DÖNEM: 24 CİLT: 55 YASAMA YILI: 3
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
133’üncü Birleşim
7 Temmuz 2013 Pazar
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova ve 21 milletvekilinin, yasalara aykırı ve kamu
zararı oluşturacak şekilde yapılan özelleştirme uygulamalarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/702)
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 44 milletvekilinin, Malatya Kürecik’te kurulan füze
kalkanının Türkiye’ye siyasi, askerî ve ekonomik yönden etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/703)
3.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş ve 33 milletvekilinin, Ceyhan Enerji İhtisas
Endüstrisi Bölgesi kurulmasıyla ilgili projenin neden yürümediğinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/704)
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Devlet Sırrı
Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları
(1/484) (S. Sayısı: 287)
3.- Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S.
Sayısı: 173)
4.- Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile
100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478)
5.- Sözleşmeli
Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/795,
2/64) (S. Sayısı: 479)
6.- Sanal Ortamda
İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın, Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın görüşülen
kanun teklifinin 73’üncü maddesinin (e) bendiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak on beş oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27
milletvekilinin, kot taşlama işçilerinin sorunlarının (10/699),
Antalya Milletvekili Gürkut Acar ve 28 milletvekilinin, kadınların
istihdam ve ücret eşitsizliği sorunlarının (10/700),
Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu ve 32 milletvekilinin,
Adana Pozantı Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yaşanan hak ihlallerinin
(10/701),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 5 Eylül 2013 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL Harekâtına
İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92’nci Maddesi Uyarınca Hükûmete İzin
Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1241), görüşmeleri tamamlanarak
yapılan oylamadan sonra kabul edildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Devlet
Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu
raporlarının (1/484) (S. Sayısı: 287),
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Orta Asya ve
Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının (1/498) (S.
Sayısı: 173),
5’inci sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı
Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479),
6’ncı sırasında yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/676) (S. Sayısı: 380),
Görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Niğde
Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar ile
100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı: 478), görüşmelerine devam edilerek
63’üncü maddeye kadar görüşmeleri tamamlandıktan sonra Komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Taksim’de meydana gelen
olaylara,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, görüşülen kanun teklifinin
üçüncü bölümü üzerindeki soru-cevap kısmında yaşanan olaylara, İstanbul
Taksim’de meydana gelen olaylara, Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar’a
“Geçmiş olsun.” dileğinde bulunduğuna ve buna sebebiyet verenleri kınadığına,
Sinop Milletvekili Engin Altay, görüşülen kanun teklifinin üçüncü
bölümü üzerindeki soru-cevap kısmında yaşanan olaylara, İstanbul Taksim’de
meydana gelen olaylara, Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar’a “Geçmiş
olsun.” dileğinde bulunduğuna ve herkesin sinirlerine hâkim olmasını temenni
ettiğine,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Şırnak Milletvekili Mehmet Emin
Dindar’a “Geçmiş olsun.” dileğinde bulunduğuna, görüşülen kanun teklifinin
üçüncü bölümü üzerindeki soru-cevap kısmında yaşanan olaylara ve bunun bir daha
olmamasını temenni ettiğine,
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Şırnak Milletvekili Mehmet Emin
Dindar’a “Geçmiş olsun.” dileğinde bulunduğuna, görüşülen kanun teklifinin
üçüncü bölümü üzerindeki soru-cevap kısmında yaşanan olaylara ve bu
görüntülerin bir daha yaşanmamasını temenni ettiğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Sinop Milletvekili Engin
Altay’ın görüşülen kanun teklifinin 53’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşma sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle bir konuşma
yaptı.
Komisyonların bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar
gereğince, 7 Temmuz 2013 Pazar günü saat 14.00’te toplanmak üzere 02.34’te
birleşime son verildi.
Sadık YAKUT
Başkan
Vekili
Muhammet
Rıza YALÇINKAYA Mine LÖK BEYAZ Bayram ÖZÇELİK
Bartın Diyarbakır Burdur
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No:
193
7 Temmuz 2013 Cuma
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova ve 21 Milletvekilinin, özelleştirme
uygulamalarının araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/702) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.03.2012)
2.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba ve 44 Milletvekilinin, Malatya Kürecik'te kurulan füze
savunma sisteminin Ülkemize etkilerinin araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/703) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.03.2012)
3.- Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş ve 33 Milletvekilinin, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri
Bölgesi Projesinin faaliyete geçmemesinin nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/704) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.03.2012)
7 Temmuz 2013 Pazar
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ve 21
milletvekilinin, yasalara aykırı ve kamu zararı oluşturacak şekilde yapılan
özelleştirme uygulamalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/702)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yasalara aykırı
ve kamu zararı oluşturacak şekilde yapılan özelleştirme uygulamalarının,
bunlarla ilgili mahkemelerin verdiği yürütmeyi durdurma ve kesinleşen iptal
kararlarının ve mahkeme kararlarıyla ilgili olarak yürütme organları tarafından
ileriye ve geriye yönelik herhangi bir işlem tesis edilip edilmediğinin
incelenmesi amacıyla, Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzük’ünün 104’üncü ve
105’inci maddeleri gereği, bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
15/03/2012
1) Ayşe Nedret
Akova (Balıkesir)
2) Musa Çam (İzmir)
3) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
4) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
5) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
6) Ali Serindağ (Gaziantep)
7) İhsan Özkes (İstanbul)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) Mehmet S.
Kesimoğlu (Kırklareli)
10) Ali Haydar
Öner (Isparta)
11) Celal Dinçer (İstanbul)
12) Recep Gürkan (Edirne)
13) Gürkut Acar (Antalya)
14) İlhan Demiröz
(Bursa)
15) Veli Ağbaba (Malatya)
16) Namık Havutça
(Balıkesir)
17) Mehmet Ali
Ediboğlu (Hatay)
18) Mustafa
Serdar Soydan (Çanakkale)
19) Tanju Özcan (Bolu)
20) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
21) Bülent Tezcan
(Aydın)
22) Osman Aydın (Aydın)
Gerekçe:
Ülkemizde 1984
yılında özelleştirme uygulamaları için yasal düzenlemeler yapılırken
özelleştirme ile devletin ekonomideki sınai ve ticari aktivitesinin en aza
indirilmesi, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi
üzerindeki KİT finansman yükünün azaltılması ve zararına faaliyet gösteren kamu
kurum ve kuruluşlarının özel sektör eliyle verimliliğinin artırılması, sermaye
piyasasının geliştirilmesi ve bu yolla elde edilecek kaynakların altyapı
yatırımlarına yönlendirilmesi amaçlanmıştır.
Zarar eden kamu
kurum ve kuruluşlarının öncelikli olarak özelleştirilmesi gerekirken çok kârlı
olan veya mal varlığı fazla olan işletmelerin değerinin çok altında kamu
zararına özelleştirilmesi sonucunda, uygulamaların yargı yoluyla incelenmesi
zorunlu olmuştur.
• SEKA kâğıt
fabrikalarına ait Balıkesir İşletmesinin özelleştirilmesi,
• Eti Alüminyum
şirketinin yüzde 100 oranında özelleştirilmesi,
• Türkiye
Denizcilik İşletmelerine ait Kuşadası Limanı’nın işletme hakkı verilmesi
suretiyle özelleştirilmesi,
• Türkiye
Denizcilik İşletmelerine ait Çeşme Limanı’nın işletme hakkı verilmesi suretiyle
özelleştirilmesi,
• Türkiye Petrol
Rafinerileri şirketinde bulunan yüzde 14’lük hissenin İMKB'de satılması işlemi
iptal edilen özelleştirme uygulamalarına örnektir.
Kârlı olan ve
stratejik alanlarda üretim yapan kamu kurum ve kuruluşlarının satış sürecinde
yaşanan usulsüzlükler, gerçek değerlerinin çok altında gerçekleşen satışlar
özelleştirmenin başlangıçtaki amaçlarıyla çelişen bir görünüm sergilemiştir.
Kanunlara aykırı ve kamu zararına işleyen bu süreç ile ilgili açılan davalar
sonucu birçok özelleştirme uygulaması iptal edilmiştir. Örneğin, piyasa değeri
51,2 milyon dolar olan Balıkesir SEKA Kâğıt Fabrikasının 1,1 milyon dolara
satılmasıyla ilgili Bursa 2. İdare Mahkemesi, 28 Temmuz 2003'te, kamu yararı ve
özelleştirmenin amacına uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle yürütmeyi durdurma
kararı ve sonra da iptali kararı vermiştir. Ancak, özelleştirme ihalesini iptal
eden ve Balıkesir SEKA'nın her şeyiyle devlete iadesini hükmeden yargı
kararının üzerinden dokuz yıl geçmesine rağmen, henüz bir işlem yapılmamıştır.
Başka yargı organları tarafından da Balıkesir SEKA'nın iadesi için birçok kez
karar alınmasına rağmen, yürütme organları ve idare tarafından mahkeme
kararlarının uygulanması için hiçbir tedbir alınmamıştır.
Diğer
özelleştirme uygulamalarının mahkemelerce verilen iptal kararlarıyla ilgili
yürütme organlarının ve idarenin hiçbir işlem yapmadıkları gözlemlenmektedir.
Anayasa’mızın 138’inci maddesinde "Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını
hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir. Yasalara aykırı ve kamu zararı
oluşturacak şekilde yapılan özelleştirme uygulamalarının, bunlarla ilgili
mahkemelerin verdiği iptal kararlarının ve mahkeme kararları ile ilgili olarak
yürütme organları ve idare tarafından ileriye ve geriye yönelik herhangi bir
işlem tesis edilip edilmediğinin incelenmesi için bir Meclis araştırmasına
ihtiyaç duyulmaktadır.
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 44 milletvekilinin,
Malatya Kürecik’te kurulan füze kalkanının Türkiye’ye siyasi, askerî ve
ekonomik yönden etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/703)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Malatya Kürecik
bölgesine kurulan füze kalkanına, toplumun tüm kesimlerinden tepkiler
yükselmeye devam etmektedir.
Kalkanın
kurulduğu Kürecik'teki üs, 10 Mart 2012 tarihinde CHP'li milletvekillerince
ziyaret edilmek istenmiştir. Bu amaçla ilk olarak Genelkurmay Başkanlığından
izin talebinde bulunulmuş, Genelkurmay Başkanlığı bu konuda Dışişleri
Bakanlığından izin alınması gerektiği gerekçesi ile talebi reddetmiştir. Bu
yanıt üzerine Dışişleri Bakanlığına yazılı başvuru yapılarak yeniden izin
talebinde bulunulmuştur. Dışişleri Bakanlığından da üsse giriş için izin verme
yetkilerinin olmadığı yanıtı alınmıştır. Son olarak Millî Savunma Bakanlığı ile
görüşülmüş, Bakanlık müsteşar yardımcısı ilgili makamların izin vermediğini
belirtmiş ancak ilgili makamların kimler olduğunun sorulması üzerine herhangi
bir açıklamada bulunulmamıştır.
Sonuç olarak,
Türkiye'de bulunan bir toprak parçasının yasama organı üyelerince ziyaret
edilemediği gerçeği ile karşı karşıya kalınmıştır. İzin konusunun hangi kamu
otoritesinin görev alanına girdiğinin bilinmemesine kuşkusuz olanak yoktur. Bu
durum, siyasi iktidarın çaresizliğinin tezahürü niteliğindedir. Siyasi
iktidarın Kürecik'teki edilgen tutumu, egemenlik anlayışının aşındırıldığına ilişkin
çeşitli kuşkuların oluşmasına neden olmaktadır.
Füze savunma
sistemi ile ilgili bugüne kadar Türk yetkililerin ağzından hiçbir resmi
açıklama yapılmamıştır. Füze kalkanının Kürecik'e kurulacağı, faaliyete
geçtiği, ABD askerlerinin üsde çalışmaya başladığı gibi kritik konular,
kamuoyunca ABD'li yetkililerin ağzından ve basından öğrenilmiştir. Bu durum
Kürecik'teki üsse CHP milletvekillerinin sokulmaması ile birlikte
düşünüldüğünde, siyasi iktidarın inisiyatifi dışında gelişmeler yaşandığı
akıllara gelmektedir. Kamuoyunda "Kimler füze kalkanının yer aldığı üsse
girilmesini engellemektedir? Siyasi iktidar niçin Kürecik’le ilgili gerçekleri
saklamaktadır? İktidarını korumak için uluslararası güçlere karşı bir angajmana
mı girmiştir?" gibi sorular ortaya atılmaya başlanmıştır. Bu sorulara en
iyi yanıtın şeffaflıktan geçeceğine kuşku yoktur.
Kamuoyunda
sıklıkla Kürecik'in, Adana İncirlik'te kurulu üssün bir benzeri olacağı dile
getirilmektedir. MSB'nin kışla ihalesi bu söylemleri güçlendirmektedir. Millî
Savunma Bakanlığı tarafından radar üssünün faaliyete geçmesinin ardından yeni
yapılanma çerçevesinde Kürecik'e kurulacak askerî kışla için kısa bir süre önce
Kürecik Kışlası İmar Planı ve İmar Uygulaması için hizmet alım ihalesi
gerçekleştirmiştir. İhaleyi Ankara merkezli UTTA Planlama, Projelendirme
Danışmanlık Ltd. Şirketi kazanmış, Millî Savunma Bakanlığı ile adı geçen şirket
arasında hizmet alım sözleşmesi imzalanmıştır. Ülkemizde yabancı askerlerin
uzun süreli çalışabilmeleri için gerekli izinlerin TBMM tarafından verilmesi
gerekirken, TBMM'nin yetkisi elinden alınarak Kürecik'e yabancı askerler
yerleştirilmiştir. Yapılan işlem Anayasa'ya aykırı olup yetkililer suç
işlemektedir.
Kışlada kaç
askerin kalacağı, bu askerlerin hangi devletlerin askeri olduğu soru önergeleri
ile muhataplarına sorulmuş ancak konuya ilişkin bir açıklama hâlâ
yapılmamıştır.
Malatya'ya
konuşlu, denizciler ve karacılar için tasarlanan X bandı TPY-2 radarın maliyeti
150-200 milyon dolar olarak belirtilmektedir. Yıllık operasyon maliyetinin de
40 milyon dolar civarında olacağı söylenmektedir. Radarın Türkiye sınırlarında
yer alması sebebiyle, basında ABD'nin Türk devletine yüklü bir miktarda ödeme
yaptığı belirtilmektedir. Kürecik'in kiralanması veya satılması yönünde
kamuoyunda söylemler dile getirilmektedir. Hiç kimsenin, çıkarı için Anadolu
halkını ateşe atmaya hakkı yoktur. Daha önceki örneklerde olduğu gibi, devlet
yetkilileri tarafından bu konuyla ilgili de bugüne kadar açıklama
yapılmamıştır. İddialar doğru ise Türk halkının toprağı ve canı üzerinden bir
pazarlık sürdürüldüğü sonucu ortaya çıkmaktadır. Kamuoyu AKP'nin Kürecik’i ne
karşılığında pazarladığını merak etmektedir.
Belirtilen
gerekçelerle Kürecik'e kurulan kalkanın Türkiye'ye siyasi, askerî, ekonomik
yönden etkilerinin ele alınması, kalkan ile ilgili gündeme gelen konuların
açıklığa kavuşturulması amacıyla Anayasamızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz. 27.03.2012
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Emine Ülker
Tarhan (Ankara)
3) Kadir Gökmen
Öğüt (İstanbul)
4) Namık Havutça (Balıkesir)
5) Tufan Köse (Çorum)
6) Binnaz Toprak (İstanbul)
7) Sena Kaleli (Bursa)
8) Sedef Küçük (İstanbul)
9) Hülya Güven (İzmir)
10) Ayşe Eser
Danışoğlu (İstanbul)
11) Ali Serindağ (Gaziantep)
12) İzzet Çetin (Ankara)
13) Özgür Özel (Manisa)
14) Haydar Akar (Kocaeli)
15) Kemal Ekinci (Bursa)
16) Turhan Tayan (Bursa)
17) Turgut Dibek (Kırklareli)
18) Dilek Akagün
Yılmaz (Uşak)
19) Musa Çam (İzmir)
20) Mustafa
Serdar Soydan (Çanakkale)
21) İdris Yıldız (Ordu)
22) Engin Özkoç (Sakarya)
23) Ali Haydar
Öner (Isparta)
24) Muharrem Işık (Erzincan)
25) Kazım Kurt (Eskişehir)
26) Sakine Öz (Manisa)
27) Gürkut Acar (Antalya)
28) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
29) Salih Fırat (Adıyaman)
30) Kamer Genç (Tunceli)
31) Hüseyin Aygün (Tunceli)
32) Ensar Öğüt (Ardahan)
33) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
34) Osman Kaptan (Antalya)
35) Osman Taney
Korutürk (İstanbul)
36) Faik Öztrak (Tekirdağ)
37) Vahap Seçer (Mersin)
38) Hurşit Güneş (Kocaeli)
39) Adnan Keskin (Denizli)
40) Ömer Süha
Aldan (Muğla)
41) Celal Dinçer (İstanbul)
42) İlhan Demiröz (Bursa)
43) Kemal
Değirmendereli (Edirne)
44) Nurettin
Demir (Muğla)
45) Hasan Akgöl (Hatay)
3.- Adana Milletvekili Ümit Özgümüş ve 33 milletvekilinin,
Ceyhan Enerji İhtisas Endüstrisi Bölgesi kurulmasıyla ilgili projenin neden
yürümediğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/704)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
17 Ekim 2007
tarih ve 26673 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan, 12632 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile Adana’nın Ceyhan ilçesine kurulması öngörülen Ceyhan Enerji İhtisas
Endüstri Bölgesi konusunda, Anayasa’nın 98, TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci
maddeleri kapsamında Meclis araştırması açılması konusunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
1) Ümit Özgümüş (Adana)
2) Turgay Develi (Adana)
3) Vahap Seçer (Mersin)
4) Namık Havutça (Balıkesir)
5) Recep Gürkan (Edirne)
6) Mevlüt Dudu (Hatay)
7) Sedef Küçük (İstanbul)
8) Veli Ağbaba (Malatya)
9) Mehmet Şeker (Gaziantep)
10) Aytuğ Atıcı (Mersin)
11) Gürkut Acar (Antalya)
12) Kemal
Değirmendereli (Edirne)
13) Mehmet Hilal
Kaplan (Kocaeli)
14) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
15) Candan Yüceer (Tekirdağ)
16) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
17) Kamer Genç (Tunceli)
18) Ali Özgündüz (İstanbul)
19) Refik
Eryılmaz (Hatay)
20) Muharrem Işık (Erzincan)
21) Hasan Ören (Manisa)
22) Mehmet S.
Kesimoğlu (Kırklareli)
23) Özgür Özel (Manisa)
24) Sakine Öz (Manisa)
25) Emre Köprülü (Tekirdağ)
26) Osman Faruk
Loğoğlu (Adana)
27) Osman Taney
Korutürk (İstanbul)
28) Ali Serindağ (Gaziantep)
29) Ali Haydar
Öner (Isparta)
30) Adnan Keskin (Denizli)
31) Bülent
Kuşoğlu (Ankara)
32) Muhammet Rıza
Yalçınkaya (Bartın)
33) Hasan Akgöl (Hatay)
34) Mehmet Volkan
Canalioğlu (Trabzon)
Gerekçe:
2007 yılında
alınan Bakanlar Kurulu kararı ile Adana'nın Ceyhan ilçesinin Kurtpınar ve
Sarımazı mevkiinde bulunan 13 milyon 471 bin 964 metrekarelik alana Ceyhan
Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi kurulması öngörülmüştür.
Bölgenin
kurulmasıyla, Adana'nın önemli bir enerji merkezi olacağı ve bu bölgeye
yapılacak yatırımların hem bölge hem de ülke ekonomisine oldukça önemli
katkılar sağlayacağı belirtilmektedir.
Ayrıca, 30/1/2010
tarih ve 27478 sayılı Resmî Gazete'de söz konusu bölgenin acele
kamulaştırılması yönünde Bakanlar Kurulu kararı yayınlanmıştır.
Ancak, şu ana
kadar bölgeyle ilgili altyapı yatırımlarının ve kamulaştırma çalışmalarının ne
aşamada olduğu, bölgeye yatırım yapmak isteyen bir yatırımcının bürokratik
olarak nasıl bir yol izleyeceği ve nereye başvuru yapması gerektiği konusunda
bir açıklama yapılmamıştır.
Kuruluş yasasına
göre, bölgenin işletmesi Adana Sanayi Odasına verilmiş ve bu kapsamda Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 28 Mart 2008'de bir yazı gönderilerek
bölgenin kamulaştırma çalışmalarının sonuna gelindiği ve acilen işletme
müdürlüğünün kurulması gerektiği bildirilmiştir. Sonuç olarak, Adana Sanayi
Odasında göstermelik ve hiçbir faaliyeti olmayan bir işletme müdürlüğü
kurulmuştur. Alınan Bakanlar Kurulu kararından bu yana, yaklaşık beş yıldır, bu
denli önemli bir projenin neden ilerlemediği konusu kamuoyunda kuşku
uyandırmaktadır.
Bölgede
bürokratik engellerin ötesinde, deniz kenarındaki bu bölgenin farklı amaçlar
için özel yatırımlara ya da bazı özel sektör sahiplerine mi tahsis edileceği
konusunda kuşkular oluşmuştur. Bölgede yatırım yapmak isteyen girişimciler için
bir başvuru mekanizması oluşturulmadığı gibi, bu alanların hangi kriterlere
göre yatırıma tahsis edileceği konusunda da beş yılda objektif bir plan ortaya
koyulmamıştır.
Bu nedenle, hem
bölge hem de Türkiye için hayati önem taşıyan bu projenin bürokratik engeller
nedeniyle mi, yoksa farklı amaçlar nedeniyle mi yürümediğinin araştırılması
için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılması gerekli görülmektedir.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan karar
gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer
alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer
alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği
Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Orta Asya ve Kafkaslar Bölgesel Balıkçılık ve Su
Ürünleri Yetiştiriciliği Komisyonu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/498) (S. Sayısı: 173)
BAŞKAN -
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer
alan, Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak Milletvekili Özcan
Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe
Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı:
478) (x)
BAŞKAN - Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
Geçen birleşimde,
İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin üçüncü
bölümünde bulunan 62’nci madde kabul edilmişti.
Şimdi, 63’üncü
maddeye geçiyoruz.
63’üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 63 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Mehmet Erdoğan Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Muğla Antalya Osmaniye
"MADDE 63
-178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Sözlü
sınavı
EK MADDE 33- 43
üncü madde, ek 29 uncu madde ve 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 60 ıncı maddesi uyarınca yapılacak giriş
sınavlarının sözlü aşaması ile 42 nci maddenin (c) fıkrası uyarınca yapılacak
sınavların sözlü aşaması, adayın;
a) Bir konuyu
kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün,
b) Liyakati,
temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve tepkilerinin mesleğe veya göreve
uygunluğunun,
c) Özgüveni, ikna
yeteneği ve inandırıcılığının,
ç) Genel yetenek
ve genel kültürünün,
d) Bilimsel ve
teknolojik gelişmelere açıklığının,
değerlendirilmesi
suretiyle yapılır. Sınav komisyonu, adaylar hakkında yukarıda yazılı
özelliklerin her biri için değerlendirme yapar. Yapılan değerlendirmeye göre
verilen puanlar tutanağa geçirilir."
(x)
478 S. Sayılı Basmayazı 3/7/2013 tarihli 129’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 63. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Özgür Özel Kazım Kurt İlhan Demiröz
Manisa Eskişehir Bursa
Haluk
Ahmet Gümüş
Balıkesir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, bu madde ile 178 sayılı Maliye
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2011
yılının Eylül ayında çıkarılan bir kanun hükmünde kararname ile ihdas edilen ek
33’üncü maddesi buraya aynen taşınmaktadır. Yetki kanunu uyarınca çıkarılan
kanun hükmünde kararname, Anayasa Mahkemesi tarafından “Yetki kanunu bu konuda
Hükûmete yetki vermiyor.” gerekçesiyle iptal edilmiştir. Yani, Hükûmet, yetki
kanununun sınırlarını aşarak bir kanun hükmünde kararname çıkarmıştır. Bu
hukuki hatayı -hata değil, daha doğrusu kasıtlı bir tutum- Anayasa Mahkemesi
fark ederek Cumhuriyet Halk Partisinin açtığı iptal davası sonucunda iptal
etmiştir.
İlk bakışta
getirilen düzenleme oldukça masum olarak değerlendirilebilir çünkü iptal edilen
kanun hükmünde kararname maddesinin aynısı buraya getirilmektedir ama gerçekte
bu maddenin neden getirildiği konusunda bir değerlendirme yapabilmek için biraz
eskiye gitmek gerekir. Yani, 2011 yılının Eylül ayında 659 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’yle düzenleme yapılırken gerçekte niyet çok daha farklıydı,
niyet şudur: Hükûmet, tüm kamu kurumlarında, Adalet Bakanlığında, İçişleri
Bakanlığında, Sayıştayda benzeri bir düzenlemeyi yapmıştır. Şimdi, bu yapılan
düzenleme Maliye Bakanlığının Teşkilat Kanunu’na aynen taşınmaktadır. Bu
düzenlemelerin gerisinde yatan, birtakım uzmanlıklara, müfettiş
yardımcılıklarına veya idari görevlere, Millî Emlak Daire Başkanlığı, defterdar
yardımcılığı gibi idari görevlere atanacak olan kişilerin Hükûmetin takdir ve
değerlendirmelerine göre seçilecek olmasıdır. Daha önce benzer düzenleme Sayıştayda
yapıldı, kaymakamlık sınavları için İçişleri Bakanlığında yapıldı, hâkim ve
savcılık sınavları için de yine Adalet Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda ve
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nda yapıldı. Bu düzenlemelerin
hepsinin ortak noktası sözlü sınav mülakata dönüştürüldü ve bu mülakatta
yapılan değerlendirmeler sonucunda da düzenlenen tutanak dışında herhangi bir
başka kayıt veya kamera kaydı tutulmayacağı yönünde bir düzenleme getirildi
çünkü daha önce Sayıştay denetçiliğinin yeterlik sınavı sınav komisyonun
subjektif, partizanca bazı değerlendirmeleri, tutumu sonucunda Danıştay
tarafından iptal edildi. Danıştay, “Eğer o kişinin, sınava giren adayın
iddialarını çürütecek bir kayıt tutmamış iseniz sınavda, bu sınav geçerli
değildir.” dedi. Onun üzerine, alelacele Sayıştay Kanunu’nda değişiklik yapıldı
ve sınav komisyonunun düzenleyeceği tutanak dışında hiçbir kaydın tutulmayacağı
hükme bağlandı ki hiç kimse yargıya gidip de herhangi bir dava açamasın, açsa
da bu davayı kaybetsin.
Şimdi, bu tutanağa
geçecek olan hususlar şunlardır: Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği,
muhakeme gücü, adayın öz güveni, ikna kabiliyeti, inandırıcılığı, genel yetenek
ve genel kültürü, liyakati, temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve
tepkilerinin mesleğe ve göreve uygunluğu. Oysa maddeye baktığımızda, madde
sözlü sınavdan söz ediyor. Sözlü sınav bir bilgiyi ölçme sınavıdır. Yazılı
sınavın eksik kaldığı, kavrayamadığı konuları sözlü sınav ölçmek ister ama bu
maddeyle diğer kurumlarda olduğu gibi sözlü sınav mülakata dönüştürülmüştür,
bilgiyi ölçmeye yönelik hiçbir husus yoktur burada. Elbette sözlü sınavda da
kişilerin temsil kabiliyeti, ifade yeteneği gibi konulara bakılırdı ancak o,
bilgiyi ölçen sözlü sınavın sadece bir parçasıydı. Şimdi, sözlü sınav kalktı,
mülakat getirildi ve subjektif değerlendirmelere açık bir sistem oluşturuldu.
