Dilek AKARSU Normal 26011 2 1 2013-09-30T12:41:00Z 2013-09-30T12:41:00Z 128 70735 403194 3359 945 472984 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 24                            CİLT: 56                    YASAMA YILI: 3

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

136’ncı Birleşim

10 Temmuz 2013 Çarşamba

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

 

IV.- GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEMDIŞI KONUŞMALARI

1.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, Mısır’da yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Polatlı çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın gündem dışı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilinde tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)

2.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20 milletvekilinin, emniyet teşkilatı mensuplarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, Türkiye’de seracılığın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un uygulanmasından doğan sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve arkadaşları tarafından emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması amacıyla 10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VIII.- AÇIKLAMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e uygun olmadığına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e uygun olmadığına ilişkin tekraren açıklaması

5.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un Genel Kurulu yönetme usulüne ilişkin açıklaması

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

 

 

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

 

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)

 

 

 

 

5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)

 

X.- DÜZELTİŞLER

1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bir ifadenin tutanaklara yanlış geçtiğine ilişkin

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında

2.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığının tekraren görüşülmesi hakkında

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da şap hastalığının önlenmesine,

Ardahan’da hayvancılığın desteklenmesine,

- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan’da köylerde yapılan mera tespit, tahdit ve teşhis işlemlerine,

- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın, çiftçi sayısına ve tarımsal desteklere,

- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, hayvancılıkta yaşanan çeşitli sorunlara,

- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, GDO’lu pirinç ithal edildiği iddiaları ile ilgili çeşitli hususlara,

- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, GDO’lu pirinç ithal edildiği iddiaları ile ilgili çeşitli hususlar ve bu konuda yürütülen soruşturmalar ile hazırlanan iddianameye,

- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Kars’ta telef olduğu iddia edilen küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara,

- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, 2005 yılında başlatılan ve toprağı olmayan köylülere arazi dağıtımını öngören projenin yaşama geçirilememesine,

- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Adıyaman’da çiftçilik ve hayvancılığın geliştirilmesine yönelik çalışmalara,

- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, tarım arazilerindeki azalışa ve sonuçlarına,

- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, TMO stoklarından sanayicilere indirimli satış yapıldığı halde aynı durumun tüccarlar için geçerli olmadığı iddiasına,

2002 yılından itibaren gerçekleştirilen tarımsal üretime,

- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, soru önergelerine ve bunların cevaplandırılmasına,

- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Bakanlık tarafından psikolojik tacizin (mobbing) önlenmesi kapsamında yapılan çalışmalara,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle basında yer alan ilanlara,

- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Şanlıurfa’daki dolu ve sel felaketinden etkilenen çiftçilerin mağduriyeti ile tarım sigortasının özendirilmesine,

- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, küçük üreticinin giderlerine,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/24887), (7/24888), (7/24889), (7/24890), (7/24891), (7/24892), (7/24893), (7/24894), (7/24895), (7/24896), (7/24897),  (7/24898), (7/24899), (7/24900),  (7/24901),  (7/24902), (7/24903),  (7/24904)

2.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara’nın Kalecik ilçesindeki bir köyde faaliyete başlamak üzere olan bir taş ocağına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25061)

3.- Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik’te bazı köylerde yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25062)

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, orman muhafaza memurlarının iş elbiseleri ile ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25069)

5.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’de çıkan orman yangınına ve Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25071)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kamu kurum ve kuruluşlarının su alımı yaptığı firmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25168)

7.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’nın Serik ilçesine bağlı bir beldedeki ormanlık alana çöp döküldüğü iddiasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25662)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, yangın tazminatının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/25668)

9.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, imalat sanayi üretiminin ara malı ithalatına bağımlılığına ve Dahilde İşleme Rejimi uygulamasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/25838)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen temsil harcamalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/26070)

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki orman köylülerinin istihdam sorununa ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/26071)

12.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa’da çıkan orman yangınına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/26072)

13.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, son on yılda Manisa’da doğal ve beşeri sebeplerle yok olan ormanlık alanlar ile Manisa’da yapılan ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/26074)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak on oturum yaptı.

Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, fuarların Malatya ekonomisine katkılarına,

Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz, erozyonun oluşturduğu sorunlar ve çözüm önerilerine,

Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Ankara’da doğal gaz satışına getirilen 70 TL sınırlamasına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, geçen tutanak hakkında bir konuşma yaptı.

Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 20 milletvekilinin, Zonguldak’ta yer altında ve yüzeyde meydana gelen çökme ve deformasyon (tasman) sorununun (10/708),

İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının, (10/709),

Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilindeki şeker pancarı üreticilerinin sorunlarının (10/710),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

BDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan bağımsız yargı sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79),

MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından yaylacılık konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması önergesinin (10/242),

CHP Grubunun, 4/4/2013 tarihinde Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili tarafından Bayburt'ta yaşanan göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (827 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına,

Görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü (bugün) birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 175 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın 7’nci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Yozgat Milletvekili Yusuf Başer’in BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına,

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine,

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında MHP Grubuna,

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna,

Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, (2/101) esas numaralı 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının (1/498) (S. Sayısı: 173),

5’inci sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479),

Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478), görüşmelerine devam edilerek 73 üncü maddesinin (r) bendinin (2) no.lu alt bendine kadar görüşmeleri tamamlandıktan sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzük’e aykırı olduğuna,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin özetindeki imzanın kime ait olduğunu öğrenmek istediğine,

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin İç Tüzük’e uygun olduğuna ve önerge özetindeki imzanın kendisine ait olduğuna,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı konusunda,

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (3) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı konusunda,

Usul görüşmeleri yapıldı. Başkanlığın tutumunda bir değişiklik olmadığı açıklandı.

Alınan karar gereğince, 10 Temmuz 2013 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere 02.02’de birleşime son verildi.

 

                                                             Sadık YAKUT

                                                             Başkan Vekili

 

           Muharrem IŞIK                    Bayram ÖZÇELİK                         Fehmi KÜPÇÜ

                 Erzincan                                   Burdur                                            Bolu

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye                                     Kâtip Üye
II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                          No: 196

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Tezkereler

1.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1243) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

2.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1244) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

3.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1245) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

4.- Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1246) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

5.- Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1247) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

6.- Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1248) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

7.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1249) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.07.2013)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Aile Bireylerinin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/779) (S. Sayısı: 481) (Dağıtma tarihi: 10.07.2013) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/782) (S. Sayısı: 482) (Dağıtma tarihi: 10.07.2013) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/783) (S. Sayısı: 483) (Dağıtma tarihi: 10.07.2013) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayisi İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/784) (S. Sayısı: 484) (Dağıtma tarihi: 10.07.2013) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Surinam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/786) (S. Sayısı: 485) (Dağıtma tarihi: 10.07.2013) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Elazığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 Milletvekilinin, Elazığ’da tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.03.2012)

2.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20 Milletvekilinin, Emniyet Teşkilatı mensuplarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.03.2012)

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 Milletvekilinin, seracılığın geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.03.2012)

 

 


10 Temmuz 2013 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, senden başka Meclis Başkan Vekili yok mu? 

BAŞKAN –  Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada üç tane kadın milletvekili var. Meclisi en keyfî yöneten sensin. Özel bu Meclisi keyfî yönetmek için çıkıyorsun buraya. Böyle bir şey olmaz ya! Acaba bir sorumluluk duygusu duymuyor musun sen? Biraz insan sorumluluk duyar ya! O yüzünün hâline bak.

BAŞKAN –  Gündem dışı ilk söz, Mısır’da yaşanan olaylar hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Emrullah İşler’e aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, Mısır’da yaşanan olaylara ilişkin gündem dışı konuşması

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, öncelikle idrak ettiğimiz mübarek ramazan ayınızı tebrik ediyor, bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.

Yıllarca süren askerî vesayetin ve diktatörlerin zulmünden bunalan Mısır halkı 25 Ocak devrimiyle otuz iki yıllık Mübarek dönemini sona erdirmiş, böylece tarihinde ilk kez demokrasiyle tanışma fırsatını yakalamıştır. Demokrasinin gereği olarak yapılan şeffaf seçimlerde Özgürlük ve Adalet Partisi adayı Muhammed Mursi oyların yüzde 51,7’sini alarak ülke tarihinin ilk seçilmiş sivil Cumhurbaşkanı olmuştur. Ne yazık ki bir yıl dört gün süren Mursi dönemine askerî bir darbeyle canlı yayında son verilmiştir. Esasen 25 Ocak 2011 devrimi, gerçek anlamda bir devrim olmamış, aksine  halkın hedefi hâline gelen diktatör Mübarek ve yardımcısı Ömer Süleyman görevlerinden uzaklaştırılarak eski rejim bütün kurum ve kurullarıyla varlığını sürdürmüş, halkın öfkesini dindirmek için parlamento ve başkanlık seçimleri yapılmış, ancak daha sonra Parlamento feshedilmiş, seçilmiş Cumhurbaşkanı kuşatılmış, iş yapması engellenmiş, kendilerine boyun eğmeyeceği anlaşılınca da alaşağı edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Mısır’da yapılan darbe bütün dünya için bir sınav olmuş, başka Amerika ve Avrupa Birliği olmak üzere pek çok ülke bu sınavda kaybeden taraf olmuştur. Afrika Birliği Mısır’ın üyeliğini askıya alarak, âdeta, demokrasinin beşiği olan Avrupa’ya çalım atmıştır. Ülkemiz ise darbe karşıtı, ilkeli duruşuyla Arap sokağının gönlüne su serpmiştir. Yapılan darbeyi meşru göstermek için kartel medyası tarafından maniple edilen yüz binler Tahrir Meydanı’na toplanmış ve ordu göreve çağrılmıştır. Ordunun yönetimi ele geçirmesiyle borsa yüzde 7 yükselmiş, bir anda benzin kuyrukları ve elektrik kesintileri son bulmuştur. Bu durum ekonominin yaklaşık yüzde 40’ının ordunun, geri kalanının 30 ailenin elinde bulunduğu Mısır’da, Mursi döneminde ne tür ekonomik engellemelerde bulunulduğunu göstermesi bakımından manidardır.

Sayın milletvekilleri, darbe, en hafif tabirle bir hırsızlıktır. Çalınan millî iradedir. Millî iradenin çalınması yolsuzluk, geri kalmışlık, baskı, zulüm, tutuklama ve ölümleri beraberinde getirir.

Geçmişte darbelerden çok çeken ülkemiz her darbeden sonra on yıl gerilemiş, ekonomisi dibe vurmuş, dünyadaki itibarı sıfırlanmıştır. AK PARTİ döneminde 2010 yılı itibarıyla askerî vesayete son verilmiş, siyaset askerin değil siyasetçilerin işi hâline gelmiştir. Bugün geçmişte yapılan darbelerin hepsi yargılanmakta, sonuçlanan kimi davalarda millî irade hırsızı darbecilerin ağır cezalara çarptırıldıkları görülmektedir.

Türkiye örneğinden ders çıkarması gereken Mısırlı darbeciler, ders çıkarmak yerine, maalesef bizdeki darbecilerin 2013 model kötü taklitçisi olmuşlardır. 3 Temmuz gecesinden sonra aldatılmış fakir halkın ve bindirilmiş kıtaların doldurduğu Tahrir Meydanı hızla boşalmış, buna mukabil darbeye direnme kararı alan Müslüman Kardeşler Örgütü ve darbe karşıtları öncelikle Adeviye Meydanı olmak üzere hemen her şehirdeki meydanları doldurmuşlar, böylece darbeye karşı sivil direnişi başlatmışlardır. Bu şanlı direniş her geçen gün genişleyerek devam etmektedir. Mısır halkının bu kararlılığı karşısında darbe çetesi hızla çözülmüş, darbe figüranlığı görevi kendilerine verilen pek çok siyasi aktör yaptıkları büyük hatanın farkına vararak kısa zamanda saf değiştirmiştir. Bu durum darbecileri çileden çıkarmış ve 8 Temmuz sabahı namaz kılan insanlara doğrudan ateş açılmış, bu menfur saldırı sonucunda aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 53 kişi hayatını kaybetmiş, 300’den fazla insan yaralanmıştır.

Mısır’da yaşanan bu katliam, darbelerin çirkin yüzünü göstermesi bakımından manidardır. Bu kanlı olaydan sonra darbeciler tarafından atanan Başsavcı Abdulmecid Mahmud istifa etmiş, darbecilerle beraber olan Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib ve ülkenin önde gelen siyasi figürleri katliamı şiddetle kınamışlardır. 3 Temmuzdan sonra Mısır’da yayın yapan 7 televizyon kanalı dâhil bütün muhalif medya susturulmuş, 690 kişi tutuklanmış, 84 kişi şehit edilmiş ve binin üzerinde kişi yaralanmıştır.

Sayın milletvekilleri, 3 Temmuza kadar özgürlük ve devrimle anılan Tahrir Meydanı’nın itibarı darbeye arka bahçe yapılarak ve alenen ordu göreve çağrılarak yerle bir edilmiş, Tahrir’in namusu kirletilmiştir.

Buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden oyuna sahip çıkan Mısırlıları selamlıyorum. Selam olsun millî irade hırsızlarına karşı bayrak açan şanlı halka, selam olsun demokrasiye sahip çıkmak için meydanları dolduranlara, selam olsun ölümü göze alarak tanka, topa ve silaha karşı direnen kahramanlara, selam olsun büyük bir destan yazan Mısır halkına.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz, Iğdır’ın sorunları hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’a aittir. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, bir dergi göstereceğim size, daha doğrusu faaliyet bülteni, resmî belge niteliği taşır. Iğdır Belediyesinin 2009-2010 Faaliyet Bülteni.

Biz, belediyelerin yol, su, temizlik, kanalizasyon yani vatandaşın günlük sorunlarıyla ilgilendiğini zannederdik, öyle düşünürdük her ne kadar bunun farklı örnekleri olsa da. Ancak, Iğdır Belediyesinin çok daha farklı hedefleri, çok daha farklı istekleri, arzuları varmış. Burada Iğdır Belediyesi İmar Müdürü Adem Yaşa’nın yazmış olduğu, belediyenin nasıl faaliyet göstermesi gerektiği, Iğdır’ın geleceğinin nasıl planlanması gerektiğiyle ilgili size Adem Yaşa’nın dilinden bir şeyler okumak istiyorum, onun yazdıklarını. Diyor ki: “Belediyede yaklaşık 400 personel çalışmakta. Belediye personellerinin tamamı Azeri kökenli olmaları ve önceki yönetimler tarafından istihdam edilmiş olmaları, yönetimin istediği politikayı uygulamasına engeldir. Ancak, bu duruma denk düşecek önlemlerle bu durumu aşmak mümkün olabilir. Bu durumun aşılması noktasında mevcut belediye yönetimi yeterli olmaz. Iğdır’ın makro düzeyde bir programa ihtiyacı var. Önce sorunları tespit etmek ve Iğdır’ın özgürlüğüne denk düşecek çözüm politikaları hâline getirmek gerekir.”

Buraya dikkat edin lütfen: “Kentin demografik yapısı mevcut sistemin istediği zemini oluşturmaktadır.” Oluşturulacak politikalar Azerileri de ürkütmeden Iğdır’ın Doğubeyazıt istikametindeki yönünde gelişmeyi ve ilave edilecek alanlara -dikkat edin- kontrollü nüfus artışı sağlayarak Iğdır’ın etnik yapısını değiştirmemiz, oranın BDP belediyesi olmasına devam etmesini sağlamamız ve PKK’nın istediği haritayı çizmemiz gerektiğini ifade ediyor kısaca.

Şimdi, Diyarbakır kontenjanından Iğdır’da imar müdürlüğü ve belediye başkan yardımcılığı yapan bu vatandaş bunları söylüyor da, İçişleri Bakanı ne söylüyor acaba, onu merak ediyor Iğdırlılar, değerli milletvekilleri. Meclis ne diyor? Meclisin İçişleri Komisyonu ne diyor? Yani bir ilde bir belediye kalkmış, oraya hizmet etmesi gerekirken, oranın etnik yapısını nasıl değiştiririz, orayı nasıl belli bir etnik kesimin kontrolü altına alırızın hesabını yapıyor. Bu yetmiyor, sizin oradaki bürokratlarınız vali yardımcınızın başkanlığında bir araya geliyor ve yıkılması gereken kaçak yapıların seçim öncesi imara açılması için vali yardımcısı baskı yapıyor. Diyor ki: “Bu karar muhakkak seçimlerden önce çıkacak.” Ben, buradan İçişleri Bakanına soruyorum: Sizin bu olaylardan haberiniz var mı? Haberiniz yoksa o koltukta niye oturuyorsunuz? Varsa niye işlem yapmıyorsunuz? Yani siz, acaba PKK ve BDP’yle anlaştınız da Iğdır’ın etnik yapısını değiştirmeye mi çalışıyorsunuz AKP’li Sayın İçişleri Bakanı ve milletvekilleri? Yok, eğer bunu yapmıyorsanız, sizin de acaba önümüzdeki belediye seçimlerinde bir iddianız var mı belediye noktasında, onu da merak ediyorum doğrusu. Yoksa, oraları tamamıyla PKK’ya mı bıraktınız veya BDP’ye mi bıraktınız? Bu soruların cevabının bu kürsüden verilmesi lazım. Bu da yetmiyormuş gibi, şimdi de bir mera konusu çıkardınız. Oradaki vatandaşlarımızın elinden meralarını alıyorsunuz ve başkalarına veriyorsunuz. Bu da yetmiyormuş gibi vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayan Canderviş Karakolunu kaldırıyorsunuz, yani diyorsunuz ki: “Ey Iğdır’daki vatansever insanlar, başınızın çaresine bakın, biz, Iğdır’ı gözden çıkardık.” ve uygulamalarınız da bununla örtüşüyor. BDP’nin İmar Müdürünün söyledikleri ile AKP’nin Vali Yardımcısının yaptıkları bire bir örtüşüyor, İçişleri Bakanı da maalesef buna ses çıkarmıyor.

Değerli arkadaşlar, devlet devletliğini yapacak. Eğer siz devlet olarak, Hükûmet olarak gereğini yapamazsanız şundan emin olun ki Iğdırlı ne gerekiyorsa onu, geçmişte olduğu gibi, bugün de, yarın da yapacak. Ama gönül ister ki devlet yapsın öncelikle bunu, Hükûmet yapsın. Eğer siz Hükûmet…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİNAN OĞAN (Devamla) - …edemiyorsanız, eğer siz orada PKK’yla anlaşmışsanız emin olun ki Iğdırlı gereğini yapacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan, Sayın Oğan Iğdır’la ilgili yapmış olduğu konuşmada farklı bilgiler yansıttı. Adem Yaşa’nın yapmış olduğu bir konuşma üzerine bir değerlendirme yaptı. Ben de Iğdır vekili olarak iki dakika söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Buldan.

Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın gündem dışı konuşması sırasında Barış ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, biraz önce MHP Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan’ın yapmış olduğu konuşmayı dinledim. Doğrusu, bir İmar Müdürünün yapmış olduğu konuşma üzerinden ya da yapmış olduğu bir açıklama üzerinden, Iğdır’da şu andaki sükûneti, Azerilerle Kürtler arasında gerçekten yaşanan o kardeşliği bozmaya yönelik herhangi bir şey yok. Ben çok iyi biliyorum ki Iğdır Belediyesi belediyeyi aldıktan bugüne kadar oradaki Kürt personele nasıl davrandıysa Azeri personele ondan daha iyi davrandı. Azeri personelin daha önce MHP’li belediye başkanından alamadığı maaşı BDP’li belediye başkanından almaya başladılar. Azerilerle Kürtler arasında şu anda bir çatışmanın olmadığını ve BDP’li belediyenin de böyle bir niyetinin olmadığını buradan ifade etmek istiyorum.

Adem Yaşa nerede bir konuşma yapmış, ben onu inceleyeceğim, onu soruşturacağım ama böyle bir niyetin olmadığını çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Resmî bülten, belediyenin yazısı.

PERVİN BULDAN (Devamla) – Konuşuruz Sayın Oğan, konuşuruz. Ben de inceleteceğim, Sayın Adem Yaşa’yı da arayacağım ama böyle bir niyetin olmadığını, asla olmadığını buradan ifade etmek istiyorum. Etnik yapıyı, özellikle Iğdır’da etnik yapıyı hiç kimse değiştiremez. Yıllardır Azerilerle Kürtler kardeşçe yaşamışlardır, bundan sonra da yaşamaya devam edeceklerdir.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı üçüncü söz Polatlı çiftçisinin sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’na aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Polatlı çiftçisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben Ankara Polatlı çiftçisinin, hububat çiftçisinin sorunlarıyla ilgili olarak söz aldım ancak ondan önce, biraz önce elime ulaşan bir notu dikkatinize de sunmak istiyorum: Ali İsmail Korkmaz, Eskişehir’de İngilizce bölümü öğrencisi. 2 Haziranda bu Gezi olayları nedeniyle bir kavga sırasında 4 kişinin saldırısına uğradı, otuz sekiz günlük bir yaşam mücadelesi sonucunda bugün, bu mübarek ramazan günü kaybettik. Allah’tan rahmet diliyorum, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, Polatlı, Ankara’nın, başkentin hemen yanı başında, 35 ilimizden daha büyük bir ilçemiz. Ağırlıklı olarak tarımla, hububat tarımıyla geçinir. Tabii, Polatlı’da diğer pancar tarımı da vardır, soğan gibi ürünler de ekilir ama ağırlıklı olarak hububat tarımı yapılır. 500 bin tona yakın hububat üretimi gerçekleştirilir ortalama olarak yılda. 216 bin hektar ekili araziye sahiptir Polatlı, ekim arazisine sahiptir.

Şimdi, tarımın stratejik bir sektör olduğunu biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz, çok önemli, tarım yoksa hiçbir ülkenin gelişmesi mümkün değil, Amerika Birleşik Devletleri’nden Japonya’ya kadar bütün gelişmiş ülkelerde tarım altyapısı çok iyidir, onun üzerine medeniyet inşa edilmiştir. Bizde ise, son, 2000’li yıllardan beri Türkiye büyüme ortalaması yüzde 4,5 iken tarımda bunun yarısı kadar 2,4’tür. Tabii bu büyük bir sıkıntı Türkiye için ve tarım ithalata dayalı, üretimden çıkmış bir vaziyette yürümekte maalesef. Tarım çok sıkıntılı. Ben, bunu, zaman zaman -tarımla ilgili konuları, Ankara çiftçisinin sorunlarını- Plan ve Bütçe Komisyonunda da dile getirmeye çalışıyorum.

Geçenlerde de, Bala çiftçisi hasadını kaldırdığı hâlde ürün elinde kaldı, çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi gerekli birimlerini kurmamıştı köylerde, satış yapamadı ya da çiftçi çok düşük fiyata satmak zorunda kaldı. Bu tür sıkıntılar var maalesef.

Yine, Polatlı çiftçisiyle ilgili olarak bazı şeyler söyleyeyim. Ben, 60’lı yıllardan beri Polatlı çiftçisini çok iyi biliyorum. 60’lı yıllarda daha fazla geliri vardı, daha itibarlı bir Polatlı hububat çiftçisi söz konusuydu. Son yıllarda, hububat çiftçisi, sayı olarak azalmasına rağmen, geliri düştü, itibarı düştü maalesef. Şu anda çiftçi çok sıkıntılı vaziyette, ürününü bir an önce satmaya çalışıyor. Fiyatlar çok yetersiz. Fiyatlar arasında uçurum var -“600-800 lira” gibi rakamlar çok düşük rakamlar tabii- maliyetlerin altında satış yapıyorlar.

Mayıs ayında Polatlı çiftçisi çok büyük bir sıkıntı, endişe yaşadı. Sakarya Nehri kurudu, sulama imkânları olmadı. Yıllardan beri “Gökpınar barajı” diye bir masal vardır Polatlı’da, o masal tekrarlandı ama hâlâ Gökpınar barajı ortalıkta yok; sulama imkânları, dolayısıyla hiç olmadı.

Polatlı çiftçisi, şu anda, ürün bazında değil de havza bazlı bir destekleme yapılsın istiyor. Özellikle bu “tarım kredi kooperatifleri, ziraat odaları” gibi birçok birlikten, çiftçi birliğinden şikâyetçi, çünkü bunlar, maalesef, siyasi olarak davranıyorlar; iktidarın peşinden uydusu hâlinde hareket eden birlikler vaziyetinde, hiçbir faydası yok çiftçiye.

Teknisyenler alana çıkmıyor; mühendisler, ziraat mühendisleri alana çıkmıyor. Ne ekeceğini çiftçi bilmiyor. Hiçbir şekilde ürün yönlendirmesi yapılmıyor. Ekipman seçimiyle ilgili yardımcı dahi olunmuyor. Bu tür sorunlar var.

Elektrik; keza, aynı şekilde, sulamada kullanılan elektrik fiyatlarının yüksekliği çok büyük bir sıkıntı ve bu kuraklık nedeniyle birçok Polatlı çiftçisi maalesef tefecinin eline düşmüş vaziyette.

Ankara’nın yanı başında, başkentin yanı başındaki Polatlı çiftçisiyle ilgilenilmemesi, sorunlarının görülmemesi Türkiye'deki  tarımın ne vaziyette olduğunu, ne kadar sıkıntılı olduğunu da hepimize gösteren çok önemli bir örnek. Bundan sonra, Tarım Bakanlığının daha farklı davranması lazım. Sayın Bakanımızın -neredeyse en sosyetik Bakan, maalesef, Bakanlar Kurulu içerisinde- çiftçiyle ilgilenmesi lazım.

Ben bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilinde tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Elâzığ ilimizde, tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılması ve alınması gereken tedbirler konusunda Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 22/03/2012

1) Enver Erdem                                        (Elâzığ)

2) Oktay Vural                                         (İzmir)

3) Meral Akşener                                     (İstanbul)

4) Ali Uzunırmak                                     (Aydın)

5) Yusuf Halaçoğlu                                  (Kayseri)

6) Muharrem Varlı                                   (Adana)

7) Ahmet Duran Bulut                             (Balıkesir)

8) Hasan Hüseyin Türkoğlu                     (Osmaniye)

9) Sadir Durmaz                                       (Yozgat)

10) Ali Öz                                                (Mersin)

11) Mesut Dedeoğlu                                (Kahramanmaraş)

12) Emin Çınar                                         (Kastamonu)

13) Adnan Şefik Çirkin                            (Hatay)

14) Lütfü Türkkan                                    (Kocaeli)

15) Ahmet Kenan Tanrıkulu                    (İzmir)

16) Sümer Oral                                        (Manisa)

17) Murat Başesgioğlu                             (İstanbul)

18) Celal Adan                                         (İstanbul)

19) Ali Halaman                                       (Adana)

20) Mehmet Erdoğan                               (Muğla)

Gerekçe:

Elâzığ ilimizin toplam arazisi 915.135 hektar olup toplam arazisinin 264.180 hektarı tarım arazisi, 450.965 hektarı çayır-mera, 130.403 hektarı orman-fundalık ve 69.587 hektarı ise diğer arazilerden oluşur. Sulanabilir tarım arazisi, 213.659 hektar olup bu alanın, 137.273 hektarı sulanabilmektedir.

Elâzığ ilimizin ovaları az fakat çok verimlidir. Bol suları bulunan büyük akarsuların suladığı bu ovalarda, buğday, arpa, pirinç, şeker pancarı, tütün, fasulye, nohut, mercimek, fiğ, burçak, soğan, sarımsak, pamuk, üzüm, elma, armut, kayısı, ceviz, badem ve dut yetişir. Yetiştirilen ürünler arasında lahana, kavun ve çilek önemli gelir kaynağı haline gelmiştir.

Elâzığ’da tarım ve hayvancılık, kalkınmanın lokomotif sektörü durumundadır. Zengin tarım ürünü çeşidi ile ilimiz, geçmiş zamanlarda ülkemiz tarım sektörüne önemli katkıda bulunmuştur.

Tarım sektörü gelirlerinde önemli paya sahip olan hayvancılık faaliyetlerinde daha çok büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bunu küçükbaş ve kümes hayvanı yetiştiriciliği izlemektedir. Flora bakımından zengin yörelerde ise arıcılık yapılmaktadır.

Elâzığ ilimizde hayvancılık, 2003 yılından itibaren her geçen yıl giderek azalmıştır. Büyükbaş hayvan sayısı, 2003 yılında 118.858 adet iken, 2011 yılında 114.304 adet, küçükbaş hayvan sayısı, 370.944 adet iken, 2011 yılında 345.200 adete düşmüştür. Kanatlı hayvan sayısı, 7.223.500 adet iken, 2011 yılında 2.680.487 adet ve arılı kovan sayısı, 2003 yılında 73.678 iken, 2011 yılında bu sayı 43.477 gerilemiştir.

Ülkemiz genelinde olduğu gibi Elâzığ ilimizde de, tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin durumu her geçen gün daha da zorlaşmıştır. Tarımsal alanda kullanılan, tohum, mazot, gübre ve zirai mücadele ilaçlarının maliyetlerinin her geçen gün yükselmesi, yem fiyatlarının artması, aynı şekilde zor şartlar altında ürettiği ürünün değerinin yıldan yıla düşmesi de çiftçilerimizi ekonomik olarak zor durumda bırakmış, artık tarlasını ekemez hâle getirmiştir. Bu durum Elâzığ ilinden göçleri artırmıştır.

Ülkemizde son sekiz yılda, toplam yüzde 65 enflasyon artışı olmasına rağmen girdi fiyatlarında ortalama yüzde 150, yani enflasyonun yaklaşık üç katına yakın bir artış olmuş, ürün fiyatları ise yerinde saymıştır. Bu duruma göre, çiftçi bir taraftan enflasyona, diğer taraftan da, 3 misline yakın artan yüksek girdi fiyatlarına ezdirilmiştir. 2002 yılında 1 litre mazot alabilmek için 3,1 kilogram buğday satmak zorunda olan çiftçi 2010 yılında 1 litre mazot alabilmek için 5,5 kilogram buğday satmak zorundadır.

Elâzığ ilinde, tarım ve hayvancılık yatırımları yeterli değildir. 2011 yılında tarımsal yatırımlardan, Elâzığ ilinden hem nüfus hem de tarım arazisi olarak çok küçük olan sınır komşumuz Bingöl ilimize, 27 milyon 121 bin Türk lirası, yine sınır komşumuz olan Malatya ilimize, 77 milyon 53 bin Türk lirası, diğer bir sınır komşumuz olan Diyarbakır ilimize, 418 milyon 67 bin Türk lirası yatırım yapılmasına rağmen, Elâzığ ilimize sadece, 12 milyon 390 bin Türk lirası yatırım yapılmıştır.

51 bin hektar arazinin sulanması amacıyla, yirmi yıl önce yapımına başlanmasına rağmen, hâlen bitirilemeyen Kuzova Sulama Projesi ve Eyyüpbağları sulama birliğinin enerji borcundan dolayı hizmet verememesi, Elâzığ tarımını olumsuz etkilemektedir. Bir an evvel bu iki proje hayata geçirilmeli ve yöre insanının hizmetine sunulmalı, bu bölgelerde eskisi gibi insanlar toprağına sahip çıkıp göç etmemeleri sağlanmalıdır.

Elâzığ ilimizde tarımın ve hayvancılığın geliştirilmesi, tarım sanayisinin oluşturulması, tarımsal desteklerden yeterince pay alması, tarım ve hayvancılık sektörünü olumsuz etkileyen sebeplerin araştırılması ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104-105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

2.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin ve 20 milletvekilinin, emniyet teşkilatı mensuplarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Emniyet teşkilatı mensuplarının ağır çalışma koşullarındaki zorlukları ve özlük hakları bakımından alınacak önlemleri tespit etmek amacıyla, Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla. 27/3/2012

1) Adnan Şefik Çirkin                       (Hatay)

2) Mehmet Şandır                              (Mersin)

3) Ahmet Kenan Tanrıkulu                (İzmir)

4) Yusuf Halaçoğlu                           (Kayseri)

5) Erkan Akçay                                 (Manisa)

6) Alim Işık                                       (Kütahya)

7) Zühal Topcu                                  (Ankara)

8) Mehmet Erdoğan                           (Muğla)

9) Hasan Hüseyin Türkoğlu              (Osmaniye)

10) Mehmet Günal                            (Antalya)

11) Emin Çınar                                  (Kastamonu)

12) Yıldırım Tuğrul Türkeş               (Ankara)

13) D. Ali Torlak                               (İstanbul)

14) Oktay Öztürk                              (Erzurum)

15) Kemalettin Yılmaz                       (Afyonkarahisar)

16) Ali Halaman                                (Adana)

17) Lütfü Türkkan                             (Kocaeli)

18) Özcan Yeniçeri                            (Ankara)

19) Murat Başesgioğlu                      (İstanbul)

20) Atila Kaya                                   (İstanbul)

21) Bahattin Şeker                             (Bilecik)

Gerekçe:

Asli görevi suçun işlenmesini engellemek, işlenen suçu da kovuşturup sanık ve delilleriyle adliyeye sevk etmek olan polisimiz, görevini yaparken gerektiğinde zor ve silah kullanabilen bir icra organıdır. Ancak, sürekli suç ve suçluyla iç içe olan, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, kişilerin can ve mal güvenliğini korumak adına fedakârca çalışan polislerimiz özverilerinin karşılığını alamamaktadırlar.

Polis, güvenliğin teminatıdır. Güvenliğin olmadığı bir ortamda sağlıktan, eğitimden, ulaşımdan, ticaretten, iletişimden ve her türlü sağlıklı ortamdan söz edilemeyeceği, bunun karşılığı olarak da polisimiz olmadan güvenliğin tesis edilemeyeceği ortadadır.

Ancak, güvenliğin teminatlarının çok büyük sorunları vardır. Sorunların var olduğu herkes tarafından kabul edilse de sorunları çözme yolunda hiçbir adım atılmamaktadır.

Son yıllarda polislerle ilgili olarak intihar ve cinnet haberlerinde artış yaşanmaya başlamıştır. Yapılan araştırmalar da ülkemizde intihar oranı en yüksek olan meslek grubunun polisler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu bir tesadüf değildir. Maalesef ki suç ve suçluyla mücadele içerisinde etkin görev alan polisimizin önce psikolojisi bozulmakta, bunun devamı olarak kronik hâle gelen sağlık sorunları yaşamaktadır.

Polisimizin çalışma şart ve ortamlarının büyük bölümü amirlerce düzenlenmektedir. Bu durum doğal olarak yaşanan en önemli sorunun altyapısını oluşturmakta ve ast-üst ilişkileri ya da ilişkisizliklerinin ölçütü, sorunun kaynağını ya da çözümünü oluşturmaktadır.

Polisler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında kamu görevi yapan memurlardır. Maaş ve birçok özlük hakları bu kanuna göre şekillenmektedir. Ancak, çalışma şartları ve çalışma saatleri bu kanun kapsamındaki diğer kamu görevlileriyle kıyaslanamayacak derecede farklıdır. Diğer kamu görevlileri düzenlenen belli mesai saatleri içerisinde ortalama günde en fazla sekiz saat görev yaparken polislerin çalışma saatleri diğer devlet memurları ile karşılaştırıldığında yüzde 88 oranında farklılık göstermektedir.

Diğer kamu görevlileri hafta sonu, dinî ve resmî bayramlar, yılbaşı ve diğer özel günlerde istirahat ederken Polis Teşkilatı bu günlerde güvenliği sağlamak üzere daha fazla çalışmakta, sosyal faaliyetler ve aile ilişkilerini sekteye uğratmaktadırlar. Resmî tatil hakkından yararlanmak isteyen polisler ise üst makamlarca uygun görülmesi hâlinde kendi senelik izinlerini harcayarak tatil yapmaktadırlar.

Polisin fazla çalışması karşılığınca maaşının içerisinde aldığı sabit, cüzi bir miktar fazla çalışma ücreti, çalıştığı süreyle mukayese edilemeyecek derecede haksızlık oluşturmaktadır. Diğer kamu kurumlarında görevli personelin aldığı fazla ödemeler bordrosuna yansımazken polisin aldığı fazla ödemeler bordrosunda aldığı maaşın yekûnunu oluşturmaktadır.

Diğer kamu görevlileri emekli olduğunda aldıkları maaşlarda bir düşüş olmazken polislerin maaşları emekli olduklarında yarıya kadar düşmekte, emekli ikramiyeleri de yine aynı oranda daha az olmaktadır.

Yine diğer kamu görevlilerinin öğrenim durumlarına göre yükselme yolu açıkken polis memurlarına bu hak verilmemiştir.

Diğer kamu görevlileri kendi memleketlerinde görev yapma şansına sahipken polis memurları bu haktan yararlanamamakta, yakınlarının maddi, manevi desteğini alamadıkları gibi, hastalık ve diğer sıkıntılarında da yanında olamamaktadırlar.

Görüleceği gibi, hukuk, huzur ve güven sağlayanların, hukuk, huzur ve güvene ihtiyacı vardır.

Yukarıda sayılan ve sayılamayan bir çok nedenden ötürü Emniyet Teşkilatı mensuplarının sorunlarının araştırılması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Komisyon kurulması zorunludur.

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 20 milletvekilinin, Türkiye’de seracılığın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizdeki seracılığı daha iyi bir yere getirmek, geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 98. ve İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.

1) Ali Halaman                                           (Adana)

2) Hasan Hüseyin Türkoğlu                       (Osmaniye)

3) Mehmet Erdoğan                                   (Muğla)

4) Necati Özensoy                                      (Bursa)

5) Sadir Durmaz                                         (Yozgat)

6) Atila Kaya                                              (İstanbul)

7) D. Ali Torlak                                         (İstanbul)

8) Sümer Oral                                            (Manisa)

9) Kemalettin Yılmaz                                 (Afyonkarahisar)

10) Ali Öz                                                  (Mersin)

11) Ahmet Kenan Tanrıkulu                      (İzmir)

12) Meral Akşener                                     (İstanbul)

13) Enver Erdem                                        (Elâzığ)

14) Lütfü Türkkan                                      (Kocaeli)

15) Münir Kutluata                                    (Sakarya)

16) Bahattin Şeker                                      (Bilecik)

17) Erkan Akçay                                        (Manisa)

18) Cemalettin Şimşek                               (Samsun)

19) Seyfettin Yılmaz                                  (Adana)

20) Bülent Belen                                        (Tekirdağ)

21) Mesut Dedeoğlu                                  (Kahramanmaraş)

Gerekçe:

Ülkemizde seracılık bahçe ve tarlaların cam veya naylon örtülerle kapatılmasıyla oluşturulmuş yerlere sera, buralarda çeşitli tarımsal ürünlerin yetiştirilmesine de seracılık denir.

Toplam 78 milyon hektar alana sahip olan ülkemizde, 480 bin dekar "Örtü altı" tarımsal üretim alanı vardır.

Seralar, bitkilerin yetişmesine uygun şartların sağlanması amacı ile çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenebilen cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle örtülü yapı elemanlarıdır.

Ilıman iklimin hüküm sürdüğü yerlerde sebze ve meyve yetiştiriciliği, genellikle sebzelerde cam örtü, meyvelerde ise plastik örtü altında yapılmaktadır.

Bu nedenle, Türkiye'de örtü altı sebze ve meyve yetiştiriciliği daha çok Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde görülmektedir. Çünkü bu bölgelerde iklim diğer bölgelere oranla ılımandır.

Sera işletmeciliğinde planlamanın gayesi, bitkilerin yetiştirilmesi ve her dönemde üretilmeleri için bitkilerin optimal üretim koşullarını yapay olarak oluşturmaktadır.

Birim alandan yüksek verim alınmasını sağlayarak küçük alanların marjinal olarak değerlendirilmesine imkân veren örtü altı yetiştiriciliği, aynı zamanda yıl içerisinde düzenli bir iş gücü kullanımı sağlaması nedeniyle de ülkemizde en önemli tarımsal faaliyetlerden biri hâline gelmiştir.

Tarla sebzeciliğinde de yeni çeşit ve teknolojiler kullanılması dolayısıyla Türkiye düne nazaran çok daha fazla sebze üretmekte ve tüketmektedir.

Bu gelişmeler sonucu Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, endüstriyel seracılık yapan işletmeler ile bilgi işlem şirketlerinin teşviklerden faydalanmasına imkân sağlanacak bir düzenlemeye gitmektedir.

Tüm bu gelişmeler geleneksel sera üreticilerini de etkilemiştir. Üreticilerimiz de gelişmelere ve özellikle piyasanın taleplerine karşı ilgisiz kalamamıştır.

Süratle seralarını yenilemeye, yeni teknolojiler ve üretim tekniklerini kullanmaya başlamışlardır. İç ve dış pazarlar, onları da kaliteli ve sağlıklı mal üretmeye zorlamaktadır. Başka rekabet şansı da yoktur.

Bu konuyla ilgili bir Meclis araştırması açılması büyük yararlar sağlayacaktır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak, Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım:

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un uygulanmasından doğan sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 10/7/2013 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                         Mehmet Şandır

                                                                                                               Mersin

                                                                                                MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin 26 Mart 2013 tarih, 10935 sayı ile TBMM Başkanlığına vermiş olduğu "6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun’un uygulanmasından doğan sorunların araştırılması" amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesinin 10/7/2013 Çarşamba günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un uygulanmasından doğan aksaklıkların araştırılması için verdiğimiz Meclis araştırması önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle, ramazan ayının aziz milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. İnşallah, birliğimize, beraberliğimize vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederim.

Orman köyleri değişik şekillerde tanımlanmıştır. Gerek 6831 sayılı Orman Yasası’nda ve gerekse Orman Köylüleri Kalkınma Fonu Yönetmeliği’nde, mülki sınırları içinde orman bulunan köyler “orman köyü” olarak nitelendirilmiştir. Ülkemizde mevcut 20 bin adet orman köyünde 7 milyon 601 bin orman köylüsü yaşamaktadır. Yüzde 40 oranındaki kırsal nüfusun hemen hemen yarıya yakın kısmı ormanlarla değişik biçim ve boyutlarda ilişki içerisindedir.

Orman köylerinde yaşayan insanların büyük bir kısmının az verimli ya da verimsiz topraklarda yaşadığı bilinmektedir. Bu kesimlerin altyapı olanaklarından büyük ölçüde yoksun olduğu bir gerçektir. Ayrıca, bu insanların orman işçiliğinin dışında yapacak fazla bir işleri de yoktur.

Öte yandan, orman köylerindeki tarım arazilerinin büyük bir kısmı çok parçalı, dağınık ve küçük aile işletmeleri karakterindedir. Dolayısıyla, bu işletmelerde tarımsal yapı son derece zayıftır. Buna bağlı olarak, bu kesimde yaşayan insanların sosyoekonomik yaşam düzeyleri diğer kesimlere kıyasla çok düşüktür. Kırsal alanda yaşayan kesimlerin orman kaynaklarının değerlendirilmesinde doğrudan ya da dolaylı olarak etkilendikleri göz önüne alındığında, “Orman köylüleri” olarak isimlendirilen bu kesimlerin yaşam koşulları, sosyoekonomik yapı özellikleri, sahip oldukları kültür, alışkanlık ve gelenekleri büyük ölçüde ormanla iç içedir.

Orman köylülerinin geçim düzeyi, kullandıkları tarım arazilerinin yetersiz ve verimsiz oluşu, hayvanlarının verimsiz alanlarda otlatılması gibi birçok nedenle Türkiye ortalamasının altındadır. Ülkemizde millî gelirden en düşük payı, genelde tarım sektörü, özelde de orman köylüleri almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 169’uncu ve 170’inci maddeleri orman köylüsünün kalkındırılması ve dolayısıyla ormanların korunmasını amirdir. 1980’de 10 milyon olan orman köyleri nüfusu 1997’de 7,1 milyona gerilemiştir. Orman köylerinde kalan nüfus ise toplumun en fakir kesimini oluşturmaya devam ettiğinden orman üzerindeki olumsuz etki sürmektedir.

ORKÖY’e yeterli finansman sağlanamadığından mahallî orman köylüsünün durumunun iyileştirilerek orman üzerindeki olumsuz baskıların kaldırılması yönünde etkili çalışmalar yapılamamıştır. Orman köylüleri için gelir sağlama yönüyle önemli bir yere sahip olması gereken kooperatifçilik kaynak ve teknik eleman yetersizliği nedeniyle olumlu ve verimli yönde kullanılamamaktadır. Orman Köylüleri Kalkınma Fonu ise bu amaç için yetersiz kalmaktadır.

Özellikle son yıllarda tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim ve tüketiminde hızlı bir artış meydana gelmiştir. Bu bitkilerin üretim alanları ise genellikle orman ve orman yamaçlarıdır. Ormanlardan elde edilen ve ikincil ürün olarak da ifade edilebilen bu ürünler hem doğal olarak yetişmekte hem de ihraç olanakları nedeniyle üreticilere yüksek katma değerler kazandırmaktadır. Bu ürünlere örnek olarak mantar, kekik, defne, çam fıstığı, ıhlamur, reçine ve ada çayı verilebilir. Son yıllarda, özellikle büyük şehirlerde tüketicilerin organik ürünlere olan yoğun talebi de orman tali ürünlerini daha da önemli kılmaktadır. Dağ ve orman köylerinin gelişmesinde çok önemli katkıları olabilecek bu ürünler konusunda ne yazık ki yeterli çalışma yapılmamaktadır.

AKP iktidarının on yılını geride bırakmış durumdayız. AKP Hükûmetlerinde tarımın geldiği nokta içler acısı bir hâldedir. On yıllık AKP Hükûmetleri tarım politikalarını, çiftçinin bitirilmesi, tarımın küçültülmesi ekseninde oluşturmuştur. Türk tarımı gün geçtikçe kan kaybederken, AKP Hükûmetleri, Türk çiftçisini desteklediğini, tarımın kalkındığını, tarımda büyük gelişmelerin yaşandığını iddia etmektedir. Ancak elde olan rakamlar ve ülkemizdeki çiftçilerin yaşadıkları sıkıntılar, bu söylemlerin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaktadır.

Onuncu Kalkınma Planı’nda görüldüğü gibi, tarımın bir ara gerilediğini sonra yükseldiğini yazmışsınız, çizmişsiniz. Bununla ilgili tabloya yer vermeyerek, hedeflerle ilgili tabloya yer vererek hedefte yüzde kaç yükseleceğinize afaki rakamlarla yer vermişsiniz. Fakat durum hiç de anlatıldığı gibi değildir. Ülkemizde 2000 ve 2002 yıllarında ortaya konan ekonomik istikrar programıyla alınan tedbirler ve yeniden yapılandırma programı sayesinde MHP’li Tarım Bakanlığı yönetiminde, tarımda 2002 yılında yüzde 8 olan büyüme hızı, 2003 yılında yüzde eksi 2; 2004 yılında yüzde 2,8; 2005 yılında yüzde 6,7; 2006 yılında yüzde 1,3; 2007 yılında yüzde eksi 6,7; 2008 yılında yüzde 4,1; 2009 yılında yüzde 3,7 olarak gerçekleşmiştir. Yani AKP iktidarlarının on yıllık döneminde tarımdaki ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 1,4 olarak gerçekleşmiştir. On yıldaki ortalama büyüme oranı 2002 yılı büyüme oranının yaklaşık altıda 1’idir.

AKP Hükûmetleri dönemi, Türk çiftçisi için tarihinin en zor dönemidir. Çiftçi, ürettiği ürünün para etmemesi nedeniyle borçlarını ödeyememekte. Bu olumsuz durum karşısında bankalara ipotek ettirdiği tarlaları, bahçeleri ellerinden alınarak durum daha vahim hâle gelmektedir. Bugün, ailece aylarca uğraşıp ürettikleri ürünler masrafları karşılamamakta, buna mukabil bankalar kıskaç altına almakta ve birçok alanda su, elektrik sayaçları borçları nedeniyle sökülmektedir. Bir sonraki dönemin ürününü ekebilmek, yetiştirebilmek için bankalardan kredi kullanan çiftçimizin borcunu biraz geciktirmesi, tarlasına ve arazisine bankalar tarafından el konulmasıyla sonuçlanmaktadır. Çiftçimiz, köylümüz hiçbir dönem bu kadar sahipsiz, bir başına bırakılmamıştır.

On yılda gelinen noktada çiftçi, borç, haciz, icra ve hapis kıskacında inim inim inlemektedir. Girdi maliyetlerinin çok yüksek olması, ürettiği etin, sütün, buğdayın, mısırın, arpanın, meyve ve sebzenin para etmemesi çiftçinin belini bükmüştür. Buğday taban fiyatlarını -buradan defalarca ısrarlarımıza rağmen- Çukurova’da, Konya’da, Harran’da çiftçi malını tüccara kaptırdıktan sonra açıklamayı gelenek hâline getirdiniz. Ayrıca, çiftçi, ürününü Toprak Mahsulleri Ofisine -buğdayı- teslim etmek için tam bir merasime tabi tutulmaktadır.

Dörtçeker cipe, lüks arabalara satılan mazot ile çiftçinin kullandığı traktöre, biçerdövere, patpata konulan mazotun aynı fiyat olması kabul edilebilir bir durum değildir.

Tarımın en önemli girdilerinden olan mazot, tohum, fide, ilaç ve gübrede ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır. Yine, tarımsal sulamada kullanılan elektrikte ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır. Belki bu şekilde, can çekişmekte olan çiftçimize bir cansuyu verebiliriz.

On yıllık iktidarınızda faiz lobisi paradan para kazanırken, servetine servet katarken, 10 kat zengin olurken, çiftçilerimiz, köylülerimiz gün geçtikçe geriye gitmektedir. Şehirde, taşeron firmada asgari ücretle çalışmak için yol arayan tarım sektörünün durumu sayenizde içler acısıdır.

Şimdi, böyle bir denge içerisinde, üretici, ürettiği üründen nasıl para kazanacak, bu üretimi nasıl devam ettirecek? Peki, bu dengeleri kim kuracak? Bunu Hükûmet kuracak ama Hükûmet izliyor. Hükûmet sadece şunu söylüyor, eline tabloyu alıyor bizim Tarım Bakanımız, “Biz tarımsal ürüne destek veriyoruz; geçen yıl 7,2 milyar lira verdik, 8 milyar liraya çıkarttık, bu sene 8 milyarın üzerini de öngörüyoruz.” gibi birtakım ifadelerde bulunuyor. Üretici ne yaparsa yapsın! Saldım çayıra Mevla’m kayıra. Şimdi böyle bir anlayışla Türkiye'de tarımı bir noktalara getiremezsiniz.

Son günlerin, hatta son yılların en önemli sorunlarından bir tanesi de spesifik olarak hayvancılık sektöründe yaşanıyor. Bakın, 2007’den bu yana özellikle, bir aşağı bir yukarı, mehter takımı misali iki ileri bir geri; hayvancılık sektörünün durumu bu. Önce süt üreticileri krize girdi, 2007-2008 yıllarında yem fiyatları arttı, üretim yapamadı, süt hayvanları kesildi. Ardından, 2009 yılı ortalarından sonlarına doğru et üreticileri krizi yaşandı.

Yine, dönemsel birtakım tedbirler… 7 milyar lira faizsiz kredi dağıtıldı, bu süre içerisinde milyarlarca lira hayvancılığa desteklemeler ödendi. Peki, bugün gelinen nokta ne? Yine hüsran, yine pişmanlık, yine iflas. Yine insanlar bağırıyor, 1 kilo süt satıyor, 1 kilo yem alamıyor, borçlarını ödeyemiyor. Adam kredi almış sıfır faizli diye, cazip kredi diye, teşvik kredisi diye, sizlere inanarak 6-7 milyar liraya krediyle almış ama bugün ne hâle gelmiş? Bugün 3.000-3.500 liraya bu ineğini satamıyor. Peki, ben size soruyorum, bu nasıl sıfır kredidir? Krediler yüzde 100’ü geçmiş vaziyette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Büyük kentlerde…

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle içerisinde bulunmuş olduğumuz ramazan ayının ülkemize, bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, saygıdeğer milletvekilleri, bu 2/B Yasası’yla alakalı, aslında Seyfettin Bey ve MHP Grubu 2/B Yasası’nda yaşanan olumsuzluklarla alakalı bir araştırma açılmasını talep etmişler, ben de aleyhinde söz aldım. Aslında, söyleyebilecekleri şeylerin ne kadar da az olduğunu gösterir bir konuşmayı zaten Seyfettin Bey’in kendisi yaptı. Aslında, 2/B’yle alınan, 2/B’deki olumsuzluklarla alakalı alınan araştırma önergesinde, 2/B’yle alakalı hemen hemen hiçbir kelime edilmeden, genellikle tarım politikaları üzerine bugüne kadar alışmış olduğumuz sohbetleri yaptı ve on dakikayı böyle tamamladı.

Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, ben de aslında “2/B” olarak toplumda yerleşmiş olan bu kanun maddesinin bütün safhalarında bulunmuş bir arkadaşınız olarak bu araştırma önergesini okurken, Meclis araştırması talebini okurken “Allah Allah, ya, biz de bu topluma neler yapmışız, orman köylüsüne, çiftçisine, şehirlerde 2/B arazisi üzerinde taşınmazları bulunan insanlara ne büyük eziyetler vermişiz?” diye açıkçası düşünmeden edemedim fakat Allah’tan, ben bire bir işin içerisinde olduğum için, bütün safahatı takip ettiğim için…

Arkadaşlar, aslında yaptığımız nedir: Bunun, aslında toplumun hafızasıyla dalga geçmek, alay etmek gibi bir yaklaşımla hazırlandığını düşünüyorum. Toplum aslında hiçbir şeyi unutmaz; toplumun unuttuğunu düşünenler aslında yanılgı içerisindedirler çünkü toplumların hafızaları, aynı zamanda birtakım eziyetlerle, ezilmişliklerle, sıkıntılarla şekillenir, aynı tarım arazilerinde, bu 2/B Yasası’na konu olan arazilerde olduğu gibi çünkü bunun evveliyatı, 1960’lı yıllardan beri hatırlanmaya başlayan, bu kanundaki sıkıntıya sebep olan arazilerin geçmişi aslında çok daha eski, ancak 1970’te Anayasa’ya konuluyor ve burada tarih “1961 ve öncesi” olarak alınıyor, hükûmetlere, bu Anayasa bir vazife, bir görev veriyor. Diyor ki: “Ey hükûmet yetkilileri, temsilcileri; geliniz, ülkemizde yaklaşık 800 bin insanın sorunu olan, devletle, hükûmetle sorunu olan bu alanı ortadan kaldırın, çözüm üretin.” 61 Anayasası’ndan 82 Anayasası’na kadar hükûmet edenlerin hiçbirisi, bu işin içerisine girmiyor, hiçbir risk almıyor. Daha sonra 82 Anayasası’nda tekrar bu konuyla alakalı, hükûmete görev veriliyor, tekrar “Bunu çözün.” deniyor ama kimse, toplumsal bu sıkıntıya karşı hiçbir riski almıyor ve bugüne kadar geliyor.

AK PARTİ geliyor, ne yapıyor? “Evet, vatandaşın devletle sıkıntısı olmamalı, vatandaşın devletle problemi olmamalı, bunun altında ne kadar sıkıntı ve risk varsa hepsini alacağız ve devletle halkını barıştıracağız.” diyor. Yola çıkış gayemizin tamamı budur. Peki, buradan birtakım gelirler elde edilirse bunu ne yapacağız? Yine, orada orman köylüsünün yaşamını kolaylaştırmak, hayat standartlarını yükseltmek için kullanacağız, ülkemizdeki afet riski altındaki bölgelerin dönüşümünde kullanacağız, yeni orman alanlarının açılmasında kullanacağız ve almış olduğu geliri de buna kullanmak üzere topluma bir taahhüt de bulunuyoruz.

Geldiğimiz noktaya bakalım, ne kadar isabetli olmuştur bu kanun? Arkadaşlar, ayın 10’u itibarıyla, 7’nci ayın 10’u 2013 itibarıyla, efendim, Emlak Genel Müdürlüğünden aldığımız veriler şöyle diyor: Bugüne kadar toplam, bu konuyla alakalı 800 bin hak sahibinden yaklaşık 650 bin tanesi müracaat etmişler ve bunlara tebligatları gönderilmeye başlanmış. Yani, hak sahipliğine sahip olanların yüzde 81’den fazlası, satın almak için talepte bulunmuşlar, rayiç bedelleri kabul etmişler. Yani, devletle olan sorunlarının çözümü noktasında mutlular ve bir beklenti içerisine girmişler.

Şimdi, bütün bunlar böyleyken, biz, tabii, daha sonra toplumsal talepleri de tekrar göz önünde bulundurarak, AK PARTİ grubu olarak arkadaşlar, kendimiz komisyonlarda Maliye Bakanlığından, Millî Emlaktan gelen arkadaşlara -Komisyonda bulunan muhalefet partilerinin milletvekilleri de gayet iyi hatırlayacaklardır- şöyle istirhamlarda bulunuyorduk: Arkadaşlar, devletçi refleksle bu fiyatları, bu rayiçleri belirlemekten vazgeçin. Burada bizim AK PARTİ Grubu olarak yola çıkarken çözmeye çalıştığımız, halkın problemleridir, orman köylüsünün problemleridir, üreticinin problemleridir. Bu yüzden, biraz aşağıda olsa bile, bundan kimse gocunmaz bu ülkede. Köylü, üretici, kendine ait olduğunu düşündüğü bu arazileri en düşük rayiç bedellerle nasıl alabiliyorsa -merhametli bakın açıkçası- rayiç bedeller böyle belirlendi arkadaşlar ve bu rayiç bedellerde daha sonra -koskoca 800 bin hak sahipliğinden bahsediyoruz bakın- bazı bölgelerde lokal sıkıntıların olduğunu gördük. Bunlar, muhalefet partisi milletvekillerine de geldi, bizlere de geldi.

Gene, grup olarak arkadaşlar, sizin birçok kanun yapma noktasındaki tekniğimize itiraz etmenize rağmen, ülkedeki sıkıntı devam ederken, gene bütün riski ve sıkıntıyı ve şu çalışma zulmünü de göze alarak arkadaşlar, kanunda bir değişikliğe gittik ve “Rayiç bedeli yüzde 70 olarak bazı bölgelerde evet yüksek, vatandaş bunu ödeyemiyor. Gelin, bunu, 400 metrekarenin altındaki alanlarda yüzde 50’ye düşürelim, peşin ödeyenlere bir yüzde 10 daha indirim yapalım. Dört yıl, beş yılda taksitli olarak hak sahipliklerini kazanmalarına yardımcı olalım.” dedik. Yine bunu da biz indirdik. Bakın, yüzde 70 olan bu rayiç bedelleri, bu söylediğim kriterler içerisinde arkadaşlar ve tarım arazilerinde de…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Onlar İstanbul’daki rantiyeciler için geldi.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - …bunu sadece 2/B’ye konu olan arazilerde değil, aynı zamanda hazineye ait tarım arazilerinde de indirdik ve vatandaşın yüz yıldır, hatta torunların, çocukların kendi arazisi olarak bildikleri, gördükleri babadan kalan bu arazileri gerçekten onların hak sahipliğine devretmek üzere yüzde 50’ye indirdik.

Daha sonra, bu kanunla alakalı, işleyişle alakalı dediler ki arkadaşlar, bütün muhalefet milletvekilleri, bu konuda Meclisin gündemine her gün hemen hemen bir söylem getirdiler, “Arkadaşlar, bunlarda adaletsizlikler vardır, efendim bu rayiç bedeller isabetli olarak belirlenmiyor.” dediler. Hatta, muhalefet milletvekillerinden… Hani her zaman, orman talanına, orman yağmasına karşı sohbetler edersiniz ya haklı olarak, hepimizin etmesi lazım, muhalefet milletvekillerinden, bu arazileri birçok insanın da haksız yere ormanları açarak belki de… AK PARTİ’den önce bakın ama bunlar, bizim dönemimizde değil, daha önceki dönemlerde açmış oldukları arazileri, muhalefet milletvekillerinin genel yaklaşımı içerisinde “Verin, bedava olsun, gitsin…”

Arkadaşlar, orman talanının, orman yağmasının önüne geçmenin felsefesi, refleksi böyle olabilir mi? Peki, bu ülkede bu 800 bin hak sahibinin dışındaki diğer 75 milyon insanın bir hak sahipliği yok mudur ülkenin genel serveti üzerinde? Bunları bu şekilde böyle istediğiniz gibi ona buna peşkeş çekebilecek şekilde sıfır, hiç para almadan, bilabedel vermek mümkün müdür? Ülkenin geri kalan insanlarına bir haksızlık değil midir bu? Bunların da haklarını korumak bu Parlamentonun, bu Meclisin, sadece AK PARTİ’nin değil, bütün milletvekillerinin görevi değil midir? Kars’taki, orman işgal etmemiş bir vatandaşın buradaki sorumluluğu nedir? Bunun haklarını başkalarına bedava vermek de doğru mudur? “Hayır.” dedik. Verilebilecek şekilde olsun, halkın ödeyebileceği şekilde olsun ama merhametli olsun, orman köylüsünden yana olsun ve kanun bu şekilde tezahür etmiş, değişiklikleri de bunun üzerinde, bu şekilde işlenmiş ve şu andaki müracaatlardan da kanunun büyük oranda amacına ulaştığı, toplumda devletiyle problemli, sorunları olan, mülkiyet problemleri olan yaklaşık 1 milyon vatandaşın sorunlarının çözümü noktasında ciddi bir mesafe aldığımızı gösteriyor.

Peki, sizin yapmak istediğiniz nedir aslında, bunun psikolojisine bakmak lazım, muhalefetin genelinin arkadaşlar. Arkadaşlar, cesaretle yaptığımız bir şeyi toplum gözünde küçültmeye yönelik bir gayret olarak değerlendiriyoruz. Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki toplum bu konuda AK PARTİ’ye ciddi destek vermekte, yapılanları büyük cesaret olarak algılamakta ve bunun karşılığını da vermeye başlamakta. Sizler de bunları görüyorsunuz, kendi seçim bölgelerinizde dolaşıyorsunuz. Bunları algıladığınız için, bunları gördüğünüz için siz, bu çıkarmış olduğumuz, bu yiğitçe, tabiri caizse, yüz yıllık problemleri çözmeye çalıştığımız bu yasanın toplum nezdinde küçültülmesine özel bir gayret sarf ediyorsunuz ama bunun değerlendirmesini halk yapacak diye düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Başkanım, 69’a göre sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Ne diye sataştı?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Bizim verdiğimiz önergeyle, konuşmamda konuyla hiç alakası olmayan, başka başka konuları görüştüğümü söyledi. Hâlbuki konunun özü onunla ilgili.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, ben asıl o konuları soruyorum da söyleyemediniz.

Buyurun, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yunus Hocayla biz aynı komisyondayız. Şimdi, burada konuştuklarımız, bu 2/B’nin bire bir mağdurları olanlar. Biz nelerden bahsediyoruz? Köylülerin içinde bulunduğu durumdan bahsediyoruz, çiftçilerin içerisinde bulunduğu durumdan bahsediyoruz. Bire bir 2/B’yle ilgili, alakalı kesimlerin sıkıntılarını burada dile getirdik.

Şimdi burada Yunus Hocam söylüyor, doğru söylüyor, biz 3 parti de ortaklaşa 2/B’yi seçim beyannamelerinde dile getirdik. Ama bunun adına ne dedik? Barış projesi, buna çözüm odaklı bir politika geliştirerek bunların yapılmasını istedik. Sizin yaptığınız tamamen ranta yönelik, bütçe açıklarını kapatmaya yönelik gelirleri hesap ederek…

Zaten fakirlikle, fukaralıkla ön plana çıkmış, yaşamlarını devam ettiremeyecek pozisyonda olan biraz önce saydığım, konuşmamda söylediğim, toplumun en fakir kesimi orman köylülerinin, o köylerde yaşayan çiftçilerimizin, vatandaşlarımızın zoraki, bu yerleri 2/B adı altında, yüzyıldır…

Bunları hâlâ işgalci olarak görüyoruz. Bakın, 2/B’de anlaşmadığımız hususlardan bir tanesi bu. Bunlar işgalci falan değil, bunlara dedelerinden, atalarından kalmış. Bu, AKP döneminin meselesi de değil, son on yılın, yirmi yılın meselesi de değil, bu, ta cumhuriyet dönemine, cumhuriyet döneminin öncesine gidiyor, ta o zamandan başlayan bir süreç.

Siz biliyor musunuz bugün toplumun en fakir kesimi olan çiftçilerimizin, köylülerimizin bu 2/B alanlarını, İstanbul’da bile, Anadolu’da, imkânsızlıklardan dolayı göç eden insanların, oralardaki yerleri alamadıklarını? Müracaat etmeyi namus meselesi yapıyor. Biraz önce rakam veriyorsunuz. Alamıyor. Vatandaşlarımızın yiyecek ekmekleri yok, eve götürecek yiyecekleri yok, şimdi tutmuşsunuz 100 bin lira, 200 bin lira, 300 bin lira… Antalya’ya gidin, o Aksu’da da bunları bir anlatın bakalım. Antalya’da, Adana’da, Muğla’da, İstanbul’da Beykoz’da 2/B’lilerle bir görüşün bakalım sizin gibi mi düşünüyorlar, şu ramazan günü size dua mı edecekler, başka bir şey mi edecekler? 2/B’lileri bir dinleyin Allah rızası için. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sataşma neresinde?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ne konuşuyorsun, ne söylüyorsun?

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, lütfen yerinize oturunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sataşma neresindeydi?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Konuşup durma oradan. Ne konuşup duruyorsun oradan her şeye.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz, oturunuz lütfen.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Taciz ediyorlar Sayın Başkanım sürekli olarak.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ramazan huzur getirmemiş ya!!

BAŞKAN – Oruçlusunuz…

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ve 22 milletvekilinin 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun’un uygulanmasından doğan sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen, Osman Kaptan, Antalya Milletvekili.

OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizlerin, yüce milletimizin ve İslam âleminin ramazan ayını kutluyorum, hayırlara vesile olmasını diliyorum ve barış ve huzur getirmesini diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği araştırma önergesi üzerine söz aldım. Aslında bu önerge İstanbul’u kapsıyor ama biz -İstanbul’daki sorun da elbette ki 2/B sorunudur- Türkiye’deki tüm 2/B’lilerin; Antalya’nın da, Muğla’nın da, İzmir’in de, Mersin’in de, Adana’nın da tüm sorunlarının çözülmesini istiyoruz. Bu konuda Grup Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi’nin de verilmiş bir önergesi vardır, sanırım onu da yarın burada görüşeceğiz.

Sayın arkadaşlarım, ben, sözlerime başlamadan önce, Genel Kurula ve yüce milletimize bir bilgi vermek istiyorum. Tarım konusunda, EXPO 2016 konusunda Antalya’nın belirlenmesi Antalya’da büyük bir sevinç yaratmıştır, neredeyse bayram yapılmıştır. Bütün iktidar, muhalefet partilerinden milletvekili arkadaşlar Paris’e gittik, bu EXPO 2016’nın Antalya’da yapılması ve Antalya’ya verilmesi konusunda orada birliğimizi, beraberliğimizi gösterdik Türkiye olarak. Bundan da hepimiz onur duyduk, bu konuda emeği geçenleri de takdir ettik, teşekkür ettik.

Ancak, şimdi, Bakanlığın çalışmalarına bakıyoruz, efendim, bu EXPO 2016 Antalya’nın sembolü olarak, çiçek olarak şakayık çiçeği belirlenmiş. Değerli arkadaşlarım, şakayık çiçeğini bilen, gören, yetiştiren var mı acaba? Ben Antalya Milletvekiliyim, Antalya’da böyle bir şey görmedim, duymadım, bilmiyorum. Ha, isim olarak duymuş olabilirim -ramazan gününde yalan da söylemeyeyim yani- yalnız, arkadaşlar, Antalya’da yetiştirilmeyen, Burdur’da yetiştirilmeyen çiçeğin, karanfil çiçeği değil de şakayık çiçeğinin EXPO 2016 Antalya'ya sembol olarak Tarım Bakanlığı tarafından seçilmesini kınıyorum; büyük bir yanlışlık olarak görüyoruz, bunun da düzeltilmesini istiyoruz.

Sayın Bakanlığa da dört tane sorumuz var. Aslında, bakanlardan da kimse...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Orada var, var arkada.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Bakan dinlemiyor sizi.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Tabii, o Sayın Bakan kendi konusunda zaten.

Birincisi: Arkadaşlar, bu şakayık çiçeği… EXPO 2016’nın Konseyinde bir karar alınmış mıdır? Yani şakayık çiçeğinin sembol olması kararı alınmış mıdır Konseyden?

İkincisi: Kamuoyunda bir araştırma yapılmıştır. Kamuoyunda yapılan bu araştırmada büyük ölçüde, büyük oranda karanfil çiçeği çıkmasına rağmen, niye karanfil konmamış da şakayık çiçeği sembol olarak ele alınmıştır?

Üçüncü bir olay, bu soru da çok önemli: Acaba Tarım Bakanlığının üst düzeyindeki bir yöneticinin Yalova’da şakayık çiçeği yetiştiren bir ortağı var mıdır ve o ortağı dikkate alınarak, şakayık çiçeğinin Antalya'nın ve Türkiye'nin sembolü olarak konması bundan dolayı mı olmuştur?

Dördüncü soru: Biz bu şakayık çiçeğini -Çin’de yetiştiriliyor daha çok- Çin’den mi ithal edeceğiz, Çin’den mi getirmeyi düşünüyor Hükûmet?

Beşinci olarak da şu soruyu soruyorum: Bu çiçek Antalya'nın neresinde yetiştiriliyor? Kimler yetiştiriyor? İhracat yapılıyor mu? Yapılıyorsa, gelirimiz nedir? Kimler yetiştirmektedir? Bu soruların cevabını bekliyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi de Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği 2/B konusundaki araştırma önergesi üzerinde konuşmak istiyorum.

Arkadaşlar, bu 2/B konusu, biliyorsunuz, yıllarca sürdü. On yıl da sizin iktidarınız, AKP iktidarı zamanında sürdü. Türkiye'de mağdur olan bir sürü insan var. Bugün çözdük, yarın çözdük deninceye kadar, aha 2012 yılının Nisan ayında kanun çıktı, bugüne kadar 1 metrekare yerin tapusu kimseye verilmedi. “Verildi.” diyen varsa görelim arkadaşlar. Bu işten bütün 2/B sorunu olanlar şikâyetçi. Bu işten bakanlıklar da şikâyetçi. Zaten hangi bakanlığın baktığı da belli değil. Orman Bakanlığı benim üstümden gitsin de nereye giderse gitsin dedi, Orman Bakanlığı üzerinden attı. Ee? Şehircilik Bakanlığı “Ben varım.” dedi, çıktı piyasaya. Bir de Maliye Bakanlığımız var. Maliye Bakanlığı dedi ki: “Ben bundan para alacağım.” Tabii, Maliye Bakanlığı sahiplenmeye başladı fakat Maliye Bakanlığı da baktı ki iş öyle görüldüğü gibi değil; hele geçmişteki Osman Pepe Bakanın “Biz derenin taşıyla çayın kuşunu vuracağız, 25 milyar dolar bunlardan alacağız.” dediği şeyler aslında şimdi 5-6 milyar dolara indi, bunun gerçek olmadığı görüldü. Onun için,  Maliye Bakanlığı da sahip çıkmıyor. Tarım Bakanlığının zaten böyle bir sesi de, bu konuda “Yahu, buraları tarım arazileridir, insanlar ekiyor biçiyor, bunların Osmanlıdan kalma tapuları var.” filan deme durumu da yok.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – O meraların peşinde, meraların.

ALİM IŞIK (Kütahya) – O meraları satıyor, meraları.

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Arkadaşlar, peki, şimdi ne istiyoruz? 2/B konusunun yeniden araştırılmasını istiyoruz. Biz, buraları ekene biçene… Ormanı işgal edene değil, Unakıtan’ın Boğaz’daki arsalarına değil veyahut ona benzer arsalara değil, biz, babasından, dedesinden kalan, Osmanlıdan kalan, insanın ektiği biçtiği arazilerin kendilerine parasız verilmesini istedik. Siz dediniz ki: “Yok, vermeyiz.” Peki, ne yapacaksınız? Parayla. “Parayla verecekseniz, o zaman ucuz verelim, uzun taksitli verelim ve illaki kendisine verelim.” dedik, “Yok, biz teklif ederiz, paraları varsa alırlar, parası yoksa parası olan alır.” dediniz. Ee, bu da neye göre olacak? “Rayiç bedel olarak.” dediniz. Biz dedik ki: “Vergi beyan değeri üzerinden verilsin.” “Hayır efendim, vergi değer beyanı üzerinden değil, rayiç bedel üzerinden.”

Sevgili arkadaşlar, rayiç bedeli Türkiye’de… Bu insanların zaten yer kendinin, yani devletin bu insanlardan alacağı yok. Nasıl? E, adam yıllardır ekiyor biçiyor, tapusu var.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ödemiş parasını, parasını kat kat ödemiş.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Bizim Antalya’ya 1940’lı yıllarda devlet zeytinlik arazilerini vermiş, demiş ki: “Buralardan siz kömür yapın, odun yapın; buraları, zeytinlikleri temizleyin, meşeyi, pıynarı kesin, bunlardan kömür yapılsın.” Yapılmış oralarda. Bir kısmı tapularını almış, bir kısmı tapusunu alamamış. O zaman devletin verdiği bu yerler 2/B olarak şimdi satılıyor ve trilyonlar isteniyor. Sevgili arkadaşlar, hani “Nereden nereye geldik?” deniyordu ya, nereden nereye geldik biliyor musunuz? Veren devletten, vatandaşa toprak veren devletten o toprağı vatandaşın elinden alan devlete, satan devlete geldik. Bu konuya dikkatinizi çekerim. Yani, bu vatandaşın kendinin. Kendi yerini kendine satmayalım. E, peki, “Yok arkadaş, kimin malını kime veriyoruz? Burası devletin, satacağız.” diyorsanız, o zaman da sevgili arkadaşlarım, bu alanların, bu 2/B’li, kişilerin kırk yıldır, otuz yıldır, elli yıldır, yüz yıldır, sülaleden beri baktığının bekçilik parasını verin vatandaşa. Gene vatandaş haklı arkadaşlar, 2/B konusunda devletin alacağı yoktur, borcu vardır diyorum.

Bir de Hükûmet şuna sürekli bakıyor ki, işte darbeye karşı. Çok güzel. Ben de 1402’lik bir vatandaşım, 1402 ile görevden alınmış bir kişiyim. Ne vardı 1402’de? Efendim, seni görevden alan askerî yönetim, Kenan Evren hakkında, mahkemeye veremezsin, Anayasa geçici 15. E, biz onu kaldırdık, iyi de yaptık. Şimdi, sizin bu 2/B Kanunu hakkında itiraz hakkı var mı vatandaşın? Yok. Mahkemeye verme hakkı var mı? Yok. “Rayiç bedel yüksektir.” deme hakkı var mı? Yok. İnsanlar Antalya’da yolları kesti, maliyeyi bastı, her tarafta… Derdini anlatamadı. Yani Türkiye’de bu Gezi yolundan önce bir Antalya vardır, Antalya’ya dikkat çekin. Antalya’ya dikkat çekin…

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Mursi’ye gösterilen hassasiyet 2/B’li köylülere de gösterilsin diyorum, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Ali Ercoşkun, Bolu Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, grup önerisinde, tabii, özellikle orman köylülerinin durumuyla alakalı önemli tespitlerde bulunuldu. Gerçekten, yüzde 65’i ormanlarla kaplı bir ilin temsilcisi olarak, orman köylüsünün durumu, yaşamış oldukları sıkıntılarla alakalı oldukça ciddi manada bilgimiz olduğunu söyleyebilirim. Tabii, bu sıkıntılardan bir tanesi de 2/B’yle alakalı konulardır. Yani, bugüne kadar köyleri ziyaret ettiğimizde, 2/B arazilerinin ne olacağı, tapularının elde edilemediği, gelecekle alakalı kaygılar dolayısıyla bizlere iletilen bu sıkıntıların 2/B Kanunu’yla, aslında Mecliste oldukça fazla gündemimizi oluşturan bu kanunla çözülüyor olması, bir yola girmiş olması da gerçekten orman köylüsünün bizden beklemiş olduğu hizmetlerden bir tanesiydi. Dolayısıyla, ben, Meclise bu  sürece vermiş olduğu katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. Tabii, bunun dışındaki sıkıntılardan dolayı muhakkak kendilerine göre önemli gördükleri bu konuyla alakalı bir önerge hazırladılar, o yüzden de teşekkür etmek lazım ama özellikle Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisinin biraz önce bahsettiği “Acaba tapu alanlar var mıdır?” şeklindeki sorusuna da cevap vermek lazım. Evet, Simav’da 53 kişiye tapuları törenle teslim edilmiş, Ortaca’da teslim edilmiş, Alanya’da teslim edilmiş. Bu demektir ki artık bu iş yoluna girmiş ve bir şekilde çözülmeye başlanmış. Katkıda bulunan, emek veren herkese teşekkür ediyoruz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Simav’daki tapular hak sahiplerine değil yandaşlara teslim ediliyor yalnız, onu da dikkate alın.

ALİ ERCOŞKUN (Devamla) – Burada yandaş diye bir şey söz konusu olabilir mi Alim Hocam?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Olur, olur, parası bol AKP yöneticisi olursa rahatlıkla olur.

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen…

ALİ ERCOŞKUN (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve bu konuda hakkı bulunan herkes bu tapuları elde etmeye başlamış. Bolu’da da çalışmalar son noktaya gelmiş durumda; katkı veren, emek veren, destek veren herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Değerli Milletvekilimiz Yunus Kılıç Hocamız detaylı bir şekilde, aslında, konunun geçmişiyle alakalı bilgiler verdi; kendisine de teşekkür ediyoruz. Her ne kadar önergeye saygı duysak da, hazırlanması noktasında teşekkür etsek de aleyhinde olduğumuzu bir kez daha bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Niye aleyhindesin, onu da söyle. Niye aleyhindesin, niye?

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Biraz önce kürsüde konuşan Antalya Milletvekili Osman Kaptan, Tarım Bakanını, Tarım Bakanlığını, dolayısıyla Hükûmeti çok vahim ve ağır iddialarla itham etti. Hükûmetten Parlamentoya bir cevap verilmedi. Sükût ikrardandır. Sayın Osman Kaptan’ın kürsüdeki iddialarını doğru kabul ediyoruz o zaman. Tutanaklara geçsin istedim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Yüce Meclisin denetim faaliyetinin nasıl yürüyeceği İç Tüzük’te belirlenmiştir. Dolayısıyla, bir konuşmacının oradaki ifadesi yazılı ya da sözlü soru önergesine dönüştürülerek cevap istenebilir ama bu kürsüden belli ithamlarda bulunup hemen beş dakika sonra da “Bunlar doğrudur, kayıtlara geçsin.” demek her şeyden önce ahlaki değildir.

BAŞKAN – Öyle bir şey söz konusu değil zaten Sayın Ünal.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Ben doğru kabul ederim dedim ve öyle kabul ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Evet, Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.14


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

2.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve arkadaşları tarafından emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması amacıyla 10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                                                                   10/7/2013

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/7/2013 Çarşamba günü (Bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                       Mehmet Akif Hamzaçebi

                                                                                                                     İstanbul

                                                                                                           Grup Başkan Vekili

Öneri:

Çorum Milletvekili Tufan Köse ve arkadaşları tarafından 10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına "Emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması" amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1006 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 10/7/2013 Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Tufan Köse, Çorum Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle ramazan ayının tüm insanlığa barış, kardeşlik, adalet, hakça paylaşım ve özgür bir yaşam getirmesini diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisinin, bir polis kurşunuyla yargısız infaz edilen Ethem Sarısülük’ü merkez alarak demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkan yurttaşlarımıza iktidar tarafından uygulanan ve emniyet güçlerine, polise uygulattırılan ölçüsüz şiddetin, polis terörünün sebep ve sonuçları ile bu tür acı olayların bir daha yaşanmaması için alınması gerekli önlemlerin araştırılması için vermiş olduğu Meclis araştırması önergesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetiniz ve yoksul halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Yine, demokrasi ve özgürlük isteyerek çıkılan alanlarda, sokaklarda canlarını ve gözlerini kaybederek bedel ödeyen, despotizme, tek tipleştirmeye, faşizme, diktatörlüğe karşı duran ve çarpan yürekleri sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. Ölenlerin, demokrasi şehitlerinin ruhları şad olsun.

Değerli arkadaşlarım, 27 Mayıs 2013 tarihinde Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesiyle başlayan ve tüm yurda dalga dalga yayılan, hâlâ da devam eden halk hareketi, halkın polisi olmaktansa iktidarın ve Recep Tayyip Erdoğan’ın polisi olmayı yeğleyen emniyet kuvvetlerinin orantısız güç kullanması ve terör estirmesi sonucu, 1’i polis 5 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, 11 vatandaşımızın gözünün çıkmasına, 80’e yakını ağır olmak üzere 8 bini aşkın vatandaşımızın, yurttaşımızın da yaralanmasına neden olmuştur. Bu arada, bugün, Eskişehir’de polisin biber gazı ve copundan kaçarken ara sokaklara sığınan ve orada kim olduğu belirsiz eli sopalı katliamcılar tarafından dövülerek yaralanan Ali İsmail Korkmaz da vefat etmiştir. Kendisini de buradan saygıyla anıyorum, Allah rahmet eylesin.

Ethem Sarısülük, 1 Haziran günü Kızılay’da bir polis memurunun silahından çıkan 9 milimetre çapında kurşunla beyninden yaralandı. Yaklaşık on dört gün süren yaşam mücadelesini geçtiğimiz günlerde kaybetti ve 27 yaşında hayatını kaybederek ölümsüzlüğe ulaştı. Tabii, bu, iktidar tarafından demokrasiyle, ileri demokrasiyle yönetildiği iddia edilen bir ülkede çok vahim bir olay ama ölümden de vahim olaylar bu süreçten sonra yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Ethem Sarısülük’ü öldüren polis memurunun kimliği emniyet güçlerince bilinmesine rağmen, uzunca bir süre bu şahsın kimliği kamuoyundan ve adli makamlardan polisçe saklanıyor. Çok vahim bir olay demokrasiyle yönetildiği iddia edilen bir ülkede. Yine, Ethem’in yaralanmasından ve ölümünden sonra, yaralanması ve ölümüyle ilgili, yandaş basınca kuşkular ortaya çıkartılmaya çalışıldı, yani Ethem’in başındaki kurşun değilmiş de metal parçasıymış filan gibi. Yine, bu polis memurunun kimliği bildirildikten sonra yani adının Ahmet Şahbaz olduğu kamuoyu tarafından öğrenildikten bir hafta sonra ifadeye çağrılıyor ve bir hafta sonra tutuklanma isteğiyle sevk edildiği mahkemede, eylemini meşru müdafaa sınırları içinde yapmış olabileceği ve delilleri karartma şüphesi olmadığı gerekçesiyle mahkemece serbest bırakılıyor. Yapanın, bu olayı kınamayanın, kayıtsız kalanın, bu haksızlığa tepki gösterme ihtiyacı duymayanların Allah başına versin demiyorum; Allah böyle bir haksızlığı düşmanlarımızın, düşmanımızın başına vermesin. Tüm duyarlı insanlara böyle bir haksızlığa katlanma ve böyle bir haksızlıkla mücadele etme gücü versin. Bu güç ve inanç ve mücadele azmi, kimsesizlerin kimsesi, kul hakkı yemeyen, yetim hakkı yemeyen, güçlünün karşısında kuyruk sallamayan Cumhuriyet Halk Partisinde ve Cumhuriyet Halk Partililerde vardır ve bu olayın tüm sorumluları Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bağımsız yargıya teslim edileceklerdir.

Değerli arkadaşlarım, bir trafik kazasında bile, ölümlü -ki trafik kazası taksirli suçtur, kasıtla işlenmeyen bir suçtur- bir trafik kazasında, toplumda infial yaratılıyor diye, ölenin yakınları teskin olsun diye tutuklama kararı veren yargı, muhalifleri uyduruk darbe suçlamalarıyla, çakma kanıtlar ve düzmece davalarla yıllarca içeride tutan yargı, parasız eğitim isteyen öğrencileri terörist olmakla suçlayan ve tutuklayan yargı, parasızlıktan cenazesini belediyenin kaldırdığı Kuddusi Okkır’ı “Ergenekon’un kasası” diye ölene kadar cezaevinde tutan yargı, Fatih Hilmioğlu’nu ve onlarca ölümcül hastayı ölümüne cezaevinde tutan yargı, ciddi bir tehdit altında ve son çare olarak kullanılması gereken gerçek mermiyle 27 yaşındaki yoksul bir Anadolu çocuğunu öldüren polis memurunu tutuklamamıştır. Vicdanlar sormuştur, insanlığın yüzü kızarmıştır. “Meşru müdafaa ve delilleri karartma ihtimali yok.” denilerek Ahmet Şahbaz serbest bırakılmıştır.

Peki, serbest bırakıldıktan sonra ne yapılmış, ne olmuş? Deniz Feneri’nde ne olduysa o olmuş değerli arkadaşlarım yani Deniz Feneri’nde, hırsızlar, soyguncular yargılanmadan savcıları yargılanmıştı, burada da ölen Sarısülük’ün ölüm olayına tanık olan tanıklar tutuklanmış. Yani, İlhan Cihaner olayında ne olduysa o olmuştur; İsmailağa cemaatini soruşturan İlhan Cihaner tutuklanmış, soruşturulan sanıklara hiçbir şey olmamıştır. Ethem Sarısülük’ün ailesinin de bu arada tehdit edildiği basına yansımıştır.

Peki, neden olaylar bu boyuta geldi? Neden insanların hak arama adına verdikleri demokratik tepkiler böyle şiddetle cezalandırılmaya, şiddetle bastırılmaya çalışılıyor? Şimdi “Bu kadar insan yaralandı, öldü.” dedik, bir de bu işin gözaltı boyutu var, para cezaları var. Bakın, 3.500’e yakın insan gözaltına alınmış; 19 kişiye, tencere tava çaldıkları için, protestolarını böyle gösterdikleri için 9.880 lira para cezası verilmiş. Türkiye İnsan Hakları Vakfı 101 kişinin tutuklandığını söylüyor ama dün ve bugün tutuklananlar dâhil değil buna. Taksim Platformunun yöneticileri dünden beri gözaltındalar, gözaltı süreleri yetmiş iki saate çıkartılmış. Habercilere, gazetecilere polis saldırmış, saldıranlar engellenmemiş.

Mısır için demokrasi isteyen, Suriye için, Libya için, Tunus için demokrasi isteyen iktidarımız, maalesef, ülkemiz için, ülkemize, ülkemizin halkına demokrasiyi çok görüyor.

Bu arada, Mısır’da demokrasi derken değerli arkadaşlarım, Mısır’daki darbeye AKP iktidarı ve TBMM çoğunluğu karşı değil mi? Burada her konuşmacımıza laf attınız. Madem bu kadar karşıysanız demokrasi yeniden tesis edilene kadar, herkesin katılabileceği özgür ve eşit bir ortamda seçimler yapılıncaya kadar Mısır’la ilişkilerinizi kesin, Mısır’daki darbeci iktidarla ilişkilerinizi kesin. Niye kesmiyorsunuz? En azından, İsrail’e yaptığınız gibi derecesini düşürün. Değerli arkadaşlarım, bu nasıl bir ikiyüzlülük? Yoksa bu ileri demokrasinin bıraktığı bir miras mı bize, getirdiği bir şey mi? Bunu anlamak mümkün değil.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bu polis şiddetinin kendi başına olduğunu düşünmüyoruz, bu polis şiddetinin arkasında çok daha derin ve büyük bir güç var. Bu polis şiddetinin arkasında, kendisine itiraz eden vatandaşlarını, vatandaşların oldukları her yeri düşman toprağı, fethedilecek bir düşman toprağı gibi gören Recep Tayyip Erdoğan’ın, Sayın Başbakanın zihniyeti var, faşist zihniyet.

Yine, bu aşırı polis şiddetinin, polis terörünün arkasında, Taksim Gezi Parkı’nı Viyana surları ve içindeki aydınlık yüzlü insanları da düşman ahalisi olarak gören ve kuşatan Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var. Değerli arkadaşlarım, İstanbul fethedileli beş yüz altmış yıl oldu. Nereyi fethediyorsun sen ey Recep Tayyip Erdoğan? Viyana kuşatılalı dört yüz yılı geçti, ikinci kuşatma geçeli üç yüz yılı geçti. Nereyi kuşatıyorsun sen daha?

Bu polis terörünün, aşırı polis terörünün altında yine “Polisimiz kahramanlık destanı yazdı.” diyerek yapılan orantısız şiddeti ve yargısız infazı kutsayan Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var. “Devam ederseniz anladığınız dilden konuşurum.” diyen Recep Tayyip Erdoğan bu polis terörünün arkasındadır. “Önce sen haddini bileceksin ya! Sen kalkıp da yok bilmem ne platformuymuşsun. Ne platformu olursan ol, ayaklar baş mı oldu?” diyerek toplumda sosyal olarak, ekonomik olarak geri kalmış ama yoksul olduğu için hakkını aramaktan vazgeçmeyenler ve onları dışlayan Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var. Yine, üçüncü köprüye “Yavuz Sultan Selim” adı vererek Alevi yurttaşlarımızın bu duyarlılıkları üzerinde tepinen Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti var.

Bizler, güçlünün karşısında eğilmeyen Cumhuriyet Halk Partililer olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın bu zihniyetini sonlandırmaya, kurduğu korku imparatorluğunu yıkmaya kararlıyız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) – Dersim hakkında da bir şeyler söyle.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Nasıl yapacaksınız, onu söyle.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi aleyhinde söz isteyen, Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Neyin aleyhinde olduğunu önce söyle, ondan sonra konuş. Neyin aleyhindesin onu söyle önce. CHP’nin aleyhinde misin?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – “Çarşı her şeye karşı.” Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Her şeye karşısın yani!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan Vekili Gürdal Mumcu’nun teamülleri ve süreyi zorlayarak verdiği iki üç dakikalık iznin dışında, Gezi ile ilgili burada bir değerlendirme yapma şansımız olmamıştı. Şimdi, neydi bu işlerin aslı, ona dair bir bilgilendirme yapmak istiyorum.

Bakanlar Kurulu da biraz yavaş konuşursa Sayın Başkan, insicamım bozuluyor. En çok onların dinlemesi gerekiyor çünkü.

Bu işlerin iki tane faili var: Birisi özensizlik, diğeri yetim hakkı. Özensizlik ne idi? Özensizlik şu: Bu yayalaştırma projesi il koruma kuruluna gittiği zaman… Şimdi, bu söyleyeceğim bilgiler hiçbirinizde yok çünkü öyle bir furya başlattı ki iktidar, bunun aleyhinde konuşan, Gezi’yi savunan herkes neredeyse estaizübillah darbeci oldu. Onun için, millet topyekûn hücum ediyor, kimse gerçekleri anlatamıyor.

Bakın, Taksim Yayalaştırma Projesi’nde il koruma kurulundan alınan onayda Gezi Parkı’na 1 santimetrekare tecavüz öngörülmüyor. Bu bilgiyi biliyor muydunuz? İl Koruma Kurulu…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Geçen söyledin zaten.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Evet. Tekrar bir hatırlatmakta fayda var. Geçen söyledim de siz partinize hiç sormadınız mı “Ya, bu ne özensizliktir?” diye?

YILDIRIM M. RAMAZANOĞLU (Kahramanmaraş) – Fakat, şimdi, 8 bin metrekare büyüdü.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – O geçti artık.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen cevap vermeyelim.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Evet, 8 bin metrekare büyüdü. Ama, büyümeden önce “Reddi reddedeceğiz.” diyordunuz, büyümeden önce “Oraya AVM de yaparım, rezidans da, Topçu Kışlası da yaparım.“ diyordunuz, biz de “Yaptırtmayız.” diyorduk, aha yaptırmadık. Bunu neyle yaptırtmadık, zorbalıkla mı? Yok, hakkın, hukukun rehberliğiyle. Bu makama o zaman gelseydiniz, bu kadar can yanmayacaktı.

Şimdi, niye böyle davrandığınızı da anlatacağım. Olay şu: 1 santimlik bir tecavüz öngörülmüyor fakat bir özensizlik var; çalakalem, İhale Yasası’ndan kaçırmak için teklif usulü, avanslı çağırıyorlar: “Hele şurayı yap -Allah kerim- ondan sonra da burayı yap.” “Bunu yap.” dediği firmalar da ne hikmetse, bu ülkenin son beş on yılında hangi yatırımı aralasanız, altından çıkan firmalar. Sanırım, artık bu memlekette bunlardan başka iş ehli hiçbir firma kalmadı!

RECEP ÖZEL (Isparta) – Kim o firmalar söylesene?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Aynı firma üçüncü havalimanı inşaatının da sahibi. Şimdi, bu belediyeye sorulacak: “Sen, kardeşim, bu on senede büyük “montanlı” işleri kime verdin, kaç lira ödedin, bu verdiğin firmaların toplam sayısı kaç?” Artık, bu defterler aralanacak, bundan kaçış yok. Şimdi, böyle, sallapati yapılınca, bakıyorlar ki yayalaştırma projesi, yayaya yürüyecek yol yok! Siz, bu kadar komplo teorisi geliştireceğinize, Allah aşkına, hiçbiriniz partinizin yöneticilerine “İstanbul’un göbeğinde, dünyanın ilk 3 metropolünden birinde böyle bir çalışma yapılıyor ve biz yaya kaldırımını unutmuş bir müteahhitle, belediyeyle çalışıyoruz. Bu bize reva mıdır?” diye sordunuz mu? Sormadınız. Yahudi diasporası çıktı, son moda o. Yahudi diasporası arayan HES ihalelerinin arkasındaki sermayeye baksın; Yahudi diasporası orada, sermayesi orada. Sermayeye gelince “Dini, imanı yok paranın.” diyorsunuz ama bir halk direnişi olduğunda, arkasına takmadığınız etnisite kalmadı, takmadığınız ulus kalmadı, takmadığınız komplo teorisi kalmadı.

Sayın Kültür Bakanı da buradaydı, sanırım gitmiş, Valiyle telefonla görüştük, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, AK PARTİ’nin sayın yöneticileri, bakanlar, ağzını açan şöyle bir türkü söylüyor: “İlk üç günü masumdu, ondan sonrası işler karıştı.” Efendiler, kimse şunu sormuyor: Peki, siz, ilk üç günü orada sağdan sola, soldan sağa, topla, çarp, çıkar, 200-300 kişiye binlerce bomba yağdıran polis hakkında…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Ne bombası Süreyya Bey?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Beni vuran bomba. Açayım, göstereyim mi?

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Makul bir şekilde konuşalım!

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hiçbir şey yok!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – “Ne bombası?”ymış! Beni vuran bomba, belimde patladı, al, bak! “Ne bombası?”ymış! Belimde patladı, gel göstereyim! (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Önder, lütfen…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – “Ne bombası?”ymış. Git, hastanedeki kayıtlara bak! Gel, sana fotoğrafını göstereyim. Al sana… “Ne bombası”ymış!

(Hatip elinde cep telefonuyla AK PARTİ sıralarına yürüdü)

BAŞKAN – Sayın Önder…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Böyle bir usul var mı?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Orada konuş! Git kürsüde konuş!

BAŞKAN – Sayın Önder…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – 11 adamın gözünü çıkardınız ya! Adamı deli etmeyin be!

BAŞKAN – Sayın Önder, lütfen, kürsüye geliniz. (BDP sıralarından “Ara verin Sayın Başkan.” sesleri)

Sayın Önder…

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.52

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Sayın Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili, buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sevgili arkadaşlar, aranızdaki Kültür Bakanlığı yapmış insanlar, yöneticiler, size bir sanat grubunu küfür yerine kullanmanın çirkinliği konusunda hiçbir şey söylemiyorlar mı? “Artist martist” falan diye… Bu diller yakışıyor mu size? Bak, ben olanı biteni anlatıyorum. Yalansa, içinde yanlış varsa gelin deyin ki: “Şurada yalan söylüyorsun.“ İşte, halkın kürsüsündeyiz. Yeni türkü Başbakanı yedirmek, yedirmemek üzerine inşa edildi. Bunun için, kusura bakmayın, kendi içinize bakın. Son Meclis Başkanlığı seçiminde kendi partinizin Başbakanın iradesine karşı direnen milletvekili sayısını hesaplayın, bizim grubumuzdan fazla sayısal olarak.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – O kadar da küçük görmeyin!

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Haydi oradan be!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Onun için, Başbakanı yeme, yememe meselesinde, müesses nizam ve kendi partinize bakacaksınız. Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok. Riya, fitne, dedikodu kol geziyor. Başka bir yerde söyleyemiyoruz, burada söyleyelim.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Sayın Başkan, uyarın lütfen! Böyle bir şey olmaz!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Böyle olur çünkü bununla Gezi’yi, bununla Gezi’nin anlamını, gerçek anlamını gölgeliyorsunuz. Bizim, seçilmiş bütün hükûmetlerin hükûmet etme hakkını savunmakla geçmiş ömrümüz. Bu Hükûmete de seçim dışı bir yönelim olduğunda, karşısında ilk bizi bulacaklardır. Sizin de bu konuda sabıkanız çok temiz değil yani çok merak edenle uzun uzun konuşuruz.

Şimdi, bizim tarihimiz cuntalara direnme tarihidir, bu konuda bedel ödeme tarihidir, onun için, Gezi’nin anlamını gölgelemeyin lütfen. Gezi’nin anlamı şu: İlk üç günden sonra, AK PARTİ “Bunu yeni dönemin seçim mezesi yapabilir miyim?” dedi. Olan biten bundan ibarettir.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Başka bir şey olmadı mı?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Başka çok şey oldu Sayın Vekil. Neler oldu biliyor musunuz?

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Biliyoruz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) –  8.900 kişi resmî olarak polisin şiddetiyle hastaneye gitti, 8.900 kişi.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Başbakanlık ofisinin önüne geldiler. Bunları da söyleyin. Bunları niye söylemiyorsun? Bu kadar naif değil.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Başbakan ödül verdi orada şiddet uygulayanlara!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – 12 kişi, orada…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Söyleyin lütfen bunları, söylemiyorsunuz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Onu da söylüyoruz…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Biz söylüyoruz yine…

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Başka bir şey olmadı mı?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Şimdi, eğer konuşmama izin verirseniz onu da söyleyeceğim.

Bu Gezi Parkı’nın bir tek çirkin yanı vardır: O da küfürlerdir, onu da elimize boyayı aldık, biz sildik, biz öncülük ettik. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Onun için, olanlar şunlar: Bir yerden sonra siz, eğer şunu söyleseydiniz, bunu sormaya hakkınız olurdu. Orada 300 kişiyle ben basın açıklaması yaparken -bu Meclisin bir üyesiyim- sırtımdan gaz bombasıyla, gaz kapsülüyle vurulduğum zaman, biriniz buradan çıkıp kendi bakanınıza, kendi yönetiminize “Yahu, bu ne iştir…” Üstelik oturarak, ayakta bir kimse de yok “Burada bir demokratik hak kullanan ve ağacın önüne duran bir insan var..”. Ağzınızı açtığınızda “İlk üç gün masumdu.” diyordunuz, üç günün içinde de ben vardım, masum olarak da zalimane bir şekilde vuruldum. Hanginiz kalkıp dediniz ki “Ayıp değil mi?” Ondan sonra kalkacaksınız “Niye bu işler böyle oldu?” Siz, o hakkı, o üçüncü günün akşamına kadar ağzınıza çektiğiniz fermuarla kaybettiniz. Eğer o gün sormuş olsaydınız, o gün soran insanlarla da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – …bu süreci madem paylaşmaya devam ediyoruz, bunların içinde sizin arkadaşlarınız var, Gezi’ye gelenlerin içinde vallahi, billahi, şerefim namusum üzerine sizin çocuklarınız da var.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Önder.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Biraz şu iftirayı bir kenara bırakın, neler olup bittiğini anlamaya çalışın. Anlamaya çalışırsanız belki çare bulursunuz. (BDP sıralarından alkışlar)

İSMAİL AYDIN (Bursa) – Mesele Gezi meselesi değil Sırrı, anlamadın mı?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Anladım. Ben seni tanımıyorum. Ne o öyle, asker arkadaşı gibi “Sırrı” falan!

BAŞKAN – Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi önergesi lehinde söz aldım. Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında, Gezi Parkı olayı hakikaten ders çıkarmamız gereken, aklıselim düşünmemiz gereken bir olaydır. Burada ne olmuştur? Gezi Parkı bir turnusol olmuştur. Bir tarafta, bastırılmış taleplerini dile getiren her yaştan, her sosyal gruptan bir insan topluluğu oluşmuştur. Türkiye’de 50-60 vilayetin üstünde vilayette ayrı yaşlardan, ayrı sosyal gruplardan binlerce insan bastırılmış talepleriyle ilgili, Gezi Parkı’ndaki ağaçların ortaya çıkardığı bir duygu selini bize hatırlatmıştır. Bunun yanında, iktidarda bir şey oluşmuştur, iktidarda da bastırılmış korkular ortaya çıkmıştır Gezi Parkı olayı dolayısıyla. Bu iki duyguyu iyi anlamamız lazım. Eğer, siyaset insanları bu iki duyguyu doğru anlamaz ve buradan ders çıkarıp bunu doğru yönetmezse bu ülke felakete gider değerli arkadaşlar. Çünkü, bu ülkedeki, Sayın Başbakanın ağzından çıkanlardan sokağa dökülmüş insanlara varıncaya kadar taleplerin ve bastırılmış duyguların geldiği söylemler gerçekten, ülkede ekonomiyi, sosyal barışı ve demokrasiyi tehdit eden duruma gelmiştir. Elinde palayla çıkan esnafı meşru göstermeye çalışan bir zihniyet vardır ama o esnafın da gösterilerin neticesinde fakruzarurette borcunu ödeyemez duruma düşmüş bir hâli vardır. Eğer biz bu iki duyguyu da tanıyamazsak, tanımlayamazsak, doğru algılayamazsak bu ülke yönetilemez. Lafla peynir gemisi yürümez. İnsanları birilerini düşman göstererek, meydanlara toplayarak, toplumu tahrik ederek; yalanlarla, iftiralarla bu insanları karşı karşıya getirerek Hükûmet sürdürülebilir bir politika ortaya koyamaz.

Bir yanda “Mısır’da halkın yanındayız.” diyeceksiniz, “Darbe oluyor.” diyeceksiniz. Peki, sorarlar adama: Mısır’da halk ikiye bölünmüş, bir kısmı Tahrir’de, bir kısmı Adeviye’de. Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti ve AKP sözcüleri Adeviye’deki halkın yanında mı, Tahrir’deki halkın yanında mı? “Suriye’de halkın yanındayız.” diyorsunuz. Bir yanda, Mısır’daki olayları bir çerçeveden, kendi korkularınızla dile getirmeye çalışırken “Suriye’de de halkın yanındayız.” dediğinizde bir başka çukurun içerisinde boğuluyorsunuz. Siz hangi halkın yanındasınız? Oralarda halk yekvücut mu, yeknesak mı? Hayır, bunu hiç kimse söyleyemez, söylemesi de yanlış olur. Dolayısıyla, Türkiye’de kalabalıkları meydanlara toplayarak, hiç ama hiç olmayacak şekilde, bir din adamını bile, “Yukarıda Allah var.” diyen bir din adamını bile yalancı çıkartacak şekilde söylemlerle ve bu söylemler sürdürülerek Türkiye’de lafla peynir gemisi yürütülmeye çalışılamaz.

Değerli milletvekilleri, ülkeyi yönetmek ve siyaset, ciddi bir iştir. Bakın, ne olur, lütfen, koltuklarınıza yaslanın ve aklınızı başınıza alarak bir şeyi terennüm edin değerli milletvekilleri: Bu ülkede Cumhurbaşkanı seçildi, Cumhurbaşkanı seçildikten dört sene sonra görev süresi tartışıldı yani iktidar grubunun inadına yaptığı bir hadise… Dört sene sonra, ülke, Cumhurbaşkanın görev süresini tartışıyor. Bana “ileri demokrasi” dediğiniz bir demokraside ve devlet düzeninde seçilmiş bir cumhurbaşkanının dört sene sonra görev süresinin tartışıldığı ve “Biz dünya ülkesi olduk.” diyen bir ülke gösterebilir misiniz değerli arkadaşlar?

Bana bir ülke tanımlayın ki on yıllarca başbakan, cumhurbaşkanı genelkurmay başkanının kararnamelerini imzalayacak, o genelkurmay başkanının sicil istihbaratı gelecek ve o genelkurmay başkanı on yıl sonra terör örgütünün başı olarak mahkemeye çıkacak ve hükûmet, o kararnameyi imzalayanlar bundan hiç mesuliyet duymayacaklar.

Bana bir ülke söyleyin ki ana muhalefet partisinin genel başkanının özel hayatına girilecek, genel başkanlıktan tasfiye edilecek ve sorumluları çıkmayacak meydana.

Bir ülke düşünün ki o ülkenin genelkurmay başkanının odası dinlenecek ve ortalığa saçılacak, genelkurmay başkanının odasını dinleyen fail bulunamayacak, ortaya çıkmayacak.

Bir ülke düşünün ki o ülkenin başbakanı “Benim de odam dinleniyor.” diyecek, failleri bulunmayacak ve o ülkenin başbakanı o ülkeyi yönetmeye devam edecek. Kendi güvenliğini sağlayamayan bir başbakan benim güvenliğimi nasıl sağlar değerli arkadaşlar?

