değiştirilmesi için yeni bir kanun tasarısını ilgili kurumlarla hazırlamak için zemin oluşturulması amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını önermekteyiz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, araştırma önergeleri bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, bir Meclis soruşturması önergesi vardır. Önerge bastırılıp sayın üyelere bugün dağıtılmıştır.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

 

B) Meclis Soruşturması Önergeleri

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş ve 63 milletvekilinin, Van’da 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremden sonra 9/11/2011 tarihinde meydana gelen diğer depreme kadar bazı binalarda hasar tespiti yaptırılmadığı, halkın deprem bakımından riskli binalara girmemesi yönünde uyarılmadığı, ildeki kamuya açık binalarla ilgili gerekli tedbirlerin alınmadığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

23/10/2011 tarihinde Van ilinde 7,1 şiddetinde deprem meydana gelmiş, pek çok insan hayatını kaybetmiştir. Depremin ardından çok sayıda artçı deprem meydana gelmiş ve gelmekte iken 09/11/2011 tarihinde 5,7 şiddetinde açıklanan deprem olmuş ve aralarında Bayram Otel'in de bulunduğu 2’si otel 18 bina çökmüş, 24 kişi Bayram Otel'de olmak üzere toplam 39 kişi hayatını kaybetmiştir. Olayın ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve sunulan bilirkişi raporu ile sorumlular belirlenmiştir. Bilirkişi raporunun sonuç kısmında "binada hasar tespiti yapmayan, gerekli tedbirleri almayan ilgili birimlerin de kusurlu olduğu" belirtilmiştir.

İlk depremden sonra ikinci depreme kadar on altı günlük sürede vatandaşın barınıp barınmayacağı yerleri ayırt etmemek ve hasar tespiti yapmayıp, binalara girmek tehlikeli olduğu hâlde (artçı depremler ve yeni depremler sebebiyle) halkı binalara girmeme yönünde uyarmamak, oteldeki hasara rağmen otelin işgaline karşı çıkmamak, şehirdeki herkese açık binalar olan ve vatandaşça devlet tarafından güvenli olduğunun belirlendiği varsayılan fakat yıkılan bu otellere girişi engellememek, boşaltmamak, var olan artçılar devam ettiği hâlde bu tedbirleri almamaktan dolayı AFAD kusurludur. Yine Bayram Otel'in ikinci depremden önce hasarlı olduğu sabittir. Oteldeki çatlaklar basında gösterilmiştir. Hasar tespiti yapmakla ve iki deprem arasındaki gerekli tedbirleri almakla görevli olan birimlerden birisi Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı yetkilileri olduğundan dolayı ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'a bağlı olması nedeniyle Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 257'nci maddesine uyduğu iddiasıyla Anayasanın 100'üncü ve İç Tüzük’ün 107'nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

                                                                                                      02/04/2013

1) Ahmet Toptaş                                    (Afyonkarahisar)

2) Recep Gürkan                                    (Edirne)

3) Hurşit Güneş                                     (Kocaeli)

4) Ali Sarıbaş                                        (Çanakkale)

5) Emre Köprülü                                    (Tekirdağ)

6) Musa Çam                                         (İzmir)

7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                   (İstanbul)

8) Mahmut Tanal                                    (İstanbul)

9) Fatma Nur Serter                               (İstanbul)

10) Muharrem Işık                                  (Erzincan)

11) Hülya Güven                                    (İzmir)

12) Kadir Gökmen Öğüt                          (İstanbul)

13) Birgül Ayman Güler                          (İzmir)

14) Tolga Çandar                                   (Muğla)

15) Ramis Topal                                    (Amasya)

16) Aytuğ Atıcı                                       (Mersin)

17) Orhan Düzgün                                  (Tokat)

18) Bülent Tezcan                                  (Aydın)

19) Haydar Akar                                     (Kocaeli)

20) Mehmet Hilal Kaplan                        (Kocaeli)

21) Mehmet Ali Ediboğlu                        (Hatay)

22) Mehmet Şeker                                  (Gaziantep)

23) Mustafa Serdar Soydan                    (Çanakkale)

24) ihsan Özkes                                     (İstanbul)

25) Aylin Nazlıaka                                 (Ankara)

26) Uğur Bayraktutan                             (Artvin)

27) Turgut Dibek                                    (Kırklareli)

28) Dilek Akagün Yılmaz                        (Uşak)

29) Aykut Erdoğdu                                 (İstanbul)

30) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                  (Kayseri)

31) Aykan Erdemir                                 (Bursa)

32) Mustafa Moroğlu                              (İzmir)

33) Engin Özkoç                                    (Sakarya)

34) Alaattin Yüksel                                 (İzmir)

35) Vahap Seçer                                    (Mersin)

36) Kamer Genç                                     (Tunceli)

37) Müslim Sarı                                     (İstanbul)

38) Selahattin Karaahmetoğlu                (Giresun)

39) İlhan Demiröz                                  (Bursa)

40) Kazım Kurt                                       (Eskişehir)

41) İzzet Çetin                                       (Ankara)

42) Durdu Özbolat                                  (Kahramanmaraş)

43) Aytun Çıray                                      (İzmir)

44) Bülent Kuşoğlu                                (Ankara)

45 Haluk Eyidoğan                                 (İstanbul)

46) Mehmet Volkan Canalioğlu               (Trabzon)

47) Ali Özgündüz                                   (İstanbul)

48) Osman Taney Korutürk                     (İstanbul)

49) Ramazan Kerim Özkan                      (Burdur)

50) Mehmet S. Kesimoğlu                       (Kırklareli)

51) Ahmet İhsan Kalkavan                      (Samsun)

52) Mevlüt Dudu                                    (Hatay)

53) Ali İhsan Köktürk                              (Zonguldak)

54) Tanju Özcan                                    (Bolu)

55) Celal Dinçer                                    (İstanbul)

56) Namık Havutça                                 (Balıkesir)

57) Rahmi Aşkın Türeli                           (İzmir)

58) Ali Demirçalı                                   (Adana)

59) Ali Haydar Öner                               (Isparta)

60) Rıza Türmen                                    (İzmir)

61) Gürkut Acar                                     (Antalya)

62) Veli Ağbaba                                     (Malatya)

63) Ayşe Nedret Akova                           (Balıkesir)

64) Haluk Ahmet Gümüş                         (Balıkesir)

Gerekçe:

23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinde 7,1 şiddetinde deprem meydana gelmiş, pek çok insan hayatını kaybetmiştir. Depremin ardından çok sayıda artçı deprem meydana gelmiş ve gelmekte iken 09/11/2011 tarihinde 5,7 şiddetinde açıklanan deprem olmuş ve aralarında Bayram Otel'in de bulunduğu 2’si otel 18 bina çökmüş, 24 kişi Bayram Otel’de olmak üzere toplam 39 kişi hayatını kaybetmiştir. Olayın ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve sunulan bilirkişi raporu ile sorumlular belirlenmiştir. Bilirkişi raporunun sonuç kısmında “binada hasar tespiti yapmayan, gerekli tedbirleri almayan ilgili birimlerin de kusurlu olduğu” belirtilmiştir. Hasar tespiti yapmakla ve iki deprem arasındaki gerekli tedbirleri almakla görevli olan birimlerin kusurlu olduğu ortaya çıkmıştır. Savcılık, Bayram Otel'in sahibi Tevfik Bayram hakkında bilinçli taksirle adam öldürmekten dava açmış ve bu dava devam etmektedir.

İlk depremden sonra ikinci depreme kadar on altı günlük sürede vatandaşın barınıp barınmayacağı yerleri ayırt etmemek ve hasar tespiti yapmayıp, binalara girmek tehlikeli olduğu hâlde (artçı depremler ve yeni depremler sebebiyle) halkı binalara girmeme yönünde uyarmamak, oteldeki hasara rağmen otelin işgaline karşı çıkmamak, şehirdeki herkese açık binalar olan ve vatandaşça devlet tarafından güvenli olduğunun belirlendiği varsayılan fakat yıkılan bu otellere girişi engellememek, boşaltmamak, var olan artçılar devam ettiği hâlde bu tedbirleri almamaktan dolayı AFAD kusurludur. Yine, Bayram Otel'in ikinci depremden önce hasarlı olduğu sabittir. Oteldeki çatlaklar basında gösterilmiştir. Otelde kalanların ifadeleri ve yazılı-görsel basında yer alan hasarla ilgili bilgileri Çin Haber Ajansı Xinhua, birinci depremden sonra otele yerleşmiş ve çatlakları kayıt altına almıştır. Anadolu Ajansı bu görüntüleri 10 Kasım 2011 günü kamuoyu ile paylaşmıştır. İlgili birim AFAD, otelde hasar tespiti yapmış olsa idi çatlaklar görülecek ve otelin işgaline izin verilmeyecekti. Otel kamuya açık bir alandır. Kamuya açık yerlerde tehlikeli bir durum varsa devlet güvenliği öncelikli olarak sağlanmalıdır. Artçıların varlığına rağmen bu otel birinci depremden sonra kapatılmamış ve denetlenmemiştir.

Kamu binalarının incelendiğine dair devlet görevlilerinin açıklamaları vardır. Oysaki burası normal bina değil; aksine, kamuya açık bir yerdir. Van'a dışarıdan gelen kurtarma ekipleri, gazeteciler, devletin oteli denetlediği ve burada kalınabileceği varsayımı ile orada kalmışlardır. Yine, AFAD yetkilileri incelemediği gibi, otele girilmeyeceği konusunda da açıklamaları bulunmamaktadır. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Valiliğe bağlıdır. Valinin, iki deprem arasında çıkmış olduğu bir televizyon programında otellerin güvenli olduğunu ve otellerde kalınabileceğini belirtmesi, yörenin mülki amiri olarak basiretsizlik ve utanç vericidir. Savcılığın almış olduğu bilirkişi raporunda; Bayram Otel'de hasar tespiti yapılmadığı ve hasar tespiti yapmayan birimlerin de binanın çökmesinde ve ölümler sebebiyle sorumlu olduğu belirtilmiştir. Hasar tespiti ile ilgili sorumlu birimlerden birisi de AFAD'dır. 2009 yılında Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Afet işleri Genel Müdürlüğünün yerine AFAD kurulmuştur. Doğrudan Başbakanlığa bağlıdır. Bu kurumun, Kanun’un 2’nci maddesinde "Afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetlerin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve olayların meydana gelmesinden önce hazırlık ve zarar azaltma, olay sırasında yapılan müdahale ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanması hususlarında görevli olduğu", yine 8’inci madde de “ülke düzeyinde uygulanacak afet ve acil durum müdahale, risk yönetimi, zarar azaltma planlarını yapmak veya yaptırmak" teşkilat görevleri arasında sayılmıştır.

Acil durum yönetimi, hazırlıklı olma, zarar azaltma, müdahale, iyileştirme evrelerinden oluşur. Bu dört evrede yapılan hatalardan ötürü Bayram Otel'de ölümler ve yaralanmalar meydana gelmiştir. Bu 4 evre de AFAD'ın görev alanıdır.

AFAD'ın ilk depremden sonra ikinci depreme kadar on altı günlük sürede vatandaşın barınıp barınmayacağı yerleri ayırt etmemek ve hasar tespiti yapmayıp, binalara girmek tehlikeli olduğu hâlde (artçı depremler ve yeni depremler sebebiyle) halkı binalara girmeme yönünde uyarmamak, oteldeki hasara rağmen otelin işgaline karşı çıkmamak, şehirdeki herkese açık binalar olan ve vatandaşça devlet tarafından güvenli olduğunun belirlendiği varsayılan fakat yıkılan bu otellere girişi engellememek, boşaltmamak, var olan artçılar devam ettiği hâlde bu tedbirleri almamaktan dolayı AFAD kusurludur.

Yine Bayram Otel'in ikinci depremden önce hasarlı olduğu sabittir. Oteldeki çatlaklar basında gösterilmiştir. Otelde kalanların ifadeleri ve yazılı-görsel basında yer alan hasarla ilgili bilgiler, Çin Haber Ajansı Xinhua birinci depremden sonra otele yerleşmiş ve çatlakları kayıt altına almıştır. Anadolu Ajansı bu görüntüleri 10 Kasım 2011 günü kamuoyu ile paylaşmıştır. İlgili birim AFAD, otelde hasar tespiti yapmış olsa idi çatlaklar görülecek ve otelin işgaline izin verilmeyecekti. Otel kamuya açık bir alandır. Umuma açık yerlerde tehlikeli bir durum varsa devlet güvenliği öncelikli olarak sağlanmalıdır. Artçıların varlığına rağmen, bu otel birinci depremden sonra kapatılmamış ve denetlenmemiştir.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı yetkilileri incelemediği gibi otele girilmeyeceği konusunda da açıklamaları bulunmamaktadır. Tedbirler almayarak görevi ihmal ettiği iddiaları bulunmaktadır.

AFAD, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'a bağlı olmasından dolayı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu’nun 257'nci maddesine uyduğu iddiasıyla Anayasa’nın 100'üncü ve İç Tüzük’ün 107'nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 100’üncü maddesindeki “Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar.” hükmü uyarınca Meclis soruşturması önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Şimdi, (10/576, 577, 578) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

 

C) Tezkereler

1.- Toplumsal barış yollarının araştırılması ve çözüm sürecinin değerlendirilmesi amacıyla kurulan (10/576, 577, 578) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair tezkeresi (3/1218)

 

                                                                                                      08/05/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz; Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimini yapmak üzere 08/05/2013 Çarşamba günü saat 19.00’da B Blok 2. Kat 4. Banko’da bulunan Araştırma Komisyonu Toplantı Salonu’nda 9 üye ile toplanmış ve yapılan oylama sonucunda aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

                                        Mehmet Naci Bostancı

                              Amasya

                                           Komisyon Geçici Başkanı

                                                Adı ve Soyadı                           Seçim Bölgesi                       Aldığı Oy

Başkan                      : Mehmet Naci Bostancı                                  Amasya                                  9

Başkan Vekili            : Abdulkerim Gök                                         Şanlıurfa                                 9

Sözcü                        : İdris Şahin                                                  Çankırı                                  9

Kâtip                         : Fatoş Gürkan                                                Adana                                   9

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 

3.- Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/751) (S. Sayısı: 452)x

 

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının ikinci bölümünde yer alan 30’uncu maddesi kabul edilmişti.

