DÖNEM: 24 YASAMA
YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 56
134’üncü Birleşim
8 Temmuz 2013 Pazartesi
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir ve 20 milletvekilinin, plastik ürünlerde bulunan
kimyasal maddelerin insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/705)
2.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar ve 20 milletvekilinin,
özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdama etkilerinin, özelleştirme
iptallerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmamasının sonuçlarının ve özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/706)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer ve 19 milletvekilinin, üzüm üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/707)
V.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan,
(10/632) esas numaralı, Kütahya Milletvekili Alim Işık
ve arkadaşları tarafından göç veren illerde göçe neden olan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların
ne tür etkileri olduğunun araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek
istenmeyen etkilerinin önlenmesi amacıyla 12/6/2013
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00’te toplanmasına
ilişkin önerisi
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural
Kavuncu’nun MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin
yaptığı açıklama sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu’nun görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin’in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in CHP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Çankırı
Milletvekili İdris Şahin’in, CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşma
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, sivil toplum örgütlerini temsil eden ve
Gezi Parkı’nda bildiri okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin
açıklaması
6.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, sivil toplum
örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkı’nda bildiri okumak isteyen 34 kişinin
gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, kamulaştırmasız el atmalara ilişkin
açıklaması
12.- Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın
görüşülen kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in ve Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile
100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, bağlı kurum ve
kuruluşların sosyal tesislerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı (7/23010)
2.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Fındık Tarım Satış Kooperatifleri
Birliği ile ilgili çeşitli hususlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/24906)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bilgi Edinme Hakkı Kuruluna yapılan başvurulara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
(7/25143)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’da Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda 2002 yılından itibaren meydana gelen iş kazalarına ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/25358)
5.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Karabük’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/25359)
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa yönelik siber saldırılara
ve alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/25839)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.01’de açılarak on beş oturum yaptı.
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ve 21 milletvekilinin,
yasalara aykırı ve kamu zararı oluşturacak şekilde yapılan özelleştirme
uygulamalarının (10/702),
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 44
milletvekilinin, Malatya Kürecik’te kurulan füze
kalkanının Türkiye’ye siyasi, askerî ve ekonomik yönden etkilerinin (10/703),
Adana Milletvekili Ümit Özgümüş ve 33
milletvekilinin, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstrisi Bölgesi kurulmasıyla ilgili
projenin neden yürümediğinin (10/704),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu
raporlarının (1/498) (S. Sayısı: 173),
5’inci sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Sözleşmeli
Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun
(1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479),
6’ncı sırasında yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/676) (S. Sayısı: 380),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478),
görüşmelerine devam edilerek 73’üncü maddenin (f) bendine kadar görüşmeleri
tamamlandıktan sonra Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın görüşülen kanun teklifinin 73’üncü
maddesinin (e) bendiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK
PARTİ Grubuna,
Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar
gereğince, 8 Temmuz 2013 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere 00.04’te
birleşime son verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Muhammet
Rıza YALÇINKAYA Mine LÖK BEYAZ
Bayram ÖZÇELİK
Bartın Diyarbakır
Burdur
Kâtip
Üye Kâtip
Üye Kâtip Üye
II. - GELEN KÂĞITLAR
No:
194
8 Temmuz 2013 Pazartesi
Teklifler
1.- Diyarbakır
Milletvekili Emine Ayna’nın; Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan
Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1698)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.06.2013)
2.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in; 2 Temmuz Gününün Türkiye
Genelinde “Anlayış, Sevgi ve Saygı Günü” İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/1699) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.06.2013)
3.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar’ın; 320 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1700) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.06.2013)
4.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün; 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1701) (İnsan Haklarını
İnceleme; İçişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
03.07.2013)
5.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın; 6094 Sayılı Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1702) (Plan ve Bütçe ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03.07.2013)
6.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli ve Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş ile 1
Milletvekilinin; Taksim Meydanı Gezi Parkı Olayları Sonucunda Yaşamını Yitiren
Yurttaşlarımızın Adlarının Yaşatılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1703)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.07.2013)
7.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Çelebi’nin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1704) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.07.2013)
8.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın; Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/1705) (Adalet ile Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04.07.2013)
9.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin;
Köy Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Çıraklık ve
Meslek Eğitimi Kanunu ve Tarım Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/1706) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 04.06.2013)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Türk Telekom tarafından
müşterilerden toplanan aylık sabit hat kullanım bedellerine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4179) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.06.2013)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, internette veri
güvenliğinin sağlanması kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4180) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.06.2013)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, internet servis sağlayıcı
kuruluşlara ve yapılan denetimlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4181) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Ulukışla
elektrifikasyon, sinyalizasyon ve telekomünikasyon tesisi projesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4182)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Eskişehir-Alayunt-Kütahya-Balıkesir hattı elektrifikasyon projesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4183) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Eskişehir-Alayunt-Kütahya-Balıkesir hat kesimi sinyalizasyon ve telekomünikasyon
projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4184) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Zafer Havaalanından yapılan
uçak seferlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4185) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Tavşanlı-Balıkesir
güzergahında hizmet veren tren seferlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4186) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Afyonkarahisar
bölünmüş yol yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4187) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Eskişehir bölünmüş
yol yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4188) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Eskişehir-Kütahya yüksek
hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4189) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Antalya-İstanbul yüksek
hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4190) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
13.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir yüksek hızlı
tren projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4191) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
14.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-İzmir otoyolu yapım
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4192) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Selendi kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4193) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
16.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Sındırgı kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4194) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Demirci kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4195) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
18.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Dağardı-Bursa kara
yolu yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4196) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
19.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı-Domaniç kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4197) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Altıntaş-Gediz kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4198) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Altıntaş-Dumlupınar kara
yolu yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4199) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Altıntaş-Aslanapa kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4200) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane-Gediz kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4201) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
24.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Pazarlar-Gediz kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4202) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
25.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Hisarcık-Gediz kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4203) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
26.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Emet-Çavdarhisar kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4204) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
27.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı-Emet kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4205) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
28.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Emet-Hisarcık kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4206) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
29.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Hisarcık kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4207) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
30.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Abide kara yolu yapım
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4208) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4209) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Uşak kara yolu
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4210) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
33.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da görev yapan
Bakanlık personeline ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4211) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
34.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılması
planlanan bir kapalı spor salonuna ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4212) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
35.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılması
planlanan bir gençlik merkezine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4213) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
36.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da yapılması
planlanan spor tesislerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4214) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
37.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Avrupa ülkelerinde yaşayan
Türk vatandaşlarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından sözlü soru önergesi
(6/4215) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Avrupa ülkelerinde yaşayan
Türk vatandaşlarının genel seçimlerde oy kullanabilmeleri için yapılan
çalışmalara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından sözlü soru önergesi (6/4216)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
39.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, iflas erteleme kararlarına
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/4217) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2013)
40.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, cezaevlerindeki PKK terör
örgütü mensubu tutukluların salıverildiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4218) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
41.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, çocuk suçlulara ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/4219) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
42.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kamu çalışanlarının fazla
mesai ücretlerinin kaldırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4220) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
43.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, araştırmacı kadrolarında
çalışan personelin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/4221) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
44.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli olarak çalışan
kara ve deniz jandarmaların sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/4222) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
45.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan taşeron işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/4223) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
46.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışan geçici mevsimlik işçilerin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/4224) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, kamu kurumlarında
sözleşmeli olarak çalışan personelin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/4225) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
48.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 4-C statüsünde çalışan
personelin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4226) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
49.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarından yardım alan ailelerin sayılarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/4227) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
50.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından yardım alan ailelerin sayılarına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/4228) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.06.2013)
51.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yoksulluk sınırının altında
gelire sahip ailelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4229) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
52.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya’da yoksulluk sınırının altında
gelire sahip ailelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4230) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
53.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, ilçe halk kütüphanelerine
ve belediyelere devir çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4231) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
54.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı termik santrallerin
özelleştirme ihaleleri ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/4232) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
55.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Reyhanlı’da meydana gelen
bombalı saldırılar ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4233) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
56.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, varlık yönetimi
şirketlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi
(6/4234) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
57.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, vekil imam hatip olarak
görev yapan personelin sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/4235) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
58.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru
önergesi (6/4236) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
59.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşlarının genel seçimlerde oy kullanabilmeleri için yapılan çalışmalara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/4237)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
60.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Depreminde zarar
gören cami ve minarelerin onarım çalışmalarına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/4238) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
61.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, RTÜK tarafından
gerçekleştirilecek bölgesel ve yerel televizyon yayın lisansı ihalelerine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/4239)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
62.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, RTÜK tarafından
gerçekleştirilen karasal sayısal TV yayın lisansı sıralama ihalelerine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/4240) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.06.2013)
63.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Suriyeli sığınmacıların
sınır kentleri dışındaki illerde yerleştirilmeleri kapsamında yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi
(6/4241) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
64.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Depreminde orta
derecede zarar gören yapıların güçlendirilme çalışmaları kapsamında verilen
kredilere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi
(6/4242) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
65.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Suriyeli sığınmacıların
yerleştirilmesi amacıyla Kütahya’ya kurulacağı iddia edilen konteyner kente
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/4243)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
66.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı termik santrallerin
özelleştirme ihaleleri ile ilgili iddialara ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4244) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
67.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, polis kasklarında sicil numarası bulunmamasına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4245) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
68.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, TOMA ve Akrep adlı araçlarda tescil plakası
bulunmamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
69.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, TOMA’larda kullanılan
sulara katılan kimyasal maddelere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/4247) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
70.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, AR-GE
harcamalarının düşüklüğüne ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü
soru önergesi (6/4248) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
71.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Menemen-Aliağa
Çift Hatlı Demiryolu Projesinin tamamlanamamasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4249) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
72.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 9. Kalkınma
Planındaki gemicilikle ilgili hedeflerin gerçekleşme durumuna ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/4250)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
73.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, İzmir Beydağ
Barajı Sulama Projesi kapsamına alınmayan terfili
alanlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4251)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
74.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, kahvehane ve çay
bahçelerindeki kitap ve gazete bulundurma zorunluluğunun uygulanıp
uygulanmadığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/4252)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
75.- Mardin
Milletvekili Erol Dora’nın, seçme ve seçilme yaşının düşürülmesine ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/4253) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
76.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, ibadet yerlerine yapılan bağışların vergiden
düşürülmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/4254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Sakine Öz’ün, Ankara’daki Gezi Parkı olaylarına polisin
müdahalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26547) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.06.2013)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun, Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle Taksim Platformu üyeleri
tarafından iletilen taleplere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26548) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul ve Ankara’da gerçekleştirilen
mitingler nedeniyle SBS’ye girecek öğrencilerin
mağdur olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26549)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
4.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Haliç’ten çamur çıkarma işine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26550) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.06.2013)
5.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Karabük’ün Eflani ilçesindeki devlet
hastanesi inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26551)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
6.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 15 ve
16 Haziran 2013 tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanan mitinglere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26552) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
7.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Karabük’ün Eflani ilçesi ile ilgili
çeşitli hususlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26553)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
8.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Gezi Parkının akıbetinin belirlenmesi amacıyla
plebisit yapılabileceği yönündeki açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26554) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
9.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, 2013 LYS için sınav giriş ücretini
yatırdığı halde ÖSYM internet sitesinden veri girişi yapamadığı için
müracaatını tamamlayamayan öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26555) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kuzey Marmara Otoyolu
Projesinin temel atma töreni öncesinde yayınlanan reklamlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26556) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
11.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26557) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
12.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Gezi Parkı protestolarındaki Suriye istihbaratı ile
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26558) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.06.2013)
13.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İstanbul’a yapımı planlanan üçüncü köprünün ismine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26559) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
14.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Başbakanlığa bağlı kurum
ve kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26560) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
15.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Gezi Parkı olaylarında
kullanılan biber gazına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
16.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Gezi Parkı gösterilerinde
kullanılan toplumsal olaylara müdahale araçlarına ve gösteriler sırasında
gerçekleştirilen gözaltılara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/26562) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
17.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul
mitingiyle ilgili çeşitli iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26563) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
18.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin İstanbul mitingi için kiraladığı vasıtalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26564) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olayları nedeniyle
Taksim’deki bir otele yönelik polis müdahalesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/26565) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Başbakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/26566) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
21.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, MİT’in kişisel verilerin
paylaşılması konusunda çeşitli kamu kurumlarıyla protokoller yaptığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26567) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
22.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, TOMA’larda
kullanılan suya katılan kimyasal maddelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26568) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
23.- İzmir
Milletvekili Birgül Ayman Güler’in, İzmir’de sulanabilir arazi miktarının
artırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26569) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
24.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, basın yayın
kuruluşlarına ve gazetecilere baskı uygulandığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/26570) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
25.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, 10. Kalkınma Planında
sosyal medya ve internetle ilgili ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26571) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
26.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, toplumsal olaylara
müdahalede polis tarafından kullanılan maddelere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/26572) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
27.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, MİT’in şirket ve
şahısları fişlediği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26573) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
28.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Papa Francis tarafından 1915 olayları ile ilgili
yapılan yoruma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26574) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
29.- Hatay
Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, 2003-2013 yılları arasında yapılan
özelleştirmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26575) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
30.- Hatay
Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, Reyhanlı saldırıları nedeniyle oluşan maddi
zararın tazminine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
31.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, 15-16 Haziran 2013 tarihlerinde Diyarbakır’da
yapılan bir konferansa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26577)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
32.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26578) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
33.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 18 Haziran 2013 tarihindeki parti grup
toplantısında yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26579) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TPAO bünyesinde hizmet veren sismik
araştırma ve sondaj gemilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26580) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
35.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yurt sayısına ve yurtlarla ilgili
düzenlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26581) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
36.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın
ABD ziyaretine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26582) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
37.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, HES projeleri ile ilgili ihaleleri
alan firmaların, bölgedeki su ve sulama haklarına da sahip olup olmadığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26583) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
38.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Kars Ulu Caminin restorasyona rağmen tavanının aktığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26584) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
39.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Isparta’nın Gönen
ilçesindeki bir köyün elektrik borcu nedeniyle köy camisinin satışa çıkarıldığı
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26585) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
40.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığından ayrılan
personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26586) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
41.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, 2013 yılı hac
kontenjanının düşeceği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26587) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
42.- Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, Diyarbakır’da düzenlenen bir konferansa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26588) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
43.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, sağlık çalışanlarının Gezi Parkı protestolarına
katılmamaları yönündeki karara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/26589) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
44.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer’in, Tekirdağ’da kaçak olduğu gerekçesiyle elektrik
bağlanmayan bir konuta ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26590)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
45.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Başbakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26591)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
46.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Başbakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26592) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerle ilgili fişleme iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26593) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
48.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerle ilgili fişleme iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26594) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
49.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’un Maltepe ilçesindeki bir arazi
hakkında alınan karara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26595)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
50.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Gezi Parkı
protestoları kapsamında yaralanan kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/26596) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
51.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Van’da depremzedelerin yaşadığı konteyner
kentlerin boşaltılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26597)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
52.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 2011 yılında meydana gelen bir terör saldırısıyla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26598) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20.06.2013)
53.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Lara Kent Parkı’nın özel kuruluşlara tahsis
edilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26599) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.06.2013)
54.- Antalya
Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Konyaaltı Sahilinin tahsisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/26600) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.06.2013)
55.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26601) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
56.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da bağlı kurum
ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26602) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
57.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşların makam
odalarındaki ofis mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26603)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
58.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, Gezi Parkı olayları
bağlamında bazı televizyon kanallarına RTÜK tarafından verilen cezalara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26604)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
59.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da bulunan Zinciriye Medresesinin restorasyonu ve kullanımına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26605) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
60.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirilen
ihaleleri kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26606) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
61.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, resmi ilan yayınlama hakkı verilen gazetelere
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/26607)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
62.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Gezi Parkı
olaylarının Borsa İstanbul’a etkilerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/26608) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
63.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da bağlı kurum
ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/26609) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
64.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/26610) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
65.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşların makam
odalarındaki ofis mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/26611)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
66.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, TMSF tarafından el
konulan bir televizyon kanalının satışına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/26612) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
67.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından düzenlenen toplantılara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/26613) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
68.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/26614) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
69.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirilen
ihaleleri kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/26615) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
70.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/26616) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
71.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da bağlı kurum
ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/26617) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
72.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşların makam
odalarındaki ofis mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/26618)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
73.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, İzmit Gündoğdu’daki Dünya Bankası Konutlarında
oturan vatandaşların sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/26619) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
74.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından düzenlenen toplantılara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir
Atalay) yazılı soru önergesi (7/26620) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
75.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/26621) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
76.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirilen
ihaleleri kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/26622) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
77.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/26623) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
78.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da bağlı kurum
ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/26624) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
79.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bağlı kurum ve kuruluşların makam
odalarındaki ofis mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/26625)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
80.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, bağlı kurum ve kuruluşlar
tarafından düzenlenen toplantılara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/26626) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
81.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, soru önergelerine ve bunların
cevaplandırılmasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru
önergesi (7/26627) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
82.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine mensup
kişilerin fişlenerek bağlı kurumlar tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/26628) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
83.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, toplumsal olaylar nedeniyle
mağduriyet yaşayan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi kapsamında
yapılan çalışmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/26629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
84.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çankırı’nın Orta ilçesinde yapılması
planlanan cezaevine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/26630)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
85.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca Uludere
olayına görevsizlik kararı verilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26631) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
86.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26632) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
87.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26633) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
88.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26634) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
89.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011 yılında bir bakanın içinde
bulunduğu aracın da karıştığı bir trafik kazasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26635) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
90.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26636) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
91.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26637) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
92.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26638) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
93.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, yabancı uyruklu tutuklu ve hükümlülerin
sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/26639)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
94.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Yüksekova, Cizre ve Çukurca ilçelerine yönelik
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/26640)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
95.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, sosyal yardımlar çerçevesinde
muhtaçlık sınırının belirlendiği yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26641) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.06.2013)
96.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26642) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
97.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26643) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
98.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26644) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
99.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Adalet ve Kalkınma
Partisinin İstanbul Kazlıçeşme Mitinginde açılan bir
pankarta ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26645) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
100.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından düzenlenen
toplantılara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26646) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
101.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26647) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
102.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26648) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
103.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Gezi Parkı olayları bağlamında Avrupa Birliği
bünyesindeki bazı yetkililer tarafından yapılan açıklamalara ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/26649) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.06.2013)
104.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/26650) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
105.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26651) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
106.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Avrupa Birliği
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26652) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
107.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26653) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
108.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26654) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
109.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26655) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
110.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26656) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
111.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26657) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
112.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26658) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
113.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’daki OSB’lerin
atık sularına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26659) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
114.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından Kredi
Faiz Desteği Programı kapsamında verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26660) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
115.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından Gelişen
İşletmeler Piyasası KOBİ Destek Programı kapsamında verilen desteklere ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
116.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından
Girişimcilik Destek Programı kapsamında verilen desteklere ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26662) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
117.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından Genel
Destek Programı kapsamında verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26663) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
118.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından AR-GE İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı
kapsamında verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26664) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
119.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından
İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı kapsamında
verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26665) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
120.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından Tematik Proje Destek
Programı kapsamında verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26666) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
121.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, KOSGEB tarafından KOBİ
Proje Destek Programı kapsamında verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26667) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
122.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26668) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
123.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2002-2013 yılları arasında
KOSGEB tarafından verilen desteklere ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26669) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
124.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26670) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
125.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26671) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
126.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, İskenderun’daki bir arazide yapılan imar
planı değişikliği ile alışveriş merkezlerini bünyesinde barındıran bir şirkete
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/26672)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
127.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Yüksekova, Cizre ve Çukurca ilçelerine yönelik
proje ve yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26673) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
128.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’ın Hasankeyf ve Bitlis’in Ahlat
ilçelerine yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26674) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
129.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Kilis’teki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26675) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
130.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Konya’daki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26676) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
131.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Adana’daki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26677) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
132.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Bursa’daki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26678) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
133.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Ankara’daki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26679) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
134.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İş-Kur’un meslek edindirme kurslarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26680)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
135.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26681) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
136.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26682) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
137.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26683) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
138.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26684) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
139.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26685) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
140.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26686) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
141.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’nın Milas ilçesinde 7 kişinin hayatını
kaybettiği bir tesisle ilgili iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26687) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
142.- Çorum
Milletvekili Tufan Köse’nin, inşaat sektöründe yaşanan iş kazalarının
nedenlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26688) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
143.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Yozgat’taki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26689) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
144.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Afyonkarahisar’daki mevsimlik tarım
işçilerinin durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26690) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
145.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Düzce’deki mevsimlik tarım işçilerinin durumlarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26691)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
146.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Ordu’daki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26692) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
147.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, Malatya’daki mevsimlik tarım işçilerinin
durumlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26693) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
148.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, ilkokul mezunu bir akrabasının basın
müşaviri kadrosuna atandığı iddiasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26694) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
149.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Tavşanlı
ilçesine bağlı bir köydeki kamulaştırmadan kaynaklanan mağduriyete ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26695) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2013)
150.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Bakanlık tarafından psikolojik tacizin (mobbing) önlenmesi kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26696) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2013)
151.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26697) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
152.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26698) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
153.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’a yönelik proje
ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26699) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
154.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26700) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
155.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya birinci ve
ikinci organize sanayi bölgelerindeki atık suların arıtılmadığı iddiasına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26701)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
156.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, yeni bir imar kanununun hazırlanması sürecine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26702)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
157.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Haliç Metro Geçiş Köprüsü İnşaatına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/26703) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
158.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’nin Bayramiç ilçesindeki bir köyde
bulunan hayvancılık işletmesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26704) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
159.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Tekirdağ’ın Marmara Ereğlisi ilçesinde yapılması
planlanan kömüre dayalı termik santrale ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26705) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
160.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26706) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
161.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26707) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
162.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26708) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
163.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26709) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
164.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26710) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
165.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26711) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
166.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, ABD’nin Suriyeli muhaliflere silah yardımının
Türkiye üzerinden yapılacağı iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26712) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
167.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26713) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
168.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26714) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
169.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26715) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
170.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Ekonomi
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26716) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
171.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Ekonomi
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26717) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
172.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Ekonomi Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26718) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
173.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26719) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
174.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26720) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
175.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26721) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
176.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, ülkemizdeki elektrik enerjisi ihtiyacı ile ilgili
çeşitli hususlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26722) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
177.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26723) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
178.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26724) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
179.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, özel bir şirkete protokolde yer verildiği
iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26725) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
180.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26726) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
181.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla’da yeni bir termik santral kurulup
kurulmayacağı ile termik santrallerin çevreye etkilerine ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26727) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
182.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Muğla-Yatağan arasındaki bir köyde bulunan
maden ocağına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26728) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
183.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tarımsal sulamada kullanılan elektriğin fiyatına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26729)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
184.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, bitkisel ve hayvansal üretimde kullanılan
elektriğe uygulanan tarifeye ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26730) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
185.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26731) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
186.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 2003-2011
yılları arasında enerji sektörüne yapılan yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/26732) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.06.2013)
187.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkâri ve Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/26733) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
188.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Fırat Üniversitesinin öğrenci evinde zehirlenen
öğrencilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/26734)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
189.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Gençlik ve
Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/26735) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
190.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/26736) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
191.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Akdeniz Oyunlarının
açılış töreni ile ilgili iddialara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26737) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
192.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26738) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
193.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2011 yılında kendisinin içinde
bulunduğu aracın da karıştığı bir trafik kazasına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26739) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
194.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26740) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
195.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26741) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
196.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26742) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
197.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur’un Çavdır ilçesindeki bir tarım
kredi kooperatifine ziraat mühendisi atanmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26743) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.06.2013)
198.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26744)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
199.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, gıda arz güvenliğine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26745) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
200.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26746) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
201.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26747) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
202.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26748) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
203.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da yaşanan don
ve dolu olayları nedeniyle kayısı üreticilerinin mağduriyetine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26749) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
204.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, balıkçılık sektörü ile ilgili çeşitli hususlara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26750)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
205.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tarımsal amaçlı soğuk hava depoları ile kültür
balıkçılığı ve kümes hayvanları çiftliği grubundaki abonelerin kullandıkları
elektriğin birim fiyatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26751) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
206.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, seracılık ve hayvancılık işletmelerinde kullanılan
elektriğe uygulanan tarifeye ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26752) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
207.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tarım satış kooperatiflerine düşük faizli kredi
verilmesi ile tarımsal örgütlenme yapısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26753) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
208.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, üretici kayıt defterlerine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26754) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
209.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, ziraat odalarındaki teknik elemanların kendi
üyelerine reçete yazabilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26755) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
210.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, bitki pasaportu sistemi ve operatörlerin kayıt
altına alınması hakkındaki yönetmeliğin uygulaması ile ilgili bazı hususlara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
211.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tavukçuluk sektöründeki sorunlara ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26757) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
212.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kaba yem fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26758) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
213.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tohumluk fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26759) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
214.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kamu bankalarına tarımsal kredi borcu olan
çiftçilerin borçlarının yapılandırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26760) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
215.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, yabancı bankalarca çiftçilere kullandırılan tarımsal
kredilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26761) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
216.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri
aracılığıyla uygulanan sübvansiyonlu kredinin diğer kamu bankalarını da
kapsamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26762) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
217.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, çiftçilere verilen düşük faizli kredilerle ilgili bazı
sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26763) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
218.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Ziraat Bankasının kullandırdığı düşük faizli
tarımsal kredi limitlerine sınırlama getirilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26764) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
219.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, çiftçilerin kullandığı tarımsal kredilere ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26765)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
220.- Samsun
Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Ziraat Bankasına kredi borcu bulunan
çiftçilerin borcunun yeniden yapılandırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26766) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
221.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, hayvancılıkta sigorta kapsamı dışında bırakılan
hastalıklar ile düşük faizli kredi kullanımında istenen sigorta zorunluluğuna
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26767)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
222.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Ziraat Bankası’ndan düşük faizli tarımsal kredi
kullanımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26768) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
223.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, çileğin sigorta kapsamının süresine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26769) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
224.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, çiftçilere verilen düşük faizli kredinin maliyetine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26770)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
225.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tarım sigortasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26771) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
226.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa ili özelinde hayvancılık sektörü ile ilgili
bazı verilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26772) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
227.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kuraklık ve tarım ürünlerinde yaşanan don olayının
sigorta kapsamına alınmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26773) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
228.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’da sulama birliklerine borcu olan
çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26774) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
229.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, tarım sigortası kapsamına girmeyen risklere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26775)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
230.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kaçak ekmek üretim ve satışının engellenmesine
yönelik denetimlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26776) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
231.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki pamuk üretim alanı ve pamuk üreticisi
sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26777) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
232.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, pamuk üretim alanı, pamuk üreticisi sayısı ve
pamuk ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26778) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
233.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, pamuk üretimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26779) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
234.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, pamuk üretimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26780) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
235.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, zeytincilik sahalarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26781) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
236.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, sertifikalı tohum kullanımına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26782) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
237.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki balık üretim tesislerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26783) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
238.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki çiftçilere yapılan destekleme primi
ödemelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26784) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
239.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, 2010-2013 yılları arasında Manisa’da yapılan okul
kantini denetimlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26785) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
240.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki çiftçi sayısı ile tarım sigortası yaptıran
çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26786) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
241.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, 2008-2013 yılları arasında Manisa’da hayvancılık
kredisi kullanan çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26787) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
242.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Manisa’daki hayvan üreticilerine verilen
desteklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26788) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
243.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’daki hayvan sayısına ve bunlardan elde
edilen ürünlere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26789) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
244.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Kastamonu’da dolu yağışından zarar gören çiftçilere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
245.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon’un Tonya ilçesinde kurulması
planlanan çimento fabrikasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26791) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
246.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26792) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
247.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26793) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
248.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26794) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
249.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı’da yaşanan kuduz vakalarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26795) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
250.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, AB tarafından arıcılıkla ilgili alınan bir karara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26796) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
251.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, buğday üreticilerinin eğitilmesine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26797) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
252.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkâri ve Şırnak’a yönelik proje ve yatırımlara
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26798)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
253.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiğ süt fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26799) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
254.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin, kiralanan binalara ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26800) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
255.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/26801) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
256.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/26802) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
257.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26803) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
258.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26804) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
259.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26805) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
260.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26806) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
261.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Taksim Gezi Parkı gösterileri
nedeniyle Ankara’da gerçekleşen eylemlerde yaşanan olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26807) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
262.- Adana
Milletvekili Turgay Develi’nin, trafik cezalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26808) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
263.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, güvenlik güçleri ile ilgili kamu
spotlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26809)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
264.- Adana
Milletvekili Turgay Develi’nin, Adana’daki Gezi Parkı olaylarında hayatını
kaybeden komisere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
265.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ankara’daki Gezi Parkı olaylarında bir
eylemcinin hayatını kaybetmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26811) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
266.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Gezi Parkı olaylarına polisin
müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
267.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, üniversitelerde Kürt kökenli öğrencilere ırkçı
saldırılarda bulunulduğu iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26813) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
268.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Çankırı’nın Orta ilçesine yapılması
planlanan organize sanayi bölgesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26814) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
269.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da yapılan
ve yapılması planlanan projelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26815) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
270.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, toplantı ve gösteri
yürüyüşleri ile bunlara yönelik polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26816) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
271.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, belediyelere bağlı
sosyal tesislerde istihdam edilen kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26817) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
272.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da bir kişiye polis tarafından işkence
yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26818) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
273.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İzmir valisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26819) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
274.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Taksim Gezi Parkında eylemcilere müdahale kararını
veren yetkililere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
275.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İstanbul’da Gezi Parkı protestocuları tarafından
darp edilen bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26821) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
276.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Muş’un bir beldesindeki orman alanının tahrip
edildiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
277.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26823) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
278.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26824) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
279.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26825) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
280.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki bir
köyün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26826) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
281.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26827)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
282.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki bir
köyün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26828) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
283.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26829) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
284.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Gezi Parkı protestolarında polisin hak
ihlali yaptığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26830) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
285.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Emniyet Genel
Müdürlüğünce yapılan bir açıklama ile CHP’li bazı milletvekillerinin
kınanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26831)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
286.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis mobilyalarına ve Bakanlığın
kırtasiye harcamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26832) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
287.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olayları sırasında
kaybolan veya gözaltına alınan kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26833) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
288.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’da polis müdahalesi ile sonuçlanan bir
olaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26834) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
289.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Gezi Parkı
protestolarına karşı kolluk kuvvetlerince kullanılan biber gazı ve tazyikli su
uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26835)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
290.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, TOMA’larda kullanılan
biber gazı solüsyonlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26836) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
291.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul’da 16 Haziran 2013 gecesi elleri sopalı
dolaşan bir gruba ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26837)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
292.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, protestolar sırasında yaralanan iki polise ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26838) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
293.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, İstanbul Kabataş’ta bir kadına saldırıda
bulunulmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26839)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
294.- Bingöl
Milletvekili İdris Baluken’in, Antalya’da Gezi Parkı
protestoları sırasında yaralanan bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26840) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
295.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, PKK tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen
bazı eylemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26841)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
296.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, kaçak ekmek üretim ve satışının engellenmesine
yönelik belediyeler tarafından yapılan denetimlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26842) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
297.- İstanbul
Milletvekili Şafak Pavey’in, 31 Mayıs 2013 tarihi
itibarıyla polisin eylemlerde kullandığı müdahale araçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26843) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
298.- İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, 7 Haziran’da Başbakan’ın İstanbul’da
karşılanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26844)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
299.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, toplumsal gösterilere yönelik polisin
kullandığı kimyasallara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26845) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
300.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı gösterileri ile Adalet ve
Kalkınma Partisi mitingleri süresince Ankara, İstanbul ve İzmir’de görev yapan
polislere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26846)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
301.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, yuvarlak uçlu mermilere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26847) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
302.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, plastik mermilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26848) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
303.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, bazı polis memurlarının iradeleri dışında siyasi
parti üyesi yapıldıkları iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26849) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
304.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, sıkıştırılmış hava ve sert plastik bilyelerle
çalışan bir silah türüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26850) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
305.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’a bağlı bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26851)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
306.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Arsin Işıklı-Başdurak Grup İçme Suyu Projesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26852) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
307.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26853) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
308.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’in Borçka
ilçesindeki Borçka Karagöl’e girişin ücretli olmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26854) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
309.- Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Gezi Parkı
olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26855)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
310.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören’in, Gezi Parkı olaylarının arkasında olduğu iddia
edilen dış güçlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26856)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
311.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 16 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen Adalet ve
Kalkınma Partisi mitingi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından
sağlanan ulaşım araçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26857) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
312.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in,
Gezi Parkı olaylarında kolluk kuvvetleri tarafından kullanılan kimyasal gazlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26858) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
313.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26859) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
314.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26860) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
315.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26861) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
316.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’da yürütülen HES
projelerinden kaynaklanan zararlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26862) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
317.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun’un Doğankent ilçesindeki bir
köyün HES projesinden kaynaklı su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26863) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
318.- Adana
Milletvekili Murat Bozlak’ın, Adana’nın Yumurtalık ilçesindeki bir köyün su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26864) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
319.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın Göle ilçesindeki bazı köylerin yol
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26865) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
320.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars ve Ağrı’daki yaylaların yol, su ve elektrik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26866) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
321.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Yüksekova, Cizre ve Çukurca ilçelerine yönelik
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26867)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
322.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki yaylaların yol, su,
elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26868)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
323.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki yaylaların yol, su ve elektrik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26869) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
324.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26870)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
325.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İstanbul’un Arnavutköy ilçesine bağlı bir
mahallenin doğal gaz ve kanalizasyon sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26871) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
326.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26872)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
327.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26873)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
328.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van il ve ilçe insan hakları kurullarına ve yapılan
başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
329.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26875)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
330.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane il sınırları içerisindeki köy ve
mezraların altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26876) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
331.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26877)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
332.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Erzurum il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26878)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
333.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26879)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
334.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26880)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
335.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26881)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
336.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan il ve ilçe insan hakları kurullarına ve
yapılan başvurulara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26882)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
337.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26883)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
338.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26884)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
339.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Adıyaman il sınırları içerisindeki köy ve
mezraların altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26885) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
340.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26886)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
341.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26887)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
342.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26888)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
343.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hakkâri il sınırları içerisindeki köy ve mezraların
altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26889)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
344.- Çorum
Milletvekili Tufan Köse’nin, Çorum’da bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26890) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
345.- İstanbul
Milletvekili Umut Oran’ın, Taksim Meydanında eylem yapan dört vatandaşın polis
tarafından tutulmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26891) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
346.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26892) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
347.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26893) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
348.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Kalkınma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26894) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
349.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26895) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
350.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26896) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
351.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26897) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
352.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Bayburt’un yatırım teşvik sistemindeki yerine
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/26898) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
353.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Bakanlığa bağlı bazı genel müdürlüklerin teşkilat
yapısı ve personeli ile ilgili hazırlanan kanun tasarısına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/26899) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.06.2013)
354.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Devlet Tiyatroları Genel
Müdürünün görevden alınmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26900) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
355.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/26901) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
356.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/26902) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
357.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26903) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
358.- Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Gezi Parkı olaylarının turizm sektörüne
etkisine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/26904)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
359.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan yer altı
şehrine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/26905)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
360.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26906) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
361.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26907) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
362.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26908) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
363.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Devlet tiyatroları ile ilgili kanun
çalışmalarının akıbetine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26909) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
364.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, kamu kuruluşlarına ait lojman ve
konutların satışlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/26910)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
365.- Çanakkale
Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, gelir dağılımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26911) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
366.- Amasya
Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya’da bir okul
arsasının devir protokolü ile ilgili bazı iddialara ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26912) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
367.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26913) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
368.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26914) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
369.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26915) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
370.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, özelleştirilen kamu sosyal tesislerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/26916) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
371.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
yurt dışındaki gizli mevduat hesaplarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26917) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
372.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26918) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
373.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26919) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
374.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26920) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
375.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, mühendislik tamamlama sınavına katılma
hakkı bulunan bölümlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26921) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
376.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Karabük’ün Eflani ilçesindeki yüksekokul
inşaatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
377.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki okul dönüşümlerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26923) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.06.2013)
378.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, okul dönüşümlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26924) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
379.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki okullara ve
okul ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26925)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
380.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Tavşanlı
ilçesine bağlı bir mahalledeki ilkokulun dönüştürülmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26926) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
381.- İstanbul
Milletvekili Atila Kaya’nın, yapılan bir atamaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26927) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
382.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26928) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
383.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26929) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
384.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26930) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
385.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’da eğitimle ilgili verilere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26931) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
386.- İstanbul
Milletvekili Harun Karaca’nın, İstanbul’da bir okulun, öğrencilerini Gezi Parkı
eylemlerine katılmaya teşvik ettiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26932) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
387.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, öğretmen ve öğrencilerin Gezi Parkı
olayları ile Başbakan’ın havalimanında karşılanmasına katılımları ile ilgili
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26933)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
388.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26934) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
389.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, İskenderun Arsuz’da yaptırılan bir okulun inşaatı ve donanım
alımlarıyla ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26935) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
390.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, üniversite sınavına girecek
öğrencilerin Adalet ve Kalkınma Partisi mitingi nedeniyle mağdur olduğu
iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26936)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
391.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Erzincan’da bulunan bir ilköğretim okulunun
ortaokula dönüştürülmesi sonrasında yaşandığı iddia edilen sorunlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26937) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19.06.2013)
392.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Kürtçe Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı
kapsamında alınan öğrencilerin durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26938) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
393.- Denizli
Milletvekili İlhan Cihaner’in, Denizli Belediye
Başkanlığı tarafından düzenlenen bir etkinlik bağlamında bazı öğretmenlerle
ilgili çeşitli hususlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26939) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
394.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26940) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
395.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve bunların
cevaplandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26941) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
396.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, şube müdürü kadrolarına ve yapılan atamalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/26942) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
397.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Muş’ta yaz kursu açılmamasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26943) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
398.- Diyarbakır
Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Hakkâri’de askerlik yaparken ölen bir kişinin
ölüm nedenine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/26944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
399.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26945) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
400.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Milli
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/26946) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
401.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26947) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
402.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26948) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
403.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26949) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
404.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26950) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
405.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.06.2013)
406.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’nın Gediz ilçesine
bağlı bir beldede yer alan orman arazisindeki ağaçların kesildiği iddiasına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26952)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
407.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Karabük’e yönelik proje ve yatırımlara ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26953) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2013)
408.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26954) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
409.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara
ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26955) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
410.- İzmir
Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Küçük Menderes
Sulama Projesi kapsamında yapılacak arazi toplulaştırmalarına ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26956) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.06.2013)
411.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26957) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
412.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine mensup
kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26958) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
413.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26959) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
414.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26960) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
415.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hatay’ın Belen ilçesindeki bir mesire
alanına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26961)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
416.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, keçileri ormanda otlatma yasağının kaldırılmasına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/26962)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
417.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Taksim Gezi Parkı olayları nedeniyle
hakkında soruşturma açılan sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26963) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
418.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ankara’daki Gezi Parkı olaylarında
hayatını kaybeden bir vatandaşa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26964) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.06.2013)
419.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, spor alanlarında ambulans
görevlendirilmesinin ücrete tabi olmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26965) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
420.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Mardin’in Derik ilçesinde köpek saldırısına uğrayan
kişilerin sağlık durumuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26966) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
421.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26967) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
422.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26968) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
423.- İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer’in, bazı hastanelerde gerekli laboratuvar kitlerinin
zamanında satın alınmadığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26969) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
424.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis
mobilyalarına ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26970) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
425.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Gezi Parkı olayları sırasında
verilen sağlık hizmetlerine ve eylemcilere tıbbi müdahalede bulunan doktorlarla
ilgili soruşturmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26971)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
426.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Afyonkarahisar Zübeyde Hanım Doğum
ve Çocuk Hastanesinde 2003-2004 yılında yatmış olan hastalara geriye dönük borç
çıkarılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26972)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
427.- Ankara
Milletvekili İzzet Çetin’in, Alo 182 Hattı üzerinden iletişim firmalarınca
ücret alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26973)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
428.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26974) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
429.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26975) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
430.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26976) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
431.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Yüksekova, Cizre ve Çukurca ilçelerine yönelik
proje ve yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26977)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
432.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Türkçe bilmediği için bir doktor tarafından
muayene edilmediği iddia edilen bir kişiye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26978) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
433.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir hasta mahkumun ameliyatı sırasında, jandarmanın ameliyathaneye
girdiği iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/26979)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2013)
434.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu Projesinin güzergahına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26980) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
435.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki bir kavşağa
üst geçit inşa edilmesi ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26981) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
436.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, araç muayenelerine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/26982) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.06.2013)
437.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Marmaray Projesi
kazıları sırasında ortaya çıkan tarihi eserlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26983) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.06.2013)
438.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, İstanbul’da Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan taşeron işçilere ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26984) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.06.2013)
439.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlara ait lojmanlar ile söz konusu lojmanların satışına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
440.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık makam odalarındaki ofis mobilyalarına
ve Bakanlığın kırtasiye harcamalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26986) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
441.- Muş
Milletvekili Demir Çelik’in, Muş’taki bir beldenin yol sorununa ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26987)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.06.2013)
442.- Bilecik
Milletvekili Bahattin Şeker’in, Bilecik’teki YHT Projesini yürüten firmanın
ilçe esnafına yaşattığı iddia edilen mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26988) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.06.2013)
443.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Mardin’in Savur yolu ile ilgili hazırlanmakta olan
projeye ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26989) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
444.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’ın Ankara ve İstanbul uçuş seferlerinin
yetersizliğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26990) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
445.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen toplantılara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26991) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
446.- İstanbul
Milletvekili Celal Adan’ın, soru önergelerine ve
bunların cevaplandırılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/26992) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
447.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, muhalefet partilerine
mensup kişilerin fişlenerek Bakanlık tarafından gerçekleştirilen ihaleleri
kazanmalarının engellendiği iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26993) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
448.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Erzincan-Trabzon Demiryolu Hattı Projesinde Bayburt’un
yer almamasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/26994) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
449.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Bayburt’a yönelik yatırımlara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26995) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.06.2013)
450.- Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Adana’da yürütülmekte olan bir yol
projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/26996) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
451.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Yüksekova, Cizre ve Beytüşşebap ilçelerine yönelik
proje ve yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/26997) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.06.2013)
452.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Batman’ın Hasankeyf ve Bitlis’in Ahlat
ilçelerine yönelik proje ve yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/26998) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.06.2013)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir ve 20 Milletvekilinin, plastik kullanımının insan
sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/705)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.03.2012)
2.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar ve 20 Milletvekilinin,
özelleştirmelerin ekonomi üzerindeki etkilerinin ve özelleştirme
uygulamalarındaki yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/706) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.03.2012)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer ve 19 Milletvekilinin, üzüm üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/707) (Başkanlığa geliş
tarihi: 30.03.2012)
8 Temmuz 2013 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve 20
milletvekilinin, plastik ürünlerde bulunan kimyasal maddelerin insan sağlığına
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/705)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde pet
şişeler ve damacanalar başta olmak üzere, plastik bardak, saklama kabı,
biberon, emzik gibi sayısız plastik üründe bulunan kimyasal maddelerin hormonal bozukluk ve kanser riski taşıması nedeniyle insan
sağlığına etkilerinin araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98 ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Nurettin Demir (Muğla)
2) Hasan Akgöl (Hatay)
3) Namık Havutça (Balıkesir)
4) Aytuğ Atıcı (Mersin)
5) Mevlüt Dudu (Hatay)
6) Turgut Dibek (Kırklareli)
7) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
8) Tufan Köse (Çorum)
9) Ömer Süha Aldan (Muğla)
10) Sena Kaleli (Bursa)
11) Uğur Bayraktutan (Artvin)
12) Musa Çam (İzmir)
13) İlhan Demiröz (Bursa)
14) Candan Yüceer (Tekirdağ)
15) Aytun Çıray (İzmir)
16) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) Sakine Öz (Manisa)
20) Aydın Ağan Ayaydın (İstanbul)
21) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
Gerekçe:
Türkiye’de her
gün milyonlarca insan pet şişe, damacana, plastik bardak, plastik saklama kabı,
plastik kaşık, çatal, pipet, biberon, emzik gibi ürünleri kullanmaktadır.
ABD Toksikoloji
Enstitüsünden yapılan açıklamalara göre, plastikte bulunan BPA (Bisphenol A) gibi kimyasal maddeler sıcak ve soğuktan
etkilenerek, temas ya da içinde muhafaza ettiği yiyeceklere ve içeceklere
geçmektedir.
Dünya Sağlık
Örgütü, bu kimyasal maddelerin insanlarda kanser yapma riski taşıdığını
doğrulamıştır. Plastiklerin içindeki bu kimyasal maddeler endokrin sistemini
bozmakta, üreme, hipofiz, tiroid, meme dokusu gibi
çeşitli organ ve dokulara etki etmektedir. Buna bağlı olarak büyüme ve gelişme,
bağışıklık sistemi gibi çeşitli sistemlere ciddi zararlar vermekte ve kanser
hastalığını tetiklemektedir.
Uzmanlar
özellikle BPA (Bisphenol A) maddesinin obezite, diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ve
karaciğer hasarına yol açmasının yanı sıra, kadınlarda özellikle meme,
erkeklerde ise prostat kanseri riskini arttırdığını belirtmektedirler.
Ülkemizde her geçen gün artan kanser vakaları göz önüne alındığında, bilinçsiz
plastik kullanımının ciddiyeti daha çok ortaya çıkmaktadır.
Bu konuda yapılan
araştırmalar, yetişkinler kadar bebek ve çocuk sağlığının da BPA gibi kimyasal
maddeler yüzünden ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ortaya koymaktadır.
Çünkü BPA ihtiva eden plastik biberon, şişe ve yiyecek kaplarına sıcak bir sıvı
veya yiyecek konduğunda BPA maddesi kaptaki sıvıya ya da yiyeceğe geçmektedir. BPA’nın insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu
gösteren yüzlerce araştırma bulunmaktadır. Ayrıca, genler üzerine olan olumsuz
etkilerinin sonraki nesillerde daha belirgin ortaya çıkması ihtimali de
belirtilmektedir.
Başta Amerika
olmak üzere, Kanada, Fransa ve Danimarka gibi dünyanın birçok ülkesinde üretimi
durdurulan ve yasaklanan bu kimyasalı içeren biberonlar ile plastik ürünlerin
kullanımı konusunda vatandaşlar yeterince bilgi sahibi değildir. Halkımızın
hangi plastik ürünler sağlığa zararlıdır; hangileri değildir konularında
bilgilendirilerek, cam şişe kullanımına özendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, hormonal bozukluklar ve kanser riski taşıyan bu kimyasal
maddelerin başta biberonlar olmak üzere tüm yiyecek ve içecek saklama kapları
ile diğer plastiklerde kullanımının yasaklanması hayati önem taşımaktadır.
Bu nedenle
ülkemizde pet şişeler ve damacanalar başta olmak üzere, plastik bardak, saklama
kabı, biberon, emzik gibi sayısız plastik üründe bulunan kimyasal maddelerin hormonal bozukluk ve kanser riski taşıması nedeniyle insan
sağlığına etkilerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılması büyük
önem arz etmektedir.
2.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar ve 20 milletvekilinin, özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdama
etkilerinin, özelleştirme iptallerine ilişkin yargı kararlarının
uygulanmamasının sonuçlarının ve özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/706)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye’de
özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdama olan olumsuz etkilerinin
incelenmesi, özelleştirme iptallerine ilişkin yargı kararlarının
uygulanmamasının sonuçları ve son dönemde yapılan özelleştirmelerde gündeme
gelen yolsuzluk iddialarının araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri kapsamında Meclis
araştırması açılması konusunda gereğini arz ederiz.
1) Gürkut Acar (Antalya)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) İhsan Özkes (İstanbul)
4) Arif Bulut (Antalya)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
7) İlhan Demiröz (Bursa)
8) Mahmut Tanal (İstanbul)
9) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
10) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
11) Sakine Öz (Manisa)
12) Doğan Şafak (Niğde)
13) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
14) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
15) Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Ömer Süha Aldan (Muğla)
17) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Namık Havutça (Balıkesir)
20) Nurettin Demir (Muğla)
21) Mevlüt Dudu (Hatay)
Gerekçe:
Türkiye,
ekonominin rekabete açılması, kamunun yükünün azaltılması, girişimciliğin
desteklenmesi gibi söylemlerle özelleştirme sürecine sokulmuş, 1985-2012
döneminde onlarca kamu tesisi ve işletmesi satılmıştır. Türkiye, toplam onyedi yıllık dönemde yaklaşık 43 milyar dolarlık satış
yaparken yaklaşık 35 milyarlık satış AKP’nin işbaşında olduğu 2003-2012
döneminde gerçekleşmiştir. Ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayan Türkiye’nin
en büyük ve tekel konumundaki tesisleri üç beş yıllık gelirleri karşılığında bu
dönemde satılmıştır.
Özelleştirme
uygulamaları, zaman zaman bu satışlardan zarar görenler tarafından yargıya
taşınmış ancak yargı kararlarının büyük bölümü uygulanmak yerine yok sayılmaya
çalışılmıştır. Seydişehir Eti Alüminyum AŞ’nin özelleştirmesi ile ilgili
Danıştay kararlarının uygulanmaması bu durumun en tipik örneğidir. Seydişehir
Eti Alüminyum AŞ 305 milyon dolara özelleştirilirken, yine özelleştirme
ihalelerinde ortaya çıkan fiyatlarla değeri yaklaşık 2 milyar doları aşan
Oymapınar HES’in bedelsiz olarak alıcı şirkete verilmesi
Danıştay tarafından kesin olarak iptal edilmiştir. Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı ve Hükûmet bu kararı uygulamak yerine, Seydişehir Eti Alüminyum
AŞ’yi geri alabilmek için asliye ticaret mahkemesine dava açmış, bir süre sonra
bu dava da geri çekilmiştir. Bu tür uygulamalar nedeniyle özelleştirme
süreçleri, ekonomik etkileri bir yana hukuk devleti ilkesinde de ağır
tahribatlar yapmıştır. Özelleştirme, hukukun işlemediği bir alan hâline
getirilmiştir.
Özelleştirilen
işletmelerde ciddi istihdam kayıpları yaşanmaktadır. Sigortalı, güvenceli,
örgütlü çalışma düzeni yerine sendikal örgütlenmenin olmadığı, sigortasız,
güvencesiz çalışma düzeni gündeme gelmektedir.
Son dönemde
yapılan özelleştirmelerde bir dizi iddia da gündeme gelmektedir. Bazı
tesislerin üzerinde bulunduğu arsanın bedelinden bile düşük fiyatlarda
özelleştirilmesi, iktidara yakın kişilere bu tesislerin verilmesi, ödemelerin
ertelenmesi gibi tartışmalar sık sık kamuoyuna yansımaktadır.
AKP, önümüzdeki
üç yıllık dönem için 38 milyar dolarlık özelleştirme hedefi belirlemiştir. Son
on yıldaki yanlış uygulamaların sürdürülmesi hâlinde, Türkiye ve halkımız
açısından büyük kayıplar ortaya çıkabilecektir.
Bu nedenlerle
özelleştirme uygulamalarının ekonomi ve istihdam üzerindeki etkilerinin
incelenmesi, yargı kararlarının uygulanmamasının sonuçlarının incelenmesi,
özelleştirmelerdeki yolsuzluk iddialarının araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 19
milletvekilinin, üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/707)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz, iklim ve
toprak koşulları bakımından bağcılığa ve şaraplık üzüm yetiştirmeye oldukça
elverişlidir. Şaraplık üzüm çeşitlerinin bol ve kaliteli olması şaraplık üzüm
üretimi açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de yaklaşık 550 bin hektar
bağ alanı bulunmakta ve bu alandan yaklaşık 4 milyon ton üzüm üretilmektedir.
Ülkemiz bağcılık sektöründe dünyada bağ alanında 4’üncü, üretimde ise 6’ncı
sırada bulunmaktadır. Türkiye’de bağ alanlarının yüzde 57,7’sinde sofralık,
yüzde 13,5’inde şaraplık, yüzde 28,8’inde ise kurutmalık üzüm
yetiştirilmektedir. Türkiye, alan ve üretim miktarları bakımından AB üye
ülkeleri dikkate alındığında 3’üncü sırada gelmektedir.
Türkiye’de
şaraplık üzüm yetiştirilen illerin başında Tekirdağ gelmektedir. Öncelikle,
bölge, bağcılık açısından dünyanın üzüm ve şarap üretimine en elverişli coğrafi
ve iklimsel şartları taşımaktadır. Tekirdağ’ın ilçeleri dikkate alındığında
Şarköy, merkez ve Malkara, gerek bağ alanları gerekse üzüm üretimi bakımından
önemli sayılabilecek ilçelerdir. Şarköy’ün bağ alanları ilin toplam bağ
alanlarının yüzde 70’ini ve üzüm üretiminin yaklaşık yüzde 80’ini
oluşturmaktadır. Tekirdağ’ın ekonomik yaşamı içerisinde bağcılık ve şarapçılık
sektörü özel bir yere sahiptir. 2010 sonbaharı ve 2011 ilkbaharında yaşanan
iklimsel değişiklikler birçok yörede sofralık ve şaraplık üzüm bağlarının
hastalanmasına neden olmuştur ve bu hastalıklar üzüm rekoltesini
olumsuz etkilemiştir. Üzüm üreticileri, yıllardır Hükûmete ve tarımla ilgili
devlet kuruluşlarına uyarıda bulunarak küresel iklim değişikliğine, bağlarda
kullanılan ilaçların yan etkilerine dikkat çekmeye çalışmışlardır. Fakat buna
rağmen sorunlarına kalıcı çözümler üretilmemiştir.
Bağcılıkta ve
şarap üretiminde önemli bir yere sahip olan Tekirdağ’da üretim yapan bağcılar,
özellikle TEKEL’in özelleştirilmesinden sonra büyük sorunlar yaşamaya
başlamışlardır. Üzümün maliyet fiyatları her yıl artarken üzüm fiyatlarının
yıllardır hep aynı seviyede kalması, hatta bazı üzümlerin fiyatlarının düşmesi
üzüm üreticilerini sıkıntıya sokmuştur. Üzüm üreticileri sattıkları üzümün
parasını alamamaktadır.
Uygun iklim ve
toprak koşulları, sahip olduğu asma genetik varlığı ile bağ alanı ve üretim
miktarları bakımından önemli bir yere sahip olmasına rağmen bağcılık yapan
üreticilerin yetiştirme ve pazarlamadan kaynaklanan önemli sorunları ne yazık
ki göz ardı edilmektedir. Hâlâ sektörde üretici ile ürünü işleyen sanayici
arasında iyi bir koordinasyon bulunmamaktadır. Ayrıca bağ alanlarının büyük bir
kısmı modern uygulamadan uzak, telsiz sistemle terbiye edilmektedir. Telli
sistemlerin kurulması ise bağcının bütçesini aşmakta, kaliteli ve pazarın
istediği çeşitlerin dışında kurulan bağların ürünleri ise pazarlama sorunları
yaşamaktadır. Buğday, ayçiçeği ve diğer ürünlere destek primi verilirken üzüm
üreticilerine gereken devlet destekleme primleri verilmemektedir. Üzüm
üreticisi devletten yalnızca mazot desteği almaktadır fakat bu da sorunlarını
çözmek için yeterli değildir. O nedenle bağcının ve bağcılığın desteklenmesine
yönelik politikalar geliştirilmeli, uygulanmalı ve üreticiye mazotun yanı sıra
ürün desteği mutlaka verilmelidir. Üzüm üreticilerimizin büyük bir kısmı
hastalık ve zararlılarla mücadele etmektedir. Yetiştirilen üzümün kalitesini önemli
ölçüde düşüren hastalık ve zararlılarla nasıl mücadele edileceği konusunda
üretici bilgilendirilmeli, gerekli destek sağlanmalıdır.
Yukarıda
belirtilen hususlar doğrultusunda üzüm üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104’üncü ve
105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Candan Yüceer (Tekirdağ)
2) Doğan Şafak (Niğde)
3) Sakine Öz (Manisa)
4) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
5) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
6) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
7) Namık Havutça (Balıkesir)
8) Turgut Dibek (Kırklareli)
9) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
10) Ömer Süha Aldan (Muğla)
11) Hasan Akgöl (Hatay)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Arif Bulut (Antalya)
14) Veli Ağbaba (Malatya)
15) İlhan Demiröz (Bursa)
16) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
17) Mahmut Tanal (İstanbul)
18) Nurettin Demir (Muğla)
19) Mevlüt Dudu (Hatay)
20) Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
BAŞKAN – Evet,
önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeleri sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, Kâtip Üyeliğe seçilen Erzincan Milletvekili Muharrem Işık
Bey’i kutluyor, kendisine başarılar diliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım, okutuyorum:
V.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, (10/632) esas numaralı, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından göç veren illerde göçe
neden olan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması
önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
8/7/2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/7/2013 Pazartesi günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Kütahya
Milletvekili Alim Işık ve arkadaşlarının (10/632) esas
numaralı göç veren illerde, göçe neden olan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis araştırma önergesinin
8/7/2013 Pazartesi günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Alim
Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7 Mart 2012 tarihinde, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu milletvekilleri olarak göç veren illerde göçe neden olan
faktörlerin araştırılarak göç sorununun önlenmesi adına yapılacak tedbirlerin
alınması amacıyla vermiş olduğumuz Meclis araştırma önergesinin Meclis
gündemine alınması yönündeki talebimiz üzerine söz aldım. Bu vesileyle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, yarın
idrak etmeye başlayacağımız mübarek ramazan ayının tüm Türk İslam âleminde
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, sizlerin de ramazanlarını ayrı ayrı
kutluyoruz.
Değerli
milletvekilleri, son on bir yıldır tek başına Türkiye’yi yöneten Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetlerinin ne yazık ki aldığı yanlış tedbirler ve
uyguladığı yanlış politikalar sonucunda ülkenin bazı illeri hızla göç vermeye
devam ederken bazı illerimizde de nüfus artışı ve bunun getirdiği sorunlar
giderek büyümektedir.
Bu illerde en
önemli sorun olarak ortaya çıkan işsizlik ve kamu yatırımlarının
yetersizliğidir. Özellikle 2011 yılında yapılan genel seçimlerde, hızla göç
verdiği için nüfusunun azalması sonucunda milletvekilliği sayıları düşen iller
bunun en belirgin örnekleridir. Bazı illerimizde 2, bazı illerimizde 1
milletvekilliği azalarak bu göçün acı sonuçlarını bu illerimiz bu seçimlerde
milletvekili kaybederek yaşamışlardır. Bunlardan birisi de benim seçim bölgem
olan Kütahya ilidir. 2000 yılında 657 bin nüfusa sahip olan bu ilimiz, son on
yılda 100 bine yakın çok büyük bir bölümü erkek genç nüfustan oluşan nüfusunu
başka illere kaybetmiştir. Buna benzer şekilde, komşumuz Afyonkarahisar ili 2
milletvekilliği kaybetmiştir. Yine, Yozgat ilimiz 2 milletvekilliği kaybetmiş.