Ama bütün bu olaylar hep laf kalabalığında ve bir meydan okuma edası içerisinde, devlet düzeninden yoksun, devlet aklından yoksun, devlet mantığından yoksun devam ediyor. Ülkenin bir bölgesinde yol kontrolleri yapılıyor, kendi özel güvenlik birimleri kuruluyor, başka şeyler yapılıyor ve o ülke hâlen daha güllük gülistanlık gibi gösteriliyor. Böyle bir ülke yönetimi, kavram kargaşası içerisinde, olayların kargaşası içerisinde… Ne olur, biraz, bir parti taassubundan kurtularak, aklıselim olarak düşünelim değerli arkadaşlar. Bu ülke bizim ülkemiz.

 Ve Gezi Parkı olayları göstermiştir ki bu ülkede ekonomi hâlen kırılgandır çünkü ekonomi rakamlarına yalan söylettirebilirsiniz ama rakamlar bir gün gerçeği ortaya çıkartır. Bu ülkede her şey yap-işlet-devret modeliyle, finansman modelleriyle yapılıyor. Vatandaş belki ülke kendi kendini finanse ediyor gibi görüyor, zannediyor ama bu Parlamento seviyesindeki insanlar bunu böyle görmemeli, gerçeğin ne olduğunu görmeli. Bu ülkede 220 milyar dolardan 580 milyar dolara çıktı borç ve “IMF borucunu ödedik.” diyoruz. Ankara Ticaret Odası da yağcılık peşinde; ekonomiden anlayan birtakım insanlar bazı yalanları da alkışlıyorlar, bunu da anlamak mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, 42 milyar dolarlık özelleştirme yapıldı. Sadece özelleştirmenin yarısı IMF borcunu öder, mal varlığı satıldı bu ülkenin. Dolayısıyla, IMF borcunu ödediniz ama A şahsına olan borç ödendi, B şahsına, C şahsına borç yükseldi, D şahsına yeni borç yapıldı. Yani, borcun adresi değişti, miktarı yükseldi. Bunu kim inkâr edebilir? Gayrisafi yurt içi hasıla, işte, kamu borcuna bölündüğü zaman birtakım rakamlar çıkıyor ortaya, doğrudur ama gayrisafi yurt içi hasılada yabancıların payları, yabancıların sermayeleri, yabancıların ürettikleri, yabancıların kâr transferleri; bütün bunları topladığınızda, Türk ekonomisinin gerçekten dün gayrisafi millî hasıla hesaplamasıyla bugün gayrisafi yurt içi hasıla hesaplamasında bu değerleri birbirine böldüğünüzde, dün dünyada 17’nci ekonomi olan Türkiye, bugün gayrisafi yurt içi hasıla hesaplamasından da yola çıkarak 18’inci ekonomi olmuştur ve Türkiye’nin büyüdüğü iddia edilmektedir. Böyle yalanlarla, böyle kandırmacalarla Türkiye’yi yönetebilir olarak sürdürmek mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, hemen pankartlar, afişler çıktı: “Menderes’i astınız, Özal’ı zehirlediniz. Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyiz.” Değerli milletvekilleri, bu ülkede savcılar varsa hemen bu pankartları, afişleri kim astıysa soruşturması lazım “Gel bakayım, Özal’ı zehirleyen kimdir?” diye.

Ve size bir şey söylüyorum değerli milletvekilleri: Eğer siz 12 Eylülü yargılıyorsanız, 12 Eylüle karşıysanız 12 Eylülün Başbakan Yardımcısı olmuş ve 12 Eylülün koyduğu siyasi yasakları savunmuş bir Özal’ı 12 Eylülle beraber yargılayarak savunamazsınız. Bu bir yalandır, bu bir riyakârlıktır, bu mürailiktir. Dolayısıyla, aynı anda bir insan iki şahsiyet olamaz. AKP’de bunu biz görmekteyiz ve çok kereler görmekteyiz.

“Bir Başbakan, iki Erdoğan” videosunu, kendi söylediklerini, kendi yalanlarını yayınlayan bir videoya, kendi sesinden yayınlanan bir videoya demokrasi tarihinde yayın yasağı koyduran ilk insan olmuştur Sayın Başbakan. Bir başkasının iftirasına yayın yasağı koydurabilirsiniz ama kendi söylediklerinize nasıl  yayın yasağı koyduruyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Hangi vicdan, hangi ahlak, hangi anlayış bunu yaptırıyor?

Dolayısıyla…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Yeter ya!

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Yetmeyecek.

Oradan laf atabilirsin, bağırtkanlık, çığırtkanlık, Maraş (x) çığırtkanlığı da yapabilirsin.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Otur yerine  ramazan günü! Otur yerine!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın)  – Kimsin sen? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN –  Evet, teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak. (Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın AK PARTİ sıralarına doğru yürümesi)

Lütfen Sayın Uzunırmak… Sayın Uzunırmak…

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.09

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin görüşmelerine devam edeceğiz.

Sayın Ünal, Söz talebiniz var mı?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Evet.

BAŞKAN – Yerinizden lütfen.

Sayın Ünal, buyurun.

VIII.- AÇIKLAMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ramazan ayı içerisinde öncelikle ramazan ayının hoşgörüsüne, şefkatine, anlayışına ihtiyacımız olduğu çok açık.

Burada, ben Grup Başkan Vekili olarak, Sayın Başbakana, grubumuza, Grup Başkanımıza dönük bütün sataşmalara “Kem söz sahibine aittir.” düşüncesiyle ve “İnsan konuşmaya başladığı andan itibaren kendisini anlatır.” düşüncesiyle cevap vermiyorum ve az önce konuşan, konuşmasını yapan konuşmacıya da herhangi bir şekilde, hatta “Maraş çığırtkanlığı” ifadesini kullandığı hâlde yine cevap verme gereği duymadım ama konuşmacı oradan süresi bittiği hâlde ısrarla ayrılmadı, bir sataşma bekledi ve maalesef bir  milletvekilimize dönük sanırım kızgınlıkla bir ifade kullandı. Bu ifadesinden dolayı… En azından, bu ifadenin Meclis Genel Kurulunda kullanılmaması gereken bir ifade olduğunu kendisi de aklıselimle biliyordur diye düşünüyorum. En azından, bundan dolayı sayın konuşmacının özür dilemesini bekliyorum, kullandığı ifadeden dolayı.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Ceza verilmesi lazım Sayın Başkan.

Sayın Uzunırmak, buyurun.

2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Her şeyden önce, konuşmamda da ifade ettiğim gibi, biz, yanlış anlaşılmalara veya başka şeylere meydan vermemeliyiz. Ben “Maraş çığırtkanlığı” falan diye bir kelime kullanmadım. (AK PARTİ sıralarından “Kullandın” sesleri)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kullandın maalesef.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Ne konuştuğunu bilmiyorsun sen!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Hayır, Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dinleyin lütfen, bir müsaade edin lütfen.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Öyle bir şey kullanmadım. Öyle bir şey…  Maraş’la ne alakası var bir defa, bir.

İki: Biz, eğer burada uygun üslup içerisinde siyasi liderler de dâhil eleştiremeyeceksek neyin siyasetini yapacağız? Elbette ki eleştirilecektir. Eleştirilerde hakaret var mıdır? Hayır, benim Sayın Başbakanla ilgili ve AKP Hükûmetiyle ilgili eleştirilerimde hakaret yoktur, her zaman, her yerde söyleyebileceğim ifadelerdir.

Diğer alanda, tabii ki sayın grup başkan vekilleri önce hatibi kızdırmak için uygunsuz laf atan arkadaşlarına hâkim olmalılar. Benim, kürsüdeyken laf atan arkadaşımıza yönelik baştan hakarete varan hiçbir şeyim olmamıştır.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sataşma olmadı, konuşma boyunca hiç sataşma olmadı!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Maksadımı aşan bir şey olduysa elbette ki olabilir, o da mazur görülür ama bu iş karşılıklıdır, karşılıklı olduğu için de öyle değerlendirilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum.

Bu ramazan gününde elbette ki hepimizin mutedil olmaya ihtiyacı var. Bakın, hâlen daha…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, sadece tutanaklara girmesi açısından diyorum: Bu kürsüde hiç kimseye sataşma yoktur, hakaret yoktur ama Başbakana, AKP Hükûmetine yönelik eleştirilerimizi bir sataşma olarak adlandırıp rayından çıkartmak isteyen zihniyet hiçbir eleştiriyi hazmedemiyor demektir.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Biz de Bahçeli’yi eleştireceğiz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Her burada konuştuğumuz konuda, yaptığımız eleştiride hemen çıkıyorsunuz, müdahale ediyorsunuz.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Biz de Bahçeli’yi eleştireceğiz.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – O kelime için bir şey demeyecek misiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) - Eleştireceğiz, kimi eleştireceğiz? Sizi mi eleştireceğiz.

HALUK İPEK (Ankara) - Cevap verecek o da.

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, biz eleştiri hakkımızı kullanırız, sonuna kadar kullanırız. Bir Başbakan, kaç Erdoğan var? Bunu videosuyla, her şeyiyle dile getiririz, kürsüden de dile getiririz. Burada sataşmalarla, baskılarla bizi korkutacak hâliniz yok.

BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür ediyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın konuşmacısının konuşması boyunca tek bir sataşma olmadı, tek bir söz çıkmadı.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Küfürden rahatsız değil misiniz?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Getir tutanakları bakayım.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bakacağız tutanaklara. Küfürden rahatsız değil misiniz? Küfür yakışıyor mu MHP’ye?

OKTAY VURAL (İzmir) – Söyledi zaten, söyledi ya “Otur, otur.” diye, duymadın mı ya! Bak, senin yanındaki duymuş. Duymuyorsun…

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Boyundan büyük laflar etme.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve arkadaşları tarafından emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine müsamahalı davranıp davranmadığı, davranıyor ise bunun daha sonra meydana gelebilecek benzer olaylara olabilecek etkilerinin araştırılması amacıyla 10/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşiminde okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Oğuz Kağan Köksal Kırıkkale Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz, sözlerime başlarken hepinizin mübarek ramazanını yürekten kutluyorum. Ramazanımızın ülkemiz ve insanlar için hayırlara vesile olması dileğimle sözlerime başlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, ancak oraya geçmeden önce çok kısa bir hususu burada dile getirmek istiyorum; az önce de üst üste çeşitli hatiplerin konuşmaları arasında birtakım tartışmalar oldu, ben, oraya da değinmek istiyorum. Elbette ki muhalefettir, tenkit eder, tenkit etme hakkı vardır ama muhalefetin tenkit ederken de hakaret etme hakkı olmaz. Her çıkan konuşmacı Sayın Başbakanımıza hakaret ettiler ve az önce Grup Başkan Vekilimiz de o hakarete “Kem söz sahibine aittir.” diye cevap verdi, geçti ama ben, başka bir şeye değinmek istiyorum. Söylenen, atılan iddialarda Sayın Başbakan…

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, nerede hakaret var? Hakaret sözünü açıklasın!

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hangi söz hakaret?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Bir müsaade eder misiniz. Müsaade eder misiniz konuşayım.

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) - Hangi söz hakaret! Yani insaf, oruçlusunuz ya! Oruçlu musunuz?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) - Size mi soracağım oruç tutup tutmamayı?

OKTAY VURAL (İzmir) - İftira etmeyin! Hangi sözse, “hakaret” dediğiniz söz varsa onu söyleyin.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hakaret olan sözü söyleyin.

BAŞKAN – Sayın Vural… Sayın Vural, lütfen, oturun.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Köksal.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ama yani burası haşmet-meâb hazretlerine methiye düzme kürsüsü de değil.

BAŞKAN -  Sayın Köksal, devam edin lütfen.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Efendim, siz de başkasına methiye düzün canım, kimseyi engellemiyoruz ki.

Değerli milletvekilleri, bakın görüyorsunuz, sözü, kelimesini bile konuşturmamaya çalışıyorlar.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – “Hakaret olan sözü söyleyin.” diyoruz ya, bir şey demiyoruz size.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Ben söylenen hiçbir şeye cevap vermiyorum ama şunu burada yüce Meclisin huzurunda tekrar etmek istiyorum: Sayın Başbakana yakıştırdıkları çeşitli ifadelerin içerisinde bir tek… İşte, “faşistlik” ve “hükümranlık”, “imparatorluk” gibi ifadeler yakıştırıyorlar. Şöyle bir baktığınız zaman, Türkiye’nin siyasi tarihine baktığınız zaman sadece bir şiir okuduğu için zindanlarda çürütülen, seçilme hakkı elinden alınan bir insana “faşist” demek kadar haksız bir şey var mı? Yani özellikle bunu, burada söylemek istiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Böyle bakan yapmazlar boşuna uğraşma!

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Ve Sayın Başbakanımız, o günden bugüne kadar özgürlük ve demokrasi mücadelesi yaparak gelmiştir, AK PARTİ’nin şiarında da özgürlük ve demokrasi mücadelesi vardır; bunu böylece herkes bilsin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Tebrik, tebrik, bravo! Biraz daha… Bence rahmani işlerden bahsetsen daha iyi olur.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Engin Paşa ayağa kalkmadı diye içeriye attırılırken bu içinize siniyor mu Sayın Valim?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Değerli milletvekillerim ve Sayın Başkanımız; şimdi, önergeyle ilgili söze gelmek istiyorum.

Tabii, bu önerge, aslında, burada, bir vatandaşımızın polis kurşunuyla hayatını kaybetmesi noktasında verilmiş bir önerge. Ben her şeyden önce şunu ifade etmek istiyorum: Bu olaylarda hayatını kaybeden gerek vatandaşlarımızın gerekse polisimizin yakınlarına başsağlığı diliyorum, ailesinin üzüntüsünü paylaşıyorum çünkü konu ne olursa olsun insan hayatı mukaddestir ve o korunmalıdır. Onu söyledikten sonra sözlerime devam etmek istiyorum.

Esasen, Gezi Parkı olayları noktasına baktığımızda, CHP’li konuşan milletvekilimiz şöyle bir ifadede bulundu: “Aslında bu olayın arkasını araştırmak lazım, bu olay nereden çıkmıştır, ne olmuştur?” Ben de aynı şeyi söylüyorum, nedenleri nedir diye arkasını araştırmak lazım diye düşünüyorum ve hemen şöyle bir soru geliyor veya şöyle bir cevap geliyor: Acaba nedenleri nedir dediğimiz zaman, acaba nedenleri IMF’ye olan borcumuzun ödenmesi mi, acaba nedenleri Türkiye'nin millî gelirindeki yükseliş mi?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Allah Allah! Sen bilmediğin konulara girme Sayın Valim.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Acaba nedenleri faiz hadlerinin düşmesi mi?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Nereye düşmüş Sayın Valim faiz?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Acaba nedenleri kamuoyu yoklamalarında AK PARTİ’nin devamlı, devamlı yükselmesi mi? AK PARTİ’nin devamlı yükselmesiyle, iktidara gelemeyecek insanların telaşı mı? İşte, bunları araştırmak lazım aslında dedik ve biz, AK PARTİ olarak araştırma önergesi verdik zaten ve o önergenin sonunda da komisyon kuruldu, bunları araştıracağız, hep ortaya çıkacak değerli arkadaşlarım.

Tabii, güvenlik güçlerimizin de hakkında yapılan iddialara geldiğimiz zaman ben şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne zaman komisyon kuruldu?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bu komisyon Meclisin haberi olmadan mı kuruldu?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Neyse… O ne dediğinin farkında değil, ellemeyin ya.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ya, bu sataşma size hak mı arkadaşlar? Biz sataşınca kıyameti koparıyorsunuz, siz sataşınca hak mı ya?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Herkese hak. Hakaret etmeden sataşmak herkese haktır Sayın Başkan. Soru soruyoruz: Faiz nereye düşmüş?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Arkadaşlar, bu komisyon bizim haberimiz olmadan mı kuruldu?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, polisle ilgili şöyle bir şeyi ifade etmek istiyorum…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Komisyon mu kuruldu? Bizim mi haberimiz yok?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Tabii, değerli arkadaşlarım dinlerse şunu ifade etmek istiyorum

Değerli arkadaşlarım, polisimiz… Ki burada kast edilen her ne kadar “güvenlik güçleri” denmeyip yuvarlak bir şekilde ifade edilmişse, adliye ve idare de içine katılmışsa da söylenen polisle ilgili. Polisimiz bu konuda elinden gelen gayreti göstermektedir. “Polisimizin araştırılma noktasını” dediğimiz zaman araştırmaya ihtiyaç yok çünkü polis kendi kendini araştırıyor zaten ve suçlu olduğu zaman çekinmeden cezasını verebiliyor ve bununla ilgili zaman zaman genelgeler ve hizmet içi eğitimler yapmak istiyor.

Şu anda elimde üç tane hizmet içi eğitimle ilgili genelge var. Genelgenin bir tanesinden çok kısa bir başlık okuyacağım, bu genelge 2007 yılında yayınlanmış ve bu genelgenin başı şöyle başlıyor: “İnsan hak ve özgürlüklerini koruyup kollamak ve ayrım gözetmeksizin evrensel manada herkes için gerçekleştirmek devletin temel görevi ve varlık sebebidir. Polis, devletin icra gücü olarak kamu düzeni ve güvenliğini sağlamanın yanında, hukuk devletinde demokrasi ile insan hak ve özgürlüklerinin koruyucusu ve teminatıdır.” Yani, o “ayrımcılık” diye verilen önergede aslında genelgenin başında “ayrım gözetmeden” diye kendi görevini tarif etmektedir. Bu da gösteriyor ki aslında ayrım gözetme filan yoktur.

Esasen suçlu suçludur, suçlunun unvanı ne olursa olsun suçludur ve Türkiye'de hâkimler vardır, adliye vardır, adalet vardır. Polis teşkilatının da, bildiğiniz gibi, iki görevi var: Birincisi, önleyici zabıta; diğeri de adli zabıta olarak. Önleyici zabıta olarak olayları önlemeye çalışır, olaylar olduktan sonra da adli zabıta olarak olayın faillerini yargıya taşır. Şimdi, burada olayın faili polis olduğu için de kendi arkadaşlarını götürüp yargıya taşımışlar.

Ha, bundan sonra ne olur? Bundan sonrasını polis de bilmez, başkası da bilmez. Çünkü, Türkiye'de bildiğiniz gibi kuvvetler ayrımı sistemi vardır, -ister kabul edin, etmeyin- adliye, mahkemeler bağımsızdır, mahkemeler ellerindeki dosyaya ve kendi vicdanlarına göre karar verirler. Ondan sonrasını sorgulamak bizim hakkımız da değildir, esasen böyle bir şey de yoktur.

Polis teşkilatı asli görevini bu olayda en iyi şekilde yapmıştır, yapmaya çalışmaktadır ve en önemli noktalardan birisi de -polis teşkilatının bir başka özelliği- kendi içinde kendi kendini yargılayabilmesidir ve özveriyle vatandaşına hizmet için… Ama, elbette ki geniş bir teşkilattır, içinde zayıfı olabilir, çürüğü olabilir, bunları da ayıklamak için gerekli çalışmaları yapmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekillerimiz; esasen, bu olayda da bahsedildiği gibi emniyetin, idarenin ve adliyenin şüpheli kamu görevlilerine karşı müsamahalı davranıp davranmadığı soruluyor. Demek ki polis, kendi içerisindeki bir kişiyi -faili- alıp götürüp teslim etmişse bunda “müsamahalı davranma” diye bir şey söz konusu olmaz. Öbür taraftan, adliye soruşturmuş ve gerekli incelemeleri yaptıktan sonra bunu yargılanmak üzere serbest bırakmış ama yargılanmak üzere. Şimdi, burada yargılanıp yargılanmama meselesinde her konu, her fail, her dosya ayrı ayrı kendi içerisinde yargılanır. Dosyanın içerisinde bazısında şüpheli deliller veya ağır ifadeler vardır tutuklar veya tam tersi Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda olduğu gibi tutuklamaz, dışarıdan yargılanmasına karar verebilir. Bu her mahkeme her dava kendi içerisinde görüşülür. Yoksa, bunda, bir esas, ana düsturun ötesinde başka bir esas yoktur.

Şimdi, buraya da baktığımızda, emniyet teşkilatı ve adliye teşkilatı gerekeni yapmıştır. Esasen, baktığımızda -başta da söyledik- bunun nedenleri araştırılmalı bu Gezi olayının altında yatan nedir diye. Üç gün içerisinde, bakın, bir sürü tenkit oldu. Dün açıldı Gezi Parkı, eskisinden kaç misli ağaç dikilerek açıldı…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Ağaç var insan yok içeride!

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – …ve vatandaşlarımızın hizmetine açıldı.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Ağaç ağaca bakıyor!

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Şimdi, burada, bunun, belki masum bir hareket diye başlayıp ama sonunda başka noktaya çekilmesini ben inanıyorum ki AK PARTİ kadar Meclisin diğer partileri de istememektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Çünkü, demokrasi varsa hepimiz varız eğer demokrasi yoksa zaten Meclis de yoktur  hepimiz de yokuzdur.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Burada, aynı çatı altında olduğumuz için de ben inanıyorum ki arkadaşların da düşünceleri böyledir.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Demokrasi, sizin canınızın istediğini istediğiniz gibi dövmesidir, değil mi?

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – Ama elbette ki muhalefetin tenkit hakkı vardır, bunu yapacaktır. Onu da doğrusu hoş karşılamamız gereklidir diyoruz…

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Valim, benim hangi sözümün hakaret olduğunu bir söyleyin oradan ya!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Köksal.

OĞUZ KAĞAN KÖKSAL (Devamla) – …ve bu vesileyle bütün milletvekillerimize, Meclisimize saygılarımı sunuyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine devam edeceğiz.

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Geçen birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin beşinci bölümünde yer alan 73’üncü maddesinin (r) bendinin 1 numaralı alt bendi kabul edilmişti.

Şimdi, 73’üncü maddenin (r) bendinin 2 numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

              Oktay Vural                               Alim Işık                               Cemalettin Şimşek

                    İzmir                                     Kütahya                                        Samsun

"2) 3224 sayılı Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"e) Odaların faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi ücretlerine ilişkin rehber tarife tekliflerini onaylamak,"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının  73/r-2 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Mustafa Moroğlu                              Kazım Kurt

                 İstanbul                                      İzmir                                         Eskişehir

              Aytuğ Atıcı                              Özgür Özel                           Kadir Gökmen Öğüt

                  Mersin                                     Manisa                                         İstanbul

                                          Hülya Güven                           Celal Dinçer

                                                 İzmir                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

                         

(x) 478 S. Sayılı Basmayazı 03/07/2013 tarihli 129’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Celal Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, 478 Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (r) fıkrası üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün gece yarısı bir AKP klasiği daha yaşadık, baskıcı zihniyetine tanık olduk, toplumu sindirme, demokratik örgütleri yok etme politikasının bir yenisini yaşadık. Beldeleri ve köyleri kapatıp tüzel kişiliklerini ortadan kaldırarak belde ve köyleri mahalleye çevirip yetkisiz yetkili hâline dönüştürdüler. Bütün kamu kurumlarını ele geçirdiler. Sivil toplum kuruluşlarını da ele geçirebilmek, yandaş yapabilmek ve yandaş yapamadıklarını da güçsüzleştirmek için yoğun bir çalışma yürüttüler. Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin yetkilerini dün gece budadılar, elini kolunu bağladılar. Şimdi bu maddeyle de Türk Dişhekimleri Birliğini buduyor, etkisiz kılıyorlar. Âdeta Gez Parkı’nın rövanşı alınıyor, gece yarısı darbeleri yapılıyor sayın milletvekilleri.

3224 sayılı Kanun’daki Dişhekimleri Birliğinin muayenehane ve tedavi ücretlerini belirleme yetkisi bu maddeyle alınıyor, farkında mısınız? Bu yetki rehber niteliğine dönüştürülüyor yani sadece görüş bildirme şekline dönüştürülüyor. Buna uyup uymama da Bakanlığın takdir yetkisine bırakılıyor. Oysa turist rehberliği ücretlerinden mimarlık ücretine, avukatlık ücretinden veterinerlik ücretine kadar pek çok alanda hizmetin asgari bedelinin belirlenmesi ilgili meslek kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Buna karşılık siz Dişhekimleri Birliğinin bu yetkisini ortadan kaldırıyorsunuz. Ağız ve diş sağlığı hizmetleri ücretinin serbest bırakılması, meslek kuruluşuna ise sadece rehber niteliğinde bir tarife belirleme yetkisinin verilmesi çok yanlıştır. Anayasa’nın yaşam hakkı ile sağlık hakkını düzenleyen 17, 56’ncı maddelerine ve bu arada 135’inci maddesine de aykırıdır ve Anayasa ihlal edilmektedir.

Bugün Türkiye'de yaklaşık 14 bin serbest diş hekimi muayenehanesi vardır. Hizmet alınamadığı için bu muayenehaneler atıl durmaktadır. Buna karşılık devlet, ağız ve diş sağlığı merkezleri açmakta ve buralarda çağdaş, sağlıklı bir diş hekimi hizmeti verilememektedir.

Hatırlayınız, Sayın Başbakan diş hekimlerine söz vererek serbest muayenehanelerden hizmet alacağını beyan etmişti. Türk Dişhekimleri Birliği de bu sözün yerine getirilip getirilmediğini tespit etmek için kendi İnternet sitesine bir sayaç koydu ve bu konunun takipçisi oldu. Başbakan tarafından verilen sözün üzerinden bugüne kadar bin yedi yüz yirmi yedi gün geçti, hâlâ bu söz tutulamadı. Ama, biz eleştirdiğimiz zaman sizin zorunuza gidiyor, “Başbakanımız eleştirilmesin.” deniyor; o zaman Başbakanımız da sözünü tutsun lütfen.

Şimdi, yapılmak istenen düzenleme 2 olumsuz sonuç doğurmaktadır. Bir: Birlik ve oda açısından bir sivil toplum kuruluşunun yetkileri budanmaktadır. Odalar yapıları gereği kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleridir. Gelişmiş demokrasilerde bu meslek örgütleri muhalefet örgütü olarak nitelendirilir ve sivil toplum örgütleri refleksi göstermesi beklenir. Bu, iktidarın kim olduğuyla ilgili değildir, bu meslek örgütleri iktidarlar değişse de eleştirisel tutumlarını devam ettirirler. Bugün sizi eleştirirler, yarın başka iktidarı eleştirebilirler. İktidarlar demokrasiden yeterince nasibini almış ise bu eleştirileri eksikliklerini gidermek ve daha doğruyu bulmak için âdeta bir pusula gibi kullanmalıdır, kullanacaktır. İktidarlar demokrasiden nasibini almamışsa bu örgütleri güçsüzleştirmeye, baskı altında tutmaya, yandaşlaştırmaya çalışır. Bugün Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin, Türk Tabipleri Birliğinin, Türk Dişhekimleri Birliğinin uğradığı bu saldırının ve baskıların sebebi de budur arkadaşlar. Getirmek istediğiniz madde de bunun dışa vurumudur. İktidar neredeyse apartman yöneticilerini bile kendi yandaşlarından seçmek istemekte ve böyle antidemokratik bir tutum sergilemektedir.

Bunun 2’nci sebebi ise serbest diş hekimleri açısından doğuracağı sonuçtur. Asgari tutar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL DİNÇER (Devamla) - Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

"2) 3224 sayılı Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"e) Odaların faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi ücretlerine ilişkin rehber tarife tekliflerini onaylamak,"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, “Bu torba kanun, hakikaten, harar oldu.” dedik, hangar oldu hâlâ devam ediyor arka arkaya gelmeye. Maalesef, arkadaşlarımız da, burada gelip sataşmaya cevap veriyoruz diye bir şeyler söylüyorlar, sırf bir parti taassubu içerisinde karşılıklı bir kör dövüşüdür gidiyor. Az önce Sayın Köksal’ı dinledim, şaşırdım yani devlet tecrübesi görmüş bir arkadaşımız ama ben dün burada, Sayın Babacan buradaydı ona söyledim o bile cevap veremedi. “Faiz lobisi kimdir?” diye sordum. “Faizler düşüyor.” diyor, faizler yükseliyor diye Sayın Başbakan onlara kızıyor. Yandaş gazeteler haber yapıyor, kızıyorlar. “Şu anda dolar yükseliyor, karşılığında piyasadan TL çekiliyor, bunun karşılığında piyasada sıkı para politikası uygulayacaksınız, bu faizi yükseltmiyor mu?” diye sordum cevap gelmedi ama arkadaşlarımız maşallah sırf taassup içerisinde bir şeyler söylüyorlar.

Bakanlarımız söz veriyor… Sayın Bakan burada, bize iki gündür… Benim mesaj şeyim doldu Sayın Bakanım, telefon sürekli olarak “Mesaj dolu, sil.” diyor. Kimden geliyor biliyor musunuz Sayın Bakanım? Dışarıya bakıyor. Sizin verdiğiniz sözler varmış, burada diyorlar ki: “Tarım Bakanı bize ‘Bu sözleşmelilerin hepsi geçecek.’ dedi, olmadı.” Ziraat mühendisleri, teknikerler, GTHB… Yani iki gündür sürekli olarak cep telefonlarımıza -Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerisiniz diye bulmuşlar- bütün arkadaşlarımıza mesaj çekiyorlar. Size çekmiyorlar, siz zaten ne deseler bir şey demiyorsunuz. Sayın Bakan da burada, “Maliyeye sordum, vermiyor.” demiş. Vallahi billahi burada, cebimde telefonum; isterseniz birazdan göstereyim. Sürekli siliyorum çünkü doluyor, mesaj kutumuz doluyor ve talepleri var, diyorlar ki: “Burada bize bir sürü yer vardı. Ziraat mühendisliğinin içerisinde 13 tane alt bölüm var. Adaletli alım yapılmıyor. Şimdi de söz verdi ama biz ortada kaldık. Bu torba kanun hazır buraya gelmişken Sayın Bakan sahip çıksın.” Allah’ın işi, bugün de Sayın Bakan nöbetçi, buraya gelmiş oldu. Çünkü telefonla beni en az 8-10 tane sözcü aradı bütün Türkiye çapında ve şu anda da bütün Komisyon üyesi arkadaşlara, bize “Sayın Bakana bunu iletin.” diye defalarca telefonla ve yazılı olarak, hem mail’le hem mesajla gönderdiler Sayın Bakanım.

Burada “Biz maliyeden kadroyu talep ettik.” demişsiniz ama burada en az 5 bin ziraat mühendisinin istihdam edilmesini söylüyorlar. “’2.500 atama onayı bekliyoruz.’ dedi Sayın Bakan, o da çıkmadı.” diyorlar. Şimdi, buna göre işin vahim tarafı var. Tabii, niye öyle söylüyorlar Sayın Bakanım? Burada diyorlar ki: “Biz buna göre her şeyimizi ayarladık. Atamalarımız…” Sizin verdiğiniz söze göre kimileri düğün tarihini belirlemiş, kimisi buna göre kendi tatil programını, çalışma programını ayarlamış, “Bakan bize söz verdi, yapacak.” diye. Onun için diyorlar ki: “Şimdi, o verdiği sözü tutsun, Maliye Bakanını nasıl ikna ediyorsa etsin, bize söylediği kadroları çıkarsın.”

Şimdi, tabii, az önceki olayın üzerine hakikaten bir iki şey daha söyleyeceğim. Sayın Bakan buradayken, önce onları aktarayım istedim.

Değerli arkadaşlar,  eğer yanlış politika uyguluyorsanız bunun sonucu gelir. Defalarca söylediğim burada bir şey var: Ne dışarıda faiz lobisi aramaya gerek var ne herhangi bir şey… Ha, uluslararası bir şey varsa, komplo, verdiğiniz sözler varsa, onu sizler daha iyi bilirsiniz ama ekonomide gerekli önlemleri almadığınız sürece kafamızı kuma gömerek, rüzgâr tersten estiği zaman ayakta kalma şansımız yok. Senelerce eğer arkanızdan estiğini siz kendi başarınız sayarsanız, rüzgâr tersten esmeye başlayınca bu hâle düşersiniz. Onun için “Faiz lobisiydi, bilmem neydi, şuydu.” demeye gerek yok. Dedik ki: “Alınması gereken önlem varsa gelin buraya, alalım.” Ama biz ne yapıyoruz? Efendim, “Silahlı Kuvvetlerin İç Hizmet Kanunu varmış, hadi onu da çıkaralım.” Ne var bunda, acil bir şey var mı? Yok. Yoksul kesimlerin gelirini artıracak bir önlem var mı? Yok. Gelir dağılımını düzeltecek bir şey var mı? Yok. İthalata bağımlılığımızı azaltacak bir şey var mı? Yok. Cari açığımızı bu sayede düşürecek bir şey var mı? Yok. Ee, bütün bunları içerecek olan kalkınma planını ama sırf televizyonun olmadığı güne denk getirip… Neden? “Ertesi gün de Meclis Başkanlığı seçimini yapalım, sonra kapatalım.” E, peki, niye biz o zaman kalkınma planını pazartesi görüştük? Madem bunları böyle görüşecektik, madem yeni kanun getirecektiniz, baştan ona göre bir çalışma takvimi niye yapmadık? Dolayısıyla, birtakım şeyler, demin söylediğimiz… Ben söyledim, neden olduğunu biliyorum çünkü ekonomideki gidişten utanıyorsunuz. Her ne kadar burada bize bağırıp çağırsanız da saklamak ihtiyacı hissediyorsunuz. Aksi takdirde, Komisyon üyesi arkadaşım, bir bütçe kanunu burada on bir-on iki gün görüşüyoruz. Bütçe bir yıllık uygulamadır, plan ise beş yıllık kalkınma planı. Bunu vatandaşla tartışmadan geçirdik. Onun için, gerçek gündeme dönelim diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (r) bendinin (3) numaralı alt bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                            Cemalettin Şimşek

                 Kütahya                                     İzmir                                          Samsun

“3) 3224 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 ‘Rehber tarife belirlenmesi

Madde 40- Oda Yönetim Kurulları her yıl aralık ayı içinde, diş hekimlerinin uygulayacakları muayene ve tedavi ücretlerine ilişkin bir rehber tarife hazırlayarak Birlik Merkez Yönetim Kuruluna gönderirler.

Birlik Merkez Yönetim Kurulu, rehber tarife tekliflerini aynen veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylar ve bu tarifeleri Sağlık Bakanlığına bildirir.’”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/r-3. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Mustafa Moroğlu                              Kazım Kurt

                 İstanbul                                      İzmir                                         Eskişehir

             Hülya Güven                            Aytuğ Atıcı                                   Özgür Özel

                    İzmir                                      Mersin                                          Manisa

                                                       Kadir Gökmen Öğüt

                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, 478 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 73’üncü maddesinin (r) fıkrası hakkında verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Sivil toplum örgütlerine savaş açmayan, meslek örgütlerini tahakkümü altına almak istemeyen milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu madde neyi düzenliyor, ne getiriyor, kısaca ona bir bakalım, sonra AKP nasıl oluyor da meslek örgütlerini yok ediyor, nasıl bu ruh hâline gelmiş, ona bir bakalım.

Bu madde diyor ki Dişhekimleri Birliğine: “Ey diş hekimleri, siz eskiden asgari ücret tarifesi belirlerdiniz. Bir diş kaça çekilir, efendim, işte, bir dolgu kaça yapılır, bunu siz belirlerdiniz, kendi meslek ahlakınıza uygun olarak. Şimdi, siz bana bir rehber tarife hazırlayın, benim canım ne isterse ben onu yaparım.” Yani Türk Dişhekimleri Birliğini adım adım fiilen ortadan kaldırıyorsunuz. Bunu da söylerken öyle bir dille söylüyorsunuz ki artık ben bu dile “AKP’ce” veya “AKP dili” diyorum. Bir yandan diyorsunuz ki “Türk Dişhekimleri Birliği kalsın.”, bir yandan diyorsunuz ki “Gitsin.”

Buna başka örnekler verebilir miyiz? Elbette verebiliriz. Mesela, AKP’ce “Düzenleme yapıyoruz.” diyorsunuz, bunun karşılığı “Yasaklama yapıyoruz.” AKP’ce “Orta Doğu’nun hizmetkârıyız.” diyorsunuz, bunun karşılığı “Orta Doğu’nun patronu olmak istiyoruz.” “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinden vizeyi kaldırıyorum.” diyorsunuz, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini yok ediyorsunuz. Türk Tabipleri Birliğine “Kamu yararına iş yapamaz.” diye kanun getiriyorsunuz, bunun anlamı Türk Tabipleri Birliğini yok ediyorsunuz. İşte bu maddede de diş hekimlerine “Ücret tarifesi yerine rehber belirle.” diyerek Türk Dişhekimleri Birliğini yok ediyorsunuz. Yani kısacası, sizin dünya görüşünüze aykırı olan, size karşı duran her şeyi ama her şeyi yok ediyorsunuz. Bunun adı “Terminatör”dür, başka hiçbir şey değildir.

Değerli arkadaşlarım, bu gidişatınız adım adım size karşı duran, size muhalefet eden gerek birey gerekse toplum olan herkesi yok ediyor. Bu söylemlerle yetinmiyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisini kullanmakla yetinmiyorsunuz, bir yandan da açıkça tacize başlıyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Size karşı olan Türk Tabipleri Birliğini, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini, DİSK’i, KESK’i, bütün yöneticilerini türlü türlü bahanelerle gözaltına alıyorsunuz, tutukluyorsunuz. Diyorsunuz ki: “Ya benimsin, ya toprağın.” Bu gidişat gerçekten barışın dili değildir. Size itaat etmeyenlere kan kusturuyorsunuz. Bir de utanmadan kalkmış diyorsunuz ki: “Efendim, sivil itaatsizlik haktır.” Be kardeşim, sivil itaatsizliği Mısır’da hak görüyorsun, sivil itaatsizlik Türkiye'de yapıldığı zaman da faşistçe geliyorsun, bu çocukların karşısına dikiliyorsun, bu odaların karşısına dikiliyorsun.

Şimdi, hak aramayı bile suç hâline getirdiniz. Dün, gece yarısı bir operasyonla…

NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Mısır’da darbe var, darbe. Mısır’da darbe oldu.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Darbe” mi diyorsunuz? Dün gece darbe yaptınız.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Mecliste darbe mi olur?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Mecliste darbe mi olur? Meclisin iradesi o kararı verdi.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Dün gece, gece yarısı, darbeyi siz bu yüce Meclisin altında yaptınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Allah Allah!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Utanmadan, sıkılmadan darbe yaptınız. Getirdiniz, bir maddeyi bize dayattınız ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini yok etmeye kalktınız ama bunun hesabını vereceksiniz.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Darbeyi sizin tarihiniz iyi bilir.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Muayene ücretinden Tabipler odasına para yatırıyor musunuz?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Bunu, bütün sosyal medya ve Türkiye anında duydu. Bütün Türkiye'deki odalar, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, gecenin bir yarısı kalktılar, size pankart açtılar, “Korkmuyoruz.” dediler. Sizden hiç kimse korkmuyor ama siz artık gölgenizden korkar hâle geldiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Tabipler odasına para yatırıyor musunuz? Muayene ücretinden para yatırıyor musunuz?

BAŞKAN – Lütfen…

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Siz, bütün odaları, size karşı gelen herkesi korkutarak hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. Yazık, size üzülüyorum. Koskoca büyük bir partisiniz, Türkiye'yi yönetiyorsunuz, geldiğiniz duruma bakın! Korkak olmuşsunuz; odalardan korkuyorsunuz, Gezi’den korkuyorsunuz, herkesten korkuyorsunuz ama bir şey söyleyeyim, korkmakta haklısınız. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

X.- DÜZELTİŞLER

1.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bir ifadenin tutanaklara yanlış geçtiğine ilişkin (x)

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, ben bir şeyi düzeltmek istiyorum. Tutanakları getirttim. Tutanakta, benim… “Maraş çığırtkanlığı” olarak geçmiş tutanağa. “Maraş” değil, “garaj çığırtkanlığı” yani “garajlardaki çığırtkanlar” anlamında o.

                         

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu birleşim Tutanak Dergisi’nin 447’nci sayfasında yer almaktadır.

BAŞKAN – Var diye biz söz vermedik zaten Sayın Uzunırmak, evet.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – “Maraş”la ilgili değildir, onun bir düzelmesini istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Uzunırmak, lütfen, diğer kullandığınız ifadeyle ilgili de düzeltme yapar mısınız?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ben tutanakları düzelttim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Tutanakları düzeltirsin de “adli ilahi”dekini nasıl düzelteceksin?

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Onu düzeltirim ben, kendi aramızda yarın düzeltiriz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“3) 3224 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

‘Rehber tarife belirlenmesi

Madde 40 – Oda Yönetim Kurulları her yıl aralık ayı içinde, diş hekimlerinin uygulayacakları muayene ve tedavi ücretlerine ilişkin bir rehber tarife hazırlayarak Birlik Merkez Yönetim Kuruluna gönderirler.

Birlik Merkez Yönetim Kurulu, rehber tarife tekliflerini aynen veya gerekli gördüğü değişiklikleri yaparak onaylar ve bu tarifeleri Sağlık Bakanlığına bildirir.’”

                                                                           Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (r) bendinin (3)’üncü alt bendi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergemiz, diş hekimleri ile ilgili bir düzenlemeye yönelik önerge olup teklif metnindeki madde metninin daha anlamlı hâle getirilmesi için hazırlanmıştır. Dolayısıyla, buradaki ibarenin daha anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Teklifteki söz konusu maddeyle getirilen değişikliğe prensip olarak katılıyoruz. Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulunun rehber tarifiyle ilgili yetkilendirilmesi ve her yıl bu ücretleri belirleyerek kendisinin onaylaması, ardından da Sağlık Bakanlığına bildirmesi konusu olması gereken bir konu ve dolayısıyla önergemizin yerinde bir önerge olduğunu düşünüyorum.

Bu vesileyle Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımızın Hükûmet adına burada oturmasını da fırsat bilerek son dönemde ciddi sıkıntılara muhatap olan bir kesimin sorunlarını da yüce Meclisle paylaşmak istiyorum.

Sayın Bakanım, şu anda -biraz önceki Sayın Antalya Milletvekilimiz Mehmet Günal Bey’in de ifade ettiği gibi- sizin, Maliye Bakanlığından vize almak üzere gönderdiğiniz ama Maliye Bakanlığına bu konuyla ilgili yapılan başvurulara ise Maliye Bakanlığının “Kesinlikle bize böyle bir başvuru gelmedi.” demesiyle ziraat mühendislerinin, su ürünleri mühendislerinin ve gıda mühendislerinin istihdamı sorunu ortada kaldı.

Şimdi, Tarım Bakanlığına başvuruluyor, “Maliye Bakanlığına yazıldı.” deniyor; Maliye Bakanlığına başvuruluyor, Maliye Bakanlığı diyor ki: “Tarım Bakanlığından böyle bir müracaat bize gelmedi.” Ortada 6 bin civarında boş kadro var ama “Talep olmayınca bizim buna vize vermemiz mümkün değil.” diyorlar. Bu sorunu çözmemiz lazım. Bu ülkenin gençleri, bu fakülteleri, bu ülkenin tarımına destek yapmak için bitirdiler. Dolayısıyla, bunların haklı taleplerinin, ortada iki bakanlık arasında kaybolmasını kabul etmemiz mümkün değil. Bu iki bakanlık, aynı Kabinenin bakanlıkları, aynı partinin bakanları. Haydi koalisyon falan olsa, partiler ayrı olsa birbirleriyle anlaşamıyorlar diyelim ama şimdi, aynı partiden gelmiş 2 milletvekili, nasip olmuş iki bakanlık makamına oturmuşsunuz. Hanginiz doğru söylüyor veya hanginiz doğru söylemiyor? Bunu çözmeniz lazım, bu sorunun çözülmesi gerekiyor.

Bir diğer konu, şu anda çiftçilerimizin, Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları nedeniyle ve zamanında öngördükleri taksitlerini ödeyemedikleri için, “taahhüdü ihlal suçu” nedeniyle evlerine giremedikleri konusudur. Bu sorunu çözmemiz gerekiyor.

Bakanlığınızın ve Hükûmetinizin uygulamış olduğu olumsuz ekonomik politikalar nedeniyle bu insanlar zamanında borçlarını ödeyemez hâle gelmişler ise ayrıca, bazen bazı yıllarda olduğu gibi ülkemizin değişik yerlerinde kuraklık ve benzeri afetlerden dolayı da sıkıntıya düşmüşler ise bunun sorumlusu sadece borca taahhütte bulunan çiftçiler değil, aynı zamanda Hükûmetin politikalarıdır. Bunun da çözülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yine, 2002-2013 karşılaştırmasını sık yapanlardan, sık yapan bakanlardan birisi olarak size şunu söylemek istiyorum: 2002 yılında 1 litre süt ile alınan yemin miktarıyla bugün 1 litre süt ile alınan yemin miktarını lütfen karşılaştırın. 2002’ye göre bu oran, üçte 1, iki buçukta 1’e düştü. Şimdi, bu insanlara yem ve benzeri gibi girdi desteği yapmak zorundasınız.

Yine tarımda kullanılan mazot desteğinin, sizin verdiğiniz, Bakanlığınızın verdiği ve sembolik olarak kaldığı desteklerle tarımın sorununun çözülmeyeceğini sizler de biliyorsunuz. Aynı şekilde, 2002 yılında 3-3,5 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilen bir çiftçi, bugün 6,5-7 kilogram buğdayla 1 litre mazot alabilir duruma düştüyse, orada da yüzde 100’lük reel bazda bir gerileme vardır.

Bu sorunları çözmenin makamı sizin oturduğunuz makam. Sadece bu ülkenin bir bölgesinde bu sorunu çözüyorum demek sorunun çözüldüğü anlamına gelmez. Türkiye bir bütündür, asla parçalanamaz ve her taraftaki çiftçi eşittir diyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (s) bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (s) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                                 Ali Halaman

                 Kütahya                                     İzmir                                            Adana

"s) 8/1/1986 tarihli ve 3254 sayılı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 32/A maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Meteoroloji Uzmanlığı

Madde 32/A- Genel Müdürlük merkez teşkilatında, Genel Müdürlüğün görev alanına giren konularda çalıştırılmak üzere Meteoroloji Uzmanı ile Meteoroloji Uzman Yardımcısı istihdam edilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/s Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

             Hülya Güven                            Aytuğ Atıcı                                  Vahap Seçer

                    İzmir                                      Mersin                                          Mersin

   Mustafa Sezgin Tanrıkulu                  Özgür Özel                                    Sakine Öz

                 İstanbul                                    Manisa                                         Manisa

                                                       Kadir Gökmen Öğüt

                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Yani, doğrusunu isterseniz bütün ezberimiz bozuldu. Yani, daha önce birçok bilgimiz vardı yasama faaliyeti noktasında ama bu yasa tasarısı bizim ezberimizi bozdu.

Bu Meclisin üzerine bir torba geçirdiniz, çuval geçirdiniz, hatta bu milletin üzerine bir çuval geçirdiniz bu yasayla. Yani, başladığımız zaman iki yıl önce, Meclisin Genel Sekreteri vardı, çok saygın bir hukukçu aynı zamanda, hiç olmazsa onun kitabını okusaydınız ya. Esaslı bir doktora tezi yazmış “Yasama çalışması nasıl yapılır?” diye, onu okusaydınız ya. Gerçekten bunu ciddi söylüyorum, böyle bir yasa tasarısı olabilir mi ya. Bu Meclisin üzerine bir çuval geçirdiniz ve şimdi bunu tartışıyoruz.

Bir yasama yılı boyunca on altı tane esaslı kanun gelmiş buraya ama gerisi torba kanun, böyle bir şey olamaz. Bu Meclisin üzerine, bu Parlamentonun üzerine böyle bir çuvalı, böyle bir torbayı geçirmeye hakkınız yok, önce onu söyleyeyim bir hukukçu olarak. Böyle bir hakkınız yok, yapamazsınız böyle bir şeyi ya. (CHP sıralarından alkışlar) Getirin, adam gibi getirin, bu Meclisi tatil etmeyelim, hep beraber her yasayı, sivil toplumun denetimini de açarak… Bu Meclis, Avrupa Birliğinden proje almış, para almış, milyon dolar almış ve “Sivil toplum bu yasama çalışmasına nasıl etki eder?” diye çalışma yapmış, bu Meclisin çalışanları Brüksel’e gitmiş, Avrupa’ya gitmiş Avrupa Birliğinin parasıyla, “Nasıl yapılır?” diye, “Sivil toplum nasıl buna katkı sunar?” diye ama şimdi bu Meclis, Avrupa Birliğinden aldığı parayla nasıl sivil toplumun sesi kesilir, onun hesabını yapıyor. Ayıp, ayıp, ayıp!

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sakin ol, sakin.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Ancak bunu yapıyorsunuz. Ayıp, ayıp, ayıp! Ayıp! O paraya yazık, o projelere yazık. Okuyun, bakın, okuyun. Öneri, öneri, neyse ne, ilk önce onları okuyun. Bu Meclisten aldığı paranın hesabını veremiyorsunuz, hesabını veremeyeceksiniz. Gerisi hikâye.

Bakın, arkadaşlar, hepiniz o tutanakları okuyacaksınız, utanacaksınız. Ne söylediğiniz konusunda utanacaksınız.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Lâ havle ve lâ kuvvete.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bu Meclisin bir yasama çalışması yapmadığı noktasında utanacaksınız.

Bakın, Diyarbakır’a 12 Eylül döneminde bir gazeteci gelmişti, sormuş bu “İşkence var mı, yok mu?” falan filan diye. “Hayır yok, hiçbir şey yok, burası güllük gülistanlık.” demiş. Sonra anlamış gazeteci olduğunu –hepiniz biliyorsunuz bu hikâyeyi, bilmeniz gerekir- öğrenmiş gazeteci olduğunu, ne demiş biliyor musunuz? “Olur mu, o benim resmî görüşümdü.” demiş. Sizler burada, eğer vicdanınız varsa… Vicdanı olmayanlara sesleniyorum, sadece resmî görüşünüzü söylüyorsunuz ama bu tutanaklar hepinizi tarih boyunca yargılayacak, hepinizi.

Değerli arkadaşlar, bugün de 5’inci insan öldü ya! Sizden birinizden, bakın, sizden birinizden bu kürsüde 17 yaşında, 18 yaşında, 20 yaşında, 22 yaşında, 25 yaşında ölen yurttaşlarımız adına bir özür kelimesi duymadık bu ramazan gününde bile, birinizden duymadık. Ayıp! Onlar bu cumhuriyetin yurttaşı değil mi?

Dün ne yaptınız?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne yaptık?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bir taraftan Başbakan toplamış ekibini, “barış ve çözüm süreci” diyor iki saat yirmi dakika, diğer taraftan da bu sürece en büyük desteği veren TMMOB’a en büyük darbeyi yapıyor. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız? Şimdi de diş hekimleri odasına… Hem onu yapacaksınız, bir taraftan “çözüm” diyeceksiniz, bir taraftan “demokrasi” diyeceksiniz. Arkadaşlar, böyle anlayış yok. Demokrasi bir bütünlük ister, kafa ister, yürek ister, cesaret ister. Cesaret ister, cesaret…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – O da sizde yok işte.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Arkasında durmak ister.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Arkasında mısınız?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Tamam, iki saat yirmi dakika orada toplanacaksınız ama bir taraftan da bir proje etrafında, geleceksiniz burada son dakika darbesi yapacaksınız. Kime yapacaksınız? TMMOB’a yapacaksınız, demokrasiye yapacaksınız.

Değerli arkadaşlar, bir daha söylüyorum: On yıl önce Diyarbakır Barosunun Başkanıyken insanlara hak aramayı öğretiyordum o hukuksuzluk ortamında. Orada onu öğretiyordum, herkese, herkese bunu söylüyordum ama şimdi Ankara Barosunun, İstanbul Barosunun web sayfalarına bakın: Eviniz arandığında ne yaparsınız? Biz orada hukuksuzluğa son vereceğimize, şimdi aynı hukuksuzluğu Ankara’ya, İstanbul’a ve bütün Türkiye’ye taşıdık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – OHAL’i, ilan edilmemiş OHAL’i bütün Türkiye’ye taşıdık. Bu mu şimdi? Kimin evine ne zaman, hangi baskın yapılacağını kimse bilmiyor, kimse bilmiyor. Bunlar yakışıyor mu bu Parlamentoya? Yakışıyor mu?

