DÖNEM: 24 CİLT:
56 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
135’inci
Birleşim
9 Temmuz 2013 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Malatya
Milletvekili Mustafa Şahin’in, fuarların Malatya ekonomisine katkılarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, erozyonun oluş-turduğu sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’da doğal gaz
satışına getirilen 70 TL sınırlamasına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, 8/7/2013 tarihli 134’üncü Birleşimde
yapmış olduğu konuşmadaki bazı ifadelerinin yanlış anlaşıldığına ilişkin
konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 20 milletvekilinin, Zonguldak’ta yer altında
ve yüzeyde meydana gelen çökme ve deformasyon (tasman) sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/708)
2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709)
3.- Elâzığ
Milletvekili Enver Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilindeki şeker pancarı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710)
B) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, (2/101) esas numaralı 2547 Sayılı Yükseköğretim
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/119)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan
bağımsız yargı sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79)
görüşmelerinin Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan,
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları tarafından
yaylacılık konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilen Meclis araştırması önergesinin (10/242) görüşmelerinin Genel Kurulun 9
Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili tarafından Bayburt'ta yaşanan
göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 4/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine; 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşimde sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Yozgat Milletvekili
Yusuf Başer’in BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Avrupa
Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Bursa Milletvekili
Hakan Çavuşoğlu’nun BDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Binnaz Toprak’ın, Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek’in CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın AK PARTİ grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Bolu
Milletvekili Ali Ercoşkun’un AK PARTİ grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
9.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile
100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
5.- Sözleşmeli
Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795,
2/64) (S. Sayısı: 479)
X.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin
73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme
alınmasının İç Tüzük’e aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin
73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
özetindeki imzanın kime ait olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
İç Tüzük’e uygun olduğuna ve önerge özetindeki
imzanın kendisine ait olduğuna ilişkin açıklaması
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle
ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup
olmadığı hakkında
2.- Görüşülmekte
olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (3) no.lu alt bendiyle
ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup
olmadığı hakkında
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, borçları taksitlendirilen spor
kulüplerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/25016)
2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, soru önergelerine ve bunların
cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
(7/25018)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak on üç oturum yaptı.
Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve 20 milletvekilinin, plastik
ürünlerde bulunan kimyasal maddelerin insan sağlığına etkilerinin (10/705),
Antalya Milletvekili Gürkut Acar ve 20
milletvekilinin, özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdama etkilerinin,
özelleştirme iptallerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmamasının
sonuçlarının ve özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının (10/706),
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 19 milletvekilinin, üzüm
üreticilerinin sorunlarının (10/707),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından göç
veren illerde göçe neden olan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilen Meclis araştırması önergesinin (10/632)
CHP Grubunun, 12/6/2013 tarihinde İzmir Milletvekili Hülya Güven
ve arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun
araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin
önlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin (952 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 8 Temmuz 2013
Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına,
Görüşmelerinin Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü (bugün)
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul
edilmedi.
Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya Milletvekili Vural
Kavuncu’nun MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklama sırasında AK PARTİ Grup Başkanına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
İzmir Milletvekili Oktay Vural, Çankırı Milletvekili İdris
Şahin’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Çankırı Milletvekili İdris Şahin, İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Çankırı Milletvekili
İdris Şahin’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine,
Çankırı Milletvekili İdris Şahin, CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günü saat
14.00’te toplanmasına ilişkin önerisi kabul edildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi
kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
raporlarının (1/498) (S. Sayısı: 173),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı:
478), görüşmelerine devam edilerek 73 üncü maddesinin (o) bendine kadar görüşmeleri
tamamlandıktan sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,
Sivil toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkı’nda bildiri
okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına;
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İzmir Milletvekili Oktay Vural, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, kamulaştırmasız el
atmalara,
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Adalet Bakanı
Sadullah Ergin’in açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine,
İzmir Milletvekili Oktay Vural, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ve
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin açıklamalarındaki bazı ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde MHP
Grubu adına yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine,
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
9 Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere 02.01’de birleşime son
verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Bayram
ÖZÇELİK Muharrem
IŞIK
Burdur Erzincan
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mine
LÖK BEYAZ Dilek
YÜKSEL
Diyarbakır Tokat
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.- GELEN KÂĞITLAR
No: 195
9 Temmuz 2013 Salı
Rapor
1.- Sağlık
Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 16 Milletvekilinin; Üniversite Öğretim
Elemanları ile Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında
Çalışan Personelin Tam Süre Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Organ ve
Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün; Devlet Memurları Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/791, 2/159, 2/401, 2/592, 2/769, 2/1049) (S. Sayısı: 480)
(Dağıtma tarihi: 09.07.2013) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayıt dışı ile mücadele amacıyla SGK
bünyesinde oluşturulan birime ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4256) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’taki hasta yatak sayısına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4257) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, enerji ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4258) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş özelinde bazı eğitim
göstergelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/4259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’taki işsizliğe ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4260) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş özelinde bazı sağlık göstergelerine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4261) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün kullanımıyla ilgili verilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4262) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaçak kozmetik ürünlerin insan sağlığına
etkilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4263) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş özelinde bazı tarım
göstergelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4264) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, dolaylı vergilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4265) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 4/B’lilere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4266) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pırlanta, elmas ve külçe
altından alınan KDV’ye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4267)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bütçe açıklarının kapatılması
amacıyla vergilerde yapılan artış ve zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4268) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık turizmine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4269) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vergi yüküne ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/4270) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yoksulluk sınırı altında yaşayan
vatandaşlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4271) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, eşi vefat eden yardıma muhtaç kadınlara
yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4272) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sosyal güvenlik açıkları ile
hastalardan alınan katkı ve katılım paylarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4273) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mazota uygulanan KDV oranının
çiftçilere etkisine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamu kurumlarında çalışan
taşeron işçilerin ikramiye alamamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4275) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, beyin göçünün önlenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4276) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
22.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, HES projelerinin uygulandığı
alanlarda can suyu konusunda sorun yaşandığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/4277) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
23.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, HES’lerin
denetimine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4278) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
24.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tahıl, un ve unlu mamuller
konusunda yapılan şikayetlere binaen alınan önlemlere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4279) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kurum kazançları ve istihdama
uygulanan vergilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4280)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pirinçte GDO analizi yapan
laboratuvarların uluslararası akredite olmadığı iddiasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4281) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik kayıp kaçaklarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4282) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, verem vakalarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4283) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
29.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ÖTV ve KDV gelirlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4284) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
30.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hemşirelerin sorunlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4285) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
31.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tıbbi aşı ithalatı ile yerli aşı
çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4286) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, damacana dolumu yapan tesislerin
denetimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4287) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
33.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, konut ve ihtiyaç kredisi borcu
bulunan kamu görevlilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4288)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
34.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, aşırı kiloya bağlı hastalıklara
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/4289) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Devlet Resim ve Heykel Müzesinde
çok sayıda eserin kayıp ve sahte olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/4290) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
36.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, turizme dönük yatak
kapasitesinin artırılması ve turistlere hizmet veren personelin eğitimine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4291) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
37.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, intihar ve boşanma vakalarındaki
artışa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4292) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılındaki yağlı tohum
ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4293) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, zorunlu deprem sigortası
verilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4294) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
40.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş kazası sonucu malul kalanlara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4295) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, semt pazarlarının kapatıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4296) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
42.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yoksulluk sınırına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4297) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/4298) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kaçak yolla yurt dışına
çıkarılan tarihi eserlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4299)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tıbbi ilaç ithalatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4300) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meslek hastalıkları hastaneleri ile meslek
hastalığı kapsamına alınmayan hastalıklar yüzünden mağdur olan işçilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4301) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
47.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamudaki kadın personel ile üst düzey yönetici
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4302) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
48.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, devlet tiyatrolarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4303) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
49.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yerli ilaç sanayisine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4304) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
50.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, arkeolojik kazılara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/4305) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
51.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gelir testi sonucunda primi
devlet tarafından ödenen kişilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4306) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
52.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, eğitim hizmetlerindeki bazı
uygulamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4307) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
53.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, atama bekleyen öğretmenler ile
öğretmenlerin çalışma sürelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4308) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
54.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversitelerdeki öğretim
görevlisi açığı, kadro verilmeyen üniversiteler ile öğretim görevlilerinin
özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4309) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
55.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tarımdaki sulama sorununa
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4310) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
56.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, orman yangınları ile bu
yangınları söndürmek için kullanılan uçak ve helikopterlere ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/4311) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
57.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tarihi ve kültürel geçmişe ait
öğelerin yeni nesillere aktarımı konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/4312) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
58.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hakim ve savcı sayılarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4313) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
59.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gazi yakınlarının kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam edilmeleri talebine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4314)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
60.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yolcu ve yük taşımacılığında
kara yolunun payının büyük olmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4315) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadın istihdamının sektörlere
göre dağılımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4316) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, iş kazalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4317) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
63.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, SGK tarafından özel hastanelere
yapılan ödemelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4318) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
64.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özelleştirmelere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4319) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
65.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlıktaki katılım ve katkı
paylarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4320) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
66.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2011 ve 2012 yıllarında kamuda
çalışan işçi sayısı ile sendikalaşma oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4321) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
67.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, eczacı sayısına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4322) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
68.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, laboratuvarlarda çalışan
eczacılara yıpranma tazminatı verilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4323) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
69.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamuda çalışan eczacıların
maaşlarına döner sermaye gelirlerinin yansıtılmasına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/4324) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
70.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’taki Kırım Kongo
Kanamalı Ateşi vakalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4325)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
71.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, borcu olan çiftçilerin
borçlarının yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
72.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4327) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
73.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılındaki buğday ve mısır
ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4328) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
74.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye’de çalışan yabancı
uyruklu kişiler ile Türkiye’de çalışmak üzere başvuran yabancı uyruklu kişilere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4329) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
75.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik üretimine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4330) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
76.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4331) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
77.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamu kurum ve kuruluşlarına KPSS
ile alınan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4332)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
78.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2010, 2011 ve 2012 yıllarındaki
sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4333) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
79.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2011 ve 2012 yıllarındaki
yatırım harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4334)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
80.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, hububat müdahale fiyatlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4335) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
81.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık harcamalarına ayrılan
bütçeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4336) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
82.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bütçeden eğitime ayrılan paya
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4337) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
83.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli öğretmen adaylarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4338) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
84.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik dağıtım bölgelerinde
yapılan özelleştirmelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4339)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
85.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2003-2013 yılları arasındaki
soya ithalatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4340) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
86.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık tarafından benzin
istasyonlarında çalışanların maruz kaldıkları kimyasallarla ilgili yapılan
araştırmaya ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4341) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
87.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplu iş sözleşmelerinden doğan
haklarının ihlali nedeniyle Bakanlığa yapılan şikayetlere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/4342) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gençlik ve Spor Bakanı hakkındaki
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26999) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Uludere olayında hayatını kaybeden
kişilerin ailelerine idari para cezası kesilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/27000) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Afşin-Elbistan Havzası ile ilgili bir
uluslararası antlaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27001)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, çipli elektronik pasaport ihalesiyle
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27002) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
5.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Cerattepe mevkiinde maden çıkarılması ile ilgili plebisit
yapılması ihtimaline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27003)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
6.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Arhavi
ilçesinde yapılması planlanan HES’lerle ilgili
plebisit yapılması ihtimaline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27004) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
7.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Gezi Parkı olayları
nedeniyle sosyal medyaya yönelik incelemeler ile Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27005)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
8.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Gezi Parkı
olaylarına polisin müdahalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27006) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan yönetim
kurulu üyelerinin gelir vergilerinin kurumlarınca karşılanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27007) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
10.- İzmir
Milletvekili Erdal Aksünger’in, doğum kontrol
yöntemleri ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27008) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
11.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Silah Kanunu Tasarısı ile Emniyet Teşkilatına
ağır silah alma yetkisi verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27009) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
12.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olaylarında gözaltına
alınanlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27010) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
13.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bursa’da yardıma muhtaç vatandaşlara
yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27011)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
14.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Burdur’da yardıma muhtaç
vatandaşlara yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27012) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
15.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bitlis’te yardıma muhtaç
vatandaşlara yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27013) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bolu’da yardıma muhtaç vatandaşlara
yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27014)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
17.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bingöl’de yardıma muhtaç
vatandaşlara yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27015) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bilecik’te yardıma muhtaç
vatandaşlara yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27016) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Balıkesir’de yardıma muhtaç
vatandaşlara yönelik sosyal yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27017) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
20.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, ağaç kesim ve
dikimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27018) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
21.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, turizm sezonunda nüfusu artan belediyelerin
geçici işçi alımında yaşadığı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27019) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
22.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki Gezi
Parkı eylemlerinde meydana gelen bir olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27020) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
23.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Uludere’de vatandaşların hayatını kaybettiği olayı
anma etkinliğine katılanlara verilen cezaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27021) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
24.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, Gezi Parkı
protestolarına katılan kamu görevlilerine soruşturma açıldığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27022) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
25.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, İstanbul Üsküdar’da SİT
alanı yapılacağı iddia edilen konaklara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27023) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
26.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’da yaptığı miting için Kızılay’ın sağlık
istasyonu kurmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27024)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
27.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’da yapılan miting sonrası çok sayıda Türk
Bayrağının çöplerde bulunmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27025) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
28.- Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Reyhanlı’da hayatını kaybedenlerin
yakınlarına ödenecek tazminata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27026) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27027) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27028) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.06.2013)
31.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Gezi Parkı
protestoları nedeniyle Ankara’da gözaltına alınan bir çocuğa ve darp iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27029) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2013)
32.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olaylarına katılan
kişilerle ilgili bir liste hazırlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/27030) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
33.- Erzincan
Milletvekili Muharrem Işık’ın, Gezi Parkı olaylarında polis müdahalesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27031) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
34.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’daki otobüs duraklarında yer alan reklam
panolarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27032) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
35.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, doğum kontrol yöntemleri ile ilgili yaptığı bir
açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27033) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
36.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, TMSF tarafından el konulan bir gazetede bazı
yazarların iş akitlerinin feshedilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27034) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
37.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, son iki ay içerisinde PKK tarafından
gerçekleştirilen eylem olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27035) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
38.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gezi Parkı olaylarını yansıtan televizyon
kanallarına ceza kesilmesine ve sosyal medya ile ilgili yapılması planlanan
düzenlemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/27036) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.06.2013)
39.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 18 Ekim 2011 tarihinde Bitlis’te polis ve
vatandaşların hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/27037) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
40.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Lozan Antlaşmasının 31. maddesi gereği Türk
vatandaşlığına geçen kişi sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27038) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
41.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bitlis Güroymak’ta 2011 yılında gerçekleşen terör
saldırısı ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/27039) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
42.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Gezi Parkı protestolarını izlerken polis
müdahaleleri nedeniyle yaralanan gazetecilere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/27040) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
43.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Anadolu Ajansı tarafından Gezi Parkı olayları ile
ilgili servis edilen bazı fotoğraflara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/27041) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
44.- Mersin Milletvekili
Ali Öz’ün, Gezi Parkı protestolarının esnafa yaşattığı mağduriyetin
giderilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/27042) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/27043) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/27044) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/27045) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
48.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/27046) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
49.- Denizli
Milletvekili İlhan Cihaner’in, TRT’nin yayın
politikası ile personeline ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/27047) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
50.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, bir derneğin başkanlık seçiminde üyelere RTÜK
tarafından baskı yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/27048) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
51.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, RTÜK tarafından
bazı televizyon kanallarına verilen cezaya ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/27049) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2013)
52.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Anadolu Ajansının sermaye artırımına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/27050)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
53.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/27051) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
54.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/27052) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
55.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/27053) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
56.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/27054) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
57.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/27055) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
58.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/27056) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
59.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/27057) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
60.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/27058) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/27059) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/27060) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
63.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/27061) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
64.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/27062) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
65.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27063) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
66.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27064) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
67.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında çeşitli suçlardan hakkında soruşturma açılan 18 yaş altındaki kişilere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27065) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.06.2013)
68.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında cezaevlerindeki açlık grevlerine ve intihar vakalarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27066) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
69.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27067) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
70.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27068) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
71.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, El Kaide, İbda-C ve Hizbullah davalarında hüküm
giyen kişilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27069)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
72.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Umut davasında hüküm giyen kişilere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27070) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
73.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 16 Haziran 2013 tarihinde İstanbul’da yapılan
Adalet ve Kalkınma Partisi mitingine Silivri Cezaevinde çalışan memurların da
götürüldüğü iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
74.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İslami Hareket davasında hüküm giyen kişilere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/27072) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
75.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27073) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
76.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/27074) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
77.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27075) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
78.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27076) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
79.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/27077) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
80.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/27078)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
81.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27079) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
82.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/27080)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
83.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/27081) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
84.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27082) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
85.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27083) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
86.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27084) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
87.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, ekmek israfının
önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27085) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
88.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, THY’nin grev kırıcılığı yaptığı iddiasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27086)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
89.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27087) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
90.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27088) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
91.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Iğdır’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik sosyal
yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27089) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
92.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Ağrı’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik sosyal
yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27090) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
93.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Ağrı’da İŞKUR tarafından
açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27091) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
94.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Ardahan’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik sosyal
yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27092) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
95.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Gümüşhane’de İŞKUR
tarafından açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27093) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
96.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Iğdır’da İŞKUR
tarafından açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27094) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
97.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Gümüşhane ve Bayburt’ta yardıma muhtaç vatandaşlara
yönelik sosyal yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27095) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
98.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Erzurum’da yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik sosyal
yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27096) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
99.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Erzurum’da İŞKUR
tarafından açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27097) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
100.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Kars’ta İŞKUR tarafından
açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27098) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
101.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bayburt’ta İŞKUR
tarafından açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27099) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
102.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Kars’ta yardıma muhtaç vatandaşlara yönelik sosyal
yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27100) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
103.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Şırnak’ta İŞKUR
tarafından açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27101) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
104.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Ardahan’da İŞKUR
tarafından açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27102) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
105.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Van’da İŞKUR tarafından
açılan mesleki eğitim kurslarına katılanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27103) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
106.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, 2005-2012 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Van, Şırnak ve Hakkâri’de yardıma muhtaç vatandaşlara
yönelik sosyal yardımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27104) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
107.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, THY’nin grev kırıcılığı yaptığı iddiasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27105)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
108.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ÇAYKUR Rize işletmelerinde çalışanlara
bir sendikaya üye olmaları konusunda baskı yapıldığı iddialarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27106)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
109.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27107) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
110.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27108) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
111.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, öğretmenevlerinde
çalışan sözleşmeli personelin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27109) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
112.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’nın Milas ilçesinde faaliyette bulunan
özel bir şirkete ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27110) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
113.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinde döner sermaye adı
altında alınan ücretlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27111) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
114.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27112) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
115.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27113) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
116.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Silivri’deki bir Hazine arazisi üzerinde
yapılan su arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27114) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
117.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
118.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, TOKİ’nin Muş’ta yaptığı bir projeye ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27116) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
119.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/27117)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
120.- Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç’un, Samsun’un Kavak ilçesine bağlı bir köyde inşa
edilen çimento fabrikasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27118) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
121.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27119) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
122.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Dışişleri Bakanlığı Konutuna ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27120) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
123.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27121)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
124.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27122) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
125.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan personele
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27123) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.06.2013)
126.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 700 Alevi dedesinin İran’a götürüldüğü iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27124) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
127.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Ekonomi
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27125) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
128.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/27126) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
129.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, sektörel
kümelenme çalışmalarına ve toptancı hallerinin sorunlarına ilişkin Ekonomi
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27127) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
130.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, fuar alanlarına ve
fuarcılığın geliştirilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Ekonomi Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27128) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
131.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Yunanistan ile
ticari ilişkilere ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/27129)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
132.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/27130) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
133.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27131) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
134.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, destekleme ve fiyat istikrar fonu prim ödemelerine
ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/27132) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2013)
135.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, destekleme ve fiyat istikrar fonu primlerinin
mahsuplaşma kapsamına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/27133)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
136.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, TTK Yönetim Kurulu tarafından kabul
edilen projelere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27134) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
137.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, elektrik kayıp-kaçak bedeline ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/27135) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
138.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27136) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
139.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27137) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
140.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27138) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
141.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde faaliyette bulunan
bir santralin çevreye zarar verdiği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/27139) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2013)
142.- Van
Milletvekili Aysel Tuğluk’un, Tatar Barajında su tutulması nedeniyle Peri Suyu’nda yaşayan balıkların ölmesine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/27140) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
143.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Erzurum’un Hınıs ilçesindeki bir bölgede oluşan
yer çatlağına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27141) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
144.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimiyle petrol
antlaşması imzalandığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27142) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
145.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in, Mersin’de yapılan
Akdeniz Oyunlarının açılış törenine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27143) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
146.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, uluslararası olimpiyatlarda madalya almış sporcular
ile bunların teknik direktör ve antrenörlerine verilecek ödüller ve şeref
aylıklarına ilişkin mevzuattan yararlandırılmadığı iddia edilen kişilere
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/27144) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
147.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, uluslararası olimpiyatlarda madalya almış sporcular
ile bunların teknik direktör ve antrenörlerine verilecek ödüller ve şeref
aylıklarına ilişkin mevzuattan yararlandırılmadığı iddia edilen bir antrenöre
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/27145) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
148.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan personele
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/27146) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
149.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27147) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
150.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup bir yetkili
ile meralar konusunda aralarında geçtiği iddia edilen konuşmaya ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27148) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
151.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, pamuk üretimi
alanındaki sorunlara ve üreticilerin denetlenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27149) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
152.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27150) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
153.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara yapılan staj
başvurularına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27151) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
154.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27152) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
155.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yumurtacılık sektörü
ile ilgili verilere ve yumurta ihracatının geliştirilmesi için yapılan
çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27153) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
156.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, ÇAYKUR Rize İşletmelerinde çalışanlara
bir sendikaya üye olmaları konusunda baskı yapıldığı iddialarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27154) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
157.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27155) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
158.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27156) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
159.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, toplumsal olaylara
müdahale amaçlı kullanılan maddelerin insan ve diğer canlılar üzerindeki
etkilerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27157) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
160.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, Toprak Mahsulleri Ofisinin hububat alım
uygulamalarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27158) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
161.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Gümrük
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/27159) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
162.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/27160)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
163.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27161) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
164.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/27162)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
165.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Gezi Parkı olayları bağlamında Ankara Valisine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27163) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
166.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Gezi Parkı protestolarındaki polis müdahalelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27164) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
167.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Diyarbakır’ın Kayapınar
ilçesinde polis şiddetine uğradığı iddia edilen bir kişiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27165) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
168.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Emniyet-Sen’in yedi kurucu
üyesinin polislik mesleğinden ihraç edildiği iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27166) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
169.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, bazı üniversitelerde polis tarafından Kürt
kökenli öğrencilere ajanlık teklif edildiği iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27167) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
170.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Şırnak il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27168)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
171.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, iki basın mensubuna polis tarafından şiddet
uygulandığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27169) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
172.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yabancı ülkelerde sosyal medya ile
ilgili düzenlemelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27170)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
173.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bir çevik kuvvet idarecisinin personele attığı kısa
mesaja ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27171) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
174.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurulara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27172) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.06.2013)
175.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, Adana’da El Nusra
örgütü üyelerinin gözaltına alındığı ve kimyasal madde ele geçirildiği
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27173)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
176.- Ankara
Milletvekili Emrehan Halıcı’nın, seçmen olmayan vatandaşlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27174) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
177.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sivas ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27175) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
178.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sinop ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27176) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
179.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Siirt ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27177) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
180.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Samsun ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27178) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
181.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Sakarya ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27179) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
182.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Rize ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27180) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
183.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Ordu ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27181) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
184.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Niğde ili sınırları içerisindeki yerleşim
birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27182) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
185.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Nevşehir ili sınırları içerisindeki
yerleşim birimlerinin altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27183) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
186.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Gezi Parkı protestolarına karşı görev yapan emniyet
personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27184)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
187.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Amasya Belediyesi
tarafından satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27185) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
188.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Amasya Belediyesi
tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27186) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
189.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Artvin Belediyesi
tarafından satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27187) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
190.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Artvin Belediyesi
tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27188) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
191.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27189) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
192.- Mersin
Milletvekili Ali Öz’ün, toplumsal olaylarda polisin orantısız güç kullandığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27190)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
193.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, belediyelere ait
özelleştirilen toplu taşıma hizmetlerinden gazi ve yakınları ile şehit
yakınlarının ücretsiz yararlanma hususunda karşılaştıkları sorunlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27191) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
194.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27192) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
195.- Van
Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van’ın Başkale ilçesindeki bir köye yapılan
hizmetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27193)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
196.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, kamu görevlilerinin grev konusunda yaşadığı
sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27194)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
197.- Bursa
Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa Polis Kolejinin kapatılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27195) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
198.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Şanlıurfa ili sınırları içerisindeki yerleşim birimlerinin
altyapılarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27196) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
199.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’deki
mültecilere ve mültecilerin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27197) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
200.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, İstanbul’un Fatih ve
Eyüp ilçelerindeki meydan ve bölge düzenleme çalışmalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27198) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
201.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, poligonlara, yapılan
denetimlere ve poligonlarda gerçekleşen intihar, yaralanma ve ölüm vakalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27199) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.06.2013)
202.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çocuk parklarına ve
yapımında kullanılan malzemelerle ilgili düzenlemelere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27200) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
203.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında çeşitli suçlardan gözaltına alınan 18 yaş altındaki kişilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27201) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
204.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, çamur kurutma
tesislerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27202)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
205.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında belediyelerde ve belediyelere bağlı şirketlerde yaşanan iş kazalarına
ve engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27203) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
206.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Aydın Belediyesi
tarafından satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27204) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
207.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Aydın Belediyesi
tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27205) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
208.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bingöl Belediyesi
tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27206) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
209.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bingöl Belediyesi
tarafından satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27207) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
210.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bilecik Belediyesi
tarafından satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27208) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
211.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bilecik Belediyesi
tarafından belediye şirketlerine satılan ve kiralanan taşınmazlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27209) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
212.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen toplumsal olaylara müdahale aracı ve
zırhlı müdahale aracı alımları ihalesini kazanan firmaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27210) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
213.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27211) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
214.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27212)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
215.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Gezi Parkı protestoları kapsamında Antalya’da
gözaltına alınan kişi sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27213) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
216.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, 2008-2013 yılları arasında İstanbul, Ankara ve
İzmir büyükşehir belediyeleri tarafından dikilen ağaç miktarlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27214) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2013)
217.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından
gerçekleştirilen bir ihaleye ve toplumsal olaylara müdahale amaçlı kullanılan
kimyasal maddelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27215)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
218.- Ankara
Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, Gezi Parkı gösterileri nedeniyle
gözaltına alınan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27216) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
219.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, toplumsal olaylara müdahalelerde biber
gazı kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27217)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
220.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gezi Parkı olaylarında polis tarafından
kullanılan kimyasal maddelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27218) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
221.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Başbakanı karşılamak üzere bazı havaalanlarında
partililerin toplanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27219) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
222.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gezi Parkı olaylarını yansıtmaya çalışan yerli ve
yabancı basın mensuplarının karşılaştıkları sorunlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27220) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
223.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya’daki Gezi Parkı eylemlerine katılan üç
gence polis tarafından şiddet uygulandığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27221) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
224.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gezi Parkı olayları sırasında ateşli silahla
vurularak yaralandığı belirtilen polislere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27222) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
225.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 16 Haziran 2013 tarihinde gerçekleşen Adalet ve
Kalkınma Partisi Mitingi için İstanbul Büyükşehir Belediyesinden araç
kiralanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27223)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
226.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Gezi Parkı olaylarında göz altına alınanlar ile
2002’den bu yana polis uygulamaları nedeniyle ulusal yargıya ve AİHM’e yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27224) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
227.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, koruculuk sistemine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27225) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
228.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Gezi Parkı protestoları kapsamında kolluk
kuvvetlerince kullanılan biber gazı miktarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27226) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
229.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Antalya’da Gezi Parkı protestocularını polisin
darp ettiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27227) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
230.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Erzurum’un Hınıs ilçesindeki bir bölgede oluşan
yer çatlağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27228)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
231.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Gezi Parkı protestoları kapsamında kolluk
kuvvetlerinin müdahalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27229) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
232.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27230) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
233.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27231) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
234.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Trakya Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27232) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
235.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Zafer Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27233) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
236.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Mevlana Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27234) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
237.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Ahiler Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27235) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
238.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Ankara Kalkınma Ajansının faaliyetlerine ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27236) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
239.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27237)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
240.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27238) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
241.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Bursa-Bilecik-Eskişehir Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27239)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
242.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Çukurova Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27240) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
243.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Dicle Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27241) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
244.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
245.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Doğu Marmara Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27243) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
246.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27244) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
247.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27245) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
248.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Fırat Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27246) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
249.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Güney Ege Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27247) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
250.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Güney Marmara Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27248)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
251.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, İpekyolu Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27249) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
252.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, İstanbul Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27250) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
253.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, İzmir Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
254.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Karacadağ Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27252) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
255.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27253)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
256.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
257.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Orta Anadolu Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27255) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
258.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansının
faaliyetlerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
259.- Isparta
Milletvekili Ali Haydar Öner’in, Serhat Kalkınma Ajansının faaliyetlerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27257) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
260.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27258) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
261.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
262.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, İstanbul Atatürk Kültür Merkezinin yıkılması
kararına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27260)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
263.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bayburt’un turizm alanında desteklenmesi ve
tanıtımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27261)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
264.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27262) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
265.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
266.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27264) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
267.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27265)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
268.- Denizli Milletvekili
İlhan Cihaner’in, Gezi Parkı eylemlerine destek veren
sanatçılara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
269.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir’e bir Mega
Müze yapılması talebine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27267) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
270.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yerli ve yabancı turistlerin turizm tesislerinde
aldıkları hizmet ve buna mukabil ödedikleri fiyattaki farklılığa ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/27268) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2013)
271.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Londra’da düzenlenen G-20
toplantısında yasa dışı olarak dinlendiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27269) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
272.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27270) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
273.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan araçlara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/27271) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
274.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen toplumsal olaylara müdahale aracı ve
zırhlı müdahale aracı alımları ihalesini kazanan firmaya ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27272) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
275.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27273) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
276.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/27274) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
277.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, iki şirketin vergi borcunun silindiği iddialarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/27275) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
278.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, bazı üniversitelerde polis tarafından Kürt
kökenli öğrencilere ajanlık teklif edildiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27276) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
279.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, İskenderun’daki bir eğitim kurumunun
devrine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27277)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
280.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, İl ve İlçe Milli Eğitim
Müdürlüklerine yapılan atama ve görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27278) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
281.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ilk ve ortaöğretimde
dağıtılmak üzere satın alınan kitapların ihalelerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27279) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
282.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Beyoğlu
Öğretmenevinin tamirat ve benzeri işleri için ilk ve ortaöğretim ders kitabı
satın alınan yayınevlerinden maddi destek alındığı iddiasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27280) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
283.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ilk ve ortaöğretimde
ders programları değiştiği halde eski ders programlarına uygun kitapların
dağıtıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27281) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
284.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, ilk ve ortaöğretim
öğrencilerine dağıtılan ders kitaplarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27282) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
285.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Talim ve Terbiye
Kurulunun kabul ettiği ve tebliğler dergisinde yayınladığı kitaplara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27283) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
286.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27284) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
287.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27285)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
288.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, kamu görevlilerinin grev konusunda yaşadığı
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27286)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
289.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki bazı eğitim hizmeti uygulamalarıyla
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27287) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
290.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki bazı eğitim hizmeti
uygulamalarıyla ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27288) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
291.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’taki bazı eğitim hizmeti uygulamalarıyla
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27289) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
292.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki bazı eğitim hizmeti uygulamalarıyla
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27290) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
293.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27291) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
294.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27292)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
295.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’ın Çınar ilçesindeki bir köydeki okulun
sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
296.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Adnan Menderes Üniversitesindeki bir öğrencinin bir
dersten bırakılması ve okuldan uzaklaştırılması ile ilgili iddialara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/27294) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
297.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen toplumsal olaylara müdahale aracı ve
zırhlı müdahale aracı alımları ihalesini kazanan firmaya ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27295) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
298.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/27296) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
299.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27297)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
300.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, 1984 yılından itibaren yapılan karakollara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/27298) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
301.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul Maslak’ta bir orman arazisinin
imara açılmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27299) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
302.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay’ın Belen
ilçesinde bir köyde yapılan ağaç kesimlerine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27300) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
303.- Niğde
Milletvekili Doğan Şafak’ın, Niğde Mahmutlu Köyü Göleti
ve Su Toplama Havuzunun fiziki yapı sorunlarına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27301) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
304.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27302) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
305.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27303)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
306.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan personele
ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27304) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
307.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/27305)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
308.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olayları sırasında
verilen sağlık hizmetlerine ve eylemcilere tıbbi müdahalede bulunan doktorlarla
ilgili soruşturmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27306)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
309.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olayları sırasında
yaralanan veya hayatını kaybeden vatandaşlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27307) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
310.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, İzmir’deki bir diş ve
ağız sağlığı polikliniğinde yaşandığı iddia edilen olaya ve anadilde sağlık
hizmeti verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27308)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
311.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, İzmir’de bir poliklinikte yaşandığı iddia
edilen bir olaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27309)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
312.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, mahkum bir hastanın ameliyatı sırasında
jandarmanın ameliyathaneye girdiği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27310) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
313.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Gezi Parkı protestocularına yardım eden doktorların
gözaltına alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
314.- Muğla
Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın, bir üniversite
hastanesinde hastalardan yasal olmayan bedel talep edildiği iddialarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27312) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
315.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2012 yılında eğitim amaçlı yurt
dışına gönderilen Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluş personeline ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27313) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
316.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27314) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
317.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak Devlet
Hastanesinin yerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27315)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
318.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, ilaç firmalarının denetimine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27316) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
319.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Gezi Parkı protestoları sırasında yaralanan kişilere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27317) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
320.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27318) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
321.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yapımı planlanan hastanelere ve Kütahya
Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından yapılan bir duyuruya
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27319) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.06.2013)
322.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27320) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.06.2013)
323.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, toplumsal olaylara
müdahale amaçlı kullanılan maddelerin insan sağlığı üzerindeki etkilerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27321) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.06.2013)
324.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir’in Torbalı
ilçesindeki bazı mahallelerde yaşanan sağlık sorunlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27322) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
325.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Bakanlık merkez teşkilatı tarafından kiralanan
binalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/27323) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.06.2013)
326.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta sağlık
hizmetlerinde yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27324) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
327.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, ulaştırma
türleri arasındaki dengesizlik iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27325) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
328.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, 2002-2013 yılları
arasında Türk Hava Yollarının sponsorluk ve reklam harcamalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
329.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, PTT aracılığıyla gönderilen davetiyelerde
yaşanan sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/27327) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
330.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Kandıra’daki bazı köylerin yol sorununa
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/27328) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
331.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, sosyal paylaşım
sitelerine ait hesapların izlendiği iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27329) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.06.2013)
332.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, ABD istihbarat
birimlerinin arama motorları ve işletim sistemleri vasıtasıyla internet
kullanıcılarını izlemesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/27330) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
333.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, demir yolu
taşımacılığının özelleştirilmesi halinde gazi ve yakınları ile şehit
yakınlarının bu hizmetlerden ücretsiz yararlandırılmasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27331) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.06.2013)
334.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kiralanan veya satın alınan
araçlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27332) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
335.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Muş-Bitlis kara yolunun bir köyün içinden geçen
kısmında sık sık trafik kazası yaşanmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27333) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.06.2013)
336.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, THY’nin grev kırıcılığı yaptığı iddialarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27334)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.06.2013)
337.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında KPSS ile işe alınan
personele ve atamalar ile ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/27335) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2013)
338.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında mülakat ile işe alınan
personele ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27336) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.06.2013)
339.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, dokuzuncu
kalkınma planında deniz yolu ulaştırması ile ilgili ortaya konulan bazı
hedeflere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/27337) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.06.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 20 Milletvekilinin, Zonguldak'taki Tasman
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30.03.2012)
2.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 21 Milletvekilinin, sulama birliklerine ilişkin
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/709) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30.03.2012)
3.- Elazığ
Milletvekili Enver Erdem ve 19 Milletvekilinin, Elazığ'daki şeker pancarı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/710) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.03.2012)
9 Temmuz 2013 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK (Erzincan), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 135’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, fuarların Malatya ekonomisindeki yeri hakkında söz isteyen Malatya
Milletvekili Mustafa Şahin’e aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Mustafa Şahin’in, fuarların
Malatya ekonomisine katkılarına ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fuarların Malatya
ekonomisine katkılarından dolayı gündem dışı söz almış bulunmaktayım, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğu ile batı
arasında bir köprü görevi yapan Malatya, 2002 AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte
ekonomi, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür ve sanat alanlarında yapmış olduğu
hamlelerle bölgesinde her geçen gün cazibesini artıran bir il olmuştur.
Bölgesinde en fazla ihracat yapan, en fazla şirket açan, en fazla patent alan,
teşvik kapsamında en fazla istihdam gerçekleştiren, ihraç ürünlerinde
çeşitliliğini artıran bir ilimizdir. Bölgede lider olmak ve dış piyasalarda
rekabet etmek istiyorsak dünyada meydana gelen teknolojik değişim ve
yenilikleri kendi insanlarımıza sunmak için ilimizi âdeta bir fuar ve kongre
merkezi hâline getirmekteyiz.
Malatya’mızda
istihdam fuarı, kitap fuarı, tarım ve hayvancılık fuarı, yapı dekorasyon fuarı
ve geçen hafta 3-7 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen bölgenin en kapsamlı
ticaret ve sanayi fuarıyla birlikte kayısı festivalimizi de gerçekleştirdik.
İlimizin kültür ve sanat birikimini gelecek nesillere taşıma adına Anadolu’nun
en kapsamlı çalışması olan Uluslararası Kervansaray Buluşması ile Malatya
Uluslararası Film Festivali 2010 yılında hayata geçirilerek Anadolu’nun en eski
şehir devletinin kurulmuş olduğu ilimizin kültürel ve sanatsal anlamda
tanıtımına ciddi katkılar sunmuştur.
Değerli
arkadaşlar, bu çerçevede yapılan tanıtımlarla Kürt yazar Ahmedi
Hani’nin eseri olan “Mem u Zin”
adlı eserin âdeta açık hava film platosu olan Arapgir
ilçemizde çekilmesi, ayrıca yeni dizilerin çekilmesi için de çalışmalar devam
etmektedir.
8’inci
Cumhurbaşkanımız cennetmekân Sayın Turgut Özal’ın geleceği öngörerek
Malatya’mıza kazandırmış olduğu Turgut Özal Tıp Merkezinin referans
hastanelerden biri hâline gelmesi, sağlık turizmi noktasında tıp merkezimiz
âdeta dumansız baca görevi görmesiyle Malatya’mızın ekonomisine ciddi katkılar
sağlamıştır.
Değerli
milletvekilleri, ilimizde düzenlenen ulusal ve uluslararası kongre, sempozyum
ve çalıştaylara ev sahipliği yapacak potansiyele
sahip kongre ve kültür merkezimizle birlikte beş yıldızlı otellerimizin
azımsanmayacak seviyede olması, bu tarz organizasyonlara ev sahipliği yapmamızı
kolaylaştırmaktadır. Bir ilin
kalkınması, gelişmesi ve bölgesinde rekabet edecek duruma gelmesi sadece bir
alanda başarılı olmasıyla mümkün değildir. Onun için ekonomi, sağlık, ulaşım,
eğitim, kültür ve sanat alanlarındaki gelişmeleri ve yenilikleri ulusal ve
uluslararası fuarlar, festivaller ve kongrelerle gerçekleştirmemiz mümkündür.
Ayrıca, Malatya’mızda Beydağı Ağaçlandırma
Projesi’yle 888 hektar alanda çalışma gerçekleştirilmiş ve bu projenin de en
büyük özelliği Beydağı yüzeyindeki kaya parçalarının
tek tek makinelerle kırılıp yerlerine -çukurlarına- toprak doldurularak
fidanların ekilmesidir. Elbette ki biz bu ağaçlandırmayı yaparken,
Malatya’mızın âdeta oksijen deposu hâline gelmesine ve bu çalışmalar da bizim
gerçekten ileriye yönelik bir adım atmamıza vesile olmaktadır.
Ayrıca, bilindiği
gibi, diğer bazı birçok alanlarda park alanlarımızı, yeşil alanlarımızı
katlederek birtakım yapıların yapıldığını yüce milletimiz esefle izlemektedir.
Ayrıca,
geçenlerde, elbette ki talihsiz bir çıkışla beraber Gezi olaylarının vuku bulmasıyla
ülkemizde, yaklaşık kırk günden beri bizim bu kürsüden gerçekten hakaret
edilmedik hiçbir şeyimizi bırakmayan muhalefeti, biraz daha, bu aziz, mübarek
günde, ramazan ayında itidale davet ediyorum.
Özellikle,
buradan eli palalı insanları biz de lanetliyoruz ve kınıyoruz. Ancak bunları
görürken ellerinde sapanları, molotofları, havai
fişekleri, silahları olanları görmeyip de, polisimizin çekmiş olduğu o ızdırabı görmeden, burada, polislerimizin intiharına neden
olan konuları dile getirmenin de ne kadar akıllı ve mantıklı olduğunu, yine
yüce milletimiz esefle izlemekte.
Ayrıca, sokağa
indiğimizde kamu malına verilen zararların, polisimizin canına, malına… Veya
binmiş olduğu araçları tahrip edenlerin en azından o palalıdan bin kat daha
fazla aşağılık iş yaptığını, maalesef, burada, hiçbir muhalefet milletvekilinin
seslendirmediğine, dillendirmediğine şahitlik etmekteyiz. Elbette ki polisimiz
de bizim insanımız, esnafımız da bizim insanımız. Esnafımızın da artık imanına
tak diyecek bir noktaya getirmenin de pek de hayırlı bir adım olmadığını ben
düşünmekteyim. Onun için her şeyi mutlaka tadında bırakmamız gerekir. Sokağı
elbette ki böyle terör meydanlarına…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yani, palayı alıp kardeş kavgası çıkarmak iyi bir şey mi, bunu mu
savunuyorsunuz?
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Dinlersen, anlarsın!
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Elini indir, elini indir!
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Ama özür dilerim, dinleyeceksin, sen de indireceksin!
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Elini indir!
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Bana “Elini indir.” diyemezsin.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – İndir elini!
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Ben hiçbir terörü kesinlikle burada övmüyorum.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Oraya konuş!
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Sen düzgün konuş ya!
BAŞKAN – Lütfen
sayın milletvekilleri!
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Elini indir! Tehdit mi… Ne zannediyorsun kendini!
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Ben burada hiçbir zaman için eli palalı…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Bunu tweet’lerde atıp da AK PARTİ’li olduğunu söyleyen, aşağılık işler yapanları da
kınıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hiçbir zaman için
bu ülkede biz terörden yana olmadık.
BAŞKAN – Sayın
Şahin, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ŞAHİN
(Devamla) – Nereden nereye geldiğimizi de en iyi şekilde görüyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem
dışı ikinci söz, erozyonun oluşturduğu sorunlar ve çözüm önerileri hakkında söz
isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz’a aittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın,
erozyonun oluşturduğu sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMALETTİN YILMAZ
(Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken
idrak etmekte olduğumuz ramazan ayının Türk İslam âlemine ve tüm insanlığa
barış, huzur, saygı, sevgi, hoşgörü ortamı sağlamasını yüce Allah’tan niyaz
ederim.
Değerli
milletvekilleri, erozyon terimi son yıllarda ülkemiz gündeminde oldukça önemli
bir yer teşkil ediyor. Öncelikle, erozyon denilince akla ilk gelen jeolojik
manadaki erozyondan bahsetmek istiyorum.
Ülkemizde son
yıllarda toprak erozyonu sorununun sadece edebiyatı yapılıyor. Maalesef, her
yıl ülkemiz üzerinden 25 santimetre kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar
verimli araziye eş değer tarım toprağı muhtelif şekillerde yağmur, sel, kar,
rüzgâr, çığlar, heyelan ve bunlarla oluşan erozyonla kaybolmaktadır. Yılda
yaklaşık 743 milyon ton verimli vatan toprağı barajlara, göllere veya denizlere
akmaktadır. Yeteri kadar yeşillenemediği ve ağaçlandırma yapılamadığı için ve
de olanların da muhtelif sebeplerle imha edilen günümüzde, en ufak bir yağmur
yağdığında derelerimiz âdeta çikolata renginde akmakta; seller, heyelanlar pek
çok mal ve can kaybına sebebiyet vermektedir. Diğer taraftan bin bir emek ve
masrafla yapılan gölet ve barajların daha erken sürede dolmalarına ve devre
dışı kalmalarına, dolayısıyla ciddi bir ekonomik kayba sebebiyet vermektedir.
Geçtiğimiz yıllarda TEMA Vakfı aracılığıyla ülkemizde toprak erozyonu
bilinçlendirilmesi sağlanmaya çalışılmışsa da son yıllarda gerek bu Vakfın
gerekse Orman ve Su İşleri Bakanlığının bu yöndeki faaliyetleri oldukça
azalmıştır. Öncelikle ve özellikle ağaçlandırma çalışmalarını baraj ve gölet
havzalarında hızlandırmalıyız. Çam ağacı konusunda ısrarcı olmadan meşe,
gürgen, kestane, iğde, akasya gibi ağaçlara da yönlendirmeliyiz.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda başlatılan alım garantili orman fidan üretimini
daha fazla geliştirmeli, siyasi yandaş ve ahbap çavuş tasallutundan
kurtarmalıyız. Çalışkan insanımız, suyumuz, toprağımız ve güneşimiz çok daha
iyi değerlendirilerek yurt dışına boşuna döviz ödemekten kurtulmalıyız, hem de
akıp giden vatan topraklarımızı korumuş oluruz. On yılda 2 milyar 700 milyon
ağaç diktiğini ifade eden Hükûmet
yetkilileri, bu ağaçların dikimini ve bakımını dahi kontrol etmemektedirler. Ki
bu sayı için “Ya sayı saymasını bilmiyorlar ya da dayak yememiş.” gibi ifadeler
“İnanmazsan git say.” gibi terimlerle konu tartışılırken, bir gerçek var ki;
“Şehit ormanları adı altında oluşturulan ormanlarda bile 10 bin ağaç dikildi.”
diyor. Bakıyorsunuz, o kadar ağaç yok; hatta dayanamayıp sayıyorsunuz, 56
ağacın olduğunu tespit ediyorsunuz. Binlerce, milyonlarca ağaç bakımsızlıktan
kurumakta. Bu konuda herkesi bir kez daha hassas olmaya davet ediyorum. Keşke
her yıl milyarlarca ağaç dikilebilse.
Toprak
erozyonuyla mücadelede tek yöntem bitkilendirme değil
tabii ki ama en önemlisi ağaçlandırma olduğu için dikkatlerinizi çekmek
istedim.
Ülkemizin
erozyonla kaybı sadece verimli vatan toprakları değildir. AKP’nin on bir yıllık
iktidarı döneminde uygulanan yanlış politikalar, yanlış tercihler nedeniyle
millî, dinî ve manevi pek çok değerlerimiz, kutsallarımız sıradanlaştırılmaya
çalışılmış, saygınlığı kaybettirilmiş yani erozyona uğramıştır. Devriiktidarınızda devlete olan güven, adalete olan güven,
emniyete olan güven erozyona uğramıştır. Bugün söylediğini yarın yalanlayan,
adalet adına adaletsizlik, hak adına haksızlık yapan, vatandaşı tehdit eden,
azarlayan, yok farz eden; ülke insanımızı 36 etnik parçaya ayırmaya çalışan;
terörle ekonomik, sosyal, kültürel ve silahlı mücadele etmek yerine müzakere
yöntemini seçen; tutarsız dış politikalarıyla ülkemizi bölgede yalnızlaştıran,
AB’ye yaranmak için tüm kutsallarımızı ayaklar altına alan ve hâlâ işsizlikle
baş edemeyen, ekonomiyi düze çıkartamayan, pek çok insanımızın umutsuzluğa
kapılmasına sebep olan basiretsiz, beceriksiz ve hatta son zamanlarda şımarık
ve iktidar sarhoşluğu içindeki ve devamlı gerilim üreten siyaset anlayışınız
vatandaşlarımızın nezdinde siyaset kurumuna ve siyasetçiye ciddi bir saygınlık
kaybettirmiştir.
Tabiri caizse,
ülkemizdeki toprak erozyonu kadar devriiktidarınızdaki
millî ve manevi değerlerimizdeki erozyon da çok ciddi boyutlardadır. Üniter yapımızda, millî birlik ve beraberliğimizde, ülke
bütünlüğümüzde AKP’nin yaptığı tahribat erozyon gibi sessiz ve derinden
gitmekte, hazmede hazmede, hazmettire hazmettire
uygulanmaktadır. Türk milleti olan bitenin farkındadır ve zamanı geldiğinde
bunların hesabını mutlaka ama mutlaka soracaktır.
Değerli
milletvekilleri, ülke yönetimi ve vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk
edilemez. Bu duygu ve düşünceler içerisinde yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündem dışı
üçüncü söz, Ankara’da doğal gaz satışına getirilen 70 TL sınırlaması hakkında
söz isteyen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’ya
aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın,
Ankara’da doğal gaz satışına getirilen 70 TL sınırlamasına ilişkin gündem dışı
konuşması
AYLİN NAZLIAKA
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle ramazan ayının
hepimiz için hayırlı olmasını diliyor, on bir ayın sultanının hem ülkemize hem
dünyaya dostluk, kardeşlik ve huzur getirmesini temenni ediyorum.
Şimdi, bugün ben
evet, doğal gaz satışına getirilen bir sınırlamayla ilgili olarak söz almış
bulunuyorum değerli milletvekilleri. Çünkü Ankara’da öyle olaylar yaşanılıyor
ki son günlerde bunun ancak bir kamera şakası programında var olabileceğini
düşünebilirsiniz. Ben de az önce bunu teyiden
Meclisteki doğal gaz satın alma noktasına gittim, PTT’ye gittim ve orada da
bana aynı şey söylenildi. Az önce gündem dışı konuşmadaki talebimde de
iletildiği gibi, Ankaralılar bu kartlarıyla birlikte doğal gaz almaya
gittiklerinde kendilerine bir sınırlama getirildiğini öğreniyorlar. 70 TL’nin
üzerinde doğal gaz alınamayacağı bilgisi iletiliyor kendisine. Bunun hangi
gerekçeyle olduğunu sorduklarında ise bunun EPDK’nın uygulaması olduğu
söyleniliyor. Ancak, araştırdığımız kadarıyla, öğrendiğimiz kadarıyla bu
uygulama Ankara dışında bir başka ilde yok değerli milletvekilleri. Onun için
BAŞKENT GAZ bunu hangi gerekçeyle uyguluyor, hangi karara istinaden uyguluyor,
EPDK neden böyle bir karar aldı -eğer gerçekten böyle bir karar aldıysa- bunun
gerekçesi nedir; bunları tabii, buradan Sayın Bakana sormak istiyoruz.
Bakın, değerli
milletvekilleri, geçen yıl Nisan ayında doğal gaza yüzde 18,8 oranında zam
yapıldı. Yetmedi, Ekim ayında 9,8 oranında bir zam daha yapıldı yani reel
olarak yüzde 28,6 zam yapıldı. Ama, Nisan 2012’den bugüne kadar baktığımızda
yüzde 33,3’lük bir zam söz konusu. E, şimdi, asgari ücrete yaptığınız artışlar
ortada, işçi maaşları ortada, memur maaşları ortada. Onun için siz hangi
gerekçeyle yüzde 33,3’lük bir zammı yapıyorsunuz, bunu vatandaştan hangi yüzle
talep ediyorsunuz, gerçekten bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Bakın, geçen yıl
zam artışı olmadan önce, nisan ayında, hatırlayacağınız gibi metrelerce
kuyruklar oluşturuldu ve vatandaşlar orada sıraya girip önceden, zam öncesi
doğal gaz almaya çalıştılar. Ben de gittim, o vatandaşlarla birlikte bir pazar
günü sabahtan akşama kadar kuyrukta kaldım, onlarla sohbet ettim, onların gelir
ve gider kalemlerini bire bir onların ağzından dinledim. Biliyor musunuz, o
vatandaşlarımız o sıcakta, o güneşin altında sadece ve sadece 5 ila 10 lira
arasında tasarruf edebilmek için bekliyorlardı. Ha, bu rakam size az geliyor
olabilir, bu rakamı ciddiye almıyor olabilirsiniz; o ayrı.
Size bir daha
başkentimizden manzaralar sunayım o hâlde. Geçen yıl gene nisan ayında,
Ankara’nın Keçiören ilçesinde bir aile doğal gaz alamadığı için kömür gazı
zehirlenmesinden yok oldu değerli arkadaşlar. Ben o ailenin annesini ziyaret
ediyorum ve her gittiğimde şunu görüyorum: Gardırobunda çocuklarının ve
torunlarının mantolarını, paltolarını koklayarak hâlâ günlerini geçiriyor bu
anne. Bu da yetmedi, gene geçtiğimiz aylarda Ankara’nın göbeğinde bir olay daha
yaşandı; Melisa bebek, sekiz günlük bir bebeğimiz yanarak öldü. Neden? Çünkü
ailesi doğal gaz alacak güçte olmadığı için katalitikle ısınmaya çalışıyordu ve
sobanın düşmesi sonrasında çıkan yangın nedeniyle yaşamını kaybetti Melisa
bebeğimiz.
İşte,
başkentimizde bütün bunlar yaşanılırken siz neden böyle bir sınırlama getirip
de vatandaşın üç beş kuruşluk tasarrufuna göz dikiyorsunuz bunu anlayamıyorum.
Ha, diyelim ki BAŞKENTGAZ kâr etmiyor, o zaman bununla ilgili de verileri
aktarayım size: Bakın, BOTAŞ’tan metreküpünü 73 kuruşa alıyor BAŞKENTGAZ, daha
sonrasında da 1 TL’ye satıyor yani alış ve satış fiyatı arasında yüzde 40’lık
bir kâr oranı söz konusu. Dolayısıyla, bu kâr yetmiyor da mı vatandaşın cebindeki
üç beş kuruşa göz dikiliyor, bunu gerçekten anlaması mümkün değil.
Bakın,
tüketicinin korunması hakkındaki 5’inci madde diyor ki: “Hizmet sağlamaktan
haklı bir sebep olmaksızın kaçınılmaz.” Oysaki bu getirilen uygulama tamamen
hizmet sağlamakta bir sınırlama getirilmesidir, tamamen tüketici haklarına da
aykırıdır. Kanuna aykırı olan bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmesi konusunda
sizleri uyarıyor ve özellikle şu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Bakın,
Gezi Parkı olaylarında gördük, Hükûmet kendi vatandaşına biber gazı sıkma
konusunda son derece bonkör davrandı. Kendi vatandaşına, bu kadar, biber gazı
sıkma konusunda cömert davranan bir Hükûmet neden kendi parasıyla doğal gaz
almak isteyen vatandaşa bir kısıtlama getiriyor, bunu öğrenmek istiyorum.
Onun için, bir an
önce doğal gaza getirilen sınırlamayı kaldırın, biber gazına sınırlama getirin
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Türkoğlu,
İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre söz istediniz.
Hangi beyanınızı düzeltmek için söz istiyorsunuz?
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkanım, dün akşamki birleşimin kapanış
oturumunda, burada beşinci bölüm üzerine yapmış olduğum konuşmalarda sözlerimin
yasa dışı örgütleri teşvik anlamında olduğuna ilişkin sataşmalar oldu, hakaretvari sataşmalar da oldu. Müsaade ederseniz onlarla
ilgili uygun bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun,
üç dakika söz veriyorum.
V.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun,
8/7/2013 tarihli 134’üncü Birleşimde yapmış olduğu konuşmadaki bazı
ifadelerinin yanlış anlaşıldığına ilişkin konuşması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün gece 478 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin beşinci bölümü üzerinde
yapmış olduğum konuşma sırasında iktidar partisi sıralarından yapılan
sataşmaların arasında bazı milletvekillerinin şahsıma karşı hoş olmayan
ifadelerde bulunduklarını tutanakları incelediğimde tespit ettim. Bu husustan
dolayı söz aldım. Ancak, ne o milletvekillerinin kimler olduğunu ne de
söylediklerini sizlere aktarmayacağım. Hatta “Bu sözleri iade ediyorum.” da
demeyeceğim çünkü bugün ramazanın birinci günü ve ben oruçluyum.
Dünkü konuşmamda
“Bugün iktidarda bulunan parti ve Hükûmetin anlayışını, kadrolaşma
politikasını, başka düşüncelere yaklaşımını, otoriter, baskıcı, hatta
diktatörlük diye nitelendirilebilecek yönetimlerde görmek mümkündür.” tespitini
yaptım. Bu noktadan hareketle, tarihte ve özellikle Türk-İslam topluluklarında
yaşanmış örneklerle ve nitelemelerle konuşmamı süsledim. Bu konuşmanın hiçbir cümlesi,
yasa dışı örgütlere ve denetimsiz sokak hareketlerine olumlu, sıcak baktığım
anlamında değerlendirilemez. Sokaktaki illegalite ve
karanlık örgütler asla ve asla tasvibimizi alamaz ama elinde tencere, tava ve
düdüklerle protesto edenleri görmek ve anlamak için çaba sarf etmeyenler, gözü
kapalı olanlar, kalp gözü kapalı olanlar arasında hiç kimse olmamızı beklemesin.
Ben, bu salondaki
herkes gibi Müslüman bir Türk olarak doğdum. Babam bana ve diğer 6 kardeşime
İslam’ın ahlak ve faziletini, Türklüğün gurur ve şuurunu aşıladı. Bu yaşıma
kadar kendimi Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı
kadar Türk hissettim. Babam iyiyi güzeli, doğruyu ve hayırlıyı aramamızı, takip
etmemizi öğretti. İyi, güzel, doğru ve hayırlı olmadığını fark ettiğimizde, o
şey ne olursa olsun terk etmeyi, gerekirse af ve özür dilemeyi de öğretti. Her
şeyi öğretti ama kula kul olmayı, köle olmayı öğretmedi. Haksızlık karşısında
susmayı, dilsiz şeytan olmayı hiç öğretmedi. Sadece babam olduğu için değil,
öğrettikleri ve öğretmedikleri için de onu rahmetle anıyorum.
Müslüman bir Türk
olduğum için Cenab-ı Allah’a şükrediyorum. Ellerim
niyaz için semaya açıldığında Yüce Allah’a “Son nefesimde şehadet kelimesini
nasip et, ondan önce de ‘Ne mutlu Türk’üm.’ demeyi nasip et Yarabbi.” diye dua
ediyorum.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Neyi düzeltti, onu anlamadık da.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Söz talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Biliyorsunuz…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Konuşmacı beni kastederek, söylediğim sözleri çarpıttı; 69’a göre
söz istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Havada nem var.