Onun dışında birçok illerimiz yine 1 veya 2 milletvekili kaybederek bu göçün
verdiği sonuçla muhatap olmuşlardır. Peki, sebep nedir diye düşünülüp
araştırıldığında bunun en önemli sebebi o ildeki gençlere hitap eden iş
imkânının olmamasıdır. Doğal olarak kamu yatırımlarının azalması, var olan kamu
kurum ve kuruluşlarının özelleştirme adı altında hızla satılarak Hükûmet
açısından bütçeye veya cari açığa katkı sağlayan gelir elde edilmesi ama o ilin
gençleri açısından ise var olan bir iş imkânının, iş kapısının onlara
kapatılmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, TÜİK’in yaptığı değerlendirmeler
sonucunda yayınladıkları raporlara bakarsanız, bir tarafta il göç veriyor, genç
nüfusunu başka illere kaptırıyor, milletvekili sayısı düşüyor; öbür taraftan, TÜİK’in rakamlarına baktığınızda en düşük işsizlik oranının
olduğu iller kapsamına giriyor. Bu nasıl bir çelişki? Örnek veriyorum: En
yüksek göç veren iller 2011 yılı gerçekleşmiş sonuçlarına göre; yüzde 9,55
Bilecik, yüzde 8,27 Isparta, yüzde 4,44 Kütahya, Erzincan, Amasya, Karabük,
Burdur, Manisa, Sivas, Yozgat, Tokat diye gidiyor. Aynı TÜİK işsizlik
oranlarını yayınlıyor, “Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak illerinin yer aldığı TR33
Bölgesi yüzde 4,7 ile en düşük işsizlik oranın olduğu iller.” diyor. Şimdi, göç
eden insanların işsizlik gerekçesiyle bu illerini terk ettiğini dikkate
almazsanız, kalan ihtiyarlar arasında işsiz sayısının az olduğunu görürsünüz; TÜİK’in gerçeği budur. Bu TÜİK, o ili terk eden genç
nüfusun neden terk ettiğini tespit etmeli “İşsizlik nedeniyle terk ettim.”
diyorsa o ilin işsizlik oranlarına bunu ilave etmelidir. Gençlerin bunu
dediğini biliyoruz ama TÜİK bunu rakamlara yansıtmayarak “Kütahya’da,
Manisa’da, Tokat’ta işsizlik düşük.” diyorsa ancak kendini kandırıyor ve
devleti kandırıyor; bunun mutlaka ele alınması lazım. Diğer taraftan, özellikle
bu illerimize yapılacak kamu yatırımlarının artırılması ve teşvik sisteminde
göç veren illerin özel olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, yine, Hükûmetin geçen yıldan itibaren uygulamaya koyduğu yeni
teşvik sistemine baktığınız zaman, bu illerde yeni kurulacak sanayi
yatırımlarına teşvik verdiğini görüyorsunuz. Allah aşkına bu ilde var olan
sanayi kuruluşlarının kendisini üretim oranı olarak tatmin edecek bir orana
kavuşamadığı ve işsizlik nedeniyle sıkıntı yaşadığı ortada iken var olan
kuruluşlara teşvikte bulunmayacaksınız, yatırımlarını yapmış olan insanlara
destek vermeyeceksiniz “Gel, bu illere yeni tesisler kurarsan sana teşvik
vereceğiz.” diyeceksiniz. Kurmuyorlar çünkü var olanlar kapanıyor. Bu sistemi
ilin göç verileriyle, nüfus artışıyla, nüfusa yeni eklenen gençlerle ve
yatırımların teşvik sistemiyle birlikte değerlendirmemiz lazım. Kütahya ili ve
içinde bulunduğu bölge, Ege Bölgesi’nde en yüksek göç oranlarının gerçekleştiği
bir bölge -Afyon ve Kütahya’yı birlikte değerlendirdiğimiz zaman- ama
bakıyorsunuz, TÜİK’in rakamlarında bu illerimizdeki
işsizlik oranının en düşük olduğu söyleniyor. Bu çelişkinin
giderilmesi lazım. Şunu söylerse TÜİK, ona katılırım: “Evet, bu göçten
sonra kalan ihtiyarlar arasında işsizlik azdır, emeklisi bol olan illerdir.
İşsizlik bundan dolayı düşmüştür.” derse bunun inandırıcılığı var ama yok “Bu
illerde işsizlik az, dolayısıyla kamu yatırımları yeterli, göç de yok.” diyorsa
o zaman kendisiyle çelişiyor. Bunun önüne geçilmesi lazım. Dolayısıyla, bu
konuyu mutlaka Meclis gündemine alıp göç veren illerimizdeki temel sebepleri ve
yanlışlıkları ya da kamuoyuna yanlış aktarılan bu tür değerlendirme sonuçlarını
ele alıp yeniden incelemek ve bunun önüne geçilmesi için, tedbirlerinin
alınmasını sağlamalıyız.
Diğer taraftan,
göçün sebep olduğu bu faktörlerin etkisiyle başka illere göç eden, nüfusu artan
ama bu göçle gelen işsizlere iş sağlamayan büyük illerimizin durumu da apayrı
bir konudur. Metropoller sürekli göç alıyor ama göçle gelen insanlarımız o
illere gittiğinde kendilerini ve ailelerini geçindirecek iş sahibi olamıyorlar.
Bu illerin varoşlarında yeni sorunlarla, birçok sosyal sorunla karşı karşıya
kalıyorlar.
O nedenle, bu,
göç konusunu iki boyutlu olarak, hem göç veren iller açısından hem de göç alan
illerin yaşadığı ve muhatap olduğu sorunlar açısında yüce Meclis mutlaka ele
almalı ve bu anlamda yapılacak bir çalışmanın sonucunda tedbirleri gündeme
getirip mutlaka yasal düzenleme gerekiyorsa onların da yapılmasını sağlamalıdır
diyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle önergemizin Meclis gündemine bir an önce alınarak bu illerimizde
yaşanan sorunların genişçe araştırılmasını ve önlemlerin alınması konusunda
yüce Meclisin üzerine düşeni yapmasını temenni ediyor, tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Hasip
Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde göç veren iller,
göçe neden olan sorunlar aslında otuz yıllık yakın tarihimizin de en önemli
toplumsal olaylarının nedenlerini oluşturuyor. Biz her ne kadar Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu olarak araştırma önergesinin aleyhinde söz aldıysak da
bunun üzerinde bir konuşma olarak grubumuzun bu konudaki düşüncelerini aktarmak
istiyoruz.
Öncelikle,
ülkemizdeki göç haritasına şöyle bir bakmakta yarar var, azınlıkların göç
olayının altında yatan olayları bir irdelemekte yarar var. En yakın, 6-7 Eylül
olaylarından başlayarak günümüze, Rumların olsun, Ermenilerin, Süryanilerin,
Asurilerin, Ezidilerin, azınlıkların güvenlik
nedeniyle yoğunlaşan 1970, 1980 ve 1990’lı yıllarda üç dalga boyutundaki
göçleri ve bu göçlerden sonra, geri dönüş kapılarının açılmasıyla da beraber
geri dönüşün yaşandığı bir bölüm var. Azınlık olmalarından, etnik olarak
farklı, dinî, mezhepsel konumları gereği bugün Ezidi
olsun, Süryani olsun güneydoğuda; batıda İstanbul gibi metropollerde
de birçok Rum ve diğer azınlıkların göç ettiğinin ve sayılarının da çok
düştüğünün farkındayız. Bunun sonucu, topraklarına, köylerine, bahçelerine el
konulması, uzun süreler sonrası zilyetlikle topraklarının kendi mülkiyetlerine
geçirilmesi bir vakıa.
İkincisi: Bazı
illerimizden ekonomik nedenlerle göç olayı var ve en büyük göçün yaşandığı İç
Anadolu’da Sivas gibi illerimizden, Karadeniz’de Sayın Başbakanın memleketi
Rize dâhil olmak üzere toprağın az olduğu illerimizden metropollere
yapılan ekonomik nedenli göçler var. Doğu ve Güneydoğu’dan yine metropollere, Ege’ye, Akdeniz’e, İstanbul’a cumhuriyet
tarihi boyunca bölgesel geri kalmışlık, dengesizlik nedeniyle yaşanan göçler
var. Şimdi “Bu göçlerin sonucu Türkiye’de en büyük Kürt şehri hangisi?” diye
sorulursa bunun cevabının “İstanbul” olduğunu hemen söylerler. Tabii ki
İstanbul, en fazla Sivaslı -iç göç sonucu yerleşen- ailelerin olduğu bir
şehirdir, ondan sonraki sırada Karadeniz illeri geliyor. Yine, Ege ve Akdeniz’e
baktığınız zaman, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman,
Malatya’dan Adana, Mersin ve Antalya’ya, Akdeniz’e doğru bir göç dalgası var.
Bunun yanında, otuz yıllık çatışma sürecinin yarattığı bir göç dalgası daha var
ki bunun toplumsal, sosyal boyutu çok daha fazladır. Bunu varoşlarda, metropollerde siyaset yapanlar bilir yani köyleri yakılan,
17.500 faili meçhule uğrayan, 4 bini aşkın yakılan yıkılan, 1990’lı yıllardaki
köy yakmaları sonucu evinden barkından, toprağından olan ve milyonlar olarak
ifade edilen, başta İstanbul, İzmir, Mersin, Adana olmak üzere büyük
metropollere yoğun olarak bir göç olayı var. Bu göçe can güvenliği, mal
güvenliği boyutuyla bakıldığında Diyarbakır gibi bir metropolün
nüfusunun bir anda milyonun üstüne çıkması işte bu göçler sonucudur. Doğuda Van
gibi bir ilimizin nüfusunun 5 kat birden artmasının nedeni, aynı şekilde can
güvenliği nedeniyle, güvenlik ve çatışma nedeniyle yerinden zorla edilenlerin
gidebilecekleri en yakın mesafedeki illerden biri olması nedeniyle Diyarbakır
ve Van gibi merkezî metropollerde nüfusun 1 milyonu geçtiği
görülür.
Bunun farklı bir
boyutu daha vardır arkadaşlar; bu, görünmeyen bir boyuttur, kimse de görmek
istemez ama bu bir ayıp olarak herhâlde, her zaman karşımıza çıkacaktır ister
kabul edelim ister etmeyelim. Siz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 16 bin
yurttaşınızın hâlâ zorunlu göç nedeniyle Saddam döneminde Irak’a gidip orada
hâlâ yaşadığını biliyor musunuz? Mahmur Kampı’nı ve Mahmur
Kampı’yla beraber farklı beş altı kampa dağılmış, sayıları 16 bini aşan, büyük
çoğunluğu Şırnak ilinin Uludere, Beytüşşebap, Şırnak merkez, Güçlükonak gibi
birimlerinden olmak üzere, 1990’lı yıllarda köy yakılmaları ve faili meçhuller
nedeniyle Saddam döneminde dahi, Saddam döneminde gidip Irak’ta sığınan ve hâlâ
yirmi yıldır orada yaşayan yurttaşlarımızı biliyor musunuz? Bu, bir
gerçekliğidir bu ülkenin ve dünyanın en büyük 16’ncı ekonomisinde eğer hâlâ 16
bin yurttaşınız yakın zamanda mülteci olarak bir başka komşu ülkede yaşıyorsa
bununla iftihar edemezsiniz, onur duyamazsınız. Dünyanın 16’ncı büyük
ekonomisinde, ileri demokrasisinde kendi yurttaşlarınız hâlâ mülteci. Bu, yakın
tarih; bir de darbelerin mültecileri vardır.
Bu Meclisin, 12
Eylül darbesinin mültecilerine bir borcu vardır arkadaşlar. Bugün,
Mısır’da darbeciler, darbecilerin karakterini göstererek halkın üzerine kurşun
yağdırıyor ve toplu katliamlara başlıyorlar çünkü onları bir tek şey korur,
silah, tank, ölüm kusan soğuk metaller, uçaklar, bombalar ve yönetim biçimi
olarak sıkıyönetim, olağanüstü mahkemeler ve özgürlüklerin tamamen rafa
kaldırılması ve toplantı, gösteri dâhil basın özgürlüğünün, her türlü ifade
hürriyetinin tamamen ortadan kaldırılması. Bu da 21’inci yüzyılda
Mısır’da yaşanıyor ve birileri de bu darbenin adını koymakta tereddüt dahi
etseler, bal gibi, seçimle gelen birisini yine bir genelkurmay başkanının, yine
askerî bir hiyerarşi içinde devirmesinin çok açık, çok net olduğu bir darbeyle
karşı karşıyayız.
Şimdi, 12 Eylülde
bu darbe sonucu sağcı, solcu, benim tanıdığım, Avrupa’da gidip gördüğüm,
karşılaştığım binlerce insan şu an hâlâ mülteci arkadaşlar, çoğunu da
vatandaşlıktan attılar o zaman, hâlâ ülkelerine dönemiyorlar, döndükleri zaman
soruşturma geçiriyorlar, darbe hukuku, sıkıyönetim mahkemeleri, sıkıyönetim
fişlemeleri, sıkıyönetim aramalarıyla. Peki, bu Meclisi kapatan darbecilere karşı
bu Meclisin bu mağdur durumdaki siyasi mültecilere de elini uzatması gerekmez
mi? Çok gecikmiş bir görevdir, bu onurlu bir görevdir. Meclisin milletin
iradesine sahip çıkma ve darbecilere karşı da tavır koyması açısından son
derece önemlidir. “Sadece Mısır’da veya başka yerde darbeye karşıyım,
Türkiye’de darbeyi yargılayayım.” deyip Türkiye’deki darbecilerin GATA palasta
yatarak tutuksuz yargılandığı tek ülke Türkiye’dir arkadaşlar. GATA palasın
mimarlarına ve onun patentini siyaseten taşıyanların darbelerle ilgili
konuşurken çok dikkatli olması gerekiyor. 80 yaşındaki nineleri çocuklarına
yardım ettiği için hapse atan bu ülkede Türkiye’nin darbecileri GATA palasta
yatıyor. GATA palasta yattıktan sonra Mısır’a karşı söylenen hiçbir sözün
itibarı yoktur.
Bu araştırmanın
yapılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Doğan
Şafak, Niğde Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
DOĞAN ŞAFAK
(Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin
göç veren illerimizde göçe neden olan sorunların araştırılarak göçün
engellenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesiyle ilgili grup önerisinin lehinde söz almış
bulunmaktayım.
Sayın
milletvekilleri, başta doğu, güneydoğu ve karadeniz
olmak üzere benim de içinde yaşadığım coğrafyanın, özellikle İç Anadolu’da
bulunan birçok kentinin göç verdiğini hepimiz iyi biliyoruz.
Göçler genellikle
kırsal kesimden, köy belde ve kasabalardan, kısmen de olsa kent merkezlerinden
gerçekleşmektedir. Özellikle tarım ve hayvancılıkta yaşanan
büyük sıkıntılar, ekonomik zorluklar, çalışma koşullarının zorluğu ve ağırlığı,
sosyal güvenceden yoksunluk, küçük kentlerde üniversite mezunlarının iş
olanaklarının bulunmaması, küçük kentlerde sanayi yatırımlarının yapılmaması,
gelir dağılımındaki adaletsizlik, terör ve güvenlik sorunu, çiftçilerin
ürünlerini değerlerinde ya da maliyetinde satamaması, küçük kentlerdeki
özelleştirme maliyetleri, televizyon ve medyadan izlenen büyük kent
merkezlerindeki renkli hayatlar insanları başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana,
Mersin, Antalya, Bursa olmak üzere birçok kent merkezine göçe zorlamaktadır.
Kendi kentimden
örnek verecek olursam, nüfusunun 2 binin altına inmesi dolayısıyla Niğde ilinde
23 belde belediyesi kapatılmıştır. Ülkemizden örnek verecek olursak, Türkiye
toplamında 1.591 belde belediyesi kapanmıştır. Bu da bizlere göçlerin nedenleri
hakkında belirgin ipucu vermektedir.
Değerli
milletvekilleri, göçlerin genellikle kırsal kesimde olmasının nedeninin tarım,
hayvancılık ve işsizlikte yaşanan sorunlar olduğunu söylemiştik. Bu konuyla
ilgili sizlere bazı rakamlar vereceğim.
2006 yılında
çıkarılan Tarım Kanunu’nun 21’inci madde hükmüne göre her yıl gayrisafi millî
hasılanın en az yüzde 1’inin tarımsal desteklemelere ayrılması gerekmektedir.
Hükûmet kendi çıkardığı yasaya uymamıştır. Elimde bulunan dört yılın
rakamlarını söyleyecek olursak, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılında çiftçiden 16
milyar 299 milyon lira kesinti yapmıştır. Rakamlara boğmamak için sadece 2010
yılını örnek vermek istiyorum, diğer yılların toplamını söyleyeceğim. 2010
yılında gayrisafi millî hasıla 1 trilyon 28 milyar 802
milyondur. Çıkarılan kanunla tarıma ödenmesi gereken 10 milyar 288 milyondur,
çiftçiye verilen 5 milyar 605 milyondur yani çiftçiye 4 milyar 683 milyon eksik
ödenmiştir. 2011-2012 yılını buna dâhil edecek olursak tarıma verilen destek
ortalama 25 milyar azalmıştır.
Tarımda
kullanılan mazota çiftçi 5 milyar 900 milyon vergi ödemektedir. Yer altı
sulamalarında -tarımda- kullanılan enerji fiyatlarının bu Hükûmet döneminde
maliyetleri tahammül boyutlarını aşmıştır. 140 bin tarımsal sulama abonesinin
yüzde 80’inin MEDAŞ ve enerji şirketlerine borcu vardır. Toplam borç, faiziyle
birlikte 2,5 milyar liranın üzerindedir. Yüzde 40’ının elektriği kesik
durumdadır.
Türkiye’nin ekili
alanlarının yüzde 75’ini tahıl ürünleri kaplamaktadır. Buğday, arpa, çavdar,
yulaf, bu ürünler para etmemektedir. Ayrıca, kırsalda narenciye, pamuk,
patates, pancar, lahana gibi ürünler de artık köylüye gelir getirmemektedir.
Örneğin, 2003-2009 yılları arasında 11 milyon 945 bin ton buğday ithalatı
yapılmıştır. Karşılığında 3,5 milyar dolar ithalat parası ödenmiştir.
Hayvancılıkta
aynı sorunlar devam etmektedir. Çiftçi 7,5 milyara aldığı hayvanı bugün 1,5
milyara satamamaktadır. Türkiye, bu Hükûmet döneminde Türkiye’nin yüz ölçümü
bakımından ikinci büyük ili olan Ankara’nın yüz ölçümü kadar 2,5 milyon hektar
alanı tarımda işlemekten vazgeçmiştir. Yanlış politikalar sonucu ülkemizin boş
bırakılan tarım alanı büyüklüğü ise Yalova, Kilis, Bartın, Zonguldak, Düzce,
Osmaniye, Iğdır, Kocaeli olmak üzere 8 ilin toplam alanını geçmiştir. Toplam 20
bin kilometrekaredir. 2002 yılında tarımdan geçimini sağlayan çiftçi, üretici
sayısı 7 milyon 400 bin iken 2009 sonu itibarıyla bu rakam 5 milyon 200 bindir.
Yani 2 milyon üretici üretimden elini çekerek göç etmiştir.
Değerli
arkadaşlar, küçük kentlerde de özelleştirme sonucu fabrikalar, limanlar
satılmış ve bu kentlerde başlayan ekonomik gerilemeler büyük kentlere insanları
göçe zorlamıştır. Örneğin, TEKEL sigara bölümünün 2004 yılında özelleştirilmesi
sonrasında satılan 6 fabrikadan 5’i kapanmıştır. İstanbul, Adana, Bitlis,
Malatya ve Tokat fabrikaları kapalıdır, yalnızca Ballıca Fabrikası çalışmaya
devam etmektedir. TEKEL içki bölümünün özelleştirilmesi sonrasında ise satılan
19 fabrikadan 9’u kapatılmıştır; Ankara, Çanakkale, Diyarbakır, İstanbul,
İzmir, Şanlıurfa, Kırıkkale, Ürgüp, Yozgat. Bu 19 fabrika 2004 yılında stokları
ve arsalarıyla birlikte 290 milyon dolara satılmış, satın alanlar bir yıl
içinde Amerikan Texas Pasific firmasına bu tesislerin
yüzde 92’sini 810 milyon dolara devretmişlerdir. 2008 yılında ise TEKEL sigara
bölümü British American Tobacco
firmasına satılmıştır.
Bunun dışında,
geçtiğimiz yıllar boyunca şeker fabrikalarının, çimento fabrikalarının
özelleştirilmesi sonucu küçük kentlerde işsizlik ve gelir dağılımı bozulmuş ve
büyük kentlere göçün nedeni olmuştur.
TÜİK’in son bir yıldaki
verilerinden yapılan derlemeye göre 2012 yılında en çok göç veren il Ağrı
ilidir. 552.404 kişinin yaşadığı Ağrı ilinde 27.984 kişi başka illere göç
etmiştir. Ağrı ilimizi binde eksi 25,64 göç hızıyla Muş ve eksi 21,03 net göç
hızıyla Kars ilimiz takip etmiştir. Türkiye’de geçen yıl 2 milyon 317 bin 814
kişi şehir değiştirmiştir. En fazla göç alan şehir İstanbul, Ankara ve İzmir
olarak gerçekleşmiştir. 5 milyon kişinin yaşadığı başkent Ankara’ya ise geçen
2012 yılında 160.230 kişi yerleşmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bunun dışında göçün bir başka sebebi ise yüz binlerce
üniversite mezunu olan gençlerin okullarını bitirdikten sonra kendi
kentlerinde, özellikle Anadolu’nun küçük kentlerinde iş bulamamasıdır; bu
sebepten dolayı büyük kentlere göç etmektedirler veya memleketlerine
dönmemektedirler. Üretimden yoksun genel ekonomik uygulamaların etkisi ve
istihdam yaratılamaması da göçün nedenleri arasındadır. Bu Hükûmet öncesi -cari
işlemler açığı- seksen yılda toplam 44 milyar dolar cari açık veren Türkiye, bu
Hükûmet döneminde on yılda 349 milyar dolar cari açık vermiştir; örneğin,
Aralık 2002’de 6,6 milyar dolar olan sıcak para, Mayıs 2013’te 160 milyar
dolara çıkmıştır. Bu Hükûmet öncesi seksen yılda toplam 247 milyar dolar açık
veren Türkiye, bu Hükûmet döneminde toplam 586 milyar 900 milyon dolar açık
vermiştir.
Dolayısıyla,
Anadolu kentlerinde yaşanan bu göç olayının araştırılması sebebiyle Milliyetçi
Hareket Partisi tarafından verilen Meclis araştırma önergesiyle ilgili grup
önerisini desteklediğimizi belirtir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Vural Kavuncu, Kütahya Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VURAL KAVUNCU
(Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin göç veren illerde yaşayan kişiler ve şehirlerle ilgili sorunlar
yönünde verdiği araştırma önergesiyle ilgili grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, göç insanlık tarihi kadar eski bir gerçektir. Herkes eskiden,
geçmişte tarım ve hayvancılık açısından daha elverişli alanlara gitmek… Doğal
kaynakların artan nüfusu beslemeye yeterli olmadığı yerlerden daha iyi yerlere
doğru göçler olagelmiştir. Tabii, göçlerin çok daha değişik, siyasi nedenleri
de olabilir. Göç ülkemizin de bir gerçeğidir. Geçmişe baktığınızda, İstanbul
“Taşı toprağı altın.” diyerek 8 milyon nüfustan yakın bir zaman içerisinde, 14
milyon nüfusa eğer tırmandı ise bunu, metropollerin ve
çarpık kentleşmenin de bir örneği olarak bu sorunu ortaya koymak gerekir. Göçün
sadece iller arasında değil, il içinde, kırsaldan kente doğru da bir akım
olduğu gerçektir.
Peki, bununla
ilişkili Hükûmetimiz döneminde neler yapılmıştır, ben kısaca bunlardan
bahsetmek istiyorum. Öncelikle, göç neden olur, buna bakarsak sorunların
çözümünde neler yapıldığını daha iyi anlamış olacağız. Eğer tarım alanları
yetersizse, erozyonu önleyemezseniz, toprak verimsiz hâle gelirse köylünün
karnı doymaz, kırsaldan kente göç eder. Eğer iş imkânları azalırsa, yatırımlar
dengesiz olursa, eğitim ve sağlık hizmetlerinde yetersizlik olursa, evet,
kentlere göç olur. Ekonomik istikrarsızlıklar, sosyal problemler, güvenlik
sorunları göçün, gene, temel nedenidir. Özetle, kişiler yaşadıkları yerlerde
karınları doymaz, mutlu olmazlar, sağlıklı bir çevre, çağdaş bir kentte
yaşamazlarsa bir göç olur.
Ben, özelde,
kendi seçim bölgem olan Kütahya’dan da biraz bahsetmek istiyorum. Çünkü bizden
önce konuşan önerge sahibi değerli milletvekili -seçim bölgemden- Kütahya’dan
bazı örneklerle yola çıktı. Aslında Kütahya’da baktığınızda, son dönemde
kamuoyuna da intikal etmiş, 25 bin erkeğin göç ettiğine dair bir spekülasyon var. Şimdi, bir 25 bin nüfus azalmasının
doğrudan acaba çalışan nüfusun sadece işsizlik ve ekonomik yetersizlikle ilgili
olarak göç ettiği yönünde çıkarımlar aslında tamamen siyasi, son derece sığ ve
yanlış çıkarımlardır. Neden derseniz?
Değerli
milletvekilleri, meşhurdur Nasrettin Hocanın fıkrası. Bir ödünç kazan vermiş.
Kazan geldiğinde, yanında küçük bir kazanla geri gelince oradaki kişi sesini
çıkarmamış fakat bir sonraki seferde kazan geri gelmeyince, “Ne oldu Hoca bizim
kazan?” deyince bu sefer “Öldü.” demiş. “Peki, doğururken ses çıkarmadın da
‘Kazan öldü.’ deyince niye itiraz ediyorsun?” demiş.
Nereden geleceğim
buraya? Kütahya’da bir önceki yıl baktığınızda nüfusta yaklaşık 20 bin artış
var, bir sonraki yıl 25 bin eksiklik var, bir sonraki yıl gene 10 bin artış
var. Şimdi, bu işte bir anormallik var. Anormallik de şu: Çalışan nüfusun
eksilmesiyle ilgili değil, tamamen TÜİK’in aldığı
verilerde, esas aldığı askerî celp oranlarında. Bir yıl askeriye 1 celp yerine
4 celp bildirmiş ve 4 tane nüfus bildirince böyle bir suni artış meydana
gelmiş. Şimdi bundan yola çıkarak illerin ekonomisinin kötü olduğu ve tamamen
yok olduğu anlamına gelmez.
Bir de -çok kısa-
doğurganlık oranı hâlâ ülkemizde yer yer sorun. Kütahya’mızın Domaniç ilçemizde
doğurganlık oranı 1,9. Belediye başkanımız, merkezde doğan çocuklara 1 tane
hediye bayrak veriyor. Sordum, “Son üç ayda, Yakup Başkan, ne kadar bayrak
verdin?” dedim. Şehir merkezinde toplam 6 tane çocuk doğumu var. Demek ki
sadece bu konu değil.
Bir de
baktığınızda bir iddia söz konusu oldu; işte, işsizler gitti, geri kalan
nüfusta da ortalama olarak işsizlik oranı da azalmış oldu. Bu çok asılsız bir
iddiadır. Gidenlerin tamamı işsizlikten gidenler değil, gelenler de tamamen işe
sahip olanlar değil. Burada, hareketin içerisinde memurlarımız var, çalışanlar
var; işi olup da gidenlerin içinde, ailede işsiz kişiler de var. Dolayısıyla,
bu tamamen bilim dışı bir çıkarım ve iddiadır.
Ülkemizde miras
yollu arazilerin bölünmesi, tarım alanlarının daralması, çiftçi başına düşen
arazi miktarının azalması geçmişte çok önemli bir sorundu. İşte, çözüm olarak
biz buralardan başladık. Öncelikle toplulaştırma anlamında yapılan çalışmalarda
büyük mesafeler katedildi. 2001 yılına kadar yapılan
toplam toplulaştırmaya baktığınızda yaklaşık 450 bin hektarla sınırlı kalırken
şu anda 3 milyon hektarın üzerine çıkarılan bir toplulaştırma var. 2023 yılında
biz bunu tamamlamayı ve arazileri toplu olarak, verimli olarak çiftçilerimize
verebilmeyi hedefliyoruz.
Baktığınızda,
ülkemizin her yerinde barajlar, göletler, sulama göletleriyle topraklarımıza
bereket geliyor. Sadece Kütahya’da son on yılda yapılan veya yapımı devam eden
baraj sayısı 3, yapımı devam eden gölet sayısı 45; binlerce dekar alan, sulama
alanları ve kanallarıyla devam ediyor.
İş istihdamına bakalım, neredeydik ne oldu?
Türkiye’de işsizlik oranları şu anda euro bölgesinin
en düşük miktarlarına doğru yaklaşmaya başladı.
Ben Kütahya’dan
kısaca örnekler vermek istiyorum: Çokça eleştiriler var, kamu yatırımları
yapılmıyor, iş alanları açılmıyor… Bakın, Emet’te Etibor,
2 tane fabrika Hükûmetimiz döneminde yapıldı, 3’üncü fabrika da 600 bin liralık
ödenekle, inşallah, önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekleşmiş olacak. Tunçbilek’te tamamen yeni havzalarla birlikte binlerce yeni
iş alanına bir ila beş yıl içinde kavuşulacak. Gene, çokça eleştirilen
özelleştirmelerde, son Seyitömer özelleştirmesine
baktığınızda şu anda hiçbir işçimizin açıkta kalmadığını görüyoruz.
Gene,
organizelere bakalım. Kütahya organizede 2004 yılında 10 tane tesis, toplam 250
çalışan vardı; bugün 70’in üzerinde tesis, 6.500 çalışan var. İkinci organizeyi
kurduk. Gediz’de 2006 yılında kurulan organizede 900 kişi istihdam ediliyor ve
özelde çalışan kişi sayısı da 2.700’den 5.000’e çıktı.
Tavşanlı OSB’ye
bakıyorsunuz, 2006’da kuruldu, 2010 yılında tesisleşmeye başlandı ve toplam 4
tesis kuruldu, 11 tesis yatırımda. Şu anda 1.350 istihdam var, bitince 300
kişilik istihdam olacak.
KOSGEB tarihin
hiçbir döneminde olmadığı kadar esnafımıza ve iş kurmak isteyen girişimcilere
önemli destekler veriyor. Mevcut iş yerlerinde üniversiteli çalışan işçilere,
personele verilen desteklerin yanı sıra tanıtım, katalog, fuar destekleri; gene
girişimcilere verilen, yeni iş kuracaklara verilen destekler... Bugün “Ben iş
kuracağım.” diyorsunuz, size 30 bin lira hibe, gene 70 bin lira da size çok
düşük faizle kredi veriliyor. “Ben iş birliği yapacağım, güç birliği
yapacağım.” dediğinizde, 5 kişi bir araya geliyorsunuz 250 bin lira hibe, geri
kalan 500 bin lira da çok düşük faizle size kredi veriliyor. Hanımlara mikro
krediler var. Teşviklerde şu anda Kütahya ve Afyon 4’üncü
bölge teşvik kapsamında.
Gene,
baktığınızda 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Kanunu dört yıl
boyunca uzatıldı. Buna göre işveren payı olan primler hazine tarafından
veriliyor. Bakın, illerin genişlemesine yönelik olarak ulaşımda, tüm Türkiye’de
ulaşımda katedilen mesafe halkımız tarafından çok iyi
değerlendiriliyor.
Gene, Kütahya ve bölgemize hitap eden Zafer Havalimanı. Kütahya’yı çevre illere bağlayan bütün yollarımızın bölünmüş yolla
donanması, demir yollarındaki projeler ile büyük bir istihdam kaynağı
bekliyoruz.
Gene,
üniversiteler, Türkiye’nin bütün vilayetlerinde üniversitelerimiz var.
“Üniversite ne olacak, her yerde kurulmasın.” diyenlere inat Hakkâri’de bile
üniversitemiz açıldı. Kütahya’daki üniversitemiz 2001 yılında toplam 21 bin
öğrenci varken şu anda 43 bin öğrenciye ulaştı.
Bakın, özetle,
değerli milletvekilleri, sadece Kütahya için vereceğim, Kütahya’da fazla söze
gerek yok, istihdam anlamında 2001 yılında SGK’lı
çalışan sayısı 28.300, bugün, 2013’te 80 bin SGK’lı
çalışan var. Bunun üstüne de 24 bin tane BAĞ-KUR’lu
ve tarım sigortalı çalışan var.
Baktığınızda
Hükûmetimiz bununla ilişkili önlemleri almış, -kentlerimizi değişim, dönüşümle
birlikte- kentsel dönüşümler uygulanmakta, her taraf insanlarımızın, hemşehrilerimizin daha iyi yaşayacağı mekânlar, parklar,
bahçelerle donanıyor.
Sağlıkta çok
önemli gelişmeler var. Çocuklarımız artık başka illere gitmiyor, yerinde
okullarımız açılıyor. Köylerimiz güzelleşiyor, daha sağlıklı hâle geliyor ve bu
millet 2001 yılında Başbakanın önüne atılan yazar kasayı unutmadı, yollara
dökülen esnafı, köylüyü unutmadı.
Bu nedenle,
Milliyetçi Hareket Partisinin araştırma önergesi aleyhinde oy vereceğimizi
söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkanım, sayın konuşmacı konuşmama atfen Nasrettin Hoca hikâyesi
anlattı, bir de bilim dışı gerçeklerden bahsettiğimi söyledi, sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN – Öneri
sizin zaten, atıf yapacak sizin konuşmanıza tabii ki, önerinize.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Hayır, bilim dışı konuştuğumu söyledi, onunla ilgili açıklamada bulunalım.
“Çarpıttı.” dediler.
BAŞKAN – Ne diye
sataştı? Ne söyledi? Sataşma mı, yoksa… Açıklama hakkınız yok.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sataşma.
BAŞKAN – Ne diye
sataştı Sayın Işık, ne söyledi de sataştı?
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Nasrettin Hoca’nın kazan hikâyesini anlattı, siz de duydunuz Sayın Başkan.
“Doğururken inanıyorsun da kaybolurken inanmıyor musun?” gibi nüfus verilerini
çarpıttığımı söyledi. Açıklamam lazım. Kütahya’da kaybolan 25 bin…
BAŞKAN – Sayın
Işık, İç Tüzük’te açıklama gibi bir şey söz konusu
değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Peki. Sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Işık.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun MHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşma sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Değerli milletvekilleri, sayın vekilimizi dinlediniz, Kütahya’da 25 bin erkek
kaybolduğunda, söz konusu verilerle ilgili, yanlış yorumladığımı, siyasi
amaçlarla bunu değerlendirdiğimi söyledi. Kendisi öyle değerlendirebilir. Kendi
ilimin vekili olduğu için tabii, herhangi bir şekilde aksine bir şey
söylemeyeceğim ama bunu siyasi polemik konusu yapan
kendi partisinin, arkadaşımız, kendi milletvekilimiz.
“Kaybolan gençler
ertesi yıl bulundu.”
Değerli
milletvekili, seçimler öncesi “Kütahya’da Jandarma Taburu gitmeyecek, kalacak.”
dediniz, taşındı, bir yıl askerî personel gelmeyince, sizin dediğiniz gibi 4
defa celp olayı değil, o yıl gelmediği için 10 bin gencimiz Kütahya’da
görünmedi dolayısıyla eksi veri. Zaten her yıl 10-15 bin de göç eklenince 25
bin genç öyle kayboldu.
Diğer taraftan,
bu ile gelenler ile bu ilden gidenlerin karşılaştırılması yapıldığında,
gidenlerin işsiz gençler olduğu, gelenlerin, üniversite gençleri olmak üzere
çoğunlukla nüfusa öyle katkı yaptığı görülür. Bunun bilim dışı bir tarafı
yoktur. Kalanlarla ilgili eğer hâlâ işsizlik rakamlarına siz inanıyor ve
bunların doğru olduğunu savunuyorsanız onu Kütahyalılar değerlendirecektir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım, verdiğiniz söz için.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan, (10/632) esas numaralı, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından göç veren illerde göçe
neden olan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis araştırması
önergesinin görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Karar yeter sayısı…
BAŞKAN –
Arayacağım.
Kabul
etmeyenler...
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var dolayısıyla elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisi kabul edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve
arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun
araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin
önlenmesi amacıyla 12/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
08.07.2013
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
08.07.2013 Pazartesi günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Hülya Güven ve arkadaşları tarafından,
12.06.2013 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Göz yaşartıcı
gazların ne tür etkileri olduğunun araştırılması ve uzun vadede ortaya
çıkabilecek istenmeyen etkilerinin önlenmesi” amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin (952 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 08.07.2013 Pazartesi günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Hülya Güven, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜLYA GÜVEN
(İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Taksim Gezi Parkı’nda ve park protestosunu desteklemek
için yurt çapında yapılan ve yurttaşlarımız tarafından AKP iktidarının
özgürlükleri kısıtlayan uygulamalarının protesto edildiği gösterilere dönüşen
eylemleri engellemek amacıyla kullanıldığı belirtilen çeşitli gazların -CS, OC,
sarin, portakal gibi gazların- uzun vadede ortaya
çıkabilecek istenmeyen etkilerinin önlemlerinin alınabilmesi için Meclis
Başkanlığına vermiş olduğumuz araştırma önergesi hakkında grup adına söz almış
bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, 2012 Ağustosunda verdiğim bir soru önergesinde, o zaman
kullanıldığı belirtilen biber gazının astıma yol açabildiği ve kapalı alanda
kullanıldığında ya da astımlı kişilerin üzerine sıkıldığında ölüme yol
açabildiğini ve yasaklanması gerektiğini belirtmiştim. Bu konuda yine
milletvekillerimiz verdikleri çeşitli önergelerle, yine sivil toplum
kuruluşları da yaptıkları açıklamalarla aynı öneride bulunmuşlardı.
Üzerinden bir yıl
bile geçmeden gazların çeşitlendiğini ve yurttaşlara uygulandığını işitiyoruz.
Sadece demokratik haklarını kullanmak isteyen, barış isteyen, özgürlük isteyen
yurttaşlarımıza biber gazı değil sadece, farklı gazların da kullanıldığı iddia
edildi ve bu şüphe ortaya çıktı. Bunlardan birisi de portakal gazı yani
Vietnam’da kullanılan ve hâlâ oradaki Vietnamlılar üzerinde etkileri süren
portakal gazı. Karaciğer hasarına ve hâlâ engelli bebeklerin doğmasına yol açan
bir gaz. Kullanıldığı belirtilen diğer gazlar CS, CR gibi… Hatta kullanımı
yasak olan sarin gazı da iddia edilmiştir. Her birinin
etkisi farklı, üstelik sarin gazının kullanımı yasak
dedik ama yakın zamanda, hatırlayacaksınız, Mersin’de ve Adana’da yakalandı.
2012 yılında
Sayın İdris Naim Şahin, biber gazının laboratuvar testlerinden geçirildiğini,
zararlı, kalıcı etki bırakmadığını söylemişti. Ben sormak istiyorum: Hangi
laboratuvar testleri? Depolar tükendiği için acele getirilen gazlar, acele
satın alınan gazlar, TOMA’larda suya karıştırıldığı
için vücutta yanık oluşturan gazlar, günlerce kusan yurttaşlar, gençler…
AHMET YENİ
(Samsun) – Sopalar, taşlar, bıçaklar…
HÜLYA GÜVEN
(Devamla) – Üstelik polise emir veriliyor “Acımadan sıkacaksınız.” diye.
10’uncu katlara atılıyorlar, hasta, yaşlı, bebek varsa ölsün diye. Sanki “Bize
oy vermeyen yok olsun.” mantığı yürütülüyor. Herhâlde Sayın Başbakanın
kendinden saymadığı yüzde 50’nin yok olması isteniyor.
Ne olduğu belli
olmayan gazlar, insanların üzerine haşere ilacı gibi sıkıldı. Dünya ayağa
kaktı, yine umursanmadı. Durmadan polise “Sık!” diye emir verildi. Bunun son
örneğini de yine Taksim Meydanı’nda cumartesi günü gördük. Ama bu arada ben
şunu da sormak istiyorum: Bu arada alana sürdüğünüz ve sürekli gaza maruz kalan
polislere ne olacak? Gaz maskeleriyle korunduklarını sanan polisler, gelecekte
hangi hastalıkların onları da beklediği belli değil.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Dünya Mısır’da niye ayağa kalkmıyor?
HÜLYA GÜVEN
(Devamla) – Siz “Mısır” diyorsunuz ama ben Amerika’dan bir örnek vermek
istiyorum. Hükûmetten de bu davranışı bekliyoruz.
Amerika Birleşik
Devletleri’nde 17 Eylül 2011 yılında, ekonomik kriz nedeniyle “Wall Street’i
İşgal Et” eyleminde, yüksek harçları protesto için kampüste oturma eylemi yapan
öğrencilere polis biber gazı sıktığı için açılan dava sonucunda üniversite
yönetimi 1 milyon dolar ödemeyi ve mektupla özür dilemeyi kabul etti. Aslında
sizlerin daha fazlasını vermeniz gerekmekte, orantısız sıkılan ve ölümlere yol
açan müdahaleler yapıldı çünkü.
Peki, bizde ne
oluyor? Biber gazı adı altında ne olduğu bilinmeyen gazlar atılıyor. Yurttaşlar
nasıl önlem alacaklarını bilmiyorlar. Doktorlar acil müdahale ettikleri için
tutuklanıyorlar, hekimliklerini yapmaları engelleniyor. Hatta hekimlere ceza
yasası çıkıyor, ruhsatsız müdahale adıyla.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hocam, şehirleri yaktılar, yıktılar.
HÜLYA GÜVEN
(Devamla) – Demokratik haklarını kullanmak isteyen gençler, kadınlar biber
gazına maruz kaldıkları yetmiyormuş gibi gözaltına alınıyorlar. Kadınlar Akrep’lerin içinde tacize uğruyorlar. Öğrenci slogan atarsa
on yıla çıkıyor. Biber gazı, taciz yetmezmiş gibi eli çivili, sopalı ya da
palalı kişiler ortaya çıkıyor, saldırıyor, tekmeliyor ama onlar serbest
bırakılıyorlar.
Sayın İçişleri
Bakanı genelge yayınladı, “Gazlar yaşlılara, engellilere, kapalı alanlara
atılmayacak.” diye, dinleyen oldu mu acaba? Peki, Sayın Muammer Güler daha önce
gazın etkilerini bilmiyor muydu? Kullanılmaya başlandığından bu yana konu ile
ilgili uzmanlar “Yasaklansın.” diye anons yaparlarken şaka mı sanılıyordu? Galiba,
artık “Önce gaz atılacak.” diye anons yapılmaya başlanmış ama kaçanları da
kovalayarak üzerlerine yine orantısız gaz bombası atılmakta.
Şimdi, ben sadece
biber gazının akut olan bir iki etkisinden bahsedeceğim. Öksürük, -tabii normal
gelebilir- solunum yetmezliği, solunumun durması, -solunumun durması sonucunda
tabii ki beynin hasar görmesi mümkündür- tansiyonun ani yükselmesi, bayılma görülebiliyor,
yüksek konsantrasyonlarda ise sinir sisteminde kalıcı
hasar oluşturabiliyor.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Taş ve molotofların da yan etkisini say.
HÜLYA GÜVEN
(Devamla) – Bu kadar çok gaza maruz kalan yurttaşlarımızın sağlığını “Bize oy
vermedi.” diye düşünmek istemiyor musunuz? Sizler için önemli değil mi? Bir
hükûmet ülkesinde yaşayan herkesi kucaklamalı. Öncelikle bu gazın yasaklanması
gerekiyor, maruz kalanların da kontrole, sağlık açısından denetime alınması
gerekiyor. Tüm yurttaşların demokratik haklarını kullanmalarına izin verilmesi
gerekiyor.
Ben bazı
kurumların isimlerini vereceğim. Birçok kurum aslında etkileriyle ilgili çok
çeşitli açıklamalar yaptılar, bu gazların etkileriyle ilgili. Türk Tabipleri
Birliği, eczacı odası, Kimya Mühendisleri Odası…
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Sizin arka bahçeniz!
HÜLYA GÜVEN
(Devamla) – Ve 18 Haziran 2013 tarihinde acil olarak açıklanan bir basın
bildirisinden bahsetmek istiyorum. Burada Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu
üyesi dernek temsilciliklerinden oluşan Gösteri Kontrol Ajanları Bilimsel
Danışma Kurulu ülkemize ve dünya kamuoyuna bir basın bildirisi açıklamıştır ve
burada diyor ki: “Biber gazı kimyasal bir silahtır, acilen yasaklanmalıdır.”
Sayın
milletvekilleri, ben vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum. Artık ülkemizde
refah içinde sağlıklı bireyler yetişmesi için tüm gayretlerinizi göstermenizi
ve kullanılan gazların etkilerinin ortaya çıkarılması için, uzun vadedeki
ortaya çıkacak yine etkilerin önlenebilmesi için verdiğimiz önergemizin gündeme
alınmasını istiyor, saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen İdris
Şahin, Çankırı Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin, ülkemizde birçok ilde vatandaşımıza ve yabancılara
karşı Emniyet Genel Müdürlüğü personeli tarafından kullanıldığını bildirdiği
gazların türlerine göre ve bu gazlara maruz kalan kişilerde akut ve kronik ne
tür etkilere neden olduğunun, uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen
etkilerinin önlemlerinin alınabilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılması
adına komisyon kurulmasını talep ettiği önerge aleyhinde konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
önergenin içeriğine baktığımızda, bir kısım gazların kullanıldığı ifade
edilmekte. Oysaki resmî kayıtlardan almış olduğumuz bilgilerde, burada bahsi
geçen bir kısım gazların, kesinlikle, son dönemlerde meydana gelen olaylarda
kullanılmadığı sübuta ermiş durumda. Ancak, tabii, her ne şekliyle olursa
olsun, bir toplumsal olayda biber gazı dahi olsa, kullanılmasını hoş
karşılamamızı ve biber gazının kullanılmasını burada övecek bir durum
içerisinde olmamızı da kimse bizden beklemesin.
Ancak şunu ifade
edeyim ki, biber gazı, özellikle son yıllarda kolluk görevlileri tarafından
toplumsal olaylara müdahalede sıklıkla başvurulan bir araç hâline gelmiştir.
Biber gazı kullanımındaki artış çok sayıda ülkenin yanı sıra Türkiye’de de
gözlemlenmektedir. Biber gazı, 1969’da kimyasal silahların yasaklanmasıyla
ilgili hazırlanan Cenevre Protokolü çerçevesinde yasak kimyasallar arasına
alınmayan bir maddedir. Toplumsal olaylara müdahalede biber gazı kullanılması
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de uygunluğu değişik kararlarla da ifade
edilmiştir.
Öncelikle,
kolluğun biber gazına başvurması gereklilik, orantılılık, üçüncü kişilerin
zarar görmesinin önlenmesi, ortaya çıkacak sağlık sorunlarına karşı tıbbi
müdahale imkânının sağlanması gibi ilkelere tabidir. Güvenlik güçleri
karşılaştıkları çeşitli durumlar karşısında zor kullanma yetkisine sahiptirler.
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 16’ncı maddesinde “Polis, görevini
yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak
ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.” hükmünü haizdir. Söz konusu zor kullanma
araçlarından biri de, göz yaşartıcı gaz ya da biber gazı olarak kanunda
tanımlanmıştır.
Kolluk
görevlileri biber gazı kullanmaya yalnızca gerekli olduğunda daha hafif
araçlarla bir çözüme ulaşamadıklarında başvurabilmelilerdir. Kolluk görevlileri
biber gazına orantılılık ilkesi çerçevesinde başvurmalıdırlar. Kullanılacak
biber gazı kolluğun karşı karşıya kaldığı durumu çözmeye yetecek düzeyi
aşmamalıdır.
Yine, kolluk
görevlileri biber gazına başvururken çevrede bulunan üçüncü kişilerin etkilenmemelerini, yahut bu mümkün değilse, olabilecek en
asgari düzeyde etkilenmeleri için tedbir almak zorundadır.
Yine, kolluk
görevlileri, biber gazına başvurulduğu durumlarda ortaya çıkabilecek sağlık
sorunlarına tıbbi müdahalede bulunabilecek sağlık görevlilerinin bulunmasını da
temin etmekle yükümlüdür.
Özellikle
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 1979 tarihli kolluk
güçleri görevlilerinin davranışlarına ilişkin kuralları düzenleyen madde de
kolluğun güç kullanmasının istisna olması gerektiğini ifade etmektedir. Güç
kullanırken de “orantılılık” ilkesini Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu da
tavsiyede bulunmuştur. Ancak, başkaca çare kalmaması hâlinde de güç kullanmayı
tavsiye etmektedir.
Bu konuda,
özellikle biber gazıyla alakalı konuda, Barış ve Demokrasi Partisinin de 11/6/2013 tarihinde, Meclis araştırma komisyonu kurulmasına
dair bir önergesi Genel Kurulda okundu ve o günkü Genel Kurulda da Barış ve
Demokrasi Partisinin araştırma önergesi aleyhine AK PARTİ Grubu adına da
konuşmuş idim. Yaklaşık yirmi beş gün geçmesine rağmen, aynı mahiyette bir
önergeyle yine karşı karşıyayız. Bu önergelerde bahsedilen hususları, özellikle
değerli konuşmacının burada ifade ettiği, insanın sağlığı açısından yapılması
gerekenler ve bu konuda önlemlerin alınmasına dair tüm talepleri yürekten
olumlu bulduğumu ifade etmek istiyorum ve bunlar adına herkesin sağlıklıca adım
atması gerektiği kanaatindeyim. Ancak, son zamanlarda özellikle burada ifade
edilen ve örnek olarak da toplumsal olaylara karşı polisin orantısız güç
kullandığına yönelik hiçbir beyanı da bu kürsüden kabul etmemiz mümkün değil.
Öncelikle şunun
izahını çok iyi yapmamız lazım: Polisin zorda kalmadığı müddetçe ve
karşısındaki muhataplarını uyarmadan asla ve asla böyle bir yönteme
başvurmadığını hepimiz biliyoruz. Değerli konuşmacımız da burada çok netliğiyle
kendisi ifade etti, “Gaz kullanılmadan önce polisin eylemcileri uyardığını da
bizzat biliyoruz ve duyduk.” dedi.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Bir dakika önce, bir dakika önce.
İDRİS ŞAHİN
(Devamla) – Şimdi, uyardığı bu kişiler hâlâ kanuna karşı direniyorsa, polisin
başkaca yapabileceği hiçbir yol kalmamış ise yasal sınırlar içerisinde bu biber
gazını kullanıyor olmasından sizlerin de rahatsız olmaması gerekiyor. Çünkü
hepimiz şuna inanıyoruz, diyoruz ki: Bu ülke demokratik, laik, hukuk devleti,
sosyal bir devlet. İnsanlar tepkilerini elbette aşırıya kaçmadığı müddetçe,
demokratik ölçüler içerisinde elbette ki göstermelilerdir. Ancak, şu son
dönemde gerek Taksim merkezinde olmak kaydıyla yurdun değişik noktalarındaki
eylemcilerin ve göstericilerin taleplerinin samimi olduğunu, meşru taleplerinin
kamu idaresini elinde bulunduran güçler tarafından karşılanmadığı noktasında
eğer bir kaygınız varsa, emin olun, yanlış düşünüyorsunuz. Çünkü samimi
talepler karşısında gerek Hükûmet yetkilileri gerek yerel yöneticiler her türlü
taleplere karşı açık olduklarını ve meşru zeminde hak arama yöntemlerine karşı
da duyarsız kalmayacaklarını ifade etmiş olmalarına rağmen…
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) – Gösteri meşru bir haktır.
İDRİS ŞAHİN
(Devamla) – …hukuk devletinde hukuku aşarak ve zorlayarak hak elde etmeye
çalışanlara karşı da, kusura bakmayın, kolluk kuvvetleri gereğini yapmak
durumundadır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Fenerbahçe stadındaki gibi, değil mi? Fenerbahçe stadında olduğu
gibi. Çoluk çocuğun üzerine gaz atarak, değil mi? Beşiktaş stadında olduğu
gibi.
İDRİS ŞAHİN
(Devamla) – Bu konuda hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer nitelikte
kararları hem Cenevre Protokolü hem de Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulunda
alınmış bir kısım kararlar söz konusudur. Bizler işimize geldiği zaman
Avrupa’yı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini referans gösterip, işimize
gelmediği zaman da hak arama yöntemlerini hukukun dışına çıkarak etkinleştirme
arzusu içerisinde olduğumuzu gösterirsek samimi demokratlığımızdan şüphe edilir
ve özellikle şunu ifade edeyim ki: Sarin gazının
toplumsal olaylarda kullanıldığına dair bir bulgunun olmamasına rağmen, Adana
ve Mersin’de bir şekliyle ele geçmiş bu gazların “Sanki toplumsal olaylarda
kullanılıyor.” şeklinde burada takdim edilmiş olmasının da Değerli Hocamıza
yakışmadığını ifade etmek istiyorum.
Yine, polise,
göstericilere karşı kullanılması için emir verildiği beyanını da asla ve asla
kabul etmiyoruz. Herkes kendi vazifesini yapmakla yükümlüdür. Polis, görevini
yaparken Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’na uygun olarak görevini yapmaktadır.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) - Sivil olarak git de bir sor bakalım o polislere, bir konuş bakalım
o polislerle, ne diyor, gör.
İDRİS ŞAHİN
(Devamla) – Bunun dışında, oradaki bir toplumsal olayı bastırmak için görevini
yapan polis memuruna iktidarın emir verdiği yönündeki bir beyanı burada, Genel
Kurulda ifade etmek bir haksızlıktır ve gerçeğin tamamen tersine ve hilafına
bir beyan olarak burada değerlendiriyoruz. Asla ve asla bizler, kimsenin
görevini yaparken onlara müdahil olmuyoruz. Özellikle de şu son günlerdeki
yargıya intikal etmiş bir konuyla alakalı, oradaki esnafın içinde bulunduğu
hâleti ve ruhiyeyi en iyi anlaması gerekenler
sizlersiniz, “Alandayız.” diyorsunuz. Gezi Parkı eylemleriyle birlikte ben bu
kürsüden daha önce de ifade ettim, sadece oradaki göstericileri değil oradaki
bir esnafı da bir dinleyin, esnafın mağduriyetlerini de görün, ondan sonra
çıkıp bu kürsüden onların adına da bir şeyler ifade edin istiyoruz ama biz
sizlerden bunu maalesef göremiyoruz.
Şimdi, oradaki
esnafın hukuk çerçevesinde yapmış olduğu bir eylemi yargıya da müdahale etmek
suretiyle burada Hükûmete yansıtmak ve Hükûmetin sanki bu kişileri
tutuklamadığı gibi bir söylem içerisine girmenin de haksızlık olduğuna
inanıyorum.
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Hakikaten inanıyor musun?
İDRİS ŞAHİN
(Devamla) – Anayasa’nın 138’inci maddesi son derece açıktır, yargı bağımsızdır,
kendi işlev ve görevini ifa etmekle yükümlüdür, ona herhangi bir şekilde
kimsenin talimat vermesi de söz konusu değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS ŞAHİN
(Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle önergenin aleyhinde olduğumuzu bildiriyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Özcan
Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından, özellikle bu gaz kullanımına yönelik olarak verilen ve bu ortaya
çıkacağı, kısa, orta, uzun vadedeki sorunların giderilmesi ya da yok
edilmesiyle ilgili önergenin lehinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; önce şunu anlamamız gerekiyor: “Gösteriler sırasında
gaz kullanılsın mı, kullanılmasın mı; gaz zararlı mıdır, değil midir?” sorusu
“Dünya yuvarlık mıdır, değil midir?” sorusu kadar saçmadır bugün.
Sorun, halkı ya
da göstericiyi sokağa çıkarmanın ve gaz kullanmaya ihtiyaç duymayacak şartların
yaratılmasıdır. Göz yaşartan, mide bulandıran, kanser üretmesi muhtemel gazın
kullanılmasını doğru bulmak mümkün değildir. Gaz kullanımı aslında insani de
değildir, alelusul kullanılması ise faciadır. En son başvurulması gereken bir
usule ilk olarak başvurmak da son derece yanlıştır.
Aslında, konu,
biraz da demokrasi ve demokrasinin algılanmasıyla da ilgilidir çünkü demokrasi
ilerledikçe gazın kullanımının da normalde azalması icap eder. Eğer bir ülkede
gaz ne kadar fazla kullanılıyorsa o ülkenin demokratik kültürü ve demokratik
yaşamı o kadar geridedir demektir.
İnsana duyulan
saygı arttıkça aslında demokrasi de kökleşecek, gaz ve kimyasal kullanımı da
azalacaktır hatta yok olacaktır. Gösterilere müdahale için gazsız yöntemleri
bulmak ve uygulamaya koymak iktidarın ve kolluk kuvvetlerinin başta gelen
görevidir.
Üzerinde
durulması gereken olayın, aslında sokağa çıkan göstericilerin sayısını azaltmak
ya da polisin böyle bir muameleye başvurmasını engellemekten geçtiğini
özellikle ifade etmemiz gerekiyor. Bu nedenle, insanlar niçin sokağa çıkıyor,
insanlar ya da polis neden gaz kullanmak durumunda kalıyor? Polisi, güvenlik
güçlerini ne kadar çok kullanıyorsanız Türkiye’yi, o kadar, çok iyi
yönetmiyorsunuz demektir, bu bir ölçüdür.
Şimdi, bu
bakımdan şunu söyleyeyim: Gezi Parkı olaylarının toplumsal psikolojisini
algılamak ve bunları çok net bir biçimde hem bilimsel hem de tedbirler
bakımından değerlendirmek durumunda ve konumundayız.
Şimdi, ben çok
basit bir şey söyleyeceğim. Bakın, Gezi Parkı’ndaki hadiselere, oraya giden
insanlara, onların içerisinde bulunduğu hâletiruhiyeye değinmeden önce, Sayın
Başbakanın ifade ettiği bir şeyi sizinle burada paylaşmak istiyorum. Sayın
Başbakan, bir süre önce, Zeytinburnu’nda yükselen ve şehrin silüetini
bozan 16/9 isimli kulelere tepki dile getirmişti ve demişti ki: “Sahibiyle
konuştum, ‘Tıraşlayın.’ dedim ama hiçbir şey yapmadılar. O yüzden, çok
kırıldım, beş yıldır konuşmuyorum.” Sonra, İstanbul 4. İdare Mahkemesi bu
binaların yapı ruhsatını iptal ediyor ve gökdelenlerin hukuka aykırı olduğunu
söylüyor, yıkılmasına karar veriyor.
Peki, bu ülkenin
Başbakanı, bu ülkedeki İstanbul gibi bir kentin silüetinin
bozulmasına -bozulmasına kadar giden süreç içerisindeki aşamaları söylemiyorum
ama- ona itiraz gösteriyor da bu ülkenin halkı Sayın Başbakan kadar duyarlı bir
tavır ortaya koyduğu zaman niçin isyan ediliyor, niçin göklere çıkılıyor ve
kükreme şeklinde itirazlar geliştiriliyor?
Sayın Başbakan
aslında Gezi Parkı’na gitmeliydi hem de ilk gün, orada tebrik etmeliydi,
doğaya, oradaki yeşile, oradaki ağaçlara sahip çıkan insanları tebrik ve teşvik
etmeliydi. Ha, oraya gitmez de eğer onu “marjinal”
dediğimiz ya da birtakım yakıp yıkıcı, kırıp dökücü örgütlerin arenası hâline
orayı getirtecek şekilde şartları yaratırsanız, ondan sonra geriye dönüp
“Efendim, şundan kaynaklandı, bundan kaynaklandı.” deme hakkına sahip
olmadığınız ortaya çıkar.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hocam, doğruları söylemiyorsunuz, doğruları söyleyin.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, ya, ben size bir şey anlatıyorum
arkadaşlar. Şunları, bakın…
AHMET YENİ
(Samsun) – Doğruları söyleyin Hocam.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Doğrunun bu babasıdır, anasıdır, teyzesidir. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler) Onun için, söylediklerimden bir şeyler anlamaya çalışın. Bakın,
teker teker anlatacağım ne olduğunu çünkü bunu bir türlü siz algılamak
istemiyorsunuz; kalıplarla düşünmeyin, reflekslerle reddetmeyin, beni
yargılamaya çalışmayın, beni algılamaya çalışın. Ne oradakileri algıladınız ne
de bizim buradan söylediklerimizi algılıyorsunuz; işiniz, gücünüz şablon.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Hocam, seni çok iyi anlamaya çalışıyoruz, biraz daha açarsan...