Böylesi kötü, adaletsiz bir sistemin Maliye Bakanlığına taşınmış olmasını
Maliye Bakanlığı gibi köklü bir kurum açısından üzüntü verici buluyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 63 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"MADDE 63
-178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Sözlü
sınavı
EK MADDE 33- 43
üncü madde, ek 29 uncu madde ve 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 60 ıncı maddesi uyarınca yapılacak giriş
sınavlarının sözlü aşaması ile 42 nci maddenin (c) fıkrası uyarınca yapılacak
sınavların sözlü aşaması, adayın;
a) Bir konuyu
kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün,
b) Liyakati,
temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve tepkilerinin mesleğe veya göreve
uygunluğunun,
c) Özgüveni, ikna
yeteneği ve inandırıcılığının,
ç) Genel yetenek
ve genel kültürünün,
d) Bilimsel ve
teknolojik gelişmelere açıklığının,
değerlendirilmesi
suretiyle yapılır. Sınav komisyonu, adaylar hakkında yukarıda yazılı
özelliklerin her biri için değerlendirme yapar. Yapılan değerlendirmeye göre
verilen puanlar tutanağa geçirilir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen…
SÜMER ORAL
(Manisa) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Komisyonda
Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus
dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı
ve tutarlı bir personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi
nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657 sayılı Kanun,
geçici işlerin ifası için istisnai hallere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve
geçici personel istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai
uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde
sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile
memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil atama yapılmasına
devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar memur kadrolarına
alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük
mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve
sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal durdurması
gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeliler
ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler ile vekil Kur'an kursu
öğreticilerinden şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur
kadrosu verilen sözleşmeli personel ve vekiller
Arasında;
mağduriyeti en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve usta öğreticileri
bu düzenleme kapsamına alınmamıştır. Aile sağlığı çalışanları yoktur. Vekil
ebe-hemşireler yoktur. Ücretli öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu
Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler
yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur.
Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile
engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun
Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılması var.
Köy meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi, imar
yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi var. Gerçeğe aykırı,
usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var.
Kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetinin
engellenmesi ve yargıya müdahale var. ÖSYM sınavlarına ait soru ve cevaplarla
ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den az olan şirketlerin Sayıştay denetimi
dışına çıkarılması vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin mağdur edilmesi var. Sürücü
belgeleri için 24 milyon vatandaşımızdan 101 lira belge parası alınması var.
Dolayısıyla
yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan edilebilir,
kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar nasıl affedilebilir,
denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle
gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
63’üncü madde
üzerinde Manisa Milletvekili Sümer Oral ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
64’üncü madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 64 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan Mehmet Günal
Osmaniye Muğla Antalya
“MADDE 64
-8/6/1984 tarihli ve 231 sayılı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“i) Basın-yayın
kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek, Basın Kartı Komisyonunun
sekretarya faaliyetlerini yürütmek,
j) Türkiye Medya
Veri Tabanını oluşturmak ve güncel kalmasını sağlamak,
k) Basın yayın
alanına yönelik yerli ve yabancı basın mensupları için meslek eğitimleri
düzenlemek maksadıyla eğitim merkezi kurmak.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 64. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Haluk Ahmet Gümüş Bülent Kuşoğlu Haluk Eyidoğan
Balıkesir Ankara İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Dil Kurumu
Sözlüğünde torba, "genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve
biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç": 2. Genellikle plastikten veya
kâğıttan yapılmış, içine öteberi koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte olabilen
taşıma gereci, poşet" şeklinde tanımlanmıştır. "Kanun"
ibaresinin başına eklenen "torba" kelimesi, bir yandan
"taşıyıcılık işlevi" ne diğer yandan da içine konulacak öteberinin
her zaman kestirilemeyeceği için gizemine işaret eden son derece isabetli bir
sıfattır.
Torba kanunlar
söz konusu olduğunda, Medeni Kanunun 1. Maddesinde belirtildiği anlamda,
"kanunun ruhundan/özünden" söz edebilmek neredeyse imkansız hale
gelebilmektedir. Torba kanunla, uygulayıcılar açısından çeşitli sürprizlere
gebedir. Örneğin, kimi torba kanunların, gerekçe trafiği ya çok karışık ya da
hiç gerekçesi olmayan maddeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, somut hukuki
açmazlarla ilgili kanun "yorum" teknikleri çoğu zaman işlemez hale
gelebilmektedir.
Genel olarak iki
tür yasa yapma yöntemi vardır; birisi normal, diğeri hızlandırılmış yol. Madde
bazlı görüşme ve oylamaya dayanan normal usul, teknik açıdan "genel yasama
yöntemi" olmaktadır. Hızlandırılmış yol ise, "özel yasama
yöntemi" olarak adlandırılmaktadır. Özel yasama yönteminin bizdeki
karşılığı, biraz da zorlama bir nitelemeyle "temel kanun" olmuştur.
Türk parlamento hukukuna 1991 yılında giren hızlandırılmış yasa yapma yöntemi,
TBMM İçtüzüğü'nün 91. Maddesinin başlığından esinlenen bir terimle "temel
kanun" olarak yerleşmiş durumdadır. Ancak bu kullanım, bir alanı hukuki
reform niteliğinde ilk kez düzenleyen "Medeni Kanun", "Borçlar
Kanunu", "Türk Ceza Kanunu" gibi ana kanunlardan söz ederken
kullanılan "temel kanun" deyimiyle karışmaktadır. Uygulamada temel
kanun yöntemi, kanun tasarı ya da teklifinin Genel Kurul görüşmelerinde 30'u
geçemeyen maddelerden oluşan bölümler içine sıkıştırılarak görüşülüp
yasalaştırılması anlamına geldiğinden, bilgisayar terimleriyle, bir dosyanın
sıkıştırılması (ziplenmesi)'ni andırmaktadır. TBMM İçtüzüğü’nün 91. maddesinde
de, özellikle "temel kanun" tanımlamasıyla ilgili olarak benzer bir
"bocalama" hâli zaten söz konusudur. Madde, Anayasa Mahkemesi
tarafından da birkaç kez iptale konu edilmiş, iptaller ışığında gerekli
değişiklikler yapıldıktan sonra sular büyük ölçüde durulmuştur.
Ne pahasına
olursa olsun, yasama sürecini hızlandırmak için torba kanun çıkarma yoluna
başvurulması, çok ciddi sakıncaları beraberinde getirmektedir. Torba kanun
sadece yasama süreci açısından değil, tasarı ya da teklif yasalaştıktan sonra
uygulama sürecinde de sorunlar doğurmaktadır. Torba kanun çıkarma yolu,
muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının yasa yapım süreçlerine etkili
biçimde katılımının sağlanamamasını göze almayı gerektirmektedir. Kaldı ki, her
telden konuları kapsayabilen torba kanunların, yürürlükteki mevzuata olan
etkileri hakkında, iktidar partisi üyesi milletvekilleri bile içerik hâkimiyeti
bakımından sıkıntıya düşmektedir. Uygulamada, böyle bir zorunluluk olmadığı
halde, temel kanun kapsamında görüşülen torba kanunların hızla yasalaştırılması
yüzünden ortaya çıkan yasama hatalarını düzeltmek amacıyla değişen kanun veya
kanunlarda çok geçmeden yeniden değişiklik yapılmasını körüklemektedir. Kısaca,
ülkemizde torba kanunlar, değişen kanunda yeni değişiklik gereksinimlerini
tetikleyici bir etken niteliği de taşımaktadır.
Açıklanan bu
nedenlerle torba kanun kapsamına alınan maddenin temel kanun kapsamında
değerlendirilmesi gerektiğinden tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 64 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"MADDE 64
-8/6/1984 tarihli ve 231 sayılı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin
birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"i)
Basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek, Basın Kartı
Komisyonunun sekretarya faaliyetlerini yürütmek,
j) Türkiye Medya
Veri Tabanını oluşturmak ve güncel kalmasını sağlamak,
k) Basın yayın
alanına yönelik yerli ve yabancı basın mensupları için meslek eğitimleri
düzenlemek maksadıyla eğitim merkezi kurmak."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Komisyonda
Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus
dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı
ve tutarlı bir personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi
nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657 sayılı Kanun,
geçici işlerin ifası için istisnai hallere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve
geçici personel istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai
uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde
sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile
memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil atama yapılmasına
devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar memur kadrolarına
alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük
mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve
sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal durdurması
gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeliler
ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler ile vekil Kur'an kursu
öğreticilerinden şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur
kadrosu verilen sözleşmeli personel ve vekiller arasında; mağduriyeti en
derinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve usta öğreticileri bu düzenleme
kapsamına alınmamıştır. Aile sağlığı çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler
yoktur. Ücretli öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu
Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler
yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur.
Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile
engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun
Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılması var.
Köy meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi, imar
yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi var. Gerçeğe aykırı,
usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var.
Kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetinin
engellenmesi ve yargıya müdahale var. ÖSYM sınavlarına ait soru ve cevaplarla
ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den az olan şirketlerin Sayıştay denetimi
dışına çıkarılması vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin mağdur edilmesi var. Sürücü
belgeleri için 24 milyon vatandaşımızdan 101 lira belge parası alınması var.
Dolayısıyla
yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan edilebilir,
kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar nasıl affedilebilir,
denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle
gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.59
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
64’üncü madde
üzerinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
65’inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 65 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı
Erkan Akçay Mehmet
Günal
Konya Manisa Antalya
Mehmet Erdoğan Mehmet
Şandır Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Muğla Mersin Osmaniye
"MADDE 65-
231 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 12-
Genel Müdürlük Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır:
a) 26/9/2011
tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli
İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname
hükümleri kapsamındaki tüm iş ve işlemleri, söz konusu Kanun Hükmünde
Kararnamede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yürütmek,
b) Genel Müdürlük
birimlerinden sorulan hukuki konular ile hukuki, mali, cezai sonuçlar doğuracak
işlemler hakkında görüş bildirmek."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 65. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Haluk Ahmet Gümüş Bülent Kuşoğlu Aytun Çıray
Balıkesir Ankara İzmir
Haluk
Eyidoğan
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Dil Kurumu
Sözlüğünde torba, "genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve
biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç": 2. Genellikle plastikten veya
kâğıttan yapılmış, içine öteberi koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte olabilen
taşıma gereci, poşet" şeklinde tamamlanmıştır. "Kanun"
ibaresinin başına eklenen "torba" kelimesi, bir yandan
"taşıyıcılık işlevi"ne diğer yandan da içine konulacak öteberinin her
zaman kestirilemeyeceği için gizemine işaret eden son derece isabetli bir
sıfattır.
Torba kanunlar
söz konusu olduğunda, Medeni Kanunun 1. Maddesinde belirtildiği anlamda,
"kanunun ruhundan/özünden" söz edebilmek neredeyse imkansız hale
gelebilmektedir. Torba kanunlar, uygulayıcılar açısından çeşitli sürprizlere
gebedir. Örneğin, kimi torba kanunların, gerekçe trafiği ya çok karışık ya da
hiç gerekçesi olmayan maddeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, somut hukuki
açmazlarla ilgili kanun "yorum" teknikleri çoğu zaman işlemez hale
gelebilmektedir.
Genel olarak iki
tür yasa yapma yöntemi vardır; birisi normal, diğeri hızlandırılmış yol. Madde
bazlı görüşme ve oylamaya dayanan normal usul, teknik açıdan "genel yasama
yöntemi" olmaktadır. Hızlandırılmış yol ise, "özel yasama
yöntemi" olarak adlandırılmaktadır. Özel yasama yönteminin bizdeki
karşılığı, biraz da zorlama bir nitelemeyle "temel kanun" olmuştur.
Türk parlamento hukukuna 1991 yılında giren hızlandırılmış yasa yapma yöntemi,
TBMM İçtüzüğü'nün 91. Maddesinin başlığından esinlenen bir terimle "temel
kanun" olarak yerleşmiş durumdadır. Ancak bu kullanım, bir alanı hukuki
reform niteliğinde ilk kez düzenleyen "Medeni Kanun", "Borçlar
Kanunu", "Türk Ceza Kanunu" gibi ana kanunlardan söz ederken
kullanılan "temel kanun" deyimiyle karışmaktadır. Uygulamada temel
kanun yöntemi, kanun tasarı ya da teklifinin Genel Kurul görüşmelerinde 30'u
geçemeyen maddelerden oluşan bölümler içine sıkıştırılarak görüşülüp
yasalaştırılması anlamına geldiğinden, bilgisayar terimleriyle, bir dosyanın
sıkıştırılması (ziplenmesi)'nı andırmaktadır. TBMM İçtüzüğünün 91. maddesinde de,
özellikle "temel kanun" tanımlamasıyla ilgili olarak benzer bir
"bocalama" hali zaten söz konusudur. Madde, Anayasa Mahkemesi
tarafından da birkaç kez iptale konu edilmiş iptaller ışığında gerekli
değişiklikler yapıldıktan sonra sular büyük ölçüde durulmuştur.
Ne pahasına
olursa olsun, yasama sürecini hızlandırmak için torba kanun çıkarma yoluna
başvurulması, çok ciddi sakıncaları beraberinde getirmektedir. Torba kanun
sadece yasama süreci açısından değil, tasarı ya da teklif yasalaştıktan sonra
uygulama sürecinde de sorunlar doğurmaktadır. Torba kanun çıkarma yolu,
muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının yasa yapım süreçlerine etkili
biçimde katılımının sağlanamamasını göze almayı gerektirmektedir. Kaldı ki, her
telden konuları kapsayabilen torba kanunların, yürürlükteki mevzuata olan
etkileri hakkında, iktidar partisi üyesi milletvekilleri bile içerik hakimiyeti
bakımından sıkıntıya düşmektedir. Uygulamada, böyle bir zorunluluk olmadığı
halde, temel kanun kapsamında görüşülen torba kanunların hızla yasalaştırılması
yüzünden ortaya çıkan yasama hatalarını düzeltmek amacıyla değişen kanun veya
kanunlarda çok geçmeden yeniden değişiklik yapılmasını körüklemektedir. Kısaca,
ülkemizde torba kanunlar, değişen kanunda yeni değişiklik gereksinimlerini
tetikleyici bir etken niteliği de taşımaktadır.
Açıklanan bu
nedenlerle torba kanun kapsamına alınan maddenin temel kanun kapsamında
değerlendirilmesi gerektiğinden tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 65 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"MADDE 65-
231 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 12-
Genel Müdürlük Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır:
a) 26/9/2011
tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli
İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname
hükümleri kapsamındaki tüm iş ve işlemleri, söz konusu Kanun Hükmünde
Kararnamede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yürütmek,
b) Genel Müdürlük
birimlerinden sorulan hukuki konular ile hukuki, mali, cezai sonuçlar doğuracak
işlemler hakkında görüş bildirmek."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA MUŞ (Konya) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Mehmet Günal efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bundan önceki maddeyle bu madde her ikisi de Basın-Yayın ve
Enformasyon Genel Müdürlüğüyle ilgili. Önceki maddede medya veri tabanı ve
yerel medyayla ilgili düzenlemeler vardı, burada da hukuk müşavirliğiyle
ilgili, daha önceki kararnameyle ilgili bir düzenleme var.
Bu kuruluş bu
yüce Meclis kadar eski, tarihi eskiye dayanıyor. Atatürk daha Meclis
kurulduktan hemen sonra 1920’de bu kurumun temellerini atıyor. O günün
şartlarında da Türkiye'nin yurt dışında tanıtımını ve yurt dışındaki
Türkiye’yle ilgili birtakım haberleri derlemek, daha doğrusu, kurulan yeni
devletin yurt dışında da tanıtılmasını, tanınmasını sağlamak üzere birtakım
çalışmalar yapmak temel amacıyla kurulmuş. Birçok badirelerden geçmiş, değişmiş, oraya
bağlanmış, buraya bağlanmış, tanıtım olmuş ama hiçbir zaman da kuruluş amacına
uygun olarak, tam olarak, etkin olarak gerçekten çalıştıramamışız. Çok faydalı
hizmetler yaptığını biliyoruz. Ben, ilk olarak, siyasal bilgiler fakültesinde
öğrenciyken bu kurumla tanışmıştım. Almanca hocamız üç dilde, dört dilde çıkan,
şimdi “New Spot” adı altında gazeteleri var, ilk olarak o kuruma,
Kavaklıdere’de, giderek bedava verdikleri için o yabancı dilde yayınladıkları
gazeteleri hem hocama götürüp hem de kendim faydalanıyordum. Milletvekili
olmadan önce de hatta milletvekili olduktan sonra bir iki yıl daha Türkiye
Rehberi’nin de ekonomik bölümlerinin hazırlanmasına bazı arkadaşlarımızla
beraber katkıda bulunduk ki şu anda hem İnternet ortamında hem CD’de hem de
kitap olarak galiba 8-9 dilde dünyaya dağıtıyorlar ama bunlar yayım
faaliyetleri, tanıtım faaliyetleri.
Bunun ötesinde,
buradan beklenen birtakım amaçlar, hedefler var, kurumun yapması gerekenler
var. Özellikle, yerel medyayla ilgili de bir veri tabanı oluşturulması ve
kurumun web sitesinde de bazı platformlar oluşturulduğu söyleniyor ama,
maalesef, arkadaşlar, bu çerçevede ne Basın İlan Kurumunun vermiş olduğu
destekler, ilanlar yeterli düzeyde ne de yerel medyayla ilgili yapılan
çalışmalar; hep sözde kalıyor. Platformlar toplanıyor, paneller yapılıyor ama
bir türlü gerekli şey sağlanamıyor. Bu çerçevede özellikle yerel medyanın
desteklenmesi anlamında sadece veri tabanı oluşturmak yetmiyor. Burada da bir
medya veri tabanı oluşturulacağı söyleniyor ki bunu biz zaten kanunen
görevlerinin arasında saymasak bile bu kurumların bunu yapması lazım. Ama
önemli olan onların desteklenmesi, onlara birtakım kolaylıklar sağlanması,
yapılan teşvikler gibi, istisnalar gibi çalışmalarla ilgili bazı kolaylıkların
belki daha fazla sağlanması daha doğru olur diye düşünüyorum. Aksi takdirde
göstermelik bir kuruluş olarak kalıyor. Aslında birtakım şeyleri de yapıyorlar.
Eskiden bürokrat olduğumuz dönemde geliyordu ama -hâlâ, şimdi web sitesinde var
diye- galiba pek eskisi kadar yapmıyorlar, yıllık yapıyor.
Yurt dışında
birçok yerde müşavirlikler var. Zannediyorum 39-40 tane olması lazım -Sayın
Bakan belki biliyorsa bize söyleyebilir- ama şimdi, bunlar etkin olarak
maalesef çalışmıyor. Birçok müşavirlikler var, daha önce de söyledim,
büyükelçilikle koordinasyon içerisinde olmayınca herkes kendine göre, merkeze
bağlı bir şey içerisinde oluyor, Türkiye’nin dış politikasından bihaber oluyor
veya etkin bir şekilde bu tanıtımın yapılmasına katkıda bulunamıyor.
Dolayısıyla, bu kurumların koordinasyonu açısından da o müşavirliklerin etkin
bir şekilde çalıştırılması gerekiyor. Eğer birilerini yurt dışına gönderme yeri
olarak görürsek o zaman beklenen amaçlara, bu hedeflere maalesef ulaşamıyor, o
amaçları gerçekleştiremiyoruz. Böyle bir
imkân varsa, böyle bir kurumun elinde yurt dışı müşavirlikleri varsa
buraların TİKA’da olduğu gibi,
diğer dış kuruluşlarda olduğu gibi etkin bir şekilde çalıştırılarak diplomasiye
katkıda bulanabilecek şekilde ve Türkiye’nin dışarıdaki tanıtımına katkıda
bulunabilecek şekilde örgütlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu vesileyle bu
kanun çerçevesinde… Medyanın, evet, bir veri tabanı olsun, özellikle yerel
medya ilişkisinde olusun ama bu onların ne yaptığını izlemek üzere değil,
gerçekten koordinasyonu sağlayıp destek olmak üzere olsun… Ulusal anlamda zaten
siz hepsini biliyorsunuz. Büyük ölçüde medyada yandaşlaşma sağlandığı için
birkaç tane kaldı onlara da baskı uygula… Ama en azından yerel medyayı yaşatın
ki hiç olmazsa yerelde demokrasi bir şekilde çalışsın, onlara destek olalım,
katkıda bulunalım. Böylece en azından oralardaki vatandaşlarımızın da haber
olma özgürlüğe bir nebze katkıda bulunmuş olalım. Aksi takdirde ana akım
medyadan gelenlerin dışında milletimizin hiçbir şeyden haberi olmayacak
diyorum.
Şimdilik saygılar
sunuyor, hayırlı olmasını diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
66’ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 66 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal Mehmet Erdoğan
Osmaniye Antalya Muğla
"MADDE 66 -
22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin
Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 22 nci maddesi
madde başlığıyla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. "
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 66. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Haluk Ahmet Gümüş Aytun Çıray Bülent Kuşoğlu
Balıkesir İzmir Ankara
Haluk
Eyidoğan
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Aytun Çıray, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Cumhuriyet gazetesinde
bir haber var. Sağlıkta fişlemeyle ilgili yeni bir genelge gönderilmiş.
Değerli
arkadaşlar, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle ilgili olarak hem hasta
fişlemesi hem de Tam Gün Yasası’yla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine
başvurmuştuk ve Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal ederek bir karar verdi. Geçen
hafta Sağlık Komisyonunda Anayasa Mahkemesinin bu kararına uygun olarak yeniden
kanun maddelerinin düzenlenmesi hakkındaki kanunları görüştük ve orada Hükûmet
bize bu kanunların 1 Temmuzdan itibaren yürürlükten kalktığını ve bir an önce
yeniden bu Mecliste, hatta bu torba yasa içinde yapılmasını gerektiğini söyledi
ve iddia etti.
Şimdi, öncelikle
temeline girmeden önce hukuken bunun doğru olmadığını söylemek istiyorum.
Bakın, şu anda elimde Anayasa Mahkemesi kararı ve Başbakanlığın Resmî Gazete’de
yayımladığı bölüm var. Orada diyor ki: “(1)’inci, (2)’nci ve (3)’üncü fıkraları
iptal edilmiş ve kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 25/06/2013 tarihinden
itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.” Yani hem
Tam Gün Yasası’nın hem de hastaların fişlenmesiyle ilgili yasanın bu torba yasa
içine getirilmesi tezi Resmî Gazete’de Başbakanlığın yayımladığı yazıyla
çürütülmüş oluyor. Önümüzde dokuz ay zaman var, onun için bu torba yasanın içerisine bunun
sıkıştırılmamasını Hükûmet kanadından rica ediyorum. Bunları daha sağlıklı değerlendirelim.
Değerli
arkadaşlar, hekimlikte bir kural vardır; kendinizi hastanın yerine koyunuz.
Şimdi, benim de sizden ricam, AKP Grubundan ricam, iktidar kanadından siz de
bir hekim gibi lütfen kendinizi hastanın yerine koyunuz ve yeni çıkacak kanunda
663 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname’nin 47’nci maddesiyle çıkan yasanın
tekrar gündeme getirilmesini engelleyiniz.
Değerli
arkadaşlar, 47’nci maddede hepinizin bilmesi gereken çok önemli bir hüküm var.
16’ncı maddede diyor ki: “Gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgiler talep
edildiği takdirde ibraz edilmek zorundadır.” ve yine 47’nci maddede bütün kamu
ve özel sağlık kurum ve kuruluşlardan, sağlık hizmeti alanların, aldıkları
sağlık hizmetinin gereği olarak ilgili sağlık kurum ve kuruluşuna vermek
zorunda oldukları kişisel bilgileri ve bu kimselerle ilgili verilen hizmete
ilişkin bilgileri her türlü vasıtayla toplama, işleme ve paylaşma yetkisi
verilmiştir. Değerli arkadaşlar, iptal edilen kanun hükmünde kararnameyle
verilen bu yetkiler Anayasa’daki “Kişi hürriyeti ve güvenliği”, “Özel hayatın
gizliliği ve korunması”, “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” maddelerine ve
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 4’üncü maddesine aykırıdır.
Değerli arkadaşlar aynı zamanda uluslararası
yasalara da aykırı bir karardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına
göre, kişisel bilgi olarak tıbbi bilgi ve verilerin tıbbi işlemler dışında
başka kurum ya da kişilerce toplanması ve kullanılması özel yaşam gizliliğinin
açıkça ihlalidir.
Arkadaşlar, bu
kanunun tekrar burada yürürlüğe girmesi hâlinde ve bugün yayımlanan genelgenin
işlemesi hâlinde hastalar, bilgilerinin tümünün hem de kimlik bilgilerini
içerecek şekilde üçüncü şahıslar tarafından depolandığını yani fişlendiğini
öğrendikçe dramatik sonuçlar yaşayabilirler. Bu uygulama, bekâret, gebelik,
cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi töre cinayetlerine, intiharlara, aile
facialarına yol açabilecek bilgilerin üçüncü kişilerin eline geçme korkusu ile
hastaların bir kısmının hekimlere dahi gitmesini engelleyecek bir konjonktür
ortaya çıkartabilir. Hastalığının duyulmasını istemeyen kanser hastasının
eşlerinden bile gizledikleri bu sırlarını üçüncü kişilerin ya da sigorta
şirketlerinin bilmesi tıbben de insani olarak da kabul edilemez.
Kısacası,
Bakanlığın bu bilgileri, kimlikleri ile birlikte istemesi hasta mahremiyetine
açıkça bir tecavüzdür. Özellikle herkesin dinlendiği, herkesin takip edildiği
toplumumuzda bir tek, insanlarımızın hasta haklarından kaynaklanan özel
hayatları kalmıştı, sizden rica ediyorum, şimdi de ona, bu Meclis tecavüz
edilmesine izin vermesin.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 66 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı
(Konya) ve arkadaşları
"MADDE 66 -
22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin
Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 22 nci maddesi
madde başlığıyla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. "
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET GÜNAL
(Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, burada KİT’teki personel rejimiyle ilgili bir hüküm var ama Sayın
Bayraktar’ın geldiğini görünce -dün onunla ilgili maddeler vardı, kendisi
olmadığı için konuşmamıştım- şimdi kendisine kısa bir hatırlatma yapmak
istiyorum. Komisyonda da iletmiştim Sayın Bakana, “Artık bu kentsel dönüşüm,
rantsal dönüşüme dönüştü.” diye.
Size küçük bir
örnek vermek istiyorum kendi seçim bölgemden, Antalya’dan, turizm sezonunda
devam eden bir inşaattan bahsedeceğim. Ben, kendisine Gündoğdu beldesinde ve
Kızılot’da ne gibi bir kentsel dönüşüm yapacaklarını sormuştum; hem yazılı
sordum hem Komisyonda sordum, tam olarak tatmin edici bir açıklama…
Sayın Bakanım, şu
anda vatandaşlardan gelen bir dosya var elimde. Bir “üniversite inşaatı” diye
Gündoğdu’da kamu arazisinin tahsis edildiği bir alan var ve oraya “uygulama
oteli” diye -sizler de bakabilirsiniz dosyadaki resimlere arkadaşlar-
üniversiteye, otelcilik yüksekokuluna “otel” diye bir inşaat yapıyorlar. Hadi
onu uydurdunuz, Antalya ilinde turizm sezonu nisanda başlıyor ve turizm sezonu
içinde çivi çakmak dahi turistik bölgelerde yasaktır.