BAŞKAN – Yok
efendim, isminizi zikretmedi yani söz konusu değil.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Onunla ilgili herhangi bir şey, kimseye sataşma yok Sayın Başkan.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Tutanaklarda benim…
BAŞKAN – E, değil
Sayın Milletvekilim. Dün gördük biz, tutanakları okuduk.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Efendim, tutanaklardaki ifadeler bana ait, beni kastetti. Sayın
Başkanım, yerimden bir dakika söz istiyorum. 60’a göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Evet,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 20
milletvekilinin, Zonguldak’ta yer altında ve yüzeyde meydana gelen çökme ve
deformasyon (tasman) sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/708)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Zonguldak çok
küçük bir yerleşim birimiyken taş kömürünün bulunması ve 1840'lı yıllardan
sonra taş kömürü üretimine başlamasıyla hızla büyümüş, kentleşmiş ve 1924
yılında il olmuştur.
Cumhuriyetimizin
kuruluş ve gelişme süreçlerinde, gerek taş kömürü üretimi gerekse demir-çelik
üretim tesisleriyle ülke ağır sanayisinde çok önemli görevler üstlenmiştir.
Taş kömürünün son
derece stratejik ve ülke sanayisi için önemli bir ham madde olması nedeniyle
bir taraftan yerin altında kömür üretimi devam ederken, diğer taraftan yerin
üzerinde Türkiye'nin dört bir tarafından gelen insanlarımızın oluşturduğu hızlı
bir kentleşme olgusu yaşanmıştır.
Bugün için de
özellikle dünyada su ve enerji savaşlarının hüküm sürdüğü bir süreçte, taş
kömürü üretimi ulusal ekonomimiz ve bağımsızlığımız için son derece önemlidir.
Taş kömürünün planlı üretimi, hem istihdam yaratması hem de ithalatı azaltması
anlamında Zonguldak ve ülkemiz için büyük önem taşımaktadır.
Ancak, diğer
taraftan, Zonguldak, kent merkezinde 1990’lı yıllarda gözlemlenmeye başlayan ve
bugün içinden geçtiğimiz süreçte oldukça artan "tasman" sorunuyla
karşı karşıyadır.
Zonguldak
kentinde, bazı semtlerde daha yoğun, ancak genele yayılan çökmeler söz
konusudur. Bu nedenle 2012 yılının sadece ilk üç ayında Zonguldak'ta ciddi 4
olay yaşanmış, Ocak ayının başında Gelik-Ayiçi
Mahallesinde 25 metre derinliğinde bir obruk meydana gelmiş, Ocak ayı sonunda
Atatürk Lisesi yanındaki 1 bina meydana gelen çatlaklar nedeniyle boşaltılmış,
Mart ayı içerisinde de yine 2 binada meydana gelen çatlaklar nedeniyle
binalardan biri yıkılmak diğeri boşaltılmak zorunda kalınmıştır. Şu an Site
Mahallesinde 6-7 bina boşaltılmıştır.
İncivez'deki tasmanın
derinliği 18 cm gibi oldukça önemli bir değerdir. Kozlu, Gelik,
İnağzı, Dilaver ve Tepebaşı'nda ise 8 cm'ye varan
düşey yönlü hareketler söz konusudur. Zonguldak kent merkezinde ise 3 cm
civarında yukarı yönlü ilginç bir hareket saptanmıştır.
Kent merkezinde
giderek artan ciddi can ve mal kayıplarına neden olabilecek kadar önemli bir
boyuta ulaşan "tasman" olgusunu tetikleyen nedenlerden birisi yer
altı madenciliği olarak görülmekle birlikte, diğer bir olgunun da kentin yoğun
olarak konumlandığı kıyı ön görümünün neredeyse tamamının jeolojik olarak kireç
taşı özelliğine sahip olması, kireç taşının su ve hava ile temas ettiğinde
bozulan bir yapıya sahip olması nedeniyle sıkça karstik boşluklar (mağara
sistemi) yaratmasıdır.
MTA tarafından
uzun yıllar önce çıkartılmış, Zonguldak karst haritasında da kireç taşı
formasyon-larının bulunduğu yerlerde geniş yer altı
boşluklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Koordinasyon içerisinde AFAD'ın da üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesi
gerekir.
Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi ve öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hakan S. Kutoğlu ekibi
tarafından Zonguldak kenti için son derece önemli olan bu konuda 2005 yılından
itibaren bir çalışma başlatılmış olmasına karşın, üniversite olanaklarının
kısıtlı olması ve yeterli ödeneklerin şu ana kadar sağlanamaması nedeniyle
konunun çok daha geniş ve ayrıntılı olarak incelenmesi, araştırılması
zorunluluğu doğmuştur.
Bugün için acilen
sismik-tomografik araştırmalar yapılarak yer altında ve yüzeyde meydana gelen
çökme ve deformasyonların haritalandırılması zorunludur.
Tasman bir bütün
olarak Zonguldak kentinin hayati sorunudur. Bu konunun tüm detaylarıyla
incelenerek, alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98’inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104’üncü ve
105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
28 Mart 2012
1) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
2) Doğan Şafak (Niğde)
3) Sakine Öz (Manisa)
4) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
5) Turgut Dibek (Kırklareli)
6) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Arif Bulut (Antalya)
9) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
10) Ömer Süha Aldan (Muğla)
11) Hasan Akgöl (Hatay)
12) Namık Havutça (Balıkesir)
13) İhsan Özkes (İstanbul)
14) Faik Tunay (İstanbul)
15) Veli Ağbaba (Malatya)
16) İlhan Demiröz (Bursa)
17) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18) Mahmut Tanal (İstanbul)
19) Nurettin Demir (Muğla)
20) Mevlüt Dudu (Hatay)
21) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve 21 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/709)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çiftçilerimiz açısından büyük öneme sahip olan Sulama Birlikleri
başta asli amacı olan sulama sorunları ve su kayıpları olmak üzere, personel,
altyapı gibi problemlerin içinde boğuşarak kendi kaderlerine bırakılmışlardır.
Sulama Birliklerine ilişkin söz konusu sorunlarının tespiti ve çözüme
kavuşturulması amacıyla Anayasa'nın 98’inci maddesi ile İç Tüzük’ün
104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederim.
30.03.2012
1) Oktay Vural (İzmir)
2) Muharrem Varlı (Adana)
3) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
4) Bahattin Şeker (Bilecik)
5) Ali Halaman (Adana)
6) Seyfettin Yılmaz (Adana)
7) Lütfü Türkan (Kocaeli)
8) Ali Öz (Mersin)
9) Koray Aydın (Trabzon)
10) Mehmet Günal (Antalya)
11) Mustafa Kalaycı (Konya)
12) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
13) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
14) Ali Uzunırmak (Aydın)
15) Ruhsar Demirel (Eskişehir)
16) Mehmet Erdoğan (Muğla)
17) Celal Adan (İstanbul)
18) Meral Akşener (İstanbul)
19) Zühal Topcu (Ankara)
20) Reşat Doğru (Tokat)
21) Alim Işık (Kütahya)
22) Sinan Oğan (Iğdır)
Gerekçe:
Sulama Birlikleri 90'lı yıllarda Türk çiftçisinin tarımsal
sulamaya ilişkin sorunlarını çözmek için kurulmuş, bu amaç doğrultusunda her
geçen gün sayıları artarak 358'e ulaşmıştır. DSİ tarafından yıllar önce inşa
edilen sulama kanalları da zamanla bu birliklere devredilmiş bu birlikler de
İçişleri Bakanlığı denetimi ve gözetimine verilmiştir.
Sulama Birlikleri kurulurken Devlet Su İşlerinden devir alacağı
sulama tesisinin görev alanındaki mahalli idarelerin (belediye ve köy tüzel
kişilikleri) durumuna göre tamamı köylerden oluşan veya belediye ve köylerden
oluşan birlikler olarak iki farklı grupta kurulmuşlardır.
Birlikler görev alanlarındaki mahallî idarelerin durumuna göre ilk
kurulmaya başlandığı yıllarda Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda Anayasanın
127'nci maddesi, 442 sayılı Köy Kanunu, 1580 sayılı Belediye Kanunu, 5442
sayılı İl İdaresi Kanunu’na göre kuruluşlarını tamamlayıp kamu hukuk tüzel
kişiliği kazanmışlardır.
1580 Sayılı Belediye Kanunu değişince yeni çıkarılan 5393 sayılı
Belediye Kanunu’nda birlik kurulmasını sağlayan madde olmadığı için 2005
yılında 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu çıkarılarak, birliklerin
bundan sonra bu kanuna göre hareket etmeleri sağlanmıştır.
358 sulama birliği içinde norm kadro uygulamasına göre personeli bulunan
192 adet birlikte toplam 1.998 adet kadrolu işçi, 68 adet birlikte 1.142 adet
geçici işçi çalışmaktadır; kalan 98 adet birlikte çalışan işçi personel
bulunmaktadır.
2007 yılında belediye ve mahallî idareler için norm kadro
yönetmeliği uygulamaya geçmiş fakat kuruluşunda belediye bulunan sulama
birlikleri norm kadroya tabi olurken, tamamı köylerden oluşan birlikler norm
kadroya tabi olmamışlardır.
22/3/2011 tarihinde Resmî Gazete’de
yayınlanan 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanunu’nda, sulama birliklerinin
mahallî idare birliği olmaktan çıkacağı, dolayısıyla norm kadro uygulamasının
kalkacağı için daimî işçi kadrosunda olan kadrolu işçiler ile norm kadro
bulunan memur kadrosu karşılığı 5393/49 maddesine göre çalışan tam zamanlı işçi
sayılmayan sözleşmeli kamu personellerin durumunun ne olacağı belirsizdir.
Yine bu süreçte, su kanallarının altyapı sorunlarının yaşandığı,
bakımının yeteri şekilde yapılmadığı, önemli ölçüde su kayıplarına neden olduğu
görülmektedir. Sulama birlikleri âdeta kendi kaderlerine bırakılmış durumdadır.
Sulama birlikleri hiçbir teknik desteğe sahip olmadığı için işlevlerini de tam
olarak yerine getirememekte ve çok önemli maddi kayıplara neden olmaktadırlar.
Ayrıca, sulama birliklerinin başka bir sorunu da elektrik
borçlarıdır. Enerji fiyatlarının her geçen gün giderek artmasının da etkisiyle
birliklerin önemli bir elektrik borcu oluşmuş, ödenemez duruma gelmiştir. Tarım
kesimine yönelik olarak enerji fiyatlarında hiçbir indirim yapılmamakta,
köylümüz icra takipleri ile karşı karşıya kalmaktadır.
Türk tarımı için büyük öneme sahip sulama birliklerinin böylesine
sorunlarla boğuşması çiftçimizi de mağdur etmektedir. Bu nedenle, sulama
birliklerinin sorunlarına dönük bir Meclis araştırması açılması ve Mecliste
tartışılması önem arz etmektedir.
3.- Elâzığ Milletvekili Enver
Erdem ve 19 milletvekilinin, Elâzığ ilindeki şeker pancarı üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/710)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Elâzığ ilimizdeki şeker pancarı üreticilerinin içinde bulundukları
durumun incelenmesi ve karşılaştıkları sorunların giderilmesi amacıyla
Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 104-105’inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 26/3/2012
1) Enver Erdem (Elâzığ)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Meral Akşener (İstanbul)
4) Ali Uzunırmak (Aydın)
5) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
6) Muharrem Varlı (Adana)
7) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
8) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
9) Ali Öz (Mersin)
10) Sadir Durmaz (Yozgat)
11) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
12) Emin Çınar (Kastamonu)
13) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
16) Sümer Oral (Manisa)
17) Murat Başesgioğlu (İstanbul)
18) Celal Adan (İstanbul)
19) Ali Halaman (Adana)
20) Mehmet Erdoğan (Muğla)
Gerekçe:
Elâzığ ilimizde şeker pancarı üretimi, ciddi bir potansiyele sahip
olmasına rağmen son zamanlarda, şeker pancarı üretimi ile uğraşan çiftçilerin
karşılaştıkları sorunlar, uygulanan kotalar ve şeker fabrikasının
özelleştirilmesi sebebiyle üretim çok düşmüş ve giderek yok olmak
noktasındadır.
Elâzığ da 1980’li yıllarda, 50 bin dekarlık alanda ekim yapılıp,
350-400 bin ton şeker pancarı üretilip işletilirken, 6.500 çiftçi şeker pancarı
üretimi ile uğraşıyordu. 2009 yılında uygulanan kota 200 bin ton, taahhüt edilen
150 bin ton, çiftçi sayısı 2.513, şeker pancarı ekilen köy sayısı 77; 2010
yılında kota 200 bin ton, taahhüt edilen 128 bin ton, çiftçi sayısı 1.921, köy
sayısı 68; 2011 yılında kota 210 bin ton, taahhüt 150 bin ton, çiftçi sayısı
1.753, köy sayısı 65 ve 13 bin hektarlık alanda ekim yapılmıştır.
Son yıllarda şeker pancarı üretimi ile uğraşan çiftçi sayısı ciddi
bir şekilde azalmıştır. Elâzığ Şeker Fabrikası’nın özelleşmesi ile 2012 yılı
için taahhüt edilen üretim gerçekleşmeyecek ve ilimiz ekonomisi ciddi manada
zarar görecektir.
Şeker pancarı ürününün, sadece şeker üretiminde kullanıldığı
düşünülmemelidir. Şeker pancarından elde edilen yaş ve kuru küspe hayvancılık
için önemli bir yem olarak kullanılmakta, şeker pancarı üretiminin azalması
hayvancılığı da olumsuz etkilemektedir.
Uygulanan kota sebebiyle çiftçiler ektikleri alandan fazla üretim
olmaması için dua eder duruma gelmişlerdir. Çünkü taahhüt ettikleri miktarın
üzerinde üretim yaptıklarında, taahhüt fazlası üretim için yarı fiyatına alım
yapılacak ve parası 6 ay sonra ödenecektir.
Girdi fiyatlarının artması, mazot ve gübre desteklerinin yeterince
sağlanmaması, enerji borcu nedeniyle sularının kesilmiş olmasından çiftçiler,
taahhüt ettikleri üretimi gerçekleştirememiş ve fabrika avukatları vasıtasıyla
icraya verilmişlerdir. Çiftçilerin yanlış uygulamalardan dolayı üretim
yapamadıkları ve geçim sıkıntısı içinde olmaları yetmiyormuş gibi şimdi de
icrayla uğraşmaktadırlar.
Ayrıca şeker pancarı, geleceğin yakıtı olarak bilinen biyoetanol üretiminde kullanabilecek temel ham maddelerden
birisi olması yanında, yüksek oranda endüstriyel girdiler (gübre, ilaç,
mekanizasyon vb.) kullanımı gerektiren bir bitkidir. Bu nedenle yan sektörlerin
gelişmesi açısından da en fazla destek sağlayan önemli bir tarımsal üründür.
İlimizde şeker pancarı üretimi, yaklaşık 60 bin insanı dolaylı
olarak etkilemektedir. Şeker pancarı üretimi yapamayan ve köyünde geçinemeyen
çiftçiler şehir merkezine göç etmekte ve sosyal hayata uyum sağlayamamaktadır.
Bu durum çarpık kentleşmeye ve işsizliğin artmasına sebep olmaktadır.
Üretiminden tüketimine kadar en fazla istihdam sağlayan şeker
sektörü ülkemizde son yıllarda yeterince desteklenmemektedir. Üretimde
kullanılan girdi fiyatlarında enflasyonun kat kat üzerinde artış olurken, şeker
pancarı alım fiyatları yıldan yıla azalmıştır.
2000 yılında 100 ton şeker pancarı üreten bir çiftçi, bir traktör
alırken, 2011 yılında 100 ton şeker pancarı üreten bir çiftçi ancak
masraflarını ve işçiliğinin karşılığını alabilmektedir.
Elâzığ ilimizde, şeker pancarı üretiminin tekrar eski seviyelerine
getirilmesi için, çiftçilere mazot, gübre, ilaç ve tohum destekleri verilmeli,
şeker fabrikası yeni teknoloji ile donatılmalı, şeker pancarı işleme kapasitesi
artırılmalı ve uygulanan kota kaldırılmalıdır.
Elâzığ ilimiz ve ülkemiz ekonomisine önemli katkı sağlayan şeker
pancarı üreticilerinin sorunlarının araştırılması, bölgede yaşayan insanların
ekonomik ve refah düzeylerinin arttırılması için gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve
105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel
Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/7/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İdris
Baluken
Bingöl
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi’nin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan (10/79) bağımsız yargı sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun 9/7/2013 Salı günlü
birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Değerli milletvekilleri, hoşgörü,
kardeşlik ve rahmet ayı mübarek ramazanınızın hayırlara, barışa ve çözüme
vesile olmasını diliyoruz ve aynı duygularla bütün İslam âlemine huzurlu,
barışlı günler diliyoruz.
Bugünkü araştırma önergemizin konusu, bağımsız yargı. Bağımsız
yargıyla ilgili çok ciddi sorunlar yaşıyoruz ve bununla ilgili özellikle
olağanüstü yargı konusu olan özel yetkili mahkemelerde, özel ağırlaştırılmış
ceza mahkemelerinde çok ciddi sorunlar bulunmaktadır. Bağımsız yargı, adalet
mülkün temelidir yani yurttaşın uğradığı haksızlıklar karşısında sığınacağı tek
liman. Ulusal yargı ne kadar sağlıklı işlerse Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde, ulusalüstü yargıda da başvurular o
oranda azalıyor ama Türkiye, maalesef, Avrupa’da mahkûmiyet rekoru kıran bir
derecelenmeye sahip.
Adil yargılanma için hazırlık soruşturmasından son soruşturma
evresine kadar bir bütün. Bu işleyişin çarkındaki sakatlık, usulde hatalar
esası da etkilemektedir. Bu nedenle, adli kolluktan polis ve jandarma kolluğuna
kadar, adli personelden yargıç, savcı ve avukatlara kadar, bina, araç, gereç ve
kırtasiyeden teknolojiye kadar, eğitimden staja, içtihatlardan evrensel hukuka
bir bütün olarak ele alınması ve sorunların irdelenmesi gerekmektedir.
Gizli dinlemeden özel ağır ceza mahkemelerine, yargının
siyasallaşmasına, bürokratlaşmasına, uzun gözaltı ve
tutukluluk sürelerine, cezaevlerinde hak ihlallerine, rüşvetten iş yoğunluğuna,
müruruzamana uğrayan davalara, yargıç teminatından bağımsız, tarafsız,
hakkaniyete uygun makul sürede yargılamalara sorunların bir bütün olarak ele
alınması gerekmektedir.
İstinaf mahkemelerinin kuruluşunun gecikmesinden Yargıtayın yeni yapılanmasına, Anayasa reformundan HSYK’nın yapılanmasına rağmen yeniden yapılanmasına,
baroların vesayetten arınmasına, icra dairelerinin keşmekeşten arınmasına,
bilirkişilik konusunun ve adli tıp yapılanmasının tebligattan kararlara,
infazlara kadar devasa sorunlarının araştırılması gerekmektedir.
76 milyon nüfusun yükünü taşıyamayan yargı sorunlar yumağı hâline
gelirken, olağanüstü yargıda çete ve siyasi davalarda siyasi iktidarların
tehdidi, ulusalüstü yargı sorunları, Hükûmetin
temsili ve yargıç seçimlerine kadar acil olarak çözülmesi gereken sorunlar
bulunmaktadır.
Çocukların yargılanmasından bilişim suçlarına, özel yetkili
mahkemelere, yargı birliğinden yargıç teminatının her alanda sağlanmasına kadar
sorunların tespiti ve çözümü için yeniden bir yapılanmaya gidilmesi zorunlu
olmuştur.
Adalet Bakanlığının vesayetinin sorgulanması, “Kuruyla beraber yaş
da yanar.” yaygın inanışının kırılması, Duverger’in deyimiyle “Adaletin
olmadığı yerde herkes suçlu duruma düşebilir.” anlayışının kamu vicdanında
tartışıldığı günlerden geçiyoruz. Bu amaçla bağımsız yargının, adil yargılama
koşullarının sağlanması için bir araştırma yapılması gerekmektedir.
En son olarak Çağlayan Adliyesinde 50 avukata polisin ve özel
güvenliğin saldırarak, yaralayarak, kelepçeleyerek gözaltına alındığı
fotoğrafları bu kürsüden göstermiştim. Üç gün önce, yine Çağlayan Adliyesinde,
dördüncü katta, adliyenin içinde bir savunma avukatı, Avukat Bahri Bayram Belen
polisin gözü önünde saldırıya uğrayıp yaralandı ve müdahale bile edilmedi. Bu
çok ciddi yargı sorunları taşıyan, adliyenin içinde de güvenliğin olmadığı
anlamına gelen, çok ciddi bir durumdur.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru
yoluyla yapılan, uzun tutuklulukla ilgili başvurularda yeni yeni kararlar
verdi. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarını dikkate aldı,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özellikle güvenlik ve özgürlükle ilgili
5’inci, adil yargılanmayla ilgili 6’ncı maddelerini dikkate alarak Türkiye’de
siyasi davalarda, özel yetkili mahkemelerde, Terörle Mücadele Kanunu’ndan
kaynaklı suçlarda ve yargılamalarda bunun 2 katına çıkarılmasının ve uygulamada
uzun bir süre uygulanmasının kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Şimdi, bir taraftan “Üçüncü yargı paketinde bir şeyler yaptık.
dedi Hükûmet, bir şeyler olmadı. Hatta “Milletvekilleri çıkacak.” denildi,
Mecliste 8 tutuklu milletvekili var. Sonra, dördüncü yargı paketi geldi, orada
da “Düşünce özgürlüğü konusunda adımlar attık.” denildi. Orada da
“Milletvekilleri kanımca tahliye olmalı.” dediler Kabinenin hukukçu bakanları.
Oradan da çıkmadı.
Anayasa Mahkemesi en son, bireysel başvuruları kabul etti. “Uzun
tutukluluk kabul edilemezdir.” dedi ve bunların arkasından hemen yeni bir karar
verdi. Anayasa Mahkemesinin bu yeni verdiği karar, iptal kararıdır arkadaşlar.
Uzun tutukluluğun katmerleştirildiği, Terörle Mücadele Kanunu’ndan kaynaklanan,
tutukluluk süresini 2 katına çıkaran uygulamayı, kanunu kabul edilemez buldu ve
iptal etti yani beş sene uzun tutukluluk durumunu Terörle Mücadele Kanunu’na
göre on yıla çıkaran mevzuatı iptal etti.
Şimdi Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Hükûmete bir yıl süre tanıyorum,
bir kanunu çıkarın.” Hükûmetin üç yüz altmış dört gün beklemesi gerekmiyor
arkadaşlar. Adalet söz konusu olduğu zaman vicdanın devreye girmesi lazım,
insanlığın devreye girmesi lazım, duyarlılığın devreye girmesi lazım. Bu
ertelenemez, ötelenemez bir şeydir. Yani, Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararını
yazar yazmaz, Hükûmetin bu düzenlemeyi iptal ettiğine dair teklifinin de hemen
Meclise gelmesi gerekir. Bu bir yanı.
İkinci yanı, buradan hâkimlere ve savcılara seslenmek istiyorum:
Gerçekten “Özel yetkili mahkemeler kapatıldıktan sonra elinizdeki davaları
bitirin.” dedi diye Meclis, bunu kötüye kullanmak gerekiyor mu acaba? Bizim
Şırnak milletvekilleri -yine geçen hafta buradan ifade ettim- örgüt üyeliğinden
yargılanıyorlar, istenen ceza beş yıl. Dört buçuk yıldır tutuklular arkadaşlar,
dört buçuk yıl… İstenen ceza beş yıl. Daha savunmalar verilmedi, bitmedi. E,
zaten cezasını fazlasıyla çekmiş yani bunu yüzde 50 ’de artırsanız, yedi buçuk
sene de olsa, infazı düşürdüğünüz zaman bu kadar süre yatacak. Buna yargılama
denebilir mi şimdi? Hadi, beraat ettiler diyelim -düşünce özgürlüğünden
yargılanıyorlar zaten- peki ceza adaletinde geriye dönüşü sağlayacak bir
mekanizmayı kim yaratabilir? Mağduriyeti kim giderebilir? Bu haksızlığı kim
giderebilir? Yargıtay yarın dese ki: “Senin verdiğin karar yanlıştır, beraat
etmesi gerekirken beş sene boşuna yatırmışsın cezaevinde. O beş yılı, kaybolan
yılları -meclisin milletvekili üyesi olan, bu Meclisin- nasıl geri getirilecek?
Bakın, arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi karar veriyor. Burada üçüncü,
dördüncü yargı paketi çıkıyor. Özel yetkili mahkemeler gereğini yapmıyorsa
Hükûmete düşen bir tek görev vardır: Bu kanunla beraber Anayasa Mahkemesinin
kararına uymak ve özel yetkili mahkemelerin elinde kalan davaları da elinden
alıp temelli kapattırmaktır, tarihin çöplüğüne gömmektir, doğru olan budur.
Eğer, bu doğruyu siz geciktirirseniz, kendiniz açısından da, adalet açısından
da yanlış yapmış olursunuz diyoruz.
Bu nedenle, araştırma önergesinin kabulünü diliyorum.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Yusuf Başer, Yozgat Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP’nin yargı bağımsızlığı ve yargı sistemine ilişkin
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkan, öncelikle konuşmama başlamadan önce, rahmet ayı,
mağfiret ayı ve cennetin kurtuluş ayı olan ramazan ayının aziz milletimize ve
insanlığa barış getirmesini, huzur getirmesini ve kardeşlik getirmesini, akan
gözyaşının dinmesine vesile olmasını yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’mızın 138’inci ve
devamı maddelerinde, hâkimlerin görevlerini yaparken bağımsız oldukları,
Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak ve vicdani kanaatlerine göre karar
verecekleri teminat altına alınmıştır. Yine, aynı şekilde, hiçbir kimsenin
makam, merci, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere, hâkimlere emir ve
talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde
bulunamayacağı da hüküm altına alınmıştır.
Anayasa’mızın 139’uncu maddesinde hâkimler teminat altına alınmış,
142’nci maddesinde ise hâkimlerin bağımsızlık esasına uygun olarak karar
verecekleri belirtilmiştir. Biraz önceki konuşmasında BDP adına konuşan sayın
milletvekili, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmesi noktasında iktidar
partisine bir görev veriyor. Tutukluların, tutuklu milletvekillerin tahliye
edilmesine ilişkin olarak Hükûmete ve iktidar partisine görev veriyor.
Değerli arkadaşlar, biz, AK PARTİ olarak Anayasa’mızda yazılı olan
metinlerde de açıkça görüleceği gibi, biz, o noktada hâkimleri ve savcıların
bağımsız olduğunu, tarafsız olduğunu belirtiyoruz. Bu noktada adil bir
yargılama için ve hukuk devletinin olmazsa olmaz kuralı olan hâkimlere ve
savcılara talimat verme yetkimizin, hakkımızın olmadığını buradan bir kez daha
ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Adalet hizmetleri, köklü bir devlet geleneğine sahip aziz
milletimize yakışmayacak bir şekilde yıllarca geçmiş iktidarlar tarafından
ihmale uğratılmış ve halkımızın adalet sistemine güveninin en az olduğu bir
dönemde, 2002 yılında AK PARTİ iktidara gelmiştir. Adalet sisteminde olan ve
grup önerisinde belirtilen sorunların tamamı 2002 yılı öncesi Türkiye'nin
sorunlarıydı, bunun özellikle bilinmesini istiyorum. AK PARTİ iktidarıyla
birlikte adalet sistemine ilişkin sorunların çoğu sorun olmaktan çıkarılmış ya
da azaltılmış, AK PARTİ on yıllık iktidarında adalet hizmetlerinin her alanında
önemli atılımlar gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda, yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığının güçlendirilmesinin yegâne yolu olan demokratik meşruiyetin
gerçekleştirilmesi için mevzuatlarımız yenilenmiş, fiziki ve teknik altyapı
geliştirilmiş, ceza infaz kurumlarının modernizasyonu, insan kaynaklarının
kapasitesi artırılmış, adalet teşkilatının yeniden yapılandırılması noktasında
önemli adımlar atılmıştır. Yargının daha katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir
bir kurum hâline getirilmesi sağlanmış, güven veren adalet sistemini kendisine
vizyon olarak görmüştür.
2002 yılından önce, adliyeler, hükûmet konaklarının kuytu
yerlerinde, merdiven altlarında, kiralık apartman dairelerinde, iş hanlarında
teknik donanımdan yoksun olarak faaliyet gösteriyordu. Mahkemelerin iş yükü son
derece artmış, yargılama makul sürede tamamlanamıyor, hâkim ve savcı sayısı,
adalet personeli yetersizdi. Cezaevindeki isyanlar ve kötü muameleler, hem
ulusal ve hem de uluslararası kamuoyunun gündemine geliyordu.
Demokratik meşruiyete dayanmayan, hâkim ve savcıların temsil
edilmediği, Avrupa standartlarından uzak ve kast sisteminin hâkim olduğu bir
HSYK mevcuttu. AK PARTİ olarak, Türkiye’de yargı bağımsızlığının,
tarafsızlığının, hâkimlik teminatının ve hukuk devletinin güçlenmesinin yolu
olarak HSYK’nın ve Anayasa Mahkemesinin yapısıyla
ilgili olarak önemli değişiklikler yapılması gerektiğine karar verdik ve 2010
yılında yapmış olduğumuz halk oylamasıyla birlikte, HSYK, demokratik meşruiyet,
şeffaf ve geniş tabanlı bir yapıya kavuşturulmuştur. HSYK’da
ilk derece hâkimlerin ve savcıların ve avukatların temsili sağlanmış, kendi
içinde yapılı olan bu kast sistemi değiştirilmiş ve hâkimlerin ve yargının
temsil kabiliyeti artırılmıştır.
AK PARTİ iktidarıyla birlikte, yargı bağımsızlığına ve
tarafsızlığına ve saygınlığına uygun olarak Türkiye’nin dört bir yanı, ili ve
ilçeleri adalet saraylarına kavuşturulmuştur. Cumhuriyet tarihinde yapılanların
6 katı oranında adalet sarayları inşa edilmiştir. Yine, aynı şekilde, bilişim
teknolojisi yargının hizmetine sunulmuş, daktilo makinesiyle çalışan adliyeler
bilgisayarlarla donatılmış, Ulusal Yargı Ağı Projesi’yle birlikte nüfus, polis,
adliye, seçim kurulları dâhil olmak üzere hepsi ulusal yargı ağına alınmış,
avukatların ve vatandaşların İnternet üzerinden dava açma yolları açılmıştır.
Yüksek mahkemelerin fiziki altyapıları güçlendirilmiş, Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın binaları konumlarına uygun olarak yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu dönemde demokrasi
standartlarını yükselttik, hukuk devletini güçlendirdik. 2002 yılından bugüne
yapılan mevzuat değişiklikleriyle, evrensel hukuka uygun olarak insan hak ve
özgürlüklerinin genişletilmesi hedeflenmiştir. Geçen yüzyılın devletçi zihniyeti
terk edilmiş, insan odaklı anlayış benimsenmiştir. Türk hukuk sisteminin temel yasaları yenilenmek
suretiyle insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dayalı devlet
anlayışı tesis edilmiştir. Hâkim ve savcılarımızın yurt içinde ve yurt dışında
eğitim almaları sağlanmış, dünyadaki gelişmeleri takip etmelerine imkân
tanınmıştır. Ceza infaz kurumları, aile mahkemeleri, çocuk mahkemelerinde
psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı uzmanlar istihdam edilmiş, adil
yargılanmanın olmazsa olmaz şartları oluşturulmuştur. İnfaz mevzuatı
yenilenmiş, infaz sistemimiz uluslararası standartlara uygun hâle getirilmiş,
yargıda denetimli serbestlik teşkilatı kurulmuş, gizli dinlemeler dahi -kanunu
yoktu- kanunlu hâle getirilmiştir. Yargının
hızlandırılmasına ilişkin olarak kanunlar çıkarılmış, mahkemelerin iş yükü
azaltılmış, Yargıtay ve Danıştayın iş yoğunluğu göz
önünde tutularak yeni daireler kurulmuş, üye sayısı arttırılmış ve kapasiteleri
güçlendirilmiştir. Yaptığımız yargı reformu sayesinde yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı genişletilmiş, demokrasimizin güçlendirilmesi bakımından Avrupa
Konseyi, Avrupa Birliği ve Venedik Komisyonu tarafından olumlu
değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi uzun
tutukluluk süresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna dair karar vermiş, yasama
organına da yeni düzenleme yapma noktasında bir yıllık süre vermiştir. İptal
gerekçesi Anayasa’mızın 13’üncü maddesinde yazılı olan ölçülülük ilkesidir.
Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinde yazılı olan 10 yıllık kuralı bir
yıl daha yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesince de yürütmeyi durdurma kararı
verilmemiştir. Dolayısıyla, bu aşamadan sonra verilecek olan kararlar bağımsız
hâkimlerimizin ve savcılarımızın kararlarıdır, onların vereceği kararlara da
herkesin uyması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de herkesin ama
herkesin hukuka uyması gerekiyor. Velev ki avukat olsun, hâkim olsun, savcı
olsun, bunların daha çok bu kararlara uyması gerektiğini düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaşlarımızın hak
ihlalleri konusunda biliyorsunuz 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
yerine Anayasa Mahkemesine başvurmanın da yolunu gerçekleştirdik. Yaptığımız
reformlarla birlikte yargı kimsenin ön ya da arka bahçesi olmayacak, yargı
milletin olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF BAŞER (Devamla) – Hukuk millet adına işleyecek, hâkimler
millet adına karar verecek, her şeyin sahibi de millet olacaktır diyor,
hepinize saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, sayın hatip bize atıfta
bulunarak, söylemediğimiz konularda “Hükûmete talimat verin, yargıyı…” şeklinde
konuştuğumuzu söyledi. Buna açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan, iki dakika söz veriyorum sataşma
nedeniyle.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Yozgat Milletvekili Yusuf Başer’in BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Değerli arkadaşlar, sanıyorum, epey
hukukçu var aranızda. Ben burada konuşurken benden daha iyi de duyuyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etti arkadaşlar, bunu anlayacaksınız. İptal
olunca ne olacak? İktidar partisi, Hükûmet yeni teklif getirecek bir yıl
içinde. Bu, yasa yapmadır, Anayasa’nın gereğini yapmadır ama siz böyle
anlıyorsanız bir diyeceğimiz yok, yani bunu yargıya talimat olarak mı söyledim?
“Yargıya talimat verin, tutuklu milletvekillerini serbest bırakın.” mı dedim?
Bu şekilde mi anladınız? E, anladınızsa vallahi, yazıklar olsun diyorum.
Biz size, hukukun, uzun tutukluluğun, Anayasa Mahkemesinin,
evrensel değerlerin ne olduğunu anlattık. Elbette ki, değil hukukçu, hukuk
nosyonu olan bir kişi dahi yargıya, bağımsız yargıya talimat verilmeyeceğini
bilir, haddini bilir. Hiçbir
milletvekilinin de haddi değildir arkadaşlar, hiç kimse talimat veremez değil
mi, veremez değil mi arkadaşlar? Ama bir kişi hariç: Sayın Başbakan talimat
verebilir, “Ben yargıya talimat verdim, BDP için gereğini yapın.” 10 bin siyasi
tutuklu içeride, milletvekilleri içeride, belediye başkanları, il meclisleri,
genel meclisleri, parti yöneticileri, parti genel başkan yardımcıları...
Yapmayın arkadaşlar, bunu ben söylemedim. Hadi buyurun. Başbakan yalan mı
söylüyor? “diyeceksiniz”, “Demedi.” mi diyeceksiniz, yani bunu siz yapmadınız
mı? Hükûmetin başında Başbakan, partinizin başında Başbakan, talimat vermiş.
Demek ki işinize gelince tutuklatmakta yargıya talimat verebilirsiniz ama uzun
tutuklulukta adaletsizliği gidermekteyse susarsınız. Bu, yanlış, doğru olan bu,
hukuk yapalım, doğru olan bu. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkanım, Sayın Başbakanımızın bir
sözünü çarpıtarak ifade etti, yargıya talimat olarak algıladığını söyledi.
Cevap vermek istiyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ne çarpıtması efendim? “Talimat verdim.”
diyor. Bütün basın yazdı, televizyonlar verdi. Ahmet Aydın, Allah sizden razı
olsun. Başbakanın söylediklerini de mi yok sayacaksınız? Yapmayın ya!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydın, size de iki dakika söz veriyorum
sataşma nedeniyle.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Her şeye cevap vermek zorundalar ya,
Allah Allah!
2.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, şurada, Anayasa’nın 138’inci maddesi, mahkemelerin
bağımsızlığını çok net bir şekilde düzenliyor. Hiçbir kurum, kuruluş, organ,
merci yargıya talimat veremez.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Yazıyla mı Sayın Hatip,
yazıyla mı?
AHMET AYDIN (Devamla) – Asla ve asla veremez, birincisi bu.
TUNCA TOSKAY (Antalya) - Başbakana söylediniz mi bunu?
AHMET AYDIN (Devamla) – İkincisi: Şöyle bir husus var…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Ana dilde savunmayla ilgili Sadullah
Ergin’e talimat verelim.” diyen kimdi?
AHMET AYDIN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Türkiye
Cumhuriyeti’nde her bir vatandaş, savcıyı yeri geldiğinde göreve davet
edebilir…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Tabii, tabii!
AHMET AYDIN (Devamla) – …suç ihbarında bulunabilir, suç
duyurusunda bulunabilir. Bu, yargıya talimat değildir, bu bir.
İkincisi: Evet, 8 tutuklu milletvekilinden bahsediliyor. Evet,
milletvekillerinin tutuklu olmasını biz de içimize sindiremeyiz, bu bir, ama
şunu da düzeltmemiz lazım: Bir kişi, seçilip milletvekili olduktan sonra
tutuklanmadı, kamuyu yanıltmayın; tutuklu olanları milletvekili seçmek
suretiyle salıvermeye çalıştınız arkadaşlar. Bu gerçeği de ortaya koymamız
lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜLKER CAN (Eskişehir) - Aynen öyle.
AHMET AYDIN (Devamla) – Yani, milletvekili seçildikten sonra
tutuklanan hiç kimse yok. Buna asla müsaade etmeyiz.
ÜLKER CAN (Eskişehir) – Doğru, bravo Başkanım!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Onlar YSK’dan “Seçime girebilir.”
diye belge alanlar.
AHMET AYDIN (Devamla) – Onlar tutukluyken vekil yapıldı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - YSK’nın sorumluluğu kimde?
AHMET AYDIN (Devamla) – Bir başka husus: Üçüncü ve dördüncü yargı
paketiyle birlikte biz şunu getirdik, biliyorsunuz, adli kontrol müessesesi
vardı. Belli bir süreye kadar -üç yıla kadar ya da beş yıla kadar, neyse- üç
yıla kadar olan suçlarda tutuklama yapılmıyordu, adli kontrol yapılabiliyordu.
Biz ne yaptık? Adli kontrol müessesesinin üst sınırını kaldırdık. Bir kişi
yirmi yılla yargılansa, otuz yılla yargılansa dahi mahkeme isterse
salıverebilir, tamamen mahkemenin takdirindedir tutuklama. Tutuklama en son
başvurulması gereken bir çaredir. Tutuklamayı asla savunmuyoruz ve bu açıdan,
tutuklama üst sınırını ortadan kaldıran, adli kontrol üst sınırını ortadan
kaldıran gene bu iktidardır. Bir kişi otuz seneyle, kırk seneyle bile
yargılansa mahkeme isterse tutuklu, isterse tutuksuz yargılayabilir. Tamamen
mahkemenin takdirinde olan bir şeyi siyasi iktidarla bir şekilde benzeştirerek,
örtüştürerek ya da talimat verdirme durumuna getirmeye kimsenin hakkı yok.
Sayın Başbakanın da, bizlerin de milletvekilleri olarak bu ülkede hiç kimsenin
artık talimat vermeye hakkı da, yetkisi de yok.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ben buradan Ahmet Aydın’a…
BAŞKAN – Söylediniz, biliyoruz, kayıtlara geçti efendim,
söyleyeceğiniz sözler.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
Sayın Ahmet Aydın, Allah aşkına, bir…
Sayın Başbakanı savunacağım diye özrü kabahatinden büyük şeyler
söyledi.
BAŞKAN – Evet, Sayın Aydın açıklama yaptı. Siz de…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Ahmet Aydın, şunu görüyor musunuz?
BAŞKAN – Evet, Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Haydi Başbakan bunu yanıtlasın, bütün
gazetelerde, televizyonlarda bu var.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen Sayın Özkan…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Bu konuda, Sayın Grup Başkan
Vekilinin söylediği konuda…
BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen oturun, böyle bir usulümüz yok,
lütfen…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Efendim, bir dinleyin, Sayın Başkan,
bir dinleyin lütfen, belki iyi bir şey söyleyecek.
BAŞKAN – Hayır, niye dinleyeceğim, dinlenecek bir şey yok efendim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Bir şey söyleyeceğim, lütfen
dinleyin.
BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen yani…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bakın, ben mesela merak ettim yani
bir milletvekili…
BAŞKAN – Merak edebilirsiniz Sayın Korkmaz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Baş başa sana söylesin, anlatsın sana.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tutanaklara geçmesi için söyleyecek Sayın
Başkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkanım, hemşehrim
Mustafa Balbay milletvekilidir, onunla ilgili iki dakikalık söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Özkan, bu yapılan doğru değil ki o zaman her sayın
milletvekili çıksın, istediğini söylesin burada.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Hayır, bunların tutuklu oldukları
dönemde…
BAŞKAN – Grup önerisi görüşülüyor, kimin söz hakkı olduğu burada
listede belli, lütfen ama…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Tamam, teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Bahri Bayram Belen avukattır, Burdurludur, saldırıya uğramış bir savunma
avukatıdır. Ramazan Bey de Burdur Milletvekilidir, duyarlılığını dile getirdi.
Başkan, ramazan ayındayız, biraz tahammül de gerekiyor yani, vallahi gerekiyor,
daha birinci gündeyiz.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- BDP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel
Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Değerli arkadaşlar, Barış ve Demokrasi
Partisinin bağımsız yargı sorunlarının araştırılmasıyla ilgili olarak verdiği
Meclis araştırması önergesi üzerinde, lehinde olmak üzere, söz aldım. Öncelikle
sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Şimdi, az önce Sayın Aydın da dile getirdi, daha önceki konuşmacı
arkadaşımız da konuşmasının içerisinde dile getirdi, şu tutuklu milletvekilleri
meselesi veya tutukluyken aday olabilir mi, aday olamaz mı konusu sık sık
tartışılıyor burada. Arkadaşlar, yani hiç yakışmıyor bize. Burada çok sayıda
hukukçu arkadaşımız var, aynı komisyonda çalışıyoruz yani evrensel bir ilke
var: Masumiyet karinesi. Yani şimdi masumiyet karinesini biz Türkiye’de yok
sayıyoruz. İşte, efendim, milletvekili tutukluymuş. Ya arkadaşlar, tutukluysa
hükümlü mü? Şimdi milletvekili tutukluyken aday olabiliyor mu, olamıyor mu?
Olabiliyor, anayasal hakkı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Yüksek Seçim Kurulu izin verdi
mi?
TURGUT DİBEK (Devamla) – Yani Yüksek Seçim Kuruluna başvurduğunda,
“Sen tutuklusun, senin adaylığını ben veto ediyorum, aday olamazsın.” mı diyor?
Şimdi, bu konuyu bu kadar basit, hepimizin bildiği ölçüde dahi değerlendirmeden
çıkıp burada polemik yapmak hiç yakışmıyor. Bunu zaman zaman Sayın Başbakan da
yapıyor.
Burada, bakın, geçen gün yaptığım konuşmada da söyledim, Sayın
Cumhurbaşkanının son üç yıldır 1 Ekimde burada yaptığı konuşmalara bir bakın,
yani Parlamentonun açılışında yaptığı konuşmalara bir bakın. O konuşmalardan
sonra Sayın Başbakanın çıkıp… Çünkü Sayın Başbakan dayanamıyor, o bildiğimiz
üslubu nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanına mutlaka yanıt verme ihtiyacı duyuyor.
Gazeteciler daha burada, dışarıda yakalıyor kendisini. Bakın, Sayın
Cumhurbaşkanı her seferinde şunu söylüyor: Tutukluluk süreleriyle ilgili şikâyetini
dile getiriyor, millî iradenin mutlaka Parlamentoda görevini yapması
gerektiğini, milletvekillerinin tahliye olması gerektiğini, burada bulunmaları
gerektiğini… Masumiyet ilkesinden bahsediyor.
Sayın Egemen Bağış da burada. Avrupa Birliğinin bu son 2012’deki
ilerleme raporunu her beraber gördük. Orada, her ne kadar “Biz o raporu kabul
etmiyoruz, çöpe atıyoruz.” gibi şeyler söyleseniz de Sayın Bakan o rapor var,
orada duruyor yani onlar da bu ülkeyi takip ediyorlar, onlar da bir şeyler
yazıyorlar. Orada da bunlar dile getiriliyor ama Sayın Başbakan şunu söylüyor,
her 1 Ekimden sonra diyor ki: “Hayır, biz Sayın Cumhurbaşkanı gibi
düşünmüyoruz.” Ya, bunu nasıl söyler bir Başbakan? Sayın Başbakandan az önce
bahsedildi, Anayasa’nın işte ilgili maddesi, “Yargıya talimat verilemez.” Bu
söz, talimat değil midir Sayın Aydın? Yani, “Biz Sayın Cumhurbaşkanı gibi
düşünmüyoruz.” “Milletvekillerinin tutukluluğu sona ermeli, uzun tutukluluk
süresi sona ermeli” dediğinde…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Birlikte düşünse de suçluyorsunuz.
TURGUT DİBEK (Devamla) –...“Biz Sayın Cumhurbaşkanı gibi
düşünmüyoruz, polemiğe de girmek istemiyorum.” dediğinde sizin söylediğiniz
sözleri söylüyor. Tutuklular sanki mahkûmdurlar, sanki bu insanlar suç
işlemiştir, bu insanların terörist olduğu kesinleşmiştir? “Onlar orada
yatacaktır.” demiyor mu Sayın Başbakan? Yani, şimdi, sayın mahkeme hâkim ve
savcıları bunu nasıl anlıyorlar?
Önergeye geleceğiz de sürenin yarısı gitti. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu oluştuktan
sonra şimdi AKP sözcülerine bakıyorum, buraya geldiklerinde söyledikleri şu,
aslında onların içerisinde mahcubiyet var: “Efendim, adliye sarayları yaptık,
işte bilgisayarla donattık, yeni binalar yaptık.” Sayın Bakan da diyor ki: “38 tane
yeni cezaevi yapıyoruz.” Yeni cezaevleri yaptınız. Bakın, o adliye binalarının
içerisinde hukuk yoksa, adalet yoksa, o adliye binalarının içerisinde haksızlık
varsa, insanlar oraya gittiklerinde eğer huzuru bulamıyorlarsa, kafaları
karışıksa, yani o binaları yapsanız ne olacak, yapmasanız ne olacak?
Yani, şimdi, burada, o HSYK’nın
yapısının nasıl oluştuğunu hep beraber biliyoruz. Bakanlık bir talimat verdi,
tüm Türkiye’deki hâkimler, o listeye blok olarak oy kullanmadı mı? Kim kimi
kandırıyor, kullanmadı mı? O HSYK yapısı oluştuktan sonra… Bakın, şu Ergenekon
davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin o kararlarını da dikkate alarak
uzun tutuklulukla ilgili hepimizin aslında hukukçu olarak düşüncesini ortaya
koyan ve muhalefet şerhi yazan bir başkan vardı: Köksal Şengün. O başkanı
derhâl o HSYK oradan alıp bir yerlere sürmedi mi? Hatırlayın. Yani şu Yargıtay
ve Danıştaydaki hâkim ve savcılar, daha emeklilik
süreleri gelmeden emekliye ayrılmak zorunda kalmadılar mı?
Bakın, Türkiye’de hukuk, yüksek yargı, bir liyakat ve kıdem vardı,
bunun içi doluydu ama öyle bir hâl geldi ki… İçindeyiz arkadaşlar, burada,
Adalet Komisyonunda ben de iki dönemdir sizlerle beraber çalışıyorum; bu
aşamaya nasıl geldik, hangi paketlerle geldik, hangi yasal düzenlemeleri
yaptık, tek tek hepsinin içindeyim, biliyorum. Ama şu anda gelinen noktada,
Türkiye'nin en önemli sorunu, değerli arkadaşlar, yargı bağımsızlığı olmuştur;
bakın, en önemli sorunu.
Geçen akşam burada bir şey söyledim bu palalı saldırganlarla
ilgili. En son, Sayın Ertuğrul Günay’ın da o konuda çok önemli bence bir
uyarısı var. Yani orada, bu kadar vahim bir olay, korku yaratmış, infial
yaratmış, sonuçlarını düşünmeden o hâkimlerin karar vermesinin altında bir şey
yatıyordu; bunun başka bir izahı olamaz.
Sayın Kaplan bir şey okudu az önce. Yani, bu ülkenin Sayın
Başbakanı, zaman zaman bir şeyler söylüyor. Çok net çıktı, hepimiz dinledik
yani onu orada çevirmenin, evirmenin bir şeyi yok ki. Arkadan, zaman zaman
sizler arkasını topluyorsunuz söylediklerinin; o da yetmiyor, o sözle ilgili
olarak 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un açıklamalarını hatırlıyor musunuz?
Hatırlıyorum, 2012’nin Eylül ayıydı. BDP’li
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili tartışmalar vardı,
çok iyi, hatırlayın, bak çok değil. Ekim ayından bu yana ne kadar geçmiş? Yani,
sekiz ay falan geçmiş diyelim ki veya dokuz ay geçmiş, neyse, on ay. Sayın
Başbakan, o süre içerisinde demişti ki: “Biz yargıya talimatı verdik, gereği
yapılacak.” Ya bu sözü söyleyebilir mi Başbakan, yani bu ülkenin Başbakanı,
hukukçu olmayabilir ama Anayasa’yı biliyor, her şeyi biliyor. Yani “Talimat
verdik.” sözcüğünün içerisinde aslında ne anlam taşıdığını bilmiyor mu? Biliyor
ama o, aslında bir itirafta bulunuyor. Sayın Okur: “Yok, dili sürçmüştür.”
diyor, “Yok, öyle bir görüşme yaptığını zannetmiyorum.” diyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin geldiği nokta bu.
Yine geçenlerde, Sayın Başbakan, burada, şu alkol yasasıyla ilgili
bir şeyler söyledi. Burada derken, grupta söyledi. Yani “iki ayyaş” lafını
geçiyorum yani onu nasıl söyledi? Onu da arkadaşlarınız, Sayın Hüseyin Çelik,
çıktılar, evirdiler, yok işte, lafın… O da dil sürçmesi demedi de “Öyle laf
olsun diye söyledi.” Ya laf olsun diye söylenebilecek olan söz müdür? Onun
içeriğinde bir şey var ama sizler dahi ondan mahcup oldunuz, utandınız hep
beraber ve onun çok fazla konuşulmasını istemediniz. Ama arkasından bir şey
söyledi ilaveten, dedi ki: “Ya, dinimizin gereğini niye kabul etmiyorsunuz.” Ki
şu anda gerçekten mübarek bir ayın başlangıcındayız, ramazanın ilk günü,
milletimizin ramazanını da kutluyorum bu vesileyle. Onun da arkasını arkadan
kim topladı? Anayasa Mahkemesi Başkanı topladı. Ne dedi? “Ya, Sayın Başbakan,
siz ne diyorsunuz! Yani, bu yorgun vicdanları daha fazla yormayın.” dedi.
Oradan da yani Anayasa Mahkemesi Başkanından bir açıklama geldi.
Bakın, hukuk, Türkiye’de yargı bağımsızlığı… Gerçekten, ben bunu
bir yapıcı eleştiri olarak görmenizi istiyorum. Buradaki bizi dinleyen ben
AKP’li milletvekillerimizin de aslında gelinen noktada çok huzursuz olduklarını
görüyorum, zaman zaman söylüyorum, sizler de bunu biliyorsunuz. Adaletin en
önemli kavramı vicdandır değerli arkadaşlar. Bir defa vicdanlar huzurlu olacak,
yani hâkimlerin, savcıların verdiği kararlardan sonra toplumun vicdanı huzurlu
olacak. Orada bir sorun varsa, işte bence en büyük problem orada başlıyor.
Bakın, o satırlı olay… Şimdi, siz insanlara eğer beline silahı
koymuş çıkmışsa, ne bileyim, beline bıçağı koyup çıkmışsa nasıl “Niçin silah
taşıyorsunuz, niçin bıçak taşıyorsunuz?” diyeceksiniz? O elinde palalı
insanlara polis tarafından -gözleri önünde polisin- müdahale edilmiyorsa, savcı
veya yargıçlar tarafından -bilmiyorum hangi gerekçeyle, onu da bilmiyorum yani
o gerekçeyi de okumak istiyoruz inşallah gerekçeyi de görürüz- serbest
bırakılıyorsa, o insanlar, toplumda yaşayanlar, bu saldırılar karşısında
adalet, hukuk gereğini yapmıyorsa, “Ben kendimi nasıl koruyacağım?” düşüncesine
girmeyecek midir? Yani çok basit anlatmaya çalışıyorum.
Şimdi, gelinen noktada, bakın, Türkiye’nin önünde değerli
arkadaşlar, çok önemli bir süreç de var. Yani bu, işte sizin takip ettiğiniz,
önümüzdeki Ekimde, biliyorsunuz, hep onu da söylüyorsunuz demokrasi paketi de
gelecek ama yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı eğer biz bunu gerçek anlamda
kâğıt üzerinde değil de hayata geçiremez isek, inanın Türkiye’nin bu sorunların
altından kalkmasının bence hiçbir şekilde önüne geçemeyeceğiz diye düşünüyorum.
O kadar çok konu var ki bu konuda verebileceğim örnekler ama zaman
kısıtlı olduğu için birkaç şey daha söyleyeyim, sizlerle paylaşmaya çalışayım:
Şimdi, Danıştayda, dün baktım, 2 tane seçim yapılması
gerekiyordu biri 25’i, biri 28’i… Yani Danıştay Başkanının seçilmesi lazım
değerli arkadaşlar, ama seçilemiyor. Herhâlde Türkiye’nin tarihinde böyle bir
şey olmadı; aday yok, üçüncü tur da yapılmadı bildiğim kadarıyla. Niye
yapılmadı? Yani, gelinen noktada, işte az önce arkadaşlarımızın bahsettiği o
reformlar, Yargıtayın, Danıştayın
yenilendiği, dosya sayılarının eritilmeye çalışıldığı, yeni dairelerin
oluşturulduğu, bunlardan bahsediyorsunuz ama Danıştay hâkimi… Danıştay
Başkanlığı için şu anda aday çıkmıyor. İnsanlar, oradaki hâkimler -150 küsur
hâkim var, kaç kişi aday olabilir bilemiyorum- aday olmak üzere o cesareti
bulamıyorlar, bir yerlerden işaret bekliyorlar. İşte, yargı böyle tarafsız ve
bağımsız olmaz.
Yani birileri işaret gösterecek en yüksek önemli kuruma ve buradan
denecek ki:“Danıştay Başkanı şu olacak.” Ama kimin
okul arkadaşı olacak bilmiyorum. Biliyorsunuz, Sayın Arınç’ındı
arkadaşı çünkü Sayın Arınç’ın öyle bir sözü vardı:
“Allah verdikçe veriyor.” diyordu. Şimdi yeni başkan kimin okul arkadaşı
olacak, onu da merak ediyorum, hep beraber göreceğiz değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK (Devamla) - Öneriyi destekliyoruz. Bence bir komisyon
kurup bu önerinizi enine boyuna tartışmalıyız diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, isim
vererek sayın grup başkan vekili ilerleme raporuyla ilgili bazı şeyler söyledi,
netleştirmek istiyorum. İki dakika söz istiyorum.
BAŞKAN – Anlaşılmadı Sayın Bağış, ön tarafa gelir misiniz. Ne için
söz istiyorsunuz?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Sayın konuşmacı,
benim sözüm olduğunu iddia ederek Avrupa Birliği ilerleme raporuyla ilgili bir
konuşma yaptı. Müsaade ederseniz bir açıklama yapmak istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O kadar gitmeyecek, şurada duracak Sayın
Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şurada efendim…. Bir de önünüzü ilikleyerek
kürsüye doğru, âdettir. Önümüzü de ilikleyerek kürsüyle konuşurken…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, usul öyle.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Sayın Başkan,
ismimi vererek bir şeyden bahsetti, düzeltme yapmak istiyorum.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Sataşma yapmadım ki, açıklamasını
belirttim. “O raporu çöpe attınız.” dedim, başka bir şey demedim.
BAŞKAN – Sayın Bağış, sataşma var mı? Ne dedi de sataştı? Ne
söyledi, sataştı?
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Sayın Başkan,
raporun çöpe atıldığını söyledi, attığımızı söyledi, ben atmadım. Ben ne
yaptığımı, o raporla ilgili ne açıklama yaptığımı izah etmek istiyorum.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Başka bir şey demedim ki.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Aydın, Bakan izah ediyor, siz oturun yerinize
lütfen.
Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Avrupa Birliği Bakanı Egemen
Bağış’ın, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, sayın ana muhalefet partimizin grup
başkan vekilinin herhâlde hafızası karıştı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Grup başkan vekili değil, sadece
milletvekili.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) – İlerleme raporu
yayınlandığında o raporu biz çöpe atmadık. Anayasa Komisyonu Başkanımız ifade
özgürlüğü kapsamında, çıktığı bir televizyon programında raporu kendisi çöpe
attı. O raporla ilgili, ben Avrupa Birliği Bakanı olarak raporun yayınlandığı
gün bir açıklama yaptım ve raporu “Bir bozuk saat gibi günde iki kez doğruyu
gösterir.” diye açıkladım. Raporun içerisinde doğru olan şeyler vardır.
Örneğin, o raporun 32 faslının 32’sinde de Avrupa Birliği, 17 faslı siyasi
sebeplerle engellemesine rağmen, Türkiye'nin 32 faslın tamamında ilerleme
kaydettiğini itiraf etmektedir. Ama, raporun içerisinde kabul edemeyeceğimiz
bir şeyler de vardır.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Özellikle yargıyla ilgili Sayın Bakan,
yargıyla.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) – Mesela, ilk defa bu
sene ilerleme raporunda Türkiye'deki farklı inanç gruplarına yönelik Türkiye'de
bir hoşgörüsüzlük kültürü olduğu iddia edilmiştir. Hâlbuki, geçtiğimiz yıl
içerisinde Türkiye'de Akdamar ibadete açılmıştır, Sümela ibadete açılmıştır,
alınan kararlar çerçevesinde yaklaşık 2 milyar dolar değerinde mülkler farklı
inanç gruplarının kurmuş olduğu vakıflara iade edilmiştir. Bu kadar çok
açılımın yapıldığı, bu kadar çok bonkör bir şekilde, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin kendi vatandaşlarını kucakladığı bir dönemde “Türkiye'de hoşgörüsüzlük
kültürü vardır.” deyip hepimizi itham altında bırakmak yanlıştır. Onları da
eleştirdik ama hiçbir şekilde biz “Bu raporun tamamı yanlıştır.” da demedik.