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Bırakın şu parti taassubuyla, fanatiklikle düşünmeyi, bir kenara
atın şunları.
AHMET YENİ
(Samsun) – Doğruları söyle. Doğru adamsın, doğruları söyle.
BAŞKAN – Sayın
Yeni, lütfen…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Şimdi, Gezi Parkı olayının neden olduğundan, nasıl olduğundan daha
çok, ne olduğunu anlamak gerekiyor. Bunun için de olanın ne olduğunu, gerçeğe
yakın bir biçimde okumak ve olanlardan sonuç ve ders çıkarmak zorundayız. Gezi
Parkı olayları toplumsal bir reflekstir, ağzına kadar dolmuş ve gerilmiş olan
kolektif bilinçaltının bilinç üstüne çıkmasıdır.
Gezi Parkı’ndaki
düzenlemelerin ürettiği tepki, bir sonuçtur, başat bir neden değildir. Gezi
Parkı düzenlemesi, yalnızca toplumsal bilinçaltını tutuşturan kıvılcım
olmuştur. Toplumsal bilinçaltı, iktidarın yıllardır yürüttüğü gelgitli ve
inişli çıkışlı politikalarla ağzına kadar doludur.
Değerli milletvekilleri, bakın, eğer bu iktidar, bu Türkiye’de,
almış olduğu kararlarda muhalefetin itiraz ettiği bazı konulara dikkat etmiş
olsaydı, kararlara ve yönetime katılmayı bir yöntem olarak devreye soksaydı,
kamplaşma ve kutuplaşma yaratmasaydı, etnik, mezhep, bölge, cinsiyet farkını
kışkırtmasaydı, gelir dağılımını sürdürülebilir bir konumda tutsaydı, yaşam
biçimlerine, siyasal aidiyetlere göre vatandaşların ayrıştırılmadığı bir
Türkiye’de, kim isterse istesin, yüz binlerce insanı sokağa çıkaramazdı.
Eğer sizin
ülkenizde atanamayan öğretmen sorunu varsa, eğer sizin ülkenizde alışveriş
merkezleri açıldıkça işlerini kaybeden insanlar varsa, eğer sizin ülkenizde dar
gelirli, memur, sendikasız ve sosyal güvencesiz işçi varsa, taşeron mağduru
asgari ücretli varsa, işsiz yığınları varsa sokaklarda da çatışmalar ve
gerilimler vardır ve olacaktır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bugün, çok açık
bir biçimde ifade ederim ki iktidar sahiplerinin, insanların özgürlük alanını
genişletmekten, demokratik hukuk devletinin gereklerine göre davranmaktan çok,
özel yaşam alanlarına müdahale ederek belirleyici, dayatıcı ve daraltıcı
olmaları ülkedeki kaygıları artırmıştır. Toplumsal yaşam alanlarını bir kesimin
ahlak anlayışlarına göre düzenlemeye kalkmak doğal tepki yaratmıştır. Bir
düşünür diyor ki: “İktidar hayatı hedef aldığında hayat da iktidara direnişe
döner.”
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Vay, vay!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Hiçbir toplum, iktidarları tarafından üzerinde her türlü tasarrufun
yapılabileceği bir kadavraya indirgenemez. Gezi Parkı ölü bir kadavra değildir
ağaçların da coğrafyanın da ruhu vardır. Doğayı ve ağacı, üzerinde her türlü
tasarrufun yapılabileceği cansız rant aracı olarak
gören AKP iktidarı bu yönde yanılıyor.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Hocam, seni de gaza getirmişler.
AHMET YENİ
(Samsun) – Hocam, şehirleri yaktılar.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Ağaçların ve yerlerin de bir ruhu vardır ve kendisine ilgisiz
kalanları affetmez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) – Hocam, şehirleri yaktılar!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Diğer yandan, Türkiye’de demokratik taleplere, halkın tamamının
ihtiyaçlarına ve değerlerine duyarlı bir iktidar olmuş olsaydı… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – …Gezi Parkı’ndaki düzenleme sorunu ancak örgütlenmiş çevre
unsurlarının ve Greenpeace’cilerin marjinal
eylemleri olarak arşivlerdeki yerini alırdı.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Hocam, seni de gaza getirmişler.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Şimdi, her toplumda…
AHMET YENİ
(Samsun) – Hocam, şehirleri yaktılar.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Bir bireyin toplumda kendisi için bir yeri olduğunu fark etmesi ve
herkesin kendi değerleriyle yerli yerinde olduğunu görmesi o topluma barış
getirir, huzur getirir. Belirsizlikler kaygı ve kriz yaratır. Kişiler,
yönetimlere en büyük tepkiyi yaşam alanlarının sürdürülebilir olmaktan çıkması
durumunda verirler. Bu tür tepkiler, kimlikten, haysiyetten ve onurdan kaynaklanır.
İktidarlar yaptığı düzenlemelerle âdeta…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – …bireylere “Sizin adınıza ben yapıyorum, sizin adınıza ben
biliyorum, yapıyorum.” diyor ve…
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Özcan Bey, şaşırttın…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – …size diyorsa ki: “Size düşen ‘yap’ denileni yapmak, ‘yapma’
denileni yapmamak.” O zaman bu tür olaylarla çok karşı karşıya gelirsiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Hocam, gaza gelmeyin.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Çok açık bir biçimde ifade etmek gerekiyor ki buradan…
Böyle el, kol,
bilmem bir şeyler yapıyorsun. Eller, kollar, bir hareketler…
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Genel Başkanın senin gibi düşünmüyor.
BAŞKAN – Sayın
Yeniçeri, lütfen…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Şimdi ben buradan gitmiyorum, alın bakalım. Böyle böyle yapıyorsunuz. Ben bu kürsüden…
BAŞKAN – Sayın
Yeniçeri…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Seni seviyoruz Hocam, senin gaza gelmeni istemeyiz.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Hocam, yeniçeri ayaklanması mı?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Bu önergenin behemehâl kabul edilmesi ve herkesin devreye sokulması
gerekiyor.
İdris kardeşimiz
güzel şeyler söyledi ama sonunu yanlış bağladı. Dolayısıyla, biz bu çerçevede…
BAŞKAN – Sayın
Yeniçeri, lütfen…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – …bu önergenin kabulünü istiyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre
verilmiş önerisi üzerinde söz isteyen Ramazan Can…
Ancak bir saniye
Sayın Can, daha önce Sayın Vural’ın söz talebi var.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yok efendim, daha sonra…
BAŞKAN – Peki.
Buyurun Sayın
Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Biber gazının yan
etkilerinin araştırılmasını talep eden Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
görüşüyoruz. Biber gazını tasvip etmemekle birlikte. Biber
gazı polise atılan taşların yan etkisidir. Biber gazı esnafa atılan molotofların yan etkisidir. Biber gazı dükkanlara
atılan taşların yan etkisidir. Biber gazı sokakları terörize
etmenin yan etkisidir. Biber gazı Vandalizmin yan
etkisidir. Biber gazı darbeye zemin oluşturmanın yan etkisidir. Biber gazı
camiye saygısızlık etmenin yan etkisidir. Bu, neden ve sonuç ilişkisini ortaya
koyduktan sonra, toplantı, gösteri ve yürüyüş yapma hürriyetinin hukuki
dayanağı nedir; bunlara kısaca değinmek istiyorum.
Anayasa madde 34
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak
millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”
demektedir.
Kanuni mevzuatı
ise 2911 sayılı Kanun’da yer bulmuştur. 2911 sayılı Kanun, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu’dur. Madde 3 “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun
hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli
amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” demektedir.
Madde 6’ya göre, şehir ve kasabalarda ve gerekli görülen diğer yerlerde hangi
meydan ve açık yerlerde veya yollarda toplantı veya yürüyüş yapılabileceği vali
ve kaymakamlarca belirlenir ve duyurulur, duyurudan on beş gün sonra ise
muteber olur.
Yine, 2911 sayılı
Kanun’un 22’nci maddesinde yasak yerler belirlenmiştir. Buna göre, genel
yollar, parklar, mabetler, kamu hizmeti görülen binalar ve Türkiye Büyük Millet
Meclisine 1 kilometre uzaklıktaki yerler ile şehirlerarası kara yollarında
gösteri ve yürüyüş yapılamaz.
Bir de madde 23
var, bu da kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerini düzenliyor. Ateşli silahlar ve patlayıcılar, her türlü kesici ve delici aletler
veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir gibi
bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı ve yaralayıcı eczalar,
yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşınarak kimlikleri
gizlemek amacıyla yüzlerinin tamamen veya kısmen bezle örtülmesi, kanunların
suç saydığı afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçlerin taşınması. Bütün
bunlar tahlil edildiğinde, Gezi Parkı’nda yapılan eylemlerin, gösterilerin,
toplantıların bir defa Anayasa’ya aykırı olduğu; iki, 2911 sayılı Kanun’a
aykırı olduğu orada yapılan eylemlerde, asılan pankartlarda, afişlerdeki
sloganlarda, yaralayıcı bereleyici hatta öldürücü silahların kullanılmasında
kendini göstermiştir. Peki, bu, kanuna aykırı gösteri ve yürüyüşlerin nasıl
engelleneceği, bu da yine, 2911 sayılı Kanun’da yer bulmaktadır.
İçişleri
Bakanımız Sayın Muammer Güler, polise bu hadiselerle ilgili bir genelge
göndermiştir. Bu genelgede de özellikle şunu söylüyor: Gösteri ve yürüyüşte
sivil vatandaşlarımızın, gerçekten hukuka uygun şekilde bu eylemlerini dile
getirenlerin gazdan olumsuz etkilenmemesi anlamıyla bu genelgede özellikle gaz
ve mühimmatın kullanılacağı konusunda sesli yayın ve araçlarla duyuru
yapılacak. Gazlı müdahaleden önce, su püskürtücü panzer ve TOMA’lar
kullanılacak, okul, hastane varsa kullanılmayacak. Gaz kullanmadan önce darbe
etkili savunma tüfeğinin ara silah olarak kullanılması; gazların etki alanı
dâhilinde okul, hastane, kreş, huzurevi gibi kuruluşlar bulunup bulunmadığına
dikkat edilmesi; müdahale edilecek grubun yaşlı, kadın, engelli gibi profillerin dikkate alınması; kapalı mekânlarda ve özellikle
spor alanlarında gaz, el bombaları, gaz fişeklerinin kullanılmaması; gazlı
müdahalelerde olayın uzun sürmesi hâlinde gaz kullanımına bir süre ara
verilmesi; çevreye ve güvenlik güçlerine karşı saldırı veya direniş olmadıkça
gazlı müdahaleden kaçınılması; direniş ve saldırısına son vermiş kişi veya
gruplara karşı kesinlikle gaz kullanılmaması; orantısız güç ve aşırı gaz
kullanımları iddialarını önlemek için, müdahale ve gözaltı işlemlerinin
kamerayla kayıt altına alınması; müdahale sonrası gaz sarfiyatı belirlenerek
kontrolün sağlanabilmesi, keyfî hareketlerin önüne geçilmesi ve mutlaka gaz
mühimmatı kullanan personelin ve sorumlu amirin tutanak tutması zımnında bir
genelge göndermiştir.
Nitekim, AGİT, ifade
özgürlüğünün temel bir hak olduğunu, vatandaşların sorumluluk çerçevesinde
hareket etmeleri gerektiğini, İstanbul’da yaşanan hadiseleri dikkatli bir
şekilde takip ettiklerini… “AGİT olarak barışçıl bir toplanma ve kendini ifade
etme hakkını destekliyoruz. Kişilerin ayakta durarak, oturarak, konuşarak veya
şarkı söyleyerek temel toplanma hakkı ve serbestçe kendilerini ifade etme
hürriyetlerine saygı duyulmalı, ancak aynı zamanda Hükûmetin de asayişi
sağlamak vazifesini ve Vandallığı ve şiddeti tahrik
edici uygulamalarına orantılı şekilde müdahale etmesi de çok önemlidir.”
diyerek Gezi Parkı’nda polisin kullandığı yetkileri ve kullandığı argümanları meşru görmüştür.
Göz yaşartıcı
gazlarla ilgili, yine, burada, gaz mühimmatlarının çeşitleriyle ilgili
uluslararası sözleşmeler var. Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne biz katılmışız.
Yine, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 3’üncü
maddesi “Polisin direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde bedenî kuvvetin
dışında kullandığı kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar ve tozlar,
fiziki engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını ifade
eder.” demektedir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin yapmış olduğu yargılamalar neticesinde vermiş olduğu kararlara
göre de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi söz konusu gaz mühimmatlarının
kullanımının insan haklarının korunması bakımından herhangi bir engel teşkil
etmediğini de ifade etmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer, Gezi Parkı’yla ilgili
hadiselerde kullanılan gazların kullanımı noktasında bizim görüşlerimiz
soruluyorsa, tabii ki, biber gazının kullanılmasına karşı olduğumuzu, ancak
biber gazı kullanımının da kanuna aykırı planlanan ve kişilerin temel ve hak
hürriyetlerini ihlal eder derecede Vandallığa
varmışsa, en azından bunun önlenmesinde orantılı bir güç olarak kullanılması
gerektiğine katılıyoruz.
Kanuna aykırı
toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle ilgili düzenlemeler de ilan edilmiştir ve bu
düzenlemeler de hukuka uygun bir şekilde geçerlilik kazanmıştır.
Netice
itibarıyla, biber gazının kullanılmasını tasvip etmiyoruz ancak biber gazı
kullanılacak ortama da kişilerin saygılı olması ve bu ortamı, bu zemini
oluşturmalarına gayret etmelerini diliyor, Genel Kurulu bu duygularla tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi, anlaşılmadı sözünüz. Bir şey mi istiyorsunuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Söz istiyor efendim.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural.
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Çankırı Milletvekili
İdris Şahin’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, İstanbul’da palayla, sopayla vatandaşlara saldıran
kişilerin hukuksuzluğun içerisinde olduğu ve suç işledikleri gayet açık ve net
iken, AKP Grubundan bir milletvekilinin bu önergeyle ilgili yaptığı konuşmada,
oradaki esnafın, hukuk çerçevesinde yapmış olduğu bir eylemi… Yargıya da
müdahale etmek suretiyle, o eylemi hukuk çerçevesinde yapmış olduğu iddiası
doğrudan doğruya gerçekten korumacı ve kollamacı bir
yaklaşımdır. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Palayla saldıracaklar,
sopayla saldıracaklar ve ondan sonra “Hukuk çerçevesinde yapıyor.” diye teşvik
edecekler.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – “Oh olsun.” diyecekler.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Bunu kınıyorum. Şiddeti meşrulaştıran yani palayı meşrulaştıran ve
kendilerini eleştiren insanlara karşı böyle bir girişimin yapılmasını hukuk
çerçevesinde gösteren bir anlayışın hukukun üstünlüğüne inanmadığını, gerçekten
vatandaşları bu şekilde birbirlerine tahrik etmek anlayışının bir tezahürü
olduğunu düşünüyorum.
Bunu, bu vesileyle
ifade etmek istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Şahin.
2.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in, İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Benim orada kullandığım dil son derece
nettir, algılamada eğer bir yanlışlık olmuşsa ben burada çok net dille bir
sefer daha ifade ediyorum, ben dedim ki: “Arkadaşlarımız, sadece Gezi Parkı’nda
olup bitenleri değil, aynı zamanda, o alanın etrafındaki esnafın durumuna da
gidip bir baksınlar, onların çekmiş olduğu sıkıntıları da bir görsünler ve
orada cereyan eden olayları, tutuklandı-tutuklanmadı diye hukuka müdahale etmek
saikiyle burada dile getirmesinler. Sonuç itibarıyla, yargıya intikal etmiş ve Anayasa’nın 138’inci
maddesi çerçevesinde de yargıya intikal etmiş bir konuyla alakalı burada bir
değerlendirme yapılamayacağı ortadadır. Bu noktada, Hükûmet sanki bunları
destekler mahiyetinde bir adım atıyor veyahut da telkinde bulunuyordur gibi bir
söylemde bulunmak yanlış olurdu.”
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Şahin. Konu anlaşıldı, tutanaklara da geçti.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) - Onun haricinde asla ve asla, kişilerin yapmış olduğu eylemlerin
hukuka uygun olup olmadığını denetleme yetkisine bizler sahip değiliz. Bunun bu
şekilde anlaşılması gerekir.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum, sağ olun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, bunların hiçbiri… Bakın, bu sözleri geri almayan bir
düşünce, doğrudan doğruya o eylemi meşrulaştırıyor. “Oradaki esnafın hukuk
çerçevesinde yapmış olduğu bir eylemi yargıya da müdahale etmek suretiyle
burada Hükûmete yansıtmak…” Hangi eylem yansıtılıyor?
BAŞKAN – Sayın
Vural, tekrar açıklamayı yaptı, ne maksatla söylediğini söyledi.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ayrıca pala kullanmak, sopa kullanmak esnafın isteği değildir. Bütün
esnafları pala kullanan, sopa kullanan konumuna düşürmek de esnaflara
hakarettir, orada çalışan esnafa da hakarettir. Oradaki esnafın malına mülküne
zarar olmuştur ama sopa ve palayı kullanmayı istemeyen esnaftır. Dolayısıyla,
esnafa da hakaret etmeyin.
BAŞKAN – Sayın
Vural, teşekkür ederim.
Sayın Hamzaçebi,
buyurun.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Değerli
milletvekilleri, dün Uşak Milletvekilimiz Sayın Dilek Akagün
Yılmaz, Taksim’de palayla vatandaşlara saldıran, vatandaşlara tekme atan o
şahısla ilgili olarak burada bir değerlendirme yaptı ve mahkemenin, hâkimin
kendisinin tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakması konusunda bir eleştiri
getirdi. Bu eleştiriye karşı, biraz önce burada, kürsüde konuşan sayın
milletvekili oturduğu yerden şöyle bir laf attı: “Düne kadar tutuklamanın
istisna olması gerektiğini söylüyordunuz. Şimdi ne oldu?” diyerek o hâkimin o
vatandaşı serbest bırakmasının gayet normal olduğunu, tutukluluğunun istisnai
bir işlem olduğunu söyleyerek, o Ergenekon, Balyoz gibi birçok hukuksuzluğun
yaşandığı, beş-altı yıla ulaşan tutuklulukların üstünü örtme yönünde bir çabası
olduğunu gördük. Böyle bir çabayı, anlayışı sergiledi. Aynı anlayış, bugün
kürsüde ve biraz önce burada ayakta, Taksim’de pala sallayan vatandaşın hukuk
çerçevesinde bir eylem yaptığını söyledi. Ben biraz önce
kendisi ayağa kalktığında şöyle bir şey söylemesini “Özür dilerim, o vatandaşın
eylemi hukuka uygun değildir, amacını aşan bir söz sarf ettim.” gibi bir
değerlendirme yapmasını arzu ederdim ama öyle anlaşılıyor ki hukukçu kimliğe
sahip bu milletvekili, o şahsın palayla vatandaşlara yapılan saldırısını bir
hukuki eylem, hukuksal bir eylem olarak görüyor, hukuk çerçevesinde Hükûmetin
arkasında durması gereken bir eylem olarak sergiliyor. Şaşırmıyoruz, o
vatandaş palayı sallıyor, polis kendisini alıp götürmüyor, dükkânı dönüyor,
evine gidiyor, ne zaman ki sosyal medyada olağanüstü bir baskı oluşuyor, polis,
güvenlik güçleri şahsın evine telefon ediyor “Gel senin ifadeni alacağız.”
diyor ve ondan sonra zoraki bir mahkemeye sevk işlemi gerçekleşiyor ama hâkim
serbest bırakıyor. O, evde zor zapt edilen yüzde 50’nin tezahürüdür bunlar
zannediyorum. Sayın Başbakan ve onun arkadaşları bir palanın arkasına düşmüş,
palalı bir demokrasiyi savunmaktadır. Kendilerini kınıyorum.
BAŞKAN – Bir saniye. Sayın Şahin mi
cevap verecek, Sayın Canikli siz mi?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Hamzaçebi, Sayın Başbakanımızla ilgili olarak “Bir palanın
arkasına düşmüş, palalı bir demokrasinin peşine düşmüş.” şeklinde çok ağır bir
hakarette bulundu. Bu konuda söz istiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Hakaret mi bu?
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Canikli, sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklama sırasında AK PARTİ Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle bu
ifadeyi çok çirkin bulduğumuzu ve kınadığımızı ifade etmek istiyorum, gerçekten
yakışmıyor.
Şimdi, yani,
böyle başlarsanız, böyle açarsanız, palanın, kaba kuvvetin, kargaşanın,
sokakları terörize etmenin bugün ve geçmişte kim
tarafından son derece uzmanlıkla kullanıldığı biliniyor, biliyoruz; biz de
biliyoruz, millet de biliyor.
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) – Kimin tarafından?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Evet, sayısız örnekleri var bunun, açın tarihe bakın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir de örnek ver.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yani, aslında, germek için çok fazla bunları detaylandırmak
istemiyorum ama bu şekildeki haksız, yanlış ve hakaret şeklindeki ifadeler
ortaya konulursa o zaman biz de…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Hukuk içinde yapılan bir eylem mi, onu söyleyin.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – …Türkiye’de kimin ülkeyi terörize etmeye
çalıştığını, kimin ülkenin huzurunu bozmak için meydanlarda, sokaklarda,
illegal bir şekilde, hukuk dışı bir vaziyette bu ülkede birtakım tavır,
davranış ve eylemler içerisinde olduğunu burada açık açık konuşuruz, konuşmak
zorunda kalırız. Bunlar doğru şeyler değil.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) – Görevin zaten, o senin görevin iktidar olarak.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ne demek yani “Bir palanın peşine düşmüş.”
Bakın, önce
dediler ki: Efendim, işte, “AK PARTİ’li” ya da “AK
PARTİ sempatizanı” diye tweet’ler
atıldı. Ne oldu? Bunun böyle olmadığı anlaşıldı.
TUNCA TOSKAY
(Antalya) – Bir şey biliyorsan söyle.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Çıkıp özür dilemeniz gerekmez mi? Böyle bir iftiradan sonra, öyle
olmadığı anlaşıldıktan sonra çıkıp bir özür dilemeniz gerekmez mi? En temel
nezaket kuralı bunu gerektirmez mi? Çok yanlış, çok ayıp! Yani eğer o şekilde
insanları yaptıkları işlemden dolayı araştırmadan suçlamaya kalkışırsanız, bir
partiye, birine, bizlere irtibatlandırmaya kalkışırsanız binlerce irtibat
buluruz biz sizinle ilgili, binlerce. Yani o zaman her molotof
atanı, polise her silah çekeni, bu terörize eden
herkese aynı mantıkla…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Canikli.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, bu sözler, Sayın Canikli’nin sözleri bizim hitabımızla
ilgili değil zannederim, değil mi?
BAŞKAN – Değil,
değil; değil benim anladığım kadarıyla.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Onu ifade edin.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Sayın Başkanım, mikrofonu açarsanız zabıtla alakalı bir düzeltme
yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Sayın
Şahin, buyurun, yerinizden bir dakika söz veriyorum.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in, CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşma sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Değerli Başkanım, ben özellikle şunu ifade edeyim ki burada zapta
geçen husus, oradaki esnafın hukuk dışında yapmış olduğu bir eylemi; kastımız
ve meramımız bu. Ama burada çerçevesinde geçmiş. Bu şekliyle, bunu özellikle
düzeltmek istiyorum. Bizim böyle bir cümledeki muradımız, hukuk dışındaki bir
eylemi sadece bize mal etmek ve Hükûmeti sanki bu hadiselerin destekçisiymiş
gibi göstermenin yanlış olacağını ifade ettim. Dün de söyledim, bugün de
söylüyorum. Tutuklama, istisnai bir kurum olarak işletilmelidir. Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda da hangi hâllerde tutuklanılacağına
ve tutuklama tedbirine başvurulacağı, son derece açık ve net bir şekilde
belirtilmiştir. Benim genel çerçevede bu görüşte olduğumu da bütün arkadaşlarım
da bilmektedir. Genel Kurulda yapmış olduğum konuşmaların tamamında da benzer
mahiyette açıklamalarım vardır.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, ikisi arasında çok büyük fark var
tabii ki. Esnafın “hukuk çerçevesinde yaptığı bir eylem” cümlesiyle “hukuk dışı
eylem” arasında…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Düzeltti efendim, düzeltti Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, bu kadar tartışmadan sonra Sayın Konuşmacının,
Şahin’in bu aşamaya gelmiş olmasını olumlu saymak isterim ancak bu cümlenin bir
önceki cümlesinde Sayın Şahin şunu diyor: “Yani, o esnafın hâlinden anlayın. Ne
yapsın adam? Mecburen palaya sarılıyor.” anlamında bir değerlendirme yaparak
buraya geliyor.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Diğer esnafı diyor Sayın Başkanım, diğer esnafı diyor.
BAŞKAN – Evet.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, kınanması gereken şudur…
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Meramımı çok net ifade ettim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bu palalı vatandaş o eylemden sonra gözaltına alınmıyor,
evine gidiyor, polis serbest bırakıyor kendisini. Güvenlik güçlerinin onu
destekleyen bir tutumu var. Mahkemeye çıkıyor ve mahkeme kendisini tutuksuz
yargılanmak üzere serbest bırakıyor ve kendisinin değerlendirmesi de, gayet
tabii, “Tutuksuz yargılanacak.” oluyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Niye karışıyorsunuz yargının işine ya? Kimse yargının işine
karışmasın.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, bütün bunlarla bu eylemin arkasında durduğunu
gösteriyor Sayın Şahin, yoksa bu düzeltme gerçeği ifade etmiyor efendim.
BAŞKAN – Efendim,
Sayın Şahin’in sözleri…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan…
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Böyle bir değerlendirme yapmadım.
BAŞKAN - Lütfen
Sayın Şahin, oturun, sözler ortada. Herkes yorumunu yapar.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, burada…
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Meramımı söyledim ama bunu anlayamıyorsanız benim size söyleyeceğim
bir şey yok.
BAŞKAN – Sayın
Şahin, lütfen oturun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu konuda, tutanaklardan okuduğumuz bu kelimeler karşısında önce
Sayın Şahin aslında bunun gerekçesini açıkladı, dedi ki: “Esnaf sıkıntıdadır.”
diye söyledi. Ondan sonra, bu söze sahiplenirken…
BAŞKAN – Hayır,
sonraki açıklamalar var Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) – ...sonra, bu sefer “‘Hukuk çerçevesinde’yi
‘dışında’ olarak söylemek istedim.” demek suretiyle böyle bir noktaya gelmesini
de AKP Grubunun Grup Başkan Vekilinin uyarısı doğrultusunda yapmış olmasından
dolayı da memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Vural.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Biz niyetimizin ne olduğunu ifade ettik.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani, önce siz sözlerinizi yadırgamadınız, yadırgamadınız ve geri
almadınız.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Herkes benim ne demek istediğimi anladı, sen anlamadıysan ne
yapalım!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Geri almadınız! Bir de “Hukukçuyum.” diyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Yeni mi anladın daha?
OKTAY VURAL
(İzmir) – İlla sopayla mı olacak ya.
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Tevil edemedim yani. Tevil etmeye çalıştın ama beceremedin.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Hülya Güven ve
arkadaşları tarafından göz yaşartıcı gazların ne tür etkileri olduğunun
araştırılması ve uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin
önlenmesi amacıyla 12/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 8 Temmuz 2013 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Evet,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Danışma Kurulunun
İç Tüzük’ün 10’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 9 Temmuz 2013 Salı
günü saat 14.00’te toplanmasına ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
08/07/2013
Danışma Kurulunun
08/07/2013 Pazartesi günü (bugün) yaptığı toplantıda,
Genel Kurulun 09 Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00’te toplanmasının, Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Nurettin Canikli Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Oktay Vural Adil
Zozani
Milliyetçi Hareket
Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Temsilcisi
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer
alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su
Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve
Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478) (x)
BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde,
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen teklifin dördüncü bölümünde bulunan 73’üncü maddenin (e) bendi kabul
edilmişti.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (f) bendinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının
73/f Maddesi ile değiştirilen Expo 2020 madde 62/5 maddesinin sonuna “Bu
harcamalar her ayı takip eden ikinci pazartesi günü mesai bitimine kadar ilan
olunur.” cümlesinin eklenmesini teklif ederiz.
Mustafa Moroğlu Özgür
Özel Levent
Gök
İzmir Manisa Ankara
Kazım Kurt Hülya Güven Musa Çam
Eskişehir İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu Kadir Gökmen
Öğüt
Ankara İstanbul
(x) 478 S. Sayılı Basmayazı 3/7/2013 tarihli
129’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin
f bendiyle değiştirilmek istenen 649 sayılı Avrupa Birliği Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
62. maddesinin 5. Fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür İbrahim Binici
İstanbul Van Şanlıurfa
Adil
Zozani
Hakkâri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (f)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Hasan Hüseyin Türkoğlu
Konya Manisa Osmaniye
Mehmet Şandır Alim
Işık Mehmet
Günal
Mersin Kütahya Antalya
Enver
Erdem
Elâzığ
“f 8/8/2011 tarihli ve 649 sayılı Avrupa Birliği Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
62 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EXPO 2020
MADDE 62- (1)
EXPO 2020’ye ev sahipliği yapacak kentin belirlenmesi amacıyla 2013 yılında
Uluslararası Sergiler Bürosu genel kurulunda yapılacak seçimlerde, İzmir ilinin
ülkemiz adına sürdürdüğü adaylığının başarıyla sonuçlandırılmasına ilişkin iş
ve işlemleri yürütmek üzere, özel hukuk hükümlerine tabi ve tüzelkişiliği haiz
EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulu kurulmuştur.
(2) Yönlendirme
Kurulunun organları Yürütme Komitesi ve Genel Sekreterliktir.
(3) Yönlendirme
Kurulunun gelirleri şunlardır:
a) Genel bütçeden
ayrılacak ödenek.
b) İzmir
Büyükşehir Belediyesinin 2012 ve 2013 bütçelerine bu amaçla konulan ödenek.
c) İzmir İl Özel
İdaresinin 2012 ve 2013 bütçelerine bu amaçla konulan ödenek.
ç) Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği, İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçılar Birliği, Ege Bölgesi
Sanayi Odası tarafından 2012 ve 2013 yıllarında aktarılan tutarlar.
d) Her türlü
naklen yayın, reklam ve sponsorluk gelirleri.
e) Gerçek ve
tüzelkişilerden alınacak nakdî ve ayni bağış ve yardımlar.
f) Faiz ve diğer
gelirler.
(4) Gelirler
ulusal bankalardan birinde bu amaçla açılacak hesapta toplanır. Hesap açmaya,
kapamaya veya hesapta toplanan tutarları nemalandırmaya Yürütme Komitesi
Başkanı yetkilidir. Başkan, bu yetkilerini kısmen veya tamamen Yürütme
Komitesinin diğer üyelerinden birine veya Genel Sekretere devredebilir.
(5) Bu madde
kapsamına giren mal ve hizmet alımları ile her türlü işlemlerde 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri
uygulanmaz. Alım, satım ve kiralama işlemleri ile yapılacak harcamalarda
uygulanacak usul ve esaslar Yönlendirme Kurulunca belirlenir. Yapılan
harcamalar Sayıştay tarafından denetlenir.
(6) Kurulun ve
organlarının oluşumu ve çalışma esasları, Kurula ve Yürütme Komitesine üye
olarak katılacak kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve diğer
gerçek veya tüzelkişiler ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar
Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenir.
(7) İzmir’in
adaylığının Uluslararası Sergiler Bürosu Genel Kurulunca kabulü hâlinde
Yönlendirme Kurulu, EXPO 2020 İzmir ile ilgili işlemleri yürütmek üzere yeni
bir düzenleme yapılıncaya kadar faaliyetlerine devam eder.
(8) İzmir’in
adaylığının Uluslararası Sergiler Bürosu Genel Kurulunca kabul edilmemesi
hâlinde Yönlendirme Kurulunun hesaplarında bulunan tutarlar ile taşınırlar
Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tasfiye
edilir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet,
önerge üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin (f) bendi
üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere,
yüz altmış yıldır düzenlenen EXPO fuar organizasyonları, yapıldığı kentleri
marka hâline getirmiştir ve bu kentleri de köklü bir şekilde dönüştürmüştür.
İzmir de 2020 EXPO organizasyonuna adaydır ve buna ilişkin de düzenlemeler
yapılmıştır. Bu organizasyonun İzmir’de yapılması, İzmir’in ve ülkemizin
tanıtımını çok olumlu bir şekilde etkileyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak da İzmir’in EXPO 2020’yi almasına yönelik her türlü çabayı
desteklediğimizi öncelikli olarak ifade etmek isterim.
İzmir demek fuar
demektir ve İzmir, fuar ve organizasyon potansiyeliyle ve yeteneğiyle ünlüdür.
1971’de Akdeniz Olimpiyat Oyunları, 2005 yılında Universiade
organizasyonları da İzmir’in bu konudaki yeteneğini, potansiyelini işaret eder.
Ayrıca, bütün bu gerek Akdeniz Olimpiyatları olsun gerekse 2005 Universiade Oyunları olsun Manisa’da ev sahipliği
yapılmıştır. Ancak, 2020 EXPO’ya aday olan İzmir’le
ilgili olarak, son bir yıl içinde gerçekleşen bazı olayları sizlerle paylaşmak
istiyorum. Gerçekten, Hükûmet bu düzenlemeyle EXPO 2020’nin İzmir’de
düzenlenmesi konusunda ne kadar samimi ve gayretlidir veya başarılıdır, bu
konuyu da takdirlerinize bırakacağım.
Değerli
milletvekilleri, şu anda Türkiye’de devam eden U20 futbol turnuvası var. Dünya
çapında ve dünyaca ünlü futbol yıldızlarının kendilerini gösterme şansı bulduğu
ve dünyada da çok büyük ilgi gören, pek çok uluslararası televizyonlarda
yayınlanan, canlı olarak yayınlanan bu turnuva şu anda Türkiye’de devam ediyor
ve çeyrek final maçları yürütülüyor. Irak, Fransa, Uruguay yarı finale kaldı ve
13 Temmuz itibarıyla da final oynanacak.
Bu U20 Dünya
Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği için aday gösterilen 10 il arasında İzmir ve
Manisa vardı. Fakat sonradan, her ne hikmetse, bu İzmir ve Manisa illeri U20
turnuvasına ev sahipliğinden çıkartıldı. Bu konudaki bütün çabalarımıza rağmen,
Hükûmet tarafından gerekli cevabı ve gerekçeyi maalesef öğrenebilmiş değiliz.
FIFA’nın istediği
şartlara sahip olmadığını bildiğimiz bazı iller bu U20 Dünya Futbol
Şampiyonası’nın yapılacağı iller listesinde yer almıştır ve çok garip bir
şekilde de FIFA şartlarına uymadığı gibi afaki bir gerekçe gösterilmiştir. Çok
ciddi bir tanıtım fırsatı kaçırılmıştır EXPO 2020’yle İzmir’le ilgili olarak.
İkinci olarak 4
Temmuz 2002 tarihinde kurulan ve 4 Şubat 2005 tarihinde İzmir’de faaliyete
geçen Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası yedi yılda 144 kat büyüyüp 431 milyar
lira işlem hacmine ulaşarak dünyanın 26’ncı büyük türev borsası hâline gelmişti
ve daha sonra bu da İstanbul’a taşındı.
Yine, İstanbul’daki
bazı ihracatçılar ve ihracatçı birliklerince “Her sektörün tek birliği olsun.”
talebiyle -Hükûmetle birlikte- Türkiye’deki ihracatçı birliklerinin sayısını
indirmek için ve İzmir’deki Ege İhracatçılar Birliğini kaldırma, kapatma
gayreti içerisine girilmiştir ve bu gayret de devam etmektedir.
Yine, EXPO girişimlerini Hükûmetin maddi manevi tüm desteğini
arkasına alması gereken bir yerel girişim olması ve tüm organizasyonların buna
göre şekillenmesi gerekirken maalesef bu organizasyonla ilgili olarak bazı
hesaplar nedeniyle organizasyon zarar görmektedir ve Yürütme Komitesinin
Başkanı, Başkan Vekili dâhil olmak üzere bugüne kadar 3 üyesi istifa etmek
zorunda kalmıştır. Bu hususların da
mutlaka Hükûmet tarafından…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY
(Devamla) – …dikkate alınarak ciddi bir şekilde bu faaliyetin yürütülmesi
gerekmektedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin f bendiyle değiştirilmek
istenen 649 sayılı Avrupa Birliği Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 62. maddesinin 5.
Fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve
arkadaşları.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
5 fıkra hükmü
kamu kaynaklarının harcanması, denetimi ve takibini zorlaştırarak kaynakların
kullanılması ile ilgili hesap verebilirliği ortadan kaldıracaktır. Benzer
niteliklere sahip kamu kurumları veya kamu kurumu bünyesinde oluşturulacak
kuruluşlar arasında harcama denetimi bakımından ikili bir rejim ortaya
çıkaracaktır. Projeye harcanacak yüksek meblağlı kamu kaynaklarının takibi ve
denetiminin kamu ihale kanunu kapsamının dışına çıkartılması modern
demokrasilerde bütçenin denetimine hakim, şeffaflık ve
hesap verebilirlik ilkelerini de bertaraf edecektir. Harcamaların yapılması ve
kamu kaynaklarının kullanılması esnasında ortaya çıkacak usulsüzlüklerin yargı
yoluyla çözümü noktasında uygulanacak kanun hükümleri de teklifte belirsizdir.
Bu durum olası bir yargı yolu başvurusunda uyuşmazlığın çözümüne ilişkin
sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenlerle madde metninin
değiştirilmesi teklif edilmiştir.
S. NEVZAT KOKMAZ
(Isparta) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin f bendi üzerinde
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının
73/f Maddesi ile değiştirilen Expo 2020 madde 62/5 maddesinin sonuna “Bu
harcamalar her ayı takip eden ikinci pazartesi günü mesai bitimine kadar ilan
olunur.” cümlesinin eklenmesini teklif ederiz.
Mustafa Moroğlu
(İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Moroğlu…
BAŞKAN – Mustafa Moroğlu, İzmir Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; “Daha İyi Bir Dünya İçin Yeni
Yollar/Herkes İçin Sağlık” temasıyla EXPO 2020 çalışmaları başladığında hem
İzmirli heyecanlandı hem İzmirli bakanlar, milletvekilleri ve hepimiz. EXPO
2020’nin hem İzmir’e yakışır bu temayla hem de büyük bir atılım
gerçekleştireceği için çalışmalara başladık. Ama EXPO 2020 öncesi İzmir’de
faaliyet gösteren bütün siyasi partilerin temsilcileri de -biraz önce
Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşan arkadaşımızın da ifade ettiği gibi-
İzmir’in EXPO 2020’ye aday gösterilmesinin sonucunu başarıyla tamamlayabilmesi
için çaba gösterdiler. Fakat giderek görüldü ki daha baştan “Acaba EXPO 2020’yi
İzmir’e kazandırmak için çaba göstermekte kararlı mı davranalım, kararsız mı
davranalım?” noktasında olan ikircikli tavır ta baştan kendini göstermeye
başladı. İlk önce bu EXPO organizasyonlarının kentlerin adıyla anılmasına ve
bunların yönlendirme kurullarının başkanlarının da genellikle belediye
başkanları olmasına rağmen, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Yönlendirme
Kurulu Başkanı olmaktan devre dışı bırakıldı, valimiz Yönlendirme Kurulunun
Başkanı yapıldı. “Bir bildikleri vardır, belki EXPO 2015’te gösterdikleri
çabanın yetersizliğinden ötürü EXPO 2020’ye iktidar olanaklarıyla daha iyi
hazırlanmak olanağından ötürü böyle bir çabaya girilmiştir.” diyerek Aziz
Başkan da kendine uygun davranışla, kendine nerede rol biçildiyse orada EXPO
2020 faaliyetlerine katılmaya devam etti.
Ardından başka
bir, sanki alınmaması için çaba gösteren birkaç tutumla karşılaştık. Bunlardan
ilki, 2 Mayıs 2011 yılında seçimlere hazırlanırken, 2011 Haziran seçimlerine
hazırlanırken Paris’te EXPO sunumu yapılacağı sırada İzmir Büyükşehir Belediye
binasına yüzlerce polisle baskın yapıldı, Büyükşehir Belediye Başkanımız EXPO
Paris sunumundan dönmek zorunda kaldı.
İkinci engelleme
çabası ise yine, 2011’in Kasımında, yine Paris’te sunum yapılacakken Büyükşehir
Belediyesine bir baskın daha yapıldı.
Daha sonra ne
yapıldı? Bugüne kadar Yönlendirme Kurulunun başında önemli çabalar gösteren
İzmir Valisi bu adaylık süreci sonuçlanmadan Diyarbakır’a atandı.
Bir başka
uygulama da daha sonra ne yapıldı? Yine, EXPO Kanunu’nun çıkmasında, EXPO
planlarının hazırlanmasında önemli çabaları olan Kültür ve Turizm Bakanı
görevden alındı, başka bir bakan atandı. Daha sonra ne oldu? Bu Yönlendirme
Kurulunda görev alan Sanayi Odası Başkanı, o zaman Vadeli İşlemler Borsa
Başkanı, şimdi İzmir Ticaret Borsası Başkanı ve eski Futbol Federasyonu Başkanı
bir gün istifa dilekçelerini vererek Yönlendirme Kurulundan ayrıldıklarını
ifade ettiler. Yani, arka arkaya gelen bütün bu uygulamalara
bakıldığında, işe gönülden inanmadığın zaman, kalpten inanmadığın zaman “Ya ben
bu İzmir’e ne yaparsam yapayım, İzmir’de -Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilçe
belediyeleriyle ilgili- seçimlerde bir başarı kazanmam galiba mümkün değil.”
anlayışıyla hareket ettikçe acaba alınmamak için çaba mı gösterildi diye de
düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Sonra ne oldu?
Burada EXPO 2020 Kanunu’yla çıkardığımız planlarda, askıya çıkarılacak
planlarda değişiklik yapılarak geri gönderildi. Sonra buna bir itiraz edildi.
Bir düzenleme yapılacağı söylenirken son günlerde yine yurt dışında yapılan bir
sunumda, bizim planlarımızda olmayan, İnciraltı’nda
EXPO alanında yapılması planlanan planlarda olmayan bir alan, İzmirlinin 1.250
dönüm üzerine kurduğu kent ormanı sanki EXPO alanı gibi gösterilerek hem
yurttaşlar hem de yurt dışında sunum yaptığımız temsilcilikler yanıltılmaya
çalışıldı. Tabii bunun karşısında da “Niye böyle oluyor?” diye sivil toplum
örgütleri, mimarlar odası haklı olarak karşı çıkıyor. Bütün bunları
karşılaştırdığımızda EXPO 2020’yle ilgili, iktidarı ve iktidarın
milletvekillerini, bakanlarını daha ciddi bir çalışmaya davet ediyoruz.
Bu konudaki
düşüncelerimi daha sonraki önergelerimizde anlatmaya devam edeceğim.
Teşekkürler
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(g) fıkrası (1) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal S. Nevzat
Korkmaz
Antalya Isparta
“1) 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
17 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Denetime tâbi olan gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa bütün
belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para
hükmündeki evrakı ve ayniyatı talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve
incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/g-1 Maddesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya
Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Levent Gök Sedef Küçük Kadir Gökmen Öğüt
Ankara İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde söz isteyen Mustafa Moroğlu, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; EXPO’yla
ilgili düşüncelerimi açıklamaya devam edeceğim.
Biraz önceki
görüşmelerimizde, bu önergemizin, Kamu İhale Kurumu kapsamı dışında
bırakılıyordu EXPO’nun harcamaları haklı olarak. Biz de bu sürecin daha hızlı yürümesi için Kamu İhale Kurumunun
kapsamının dışında bırakılmasını uygun buluyoruz fakat bu harcamaların şeffaf
bir şekilde yapılabilmesi için -çünkü önemli bir bütçe var ve hem sivil toplum
kuruluşlarının hem de İzmir halkının bu bütçenin EXPO’nun
kazanılması için nasıl harcandığını bilmesi lazım- bunun için bir önerge
vermiştik. Fakat bunun da bizzat Grup Başkan Vekilimiz, AKP Grup Başkan Vekili
tarafından ifade edildiği üzere, bunun bir yönlendirmeyle de, Yönlendirme
Kurulunun kendisinin hazırlayacağı usul ve esasları belirleyen bir yönetmelikle
de belirlenebileceğini, çünkü bunu bir bakanla görüşmeden böyle bir talebin
karşılanmasının ve önergeye oy vermemizin mümkün olmadığını ama kendilerinin de
uygun gördüğünü, benim de bunlardan usul ve esasların Yönlendirme Kuruluyla
belirlenebileceğini ifade etmelerinden de bir parça da olsa memnunluk duyduğumu
ifade etmeliyim.
Şimdi, süreç
böyle yönetilince, biraz önce anlattığım biçimde yönetilmeye başlayınca,
elbette EXPO meselesi de zora giriyor. Başbakanın Mersin Olimpiyatları’nın
açılış konuşmasında “İnşallah 2020 Olimpiyatları’nı alacağız ama böyle devam
edeceğiz bu etkinliklere.” lafıyla da, biraz, acaba, İzmir’le ilgili, EXPO
2020’de gösterilen çabadan, bu uygulamalarından da anlaşılacağı üzere, geri
durulmaya mı başlandı diye endişeye kapılmadan edemedik. Nedeni
de şu: EXPO 2020 gibi önemli bir proje gerçekleştirilecekse, 2020 İstanbul
Olimpiyatları gibi bir projenin gerçekleştirilmesi için başta iktidar,
başbakan, bakanlar ve bütün Türkiye olarak çaba göstereceksek en azından burada
günlerce tartışılan ve bundan sonra da tartışılmaya devam edecek olan Gezi
olaylarıyla ilgili daha sulh içinde hallolunan bir
tavır gösterilemez miydi diye de düşünmekten geri alamıyoruz çünkü Başbakanın
daha önceki yaptığı konuşmalarda da -büyükşehir belediye başkanıyken yaptığı
konuşmalarda da- “Türkiye de darbelerle anılan bir ülke olmaya devam ettikçe,
parti kapatmalarla anılan bir ülke olmaya devam ettikçe bu tür uluslararası
organizasyonları elde etmemiz ve başarı kazanmamız mümkün değildi.” diyordu ve
biz de katılıyorduk.
Hakikaten, bugün de 2020 EXPO ve Olimpiyatları almak istiyorsak, bu
Gezi Parkı’ndaki orantısız tutumumuzdan, diyalog dışı tutumumuzdan ve özellikle
de bundan sonraki sürede de anlatacağım, ifade edebileceğim gibi, muhalefetle
iktidar arasındaki ilişkilerdeki diyalogsuzluktan ve yok sayma tutumumuzdan
vazgeçmek gerekiyor diye de düşünüyorum: Mesela, dün burada Özgür Özel diye bir
milletvekilimiz, Başbakanın konuşması üzerine bir ifadede bulundu, Hepimiz,
daha doğrusu hepiniz Başbakanı koruma duygusuyla, belki Özgür Özel’in
konuşmalarında neyi anlatmak istediğini bile anlamadan, hep beraber tepki
gösterdik -biraz önce burada da gördük- oysa eleştirileri dinlemek,
itirazlarımızı ona göre yapmak ve bu uyarıları dikkate alarak bütün muhalefetin
ve iktidar milletvekili arkadaşlarımızın Meclis ile Bakanlar Kurulu arasındaki
farkı da gözeten bir anlayışla çalışmasını sağlayabilirsek, inanın, Başbakanı
daha çok korumuş oluruz. Çünkü istenen
şuydu: Başbakan Başbakan olduktan sonra, bakanlar
bakan olduktan sonra, belediye başkanları belediye başkanı olduktan sonra kendi
partilerinin bakanı, başbakanı, belediye başkanı olmasın; özlediğimiz, hayal
ettiğimiz budur. O, bizim de Başbakanımız olsun. Bizim de Başbakanımız
olduğunu, kendisine oy vermeyen insanların da Başbakanı olduğunu hatırlayarak,
devletin resmî açılışlarında, devletin resmî olanaklarıyla yapılan
etkinliklerde bir partiler arası çatışmayı, partiler arasındaki ideolojik,
politik, siyasi mücadeleleri körükleyecek ya da onları eleştirecek bir konuşma
yapmasın; bunun kadar doğal bir istek olamaz ki. Bunu hepimiz “Evet, öyle olmalı.”
diye karşılamalıyız, ilk başta da siz karşılamalısınız ve Başbakanı korumanın
da böyle olduğunu ifade etmeliyiz.
Yine, Aytuğ Atıcı
diye bir arkadaşımız, Sağlık Bakanlığının yaptığı bir genelgeye ilişkin,
parantez içindeki cümlenin ne kadar yanlış olduğunu ifade etti çünkü o cümle
şuydu: “Biz bu yasayı, önümüzdeki bir torba yasayla çıkartacağız,
çıkartılacaktır.” diye emir kipiyle emrediyordu. Bununla ilgili yapılması
gereken tek şey şuydu: “Aytuğ Atıcı’ya teşekkür ederiz, böyle bir şey doğru
değildir, elbette bu yasanın çıkartılmasını sağlayacak olan bakan değildir,
Millet Meclisidir.” demek lazımdı. İşte, içimizdeki muhalefetle iktidar
arasındaki diyalogları böyle sağlayabiliriz diyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler..
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve
arkadaşları
“1) 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Denetime tâbi olan
gerçek ve tüzel kişiler, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep
edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı talep
hâlinde göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
73’üncü maddenin
(g) bendinin (1) no.lu alt bendi üzerine vermiş olduğumuz önergemizde bir ifade
düzeltmesi yapıyoruz. Buna göre “Denetime tabi olan gerçek ve tüzel kişiler,
gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz
etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyeti talep hâlinde göstermek
sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla yükümlüdür.” ibaresi getiriyoruz.
Konunun daha net anlaşılmasını murat ediyoruz.
Bu vesileyle,
değerli arkadaşlar, önemli bir konuyu, hepimizin zaman zaman şahit olduğu bir
sorun alanını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
otomobilsiz bir hayatın düşünülemeyeceği hususunda sanıyorum herkes hemfikir, keyfekeder olmaktan çıktı, zorunlu ihtiyaç listesinin
neredeyse en başına geldi oturdu. Şehir merkezlerinin iş alanları hâline gelip
yerleşmelerin şehir dışına çıkması, dinlenme ve yürüyüş alanlarının insanlardan
gittikçe uzaklaşması ve eğlenmenin konu komşuyla birlikte olmaktan çıkıp
çekirdek ailelerle ve farklı mekânlarda aranması gibi gerekçelerle otomobilsiz
aile neredeyse kalmadı. Trafik başta olmak üzere birçok problemleri de
beraberinde getiren otomobillerin bakım onarımı da önemli harcama
kalemlerimizden biri oldu. Bu bakım ve onarımları yapan otomobil servislerinden
gün geçmiyor ki şikâyetler sizlere, bizlere ulaşmasın. Bu alan maalesef
yıllardır denetimsiz “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” misali tüketicinin
menfaatleri çiğneniyor. Elbette, kurallara göre çalışan, emeğini, alın terini
ortaya koyan ve helalinden ekmeğini kazanmaya çalışan servisleri ve
çalışanlarını tenzih ediyoruz ama onlar da takdir edeceklerdir. Teşbihte hata
olmaz, bir murdar koyunun tüm sürüye zararı olurmuş. Eminim, aralarındaki çürük
elmaların temizlenip bu alanın düzenlenmesini en çokta işini doğru dürüst yapan
kardeşlerimiz istiyorlar.
İstismarlar alanlarından bazılarını sektörden
birileri ile konuştuğumuzda anlıyoruz. Kötü niyetli servis ve çalışanlarının
akıllarına gelen yöntemler oldukça zengin. Pahalı yağ değişimi, yapıldığı
söylenen ama aslında yapılmayan hayali tamiratlar, aşırı pahalı yedek parça
fiyatları, ihtiyaç olmadan değiştirilen, zamanı gelmeden yenilenen yedek parça
ve fren balatalar, diğer sarf malzemeleri, bunlardan sadece bir kaçı. Hayat
pahalılığının ve kullandığımız dünyanın neredeyse en pahalı yakıtının
insanlarımızı canından bezdirdiği ortada iken bir de oto bakım giderlerinin
şişirilmesi gerçekten gaddarlık. Vatandaş, bu alanın tanzimini Sanayi ve
Ticaret Bakanlığından bekliyor.
Gerçekten merak
ediyorum, bu konuda Sanayi Bakanlığımızın düzenleyici işlem tesis etmesi gibi
bir çalışması var mı? Varsa hangi aşamadadır? Bu çalışma zaten çok geç kalmış
bir çalışmadır. Neden beklediği de ayrıca bir tartışma konusudur. Otomobil
firmalarının, servis hizmeti de veren acenteleri açık açık söylüyorlar değerli
milletvekilleri. “Otomobil satışından 1 lira kazanıyorsak, servis ücretlerinden
5 lira kazanıyoruz.” diyorlar. Hatta daha sonra yaptıracağı servis
hizmetlerinin hatırına “Arabayı sıfır kârla veriyoruz.” diyorlar.
Demek ki bu alanda aşırı bir kazanç söz konusu. Bu alanın devlet tarafından bir an önce zapturapt altına alınması
gerekiyor. Yabancı otomobil firmaları diğer ülkelerde yaptıkları kârı buralarda
servisler üzerinden yapıyorlar.
Bir de, sanayide
yaptırdığınız bakım ve tamiratın aynısını serviste yaptırıyorsunuz, neredeyse 3
kat pahalı fatura ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Resmî servis dışına
çıktığınızda garanti kapsamından çıkarılıyorsunuz. Bir araba alıyorsunuz, başka
servise gidemiyor ve onların dayattıkları fiyatları, efendim, kabul etmek
durumunda kalıyorsunuz. Bu bile bile bütçenizin soyulması neticesini getiriyor.
Hükümete buradan
seslenmek istiyorum: Türk insanının daha fazla bu servisler üzerinden
soyulmasına müsaade edilmesin. Bu konuda, gerekirse, Meclisimizde muhalefetiyle
iktidarıyla ortak bir çalışma yapılsın. Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bu
çalışmaya gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır. Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(g) bendi (2) numaralı alt bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin g bendiyle değiştirilmek
istenen 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. Maddesinin 2. Fıkrasının b Bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“ b) Kamera ile
kayıt altına alınarak yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak.”
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Abdullah Levent Tüzel Adil Zozani İbrahim Binici
İstanbul Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi
Gür
Van
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778.) nın 73 üncü maddesinin (g)
bendinin (2) nolu alt bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alim Işık Mehmet
Şandır Erkan Akçay
Kütahya Mersin Manisa
Mustafa Kalaycı S. Nevzat Korkmaz Enver Erdem
Konya Isparta Elâzığ
Yusuf Halaçoğlu Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kayseri Antalya Osmaniye
“2) 652 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Denetçi
Yardımcılığına atanabilmek için 14/7/1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara
ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört
yıllık lisans eğitimi veren eğitim, fen-edebiyat, hukuk, siyasal bilgiler,
iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme fakülteleri veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri
birim tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak
tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla yapılacak yeterlik sınavına
girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul
edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı
aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların Millî
Eğitim Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği
kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik
sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda
başarılı olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı
verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama
ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/g.2. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya
Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Levent Gök Kadir Gökmen Öğüt Sedef Küçük
Ankara İstanbul İstanbul
BAŞKAN –
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet,
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mustafa Moroğlu, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; birçoğumuz belki bu dönem
seçilerek geldik Meclise; seçilmeden önce de siyasetle ilgili olduğumuz için
Meclisi izliyorduk fakat izlemek başka, yaşamak başka. İlk
geldiğimizden bu yana “Meclisin içerisinde yaptığımız çalışmalarla ilgili
iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasındaki ve gruplar arasındaki
ilişkilerden memnum muyum?” diye bir değerlendirmeyle devam etmek istiyorum ve
çok net bir biçimde memnun olmadığımı, bununla ilgili de döneme ilişkin
önümüzdeki yaşayacağımız iki yılın da milletvekili arkadaşlarımızın parti farkı
gözetmeksizin tümünü, kendimizi bir kez daha gözden geçirmemiz gerektiğini de
açık yüreklilikle söylemek istiyorum. Çünkü biraz önceki örnekte de
gördüğümüz gibi, eğer burada konuşulanları dinlersek eleştirilerin haklı ya da
haksız yönlerini görebilir, bazen de dil sürçmesi gibi anlaşılan ve ileride…
Çünkü siyaset yapıyoruz hepimiz ve halkın adına yapıyoruz. Söylediğimiz her
sözün bir anlamı olduğunu, kurduğumuz her cümlenin sonuçta halka yanlış
yansıyabileceğini görmemiz gerekiyor. Bunun için, itirazlarımızı çağdaşça
yapabilmenin yolları var. Biraz önce bir arkadaşımız Gezi Parkı olayıyla ilgili
yaşanan hadise üzerine konuşurken eğer dinlememiş olsaydık, onun yaptığı yanlış
bir cümleyi ona düzeltme olanağı verememiş olurduk. Bunu düzeltme olanağını
verdiğimiz için de Meclis çalışmalarındaki çabamızın dinlemekten ve dinledikten
sonra cevap vermekle yürümesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu hem AKP
milletvekili arkadaşlarımızla hem diğer milletvekili arkadaşlarımızla
konuştuğumuz zaman “Ya, Meclisin böyle bir kültürü var, böyle gelmiş böyle
gider.” Bu itirazı, bu doğruyu, bunu kabul etmiyorum değerli arkadaşlarım, aynı
yoldan yürümeye devam edersek yavaş yavaş ölürüz. Eğer bu Meclisin
çalışmalarını da… Özellikle iktidar milletvekili arkadaşlar bu çabaya destek
vermezlerse ve önümüzdeki iki yıl içerisinde bunu düzeltmezsek çok doğru yolda
olmadığımızı ve birçok şeyi başaramayacağımızı belirtmek isterim. Buradaki kavgayı
hiçbir zaman onaylamadığımızı ve onaylayamayacağımızı defalarca belirttik.
Bunlara bir daha müsaade etmemeliyiz.
Örneğin Gezi
Parkı meselelerinden herkes bir ders çıkardı. Öyle gözüküyor ki AKP
milletvekilleri ve iktidardaki bakanlarımız hiçbir ders çıkarmamış gibi. Çünkü
oradaki her şeye katılamayabilirsiniz, oradaki birçok şeyi bizim gibi
düşünmeyebilirsiniz ama Gezi Parkı direnişlerinin de ve ülkede yaşanan onca
haklı-haksız kalkışmaların hepsinden sizin de çıkarmanız gereken bir ders
olduğunu düşünüyorum, özellikle Meclis çalışmalarına örnek olsun diye
söylüyorum. Ben Gezi Parkı forumlarına katılıyorum. Onlara destek vermek ve
onların düşüncelerini anlamak, dinlemek için katılıyorum. İnanın, Gezi Parkı
örneğinde de gördüğümü forumlarda da gördüm. Herkes gelip özgürce konuşuyor.
Sayılarına bakmadan, “Siz azsınız, biz çoğuz.” demeden herkesin o parklar
içerisinde düşüncelerini söylemelerine ve özgürce yaşamalarına müsaade
ediyorlar. Bari bu dersi çıkaralım ve birbirlerinin sözünü kesmemek için,
alkışlarla da birbirlerini eksi ve artı yönde motive etmemelerini sağlamak için
özellikle -Arkadaşlarımın izlemesini istiyorum- onayladıkları bir görüşü
alkışlamadan, elleriyle böyle hareket yaparak sessizce destek veriyorlar.