Şimdi 31’inci maddeye bağlı (1)’inci fıkra üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının 31 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                      Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                                Ordu                                                İstanbul

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak

                       Manisa                                               Niğde

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Başkanım…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Yasal tekel hakkı tanınan PTT ile ilgili olarak 5584 sayılı Posta Kanunu yürürlükten kaldırıldığından bunu öngören (1) numaralı fıkranın madde metninden çıkarılması gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

31’inci maddeye bağlı (1)’inci fıkrayı oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

31’inci maddeye bağlı (2)’nci fıkra üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanun Tasarısının 31 inci maddesinin 2 nci fıkrasının (b) bendine bağlı listenin son sırasında yer alan Bilişim Uzman Yardımcısı adedinin 30’a çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Mustafa Elitaş                               Mehmet Doğan Kubat                                Ramazan Can

                      Kayseri                                              İstanbul                                             Kırıkkale

                    Recep Özel                                      Mehmet Öntürk                                     Yılmaz Tunç

                       Isparta                                                Hatay                                                 Bartın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının 31 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                      Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                                Ordu                                                İstanbul

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak

                       Manisa                                               Niğde

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Uygun görüşle takdire bırakıyoruz. 

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER (Mardin) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Başkan, kim konuşacak efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Yasal tekel hakkı tanınan PTT ile ilgili olarak 2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Kanununun 8 inci maddesi 2 nci fıkrası değiştirildiğinden bunu öngören 2 numaralı fıkranın madde metninden çıkarılması gerekir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – 31’inci maddenin (2)’nci fıkrası üzerindeki Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylayacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Karar yeter sayısı yoktur, beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 14.56

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.08

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Tasarının 31’inci maddesinin (2)’nci fıkrası üzerinde verilen Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

452 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanun Tasarısının 31 inci maddesinin 2 nci fıkrasının  (b) bendine bağlı listenin son sırasında yer alan Bilişim Uzman Yardımcısı adedinin 30’a çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                                             Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN  (Gaziantep) –  Katılıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –  Gerekçe…

BAŞKAN –  Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna mevcut görevlerinin yanında çok büyük bir sektör olan Posta Sektörünü düzenleme, denetleme ve mevzuata uygunsuz fiiller tespit etmesi halinde de yaptırım uygulama görevi gibi ciddi görevler verilmiş ancak bu görevleri yerine getirmesi için ilave sadece 20 kadro ihdas edilmiştir. Hâlihazırdaki işlerini mevcut kadrosu ile ancak yürütebilmekte olan Kurumun görevlerini tam, eksiksiz yapabilmesi ve hızlı bir şekilde sektöre müdahale edebilmesi için mevcut personel sayısına ilave olarak ortaya çıkacak ihtiyaç çok daha fazla olmasına rağmen, talep edilen kadro sayısı yetersiz olduğu düşüncesiyle 30 adet uzman yardımcısı kadrosu ihdas edilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 31’inci maddeye bağlı (2)’nci fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.

31’inci maddeye bağlı (3)’üncü fıkra üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır. Bu önergeleri birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi, aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının 31’inci maddesinin (3)’üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   D.Ali Torlak                                       Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                 Mustafa Erdem                                     Erkan Akçay

                       Ankara                                               Manisa

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                      Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                                Ordu                                                İstanbul

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak

                       Manisa                                               Niğde

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Ali Sarıbaş…

BAŞKAN – Ali Sarıbaş, Çanakkale Milletvekili…

Sayın Sarıbaş, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 452 sıra sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, posta, telgraf, koli ve kargo taşımacılığı ile bankacılık faaliyetlerini yürütmekte olan PTT’nin Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı’ndaki önemini vurgulayarak konuşmama başlamak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, I. Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul ve Anadolu işgal edildi. İstanbul’da bulunan telgraf merkezi de İngilizlerin eline geçmişti. Mustafa Kemal Paşa tarafından Anadolu’da başlatılan Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı’nın başarısı için yeni bir haberleşme örgütünün kurulması zorunlu kılındı. Haberleşmesiz bir millî direnişin başarılı olmasının mümkün olmaması nedeniyle başına Müfettiş Edip Bey getirilerek merkezi Ankara'da bulunan Posta ve Telgraf Bürosu kurularak posta hatları oluşturuldu, Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin izniyle İçişleri Bakanlığına bağlandı. Haberleşmenin kesintisiz sürdürülebilmesi, işgal altında olan vatan topraklarındaki gelişmeleri izlemek amacıyla ilk postane Türkiye Büyük Millet Meclisinin bahçesinde kurulan bir çadır içinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti Posta ve Telgraf Merkezi" adıyla açıldı ve bu ibareyle ilk posta damgası kullanıldı.

Kurtuluş Savaşı’nın en zor ve coşkulu günlerinde PTT Müdürlüğü, tüm birimleri ile çadırın içine yerleştirilen iki kerevet üzerinde, yeterli yazı kalemi ve mürekkep olmadan hizmet verdi. Hatta yazı makinesi olmadığından da diz üstünde yazıldı. Bağımsızlık savaşı başladığında millî  hükûmetin ve Türk ordusunun irtibatını sağlamak üzere telgraf hatları çekildi. Eldeki malzemeler eski ve yetersizdi. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Yüce Atatürk 1927 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde okuduğu büyük Nutuk'ta, Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında telgrafçıların büyük görevler üstlendiğini belirtip, bu başarılarından dolayı telgrafçıları kutlayıp, onlara teşekkür etti.

Değerli milletvekilleri, PTT, 2011 yılı faaliyet raporuna göre posta, telgraf ve koli taşımacılığı ile bankacılık faaliyetlerini yürütmektedir. Bu faaliyetleri de 1.089 memur, 27.317 sözleşmeli personel, 789 işçi ve 8.644 taşeron firma işçisi olmak üzere toplam 37.819 personel eliyle yürütmektedir.

Sayıştayın faaliyet raporlarına göre, 2011 yılında 1 milyar 788 milyon 40 bin lira gelir, 1 milyar 614 milyon bin lira gider olmak üzere, 174 milyon 39 bin lira net kâr elde etmiştir. Bu verilere baktığımızda PTT'nin kârlılık oranının yüzde 11 olduğunu görüyoruz.

Gelirlerinin önemli bir bölümünü posta hizmetlerinden elde eden kuruluş, son yıllarda PTT Bank adı altında tahsilat ve havale hizmetlerinden de önemli gelirler elde etmeye başlamıştır. Kâr elde eden millî kuruluşumuz PTT, 2009 yılından itibaren yöneticilerin yanlış politikaları sonucu kargo hizmetleri ile telgraf hizmetlerinden zarar etmeye başlamıştır. 2011 yılında lojistik hizmetlerinde zararı yüzde 86 olurken, telgraf hizmetlerinde zararı yüzde 53 olmuştur.

Kurumun bünyesinde daha önce genel müdür yardımcılığı, başmüdürlük, başkanlık gibi görevlerde bulunmuş, bir kısmı da başka kurumlardan atanmış müşavirler olmasına karşın, bunların deneyimlerinden ve bilgi birikimlerinden yeterince faydalanılmadığı ve birikimlerinin kullanılmadığı görülmüştür ve pasif görevlere getirilmişlerdir. Bilgi ve birikimleri atıl durumda bırakılan müşavirlerden aktif olarak yararlanılamaz mıydı? Hâlâ bu soru Hükûmetin personellerdeki siyaset ve kadrolaşmasının bir örneğidir. Bunun yanında, kârlılık ve verimliliğin doğru şekilde ortaya konmadığı, maliyetler dikkate alınarak doğru dürüst bir fiyatlama sisteminin oluşturulmadığı görülmektedir. PTT, Karayolları Genel Müdürlüğünün 2010 yılındaki geçiş ücretlerine -dâhil olmak üzere- konmuştur.

Şimdi, sürem bitmek üzere ama şunu özellikle söylemek istiyorum: PTT’nin bugüne kadar “T”si kalmıştı ama bundan sonra da o “T”sinin de bu şirketleşmeyle birlikte hem çalışanların hem de PTT’nin yok olacağını, özelleştirmenin başlangıcı olacağını belirtmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sarıbaş.

Sayın Akçay, buyursunlar. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 452 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 31’inci maddesinin (3)’üncü fıkrası üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama geçmeden evvel, dün akşam saat 20.00 civarında Manisa’nın Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinde aniden başlayan sağanak yağmur ve ardından çok etkili olan dolu yağışı hayatı fevkalade etkilemiş bulunmakta. Özellikle bağlarda çok büyük zararlar oluşmuştur. Yaklaşık 10 bin dönüm arazide yüzde 90, hatta yüzde 100’e varan zararlar meydana gelmiştir. Özellikle Alaşehir’e bağlı Yeşilyurt, Sobran, Subaşı, Üzümlü, Narlıdere, Delemenler, Hacıaliler, Badınca köyleriyle; Sarıgöl Merkez ve Sarıgöl’ün Sığırtmaçlı, Tırazlar, Çimentepe, Çanakçı, Bağlıca ve Bahadırlar köyleri çok büyük zarar görmüştür. Üzüm salkımları yerlere serilmiş, asma filizleri kırılmış ve bağların bulunduğu araziler göle dönmüştür ve maddi imkânsızlıklar nedeniyle pek çok bağcı da sigorta yaptıramadığı için zararları da maalesef artık katlanamaz boyuta gelmiştir. Bu dolunun verdiği zarar maalesef gelecek yıllara da sirayet edecektir çünkü kırılan filizler maalesef gelecek yıl da ürün vermiyor. Bu nedenle, bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ve sıkıntılarının da bir an evvel giderilmesini temenni ve Hükûmetten talep ediyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, 1 PTT çalışanı ortalama 1.953 vatandaşımıza hizmet veriyor. Manisa’da ise bu 3.113 kişiye tekabül etmektedir. Yani, neredeyse -çok daha fazla- yüzde 50’den fazla kişiye hizmet etmektedir. Şimdi, Sayın Bakanın seçim bölgesi İzmir’e baktığımızda, 1.740 kişiye 1 PTT çalışanı hizmet ediyor, Manisa’da ise 1 PTT çalışanı 3.113 kişiye. Yine, Sayın Bakanın memleketi Erzincan’a baktığımızda da aradaki bariz farkı görüyoruz. Maalesef göze takılan farklılıklar bunlar. Erzincan’da da 1.018 kişiye hizmet ediyor 1 PTT çalışanı, Manisa’da 3.113 kişi; 3 kat fark var. Demek ki PTT hizmetlerinin dağılımında personel istihdamında böyle norm kadrolarda büyük bir farklılıklar var, mutlaka birisi yanlıştır. Ya Erzincan’daki yanlış ya Manisa’daki yanlış. Bunu da mutlaka değerli Erzincan milletvekilimiz de değerlendirecektir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti, posta hizmetini bir kamu hizmeti olarak görmüştür. Bu konuda yasal düzenlemeleri yaptığı gibi özel nitelikte görmüş olduğu hususları da tekel olarak belirlemiştir ve nitekim bu görüşe uygun şekilde bir teşkilatlanma yapılmıştır. Bu tasarıyla, yüz yetmiş üç yıllık köklü bir kurum olan PTT’nin kurumsal yapısı yok edilmekte ve Türk TELEKOM gibi PTT’nin özelleştirilmesinin önü açılmaktadır. Özel hukuk tüzel kişisi olarak kurulmakta olan PTT özel hukuk kişisi adına Anayasa’ya aykırı olarak yasayla tekel hakkı tesis edilmektedir ve bu düzenleme Anayasa’mızın çeşitli maddelerine de aykırılık teşkil etmektedir.

Bu tasarıya göre PTT, hizmetlerini mevcut personel ve sözleşmeli personel aracılığıyla yürütecektir. Tasarıda sözleşmeli personelle ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Buna göre, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren PTT AŞ KPSS sınavına katılanlar arasından sözleşmeli personel istihdam edecektir. Bu personel 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmaksızın idari hizmet sözleşmesiyle istihdam edilecektir. Sözleşmeli personel sosyal güvenlik bakımından 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükümlerine tabi olacaklardır. Sözleşmeli personel…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Teşekkür ediyorum, bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.

31’inci maddeye bağlı (3)’üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Fıkra kabul edilmiştir.

Madde 31’e bağlı (4)’üncü fıkra üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının 31’inci maddesinin (4) numaralı fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                      Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                                Ordu                                                İstanbul

                    Sakine Öz                                       Muharrem Işık                                      Doğan Şafak

                       Manisa                                              Erzincan                                               Niğde

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Muharrem Işık konuşacak.

BAŞKAN – Muharrem Işık, Erzincan.

Buyurun Sayın Işık. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii, her özelleştirme Erzincan’a ne getirdi ne götürdü, postane de ne getirip ne götürecek ben daha çok onun üzerinde durmak istiyorum. Benim derdim de Erzincan, ne yapalım.

Şimdi, daha önce TELEKOM özelleştirilmişti, TELEKOM’da benim bildiğim kadarıyla 400 kişi Erzincan’ı terk etti, gitti. Geçen ay elektrik anonim şirketi olan Aras özelleştirildi. Aras’ta 60 kişi mecburen emekliye ayrıldı, bu 60 kişinin en az 40 kişisi Erzincan’ı terk edecek, bunlar da bir yerlere gitmiş olacaklar. Tabii, PTT de özelleştikten sonra ya da özerkleştikten sonra orada da belli insanlar Erzincan’ı terk edecek.

Tabii, Erzincan doğunun parlayan şehri diyoruz. Gerçekten, doğa güzelliği olarak Erzincan doğunun parlayan şehridir ve bizim kendi aramızdaki deyişle de Antalya’dır normalde ama ne yazık ki Erzincan’da yapılan güzel şeylerin arkasından Erzincan hep zarar görüyor.

Şimdi, en son, şeker fabrikasının özelleştirilmesi Sayın Başbakanın imzalamamasıyla birlikte geri döndü ama şu anda yine özelleştirilmek için gün sayıyor. Erzincan’da şeker fabrikasının özelleştirilmesi ne demek? En aşağı 10 bin ailenin etkilenmesi demek. Bu da demek ki bizim özellikle saz bölgesi dediğimiz köylerde en az 2 bin ailenin etkilenmesi -onlar pancardan başka bir şey ekemiyorlar çünkü su alanı çok yüksek olduğu için, taban suyu- dolayısıyla onların da yavaş yavaş Erzincan’ı terk etmesi demektir.

Erzincan’ın nüfusu artıyor mu artmıyor mu diye baktığımız zaman, bu sene 1.700 artmış görünüyor ama… Gerçi, eskiden de Erzincan’ın nüfusu o kadar artmış değildi çünkü ben sağlık ocağında çalıştığım zaman en sağlam sayımları biz yapıyorduk işin aslı ETF yaptığımız zaman, o zaman da Erzincan’ın nüfusu şişirmeydi şu anda da şişirme görüyoruz.

Tabii, bu gidişle de Erzincan’ın nüfusunda iyice düşmeler olacak. Tabii, Erzincan’da PTT’nin özelleştirilmesiyle birlikte belli bir göç olacağı gibi, biraz önce dediğim gibi şeker fabrikasının kapanması ya da özelleştirilmesinden sonra, ki özelleşirse bari şeker üretecek bir firmaya verilse, işte Konya Şeker gibi bir yere verilse en azından çalışma olur ama kapanması uğruna veya bazı firmaların uğruna verilirse eğer Erzincan’da şeker fabrikası gider.