BAŞKAN – Evet, Sayın Tanrıkulu, teşekkür ediyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Teşekkür ediyorum, çok sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebini yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Köse, Sayın Kuşoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Özkan, Sayın Ayman Güler, Sayın Köktürk, Sayın Acar, Sayın Erdemir, Sayın Sapan, Sayın Seçer, Sayın Öz, Sayın Yılmaz, Sayın Kesimoğlu, Sayın Türmen, Sayın Tanrıkulu, Sayın Korutürk, Sayın Güven.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma, Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (s) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"s) 8/1/1986 tarihli ve 3254 sayılı Meteoroloji Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 32/A maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Meteoroloji Uzmanlığı

Madde 32/A-Genel Müdürlük merkez teşkilatında, Genel Müdürlüğün görev alanına giren konularda çalıştırılmak üzere Meteoroloji Uzmanı ile Meteoroloji Uzman Yardımcısı istihdam edilir."

                                                                                 Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Halaman, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (s) bendi üzerine vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Tabii, bu Meteorolojiyle ilgili maddede bir paragraf var, yani “Meteorolojiye uzman, uzman yardımcısı istihdam edilir.” deniyor. Bunun ötesinde bir açıklaması yok.

Şimdi, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türk milletinin hayatında, ülkemizin hayatında çok önemli bir kurum. Yani geçmiş dönemde, Osmanlı döneminde rasathane olarak, yani Kandilli Rasathanesi olarak görev yapmış. Cumhuriyet döneminde, 1938’lerden sonra Meteoroloji Genel Müdürlüğü, zaman zaman istasyon olarak görev yapmış. Görevleri, hava tahminleri yapmak, çevre şartlarını ortaya koymak, günlük hayatımızda yol gösterici, iş hayatımızda yol gösterici, dolayısıyla tarımsal alanlarda tahminlerde önemli bilgileri kamuoyuyla paylaşma adına kurum, kuruluş.

Bu kurum, kuruluş geçen yıl… Zaman zaman Bakan Beye de sorduk, Hükûmet, bu küreselleşme veya özelleşme veya istihdamı azaltacağız, buralarda çok memur çalışıyor… Buralarda çalışan memurlar nitelikli yani siyasal bilgilerden, hukuk fakültesinden, akademiden, işletmeden. Astronomi ve meteoroloji mühendisleri görev yapıyordu bu kurumlarda. Geçen yıl ne olduysa bu kurumların taşra teşkilatlarını kapattı bu Hükûmet ve bu taşra teşkilatlarının malını, mülkünü satılığa çıkardılar. Ben, Adana bölgesinin milletvekiliyim, Meteorolojinin çok kıymetli hizmeti olan Kozan’da bir istasyonu, bir şube müdürlüğü vardı. Dolayısıyla, orada çalışan nitelikli arkadaşlar, hep böyle “Bizim hâlimiz ne olacak, ne yapacağız?” diyerek şikâyette bulundu. Bu arkadaşların hep sağa sola tayinleri çıktı, bir kısmını emekli ettiniz. Dolayısıyla, bu taşra teşkilatlarını yok ederken, olmayan, daralttığınız bir yere sırf kanun metnine koyup “Ben burada uzman, uzman yardımcısı alacağım.” diyorsunuz. Olmayan bir yere ne memuru alacaksınız, ne uzmanı alacaksınız? Yani hiç mi kendi arkadaşınıza, kendi adamınıza, kendi yeğeninize… Niteliği belli olmadan, şartları belli olmadan “Ben adam alacağım, adam yerleştireceğim.” demek hangi vicdana, hangi merhamete sığar? Bu kadar kadrolaşma adına bu devletin kurumlarını kendinize iş kapısı yapmak, sırf hısmınızı, akrabanızı, KPSS sınavı sonuçlarına bile razı olmadan buralara adam almak… Dolayısıyla, bu memleketin geleneksel ahlaki vicdanına sığmaz.

Bundan dolayı, bu önergeyi bunun için vermiş olduk. Bunu bir daha gözden geçirmenizi diliyor, hepinizi saygı, sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (ş) bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ş) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                                    Alim Işık                                            Oktay Vural

                                     Kütahya                                                  İzmir

"ş) 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 221 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İlgililerden tahsil edilecek fazla çalışma ücretlerinin miktarı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Fazla çalışma ücreti olarak yatırılan tutarlar, personelin fazla çalışma süresi, görev yapmış olduğu yer, görevinin önem ve güçlüğü, sınıfı, kadro unvanı gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı taşra teşkilatına ait kadro ve pozisyonlarda bulunanlardan ithalat ve ihracat, giriş ve çıkış işlemlerinin yapıldığı gümrük idarelerinde gümrük işlemlerini yürüten memurlar (375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki (II) sayılı Cetvel kapsamında yer alan kadrolarda bulunanlar hariç) ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre çalışan sözleşmeli personele ödenmek üzere Ankara Gümrük Muhasebe Birimi hesabına aktarılır. Söz konusu ödemeler, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak aylık miktarı (36.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanı tarafından tespit edilir. Bu fıkra uyarınca personele her ay yapılacak fazla çalışma ücretinin net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı itibarıyla tespit edilmiş olan ek ödemenin net tutarından az olamaz. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personeline yapılacak ödemeler de Ankara Gümrük Muhasebe Birimine aktarılan tutarlardan karşılanır. Bu madde uyarınca yapılan ödemelerden sonra yılsonu itibarıyla hesapta kalan tutar, takip eden Ocak ayı sonuna kadar bütçeye gelir kaydedilir. Bu madde kapsamında personele yapılması gereken ödemelerin Ankara Gümrük Muhasebe Birimi hesabına aktarılan tutarı aşması hâlinde, aradaki fark Maliye Bakanlığı tarafından personel giderlerini karşılama ödeneğinden Bakanlık bütçesine bu amaçla aktarılacak ödenekten karşılanır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ş Maddesinin tasarıdan çıkarılmasınız arz ve teklif ederiz.

              Kazım Kurt                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Mustafa Moroğlu

                Eskişehir                                  İstanbul                                           İzmir

             Hülya Güven                             Sakine Öz                                    Özgür Özel

                    İzmir                                      Manisa                                         Manisa

              Aytuğ Atıcı                      Kadir Gökmen Öğüt                           Vahap Seçer

                  Mersin                                    İstanbul                                         Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Vahap Seçer, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu yasa yapma tekniği gerçekten saç baş yolduruyor, torba yasa. Ne kadar toplumda tartışmaya açık konular varsa torba yasa marifetiyle bu işi hallediyorsunuz ya da ortadan bir kurum kaldırılacaksa torba yasayı tetikçi olarak kullanıyorsunuz.

Şimdi, dünkü konu, bakın, dün ramazanın ilk günüydü, buraya çıkan konuşmacılar mümkün olduğunca da sakin, itidalli davrandı, aman ramazan günü bir tatsızlık olmasın, hoşnutsuzluk olmasın diye ama ben sizi anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Siz kesinlikle gerginlikten besliyorsunuz. Getirdiğiniz yasa, önerge şekline gelmeden muhalefet partilerinin grup başkan vekilleriyle konuşuldu, dendi ki: “Ya, bu gelmesin yani bu, torba yasada olmasın.” Olmazsa ne olacak? Yani daha sonra, gelecek yasama yılında bunu getirirsiniz ilgili komisyona, yasada bir değişiklik yaparsınız, kendi yasasında bir değişiklik yaparsınız.

Şimdi, TMMOB’dan hazzetmediğinizi Mısır’daki sağır sultan bile duydu, biliyor. Şimdi, bu adamları yok edeceksiniz. Sizin demokrasiye inancınız gerçekten özde değil, sözde. Bırakın olsun, kurumlar olsun canım yani bunun ne zararı var size? Şimdi, TMMOB olmasa çevre diye bir şey bırakmayacaksınız. Hiç olmazsa onların sayesinde, burada yaptığınız yanlışlıklar yargıdan dönüyor. Adamların can damarını kesiyorsunuz, ocaklarına incir ağacı dikiyorsunuz. Böyle bir demokrasi anlayışı olur mu?

Şimdi, nasıl geçineceğiz? Siz gerginlikten besleniyorsunuz, bunu bilinçli yapıyorsunuz. Ortalık sakinleştiği zaman ortaya bir şey atıyorsunuz. Daha önce de eleştirdik. Bakın, ramazan dolayısıyla ortalık biraz sakin. Sayın Başbakan mitingleri durdurdu, toplantıları durdurdu, toplum sakin. Bir cami muhabbetini bir ay sürdürdünüz, bir başörtülü hanıma saldırıyı bir ay sürdürdünüz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Küçümsenecek şey mi bu ya!

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Ayıp! Ayıp!

VAHAP SEÇER (Devamla) – Sayın Başbakan “İçkiyle girildi, içki içildi -hızınızı alamadınız- camileri işgal ettiler.” diyor ya, olacak iş mi? Oradaki yurttaşlar haçlı ordusu değil ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı bu insanlar. Bu kadar toplumun üzerine gidilir mi, bu kadar ortalık gerilir mi? Yani bunun ne anlamı vardı, bana söyler misiniz?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sakin, sakin.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Olur, TMMOB’u kapatın, baroları kapatın. Zaten avukatları bu Gezi protestosundan sonra İstanbul Adliyesinde sille tokat, sopalarla dövdünüz.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Avukatlar aldıkları davadan baroya para ödüyorlar mı?

VAHAP SEÇER (Devamla) – Siyasi partileri de kapatın. Size, karşı görüş belirten, karşı fikir ortaya koyan hiçbir kurumu bırakmayın.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, az önce Sayın Tarım Bakanı buradaydı. Benden önceki hatip arkadaşlarım da ziraat mühendislerinin, gıda mühendislerinin, su ürünleri mühendislerinin sorunlarını dile getirdiler. Keşke burada olsaydı. Ben de meslektaşlarımın hakkını aramak üzere burada birkaç laf etmek istiyorum ama Sayın Tarım Bakanı herhâlde anlamıştır diğer hatiplerin söylediğinden. Ben Kalkınma Bakanı marifetiyle de bir mesaj göndermek istiyorum: Kalkınma Bakanımız bilir, Türkiye'nin bir tarım toplumu olduğunu bilir, gayrisafi millî hasılanın yüzde 8’inin tarımdan kaynaklandığını, istihdamdaki payının önemli olduğunu, her 3 yurttaştan 1’inin tarım sektöründen geçindiğini bilir, Türkiye topraklarının verimli, mümbit araziler olduğunu bilir, Türkiye'nin 60 milyar dolardan fazla tarım gayrisafi millî hasılası olduğunu bilir. Dolayısıyla, kalkınmada tarımın önemli olduğunu da kendisi bilir. Ama bu kalkınma harala gürele olmaz; bilimin ışığında olur, tekniğin ışığında olur. Siz, hoş, bilim de bırakmadınız, teknik de bırakmadınız.

Bakın, binlerce ziraat mühendisi, 30’dan fazla ziraat fakültesi var. Binlerce gıda mühendisi, ziraat mühendisi, su ürünleri mühendisi bu okullardan mezun oluyor. Bu çocuklar depresyonda, bu çocuklar psikolojik bunalım yaşıyor. Ben mesaj silmekten bıktım. Sürekli mesaj kutum bu çocuklardan gelen mesajlarla dolu. Ya bu okulları kapatın, bu zulmü bitirin, ya bu çocuklara kadro açın. Bakanlıkta boş kadro var. Türkiye'nin tarımsal üretime ihtiyacı var, mühendise ihtiyacı var, teknisyene ihtiyacı var. Kesenin ağzını açın. Bunlar bu ülkenin yurttaşları. Hiç alakasız işlere, gereksiz işlere milyar dolarlar, para harcıyorsunuz. Her kürsüye çıktınızda da, her platformda da 800 milyar dolar, 16’ncı büyük ekonomi olarak Türkiye ekonomisiyle övünüyorsunuz. Bu çocuklara Allah rızası için, şu aziz, mübarek ramazan gününün hakkı için bir imkân sunalım.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma, Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ş) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“ş) 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 221 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İlgililerden tahsil edilecek fazla çalışma ücretlerinin miktarı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Fazla çalışma ücreti olarak yatırılan tutarlar, personelin fazla çalışma süresi, görev yapmış olduğu yer, görevinin önem ve güçlüğü, sınıfı, kadro unvanı gibi hususlar dikkate alınmak suretiyle belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı taşra teşkilatına ait kadro ve pozisyonlarda bulunanlardan ithalat ve ihracat, giriş ve çıkış işlemlerinin yapıldığı gümrük idarelerinde gümrük işlemlerini yürüten memurlar (375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki (II) sayılı Cetvel kapsamında yer alan kadrolarda bulunanlar hariç) ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre çalışan sözleşmeli personele ödenmek üzere Ankara Gümrük Muhasebe Birimi hesabına aktarılır. Söz konusu ödemeler, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak aylık miktarı (36.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere, Gümrük ve Ticaret Bakanı tarafından tespit edilir. Bu fıkra uyarınca personele her ay yapılacak fazla çalışma ücretinin net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı itibarıyla tespit edilmiş olan ek ödemenin net tutarından az olamaz. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personeline yapılacak ödemeler de Ankara Gümrük Muhasebe Birimine aktarılan tutarlardan karşılanır. Bu madde uyarınca yapılan ödemelerden sonra yılsonu itibarıyla hesapta kalan tutar, takip eden Ocak ayı sonuna kadar bütçeye gelir kaydedilir. Bu madde kapsamında personele yapılması gereken ödemelerin Ankara Gümrük Muhasebe Birimi hesabına aktarılan tutarı aşması hâlinde, aradaki fark Maliye Bakanlığı tarafından personel giderlerini karşılama ödeneğinden Bakanlık bütçesine bu amaçla aktarılacak ödenekten karşılanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi selamlıyorum tekrar.

Değerli arkadaşlar, maalesef böyle garabet bir yasaya devam ediyoruz.

Evet, garabet kibar kaçıyor, ramazan günü diye daha ağır konuşmuyorum yani yahu diyorsunuz da. “Hangara döndü” dedik, “hararı geçti” dedik, onun için “ucube” dedik. Hepsi geçerli bunun için. Bu maddede vatandaştan alınacak yani gümrük işlemi yapan vatandaştan alınacak fazla mesai ücreti…

Ben merak ediyorum, hastaneye gittiğimiz zaman eğer akşamüstü olacaksa veya PTT’ye gittiğimiz zaman ekstradan bir masraf alınıyor mu? Başka bir kamu hizmeti aldığınız zaman beş buçuktan sonra giderseniz ekstradan bu ücretlere bir zam oluyor mu diye merak ediyorum? İşimiz gücümüz para alalım, güzel. E, peki gümrükte bunları yapıyorsunuz, öbür taraftan, defalarca burada söyledik, gümrük kaçakçılığıyla ilgili bir sürü konu konuşuldu. Daha üç-dört gün önce bir milletvekili televizyonda iktidar grubunu da itham altında bırakacak bir şeyler söyledi. Ben hâlâ bekliyorum ki bir yerden bir açıklama gelsin veya net bir şey olsun diye.

Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda ilgili Bakana Komisyon üyesi arkadaşlarımız Sayın Akçay başta olmak üzere, Ankara’nın göbeğinde Kızılay Meydanı’nda kaçak satılan sigaraları gösterdiler. Şimdi, ben isterdim ki burada, bunlarla ne mücadele yapıldı; bunlarla ilgili bir kanun maddesi gelsin, bulamıyorsak eğer teknik eksiklik varsa onları tamamlayalım, personel eksikliği varsa onları tamamlayalım. Burada kanun hükmünde kararnamelerle yapamadığımız şeyi, mahkemeyi dolaşmak için yeniden kanuna koyuyoruz. Bunlar hoş şeyler değil değerli arkadaşlar.

“Kaçakçılık” demişken, hatırlarsanız, Sayın Başbakan 2007 yılında bu konuda önemli açıklamalarda bulunmuştu. Kendi ifadesiyle, birçok ülkeye bu konuda mektup yazıldığını ve 31 ülkeden cevap geldiğini söyledi. Yapılan karşılaştırma sonucunda bu ülkelerin kayıtlarına göre, kabaca, 28 milyar, 30 milyara yakın bir ithalat yapıldığını söyledi ama resmî kayıtlara göre bakıldığı zaman da 10 milyarı bulmayan, 9,3 milyarlık bir akaryakıt kaydı olduğunu söyledi. Ben hâlâ merak ediyorum. En az 5 defa burada hem Komisyonda hem gelen Gümrük ve Ticaret Bakanına sorduk, Enerji Bakanına sorduk: Bunlarla ilgili ne yaptınız? Bugüne kadar bizi gerçekten bilgilendirir misiniz? Yazılı soru sorduk arkadaşlar. Plan ve Bütçe Komisyonunda sorduğumuz sorular burada da cevaplanmıyorsa daha sonra bize yazılı olarak geliyor ama bunların hiçbirisinde kaçakçılıkla ilgili bugüne kadar ne yapıldığına dair… Sayın Başbakanın sözünün arkasında durun en azından diyoruz, orada bir kaçakçılık olduğunu tespit etmiş. “Bununla ilgili ne yapıldı, kim geldi, hangi firmalarla ilgili soruşturmalar yapıldı?” diyoruz, maalesef bunlarla ilgili bir şey yok. Burada gümrük kaçakçılığı var, akaryakıt kaçakçılığı var, bunları konuşmak yerine… Sayın Köksal o kadar genel müdürlük yaptı, ben isterdim ki bize bunlarla ilgili bilgi versin. Sağ olsun, o bize ekonomiyle ilgili bilgi aktarmaya kalktı. Komplolarla “Efendim, bu faiz lobisinden olur, biz borçları ödedik IMF’ye.” dedi. Bundan artık vazgeçin lütfen, buna artık millet gülüyor arkadaşlar. Yani IMF’ye borcu defalarca söyledim, bir defa daha söyleyeyim çünkü sıkça kullanıyorsunuz, bütün milletvekilleri kullanıyor: 10 milyar doları siz aldınız Mayıs 2005’te, bir. IMF’ye borcu ödedin, Dünya Bankasından aldığın borçlar nerede? Borçların alt rakamına bakıyor musunuz? “Uluslararası kuruluşlara borçlar” diye bir tane madde vardır orada. Yani, şimdi, bu cebinden 1 lira ödeyip öbür cebinden 10 lira borçlanıyorsun, sonra da 1 lira borcumu ödedim diye göbek atıyorsun. Bakın, size dedik ki: “Toplamda özel sektörün borcu yükseldi, 100 milyarı kısa vadeli. Eğer kurda azıcık bir oynama olursa bu risk gerçekleştiği zaman özel sektör sıkıntıya düşer.” İşte, buyurun. Yani 1,80’den adam borç aldıysa şimdi 1,95-2’ye eğer bozdurursa…  Ödemek için mecburen alacak. O doları aldığı zaman yüzde 15-20 adamın zararı var şu anda. Tamam, siz “Borçlanmadık. Kamununki 150’ye çıktı, fazla olmadı.” dediniz -o da çok da- peki, özel sektörün borcunu kim ödeyecek? “Efendim, reel sektörde yok, bankalarda var.” diyor. Bankalar kime para veriyor? Banka aldığı krediyi kasasında boş tutmuyor ki, ya Merkez Bankasına -eğer kârlıysa- hazine kâğıdı alarak yatırıyor, hazineye veriyor veya özel sektöre veriyor. Banka niye kredi alsın dışarıdan eğer bundan kâr edemeyecekse? Sizler de biliyorsunuz ki ilk 10 şirket arasında, en çok vergi ödeyen, 8 tanesi banka, yarısı da kamu bankası.

Onun için, lütfen, gelin, gümrüğün sadece masraflarıyla, paralarıyla değil, aynı zamanda görevlerini de yerine getirecek yapı kuralım diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.36
BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 73’üncü maddenin (t) bendinin (1) no.lu alt bendinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (t) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                                 Alim Işık                                           Oktay Vural

                                  Kütahya                                                  İzmir

"1) 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu Kanun;

a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,

b) Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar,

c) Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,

d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5000'in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark, depo gibi müştemilatı,

hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan yapılarda denetime yönelik fennî mesuliyet 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı ve 28 inci maddelerinde belirlenen esaslar dahilinde 38 inci maddede belirtilen meslek mensuplarınca üstlenilir. Birden fazla müstakil yapının bulunduğu parsellerde, bütün yapıların toplam yapı inşaat alanının 200 metrekareyi geçmesi hâlinde de bu Kanun uygulanır. Yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen yapılarda geçici yapı müteahhidi yetki belgesi almak ve mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurmak, yapı müteahhitliğine ilişkin bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel maliki kendi yapısını inşa edebilir. Ancak bu yapılarda da mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması mecburidir. Parsel malikinin veya hissedarlardan birinin mimar veya mühendis olması hâlinde ayrıca şantiye şefi aranmaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 73 ncü maddesinin (t-1) fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

           Haluk Eyidoğan                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                  Kadir Gökmen Öğüt

                 İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

               Özgür Özel                             Kazım Kurt                                    Sakine Öz

                  Mersin                                   Eskişehir                                        Manisa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Dün gece, AKP sıraları cadı avını genişleten bir hukuk ve demokrasi skandalına imza attı. İhtisas komisyonlarında görüşülmeyen, meslek örgütlerini atlatan, konuştuğumuz tasarı ve tekliflerle hiç ilgisi olmayan, maddeye kaynak yapılan bir kaptıkaçtı önergesiyle TMMOB’un yetkileri budandı; toplumsal muhalefetin odağı olan, kentsel dönüşüm rantına direnen, kamu hakları için mücadele veren mimarların, mühendislerin hakları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının işine gelecek, keyfine göre at koşturacak nitelikte gerçekleşti.

Dün sabah, Taksim Gezi Parkı için direnen mimarlar ve mühendisler gözaltına alınırken yetmedi, akşam da yasayla susturulmaya kalkıldı. Halkın verdiği mesajı alamadınız. Padişah özentisi Başbakanınız hem mimar hem mühendis, Çevre Bakanınız emlakçı, TOKİ ise müteahhidiniz olmuş. Bu ülkede mesleğini hakkıyla yürüten insanların tüm birikimlerini sömürmeye, siz kamu yararıyla hareket eden, tarihi boyunca hiçbir iktidarın gölgesinde büyümeyen, gücünü halktan alan TMMOB’u bitirmeye çalıştınız.

Aslında sizi rahatsız eden, bir mimarın mevcut projesi üzerinde istediği fahiş telif hakkı değildir, bunu bahane ediyorsunuz. Böyle etik dışı davranan bir mimara zaten meslek odası, disiplin kurulu kararıyla işlem yapıyor. Sizi rahatsız eden, kamu kaynaklarının birbirine rant odaklı verilmesine karşı çıkan, dava açan mimar odalarıdır. Sizi rahatsız eden, hamuduyla yutmaya çalışanları suçüstü yakalatan, açtığı dava sonucunda rantçıların boğazında lokmaları durduran mühendislerdir.

TMMOB’un sesini kesmeye, yöneticilerin özgürlüğünü bitirmeye çalıştınız, tutmadı çünkü onlar bu vatanın ranta teslim olmasının karşısında durmaya, özgürlükleri savunmaya devam ediyor. Siz onları kendiniz mi sandınız? Beyzbol sopası görünce susacak mı sandınız? Yanıldınız. Siz, AKP sıraları, önünde sonunda milleti, vatanseverleri, muhalefeti dinlemeyi öğreneceksiniz, bu direnişe şapka çıkaracaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekilleri, Hükûmet, Yapı Denetimi Kanunu’ndaki açık yetersizlikleri bildiği hâlde ülkemiz için olmazsa olmaz durumdaki yapı denetimi sistemini on bir yıldır düzenleyemedi. Bu amaçla birkaç teşebbüste bulundu ama bununla ilgili Meclise gelmeyen yapı denetimi kanun tasarısı, sorunları çözmek yerine imar rantı odaklı uygulamalar için hedeflenen sistemin eksiklerini tamamlıyor; mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin niteliğini bozarak taşeronlaştırıyor; sektördeki sosyal güvenceleri, özlük haklarını, fikrî mülkiyet haklarını yok ediyor; yapı denetimini hükûmetin etkisinden daha açık duruma getiriyor. Bu torba kanunun düzenlenmesinde, 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye sokulması başarılmayan Yapı Denetim Hakkındaki Kanun’un fıkrası değiştiriliyor, yasanın denetim kapsamı daraltılıyor ve denetimsiz yapılaşmanın sınırları genişletiliyor.

Sayın milletvekilleri, nüfusu 5 binin altındaki belediyeler de bildiğimiz kadarıyla teknik kadro açısından son derece yetersizdir. Siz şimdi bu yasayla ne yapıyorsunuz? Bu belediyelerin sınırları içindeki yapılaşmaları yapımcıların insafına, bu yerleşmelerdeki ve yapılardaki yaşayanları da kaderine terk ediyorsunuz.

Düzenlemenizin sonuçları yapı güvenliği açısından önümüzdeki yıllarda acı biçimde ortaya çıkacaktır. Bu tasarıyla, kamuya ait yapı ve tesisler, köy yerleşim alanındaki yapılar, konutlar ile 200 metreyi geçmeyen müstakil yapılar ve benzeri, maddede görülen miktarlar yapı denetimi dışında bırakılıyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Hiç anlamıyoruz.

SAKİNE ÖZ (Devamla) – Anlarsınız, anlarsınız, daha neler anlıyorsunuz siz.

Bu yapılar depremle rahatlıkla yıkılmaya terk ediliyor.

Yapı Denetim Yasası’nın 5’inci maddesindeki değişiklikle yapı denetim ücretleri yarıya azaltılıyor. Bu değişiklik, yapı denetim firmalarının alacağı ücretleri yarıya azaltarak yapı denetimcilerini müteahhidin önüne savunmasız biçimde sürerek pazarlığa itiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAKİNE ÖZ (Devamla) – Daha söyleyeceğimiz çok şey vardı ama sizler dinlemeye uygun değilsiniz, biz de anlatmaya devam edeceğiz. Siz nasıl olsa parmaklarınızı kaldırarak bu yasayı geçireceksiniz. Bunun da halkımızın zararına olduğunu bir kez daha buradan söylemek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (t) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"1) 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu Kanun;

a) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar,

b) Bodrum katı dışında en çok iki katlı ve yapı inşaat alanı toplam 200 metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar,

c)  Entegre tesis niteliğinde olmayan tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler,

d) Köy yerleşik alanlarında, belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmayan iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5000'in altında olan belediyelerin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bodrum katı ve çatı arası dışında en çok iki katlı ve yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark, depo gibi müştemilatı,

hariç olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak yapıların denetimini kapsar. Ruhsata tabi olup, bu Kanun hükümlerine tabi olmayan yapılarda denetime yönelik fennî mesuliyet 3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı ve 28 inci maddelerinde belirlenen esaslar dahilinde 38 inci maddede belirtilen meslek mensuplarınca üstlenilir. Birden fazla müstakil yapının bulunduğu parsellerde, bütün yapıların toplam yapı inşaat alanının 200 metrekareyi geçmesi hâlinde de bu Kanun uygulanır. Yalnızca bir bodrum katın inşaat alanı hesaba katılmaksızın toplam inşaat alanı 500 metrekareyi geçmeyen yapılarda geçici yapı müteahhidi yetki belgesi almak ve mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurmak, yapı müteahhitliğine ilişkin bütün sorumlulukları üstlenmek şartıyla parsel maliki kendi yapısını inşa edebilir. Ancak bu yapılarda da mimar veya mühendis unvanlı şantiye şefi bulundurulması mecburidir. Parsel malikinin veya hissedarlardan birinin mimar veya mühendis olması hâlinde ayrıca şantiye şefi aranmaz."

                                                                             Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet, katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinden söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (t) bendinin (1) nolu alt bendi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi için söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu ramazan ayının  mübarek gününde yaptığımız işi size bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu maddeyi, daha önceki birçok maddeye benzer şekilde, 2011 yılında 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 24’üncü maddesiyle yapılan değişikliği Anayasa Mahkemesinin kabul etmemesi üzerine, Hükûmetin yaptığı bu yanlışı düzeltmek için bugün burada bu kanun maddesi olarak görüşüyoruz. Yani bu yüce Meclisin görevi böyle bir günde, Hükûmetin üyelerinin yaptıkları yanlışları düzeltmek olmamalı. “Ne getiriyor?” derseniz, hiçbir şey getirmiyor. Önceki kararnamede yer alan 3194 sayılı İmar Kanunu ile başlamış, başına “3/5/1985 tarihli ve” eklemişiz, bir de daha önceki metinde “zorunludur” ibaresini “mecburidir” diye değiştirmişiz, Meclisin önüne dayamışız, “Buyurun, geçirin.” diyoruz. Yani Hükûmetin yetki alarak yanlış yaptığı bir işi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin siz değerli üyelerini kullanarak sizlerin oylarıyla burada düzeltmeye çalışması bu yüce Meclisin ayıplarından birisidir. Bunu bu yüce Meclise yapılmış önemli bir haksızlık olarak görüyorum.

Gönül isterdi ki bu maddede mademki, böyle bir torba teklif içerisinde, Yapı Denetimi Kanunu değişikliği öngörüyoruz, buradaki asıl problemleri çözelim. Değerli milletvekilleri, şu anda yapı denetim şirketleri denetimini yaptığı yapının ücretini yapı sahibi müteahhitten alıyor. Parayı müteahhit verdiği sürece hiçbir yapı denetim şirketi gidip de sahadaki inşaatta doğru dürüst bir denetim yapamıyor. Daha yarım saat önce görüştüm, bu şirketlerin önemli sorunlarından birisi bu. İkincisi, müteahhit istediği firmayla anlaşıyor ve o istediği firmaya masa başında denetim yaptırıyor. Orada çalışan mühendislerin hiçbirisi -gidip de bu yüzde 1,5’u geçemez şeklindeki sınırlamayla alınan ücretlerden- sahada mühendislik yapamıyor değerli milletvekilleri. Bu nedenle…

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Kontrol var…

ALİM IŞIK (Devamla) – Yok, yok. Kontrol falan yok, yetersiz; ediyorsa ona bir şey diyemem.

Dolayısıyla kâğıt üzerinden müteahhitten para alınan bir sistemde, şu anda yürüyen sistemde bu yapıların bu şekilde, arzu edilen düzeyde bir kaliteyle denetlenmesi mümkün değil. Aynı şekilde, bir ildeki yapı denetim şirketlerinin iş dağılımında çok ciddi dengesizlikler var. Bu şirketlerin talebi  şu: Bir havuz sistemi kurulsun, iş yüküne ve hak edişine göre, bu şirketlerdeki çalıştırdığı eleman sayısıyla da orantılı olmak üzere bir yıllık iş kapasitesine göre bu işler dağıtılsın. Birileri kâğıt üzerinde denetim yapıyor, onlarca binanın denetimini yapıyor, diğer tarafta bu işi hakkıyla yapmak isteyen bir yapı denetim kuruluşu ise hiç iş alamıyor. Böyle bir sistemle ancak birbirimizi kandırırız. Dolayısıyla burada bunun ele alınması lazım.

Şimdi, Hükûmetin yaptığı, Bakanın yaptığı yanlışı, gelip de aynen, bir iki kelimeyi değiştirerek, bu yüce Meclise haksızlık yaparak buradan çıkarma gayreti içerisinde olma yerine, bu konunun özden değişimini sağlayacak ve bu sistemin müşavirlik sistemi mi, yoksa havuz sistemiyle çalışan bir denetim sistemi mi olduğuna karar verecek köklü bir düzenlemeye ihtiyaç var.

Özellikle yapı denetim elemanlarının firmalarda parasını almada çok ciddi sıkıntılar çektiği, müteahhidin denetim firmasına parayı ödemediği, mahkemelik olması hâlinde bu defa tamamen sistemi, şirketi değiştirerek başka şekle dönüştürdüğü bir uygulamanın içerisindeyiz. Bunun mutlaka düzeltilmesi lazım, yüce Meclisin buna çözüm bulması gerekiyor.

Diğer taraftan, bu yüzde 3 dolayında kesinti yapılan ve Bakanlık payına ayrılacak paranın da Bakanlığa ayrılma yerine bu sahada çalışan mühendislere verilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Önergemize desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar  sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (t) bendinin (2) numaralı alt bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mustafa Elitaş                            Recep Özel                              Hakan Çavuşoğlu

                  Kayseri                                    Isparta                                           Bursa

                                   Tülay Kaynarca                             Türkan Dağoğlu

                                         İstanbul                                          İstanbul

"2) 5 inci maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık % 5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca hiçbir bedel talebinde bulunamaz. Yapı denetim kuruluşlarına ödenecek hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgeleri onaylı sınırı içerisinde yer alan tüm yapılar için % 75 indirimli uygulanır.

Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların % 3'ü ruhsatı veren idarenin, % 3'ü Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktarılır.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                                   Alim Işık                                           Oktay Vural

                                   Kütahya                                                  İzmir

"2) 4708 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık % 5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca hiçbir bedel talebinde bulunamaz."

"Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların % 1'i ruhsatı veren idarenin, % 1'i Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktarılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/t-2. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

             Hülya Güven                             Sakine Öz                                    Özgür Özel

                    İzmir                                      Manisa                                         Manisa

              Aytuğ Atıcı                          Haluk Eyidoğan                        Kadir Gökmen Öğüt

                  Mersin                                    İstanbul                                        İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sakine Öz, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarı ve tekliflerin 73’üncü maddesinin (t) bendi üzerinde, iki alt bentleri üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önceki konuşmamda başladığım gibi, bu konuşmamda da devam edeceğim çünkü bu tasarı ve teklifle Yapı Denetimi Yasası’nda kanun hükmünde kararnamelerle Anayasa Mahkemesinin reddettiği bir durumu yasaya tekrar, aynı nitelikte sokmaya çalışmanın bir eseridir bu. Ben tekrar ediyorum: Bu tasarıyla kamuya ait yapı ve tesisler, köy yerleşim alanlarında yapılan konutlar ile 200 metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar, tarım ve hayvancılık amaçlı yapı ve tesisler, köy yerleşik alanları ve iskân dışı alanlarda ve nüfusu 5 binin altında olan yerlerde 500 metrekareyi geçmeyen konutlar yapı denetimi yapılmasının dışında bırakılıyor ve denetimsiz yapılaşmayı genişletiyor.

Türkiye’nin birçok yerinde, birçok yerleşim yerimiz 5 bin nüfusun altındadır ve 500 metrekarenin de altında ya da 500 metrekareye kadar inşaat yapılır. Bu demektir ki Türkiye’yi korkuturken, yüzde 90’ın üzerinde deprem bölgesi olan Türkiye’miz diye korkuturken, bu yapıların denetimsiz ve yapı denetimin dışına çıkarılması etik değildir. Bu, insanlarımızı ölüme terk etmek niteliğindedir. Bu denetimsiz yapıların denetlenmesi yönünde çalışma yapılması gerekirken ne yazık ki bu yasayla denetim sınırları azaltılmaktadır.

Yine, Yapı Denetim Yasası’nın 5’inci maddesindeki değişiklikle yapı denetim ücretleri yarı yarıya azaltılmaktadır. Geçmişte sabit yapı maliyetinin yüzde 3’ü olan bedel, şimdi burada en az yüzde 1,5’a düşürülüyor. Diğer yandan tasarıyla bu bedelin yüzde 1’ini ruhsata veren idareye, yüzde 1’inin de Bakanlık döner sermayesine aktarması öngörülüyor.

Değerli milletvekilleri, bu değişiklik yapı denetim firmalarının -biraz önce de dediğim gibi- ücretlerini yarı yarıya azaltmak demektir. Yapı denetimci hak ettiği ücreti alamayacak, bağımsız çalışamayacaktır. Yapı denetimci müteahhidin önüne savunmasız biçimde sürülecek, pazarlığa itilecektir. İmar ve Yapı Denetim Kanunu’ndaki değişiklikleriniz ne yazık ki 1999 depreminden daha büyük kayıpların zeminini hazırlamaktadır. Biz sizlere bununla ilgili çözüm önerileri de yapıyoruz. Bu yamalı tekliflerinizin yerine sizlere çözüm önerileri sunuyoruz. Bunlar, yapı denetim kuruluşlarının kurumsallaşarak gelişmelerini sağlayacak düzenlemeler yapılmasıdır. Bunlar, yapı denetim kuruluşlarının yapı sahipleri veya müteahhitlerden iş alma bağı koparılarak işlerin elektronik ortamda bağımsız ve merkezî olarak dağıtılmasıdır. Bunlar, kalite sistemi kurarak sistem içerisinde çalışmaları sağlamaktır. Yine bunlar, kamu yapıları da dâhil olmak üzere tüm yapım işlerinin, yapı denetim sistemine dâhil olmasıdır. Denetçi mühendislerin mesleki deneyime ait sertifikasyon işleminin yeniden düzenlenmesidir. Yapı üretim sürecinin esas unsurlarından olan müteahhitlik, kurumsallaşma sağlayacak bir yasal altyapıya kavuşturulmalıdır; mesleki sorumluluk sigortası sistemi dâhil edilmelidir; DASK sistemiyle bütünleşme sağlanmalıdır.

Biz sizlere öneride bulunuyoruz, meslek örgütleri size öneride bulunuyor. Bu Yapı Denetim Yasası’nın değiştirilmesiyle ilgili, meslek örgütlerine defalarca tasarınızı gönderdiniz ama bugün, bu torba yasanın içine bunları katarak daha düzenli bir yapı denetim yasasının çıkmasına da engel olmaktasınız, İmar Kanunu’nun düzenlenmesine de engel olmaktasınız.

Bu duygu ve düşüncelerle sizleri, bir kez daha, sağlıklı yasa yapma yöntemine yönlendiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                            S. Nevzat Korkmaz

                 Kütahya                                     İzmir                                           Isparta

"2) 4708 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık % 5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca hiçbir bedel talebinde bulunamaz."

"Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların %1’i ruhsatı veren idarenin, %1’i Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktarılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Değişiklik önergemiz 73’üncü maddenin (t) bendinin (2) numaralı alt bendine ilişkin. Bu önergemizde, yapı denetimi hizmet bedeli olarak yatırılan tutarların yüzde 1’i ruhsatı veren idarenin, yüzde 1’i de Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktırılmasını istiyoruz. Açıkçası, vatandaş lehine bir düzenleme. Şimdi, göreceğiz bakalım vereceğiniz oylarla vatandaş lehinde olup olmadığınızı.

Değerli milletvekilleri, daha önceden de bu kürsüden ifade etmiştim, yine aynı konuyu huzurlarınıza getirmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında her gelen Millî Eğitim Bakanının düş ve fantezilerini gerçekleştirme modasına son açıklamalarıyla Sayın Nabi Avcı Beyefendi de uymuştur. Önceki AKP’li Millî Eğitim Bakanlarının önce OKS’yi imha edip SBS’yi ihdas ettiği yetmezmiş gibi, şimdi de SBS’nin yeniden kaldırılacağı Sayın Avcı tarafından duyuruldu. Bu kadar kısa zaman içerisinde bu kadar çok makas değiştirmek ya cahillikten yapılır ya da kusura bakmayın, milletin evlatlarına eziyetten, düşmanlık hissinden yapılır. SBS kaldırılıyor, dershaneler kapatılıyor. Tesadüfün böylesine ne denir! Yıllarca methiyeler düzerek iktidara giden yolda bu gönüllerden koltuk değneği hizmeti talep edeceksin, büyüyüp kocaman olunca “Seni nerede gördüm?” diyeceksin. Yıllardır konuşulan dershaneler meselesi bir anda çözülmeye karar veriliyor. Nasıl bir çözümse! Herkes söylüyor, “Önce eğitim sistemini dershanelere ihtiyaç olmayacak bir biçimde yeniden tanzim et, alternatif bir öneri geliştir.” Yok…

Hükûmet, daha doğrusu Sayın Başbakan -çünkü Hükûmet içerisinde de kendisi gibi düşünmeyenler olduğunu biliyoruz- Sayın Erdoğan, önce dershaneleri kapatıyor, ardından da meseleye bir çözüm bulmaya karar veriyor.

Bu, iki şekilde açıklanabilir değerli milletvekilleri: Ya niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek ya da sorun çözmesini bilmemek yani iş bilmezlik.

Değerli milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuz, Türkiye’de bir öğrencinin temel eğitimini aldıktan sonra istekleri doğrultusunda eğitimini sürdürmesi, merkezî sınavlardan alacağı puana bağlı. Sınavsız bir şey olmuyor. Okullarda verilen eğitim öğrencileri bu sınavlara hazırlayamıyor. Önce bunu tespit etmemiz lazım. Okulda, Eğitim Bakanlığının belirlediği müfredatlara değinilip genel bilgiler aktarılıp ölçülüyor.

İyi okullarda okumak, kaliteli okullarda okumak ancak merkezî sınavı kazanmakla mümkün. Dershaneler, bu sistem devam ettiği ölçüde, aslında sınavı kazanmada destek işlevi görüyor. Okullarda verilen yüzeysel bilginin detayları dershanelerde veriliyor.

Dershanelerin kapatılması kararı, sektörün yetkili sözcüleriyle, STK’larla ve millî eğitim camiasıyla istişare edilmemiştir. Türkiye Yeni Eğitim Platformu bu karar karşısında, dershanelerin eğitimde fırsat eşitliğine hizmet ettiğini söylüyor.

Final Dershaneleri “Sınavlar kalksa bile, derse takviye olduğu için bu dershanelere ihtiyaç var. Dershaneler kalkarsa gayriresmî dershaneler ortaya çıkar.” diyor.

Özel Okullar Birliği, onlar da “Türkiye’deki eğitim ile OECD ve Avrupa Birliği ülkelerindeki eğitim arasında ciddi bir kalite farkı var. Dershaneleri kaldırmaktan önce dershanelere olan ihtiyacı ortadan kaldırmak lazım.” diyor.

Yine, FEM şirketi –bir eğitim şirketi- “Olan, gariban insanların çocuklarına olur.” diyor.

Bu kadar uyarı varken değerli arkadaşlar, bu görüşleri dikkate almadan, onlarla bu konuyu görüşmeden dershaneleri kapatmanın objektif gerekçelere dayanan bir izahı, bir gerekçesi olamaz. Karar, sadece siyasi bir karar olarak kalır. Aslında bunun böyle olduğunu yani siyasi bir karar olduğunu da bilmiyor değiliz. Ancak dershanelerin ait olduğu zihniyetlere hesap sorulması adına, milyonlarca öğrencinin ve ailelerinin geleceğiyle oynamak zalimliktir, hakikaten kibirdir. “Ben yaptım, oldu.” anlayışıdır.

Yamalı bohça hâline getirdiğiniz torba yasada bunları ifade etmek, yanlıştan dönmeniz, altyapısını hazırlamadan dershaneleri kapatmanın eğitim sistemimize zarar getireceği uyarısında bulunmak istedim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (t) bendinin (2) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                       Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

"2) 5 inci maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yapı denetimi hizmeti için yapı denetim kuruluşuna ödenecek hizmet bedeli, yapı denetimi hizmet sözleşmesinde belirtilir. Bu bedel, yapı yaklaşık maliyetinin % 1,5'inden az olamaz. Hizmet bedeli oranı, yapım süresi iki yılı aşan iş için yıllık % 5 artırılır ve yapım süresi iki yıldan daha az olan işler için yıllık % 5 azaltılır. Bu bedele, katma değer vergisi ile yapı denetim kuruluşu tarafından talep edilen ve taşıyıcı sisteme ilişkin olmayan malzeme ve imalâtlar konusunda yapı müteahhidince yaptırılacak olan laboratuvar deneylerinin masrafları dâhil değildir. Yapı denetim kuruluşu, yapı sahibinden başka bir ad altında, ayrıca hiçbir bedel talebinde bulunamaz. Yapı denetim kuruluşlarına ödenecek hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgeleri onaylı sınırı içerisinde yer alan tüm yapılar için % 75 indirimli uygulanır.

Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır. Yatırılan tutarların % 3'ü ruhsatı veren idarenin, % 3'ü Bakanlık bünyesinde bulunan döner sermaye işletmesinin hesabına aktarılır.""

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgeleri içerisinde faaliyet gösteren yatırımcılara yönelik teşvik ve muafiyetler kapsamında; 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun gereği yapı denetim kuruluşlarına ödenecek hizmet bedellerinin bu bölgeler içerisinde indirimli olarak uygulanması öngörülerek bu bölgeleri cazibe merkezi haline getirmek hedeflenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (u) bendinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (u) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                                            Alim Işık                                Oktay Vural

                                             Kütahya                                       İzmir

"u) 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 15 inci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"İl İstihdam Uzman Yardımcılığına atanabilmek için, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak Kurumun görev alanına giren ve yönetmelikle belirlenen en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarından ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilen yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve yapılacak özel yarışma sınavında başarılı olmak gerekir.

İl İstihdam Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girme hakkını kazanırlar. Sınavda başarılı olamayanlar veya geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. İkinci sınavda başarı gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar İl İstihdam Uzman Yardımcısı unvanını kaybederler ve durumlarına uygun kadrolara atanırlar.

İl İstihdam Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma ve yeterlik sınavları ve İl İstihdam Uzmanlığına atanmaları ile ilgili hususlar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

"Genel Müdürlüğün taşra teşkilatında İş ve Meslek Danışmanı kadrolarına atanabilmek için yükseköğretim kurumlarından en az lisans düzeyinde mezun olmak ve İş ve Meslek Danışmanı Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmak zorunludur. İş ve Meslek Danışmanı kadrolarında çalışırken belge şartını kaybedenler Kurumda Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni kadrolarına atanırlar. İş ve Meslek Danışmanlarının çalışma usul ve esasları ile ilgili hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/u Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

                Sakine Öz                               Özgür Özel                                  Aytuğ Atıcı

                  Manisa                                    Manisa                                         Mersin

                           Kadir Gökmen Öğüt                           Hülya Güven

                                     İstanbul                                            İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün akşam burada hep beraber son derece tartışmalı, son derece üzücü bir geceyi yaşadık. Ben kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüne iktidar eliyle darbe yapılmasının nasıl sonuçlar doğurabileceğini, bunun demokrasi açısından büyük bir kayıp olduğunu ifade etmiştim. Bugün dünyanın en prestijli gazetelerinden Alman Der Spiegel, “Erdoğan Taksim’deki dönüşüm projesine başından beri karşı çıkan TMMOB’dan intikam aldı.” diye yazdı. Bundan sonra takip eden günlerde dün akşam yaptığınız işin… Yani, hani hep söyleniyor ya “Parlamentonun bir gerçeği var.” Elbette ki önergeleri bürokratlar hazırlayacak, elbette ki Parlamento dışından birtakım telkinler gelebilir, elbette ki grup başkan vekiline göz ucundan bakılacak, parmaklar indirilecek, kaldırılacak. “Bunu içinize sindiriyor musunuz?” deyince bunu demokrasinin bir gereğiymiş gibi, demokrasi sınırları içinde değerlendiriyorsunuz. Sizi yönlendirenler, bunları hazırlayanlar, bir meslek örgütünden siyasi bir hesapla hesap soranlar, bir cadı avının parçası yapanlar eğer sizi doğru yönlendiriyor olsalar şu anda sıkıntı yok. Siz dün yaptığınız işten sıkıntı duymamış olabilirsiniz ama emin olun, Türkiye bundan büyük sıkıntıya düştü ve söz uçuyor yazı kalıyor. Burada istediğimiz kadar birbirimize bir şeyler söyleyelim, en sonunda tutanaklar kalıyor, önergelere kimin ne oy kullandığı kalıyor ve bir gün gelecek, torunlarınız bunları okuyacak. Türkiye’nin yazılı tarihinde, siz dün akşam Parlamento dışı muhalefet olarak kıymetini bilmeniz, dinlemeniz gereken 40 bin üyeli bir meslek kuruluşunun, meslek örgütünün sesini kısmaya, onun üyesiyle arasında olan bağı koparmaya, onun ekonomik kaynaklarını ortadan kaldırmak suretiyle kendisinden beklenen… Bir kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü ve resmî nitelikte bir kurum olmasına rağmen ülkenin demokrasisi geliştikçe kendisinden beklenen sivil toplum örgütü refleksini gösterdiği için, çevreci olduğu için, özgürlük taleplerinden yana olduğu için, demokrasi alanının genişletilmesinden yana olduğu için, siyasetin sadece Parlamentoda yapılmasının doğru olmadığını, Parlamento dışı siyaset odaklarının da sesinin duyulması gerektiğini düşündüğü için, sadece üyesinin menfaatini, hakkını, gelirini değil, kendi üyesinin hak ve menfaatiyle birlikte kamu yararını birlikte telife gayret ettiği için birilerinin sesini kısmaya kalktınız. İşte, torunlarınız bu tutanakları okuduğunda, Türkiye'nin yaşanan bu yıllarının siyasi tarihi yazıldığında, siz dün yaptığınızdan çekinmemiş, sıkılmamış, utanmamış olabilirsiniz ama torunlarınız ve gelecek kuşaklar bu üzüntüyü yaşayacaklar.

Açıkça Gezi’yle hesaplaşıyorsunuz. Aslında “Gezi” dediğiniz meselenin ruhunu anlamaya çalışsanız, hesaplaşacak bir şey olmadığını, aksine öğrenilmesi ve düzeltilmesi gereken bir süreç olduğunu, demokrasilerde, aynı yüksek akımın evin bütün kablolarını yakmaması için evin girişindeki kaçak akım röleleri gibi -bu işlevsizleştirdiğiniz mühendisler sizin evleriniz yangından korunsun diye onu oraya planlıyorlar- o Gezi’deki eylemlerin de ülkenin bir sigortası olduğunu, birikip birikip birikip taşan bardağın son damlasına dikkat çektiğini ve orayı doğru okursanız daha adil, daha demokrat, daha özgürlükçü bir yönetimle aslında kendi meşruiyetinizi artıracağınızın farkında değilsiniz.

İşte bu yüzden, çekilmiş olan 20 bölümlük diziyi yasaklayacak cüreti bulabiliyor başınızdakiler. İşte bu yüzden, parası ödenmiş konserleri, sırf o konsere katılan birilerini cezalandırmak adına, belediyelerinize “Konseri iptal et.” diye genel merkezinizden telefon açabiliyorsunuz. İşte bu yüzden, iki yıllık daha reklam anlaşması olan gencecik bir tiyatrocuya “En üst düzeyde tepki gösteririz.” tehditleriyle birlikte reklam anlaşmalarını feshe zorlayabiliyorsunuz. Kendisinden onlarca yaş küçük olan ama kendi birikimi, demokrasi anlayışı, kültür düzeyinden Başbakanın rahatsızlık duyduğu, onunla birlikte bir mihenk taşına vurulmaktan rahatsızlık duyan Başbakan, birilerini hedef tahtasına koyabiliyor. Bunları yaparsınız, bunu da yapana iktidar derler ama o rejime demokrasi demezler.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getiriyorum.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Kuşoğlu, Sayın Türeli, Sayın Sapan, Sayın Güler, Sayın Acar, Sayın Özkes, Sayın Özdemir, Sayın Ağbaba, Sayın Tamaylıgil, Sayın Toprak, Sayın Keskin, Sayın Ayata, Sayın Korutürk, Sayın Loğoğlu, Sayın Güven, Sayın Toprak ve Sayın Erdoğdu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (u) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"u) 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 15 inci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"İl İstihdam Uzman Yardımcılığına atanabilmek için, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak Kurumun görev alanına giren ve yönetmelikle belirlenen en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarından ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilen yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve yapılacak özel yarışma sınavında başarılı olmak gerekir.

İl İstihdam Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girme hakkını kazanırlar. Sınavda başarılı olamayanlar veya geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. İkinci sınavda başarı gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar İl İstihdam Uzman Yardımcısı unvanını kaybederler ve durumlarına uygun kadrolara atanırlar.

İl İstihdam Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma ve yeterlik sınavları ve İl İstihdam Uzmanlığına atanmaları ile ilgili hususlar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

"Genel Müdürlüğün taşra teşkilatında İş ve Meslek Danışmanı kadrolarına atanabilmek için yükseköğretim kurumlarından en az lisans düzeyinde mezun olmak ve İş ve Meslek Danışmanı Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmak zorunludur. İş ve Meslek Danışmanı kadrolarında çalışırken belge şartını kaybedenler Kurumda Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni kadrolarına atanırlar. İş ve Meslek Danışmanlarının çalışma usul ve esasları ile ilgili hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."

                                                                          Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun. 

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede Türkiye İş Kurumunun istihdam uzman yardımcılarıyla ilgili düzenleme var. Ama istihdam uzman yardımcılarını düzenlemek tabii istihdamı artırmak için yeterli değil.

Yoklama istemek, milletvekili sayısını artırmaya yetiyor ama gürültüyü azaltmaya yetmiyor Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinlediniz.

Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Bir beş dakika boyunca yoklama olmayacak arkadaşlar. Müsaade ederseniz…

Şimdi, İş Kurumu önemli bir fonksiyon üstleniyor, tabii, uzmanları da önemli. İş Kurumunun web sitesini az önce şöyle karıştırdım. İşsizlik sigortası ödemeleri var, bu hizmetlerden bir tanesi. Bakıyorum, geçen yıl mayıs ayında 180 bin kişiymiş, şu anda 214 bin kişiye çıkmış işsizlik sigortası için başvuran kişi sayısı yani geçtiğimiz mayıstan bugüne kadar artış 180’den 213’e çıkmış. Şimdi, burada bu işsizlik sigortası nereden ödeniyor? İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeniyor. İşsizlik Sigortası Fonu’nun gelirine giderine bakıyoruz, İşsizlik Sigortası Fonu gelirleri işverenden devlet katkısı ve diğer gelirlerden oluşuyor ve sadece geçen yılki şeye baktığımız zaman, 4 milyar gider, 11,6 milyar gelir var; her sene katlanarak geliyor. Peki, bu ne işe yarıyor? Hani sizin burada borç oranını net düşürerek söylediğiniz rakam var ya, onu düşürmeye yarıyor. Toplamda 60 milyarı geçen bir varlığı var İşsizlik Sigortası Fonu’nun. Dolayısıyla, brüt borçlardan bu işsizlere sigorta parası olarak ödemek üzere kesilen sadece ve sadece yönetimini kamunun yaptığı varlıkların aslında işsizlere ait olduğu bir rakam. Dolayısıyla, bu rakam artarak gidiyor. Biz bunu dedik ki… Nerelere harcıyorlar diye bakıyoruz, işsizlik sigortasına işsizlik ödeneği çok düşük kalmış. Yani bir tek, ilk yılda biraz bir ödeme gözüküyor, sonra, dört-beş yıldır ödemeler de düşmüş. Kısa çalışma ödeneğine bakıyoruz, o da düşük, 3 bin liralarda kalmış. Geriye bakıyoruz, bir şey yok. Aktif iş gücü programlarında yine aynı şekilde. Dolayısıyla, burada verimli kullanılmayan bir para var. Diyoruz ki: O zaman işverenden bunu kesmeyin. Bir sürü istihdam teşviki yapıyorsunuz. Aktif iş gücü programlarını artırın. Yani istihdamı artıracak önlem almadan sadece burada uzman yardımcılarıyla ilgili düzenleme geliyor. İstihdamı artırmadan işsizliğin düşme şansı yok. Onun için de üretimi artırmamız lazım ama nasıl yapacağız? Dışa bağımlılık devam ediyor, yani üretim artıştı sadece tüketim talebiyle bir yere kadar gelmiş, ondan sonra olmuyor. Dolayısıyla; yatırımı, üretimi, ihracatı teşvik edecek bir politika belirlememiz lazım. Defalarca söylüyorum “Bırakın arkadaşlar, bu sanal gündemlerle torbanın arasına sıkıştırılan, beceriksizlikten kaynaklanan birtakım yeniden yapılanma kanun hükmüne kararnamesini buraya sıkıştıracağımıza gelin, üretimi artıracak, istihdamı artıracak, işsizliği azaltacak, cari açığı düşürecek, dolayısıyla da tasarruf oranını arttıracak politikalar yapalım.” diyoruz ama maalesef on gündür hâlâ böyle lüzumsuz şeylerle uğraşıp duruyoruz. Aksi takdirde, birkaç tane ödenekle ilgili, kurumlara adam almayla ilgili maddeleri çıkarmayla bunu yapamayız bakın. İşin temelinde… Az önceki konuşmamda da söyledim, şu anda dolar 2 binlere çıkmış. Eğer bu kur rejimini değiştirmezseniz bu sıkıntı devam eder. Siz onun adına ister bilmem ne diasporası deyin, ister faiz lobisi deyin, gerekli önlemleri almadığımız sürece her hükûmeti sıkıştırırlar. Yani, bu yapısal önlemleri almazsanız yarın suçlu aramaya başlarsanız; bir gün Merkez Bankası Başkanına kızarsın, bir gün Sayın Babacan’a, bir gün Sayın Şimşek’e kızarsınız. Biriniz frenci, biriniz gazcı olursunuz “Efendim, niye frene basıyoruz?” dersiniz ama netice itibarıyla arabanın bakıma gitmesi gerektiğini, topyekûn rektifiyeden geçmesi gerektiğini düşünmezseniz şoförün değişmesi, direksiyonun şöyle olması fayda etmez. Onun için, gelin, bu yapısal önlemleri alalım, Meclisi gereksiz kanun tasarıyla, teklifleriyle yormayalım, diğer uzlaşmalarda olduğu gibi bu konuda da yapılması gerekenleri hep beraber burada el birliğiyle çıkaralım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (ü) bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ü) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                            Emin Haluk Ayhan

                 Kütahya                                     İzmir                                           Denizli

"ü) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 92 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurumun her türlü personelinin bu Kanunun 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve  (c) bentlerinde yer alan niteliklerin yanı sıra yönetmelikle belirlenen diğer şartları taşımaları mecburidir. Kurumda bankacılık, hukuk, bilişim ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu uzman yardımcılıkları ile bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atanacakların, üniversite ve yüksekokulların en az dört yıllık eğitim veren; hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme fakültelerine bağlı bölümler ile bankacılık, bankacılık ve finans, fizik, matematik, istatistik, istatistik ve bilgisayar, bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği, elektronik mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, elektronik ve haberleşme mühendisliği, endüstri mühendisliği, matematik mühendisliği bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt içindeki veya yurt dışındaki fakülte veya yüksekokullardan mezun veya belirtilen alanlarda lisansüstü eğitim yapmış olmaları, yapılacak giriş sınavında başarılı olmaları gereklidir. Söz konusu fakülte ve bölümleri, kadro unvanları ve/veya uzmanlık alanları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye Kurul yetkilidir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ü Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Kazım Kurt                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Mustafa Moroğlu

                Eskişehir                                  İstanbul                                           İzmir

             Hülya Güven                            Özgür Özel                                  Aytuğ Atıcı

                    İzmir                                      Manisa                                         Mersin

                                                       Kadir Gökmen Ögüt

                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Günlerden bu yana, ismi “torba” olan ama içine gece yarısı eklenen maddelerle birlikte, 12 Eylül uygulamalarından bile daha kötü bir tasarıyla karşı karşıyayız. Burada iktidar partisi grubunun yaptığı, değerli arkadaşlar, şudur: Muhalif olan bütün meslek örgütlerini susturmak, yüzyıllardır köylerini, kullandıkları merayı yapılaşmaya açmak, hastaların mahrem bilgilerini satılabilir hâle getirmek ve bunun gibi ilgili, ilgisiz ama tartışmalı maddeleri gündemimize getirerek buradan geçirmek.

Değerli arkadaşlar, bugünlerde yaşadığımız olayları darbe dönemlerinde yaşamadık. Sizin yaptıklarınızı 12 Eylülde Kenan Evren, 12 Martta Memduh Tağmaç bile düşünemedi, onlar yapmadı.

Darbe sadece tankla, topla, tüfekle olmaz. Değerli arkadaşlar, darbeler sadece 5 paşanın gece yarısı yönetime el koyup TRT’den Hasan Mutlucan’a kahramanlık türküleri söyletmekle de olmaz, darbe sadece tankların yürümesiyle de olmaz, darbe sadece Meclisin kapatılması, milletvekillerinin tutuklanması, sendikaların kapatılması, yöneticilerin tutuklanmasıyla da olmaz, darbe sadece aydınların, öğrencilerin, öğretmenlerin tutuklanması, işkenceden geçirilmesiyle de olmaz. Darbe bazen gece yarısı verilen ve hiçbir milletvekilinin –buna iktidar partisi milletvekilleri de dâhil- haberi olmayan önergeyle yapılabilir. Bunun ismi de “AKP usulü postmodern darbe” olur.

Maalesef, AKP, bu tür konularda her zaman yaptığını yaptı ve gece yarısı korsan bir önergeyle darbe yaptı. Yani, sıkça vurguladığınız ama asla samimi olmadığınız millî irade konusunda, seçim konusunda gerçek yüzünüz ortaya çıktı. Seçimde TMMOB’a ve diğer örgütlere yapamadığınızı gece yarısı bir önergeyle yaptınız.

AKP, daha önce bu tür uygulamaları kendisi direkt yapmıyordu; bazen polis eliyle, bazen yargı aracılığıyla kendi muhaliflerini susturuyordu. Bunları yaşadık. Daha 4+4+4’te KESK’in yapmış olduğu, EĞİTİM SEN’in yapmış olduğu eylemleri, önce Kızılay meydanında polisle, illerde polisler otobüslerin önünü keserek engelledi; Ankara’ya gelebilenleri ise örgütten tutuklayarak cezaevlerine koydu.

Yine, Çağdaş Hukukçular Derneğinde yaşadıklarımızı unutmadık. 12 Eylülde bile kapatılmaya cesaret edilemeyen Çağdaş Hukukçular Derneği’ne, TMMOB’a bugün kilit vurulmak isteniyor. İstanbul Barosunda bizzat AKP ile bir darbe girişimi yaşandı.

Değerli arkadaşlar,  12 Eylül, 12 Mart, yani darbeler daha önce siyasi partilere yapılıyordu, ki bu konuda en çok bedel ödeyen parti de Cumhuriyet Halk Partisidir. Çoğulcu demokrasi, sadece siyasi partiler değildir; çoğulcu demokrasi, özgür basındır; çoğulcu demokrasi, özgür sendikadır; çoğulcu demokrasi, özgür odalardır; bunlar olmadan demokrasi olmaz.

Değerli milletvekilleri, AKP, önce eyleme katılan gençleri gazladı, copladı, 12 kişinin gözünü kör etti, 10 bine yakın insan yaralandı. Yetmedi, 5 genci insanların gözü önünde katletti ki bunun dünyada örneği yok. Bakın, 5 genç ölüyor, bir tane fail bulunamıyor, bir tek insan tutuklanmıyor ve maalesef bizim ülkemizde insan canı ucuz. Geçtiğimiz aylarda Amerika Birleşik Devletleri’nde 2 kişi öldü, ulusal yas ilan edildi, bayraklar yarıya indirildi. Ama ölen kim? AKP, bir üzüntüsünü bildirmediği gibi katilleri de maalesef koruyor, kolluyor.

Değerli arkadaşlar, Taksim Dayanışması’ndaki insanları gözaltına aldı, çekilmiş dizi filmleri iptal etti, parası ödenmiş türkücünün konserini iptal etti, şimdi -12 Eylülün bile cesaret edemediği- Türkiye'nin en önemli meslek örgütlerinden birini, TMMOB’u işlevsiz hâle getirmek istiyor.

Değerli milletvekilleri, özgür basının olmadığı, fiilî yayın yasaklarının uygulandığı, köşe yazarlarının işten atıldığı, iş adamlarının tehdit edildiği, kurumların hedef gösterildiği, bağımsız sendikanın olmadığı, odaların baskı altına alındığı, insanlara işkence uygulandığı, gözaltına alındığı, cadı avı başlatıldığı rejimin adı -bütün dünya ülkelerindeki gibi- “demokrasi” olmaz, bu rejimin adı olsa olsa faşizmdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Faşistlerin sesleri duyuluyor.

Teşekkür ederim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sen böyle söylediğin için bu rejimin adı öyle olmaz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ü) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"ü) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 92 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurumun her türlü personelinin bu Kanunun 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan niteliklerin yanı sıra yönetmelikle belirlenen diğer şartları taşımaları mecburidir. Kurumda bankacılık, hukuk, bilişim ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu uzman yardımcılıkları ile bankalar yeminli murakıp yardımcılığına atanacakların, üniversite ve yüksekokulların en az dört yıllık eğitim veren; hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme fakültelerine bağlı bölümler ile bankacılık, bankacılık ve finans, fizik, matematik, istatistik, istatistik ve bilgisayar, bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği, elektronik mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, elektronik ve haberleşme mühendisliği, endüstri mühendisliği, matematik mühendisliği bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt içindeki veya yurt dışındaki fakülte veya yüksekokullardan mezun veya belirtilen alanlarda lisansüstü eğitim yapmış olmaları, yapılacak giriş sınavında başarılı olmaları gereklidir. Söz konusu fakülte ve bölümleri, kadro unvanları ve/veya uzmanlık alanları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye Kurul yetkilidir."

                                                                               Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı Teklif’in 73’üncü maddesinin (ü) bendi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, buradaki hususlar zaten yönetmelikle belirlenebilecek hususlar. Bu yaptığınız iş, esasen, baktım, zorunluduru mecburen yapıyorsunuz. Daha önce yaptığınız yanlışı düzeltmenin yoluna gidiyorsunuz. Niye bir işi üç beş kere yapıyorsunuz, yazık değil mi buradaki bu kadar milletvekiline? Hükûmet doğru dürüst çalışmıyor, tasarı getirmiyor; teklifler doğru dürüst teklif değil, Hükûmetin burada getiremediği tasarıları, hemen çıkaralım diye teklif diye ortaya koyuyorsunuz Sayın Bakan. Günah değil mi şu mübarek vakitte? Bu kadar maddenin içinde lüzumlu olanı var, lüzumlu olmayanı var. Artı, Sayın Başbakan Yardımcısı çıkıyor, söylüyor ki: “Özellikle, bunu Milliyetçi Hareket Partisi engelliyor.” diyor. Böyle bir iftira olur mu? Siz işinizi düzgün yaptınız, Anayasa Mahkemesinden dönmedi. Ne oldu? Fevkalade iyi uyguladınız, pişman olmadınız. Bütün bunları yaptınız da muhalefet size bir şey mi söyledi? Yani muhalefeti niye suçluyorsunuz? Biz beceriksiziz, biz kabiliyetsiziz, biz istismarcıyız, biz her şeyi yapıyoruz, onun için bu hâle geliyoruz; sonuna doğru da sıkıştıramıyoruz, yetiştiremiyoruz, perişan oluyoruz, rezil oluyor memleket bu hâlde, onun için buraya getirmek zorunda kalıyoruz deseniz ne olacak sanki? Doğruyu söylemiş olacaksınız. Muhalefet sizi niye engellesin? Yaptığınız iş niye doğru? Bu Anayasa Mahkemesinden dönmüş. Eskiden Anayasa Mahkemesine farklı bir anlam yüklüyordunuz, şimdi istediğiniz gibi oldu; mahkemeler aynı şekilde. Ne olacak bu? Demek ki iş düzelmiyor. Asgari gerekenleri yapmıyorsunuz tasarılar için, ciddi incelemeler olmuyor, işi hafife alıyorsunuz. Büyük kısmı tasarılara dayanıyor bunların. Tasarılar Başbakanlıkta iyi koordine edilemiyor, rezil oluyor tasarılar. TUSKON’u yazıyorsunuz, MÜSİAD’ı yazmıyorsunuz. MÜSİAD’çı arkadaşlar burada “Acaba muhalefetteki arkadaşlar şuna karşı çıksa da bana da MÜSİAD’çı arkadaşlarım fırça atmasa.” diye ortalıkta ne yapıyor? Geziniyor. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan? Şunu düzgün yapsanız da, düpdüzgün olsa da sıkıntı olmasa olmaz mı? Bir de Ahmet’e, Mehmet’e iftira atmasanız ne olacak sanki?

Şimdi, bakıyorsunuz, Hükûmet yeterli zamanı tasarılara ayırmıyor, Hükûmet tasarılara yeterli özeni göstermiyor, sosyal kesimler dikkate alınmıyor, iyi dinlenmiyor. Tasarı gerçekleştirilirken, görüşülürken, oluşturulurken ciddiye alınmıyor. “Sivil toplum örgütleriyle görüştük.” diyorsunuz, tasarıyı konuşuyorsunuz, “Onlar katkı verdi.” diyorsunuz, aynı sivil toplum örgütleri geliyorlar, nerelerde? Komisyonlarda “Bunlar farklı bir şey, bizim söylediğimiz farklı bir şey.” diyorlar. Burada da bir arıza var. Hükûmet anlayışında sıkıntı var, iş yapma şeklinde sıkıntı var, hepsi arızalı. Sivil toplum kuruluşlarının katkısına önem vermiyorsunuz. Sivil toplum kuruluşları gerçekten belirli bir noktada karşılıklı menfaatleri çatışsa da ne yapmaya çalışıyor? Bir araya gelmeye çalışıyor. Ama, netice olarak bu işin düzenini kuramıyorsunuz.

Bazen geliyorsunuz burada virgülüne kadar dokundurtmuyorsunuz, aynen geçiriyorsunuz ama o arada iktidara mensup arkadaşların söylediklerini de dikkate almıyorsunuz. Geçen, faizi kâr payıyla eşitleyen ne geldi? Tasarıda, maddede bir hüküm geldi, hem de tasarıda geldi. İktidara mensup arkadaşlar bile kâr payının faize eşitlenemeyeceğini söylediler, buradalar. Tebrik ediyorum, takdir ediyorum. Ama, hafif bir değişiklik yapıyorsunuz, anlamda hiçbir değişiklik olmadan aynı şeyi götürüyorsunuz. Müslüman’a da günah. Müslüman da gidecek ne yatıracak? Kâr payı diye inancının gereğini yapacak. Ama, siz bildiğinizi yapmaya devam ediyorsunuz.

Kalan kısmına bundan sonraki önergelerimizde devam edeceğim.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Aslanoğlu, Sayın Aydın, Sayın Ağbaba, Sayın Özdemir, Sayın Kuşoğlu, Sayın Dinçer, Sayın Özkes, Sayın Acar, Sayın Türeli, Sayın Seçer, Sayın Sapan, Sayın Tanrıkulu, Sayın Değirmendereli, Sayın Öztrak, Sayın Güler, Sayın Tamaylıgil, Sayın Öz, Sayın Güven, Sayın Toprak.

İki dakika süre veriyorum. 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, grupların mutabakatı ile birleşime saat 21.30’a kadar ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.59

 


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 21.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 73’üncü maddesinin (v) bendinin (1) no.lu alt bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin v Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5429 Sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 46 ncı maddesinin (a) bendinde yer alan “fizik” ibaresinden sonra gelmek üzere “biyoloji, sosyal bilimler, fen bilimleri” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                           Adil Zozani                                İbrahim Binici

                    Iğdır                                      Hakkâri                                        Şanlıurfa

               Nazmi Gür                            Hasip Kaplan                                  Sırrı Sakık

                    Van                                        Şırnak                                            Muş

                                                      Abdullah Levent Tüzel

                                                                 İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (v) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                            Emin Haluk Ayhan

                 Kütahya                                     İzmir                                           Denizli

"1) 10/11/2005 tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"a) En az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler, mühendislik ve iletişim fakülteleri ile istatistik, fizik, matematik, sosyoloji, psikoloji bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt içindeki ya da yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/v-1. maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

             Hülya Güven                            Özgür Özel                                  Aytuğ Atıcı

                    İzmir                                      Manisa                                         Mersin

                                                       Kadir Gökmen Öğüt

                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Veli Ağbaba, Malatya Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye geçtiğimiz ay başında hem Türkiye’ye hem de dünyaya örnek olacak barışçıl eylemlere sahne oldu. Bu eylemlerin ne için yapıldığını, nasıl yapıldığını sizlere anlatacak değilim. Ancak, iktidar partisi ve yandaşları, günlerden beri, medya aracılığıyla, yaşanan olayları farklı, şiddet içeren, dışarıdan organize edilen bir olay olarak göstermeye çalışıyor, hem de bunu iyi yapıyor; bu olaylar karşısında, yaşananlar karşısında AKP kurulduğundan beri farklı algı yaratmayı başarıyor. Bunu hep yaptı; 2002’den başlayarak hem ülkemizde hem de Avrupa’da, dünyada bunu başardı.

Hatırlayalım, Eylül 2010’da ülkemize, önümüze getirilen ve halka, hatta koca koca kitaplar yazmış aydınlara dahi referandumla demokrasi geleceğini söyleyenler… Referandumda “evet” verin ki ülkeye demokrasi gelsin, “evet” verin ki darbeyle hesaplaşalım, denildi ama oy veren insanlar, “evet” verenler, “yetmez ama evet” diyenler bugün yaşananlardan sonra gördüler ki kandırıldılar. “Yetmez ama evet” lafının mucidi Hayko Bağdat bile bugün meydanlarda AKP’nin uygulamış olduğu faşizmi protesto ediyor.

Aynı şeyi bugünlerde tekrar yaşıyoruz. Dünyanın en barışçıl eylemlerini yanlış göstermeye, şiddet içerikli göstermeye çalışıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bu eylemlerde bir tek hırsızlık olayı yaşanmadı, kalabalığın olduğu her yerde yaşanan yankesicilik olayı yaşanmadı.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Polise taş atma yaşanmadı.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Her yılbaşı gecesi Taksim’de yaşanan taciz olayları yaşanmadı.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Cam çerçeve kırılmadı.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Deprem gibi doğal afet sonrasında bile yaşanan utanç verici yağmacılık olayları yaşanmadı. Şiddet olmadı. Orada, Taksim’de bunlar olmadı ama bazı şeyler vardı. Taksim’de dayanışma vardı, farklı fikirlere ve tercihlere hoşgörü vardı…

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – 150 milyona ne oldu?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sakin, sakin…

VELİ AĞBABA (Devamla) – …iktidarın sıkça yaptığı etnik köken, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığı yoktu. Orada halkların kardeşliği vardı, orada eşitlik vardı, orada başta Meclis olmak üzere bütün Türkiye’ye örnek olması gereken ve sizlere de örnek olması gereken barış vardı, şiddet yoktu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ağbaba, sen bunlara inanıyor musun?

VELİ AĞBABA (Devamla) – Ama, ne zaman Başbakan sesini yükseltti…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

VELİ AĞBABA (Devamla) – …o zaman Türkiye’de tansiyon yükseldi.

Değerli milletvekilleri, ilk başından başlayarak, polis ne zaman müdahale etse o zaman olay oldu. Şenlik havasında geçen, mizahın en üst seviyeye çıktığı günlerde polisin belki daha önce hiç yaşamadığımız oranda müdahale etmesi 10 bine yakın insanın yaralanmasına, 12 insanın kör olmasına ve 5 kişinin ölümüne neden oldu.

Olaylar Ankara’da ve İstanbul’da yoğundu. Hiç düşündünüz mü acaba niye sadece İstanbul’da ve Ankara’da bazı olumsuz örnekleri gördük? Çünkü polis sadece Ankara’da ve İstanbul’da müdahale etti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kendi ilim Malatya’da, İzmir’de, diğer illerde polisin müdahale etmediği hiçbir olay olmadı. Bakın, olayların ilk başladığı gece, çadırların tarafınızdan yakıldığı gecenin sabahında ve 2’nci gün Taksim olayında bir tek olay görmedim. Orada biz yaşadık, orada bulunduk. Ne zaman ki Başbakan emir verdi, ne zaman ki sizler emir verdiniz, o andan itibaren camlar kırıldı, insanlar maalesef saldırıya uğradı.

Değerli arkadaşlar, her zaman muhalefeti suçladınız. Zaten bu ülkede savaşın da, hak ihlallerinin de, palalı demokrasinin de, yoksulluğun da, 8 milletvekilinin, 70 gazetecinin, binlerce öğrencinin, yüzlerce sendikacının ve baro kuracak çoğunlukta tutuklu avukatın cezaevinde olmasının da tek sebebi var, o da muhalefet.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yapamıyorsunuz işte.

VELİ AĞBABA (Devamla) – İktidar, insanları anlamak yerine, herkesi suçluyor ve susturmaya çalışıyor. Önce eylemlerden başladı, daha önce hiç yaşamadığımız hınçla gençliğin üzerine gazla saldırıldı, TOMA’larla insanların üzerine zehirli kimyasal sular sıkıldı ve yaşanan dehşet görüntülerini Türkiye ve dünya görmesin diye fiilî yayın yasakları uygulandı. Hangi ülkede olsa canlı yayınlanması gereken olayları anlı şanlı TV kanalları görmedi, görenler ise faşist rejimlerde olduğu gibi kapatılmaya çalışıldı. Halk TV’ye cezalar yağdırılıyor. O Halk TV ki sizin yandaş kanallarınıza benzemez. Oradakiler, hiçbir şey beklemeden, maaş almadan, gece gündüz, yaşanan vahşeti bizlere duyurmaya çalıştılar. Hayat TV, Cem TV susturuldu, susturulmak istendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) - Köşe yazarları işsiz bırakıldı. Eyleme katılan iş adamları, kurumlar, medya hedef gösterildi.

Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; bu yaşananların tek bir anlamı var. Siz ne kadar saklar iseniz saklayın bunun tek anlamı, tek ifade şekli var; o da faşizmdir, faşizmdir, faşizmdir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 21.41


YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (v) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (v) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"1) 10/11/2005 tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"a) En az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler, mühendislik ve iletişim fakülteleri ile istatistik, fizik, matematik, sosyoloji, psikoloji bölümlerinden veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt içindeki ya da yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,"

                                                                                 Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Teklif’in 73’üncü maddesinin (v) bendinin (1) numaralı alt bendine ilişkin verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Önergemiz düzeltme amaçlı. Maddenin alt bendi Türkiye İstatistik Kurumunun kanunuyla, personeliyle ilgili. Yeni hâlinde Başkanlıkça belirlenecek bölümleri ifade ediliyor. Yaptığınız yanlışın düzeltilmesine yönelik, ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerle de ilgili.

Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun tekniğinin asgari gereklerini ya da niteliklerini taşımayan yasaların hızla artış gösterdiği bir vakıa, bunun sebebi de AKP. Tasarıların ne olduğu, muhtevasının ne olduğu, ne getirdiği, ne götürdüğü, hiçbir şey ne gerekçede ne başka bir yerde var.

Şimdi, Sayın Bakan, siz planlamayla uğraştınız, şimdi Kalkınma Bakanlığından sorumlusunuz; bu tasarının ekonomik anlamda getirisi, götürüsüyle ilgili bir bilginiz var mı? Ben Plan Bütçedeki arkadaşlara sordum, böyle bir şey yok. Siz biliyor musunuz -bu tasarı Hükûmetten geçti- veya Hükûmetten, Allah rızası için, bilen bir sayın bakan var mı veya buraya ilave edeceğiniz yeni maddelerde ne getirip ne götürdüğünü bildiğiniz var mı? Hiçbirinizin hiçbir şeyden haberi yok. Kimin bireysel olarak neye ihtiyacı varsa getiriyor, buraya koyuyor, onu yapmaya gidiyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil.

Bu tasarılar da bu gelen tasarılardan bir tanesi ama yıl sonuna bunu bırakmanız büyük bir beceriksizlik, büyük bir kabiliyetsizlik. Arkanızda yüzde 50 oy desteği olduğunu ifade ediyorsunuz, 326 milletvekili olduğunuzu ifade ediyorsunuz Parlamentoda ama ülkeyi yönetmekte aciz içindesiniz. Şimdi…

ZEKİ AYGÜN (Kocaeli) – Yapma ya, vay anasını!

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Biliyorsan gel, konuş burada. Biliyorsan gel, konuş. Biliyordunuz, niye yapmadınız? Niye yapmadınız?

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Varsayma değil de…

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Sayın Başkan biliyor mudur?

OKTAY VURAL (İzmir) – Bilmiyormuş. Bekir Bey mi?

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Gel hadi, ben sıramı vereceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen…

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Şimdi, son derece kabiliyetsiz, beceriksiz, bu kadar ardında Parlamento desteği olmasına rağmen bu işi kıvıramayan bir hükûmet görmedim. Burada bu yasanın gecikmesini Milliyetçi Hareket Partisine bağlamak kadar son derece şekilsiz bir söz daha olmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Cehalet, cehalet. Şekilsiz değil, cahil adam.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Siz bunları getirdiniz, yaptınız, ülkeyi iyi yönettiniz, Anayasa’ya uygun kanun çıkardınız da biz ne dedik ya? Anayasa’ya uygun olmayanını siz çıkardınız, getirdiniz. Soruyorum Sayın Bakana: Ya, bunun artısı, eksisi nedir, biliyor musunuz? Biliyorsa söylesin, “Bunun maliyeti şudur. Bakanlar Kurulunda biz bunu görüştük.” desin. Oradan bol laf atarsınız. Bu olmaz, yakışmaz. Burada sadece siz değil, birçok AKP’li milletvekili arkadaş var; şahsınızda onları zedeliyorsunuz, yakışmıyor size. Biz burada bildiğimizi söylüyoruz.

Sayın Bozdağ, siz bunun maliyetini biliyor musunuz? Nedir bu tasarının getirdiği, götürdüğü?

Şimdi, bunu şunun için söylüyoruz: Bakın, ben üç maddede konuşacaktım, üçünü konuştum, üç gündür buradayız. Üç gündür… Bir madde, dün, sanıyorum üç dört saati aldı. Bu kadar beceriksizlik, bu kadar bu işi bilmezlik olur mu? Sizin hiç mi hukuk müşaviriniz yok, hiç mi danışmanınız yok da bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsunuz? Böyle bir şeyin olması mümkün mü? Bu kadar problemi biriktirmişsiniz. Kaç madde vardı? 160’ın üzerinde, alt alta baktığınız zaman. Nasıl becerdiniz bu kadar problemi biriktirmeyi? Nasıl bu işi bildiniz?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Önergeyle ilgili konuş.

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Gel buraya, konuş, sıramı sana vereceğim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen ama…

Doğru değil Sayın Can.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Önergeyle ilgili konuş.

BAŞKAN – Sayın Can, yaptığınız doğru değil, lütfen…

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Ne kadar kabiliyetsiz bir Hükûmetle karşı karşıyayız! Bu işi sırf laf atmakla, bu işi sırf böyle gargaraya getirmekle olmaz. Akşamdan sana konuşma veriyorlar da sabah burada kâğıttan okuyorsun, biliyor musun? Hatırlıyor musun? Burada, tutanaklarda da var.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sana ne onlardan?

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Kabiliyetsiz olduğunuzu ifade etmek için söyledim.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen… Sayın Ayhan…

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin v Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5429 Sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 46 ncı maddesinin (a) bendinde yer alan “fizik” ibaresinden sonra gelmek üzere “biyoloji, sosyal bilimler, fen bilimleri” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Değerli milletvekilleri, dün burada AK PARTİ grup başkan vekilleri, Sayın Hamzaçebi CHP’den, MHP’den, bizler, Sayın Bakan Bayraktar’la son dakika önergesini çekmeleri konusunda konuştuk, ikna etmeye çalıştık. Komisyonda beraber çalıştık. Doğru olmadığını, son dakikada getirilen, bir madde ihdası durumunda olan ve Türkiye Mimar Mühendis Odaları gibi büyük bir camiayı hedefleyen bir olayda çok ciddi bir yanlış yapıldığını söyledik. Ancak, şunu gördük ki, yanlış değil, bilerek yapılan bir şey vardı. Çünkü ısrarla getirildi. Bu doğru bir yaklaşım değil arkadaşlar. Bunun doğru bir yaklaşım olmadığını zaman gösterecektir.

Evet, felsefeciler tartışırlar kendi aralarında çok enteresan bir şekilde. Şunu derler bazı felsefeciler: “Ahlakta iyi ve kötü vardır; estetikte güzel ve çirkin vardır; ekonomide kârlı ve zararlı vardır; siyaset için de temel ölçüt dost ve düşmandır.” Bu tartışmaların içinde dost, iyi, güzel, yararlı; düşman, kötü ve çirkin olarak siyaset arenasında hep konuşulagelmiştir.

Şimdi, AK PARTİ Hükûmetinin bunca yıllık iktidarından sonra, sağlık reformunu yaparken Türkiye Tabipler Birliğini düşman olarak karşısına aldı.

Yine, herhangi bir başka alanda yapacağı bir çalışmada, o sivil toplum örgütünü, kendisi gibi düşünmediği zaman, Türkiye Mimar Mühendis Odaları gibi… Ki Gezi Parkı diyorlar, ben sadece Gezi Parkı olarak görmüyorum. Çok açık söylüyorum, burada vize yetkisinin kaldırılmasının temel koşulu şu: Bakın, Sayın Bayraktar ne demiş? Dediği çok açık, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Bayraktar “Kentsel dönüşümle yıkılacak bina 7 milyon dolayında -iki yıldan yirmi yıla- her bir konut 100 bin liradan 700 milyar lira...”

Arkadaşlar, aslında, bal gibi, bu önergenin kaynağı bu. Bakın, hem dolar hem euro hem lira; rant, parasal kaynak tam tamına 1 trilyon.

HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Yeni para mı, eski para mı?

HASİP KAPLAN (Devamla) – Fena para değil, değil mi arkadaşlar? 2023’e kadar yeter. O zaman, cüzdanlarınızı açarsınız, şöyle bir dolar, şöyle bir euro, şöyle de bir lira gözü yaparsınız. Hepsi olsun beraber, değil mi? Hem dolar, hem euro, hem lira.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hazırlıklısınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Nasılsa ihale yok. E, TMMOB’un denetimi de kalktı, vizesi de kalktı. 300 bin de inşaat müteahhidi var, bütün Avrupa Birliği ülkeleri kadar, toplamından fazla inşaat müteahhidi de bizde var. E, “kentsel dönüşüm” adı altında İstanbul’u, İzmir’i, Ankara’yı, her yeri yıkacaksınız. Proje, plan, şehir, ekoloji, tarih, kültür; bütün bunlara da gerek yok. E, kim tutar sizi arkadaşlar? Kim sizi tutar, söyler misiniz.

Bunun daha enteresan bir felsefik adı vardır. Hocalarımız var aranızda -akademik- bağışlasınlar, buna derler ki güç felsefesi olarak: “Ontoloji.” Ontolojinin hükümranlık öznesi “ben” öznesidir. Bunun adı biraz da kavramsal olarak “egoloji” hastalığıdır. “Egoloji” hastalığının demokraside yeri yok çünkü demokrasi muhalefeti, çok kültürlü sivil toplumu ve sivil toplumu güçlendirecek argümanları tanır. Parlamentomuzda biz niye İç Tüzük ve diğer konularda sivil toplumu… Ki bunlar TMMOB gibi, Barolar Birliği gibi, Tabipleri Birliği gibi kurumlar, dikkat edin, kamu yararına çalışan ve kamusal yanı da olan kurumlardır. Şimdi, siz bunların hepsini devre dışı bıraktığınız zaman bir zafer kazanmadığınızı er veya geç anlarsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Her şeyin bir denetimi vardır arkadaşlar. Yine de oylamadan önce, bir daha bakın; vicdan, torba, bir de cüzdan.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Vicdan ve cüzdanla karşı karşıya sizi bırakıyorum.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özel, Sayın Sarı, Sayın Kuşoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Kaptan, Sayın Yüceer, Sayın Develi, Sayın Acar, Sayın Genç, Sayın Özdemir, Sayın Köktürk, Sayın Toprak, Sayın Aydın, Sayın Topal, Sayın Sapan, Sayın Aksünger, Sayın Korutürk, Sayın Loğoğlu.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (v) bendinin (2) numaralı alt bendinde üç tane önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin v Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5429 Sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 56 ıncı maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan "atamaları" ibaresinden sonra gelmek üzere "başkanın önerisi üzerine" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                           Adil Zozani                                İbrahim Binici

                    Iğdır                                      Hakkâri                                        Şanlıurfa

               Sırrı Sakık                     Abdullah Levent Tüzel                          Nazmi Gür

                    Muş                                      İstanbul                                           Van

                                                             Hasip Kaplan

                                                                   Şırnak

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/v-2 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

             Hülya Güven                            Özgür Özel                                  Aytuğ Atıcı

                    İzmir                                      Manisa                                         Mersin

                                                       Kadir Gökmen Öğüt

                                                                 İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer imzalar:

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                            Emin Haluk Ayhan

                 Kütahya                                     İzmir                                           Denizli

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önce, sözlerime başlarken çok önemli gördüğüm bir konuya Meclisin dikkatini çekmek istiyorum. Gezi olaylarında tutuklanan 8 öğrenci, dün Metris Cezaevine konuldu. Benzer suçların, benzer iddianamelerin aynı koğuşta kalmalarıyla ilgili mevzuata ve uygulamanın bütünlüğüne rağmen, her birisi ayrı bir koğuşa dağıtıldılar. Bugün avukatları ve aileleri tarafından verilen bilgi, gittikleri koğuşlardaki farklı siyasi görüşten kişiler tarafından darbedildikleri, psikolojik baskı altında tutuldukları ve işkenceye uğradıkları yönündedir. Bu, Pozantı Cezaevinde bizim karşılaştığımız, altını çizdiğimiz bir uygulama. Cezaevi yönetimi -o Pozantı Cezaevi, biliyorsunuz, CHP raporundan üç gün sonra kapatılmıştı- “Koğuş ağabeyi, al, bak, bu çocuklar iyi çocuklar, bunlar yanlışlıkla taş atmış, bunu sana emanet ediyorum.” diye koğuşun ağabeyine emanet ediyordu. Arkadan, hepimizin vicdanlarını sızlatan o manzara ortaya çıktı. Şimdi, Metris’te, bu 8 genç çocuk, 8 ayrı koğuşa ayrı ayrı bırakıldı ve birilerine emanet edildi görülüyor. Buradan Sayın Adalet Bakanını, adalet bürokrasisini, Metris Cezaevi yönetimini ve sorumlu cezaevi savcısını göreve çağırıyorum ve bu meseleye derhâl müdahale etmeleri gerektiğinin altını çiziyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Biz de gideceğiz.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Aksi takdirde, bu durum, aynı Pozantı’daki gibi, Mussolini’nin devlet intikamına dönüşmüş demektir. Bu konuyu yüce Meclisin dikkatlerine sunmak isterim.

Dün gece, bizlerin bir sivil darbe, demokrasiye vurulmuş, sivil topluma vurulmuş büyük bir darbe olarak nitelendirdiği TMMOB Yasası geçtikten sonra, daha doğrusu geçmeden hemen önce, açtığımız usul tartışmasında AKP’nin Değerli Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş şu cümleleri kullandı. Kendisi dedi ki: “Bildiğimiz kadarıyla 300 bin civarında mimar ve mühendis var. Şu getirdiğimiz düzenleme, 309 bin mimar, mühendisin en az 300 binini çok yakından ilgilendiriyor. Onların menfaatine, onların lehine olan bir düzenlemedir. Belki 24 tane, 25 tane odanın yöneticileri rahatsız oluyor olabilir. (AKP sıralarından alkışlar)”

Şimdi, arkadaşlar, iktidara yöneltilen her türlü eleştiride, iktidar sandığı işaret edip, aldığı oyu işaret edip “Eğer siz haklı olsanız, vatandaş bizden şikâyetçi olsa, memnun olmasa bize oyu vermezdi.” diyorsunuz, savunmanız bu. Bu odaların hiç birisinde yönetim babadan oğula geçmiyor, bu odaların her birisi hâkim denetiminde seçim yapıyor, o seçimin sonunda da yönetimleri geliyor. Eğer sizin dediğiniz gibi, 300 bin mühendis, mimar bu odaların uygulamalarından rahatsız olsalar, seçimlerde seçilmezler değil mi, aynı sizin savunmanızla bugün karşınızdayız. (CHP sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne mantık ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – O savunmaya karşı, siz, bir gece darbesiyle öyle bir şey yapıyorsunuz ki sanki odalar bir istibdat yönetimiyle yönetiliyor, üyelerine zulmediyorlar ve siz onları ondan kurtarıyormuşsunuz gibi kendinizi savunuyorsunuz. Bunun demokrasiyle yakından, uzaktan bir tarafı yoktur. Bu uygulamayı savunmak, Mısır’da seçilmiş cumhurbaşkanına yapılan darbeyi savunmakla eş değerdir. (CHP sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Allah, Allah!

VELİ AĞBABA (Malatya) – Mursi’yi mi diyorsun!

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Çok net olarak ifade etmek istediğim husus şudur: Sayın Elitaş’ı alkışlamak demek, yarın, sendikaların, işçilerin maaşlarından kesilen, gönüllü üye oldukları sendikalara kesilen sendikal aidatlarına engel getirmek, “Bunda işçi yararı var.” demektir. Yarın, Türk Tabipleri Birliğinin, eczacıların, Dişhekimleri Birliğinin oda aidatlarını kaldırmak, eczacılara iyilik yapıyoruz demektir. Oysa, tüm akademik odalar, meslek odaları, sendikalar, üyeleriyle arasındaki aidatı bir parasal unsur olarak görmezler, gerçek anlamda bilinçli üyeler de bunu böyle görmez. Oradaki aidatın manası aidiyet demektir.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Aidat değil ki her projeden para alıyorlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Aidat toplamakla ilgili yaklaşımın zorlayıcı, hatırlatıcı, üyeyle odası arasında bağ kurucu unsurlarından bir tanesi de o odanın üyesine verdiği bazı hizmetler veya yaptığı onaylardır. Aynı eczacılar odasının sattığı tip sözleşmeler, diş hekimlerinin belirlediği taban fiyat listeleri ve aynı -biraz önce de ifade etmeye çalıştığım gibi- mühendis, mimarların onay paraları gibi.

Bu uygulamayı savunmak, darbeyi savunmaktır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ama…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tamam tamam, pardon. Hayır, hayır…

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen, Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Teklif’in 73’üncü maddesinin (v) bendinin (2) no.lu alt bendi üzerine verdiğimiz önerge hakkında konuşacağım, bunun için söz aldım. Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. Önergemize de destek istiyorum.

Yapılmasına vesile olunan kanunların bu hâlde olmasının sebebi başkası değil. Maalesef -biraz önceki konuşmamda da ifade ettiğim gibi- beceriksiz, kabiliyetsiz, zamanında işi yetiştiremeyen, hep geç kalan bir AKP Hükûmeti var.

Sayın Bakanım, biz sizinle aynı idarede çalıştık. Ben biraz önce dedim ki: “Bu teklifin getirisi, götürüsü nedir?” Teknik anlamını da söyleriz ama vatandaşın anlayacağı hâlde… Belki AKP’li arkadaşlar da ihtiyaç duyarlardı. En azından şunu beklerdim: “Haluk Bey, bunun tasarı tarafı var. Teklif tarafı arkadaşlardan geldi, onu pek bilmiyoruz ama tasarıya göre bunun maliyeti şudur.” diye bir not, en azından bir açıklama beklerdim. Sizin bir mesai arkadaşınız olarak bu benim hakkım, milletvekili olarak da hakkım kaldı ki. Ama, böyle bir şeye bile ihtiyaç duymuyorsunuz. Gelişigüzel, nerede ne varsa, hepsi içine dolacak şekilde bir şey hazırlamaya çalışıyorsunuz. Gerçekten, buradaki AKP’li milletvekili arkadaşların da, bu işin muhtevasında ne var, bütçeye ne kadar yükü var veya harcama açısından, gelir açısından ne getiriyor, ne götürüyor, basitçe bunun bir açıklamasını yapacağınızı düşünüyor idim ama gerçekten üzüldüm. Bunu, hani, sizi rencide etmek, sizi sıkıntıya sokmak amacıyla falan söylemiyorum, olması gereken bu. 5018 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesine göre, zaten bunun olması gerekli, bunu yapmalıydınız da ama bunu yapmamakta ısrar ediyorsunuz, bu yüce Meclise bilgi vermekten imtina ediyorsunuz. Bunun mutlaka olması lazımdı.

Yürütmenin düzenleme faaliyetlerinden doğacak ekonomik ve sosyal etkilerin gerçekten sistematik olarak incelenmesi ve bu inceleme sonucunda ortaya çıkacak verilerin karar alıcılara iletilmesini ihtiva eden düzenleyici etki analizi son yıllarda birçok ülkede var, biliyorsunuz. Aynı şekilde, 2006 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Mevzuat Hazırlama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik’te de kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları için düzenleyici etki analizi yapılması zorunlu kılınmış. Zaten, personele ilişkin çıkardığınız mevzuat düzenlemeleri, aldığınız yetki, kanun hükmünde kararname doğru bir şey değildi. Bakın -dün de söyledim, geçen konuşmamda da söyledim- o, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının başını yedi. Zaten, sizin Anayasa’ya göre hakkınız olmayan bir yetkiyi buradan AKP almaya çalıştı. Dolayısıyla, orada bir sıkıntı var.

Şimdi, özellikle sosyal güvenlikle ilgili hususlarda yirmi senelik aktüeryal dengeyi sizin getirmeniz lazım. Ben, bunları burada söylerken arkadaşların laf atması vesaire değil, muhtevayı özümsemesi önemli. Hakikaten, ben, buraya çıktığım zaman gelişigüzel bir şey söylemek için değil, talep etmek için, bildiğimi de ifade etmek için söylüyorum. Yoksa, burada da birtakım şeyleri söylemek, bildiğini, bilmediğini bağırarak çağırarak ifade etmenin bir anlamı yok. Ama, şunu, en azından -biraz önce ifade ettim- sizden beklerdim: “Bu tasarının ekonomik ve mali yönü şunları ihtiva ediyor.” diye. Hakikaten, bilen mi yok, söylemek mi istemiyor musunuz, detay bazda bir bilgi elinizde mi yok? Yoksa, hepsini rastgele topladık, bir torbanın içine attık, sıkıntılıydı, hukuken yapmamız gereken birtakım şeyler vardı, Anayasa Mahkemesi bizim başımızı derde soktu, bunun için bunları bir an önce çıkaralım da ne olursa olsun, hayır mübarek gün, bu kadar insanı burada bekletelim, gereksiz, lüzumsuz yere… Bunu bir ifade etmeniz lazım, bu sizin borcunuz. Müslüman’ın Müslüman’a eziyeti ancak bu kadar olur, bunu ifade etmek istiyorum. Ama, bunu gerçekten sizleri rencide etmek veya başka türlü taciz etmek amacıyla söylemiyorum Sayın Bakan. Gerçekten, bu Parlamentodaki milletvekilleri, AKP milletvekili arkadaşlar da sizlerden bunları bekliyor, istiyor.

Ben, önergemize destek istiyorum, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neye göre söz verdiniz Sayın Başkan? Neye göre söz verdiniz?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Değerli milletvekilimiz genel prensip anlamında tabii ki haklı. Yapılacak mevzuat düzenlemelerinin…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neye göre söz verdin?

BAŞKAN – Dinleyin Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Canım, söyle!

BAŞKAN - Açıklama yapmak istedi Sayın Bakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne açıklaması? Önergeye katıldığı zaman açıklayabilir, şimdi açıklayamaz efendim.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bakan her zaman söz alabilir.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun siz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu İç Tüzük’ü doğru dürüst oku ya!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, 60’a göre söz vermişsinizdir.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Bir değerli milletvekilimiz az önce, özellikle cevaplamamamın bir nezaketsizlik anlamına gelebileceğini ifade etti, bu nedenle söz aldım, kısa bir şekilde izah etmeye çalışacağım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi açıklayamaz, önergeye katılıp katılmadığını söyleyeceği zaman açıklayabilir.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –  Tabii, burada çok sayıda madde var: Bir kısmı mali açıdan sonuç doğurabilecek, bir kısmı pek bir mali sonucu olmayan maddeler, bir kısmı daha önce tasarı niteliğinde -dediğiniz gibi- bir kısmı teklif niteliğinde Komisyonda veya Genel Kurulda gündeme gelen hususlar.

Prensip olarak sayın milletvekilimize elbette katılıyorum. Yani, yapılan bütün düzenlemelerde ideal olan etki değerlendirmesini gerçekten çok detaylı bir şekilde yapmak, getirisini götürüsünü hem bütçe açısından hem ekonomik açıdan değerlendirmektir.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – “İdeal olan” değil Sayın Bakan, kanuni olan, yasal olan.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Fakat, birçok  mevzuat düzenlemesinde de belki, tam anlamıyla hepimizi tatmin edecek ölçüde bunu yapamıyoruz. Bu, biraz da idari kapasiteyi bu konuda geliştirmemiz ve süreçleri iyileştirmemizle ilgili bir husus diye düşünüyorum.

Tabii, burada sözleşmelerinin kadroya geçirilmesi konusunda bir malullük görülmüyor şu an itibarıyla, en azından. Ancak, muhtarlarımıza  geçici köy korucularına yapılan ücret düzenlemeleri gibi hususların elbette getirdiği mali sonuçlar var. Müsaade ederseniz, Maliye Bakanlığımız, tabii, Komisyon safahatından itibaren süreci sürekli takip eden bakanlığımız, mali konularda da hesabı, kitabı yapan bakanlığımız olarak size bir bilgi notu arz etsinler, inşallah.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Bizim önergemiz de var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Muhalefet çoğunlukta, sayın efendim, sayın.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşlar, ellerinizi kaldırın. Biz onlardan fazlayız.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kabul edenleri saydınız mı?

BAŞKAN – Önce, kabul edenler, madem öyle… (CHP sıralarından “Say, say” sesleri)

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Kabul edildi.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kabul edildi.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Kabul edildi işte ya! Göz var, izan var.

BAŞKAN – Önergeler kabul edilmiştir. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, anlaşmıştık.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, böylece madde tasarıdan çıkmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 22.19

 


SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 73’üncü maddesinin (v) bendinin (2) numaralı alt bendi aynı mahiyetteki önergelerin kabulüyle metinden çıkarıldığından madde üzerindeki Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve arkadaşlarının önergelerini işlemden kaldırıyorum.

73’üncü maddenin (y) bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin y Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5544 Sayılı Mesleki Yeterlilik Kanununun 25 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan "huzur hakkı ödenir" ibaresinin "huzur hakkı adı altında ödeme yapılır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                           Adil Zozani                                İbrahim Binici

                    Iğdır                                      Hakkâri                                        Şanlıurfa

               Sırrı Sakık                             Hasip Kaplan                                 Nazmi Gür

                    Muş                                       Şırnak                                            Van

                      Abdullah Levent Tüzel                                   Sebahat Tuncel

                                  İstanbul                                                    İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (y) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                                  Alim Işık                                               Oktay Vural

                                   Kütahya                                                     İzmir

"y) 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununun 25 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(3) Uhdesinde kamu görevi bulunmayan sektör komitesi başkan ve üyelerine, yılda altıdan fazla olmamak üzere her bir toplantı başına (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/y Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

             Hülya Güven                            Özgür Özel                                  Aytuğ Atıcı

                    İzmir                                      Manisa                                         Mersin

                                Kadir Gökmen Öğüt                 Kemal Değirmendereli

                                          İstanbul                                        Edirne

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kemal Değirmendereli, Edirne Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 73’üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bugün, 10 Temmuz saat 01.50 civarında Türk Mimar Mühendis Odaları Birliğini oluşturan odaların etüt ve projelere vize ve onay yetkileri elinden alındı. Odalar güçsüzleştirilerek, etkisizleştirilerek sesleri kesilmek isteniyor.

Bakınız sayın milletvekilleri, mühendislik nedir? Mühendislik, bilim ve matematiksel prensipleri tecrübe, karar ve ortak fikirleri kullanarak insana faydalı ürünler ortaya koyma sanatıdır. Mühendislik, yaratıcılıktır. Mühendislik, belirli bir ihtiyacı karşılamak için gerekli teknik ürün ve sistemi üretme sürecidir. Mühendislik üretkenliktir.

Değerli milletvekilleri, ferah, geniş, yüksek tavanlı bir Genel Kurulda görev yapıyoruz. Sormak istiyorum: Bu Genel Kurulun yüksekliğini bilen var mı acaba aramızda?

ÜLKER CAN (Eskişehir) – Biz bilmiyoruz, siz biliyor musunuz?

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) – Yüksekliğini bilen var mı?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Siz burada kaç ampul olduğunu biliyor musunuz, burada kaç lamba olduğunu biliyor musunuz?

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) – Biliyorum.

Genişliğini bilen var mı? Yüksekliği ben söyleyeyim, size bir bilgi olsun: 14 metre 20 santim.

Bu, açıklığı bilen, tavan açıklığını bilen var mı?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Siz başınızın üstünde kaç tane lamba, kaç tane ampul olduğunu biliyor musunuz?

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) – 34 metre arkadaşlar.

Hanımefendi, bunlar mühendisliğin eserleri. Bunu anlamanız için, bu rakamlarla, birlikte yaşadığımız bu mekânı size anlatmak istiyorum.

Yine, Edirne Milletvekili olarak size bir de Selimiye Kubbesi’nin genişliğini söylemek istiyorum: 31 metre 25 santim. Yüksekliği de 43 metre 25 santim. Minarelerinin genişliği 3,8 metre, yüksekliği de 70,1 metre.

Bu Meclisin muhteşem çatısını kim yaptı değerli arkadaşlar? Mühendisler ve mimarlar yaptı. Yolları, köprüleri, enerji santrallerini kim yapıyor; madenleri, petrolleri kim çıkarıyor? Mühendisler.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – İşte, onları haraç vermekten kurtardık.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) – GÖKTÜRK Uydusu’nu, insansız hava aracını, roketleri kim yapıyor? Mühendisler. Bu kadar işleri beceren mühendisler, meslek odalarına kendi yöneticilerini seçerek mesleki gelişmelerini, meslek etiğini bu odalar aracılığıyla denetim altında tutuyor, kamu hizmetini kendi iç dinamikleriyle sağlıyorlar.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Ya tamam, zorunlu yapmasınlar, bağışla yapsınlar.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Evet, evet, onu da söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğinin altında 24 tane oda var. “Hepsi parayla yapmıyor Hocam.” diyorsunuz…

MEHMET ALTAY (Uşak) – Ya Hocam, onlar teşekkür ediyorlar.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Dinleyin Allah aşkına ya!