Onaylamadıklarına… İşte, bir milletvekilimiz “Böyle kafayı yemiş bunlar.” derse
olmaz. Yani böyle olmaz işte, böyle olmaz.
Bakın, ben
geldiğimden beri hiçbir milletvekili arkadaşımın konuşmasını kesmeden, sonra da
bana sıra gelince konuşmaya başlamayı bir düstur edindim. Bunun da daha doğru
olduğunu düşünüyorum çünkü bu kurumun kutsallığına katkı yapmak hepimizin
elinde. Bu da, birbirimizi anlamaktan geçiyor. Reddettikleri düşüncelere karşı
da böyle işaret yapıyorlar yani “Katılmıyorum.” diyorlar. Uzatıyorsa “Uzattın.”
diyorlar. Biz, bu kadar olmayalım ama ne olur, birbirimizle konuşurken, yüksek
sesle bağırmalar… Özellikle bazı arkadaşlar sanki kadrolu gibi arkalara
oturuyorlar, oradan hiç alakası olmayan, ne ben anlıyorum ne konuşulanı
dinleyebiliyorum ne de doğru söyleyip söylemediğine…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA MOROĞLU
(Devamla) - Umarım, hayal ettiğimiz Meclisi hep beraber kurarız. Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778.) nın 73 üncü maddesinin (g) bendinin
(2) nolu alt bendin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve
arkadaşları
“2) 652 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Denetçi
Yardımcılığına atanabilmek için 14/7/1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara
ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört
yıllık lisans eğitimi veren eğitim, fen-edebiyat, hukuk, siyasal bilgiler,
iktisadi ve idari bilimler, iktisat, işletme fakülteleri veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri
birim tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak
tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla yapılacak yeterlik sınavına
girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul
edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı
aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların Millî
Eğitim Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği
kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik
sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda
başarılı olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı
verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili.
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, aslında deminden beri konuşmaları izliyoruz, bundan önceki
günlerde de aynı şekilde. Bir alışkanlık hâline gelmiş şekilde, komisyon
“Katılmıyoruz.”, Hükûmet “Katılmıyoruz, katılamıyoruz.” diyor.
Milletvekillerine bakıyorum, buradaki konuşmalarda bir elin parmakları kadar
kişi ancak konuşulanları dinliyor, diğerleri kendi aralarında birtakım sohbet
içerisinde bulunuyorlar. Şimdi, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi yani yasama
organı, Türkiye’nin en yüksek organı. Burada muhalefet birtakım konuları dile
getirir, eksikleri söyler, düzeltilmesini istedikleri konularda görüş bildirir,
komisyon katılır veya katılmaz, doğrudur, Hükûmet katılır veya katılmaz, bu da
doğrudur ama en azından bu konuşulanların dinlenmesi, sohbetlere ara verilmesi
gerekir çünkü ciddi bir iş yapılmaktadır.
Ciddi bir iş
yapılmaktadır diyorum çünkü cumhuriyet kurulalı doksan yıl oldu. Doksan yıldır,
ne gariptir ki tutanaklara bakacak olursanız Türkiye Büyük Millet Meclisinde en
çok konuşulan konu Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili konular yani doksan yıldır
Türkiye’de, Millî Eğitim Bakanlığının genel yapısı itibarıyla, rayına
oturtulamamış bir sistemden söz ediyoruz. Sürekli olarak değiştirilen, yok
kredi usulü, yok ders geçme usulü, yok sistem olarak 5+3, 3+5, 4+4+4 fakat daha
sonra da bunları bir şekilde çok zaman geçmeden, üç ay geçmeden, bir sene
geçmeden tümünü değiştiren bir anlayış.
Gerçekten,
değerli milletvekilleri, samimi olarak söylüyorum, bakın, “Millî” adını taşıyan
iki tane bakanlık vardır: Birisi Millî Eğitim Bakanlığı, birisi de Millî
Savunma Bakanlığıdır. “Millî” kelimesinin anlamını hepiniz biliyorsunuz yani
millete ait olandır, milletin benimsemiş olduğu, onun kültürü, onun değerlerine
önem veren bir anlayışı sergiler. “Millî” diyoruz, millete aittir, milletin
tümünü kapsayan bir anlayışı ifade eder. Şimdi, siz Millî Eğitim Bakanlığı gibi
böylesine güzide ve değerli bir kurumda doksan yıldır eğitim sisteminizi rayına
oturtamamışsanız, hangi hedeflere hizmet edeceğinizi belirleyememişseniz ve
sürekli olarak ders kitaplarında değişimler meydana getiriyorsanız kusura
bakmayın ama neyi denetleyeceksiniz? Öncelikle sistemi oturtmanız lazım ki
ondan sonra denetleme sistemine geçesiniz. Bakın, burada en büyük zaaf buradan
kaynaklanıyor. Yani şurada gördüğümüz maddelere bakacak olursak denetçi
yardımcılığına nasıl atanabildikleriyle ilgili görüşmeler yapılıyor veya
bununla ilgili maddeler ortaya çıkarılıyor. Efendim, bundan önce o insanların
neyi nasıl denetleyeceklerini çok iyi belirlememiz gerekiyor. Bakın, size bir
örnek vereyim: Bunun yolu bu değil yani sürekli olarak şu hükûmetin veya bu
hükûmetin bunları değiştirmesiyle bu iş rayına oturmaz.
Bu işin temelinde
yatan, bu atamalar dâhil olmak üzere bunu söylüyorum, liyakate bağlı bir atama
yapılması gerekir. Siz her şeyden önce belli bölgelerinize kendisini daha henüz
ispat edememiş, yeni öğretmenliğe başlamış insanları âdeta bir sürgün bölgesi olarak
görüp atama yapıyorsanız, oralara tecrübeli insan atamanız gerekirken bunları
yapmıyorsanız, daha kolay olan yerlerde tecrübe kazandırmadan yapıyorsanız
zaten başarıya ulaşamazsınız. Efendim, “YİBO’mu olsun
yoksa tek tek normal okullar mı olsun?” problemini çözememişsiniz. Hâlâ, bakın
Kayseri gibi Anadolu’nun tam ortasında hem de gelişmiş olduğu söylenen bir
ilimizde bile hâlâ taşıma sistemi ile eğitim yapıyorsanız eğitimi yoluna koydum
diyemezsiniz.
Değerli
milletvekilleri, aslında Türkiye’deki sistemin en çarpık konularından birisi
liyakat sahibi insanların layık oldukları yerlere getirilip getirilmemesi
meselesidir veya oraya getirilmiş olan kişilerin siyasi sebeplerle oradan
alınıp başka yerlere nakledilip edilmeme meselesidir. Osmanlı Devleti gibi
bundan yedi yüz yıl önce yaşamış bir devlette bile liyakat kanunu vardır. Kimin
hangi göreve hangi görevlerden sonra gelebileceği belirlenmiştir. Böylece, o
göreve geldikten sonra herhangi bir aksama olmadan doğrudan hizmet edebilme
imkânı verilmiştir. Dolayısıyla, biz sistemi kökten ele alıp gerçekten bu
ülkeye yararlı hâle getirmek zorundayız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin g bendiyle değiştirilmek
istenen 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. Maddesinin 2. Fıkrasının b Bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“b) Kamera ile
kayıt altına alınarak yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak.”
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde
söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Değerli milletvekilleri, kamu personeli alımında imtihanların,
sınavların, mülakatın şeffaf olmasını, denetlenebilir olmasını, itiraz
durumunda da yargıya bu kayıtları verebilecek mülakatın kamerayla kayıt altına
alınmasını önerdiğimiz bir önerge bu.
Şimdi, el insaf,
el vicdan diyeceğim çünkü Türkiye’de işsizliğin yüzde 12’lere vardığı,
milyonlarca işsizin olduğu resmî kayıtlarla ortada. KPSS sınavlarında olsun,
diğer sınavlarda olsun çok yüksek derecede not almasına rağmen, girip mülakatta
elenen insanların olduğunu biliyoruz ve bu mülakat kısmı, zihniyete göre… Hangi
iktidar olursa olsun -bakın açık söylüyorum- bugün AKP iktidarı var, AKP kendi
partizan kadrolaşmasını sağlıyor, kendine uygun kişileri alıyor; yarın başka
bir iktidar gelir o da kendi kafasına uygun olanları alır. Hele hele hassas
görevlerde, özellikle kolluk kuvvetlerinde, poliste, Dışişlerinde (Hariciyede),
önemli görevlerde, elemek için öyle mülakat soruları sorulur ki,
televizyonlardaki yarışmaları bile sollayan durumlar anlatılıyor dışarıda.
Şimdi, gelin bu
torpili kaldıralım arkadaşlar, gelin bu iltiması kaldıralım; gelin bu “Herkes
kendi adamına bakar, alır.” zihniyetini yıkalım; gelin kamu kurumlarına her
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının gönül rahatlığıyla sınava girip liyakatiyle
bilgisine güvenerek devlet kapısından içeri girebilmesini sağlayalım; bunu
yapmak zorundayız. Kimse demesin “Ben iktidarım. Şimdi, benim kadrolaşmam söz
konusu, ben yaparım, ben götürürüm.” Bunun mizahı da yapıldı, şiiri de yapıldı,
şarkısı da yapıldı, hâlâ da söyleniyor. “Angara’da anayasso, ellerinden öpeyim Hasso,
yap bir iltimasso.” diye okundu bunlar, hâlâ
okunuyor. 21’inci yüzyıla geldik arkadaşlar, şu “iltimasso”yu
bir aradan çıkarsak olmaz mı? Yani, yoksul bir ailenin çocuğuna, kimsesiz bir
öğretmenin, bir memurun, devlet kapısından kendi imkânlarıyla girebilme
olanağını sağlasak olmaz mı? Sınavda hakkının yenildiğini düşünen bir kişi
mağdur olduğunu… İşte, 5 kişi sınava girdi, 3 tanesi iktidar partisinin
çocuklarıydı, 4 tanesi de muhalefetin; ee,
iktidardakiler mülakatı kazandı, muhalefettekilerin hepsi de mülakattan
çaktılar gibi bir izlenim vallahi sizi de rahatsız eder. Bu mülakattan kimseye
hayır gelmez arkadaşlar. Bugün alırsınız, tanıdıklarınızı alırsınız,
partililerinizi alırsınız. Bunu her parti de yapıyor, maalesef yapmıştır da ama
bu ülkeye hayır getirmemiştir. Bu ülkeye hayır gelmesi için 76 milyon
yurttaşımızın devlet memuru olabilmesi için eşit koşullarda yarışması
gerekiyor; bunu kayıt altına alalım. Neden? Eğer ki bir kişi sınava girip
hakkının yenildiğini, ihlal edildiğini düşünüyorsa ve yargıya gidecekse,
yargıya gittiği zaman o mülakatın kamera kayıtlarını mahkemeye sunabilmelidir.
Yani bunu sunamadığı takdirde, neden sınavı geçemediği anlaşılamadığı takdirde,
yargı, burada görevin kötüye kullanıldığını nasıl tespit edecek, hukuksuzluk
nasıl tespit edilecek? Bunun mümkünatı yok.
Bunun bir tek
yolu var arkadaşlar: Bu torba kanunun içinde her şey var ama biraz da içine
eşitlik katalım, bu önergeyle biraz adalet katalım istedik; bu önergeyle,
herkesin bir dayısı olmasın istedik bu ülkede; bu önergeyle, herkes bir torpil
aramasın istedik ve bunu dikkatinize sunuyoruz. Çok değil yine mülakat var,
kayıt altına alınacak arkadaşlar.
Takdirinize,
vicdanınıza. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.14
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (g) bendine
bağlı (2) numaralı alt bendinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (ğ) bendine bağlı 1 numaralı alt bendinde 2 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Enver Erdem
Konya Manisa Elâzığ
Münir Kutluata Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Şandır
Sakarya Osmaniye Mersin
Alim Işık Mehmet
Günal
Kütahya Antalya
“1) 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 17 nci maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2) Denetim
Hizmetleri Başkanlığının ve müfettişlerin çalışma usul ve esasları ile müfettiş
yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ğ-1 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Sakine Öz Özgür Özel
Eskişehir Manisa Manisa
Mustafa Moroğlu Hülya
Güven Kadir Gökmen
Öğüt
İzmir İzmir İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen, Aykan Erdemir, Bursa Milletvekili.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır Aykan, sen 2’de konuşuyorsun.
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) – Pardon.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen, Mustafa Moroğlu, İzmir
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) – Sayın milletvekilleri, bu önergeleri bütün içerisinde bir fırsat
bilerek düşüncelerimi anlatmak istediğim için böyle bir karışıklığa neden
oldum, kusura bakmayın.
Gerçekten, daha
önceki önergelerde ifade ettiğim, Meclis çalışmalarıyla ilgili öyle bir hayalim
var. Umarım, bu hayalimizi paylaşan milletvekili arkadaşlarım çok olur çünkü
hepimiz bu Meclisteki konuşmalarla ya da sokakta ya da meydanda ya da fabrikada
ya da çevremizde bütün olup biteni izliyor, gözlüyoruz. Hakikaten, ülkemiz,
çevremiz bir yangın yeri. Özellikle son aylarda -sadece Gezi Parkı olaylarını
kastettiğimi zannetmeyin- işsizlikten ötürü intihar eden insanlarımız var,
metan gazı facialarıyla yaşadıklarımız var, trafik kazalarıyla yaşadıklarımız
var. Bir de bunun üstüne bu Gezi Parkı meselesiyle ortaya
çıkan durumu anlamayan bir tutum karşısında hareket etmeye devam edersek ve onu
anlamak için birbirimiz dinlemez de burada kavga etmeye başlarsak, gerçekten,
ülkemizdeki yangını söndürmek yerine, yangına benzin dökmeye giden bir tavır
işlemiş oluruz ki bu da hepimiz için gelecekte bir suç teşkil eder.
Hazır yangın yeri
demişken, bundan altı gün önce, 2 Temmuzda, yirmi yıl önceki bir yangını da
tekrar hatırlatarak buradan kendimize de bir görev çıkartmayı, aynı zamanda bu
yangın yerinde yaşamanın bir görev olduğunu bilen bir milletvekili olarak
sizlere seslenmek istiyorum:
“Yaşamak bu
yangın yerinde,
Her gün yeniden
ölerek,
Zalimin elinde
tutsak,
Cahile kurban olarak.
Yalanla kirlenmiş
havada,
Güçlükle soluk alarak.
Savunmak gerçeği,
çoğu kez
Yalnızlığını
bilerek.
Korkağı, döneği,
suskunu
Görüp de öfkeyle
dolarak.
Toplanır ölü
arkadaşlar,
Her biri bir yerden gelerek.
Kiminin boynunda
ilmeği,
Kimi kanını silerek.
Kucaklıyor beni
Metin Altıok,
Aldırma diyor
gülerek.
Yaşamak görevdir
yangın yerinde
Yaşamak insan kalarak.”
Bütün
milletvekili arkadaşlarım geçirdiğimiz iki dönemin bir muhasebesini yaparak
kendi gönüllerinde, iki dönem sonra da bu Meclisten, bir daha gelip gelmemeyi
düşünmeden, insanca kalarak ayrılmayı başarabiliriz. (CHP sıralarından
alkışlar) Çünkü hepimizin bilmesi gereken en önemli gerçek, öfkeyle kazanılmış
hiçbir zafer yoktur. Birbirimize öfkelenerek, birbirimize doğru düşündüğümüzü
anlatamayız. Birbirimize hakaret ederek ülkenin sorunlarını çözemeyiz.
O kadar önemli
sorunlarla karşı karşıyayız ki, hepimiz, her birimiz bu kürsüye çıktığımızda bu
sorunların ciddiyetini, ağırlığını bildiğimizi ifade ediyoruz. Öyleyse şunu da
bilmemiz gerekiyor: Bu sorunların hiçbirinin, bu Parlamentoda temsil edilen ya
da edilmeyen bütün eğilimlerin düşüncelerini, hassasiyetlerini dikkate almadan
çözülemeyeceğini bilmemiz lazım. Elbette ki, burada en büyük görev de iktidar partisinin
milletvekillerine düşüyor. Başbakanına ya da bakana demiyorum değerli
arkadaşlarım, iktidar partisinin milletvekillerine düşüyor. Bütün Meclise
düştüğünü kastetmediğimi zannetmeyin çünkü Başbakanı da, bakanı da çıkaran bu
Meclis. Bu Meclisin kararlarıyla yürütmeyi yapacaklar, bu Meclisin kararlarıyla
yanlışa ya da doğruya karar verecekler.
Bu Mecliste ilk
yaptığım konuşmada da aynı şeyleri söyledim, bu dönemin son konuşmasında da
aynı şeyleri söyleyerek konuşmamı bitireceğim. Şunu da iyi bilmeliyiz ki,
hiçbirimiz anamızdan doğduğumuzda insana ait duygularla bezenmiş değiliz;
hiçbirimiz, hiçbir çocuk birbirine kin duymaz, öfke duymaz, nefret etmez, onun
haklarını kendi hakları gibi görür ve onun haklarını gasbetmez.
Bu duyguların hepsi bize bu dünyanın verdiği nimetler karşısındaki -maalesef-
bencilliğimizden, içimizdeki ben duygumuzdan ötürü oluyor. O nedenle, kendimize
yabancılaşmayı ne kadar azaltabilirsek, doğduğumuz gündeki saflığa dönmek için
ne kadar gayret edebilirsek bu milletin yangınını da o düzeyde söndürmeye
yardımcı oluruz diyorum.
Hepinize yeni
dönemde iyi çalışmalar diliyorum, başarılar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Tekrar
ediyorum: Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var, bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (ğ) bendine
bağlı 1 numaralı alt bendi üzerinde İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi
yenide oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
“1) 26/9/2011 tarihli
ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 17 nci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2) Denetim
Hizmetleri Başkanlığının ve müfettişlerin çalışma usul ve esasları ile müfettiş
yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Münir Kutluata, Sakarya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı yasal
düzenlemenin 73’üncü maddesi vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz aldım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının söz
konusu bendi Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığını ilgilendiriyor. Bu
münasebetle, Sakarya’nın ulaştırma ile ilgili bir sorununu dile getirme
arzusundayım.
Konu, Sakarya ili
ile komşu Düzce ili arasında Karadeniz sahilinden sağlıklı bir kara yolu
bağlantısının sağlanamamasıdır. Her iki ilin komşu ilçeleri olan Kocaali ve
Akçakoca arasında oluşmuş olan bir dar boğaz bir türlü giderilememiştir.
Zonguldak’tan Akçakoca’ya ulaşan sahil yolu bu ilçenin batısına doğru birkaç
kilometre gittikten sonra bitiyor. Diğer taraftan, Sakarya tarafından da Karasu
ve Kocaali ilçeleri üzerinden gelen sahil yolu Melen Suyu’na
ulaştıktan sonra kesiliyor. Aradaki bağlantı köy içlerinden geçen köy yolları
üzerinden sağlanabiliyor. Bu kesim sadece 8-10 kilometrelik bir bölümdür. Bu
kadar kısa bir mesafenin bir türlü bağlanamaması nedeniyle yoğun bir trafiğe
sahip olan bu hat işleyemiyor. Sakarya ilinin Sakarya Nehri ile Melen Çayı
arasındaki sahil kesimi yani Karasu, Kocaali ilçelerinin sahilleri 35 kilometre
uzunluğunda, Türkiye’nin en geniş kumsallarının yer aldığı bir şerit
durumundadır. Bu özel bölgenin iç turizm açısından hinterlandı doğuda Düzce,
Bolu, Ankara ve Zonguldak’tır. Bu nedenle, özellikle bahar ve yaz aylarında
yoğun bir trafiğe sahip olan yörede büyük güçlükler ve zaman kaybı
yaşanmaktadır. Diğer taraftan, TEM otoyolunda her gün artmakta olan özel araç
trafiğinden, Düzce’den Karadeniz sahiline sapıp Adapazarı ve İzmit’ten tekrar
otoyola bağlanma potansiyeli bu dar boğaz yüzünden değerlendirilemiyor. Bölge
ile ilgili yaptığımız iç turizm geliştirme çalışmalarında hem Düzce’nin hem
Sakarya’nın hem de Kocaeli’nin potansiyelini değerlendirmede söz konusu
eksikliğin önemli bir engel olduğu ortaya çıkmaktadır. Konu bütçe görüşmeleri
döneminde Sayın Ulaştırma Bakanı ve ilgililere çeşitli defalar iletilmişti
ancak yapım maliyeti az, bölgeye olan maliyeti yüksek olan bu eksiklik
giderilmemiştir. Daha sonra, Sayın Karayolları Genel Müdürüyle yaptığımız
şifahi görüşmeden sonra konunun biraz hızlandığını öğrenmiş bulunuyoruz,
bugünkü temastan sonra da daha da hızlanacağı anlaşılmıştır. Konuyu tekrar
Ulaştırma Bakanımızın ve ilgili bürokratlarının ilgisine sunuyorum.
Zamanımın el
verdiği ölçüde Sakarya’nın bir başka problemine daha temas etmek istiyorum. Bu,
Türkiye’de son zamanlarda çok yaygınlık kazanmış bulunan tapu iptalleri
meselesidir. Dolayısıyla, Türkiye’nin de sorunudur ama nedense Sakarya’da daha
yoğun yaşanmaktadır. Hem Orman Bakanlığı hem de Hazine üzerinden tapuları
mahkeme yoluyla iptal edilen ailelerin ızdırabından
söz ediyorum. Bu konuyu daha önce birkaç kez dile getirmiş, 2/B ile yasal
düzenlemeler içinde çözümlenmesini istemiş ve önergeler vermiştik ama iktidar
ne ülkenin tamamındaki ne de Sakarya’daki tapu iptalleri mağduriyetlerini
ortadan kaldıracak bir adım atamamıştır. Son olarak Sakarya’nın Kocaali
ilçesinin Açmabaşı ve Karapelit
köylerinde çok sayıda ailenin nesiller boyu üzerinde yaşadıkları toprakların
2005 yılında geçen kadastro çalışmaları sırasında verilen tapuları iptal
edilmiştir. Ayrıca, bu vatandaşların her birine 35 bin Türk lirası civarında
mahkeme ve avukat masrafları çıkarılmıştır. Tapulu arazilerini yitirdikleri
yetmiyormuş gibi bir de ödemeyecekleri bir borcun içine itilmişlerdir. Devletin
verdiği tapuya güvenilmez bir ortam oluşmuştur, tapu mağduriyetleri her geçen
gün artmaktadır. Tapu iptallerini gündeme getirdiğimiz zaman iktidarın “Mahkeme
kararıdır, ne yapalım?” deyip kenara çekildiğini görüyoruz. Vatandaşın devlet
kapısında dava kazanması nasıl mümkün olacaktır…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – …bunun yolu gösterilemiyor, maalesef yasa ile çözüm yoluna da
gidilemiyor.
Durumu ilgililerin
dikkatine tekrar sunuyor, hepinize saygılar arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
III.– YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama
talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Öz, Sayın Özel, Sayın Erdemir, Sayın Dinçer, Sayın Eyidoğan, Sayın Dibek, Sayın Atıcı, Sayın Güneş, Sayın
Seçer, Sayın Altay, Sayın Koç, Sayın Canalioğlu, Sayın Köse, Sayın Güven, Sayın
Özkan, Sayın Korutürk, Sayın Akar, Sayın Toprak.
Evet, üç dakika
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (ğ) bendi (2) no.lu alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Alt (2) mi şimdi efendim?
BAŞKAN – Alt, alt.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Alt (2), (ğ) alt (2).
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, niye bu hukuktan mezun olduk bilmiyorum yani böyle
getireceklerse?
BAŞKAN – Ne
diyorsun ya?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Vallahi, hiç hukukta öğretmediler bunu, alt, üst…
BAŞKAN -
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Münir Kutluata Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay
Sakarya Konya Manisa
Mehmet Günal Mehmet Şandır Enver Erdem
Antalya Mersin Elâzığ
Alim Işık Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Osmaniye
“2) 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinin
ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Hangi hâllerde uygulanacağını açıkça belirtmek kaydıyla;
uyarma, geçici faaliyet durdurma ve yetki iptali şeklinde idari müeyyideler
öngörmek ve ihlal edenlere uygulamakla görevli ve yetkilidirler.
b) Hangi hâllerde uygulanacağını ve miktarını açıkça
belirtmek kaydıyla; 7 nci maddede yer alan hizmet
birimi beşbin Türk Lirasına kadar, 8 inci ve 11 inci
maddelerde yer alan hizmet birimleri ikiyüzellibin
Türk Lirasına kadar, 12 nci maddede yer alan hizmet
birimi beşyüzbin Türk Lirasına kadar, 9 uncu ve 10
uncu maddelerde yer alan hizmet birimleri ise beş milyon Türk Lirasına kadar
idari para cezası öngörmek ve ihlal edenlere idari para cezası karar tutanağı
düzenlemek veya düzenletmekle görevli ve yetkilidirler.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ğ-2. Maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aykan Erdemir Mustafa Moroğlu
Eskişehir Bursa İzmir
Hülya Güven Sedef Küçük Sakine Öz
İzmir İstanbul Manisa
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Aykan Erdemir, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYKAN ERDEMİR
(Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı torba yasanın
73’üncü maddesinin (ğ) bendinin (2)’nci alt bendiyle
değiştirilmek istenen 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname maddeleri için
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve
halkımızı saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının teşkilat ve
görevlerini 26 Eylül 2011 tarihinde bir kanun hükmünde kararnameyle
belirlemiştiniz. Bugün aradan daha yirmi iki ay dahi geçmeden bu kanun hükmünde
kararnameyi bir torba yasa ile değiştirmek istiyorsunuz. Sormak isterim: Eğer
bugün Türkiye’de muhazafakâr bir parti olsaydı, muhazafakâr bir iktidar olsaydı bu mümkün olur muydu?
Başbakan
Yardımcısı Sayın Ali Babacan diyor ki: “Benim partim muhazafakâr
ve demokrattır, İslamcı değiliz, İslamcı bir devlet istemiyoruz, aileyi ve
geleneklerini savunuyoruz, Avrupa kriterlerince
yönetilen bir muhazafakâr ve demokrat parti gibiyiz.”
Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi Sayın Babacan’ın ifade ettiği gibi muhazafakâr bir parti olsaydı yasaları, bürokrasiyi, kamu
yönetimini yazboz tahtasına çevirir miydi? Sizlerinde
bildiği gibi muhafazakârlık Fransız İhtilali sonrasında bugünkü anlamıyla
gelişmiş bir siyasi felsefedir. François René de Chateaubriand 1819 yılında “muhazafakâr”
kavramını ilk kez kullanmıştır. Fransız Devrimi deneyimi kendisini edebiyatta
romantizm akımını, siyasette ise Katolik Kilisesini ve monarşiyi savunan
muhafazakâr ideolojiyi şekillendirmeye yönlendirmiştir. Fransız devrimine bir
diğer reaksiyon ise İrlandalı filozof Edmund Burke’ten gelmiştir. Bakın, Edmund
Burke ne diyor: “Onlar büyük bir patlamada tüm antik
çağ örneklerini, Parlamentonun tüm emsallerini, kanunlarını ve imtiyazlarını
havaya uçurmak için yer altına mayın döşemişlerdir. Karşılarına alternatif bir
formül getirilemez ve hiçbir argüman onlar için
bağlayıcı olmaz, uzlaşmayı ya da orta yol bulmayı istemezler, tam olarak
taleplerine uymayan her şey onlar için sahtekârlık ve adaletsizliktir.” Hem Chateaubriand’ın hem de Burke’ün reaksiyonel tepkilerinin kaynağı Fransız Devrimi’nin
eşitlik, özgürlük ve kardeşlik şiarını unutup toplum mühendisliğine,
aşırılıklara ve şiddete başvuranlardır. Çünkü geleneğe, kadim değerlere,
sürekliliğe, temkine, ihtiyata, küçük adımlara ve küçük adımlarla değişime
inanan muhafazakârlar için toplum mühendisliği, torba yasalar ve yazboz
tahtasına dönmüş bir yasama süreci hayal bile edilemez.
İşte, bu garip
çelişkilerden yola çıkarsak bugün Türkiye’de iktidar olan siyasetin geleneksiz
muhafazakârlık olduğunu görebiliriz. Türkiye’nin önde gelen bilim insanlarından
Bursalı hemşehrim Güven Sak Hoca diyor ki:
“Geleneksiz muhafazakâr, etsiz sucuk, sütsüz yoğurt gibidir.” Ve ekliyor: “İnci
Pastanesi’ni korumayı beceremeyen bir ülkenin, sanayisini de koruyamayacağını
düşünüyorum.”
Bu kıssadan
gerekli hisseyi çıkarabiliyor muyuz? Başbakan Sayın Erdoğan, siyasi parti
olarak muhafazakâr demokrat bir kimlikle ortaya çıktıklarını, bunun aksini
söylemenin mümkün olamayacağını dile getirmişti. Sormak isterim: Tarihî mirasa,
kültürel mirasa, doğal mirasa sahip çıkmayan bir lider muhafazakâr olabilir mi?
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – O senin gözünden.
AYKAN ERDEMİR
(Devamla) - Sormak isterim: Osmanlının başkenti Bursa’nın bağrına Türkiye
tarihinde gelmiş geçmiş en ucube TOKİ projesi olan Doğanbey’i
diken bir iktidar muhafazakâr olabilir mi? Bursa’da Ulu Cami’nin, Yeşil
Türbe’nin ve daha nice manevi hazinemizin rant uğruna silüetini tahrip edenler muhafazakâr olabilir mi?
İstanbul’da Tarihî Yarımada’nın silüetini rant uğruna
bozanlar, bozduranlar muhafazakâr olabilir mi?
Değerli
milletvekilleri, artık, aynaya bakmanın zamanı gelmiştir, öz eleştirinin vakti
gelmiştir. Acilcilik, toplum mühendisliği, yasamada yazbozculuk elbette bir siyasi tarzdır, yaklaşımdır ama
muhafazakârlık değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. Dolayısıyla, Türkiye,
bugün, muhafazakâr bir partiye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır
ve şunu biliyoruz ki siyaset boşluk kaldırmaz.
Hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ğ) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Münir
Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
“2) 655 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b)
bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Hangi
hâllerde uygulanacağını açıkça belirtmek kaydıyla; uyarma, geçici faaliyet
durdurma ve yetki iptali şeklinde idari müeyyideler öngörmek ve ihlal edenlere
uygulamakla görevli ve yetkilidirler.
b) Hangi hâllerde uygulanacağını ve miktarını açıkça belirtmek
kaydıyla; 7 nci maddede yer alan hizmet birimi beşbin Türk Lirasına kadar, 8 inci ve 11 inci maddelerde
yer alan hizmet birimleri ikiyüzellibin Türk Lirasına
kadar, 12 nci maddede yer alan hizmet birimi beşyüzbin Türk Lirasına kadar, 9 uncu ve 10 uncu maddelerde
yer alan hizmet birimleri ise beş milyon Türk Lirasına kadar idari para cezası
öngörmek ve ihlal edenlere idari para cezası karar tutanağı düzenlemek veya
düzenletmekle görevli ve yetkilidirler.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Evet,
önerge üzerinde söz isteyen Münir Kutluata, Sakarya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yasama ciddiyetini hafifleten bu torba yasa uygulamasıyla
ilgili konuşmak istiyorum değerli milletvekilleri.
Sözlerimin
başında “yasal düzenleme” dedim çünkü bu düzenlemeye “kanun tasarısı” deseniz
diyemiyorsunuz çünkü aynı zamanda kanun teklifi. “Kanun teklifi” deseniz, benzer
sebepten yine durumu ifade etmiş olamıyorsunuz, keşmekeş daha buradan başlıyor.
Bu düzenleme aynı zamanda torba kanun yani milletin ve ülkenin ihtiyaçlarından
ziyade, iktidarın ihtiyaçlarına göre yapılmış bir düzenleme. Herhangi bir torba
kanun da değil. İktidarın, yasama dönemleri sonunda başvurduklarından, “Torba
kanunun da kendine göre bir itibarı olur.” dedirten cinsten bir düzenleme.
Anayasa’ya göre
ve olması gerekene göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Yüce Meclis
yasama görevini yaparken bu özelliği gözetmek zorundadır. Çıkardığı kanunlar,
Türkiye’nin hukuk devleti olma özelliğini pekiştirecek nitelikte olmalıdır. Bu
açıdan bakıldığı zaman, torba kanun diye bir kanun yapma şeklinin yasama düzeni
içinde mutat bir yol olarak kabul edilmemesi gerekir. Birbirinden farklı bazı
düzenlemelerin bir kanun içinde toplanması yoluna gidilecekse bu çok istisnai
bir yol olmalıdır. O da ancak yürütmenin baskısından uzak bir yasama atmosferi
içerisinde tolere edilebilecek hâllerde kabul
edilebilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi iktidarın -günlük ihtiyaçları- keyfî icraatları nedeniyle altına
girdiği sorumluluktan kurtulmaya yönelik olarak verdiği yasal düzenleme
siparişlerinin denkleştirildiği yer olmamalıdır.
Bu iktidar
döneminde “torba kanun” adı verilen bu hukuk ve yasama ucubesinin ortalarda bu
kadar fazla dolanıyor olması, diğer taraftan Türkiye Büyük Millet Meclisi
görevinin başındayken kanun hükmünde kararnamelerle ülke yönetilmesi bir
savrulmayı işaret etmektedir. O da hukuk devleti olma özelliğinin her geçen gün
biraz daha yitirildiği ve kanun devleti anlayışının hâkim kılındığı bir
ortamdır. Kanunlarla bu kadar sık ve usulsüz oynamak hukuk sistemini
geliştirmeyip tam tersine tahrip ettiğine göre, bu yolda ısrar etmek,
sorumluluktan kurtulmanın yasal kılıfını hazırlamak anlamına gelecektir. Hemen
Hemen her yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde temel yasa niteliğine
büründürülerek görüştürülmesi ve bu şekilde çıkarılması, bu yolla maddelerin
görüşülmesinin engellenmesi de endişe duyduğumuz gidişatın bir başka
işaretidir. Eğer kanun maddelerinin tartışılmasından bir fayda hasıl olacağı, daha iyi bir kanun yapılmasına katkı
sağlanacağı kabul edilmiyor ise yasa tasarısının en azından çok iyi hazırlanmış
olması gerekir. “Biz her şeyi yapıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
katkısına gerek yok.” deniliyor ise o zaman çıkarılan kanun hiç değilse üç-beş
yıl ellenmeden gitsin. Yeni çıkardığınız bir kanunu aynı yıl içinde birkaç kere
birtakım torbaların içine sıkıştırarak tekrar tekrar Türkiye Büyük Millet
Meclisinin huzuruna getirmeyin lütfen.
Görüşmekte
olduğumuz bu düzenleme hem torba yasa olması hem de temel yasa olması nedeniyle
sözünü ettiğim bütün mahzurları bünyesinde taşımaktadır. Görüntüde 76 asıl, 2
geçici maddeden ibaret olmasına rağmen 140 madde ve 2 geçici madde ihtiva
etmektedir. Dün burada Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel’in temas ettiği bir
hususu tam da bu noktayı ispat etmek üzere tekrar gündeme getirmek istiyorum.
Çok ümit kırıcıdır, çok sarsıcıdır, gerçekten il sağlık müdürlüklerinin “İl
İnsan Kaynakları Planlama Rehberi” adı ile basılıp dağıtılan bir resmî evrakta
denilmektedir ki: “Şu, şu, şu maddelere göre bu yönetmelik hazırlanmıştır. (Bu
maddeler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, ancak ilk torba kanunla
aynen çıkarılacaktır.)” Buradan hareketle diyorum ki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA
(Devamla) – …Türk hukuk mevzuatındaki yasa maddelerinin geçerliliği ancak,
âdeta Hükûmetin getireceği yeni bir torba yasaya kadar…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, aceleniz olabilir ama Hatip lafını tamamlayacak, Genel
Kurulu bir selamlasın.
BAŞKAN – Hayır,
Sayın Vural, hiç acelem yok. Biraz önce de Sayın…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Evet, edebilir. Ama, nezaketsizlik bu Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Nezaketi
ben kimseden öğrenecek değilim öncelikle, kusura kalmayın.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Zaten uzatmıyor, bir şey yapmıyor.
BAŞKAN – Kaç defa
ben burada sayın hatiplere teşekkür ediyorum ama bir alışkanlık hâline
getirildi.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, ne alışkanlığı? Yok böyle bir
alışkanlık.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sayın Kutluata’nın hiç böyle alışkanlığı
yok, yapmadı da şimdiye kadar.
BAŞKAN – Biraz
önce de ara vermek zorunda kaldım. Sayın Vural, biraz önceki kullandığınız
kelimeyle de ilgili tutanakları getirteceğim. Zannediyorum tam duyamadım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Yani, şimdi, ne zaman yaptı Sayın Kutluata
böyle bir şeyi? Kaç senedir hiç gördünüz mü -beş yıldır- Sayın Kutluata’nın böyle bir davranışını?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani, daha kürsü hitabını…
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkan, oylamanız usule aykırı olmuştur çünkü hatip daha
kürsüden inmeden, sözünü tamamlamadan oya sundunuz; dolayısıyla hatibin
konuşması bitmeden oya sunulamaz.
BAŞKAN – Hayır,
oya sunmadım ben efendim, oya sunmadım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yanlış yaptınız, yanlış yaptınız.
BAŞKAN – Sayın
hatiplere benim gösterdiğim nezaket kadar sayın hatipler de süre tamamlanınca
lütfen kürsüde durmasınlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) – E, tamam, ne olacak efendim? Yirmi saniye, bu nezaketsizliği
yapmanızı gerektirir mi ya?
BAŞKAN –
Nezaketsizlik söz konusu değildir efendim, lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – İnsaf ya, hâlâ daha savunuyorsunuz!
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Kutluata.
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, bir cümle daha söylemedim, o istikamette bir talebim
de olmadı. Ancak ben cümlemi bitirmeden mikrofon kesildiği için, ben cümlemi
bitirmeden sizin bir daha ikaz etmenize hakikaten gerek yoktu.
BAŞKAN – Hayır,
ikaz etmedim efendim, teşekkür ettim sadece.
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Çünkü benim sözlerime teşekkürünüz o anlama geliyor. Cümlemi
bitirmeme fırsat verebilirdiniz çünkü burada stenograflar da onları kaydetmek
zorunda. Bir cümlenin bitirilmesine tahammül göstermemek hoş olmamıştır.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Evet,
önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğundan oylama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(h) bendinin 1 no.lu alt bendinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
73-h-1 maddesinde geçen; “1) 23 üncü maddesinin
yedinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”
İbaresi “1) 23 üncü maddesinin yedinci fıkrasının (c)
ve (ç) bentleri yürürlükten kaldırılmıştır” şeklinde değiştirilmiştir.
Aytuğ Atıcı Bülent Kuşoğlu Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Mersin Ankara İstanbul
Hülya
Güven Kazım
Kurt
İzmir Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (h) bendinin
(1) nolu alt bendinin Teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ali Öz Reşat Doğru Enver Erdem
Mersin Tokat Elâzığ
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Alim
Işık
Mersin Osmaniye Kütahya
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
– Sayın Ali Öz…
BAŞKAN – Evet, önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar.)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun’un 73’üncü maddesinin (h)
bendinin (1)’inci fıkrası üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
“Meslek icrası
esnasında sonucunu öngörerek veya görevinin gereklerine aykırı hareket ederek
veyahut görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek…” diye
devam ediyor. Şimdi, burada tabii ki bizim asıl üzerinde durmamız gereken,
burada, hekimlerin özellikle on yıldır üzerine çok ciddi bir şekilde bir yük
yüklenip üzerlerine gelinmiş olmasına rağmen, bir de meslekten men
edilmelerinin önünü açacak, meslekten men edilmelerini kolaylaştıracak bir
maddeyi tartışıyoruz.
Geriye doğru
düşünüp şöyle bir baktığımız zaman, hekimlerin gerçekten bu hataları, bu
kusurları bilinçli bir şekilde işlemelerinin mümkün olmadığı herkesin kabul
edeceği bir gerçektir. Hâl böyleyken bu hekimlere ceza verme yetkisi daha önce
Tabipler Birliği tarafından birtakım araştırmalardan sonra uygulamaya
geçirilirken, yetki, tamamen… İçerisinde az sayıda sağlıkçının olduğu,
tabiplerin bir meslek örgütü olan Türk Tabipler Birliğini de dışlayarak
hekimleri meslekten men etme yetkisinin getirilmiş olması ve hekimleri bundan
sonra daha fazla tehdit altında tutmanın bu ülkenin milletine sağlayacağı bir
yararın olmadığını düşünüyorum.
Burada özellikle,
ağır engellilik veya ölüme sebebiyet vermeye bir yıldan üç yıla kadar meslekten
men, beş yıl içinde tekrarı hâlinde ise meslekten men cezasını veriyoruz.
Hekimlerin üzerine son zamanlarda bu kadar fazla gelinmesi, özellikle son on
yıl içerisinde Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla özellikle hastanelerde performans
sisteminin yaygınlaştırılmış olmasının, beraberinde hekimin bir hastaya
ayıracağı zamanın kısalmış olmasının, hata yapma ihtimalinin fazlalaşmasının
göz önünde bulundurulması lazım.
Defalarca sağlıktaki performans sisteminin sağlıkta kaliteyi
artırıcı bir yöntem olmadığı, hastayla hekim arasındaki, hekimin hastanın
derdini dinleyecek zamanı kısalttığı, oysaki -hekimlik ve tababet uygulamasının
aslının- hekimle hastanın yüz yüze görüşme süresi ne kadar uzarsa bunun ülkemiz
açısından daha yararlı olacağı, bütçeye binecek olan ekonomik maliyeti
düşüreceği, lüzumsuz ve gereksiz tetkiklerin yapılmasına engel olacağı,
defalarca ifade etmiş olmamıza rağmen maalesef dikkate alınmamaktadır.
Burada hekimlik mesleğinin icrası noktasında aslında önemli olan,
“Ülkemizde yaşayan 75 milyon, 76 milyon insan on yıl önce polikliniklere 2,3
ortalamayla başvurur iken bugün 8,2 noktasında bireysel başvuru sayısında ciddi
manada yükselme oluşturduk.” demekle insanların daha fazla, rahat ulaşabilmiş
olmaları, aynı zamanda almış oldukları hizmet kalitesinin de arttığı anlamına
gelmiyor. Tabii ki biz “Son on yıl içerisinde Türkiye’de sağlık alanında bazı
değişiklikler yapılmadı, bunların hiçbirisi memleketin menfaatine, memleketin
hayrına olmadı.” gibi bir ifadede bulunmuyoruz ancak yapılan bu düzenlemelerin
Türkiye’de sağlıkta kaliteyi, niteliği artırmadığını, günden güne kalitenin
azaldığını, hekim ihtiyacı artışımız göz önünde bulundurulduğu zaman da
hekimlerin bundan sonraki süreçte karşılaştıkları sorunların giderek daha da
derinleştiğini, vatandaşın sağlık hizmeti alması noktasında özellikle başta
özel hastanelerdeki ödenen farklar olmak üzere normal devlet kurumlarına da
müracaat ettiklerinde, kamu kurumlarında da ceplerinden çıkan katkı paylarının
âdeta ciddi manada artarak vatandaşa külfet hâline geldiğini ifade etmemize
rağmen maalesef bunlardan ısrarla vazgeçmiyorsunuz.
Ekonomik iyileşme
için hekimlerin özlük haklarının mutlaka iyileştirilmesi gerektiğinin üzerinde
vurgu yapmak gerekiyor. Daha önceki konuşmalarımızda da ifade ettiğimiz gibi,
bugün, gerçekten, otuz yıl kamuda çalışmış, 1’inci kademeye inmiş, emekli olmuş
bir uzman hekimin bile özlük haklarındaki iyileşmeyi maalesef bu Parlamentoda
çok sayıda hekim arkadaşımız da olmasına rağmen bir kanun tasarısıyla
düzeltememiş olmamız da gerçekten içler acısı bir durumdur.
Bunun bir an önce
çözülmesini ümit ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
73-h-1 maddesinde geçen; “1) 23 üncü maddesinin
yedinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.”
İbaresi “1) 23 üncü maddesinin yedinci fıkrasının (c)
ve (ç) bentleri yürürlükten kaldırılmıştır” şeklinde değiştirilmiştir.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 73/h-1 maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında konuşmak üzere
söz almış bulunuyorum. Anayasa’ya saygılı olan milletvekillerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu madde 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin bir maddesini değiştiren
bir önergedir, bir maddedir. 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi bir
hatırlayacak olursak Meclisin iradesini ortadan kaldırarak, sadece ve de sadece
Bakanlık bürokratlarının hazırladığı, Sağlık Bakanlığının sunduğu ve Meclise
getirilmeden geçirilen bir kanun hükmünde kararnameydi ve sağlıkla ilgili çok
ama çok önemli değişiklikler içeriyordu, hiçbirisi tartışılmadan işleme konuldu
ve yürürlüğe girdi. Ama maalesef görüyoruz ki çok kısa bir süre içerisinde
sizin sayenizde 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de paçavraya döndü, kevgire
döndü, Anayasa Mahkemesi iptal etti, değiştirmeye kalktınız, halk itiraz etti,
değiştirmeye kalktınız. Bunun bir tek nedeni “Ben en iyisini bilirim, benden
daha iyi bilen yoktur.” mantığı ile yasa yapmanızdır. Bakın, bunu size bir
örnekle ispat edeceğim: Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etti. Siz, bu
maddeyi sadece ve de sadece bir tek kelimesini değiştirerek yine getirdiniz.
Kelime değiştirmek bazen çok önemli olabilir. Bir kelime, bir harf, bazen bir
nokta her şeyin anlamını değiştirebilir ama şimdi size değiştirdiğiniz ve
Anayasa Mahkemesi ile âdeta dalga geçtiğiniz cümleyi okuyorum, diyor ki
öncesinde: “Meslek icrası esnasında neticesini öngörerek…” Anayasa Mahkemesi
iptal ediyor, siz diyorsunuz ki: “Meslek icrası esnasında sonucunu öngörerek…”
Allah aşkına, “neticesini öngörerek” demekle “sonucunu öngörerek” demek
arasında ne fark var? Şimdi, bakın, Anayasa Mahkemesi sizin dikkatinizi
çekiyor, diyor ki: “Kardeşim, yanlış iş yapıyorsun, senin yaptığın bu iş yanlış.”
Siz ne yapıyorsunuz? Bir tek kelimeyi, üstelik aynı anlamdaki kelimeyi
değiştiriyorsunuz.
Şimdi, bu madde
üzerinde çok şey konuşulabilir ama çok özetle ruhunu anlatacağım size maddenin.
Şimdi, maddenin teknik, hukuki boyutunu konuştuk. Madde ne getiriyor? Sağlıkçı
milletvekilleri, doktor milletvekilleri; lütfen dikkatle dinleyiniz çünkü buna el
kaldırırsanız ömür boyu vicdan azabı çekeceksiniz. Diyor ki: “Sağlıkçılar
görevlerini ihmal eder ve herhangi bir insanda ağır olmayan bir engele neden
olursa üç ay ila bir yıl meslekten men ederim, eğer ağır engele neden olur veya
ölüme sebebiyet verirse bir ila üç yıl meslekten men ederim, tekrarı hâlinde
ömür boyu meslekten çıkarırım.” Tamam, eğer bir doktor, bir sağlıkçı öngörerek
bir hata yapıyorsa meslekten men edilsin, hiç itirazımız yok, hiçbir şekilde
buna itiraz etmiyoruz. Peki, bu kararı kim veriyor, önemli olan bu, bu kararı
kim veriyor? Bunca yıllık doktoru meslekten men edecek olanlar kim? Sağlık
Meslekleri Kurulu. Peki, kimlerden oluşuyor bu kurul? Bakın, 15 kişiden
oluşuyor. Bu 15 kişinin sadece ve sadece bir tanesi meslek birliklerinden geliyor,
14 tanesini Hükûmet atıyor; 14 tanesini, 15 üyenin 14’ünü Hükûmet atıyor. Peki
diyelim yani olabilir, AKP’nin böyle bir yöntemi var; “Her şeyi ben yaparım,
her şeyi ben bilirim, ben ne dersem o olur.” Peki, böyle bir ruh hâlini
anladık. Peki, acaba bu 15 kişiden kaç tanesi sağlıkçı biliyor musunuz? Sadece
ve sadece 6 tanesi. Yani, 6 tanesinin sağlıkçı olduğu, 9 tanesinin sağlıkçı
olmadığı bir kuruldan siz bir doktora meslekten men cezası veriyorsunuz. Allah
aşkına, elinizi vicdanınıza koyun, doktor milletvekilleri, sağlıkçı
milletvekilleri, bir düşünün; yarın bu koltuklardan kalktığınızda, mesleğe
döndüğünüzde hangi yüzle meslektaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Bunu dikkate
alın ve ona göre oy kullanın.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.29
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (h) bendine
bağlı (1) numaralı alt bendi üzerindeki Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının
önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Teklifin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (h) bendinin (2) no.lu alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (h) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal Ali Öz
Antalya Mersin
“2) 663 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 44 üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Denetçi
Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) Bakanlık ve
bağlı kuruluşlarının göreviyle ilgili alanlarda en az dört yıllık lisans
eğitimi veren yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri
birim tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak
tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına
girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul
edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı
aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların Sağlık
Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği
kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik
sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda
başarılı olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı
verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta veya bağlı kuruluşlarında durumlarına uygun memur unvanlı
kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/h-2 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aytuğ Atıcı Özgür Özel
Eskişehir Mersin Manisa
Mustafa Moroğlu Hülya
Güven Kadir Gökmen
Öğüt
İzmir İzmir İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kadir Gökmen Öğüt konuşacaklar.
BAŞKAN – Kadir
Gökmen Öğüt, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 73’üncü maddesinin “h” fıkrasının (2)’nci
bendi için söz almış bulunmaktayım.
Değerli
milletvekilleri, iktidarın, Meclisi baypas ederek çıkardığı kanun hükmündeki
kararnamelerin Anayasa Mahkemesinden dönen maddelerini, iktidar, yasama yılının
sonuna sıkıştırarak çıkarmaya çalışmaktadır. Bu insanlık dışı çalışma
şartlarında sağlıklı kararlar beklenmektedir. Anlamını değiştirmeden küçük
değişiklikler yaparak kurnazlık yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarının
ruhuna aykırı olarak, meslek odalarını paypas ederek
Anayasa Mahkemesi kararlarını şöyle anlatıyorlar: “Bu hükümler kanun hükmünde
kararnameyle olmaz, kanun yapın.” Evet, şeklen bakınca da öyle görünüyor.
Ancak, bu durumun tek başına yeterli sayıldığının anlaşılması yersizdir. Başka
türlü söylersek, bu kanunların kanunla düzenlenmesi Anayasaya aykırılığın kaba
boyutunu ortadan kaldırır ancak esasta aykırılıkları çözmez. Anayasa’nın 20’nci
maddesindeki “kişisel verilerin korunması” hükmü ortadayken bu düzenlemenin,
kanun hükmünde kararname yerine kanunla olması Anayasa’ya aykırılığı ortadan
kaldırmaz.
Sağlık Meslek
Kurulu tarafından meslekten geçici ve bütünüyle men cezalarının verilebilmesi
de kurulun bileşiminin yanı sıra temel hak niteliğindeki çalışma hakkının
ortadan kaldırılmasına ilişkin bir yaptırımın bu derece belirsiz, ölçütleri
muğlak, belli olmayan şekilde düzenlenmesi, meslek mensuplarının hukuki
güvenliğini ihlal etmektedir.
Türk Dişhekimleri Birliğinin meslek uygulamasına ilişkin
ücretleri belirlemesine ilişkin bu düzenlemede tarifenin niteliğinin rehber
olarak tanımlanması yerine asgari olarak tanımlanması, sağlık hizmetlerinin
niteliğinin korunması bakımından önemlidir. Turist rehberliği ücretinden
mimarlık ücretine, avukatlık ücretinden veterinerlik ücretine kadar pek çok
alanda hizmetin asgari bedelinin belirlemesi ilgili meslek kuruluşları
tarafından yapılmaktadır. Buna karşın, ücret üzerinden rekabetin yaratacağı
ağır ve geri dönüşü olmayan sonuçlar göz ardı edilerek ağız ve diş sağlığı
hizmetlerinin ücretinin serbest bırakılması, meslek kuruluşuna ise sadece
rehber niteliğinde bir tarife belirleme yetkisinin verilmesi kesinlikle
yanlıştır.
Anayasa’nın yaşam
hakkıyla sağlık hakkını düzenleyen 17 ve 56’ncı maddelerinin yanı sıra 135’inci
maddesi bu düzenlemeyle ihlal edilmektedir. Hasta-hekim ilişkisi zorlu bir
ilişkidir. Bir tarafta korkmuş, ağrılı, telaşlı, sıkıntıda bir kişi, diğer
tarafta yorgun, bıkkın bile olsa her zaman hatasız bir görev yaparken hastaya
kötü haber vermesi, acı ilaç önermesi, yasaklar koyması gerekebilen bir hekim.
Bütün bu zorluklara rağmen bu ilişki büyük çoğunlukla çok iyi gider. Neden,
biliyor musunuz? Güven ve saygı. Sağlık sistemi için en büyük tehlike
hasta-hekim arasındaki bu esas değerlerin zayıflaması ve bozulmasıdır.
Hastalara ait
tıbbi kayıtlar SGK ve Sağlık Bakanlığı veri tabanlarında toplanmaktadır. Bu
veri toplanmasında kişinin ve muayenehanenin özellikleri, hastanın onamı
dikkate alınmamakta, cinsel sorunlar, psikiyatrik durumlar ve hastanede olan
her şeyin detaylı olarak bildirilmesi istenmektedir. Ayrıca, bu verilerin
satılması, başka kurumlarla paylaşılması söz konusudur. Şimdi, torba yasayla
muayenehanelerden de detaylı ve istisnasız veri gönderilmesi mecburi hâle
getirilmek, bunun için kurumların ve hekimlerin ödeme yapması istenmektedir.
İstisnasız, her türlü verginin hastanın onamı ve durum hassasiyeti dikkate
alınmadan, resmî ve özel sağlık hizmeti ayrımı yapılmadan toplanması, hekimin
buna memur edilmesi, bir de üzerine ücret ödemesi istenmesi kabul edilemez.
Sağlık
hizmetlerine darbe vurulması kaçınılmazdır. Hastaların sisteme veya hekime
güvenmemelerine, sağlık hizmetlerine başvurmamalarına, hasta ve hekimin
resmiyeti olmayan kayıt dışı yollarla çözüm aramalarına neden olacaktır. Hekimi
meslekten menetme yetkisi Sağlık Bakanlığına verilmek istenmektedir. Hekimin
ruhsatsız verdiği her tıbbi hizmet, hapis ve ağır para cezalarıyla
cezalandırılmak istenmektedir. Bu yetkinin odaların dışına çıkarılması olumsuz
yaralar açacaktır. Bakanlık bürokrasisi kendinden bu kadar emindir ki kendini
Meclisin üstünde görüp rehber tarifeler ve rehber personel listesi bile
hazırlamıştır.
Mutsuz ve
tedirgin hekimlerin bu ülkeye hiçbir yararı yoktur. Bu maddede görülen, denetçi
şartları aranıyor. Bu denetçi şartlarını herhangi bir şekilde koymanızın bir
gereği yok. AKP il başkanlıklarına gidildiği zaman zaten bu şartlar yerine
getirilmiş olmakta. Onun için, bu maddenin iade edilmesini istiyorum,
retlerinizi istiyorum.
Saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613,
1/778) nın 73 üncü maddesinin (h) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali Öz (Mersin) ve arkadaşları
“2) 663 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 44 üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Denetçi
Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) Bakanlık ve
bağlı kuruluşlarının göreviyle ilgili alanlarda en az dört yıllık lisans
eğitimi veren yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi
Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri
birim tarafından belirlenecek konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak
tez jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına
girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul
edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı
aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı olanların Sağlık
Denetçisi kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından asgari (C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği
kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik
sınavından itibaren en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda
başarılı olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı
verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta veya bağlı kuruluşlarında durumlarına uygun memur unvanlı
kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYOYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun’un 73’üncü maddesinin (h)
fıkrasının (2)’nci bendi üzerinde verdiğimiz önerge
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
478 sıra sayılı
bu torba yasanın içerisine konulmuş olan madde, daha önce 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’yle Sağlık Bakanlığının merkez ve taşra teşkilat yapısını
değiştirirken maalesef doğru hesaplamadığımız birtakım şeylerle yeniden bizi
yüz yüze bırakmış duruma geldi.
Şimdi, burada
üzerinde durulması gereken konu şu: Eskiden Sağlık Bakanlığına bağlı olan
Teftiş Kurulu Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı müfettişleri bir şekilde direkt
olarak bakana bağlıyken bu müfettişleri, yani Sağlık Bakanlığına bağlı gerek
sağlık hizmetlerini gerekse sağlıktaki idari yapının denetim faaliyetlerini
yürüten teftiş kurullarını, bakanlığa bağlı olmaktan çıkartıyoruz, müsteşarlığa
bağlıyoruz. Yani bunun ne mantığı var? Bununla neyi çözmeye çalışıyoruz?
Denetçi olarak bunların tekrar unvanlarını tarif ediyoruz, diğer tüm
bakanlıklara bağlı olan denetçilere de ayrı bir unvan veriyoruz, sağlık
denetçisi unvanını veriyoruz. Bu sağlık denetçisi unvanını vermekle bunların
gerçekten hem statü hem de özlük haklarında diğer teftiş kurullarına bağlı denetçilerin
elde ettiği haklardan da başlarındaki sağlık deneticisi unvanıyla
yararlanmalarına da engel olacak bir maddeyi tekrar buradan geçiriyoruz.
663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’nin sağlıkta aslında hasarı büyük, tamiri zor şeylere vesile
olduğunu kanun hükmünde kararname geldiğinde komisyonda ve her platformda ifade
ettik. İtirazlarımız bir türlü kabul edilmedi ama Anayasa Mahkemesinden döndükten
sonra şimdi bu sökükleri yeniden dikeceğiz diye Parlamentonun bu kıymetli
zamanını bununla meşgul ediyoruz.
663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname, teftiş kurulunun adını değiştirmenin ötesinde, Sağlık
Bakanlığının merkez yapılanması içerisinde diğer deneticileri de diğer
kurumların başkanlarına da bağlamadı. Şöyle ifade edeyim: Bir Sağlık Bakanlığı
deneticisi, denetmen yardımcısı 3600 ek göstergeye sahipken, bu denetçilerin
bir kısmı da Sağlık Bakanlığının yeni oluşturmuş olduğu Kamu Hastaneleri
Birliği, Halk Sağlığı Birimi, Tıbbi İlaç Kurumu gibi daire başkanlarına
bağlandı. Daire başkanlarının ek göstergesi 3000. Yani bu hiyerarşiyi bozmakla,
biz, gerçekten sahada sağlıkta verilen hizmet ve şikâyetler noktasında denetimi
yaptıracağımız insanların statü kaybını kendi elimizle burada sizlerin
oylarıyla inşallah onaylamış olacağız.
Sağlık
Bakanlığında ciddi sorunlardan bir tanesi de, bu kanun hükmünde kararnameyle on
yıldır Sağlık Bakanlığındaki dönüşüm programına ciddi manada emek veren ama
unvanları bir kararnameyle silinen hastane müdür yardımcıları, sağlık
müdürleri, hastane müdürleri, şube müdürlerinin de statüsünü değiştirdik.