Geçen sene Et Balık Kurumu Erzincan’da CANPİ’yi satın aldı 1 lira iz değeriyle, özel idare aldı ve verdi. Geçen yıl dediler ki: “Eski parayla 11 trilyon para ayırdık, orayı yapıp, iyileştireceğiz ve hizmete açacağız.” Bu sene duyduğum, eski parayla 22 trilyon ayrılmış, yapılacak. Hâlen şu anda –Sayın Bakanım gerçi burada yok ama- kazma vurulmadı, binanın yıkılacağı söyleniyor. Biz bunu bir an önce bekliyoruz çünkü orayı verirken bizim encümenlerimiz de imza attılar 1 lira iz bedeliyle vermekten. Şart olarak da dedik ki, oranın bir an önce yapılıp -Erzincan’da özellikle tavuk üretimi yapılacaktı- tavuk çiftliklerinin, en azından, batan 275’e yakın tavuk çiftliğinin yeniden canlanması… Ve o zaman söylenen laf, bütün doğudaki devletlere, özellikle Türki cumhuriyetlerine tavuğun Erzincan’dan gideceği ve Erzincan’ın artık beyaz et cenneti olacağı yönündeydi. Tabii, bu da -şu an beklemekteyiz- hâlen olmadı.

Tabii ben sürekli olarak hastaneyi gündeme getirdiğim için artık birileri rahatsız olmaya başladı ama Erzincan’da gerçekten şu anda -bugün yine ortalık karışmış- devlet hastanesini araştırma hastanesine bağlamak için girişimler başlamış. Devlet hastanesinin araştırma hastanesine bağlanması demek, belki ekonomik olarak hastane kurtulur ama eğer ki orası bağlanırsa… Sayın vekilimiz bu konuda, biz söyleyince “kapanmayacak” diyor. Ben ona katılıyorum, onun da kapatmak istemediğine eminim, öyle de düşünmek istiyorum. Sayın Bakanımızın da kapatmak istemediğini düşünmek istiyorum, öyle de düşünüyorum ama çıkarmış olduğunuz Kamu Hastaneleri Birliği Yasası’yla, eğer ki zarar ederse orayı kapatacaksınız zaten, onun başka yolu yok. Çünkü onu kapatmazsanız ne onun başındaki atadığınız “ceo”lar kalacak ne de hastane kalacak. Yani bu yasayı siz çıkardınız biz o kadar karşı çıktığımız hâlde. Dolayısıyla da eğer ki bu hastane zarar ederse -ki, zarar eder- kapanmaya gider.

Biz diyoruz ki, mademki bu kadar özelleştirme yapıp, Erzincan’da nüfusunun göç etmesini sağlıyorsunuz, geliri düşürüyorsunuz, o zaman Erzincan’ı sağlık merkezi yapalım. Yani Erzurum’dan bizim ne farkımız var? “Erzurum’u kıskanıyor musunuz?” diyeceksiniz; kıskanıyorum, sağlık yönünden kıskanıyoruz. Çünkü Erzincan’da insanlar bunu hakketmiyorlar mı? Erzincan’ın çevresindeki illerden, ilçelerden gelen arkadaşlarımız, dostlarımız bunu hakketmiyorlar mı ki biz her şeyde Erzurum’a bağlı kalalım, Sivas’a bağlı kalalım, Erzincan’ın deyimiyle yollarda ölelim? Biz bunu istediğimiz için -bugün bir karar çıkacakmış- karar çıkmadan önce -Sayın Bakanım burada olsaydı iyi olacaktı ama yoklar kendileri- Erzincan’a bir an önce hastanenin temelinin atılması lazım. Temeli atılırsa hastanenin Erzincan da kurtulmuş olur, devlet hastanesi de kalmış olur. Yoksa eğer ki Araştırma Hastanesine bu şekilde bağlanıp da yönetimi tekele alırsak hastane yavaş yavaş kapatılmış olur. Ama dediğim gibi, önemli olan bunu bir an önce hayata geçirmek.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

31’inci maddeye bağlı (4)’üncü fıkrayı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... (4)’üncü fıkra kabul edilmiştir.

Şimdi geçici madde 1 üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 1 inci maddesinde yer alan “bir yıl içerisinde” ibaresinin “2 yıl içerisinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  D. Ali Torlak                                     Ali Halaman                                     Zühal Topcu

                     İstanbul                                             Adana                                              Ankara

                Mustafa Erdem                                 Mehmet Günal                              S. Nevzat Korkmaz

                      Ankara                                             Antalya                                              Isparta

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın Geçici 1 nci Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                    Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                               Ordu                                               İstanbul

                    Sakine Öz                                     Muharrem Işık                                   Doğan Şafak

                      Manisa                                            Erzincan                                             Niğde

BAŞKAN – Komisyon son okunan önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Muharrem Işık.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Işık.

MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Erzincan’da tabii -yeni çıkarmış olduğunuz bir Mera Yasası vardı- bu Mera Yasası’yla birlikte meraların, işte hayvan sayısı az olan köylerden diğer taraflara takviye olarak verilmesi yönünde çalışmalar yapıldı, bu meralar da dağıtıldı. En son dağıtılan meralarda... Erzincan’da o kadar komik şeyler oluyor ki… Şimdi, Erzincan’da hayvancılığı en iyi yapan kurum, kişiler daha doğrusu, bizim Şavaklı dediğimiz hemşehrilerimiz. Bunlar daha çok Ilıç yöresinde görev yapıyorlar. Zaten bu hemşehrilerimizden bir tanesi de şu anda TEDAŞ Genel Müdürümüz kendileri. Tabii -orada verilirken- bu ihalelerde bir sürü kokular geliyor. Nasıl geliyor? Diyorlar ki: “Bu köye giren ihaleye sen bu kadar para yatırdın, burayı ele almak için yaptın ama bir yerden gelen şeylerden dolayı başka birinin alması… Onun hayvan sayısı daha çok, daha fazla. Seni ihaleye sokmuyorum.” Aradım Sayın Vali Yardımcımızı dedim ki: “Niye böyle yapıyorsunuz?” Tarım il müdürlüğünü aradım. “Yasa böyle diyor, eğer gelmezse veya bir şey duyulursa onunla ilgili biz bunu kabul etmiyoruz, sokmuyoruz.” Ama diğer tarafa bakıyorsun, diğer kişilerin de başka taraftaki insanların hayvanlarını kiralayarak getirdiği ve orada hayvancılık yaptığını görüyoruz.

Sonuçta, hepsi bu “Şavak” dediğimiz, hemşehrilerimiz, Erzincan’ın şu anda tulum peynirini ayakta tutmaya çalışan kesim bunlar. Biz bunlara da böyle darbe vurduğumuz zaman, zaten hayvanlarını taşırken, götürürken bir sürü sıkıntıyla karşılaşıyorlar, iyice bu sene birbirine düşecekler. Şunu söyleyeyim: Gerçekten, bu yıl bayağı bir gerginlik oldu, gerginlik de hâlen devam ediyor çünkü gerçekten hakkaniyetle dağıtım olmadı. Ben bunu gördüm. Peynirleri kim alıyorsa, kimden daha çok peynir alıyorsa, kime veriyorlarsa onlar dağları kiraladılar. Peynirleri Elâzığ’daki toptancılara verenlere bu sene biraz kadirlik oldu orada. Bu konuda dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. Zaten Sayın Tarım Bakanımıza gerekli soru önergesini ve araştırma önergesini verdik, inşallah bize doğru cevap verirler.

Erzincan’da diğer sıkıntımız da bu HES’lerle ilgili ve barajlarla ilgili sıkıntılar. Şimdi, ne hikmetse, yapılan HES’ler ve yapılan barajların hepsi Cumhuriyet Halk Partisine oy veren köyleri yok edecek şekilde yapılıyor. Şimdi, Kırmana köyümüz, Ağılözü köyümüz -eski ismi Kırmana, yeni ismi Ağılözü köyümüz- oraya bir gölet yapılması düşünülüyor. Yapılsın, ona bir şey demiyoruz ama öyle bir alan var ki ucuza yapılacak. Dar alanda yapılan yere yapıldığı zaman ucuza mal oluyor ama köyün eski evleri -ama şu anda oturuluyor, eski dediğim köy yeri değiştiği için öyle söylüyorum- bir de mezarlıkların olduğu yerler gidiyor. Ama 2 kilometre aşağı yapıldığı zaman biraz masraflı olacak çünkü alan biraz genişliyor. Oraya yapıldığı zaman ne mezarlıklara bir şey olacak ne de köydeki evlerde yıkılma olacak ama ısrarla “İlla ki biz buraya yapacağız.” diye tutturuyorlar. Genel müdürlerle konuştum, Erzurum Bölge Müdürüyle konuştum, tabii, bir şeyler uyduruluyor, burada “Sağlam değil.” deniliyor ama kesinlikle öyle bir şey yok. Çünkü hemen hemen aynı yer, yalnız genişlik olarak da fazla olduğunu biliyoruz çünkü ben o bölgenin çocuğuyum aynı zamanda. Kemah’ta 2 tane baraj yapılacak. Bu barajların alanı, kapladığı yerde yaklaşık 8 tane köyün kalkması gerekiyor çünkü suyun altında kalacak. Bakıyorsun, hepsi zaten Cumhuriyet Halk Partisine oy veren köyler. Bu köyler ne yapacak? Büyük ihtimalle işte hak ettiği değerin altında paralar verilecek, onu da biliyoruz. Ama bunlar da orada artık yerleşim yapmayacakları için Erzincan’ı yine terk etmiş olacak. Tabii, siz buna sevinirsiniz çünkü niye? Cumhuriyet Halk Partisinin orada milletvekili çıkarmakta belki biraz zorlanacağını düşünürsünüz.

Ve HES yapılırken öyle hoyratça davranıyorlar ki şu anda 1 tane daha HES yapılıyor yukarda, gene Kemah’ta. Adamın, hiç izin almadan, hiç sormadan tarlalarını yol yapıyorlar, dümdüz yapıyorlar. Oradan mı geçecek, oradan mı geçmeyecek, belli değil. Üç tane yol vurdular kendi kafalarına göre. Önce birinci tarafa vurdular, daha sonra ikinci tarafa, şu anda üçüncü tarafa vuruyorlar ve tarlaları mahvettiler resmen. Kaymakam Bey’i arıyoruz, ses yok. Vali Bey’e söylüyoruz, ses yok. “Burada proje yapılacak. Bunlara hakkı olan para neyse o verilecek.” diye söylüyorlar ve bu şekilde geçiştiriyorlar.

Köylerimize yapılan hizmetler konusunda, ben, burada, özellikle il genel meclis üyesi arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum çünkü gerçekten Erzincan’da bir tek hakkaniyetle davranan, o konuda hizmet yapan yerel yönetimlerde il genel meclisi üyelerimiz var. Bu AKP’deki arkadaşlarımız da aynı, CHP’de, MHP’deki arkadaşlarımız da aynı. Ama ne yazık ki, gönderilen miktara baktığımız zaman, tabii, birileri burada “Erzincan’a haddinden fazla para gidiyor.” diye söyleyebilirler ama öyle değil.

Baktığımız zaman köylerimize hizmet konusunda çok kötü durumdayız. Gelen ilçelere düşen paraya baktığımız zaman 300-400’den fazla düşmüyor. 1 kilometre asfaltın 80 bin lira olduğunu düşünürsek eğer, bununla yapılacak şeyin ne kadar olduğunu takdir edersiniz.

Bu konuda da Erzincan’ın eğer özellikle Ergan Dağı Projesi yapıldıktan sonra parlayan şehir olmasını istiyorsak, öncelikle köylerimizi kalkındırmamız lazım, köylerimizi canlandırmamız lazım.

Bu konuyla ne kadar ilgilenirsiniz bilmiyorum ama tabii yardımlar olursa memnun oluruz. Ama biz, yine, bildiğimiz doğruları söylemeye devam edeceğiz. Bunları söylediğimiz zaman hiç kimse alınmasın ve şu var: Erzincan’a devlet hastanesi yapıldığı zaman puanı ben almayacağım siz alacaksınız. Ona göre de hareket etmek gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 1 inci maddesinde yer alan “bir yıl içerisinde” ibaresinin “2 yıl içerisinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

                                                                                                                       S. Nevzat Korkmaz (Isparta)

                                                                                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, Sayın Ulaştırma Bakanımız burada değil ama Sayın Müsteşar Bey burada, geçen yıl yaptığımız Bakanlık ziyaretimizi ve kapatılan Burdur-Isparta demir yolunun tamir edilerek yeniden açılması hususunu kendilerine hatırlatmak ve heyetimize verdiği sözü bir kez daha gündeme getirmek istedim. Ispartalılar, Burdurlular ve Milliyetçi Hareket Partililer olarak, doğrusu, bu sözün yerine getirilmesini beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında hepimiz biliyoruz ki PTT AŞ tasarısı, özelleştirmenin altyapısını oluşturmak ve özelleştirilmiş PTT’nin önünü açmak için gündeme getirilmiştir. Her zaman olduğu gibi, AKP bu yalın gerçeği dillendirmek yerine, yani bizlere, sizlere dürüstçe davranmak yerine millî iradeyi perdelemek gibi bir davranış biçimini sergilemektedir. Her türlü eksikliğine ve imkânsızlığına rağmen her yıl yaklaşık 200 trilyon kâr eden PTT’nin gelirlerinde birilerinin gözü vardır ve AKP bu aracılığa soyunmuştur.

PTT bu yapısıyla iyi yönetiliyor mu? Herhâlde kâr eden ve uzun süreli bir yönetici ve yönetim kuruluyla devam edilen bir kurum adına tersini söylemek için elimizde aksi yönde belge ve bilgiler olması lazım. Peki, iyi yönetildiğini ve kâr ettiğini düşündüğünüz bir kurumu neden özelleştiriyorsunuz? Yoksa bugün iyi, her şey yolunda gidiyor ama yarın kötü yönetilebilir gibi bir endişe mi taşıyorsunuz? “Hazır bu durumdayken satalım.” mı muradınız? Mesela özelleştirme yerine her türlü siyasal etkilerden uzak, teknolojik gelişmeleri takip eden, piyasa kurallarını yerine getiren bir PTT için; yönetimini özerkleştirme, bağımsız kılma hiç aklınıza gelmedi mi? Bir kurumun özelleştirilmesinde dikkate aldığınız tek ölçüt onun kâr ediyor olması mı? Mesela, bu kurumun ülkenin güvenli geleceği açısından stratejik olmasının hiçbir önemi yok mu? İstiklal Harbi’nde Telgrafçı Hamdi Bey’in bu ülkenin hür ve bağımsız olmasında oynadığı rolü de mi okumadınız? Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, önemli olan o teknolojiyi kullanan insan faktörü değil midir?