Ancak, raporun içerisinde, özellikle, tanımadığımız bir ülkenin dönem
başkanlığında kaleme alınan, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin dönem başkanlığında
kaleme alınan rapor içerisindeki bu yanlışlıkları ortaya çıkarmak için raporu
tamamlayıcı bir raporu biz hazırladık. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti kendi
ilerleme raporunu kendi yazdı. 2012 yılı içerisinde AB yolunda attığımız reform
adımlarının dökümünü çıkarttık, 286 sayfa tuttu, her bir milletvekilimize de,
sizlere de onu gönderdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) – Eğer, Avrupa
Birliğinin yazdığı raporlara verdiğiniz değer kadar kendi devletimizin yazdığı
rapora da bir göz atarsanız, Türkiye'nin yaptıklarını görürsünüz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Doğru olsa atarız tabii, doğru olsa.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- BDP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel
Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi aleyhinde söz
isteyen Hakan Çavuşoğlu, Bursa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Mübarek
ramazan ayının hayırlara vesile olmasını ben de niyaz ediyorum.
Çok değerli arkadaşlar, geçtiğimiz iki yıllık zaman zarfında
gerçekten de Parlamentomuzda uzun tutukluluk, tutuklu milletvekilleri, yargı
bağımsızlığı, tarafsızlığı noktasında bu kürsüden birçok söz söylendi, önemli
bir literatüre de sahip olundu. Yine, yargı bağımsızlığıyla ilgili olarak bir
araştırma önergesi verilmiş durumda ve onu konuşuyoruz. Kim ne derse desin,
2002 yılından bu yana ülkemiz Türkiye, demokratikleşme noktasında çok önemli
mesafeler katetmiştir. Bu, her anlamda
gerçekleşmiştir. Yasama, yargı ve yürütme anlamında da gerçekleşmiştir. Yargı
anlamında da birçok yapısal değişiklikler gerçekleştirilmiş, özellikle Avrupa
Birliği uyum yasaları çerçevesinde, Kopenhag Kriterleri’ne ilişkin uyum
yasaları çerçevesinde önemli de mesafeler alınmıştır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye bir hukuk devleti, dolayısıyla
Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı birbirinden bağımsız. Yine, hukuk devleti
ilkesinin gereği, yürütmenin her türlü eylem ve işlemleri yargının denetimine
tabi. Hâl böyle olunca bu noktada yargının bağımsızlığı da çok fazlasıyla önem
arz ediyor. Yargı bağımsızlığı, Anayasa’mızın 138, 139 ve devamı maddelerinde
de teminat altına alınmış. Kısacası, yargı bağımsızlığını, dar anlamda,
yargıçların bağımsızlığı olarak ifade edebiliriz ve yargıçların önüne gelen bir
vakıayla ilgili olarak kanun metnini uygularken her türlü etkiden uzak ve her
türlü talimat, telkin ve bunun gibi hususlardan uzak bir şekilde karar
vermesini ifade ediyor yargı bağımsızlığı. Ancak burada konuşan bütün hatipler
her nasılsa yargı bağımsızlığına temas ederken hâkimlerin tarafsızlığı ilkesini
de bence göz ardı ediyoruz diye düşünüyorum. Zira, yargı bağımsızlığının gereği
gibi ortaya konulması için hâkimlerin tarafsızlığı ilkesinin de işlerlik
kazanması gerekiyor. Yani, hâkimlerin her türlü duygu ve düşüncelerinden
bağımsız olarak, inançlarından ve çeşitli kimliklerinden bağımsız olarak karar
vermesi anlamına geliyor.
Sevgili arkadaşlarım, burada şu hususu özellikle belirtmek
istiyorum: Sayın Kaplan yapmış olduğu konuşmasında, burada, Anayasa
Mahkememizin bireysel başvuru hakkıyla ilgili olarak geçtiğimiz birkaç günlük
zaman zarfında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, mahkemelerin kararlarının
kesinleşmeden incelenebilmesini öngören kriterinin de uygulanabileceği hususunu
belirtti.
Bakınız, değerli arkadaşlar, AK PARTİ hükûmetleri döneminde
gerçekleştirilen reformlar çerçevesinde ortaya konulan ve gelinen durum
hakikaten demokratikleşme yönünde atılan adımları gösteriyor. Şimdi, şöyle bir
şey sormak gerekiyor: Biz Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını
tanıdığımız zaman 12 Eylül 2010 referandumunda, burada büyük bir cephe olarak
bu referanduma karşı koyan, “Hayır” diyen eller oldu. Şimdi, dolayısıyla
bunları da değerlendirmek gerekiyor.
Bunun yanı sıra, bir taraftan yargı bağımsızlığından
bahsedeceksiniz, diğer taraftan da tutuklu milletvekilleri veya o tutuklu
sanıklar hakkında bir şeyler söyleyeceksiniz. Bunlardan bir tanesini
söylememeniz gerekir, “yargı bağımsızlığı” diyorsanız, tutuklularla ilgili
hususu gündeme getirmemeniz gerekir. Niye getirmemeniz gerekir? Yürütme, yasama
ve yargı birbirinden bağımsız olduğu için getirmemeniz gerekir.
Ben daha fazla vaktinizi almamak ve önümüzdeki gündem yoğunluğu
nedeniyle, bu konuda detaylı açıklamalar, sayın milletvekilimiz tarafından da
yapıldığı için huzurlarınızdan ayrılıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Sayın Hatip ismimizi
zikrederek yine söylemediğimiz bir konuya dikkat çekti ve söylemediğimiz
şekilde bir tartışma…
BAŞKAN – Neye dikkat çekti, söylemediğiniz neydi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Anayasa Mahkemesinde AİHM’in
kriterinin uygulanabilirliği konusunda bizim söylemimizi farklı bir biçimde
anlattı ve bireysel başvuruya karşı çıkma noktasıyla bağdaştırdı.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Karşı çıktınız Sayın Kaplan, 12 Eylül
referandumunda “Evet” demediniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – “Evet” demedim, kürsüde söyleyeceğim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Gerçek bu.
BAŞKAN – Sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum, buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun BDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Evet, karşı çıktık bireysel başvuruya.
Bakın, AK PARTİ Hükûmetinin yaptığı en büyük yanlışlardan birisi
adalete elini uzatması olmuştur. Bakın, açık söyleyeyim, adalete el atarsanız…
Adalet 24 ayar olmak zorundadır arkadaşlar, 24 ayar adalet olur ama 22 ayarı
bile olmaz.
Şimdi, diyorsunuz ki: “Sayın Kaplan, Anayasa Mahkemesi kararını
AİHM içtihatlarına göre verdi.” Arkadaş, Türkiye, Avrupa Konseyinde adil
yargılanma hakkından en çok mahkûmiyet alan ülkeydi. Siz oradan kurtulmak için,
Hükûmetiniz mahkûmiyetten kurtulsun diye, o yolu kapatmak için Anayasa
Mahkemesine yol açtınız. Eğer yürekli olsanız… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
bireysel başvuru ücretsizdir, niye Anayasa Mahkemesine ücretli ve avukatlı bir
duruma getirdiniz? Vatandaş başvurmasın diye. Biz buna karşı çıkarız. Adaletin
yarım yamalağı olmaz, adalet ya olur ya olmaz arkadaşlar.
Şunu da söyleyeyim: Bireysel başvuru mekanizmasıyla Anayasa
Mahkemesine tanıdığınız yol, yine de Türkiye’deki hukuksuzluğu bir on yıl daha
gizlemenin hesabıdır. Onun için, Gezi Parkı’nda ölen 4 kişinin, 8 bin yaralının
hesabı sorulamaz. Onun için, kolluk kuvvetleri göz göre göre kamera
görüntüleriyle kurşunu vatandaşın kafasına boşaltıyor, onu korumaya
alıyorsunuz. Onun için, Roboski’de 34 can
katlediliyor, önce gönderiyorsunuz Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine, arkasından
askerî yargıya havale ediyorsunuz. Bütün bunların altında imzanız vardır,
mührünüz vardır. Yanlıştı, o gün yanlış dedik, bugün de yanlış diyoruz.
“GATA Palas”ta yatan meşhur paşa var ya,
darbeci paşayı da yatıran sizsiniz, ona yakında madalya da verirseniz şaşırmam,
bu hukukunuz da yanlıştır, bunu hatırlatmak istedim. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- BDP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmında yer alan bağımsız yargı
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/79) görüşmelerinin Genel
Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN - Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve arkadaşları
tarafından yaylacılık konusunda yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilen Meclis araştırması önergesinin (10/242) görüşmelerinin Genel Kurulun 9
Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Tarih:
9/7/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve
arkadaşlarının (10/242) esas numaralı, yaylacılık konusunda yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis
araştırma önergesinin 9/7/2013 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin
saygıdeğer milletvekilleri; Meclis araştırması açılması amacıyla vermiş
olduğumuz önergeden dolayı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaylacılık, Türk kültürünün kendine has yanlarından biridir. Tarım
ve hayvancılığın, temel geçim kaynağı olduğu dönemlerde Türk insanı yazın
yüksek yerlere, yaylalara, kışın ise düz ovalara göçmeyi tercih etmiştir.
Böylece yılın bütün ay ve mevsimleri boyunca hem hayvanları için yeşil alanları
kullanabilmiş hem de diğer tarımsal faaliyetlerde bulunabilmiştir. Bu gelenek
yerleşik düzene geçildikten sonra da muhafaza edilmiştir.
Gerekçeleri değişik olmakla beraber, hâlen, insanımızın yılın
önemli bir zamanında yaylalarda olduğunu görmek mümkündür. Bilhassa küresel
ısınmanın ortaya çıkardığı aşırı sıcaklar, bunaltıcı nem ya da alçak
kesimlerdeki sinek, böcek gibi haşereler göz önünde bulundurulduğunda, yaylalar
insanlarımız için bir kaçış, bir istirahat ve zaman zaman da eğlence merkezi
olmuştur. Hatta birçok yayla için “tatil merkezi” ifadesini kullanmak daha
doğru olacaktır.
Yaylaların daha serin ve kuru bir havaya sahip olması, onların
coğrafyamızın yüksek kesimlerinde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüksek
kesimler doğal olarak aynı zamanda ormanlarla kaplıdır. Örneğin, Osmaniye’de
yüksek kesimler, ağırlıklı olarak ormanlarla kaplı olup ilin aşağı yukarı yüzde
42’si ormanlık alandır ve Çukurova’nın en sıcak yerlerinden biri olan
Osmaniye’de yaylaların tamamı ya orman alanları üzerinde ya da orman
alanlarıyla çevrelenmiştir. Osmaniye’de vatandaşın geleneksel olarak yaylacılık
için kullandığı 555 hektar orman alanından, 30 bin civarında yayla evinden
bahsetmek mümkündür. Burada, parantez içinde bir hususu ifade etmem gerekir ki
bu yayla evleri, lüks konutlar olmayıp, vatandaşın dar bütçesiyle yaptığı, çoğunlukla
kulübe, baraka şeklindeki yapılardır. Geleneksel yapı içerisinde aynı ailenin
fertleri tarafından intikal yoluyla belki yüz yıldır yayla evi olarak
kullanılan yapılar söz konusudur. İçinde bulunduğumuz yıllarda serin ve kuru
hava ile sessizliğin, yeşilliğin ve bol oksijenin ruh ve beden sağlığı için
elzem olduğu günümüzde yaylalara olan talep ve ihtiyaç zirve yapmıştır ve
önümüzdeki yıllarda da bu ihtiyacın artarak devam edeceği görülmektedir.
Şimdiden, bazı yaylalar için, nüfusunun birçok vilayetimizden daha fazla
olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin, Osmaniye’de Zorkun
Yaylası’nın bir yaz sezonunda toplam nüfusunun 100 binleri bulduğunu söylemek
doğru olacaktır.
Bu kalabalık nüfusa devletin kuruluşları da kayıtsız
kalmamışlardır. Mesela, güvenlik ihtiyacı için geçici karakollar hizmet
vermektedir. Sağlık sorunlarını gidermek için sağlık ocakları kurulmuştur ya da
din hizmetlerinde ihtiyaçları gidermek amacıyla din görevlileri tayin
edilmiştir. Aşağı yukarı tüm yaylalarda da Diyanet İşleri Başkanlığı yaz Kur’an
kurslarını faaliyete geçirmiştir. Karayolları ya da il özel idareleri, yolları
asfaltla kaplamak suretiyle ulaşımı rahatlatmışlardır. Yukarıda saydığım özellikleri
taşıyan birçok yaylada yüz binlerce insan, serinleme, sağlık ya da dinlenme
amacıyla, yaylacı olarak yıl içinde uzun bir süre barınmaktadırlar. Osmaniye’de
nisan ayından ekim ayı ortalarına kadar Zorkun’da, Fenk’te, Olukbaşı’nda, Ürün’de, Haraz’da, Bağdaş’ta, Çokak’ta, Almacık’ta, Maksutoğlu’nda, Dumanlı’da, Hoğdu’da, Mezla’da, Almanpınarı’nda sadece Osmaniyeliler değil, tüm
Çukurovalılar sıcaktan, sinekten, nemden kaçarak sessizlikle, yeşillikle ve bol
oksijenle buluşmaktadırlar. Devlete ait bazı hizmetlerin de yukarıda
zikrettiğimiz gibi yaylacılarla buluşması bu geleneksel yapıyı yaşatmayı
kolaylaştırmıştır.
Yaylacılar, yüz-yüz elli yıldır yaşattıkları bu geleneksel yapıdan
kanunlarımızın toplumun ihtiyaçlarını, gerçeklerini görmeden hazırlanmış
olmalarından dolayı büyük bir sıkıntı çekmekteydiler. Bu sorunların giderilmesi
amacıyla, özellikle Osmaniye’de yayla meselesine ilişkin ortaya çıkan bir
toplumsal tepkiyi karşılamak amacıyla mevzuata ilk defa dâhil olması amaçlanan
Yayla ve Yaylacılık Kanunu Teklifi’miz Türkiye Büyük
Millet Meclisine tarafımdan sunulmuş idi. Teklifimiz geçen yıl yaygın adıyla
“2/B” olarak bilinen tasarıyla birleştirilmiş ve Mecliste görüşülerek bir
bölümü 6292 sayılı Kanun’la yasalaşmıştır. Bu kanunla 6831 sayılı Orman
Kanunu’nun 17’nci maddesi değiştirilmiştir. Yapılan bu değişiklikle, çoğunluğu
orman arazisi üzerinde bulunan yaylacıların kulübe ve barakaları Orman Genel
Müdürlüğü demirbaşına alınmak suretiyle ve buradan da İhale Kanunu kapsamında
kiraya verilmek suretiyle bir çözüm öngörülmüştür. Vermiş olduğumuz teklifin
can alıcı iki noktası ise maalesef yasalaşmamıştır. Bu iki nokta ki birisi,
orman arazileri üzerinde Medeni Kanun hükümlerine göre üst kullanım hakkı tesis
edilmesine ilişkin düzenleme, diğeri de mahkemelerde görülen davaların ortadan
kalkmasına yönelik olandır. Bu iki husus düzenlenmeden yaylacıların
sorunlarının giderilmesi mümkün değildir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Anayasa’mız, ormanların
devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, mülkiyet konusu olamayacağını
hüküm altına almıştır ancak aynı Anayasa, kamu yararı bulunması hâllerinde
ormanların irtifak hakkına konu olabileceğini de hüküm altına almıştır. İşte
Anayasa’nın bu hükmünden dolayıdır ki orman arazileri üzerinde turistik oteller
yapılabilmektedir, golf sahaları yapılabilmektedir, eğlence merkezleri
yapılabilmektedir. Geçen yıl kabul edilen 6292 sayılı 2/B Yasası çerçevesinde
yayla alanı olarak tespit edilen orman arazileri için de üst kullanım hakkı
tesis edelim, kanundan, Anayasa’dan, hatta cumhuriyet kurulmadan önce yayla
olarak kullanılan arazileri vatandaşımıza, kendi çocuğumuza, kendi insanımıza
tahsis edelim diye bağırdık ama iktidar partisine sesimizi duyuramadık. Yabancı
şirketlere, yabancılara otel yapsınlar, dinlensinler, golf oynasınlar diye
tahsis edilen orman arazilerinde vatandaşımızın, yüzyıllardır kullanmış
olmalarına rağmen, üst kullanım hakkı tesis edilerek yaylacılık yapmasına
müsaade edecek düzenlemeye iktidar partisi geçit vermemiştir. Geçen yıl
yasalaşan tasarı ile bizim de teklifimize paralel bir şekilde bir komisyon
kurulması, Bakanlar Kurulu tarafından yayla alanı tespit edilmesi, tespit edilen
binaların hak sahiplerine ihale mevzuatı ile verilmesi gibi hususlar, bütün
bunların uygulamalarının nasıl olacağı hususlarını bir yönetmelikle düzenlemek
hüküm altına alınmıştır. Geçen yıl nisan ayında yasalaşmasına rağmen, bu
tasarının öngördüğü yönetmelik ancak bu yıl mart ayında 28580 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yaklaşık bir buçuk yıl evvel çıkan kanunun çıkışından bir yıl
sonra hazırlanabilen bir yönetmelik söz konusu olmuştur ancak hâlâ ortada
uygulama yok, hâlâ yaylacılar sanki 6831’in 17’nci maddesinde yapılan düzenleme
yokmuş gibi cezalandırılmaktadırlar. Örneğin, yüz binlerce insanın şu anda
barındığı Zorkun’da 2/B çalışması yapılmadığı için,
kadastro çalışması yapılmadığı için hâlâ insanlar cezalara tabi tutulmakta, binalarında
tamirat yapmalarına bile müsaade edilmemekte, elektrik aboneliği
verilmemektedir çünkü Bakanlık, kanun çıktıktan sonra, yayla alanları tespit
edilinceye kadar olan dönem için bir geçiş düzenlemesi yapmamıştır. Vatandaştan
gelen tamir ve tadilat talepleri sanki yeni bina yapıyorlarmış gibi, yeni
işgaller söz konusuymuş gibi reddedilmekte, tamirat yapanlar hakkında yasal
işlem yapılmaktadır. Yasal işlem yapacaktınız da bize bu kanunu niye
çıkarttırdınız?
Şu ana kadar, Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmiş bir tane
yayla alanı yok. Kanun çıkalı bir buçuk sene olmuş, ikinci yayla sezonunun
ortasına gelinmiş. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Bakanlık bürokrasisi,
Orman Genel Müdürlüğü bürokrasisi ormancılarla vatandaşımızı, kolluk güçlerini karşı
karşıya getirmekten vazgeçip işlerini hızlı ve doğru yapmalıdırlar.
Kanunda değişiklik yapılırken yayla alanlarının tespitinde nüfus
artış oranlarının dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır. Yani, buradan
maksat, artan nüfus ve ihtiyaca göre yeni yayla alanlarının tespitidir fakat
yönetmelikle sadece sabit kıymetlere alınan evler tespit edilmektedir ve bunlar
kiraya verilecektir. Dolayısıyla, yeni parseller ve yeni evler söz konusu
olmayacaktır. Bu durumun doğal sonucu olarak da orman arazisi üzerinde bulunan
ve sayıları sınırlanan kiraya verilecek evlerin talibi de çoğalacaktır.
Böylece, insanların yıllardır kullandığı evlerinin rekabet ortamında
başkalarına geçmesi söz konusu olacaktır ya da kaçak yapılanmaya devam
edilecektir. Bu durum, hakkaniyete aykırı olduğu gibi, önemli sorunlara da
sebep olacaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Osmaniye’den, Muğla’dan,
Balıkesir’den ta Iğdır’a kadar yaylacılık geleneğinden dolayı orman arazileri
üzerinde kulübe ve barakaları bulunan samimi ve dürüst vatandaşlarımızı mağdur
etmek bize yakışmaz.
Eğer bu vatandaşlar kötü niyetli olsalardı yüzyıllardır
kullandıkları bu yayla alanlarındaki ağaçları keserlerdi, Hükûmet de
yaylacılara ağaçları kestikleri için o alanları 2/B adı altında satardı. Oysa
yaylacılar bu alanları ağaçlarıyla beraber korumuşlardır, ormanı korumuşlardır.
Bu sebeple, yaylacılarımızın sorununu 2/B tasarısı içerisinde
yarım yamalak olarak çözdüğünü zanneden ama aslında bir karmaşaya sebep olan
Hükûmeti ve iktidar partisini uyarıyoruz: Gelin, bunu düzeltelim. Nasıl olması
gerektiğini ise bu konuyu da düzelten ve yakın zamanda Meclis Başkanlığına
sunduğumuz kanun teklifinde net olarak gösterdik.
Bu düşüncelerle, yaylacılarımızın sorunlarının ele alınması
amacındaki önergemizin kabulünü diler, Türk milletinin milletvekillerini
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Osman Kahveci, Karabük Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN KAHVECİ (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisinin Akdeniz Bölgesi’ndeki yaylacılıkla ilgili
sıkıntıların araştırılmasıyla ilgili önergesinin aleyhine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün ramazanın birinci günü. Ben de bütün milletimizin ve İslam
âleminin ramazanını tebrik ediyor, bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde yayla ve yaylacılık, kültür
yaşamımızın en önemli parçalarından birisidir. Yayla “çevreye göre yüksek yer”
anlamına gelir. Yaylalar, düz, otlak alanlarla kaplı, taze ot temininin ve
suyun bol olduğu yüksek yerlerdir. Geçimini hayvancılıkla sağlayan
vatandaşlarımız yaz aylarında bu yerleri öncelikle hayvancılık yapmak amacıyla
kullanırlar ve bu alanlarda geçici iskân yaparlar.
Geleneksel kültürümüzün bir parçası olarak, özellikle Akdeniz
Bölgesi’nde Akdeniz ikliminin boğucu sıcaklığından kurtulmak isteyen bölge
insanı, hayvancılık dışında, yaz aylarını daha serin yerlerde geçirmek için
yaylalara göçerler ve yılın belirli aylarında buralarda ikamet ederler. Gerek
hayvancılık gerekse de yazlık olarak kullanılan yayla alanlarımızın büyük
çoğunluğu da ya Hazine arazileri üzerindeki meralarda ya da orman içindeki
boşluklarda yer almaktadır.
Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde Osmaniye, Adana ve Mersin illerimiz
bu konuda en yoğun yaylacılık faaliyetlerinin yapıldığı yerlerdir. Aynı
şekilde, ülkemizin Karadeniz Bölgesi’nde de aynı amaçla yaylalar bulunmakta ve
yazın bu alanlar yoğun bir yaşam alanı hâline gelmektedir. Bu alanlara devlet
büyük çapta altyapı da getirmiş ve yaşam şartlarını iyileştirmiştir. Yaz
mevsiminde büyük katılımlarla yaylaya çıkma ve yayla şenlikleri
düzenlenmektedir. Son yıllarda yaylacılık eski klasik anlayışın ötesine geçmiş
ve yaylalar tatil ve dinlenme yerleri hâline gelmiştir. Yaylaları hem tatil hem
de hayvancılık amacıyla kullananlar da bulunmaktadır. Bunun dışında, yine,
ülkemizde göçerlikle yerleşik hayat arasında yaşam tarzı ile yaylalara çıkan
vatandaşlarımız da bulunmaktadır. Genellikle yaylalara çıkış nisan ayından ekim
ayına kadar devam etmektedir.
Ülkemizdeki yaylalarla ilgili en önemli sorunlardan biri orman
alanları içine yerleşmiş yaylalar ve buralarda yapılan yaylacılıktır. Bu
konuda, zaman zaman orman teşkilatı ile yaylada yaşayanlar arasında Orman
Kanunu’ndan gelen sürtüşmeler ve problemler yaşanmıştır. Yayla alanlarının çoğu
da, Osmaniye ve Adana’da olduğu gibi, üzerlerinde orman örtüsü muhafaza
edildiğinden dolayı 2/B kapsamına da alınamamıştır. Orman Kanunu’nun 17’nci
maddesine göre, orman alanları içine her çeşit bina, ağıl ve hayvan
barınaklarının yapılması ve orman içine yerleşilmesi yasaktır. Orman Kanunu’nun
bu hükmünden dolayı da yıllarca orman teşkilatıyla yaylada yaşayan
vatandaşlarımız sık sık karşı karşıya
gelmişlerdir.
Bu konuya hukuksal bir çözüm bulmak için, geçen yıl yüce Meclisin
takdirleriyle Orman Kanunu’nun 17’nci maddesi 19 Nisan 2012 tarihinde
değiştirilmiştir. Bu düzenlemeyle, 31/12/2011 tarihinden evvel yapılmış ve
hakkında müsadere kararı bulunanlar
dâhil her türlü bina ve tesislerin kullanıcılarına kiraya verilmesi hükmü
getirilmiştir. Bu alanlarda mülkiyetin devredilmesi mümkün olamamıştır; çünkü,
Anayasa hükmü orman alanlarının daraltılmasına izin vermemiştir. Bu düzenleme
ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine bu yerler Bakanlar Kurulu
kararıyla yayla alanı olarak ilan edilmektedir. Bununla ilgili yayla
alanlarının tespiti ve idaresiyle ilgili 7 Mart 2013 tarihinde yönetmelik
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Takdir edersiniz ki bu olay, ormancılıkta çok
yeni bir olaydır; onun için bunun altyapılarının hazırlanması gerekmektedir. Şu
anda da teşkilatımız, bununla ilgili -gördüğünüz- uygulama yönetmeliğini bütün
teferruatıyla ortaya koymuştur. Önümüzdeki günlerde bunun uygulaması yapılacak
ve özellikle Osmaniye’de, az önce Osmaniye Milletvekilimizin bahsettiği bu
sorun da büyük ölçüde çözülecektir.
Sonuç olarak, orman alanlarının içinde yaylacılık yapılma problemi
gerek kanun bazında gerekse yönetmelik bazında çözülmüştür. Bu aşamadan sonra
yaylacılıkla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç kalmamıştır.
Bu nedenle Meclis araştırması önergesinin aleyhinde olduğumuzu
bildirir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Ramazan Kerim Özkan, Burdur
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ramazan ayımızın ülkemize barış, sevgi ve dostluk getirmesini
diliyorum, ramazanınızı da kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, kışın burnu akmayan, yazın eti sarkmayan
Yörüklerimiz bu yaylalarda ülkemizin gelir ve getiri kaynaklarına sahip
olurlar. Bunlar arasında keçi vardır, koyun vardır, deve vardır, sığır vardır;
kekik vardır, çay vardır, ot vardır ve bu, Türkiye güzelliği. Ülkemizin bu yayla sorunu Akdeniz’imiz de var,
Karadeniz’imiz de var, Ege’miz de var, İç Anadolu’muz da var, Doğu
Anadolu’muzda var, Güneydoğu Anadolu’muzda var. Buralarda aşiretlerimiz var,
buralarda yazın yaylayan göçerlerimiz var, üretim yapan dostlarımız var;
bunların sorunları var, bu yaylalarda sorunlar var. Her ne kadar, biraz önce
Hükûmet adına konuşan değerli kardeşimiz “Sorunları çözdük.” diyor ama
buralarda sorunlar devam ediyor. Buralarda barınma sorunu var, su sorunu var,
atık sorunu var, var da var. Bu sorunları saymakla bitmez.
Bunları yerinde araştırmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi bir
önerge verdi. Bu önergenin kabulü yönünde oy bekliyorum. Buradan bir müjde
götürelim memleketlerimize.
Bakın, bir haftadır çalışıyoruz, on beş gündür çalışıyoruz, torba
yasa var. Memleketinize gittiğiniz zaman bu torba yasa hakkında size bir soru
geldiğinde ne cevap vereceksiniz? Ben şu anda verecek cevap bulamıyorum. Benim
bölgem tarım ve hayvancılıkla geçiniyor, mermerimiz var, yaylalarda
mermerlerimiz de var, oralarda yaşanan sorunlar var. “Bunlara çözüm getirdik.”
diyemeyeceğim, “Süt üreticisini mağduriyetten kurtardık.” diyemeyeceğim, “Sütte
KDV’yi yüzde 8’den 1’e çektik.” diyemeyeceğim, bir müjde götüremiyorum. Et
üreticisine “Etteki KDV’yi, yemdeki KDV’yi düşürdük.” diyemeyeceğim.
Bakın, bir haftadır görüşüyoruz, bir müjde olması gerekiyor, bu
Meclisten o halka bir müjde götürmemiz gerekiyor, yaylada yaşayan
insanlarımıza, 2/B arazilerinin sahibi olamayan orman köylülerimize bir müjde
götürmemiz gerekiyor ama müjde yok. Ne götüreceğiz? “Ne yaptınız siz bu dönem
bu Mecliste?” dedikleri zaman verecek bir cevabımız yok. “Efendim, biz kadro
verdik.” Kime verdin kardeşim? Üreten insanlara kadro var mı? Buğday taban
fiyatında bir değişme var mı? Mazotta bir ucuzlama var mı? Benzinde bir ucuzlama
var mı? Gübrede bir ucuzlama var mı? Benim köylümün gelirinde bir artış var mı?
Traktör fiyatlarında bir düşüş var mı? Bunlara cevap verecek bir insan yok. Ne
yaptık, bu insanları mutlulukla buluşturmak için ne yaptık değerli
arkadaşlarım?
Bakın, benim bölgem süt üreticisi. Günde Burdur’umuzun bin ton
sütü var. Üretiyoruz, sütün üretim maliyeti şu anda 1 liraya dayandı. 1 liraya
saman alıyoruz. Gerçi bu yaz mevsiminde saman fiyatları -şu anda- biraz düştü
ama geçen yıl 1 litre, 2 litre sütle 1 litre saman alabildik.
RECEP ÖZEL (Isparta) – 1 litre saman! Saman litreyle mi ölçülüyor?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Şimdi, saman kilogramla ölçülüyor.
Samanın kilogramla ölçüldüğünü herkes biliyor.
Bu ülkeyi samana muhtaç hâle getirdiniz Sayın Recep Kardeşim. Bak,
burada bir haftadır konuşuyorsun, bağırıyorsun, laf atıyorsun ama Isparta’yla
ilgili, Burdur’la ilgili buradan söz… Burdur’da şu anda… Bizim Burdur’un yaş
meyve sebze üreticileri Isparta pazarına gelemiyor.
İki iktidar milletvekili burada; Bayram Özçelik burada, Recep
kardeşim burada. İki belediye… Bakın, Burdur’da salatalık, domates, biber,
hepsi üretiliyor, pazara gidiliyor. Isparta Belediyemiz bir güzellik olsun diye
manavlara yetki vermiş fakat…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Çözdük onu, çözdük…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Çözülmedi kardeşim, daha dün benim
Burdur’umun, Kışla’nın, Askeriye’nin, Çerçin’in üreticileri pazardan kovuldu, sanki iki yabancı
ülkeye gitmiş gibi. Bizim Burdur olarak gönlümüz açık. Burdur’umuza
Antalya’dan, Denizli’den, Isparta’dan, Kütahya’dan insanlar geliyor; hayvan
pazarımıza geliyor, sebze pazarımıza geliyor, ürünlerini getiriyorlar,
pazarlıyorlar; yaylalarımıza geliyorlar, arılarını getiriyorlar; ev sahipliği
yapıyoruz. Bak, yaylalarda arıcıların sorunları da var. Ama bu sorun çözülmedi.
Burada laklak etmekle olmuyor.
Sayın Recep Kardeşim, bu sorunu çöz; iktidarsın, git Belediye
Başkanınla görüş, Valinle görüş, valileri buluştur. Ben artık muhalefet olarak
görevimi yaptım, belediye başkanlarıyla görüştüm. Nevzat kardeşime de görev
düşüyor, size de görev düşüyor, hepimize görev düşüyor. Siyaset, sorun çözme
sanatı. Burdur ile Isparta arasında bir sorun var, yaylalarda sorun var. Bu
sorunları çözmemiz gerekiyor arkadaşlar. Bu yaylalarda üretilen ürünü, peyniri,
yoğurdu vatandaş pazara sunamıyor.
Avrupa Birliği derken dirliğimizden olduk. Pazarda insanlarımıza
şu anda bunların belgesi soruluyor. Nereden getirdin? Kaç kilo getirdin? Hangi
yayladan getirdin? Hangi üretimi yaptın? Hangi mayayı kullandın? Bizim
geleneksel üretimlerimiz var, geleneksel ürünlerimiz var, bunlara sahip
çıkılmalıdır, bunlara sahip çıkılmıyor. Bunun için, bu araştırma önergesine bir
destek bekliyoruz sizlerden.
Değerli arkadaşlarım, sorun çok dedim. 2/B’ler… Bakın, 2/B’leri
çözmedik, 2/B’ler hâlâ sorun olmaya devam ediyor. Orman köylüsü de orman
içinde… Bakın, orman köylüsünün dağlarını, ormanlarını domuzlara teslim ettik.
Şu anda oralarda kim hâkim? Domuzlar hâkim. Ovaları da köstebeklere teslim
ettik. Ne yapacak bizim bu köylümüz, bu çiftçimiz? Domuza av yasağı var, mermi
vermiyorsunuz, elinde bir silah görürseniz, vatandaşın elinden silahını
alıyorsunuz, bindiği atını, eşeğini elinden alıyorsunuz ormanda suç işliyor
diye. Bu vatandaş ne yapacak? Mısır ekiyor, mısırını alamıyor; buğday ekiyor,
buğdayını alamıyor; ektiği ürün para etmiyor.
Değerli arkadaşlarım, bir müjde verin. Bakın, taban fiyat
açıkladınız buğdayda 62 kuruş. Buğdayın üretim maliyeti 75 kuruş arkadaşlar.
Dün benzine 13 kuruş zam geldi. Nedir bu zam? Benzine gelen zam mazota da
yansıyor ama ürüne yansımıyor, ete yansımıyor, süte yansımıyor. Ramazan
ayındayız, et fiyatları… “Et, balık fiyatlarını düşürdüm.” diyor. Arkadaşlar,
üretici etin kilogramını 16 liradan elde etti. Sen 14 liradan alırsan bu
vatandaş bir dahaki sene hayvancılık yapar mı? Sübvanse etmeniz gerekiyor.
Söylemler güzel, “Kasamızda para var 185 milyar dolar.” Ne yapıyor bu para? Bu
para kimin? Niye vermiyorsunuz köylüye, çiftçiye? “IMF’ye borç veriyoruz.”
diyorsunuz. Niye benim çiftçime bu borçtan, bu paradan kaynak ayırmıyorsunuz?
Süt üreticisine, et üreticisine, arıcıya, balıkçıya bu kaynaktan niçin kaynak
ayırmıyoruz değerli arkadaşlarım?
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Nereye veriyoruz parayı o zaman?
Nereye, nereye veriyoruz, söyle. Nereye, nereye veriyoruz?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Nereye veriyorsunuz? Attığınız taş
ürküttüğünüz kurbağaya değmiyor; gerçek üreticiye varmıyor, gerçek üreticinin
eline bu para geçmiyor. Gerçek üreticiyi, okul çocuğu gibi, elinde dosyalarla
perişan hâle getirdiniz. Vatandaş ürününe ve üretime destek istiyor, diyor ki:
“Benim üretimimin, buğdayın bir üretim maliyeti var. Kardeşim, beni borsayla,
aracıyla, tefeciyle uğraştırma, Toprak Mahsulleri Ofisini çalıştır.”
Bizim Burdur’da şimdi haşhaş oldu. Soruyorum, daha bir tane
üretici haşhaşın fiyatını bilmiyor arkadaşlar. Ben de bilmiyorum. Bayram Bey
biliyorsa söylesin, Recep Bey biliyorsa söylesin. Haşhaşın fiyatını bilen var
mı?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Serbest piyasa da onun için.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Arkadaşlar, bu serbest piyasada bu
şekilde olmaz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Nasıl olacak?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bu haşhaş, kontrollü üretim… Ben,
gelecek yıl ne alacağımı bilmeliyim dönümden, buğdaydan ne alacağımı bilmeliyim.
Bir yıl öncesinden bu fiyatları vermeniz lazım. Avrupa Birliği ülkeleri beş
yıllık destekleme politikaları yapıyor, Amerika yedi yıllık yapıyor. Bunu
yapmazsanız, vatandaş önünü göremezse, üretimden vazgeçerse, işte onun
arkasından Gezi Parklarında, sokakta asayiş bozulur ve bozuldu.
Dün konuşuyoruz… Arkadaşlar, dün ben Kırkpınar’daydım. O bayrak,
Onuncu Yıl Marşı’mız çıktı. Onuncu Yıl Marşı’mızda, sayın bakanlarımıza
gelinceye kadar o aradaki 3 bin halk ayağa kalktı; 3 bin kişi vardı, ayağa kalktı.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyoruz. Vatandaş ayağa kalkmış, ne
olurdu oradaki arkadaşlarımız da… Valimiz bir kalktı, yekindi, baktı bakanlar
oturuyor, o da oturdu, Vali de oturdu. Kimden korkuyoruz? Bayraktan mı
korkuyoruz, milletten mi korkuyoruz, Onuncu Yıl Marşı’ndan mı korkuyoruz,
Türklükten mi korkuyoruz? Niçin korkuyoruz arkadaşlar? Bakın, yayladan nereye
geldik. Orada Onuncu Yıl Marşı… Bayrağa kalkıyor, bayraklar ayakta selamlanır.
Biz, yabancı marşlarda dahi ayağa kalkan bir milletiz, yabancı ülkelerin
marşlarında. Onun arkasından, on binlerce insan o güreş sahasında ayağa kalktı,
bayrağı saygıladı. Orada denmesi gereken şu:
“Arkadaşlar, bir yanlışlık oldu.” “Biz, sohbet ediyorduk, kalkamadık, özür
dileriz.” deyip işi bitirmek yerine yani…
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ne alakası var?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Ne alakası var? Gezi Parkı’nda da
aynı şey oldu, 15 çocuk... “Aferin gençler, sizi kutluyorum, ağaca sahip
çıktınız, yeşile sahip çıktınız. Peygamber Efendimiz de öyle yapardı, yeşile
sahip çıkardı, temizliğe, beyaza sahip çıkardı. Sizi kutluyorum, ne güzellik.
Sizin istediğiniz kadar ağaç dikeceğiz, sizlerle beraberiz.” desek, yine ülkede
sorun yoktu. Biz, tavşana kaç tazıya tut, sorunun üzerine benzinle gidiyoruz, arkasından
çözüm bekliyoruz.
Dün arkadaşım, Ramazan kardeşim biber gazını anlatıyor. Arkadaşım,
biber gazı vergi, biber gazı para, biber gazı süt, biber gazı et, biber gazı
KDV, biber gazı on numara yağ, bu vatandaşın verdiği paralar.
OSMAN KAHVECİ (Karabük) - Kırılan camlar…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – “Kırılan camlar” diyor arkadaşım.
Kırılan canları ne yapacağız, canları? Canları ne yapacağız? (CHP sıralarından
alkışlar) Cam yerine gelir ama can yerine gelmez. Cam yerine gelir; ne olacak,
cam; her yer cam.
Arkadaşlarım, bunlar olmaz. Fuzuli üzülüyoruz. Bakın, ramazan
ayındayız. Bizim kardeşliği, sevgiyi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – En güzel din bizim dinimiz.
Bunlara bu sevgiyi, kardeşliği, dostluğu, paylaşımı anlatmamız gerekirken niçin
bu kavga, bu öfke?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bu duygularla, tekrar ramazan
ayınızı tebrik ediyorum.
Bu önergelere en azından “güçlü” anlamında ellerinizi kaldırarak
yaylalarımıza sahip çıkmanızı temenni ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen… Teşekkür ederim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Tekrar saygılarımla, sevgilerimle
yüce heyeti selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN – Lütfen Sayın Özel, sataşma falan söz konusu değil.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın konuşmacı adımı verdi, Bayram Bey’in
adını da verdi. İkimiz adına konuşmak istiyorum.
BAŞKAN – Burası karşılıklı konuşma yeri değil. Sayın hatip
konuşurken siz oradan hızlı bir şekilde geldiniz, sataşan sizsiniz, söz atan
sizsiniz.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hacı
Bayram Türkoğlu, Hatay Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin Akdeniz Bölgesi’nde geleneksel
hâle gelen yaylacılıkla ilgili verdiği Meclis araştırması önergesinin aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bugün, mübarek ramazanı şerifin birinci günü. Rahmet ve bereket
sağanağının bolca yağdığı bugünlerde gönüllerin huzur ve sürur içerisinde
olmasını ve bu ramazanın Türk İslam âleminin ve tüm insanlığın kurtuluşuna
vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan
temenni ediyorum. Hepimizin ramazanı kutlu olsun. İnşallah salimen bayramı da
idrak ederiz.
Evet, söz konusu “yayla, yaylacılık” deyince, hassaten Akdeniz
Bölgesi’nde ikamet eden insanlarımız, hemşehrilerimiz,
vatandaşlarımız için konu daha bir önem arz ediyor. İnsan ihtiyaçlarını
bertaraf etmek, göz ardı etmek mümkün değil. Varı yok saymak mümkün değil.
Akdeniz’in bunaltıcı yaz sıcaklarında, yaylalar, insanlarımızın ferah
yaşamaları için, rahat yaşamaları için bir arada, kendi obalarıyla, kendi
akrabalarıyla, kendi yakınlarıyla, dost ve çevre zenginliğiyle bir arada mekân
tuttukları ve hoşça sohbetlerin yapıldığı, ikamet edildiği yerler konumunda.
Memleketimizin her köşesi bir başka güzel. Cennetmekân bir ülkede
yaşıyoruz hakikaten. Akdeniz’imizde Amanoslar, Toroslar,
ülkemizin diğer dağlarında yaylacılık da bir başka önemli, bir başka önem arz
ediyor. Bir taraftan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman sahalarımızı
koruma mükellefiyetimiz ve hassasiyetimiz varken bir taraftan da insanlarımızın
bir ikamet, Akdeniz’in sıcağından kurtulma, iki aylık da olsa, üç aylık da olsa
o yaylalarda güzelim çam havası teneffüs ederek sağlıklarına sağlık katma adına
o mekânları seçmesi de tabii ki doğal bir şey, hepimizin de malumu olan bir
şey.
Milliyetçi Hareket Partisinden çok değerli hemşehrim,
yakın amca oğlu Hasan Hüseyin kardeşim de bahsetti. Yani, hakikaten, gerek
Osmaniye’de Zorkun Yaylamız, hemen devamında
Karıncalı, Üçgöz, işte diğer, Topaktaş, Horu, Tohtak yaylalarımız, Değirmendere, hülasa, Akdeniz
kuşağındaki bütün yayla sakinlerine de buradan selam ediyorum. Onları biz
unutmadık, unutmuyoruz da. Onlarla ilgili de birtakım düzenlemeler
yapılmaktadır, yapılıyor.
Biz biliyoruz ki bu insanlarımız yaylalara sadece ikamet amaçlı,
serinlemek amaçlı da gitmiyorlar. Bunun bir asli ihtiyaç olmasının yanında,
insanlarımız, yayladaki mütevazı evlerinin etrafında çevirdikleri 500
metrekarelik, bin metrekarelik, 2-3 bin metrekarelik alanlarda, geçimlerini
temin etmek üzere orada doğal şartlarda yetişmiş sebze ve meyvelerini ekiyorlar,
biçiyorlar. Biz bunları da biliyoruz. Yine, Orman Genel Müdürlüğümüzün otlatma
alanı olarak müsaade ettiği alanlarda da hayvancılık yapıyorlar, bunu da
biliyoruz, bunların da farkındayız. Ama, bütün bunları bir harman tertip
düşünceyle düşündüğümüz zaman, bir tarafta orman dokusunu Anayasa’mızın bize
yüklediği vecibe gereği koruma mükellefiyetimiz, bir taraftan da yaylaları
mekân tutmuş, yaylacılığı geleneksel hâle getirmiş insanlarımızı mekânlarında,
onları yasaya karşı boğmadan, yasaya karşı suçlu duruma düşürmeden birtakım
yasal tedbirlerini de alarak “yerlerinde muhafaza etmek” gibi de bir düşüncemiz
var. Devletiâliye ve bakanlıklarımıza düşen de budur
değerli milletvekilleri. Evet, bu manada, tabii ki son zamanlarda yapılmış
-çıkmış daha doğrusu- kanunu, Başbakanlığa sunulan teklifi de ben sizlerle
paylaşmak istiyorum.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve
Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesiyle
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun 26 Nisan 2012 tarih ve
28275 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu
kanunla 31 Ağustos 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17’nci
maddesinin (1)’inci fıkrası değiştirilmiştir. Nedir 17’nci madde? 6831 sayılı
Orman Kanunu’nun 17’nci maddesinin (1)’inci fıkrasına göre devlet
ormanlarındaki yayla alanlarının tespiti ve idaresi hakkında yönetmelik
hazırlanmış ve 7 Mart 2013 tarih, 28580 sayılı Resmî Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu yönetmelik hükümlerine göre, devlet
ormanlarında 31/12/2011 tarihinden önce toplu yerleşimin bulunduğu yaylak ve
otlak olarak kullanılan alanlar içindeki yerler ile yılın belirli dönemlerinde
geleneksel yaylacılık maksadıyla yerleşim yeri olarak kullanılan alanların
kullanım bütünlüğü de dikkate alınarak yayla alanı tespit ve ilanı; yayla
alanlarında kullanılan her türlü bina ve tesislerin tespiti, sabit kıymetlere
alınması, vaziyet planına işlenmesi, kullanıcıların tespiti ile bunlara kiraya
verilmesi; yayla alanlarında gerekli her tür ve ölçekteki planların yapılması,
yaptırılması ve onaylanması amaçlanmaktadır. Bu cümleden olarak da Orman Genel
Müdürlüğü, söz konusu yönetmeliğin 5’inci maddesi gereği yayla alanı tespit
çalışmalarına devam etmekte ve 292 adet yayla alanını yayınlanmak üzere
Başbakanlığımıza sevk etmiş bulunmaktadır.
Bu duygu ve düşünceyle, ben, Milliyetçi Hareket Partisinin bu
yayla alanlarıyla alakalı vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu,
şu anda araştırma önerisine gerek olmadığını ifade ediyor, hepinizi en derin
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- CHP Grubunun, Bursa
Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili tarafından Bayburt'ta yaşanan göçün
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
4/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
9/7/2013
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 20 Milletvekili tarafından,
4/4/2013 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Bayburt'ta
yaşanan göçün nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (827 sıra
no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 9/7/2013 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen
Binnaz Toprak, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de benden önce konuşan arkadaşlarım gibi bu kutsal ramazan
ayının ülkemize barış ve huzur getirmesini diliyorum. Özellikle de Başbakana ve
AKP’li bakan ve milletvekili arkadaşlarımıza da İslam’ın özü olan merhamet,
sevgi, kardeşlik duygularını hatırlatmasını ümit ediyorum.
ŞUAY ALPAY (Elâzığ) – Merhamet sadece bize değil size de lazım.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Bizi izleyen Bayburtlulara önce kendimi
tanıtayım. Ben Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekiliyim ama aynı
zamanda da Bayburt’un fahri milletvekiliyim.
Önce şunu söyleyeyim: Dün gece Gezi ve çevresinde bir kez daha
yaşanan polis şiddeti, daha doğrusu otoriter bir iktidarın şiddeti karşısında
bugün bu konuyu konuşuyor olmak tuhaf kaçabilir. Haftalardır, bu kürsüye çıkan
her arkadaşımız şiddetin durması için çağrı yaptı, itidalin hâkim olması için
çağrı yaptık günlerce burada. Daha dün, Taksim Meydanı’nda sivil toplum
kuruluşu üyeleri tutuklandı. Bugün, şu anda, biz burada otururken bu kişilerin
evleri hukuksuz bir şekilde aranmakta. Yani, her itidal çağrımıza AKP’den gelen
cevap, şiddeti bir kademe daha yükseltmek. Bu durum karşısında konuşmalarımızın
duvara çarptığını düşünüyorum. Yani, AKP’li milletvekillerinden, bu haftalar
boyunca yaptığımız konuşmalara karşılık, bir kişinin bile vicdanının
sızladığına tanık olmadık, maalesef buna tanık olamadık. Dolayısıyla,
meydanlarda gaz yedik, milletvekili kimliğimizle belki bu şiddete karşı halkı
koruyabiliriz ümidiyle araya girmeye çalıştık, biz de gaz yedik. Hiçbir şey
fayda etmiyor, sözün bittiği noktadayız. Onun için, bugün, belki de Türkiye’nin
Gezi Parkı’na ve Taksim’e çok uzak olan bir bölgesinin, Bayburt’un sorunlarını
gündeme getirmek çok daha yararlı bir çaba olabilir.
Bayburt, Türkiye’nin en geri bıraktırılmış -geri kalmış demiyorum-
illerinden bir tanesi. Oysa, Bayburt’un çok zengin bir geçmişi var, milattan
önce 3000 yıllarına dayanmakta ve İpek ve Baharat Yolu üzerinde. Eski
kayıtlarda, Bayburt’tan zengin ve kalabalık bir şehir olarak bahsediliyor,
mesela ta antik Yunan kayıtlarında ve gerçekten de bugün Bayburt’a baktığınızda
kent bunun kanıtlarıyla dolu. Mesela, oradaki Çoruh Nehri’ne ve kente bakan bir
Bayburt Kalesi var, bu dik kayalar üzerine inşa edilmiş, milattan sonraki ilk
yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor, şu anda çevresi pislik içinde, kaderine
terk edilmiş vaziyette. Mesela Bayburt’un Aydıntepe’sinde Aydıntepe Yer Altı
Şehri var; tahminî 50 kilometrelik bir alanı kapsıyor, ta Bayburt Kalesi’ne
kadar uzandığı söyleniyor, bugün girişi bile belli değil, içindeki tüneller
belediye tarafından kapatılmış. Bayburt’un Bayrampaşa, Kitre, Çayıryolu köylerinde
kale kalıntıları var, Çımağıl Mağarası var,
Helva Köyü Buz Mağarası var. Kültür ve Turizm Bakanlığı buralara el atacak
olsa, yatırım yapacak olsa Bayburt bambaşka bir Bayburt olabilir ama maalesef,
terk edilmiş vaziyette.
Bu arada, Bayburt çok güzel bir şehir yani harika bir şehir
olabilir. O Çoruh Nehri’nin kenarında kurulmuş bir şehir ve sarp kayalar var,
kaleye bakıyor. Dışında da Bayburtlu bir sanatçı ve eğitimci olan Sayın
Hüsamettin Koçan bir müze kurmuş, adı “Baksı Müzesi”.
Baksı Bayburt’un eski adı. Baksı
Kırgız Türkçesinde “saman” demekmiş. Bu da aslında Bayburt’un geçmişine yani
tarıma dayalı olan geçmişine gönderme yapan bir isim. Bu isimler niye
değiştiriliyor, onu da anlamış değilim çünkü hakikaten de bu isimlerin aynen
kalması Türkiye coğrafyasının aynı zamanda zenginliğinin de bir göstergesi.
Şimdi, insanlık tarihi açısından Türkiye toprakları gerçekten çok
zengin, böyle başka bir ülke yok. Ancak, ne yazık ki biz, bu zenginliği
değerlendirecek yerde, mesela, mimari açıdan hiçbir özelliği olmayan, son dönem
bir Osmanlı kışlasını halkın bütün itirazlarına rağmen Gezi Parkı’nın ortasına
kondurma hayalleriyle meşgulüz.
Şimdi, Bayburt kendi kaderine terk edilmiş vaziyette. Kamu
yatırımlarından pay alan en sonuncu il Bayburt. Sanayisi yok, ticaret çok
gerilemiş vaziyette, tarım ve hayvancılıkla geçiniyor Bayburtlular ama bu
ekonomi de nüfusu besleyemez olmuş. Dolayısıyla da bunun sonucunda müthiş bir
göçle karşı karşıya, nüfusu sürekli gerilemekte.
En önemli sorunlarından biri nakliye ve ulaşım. Erzincan-Trabzon
demir yolunun yapılması için yıllardır uğraşıyor Bayburtlular ama maalesef buna
kulak verilmiyor. Ben, oraya, bizim millet-vekillerinden Sena Kaleli ile
birlikte Erzurum kara yolu vasıtasıyla gittim. Erzurum-Bayburt arası; geceydi
gittiğimizde yani birkaç kere “Acaba yuvarlanır, araba kaza geçirir mi?” diye
telaşlandık, o kadar berbat bir yol. Bu demir yolunun muhakkak yapılması lazım.
Tarımdaki en büyük sorun, sulama. Gümüşhane’de bir Demirözü Barajı
var; bunu güçlendirmek amacıyla Çamur köyünde bir Çamur barajı yapılması
planlanmış, sonra bundan vazgeçilmiş, “Buna ihtiyaç yok.” denmiş. Hâlbuki baraj
Bayburt’un köylerinin altında kalıyor dolayısıyla o köyler sulanamıyor. Bu
baraj yapılacak olsa Bayburt’a bağlı Damlıca,
Kalecik, Serenli, Elmalı, Dikmetaş, Beşpınar, Akyaka
köylerindeki 35 bin dönüm arazi suya kavuşacak. Aynı şekilde, Göldere köyü Kırklartepe Barajı
haritalarda varmış gibi gösteriliyor, hâlbuki inşaatı bile başlamamış bu
barajın. “Bayburt merkez Akşar beldesinde 2009’da
Mahmutpaşa barajı yapılacak.” denmiş. Burada da hiçbir faaliyet yok. Yapılacak
olsa 15 bin dönüm arazi sulanabilecek.
Aynı zamanda, elektrikli pompa ile su verilen birtakım araziler
var. Köylü elektrik borcunu ödeyemediği için bu arazilere de su gitmiyor. Borç
ödenemiyor çünkü çok yüksek paralar talep ediliyor. Dönüm başına 8 TL gibi bir
şey. Oranın köylüsü için de bu çok aşırı yüksek.
Şimdi, verimli tarım yapılamamasının bir başka nedeni de göç
kaynaklı veraset sonucu arazilerin bölünmüş olması. İnsanların elinde tapu yok.
Tapu olmadığı için de tarım desteklerinden yarar-lanamıyorlar
çünkü devlet tapu gösterilmesini istiyor. Bu sorunun da çözümlenmesi lazım. Bu
da talep edilen meseleler arasında.
Tarımdaki sorunlara çözüm getirecek önerilere de Hükûmet kulağını
tıkamakta. Mesela, Bayburt Aydıntepe’de 55 dönüm üzerine kurulu bir kampüs var.
Burada derslikler, kapalı spor salonları, yemekhane, lojman, kız-erkek
yurtları… Buraya Bayburt Üniversitesine bağlı bir ziraat fakültesi yapılması
için defalarca AKP’li Bayburtlu milletvekiline müracaat edilmiş -Bayburt’un tek
bir milletvekili var- bu arkadaşımızın söylediği, ziraat fakültesi yerine oraya
bir imam-hatip okulu yapılacağı. Hâlbuki, Aydıntepe’de bir imam-hatip okulu var
ve okul öğrenci kıtlığı çekmekte yani yeterince öğrencisi yok. Böyle bir
ihtiyaç da yok, böyle bir talep de yok. Eğer bu üniversite, bu kampüs yapılacak
olsa -şu anda binalar çürümeye terk edilmiş- Aydıntepe’de bir ziraat fakültesi
kurulacak olsa sadece Aydıntepe’de değil, Bayburt’un genelinde ve köylerindeki
tarım sorunlarına önemli çözümler getirebilir.
Bayburt’ta pek çok esnaf, aynı zamanda iflas etmiş durumda, 2008
krizinden sonra. Dolayısıyla, şimdi, zengin traverten kaynakları var, Bayburt
taşı var; bu, inşaat sektörü için geliştirilebilir, böyle bir potansiyel var.
Bu konuda da hiçbir şey yapılmıyor ve tüm bunların sonucunda, 2010 yılında 97
bin olan Bayburt’un nüfusu iki yıl içinde yani 2012’de 76 bine düşmüş, çok daha
düşeceği tahmin ediliyor. Yani, Bayburt’ta insan kaynağı erozyona uğramış
vaziyette, buna “Dur.” demek gerekiyor. Bayburt için acilen bir kalkınma
planına ihtiyaç var.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Demir
Çelik, Muş Milletvekili.
DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlayarak ramazan ayının hayırlara vesile olması
dileklerimi iletirken, barış ve özgürlüğün de gerekçesi olsun umuyor ve
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
Bayburt’un yoğun göçten kaynaklı sorunlarına ilişkin araştırma önergesi üzerine
söz almış bulunuyorum.
Söz konusu olan sadece, tek başına Bayburt ilimiz olmuş olsaydı,
sorun, çözülebilecek kadar basit ve sıradan bir sorun olabilirdi. En
nihayetinde, seksen bir ilin tek bir iline ilişkin bir vaka, bir olay olarak
değerlendirilebilirdi ancak sorun Bayburt’la sınırlı olmayacak kadar
karmaşıktır, derindir, bu manada da enine boyuna incelenmeye muhtaç bir
konudur.
Söz konusu olan, Güneydoğu ve Doğu Anadolu olarak ifade ettiğimiz
Kürt coğrafyasının bir bütününde yaşanan sorunun ta kendisidir. Cumhuriyetten
bu yana, ulus üniter devletin tek tipçi, katı
merkeziyetçi anlayışının yansımalarıdır, o yansımanın sonuçlarıdır. “Neden?”
diye soracak olursanız, tek millet yaratmaya dönük, farklılıkları kendi içinde
sisteme entegre ederek elimine etmeye hizmet edecek yaklaşımın uygulamalarıdır.
Önce bölgeyi insansızlaştırıp zoraki siyasi, askerî,
ekonomik gerekçeler oluşturarak göçürtmeye tabi tutmak, göçürttüğü
metropollerde egemen ulusun kimliği, kültürü ve yaşam tarzı noktasında da kendi
asli unsurundan, kimliğinden uzaklaştırıp ehlileştirmek, eklemlendirmek
ve asimilasyonist politikalarıyla başkalaştırma
uygulamalarıdır. Bu nedenle, öncelikle “Bölgesel kalkınma farkı” dediğimiz,
bölgesel gelişmişliği esas alan, yatırımdan yoksun bırakmak, hizmeti
götürmemek, eğitim, sağlık ve benzeri temel insani ihtiyaçları karşılamamak
gibi bir mağduriyetle bölge halkını karşı karşıya bıraktırır ki bu hizmetleri
alabileceği yerlere göçmesinin ekonomik koşullarını yaratır. İşsiz bırakır,
elindeki tek geçim kaynağı olan hayvancılıktan yoksun bırakır, tarım
arazilerinin verimli, rantabl, ekilebilir olanaklarından yoksun bırakmaya dair
bir politika uygular. İnsanlar ürettiğini satamaz, sattığının üretiminin bedeli
olacak karşılığını bulamaz, gerçekleştiremez. Yetinmez bunlarla, bütün bu
ekonomik kuşatmaya rağmen. bölge insanı kadim medeniyetler topluluğu
olmasından, binlerce yıllık tarihî birikiminin saygınlığı çerçevesinde,
coğrafyasında, toprağında kalmak ister ama kalması devleti ve iktidarı ürküten,
korkutan bir gelecek tahayyülüne de yol açtığından, oradan insanları göçürtüp insansızlaştırmayı devreye koyar. Nasıl yapar? Askerî
operasyonlarla öncelikle köy boşaltmalar, faili meçhuller, şiddet ve baskı uygulamaları.
Yetinmez, Atatürk Barajı’ndan Karakaya’ya, Keban Barajı’ndan binlerce, on
binlerce köy, mezra, mekân insansızlaştırılır;
coğrafyanın florasıyla, faunasıyla oynanır, insansızlaştırılan
bu bölgenin insanları İstanbul’un varoşlarında, İzmir’in, Mersin’in
varoşlarında yoksullukla, açlıkla terbiye edilmeye çalışılır. Yetinmez, asimilasyonist politikalarla Kürtlüğünden, başka ulustan,
başka inançtan olmaktan uzaklaştırılır.