Bakın, bu
insanlar feryat içerisinde. Gerek iktidar gerekse muhalefetin
milletvekillerinin, komisyon üyelerinin kapılarını her defasında
aşındırıyorlar. Haklı oldukları bir davada, kendilerinin statü kaybını yeniden
kendilerine iade etmek, kaybettikleri özlük haklarının kendilerine iadesini
temin etmek için bu insanlar dernek kurdular. Aranızdaki çoğu milletvekili
arkadaşlarıma da ziyaretlerinin olduğunu biliyorum. Bu arkadaşların sesine bir
şekilde kulak vermemiz gerektiğini her defasında ifade etmemize rağmen, gerek
hazırlamış olduğumuz kanun tasarısında gerekse şu torba yasada mübarek üç
ayların gelmiş olduğu, şu ramazanın bolluk, bereket ve mağfiretinden bu
arkadaşlarımızı da yararlandıralım diye ciddi gayret göstermemize rağmen, yine
torbanın içerisine bir şekilde dâhil ettiremedik.
Bu insanlar
normal hayatlarını idame ederken, yüzde 50 oranında gelir kaybına vesile
oldular. Cumhuriyet tarihinde hiç olmamış bir şekilde, kendi yerlerine atanmış,
aynı gruptan olmayan, bu mesleğin belki erbabı bile olmayan, ehil olmayan
insanların sözleşmeli olarak atandıklarını gördük. Bu arkadaşlarımız bir hak
mücadelesini her platformda yürütüyorlar. Bunlara destek olunması gerektiğine
inanıyorum.
Parlamentonun bu
arkadaşlarımızın sesine kulak vereceğine inanıyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(h) bendi, (3) no.lu alt bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
73. Maddesinin h fıkrasıyla değiştirilmek istenen 663 sayılı Sağlık Bakanlığı
ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin 47’nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılması öngörülen
değişiklikte yer alan “derecede paylaşabilir” ibaresinin “hâkim veya mahkeme
kararı alındıktan sonra paylaşabilir” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Nazmi Gür İbrahim Binici Abdullah Levent Tüzel
Van Şanlıurfa İstanbul
Adil
Zozani
Hakkâri
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım önergeler aynı
mahiyette iki önerge, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi “h)” fıkrası,
“3)” üncü bendinin Tasarı metninden çıkarılmasını teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
Mersin Manisa İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Hülya
Güven
Ankara İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Alim Işık Mehmet
Şandır Erkan Akçay
Kütahya Mersin Manisa
Mustafa Kalaycı Cemalettin Şimşek Enver Erdem
Konya Samsun Elâzığ
Mehmet
Günal Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Antalya Osmaniye
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Önergeler üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz 478 sayılı Kanun Tasarısı’nın 73’üncü
maddesinin (h) fıkrasının üçüncü bendinde verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum.
Önergemiz ile, bu maddenin madde metninden çıkarılmasını istiyoruz.
Neden böyle bir istekte bulunuyoruz? İki sebepten dolayı: Bir, Parlamentonun
şerefini korumak için –çok açık söylüyorum- bu Parlamentonun ve Sayın
Cumhurbaşkanının onurunu korumak için bu madde derhâl bu metinden
çıkarılmalıdır. Bu, partiler üstü bir yaklaşım olarak bu Parlamentonun alması
gereken bir karar olmalıdır. Çünkü hatırlarsanız daha bir-iki
gün önce bu kürsüden yaptığım konuşmada, Sağlık Bakanlığının hazırlamış olduğu
bir rehberde rehberi dayandırdığı maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edildiğini, ancak bu rehberi iptal edilen maddeye dayandıran Sağlık
Bakanlığının parantez içinde “Bu maddeyi biz bir torba kanun içerisinde aynen
çıkaracağız.” diye ibare koymasını bu kürsüden dile getirmiş ve Parlamentonun
onurunun çiğnediğini, Cumhurbaşkanının onurunun çiğnendiğini söylemiştim. Şimdi,
o bahsettiğim maddeyi getiriyor işte bu madde arkadaşlar. O maddede -47’nci
maddede- bildirilen alt maddeleri Sağlık Bakanlığı bürokratları ve Sağlık
Bakanlığı “Biz, bu iptal edilen maddeleri Anayasa’ya rağmen, bir torba yasa
içerisinde aynen çıkaracağız.” demişti. Bu yüzden, hepimiz, kendi onurumuzu
korumak adına bu maddeleri iptal etmeliyiz.
Bakın, eğer,
Hükûmet olarak, bu maddelerde ısrarınız varsa, bir başka torbada
getirebilirsiniz. O zaman, çıkarız, torbanın içerisinde bu maddelerin özüne
bakarak muhalefet yaparız. Ama bugün yaptığımız muhalefet, sadece ve de sadece
bu maddeyle ilgili muhalefet değil. Parlamentonun onurunu korumak AKP’li,
CHP’li, MHP’li, BDP’li herkesin görevidir. Bunu
sizlere hatırlatıyorum. O yüzden bunu buradan çıkaralım. Daha sonra, eğer uygun
görürseniz, ilk fırsatta yine getirelim. Bakın, bir tane sağlıkla ilgili bir
kanun hazırlandı 40 maddelik, onun içerisine bunu koyarız, yine istiyorsanız
çıkarırsınız, biz muhalefet ederiz. Bu, işin onur boyutu.
Şimdi, bakın, bu
maddeler ne diyor işin içerik boyutuna gelince; bu maddeyle diyor ki Sağlık
Bakanlığı: “Ben, Anayasa Mahkemesi iptal etmesine rağmen, her türlü ama her
türlü kişisel bilgilerinizi alırım. Halkımızın bütün kişisel verilerini
toplarım. Bunları uygun gördüğüm kişilere de satarım. Bakın, bu kürsüden ben
bunları konuşurken “Olmaz böyle şey.” diye ayağa kalkmıştı AKP’li milletvekili
arkadaşlarım, şimdi kimseden ses yok. Niye biliyor musunuz? Çünkü Çalışma
Bakanı, çıktı ulusal büyük bir televizyona, dedi ki: “Evet, ben, bu bilgileri
72 milyon liraya sattım.” Hatta dedi ki: “Bu bilgiler o kadar kıymetli ki 500
milyon liraya bile satabilirim ileride.” Bakın, bunlar hep televizyonlarda
konuşulan şeyler. Ben burada halkımıza sesleniyorum: Mahrem bilgilerinize
Parlamento ve Sağlık Bakanlığı sahip çıkmamaktadır, lütfen siz sahip çıkın.
Bakın, Parlamento bir küçük manevra yaparak milletvekillerinin ve bakanların
mahrem bilgilerinin satılmasını engellemiştir. Sizlerin, milletvekili olarak ve
bakanlar olarak mahrem bilgilerinizi satamıyorlar ama gariban vatandaşın her
türlü mahrem bilgisini satıyorlar. Bu mahrem bilgiler cinsel yaşamdan alkol
kullanımına kadar, kaç çocuk doğurduğundan hangi doğum kontrol yöntemini
kullandığına kadar tek tek sayılabilir. Bunları tek tek saymış Sağlık Bakanlığı
zaten. Diyor ki: “Ben, yeni doğan çocuğun dinini sorgularım. Ben, yeni doğan
çocuğun evlilik içi mi, evlilik dışı mı olduğunu sorgularım. Ben, insanların
hangi cins alkolü kullandığını sorgularım.” Bakın “Alkolü sorgularım.” demiyor.
Etil alkol neyin içine koyarsanız koyun zararlıdır ama hangi cins alkolü
kullandığından Sağlık Bakanlığına ne kardeşim. O yüzden bu maddeyi bu iki
sebepten dolayı reddetmelisiniz diyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, gerçekten Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir madde
aynen buraya konuluyorsa bu durumda komisyonlar nasıl kabul edebilir?
Biliyorsunuz, reddetmesi gerektiğini ifade ediyor eğer Anayasa’ya aykırılığı
görmüşse.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Şimdi, Anayasa Mahkemesinin aykırı gördüğü aynen konuluyorsa, öyle
bir iddia…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Öyle değil “Kanun hükmünde kararname düzenleyemezsiniz, kanunla
düzenlenmesi gereken hususlardır bunlar.” diyor. Olay oradan dolayı…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani, esasla ilgili değil o zaman.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, esasla ilgili değil.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yetkiyle ilgili.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – “KHK’yla düzenleyemezsiniz.” diyor, o nedenle kanun düzenlemesi
hâline getiriliyor.
BAŞKAN – Peki,
teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ama maddenin içeriği Anayasa’ya aykırı.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, Anayasa Mahkemesi o konuda karar vermiyor Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesini Anayasa
Mahkemesi yetki kanununa aykırı bularak iptal ediyor ama getirilen madde bu
şekliyle de insanın özel hayatına, mahrem hayatına müdahale eden bir içeriği
taşıyor. Sayın Aytuğ Atıcı kürsüden onu ifade etti efendim.
BAŞKAN – Evet,
dinledik Sayın Atıcı’yı.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkanım, Anayasa Mahkemesinin bu konuda bir kararı yok yani
esasa ilişkin olarak verdiği bir karar yok. Ancak, bundan sonra eğer Anayasa
Mahkemesine götürülürse o zaman esasa müteallik görüşülür.
BAŞKAN – Sayın
Atıcı, buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Sayın Başkanım, bu konuştuklarımız benim söylediğimin ikinci
bölümüyle ilgili, birinci bölümünde ise Parlamentonun onurunun korunması
vardır. Bunu da sağlamak birinci derecede zatıalinizin
görevidir. Demin sizi saymayı unuttum efendim, tutanaklara da bu şekilde
geçmesi açısından söyledim.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bu Mecliste “Cumhurbaşkanına hakaret edildi.” diye ceza verildi.
Dayatma var bu yasada.
BAŞKAN – Efendim,
Anayasa Mahkemesinin iptal etmesiyle, kusura kalmayın, onur meselesi bir araya
getirilmez yani. Bu bir yasama faaliyeti yani onurla hiçbir ilgisi yok. Yasama
faaliyeti, Parlamento karar verir, Genel Kurul karar verir, Anayasa’ya
aykırılık iddiası varsa Anayasa Mahkemesine gidilir ama bu işi onurla
özdeşleştirmek, kişiselleştirmek doğru değil Sayın Atıcı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Sayın Başkanım, bakın, ben demin çok net konuştum, dedim ki: Eğer
arzu ediyorlarsa bir başka torbada getirsinler, burada çıkarsınlar çünkü Sağlık
Bakanlığı bürokratları bu yasanın geleceğini ve aynen geçeceğini ifade
etmişlerdir, ispat ettim ben geçen konuşmamda.
BAŞKAN – Efendim,
teşekkür ediyorum. Konuşmalarınızı dinledik, kayıtlara geçti zaten.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Bunun için de lütfen gereğini yapın Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, beş dakika ara verin, grup başkan vekillerini toplayıp
bir konuşun.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bir bürokrat bunu nasıl Türkiye Büyük Millet Meclisine dayatabilir
Sayın Başkan?
BAŞKAN – Böyle
bir usul olmaz ki yani her taraftan…
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Efendim, hem Meclisin hem Cumhurbaşkanının onurunu korumakla
mükellefsiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Böyle bir şey olur mu ya! Uyarın efendim hiç olmazsa. Uyarın efendim,
uyarın.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, konuyu anlayamadığınız için, yoksa siz de tepki
gösterirsiniz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bakın, bu Mecliste “Cumhurbaşkanına hakaret edildi.” diye ceza
istediniz.
BAŞKAN –
Açıklamayı yaptım Sayın Korkmaz, bu konu onurla ilgili değil efendim. Öyle
algılamıyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Bakın, bu rehber ortada olduğu sürece bu Meclisin Başkanı olarak
sizin bunu kabullenmemeniz lazım.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Bir beş dakika ara verin, bu konuyu bir incelesinler.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Böyle bir usul olur mu Sayın Başkan? Kararların
nasıl alındığı belli bu Mecliste.
BAŞKAN – Genel
Kurul karar verir. Yok efendim, komisyonda
değerlendirilmez, hayır canım.
Önerge üzerinde diğer konuşmacı Samsun Milletvekili Cemalettin
Şimşek.
Buyurun Sayın
Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) – Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri; hakikaten bu torbaya
doldurulan yasayla ilgili birçok arkadaşımız konuşurken kaçıncı maddenin
kaçıncı bendinin alt bendi olduğunda zorlandı; ben de zorlanacağım için hangi
maddeyle ilgili söz aldığımı söylemeyeceğim. Maddeyle ilgili vermiş olduğumuz…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bildiğiniz madde ya da bilmediğiniz madde de geçsin.
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Devamla) – Bilmediğimiz bir maddeyle ilgili söz aldım, bu vesileyle yine de
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, geçmişte bir siyasetçinin söylediği gibi: “Eğri iğneyle doğru
kuyu açmak maalesef mümkün olmuyor. Meclis kapanmak üzereyken Mecliste
torbalara doldurularak birbiriyle hiç ilgisi olmayan ve oldukça karmaşık,
üzerinde çok çalışılarak ancak anlaşılabilecek yasalar silsilesini bir baskın
anlayışıyla siyasi ve yaklaşan yerel seçimlere yönelik yasa tekliflerini
Meclise getirip “Önümüzde ramazan var, çok fazla irdelemeyin, ‘evet’ deyin
geçirelim.” denmektedir. Bu, en hafif tabiriyle Meclise saygısızlıktır. Bu
şekliyle Meclise sunulması ve alelacele görüşülerek karara bağlanmak istenmesi
kanaatimizce Meclisin çalışma usul ve esaslarına da aykırıdır. Böylesi bir
oldubitti olamaz. Komisyonlarda AKP tarafından kabul edilerek Meclise indirilen
bu teklifin yine AKP Grubu tarafından verilen önergelerle bazı maddelerinin
değiştirilmiş olması teklifin ne kadar alelacele hazırlanıp saçma bir şekilde
Meclise sunulduğunun da bir göstergesidir.
Komisyonda önce
vekil imam ve müezzinlere verilen haklar Mecliste AKP önergesiyle kaldırılmış,
şimdi de Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesindeki taahhüdü olan ve
bu konuda birkaç kanun teklifi hâlen Meclis Başkanlığında bekleyen,
muhtarlarımızın durumlarının iyileştirilmesi eklenmiştir. Bu, hakkı,
hakkaniyeti gözetmek için yapılmış bir düzenleme değildir, sadece yaklaşan
seçimlerde hangisi Adalet ve Kalkınma Partisine daha fazla rant
sağlayacağı düşüncesiyle çıkarılması amaçlanan bu yasalardan ne memlekete ne
millete ne de taraflara bir hayır gelmez. Bakarsınız, bunları da yarın
değiştirebilirsiniz.
Bakınız, bir
örnek daha vermek istiyorum: Önce sürücü belgesi harçlarından 101 TL
alacaktınız, sonra bunu 15 TL’ye indirdiniz. 101 TL niye? 15 TL niye? Allah
aşkına, bu hesaplamaları kim yapıp önünüze koyuyor? Elinizde hesap makinesi,
buradan ne kadar rant elde edeceğinizi hesap
ediyorsunuz, sonra da tepkiler üzerine geri çekiyorsunuz. Bakın, sizin
durumunuz iyi, bir eliniz yağda, bir eliniz balda. Ancak vatandaşların durumu,
hiç sizin durumunuz gibi değil, vatandaş perişandır. Madem, bu 15 TL yeterli
oluyordu da, niye ilk teklifte 101 TL almaya çalışıyorsunuz? Vatandaşı
yolunacak kaz mı zannediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bu, değiştirilmesi teklif edilen 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 47’nci maddesine baktığımız da ise, bütün
kamu ve özel sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti alanların, aldıkları
hizmetin gereği olarak ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarına vermek zorunda
oldukları kişisel bilgileri ve bu kimselere verilen hizmete ilişkin bilgileri,
her türlü vasıta ile toplamaya, işlemeye ve üçüncü kişilerle nasıl
paylaşabileceğini, ayrıca kendilerine verilen görevleri yerine getirebilmek için
gereken bilgileri kamu ve özel ilgili bütün kişi ve kuruluşlardan istemeye
yetki verilmesi hususlarını düzenlemektedir. Kişisel sağlık verilerinin toplanması ve paylaşılması hakkında
çıkarılan 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Anayasa Mahkemesi tarafından
iptali üzerine Sağlık Bakanlığı, bu defa da 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel
Kanunu’na dayanak göstererek hastaların kişisel verilerinin toplanacağını
duyurmuştur. Bu gelişmeler arkasından Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı içinde
yer alan bir madde ile kişisel sağlık verilerinin toplanacağı ve
paylaşılabileceği hükmüne yer verildiği görülmüştür.
Başta,
Anayasa’nın 20’nci maddesi olmak üzere, Biyotıp Sözleşmesi ve Kişisel Verilerin
Korunması Hakkında Sözleşme ile Türk Ceza Yasası’nın 135’inci ve devamı
maddeleriyle birlikte değerlendirilmesinde ayrıntıları ve güvenceleri yasal
olarak düzenlenmeden kişisel verilerin toplanması, işlenmesi ve paylaşılmasının
hukuka aykırı olacağı görülecektir. Dünya uygulamalarına paralel olarak
hazırlanmış ve beş yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisinde bekleyen…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Devamla) - …Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı yerine, hukuksal zemini
sakat, çerçevesi çizilerek detaylandırılmamış, açık olmayan, üstelik kanun ve
kanun hükmünde kararnamelerde değişikliği içeren torba yasa içine konulan bu
madde ile uygulama yapılma çabaları anlaşılamamaktadır.
Bu nedenle,
Anayasa’ya, kişi hak ve özgürlükleri ile hukuka aykırı olan bu düzenlenmenin
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ndan çıkarılması gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın
Canikli.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
yapılan konuşmada ve daha önce yapılan bazı konuşmalarda da sözü edilen ehliyet
ücretleriyle ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
Şu anda, bir
vatandaşımız ehliyet almak ya da yenilemek isterse 89 lira değerli kâğıt ücreti
olarak ödemek durumunda, 12 lira da Trafik Vakfına bir bedel ödemek durumunda.
101 lira, standart, şu andaki herhangi bir ehliyetin vatandaşımıza maliyetidir.
Biliyorsunuz, uluslararası anlaşmalar gereği ehliyetler yenileniyor.
Türkiye’deki bütün ehliyetler yenilenecek ve yeniden basılacak. Bu çerçevede, vatandaşlarımızın
tüm ehliyetleri elden geçirilecek, gözden geçirilecek, değiştirilecek ve
vatandaşlarımıza ehliyet verilecek.
Şimdi, bu
tartışma şuradan kaynaklandı: Bu olay devletin aldığı bir karar çerçevesinde
ortaya çıkıyor ve vatandaşlarımıza ilave bir yük olarak geliyor yani normal
yöntemlerle veya zamanda bir ehliyet almak veya değiştirmek kararının sonucunda
ortaya çıkan bir bedel değil. Dolayısıyla, bir defaya mahsus olmak üzere, bu,
biraz önce söylediğim anlaşma çerçevesinde değiştiriliyor. Dolayısıyla, bu
işlem için normal prosedür uygulanmasın, ilave bir
külfet ve vatandaşın iradesi dışında ortaya çıkan bir külfet olduğu için sadece
maliyet alınsın düşüncesinden kaynaklandı. Yoksa,
hesapta bir yanlışlık yoktur, hesap doğrudur, 101 hesabı da doğrudur, 15 hesabı
da doğrudur. O yüzden, vatandaşımıza kendi iradesi dışında bir karar nedeniyle
böyle bir zorunluluk ortaya çıktığı için ilave bir yük olmasın ve
vatandaşımızdan sadece maliyet alınsın. 13 lira ehliyetin maliyetidir, 2 lira
da Trafik Vakfı’na ödenecek olan rakamdır, 15 lira da bu şekilde ortaya
çıkmıştır.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bunları niye daha önce düşünmediniz? Bu kadar sözü daha önceden
düşünseydiniz de yapsaydınız. Twitter’dan döndü yani.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – İkisi birden nasıl doğru oluyor? İkisinden biri doğrudur. Böyle bir
şey olmaz Sayın Başkan ya! Hem o hem o doğru ne demek ya!
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
73. Maddesinin h fıkrasıyla değiştirilmek istenen 663 sayılı Sağlık Bakanlığı
ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin 47’nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılması öngörülen
değişiklikte yer alan “derecede paylaşabilir” ibaresinin “hâkim veya mahkeme
kararı alındıktan sonra paylaşabilir” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip Kaplan
(Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH KOCA (Eskişehir) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Değerli milletvekilleri, bu önergeyi iyi hatırlayın, diyeceksiniz
ki: “Bir gün Hasip Kaplan böyle bir önerge vermişti.
Aslında en çok iktidar partisi milletvekillerinin işine yarayacaktı ama biz
reddettik. Onun için de başımıza bu geldi.” Çünkü bir gün bir hâkime, savcıya
duruşma salonunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişilik haklarıyla
ilgili, özel hayatın korunmasıyla ilgili konularda Avrupa Mahkemesi
içtihatlarından bahsederek şunu söylemiştim: “Sayın mahkeme, bu sizi de
bağlıyor, dikkate alır mısınız?” Hâkim ve savcı dikkate almamıştı, sonra
kendileri mahkemelik olunca, bana geldiler “Hasip
Bey, o içtihattan var mı?” dediler. Şimdi, size de o içtihattan lazım olur gibi
bir durum söz konusudur.
Arkadaşlar,
bakın, bizim önergemiz reel, olabilirliği olan bir konu, diyoruz ki: “Eğer
kişinin rızası yoksa mahkeme kararı alınır. Öyle herkese, önüne gelene
dağıtmasın kişisel verileri.” Bakın, zaten Türk TELEKOM’daki
İnternet kayıtlarının hepsi dağıtılmış şirketlere, bilginiz var mı? Biz gizli
dinleme komisyonunda gördük, cep telefonlarıyla ilgili verdiğiniz nüfus cüzdanı
bilgilerinin hepsi de dağıtılmış durumda. Kayıtlı olduğunuz muhtarlıklardaki
ikametgâh bilgilerinizin hepsi 3 paket sigaraya satılmış durumda, farkında
mısınız? Ben söylüyorum, telefonunuza kadar, ikametinize kadar hepsi bunların
dağıtılmış. Sadece onlar değil, bakın, banka kimlik bilgileriniz de dağıtılmış.
Farkında olmayabilirsiniz ama o banka kimlik bilgilerinden size gelen diğer
bankaların mesajlarından anlayabilirsiniz. Potansiyel müşteriler genelde
iktidar partisi milletvekilleridir. Onun için bankalar ilgi gösterir
arkadaşlar, inanın, vallahi inanın (!)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hasip Bey, sana da çok geliyor galiba.
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Bana hiç gelmiyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Bir maliyeci olarak inanın Sayın Canikli, size geliyordur.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Gelmedi, gelmedi bana.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – GSM cep telefonlarına dikkat edin, GSM cep telefonu bilgileri de
paylaşılmış ve istemediğiniz hâlde size reklamlar, mesajlar geliyor. Eğer “Yok,
gelmiyor.” diyorsanız, aha biri çıksın, aha burada kitap üzerine yemin etsin,
ben derim.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bunlar geliyor, bankadan gelmiyor.
HASİP KAPLAN
(Devamla) – Şimdi, elektronik ruhsat işlemlerinin hepsinde, doğal gaz
ruhsatından tutun su ruhsatına kadar ve tabii ki ehliyet, kimlik bilgilerine
kadar bütün bu veriler dijital ortamda. Peki, dijital ortama siber saldırıya
karşı devlet bilişim hukukunda, korunmada etkili midir? Vallahi değildir çünkü
bunu biz araştırdık. Ana muhalefet partisi milletvekili Erdal arkadaşımız
uyardı, “Bakın arkadaşlar, ciddi bir şekilde bu yapılıyor, bilmem kaç tane ülke
dinleniyor, izleniyor, bilgiler, veriler paylaşılıyor, alınıyor.” dedi. E,
bizim arkadaşlar, gizli dinleme araştırma komisyonunda bu tartışmaları yaparken
-sayın başkan vekilimiz kendileri de oradaydı, o tartışmaya tanıktırlar- sonra çıktı
ki ortaya Amerika bilmem kaç tane ülkeyi dinliyor işte, verileri de almış.
Bunun içinde Türkiye de var, İngiltere de var, Fransa da var, Almanya da var.
Ondan sonra birbirleriyle iyi olmadılar arkadaşlar yani bu işler böyle, özel
hayata falan girildiği zaman…
Şimdi, Sağlık
Bakanlığına gelelim. Sağlık bir haksa, bu hakkın yerine getirilmesi devletin
görevi. Şimdi, Sağlık Bakanlığı verileri topladı, kişisel verileri. Bu verileri
aldı. Bu verileri aldıktan sonra SGK’ya aktarıyor
çünkü bakanlıklar arası iletişim var ama bunu üçüncü kişilere aktardığı zaman
Anayasa’nın 90’ıncı maddesini ihlal ediyor arkadaşlar. Bakın, bu çok
tehlikelidir. Bir gün arkadaşlarınızla ilgili sağlık bilgileri, seçim
döneminde, AIDS testinden tutun “Şu domuz eti yemiş, şu şunu yemiş, şu bunu
yemiş.” diye seçim propaganda aracı olarak istihbarat kaynaklarına da gerek
kalmadan kullanılmaya başlanırsa o zaman kişilik haklarının nasıl ihlal
edildiğini göreceksiniz.
Gelin, şunu bir
mahkeme, sizin de atadığınız hâkimlerin garantisine bağlayalım, kendinizi
garantiye alın. Bu, hepinizin hayrınadır diyorum ve…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) - …bu önergemizin başta iktidar olmak üzere hepimize de faydalı
olduğunu iddia ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.19
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet? Yerinde.
Teklifin 73’üncü
maddesinin (ı) bendi üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin
ı Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 664 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 21
inci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan “milli savunma ve milli güvenliğe
ilişkin” ibaresinin “savunma ve güvenlik kapsamındaki” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür İbrahim Binici Abdullah Levent Tüzel
Van Şanlıurfa İstanbul
Hasip Kaplan Adil
Zozani Sırrı
Sakık
Şırnak Hakkâri Muş
Pervin
Buldan
Iğdır
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, imar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ı)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal
Elâzığ Osmaniye Antalya
Alim Işık Yusuf
Halaçoğlu
Kütahya Kayseri
“ı) 11/10/2011 tarihli ve 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
21 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Yüksek Kurum
ve Kurumlar, millî savunma ve millî güvenliğe ilişkin hususlar saklı kalmak
kaydıyla, görev alanıyla ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu
kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden Başbakan veya
ilgili Bakan aracılığıyla istemeye yetkilidir. İlgili kamu kurum ve kuruluşları
ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu bilgileri zamanında ve eksiksiz vermekle
yükümlüdür. Bu şekilde elde edilen bilgilerden ticarî sır niteliğinde olanların
gizliliği korunur.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/ı. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Aytuğ Atıcı Mustafa Moroğlu
Eskişehir Mersin İzmir
Hülya Güven Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
İzmir Manisa İstanbul
Aykan
Erdemir
Bursa
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sıcak bir haber
var yine. Bugünlerde Meclis oturumları sırasında gelen sıcak haberler çok
hayırlı haberler olmuyor maalesef. Biraz önce “Taksim Dayanışması” adı altında,
İstanbul’daki meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların
başkan ve yöneticilerinden oluşan 34 kişilik bir grup sadece basın açıklaması
yapmak üzere yola çıktılar. Oysa bugün Vali Mutlu Gezi Parkı’nın açılışını
yaparken “Onlara 40 kere söyledim.” diyerek onları yirmi dakikalık bir
konuşmada kırk kere tehdit etmişti. Sayın Vali tehdidinin gereğini yerine
getirdi. Basın açıklaması yapmak gibi önceden izin alınması gerekmeyen ve son
derece demokratik bir hak olan, kullandırılmamasının da artık bu çağın işi
olmadığı bir mesele üzerinde yeni bir krizimiz var. Gözaltıların
derhâl sonlandırılmasını, meslek örgütü başkanlarının, sendika başkanlarının
derhâl serbest bırakılmasını ümit ediyoruz. Aksi takdirde burada kaybeden
Türkiye’nin demokrasisi oluyor.
Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı üzerinde konuşacaktım önergemde. Kurum 4
kısımdan oluşuyor, 4 birimden; bir tanesi Türk Dil Kurumu, diğeri Türk Tarih
Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezi. Türk Dil Kurumu
1931’de, Türk Tarih Kurumu da 1932’de bizzat Atatürk tarafından kurulmuş,
kurulması talimatı verilmiş olan kurumlar ve dönemin çağdaşlaşma projesinin,
aydınlanma projesinin, gelişme projesinin birer parçası. Amacı: Pek çok amacı
var, bir arı Türkçe ve Türkiye’de kullanılan Türkçede dil birliğinin
sağlanması, kuralların geliştirilmesi, bilimsel nitelik kazanması gibi ama Türk
dilini Farsça, Arapça, Fransızca dillerinin dilimize doğrudan yaptıkları ve
zarar veren etkilerinden korumak gibi bir gayesi de var. Çünkü o devirde
biliyorsunuz çok sayıda Fransızca ve Arapça kelime, öyle fonetik adaptasyonla
falan kazandırılma değil, olduğu gibi o dildeki anlamlarıyla kullanılıyor ve
Atatürk bu konuda diyor ki: “Ülkesini ve yüksek istiklalini korumasını bilen
genç Türkiye Cumhuriyeti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan
kurtaracaktır.” Atatürk’ün böylesine iyi niyetle ve böylesine vizyoner bir bakış açısıyla kurmuş olduğu kurumlardan
bahsediyoruz.
Atatürk bunu sadece kurmakla kalmadı, İsmail Kunter’i çağırdı
-İsmail Kunter dönemin İstanbul 6. Noteri- ve ona bir vasiyetname teslim etti
ölümünden sadece iki ay önce 5 Eylül 1938’de ve mirasından bu 2 kuruma pay
bıraktı ki bu kurumlar bağımsız bir şekilde, özerk bir şekilde faaliyetlerini
hükûmetlerden ayrı olarak onların etkisi altında olmadan yürütebilsinler diye. Bu iş, 1983’teki 2876 sayılı Yasa’ya kadar devam etti. O tarihe
kadar bunlar özel hukuk tüzel kişilikleriydi ama o tarihte yapılan değişiklikle
kamu hukuku tüzel kişiliği hâline dönüştürüldü. Bu şu demekti artık:
Yöneticiler, Hükûmet, yürütme bu kurum üzerinde atama yetkisi kullanabilecekti,
doğrudan kendilerine bağlı bir hâle gelmişti. Bu davranışla kurumun sadece isim
hakkı, mülkiyeti, mal varlığı değil kurumun ruhu da darbeciler tarafından gasbedilmiş oldu. Önceki Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih
Kurumu bize Atatürk’ten mirastı ama bugünkü Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih
Kurumu, Kenan Paşa’dan mevcut iktidara mirastır.
Bu konuda
yapılması gerekenler var çünkü 2876 sayılı Yasa, Millî Güvenlik Konseyi’nce
oluşturulan Danışma Meclisi tarafından çıkarıldı. Bugün, 1980 darbesiyle bir
hesaplaşma, samimiyeti sorgulanan bir hesaplaşma içindeyiz. Gata
Palas’ta yatarak yargılanan bir generalden bahsediyoruz ve onun üzerinden devam
ediyor mesele. Ama onun el koyduğu bir şeyi, maalesef, AKP iktidarı değiştirme
şansı varken değiştirmedi ve 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle de bunu
tamamen kendi egemenlik alanına aldı. İşte, eğer, gerçekten darbe ile
hesaplaşılmak isteniyorsa gerçek Türk Dil ve Tarih Kurumuyla sadece isim
benzerliği taşıyan bu kuruma, hem isim hakkı hem malvarlıkları hem özerkliği
hem de itibarı iade edilmelidir ama eğer bunu yapmazsak… Bu kuruma 1983’ten
sonra vurulan ikinci bir ağır darbe, Sayın Türköne’nin
kurum yönetimine atanması. Sonradan bu hatadan dönüldü ama onun kadar ağır bir
meseledir. Gerçekten, Atatürkçülüğü kendine hakaret sayan birinin kurumun
yönetim kuruluna atandığı da düşünülürse iktidarın bu konudaki karnesi oldukça
zayıftır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.29
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (ı) bendi
üzerinde Manisa Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (ı) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve
arkadaşları
“ı) 11/10/2011 tarihli ve 664 sayılı Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
21 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Yüksek Kurum
ve Kurumlar, millî savunma ve millî güvenliğe ilişkin hususlar saklı kalmak
kaydıyla, görev alanıyla ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu
kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden Başbakan veya
ilgili Bakan aracılığıyla istemeye yetkilidir. İlgili kamu kurum ve kuruluşları
ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu bilgileri zamanında ve eksiksiz vermekle
yükümlüdür. Bu şekilde elde edilen bilgilerden ticarî sır niteliğinde olanların
gizliliği korunur.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
YUSUF HALAÇOĞLU
(Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddeyi
okuduğum zaman… Önceki maddeyle hiç karşılaştırdınız mı bilmiyorum, Komisyon
“hayır” dedi, Sayın Bakan da “hayır” dedi ama her ikisinin de neden “hayır”
dediğini bildiğini de zannetmiyorum. Çünkü burada sadece bir kelime var “… noksansız vermekle yükümlüdür.” yerine “… eksiksiz
vermekle yükümlüdür.” gelmiş; “noksansız” yerine “eksiksiz” gelmiş.
Şimdi, aslında
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun işlevlerine baktığınız zaman
bunlar;
1) Tarih
araştırması yapar.
2) Dil
araştırması yapar.
3) Kültür ve
Atatürk’le ilgili araştırmalar yapar.
Bana söyler
misiniz, şurada görülen bütün bu gizli, tüzel kişilerden istenilen bilgileri
hangi sebeple istiyor? Yani, böyle bir şeye nasıl ihtiyacı var? Arşiv ve
kütüphane açık, her türlü bilgi açık, siz yapacağınız araştırmayı o çerçevede
yaparsınız. Böyle bir şeye ihtiyaç duymanızın sebebi nedir? Yani, MİT’in bir
yan kolu olarak mı çalıştıracaksınız bu kurumları? Yani, bilim kurulu dediğimiz
böyle kurumların bununla ne alakası var? Gerçekten, samimi olarak söylüyorum,
siz Tarih Kurumunu, Dil Kurumunu, kültür araştırma merkezini, Atatürk Araştırma
Merkezini hangi sebeple ve nasıl kullanacaksınız? Bilimsel kuruluşsa onlar
arşivde, kütüphanede araştırmalarını yaparlar, kamuoyunda araştırmalarını
yaparlar, saha araştırmalarını yaparlar, mesele biter. Peki, hangi kurumlardan
gizli bilgiler istiyorsunuz ve bunlar hangi konular olacaktır? İstenen gizli
bilgiler yapılacak çalışmalarla o zaman kamuoyuna duyurulacak mı,
duyurulmayacak mı? Eğer duyurulacaksa zaten gizliliği kalmıyor, sadece ticari
sır niteliği… Sözünü ettiğim kurumların hangisi ticaret ile ilgili bir araştırma
yapacak? Böyle bir işlevi bile yok bunların. Bakın, kendinizin çıkardığı kanun
“Yönetim Kurulu kararları Resmî Gazete’de
yayımlanır.” Dünyanın hangi ülkesinde siz yönetim kurullarının kararlarının
resmî gazetede yayımlandığını görmüşsünüzdür? Görmediniz. Yani, buna “evet”
diyorsunuz, “hayır” diyorsunuz ama niçin dediğiniz belli değil. Ama anlıyorum
ki Anayasa Mahkemesi bunu kabul etmediği için bir kelimeyi değiştirmek
suretiyle Anayasa Mahkemesinde bu konuyu tekrardan geçerli hâle getireceksiniz.
Ama tekrar ediyorum: Bu kurumlar o zaman MİT’in yan kolu olarak mı çalışacak?
Eğer böyle çalışacaksa yaptığı bütün araştırmaların hiçbir tanesinin değeri
kalmayacak yani bilimsel değer taşımayacak. Dolayısıyla, böyle bir araştırma,
böyle bir kanunun buraya getirilmesi ve tek kelimenin değiştirilmek suretiyle
bu işlemi yapması… Zannediyorum ki farklı düşünceler içerisinde olunsa gerek.
Yoksa yüksek kurum ve kuruluşları, Tarih Kurumudur, Dil Kurumudur, Atatürk
Kültür Merkezidir ve Atatürk Araştırma Merkezidir.
Tarih Kurumunda
on beş yıl durdum. Ben hiçbir devlet kurumundan gizli veya sır niteliğinde
herhangi bir bilgi ihtiyacı duymadım. Çünkü, yapacağım
tüm araştırmalar ya arkeolojik kazıdır ya kütüphanelerle ilgili
araştırmalardır. Diyelim ki bölge araştırması yapsanız, stratejik araştırmalar
yapsanız bile devletten herhangi bir gizli bilgi alma ihtiyacını
hissetmezsiniz.
Dil Kurumuna
gelince: Bana söyler misiniz, Dil Kurumu hangi devletin, hangi kurumundan dille
ilgili gizli bir bilgi isteyecek veya istediği bilgiler verilip verilmeyecek?
Kültür Merkezi
derseniz, Kültür Merkezinin yaptığı araştırmalar da aynı. Peki, Atatürk
Araştırma Merkezi… Hani söyleniyor ya “Atatürk’ün gizli bir vasiyeti var, onun
için mi?” Zaten öyle bir şey varsa yine kütüphanelerde veya arşivdedir, oradan
çıkarırsınız. Kaldı ki böyle bir madde zannediyorum aslında bir bilim kuruluna
yakışmayan bir kanunun bir maddesi olarak burada bulunmaktadır. Aslında gelin en doğrusunu yapalım, 1936 yılında Atatürk’ün
Mecliste yaptığı konuşmada olduğu gibi, Dil Kurumu ve Tarih Kurumunu birer
akademi hâline getirelim, bağımsız birer bilimsel kuruluş olsun çünkü bunların
İş Bankasından da önemli gelirleri vardır, bu gelirlerle birlikte ciddi
araştırmalar yapsın, hem devletin işine yarasın yaptığı araştırmalar tecrübe
kazanmak açısından hem de geleceğe yönelik birtakım plan ve projelerde
kullanılsın ama aynı zamanda da doğru tarihimizi ve doğru dille ilgili
konularımızı, kültürle ilgili konularımızı gündeme getirsin. Ama
diyorsunuz ki: “İhtilal döneminin kanunlarını muhafaza etmeyelim.” Aslında bu
kanun ihtilal döneminin kanunudur, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
da ihtilalin ortaya çıkardığı bir kurumdur. Yani siz hem “Ötekileri
kaldıracağım.” diyorsunuz hem de bunu tekrardan yasalaştırıyorsunuz kanun
hükmünde kararnameyle.
Tekrar ediyorum,
burada çalışmış, tecrübesi olan bir insan olarak söylüyorum: Gerçekten samimi
bir sonuca ulaşmak istiyorsanız Dil ve Tarih kurumlarından yüksek kurumu
kaldırın, Dil ve Tarih kurumlarını birer akademi hâline getirin.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin
ı Fıkrasıyla değiştirilmek istenen 664 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 21
inci maddesinin 2 inci fıkrasında yer alan “milli savunma ve milli güvenliğe
ilişkin” ibaresinin “savunma ve güvenlik kapsamındaki” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile fıkranın kapsamının daha gelişkin ve çağdaş ifadelerle
tanımlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(i) bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin i Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 1700 Sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2
inci maddesinin 1 inci fıkrasının (c) bendinde yer alan “otuz beş yaşını
doldurmamış” ibaresinin “otuz beş yaşından gün almamış” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nazmi Gür Hasip
Kaplan Abdullah Levent
Tüzel
Van Şırnak İstanbul
Adil Zozani İbrahim
Binici Sırrı Sakık
Hakkâri Şanlıurfa Muş
Pervin
Buldan
Iğdır
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sayılı yasa teklifinin 73. maddesinin (i)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Celal Dinçer Ali Serindağ Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Gaziantep Ankara
Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Aytun Çıray
İstanbul İstanbul İzmir
Mahmut
Tanal İlhan
Demiröz
İstanbul Bursa
i) 9.6.1930 tarihli ve 1700 sayılı Dahiliye
Memurları Kanununun 2. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin ikinci
cümlesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, (C) bendinde yer alan “35 yaşını
bitirmemiş” ibaresi “otuz beş yaşını doldurmamış” şeklinde değiştirilmiş ve
aşağıdaki fıkra maddeye eklenmiştir.
“Kaymakam adaylığı yazılı sınavına daha önce mülakatta üç defa
başarısız olanlar katılamaz.”
1.7.2006 tarihli ve 5540 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce emekli olmuş Mülki İdare Amirleri 1. Sınıfa ayrılmış sayılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (i)
bendinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Enver Erdem Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Elâzığ Konya Manisa
Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal
Mersin Osmaniye Antalya
Alim Işık
Kütahya
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (i) bendinde vermiş
olduğumuz değişiklik hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Önergemiz, bu
bendin teklif metninden çıkartılmasını amaçlamaktadır. Sebebi şudur: Hâlen
yürürlükte olan 1700 sayılı Dâhiliye Memurları Kanunu’nun 2’nci maddesi
namzetlik ve ehliyet şartlarıyla ilgilidir. Bu maddeye 24/10/2011
tarihli Kanun Hükmünde Kararname’nin 661/13’üncü maddesiyle bir cümle eklendi,
(b) bendinin son cümlesi: “Kaymakam adaylığı yazılı sınavına daha önce
mülakatta üç kez başarısız olanlar katılamazlar.” diye eklenmiş. Bunu, Anayasa
Mahkemesinin kanun hükmünde kararnameleri ret işleminden sonra, şimdi bu torba
yasaya tekrar eklemişsiniz. Değişiklik ne biliyor musunuz sayın
milletvekilleri? Sadece burada “3 kez” yazıyordu, Kanun “3 defa” yazıyor yani “kez”i “defa” yapmışız. Milletvekillerini ve milleti
kandırmayalım.
İkinci değişiklik, söz konusu maddenin (c) bendi: “Bu maddenin (B)
bendinde sayılanlardan, giriş sınavının yapıldığı yılın Ocak ayının birinci
günü itibariyle 35 yaşını bitirmemiş olanlar” ibaresinde “bitirmemiş”
kelimesini “doldurmamış” olarak değiştirmişiz, Anayasa referandumundan sonra
AKP’nin değiştirerek yapısını kendine uydurduğu Anayasa Mahkemesine karşı
diyorsunuz ki: “Arkadaş, sen bizim dediğimizi değiştiremezsin, işte senin önüne
dayıyorum, kelimeyi değiştirdim, getirdim.” Bu olmuyor. Şunu derseniz, olur: Getirin, buradaki Anadolu
çocuklarının 98, 99, 100 puan aldığı yazılı sınavlarında 3 kez mülakatta sadece
AKP’li yönetimlerden referans almadığı için elediğiniz çocukların önünü açmak
istiyorsanız bu fıkrayı kaldırın, amenna. Ama, şimdi
siz bu işle, bu değişiklikle zaten Anayasa Mahkemesinin reddettiği kanun
hükmünde kararnameye demişsiniz ki: “AKP’nin boyunduruğu altından geçmeyen
hiçbir Anadolu çocuğu 100 bile alsa yazılı sınavda 3 kez bunu mülakatta
çaktırırım, 4’üncü kez bir daha yazılıya gelemezsin.” Bunu kaldırın, bunun
değişiklik olduğunu görelim ama “defa”yı “kez”, “kez”i “defa” yapıp burada bu yüce Meclisin vaktini boşa
almanıza gerek yok. Bunlar bu ülkeye yakışmayan değişiklikler. Bu ülkede
yaşayan 76 milyonun her birinin hakkı eşit. Siz, defalarca olduğu gibi, birçok
uygulama örneğini söyleyebilirim, kaymakamlık sınavına girmiş, 100 puanla
yazılıyı geçmiş olan insanların önünü kestiniz, bunu da devam ettirmek için
kanun değiştirdiniz kanun hükmünde kararnameyle, Anayasa Mahkemesi de buna, vicdanına
uymadığı gerekçesiyle birçok üyenin oy birliğiyle verdiği kararla “hayır” dedi.
Şimdi, yeniden dolanıyorsunuz “Aynen getirmiyorum, bir kelimeyi değiştiriyorum,
bu da ‘kez’i ‘defa’ yapıyorum, buyur Anayasa
Mahkemesinin üyeleri, yersen!” diye böyle bir kanun tekniği ve gerçekten bu
haksızlık uygun değil.
Değerli
milletvekilleri, keşke kaymakamların ek gösterge taleplerini bu torba yasaya
getirebilmiş olsaydınız; keşke kaymakamların görev yaptıkları ilçelerde Adalet
ve Kalkınma Partisinin ilçe yönetimlerinin emrinde çalışan bir memur konumundan
çıktıkları bir düzenleme getirmiş olsaydınız; keşke iktidar partisi
milletvekillerinin telefon açtığında emrettiği devlet temsilcisi konumundan
çıkarmış olsaydınız. Bu değişikler olsaydı bu yüce Meclis inanıyorum ki
bunların hepsini daha uygun görürdü. Zedelenen devlet adamlığı kimliklerinden
bunların kurtarılıp gerçekten devletin ilçelerimizdeki temsilcisi konumunda
olan birer memur konumuna yükseltecek düzenlemeler yapmış olsaydınız… Bu
değişiklik hem milletvekillerinin iradesine saygısızlık hem Anayasa Mahkemesi gibi
bir mahkemenin kararına karşı hileişerden başka bir
şey değildir. O nedenle, bu bendin teklif metninden çıkartılması doğru
olacaktır diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sayılı yasa teklifinin 73. maddesinin (i) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Celal Dinçer (İstanbul) ve arkadaşları
i) 9.6.1930
tarihli ve 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2.
maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiş, (C) bendinde yer alan “35 yaşını bitirmemiş” ibaresi “otuz
beş yaşını doldurmamış” şeklinde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkra maddeye eklenmiştir.
“Kaymakam
adaylığı yazılı sınavına daha önce mülakatta üç defa başarısız olanlar
katılamaz.”
1.7.2006 tarihli
ve 5540 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli olmuş Mülki İdare
Amirleri 1. Sınıfa ayrılmış sayılır.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinden söz isteyen Celal Dinçer, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
CELAL DİNÇER
(İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (i) fıkrası üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde ile, mülki idare amiri sistemi içinde en temel birim olan
kaymakamların sınava giriş şartları düzenlenmektedir.
Kaymakamın görevi
nedir? Kaymakam, Türkiye Cumhuriyeti yönetim sisteminde, ilçenin genel
yönetiminden sorumlu olan, yönetimi ilçede aracısız temsil eden, ilçenin en
büyük yönetimsel başı ve ilçedeki en yetkili devlet görevlisidir. Bakanlıkların
ilçe teşkilatları kaymakama bağlı kuruluşlar olarak faaliyet gösterir yani
kaymakam ilçede her bakanlığın bir numaralı görevlisidir.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; vali ve kaymakamların içinde bulunduğu meslek
mensuplarının genel adı “mülki idare amirliği”dir.
Mülki idare amirliği, taşrada devletin ve hükûmetin yetki genişliği ilkesi
doğrultusunda temsil edildiği, kanunun, hukukun güvencesi, herkesin güvenini
kazanmış, adil ve tarafsız olması gereken -altını çiziyorum bu cümlenin, adil
ve tarafsız olması gereken- önemli bir meslektir.
İyi bir seçimle
göreve alınması gereken mülki idare amirleri bugün, “iktidara yakın olmak”,
“cemaate yakın olmak” gibi farklı kriterlere göre
seçilmektedir. KPSS sınavlarında başarılı olan kaymakam adayları iktidara yakın
değilse, yapılan sözlü sınavlarda sudan sebeplerle sürekli başarısız
kılınmaktadır.
Bu torba kanun
ile getirilen değişiklikle mesleğe alınma yaşı 35 olacaktır. Bu yaş, üç yıllık
staj süresi de dikkate alındığında çok geçtir, 38 yaşında bir kaymakam mesleğe
başlamış olacaktır. Ayrıca, gençlere iş olanağını da azaltacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkanım; bu kanun -daha 2011 yılının 10’uncu ayında
aynı maddeler düzenlenmişti- bugün gene karşımızda çünkü Anayasa Mahkemesi
bunları iptal ediyor. Biz size kanun hükmünde kararnamelerle bu düzenlemeleri
yapmamanızı her toplantıda söyledik ama dinletemiyoruz, neticede yargı size
gereken cevabı veriyor.
Değerli
milletvekilleri, 657 sayılı Yasa’nın 59’uncu maddesinde istisnai memurluklar
sayılmış, bu memurluklar içinde vali atamalarında, hiçbir sınırlamaya tabi
tutmadan, sadece devlet memuru olabilmenin genel ve özel şartları dışında bir
koşul aranmamıştır.
İl İdaresi Yasası
da vali atamaları konusunda hükûmetlere çok geniş yetki vermiştir. Mesleğe
adımını atan her kaymakam, meslekte yükselebilecek zirve olarak valiliği
gördüğü için bu statüye ulaşmak için devamlı çalışmaktadır. Ancak ne kadar
çalışsa da tüm kaymakamlara vali olma imkânı verilememektedir. Bu durum, sadece
çalışarak ve başarılı bir mülki idare amiri olarak valilik görevine
ulaşılamayacağını fark eden meslektaşların çalışma şevkini kırmakta, onları
farklı davranışlar içine itmektedir. Bu yönelişler meslek mensuplarının
siyasallaşması sonucunu doğurmaktadır. Öte yandan, vatandaşların yansızlığına
gölge düşen, devletin temsil edildiği bu yöneticilere ve dolayısıyla devlete
güvensizliği gibi önemli ve olumsuz bir sonucu da ortaya çıkmaktadır. Bu gidişat,
iktidarın il başkanıyla yarışan valileri, ilçe başkanıyla yarışan kaymakamları
ortaya çıkarmaktadır. Mesleğinde başarılı olarak vali olabilecek kapasiteye
ulaşan mülki idare amirleri vali olamamaktan dolayı maddi ve manevi kayıplara
uğramakta, çalışma istekleri kırılmaktadır.
Bugün mülki idare
amirlerinin en önemli sorunu emeklilik ve ek gösterge sorunudur. Mülki idare
amirleri emeklilik hâlinde çok düşük ücret almaktadır. AKP iktidarları
döneminde tüm içişleri bakanları göreve başladıklarında bu sorunu çözeceklerine
söz vermişlerdir, ancak hiçbirisi bu sözünü tutamamıştır. Buradan İçişleri
Bakanına sesleniyorum: Mülki idare amirlerinin sorunların en iyi bilenlerden
birisi sizsiniz çünkü siz de mülki idare amirliğinden geldiniz. İçişleri
Komisyonu Başkanıyken bu sorunu çözeceğinizi ve çaba harcayacağınızı
söylemiştiniz, işte, bu fırsat önünüzde, gereğini yapınız.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; mülki idare amirlerinin tazminat ve emekliliğini
düzenleyen tekliflerimiz şu anda huzurunuzdadır. Yapacağımız bu düzenleme ile
taşrada kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin artırılmasını sağlamak,
dolayısıyla insanlarımıza daha iyi hizmet vermek sonucunu doğuracaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL DİNÇER
(Devamla) – Birinci sınıf mülki idari amirleri aynı şartlarda görev yaptıkları
savcılarla aynı emeklilik hakkına sahip olmak istemektedir, hâkimlerle aynı
hakkı istemektedir. Bu da onların en doğal hakkıdır. Bu hakkı onlardan
esirgemeyeceğinizi umuyorum.
Tekrar yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin i Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 1700 Sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (c) bendinde yer alan
“otuz beş yaşını doldurmamış” ibaresinin “otuz beş yaşından gün almamış”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
ADİL ZOZANİ
(Hakkâri) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile memurluk için öngörülen yaş sınırının hangi yönteme göre
hesaplanacağı ve bu itibarla kişilerde meydana gelecek anlam kargaşasının
aşılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(j) bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, 60’ıncı maddeye göre bir söz isteyebilir
miyim efendim?
BAŞKAN – Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, sivil
toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkı’nda bildiri okumak isteyen 34
kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Gezi Parkı nedeniyle yaşanan olaylar Türkiye’nin gündeminde
bütün ağırlığıyla yer almaya devam ediyor. Bugün Gezi Parkı’nda bildiri okumak
üzere, oraya gitmek üzere yola çıkan Taksim Dayanışma Grubu’na mensup sivil
toplum örgütlerini temsil eden arkadaşlarımızdan toplam 34 kişi gözaltına
alınmıştır. Bildiri okumak gibi bir anayasal hakkını kullanmak isteyen
vatandaşlarımızın, sivil toplum örgütü temsilcilerinin, bildiri okuma
haklarının elinden alınması, Taksim’e gitmelerinin engellenmesi, doğrudan
doğruya kişinin özgürlüklerine, ifade özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne,
düşüncesini açıklama özgürlüğüne aykırıdır. Güvenlik güçleri, ona talimat
verenler, bireyin, o 34 vatandaşımızın özgürlüklerini ihlal etmişlerdir,
Anayasa’yı ihlal etmişlerdir.
Ben buradan,
Hükûmet sıralarında bulanan Sayın Bakana çağrıda bulunuyorum: Kendi görev
alanına girmiyor ama lütfen Sayın İçişleri Bakanını arasın, bu
vatandaşlarımızın nedensiz yere, sebepsiz yere gözaltına alınması uygulamasına
son versinler. Gözaltına alınmalarını gerektirecek hiçbir neden yoktur. Bu
olayı sürekli bir sürek avına dönüştürmek, Taksim’e gitmek isteyen, Gezi’ye
gitmek isteyen bütün herkese potansiyel suçlu gözüyle bakmak ve onları
cezalandırmaya çalışmak son derece yanlıştır, demokrasimizi daha kötü bir yöne
götürür. Bundan ben kaçınmayı Hükûmete tavsiye ediyorum. Sayın Bakana çağrım,
talebim: Lütfen İçişleri Bakanını arayın, bu hukuksuz uygulamaya son versinler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Kaplan,
buyurun.
6.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, sivil toplum örgütlerini temsil eden ve Gezi Parkı’nda bildiri
okumak isteyen 34 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sosyal medya ve
İnternet’e düşen haberlere, gerçekten, baktığımız zaman İstanbul Tabip Odası
Genel Sekreteri, Halkın Demokratik Kongresi Yönetim Kurulu üyesi, TMMOB
Sekreteri, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı, Şehir
Planlamacıları Odası İstanbul Şube Başkanı ve bu düzeyde birçok kişinin
gözaltına alındığını görüyoruz. Bu konuda, gerçekten, Hükûmetin bunu artık
sürekli bir sürek avı olayından çıkarıp buna bir çözüm getirmesi, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasası’yla ilgili olarak da Anayasa’nın gerekleri doğrultusunda
daha hoşgörülü bir yaklaşım içinde olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu
gözaltılar gerçekten daha fazla gerginliklere neden olmaktadır. Özellikle de bu
düzeyde olan yöneticilerin polis tarafından gözaltına alınmasını doğru
bulmuyoruz. Sayın bakanların bu konuda, serbest bırakılma konusunda çaba
göstermesi gerektiğine inanıyoruz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (j) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Enver Erdem
Konya Manisa Elâzığ
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Şandır Alim
Işık
Osmaniye Mersin Kütahya
Mehmet
Günal
Antalya
“j) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“dışında kalan kadrolu veya sözleşmeli personelin” ibaresi “dışındaki kadrolu
veya sözleşmeli personelin” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyette, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin
j Fıkrasının kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Sırrı Sakık Abdullah
Levent Tüzel
Iğdır Muş İstanbul
Hasip Kaplan Nazmi
Gür İbrahim
Binici
Şırnak Van Şanlıurfa
Adil
Zozani
Hakkâri
Diğer önerge sahipleri
Kadir Gökmen Öğüt Hülya Güven Özgür Özel
İstanbul İzmir Manisa
Mustafa Moroğlu Sakine
Öz Kazım Kurt
İzmir Manisa Eskişehir
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile hâlihazırda “dışında kalan” ibaresi “haricinde” ibaresi ile
değiştirilmek istenmekte olup, yapılan değişikliğin maddenin biçimsel ve içerik
olarak bir katkısı olmayacağından eski halinin muhafaza edilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergede söz isteyen Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu madde, emniyet teşkilatıyla ilgili bir madde. Bir kere, kırk
gündür… Türk polisi hepimizin polisidir, hepimizin can ve mal güvenliğini temin
etmek zorundadır, hiçbir vatandaşı ayırmaz. Biz, hâlâ buna inanıyoruz. Bir
kere, kırk gündür hiç dinlenmeden… Bu insanlar da çok zor durumda. Bunu da
hepinizin bilmesini istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, yüz yetmiş yıllık bir teşkilat. Size şimdi bir polisimizin, 6’ncı
derecedeki bir polisimizin bordrosunu okuyorum, vicdanlarınıza sesleniyorum:
Arkadaşlar, toplam brütü 3.600, net ödenen 2.900. Biliyor musunuz maaşı ne
kadar? 987 lira. Değerli arkadaşlarım, 987 lira bir maaş, yaklaşık asgari ücret.
Bu maaşla bu insan emekli olduğu zaman ne kadar emekli maaşı alacak?
Vicdanlarınıza sesleniyorum. Emniyet teşkilatındaki insanları emekliliğinde
perişan etmeye kimsenin hakkı yok. Ben buradan Emniyet Genel Müdürüne, İçişleri
Bakanına sesleniyorum: Eğer vicdanları varsa… Bu insanlara yıllarca sahip
çıkılmamış, emekli olan insanlar hep perişan edilmiş. Bu kadar teşkilatına
sahip çıkmayan bir kurum var mı acaba Türkiye’de bir tane? Emniyet Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı bu insanları perişan etmeye hakkınız var mı?
Bunun adı vicdansızlıktır.
Değerli
arkadaşlar, bu insanlar belli bir süre sonra emekli olacak. 800 lira, 900 lira
emekli maaşına talim ettirmeye kimsenin hakkı yoktur. Türkiye’de başka bir
kurum var mı? Kamuda emekli maaşı bu kadar düşük olan başka bir kurum var mı
arkadaşlar? Sabah sekiz gece sekiz çalışıyorlar, tekrar sabah sekizde nöbete
geliyorlar.
Değerli
arkadaşlar, buna hakkımız yoktur. Biz bir vatandaş olarak bunu düşünmek
zorundayız. Hepimizin vicdanı sızlıyor, hepimizin vicdanında bir yaradır bu.
Türkiye’de yaklaşık 200 bin polisimiz var. Bunlar emekli olduğu zaman çoluğuna
çocuğuna nasıl bakacaklar? Çoluğunun çocuğunun rızkını nasıl temin edecekler?
Bu insanları yarın emekliğinde hep birilerine mecbur ediyoruz. Buna kimsenin
hakkı yoktur, bu insanların onuruyla, şerefiyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur.
(CHP sıralarından alkışlar) Bordroyu gösteriyorum arkadaşlar, 6’ncı derecede,
987 lira. Ben vicdanlarınıza sesleniyorum. Bu olacak iş mi? Olacak iş değil
arkadaşlar. Bunu tamir etmek zorundayız. Geçen dönemde, evvelsi dönemde hep
söyledik, o günün içişleri bakanları, o günün emniyet genel müdürleri “Tamam
hazırlıyoruz, hazırladık, çözüm bulacağız.” On bir yıl geçti arkadaşlar, hiçbir
çözüm yok. Artık, bu insanları oyalamaya, bu insanları kandırmaya kimsenin
hakkı yoktur.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
Yoklama talebi
var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Öğüt, Sayın Çelebi, Sayın Dinçer, Sayın Özdemir, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Kurt, Sayın Eyidoğan, Sayın Ekinci,
Sayın Çam, Sayın Köktürk, Sayın Öztrak, Sayın Özel,
Sayın Seçer, Sayın Korutürk, Sayın Öz, Sayın Erdoğdu, Sayın Atıcı, Sayın
Tanrıkulu.