Başka sorunları
da var bu projenin ama benim özellikle merak ettiğim bir şey var: Vatandaşlar
itiraz ediyor, doğal olarak da tedbir kararı alınıyor, sonra nasıl oluyorsa,
Valiliğe itiraz, bir şekilde o tedbir kararı kaldırılıyor ve turizm sezonunun
ortasında ve turizm bölgesinde bu görmüş olduğunuz inşaat, Sayın Bakanım, devam
ediyor; otel inşaatı, uygulama oteli. Sizin burada bu yüce Meclisi de alet
ederek, Kazakistan’ın Başkanlık konutu olarak tahsis ettiğimiz alanı 45’ten 67
dönüme çıkararak, aynı şahsın Kemer’de de bir otel yapmasına müsaade ettiğinizi
söylemek istiyorum. Hem de kalıcı olarak hem de daha önce süre dolduğu zaman
bize devretmesi gerekirken şimdi süresiz olarak, onu da kaldırarak
devrettiğinizi ve “üniversite” adı altında yapılan otelin de yine aynı şahsın
mütevelli heyeti başkanı olduğu vakfa ait olduğunu burada sizlerin dikkatine
sunmak istiyorum.
Şimdi, Sayın
Bakan, yani nasıl oluyor, benim aklım ermiyor. Geçen gün de sordum: Gündoğdu,
Kızılot ve Kepez’de kentsel dönüşüm, Antalya’nın beldelerinde… Kepez’dekine
belediye ve vatandaş isyan edip, partililer basın toplantısı yapınca
“Belediyenin talebi yok.” diye Sayın Bakan buradan iptal etti. TOKİ oturuyor,
merkezden tarama yapıyor, “Şuralarda kentsel dönüşüm yapalım.” diyor. Sayın
Bakana sordum, dedim ki: “Manavgat’ın göbeğinde göçerlerin oturduğu 500’e yakın
kümelenmiş bir yer var.” “Oradan talep gelmedi.” diyor. Bütün belediyelere
soruyorum “Siz böyle bir talepte bulundunuz mu?” Kızılot, Gündoğdu; yok öyle
bir şey. Kepez’de de gene talep gelmediği için sonradan iptal olmuş. Maalesef,
bunlar şu anda kapanan beldeler arkadaşlar. Beldeler kapandı, kent merkezi
değil, bunlar zaten köyden kasabaya dönüşmüş beldeler, şu anda da kapandı,
önümüzdeki seçimle beraber hükmi şahsiyetleri ortadan kalkıyor. Ya, şimdi, bir
sürü yer varken TOKİ durup durup oralarda ne kentsel dönüşümü yapacak Sayın
Bakanım? Ben size tekraren soruyorum. Daha önce sormuştum ama şimdi bu yeni
gelen bir şey. Haziran ayı içerisinde yine vatandaşlar tekrar tedbir kararına
itiraz etmişler ve o karara rağmen, bu inşaat devam ediyor. Fotoğrafları burada
elimde var, sizlerle de paylaşabilirim, elemanlarınızı gönderip yerinde de
denetletebilirsiniz.
Lütfen, “kentsel
dönüşüm” adı altında bu kent katliamından vazgeçelim, yandaşlara kamu
arazilerini vermeyelim. Bakın, “Eğitim amacıyla veriyoruz.” derken, öbür
taraftan gidiyor. Aynı şeyi Sermaye Piyasası Kanunu’nda yaptınız. Burada itiraz
ettik. TOKİ’ye devrediyordunuz yine, bizim buradaki itirazlarımız sonucunda
yaklaşık 159 –yanlış hatırlamıyorsam- dönümlük yeri doğrudan TOKİ’ye
veriyordunuz. Bizim itirazlarımız sonucu kulağınızı tersten gösterip “Millî
Eğitim Bakanlığına doğrudan tahsis edelim, sonra Millî Eğitim Bakanlığı TOKİ’ye
versin.” dediniz. Evet, bazı şeylerin yapılması, kamu adına bazı inşaatların
yapılmasını anladık da artık bunları bir rantsal dönüşüm mekanizması hâline
getirerek, kent rantları yaratarak vatandaşın emeğini sömürmek bana çok da
doğru bir şey gibi gelmiyor. Bu somut örnekte, bu işlerle ilgilenen Bakanlık
olarak da İçişleri Bakanının da Valilik nezdinde girişimde bulunarak bir an
önce bu turizm sezonunda, en azından mahkeme sonuçlanıncaya kadar bu inşaatın
durdurulmasını talep ediyoruz.
İnşallah bu
katliamlar son bulur diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Katip üyeler
arasında anlaşmazlık var. Dolayısıyla, elektronik cihazla oylama yapacağız.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
67’nci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 67 inci Maddesi ile değiştirilmek istenen 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 23 üncü maddesinde yer alan “hastalık”
ibaresinden sonra gelmek üzere “doğum” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi Gür Levent Tüzel
Van İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 67 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet
Günal
Konya Manisa Antalya
Nevzat Korkmaz Mehmet
Şandır
Isparta Mersin
"MADDE 67 -
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 23 üncü maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mazeret,
Hastalık, Doğum İzinleri ve Diğer İzinler
MADDE 23 –
Sözleşmeli personelin mazeret, refakat, hastalık izinleri ile ücretli veya
ücretsiz izinleri hakkında kadroları ekli 1 sayılı cetvelde gösterilen
personelin tabi olduğu hükümler uygulanır.”
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının
67. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Bülent Kuşoğlu Haluk Eyidoğan Haluk Ahmet Gümüş
Ankara İstanbul Balıkesir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Dil Kurumu
Sözlüğünde torba, "genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve
biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç": 2. Genellikle plastikten veya
kâğıttan yapılmış, içine öteberi koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte olabilen
taşıma gereci, poşet" şeklinde tanımlanmıştır. "Kanun"
ibaresinin başına eklenen "torba" kelimesi, bir yandan
"taşıyıcılık işlevi"ne diğer yandan da içine konulacak öteberinin her
zaman kestirilemeyeceği için gizemine işaret eden son derece isabetli bir
sıfattır.
Torba kanunlar
söz konusu olduğunda, Medeni Kanunun 1. Maddesinde belirtildiği anlamda,
"kanunun ruhundan/özünden" söz edebilmek neredeyse imkansız hale
gelebilmektedir. Torba kanunlar, uygulayıcılar açısından çeşitli sürprizlere
gebedir. Örneğin, kimi torba kanunların, gerekçe trafiği ya çok karışık ya da
hiç gerekçesi olmayan maddeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, somut hukuki
açmazlarla ilgili kanun "yorum" teknikleri çoğu zaman işlemez hale
gelebilmektedir.
Genel olarak iki
tür yasa yapma yöntemi vardır; birisi normal, diğeri hızlandırılmış yol. Madde
bazlı görüşme ve oylamaya dayanan normal usul, teknik açıdan "genel yasama
yöntemi" olmaktadır. Hızlandırılmış yol ise, "özel yasama
yöntemi" olarak adlandırılmaktadır. Özel yasama yönteminin bizdeki
karşılığı, biraz da zorlama bir nitelemeyle "temel kanun" olmuştur.
Türk parlamento hukukuna 1991 yılında giren hızlandırılmış yasa yapma yöntemi,
TBMM İçtüzüğü'nün 91. Maddesinin başlığından esinlenen bir terimle "temel
kanun" olarak yerleşmiş durumdadır. Ancak bu kullanım, bir alanı hukuki
reform niteliğinde ilk kez düzenleyen "Medeni Kanun", "Borçlar
Kanunu", "Türk Ceza Kanunu" gibi ana kanunlardan söz ederken
kullanılan "temel kanun" deyimiyle karışmaktadır. Uygulamada temel
kanun yöntemi, kanun tasarı ya da teklifinin Genel Kurul görüşmelerinde 30'u
geçemeyen maddelerden oluşan bölümler içine sıkıştırılarak görüşülüp
yasalaştırılması anlamına geldiğinden, bilgisayar terimleriyle, bir dosyanın
sıkıştırılması (ziplenmesi)'nı andırmaktadır. TBMM İçtüzüğünün 91. maddesinde
de, özellikle "temel kanun" tanımlamasıyla ilgili olarak benzer bir
"bocalama" hâli zaten söz konusudur. Madde, Anayasa Mahkemesi
tarafından da birkaç kez iptale konu edilmiş iptaller ışığında gerekli
değişiklikler yapıldıktan sonra sular büyük ölçüde durulmuştur.
Ne pahasına
olursa olsun, yasama sürecini hızlandırmak için torba kanun çıkarma yoluna
başvurulması, çok ciddi sakıncaları beraberinde getirmektedir. Torba kanun
sadece yasama süreci açısından değil, tasarı ya da teklif yasalaştıktan sonra
uygulama sürecinde de sorunlar doğurmaktadır. Torba kanun çıkarma yolu,
muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının yasa yapım süreçlerine etkili
biçimde katılımının sağlanamamasını göze almayı gerektirmektedir. Kaldı ki, her
telden konuları kapsayabilen torba kanunların, yürürlükteki mevzuata olan
etkileri hakkında, iktidar partisi üyesi milletvekilleri bile içerik hakimiyeti
bakımından sıkıntıya düşmektedir. Uygulamada, böyle bir zorunluluk olmadığı
hâlde, temel kanun kapsamında görüşülen torba kanunların hızla yasalaştırılması
yüzünden ortaya çıkan yasama hatalarını düzeltmek amacıyla değişen kanun veya
kanunlarda çok geçmeden yeniden değişiklik yapılmasını körüklemektedir. Kısaca,
ülkemizde torba kanunlar, değişen kanunda yeni değişiklik gereksinimlerini
tetikleyici bir etken niteliği de taşımaktadır.
Açıklanan bu
nedenlerle torba kanun kapsamına alınan maddenin temel kanun kapsamında
değerlendirilmesi gerektiğinden tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 67 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"MADDE 67 -
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 23 üncü maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mazeret,
Hastalık, Doğum İzinleri ve Diğer İzinler
MADDE 23 –
Sözleşmeli personelin mazeret, refakat, hastalık izinleri ile ücretli veya
ücretsiz izinleri hakkında kadroları ekli I sayılı cetvelde gösterilen
personelin tabi olduğu hükümler uygulanır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Nevzat Korkmaz…
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
AKP Hükûmetinin,
sadece içeride değil aynı zamanda ülke dışında da ülkemizin öncelikli gündem
maddeleri yerine kendi gündemini oluşturmak üzere bazı konuları ön plana
çıkarma ve suni gündemlerle dikkatleri başka alanlara çekme gayretleri devam
ediyor.
Mısır’daki askerî
darbe, Mısır halkının iradesini askıya alan antidemokratik, insan haklarına
aykırı bir hareket, millî iradenin alenen gasbedilmesi. Darbelerin getirdiği
sıkıntıyı en iyi milletimizi bilir. Bundan dolayı, Allah’a şükür, milletimizin,
en azından kahir ekseriyetinin sadece darbelere karşı bir doğal refleksi
vardır. Darbeyi desteklemek hiçbir partiye bir şey kazandırmayacağı gibi, bu
hâlde milletin şamarını da, ebediyen izleri silinmemek üzere yiyecektir.
Değerli
milletvekilleri, darbe ne kadar tehlikeli ne kadar riskli ise toplum hayatı
açısından, her an darbe yapılacakmış, her an Türkiye bir darbe tehlikesi
altındaymış gibi bir hava yaratmak, bir söylem içine girmek de bir o kadar
tehlikelidir, Hükûmetin öz güven eksikliğine delalettir. Bu korkunun milletin
yüreğine yerleştirilmesi gibi zararlı neticeleri ortaya çıkaracaktır.
Ülke gündeminin
normalleşmesi lazım, millî gündemine dönmesi lazım. “Cambaza bak, cambaza”
oyunu oynanırken ülkemizi yakından ilgilendiren hususlara maalesef uzak
duruyoruz. Bizden müspet adımlar bekleyen, Türkiye’yi çare gören soydaşlarımız
seslerini bizlere duyurmakta zorlanıyor. 26 Haziran 2013’te Doğu Türkistan’ın
Turfan şehrinde başlayan, Hoten ve Urumçi’ye sıçrayan insanlık dışı katliam ve
olaylardan bahsediyorum. Bağımsız Doğu Türkistanlılar Derneğinin Genel Başkanı
Sayın Abdulmecit Avşar feryat ediyor soydaşlarımızın sesini Türkiye’ye duyurmak
için. Turfan’da 7 yaşındaki bir Uygur çocuğunun Çinliler tarafından âdeta
doğranmasıyla başlayan olaylarda yüzlerce Uygur Türkü öldürülmüştür. Bu vahşet
insanlık tarihinin yüz karasıdır. Birçok ana baba evladını yitirmiş, bir o
kadar çocuk da öksüz ve yetim kalmıştır. Mübarek ramazan ayına girerken bu
Müslüman Türk vahşetini görmezlikten gelemeyiz. Hele hele her fırsatta büyük
devlet olduğunu iddia edenlere sözümüz odur ki bu suskunluk, bu
kabullenilmişlik büyük devlet tavrı değildir. Kendinizi kandırmayın, milletimizi
de kandırmayın. Doğu Türkistan’da yaşanan olaylara karşı dünya kör ise bu
Çin’in sahip olduğu ekonomik ve siyasi nüfuzdan kaynaklanmaktadır. Bu ülkelere
elbette söylenecek şeylerimiz olacak. Ancak kendisinin sessiz kaldığı, olaylara
sırtını dönen bir Türkiye’nin böyle bir hakkı olabilir mi? Sessiz kalmaz ise
Avrupa en fazla birkaç milyon dolar kaybedecektir ama kendi soydaşları ile
ilgili olarak “üç maymun”u oynayan Türkiye, tarihine karşı suç işler, insanları
karşısında itimadını yitirir ve gelecekteki iddialarından vazgeçmiş olur. Açık
bir vahşet yaşanıyor Turfan’da, Hoten ve Urumçi’de. Silahsız insanlara karşı
Çin ordusu ağır silahlar ve tanklarla mukabele ediyor ve Müslüman Uygur
Türklerini keyfî olarak öldürüyor. Hani, zulüm karşısında susan dilsiz şeytandı.
Gücümüz yettiğince elbette Mısır’daki, Filistin’deki tüm Müslümanlara sahip
çıkalım Arap dünyasını da harekete geçirerek ama değerli arkadaşlar, Uygur
Türklerinin bizden başka kimsesi yok ve Türkiye sessiz kalıyor. Cumhurbaşkanı
sessiz, Başbakan sessiz, Dışişleri sessiz. Varsa yoksa Mursi, varsa yoksa Mısır
darbesi. Türkiye, tarihî misyonundan uzaklaşmamalıdır. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak hem yetkilileri göreve davet ediyor hem de milletimizi
demokratik tepkilerini vermek üzere her demokratik platformu kullanmaya
çağırıyoruz.
Dünyanın bir
ucunda soy birliği ve din birliği içinde olan ve bizden yardım bekleyen
kardeşlerimize, hiç olmazsa, Somali’ye, Myanmar’a, Kahire’ye, Gazze’ye
gösterdiğimiz duyarlılığı sergileyelim. Bu suskunluğun bedeli, unutmayalım ki,
hem bu dünyada milletimiz tarafından hem de ruzimahşerde Yüce Yaradan
tarafından sual edilir.
Vebal, bu ülkeyi,
bu milleti dünyanın her tarafında zulüm içinde hayatlarını sürdürmeye devam
eden soydaşlarımızı kucaklamayan iktidarın üzerinde kalacaktır diyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 67 nci Maddesi ile değiştirilmek istenen 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 23 üncü maddesinde yer alan “hastalık”
ibaresinden sonra gelmek üzere “doğum” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılmıyoruz.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklik ile sözleşmeli personelin doğum izninin de kapsama alınması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
68’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 68 inci Madde önerisinde yer alan 3’üncü fıkra
değişikliğinde “ihtiyaç duyulan” ibaresinin “bütün”, “açabilir.” ibaresinin
“açar.” ibareleri ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi Gür Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel
Van Muş İstanbul
Hasip
Kaplan
Şırnak
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 68 inci
maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan
Akçay Mehmet
Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Erdoğan Mehmet Günal
Osmaniye Muğla
Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın İzzet
Çetin
İstanbul İstanbul
Ankara
Musa Çam Ercan
Cengiz Kazım
Kurt
İzmir İstanbul
Eskişehir
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Özcan
Yeniçeri, Ankara Milletvekili… (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buraya gelirken Sayın Şandır
ısrarla dedi ki: “Avrupa Birliği üzerinde konuşun, bu madde üzerinde konuşun.”
Konuşsak neyini kabul edeceksiniz, nasıl cevap vereceksiniz biliyoruz. O zaman,
bunun üzerinde konuşmanın anlamı ne? Bunu da buraya soruyoruz. Şimdi, hangi
önergeyi verdiysek reddettiniz. Arkasından, biz de inatla önerge vermeye devam
ediyoruz, siz de inatla önergeleri reddetmeye devam ediyorsunuz. Ben de
sizlerin retlerinizi reddediyorum, önce bunun bir güzel altını çizeyim.
Hadi, bu
çerçevede Avrupa Birliğiyle ilgili olarak söyleyeceklerimi söyleyeceğim. Avrupa
Birliğine “bir medeniyet projesi” dediniz, milletimizi aşağıladınız. Avrupa
Birliği bir medeniyet projesi değil, Avrupa Birliği bir siyasi ve ekonomik
çıkarlar projesidir ve Avrupa Birliği başkalarının siyasi ve ekonomik çıkarlar
birliğini yansıtır. Bu bağlamda hareket etmek gerekirken sanki medeniyetsiz bir
milletin Avrupa Birliğine girdiği zaman medeniyete ulaşılacağı gibi, tamamen
oryantalist bir mantığı benimseyip devreye sokuyorsunuz. Kınıyorum bu anlayışı
ve bunları gündeme getirenleri.
Bunun dışında,
Avrupa Birliğine inanılmaz bir anlam yükleyenleri de kınıyorum. Avrupa
Birliğinin akıbeti, Avrupa Birliğinin istiklal ve istikbalinin ne olacağını siz
biliyor musunuz? Siz, Adalet ve Kalkınma Partisinin istiklal ve istikbalinin ne
olabileceğini biliyor musunuz?
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sen biliyor musun Hocam?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Ben size bir şey söyleyeyim: Eğer bilseniz böyle davranmazsınız.
Sizin dışınızda olanların getirmiş olduğu eleştirilerden yararlanır ve bunların
üzerinden…
NİHAT ZEYBEKCİ
(Denizli) – Yavaş! Yavaş!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Orada dans etme! Ben burada çok ciddi şeyler söylüyorum. Öyle
şeyler söylerim ki, orada dans etmeye devam edersin.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Hocam, volümü düşür diyor.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Zaman vermiyorsunuz ki kardeşim.
Şimdi, bakın,
demokrasi, insan hakları, evrensel değerlere sahip olmak için Avrupa Birliğine
girmeye gerek yoktur. Avrupa Birliğinin şu veya bu mütegallibe gibi
davranmasını sineye çekmeye de gerek yoktur.
EMRULLAH İŞLER
(Ankara) – Yapmıyoruz öyle bir şey.
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – İnsan olmamız, kültürümüzün farkında olmamız, bu milletin
değerlerini içselleştirmemiz yeter. Hem bunları söylüyorsunuz hem de âdeta bir
uşaklık modelini önceliyor gibi bir tavır içerisine giriyorsunuz.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Hocam, bunu söyleme!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Bakın, AB’yi millî devletüstü bir birlik olarak görenlerin AB’den
gelen eleştirilere isyan etmeye hakları yoktur. AB’yi bu kadar
kutsallaştırırsanız, her kutsal, uşak ister, köle ister ve dolayısıyla her
söylediğini de sineye çekmek durumunda ve konumunda kalırsınız.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, lütfen…
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Ben sizi ikaz ediyorum, uyarıyorum. Tatlı tatlı uyarıyorum,
bunlardan anlayın. Uyuyorsunuz da hareketli ve canlı söylüyorum ki, biraz daha
kafanızda yer etsin.
Türkiye'nin
umudunu AB’ye girişe bağlamak, ardından da AB’ye girişini Sarkozy ya da
Merkel’in iki dudağı arasına koymak, iki bin beş yüz, üç bin yıllık net bir
tarihi olan bir millete ayıp etmek anlamına gelmektedir.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Hocam, koalisyondayken AB’ye karşı mıydınız?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Şimdi “İhtiyaç duyulan il merkezlerinde temsilcilik açılabilir.”
deniliyor. Açılsa ne olur, açılmasa ne olur? Bakın, bizde bir söz var: “Nahır
elden gittikten sonra alaca dana hesabı yapılmaz.” Bu cümleyi öğrenmeye çalış.
Değerli
milletvekilleri, zaman çok kısa ama benim size anlatmam gereken şeyler var
çünkü kodlarınızda bir sapma görüyorum. Sizi titretip kendinize getirmek gibi
bir görevimizin olduğunu düşünüyorum, bunun için de sık sık çeşitli vesileleri
bahane ederek bunları size anlatmaya çalışacağım.
Şimdi, tarihe
kayıt düşmek için son gelişmeler hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.
Birincisi şu: Demokrasi bir ithalat, ihracat meselesi değildir, bunu bir defa
anlayın. Tahrir Meydanı’ndan kaynaklanan isyanı, Amerika destekli isyanı, daha
önceki isyanı siz desteklerken bu defa Tahrir Meydanı’ndan aynı destekli…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Hocam bir fark vardı, birincisi diktatör rejimiydi.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla)
– …Amerika artı Avrupa Birliği artı İsrail destekli bir tavrı, biz her ikisini
birden de o zaman unsurları çerçevesinde, şartları çerçevesinde eleştirmiş ve
karşı çıkmıştık.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Şimdi, hangi taraftasınız Hocam?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Ama şunu çok söylüyorum: Siyasi bir iradeyi silahlı bir iradeyle
denetim altına almak ya da tutuklamak demokrasiye de, insan haklarına da,
varlığa da aykırı. Fakat, burada dikkat edilmesi gereken şey şu: Bundan önce…
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Hocam, biraz bunları açar mısın?
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Açacağım biraz sonra, bir müsaade edersen söyleyeyim.
...Mısır’da
meydana gelen olaylar da dış kaynaklıydı bu da dış kaynaklı. Oraya gelen El
Baradey, kelimenin tam anlamıyla söyleyeyim: Çok büyük ölçüde İsrail’in
ihtiyaçlarına uygun bir politikayı hemen devreye sokmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – Ancak, bunları anlayabilmek için bizim yapmamız gereken neler var?
Onları birazdan fırsat bulursam anlatacağım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet,
aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen Vahap Seçer, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 68’inci maddesinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım.
Şimdi, 68’inci
maddede düzenlenen 634 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, biliyorsunuz,
Avrupa Birliği Bakanlığı düzenlenmiş. Bu önerge, onun 3’üncü maddesine bir
ilave fıkra eklenmesini öngörüyor.
Avrupa Birliği
-az önce de sayın hocam açıklamaya çalıştı- benim yaşım kadar hikâyesi olan bir
konu. İktidarınız, 2002’den bu yana da Avrupa Birliği ilişkilerinde oldukça
iddialı söylemler geliştirdi, adımlar atıldı. Gerçekten, özellikle, 22’nci
Dönemde, 23’üncü Dönemde Avrupa Birliği müzakerelerinde önemli yasa çalışmaları
oldu, bu Meclis sabahlara kadar mesai yaptı. Ancak, istenilen başarı elde
edilemedi.
Bu, 68’inci
maddede deniyor ki: İhtiyaç görülen, duyulan illerde Avrupa Birliği
temsilciliği açalım. Biz önergemizde, buna gerek olmadığını söylüyoruz.
Gerçekten, niçin gerek olsun?
Bakınız, az önce
de söylediğim gibi, Avrupa Birliği elli yıllık bir hikâye. 3 Ekim 2005 yılında
müzakereler başlamış. Aynı dönemde Hırvatistan da müzakereye başlıyor ve
geçtiğimiz günlerde, 1 Temmuz 2013 tarihi itibarıyla Avrupa Birliği üyesi
oluyor. Bizim hâlâ fasıllar açıldı açılmadı tartışmaları, 33 fasıldan 13 fasıl
açılıyor. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde 22’nci fasıl yine büyük engellemeler
sonucu, büyük tartışmalar sonucu açıldı.
Gezi Parkı
olaylarıyla ilgili Avrupa Birliğiyle önemli çatışmalara girdi Hükûmetiniz.
Avrupa Birliği, Hükûmetin düşünce özgürlüğü konusundaki tavırlarını
eleştiriyor, polisin orantısız güç kullanımını eleştiriyor. Elbette ki haklıdır
ama Avrupa Birliğinin Hükûmetin icraatları konusundaki övücü laflarını
alkışlıyorsunuz ama eleştirilerine aynı şekilde sert üsluplarla, bize
kullandığınız üslubu onlara da kullanıyorsunuz.
Şu anda, Avrupa
Birliğiyle ilişkilerimiz ya da müzakere sürecimiz tamamen başarısızlık üzerine
devam ediyor, dolayısıyla, bunlara gerek görmüyoruz, yani masraf üzerine masraf
açmayalım; ihtiyaç duyulan illerde Avrupa Birliği temsilciliğinin açılmasına
gerek olmadığını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Mısır’daki gelişmeleri hepimiz biliyoruz. Bugün, o bölgeye ihraç malı taşıyan
nakliye araçlarının sürücülerinin ailelerinden telefonlar aldık. Burada,
Hükûmet yetkililerini uyarmak istiyorum: 200 nakliye aracı, Tır orada mahsur
kalmış durumda. Orada, biliyorsunuz, çatışmalar yaşanıyor. Şu anda, orada
mahsur kalan Tır şoförleri can ve mal güvenliği açısından önemli tehlikeler
yaşıyorlar.
Suriye’yle
ilişkilerimiz bozuldu. Bu da tabii ki Hükûmetin yanlış dış politikaları
sayesinde oldu. Türk ihraç mallarını, özellikle Orta Doğu ülkelerine, o bölgede
Suriye’ye, Irak’a, Ürdün’e, Mısır’a Suriye üzerinden ihraç etme imkânımız vardı
kara yolu marifetiyle ancak Suriye olaylarının gelişmesinden sonra,
ilişkilerimizin bozulmasından sonra farklı bir alternatif ortaya çıktı. Mersin
Limanı’ndan Ro-Ro’larla nakliye araçları Mısır’a gidiyordu deniz yoluyla,
oradan Orta Doğu ülkelerine kara yoluyla bu ihraç mallarımızı taşıyabiliyordu.
Ancak şimdi Mısır’daki gelişmeler de olumsuz olunca, Türk ihraç malları
maalesef o bölgelere ihraç edilemeyecek noktalara geldi.
Tekrar
söylüyoruz: Avrupa Birliğiyle ilgili açılacak temsilciliklerin gerçekten bir
gereği yok, ihtiyaç duyulacağını sanmıyoruz. Dolayısıyla, bu madde metninin
tasarıdan, tekliften çıkarılmasını önergemizde istiyoruz.