Bu anlamıyla, bilinçli, ulus üniter
devletin tekçi politikalarının Bayburt’taki yansımasıdır. Öncelikle bu
bilinmeli. Bu nedenle de Bayburt, elbette ki sonradan il olma vasfını
kazanmıştır ama il olma vasfıyla birlikte idari vesayete bağlı bir il
olmasından kaynaklı da ekonomik ve idari özerklikten yoksun olduğu için de
kendi kaynaklarını gelişebilmenin, sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya hizmet
edecek noktada potansiyelini kullanabilme olanağından yoksundur. Çünkü, atanmış
vali vardır. Atanmış vali, Hükûmetin memuru pozisyonunda gününü doldurmakla
kendini mükellef tuttuğu için de bu kalkınma potansiyelini halkın, toplumun
yararına kullanmak yerine, beş yıllığına, üç yıllığına bu hizmeti devletin
kutsiyetine, Hükûmetin ikbaline, onun programına hizmet edecek bir memur
pozisyonuyla durumu değerlendirir.
Bu manada, evet, bölgesel kalkınmışlık farkı Türkiye'nin en büyük
problemlerinden biridir. Bugün, gayrisafi millî hasıla Türkiye genelinde 15 bin
dolar civarında iken Bayburt’ta, Ağrı’da, Ardahan’da, Muş’ta 3 bin dolarlar
civarında. Yoksulluk sınırı, buralarda -ifadesi bile mümkün olmayan- açlıkla,
sefaletle diz boyu tablolarla bizi karşı karşıya bırakacak kadar acıdır. Bu acı
yüreğimizi incitiyor olmasına karşın da görmeyen gözler, duymayan kulakların
hâlâ üç maymunu oynamaya devam ettiği de bir başka gerçekliktir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu manada, bölgesel
kalkınmışlığın ortadan kaldırılması, adil, eşitlikçi ve sürdürülebilinir
bir ekonomik kalkınma projesiyle bütün illeri ve bölgeleri eşit tutacak, eşit
mesafede yaklaşacak bir anlayışla yeni bir ekonomik kalkınma olmazsa olmaz
olmalıdır. Bu da yetmiyor, illerin ve bölgelerin idari, mali ve siyasi
özerkliğe tabi tutulması, mevcut var olan sorunların radikal en kestirme çözüm
yoludur. İdari, mali ve siyasi özerklikten yoksun atanmış memurların vesayetiyle
sürdürülebilinir bir ekonomik kalkınma da olmaz,
yerelin ve yerleşkenin potansiyelini, toplulukların ve halkların lehine
kullanmak da mümkün olmayacaktır.
Bu manada, öncelikle -2002-2014 yılları arasında- on bir yılı
neredeyse bulacak olan bir iktidarın fırsatını yakalayan AKP, on bir yıl
boyunca, ülkenin bu doksan yıllık birikmiş sorunlarına radikal bir şekilde
neşter atıp çözüme kavuşturacağına, palyatif çözümlerle günü kurtaran ama dünün
uygulamalarında da ısrar eden bir noktada kalmıştır ki bu da sorunu giderek
karmaşıklaştıran, kangrenleştiren bir boyuta taşımıştır. Bu manada da öncelikle
Hükûmetin yapması gereken, her şeyden önce, bölge illerinin mevcut
potansiyellerini insanlık, toplum ve halklar lehine nasıl yeniden dizayn
edebileceğine dair nitelikli bir beş yıllık kalkınma planı çerçevesinde ele
almasıdır. On bir yıldır tüketim toplumuna dönüştürdüğü Türkiye’yi, üreten,
ürettiği üzerinden de temel ihtiyaçlarını meşru zeminle karşılayan bir toplum
algısıyla yaklaşması gerekiyor.
Tüketen toplum olmak noktasında, ekonomik istikrarı yarattığınızla
övünebilirsiniz. Ekonomik istikrarın yürüyebilmesi için siyasal istikrara da,
toplumsal istikrara da ihtiyaç vardır. Ekonomik istikrar tek başına maalesef
huzur da getirmiyor, mutluluk da getirmiyor, karın da doyurmuyor. Siyasal
istikrarla, toplumsal istikrarla pekiştirmediğinizde, ekonomik istikrarın
geçici olabileceği, çökebileceği, toplulukların ve kesimlerin meşru demokratik
talepleri üzerine bina edilemeyen bu ekonomik istikrarın da bir gün nafile bir çaba
olduğu gerçeğiyle bizi karşı karşıya bıraktırabilir. O nedenle, toplumsal
istikrar, türdeş değildir, basit değildir; çokluğun ve çeşitliliğin bizatihi
fonksiyonudur.
Toplumun çok kimlikli, çok kültürlü gerçeğine dayalı yeni bir
siyasal projeyle, tam da günümüz dünyasının küreselleşmesi, günümüz dünyasının
yerindelik ilkesine bağlı olarak bölgesel ve yerel özerklikleri tanımak, bu
manada da illerin idari, mali özerklikleriyle birlikte belediyelerin idari,
mali özerklikleri ama bölgelerin de siyasal ve mali özerklikleriyle bu bölgesel
kalkınmışlık farkını giderebilir, insanlara bulundukları mekânlarda
kalabilmenin koşullarını yaratabilir; dolayısıyla da İstanbul gibi megakentler yaratmak, oranın ulaşımından trafiğine,
sağlığından eğitimine karmaşık ve çorap yumağına dönmüş sorunlarıyla
karşılaşmasının da önüne geçebiliriz.
O manada, sorun, yerinde, yerindelik ilkesine bağlı olarak özerk,
demokratik çözüme muhtaç bir sorundur. Bunu çözdüğümüzde, Bayburt da kendi
kaderiyle baş başa bırakmış olmaktan çıkarılır, kendi kendisini yönetebilme
olanaklarına kavuşturulmuş olur diyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde oy isteyen Erkan
Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bayburt’taki göçün nedenlerinin araştırılmasına, uygulanacak teşvik
politikaları ve uzun vadeli yatırım stratejileriyle Bayburt’taki göçün
önlenmesine yönelik olarak Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma
önergesiyle ilgili önerinin lehinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Merkezimizin görevlendirmesi üzerine 13, 14 ve 15 Haziran 2013 tarihleri
arasında Bayburt’u ziyaret ettik. Bayburt il merkezi başta olmak üzere,
Aydıntepe ve Demirözü ilçeleri ile Arpalı beldesinde incelemelerde bulunduk. Üç
gün boyunca Bayburtlu esnafımızla, çiftçimizle, çalışan ve emekli
vatandaşlarımızla çok yoğun temaslarda bulunduk. Ve ziyaretimizin sonunda da
Bayburt’la ilgili bir rapor hazırlayarak bu raporu Sayın Genel Başkanımıza
takdim ettim. 26 Haziranda gündem dışı bir konuşma yaparak Bayburt’un
sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme getirdim ve ayrıca,
Bayburt’un eğitim, gençlik, ulaştırma, orman ve su, tarım ve hayvancılık ve
kalkınma konularında ilgili bakanlara 30’dan fazla yazılı soru önergesi verdim.
Ve Bayburt’un sorunlarının yakın takipçisi olmaya devam edeceğimizi buradan
ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ticaret ve sanayinin gelişmediği
Bayburt’ta tarım ve hayvancılık ana geçim kaynağıdır. Tarım alanlarının küçük
olması, verim düşüklüğü, yeni iş imkânlarının gelişmemiş olması, sürekli kamu
yatırımlarının yapılmaması gibi nedenlerle -gerekli kamu yatırımlarının
yapılmaması nedeniyle- Bayburt sürekli göç veren bir ilimizdir. Bayburt’taki
ulaştırma, sanayi, eğitim, ticaret ve demografi alanlarındaki olumsuzluklar
birbirini tetiklemektedir. Bayburt’ta işsizlik ve göç sosyoekonomik hayatı çok
olumsuz yönde etkilemektedir. Tarım ve hayvancılık âdeta can çekişmektedir.
Siftahsız günü bitiren esnafımız iş yerlerini kapatma noktasındadır.
Hâlihazırda birkaç işletme ile var olmaya çalışan sanayinin çarkları da doğrusu
dönmekte zorlanmaktadır. İşsizlik ve göç Bayburt’ta her hanenin sorunu hâline
gelmiştir. Oysa, TÜİK’e göre, Bayburt, Türkiye’nin
işsizlik oranı en düşük kenti görünümündedir, yüzde 4,7 olarak görünüyor.
İşsizlik oranı, istihdam yaratan yeni iş alanlarının açıldığı için değil, işsizlik
nedeniyle sürekli göç verildiği için düşük görünmektedir. Nitekim, 1990 yılında
107 bin olan Bayburt’un nüfusu, 2007’de 97 bine, 2010’da 74 bine düşmüştür.
2011 yılında ise 77 bine çıkmıştır. 2011 yılındaki bu artışın nedeni Bayburt’ta
üniversite açılmasıdır. Ancak 2012 yılında tekrar 76 bine düşmüştür ve 2023’te
de yapılan projeksiyonlara göre nüfusunun 49 bine düşmesi beklenmektedir.
Bayburt’ta göç, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanını olumsuz
etkilemektedir ve aynı zamanda da her alan birbirinden etkilenmektedir. Göç
olgusu bugün Türkiye’nin acı bir gerçeği hâline gelirken bu gerçeği bütün
hassasiyeti ile yaşayan kentlerden birisi de Bayburt’tur. Türkiye’nin en çok
göç veren illerinden biri olan Bayburt’ta göçün etkisi hemen her veride ve
araştırmada ortaya çıkmaktadır. Genel ve yerel bazda yapılan araştırma
sonuçlarında olumsuz verilerle gündeme gelen Bayburt, Türkiye’nin en az
nüfusuna sahip olduğu ve sürekli göç verdiği için aynı zamanda bazı araştırma
sonuçlarında da olumlu verilerle karşımıza çıkmaktadır. Bayburt’un nüfusuyla
Türkiye’nin en küçük ili olan ve sürekli göç veren iller arasında olduğunu
ifade ettik. TÜİK tarafından 2010 yılı itibarıyla verilen bilgilere göre aynı
zamanda sürekli göç veren ve net göç hızı en yüksek ilk 20 il arasında yer
almaktadır.
TÜİK, göç veren ilin işsizliğinin, göç alan ilin ise istihdamının
düşük olduğunu rakamlarla ortaya koymaktadır. Yani, göç veren ilin işsizliği
düşük çıkıyor, göç alan ilinse istihdamı düşük çıkmaktadır. Bayburt’un sürekli
ve en çok göç veren illerden biri olması, işsizlik oranı en düşük il olmasını
da sağlıyor.
Bayburt’ta işsizlik kaynaklı göç, kentin geleceğini de maalesef
tehdit etmektedir. Örneğin, 2008 yılında TÜİK ile Hacettepe Üniversitesi
tarafından yapılan çalışmada, Bayburt’un 2023 yılı itibarıyla nüfusunun 49 bine
düşeceğini ifade etmiştik. Bu da şunu göstermektedir ki Bayburt’un önümüzdeki
yıllarda göçünü önleyecek yatırımlarla ilgili herhangi bir çalışma
yapılmamaktadır.
Bayburt’un en önemli geçim kaynaklarından biri de hayvancılıktır
ancak Bayburt hayvancılık desteklerinden yeterince yararlanamamaktadır. 31 Ekim
2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar
Kurulu kararıyla Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı kapsamındaki illerde süt
sığırcılığı yatırımları destek kapsamına alınmıştır. 22 Ocak 2010 tarihli Resmî
Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla da
Doğu Anadolu Projesi kapsamındaki illerdeki etçi ve kombine ırklarla kurulacak
damızlık sığır işletmesi yatırımları destek kapsamına alınmıştır. Yine, 16
Şubat 2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Projesi kapsamındaki illerde kurulacak damızlık sığır
işletmesi yatırımlarının desteklenmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının
2’nci maddesiyle yürürlüğe konulan, etçi ve kombine ırklarla kurulacak damızlık
sığır işletmesi yatırımlarının desteklenmesine ilişkin karar kapsamında Bayburt
ve Gümüşhane illeri de yer almaktadır ve üreticilerin etçi ve kombine ırklarla
kuracakları damızlık amaçlı sığır işletmesi yatırımları kapsamında destekten
yararlanması sağlanmıştır. Bu konudaki tebliğ de 16 Mart 2013 tarihinde
yayınlanmıştır. Dolayısıyla, Bayburt, DAP kapsamındaki desteklerden yaklaşık
iki yıl boyunca mahrum kalmıştır.
Sosyoekonomik gelişmişlik bakımından 64’üncü sırada yer alan
Bayburt, 6 bölgeli teşvik sisteminde 5’inci bölgede olduğu için yatırımlardan
yeterince yararlanamamaktadır. Bu nedenle Bayburt için özel yatırım teşviki
uygulaması zorunlu olmaktadır.
Bayburt 2013 yılı için aldığı toplam 46 milyon 929 bin liralık
kamu yatırımıyla 81 il arasında sonuncu sıradadır. 22 milyon 842 bin liralık
eğitim yatırımıyla yine sonuncu sıradadır. 2 milyon 2 bin liralık sağlık
yatırımıyla 73’üncü sıradadır ve madencilikte 67’nci, enerjide 57’nci, konutta
61’inci sıradadır. Ve 2013 yılında Bayburt’ta imalat ve turizm alanında kamu
yatırımı maalesef görülmemektedir. Bunları Kalkınma Bakanlığının yatırım
programı verilerini ifade ederek söylüyorum.
Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan Bayburt, 2013 yılında
aldığı 18 milyon 447 bin liralık tarım yatırımıyla 56’ncı sıradadır. Aydıntepelilerin yüzde 70’i geçimini tarımdan sağlıyor. P2
sulama kanalından dört yıldır su verilmediği için Aydıntepeli
çiftçilerimiz sulama konusunda sıkıntı yaşamaktadır.
Bayburt’un ekonomisi ve sosyal yaşamı için büyük öneme sahip olan
Erzincan-Trabzon demir yolu projesine gereken Hükûmet desteği verilmemektedir
ve bu demir yolu desteğinin kesinlikle verilmesi gerekiyor. Karadeniz’in her
noktasından Erzincan demir yollarına en ekonomik bağlantıyı Bayburt ovaları
sağlamaktadır. Demir yolunun Bayburt’tan geçmesi sonucu, ilk yatırım
maliyetinden 2 milyar lira tasarruf sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, ben sözlerimi Bayburtlu Zihni’nin bir
dörtlüğüyle tamamlamak istiyorum. Diyor ki Bayburtlu Zihni:
“Bu ne zulüm bu ne hakaret bilmem
Bu ne halet bu ne rezalet bilmem
Bu ne adalet ve bu ne Tanzimat'tır
Bu ne kanun bu ne talimattır."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Bünyamin Özbek, Bayburt Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum. CHP’nin vermiş olduğu Bayburt’la ilgili grup
önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle mübarek ramazan ayının
tüm İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Evet, arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin gerçekten Bayburt’la
ilgili bir önerge vermesi önemsenecek bir olaydır. Yıllardır Bayburt’ta
bulunmayan bir siyasi partinin son yıllarda Bayburt’a önem ve destek vermesini
ben takdirle karşılıyorum ve teşekkür de ediyorum kendilerine.
Benim Bayburt Milletvekili ve Bayburtlu olduğumu… Konuşmacı
arkadaşlardan anladığım kadarıyla, sanki Bayburtlu değilmişim gibi algıladım.
Sayın Hocam Toprak işte Bayburt’a giderken korkunç bir yoldan
gittiğini ifade etti ama o yol nerede, onu bilmiyorum.
Çok Değerli Hocam -bir farklı olay- Bayburt’un eski ismi “Baksı” değil. Baksı, gerçekten
Bayburt’un bir köyünün eski ismi. “Bayraktar” şu anda köyün ismi, eski ismi de
“Baksı”dır ama Bayburt’un kendi ismi değildir, ben
onu hatırlatmak istedim.
Bir başka konu: Bayburt’tan kamu yatırımlarında, gerçekten, en
sonuncu il olarak bahsedildi. Aslında baktığınız zaman, biraz doğal sonuçtur en
sonuncu olması çünkü Türkiye'nin en küçük vilayetidir.
Sayın Akçay, Manisa Milletvekilimiz, Milliyetçi Hareket Partisinin
temsilcisi arkadaşımız geçenlerde Bayburt’a gittiler. Sizlere de teşekkür
ediyorum Bayburt’u ziyaretlerinizden dolayı.
46 milyon Bayburt’a yatırım geldiğini söyledi ama… Değerli
arkadaşlar, bizim bir rüyamız vardı, hayalimiz vardı. Bayburt’la Erzurum’u
bağlayan bir Kop Dağı vardır, geçişi çok zor, kış şartlarında gerçekten çok zor
şartlarda ulaşım sağlanıyordu. Sadece 300 milyon TL’yle 6,5 kilometrelik Kop
Tüneli yapılıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bayburt yatırımlarına bu dâhil değil
Bünyamin Bey, Bayburt’taki yatırımlar müşterek iller kapsamında.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) – Ve bu sadece Bayburtluları
ilgilendiriyor.
Bir başka konu arkadaşlar: Şu anda Trabzon’a 174 kilometreyle
ulaşıyoruz ama Araklı Tüneli bittiğinde -şu anda yapılıyor- Trabzon’a 110
kilometreyle ulaşacağız. Yani, 60 kilometre mesafe kısalıyor, bu da Bayburt’a
yapılıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hangi ilin yatırımı onlar? Bayburt’un değil
onlar, müşterek iller kapsamında…
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) – Bir farklı olay değerli arkadaşlar:
Kara yollarında duble yol olarak BSK asfalt yapılıyor, maliyeti -100 trilyon
eski parayla- 100 milyon.
Bir farklı olay: Bayburt-Köse yolu arasında gerçekten modernize
bir asfaltlama çalışma yapılıyor, maliyeti 15 trilyon. Şimdi, 64 trilyon nere,
sadece kara yollarındaki 500 trilyon yatırım nere? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Binnaz Toprak Hanımefendi dedi ki: “Aydıntepeliler,
Bayburt Milletvekilinden, ziraat fakültesinin Aydıntepe’ye gelmesini istiyor.”
Bir kere Sayın Vekilim, milletvekilinden bu talepte bulunmazlar.
Yani, YÖK’e veya üniversiteye giderler. Biz, o yatırımı, yine AK PARTİ Hükûmeti
olarak Aydıntepe’ye yaptık, biz yaptık. Yurduyla, 24 dersliğiyle, spor
salonuyla gerçekten güzel bir kampüs yaptık. Ve geçen yıl onun kararını da YÖK
aldı, rektörlük aldı, meslek yüksekokulu olarak Aydıntepe’ye meslek yüksekokulu
açacağız. Ama Bayburt’ta bir aksilik oldu, -Allah rahmet eylesin- rektörümüz
intihar etti ondan dolayı bir uzama söz konusu oldu, bu sene öğrenci alamadık.
İnşallah önümüzdeki yıl Aydıntepe’ye de yüksekokul açılacaktır.
Bunun yanı sıra, Demirözü ilçemize de yüksekokulu inşallah
açacağız. Mustafa Köseoğlu diye bir hayırsever iş adamımızın desteğiyle
Demirözü’müze de okul ve yurdunu yaparak Demirözü ilçemizde meslek
yüksekokulunu açacağız.
Şimdi, Bayburt'un tek vekiliyim. 3 tane milletvekili arkadaş
çıktı, konuşma yaptı yani ben hepsine cevap vermeye çalışıyorum. CHP’nin
Bayburt'a yönelmesini gerçekten tebrik ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bayburt iyi olsun diye konuşuyorlar,
cevap verme sen.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) – Eyvallah.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisinin de destek vermiş
olduğu… 2009 yılında, nüfustan dolayı Bayburt milletvekili sayısı 2’den 1’e
düşmüştür, MHP de destek vermiştir. Ve bu önergeyi veren Fetani
Battal Bayburt Milletvekili; Ülkü Güney Bayburt Milletvekili; 2 grup da bunu
kabul etmiştir.
Bakın, sonra ne oldu arkadaşlar?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Ne oldu?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Biz, 2011 seçimlerine giderken hani 2
milletvekili olarak temsil edileceğimizi düşünüyorduk, bir de baktık ki Anayasa
Mahkemesinden bir karar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kim başvurmuş?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Bayburt milletvekili sayısı 2’den 1’e
düştü. Yani, özünü söylüyorum, Bayburt'u ilgilendiren. Arkadaşlar, Anayasa Mahkemesine kim gidebilir, hangi
siyasi parti gidebilir? Tabii ki, CHP gitmiş, bizim Bayburt milletvekili
sayısını 2’den 1’e düşürmüş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün de gelmiş,
Bayburt'un sorunlarıyla ilgili bir şeyler söylüyorlar.
Aslında, göç, Türkiye için gerçekten ciddi sıkıntı.
SAKİNE ÖZ (Manisa) - Kötü mü yapmış araştırma önergesi vermiş,
kötü mü yapmış?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Arkadaşlar, Bayburt, AK PARTİ iktidarı
döneminde durağan bir göç yaşamaktadır. 2007’de, adrese dayalı nüfus sayımıyla
Bayburt'ta 76 bin insan yaşarken bugün, 2013 yılında yine 76 bin insan yaşıyor
Bayburt'ta. Ama Bayburt'un ortalama nüfusu 100 bindir, yıllık ortalama nüfusu
100 bindir. Adrese dayalı sistemden dolayı bu bahsetmiş olduğunuz 97 binler,
110 binler 76 bine düşmüştür. Şu anda Bayburt'a gittiğinizde 130 bin nüfus
vardır ama maalesef adresleri İstanbul'da, Ankara'da, Bursa’dadır.
Bir farklı olay: Arkadaşlar, Bayburt'ta biz ekonomik anlamda,
işsizlikten dolayı göç vermiyoruz. Bakın, 2002 yılında Bayburt'ta çalışan 4/A,
4/B ve 4/C’li sayısı toplam 9.870 idi. 4/A, 4/B ve
4/C…
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Oradaki 4/C’liler
de soruyordu, hani torba yasasını bekleyenler.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Yani şunu söylemek istiyorum: Emekliği
Sandığına bağlı çalışanlar, devlet memurları. Şu anda, arkadaşlar, 16 bin
civarında bu şekilde çalışanımız var. 97 binden 76 bine düşmüşüz ama 2002’de 9
bin çalışan varken 16 bine çıkmışız. Bu, AK PARTİ’nin
Bayburt’a vermiş olduğu değeri göstermektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, göçün farklı nedenleri de vardır. Eğitim göçü,
doğru, sadece Bayburt’u ilgilendirmiyor bu, Türkiye'nin meselesi. Bu göç,
İstanbul’un meselesi, Ankara’nın meselesi, Bursa’nın, İzmir’in meselesi;
Bayburt’un, Gümüşhane’nin, Ağrı’nın, Ardahan’ın meselesi değil sadece,
Türkiye'nin meselesi. Bu konuyla gerçekten ilgilenilmesi gerekiyor.
Bizdeki göçten… Arkadaşlar, iklimden dolayı göçümüz oluyor.
Tarımdan kentsel dönüşüme, kentleşmeye doğru bir göç akımı var Türkiye’de,
hatta dünyada. Bu, ne bileyim, ne Bayburtluların suçu ne AK PARTİ iktidarının
suçu ne sizlerin suçu; gerçekten böyle bir eğilim var, batıya doğru bir göç
var. Onu engellemek de öyle zannediyorum ki, mümkün değil.
Bayburt, artık bir üniversite şehri oldu. Hani dün “Küçük
şehirlerde niye üniversite kuruluyor?” diye eleştiriliyordu ya, bugün
Bayburt’ta 6 bin öğrenci eğitim görüyor. İnşallah, önümüzdeki yıl 7 bin 500
öğrenci eğitim görecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Kim açtı üniversiteyi?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Devamla) - Ben, CHP’li milletvekili ve MHP’li
milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Demir yolunun Erzincan-Bayburt
üzerinden Trabzon’a gitmesi yönünde yani Gümüşhane’den değil de Bayburt’tan
gitmelerini… Ben gerçekten tebrik ediyorum, alkışlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen yıl, sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığımız 2 bin 250 tane toplum yararına çalışma programında 2.250 geçici
işçi göndererek Bayburt’ta istihdam sağlamıştır. Ben, Sayın Bakanıma da
teşekkür ediyorum.
CHP’nin bir de yaptığı güzel bir şey vardı, ben sizi gerçekten
yine tebrik ediyorum.
Arkadaşlar, dünya lideri Başbakanımız -hani milletvekili sayısı
1’e düştü ya- geldi Bayburt Cumhuriyet Meydanı’nda dedi ki: “Tüm samimiyetimle
söylüyorum ki ben Bayburt’un ikinci milletvekiliyim.” O gurur bize yeter. Onu
bize yaşattığınız için sizlere teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
Bayburt’u anlatmaya gerçekten dakikalar, saatler yetmez. Yaklaşık
bir saattir Bayburt’u anlatıyoruz. Ben bu hassasiyette olan milletvekillerime
gerçekten teşekkür ediyorum.
Sayın Toprak, Gezi olaylarından bahsetti Bayburt önergesi
görüşülürken; Türkiye’de Gezi Parkı eylemine destek vermeyen iki ilden birisi
de Bayburt’tur; Bingöl ve Bayburt’tur.
Ben tekrar sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli konuşmacının sözüyle
ilgili olarak şu sözleri tutanağa geçirmek bakımından… Bünyamin Bey
konuşmasında yapılan yatırımlardan bahsetti, genel yatırımlardan. Benim
bahsettiğim kamu yatırımları, 2013 yılı Kalkınma Bakanlığında yer alan kamu
yatırımları listesine göre rakamlardır ve sadece 2013 yılını ve sadece
Bayburt’u kapsamaktadır. Bünyamin Bey’in bahsettiği yatırımlar müşterek iller
kapsamında olup sadece Bayburt değil, Gümüşhane, Trabzon ve civar illerle
birlikte değerlendirilmesi gereken yatırımlardır.
KEMALLETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Hayır, hayır.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu mantık “Komşuda pişer, bize de düşer.”
anlayışıyla dile getirilmiştir.
Ayrıca, Bayburt’un milletvekili sayısının 2’ye çıkartılması için
milletvekilimiz Özcan Yeniçeri’nin bir kanun teklifi
vardır ve ayrıca, daha evvel Bünyamin Bey’in bahsettiği milletvekilinin 2
olmasına ilişkin öneriye de Milliyetçi Hareket Partisi destek vermiştir.
BAŞKAN – Teşekkür etti zaten.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz önce Bayburt’un değerli
milletvekili hem partimizin ismini zikrederek Cumhuriyet Halk Partisi ile
ilgili gerçek dışı bilgiler vermiş hem de konuşma yapan milletvekilimiz Binnaz
Toprak’ın ismini zikrederek elindeki bilgilerin yanlış olduğunu ifade ederek
birtakım çarpıtmalarda bulunmuştur. Müsaadenizle gurubumuz ve şahsı adına cevap
vermesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Nedir o çarpıtmalar? Ne söyledi de çarpıttı yani?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Örneğin, Bayburt’a gidilen yolun kötü
olduğunu ifade ettiğinde, kendisinin Bayburt’a gelmeden gitmiş olduğunu ima
ederek “Hangi yoldan gitmiş, ben de merak ettim?” dedi. Bundan daha büyük bir
hakaret olabilir mi efendim?
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Ben öyle bir şey söylemedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bunun yanında, Anayasa Mahkemesinin…
BAŞKAN – Sayın Toprak, buyurun, iki dakika söz veriyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Hocam, Bayburtlu musunuz?
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak’ın, Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek’in CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Hayır, ben Bayburtlu değilim.
AKP şunu düşünüyor: Mesela, ben, Alevilerin sorunlarıyla da çok
ilgilendim “Sen Alevi misin?” diye sordular. Dolayısıyla, Bayburt’un
sorunlarıyla ilgilenmek için Bayburtlu olmak gerekmiyor, bu bir.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Önemli Hocam, gerçekten bilmek lazım.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – İkincisi: “CHP niye burayla
ilgileniyor?” deniliyor. CHP, milletvekili çıkaramadığı her ille ilgileniyor,
oranın sorumluları var, fahri milletvekilleri var. Biz onun için gidiyoruz,
bunu da söyleyeyim.
Bayburt’un nüfusu… Sayın Özbek dedi ki: “Küçük diye yatırımlardan
az pay alıyor.” Hayır efendim, ben orandan bahsediyorum, oran olarak da az pay
alıyor. Antik geçmişinin kendi hâline bırakıldığından bahsettim, orada olabilecek
turizm yatırımlarının yapılmadığından, yer altı kaynaklarının
işletilmediğinden, taşın işletilmediğinden, esnafın, köylünün sorunundan
bahsettim, su yok dedim, baraj yok dedim. Sayın milletvekili dedi ki:
“Başbakanımız ‘İkinci milletvekiliyim buranın.’dedi.”
Hiç duymadık Başbakanın Bayburt’tan bahsettiğini.
Göçten bahsettim, onun nedenlerine değinmedi, “Yol yaptık.” da
“Yol yaptık.” Bütün Türkiye’de olduğu gibi yol yapımı ve AVM’lerle
övünülüyor, aynı şekilde Bayburt’ta da öyle.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Niye “üniversite” demedi mi, niye
söylemiyorsun?
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – “Üniversite” dedi, üniversite çok
yapılıyor, birazdan üniversite sorunları geldiğinde ona da değineceğiz ayrıca.
Dolayısıyla da bütün bu sorunlara cevap yerine, işte, yollar vesaire bunlardan
bahsedildi. 2’den 1’e düşmesi CHP’nin müracaatıyla Anayasa Mahkemesine… Anayasa Mahkemesi bu gibi
konularda keyfî karar veremez, veremiyor, nüfusa bakıyor. Nüfus azalmış olduğu
için, göçten dolayı azalmış olduğu için 2’den 1’e düştü.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Başvurmasaydınız.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Başvurmasaydık da öyle olacaktı
herhâlde. Ayrıca... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Hayır efendim, siz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – …bu göçün nedenlerini araştırın, nüfus
da tekrar yükselsin orada. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Toprak.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Sayın Başkanım, sözlerimi farklı
anlattığından dolayı cevap vermek zorundayım. “Bayburt’a gelmedi.” diye bir şey
söylemedim ben.
Bir de, Bayburt yatırımlarını anlatırken sadece kara yollarından
bahsetti. Ben farklı yatırımlardan da bahsettim.
İki dakika söz istiyorum.
BAŞKAN – Evet, sözleriniz tutanaklara geçmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Ya, sayemde şu Meclis Bayburt’u
konuşuyor.
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Sayın Başkanım, iki dakika söz
istiyorum.
BAŞKAN – Meramınızı anlattınız Sayın Özbek, teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
(Devam)
3.- CHP Grubunun, Bursa
Milletvekili Sena Kaleli ve 20 milletvekili tarafından Bayburt'ta yaşanan göçün
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
4/4/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine; 10 Temmuz 2013 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 9/7/2013 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ahmet
Aydın
Adıyaman
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında bulunan 175 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın bu kısmın
7’nci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma günlerinin dışında 12, 13 ve 14 Temmuz 2013 Cuma,
Cumartesi ve Pazar günleri saat 14:00'te toplanarak bu birleşimlerde gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
9 Temmuz 2013 Salı günkü (bugün) birleşimde 380 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
10 Temmuz 2013 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesi ve 133
sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
11 Temmuz 2013 Perşembe günkü birleşimde 116 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
12 Temmuz 2013 Cuma günkü birleşimde 429 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
13 Temmuz 2013 Cumartesi günkü birleşimde 227 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14 Temmuz 2013 Pazar günkü birleşimde 449 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'te günlük programın
tamamlanamaması hâlinde günlük programın tamamlanmasına kadar çalışması
önerilmiştir.
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz
isteyen, Recep Özel, Isparta Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ Grubumuzun bu haftaki çalışma takvimiyle ilgili olarak
getirilmiş olan grup önerimizin lehinde söz almış bulunmaktayım.
Getirdiğimiz grup önerisiyle… Biliyorsunuz, 1 Temmuz itibarıyla
Meclisin tatile girmesi gerekiyordu ama biz bir karar vererek bu tatile
girmeyi, aksine bir karar alarak çalışma sürelerini uzattık, ikinci bir karar
alınıncaya kadar da bu çalışma süresi devam edecek.
Bugünkü getirmiş olduğumuz öneriyle de her gün saat 14.00’te
toplanıp gece 24.00 ve bitmediği takdirde günlük programın bitimine kadar,
pazar günü dâhil olmak üzere, bir çalışma takvimini öngörüyoruz. Tabii ki bu
sürede de bitmezse, herhangi bir tatil kararı almadığımız müddetçe de ekime
kadar herhâlde çalışmalarımız devam edebilir, ona da herkesin hazırlıklı
olmasını buradan belirtmek istiyorum.
Ayrıca, görüşmekte olduğumuz torba yasanın beş gününü tamamladık,
bugün altıncı gününü görüşeceğiz. Tabii ki muhalefet, muhalefet görevini İç Tüzük’ten kaynaklanan bütün haklarını kullanıp yapacaktır
ama kendilerine… Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisine de, vermiş oldukları
önergelerin ekindeki Türk Dil Kurumunun torbayla ilgili tarifini de bizlerin
hafızalarına kazınacak şekilde, kâtip üyelerin ezberlenmiş şekilde okumalarında
keşke başka sözlüklerden de, İlköğretim Resimli Türkçe Sözlük’ten,
Büyük Türkçe Sözlük’ten, “Ekşi Sözlük”ten
de torbanın anlamlarına, tanımlarına bakarak da değişik gerekçelerini burada
sunmuş olsaydı hepimize bir katkıda bulunurlardı diyorum. İnşallah, böyle çeşit
çeşit tanımları da bize belirtin diyorum.
İyi bir çalışma günü diliyoruz, hayırlı ramazanlar diliyoruz.
Ramazanın mehabetine uygun bir çalışma ortamında, karşılıklı saygı ve sevgi ortamında,
birbirimize kırıcı, dökücü ifadelerin bulunmadığı bir ortamda çalışmalarımızı
devam ettirelim diyorum, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerinde Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yerine ben konuşacağım efendim.
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Başkan Vekilinin vekili!
BAŞKAN – Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu
grup önerisi üzerinde grubumuz adına söz aldım.
Sayın Akif Hamzaçebi’nin Meclise en derin saygı ve selamlarını
iletmek mecburiyetindeyim. Sayın Cemil Çiçek’in Genel Başkanımıza yapmış olduğu
ziyarette kendilerine refakat etme görevinden dolayı bugün burada bu görevi ben
yerine getiriyorum.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi, biraz önce Sayın Recep Özel
biraz esprili, biraz da tehditkâr bir şekilde hafta sonuna kadar gece-gündüz
çalışılacağını ve gerekirse ekime kadar da çalışılabileceğini söyledi. Biz bunu
bir tehdit değil, Parlamentoyu çalıştırma görevine sahip olan iktidar
partisinin nihayet bu sorumluluğunu hatırlaması olarak algılarız. Çünkü mesele,
iktidarın Parlamentoyu çalıştırmada kış boyunca göstermiş olduğu verimsizliğin,
birikmiş olan, yapılması gerekli görülen kanun değişikliklerinin, hepsinin
birden, dünya parlamentolarında eşi benzeri olmayan, benzerlerinin kullanımının
dahi çok istisnai yasama faaliyetleri olduğu, ülkemizde de ilk başladığında çok
özel durumlar için tarif edilerek kullanılmış, 2 bin maddelik, 3 bin maddelik
birtakım kanunları bölerek getirmede kullanılan bazı yasama yöntemleri ve
birbiriyle çok ilgili çok sayıda kanun değişiklik teklifinin getirilmesiyle ilgili
bir yöntemi standart, seneyi kapatan, yıl boyunca ağustos böceği gibi hiçbir
şey yapmayıp yıl sonu geldiğinde o telaşa düşüp komşusunun kapısını çalan,
aman, bunları hep birlikte halledebilir miyiz diye elaman dileyen bir hâlde
görüyoruz iktidar partisini.
Biz, iktidar partisinin Meclisi çalıştırma noktasında bir irade
gösterdiği yerde memnuniyet duyuyoruz ama yasama faaliyeti dediğimiz şey,
sağlıklı bir çocuğun dünyaya gelmesi gibi öncesinden doğru planlama istenmesi,
o sürecin doğru yönetilmesi, doğum anının çok doğru yaşanması ve üstüne titrenerek de doğum sonrasında gayret içinde olunması
gereken bir nokta. Yani, siz eğer yasama faaliyetinin olması gereken komisyon
ayağını pas geçerseniz, görüşülmesi gereken ilgili komisyonlar “İş
yoğunluğumuzdan dolayı biz bu yasaları görüşemiyoruz.” diye görüş bildirirse,
Plan ve Bütçe Komisyonunda çok yoğun çalışma saatlerine sıkıştırılarak, Meclis çalışmadayken ve Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçmiş diğer yasalar burada görüşülürken o Komisyonu böyle
zorlarsanız, Meclise getirirken 50-60 maddeyle getirir daha sonra bunu 140-150
madde olacak şekilde çoğaltırsanız ve burada, dünyanın hiçbir yerindeki
parlamentoda olmadığı gibi, hiçbir meslek mensubunun çalıştırılmasının dahi
uluslararası sözleşmelerde, iş yaşamı tarafından kabul edilemeyecek şartlarda
hem milletvekillerini hem de bize hizmet eden stenograflarından yasama
uzmanlarına, çay ocaklarından lokantadaki personele kadar, güvenliğimizi
sağlayan personele kadar onları bu insanlık dışı koşullarda çalıştırırsanız sizin
iktidar olarak sorumluluğunuzu nasıl yerine getirdiğiniz ciddi bir tartışma
konusu hâline gelir.
Bizim burada üzerimize düşen denetim, üzerimize düşen size yasanın
daha doğru yaptırılması, üzerinde daha çok tartışılmasıyla ilgili bütün
sorumlulukları yerine getiriyoruz. İki senedir, Sayın Başbakanın deyimiyle
sözde ustalık dönemi yaşayan Adalet ve Kalkınma Partisi, bir usta gibi yasama
faaliyeti yapmadı ama yaptığı bir ustalık varsa Başbakanın, o her geçen
çıraklık, kalfalık döneminde artarak süren yürütmenin yasama üzerine bir
tahakkümünü bu dönem gerçekten ustaca yerine getiriyor. Başbakanın ağzından
çıkan her kelime, milletvekillerinin eliyle verilen tekliflerle veya bakanlık
bürokrasisi tarafından alelacele hazırlanarak burada yasalaştırılmaya çalışılıyor.
Başbakanın, geçen sene, 4+4+4’te 7’nci madde görüşülürken, şu an salonda da
bulunan Sayın Millî Eğitim Bakanımız Millî Eğitim Komisyonu Başkanıyken,
ortalamanın üzerinde bir demokrasi örneği verip dakikalarca söz taleplerine
cevap veriliyorken ve “İnşallah, ertesi gün çok daha güzel bir Komisyon
çalışması ümit ederim.” deyip cumartesi gecesi bu konuşmayı yaptıktan birkaç
saat sonra, Başbakan “Yarın, arkadaşlar bu işi bitirecekler inşallah.” dedikten
sonra, ilk 7 maddeyi altı günde görüşen Komisyon, Başbakanın talimatıyla, yirmi
dakikada geriye kalan 21 maddeyi görüşmüş, tekme tokat, itiş kakış, dayak
yiyen, darba uğrayan basın mensuplarının ve milletvekillerinin görüntüleri
dünyaya yansımıştı.
Biz, Başbakanın ustalık döneminden, hem Türkiye’ye hem Meclise
daha fazla hoşgörü, daha fazla demokrasi, daha fazla muhalefeti dinleyen, onu
önemseyen bir tavır bekleriz. Başbakan bu tavırları gösteriyor mu? Evet,
balkondayken gösteriyor. Sayın Başbakan, balkondayken demokrat ama inince son
derece otoriter bir lider pozisyonuna bürünüyor. “Ben, ben…” demekle değil, bir
gün becerir de “biz” demekle meseleye yaklaşırsa o zaman bu Meclisin de,
sokakların da yükselmekte olan tansiyonunun hızla düştüğüne hep beraber
şahitlik edebiliriz.
Sayın Başbakana ve iktidar partisinin çok değerli
milletvekillerine hatırlatmakta bir kez daha fayda görüyoruz ki: Elbette
iktidar önemlidir, elbette iktidar gücünü elinde tutanların bu gücün tanıdığı
olanakları kullanması ve bunlarla ilgili faaliyetlerde bulunması kendileri için
mutlaka kullanmaları gereken yetkilerdir ama muhalefet de önemlidir. Bir kez,
Parlamento dışı muhalefeti tamamen yok sayan anlayış, 1980 darbesi ve ardından
82 Anayasası’nın getirdiği yüksek seçim barajı, bunun üzerinden kendinize,
güçlü olan iktidara, çok oy alan iktidara devşirilen, almadığınız oylara rağmen
getirdiğiniz, sağladığınız çoğunluk ve Parlamentonun içine girmesi gereken
muhalefeti sokmama, hele hele giremeyecek durumda olan muhalefeti de âdeta
küçümseme gerçekten iktidar partisine yakışmıyor.
Bu Gezi ruhundan bahsediyoruz. Gezi’de herkes birtakım sloganları
önemsiyor, Başbakanın bu Gezi eylemlerini yapanları küçümseyen tavrından sonra
Gezi’den çok sayıda slogan yükseldi, işte “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
dendi, buna birtakım eleştiriler, bunun dışında birtakım eleştiriler ama
birileri de çıktı orada dedi ki: “Franz Kafka’nın böcekleriyiz.” Yani bunu,
kendisini yüceltmeden ama Franz Kafka’nın evdeki baba baskısı karşısında
metamorfoza uğrayan ve babanın yaptığı o aşağılayıcı ve baskıcı tavrı
karşısında -o üvey babanın- kendisi, tam tersine, tam da onu şaşkınlığa
uğratacak şekilde bir böceğe dönüşen ve en sonunda o evi terk etme noktasına
gidenlerin Başbakana vermiş oldukları önemli bir demokrasi dersi olarak
görüyorum.
Ve şu kadarına bakmak lazım ki iktidar her türlü rejimde olur
arkadaşlar, her türlü rejimde var, bugün dünyanın her türlü rejiminin bir
iktidarı var ama muhalefet sadece demokrasilerde olur. Muhalefet eğer kendisini
gerektiği gibi ifade edemiyorsa, bu konuda Parlamento içinde birtakım baskılar,
kavgalar, tekmeler, tokatlar, yumruklar veya sayısal çoğunluğa dayanılarak
parmak indir-kaldırla birtakım kısıtlamalar mevcutsa
bu sıkıntıların hepsinin faturasını tarih döner dolaşır iktidara keser. Hele
hele, ülkedeki bazı kesimlerin kendilerini ifade edememekten dolayı seslerini
duyurmak için yapmış oldukları, tamamen Anayasa’dan kaynaklı haklarını, temel
hak ve özgürlüklerini iktidar eliyle ve bir polis devleti cüretiyle her geçen
gün biraz daha kısıtlamaya başladıysanız eğer, evet, iktidarsınızdır, size
iktidar derler ama rejimin adına artık demokrasi demezler.
Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, gerek Parlamento içi
demokratik kanallardan bize sağlanmış, Parlamento hukukunun sağladığı bütün
olanakları sonuna kadar kullanmaya devam edeceğiz. Baskıdan, zordan, şiddetten
veya yaratmaya çalıştığınız zaman baskısından asla etkilenmeyeceğiz. Bize
verilen yetki ve sorumluluk, burada muhalefet görevini hakkıyla yerine getirmek
üzerinedir.
Siz, geçtiğimiz hafta çarşamba günü grup önerinizle “Meclisi, iki
üç günde bu işi toparlayıp artık yaz tatiline gidelim.” ifadesini
kullandığınızda biz size şunu söyledik: Milletvekillerinin yaz tatili olmaz,
yaz dönemi çalışmaları olur. Eğer bu yaz dönemi çalışmalarının yapılması alanda
olmayı gerektiriyorsa biz gider alanda çalışırız, arı gibi de çalışıyoruz. Ama,
gelinen bu noktada Parlamentoda çalışmak gerekiyorsa Parlamento çatısı altında
var olmak bir kayıp değildir. Tatil yapmayı en az hak eden grup herhâlde bu
ülkede milletvekilleridir çünkü kimseye nasip olmayacak bir teveccühle hepimiz
oy aldık. Ülkemiz zor günlerden geçiyor, sokakta gerilim var. Yapılmak istenen
düzenlemelerin içinde ulusal menfaatlere, millî menfaatlere aykırı birçok husus
var. Türkiye’nin demokrasisi açısından iktidarıyla muhalefetiyle çok çalışmamız
gerekiyor, biz çalışmaktan memnunuz, iktidar partisine de sorumluluğunu bir kez
daha hatırlatıyoruz.
Sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Ali Ercoşkun, Bolu Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ grup önerisinin lehinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ramazan ayının tüm İslam âleminde hayırlara vesile olmasını
temenni ediyorum. Kanın, gözyaşının bir an önce son bulduğu, barışın,
dostluğun, kardeşliğin hâkim olduğu bir ramazan ayını hep birlikte geçirmeyi
temenni ediyorum.
Tabii, Cumhuriyet Halk Partisini temsil eden Özgür Bey konuşma
yaparken gerçekten olumlu bazı noktalara da değindi. Özellikle “Dünyada eşi
benzeri görülmemiş…” diye tabirle başladığı zaman ben de zannettim ki eşi
benzeri görülmemiş bir İç Tüzük’le, çalışmalarda,
saat beş buçuk olmasına rağmen hâlâ gündemin 1’inci maddesine bile
geçemediğimiz süreci tarif ediyor ama anladık ki torba yasayı tarif ediyor.
Tabii burada bir tehditkârlık veya bir verimsizlik
söz konusuysa saat ikide başlayan Genel Kurul çalışmalarının beş buçuk olduğu
hâlde yani şu anda saat beş buçuk olduğu hâlde hâlâ gündemin 1’inci maddesine
bile geçilememesi olarak belki tanımlamak gerekir ve biz bu hikâyeyi her gün
yaşıyoruz. Yani, saat ikide başlayan Genel Kurul çalışmaları saat beş oluyor,
beş buçuk oluyor, altı oluyor, ondan sonra biz ancak gündemin 1’inci maddesine
geçmeye çalışıyoruz.
Tabii, muhalefet önemli. Muhalefet, bu ülkede gerçekleşen,
iktidarın ortaya koyduğu politikalar neticesinde yapılan faaliyetleri eleştirmek,
eksikleri ortaya koymak ama bunun yanında doğruları da ifade edebilmek için
önemli. Ama, şunu kendi kendinize hiçbir zaman sormuyor musunuz: Ya, bütün bu
işlerin hepsi de mi yanlış, hepsi de mi hatalı, hiçbir tane doğru bir iş yok
mu? İşte, bunu siz sormuyorsunuz ama vatandaş, millet muhakkak bunu
değerlendiriyor ve değerlendirdikten sonra da doğruları tabii ki gördüğü için
defalarca, tekrar tekrar tercihini AK PARTİ’den yana
koyuyor.
Sayın Başbakanın milleti küçümseyen bir tavrına bu millet hiçbir
dönemde şahit olmadı. Bilakis, milleti öne çıkartan, milletin asıl hâkim olması
gerektiğini ortaya koyan politikalarını hep birlikte gördük bugüne kadar ve
netice itibarıyla da şu anda iktidar eğer politika yapma hakkını, doğal hakkını
ortaya koyuyorsa burada Sayın Başbakanın bu milletin gerçek gücünü hissetmesini
sağlayacak yol açmasını önemsemek lazım. Dolayısıyla, bir kısıtlama varsa, bir
gerilim varsa bu belki de bir zihniyetin genlerinde var. Başka türlü bir
kısıtlamayı, gerilimi hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti içerisinde görmek,
hele şu dönemde görmek mümkün değil. Ama, genlerde bir gerilim varsa, bir
kısıtlama zihniyeti varsa o zaman “İktidar her yerde var.” diye başlayan, seçim
sandığını küçümseyen zihniyettir asıl mesele. Seçim sandığında millet tercihini
kullandıktan sonra, “Göbeğini kaşıyan adamlar.”, “Bidon kafalılar.”
terimleriyle bu milleti küçümseyenler, derslerini seçimden sonra ortaya çıkan
neticelerle her zaman alıyorlar. Çalışmaksa o zaman AK PARTİ’nin
şu ana kadar, on yılı aşan sürede ortaya koyduğu performans herhâlde bunu
özetler. Çalışmaksa biz hep birlikte, milletvekilleriyle, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde de, sahada da bu çalışmayı ortaya koyuyoruz, koymaya devam edeceğiz.
Gündemimiz nettir, Sayın Milletvekilimiz Recep Özel detaylı bir
şekilde anlattı, kendisine de teşekkür ediyorum.
Bu gündemin lehinde olduğumuzu bir kez daha belirtir, Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın konuşmacı
muhalefeti suçlayarak -İç Tüzük’ten olan doğal
hakları- sanki Meclisi biz tıkıyormuşuz gibi bir ifade kullandı.
BAŞKAN – Hayır, muhalefeti suçlamadı, ben dinledim, sadece İç
Tüzük nedeniyle…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, efendim.
BAŞKAN – Hayır, bu İç Tüzük nedeniyle şu saate kadar henüz gündem
maddesine geçilmediğini söyledi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Bu bizim en tabii hakkımız,
hakkımızı elimizden alan bir tavır sergiledi, İki dakika süre istiyorum.
BAŞKAN – Anladım Sayın Aslanoğlu da muhalefeti suçlamadı. Hayır,
lütfen, canım, her şeye söz istenmez. Muhalefeti suçlamadı, ben dinledim.
Tutanakları getirteceğim efendim, eğer muhalefeti suçlamışsa söz vereceğim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Peki, efendim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Suçlamışsa biz de söz istiyoruz.
BAŞKAN - Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi aleyhinde
söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Lehinde mi, aleyhinde mi söz verdiniz?
BAŞKAN – “Aleyhte” dedim efendim. Gerçi söylenene kimse uymuyor
da.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Başlayan oruç ayını kutluyorum. Allah tüm insanlığa, milletimize,
sizlere sağlık versin, huzur versin. Bu oruç ayında, bu ramazan ayında
ülkemizin sorunlarının çözümünde de Meclisimize feraset versin, inşallah
doğruları yaparak buna katkı veririz.
Değerli arkadaşlar, tabii, ramazan başladı, planlama,
kararlaştırılan ramazandan üç gün önce, ramazanın başlamasından üç gün önce
torba yasayı bitirip illerimize gitmekti, programımızı öyle kararlaştırmıştık.
Ama, bir anlayış farklılığından, bir inatlaşmadan, bir zıtlaşmadan dolayı bugün
buradayız, muhtemel daha bir hafta da buradayız.
Değerli arkadaşlar, sizler de bazen tesadüf ediyorsunuzdur,
kaldırımlarda, yol kenarlarında “Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı üzgünüz, özür
dileriz.” diye tabelalar vardır, bunu görmüşsünüzdür. Ama o levhanın oraya
konmasının sebebi, o hizmete talip olanların müracaatı üzerine o iş yapılıyor,
dolayısıyla belediye de böyle bir nezaket gösteriyor.
Şimdi, sayın konuşmacı arkadaşımız muhalefeti suçlayarak,
“Muhalefet buna sebep oluyor.” diyerek bana göre sorumluluğu üzerinden attı.
Her defasında söylüyoruz, evet, milletimiz, halkımız ülkeyi yönetmek,
milletimizin beklentilerini karşılamak üzere yetkiyi Adalet ve Kalkınma
Partisine verdi, o da hizmetini ortaya koyabilmek için yapması gereken
düzenlemelerin öncelik sıralamasını belirleme hakkına sahiptir. Eyvallah, hiç
itiraz etmiyoruz ama bunu birlikte yapıyoruz değerli arkadaşlar. Yalnız başına
iktidar partisi burada kanun çıkarma sayısına sahip olsa bile hukukuna sahip
değil.
Sayın Elitaş uyuyor, mesela yani! Benim
arkadaşım olduğu için ona takılayım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Elitaş
uyumaz!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Uyuyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Su uyur Elitaş
uyumaz!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani, burada kanun çıkarmak muhalefetsiz
olmaz, demokrasi bu, hukuk devleti bu. O zaman, bu kanun çıkarma işleminin
gündemini, çalışma şartlarını, şeklini birlikte belirlememiz lazım, birlikte
belirlemezsek işte bu sonuçlar hasıl oluyor. Gelin, bu Meclisin hangi saatler
arasında çalışacağını, bu çalışmada hangi kanunları görüşeceğini… 4 grup başkan
vekiliyiz, 4 grubuz, her hafta da her gruptan 1 grup başkan vekili nöbetçi; 4
kişi kafa kafaya versek mutlaka anlaşırız, uzlaşırız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ertesi gün bozarlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Biz bozmayız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ama iktidar grubunun böyle bir tavrı,
böyle bir niyeti, böyle bir ısrarı asla olmuyor arkadaşlar, olmuyor değerli
arkadaşlar.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Vallahi, sözden kimin caydığı belli!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben hiç kimseye haksızlık yapmak, şu
oruç ağzımızla bühtanda bulunmak istemiyorum, olmuyor.
Bakın, size bir şey söyleyeyim: 3 Temmuz 2013 tarihinde burada bir
Danışma Kurulunu oyladınız ve kabul ettiniz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun grup önerisini. Ne demiştiniz? “3 Temmuz bitimine kadar -on ikide
bitmezse devamı- 142 maddelik torba yasayı bitireceğiz.” demiştiniz. Var mı
bunun bir imkânı değerli arkadaşlar? Yani karşılıklı, birlikte konuşsak bunun
mümkün olmayacağını, bu 142 maddenin bir günde bitmesinin mümkün olmayacağını
birbirimize söylerdik. Söylemiş olmamıza rağmen, “Çarşamba günü 142 maddelik
torba yasayı, perşembe günü 43 maddelik 479 sıra sayılı Kanunu bitimine kadar
çalışarak kanunlaştıracağız, sonra -yanlış hatırlamıyorsam- 6 tane de
uluslararası sözleşmeyi bitireceğiz ve ramazan gelmeden cuma günü Meclisi
kapatacağız.” diye sizlerin oylarıyla… O gün de konuştuk, “Mümkün değil bu.”
dedik ama siz “Mümkündür.” dediniz, muhalefeti yok saydınız, itirazlarımız yok saydınız,
bir Danışma Kurulu oluşturdunuz.
Tekrar hatırlatıyorum, şu saatte milletimiz bizi izliyor: 142
maddelik torba yasayı bir günde bitirmeyi burada karar hâline getirdiniz, bir
gün sonra, 43 maddelik kanunu bitirmeyi karar hâline getirdiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Belki biter, belli mi olur Ağabey.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 1.600 maddelik Ticaret Kanunu bir günde
bitti.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Eğer önergelerinizi çekerseniz…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yani yalnız başınıza
çalışsanız olur; boyacı küpüne batır çıkar, olur ama muhalefet var burada.
Muhalefeti yok sayarsanız, muhalefetle bir uzlaşma aramazsanız,
bir uzlaşma ısrarında bulunmazsanız, bir dayatma anlayışı içerisinde olursanız
muhalefetin yapacağı şey bu İç Tüzük’teki imkânı
kullanmaktır, onu kullanır.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Bir şey demiyoruz, kullanın. Helali hoş
olsun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Kullanılır ama işte, verdiğiniz
rahatsızlıktan dolayı da özür dilemek noktasına gelirsiniz. Yani burada
sabahlara kadar… Çarşambadan bu yana kaç gün oldu? Yaklaşık bir hafta oluyor,
bir hafta. Bir haftadır günde en az on beş saat çalışılıyor.
Değerli arkadaşlar, hepiniz ilim sahibi insanlarsınız. Bazen
fiziğe kimya itiraz eder. Milletin kimyasını bozdunuz. Bu kadar çalışmaya bu
fizik dayanmaz, buna da hakkınız yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Millet bizi çalışmak için gönderdi.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Çalışacaksınız o zaman.
Şimdi de yeni şeyler getiriyorsunuz. Yine, gerilerdeki bir
uluslararası sözleşmeyi öne çekerek, 7’nci sıraya alarak diyorsunuz ki: “Bu
torba yasa bitecek, 43 maddelik 479 bitecek, sonra uluslararası sözleşme
görüşeceğiz.” Bugün 1 tane getirdiniz, 6 tane de önce getirmiştiniz. Ne
getirirsiniz ona karışmayız ama getirdiğinizi size -yanıma almamışım-
hatırlatmak istiyorum: Getirdiğiniz, Hükûmetimiz ile Çin Hükûmeti arasında
imzalanan kültür değişimiyle ilgili uluslararası bir sözleşmenin
kanunlaştırılması. Değerli arkadaşlar, yani ihtiyaç o mu şimdi? Toplumun
ihtiyacı bu mu? Ülkenin ihtiyacı bu mu? Çin dediğiniz devlet Doğu Türkistan’da
sizin soydaşlarınıza zulmediyor. Dışişleri Komisyonu Başkanı arkadaşımızın,
sayın milletvekilimizin burada bir tercih, takdir hakkı yok, Hükûmet ne diyorsa
onu getiriyor tabii ki ama tercihleriniz ve takdirleriniz bu milletin
vicdanında karşılık bulmalı. Bu kadar sorun varken, bu kadar beklenti varken
siz eğer bu Meclise ramazan gününde Çin’in sorunlarını çözmek için bir
uluslararası sözleşmeyi getirir kanunlaştırmaya kalkarsanız doğru yapmazsınız,
o zaman da muhalefet bu İç Tüzük’ten doğan haklarını
kullanarak kendi verdiğiniz yanlış kararın rahatsızlığını size yaşatır. Mübarek
ramazan, Allah sabrınızı artırsın. “Biz çalışacağız.” dedi genç arkadaşım,
“Milletvekili tatili hak etmiyor.” dedi, bana göre doğru söylemiyor çünkü
burada çok önemli işler yapıyoruz, çok da yoruluyoruz, ayrıca milletvekilinin
sahada da görevi var, oraya gitmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, son
söz olarak söyleyeyim. Biz, yasamanın hızlanmasını, yasamanın kaliteli ve doğru
bir şekilde ve hızla yapılmasını talep ediyoruz, bu yöndeki düzenlemeleri
destekliyoruz. İç Tüzük çalışmalarında ilke olarak arkadaşlarımız bunu ortaya
koydular ama denetimin etkili yapılmasını da sağlayamazsak adımız o zaman hukuk
devleti olmaz, demokrasi olmaz. Denetim, muhalefetin görevi, ona o imkânı
vermemiz lazım. Siz gündemi kendiniz belirler, muhalefete söz hakkı vermezseniz
muhalefet de her gün grup önerisiyle kendi gündemini getirir, kabul etmeseniz
bile burada kırk dakika görüşmeye sizi mecbur eder. Yapılan işlem budur, kimse
kimseden rahatsızlık duymasın, herkes görevini yapmaktadır ama ben arzu ederdim
ki milletin sorunlarını çözen bir gayretin içerisinde olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Torba kanunu getirdik Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani Çin’in sorunlarını çözmek için
uluslararası sözleşme getiriyorsunuz Ahmet Bey.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Öneri kabul edilmiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Önce telefonla konuşmayı bırakırsanız Sayın Elitaş, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yani telefonla talimat alıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, benim nasıl davranacağım
sizi ilgilendirmez.