Bakın, bu soruları daha da artırabiliriz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylediğimiz belli. “Özelleştirmeye hayır, özelleştirme istemiyoruz.” falan değil söylediğimiz, “Özelleştirmek istediğiniz kurumun stratejik öneminin farkında mısınız?” diye soruyoruz. Bu hususta detaylı tahlilleriniz var mı? Maalesef Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu analizlerin yapıldığına inanmıyoruz. AKP’nin milletlerin bağımlı hâle getirilmesinde küresel güçlerin en çok önem verdikleri argümanın o milletin ekonomisini bağımlı hâle getirmek, yüksek teknolojiye sahip bilgi üreten firmalarına el koymak olduğunu bildiğinizi düşünmüyoruz. Bu yüzden, yaptığınız özelleştirme falan değil, yabancılaştırmadır. Bu tasarı, bu kurumun satılmasının ilk adımı olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu konu görüşülürken bizlere iletilen şu sualleri de sormak ve cevaplarını beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Her tarafta maalesef amacına uygun olarak kullanılmayan posta kutuları vardır. Bu kutular günlük açılmadığı gibi çoğunun içine de çöp doldurulmaktadır. AKP döneminde yapılan posta kutularının yapım ve montaj maliyetini ve kimlere yaptırıldığını bilmek istiyoruz.

Bir de, postacıların kullandığı el terminalleri var. Bunun da PTT’ye maliyetini öğrenmek istiyoruz. Bugün bu terminallerin neredeyse hepsi atıl durumdadır. PTT kargo geçiş merkezinin kurulum ve bakım maliyetini kamuoyu soruyor. Zorunlu giderlerini bile karşılayamayan bu merkezlerden daha nerelere kuracaksınız? 27 Martta bu düzenlemeye itiraz eylemleri yapan sendika üyelerine her türlü tehdit ve kötü muamele yapıldığı tarafımıza iletilmiştir. Bunlar doğru mudur? Bu mobbing ve tehditlerin dilinizden düşürmediğiniz ileri demokrasi anlayışıyla bağdaşır bir tarafı var mıdır?

Bu soruların cevabını kamuoyunca beklediğimizi  ifade ediyor, inşallah, Isparta-Burdur demir yoluyla ilgili söz sırası geldiğinde de Ulaştırma Bakanımızın kamuoyuna, Ispartalılara, Burdurlulara bir müjde vermesini beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum. Bölge milletvekilleri adına da hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 1’inci madde kabul edilmiştir.

Geçici 2’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “iki ay içinde” ibaresinin “bir ay içinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  D. Ali Torlak                                      Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                 Mustafa Erdem                                    Mehmet Günal                                 S. Nevzat Korkmaz

                       Ankara                                              Antalya                                               Isparta

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın Geçici 2 nci Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                      Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                                Ordu                                                İstanbul

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak

                       Manisa                                               Niğde

BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasayla tekel hakkı tanınan PTT, 233 sayılı KHK’ya tabi kamu tüzel kişiliğini haiz kamu iktisadi kuruluşu olarak kurulmak zorundadır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 15.42

 

ÜÇÜNCÜ  OTURUM

Açılma Saati: 15.52

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER : Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Tanju ÖZCAN (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Tasarının 2’nci maddesi üzerinde verilen Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

 Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

452 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 2 inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “iki ay içinde” ibaresinin “bir ay içinde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                           S. Nevzat Korkmaz (Isparta) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde ile posta hizmetlerini temsilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kuruluna atanacak kurul üyesinin en geç bir ay içerisinde atanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 2’nci madde kabul edilmiştir.

Geçici 3’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 3 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  D. Ali Torlak                                      Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                 Mustafa Erdem                                    Mehmet Günal                                              

                       Ankara                                              Antalya                                                   

GEÇİCİ MADDE 3- (1) Görev sözleşmesi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içerisinde görüşü alınmak üzere Danıştay’a gönderilir. Danıştay’ın iki ay içerisinde görüşünü bildirmesini müteakip, Danıştay’ın görüşü doğrultusunda görev sözleşmesi PTT ile Kurum arasında imzalanarak yürürlüğe girer.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının “Görev sözleşmesi” başlıklı Geçici 3 ncü maddesinin Kanun Tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                       İdris Yıldız                                      Haluk Eyidoğan

                      Kocaeli                                                Ordu                                                İstanbul

 

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak

                       Manisa                                               Niğde

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

PTT tekel hakkını yasadan aldığına ve yasa ile görevlendirildiğine göre, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan piyasada faaliyet gösteren diğer firmalar gibi evrensel posta hizmet sağlayıcısı olarak yetki belgesi alması yeterlidir. Ayrıca yasadan kaynaklanan tekel hakkı için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından görevlendirilmesinin hukuksal dayanağı olmadığı gibi gereği de bulunmamaktadır. Bu itibarla, aksine düzenleme içeren geçici 3 ncü maddenin Tasarıdan çıkarılması gerekir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 3 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                D. Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları

GEÇİCİ MADDE 3- (1) Görev sözleşmesi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içerisinde görüşü alınmak üzere Danıştay’a gönderilir. Danıştay’ın iki ay içerisinde görüşünü bildirmesini müteakip, Danıştay’ın görüşü doğrultusunda görev sözleşmesi PTT ile Kurum arasında imzalanarak yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe lütfen.

Gerekçe:

Mevcut tasarıda görev sözleşmesiyle ilgili olarak Danıştay’ın düşüncesinin alınması uygulama zorunluluğu getirmez. Dolayısıyla teklifimiz ile Danıştay’ın görüşünün alınması ve bu doğrultuda sözleşmenin imzalanarak yürürlüğe girmesi, olası hukuki aksaklıkların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 3’üncü madde kabul edilmiştir.

Geçici 4’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

                  D. Ali Torlak                                      Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                           

                 Mustafa Erdem                                       Alim Işık                                        Mehmet Günal

                       Ankara                                              Kütahya                                              Antalya

                                                        

 

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının “Devir” başlıklı Geçici 4 ncü maddesinin Kanun Tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                           

Mehmet Akif Hamzaçebi                      Haydar Akar                 Haluk Eyidoğan                  İdris Yıldız

                    İstanbul                             Kocaeli                           İstanbul                             Ordu

                        

                  Sakine Öz                        Doğan Şafak                     Musa Çam

                    Manisa                               Niğde                              İzmir

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarının birazdan kabul edilip yasalaşacağı anlaşılıyor ancak madem yasalaştırıyoruz, bari kendi içinde tutarlı, düzgün bir kanun olsun.

Amatörce yazılmış olan maddeler var, onlardan bir tanesini görüşüyoruz şimdi. Şöyle diyor madde: “Mülkiyeti mülga Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğüne ait taşınır ve taşınmazlar… -şunlar, bunlar vesaire- tescil ve ilanı müteakip PTT’ye devredilmiş sayılır.” Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte de Türkiye Cumhuriyeti Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü yürürlükten kalkmış olacak, mülga olacak yani, ilga edilmiş olacak. Peki, yeni kurulan PTT AŞ’nin faaliyete geçmesi için tescil ve ilan beklenecek ve madde diyor ki; tescil ve ilandan sonra bu taşınır ve taşınmaz mallar PTT AŞ’ye devredilmiş sayılacak. Peki, tescil ve ilan gerçekleşene kadar bu taşınır ve taşınmaz malları kim yönetecek? Bunun cevabı bu tasarıda yok. Bu maddeyi gelin kabul etmeyelim, bir ara verelim, düzgün bir şekle dönüştürelim.

Yine, tescil ve ilanı müteakip yeni genel müdürlük faaliyete geçeceğine göre, o tarihe kadar personel ne olacak? Personel de tescil ve ilanı müteakip yeni kurulacak olan anonim şirkete devredilmiş sayılacak. Bunun cevabı yine ortada yok. Yani “Nasıl olsa biz bakanlığız, nasıl olsa genel müdürlüğüz, bu teşkilatı ortada bırakmayız, bunlar bizimdir.” diyemezsiniz, yasa hiç kimseye bu yetkiyi vermiyor. Bunun cevabı tasarıda yok.

Maddenin ikinci fıkrası yine amatörce yazılmış olan bir fıkradır. Taşınır ve taşınmaz malların devrine ilişkin olarak yapılacak olan işlemler nedeniyle düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden muaftır, doğru bir hüküm.

Yine bu işlemler harçtan muaf olacak, bu da doğru ve bu kanun çerçevesinde yapılacak taşınır ve taşınmaz mallar, intikaller veraset ve intikal vergisinden müstesnadır. Taşınır ve taşınmaz malların veraset ve intikal vergisinden müstesna olması yönünde bir hüküm koyduğunuza göre, bu madde taşınır ve taşınmaz malları ayrı değerlendiriyor. Yani daha önce sözünü ettiğim işlemler kapsamına giren bir husus değil taşınır ve taşınmaz mal devri. Öyle olsaydı “Şunlar, şunlar, şunlar hem harçtan hem damga vergisinden hem de veraset ve intikal vergisinden muaf.” denirdi. Normalde, ortada bir bağış işlemi yoktur. Dolayısıyla, veraset ve intikal vergisine tabi olacak bir devir de yoktur çünkü yasa gereği bir kurumun malları bir başka kuruma devredilmiş sayılmaktadır. Ortada veraset ve intikal vergisi mevzusuna giren herhangi bir işlem yoktur. “Ne olur ne olmaz.” diye bir endişeyle böyle bir hüküm yazılmış olabilir, onu da anlayışla karşılayabilirim ama ne olur ne olmaz endişesiyle “Bütün bu işlemler veraset ve intikal vergisinden müstesnadır.” şeklinde bir hüküm yazarken taşınmaz malların devrinin tapu harcından muaf olması yönünde bir hüküm koymamış olmanız büyük bir eksiklik. Bu maddeyle, yürürlükteki, hâlen faaliyette olan PTT Genel Müdürlüğünden bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte kurulacak ve daha sonra faaliyete geçecek olan PTT AŞ’ye devredilecek taşınmaz mallar tapu harcına tabi olacaktır. Bunu tutanaklara geçiriyorum ki ileride Gelir İdaresi herhangi bir hata yapmasın, bu harcı alsın. Yok, eğer bu tasarıyı hazırlayanların, Hükûmetin niyeti bu harcın ödenmemesi ise, o zaman ara verelim de bari bu işlemlerin harçtan muaf olduğu yönünde bir hükmü buraya koyalım.

Ama baştan sona amatörce yazılmış bir hüküm var, yasalaşmasını doğru bulmuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                    Alim Işık  (Kütahya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 452 sıra sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın çerçeve 31’inci maddesinin geçici 4’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde yeni kurulan şirkete olan devirlerle ilgili bir madde. PTT’nin üzerindeki taşınır ve taşınmaz her türlü varlığın yeni şirkete devrinin otomatik olarak yapılacağı hükmünü içermekte ancak “Devirle ilgili tereddütlerin giderilmesinde Bakanlık yetkilidir.” diye son cümle eklenmiş. Önergemiz bu son cümlenin metinden çıkartılmasına yönelik.

Bakanlığın yetkilendirilmesi kanunla yapılıyor ama bu tür tereddütlerin giderilmesi sadece Bakanlığın bu konuda vereceği karara bağlı olacak bir konu değildir. Zaten bu konuyla ilgili her türlü ilgili resmî evrak, çözüm yolu, gerekirse yargı olmak üzere, şu ana kadar geleneksel sistemle bir şekilde çözülecektir. Dolayısıyla, bu cümle uygulamada ciddi rahatsızlıklara ve bazı sakıncalara yol açabilecek bir cümledir, Bakanlığın bu tür tereddütleri gidermedeki yetkisinin kanunla buraya zikredilmiş olması doğru bir uygulama olmayacaktır. Önergemiz bununla ilgilidir, umarım yüce Meclis bunu yerinde bulacaktır.

Bu vesileyle, PTT çalışanlarının ve tasarının geneliyle ilgili bazı dile getirilmeyen konuları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, PTT çalışanlarının içinde bulunduğu sorunları “Postacı Nevzat” ismiyle Kütahya’daki bir PTT çalışanı kısa bir film hâline getirmiş ve son günlerde İnternet’te, sosyal medyada tıklama rekoru kıran bir filme dönüştürmüştür. Burada gerçekten PTT çalışanlarının hangi sıkıntılarla muhatap olduğu çok güzel bir şekilde anlatılmış. Ancak, tabii ki bu rekorun kırılmış olması sorunların çözülmesine ya da konunun medyaya bu şekilde yansıtılmış olması sorunların giderilmesine yardımcı olmuyor.

Burada en önemli konulardan birisi, daha önce, seksen yıl önce, 1953 yılında kanunla kurulmuş olan PTT Kefalet Sandığı için, işe ilk girişte maaşın yarısı, diğer aylarda da yüzde 2 oranında olmak üzere yapılan kesintilerden dolayı oluşmuş birikintilerin PTT çalışanlarına geri verilmemesi sorunudur. 2004 yılında yapılan bir düzenlemeyle bu sandık fiilen lağvedilmiş AKP Hükûmeti tarafından. Arkasından TELEKOM bu sandıkta biriken paraları kişi başına 18 bin TL dolayında olmak üzere geri iade ederken, PTT, maalesef, bu paraların yüzde 30’unu ölüm veya emeklilik olması hâlinde kişiye ödeyebileceği, yüzde 70’ini ise PTT Yönetim Kurulunun kararına bağlamasıyla... Bu yüzde 70’lik bölüm, o günden bugüne, daha çok, PTT’ye araç alma, bina yapma ve benzeri gibi kanallarda kullanılmış. Dolayısıyla çalışanların maaşından kesilen bu kesintinin PTT’nin araç gereç alımında kullanılması doğru değil. Bu, mahkemeye taşınmış. Danıştay 5. Dairesi söz konusu başvuruyu 2009 yılı Eylül ayında haklı bulmuş ama buna rağmen, o gün itibarıyla, 2004 yılında toplam 252 trilyon lira para, çalışanlara dağıtılması gereken, dağıtılmamıştır. Bunun mutlaka çözülmesi ve çalışanların hakkının çalışanlara iade edilmesi gerekmekte.

Diğer taraftan, PTT çalışanlarının illere göre dağılımında büyük bir dengesizlik vardır. Coğrafya ve il nüfusu dikkate alındığında, birçok ilde, özellikle Sayın Bakanın bağlantılı olduğu illerde ciddi miktarda personel fazlalığı varken, başka illerde, Anadolu’nun birçok ilinde çalışan eksikliği vardır. Bunun mutlaka giderilmesi gerekir.