Parayla yapmıyor hepsi. Benim Maden Mühendisleri Odam vizeye para almıyor mesela. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET ALTAY (Uşak) – Tüm mühendisler de bizi arıyor, teşekkür ediyorlar.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) – Hayır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Şimdi, değerli…

MEHMET ALTAY (Uşak) – Herkes telefon ediyor, teşekkür ediyor.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) - Hayır, hayır.

Bakın, Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğine mensup…

OKTAY VURAL (İzmir) – Kapatın odaları ya.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Devamla) – …450 bin mühendis var arkadaşlar, 450 bin mühendis var. Şimdi, bu odaları desteklemek yerine… Ve ülkemizin yetişmiş beyinlerinin oluşturduğu odalara sahip çıkıp destek olmamız gerekmekte. Çağımız demokrasilerinin en temel ögesi olan sivil toplumun yönetime katılım ve katkısı, bu tip örgütlerin sağlıklı gelişmesine bağlıdır. Bunu anlayabilmek, bunu idrak edebilmek durumundayız. Bu yüce Meclis bu yanlışlığı düzeltme sorumluluğunu paylaşmalıdır.

Saygılar sunuyorum hepinize. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (y) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Mustafa Kalaycı (Konya) ve Arkadaşları

"y) 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununun 25 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(3) Uhdesinde kamu görevi bulunmayan sektör komitesi başkan ve üyelerine, yılda altıdan fazla olmamak üzere her bir toplantı başına (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir."        

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (y) bendi üzerine vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu’nda değişiklik yapan bir madde üzerinde konuşuyoruz. Bu kanun 21/9/2006 tarihinde çıktı yani AKP hükûmetleri döneminde çıktı. Daha sonra bu kanun, yine 11/10/2011 tarihli ve 665 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 43’üncü maddesiyle bu maddesinde bir değişiklik yapılarak uygulamaya girdi. Diğer birçok maddede olduğu gibi bu maddede de söz konusu değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından iade edilince bugün eski hâliyle aynen yüce Meclisin gündemine tekrar getirildi ve şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin oylarıyla yeniden buradan geçirilecek.

Nedir kanunun içeriği dersek; söz konusu mesleki Yeterlilik Kurumunun organlarıyla ilgili mali hakları düzenliyor. Okuyorum şimdi size: “Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerine, aydan dörtten fazla olmamak üzere    -yani yılda 48 keze kadar- her bir toplantı için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (2000) gösterge rakamının, uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara ise (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.” diyor. Burada herhangi bir değişiklik yapmamış Hükûmet, bu kanun hükmünde kararnameye dayanarak.

(3)’üncü fıkradaki söz konusu değişiklikte “Uhdesinde kamu görevi bulunmayan sektör komitesi başkan ve üyelerine, yılda altıdan fazla olmamak üzere -diğeri ayda dörtten fazlaydı- her bir toplantı başına (2000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.” diyor. Anayasa Mahkemesi bunu da kendi içerisinde bir tutarsızlık olduğu gerekçesiyle olsa gerek geri göndermiş.

Şimdi, Anayasa Mahkemesinin bu tavrına karşılık, Hükûmet “Bizim dediğimiz doğru, siz hukuktan anlamazsınız, kanun yapmanın ne demek olduğunu bilmezsiniz, biz sizden daha iyi biliriz çünkü bizim arkamızda 326 kişilik oy desteği var.” diye huzurunuza getiriyor.

Bizim önergemiz de bu 2000 göstergeyi 3000’e çıkaralım da hiç olmazsa bu kurumun kendi içerisindeki organları arasında parasal yönden uçurumu biraz kapatalım amacını taşımaktadır. O nedenle, önergenin makul olduğunu düşünüyoruz.

Keşke, değerli milletvekilleri, bu torba yasada Hükûmetin değerli bakanlarının yaptığı yanlışları temizleyerek onları düzeltme yerine şunları yapabilseydik: 4/C’li geçici personeli kadroya dâhil edebilseydik; keşke, vekil imamları ve vekil müezzin kayyımları önce kanun teklifine ekleyip sonra yine AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın önergesiyle bu teklifin içerisinden çıkarmasaydık, onlara da bu kadroyu verebilseydik; keşke, vekil ebe, hemşire ile aile sağlığı çalışanlarına da  bu müjdeli haberi bu teklifle verebilmiş olsaydık; keşke, ücretli  öğretmenleri de sevindirebilseydik; keşke, rehber ve usta öğreticilere bu sıkıntıdan kurtaracak bir müjde verebilseydik; keşke, işçi kadrosunda çalışan üniversite mezunları ile mimar, mühendis ve tekniklere de kadro verip onları daha mutlu edebilseydik. Ama, tersine, daha önceki arkadaşlarım da ifade ettiler, burada, mühendislerin birliği olan, meslek odası olan odanın yetkisini aldık ama onlara bir imkân sunamadık.

O nedenle, bu uygulamaları vicdanlarınızda tartacağınızı düşünüyor ve önergemizin makul bir önerge olması nedeniyle desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin y Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kanununun 25 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan “huzur hakkı ödenir” ibaresinin “huzur hakkı adı altında ödeme yapılır.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                              Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu burada her kürsüye çıktığımızda altını çizmemiz gereken konulardan birisi çok sağlıklı bir çalışma yönteminin uygulanmaması. Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren, insanların yaşamını ilgilendirecek yasalar çıkartırken burada hepsini bir torba içine koyan ve bu torba içerisinde  alelacele çıkartan -çünkü maddeler üzerinde de konuşamıyoruz- bir yaklaşımla çalışma yapılıyor. Bunun çok sağlıksız olduğunu burada gördük. Çünkü, özellikle iktidar, kendi sayısal çoğunluğuna güvenerek “Nasıl olsa bizim dediğimiz yasalar çıkar”. diyor. Muhalefet de bir muhalefet etme noktasında.

Biraz önce bir örnek yaşadık, bence bu ibretlik. Muhalefetin bir önerisi kabul oldu. Muhalefet bile bakıyor “Acaba hangi madde yasadan çıkartıldı?” diye. Böyle bir durumu herkes aramaya başladı yani bu hâle getirildi Parlamento. Şimdi, bir yandan, muhalefet sadece muhalefet yapan, sadece şerh koyan bir noktada değerlendirmeler yapıyor. İktidar da… İktidar milletvekillerine sorsanız “Biraz önce hangi madde metni yasadan çıkartıldı?” bilmeyecek çünkü sadece görev el kaldır indir meselesi üzerinden…

Değerli milletvekilleri, yönetim bir sanattır. Siz doğru yönetirseniz demokrasinizi geliştirirsiniz, güçlendirirsiniz. Demokrasinin en önemli koşullarından birisi katılımcılıktır. Siz çoğunluğunuza güvenerek bir şey yaparsanız buradan size karşı muhalefet edenler ortaya çıkacaktır, burada olmasa da sokakta çıkacaktır ki görüyoruz yani her gün AKP'nin bu baskıcı, otoriter politikalarına karşı itiraz edenler var. Dün gece yarısı, mesela, TMMOB’la ilgili bir yasa getirildi, burada çıkartıldı. Konuşuyorsunuz “Düzenleme yapmamız gerekiyor.” Peki, bu düzenlemeyi yaparken TMMOB’la önce toplantılar yapsanız, bu konuyu düzenleseniz, “Böyle bir sorunumuz var, bunu yapmak için...” Yok. Gece yarısı bir operasyonla getiriyorsunuz, “Bu konunun da yapılması gerekiyor.” diyorsunuz. Bunun size göre yapılması gerekiyor ama bize göre başka bir hakkın gasbıdır yani demokratik hakkın gasbıdır. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Doğal olarak TMMOB yöneticileri karşı çıkacak. Buna başka meslek örgütleri de karşı çıkacak çünkü bugün TMMOB’a yaptığınızı yarın başka meslek örgütlerine de meslek odalarına da yapacaksınız. Bu, bunun habercisidir.

Diğer bir mesele: Özellikle bu madde bağlamında kanun hükmünde kararnameler getirildi biliyorsunuz. O zaman da burada itiraz etmiştik. Bu ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yönetiyoruz, yasalar çıkartıyoruz durmadan. Bu yasalar pratik sahada çok ciddi sorunlara neden oluyor çünkü bu işin muhataplarıyla tartışmıyoruz; “Biz yaptık oldu.” Burada da yapılırken “Bu torbayı nasıl dolduracağız?”

Şimdi, iktidar gördüğünde para görüyor yani bu torbayı… Bir torbaya koyuyor yasaları, bir torbaya koyuyor şeyi, bunun üzerinden ağırlık tartıyor. E, rant… Bütün düzenlemelere dikkat ederseniz, özellikle Şehircilik ve Çevre Bakanlığı kanun hükmünde kararnameyle kuruldu. Şehircilik meselesini, ekolojik alanı, yaşam alanlarımızı rant hâline çeviren kentsel dönüşüm, işte, HES’ler, barajlar diyerek bir şeye dönüştürüldü. Yine, başka alanlarda da öyle.

Bakıyorsunuz, kâr-zarar hesabı yapıyor bu iktidar. İki torba koyuyor, bu torba nasıl dolar diye… Şimdi, buna itiraz ederler, tabii ki halk buna itiraz edecek, kabul edilebilir bir tarz değil. Bu, demokratik de değil.

Şimdi, bugün, bu torba yasada ne çıktığını, arızaların ne olduğunu bir sonraki şeyde yeniden düzenleyeceğiz. İşte, Anayasa Mahkemesine gidiyor, Anayasa Mahkemesi geri gönderiyor, buradan düzenlemeler yapıyoruz. Sürekli bu Parlamentoyu sabahlara kadar bu hâlde çalıştıran yöntemin kendisi antidemokratiktir, despotiktir. Burada milletvekillerini bu hâlde çalıştırmaya sizin hakkınız yok ki. Sonuç itibarıyla tartışma yok, grup başkan vekilleri… O zaman AKP iktidarı tek başına otursun burada, muhalefetin oturmasına gerek yok madem bir değişiklik olmayacak, madem bizim sözümüz olmayacak, sadece sizin dediğiniz olacak. Biz sizin emir eriniz falan değiliz ki burada sürekli sizin söylediğiniz şey üzerinde çalışalım. Bu yöntemin bir an önce terk edilmesi gerekiyor. Daha önümüzdeki dönem açısından da bu ciddi sorunlara neden olan bir yöntemdir, demokratik değildir, katılımcı değildir ve bu, önümüzdeki dönemde sistemi tıkayacak bir noktadır.

Kaldı ki bugün burada yapılan yasalar sokakta başka tepkiye neden oluyor, sokakta daha büyük itirazlara neden oluyor; olması da gayet doğaldır, bunun değiştirilmesi gerekiyor. Bu itirazlar ortaya çıkarken devlet de bir yandan baskı uyguluyor, şiddet uyguluyor, bu sesi görmemezlikten geliyor, duymamazlıktan geliyor. Ama, unutmayın ki siz ne kadar görmezseniz de, duymak istemeseniz de güçlü bir demokratik tepki gelecek ve sizin bu iktidarınız, baki kalacak diye düşündüğünüz, sonsuza kadar kullanacağınızı düşündüğünüz bu iktidar elinizde kalmayacaktır. Elinizde kalmasını istiyorsanız bunu demokratikleştireceksiniz; başka bir yöntemi yok bunun. Dünyada da bu böyledir, katılımcılık esastır, demokrasi esastır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (z) bendinin (1) no.lu alt bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                Alim Işık                               Oktay Vural                              Seyfettin Yılmaz

                 Kütahya                                     İzmir                                            Adana

"1) 5/5/2007 tarihli ve 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

"b) Başkanlık: Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığını,"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/z-1. maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Kazım Kurt                              Mustafa Moroğlu

                 İstanbul                                  Eskişehir                                          İzmir

             Hülya Güven                            Özgür Özel                                  Aytuğ Atıcı

                    İzmir                                      Manisa                                         Mersin

                                                       Kadir Gökmen Öğüt

                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, 478 sıra sayılı teklif mi, tasarı mı, torba mı, çuval mı, temel kanun mu, darbe kanunu mu, velhasıl ne idiğü belirsiz bu ucubenin 73’üncü maddesinin (z) bendi üzerine söz almış bulunuyorum. Ülkemizde yaşayan halkların tümünün kültürüne sahip çıkan milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu madde ne getiriyor? Aslında, hiçbir şey getirmiyor. Bu madde “Yunus Emre Vakfı Başkanı” yerine “Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı” diyor. Peki, bu değişiklik kirlettiğiniz Yunus Emre’nin adını temizlemeye yetiyor mu? Asla yetmiyor.

Bakın, Yunus Emre’nin adını nasıl kirlettiniz? Bu vakfın amacı, Türkiye gibi kültürel kimlik ve aidiyet tartışmalarının çok ciddi boyutlarda yaşandığı bir ülkede kültürümüzü tanıtmak. Bu, ağır bir sorumluluk gerektiren bir misyondur ve siz, bu misyonu, sadece ve de sadece kanunla bu vakfa verdiniz. Şimdi, isim güzel, Yunus Emre Vakfı, dünya kültürünü çağrıştırıyor; amaç güzel fakat siz bunu öyle bir ideolojik hâle getirdiğiniz vakfa verdiniz ki sanki bizim bütün kültürümüz sizin dünya görüşünüzden ibaretmiş gibi. Nereden çıkardım bunu biliyor musunuz? Şu anda elimde Yunus Emre Vakfının kurucularının listesi, mütevelli heyetinin listesi var. Birkaç isim okuyayım, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Kurucu Mütevelli Heyet üyeleri: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, eski Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan… Devam ediyor gidiyor.

Peki, Mütevelli Heyeti üyelerine bakalım, bunlar değişebiliyor çünkü: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek… Daha devam ediyor. Bakanlar Kurulu listesi okuyor gibiyim farkında mısınız? Siz öyle bir kültür vakfı kurdunuz ki bu kültür vakfı sizin Kabine üyelerinizden oluşuyor. Yazık değil mi Yunus Emre’nin adına, günah değil mi bu isme?

Şimdi, bu kültürü reddetmiyorum; bu ismini saydığım şahısların dünya görüşlerini, kültürlerini baş tacı ediyorum ama bu ülkede başka kültürler de var, bu ülkede başka halklar da var. Siz bu vakfa öyle bir misyon yüklediniz ki sanki kültürümüzün bütünüyle tanıtımı bu vakfa aitmiş gibi ve oradan yola çıkarak tüm dünyaya kültürümüzü tanıtacakmışsınız güya bu dünya görüşüyle. İşte sizin köhnemiş, işte sizin totaliter, işte sizin benmerkezci yaklaşımınız budur. Bu kültürde de böyledir, ekonomide de böyledir, sağlıkta da böyledir, her yerde böyledir.

Beterin beteri var mı? Var. Hani, olur ya “Kardeşim, Yunus Emre Kültür Vakfı da kurulsun, başka kültür vakıfları da kurulsun.” diyor olabilirsiniz. Bakın, diyorsunuz ki: “Yunus Emre Kültür Merkezinin kurulacağı yerlerde bulunan diğer tüm kültür merkezleri ve Türk dili öğrenim kursları Yunus Emre Kültür Merkezi bünyesine alınır.” Vakıf, Türkçe öğretimi, Türk kültürünün temsili konusunda tek merci hâline gelmiş oluyor böylece sizin sayenizde.

Şimdi, ne yaptığınızın farkında mısınız? Yarın siz bu sıralardan gittiğinizde, biz bu sıralardan gittiğimizde hepimizin ortak kültürünü böyle bir vakıf yapacak ve siz kalktınız koskoca Yunus Emre’nin adını bu vakfa verdiniz yani yine “dışı kalaylı içi vayvaylı” AK PARTİ klasiğini yaptınız. Allah’tan reva mı? Her şeyi, her şeyi bozmak zorunda mısınız? Her şeyi reddetmek zorunda mısınız? Her kürsüye çıkan, sizler, “Geçmiş yıllarda bizi reddettiniz, bizi inkâr ettiniz.” diye haykırırken şimdi siz başa geçtiniz, daha önce yapılanlardan kat kat daha beterini, intikam duygularıyla yapıyorsunuz. Bu yakışıyor mu size? Koskoca insanlarsınız, hepimiz öyleyiz. Kültürümüze sahip çıkmak varken, bu kültürü hep beraber yaşamak var iken biz barışın dilini bırakıp düşmanlığın dilini konuşuyoruz bu çatıda sayenizde.

Lütfen aklınızı başınıza alın değerli milletvekilleri.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

"1) 5/5/2007 tarihli ve 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

"b) Başkanlık: Yunus Emre Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığını,"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (z) bendinde verdiğimiz önergeyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, mübarek ramazan ayında bu torba kanunu takip eden birçok kesim var. Bunlardan bir kesim de yangın mevsimine girdiğimiz bugünlerde canını dişine takarak yangınlarla mücadele eden orman yangını işçileri.

Şimdi, orman yangını işçileri, biliyorsunuz, beş ay yirmi dokuz gün çalışıyorlar. Daha önce altı ay çalışan işçiler kadroya alındı ama 10 bine yakın işçi beş ay yirmi dokuz gün çalışıyor. Bunlar altı ay çalıştırıldı da çalışmadı mı? Hayır. Netice itibarıyla, verilen adam/ayların yetersizliği neticesinde beş ay yirmi dokuz gün gibi bir sürede çalışıyor ve kadroya alınmıyor.

Şimdi, bu işçilerimiz, yangın mevsiminin içerisinde bulunduğumuz bu günlerde yirmi dört saat esası üzerinde canını dişine takarak çalışan işçi arkadaşlarımız ve dağların başında kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde yirmi dört esasıyla nöbet tutan ve yangınlarda gerçekten çok ciddi manada mücadele eden arkadaşlarımızdır. Bu yangınlarla mücadele ederken başta orman işçileri olmak üzere orman muhafaza memurları ve orman mühendisleri şehit olmuşlardır yani mücadeleyi bu kadar kutsal manada yapan bu arkadaşlarımız ne yazık ki kadroya alınmadılar.

Şimdi, “Ormanların korunması, ormanların bakımı, ormanların rehabilitasyonu.” gibi ve sayın bakanın “2 milyar 800 milyon fidan diktik.” gibi ifadeler ile afaki rakamların konuşulduğu bu ortamda, yangın mevsiminde çalışan bu işçilerin diğer zamanda da tecrübelerinden istifade edilerek, mutlaka ve mutlaka bunların kadroya alınarak on iki ay değerlendirilmesiyle hem bu insanlarımızın yarınla ilgili kaygılarının ortadan kaldırılması hem de ormanlarımızın daha bakımlı hâle gelmesi ve rehabilitasyon çalışmalarının daha sağlıklı yapılması mümkün olacaktır.

Yine, bu Hükûmet döneminde yangında çalışan… Çünkü yangında çalışan işçiden memura, mühendise kadar Orman Genel Müdürlüğünün tüm personeli beş ay boyunca hiçbir şekilde izin kullanamazlar. Akşam evinde olsa bile bir yangın haberi olduğu zaman mutlaka o yangına katılır.

Şimdi, 2004 yılında verilen bu fazla mesai geçen ay itibarıyla Orman ve Su İşleri Bakanı tarafından kaldırıldı. Bu, orman yangınlarında çalışan personelde ciddi moral bozukluğuna neden oldu. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Orman ve Su İşleri Bakanı eğer tasarrufu düşünüyorsa ona şunu sormak lazım: Bir gecede kanun hükmünde kararname çıkararak kendi yandaşı olarak atadığı müşavirlere 1.300 lira aylık ek rakamı getirirken tasarruf yapmayan bir anlayışın, yangınlarda canını dişine takarak mücadele eden ve bunun karşılığında 200-300-400 lira gibi bir ücret alan mühendis, memur, işçilerden bu parayı kesmesini anlamakta zorlanıyoruz. Bakın, bu kararnameyle, aynı şekilde, bu uygulamayı yapan Orman ve Su İşleri Bakanı, kendi yanında çalıştırdığı özel ekibine, en başta özel kalem müdürüne -özel kalem müdürü özel kalem müdürlüğü yapmasına  rağmen 6400 ek göstergeli yani Türkiye’de genel müdürlerin ve müsteşarların, üst düzeylerin aldığı yerde görevlendirmesini yaptırıyor- 6400 ek göstergeden maaş aldırıyor ama kendi özel kalem müdürlüğünü yaptırıyor. Şimdi, ramazan ayının şu mübarek gününde, bu, haksızlık ve adaletsizlik değil mi? Biz bunu dile getirmemize rağmen hiç kılı kıpırdamıyor. Ama bu iktidarlar baki değil. Bakın, bu alınan haksız paraların tamamının hesabını sormak bizim boynumuzun borcu olsun.

Yine, yanında çalıştırdığı, ta İSKİ’den beri, Devlet Su İşlerinden beri, danışmanları, şunları, bunları, nerede fazla maaş alınıyor, önce daire başkanlığına atıyor, oradan müfettişlerin maaşı arttı ya, müfettişliğe götürüyor, alıyor oradan, müşavirlere bir gecede 1.300 lira artı para çıkarınca oraya alıyor. Yani böyle bir adaletsizlik ve hukuksuzluk olabilir mi? Bunu dile getirmemize rağmen, haktan, hukuktan bahsedeceğiz, adaletten bahsedeceğiz, bir tarafta canını dişine takarak yangınlarla bire bir mücadele eden insanların fazla mesaisini keseceksiniz ama sizin sıfırınız olan kendi elemanlarınıza nereden nasıl fazla para kazandıracağım diye bir anlayış içerisinde olacaksınız. Bunlar doğru anlayışlar değildir.

Yine, bakın muhafaza memurlarıyla ilgili bir rotasyon çıkarıldı. Muhafaza memurları çok düşük maaşlarla hayatını idame ettirmeye çalışan ve ormanların korunması noktasında fedakârca görev yapan bir kesimdir. Şimdi, bunlardan beş yıl çalışanlara bir yerden bir yere tayin zorunlu hâle getirildi. Ya, zaten sizin elinizde Sayın Bakan, genel müdür…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - …eğer bir muhafaza memurunun eksikliği, yanlışlığı, yıpranmışlığı varsa o bölgede, tayinini çıkarıyorsunuz. Şimdi, bu insanları, çoluğunun çocuğunun sıkıntısı içerisinde olduğu bir dönemde zorunlu tayin yapmak, ekonomik sıkıntılar içerisinde, ramazan ayına girdiğimiz bu mübarek günlerde vicdanlara sığıyor mu?

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (z) bendinin (2) numaralı alt bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Oktay Vural                                 Erkan Akçay

                  Konya                                       İzmir                                           Manisa

            Mehmet Günal                             Alim Işık                                            

                  Antalya                                   Kütahya

"2) 5653 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesi ile (b) bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Mütevelli Heyetin doğal üyeleridir."

"Bakanlık Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü, Millî Eğitim Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi Yönetim Kurulunun doğal üyeleridir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun tasarısının 73. Maddesinin z Fıkrasının 2 inci bendi ile değiştirilmek istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 4 üncü maddesinin (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı'' ibaresi ile Kanununun 4 üncü maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                            Sırrı Sakık                                  Hasip Kaplan

                    Iğdır                                        Muş                                            Şırnak

                Erol Dora                               Nazmi Gür                          Abdullah Levent Tüzel

                  Mardin                                       Van                                           İstanbul

                                     Adil Zozani                               İbrahim Binici

                                        Hakkâri                                       Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/z. 2. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Kazım Kurt                         Mustafa Moroğlu                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                Eskişehir                                     İzmir                                          İstanbul

               Özgür Özel                      Kadir Gökmen Öğüt                         Candan Yüceer

                  Manisa                                    İstanbul                                        Tekirdağ

                                            Hülya Güven                         Aytuğ Atıcı

                                                   İzmir                                   Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Candan Yüceer, Tekirdağ Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özü, paylaşma, dayanışma, kardeşlik, hoşgörü olan ve bizleri hâlden anlamaya, birbirimizi anlamaya iten mübarek ramazan ayındayız. Müslüman coğrafyada yaşanması gereken bunlarken, kardeşlik, dayanışma, hoşgörüyken, üzülerek ifade ediyorum ki yaşanan sadece kan ve gözyaşı. Sebep, iktidar hırsı için dinimizi istismar etmekten, halkı kutuplaştırmaktan, bölmekten, ayrıştırmaktan çekinmeyenler ve bu bölünmüşlükten, çatışmadan fayda umanlar; iktidarı elde edince diktatörleşip zalimleşenler. Müslüman coğrafyada katliamların, kan ve gözyaşının bir an önce dinmesini bu mübarek ayda diliyorum, vesile olmasını yürekten diliyorum.

Sayın Başbakanın ve parti sözcüsünün bu konularla ilgili yakın zamanda söylediği çok anlamlı ve doğru saptamaları var. Sayın Başbakan “Sandık dışında hukuk gibi, hak gibi kıstaslar vardır. Sandıkla gelen iktidar, sandığı rafa kaldırma, demokrasiyi rafa kaldırma hakkına sahip değildir.” diyor, “Elindeki silah gücüne güvenen demokrasiyi inşa edemez.” diyor, “Arkasındaki güce güvenip sesini çok yükselten demokrasi inşa edemez. Halkın parasıyla satın alınmış silahları halka doğrultursanız tarihî bir yanlış yapmış olursunuz ve bu tarihî yanlış asla kabul edilmez.” diyor parti sözcüsü.

Biz, kim için, ne için söylendiğine bakmadan doğruya doğru deriz ve bu doğru sözlerin altına Cumhuriyet Halk Partisi olarak imza atarız. Ama keşke Sayın Başbakan ve parti sözcüsü bu sözleri yürekten, inanarak söyleseydi; keşke samimi olsaydı; keşke bu sözleri sadece Mısır halkı için değil, kendi halkı için, tüm dünya halkları için söyleyebilseydi; keşke kişilere, olaylara, ülkelere göre bu ifadeleri değişmeseydi. Mısır’da meydanlara çıkan halk için “Sivil itaatsizlik hakkını kullanıyorlar, demokrasi için mücadele veriyorlar. Geniş kitlelerin kendi oyuna, kendi namusuna sahip çıkması gerekir.” diyen Başbakan ve parti sözcüsü, kendi oyuna sahip çıkmak için, demokrasi için, çevre için sokağa çıkan kendi yurttaşları için “çapulcu, marjinal, terörist, işgalci, provokatör” ifadeleriyle onları aşağılamaya çalıştı. Ama en kötüsü ne biliyor musunuz? Bunu daha önce de ifade ettim. Bence en kötüsü, kendi miting alanındaki kalabalığa “Asıl Türkiye burası, gerçek millet sizsiniz.” demesi ve bununla halkın bir kısmını, onların iradesini yok sayması; aslında bir bütün olan millet iradesini bölmeye çalışması, kitleleri karşı karşıya getirmeye çalışması. En kötüsü, en tehlikelisi bu. Kitleler karşı karşıya gelince, kan akınca mutlu mu olacaksınız? Ne kazanacaksınız? Kim böyle bir şey kazanmış ki sizler de kazanacaksınız?

Mısır’da darbe oldu, darbe yapıldı. Halka doğrultulan her silahı ve Mısır’da yapılan darbeyi şiddetle kınıyorum. Hayatını kaybeden Mısırlılara Allah rahmet eylesin diyorum. Ne sebeple olursa olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın darbeler antidemokratiktir. Darbelerin olduğu yerde demokrasi olmaz, darbelerin olduğu yerde demokrasi gelişmez, darbeli demokrasi hiç olmaz ama sadece darbelere karşı olmak da yetmez. Darbelere karşı olduğumuz gibi demokrasinin temel değerlerini de aynı şekilde savunmamız gerekir. Demokrasinin temel değerleri, olmazsa olmazları iktidarı özgürce denetleyen, konuşabilen bir muhalefet, özgür medya, bağımsız, yansız yargı, inanç özgürlüğüyle beraber herkesin haklarının korunması ve tabii ki en önemlisi şaibesiz, hür iradeyle yapılan seçimler. İşte demokrasinin bu temel değerlerini siz rafa kaldırırsanız, bunları savunmazsanız, sandıkla, seçimle gelip diktatörleşerek bunları yok etmeye, bunları ele geçirmeye çalışırsanız; demokrasi savunucuları nasıl darbelerin karşısında duruyorlarsa o zaman sizin de karşınızda dururlar ve demokrasinin çoğulculuk olduğunu, demokrasinin temel değerlerini size hatırlatırlar, tıpkı Gezi Parkı’nda olduğu gibi. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun tasarısının 73. Maddesinin z Fıkrasının 2 inci bendi ile değiştirilmek istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 4 üncü maddesinin (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı'' ibaresi ile Kanununun 4 üncü maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesinde yer alan "Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Erol Dora, Mardin Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

73’üncü maddenin (z) bendinin (2) numaralı alt bendiyle değiştirilmek istenen 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Yurtdışı Türkler ve  Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı” ibaresi ile Kanun’un 4’üncü maddesinin (b) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı” yine “Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını istemiş durumdayız.

Buradaki gerekçemiz şudur: Yunus Emre, Anadolu topraklarında yaşamış ve Türkiye halklarının ortak değeridir. Bu değer, aynı zamanda sevginin, barışın, kardeşliğin sembolü hâline gelmiş olup bu vakfın kuruluş kanununda sadece tek bir millete atfedilmiş olması nedeniyle, Türk Dil Kurumu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı başkanlıklarının madde metninden çıkarılmasını istedik çünkü -bizim düşüncemize göre- artık tekçi ulus yapılanmasının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye'de -bildiğiniz gibi- Mezopotamya’mız, Anadolu’muz çok zengin bir coğrafyadır; farklı halkların ve farklı milletlerin yaşadığı bir coğrafya olduğundan dolayı, eğer biz tekçi ulus yapılanmasını değiştirip bunun yerine çoğulcu, daha demokratik bir modernite çerçevesinde yeni bir demokratik cumhuriyet inşa edeceksek, o zaman, artık, Türkiye'deki bütün farklı milletlerin, farklı halkların, farklı inançların da varlığını ve hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak yasal ve anayasal düzenlemeler yapmamız gerektiğine inanıyoruz.

Bildiğiniz gibi, aynı zamanda Türkiye, şu anda yeni bir anayasa yapma aşamasındadır. Bizim bu belirttiğimiz düşüncemizin, aynı zamanda bu anayasada da yer almasını istiyoruz çünkü şu andaki yaşadığımız, başta Kürt sorunu, Alevi sorunu, azınlık meseleleri ve Türkiye’de yaşayan diğer bütün farklı etnik grupların sorunlarının esasında bu tekçi zihniyetten kaynaklandığını düşünüyoruz. O açıdan, biz, bu tür yalnız bir etnik gruba vurgu yapan ibarelerin bu yasal düzenlemelerde yer almamasını düşünüyoruz. Buradaki amacımız da artık Türkiye’deki yaşayan 76 milyonun bu ülkenin gerçek anlamda onurlu birer vatandaşı olarak kendilerini hissetmelerini sağlamamızdır. Herkesin bu ülkenin onurlu birer vatandaşı olabileceği, hiç kimsenin dışlanmadığı, herkesin “Bu benim ülkemdir.” diyebileceği, herkesin yurtsever olabileceği yeni bir modernite için bu düşüncelerimizi sayın Genel Kurulun huzurunda arz ediyoruz.

Bir de bildiğiniz gibi, bu son günlerde bizim önem verdiğimiz, başta Bingöl’de olmak üzere bu cinsel taciz olaylarına değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, 16 yaşındaki “E. A.”ya Bingöl’de tecavüz edilmişti ve daha sonra, birçok fail tarafından bu suç işlenmiş olmasına rağmen, bu faillerin çoğu mahkeme tarafından serbest bırakıldı ve Bingöl’de büyük bir infial yaratıldı. Halk, bunu, yapmış olduğu yürüyüşlerle protesto etti. Aynı zamanda, benim seçim bölgem olan Mardin’in Midyat ilçesinde de, geçenlerde, yine özel bir öğrenci yurdunda görev yapan bir hoca tarafından 14 yaşındaki lise öğrencisine tecavüz edildi, yapılmış olan muayeneler çerçevesinde de bunun, suçun sübut olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Buradan Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Sayın Millî Eğitim Bakanlığına sesleniyorum, uluslararası sözleşmeler gereğince ve bizim Anayasa’mız ve ulusal mevzuatımız gereğince, bu olaya duyarlılık gösterilerek bir an önce hem psikolojik hem hukuki yardım yapılmasını arzuluyoruz. Biliyorsunuz, herkes empati yaparak… Bu çocuklar hepimizin çocuklarıdır. Dolayısıyla, onların da yaşamış oldukları psikolojik travmayı da göz önünde bulundurarak herkesin bu çocuklarımıza sahip çıkmasını diliyor ve vermiş olduğumuz önergenin de Türkiye’nin kardeşliğine, birliğine katkı sunacağından dolayı sizlerden destek bekliyorum.

Hepinizi tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim:

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Altay, Sayın Tanrıkulu, Sayın Oran, Sayın Kuşoğlu, Sayın Yüceer, Sayın Kurt, Sayın Topal, Sayın Dinçer, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Develi, Sayın Genç, Sayın Öz, Sayın Değirmendereli, Sayın Sapan, Sayın Güven, Sayın Bulut, Sayın Özkan ve Sayın Akar.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)(Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Düzeltiyorum, diğer önergeyi okutuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Madde oylaması… Bir dakika…

BAŞKAN – Bir saniye, bir saniye… Yani önergeyi yanlışlıkla unuttuk efendim. Şimdi önergeyi okutuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Anlıyorum, şu anda maddeyle ilgili önerge işlemi devam ediyor, değil mi?

BAŞKAN – Evet, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                    Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

"2) 5653 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesi ile (b) bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlıklarının bağlı olduğu Bakanlar, Türk Dil Kurumu Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Mütevelli Heyetin doğal üyeleridir."

"Bakanlık Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü, Millî Eğitim Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi Yönetim Kurulunun doğal üyeleridir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin -artık kısa geçiyorum çünkü zaten iki dakika o alıyor- (z) bendinin (2)’nci alt bendi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, 11 Temmuz 1995 tarihinde, Bosna’da Srebrenitsa’da Avrupa’nın gözünün içerisinde, Avrupa’nın tam ortasında herkesin gözünün içine bakılarak bir katliam yaşandı. Bu saatlerde başladı ve ertesi güne kadar devam eden bir katliam yaşandı.

Buradan, Bosna’da hayatını kaybeden Müslüman kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum ve maalesef ve maalesef, bugüne kadar hâlâ Bosna’daki soykırımın hesabı sorulamamıştır, bunun hesabının da sorulmasının bir an önce gerçekleştirilmesini bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar, Yunus Emre Vakfı, Türkiye’nin yurt dışında temsilini sağlamak, yurt dışında bulunan insanlara, talep edenlere Türkçeyi öğretmek için kurulmuştur. Ancak maalesef, devri iktidarınızda birçok alanı olduğu gibi bunu da siyasileştirdiniz, bununla ilgili de yine, yandaş, size yakın olan insanları, orada yapacağı işin niteliğine uygun mudur, değil midir kısmına bakmadan atadınız. Yunus Emre ne güzel demiş: “Cümleler doğrudur sen doğru isen/ Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.”

Eğer yapacağınız iş, hakikaten doğru bir işse, emin olunuz ki muhalefet tarafından desteklenir, destek görür ve şunu da unutmayın ki, muhalefetten gelen doğru önergeleri de, iktidar sahipleri hakikaten o iktidarı özümsemişlerse, kabul etmekle yükümlüdürler, kabul etmeleri gerekir.

Yunus bu anlamda çok güzel beyitler, çok güzel şiirler yazmış. Diyor ki: “Olsun be aldırma Yaradan yârdır/ Sanma ki zalimin ettiği kârdır/ Mazlumun ahı indirir şahı/ Her şeyin bir vakti vardır.”

İşte, sizin de vaktiniz gelmiştir değerli arkadaşlar, kıymetli AKP’li vekiller, sizin de vaktiniz gelmiştir. Mazlumun ahını on bir seneye yakındır alıyorsunuz, sizin de vaktiniz gelmiştir ve vaktinizin geldiğini halk artık açık bir şekilde, sizin hiçbir -o anlamda- zulmünüze boyun eğmeyerek, Gezi Parkı’nda olduğu gibi, Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi… Sizin bütün zulmünüze rağmen artık şahın da indirilme vaktinin geldiğini görüyoruz.

“Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti/ Nice han nice sultan, tahtı bıraktı geçti/ Dünya bir penceredir…” diye devam eden yine Yunus’un şiirlerindendir.

Tabii, Yunus’u önce anlamak lazım değerli arkadaşlar. Yunus’u önce anlamak lazım. Hem yurt dışında Yunus Emre adına bir vakıf açacaksınız hem de Yunus’un şiirlerini ders kitaplarından çıkaracaksınız! Bu nasıl bir iştir? Bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir saygısızlıktır? Yunus Emre gibi bizim tarihimizdeki en önemli şahsiyetlerden birisinin hem adını yurt dışındaki çok önemli kurumlarımıza vereceksiniz hem de ders kitaplarından Yunus Emre’nin şiirlerini çıkaracaksınız!

“Bana seni gerek seni” diye başlayan, “Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri/ İsteyene ver onları, bana seni gerek seni.” diye devam eden Yunus Emre’nin değişik alanlarda şiirleri vardır ama onu işinize geldiği gibi de kullanmayacaksınız, sizi rahatsız edenleri de ders kitaplarından o manada çıkarmayacaksınız.

Yunus Emre’nin keşke şiirlerini okuyabilseydiniz, keşke Yunus Emre’yi anlamayı bir deneseydiniz. O anlamda, Yunus Emre isminin ne kadar büyük bir isim olduğunu ve yurt dışında kurulan Yunus Emre vakıflarımızın ne kadar önemli işlevler gerçekleştirmek için kurulduğunu anlamış olurdunuz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 23.34

 

 


DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 23.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 73’üncü maddesinin (z) bendinin (3) numaralı alt bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Erkan Akçay                         Mustafa Kalaycı                              Oktay Vural

                  Manisa                                    Konya                                           İzmir

                                   Mehmet Günal                                    Alim Işık

                                        Antalya                                          Kütahya

"3) 5653 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 5- (1) Kültür Merkezi koordinasyon kurulları, Kültür Merkezlerinin bulunduğu ülkelerdeki büyükelçinin veya temsilcisinin başkanlığında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı temsilcisi, Kültür ve Tanıtma Müşaviri ile Eğitim Müşaviri, ilgili Kültür Merkezi müdürü, Kültür Merkezinin kurulduğu şehirde veya ülkede yaşayan tanınmış Türk işadamları, bilim adamları, kültür ve sanat adamları arasında Yönetim Kurulunun üç yıl için seçeceği üç üyeden oluşur. Başkentler dışında kurulan Kültür Merkezlerinin koordinasyon kurulu toplantılarına varsa o şehirdeki Dışişleri Bakanlığı temsilcisi de üye olarak katılır. Kararlarını oy çokluğu ile alır.

(2) Kültür Merkezi koordinasyon kurullarının görevleri şunlardır:

a) Kültür Merkezinin bulunduğu ülkenin özellikleri dikkate alınarak yerinin belirlenmesi, çalıştırılacak sözleşmeli personelin ve Kültür Merkezi müdürünün seçimi, bütçesi, yapılacak faaliyetlerin belirlenmesi hususunda Enstitüye önerilerde bulunmak.

b) Kültür Merkezinin faaliyetlerini desteklemek, tanıtmak; Vakfın kuruluş amacıyla, bulunulan ülkenin mevzuatıyla veya ülke menfaatleriyle bağdaşmayan herhangi bir eylem veya faaliyetin varlığının tespiti durumunda, durdurulması için gereken acil önlemleri almak ve Enstitüyü durumdan haberdar etmek.

c) Onur Kurulunun oluşumu ve etkin olarak çalışması için gerekli işbirliği ve çalışmaları yapmak.

ç) Enstitü tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde Kültür Merkezinin yönetimine destek sağlamak.

d)  Kültür Merkezinin yönetimi için bulunduğu ülke mevzuatına uygun olarak kuruluş işlemlerini yürütmek, denetimi konularında Enstitü ile işbirliği sağlamak."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin z Fıkrasının 3 üncü bendi ile değiştirilmek istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan "Türk işadamları" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                           Adil Zozani                                İbrahim Binici

                    Iğdır                                      Hakkâri                                        Şanlıurfa

               Sırrı Sakık                     Abdullah Levent Tüzel                          Nazmi Gür

                    Muş                                      İstanbul                                           Van

                                       Ertuğrul Kürkcü                        Hasip Kaplan

                                              Mersin                                     Şırnak

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/z-3 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Mustafa Moroğlu                              Özgür Özel

                 İstanbul                                      İzmir                                           Manisa

            Candan Yüceer                   Kadir Gökmen Öğüt                           Kazım Kurt

                 Tekirdağ                                   İstanbul                                       Eskişehir

                                      Hülya Güven                                Aytuğ Atıcı

                                             İzmir                                          Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Candan Yüceer, Tekirdağ Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Değerli milletvekilleri, demokrasiyi tesis edememiş ülkelerde demokrasiyi içselleştirmeyen yöneticiler -bu kişiler ister darbeyle gelsin, üniformalı olsun; seçimle gelip ister takım elbiseli olsun- iktidarı elde ettiğinde şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: İnsan hak ve hürriyetlerinin kısıtlanması, ihlalleri; liyakatten, hakkaniyetten uzak bir şekilde devletin tüm kurumlarının kadrolarının iktidar yanlılarıyla doldurulması; devletin tüm kurum ve kuruluşlarının zulüm, baskı aracına dönüştürülmesi; şiddet, gözaltılar, uzun tutukluluk süreleri ve tüm muhalif sesleri susturma operasyonları yani korku imparatorluğu.

İki gün önce, Taksim Dayanışma Platformu’nda İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Doktor Ali Çerkezoğlu ve İstanbul Mimarlar Odası yöneticilerinin de bulunduğu 32 kişi keyfî, hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp evlerinde arama yapıldı. Kadınlar, gençler, sendikalar, gazeteciler derken sıra odalara geldi galiba. Meslek odaları, sendikalar, tüm sivil toplum kuruluşları demokrasinin temelleridir. Sivil toplum örgütlerini, sendikaları, odaları kontrol altına almaya çalışmak, alamadıklarını gözaltına alarak sindirmeye çalışmak, bununla da başaramadığını gece yarısı korsan bir önergeyle yetkilerini, gelirlerini gasbederek yok etmeye çalışmak bal gibi de demokrasiye darbedir, demokrasiye inanmamaktır.

Sivil toplum kuruluşları iktidarın odakları değildir. Meslek odaları sizin parti odalarınız değildir. Bunlar, demokrasinin beşikleridir; toplumun gücünün bir ifadesi, demokrasinin emniyet kemeridir.

Türkmenistan’da birçok yerde “Devlet adam içindir.” yazısı var, çok doğru bir söz. Devlet halk için vardır, halkına zulmetmek için, halkına korku salmak, korku yoluyla baskılamak için yoktur. Evet, doğrudur, bizim gibi demokrasinin ileri olduğu ülkelerde bizdeki kadar ileri olmasa da polis şiddeti vardır ama hiçbir yerde eli palalılar, eli palalı caniler yok. Eli palalı caniler polislerin arkasında âdeta cani… Adı ne olursa olsun, kim olursa olsun, ne için, kimi kovalarsa kovalasın, onlar canidir, katil ruhludur. Eline o 50 santimlik palaları alıp âdeta polis eskortu eşliğinde kadınlara, gençlerimize saldırıyorlar. Amaç ne? Amaç korku salmak, amaç korkutarak baskılamak. Bu caniler meydanlarda o 50 santimlik palalarıyla öyle rahat dolaşıyorlar ki, o kadar rahat dolaşıyorlar ki yüzlerini gizleme gereği bile duymuyorlar.

Bakın, polis memurları gösteriler başladığından beri demokrasilerde yapılmaması gereken şeyleri yaptıklarını, orantısız güç uyguladıklarını kabul edercesine kask numaralarını gizliyorlar ama bu palalı caniler o kadar rahat, o kadar kendinden eminler ki ne yüzlerini saklıyorlar ne kendilerini saklıyorlar. Savunmasız, ellerinde hiçbir şeyi olmayan, barışçıl söylem ve eylemlerle sadece protesto eden gençlere saldıranlar, caniler… Siz görmezden geliyorsunuz onları. Hadi siz görmezden geliyorsunuz ama ülkemiz demokrasisi adına, geleceğimiz adına asıl korkutucu olan ne biliyor musunuz? Değerli milletvekilleri, asıl korkutucu olan bu kişileri, bu eli palalı canileri valilerin, polislerin, savcıların görmezden gelmesi, sizin korkunuzdan dolayı. Asıl ülkem demokrasisi adına, geleceğim adına beni korkutan bu, diğeri değil. Ama tüm dünya sizin gerçek yüzünüzü, sizin demokrasinizi gördü. Çocukları biber gazıyla, ilaçlı sularla, coplarla kır geçir, görevi başındaki gazetecileri, İstanbul İl Başkanımızı tartakla, “Kes lan!” de, ellerinde su tabancası olan çocukları gözaltına al, eli palalı canileri görmezden gel. Sizin demokrasiniz bu. Mısır söz konusu olduğunda demokrasi havarisi kesiliyorsunuz ama Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Mehmet Ayvalıtaş, Mustafa Sarı, Lobna Allami, daha on dört yaşında, şu an yaşam mücadelesi veren Berkin Elvan, Mustafa Ali Tombul, otuz altı gündür…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CANDAN YÜCEER (Devamla) - …yaşam mücadelesi veren ve bugün kaybettiğimiz maalesef, Ali İsmail Korkmaz adı sizin için ne ifade ediyor?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yüceer.

CANDAN YÜCEER (Devamla) – Gerçekten vicdanlarınız sızlıyor mu? Çünkü bizler günlerdir bu vatandaşlarımıza dair, onların isimlerine dair ne onların isimlerini sizin ağzınızdan duyduk ne de buna dair ufacık bir merhamet sözcüğü duyduk.

BAŞKAN – Sayın Yüceer, lütfen.

CANDAN YÜCEER (Devamla) – Sizin vicdanınız, sizin samimiyetiniz bu diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkanım.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunmadan önce yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Aslanoğlu, Sayın Korutürk, Sayın Yüceer, Sayın Genç, Sayın Demiröz, Sayın Çelebi, Sayın Dibek, Sayın Güven, Sayın Toprak, Sayın Özkan, Sayın Cihaner, Sayın Akar, Sayın Nazlıaka, Sayın Demirçalı, Sayın Özel, Sayın Kurt, Sayın Kuşoğlu, Sayın Karaahmetoğlu.

Evet, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (z) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                            Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

"3) 5653 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Madde 5- (1) Kültür Merkezi koordinasyon kurulları, Kültür Merkezlerinin bulunduğu ülkelerdeki büyükelçinin veya temsilcisinin başkanlığında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı temsilcisi, Kültür ve Tanıtma Müşaviri ile Eğitim Müşaviri, ilgili Kültür Merkezi müdürü, Kültür Merkezinin kurulduğu şehirde veya ülkede yaşayan tanınmış Türk işadamları, bilim adamları, kültür ve sanat adamları arasında Yönetim Kurulunun üç yıl için seçeceği üç üyeden oluşur. Başkentler dışında kurulan Kültür Merkezlerinin koordinasyon kurulu toplantılarına varsa o şehirdeki Dışişleri Bakanlığı temsilcisi de üye olarak katılır. Kararlarını oy çokluğu ile alır.

(2) Kültür Merkezi koordinasyon kurullarının görevleri şunlardır:

a) Kültür Merkezinin bulunduğu ülkenin özellikleri dikkate alınarak yerinin belirlenmesi, çalıştırılacak sözleşmeli personelin ve Kültür Merkezi müdürünün seçimi, bütçesi, yapılacak faaliyetlerin belirlenmesi hususunda Enstitüye önerilerde bulunmak.

b)  Kültür Merkezinin faaliyetlerini desteklemek, tanıtmak; Vakfın kuruluş amacıyla, bulunulan ülkenin mevzuatıyla veya ülke menfaatleriyle bağdaşmayan herhangi bir eylem veya faaliyetin varlığının tespiti durumunda, durdurulması için gereken acil önlemleri almak ve Enstitüyü durumdan haberdar etmek.

c) Onur Kurulunun oluşumu ve etkin olarak çalışması için gerekli işbirliği ve çalışmaları yapmak.

ç) Enstitü tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde Kültür Merkezinin yönetimine destek sağlamak.

d)  Kültür Merkezinin yönetimi için bulunduğu ülke mevzuatına uygun olarak kuruluş işlemlerini yürütmek, denetimi konularında Enstitü ile işbirliği sağlamak.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz. 

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar) 

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, önerge üretim merkezi çalışıyor, ha bire önerge geliyor, ne var içinde ne yok, takip etmeye çalışıyoruz gerçekten. Onlar da bilmiyor ki… Böyle bir rezalet olmaz ya!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oğan.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık sıra sayısına falan girmeyeceğim çünkü işler iyice karıştı, alt bendin de iki üç alt bentlerine falan geldik.

Şimdi, Yunus Emre Vakfına biraz baktığımızda, vakfın çalışmalarına baktığımızda, vakfın başkanının değişik yerlerdeki konuşmalarına baktığımızda görüyoruz ki sadece Türkçe öğretmekle kalmayacak vakıf, ki önemli bir iştir Türkçe öğretmek yurt dışında, aynı zamanda örneğin Şanzelize’de bir  Türk kahvesi açmak gibi Sayın Bakanın, Sayın Başkanın böyle bir niyeti varmış. Bilmiyorum, bununla ilgili, ilgili bakanlık ve biraz önce burada yönetim kuruları üyeleri sayıldı, onların bir diyeceği var mıdır? Mütevelli heyetinde Cumhurbaşkanından eski bakanlara kadar birçok isim var.  Acaba, kahve açılmasına onlar ne diyor? Bu kahvenin ihalelerinin kime verileceği konusunda kendi aranızda anlaşma sağladınız mı doğrusu merak ediyorum? Yine, Yunus bununla ilgili çok güzel bir şiir yazmış:

“Beyler azdı yolundan,

Bilmez yoksul hâlinden,

Çıktı rahmet gönülden,

Nefs gölüne dalmıştır.

Yunus sözü âlimden,

Zinhar olma zalimden,

Korka durun ölümden,

Cümle doğan ölmüştür.”

Hepimiz bir gün öleceğiz ve bizim ne yaptığımız, yüce Meclisin nasıl çalıştığı -Sayın Grup Başkan Vekilimizin biraz önce ifade ettiği gibi- bir önerge üretim, bir kanun, tasarı üretim merkezi gibi mi çalıştığı yoksa hakikaten Türk milletine faydalı işler mi yaptığı… Bunların hepsinin biz bu dünyadan göçmeden hesabı sorulacak ama biz bu dünyadan göçtükten sonra da hesabı sorulacaktır.

Değerli milletvekilleri, elbette ki Yunus Emre vakıflarının yurt dışındaki faaliyetleri önemlidir, onunla ilgili konuşmak üzere çıktım ama bu dünyayı ve ahireti bu ramazan ayının atmosferinde düşünürken şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Artık, siyasete dini alet etmekten vazgeçin, camilerimiz üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçin. Her ne kadar Sayın Başbakan Türkiye’nin cami bahçesinde miting yapan ilk başbakanı olma vasfına kavuşsa da gelin bundan vazgeçin. Geçtiğimiz günlerde, Gezi’yle ilgili, Sayın Başbakanın “Ne istediğiniz camilerimizden?” sözü hakikaten de üzerinde çok düşünülmesi gereken bir söz.

O camide insanlar yaralı olduğu için ve caminin imamı da “Burada içki içilmedi, burada herhangi bir şey yapılmadı.” dediği hâlde “Ne istiyorsunuz camilerimizden?” sözünün…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Yunus Emre Kültür Merkezinde ne öğretiyorlar? Türkçe öğretmiyorlar mı?

SİNAN OĞAN (Devamla) - Arkadaşlar, Yunus Emre sizin gibi laf atanlara bakın ne demiş.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) –  Türkçe öğretmiyorlar mı, Türkçe?

SİNAN OĞAN (Devamla) - “Edebim el vermez edepsizlik edene, Susmak en güzel cevap edebi elden gidene.” Yunus Emre’nin size de o manada çok güzel sözleri var.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) -  Yunus Emre Kültür Merkezinde Türkçe öğretmiyorlar mı?

SİNAN OĞAN (Devamla) - Caminin imamı… Sayın Başbakan Obama’yla beraber camiyi ayakkabıyla ziyaret etti mi etmedi mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Onu söyleyin siz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Edepli konuşsun Sayın Başkan.