Az önce hatip konuşmasında “Sayın Elitaş,
uyuyor.” diye bir ifade kullandı, izin verirseniz cevap vermek istiyorum,
tekzip mahiyetinde cevap vermek istiyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne demiş Sayın Başkanım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, lehinde şeyler söyledim.
BAŞKAN – Efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Lehinde şeyler söyledim, “dostum” dedim,
“yorgunluktan uyuyor” dedim.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sataşacak bir şey olmadı ki, “arkadaşım”
dedi, “iyi arkadaştır” dedi, hiçbir şey demedi yani.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş, şimdi
vermesek… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın
AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Şandır’ı başından sonuna kadar
pürdikkat dinledim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Vallahi, gözlerin kapalıydı Mustafa Bey,
gözlerin kapalıydı, uyuyordun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Gözlerim kapalıyken de dinledim, sizi
gözlerim kapalıyken dinledim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Uyuyup uyumadığını bilmiyorum ama
gözlerin kapalıydı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “İstanbul’u dinlerim gözlerim kapalı.”
dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …Ama bütün cümlelerinizi, bütün
kelimelerinizi biliyorum.
Şunu söylüyorum: Bakın, geçen hafta çarşamba gününden bu tarafa
biz bu torba yasayı görüşüyoruz -ki İç Tüzük 91’inci maddede torba yasa, temel
yasa olarak tanımlamasını açık ve net bir şekilde ifade etmiş- tüm toplumu
ilgilendiren…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Nerede “torba yasa” diyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sen bilmezsin, arkadaki Alim Hoca’ya
sorarsan bilir o.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bir aç, bir bak, ben okudum onu sana, 5
defa okudum. Torba kanundan temel kanun olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Alim Hoca’ya sorarsan bilir onu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım, duyuyorsunuz değil mi,
sataşıyor “sen bilmezsin” diye.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – “Bütün toplumu ilgilendiren konular bir
araya getirildiği takdirde temel yasa olarak değerlendirilebilir.” diye ifade
ediyor. Şurada önergelerinize bakın Allah aşkına, bu millet önergelerinizin
metnini ve gerekçelerini dinlesin. Bir haftadır milletvekillerine ve millete
işkence yapıyorsunuz. Bugün bu kanundan faydalanan on binlerce insan var, yüz
binlerce insan var. Yüz binlerce insan bu kanunun bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinden yasalaşıp
kendi menfaatlerinin oluşmasını bekliyor ama getirdiğiniz önergelerde bir
kelime değiştiriyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kanunlar da öyle sayın Elitaş,
getirdiğiniz düzenlemeler de öyle, bir kelime değiştiriyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Gerekçeleri, biraz önce de Recep Özel
Bey’in söylediği gibi, yani bir yerden almışsınız “Torba nedir, çuval nedir?”
diye bir noktalara doğru götürüyorsunuz ve maalesef, İç Tüzük’ü
istismar ederek uygulamaya çalışıyorsunuz.
Gelin, Sayın Şandır, 3 bin maddelik Türk Ticaret Kanunu’nu nasıl
değiştirdiysek… Önergelerinize bakıyoruz, Milliyetçi Hareket Partisinin
önergesi, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi ve bunların önergeleri de
birbirini tutmuyor, BDP önerge veriyor, birbirlerini tutmuyor. Gelin,
anlaşalım, uzlaşalım, artık ne millete işkence yapalım ne de milletvekillerine
işkence yapalım.
O uluslararası sözleşmenin son madde olarak konulması -siz de bunu
çok iyi bilirsiniz- teknik bir düzenlemeden ortaya çıkmıştır. Bizim size
söylediğimiz gibi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …6 sözleşme, 1 TSK kanunu ve bu torba
kanundan başka bir şey yoktur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Elitaş
kabul edilemez iki kelimeyle bizi suçladı.
BAŞKAN – Ne dedi suçladı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir “İşkence ediyorsunuz.” dedi, bir de
“İç Tüzük’ü istismar ediyorsunuz.” dedi. Bu sözler
üzerimizde kalmamalı, müsaade ederseniz açıklayıcı bilgi vermek istiyorum.
BAŞKAN – O zaman bu torba yasayı bırakıp bununla uğraşmamız lazım
Sayın Şandır.
Buyurun, hayhay.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Önce onlara söyleyin Sayın Başkan, acele
eden onlar. Çıkarmak isteyen de onlarsa o zaman uzatmasınlar.
7.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, “işkence etmek” ve
“istismar etmek”, bu bize yakışmaz, böyle bir niyetimizin asla olmadığını kabul
etmeniz lazım. Ama çok net söylüyoruz: Eğer buranın çalışma saatlerini, çalışma
usulünü bizimle birlikte hazırlamazsanız bizim yapacağımız bir şey yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Önergelerinize bakın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Siz kendi gündeminizi bize dayatırsanız
biz de İç Tüzük’ün bize verdiği imkânı kullanarak o
önergeleri veririz. Her maddede önerge veririz, her konuda konuşuruz. Netice
itibarıyla, herkes görevini yapıyor, asla bunu işkence olarak almayın.
İşkenceyi siz yapıyorsunuz, işkenceyi siz kendi
milletvekillerinize yapıyorsunuz, kendi milletinize, halkınıza yapıyorsunuz.
Ben bir şey için söylemiyorum, şahitlerim sizdendir. Sayın Fatma Şahin burada.
Sayın Bakanı kendim aradım, dedim ki: “Getirdiğiniz kanun komisyondan buraya
gelmez çünkü gündem belirlendi ama o getirdiğiniz kanun metninde şehit
yakınları ve gazilerle ve diğer beklenti sahibi, mesela sosyal kesimle, 65 yaş
aylığı alanlarla ilgili kısımları çıkartın, bu torba yasaya koyalım.” diye ben kendim
talep ettim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İmzalamadınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – İmzalarız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, imzalamadınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani, netice itibarıyla şunu söylüyorum:
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz muhalefet partisiyiz ama sorun üreten
değil, sorunların çözümüne katkı veren bir muhalefet anlayışını ilk günden
ifade etmiş, bunu taahhüt etmiş bulunuyoruz. Ama ısrarla bir şey söylüyoruz:
Yahu, gelin, şu gündemi -akıllı insanlar uzlaşarak, konuşarak anlaşırlar, kendi
kendilerine işkence ederler mi- beraber belirleyelim.
Ben şimdi soruyorum: 142 maddelik torba yasanın bir günde
çıkacağını hangi akıl kabul ettirebilir buraya? Bize nasıl kabul ettireceksiniz
bunu değerli arkadaşlar? Ettiremezsiniz efendim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – O, teknik yazım şekli.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Onu siz çıkardınız Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bir başka şey daha değerli arkadaşlar:
Yani, dünyanın tüm parlamentolarını inceleyiniz, “torba yasa” diye bir usul
yoktur. Torba yasayı yani 71 kanunda değişiklik yapan bir kanunu “temel kanun”
gibi bir nitelemeye hakkı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla, Sayın Elitaş,
işkence yapmıyoruz, İç Tüzük’ü istismar etmiyoruz.
Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir saniye… Sizden önce Sayın Aslanoğlu’nun talebi vardı.
Buyurun Sayın Aslanoğlu, size de sataşma nedeniyle iki dakika söz
veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
8.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; demin konuşan hatip “Saat beş buçuk oldu, hâlâ kanuna
geçemedik.” dedi.
Biz her zaman muhalefet olarak uyum gösteren insanlarız. Daha dün
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 20 küsur tane maddesini getirdiler, tüm
gruplar ortak imza attık. Biz her zaman uyumluyuz ama bir tek şey istiyoruz;
insanca çalışmayı, bizim ve sizin. Belirsiz, ucu açık…
Biz çok saygılıyız. Dün teravihe arkadaşlarımız gittiği için grup
başkan vekilimiz “Kesinlikle yoklama istemeyeceğiz.” dedi.
Ama ne zaman bitecek? Burada çalışan insanlar var, size hizmet
ediyor, yemek veriyor. Bunların hakkı değil mi?
SIRRI SAKIK (Muş) – Onlar da maaş alıyor hizmet yapmak için.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Herkes işini yapıyor ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Onun için, biz sadece -biz bu
Parlamentoyu tıkayan insanlar değiliz- İç Tüzük’ten
doğan hakkımızı kullanıyoruz çünkü siz zorluyorsunuz, insanca çalışmamızı
önlüyorsunuz. Biz sadece insanca çalışmak istiyoruz.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Evet Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş
bana “Sen bilmezsin.” diyerek sataşmıştır, söz istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından “Allah Allah!” sesleri)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal, iki dakika söz veriyorum.
9.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal’ın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Doğrudur, bilmediğimiz çok şey vardır ama bu en iyi bildiğimiz
konulardan biri. Sayenizde beş altı yıldır çıkan torba kanunlardan dolayı İç Tüzük’ü ezberledik. 91’inci maddede de hiçbir şekilde torba
kanunla ilgili bir şey yoktur. “Temel kanun” dediğiniz şeyde… 71 tane ayrı
kanunu düzenleyen bir torbanın neresini temel yapacaksınız? “Belli bir konuda”
diyor, “önemli olan şeyleri içeren”” diyor Sayın Elitaş.
Bir de bize diyorsunuz ki: “Önergelerinizde içi dolu, bilmem ne…”
Şimdi, ben size bir tane örnek okuyayım, -(m) bendini okuyayım, meşhur, 73’üncü
madde vardı ya, içerisinde- yaptığınız değişiklik şu: “Bakanlık kadro ve
pozisyonlarında çalışan personelden” ibaresini “Bakanlık kadro ve pozisyonlarında
bulunan personelden” diye değiştirmişsiniz. Bununla mı bizi oyalıyorsunuz?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – O kanun hükmünde kararnameydi, bu kanun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Niye öyle yaptınız? Anayasa Mahkemesi
iptal etti. Aynı maddeyi dayatmış oluruz. Bir tane örnek verdim, bu birisi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çalıyı arkadan dolaşmak o, çalıyı
arkadan dolaşmak.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Şimdi, burada, hiç kimse kimseyi
aldatmasın…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Öyle değil ama.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – …kalkıp da dün Başbakan Yardımcısı da
aynı şeyi söylemiş, Sayın Arınç, bu ayıptır, ramazan gününde yakışık almaz.
Burada sorumluluk varsa burayı çalıştırması gereken sizsiniz, hem dayatma yapıp
sonra da kalkıp muhalefeti suçlamak ucuzculuktur, asıl istismar bence budur.
Gelin, buradaki önemli olan… Siz de biliyorsunuz, Elitaş,
bilmiyorsanız grup başkan vekillerinize sorun, dün burada arkadaşlarımız
incelediler -siz bazen, haberiniz olmayınca inkâr ediyorsunuz- Sayın Oktay
Vural diğer grup başkan vekilleriyle beraber -hepsi, sadece siz değil- üzerinde
burada uzlaşılan maddeler atıldı. Siz kendiniz haberiniz olmayınca gelip burada
konuşuyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İmza atmadı…
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sorun buraya, bütün dört partinin grup
başkan vekilleri de üzerinde uzlaşılan önergelere imza atmıştır, yetişmesi
gerekir diye sonradan eklediğiniz maddelerde dahi söz istememişizdir. Engellemek
isteseydik, en az 10 tane madde burada konuşuldu, bunların her birinde onar
dakika konuşurduk. Lütfen, siz de arkadaşlarınıza danışın, istişare edin,
bilmediklerinizi öğrenin.
Biz öğrenmeye hazırız diyor, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen bak oraya, imza atmadı…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, (2/101) esas numaralı 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/119)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
5/10/2011 tarih ve (2/101) esas numarası ile Başkanlığınıza gelen
ve tarafımdan verilen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 37’nci maddesine göre işlem yapılması için
gereğinin yapılmasını bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla
Ali
Özgündüz
İstanbul
BAŞKAN – Teklif sahibi adına Ali Özgündüz, İstanbul Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ramazan ayı geldi. İslam’ı doğru anlayan ve yaşayan, Allah’ın
yarattığı en değerli canlı olan insana saygı duyan, ona zulmetmeyen, insani
değerleri, insanın onurunu esas alan tüm Müslümanların ramazanını tebrik
ediyorum, oruçları ve ibadetleri kabul olsun diyorum.
Oruç ibadeti -biliyorsunuz- sadece imsaktan
iftara kadar aç susuz kalmak, sonra iftarlarda tam tekmil sofralarda karın
doyurmak değildir. Aynı zamanda, merhamet duygularının geliştiği, daha çok
yoksulun, fakirin, mazlumun hâlinin sorulduğu bir aydır. Dolayısıyla, bu
ramazan ayı münasebetiyle özellikle Hükûmetten rica ediyorum, yaklaşık kırk
gündür sokaklarda olan, demokratik protesto haklarını kullanan insanlara karşı
biraz daha merhamet. Bunlara karşı gazla, copla, tazyikli suyla müdahale
etmesinler. İnsanların orucunu o keskin biber gazı kokusuyla zayi etmesinler,
zulmetmesinler diyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle -biliyorsunuz- bu 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nda bir değişiklik teklifi verdik. Bu teklif,
gençlerimizin, öğrencilerimizin bugün daha çok alanlarda olan üniversite
öğrencilerinin harçsız eğitimiyle ilgili bir teklif.
Şimdi, diyeceksiniz ki: “Biz harcı kaldırdık.” Biz teklif
etmiştik, daha önce bizim seçim bildirgemizde de vardı ücretsiz, parasız
eğitim. Siz, bir kısmını kaldırdınız. Hükûmet -biliyorsunuz- sadece gündüz
eğitimi için kaldırdı fakat ikinci öğretim için bu harçlar hâlen devam ediyor;
hâlbuki, bunun da kalkması lazım çünkü ikinci öğretime giden insanlar,
arkadaşlarımız, gençlerimiz daha çok çalışmak, para kazanmak zorunda.
Dolayısıyla, bu insanlardan ekstra bir öğrenim ücreti almak adil değil.
Bizim getirdiğimiz teklif, değerli arkadaşlar, 3 kez bir dersten
kalıyorsa bu öğrencinin ister birinci eğitim olsun ister ikinci eğitim olsun bu
harcı ödemesini, yine, yabancı uyrukluların harç ödemesini ancak dersini geçen,
başarılı olan öğrencilerimizden, Türk uyruklu öğrencilerden, ister birinci
eğitim olsun ister ikinci eğitim olsun herhangi bir harç alınmamasını kapsıyor.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, insan her şeyin üstünde.
Yetişmiş insan da ülkemizin geleceği açısından çok önemli, geleceğimiz
gençlerimiz. Bu sadece söylemde kalmasın yani insana yapılacak yatırım en
önemli yatırım. Yani, işte, “Efendim, yok 15 milyon dolarlık köprü yaptık, yok
otoyol ihalesi, yok üçüncü köprü ihalesi…” İyi güzel de yani insan önemli. Yani
o yatırım olsun, ancak eğer kaynağın varsa öğrenciden alma. Yani 500 lira, 600
lira niye alıyorsun, buna ihtiyacın mı var? Alıp da bununla köprü yapıyorsan
bana göre köprü yapma, önce öğrenciden bunu alma. Yani insanı yetiştirmek,
insana yapılacak yatırım en büyük yatırımdır.
Dolayısıyla, yetişmiş insanımız olursa birçok şey yapılır ama harç
yüzünden, öğrenim ücreti yüzünden öğrenimi kesintiye uğrayan insanların,
gençlerin ileride getireceği sıkıntıları düşünün, ülkeye eğitimsiz insanın
vereceği zararları düşünün, dolayısıyla bunun maliyeti ölçülmez. O yüzden,
diyoruz ki gelin, geleceğimiz olan gençleri, efendim, bir müşteri gibi
görmeyelim, üniversiteleri bir ticarethane gibi görmeyelim, bir ticari işletme
gibi görmeyelim. Eğitim her şeyin başıdır. Zaten Anayasa’mızda da diyor ki:
“Kimsenin eğitim hakkı kısıtlanamaz, devlet okullarında eğitim ücretsizdir,
meccanidir.”
Sizden rica ediyorum, gelin, bu kanun teklifinin doğrudan gündeme
alınıp görüşülmesi konusu birazdan oylanacak, “evet” oyu verin. Bu, gündeme
alınsın, çok basit bir şey. Siz yapmış olun, iktidar partisi yapmış olsun,
sizin oylarınızla çıksın ama yeter ki gençlerimiz, öğrencilerimiz lehine bir
düzenleme yapılsın diyorum.
Bu duygularla, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum, tekrar oruç
tutanların oruç ve ibadetleri kabul olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.
Bir milletvekili adına söz isteyen Binnaz Toprak, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, YÖK’ten bahsedeceğim, üniversitelerin tepesinde olan,
Demokles’in kılıcı gibi asılı duran YÖK’ten. AKP’li arkadaşlara şunu sormak
istiyorum: AKP’nin 2002 programını hatırlıyor musunuz, aranızda okumuş olanlar
veya hatırlayanlar var mı? O programda YÖK’ün kaldırılacağı belirtilmişti. AKP,
bunun için söz vermişti ve seçim propagandaları sırasında da sözünü tutacağını
vadetmişti. Geldik 2013 yılına, YÖK olduğu yerde duruyor.
Aslına bakarsanız, 1980 darbesinin getirmiş olduğu bütün mevzuat
olduğu yerde duruyor. Bir yandan AKP bu 80 darbesiyle ve genel olarak
darbelerle uğraştığını söylüyor, öbür taraftan baktığınızda 80 darbesinin yani
o rezalet darbenin, insanların bütün hak ve özgürlüklerini kısıtlamış, daha
sonra binlerce insanın hapislerde çürümesine, işkence görmesine, ortadan yok
olmasına, hapishanelerde pislik yedirilmesine neden olmuş o rezalet darbenin
gündeme getirdiği bütün mevzuatı olduğu
gibi yerinde tutuyor. Bunlar arasında yüzde 10 barajının düşürülmesi var. Hatırlıyor
musunuz, bunun da düşürüleceğine dair söz vermiştiniz 2002 yılında. Bunlar
arasında Partiler Kanunu var, Dernekler Kanunu var, Sendikalar Kanunu var, Ceza
Kanunu’ndaki kısıtlama getiren maddeler var. Bunların hiçbirine dokunmadınız ve
o rezalet darbe yerine Darbeleri Araştırma Komisyonunda en önemli darbe olarak
28 Şubatı ön plana çıkardınız. 28 Şubat da evet, bir darbedir ama 1980’in
rezaletiyle karşılaştırılacak bir darbe değildir. Şimdi, dolayısıyla, siz ha
bire Cumhuriyet Halk Partisinin 1930’lu yıllarını gündeme getireceğinize bugünün
üstünü örtmek için bugünkü hatalarınıza cevap olarak bugün yaptıklarınıza
birazcık baksanız ve yapmadıklarınıza baksanız çok daha iyi olur diye
düşünüyorum.
YÖK’e kurulduğu günden beri bütün bir üniversite camiası karşı.
Bugün buna karşı olduğumu zannetmeyin. Kurulduğu günden beri, o zamanlar üyesi
olduğum Üniversite Öğretim Üyeleri Derneğinde YÖK’ün kaldırılması için mücadele
verdik pek çok arkadaşla birlikte, yıllar içinde gelip giden öğrencilerle
birlikte ama YÖK’ü ele geçirdiğiniz için, kendi adamınızı oraya atadığınız için
ve YÖK kanalıyla üniversiteleri zapturapt altına almaya çalıştığınız ve büyük
ölçüde bunu başardığınız için YÖK’ü kaldırmıyorsunuz.
Hükûmet için YÖK, aslında, bir hâkimiyet aracı olarak
kullanılıyor, rektörleri YÖK kanalıyla atıyorsunuz. Bugün, Anadolu
üniversitelerinde, o çok övündüğünüz -ki övünülecek bir şeydir, tabii ki yani
çok genç bir nüfusumuz var, üniversite kurulması lazım ama- rektörlerin hepsi,
YÖK kanalıyla sizin iktidarınızın başa geçirdiği rektörler uyguladıkları baskı
politikalarıyla üniversitenin sesini kestiler. Bilimsel özerklik kalmamıştır,
mali özerklik zaten yoktur. Torba yasa diye defalarca bunu gündeme getirdik ve bu
kalemli yasaların devleti ne büyük bir zarara uğrattığını ancak oralarda
çalışanlar bilebilir.
YÖK’le birlikte gelen hem öğretim üyeleri için hem de öğrenciler
için çıkarılmış olan disiplin yönetmeliği bir rezalettir. Bugün, öğrenciler
iktidarın baskısı ve kıskacı altındadır. Hopa davasına gitmiştim geçen yıl, 26
tane 1’inci sınıf öğrencisi için kırk altı yıl istiyor savcı, sırf Başbakanı
kampüslerine geldiğinde protesto ettiler diye. Bir poşu taktı diye benim
bulunduğum Boğaziçi Üniversitesinde bir çocuk yedi yıl hapiste yattı. Dindar ve
kindar gençlik kurma kurgusuna karşıdır üniversiteler, karşı olmalıdır. Onun
için bu şiddet, onun için bu biat etmeyen bir gençliği karşısında gören AKP
iktidarı, Gezi Parkı olaylarından şaşkına dönmüş vaziyette.
Bakın, 80 gençliği bir nesli yok etti, bir nesli yedi. Bu nesli
biz de size yedirtmeyeceğiz, kendileri de -o, Başbakan için kullandığınız
tabirle- kendilerini yedirtmeyecekler.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla
oylama yapacağız.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S.
Sayısı: 287)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık
ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar
Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları
(1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre “temel kanun” olarak görüşülen teklifin beşinci bölümü
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, beşinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Yılmaz, Sayın Işık,
Sayın Dedeoğlu, Sayın Özel, Sayın Şimşek, Sayın Torlak, Sayın Halaman, Sayın Günal, Sayın Atıcı, Sayın Demiröz, Sayın
Korutürk, Sayın Güven, Sayın Kuşoğlu, Sayın Tanrıkulu, Sayın Türkoğlu, Sayın
Kurt, Sayın Fırat ve Sayın Vural; dünkü söz istemedeki sıralamalar, buna göre
söz vereceğim.
Sayın Yılmaz, buyurun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, dün İstanbul Valisi Sayın Mutlu’nun bir açıklaması
oldu. Önce Gezi Parkı’nın halka açılacağını söyledi, ardından kapatıldı ve çok
ciddi saldırılar oldu, gaz bombaları atıldı insanlara. Ancak Vali Avni
Mutlu’nun şöyle bir açıklaması var: “İstanbul’da bir idare mahkemesinin kararı
yok Gezi Parkı’yla ilgili.” Ama bizim elimizde karar özeti var Sayın Bakan,
burada deniyor ki: İstanbul Gezi Parkı’yla ilgili, onun da içinde olduğu
yayalaştırma projesinin iptal edildiği belirtiliyor, 6 Haziran tarihli.
Hükûmetinizin yaklaşımı nedir bu konuda? Gerçekten bir karar vardır diye
görüyor musunuz ve Başbakanın söylediği gibi bu karara uyacak mısınız, yoksa
uymamak gibi bir düşünce de mi var? Valinin sözleri çünkü çok endişe verici
bizim açımızdan. Bu konudaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bilindiği gibi İcra İflas Kanunu’nun ilgili hükümleri
gereğince taahhütte bulundukları hâlde bu taahhütlerini yerine getiremeyen
borçlulara üçer aylık dilimler hâlinde tazyik hapsi uygulanmaktadır. Bu durumda
olan vatandaşlarımızın sayısı bugün 300 binlere ulaşmıştır. Bu torba yasa
içerisinde bu tür mağduriyetlerin çözümünü gerçekleştirecek bir düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz, bu konudaki Hükûmetinizin görüşü nedir?
İkincisi de, bu torba yasayla daimî devlet memuru kadrolarına
geçirilen sözleşmelilerin seçiminde hangi kriterler uygulanmıştır? Dışarıda
kalan sözleşmelilerin anneleri, babaları bu konuda “Neden bizim çocuklarımız bu
kadroya dâhil edilmedi?” diye bize sormaktadırlar, biz de sizden öğrenmek
istiyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Dedeoğlu…
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
(x) 478 S. Sayılı Basmayazı 03/07/2013 tarihli 129’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Bu torba yasamızda birçok kanunun
iyileştirmeleri var. Bunların içerisinde kadro alan personellerimiz var ama
bunlarla beraber de 3600 ek göstergeyi bekleyen kamuda çalışan “657” diye ifade
ettiğimiz belli bir kesim var; bunlar, polislerimiz, öğretmenlerimiz, kamudaki
avukat olarak çalışan bürokratlarımız. Bunlarla beraber üniversitelerimizin
genel sekreter yardımcılarına da 3600 ek göstergeyi düşünüyor musunuz veyahut
da bunlara ne zaman 3600 ek göstergeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Taksim Dayanışma Platformu üyeleri dün bir basın
açıklaması yapmak isterlerken 34 kişi gözaltına alındı. Bugün, bu 34 kişiden 5
kişinin evlerinde sabahleyin nedensiz ve hukuksuz bir arama başlatıldı. Buna
avukatlar itiraz ettikten sonra mahkeme kararı getirilerek aramalara, hukuka
uygun hâle getirildi. Ancak, sabahleyin çilingir marifetiyle ve zorla eve
girmeye çalışmıştı polis ve bu 5 kişinin, -Mimarlar Odası Genel Sekreterinin,
Tabip Odası Genel Sekreterinin, Elektrik Mühendisleri Genel Sekreterinin de
içlerinde bulunduğu, sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin
temsilcilerinin evlerinde yıldırmaya ve caydırmaya yönelik ve itibarsızlaştırmaya
yönelik yapılan aramaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda Hükûmet adına
bir açıklama, bir yaklaşımda bulunmanızı bekliyoruz efendim.
Saygılar.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Torlak… Yok.
Sayın Şimşek… Buyurun.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Maliye Bakanlığında 657 sayılı Kanun’un 36/(a)
bendinde kariyer meslek olarak yer alan defterdarlık uzman yardımcıları, 56
çeşit unvanda bulunan kariyer meslek uzmanlarından farklı bir statüye tabi
tutularak kariyer meslek tanımlamalarının dışında tutulmuştur. Bu durum, Maliye
Bakanlığı taşra teşkilatında çalışıp vatandaşa doğrudan hizmet veren
defterdarlık uzmanlarının mağduriyetine sebep olmuş ve çalışma barışını olumsuz
etkilemiştir. Bu dengesizlikleri gidermek için birçok kanun hükmünde kararname
çıkarılmış, ancak bu Maliye Bakanlığında çalışan uzmanlar arasındaki ücret
dengesizliklerini derinleştirmiş ve adaletsizliğe yol açmıştır. Bu
adaletsizliği gidermek için gerekli düzenlemeleri yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Atıcı…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, İstanbul Tabip Odasının Genel Sekreteri gözaltına
alınmıştır. Gözaltına alınma gerekçesi de İstanbul Taksim’de yaşanan olaylardır.
Şimdi, Hükûmetin acilen ama acilen elini hekimlerden çekmesi gerekir. Hekimler
her yerde, Sayın Başbakana bile şifa dağıtmaya devam edeceklerdir. Bu yıldırma
politikasına hiçbir şekilde boyun eğmeyeceklerdir, Çanakkale Savaşı’nda da
eğmemişlerdir, bugün de eğmeyeceklerdir.
Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çanakkale ile bunun ne şeyi var Sayın
Başkanım?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum..
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, AKP Grup Başkan Vekili şöyle diyor: “Ya, bu 76 madde, torba
yasa halkın taleplerine cevap verecek yasalar.” Sayın Bakanıma soruyorum: Yani,
bu harflendirilmiş de 150 maddeyi buluyor. Toplumda
ayrışmanın ötesinde gündeme getirecek hangi maddesi var?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Merkez Bankası dün 2,2 milyardan fazla döviz satışı
yaptı, bu çerçevede piyasadan da TL çekiyor, bir taraftan da “Sıkı para politikasına
geçeceğiz.” diyor. Bu durumda faizlerin yükselmesi kaçınılmaz. Peki, o zaman
siz, Sayın Başbakanın söylemiş olduğu faiz lobisine hizmet etmiş olmayacak
mısınız? Faizlerin artışından dolayı sizin de içinde bulunduğunuz bir kısım
bakanları ve Merkez Bankası Başkanını suçluyordu. Eğer repo işlemiyle yine
piyasaya para verseniz bile faizler yükseldiği zaman bu suçlama karşısında ne
söylemeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Demiröz...
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanına ulaşma ümidimiz olmadığı için
Sayın Bakana sormak istiyorum: 14 Haziran 2013 tarihinde Bursa’nın Karacabey
ilçesine bağlı Hamidiye, Ovaesemen, Beylik ve İsmetpaşa ova köylerinde çok büyük, etkili yağışlar oldu.
Şiddetli yağış nedeniyle köylerimizde özellikle domates ekili alanlar büyük bir
zarara uğramıştır. Bu konuda ne gibi girişimler olduğunu öğrenmek istiyorum;
bir.
İkincisi: Yine bu yağışlardan dolayı domates güvesi adı altında
Mustafakemalpaşa ve Karacabey’de domateste rekolte düşüklüğü olacağı aşikârdır.
Sözleşmeli çiftçilerimize ne önerirsiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Son soru, Sayın Güven...
HÜLYA GÜVEN (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Gezi parkı direnişi nedeniyle Türkiye’de kaç kişi
gözaltına alındı, kaç kişi tutuklandı? İzmir’de eli çivili, sopalı kişilerin
kimler olduğu ortaya çıktı mı; sivil polis mi yoksa vatandaş mı ve bunlar kaç
kişilerdi, onlara ne uygulandı, ne yapıldı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Teşekkür ediyorum.
Öncelikle sözleşmeli personelin kadroya alınmasıyla ilgili
sorulara kısa kısa cevap vermeye çalışacağım. 657 sayılı Kanun’un 4/B maddesine
göre çalışanlar, mahalli idarelerde görev yapan sözleşmeliler, 4924 sayılı
Kanun’a tabi sözleşmeli sağlık personeli, teşkilat kanunlarına dayalı olarak
görev yapan sözleşmeli personel kadroya geçirilmekte; kapsam bu.
İlgili mevzuata göre, yine kadroya alınmanın bir şartı, İhdas veya
vize edinmiş bir pozisyona dayalı sözleşmeli çalışma olması gerekmekte. Öte
yandan KİT’ler gibi, KOSGEB gibi, İller
Bankası gibi bütünüyle sözleşmeli personel istihdam eden kuruluşlar
kapsamda değil. Yine kısmi süreli çalışanlar da bu uygulamanın kapsamında olamayacak. Yani, kim
kapsamda kim değil sorusunun cevabı kısaca bu.
Yine bir başka soru da: “İşte, avukatlar, polisler, üniversite
genel sekreterleri gibi çalışan gruplara 3600 ek gösterge verilmesi düşünülüyor
mu?” gibi bir soru vardı. Bu söz konusu personelin ek gösterge artışları, ek
gösterge düzenlemelerine yönelik genel düzenlemelerle ancak biliyorsunuz ele
alınabiliyor ve şimdiye kadarki bizim tecrübemiz de şu oldu: Geçen, özellikle
kanun hükmünde kararnameyle yaptığımız eşit ücrete eşit iş ya da eşit işe eşit
ücret uygulaması kamu genelinde önemli bir düzenlemeydi fakat kamuda çalışan
yaklaşık 3 milyon kişinin tabi olduğu çok farklı mevzuat var, çok farklı
statüler var. Yani yüzde 100 ideal bir sistemi bulmak pratikte gerçekten çok da
kolay değil ama bu amaca yönelik çabalarımız şimdiye kadar oldu, bundan sonra
da haklı talepler geldiğinde kuşkusuz ilgili birimlerimiz tarafından bu
talepler değerlendirilecektir.
Gezi Parkı’yla alakalı sorular vardı. Hem Valiliğimiz hem ilgili
bütün kamu birimlerimiz Gezi Parkı’yla ilgili ya da Türkiye'nin muhtelif
bölgelerindeki, muhtelif şehirlerindeki farklı olaylarla ilgili bazı prensipler
dâhilinde hareket etmekte. Nedir bu prensipler? Öncelikle temel haklar, temel
özgürlükler ki bunlar kanunlarımızda çok çok açık ama öte yandan da hukuk
devletinin gereği neyse bir hukuk devleti olarak yargı kararlarının alınması ve
aynı zamanda tebliğiyle beraber, ilgili birimlere bu kararların yazımı ve
tebliğiyle beraber ilgili birimler kuşkusuz yargı kararı neyse bu kararları
uygulamaktalar. Ancak yargı kararları biliyorsunuz aşama aşama,
birinci aşaması var, daha sonra yüksek mahkemeler var. Dolayısıyla nihayetinde
bir hukuk devletinde yargının bağımsızlığı çerçevesinde ve güçler ayrımı ilkesi
çerçevesinde ne gerekiyorsa mutlaka yapılmıştır, bundan sonraki dönemde de
yapılacaktır. Ama öte yandan şiddete karşı da herhangi bir tolerans mümkün
değildir. Şiddet söz konusu olduğu zaman, vatandaşlarımızın bu şiddetten zarar
görmesi söz konusu olduğu zaman da kuşkusuz güvenlik güçlerimiz görevlerinin
gereğini yerine getireceklerdir.
İcra İflas Kanunu’yla ilgili bu torbada artık düşünülen herhangi
bir konu yok ama kuşkusuz ileride uygulamayla ilgili sorunlar her zaman ele
alınabilir, problemler her zaman gözden geçirilebilir, gerekirse de adımlar
atılabilir ama bugün için bu torba tasarıda bizim Hükûmet olarak bununla ilgili
herhangi bir inisiyatifimiz bugün için söz konusu olmayacak.
Bunun yanında, bazı gözaltı ve tutuklama sayılarıyla ilgili
sorular vardı, onlarla ilgili bilgiler şu anda yanımda yok ama ilgili
arkadaşlarımızdan, İçişleri Bakanımız başta olmak üzere, bu bilgilerin temini
her an için söz konusudur.
Yine Merkez Bankamızla ilgili bir soru vardı. Biliyorsunuz Merkez
Bankamızın operasyonel bağımsızlığı çerçevesinde
temel önceliği fiyat istikrarıdır, fiyat istikrarı hedefiyle çelişmemek
şartıyla diğer öncelikler konusunda da Merkez Bankamız politikalarını sürdürür
ama bunun yanında finansal istikrar da Merkez Bankamızın katkıda bulunduğu ve
güçlendirmek için çaba gösterdiği bir husustur. Finansal istikrar konusunda
Merkez Bankası tek kurumumuz değildir, diğer kurumlar da gerektiği zaman
gerekli müdahaleleri yapmaktadır.
Daha önce de bu birkaç kere gündeme geldi, bizlere de dönem dönem soruldu. Özellikle 22 Mayıs tarihinden bu yana tüm
gelişmekte olan ülkelerin piyasalarında ciddi bir şekilde hareketlilik söz
konusudur. Bu, sadece Türkiye’ye özel bir hareketlilik değildir, Brezilya,
Hindistan, Rusya, aklınıza gelecek pek çok gelişmekte olan ülkenin piyasalarında
hareketlenme vardır. Özellikle Amerikan Merkez Bankasının, Avrupa Merkez
Bankasının ve Japon Merkez Bankasının bugüne kadar aldığı kararlar ve bundan
sonra alacağı kararlar pek çok ülkenin kendi para politikalarını ve diğer
ekonomiyle ilgili politikalarını gözden geçirmeleri için önemlidir. Bu
gelişmeler, pek çok gelişmekte olan ülkede yeni dengeler oluşmasını
sağlayacaktır. Bu 22 Mayıs öncesi dengelerle 22 Mayıs sonrası oluşacak dengeler
kuşkusuz farklı olacaktır, farklı piyasa göstergelerinde bu dengeler kendisini
bulacaktır ama Türkiye'nin zaten bu konuyla ilgili hazırlıkları tüm
kurumlarımız tarafından zamanında yapıldığı için bizim açımızdan endişe edecek
ciddi bir sorun açıkçası görmüyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Beşinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi beşinci bölümde yer alan maddeleri ve varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
73’üncü maddenin (o) bendinin (1) numaralı alt bendinde iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (o) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya İzmir
"1) 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İş Müfettişi Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının
usul ve esasları, İş Müfettişliğine yükselmeleri, görev, yetki ve
sorumlulukları, bunlarda aranacak özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve
esasları ile ilgili hususlar yönetmelikle belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı kanun tasarısının 73. maddesinin
(o) bendinin (1) nolu alt bendinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dilek Akagün Yılmaz Doğan
Şafak Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Uşak Niğde İstanbul
Hülya
Güven Sakine
Öz
İzmir Manisa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Dilek Akagün
Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yine bir hukuk garabetiyle karşı karşıyayız. Onu söylemekten de
artık, burada söylemekten biz yorulduk ama siz bu hataları yapmaktan
yorulmadınız. Bu torba kanunun 73’üncü maddesinin (o) bendinin (1) alt bendinde
şöyle bir düzenleme yapılıyor: İş müfettişi yardımcılarının giriş ve yeterlik
sınavlarının usul ve esaslarına ilişkin düzenlemelerin yönetmelikle yapılacağı
belirtiliyor. Bu, yönetmelikle yapılmasına ilişkin aslında ilk düzenleme 665
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle 11 Ekim 2011 tarihinde yapılmış ama yine
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilen maddeyi aynı şekilde yeniden önümüze getiriyorsunuz.
Bu şekilde düzenleme aslında gerçekten de Anayasa’ya aykırı.
Usulden falan iptal edilmemiş bu, Anayasa’ya aykırı çünkü Anayasa’mızın
128’inci maddesi aynen şöyle söylüyor: “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” Ama burada ne yapılmak
isteniyor? Yönetmelikle düzenlenmek isteniyor. Bu kadar açık seçik Anayasa’ya
aykırılığı olan ve aslında, bu, müfettiş yardımcılarının göreve alınmasında keyfîliklere yol açabilecek olduğundan, bu nedenle
yönetmelikle düzenlenmesine anayasa koyucu da “Hayır.” dediği hâlde Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı bir tarafa bırakılıyor, yeniden bu bir temcit pilavı
olarak önümüze getiriliyor.
Ben biraz önce Sayın Bakana sordum, “Sayın Bakan, Gezi Parkı’yla
ilgili, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin bir kararı var, buna uyacak mısınız?
Sayın Avni Mutlu böyle bir karar olmadığından bahsediyor.” dedim. Şimdi, ben
bir milletvekili olarak ve bir hukukçu olarak aslında ülkemde böyle bir soruyu
sormaktan inanın çok büyük bir üzüntü duyuyorum çünkü hukuk devleti olan bir
ülkede böyle bir soru sorulmaz, zaten işin özelliği gereği, niteliği gereği bu
mahkeme kararları dinlenir. Ama bakın, Anayasa Mahkemesinin kararı da
uygulanmadığı gibi, yok sayıldığı gibi -öyle bir korkumuz, öyle bir çekincemiz
var ki- bu büyük olayların ve halk hareketlerinin çıkmasına neden olan Gezi
Parkı’yla ilgili, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 6 Haziran tarihinde verdiği bu
Gezi Parkı’nı da içeren, Yayalaştırma Projesi’nin iptaliyle ilgili mahkeme
kararına uyulamamasından endişe duyuyoruz. Buna uyulmaması sonucunda elbette
Türkiye Cumhuriyeti’ndeki insanlarımız yani hukuktan yana olan, hukukun
üstünlüğünden yana olan, bu ülkenin çağdaşlaşmasından yana olan insanlarımız ve
bizler elbette sessiz kalmayacağız. Demokratik direnme hakkımızı burada nasıl
kullanıyorsak, gideceğiz, parkta da kullanacağız. O zaman “Siz bu demokratik direnme
hakkınızı kullanıyorsunuz.” diye bize biber gazı atıldığında ya da bize saldırı
yapıldığında işte, asıl diktatörlük o zaman karşımızda bütün vahşetiyle
görünüyor demektir. Bir ülkede “Mahkeme kararına uyulacak mı, uyulmayacak mı?”
diye sormaktan biz, inanın, çok büyük bir üzüntü duyuyoruz ama sizler gördüğüm
kadarıyla hiçbir rahatsızlık duymuyorsunuz. Bu lafları biz taşa söylesek belki
taştan bir cevap gelecek ama sizlerden cevap gelmiyor ne yazık ki.
Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Bu palalılarla ilgili konuda,
palalı saldırı yapanlarla ilgili konuda savcılık değiştirilmiş, başka bir
savcıya verilmiş ve yeniden bir soruşturma yapılıyormuş. Ama inanır mısınız,
bugün gözaltına alınanlarla ilgili suç nedir, biliyor musunuz? Bugün görevi
yaptırmamak için direnme, kanuna aykırı gösteriye silahsız katılarak ihtara
uymama. Suç bu, iddia bu. 8 kişi tutuklandı ama o silahla, palayla insanların
üzerine saldıran, insanları yaralayan adamlar hâlen daha serbest geziyor ve
neredeyse bu meşru gösterilmeye çalışılıyor. Böyle yapılınca, ben evvelki günkü
konuşmamda da söylemiştim, vatandaşlar -dün silahlı bir şekilde- silahla bu
sefer piyasaya çıkıyorlar.
Bunun sonu çok kötü arkadaşlar. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu
ülkede olabilecek bir iç savaş, bu ülkede olabilecek bir çatışma hepimizi çok
kötüye götürecektir. Onun için, hukuka uyma konusunda, hukukun üstünlüğünü
sağlama konusunda ve aynen Brezilya’da olduğu gibi, Brezilya’daki demokratik
hükûmetin vatandaşların talepleri sonucunda o talepleri kabul ederek
vatandaşlara ilan etmesi gibi sizler de vatandaşların demokratik taleplerini
lütfen kabul edin. Demokratik tavır budur ama diğer taraftan Mursi’nin yapmış olduğu gibi her türlü demokratik talebe
karşı bir tavır içerisinde olursanız dünya sizi diktatörlerin yerine
koyacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Elbette ki Mısır’da yaşanan bu
katliamı asla kabul etmiyoruz ama bir demokratik hükûmetin yapması gerekeni
Brezilya göstermiştir, lütfen brezilya örneğini örnek alın diyorum, saygılar
sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (o) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"1) 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 15 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İş Müfettişi Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının
usul ve esasları, İş Müfettişliğine yükselmeleri, görev, yetki ve
sorumlulukları, bunlarda aranacak özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve
esasları ile ilgili hususlar yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Evet, önerge üzerinde söz isteyen Şefik Çirkin, Hatay
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgiyle
selamlıyorum ve hem sizlerin hem yüce milletimiz hem İslam âleminin ilk gününü
hep birlikte idrak ettiğimiz mübarek ramazanı da, kutluyorum.
Şimdi, tabii burada bir sürü madde var. Her çıkan, özellikle
muhalefet milletvekilleri de bunu ifade ediyor, yani aklınıza gelebilen her şey
var bu kanunun içinde. Bir sıralama yok, barajdan memurlara atlıyor, oradan
başkasına atlıyor. Öyle bir keşmekeş içerisinde bir kanun görüşüyoruz.
Tabii, madem Hükûmet istediğini koyuyor bu kanunun içine, bize de,
bu kanuna konulmayanlar ama ihtiyaç olarak gördüğümüz şeyleri konuşmak düşüyor.
Mesela, bu Hükûmetin -gayet de doğru bulduğumuz- geçmişte Suriye’yle dostluk
politikası neticesinde Şam’a giden öğrenciler var yani bu aradaki muhabbete,
dostluğa güvenmişler ve -özellikle de Hatay’dan olmak üzere- okumakta Şam
Üniversitesini tercih etmişler fakat bunların durumu şimdi içler acısı. Geçen
yıl, YÖK palyatif bir çözümle bir yıl yardımcı oldu bunlara ama bu yıl yok,
perişanlar. Yani, bu da ülkenin meselesi, bu da insanlarımızın meselesi, bu da
konulabilirdi içerisine. Bu öğrencilerin sorunlarına, burada, hep birlikte net
bir çare de ittifak da edebilirdik.
Mesela, Sayın Bakanımız Ali Babacan Bey hazır buradayken -bildiğim
kadarıyla Ziraat Bankası size bağlı efendim- Ziraat Bankasıyla ilgili birkaç
cümle sarf etmek isterim Sayın Bakanın da huzurunda. Ziraat Bankası, artık,
çiftçiye bir zulüm bankası hâline gelmiş. Mesela, çiftçiye bakış açısını
gösteren en basit bir örnek verecek olursak, en güzel bölümler ticari bölüme
ayrılıyor -hatta o bölüm daha evvel zirai bölümde, ziraiden sorumlu bir müdür
veyahut da o kadroya hizmet ederken- bankanın o katı şimdi güzel çevriliyor,
çiftçiyle ilgili müdürlüklere en aşağı bölümler veriliyor; bu olmaz. Yani,
Ziraat Bankası çiftçinin bankasıdır. Bunun ne demek olduğunu ifade edecek
olursak, bakın, çiftçi Ziraat Bankasından giderek kaçıyor. Mengene gibi
sıkıştırıyor çiftçiyi Ziraat Bankası; ev ipoteği istiyor, ondan sonra kredisini
verirken tutuyor “Başakkart” adı altında bir kart
veriyor, “Bunun bu kadarını da buradan kullanacaksın.” diyor, her türlü rezalet
oluyor ve bu çiftçi başka bankalara kaçıyor. Bu çiftçi başka bankalara kaçarsa
bu topraklar yabancılaşır. Bilmeyene, “Her şeyden nem kapıyorsunuz.” diyene bir tek örnek vereceğim: Ben Hatay
Milletvekiliyim. Fransızlar işgalde “Tunus Bankası” diye bir bankayı Hatay’a
getirdiler. Bu bankayla çiftçiye ipotekli ama çok ucuz şartlarda krediler
verdiler ve bu krediler dönmeyince çiftçinin elinden bu malları aldılar ve
-burada kimliklerini ibraz etmekte sakınca duyacağım- kendi yandaşlarına
verdiler, yabancılaştırdılar. Yani, bu çok önemli bir konudur. İşgal görmüş bir
ilin milletvekiliyim. Yani, her ağzımızı açtığımızda “Ya, siz de her şeyden bir
şüphe kapıyorsunuz. Efendim, şöyle oluyor, böyle oluyor.” diye konuşmanın da
bir âlemi yok.
Şimdi, bütün yabancı bankalar, Türkiye’deki bütün yabancı bankalar
hep çiftçiye karşı iştahlı ve bizim Türk bankalarından evvel kredi vermeye
başlıyor, ben bunun arkasından bir şey bekliyorum. Çiftçiyi ezerek, olsa olsa,
sadece çiftçiyi batırmazsınız Ziraat Bankası olarak, Türk topraklarını
yabancılaştırırsınız. Bunu hiçbir zaman unutmayın, bu çok tehlikeli bir şeydir.
Allah’tan ilhak oldu; Allah, Atatürk’ten ve Atatürk’ten sonra
ilhakı sağlayan, büyük gayretler gösteren İnönü’den razı olsun. 1939 yılında da
İnönü bir kanun çıkardı, lisanımünasiple Türk vatandaşlarının yani artık Türk
vatandaşı olan Hataylıların Tunus Bankasına olan borcunu inkâr etti bir şekilde
ve Hatay’ın Amik Ovası kurtuldu. Yani, kuru milliyetçilik olmaz Sayın
Başbakanın dediği gibi ama böyle sulu milliyetçilik de olmaz.
Hepinize sevgi ve saygılarımla. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin (o) bendinin (2) numaralı alt bendinde dört
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (o) bendinin (2) nolu
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Kütahya İzmir Isparta
"2) 3146 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bakanlık merkez teşkilâtında veya bağlı veya ilgili
kuruluşlarında daire başkanı ya da daha üst görevlerde bulunanlar ile Bakanlık
ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı merkez teşkilâtında mesleğe yarışma ve
yeterlik sınavıyla girmiş olanlardan yeterliklerini aldıktan sonra en az 7 yıl
çalışmış olanlar çıkarılacak yönetmelikle belirlenen esaslar dâhilinde yurt
dışı teşkilatı kadrolarına sürekli görevle atanabilirler. Yurt dışı görev
süresi en çok üç yıldır, bu süre hizmetin gerektirdiği hâllerde Bakan onayı ile
iki yıla kadar uzatılabilir. Yurt dışı kadrolarına atanacakların, atanma
tarihinde yönetmelikte belirtilen yabancı dillerin birinden Yabancı Dil Bilgisi
Seviye Tespit Sınavından en az (C) düzeyinde veya dil yeterliliği bakımından
buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir
belgeye sahip olması zorunludur. Ancak, Türkçe'nin ve Türk lehçelerinin
konuşulduğu ülkelere sürekli görevle atanma durumunda yabancı dil belgesi şartı
aranmaz. Yurt dışı atamalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin
o Fıkrası ile değiştirilen 3146 Sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasında yer
alan "Ancak, Türkçe'nin ve Türk lehçelerinin konuşulduğu ülkelere sürekli
görevle atanma durumunda yabancı dil belgesi, şartı aranmaz." İbaresinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah
Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun teklifinin 73. maddesinin
(o) fıkrasının 2 nci bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mahir Ünal İdris Şahin Hakan Çavuşoğlu
Kahramanmaraş Çankırı Bursa
Yılmaz Tunç İlyas Şeker Şirin Ünal
Bartın Kocaeli İstanbul
Türkan
Dağoğlu Emrullah
İşler
İstanbul Ankara
“”2) 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.”
"Yurt dışı sürekli göreve, yurt dışı işçi hizmetleri uzmanları,
Bakanlık merkez teşkilâtında ve bağlı ve ilgili kuruluşlarında daire başkanı ya
da daha üst görevlerde bulunanlardan bu görevlerde en az 1 tam yıl çalışmış
olanlar, Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı merkez teşkilâtında
mesleğe yarışma sınavıyla girmiş olanlardan yeterliklerini aldıktan sonra en az
7 yıl çalışmış olanlar, çıkarılacak yönetmelikle belirlenen esaslar dahilinde
atanabilirler. Yurt dışı görev süresi en çok üç yıldır, bu süre hizmetin
gerektirdiği hallerde Bakan onayı ile bir yıla kadar uzatılabilir. Yurt dışı
kadrolarına atanacakların, atanma tarihinde yönetmelikte belirtilen yabancı
dillerin birinden Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (C)
düzeyinde veya dil yeterliliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve
uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye sahip olması zorunludur.
Ancak, Türkçe'nin ve Türk lehçelerinin konuşulduğu ülkelere sürekli görevle
atanma durumunda yabancı dil belgesi şartı aranmaz. Yurt dışı atamalarına
ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/o-2 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hülya Güven
Eskişehir İstanbul İzmir
Mustafa Moroğlu Sakine
Öz Aytuğ
Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt Bülent Kuşoğlu
Manisa İstanbul Ankara
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün ramazanın ilk günü. Ramazan mübarek barış ayıdır, ülkemizin
barış ve huzur içerisinde olmasını diliyorum en azından bu ay içerisinde.
Hepinizin de ramazanını kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
73’üncü maddesinin (o) bendinin (2) no.lu alt bendi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu konu şöyle: Yurt dışı kadrolar çok önemli, biliyorsunuz yurt
dışında yaklaşık 5 milyon vatandaşımız çalışıyor. 5 milyon, birçok ülkenin
nüfusu kadar tutan önemli bir meblağ. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın
sorunları da çok önemli. Bunların bir kısmı işçi olarak çalışıyor, önemli
sorunları var, sıkıntıları var. Birçoğu dil bilmiyor, gittikleri ülkede mağdur
oluyorlar, sıkıntı içerisinde kalıyorlar. Bu vatandaşlarımızla ilgili olarak
1967 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde bir genel müdürlük
oluşturuldu, Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü, şimdi Dış İlişkiler ve
Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak çalışıyor bu genel müdürlük.
Bunların da bu konuda yetiştirilmiş dış ilişkiler uzmanları var. Bu uzmanlar,
yurt dışındaki işçilerimizin, vatandaşlarımızın çok çeşitli sorunlarıyla
ilgileniyorlar, oradaki mevzuatla ilgili sorunlarını gidermeye çalışıyorlar,
çalışma yaşamıyla, sosyal güvenlikle ilgili sıkıntıları oluyor, günlük
yaşantıyla ilgili sıkıntıları oluyor, dönüşlerinde yine problemler oluyor,
bunlarla ilgili olarak vatandaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyorlar ama bu
yapılan düzenlemeyle yanlış bir düzenleme yapıyoruz. Herkes yurt dışına uzman
olarak atanabilecek, bu görevlerde bulunabilecek. Burada yapılan düzenlemeyle
Çalışma Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı merkez teşkilatında
mesleğe yarışma ve yeterlilik sınavıyla girmiş olanlar yani buradaki denetim
birimlerinde görev almış olanlar da dâhil olmak üzere, yurt dışına
gidebilecekler, burada görev yapabilecekler. Hâlbuki bu, gerçekten, liyakat ve
kariyer isteyen bir meslek, uzmanlık isteyen bir meslek. Sadece yabancı dil
bilgisiyle yapılabilecek iş değil bu. Önemli bir konudur bu, küçümsemememiz
lazım. Özellikle bürokrasinin bununla ilgili bir talebi var. Yani, bazı denetim
elemanlarına sadece “Yurt dışına gitsinler, mükafatlandıralım ya da
bürokrasinin çeşitli kademelerinde görev almış olan birilerini yurt dışına
gönderelim, bonus verelim, onları mükafatlandıralım.”
diye bakmamamız lazım. Biraz önce söylediğim gibi, 5 milyonu aşkın vatandaşımız
yurt dışında yaşıyor, birçok vatandaşımız da turist olarak gidiyor çeşitli
zamanlarda. Bunların sorunları çok önemli. Bunların çözülmesi de basit değil.
Bir ülkeye gitmek, sadece Türkiye mevzuatını bilmekle olabilecek gibi değil bu.
Gittiğiniz ülkeyi bileceksiniz, dilini bileceksiniz, geleneğini bileceksiniz.
Bu konuda bir uzmanlaşma gerekir. Her önüne gelenin yapamaması gereken bir
meslek. Nasıl onlar, yurt dışı uzmanları denetim görevini yapamıyorlarsa, aynı
şekilde, bunların da rahatlıkla yurt dışı teşkilatlarına atanamaması lazım, bu
yanlışın düzelmesi lazım.
Şimdi, bu bende gerekçe olarak diyor ki: “Nitelikli personel
temininde zorluk var, sıkıntı var. Bulamıyoruz, onun için böyle yapıyoruz.” Ben
biliyorum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında en az iki yıldan beri
atamayı bekleyen, kariyerli, bu iş için yetişmiş insanlar var. İki yıldan beri
birçok kişi bu iş için bekliyor ama onlar atanmıyor, biz böyle bir düzenleme
yapıyoruz, önüne geleni atayabilmek için, işi siyasallaştırmak için gerekçe
yaratıyoruz. Bu yanlış, şu mübarek ramazan gününde bu işin düzelmesi gerekir.
Hep beraber bu maddeyi reddetmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum ama dediğim konuyu
dikkate alırsanız iyi olur diye düşünüyorum. Tekrar hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73. maddesinin
(o) fıkrasının 2 nci bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mahir
Ünal (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
“”2) 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.”
"Yurt dışı sürekli göreve, yurt dışı işçi hizmetleri uzmanları,
Bakanlık merkez teşkilâtında ve bağlı ve ilgili kuruluşlarında daire başkanı ya
da daha üst görevlerde bulunanlardan bu görevlerde en az 1 tam yıl çalışmış
olanlar, Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı merkez teşkilâtında
mesleğe yarışma sınavıyla girmiş olanlardan yeterliklerini aldıktan sonra en az
7 yıl çalışmış olanlar, çıkarılacak yönetmelikle belirlenen esaslar dahilinde
atanabilirler. Yurt dışı görev süresi en çok üç yıldır, bu süre hizmetin
gerektirdiği hallerde Bakan onayı ile bir yıla kadar uzatılabilir. Yurt dışı
kadrolarına atanacakların, atanma tarihinde yönetmelikte belirtilen yabancı
dillerin birinden Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (C)
düzeyinde veya dil yeterliliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası
geçerliliği bulunan başka bir belgeye sahip olması zorunludur. Ancak,
Türkçe'nin ve Türk lehçelerinin konuşulduğu ülkelere sürekli görevle atanma
durumunda yabancı dil belgesi şartı aranmaz. Yurt dışı atamalarına ilişkin usul
ve esaslar yönetmelikle belirlenir.""
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Komisyon bu konuda bir
açıklama yaparsa… Bu önergede çok ilginç bir durum var, yurt dışında bir yıl,
üç yıl, beş yıl farklı görevlerde çalışan… Yani, yurt dışı çalışma bir bonus kart oluyor. O bonus karta
göre, örneğin, üç yıl, beş yıl çalışan gelip emniyet daire başkanı olabilir.
BAŞKAN – Tamam soruyorum Komisyona.
Sayın Komisyon buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, yirmi beş yıl beklemesine gerek yok.
Üç yıl kaldı mı, beş yıl kaldı mı gelip Türkiye’de daire başkanı olabilir.
Yani, bu çok belirsiz bir durumun bir açıklanması gerekiyor.
BAŞKAN – Evet, Sayın Komisyon katılacak mısınız?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Takdire bırakacağız biz.
BAŞKAN – Bir de ayrıca açıklama yaparsanız…
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Bu, daire başkanlığıyla ilgili olarak, bir yıllık bir süre
getiriliyor. Yurt dışı işçi hizmetleri uzmanları için de, bu yedi yıllık süreyi
kaldırıyoruz çünkü burada sıkıntı var, bir yıla düşürmüş oluyoruz. Yani,
önergenin yapmış olduğu o.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Biz katılıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yurt dışı işçi hizmetleri uzmanları için yeterlikten sonra yedi
yıl çalışmış olma şartı kaldırılmaktadır. Öte yandan, daire başkanı ve üstü
görevlerde bulunanların yurt dışı sürekli göreve atanabilmeleri için
bulundukları görevlerde bir yıl çalışmış olma şartı getirilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önerge, maddeyi
tümüyle değiştiren daha aykırı önerge olduğundan diğer önergeleri işlemden
kaldırıyorum.