Diğer taraftan, personelin yaşadığı sorunlarla ilgili ve PTT’nin zarara uğratıldığıyla ilgili, 2007-2008 yılında yaklaşık 30 bin dolayında olan aylık gönderi miktarı, yapılan düzenlemeler sonucunda, son dönemde 15 bin dolayına inmiş ve hazine zarara uğratılmıştır.

Bu duygu ve düşüncelerle, önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 4’üncü madde kabul edilmiştir.

Geçici 5’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

               Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 5’inci maddesine aşağıdaki 4’üncü fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Şandır                          Ali Halaman             Zühal Topcu

    Mersin                                      Adana                  Ankara

Mustafa Erdem                        Mehmet Günal            D.Ali Torlak

   Ankara                                      Antalya                    İstanbul

(4) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında posta dağıtıcıları ve posta dağıtım işinde çalışanlar doksan günlük fiili hizmet zammından yararlandırılırlar.

BAŞKAN – Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

PTT, Posta Hizmetleri Kanunu’nda çok temel değişiklikler yapıyoruz. Bir anlamda, yeni bir kuruma dönüştürüyoruz. Bu kadar köklü bir değişiklik yaparken, PTT’yi PTT yapan posta dağıtıcılarına, müvezzilerine, yani postacıya herhangi bir hak getirmiyoruz.

Verdiğimiz önergeyle diyoruz ki: “PTT dağıtıcılarına yılda doksan gün fiilî hizmet zammı verilsin.” Çünkü, bu insanlar, gerçekten, “PTT” denince  akla gelen insanlar, bu hizmetin merkezinde olan, bu yükü taşıyan insanlar.

Değerli arkadaşlar, kanun kurucu olarak, hukuk kurucu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi, bana göre, kendi gündemine, kendi kararına sahip çıkabilmelidir. Maliye istiyor diye, Hazine istiyor diye… Ben inanıyorum ki Sayın Komisyon Başkanı da istiyor, Sayın Bakan da istiyor ama Komisyonda “Maliye istemiyor.” diye böyle bir teklifi reddettiniz, burada da reddediyorsunuz. Ben şimdi size soruyorum: Bu posta dağıtıcılarına yıpranma karşılığı, hizmet karşılığı bir şey vermek gerekmiyor mu? PTT Kanunu’nu bütünüyle yeniliyorsunuz, şeklini değiştiriyorsunuz ama bu yükü taşıyan insanlara 1 gram bir şey vermiyorsunuz. Bunun neresinde adalet var? Kanun koyucu olarak, hukuk kurucu olarak sizin adalete riayet etmek gibi bir sorumluluğunuz yok mu?

Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz önerge bu, diyoruz ki: “5510’un 40’ıncı maddesinin (12)’nci fıkrasına posta dağıtıcılarını da ekleyelim ve yılda doksan gün fiilî hizmet zammı verelim bu insanlara.” Sayısı çok fazla değil, bunu vererek Türkiye Cumhuriyeti devleti hazinesi göçmez, Maliye iflas etmez. Hani bir söz vardır: “Dünyanın ortası” diye kazığı çakmış, itiraz edene “Hayır.” diyor, hâlbuki çaktığı kazık ayağına batmış. Bu kazığı çıkarıp şuraya çakmak bizim inisiyatifimizde, bizim kararımızda, bizim görevimiz, bizim sorumluluğumuz. Bu posta dağıtıcılarına, sayısı ne kadar bilmiyorum ama, gerçekten, PTT söz konusu olunca, “Postacı baba” diye hepimizin çocukluğunun tatlı hikâyeleri olan postacılara biz, bir sosyal maliyet olarak, bir sorumluluk gereği bu fiilî hizmet zammını vermek mecburiyetindeyiz. Verirsek doğru yapmış oluruz. Verirsek, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Genel Kurul olarak, siyaset kurumu olarak, siyasi partiler olarak ama her şeyden önce, siyasi iktidar olarak siz bir hakkı yerine getirmiş olursunuz. Ama ne yazık ki burada karar verici yok. Komisyon Başkanına söylüyoruz, olmuyor; Grup Başkan Vekiline söylüyoruz, olmuyor. Sayın Hükûmet burada olsa, ilgili Sayın Bakan burada olsa, muhtemel, bir inisiyatif koyabilirdi ama…

ALİM IŞIK (Kütahya) – “Evet.” derdi o olsaydı.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – PTT dağıtıcılarına karşı haksızlık yapıyorsunuz sayın Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri. Sizi hem onlara hem de milletime şikâyet ediyorum. Gelin, bu sorumluluğunuzu yerine getirin. Genel Kurul iradesine sahiptir, vereceğiniz oylarla bu önergeyi kabul etmeniz hâlinde posta dağıtıcıları yılda doksan gün fiilî hizmet zammına kavuşmuş olacaklar. Verilmemiş şey değildir, başka çalışanlarımıza lütfettiğimiz bu hakkı PTT müvezzilerinden, dağıtıcılarından kıskanmayınız. Bununla ne hazineyi koruyabilirsiniz ne Maliyeyi iflastan kurtarabilirsiniz.

Takdirinize sunuyorum. Lütfen, bu önergemizi kabul ediniz.

Hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Şandır ismimden de bahsederek sataştı, iki dakika söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

 

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın görüşülen kanun tasarısının geçici 5’inci maddesinde verilen önerge üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Şandır’ın söylediği ifadelere katılmamak mümkün değil. Keşke mümkün olsa, Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızın tamamının emeklilik yaşlarını daha az bir seviyeye getirsek. Mesela, 2000 yılında, 1999 yılında çıkan yasada, o zaman muhalefette bulunan bir siyasi partinin ve diğerlerinin söylediği gibi, “mezarda emeklilik” söylemlerini… Ki 2032 yılında… Biliyorsunuz, bunun temeli 2000 yılında çıkan Sosyal Sigortalar Yasası’yla ortaya çıktı. Yani 35 yaşında, 40 yaşında emekli olma imkânı olan insanların, aktüeryal dengelerin bozulmasından dolayı, gelecek yıllarda gençlerimizin, şu anda 18, 20 yaşında olan gençlerimizin o bedelleri ödeme mecburiyetinde kalacaklarından dolayı, doğru olduğunu düşündüğüm bir yaklaşımla, bütün dünyadaki ülkelerde de olduğu gibi, emeklilik yaşı belli bir noktaya doğru geldi.

Şimdi, Sayın Şandır önergesini burada ifade ederken dedi ki: “Sayısının ne kadar olduğunu bilmiyorum.” Biz burada bir devlet hazinesini yönetirken… Muhakkak muhalefet bunu söyleyecek, dilin kemiği yok, istediğini yapabilir. Mesela, Sayın Şandır burada “doksan” değil de “yüz seksen gün” de diyebilirdi ama bunun sonucunda devlet hazinesinin, maliyesinin hangi noktalara doğru gideceğini, biz posta dağıtıcılarına bir şey yapalım derken öbür tarafta hangi insanların haksızlıkla karşı karşıya kaldıklarını da muhakkak hesap etmemiz gerekir.

Bu anlamda, Sayın Şandır bu teklifi sunduğunda Sayın Bakan iyi niyetle “uygun” dedi, Komisyon Başkanımız iyi niyetle “uygun” dedi ama bunun ucunu ve bedellerini, 76 milyon vatandaşın hangi bedeli ödeyeceğini bilmeden Genel Kurul iradesiyle bir karar vermeye kalktığı takdirde, 76 milyona karşı biz vebal altında kalmış oluruz, sorumsuzluk yapmış oluruz.

Bir de Sayın Başkan, izin verirseniz, bir milletvekili arkadaşımızın, sizin gündem dışı konuşmalardan sonra verdiğiniz bir dakikalık sözle ilgili hassasiyetle dile getirdiği bir konu vardı. Sayın Atıcı tahmin ediyorum.

18 Mart 2013 tarihinde Üniversitelerarası Kurulla ilgili yapılan bir toplantıda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yarım dakika uzatırsanız…

BAŞKAN – Veriyorum, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …İstiklal Marşı okunurken bir kişinin ayağa kalkmadığıyla ilgili bir ifade vardı.

İçişleri Bakanımız hassasiyet gösterdi -aslında, İç Tüzük gereğince imkân bulabilmiş olsaydı buna kendi cevap verecekti ama- o notu hem YÖK Başkanından hem de Üniversitelerarası Kurul Başkanından aldılar ve o notu bana ilettiler, kendileriyle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

“18 Mart 2013 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye yerleşkesinde, Şanlıurfa Üniversitesi Rektörlüğünün başkanlığında Üniversitelerarası Kurul toplantısı yapılmış. Günün Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümüne rastlaması münasebetiyle saygı duruşu yapılmış ve İstiklal Marşı okunmuştur. Salonda herkes hem Çanakkale şehitlerini anma toplantısını yapıp ayakta saygı duruşunda bulunmuş hem de İstiklal Marşı’na gerekli hassasiyeti göstermişlerdir.”

Tahmin ediyorum yanlış bir bilgi vardır. Sayın Atıcı’nın da bu hassasiyetine, kendilerine teşekkür ediyoruz. Sayın Bakanımız da bu bilgiyi yerinden ve ilgililerden de alıp düzeltme imkânını vermiştir.

Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

Sayın Atıcı…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, izin verirseniz, tabii, doğal olarak bir açıklama hakkım doğdu. Otuz saniyeyi geçmez efendim.

BAŞKAN – Buyurun, tabii, ne demek.

 

9.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, konu hassas bir konudur, üzerinden siyaset yapılacak bir konu değildir. Ancak, bu tespit yapılmıştır ve o kişinin yanına gidilerek niçin ayağa kalkmadığı sorulduğunda… Acaba -tanımadıkları için- felçli mi, yoksa başka bir problemi mi var? Olabilir, insan hasta olur, felçli olur, kalkamayabilir. Kişiyi ayakta gördüklerinde, işte “Ayağım ağrıyor, belim ağrıyor, onun için kalkamadım.” gibi bir açıklamada bulunulmuştur.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tarihler aynı tarih mi, bizim söylediğimiz?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Efendim, 18 Mart, tarihleri verdim.

Kişi bellidir. Bu konuda gereken hassasiyetin gösterilmesi çok önemlidir efendim. Bunun üzerinden siyaset yapılmaması gerektiği için de burada kesiyorum.

Çok teşekkür ederim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biz aldığımız bilgileri burada paylaştık. Eleştiri anlamında demiyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Gerekirse isim de veririm.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Atıcı.

 

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/751) (S. Sayısı: 452) (Devam)

 

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 5’inci madde kabul edilmiştir.

Geçici 6’ncı madde üzerinde üç önerge vardır. İkisi aynı mahiyette önergelerdir. Onların dışındaki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki metnin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  D. Ali Torlak                                      Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                 Mustafa Erdem                                    Mehmet Günal

                       Ankara                                              Antalya

“PTT'de istihdamına devam olunan personelden, bu kanunda tanımlanan sözleşmeli personel statüsüne geçmek isteyenler ile imzalanacak sözleşmenin süresi, kişinin yaş haddinden emekliliğe ayrılma süresine kadar olacak şekilde belirlenir. Geçmek istemeyenler ile geçmesi uygun görülmeyenlerin, bir yıllık süre içerisinde talepte bulunmaları halinde, PTT tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu personel, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun değişik 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilir. Ancak, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca Özelleştirme Fonundan karşılanması öngörülen ödemeler, PTT tarafından karşılanır. Bu şekilde yeni bir kadroya nakledilenlerden, haklarında şahsa bağlı hak ve/veya fark tazminatı uygulaması devam eden personelin 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamındaki hakları devam eder. Bu madde uyarınca yapılan atamalar, ilgililerin şahsa bağlı haklarının ve fark tazminatının tespitine esas önceki kadro ve pozisyonlarının ücretlerinin artırılması ve şahsa bağlı haktan yararlanma süresinin yeniden başlaması sonucunu doğurmaz."

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

452 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Geçici 6. Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Sırrı Sakık                                       Pervin Buldan

                       Bingöl                                                 Muş                                                  Iğdır

                    Esat Canan                                          Altan Tan

                      Hakkâri                                            Diyarbakır

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Haydar Akar                                    Haluk Eyidoğan                                     İdris Yıldız

                      Kocaeli                                              İstanbul                                                Ordu

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak                                        Musa Çam

                       Manisa                                               Niğde                                                 İzmir

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeye Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA, VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA ŞAHİN (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Musa Çam efendim.

BAŞKAN – Sayın Çam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; 452 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın geçici 6’ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve tüm PTT çalışanlarını, emekçilerini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 2011 yılı Ekim ayı içerisinde İstanbul’da düzenlenen Avrupa Kamu İşletmeleri Birliği Genel Kurulu sırasında ve sonrasında Sayın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım şöyle bir açıklama yaptı AKP Hükûmetinin ve Bakanlığın PTT’ye dair niyetleri için: “Yapacağımız iş PTT’nin özelleştirilmesi değil, PTT’nin tekel hakkının kademeli olarak kaldırılmasıdır.” dedi. İkincisini de “PTT’nin KİT yapısının daha esnek hâle getirilmesidir.” biçiminde ortaya koymuştur. Ancak, ondan bir yıl sonra Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Sayın Ahmet Aksu da 12 Temmuz 2012 tarihinde yaptığı açıklamada kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesine devam edileceğini belirterek  “PTT, BOTAŞ, TİGEM ve ÇAYKUR’un özelleştirilmesi gerekli şartlar oluştuğunda gündeme gelecek ve bu kurumlar da özelleştirilecek.” demiştir.

Şimdi, bu düzenlemeyle, bu serbestleşmeyle birlikte PTT’nin özelleştirileceği açık ve net bir şekilde ortadadır arkadaşlar. Bu sözden de anlaşılacağı üzere, PTT, posta, lojistik, banka olarak bölünüp parça parça satılacak. PTT emekçileri, iş güvencesiz ve sendikasız, taşeron firmalara ihale edilecek. PTT’nin her yıl elde ettiği 200-250 milyon TL kâr geliri yandaşlara aktarılacak ve vatandaşa hizmet değil, müşteriye parası kadar hizmete dönüştürülecektir. Ulaştırma Bakanı ve PTT yönetimi, her fırsatta, PTT’nin zarar eden bir kuruluş olmaktan çıktığını ve kâr ettiğini, PTT’yi dünya ayarında bir kurum hâline, marka hâline getirdiklerini söylemektedir. Kamu hizmetlerine kâr-zarar mantığıyla yaklaşanlar, bu hizmeti üreten kamu emekçilerinin çalışma koşullarıyla zerre kadar ilgilenmiyor, PTT emekçilerinin sorunlarına gözlerini kapatıyor, taleplerine kulaklarını tıkıyorlar. Yıllardır iş yükü altında ezilen PTT emekçilerinin sorunlarının çözümü için yeterli personel almayan yönetim, hiçbir hazırlık ve planlama yapmadan, otoyol ve köprülerde kullanılan Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) kartlarının satışını da PTT emekçilerinin sırtına yükledi.