Önergemize destek
vereceğinizi umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralardan
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.02
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
68’inci madde
üzerinde verilen aynı mahiyetteki iki önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin yer alan 68’inci madde önerisinde yer alan
3'üncü fıkra değişikliğinde "ihtiyaç duyulan" ibaresinin
"bütün", "açabilir." ibaresinin "açar."
ibareleriyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan
(Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
İDRİS BALUKEN
(Bingöl) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bakanlığın
açacağı temsilcilikler, ihtiyaç duyan bütün yurttaşların hizmetinde ve
ulaşılabilir olmalıdır. Bu nedenle, bir ilde bulunan temsilcilikte hizmet
alanların yanında, bir diğer ilde bu hizmete ihtiyaç duyanların bundan
faydalanamaması ve hizmete ulaşım zorluğu yaşaması kamu adaletini
zedeleyecektir. Bu nedenle, bakanlık, bütün illerde, bu temsilcilikleri açar
ifadesinin, toplumdaki eşitliğin sağlanmasında ve ulaşılabilir kamu hizmetleri
bağlamında daha olumlu ve olması gerekendir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
69’uncu madde
üzerinde 2 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)nın 69uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan Mehmet Günal
Osmaniye Muğla Antalya
Celal
Adan
İstanbul
"MADDE 69-
634 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Mülga 5916
sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi kapsamında bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yürürlük tarihinden önce yapılan Avrupa Birliği İşleri Uzmanlığı sınavı
sonucuna göre ataması yapılanların sınav sonucuna ilişkin hakları saklı olup,
bunlar da Bakanlık için ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara bulundukları kadro
dereceleri ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 69. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Haluk Ahmet Gümüş Bülent Kuşoğlu Haluk Eyidoğan
Balıkesir Ankara İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
AHMET YENİ
(Samsun) – Sayın Başkan, ne bu rezalet ya!
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Gerekçeleri kabul etmemeniz lazım.
Gerekçe:
Türk Dil Kurumu
Sözlüğünde torba, "genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve
biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç" 2. Genellikle plastikten veya
kâğıttan yapılmış, içine öteberi koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte olabilen
taşıma gereci, poşet" şeklinde tanımlanmıştır. "Kanun"
ibaresinin başına eklenen "torba" kelimesi, bir yandan
"taşıyıcılık işlevi"ne diğer yandan da içine konulacak öteberinin her
zaman kestirilemeyeceği için gizemine işaret eden son derece isabetli bir
sıfattır.
Torba kanunlar
söz konusu olduğunda, Medeni Kanunun 1. Maddesinde belirtildiği anlamda,
"kanunun ruhundan/özünden" söz edebilmek neredeyse imkansız hale
gelebilmektedir. Torba kanunla, uygulayıcılar açısından çeşitli sürprizlere
gebedir. Örneğin, kimi torba kanunların, gerekçe trafiği ya çok karışık ya da
hiç gerekçesi olmayan maddeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, somut hukuki
açmazlarla ilgili kanun "yorum" teknikleri çoğu zaman işlemez hale
gelebilmektedir.
Genel olarak iki
tür yasa yapma yöntemi vardır; birisi normal, diğeri hızlandırılmış yol. Madde
bazlı görüşme ve oylamaya dayanan normal usul, teknik açıdan "genel yasama
yöntemi" olmaktadır. Hızlandırılmış yol ise, "özel yasama
yöntemi" olarak adlandırılmaktadır. Özel yasama yönteminin bizdeki karşılığı,
biraz da zorlama bir nitelemeyle "temel kanun" olmuştur. Türk
parlamento hukukuna 1991 yılında giren hızlandırılmış yasa yapma yöntemi, TBMM
İçtüzüğü’nün 91. Maddesinin başlığından esinlenen bir terimle "temel
kanun" olarak yerleşmiş durumdadır. Ancak bu kullanım, bir alanı hukuki
reform niteliğinde ilk kez düzenleyen "Medeni Kanun", "Borçlar
Kanunu", "Türk Ceza Kanunu" gibi ana kanunlardan söz ederken
kullanılan "temel kanun" deyimiyle karışmaktadır. Uygulamada temel
kanun yöntemi, kanun tasarı ya da teklifinin Genel Kurul görüşmelerinde 30'u
geçemeyen maddelerden oluşan bölümler içine sıkıştırılarak görüşülüp
yasalaştırılması anlamına geldiğinden, bilgisayar terimleriyle, bir dosyanın
sıkıştırılması (ziplenmesi)'ni andırmaktadır. TBMM İçtüzüğünün 91. maddesinde
de, özellikle "temel kanun" tanımlamasıyla ilgili olarak benzer bir
"bocalama" hâli zaten söz konusudur. Madde, Anayasa Mahkemesi
tarafından da birkaç kez iptale konu edilmiş iptaller ışığında gerekli
değişiklikler yapıldıktan sonra sular büyük ölçüde durulmuştur.
Ne pahasına
olursa olsun, yasama sürecini hızlandırmak için torba kanun çıkarma yoluna
başvurulması, çok ciddi sakıncaları beraberinde getirmektedir. Torba kanun
sadece yasama süreci açısından değil, tasarı ya da teklif yasalaştıktan sonra
uygulama sürecinde de sorunlar doğurmaktadır. Torba kanun çıkarma yolu,
muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının yasa yapım süreçlerine etkili
biçimde katılımının sağlanamamasını göze almayı gerektirmektedir. Kaldı ki, her
telden konuları kapsayabilen torba kanunların, yürürlükteki mevzuata olan
etkileri hakkında, iktidar partisi üyesi milletvekilleri bile içerik hâkimiyeti
bakımından sıkıntıya düşmektedir. Uygulamada, böyle bir zorunluluk olmadığı
hâlde, temel kanun kapsamında görüşülen torba kanunların hızla yasalaştırılması
yüzünden ortaya çıkan yasama hatalarını düzeltmek amacıyla değişen kanun veya
kanunlarda çok geçmeden yeniden değişiklik yapılmasını körüklemektedir. Kısaca,
ülkemizde torba kanunlar, değişen kanunda yeni değişiklik gereksinimlerini
tetikleyici bir etken niteliği de taşımaktadır.
Açıklanan bu
nedenlerle torba kanun kapsamına alınan maddenin temel kanun kapsamında
değerlendirilmesi gerektiğinden tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 69 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“MADDE 69- 634
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Mülga 5916
sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi kapsamında bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlük
tarihinden önce yapılan Avrupa Birliği İşleri Uzmanlığı sınavı sonucuna göre
ataması yapılanların sınav sonucuna ilişkin hakları saklı olup, bunlar da
Bakanlık için ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara bulundukları kadro dereceleri
ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Celal Adan, İstanbul Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
CELAL ADAN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Mahkeme
kararlarının kanunla ortadan kaldırılması bir hukuk devletine yakışmamakla
birlikte, esasında günün önemi açısından bir iki konuyu sizinle paylaşmak
istiyorum.
Mısır’da darbe
gerçekleşirken Türkiye’deki Gezi Parkı’nı Mısır’la özdeşleştirerek bir baharın
doğduğunu ortaya koyma iradesini çok şiddetli bir şekilde protesto ettik. Bu,
Türkiye’ye bir hakarettir. Türkiye’de bir demokrasi geleneği var. Dolayısıyla,
sonuna kadar sandığa sahip çıkılması noktasındaki iradeye bir millet olarak
sahip çıktık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hâlen bu onursuzluğu Türk
milletine yakıştırmak isteyenleri de buradan protesto ediyorum.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Bravo Sayın Başkan!
CELAL ADAN
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, bir ülkenin medeniyetini, ahlakını,
faziletini savaşta silahlı kuvvetleri temsil eder. Afganistan’da öldürdükleri
askerlerin üzerine tuvalet ihtiyaçlarını giderenler, Ebu Garip Cezaevinde
çırılçıplak Iraklı mahkûmları soyundurarak işkence yapanlar, Libya’da bir
kanalizasyon çukurunda 18 yaşında bir çocuğun kafasına kurşun sıkıldığında
büyük bir heyecanla Kaddafi’nin ölümünü kutlayanlar, Irak’ı yakanlar, sadece 25
bin genç kızın ırzına geçildiği için intihar ettiği Irak’ı yaratanlar,
Suriye’yi karıştıranlar, Türk milletinin askerine, polisine, jandarmasına
kurşun sıkan PKK’yı barındıranlar Mursi’yi de yok ettiler.
Şimdi, ben
buradan bir uyarıda bulunmak istiyorum. İnternet’e baktım, her tarafa baktım,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanı, bakanları, Hükûmet, bu Mursi’yle
ilgili Amerika Birleşik Devletleri’ni sorumlu tutan hiç bir ifade ortaya
koymadılar. Gerçekten ben bunu çok düşündürücü buluyorum.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Başbakan
Yardımcısı yaptı.
CELAL ADAN
(Devamla) – Yaptıysa teşekkür ediyorum.
Şimdi, burada,
timsah orada. Başbakan gitti, Amerika Birleşik Devletleri’nde o “gizli oda”
veya “kırmızı oda” denilen odada muhabbetleri gerçekten çok yüksekti. Gezi
Parkı’nda birileri yürürken timsah hemen hemen ağzını açtı, “Türkiye’yi de
takip ediyoruz.” dedi.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, alınganlık göstermeyin de. Ben çok eski tanırım, üniversiteden
tanırım Dışişleri Bakanını. O “Stratejik Derinlik” kitabını belki 100 kişiye
ben hediye ettim ama size samimi bir şey söyleyeyim: Dışişleri Bakanının
yaptığı açıklamaları Japonya’daki savaş kaçkınlarına benzetiyorum. Dün, “Sabaha
kadar uyumadığını” söylüyor, Amerika Dışişleri Bakanıyla görüşmüş, Katar
Dışişleri Bakanıyla görüşmüş...
Değerli
milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye’ye güveniyoruz,
Türk milletine güveniyoruz, Türk milletinin birliğine, beraberliğine de
güveniyoruz sonuna kadar. Kandil’de iki tane Amerikan üssü var değerli
milletvekilleri. Kandil’de PKK’yı barındıran Amerika Birleşik Devletleri.
Başınızdaki bela, Hükûmet olarak bela, Amerika Birleşik Devletleri. Geçen,
Timsah’ın uzantısı, Van’da, Hakkâri’de çözüm süreciyle ilgili iradeyi temsil
ediyor Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi utanmadan, arlanmadan. Bir
tarafta; siz eşkıyabaşını “idam edilmeyecek” diye Türkiye’ye teslim
edeceksiniz, ayrılıkçı, ırkçı hareketin odak noktasını Türkiye’ye
taşıttıracaksınız, Kandil’deki PKK kamplarına “Hadi gel de gör.” diyeceksiniz,
askerin başına çuval geçireceksiniz, yakıp yıkacaksınız bütün oksijen
alanlarını ve utanmadan akil adam olacaksınız Türkiye’de. Bir tek kelime sizden
duymadık değerli milletvekilleri, değerli yöneticiler.
Şimdi, burada,
alt alta koyarak söylemek istediğim şey şu: Avrupa Birliği de aynı şey. Türk
milletinin asaletine, merhametine, şefkatine kurşun sıkıldığı hâlde, Türk
milleti demokrasiye sonuna kadar sahip çıkacak. Bir hafıza kaybı
oluşturuyorsunuz değerli grup başkan vekili. 2002’den evvel Türk milleti çok
büyük bir demokrasi mücadelesi verdi. 60’dan sonra Demokrat Partinin yerine
“demirkırat”ı getirdi, 80’den sonra Özal’ı getirdi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL ADAN
(Devamla) – 2002’yle başlayan bir demokrasi mücadelesi anlayışı, yanlış bir
anlayıştır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
70’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 70’inci Maddesinde yer alan 638 sayılı Gençlik
ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
eklenmesi düşünülen EK MADDE-1’deki “Türkiye Ulusal Gençlik Konseyi” ibaresinin
“Türkiye Gençlik Konseyi” olarak değiştirilmesini ve “kent konseyi gençlik
meclis” ibaresinden sonra gelmek üzere “üniversite öğrencileri topluluklarının
ve fikir kulüplerinin” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi Gür Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Van Muş Şırnak
Abdullah
Levent Tüzel
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 70 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan Mehmet Günal
Osmaniye Muğla Antalya
"MADDE 70-
3/6/2011 tarihli ve 638 sayılı Gençlik ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1-
(1) Bakanlık bünyesinde gençlerin sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda topluma
aktif katılımlarını ve kişisel gelişimlerini sağlamak, gençlik alanında
üretilecek politikalara katkıda bulunmak, ulusal ve uluslararası çalışma ve
projeler uygulamak, gençler ve gençlik alanında faaliyet gösteren
organizasyonlar arasında koordinasyona yardımcı olmak ve gençlerin karar alma
ve uygulama süreçlerine katılımını artırmak amacıyla gençlerin oluşturduğu veya
gençlik alanında faaliyette bulunan dernekler, vakıflar, federasyonlar,
konfederasyonlar, gençlik kulüpleri, öğrenci konseyleri, kent konseyi gençlik
meclisleri ve benzeri organizasyonların üye olabileceği Türk Gençlik Konseyi
kurulur. Konseyin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için Bakanlık bütçesine
yeterli ödenek konulur.
(2) Konseyin
kurulması, işleyişi, yönetimi, görevleri ve denetimine ilişkin hükümler ile
Konseyin çalışma usul ve esasları ve sair hususlar Bakanlar Kurulunca
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 70 nci maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın Ağan Ayaydın İzzet Çetin
İstanbul İstanbul Ankara
Kazım Kurt Musa Çam Mahmut Tanal
Eskişehir İzmir İstanbul
Aytuğ
Atıcı
Mersin
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet,
önerge üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 70’inci maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum.
İmzasının
arkasında duran, kendi verdiği araştırma önergesinin aleyhinde oy kullanmayan
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu maddenin madde metninden çıkartılmasını istedik. Neden böyle
bir şey yaptık? Bakın, bu önergemiz, dikkate alınması gereken bir önergedir, şu
açıdan. Madde diyor ki: “Bakanlık bünyesinde Türkiye Ulusal Gençlik Konseyi
kuracağım.” Güzel, Ulusal Gençlik Konseyi kuralım. Peki, bu konsey ne yapacak?
Diyor ki: “Gençlerin, sosyal, ekonomik ve -dikkatinizi çekiyorum- siyasal
alanlarda topluma aktif katılımlarını ve kişisel gelişimlerini sağlamak.”
Şimdi, son bir aydır, bir ayı aşkın bir zamandır yaşanan olaylara bir
baktığımız da Taksim’de Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan
gençlik hareketine baktığımızda, bu gençler siyasal alanda topluma aktif olarak
katılmayı zaten istemişler. Bu gençler karar vermişler ve demişler ki: “Biz hem
sosyal hem siyasal alanda varız ve katılımımızı sağlıyoruz.” Peki, Hükûmetiniz
ne yaptı? Daha dün elinde palayla âdeta gençleri doğramaya kalkan insanların
arkasını, sırtını güvenlik güçleri sıvazladı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YUSUF BAŞER
(Yozgat) – Yuh be! Yuh!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Ya, gözaltına alındı, yapma bunu! Bu tahriki yapmayın! Bakın,
bu tahriki yapmayın, lütfen! Bu tahriki yapmayın! Tutuklandılar ve AK PARTİ’yle
de ilgisi olmadığı ortaya çıktı.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Evet, tutuklandılar… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) – Ayıp ya! Ayıp!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen… Sayın grup başkan vekili cevap verir.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Evet, tutuklandılar. Bundan önce, tutuklanmış olmaları sırtlarının
sıvazlanmadığı anlamına gelmez. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Yahu, orada iflas eden bir esnaf ya! Hâlâ buradan ekmek
yemeye çalışıyorsun ya!
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) – Dün açıklama yapıldı.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Daha dün elinde sopa bulunan ve sivil polis olduğu iddia edilen
insanlar, genç insanlar sokaklarda çocuklarımızı dövdüler. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Kim dövdü ya?
AYTUĞ ATICI
(Devamla) - Ben bunları kafamdan uydurmuyorum, ben bunları bizzat yaşayarak,
bizzat görerek…
YUSUF BAŞER
(Yozgat) – Yuh!
SALİH KOCA
(Eskişehir) – Kafanda yazdığın senaryoyu söylüyorsun.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – İş mi bu ya!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) - …milletvekilliğimin ciddiyetine de inanarak bir soru önergesiyle
sordum. Dedim ki size… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Arkadaşlar,
istediğiniz kadar bağırın çağırın…
SALİH KOCA
(Eskişehir) – Kafanda yazdığın senaryoyu konuş!
OSMAN ÇAKIR
(Düzce) – Esed’e anlat!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
AYTUĞ ATICI
(Devamla) - …bağırmakla hiçbir şey halledemeyeceksiniz.
Eğer
bağırmazsanız birbirimizi anlayabiliriz.
Ben size sordum,
dedim ki İçişleri Bakanına: Güvenlik güçlerinin, polisin envanterinde sopa var
mıdır? Cevap gelmedi.
ABDULLAH ÇALIŞKAN
(Kırşehir) – Pala da var!
AYTUĞ ATICI (Devamla)
- Polisin envanterinde çivili sopa var mıdır? Cevap gelmedi.
Değerli
arkadaşlarım, sizler meydanlarda değilsiniz, meydanlarda olan biziz,
meydanlarda olan ve bunları gören biziz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – Meydanlarda işiniz ne! Burada olacaksınız, meydanlarda ne işiniz
var sizin!
YUSUF BAŞER
(Yozgat) – Ne işin var meydanlarda!
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) – Ne işiniz var!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Niye bağırıyorsunuz?
BAŞKAN – Lütfen,
sayın milletvekilleri, sayın hatibin sözünü kesmeyelim.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Arkadaşlar, suçluluk psikolojisiyle bağırmaya devam edebilirsiniz,
bunu ben anlayışla karşılarım.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, ben hatibi duyamıyorum, lütfen…
BAŞKAN – İkaz
ediyorum, kaç defa ikaz ettim Sayın Hamzaçebi. Haklısınız.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Ancak yaptığınız bu bağrışmalar ve çağrışmalar sizin Taksim
Meydanı’ndaki rezaletinizi örtmeye asla yetmez, asla yetmez. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET ŞÜKRÜ
ERDİNÇ (Adana) – Rezalet sizin rezaletiniz!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Yani, bu şekildeki bağırmalardan her şeyi seçemiyorum. Her şeyi
seçemiyorum ama bir taneniz “Ne işiniz var meydanlarda?” dedi. Halk neredeyse
biz orada olmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Meclisi germeyin! Yeter artık, yeter!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Halka biber gazı sıktığınız zaman, halkı copla dövdüğünüz zaman
orada olmaya devam edeceğiz.
Ben, bundan
sonraki maddelerde de kaldığım yerden devam edeceğim.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 70 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"MADDE 70-
3/6/2011 tarihli ve 638 sayılı Gençlik ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1-
(1) Bakanlık bünyesinde gençlerin sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda topluma
aktif katılımlarını ve kişisel gelişimlerini sağlamak, gençlik alanında
üretilecek politikalara katkıda bulunmak, ulusal ve uluslararası çalışma ve
projeler uygulamak, gençler ve gençlik alanında faaliyet gösteren organizasyonlar
arasında koordinasyona yardımcı olmak ve gençlerin karar alma ve uygulama
süreçlerine katılımını artırmak amacıyla gençlerin oluşturduğu veya gençlik
alanında faaliyette bulunan dernekler, vakıflar, federasyonlar,
konfederasyonlar, gençlik kulüpleri, öğrenci konseyleri, kent konseyi gençlik
meclisleri ve benzeri organizasyonların üye olabileceği Türk Gençlik Konseyi
kurulur. Konseyin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için Bakanlık bütçesine
yeterli ödenek konulur.
(2) Konseyin
kurulması, işleyişi, yönetimi, görevleri ve denetimine ilişkin hükümler ile
Konseyin çalışma usul ve esasları ve sair hususlar Bakanlar Kurulunca
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Enver Erdem, Elâzığ Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Teklifi’nin 70’inci maddesi üzerinde verilen önerge nedeniyle söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
70’inci madde Ulusal Gençlik Konseyinin kurulmasını düzenliyor. 70’inci
maddeyle getirilen bu düzenlemeye Milliyetçi Hareket Partisi olarak
katıldığımızı ifade ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, gençliğin ekonomik ve sosyal alanların tümüne etkin katılımı
ülkenin kalkınması ve gelişmesi için büyük öneme sahiptir. Gençlerin kişisel ve
sosyal gelişimini desteklemek, potansiyelini tam anlamıyla ortaya
çıkarabilecekleri imkân ve zemini hazırlamak, ekonomik ve sosyal hayatın her
alanına etkili katılımını sağlamak önemli hâle getirilmelidir. Bu bağlamda,
gençlerin spora yönlendirilmesi önem arz etmektedir.
Bireysel,
ekonomik ve sosyal yönleriyle spor, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde, halk
sağlığının korunmasında, ekonominin geliştirilmesinde, toplumsal barış ve
kardeşliğin tesis edilmesinde, sosyal hayatın geliştirilmesinde çok önemli bir
yere sahiptir. Bu nedenle, Türkiye genelinde spor yapma alışkanlığının ve spor
kültürünün geliştirilmesi, lisanslı sporcuların yetiştirilmesi, altyapı
projeleriyle sayısının artırılması, olimpik sporların ve sporcu ruhunun
toplumda yaygınlaştırılması, yetenekli gençlerin elit sporcu hâline
getirilmeleri sağlanmalıdır. Gençlik ve spor alanında ortak bir anlayış,
vizyon, politika ve hedeflere ulaşmak Türkiye’nin gücü, büyüklüğü ve liderliği
yolunda en dinamik alandır. İlgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum
kuruluşları ve diğer paydaşların hizmet ve faaliyetlerinde koordinasyon ve iş
birliğini sağlama amacıyla gençlik ve spor alanında kılavuz olacak millî gençlik
ve spor politikaları hazırlanmalıdır.
Ülkemizin hiçbir
ferdi feda edilemez, her insanımız değerlidir, bütün gençlerimiz fırsat ve
imkân sunulmasını hak etmektedir. Türkiye’nin bütün evlatları doğru
uygulamalarla ve hedeflerle neler başarabileceğini ispatlamıştır. Ay yıldızlı
bayrağımızı gururla göğsünde taşımanın, İstiklal Marşı’mızı organizasyonlarda
söylemenin, ülkemizi en güzel şekilde temsil etmenin ruhunu taşıyan sporcular
görmek bütün vatandaşlarımızın ortak dileğidir. Bu anlamda, gençlerimizin projelerin
temeli olması gerektiği, projelerde gençlerimizin yüksek katılımının sağlanması
esas olmalıdır.
Gençler idealleri
ve hedefleriyle yaşadıkları toplumların sürekli gelişimi için vazgeçilmezdir.
Bunun yanı sıra, gençlerin günümüzde karşılaştıkları problemlerin çözümüne
yönelik atılacak adımlar toplumların ve gelecek nesillerin gelişimi için çok
önemlidir. İşte, bu yüzdendir ki gençlerin yaş, cinsiyet, ekonomik, sosyal,
ailevi ve kültürel durumları, eğitim seviyeleri, yaşadıkları yerler, benzeri hususlar
göz önünde bulundurularak gençlere uygun iletişim kanallarının kurulması kamu
politikalarının oluşturulmasında büyük önem taşımaktadır.
Gençlerimiz artık
dünyadaki gelişmelerle doğru orantılı olarak yeniliklerin farkındadır. Bu
farkındalığın doğru anlaşılması ve doğru hedeflere yönlendirilmesi
gerekmektedir. Temelinde insanın öncelikli olmadığı projelerin gerçekleşmesi
elbette mümkün değildir. Dinamik, genç bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin spor
ve eğitim gibi alanları belirli bir dönem ya da süreçle sınırlı olmak yerine
hayat boyu devam eden bir etkinlik olarak görmesi, bu doğrultuda çok yönlü
programlar geliştirip uygulaması gerekmektedir. Kapsamında gençlerin olduğu
bütün projeler elbette ki kendi içinde birçok sorunu beraberinde getirdiği gibi
çözümleri de beraberinde getirecektir. Bu yüzden, gençlerin potansiyellerini
ortaya çıkarmalarında eğitimcilerin bilinçli, yeniliklere açık ve lider kişiler
olması gerekir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençlerin karşılaştıkları
temel problemlerden biri eğitim dönemini tamamlayıp iş gücüne dâhil olma
noktasında ortaya çıkmaktadır. İstihdam alanı konusunda yeterli derecede bilgi
sahibi olmamak, görev tanımlarının, meslek çeşitliliğinin tanıtılmaması,
rehberlik ve kariyer hizmetlerinin yetersizliği ve deneyim eksikliği gibi
nedenlerle gençler iş konusunda sıkıntı çekmektedirler.
Değerli
milletvekilleri, gençlerin kültür, sanat bilincini sadece popüler kültürden
ibaretmiş gibi görmek yanlıştır. Millî kültürden beslenen, kendi kültürel
değerlerimizle donatılmış, örf ve adetlerimiz ve geleneksel sanat dallarımız
hakkında doğru bilgiye sahip, ülkesinin tarihine, zengin birikimine ve
dolayısıyla gençliğine sahip çıkacak nesillerin yetiştirilmesi çok önemlidir.
Bu nitelikte bir gençliğin yetiştirilmesi dileğiyle hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.44
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
70’inci madde
üzerinde Elâzığ Milletvekili Enver Erdem ve arkadaşları tarafından verilen
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 70’inci Maddesinde yer alan 638 sayılı Gençlik
ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
eklenmesi düşünülen EK MADDE-1’deki “Türkiye Ulusal Gençlik Konseyi” ibaresinin
“Türkiye Gençlik Konseyi” olarak değiştirilmesini ve “kent konseyi gençlik
meclis” ibaresinden sonra gelmek üzere “üniversite öğrencileri topluluklarının
ve fikir kulüplerinin” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Gerekçe...
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ek maddenin
amaçlarında tanımlanan gençlerin siyasal alana aktif katılımın sağlanması için,
üniversite öğrencilerinin kurduğu düşünce topluluklarının ve fikir kulüplerinin
de konsey bileşeni olması gerekmektedir. Yine konseyin toplumun bütün farklı
kesimlerinden gençlerin bir arada gerçekleştireceği etkinliklerde, istenen
düzeyin yakalanması için farklı düşüncelerinde konseyde temsil edilmesi oldukça
önemlidir. Yine isminin, geçici olarak Türkiye Gençlik Konseyi olması daha
yapıcı ve kapsayıcı olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
71’inci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 71 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Erdoğan Mehmet Günal
Osmaniye Muğla Antalya
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
"MADDE 71-
26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel
Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde
Kararnamenin 1 inci maddesine "genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay dâhil)" ibaresi eklenmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 71. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu Aytuğ Atıcı
İstanbul İzmir Mersin
Süleyman Çelebi Bülent Kuşoğlu Haluk Ahmet Gümüş
İstanbul Ankara Balıkesir
Haluk
Eyidoğan
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUŞ (İstanbul) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 71’inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yasama tekniğine
uygun kanun yapan ve bu kanunlara, yasama tekniğine uygun kanunlara el kaldıran
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, uzunca bir süredir Meclis de gergin, Meclis de yorgun, hepimiz de
yorgunuz, hepimiz de gerginiz. Bunu attığımız her adımda, söylediğimiz her
lafta gelen tepkilerden anlıyoruz. Türkiye de yorgun, Türkiye de gergin, bunu
da sokaktaki gerginliklerden anlı-yoruz.
Şimdi, bakın,
size bir örnek getirdim, çok canlı bir örnek. Bizim size niçin güvenmediğimizi
net olarak ispat eden, net olarak anlatan bir örnek sunacağım.
Sayın
milletvekilleri, bakın, ben genellikle yüksek sesle konuşurum ama bakın, çok
sakin bir şekilde size bir şey söyleyeceğim, siz de, parti farkı olmaksızın bu
ayıbı siz de kabul etmeyeceksiniz.