İki dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu
ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (j) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
“j) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun
ek 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “dışında kalan kadrolu veya
sözleşmeli personelin” ibaresi “dışındaki kadrolu veya sözleşmeli personelin”
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Enver Erdem, Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz teklifin
73-(j) maddesi üzerinde verilen önerge nedeniyle söz almış bulunmaktayım, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, teklifin 73-(j) maddesi Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 29’uncu
maddesinde kanun hükmünde kararname ile yapılan değişikliğin, kanun hükmünde
kararnamenin iptali nedeniyle, ortadan kalkması nedeniyle getiriliyor. Bu
vesileyle ben de emniyet teşkilatının yıllardan beri beklediği, iktidarınız
tarafından defaten söz verilmiş olmasına rağmen bir türlü çözmediğiniz bazı
sorunlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması, vatandaşın temel
hak ve hürriyetlerinin korunması, kanun hâkimiyetinin ve devletin otoritesinin
sağlanması gibi birçok görevi üstlenen polis teşkilatı her türlü zor şartlar
altında hayati tehlikeleri de göze alarak görevini hakkıyla yerine getirmeye
çalışmaktadır. Her seçim öncesi yaklaşık 250 bin çalışanı olan bu teşkilatın
oylarını almak için seçim sonrasında ilk düzeltilecek işlerden birisi olarak
bunu söz verdiğiniz hâlde, yıllardır bu emniyet teşkilatının mevcut sorunlarını
çözmüyorsunuz. Artık polis teşkilatı verilen boş sözlere itibar etmemektedir.
Somut adımlar beklemektedir. Ancak iktidar mensupları da sizler de bir türlü bu
somut adımları atmamaktasınız.
Değerli
milletvekilleri, polisimizin bizlerden çok net talepleri vardır: Fazla
çalışmalarının karşılığını istiyorlar. Emniyet müdürleri arasındaki maaş
farklarının kaldırılmasını istiyorlar. Ek göstergelerinin 3.600 olmasını
istiyorlar. Polis teşkilatının birimleri arasındaki maaş farklarının
kaldırılmasını istiyorlar. Yüksekokul mezunu polisler 1’inci dereceye yükselmek
istiyorlar, emekli maaşlarının düzeltilmesini istiyorlar.
Değerli
milletvekilleri, önceki gün polislerin özlük haklarıyla ilgili sorulan bir
soruya Sayın Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 2002-2013 yılı karşılaştırmasını
yaparak polislerin beklediği müjdeyi verme yerine polemik
oluşturmuştur.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, 2002-2013 yılı karşılaştırması iktidar olarak sizin başınızı
döndürmeye ve söyleye söyleye inanmaya başladığınız, gerçek olmayan bir
efsaneye dönüşmüş durumda. 2013 yılı itibarıyla siz, ülkenin daha iyi
yönetildiğine inanıyorsunuz ama samimiyetle söylüyorum ki siz ülkeyi iyi idare
edemiyorsunuz. Siz ekonomiyi iyi yönetemiyorsunuz. Siz dış politikayı iyi
yönetemiyorsunuz. Siz iç politikada başarılı değilsiniz, becerikli değilsiniz.
İç politikada egemenliği İmralı canisiyle paylaştınız. “Terörle mücadele”
dediniz, önce müzakere sonra da mütareke yaptınız. Kandil talimatlarıyla
buradan kanunlar çıkarıyorsunuz. “Dış politikada sıfır sorun” söylemiyle
başladınız, komşularımızla sıfır ilişki noktasında hangisiyle ne zaman savaş
dâhil olmak üzere ne tür bir ilişkiye gireceğimiz belli değil. “Ekonomide
neredeyiz?” diye baktığımızda, döviz fiyatları aldı başını gitti; altın, borsa
düştü, akaryakıt fiyatlarını hiç sormayın, dış borç 350 milyar dolar. Bütün
borcumuz 600 milyar doları geçti. Cari açık gayrisafi millî
hasılanın yüzde 10’undan fazla. Nüfusun yüzde 20’si açlık sınırının
altında yaşıyor. Çalışan kesim köle statüsünde. Taşeron işçiler, 4/B’liler, 4/C’liler, geçici, usta,
öğretici, vekil, yani “devletin personel rejimi” diye bir şey kalmadı. Allah
aşkına, neyin havasını atıyorsunuz? Neyi iyi yaptınız? Bu millet size inandı
ama siz, ülkeyi iyi yönetemediniz. “İyi yönetiyoruz.” diyorsunuz ama sadece
yönetiyormuş gibi görünüyorsunuz. Müflis tüccar borç defterlerini
karıştırırmış, siz de “2002” deyip faziletfüruşluk nevinden mutlu olmaya çalışıyorsunuz.
Peki, 2002’yi
tahlil edersek: bütçe yapamayan bir ülke manzarasından bütçesini yapan,
kalkınma programını hazırlayan, bankacılık kanunu çıkaran, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunu getiren, bugünkü bankacılık ve finansal yapının güvenliğini
sağlayan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu kuran, tarımda gerçek
üreticisine yüksek destekler veren, sağlıkta bugün sahiplendiğiniz sistemin
temelini atan, duble yolları size öğreten, ABD’nin
Büyük Ortadoğu Projesi’ne sizin gibi iktidarda kalma adına “evet” demeyen bir
iktidarı bu kadar acımasızca eleştirmeniz doğru mu değerli milletvekilleri?
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
73’üncü maddenin
(k) bendinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (k) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
“k) 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“DSİ’de istihdam edilecek Müfettiş Yardımcılarının giriş ve
yeterlik sınavlarının usul ve esasları, Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki
ve sorumlulukları, bunlarda aranacak özel şartlar ile Teftiş Kurulu
Başkanlığının çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/k maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa
Moroğlu Kazım
Kurt
İstanbul İzmir Eskişehir
Sakine Öz Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
Manisa Manisa İstanbul
Hülya
Güven
İzmir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Öneri
üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine önümüzde bir aydır,
bir bucuk aydır süregelen Gezi olaylarının devamı
var. Maalesef mahkeme kararını dinlemeyen Başbakan, bu Gezi olayların
başlamasına sebep olarak, şimdiye kadar 4 kişin ölümüne, 11 kişinin gözünün
çıkmasına, 8 bine yakın kişinin yararlanmasına sebep oldu. En sonunda ne oldu?
Yirmi gün sonra mahkeme kararını uygulamaya çalıştı. Bu yirmi gün sonra
uygulamış olduğu mahkeme kararını, yirmi gün önce uygulasaydı bunların
hiçbirisi olmayacaktı. Yüzlerce gözaltının ve tutuklamanın ayrıca olduğunu da
hep birlikte biliyoruz. Ama yetmiyor, hâlâ yetmiyor, şu anda Taksim’de tam bir
sıkıyönetim uygulanıyor, sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Taksim Dayanışma
Grubu’ndan, 34 demokratik kitle örgütü üyesi arkadaşımız bildiri okumaya
çıktıkları zaman Makine Mühendisleri Odası önünde gözaltına alınıyor. Bunların
bu şekilde hukuksuz, demokrasi dışı yöntemlerle, valilin gündüz tehditleriyle
gözaltına alınmasını buradan bir kez daha kınıyoruz. Bu antidemokratik
yapılanlar, bu valinin tek başına uygulaması, Başbakan ile valinin bu insanları
sürekli gözaltına almış olması, Türkiye demokrasinin bir ayıbıdır; Türkiye’ye
hiçbir şey getirmez. Türkiye’nin Mısır olmadığını hep birlikte göreceksiniz.
Burası Mısır değil, burada Mursi yok. Bunun için
Türkiye’nin daha demokratik bir ülke olması için gelin hep birlikte elimizden
geleni yapalım.
Şimdi, bu Gezi
olayları sırasında bu kadar kişi öldü, yaralandı ama siz hiç kimseyi
anlamadınız. Neler oldu o süre içinde?
Toplumu,
İstanbulluları hiçbir şekilde karar alma sürecine katmadınız, onları yok
saydınız. Kendi başınıza “Biz sandıktan çıktık, istediğimizi yaparız.” boyutuna
getirdiniz.
Yeşil alanları
tamamen yok etmeye çalıştınız. Haydarpaşa’nın, Kuşdili’nin
imara açılmasına yol açtınız. Haydarpaşa Garı’nı kapattınız. Garın Haydarpaşa
bölgesinin 1 milyon 700 bin metrekaresinin imara açılmasına sebep oldunuz.
Ortaöğrenimde,
lisede, KPSS’de dünya kadar haksızlığa yol açtınız.
Maltepe’de,
Yenikapı’da, Galataport’ta denizin pervasızca
doldurulmasına sebep oldunuz. Haliç’teki tersanelerin, ata yadigârı, Osmanlıdan
kalan bu tersanelerin kırk dokuz yıllığına, ne yapılacağı belli olmadan, bir
otele çevrilmesi için, hiç kimseyi karar alma sürecine katmadan ihaleye
çıkarttınız.
İçeride hâlâ
demokrasi ayıbı olarak 8 milletvekili var. İktidara karşı olan herkes sizin
için darbeci. Yüzlerce gazeteci, asker, seçilmiş insanlar, belediye başkanları
uzun tutukluluktan muzdarip durumda. Korku iklimi
küçük büyük bütün Türkiye’yi sarmış durumda. İnsanlar telefonla konuşurken
sıkıntı çekiyor. Herhangi bir şekilde, bir esnaf, herhangi bir itirazını bile
belirtemiyor yarın maliye gelir diye. İş adamlarının durumunu zaten
biliyorsunuz.
Basını zaten
biliyorsunuz. Artık basın aynı manşetlerle çıkmaya başladı, farkında mısınız
arkadaşlar? Tek gazete alsanız belki daha yararlı olur sizler için.
Çağlayan Adliyesi
önünde basın toplantısını bir oldubittiyle yasaklıyorsunuz. Kime? Sadece
demokratlara. Tarikat üyeleri istedikleri gibi orada basın toplantısını
yapabiliyorlar.
İşsizlik, yolsuzluk had boyutta. Bu ve bunları anlamayan, sorgulamayan “Ya, ne diyor bu insanlar?”
demeyen bir iktidar. Belediye Başkanımız ise İstanbul’da yok hükmünde
arkadaşlar.
Bu sebeple, bu
hukuk dışı uygulamaların bir an önce sona erdirilmesini istiyoruz. Bu demokrasi
ayıbının Türkiye’yi götüreceği hiçbir yer yoktur. Bu cadı avı bir an önce
bitmelidir, gözaltılar ve tutukluluklar sona ermelidir. Bu demokratik kitle
örgütlerinin yöneticilerine de ve o meslektaşlarına da gerekli saygı
duyulmalıdır. Bir an önce bu demokrasi ayıbının sona erdirilmesini istiyoruz.
Hepinize iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler…
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.33
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (k) bendi
üzerinde İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613,
1/778) nın 73 üncü maddesinin (k) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
“k) 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6 ncı
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“DSİ’de istihdam
edilecek Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve
esasları, Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda
aranacak özel şartlar ile Teftiş Kurulu Başkanlığının çalışma usul ve esasları
yönetmelikle belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
BİLİM, SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, ifade
düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda
Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus
dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı
ve tutarlı bir personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi
nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657 sayılı Kanun,
geçici işlerin ifası için istisnai hallere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve
geçici personel istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai
uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde
sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile
memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil atama yapılmasına
devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar memur kadrolarına
alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük
mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve
sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal durdurması
gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B’liler, 4924 sayılı
Kanuna tabi sözleşmeliler, diğer özel kanunlara tabi sözleşmeliler ve mahalli
idarelerde çalışan sözleşmeliler ile vekil Kur’an kursu öğreticilerinden
şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur kadrosu
verilenler arasında; mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C’liler
yoktur. Rehber ve usta öğreticileri bu düzenleme kapsamına alınmamıştır. Aile
sağlığı çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler yoktur. Ücretli öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu
Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler
yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur.
Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile
engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun
Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılması var.
Köy meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi, imar
yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi var. Gerçeğe aykırı,
usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var.
Kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var. ÖSYM sınavlarına ait soru ve cevaplarla
ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50’den az olan şirketler Sayıştay denetimi
dışına çıkarılması vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin mağdur edilmesi var. Sürücü
belgeleri için 24 milyon vatandaşımızdan 15 lira belge parası alınması var.
Dolayısıyla
yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan edilebilir,
kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar nasıl affedilebilir,
denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle
gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir)
– Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN –
Arayacağım.
Kabul edenler.. Kabul etmeyenler…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Edilmemiştir.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır efendim, önerge oylanıyor Sayın Başkan, önerge oylanıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, maddede. Maddeyi oyladınız efendim, maddeyi oyladınız.
BAŞKAN – Demedim
ki efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Maddeyi oyladınız.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kabul edilmedi efendim.
BAŞKAN – Hayır,
demedim ki ben şeyini.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kabul edilmedi, maddeyi oyladınız.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Madde oylandı, reddedildi.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) - Karar yeter sayısı istenmişti.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, madde oylandı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, maddeyi oyladınız, önerge reddedildi. Maddeyi oyladınız,
tutanak burada. Madde reddedildi efendim. Maddeye “Hayır, edilmemiştir.” dedi.
BAŞKAN – Sayın
Vural, karar yeter sayısı istediniz, ben sonucu açıklamadım ki. Karar yeter
sayısı istediniz, “Kabul edenler… Kabul etmeyenler…” dedim. Kaldırdılar ve
henüz sayım işlemi bitmedi yani sonucu da söylemedim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – “Var” dediniz ya biraz önce.
BAŞKAN – Hayır,
demedim. Tutanakları getirtebiliriz. Niye böyle yapıyorsunuz ki?
M. AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Getirelim tutanakları.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tutanakları getirtelim.
BAŞKAN –
Tutanakları getiririz. Karar yeter sayısı sordunuz, “Karar yeter sayısını
arayacağız.” dedim.
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.53
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin Onuncu
Oturumunu açıyorum.
478 Sıra Sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (k) bendinin
oylanmasında yeter sayı bulunamamıştı. Şimdi, (k) bendini yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 73’üncü
maddesinin (l) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613,
1/778) nın 73 üncü maddesinin (I) bendinin (1) nolu alt bendnin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
“1) 657 sayılı Kanunun Ek 40 ıncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 40- Mesleğe özel yarışma sınavına tâbi tutulmak
suretiyle alınan ve 36 ncı maddenin Ortak Hükümler
Bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde sayılan kadrolara atanmak
amacıyla kurumlarca yapılacak olan özel yarışma sınavlarına başvurularda üst
yaş sınırı; özel kanunlarında yer alan yaş şartına ilişkin hükümlere bağlı
kalınmaksızın giriş sınavının yapılacağı yılın Ocak ayının birinci günü
itibarıyla otuzbeş yaşını doldurmamış olmak şeklinde
uygulanır.
Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve
kuruluşları tarafından mesleğe özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle
yapılacak alımlarda da birinci fıkra hükmü uygulanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 73.
maddesinin (L) bendinin (1) nolu alt bendinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dilek Akagün Yılmaz Doğan
Şafak Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Uşak Niğde İstanbul
Hülya
Güven Sakine
Öz
İzmir Manisa
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Dilek Akagün Yılmaz, Uşak
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum
sizleri.
Ben aslında bu
kanunun maddelerinin bu şekilde düzenlenmesi konusunda size bir yöntem
önereceğim. Alfabede 29 harfimiz var, bence biz bunu 129’a çıkaralım çünkü
artık bütün harfler kullanıldığı gibi, harflerin de yani alt bentlerinde de
yine numaralandırmalar yapılmış. İşin içinden çıkabilmek neredeyse mümkün
değil. Ben burada 478 sıra sayılı yasa tasarısının (l) bendinin (1) numaralı
alt bendinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yani hepimiz çok daha kolay
konuşabiliriz bunu. Ben bundan sonra arkadaşlarımıza bunu öneriyorum.
Şimdi, bu yasaya
bakarken, inanın çözmek için tasarıyı çok uğraştım ben. Şimdi, bazıları -biraz
önce arkadaşlarımızın söylediği gibi- Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen
kanun hükmünde kararnameler ama bazıları da algı yanılgısı yaratmak için
özellikle konulmuş şeyler. Örneğin, (n) bendindeki bir düzenleme şöyle: “Gelire
sahip bulunmayan…” Bunun yerine, ne değiştiriyorsunuz? “Geliri bulunmayan…” Bir
taraftan yine “alacakları” sözcüğünü “alacağı” olarak değiştiriyorsunuz (n) bendinde.
Şimdi bunu neden yaparsınız, bu neden yapılır? Yani anlamdaki bozukluğu
düzeltmek olsa anlamda hiçbir şey değişmiyor aslında. Ben artık şuna kanaat
getirdim: Bu kadar çok ayrıntılı şey yazalım ki gerekli-gereksiz -anlam
düzeltme niteliğinde de olsun- insanlar ne olduğunu anlayamasınlar, vatandaş da
anlamasın, bizim milletvekillerimiz de anlamasın, hiç kimse anlamasın. Yani
buradaki nedenlerden bir tanesi de bu diye düşünüyorum.
Şimdi, bu (l)
bendinin 1 numaralı alt bendinde, özel yarışmalarla uzmanlık sınavına girecek
kişilerle ilgili olarak aslında 3/6/2011 tarihinde 643
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişiklik yapılmış. Yani, ondan yaklaşık
işte bir buçuk yıl-iki yıl geçtikten sonra yeniden bir düzenleme yapıyorsunuz,
yine 35 yaş şartını koyuyorsunuz ama “yılbaşı itibarıyla 35 dolduran”
diyorsunuz. Yani, bu kadar, yasalar üzerinde oynanır mı? Yani, değerli
milletvekilleri, nasıl bunu içinize sindiriyorsunuz, hiç mi sorgulamıyorsunuz?
Bütün arkadaşlarıma soruyorum: Hiç mi sorgulamıyorsunuz? “Yeter artık, bu
şekilde yapılmaz.” demiyor musunuz? Yani, bu ülkenin kanunlarıyla bu kadar
uğraşılmaz. “Bizi de bu kadar bu olaylara alet etmeyin” demiyor musunuz
arkadaşlar? Demeniz lazım bunu; lütfen, hepinizin söylemesi lazım.
Bir de sizlere de
mutlaka şikâyetler gelmiştir. Biraz sonra yine bu (n) bendi içinde konuşulacak
şeylerden bir tanesi de bu 2022 sayılı Yasa’daki değişikliklerle ilgili; sözcük
değiştiriyorsunuz ya. Ama, asıl olarak bir yönetmelik
değişikliği yapılmış bununla ilgili olarak 25 Ocak 2013 tarihinde. Bu
yönetmelik değişikliğinde ne yapılmış biliyor musunuz? “Eğer, 65 yaş üstülerin ve güçsüz ve engellilerin bakımını devlet
yapıyorsa ya da bir kurul tarafından yapılıyorsa bunlara maaş ödenmez.” demiş.
İnsanlar kan ağlıyorlar. Bu insanların hiçbir yere gitmeye hakkı yok mu?
Kıyafetlerini yeniden almaya hakları yok mu? Özellikle, size söylüyorum. Diğer
yandan yine geçici 1’inci maddesinde hane halkı geliriyle ilgili bazı
düzenlemeler yapılmış 25 Ocak 2013 tarihinde. 119 liranın üzerinde maaşı olursa
yani bir emekli babayla yaşayan bir özürlü kızcağız var, bir de anne var;
bunların emekli maaşının hepsini hane halkına böldüğünüzde 119 liranın
üzerindeyse, örneğin 120 liraysa bunların maaşları kesilmiş.
Şimdi, bundan
dolayı, o kadar insanlar muzdaripler ki.
“Ana-babamızın yanında kalmayalım mı, ayrı eve mi çıkalım?” diyorlar ve inanın
o kadar zor durumdalar ki. Bunun yeniden bakanlık tarafından gözden
geçirilmesini ben temenni ediyorum. Aynı zamanda, yasaya da aykırı yapılan bu
şeyi… Yönetmelikler biliyorsunuz yasaya aykırı olamaz. Yasada aynen şöyle
deniyor, 2022 sayılı Yasa’nın 1’inci fıkrasının 2’nci bendinde: “Herhangi bir
şekilde bu maddede yazılı miktardan fazla devamlı gelir sağlayan…” der. Yani gelir
sağlamaktan bahsediyor. Ama siz, pek çok hane halkı geliri meselesinde yeni bir
düzenleme yapmışsınız. Örneğin, adam kira bile ödemiyorsa, o evin rayiç bedeli
de bu hane halkı gelirine ekleniyor, böyle bir şey olmaz. Onun için, bu
yönetmeliğin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor, 65 yaş üstü ya da
engellilere ilişkin bu düzenlemelerin yeniden lehte bir hâle dönüştürülmesi
gerekiyor. Sosyal devlet ilkesi gereği şimdiye kadar yapılmış olanlar tamamen
ortadan kaldırılmış durumda yeni yapılan yönetmelikle, bunun değiştirilmesi
gerekmektedir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613,
1/778) nın 73 üncü maddesinin (I) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
“1) 657 sayılı
Kanunun Ek 40 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“EK MADDE 40- Mesleğe özel yarışma sınavına tâbi tutulmak
suretiyle alınan ve 36 ncı maddenin Ortak Hükümler
Bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde sayılan kadrolara atanmak
amacıyla kurumlarca yapılacak olan özel yarışma sınavlarına başvurularda üst
yaş sınırı; özel kanunlarında yer alan yaş şartına ilişkin hükümlere bağlı
kalınmaksızın giriş sınavının yapılacağı yılın Ocak ayının birinci günü
itibarıyla otuzbeş yaşını doldurmamış olmak şeklinde
uygulanır.
Özel kanunla
kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları tarafından mesleğe
özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle yapılacak alımlarda da birinci
fıkra hükmü uygulanır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili.
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin (l) bendinin
(1) no.lu alt bendiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu madde, yine,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik öngörmektedir. AKP, yeni bir
personel rejimi ve ücret rejiminin süratle hayata geçirileceğini taahhüt
etmesine rağmen, on bir yıldır bu yönde bir adım atmamıştır.
AKP dönemi, kamu
yönetimi disiplininin ve devlet yönetimine ilişkin geleneklerin yok edildiği,
siyasetin kamu kurumlarının her alanına girdiği bir dönem olmuştur. Kamuya
personel alımında kayırmacılığın önlenmesi amacıyla 1999 yılında çıkartılan
merkezî sınav uygulaması AKP döneminde sulandırılmıştır. Objektif kurallara
bağlanmadığı için yandaşların istihdamına imkân veren sözleşmeli, geçici, ücretli
ve vekil personel uygulaması yaygınlaştırılmıştır. Bu yanlış uygulamalar ile
birlikte de birçok mağduriyet ortaya çıkmıştır. Kamuda, aynı yerlerde ve aynı
hizmetlerde aynı işi yapmalarına rağmen statülerinin farklı olması nedeniyle,
çalışanlar arasında idari, mali ve sosyal haklar yönünden birçok farklılık
oluşmuştur. Bu durum, Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik ve adalet
ilkelerine aykırı olduğu gibi, çalışanların motivasyonunu
ve çalışma barışını olumsuz etkilemektedir.
Bilindiği üzere,
bu teklifle, kamu kurumlarında çalışan 4/B’liler ile
özel kanunlara tabi kurumsal sözleşmeliler, mahallî idarelerde çalışan
sözleşmeliler ve vekil Kur’an kursu öğreticileri memur kadrolarına
atanmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun teklifleri ve önergelerle
sürekli gündeme getirdiğimiz ve bu kanunda da destek verdiğimiz düzenlemeyle
memur kadrolarına atanacak arkadaşlarımızın sevinçlerine ortak oluyor ve onları
canıgönülden kutluyoruz. Ancak, AKP, 4/C’lileri yine boynu bükük bırakmıştır. AKP ücretli
öğretmenler, rehber ve usta öğreticilerini görmezden gelmiştir. AKP vekil ebe
hemşireleri, aile sağlığı çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmıştır. AKP
vekil imamların ve vekil müezzinlerin sevincini kursağında bırakmıştır. AKP işçi
kadrolarında çalıştırılan mimar, mühendis ve teknikerler ile üniversite
mezunlarının memur olabilme umutlarını boşa çıkarmıştır. Bunlar kamu çalışanı
değil midir? Niye ayrımcılık yapıyorsunuz? Niye haksızlık yapıyorsunuz? Kadroya
almayı uygun görmediğiniz vekil imamların arkasında nasıl saf tutacaksınız?
Onlara nasıl uyacaksınız? “Uydum vekil imama.” mı diyeceksiniz?
Değerli
arkadaşlarım, AKP geçici ve mevsimlik işçilerin, sulama birlikleri personelinin
mağduriyetini de görmemekte, köle gibi çalıştırılan taşeron işçilerinin
sıkıntılarını anlamamakta ve feryatlarını duymamaktadır. Bunlar bu ülkenin
vatandaşları değil midir? Biliniz ki, bu arkadaşlar adaletsiz ve haksız
uygulamalarınızın hesabını iki cihanda da sizden soracak ve yakanızı
bırakmayacaklar.
4/C mağdurları
“AKP bizi neden hep cezalandırıyor?” diyor. Gerçekten, bu gariplerden ne
istiyorsunuz? Niye onlara zulüm yapıyorsunuz? Sayın Bakan, AKP yöneticileri;
insafınız mı kurudu, vicdanınız mı köreldi, yoksa merhamet fukarası mı oldunuz?
Bu arkadaşlarımız Yüce Mevla’nın rızası için sizden yardım istiyor, adalet
bekliyorlar. Ya bu zulme ve ayrımcılığa son verin ya da partinizin adındaki
“Adalet” kelimesini çıkarın.
Bu konuda madde
ilavesine yönelik önergemiz var. Bir sonraki maddeden sonra gelmek üzere,
kadroya alınamayan bu mağdur kesimlere memur kadrosu verilmesine ilişkin madde
teklifimiz var. İnşallah, orada desteğinizi bekliyoruz.
Kamuda sağlıklı
ve tutarlı bir personel politikası uygulanmıyor. On bir yıldır çıkarılan
kanunlarla sözleşmeli, geçici ve vekil çalışanlar kadrolara alınırken, akabinde
tekrar aynı statülerde personel alımı yapılmaktadır. Siyasi nema amacıyla
yapıldığı açık olan bu yanlış uygulamalar, yandaş olmayan ve bu istisnai
yollarla iş bulamayanlar yönünden büyük haksızlık ve mağduriyete neden
olmaktadır.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Bu arada,
ramazanınızı tebrik ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 657 sayılı Kanun’a iki ek ve iki geçici madde eklenmesine
ilişkin yeni madde ihdasına dair dört önerge vardır.
Malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde
bulunmayan ancak tasarı ve teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün
87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre, yeni bir madde olarak
görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşmeler açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle,
önergeyi okutup komisyona soracağım; komisyon önergeye salt çoğunlukla -21
üyesiyle- katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 73’üncü maddesinin (L) bendine (2) numaralı alt bent olarak
eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Musa
Çam Kazım
Kurt
İstanbul İzmir Eskişehir
Hülya
Güven Mahmut
Tanal
İzmir İstanbul
l/2 - 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa aşağıdaki ek 43 ncü
madde eklenmiştir.
“EK MADDE 43 - Bu
Kanuna tabi kurumlarda sözleşmeli statüde olanlar da dahil
olmak üzere mahalli idareler ile kurum tabipliklerinde fiilen çalışan ve döner
sermaye ek ödemesi almayan tabip, diş tabibi ve eczacılara, yapmış oldukları
hizmetler göz önüne alınarak en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge
dahil) % 700’üne, diğer sağlık personeline %300’üne kadar Maliye Bakanlığının
uygun görüşü üzerine Sağlık Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre ek
ödeme yapılabilir. Bu madde kapsamında ödeme yapılan personele 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesine göre ödeme yapılmaz.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Plan Bütçe Komisyonu üyelerimizi
davet edelim efendim.
BAŞKAN – Evet,
Sayın Komisyon…
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Komisyonumuzun salt çoğunluğu
olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 73’üncü maddesinin (l) bendinin 2 numaralı alt bendi olarak
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Aydın Ağan Ayaydın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Musa Çam Kazım Kurt İzzet Çetin
İzmir Eskişehir Ankara
Mahmut
Tanal
İstanbul
I2 – 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 43 - 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasına göre, 1983 yılından
itibaren sıkıyönetim komutanlarının istemleri üzerine kurumlarınca görevlerine
son verilen kamu görevlilerinin, görevden ayrıldıkları tarih ile göreve
başlatıldıkları tarih arasındaki sürenin her yılı bir kademe ve her üç yılı bir
derece sayılmak ve öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda öngörülen yükselecekleri dereceleri geçmemek üzere intibakları
yapılır.
Bunlardan, yargı
kararıyla görevlerine dönüp tazminat almaya hak kazanan ve tazminatlarını
alanlar dışındakilerin açıkta geçirdikleri sürelere ilişkin aylıkları, görevden
alındıkları tarihteki derece ve kademelerine karşılık gelen ve yukarıdaki
şekilde intibakı sağlanan derece ve kademelerine, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte emsali derece ve kademedeki kamu görevlisine ödenmekte olan aylık
(gösterge, ek gösterge, taban ve kıdem aylığı ile her türlü zam ve tazminatlar
ile diğer mali ve sosyal haklar) üzerinden toplam hakkedişleri
kendilerine, ölmüşler ise yasal mirasçılarına kurumlarınca tazminat olarak
ödenir.
Birinci ve ikinci
fıkra kapsamındakilerin, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak emekli
keseneği yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılığı tutarları,
ikinci fıkraya göre hesaplanacak aylıklarıyla birlikte hesaplanır ve
kurumlarınca Sosyal Güvenlik Kurumuna yatırılır. Bunlardan emekliye
ayrılanların veya ölenlerin emekliliğe esas süreleri ile emekli aylıkları, bu
esaslara göre yeniden hesaplanarak emekli ikramiye tutarı ile emekli aylığı
farkları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından defaten ödenir ve emekli ikramiye
farkları kurumlarından tahsil edilir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimizi
davet edelim efendim.
Salt çoğunluğumuz
olmadığı için katılamıyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 73. Maddesinin (L) bendinin 2
numaralı alt bendi olarak gelmek üzere aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dilek Akagün Yılmaz Ali
Rıza Öztürk İzzet
Çetin
Uşak Mersin Ankara
Mamut Tanal Fatma Nur Serter Haluk Eyidoğan
İstanbul İstanbul İstanbul
Musa Çam Kazım Kurt Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İzmir Eskişehir İstanbul
l2- 657 sayılı Kanun’a
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 42- Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Merkez ve Taşra
Teşkilatları ve bunlara bağlı döner sermaye işletmelerinde, Kamu İktisadi
Teşebbüsleriyle ve bağlı ortaklıklarında Belediye ve Büyükşehir Belediye Teşkilatlarında
bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihte görevlerine devam ediyor olmaları kaydıyla
4857 sayılı kanun kapsamında işçi statüsünde çalışanlardan 4 yıllık fakülte
veya yüksekokul mezunu olup, kamu görevlisi sıfatıyla da yürütülen işlerde
görev yapanlar, bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün
içerisinde talepleri olmak kaydıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın işçi
statüsünde yürüttükleri görevlere karşılık gelen görevlere atanırlar.
İşçi statüsünden
memur statüsüne geçirilmek suretiyle statüleri değişenlerin daimi işçi
statüsünde geçirdikleri hizmet süreleri yeni geçirildikleri statüde geçmiş
sayılır. Bu süreler, kazanılmış hak aylığına esas derece ve kademelerin
tespitiyle ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarıca
ödenecek emekli ikramiyesine esas toplam hizmet sürelerinin hesabında da
değerlendirilir.
Bu madde kapsamında atanacak olanların memur kadroları 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan sınıf, unvan ve
derecelerine uygun olmak şartıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın atama
işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek kurumların 190 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş ve memur
kadrolarına atananların bu pozisyonların başka bir işleme gerek kalmaksızın
iptal edilmiş sayılır. İhdas edilen
kadrolar ile iptal edilen pozisyonlar unvanı sınıfı adedi derecesi teşkilatı ve
birimi belirtilmek suretiyle birinci fıkrada belirtilen 30 günlük sürenin
bitiminden itibaren 2 ay içinde Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığına bildirilir. Bu maddenin uygulamasında ortaya çıkabilecek
tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı
yetkilidir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) –Salt çoğunluk için arkadaşlarımızı
davet edelim dilerseniz… Ama olmadığından dolayı katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Dördüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (l) bendinden
sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Enver Erdem Mustafa Kalaycı
Manisa Elâzığ Konya
Mehmet Şandır Alim
Işık Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Mersin Kütahya Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
l/2- 657 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 42-
Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı ile bunlara bağlı döner
sermayeli kuruluşlarda;
a) Bu Kanunun 4
üncü maddesinin (C) fıkrası hükümleri kapsamında geçici personel
pozisyonlarında 25/6/2013 tarihi itibarıyla çalışmakta
olan ve 48 inci maddede belirtilen genel şartları taşıyanlardan, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yazılı olarak başvuranlar,
çalıştığı teşkilat ve birimde, bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı 190
sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
cetvellerde yer alan memur kadrolarına, bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı
unvanlı memur kadrosu olmaması hâlinde, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak ve nitelikleri
dikkate alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca
müştereken belirlenen memur kadrolarına,
b) Bu Kanunun 86 ncı ve 89 uncu maddeleri kapsamında kadrolu olmaksızın
vekil ya da ücretli çalıştırılan öğretmen, ebe-hemşire, usta öğreticiler ile 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu
kapsamında çalıştırılan aile sağlığı elemanlarından 25/6/2013 tarihi itibarıyla
çalışmakta olan ve 48 inci maddede belirtilen genel şartları taşıyanlardan, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yazılı olarak
başvuranlar, teşkilat ve birimde, bulunduğu pozisyon unvanıyla aynı unvanlı 190
sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
cetvellerde yer alan memur kadrolarına, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altmış gün içinde kurumlarınca atanırlar.
Birinci fıkra
kapsamındaki idarelerde memurlar eliyle gördürülmesi gereken asli ve sürekli
görevlerde işçi, geçici işçi ya da taşeron işçisi olarak çalışanlar hakkında da
birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Birinci fıkra
kapsamındaki idarelerde geçici veya mevsimlik işçi ya da taşeron işçisi
statüsünde çalışanlardan otuz gün içinde yazılı başvuranlar, niteliklerine
uygun sürekli işçi kadrolarına bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
60 gün içinde Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından hazırlanacak esaslar çerçevesinde kurumlarınca atanırlar.
Birinci fıkrada
belirtilen mevzuat hükümlerine göre çalışmakta iken 25/6/2013
tarihinde askerlik, doğum veya ücretsiz izin nedenleriyle görevlerinde
bulunmayanlardan ilgili mevzuatına göre yeniden hizmete alınma şartlarını
kaybetmemiş olanlar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Bunlar için
birinci fıkrada belirtilen süreler yeniden hizmete alındıkları tarihten
itibaren başlar.
Bu madde
hükümlerine göre memur kadrolarına atananların, söz konusu mevzuat hükümlerine
göre geçirdikleri hizmet süreleri, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri
dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin
tespitinde değerlendirilir. Bunlar, atandıkları kadronun mali ve sosyal
haklarına göreve başladığı tarihi takip eden ay başından
itibaren hak kazanır ve önceki pozisyonlarında aldıkları mali ve sosyal haklar
hakkında herhangi bir mahsuplaşma yapılmaz.
Bu madde
kapsamında memur kadrolarına atananlara iş sonu tazminatı ödenmez. Bu
personelin önceden iş sonu tazminatı ödenmiş süreleri hariç, iş sonu
tazminatına esas olan toplam hizmet süreleri, 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarınca
ödenecek emekli ikramiyesine esas toplam hizmet süresinin hesabında dikkate
alınır.
Bu maddenin birinci fıkrası kapsamında atanacak memur kadroları,
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan sınıf, unvan ve
derecelerine uygun olmak şartıyla, başka bir işleme gerek kalmaksızın atama
işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek kurumların 190 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş ve memur
kadrolarına atananların pozisyonları başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal
edilmiş sayılır. İhdas edilen
kadrolar ile iptal edilen pozisyonlar; unvanı, sınıfı, adedi, derecesi,
teşkilatı ve birimi belirtilmek suretiyle birinci fıkrada belirtilen altmış
günlük sürenin bitiminden itibaren iki ay içinde Maliye Bakanlığı ve Devlet
Personel Başkanlığına bildirilir.
Bu maddenin
uygulamasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye birinci fıkranın (a)
bendi kapsamına girenler yönünden Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel
Başkanlığı, birinci fıkranın (b) bendi kapsamına girenler yönünden ise İçişleri
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Komisyon üyelerimizi davet edelim.
Katılamıyoruz
salt çoğunlumuz olmadığından.
BAŞKAN – Önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
73’üncü maddenin
(I) bendinin (2) numaralı alt bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin I bendinin 2 numaralı alt
bendinde yer alan “denetmen yardımcısı” ibaresinin “denetmen veya uzman
yardımcısı” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah
Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 73 üncü maddenin “I” fıkrasının 2)
inci bendinin sonuna “ve 3. sırasına ‘Sosyal Güvenlik Başkanı’ ibaresinden
sonra gelmek üzere ‘Birinci sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç yılını
dolduranlar’” ibaresi ile aşağıdaki ibarenin eklenmesini teklif ederiz.
Aytuğ Atıcı Özgür Özel Bülent Kuşoğlu
Mersin Manisa Ankara
Celal
Dinçer Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İstanbul
“Bununla birlikte 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun eki I
Sayılı “Hizmet Sınıfları İtibariyle Unvan veya Aylık Alınan Derecelere Göre Ek
Göstergeler” cetvelinin “III. SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI” bölümü aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir”, VIII Mülki İdare Amirliği Özel Hizmet tazminatı
bölümünün (c) bendine “Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç yılını
dolduranlar” ibaresi eklenmiştir.
III- SAĞLIK
HİZMETLERİ SINIFI
a) Uzman Tabip,
Tabip, Diş Hekimi, Eczacı, Uzman Veteriner Hekim 1 5400
Veteriner Hekim,
Biyolog, Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen 2 4500
dallarda uzmanlık belgesi
alanlar veya bu dallarda uzmanlık unvanını 3 3300
doktora aşaması ile
kazanmış bulunanlar 4 2400
5 1950
6 1725
7 1425
8 1275
b) Diğer sağlık
bilimleri lisansiyerleri 1 4500
2 3300
3 2400
4 2250
5 1800
6 1650
7 1350
8 1200
c) Kadroları bu
sınıfa dahil olup da yukarıda sayılanlar dışında
kalanlardan;
1. Yüksek öğrenim görenler 1 3300
2 2400
3 1650
4 1200
2. Diğerleri 1 2250
2 1650
3 1200
4 975
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (l) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Enver Erdem
Konya Manisa Elâzığ
Mehmet Günal Oktay Vural S. Nevzat Korkmaz
Antalya İzmir Isparta
Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
“2) 657 sayılı Kanunun Eki (1) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin “I-
Genel İdare Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (h) bendinde yer alan “denetmen
yardımcısı” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya uzman yardımcısı” ibaresi
eklenmiş, “IV- Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı” bölümünün “(b) Öğretmen ve
diğer personel” bendi ile “V- Avukatlık Hizmetleri Sınıfı” ve “VII- Emniyet
Hizmetleri Sınıfı” bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, “VIII- Mülki İdare
Amirliği Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (b) bendine “Birinci Sınıf Mülki İdare
Amirliğinde 3 yılını dolduranlar” ibaresi eklenmiş. Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 3 üncü sırasında yer
alan “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı” ibaresinden sonra gelmek üzere “Birinci
Sınıf Mülki İdare Amirliğinde 3 yılını dolduranlar” ibaresi eklenmiş. 7 nci sırasında yer alan “Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Daire Başkanı,” ibaresi “Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı Daire Başkanı,” şeklinde değiştirilmiş, Mülki İdare Amirliği Özel
Hizmet Tazminatı bölümünün (c) bendine “Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliğinde 3
yılını dolduranlar” ibaresi eklenmiştir.
“IV- EĞİTİM VE
ÖĞRETİM HİZMETLERİ SINIFI
‘b) Öğretmen ve
diğer personel 1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8 850”
“V- AVUKATLIK
HİZMETLERİ SINIFI
Kadroları bu
sınıfa dahil olanlardan 1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8 850”
“VII- EMNİYET
HİZMETLERİ SINIFI
a) Emniyet Genel
Müdürü 1 7000
b) Emniyet Genel
Müdür Yardımcıları, Teftiş 1 6000
Kurulu Başkanı,
Polis Akademisi Başkanı,
Ankara, İstanbul
ve İzmir İl Emniyet Müdürleri
c) Daire Başkanları,I.Hukuk 1 5000
Müşaviri ile
Diğer Birinci Sınıf Emniyet Müdürleri,
d) Kadroları bu
sınıfa dahil olup da Emniyet Müdürü 1 4000
veya Emniyet Amiri
sıfatını kazanmış olanlar 2 3600
3 3000
4 2200
e) Başkomiser, Komiser, Komiser Yardımcısı
ve Polis Memurlarından;
aa) Yüksek
öğrenimliler 1 3600
2 3000
3 2200
4 1600
5 1300
6 1150
7 950
8 850”
bb) Diğerleri 1 3000
2 2200
3 1600
4 1300
5 1200
6 1100
7 900
8 800”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin (l) bendinin
2 no.lu alt bendiyle ilgili verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Tekrar
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Madde ile 657
sayılı Kanun’un eki, ek gösterge ve makam tazminatı cetvelinde değişiklik
yapılmaktadır. Özellikle memuriyetten gelen arkadaşlarım çok iyi bilirler,
memurlar için ek gösterge çok önemlidir. Gerek çalışırken alınan maaşta gerekse
emekli aylığında ek göstergenin yüksekliğine göre önemli farklılıklar
oluşmaktadır.
Bu kapsamda,
memurlar için 3600 ek gösterge kritik eşiklerden biridir. 3600 ek göstergenin
özellikle emekli aylığına önemli yansıması bulunmaktadır. Mevcut
hükümlere göre tabip, diş hekimi, veteriner hekim, eczacı, biyolog, mühendis,
mimar, şehir plancısı, bölge plancısı ve astsubaylar ile kariyer meslekleri
olarak adlandırılan uzman, müfettiş, denetçi, murakıp, kontrolör, iç denetçi,
aktüer ve Dışişleri meslek mensupları birinci derece kadroya geldikleri zaman
3600 ek göstergeyi almakta, bu göstergenin karşılığı ödeme, zam ve tazminatlara
hak kazanmaktadır. Buna karşılık, kamu avukatları ve hukukçuları 3600 ek
gösterge alamamaktadır. Adalet sisteminin savunma ayağının temsilcileri olan
kamu avukat ve hukukçuları ile meslektaşları olan hâkim ve savcıların ek
göstergeleri arasındaki uçurum her geçen yıl büyümüştür.
Her ikisi de
adaletin tecellisine katkı veren kamu çalışanları arasındaki bu durum mesleki motivasyonu olumsuz etkilediği gibi hakkaniyete de aykırılık
oluşturmaktadır. Kamuda çalışan avukatlar ve hukukçularla diğer kariyer meslek
mensupları arasında da adaletsiz bir durum meydana gelmiştir. Kamunun hak ve
menfaatlerini korumak için her türlü fedakârlıkta bulunarak azimle çalışan kamu
avukatlarının ve hukukçularının içinde bulundukları mali sıkıntılarının
giderilmesi, görevde kalıcılığın temini ve hizmet verimliliğinin artırılmasına
da katkı sağlayacaktır. Bu nedenlerle, kamu avukatları ve hukukçularına 3600 ek
gösterge mutlaka verilmelidir.
Öğretmenlerimiz
de 1’inci derece kadroya geldiklerinde 3600 ek göstergeyi alamamaktadır.
Öğretmenler, AKP döneminde yoksullaşmış, kamu çalışanları arasında en düşük
ücreti alan kesim olmuştur. 666 sayılı KHK ile memur maaşlarında yapılan
iyileştirmelerden öğretmenlerimiz maalesef yararlanamamıştır. Öğretmenlerimizin
aylık ve ek ders ücretleri insanca bir hayat sürmeleri için yeterli değildir.
Çalışırken geçimini sağlamakta zorlanan öğretmenler, emeklilikte ise sefalete
mahkûm edilmektedir. Kendi ailelerinin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmekten
uzak kalmış öğretmenlerin bugünkü ekonomik şartlar altında görevlerini
layıkıyla yapmalarını beklemek insaflı bir yaklaşım değildir. Öğretmenlerimiz de
1’inci derece kadroya geldiklerinde 3600 ek göstergeyi almalıdır.
Diğer taraftan,
yüz binlerce öğretmen adayımız, atamayı beklemekte, yıllardır atanamamaktan
dolayı bunalıma girmektedir. Kim ne derse desin ülkemizde ciddi bir öğretmen
açığı vardır; o nedenle, yeni öğretmen kadroları açılarak atamayı bekleyen
öğretmenlerimiz bu kadrolara atanmalıdır. Eğitim sistemimizin sorunlarını ve
öğretmenlerimizin sıkıntılarını mutlaka bitirmek durumundayız.
Ek gösterge
artışı bekleyen bir diğer kesim polislerimizdir. Polislerimiz, üniversite
mezunu olmanın ötesinde yüksek lisans öğrenimi ve doktora yapmış olsalar bile
3600 ek göstergeyi alamamaktadır. Tamamına yakını yüksek
öğrenimli olan polislerimiz 3600 ek göstergeyi haklı olarak istiyor.
Sayın Başbakanın polisin özlük haklarıyla ilgili altı yıl önce verdiği söz
yerine getirilmediği gibi, AKP Hükûmetinin “eşit işe eşit ücret” adını verdiği
yaptığı düzenlemede emniyet teşkilatı personeli açıkça görmezden gelinmiştir.
Polis, emekli olunca maaşı yarıya düşüyor; bu yüzden, yaş haddine kadar
çalışmak zorunda kalıyor. Emekli polislerimiz şiddetli geçim sıkıntısı çekiyor.
Türk polisinin ek göstergeleri mutlaka 3600’e yükseltilmelidir. Çalışma
süreleri ve fazla mesaileri yeniden düzenlenmelidir. Polisin hem çalışma süresi
hem de çalışma şartları dünya standartlarına kavuşturulmalıdır.
Önergemize destek
vermenizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73
üncü maddenin “I” fıkrasının 2) inci bendinin sonuna
“ve 3. sırasına ‘Sosyal Güvenlik Başkanı’ ibaresinden sonra gelmek üzere
‘Birinci sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç yılını dolduranlar’” ibaresi ile
aşağıdaki ibarenin eklenmesini teklif ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul) ve arkadaşları
“Bununla birlikte 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun eki I
Sayılı “Hizmet Sınıfları İtibariyle Unvan veya Aylık Alınan Derecelere Göre Ek
Göstergeler” cetvelinin “III. SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI” bölümü aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir”, VIII Mülki İdare Amirliği Özel Hizmet tazminatı bölümünün
(c) bendine “Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliğinde üç yılını dolduranlar”
ibaresi eklenmiştir.
III- SAĞLIK
HİZMETLERİ SINIFI
a) Uzman Tabip,
Tabip, Diş Hekimi, Eczacı, Uzman Veteriner Hekim 1 5400
Veteriner Hekim,
Biyolog, Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen 2 4500
dallarda uzmanlık belgesi
alanlar veya bu dallarda uzmanlık unvanını 3 3300
doktora aşaması ile
kazanmış bulunanlar 4 2400
5 1950
6 1725
7 1425
8 1275
b) Diğer sağlık
bilimleri lisansiyerleri 1 4500
2 3300
3 2400
4 2250
5 1800
6 1650
7 1350
8 1200
c) Kadroları bu
sınıfa dahil olup da yukarıda sayılanlar dışında
kalanlardan;
1. Yüksek öğrenim görenler 1 3300
2 2400
3 1650
4 1200
2. Diğerleri 1 2250
2 1650
3 1200
4 975
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 73’üncü
maddesinin (l) fıkrasının (2)’nci bendi üzerine
verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Gözünü performans bürümemiş,
her şeyi paradan ibaret görmeyen, alın terine saygılı milletvekillerini
saygıyla selamlıyor, “Bir gün adaletle yönetmek, altmış yıl ibadetten
hayırlıdır.” diyerek sözlerime başlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu maddede biz herhangi bir şeyi değiştirin demiyoruz yani sizin
söylediğiniz bir şeyi değiştirin demiyoruz, sadece bazı eklemeler yapıyoruz.
Yani siz bir şeyler düşünmüşsünüz, bazı güzellikler yapmışsınız bu maddede, biz
de diyoruz ki bunu biraz daha genişletelim. Umarım bu önergeyi kabul etmezsiniz,
inşallah “hayır” dersiniz. “Hayır” dediğiniz zaman çok geniş bir halk kitlesini
küstürmüş olacaksınız. Bu da yani, evet, onlar için üzüleceğiz ama
üzülmesinler, bizim iktidarımızda biz bunları derhâl en acil şekilde onlara
vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Kim bu
küstüreceğiniz kesim? Küstüreceğiniz kesim: Bir, sizi muayene eden tabipler. İki, dişlerinize bakan, sizi acıdan kurtaran diş tabipleri. Üç,
en yakınınızda bulunan sağlık çalışanı olan eczacılar. Dört, dağ taş demeden,
dere tepe demeden koşarak hayvanlarınızın sağlığını iyileştiren, hastalıklarını
iyileştiren veteriner hekimler. Başka kim var? Sizin haberiniz bile olmadan
çeşitli biyolojik işlemleri yaparak yaşamınızı kolaylaştıran biyologlar.
Kısacası bütün sağlıkçılar şu hazırlamış olduğumuz, şu görmüş olduğunuz ek
gösterge tablosu ile bir şekilde maaşlarına, gelirlerine katkı yapıyor bu
önerge. Şimdi, hadi, gelin, bu önergeye “hayır” deyin bakalım. Hakikaten bu
sefer biraz köşeye sıkıştınız. Bu önergeye “hayır” derseniz insanlar size
kızacaklar ve gerçekten sıkıntı yaşayacaksınız, onu da şimdiden söyleyeyim.
Şimdi, biz bu
teklif ile, bu önerge ile ne yapıyoruz? Bu saydığımız
sağlık emekçilerine, sadece sağlık emekçileri değil aslında, her zaman risk
altında çalışan mülki amirlere de bazı ek ödemeler yapıyoruz, onların
yaşamlarını kolaylaştıracak bazı gelir arttırıcı işlemler yapıyoruz. Hem de
nasıl yapıyoruz biliyor musunuz? Sizin yaptığınız insafsızca düzenlemelerin
aksine, bu insanların emekliliğine de yansıyacak şekilde düzenlemeler
yapıyoruz. Çünkü biz sadece insanları yarıştırmak için değil, göstergelere de
yansıtarak yani emekliliklerine de yansıtacak şekilde bir düzenleme yapıyoruz
yani onların insanca yaşamalarını sağlamaya çalışıyoruz. Peki, sizin bugüne
kadar yaptığınız düzenlemelerde, yaptığınız ücret artımlarında kullandığınız
yöntem nedir? Kullandığınız yöntemin adı performanstır yani insanı insana
kırdıran, insanı insanlıktan çıkaran, sanki bir makineymiş gibi çalıştıran bir
sistemle insanların çalışmasını istiyorsunuz. Evet, çok çalışmamız gerekiyor,
bütün Türkiye’nin çok çalışması gerekiyor ama insanları muhtaç ederek onları
çok çalışmaya zorlarsanız bir şekilde bir yerden patlak verecektir ve daha da
kötüsü bu patlak veriş o ana değil, uzun yıllara da sirayet edecektir. Nasıl?
Sağlıktan bir örnek vereyim. Sağlık işi bir ekip işidir yani doktor, hemşire,
sağlık memuru, diğer bütün çalışanlar bir hastaya ekip olarak hizmet ederler.
Laborantıyla, röntgen teknisyeniyle, uzmanıyla, her şekliyle bir ekip olarak
hizmet ederler ama performans sistemi yani sizin çok beğendiğiniz ve övdüğünüz
sistem geldiğinde bu ekip ruhu kayboluyor, bunun yerine rakip ruhu geliyor.
Bizler eskiden hasta gelmesin diye dua ederdik, insanlar hasta olmasın diye
koruyucu sağlık hizmetlerine önem verirdik ama şimdi sizin getirdiğiniz bu
sistemle insanlar “Allah’ım ne olur bana hasta gönder de evime ekmek
götüreyim.” noktasına gelmiş olacaklar. Bunun ilerideki bedellerini hem siz hem
çocuklarınız hem de torunlarınız ödeyecek.
İyi düşünmenizi
diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin I bendinin 2 numaralı alt
bendinde yer alan “denetmen yardımcısı” ibaresinin “denetmen veya uzman
yardımcısı” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile aynı hizmet sınıfında yer alan denetmen ve uzman yardımcılarının
birlikte değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(m) bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (m) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Mehmet
Günal
Kütahya Elazığ Antalya
Hasan
Hüseyin Türkoğlu
Osmaniye
“m) 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra
Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin
dördüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Bakanlık kadro ve
pozisyonlarında çalışan personelden” ibaresi “Bakanlık kadro ve pozisyonlarında
çalıştırılan personelden” şeklinde değiştirilmiştir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir, birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
73. Maddesinin m fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah
Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip Kaplan
Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya
Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Kadir Gökmen Öğüt Aytuğ Atıcı Özgür Özel
İstanbul Mersin Manisa
Süleyman
Çelebi
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)- Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Süleyman Çelebi.
BAŞKAN – Sayın
Süleyman Çelebi, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bizler bu
milletin vekilleri olarak, günlerdir, sabah-akşam demeden, yamalı yasalarımızla
uğraşmaya mahkûm bırakılıyoruz. Bu yama kanunlarla hukukun temel ilkelerini yok
ediyorsunuz. Toplumu ilgilendiren bu önemli yasaları bütünlükten yoksun bir
şekilde ele alırken köklü çözümler üretmekten kaçındığınız gibi, toplumun
sorunlarına sahici çözümler de üretemiyorsunuz. Bürokrasinin yasaları formalite
icabı Mecliste görüşülüyor, birçok önerimiz dikkate alınmıyor. Bu torbada,
adaletsizliğin, eşitsizliğin göstergesi birçok düzenleme var. AKP’nin seçim
politikaları çerçevesinde, kendi keyfine, bürokratların keyfine göre kadro
veriyor, düzenleme yapıyor, sınavlar açıyor. Darbe döneminde bedel ödeyen, mal
varlıklarına el konulan vakıf ve derneklerin hakları ne yazık ki iade
edilmiyor. Darbe karşıtlığı üzerinde politika yürüten Hükûmet, darbeyi sadece
28 Şubattan ibaret sanıyor. 12 Eylül askerî darbesini bu halk unutmadı. Hâlâ
daha 12 Eylül askerî darbesinin etkileri, yasaları, kurumları, yasakları
duruyor. Darbelere karşı olmak, darbe yasalarını, antidemokratik kurumlarını
ortadan kaldırmaktan geçer. Darbe karşıtlığı, gelmiş geçmiş bütün darbelere
karşı net bir tutum sergilemekten olur.
“12 Eylülde tüm
bedel ödeyenlerin haklarını iade edin.” diye burada ifade ettik, ne yazık ki
kabul görmedi. Darbelerle ve darbecilerle mücadele ancak özgürlükleri
geliştirmek ve demokrasiyi içselleştirmek, uygulamakla olur. AKP ancak darbe
dönemlerinde görülebilecek baskı, şiddet ve zulmü günlerdir sokaklarda
yaşatıyor. Bugün Vali “Halka alanları açıyoruz.” dedi. Vali tuzak mı kurdu,
tutuklamak istediklerini acaba Gezi Parkı’nda mı buluşturmak istiyor yani
burada ava mı çıkmıştır, sürek avına mı çıkmıştır? Bunun bir cevabının olması
gerekiyor. Demokratik kitle örgütleri, sendika temsilcileri, diğer meslek
örgütlerinin temsilcileri arabaya bindirildi ve gözetim altına alındı ve
sorgulanıyorlar ama diğer taraftan değerli arkadaşlarım, bugün bu süreç
yaşanırken, burada grup başkan vekilimizin yaptığı çağrı, bizim yaptığımız
çağrı hiçbir şekilde dikkate alınmıyor ve bu Meclis bu süreci seyrediyor. Ama
kimsenin bu parka girmeyeceğini herhâlde Vali düşündü sanırım, sonra tekrar
halka şiddet uygulayarak halkı oradan uzaklaştırdı. Parklar kamusal alanlardır.
Kamusal alan devletin açtığı değil, geri çekildiği alandır. “Polis benim, asker
benim” diyen zihniyet, bu halkın, bu gençlerin hayallerine, hayatlarına darbe
indirmiştir. Biz, Taksim’de, 1 Mayıslarda darbenin ta kendisini gördük;
şiddeti, baskıyı, zulmü gördük. Şimdi, her fırsatta çıkıp CHP’lilere “Siz
darbecisiniz.” diyenler birazcık samimi olsunlar. Kimin darbeden yana olduğunu,
kimin darbe kanunlarını hâlen uygulamaya koyduğunu bir kez daha ortaya koyalım.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanından bütün yöneticilerine, üyelerine,
darbenin en çok mağduru olmuş, bu konuda bedel ödemiş insanlarız, artık bu
darbe fobisinden AKP’nin bir an önce kurtulup gerçek gündeme dönmesini
istiyorum. Bu ülkede, demokrasiyi savunan, hukukun üstünlüğünü, Meclisin
iradesini tanıyan, darbelerin getirdiği antidemokratik yasalara karşı kanun
teklifi veren biziz. Hukuk tanımayan, ülkede faşizm rüzgârları estiren, 12
Eylülü aratmayan manzaraları yaratanlar yine sizlersiniz.
Şimdi soruyorum:
Kim gerçekten darbe karşıtı? AKP, yıllardır uyguladığı baskıcı politikalarla,
çıkarılan keyfî yasalarla, toplumu kışkırtıcı, ayrıştırıcı söylemlerle halkı
isyan noktasına getirmiştir. “Ağaçlarımız kesilmesin.” diye yükselen ses bir
orman gibi büyümüş, tüm dünyaya destan olmuştur.
Diğer bölümlerine
sıram geldiğinde devam edeceğim. Bu süreci bu akşam böyle tamamlamak istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile hâlihazırda “çalışan” ibaresi “bulunan” ibaresi ile
değiştirilmek istenmekte olup, yapılan değişikliğin maddenin biçimsel ve içerik
olarak bir katkısı olmayacağından, hatta eski düzenlemedeki ifadenin daha
açıklayıcı olması nedeniyle eski halinin muhafaza edilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (m)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
“m) 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner
Sermaye Verilmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının
birinci cümlesinde yer alan “Bakanlık kadro ve pozisyonlarında çalışan
personelden” ibaresi “Bakanlık kadro ve pozisyonlarında çalıştırılan
personelden” şeklinde değiştirilmiştir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin (m) bendi
üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle mübarek
ramazan ayınızı tebrik ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, maddenin 969 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’deki hâlinde yer
alan “Bakanlık kadro ve pozisyonlarında çalışan personelden…” ibaresi “Bakanlık
kadro ve pozisyonlarında bulunan personelden…” şeklinde değiştiriliyor Hükûmet
tarafından. Yani, “çalışan” kelimesi yerine “bulunan” kelimesi getiriliyor.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet neyle meşgul? Tarımın sorunlarına çözüm getireceğine
sahte müstahsil makbuzlarıyla sahte şirketler kurarak haksız tarımsal destek
alanları affediyor ve kanun hükmünde kararnamelerle bozduklarını yasaya
kavuşturmak için, deyim yerindeyse, debelenip duruyor. Meclisi lüzumsuz yere
meşgul ediyor yani Hükûmet abesle iştigal ediyor. Hükûmet, Anayasa Mahkemesiyle
dalga geçiyor; Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle âdeta dalga geçmektedir
ve aslında resmen milletle dalga geçilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, teklifte “çalışan” ibaresi yerine “bulunan” deniliyor ancak
AKP iktidarı döneminde bulunmayanları kısaca, vaktimin el verdiği sürece dile
getirmek istiyorum: AKP iktidarı döneminde tarımın millî gelire katkısı
düşmüştür. Tarımsal ihracatımız, tarımsal ithalatı karşılayamaz duruma
gelmiştir, buna bir çözüm bulunmuyor. Ekilen, işlenen tarımsal alanlar azalmış,
tarımda çalışan sayısı düşmüş, köyler boşalmıştır; buna bir çözüm getirilmiyor.