Yıllarca, -ifade ettiğimiz gibi- PTT emekçilerinden gasbedilen Kefalet Sandığındaki paralarla cilalanan iş yerlerinin içerisinde tam bir emek sömürüsü yaşanmaktadır. Sayısı 146’yı bulan firmayla yapılan anlaşmaların sonucunda artan iş hacmine rağmen gerekli istihdam yapılmamasından dolayı çalışanlar hem fiziki hem de psikolojik sorunlar yaşıyorlar. PTT iş yerlerinde bankoda çalışan bir memur, herhangi bir bankanın çalışanının 3-4 katı fazla işlem yapmaktadır Sayın Genel Müdür, Sayın Bakan. Bu sayı, bazı günlerde 750’leri, 800’ü bulmaktadır. Kadrolu personel istihdamını ekonomik yük olarak gören yönetim, posta hizmetlerini taşeron firmalara devrederek hem ciddi miktarda kaynak transferi yapmakta hem de kölelik koşullarında ve hiçbir sosyal hakka sahip olmayan taşeronlaştırmayı bizzat uygulamaktadır.

Tüm bunların yanı sıra “Birinci Lig” olarak isimlendirilen futbol organizasyonuna sponsor olan PTT, bu sponsorluk karşılığında medyaya da 45 milyon TL ödemiştir. Bu sponsorluk PTT’ye ne kazandıracaktır arkadaşlar? 45 milyon para veriliyor, sanki PTT’nin reklama ihtiyacı varmış gibi. Yüz yetmiş iki yılı olan PTT’nin reklama ihtiyacı yok ama 45 trilyon aktarılıyor arkadaşlar. Futbol Federasyonu ile yayın anlaşması yapan TRT’nin ödediği paranın bir kısmının PTT’ye ödettirilmesinin nedeni ve amacı nedir? Bunu öğrenmek isteriz, duymak isteriz buradan. Yıllardır iş yükü altında çalıştırılan PTT çalışanlarına 1 lira bile vermemek için, hiçbir gerçekliği olmamasına rağmen her türlü yasal gerekçenin arkasına sığınan PTT yönetiminin sponsorluk yoluyla kaynaklarının çarçur edilmesini kabul edilemez ve ciddiyetten uzak olarak görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, “PTT personeli, 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmaksızın idari hizmet sözleşmesiyle istihdam edilir.” hükmüne yer verilmiştir bu düzenlemeyle. Bu düzenlemeyle, istihdam edilecek personelin özlük ve sosyal haklarının Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği keyfî bir tercihe bırakılmıştır. Ücret, aylık, ikramiye ve mali hakların PTT Yönetim Kurulunca belirlenmesi öngörülmektedir; yine, keyfî bir tercihe terk edilmektedir. PTT personeli idari hizmet sözleşmesiyle istihdam edileceği için iş güvencesi ortadan kalkacak, esnek ve kuralsız çalışma yaygınlaşacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA ÇAM (Devamla) – Sendikaları kuralsız ve güvencesiz çalışmaya itiraz edemeyeceği için sendikal mücadele anlamsız hâle gelecektir diyorum.

Devamında yine sizlerle birlikte olacağım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çam.

Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Bu madde ile 1 yıl içerisinde idari sözleşmeyi imzalamayan personel, PTT AŞ’ye geçiş hakkını kaybedecektir. PTT çalışanının idari sözleşmeye geçme talebi ancak yönetimin onayı ile gerçekleşeceğinden, isteğine rağmen yönetimin onaylamadığı bir çalışanın hakkı elinden alınacaktır.

Kurumda faal olarak çalışan personelin başka herhangi bir kamu kuruluşuna nakledilmesi ile ilgili olarak herhangi haktan, imkândan bahsedilmemektedir.

Tasarının bu şekilde kabul edilmesi temel hak ve özgürlükler açısından hiçbir hukuk normu içerisinde kabul edilemez.

Bu nedenle maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki metnin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                             D. Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları

“PTT'de istihdamına devam olunan personelden, bu kanunda tanımlanan sözleşmeli personel statüsüne geçmek isteyenler ile imzalanacak sözleşmenin süresi, kişinin yaş haddinden emekliliğe ayrılma süresine kadar olacak şekilde belirlenir. Geçmek istemeyenler ile geçmesi uygun görülmeyenlerin, bir yıllık süre içerisinde talepte bulunmaları halinde, PTT tarafından Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu personel, Devlet Personel Başkanlığınca 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun değişik 22 nci maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilir. Ancak, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca Özelleştirme Fonundan karşılanması öngörülen ödemeler, PTT tarafından karşılanır. Bu şekilde yeni bir kadroya nakledilenlerden, haklarında şahsa bağlı hak ve/veya fark tazminatı uygulaması devam eden personelin 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamındaki hakları devam eder. Bu madde uyarınca yapılan atamalar, ilgililerin şahsa bağlı haklarının ve fark tazminatının tespitine esas önceki kadro ve pozisyonlarının ücretlerinin artırılması ve şahsa bağlı haktan yararlanma süresinin yeniden başlaması sonucunu doğurmaz."

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA, VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile; PTT'de istihdamına devam olunan personelden (657 sayılı Kanuna tabi memur veya 399 sayılı KHK'nın eki (I) ve (II) sayılı cetvele tabi personeller) sözleşmeli personel statüsüne geçenlerin iş güvenliği sağlanmış olacaktır. Geçmek istemeyenler ise, dilerse PTT'de sözleşmeli personel statüsüne geçebilecek, dilerse mevcut statülerini koruyarak çalışmaya devam edebilecek, dilerse de diğer kurumlara geçiş imkânını elde edecektir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 6’ncı madde kabul edilmiştir.

Geçici 7’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının  Geçici 7’nci maddesinde birinci fıkrasının "a" bendinde yer alan "Yaş haddinden emekliliğine bir yıldan daha az süre kalanlar hariç olmak üzere" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                  D. Ali Torlak                                      Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                 Mustafa Erdem                                    Mehmet Günal

                       Ankara                                              Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın Geçici 7’nci Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

                   Haydar Akar                                    Haluk Eyidoğan                                     İdris Yıldız

                      Kocaeli                                              İstanbul                                                Ordu

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak                                        Musa Çam

                       Manisa                                               Niğde                                                 İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Musa Çam konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Çam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçici 6’ncı maddede söyleyeceklerim yarım kalmıştı, devam ediyorum.

Bu düzenleme ile PTT’nin esnek ve taşeronlaştırılmış hâle gelmesiyle birlikte, artık PTT’de sendikalar mevcut Toplu Sözleşme Kanunu gereğince mali hakları hizmet kolu düzeyinde müzakere edemediği için, PTT Yönetim Kurulunca öngörülen ücrete rıza gösterilecektir ve ona mecbur edilecektir. Bunun sonucunda, çalışanlar daha da yoksullaşacak, fakirleşecek ve kuralsız bir çalışmaya tabi tutulacaktır.

PTT’de istihdam edilen sözleşmeli personelin emekli olması teşvik edilecektir. Sözleşmeli personelin emekli ikramiyesi kaldırılmakta, sosyal güvenlik bakımından işçi sayılmakta, iş akdi sona erdiğinde 657 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin (b) bendine göre iş sonu tazminatı ödenmesi öngörülmektedir. Daha değişik bir anlatımla, sözleşmeli personelin emekli olabilmesi oldukça zorlaştırılmaktadır. Yıllardır iş yükü altında çalıştırılan PTT çalışanlarına 1 lira bile vermeyenler, maalesef, şimdi insanları böyle bir düzenleme ile zorla emekliliğe teşvik etmektedirler.

Değerli arkadaşlar, tasarının amaç maddesi şu anda var olan durumu sanki yokmuş diye şekillendiriyor. Amaç maddesinde karşı olunan üç cümle var, çok önemli.  Bunlardan birincisi: Tüm kullanıcılar için karşılanabilir bir ücret. İkincisi:Sektörde düzenleme ve denetimin gerçekleştirilmesi. Üçüncüsü ise PTT Anonim Şirketi.

Bunların ne ifade ettiğine gelince. Birincisi: Tüm kullanıcılar için karşılanabilir bir ücret yani herkes hizmetin maliyetini ödemek zorunda kalacak ve bu sebeple parası kadar itibar görüp o oranda hizmeti satın alabilecek. PTT’nin yaptığı iş bir hizmet ise -tasarıda “hizmet” diye geçiyor- o zaman devlete niçin vergi veriyoruz arkadaşlar biz? Madem ki hizmetin maliyetine katlanacağız, toplanan vergiler nereye gidiyor arkadaşlar? Biz nereye vergi veriyoruz? Ya o maliyeti halkın çıkarına yönelik politikalar üretilmediği için işsiz kalanlar ya da köylüler, çiftçiler, emekliler ve taşeronlaştırma politikaları sebebiyle kıt kanaat geçinen çalışanlar nasıl karşılayacak arkadaşlar? Karşılayamazlarsa bu hizmetten yoksun mu kalacaklar?

İkincisi: Sektörde düzenleme ve denetimin gerçekleştirilmesi. Şu anda yürürlükte olan 5584 sayılı Posta Kanunu, bu yasanın kapsadığı posta tekelini tanımlıyor, ayrıca buna karşı uygulama yapanlara verilecek cezaları ve yatırımları belirtiyor. Eğer Hükûmet kanunların uygulanmasını gerçekleştiremiyor ya da gerçekleştirmiyor ise neden aynı kanunu başka bir tasarıyla tekrar yapmak istiyor? Bu sorunun cevabı ise şirketleşmede saklıdır. PTT Anonim Şirketi… Bu şirketleşme tasarısının gerçek amacı, devlet memuru çalışanlarını güvencesizleştirme, yoksullaştırma ve geleceğimiz olan çocuklarımızı da güvencesiz, kıdem tazminatsız, sendikasız, sosyal hakları kısıtlı ve asgari ücretli köle yapmaktır arkadaşlar. Tasarıda böyle olacağı, tüm hakları ve çalışma koşullarını belirleyen yönetmelik ve idari hizmet sözleşmesi tanımlarının kapsamındadır. Bugün, yüz yetmiş iki  yıldır sürekli ve halkın çoğunlukla yoksulluk sınırının altında olan kesimine kaliteli hizmet veren ve onun yüzde 93 oranında haklı memnuniyetini alan, ülkemizin her köy, kasaba, belde, ilçe ve ilinde etkin hizmet üreten ve bu özellikleriyle diğer kargo şirketlerine ve bankalara rağmen tercih edilen bir kurumdur PTT. Ama, bu düzenlemeyle birlikte artık PTT’nin yüz yetmiş iki yıllık varlığına son veriliyor ve posta satılıyor arkadaşlar. Buna “Hayır.” demenizi istiyoruz. Bu vicdanidir ve ahlakidir. Yüz yetmiş iki yıldır hizmet veren PTT’nin böyle üçe bölünüp çarçur edilmesine, satılmasına, peşkeş çekilmesine ve başka insanlara kaynak aktarılmasına asla izin vermemenizi diliyoruz çünkü tarih bunların hepsini yazacak, bugün yazacak, otuz yıl sonra yine yazacak, kırk yıl sonra yine yazacak, elli yıl sonra yine yazacak. İşte, bugün, dünyada, PTT’nin, Demiryollarının ve birçok kamu iktisadi teşebbüsünün özelleştirilmesi sonucunda, şimdi, oralarda tekrar geriye dönüşler başladı ve temel kamu hizmetlerinin kamu vasıtasıyla, kamu eliyle yürütülmesi için birtakım geri dönüşler söz konusu. Sizi de uyarıyoruz, tarihe not düşüyoruz, PTT’nin özelleştirilmesine, PTT’nin tasfiye edilmesine “Hayır.” demenizi istiyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çam.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının Geçici 7’inci maddesinde birinci fıkrasının "a" bendinde yer alan "Yaş haddinden emekliliğine bir yıldan daha az süre kalanlar hariç olmak üzere" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

D. Ali Torlak (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe lütfen.

Gerekçe:

Bu Kanunun yürürlüğe gireceği tarihten itibaren üç ay içinde emeklilik başvurusunda bulunanlardan, yaş haddinden emekliliğine bir yıldan az süre kalanlara ödenecek emekli ikramiyesinde herhangi bir artışa yer verilmez iken, en fazla üç yıl kalanlara yüzde 25, beş yıldan az kalanlar için yüzde 30, beş yıl ve daha fazla kalanlar için yüzde 40 fazla ikramiye ödenmesi hükme bağlanmıştır. Bu değişiklik teklifi ile yaş haddinden emekliliğine bir yıldan az süre kalanların da emekli ikramiyelerini yüzde 25 fazla alabilmeleri sağlanarak bunların yaşayacağı mağduriyetin önlenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 7’nci madde kabul edilmiştir.

Geçici 8’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının “Ağırlık ve ücret belirlenmesi” başlıklı Geçici 8 nci maddesinin Kanun Tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                    Haluk Eyidoğan                                     İdris Yıldız

                      Kocaeli                                              İstanbul                                                Ordu

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak                                        Musa Çam

                       Manisa                                               Niğde                                                 İzmir

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Çam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; yüz yetmiş iki yıldır bu ülkeye hizmet eden bu kurumu on saatlik, on iki saatlik bir görüşme sonucunda tasfiye ediyorsunuz. Birazdan, artık, kanunun son maddelerine gelinecek ama son maddelerine gelmeden önce yine tarihe bir not düşüp sizlere uyarı yapmak bizim görevimizdir.

Sayın milletvekilleri, haberiniz var mı? Hükûmet, yüz yetmiş iki yıldır köy köy, belde belde, ilçe ilçe, il il bize hizmet getiren PTT’yi özelleştiriyor. Bu yasa çıkarsa PTT de sizin malınız olmaktan çıkıp birilerinin mülkü hâline gelecek, devlet tekeli PTT, birilerinin “tek eli” olacak.

Sayın milletvekilleri, haberiniz var mı? Bu yasa çıkarsa bütün posta hizmetleri pahalılaşacak. Artık, siz kamu hizmetinden yararlanan değil, hizmetin maliyetine katlanan olacaksınız. Hizmetin maliyetine katlanacaksak bu vergileri biz niçin veriyoruz? 75 milyon insan, bu ülkenin çalışanları, işçileri, memurları, kamu çalışanları, emeklileri, dulları, yetimleri, çiftçileri, köylüleri, biz niye vergi veriyoruz o zaman?

Sayın milletvekilleri, haberiniz var mı? PTT AŞ yasa tasarısı Meclisten geçerse çalışanlar güvencesiz, kıdem tazminatsız, emekli ikramiyesiz, sendikasız köle gibi çalışacaklar. Cumartesi, pazar, bayram, seyran kalmayacak, tatil dahi yapamayacaklar.