Şimdi, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, 73’üncü maddenin (o) bendinin 3 numaralı alt bendinde üç
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun teklifinin 73 üncü maddesinin (o)
fıkrasının üç numaralı bendinde yer alan "İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile İş Sağlığı ve
Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Mihrimah
Belma Satır İdris
Şahin Hakan
Çavuşoğlu
İstanbul Çankırı Bursa
Yılmaz Tunç İlyas Şeker Türkan Dağoğlu
Bartın Kocaeli İstanbul
Sevim
Savaşer Ekrem
Çelebi
İstanbul
Ağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddenin "o)" fıkrası 3 üncü bendinde
geçen "Ek madde 3- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında
görev yapan tabiplere;" ibaresinin, "Ek madde 3- İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan tabipler ve diğer sağlık
meslekleri mensuplarına" şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Hülya Güven Bülent Kuşoğlu
Mersin İzmir Ankara
Haydar
Akar Kazım
Kurt
Kocaeli
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (o) bendinin
(3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Kütahya İzmir Isparta
"3) 3146 sayılı Kanunun Ek 2 nci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 3- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
kadrolarında görev yapan tabiplere; iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin
sağlanması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesine ilişkin proje ve
araştırma ile sağlık gözetimi çalışmalarının yapılması, sonuç raporlarının
üretilmesi, sektörel meslek hastalıkları rehberinin
hazırlanması, iş sağlığı ve güvenliği alanında ölçüm, analiz, teknik kontrol,
risk analizi ve değerlendirmesi, iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer
sağlık personelinin eğitimleri ve belgelendirilmeleri, çalışma ortamına yönelik
gerekli kontrol, inceleme ve araştırmalar ile fiziksel, kimyasal ve biyolojik
etmenlerle ilgili ölçüm ve laboratuvar analizleri gibi iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerine yönelik yapmış olduğu hizmetler esas alınmak suretiyle Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde en yüksek Devlet memuru aylığının (ek
gösterge dâhil) dört katını geçmemek üzere ek ödeme yapılır. Ek ödemeye hak
kazanılmasında ve ödemenin yapılmasında aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ve
damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, siz değerli milletvekillerinin, aziz
milletimizin ve İslam âleminin ramazan ayını tebrik ediyorum, hayırlara vesile
olması için de Yüce Rabb’imizden niyaz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, eğitim sistemini ilgilendiren önemli bir
hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. On bir yıllık AKP iktidarında birçok
hizmet alanı allak bullak edilmiştir. “Reform yapıyoruz”, “ezberleri bozuyoruz”
gibi koca koca sözlerle bu ülkenin en az yüz yıllık geçmişi olan kurum ve
kuruluşları çökertilmiş, devlet sistemi deneme yanılma yolu ile hiçbir ciddi
devlete yakışmayacak şekilde deneylere tabi tutulmuştur. Kaçıncı kez sağlık
yasası çıkarılmış, Tam Gün Yasası yine bilmem kaçıncı kere değiştirilmiştir. Kamu
ihale sistemi, devletin mali yapısı eleğe çevrilmiş, kamu personel rejimi
içinden çıkılamaz bir hâl almıştır. Terörist ile pazarlık masasına oturularak
güvenlik güçleri yapayalnız bırakılmıştır ama en büyük tahribat, değerli
milletvekilleri, eğitim sistemimizde meydana gelmiştir. Göreve getirilen her
bakan kendinden önceki birikim ve deneyimleri inkâr ederek Bakanlığı sanki
babasının işletmesiymiş gibi düşlerini, fantezilerini gerçekleştirme yeri
olarak görmüştür. Arada ezilen, âdeta her yıl değişen müfredat ve sınav
sistemiyle pinpon topuna çevrilmiş milyonlarca öğrenci, veliler ve öğretmenler
olmuştur ve bundan da en küçük bir pişmanlık duyulmamıştır. Hangi ülkede
bakanların eğitim sistemiyle bu kadar oynamasına, bakanlığını oyun ve düş alanı
hâline getirmesine müsaade edilir?
Üç dönemdir tek başına iktidar olan, Mecliste her türlü yasal
düzenleme yapacak gücü bulunmasına rağmen eğitimi çağdaş normlarla kaliteli bir
hâle getiremeyen iktidarın toplumdan özür dileme dışında söyleyecek ne sözü
olabilir?
Her gelen Millî Eğitim Bakanı, âdeta kundakçı gibi, devraldığı
yangına daha çok benzin dökerek ateşi harlamıştır.
Şimdi de dershaneler konusuna göz dikilmiştir. Dershanelerin
ortaya çıkış gerekçesine kafa yormadan, bazı cemaat ve cemiyetlerle hesaplaşma
politikasının bir argümanı noktasına indirgeme kolaycılığı seçilmektedir.
Dershane gerçeği, AKP eğitim politikalarının bir sonucu, AKP’nin eğitimdeki
yetersizliğinin bir tezahürüdür. Okullarda çocuklarımızı eğitmezsen, özellikle
müspet ilimleri yeteri kadar öğretmezsen birileri çıkar bu boşluğu doldurur,
nitekim, dershaneler de bunu yapmıştır. Düne kadar övgüye, takdire mazhar
olduğunu ifade ettiğiniz dershanecilik sistemi ne olmuştur da tu kaka hâline
gelmiştir?
2002’de 2 bin olan dershane sayısı on bir yıllık AKP İktidarının
sonunda 5 binleri bulmuştur. Bu tavrınızın değişiklik nedenini herkes biliyor
hatta sağır sultan dahi duymuştur. Kibirli politikalarınıza bazı çevrelerden
yükselen ve sizleri aklıselime davet eden itirazlardır bu değişikliğin nedeni.
Değerli milletvekilleri, tasvip edersiniz ya da etmezsiniz ancak
dershanelerin mevcudiyetini haklı kılan bazı unsurlar vardır ki bu unsurlar
geçerliliğini korudukça dershanelerin ortadan kaldırılması da yanlış olacaktır.
Merkezî sınav sistemi ortadayken bu dershaneleri kaldırmak doğru mudur? Hâlâ
daha öğretmen yokluğundan kalabalık sınıflara kadar her türlü problemin cari
olduğu yetersizlikler ve başarısızlıklarla dolu bir alanda bu eksiklikleri
giderme görevine soyunmuş dershaneleri tasfiye etmek, hele hele yerine bir şey
koymadan tasfiye etmek doğru mudur? Kendin eksiklikleri giderme, kendi üzerine
düşeni yapma, eksik veya fazla ciddi bir şeyler yapmaya gayret gösterenlere de
karşı çık. Yerine bir şey koymadan atacağınız bu adım yanlış olacaktır, çok
boyutlu negatif sonuçlar doğuracaktır. 60 bin vasıflı öğretmen, 40 bin
civarında -bilgi işlemci, kayıt memuru gibi- çalışan işsiz kalacaktır.
Üniversite merkezî giriş sınavı kısa vadede ortadan kalkmayacağına göre özel
ders sektörü ve kayıt dışı merdiven altı dershanecilikte evlerde patlamalar
olacaktır. Bundan en fazla orta direk ve fakir öğrenciler zarar görecektir.
Yine, devletin 2 milyar dolarlık vergi kaybı ve SGK sisteminde 100 bin mükellef
kaybı olacaktır. Eğitimin niteliğinde karşılaşılacak sorunlar ise cabası.
Bu kararınızın objektif gerekçelere dayandığına inanmıyoruz.
Aksine, söylediğim gibi “Ben sana gösteririm” tehdidinin siyasal hesaplaşma
arzusunun bir tezahürüdür. Eğitimde siyasal ve kindar hareket etmeniz bu ülkeye
büyük zarar verecektir diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddenin "o)" fıkrası 3 üncü bendinde
geçen "Ek madde 3- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında
görev yapan tabiplere;" ibaresinin, "Ek madde 3- İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan tabipler ve diğer sağlık
meslekleri- mensuplarına" şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ
BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin
Milletvekili.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan. İsmimi de
doğru telaffuz ettiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.
Görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 73’üncü
maddesinin (o) fıkrasının 3’üncü bendi üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum.
Adil, eşitlik isteyen ve özelikle de özgür iradesi ve vicdanı ile
oy kullanan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu madde ne getiriyor şöyle bir baktığımız
zaman, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan
tabiplere ek ödeme getiriyor. Buna bir itirazımız olabilir mi? Olmaz tabii ki,
hiçbir şekilde bir itirazımız yok. Biz diyoruz ki: Tabiplere ek ödeme
getiriyorsunuz da, sağlığın bir ekip işi olduğunu unutarak diğer sağlık
çalışanlarına niye ek ödeme getirmiyorsunuz? Yani, iş sağlığı ve güvenliğinden
sadece ve sadece tabipler mi sorumludur? Evet, tabipler lokomotif rol oynarlar
ancak burada çalışan, bu sektörde
çalışan hekim dışı diğer sağlık personeli de vardır. Niçin bunları ihmal
ediyorsunuz? Bunları ihmal ettiğinizi buradan yüce milletimizin önünde bir kez
daha ifade ediyorum.
Şimdi bana diyeceksiniz ki: “Efendim, biz hepsini çok seviyoruz
ama Maliye Bakanlığı ancak bu kadarına izin verdi.” Az önce önergenizi
okuttunuz, AKP bir önerge vererek kapsamı genişletiyor, diyor ki: İş Sağlığı
Enstitüsünde çalışanları da buna dâhil edelim. Edelim, tabii ki edelim çünkü
doktorlarla gerçekten ciddi şekilde problem yaşıyorsunuz. Bu problemi
düzeltmenin çeşitli yolları var, bir tanesi de bu ama diğer sağlık
çalışanlarını açık ve net bir şekilde ihmal ediyorsunuz. Burada, gerçekten,
sağlıklı olmayan bir ruh hâli ve düşüncesini de sezinliyorum. Yani eğer
önergeyi biz verirsek “hayır”, siz verirseniz “evet”. Ben buradan iddia
ediyorum, eğer bu önergeyi yani bu “İş Sağlığı Enstitüsünü de kapsama alalım.”
önergesini herhangi bir muhalefet partisi verseydi, yemin ediyorum şu günde,
kesinlikle reddedecektiniz ama siz verdiğiniz için kabul edeceksiniz. Yani öyle
bir ruh hâli var ki “Ben istersem olur, ben istemezsem olmaz.” Değerli
arkadaşlarım, bu, barış dili değildir, barışın dili bu şekilde konuşulmaz. Siz
doktorlara âdeta savaş açtınız, âdeta. Doktorları sürekli gözaltına
alıyorsunuz. Bir bahane buluyorsunuz doktorları gözaltına alıyorsunuz, Gezi
Parkı diyorsunuz, gözaltına alıyorsunuz, bir başka olay buluyorsunuz gözaltına
alıyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Biz mi alıyoruz ya!
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, size rağmen
doktorlar hâlâ bu ülkede sevilen insanlardır, halk tarafından sevilen, gidip de
sırrını verdiği çok nadir insanlardan birisidir; gidip de vücudunu
sergilemekten, açmaktan utanmadığı, güvendiği en şerefli, en onurlu meslek
gruplarından birisidir. Size rağmen bu böyle olmaya da devam edecektir. Ama siz
ne yapıyorsunuz? Doktorların onurunu zedelemek için Taksim’de gidip onları
gözaltına alıyorsunuz. Daha dün İstanbul Tabip Odasının Genel Sekreterini
gözaltına aldınız. Değerli arkadaşlarım, İstanbul gibi bir ilde binlerce hekimi
temsil eden bir odanın genel sekreteri bu şekilde gözaltına alınmaz, hiçbir
demokraside bu yoktur. Bu da yetmedi, gözaltına aldığınız da yetmedi, kalktınız
hukuksuz bir şekilde evlerini arıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, doktorların onurunu
hiçbir şekilde siz düşüremeyeceksiniz, doktorları yıldıramayacaksınız. Çünkü
neden biliyor musunuz? Doktorlar ölümü iyi tanırlar, doktorlar her gün ölümü
yaşarlar, doktorlar ölümle âdeta bazen dans ederler, bazen dalga geçerler. Siz doktorları
yıldıramayacaksınız. Hiçbir şekilde doktorları kendi özgür iradeleriyle
hastalarına sahip olmaktan, hastalarına hizmet etmekten, onların bilgileriyle,
onların bilgilerini ifşa etmeden mezara gitmekten hiçbir şekilde asla onları
engelleyemeyeceksiniz.
Bakın, iş sağlığı gibi bir konuyu da getirdiniz paraya
dayandırdınız. Siz bu kanunda, bu torbada İş Sağlığı Yasası’nı ertelediniz,
şimdi paraya indirgediniz. Yazıklar olsun! Ben, ne diyeyim size?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun teklifinin 73 üncü maddesinin (o)
fıkrasının üç numaralı bendinde yer alan "İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile İş Sağlığı ve
Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü" ibaresinin eklenmesini arz ve talep ederiz.
Sevim
Savaşer (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılıyoruz.
BAŞKAN – Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü kadrolarında görev yapan
tabiplerin yapmış oldukları işlerin niteliği esas alınmak suretiyle ek ödeme
yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin (ö) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ö) bendinin
(1) nolu alt bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya İzmir
"1) 19/2/1985 tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Denetime tâbi olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa
bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve
para hükmündeki evrakı ve ayniyatı talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve
incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ö-1 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya
Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sakine Öz Aytuğ Atıcı Özgür Özel
Manisa Mersin Manisa
Kadir Gökmen Öğüt Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Vahap Seçer
İstanbul İstanbul Mersin
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Vahap Seçer, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
(ö) bendinin (1)’inci alt bendiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım.
Bugün ramazan ayının ilk günü. Umut ediyorum, sadece İslam
coğrafyasına değil tüm dünyaya barış getirir, huzur getirir, kardeşlik getirir.
Özellikle İslam coğrafyasında son on yıldır yaşanan kanlı çatışmalara, kardeş
kanının akmasına, dindaş kanının akmasına ve bunların sona ermesine vesile olur
umut ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de son bir aydır gerçekten hem
siyasi arenada hem bunun yansıması olarak toplumda önemli gerginlikler
yaşanıyor. Ramazan vesilesiyle umut ediyorum öncelikli olarak biz siyasiler
artık barış dilini kullanırız, gerginliklerin ortadan kalkması için, bu
tansiyonun düşmesi için üzerimize düşen görevi yerine getiririz. Bu görev de
öncelikli olarak iktidara düşüyor çünkü yürütme onun elinde, sevk ve idare onun
elinde. Ama dün gerçekten, ramazan ayına giriş arifesinde, yine İstanbul’da,
Taksim’de hoş olmayan hadiseler meydana geldi. Toplumda bir enerji birikmesi
var. Bu günübirlik bir mesele değil, bir olaya mahsus, bir olaya münhasır
gelişmeler değil; aslında, bugün toplumda yaşanan gerçekten yıllara sâri bunu
yaymak lazım. On yıllık sizin idarenizden kaynaklanan, toplumun beğenmediği,
toplumun gerçekten uygulamalarınız sonucunda kendini baskı altında hissettiği,
sıkıldığı, sıkıştığı, enerjisinin biriktiği ve bunların açığa çıkması gereken
bir durumla karşı karşıyayız. Benim Hükûmete tavsiyem şu: Bakınız, dün Gezi
Parkı tekrar açılacak, halkın hizmetine sunulacak, orada Taksim Dayanışması Platformu
Gezi Parkı’na giderken polis engeliyle karşılaşıyor ya da basın açıklaması
yapmak isterken polis engeliyle karşılaşıyor. Oysa polisin bu insanları
engellemesine gerek yok. Demokratik bir hak kullanılıyor, biraz müsamahakâr
olunabilir. Önceki gün elinde palayla yurttaşları kovalayan insanlara
gösterilen müsamaha bu insanlara da gösterilebilir. Bakın, 30’un üzerinde
Taksim Dayanışma Platformu üyesi arkadaşlar. Bu arkadaşlar da bilinmeyen
insanlar değil, illegal örgüt üyeleri değil. Bunlar TMMOB üyeleri, hekim ya da
mühendis olan arkadaşlarımız, bilinen insanlar. Bu insanlar gözaltına alınıyor,
yetmezmiş gibi bugün evleri aranıyor. Bunlar antidemokratik uygulamalar. Bugün
bu uygulamalar, Hükûmetin bu uygulamaları işte on yıldır süregelen bu baskıcı anlayışın
bugün bu toplum üzerinde tezahürünün ve onun açığa çıkmasının, o enerjinin
açığa çıkmasının ortaya koyduğu sonuç. Şimdi, hâlâ bunu Hükûmet göremiyorsa
gerçekten söylenecek bir şey kalmıyor.
Şimdi, bakın, Türkiye'nin bunu böyle sürdürmesi mümkün değil. Bir
şekilde bu olayların sakinleşmesi için bu görev Hükûmete düşüyor. Lütfen,
emniyet teşkilatı sizin elinizde, İçişleri Bakanlığına bağlı, emniyet
teşkilatına mensup çalışan arkadaşlarımız bu göstericilere karşı biraz daha
müsamahakâr davranabilirler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu bu
olayların başladığı günden beri söylüyoruz. Her ne kadar bu konuda Cumhuriyet
Halk Partisi suçlansa da bizim bu olaylar karşısında yaklaşımımız bu olayları
tahrik edici yönde değil, tamamen orada masumane duygularla gösteri yapmaya
gelmiş ya da demokratik hakkını kullanmaya gelmiş, tepkisini ortaya koymaya
gelmiş, adını ne koyarsanız koyun, oradaki sivil yurttaşlara sahip çıkma saikiyle biz oralarda olduk. Onları anlayışla karşılamak
zorundayız bu ülkenin geleceği için, gelecek kuşaklar için, bu ülkede
demokrasinin ilerlemesi için, özgürlükler için, insan hakları için.
Değerli arkadaşlarım, bu önergemize olumlu oy kullanacağınızı
düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ö) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"1) 19/2/1985 tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Denetime tâbi olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa
bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve
para hükmündeki evrakı ve ayniyatı talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve
incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ifade düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme
yapılamamıştır. Komisyon görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve
hangi gerekçeyle yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet
kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına
rağmen; vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki
husus dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve
mali statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir personel politikası
uygulanmamaktadır. Personel Rejimi nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam
rejimi bozulmuştur. 657 sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai
hallere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel istihdamını mümkün
kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne
geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha
önce çıkarılan kanunlar ile memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli
ve vekil atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar
memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya
çıkmıştır. En büyük mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz
gençlerimizdir. Bunlar girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir
türlü sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan
milyonlarca işsiz vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı
derhal durdurması gerekir.
Bu Kanun Teklifi ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeliler, diğer özel
kanunlara tabi sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler ile
vekil Kur'an kursu öğreticilerinden şartları uyanlar memur kadrolarına
atanmaktadır. Ancak, memur kadrosu verilenler arasında; mağduriyeti en derinden
yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve usta öğreticileri
bu düzenleme kapsamına alınmamıştır. Aile sağlığı çalışanları yoktur. Vekil
ebe-hemşireler yoktur. Ücretli öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları
saymakla bitmez. Bu Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu
düzenlemede polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu
yoktur. Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik
işçiler yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar
yoktur. Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile
engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların
yapılaşmaya açılması var. Köy meralarının köylünün elinden alınarak hazineye
devredilmesi, imar yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi var.
Gerçeğe aykırı, usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen
desteklemelerin ödenmesi var. Kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili vatandaşın
hak arama hürriyetini engellenmesi ve yargıya müdahale var ÖSYM sınavlarına ait
soru ve cevaplarla ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki
kamu payı doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den az olan şirketler Sayıştay
denetimi dışına çıkarılması vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun
uygulamasının geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin mağdur edilmesi
var. Sürücü belgeleri için 24 milyon vatandaşımızdan 15 lira belge parası
alınması var.
Dolayısıyla yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi
ve çalışanların sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl
talan edilebilir, kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar
nasıl affedilebilir, denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini
taşımaktadır.
Teklifin tümüyle gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme
ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin (ö) bendinin 2 numaralı alt bendinde iki önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ö) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Oktay
Vural Alim
Işık
İzmir
Kütahya
"2) 3154 sayılı Kanunun 3l/A maddesinin ikinci, üçüncü ve
dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atanabilmek
için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler,
iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme, mimarlık ve mühendislik
fakülteleri veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurtiçindeki ve yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az
üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek
konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul
edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları
veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilave süre verilir.
Yeterlik sınavında başarılı olanların denetçi kadrolarına atanabilmeleri,
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil
yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği
bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde
sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı olamayanlara veya sınava girmeye
hak kazandığı hâlde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara,
bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde
tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de kabul
edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını yerine
getirmeyenler Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder ve
Bakanlıkta durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
Denetçi Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri,
yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar
yönetmelikle düzenlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ö.2.
Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Sakine Öz Özgür Özel
İzmir Manisa Manisa
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hülya Güven, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
HÜLYA GÜVEN (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin (ö) bendindeki Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un (2)’nci alt bendiyle ilgili olarak söz almış bulunuyor, mübarek
ramazan ayının barış getirmesi dileğiyle saygılarımı sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, bu madde aslında 2011 yılı Ekim ayında
değiştirilmiş bir madde, kanunların nasıl yazboz tahtasına dönüştürüldüğünün ve
ülkemizin nasıl yönetildiğinin bir örneği daha. Bu kez Bakanlığın uzman ve
uzman yardımcılığı kadrolarının kaldırıldığını görüyoruz. Bugüne kadar çalışan
uzman ve uzman yardımcıları ne olacak? Yine, mutsuz bir grup daha yaratılıyor.
Zaten bugüne kadar hastanelerde, okullarda kadro değişiklikleri nedeniyle işsiz
ve mutsuz yurttaş orduları yaratıldı. Yine bu maddede gördüğümüz farklı bir
bakış açısı da denetçi yardımcılığına yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezunların da atanabilmesi. Böylece, parası olan, yurt dışında
okuyabilenler ya da yabancı uyruklulara iş alanları açılıyor. Bizim ülkemizde
okumaya çalışan çocuklarımıza bir haksızlık daha yapılıyor. Eğitimin hâlini hep
birlikte görüyoruz. Eğitimsiz ve işsiz kalan çocuklarımıza Hükûmet makarna,
bulgur vererek kandırma yoluna gidecek herhâlde. Artık ne engelliler ne gençler
ne de kadınlar yardım, bulgur ve makarna istemiyorlar; iş istiyorlar,
çocuklarının iyi eğitim almasını istiyorlar, hep birlikte refah ve barış içinde
yaşamak istiyorlar. Hükûmetin anlamadığı bir şey var; ne olduğu belirsiz gaz
bombalarına, çivili sopalara ve palalara rağmen, Gezi Parkı ile başlayan ve tüm yurda yayılan protestolar.
Yaşanan bu süre içinde can kayıplarının yanı sıra onlarca engelli, binlerce
yaralı ve tutuklu yaratıldı, ölen binden fazla kuş ve diğer hayvanlar da ayrı.
Dün sayın AKP milletvekilimiz, sarin gazının üzerinde durduğumdan
bahsetti; ben aslında portakal gazından bahsettim, onun üzerinde durdum. Hâlen
hangi gazlar kullanılıyor sorularımıza cevap alamadık. Aslında, “Sarin gazının
Türkiye’de işi ne, Mersin’de işi ne? Niçin, kime kullanılmak üzere getirildi?”
bunların cevabının verilmesi gerekiyordu. Sizler protestoları anlamak yerine
orantısız güç ile karşılık veriyorsunuz. Yurttaşlar çivili sopa ile
dövülüyorlar, kim oldukları belirsiz. Pala ile tehdit ediliyorlar, yakalanan
serbest bırakılıyor. Şimdi de silahlar patlamaya başladı. Kardeş kardeşe düşman
ediliyor, acaba sebep ne?
Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 1 Mayıs 2006 yılında 2
yurttaşımıza polisin uyguladığı orantısız şiddet ve kullandığı biber gazı
nedeniyle Türkiye’yi 15 bin euro tazminata mahkûm
ettiğini öğrendik. Sayın Bakana soruyoruz, tutuklu sayısını veremiyor, hâlâ
“Şiddete karşıyız.” diyor. Şiddeti uygulayan kim? Ve öyle umuyoruz ki daha
milyonlarca euro tazminat ödeyecek ülkemiz. Ülkemiz
bunu hak etmiyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz bugün? Hekimlerimiz dövülüyor,
öldürülüyorlar. Öğretmenlerimiz bıçaklanıyor, çocuklara tecavüz ediliyor,
kadınlar öldürülüyor. Her gün yeni ölümcül iş kazalarını işitiyoruz. Bütün
bunların nedenlerini araştırmak, çözümünü bulmak ve ülkeyi mutlu insanların
yaşayacağı şekilde iyi yönetmek hükûmetlerin görevi değil midir? Hâlâ
engellilerimizin sorunu var, emeklilerimizin sorunu var çözümlenmemiş,
yaşlılarımızın sorunu var.
Tüm AKP milletvekillerinin ülke sorunlarımızın çözülmesi için çaba
göstermeleri umuduyla saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ö) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"2) 3154 sayılı Kanunun 31/A maddesinin ikinci, üçüncü ve
dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atanabilmek
için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler,
iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme, mimarlık ve mühendislik
fakülteleri veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurtiçindeki ve yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az
üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek konularda
hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi
kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde
tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya
yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilave süre verilir.
Yeterlik sınavında başarılı olanların denetçi kadrolarına atanabilmeleri,
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil
yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve uluslararası geçerliliği
bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren en geç iki yıl içinde
sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı olamayanlara veya sınava girmeye
hak kazandığı hâlde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara,
bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave süre içinde
tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de kabul
edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını yerine
getirmeyenler Enerji ve Tabii Kaynaklar Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder ve
Bakanlıkta durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
Denetçi Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri,
yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar
yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI ALİ BABACAN (Ankara) – Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ifade düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme
yapılamamıştır. Komisyon görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve
hangi gerekçeyle yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet
kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına
rağmen; vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki
husus dışında bulmak mümkün değildir.
Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne ilişkin
çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu düzenlemede beklentiler
karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına dönüşmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.42
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, saat 21.30’a kadar, grupların anlaşması
sebebiyle ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.59
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
73’üncü maddenin (p) bendinin (1) alt bendinde üç adet önerge
vardır, okutuyorum:
Sayın milletvekilleri şimdi okutacağım önerge beş yüz kelimeyi
geçtiğinden özetini okutacağım, önerge tutanakta tam metin olarak yer
alacaktır. (*)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü
maddesinin (p) bendinin (1) numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Sermin Balık Nurdan Şanlı
Giresun Elâzığ Ankara
Hakan Çavuşoğlu Osman Kahveci Mustafa Gökhan Gülşen
Bursa Karabük Kastamonu
Değişiklik Önergesi Özeti (Madde 73/p1)
3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinin dördüncü cümlesi ile ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi yeniden
düzenlenmek ve (c) bendinden sonra gelmek üzere 10 adet bent eklenmek suretiyle
yapılan düzenlemede;
Onaylanan planların askıya çıkarılmasının yanı sıra, idarelerin
internet sayfalarında 30 gün süreyle ilan edilmesi, parsel malikinin,
mülkiyetiyle ilgili gelişmeleri zamanında takip edebilmesi sağlanmaktadır.
Planlar ve uygulamalarının Bakanlıkça belirlenen tanımlar, genel
ve ruhsata ilişkin esaslara uygun olarak gerçekleşmesi, planların Bakanlıkça
tesis edilen elektronik ortama aktarılması ve yapı ruhsatının bu sistem
üzerinden alınması sağlanmaktadır.
Arazi kullanımı ve yapılaşmada çok başlılık ortadan kaldırılmakta,
yapılaşma kararlarının sadece mekânsal planlarla alınabilmesi sağlanmaktadır.
İmar Kanununun istisnası olan alanlarda ve korunacak alanlarda; üst kademe
planı Bakanlıkça onaylanan alanlarda alt kademe planların da Bakanlıkça
onaylanması, üst kademe planları Büyükşehirlerce onaylanan diğer alanlarda ise
onay yetkisinin Büyükşehir Belediyelerince kullanılması sağlanmaktadır.
Üst kademe planlar ile alt kademe planlar arasındaki
uyumsuzlukların üst kademe plan kararlarına uygun olarak giderilmesi, belirli
bir alanla ilgili birbiri ile çelişen farklı düzenlemelerin olmaması
sağlanmaktadır.
(*) Önergenin tam metni tutanağa
eklidir.
Plan müellifinin de kamu idareleri gibi, hazırladığı plana ilişkin
kurum ve kuruluş görüşü alabilmesi sağlanmaktadır. Kurum kuruluşların plana
dair görüşünü en geç 60 gün içinde vermeleri sağlanmakta, bu süre içinde görüş
verilmezse, kurum veya kuruluşun olumsuz bir görüşünün bulunmadığı kabul
edilerek planlamanın sürüncemede bırakılması engellenmektedir.
Kentsel asgari standartların, Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun
olarak çevre düzeni planı ile belirlenebilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına; harita, plan, parselasyon ve
yapılaşma süreçlerini denetleme, gerektiğinde mevzuata aykırılığı ortadan
kaldırma ve ilgililer hakkında işlem tesis edebilme yetkisi verilmekte, bu
işlemleri gerçekleştirmek üzere Bakanlık Merkez ve Taşra denetçilerini
yetiştirme görevi verilmektedir.
Büyükşehir belediyesi sınırı il sınırı olarak belirlenen
alanlardaki köyler ve kırsal yerleşmelerin, büyükşehir belediyesince aksine bir
karar alınmadıkça veya plan yapılmadıkça kırsal alan statüsünü sürdürmeleri ve
köy yerleşik alanlarında ruhsatsız ancak denetimli ve belgeli yapı inşa
edebilmeleri sağlanmaktadır.
Eskiden yapılanlar da dâhil köylerdeki konutlarda kırsal yapı
belgesi verilerek pansiyonculuk yapılabilmesinin önü açılmaktadır. Yola cephesi
olmayan parsellere yeni yapı yapılması engellen-mektedir.
Mimari dokusu nedeniyle önem arz eden köylerde muhtarlık katılımı
ile köy tasarım rehberlerinin hazırlanması ve yapıların bu rehberlere inşa
edilmesi sağlanmaktadır.
Köylerde ve kırsal özellik gösteren yerleşmelerde yapılan etüt ve
projelerinin idarelerce veya Bakanlıkça yapılabilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına; pilot olarak yerleşme oluşturma
görevi verilmektedir. Bu nitelikli yapı yapmak isteyenlere proje ve uzun vadeli
kredi desteği sağlanmaktadır.
Etüt ve projelerin idare dışında farklı kurum ve kuruluşlarca vizelenmemesi sağlanmakta, vize yapılmaması nedeniyle
müelliflerin mesleki faaliyetlerinin kısıtlanması engellenmektedir.
Halihazır harita, imar planları ve parselasyon planlarında farklı
müelliflerce yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşünün aranmaması
sağlanmaktadır.
İdare bünyesinde mimari estetik komisyonu kurulmakta, bu
komisyonca özgün fikir ifade etmediği belirlenen projelerin farklı bir
müellifçe değiştirilmesi hâlinde idarece ilk müellifin görüşünün alınmaması
sağlanmaktadır.
Özgün fikir ifade etmesine rağmen eser sözleşmesinde farklı bir
müellifçe işleme yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunan hâller ile eser
bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel
amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen
değişikliklerin müellifin izni olmadan yapılabilmesi sağlanmakta, ancak mimari
proje asgari hizmet bedelinin tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı
süren yapılarda yüzde on beşini geçmemek üzere talep hâlinde telif ücreti
verilmesine dair hüküm getirilmektedir.
X.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p)
bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin işleme alınmasının İç Tüzük’e aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu okunan önerge
toplam 2 sayfalık bir metni kapsıyor, özeti okundu şu anda. 500 kelimeden fazla
olan önergenin kendisi okunmuş olsaydı toplam 2 sayfalık bir önerge metni
okunmuş olacaktı.
Önerge metnine baktığınızda, bu maddede öngörülen (ı), (i) ve (j)
bentlerinin, gerçekte değiştirilmesi öngörülen 3194 sayılı İmar Kanunu’nun
8’inci maddesi kapsamında değişlikler olmadığı görülecektir. Sözü edilen
bentlerdeki değişiklikler gerçekte başka yasaların konusu olduğu hâlde, sadece
İç Tüzük’ün çeşitli sınırlayıcı hükümlerini bertaraf
etmek için, onun etrafından dolanmak için İmar Kanunu’nun 8’inci maddesiyle
ilgili imiş gibi bir düzenleme yapılmak suretiyle İç Tüzük’e
uygun hâle getirilmeye çalışılmıştır.
Bu düzenlemelerden (i) bendinde yer alan düzenleme, 6235 sayılı
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nu ilgilendiren bir
değişikliktir. Bu değişikliğin, İç Tüzük’e göre,
orada yapılması gerekir. Buraya alınması, açıkça İç Tüzük’e
aykırılık oluşturuyor.
Yine, (j) bendinde söz edilen değişiklik, 5846 sayılı Fikir ve
Sanat Eserleri Kanunu kapsamında yapılması gereken bir değişikliktir ama İç
Tüzük bunu engellediği için İmar Kanunu’nun 8’inci maddesiyle ilgiliymiş gibi
bir düzenleme yapılmak suretiyle İç Tüzük’e uygun
hâle getirilmeye çalışılmıştır. (j) bendi, kısmen yine 5846 sayılı Fikir ve
Sanat Eserleri Kanunu’yla ilgilidir. O da aynı mantıkla bu önerge metnine dâhil
edilmiştir.
Önergenin sözünü ettiğim bentleri çıkarılmadığı sürece bu
önergenin işlem görmesi İç Tüzük’e aykırıdır Sayın
Başkan. Lütfen, bu önergenin ilgili bentlerinin çıkarılması için gerekli
müdahaleyi yapınız efendim.
BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.44
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tam bir saat ara verdin, bir saat. Bir
saattir Meclisi oyalıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki diğer iki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarı’nın 3114 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde
değişiklik öngören 73. maddesinin (p) bendinin (1) nolu
alt bendinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Haluk Eyidoğan Sakine Öz
İstanbul İstanbul Manisa
Hülya
Güven Aytun Çıray
İzmir İzmir
Aynı mahiyetteki…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, bu ara
vermeden önce ayağa kalkıp bir itirazda bulundum. Arkada bir değerlendirme
yaptık hep birlikte. Tüm siyasi parti grup başkan vekilleri, Sayın Bakan,
Komisyon Başkanı ve ilgili bürokratlar hazır olduğu hâlde oturumu açtınız. Siz
tartışma konusu olan, Meclis oturumuna ara vermeye neden olan önergeyi bir
kenara bıraktınız, sıradaki önergeleri okumaya devam ettiniz. Bir açıklama
yapmadınız.
BAŞKAN – Hayır, o önergeye geleceğiz Sayın Hamzaçebi. O önerge
üzerinde tartışacağız, problem yok o konuda.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki efendim.
BAŞKAN – O konuda problem yok diyorum. Diğeri aykırı olduğu için
işleme alacağız, ondan sonra o önergelere geleceğiz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahiplerini
okutuyorum:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Mehmet Şandır
Kütahya İzmir Mersin
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde Akif Hamzaçebi,
İstanbul Milletvekili; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddede okunan iktidar partisi önergesi beş yüz kelimeyi
geçtiği için önergenin kendisi okunmadı daha doğrusu, ona ilişkin bir özet
okundu. Toplam A4 kâğıdı ebadında iki sayfayı dolduran ve İmar Kanunu’nun
8’inci maddesinde değişiklik öngören bir önerge bu, son derece önemli. Asıl
konuşulması gereken, teklif metninde yer alan düzenleme değil, iktidar
partisinin biraz sonra işleme girip girmeyeceğini bilemediğim ama okunup Genel
Kurulun bilgisine sunulmuş olan önergedir.
Bu önergenin özeti şudur: Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle
bütün Türkiye’yi etkisi altına alan bu gelişmelerin faturasını, Hükûmet, Taksim
Dayanışması içinde olan Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliğine, onu
oluşturan odalara çıkarmaktadır. Başka hiçbir gerekçesi yoktur. Teknik olarak
dayandığı hiçbir şey yoktur. Odaların mesleki denetim adına getirmiş oldukları
projelerin vize edilmesi yönündeki uygulamayı ortadan kaldırmaya ve bu yolla
odalara mali güç oluşturan o ödentilerin kaldırılmasına yönelik bir önergedir
bu.
Her şeyden önce ifade edeyim ki, bu değişikliğin yeri İmar Kanunu
değildir. İçeriğe katılmıyorum, siyasi bir önergedir ama aynı zamanda İç Tüzük’e aykırıdır. İç Tüzük’ün
87’nci maddesi gayet açıktır; görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
olmayan, başka kanunlarda değişiklik öngören önergeler işleme konulmaz. Sözü
edilen önergenin (ı) bendi, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği
Kanunu’nu, orada yer alan ilkeleri altüst eden bir anlayıştır, bir
düzenlemedir, yapılması gereken yer 6235 sayılı Kanun’dur. Orada değişiklik
yapılması gerekirken, buraya İç Tüzük’ün arkasından
dolanarak bunun getirilmesi İç Tüzük’e aykırılıktır.
Yine, onun bir sonraki bendinde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
kapsamına giren bir değişiklik, yine İç Tüzük’ün
80’inci maddesindeki kuralı arkadan dolanmak adına, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun
8’inci maddesi içerisine dâhil edilmek suretiyle İç Tüzük’e
uygun hâle getirilmek istenmektedir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. İç Tüzük
tartışmasını ayrıca yaparız ama Taksim Gezi Parkı nedeniyle Türkiye’de ortaya
çıkan tabloyu bir demokrasi gözlüğüyle okumak varken, otoriter bir adam,
otoriter bir yönetim gözlüğüyle okuyanların, Türkiye demokrasisini kötüye
götürmesinden, Türkiye’yi kötüye götürmesinden endişe ederim.
Hükûmet sürekli bu olaylar nedeniyle birilerine fatura çıkarmakla
meşgul. Halkın yüzde 50’sini diğer yüzde 50’nin karşısına dikmekle, toplumu
kutuplaştırmakla meşgul. Bu, o kutuplaştırma politikasının uzantısı, onun
göstergesi olan bir düzenlemedir. Ben iktidar partisine, Sayın Başbakana,
Hükûmete, burada bulunan sayın bakanlara şu tavsiyeyi yapmak istiyorum:
Kutuplaştırmaktan vazgeçin. Kutuplaştırma bu ülkeyi bölmeye götürür.
Değerli milletvekilleri, bakın, Taksim’de palayla dolaşan bir
vatandaş, polis tarafından gözaltına alınmadı, dükkânına gitti, dükkânından
evine gitti, sonra evine telefon edildi, “Lütfen karakola gelir misiniz?”
şeklinde bir davet alınca kendisi karakola gitti, ifadesi alındı, savcıya
gitti, mahkemeye çıkarıldı, mahkeme serbest bıraktı. Şimdi, iktidar partisi,
Hükûmet şununla meşgul: Bu şahıs hangi partiye mensup acaba? Yani “AK PARTİ’li değil bu vatandaş.” demek için bir çaba sarf
ediyor. Konu, o vatandaşın AK PARTİ’li olup olmaması
değil, o palalı vatandaşa Hükûmetin, güvenlik güçlerinin, yargının kol kanat
germesidir. Aynı anlayışı buraya getiriyorsunuz, ülkeyi, toplumu bölüyorsunuz,
yazık ediyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
zannediyorum öncelikle şu hususu çözmek lazım: Yani, değişiklik önergelerinin
İç Tüzük’ümüzdeki yeri 87’nci madde. 87’nci maddede
önergeler ve gerekçeleri ve ikisi birlikte anılıyor. Beş yüz kelimeyi geçmesi
hâlinde, önerge sahibi önergesine beş yüz kelimeyi geçmeyen bir özet eklemek
zorundadır. Gerekçe için özellikle vurgulanan bu husus doğrudur, bunun birçok
defa da örneği vardır, yapılmaktadır. Ama kanun maddesi hâline gelecek olan
önergenin özetlenerek sunulmasına -on yıl geçkin bir deneyimimiz oldu- ilk defa
rastlıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tarihte yok böyle bir şey.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – “Örneği var mı?” diye sordum. Divandaki
arkadaşlarımız “Var” dediler. Öncelikle bu şeklî konunun çözüme kavuşması,
varsa bu örneğin getirilmesi gerekiyor.
Burada -Sayın Başkanın da dikkatini çekmesi lazım- önerge özeti
olarak sunduğunuz, bir kanun metni değil, metni olmaya uygun değil Sayın
Başkan.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Gerekçe…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Gerekçe özeti mahiyetinde tanzim edilmiş
yani bu değişiklik neden yapılıyor, bunu anlatmış.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Özet de beş yüz kelimeden fazla.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bunu kanun maddesi olarak siz kanuna
yazamazsınız. Böyle olunca bu önergeyi okutmanız ve tutanaklara geçirmeniz yani
kanun metni hâlinde, madde metni hâlinde gelen önergeyi okutarak tutanaklara
geçirmeniz gerekir. Eğer, kanun madde metni olarak okuduğunuz bu özeti
geçirirseniz… Bu, kanun maddesi değil, amir hüküm değil. Diyorsunuz ki burada:
“…sağlanmaktadır.”, “…sağlanmaktadır.”, “…sağlanmaktadır.”,
“…engellenmektedir.” Yani, yüklem özneyi tanımlamıyor. Önce bu şeklî yanlışın
düzeltilmesi lazım.
Tekrar ifade ediyorum: Madde değişikliğinin, madde metninin,
önerge metninin beş yüz kelimeyi geçmesi hâlinde, özetlenerek okunması örneğini
kayıtlardan çıkartıp buraya getirmemiz lazım tatmin olmamız açısından.
Diğer hususa gelince, tabii, iktidar, idare görevini yapabilmek
için gereken hukuki düzenlemeyi yapacaktır, bu onun çok tabii hakkıdır, bir şey
söylemiyorum ama doğrular doğru zamanda yapılırsa bir anlamı var.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – İktidar da yapmıyor bunu ya, milletvekili
veriyor önergeyi.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hayır, önergeyi iktidar grubu veriyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – İktidar grubu veriyor, Hükûmet vermiyor.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Evet.
Dolayısıyla, altında iktidar grubunun imzalarının olduğu bu
önerge, bir anlamda Hükûmetin önergesi şeklinde, idarenin önergesi şeklinde.
Ancak, doğrular doğru zamanda yapıldığı takdirde bir anlam ifade eder, fayda
getirir. Şimdi, bir tartışmanın içindeyiz. Taksim Gezi Parkı’nın olayları da
söylenebilir, başka şeyler de söylenebilir. Ama bu tartışmayı körükleyici böyle
bir düzenlemenin, bugün bunun yapılmasının, toplamda, sonuçta bir faydası yok.
Endişe ederim ki gerginliği artıracaktır, birinci husus bu. Yani, ürküttüğümüz
kurbağaya değecek mi bu yaptığımız şey?
İkinci husus şu: Değerli arkadaşlar, demokrasi, tabii ki burada
tecelli ediyor ama sivil toplum önemli. Sivil toplumu budayarak, onu güçsüz
bırakarak toplumu demokratikleştiremeyiz. Toplumun örgütlü gücü olan sivil
toplumun siyasi tavrı, siyasi demokratik tavrı iktidarı ürkütmemeli. Eğer,
varsa sektöre bir maliyeti -ki Sayın Bakan bunu ifade ediyor, inanmak
durumundayız- buna tedbir geliştirebiliriz ama Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinin gücünü ortadan kaldıracak, sahip olduğu güçle siyaset yapmasının
önünü kesecek bir gayret, siyasi iktidarın kendine olan öz güvenine yakışmaz
bana göre, ikinci husus bu. Bir, gerginliği artırmamak; ikinci husus da sivil
toplumu budamak doğru bir tavır olmaz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
bunu biz de tasvip etmeyiz.
Ama her şeyden önce burada kanun yapıyoruz, hukuk kuruyoruz, bunun
şekle uygun olması lazım. Yani, hukuk değiştirebiliriz, hukuk kurabiliriz ama
bunu yaparken hukuka uymak mecburiyetindeyiz. Eğer önergenin özeti konusunda
geçmişte yaşanan bir örnek yoksa -ben bugüne kadar hatırlamıyorum- bu madde
önergesinin, değişiklik önergesinin özetlenmesi doğru olmamıştır. Eğer okunan
özet tutanaklara geçecek, kanun maddesi hâline gelecekse bu da kanun yapma
tekniğine aykırıdır.
Çok teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bu söylediklerimiz cevap bulmalı
Sayın Başkan.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Önergeyi veren arkadaş çok çalışkan bir
adam herhâlde ya!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Söylediklerimiz cevap bulmalı yani burada
boşuna konuşup oturup… Bu söylediklerimiz cevap bulmalı.
BAŞKAN – Oylattığımız önergeler o önerge değil Sayın…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Anladım. Ben “Bizim önergemizi kabul
edin.” anlamında konuşmadım zaten.
BAŞKAN – Şimdi onu okutuyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hükûmetin verdiği önergenin hem şekli hem
de anlamı itibarıyla…
BAŞKAN – Şimdi okutacağız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bir cevap bulmalı. Cevapsız
geçiştirerek… Konuş, konuş, gel otur; bunun anlamı yok. Tatmin edilmeliyiz,
ikna edilmeliyiz.
BAŞKAN – O önergeyle ilgili düşüncelerimizi söylüyorum…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ya, şimdi, Başkan, bu milletvekili, bu
önergeyi veren milletvekili çok mu çalışkan, bu kadar hassas bir konuyu
hazırladı, getirdi? Parlamentonun bütün kurumları, şeyleri baypas ediliyor.
Olur mu böyle şey?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teklifin 73’üncü maddesinin (p)
bendinin (1) numaralı alt bendinde işleme aldığımız ve önceki oturumda özetini
okuttuğumuz değişiklik önergesinin İç Tüzük’e
uygunluğu noktasında bazı itirazlar öne sürülmüştür.
Başkanlığımızın değerlendirmesine göre, beş yüz kelimeyi geçen
önergenin özetinin okutulması İç Tüzük’ün 87’nci
maddesinin altıncı fıkrasının amir hükmü olup uygulama İç Tüzük’e
uygundur. Daha önce de çok sayıda özeti okutulan önergenin işleme alındığı
malumumuzdur. 7 Kasım 2012 tarihli 17’nci Birleşimde, 24 Temmuz 2008 tarihli
135’inci Birleşimde olduğu gibi.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Hep AKP iktidarları. Hep AKP iktidarları,
AKP çoğunluğuyla…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Önergenin mi özeti, maddenin mi Sayın
Başkanım? Bize tam bilgi verin.
BAŞKAN – Önergenin özeti Sayın Günal.
İfade ettiğim gibi, önergenin tam metni de gruplara dağıtılmış
olup tutanağa da eklenecektir. Gruplara dağıtılmış olup önergede yer alan
bentlerin, ilgili maddenin konusuyla nitelik olarak açıkça bir örtüşmezlik arz ettiğinin tespiti mümkün bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, önergenin işlemden kaldırılmasını gerektiren bir İç Tüzük
aykırılığı söz konusu olmadığı değerlendirilmiştir.
Evet, şimdi okutuyorum önergeyi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sorumluluk size ait arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – İç Tüzük’te
“okunur” diye bir şey var mı Sayın Başkan? O söylediğiniz paragrafı bir okuyun,
arkadaşlar yazmış ama söylediğiniz paragrafı bir okuyun bakalım, orada “özeti
okunur” diyor mu, “özet eklenir” diyor. Bakın, burada “özet eklenir” diyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Parlamento 2008’de falan başlamadı Sayın
Başkan, 1800, 1920’li, 1930’lu yıllardan falan bir örnek varsa onları getirin
ya. Bu, hep 2005, 2009’da aynı problem… Böyle bir şey yok ya.
BAŞKAN – Sayın Günal, ben göndereyim siz tekrar okuyun isterseniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Bir özet eklemek zorundadır.” diyor
Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Günal, Sayın Hamzaçebi konuşsun, ondan
sonra isterseniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, bakın, ben bir itiraz
yönelttim size. Siz münhasıran önerge ve onun özeti konusunda bir değerlendirme
yaptınız.
BAŞKAN – Mahiyeti konusunda da söyledim, tekrar edebilirim. Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben bu önerge metninin sözünü
ettiğim bentlerinin İç Tüzük’ün 87’nci maddesine göre
burada görüşülemeyeceği değerlendirmesinde bulunmuştum. 87’nci maddeye göre
görüşülemez, siz bu konuda bir açıklama yapmadınız.
BAŞKAN – Evet, yaptım efendim. Tekrar edeyim: Önergede yer alan
bentlerin…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bakın ama şöyle
kapsamlı… Ben şimdi, kanunların isimlerini verdim, birincisi dedim ki: 3194
sayılı Kanun’un 8’inci maddesinde planlanan bu değişikliklerin o iki bentle ve
devamındaki diğer bendin küçük bir kısmının, İmar Kanunu’yla, o maddede sözü
edilen planlama süreciyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bunlardan birincisinin
amacı, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun baypas
edilmesidir. Doğrudan doğruya hedef odur ve biraz önce kürsüden yaptığım
konuşmada da bunun gerekçesinin teknik değil, siyasi olduğunu ifade ettim.
BAŞKAN – Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gezi Parkı nedeniyle Hükûmetin
cadı avı operasyonunun bir uzantısı, bir parçasıdır bu. İç Tüzük’ün
87’nci maddesi “Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu olmayan ancak diğer
kanunlarda değişiklik öngören önergeler işleme konulmaz.” hükmünü amir, bu bir.
İki: 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamına giren
bir hususta İmar Kanunu’nun 8’nci maddesinde değişiklik yapılarak İç Tüzük’e aykırılık oluşturulmaktadır. Siz ne 5846 sayılı
Kanun’la ilgili bir açıklama yaptınız ne de 6235 sayılı Kanun’la ilgili
açıklama yaptınız, standart bir iki cümleyi burada okudunuz.
BAŞKAN – Evet, doğru.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, sizin
yönetimlerinizde ben şu çok kısa zaman içerisinde bu ikinci kez İç Tüzük’e açık aykırılığın arkasında durduğunuzu görüyorum.
BAŞKAN – Evet, o sizin değerlendirmeniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bunu siz şahıs olarak kendinize
uygun bulabilirsiniz ama ben, Başkanlık Divanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, o
makamın saygınlığına yakıştıramıyorum. O makamın saygınlığına gölge
düşürüyorsunuz.
Açıkça 87’nci maddeye aykırılık vardır. O maddeler, o hükümler
çıkmadan bu önergeyi görüştüremezsiniz. Aksi takdirde, tarafsızlığınızı
yitirmiş olacaksınız, onu tescil etmiş olacaksınız.
BAŞKAN – Bu sizin görüşleriniz, ona saygı duyuyoruz. Ben de
önergede yer alan bentlerin ilgili maddenin konusuyla nitelik olarak açıkça örtüşmezlik arz ettiğinin tespit edilmediğinden biraz
önceki konuşmamda da bahsettim.
Tekrar ediyorum Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, biraz önce
arkada bir saate yakın bir toplantı yaptık.
BAŞKAN – Evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz bir saat boyunca
dinlediniz, dediniz ki en son: “Herhâlde bir uzlaşma yok, içeri geçelim.” Yani
bir değerlendirme yapmadınız ve görüşünüzü…
BAŞKAN – Bu değerlendirmeyi yapacağımı da söyledim size Sayın
Hamzaçebi orada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, ama görüşünüzü ben
burada öğrenmek istiyorum. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
kapsamında değil midir (i) bendindeki değişiklik? O değişikliğin orada
yapılması gerekmez mi? Hükûmet bu değişiklikleri yapabilir, siyasi tercihi bu
şekilde olabilir, görüşlerimiz farklı olabilir ama onun yapılması gereken yer
bir başka yasa teklifi veya tasarısıdır. Getirir Hükümet veya teklif sahipleri,
konuşuruz; biz muhalefetimizi yaparız, yasalaşabilir ama bu maddeye uygun değil
efendim.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, isterseniz Sayın Komisyon Başkanına da
söz verelim. İçeride bahsedilen tanımlamayla, yasayla odaların görevlerinin
nasıl tarif edildiğini anlatsın.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın
Başkan, öncelikle şunu ifade edeyim: Teklifte yer alan (p) bendi, 3194 sayılı
Kanun’un 8’inci maddesinin (b) bendiyle alakalıdır. Peki, bu nedir, 3194 sayılı
Kanun’un 8’inci maddesi? 3194 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi, tamamıyla,
planların hazırlanması ve yürürlüğe konulmasıyla ilgili hükümleri ortaya
koymaktadır. Bölge planlarından başlayarak daha alt ölçekteki planlara
varıncaya kadar, bunların yetkilendirilmesi ve bununla ilgili düzenlemelerin
neler olduğu bu maddede ortaya konulmaktadır.
Verilen önergede ise, tamamıyla, yine 3194 sayılı Kanun’un 8’inci
maddesiyle doğrudan ilişkili olan, yine imar mevzuatıyla ilgili hususlar yer
almaktadır.
Burada zikredilen maddeye baktığımızda şöyle ifade ediliyor (ı)
bendi: “Harita, plan, etüt ve projeler -yani imar planlarına yönelik haritalar,
planlar, etütler ve projeler- idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen
yetkili kuruluşlar dışında -yani herhangi bir kanunda belirtilen hususlar var
ise bunlar saklı kalmak kaydıyla- meslek odaları dâhil başka bir kurum veya
kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay
yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler veya bunlara ait kuruluşların
büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez.
Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez.”
Dolayısıyla, bu bendin 3194 sayılı Kanun’un 8’inci maddesiyle doğrudan ilişkili
olduğunu düşünüyoruz.
İkinci husus, yine…
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Bir düğüm attınız, o düğümü de
katmerli attınız, muradınıza erdiniz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – “Meslek odası” tabirini niye kullanıyorsun
Başkan?
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Bundan sonra bayram yaparsınız.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Yok
efendim, ben teknik olarak…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Hayır, hayır, Başkan, “meslek odası”
ibaresini niye kullanıyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın Demiröz, bir saniye…
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Tamamıyla siyasi bir karardır.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Değerli
arkadaşlar, ben tamamıyla teknik olarak bu açıklamaları yapıyorum.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Teknik falan yok.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Elbette
bunun değerlendirilmesi, takdiri sizlere ait.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Hayır, hayır, şu cümleyi soruyorum Sayın
Başkan: “Meslek odaları dâhil” niçin söylüyor?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Onu
aktaracağım efendim, meslek odaları…
Şimdi, efendim, burada yer alan ifade, yani bu bent doğrudan
doğruya birinci husus 3194 sayılı Kanun’un 8’inci maddesiyle ilgilidir. Ben bu
konuda bir tereddüt olduğunu düşünmüyorum; kendi açımdan, teknik olarak
baktığım açıdan söylüyorum.
İkinci husus ise, biraz önce değinmiş olduğunuz “Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği Kanunu’nda yer almalı.” şeklinde bir ifade oldu. Bu hususa
yönelik, yani “6235 sayılı Kanun’da bu yer almalı mı, almamalı mı?” şeklinde
bir husus dile getirildi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 6235 sayılı Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanunu’na baktığımızda, belki 30’dan fazla mühendis ve mimarlar
birliğinin değişik meslek mensuplarının tek bir çatı altında burada
toplandığını görüyoruz.
Burada, kanundaki amacı, yani bu odanın, Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinin amacı nedir diye baktığımızda, size, müsaade ederseniz okumak
istiyorum: “Birliğin kuruluş amacı: Bütün mühendis ve mimarları…”
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bunu okumaya gerek yok Başkan ya.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Okumaya gerek yok.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Şimdi, o
zaman son bölümünü okuyayım efendim, son bölümünü…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bunu önerge sahibi savunsun, niye
savunuyorsunuz siz ya? Önerge sahibi çıksın, savunsun ya. Sen mi hazırladın bu
önergeyi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Hayır,
ben, efendim…
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, niye müdahale
ediyorsunuz? Lütfen, bir okusun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Nasıl bir şey bu Sayın Başkan, olur mu
böyle bir şey?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Değerli
arkadaşlar…
BAŞKAN – Okusun. Söz verdik, Sayın Başkan açıklama yapıyor.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Önerge sahibi bunların farkında bile
değil. Sahipleri çıksın, savunsun ya.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Okuyarak kendinizi kandıracaksınız, o
kadar.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdir
sizin.
BAŞKAN – Açıklama yapıyor yerinden.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Komisyon ne zaman sahip çıkıyor bir
önergeye ya, bir milletvekilinin önergesine?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Değerli
arkadaşlar, bana teknik…
BAŞKAN – Açıklama yapıyor, söz verdik.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN – Ne yapmamız gerekir peki? Böyle bir usul var mı?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Dürüst olacak ya!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Şimdi,
değerli arkadaşım…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Parlamentonun bir sürü organı baypas
ediliyor burada.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen
yerinize oturun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Siz de Meclis Başkan Vekili olarak buna
onay veriyorsunuz.
BAŞKAN – Açıklama yapıyor. Ne demek “Onay veriyoruz?” Hayır, öyle
bir şey söz konusu değil.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle bir şey olur mu? Hani, komisyonlar,
şunlar bunlar, niye tartışmıyor? Bu kadar teferruatlı bir madde, hiçbir yerde
tartışılmıyor.
BAŞKAN – Önergeyi okuttuk, iddiaların sahiplerini dinledik; şimdi
Komisyon Başkanını dinleyeceğiz
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanının
açıklaması bitmedi daha.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanı ne zaman
muttali olmuş bunlara?
BAŞKAN – Lütfen ama, Komisyon Başkanı bir…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, böyle bir Parlamento olmaz!
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Demiröz, lütfen… Komisyon Başkanının açıklamasını
bir dinleyelim.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Hayır, bir dakika… Komisyon Başkanı bunu
okurken Anayasa’nın 135’inci maddesi…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle bir Parlamento olmaz, böyle bir
gelenek olmaz!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Şimdi,
müsaade…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Arkadaşlar, sizde hiç inşaat mühendisi yok
mu?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle bir gelenek olmaz!
BAŞKAN – Lütfen oturun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Niye oturalım?
BAŞKAN – Ayakta durun o zaman, oturmuyorsanız, ne yapalım yani,
ayakta durun o zaman. O zaman ayakta durun. Var mı böyle bir şey ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Özellikle mühendis ve mimar kökenli
milletvekilleriyle, iktidar muhalefet bir arada, bir on dakika ara verilsin, küçük
bir toplantı yapılsın.
BAŞKAN – Yapıldı, bir buçuk saat yapıldı.
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Komisyonda bari görüşülsün.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne yapıldığının farkında mı iktidar
milletvekilleri?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle bir usul olmaz. Ne usul var, ne usturup var; böyle bir şey olur mu ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Böyle bir şey olmaz.
Sayın Başkan, lütfen bilgi verilsin mühendis mimar kökenli
milletvekillerine.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Böyle bir şey olmaz. Sayın Başkan, bakın,
bakın…
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen oturun.
Grup başkan vekiliniz ve diğer sayın grup başkan vekilleriyle birlikte toplantı
yaptık biz içeride.
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, Komisyonda bile görüşülmedi bu.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bakın, bürokratlar, Meclis bürokratları bile
2008’den, 2005’ten örnek veriyor. Bu Parlamento 2002’de kurulmadı. AKP
çoğunluğunun olduğu bir Parlamento olarak kurulmadı bu Parlamento.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak, lütfen oturur
musunuz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bize örnek versinler. Bu uygulamalarda 1950’den,
1960’tan, 1970’ten, 1980’den örnek versinler. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – En yakından örnek verdi, tabii ki verecek.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanını
dinleyecek miyiz?
BAŞKAN – Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın
Başkan, bitiriyorum, bitiriyorum.
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sizin İmar Komisyonuna saygınız yok mu?
Komisyonda bari görüştürün.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Benim
burada yaptığım tamamıyla teknik bir değerlendirmedir ve takdirlerinize arz
ediyorum.