MEHMET ALTAY
(Uşak) – Dinliyoruz kardeşim, anlat, dinliyoruz ya!
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Demin de anlatıyordum, demin ben bağırmadım, siz bağırdınız.
Şimdi, bakın,
niye biz size güvenmiyoruz? Bakın arkadaşlar, elimde Türkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığının İl Sağlık Müdürlükleri İl İnsan Kaynakları Planlama Rehberi var.
Bütün il sağlık müdürlüklerine gönderildi, yeni. Bu rehberin dayanması gereken
bazı kanun maddeleri var. Bakın, “Bu rehber 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel
Kanunu’nun 3’üncü maddesine dayanır.” diyor; ayrıca, “663 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin 3, 8 ve 47’nci maddesine dayanır.” diyor 5’inci sayfada. 47’nci
maddeden sonra bir parantez açmış Sağlık Bakanlığı ve diyor ki: “İptal edilen
bu madde bir torba kanun ile aynen çıkarılacaktır.” Bakın, İnternete girin,
Sağlık Bakanlığının yayınladığı rehbere bir bakın.
Bakın, bu
muhalefetin işi değil, bu Parlamentonun işi. Parlamentonun saygınlığına gölge
düşüren bir durumda hepimizin el birliğiyle mücadele etmesi lazım.
663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’nin 47’nci maddesini Anayasa Mahkemesi iptal etti. Anayasa
Mahkemesinin iptal ettiği bu madde -Sağlık Bakanlığı tarafından deniyor ki- bir
torba kanun ile aynen çıkarılacaktır.
Şimdi, biz niye
buradayız arkadaşlar? AKP milletvekilleri niye burada? CHP’liler, MHP’liler,
BDP’liler niye burada? Mademki buna karar verilmiş, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iradesi yok sayılmış, biz niçin buradayız? Bir.
Daha da kötü bir
şey söyleyeyim: Burada Sayın Cumhurbaşkanının da iradesi yok sayılmıştır.
Bakın, biz
birbirimizi hırpalayabiliriz, zaman zaman yapıyoruz. Sonra, “Ya, Aytuğ Hocam,
niye bugün sinirlisin?” deyip, gelip birisi beni yanağımdan öpüyor, ben de ona
“Ya, kusura bakma seni kırdıysam.” diyorum. Fikirlerimiz ayrı olsa da biz
görevimizi yapmaya devam edeceğiz birbirimizi olabildiğince incitmeden diyorum.
Muhalefet yapma yöntemimizi olabildiğince bu şekilde sürdürmeye çalışıyoruz ama
bu belge, bu yeni belge Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini yok
saymıştır. Hepimize küfür edilmiştir.
Bu madde, aynı
zamanda, Sayın Cumhurbaşkanını da yok saymıştır. Çünkü buradan geçirdiğimiz
kanunları Sayın Cumhurbaşkanı eğer uygun görürse onaylar, uygun görmezse buraya
iade eder. Ama diyor ki: “Aynen çıkarılacaktır.” Şimdi, gel de güven bu
Hükûmete; hadi, gel de güven. Sizin kendi iradenizi bile yok sayan bir
Hükûmetiniz var arkadaşlar.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – O bizim irademiz zaten.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Sayın Milletvekili, bu sizin iradenizse o zaman ben hiç söyleyecek
bir laf bulamıyorum.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Usulüne uygun bir biçimde çıkartacağız.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Siz iradenizi Sağlık Bakanlığına, oradaki bürokratlara devretmiş
iseniz Allah yolunuzu açık etsin diyorum.
MEHMET METİNER
(Adıyaman) – Amin.
AYTUĞ ATICI
(Devamla) – Başka hiç konuşmaya bile gerek görmüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için bir dakika süre veriyorum, elektronik cihazla
oylama yapacağız.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Mine LÖK
BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
71’inci madde
üzerinde Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşları tarafından verilen
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 71 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 71-
26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel
Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde
Kararnamenin 1 inci maddesine "genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay dâhil)" ibaresi eklenmiştir.
S.
Nevzat Korkmaz (Isparta) ve Arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
üzerinde söz isteyen Nevzat Korkmaz, Isparta Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir kurum ya da kurul oluşturmak, bir teşkilat kurmak için
yasa çıkarmak ile Meclisin sorumluluğu ortadan kalmaz, kalkmamalıdır. Bu
yasaların nasıl neticeler ortaya çıkardığını izlemek, gerekirse ek tedbirler
üretmek bugün çağdaş yasama anlayışının bir gereğidir. Artık, birçok
parlamentoda, yasaların uygulamasını izleme komisyonları var.
Kamu
yönetimindeki gereklilikler ve güvenlik anlayışındaki değişimler sonrası
oluşturulmuş bir teşkilat var hepinizin bildiği gibi, özel güvenlik teşkilatı.
Sayıları 170 bin civarında, aileleriyle birlikte 1 milyonu buluyorlar. Sektörde
özel güvenlik eğitimi veren kuruluşların eksikliklerinden tutun, mensuplarının
haklarının yeniden tanzimine kadar mevzuatın gözden geçirilmesine ihtiyaç var.
Düne göre özel güvenlik, bugün daha da önem kazanmıştır. Polis ve jandarmanın
vereceği koruma ve önleme hizmetini verdiği ölçüde de artık terörün de hedefi
hâline gelmiştir. Ancak, firmaların kıyasıya rekabet etmesinin sonucu,
maliyetlerin aşağıya çekilmesi gereğinin faturası özel güvenliğe çıkmakta,
olumsuz şartlarda çalışma ve düşük ücretlerle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Âdeta köle statüsünde çalışmak kaderleri hâline gelmiştir. Bu alanda yaşanan
vahşi kapitalist anlayış ve kârın maksimize edilmesi gayretleri karşısında
Hükûmet emeğin, alın terinin yanında yer almak yerine, sessiz kalarak
sermayenin, gücün yanında yer almaktadır.
Bu Mecliste daha
önce de ifade ettim, 170 bin kişilik silahlı bir güç özel güvenlik gücü. Birçok
ülkenin ordusundan daha büyük bir rakam. Ancak piyasada aktif hizmet veren 300
özel güvenlik kuruluşunun yüzde 60'ı da yabancıların elinde. Bunun, millî
güvenliğimiz açısından, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir husus
olduğunu telakki ediyoruz. Ayrıca bu teşkilatın mensuplarının Meclisten
beklediği, atılması gereken adımlar vardır. Nedir bunlar?
Bir yerin korunmasına
memur edilen özel güvenlik sade vatandaşa tanınan silah kullanma yetkisiyle
ancak yetki kullanabilmektedir. Bu yetki özel olarak yeniden düzenlenmelidir.
Sektördeki KDV
oranının yüzde 8'e düşürülmesi icap etmektedir. Eğer böyle yapılmazsa şirketlerin
üzerindeki yük devam edecek ve bu da hem
eğitim kalitesinin düşük kalmasına hem de düşük ücretlerin devamına
vesile olacaktır.
Ücretleri sefalet
ücreti olmaktan çıkarıp, mesleki olarak taşıdıkları risk ve tehlikelerle doğru
orantılı bir seviyeye çıkarmak lazımdır.
Yine, kıyafet ve
logoları standart hâle getirilmelidir.
Kıdem tazminatı
sorunları çözülmelidir. İşveren ile hizmet satın alan kurumlar arasında pinpon
topuna döndürülen özel güvenlik bundan kurtarılmalıdır.
Yıllık ücretli,
izin hakkı zaman zaman kullandırılmamaktadır. Özellikle işverenin ve hizmet
verilen kurumun bu konudaki keyfîliğinin önüne geçilmelidir.
Özel güvenlik
mali sorumluluk sigortası genel şartları yeniden tanzim edilmeli, mensuplarının
kasti olmayan şahsi zararından dolayı bu tazminat sistemi devreye girmelidir.
Aldıkları zaten üç kuruş ücretlerinin üzerinde sallanan bu tazminat tehdidi
ortadan kaldırılmalıdır.
Sektörde
uzmanlaşmanın ve sendika üyeliğinin önü açılmalıdır.
Özel güvenlik
teşkilatının bu sorunları yıllardır Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dile
getirilmektedir. Ancak maalesef kendimiz çalıp kendimiz söyler duruma gelmekten
şikâyetçiyiz. Sorunları katlanarak artmaktadır. Artık yuvalarının daimî olup
olmaması hususuna gelip dayanmıştır bu sorunlar.
Bu haklı sorunların
çözümü yönünde Hükûmetin artık daha fazla geciktirmeden adım atmasını
beklediğimizi ve onların insanca bir ücret seviyesine ve insanca çalışma
şartlarına sahip kılınmasını beklediğimizi ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
71’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
72’nci maddenin
(a) bendinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 72 nci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Günal Mehmet Erdoğan
Osmaniye Antalya Muğla
"a) 8 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "haftada en az" ibaresi
"en az iki haftada" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan
"süresi" ibaresi "on gün" şeklinde, yedinci fıkrasında yer
alan "düzenleme ve denetleme mahiyetindeki kararları, tekemmül etmesinden
itibaren" ibaresi "kararları, karar tarihinden itibaren kesinleşir ve
düzenleme ve denetleme mahiyetinde olan kararlar" şeklinde değiştirilmiş,
dördüncü ve onuncu fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 72 inci Maddesi ile değiştirilmek istenen 660
sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (a) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Nazmi Gür Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Van Muş Şırnak
Abdullah
Levent Tüzel
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 72-a Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Moroğlu Haluk Eyidoğan
İstanbul İzmir İstanbul
Süleyman Çelebi Bülent Kuşoğlu Haluk Ahmet Gümüş
İstanbul Ankara Balıkesir
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
PERVİN BULDAN
(Iğdır) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurulun haftada
bir kez toplanması çalışma esaslarına uygun düşeceğinden işbu değişiklik
teklifi ile eski halin muhafazası sağlanmak istenmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Dil Kurumu
Sözlüğünde torba, "genellikle pamuk ve kıldan dokunmuş, türlü boy ve
biçimde, ağzı büzülüp bağlanabilen araç": 2. Genellikle plastikten veya
kâğıttan yapılmış, içine öteberi koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte olabilen
taşıma gereci, poşet" şeklinde tanımlanmıştır. "Kanun"
ibaresinin başına eklenen "torba" kelimesi, bir yandan
"taşıyıcılık işlevi"ne diğer yandan da içine konulacak öteberinin her
zaman kestirilemeyeceği için gizemine işaret eden son derece isabetli bir
sıfattır.
Torba kanunlar
söz konusu olduğunda, Medeni Kanunun 1. Maddesinde belirtildiği anlamda,
"kanunun ruhundan/özünden" söz edebilmek neredeyse imkansız hale
gelebilmektedir. Torba kanunla, uygulayıcılar açısından çeşitli sürprizlere
gebedir. Örneğin, kimi torba kanunların, gerekçe trafiği ya çok karışık ya da
hiç gerekçesi olmayan maddeleri bulunmaktadır. Bu nedenle, somut hukuki
açmazlarla ilgili kanun "yorum" teknikleri çoğu zaman işlemez hale
gelebilmektedir.
Genel olarak iki
tür yasa yapma yöntemi vardır; birisi normal, diğeri hızlandırılmış yol. Madde
bazlı görüşme ve oylamaya dayanan normal usul, teknik açıdan "genel yasama
yöntemi" olmaktadır. Hızlandırılmış yol ise, "özel yasama
yöntemi" olarak adlandırılmaktadır. Özel yasama yönteminin bizdeki
karşılığı, biraz da zorlama bir nitelemeyle "temel kanun" olmuştur.
Türk parlamento hukukuna 1991 yılında giren hızlandırılmış yasa yapma yöntemi,
TBMM İçtüzüğü'nün 91. Maddesinin başlığından esinlenen bir terimle "temel
kanun" olarak yerleşmiş durumdadır. Ancak bu kullanım, bir alanı hukuki
reform niteliğinde ilk kez düzenleyen "Medeni Kanun", "Borçlar
Kanunu", "Türk Ceza Kanunu" gibi ana kanunlardan söz ederken
kullanılan "temel kanun" deyimiyle karışmaktadır. Uygulamada temel
kanun yöntemi, kanun tasarı ya da teklifinin Genel Kurul görüşmelerinde 30'u
geçemeyen maddelerden oluşan bölümler içine sıkıştırılarak görüşülüp
yasalaştırılması anlamına geldiğinden, bilgisayar terimleriyle, bir dosyanın
sıkıştırılması (ziplenmesi)'nı andırmaktadır. TBMM İçtüzüğünün 91. maddesinde
de, özellikle "temel kanun" tanımlamasıyla ilgili olarak benzer bir
"bocalama" hali zaten söz konusudur. Madde, Anayasa Mahkemesi
tarafından da birkaç kez iptale konu edilmiş iptaller ışığında gerekli
değişiklikler yapıldıktan sonra sular büyük ölçüde durulmuştur.
Ne pahasına
olursa olsun, yasama sürecini hızlandırmak için torba kanun çıkarma yoluna
başvurulması, çok ciddi sakıncaları beraberinde getirmektedir. Torba kanun
sadece yasama süreci açısından değil, tasarı ya da teklif yasalaştıktan sonra
uygulama sürecinde de sorunlar doğurmaktadır. Torba kanun çıkarma yolu,
muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının yasa yapım süreçlerine etkili
biçimde katılımının sağlanamamasını göze almayı gerektirmektedir. Kaldı ki, her
telden konuları kapsayabilen torba kanunların, yürürlükteki mevzuata olan
etkileri hakkında, iktidar partisi üyesi milletvekilleri bile içerik hakimiyeti
bakımından sıkıntıya düşmektedir. Uygulamada, böyle bir zorunluluk olmadığı
halde, temel kanun kapsamında görüşülen torba kanunların hızla yasalaştırılması
yüzünden ortaya çıkan yasama hatalarını düzeltmek amacıyla değişen kanun veya
kanunlarda çok geçmeden yeniden değişiklik yapılmasını körüklemektedir. Kısaca,
ülkemizde torba kanunlar, değişen kanunda yeni değişiklik gereksinimlerini
tetikleyici bir etken niteliği de taşımaktadır.
Açıklanan bu
nedenlerle torba kanun kapsamına alınan maddenin temel kanun kapsamında
değerlendirilmesi gerektiğinden tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 72 nci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"a) 8 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "haftada en az" ibaresi
"en az iki haftada" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan
"süresi" ibaresi "on gün" şeklinde, yedinci fıkrasında yer
alan "düzenleme ve denetleme mahiyetindeki kararları, tekemmül etmesinden
itibaren" ibaresi "kararları, karar tarihinden itibaren kesinleşir ve
düzenleme ve denetleme mahiyetinde olan kararlar" şeklinde değiştirilmiş,
dördüncü ve onuncu fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kurul
kararlarını imzalama süresi on güne çıkarılmaktadır.
Komisyonda
Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus
dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali statüsüne
ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu düzenlemede
beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı
ve tutarlı bir personel politikası uygulanmamaktadır. personel rejimi
nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur. 657 sayılı Kanun,
geçici işlerin ifası için istisnai hâllere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve
geçici personel istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai
uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde
sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile
memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil atama yapılmasına
devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar memur kadrolarına alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük
mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve
sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal durdurması
gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeliler
ve mahalli idarelerde çalışan sözleşmeliler ile vekil Kur'an kursu
öğreticilerinden şartları uyanlar memur kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur
kadrosu verilen sözleşmeli personel ve vekiller arasında: Mağduriyeti
enderinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve usta öğreticileri bu düzenleme
kapsamına alınmamıştır. Aile sağlığı çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler
yoktur.Ücretli öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu
Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler
yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur.
Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile
engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun
Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılması var.
Köy meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi, imar
yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi var. Gerçeğe aykırı,
usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var.
Kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var ÖSYM sınavlarına ait soru ve cevaplarla
ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den az olan şirketler Sayıştay denetimi
dışına çıkarılması vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin mağdur edilmesi var. Sürücü
belgeleri için 24 milyon vatandaşımızdan 101 lira belge parası alınması var.
Dolayısıyla
yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan edilebilir,
kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar nasıl affedilebilir,
denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle
gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
72’nci maddenin
(b) bendinde aynı mahiyete iki adet önerge vardır, okutup birlikte işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 72 nci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin Teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Mehmet Erdoğan Hasan Hüseyin Türkoğlu Mehmet Günal
Muğla Osmaniye Antalya
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 72/b maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Haluk Ahmet Gümüş Bülent Kuşoğlu Haluk Eyidoğan
Balıkesir Ankara İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
HASAN HÜSEYİN
TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri;
478 sıra sayılı Teklif’in 72’nci maddesinin (b) bendinde değişiklik amacıyla
vermiş olduğumuz önergeden dolayı huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Teklifin 72’nci
maddesinin (b) bendi 660 sayılı Kararname’nin 9’uncu maddesinin (n) bendini
yürürlükten kaldırmaktadır. Henüz çıkarılalı iki yıl bile olmayan 660 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’nin bu hükmünün madde metninden çıkarılmasının uygun
olduğunu değerlendiriyoruz. Önergemiz bu mahiyettedir, tasviplerinize tabidir.
Müzakere
ettiğimiz bu teklif 102 milletvekili tarafından verilmiş bir teklif ile Hükûmet
tasarısını birleştirmekte ve “sayısı tespit edilemeyecek” diye ifade
edebileceğim miktarda kanun ve kanun hükmünde kararnamenin değiştirilmesini
amaçlamaktadır. Önümüzdeki teklif ve komisyon raporu öyle facia ifadeler ve
hükümler içermekte ki inanmak mümkün değildir. Teklifi hazırlayanlar, imza
atanlar içeriğini bilmiyorlar çünkü okumamışlar, sadece imza atmışlar, çünkü
teklif onlar tarafından hazırlanmamış, birileri hazırlamış. Kaç madde olarak
Komisyona gelmiş, bu biliniyor ama Komisyondan çıkan hâlinin kaç madde olduğunu
tespit etmek için ciddi bir uzmanlık gerekiyor. Genel Kurulda görüşülürken
âdeta bir kör değneği olan komisyon raporlarından sadece Bayındırlık, İmar
Komisyonu Raporu elde var, diğer komisyon raporları yok çünkü havale edildiği
hâlde görüşülmemiş. Sebep: Acelemiz var, hemen çıksın diye, öyle mi? Peki,
aylardır çalışıyoruz, niçin daha evvel getirmediniz? Cevap: Geniş zamanda
incelenirse, müzakere edilirse teklifin içine gizlenmiş hinlikler açığa
çıkacak. Onun için dar ve sıkışık zamanda, kimseyi uyandırmadan Genel Kuruldan
geçirelim isteniyor. Bu karmaşanın içinde, teklifin sahibi olan iktidar
kanadının vekilleri zaten içeriğine bakmadan el kaldırıp kabul oyu veriyorlar.
Biz ise yanlış, haksız, adaletsiz olan kısımları işaret edip iktidar partisinin
saygın milletvekillerini uyarmaya çalışıyoruz ama nafile. Parmaklar çoğu zaman
neye kalktığını bile bilmeden havaya kalkıyor ve kabul oyları geçit resmi
yapıyorlar. İnanın, her parti lideri böyle bir Meclis kadrosu için dua
ediyordur. Tasarının Genel Kuruldan kaç madde olarak çıkacağı da sadece Cenab-ı
Allah’ın bileceği bir şey. Genel Kurulda iş bitti diye boşuna bekliyoruz çünkü
kamu kurumlarından hâlâ yeni talepler geliyor ve önergeler sıraya giriyor.
Bütün bunların
doğal sonucu olarak iş hem gün içinde saat itibarıyla hem de gün sayısı
itibarıyla artmakta. Bu da resmî tatil gününü çoktan aşmış Meclis
çalışmalarının milletvekilleri üzerinde gerginlik olarak tezahürüne sebep
olmaktadır.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; bütün bu olumsuz yönlerine rağmen sıkışık zamanda
gergin müzakerelerle ortaya çıkacak yasa toplumun ihtiyaçlarına cevap
verebilmekte midir? Keşke evet diyebilseydik ama maalesef bu sorunun cevabı da
hayır. Bu teklifin 4/B’li sözleşmeli personelin sorunlarını çözdüğünü söylemek
mümkün değildir. Bu teklifin özel kanunlara göre sözleşmeli personelin
sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu teklifin 4/C’li geçici
personelin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu teklifin geçici
ve mevsimlik işçilerin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Bu
teklifin üniversite mezunu ve teknik personel olarak çalışan işçilerin
sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Kamuda kangren olmuş, devletin
asli ve sürekli işlerini gören, âdeta kölelik düzeni gibi çalıştırılan taşeron
şirket işçilerinin sorunlarını çözdüğünü söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla,
mübarek ramazan ayının şerefe gününde yaptığımız bu çalışmaların devlet ve
millet adına çok iyi işler içerdiğini söylemek mümkün değildir. Hükûmetin
üyeleri tarafından tüm kamuoyunda söz verildiği hâlde taşeron işçilerine
ilişkin düzenlemenin nerede olduğunu merak ediyoruz. Halk eğitim usta
öğreticileri hiç mi aklınıza gelmiyor? Onlar da bu ülkenin insanı değil mi,
niçin hatırlamıyorsunuz? Polislerimiz gözünüzün içine bakıyor, verdiğiniz
sözlerin nerede kaldığını merak ediyorlar. Çalışma saatleri, şartları
itibarıyla en fazla bunalım geçiren ve intihar oranı en yüksek olan
polislerimizden niçin özlük haklarını, daha da basit ve net ifadeyle 3600 ek
göstergeyi esirgiyorsunuz? Eş değer güvenlik görevlilerinin ek göstergesi 3600
iken onlarınki niçin değil? Hükûmetlerinizin her işini başarıyla yapan, en
kritik görevlerin altından kalkabilen mülki idare amirlerinin, muadil meslek
mensuplarının özlük haklarının geride kalmasına nasıl razı oluyorsunuz? 1’inci
sınıf uygulamasından yararlanamadan emekli olanların haklarını teslim etmek
adalet değil midir? 1’inci sınıf olup da çalışan mülki idare amirlerinin ek
göstergelerini 6400 seviyesine çekme sözünü hem eski Bakanımız İdris Naim Şahin
Bey’den hem de Muammer Güler Bey’den duymadık mı, sevinmedik mi? Evet, duyduk
ve sevindik. Peki, Hükûmet niçin bu teklifi torbanın içine atmıyor? Devletin ve
Hükûmetin temsilcisi mülki idare amirleri üniter devlet yapısının en önemli
görevlileridir. Yoksa “Üniter yapıyı nasıl olsa bozacağız, mülki idareye de
ihtiyaç kalmayacak.” mı diyorsunuz?
Bu duygularla
önergemizin kabulünü diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla
selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle dün
yaşadıklarımızdan duyduğumuz üzüntüyü bir
kez daha buradan ifade etmek isterim. Şırnak Milletvekilimiz Mehmet Emin
Dindar’a bir kez de buradan geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Dün
yaşadıklarımız Parlamentoya yakışmadı, Türkiye’ye yakışmadı. Dün yaşadığımız
noktaya gelmemek için hepimizin herhâlde dünkü gerilimden bakanıyla,
muhalefetiyle, iktidarıyla, Meclis yönetimiyle almamız gereken dersler var ama
öncelikle şunu ifade etmekte büyük yarar görüyorum: Bugün 7’nci gün, aralıksız
çalışıyoruz. 5 gece neredeyse sabahladık. Kimsenin artık siniri yerinde değil
ve ben hiç hafta içinde normal çalışma saatlerinde, saatler gece dokuzda,
ondayken böylesine bir gerilim, böylesine bir kavga yaşandığını hatırlamıyorum.
Kavgada elbette her iki tarafın da kusuru vardır ama en büyük kusur bütün bir
sene süren yasama faaliyetlerinde üzerine düşeni yapmayıp daha sonra son
günlerde bütün bakanlıkların -burada, tabii ki birazcık bürokrasiye teslim
olunmuş yürütme ve yasama anlayışının da önemli etkisi var- sıkıştırılması ve
âdeta, burada, insanlık dışı şartlarda bir çalışmanın da buna sebebiyet
verdiğini hepimizin itiraf etmesi lazım, bunu görmemiz gerekiyor.
Bunun dışında, bu
Parlamento, her birimiz aldığımız oylarla buradayız. Herhangi iki kişinin
birbiriyle itişmesi, kakışması, atışması değil; zaman zaman tolere
edebileceğimiz şeyleri üstlendiğimiz siyasi görevlerden dolayı karşı çıkmak
zorundayız. Ama yapmamamız gereken, herhâlde, birbirimize fiziki müdahaledir.
Bu noktaya gelindiğinde –hani, Başbakanın ağzından kaçtı belki “Yüzde 50’yi
içeride zor tutuyorum.” diye, o ifade doğru bir ifade değil ama- bu Parlamentoda
milletvekillerinin birbirinin üzerine yürümesi, ittirmesi, kaktırması, vurması,
düşürmesi, canını yakması, tam olarak sözle değil ama, sokaklara olabilecek en
yanlış mesajı verir. Tartışmada olabildiğince sertleşebiliriz ama bunun bir
fiziki müdahaleye gelme noktası kabul edilebilir bir şey değil. Bu noktada
hepimiz ders almalıyız, ders almış olmalıyız.
Ama şunu bir
söyleyelim ki zaman zaman bu kürsülerden Şeyh Edebali’nin o muhteşem nasihati
okunuyor, hepimizin hoşuna gidiyor. O, daha fazla, hatta tamamıyla iktidara
sorumluluk yükleyen bir nasihat. Bence iktidar partisi milletvekilleri
muhalefet partisinden gelen sert eleştiriler, belki kendileri açısından
düşündüklerinde tahammül edemeyecekleri noktada, o okunduğunda dudaklarının
kenarında gülümseme yayan o Şeyh Edebali’nin oğluna nasihatlerini bir de böyle
düşünsünler. Muhalefetin elindeki enstrümanlar, eleştiri yapmaktır, karşı öneri
sunmaktır. Zaman zaman iktidar gücünün, özellikle bu sayısal gücün muhalefetin
muhalefet alanını bu kadar daralttığı noktalarda bu eleştirilerini yüksek sesle
dile getirme, engelleme noktasına getirme dünya parlamentolarında sıkça
karşılaşılan… Hatta, geçen sene bir milletvekilimizin on iki saatlik bir
engelleme, meseleye dikkat çekmek üzerinden yaptığı ve dünyanın “filibuster”
diye bütün televizyonların yayını kestiği ve bunu canlı verdiği, kendi
parlamentolarında olduğunda, biraz da siyaset tarihine renk katan böyle bir
şeye, iktidar partisinin Genel Başkanının kendi grup konuşmasında
milletvekilimizi hedef göstererek, aşağılayarak, küçülterek, ittirerek yaptığı
bir şey şu noktaya getiriyor Parlamentoyu: “Yani sözle, yani pasifist
eylemlerle bir şey yaparsanız da biz size bunu yaparız.” O zaman, görünür
olmak, sesi yükseltmekten başka ve biraz da vücudu öne çıkarmaktan, ayağa
kalkmaktan, bağırmaktan falan başka bir siyaset alanı bırakmama, bunun
dışındaki siyaset alanlarının… Hükûmet temsilcilerinin orantısız mecralardan
milletvekilleri üzerine kullandıkları bu yola doğru gidince gerçekten sıkıntılı
oluyor.