Sayın milletvekilleri, haberiniz var mı? PTT 2012 yılında 2 katrilyon kazandı; personel giderleri, yatırımlar, vergiler çıktıktan sonra da devlete 200 trilyon para kaldı. Hükûmet isterse PTT’ye devlet güvencesinde, kıdem tazminatlı, emekli ikramiyeli, sendikalı 10 bin memur alabilir. Kendi çocuklarına gemicik alanlar, PTT çalışanlarının çocuklarını açlığa, köleliğe mahkûm ediyorlar.

Sayın milletvekilleri, haberiniz var mı? Eğer bizler karşı çıkarsak bunu yapamazlar. Mahallenizdeki, köyünüzdeki, beldenizdeki, ilçenizdeki, ilinizdeki PTT’lere sahip çıkalım. PTT kamu yararına çalışan bir devlet kurumu olarak kalsın. PTT çalışanlarının çocukları da onların çocukları gibi hayat yaşasın, geleceğe dair bir güvenceleri olsun. Halktan toplanan vergiler halka hizmet olarak geri dönsün. Karamsarlığa kapılmayın, “Benim desteğim olmasa ne olur?” demeyin, değiştiremeyiz zannetmeyin. Siz varsanız, bir fazlayız. “Hayır.” deyin PTT’yi kurtaralım. Çalışanların iş güvencesinin yok edilmesine, idari sözleşmeyle getirilen köleliğe, çalışanların unvan yükselme gasbına, eşit işe eşit ücret hakkının yok edilmesine, iş yerlerinin parça parça taşerona devredilmesine, yüz yetmiş iki yıllık, kamuya hizmet için kullanılan çınarın yok edilmesine “Hayır.” demenizi istiyoruz ve “Hayır.” demelisiniz. Bu bir tarihî sorumluluktur, bu bir vicdani sorumluluktur.

Değerli milletvekilleri, 1880 yılında Edison ampulü buldu ve insanlık tarihine çok büyük hizmetler verdi ama şunu bilmelisiniz ki her ampulün bir son kullanma tarihi vardır ve sizin de son kullanma tarihiniz vardır. İşçiler ve emekçiler, köylüler, ezilenler, yoksullar sizin son kullanma tarihinizi de gösterecekler ve sizin biletinizi de kesecekler. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu da unutmayın.

Hepinize en içten saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Çam, 2071’den önce değil.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çam.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 8’inci madde kabul edilmiştir.

Geçici 9’uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısının “Genel Kurul” başlıklı Geçici 9 ncu maddesinin Kanun Tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                    Haluk Eyidoğan                                     İdris Yıldız

                      Kocaeli                                              İstanbul                                                Ordu

                    Sakine Öz                                          Özgür Özel                                        Doğan Şafak

                       Manisa                                               Manisa                                                Niğde

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özgür Özel, Manisa Milletvekili.

Sayın Özel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen sene 4+4+4’ü protesto etmek için KESK bileşenleri Ankara’ya doğru yola çıktığında birçok yerde engellenmişlerdi ama özellikle İzmir’de 5 tane otobüsü, 5 polis memuru, 5 ayrı semte çekerek bu seyahate engel olmuşlardı. O zaman söyledik. Amerikan filmlerinde hep alışığızdır; birileri gelir -at hırsızları- atları çalar, şerif de onun peşinde koşar. İlk kez bir Amerikan filmi gördük ki şerif geliyor, atı alıp kaçıyor. Şimdi, o Amerikan filmlerinden hatırladığımız bir diğer manzarayla karşı karşıyayız. Devletin devlet olduğunu, oraya hizmet götürdüğünü gösteren posta teşkilatı ve posta arabaları vardır ya, işte ona saldırırlar haydutlar. İlk kez bir Amerikan filminde, devlet, posta arabasını korumak yerine güvencesiz bir hâle getirmektedir. İçinde bulunduğumuz günlerde, yüz yetmiş üç yıllık posta teşkilatı, çalışanıyla, şanlı şerefli geçmişiyle, hepimizin, hepinizin askerliklerinden, aşklarından, sevdalarından, özlemlerinden, gurbetlerinden onlara duyduğunuz vicdan borcunuza rağmen, adım adım, biraz daha güvencesiz, biraz daha özelleştirilmeye ve birilerine peşkeş çekilmeye yaklaşmaktadır. Bu konuyu herkesin vicdanlarına sevk ediyorum.

Bu sabah, bütün Manisa milletvekillerinin telefonları acı acı çaldı. Ahmetli’nin Gökkayası’yla başladı, Salihli’mizin Köseali’sinden, Alaşehir’imizin Subaşı’sı, Çakırcaali’si, Sobran’ı, Yeşilyurt’u, Üzümlü’sü, Toygar’ı, Kasaplı’sı, Kemaliye’si, Sarıgöl’ümüzün Tırazlar’ı, Çanakçı köyü, Bağlıca’sı, Çimentepe’si, Yeşiltepe, Sığırtmaçlı, Tırazlar, Yukarıkoçaklar ve bugün öğlen saatlerinde Dadağlı, Kızılçukur, Alemşahlı ve Dindarlı’dan gelen telefonlar yüreğimizi yaktı. Alaşehir yandı, Sarıgöl yandı, Salihli yandı, Ahmetli yandı.

Bu fotoğraftaki kişi, Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Bey. Elinde tuttuğu, dün gece yağan dolulardan bugün sabaha kadar kalanları. Alaşehir’deki, Sarıgöl’deki, Ahmetli’deki bağlarda bir tane filiz, bir tane yaprak kalmadı. O köyden gelen telefonlarda, ilk on-on beş saniye konuşuyoruz, gırtlakları düğümleniyor “Biz ne yapacağız Vekilimiz?” diye soruyorlar. Ben buraya çıktım, salonda çok değerli Manisa milletvekillerimiz de var, onlara da soruyorum: Manisa bu hâlde, biz ne yapacağız vekilim? Bu sorunun cevabını bu Meclisten bekliyoruz çünkü sadece Sarıgöl’de 40 bin dekarlık arazideki üzümler yüzde 100 oranında bu sene hasat alınamayacak hâle geldi. Bağ bozumu yapamayacağız, bağlar dün gece bozuldu. Öyle bir hâldeki geçen seneden 12 milyon liralık, alacağını alamamış Sarıgöllü çiftçimiz, üstüne bir darbe daha yedi. Zaten gırtlaklarına kadar borçtalar, bu borçların ertelenmesi lazım, yeniden yapılandırılması lazım, TARSİM’in derhâl devreye sokulması lazım. İmkânsızlıklar yüzünden tarım sigortası yaptıramamış olanlara devletin şefkatli elinin acilen uzanması lazım. 2090 sayılı bir Kanun var. Kanun diyor ki: “Çiftçi yüzde 40 düzeyinde zarar ettiyse zararı karşılanır.” Ama, uygulama öyle ki çiftçinin bütün mallarını topluyorlar, traktörünü hesabın içine katıyorlar, zehir makinesini hesabın içine katıyorlar, arabasını, varsa televizyonunu hesabın içine katıyorlar, sonra diyorlar ki: “Yüzde 40’ını kaybetmedin.” Ama, borçlandı ve gelecek sene 1 lira para almayacak, haciz, o sarı taksiler köylere teker teker dayanacak. Bu ızdırabı dindirirse bu yüce Meclis dindirir.

Genel Başkan Yardımcımız Aydın Milletvekili Sayın Bülent Teczan’ın verilmiş kanun teklifi var, yüzde 40’ın bu çiftçinin ziraatla ilgili uğraştığı ve kaybettiği varlıkları üzerinden hesaplanmasıyla ilgili; kırk beş gün geçti, komisyonda gündeme alınmadı. Meclisin derhâl bu konuya eğilmesi lazım. Aksi takdirde, zaten son on yılki politikalardan dolayı güç günler yaşayan, sıkıntı çeken çiftçilerimiz şimdi de böyle bir problemle karşı karşıyalar.

Evlere haciz gelmesin, seneye bu çiftçilerimizin daha çok canı yanmasın diye yüce Meclisin dikkatlerine arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Manisa milletvekillerine bir daha söyle, duysunlar.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özel.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Geçici 9’uncu madde kabul edilmiştir.

Geçici 10’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarı’nın Geçici 10’uncu maddesindeki “olunur” ibaresinin “edilir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Akif Hamzaçebi                            Haluk Eyidoğan                                    Mehmet Şeker

                      İstanbul                                             İstanbul                                            Gaziantep

                    Ali Sarıbaş                                         Levent Gök

                    Çanakkale                                             Ankara

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1/751 Esas numaralı (SS 452) Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nın Geçici 10 ncu Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Haydar Akar                                    Haluk Eyidoğan                                     İdris Yıldız

                      Kocaeli                                              İstanbul                                                Ordu

                    Sakine Öz                                         Doğan Şafak

                       Manisa                                               Niğde

BAŞKAN – Son okunan önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

 

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasayla tekel hakkı tanınan PTT, 233 sayılı KHK’ya tabi kamu tüzel kişiliğine haiz kamu iktisadi kuruluşu olarak kurulmak zorundadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarı’nın Geçici 10’uncu Maddesindeki “olunur” ibaresinin “edilir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                           Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıdaki bir hatayı da dikkatinize sunayım ki nasıl bir yanlış yasa çıkardığınızı bilesiniz.

Şimdi, üç tane tarih var: Birincisi, bu tasarının yasalaşması hâlinde yürürlüğe gireceği tarih yani yasanın yürürlük tarihi. İkinci tarih, PTT AŞ’nin esas sözleşmesinin tescil ve ilan edildiği tarih. Üçüncü tarih de PTT’yle görev sözleşmesinin imzalandığı tarih. Bu üç tarih bu tasarının en önemli tarihleridir. Bu tarihlerin birbirleriyle uyumlu olması gerekir. Bunlar arasındaki uyumsuzluk uygulamada büyük sorunlara yol açacaktır.

Biraz önce kürsüye geldiğimde size şunu anlatmıştım: Geçici 4’üncü maddeye göre mülga yani bu tasarının yasalaşması hâlinde yürürlükten kalkacak olan PTT Genel Müdürlüğünün personeli yeni kurulan PTT AŞ’nin ana sözleşmesinin tescil ve ilan edildiği tarihe kadar ortada kalıyordu ancak tescil ve ilandan sonra bu personel yeni kurulan PTT AŞ’nin personeli olacaktı. Şimdi görüştüğümüz madde diyor ki: “İşlerin aksamaması açısından, yürürlükten kaldırılan PTT Genel Müdürlüğünün personeli ve onun yönetim organları, görev sözleşmesinin imzalandığı tarihe kadar işleri yürütürler.” Oysa biraz önce ne demişti ilgili madde? Esas sözleşmenin tescil ve ilan edildiği tarihe kadar bunlar eski kurumun personelidir, o tarihte yeni kurumun personeli olurlar.

Varsayalım ki bu kanun 15 Mayıs tarihinde yürürlüğe girdi, ana sözleşmenin tescil ve ilanı 1 Haziran tarihinde oldu; 15 Mayıs ile 1 Haziran tarihi arasında personel ortada kalmıştır. Bu personele herhangi bir şekilde bir ödeme yapamaz Genel Müdürlük. Görev sözleşmesi eğer 1 Hazirandan sonra imzalanır ise diyelim ki 15 Haziranda imzalandı, bu maddeye göre 1 Haziran ile 15 Haziran arasında: 1 Haziran ana sözleşmenin tescil ve ilan edildiği tarihti ve personel o tarihte yeni PTT AŞ’ye devredildi ama görev sözleşmesi 15 Haziranda imzalanır ise -ki muhtemelen sonraki bir tarih olacaktır, “15 Hazirana kadar” diyor bu madde- bu PTT Genel Müdürlüğünün, İşletme AŞ’nin işlerinin aksamaması için eski -mülga- PTT’nin personeli bu işi yürütür. Mülga PTT’nin personeli kalmadı artık çünkü onlar yenisine devredildi; o personel 1 Hazirandan önceydi, tescil ve ilandan önceydi.

Şimdi, özensizlik tasarının her tarafında var. İmkân olsa bunların hepsini anlatacağım ama maalesef, zamanımız yeterli değil.

Tekrar öneriyorum: Gelin, bu son maddede, bu maddede bu oylamayı yapmayın, bunları düzeltelim. Aksi takdirde, ileride, “Yanlış yapmışız.” diye buraya bir kanun teklifiyle veya tasarısıyla gelme ihtiyacı duyacaksınız ya da Genel Müdürlük diyecek ki: “Ben tescil ve ilanla görev sözleşmesinin imzalandığı tarihi aynı güne denk getireceğim.” E, niye iki ayağınızı bir pabuca sokuyorsunuz?

İkinci konu: Hazine Müsteşarlığı bütün kamu iktisadi kuruluşlarının, sermayesi devlete ait olan bütün kuruluşların -Merkez Bankası hariç- yönetim ve denetiminde söz sahibidir, mülkiyet onundur çünkü. Hazine Müsteşarlığı bütün bu kurumlarda oy verme hakkına sahiptir, genel kurul onun kontrolünde yürütülür çünkü hissedar odur. Onun, pay sahipliğinden kaynaklanan denetim hakkı vardır. Bu tasarıyla Hazine Müsteşarlığının PTT AŞ’deki bütün yetkileri yok edilmiştir, Bakanlığa geçmiştir. Bakanlık “Benim kontrolümde, hiç kimsenin karışmadığı bir alan olsun.” demektedir. Şirketi bu amaçla kullanacaktır.

Başka örnekler de vereceğim bu konuda, zamanım yetmediği için veremiyorum. Şimdilik sözlerimi burada bitiriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici 10’uncu madde kabul edilmiştir.

Yeni geçici madde ilave edilmesi konusunda bir önerge vardır.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair önergeleri okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 452 Sıra Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısına aşağıdaki geçici 11 inci maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  D. Ali Torlak                                      Ali Halaman                                       Zühal Topcu

                      İstanbul                                               Adana                                                Ankara

                 Mehmet Günal                                    Mustafa Erdem

                      Antalya                                              Ankara

Geçici Madde 11- (1) Bir defaya mahsus olmak üzere, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda görev yapan personellerden;

a) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olanlar,

b) Son üç yıllık süre içerisinde disiplin cezası almamış olanlar,

c) Tezli yüksek lisans veya doktora yapan veya hazırlayacakları tez Kurumca kabul edilenler öğrenim alanına göre teknik veya idarî uzman kadrolarına,

d) Meslek personelinden Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (D) düzeyinde puan alan veya Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavından en az 60 puan alan veya dil yeterliği bakımından buna denk kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan bir belgeye sahip olanlar,

bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren beş yıl içinde bilişim uzmanı kadrosuna atanırlar.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Efendim salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan dolayı önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Şimdi, 32’nci madde üzerinde önerge yoktur, oylamaya sunuyorum: 32’nci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… 32’nci madde kabul edilmiştir.