Çiftçimizin geliri her geçen yıl azalmış, çiftçimiz, köylümüz borç batağına
sürüklenmiş; buna bir çözüm bulunmuyor.
AKP döneminde
enflasyon yüzde 145 artarken, mazot, ilaç, gübre fiyatları ortalama 4-5 kat
artmış, pek çok ürün fiyatı neredeyse yerinde saymıştır. Bir taraftan
enflasyona, bir taraftan 4-5 kat artan girdi fiyatlarına ezdirilen çiftçi borç
batağına da saplanmıştır. Çiftçilerin bankalara olan borcu on yılda 530 milyon
liradan 39 milyar liraya ulaşmıştır. Çiftçilerin borcu on yılda tam 78 kat
artmıştır.
Yine tarımsal
ithalat, ihracatın önüne geçmiştir. 2002 yılında işlenen tarım alanı 23 milyon
hektar iken 2012 yılında 20,5 milyon hektara düşmüştür yani 2,5 milyon
hektarlık bir azalma vardır. Tarım Bakanı, “Türkiye’de tarım arazileri neden
boş? Çiftçi neden üretim yapamıyor?” gibi sorulara cevap bulacağına, gidip
Sudan’dan tarım arazisi kiralıyor. Vizyon sahibi AKP sayesinde üç yılda 3
milyar dolar canlı hayvan ve et ithalatı yapılmıştır. Türkiye tarihinde ilk kez
kurbanlık hayvan ithal etmiştir. Yine tarım ülkesi Türkiye sap ve samanı ithal eder
duruma gelmiştir. İki yılda Fransa’dan 250 milyon dolarlık canlı hayvan ve et
ithal eden Tarım Bakanı, Fransa tarafından tarım alanında Şövalye Liyakat
Nişanı almaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Manisa bitkisel ve hayvansal üretimiyle Türkiye’nin en önde,
ilk 3 sırasında yer alan illerimizden birisidir fakat başta Kula, Selendi,
Gördes, Demirci ve Köprübaşı ilçeleri olmak üzere Manisa’daki köylerimizin
büyük çoğunluğunda köy meralarının belirlenmemiş olması nedeniyle Manisa’da
hayvancılığın gelişmesi sekteye uğramaktadır. DAP ve GAP projesi kapsamındaki
iller, hayvansal üretimde destek kapsamına alınırken hayvansal üretim
bakımından 5’inci sırada olan Manisa, bu destek kapsamı dışında yer almıştır.
8-9 Mayıs 2013 tarihlerlinde dolu yağışı nedeniyle Alaşehir, Sarıgöl
ilçeleri ve Ahmetli-Gökkaya beldesindeki üzüm bağlarında büyük zararlar meydana
gelmiştir. Dolu yağışı Sarıgöl, Alaşehir ve Ahmetli ilçelerinde toplam 53 bin
dekar alanda etkili olmuş ve 2.800 çiftçinin bağlarında 110 milyon liralık hasar
meydana gelmiştir ve bu zararların karşılanacağı, bankalara olan borcun faizsiz
erteleneceği bizzat Tarım Bakanı tarafından söz verilmesine rağmen henüz bu
sözler yerine gelmemiştir.
Bu düşüncelerle
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.03
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin On
Birinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (m) bendi
üzerinde Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
yeter sayı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 73’üncü
maddesinin (m) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(n) bendinin (1) numaralı alt bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin (1) numaralı
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan Şanlı Sermin Balık Mustafa Moroğlu
Ankara Elâzığ İzmir
“1) “1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi
birisinden her ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından
yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak
sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar veya nafaka bağlanmış veya
nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç olmak kaydıyla, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilen 65 yaşını
doldurmuş Türk vatandaşlarına, muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (1.620)
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda
aylık bağlanır.
Birinci fıkra kapsamına girenlerden, her ne nam altında
olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde
kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için
belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden fazla olanlar ile
aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez
ve kendilerine aylık bağlanamaz.
65 yaşın tespitinde, doğum tarihlerinde yapılmış düzeltmeler
nazara alınmaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili
Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100
Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n)
bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu Mustafa Kalaycı Erkan Akçay
Kahramanmaraş Konya Manisa
Mehmet
Şandır Alim Işık
Mersin Kütahya
1) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“gelire sahip bulunmayan ve muhtaçlığını İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakıflarından” ibaresi “geliri bulunmayan ve muhtaçlığını il veya
ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından” şeklinde ve aynı fıkrada
geçen “300 gösterge” ibaresi “3300 gösterge” şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/n-1 maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kazım
Kurt Mustafa Moroğlu
İstanbul Eskişehir İzmir
Hülya Güven Aytuğ Atıcı Süleyman Çelebi
İzmir Mersin İstanbul
Kadir
Gökmen Öğüt Sakine
Öz
İstanbul Manisa
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi tekrar saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Daha önce teravih
namazına giden arkadaşlar vardı, deminki konuşmamın devamı... O nedenle de
teravih namazını kılan arkadaşlarımızın namazlarını Allah kabul etsin diyorum.
Devam ediyorum oradan.
Halk, AKP
Hükûmetinin yaratmak istediği korku toplumu korkularını yenmiştir artık. Halkın
sesinden korkanlar şiddete, zulme başvursalar da artık korkmak yok. Gençlerimiz
korkularını mizah ile yaratıcı direnişleriyle aştılar. Artık korku çanları
başkaları için çalmaktadır. İstanbul’da haftalardır yaşanan gazlı, TOMA’lı polis şiddeti, iki gün önce anayasal haklarını
kullanmak için toplanan insanlara karşı satırlı, sopalı magandalarla başka bir
boyuta ulaştı. Sanırım, artık tutamadıkları yüzde 50 meydanlarda, hem da
satırlarıyla, palasıyla… Elinde karanfil olanlara tahammül edemeyenler
satırlara, sopalara tüm sokakları açtılar. Şimdi, adalet bunun neresinde?
Bugün, Vali dalga
geçer gibi parkı aç-kapa yaptı. Bari, parka
giremeyecek olan halkı açıklasın, bir de girme genelgesi yayımlasın. Artık bu kadarı da rezalet. Gözaltına alınanlar, AKP’nin
yağma ve talan politikasına direnenlerdir. Hepsinin bu anlamda ve bu akşam
gözaltına alınan herkesin bir kez daha ivedilikle serbest kalmasını buradan
diliyorum.
Onlarca kişi Gezi
direnişine destek verdikleri için, tweet attıkları
için, şarkı yazdıkları için içerideyken eli satırlı magandalar serbest
bırakıldı. İşte, AKP’nin yarattığı adalet: satırlarla vuranlar dışarıda,
satırlarca yazanlar içeride. Gezi direnişçileri, özgürlüğü için yaşayan
gazetecilerimiz, milletvekillerimiz, yıllarca nasıl bir Türkiye istediklerini
satır satır anlattılar, şimdi, kalemleriyle satırları
yazanlara satırlarıyla saldırıyorlar.
Bu ülke Maraş’ı,
Çorum’u, Sivas’ı gördü. Satırları, yangınları gördü. Yeni bir nesil, gencecik
çocuklarımız iki gün önce Maraş’ı, Çorum’u yaratan zihniyetlerin satırlarıyla
tanıştı. Gençlerimiz Maraş’la, Sivas’la, Çorum’la bir kez daha tanıştı.
Başbakanımız, “Polisimiz destan yazdı.” demişti. Evet, Gezi direnişinde Abdullah
Cömert’in, Ethem Sarısülük’ün, Mehmet Ayvalıtaş’ın, canlarımızın üstünde destan yazdılar. Yeni
destanları satırlı, sopalı magandalar mı yazacak, bunu hep beraber göreceğiz.
Ülkemiz yangın
yeri, biz torbaya sıkıştırılan yasaları görüşüyoruz. Başbakan bir açılışta aynı
sözleri söylemeye devam ediyor. Burada yasal şiddet uygulanıyor. İki gün önce
37 yaşındaki polis memuru Erol Benzer, Çeşme Adliyesi önünde hayatına son
verdi. Genç polis, demokrasi, adalet ve özgürlük hakları için intihar ettiğini
yazdı. İntihar etmeden önce Facebook sayfasında şu notu paylaştı: “Polisin de
adalete, insan gibi yaşamaya ve insan gibi çalışmaya hakkı olduğunun farkına
varılması ve ‘Demokrasi adına daha fazla polis yaşamına son vermesin, bu son
olsun’ diye İzmir-Çeşme Adliyesi önünde kendimi şehit ediyorum. Umarım işe
yarar, sesimiz duyulur, siz geride kalan meslektaşlarım hak ettiği özgürlük
haklarına ve insan hakları ile insani koşullarda yaşayıp çalışma şartlarına
kavuşursunuz!” diye çok net mesaj verdi.
İşte böyle
çalıştırdığınız, böyle zorladığınız, böylesine üzerinde baskı kurduğunuz ve
onların da artık yaşam ve çalışma koşullarını ne hâle dönüştürdüğünüz bir
süreci yaşıyoruz. Otoriter ve baskıcı zihin yapınız, çıkardığınız yasalara da
yansıyor. Bu yasalar kaptı kaçtı yasalardır, bu yasalar demokrasiyi katleden
yasalardır, bu yasalar hukuku katleden ve işlemez hâle getiren yasalardır.
Bundan sonraki bölümde diğer kısma devam edeceğim.
Hepinizi bir kez
daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
(Başkanlık Devanı
Kâtip Üyesi Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz, yerini Başkanlık Divanı
Kâtip Üyesi Tokat Milletvekili Dilek Yüksel’e bıraktı.)
Sayın
milletvekilleri, Başkanlık Divanı’na seçilen Tokat Milletvekili Dilek Yüksel
hanımefendiyi tebrik ediyor, başarılar diliyorum. (Alkışlar)
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin
(1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş) ve arkadaşları
1) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç,
Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “gelire sahip bulunmayan ve muhtaçlığını
İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından” ibaresi “geliri
bulunmayan ve muhtaçlığını il veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarından” şeklinde ve aynı fıkrada geçen “300 gösterge” ibaresi “3300
gösterge” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (n) fıkrasının (1)’inci
bendi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, insan ömrü içinde yaşlılık kaçınılmaz ve geri dönüşü olmayan
bir süreçtir. Dünya Sağlık Örgütü yaşlanmayı kronolojik olarak üç bölüme
ayırmıştır: Orta yaşlılar, yaşlılar, ileri derecede yaşlılar olarak kabul
edilmektedir.
Gerek dünya
gerekse de ülkemizde yaşlı nüfus giderek artmaktadır, yapılan tüm istatistikler
de bunu göstermektedir. Bu nedenle, gençler için yapılan yatırımlar kadar
ülkemizde yaşlı nüfus için de yatırım yapılması ve maaşlarının mutlaka
artırılması gerekmektedir. Yani, ülkemizde bir taraftan gençlik merkezleri
açarken diğer taraftan da yaşlılar için yeni merkezler açılmalıdır.
Ayrıca, tüm dünya
üzerinde bilimsel ve teknolojik gelişmelerin artması, erken dönem teşhis ve
tedavi yöntemlerinin yaygınlaşması insan ömrünü uzatmış durumdadır. Bu durum da
göz önünde bulundurularak ülkemizde yapılan hemen hemen tüm çalışmalar
gelecekte yaşlı nüfusun artacağı düşünülerek yapılmalıdır. Yaşlı nüfusun kalan
ömrünü daha iyi şartlarda ve rahat bir şekilde geçirmesi sağlanmalıdır. Elbette
bu imkân da maaşlarının artırılması ve onlara sağlanan imkânlarla eş
değerdedir.
Ülkemizde yaşlı
nüfusun en büyük problemlerinin başında aile yapısında veya toplum üzerinde
ortaya çıkan sorunlar gelmektedir. Her geçen gün ağırlaşan ekonomik şartlar
nedeniyle ülkemizde geniş aile yapısından çekirdek aile yapısına doğru
gidilmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde çekirdek aile yapısı mevcut Hükûmet
döneminde neredeyse bir hükûmet politikası hâline gelmiş ve desteklenmiş
durumdadır. Bu anlayış, Hükûmet tarafından yapılan çalışmalarda da
görülmektedir. TOKİ tarafından yapılan konutlarda anne, baba, çocuklar ve
ailenin yaşlı fertlerinin bir arada yaşaması mümkün değildir çünkü çok küçük
daireler olarak düşünülmekte ve imalatları bu şekilde yapılmaktadır. Bu durumda
evin yaşlı kişi ve kişileri de huzurevine gitmek ya da tek başına ayrı bir evde
yaşamak zorunda kalmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde 2022 sayılı 65 Yaşını
Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması
Hakkında Kanun yaşlılarımız açısından çok büyük bir önem taşımaktadır. Devlet
tarafından ödenen yaşlılık maaşları yeniden gözden geçirilerek artırılmalıdır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak yaşlılarımıza yönelik yapılacak her türlü
iyileştirmeye ve güzelliklere destek vermeye hazır olduğumuzu da buradan
belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde son on bir yılda yaşlı nüfusa yönelik önemli
adımlar maalesef henüz atılmış değildir. Her seferinde Türkiye nüfusunun
yaşlanacağından bahseden Hükûmet yetkilileri, çocuk sayısını artırmaya yönelik
söylemlerin dışında bir türlü bunun dışına çıkamamıştır. Bugün ülkemizde yaşlı
hastalıklarının -geriatri- yaygın bir şekilde planlanmaması büyük bir
eksikliktir. Yaşlı nüfusumuzun ekonomik ve sosyal pek çok konuda sorunu
bulunmaktadır. Bu sorunlar öncelikle ele alınmalı ve çözüm yoluna gidilmelidir.
Çekirdek aile yerine 1980’li yıllarda olduğu gibi geniş aile yaşamı
özendirilmeli ve teşvik edilmelidir. Yaşlı nüfusuyla birlikte yaşayan geniş
aile grupları maddi anlamda devlet tarafından desteklenmelidir. Ülkemizde evde
bakım hizmetleri yeniden ele alınmalı ve kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır. Yaşlı
bakımı açısından evde bakım hizmetleri de büyük önem taşımaktadır.
Bu vesileyle
değişiklik önergemizin kabulünü diler, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin (1) numaralı
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan Şanlı Sermin Balık Mustafa Moroğlu
Ankara Elâzığ İzmir
“1) “1 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birisinden her
ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile
uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken
bir işte çalışanlar veya nafaka bağlanmış veya nafaka bağlanması mümkün olanlar
hariç olmak kaydıyla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından
muhtaç olduğuna karar verilen 65 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına,
muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (1.620) gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda aylık bağlanır.
Birinci fıkra kapsamına girenlerden, her ne nam altında olursa
olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi
başına düşen ortalama aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için belirlenmiş
olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden fazla olanlar ile aynı
tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez ve
kendilerine aylık bağlanamaz.
65 yaşın
tespitinde, doğum tarihlerinde yapılmış düzeltmeler nazara alınmaz.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Kabul ediyoruz Başkanım.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile 2022
sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin kapsamının genişletilmesi
amaçlanmıştır. Muhtaçlık sınırını yeniden düzenleyen değişiklik ile de hane
yaklaşımı getirildiğinden hane içinde kişi başına düşen gelir dikkate alınarak
muhtaçlık durumunun tespit edilmesi ve bu sayede Kanunun sağlıklı bir şekilde
uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Sayın Başkan, bir hususun tutanaklara girmesi açısından ifade
ediyorum. Diğer siyasi partilerin bunda imzası var, bizim imzamız yok çünkü
bizim asıl amacımız bu konuda muhtaçlık aylığının artırılmasına yönelik
önergeydi, reddedildi. Bu, sadece gelir tesisinin artırılmasıyla ilgili
husustur. O bakımdan bunun özellikle tutanaklara girmesini arz ediyorum. Ama bu
önergeye evet diyeceğiz.
BAŞKAN – Tamam,
teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Yeni madde
ihdasına dair iki adet önerge vardır.
Malumları olduğu
üzere, önerge, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan ancak tasarı ve teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre, yeni bir madde olarak
görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşmeler açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle,
önergeyi okutup komisyona soracağım, komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım, komisyonun salt
çoğunlukla katılmadığı önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin 1 numaralı alt
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (2) numaralı alt bendin eklenmesini ve
diğer alt bendin numarasının teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan
Şanlı Sermin
Balık
Ankara Elâzığ
“2) 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- 65
yaşını doldurmamış olmasının yanı sıra;
a) Başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek
şekilde engelli olduklarını ilgili mevzuatı çerçevesinde alınacak sağlık kurulu
raporu ile kanıtlayan, 18 yaşını dolduran Türk vatandaşı engellilerden; sosyal
güvenlik kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam altında olursa olsun bir
gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları
açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar veya
nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç olmak üzere,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar
verilenlere muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (4.860) gösterge rakamının
memur aylık katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda,
b) İlgili mevzuatı çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile
engelli olduklarını kanıtlayan, 18 yaşını dolduran ve talebine rağmen Türkiye
İş Kurumu tarafından işe yerleştirilememiş olan Türk vatandaşlarından; sosyal
güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden her ne nam altında olursa olsun bir
gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları
açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar veya
nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç olmak üzere,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar
verilenlere muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe (3.240) gösterge rakamının
memur aylık katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda,
aylık bağlanır.
Nafaka bağlanan veya nafaka bağlanması mümkün olanlar ile sosyal
güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden her ne nam altında olursa olsun gelir
veya aylık hakkından yararlanan durumunda ya da uzun vadeli sigorta kolları
açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışan durumunda
kendisine bakmakla yükümlü bir yakını bulunan engelli çocuklar hariç olmak
kaydıyla; Türk vatandaşı olan, 18 yaşını tamamlamamış ve ilgili mevzuatı
çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile engelli oldukları kanıtlanmış
durumundaki engelli yakınlarının bakımını üstlenen Türk vatandaşlarından, her
ne nam altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle
hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler
için belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden daha az olan
ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar
verilenlere muhtaçlık hali devam ettiği müddetçe ve bakım ilişkisini fiilen
gerçekleştirmeleri kaydıyla, (3.240) gösterge rakamının memur aylık katsayısı
ile çarpımından bulunacak tutarda aylık bağlanır.
Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamına giren engellilerden
veya ikinci fıkra gereğince aylık bağlanacak engelli yakınlarından, her ne nam
altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane
içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, 16 yaşından büyükler için
belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden fazla olanlar ile
aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez
ve kendilerine aylık bağlanamaz.
65 yaşın
doldurulmasından önce bu madde hükümlerine göre bağlanmış olan aylıkların aynı
şekilde ödenmesine devam olunur. Bu Kanunun 1 inci maddesine göre aylık
bağlananlardan başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek kadar
engelli olduklarını ilgili mevzuatına göre alacakları sağlık kurulu raporu ile
kanıtlayanlara da birinci fıkranın (a) bendine göre aylık bağlanır. Aylık
bağlanmasına esas teşkil eden engellilik oranı değişen kişilerin aylıkları
durumlarına göre yeniden tespit olunur. Engellilik oranı, bu Kanuna göre aylık
bağlanması gereken oranın altına düşen kişiler ile üçüncü fıkrada belirtilen
aylık ortalama gelir tutarından fazla gelir elde etmeye başlayan kişilerin
aylıkları kesilir.
İkinci fıkra
kapsamına giren 18 yaşından küçük engelliler, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendi kapsamına girenlere
ilişkin hükümler çerçevesinde genel sağlık sigortasından yararlandırılır. Bu
engellilerin bakımı amacıyla ikinci fıkraya göre aylık bağlanacak kişilerden
genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar
5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında kabul edilir.
Birinci fıkra hükümlerine göre aylık almaya hak kazanacak şekilde
engelli olduğunu belgeleyen ve herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan yetim
olarak aylık veya gelir almakta olan çocuklardan bu kurumlardan aldıkları aylık
veya gelir toplamı tutarları, bu madde gereğince durumlarına göre ödenebilecek
tutardan daha az olanlara; aradaki fark ilgili sosyal güvenlik kurumu
tarafından (birden fazla sosyal güvenlik kurumundan aylık veya gelir alanlar
için yalnızca tercih edecekleri bir sosyal güvenlik kurumu tarafından) ödenir
ve bu şekilde ödenen tutarlar Hazineden tahsil edilir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Akif Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, biraz önce, 1976
yılında kabul edilmiş olan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve
Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’da değişiklik
yapan bir önergeyi kabul ettik. Şimdi aynı kanunda bir başka değişikliği
öngören ve yeni madde ihdası niteliğindeki bir konuyu görüşüyoruz. Ancak bu
konuyu görüşürken, 65 yaşın üzerindeki vatandaşlara bağlanan aylık miktarında
birtakım iyileştirmeleri görüşürken bu sistemi, sosyal güvenlik sistemini,
sosyal dayanışma sistemini, sosyal koruma sistemini ve Hükûmetin bu sisteme
bakışını zamanın izin verdiği ölçüde irdelemek istiyorum.
2022 sayılı Kanun
yani 65 yaşın üzerinde olup da muhtaç, güçsüz ve kimsesiz olan vatandaşlara
aylık bağlanması hakkındaki kanun cumhuriyet tarihinin en önemli kanunlarından
birisidir, 1976 yılında çıkarılmıştır. Dönemin Başbakanı Sayın Süleyman
Demirel’i burada şükranla anıyorum.
Kanun şöyle bir yaklaşımı getirmiştir: Eğer vatandaş 65 yaşın
üzerindeyse, kendisine kanunen bakmakla yükümlü herhangi bir kimse yok ise,
kendisine nafaka bağlanmamış veya nafaka bağlanma imkânı yok ise ve sosyal
güvenlik kurumlarının herhangi birinden, hangi nam ve isim altında olursa
olsun, herhangi bir gelir elde etmiyor ise ve bu vatandaşın muhtaç olduğunu
ilgili sosyal dayanışma vakıfları belgeliyor ise bu vatandaşa kanunun öngördüğü
bir rakam aylık olarak ödenir. Görüldüğü gibi
dönemi için yani 1970’li yıllar için son derece ileri sayılabilecek bir
düzenleme ancak sosyal devletin, sosyal koruma sisteminin, sosyal dayanışma
sisteminin ulaştığı seviye ve gelişmeler dikkate alındığında onun gerisinde
kalmış olan bir sistem. Neden? Çünkü, nafaka esasına
dayanmış yani kişinin o kişiye bakacak olan bir yakını var ise, nafaka bağlanma
imkânı var ise ona bu kanuna göre herhangi bir şekilde maaş bağlanamaz.
İnsanlığın
tarihine baktığımızda, insanlığın tarihinde iki tür hak grubu olduğunu
görüyoruz. Birinci grup, sivil güvenceler olarak isimlendirebileceğimiz bireyin
hak ve özgürlüklerini düzenleyen ve bu çerçevede onu hukuk devleti veya hukukun
üstünlüğü ilkesi çerçevesinde güvence altına alan ve bu sayede mülkiyeti ve
kişinin geleceğini, özgürlüğünü, bütün hayatını güvence altına alan güvenceler.
Bu, birinci grubu oluşturuyor.
İkinci grup
güvenceler ise sosyal güvenceler olarak isimlendirebileceğimiz ve kişinin
yaşamında karşılaşabileceği birtakım risklere karşı onu güvence altına alan, onu
sigortalayan güvenceler. Hastalık, kaza ve benzeri riskler yani önceden
planlanması mümkün olmayan, önceden görülmesi, tahmin edilmesi mümkün olmayan
risklere karşı da sosyal güvenceler gelişmiştir. Bunun en gelişmiş şekli sosyal
devlettir, sosyal koruma sistemleridir. Bu, çok önemli.
Ve yine,
insanlığın tarihine baktığımızda tarihî gelişim içerisinde ilkin insanlık
tarihinde sivil hakların geliştiğini görüyoruz ki bu 18’inci yüzyılın olduğu
dönemdir. Bunu takiben, siyasal hakların geliştiği bir dönem görüyoruz, 19’uncu
yüzyıldır. 20’nci yüzyılda da sosyal hakların geliştiğini görürüz. Yani sivil
vatandaşlıktan siyasal vatandaşlığa, siyasal vatandaşlıktan da sosyal
vatandaşlığa geçiş insanlığın gelişim sürecini gösterir.
Sosyal devlet
insanlığın vardığı en son, en gelişmiş aşamadır ama sosyal devletin, sosyal
koruma sitemlerinin bugün sigortalayamadığı, güvence altına alamadığı birçok
risk vardır. Sosyal güvenlik sistemleri bütün ülkelerde tartışma konusudur.
Sosyal devletten hiçbir ülkenin vatandaşı fedakârlık etmek istememektedir ama
sosyal güvenlik sistemlerinin, sosyal koruma sistemlerinin kapsamadığı riskler
var. Örneğin, sosyal devlet, sosyal sigorta sistemleri kısa süreli işsizlikleri
güvence altına alır ama küreselleşme süreci uzun süreli kitlesel işsizlikleri
yaratmaktadır artık. Bir kişi beş yıl, on yıl, on beş yıl gibi sürelerle işsiz
kalabilmektedir ve böyle bir riski sosyal sigorta sistemleri
sigortalayamamaktadır, sigortalamamaktadır.
Toplumun kişiyi
dışlaması yine sosyal güvenlik sistemlerinin sigortalayamadığı bir diğer
risktir.
Birtakım çevresel
felaketler, Çernobil gibi, sınır ötesi meydana gelen felaketler nedeniyle
insanların karşı karşıya kaldığı riskler yine sosyal güvenlik sitemlerinin
sigortalamada yetersiz kaldığı risklerden birisidir.
Yaşlıların
bağımlılık problemi bir diğer risktir.
Uygun yaşam
çevresinde yaşama hakkı bir diğer risktir. Kişi astım hastasıdır, Karadeniz
ikliminde yaşaması mümkün değildir, bir başka iklime göç etmesi gerekir ama
sistem onu bütün emeklilerle, bütün herkesle aynı sayar.
Bu tip risklere
karşı yeni bir sigorta, yeni bir dayanışma, yeni bir toplumsal dayanışma
sözleşmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Hükûmet, bu çerçevede, 65 yaşın üzerindeki
yoksul, kimsesiz, güçsüz vatandaşlara yönelik olarak daha ileri bir adım atması
gerekirken, tam tersine, mevcut düzenlemeden çok daha geriye giden bir adımı
atma çabası içerisindeydi. Nafaka sistemini daha geliştiren bir tasarıyı
Hükûmet getirdi, şu anda komisyonlarda bekliyor. Şu an görüşmekte olduğumuz bu
önergeler o komisyonda bekleyen tasarı veya teklifte yer alan maddelerin buraya
uyarlanmış hâlidir.
Bu maddelerin
-biraz önce kabul ettiğimiz madde dâhil- ilk şekli şöyleydi: Nafaka sistemi
daha geliştiriliyordu. 65 yaşın üzerindeki bir vatandaşın, örneğin asgari
ücretle çalışan bir oğlu var ise devlet 65 yaşın üzerindeki vatandaşa bu kanun
uyarınca bir ödeme yapacak, bir maaş ödeyecek, bir aylık, bir gelir ödeyecek
ama dönüp o asgari ücret tutarında gelir elde eden çocuğuna devlet nafaka
davası açacaktı. Bunun kabulü mümkün değildi. Bu önerge de bu şekilde geldi
buraya. Cumhuriyet Halk Partisi olarak itirazımızı ifade ettik.
Yapılması gereken
nafaka sistemini kurumsallaştırmak değil, tam tersine, sosyal devlet ilkesini
çok daha güçlü bir şekilde hayata geçirmektir. Tabii ki o düzeltmeden, daha
doğrusu nafaka sistemini daha ileriye götüren düzenlemeden Hükûmet bunun
üzerine vazgeçti, elbette bu olumlu bir gelişme. Ama görüştüğümüz önerge bu
yönüyle mevcut durumu muhafaza eden bir önerge yani oradan, 2022 sayılı
Yasa’daki düzenlemeden daha ileriye giden, sosyal yardımları, kişinin, ihtiyaç
sahibi kişinin bir geliri elde etmesini, vatandaşın bir hakkı olarak gören bir
anlayış yok burada. Modern demokrasiler, gelişmiş ülkeler
kişilerin o ülkenin vatandaşı olması nedeniyle bir geliri elde etme hakkına
sahip olduğunu kabul eder yani kişi, ihtiyaç sahibi fakir, muhtaç olduğu için
değil, bizatihi o devletin vatandaşı olduğu için, o ülkenin sınırları
içerisinde yaşadığı için, bir insan olduğu için gelir elde etme hakkına
sahiptir, kural budur. 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları
Evrensel Bildirgesi bu kuralı koymuştur ve “Sosyal yardımlar kişinin devlete
karşı ileri sürdüğü bir hak değil, devletin kişiye karşı bir borcudur.”
anlayışı ta o zaman uluslararası bir belgeye, 1789 tarihli bildirgeye
geçmiştir. Dolayısıyla, yapılması gereken bu yardımları, bu vatandaşların hakkı
olarak değil… Bu, belki yeni bir şey söylüyor gibiyim ama hayır, bunlar
devletin o vatandaşa karşı borcudur, devlet bu borcunu ödemektedir.
Ben, Hükûmete bu
çerçevede bu sistemi yeniden gözden geçirmesini, bu sistemi daha ileriye
taşımasını öneriyorum. Sürem bittiği için sözümü burada bitiriyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73’üncü maddesinin (2) nolu
alt bendi olarak ihdas edilen maddede geçen “4.860” ibaresinin “7.000” şeklinde,
“3.240” ibarelerinin de “4.500” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Oktay Vural Alim
Işık
Konya İzmir Kütahya
Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu Mesut Dedeoğlu
Elâzığ Osmaniye Kahramanmaraş
Ruhsar
Demirel
Eskişehir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin (n) bendine
(2) no.lu alt bent olarak ihdas edilen madde ile ilgili verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerek bu madde
gerekse bir önceki madde ile yapılan düzenlemede 65 yaş aylığı ve muhtaç
engelli aylıklarında hiçbir artış öngörülmemektedir. Yapılan düzenlemelerde
aylık bağlanabilmesi için mevcut kanuna göre 129 liranın altında geliri olmak
gerekirken bu düzenleme ile asgari ücretin 1/3’ü yani yaklaşık 270 liranın
altında geliri bulunanlara aylık bağlanması öngörülmektedir. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, bir önceki maddeye ve bu maddeye “evet” demekle
birlikte 65 yaş aylığı ve muhtaç engelli aylıklarının artırılması için önergeler
verdik. Gelin, ramazan ayına girdiğimiz şu saatlerde, yaşlımızın, muhtaç
engellilerimizin yüzlerini güldürelim.
Bugün itibarıyla
65 yaş aylığı son açıklanan memur katsayısına göre ve ek ödemeyle birlikte 129
lira. Muhtaç engelli ve engelli yakını aylığı yaklaşık 258 lira, başkasının
yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde engelli olanların
aylığı da yaklaşık 388 lira düzeyindedir. Gerek bu maddeye gerekse bir önceki
maddede verdiğimiz önergeler ile 65 yaş aylığının yaklaşık 250 liraya, muhtaç
engelli aylıklarının yaklaşık 350 liraya, başkasının yardımına muhtaç engelli
aylıklarının da yaklaşık 550 liraya kadar yükseltilmesi önerilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, sizlere soruyorum: Çocuklarınıza günlük, haftalık ya da aylık kaç
para harçlık veriyorsunuz? Yaşlımıza ve engellimize 129 lira, 250 lira, 350
lira aylığı nasıl reva görüyorsunuz? Yaşlımıza bu ay kaç lira zam geliyor
biliyor musunuz? Tamı tamına 5 lira. Bu, gerçekten utanılacak bir zamdır.
Gelin, önergemize destek verin, bu komik aylıkları hiç olmazsa biraz artıralım.
Değerli
arkadaşlar, AKP Hükûmeti dul bayanlara 250 lira aylık verirken yaşlımıza 129
lira aylık vermektedir.
Yine, muhtaç
durumda olan ve silikozis hastalığı nedeniyle
meslekte kazanma gücünü yüzde 15-34 arasında kaybedenlere 550 lira, yüzde 35-54
arasında kaybedenlere 630 lira, yüzde 55’in üzerinde kaybedenlere de yaklaşık
700 lira düzeyinde aylık bağlanmaktadır. Buna karşın, biraz önce ifade ettim,
muhtaç engelli aylıkları bunların yarısı kadar ancadır. Dolayısıyla, aylıklar
arasında, aylık miktarları arasında eşitsizlik ve dengesizlik bulunmaktadır.
Hangi aylığın hangi kritere göre nasıl belirlendiği
meçhuldür. O nedenle, sosyal tazmin olarak ödenen bu aylıkların bir esasa
bağlanması, bir kritere bağlanması ve ona göre
insanımıza durumu itibarıyla, özellikleri itibarıyla gerekli aylıkların
bağlanması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ben tekraren söylüyorum: Gelin, önergemize destek verin.
Ramazan ayına giriyoruz, 65 yaşını aşmış muhtaç vatandaşlarımızın ve muhtaç
engellilerimizin yüzlerini güldürelim, aylıklarını artıracak bu önergeye
desteklerinizi verin.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN – Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Böylece, teklife
yeni madde işlenmiştir.
Madde ihdasına
dair diğer önergeyi okutuyorum…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istedim.
BAŞKAN – Sayın
Vural, “Kabul edenler…” dedikten sonra… Tutanakları getirip bakalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, bizim önergeden sonra istedim.
BAŞKAN – Hayır
efendim, tutanakları getirip baktıralım, bakalım yani. “Kabul edenler…”
dedikten sonra “karar yeter sayısı” dediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, önemli olan, bu maddede…
BAŞKAN – Lütfen
yani Sayın Vural… Hayır, karar yeter sayısı ile ilgili problemimiz yok ki
burada. İsteriz, beş dakika ara veririz yani ama “Kabul edenler…” dedikten
sonra…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, maksat beş dakika ara değil, maksat muhtaçların,
engellilerin haklarıyla ilgili hususta ben milletvekillerinin buraya gelip
parmaklarını vicdanlarını doğrultusunda kaldırmasını istiyorum. Beş dakikanın
meselesi…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Karar yeter sayısı var Sayın Vural, karar yeter sayısı var.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Var. 120 lira parayla…
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Muhtaçları iktidarınızda niye düşünmediniz? Kaç para veriyordunuz?
BAŞKAN – Sayın
Vural, buna itirazım yok ama Sayın Grup Başkan Vekili kabul etmedi, kabul
etmiyor yani buradan görüyoruz, Sayın Grup Başkan Vekili nasıl el kaldırıyorsa
milletvekilleri öyle kaldırıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Belki dışarıdakiler gelir, vicdanlı davranırlar, onu istiyoruz.
BAŞKAN – Maalesef
Genel Kuruldaki uygulama bu yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Beş dakika meselesi değil ki. Siz dakikaya karşı yarış yapıyorsunuz
galiba. Bana ne dakikadan?
BAŞKAN – Anladım
da Genel Kurulda hangi partinin sayın grup başkan vekili elini nasıl
kaldırıyorsa sayın milletvekilleri de öyle kaldırıyor. Uygulama bu, ortada.
Konuştunuz, Sayın Grup Başkan Vekili kaldırmadı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ya, fark etmez, beni ilgilendirmez o. Ben karar yeter sayısı istedim.
O zaman diğer milletvekillerinin kaldırmasını beklemeyin, Nurettin Bey
kaldırsın, kâfi.
BAŞKAN – Ama
“Kabul edenler…” dedikten sonra istediniz. Şekil olarak da zamanında değil, onu
anlatmak istiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır efendim, öyle değil. Ben önceden istedim.
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Vural…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ne ya bu? Ne yapıyorsunuz ya bu kadar hızlandırılmış yargı…
BAŞKAN – Madde
ihdasına dair diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73’üncü maddesinin “n” bendinin mevcut 1
numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bendin eklenmesini ve
diğer alt bendin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Oktay Vural Nurdan Şanlı Sermin Balık
İzmir Ankara Elâzığ
“3) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “Emekli Sandığına”
ibaresi, “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına” şeklinde, ikinci
fıkrasında geçen “Sosyal Güvenlik Kurumu” ibaresi, “Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı” şeklinde ve 4 üncü maddesinde geçen “usul ve kullanılacak belgeler,
Maliye ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarınca” ibaresi “usul ve esaslar ile
kullanılacak belgeler, Maliye Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı tarafından” şeklinde değiştirilmiştir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN – Evet,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katıldığı için madde olarak görüşme açıyorum.
Madde üzerinde
söz isteyen?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, eğer konuşmayla, süreyle ilgili bir şeyimiz olsaydı,
şimdi çıkıp konuşurduk on dakika.
BAŞKAN – Evet,
neyi anlatmak istediğinizi anlamış değilim.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Vural, Başkan duymamış, “Duymadım.” diyor yani.
OKTAY VURAL
(İzmir) – “Duymadım.” demiyor, “Beş dakika için şey yapılır mı?” diyor. “Zaten
grup başkan vekili kaldırınca diğerleri de kaldırır...” Böyle bir saygısızlık
olur mu milletvekillerine ya?
BAŞKAN – Evet,
söz yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Böylece teklife
yeni bir madde eklenmiştir.
73’üncü maddenin
(n) bendinin (2) numaralı alt bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları
(2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin
(2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
“2) 2022 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının
alacakları” ibaresi “il veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları
tarafından alınacak” şeklinde, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan “İl
veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının alacakları” ibaresi “il
veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından alınacak”
şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü
maddesinin (n) bendinin mevcut 2 numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli M. Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan
Şanlı Sermin
Balık
Ankara Elâzığ
“2) 8 inci
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı
maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve mevcut dördüncü fıkrasında
yer alan “Kurum” ibaresi “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” şeklinde
değiştirilmiştir.
“1 inci ve 2 nci maddelerin kapsamına girenlere Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığınca aylık bağlanır ve Bakanlık bütçesinin ilgili
tertibinden ödenir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakıfları, gerektiğinde; aylık almak için başvuranların
kendilerinin ve nafaka yükümlülerinin gelir, yaşam düzeyi ve varlıkları
hakkında, belirleyeceği yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, özel veya
resmi idare, müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye yetkilidir.
Aylık
bağlanmasında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca sosyal inceleme
raporları ve gerektiğinde sağlık kurulu raporları da dikkate alınarak
ilgililerin bu Kanuna göre aylık bağlanması şartlarını haiz oldukları yönünde
verilmiş kararlar esas alınır. Aylık bağlama işlemi sırasında veya aylık
bağlandıktan sonra yapılacak incelemeler sonucunda, aylık bağlama kararını
etkileyebilecek yanlışlık veya eksikliklerin tespit edilmesi halinde, bu durum
ilgisine göre Vakıflara, aylık bağlanana veya bağlanacak olana ve gerektiğinde
ilgili idarelere Vakıf veya Bakanlık tarafından bildirilir. Aylık bağlanmış
veya bağlanacak olanlara yapılacak bildirimlerin iadeli taahhütlü posta ile
gönderilmesi esastır. Aylık bağlanmış olanlarla ilgili eksikliklerin veya yanlışlıkların
giderilmemesi halinde, tebligat tarihinden itibaren üç aylık sürenin sona
erdiği tarihin içinde bulunduğu ödeme döneminin sonunda aylık kesme veya
düzeltme işlemi yapılır ve fazla ödenen tutarlar geri alınır. Aylık
bağlanmasına esas rapor ve belgeleri gerçeğine aykırı olarak düzenleyenler ile
bu nitelikteki rapor ve belgelere dayanarak aylık aldığı tespit edilenler
hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının 73/n-2. Maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya
Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sakine Öz Aytuğ Atıcı Bülent Kuşoğlu
Manisa Mersin Ankara
Kadir Gökmen Öğüt Süleyman Çelebi Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge söz isteyen Süleyman Çelebi, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Bu yeni dönemde
Sayın Başbakanın kampanyası… Biliyorsunuz, daha önce çıraklık dönemiydi, daha
sonra kalfalık dönemi, ustalık dönemi, biz de bu ustalık döneminde Türkiye’nin
gerçekten daha adil, daha adaletli, daha hukuka saygılı bir şekilde yönetileceği
gibi bir ustalığı seçtiğini düşünmüştük. Yanılmışız, bu ustalık dönemi
torbaların büyüdüğü dönem, çuvalların büyüdüğü dönem, harara dönüştüğü dönem ve
bu ustalık dönemi yasaların birbirine karıştırıldığı dönem; kimsenin bir şeyden
anlamadığı, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun egemen olması için yaratılmış bir
dönem. Bunları şimdi görüyoruz. Bunları şimdi görüyoruz. Burada nerede
görüyoruz? Bütün uygulamalarda görüyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonumuz, yeni
madde ihdasında, hemen bir şey olduğu zaman oraya oturuyorlar, ne güzel ama
burada diğer hukuksuzlukları anlattığımızda, adaletsizlikleri anlattığımızda
lütfetmiyorlar. Nerede adaletsizlikler oluyor? Vakıflarla ilgili düzenlemeler
oluyor, burada grup başkan vekilleriyle görüşüyorum, çok samimi duygumla, “Ya,
doğru, olabilir bu, olmalı.” diyorlar. Bakanlarla görüşüyoruz, “Olmalı.”
diyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, biz “Bakalım.” dedik. Ben “Olabilir.” demedim, “Tablo’yu görelim.” dedim.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) – Yani iyi niyetinizi anlatmaya çalışıyorum, iyi niyetle baktığınızı
bir an için düşünüyorum.
Sayın Bakanlar da
böyle daha önce söz vermişler, onlar da “Bakalım.” diyorlar. O baktıkları yeri
biliyorum. Baktıkları yer, hani eskiden hep şikâyet ediyordunuz ya,
bürokrasinin iktidarı… Gerçek bürokrasinin iktidarını şu anda AKP’li bütün
milletvekilleri görsün istiyorum çünkü oraya tosluyorsunuz. Orada bir bürokrat
“Bu olmaz.” dediği zaman… Bunu komisyonlarda da görüyoruz, bunu yasama
Meclisinde, burada da görüyoruz, bundan sonraki uygulamalarda da. İlk önce
sizleri ikna etmemiz bir şey ifade etmez, ilk önce bürokratları ikna etmemiz
lazım ki biz buradan bu ve benzeri adaletsizlikleri bir engelleyebilelim,
çözebilelim.
Bunu niçin
söylüyorum? Şimdi, şöyle bir şey söylendi: Sevgili kardeşimiz İdris Bey
“Tutuklama istisna olmalı.” diye bir değerlendirmede bulundu. Şimdi, tutuklama,
evet, istisna bir tedbirdir ama bu tedbiri birilerine göre başka, birilerine
göre başka uygularsanız…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – İrademizi de açık olarak söyledik.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) – Hayır, hayır, söylendi ama ben bir şey anlatıyorum ya, Adalet
Bakanımız da burada, onun için anlatıyorum.
Şimdi, istisnai
durum birilerine göre farklı uygulanıyor. Örneğin elinde palası olmayan, elinde
satırı olmayanlar, çiçek atanlar, gül atanlar, karanfil atanlar tutuklanıyor,
satırla dolaşanlar, satırla kadına vuranlar tutuklanmıyor. (Ak Parti
sıralarında gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Biz de istiyoruz tutuklansın, biz de istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - Şimdi, niye? Çünkü diyoruz ki: Bu dönem hukuksuzluk dönemi,
adaletsizlik dönemi, bu uygulanıyor. Burada da görüyorum. Şimdi, ne
konuşursanız konuşun, hepsini tek tek konuşmaya varım. Nasıl bir hukuksuzluk
yapıldığını burada gördük, gördük.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Tutuklansın, biz de istiyoruz. Tutuklanmasını biz de istiyoruz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - Biz “Hâkime talimat verin.” demiyoruz, “Öyle bir yargı oluştu.”
diyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Tutuklansın, o da tutuklansın istiyoruz.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - Hayır, hayır öyle bir yargı oluştu ki birilerini koruyor,
birilerini içeri atıyor; bunu söylüyoruz.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) - Ne yapalım yani Hükûmet ne yapsın, biz ne yapalım?
YUSUF BAŞER
(Yozgat) - Burada mı yargılayalım?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Palacı da tutuklansın, molotofçu
da tutuklansın.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) – Yargı, bağımsız yargı değil, siyasallaşmıştır bunu söylemek
istiyorum. Şimdi burada, işte bu düzenlemelerin bütününe baktığımda
bakıyorsunuz, 28 Şubat vakıfları korunuyor, 12 Eylülde darbecilerin kapattığı
kitle örgütlerinin mal varlıkları verilmiyor. “Gelin, burada 23 bin kişi kaldı,
şu 4/C’lilerin sorununu aşalım.” diyoruz, ona
yanaşmıyorsunuz. “Gelin, yaşa takılanların sorunlarını aşalım.” diye bir
yaklaşım koyuyoruz, bunları aşmıyorsunuz. Onun için, bu ustalık dönemi tam da
işte bu yeni dönemi tanımlayan, hukuksuzluğu, adaletsizliği, bir anlayışı
koruyan, diğer anlayışı ötekileştiren bir hukuksuzluk dönemi olarak tarihe
geçecek.
O nedenle şimdi
vali… İşte, 70 yaşındaki insan parka gidiyor, oturuyor orada polis diyor ki:
“Kalk.” Engelli gidiyor…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - …oradan kalk, kalkmayanlar dışarı atılıyor. Herhâlde bununla ilgili
valilik şimdi yeni bir forum hazırlayacaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Karar yeter sayısı…
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(Devamla) - Onun için, buradan bir kez daha duyuruyorum ki bugün hukuksuz
olarak gözaltına alınan arkadaşlar, meslek örgütleri temsilcileri derhâl
serbest bırakılmalı.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Buradan talimat veremez Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza…
OKTAY VURAL
(İzmir) - Karar yeter sayısı efendim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Sayın Başkan…
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Yargıda değil, poliste poliste,
yargıda yok şu anda, polis gözaltına aldı.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Sayın Başkan, az önce…
BAŞKAN - Sayın
Atıcı, böyle bir usulümüz yok.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Sayın Başkan, önemli bir konuda izniniz olursa birkaç cümle
edeceğim.
BAŞKAN – Buyurun.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Az önce “Grup başkan vekili elini nasıl kaldırırsa milletvekilleri
öyle oy kullanıyor.” dediniz.
BAŞKAN – Evet,
genel uygulamayı söyledim.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Bunu çok talihsiz bir açıklama olarak kabul ediyorum.
BAŞKAN – Hayır,
değil.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) - Hele bu açıklama bir Meclis Başkan Vekilinden geliyorsa üzücü
buluyorum. Bunu kendi adıma reddediyorum ve bu sözlerinizi düzeltmenizi rica
ediyorum Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben bir
tespiti söyledim burada, sayın grup başkan vekillerinin…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Evet. Burada hiçbir milletvekili grup başkan vekilinin eline göre oy
kullanmaz, vicdanına göre oy kullanır. Bu sözlerinizi düzeltmenizi rica
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Atıcı.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Efendim, mesela ben el kaldırıyorum reddediyorum, arkadaşlar, kabul
ediyor; hiç de öyle değil yani.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Evet, düzeltirseniz mutlu olacağız.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
OKTAY VURAL
(İzmir) - Karar yeter sayısı istemiştim efendim.
BAŞKAN –
Arayacağım.
Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık oldu, elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakikalık
süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (n) bendinin (2) nolu
alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
“2) 2022 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının alacakları”
ibaresi “il veya ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından
alınacak” şeklinde, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan “İl veya İlçe
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının alacakları” ibaresi “il veya ilçe
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından alınacak” şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesinin (n) bendinin
ikinci alt bendinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi için söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu mübarek gecede, gecenin geç vaktinde neyle uğraştığımızı
sizlere bir hatırlatmak istiyorum. Kanun’un orijinal metninde “vakıflar”
ibaresinden sonra “alacakları muhtaçlık kararları” var. Özne çoğul, bu kanunda
getiriyoruz “alacağı” diyoruz. Kimi kandırıyoruz anlayamıyorum? Yani
“vakıfların alacakları kararlar” yerine, “vakıfların alacağı kararlar” ibaresi
sizin içinize siniyorsa değiştirelim. Şimdi, farklı vakıflar var, birimler var,
hepsi bir karar alacak, böyle bir şey olabilir mi? Bari Türkçeye hakaret
etmeyelim. Bu metin yanlış bir metin, dolayısıyla önergemiz bu, Türkçeye
uymayan, hiç kimsenin içine sinmeyecek, daha sonra bunu okuyan bürokratların ve
çocuklarımızın bize iyi şeyler söylemeyeceği yanlışlığı düzeltmeye yönelik.
Bunun bu şekilde, kanun metninde olduğu şekilde geçmesi inanıyorum ki bundan
sonra bunu okuyanlara da ciddi sıkıntılar verecek, kesinlikle bunun önergemizde
öngörüldüğü şekliyle Türkçeye uygun bir şekle dönüştürülmesi lazım. Bu nedenle,
bu amaçla verilmiştir.
Bu vesileyle
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları ile özellikle yardıma muhtaç
vatandaşlarımıza dağıtılan yardımların hakkaniyetli olmadığını, özellikle seçim
öncelerinde ailelere tamamen getirecekleri oy oranında yardımların dağıtıldığı
gerçeğini bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Elbette ki bu ülkede
yardıma muhtaç her vatandaşımızın, hak ettiği şekliyle, devletin kesesinden,
kasasından alınmış yardımlarla desteklenmesi onların en doğal hakkı. Ama
inanınız 5 katlı apartmanı olup da yanındaki barakada oturan yardıma muhtaç
vatandaşımızın alamadığı kömürü o apartman sahiplerinin aldığını ben kendi
seçim bölgemden yaşadım. Hiç tanımadığım vatandaşımız gitti “Sayın Vekilim,
sizden bir ricam var: Komşumun daireleri bunlar, bunlara kömür dağıtıldı, bana
kömür vermediler. Benim kömürümü alıver.” dedi. Onun için bunları bir sistem
içerisinde gerçek hak sahiplerine ulaştıracak şekilde düzenlememiz lazım.
Gecenin bu vaktinde Genel Kurulun bu şekilde -çok özür dileyerek söylüyorum-
uyduruk önergelerle, uyduruk metinlerle oyalanmaması lazım.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Hocam, “uyduruk” demeyelim.
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) – Önergeleri siz veriyorsunuz.
ALİM IŞIK (Devamla) –
Bu, tamamen Genel Kurula haksızlık. Bu ibare bu şekliyle geçerse doğru değil.
Yani eski hâlindeki var olan şekli kimi rahatsız etti, hangi uygulamanın önüne
engel oldu da böyle bir torba kanunda hiç gereği olmadan bu tür düzenlemelerle
herkesin vaktini çalışıyoruz, bu yüce Meclisin değerli milletvekillerinin
vaktini alıyoruz.
Önergemiz yerinde
bir önerge. Takdir yüce Meclisin. Ama bu şekliyle
geçmesi hâlinde hem kendi kararımıza haksızlık etmiş oluruz hem de bundan sonra
tekrar bunu buraya getirip yeniden değiştirmek zorunda kalırız, çünkü özneyle
tümleç ve yüklem birbirini tamamlamıyor. Yani bu metin
Türkçeye ters bir metin.
Takdirlerinize
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendinin mevcut 2
numaralı alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
“2) 8 inci
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı
maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve mevcut dördüncü fıkrasında
yer alan “Kurum” ibaresi “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” şeklinde
değiştirilmiştir.
“1 inci ve 2 nci maddelerin kapsamına girenlere Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığınca aylık bağlanır ve Bakanlık bütçesinin ilgili
tertibinden ödenir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakıfları, gerektiğinde; aylık almak için başvuranların
kendilerinin ve nafaka yükümlülerinin gelir, yaşam düzeyi ve varlıkları
hakkında, belirleyeceği yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, özel veya
resmi idare, müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye yetkilidir.
Aylık
bağlanmasında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca sosyal inceleme
raporları ve gerektiğinde sağlık kurulu raporları da dikkate alınarak
ilgililerin bu Kanuna göre aylık bağlanması şartlarını haiz oldukları yönünde
verilmiş kararlar esas alınır. Aylık bağlama işlemi sırasında veya aylık
bağlandıktan soma yapılacak incelemeler sonucunda, aylık bağlama kararını
etkileyebilecek yanlışlık veya eksikliklerin tespit edilmesi halinde, bu durum
ilgisine göre Vakıflara, aylık bağlanana veya bağlanacak olana ve gerektiğinde
ilgili idarelere Vakıf veya Bakanlık tarafından bildirilir. Aylık bağlanmış
veya bağlanacak olanlara yapılacak bildirimlerin iadeli taahhütlü posta ile
gönderilmesi esastır. Aylık bağlanmış olanlarla ilgili eksikliklerin veya yanlışlıkların
giderilmemesi halinde, tebligat tarihinden itibaren üç aylık sürenin sona
erdiği tarihin içinde bulunduğu ödeme döneminin sonunda aylık kesme veya
düzeltme işlemi yapılır ve fazla ödenen tutarlar geri alınır. Aylık
bağlanmasına esas rapor ve belgeleri gerçeğine aykırı olarak düzenleyenler ile
bu nitelikteki rapor ve belgelere dayanarak aylık aldığı tespit edilenler
hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu hükümlerine göre işlem yapılır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFÜ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
633 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile Sosyal Güvenlik Kurumu Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü
kapatılarak görevlerinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar
Genel Müdürlüğüne devredilmesi nedeniyle maddede yer alan ve Sosyal Güvenlik Kurumunu
ifade eden “Kurum” ifadesi “Bakanlık” olarak değiştirilmiştir.
Ayrıca madde ile
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca muhtaç olduğuna karar verilenlere
Bakanlıkça aylık bağlanmasına ilişkin hususlar ile düzenlenmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, daha önce teklife iki yeni alt bent eklenmiş olduğundan kabul
edilen (n) bendinin (2) numaralı alt bendinin numarası kanunun yazımı sırasında
(4) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilecektir.
Şimdi, yeni madde
ihdasına dair iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendine mevcut 2
numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bendin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Nurdan
Şanlı Sermin
Balık
Ankara Elâzığ
“5) Geçici 2 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3-
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar bu Kanun kapsamında yersiz veya
fazla ödenmiş aylıklar sebebiyle ilgililer adına çıkarılmış olan borç ve para
cezaları ile bunlara ilişkin faizler terkin edilmiş sayılır ve haklarında
herhangi bir adli, idari ve icrai takibat yapılmaz.” ”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katıldığı için önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, burada “Adli, idari, icrai
takibat yapılmaz.” derken başlanmış bir şeyi de ortadan kaldırmış oluyor muyuz?
Orada bir problem olmasın. Yani “Adli bir şey yapılmaz.” diyoruz ama başlamış
olanlar…
BAŞKAN – Evet,
sayın komisyon…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Kapsar, devam eder de, kapsar bir ifade.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Adli ama...
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Kapsar.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Terkin edilmiş sayılacağı için doğal olarak kendiliğinden
düşer.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Adli…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hepsi düşer.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bilmiyorum Adalet Bakanımız orada.
BAŞKAN – Konu
anlaşıldı.
Madde üzerinde
söz talebi yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifinin 73 üncü maddesinin (n) bendine mevcut 2
numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bendin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Mehmet Akif Hamzaçebi Pervin Buldan
Giresun İstanbul Iğdır
Oktay Vural Nurdan Şanlı Sermin Balık
İzmir Ankara Elâzığ
“6) Ek 1 inci
maddesi ile ek 2 nci maddesinin birinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunluğuyla katıldığı için önerge üzerinde madde olarak görüşme
açıyorum.
Madde üzerinde
söz talebi? Yok.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece teklifin (n) bendine iki yeni alt bent daha
eklenmiştir. Bunların numaraları kanun yazma esnasında teselsül ettirilecektir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.34
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat) , Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin On
İkinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Dördüncü bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, beşinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Beşinci bölüm, 73’üncü maddenin (o) bendinin (1), (2) ve (3)
numaralı alt bentleri, (ö) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri, (p)
bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentleri, (r) bendinin (1), (2) ve (3)
numaralı alt bentleri, (s) ve (ş) bentleri, (t) bendinin (1) ve (2) numaralı
alt bentleri, (u) ve (ü) bentleri, (v) bendinin (1) ve (2) numaralı alt
bentleri, (y) bendi, (z) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentleri, (aa) ve (bb) bentleri, 74’üncü
madde, geçici 1 ve 2’nci maddeler ile 75 ve 76’ncı maddeleri kapsamaktadır.
Beşinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
isteyen Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer
milletvekilleri; 478 sayılı Tasarı’nın beşinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, mübarek ramazan ayının hayırlara vesile olmasını diliyorum,
ibadetlerinizin kabul olmasını diliyorum, Allah’ın rızasını hedefleyerek yapmış
olduğunuz işlerin de hayırlı olmasını diliyorum.
İslam dünyası
tarihinin en büyük travmasını bundan yaklaşık bin üç
yüz elli yıl önce Hazreti Ali ve Muaviye çatışması akabinde Hz. Hüseyin’in Kerbela’da hunharca şehadetiyle yaşamıştır. Yaşadığımız bu
acı travmanın İslam âleminde meydana getirdiği
sarsıntıların yol açtığı ızdırapları hâlâ
yüreklerimizde, zihinlerimizde ve sosyal yaşantımızda hissetmeye devam
etmekteyiz. Bugünün ruh dünyamızdan geriye dönüp baktığımızda, bütün bu
acıların kaynağında İslam ümmetinin adalet arayışı ve zalim idarecilerin zulmüne
karşı mazlumun direniş mücadelesi olduğunu teşhis ediyoruz.
Emevi saltanatının
devlet bürokrasisine liyakatli idareciler yerine, saltanatla akrabalık bağı
olan ya da dini mübinin kural ve kaideleri yerine Emevi zihniyetinin yandaş ve yoldaşlarını ataması; İslam
toplumundaki adalet ve hakkaniyet inancını zedelemiş, toplum vicdanını Kur’ani köklerinden kopartacak ölçüde sarsmıştır.
Kendi iktidarının
varlığını Emevi saltanatının varlığına ve devamına
bağlayan liyakatsiz yöneticiler, kendilerini daha da güvende hissetmek için
giderek haksızlık ve yolsuzluklarını artırmış ve nihayet, Emevi
iktidarı, adaletsizliğin ve zulmün iktidarına dönüşmüştür. Ancak tarih bize
göstermiştir ki, hiç kimse zulümle abat olamamıştır, hiç kimsenin zulmü
ilelebet payidar kalmamıştır. İnanan toplumlar tarihin her döneminde zulmün
putlarını yıkmaya muktedir olmuştur. Her Firavunun karşısına bir Musa, her
Nemrut’un önüne bir İbrahim, her Yezit’in yoluna bir
Hüseyin çıkmıştır. İlahi adaletin ve toplum vicdanının kırbaçları olan Aliler,
Hüseyinler, Ebu Hanifeler her defasında zalimlerin suratında patlamış ve
şehadetleriyle zulmün iktidarını yerle bir etmişlerdir.