Söyleyecek çok sözümüz
var. Bugün sabaha kadar onlarca kez belki her birimiz bu kürsüye çıkacağız, bir
şeyler ifade edeceğiz ama bu Parlamento kendi hukukuna, kendi arkadaşlarına ve
kendi dokunulmazlığına sahip çıkmak durumundadır. Ben en son lise 2’de tatsız
bir itiş kakış yaşamıştım, İzmir Atatürk Liselilerle, bir basket maçından
sonra. O günden 12 Haziran 2011’e kadar dokunulmazlığım yoktu, kimse gelip
üzerime değmedi ama iki senedir dokunulmazlığım var, yediğimiz tekmenin,
tokadın haddi hesabı kalmadı. Bu ne bize yakışıyor ne size yakışıyor.
Bu konuda kendi
üzerimize düşen kusuru da kabul edip, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
72’nci maddenin
(c) bendi üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutup birlikte işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 72/c Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Süleyman Çelebi Mustafa Moroğlu
İstanbul İstanbul İzmir
Haluk Ahmet Gümüş Bülent Kuşoğlu Haluk Eyidoğan
Balıkesir Ankara İstanbul
Özgür
Özel
Manisa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 72 nci
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin Teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Erdoğan
Konya Manisa Muğla
Mehmet Şandır Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Mersin Antalya Osmaniye
BAŞKAN – Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin)
– Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Gerekçe:
Başkan
Yardımcıları ve Daire Başkanlarının atamaları Kurul tarafından yapılmalıdır.
Bakan tarafından atanması Kurumun özerkliğini zedeler.
Komisyonda
Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus
dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce ifade
etmeye çalıştım. Parlamento, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütün; birbirimize
karşı belli sorumluluklarımız var. Farklı düşündüğümüzde meselenin mecrası daha
olmadık bir yerlere kayınca herkes üzülüyor ama Parlamentonun bir bütün olarak
kendi hakkına, hukukuna sahip çıkması gerekiyor. Burası, yasama faaliyeti gibi
-her kim nereden meşruiyetini alıyor olursa olsun- Türkiye’deki ve
demokrasilerdeki mevcut en meşru zemin. Bu zeminin meşruiyeti tartışılmaz ama
bu zeminde iktidar-muhalefet ayrımı olmadan şöyle bir yaklaşım içinde olmayı
bilmek gerekiyor. Örneğin, bir BDP milletvekili polis tarafından
tokatlandığında hep “ama”lı konuşuyoruz yani bir milletvekiline el kaldırılması
kötü ama o da şunu şunu yapmış. Bir CHP milletvekili bir yerde gaz yediğinde,
cop yediğinde “Evet, olmasa iyi ama…” arkasından devam ediliyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bu Mecliste
kimse, bir diğerinin hukukuna “ama” demeden sahip çıkmıyor. Herkes kendi
pozisyonunu koruyacak, ondan sonra âdet yerini bulsun diye bir yaklaşımda
bulunuluyor. Ama bunlar, sadece bu fiziki müdahalelerle ilgili falan değil.
Biraz önce bahsettim, dokunulmazlığı yokken kılına halel gelmeyen
milletvekilleri, dokunulmazlıktan sonra zaman zaman polis şiddetiyle, zaman
zaman kendi arkadaşlarının fiilî müdahaleleriyle karşı karşıya kalabiliyorlar
ama bunların hepsi gelir geçer, bu tip yaralar çabuk kapanır. Biz hepimiz
siyasetle uğraşan insanlarız. Birbirimizle, gün gelir bir tatil öncesinde, gün
gelir yasama döneminin sonunda, gün gelir birbirimizin seçim bölgesine
yaptığımız bir seyahat sırasında helalleşiriz gider ama gitmeyen bir şeyler
var. Parlamento, zemin kaybediyor demokrasi içinde.
Geçen sene MİT
operasyonu diye ifade edilen, bir savcının MİT müsteşarını ifadeye çağırdığı
süreçte Sayın Başbakan durdu ve önce “Bürokratımı yedirmem.” dedi. Bir kere bu
“yedirmem” terminolojisi de gerçekten insanların insanlar hakkında konuşmaması
gereken, hani binlerce yıl öncesinde terk etmiş olmamız gereken bir jargon. Ama
iktidar seviyor bunu, kullanıyor. Biz kimsenin kimseyi bu çağda yiyeceğini
falan düşünmüyoruz ama o “Ben müsteşarımı yedirmem.” dedi. Müsteşarını
yedirmedi ama tuttu bu Meclise, yasamaya bir maddelik kanunla, Sayın Recep
Özel’in verdiği bir kanunla, bu Meclis tarafından, yargıda görüşülmekte olan
bir işle ilgili bir maddelik kanun getirdi ve bu Meclis üzerinden yani
yürütmenin yasama üzerinde kurduğu bir tahakkümle gitti yargıya bir saldırıda
bulundu ve onun hareket alanını kısıtladı. Bu yetmezmiş gibi, her geçen gün bir
başka yaptırımla karşı karşıya kalıyoruz.
Şimdi, geçmiş
dönem Sağlık Bakanımız burada, biraz önce ona da ifade etmeye çalıştım. Konunun
özünden değil de şakacı bir üslupla söyledim.
Şimdi, Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, il sağlık müdürlüklerine il insan kaynakları
planlama rehberi yollamış. Şimdi, bu rehberi açıyorsunuz; incelenecek, aksayan
çok yeri var ama içinde şöyle bir ifadeyle karşılaşıyorsunuz; diyor ki: “Bu
rehber 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3’üncü maddesi ile 663
sayılı KHK’nın 3, 8, 47’nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Hepimiz
biliyoruz ki, bu, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bunun üzerinde
düzenleme yapmayla ilgili bu yazı yazıldığında süre var ama -parantez açmışlar-
diyorlar ki: “İptal edilen bu madde bir torba kanun ile aynen çıkarılacaktır.”
Şimdi, bunun
altında bir bakanın imzası var. Sayın bakanlar bilir, bu imzadan başka
bakanlıktaki nüshada bir sürü paraflar var. O paraflarda bir sürü bürokratlar
Sayın Bakana diyorlar ki: “Biz bürokratlar olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisini saymıyoruz, onların ne karar vereceğini önceden biliyoruz ve
emrediyoruz. Bir torba kanun ile aynen çıkartılacaktır.”
Bu yazı yazıldıktan
günler sonra bu torba kanun hakikaten geldi, Bakan arkasında durdu. Eğer
iktidar partisi “Ramazan ayı geliyor, tatile girelim.” demezse de sağlık
torbasını getirip burada görüşeceksiniz. Aynen bu bürokratların dediği gibi
komisyondan geçti bu. İşte “Parlamentonun kendi hukukuna sahip çıkması.”
dediğim mesele bu.
Eğer burada
herkesin içi rahatsa benim de içim rahat olsun ama benim içim hiç rahat değil
arkadaşlar.
Saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Aynı mahiyetteki
önergeleri oylarınıza sunuyorum…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.47
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
72’nci maddenin
(c) bendi üzerinde aynı mahiyette iki önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Böylece üçüncü
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi dördüncü
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Dördüncü bölüm
73’üncü maddenin (a) bendinin (1), (2), (3), (4) ve (5) numaralı alt bentleri;
(b) bendi; (c) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri; (ç), (d), (e) ve (f)
bentleri; (g) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri; (ğ) bendinin (1) ve
(2) numaralı alt bentleri; (h) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentleri;
(ı), (i), (j) ve (k) bentleri; (l) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri,
(m) bendi ile (n) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerini kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Emin Haluk Ayhan,
Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
dördüncü bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek
üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun yapım
yöntemi hususu AKP’nin bir klasiği hâline geldi. Böyle bir yöntemin doğru
olmadığını bile bile, son derece sığ bir hukuk anlayışı ile işleri yürütmeye
çalışıyor AKP Grubu.
Şeffaf ve hesap
verilebilir bir yöntem izleyerek, bu hususu da kanuna dercederek olayı hukuken
iyi bir boyuta götürmenin gerekliliğine kesinlikle inanıyoruz.
Sayıştay
Yasası’nda benzeri olduğu gibi, şeffaf olmaktan, denetlenmekten korkan bir
iktidarla karşı karşıyayız. Bu hususta da benzer şeyler var; komisyonlarda
yapım sürecinde eleman yetersiz, bir kişinin üzerine bütün işi yüklemeye
çalışıyoruz. Tasarı, teklif düzgün kanunlaşırsa kaliteli bir devlet hizmeti
almak mümkün olur. Sıkça değişim bunu engelliyor. Sınırlı bir Türkçeyle teklif
ve tasarıları AKP maalesef getiriyor. Nitelikli bir yasama faaliyeti yapabilmek
için öncelikle kanun yapım sürecinde yer alan kişi ve kurumlar arasında
sağlıklı bir diyaloğun olması gerekir ve iş birliğinin de aynı zamanda
kurulması gerekir. Fakat, AKP iktidarının böyle bir problemi yok, böyle bir
isteği, arzusu da yok. Bu tasarıda ikincil bir düzenleme gibi -diğer
tasarılarda olduğu gibi- bazı kanunlara TUSKON’u dercediyorsunuz, MÜSİAD’ı
koymuyorsunuz. MÜSİAD üyesi kendi milletvekili arkadaşlarınız biz buna karşı
çıksak diye bekliyorlar ve bizden medet umar hâle gelmişler. Başka kurumları,
başkalarını saymıyorum.
Önergelerin
gerekçelerinin uzunluğundan iktidar tarafından şikâyet ediliyor, ama sadece
kanunun ismi sekiz dakika sürdüğünde -test ettik, iktidar partisine mensup
milletvekili arkadaşların elemanlarına okutturarak- hiçbir şikâyetin
olmadığını, iktidar partisinden böyle bir şikâyet gelmediğini görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Tüketiciyi Koruma Yasası’yla ilgili, tasarıyla ilgili yukarıda
iki gün önce görüşürken orada AKP’lilerin getirdiği tasarıda kâr payının faize
bağlandığını gördük, kâr payının faizle eşitlendiğini gördük. Bu hususta,
vicdanen rahatsız olan AKP’li milletvekili arkadaşların itirazlarının kabulü
neticesinde biraz bir anlam değiştirilmeye çalışıldı. Yani, getirdiğiniz
olaylarda, tekliflerde anlamsız, son derece kendi düşüncelerinize de aykırı bir
sistemle ne yapıyorsunuz? Çalışmaya gayret ediyorsunuz. Burada bu işin içinde
olan arkadaşlar da var. Rahatsızlık duyan Komisyon üyeleri var iktidara mensup.
Ama siz bunu ne kadar değiştirmeye çalışırsanız çalışın bunu çözemiyorsunuz.
Bunun dışında,
Meclis kanun değil, yönetmeliği kanun hâline getiriyor. Birkaç maddeyle
yapılacak düzenleme çok sayıda maddeyle yapılıyor. Bazen onlarca madde olacak
husus bir maddeye indiriliyor. Hükûmet zayıf olunca, bürokrasi, ileride meydana
gelebilecek olaylara karşı kendini korumak için her şeyi kanun metnine
dercetmeye çalışıyor. Sonuçta, kanunların ömrü kısa olduğu gibi, gereğinden
fazla maddeden oluşan bir mevzuat ve bir kanun oluyor. Gerekçeye bakıyorsunuz,
maddeyi karşılamıyor, gerekçe bir satır, madde üç sayfa.
Koordinasyon
eksikliği cabası: Suriye sınırında mayınların temizlenmesine ilişkin altı
maddelik tasarı, sekiz birleşimde, 12 Mayısla 3 Haziran arasında devam etti.
Muhalefetin o konuda bugün ne kadar haklı olduğunu meydana gelen olaylar çok
açık ve seçik dünya önünde ne yaptı? Bizi haklı kıldı. İç Tüzük’ün istismar
edilmesi değildi olay. Neydi? Son derece yararlı, o günlerden bugünleri gören
bir hadiseydi.
Sayın Bozdağ
önergelerin çokluğundan bahsediyor ama iktidar 49 maddelik tasarı getiriyor,
16’sı geçici, 2 tane yürütme, yürürlük, 31 madde, 54 tane önerge veriyor
iktidar kendisi. Bunun neresi düzgün bir şey? Şimdi bunun düzgün bir tasarı
olduğunu, bunun da anlattıklarımdan farklı olduğunu söylemek mümkün değil.
Bu tasarıya
baktığımızda, yanlış bir düzeltme var, eksik tamamlama var, hiç olmadık
mevzunun literatüre sokulması var, istismar var. Defalarca ikaz edildiğiniz
hâlde, hukuka aykırı çıkardığınız hususların yeniden düzenlenmesi var. Değişik
bakanlıkları ilgilendiren kariyer meslek düzenlemeleri var. Rezil ettiğiniz
personel mevzuatında sayamayacağınızdan fazlası var. İzmir’de EXPO hadisesinin
olayı var, ne hâle geldiği belli. Sağlık Bakanlığının kişisel bilgileri
toplaması, depolaması, paylaşılması var, 2022 sayılı Yasa’ya ilişkin hususlar
var. Bu kadar iktidarsınız, açıp Kanun Yapım Süreci Sempozyumu notlarına
baksanız, bu işte samimiyseniz kısmen toparlarsınız. Burada iyi niyet ve
istismar edilme olayı önemli.
Şimdi, bütün
bunları niye söylüyorum? Her getirdiğiniz mevzuatta, kanun hükmünde kararnameyle
değiştirme yetkisi aldığınız personel rejimi, Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanının başını yedi. Getirdiniz, bununla ilgili düzenleme yaptınız, “Bu
düzenlemelerde arıza var, hukuka aykırılık var.” dedik, hâlâ aynı şeyi devam
ettiriyorsunuz. Ama AKP Hükûmeti bu düzenlemelerde neyi önemsiyor? Şunu
önemsiyor: Vücut dilinden anlayan bürokratı iş başına getirmeye yönelik çabası
var.
Şimdi, bunları
söylüyoruz ama personel rejiminde, AKP iktidara geldiğinden bu yana, bir yandan
kamu yönetim ve personel rejimindeki dengesizlikten, verimsizlikten,
kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet ederken, diğer yandan, bu
düzensizliklerden yararlanarak eş dost kayrılmış, sorunları giderme çabasında
olunmamıştır. Bürokratik oligarşi söylemleri ile kamu yönetimi ve bürokrasi AKP
tarafından altüst edilmiştir. Liyakat yerine, biraz önce ifade ettiğim gibi,
vücut dilinden anlayan bürokrat tercih edilmiş, birçok kurumun teşkilat
kanunları değiştirilmiş, yasalarla, çalışanlar görevinden alınmış ve yerleri
değiştirilmiştir. Çalışanlar, hakikaten, yasalarla görevinden alınmıştır.
Şimdi, Sayın
Bakan burada. Bakanlığında çok sayıda ne var? Müşavir var ama Sayın Bakan ne
yapsın, Hükûmetin genel kanaati bu. Oradaki insanlar çalışmak istedikleri hâlde
yerli yerine koyamıyorsunuz. Başka bakanlıklarda da aynı şekilde, illaki sayın
bakanlar istediklerini koyacaklar. Devletin yetişmiş, fevkalade, emeğini
yıllarca orada harcamış… Devlete tam katkı vereceği anda çekip alıyorsunuz.
Şimdi, durumu böyle değerlendirdiğiniz takdirde, bu yapılanların, bu gelen
tasarının doğru olduğunu söylemek mümkün mü?
Şuna eminim,
milletvekillerinin -iktidar partisi de dâhil- yüzde 90’ına “Bu tasarıda ne
var?” deseniz, yüzde 50’sini sayacak durumda değiller. Bunun iyi bir kanun
olduğunu söylemek mümkün mü?
İleriki
konuşmalarda devam edeceğim. Yüce heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Vahap Seçer, Mersin
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
VAHAP SEÇER (Mersin) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin sonuna doğru yaklaşıyoruz. Benden önceki konuşmacı
arkadaşımın da söylediği gibi, gerçekten bu teklifin içerisinde ne olup
olmadığını birçok milletvekili arkadaşım bilmiyor. Gerçekten bu kanun yapma
tekniği… Herhâlde Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüce Meclis, 1920’den bu yana
Meclis oldu olalı, AKP dönemindeki zulmü görmedi. İşte, örneklerden bir tanesi
de bu torba, çuval ya da -bizim Adana bölgesinde “harar” derler, birkaç yüz
kilo pamuk alır, daha da büyük bir torbadır- bizim önergemizde, oradaki
tanımlarda yer aldığı gibi, içine birtakım eşyalar konan hararı da geçti bu.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, tabii, burada ivedilikle çıkması gereken birtakım düzenlemeler de
var, hiç acelesi olmayan düzenlemeler de var. Birtakım sosyal sınıfları,
birtakım kesimleri mutlu ettiğimiz düzenlemeler var. 4/B sözleşmeli personeli,
100 bine yakın insanı mutlu ettik, Allah da sizleri mutlu etsin. Mutsuz ettiğimiz
insanlar da var, 22 binden fazla 4/C’li ya da değişik statüde çalışan insanlar
var. Onlar da dört gözle kendilerine ilişkin birtakım düzenlemeler bekliyor ama
bu torba yasa içerisinde onlar görülmüyor. Taşeronluk sistemine ilişkin,
taşeron işçilere ilişkin herhangi bir düzenleme yok. Tarım işçilerine yönelik
herhangi bir düzenleme yok. Tabii, onlar da mutsuz olan sosyal sınıflar.
Bunun yanında,
özellikle, çalıştığım ihtisas komisyonunun konusu olan tarıma yönelik önemli
değişiklikler var. Hayvancılık sektörünün en büyük sorunu olan mera alanlarının
tahrip edilmesi, yaylakların, kışlakların tahrip edilmesi çok önemli bir konu.
Bakın, burada bir düzenleme yapılıyor ve buralar imara açılıyor.
Desteklemeler
konusundaki yolsuzluklardan kaynaklanan destekleme ödemelerine getirilen
yasaklar burada kaldırılıyor. Bunlar gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken,
tartışılması gereken, özellikle ihtisas komisyonlarında bu işten anlayan
insanların etraflıca tartışması gereken konulardı ama bunlar geldi Plan ve Bütçe
Komisyonunda jet hızıyla geçti.
Dün, üzücü bir
olay meydana geldi. Bir emniyet mensubu intihar etti. Tabii, özel koşullarından
dolayı intihar etmedi bu insan. Ölmeden önce de Facebook aracılığıyla bir not
bırakıyor, çalışma koşullarının zorluğundan bahsediyor, baskıdan bahsediyor.
“Ben bu yolda öldüm, bunalıma girdim, intihar ettim ama inşallah,
meslektaşlarım bundan sonra özlük hakları için, demokratik hakları için
mücadelelerini devam ettirirler ve en kısa sürede alırlar.” Bu insanlara
yönelik, emniyet güçlerimize yönelik herhangi bir düzenlemeyi göremiyoruz.
Oysaki, bu kesimler tarafından, bunlar, bu düzenlemeler beklenen düzenlemeler,
hızla yapılması gereken düzenlemeler.
Atanamayan
öğretmenler sorunu var. Gerçekten, nereye giderseniz gidin, bir restorana
oturun yemek yiyin, bir otele gidin, oradaki hizmetli, oradaki garson, öğretmen
ise şaşırmayın. Değişik alanlarda yıllarca dirsek çürütüyor, eğitim alıyor,
mezun oluyor ve mezun olduktan sonra bu öğretmenler görevlerini yapamıyor ve o
ülkeyi yöneten Sayın Başbakan da bu insanlara iş bulmak zorunda olmadığını
beyan ediyor. Şimdi, böyle bir ülkede yaşayan bu öğretmenlerimizin sorunlarına
da Türkiye Büyük Millet Meclisinin çözüm getirmesi gerekiyor ama bu
düzenlemeler içerisinde onları da göremiyoruz.
Gerçekten,
demokrasinin vazgeçilmez öğeleri, unsurları muhtarlarımız var. Seçimlere
bağımsız giren, hiçbir siyasi kurumun gücünü arkasına almadan bu seçimlere
iştirak eden, bizlerden çok daha fazla halkla yüz yüze olan, onların
dertleriyle hemhâl olan, cenazesiyle, mutlu günüyle, alacağıyla, sıkıntısıyla,
sağlık sorunlarıyla, birçok sorunlarıyla hemhâl olan muhtarlara ilişkin
düzenlemeler yok. Açlık, sefalet içerisinde, 50 binden fazla muhtarımız,
kendilerinin özlük haklarıyla ilgili, koşullarıyla ilgili, çalışma koşullarıyla
ilgili düzenleme bekliyorlar ama nafile, burada görmek mümkün değil.
Engelliler yok,
gaziler yok, şehit aileleri yok, velhasılı yok, yok. Türkiye, daha ileri
demokrasi istiyor, özgürlük alanlarımız genişlesin istiyor, daha ileri, çağdaş
hukuk normlarında yönetilen, demokrasisi daha ileri, Batılı demokrasilerin
seviyesini bırakın, onun daha üstünde bu kadim topraklarda demokrasiyi
güçlendirmek için çalışan bir Parlamento, birçok yasal düzenleme bekliyor.
Bakın, geçtiğimiz
günlerde Anayasa Mahkemesi, burada CMK hakkında yaptığımız düzenlemeyle ilgili
birtakım maddeleri biliyorsunuz iptal etti; bunlardan bir tanesi de uzun
tutukluluk süresiydi. Parlamentoda bunların konuşulması lazım, özel yetkili
mahkemelerin konuşulması lazım, düşünce, fikir özgürlüğünün önünü açan
düzenlemeler yapılması lazım, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda
değişiklikler yapılması lazım, seçim barajının tartışmaya açılması lazım,
Siyasi Partiler Kanunu’nun, Seçim Yasası’nın tartışmaya açılması lazım ama
işte, Parlamento, 24’üncü Dönem Parlamentosu İkinci Yasama Yılını bitiriyor ama
bu konulara ilişkin toplumun beklentilerine cevap verecek yasal düzenlemeleri
yapmış değil.
Değerli
arkadaşlarım, dün İstanbul’da gösteriler devam ederken, biliyorsunuz, elinde
satır, pala, kasatura -adını ne koyarsanız koyun- kurban bayramında kaçan
koyunları kovalayan kasap edasında 4 tane insan siluetine bürünmüş hayvan,
oradaki göstericileri kovalıyordu. Ben bu görüntüleri izledim. Az önce size
hitap eden Sayın Atıcı’ya tepkiler gösterdiniz. Bence o gösterilen tepkiler
haksız tepkilerdi. Orada, tekrar, lütfen sizler de izleyin… En az hepimiz,-ben
sizler kadar, siz benim kadar- bu ülkeyi seviyoruz. Bu ülkenin gerçekten bir
çatışma ortamına sürüklenmesini, demokrasisinin zarar görmesini hiçbirimiz
istemeyiz, zinhar istemeyiz ama lütfen, o görüntüleri tekrar izleyin, insanlık
adına izleyin, demokrasi adına izleyin, insan hakları adına izleyin, bu ülkenin
geleceği adına, barış adına izleyin. Orada, polis arkadaşlarımızın o eli
satırlı insan siluetindeki hayvanlara müsamahasını izleyin, tekrar tekrar
izleyin. Bu arkadaşlarımız tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk ediliyor, bugün
-“Arkadaşlarımız” dedim, düzeltiyorum onu- o yaratıklar serbest bırakıldı.
Şimdi, bu, demokrasi adına benim içimi karartıyor, eşitlik adına, özgürlük
adına, insan hakları adına benim içimi karartıyor.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi bunları burada konuşmayalım mı? Bu konuları, bu mevzuları
burada açmayalım mı? Bakın, o 4 tane siluet, dün Türkiye Büyük Millet Meclisini
de gerdi. Burada istenmeyen hadiseler meydana geldi, az önce Özgür arkadaşım
bundan bahsetti. Sayın Mehmet Emin Dindar, hiç arzu etmediğimiz… Kesinlikle
şiddetle reddediyoruz, burada birbirimize bağırabiliriz, birbirimize
çağırabiliriz, eleştirebiliriz ama unutmayın, hedefe atılan oku, hedefe atılan
mermiyi, ağzımızdan çıkan sözcüğü geri çevirme şansına sahip değiliz. Burada
birbirimize hiç yakıştı mı söylediğimiz sözler? Hepimiz bu toplumun önderiyiz,
öncüsüyüz. Biz burada ne yaparsak aynen topluma yansıyacak. Birbirimize nasıl
davranırsak toplum bizden örnek alacak. Umut ediyorum, bir daha aynı sahneleri
Türkiye Büyük Millet Meclisinde hiçbirimiz yaşatmayız, buna engel oluruz ama
Türkiye’deki antidemokratik uygulamaları, Türkiye’deki Hükûmetin ortaya koyduğu
siyasi, iktisadi, hangi alanda olursa olsun yanlışlıkları burada Meclis
kürsüsünde de özgürce tartışmak zorundayız. Bu, bizim için, geleceğimiz için,
gelecekteki kuşaklarımızın daha çağdaş, daha müreffeh, daha aydınlık bir
Türkiye’de yaşaması için olacak.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Ankara) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında, biraz önce kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Bu
sefer daha yumuşak sesle konuşacağım. Umarım, laf atıp insicamımı bozmaya
çalışmazsınız.
Türkiye’nin
üzerinde bulunduğu bölge, bugün “küresel sistemin ozon deliği” olarak ifade
edilen bir bölgedir. Bu bölgenin küresel sisteme eklemlenmesi söz konusudur.
Zannettiğiniz gibi, Tunus’ta başlayan ve Suriye’yle devam eden, sonra da
“Mursi’de geriye dönüş” diyebileceğimiz bir adımın ortaya çıktığı olayların,
Türkiye’den izole edilmiş bir biçimde düşünülmemesi gerekiyor. Bakın, çok net
söylüyorum, bölge üzerindeki dizayn, aslında İslam’ın dizaynıdır. İslam’ın
dizaynıdır. İslam’ın dizaynıdır, İslam’ı küresel sistemin ihtiyaçlarına uygun
bir hâle getirme sistemidir. Çok net.
Bernard Lewis’in
ifade ettiği, “Terörün nedeni, Müslümanlar değildir; terörün nedeni, İslam
dinidir. İslam dini, yapısal olarak teröre uygun bir dindir.” İslam dinini
yapısal olarak “teröre uygun bir din” olmaktan çıkarıp, demokrasiye, modernizme
ve liberalizme uygun bir din hâline getirebilme çalışmaları projelendirilerek
devreye sokulmuştur.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) – Hocam, siz ne diyorsunuz ya!
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) – “Tunus’ta başlayan ve dolayısıyla devam eden süreçte Amerika
Birleşik Devletleri bölgedeki faaliyetlerin eğer içinde değilse, yani Amerika,
bölgedeki faaliyetlerin içinde değilse, arkasında değilse, önünde olmalıdır.”
diyor.
Bugün çok net
olarak ortaya konulan bir algı var, o da şu: “Küresel sisteme bağlı topraklarda
düzen, barış, ilerleme ve gelişme var, küresel sisteme bağlı olmayan yörelerde
ise kaos, kargaşa ve anarşi var, o hâlde küresel sisteme bölgeyi aktarabilmenin
yolu, bölgedeki inanç sistemiyle yakından alakalıdır.” O Avrupa’da başlayan,
Amerika’da da bir biçimde devam eden Kur'an yakma törenlerinden camilerin
yasaklanmasına, oradan devam ederek peçenin yasaklanmasına ve sünnetin
yasaklanmasına giden süreç tamamen bununla ilgilidir, küresel sistem kendisine
uygun bir İslam istiyor.
Böyle bir İslam’ı
ortaya koyabilmek için iki tane model vardı. “Radikal İslam” dediler, olmadı,
“Medeniyetler arası çatışmayı biz bu yönü itibarıyla devreye sokalım.” dediler,
onun da maliyetli olduğunu düşündükleri için iş medeniyet içi bir çatışmaya
döndü. Medeniyet içi çatışma ise İslam’ı İslam’a karşı kullanarak İslam’ı
güçten düşürme projesidir.