Son bir cümleyi okuyorum, bu kanunda yer alan, Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği Kanunu’nun temel amacı: “Mühendis ve mimarlık mesleği
mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini
kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak,
meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve
güveni hâkim kılmak…
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sordunuz mu? Mimarlar Odasına, Mühendisler Odasına
sordunuz mu ki menfaatlerini değerlendiriyorsunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – …üzere
meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve
faaliyetlerde bulunmak.”
MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Dinleyin!
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Anlıyorum ben, dinlemeden de anlıyorum. Sen
anlayamadıysan onu bilemem ben.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Burada
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun genel amacı ortaya
konulmuştur, dolayısıyla İmar Kanunu’yla doğrudan ilişkili bir husus söz konusu
değildir.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, ilk defa bir yeni usul
gelişti; milletvekillerinin verdiği önergeyi Komisyon Başkanı savunmak
durumunda kaldı. Böyle bir şeye ilk defa rastlıyoruz. Bu doğru bir şey değil.
BAŞKAN – Hayır, Komisyon Başkanından açıklama istedik efendim
konuyla ilgili.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Anladım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Biz sizden açıklama istedik.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani bu Komisyonda görüşülen bir önerge
değil, bu önerge burada verilmiştir. Bu önergeye Komisyonun sahip çıkması,
kabul etmesi ayrı bir şey…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ne zaman muttali oldu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Komisyon Başkanı her konuda açıklama
yapabilir Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – …ama önergeyi Komisyon Başkanının
savunması ilk defa yaşanan bir hadisedir. Önerge sahiplerinin bu konuları
anlatması lazım.
BAŞKAN – Sayın Şandır, bilgi sorduk Komisyon Başkanına, teknik
olarak bilgi verdi.
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Yanlış bilgi veriyor efendim, yanlış bilgi
veriyor.
BAŞKAN – Bunun yanlışlık neresinde, anlaşılır gibi değil yani.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Böyle bir usul yok yani. Mesele, önerge
milletvekillerinin değil, Komisyonun önergesi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada milletvekillerinin değil, Bakanın
imzası var. Bakın, burada… Önergenin orijinali nerede? Önergenin orijinali
nerede?
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, buyurun lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada okunan, Divan Kâtibi tarafından
okunanda şöyle bir imza var, bu imza Bakanın imzası. Önergenin orijinalini grup
vermiş, Bakan nasıl o önergeyi özetliyor? Nasıl özetliyor, onu bir alıp çıkar
mısın.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, sizi dinliyorum, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, birincisi, aynı
şeyi söyleyecektim Sayın Genç’le birlikte. Önerge sahiplerinin sözü edilen ve
burada Genel Kurulun bilgisine sunulan özet metinde imzası yok. Önerge burada,
önerge burada, imzalar burada, bu özetteki imza şu imzalardan hiçbirisine
benzemiyor. Siz açıkça İç Tüzük’ü ihlal ettiniz. Bu
önerge özetiyle işlem yapılamaz.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, önergenin kendisinde imzaları var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bir saniye, bir
saniye…
BAŞKAN – Önergenin bir parçası yani, evet.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, bakın, Genel Kurulun
bilgisine sunulan budur. Burada, bu özette önerge sahiplerinin imzasının olması
gerekir; bu şart, bunu ortadan kaldıramazsınız. Bu bir.
İki: “Komisyonun görüşünü aldım.” diyorsunuz. Yani bu, eğer
Komisyon görüşü alacak iseniz, Plan Bütçe Komisyonunun görev alanına giren bir
konu değildir, Plan Bütçe Komisyonundan geçmiş olan bir önerge değildir. Önerge
sahipleri bu konuda Genel Kurulun bilgisine açıklama yapabilirler ama öyle
anlıyorum ki kendileri bu açıklamayı yapabilecek durumda değiller. Belki de
burada değiller kendileri, onu da bilemiyorum.
Efendim, bu şekilde bir işlem yapılması, görüşmelere devam
edilmesi mümkün değildir. Sizi İç Tüzük’e uymaya
davet ediyorum.
BAŞKAN – Efendim, İç Tüzük’e uyuyoruz.
Biraz önceki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, önergenin 3194
sayılı Yasa’nın 8’inci maddesinin (b) bendindeki değişiklikle ilgili, imar
mevzuatıyla ilgili bir konu olduğu anlaşılmıştır.
İkincisi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, bir saniye… Nasıl
anlaşıldı Sayın Başkan?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – İmar mevzuatıyla alakası yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Nasıl anlaşıldı? İmar
mevzuatıyla ilgili değil bu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – İmarla ne alakası var?
BAŞKAN – Tabii ki görüşümü söyleyeceğim yani.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanunu’yla ilgili bir düzenleme bu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yani bu, makine mühendislerini de bağlıyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN – İkincisi: Önergenin 6235 sayılı Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanunu’ndaki görev tanımıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Hem
içerideki tartışmalardan hem de biraz önce Sayın Komisyon Başkanının 6235
sayılı Yasa’nın görev tanımını okuduğundan çok net bir şekilde ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla bu önergenin İç Tüzük’e aykırı
bir durumu söz konusu değildir.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben şu cümlenizden üzüntü
duyuyorum: “Komisyon Başkanının yaptığı açıklamadan, okuduğu maddeden çok net
bir şekilde ortaya çıkmıştır.” Yani bizlerin okuduğu metinden…
BAŞKAN – Birlikte okuduk içeride Sayın Hamzaçebi yani görev
tanımını hep birlikte okuduk orada.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, siz içeride bir
yorum yapmadınız. Siz iktidara kulak vermeyi bırakın Sayın Başkan, lütfen, rica
ediyorum, olmuyor.
BAŞKAN – Ben size de kulak veriyorum, deminden bu tarafa sizi
dinliyorum Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – O zaman, ben size bir yorum
yapayım, içeride yaptığım yorumu burada yapayım, Genel Kurul da dinlesin.
Mikrofonu açar mısınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şu okunan önergede tek imza var. Bu kimin
imzası?
Sana soru soruyorum Meclis Başkanı. Şurada okudu biraz önce Divan
kâtibi…
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sana ne ben oturacağım, sana ne!
BAŞKAN - Grup başkan vekiliniz konuşuyor, önce ona saygılı olun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şuradaki şu önergeyi soruyorum, şu imza
kimin?
BAŞKAN – Grup başkan vekiliniz konuşuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, ben milletvekiliyim, burada
milletvekilinin konuşma hakkı var.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi, sizi dinliyorum efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Milletvekili burada parya değil senin gibi!
Tamam mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kamer Bey… Kamer Bey…
BAŞKAN – Buyurun.
X.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (p)
bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin özetindeki imzanın kime ait olduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri,
öncelikle Sayın Başkan bu önerge özetindeki imzanın kime ait olduğunu açıklamak
zorundadır. Burası Parlamento. Kim, uzman mı attı bu imzayı, bakan mı attı,
başka bir milletvekili mi attı, bunu Parlamento bilme hakkına sahiptir, siz bu
bilgiyi vermek zorundasınız. Bu bir.
İki: İçeride yaptığım yorumu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
Bir değerlendirme yaptınız: “Komisyon Başkasının açıklamasından net bir şekilde
anlaşılmıştır.” Ben öyle anlamıyorum kanunu. Anayasa’nın 135’inci maddesi kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenler ve bu kuruluşların amacının
mesleki dayanışmayı sağlamak, mesleki standartları yükseltmek yönünde olduğunu
hükme bağlar -cümleler böyle değil ama özü, özeti budur- ve bu kuruluşların
kamu tüzel kişiliğine sahip olduğunu yine aynı madde hükme bağlar.
Anayasa’nın 124’üncü maddesi de “Bakanlıklar ve kamu tüzel
kişileri yönetmelik çıkarma yetkisine sahiptir.” hükmünü taşımaktadır yani
Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği ve diğer kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları Anayasa’nın 124’üncü maddesine göre yönetmelik
çıkarabilirler. Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği de bu çerçevede muhtelif
yönetmelikler çıkarmıştır. Çıkarmış olduğu yönetmeliklerin ve 6235 sayılı
kuruluş Kanunu’nun amacı, mesleki dayanışmayı, mesleki standartları yükseltmek
ve bu şekilde mimarlık, mühendislik mesleğinin yüksek standartlara oturmasını
sağlamak suretiyle halkta olan güven duygusunu artırmaktır.
Çıkarılan yönetmeliklerin birinde, projelerin mesleki denetimini
sağlamak üzere, bir mesleki denetim zorunluluğu getirilmiştir. Yani, mimarlar
ve mühendisler hazırlamış oldukları projeyi ilgili odaya sunarlar, oda bunun
mesleki açıdan denetimini yapar, mesleki denetim yapılır, bu süzgeçten geçer,
buna uygun olduğu anlaşılan projeler tekrar onaylanarak ilgili proje sahibine
verilir. Bu sırada oda bir denetim ücreti elde eder. Hükûmetin hedefi, bu
denetim ücretini ortadan kaldırmak suretiyle odaları zayıflatmaktır. Ben de bir
açıklama yaptım şimdi, Anayasa’nın vermiş olduğu yetkiyle bu odalar yönetmelik
çıkarabilir, yönetmelikle de böyle bir düzenlemeyi yapabilirler. İlgili
kanunda, 6235 sayılı Kanun’da bu konuda açık bir hüküm aramaya gerek yoktur.
Anayasa’nın ve yasaların yasaklamadığı konuda bakanlıklar ve kamu tüzel
kişileri idari her türlü düzenlemeyi yapabilir. Örneğin, Anayasa’nın
yasaklamadığı bir konuda, yasaların yasaklamadığı bir konuda Bakanlar Kurulu,
bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarıp düzenleyici bir tasarrufta bulunabilir, hiçbir
engel yoktur buna. Bunun örnekleri çoktur. Lütfen, Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğüne talimat verin, bunun örneklerini sizlere getirsinler. Aynı şekilde,
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği de 6235 sayılı Kanun’un açıkça yasaklamadığı,
tam tersine “mesleki dayanışmayı, mesleki kaliteyi, mesleki standartları
yükseltmek” kavramları adı altında izin verdiği bir çerçevede her türlü
yönetmeliği yapabilir. Hiç tereddüt etmiyorum o yönetmeliğin yasaya, Anayasa’ya
uygunluğu konusunda. Benim için de bu konu nettir.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Elitaş.
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü
maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin İç Tüzük’e uygun olduğuna ve önerge özetindeki imzanın
kendisine ait olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün
87’inci maddesi…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, 87’inci maddeyi herkes biliyor. Nasıl
önergenin metni burada madde değiştiriyor? Burada nasıl okunuyor, tutanaklara
geçiyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, İç Tüzük’ün
87’nci maddesinin altıncı fıkrasını aynen okuyorum: “Değişiklik önergeleri
gerekçeli olarak verilir. Değişiklik önergeleri ve gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla ise…” “Değişiklik önergelerinin
gerekçeleri” diye bir ifade yok, sadece “Değişiklik önergeleri ve gerekçeleri beşyüz kelimeden fazla ise, önerge sahibi önergesine beşyüz kelimeyi geçmeyen bir özet eklemek zorundadır.”
Başkanlık Divanının, Kanunlar Kararların bizim önergemizin beş yüz kelimeyi
geçmesi münasebetiyle İç Tüzük’ün 87’nci maddesi ve
şu anda görüşmekte olduğumuz 91’inci madde çerçevesindeki temel kanun
hükümlerinde de nitekim bu belirtilmiştir. Özetteki imza bana aittir. AK PARTİ
Grubu adına verilmiş bir önergedir. Ki, İç Tüzük’ün
87’nci maddesi ve 91’inci maddesinde…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Önergede ismi yok efendim. “Önerge sahibi” diyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, susturursanız
konuşacağım. …“Her siyasi parti grubunun önerge verme hakkı saklıdır.” diye
ifade etmiştir. AK PARTİ Grubu adına verilmiş önergenin özetinin verilmesi de
İç Tüzük’ün 87 ve 91’inci maddesine göre,
yetkilendirilmiş bir Grup Başkan Vekili olarak imza bana aittir.
İkincisi: Şu anda değiştirmekte olduğumuz 3194 sayılı İmar
Kanunu’nun 8’inci maddesi kesinlikle mimarlar, mühendisler odalarının görev ve
yetki alanlarıyla ilgili bir konu değildir. Nitekim, 6235 sayılı Kanun’da da
ücret almayla ilgili herhangi bir düzenleme yokken, kanun hükmünde kararnameye
dayandırılarak ve Katma Değer Vergisi Kanunu’na dayandırılarak ortaya çıkarılmış
bir yönetmelikle alınmış bir ücrettir. Kanunda bulunmayan bir hükmün
yönetmelikle ücret alındığının ifadesi Danıştay tarafından da nitekim
ertelenmiştir. Burada, meslek mensuplarının mesleki faaliyetlerini icra etmek,
bu manada da gelişmelerini artırmak adına yaptıkları bir gelir artırıcı unsur
değil, sadece meslek mensuplarının faaliyetleri konusunda ortaya çıkacak,
yaptıkları eylemlerden, işlerden dolayı Mimar Mühendis Odaları Birliğinin
meslek mensuplarından aldığı parayı yönetmelik çerçevesinde aldığı bir
düzenlemedir. Yani, biz burada, 6235 sayılı Kanun’da herhangi bir değişiklik
yapmıyoruz; yapılan iş tamamen İç Tüzük’ün 87’nci
maddesine uygun, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8’inci maddesini değiştirip ilave
bentler ekliyoruz. Bu da İç Tüzük’e aykırı bir durum
oluşturmamaktadır. Başkanlığın görüşleri aynı şekilde doğrudur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi okutuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, konu tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bir konu netleşmedi.
Bakın, biz sizden bu önerge özetindeki imzanın kime ait olduğunu sorduk, uzun
süre muallakta kaldı, şimdi sayın grup başkan vekili diyor ki: “Bu önerge bana
ait.” Yani, bilemiyoruz, kendisine mi ait? Elbette inanmak isterim.
BAŞKAN – “Bana ait.” diyor, şimdi konuştu, tüm Genel Kurul dinledi
Sayın Hamzaçebi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Önergede imzası yok Mustafa Elitaş’ın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ayrıca, önergede imzası yok, İç
Tüzük’ün ilgili maddesi açık, “Önerge sahipleri bir
özeti ekler.” diyor, “önerge sahipleri”. Kendisi önerge sahibi değil.
BAŞKAN – Önerge sahiplerine imzalatalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, önergeyi kabul ettiğimi
ifade ettim grup başkan vekili olarak, şimdi imzalıyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye şimdi gidip atıyorsun imzayı o zaman?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Oradan niye konuşuyor, anlamadık, buradan
konuşsun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, şu ana
kadar yapılan tartışmalarda sizin konumunuz gölgelenmiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Korsanlık var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Okunan önergeye nasıl imza atıyorlar?
Önerge okundu, şimdi imza atıyor.
BAŞKAN – Niye gölgelensin? Size göre gölgelendi Sayın Hamzaçebi.
Niye gölgelensin? Hiç de öyle değil benim…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Başkan, korsanlık var, korsanlık.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Siz hukuk… Efendim, bakın,
görüyorsunuz…
BAŞKAN – Biraz önce yine aynı şeyi Sayın Şandır’da
yaptık, konuşmayı yaptıktan sonra imzalattık Sayın Hamzaçebi, her zaman
yaptığımız şey.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, bir korsanlık var,
korsanlık.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen… Bakın,
rica ediyorum. Yani, lütfen samimi olalım. Söyleyin ki “Yahu, kusura bakmayın
Sayın Genel Kurul, bunu atlamışım.” deyin, bari bir özür dileyin, lütfen. Böyle
bir şey olabilir mi?
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, ne yapmamız gerekiyor imza konusunda?
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Önergeyi geri çekmeniz gerekiyor.
BAŞKAN – Konuşmasında Sayın Elitaş
kendisine ait olduğunu söyledi, geldi, imzaladı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama bakın, şu ana kadar demek
ki hukuksuz bir önergeyi görüşüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Olur mu öyle şey canım?
BAŞKAN – Lütfen Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir önerge özeti, hukuken
görüşülebilir bir önerge değil.
BAŞKAN - Evet, tartışma bitmiştir.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Tartışma niye bitiyor Sayın Başkan! Bu bir
gece yarısı önergesidir, bunu kabul etmemiz mümkün değil.
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul tartışması açıyorum
efendim, usul tartışması… Bu şekilde devam edemeyiz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Lehte…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehinde…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Aleyhte…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aleyhte…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte…
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Lehte…
RECEP ÖZEL (Isparta) – Lehte…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – İlk başta ben söyledim, lehte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Aleyhte Özgür Özel.
BAŞKAN – O zaman tutanakları isteyeceğim, kim önce, kim sonra
istedi.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.24
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Evet, tutanakları getirttim, sırasıyla okuyorum:
“Ali Uzunırmak (Aydın) – Lehte…
Mustafa Elitaş (Kayseri) – Lehinde…
Mehmet Akif Hamzaçebi
(İstanbul) - Aleyhte…
Veli Ağbaba (Malatya) – Aleyhte…”
Sonrasına devam etmeme gerek var mı? Özgür Özel aleyhte, Mehmet
Akif Hamzaçebi tekrar aleyhte, Osman Aşkın Bak lehte, Recep Özel lehte.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır… Ben de istedim, niye kuraya dâhil
etmediniz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yahu, kura mı olur Kamer Bey? Kura değil,
sıra. Bunu en iyi sen bilirsin.
BAŞKAN – Evet, usul tartışması açıyorum.
Lehte söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın
Milletvekili.
Buyurun Sayın Uzunırmak.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Görüşülmekte olan kanun
teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (1) no.lu alt bendiyle ilgili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı
hakkında
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Parlamento gelenekleri çok uzun yıllarda
oluşur, teamüller çok uzun yıllarda oluşur. Divan, birtakım konularda görüş
alırken sadece, 2005’ten öteye gidememektedir, 2008’den örnek vermektedir ve
aynı iktidar partisinin çoğunlukta olduğu bir Parlamento dönemine hep örnekler
rastlamaktadır. Bu acı bir durumdur. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu 2002
yılında teşekkül etmedi. Bize, uygulamalarda, teamüllerde 1930’lardan, 1940’lardan,
1960’lardan, 1970’lerden örneklerle 2005’teki, 2008’deki örnekleri destekleyen
örneklemeler yapmalıdırlar. Diğer türlü, aynı çoğunluğun yıllarca süren
tahakkümü altında çalışmış bir Parlamento teamülü oluşmuş izlenimi gelir.
Değerli milletvekilleri, buradaki tartışmada elbette ki önergenin
verilmesinden savunulmasına varıncaya kadar arkadaşlarımızın bir telaş içine
düştüğü görülmektedir, bu da Başkanlık Divanının gözünden kaçmamalıdır. Yani,
verilen önergedeki maddenin uzunluğundan önergenin gerekçesindeki imzasından
başka alanlarına varıncaya kadar doğru bir tartışma yapılamamaktadır. Böyle bir
Parlamento geleneği olmaz. Burada korsan miting yapar gibi korsan kanun
yapılamaz. Yani, bu kadar içerikli bir teklifi, bu kadar içerikli bir
kanunlaşma maddesini komisyonlardan, Parlamentonun organlarından tartışmadan
kaçırarak gecenin bir vaktinde böyle, bu şekilde kanunlaştırma ne ülkenin ne
sizin ne de halkın menfaatine olur. Bu, sizlerin de menfaatine olmaz değerli
arkadaşlar.
Dolayısıyla, bu tartışmada, ben, usul olarak Başkanın tercih ve
inisiyatif kullanarak İç Tüzük’teki hükümlerin…
Gelinen noktada, bu önergenin Başkanlık Divanı tarafından görüşülmemesinin
Başkanlık Divanının lehinde olacağı kanaatini taşıyorum ve son söz olarak bir
şey söylüyorum değerli arkadaşlar. Bu ülke hepimizin ülkesi, bu millet bizim
milletimiz. Maalesef, birtakım uygulamalarda AKP Hükûmetinin geldiği gün,
devrin mescidi dırarı olmuş gününe gelmiştir. (AK
PARTİ sıralarından “Allah, Allah!” sesleri)
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Hiç doğru değil.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) – Dolayısıyla, bu çok dikkat çekici bir
noktadır. Bir an evvel bu zoraki uygulamalardan AKP’nin kaçınması
gerekmektedir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Kot pantolonla gelmişsin.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yasak değil, serbest.
MUHARREM VARLI (Adana) – Sana mı soracak her şeyi. Gel terbiye et,
gel.
BAŞKAN - Tutumumun aleyhinde söz isteyen İstanbul Milletvekili,
Akif Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Özgür Özel’e devrediyorum
efendim.
BAŞKAN – Özgür Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konunun İç Tüzük’e aykırı kısımlarıyla
ilgili Sayın Grup Başkan Ve kilimiz
detaylı olarak açıklamalarda bulundu. Bunları tekrar etmeden ve burada böyle
bir konuşma yapacak olmaktan büyük bir üzüntü duyarak, kendi adıma ve Türkiye
demokrasisi adına büyük bir kaygı duyarak sözlerime başlamak istiyorum.
Anayasa’nın 135’inci maddesi kamu kurumu niteliğinde meslek
örgütlerinin kurulmasını gerektiriyor ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
de 6235 sayılı Kanuna göre kurulmuş durumda. Ayrıca, 3458’de mühendis ve
mimarlar hakkındaki Kanun. Bu kanunlar Anayasa’dan güçlerini alıyorlar ve bu
odalar kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleri. Dünyanın her yerinde, bütün
demokrasilerde bu tip meslek örgütleri var.
Bu meslek örgütleri, eğer ülkenin demokrasisi gelişmemişse sadece
bir çıkar grubu gibi davranıyor ama demokrasi geliştikçe bunlardan birer sivil
toplum refleksi göstermesi bekleniyor. Aksi takdirde, sivil toplum refleksi
göstermeleri de onları ister istemez iktidarın yapmış olduğu icraatlara karşı muhalif bir tavır içine götürüyor.
Gelişmiş demokrasilerde ülkeyi yönetenler bunu bir fırsat olarak görüyorlar.
Çünkü, kamu eliyle yapılan bazı icraatlar Parlamento içindeki muhalefetin
süzgecinden kaçmış olabilir, Parlamento dışı muhalefetin süzgecinden kaçmış olabilir
ama siyaset dışı muhalefet odakları olarak bu sesler son derece önemli ve
ülkenin demokrasisine katkı sunan sesler. Ama, gelişmemiş ülkelerde sivil
toplum kuruluşu refleksi bir yana, bu meslek örgütlerinden iktidarlar yandaşlık
bekliyorlar, kendilerinden taraf olmasını ve orayı ele geçirmeye çalışıyorlar.
Bunu yapamadıkları takdirde, taraf yapamadıklarında bu sefer bertaraf etmeye
çalışıyorlar. Taraf olmayanın bertaraf olacağıyla ilgili bir söylem hepimizin
kulağının şurasında herhâlde asılıydı. İşte, bu gece o bertaraf etme
gecelerinden bir tanesi. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – “Bitaraf olan” o, “bertaraf olan” değil.
“Bitaraf olan bertaraf olur.”
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Eğer, sadece size muhalif ve doğruları
söylüyor diye, gazetecilerden, milletvekillerinden, öğrencilerden sonra sıra
şimdi meslek örgütü yöneticilerine geldiyse -şu anda içeride, tutuklu olanlar-
ve onların örgütlerini nasıl yönettiklerini tarif eden kanunlarına geldiyse,
işte, bu gece belki de bu Parlamentoda artık, gitgide diktatörleşen bir rejimin
meslek odaları üzerinden sarı öküzü talep etme gecesidir. Siz bu gece bunu
alırsanız, hepimiz bunu biliyoruz ki, Türkiye bunu bilsin ki yarın, sıra diğer
meslek odalarında, barolarda, ardından sendikalarda ve en nihayetinde, herkes
şunu bilsin ki siyasi partilerdedir ve bu ülkeyi tek partili rejimden çok
partili rejime geçiren CHP’nin taşıdığı onurun tersine…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – …sizler bu ülkeyi tek partili bir rejime
götürerek altını çizeceksiniz.
Hepinize saygılar, selamlar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Rahat olun, rahat!
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Özgür, sen tek partili dönemden
gelmişsin.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Mustafa Elitaş,
Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
mesele İç Tüzük 87’ye aykırı olup olmadığıyla ilgili. İç Tüzük 87 de açık ve
net ve tasarı metnine baktığımız takdirde, tasarı metninde 3194 sayılı…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tasarı değil teklif, teklif bir defa. Onu
öğren öyle gel. Teklif orası, tasarı değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …Kanun’un 8’nci maddesinin (b)
fıkrasında yapılan değişiklik ve onlara ilave edilen bentleri ifade etmekte. Bu
bent de nedir? İmar mevzuatıyla ilgili bütün düzenlemeler İmar Kanunu’nun
8’inci maddesinde gerçekleştirilmiş. Burada, başka kanunlardaki başka kurum ve
kuruluşların yetkisini ihlal edici herhangi bir düzenleme yoktur. Nitekim, 6235
sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’na baktığımız takdirde,
mesleki yeterliliklerini sağlamak amacıyla, birlik ve dayanışmayı sağlamak
üzere Anayasa 135’inci maddeye göre kurulmuş bir meslek örgütüdür ama bu meslek
örgütü kendi kanununda ve Anayasa’da kendisine verilmemiş yetkiyi kullanarak
bir ücret almayla karşı karşıya kalmış. Bildiğimiz kadarıyla 300 bin civarında
mimar, mühendis var. Şu getirdiğimiz düzenleme, 309 bin mimar, mühendisin en az
300 binini çok yakından ilgilendiriyor, onların menfaatine, onların lehine olan
bir düzenleme. Belki 24 tane, 25 tane odanın yöneticilerini rahatsız ediyor
olabilir. (CHP sıralarından “Hayır, hayır.” sesleri) Çünkü, çok yüksek alınan
bedeller karşılığında bu ortaya çıkıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olur mu öyle şey!
MUSA ÇAM (İzmir) – Demokrasi anlayışınız bu mu Sayın Başkan?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 300 bin mimar, mühendisin bu kanun
teklifinin bu maddesindeki düzenlemeyi bildikleri takdirde, destek veren
herkese teşekkür edeceklerini ifade ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sendikaların aidat toplaması da işçinin
menfaatine!
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Tarihe geçiyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Sendikada aidat toplanması işçinin
menfaatine.” dersin. Allah’ım, ya Rabb’im!
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen oturun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, bu
konu, 1990 yılındaki bir yönetmelik çerçevesinde alınan ücretlerin çeşitli
kurum ve kuruluşların mahkemeye götürülmesiyle ortaya çıkmış.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Avukatlar da baro aidatını ödemesin o
zaman, yakında onu getireceksiniz.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Aynı şey değil!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Aidatla bir ilgisi yok.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Yazıklar olsun!
BAŞKAN – Sayın Acar…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bazı belediyeler, bu imar
yönetmeliğinin -ki kurumun yaptığı yönetmeliğin- aykırı olduğuyla ilgili karar
almıştır. Bu kararı odalar mahkemeye götürmüşler, önce yerel mahkeme odalar
lehine karar vermiş ama bu iş Danıştaya taşınmış. Danıştayın kanunda olmayan bir parayı odaların
alamayacağına hükmetmesiyle birlikte bu iptal edilmiş. Nitekim, daha önceki
yıllarda Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bu konuyla ilgili yaptığı
yönetmelikler de var. Bu yönetmelikler yine odalar tarafından mahkemeye intikal
ettirilmiş ama mahkeme Danıştay kararıyla da uygulamanın yani idarenin yaptığı
uygulamanın doğru olduğu kanaatine varmıştır.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Niye gece yarısı önergesi olarak
getiriyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakınız, bu,
meslek odası mensuplarının lehine çok önemli bir düzenlemedir. Bu konuda… (CHP
sıralarından gürültüler)
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yuh artık!
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Yuh!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sana yuh! Kim “Yuh!” diyorsa…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ben diyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, terbiyeli olun! Konuşmacıya,
kürsüye “Yuh!” diyemezsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sen terbiyeli ol! Yalan söyleme! Allah,
Allah! Meslektaşların lehineymiş! Sen ne anlarsın meslekten?
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Gece yarısı önergesi! Yazıklar olsun! Ayrı
bir kanun teklifi olarak getirin, görelim. Niye önergeyle getiriyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Acar, lütfen…
Evet, aleyhte söz isteyen Veli Ağbaba,
Malatya Milletvekili.
VELİ AĞBABA (Malatya) – İlhan Demiröz’e devrediyorum sözümü.
BAŞKAN – İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten, AKP Grup Başkan Vekilini dinlerken on yıl Ziraat Mühendisleri Odası
Şube Başkanlığı ve iki yıl Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İKK
Sekreterliğimi hatırlayarak ne acı konularla karşılaştığımı ifade etmek
istiyorum.
Birincisi, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 27
Ocak 1954 yılında kurulmuş ve bugüne kadar taşınmıştır. Bugün, ben ve sırada
oturan Sayın Bakan dâhil hepimiz burada oluyorsak, bu mesleği icra ediyorsak
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’ndan dolayı olduğunu
ifade etmek istiyorum. Bir kere bunun altını özellikle çizmek istiyorum,
Bakanımız dâhil.
İkincisi, önergeye bakıyorum arkadaşlar, hemen şuna itiraz
edebilirsiniz: “Efendim, herkes verebilir.” Ben o anlamda demiyorum ama etik
anlamda, burada, baroyla ilgili bir önerge olsaydı ben imzalamazdım. Bu
imzaların içerisine bakıyorum, bir tane Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliğinden bir arkadaşımız var, diğer arkadaşlarımız diğer meslek
gruplarından. Lütfen, arkadaşlar, sizin grup içerisinde Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliğinden ekmek yiyen, evine şimdiye kadar buradan ekmek götüren
hiçbir inşaat mühendisi, mimar yok muydu arkadaşım?
İkincisi… (Gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Odadan ekmek yenmez, meslekten ekmek yenir.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Geçiminizi oradan mı sağladınız?
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Arkadaşlar, ben fikirlerimi ifade
ediyorum ve buraya çıkan arkadaşlarımıza da sizin gibi, o şekilde gülerek de
hiç laf atmıyorum. Lütfen, terbiyenizi takının. Lütfen, dinleyecekseniz
dinleyin. Ben meslek odalarıyla ilgili gerçekleri anlatıyorum. Gelirsiniz,
burada cevap verirsiniz arkadaşım.
Şunu ifade etmek istiyorum: Bu bir tesadüf müdür? Gezi Parkı’yla
ilgili Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin İkinci Başkanı tutuklanıyor,
tutuklandığının akşamı, bir bakıyorsunuz, bir önerge geliyor. Neymiş? Meslek
odalarının törpülenmesiyle ilgili. Ben dilerim ki bu bir yanlış tesadüftür
değerli arkadaşlarım.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu konuyla ilgili, daha önce
de odalarla ilgili bir yasa teklifiyle geldiniz, geliyordunuz. Bu teklif
içerisinde bu maddelerin de hepsi vardı ama tepkileri görünce, içinizden Türk Mimar
ve Mühendis Odaları Birliğine mensup arkadaşları görünce geriye çektiniz ve bir
gece yarısı, ansızın bu önergeyle odaları baltalamak üzere bir önerge
getirdiğinizi ifade etmek istiyorum.
Tarih bunu çok özel olarak yazacaktır diyor, hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
Yapılan tartışma neticesinde tutumumuzda bir değişiklik söz konusu
değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Zaten bir İç Tüzük bildiğin yok ki, burada
keyfine göre uygulama yaptın.
BAŞKAN – 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
kuruluş kanununun görev tanımında belirtilen konuyu ilgilendirmediği gibi,
getirilen önerge 3194 sayılı Yasa’nın 8’inci maddesinin değişikliğiyle ilgili
konu olduğu için, tutumumda herhangi bir değişiklik söz konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yazılanları bari oku, yazılanları doğru
oku!
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Acaba, hiç hayatınızda tutum değişikliği
yaptınız mı Sayın Başkan, merak ediyorum.
BAŞKAN – Yapmadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yanlış uygulama yapıyorsun.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi okutuyorum…
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Biz burada niye oturuyoruz? Gidelim.
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Ne okunduğunu göremiyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Değişiklik Önergesi Özeti (Madde 73/p1)
3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinin dördüncü cümlesi ile ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi yeniden
düzenlenmek ve (c) bendinden sonra gelmek üzere 10 adet bent eklenmek suretiyle
yapılan düzenlemede;
Onaylanan planların askıya çıkarılmasının yanı sıra, idarelerin
internet sayfalarında 30 gün süreyle ilan edilmesi, parsel malikinin,
mülkiyetiyle ilgili gelişmeleri zamanında takip edebilmesi sağlanmaktadır.
Planlar ve uygulamalarının Bakanlıkça belirlenen tanımlar, genel
ve ruhsata ilişkin esaslara uygun olarak gerçekleşmesi, planların Bakanlıkça
tesis edilen elektronik ortama aktarılması ve yapı ruhsatının bu sistem
üzerinden alınması sağlanmaktadır.
Arazi kullanımı ve yapılaşmada çok başlılık ortadan kaldırılmakta,
yapılaşma kararlarının sadece mekânsal planlarla alınabilmesi sağlanmaktadır.
İmar Kanununun istisnası olan alanlarda ve korunacak alanlarda; üst kademe
planı Bakanlıkça onaylanan alanlarda alt kademe planların da Bakanlıkça
onaylanması, üst kademe planları Büyükşehirlerce onaylanan diğer alanlarda ise
onay yetkisinin Büyükşehir Belediyelerince kullanılması sağlanmaktadır.
Üst kademe planlar ile alt kademe planlar arasındaki
uyumsuzlukların üst kademe plan kararlarına uygun olarak giderilmesi, belirli
bir alanla ilgili birbiri ile çelişen farklı düzenlemelerin olmaması
sağlanmaktadır.
Plan müellifinin de kamu idareleri gibi, hazırladığı plana ilişkin
kurum ve kuruluş görüşü alabilmesi sağlanmaktadır. Kurum kuruluşların plana
dair görüşünü en geç 60 gün içinde vermeleri sağlanmakta, bu süre içinde görüş
verilmezse, kurum veya kuruluşun olumsuz bir görüşünün bulunmadığı kabul
edilerek planlamanın sürüncemede bırakılması engellenmektedir.
Kentsel asgari standartların, Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun
olarak çevre düzeni planı ile belirlenebilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına; harita, plan, parselasyon ve
yapılaşma süreçlerini denetleme, gerektiğinde mevzuata aykırılığı ortadan
kaldırma ve ilgililer hakkında işlem tesis edebilme yetkisi verilmekte, bu
işlemleri gerçekleştirmek üzere Bakanlık Merkez ve Taşra denetçilerini
yetiştirme görevi verilmektedir.
Büyükşehir belediyesi sınırı il sınırı olarak belirlenen
alanlardaki köyler ve kırsal yerleşmelerin, büyükşehir belediyesince aksine bir
karar alınmadıkça veya plan yapılmadıkça kırsal alan statüsünü sürdürmeleri ve
köy yerleşik alanlarında ruhsatsız ancak denetimli ve belgeli yapı inşa
edebilmeleri sağlanmaktadır.
Eskiden yapılanlar da dahil köylerdeki konutlarda kırsal yapı
belgesi verilerek pansiyonculuk yapılabilmesinin önü açılmaktadır. Yola cephesi
olmayan parsellere yeni yapı yapılması engellenmektedir.
Mimari dokusu nedeniyle önem arz eden köylerde muhtarlık katılımı
ile köy tasarım rehberlerinin hazırlanması ve yapıların bu rehberlere inşa
edilmesi sağlanmaktadır.
Köylerde ve kırsal özellik gösteren yerleşmelerde yapılan etüt ve
projelerinin idarelerce veya Bakanlıkça yapılabilmesi sağlanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına; pilot olarak yerleşme oluşturma
görevi verilmektedir. Bu nitelikli yapı yapmak isteyenlere proje ve uzun vadeli
kredi desteği sağlanmaktadır.
Etüt ve projelerin idare dışında farklı kurum ve kuruluşlarca vizelenmemesi sağlanmakta, vize yapılmaması nedeniyle
müelliflerin mesleki faaliyetlerinin kısıtlanması engellenmektedir.
Halihazır harita, imar planları ve parselasyon planlarında farklı
müelliflerce yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşünün aranmaması
sağlanmaktadır.
İdare bünyesinde mimari estetik komisyonu kurulmakta, bu
komisyonca özgün fikir ifade etmediği belirlenen projelerin farklı bir
müellifçe değiştirilmesi halinde idarece ilk müellifin görüşünün alınmaması sağlanmaktadır.
Özgün fikir ifade etmesine rağmen eser sözleşmesinde farklı bir
müellifçe işleme yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunan haller ile eser
bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel
amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen
değişikliklerin müellifin izni olmadan yapılabilmesi sağlanmakta, ancak mimari
proje asgari hizmet bedelinin tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı
süren yapılarda yüzde on beşini geçmemek üzere talep halinde telif ücreti
verilmesine dair hüküm getirilmektedir.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Mimar, mühendislerin kaç para alacağını
yazmamışız Bakanım. Yani, bu önergede, bundan sonra projede kaç para
alacaklarını yazmamış.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Takdire bırakıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR(Trabzon) – İştirak
ediyoruz efendim.
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Sadece “Şu parayı alacak” diye yazılmış,
başka bir şey değil.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, bak bu önerge
gerekçesiz. Sayın Başkan, bu önergede gerekçe yok. 87’nci maddede der ki:
“Önergeler gerekçeli olarak verilir.” Bu önergede gerekçe yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Var, var; gerekçesi var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Böyle bir şey olur mu? Böyle bir şey olur mu
ya?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim.
BAŞKAN – Gerekçesi var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Okunan önergede gerekçe yok.
BAŞKAN – E, var gerekçesi Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır efendim, yok burada. Mustafa’nın
imzaladığı şeyde gerekçe yok. Efendim, burada gerekçe yok.
BAŞKAN – Okuyun siz gerekçesini Muharrem Bey.
“Gerekçe:
Önergeyle; 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri çerçevesinde…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, burada gerekçe yok.
BAŞKAN – Var efendim burada.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, bir şey söylüyorum size, cevap ver!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç, burada var, okutuyorum, gerekçeyi okutuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada okunan önergede gerekçe yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir müsaade eder misiniz.
BAŞKAN – Okuyun lütfen siz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, burada gerekçe olacak.
BAŞKAN – Muharrem Bey, okuyun siz.
Gerekçe:
Önergeyle; 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri çerçevesinde;
planların ilanı yeniden düzenlenmekte; coğrafi verilerin tek bir merkezde kayıt
altına alınarak iş ve işlemlerde bu verilerin esas alınması; alt kademe
planların üst kademe planlara uyumu için belli bir süre öngörülmekte; plan
müelliflerinin de plana ilişkin kurum görüşü alabilmesi sağlanmakta ve
kurumlara görüş bildirmeleri için süre tahdidi getirilmekte; kentsel asgari
standartların çevre düzeni planı ile belirlenebilmesi sağlanmakta; Bakanlığa imar
mevzuatına aykırılık hakkında işlem tesis etme yetkisi verilmekte; köylerdeki
yapılara işyeri açma ve çalışma izni verilmesine ilişkin esaslar belirlenmekte;
Bakanlığa enerji verimli, iklim duyarlı ve ekolojik özellikli plan ve projeler
hazırlama, bu nitelikli yapılar inşa etme veya bu amaçla uzun vadeli kredi
desteği sağlama görevi verilmekte; plan müelliflerinin hakları
belirginleştirilmekte; idare bünyesinde yapıların estetiği ile ilgili karar
almak üzere mimari estetik komisyonunun kurulması sağlanmaktadır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, barolarla ilgili bir teklif
var mı? Siyasi partilerle ilgili bir teklif var mı? Sayın Başkan, barolar da
katıldı eyleme.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye…
BAŞKAN – Efendim?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, bakın, biraz önce önerge
özetini okuttunuz.
BAŞKAN – Oylamaya geçtik ama Sayın Hamzaçebi, böyle bir şey olur
mu yani?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye…
BAŞKAN – Tartışma yapıldı Sayın Hamzaçebi. Devamlı bunu konuşacak
değiliz. Usul tartışması yapıldı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, izin verir misiniz,
bir şey açıklayacağım.
BAŞKAN – Kabul edenler…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir saniye
efendim. Biraz önce önergenin özetini okuttunuz. (AK PARTİ sıralarından
“Oylamaya geçildi.” sesleri)
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, böyle bir usulümüz var mı ama? Lütfen…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir şeyi eksik
yaptınız. Gerekçeyi okuttuktan sonra oylamaya sunmanız lazım. Gerekçeyi
okumadan…
BAŞKAN – Gerekçeyi okudu efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi soracaksınız “Katılıyor
musunuz?” diye.
BAŞKAN – Hayır, sordum. Gerekçe…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, gerekçeyi okuduktan
sonra sorulur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanağa bakın, tutanağa, öyle şey olur mu?
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Komisyona ve Hükûmete sordum katılıp katılmadıklarını.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O mülga oldu, o mülga oldu.
BAŞKAN – Gerekçeyi okuttum, şimdi oylamaya sundum ben.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
73’üncü maddenin (p) bendinin (2) no.lu alt bendi üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73-p nin 2.nolu alt bendindeki Madde: 27’nin sonuna aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Haluk
Eyidoğan Hülya
Güven
İstanbul İstanbul İzmir
Bülent Kuşoğlu İlhan Demiröz Doğan Şafak
Ankara Bursa Niğde
Büyükşehir yasası nedeniyle, köyden, mahalleye dönüşen, bu nedenle
köy tüzel kişiliğine ait olan, ancak, ilçe ve Büyükşehir Belediyelerine geçen
tüm mera ve araziler, ilgili belediyeler tarafından satılamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (p) bendinin
(2) nolu alt bendinin Teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet
Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya İzmir
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
73’üncü maddesinin (p) bendinin (2)’nci alt bendinde
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyor, ramazan ayının hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, 3 Mayıs 1985 tarihli 3194
sayılı İmar Kanunu’nun 27’nci maddesini değiştiren bir madde olup bu madde,
Anayasa Mahkemesinin 29 Ocak 2012 tarihli ve 2011/106 esas numaralı 2012/192
sayılı Kararı’yla iptal edilen ve bu iptale dayanılarak da 2 Nisan 2013
tarihinden geçerli olmak üzere altı ay sonra yürürlüğe girecek olan kararı,
hukuku arkadan dolanarak, hiçbir kelimesini dahi değiştirmeden Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği o metin olarak bu tasarıya, torba teklife konmuş bir
maddenin önergemizle teklif metninden çıkartılmasını amaçlıyoruz.
Sebebi şu: Bir; Anayasa Mahkemesi, AKP hükûmetleri döneminde
dönüştürülen üyelerden oluşan bir mahkeme. Bu mahkeme dahi bunu geri göndermiş,
usulen kanun hükmünde kararnameyle değişiklik yapılmasını uygun bulmamış,
“Gidin yeniden görüşün, buna göre kanun yapın.” demiş. Ama bu mantığı göz ardı
ederek hiçbir kelimesini dahi değiştirmeden -aynen okudum, eski hâlini buldum,
yeni hâlini buldum- bir kelime dahi değiştirmeden bugün yüce Meclise
getiriyorsunuz ve milletvekillerinin oylarıyla Anayasa Mahkemesine, tabiri
caizse “Sen işini bilmiyorsun, biz böyle yaparız.” diyorsunuz. Bu sizin
takdiriniz.
İkincisi: Peki, kanun hükmünde kararnameyle ne yapıldı da Anayasa
Mahkemesi bunu geri gönderdi? Eski hâlini buldum, maddeyi okuyorum, şimdi ne
yapmışsınız, onu söyleyeceğim. Madde, eski yürürlükteki kanunla ilgili madde:
Belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli
oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yaptıracağı konut,
hayvancılık ve tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskân ruhsatı aranmaz.
Ancak, yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin
alınması gerekir. Maddenin şu anda yürürlükte olan hâli bu. Buna dayanarak da
köylerde birçok insanımız tarımsal amaçlı tesisler kurdu, bununla ilgili iskânlarını
alıyordu.
Şimdi, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bu kanun hükmünde
kararnamedeki değişiklikle, hepinizin kendi memleketlerinde karşınıza çıkan,
ahırına elektrik bağlatamayan insanlarla karşılaştık bundan dolayı. Değişiklik
ne getiriyor? Büyükşehir Yasası’yla büyükşehir içine giren tüm köylerde
büyükşehir veya belediye meclis kararı gerektiriyor, büyükşehirlerde olmayan
diğer köylerdeyse il özel idaresinin kararıyla yapı ruhsatı ve oradaki plana
uygun yapılaşma öngörülüyor.
Değerli milletvekilleri, bu, zaten var olan köylerdeki tesislerin
kullanılamayacağı bir düzenleme olup, bundan sonra birçok köylünün göçüne yol
açacak yeni bir düzenlemedir. Bundan dolayı zaten 2011’den bu yana birçok insan
mağdur oldu belki binlerce, on binlerce insanımız köydeki ahırını, evini
kapatıp duramaz hâle gelmişti. Şimdi bu sorunlu hâli devam ettirelim
diyorsunuz. Bu inadınızı anlamak mümkün değil. Takdir yine sizlerin ama bu
şekliyle bu düzenleme, kesinlikle bu ülkenin yararına değil, Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükûmetinin de faydasına değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
faydasına değil. Bunun teklif metninden çıkarılması en doğru olanıdır. Var olan
yürürlükteki madde, okudum sizlere, bununla bu ülkede yaşayan insanlarımız bir
sıkıntıyla karşılaşmadan bugüne kadar geldiler ama bu hâliyle geçmesi hâlinde,
inanıyorum ki önce sizin kapınızı çalacaklar ve birçok sorunu siz çözmek
zorunda kalacaksınız.
Önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunacağım…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Aslanoğlu, Sayın Eyidoğan,
Sayın Dinçer, Sayın Şafak, Sayın Çelebi, Sayın Kuşoğlu, Sayın Atıcı, Sayın
Toprak, Sayın Aksünger, Sayın Özkan, Sayın Genç,
Sayın Acar, Sayın Öz, Sayın Güven, Sayın Çam, Sayın Moroğlu,
Sayın Nazlıaka, Sayın Ağbaba,
Sayın Yüceer.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı yasa teklifinin 73-p nin 2. nolu alt bendindeki Madde:
27’nin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Büyükşehir yasası nedeniyle, köyden, mahalleye dönüşen, bu nedenle
köy tüzel kişiliğine ait olan, ancak, ilçe ve Büyükşehir Belediyelerine geçen
tüm mera ve araziler, ilgili belediyeler tarafından satılamaz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Doğan Şafak, Niğde
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
DOĞAN ŞAFAK (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (p)
fıkrasının (2) no.lu alt bendi üzerine söz almış bulunmaktayım.
648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 22’nci maddesi ile 3194
sayılı İmar Kanunu’nun 27’nci maddesi “Köylerde yapılacak yapılar ve
uygulanacak esaslar” başlığıyla birlikte değiştirilerek şöyle düzenlenmiştir:
Kanun hükmünde kararnamenin bu maddesi kırsal alanın imar,
planlama ve düzenleme değişikliklerini içermekte ve tarım arazilerini bekleyen
tehlikeyi haber vermektedir. Buna göre, köylerde, mezralarda yapılacak
konutlar, tarım, hayvancılık amaçlı yapılar ve ticari amaçlı yapılarda yapı
ruhsatı aranmaz koşulu getirilmektedir. Olası afetler açısından köylerde
yaşayan halkın gözden çıkarılması anlamına gelen bu değişikle denetimsiz ve
güvensiz, niteliksiz yapılaşma artacaktır.
Yine köy yerleşik alanları imar planları kapsamı dışına
çıkarılarak 1950’lerdeki uygulamalara geri dönülmüştür. İktidarın denetimsizlik
konusundaki sınırsız arzusunun tırmandığı noktada, köy yerleşik alan sınırları
içinde ilk ve ortaöğretim tesisi, ibadet yeri, sağlık tesisi, güvenlik tesisi
gibi yapılar için de imar planı şartı ortadan kaldırılmaktadır.
Diğer yandan “Etüt ve projelerin sorumluluğu müellif olan mimar ve
mühendislere aittir.” denilmekte ancak bu mimar ve mühendisler ile etüt ve
projelerin ilgili meslek odalarından onaylı olup olmamaları hususuna
değinilmemektedir. Biraz önce de bu, tartışmaya neden olmuştu. Zira, ilgili
kanun hükmündeki kararnameler bu konuyu da tekelleştirerek bakanlığa, Anayasa
ve yasalara aykırı olağanüstü yetkiler tanımaktadır.
Değerli milletvekilleri, 27’nci madde değişikliği kapsamında
yapılmış olan ve sonuçları açısından en vahim düzenlemelerinden bir diğeri ile
de köy yerleşik alanı sınırları içinde ilk ve ortaöğretim tesisi, ibadet yeri,
sağlık tesisi, güvenlik tesisi gibi halkın toplu olarak bulunduğu, plan
kararlarıyla düzenlemesi kamu yararı açısından zorunlu olan yapılar için imar
planı yapılması şartı ortadan kaldırılmış, kırsal alanda plansız yapılaşmanın
önü tümüyle açılmıştır. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27’nci maddesinde yapılan
değişikliğe bir bütün olarak bakıldığında, iktidarın, planlamanın yanı sıra,
ruhsatlı, denetimli ve güvenli yapılaşma kurallarından vazgeçtiği, köylerde
yaşayan halkın kaderlerine terk edilmesini tercih ettiği algısı oluşmaktadır.
6048 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile İmar Kanunu’nda yapılan
değişikliklerle, genel olarak ülkemizde planlamaya ve yapılaşmaya ilişkin
kurallarda, kamu yararına, bütüncül planlama ve güvenli yapılaşma ilkelerine
aykırı düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Plansız ve ruhsatsız yapılaşmanın
ülke çapında yaygınlaşmasına neden olacak somut adımlar atılmıştır. İmar
Kanunu’nda yapılan diğer bazı değişikliklerle de tarım alanlarında, meralarda,
yaylalarda talan ve yapılaşmanın önü açılmıştır.
Sayın milletvekilleri, kararname ile Yapı Denetimi Kanunu’nda
yapılan değişikliklerde, ülkemizde denetim dışı bırakılan yapıların sayısı,
türü ve dağılımında önemli değişimler yaşanmıştır. Yapılan düzenlemeyle
ülkemizdeki tüm köylerin yanı sıra, belediyelerin yaklaşık olarak yüzde 70’ini
oluşturan, nüfusu 5 bin kişinin altındaki belediyelerin sınırları içinde ve
mücavir alanlarındaki yapılaşmalarda yapı denetim sistemi dışına çıkılmıştır.
Bu hâliyle yapılan düzenleme, teknik eleman açısından son derece yetersiz olan
bu yerleşmelerde yapı güvenliği açısından sonuçları önümüzdeki yıllarda acı
biçimde ortaya çıkacak çok önemli bir gerileme anlamına gelmektedir. Depreme
duyarlı imar ve bayındırlık faaliyetleri adına bugüne dek atılmış tüm adımların
aksine yol açacak bu değişiklik, büyük ölçüde kayıplara yol açacaktır.
Sözlerime burada son verirken bu düzenlemeye karşı olduğumuzu ve
olumsuz oy vereceğimizi belirtiyor, bizim önergemizin daha doğru olduğunu
söylüyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Özel, Sayın Aslanoğlu, Sayın Dinçer, Sayın
Demiröz, Sayın Çelebi, Sayın Ağbaba, Sayın Atıcı,
Sayın Toprak, Sayın Gümüş, Sayın Genç, Sayın Acar, Sayın Aksünger,
Sayın Öz, Sayın Güven, Sayın Çam, Sayın Moroğlu,
Sayın Nazlıaka, Sayın Yüceer, Sayın Akar, Sayın
Seçer.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin (p) bendi 3 no.lu alt bendi üzerinde üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin
(p) bendinin (3) numaralı alt bendiyle 3194 sayılı İmar Kanununun
değiştirilmesi öngörülen ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının sekizinci
cümlesinde geçen "bu yerlerin kiralanmak ve irtifak hakkı tesis edilmek
suretiyle tahsisine, tahsis sürelerine, tahsis bedellerine, tahsil edilen
bedellerin kullanım şekline," ibaresinin; "bu yerlerin kiralanmak suretiyle
tahsisine, tahsis sürelerine, yıllık kira bedeli taşınmazın emlak vergisine
esas metrekare birim bedeli toplamının yüzde birinden az olmamak üzere tahsis
bedellerinin belirlenmesine, tahsil edilen bedellerin yarısı Hazine payı olarak
genel bütçeye gelir kaydedilmek, diğer yarısı ise ilgili belediyeye veya il
özel idaresine ait olmak üzere gelirlerin kullanım şekline," şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Yılmaz Tunç Halide İncekara
Giresun Bartın İstanbul
Adem Tatlı Mehmet Geldi Kemalettin Aydın
Giresun Giresun Gümüşhane
Sermin
Balık
Elâzığ
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bundan sonraki okutacağım iki
önerge aynı mahiyette olup, birlikte okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 73 ncü
maddesinin (p) fıkrasının (3) numaralı bendinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Aydın Ağan Ayaydın Musa Çam Ercan Cengiz
İstanbul İzmir İstanbul
Mahmut
Tanal
İstanbul
Aynı mahiyetteki ikinci önergenin imza sahipleri:
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim
Işık Oktay
Vural
Kütahya
İzmir
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Sayın
İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478
sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasıyla
İlgili Tasarı’nın 73’üncü maddesinin (p) bendi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ancak, buradan -hangi şartlarda- zor şartlarda üretim yapan
çiftçilerimize seslenmek istiyorum: Onların bu torbadan ümitleri vardı, bu
torbadan onların da önlerini açabilecek, yeni ufuklar açabilecek bazı
durumların olacağını düşünüyorlardı ama gelin görün ki maalesef, doluyla, su
baskınlarıyla, sellerle uğraşan, zarar ziyanlarının ödenmesini isteyen, Ziraat
Bankasına, tarım kredisine, sulama kooperatiflerine borçlarının ertelenmesini
isteyen çiftçilerimiz, KDV’nin düşürülmesini isteyen çiftçilerimiz maalesef
havalarını aldılar çünkü torbada onlarla ilgili bir karar yoktu. Şöyle bir
karar vardı: “Hayvancılık yapıyorsanız meralardan uzaklaşın. Artık meralar da
sizin değil.” diye yeni bir öneriyle bu Hükûmet karşılarına gelmişti ve
meralarda onlar, bundan sonra -yem bitkilerini- hayvanlarını otlattıkları
yerlerde konutları, turizm tesislerini göreceklerdi.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı döneminde 30 ilde Büyükşehir
Yasası, 2/B yasası, yer altı sularının denetime alınması, orman içi ve orman
bitişiği köylülerle ilgili herhangi bir işlemin yapılmaması konusunda
çiftçilerin önünün ne kadar kesildiğini hep beraber biliyoruz. İşte bu maddeyle
de hayvancılığın, değil bitirmek, tükendiğini çünkü meraların da artık onların
ellerinden çıktığını ifade etmek istiyorum.
Arkadaşlar, değerli milletvekilleri; çiftçiler borç içinde
icralarla uğraşırken tarladan uzaklaştılar, tarlalarını da maalesef bıraktılar.
Bunun da bu Hükûmetin işine geldiğinin altını özellikle çizmek istiyorum ve
buradan seslenmek istiyorum: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız nerede
arkadaşlar? Onun köylülerin bu sorunlarıyla ilgilenmeyip Sudan’da arazi
kiraladığını da özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Mera Kanunu’nda değişikliği 27 Şubat 2013
tarihinde yaptık yani dört ay önce yaptık, dört ay sonra yeni bir yasa geliyor,
yeni bir öneri geliyor. Neden, neden arkadaşlar? Çünkü bugün Başbakanda olmayan
yetkilerle donatılan Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle istedi. Neden? “Meralarda
inşaatlar yapılsın, meralarda turizm yapılsın, hayvancılıkla ne işimiz var. Biz
hayvan da ithal ederiz, canlı hayvan da ithal ederiz, lop et de ithal ederiz
ama bu yerleri turizme kazandırırsak, yandaşlara kazandırırsak… Karşımıza da
hiç kimse çıkmasın.” Çıkmaması için de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı böyle bir
önerge getirdi.
Buradan soruyorum, çiftçiler adına soruyorum: Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı bu konuyu bilmiyor muydu? Bu konuyu acaba Çevre ve
Şehircilik Bakanıyla hiç tartıştı mı? Yazık günah değil mi? Bu meralar kimin
meraları?
Arkadaşlar, son günlerde Bursa’da yaşadık, diğer illerimizde,
Erzurum’da, Aşkale’de… Artık bir de meraların kırk dokuz yıllığına kiralanması
çıktı ama bu yasayla o kırk dokuz yıllık da ortadan kalkıyor, tüm meraların
turizmin emrine, TOKİ’nin emrine, konut yapılmak üzere, belediyelerin emrine
verildiğini de buradan ifade etmek istiyorum.
Ve şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Çevre ve Şehircilik Bakanıyla
sohbet ederken şöyle demiştim: “Sayın Bakan, bu kadar yetkiyle donatılmanız
sizi hiç korkutmuyor mu?” İşte bugün o korkuyu biz meslek odaları olarak, bir
inşaat mühendisi olan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – …Sayın Bakandan bizim odalarla ilgili
görevlerimizi tırpanlamasında gördüğümüzü ifade ediyor, hepinize saygı ve
sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz,
Adana Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
73’üncü maddesinin (p) bendinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, bu maddeyle getirilmek istenen şu: Köy meralarının
tahsis amacı değiştirilerek tapuda Hazine adına tescil edilmesi ve bu madde
kapsamında değerlendirilmesi düzenlenmektedir. Yani köy meraları köylünün
elinden alınarak Hazineye devredilmekte, imar işleri ve satışı konusunda Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Şimdi, biz bir yandan yaylalarda, meralarda… Tekir Yaylası var
Adana’da, burası yaylak olduğu için, yayla olduğu için Türkiye Cumhuriyeti
devletinin tapusu olmasına rağmen bütün tapular iptal edilerek yeniden satışa
konu olacak birtakım düzenlemeler geldi. Buradaki vatandaşların elinde devletin
tapusu olmasına rağmen buralar kendi ellerinden alındı, gerekçesi de buraların
yaylak olmasıyla alakalıydı. Şimdi, biz meraları yerleşime açıyoruz yani
köylülerimizin elinde olan meraları yerleşime açıyoruz. Büyükşehir Yasası’yla,
biliyorsunuz, bütün köyler il sınırı, bütünşehir
sınırı kapsamına alındı, bütün bu meralarımızın, yaylalarımızın yarın imara
açılacağı bir pozisyonla karşı karşıya geleceğiz.
Yani buradan şunu diyebiliriz: Bunların hiçbiri olmaz. Ama oluyor.