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – O erkekle kızın camide ne yaptığını görmediniz mi? Onu söylemiyorsun.

 SİNAN OĞAN (Devamla) - Dolayısıyla da Yunus Emre ne diyor biliyor musunuz: “Emeksiz zengin olanın,

Kitapsız bilgin olanın,

Sermayesi din olanın,

Rehberi şeytan olmuştur.”

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Din üzerinden siyaseti bırak.

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – O kızla erkeği niye ayıplamıyorsun? Onları da ayıpla.

SİNAN OĞAN (Devamla) -  Rehberiniz Kur’an-ı Kerim olsun, sermayeniz de din olmasın. Gelin cami üzerinden siyaset yapmayı bırakın, gelin din, iman üzerinden siyaset yapmayı bırakın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Yunus Emre Kültür Merkezinde Türkçe öğretiyorlar.

SİNAN OĞAN (Devamla) - Biraz önce Yunus’un sözünü okudum, anlamadınız, bir daha okuyayım.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Oku, oku.

SİNAN OĞAN (Devamla) – “Edebim elvermez edepsizlik edene, Susmak en güzel cevap edebi elden gidene.”

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – O kızla erkeğin camide ne yaptığını görmedin mi? Onları da ayıpla.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Türkçe öğretiyorlar orada, niye söylemiyorsun?

SİNAN OĞAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin z Fıkrasının 3 üncü bendi ile değiştirilmek istenen 5653 Sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan "Türk işadamları" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili. 

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; aslında bu maddenin kaynağı olan 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanunu’nun amacı konusunda Aytuğ Atıcı arkadaşımız yeterince konuştu. Ben bir iki noktaya daha katkıda bulunayım.

Birincisi: Türkiye'de yaşayan farklı diller, kültürler, milliyetler, inançlardan insanların vergisiyle çalışan, hareket eden bir vakfın, yurt dışında sadece Türk dilini geliştirmek için devlet parasıyla finanse edilmesinin bu Türkiye'de yaşayan bütün kültürlerin ortaklığına, çokluğuna ve hepsinin haklarına karşı ağır bir haksızlık olduğunu kabul etmek gerekir. Lazcanın, Kürtçenin, Arapçanın, Çerkezcenin tanıtımını kim yapacaktır? Onlar bu ülkenin yurttaşları değil mi, onlar bunun için vergi vermiyorlar mı? Ama, Türk-İslam sentezi ilkesine bağlı olarak kurulmuş olan bu misyoner vakfının bu şekilde bir yasayla ve bu şekilde çalıştırılması, bir kere, her şeyden önce yurttaşlık haklarına aykırı.

İkincisi: Bu değişiklik önergesiyle birlikte bunun koordinasyon kuruluna bir dizi bürokrat, iş adamı, memur, odur budur falan, bunların yanına da tanınmış Türk iş adamları sokulacak. Niye Türk ve adam? Mesela, Arap ve kadın olamaz mı? Başka bir şey olamaz mı? Bu yasa bu açıdan da ırkçı, ayrımcı ve heteroseksist, aynı zamanda erkek egemen bir tanım getirmektedir koordinasyon kurulu üyeliğine.

Şimdi, bunu da kimin adına yapıyor? Aslında, tasavvuf geleneğinin en saygın şairi bir Bektaşi, bir emekçi; kırk yıl Tapduk Emre’ye odun taşımış olan, UNESCO’nun 1991 yılında kendisine insanlık adına bir yıl armağan ettiği bir emekçi şair. Bu da iş adamlarının yönetiminde çalışacak. Hakikaten çalışabilir mi dersiniz bu iş adamları Yunus Emre ruhuyla? Yunus Emre’nin her şeyden önce mala ve mülke yabancı olduğunu bilmiyor olabilir misiniz?

Bakın, ben size bir iki tane şey söyleyeyim:

“Mal sahibi, mülk sahibi,

Hani bunun ilk sahibi?

Mal da yalan, mülk de yalan,

Hadi biraz sen de oyalan.”

Bu insanı siz bencil hesabın buzlu sularında nakit paradan başka bir bağ tanımayan bir insan cinsinin yönetimine bırakacaksınız, öyle mi? Evet, bir insan cinsi, bir insan sınıfı. Bu sınıf paradan, puldan başka bir şey tanımaz. Bu sınıf tamahkârlıktan başka bir şey bilmez. Bu sınıf kârdan başka bir şey bilmez, bencil hesabın buzlu sularında yüzer. Bununla Yunus Emre arasında ne ilişki olabilir? Yunus Emre bunun gibiler için;

“Ne kadar çok ise malın,

Ecel sana sunar elin,

Ne assı eyledi Karun,

Bu dünyaya batmış iken.” der. Bu adamların, bu kadınların, bunların Yunus Emre’nin kültürüyle, onun harsıyla, onun düşüncesiyle ne alakası olabilir? Tasavvuf geleneğinin ve insanının Türk-İslam senteziyle ne alakası olabilir? Türkiye'nin binbir hamurdan yoğrulmuş halkının içindeki binbir kültür, bir tek Türk kültürüne indirgenebilir mi?

O nedenle sevgili arkadaşlar, bu yasadan hayır gelmez. Bu değişikliği yapabilirsiniz ama sonuçta herkese haksızlık etmiş, herkesin ortak mülkü olan şeyi yerle bir etmiş olursunuz.

Ancak bu böyle sonsuza kadar gitmez. Yunus Emre ve onun gibi tasavvuf şairleri, emeğin şairleri size son hesaplaşmanın nasıl olduğunu da anlatan dizeler bırakmışlardır, ibret olsun diye size okuyayım:

“Bir sinek bir kartalı,

Salladı, vurdu yere.

Yalan değil gerçektir,

Ben de gördüm tozunu.”

Tıpkı Gezi’de olduğu gibi tozunuz atılacak arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler, BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Altay, Sayın Korutürk, Sayın Akar, Sayın Özdemir, Sayın Kuşoğlu, Sayın Yüceer, Sayın Köktürk, Sayın Dibek, Sayın Çelebi, Sayın Kurt, Sayın Demiröz, Sayın Özel, Sayın Toprak, Sayın Acar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, ayakta olması lazım, siz bakmıyorsunuz.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Duyunca oturduk ya, Başkanım duyunca oturduk.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kalkılmamış o zaman.

BAŞKAN – Liste olduğu için efendim… Ayakta sayın milletvekilleri.

Sayın Genç, Sayın Develi, Sayın Demirçalı, Sayın Değirmendereli.

Evet, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddenin (aa) bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin aa) Fıkrasının (b) bendi ile değiştirilmek istenen 6004 Sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan "tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji, iktisat, işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi birinin müfredatında yer alan derslerin en az %80'ine sahip olan diğer bölümlerden veya" ibaresi ile "ya da üniversitelerin sosyal bilimler, alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört yıllık lisans eğitimi yapmış olup uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Pervin Buldan                           Adil Zozani                                İbrahim Binici

                    Iğdır                                      Hakkâri                                        Şanlıurfa

               Sırrı Sakık                     Abdullah Levent Tüzel                          Nazmi Gür

                    Muş                                      İstanbul                                           Van

                                        Hasip Kaplan                              İdris Baluken

                                              Şırnak                                         Bingöl

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (aa) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Mustafa Kalaycı                         Erkan Akçay                               Mehmet Günal

                  Konya                                     Manisa                                         Antalya

                                          Alim Işık                                   Oktay Vural

                                          Kütahya                                          İzmir

"aa) 7/7/2010 tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"b) Meslek memuru olabilmek için, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlar saklı kalmak üzere, yurtiçindeki üniversitelerin veya diploma denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış olmak kaydıyla yabancı üniversitelerin en az dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerinin uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji, iktisat, işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi birinin müfredatında yer alan derslerin en az % 80'ine sahip olan diğer bölümlerden veya hukuk fakültelerinden mezun olmak ya da üniversitelerin sosyal bilimler alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört yıllık lisans eğitimi yapmış olup, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak gerekir. Meslek memurluğu sınavının yapıldığı yılın Ocak ayının birinci günü itibarıyla, lisans diplomasına sahip bulunanlar için otuzbeş yaşını, lisansüstü eğitim diplomasına sahip bulunanlar için otuzyedi yaşını doldurmamış olmak şarttır. Meslek memurluğunda adaylık süresi bir yıldır. Yarışma sınavına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73. maddesinin aa) bendinin teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu           Osman Taney Korutürk                         Engin Altay

                 İstanbul                                   İstanbul                                          Sinop

                                    Bülent Kuşoğlu                                     Kazım Kurt

                                           Ankara                                             Eskişehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Osman Korutürk, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; önümüzde Dışişleri teşkilatını baştan sona değiştirecek bir seri önerge görüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunun alt komisyonunda bu konuda konuştuk, uzun uzadıya izah ettik. Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyonu bu tasarıları, biraz önce gelen önerileri, metinden çıkarttı. Daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonunun genel komisyonuna gitti, orada da çıktı. Burada bir kere daha geliyor.

Şimdi, Dışişleri Bakanlığına giriş sınavıyla ilgili olarak getirilen değişikliğe benim bir itirazım yok, hiç kimsenin itirazının olması beklenmez çünkü bu, Dışişleri Bakanlığına girişin havuzunu açıyor; sadece siyasal bilgiler, ekonomi, maliye, hukuk değil, mühendislik dâhil, sosyal bilimlerde doktora yapmak veya master yapmak kaydıyla çok daha genişletiyor. Dünyanın her tarafında böyle, böyle olmasında da fayda var ve dolayısıyla bu iyi bir öneri.

Bu önerinin içerisinde zaten yapılan bir tek değişiklik, sınav tarihinde 35 yaşını doldurmuş olmak yerine sınavın yapıldığı yılın 1 Ocağında 35 yaşını doldurmuş olmak veya eğer yüksek lisansı varsa 37 yaşında olmak şeklinde bir değişiklik getiriyor. Onda da bir itirazım yok ama hepiniz düşünmelisiniz, 37 yaşında, 35 yaşında Dışişleri Bakanlığına giren bir memur kaç yaşında ne olur, bu yaşlarda mesleğe girilir mi, böyle bir şey olabilir mi? Onu ben anlayamıyorum çünkü Dışişleri Bakanlığına baktığınız zaman Dışişleri, gerçek bir meslek teşkilatıdır. Giren, önce aday meslek memuru olur, altı ay sonra adaylığı tasdik edilirse üçüncü kâtip, üç sene sonra ikinci kâtip, üç yıl sonra elçilik başkâtibi, üç yıl sonra büyükelçilik başkâtibi, ondan üç yıl sonra müsteşar, sonra büyükelçilik müsteşarı, askerdeki gibi çıkıyor. Üç, üç, üç bunları koyduğunuz zaman 37 yaşındaki adam 70 yaşında mı büyükelçi olacak, böyle bir şey olabilir mi? Niye böyle yapılıyor, kimin için yapılıyor, bunu anlamış değilim. Askerde bazen, eski zamanlarda kuralar gelirdi şahsa. Öyle bir tarif yapar ki boy 1.80 olacak, İngilizce, Almanca bilecek, voleybol oynayacak, futbol oynayacak, güzel araba kullanacak, 1 kişiye diye yaparlar bunu. O bir kişinin arkasından 2-3 kişi de çıkarsa herkes şaşırırdı “Ne oluyor?” diye, bu da aşağı yukarı herhâlde öyle bir şey, 37 yaşında birisi var anlaşılan, onun buraya girmesi lazım.

Yalnız, dikkat edilmesi gereken şey bu değil, dikkat edilmesi gereken şey: Devletin düzenini bozmamak. Dışişleri Bakanlığı personelinin profilini kendinize çok uygun bulmayabilirsiniz, öyle değil ama öyle düşünebilirsiniz. Dışişleri Bakanlığının sınavı çok ciddi bir sınavdır, kapalı yapılan bir sınavdır; her yerden, her kökenden insan gelir, girer, kazanan çalışır. Ama, diyebilirsiniz ki ben kendi profilimde daha fazla adam istiyorum. Bunun yolu da dışarıdan adam saplamak değil, bunun yolu Bakanlığa girişte bunu ona göre düzeltmek ama Bakanlığın içerisinde bu mesleki eğitimden insanların geçmesi lazım. Eğer onlardan geçmezlerse, dış politika çok ciddi bir konu ülkelerin varlığı için, kendi bölgesindeki yeri için, onu bozmuş oluyoruz, bunlara çok dikkat etmek lazım ama ne yazık ki o dikkati görmüyoruz. Dışişleri biraz lisan bilen, yurt dışında yaşamış olan herkesin yapabileceği bir şey zannediliyor ama bu bir meslek eğitiminin içerisinden geçilen bir şey. Onun için bunlara dikkat etmek lazım.

Şimdi, arkadaşlar, bu sınav tarihinde kaç yaşında olmanın belirtilmesine ciddi bir itiraz yok ama 37 ve 35 yaşlarına gerçekten itiraz etmek lazım, böyle bir şey olmaması lazım. 35 yaşında mesleğe başlayan insan nerede ne iş görecek, nasıl meslek yapacak? Herhangi bir meslek siz biliyor musunuz 35 yaşında başlayıp da 70 yaşında o mesleğin zirvesine ulaşmak? Zaten 65 yaşında emeklilik. Onun için, bu yasaları yaparken bir parça daha ciddi olmak lazım. İleriye doğru neyi veriyor ona bakmak lazım. Ama öteki konularda, bizim önergemiz konusunda da, daha sonra getirilen yeni yasa konusunda da durum böyle değil, o konuları ayrıca konuşacağız ve o konularda bu düzenlemeler yapılacak olursa bunun yapacağı yıkımın altından niye hiçbir şekilde hiçbirinizin kalkamayacağını da sizlere sırası geldiği zaman, o zaman anlatacağım.

Plan ve Bütçe Komisyonunda olduğu gibi sizin reddetmenizi beklemiyorum, yanlışlıktan da reddetmeyecek kadar uyanık görüyorum sizleri ama biraz sonra gene bunları konuşuruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (aa) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

"aa) 7/7/2010 tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"b) Meslek memuru olabilmek için, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan şartlar saklı kalmak üzere, yurtiçindeki üniversitelerin veya diploma denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış olmak kaydıyla yabancı üniversitelerin en az dört yıllık lisans eğitimi veren fakültelerinin uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji, iktisat, işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi birinin müfredatında yer alan derslerin en az % 80'ine sahip olan diğer bölümlerden veya hukuk fakültelerinden mezun olmak ya da üniversitelerin sosyal bilimler alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört yıllık lisans eğitimi yapmış olup, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak gerekir. Meslek memurluğu sınavının yapıldığı yılın Ocak ayının birinci günü itibarıyla, lisans diplomasına sahip bulunanlar için otuzbeş yaşını, lisansüstü eğitim diplomasına sahip bulunanlar için otuzyedi yaşını doldurmamış olmak şarttır. Meslek memurluğunda adaylık süresi bir yıldır. Yarışma sınavına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sinan Oğan, Iğdır Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ayakkabı seçimin yanlış Sayın Oğan.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, “Dost başa, düşman ayağa…” boşuna dememişler. AK PARTİ’li milletvekili arkadaşım da ayakkabıya bakıyor, ayağa bakıyor. Biraz ayağa bakmayın, biraz başa bakın.

Şimdi, değerli arkadaşlar…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ayakkabıyla uğraşan sizsiniz. Düşman ayağa bakar, doğru söylüyorsunuz.

SİNAN OĞAN (Devamla) – O bir öncekinde kaldı, o zaman onu konuşacaktınız, şimdi Dışişleri Bakanlığını konuşuyoruz. 73’üncü maddenin (z) bendinin (3) alt bendindeyiz şimdi. Sırayı karıştırdıysanız, onun için tekrar okuyayım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Orada değiliz.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Orada değil miyiz?

Değerli arkadaşlar, Dışişleri Bakanlığımızın yapısı hiçbir dönemde bu kadar siyasetin baskısı altında kalmamıştı. Dışişleri Bakanlığımız o manada bütün geçmiş hükûmetler döneminde siyasetin dışında tutulmuştu, çok da doğru yapılmıştı. Zira, öyle olduğu için… Örneğin, Libya’da büyükelçilik geçmişte ne olup bittiğini az çok tahmin edebiliyordu. Şöyle bir not geldiğinin ertesi gecesi “Libya’da her şey sükûnet içerisinde, vatandaşlarımızın herhangi bir endişesine mahal yok.” dendiğinden sadece bir gün sonra Libya’da Kaddafi’ye karşı ayaklanan insanların ciddi bir halk ayaklanması başlamamıştı yani büyükelçiler az çok bunu tahmin edebilir durumdaydı veyahut da “Mısır’da askerî darbe olmaz.” -ki basına yansıdığı kadarıyla ifade ediyorum- sözünden yirmi dört saat geçmeden Mısır’da darbe olacağını, geçmiş dönemlerde en azından az çok kestirebilirlerdi.

Tabii, bir Dışişleri Bakanlığında yabancı dil kaç ayda, kaç senede öğretilir veya yabancı dil bilen diplomatlar ne kadar sürede yetiştirilir? Bunun için on yıl kifayet midir? Kifayettir ama maalesef, bu kadar iddialı olduğunuzu ifade ettiğiniz Orta Doğu’da Arapça bilen kaç tane büyükelçimiz var? Kaç tane var? Soruyorum size. Hiç yok, hiç yok Arapça bilen. On senede yetiştirememişseniz, on senede bu kadar büyük bir iddiayla ortaya çıktığınız Orta Doğu coğrafyasında o ülkenin dilini bilen bir tek Dışişleri mensubu, büyükelçi yetiştirememişseniz, bundan sonra da yetiştiremezsiniz. Yazılı soru önergeme Dışişleri…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yanlış senin bildiğin, Arapça bilen var Dışişlerinde.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Arkadaşlar, bilmeden konuşmayın. Yazılı soru önergeme Dışişleri Bakanının verdiği cevap üzerinden söylüyorum. Dışişleri Bakanlığımızda Arapça bilen yok, 1 tane Ermenice bilen var, onun da dışında yok. Yahu, biz kaç senedir bu coğrafyalardaki sorunlarla uğraşıyoruz ama Dışişleri Bakanlığımızda -on buçuk senedir iktidardasınız- Arapça bilen bir tek diplomat yetiştirememişsiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz? Şimdi yandaşlarınızı bir şekilde oralara monte etmeye çalışıyorsunuz.

Sayın Davutoğlu’na hakikaten sormak istiyorum: Sayın Davutoğlu’nun bu makama getirilme amacı Türkiye'nin dış ilişkilerini bozmak mıdır? Yahu, iktidara geldikten sonra bir tek ülke kalmadı ilişkimizin iyi olduğu. Hani, Mısır’la biraz düzelmişti ilişkilerimiz, şimdi askerî darbeden sonra o da bozuldu. Bu arada Sayın Başbakanın görevlendirdiği 2 bakanın götürdüğü 150 tane çöp konteyneri de arada kaynadı gitti, tabiri caizse çöpe gitmiş oldu.

Değerli arkadaşlar, Doğu Türkistan kan ağlıyor, Dışişleri Bakanından çıt yok; Kerkük’te Türkmen katliamı yapılıyor, Sayın Davutoğlu’ndan çıt yok…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Suriye.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Suriye Türkmenlerinin bir günden bir güne, Sayın Davutoğlu, derdiyle ilgilenmedi, onunla ilgili tek bir kelime etmedi. Dağlık Karabağ’daki işgal devam ediyor, Ermenilerle kapı açma derdindesiniz. Ya, Allah aşkına, Sayın Davutoğlu’nun Türk dünyasıyla, Türklerle ilgili bir sorunu mu var? Söyleyin, biz de bilelim. Nerede bir Türk varsa, nerede bir Türk’ün sorunu varsa, Türk dünyasının hangi köşesinde bir sorun varsa Sayın Davutoğlu piyasada yok. Sanki Sayın Davutoğlu o durumlarda Dışişleri değil, “Düş işleri” bakanı oluyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin aa) Fıkrasının (b) bendi ile değiştirilmek istenen 6004 Sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan "tarih, sosyoloji, halkla ilişkiler ve tanıtım, psikoloji, iktisat, işletme, maliye ve finans bölümleri ile bu bölümlerden herhangi birinin müfredatında yer alan derslerin en az %80'ine sahip olan diğer bölümlerden veya" ibaresi ile "ya da üniversitelerin sosyal bilimler, alanında veya mühendislik fakültelerinde en az dört yıllık lisans eğitimi yapmış olup uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi, hukuk ve iktisat alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olmak" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Neredeyse bir haftayı aşkın bir süredir saatlerce çalışan, gece gündüz demeden çalışan bir Meclis pratiği var ancak çalıştığı konulara baktığımız zaman, maalesef halkın gündeminden kopuk, her zamanki gibi daha çok bürokratların vermiş olduğu siparişler, bakanlıkların buraya vermiş olduğu öneriler üzerine getirilmiş olan bir torba yasası üzerinde maalesef Meclis çalışıyor. Oysa ki halkın gündemi çok farklı, halkın Meclisten beklentileri çok farklı. Bu Meclis eğer halkın gündemini takip ederek geceli gündüzlü çalışmış olsaydı, bu mübarek ramazan ayının her bir dakikasını, her bir saniyesini kalıcı bir barış için ibadete çevirecek çok erdemli bir işle noktalayabilirdi. Maalesef bu Meclisin hâlâ halkın gündeminden çok uzak olduğunu belirtmek durumundayız.

Bugün, halkın gündemine baktığınız zaman Diyarbakır’ın gündemi şuydu: Tam yirmi iki yıl önce HEP il başkanı olan Vedat Aydın, evinden kendisini emniyet görevlileri olarak tanıtan birtakım kontra yapılanmalar tarafından alınmıştı ve birkaç gün sonra Vedat Aydın’ın cenazesi, Elâzığ’ın Maden ilçesi yakınında bir köprünün altında bulunmuştu. O gün Vedat Aydın şahsında, aslında bütün bir halkın özgürlüğüne, mücadelesine, diline, kimliğine yönelik yapılmış olan bu cinayet, bir katliamlar silsilesinin işaret fişeğiydi ve Vedat Aydın’dan sonra Musa Anter’ler, Mehmet Sincar’lar, Abdülsamet Sakık’lar, binlerce faili meçhul cinayetler, binlerce köy yakmalar, işkenceler, toplu mezarlar maalesef bu ülkenin gerçek gündemi olmuştu. Vedat Aydın’ın cenazesinde bir araya gelen yüz binlere, Diyarbakır Surları üzerinden özel timler tarafından gerçek mermilerle ateş açılarak resmî rakamlara göre 8, gayriresmî rakamlara göre 23 vatandaşımız, yurttaşımız yine hunharca katledilmişti. Aslında bu Meclis Vedat Aydın’ın katledilişinin yirmi ikinci yılında, bu cinayetleri ortaya çıkaramamanın, failleri belli olan bu cinayetlerle yüzleşmemenin bir sancısını taşımalıydı. Maalesef yirmi dört saattir neredeyse çalışıyor Meclis ama bu konuyla ilgili veya bu sorunun çözümüyle ilgili burada gerçek anlamda barışı isteyen, bu ülkenin kardeş kavgasını bitirmeyi amaçlayan bir iradeyi göremedik.

Hâlâ sizin sıralarınızda milletvekili olan, o dönemin İçişleri Bakanı olanların basına yansıyan demeçlerine baktığınız zaman, bu cinayetin bir an önce çözüleceği, halkın üzerine ateş açanların mutlaka yargılanacakları söylenmişti ama on binlerce faili meçhul cinayet gibi maalesef faili belli olan o cinayetler de zamana yayılarak üzeri örtülmeye çalışıldı. Failleri biliyoruz biz; failler, Ethem Sarısülük’ü katledenler, Medeni Yıldırım’ı katledenler, Ali İhsan Korkmaz’ı katledenlerle aynıdır. Çünkü zihniyet değişmediği sürece bu ülkenin maalesef kaderinin değişme ihtimali yoktur.

Bakın, çok önemli tartışmaları, çözüm süreciyle ilgili, barış umuduyla ilgili çok önemli tartışmaları yaşadığımız bugünlerde Meclise getirdiğiniz önergelerde, korucuların maaş artışlarını öneriyorsunuz; ek madde ihdaslarında, koruculuk sisteminin devam etmesinden yana bir iradeyi buraya taşıyorsunuz. Bu kadar samimiyetsizlik, bu kadar ciddiyetsizlik olur mu? Barış yapacaksanız koruculuk sistemini lağvetmeniz gerekmiyor mu? Silahlar devreden çıkacaksa 80 binlik bir paramiliter gücün -ki bölgede bugüne kadar yaptıkları belli olan bir gücün- devamından yana buraya getirdiğiniz önergelerin ne anlamı var? Çok tehlikeli sularda yelken açmış durumdasınız.

Suriye politikanız, Irak, İran politikanız iflas etti, Mısır politikası duvara tosladı; Avrupa Birliğiyle her gün restleşip efeleniyorsunuz; Amerika’yla makas açıldı. Size nefes aldıran tek bir şey var; o da çözüm sürecidir, barış umududur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Bu çözüm süreciyle ilgili tehlikeli oynarsanız nefes alacağınız bir damarı, bir soluk borusunu siz kapatmış olursunuz. Bu uyarıları yapmayı gecenin bu saatinde istemezdim ama maalesef, AKP’nin çözüm süreciyle bunlara uymayan politikalarındaki ısrarı devam ediyor.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Umarım ki bu yanlışlardan vazgeçersiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım; yoklama talebi var, yerine getireceğim:

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Atıcı, Sayın Korutürk, Sayın Akar, Sayın Özkan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Yüceer, Sayın Kurt, Sayın Çelebi, Sayın Güven, Sayın Dibek, Sayın Köktürk, Sayın Topal, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Develi, Sayın Demirçalı, Sayın Aksünger, Sayın Değirmendereli.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, efendim, bir süre önce ara verdiniz…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e uygun olmadığına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir süre önce ara verdiniz, aradan sonra tekrar görüşmelere başladık. Görüşmeler başlayınca, komisyon sıralarının Adalet ve Kalkınma Partisinin Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleriyle doldurulduğunu gördük. O sıralar ne zaman Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerince doldurulmuş ise, demokrasiye bir tehlike daha geliyor demektir, onun işaretini alıyoruz. Nitekim, o sıralardaki o kalabalıkla birlikte, bize dağıtılan önerge setinde son derece önemli düzenlemeler olduğunu gördük ve şimdi siz bu önergeleri okuyacaksınız.

Önergelerden birincisi, daha önce Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında teklif metninden çıkarılmış olan bir düzenlemenin yeniden bu teklif metnine dâhil edilmesi yönündeki bir öneriyi içermektedir. Bu da Dışişleri Bakanlığı teşkilatını, Hükûmetin kendi istediği gibi, kendi yakınlarıyla, tanıdıklarıyla Dışişlerini, dış politikayı bilmeyen insanlarla doldurmaya yönelik bir önergedir. Bu önerge, Anayasa’nın 128’inci maddesine aykırıdır, burada işlem göremez. Birinci söyleyeceğim budur.

İkincisi: Yine, görüştüğümüz teklifin 74’üncü maddesinde değişiklik yapan bir önergedir. Bu da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza kendi tanıdıkları, arkadaşları, eşi, dostu için, Sayın Başbakanın ve arkadaşlarının ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekillerinin tanıdıkları için yurt dışında kadro ihdasını öngörmektedir.

Görüştüğümüz söz konusu madde sadece Spor Bakanlığıyla İş Kurumuna yönelik kadro ihdasını düzenlemekteyken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yurt dışı sosyal güvenlik müşaviri kadrosu veya ataşe, ataşe yardımcısı kadrosu verilmesi yönündeki düzenleme yine bir İç Tüzük ihlalidir.

Ayrıca şunu merak ediyorum: Yurt dışındaki işçilerimizin Türkiye’ye gönderdiği döviz azaldıkça yurt dışına artık işçi göndermeyen bir ülke olmuş isek veya yurt dışına giden vatandaşlarımız daha çok oraya yerleşmiş ise bunların bulundukları ülkelere daha fazla kadro gönderilmesinin nasıl bir objektif gerekçesi vardır, onu da merak ediyorum.

Yine, bir diğer önerge, gerçekte 6111 sayılı Kanun’da değişiklik yapılması gerektiği hâlde, İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin arkasından dolaşabilmek için bir İç Tüzük ihlalini göze alarak, İç Tüzük’ün kafasını gözünü yararak getirilmiş olan bir düzenlemedir.

Sayın Başkan, dün burada İç Tüzük’ü ihlal ettiniz. İç Tüzük’e aykırı olarak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında yapılması gereken bir düzenlemeyi, 3194 sayılı Kanun kapsamında yapmayı öngören bir önergeyi işleme koymak suretiyle İç Tüzük’ü ihlal ettiniz.

Yine, Türkiye Mimar, Mühendis Odaları Birliği Kanunu’nda yapılması gereken ve tamamen siyasi gerekçelere dayalı olarak Taksim Gezi Parkı eylemleri nedeniyle Taksim Dayanışmasına ceza vermek üzere, İç Tüzük’e aykırı olarak getirilmiş olan bir önergeyi İç Tüzük’e aykırı olarak işleme koydunuz, burada oylattınız.

Dün bir hukuksuzluk yaptınız, bugün bu hukuksuzluğa “dur” demenizi bekliyorum. Bu hukuksuzluğu yapmamanızı sizden Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına istiyorum Sayın Başkan. Buna hakkınız yok. İç Tüzük’e uymaya davet ediyorum. Bu önergeler görüşülemez.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Şimdi, yeni madde ihdasına dair önerge var, önergeyi okuyacağım. Komisyon salt çoğunlukla katılırsa maddeler olarak görüşülmesine açacağım. O sırada görüşlerinizi belirtirsiniz. Ayrıca Anayasa’ya aykırılık iddiası varsa onu da önerge olarak verirsiniz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, böyle bir yasama olur mu ya!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben bir eleştiri yönelttim. Sizin bu eleştirilere cevap verme yükümlülüğünüz vardır. Sizin yüksekte oturmanız bize yüksekten bakma hakkını size vermiyor.

BAŞKAN – Cevap veriyorum ben de.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Rica ediyorum. “Ben önergeleri okutacağım.” diyorsunuz şimdi. Ben bir Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulundum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Beyefendi, biz de duyalım önergeyi ya!

BAŞKAN – Hayır, Sayın Hamzaçebi, siz, sizin istediğiniz şekilde cevap vermemi istiyorsunuz. Ben yapacağımı, yapabileceğimi söylüyorum size, Genel Kurula, daha doğrusu.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye, siz “yapabileceğim” derken yani siz bir baskı altında mısınız?

BAŞKAN – Yapmam gerekeni söylüyorum, daha doğrusu.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Özgür iradeniz yok mudur? Sayın Başkan, İç Tüzük burada.

BAŞKAN – Hayır, bu mesele benim meselem değil Sayın Hamzaçebi. Bunu getiren grupla, grup başkan vekilleriyle konuşmanız lazım, komisyona söylemeniz lazım bunları.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Meclisi yöneten sizsiniz, siz onları şey yapacaksınız. Böyle bir şey olur mu yani.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Meclisi yöneten sizsiniz. Siz onun için oturmuyor musunuz orada?

BAŞKAN – Ben, İç Tüzük neyi emrediyorsa, neyi gerektiriyorsa onu yapıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, şu anda İç Tüzük usullerine göre bir hareket yapıyorsunuz. Komisyona sorduktan sonra bunun Anayasa’ya aykırı olup olmadığı tartışılır.

BAŞKAN – Evet, onu izah ediyorum ama…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İşte onun üzerine bir önerge verilmiş, Anayasa’ya aykırı…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Anayasa’ya, İç Tüzük’e aykırı önergeleri burada siz işleme koyamazsınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Olur mu öyle şey.

BAŞKAN – Öyle bir yetkim yok efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, o zaman İç Tüzük’e aykırı koyabilir misiniz demektir bu, böyle bir şey olur mu yani.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, önergenin yeni madde ihdasının Anayasa’ya aykırı olup olmadığını ben takdir edecek değilim, Genel Kurul takdir eder.

ÜLKER CAN (Eskişehir) – Aynen öyle.

BAŞKAN - Biraz önce de bunu anlatmak istedim. Madde olarak açacağım, üzerinde konuşulacak. O sırada Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia ediyorsanız -ki ettiniz- önerge verirsiniz.

ÜLKER CAN (Eskişehir) – O kadar.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Başka ne yapabilirim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu İç Tüzük’ü uygulamak, Başkanlık Divanının, oturumu yöneten Başkan Vekilinin görevidir. Siz eğer…

BAŞKAN – Hayır efendim, Başkanlık Divanı Anayasa’ya aykırı diye reddetme imkânı yok, yetkisi de yok.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 87’nci maddesini kim uygulamaya koyacaktır, kim bunu gözetecektir?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük 87’ye uygun Sayın Başkan yaptığınız işlem, biz Anayasa Mahkemesi değiliz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İç Tüzük’ün 87’nci maddesini uygulamak Başkanlık Divanının görevi değilse kimin görevidir?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük 87’ye çok uygun bir hareket.

BAŞKAN – Genel Kurulun görevi efendim, onu anlatıyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Genel Kurul, Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen bir önergeyi Anayasa’ya aykırılık yönünden değerlendirir. Bu değerlendirme sonunda Anayasa’ya aykırılık görürse, yapılacak oylamayla düzenlemeyi reddedebilir. Bunun dışında Başkanlığımızın Anayasa’ya aykırılık ileri sürülen bir önergeyi işleme koymama yetkisi bulunmamaktadır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Anayasa’ya aykırılıkla ilgili kararı verecek yüce kuruldur. Düzenleme kanunlaştıktan sonra Anayasa Mahkemesine de Anayasa’ya aykırılık gerekçesiyle iptal davası açılması ve düzenlemenin iptal ettirilmesi mümkündür. Bu nedenle Başkanlığımızın bu yöndeki tutumu doğrudur. Yani, benim, Anayasa’ya aykırı diye bu yeni madde ihdasını reddetme imkânı nerede, Tüzük’ün hangi maddesinde var?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, iki şey söylüyorum: Birincisi, Anayasa’ya aykırılık iddiasını ortaya koyuyorum; ikincisi, İç Tüzük’ün 87’nci maddesine aykırılık iddiasını ortaya koyuyorum. Ben size…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Milletvekilim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Önergeyi biz de duyalım efendim. Bilmiyoruz ki, neyi konuşacağız?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben sizi İç Tüzük’e uymaya davet ettim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Önergeyi Genel Kurula okuyun.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Önergeyi veren sensin, ne verdiğini bilmiyorsun!

BAŞKAN – Evet, Sayın Hamzaçebi, ben önergeyi, madde ihdasını bir okutayım. Üzerinde görüşme açacağım, dinleyeceğim tekrar sizi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın…

BAŞKAN – Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye efendim.

Efendim, usul tartışması açacağım. Bu nedenle değil, benim sözümü dinlemediğiniz için usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN – Anlamadım ki efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, lehte…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Lehte…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Açmadı ki daha ya, açmadı ki!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangi önerge?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Açtınız mı Sayın Başkan?

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Aleyhte…

BAŞKAN – Bir dakika…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, bilmediğimiz şeyin… Neyin aleyhinde söz alacağız, neyin lehinde? Önce bilelim ne olduğunu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Yahu, açmadı daha!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aleyhte.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeye göre, 87’nci maddenin uygulamasında usul tartışmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, anlaşacak mısınız aranızda gruplarla söz isteme konusunda?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, usul tartışması açıyorsanız, lehte istiyoruz.

BAŞKAN – Evet, usul tartışması açacağım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aleyhte.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Aleyhte.

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte.

BAŞKAN – Hayır efendim, çok net bir şekilde… Bakın, söz, kayıt veya istem sırasına göre verilir.

İsterseniz tutanakları isterim, isterseniz aranızda anlaşırsınız, ona göre söz veririm.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutanakları isteyin efendim, tutanaklar gelsin.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’te böyle bir usul yok, tutanakla artık...

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Tutanakları isteyin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Beş dakika ara veriyorum.

Tutanakları isteyeceğim.

 

Kapanma Saati: 00.49

 


ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 01.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Teklifin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasına ilişkin tutumum hakkında usul tartışması açmıştım.

Evet, sayın milletvekilleri “Usul tartışması açacağım.” dedikten sonra sadece Sayın Vural’ın aleyhte istemi var.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Nasıl?

BAŞKAN – Sadece Sayın Vural’ın “aleyhte” diye istemi var.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Efendim, şimdi lehte alıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Bir dakika ya, diğerleri de var.

BAŞKAN – Şimdi, şöyle yapalım, her partiye birer tane verelim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bakın, bir şeyi yanlış yapıyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Neyi yanlış yapıyorum?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İstirham ediyorum.

Bakın, dünden beri söylüyorum. Ben, tutumunuz hakkında tartışma açılmasını istiyor isem, doğal olarak birinci konuşmacı benim, tutumunuzdan şikâyetçiyim. Yani bu İç Tüzük’ü nasıl yorumluyorsunuz ben bilmiyorum doğrusu, hayret ediyorum!

BAŞKAN – Bu söylediğinizin aksini söyleyen yok ki Sayın Hamzaçebi. Burada niye anlaşamıyoruz ben onu anlamadım.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Siz, usul tartışması istiyorsunuz, tamam, ilk söz sizin, buna itirazımız yok bizim. Buna karşı da bir söz söylemedik ama sizden sonraki sıralamayı belirlemek için yapıyoruz. Burada bir anlaşmazlık yok.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın ama…

BAŞKAN – Burada sizin sözünüzün, söylediğinizin aksine bir şey söylemiyorum ben.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, açıklamanız “Sadece Oktay Vural’ın talebi var.”

Dün, benim talebimin olmadığını söylediniz, bugün böyle bir açıklama yapmayınca…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, ben tutanağı okuyorum, tutanaktakini söylüyorum. Ama sizin “Usul tartışması istiyorum.” dedikten sonra:

“Mustafa Elitaş (Kayseri) – Sayın Başkan, lehte…

Ahmet Aydın (Adıyaman) – Lehte…

Engin Altay (Sinop) – Açmadı ki daha…”

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Kamer Genç’in aleyhte söz istemi var.

BAŞKAN - Okuyayım tutanağı:

“Kamer Genç (Tunceli) – Hangi önerge?

Engin Altay (Sinop) – Açtınız mı Sayın Başkan?

Hilmi Bilgin (Sivas) – Aleyhte…

Ünal Kacır (İstanbul) – Sayın Başkan, bilmediğimiz şeyin… Neyin aleyhinde söz alacağız, neyin lehinde?

Oktay Vural (İzmir) – Aleyhte.

Engin Altay (Sinop) – Yahu, açmadınız daha!

Özgür Özel (Manisa) – Aleyhte.”

Ben tutanağı okuyorum Sayın Hamzaçebi. Burada yanlışlık nerede?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) -  Özgür Özel lehte istedi.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, tartışmayı açtıktan sonra okumanız lazım.

BAŞKAN – Ben de diyorum ki söz sizin, tartışmayı siz istediniz, sonra 4 partiye birer tane verelim, diğer 3 partiye de verelim diyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ama siz daha tartışmayı açmadınız ki Sayın Başkan. Tartışmaya açtıktan sonrakileri okuyun lütfen.

BAŞKAN – Siz aleyhte istediniz, Sayın Vural’ın talebi var, aleyhte olsun. Sayın Elitaş’ın diğer lehte olan… Barış ve Demokrasi Partisine verelim. yani başka yapabileceğim bir şey varsa onu yapayım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de aleyhte söz istedim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Usul tartışması açıyorum.

Sayın Hamzaçebi, buyurun, aleyhte.

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri,  öncelikle şunu ifade edeyim: Bu usul tartışması Sayın Başkanın yönetim usulüyle ilgilidir, daha önergeye gelmedik. Kendisi öyle ifade ediyor: “Önerge okunduktan sonra, Anayasa’ya aykırılık veya diğer iddiaları ileri sürebilirsiniz.” Ben Sayın Başkanın yönetim usulüyle ilgili yanlışlığı dile getirmek üzere usul tartışması açıyorum.

Sayın Başkan, önce şunu hatırlatmak istiyorum: Bu Meclisi, bu Genel Kurulu diğer Meclis başkan vekilleri de yönetiyor. Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin Grup Başkan Vekili olarak sadece ve sadece sizin yönettiğiniz oturumlarda sorun yaşıyorum. Sayın Mehmet Sağlam’da yaşamıyorum, Sayın Meral Akşener’de yaşamıyorum, Sayın Güldal Mumcu’da yaşamıyorum. Bir önceki Parlamento döneminde, yine Adalet ve Kalkınma Partisinden bu Genel Kurulu yöneten çok değerli Meclis başkan vekilleri vardı, hiçbirisinde sorun yaşamadım ama nedense, sizinle devamlı bir sorun yaşıyorum.

Örnek veriyorum: Ben, oradan konuşuyorum, Ana Muhalefet Partisinin Grup Başkan Vekiliyim, daha cümlelerimi bitirmeden, siz benim cümlemi kesiyorsunuz, otorite sağlamak adına yanlış bir davranışta bulunuyorsunuz. Otorite, karşıdakinin sesini kesmekle sağlanmaz. Otorite, İç Tüzük’e, kurallara, yasalara uygun olarak davranmakla, gerektiğinde karşı tarafı tolere etmekle sağlanır. Bunu herkes başarabiliyor burada ama üzülerek ifade ediyorum, beni bunu ifade etmeye mecbur bıraktınız, siz bunu sağlayamıyorsunuz. Devamlı konuşmamı kesiyorsunuz, kestikçe konuşma uzuyor, tartışma uzuyor. Belki tolere etseniz, sabırlı olsanız daha doğrusu, birkaç dakika daha karşınızdaki insan konuşsa sorunlar çözülecek. Ama sanki otoriteyi karşınızdaki insanın sesini keserek sağlayacakmış gibi bir anlayışla davrandığınız için maalesef sorunlar çözülmüyor, katmerli bir şekilde büyüyor, bu da bu Parlamentoda gerginliğe yol açıyor.

Burada, bir gerginliğe neden oldunuz dün, daha doğrusu, İç Tüzük’e aykırı davranmak suretiyle, İç Tüzük’ü çiğnemek suretiyle hukuksuz bir işlem yaptınız. Daha önce, yine burada bir hukuksuzluğa imza attınız, bunu siz gayet iyi biliyorsunuz. Benle ilgili daha farklı örnekler de verebilirim ama burada zamanımız müsait değil, vermeyeceğim. O örneklerin ne olduğunu da siz gayet iyi biliyorsunuz.

Sayın Başkan, lütfen bu yönetim usulüne ve üslubuna son verin. Burada doğru dürüst bir yasa görüşmesi yapacak isek, herkes görüşlerini özgürce ifade edebilecek ise siz buna müsaade edeceksiniz İç Tüzük’ü uygulamak suretiyle, kimsenin hakkını yememek suretiyle sizi adalete ve İç Tüzük’e uymaya davet ediyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumum hakkında lehte söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tartıştığımız konu, bizim verdiğimiz bir önergenin, yeni madde ihdası etmekle ilgili önergenin Başkanlığın yaptığı açıklama doğrultusundaki değerlendirme. Başkanlık açıklamasını yaptı, İç Tüzük 87’nci madde: “Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılır.”

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Tartıştığımız konu bu değil Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Verilmiş. Başkan okudu, dedi ki: “Böyle böyle yeni bir madde ihdası yapıyorum. Madde ihdası konusunda eğer komisyonda salt çoğunluk varsa görüşmelere başlayacağız.” Nasıl görüşmelere başlayacağız? Kanun maddesinin görüşülmesiyle ilgili konuya bakacağız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Efendim, bunu tartışmıyoruz. Usul tartışmasının konusu bu değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, madem İç Tüzük’e herkesi uymaya davet ediyoruz, İç Tüzük’ün 60’ncı maddesinin birinci cümlesini okuyorum: “Adını önceden kaydettirmeyen veya oturum sırasında Başkandan söz almayan hiç kimse konuşamaz.” Ama maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisinde ayağa kalkan herkes “Benim sözümü kesemezsiniz, beni dinlemek zorundasınız.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sen öyle yapıyorsun. İki de bir çıkıyorsun oraya, konuşuyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, İç Tüzük’e uyacaksak, İç Tüzük’ün 60’ncı maddesinin birinci fıkrasına bakın “Adını önceden kaydettirmeyen veya oturum sırasında Başkandan söz almayan hiç kimse konuşamaz.” 60’ıncı madde de bir usul var: Konuşmalar sırasında çok kısa bir sözü olduğunu ifade eden birisi varsa orada sisteme girerek söz isteme tuşuna basar, Başkan da “Buyurun sayın milletvekili, konuyla ilgili kısa bir açıklamanız mı var?” der ve bu da kısa bir açıklama yapma hakkını doğurur ama şu anda yaptığımız iş, Anayasa’ya aykırılık önergeleriyle ilgili değerlendirme imkânı komisyon eğer orada varsa, Anayasa’ya aykırı olarak görmüyorsa komisyon zaten çoğunluğuyla oraya oturmaz. Şu anda komisyon çoğunluğuyla oraya oturduysa yeni bir madde ihdası olarak değerlendirilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı veya herhangi bir milletvekilinin görüşmeler sırasında yapabileceği tek şey, 84’üncü madde gereğince, bu metnin Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia eden önergesini vermektir. 84’üncü maddeye göre, kanun tasarı ve teklifinin görüşmeleri sırasında Anayasa’ya aykırılık önergeleri her şeyden önce konuşulur, her şeyden önce değerlendirilir. Eğer bununla ilgili Genel Kurulda, Anayasa’ya aykırılığı şeklinde başkaları tarafından verilen iddia kabul ediliyorsa zaten Anayasa aykırı olduğu tartışılmış olur ama Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmeler sırasında iddialarıyla Anayasa Mahkemesinin yerine kendisini koyamaz. Şu anda muhalefetin istediği, Başkanlık Divanının kendisini Anayasa Mahkemesi yerine koyarak bunun görüşülmemesidir. Eğer her şeyi biz burada Anayasa’ya aykırı veya değil diye değerlendirirsek...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …Anayasa Mahkemesine gidecek bir şey kalmaz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ya Anayasa’ya aykırı kanun yapamazsınız ki zaten.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - O zamanda, eğer bu teklif, bu madde Anayasa’ya aykırı olarak değerlendirilirse, yol Anayasa Mahkemesi yoludur. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Anayasa Mahkemesi, senin burada bilmeden yaptığın hatayı iptal ediyor, bilerek yaptığını değil.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Tutumum aleyhinde söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, bu tartışmalar aslında yanlış iliklenmiş bir düğmenin neticesi. Gerçekten bu yasama, bu tür önergeler yani milletin hakkını, hukukunu… Burada sizler parmak kaldıracaksınız, biz de değerlendiriyoruz tabii ama böyle bir usulle yasama yapılmaz, hukuk yani böyle oluşmaz. Gerçekten düşüneceğiz ilgili taraflarla ama gece yarısı önergeleriyle, hele Komisyonda çıkarılmış bir önergeyi Komisyona getirmek… Komisyon olarak sizin orada oturmamanız lazım . Ya, biz bu önergeyi zaten çıkardık, bu öneriyi zaten teklif metninden çıkardık. Şimdi, Komisyonda bu iradeniz varken bunun tekrar eklenmesini burada istemeniz zaten yanlış. O bakımdan, bu son derece yanlış. Sizin Komisyon raporuna sadık olmanız gerekiyor, Komisyon metnine sadık olmanız gerekiyor. Orada çıkardığınıza göre, komisyon diyor ki: “Ben bunu istemiyorum.” İstemediğiniz şeyi şimdi burada istemeniz doğru bir şey değil, doğru bir davranış değil, kabul edilebilir değil.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Genel Kurul iradesi.

OKTAY VURAL (Devamla) – Orada oturmayacaklar. Genel kurul, teklifle olur tabii ama orada komisyon metnine -dikkat ederseniz- katılmayla ilgili hususları bile “Çoğunluğu olmadığı zaman takdire bırakıyorum.” diyor. Çünkü komisyon metnine sadık olması gerekir. Dolayısıyla, Komisyon metninden çıkardığınız bir iradeyi burada tekrar koymanız, bizatihi, sizin bu konuda… Yani bu Komisyonun bu davranışı kabul edilemez.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ya o yanlış ya bu yanlış!

OKTAY VURAL (Devamla) – Diğer taraftan, Sayın Başkan, aslında tutumunuzla ilgili, tabii, bir baskı var yani açıkçası bunu ifade etmemiz lazım. Sayın Başkan bazı oylamalarda iktidar partisinin şeyine rağmen neticeyi ortaya koydu ama bir grup başkan vekili bir itirazını yaparken bir an önce bunu devreye sokmak… Baskıdan kurtulmak lazım, biraz daha sakince düşünmek lazım.

Bu bakımdan, bu gelen teklif yani bu madde “Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin…” Şimdi, bunun neyle ilgisi var, bu maddenin neyle ilgisi var, neyle ilgisi var?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 6004’ün 10’uncu maddesi.

OKTAY VURAL (Devamla) – Ya, kanunla ilgisi var ama neyle ilgisi var? Kanunda var ama maddeyle, maddenin bununla… Yani silsileyle bir başka maddede değerlendirilmiş, onunla ilgisi, illiyet bağı olmuyor, illiyet bağı yok. Burada illiyet bağı olmayan bir maddeyi görüşmek mümkün değildir. Burada diyor ki: “İlliyet bağını arayacaksın.” “…teklif ile çok yakın ilgisi bulunan…” İlliyet bağı yok. İlliyet bağı olmayan bir teklifi, bir öneriyi burada görüşmek mümkün değil. İki noktadan; birincisi orada Komisyonun reddettiği, çıkardığı bir metnin tekrar konulması için Komisyon orada bulunamaz, “Katılıyorum.” diyemez. İkincisi de, biraz önce ifade ettim, alakalı değil ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) - …bu tartışma sizin tutumunuzla ilgili. Biraz daha sakince değerlendirerek, mümkün olduğunca bu konularda grupların görüşlerini alma imkânı tanımak bence daha uygun olurdu. Bu bakımdan tutumunuzun bu yönüyle aleyhinde söz istedim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Evet, tutumum lehinde söz isteyen, İdris Baluken, Bingöl Milletvekili.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Kerhen lehinde Sayın Başkan, kerhen lehinde.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendisi açıklasın.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Adam lehinde mi konuşacak!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Usul olarak lehinde olmakla birlikte tutumunuzun aleyhinde konuşacağım.

Dünden beri aslında burada İç Tüzük’e aykırı pek çok şey yapılıyor. İç Tüzük’ün 87’nci maddesi açık aslında, burada net olarak vurgulanmış. Örneğin, dün TMMOB’la ilgili tartışma yaratan, bugün kamuoyunda pek çok tepki uyandıran önergede de yine aynı durum vardı.

87’nci maddede şöyle söylüyor: “Görüşülmekte olan tasarı veya teklifin konusu olmayan sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun teklifi niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme konulmaz.” çok açık ve net.

Şimdi, İç Tüzük’e aykırı bir teklifi, önergeyi siz burada görüşmeye açamazsınız. Yani, bu İç Tüzük…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sonraki imzada açılıyor ama Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – …hem Başkanlık Divanı açısından hem de bütün milletvekilleri açısından bağlayıcıysa buna tabi olmak zorundasınız. Pek çok eksikliği var, pek çok yetmezliği var. Şu anda yenisi yapılmak üzere çalışmalar yapılıyor ama yenisi çıkıncaya kadar hepimiz buna bağlı olarak çalışmak zorundayız.

Şimdi, siyaseten de yanlış şeyler yapıyorsunuz. Bakın, dün bu TMMOB’la ilgili yapmış olduğunuz düzenleme Komisyon gündeminde tartışılmadı, sivil toplum alanları bu getirmiş olduğunuz önergeden haberdar değil, Genel Kurulda bir tartışma yapılmadı, muhalefetle bir ortaklaşma zemini aranmadı. Son dakika çalımı şeklinde, muhalefetin de dikkatinin dağıldığı günün sonunda böyle bir şeyi getirip bu kadar tartışma açmanız son derece yersiz ve etik açıdan da uygun değil. Şimdiki önergede de aynı durum söz konusu yani bu önergenin içeriği eğer alt komisyonda reddedilmişse tekrar buraya önerge şeklinde getirmeniz doğru değil. O Komisyonun oradaki iradesiyle çelişen bir durum var. Dolayısıyla, sizin AK PARTİ Grubu olarak sosyal taraflarla, muhalefetle ortaklaşma gibi bir derdinizin olması lazım. Bütün toplumu ilgilendiren konularda komisyonlarda yeterli tartışmaların yapılarak bazı konuların o şekilde Genel Kurula taşınması gibi bir derdinizin olması gerekiyor.