Buradan herkesi
uyarıyorum: Bölgedeki hadise, ister Mısır’da olsun isterse bizim içerisinde
yaşadığımız coğrafyada olsun, Suriye’de olsun, Sünni İslam’ın Şii İslam’a karşı
kullanılması hadisesidir ve buna aklı başında olan, imanı ve idraki olan hiçbir
birey ve ferdin alet olmaması gerekir. Açıkça ifade etmek gerekir ki bugün bunu
büyük ölçüde de başarmış durumdalar. Özellikle Ahmedinejad ve onun örgütlediği
bir İran, onun arkasından devam eden Maliki Irak’ı ve Esad Suriye’si ve
Hizbullah bir bütündür orada. Onun karşısında Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır
ve Katar, onlar da ayrı bir blok hâlinde bulunmaktadır. Şimdi, bu hadiseyi eğer
biz bu yönü itibarıyla görüp, makro plandaki bu hadisenin üzerine gidip,
stratejiyi bunun üzerine kurmazsak çok net ifadelerle söyleyeyim, gelecek
felakettir. Yani, camiyi “Allahu ekber.” diyerek ortadan havaya uçuruyorsunuz
ve…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ
(Devamla) - …Müslüman Müslüman’ı katlediyor ve bunları uzaktan seyrediyoruz,
sonradan şaşırıyoruz “Niçin Mursi’yi getirenler Mursi’yi götürdüler?” Bunların
nedeni Mursi’yle ilgili değil, tek sebep söylüyorum, İslam’dır ve bu kavgayı
her nerede olursa olsun ortadan kaldırmanın yolu da bizim bu oyunu görmemizden
geçiyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Bölüm üzerinde
şahsı adına söz isteyen Ekrem Çelebi, Ağrı Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, özellikle
burada, dün kendi ilimizde, Ağrı ilinin Taşlıçay ilçesinde gerçekleşen bir
olayı da yüce Meclise aktarmak istiyorum. Dün Ağrı ilimizin Taşlıçay ilçesinde
bayram vardı çünkü Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesine bağlı Taşlıçay Nurali
Turan Adalet Meslek Yüksekokulunun temel atma töreni vardı. Tabii, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bu çalışmaların olması nedeniyle bizim katılma
imkânımız olmadı. Ben buradan, katkılarından dolayı Sayın Başbakanımıza, yine,
değerli iş adamımız Sayın İbrahim Çeçen’e ve yine, değerli iş adamımız ve bu
okulu yapmakta emeği geçen Sayın Nurali Turan’a, Taşlıçay’ımıza adalet meslek
yüksekokulunu yapmasından dolayı ben çok teşekkür ediyorum. Yine, bu güzel
ilçemize Cenab-ı Allah’ın daha böyle nice güzel yatırımlar getirmesini niyaz
ediyorum.
Bu vesileyle,
personel rejiminin düzenlenmesi konusu, yıllardır pek çok hükûmetin programında
yer almasına rağmen, bu konuda şimdiye kadar AK PARTİ Hükûmeti haricinde
herhangi bir düzenleme getirmeyen hükûmetler ve bu personelle ilgili rejimde
biz neler getirmişiz, bu konuda yüce Meclisi de bilgilendirmek istiyorum.
AK PARTİ
hükûmetleri 2002 yılından sonra göreve gelir gelmez, ilk etapta sivilleştirme
programına aldığı kurumlardan bir tanesi Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği olmuştu. Dolayısıyla, daha önce askerî kökenden gelen insanların
burada unvanlı bir şekilde atanmaları… AK PARTİ Hükûmetimiz döneminde buraya
sivil bir bürokrat atanmıştır. Yine, aynen, farklı kurumlarda, aynı unvanlarda
görev yapan kamu personeli ücretleri arasındaki adaletsizliğin giderilmesiyle
tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personelin maaşları, biliyorsunuz,
kanun hükmünde kararnameyle, 2012 yılında çıkarılan bir KHK’yla bunlar
düzenlenmiştir.
Yine, kamu
çalışanlarına toplu sözleşme yapabilme hakkı verilmiştir. Kamu çalışanlarına,
yine bizim Hükûmetimiz döneminde 1 derece verilmiştir. Yine, bizim dönemimizde
disiplin affı çıkarılmıştır. Yine, aynı şekilde, dün de bizim kabul ettiğimiz
bir madde ile 200 bin sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, bizim Hükûmetimiz
döneminde gerçekleştirilmiştir.
Özellikle 4/C… Özelleştirme sebebiyle iş
akitleri feshedilen kamu işçilerinin kamuda 4/C statüsünde istihdamları
sağlanmıştır. Geçtiğimiz on bir yıl içerisinde kamu çalışanlarımız hiçbir
şekilde enflasyona ezdirilmemiştir. Cumhuriyet tarihinde -özellikle bu çok
önemli, bakın- Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında burada görev yapan
arkadaşlara geçen sene itibarıyla bir teşkilat yasası çıkarıldı ve bunlara
belli özlük hakları tanındı. Burada, tabii, fazladan çalışan kardeşlerimize de
yüzde 50’ye yakın bir teşvik verilmek suretiyle bunların da emekliliğe sevki
sağlanmıştır.
Yine, kamu
kesiminde nitelikli personelin istihdamı yaygınlaştırılmıştır. Türkiye’de ilk
defa, bakın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bizim iktidarımız döneminde
gerçekleştirmiştir. Özellikle, burada devletin sosyal yapısındaki
değişikliklere dikkatinizi çekmek istiyorum. Ben bir doğu milletvekiliyim,
inanın AK PARTİ hükûmetlerinden önce doğuda çalışan, yani doğuda istihdama
katkı sağlayan birçok annemiz, bacımız paranın yüzünü görmüyordu veya parayı
tanımıyordu. Özellikle bizim hükûmetlerimiz dönemlerinde, burada
öğrencilerimize verilen paralar, tabii, direkt annelerin hesabına yatırıldığı
için bu, bir sosyal devrim niteliğini sağlayan bir olgudur; bunu özellikle
sizlere arz etmek istiyorum.
Yine, kamu
kuruluşlarında kariyer meslek personeli çalıştırmak, kurumlarda insan
kalitesini yükseltmektedir. Kariyer meslek personeli olarak atanmak için sadece
KPSS puanı da yetmemekte, ayrıca kamu kuruluşlarında yapılan sınavlarda da,
yani mülakatlar neticesinde bu arkadaşlarımızı ikinci bir süzgeçten geçirdikten
sonra bunların atamaları yapılmaktadır. Yardımcı olarak göreve başlayan
personel üç yıl gibi yetiştirme açısından son derece önemli sayılması gereken
bir süre boyunca görev yaptığı kurumun görev alanıyla ilgili konularda
yetiştirilmekte, kurumsal geleneği, usta-çırak ilişkisi çerçevesinde
üstatlarından öğrenmektedir. Birçok kurumda uzmanlığa atanabilmek için
adaylarca bilimsel esaslara uygun bir tez de hazırlanması gerekmektedir,
hazırlanmaktadır. Akabinde aday bir de kurumsal mevzuat kapsamında…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ
(Devamla) – Benim konuşmam bittiği için ben yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.31
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, on beş
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Erdoğan…
Sayın Doğru,
buyurun.
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Benim sorum
şudur: 2002 senesinde, milletvekili lojmanları kapatılarak, milletvekili
lojmanlarının olduğu yer TOKİ’ye ve daha sonra başka bir kuruluşa verildi.
Buradan devletin ne kadar menfaati olmuştur? Oradaki o inşaatları kimler
yapmış? Onu öğrenmek istiyorum.
İkincisi de yine
milletvekili lojmanlarının bir üstünde Devlet Mahallesi vardır. Şu anda, Devlet
Mahallesi’nde de devletin lojmanları yıkılıyor ve oraya da yeni binalar
yapılacak. Burası kime verilmiştir veyahut da ne karşılığı verilmiştir?
Devletimizin ne tür menfaati olacaktır? Öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Şandır…
Sayın Köse…
Sayın Öğüt…
Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
geçtiğimiz günlerde torba yasanın ilk maddeleri görüşülürken Milliyetçi Hareket
Partisinden ve partimizden çok değerli, deneyimli iki din adamı bir konuya
dikkat çektiler; Muğla Ulu Cami’deki Kur’an kursunda mihrabın önüne file
gerilerek badminton oynatılan çocukların görüntüsüydü. Buna iktidar partisinin
milletvekilleri yerlerinden, sözcüleri de sataşmadan dolayı söz alarak, bunun
çocukları camiye alıştırmak için yapılan bir iş olduğunu, son derece normal bir
şey olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez ise dünkü
açıklamasında “Benim gözümde müftülük sıfatını kaybetmiştir, bu sahneyi izleyen
kişiye müftü denemez.” demektedir. Bu durumda siz Diyanet İşleri Başkanının bu
sıfatı sürdürmesini mi düşünüyorsunuz, yoksa hocanın arkasında mı duracaksınız?
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
Sayın Tarım Bakanı, kendileri bu kanun görüşülürken hiç gelmediler ama bütün
ziraat mühendisleri, 6 bin kadro için Bakanın söz verdiğini ancak bu torba
kanunda bununla ilgili bir hüküm olmadığını belirtiyorlar. Ben bu 25 bin işsiz
ziraat mühendisinin dileğini Tarım Bakanına iletmenizi istirham ediyorum.
Ayrıca, bu
kanunda, kadroları gasbedilen 4/C’lilerle ilgili hiçbir hüküm yok. Mademki
bütün sözleşmelilerle, geçici personelle ilgili düzenleme yapılıyor,
4/C’lilerin dramına da muhakkak son verilmesi lazım. Bu kanun bitmeden bunu
çözmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Moroğlu…
MUSTAFA MOROĞLU
(İzmir) – Sayın Bakan, Kiraz ilçemizin Emenler köyü muhtarı Fedai Kök, 43
yaşında, üç gün önce, borçlarını ödeyemediği için intihar etti.
Yine, Çeşme
ilçesinde, bir polisimiz, geride şöyle bir mesaj bırakarak, “Polisin de
adalete, insan gibi yaşamaya ve insan gibi çalışmaya hakkı olduğunun farkına
varılması için bu son olsun.” diyerek, adliyenin önünde kafasına silahını
dayayarak intihar etti.
İntihar vakaları
çoğalarak artıyor. Bunun önlemi için ne düşünüyorsunuz? Sadece bir köy
muhtarının ve polisin değil, cezaevlerinde de intiharlar artıyor, cezaevlerinde
de hastalıklar artıyor ve insanlarımız ölüyor. Bunu neye yoruyorsunuz? Bunun
cevabını merak ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu, İstanbul’da,
Darülacezede kalan vatandaşlarımızın, aylık 50 ila 60 lira arası, devlet
tarafından verilen bir ödeneği vardı. Bu paranın Maliye Bakanlığı tarafından
kesileceği ve bu insanların rızasıyla yapıldığına dair imza alındığı
söyleniyor. Bu insanların da Darülacezede kalamama korkusuyla bu imzayı verdiği
söyleniyor. Bunun gerçekliği nedir, onu öğrenmek istiyorum.
Bir de ayrıca
Cumhurbaşkanlığında kadrolarında çok ciddi kadrolaşma, eski kadroların
çıkartılıp yerine bazı bölgelerden kadrolaşma yapıldığı söyleniyor. Bu konuda
da bir bilginiz var mı, onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Şimşek…
CEMALETTİN ŞİMŞEK
(Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, gezi
olayları esnasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir grup Gezi
temsilcisiyle yaptığı görüşmeden sonraki yaptığı açıklamada, Sayın Arınç, Gezi
olayları esnasında suç işleyenlerin affedilmesini istediklerini, birtakım
taleplerinin olduğunu, bunların bazılarının anlaşılabilir olduğunu ancak
bunların bazılarının suç işlediğini, suç işleyenlerin Türkiye’de hukuk
çerçevesinde değerlendirildiğini, buranın bir kabile devleti olmadığını, hukuk
devleti olduğunu ifade etmiştir. Ancak sözde çözüm sürecinde PKK’lıların
çekilmesi sırasında bunlardan suçlular yok mudur? Bunu hukuk devletinin
neresine koyuyorsunuz? Bunu nasıl izah ediyorsunuz? Onun açıklanmasını
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Çam…
MUSA ÇAM (İzmir)
– Sayın Başkan, Türkiye’nin değişik il ve ilçelerinde toplu konut yapmaya devam
ediyorsunuz. Bu bazı yerlerde ihtiyaç olarak devam ediyor fakat bazı ilçelerde
ve bazı bölgelerde de hiç ihtiyaç olmamasına rağmen, inat ve ısrarla toplu
konut projelerini sürdürmeye çalışıyorsunuz.
İzmir’in Çeşme
ilçesinde toplu konut projesine hiç ihtiyaç yokken Toplu Konut İdaresinin orada
da toplu konut yapacağım diye birtakım düşüncelerinin ve projelerinin olduğunu…
Bu ne noktadadır, bunu öğrenmek istiyorum.
İkincisi de
geçtiğimiz günlerde Gümrük Kanunu’nun içerisinde, torba kanunun içerisinde…
“Sivriada’da bir kültür merkezi ve amfiteatr yapılacak, bunun dışında hiçbir
imar uygulaması yapılmayacak.” diye Komisyonda konuşuldu. Fakat üçüncü köprünün
temel atma töreninde… Sayın Başbakan oraya butik otellerin ve bazı işletmelerin
yapılacağını düşünüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı orayı imara açtı mı,
açmadı mı, öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Bursa Orhaneli Başköy’de mermer ocaklarıyla ilgili mahkeme
kararına rağmen bir ÇED toplantısı yapıldı ancak köylüler demokratik haklarını
kullanarak bu toplantıyı yaptırmadılar. Burayla ilgili ne düşünüyorsunuz?
ÇED’le ilgili devam edilecek mi? Aynı şekilde, yine Bursa Keles Kozağacı
vadisinde termik santralle ilgili olan ÇED toplantısı da yapılamadı Sayın
Bakan. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum, hem Başköy için hem
Keles Kozağacı için.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Son soru, Sayın
Köse…
TUFAN KÖSE
(Çorum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Gezi
Parkı’na İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılacak iftar çadırında
yemeklerin kartla verileceği ve kartların da AKP teşkilatlarında dağıtılacağı
yönünde bir söylenti var. Bu konunun aslı nedir, bunu öğrenmek istiyoruz.
Bir de bu palalı
saldırganlar da serbest bırakılmış adliye tarafından. Ethem Sarısülük’ü öldüren
polis de serbest bırakılmıştı. Bununla ilgili Adalet Bakanlığı bir çalışma
yaptıracak mı, böyle bir düşüncesi var mı? Çünkü, normalde bunlar infial
yaratan olaylar.
Yine, sosyal
medyada yorum yapan polislerin soruşturmaya uğradığı yönünde bilgiler geliyor.
Bunun gerçeklik payı nedir?
Altı ayda 20
polisin intihar ettiği söyleniyor. Bununla ilgili, Bakanlığın bir araştırması,
incelemesi var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan,
buyurun.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; ilk soru Sayın Doğru’dan geldi, daha önce Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerine tahsis edilen lojmanların değerlendirilmesi
gayesiyle TOKİ’ye tahsis edildiği ve bunların hangi müteahhitler tarafından
yapıldığı sorusu. Efendim, burası, öncelikle Maliye Bakanlığı tarafından
satılmak üzere… Önce, iş yeri, iş merkezi yapılmak üzere, bir sene kadar Maliye
Bakanlığı burayı satmayı denedi. O satış süreci içerisinde, şu anda orada olan
Panora’ya ve özel bir şahsa ait olan bir parsel Maliye Bakanlığına satıldı,
sonra kalan yaklaşık 150 bin metrekarelik kısmı TOKİ’ye devredildi. TOKİ
tarafından da arsa satışı karşılığı hasılat paylaşımı modeliyle ihale edildi ve
TOKİ oradan yaklaşık 400 milyon TL gelir etti. TOKİ’nin kısmını söylüyorum,
diğer kısımları tam olarak bilmiyorum, onları da yazılı olarak sizlere
verebilirim. Çok ciddi şekilde oradan devlete, hazineye, Maliyeye ve TOKİ’ye
bir gelir temin edilmiştir. Yine aynı şekilde, devlet lojmanları da yine hazine
tarafından TOKİ’ye devredildi. Bu geçtiğimiz günlerde ihalesi yapıldı fakat
ihaleyi alan firmayı ben yazılı olarak size takdim edeyim; ihaleyi alan firmayı
bilmiyorum, yazılı olarak takdim edeceğim.
Sayın Özel’in,
Muğla Ulu Cami’de mihrabın önünde file gerilerek çocuklar tarafından oyun
oynandığını, voleybol oynandığını ve burada Sayın Diyanet İşleri Başkanının
müftü hakkında bir ifadesi olduğunu… Bunda da aynı şekilde araştırma yapayım,
araştırmadan sonra bilgi olarak size takdim etmeye çalışayım.
Teşekkür
ediyorum.
Sayın Erdoğan’ın
ziraat mühendisleriyle ilgili sorusu: Ziraat mühendislerinin kadro beklentisi
hakkında, 4/C’yle ilgili bir hüküm yok; doğrudur bu. Bunların bir kısmı bir
yıldan az süreli ve mevsimlik işlerde çalışanlar. Ama, Tarım Bakanımız da
gelecek, bugün burada olacak, ona da söylerim ve yazılı olarak yine sizlere bu
konuda bilgi takdim etmeye çalışırım. Burada kadro verdiğimiz arkadaşları
biliyorsunuz, işte önergede 9 ve 10’uncu maddelerde geçti.
Yine, Sayın
Moroğlu, Kiraz ilçesindeki bir köy muhtarının intihar ettiğini, yine Çeşme’de
bir polisin intihar ettiğini, intihar olaylarının arttığını, cezaevlerinde de
intiharların olduğunu söyledi, bu konuda da bilgi istiyor. Yine, bunu da ancak
araştırarak takdim edebilirim. Bu konuda İçişleri Bakanımızdan ve Adalet
Bakanlığımızdan gerekli bilgileri almak suretiyle takdim edeceğim.
Teşekkür
ediyorum.
Sayın Öğüt’ün,
Darülacezede kalan vatandaşların kendi rızasıyla imzalarının alındığı, bunların
da korkarak imza verdiği ve bunların ödeneğinin kesileceği yolunda bir ifade…
Bunu da tabii ancak yazılı olarak, araştırmak suretiyle takdim edebileceğimi
ifade etmek istiyorum.
Cumhurbaşkanlığında
kadrolaşma olduğu bilmiyorum. Böyle bir iddia var, bu da yine araştırılması
gereken bir konu. Cumhurbaşkanının, biliyorsunuz, atamayla ilgili yetkileri
değişiktir, istisnai kadroları var ama onlarla ilgili de sayısal rakamları
araştırıp sizlere takdim edebilirim.
Sayın Çam’ın
sorusu: “İzmir Çeşme’de toplu konut ihtiyacı yok, burada toplu konut
yapıyorsunuz.” Yine “Sivriada imara açılıyor.” şeklinde bir ifade var. Efendim,
Çeşme’deki toplu konutlar, mahallinden toplanan, ön peşinat alınmak suretiyle
toplanan talep doğrultusunda yapılmaktadır. Orada bir talep örgütlenmesi
oluyor, bir peşinat yatırıyorlar; orada talep olursa yapılıyor, yoksa
yapılmıyor.
Sivriada’nın da
imara açıldığı noktasında, imarla ilgili bizim çalışmamız oldu fakat
neticesinin ne olduğunu bilmiyorum. Onu da müsaade ederseniz yazılı olarak size
takdim edeyim.
Sayın Demiröz’ün
“Bursa Orhaneli Başköy’de ÇED’le ilgili toplantıyı köylüler yaptırmadı. Yine,
aynı şekilde bir toplantı daha var, onu da yaptırmadılar.” şeklinde… Biz zaten
niye toplantıları yapıyoruz? ÇED süreci sadece bir izin değil, bir denetim
sürecidir ve yapılacak işin daha sonraki komplikasyonlarının neler olduğunun da
araştırılması sürecidir. Eğer köylüler böyle bir toplantı yapıp da bunu
engelliyorlarsa biz de o işi yapmıyoruz zaten. Hem vatandaşın oradaki
duyarlılığı ve tepkilerini alıyoruz hem de yasal prosedür içerisinde, işin
mahiyeti nedir, onu araştırarak bu süreci yürütüyoruz. Bu bakımdan,
vatandaşlarımızın, köylülerimizin, insanlarımızın taleplerini dikkate alıyoruz,
hassasiyetlerini dikkate alıyoruz, o doğrultuda yürüyoruz. Bunu da mutlaka
dikkate alırız. Ben köylülere de duyarlılıkları için teşekkür ediyorum.
Efendim, Sayın
Köse’nin Gezi Parkı’nda iftar çadırında yemeklerin kartla dağıtılacağı
konusunda bir sorusu var. Böyle bir şey söz konusu değil arkadaşlar, böyle bir
şeyi biz yapmayız. Adalet ve Kalkınma Partisi veyahut da İstanbul Büyükşehir
Belediyesi böyle bir şeyi bugüne kadar yapmadı, bundan sonra da böyle bir şey
yapmaz. Ramazanda yemek vereceksiniz, orada kartları… Böyle bir şey mümkün
değil arkadaşlar, mümkün değil böyle bir şey. Bunu tenzih ederim. Bunu siz de
lütfen araştırın, biz de araştıralım. Böyle bir şey olursa hepimiz bunun en
şiddetli şekilde karşısında dururuz ve bunu kınarız ama böyle bir şeyin olması
kesinlikle mümkün değildir diye ifade etmek istiyorum.
Orada palalı
kişilerin serbest bırakıldığı yolunda bir ifade var. Bunu bilmiyorum ben,
bırakıldığını.
Yine, polislerle
ilgili, intiharla ilgili burada bir soru var. Onlar da yine araştırılarak cevap
verilmesi gereken hususlardır.
Ben soru soran
tüm milletvekili arkadaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Tekrar saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
Dördüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, dördüncü
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (a) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (a) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal Reşat Doğru
Antalya Tokat
"1) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında
geçen "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı" ibaresi "Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı"
şeklinde değiştirilmiştir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/a-1. Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Sinan Aydın Aygün Hülya Güven
Eskişehir Ankara İzmir
Levent Gök Bülent Kuşoğlu Kadir Gökmen Öğüt
Ankara Ankara İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Bülent Kuşoğlu.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesi saygıyla
selamlıyorum.
73’üncü maddeye
bağlı (a) bendinin (1) no.lu alt bendi üzerinde konuşmak üzere söz aldım
verdiğimiz önergeyle ilgili olarak.
Bu madde, bu
bent, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili ama ondan önce, biraz önce
-ara verilmeden önce- Ankara Milletvekilimiz Sayın Özcan Yeniçeri’nin bir
konuşması vardı bu Orta Doğu’daki olaylarla ilgili, Mısır’daki olaylarla
ilgili; bunların siyasal İslam’la ilgili olduğu, İslam toplumlarıyla ilgili
olduğu, bu şekilde bakılması gerektiğiyle ilgili bir düşüncesi vardı. Ben de
ona katılıyorum. Hakikaten Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuyla ilgili
bir komisyon kurulup böyle bir çalışma yapılması da gerekir. Başkalarının bu
konularla ilgili çalışmalar yaptığı, dizaynlar yaptığı bir dönemde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin de bu konuyla ilgili bir çalışma yapması gerekir diye
düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu 73’üncü madde 1 madde olarak Komisyondan buraya geldi, kaç
madde olarak burada inceliyoruz biliyor musunuz? Tam 53 madde olarak ele
alıyoruz, 53 madde olarak. Bentleri ve alt bentleri var. 53 madde olarak ele
alıyoruz burada, iki bölüm hâlinde inceleyeceğiz.
Bu şekilde zaten
ayırmasaydık, hukukçular bilir, bu şekilde ilgili kanunlarına monte edilmesi de
mümkün değildi, ilgili kanunlarında yer alması da mümkün değildi. Onun için
bölünmesi gerekiyordu ama Komisyondan da bu şekilde gelmemesi, bölünmesi
gerekiyordu, teklif olarak da böyle olmaması gerekiyordu bunun.
Değerli
arkadaşlarım, geçen yıl 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıktı. Geçen yıl
derken, bu 2011’in sonunda Bakanlar Kurulunun aldığı yetkiyle çıktı. Şimdi,
orada bazı değişiklikler yapıldı. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklikler yaptı ve bizim personel
rejimimizi değiştirdi. Bizim 657 sayılı Kanunumuz var 1960’larda çıkan, bu 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararname şöyle… Bu da çok uzun bir kanun hükmünde
kararnamedir, bu da 1989’da çıkmıştır; personel rejimini düzenler, çok
ayrıntılı olarak düzenler. Geçen yıl çıkan 666 sayılı Kararname de bunda
değişiklikler yaptı.
Şimdi, burada
öneri şu, dikkatinizi çekerim: “Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı” ibaresinin “Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı” ibaresi şekline
getirilmesi amaçlanıyor. Sadece virgülü kaldırıyor, “ve” yapıyor buradaki
değişiklik.
Şimdi, hani biz
de zaman zaman gerekçe okutuyoruz; sıkılıyorsunuz, “Ne saçma iş yapıyoruz.”
diyorsunuz ya haklı olarak. Ama bu da öyle bir gerekçe. Bakın, sadece virgülü
kaldırıyoruz, “ve” yapıyoruz. Aslında, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiş vaziyette bu hüküm ama Anayasa Mahkemesi henüz gerekçeyi yayımlamadı.
Biz kanuna karşı hile yapıyoruz, bunu tümüyle değiştirmiyoruz. Aslında, kanun
hükmünde kararname yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliğini kapsamıyordu. Bununla ilgili baştan aşağı bir düzenleme
yapılması gerekiyor ama biz, kanuna karşı hile yapıp virgülü kaldırıyor, “ve”
koyuyoruz, bu şekilde değişiklik yapmış
oluyoruz ama önümüzdeki günlerde, bu iş daha da karıştığı için, yine, bir daha
önümüze gelecek, bir daha uğraşacağız, bir daha sıkıntıya girecek konu.
Hâlbuki, bu kadar sıkılıyorsak, bu kadar uğraşıyorsak –günlerdir bununla
uğraşıyoruz, birbirimizle maddeler dolayısıyla uğraşıyoruz- doğru dürüst bir
değişiklik yapmamız lazım, daha köklü bir değişiklik yapmamız lazım ve
gerektiği gibi bir değişiklik yapıp bu konuyu halletmemiz gerekirdi. Bunu
yapmıyoruz, gereksiz şekilde, saçma sapan bir şekilde mevcut sistemi de,
personel rejimini de altından kalkılmaz hâle getiriyoruz. Bu 73’üncü madde
tümüyle bunlarla ilgili, içinde de bir yığın saçmalıklar var, hep beraber
göreceğiz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.54
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin
Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
73’üncü maddenin
(a) bendinin (1) numaralı alt bendi üzerinde Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu
ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (a) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"1) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında
geçen "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı İdari Teşkilatı" ibaresi "Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı"
şeklinde değiştirilmiştir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Reşat Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 73’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak
vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu
maddeyle Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği çalışanları da kapsam içerisine
alınıyor. Yani 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yeniden bir düzenleme
içerisine giriyor.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kanun hükmünde kararname yanlışları maalesef devam ediyor
sayın milletvekilleri. Geçmiş dönemlerde, özellikle bizler, muhalefet olarak
müteaddit defalar “Kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülsün, ondan
sonra çıkarılsın.” dediğimiz zaman, bunlar maalesef bir kabul görmedi. Akabinde
de çıkarılmış olan kanun hükmünde kararnamelerin birçoğu çeşitli defalar, işte,
torba kanunlarla veya diğer birtakım getirilen kanunların içerisine konularak
değiştirilmeye çalışılıyor, şu anda yapılan da budur. Yani kamu personel rejimi
her geçen gün değiştirilerek bir şekilde getiriliyor.