Bugünün
Türkiye’sinde Emevi zihniyeti ve zulmü hortlamış,
Hükümetin bedeninde kendisini göstermiştir. Toplum vicdanı her gün yaşanan
adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluklarla derin sarsıntılar yaşamıştır.
Müslüman Türk toplumunun her farklılığı bir ayrışma nedeni hâline getirilip,
yaratılan çatışma ve kutuplaşmalardan sürdürülebilir bir iktidar siyaseti
üretilmeye çalışılmıştır. Yandaş, kandaş ve yoldaş renkleri taşıyanlar
hükümetin birinci sınıf vatandaşları olarak devlet katında makbul görülürken,
onlardan farklı inananlar, farklı konuşanlar ve farklı yaşayanlar susturulmaya,
sindirilmeye ve yok edilmeye çalışılmaktadır.
Kamu görevine
atanmada eşitlik, terfilerde liyakat, paylaşımda adalet anlayışı artık terk
edilmiştir. Eşitlik ve adalet ilkeleri Emevi kriterlerine bağlanmıştır. Adaletin temel kriteri
artık hakkaniyet ve liyakat değil AKP’ye sadakat olmuştur. Kim Tayyip Erdoğan’a
sadakatle bağlıysa adalet ve eşit muamele onun hakkı olmuştur. Kamu görevlerine
atanacaklar, kamunun servetini paylaşacak olanlar sadece onlardır.
Adalet Tanrıçası Temis’in gözündeki bağ artık çözülmüştür. Adalet; artık
vatandaşların düşüncelerine, inançlarına, dinlerine, mezheplerine, unvanlarına,
oy verdikleri partilerine, sahip oldukları servetlerine karşı kördür ve eşit
değildir.
Artık adalet, adalet
arayanın sıfatlarına göre tecelli etmektedir. Adaleti sadece AKP’ye oy
verenler, Başbakana sadakatle hizmet edenler, “Yetmez ama evet.” diyenler,
onunla beraber yürüyüp beraber ıslananlar, onun vücut dilinden anlayanlar, AVM’lere tapanlar, çocuk parklarını bile ranta
çevirmeye çalışanlar, PKK açılımına destek sunanlar, yalakalıkta sınır
tanımayanlar, çapulcu olmayanlar ve evlerinde zor tutulan yüzde 50’ye dâhil
olanlar layıktır. Geri kalanlar ise yeni Emevi
döneminin adaleti hak etmeyen çağdaş köleleridir.
Bugün önümüze
getirdiğiniz tasarı, bu zihniyetin adaletsizlik ve hukuksuzluğunu yasal
kılıflara sokma çabasından ibarettir. Mahkemelerin, “Bu hukuksuzdur,
adaletsizdir, hakkaniyete uygun değildir.” dediği ve bu durumu muhkem kaziye
hâline getirdiği bir uygulamaya Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kılıf
hazırlanmaktadır. Mahkeme kararları boşa çıkarılmakta, hukukun arkasından dolanılmaktadır.
Bir yetki yasası
çıkarmışsınız, Anayasa’ya aykırı; Hükûmet olarak kanun hükmünde kararname
çıkarmışsınız, dayandığı yetki yasasına aykırı; uygulama yapmışsınız,
çıkardığınız kanun hükmünde kararnameye aykırı. Şimdi bunun neresini
düzelteceksiniz?
Yanlışın
yanlışının yanlışı, hem de şeddeli yanlış. Neyi düzelteceğiz? Kalkmışsınız,
devlet memurluğu sınavlarını kazanamamış kendi yandaşlarınızı, akrabayı
taallukatı “sözleşmeli personel” diye sınavsız kamuya almışsınız, şimdi onları
memur kadrosuna geçiriyorsunuz. Peki, sınava girip de sıra bekleyen diğer
gençlerimizin hakkı ve hukuku ne olacak? Onlar size oy vermedi diye devlet
memuru olma haklarını ellerinden alıyorsunuz. Bu mu sizin adalet anlayışınız?
“Memur ve işçi
alımı” diye sınav yapmışsınız, yandaşlarınızı kayırıp korumuşsunuz. Vatandaş
dava açma hakkını kullanmış ve sınavdaki haksızlık ve suistimallerinizi
yargıya götürmüş, kendi hakkını aramış ve mahkeme sizin sınavda haksızlık ve
hukuksuzluk yaptığınızı tespit edip sınavı iptal etmiş. Şimdi, kalkıyorsunuz,
bu, hukuksuz olduğu mahkeme tarafından tespit edilen memur alımına kanuni
meşruiyet kazandırıyorsunuz. Adalet, hak, hukuk, nesafet,
vicdan ve merhamet bunun neresinde? Elbette o koruduğunuz ve kolladığınız
insanların da mağdur olmasını istemeyiz ama hakkı gasbedilen
diğerlerinin hakkını ve hukukunu kim koruyacak? Bu kadar mı vicdanlar karardı,
bu kadar mı gözler körleşti, kulaklar sağırlaştı, bu kadar mı Allah korkusundan
uzaklaşıldı?
Yine, rant peşinde koşuyorsunuz. Bu kanunla, daha önce
kamulaştırdığınız yerleri devletin ihtiyacı kalmadığı hâlde tekrar vatandaşa
geri vermiyorsunuz ya da değer artışından istifade ettirmiyorsunuz çünkü AVM
dikeceğiniz, rant temin edeceğiniz boş alanlar
kalmadı. Kamu kuruluşlarının daha önce vatandaşın elinden kamulaştırma yoluyla
aldığı yerleri şimdi o kuruluşlara boşalttırıp TOKİ eliyle ranta
çevirmektesiniz.
Baraj ve diğer
yıllara sari yatırımlar için kamulaştırma işlemlerini
tamamlamadan inşaatlara başladınız. Kamu İhale Kanunu’nu bu amaçla
değiştirdiniz. İnşaata başladığınız alanlarda henüz kamulaştırma işlemleri
tamamlanmamış ve mülkiyeti hâlâ vatandaşın elinde bulunan arazilere vatandaşın
yaptığı evleri, binaları, bahçeleri şimdi yok saymaya, onları bedavaya
kapatmaya çalışıyorsunuz. Kendi elinizle hazırladığınız yanlış sonuçları yine
yanlış yollarla örtmeye çalışıyorsunuz. Bu arada vatandaş mağdur olmuş, umurunuzda
değil.
Devlet ciddiyet
ister, planlı ve programlı iş yapma becerisi ve kabiliyeti ister. Akşam yatıp,
sabah kalkıp “Ben burada şu yatırıma başlıyorum.” diyemezsiniz. Hele de baraj,
enerji tesisi, kara ve demir yolu gibi büyük yatırımlar günübirlik şov amaçlı
kararlarla yapılmaz. Önce projelerinizi hazırlarsınız, sonra
kamulaştırmalarınızı yaparsınız, en son inşaata başlarsınız. Siz bunun yerine
önce siyasi şovunu yapıyorsunuz, sonra bölgedeki arazileri yandaşlarınız eliyle
kapatıyorsunuz, sonra sadece yandaşlarınızın elindeki arazileri kamulaştırıp
inşaata başlıyorsunuz ama vatandaşa bir kuruş ödemiyorsunuz.
RECEP ÖZEL
(Manisa) – Ne yandaşı ya, tek bildiğiniz bu.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Vatandaşımız da kendi arazisi üzerine ev yapıyor, bahçe
yetiştiriyor siz kalkıp “Ben burada daha önce yatırım kararı almıştım, o
nedenle sana yaptığın evin, yetiştirdiğin bahçenin kamulaştırma bedelini
ödemem.” diyorsunuz. Var mı böyle bir hukuk, böyle bir düzen? Adam gibi önce
kamulaştırmalarını tamamla sonra inşaata başla. Sen kalkıp seçim dönemlerinde
propaganda yapacağım diye “Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul yapacağım, hem de
güzergâhı ve yeri şurası olacak.” diye belirleyeceksin sonra vatandaşın oradaki
evine, ağacına para ödemem diyeceksin. Siz hangi hukuka inanıyorsunuz, hangi
hak ve hürriyetlere saygı duyuyorsunuz, hangi demokrasiden bahsediyorsunuz
anlamak mümkün değil.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Nereden çıkarıyorsun bunları mübarek gecede ya?
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Devleti ebed müddet kılan
adalettir, hukuka bağlılığıdır. Adalet duygusunun kaybolduğu bir toplumda
devlete olan saygı ve itaat de yok olur. Altı yüz sene Osmanlı, otorite,
istismar ve tahrik siyasetiyle değil, adalet, hukuk ve merhametle hükmettiği
için yaşadı. Çünkü Osmanlı biliyordu ki tebaa için kimin yönettiği değil, nasıl
yönettiği önemli idi. Yönetene değil, yönetime itibar ve itaat ediliyordu. Bu
acı gerçekle Gezi Parkı’nda yüzleştiniz. Gezi Parkı’nda patlayan öfke, sizin
yönetiminizin adaletsizliklerine, hukuksuzluklarına ve zulmüne karşı toplumsal
bir direniştir. Mitingler yaparak, oralarda üç hilalli bayrakları sallayarak,
mütedeyyin kardeşlerimizi inanç ve hayat tarzları üzerinden tahrik ve istismar
siyaseti izleyerek, iftira ve fitne saçarak bu direnişi durduramazsınız. Onlar
bu zulüm iktidarının Musalarıdır, İbrahimleridir, Hüseyinleridir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – DHKP-C’lilerin avukatı oldun ya!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Sadece onlar değil, evde zor tuttuğunuz yüzde 50 de artık
bu zulüm ve yağma düzeninden bıkmıştır.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sen bu konuşmayı Osmaniye’de yapabiliyor musun, Osmaniye’de?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – DHKP-C’nin avukatı oldun!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sen PKK’nın oluyordun ya, sen PKK’nın avukatlığını yapıyordun ya!
Niye acıttı yani anlamadım.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) - Onlar artık sizin kurşun askerleriniz değildirler. Artık
onlar da size inanmıyor ve güvenmiyor çünkü onlar da adalet istiyor, onlar da
hukuk arıyor, onlar da huzur arıyor, onlar da merhamet ve vicdan sahibi bir
yönetim bekliyor. AKP zulmünün, adaletsizliğinin, ayrımcılığının ve
bölücülüğünün ateşlediği toplumsal yangın, artık Söğütözü’ndeki
20’nci yüzyılın Emevi sarayını da sarmıştır.
Sayın Başbakan
artık kendi aklını kendi başına almalıdır, kiralık akılları bırakmalıdır.
Kiralık akillerin, kirli beyinlerin, karanlık ruhların Türkiye’yi soktuğu yıkım
süreçleri artık netleşmiştir. Pus dağılmış, perdeler açılmış, gerçekler
görünmüştür. Artık küresel merkezlerin, gayrimillî iş
birlikçilerin, İmralı’nın, Kandil’in aklıyla değil, Türk milletinin yüksek
ferasetiyle düşünüp…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) - …bin yıllık kardeşlik hukukunun açtığı birlik zaviyesinden
bakmalı, adalet ve merhametten asla ayrılmamalıdır.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Utan be, utan! Utanma, arlanma yok bu adamda!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle Türk milletinin milletvekillerini
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Utanma yok ki bunda! Utanma duygusu yok bunun. Sen bu konuşmayı
Osmaniye’de yapabiliyor musun, yapıyor musun Osmaniye’de?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bir saniye…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Efendim, hatibe hakaret etti.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Ne alakası var?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Lütfen, İç Tüzük gereğince tutanaklara bakın. Bundan
dolayı gerekli şeyi, kınama mı vereceksiniz, uyarma mı…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Bana bak, gecenin bir yarısı bize “Nemrut” diyen orada oturuyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Lütfen, İç Tüzük’ü çalıştırın.
BAŞKAN – Sayın
Canikli’yi bir dinleyelim efendim.
Sayın Canikli,
buyurun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, konuşmacı…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Mübarek ramazanda çıkıp burada Nemrut’tan, Firavun’dan
bahsediyor.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Niye üstüne alınıyorsun, üstüne niye alınıyorsun? Demek
ki bir sıkıntın var.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Anlayalım, gel, yakına gel, yakına. Anlayamıyoruz oradan ne
dediğini ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ne diyorsun sen ya? Ne diyor Sayın Başkan? (Gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Yalan yanlış konuşuyorsun bu mübarek gecede.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, çağırın da burada konuşsun, ne diyor orada?
(Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
FAHRETTİN POYRAZ
(Bilecik) – Konuşma bu mübarek ramazan günü!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Allah, Allah yiğide bak be!
OKTAY VURAL (İzmir)
– Ne dedi?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Konuşmacı, arsaların yandaşlarına peşkeş çekildiği şeklinde
hakarette bulundu Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın
Canikli, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle. Lütfen, yeni bir sataşmaya
mahal vermeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) - Hayırdır Fahrettin ne oldu ya? Hadi Yılmaz’ı anladık da…
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun görüşülen kanun teklifinin beşinci
bölümü üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yani bu saatte,
ramazanın birinci gününde böyle bir vesileyle huzurlarınızda olmak istemezdim
ama gerçekten, biraz önce akıl mantık dışı hakaretler, iftiralar… Yani,
anlamsız, gerçekten kelimenin tek anlamıyla saçma sapan konuşmalar dinledik.
Şimdi, bakın
değerli arkadaşlar, eğer bir peşkeş söz konusuysa, burada çıkar açıklarsınız
somut olarak. Ne, bir tane örneği var mı elinizde? Bir tane örneği var mı, bir
tane?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Daha dün açıkladım Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Konuşma yaptınız, bakın, bir tane somut bir şey söylediniz mi?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Daha dün açıkladım, dün, dün! Fotoğraflarını da gösterdim dün size!
Yine veririm.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Eğer bunu ortaya koyamıyorsanız, bu iftiradır, bu iftiradır, siz de
müfterisiniz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) -Sayın Canikli, dün gösterdim burada.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bakın, AK PARTİ hükûmetleri kamulaştırmasız el atmalarla ilgili çok
ciddi rakamlar ödüyor, bu dönemde paralar ödeniyor. Ne demek bu kamulaştırmasız
el atma? Ne zaman kamulaştırmasız el atıldı bunlara? Ne zaman kamulaştırmasız
el atma sayıldı?
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Yaptığınız değişiklik ne anlama geliyor?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bizden önceki her dönemde, bizden önceki her dönemde.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Ya, bu teklifin içindekiler ne anlama geliyor?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Ayıptır ya gerçekten ayıptır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) -Ne diye el altmış? Okul yapacağım diye, sen şimdi AVM yapıyorsun
oraya be!
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Adaletse, adaleti biz sağlıyoruz. Yani geçmiş dönemlerde, milletin,
işçinin, memurun, köylünün yenilen hakkını biz tescil ettik ve vatandaşa biz
ödedik. Aynı şey kamulaştırmasız el atma için de geçerli. Öyle değil mi? Öyle. Adalet bu işte. Lafla olmuyor adalet.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Evet, evet. Yerine AVM yapıyorsunuz, stadyumun yerine AVM, okulun
yerine AVM, sonra da adalet…
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Bizden önceki dönemlerde yapılan adaletsizlikleri biz, bizim
dönemde yapıyoruz.
Bakın, biraz önce
ifade edildi: Amacına uygun bir şekilde istimlak edilmiş. Ne zaman? Yirmi yıl
önce.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ha, şimdi?
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Yirmi yıl sonra artık gerekçe ortadan kalkmış yirmi yıl, otuz yıl
önce.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Nasıl kalkmış gerekçe?
SAKİNE ÖZ
(Manisa) – Geri verin mal sahibine.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Niye geri veriyorsunuz?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Nasıl kalkmış? Stadyumu şehir dışına çıkarıp mucit macit gibi proje yapıyorsun.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Çünkü neden, bakın, kanunun buradaki amacı şudur: İstimlak amacına
uygun olarak kullanılıp kullanılmaması önemli. Kullanılmış mı? Kullanılmış.
Aradan yirmi yıl geçmiş. Daha sonra, ya başka bir şey yapılacak -diyelim park
yapılacak ya da başka bir şekilde değerlendirilecek- nasıl dersiniz bunu devlet
geriye versin?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – İstimlak amacı üniversite, sen otel yapmasına göz yumuyorsun.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Esas haksızlık bu olmaz mı, esas birilerine rant
aktarmak bu olmaz mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Duydun mu? İstimlak amacı üniversite, sen oteli seyrediyorsun.
NURETTİN CANİKLİ
(Devamla) – Sizin anlayışınız bu işte, bu kadar basit, bu kadar kısır. Lütfen
sözünüzü geri alın ve özür dileyin.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Adam otel yapıyor, gösterdim sana, birazdan getireyim yine, çantada
duruyor. Dün burada Sayın Bayraktar’a da gösterdim, sen yoktun herhâlde.
BAŞKAN – Sayın
Vural, tutanakları istettim, tutanaklar gelince ara vereceğim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Faik Öztrak,
Tekirdağ Milletvekili…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, sataşmadan dolayı söz istiyor, “saçma sapan” dedi. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Ne sataşması ya?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – “Saçma sapan konuştu.” diyor.
BAŞKAN – Hayır,
tutanakları istettim, hakaret varsa…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Hayır, efendim, şu anda Nurettin Canikli konuşmasında “saçma sapan”
ifadesini kullandı. Neyin saçma olduğunu, neyin sapan olduğunu…
BAŞKAN – Buyurun,
iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Efendim, saçma sapana “saçma sapan” demek ne zamandan beri şey
oluyor?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bunlarınki seçme saçmalar.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Düzgün konuşsun, “saçma sapan” demeyelim. Başından sonuna saçma
sapan işte!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Recep Bey, dün gösterdim resimleri, kime peşkeş çektiğinizi.
4.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşma
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; iktidar
partisinin Sayın Grup Başkan Vekilinin sözlerimle ilgili olarak “saçma sapan”
diye nitelemede bulunmasını çok ayıplıyorum ve kınıyorum çünkü burada
söylediğim sözler… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sen sabahtan beri hakaret ediyorsun. Ayıp ama ya, ayıp ya!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, müdahale eder misiniz…
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Sayın Canikli, burada söylediğim sözler, burada tasarıya
ilişkin yapmış olduğum değerlendirmeler, tasarının genelinde, içinde var olan
yanlışlarla ve bir kısım niyetleri tespit edemediğimiz, kasıtlı olarak
yandaşlarına gönderilecek bazı…
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Kanal İstanbul var mı bunun içinde?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Var, var!
BAŞKAN – Sayın
Özel, lütfen…
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – …düzenlemelerle ilgili eleştirilerdir. Dolayısıyla,
eleştirilerimizin…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Eleştirilere kimsenin bir şey dediği yok.
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Bakın, burada Vakıflar Kanunu’nda bir değişiklik yaptınız,
sahte beyanda bulunan vakıf yöneticilerinin görevde kalmasını devam ettirecek
bir düzenleme yaptınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Yandaşlara neyi kim peşkeş çekmiş?
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Kim öyle demiş?
BAŞKAN – Sayın
Özel, lütfen, sayın milletvekilleri…
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Burada kamulaştırma kanunuyla ilgili yanlışlar
yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bir tane göster!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, müdahale edin lütfen.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Ben dün gösterdim arkadaşlar yani!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bu ne ya, biraz tahammüllü olun Nurettin Bey ya!
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu teklifin içerisinde birçok arıza vardır. Ben bu
arızaları beyan etmeye çalıştım. Benim bu sözlerimi “saçma sapan” olarak
nitelendiren iktidar partisinin Grup Başkan Vekiline kendi sözlerinin saçma
sapan olduğunu söyleyerek iade ediyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Sadece saçma sapan değil, belgesiz, bilgisiz…
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de Sayın Canikli’nin açıklaması
üzerine bir katkı yapmak istiyorum kamulaştırmasız el atmayla ilgili olarak.
“2002 yılına kadar kamulaştırmasız el atma vardı, 2002’den sonra yoktu.”
Anlamında bir cümle kurdu. Kanun teklifinin 24’üncü maddesinde kamulaştırmasız
el atmayı 2012 yılına kadar meşrulaştıran, ona yasal temel sağlayan bir
düzenleme vardı.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hangi kamulaştırmasız el atma Sayın Başkan, hangisi ama?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Cumhuriyet Halk Partisinin itirazları üzerine bu, teklif
metninden çıkarıldı, şu anda kabul ettiğimiz maddeler arasında bu yok. Yani,
kamulaştırmasız el atma 2002 yılında bu yana da olanca hızıyla devam ediyor
efendim. Bunu bilginize sunuyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Vay, vay!
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın
Canikli, buyurun.
Sisteme girin
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) - Eczacılara bedelsiz kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma her gün
uygulanıyor.
8.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, bakın, bir hata yapılıyor. Bizim dönemde istimlak
kuralları bellidir ve kamu hizmetinde kullanılmak amacıyla istimlak edilen her
gayrimenkul usulüne uygun bir şekilde ve bedeli ödenerek hatta peşin ödenerek
istimlak edilmektedir. Bu uygulama 2002’den itibaren yapılmıştır, ondan önceki
dönemde çok farklı uygulamalar vardı. Yani, bedeli ödenmeden bile vatandaşın
gayrimenkulü istimlak edilebilmekte ve kullanılabilmekteydi.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Anayasa değişikliği yapıldı zaten.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ayrıca, bedeli hiç ödenmeden yine kamu hizmetlerinde kullanılmak
üzere binlerce ve çok kıymetli gayrimenkul, daha sonra kamulaştırmasız el atma
olarak tanımlanmıştır ve bu insanların inanılmaz mağduriyetleri ortaya
çıkmıştır. Bunların hiçbiri 2002’den itibaren AK PARTİ döneminde ortaya
çıkmamıştır. Biz sadece geçmiş dönemdeki -tırnak içerisinde söylüyorum eğer
zulümse- bu zulümlerin sıkıntısını ortadan kaldırdık ve vatandaşın parasını
ödedik, vatandaşı rahatlattık. Yani, zulmü biz yapmadık, zulüm bizden önce
yapıldı. Sadece, biz mazluma destek verdik, mazlumun parasını ödüyoruz. Bütün
bedeli bizim dönemde ödendi. Dolayısıyla, adaletse adalet bu Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, adaletin gerçek anlamda partimizin ismine layık bir şekilde
uygulaması yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de 60’ncı maddeye göre söz istiyorum
efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Canikli’nin açıklamaları doğruyu yansıtmıyor.
Anayasa’mıza göre kamulaştırma bedeli idareler tarafından peşin ödenmek
zorundadır ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti ilk kez bir yasa yaparak
kamulaştırma bedelinin taksitle ödenmesi yönünde bir düzenleme yaptı, doğruyu
konuşalım şimdi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ama hangi kamulaştırma?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Efendim, “Hangi kamulaştırma?”sı
yok.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Çok önemli.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Kamulaştırma bedelinin…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Geçmişten gelen kamulaştırma.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - …taksitle ödenmesi konusunda bugüne kadar hiçbir
hükûmetin çıkarmadığı kanunu, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti çıkardı.
İkinci olarak,
demin söylediğimi tekrar edeceğim: Kamulaştırmasız el atma, AKP’nin iktidar
olduğu 2002 yılından bugüne kadar olanca hızıyla devam ediyor, teklif metninin
24’üncü maddesinde yer alan düzenleme, buna yasal bir temel kazandırmak
amacıyla düzenlenmişti ama itirazlarımız üzerine çıkarıldı, şu anda da görüştüğümüz
metin içerisinde bulunmamaktadır, bunu bilginize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın
Vural.
10.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, biraz önce Nurettin Canikli, 2002 yılından bu yana,
kendi iktidarları döneminde, peşin ödemeyle ilgili hükmü getirdiklerini
söyledi…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Hayır, “Bizim dönemimizde uygulandı.” dedim.
OKTAY VURAL (İzmir)
– Bu Anayasa değişikliği 2001 yılında yapıldı, 2001 yılında Milliyetçi Hareket
Partisinin bulunduğu dönemde yapıldı. Dolayısıyla…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – “Biz getirdik.” demedim, “Bizim dönemde uygulandı.” dedim.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Her şeyi kendinize yontmayın canım, Allah’ını seversen. Tabii, işte
gördünüz mü, biraz önce öyle söyledin ya, uygulamayla ilgili dedin.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Uygulama bizde başladı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bakın, “Devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği
hâllerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla…” İşte, bizim ortaya
koyduğumuz, biraz önce sizin yaptığınız taksitli ödemek. İşte, siz, böyle
mülkiyeti deldiriyorsunuz. Dolayısıyla, bu hükmü biz getirdik, Anayasa hükmünü.
Anayasa’nın emrini zaten uygulayacaksınız, uygulamayacak mısın?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Biz uyguladık.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Talimatımız öyleydi zaten.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Biz uyguladık, bizim dönemde uygulandı.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Uygulatırız tabii.
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Sayın Başkan, izninizle kısa bir açıklama yapmak…
BAŞKAN – Sayın
Canikli, buyurun.
11.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,
kamulaştırmasız el atmalara ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Önce şunu
söyleyeyim: Doğru, o düzenleme 2001 yılında geldi, ağırlıklı olarak, esas
itibarıyla bizim dönemde uygulandı, ondan önceki dönemlerde hiç uygulanmadı,
bunu tekraren söylüyorum, bir.
İkincisi: Hangisi
taksitle ödeniyor, bu kural geçerli yani normal kamulaştırmalarda peşin ödeme
kuralı geçerli. Hangi uygulama için ya da hangi ödeme için hangi kamulaştırma
için taksit uygulaması var? Yirmi yıl önce, otuz yıl önce, kırk yıl önce
vatandaşın yeri gasbedilmiş, parası ödenmemiş yani
kamulaştırmasız el atma olarak ortaya çıkmış. Şimdi, bu dönemde, mahkeme
kararlarıyla devlet veya ilgili kurum çok yüksek meblağlarla, tazminat
rakamlarıyla karşı karşıya kalmış. Bizimle hiç alakası yok, bizim dönemde
yapılan hiçbir icraatla ilgisi yok; çok ciddi rakamlar ortaya çıkmış. Eğer o
ortaya çıkan rakamları devlet öderse ya da ilgili belediye bütçesi yetmez,
hiçbir il bütçesi yetmez. Dolayısıyla, mecburen onlara taksit getirilmiştir ama
bizim dönemdeki istimlaklerin hiçbir tanesi için taksit uygulaması yoktur.
Bizden önceki dönemlerde gasbedilen ama tazminat
şimdi hükmedilen olaylarla ilgili olarak -çünkü böyle bir rakama ne bütçe yeter
ne de belediyelerin bütçesi yeter ne de ilgili yatırımcı kuruluşların bütçesi
yeter- mecburen taksit uygulaması getirilmiştir, olay budur.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Demek var taksit uygulaması.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bizden önceki dönemlerle ilgili.
OKTAY VURAL (İzmir)
– Var mı, yok mu? Getirdiniz mi, getirmediniz mi?
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen
Sayın Özel… Sayın Özel, böyle bir usulümüz yok.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sadece tutanağa geçmesi için bir şey…
BAŞKAN – Olur mu
Sayın Özel? Yok böyle bir usulümüz. Sayın grup başkan
vekilleri konuştu.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN - Bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Faik Öztrak, Tekirdağ Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan kanun teklifinin beşinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz aldım. Bu vesileyle, grubum ve şahsım adına Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hükûmetin
katılımcı demokrasiye ne kadar özen gösterdiğini önümüze gelen torba daha
doğrusu çuval yasa tasarısı sürecine bakarak anlamak mümkün. Yasa tasarısı
Türkiye Büyük Millet Meclisine ilk geldiğinde 56 maddeydi, şimdi ise madde
sayısı, Genel Kurulda tartıştığımız madde sayısı 76’ya çıkmış durumda. Ama
sadece şu anda görüştüğümüz maddenin, 73’üncü maddenin altında 53 tane madde
daha var. Yani 56 maddelik bir yasa tasarısı, Mecliste müzakere sürecinde
yaklaşık 150 maddeye çıkmış durumda.
Peki, değerli
milletvekilleri, yasaya eklenen bu yeni maddeler hakkında bu değişikliklerden
etkilenecek paydaşların ne kadar görüşü alındı? Ne kadar katkıda bulundular bu
değişikliklere? Çak açık söyleyeyim, bugün burada yapılan, bu yasa sürecinde
burada yapılan, iktidar partisinin “Vatandaş için neyin iyi olduğunu ben
bilirim, o bilmez.” mantığını yansıtıyor. Artık, iktidar milletvekilleri de
neye oy verdiklerini bilmiyorlar. İşler o kadar çığırından çıkmış vaziyette ki
iktidar kendi getirdiği önergeyi sırf biz destekledik diye dün reddetti,
bugünün sonunda bu yüzden tekriri müzakere yapmak zorunda kalıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, günlerdir uğraşıyoruz. Görüştüğümüz torba yasa içinde bugün
ciddi dalgalanmalara maruz kalan Türkiye ekonomisinin derdine derman olacak
herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Mevcut bu yasa, ekonomide mevcut olan ve
bugün Türkiye’den sermayenin kaçışına yol açan hangi kırılganlıkları giderecek
hangi önlemleri getiriyor? Piyasalardaki güven kaybını telafi edecek hangi
önlemler bu yasaya konmuş vaziyette.
Bakınız, değerli
milletvekilleri, yarın öbür gün bu günleri arayacağız, “Niye biz bu fırsatı
kullanmadık.” diyeceğiz. Ben şunu söyleyeyim: Aslında burada yapılan
düzenlemelere baktığımız zaman tam tersi etki yapacak, güven bunalımını,
güvensizliği daha da artıracak birtakım düzenlemeler var. Örneğin, Turkcell yönetimine ilişkin düzenleme. Açıkçası, bu
düzenlemeyle Hükûmete, eski bakanlarını, eski dostlarını Turkcell’in
yönetimine atam imkânı getiriliyor. Bu, mülkiyet hakkına
müdahale değerli milletvekilleri. Mülkiyet hakkına müdahale ederseniz,
bu, özellikle Türkiye’de yatırım yapacaklarda çok ciddi endişe ve kuşku
uyandırır. Sonuçta, sıcak paranın suyunu çekmekte olduğu bir dönemde doğrudan
yabancı sermaye yatırımlarını da kaçırmış oluruz.
Değerli
milletvekilleri, bakın, bugün olağanüstü bir gün yaşadık. Merkez Bankası bugün
doların ateşini düşürmek için tam 7 kez döviz satım ihalesi açtı, toplam 2,3
milyar dolar sattı. Döviz ihalelerine gelen teklif 3,5 milyar dolardan fazla.
Piyasada çok ciddi bir döviz talebi var. Nitekim,
Merkez Bankası rezervinin neredeyse yüzde 2’sini tek günde sattı. Ancak dolar
kurunu 1,97’den 1,95’lere çekebildi. Bir başka ifadeyle, yetersiz olduğu artık
herkes tarafından söylenen rezervlerin yüzde 2’si beş altı saatte gitti, dolar
sadece 2 kuruş düştü. Bu, rezervlerimizi boşa harcadığımızı gösteriyor. Önce
şunu sorayım: Hani bu ülkede dalgalı kur rejimi vardı? Bu dövizler kime satıldı
arkadaşlar? Hükûmet neden ülkeden çıkmaya çalışan sıcak paracıya dövizi ucuza
satarak çıkma imkânını veriyor? Bunun iki nedeni var; biri ideolojik, diğeri
ise travmatik. Ekonomiye ideolojik yaklaşan Hükûmetin
faiz takıntısı bugün Merkez Bankasının tek kol ile dövüşmesine neden
olmaktadır. Sırf bu yüzden milletin döviz rezervleri Başbakanın şikâyet ettiği
faiz lobilerine ucuza satılmakta, bu lobilerin zarar etmeden kaçmaları
kolaylaştırılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, son on yıldır izlenen sıcak parayla ekonomiyi şişirme
politikalarının yarattığı kırılgan yapı, küresel likiditedeki dalgalanmaların
bizde çok şiddetli hissedilmesine neden olmakta ve iktidara travma
yaşatmaktadır. Bakın, 2002 yılından önceki seksen yılda tüm iktidarların
yaptığı dış borç 130 milyar dolardı, bu iktidar buna 220 milyar dolar ekledi.
Yani, AKP iktidarında dış borç 350 milyar dolara çıktı; artış 2,7 kat. Yine,
tüm Türkiye’nin döviz açık pozisyonu bu iktidar işbaşına geldiğinde 85 milyar
dolardı, şimdi 451 milyar dolara çıktı; artış 5 kat. Aynı dönemde reel
kesimdeki şirketlerin döviz açık pozisyonu 6,5 milyar dolardı, bugün 152 milyar
dolara çıktı; artış 23 kat. Bugün dolar kurundaki her 10 kuruşluk artış
şirketlerin kur farkı zararını 15 milyar Türk lirası, Türkiye’nin zararını da
45 milyar Türk lirası artırıyor. Şimdi, ben merak ediyorum, ekonomide bu
kırılganlığa kim göz yumdu? On yıldır sıcak paranın estirdiği tatlı rüzgârlarla
yelkenlerini şişirerek kendini usta kaptan zanneden, sıcak paranın yaptığı
kortizon etkisini kendinden menkul bilen AKP Hükûmeti ve Başbakan şimdi telaş
ve korku içindedir. Başbakan her gün farklı bir kesimin bu gelişmelere neden
olduğunu söylüyor, suçluyor. İlkin iktidara gelirken bu lobilerin icazetini
alan kendi değilmiş gibi faiz lobisi suçlu ilan ediliyor, o yetmeyince dış
mihrak kartı oynanıyor. O yetmezse de “Size diaspora
verelim.” deniyor.
Bakın,
arkadaşlar, bu iktidar döneminde ülke sıcak paracıların, paradan para
kazananların cenneti hâline getirildi. Biz yıllarca “Sıcak para ve dış borç bu
ekonominin geleceğini rehin alıyor.” dedikçe sizler dünyada paradigmaların
değiştiğini söylediniz, “Siz bilmiyorsunuz, bu defa her şey farklı olacak.”
dediniz. Biz “Üretim, tarım, sanayi” dedikçe siz “Rezidans ve alışveriş
merkezi” dediniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Geldiğimiz
noktada ülkenin tarım ve sanayi tabanı yok edildi. Bugün mayıs ayı sanayi
üretim rakamı açıklandı, mayıs ayında sanayi üretimi bir ay önceye göre yüzde
0,6 azalarak yeniden düşmeye başladı. Krediler Merkez Bankasının öngördüğünden
fazla artıyor ama yerli üreticiler yerine yurt dışındaki üreticiler artan talebe
cevap veriyor, üretim yerinde sayıyor ama ithalat patlıyor.
Değerli
milletvekilleri, iktidar IMF borcunu ödemekle övünürken sadece dış borç değil,
milletin borcu da katlandı. AKP iktidara geldiğinde milletin bankalara tüketici
kredisi borcu 2,2 milyar Türk lirasıydı, bu yılın mayıs ayı itibarıyla borç 99
kat artarak 218 milyar Türk lirasına çıktı.
NEBİ BOZKURT
(Mersin) – Kredi veriyoruz, ne yapalım?
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) – Yine, AKP iktidara geldiğinde vatandaşın kredi kartı borcu 4,3
milyar idi, şimdi bu borç 18 kat artarak 77,2 milyar Türk lirasına çıktı. Son
iki yıldır ekonomi yavaşladıkça vatandaş borcun altında eziliyor, sıcak parayla
şişirilen balonların gerçek olmadığını anlıyor.
HÜSEYİN ÜZÜLMEZ
(Konya) – Senin balonun söndü onun için böyle diyorsun.
BAŞKAN – Sayın
Üzülmez…
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) – Eğer, bugün, bize benzeyen ekonomiler küresel iklimdeki
değişiklerden bir etkilenirken Türkiye üç etkileniyorsa bunun sebebi, işte
ekonomide biriktirilen bu kırılganlıklardır değerli arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, sözlerimi bitirmeden önce bir konuya değinmek istiyorum. Dün
Kırkpınar’daydık. Kırkpınar güreşlerinde geleneksel bayrak geçiş töreni
yapılıyordu. Onuncu Yıl Marşı’yla… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NEBİ BOZKURT
(Mersin) – CHP’nin Belediye Başkanı…
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) – …ay yıldızlı al bayrağımız er meydanında hakemler tarafından
dolaştırılıyordu. Bütün tribünlerde herkes ayağa kalkmış bayrağımızı
alkışlıyordu. Sadece Hükûmetin sayın bakanları, Sayın Vali, Sayın Savcı
yerlerinde oturuyorlardı.
MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) – Boş konuşuyorsun, boş!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Eyvah, eyvah!
FAİK ÖZTRAK
(Devamla) – Bu tavrı, bu kürsüden protesto ediyorum arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sözlerimi
tamamlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, yarın başlayacak ramazanın tüm
milletimize ve İslam âlemine hayırlar getirmesini diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Evet, sayın
hatibin bayrakla ilgili sözleriyle ilgili Sayın Bakan açıklama yapacak.
Buyurun.
VII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, Tekirdağ Milletvekili
Faik Öztrak’ın görüşülen kanun teklifinin beşinci
bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, sayın hatip, Edirne Kırkpınar güreşlerinde yaşanan bir tabloyu
eleştirmek adına, burada maalesef yanlış olduğunu düşündüğüm sözler ifade etti.
Protokoldekilerin ayağa kalkmasını gerektirecek olan şey, hepimizin millî marşı
olan İstiklal Marşı’dır. Bayrağımıza elbette ki sonuna kadar saygımız vardır
ama bir ideolojik söylem hâline getirilen ve inatla ısrar edilen Onuncu Yıl
Marşı’nda vatandaşlarımızı ya da protokolü ayağa kalkmaya zorlamak kimsenin
hakkı değildir, haddi değildir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Hepiniz çok rahatsız oluyorsunuz…
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Onuncu Yıl Marşı ideolojik olur mu Sayın Başkan!
HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Türk Bayrağı alerji mi yapıyor?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Bülent Arınç nasıl diyorsa…
AHMET YENİ
(Samsun) – Bayrak sevgisini sizden öğrenecek değiliz ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bayrak geçerken ayağa kalkılır Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
SADULLAH ERGİN (Hatay) – O sancaktır.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Saygı duyacaksınız, bayrağa saygı! Marşı söylemeyin, bayrağa saygı!
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri…(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ
(Samsun) – Bayrağa saygıyı sizden mi öğreneceğiz!
BAŞKAN – Bir
saniye… Sayın milletvekilleri, lütfen…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Ben Sayın Bakanın açıklamalarını üzüntüyle dinledim. Sayın Faik Öztrak Kırkpınar’da yaşanan olayları zamanın izin verdiği
ölçüde anlattı. Kırkpınar’da yaşanan olay milletimiz açısından son derece
üzüntü vericidir. Birincisi: Orada Onuncu Yıl Marşı söyleniyor. Onuncu Yıl
Marşı bu cumhuriyetin marşlarından birisidir. (Gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – 100’üncü yıl!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, cumhuriyetin Onuncu Yıl Marşı’nı burada eğer
siz cumhuriyetin marşlarından biri olarak kabul etmiyorsanız yazık size!
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Onuncu Yıl Marşı faşist bir marştır, ırkçı bir marştır…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Orada “Türk” kelimesi geçtiği için alerji oluyorlar herhâlde.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İkincisi…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Yani “Türk” ismi geçtiği için öyle mi oluyor! Türk milleti üzerine
yemin ettin, namusun ve şerefin üzerine yemin ettin!
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – …cumhuriyetin marşı değil o.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Sen de faşistsin o zaman.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
Buyurun Sayın
Hamzaçebi…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet, cumhuriyetin Onuncu Yıl Marşı’nı faşist olarak
niteleyen bazı faşist kafalar var orada, öyle görüyorum.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Aynaya bak sen!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İkincisi şu: O bayrak orada geçiyor, bir tören yapılıyor
ve on binlerce insan ayağa kalkmış durumda. Siyasetçilerin görevi halka saygı
duymaktır, halkın saygı gösterdiği değerlere saygı göstermektir…
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Söyleyene bak!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – …ama öyle anlıyorum ki AKP’nin artık halkın saygı
gösterdiği değerlere saygısı kalmamış, halktan kopmuş.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Canikli,
buyurun.
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım,
Türk milletinin bir tane marşı vardır, bedeli kanla ödenen, canla ödenen; o da
İstiklal Marşı’dır. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) O da
İstiklal Marşı’dır. Eğer gerçekten samimiyseler, gerçekten İstiklal Marşı’nın
ruhundaki o özü samimi olarak savunuyorlarsa, o mısraları samimi olarak
savunuyorlarsa başka marşa ihtiyaç yok, o bütün ihtiyacımızı karşılar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Onun için mi okullarda kaldırıyorsun törenleri?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – O bütün ihtiyacımızı karşılar. Eğer gerçekten öyle bir şey
istiyorsanız orada İstiklal Marşı okunurdu, herkes de ayağa kalkardı, gururla
kalkardı, onurla kalkardı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim bir…
BAŞKAN – Açılsın
efendim, bir dakika.
15.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Canikli, öyle bir cümle söyledi ki Kırkpınar’da
İstiklal Marşı yerine Onuncu Yıl Marşı okundu gibi bir değerlendirme yaptı,
cümleleri öyle anlaşılıyor. Orada İstiklal Marşı da okundu, Onuncu Yıl Marşı da
okundu. Mesele şudur: Oradaki on binlerce insan, on binlerce vatandaş, o marşa
ve o marş eşliğindeki bayrak gösterisine saygı göstermiş, ayağa kalkmış.
Siyasetçinin yapması gereken, halkın gösterdiği saygıyı, halkın saygı
gösterdiği değerlere onun da saygı göstermesidir. Anlaşılan Adalet ve Kalkınma
Partisi, Onuncu Yıl Marşı’nı cumhuriyetin marşlarından saymıyor. Onuncu Yıl
Marşı’nı saymadığına göre herhâlde… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Bu nasıl mantıktır Allah aşkına, şarkıları, türküleri...
BAŞKAN – Lütfen
sayın milletvekilleri…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, orada ellerini, kollarını sallayarak
konuşan bir arkadaşımız var, izin verirseniz ona söz hakkı verin ne dediğini
ben duyayım ki Parlamento da duysun ona göre değerlendirelim.
Değerli
arkadaşım, bağırıp çağırmaya gerek yok; söz isteyin size söz versin.
BAŞKAN – Evet,
Sayın Hamzaçebi, lütfen şahsileştirmeyelim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kısaca Kırkpınar’da yaşanan milletimiz adına üzüntü
verici bir tablodur, bunu bir kez daha Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Kimse kimseye baskı yapamaz, baskı yapmamalı.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde şahsı
adına söz isteyen…
OKTAY
VURAL(İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural.
16.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Adalet Bakanı
Sadullah Ergin’in ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, Onuncu Yıl Marşı tabii, ülkemizin bir marşıdır şüphesiz
ama bu marşta Türk kelimesi geçtiği için buna faşist diyen bir kafayı
kınıyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne alakası var?
OKTAY VURAL
(İzmir) – Gerçekten kınıyorum.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Böyle bir yorum yapılır mı?
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) - Faşist zihniyetle yazılmış bir marş.
OKTAY
VURAL(İzmir) – Sayın Başkan, alkışlanan…
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen! Sayın hatibi dinleyelim lütfen.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Hadi arkandaki bağırıyor, sana ne oluyor be! Sen niye rahatsız
oluyorsun?
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Ben Türk’üm.
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) – Niye rahatsız oldun, Türk’ten mi?
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Hadi oradan!
BAŞKAN – Sayın
Vural, siz buyurun.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Faşist zihniyet…
BAŞKAN – Sayın
Vural, lütfen!
OKTAY
VURAL(İzmir) – Sen muhatap olunacak birisi değilsin ki.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Ben, özbeöz Türk’üm
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sen değilsin, hadi hadi! Hadi, yürü yürü, dışarı çık sen.
BAŞKAN – Sayın
Vural, lütfen siz devam edin.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, orada bir marş okunuyor, ayağa kalkılması değil, orada
bayrağa saygı esastır. O bakımdan, marşla ilgili bir hassasiyetiniz olabilir
ama ay yıldızlı bayrak varken ve bir geçit varken ona saygı duymak… Zannederim,
ay yıldızlı bayrak herhâlde saygıyı hak ediyor.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – O bayrağın manasını biz sizden daha iyi biliriz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Orada Onuncu Yıl Marşı çalınıyor diye kalkmamak doğru olmaz diye düşünüyorum.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Bayrağı sizden öğrenecek değiliz biz.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Söylemeyebilirsiniz ama bayrak olduğu zaman saygı duymamız gerekiyor.
O saygının bakanlar tarafından, devlet tarafından esirgenmiş olmasının
yadırganması gerekiyor. O bakımdan, bayrak geçişinde muhakkak gerekli saygıyı
göstermek gerektiğini düşünüyorum. Mehter Marşı eşliğinde de olabilir…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Siz o bayrağın manasını öğrenin, tarihini öğrenin.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Gel de burada konuş, burada. Gel buraya.
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) – Ne bağırıyorsun ya!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Üstünde önerge ver, çık…
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Vatandaş da duysun, kürsüden konuş.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ya, ne duyacak ya! “Türk” kelimesi geçiyor diye “faşist” diyor yani
ne diyeyim işte. İşte bu, Türk milleti önünde şeref ve namus yemini etmiş
birisi; ayağını mı kaldırdı, ne yaptı!
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan
Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin;
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S.
Sayısı: 478) (Devam)
BAŞKAN – Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Özgür Özel, Manisa
Milletvekili.
Buyurun Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Böyle, “ramazanın
ilk saatleri” dendi, karşılıklı anlayışla başladı, bunun böyle sürmesini umut
ediyorduk ama şunu söylemek lazım: Tabii, “Bu ülkenin bir tane marşı var.”
derseniz, o, ülkenin İstiklal Marşı’dır, onda kimsenin bir itirazı olamaz ama
bu ülkenin başka ortak değerleri de var. Ben, Onunu Yıl
Marşı’na laf etmenin de, Mehter Marşı’na laf etmenin de bunun gibi hepimizi
birleştirecek ve bugüne kadar birleştirmiş bir şeye laf etmenin gerçekten çok
ayırıcı ve bugüne kadar yapıldığı gibi toplumu bölmeye yönelik bir şey olduğunu
düşüyorum ve bu tavrı iktidar partisinin sekiz gündür süren yorgunluğuna vermek
istiyorum.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Hadi oradan! Zihnimiz çok parlak bizim.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Yoksa, aksi takdirde, gerçekten kabul
edilemez bir şey yapıyorsunuz burada.
Size, yarın bu
kürsüden çıkıp başbakan yardımcılarınızın, bakanlarınızın, milletvekillerinizin
Onuncu Yıl Marşı’yla ilgili hiçbir sorununuzun olmadığıyla ilgili
açıklamalarını ifade ederim, Manisa’da, İzmir’de Onuncu Yıl Marşı’na alkış
tutan milletvekillerinizin teker teker fotoğraflarını gösteririm.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Olabilir ya.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Sonra da bu marşa haksız ve hadsiz bir şekilde “Faşist bir marş.”
diyenleri gerçekten kınıyorum.
İBRAHİM KORKMAZ
(Düzce) – Sizin zihniyetiniz faşist!
BİNNAZ TOPRAK
(İstanbul) – Siz kendinize bakın!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Ne diyorsun be, ne diyorsun?
BAŞKAN – Sayın
Korkmaz, lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Çok açıkça şunu söylemek lazım ki bugün İstanbul’da bir şeyler
oluyor, herhâlde İstanbul’da olan bir şeyleri örtmeye çalışıyor burada
birileri.
Bugün İstanbul’da
Taksim dayanışmasından 34 kişi, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ve
sendikaların temsilcileri sadece basın açıklaması yapmak istedikleri için
tutuklandılar. Bugün, bu olaya tepki veren binler sokaklara çıkmak istediğinde
bütün polis araçlarından İstanbul’un ara sokaklarında ana arterlerinde “Sokağa
çıkanı göz altına alırız.” anonsları yapıldı. Bunu
Türkiye’ye niye yapıyorsunuz? Biz bu anonsları, bu adı konmamış sıkıyönetimi ve
sokağa çıkma yasaklarını 1980 darbesinde ve Kenan Evren yönetiminde bırakmamış
mıydık?
Ve açıkça şunu
söylemek istiyorum size: Türkiye bugün ayağa kalktı.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Ne oldu da ayağa kalktı, ayağa kalkacak ne var yani?
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Bugün ayağa kalkarken, İstanbul Valisi, herhâlde bir ikizi var, o
çiçekler, böcekler, o “Taksim Meydanı’nda sizinle birlikte olmak isterdim.”
diyen, tweet atan İstanbul Valisi, Gezi Parkı’ndan o tweetten sonra olumlu reaksiyon alan İstanbul Valisi, bugün
damarları şişe şişe meydan okudu ve bu tabloyu ortaya çıkardı. İstanbul Valisi,
Gezi Parkı’ndaki çocukları davet edip onlarla çay kahve içmişti ve onlara bir
söz vermişti: “Hep beraber Gezi Parkı’nda olacağız.” Bugün, polis koridoruna
aldığı Gezi Parkı’na gitti ama o çocukları oraya davet etmedi. O bir kahvenin
kırk yıl hatırı vardı, o hatır kırk gün bile sürmedi ve öylesine kötü bir tutum
içinde kaldı ki çıktıktan sonra, bir buçuk saat sonra park tekrar kapatılmak
zorunda kaldı. Oysa, bugün, bugünün güzelliğine uygun
olarak keşke şöyle bir şey yapabilseydik: İstanbul Valisi, oraya, bugün
gözaltına aldığı o dayanışma platformunu ve gençleri davet etseydi.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Meşruiyetini nereden alıyor o platform? Herkesi suçluyor…
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – O meydanda oraya bir kürsü koysaydık, bir maddelik bir ortak kanun
bile yapabilirdik. Londra’daki Hyde Park’taki özgürlük kürsüsü gibi bir kürsü
koyabilseydik oraya. Meclis TV yayınları gibi -onu da eksik, aksak, susturarak
yapıyorsunuz ama- bir kanal tahsis etseydik ve o kürsüden herkes çıkıp özgürce,
hakaret etmemek kaydıyla en ileri fikirlerini bile dile getirebilseydi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – İşgal edilmeseydi.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Bir kanun çıkarsaydık, o kürsüye de dokunulmazlık verseydik aynı
İngiltere’deki gibi ve biz o kürsüyü bir özgürlük, bir demokrasi ve bu toplumun
birbiriyle kaynaşması kürsüsü hâline getirebilseydik.
O parkın
açılışına, İstanbul Valisinin, dünyanın ilk tutuklanan, gözaltına alınan
piyanosunu ve o piyanonun sahibi David Martello’yu
davet etmesini beklerdik. David Martello Türk
Marşı’nı çalsaydı da Vali ve direnişçiler orada gerçekten o marşı dinleyerek
birlikte helalleşebilselerdi. Bizim hayalimizdeki Gezi Parkı, bizim
hayalimizdeki özgürlük alanı, bizim hayalimizdeki özgürlük ve demokrasi kürsüsü
Gezi Parkı’nın oraya konmalıydı. Bugün koyamadınız.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Tamam, iktidara gelince yaparsınız canım. Yapın, siz gelin
iktidara, yapın.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Koysaydınız bugün tansiyon düşerdi, bugün bu kadar gözaltı olmazdı,
bugün bu kadar çatışma olmazdı ama siz çatışmayı, ayrıştırmayı, kavga üslubunu
tercih ediyorsunuz. Oralardan beslendiğinizi sanıyorsunuz ama oralardan kısa
vadeli kazançlar olur, parti içindeki çatlaklar kapanır ama Türkiye ortadan
ikiye bir karpuz gibi yarılır. Bunu yapmayınız ve eğer siz bunu böyle yapmaya
devam ederseniz…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - …o kürsülerde konuşamayan gençler işte böyle meydanlarda sesini
duyurmaya çalışır, Türkiye’de tansiyon yükselir, hepimiz de son derece rahatsız
olduğumuz, üzüntü duyduğumuz görüntüleri görürüz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Hepinize saygılar
sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
Özel, lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Bu güzel gecenin ruhuna uygun olarak, bu güzel, karşılıklı
dayanışma ve saygı ayının başladığı gibi değil de, hepimizin başta ümit ettiği
gibi devam etmesini diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şahsı adına son konuşmacı İlknur Denizli, İzmir
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İLKNUR DENİZLİ
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin beşinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, istatistiklerin bize söylediği şudur: Uzun yolculuklarda
trafik kazaları genellikle eve yaklaştıkça olur. Benzer bir durumu yüce
Meclisimizde de gözlemliyoruz bugün. Hepimiz biraz fazla alıngan, biraz da
heyecanlıyız. Oysa gerilim yüklü havadan mümkün olduğunca uzak durmamız
gerekiyor.
21’inci yüzyıl
toplumların değişimlerinin film seyreder gibi insanların gözlerinin önünde
gerçekleştiği bir dönem olarak hatırlanacak. Bu elbette şikâyet edilecek bir
şey değil. Zaten şikâyet etseniz de bir anlamı yok, hayat akıyor ve sizin bir
kenarda oturup olan biteni anlamanıza izin vermiyor. Bu durumda, halkın ülkeyi
geleceğe taşıması için görev verdiği siyasi parti olarak yapmanız gerekenler
var. Toplumun değişim talebinin gerisine düşmeyeceksiniz ve talepleri
karşılayacak yasal düzenlemeleri hayata geçireceksiniz.
Muhalefetimizin
torba yasaya ilişkin kimi eleştirilerini anlamamız mümkün, ancak
muhalefetimizin de bu yasal düzenlemeleri hayata geçirmekte geç kalmanın ciddi
mağduriyetlere yol açacağını anlamalarını rica ediyorum. Toplumun taleplerine
cevap verip yurttaşların önünü açmayan, kendi dünya tasavvurunu halka dayatan
iktidarların ülkelerini gelişmiş ülke standardına taşımaları mümkün olmuyor.
Örneğin Mısır. Mısır’da hızlandırılmış bir tarih akışı var. Kameralar sayesinde
naklen izliyoruz. Hani bir söz vardır: “İtalya’nın çizme biçiminde olduğunu
görmek için İtalya’ya gitmek gerekmez. İtalya’ya uzaktan ve yüksekten bakmak
gerekir.” Gözümüze perde çekmeden baktığımızda Mısır’da tablo
çok net. Sandıktan çıkan bir iktidar var ve o iktidar, o lider, sadece
bir yılını doldurmuş. Öncesinde ne var? Askerî, seçkinci, kokuşmuş bir dikta
rejimi. Yıllar süren karanlık dönemden sonra atılan adım elbette Batı
standartlarında bir demokrasi olamayacaktı, uzun süren bir kara kıştan sonra
ince bir bahardı çünkü. Sonra ne oldu? Zulümle geçen tarihe özlem duyanlar, bir
yıllık iktidarı sadece yapamadıkları üzerinden sorgulamaya başladılar. Her biri
sakat demokrasi tanımları ortaya saçılmaya başlandı. Yarısına kadar olumlu
gidip sinsice bir “u” dönüşle “ancak” diye kıvrılan ve sonu suçlamayla biten
demokrasi tanımları yapıldı. Sormadılar hiç “Halkın oyuyla seçilmiş iktidara
tahammül etmezsek demokrasiyi ne kadar zaman sonraya ötelemiş olacağız?” diye.
Bir yılını doldurmuş iktidarı meydanlara çağırdılar çünkü bir düello
yapılacaktı; bir yanda sandık diğer yanda tanklar, aydınlarsa tam ortada
“tarafsız, demokratik” bir tutum sergilediklerini söylediler. “Çağın ruhu”
dediler, “Güçlü olan kazandı.” dediler.
Bu dönemde bir
şeye daha şahit olduk, dünya sustu Mısır’da darbe olduğunda, herkes ıslık
çalarak başka bir tarafa baktı, gizliden gizliye şu ayrım yapıldı: Demokrasiyi
hak edenler, demokrasiyi hak etmeyenler. Bu ayırıma yaslananlar aslında şunu
yaptılar: Zenginliği hak edenler, zenginliği hak etmeyenler; medeniyete layık
olanlar, medeniyete layık olmayanlar, hatta kendi topraklarında yetişene, doğal
kaynaklarına sahip çıkmayı hak edenler ve etmeyenler. Evet, bir de “Darbe desem
ne olacak?” diyenler vardı. Evet, hiçbir şey olmaz, darbe darbedir, değişmez
çünkü ancak siz değişeceksiniz, en azından değişme şansınız olacak.
Bütün bunları
söylerken bunu Mısır ve Türkiye karşılaştırması yapmak için söylemiyorum. Ne
demokrasi tarihimiz, ne ödediğimiz bedeller, ne ekonomimiz bu karşılaştırma
için yeterli değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLKNUR DENİZLİ
(Devamla) – Ancak şunu hep birlikte bilmemiz gerekiyor ki bu ülkede bunları
yaparsak eğer, bu hayatı özlersek, bu bir vahamet demektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, biraz önce İstiklal Marşı’yla ilgili, Sayın Bakan,
Onuncu Yıl Marşı… “İstiklal Marşı’nın dışında herhangi bir marşta ayağa
kalkılmaz.” diye Sayın Nurettin Canikli, Sayın Bakan söyledi.
Yani gerçekten
önemli ama ben sadece şunu söylemek istiyorum: Bakın, bu PKK marşı ve bugün…
(İzmir
Milletvekili Oktay Vural elindeki cep telefonundaki görüntülü ses kaydını
salona gösterdi)
Bakın, burada AKP
Genel Başkan Yardımcısı İstiklal Marşı’nın okunmadığı, Türk bayrağının
asılmadığı bir toplantıda saygı duruşunda bulunuyor PKK’nın marşı eşliğinde.
Görüyorsunuz değil mi? Hani kalkılmazdı, niye orada kalkıyor?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne alakası var! Yapmayın Allah aşkına!
OKTAY VURAL
(İzmir) – Niye orada kalkıyor Sayın Başkan, niye kalkıyor?
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – İstiklal Marşı’nın dışında hiçbir marşta ayağa kalkılmaz. Nedir
olay, nedir, bilmiyoruz. Ne bilelim canım orada…
OKTAY VURAL
(İzmir) – İşte kongre, buyurun. İşte, buyurun, Salih Kapusuz…
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Nedir o?
OKTAY VURAL
(İzmir) - Burada kalkıyorsunuz da orada niye kalkmıyorsunuz ay yıldızlı bayrak
geçerken? Bakın, burada, bakın, işte. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) – Böyle yanlış bilgilendirme yapıyorsun.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Ne olduğunu bilmiyoruz. Nedir ne değildir, bilmiyoruz ki.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İşte, 24 Eylül 2010 tarihinde.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – Nedir o, bilemiyoruz ki.
OKTAY VURAL
(İzmir) – İşte, gösteriyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Vural.
Evet, bölüm
üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilmiş
bir önerge vardır… (Gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bakın, bakın, nasıl?
BAŞKAN – Sayın
Vural, lütfen…
OKTAY VURAL
(İzmir) – 24 Eylül 2010 tarihinde. Nasıl saygı duruşunda bulunuyorlar. İstiklal
Marşı yok, PKK’nın şeyinde saygı duruşunda bulunuyorlar.
BAŞKAN – Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Beşinci bölüm
üzerindeki görüşmelerin İç Tüzük 72 çerçevesinde devam etmesini arz ederiz.
Oktay Vural Mehmet Günal Alim
Işık
İzmir Antalya Kütahya
Hasan Hüseyin Türkoğlu Cemalettin Şimşek Ali Halaman
Osmaniye Samsun Adana
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kapsamlı
değişiklikler hakkında daha ayrıntılı değerlendirme yapmak için görüşmeler
devam etmelidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı efendim.
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.38
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 02.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muharrem IŞIK
(Erzincan)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 134’üncü Birleşiminin On
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
5’inci bölüm
üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre verilmiş
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır ve kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9
Temmuz 2013 Salı günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.01