Bilemiyorum tabii, bir haftadır niye hep aynı Meclis Başkan Vekili yönetiyor, onu da anlamış değilim. Tabii, bu kadar uzun çalışma süresi, saati de muhtemeldir ki kendisinde de bir performans düşüklüğü yaratıyor. Bundan dolayı, Sayın Başkan da bu İç Tüzük’e aykırı önergelerin görüşülmemesi hususunda yeterli bir inisiyatifi, iradeyi ortaya koyamıyor. Dolayısıyla, biz bu tutumun aleyhinde olduğumuzu buradan belirtmek istiyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, bir konuyu düzeltmek için açıklama yapmak istiyorum.

Sayın Baluken konuşmasında, dün Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği önergesiyle ilgili olarak, yanlış duymadıysam, “Önerge Genel Kurulda muhalefetin dikkatinin dağıldığı bir anda geçti.” gibi bir değerlendirme yaptı.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Genel Kurulun…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tam tersi, dünkü önerge, Cumhuriyet Halk Partisinin başlattığı mücadele sonucu -yine Milliyetçi Hareket Partisi buradaydı- yaklaşık üç buçuk saat süren bir görüşmeye konu oldu. Sanıyorum, Barış ve Demokrasi Partisinden…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Getirilme zamanlaması açısından söyledim ben.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – …kimse olmadığı için burada, fark etmemiş olabilir Sayın Baluken bunu. Cumhuriyet Halk Partisi bu önergenin gayet bilincindeydi ve çok güzel mücadele etmiştir Cumhuriyet Halk Partisi Grubu. Bunu Genel Kurulun dikkatine sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, ben de bir hususu belirtmek istiyorum.

BAŞKAN – Anlaşıldı konu Sayın Baluken, lütfen…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şöyle ki yani ben bunu muhalefet yeterli düzeyde bir tartışma yaratmadı şeklinde söylemedim, getirme zamanlaması olarak bunu eleştirdim. Nitekim, bugün de Barış ve Demokrasi Partisi olarak bizler de hem ilgili bakanlarla hem Meclis Başkanıyla hem de grup başkan vekilleriyle bu yapılan yanlışın düzeltilmesi hususunda üstün bir gayret içerisinde olmaya çalıştık. Dolayısıyla, Sayın Grup Başkan Vekili yanlış anladı.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne yeni bir madde ihdas edilmesine ilişkin olarak verilen önergenin Başkanlıkça işleme alınmasına ilişkin, Anayasa’ya ve İç ve Tüzük’ün 87’nci maddesine aykırı ileri olduğu sürülmüş ve bu konuda usul tartışması açılmıştı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu nedenle açmadık usul tartışmasını, hayır. Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu nedenle değil, tutumunuzla ilgili açıldı efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, bu nedenle açılmadı usul tartışması.

BAŞKAN – Tamam efendim, o zaman tutumumda herhangi bir değişiklik yok anlattığınız konularla ilgili.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, tutumunuzla ilgili.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tutumunuzla ilgili efendim. Bakın ama, yanlış bilgi veriyorsunuz şimdi. Bu nedenle bir tartışma açmadık.

BAŞKAN – Çıkan konuşmacıların tutanaklarını getirelim isterseniz; Sayın Elitaş’ın, Sayın Baluken’in, Sayın Vural’ın.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sizin tutumuzla ilgili.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bakın…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ben sonuçta da söyledim, sizin tutumunuzla ilgili olarak ifade ettim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Anlaşıldı efendim, tamam, tutumumla ilgili.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, görüşülmeye yer olup olmaması zaten konu…

BAŞKAN – Evet, görüşümde herhangi bir değişiklik yok sayın milletvekilleri.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı ve teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşmeye açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Çok yakın ilgisi var hakikaten bunun Sayın Başkan!

BAŞKAN - İç Tüzük’ün  91’inci maddesine göre, “Yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.” Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşmeye açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi çok yakın ilgisi olduğunu söylediniz. Bu ilgiyi bize iletir misiniz, ne ilgisi?

BAŞKAN – Efendim, daha önce Komisyonda görüşülüp…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim?

BAŞKAN – Daha önce Komisyonda görüşülüp geri çekilmesi ve burada da ilgili yasadan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, çekildiğine göre… Çekilmiş, o önemli değil. Genel Kurulla ilgili, birincisi, “İlgisi var.” dediniz. Sizden istirhamım, bu ilgiyi, bu illiyeti nasıl kurduğunuzu açıklayın. Yani ilgisi var demeniz kâfi değil, ilgiyi aramanız ve bunu da ifade etmeniz gerekir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, zaten gerekçede var.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, gerekçede var bu zaten.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şunu söyleyin, deyin ki…

BAŞKAN – Komisyonda görüşülen bir konu efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ilgisini aramak zorunda olan sizsiniz, yani ilgiyi arayacak olan ben değilim. İşleme koyan sizsiniz, diyeceksiniz ki bununla ilgili! Bu 12’nci madde meslek memurlarının istihdamıyla ilgilidir, dolayısıyla teklifte yer alan hususla ilgilidir.

BAŞKAN – Komisyon Başkanına söz verelim, dinleyelim Komisyon Başkanını.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bunu siz tayin edeceksiniz, siz söyleyeceksiniz efendim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Komisyona bu konuda söz veriyor.

BAŞKAN – Komisyon Başkanını dinleyelim, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – İşleme almak sizindir, işleme alma yetkisi Komisyonun değil.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ama sizi dinlediği gibi Komisyonu da dinlemesi gerekiyor.

BAŞKAN – Bir saniye…

“7/7/2010 tarihli ve 6004 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet… Meslek memurlarıyla ilgili o. Meslek memurlarıyla ilgili mi bu? Değil.

BAŞKAN – Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun efendim, bu da aynı konuyla ilgili, evet.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, ama meslek…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 10’uncu madde…

BAŞKAN – Şimdiye kadar da uygulama bu yönde efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu sadece meslek memurlarıyla ilgili. Bunları yapmanız doğru değil.

Sayın Başkan, bir de…

BAŞKAN – Önergeyi okutuyorum:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına”

OKTAY VURAL (İzmir) – Bir dakika Sayın Başkan… Bir dakika Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen yani…

“Görüşülmekte olan 478 S. Sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, bir dakika… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen Sayın Vural ya… Önergeyi okutuyorum, yapacağım bir şey yok.

“…(aa) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini ve diğer bentlerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben yerimden bir söz istemiştim. Niye bakmıyorsunuz şeye?

BAŞKAN – Önerge üzerinde görüşlerinizi belirtirsiniz.

          “Nurettin Canikli                         Recep Özel                                 Ramazan Can

                 Giresun                                    Isparta                                        Kırıkkale

                            Oğuz Kağan Köksal                            Ercan Candan

                                     Kırıkkale                                       Zonguldak

‘bb) 6004 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasının (a) bendine aşağıdaki cümle eklenmiştir.

‘d) 657 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi çerçevesinde büyükelçi olarak atananlardan Bakanlığa veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına mensup olanlar ile açıktan atananlar, merkeze döndüklerinde, Bakanlıkta çalışabilirler, Bakanlıktaki görevleri süresince büyükelçi unvanını kullanmaya devam ederler ve Bakanlıkta yönetici kadrolarına atanma dâhil meslek mensubu olanlar arasından büyükelçiliğe atananlarla aynı hükümlere tâbi olur ve aynı haklardan yararlanırlar.’

‘657 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi çerçevesinde daimi temsilci olarak atananlardan Bakanlığa veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına mensup olanlar ile açıktan atananlar, merkeze döndüklerinde, Bakanlıkta çalışabilirler, Bakanlıktaki görevleri süresince büyükelçi unvanını kullanmaya devam ederler ve Bakanlıkta yönetici kadrolarına atanma dâhil meslek mensubu olanlar arasından daimi temsilciliğe atananlarla aynı hükümlere tâbi olur ve aynı haklardan yararlanırlar.’ "

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Özellikle görmüyorsunuz Sayın Başkan sanki ya, mahsus bakmıyorsunuz ya! Germeyin lütfen!

VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e uygun olmadığına ilişkin tekraren açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce oturumu yönetmeyle ilgili tutumunuz hakkında usul tartışması açmıştım. Şimdi, bu madde, okuduğunuz önergenin içeriği nedeniyle bir konuyu dikkatinize sunacağım. İç Tüzük’ü lütfen çiğnemeyin. İç Tüzük’ün 87’nci maddesi, görüşülmekte olan tasarı veya teklifle ilgisi bulanmayan herhangi bir önergenin nasıl işleme alınacağını düzenlemektedir.

Şimdi, bakın, görüştüğümüz teklif Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda bir değişikliği önermekle birlikte, gerçekte 657 sayılı Kanun’u ve Anayasa’nın 128’inci maddesinde devlet memurlarıyla ilgili olarak konulmuş olan bir ilkeyi ihlal etmektedir. Anayasa da bir yasadır sonuçta. Anayasa’mızın 128’inci maddesine göre, devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Bunu düzenleyen kanun, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’dur. Devlet Memurları Kanunu, Dışişleri meslek memurları da dâhil olmak üzere, tüm memurların memuriyete nasıl gireceğini düzenlemektedir. Türkiye'de devlet memuriyetine giriş daima sınavladır, sınavsız herhangi bir şekilde memuriyete giriş yoktur.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 657/59’u okursanız var Sayın Başkan orada.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, efendim, birileri laf atıyor ama onlara ben 657 sayılı Kanun’u okumalarını tavsiye ediyorum. Eğer biraz bilgileri yok ise ben kendilerine yardımcı olabilirim.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai memurluklar” başlıklı bir maddesi vardır. Örneğin, büyükelçilik istisnai memuriyettir. Bir hükûmet devlet memuru olmayan bir kişiyi büyükelçi tayin edebilir, bu onun kendi yetki alanındadır. Bir iş adamını bir başka ülkeye büyükelçi tayin edebilir, onun oradaki o hizmeti çok daha iyi yürütebileceği kanaatine sahip olabilir, bu doğaldır. Onu oraya tayin eder ama döndükten sonra onun görevi sona erer; kural budur. Bu madde, döndükten sonra bu kişinin devlet memuriyetine devam etmesini sağlamak suretiyle 657 sayılı Kanun’un getirmiş olduğu sınav ilkesini, yarışma sınavı ilkesini bertaraf etmektedir. Bu nedenle, 657 sayılı Kanun’da istisna yaratan bir düzenlemedir. Bu düzenlemenin 657 sayılı Kanun’da yapılması gerekir. 657 sayılı Kanun’la ilgili bir değişiklik burada yoktur, Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu bunun yeri değildir. Dolayısıyla, İç Tüzük’ün 87’nci maddesine açık aykırılık teşkil etmektedir, Anayasa’ya aykırılık oluşturmaktadır, bu önergeyi işleme koyamazsınız.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Madde 8’de “14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde…” diye devam ediyor. Burada 657 sayılı Kanun’da da yani bu şeyde de değişiklik var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – O memuriyete atanma ya, memuriyete atanma. Bunun memuriyete atanmayla ilgisi yok ki.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu görüştüğümüz madde 6004 sayılı Kanun’la ilgili bir değişiklik.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır efendim, 6004 sayılı Kanun’la ilgili değişiklik…

BAŞKAN – Efendim, “657” dediniz, onu söylüyorum, 657 sayılı Yasa’da da değişiklik var burada.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bu önerge 6004 sayılı Kanun’la ilgili değil mi? Ayrıca ifade ettim, Anayasa’nın 128’inci maddesi hükmü bertaraf edilmektedir, bunu işleme koyamazsınız.

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Zabıtlara geçti, tamam.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bu önergeyi işleme koyamazsınız.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.

BAŞKAN – Salt çoğunlukla katıldığı için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Şahsım adına.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Şahsım adına.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Usul tartışması açıyoruz, usul tartışması…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yanlış işlem yaptınız…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Usul tartışması açıyoruz Sayın Başkan.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Lehte.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Lehte.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Korutürk, İstanbul Milletvekili.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyoruz efendim. 

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, maddeye geçtim efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Usul tartışması geçti Sayın Başkan, neyin usul tartışması?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, buna hakkınız yok!

BAŞKAN – Madde üzerinde görüşlerinizi belirtirsiniz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyoruz. Aleyhte…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ne usulü var burada? Madde görüşmelerine geçtik.

BAŞKAN – Sayın Korutürk…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyoruz.

BAŞKAN – Efendim, neyin usul tartışmasını açıyoruz? Konuştuk.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Buna hakkınız yok Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, açmak durumundasınız.

BAŞKAN – Madde üzerinde görüşme açtım efendim ben.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim, açmak durumundasınız. Böyle bir şey olmaz canım ya! Nedir bu ya? Böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Nasıl bir şey olacak yani Sayın Vural, zorla mı şey yapılacak yani?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, usul tartışması geçmiştir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, kendi keyfinize göre, canınızın istediği gibi oturumu yönetemezsiniz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Açacaksınız! Açacaksınız efendim, öyle bir şey olur mu ya?

BAŞKAN – Şimdiye kadar nasıl görüşülüyorsa…

OKTAY VURAL (İzmir) – Açacaksınız! Önergeyi işleme almayla ilgili açacaksınız efendim!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, talimat veremez.

BAŞKAN – Vallahi, bu seslerinizi yükseltmekle olacak bir hadise değil yani, onu söyleyeyim. Zorla bir şey de olmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Açacaksınız! Böyle şey olmaz!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışmasını açmak zorundasınız!

AYTUĞ ATICI (Mersin) – İç Tüzük sizi bağlar, kendinizi İç Tüzük’ün üstünde göremezsiniz!

BAŞKAN - Farklı bir şey yapmıyorum, ben şimdiye kadar uygulamalar neyse onu yapıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, siz oraya darbe yapmak için görevlendirilmediniz!

BAŞKAN – Efendim, 10 defa usul tartışması açılmaz. Usul tartışması açtık, usul tartışması sırasında her partiye…

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, açacaksınız! Komisyonun yaptığı bu işlem usule aykırıdır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışmasını açmak zorundasınız. 63’üncü madde açık, takdir hakkınız yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bunu size birileri dayatıyorsa o dayatmaya “Hayır.” deyin! Birileri dayatıyorsa o dayatmaya “Hayır.” deyin! Usul tartışması açacaksınız!

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, merak etmeyin, biz sizi koruruz!

BAŞKAN – Sayın Vural, bütün bu söylediklerinizi iktidar partisinin grubuna söyleyebilirsiniz. Ben burada şimdiye…

OKTAY VURAL (İzmir) – Size söylüyorum!

BAŞKAN – Hayır, hayır efendim, söyleme hakkınız yok.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, tutumunuzla ilgili usul tartışması açıyoruz!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Siz gruplarla yöneteceksiniz, İç Tüzük’ü ihlal edemezsiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, madde görüşmelerine başladık, artık usul tartışması olmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, usul tartışması istiyorlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 63’üncü maddeye göre, usul tartışması açmak zorundasınız.

BAŞKAN – Sayın Korutürk, buyurun lütfen.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, 63’üncü maddeye göre, usul tartışması açıp açmamak sizin takdirinizde değil.

BAŞKAN – Efendim, usul tartışmasını yaptık, söyleyeceklerinizi söylediniz. Her usul tartışmasının arkasından yeni bir usul tartışması mı açacağız?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz talebi yerine getirmek zorundasınız.

BAŞKAN – Lütfen ama… Sonra, yerlerinizden söz verdim yani… Bir saatten bu tarafa bu konuyu konuşuyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sizin buna hakkınız yok, 63’üncü madde açık.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, buna hakkınız yok!

BAŞKAN – Neye hakkım yok Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok sizin hakkınız!

BAŞKAN – Usul tartışması istenildi ve açtım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne ile ilgili açtın?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu, başka bir şey.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tutumunuzla ilgili açtınız, tutumunuzla ilgili.

BAŞKAN – Neyle ilgili açtım? Her şeyi söylediniz, tutanakları getirtebilirim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şu anda katılımla ilgili yaptığı işlemden dolayı, katılmayla ilgili ben usul tartışması açıyorum.

BAŞKAN – Daha önce de görüşlerimizi belirttik.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, görüşmelere başladık, şu anda görüşmeler devam ediyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışmasını açmak zorundasınız.

BAŞKAN – Madde üzerinde görüşme başladı efendim.

Sayın Korutürk, buyurun lütfen.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Usul tartışmasını açmak zorundasınız.

BAŞKAN – Sayın Korutürk, sizden sonraki konuşmacıya söz veririm eğer gelmezseniz. Lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, usul tartışmasını açmak zorundasınız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, hakkımızı delmeye hakkınız yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yazıklar olsun!

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Her zaman gerginlik yaratıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Vallahi yazıklar olsun!

ÜLKER CAN (Eskişehir) – Biraz önce yaptık ya usulle ilgili.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kafanıza göre Meclisi yönetemezsiniz!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Usul tartışmasını açmak zorundasınız.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) – Beş dakika sonra gitsen ne olacak! On dakika sonra gitsen ne olacak!

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Vural…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Buna hakkınız yok!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Siz dinlemediniz bizi…

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğü’ne… (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Eline İç Tüzük’ü alıp çıkıyorsun, İç Tüzük’ten ne anlarsın sen! Kafana göre konuşuyorsun!

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ayıp, ayıp! Utanın be, utanın!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Oturuma ara verin Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilinin uygulamalarına karşı darbe niteliğinde bir girişim içindeler. (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Bakın, değerli milletvekilleri, değiştirmeye çalıştığımız düzenleme, 6004 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesinde yaptığımız düzenleme doğrultusunda 12’nci maddeye ilave ettiğimiz bir düzenlemedir. (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, tokmakla vurmaya devam edin. Sayın Başkan, çekiçle bize yardımcı olun! Vurun, vurun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bununla ilgili, 657 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesi istisnai kadroları düzenlemiştir. 59’uncu maddedeki istisnai kadrolar nelerdir? İstisnai kadrolar: Başbakanlık özel kalem müdürlükleri, bakanlıklar özel kalem müdürlükleri, valilikler, büyükelçilikler ve yabancı misyon temsilciliğinde olan kişiler 657 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesi çerçevesinde değerlendirilmektedir. (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bravo, hâlâ devam ettiriyorsun be! Hâlâ devam ettiriyorsun, yazıklar olsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Burada yapılan iş, bugüne kadar kimler büyükelçi… (CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

Tekrar ifade ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisi döneminde… (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kayış koptu, kayış! Kayışı kopardınız Sayın Başkan!

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir rezalet olmaz ya! Bir usul tartışmasından bile kaçıyorlar!

ERKAN AKÇAY (Manisa)- Ayıp be!

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Şu Meclisi ne hâle getirdiniz! Ağlanacak hâlinize gülüyorsunuz!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Mecliste muhalefet de var!

 

Kapanma Saati: 01.42

 


ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 01.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Altay…

Teklifin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni madde olarak görüşme açılan önerge üzerinde Sayın Elitaş konuşmuştu.

Buyurun Sayın Altay.

VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un Genel Kurulu yönetme usulüne ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkan, burada biraz önce Genel Kurulu yönetme usulünüzle ilgili çok vahim bir olay yaşandı. İki muhalefet partisinin grup başkan vekili ortada, sıraların önünde Başkanlık Divanına meram anlatmaya çalışırken siz Komisyona önergeye katılıp katılmadığını sordunuz. Daha önce de, gene siz, bir hatip kürsüdeyken işaret oylaması yaptırdınız. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisinde, geriye dönük, olmuş ve çok olabilen şeyler değildir. İktidar partisiyle muhalefet partilerinin burada karşılıklı sataşmaları, didişmeleri normaldir ancak Başkanlık Divanının muhalefet partisiyle, muhalefet grubuyla âdeta bir didişmeye girmesi Parlamento tarihimizde sık rastladığımız örneklerden değildir.

Öte yandan, Sayın Başkan -bu akşam moda oldu, herkes elinde bir İç Tüzük aldı, okuyor- size İç Tüzük’ün 68’inci maddesini, lütfen, bir defa daha okumanızı anımsatırım. Burada çok daha düşük profilli gürültülerde görüşmeye ara verirken, bütün muhalefetin gösterdiği bir reaksiyona tepki vermeyerek iktidar partisi hatibinin konuşmasını inatla sürdürme girişimine destek olmanızı da tarafsızlığınız bakımından kabul edilemez buluyorum, tarafsız yönettiğinize inanmıyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hatibi susturmak için yapılan hareket doğru mu?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 63’üncü maddesine göre, bir grup başkan vekili, velev ki, bırakın grup başkan vekillerini, herhangi bir sayın milletvekili 63’üncü maddeye göre bir talepte bulunduğu vakit bunu karşılamak durumundasınız. Hele hele 2 siyasi parti grup başkan vekilinin talebini karşılamamazlık etmek bu Parlamentonun olumlu iklimini, atmosferini dinamitlemektir. Tutumunuz hakkında derhâl ve acilen bir usul tartışması açmak zorundasınız. Aksi takdirde bu Parlamentonun bana göre, çalışabilmesi mümkün değildir. Zira, Başkanlık Divanı olarak iki siyasi parti grubuna da hakaret ettiniz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Hakaret söz konusu değildir Sayın Altay. Derhâl ve acilen açıyorum tutumum hakkında.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Lehte…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte…

BAŞKAN – Bir saniye…

ENGİN ALTAY (Sinop) – Aleyhte…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte…

BAŞKAN – Bir saniye efendim, bir saniye…

Kim söz istiyor sizden aleyhte?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Doğal olarak ben talep ettim, ben Sayın Akif Hamzaçebi’ye devrediyorum.

BAŞKAN – Tamam, Sayın Altay aleyhte.

Sayın Vural?

OKTAY VURAL (İzmir) – Aleyhte...

BAŞKAN – Aleyhte.

Sayın Baluken?

Efendim, İç Tüzük’e uyuyoruz, o da tartışma konusu oluyor.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Tutanaklara bakalım Sayın Başkan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben lehte istemiştim.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lehte.

Her partiye birer tane söz veriyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’te nerede yazıyor bu!

BAŞKAN – Ben İç Tüzük ihdas ettim Beyefendi.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hakkaniyet, adalet, insaf, vicdan…

ALİ ÖZ (Mersin) – Elitaş mı? Onlar var mı onda?

BAŞKAN – Evet, lehte söz isteyen Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (aa) bendinden sonra yeni bir madde ihdasına dair önergenin işleme alınmasının ve Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un tutumunun İç Tüzük’e uygun olup olmadığının tekraren görüşülmesi hakkında

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli milletvekillerim, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili arkadaşımızın burada ifade ettiği sizi İç Tüzük’e davet etmek ama Türkiye Büyük Millet Meclisindeki esas olan şey de kürsüye saygıdır. Meclis Başkan Vekilim çağırmış, gruplardan söz istemişler. Cumhuriyet Halk Partisinin bu madde ihdasında grubu olarak sözü herhâlde Meclis Başkan Vekili kendi çıkarmadı. Cumhuriyet Halk Partisinden birisi gitti, bizim grubumuz adına -ki bunu da yetkili birisinin söylemesi lazım- şu konuşacak diye beyanda bulundu. Buna rağmen “Bunu görüşemezsiniz.” demek, bir kere, abesle iştigal. Siz oraya gidiyorsunuz, “Bu madde ihdası konusunda yeni bir görüşme açıyorum.” diyorsunuz ve bir milletvekilinin ismini veriyorsunuz. Orada milletvekiliyle herhâlde siz kaşla göz arasında anlaşmadınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Beyefendi, önceden gelip aldılar. Önceden gelip aldılar Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Çağırdınız, “Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına şu kişi konuşacak.” dediniz ve onu çağırdınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır, hayır. Önceden gelip aldılar.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – O kişi konuşmak için buraya gelmediğinde diğer sırada olan kimse onu çağırdınız. Ben de buraya geldim, sizin davetiniz üzerine geldim.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Söylediğiniz doğru değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama muhalefet partisine mensup milletvekillerinin, kürsüdeki konuşmacının kürsüde konuşmaya başladığı andan itibaren sıralara vurması herhâlde demokratik bir kural değildir, demokratik bir tavır da değildir.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Tavır kürsüye değil, tavır Başkanlık Divanına. Tavır kürsüye değil, tavır Divana; onu sen de biliyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ama kürsüye çıkmış bir milletvekilinin burada konuşmasını kesmek… Ben konuşmamı bitiririm, Meclis Başkanlık Divanıyla ilgili bir tavrınız varsa onun usul tartışmasını açarsınız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – E, açtık zaten, adam açmadığı için bağırıyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Siz eğer “kürsü masuniyeti” diyorsanız, “kürsüde özgürlük” diyorsanız, bana karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesine karşı yaptığınız iş hakarettir, Meclise hakarettir. Burada, ki daha önceki bir meclis başkan vekilinin yaptığı konuşmada ben usul tartışması açmama rağmen -ismini de söylüyorum, Sayın Mumcu- Cumhuriyet Halk Partisinden bir milletvekilini buraya çağırdı. Usul tartışması açmama rağmen siz o sıralardan bağırdınız, dediniz ki: “Saygı gösterin. Oraya gelen, kürsüye gelen milletvekilinin -usul tartışması açmama rağmen- konuşması bittikten sonra bunu yapın.” dediniz. Çifte standart demokraside olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) – 2 mevkidaşın buradayken senin kürsüye gitmen hatadır. 2 mevkidaşın buradaydı senin; senin o kürsüye gitmen yanlış.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Ben burada kürsüye çıkmışım, konuşmamı dinlersiniz. Ve altını tekrar çizerek söylüyorum: Siz bu maddeyle ilgili, eğer madde ihdasına aykırı olduğunda kararlı ve iddialı olduğunuzu ifade etseydiniz oraya konuşmacıyı vermezdiniz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yahu, sana mı soracağız konuşmacı verip vermemeyi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Nitekim, oraya giden Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili arkadaşlarımız şahsı adına söz almak için müracaatta bulundular. Ellerinde dilekçeyle, şahsı adına lehte ve aleyhte söz almak için müracaatta bulundular.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Size güvenmediğimiz için tedbir üretiyoruz. Size güvenmiyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Demek ki Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliği, grup başkan vekilliği bu madde ihdasını kabul etmiş demektir.

OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Ne münasebet!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hiç öyle bir şey yok. Kendi kafasına göre kurallar uyduruyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Siz bu kabule rağmen daha hâlâ buna “Görüşülemez.” diyorsanız farklı bir yaklaşım içerisindesiniz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Buna “AKP tuzağı” denir Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Başkanlığın tutumu doğrudur çünkü görüşmelere başlanmıştır. Devam etmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Akif Hamzaçebi…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, ben şurada yerimden söz istiyorum. Önünüzdeki ekranda yok mu? 60’ıncı maddeye göre, ben, cihaza girmişim, yerimden söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Siz milletvekilini milletvekili kabul etmiyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bitirsin efendim konuşmasını.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani ben sizden… Bakın, demin de yerimden girmişim, bakın, orada devamlı yanıyor. 60’ıncı maddeye göre -sisteme girmenin anlamı bu- yerimden çok kısa bir söz istiyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Usul tartışması arasında nasıl söz istiyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Genç, usul tartışması açıyoruz. Usul tartışmasında iki lehte, iki aleyhte söz verilebilir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, şu anda 60’a göre söz istenmez.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Usul tartışmasıyla ilgisi yok. Hayır, efendim, usul tartışmasıyla ilgisi yok.

BAŞKAN - Bunun haricinde söz verilmesi söz konusu değil.

Buyurun Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben çıkacağım ancak Sayın Kamer Genç’in 60’ıncı maddeye göre ayrıca söz talebi var.

BAŞKAN – Efendim, usul tartışması… Demin de usul tartışmasında istedi. Lütfen Sayın Hamzaçebi… (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, Sayın Başkana önce şunu hatırlatayım: Sayın Engin Altay’ın talebi üzerine ona verdiğiniz sözü bana aktarıyorsanız yine yanlış yapıyorsunuz, yine İç Tüzük’ü yanlış…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Altay söyledi. Sayın Altay “Ben Sayın Hamzaçebi’ye devrediyorum.” dedi.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Benim talebimden dolayı açtıysa, hak benim, verdim; ama Akif Bey’in talebinden açtıysa söz Akif Bey’in.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen, bakın…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Altay söyledi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, biraz önce ben… Biraz önce usul tartışması…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Altay söyledi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ya, bir dakika Canikli ya, bir dakika…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lütfen, Sayın Altay söyledi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Yahu Canikli, bir dakika… Sayın muavinim, bir dakika…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp oluyor ama, ayıp oluyor…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bana saygı göster o zaman Sayın Canikli. Ben sizin konuşmanızı…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp oluyor, lütfen…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen süremi baştan başlatın.

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Böyle bir hitap olmaz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri…

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Saygı duy!

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Arkadaşlar, izin verecek misiniz… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Böyle bir hitap olmaz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan…

FATİH ŞAHİN (Ankara) – Lütfen düzeltsin ifadesini, hitabını düzeltsin; lütfen uyarın kendisini.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Canikli’nin konuşmalarına ben her zaman değer veririm, dikkatle dinlerim. Bir hukuk çerçevesinde, espriyle bir ifadede bulundum. Sayın Canikli’yi rencide etmek gibi bir düşünce hiçbir zaman benim aklımdan geçmez, ne de herhangi bir milletvekilini.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başbakan bugün bir konuşma yapmış, “Herkes halkın tepkisini hesap etmek zorunda.” demiş, iftar yemeğinde, bir yerde konuşmuş. Sayın Başbakanın konuşmasından sonra da Ankara’da palalı bir vatandaş yine sokaklara çıkmış, palasını sallayarak dolaşmaya başlamış.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakalım kim çıkacak arkasından.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Müftünün yeğeni olabilir!

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Müftünün yeğeni mi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başbakanın her konuşması toplumu gerginliğe yöneltiyor. Divanda oturan Sayın Meclis Başkan Vekilinin de bu oturumları her yönetmesi Mecliste kavgaya neden oluyor.

Sayın Başkan, oturuma ara verdiniz, kararınız usul tartışması açmamaktı. Peki, niye açtınız şimdi? Yani neden açtınız?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Engin Bey talep etti usul tartışmasını.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Açacaksanız bu kadar gerginliğe, tartışmaya gerek var mıydı? Yani acaba Adalet ve Kalkınma Partisinden bir mesaj mı geldi size? Üzülerek sormak istiyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hayır, Engin Bey talep etti, usul tartışması talep etti.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bakın, biraz önce 2 grup başkan vekili ayakta konuşuyoruz, siz 2 grup başkan vekilinin talebini bir kenara atarak bir demokrasi karşıtlığı örneği veriyorsunuz.

Dış politika heveslisi bir insanı bakan yaptınız, memleketi perişan etti, Türkiye bütün komşularıyla kavgalı hâle geldi. Suriye’yle kavgalıyız, Irak’la kavgalıyız, Azerbaycan’la dondurulmuş bir ilişkimiz var, diğer ülkelerle kavgalıyız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Mısır’ı da ekle, Mısır’ı da.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Şimdi, bu dış politika heveslisi ama dış politikayı bilmeyen, yönetemeyen insan Bakanlığı da berbat edecek bir düzenleme getiriyor, birtakım cep diktatörlerini Bakanlığa alıp istihdam edecek. Kendisi öyle bir anlayışa sahip olduğu için kendi yanında birtakım küçük cep diktatörlerini de Bakanlıkta bürokrat olarak istihdam edecek, Bakanlığı da mahvedecek. Bunu önlemek istiyoruz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – CHP döneminde 9 tane cep diktatörü atandı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, düzenleme İç Tüzük’e aykırıdır, Sayın Başkanın tutumu aykırıdır. Ben bugüne kadar Başkanlık Divanı’nda Adalet ve Kalkınma Partisi adına bulunmuş olan Meclis başkan vekillerini, Sayın Nevzat Pakdil’i, Sayın Cenap Gülpınar’ı ve diğerlerini şükranla anıyorum. Kendilerini özlediğimizi ifade ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, siz de yoruldunuz vallahi. Siz de insansınız. Buradan görüyorum yorulduğunuzu. Sağlığınızdan endişe ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lehte söz isteyen Sayın Baluken, Bingöl Milletvekili.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, usulen lehinde ama Sayın Başkanın tutumu aleyhinde konuşacağım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hukuka aykırı ama Sayın Baluken!

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Sayın Başkanın gerçekten, bu akşamki mevcudu, Meclisi idare etme tutumu son derece Meclisteki tansiyonu yükselten, gerilimi artıran ve dolayısıyla da…

EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) – 2 kişiyle buradasınız, konuşuyorsunuz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – …son derece yanlış olan bir tutumdur. Deminden beri, 2 grup başkan vekili ayağa kalkıp söz istiyorlar ama Sayın Başkan Vekili bu grup başkan vekillerini görmezlikten geliyor. Böyle bir usul olmaz. Yani, İç Tüzük’ün 63’üncü maddesinde, usulle ilgili tartışmaların bütün işlerden önce gündeme alınacağı çok net olarak ifade edilmiş.

Yine, demin, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç serzenişte bulundu, haklı olarak serzenişte bulunuyor çünkü yaklaşık yarım saattir yerinden söz istiyor ama Meclisi idare eden Sayın Başkan görmezlikten geliyor.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Neye göre istiyor? Hangi maddeye göre istiyor?

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Böyle bir yöntem olmaz.

Bakın, biz, verilen önergenin mevcut maddeyle ilgisi olup olmadığını sorduk; “ilgisi yoksa bu İç Tüzük’e aykırıdır.” dedik. Şimdi, Sayın Başkan orada tatmin edici bir açıklama yapmadan Genel Kurulun bu itirazlarını ikna yoluna başvurmadan ve buradaki itirazları dikkate almadan…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – “Ben yaptım, oldu!”

İDRİS BALUKEN (Devamla) – …hiçbir şey olmamış gibi davranırsa, kusura bakmayın, bu tarafsız bir tutum olmaz, tarafsız bir yönetim olmaz. Burada açıktır ki siz, AK PARTİ Grubunun lehinde, AK PARTİ Grubunun işleyişini bozmayacak şekilde bir tutum belirlemiş olursunuz. Dolayısıyla, başından beri yapmış olduğunuz yanlış tutum, yanlış yönetim tarzı, buradan Meclisin tansiyonunu artırıyor, milletvekillerinin gerilimlerini artırıyor ve tehlikeli olan bir yörüngeye doğru bu Meclis tartışmalarını götürüyor. Buradaki tutumunuz doğru değildir. Bundan sonra da Meclisi idare ederken her milletvekilini, her grup başkan vekilini dinlemek, taleplerine cevap vermek zorundasınız. Aksi takdirde tutumunuzun yanlışlığı hakkında sürekli olarak Meclis Genel Kurulunda bir gündem işletmiş olursunuz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aleyhte söz isteyen Oktay Vural, İzmir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu İç Tüzük’te bize tanınan haklarımız var. Dolayısıyla, bu İç Tüzük’teki haklarımızı kullanmamızı tepelerde oturan birileri engelleyemez, gücü elinde tutan engelleyemez.

O bakımdan Sayın Başkan, sizin tavrınız, bizi buraya taşıyan 5,5 milyon insanın hakkını, hukukunu korumak için bu kürsülere gelmiş milletvekillerinin İç Tüzük’ten kaynaklanan hakkını korumakla görevli milletvekilleri olarak bir grup başkan vekilinin bu hakkımızı koruma noktasında ortaya koyduğu tavır karşısında sizin tutumunuz, oy veren insanlarımıza hakarettir, Milliyetçi Hareket Partisi iradesine hakarettir. Sizi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan özür dilemeye davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından “Ooo!” sesleri)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Oldu!

OKTAY VURAL (Devamla) – Ben, burada, İç Tüzükle ilgili, işleme almayla ilgili, katılımla ilgili bir usul tartışması açarken görmezlikten gelip benim irademi yok saymanız, bizatihi sizin meşruiyet dışına çıktığınızı ortaya koyuyor. Bu tutumunuz gayri meşrudur, hukuki değildir. Size kim dayatıyorsa bilmiyorum ama biz dayatmaları kabul etmeyiz. Ben İç Tüzük’ten kaynaklanan hakkımı kullanıyorum, siz bunu gasbedemezsiniz. Katılım olmuştur, katılımla ilgili, buna katılamayacağımıza ilişkin, İç Tüzük’ten kaynaklanan hakkımı hangi yetkiyle yok sayıyorsunuz bana söyler misiniz? Kendinizi ne zannediyorsunuz siz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) İç Tüzük’ten kaynaklanıyor. 63’e göre diyor ki: “Görüşmeye yer olup olmaması...”

Gülmeyin öyle! Gülmeyin! Sırıtma makamı değil orası! (AK PARTİ sıralarından “Ooo!” sesleri, gürültüler) Gülmeyin!

BAŞKAN – Lütfen, Sayın Vural…

OKTAY VURAL (Devamla) – Sırıtma makamı değil.

BAŞKAN – Terbiyeli ol.

OKTAY VURAL (Devamla) – Gülmeyin.

BAŞKAN – Sana mı danışacağım ben gülmeyi!

OKTAY VURAL (Devamla) – Nasıl gülersiniz?

BAŞKAN – Hiç kimseye danışmam.

OKTAY VURAL (Devamla) – Kime sırıtıyorsunuz siz?

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – İndir elini!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, bu Meclis Divanına hakarettir.

OKTAY VURAL (Devamla) – Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Konuştuğuna bak.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Oradan yüce Meclisin Divanına hakaret etme hakkı yoktur. Provokatörlük yapıyor.

OKTAY VURAL (Devamla) – Gülemezsiniz.

BAŞKAN – Öyle bir hakkın var mı senin?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Provokatörlük yapıyor.

OKTAY VURAL (Devamla) – Gülemezsiniz! İstihzayla gülemezsiniz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Siz orada provokatörlük yapıyorsunuz, konuşma yapmıyorsunuz. Oraya provokatörlük yapmak için çıktınız.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Öyle diyemezsin sen! Provokatör sensin!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sen grup başkan vekiline öyle diyemezsin!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meclisi germek için, sabahtan beri her türlü provokatörlüğü yapıyorsunuz!

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ne yapacaksınız? Dövecek misiniz?

BAŞKAN – Gülerim ben, inadına gülüyorum. Ne yapacaksın?

OKTAY VURAL (Devamla) – İstihzayla gülemezsiniz.

BAŞKAN – Ne yapacaksın?

OKTAY VURAL (Devamla) – Evet…

BAŞKAN – Gülüyorum ben. Sen mi belirleyeceksin gülüp gülmediğimi?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – 3 defa uyardı, 3 defa!

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Duran adamı oynuyor!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meclis Divanıyla öyle konuşamazsınız.

OKTAY VURAL (Devamla) – Susturun… Susturun…

BAŞKAN – Dön de sen konuş!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sen provokatörlük yapıyorsun.

OKTAY VURAL (Devamla) – Susturun… Susturun… Susturun…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sizden âlâ provokatör olur mu!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Her türlü keyfîyet var.

BAŞKAN – “Sustur.” diyemezsin öyle.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Susturulması gereken sensin.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Senin gücün susturmaya yetmez.

ENVER ERDEM (Elâzığ) – Sensin.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sensin susturulması gereken.

ENVER ERDEM (Elâzığ) – Ne demek sensin?

BAŞKAN – Sen mi belirleyeceksin burayı? “Sen mi belirleyeceksin?” diyorum. Herkes karşısındakine saygı göstermek zorunda.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Meclis Divanına böyle burada konuşamaz. Orada provokatörlük yapıyor.

ENVER ERDEM (Elâzığ) – Siz yapıyorsunuz onu.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Orada provokatörlük yapıyor!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sen grup başkan vekiline öyle diyemezsin!

ENVER ERDEM (Elâzığ) – Siz yapıyorsunuz provokatörlüğü.

BAŞKAN – Lütfen, konuşmanıza devam edin Sayın Vural.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kafanıza göre Genel Kurulu ayarlıyorsunuz be!

BAŞKAN – Bitti. Konuşması bitti.

Bir dakika süre veriyorum, buyurun.

OKTAY VURAL (Devamla) – Evet, 63’üncü maddeye göre “Görüşmeye yer olup olmaması, çalışma usullerine davet her şeyden önce görüşülür.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, Meclis Divanından özür dilesin.

OKTAY VURAL (Devamla) – Uyarır mısınız.

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Özür dile!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, az önce bana yapılanları herhâlde unuttular! Ben kürsüde konuşurken sıralara vurdular. Orada da bir grup başkan vekili konuşuyordu.

OKTAY VURAL (Devamla) – Sayın Başkan, uyarın! Uyarın!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Orada da konuşan grup başkan vekiliydi. Siz ne yapıyorsunuz?

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Özür dile!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Özür dilesin.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Meclis Divanından özür dileyecek! “Sırıtma” ifadesinden dolayı özür dileyecek!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Özür dile!

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet… Sayın Başkan…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Konuşmuyor efendim, konuşmuyor.

BAŞKAN – Beklersiniz, süreniz bitince inersiniz efendim. Devam edin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, teşekkür…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Özür dile! Özür dile!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, süremi başlatır mısınız bir dakikayla? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Kaç defa vereceğim Sayın Vural? Sizi mi bekleyeceğiz biz burada?

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Kaç defa süre vereceğim? Verdim sürenizi, konuşun.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Türkiye’ye de, millete de faydanız yok.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Sırıtma” ifadesinden dolayı özür dileyecek Sayın Başkan.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Millet MHP’nin ne olduğunu gördü!

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Bu Meclisle dalga geçemezsin, özür dile.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yuh!

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Ne bağırıyorsun ya? Ne yapacaksınız? Öldürecek misiniz?

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Tutumda bir değişiklik söz konusu değildir.

ENVER ERDEM (Elâzığ) – Çok güzel yönetiyorsun, maşallah!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben yerimden söz istedim. Hayır, bakın, yerimden 60’ıncı maddeye göre…

BAŞKAN – Sayın Genç, maddelerle ilgili sizden sonra da…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben milletvekiliyim. Bak, hem söz vermiyorsun hem gülüyorsun, beni tahrik ediyorsun. Sana hakaret edeyim, dava açmaya… Böyle bir şey olmaz.

Şimdi, bana 60’ıncı maddeye göre söz vermek zorundasın.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, vermek zorunda değilsiniz Sayın Başkan, “Verebilir.” diyor.

BAŞKAN – Sayın Genç, usul tartışması açtım 2 defa. Usul tartışmasında…

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Korutürk, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Korutürk.

CHP GRUBU ADINA OSMAN TANEY KORUTÜRK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, tartıştığımız öneri, demin çok karışık bir ortamda muhalefet partilerinin hepsinin grup başkan vekillerinin söylediği gibi hem İç Tüzük’ümüze hem Anayasa’mıza aykırı. Bunların dışında da yapmış olduğu düzenleme, Türkiye’nin dış politikada bir daha geri gelmeyecek bir noktaya gideceğini, gitmesini intaç edebilecek önemde.

Bakın, biraz önce, bizim Grup Başkan Vekilimiz Sayın Hamzaçebi “Dış politika meraklısı birisini Dışişleri Bakanı yaptınız, ne hâle geldik.” dedi. Orada ne yazık ki haklı. Dışişleri Bakanı, dış politikadan çok anlaması gereken bir akademisyen -kitabından- belki anlıyor, teorisini biliyor fakat bakın, dört yıldır iktidarda Bakan, bu dört yıl içerisinde bizim kavgalı olmadığımız hiçbir ülke kalmadı. Bizim kavgalı olmamız çok önemli değil ama bizim artık sözümüz dinlenmiyor. Bakın, en son misali vereyim size: Mısır’da bir darbe oldu, bu darbeye hepimiz karşı çıktık. Darbe olmamış olsaydı, Mısır’da demokrasi için ayağa kalkan 30 milyon insanla Mısır’da demokrasiyi getirememiş olan Mursi bir noktada buluşabileceklerdi ama darbe bunu kesti.

Biz bunu nereden biliyoruz? Çünkü biz bunları yaşadık Türkiye olarak. Yaşadığımız için, darbelerin sorunları çözmediğini, bu sorunları biriktirdiğini ve ötelediğini biliyoruz. Ben isterdim ki Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye bu darbeye karşı göstermiş olduğu reaksiyonla, tepkiyle hem darbeye karşı olduğunu göstersin fakat o ülkenin şu andaki yönetimiyle de tamamen köprüleri atmasın, biz bu tecrübemizi onlarla paylaşabilelim.

Bakın, biz dört darbe görmüş bir ülkeyiz -müdahale ve darbe- ve o sayededir ki bugün darbeler konusunda hepimiz mutabıkız şu Mecliste. Darbe diye bir şey olmayacak, olmamalı. Biz bunu Mısırlılara anlatabilmeliydik, anlatamıyoruz. Bakın, bizim büyükelçimizi çağırdılar, ağır ifadelerle, “Bizim işimize karışıyorsunuz.” diyorlar. Neden? Çünkü pozisyonumuz, tuttuğumuz diplomasiyle bağdaşmıyor.

Şimdi, bu getirmiş olduğumuz tasarıda, diplomasiyi böyle bilen insanları dışarıya büyükelçi gönderip kısa bir süre sonra merkeze alıp Dışişlerinin, dış politikanın yönetimini onların eline vermeyi öngörüyorsunuz. Türkiye buna layık mı, olması gerekir mi? Bu bir meslek, bütün meslekler gibi. Şimdi düşünün, tümen komutanlığına asker olmayan birisinin gelmesi olabilir mi? Alıp bunu yürütebilir mi? Bunun gibi bir şey yapmayı düşünüyorsunuz.

Onun için, bizim burada itirazlarımızı dikkate alın. Bu itirazlarımızı alt komisyon dikkate aldı, Plan ve Bütçe Komisyonu da dikkate aldı. Bunun daha da vahimi bazı maddeler geliyordu, o maddelerle beraber bu önergeyi de geriye çektiler.

Biz, yarın öbür gün, Türkiye’nin, dışarıya gönderilen, orada başarılı başarısız -bazıları başarılı da olabilir- büyükelçilik yapan ama dış politika tecrübesi sadece üç sene, dört sene büyükelçilik yapmakla kısıtlı kalan insanları Ortadoğu Genel Müdürü, NATO Genel Müdürü, Batı Avrupa’yla İlişkiler Genel Müdürü, Konsolosluk Genel Müdürü yaparsak, memleketin ne hâle gelebileceğini düşünebiliyor musunuz arkadaşlar? İşte, çok uzağa gitmeye lüzum yok, önümüzde Sayın Bakan var. Bakan bir akademisyen ve dış ilişkiler uzmanı, kitabı var ama uygulamaya geldiği zaman, bu mesleğin içerisinden gelmediği için, mesleğin nasıl işlediğini yaşayarak bilmediği için, en genç yaşından bugünkü yaşına kadar bunların içerisinde yoğrulmadığı için, bizim memleketimizi getirdiği durum ortada. Bugün, bizim hakikaten lafımızı dinleyen bir tek ülke yok. Çok isterim, dış basının Türkiye’yi hangi noktada gördüğünü, nerede telakki ettiğini görün, okuyun. Böyle değildi bu, sizin gene bakanlarınızın zamanında böyle değildi çünkü o bakanlar bir meslek teşkilatıyla, güven ilişkisi içerisinde çalışıyorlardı. Dışişleri Bakanlığı devletin teşkilatıdır. Dışişleri Bakanlığı, her zaman, gelen hükûmetlere, o hükûmetler Anayasa’ya uygun olduğu müddetçe, yasalarla geldiği müddetçe daima hizmet verir ve o hizmetten yararlanan bakanlar da dışişleri teşkilatıyla Türkiye’nin dış politikasını çok doğru noktalara getirirler. Şimdi, bu dışişleri teşkilatını bunu yapamayacak bir hâle getireceksiniz.

Bu yeni yapılacak olan yasa, önerilen yasa diyor ki: “Devlette görevli olan yani Dışişleri Bakanlığının dışındaki başka kuruluşlarda da görevli olanlarla, dışarıdan atanan büyükelçiler merkeze döndükleri zaman merkez görevlerinde görev alabilirler.” Arkadaşlar, bir büyükelçi merkeze döndüğü zaman genel müdürden aşağı görev alamaz. Dışişleri Bakanlığının 6004 sayılı Teşkilat Yasası bunu gösteriyor. Dolayısıyla, “dışarıdan atanan” sözünün üzerinde durun. Bir tüccarı, bir beyin cerrahını, bir makine mühendisini uygun gördüğünüz için bir ülkeye büyükelçi atayabilirsiniz, orada başarılı da olur ama bu döndüğü zaman bir genel müdürlüğü idare edebilir mi, bunu düşünebiliyor musunuz? Daha önce çalışmamış, görmemiş, ne yapıldığını bilmemiş!

Sadece Ortadoğu Genel Müdürlüğüne bakacak olursanız, şurada saymaya başlarsam eğer, Ortadoğu Genel Müdürlüğünün elinde İran, Irak, Lübnan, Suriye, İsrail, Tunus, Cezayir, Fas, Afrika, Afrika Birliği, Arap Birliği ve daha birçok ülke var; bunların hepsinden büyükelçilikler talimat soracaklar. Bu meslek dışı insan, bu talimatlara cevap vermek durumunda kalacak. Buna mahal vermeye içiniz elveriyor mu, böyle bir şey olabilir mi? Bu yasa bunu getiriyor. Yasa, bu noktadan da -demin Sayın Hamzaçebi’nin söylediği gibi- devlet memuru olabilmek için sınav gerekliliğini kısa yoldan kestiği için zaten Anayasa’ya aykırı.

Siz bu yasayı getirdiğiniz takdirde Anayasa Mahkemesine müracaat edeceğiz, ondan kuşkunuz olmasın ama içinde çok sayıda hukukçu olan değerli milletvekillerinin böyle bir yasaya onay verip, ondan sonra o yasanın Anayasa Mahkemesinden dönmesi uygun mu? Türkiye’de başarılı bir Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Sayın Cumhurbaşkanının bu yasadan mutlu olduğunu sanıyor musunuz, düşünüyor musunuz? Ben olmadığını biliyorum.

Değerli arkadaşlar, bu gibi yasaları yaparken, sadece günün ihtiyaçlarını değil… Birisini bir göreve getireceksiniz, “Onun için yasa değiştireyim.” bununla geçinmeyin. Bu Türkiye devam edecek, siz bugün varsınız yarın yoksunuz, başkası gelecek, belki biz geleceğiz, biz de geleceğiz geçeceğiz, başkası gelecek.

Hiç gülmeye gerek yok, göreceksiniz.

Memleketin gidişi daima böyle olmuştur, on sene bir iktidar için çoktur. Dünyanın başka hiçbir yerinde on seneden fazla kalan iktidar yok, siz de kalmayacaksınız, hiç şaşırmayın. Hiç şaşırmayın ama bu yapmış olduğunuz şeylerin hepsini biz kaldıracağız, onları da bilin. Bunların notları alınıyor, kayıtları tutuluyor, düzelteceğiz. Bizi zora sokuyorsunuz, bunları düzeltirken çok yorulacağız. Gelin, şimdiden yormayın bizi, bunlarla bizi uğraştırmayın. Ama, bunlarla bizi uğraştırmamanın dışında, memlekete zarar vermeyin arkadaşlar. Bu, hakikaten memlekete büyük zarar verecek, memleketin bundan sonraki dış ilişkilerini ciddi bir şekilde yakından etkileyecek bir konu. Bununla kim nereye getirilmek isteniyor, kim nereye gelecek, hangi akademisyen yahut hangi iş adamı hangi pozisyona gelecek bilmiyorum ama bunun arkasında mutlaka birilerinin düşünüldüğünü görüyorum. O birilerinin düşünülmesi için başka şeyler bulun. Bu gibi, devleti tahrip edecek şeylere girmeyin.

Bakın, Dışişleri Bakanlığı Teşkilat Yasası Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk çıkardığı yasalardan biri. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen sonra, dört yıl sonra, 1927 yılında “Hariciye Vekâleti Memurin Kanunu” diye ilk çıkartılan yasalardan bir tanesi teşkilat kanunu ve o teşkilat kanunun doğru olması, çok titizlikle bakılması ve gözetilmesi sayesindedir ki Türkiye, bu son Dışişleri Bakanımız Sayın Davutoğlu göreve gelene kadar hep saygın, ileri bir konumdaydı.

Bu konumun ileri olarak devam etmesine yardımcı olmak için, Anayasa’yı ihlal etmemek için, İç Tüzük’ü çiğnememek için, bu önergeyi, Komisyonun yapmış olduğu yöntemi uygulayarak geri alın, geri çekin. Bence bu büyük hatayı yapmayın. Hepinizin sonra vicdanı sızlayacaktır, bundan da hiçbirinizin şüphesi olmasın arkadaşlar.

Bu düşüncelerle, gecenin bu geç saatinde sizi bir kere daha düşünmeye davet ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 02.18

 


ON İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 02.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK (Erzincan)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136’ncı Birleşiminin On İkinci Oturumunu açıyorum.

478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılması İlişkin Kanun Teklifi ile Millî Savunma Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 11 Temmuz 2013 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 02.24