33’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarının 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           

          Mehmet Akif Hamzaçebi                            Haluk Eyidoğan                                      Özgür Özel

                      İstanbul                                             İstanbul                                              Manisa

                    Ali Sarıbaş                                       Mehmet Şeker

                    Çanakkale                                           Gaziantep

“Madde 33 – (1) Bu Kanun hükümleri Bakanlar Kurulunca yürütülür.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI İDRİS GÜLLÜCE (İstanbul) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN –  Sayın Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –  Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Sayın Hamzaçebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sermayesinin tamamı hazineye ait bir PTT AŞ kurulmaktadır. Sermayesinin tamamı devlete ait olan anonim şirket şeklindeki kuruluşların 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre iktisadi devlet teşekkülü olarak kurulması gerektiği hâlde, bu kurulan yapı, anonim şirket 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi değildir. Bunu, bir kere yanlış bulduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum, dün burada bunu ifade ettim.

Ancak, ilginç bir durum, bir yandan KİT’lerin tabi olduğu 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye PTT AŞ tabi tutulmazken, personeli, daha doğrusu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyeleri, KİT’lerin genel müdür ve yönetim kurulu üyelerinin sahip olduğu ayrıcalığa sahip. Onlar hakkında soruşturma yapılabilmesi ilgili bakanın iznine tabi ve yine, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tabi. Yani, bir yandan kendinizi ilgili kanuna, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye tabi tutmayarak kendinize geniş bir manevra alanı, hareket alanı yaratacaksınız, öte taraftan da o KİT’lerin tabi olduğu korumadan yararlanacaksınız. Böyle bir şey olamaz. Madem ki özel hukuk hükümlerine tabi bir PTT AŞ vardır, personelinin, genel müdürünün, yönetim kurulu üyelerinin herhangi bir şirketin, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi herhangi bir şirketin personeli gibi takibata uğrayabilmesi gerekir. Ya gelip bu şirketi 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye tabi tutarsınız ya da genel müdürü ve yönetim kurulunu bu ayrıcalıklarla donatmazsınız. O zaman posta dağıtıcısının ne kabahati var? O da yararlansın bu koruma hükmünden. Böyle bir şey olabilir mi? Posta dağıtıcısı suçu işlediği zaman savcının karşısında herhangi bir vatandaş gibi ama genel müdür ve yönetim kurulu üyesi için ilgili bakan izin verirse savcılık takibata geçebilecek.

İkinci konu: PTT Genel Müdürlüğünün Yönetim Kurulu üyeleri kimlerden oluşuyor bilemiyorum, tahsil durumları nedir bilemiyorum. Ancak, özel bir koruma hükmünün yönetim kuruluyla ilgili 25’inci maddede olduğunu görüyorum. Yine, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre yani kamu iktisadi teşebbüslerinin tabi olduğu kanun hükmünde kararnameye göre iktisadi devlet teşekküllerinin ve kamu iktisadi kuruluşlarının yönetim kurullarında görev yapacak olan kişilerin Devlet Memurları Kanunu’nda memur olma şartlarına sahip olmasının yanında, ayrıca yüksek öğrenim görmüş olması ve o teşekkülün, o teşebbüsün faaliyet alanıyla ilgili konularda mesleki ihtisasa ve tecrübeye sahip olması gerekir. Bu görüştüğümüz tasarının 25’inci maddesi PTT’nin Yönetim Kurulu üyeleri için bu şartları kaldırıyor, 657 sayılı Kanun’daki memur olma şartlarını yeterli sayıyor yani ilkokul mezuniyetine kadar gidebilir. Hiçbir kimseyi tahsili nedeniyle olumsuz bir değerlendirmeye tabi tutmak şeklinde bir düşüncem yok ama devlet, koymuş olduğu kuralla bütün kamu iktisadi teşebbüslerindeki yönetim kurulu üyeleri için yükseköğrenim görme şartını ararken PTT AŞ’nin hangi özelliği vardır ki PTT’nin Yönetim Kurulu üyeleri bundan muaf olmaktadır?

İlgili kanun yani 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname sadece bir kişi için, ilgili bakanlığın önerisiyle atanacak kişilerden birisi için bu yükseköğrenim görme şartını kaldırmaktadır ancak burada tamamı için bu kaldırılmaktadır. Bunu da doğru bulmadığımızı ifade ediyorum.

Sözlerimi burada bitiriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

33’üncü madde üzerindeki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

33’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 33’üncü madde kabul edilmiştir.

Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları da tamamlanmıştır.

Şimdi, oyunun rengini belirtmek üzere, lehte Derya Bakbak, Gaziantep Milletvekili.

Sayın Bakbak, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı hakkında oyumun rengini belirtmek üzere, lehte söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, dünyada büyük bir değişim yaşanıyor; sınırlar kalkıyor, iletişim araçları, teknoloji, bilimsel yenilikler birbirini kovalıyor. Enformasyon çağı olarak nitelendirilen çağımızdaki bu gelişmeler her alanda yenilikleri, değişimi beraberinde getiriyor.

Böyle bir dünyada çağın dışında kalmamak, gelişimi, ilerlemeyi devam ettirebilmek, uyum sağlayabilmek, sahip olduğumuz konumu koruyabilmek ve geliştirebilmek, potansiyelimizi en iyi ve doğru şekilde kullanabilmek için bu yenilikleri, değişimi özümseyerek bütün boyutlarıyla uygulayabilmek gerekiyor. Bugün dünyanın 16’ncı, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi olmayı, son on yılda gerçekleştirdiğimiz reformlarla vatandaşlarımıza daha demokratik, yaşam şartları daha yüksek koşullar sunmayı doğru politika ve stratejilerle ortak akıl ve inançla gerçekleştirdiğimiz değişime borçluyuz.

Değerli milletvekilleri, bu bağlamda değişmesi gereken kanunlardan biri de bugün gündemimizde olan Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı’dır. Çağın gereklerine cevap veremeyen, artık adaleti tesis edemeyen bu yasanın değişmesi bizler için elzem bir hâl almıştır. Ülkemizde posta hizmetlerine ilişkin 1950 tarihli 5584 sayılı Posta Kanunu dışında başka yasal bir altyapı bulunmamaktadır. Bu kanun, posta hizmetlerinin sürdürülebilir, uygulanabilir, millî güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabilen, kalkınmayı destekleyen, finanse edebilir, ekonomik ve sosyal politikalarla desteklenen, uluslararası yükümlülükleri yerine getiren hizmetler olarak sürdürülmesine imkân vermemektedir. Ayrıca, posta sektörünün ve evrensel posta hizmetinin sınır ve faaliyetlerinin belirlenmesi ve bu hususta gerekli modernizasyonun sağlanarak hizmet kalitesinin yükseltilmesi günümüz koşullarında bir zorunluluk hâline gelmiştir.

Posta hizmetleri sektöründe faaliyet gösteren işletmeci sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu işletmelere yönelik sektörel anlamda yasal düzenlemelerin yapılması, piyasanın yetkilendirme, tarife ilkeleri ve hizmet şartlarını tespit eden ulusal ve bağımsız bir otorite tarafından denetim altına alınması gerekmektedir. Öte yandan, serbestleşmeyi hedefleyen sektörde, PTT'nin, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca faaliyet gösteren işletmecilerle eşit koşullarda rekabet edebilmesinin sağlanması ve sektördeki haksız rekabetin ortadan kalkması gerekmektedir. Bu konuların düzenlenmesi ve hukuki boşluğun giderilmesi amacıyla hazırlanan bu tasarıyla, Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı’yla düzenleme ve denetleme yetkisi bağımsız bir ulusal düzenleyici otorite olarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna verilmektedir. Kurumun posta sektörüne ilişkin görev ve yetkileri, posta  tekelinin   kapsamı,   yetkilendirme   esasları   ve   ücreti, hizmet sağlayıcıların yükümlülükleri, evrensel posta hizmetinin ilkeleri, kapsamı, gelirleri, tahsili, net maliyeti ve bildirimi, tarifeler, idari yaptırımlar ve dava hakkına ilişkin düzenlemeler belirlenmektedir.

Bir kamu iktisadi kuruluşu olan PTT'nin sektörde, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca faaliyet gösteren işletmeciler ile eşit koşullarda rekabet edebilmesini teminen anonim şirket olarak yeniden yapılandırılmakta, şirketin faaliyet konuları, şirket organları ile yetki ve görevleri, işe alınacak personelin istihdam koşulları düzenlenmektedir. Öte yandan, kanunda bu geçiş sürecine ve mevcut personele ilişkin düzenlemelere de yer verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, posta sektörünün etkin, verimli, kaliteli, rekabetçi hâle getirilerek denetim altına alınması ve sektörel düzenlemelerin tüm işletmeleri kapsar hâle getirilmesi ancak Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı’nın bir an önce yasalaşması ile mümkün olabilecektir.

Bu hususta desteğini esirgemeyen bütün vekil arkadaşlarıma teşekkür eder, bu vesileyle ülkem için hizmet eden, emek veren bütün devlet ve siyaset adamlarını, aziz halkımı sevgi ve saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakbak.

Aleyhte olmak suretiyle İstanbul Milletvekili Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyursunlar.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki büyük değişim bütün ülkeleri, bütün organizasyonları, bütün yapıları değişmeye mecbur bırakıyor. Türkiye de bu değişimi takip etmek zorundadır. Bu değişime herhangi bir ülkenin, herhangi bir organizasyonun, herhangi bir yapının direnmesi mümkün değildir; direnenler daima çağın dışında kalırlar, rekabet onları sistemin dışına iter. PTT Genel Müdürlüğü de bu değişimi yakalamak mecburiyetinde olan bir kurumumuzdur. Şüphesiz, bir değişime ihtiyaç duymaktadır, yeniden yapılanma ihtiyacı bu kurumumuzda vardır hiç tartışmasız. Bu kurum anonim şirket şeklinde de yapılanabilir, hiçbir tereddüt yok ama bunları yaparken bizim Anayasa’mızın koyduğu kurallara, ilkelere uymak gerekir. Anayasa’mız tekel mahiyetindeki hizmetlerin ancak kamu kurumları eliyle, kamu tüzel kişileri eliyle yürütülebileceğini söyler. Eğer, özel kişiler eliyle yürütülecek ise bunun da imtiyaz sözleşmeleriyle özel kişilere devredilebileceğini düzenler. Tasarı “PTT AŞ” adı altında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olmayan özel hukuk hükümlerine tabi bir yapı oluşturmak suretiyle Anayasa’nın koyduğu ilkenin dışına çıkmıştır. Burada çok temel bir problem vardır. Bu temel problemi burada gidermek mümkün olmadı; arkadaşlarımız, konuşmacılar, ben dâhil olmak üzere bunu sizlerin dikkatine çokça sunduk ama maalesef Anayasa’ya aykırı bir şekilde, Anayasa’nın koymuş olduğu bu temel kurala aykırı bir yapılanma doğuyor. Gidermek yolu gayet basitti; kurulacak, kurulmuş olan, kurulması öngörülen PTT AŞ’nin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olması yönündeki bir hüküm Anayasa’ya aykırılığı giderecekti ama Ulaştırma Bakanlığının, PTT yönetiminin çok rahat hareket etme isteği, maalesef, bu Anayasa’ya aykırı yapının doğmasına yol açmıştır.

Evet, teknolojideki değişime PTT’nin ayak uydurması gerektiğini söyledim. PTT çok büyük işlere soyunuyor, tabii ki soyunsun; PTT devasa bir kurumdur, cumhuriyetin övünç duyabileceğimiz kurumlarından birisidir ama bir yandan PTT bankacılık dâhil öyle bir alana soyunurken öte taraftan “posta tekeli” olarak isimlendirdiğimiz tekel içerisinde yer alan temel hizmetlerini yürütememektedir. İstanbul’dan Ankara’ya bir mektup yirmi günde ancak ulaştırılabilmektedir, bunun anonim şirket yapılanmasıyla giderileceğini söylemek mümkün değildir. Burada başka bir anlayış vardır: Ya PTT bu alanda bu mektup ulaştırma hızını yavaşlatmak suretiyle kendi tekelinde olan bir alanı özel sektöre açmak istemektedir ya da kötü yönetim vardır; ikisinden birisidir, bunun AŞ olmakla olmamakla hiçbir ilgisi yoktur. Bir yandan bankacılığa soyunacaksınız, öbür yandan tekel alanınızdaki hizmeti yürütmeyeceksiniz, yürütemeyeceksiniz.

Biz, PTT’nin daha iyi, daha hızlı çalışacağı yönünde bir izlenimi bu tasarıdan almadık; tam tersine, kapalı alanlar, yönetim kurulu üyelerini, genel müdürü korumaya yönelik, diğer kamu personelinden daha farklı bir şekilde zırhlarla donatmaya yönelik düzenlemelerle hesap vermez bir yapıya kavuşturmak suretiyle çok özerk bir alan yaratılmıştır. Bu yapıya o nedenle taraftar değiliz.

Tasarıya “hayır” oyu vereceğimizi ifade ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

 Sayın milletvekilleri, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyeler teknik personelden yardım alabilirler. Öngörülen süre içerisinde yani iki dakikalık süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin pusulalarını Başkanlığa göndermeleri gerekmektedir.

Vekâleten oy kullanacak bakanlar varsa hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, adı ve soyadıyla beraber yine iki dakika içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu arz ediyorum:

 

“Kullanılan Oy Sayısı

:

236

 

Kabul

:

210

 

Ret

:

26

(*)

 

Kâtip Üye

Mine Lök Beyaz

Diyarbakır

Kâtip Üye

Tanju Özcan

Bolu”

Bu şekilde, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı ve uğurlu olsun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, usuldendir bu oylama sonucu ilan edilmeden, benim bildiğim, Hükûmet hiçbir zaman yerinden kalkmaz ama çok umurlarında değil herhâlde.

BAŞKAN – Haklısınız.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, öyle bir nezaketi gösterirdi Hükûmet her zaman.

BAŞKAN – Doğrudur.

Sayın milletvekilleri, 4’üncü sırada yer alan, Türk Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/725) (S. Sayısı: 450)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Güvenlik İşbirliği Merkezi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

5.- RACVIAC-Güvenlik İşbirliği Merkezi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (1/282) (S. Sayısı: 315)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyon bulunmayacağı anlaşıldığından, sözlü soru önergeleriyle Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi  kontenjanlarına düşen Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan boşalacak olan üyelerin seçimini yapmak ve alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 14 Mayıs 2013 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati:17.20

 



x 452 S. Sayılı Basmayazı 02/05/2013 tarihli 99’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

 

(*) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.