Bakın, ben size bir örnek vereceğim, Çevre ve Şehircilik Bakanı da burada
olduğu için söylüyorum: Biliyorsunuz, televizyonlarda Ali Ağaoğlu ata biniyordu
Maslak Ormanında. Günlerce televizyonda Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi vardı. Bu,
kamuoyunun baskısı, sivil toplum örgütlerinin baskısı neticesinde yerine
gelmedi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı bunu iptal etmek zorunda kaldı ama
oradaki plan ve proje şuydu: Oraya, Ali Ağaoğlu konut projesi yapıyor, oradaki
Maslak Ormanı, millî park olarak… Bakın, millî parkların plan devri Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına yapıldı ve bu planla Ağaoğlu’nun inşaatıyla beraber eş
zamanlı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca –burada, İstanbul Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının İl Müdürlüğünün sitesinde- buranın planları yapıldı ve yerleşime
açılacak şekilde orada birtakım düzenlemeler yapıldı ama kamuoyuna bunlar
yansıyınca nitekim iptal edilme noktasına geldi.
Bakın, şimdi buradan tekrar uyarıyorum: Maslak 1453’te bir
yanlıştan dönen, kamuoyunun tepkisinden dolayı yanlıştan dönen Orman ve Su
İşleri Bakanlığı, kamuoyundan gelen tepkilere dayanamayarak Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün planlarını, -uygulama
planlarını bile askıya çıkardı, askıdaydı- yaptığı düzenlemeyi iptal etti ama
buradan yeni bir oluşum peşi sıra geliyor. Bu ne biliyor musunuz? Parkorman’ı. İstanbul milletvekilleri bilirler Parkorman’ı. Orası da İstanbul’un en önemli ormanlık
alanlarından bir tanesi. Burası, bundan üç dört yıl önce 3-3,5 trilyon liraya
yıllık kirası bir kuruluştayken, ne yazık ki şimdi 500 bin liraya bir başkasına
devredildi. Yani, üç dört sene önce 3,5 trilyon lira olan bir yer, nasıl 500 bin liraya başka birisine devrediliyor?
Şu anda İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde buranın planları
yapılıyor. Burada birtakım yerleşimler yapılacak. İsmine ne derseniz deyin.
Buradan Bakanı uyarıyorum: Maslak 1453 Ormanı’nda olan ne yazık ki Parkorman’da olmak üzere. Bunlar, biraz önce TMMOB’da
getirdiğiniz sivil toplum örgütlerinin devre dışı kalmasından kaynaklanıyor.
Bakın, Orman Mühendisleri Odasının seçimleri oldu, üç tane grup
seçime girdi; bir tanesi “Çağdaş Ormancılar” adında sol grup. Bir tanesi,
Bakanın arkasında olduğu, genel müdürün arkasında olduğu, bölge müdürlerinin
arkasında olduğu yani iktidar yanlısı bir grup. Bir de “ülkücülerin listesi”
dediğimiz bir grup girdi. Bakanlığın bütün baskılarına rağmen, bölge
müdürlerinin bütün baskılarına rağmen, genel müdürlerin bütün baskılarına
rağmen bu seçimi ülkücü grubun listesi kazandı, bu seçimin akabinde bölge müdürlüklerinde
ülkücü gruba destek veren birçok orman mühendisinin tayini çıktı ve bir
bakıyorsunuz ki… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Atma.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Oradan laf etme, senin baban da
ormancı. O Antalya’da hangi baskıların olduğunu en iyi sen bilirsin, gel burada
cevap ver, burada cevap ver.
Onun babası da bir zamanlar bizim listemizden adaydı ama…
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Atıyorsun, öyle bir şey yok.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Kendisini mahatap
al, babasını karıştırma.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Bakın, oradan laf atıyor ama.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, lütfen.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Oradan laf atıyor. Gelsin, buradan
cevap versin.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, Genel Kurula hitap edin, şahsileştirmeyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür et Seyfettin, tamam, Seyfettin
Bey, tamam.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kürsüden cevap versin.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Burada babasını tartışmıyoruz. Babasını
niye karıştırıyorsun?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Ya, ne diyorsun?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Seyfettin Bey…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Babasını tartışmıyoruz, saygılı ol biraz.
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Eyvallah.
Buradan konuşun buradan, oradan değil. Önerge sizde de var, hadi.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sen buradan laf atmasını…
BAŞKAN – Sayın Yılmaz, lütfen…
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Kaç tane ormancının tayini çıktı, kaç
tanesini sürdünüz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Seyfettin Bey…(AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kürsüden konuşun, kürsüden.
Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum, evet.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Konuşalım.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Buyurun, cevap verin, oradan laf
atmayın.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Dinçer, Sayın Eyidoğan, Sayın Demiröz, Sayın Çelebi, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Özkan, Sayın Toprak, Sayın Gümüş, Sayın Özdemir, Sayın Acar, Sayın Ağbaba, Sayın Aksünger, Sayın Öz,
Sayın Atıcı, Sayın Güven, Sayın Çam, Sayın Moroğlu ve
Sayın Dibek.
Evet, bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bu madde başlangıcında
okuyarak Genel Kurulun bilgisine sunduğunuz ve şimdi tekrar ikinci kez okuyarak
görüşmelerini yapacağımız önerge içeriği Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’nın
45’inci maddesine göre, meralar, yaylaklar, kışlaklar devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır ve bu amaç dışında başka herhangi bir amaçla kullanılamaz.
Oysa görüşeceğimiz önerge, ilgili madde içeriğinde birtakım değişiklikler
yaparak, ilgili madde içeriğine paralel olarak mera, yaylak ve kışlakların
Anayasa’nın 45’inci maddesine aykırı bir şekilde imara açılarak kiralanmasına
izin veren bir içeriğe sahiptir. Anayasa’ya aykırılığı “tahsis” kelimesinin
arkasına saklanmak suretiyle gizlenmek istenmiştir çünkü devletin hüküm ve
tasarrufu altında olan ve münhasıran Mera Kanunu’na göre köylülerin
yararlanmasına tahsis edilen yerler tahsis amacı dışında kullanılamayacağı için
kiraya verilemezler. Ama önerge içeriği bunların kiraya verilmesini imkân
dâhiline sokmaktadır. Anayasa’nın 45’inci maddesine açık bir aykırılık söz konusudur,
görüşülemez efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Elitaş…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, mevcut tasarının p/3 ek 4
maddesinde zaten bu düzenleme yapılmış, tahsisin nasıl olacağı, tahsis
bedellerinin nasıl tahsil edileceğiyle ilgili bir düzenleme yapılmış. En son bu
getirdiğimiz önergede, biraz sonra işleme alacağınız önergede tahsis
bedellerinin nasıl paylaşılacağıyla ilgili bir düzenleme yapılmış. Mera ve
yaylaklarda geçici olarak yapılacak bir yapılaşmanın, bu yapılaşmanın da
sınırının ne olduğu zaten madde metninde belirli. Bu mevcut madde Komisyonda
tartışılmış, Anayasa’ya aykırı olup olmadığı da muhakkak ki orada dile
getirilmiştir. Bu verdiğimiz önerge sadece bu tahsis bedellerinin nasıl
paylaşılacağıyla ilgili bir düzenlemedir. O anlamda Anayasa’ya aykırılık söz
konusu değildir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Anayasa’nın 45’inci
maddesi şu başlığı taşıyor: “Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında
çalışanların korunması.” Madde 45, birinci fıkrayı okuyorum: “Devlet, tarım
arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek,
tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal
üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç
ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.” “Çayır ve
meraların amaç dışı kullanılmasını önlemek devletin görevidir.” şeklindeki
anayasal hükmü sizlerin bilgisine sundum.
Yine, 4342 sayılı Mera Kanunu, mera yaylak ve kışlakların hangi
anlama geldiğini gayet açık bir şekilde tanımlamıştır. Mera tanımını okuyorum
sadece: “Mera, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis
edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerdir.” Mera tanımı açık. Mera,
hiçbir şekilde bir yapılaşmaya, inşaata konu olamaz, kiralanamaz; bunlar ancak
tahsis edilebilir, köylüye tahsis edilebilir, bu amaçla kullanılmak üzere.
Şimdi, Hükûmet veya teklif sahipleri, önerge sahipleri “tahsis”
kelimesinin arkasına saklanarak “Bu yerler yirmi dokuz yıla kadar varan
sürelerle tahsis kapsamında kiralanabilir.” düzenlemesini yapıyor. Böyle bir
şey olamaz. Bu, Anayasa’nın 45’inci maddesine çok açık bir şekilde aykırıdır.
Plan ve Bütçe Komisyonunda o maddenin görüşülmüş olması, o şekilde geçmiş
olması bu önergenin Anayasa’ya aykırılığını ortadan kaldırmıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Bir
açıklama yapabilir miyim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu maddede getirilen hususlar aslında 1998
yılında çıkartılan Mera Kanunu’nda zikredilmektedir. Mera Kanunu’nun 4’üncü
maddesinden bir pasaj okumak istiyorum müsaadenizle: “Mera, yaylak ve
kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı
uygulanamaz, sınırları daraltılamaz. Ancak, kullanım hakkı kiralanabilir.
Kiralama ilkeleri yönetmelikle belirlenir.” Bu Kanun 1998 yılında çıkmış ve
kanunda açıkça belirtilmektedir. Burada sadece, önergeyle kiralanmanın nasıl
taksim edileceği grup başkan vekilimizin ifade ettiği gibi, anlatılmaktadır.
Bunun dışında bir şey yoktur ve kanuna, Anayasa’ya tamamıyla uygundur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yerleşim amaçlı değil, geçici.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Burada da
imara açılmak söz konusu değildir, kesinlikle imara açılmak söz konusu
değildir. Meraların kullanılmasının teminine yönelik en fazla binde 5’ine kadar
beş tane bakanlık tarafından oluşturulacak komisyonla belirlenecek şekildeki
kullanımlarını belirtecek bir husus getirilmektedir.
Arz ederim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, demin ki olaydan sonra artık
güvenmiyorum size.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Bakan Genel Kurula eksik bilgi verdi.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Şaşırmadım zaten.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Görüştüğümüz sıra sayısında yer
alan ek madde 4’e bakıldığında, bu yerlerde yani kiralanacak olan meralarda,
bodrum katla birlikte, 200 metrekareye kadar, 3 katlı binaların yapılabileceği
anlaşılacaktır. Yani, mera bu maddeyle açık bir şekilde imara açılıyor. Bunun
dışındaki bütün bilgiler yanlıştır. Böyle olduğu hâlde, “Merayı koruyoruz, 4342
sayılı Mera Kanunu’nda bu zaten vardır.” demek doğru değil, Mera Kanunu’nda
böyle bir şey yok. Mera Kanunu’nun doğru hükmünü Sayın Bakan okudu: “Hiçbir
şekilde özel mülkiyete konu olamaz, daraltılamaz, inşaata açılamaz.” Anayasa
hükmü doğrultusunda çıktı bu. Bu madde meraya tecavüz ediyor, merayı
yapılaşmaya açıyor, 45’inci maddeye aykırıdır, önerge görüşülemez efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Hamzaçebi’nin de
açıkladığı gibi, madde metninde bodrum kat hariç 200 metrekareyi geçemeyen
yapılaşmalar var. Madde metninin birinci cümlesini okuduğumuzda: “Mera, yaylak
ve kışlakların geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşim yeri olarak uygun
görülen…” Mera, yaylak ve kışlaklardan kim faydalanır? Hayvancılıkla uğraşan
insanlar faydalanır. O insanların o bölgedeki insani bir şekilde yaşam tarzlarını
ve faaliyetlerini sürdürebilmek için 200 metrekareyi geçmeyen geçici alanlar
inşa edilmektedir. Burada kimseye verilen değil, mera, yaylak ve otlaklarda,
kışlaklarda faaliyet gösteren insanların kullanımına açılmış iyi niyetli bir
düzenlemedir. Bu önerge de, bu kiralamanın, biraz önce Sayın Bakanın okuduğu
gibi, kiralama bedelinin kimler arasında paylaşılacağının anlaşılması için
yapılan bir düzenlemedir, Anayasa’ya aykırı bir durum söz konusu değildir.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Başkanlığımıza verilen değişiklik
önergelerinin elbette Anayasa’ya uygun olması gerekir. Ancak bu noktada
Başkanlığımızın yapabileceği değerlendirme, önergenin lafzıyla açık ve net bir
şekilde Anayasa’nın belli bir hükmüne aykırı görülmesi durumunda işleme
konulmamasıdır. Önergeyi işleme aldığımızı belirtmiştim. Bunun haricinde
Anayasa’ya uygunluk veya aykırılık tespitinde bulunulması Başkanlığımızın da
yetkisinde görülmemektedir. Teklif kanunlaştıktan sonra kanunların Anayasa’ya
uygunluk denetimiyle yetkili olan Anayasa Mahkemesi’ne de götürülebileceği
malumunuzdur.
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi okutuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Anayasa Mahkemesine gitme
konusunda bize görevimizi hatırlattığınız için size teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Hayır, size hatırlatmadım, Genel Kurula söyledim Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Böylesi nazik bir görevden
dolayı gerçekten teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben de sizin açıklamanızdan dolayı teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, devam edecekseniz
usul tartışması açacağım efendim, Anayasa’ya aykırı bir önergedir, görüşülemez.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Anayasa’ya…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, biraz önce de yaptık aynı şeyi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük 84 belli.
BAŞKAN – Usul tartışması da açabiliriz ama sonuç ne olacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce aynı
şeyi yapmadık, bir başka maddede farklı bir konuda usul tartışması yaptık.
BAŞKAN – Evet, açıyorum usul tartışmasını.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aleyhte…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Aleyhte…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Aleyhte…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Lehte…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Lehte…
BAŞKAN – Efendim, aranızda anlaşın, yoksa tutanakları istemek
durumundayım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, tutanaklara bakın
efendim, demin tutanaklara baktınız, gene öyle yapalım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Tutanak gelsin efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, usul tartışması açmadan
önce bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tutanaklara bakalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, usul tartışması açmadan
önce…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, sisteme girin,
duyulmuyor efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, usul tartışması açmadan
önce bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakınız, burada İç Tüzük’ün 84’üncü maddesinde: “Anayasaya aykırılık
önergeleri” başlığı altında “Bir kanun tasarı veya teklifinin Genel Kuruldaki
görüşülmesi sırasında tasarı veya teklifin belli bir maddesinin Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler, diğer önergelerden önce
oylanır.” deniliyor.
Şimdi, biraz önce konuştuğumuz aynı mahiyetteki önergelerde
Anayasa’ya aykırılıktan dolayı bu maddenin görüşülmeyeceği şeklinde bir ifade
yok, ki iki siyasi parti grubu da aynı mahiyette önerge vermiş, bu madde
metninin tasarı metninden çıkarılması diye önerge vermiş. Eğer Anayasa’ya
aykırı olduğunu düşünmüş olsalardı herhâlde Anayasa’ya aykırılık önergesi
verilir ve hepsinden de önce görüşülürdü. Bu durumu Başkanlığın bilgisine
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyenler sadece Sayın Elitaş
ve Sayın Aydın; aleyhte söz isteyenler Sayın Ağbaba
ve Sayın Özel.
Usul tartışması açıyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, bir
saniye.
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bakın, ben usul tartışması
açtım. Biraz önce de usul tartışması açtık, siz sıralamayı tayin etmek
açısından tutanakları getirttiniz. Ayrıca, usul tartışması açan benim, aleyhte
söz isteyen benim, benim adımı da okumuyorsunuz.
BAŞKAN – Partinizden aleyhte söz isteyenler “Sayın Ağbaba ve Sayın Özel” diyorum zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanakları görelim efendim, tutanakları.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – İlk ben istedim efendim, ilk ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İlk Aytuğ Bey istedi, ondan sonra ben
istedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Biraz önce tutanaklardan tespit
ettiniz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Önce ben istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki efendim, tutanakları istiyorum efendim, tutanakları.
Maksat hasıl olmuştur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.58
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Usul tartışması açmıştık, sıra meselesiyle ara vermiştik.
Evet, şimdi tutanakları okuyorum:
“Başkan – Evet, açıyorum usul tartışmasını.
Özgür Özel (Manisa) – Aleyhte…
Veli Ağbaba (Malatya) – Aleyhte…
Aytuğ Atıcı (Mersin) – Aleyhte…
Ahmet Aydın (Adıyaman) – Lehte…
Mustafa Elitaş (Kayseri) – Lehte…
Başkan – Efendim, aranızda anlaşın, yoksa tutanakları istemek
durumundayım.
Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul) – Hayır, tutanaklara bakın
efendim, demin tutanaklara baktınız, gene öyle yapalım.
Aytuğ Atıcı (Mersin) – Tutanak gelsin efendim.”
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun, Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, efendim, tutanaklara
baktınız. Gerçekte bu işin ideal olanı bu lehte ve aleyhte olan taleplerin
iktidar ve muhalefet grupları arasında paylaştırılmasıdır. Ama maalesef böyle
bir yönetim başarısını burada sergileyemiyoruz. Yani, burada örnek veriyorum,
şimdi, tüm sözleri neredeyse muhalefet almış, iktidarın bir tane var.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Demin de öyleydi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Üç taneyi Cumhuriyet Halk
Partisi almış, doğru değil, Milliyetçi Hareket Partisi konuşmak durumunda,
Barış ve Demokrasi Partisi konuşmak durumunda.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – İki lehte iki aleyhte.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Herkes sizin tutumunuz hakkında
görüşünü ifade etme olanağına sahip olmalıdır, bu birincisi.
İkincisi, biraz önce de aynı hata yapıldı, şimdi de aynı hata
yapılıyor. Ben sizin tutumunuzun İç Tüzük’e aykırı
olduğu düşüncesiyle usul tartışması açıyorum. Yani, ben konuşma talep ediyorum
ama siz tutanak sırasına bakıyorsunuz “Sizin adınız burada yok ya da 5’inci,
6’ncı sırada.” diyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkan? Talep eden
kişi benim. Yani, burada 1’inci olarak aleyhte söz hakkının benim olması
gerekir.
BAŞKAN – Tamam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Biraz önce konuştum ama
tutanaklara benim adım 2’nci sırada geçmiş olduğu için siz 2’nci aleyhteyi bana verdiniz, bu yanlış.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tutanak dediniz, tutanak istediniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Tutanağı siz istediniz.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, tutanağı isterseniz tekrar okuyayım:
“Efendim, aranızda anlaşın -biraz önce siz bahsettiniz ya- yoksa tutanakları
istemek durumundayım.” Bunun haricinde ne yapabilirim? “Anlaşın” diyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye efendim.
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Hamzaçebi, lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki, tamam, ben susuyorum.
BAŞKAN – “Anlaşın” diyorum, anlaşmıyorsunuz. Milliyetçi Hareket
Partisi söz istemedi, geriye kalan bir Cumhuriyet Halk Partisi, bir iktidar
partisi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Söz istedik, kayıtlara geçmemiş Başkanım.
BAŞKAN – İkişer tane söz istenmiş. Burada yapılması gereken, sizin
isteğinize göre Sayın Ağbaba veya Sayın Özel’in
yerine size vereceğiz, vermemiz gerekir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, hayır Sayın Başkan,
bakın…
BAŞKAN – Nasıl yapmamız gerekir? O zaman anlaşın iktidar
partisiyle, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, bir saniye. Ama bakın
şunda önce mutabık kalalım: Usul tartışmasını talep eden kişinin doğal olarak
söz hakkı vardır. Yani tutanakta talep ediyorum, etmiyorum…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, ben sizin söz hakkınız olmadığını
söylemiyorum ki.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama “Anlaşın.” diyorsunuz bana,
“Özgür Bey’in veya Veli Bey’in yerine konuşun.” diyorsunuz. Bu olur mu Sayın
Başkan?
BAŞKAN – Peki, ikinci olarak kime vereceğiz aleyhte, onu
belirleyelim. Tamam, tutanaklar kaldı burada. Anlaşın Adalet ve Kalkınma Partisiyle.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, hayır, bakın, ben…
Sayın Başkan, lütfen bakın, konuyu etraflıca anlatırsanız Genel Kurul daha iyi
değerlendirir. Biraz önce siz hiçbir isteğe bakmaksızın tutanakları istediniz.
Ben de size tutarlı olmanız açısından “O zaman şimdi de tutanakları isteyin.”
dedim. Yoksa ben tutanaklara göre işlem yapılması gerektiğini düşünmüyorum. Bu
konu…
BAŞKAN – Peki, Sayın Hamzaçebi, nasıl verelim sözü? Sizin
söylediğiniz gibi verelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, izin verir misiniz
cümlemi bitireyim. Cümlemi bitireyim efendim. Böyle bir sorun yaşıyoruz
sizinle.
BAŞKAN – Bitirin, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Genellikle cümlemi bitirmeden
müdahale ettiğiniz için anlaşamıyoruz gibi bir konu oluyor.
Doğru olan, dört konuşmanın iktidar ve muhalefet grupları arasında
paylaştırılmasıdır. Herkesin bir yarışa girip burada “Ben istiyorum, ben
istiyorum.” gibi söylemesine gerek yok. Bu Meclis herhâlde bunu başarabilir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tamam Sayın Başkan, itirazımız yok
ona yani bir itirazımız yok.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, Milliyetçi Hareket Partisi istemedi.
Dolayısıyla iki aleyhte siz, iki de lehte Adalet ve Kalkınma Partisine söz
vermem gerekiyor. Ben tutanakları isteyeceğimi söylemeden önce “Aranızda
anlaşın.” diye söyledim, tutanaklarda var. O zaman birinci konuşmacı sizsiniz,
ikinci konuşmacıyı siz belirleyin, iki de Adalet ve Kalkınma Partisinden lehte
söz isteyelim, kim konuşacaksa.
Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, bakın, burada dört
siyasi parti var. Birisi…
BAŞKAN – Efendim, istemiyorlar, anladım da istemiyorlar Sayın
Hamzaçebi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen Sayın Elitaş…
Sayın Hamzaçebi, aleyhte buyurun lütfen.
XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
(Devam)
2.- Görüşülmekte olan kanun
teklifinin 73’üncü maddesinin (p) bendinin (3) no.lu alt bendiyle ilgili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin
işleme alınmasının İç Tüzük’e uygun olup olmadığı
hakkında
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce ayakta söyledim. Bahsettiğim konudan sonra siz bir
değerlendirme yaptınız, o değerlendirme üzerine tekrar bir değerlendirme
yapacağım. Siz tekrar ikinci konuyu yani bu usul tartışmasına ilişkin konuyu
değerlendirerek “Aranızda anlaşın dedim, anlaşamadığınız için bu durum doğdu.”
anlamında bir değerlendirme yaptınız. Tekrar ediyorum, bir önceki usul
tartışmasında siz hiçbir gruba sormadan, aranızda anlaşın demeden “Tutanakları
alıp bakacağım.” dediniz yani bundan hiç söz etmiyorsunuz Sayın Başkanım.
Medeni bir şekilde bu konuşmalar herkes arasında paylaştırılabilir. Herhâlde
Başkanlık Divanı ve buradaki 4 siyasi parti grubu bunu başarabilecek
durumdadır. 4 siyasi parti grubu bunu başarabilir ama Başkanlık Divanı, Sayın
Başkan, bu öncülüğü gruplara maalesef yapmıyor.
Değerli milletvekilleri, maddenin kendisi esasında Anayasa’ya
aykırıdır. Anayasa’nın 45’inci maddesi meraların korunması konusunda devlete
görev yüklemiştir. Meralar amaç dışı kullanılamaz. Meranın tanımının ne olduğu
da 4342 sayılı Mera Kanunu’nda açık bir şekilde tarif edilmiştir. Bu tarife
göre mera, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen
veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerdir. Aynı kanunda yaylak
tanımlanmıştır. Yaylağın tanımı: Çiftçilerin hayvanlarıyla birlikte yaz
mevsimini geçirmek, hayvanlarını otlatmak ve de otundan yararlanmak için tahsis
edilen yerdir. Kışlak yine, hayvanlarıyla birlikte çiftçilerin kışı geçirmek
üzere konakladıkları, hayvanlarını otlattıkları ve otundan yararlandıkları
yerdir. Gerek Mera Kanunu’na göre gerekse bu kanunda sizin Hükûmetiniz
döneminde, 2013 yılında yapılan bir değişiklik var bu tanımların olduğu
maddede. Bakarsanız, bu amaç dışında bu yerler kullanılamaz. Eğer herhangi bir
şekilde amacı dışında kullanılan bir yer var ise tekrar bunları mera, yaylak ve
kışlağa dönüştürmek için gerekli olan harcamalar burayı bozanlardan tahsil
edilir ve buraları mera, yaylak ve kışlağa dönüştürülür; kural budur. Buralar
özel mülkiyete konu olamaz, sadece bu amaçlar için köylüye tahsis edilir.
Bakın, anahtar kavram “tahsis”tir. Tahsis olan,
tahsise konu olan bir yer hiçbir şekilde kiralama konusu olamaz. Siz, buraya,
madde metnine -önerge değil, önergede de aynı şeyi tekrar ediyorsunuz- bu
yerlerin yirmi dokuz yıla kadar tahsis kapsamında kiralanabileceğini söyleyerek
Anayasa hükmüne aykırı hareket ediyorsunuz.
Yine, bu yerlerde 3 kata kadar, 200 metrekareye kadar bina inşa
edilebileceğini söylüyorsunuz. Maddenin başına konulmuş olan “Geçici yerleşim
amacıyla bu yerlerde bina yapılır.” ifadesi gerçek niyeti gizlemeye yetmiyor.
Geçici yerleşim amacıyla 3 katlı betonarme bina yapıyorsunuz. Bunun neresi
geçici yerleşim? Mızrak çuvala sığmıyor değerli arkadaşlar. Açıkça Anayasa’ya
aykırı bu.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi fazla uzatmayacağım. Önerge
metni de fazla bir şey getirmiyor, bunu daha kurumsal bir hâle getiriyor. Bir
tek “irtifak hakkı” ibaresini oradan çıkarıyor ama kiralamayı olduğu gibi
muhafaza etmek suretiyle madde metninde yer alan Anayasa’ya aykırılığı devam
ettiriyor.
Buralarda niyet buraları köylüye kullandırmak olsa, hayvancılık
yapan vatandaşımıza kullandırmak olsa, onların o yerlerde var olan o geçici
yapılarını biraz iyileştirmek, biraz daha kaliteli hâle getirmek olsa, buna da
“Evet.” diyeceğiz ama niyet o değil. Niyet, bu meraları, yaylaları, kışlakları,
buralardaki yapılaşma alanlarını köylünün elinden alarak varlıklı kimselere
vermektir yani köylü dışındaki kimselere vermektir daha doğrusu. Dolayısıyla
amacı dışında kullanılmasını sağlamaktır. Niyet iyi değildir. Niyet, köylünün
elinden bu yerlerin çıkmasına ve bu yerlerin doğal karakterinin bozulmasına
yöneliktir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Evet, lehte söz isteyen Mustafa Elitaş,
Kayseri Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Usul tartışmasında üç dakika söz veriyorduk ama yanlışlıkla beş
dakika verdik. Buyurun, size de beş dakika veriyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yaptığımız usul tartışmasının esası İç Tüzük 84’üncü maddeye göre ama 63’üncü
madde çerçevesinde yapılıyor.
63’üncü madde açık: “Görüşmeye yer olup olmaması…” Görüşmelerine
başladık zaten konuyla ilgili. “…Başkanı gündeme veya Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışma usullerine uymaya davet…” Zaten Meclisimizin değerli
milletvekillerinin verdiği oylarla gündem belirlenmiş. “…bir konuyu öne alma
veya geriye bırakma gibi usule ait konular…” Ki o da grup önerileriyle
getirildi. Grup önerilerinde araştırma önergelerinin konuşulması, gündemden
vazgeçip bu araştırma önergelerinin konuşulmasından sonra yapılması
şeklindeydi. O da, grup önerileri, bildiğiniz gibi, usul tartışması
çerçevesinde 63’üncü madde doğrultusunda görüşülüyor; onu da geçtik. “…diğer
işlerden önce konuşulur.” Yani şu anda 63’e göre usul tartışması açmamız
yersiz.
İç Tüzük’ün 84’üncü maddesi: “Anayasa’ya
aykırılık önergeleri diğer önergelerden önce konuşulur.” Şimdi, bu önergeyi,
yani görüşmekte olduğumuz tasarının ek 4’üncü maddesindeki, mera ve yaylaklara
ilişkin olan önergeyi savunan milletvekili -ki Cumhuriyet Halk Partisinin
önergesini savunan milletvekili- Anayasa’ya aykırılıkla ilgili bir şey ifade
etmedi. Madde gerekçesine baktığımda, Anayasa’ya aykırılıktan dolayıdır… Madde
metnine baktığımızda, çıkarma önergesine baktığımızda, Anayasa’ya aykırılıktan
dolayı olduğu da ifade edilmemiş. Eğer “Bu madde Anayasa’ya aykırıdır.” diye
ifade edilseydi, 84’üncü madde gereğince bütün önergelerden önce konuşulacaktı
ama gerekçeye baktığımızda, “Anayasa’ya aykırılık” ifadesi gerekçesinde
gösterilmiş ama çıkarma maddesinde, diyelim ki bu maddenin Anayasa’nın 45’inci
maddesine aykırı olduğundan dolayı görüşülemeyeceği şeklinde bir önerge ifade
etmiş olsalardı zaten bu şekilde görüşülmüş olacaktı ve usul tartışmasına da
gerek kalmayacaktı.
Bir de değerli milletvekilleri, bakınız, İç Tüzük’ün
63’üncü maddesi bir sıralama ortaya koymuş. Biraz önce söylediğim gibi, öne
alma, gündeme davet etme gibi konularda Başkanlığın tutumuyla ilgili herhangi
bir usul tartışması açmaya yetkisi yok. “Bu yolda bir istemde bulunulursa onar
dakikadan fazla olmamak şartıyla…” Ki bugüne kadarki uygulamalar hep üç
dakikaydı, Sayın Başkan bu sefer beş dakika verdi, “Yanlışlıkla verdim beş
dakikayı.” diye ifade etti. Gelenek hâline gelmiş, yaklaşık dört yıldır falan
üç dakikalık bir usul tartışması yapıyoruz. “…en çok ikişer kişiye söz
verilir.” yani lehte 2, aleyhte 2 kişiye. Başkanlık Divanı şu anda da olduğu
gibi dört siyasi parti isterse belki birer kişiye… Anlaştıkları takdirde bunu
da yapıyor ki grup önerilerinde de bunları yapıyoruz. En çok ikişer kişiye söz
verilebilir. Başkanlık Divanı bir lehte, bir aleyhte de usul tartışmasında söz
verebilir. Nasıl ki “Onar dakikayı geçmemek üzere” diyen ifadede üç dakikayı
gelenek hâline getirdiyse Başkanlık Divanı da 4 kişinin konuşacağı şeklinde bir
usulü, “En çok ikişer kişiye.” diye bir lehte, bir aleyhte de bunu ifade ederek
uygulama imkânı bulmuş olabilir. Nitekim, bu da İç Tüzük 84’üncü madde
çerçevesinde Anayasa’ya aykırılık önergelerinin olup olmadığı, maddenin
Anayasa’ya aykırı olup olmadığı konusunda bir usule ilişkin bir tartışmaysa iki
kişiye de verebilir diye düşünüyorum. Bizim buradaki tasarı metnindeki maddemiz
ile ilave ettiğimiz önergede şu ana kadar yapılmış mera ve yaylaklarda amacına
uygun olarak yerleşim yeri için -ki 200 metrekareyi geçmemek üzere, bu da bir
komisyon vasıtasıyla gerçekleştirilecek- mevcut madde metninde bunların tahsis
bedellerinin ne olduğuyla ilgili sınır yoktu. Şimdi bununla ilgili bir alt
sınır getirilmiş ve alt sınırda da yapılmış yapılar ve yapılacak yapılar varsa,
komisyon marifetiyle verilecek izin çerçevesinde, bunların kiralarının alt
sınırı tespit edilmiş. Alt sınırı tespit edilen kiraların da nasıl
paylaşılacağı açık ve net bir şekilde önergeyle düzenlenmiş. O anlamda
baktığımızda Anayasa’ya aykırı bir durumun olmadığını ifade ediyorum.
Başkanlığın da Anayasa’ya aykırı olmadığı yönündeki açıklamaları da doğru.
Komisyonda Anayasa’ya aykırılık tartışması varsa yapılmış. Genel Kurulda
Anayasa’ya aykırılık önergesi verilmediğinden dolayı bunun yolu bellidir.
Burada, Meclisin iradesi doğrultusunda siyasi partilerin Anayasa Mahkemesine
başvuru hakları vardır. Bu çerçevede yapılacak işlem, önergenin Türkiye Büyük
Millet Meclisinin takdirine bırakılması, diğer partilerin görüşlerinin
hilafında bir sonuç çıktıysa Anayasa Mahkemesine itirazda bulunulması
gerekmektedir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Aleyhte söz isteyen İlhan Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi tekrar ilerleyen bu saatte saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Evet, bugün Mera Kanunu’yla ilgili görüşlerimizi ifade ediyoruz.
Mera Kanunu’nun sayın grup başkan vekilimin ifade ettiği gibi Anayasa’ya aykırı
olduğu kısımlarına hiç değinmeden kanunla ilgili bazı konularda sizlerle
fikirlerimi, görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 4342 sayılı Mera Kanunu 25/02/1998 yılında
çıkarılmış. O günden sonra çok önemli olmayan değişikliklerle bugünlere kadar
gelinmişti. Ben, ayrıca Mera Komisyonunda da çalışmış bir arkadaşınız olarak
söylüyorum, en son Tarım Komisyonunda 27/02/2013 tarihinde 6443 sayılı bir
değişiklikle karşımıza gelindi. Bunlardan bir tanesi: Meraların vasıfları
bozulmuşsa bu vasıfları bozanlar tarafından yaptırılması, oradaki ilgili
gelirlerin de köylere veya il özel idaresine verilmesiydi. Birinci değişiklik
buydu.
Arkadaşlar, ikinci değişiklik: 4342 sayılı Kanun’un 12'nci
maddesine bir fıkra eklenmişti. Bu da, hayvancılık için gerekli bakım, barınma,
su ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu hayvancılık tesisleri kurulabilir. Bu
tesislerin taban alanı, kiralanacak alanın yüz ölçümünün yüzde 1’ini geçemez.
Bu oranı Bakanlar Kurulu artırabilir. Masumane diye düşündük çünkü
köylülerimizin, vatandaşlarımızın yaylada evleri vardı, haklı olarak
-hayvanlarını barındırma anlamında- burada kendilerinin de barınması gerekiyordu
ve biz, bunu bu 12’nci maddeye ekledik ama bunun arkasından bunun geleceğini de
kalbimizden geçirmedik değil. “Neden?” diyeceksiniz. Hemen akabinde, işte
bugünkü teklif geldi. Ne geldi? “Mera, yaylak ve kışlak alanları geleneksel
kullanım amacıyla geçici yerleşme yeriyle.” ifadesi getirilerek buralar için
özel imar yapacaksınız, projeyi hazırlayacaksınız ve geleceksiniz, burada
konutlar yapacaksınız.
Arkadaşlar, yani bu konuda… Tamam, tarımın bittiğini kabul
ediyoruz. hayvancılığın da bu noktaya geldiğini, saman ithal edilecek noktaya
geldiğini, bunu da kabul ediyoruz ama lütfen, köylerimize ait bu meraların
elden çıkmasına bu kadar seyirci kalmayalım. Yani, dört ay önce gelen bir
yasanın akabinde, bu defa “efendim, yerleşim yeri yapılabilmesi için,
projelerle gelirseniz turizm alanları yapmanız için”, yok “alt şeyi 200
metrekare, üstüne 3 kat” şeklinde tüm mera alanlarının elimizden çıktığını
ifade etmek istiyorum.
CELAL DİNÇER (İstanbul) – Yakında plazalar yapılır, AVM’ler yapılır, hiç merak etmeyin.
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – Arkadaşlar, Erzurum Aşkale’de, Bursa
Yenişehir ilçesi Yeni Mahalle ve Gündoğan’da, Karaköy, Karacaali,
Mustafakemalpaşa, Orhangazi köylerinde aynı durumlar söz konusu yani önceden bu
konular ortaya geliyor, arkasından bununla ilgili düzenlemeler geliyor.
“Nedir?” derseniz, bu yerlerde -arkadaşlarımız inceleyebilir, açıp sorabilir-
ihaleye çıkardılar; köyün ihtiyacı olduğu hâlde, köyün ortak malı olduğu hâlde
bir şahıs geldi, aldı. Vatandaşlar, köylüler bunu, bu yerleri vermemek için
üzerinde kendileri çaba sarf ederek ödeyemeyecek miktarda burasında ihaleye
girdiler. Ne oldu? Bunlar iptal edildi. Yani, bunlara artık meydan verilmemesi
gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Ve son olarak tabii ki, Sayın Tarım Bakanının, ilgili bir iş
adamıyla, AKP’li bir iş adamıyla İnternet’e düşen konuşmalarının da… Bu konuyla
ilgili de soru önergesi verdim Sayın Bakana “Bu doğru mudur?” Bu konuyla
ilgili, basında yer alan haberlerle ilgili görüşlerini de sordum. Doğruluğunu
bilmiyorum ama benim bu sorularımın doğru olmasını gerektiren neden arkadaşlar,
işte bu. Diyor ki Sayın Bakanla iş adamı görüşürken: “Meralar çok değerli,
petrolden daha değerli. Bunları köylülere, çiftçilere veremeyiz. Sizi seviyorum
Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum, devrim niteliğinde bir mera kanunu
çıkarttınız.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) – O zaman, bizim de bunlara inanmak
durumunda olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum, sağ
olun, var olun. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Lehte söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, gecenin bu saatinde usul tartışması… Hem sürelerin biraz
daha herhâlde üç dakikadan beş dakikaya çıkması hem de aslında Sayın Başkanım,
İç Tüzük 63’e göre ikişer kişi verme zorunluluğu yok, “en fazla ikişer kişi”
diyor. Dolayısıyla, birer kişi de belki bu işe yeterli açıklık getirebilirdi,
bundan sonraki süreçte bu da uygulanabilir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, öncelikle şunu ifade edeyim: Bir defa
burada bir niyet sorgulanmasına girildi, özellikle bir niyet okuyuculuğuna
âdeta girildi, işte “Sizin niyetiniz bu değil de şu.” demek istendi. Burada
bizim yaptığımız düzenleme tamamen o yöre köylüleriyle alakalı, orada
hayvancılıkla iştigal eden kesimleri rahatlatan bir çözüm ve bunu yaparken de
tabii ki Anayasa’nın 45’inci maddesiyle alakalı olarak bir aykırı durum da söz
konusu değil. Orada, tarım arazileriyle, çayır ve meraların amaç dışı kullanımı
söz konusu değil, amacına uygun bir şekilde kullanımı söz konusu. Şu anda,
birçok yörede, birçok otlakta, yaylakta var olan fiilî bir durum da var ama bu
durum çok daha ciddi sıkıntılara sebebiyet verebilir. Bunun kontrolü yok, bunun
düzeni yok, intizamı yok. Bununla ilişkin olarak, özel idareden, valiliklerden
başka türlü destekler de alamıyorlar, elektrik gibi, su gibi başka sıkıntılar
da alamıyorlar. Burada bizim yaptığımız, tabii ki merayı, yaylağı, otlağı amacı
dışında kullandırmak değil; tamamen de amacına uygun ama bunu kullanırken de o
işle iştigal edenleri rahatlatmak tarzında, çok daha iyi bir şekilde, çok daha
rantabl yapmak lazım.
Özellikle bu yapıların yöresel mimariyle olması şartı kanunda
düzenleniyor. Yine aynı şekilde yöresel malzeme kullanılması, bu yapıların
geçici yapı olması, bu yapıların binde 5’i aşmaması gibi hususlar zaten mevcut
kanunda dercedilmiş durumda, şu anda görüştüğümüz bu
tasarıda dercedilmiş durumda.
Dolayısıyla, belli bir alanı aşmayacak, belli bir süreyi
geçmeyecek, yöresel malzemeyle ve yöresel mimariye uygun bir şekilde, işte o
bir barınak tarzında, o işle iştigal eden insanların bir şekilde, daha rahat
bir şekilde meradan, otlaktan, yaylaktan istifade etmesini sağlayacak bir
durum.
Yine, aynı şekilde, getirdiğimiz önergeyle de 3194 sayılı İmar
Kanunu’nun ek 4’üncü maddesinin uygulaması sırasında bu madde kapsamında kalan
yerlerle alakalı. Bunların yıllık kira bedellerinin ne kadar olacağını,
bunların amacını, kullanım şeklini falan getiren bir düzenleme de değil önerge.
Önerge, kira miktarıyla alakalı; bunların yıllık kira bedellerinin ne kadar
olacağı, tahsil edilen kira bedellerinin hangi idareye, ne oranda verileceği
konularındaki tereddütleri gidermek adına ve bunu bir nizama, bir intizama
oturtmak adına verilen bir önerge. Yoksa, meraların amaç dışına çıktığı gibi
bir iddia, doğru bir iddia değil.
Bir başka husus, yine usul açısından. Tabii ki İç Tüzük’ümüzün 84’üncü maddesi, Anayasa’ya aykırılık
önergelerinin ne şekilde, ne zaman görüşüleceğini çok iyi, net bir şekilde
ifade ediyor. Bunun için, eğer Anayasa’ya aykırılık önergesi olmuş olsaydı, bu
Anayasa’ya aykırılık önergesi diğer önergelerden önce görüşülüp karara
bağlanırdı ama böyle bir önerge de yok ama böyle bir iddia var. Bu iddianın da
gerçek dışı olduğunu biz zaten ifade ettik. Kaldı ki bu saatten sonra zaten
Başkanlık Divanının bu Anayasa’ya aykırılıkla ilgili bir karar vermesi de söz
konusu değil, böyle bir şey de mümkün değil. Bu iddiada olan arkadaşlarımızın
bu saatten sonra, kanun çıktıktan sonraki gideceği yol bellidir ama ben sadece
ve sadece şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Tamamen hayvancılıkla
iştigal eden insanların otlaklarda, yaylaklarda, kışlaklarda, meralarda bu işi
çok daha rahat bir şekilde yapıp ve bu köylüyü, hayvancılıkla iştigal edenleri
koruma altına almak adına, onların derdine derman olmak adına biz bunu yapıyoruz.
Onun dışında, Anayasa’nın 45’inci maddesinin ihlali söz konusu
değil diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir açıklama
yapabilir miyim efendim?
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İki şey söyleyeceğim:
Birincisi, “Bu usul tartışmasında 4 kişinin konuşması fazla.” şeklinde bir
değerlendirme yaptı Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkan vekilleri.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – “Şart değil.” dedim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Meclisin teamülleri, açılan
usul tartışmasında 2 lehte, 2 aleyhte konuşma yapılmasıdır. Doğrusu, bunu
yadırgadığımı ifade ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – “En çok iki kişi.” diyor yani.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Teamülleri bari ellemeyin ya!
BAŞKAN – Yerleşmiş bir teamül var, doğru.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İkinci olarak söyleyeceğim
şudur: Meralarda, yaylaklarda, kışlaklarda köylümüzün, hayvancılık yapan
vatandaşımızın yapılaşmasında bir sorun yok. Elbette onların orada geçici
yapıları vardır. Bu yapılara hukuki bir temeli kazandıralım ama maddeye
dikkatle bakılırsa, madde, bu vatandaşlarımız dışında, talep eden herkese bu
yerlerin kiralanabileceğini söylüyor, problem buradadır. Eğer niyetiniz sadece
köylülerimize, hayvancılık yapan vatandaşlarımıza bu yerlerde 3 katlı yapı
yapma imkânı vermek ise gelin, onu buraya yazalım açıklıkla. O burada yok.
“Talep sahiplerine kiraya verilir.” diyorsunuz. İsteyen herkese yani. Yanlış olan
bu. Köylünün, hayvancılık yapan vatandaşımızın, elinden çıkmasına neden olacak
bu.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun tasarı ve teklifleri üzerinde verilen
değişiklik önergelerinin taşıması gereken şartlar İç Tüzük’ün
87’nci maddesinde gösterilmiştir. Bu kapsamda verilen ve İç Tüzük şartlarına
uygun bulunan önergeler işleme alınmaktadır. İşlemini gerçekleştirdiğimiz
değişiklik önergesi de işleme alınmış bulunmaktadır. Bir değişiklik önerisinin
ancak yazılı lafzıyla Anayasa’nın belli bir hükmüne açık ve net bir şekilde
yoruma veya değerlendirmeye yer bırakmaksızın aykırı olması hâlinde işleme
alınmaması söz konusu olabilir. Usul tartışmasından önce açıkladığım nedenlerle
ve şimdiki ifade ettiğim çerçevede, tutumumda bir değişiklik olmadığını Genel
Kurula belirtmek istiyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin
(p) bendinin (3) numaralı alt bendiyle 3194 sayılı İmar Kanununun
değiştirilmesi öngörülen ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının sekizinci
cümlesinde geçen “bu yerlerin kiralanmak ve irtifak hakkı tesis edilmek
suretiyle tahsisine, tahsis sürelerine, tahsis bedellerine, tahsil edilen
bedellerin kullanım şekline,” ibaresinin; “bu yerlerin kiralanmak suretiyle
tahsisine, tahsis sürelerine, yıllık kira bedeli taşınmazın emlak vergisine
esas metrekare birim bedeli toplamının yüzde birinden az olmamak üzere tahsis
bedellerinin belirlenmesine, tahsil edilen bedellerin yarısı Hazine payı olarak
genel bütçeye gelir kaydedilmek, diğer yarısı ise ilgili belediyeye veya il
özel idaresine ait olmak üzere gelirlerin kullanım şekline,” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) –
Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle; 3194 sayılı İmar Kanununun ek 4 üncü maddesinin
uygulanması sırasında; bu madde kapsamında kalan yerlerin yıllık kira
bedellerinin ne kadar olacağı, tahsil edilen kira bedellerinin hangi idareye ne
oranda verileceği konularında karşılaşılabilecek tereddütlerin ve yaşanabilecek
ihtilafların önlenmesi amacıyla, bu konularda açıkça düzenleme yapılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunacağım:
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Altay, Sayın Dinçer, Sayın
Demiröz, Sayın Özkan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Eyidoğan,
Sayın Özel, Sayın Toprak, Sayın Gümüş, Sayın Özdemir, Sayın Acar, Sayın Ağbaba, Sayın Aksünger, Sayın
Çam, Sayın Öz, Sayın Güven, Sayın Dibek, Sayın Aydın.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin (r) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Oktay Vural Cemalettin Şimşek
Kütahya İzmir Samsun
"1) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri
Birliği Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"f) Faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi ücretleri ile
ilgili rehber tarife teklifi hazırlayarak Birlik Merkez Yönetim Kuruluna
göndermek,"
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyette, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/r-1 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa Moroğlu
Eskişehir İstanbul İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Aytuğ Atıcı
İzmir Manisa Mersin
Kadir
Gökmen Öğüt Ramazan Kerim
Özkan
İstanbul Burdur
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Veli Ağbaba Binnaz
Toprak Erdal Aksünger
Malatya İstanbul İzmir
Ertuğrul
Kürkcü Haydar
Akar
Mersin Kocaeli
BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Ramazan
Kerim Özkan, Burdur Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) – Laf atayım mı ağabey?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – İstediğiniz kadar atın.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; arkadaşım laf atmayla
başlamak istiyor. İstediğiniz kadar laf atabilirsiniz, müsait. Ancak, her lafın
da karşılığı var değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce diş hekimlerinin
fiyatlandırmasıyla ilgili bir önerge… Biz bunun yapılmasına gerek görmüyoruz,
kanun maddesinden çıkarılmasını istiyoruz çünkü vatandaş zaten dişini sıka sıka
ağzında diş kalmadı, yapılacak diş de yok. Diş yaptırsa da vatandaşımız,
dişçilerimiz para toplayamıyor çünkü vatandaşta para kalmadı. (CHP sıralarından
alkışlar) Bunu hep beraber biliyoruz çünkü ürettiği ürün para etmiyor, sattığı
materyal para etmiyor, eti para etmiyor, sütü para etmiyor, buğdayı para
etmiyor. Yani para nasıl yapıyor? Yaptığı masrafı ancak alabiliyor, böyle bir
durum söz konusu. Bunlarla ilgili bir iyileştirme yapmadık.
Diş hekimleri diyoruz… Bakın, torba yasayı görüşüyoruz, veteriner
hekimler için bir şey yapmadık, veteriner sağlık teknisyenleri için bir
iyileştirme yapmadık, ziraat mühendisleri için yapmadık, ziraat teknikerleri,
ziraat teknisyenleri için yapmadık, zooteknistler
için, gıda mühendisleri için… Açın Twitter’larınızı,
açın maillerinizi, hepsinde ziraat mühendisleri, zooteknistler,
gıda mühendisleri sizlerden bir şeyler bekliyorlar, bir müjde bekliyor. Kadro
anlamında müjde bekliyor, özlük hakları anlamında müjde bekliyor ama bunlarla
ilgili bir iyileştirme şu ana kadar yapılmış değil. Bunun üzüntüsünü yaşıyoruz,
bu yapılmalıydı, bu Meclis bunu yapmalıydı. Aranızda ziraat mühendisleri var,
veteriner hekimler var, gıda mühendisleri var, zooteknistler
var. Yani, ne müjde götüreceksiniz? Yarın, burada, Meclis bitiyor, kapanıyor;
bölgelerinize gideceksiniz, bazıları tatil beldelerine gidecek, o vatandaşa ne
diyeceksiniz, üreticiye ne diyeceksiniz, yaylalarda çalışan insanlarımıza ne
diyeceğiz?
Bakın, arkadaşlar, yaylalarda tehlike görüyoruz, yaylalarda
yapılaşma diyorsunuz, 3 kat yapılaşma. Yapılaşma, sıfırdan 3 kat mı, yamaçtan 3
kat mı? Yapılaşma var, 9 kat. Yamaca veriyor sırtını, önden giriyorsunuz 3 kat,
alttan giriyorsunuz 9 kat. Bir yapılaşma söz konusu, yaylaların bozulması söz
konusu. Biz, onun için, köylülerimizin oradaki bir ağılına, yaptığı araç ve
gereçler için koyacağı bir sundurmaya karşı değiliz kesinlikle. Yaylalar
korunsun, meralar korunsun istiyoruz. Meralar hepimizin ortak malı, Türkiye
Cumhuriyeti’nde yaşayan 76 milyonun ortak değeri bu meralar. Bu meralar
korunsun. Bakın, meralar korunmuyor arkadaşlarım. Meralar, bakım anlamında
korunmuyor, hayvancılık anlamında korunmuyor. Bunun için, bütün niyetimiz bu
meraların korunması anlamındadır. Yapılaşmaya müsaade etmeyelim. O yerlere
bakıyorsunuz, Toprak Koruma Kanunu yapıyoruz toprak korunmuyor, Mera Kanunu
yapıyoruz mera korunmuyor. Gidin şuradan, çıkın, Polatlı’ya kadar gördüğünüz
topraklar, birinci sınıf tarım arazileri, inşaatlarla dolu. Nedir bu? Bir
toprağın olması için yüz yıllar gerekiyor. İkinci konut, üçüncü konut, dördüncü
konut… Bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Toplu konut var, toplu konut gayet
güzel, bu yapılması gereken ama yatay bir yapılaşmaya geçiliyor, binlerce dönüm
arazi, tarımda kullanmamız gereken arazimiz perişan ediliyor. Bunun için,
feryadımız bunun için.
Değerli arkadaşlarım, bakın, müjde götürün dedim. Yani,
önergelerimiz kabul edilmiyor, önerilerimiz kabul edilmiyor. “Uyarı, öneri
yok.” diyorsunuz; uyarı, öneri çok arkadaşlar ama kabul etmiyorsunuz. Ben
buraya geldim, on iki yıldır milletvekiliyim, bir tane, Cumhuriyet Halk
Partisinin veya Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge sizler tarafından
kabul edilmedi.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Edildi ya, edildi, daha dün edildi.
CELAL DİNÇER (İstanbul) – Yanlışlıkla edildi.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Bakın, şimdi, o, bir yanlışlıkla
kabul ettiğiniz önerge oluyor. Arkadaşlar, onları görüyoruz ama burada ortak
aklı kullanmamız gerekiyor, ortak akıl kullanılmıyor. Söylemde geliyoruz,
konuşuyoruz aramızda, kuliste konuşuyoruz “Haklısınız ama zamanı var…” Arkadaşlar,
o zaman bu zaman.
Değerli arkadaşlarım, onun için, bakın, bu önerge kanun
maddesinden çıkarılması önergesi. Güzellik yapmak için zamanımız var, önümüzde
zamanımız var. Bakın, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, ziraat
teknisyenleri, sağlık memurları sizlerden özlük hakları anlamında ve kadro
anlamında bir iyileştirme bekliyor.
Ben, Komisyon üyesi arkadaşlarıma, Tarım Komisyonu üyesi
arkadaşlarıma da sesleniyorum: Onların bir önerge vermelerini, o önergelerin de
muhalefet tarafından destekleneceği müjdesini vermek isterim.
Buraya uyumaya gelmedik, iş yapmaya geldik. Hepinize saygı, sevgi
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Başkanlık Divanına seçilen Bolu
Milletvekili Fehmi Küpçü Bey’e başarılar diliyoruz. Kendisini kutluyorum.
(Alkışlar)
Aynı mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Ertuğrul Bey, sakin…
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Heyecanlanan sizsiniz daima, ben iyi
gidiyorum.
Sevgili arkadaşlar, önce, diğer arkadaşlarımızın niye burada
olduğunu bilmiyorum ama benim gerekçem, bu akşamüzeri ağır bir çene operasyonu
geçirdiğim için, çenem düştüğünden değil de dişim düştüğünden… Dinleniyordum,
seçmenlerimizin uyarısı üzerine buraya gelmek gerektiğini anladım, geldim o
yüzden. Yokluğumuz için özür dilerim fakat Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar
konuşmam için bir fırsat sağladılar, onlara da bu dayanışma için teşekkür
ediyorum. Sanıyorum ilk kez böyle bir çapraz bağ aramızda kuruluyor, sizlerin
de zorda kaldığınız zamanlarda bu desteği alacağınızdan şüpheniz olmasın.
Herhâlde, aslında daha iyi bir Meclis böyle olabilir.
Şimdi, birincisi, bu bir torba yasa meselemiz var, hep birlikte
bunu biliyoruz. Zaten böyle bir torbanın mevcudiyeti dolayısıyla, gece yarısı,
apansız, aslında gündemde olmayan bir meseleyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu
torba işinden vazgeçmenizi tavsiye ediyorum arkadaşlar. Sonunda yapılan iş,
aslında sizler tarafından bile yeterince bilinmediği için gece yarısı kendi
kanun teklifiniz aleyhinde oy kullanmak durumuna düştünüz yani bu durumu
biliyorsunuz. Böyle olmaz, böyle yapmayacağız. Fakat burada bizi birinci
dereceden ilgilendiren mesele, apansız, kanunun muhatabı olan kuruluşlarla
herhangi bir biçimde görüşülmemiş, kamuoyunda paylaşılmamış, bir yaygın
tartışma devresinden geçmemiş yasaların buradan çıkartılabilmiş olması.
Artık, buradan geçtiği için Anayasa Mahkemesinde görüşülecek olan
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8’inci maddesinde yaptığınız değişiklik hakkında
bir çift söz söyleyip bu söz hakkımı kullanmak istiyorum. Bu kanunun (i)
maddesinde aslında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine ve onun bağlı
odalarına tanınmış olan bir hakkı kaldırdınız. Anayasa’nın 135’inci maddesine
göre bir kamu kuruluşu niteliğinde olan TMMOB’nin üyeleriyle kurması mümkün
olan biricik ilişki biçimini yasayla devreden çıkarttınız, vize ve buradan
doğan gelir haklarını Şehircilik Bakanlığına devrettiniz.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, bunun önceden bu yasada olmayıp bu gece
yarısı buraya gelmesi, Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sayın Mücella
Yapıcı’nın bu gece sorguda olmasıyla yakından ilgilidir. Gezi Parkı’nın öcünü
almaktadır Hükûmet. Bu iyi bir şey değil. Bu iyi bir şey değil, şundan ötürü
iyi bir şey değil: Bakın, sizin bu akşam yaptığınız şeyi 24 Mart 2011 tarihinde
meşhur müteahhidimiz, İstanbul’un her tarafına, ormanlara, çayırlara, meralara,
mahalle ortalarına binlerce, on binlerce dairelik apartmanlar diken, AVM’ler diken, kentler diken Ali Ağaoğlu’nun şu talebini ne
kadar net karşılıyor. Der ki Ali Ağaoğlu 24 Mart 2011’de: “Yetkim olsa mimarlar
odası ve STK’larını kapatırım.” Sadece ve sadece açgözlülük, hırs,
tamahkârlığın yol gösterdiği bu müteahhidin talebini bu gece yarısı yerine
getirmiş olmuyor musunuz? TMMOB’yi ve onun bağlı kuruluşlarını, üyeleriyle
kurabilecekleri biricik pozitif ilişki durumundan yoksun bırakıp üyelerle
kuruluş arasında hiçbir bağ olmaksızın ve meslek deontolojisini kontrol
edebilecek hiçbir kurum bırakmaksızın buna son veriyorsunuz.
Hatırlayın, Başbakanınız bundan dört beş yıl önce Rize’de
etrafındaki binalara bakıp şöyle demişti: “Hain, kötü binalar yapaysuz, böyle olmaz.” Peki, bunu kim denetleyecek? Bunu
ancak mimarların, mühendislerin odaları denetleyebilirdi. Şimdi, bu yetkiyi
onlardan aldınız, Şehircilik Bakanlığına verdiniz, kendi kendine sadece ve
sadece onay üretebilecek bir kuruma meslek deontolojisini emanet ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) – Mimarlar odasına, TMMOB’nin köküne
kibrit suyu ekmeye hazırlandınız. Odalar, mimarlar, mühendisler buna razı
olmayacaklardır, bundan haberiniz olsun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) – Sakın ha, sokağa çıktıklarında “darbe
yapıyorsunuz” demeyin çünkü darbeyi bu gece yarısı siz yaptınız arkadaşlar.
BAŞKAN – Evet, aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (r) bendinin (1) nolu
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemalettin
Şimşek (Samsun) ve arkadaşları
"1) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri
Birliği Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"f) Faaliyet alanı içindeki muayene ve tedavi ücretleri ile
ilgili rehber tarife teklifi hazırlayarak Birlik Merkez Yönetim Kuruluna
göndermek,"
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılmıyoruz.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) – Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ifade düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme
yapılamamıştır. Komisyon görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve
hangi gerekçeyle yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet
kanun ve kanun hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına
rağmen; vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki
husus dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve
mali statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı ve tutarlı bir personel politikası
uygulanmamaktadır. Personel Rejimi nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam
rejimi bozulmuştur.657 sayılı Kanun, geçici işlerin ifası için istisnai hallere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel istihdamını mümkün
kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne
geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha
önce çıkarılan kanunlar ile memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli
ve vekil atama yapılmasına devam edilmiş, şimdi de bunların bazıları tekrar
memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya
çıkmıştır. En büyük mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz
gençlerimizdir. Bunlar girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir
türlü sıra gelemeyen ve sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan
milyonlarca işsiz vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı
derhal durdurması gerekir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 02.01
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 02.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muharrem IŞIK
(Erzincan), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
135’inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin Türk Silahlı
Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılması İlişkin Kanun Teklifi ile
Millî Savunma Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Türk
Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sözlü soru önergeleri ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 10
Temmuz 2013 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.