Hâlbuki,
biliyoruz ki Devlet Personel Başkanlığında çok değerli uzman arkadaşlar var.
Yani burada o Devlet Personeldeki uzman arkadaşların bir araya getirilerek
hepsinin, bütün, ne kadar kamuda çalışan insan varsa bunların hepsinin bir
araya getirilip, onların, belirli bir torba şeklinde değil de hakiki bir
düzenleme içerisinde getirilmiş olması ve sorunlarının çözülmüş olması herhâlde
daha doğru olabilirdi. Ancak, maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı,
tek başına iktidar olmuş olmasına rağmen, sorunların hepsini pansuman tedbirler
içerisinde çözmeye çalışmakta ve akabinde de yeniden çeşitli değiştirmeler
içerisine girmektedir.
Bakınız, kamuda
sağlıklı ve tutarlı bir personel rejimi maalesef bu zamana kadar
uygulanmamıştır. Personel rejimi nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam rejimi
bozulmuştur. 657 sayılı Kanun geçici işlerin ifası için istisnai hâllere
münhasır olmak üzere sözleşmeli ve geçici personel istihdamını mümkün
kılmıştır. AK PARTİ döneminde bu istisnai uygulamalar asıl istihdam şeklinin,
maalesef, önüne geçmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, burası çok önemlidir: Bakınız, çocuklarımız aylarca, günlerce
çalışıyorlar, kurslara gidiyorlar, okullarını bitirmişler ve bunlar “İşe
gireceğiz, memur olacağız.” şeklinde bir heves içerisinde çalışmalarına devam
ediyorlar; aileler de aynı şekilde ama ne yapıyoruz? 4/B ve 4/C şeklinde,
bilhassa 4/C değil de 4/B şeklinde bunları istihdam ediyoruz. Akabinde de yakın
bir zamanda -zaten her iki yılda bir seçim oluyor- seçim öncesinde, seçime
münhasır olmak üzere, bunları kadrolara alıyoruz. Tabii, burada şimdi
adaletsizlik meydana gelmiyor mu? Burada çok büyük bir haksızlık meydana
geliyor. Yani işte, çalışan çocukların hakları, çok yüksek puan almış
olmalarına rağmen, maalesef bir kenara bırakılıyor ve onlar 4/B kapsamı
içerisine alınıyor ve akabinde de tek tek kadroya geçiriliyor. Hâlbuki şu anda,
ülkemizde bu yönlü olarak çok büyük sıkıntılar içerisinde olan insanlar da var.
Gerçi, ben 4/B kadrosuna geçen insanlara bir şey demiyorum. 4/B’lilere şimdi,
şu an itibarıyla, bu kanun içerisinde kadro verildi. Doğru bir kanundur,
verilmesi gerekebilir ama şu anda, atanamayan öğretmen çocuklarımız var, yine
okullarını bitirmiş bir sürü insanımız var. Bu çocuklarımız acaba ne
yapıyorlar? Bu çocukların bir kısmı gidiyor garsonluk yapıyor, bir kısmı
gidiyor başka işler yapmaya çalışıyor, büyük bir kısmı da psikolojik bunalım
içerisinde. Tabii sadece bunlar mı? Hayır, değil. Yani şu anda 4/C kapsamı
içerisinde bulunan insanlarımız var. 4/C kapsamındaki insanlar da kadro
verilmesini bekliyorlar veyahut da diğer işte, sözleşmeli olarak çalışanlar, bu
kapsam içerisine girmeye çalışıyorlar.
Bakınız, şu anda,
torba kanun görüşülürken hepimize, bütün milletvekillerinin hepsine müteaddit
yerden, devamlı olarak telefonlar geliyor: “Bu kanunun içerisine nasıl
girebiliriz? Bizleri nasıl alabilirsiniz? Bununla ilgili önerge verildi mi?”
diye bir söylem içerisindeler. Dün de yine, kapıda, vekil imamlar gelmiş, hepsi
orada bekliyorlardı.
Yani, sonuçta
şurası bir gerçektir ki burada büyük bir adaletsizlik yapılıyor. 4/C
kapsamındaki TEKEL işçileri… Bakınız, bu insanlara “Biz sizlere iş verdik, on
bir ay çalıştınız.” deniyor. Saygıdeğer milletvekilleri, zaten bu insanlar,
TEKEL işçileri kadrolu değil miydi daha önceki zamanlarda? Bunlar, özelleştirme
kapsamı içerisinde işte, bir kenara konuldular ve almış oldukları maaşın çok
altında maaşlarla hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar ve büyük bir kısmı
da emekliliği bekliyor. Öyleyse burada bir yanlışlık vardır ama o yanlışlık
maalesef yine, pansuman tedbirlerle geçiştirilmeye çalışılıyor. Sadece onlar
mı? Hayır, değil. Şu anda, ülkemizde, birçok kesimde çok ciddi manada
psikolojik sıkıntılar vardır. Bakınız, son on yılda, çok büyük sayıda,
neredeyse -25 bin nüfuslu bir kasabayı düşünün- 25 bin nüfuslu bir kasaba
intihar etti, yok oldu. Yani, şu anda, saygıdeğer milletvekilleri, 25 bin kişi
intihar etmiştir, biliyor musunuz? Bunun içerisinde polis memurları vardır,
bunun içerisinde askerlerimiz vardır, bunun içerisinde işsiz gençlerimiz
vardır, bunun içerisinde işte, ekmeğini almak için yıllarca okumuş, mücadele
etmiş fakat bir türlü ekmeğini bulamamış insanlar vardır ve bunların yaşları da
15 ila 34 arasındadır. Yani, bir adaletsizlik ve haksızlık yapılıyorsa bu
haksızlığın da mutlaka düzeltilmesi gerekir ama bakıyoruz ki düzeltilme değil,
yine pansuman tedbirlerle geçiştirilmeye çalışılıyor.
Önergemizin
kabulünü bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(a) bendi 2 numaralı alt bendinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (a)
bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan Akçay Mehmet
Şandır Mehmet Günal
Konya Manisa Mersin Antalya
Alim Işık Hasan Hüseyin Türkoğlu Enver Erdem
Kütahya Osmaniye Elâzığ
"2) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı" ibaresi "Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliği ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı" şeklinde, aynı bentte yer alan "aşılmamak suretiyle
ilgisine göre Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği" ibaresi
"aşılmayacak şekilde ilgisine göre Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği" şeklinde ve anılan maddenin birinci fıkrasının (c), (ç) ve
(d) bentleri ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c) Türk
Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı, kalkınma ajansları ve
Mesleki Yeterlilik Kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan
genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter
yardımcısı unvanlı personel ile uzman unvanlı meslek personeline, ilgili
mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam,
tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa
olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan
bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı; genel müdür ve
genel sekreterler için bakanlık genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve genel
sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı, uzman unvanlı
meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı
olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen
ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez.
ç) (b) ve (c)
bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde
emsali belirlenmemiş olan personele, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü
maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma
ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile
sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir
aylık toplam net tutarı, ilgili kurumun önerisi Devlet Personel Başkanlığının
görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenecek
emsali Devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar
ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık
toplam net tutarını geçemez. Emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde,
kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla 657 sayılı
Kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya
benzer kadro, unvan veya derecesi dikkate alınır.
d) Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden
atanacak personelin zam ve tazminatları hakkında 657 sayılı Kanunun 152 nci
maddesi uyarınca yürürlüğe konulan Bakanlar Kurulu kararı hükümleri uygulanır.
Diğer mevzuatın
bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporlarının
73/a-2 maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Özgür Özel Mustafa Moroğlu
Eskişehir Manisa İzmir
Sinan Aydın Aygün Kadir Gökmen Öğüt Turgut Dibek
Ankara İstanbul Kırklareli
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) – Teşekkür ederim Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, 73’üncü maddenin (a) bendinin (2) no.lu alt bendiyle ilgili olarak
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, az önce, yemek arasında hep beraber haberleri izleme fırsatı da
bulduk. Zannediyorum, sizler de o görüntüleri izlemişsinizdir. Konuşuldu ama
ben de biraz irdelemek istiyorum.
Şu, dün akşam,
tüm Türkiye’de olduğu gibi -Meclisteydik- burada bizleri de aslında bir infiale
sürükleyen, burada ciddi anlamda sorun yaratan o görüntüler yani elinde pala
olan veya işte benzer, satır, neyse, olan insanların… Polislerin aslında bir
anlamda gözleri önünde çünkü orada, görüntülerde polisleri de görüyoruz,
müdahale etmiyorlar, bekliyorlar, sakin bir şekilde “Ne oluyor?” diyorlar.
İşte, aslında, Türkiye’nin geldiği bu noktayı biraz sizlerle bu süre içerisinde
irdelemek istiyorum. Ve adalet kavramını da bence aslında, burada masaya
yatırmamız lazım.
Değerli
arkadaşlar, adalet, Türkiye’de bugün gelinen noktada, sizin yani iktidar
partisinin ismi hâline gelmiş bir kavram olarak duruyor. Yani, adalet, tüm
devleti, tüm ülkeleri, herkesi kapsayan ve ne kadar önemli olduğunu burada
anlatmaya gerek yok yani bir adalet olgusu nasıl ki insanlar için hava, su,
yemek kadar önemliyse, devletlerin düzeni, toplumların barışı, huzuru için de o
denli önemli olan bir kavram ama ne hâle geldi, ona bakalım.
Şimdi, bu kişiler
mahkeme tarafından serbest bırakılmış yani tutuksuz yargılanmak üzere
bırakılmışlar. Gerekçesini bilmiyorum yani baktım, henüz bir gerekçe görmedik,
mutlaka bir gerekçesi vardır mahkemenin ama görüntüleri hep beraber izledik.
Bakın, hukukçu olan arkadaşlarımız bilirler. Gerçekten, bu olay Türkiye’de
konuşuluyor şu anda, toplumda infial yaratmıştır, korku yaratmıştır, heyecan
yaratmıştır. Bazı insanlar o görüntüleri gözlerini kapatarak izlemişlerdir.
Hele hele bir tanesi bir kadına… Sayın Başbakanın zaman zaman, kadınlarla
ilgili olarak düşüncelerini, bu gösterilerle ilgili olarak –bugün, yine yurt
dışına sinevizyonla bağlantısında görüntüler verdi- açıklamalarını dinliyoruz
ama o kadının sırtına elinde pala olan kişinin tekmesini de gördük. Bakın, o
insanların adalet karşısında bugün serbest kalmasını, parti grubunuzdan bazı
arkadaşların ki Sayın Günay’ın da -o da hukukçudur- sosyal medyadaki
açıklamasını gördüm, diyor ki: “Sonuçları hukuk ve toplum için yeterince
düşünülmemiş vahim bir karardır.”
Niye tahliye
edilmiştir, niçin tutuklanmamıştır, niçin tahliye edilmiştir bu kişiler? İşte,
Türkiye'nin bence bugün geldiği nokta budur değerli arkadaşlar. Üniversite
öğrencileri herhangi bir bakanı, Başbakanı -fark etmiyor- protesto için, işte,
pankart açıyorlar, aynı hâkimler tutukluyorlar. Üniversite öğrencileri parasız
eğitim istiyorlar, terör örgütü üyesi sıfatıyla tutuklanıyorlar ve
cezaevindeler. Aynı hâkimler, bu eylemlere destek veren birtakım kişileri
-polis gözaltına aldı, Ankara’da da var, İstanbul’da da var- tutukladılar.
Bakın,
Anayasa’nın 34’üncü maddesi var -her birimiz biliyoruz- yani toplantı ve
gösteri yürüyüşleriyle ilgili kısmı düzenliyor. Ne diyor? İşte “Herkes, önceden
izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri hakkına sahiptir.”
Vatandaşlar bu maddeye güveniyorlar, “Anayasal hakkımız.” diyorlar -insanlar,
öğrenciler- işte destek veriyorlar, ellerinde satır yok, efendim, işte pala yok
–birtakım, polise karşı mukavemet eden gruplar var, taş atanlar, o ayrı mesele-
ama tutuklular. O insanların evlerinde arama yapıldı -basına da yansımıştı-
birtakım kitaplar toplandı değerli arkadaşlar. Ankara Üniversitesi İletişim
Fakültesinde Yardımcı Doçent Funda Hanım’ın tüm iletişim fakültelerinde
okutulan kitapları suç unsuru olarak toplatıldı ve tutuklular. Bakın, aynı
hâkimler, Ethem Sarısülük’ü vuran polis memurunu tutuksuz yargılanmak üzere
“Meşru müdafaa olabilir.” diye tahliye etti, aynı hâkimler, 4 tane, işte bu,
elinde palası veya işte benzer şeyleri olan kişileri tahliye etti.
Adaletle ilgili
olarak, Hazreti Ömer’den başlarsak değerli arkadaşlar, ne sözler var, değil mi?
Yani girersiniz, bakarsınız ama adaletin, bugün geldiği noktada partinizin
ismiyle anılması, parti üyelerinizin ya da sizlerin desteklediği, partinizin düşüncesini
destekleyen insanlar için bir imtiyaz hâline gelen bir kavram olarak Türkiye’de
durması ve insanlar tarafından böyle hissedilmesi, bence hepimizin oturup
düşünmesi gereken bir konudur.
Yasama organıyız, dün akşam, burada,
milletvekilleri neredeyse birbirlerine saldırdılar, o olay nedeniyle
saldırdılar. Türkiye’de de bu infial vardı.
Değerli
arkadaşlar, hâkimler bu kararları niye veriyor, niçin veriyor, onun
irdelemesini yapmaya zaman yok ama…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURGUT DİBEK
(Devamla) – …bu kararı veren hâkim ya militanca düşünüyordur ya da korkuyordur.
Değerli arkadaşlar, hukuk o insanları tahliye etmeyi hiçbir şekilde
gerektirmiyor. Mutlaka o insanların tutuklanması gerekiyordu. Niye bu noktaya
geldik, hep beraber düşünelim. Birçok yasa çıkardık burada.
BAŞKAN – Evet,
teşekkür ediyorum.
TURGUT DİBEK
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
Hatta Meclis
Başkanı dâhil, sizler dâhil, bizler dâhil “Yargının içinden bu yasaların mesajı
alınmalıdır ve hâkimler bu yasaları uygulamalıdır.” dedik ama hâlâ
uygulanmıyor. Niye uygulanmıyor, hata nerede, yanlış nerede, hep beraber
düşünelim.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Yargıya müdahale mi edelim?
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin
(a) bendinin (2) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"2) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde yer alan "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı" ibaresi "Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliği ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari
Teşkilatı" şeklinde, aynı bentte yer alan "aşılmamak suretiyle
ilgisine göre Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği" ibaresi
"aşılmayacak şekilde ilgisine göre Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliği" şeklinde ve anılan maddenin birinci fıkrasının (c), (ç) ve
(d) bentleri ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c) Türk
Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü
Başkanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı, kalkınma ajansları ve
Mesleki Yeterlilik Kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan
genel müdür, genel sekreter, genel müdür yardımcısı ve genel sekreter
yardımcısı unvanlı personel ile uzman unvanlı meslek personeline, ilgili
mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam,
tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa
olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan
bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı; genel müdür ve
genel sekreterler için bakanlık genel müdürü, genel müdür yardımcısı ve genel
sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı, uzman unvanlı
meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı
olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen
ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez.
ç) (b) ve (c)
bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde
emsali belirlenmemiş olan personele, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü
maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma
ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile
sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir
aylık toplam net tutarı, ilgili kurumun önerisi Devlet Personel Başkanlığının
görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenecek
emsali Devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar
ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık
toplam net tutarını geçemez. Emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde,
kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla 657 sayılı
Kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya
benzer kadro, unvan veya derecesi dikkate alınır.
d) Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden
atanacak personelin zam ve tazminatları hakkında 657 sayılı Kanunun 152 nci
maddesi uyarınca yürürlüğe konulan Bakanlar Kurulu karan hükümleri uygulanır.
Diğer mevzuatın
bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin
(a) bendinin (2) numaralı alt bendi üzerindeki önergemiz üzerine söz aldım.
Yüce heyeti bu vesileyle saygıyla selamlıyorum. Önergemizin kabulü için
desteğinizi talep ediyoruz.
Özellikle ifade
etmek istediğim bir husus; teklifin bu bölümü AKP’nin yaptığı veya sebep olduğu
defolu işlerin tamirine yönelik. Teklifin bu bölümünün bir kısmı Anayasa
Mahkemesinden dönen işler, diğer kısmı hukuku çiğneyerek yaptığınız işler, bir
diğer kısmı yandaş yargının bile günahınıza ortak olmadığı işler. Konuştuğumuz
olay, Türk Akreditasyon Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, KOSGEB, Türk
Standartları Enstitüsü, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Millî
Güvenlik Kurulu ile ilgili günahlarınız. Bu üç kurumun düzenlemelerini bile
yanlış yapıyorsunuz. Kalkınma Ajansları, Mesleki Yeterlilik Kurumu kadro ve
pozisyonlarıyla da ilgili.
Devlet Personel
Başkanlığının görüşünü istiyorsunuz fakat Devlet Personel Başkanlığı bu işi
koordine eden ciddi bir müessese iken bu kurumun olumlu görüşünü
istemiyorsunuz. O zaman, görüş almasanız da olur. Ne gereği var? Böyle bir
kurum olmasa da olur, böyle bir kuruma da gerek yok. Neden Devlet Personel
Başkanlığının olumlu görüşünü almaktan imtina ediyorsunuz? Netice olarak orası
da bir bakanlığa bağlı ve o bakanlık da bu koordinasyonu sağladığı zaman,
ilgili bakanın da bu işi ne yapması lazım? Götürmesi lazım. O kurumu, bu konuda
uzman, bu konuda gerçekten iyi iş yapan ve hukuken de bu işle görevli bir kurumu
dikkate almayacaksanız buraya niye yazıyorsunuz, bunun ne anlamı var, niye bunu
yapıyoruz o zaman? Dolayısıyla, yapılan işte çok büyük sıkıntı var. “Yandaş
memur, vücut dilinden anlayan memur…” Hâl böyle olunca sıkıntınız bitmiyor,
bitmez de. Yani “Toplumun yüzde 50’si bizi destekliyor.” diyorsunuz, alacağınız
memuru elinizle seçmezseniz o zaman, yüzde 50’si de başka yerden çıkacak. O
zaman, yandaş memur olmayacak, yandaş memur olmayınca sizin vücut dilinizden
anlayan memur olmayacak. Ne olacak? Sıkıntı olacak.
Ayrıca, burada
personelle ilgili bir sürü hüküm düzenliyorsunuz. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının geçen 5 bin tane kadro işi vardı, hiç böyle gelmiyor. Geçen
tüketicilerle ilgili yeni bir tasarı geldi, tasarıda da yine 500 kişi
isteniyor. Hele o bakanlık, histeri hâline gelmiş, böyle yanıp tutuşuyor bir
yerden bir kadro çarpsam da şu işi halletsem diye. Bu işin bir nizamı yok,
intizamı yok, insicamı yok, haddi yok, hududu yok, hakkı nedir bilinmez, hukuka
karşı, kanun hükmündeki kararnameler… Zaten yetki kanunuyla bu hakları
gasbedilmiş bir vaziyette. Kamuda bir birlik, bütünlük yok, insicam yok. O
zaman, bu işin gideceği yer, nihai olarak düzgün bir yer değil. Her gelen
tasarının altına veya her gelen, sizin “torba” diye tabir ettiğiniz tasarının içine
mutlaka dercedeceğiniz, koyacağınız bir şeyler olacak.
Bunu ne için
söylüyorum? Kamuda bir bütünlük göremediğiniz zaman, kamudaki yapıda bir denge
göremediğiniz zaman, gerçekten, ileriye yönelik olarak -sizin idarenizde bile
olsa- birtakım sıkıntıların korkunç bir şekilde, hızlı bir şekilde ortaya
çıkması kaçınılmaz. Dolayısıyla, bu önergede de, yapılan düzenlemelerin kamu
yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların sorunlarına çözüm getirilmesine
yönelik bir şey olmadığını, bir kere öncelikle ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, personele
ilişkin… Fakire bir şey yok burada, fukaraya bir şey yok, garibe bir şey yok,
gurebaya bir şey yok. Nerede yüksek memur, onunla ilgili hükümler burada
dolaşıyor.
Bunun dışında,
işte, gelen tasarılarda da ne geliyor faizle ilgili? Kâr payını faize bağlayan,
Müslümanları aldatıcı hükümler tasarılarla gelmeye başladı.
Bunları ifade
etmeye çalıştım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı efendim…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(a) bendinin (3) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (a) bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal Emin Haluk
Ayhan
Antalya Denizli
"3) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 11- Ek 12 nci maddenin birinci fıkrasıyla 14/1/2012 tarihi itibarıyla
yürürlükten kaldırılan hükümler ile 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ve 4458
sayılı Kanunun 221 inci maddesinin 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
değiştirilmeden önceki hükümleri uyarınca yapılan ödemelerden yararlananlara
(Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Laboratuvarları
ve Türkiye Kamu Hastaneleri taşra teşkilatı personeli ile 4458 sayılı Kanunun
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişik 221 inci maddesi ve 5502 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında bulunanlar hariç),
anılan tarih itibarıyla söz konusu hükümler uyarınca hesaplanacak aylık net
ödeme (ikramiyelerin bir aya isabet eden tutarı dâhil) tutarının (bu tutar
sabit bir değer olarak esas alınır); ek 9 uncu madde uyarınca bulundukları
kadro ve görev unvanları için ödenen aylık ek ödeme net tutarından fazla olması
hâlinde aradaki fark, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve bu
fark giderilinceye kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Bulundukları kadro veya
pozisyon unvanlarında isteğe bağlı olarak değişiklik olanlar ile kendi
istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.
Başka kanun ve
kanun hükmünde kararnamelerde mülga ek 3 üncü maddeye yapılmış olan atıflar ek
9 uncu maddeye yapılmış sayılır."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/a-3
Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Levent Gök Mustafa Moroğlu
Eskişehir Ankara İzmir
Sinan Aydın Aygün Özgür Özel Kadir Gökmen Öğüt
Ankara Manisa İstanbul
Aytun
Çıray
İzmir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Aytun Çıray, İzmir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ücret rejimini düzenleyen 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yeni bir düzenlemeye gidilmek isteniyor. Bu
maddeyle, ücretlilerin durumunu daha önce bozdunuz, şimdi tekrar düzeltmeye
çalışıyorsunuz.
Arkadaşlar, işte,
bu tür kanun çıkarmanın mahzuru bu. Her şeyi bir araya toplarsanız ve yeterli
bir tartışma ortamını sağlamazsanız, Meclisi devre dışı bırakmaya çalışırsanız
sürekli kanun çıkarırsınız; bu Meclisi kanun fabrikası hâline getirirsiniz, bir
gün yapar bir gün düzeltmeye çalışırsınız. Bu ülkenin zamanını da, parasını da
boşuna harcamış olursunuz.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, sadece bunda değil, önce, çıkardığınız kanunlarla hukuk düzenini
bozuyorsunuz, sonra da bozduğunuz hukuk düzenini tekrar düzeltmeye
çalışıyorsunuz. Benzer işi, kürtaj tartışmalarıyla ortaya çıkan sezaryen
kanununda yaptınız. Her kanunun içine
-bir de böyle bir alışkanlık var- fark ettirmeden bazı maddeler koyuyorsunuz.
Eminim, AKP Grubu da bu maddelerin birçoğunun aslında ne anlama geldiğinin
farkında olmadan oyluyor.
Bakınız, kürtaj
tartışmalarıyla ortaya çıkardığınız, getirdiğiniz sezaryen yasasına bir madde
koydunuz ve yasadan çıka çıka kürtaj ile Sağlık Bakanlığı bürokratlarına zam
çıktı. Bu madde, tam 3 boyutlu bir skandal oluşturmuştu o dönemde. Bunlardan
bir tanesi, Anayasa’ya aykırıydı. İkincisi, devletin mali rejimini bozdunuz,
üst düzey bürokratların sözleşmeli olabileceği kriterini getirdiniz. Bu,
devlette ilk defa olan bir şey ve aynı zamanda, devlet hiyerarşisini bozan bir
sistem. O kanun maddesinin aynı zamanda üçüncü ve en önemli boyutu, ahlaki
açıdan skandal olmasıydı. Sağlık Bakanlığı bürokratlarına bu maddeyle 6 bin
lira zam yapılmış oldu, devletin diğer bürokratlarına değil, sadece Sağlık
Bakanlığı bürokratlarına. Bundan AKP Grubu içerisinde kaç milletvekilimizin
haberi var, bunu bilmiyorum ama bu tür bir hukuksuzluk hiç gitmeyecekmiş gibi
düşünen siyasi anlayışın sonucudur. Bir gün siyasi iktidar sona erdiğinde, bu
hesapların nasıl verilebileceğini doğrusu merakla bekliyorum. Yani, bir nevi,
bürokratlara ballı bir zam ve bu bürokratlar hastaneleri paylaştılar. Bir
yandan, Sağlık Bakanlığı tüm valiliklere genelge gönderiyor “Doktorlar
çalıştığı yerlerin sınırları içinde ikamet etmelidir:” deniliyor; diğer yandan,
çıkarılan bu kanunla bu genelgeye paradoks bir durum ortaya konuluyor ve Sağlık
Bakanlığının bürokratları, bir saadet zinciri anlayışı içerisinde, hastanelerde
çalışan sözleşmeli personel olarak gösteriliyor. Eğer hakikaten, bu, farkında
olmadan bir bürokratik operasyonsa ben de şimdi sizi iyi niyetle uyarmış
oluyorum. Bu sorunu derhâl çözmek gerekir.
Değerli
arkadaşlar, sağlık harcamalarındaki bu hesapsız gidişlerin sonunda ne yaptınız?
Sonunda, gittiniz milletin cebine elinizi attınız. Bakınız, yaklaşık 7-8
aşamada katkı payı alınıyor. Ben bir soru önergesi verdim; bana gelen cevapta,
sadece, yurttaşlarımızın hastaneye adım attıkları anda alınan katkı paylarının
bir yıllık miktarı 2 milyar 132 milyon lira. Vatandaştan alınan toplam katkı
payını hesapladığınız zaman, bir yıl içerisinde cepten sağlık harcamalarını 11
milyar liraya çıkarmış oluyorsunuz. Peki, sağlık politikalarını devraldığınız
2002 yılında bu ne kadardı? 2,5 milyar liraydı. Bir yandan “Muayenehaneleri
kapattık.” diye övüneceksiniz, diğer yandan devleti büyük bir muayenehane
hâline getireceksiniz. Bunların hiçbirini ahlaki bulmuyorum.
Bakınız, OECD’nin
2013 temel sağlık verileri açıklandı. Bu temel verilere göre, ne yazık ki,
Türkiye bütün sağlık göstergelerinde sonuncu sırada ya da sondan ikinci sırada.
Biz sağlık politikalarındaki başarılı olan kısımları övmeye devam edeceğiz
ancak bu söylediğimiz şeyler, aynı zamanda Türk milletinin sağlığı için de ve
sağlığın partilerüstü bir siyasetle götürülmesi konusunda da önemli
uyarılardır. Biz devlette bunları yaşayıp gelerek, deneyerek öğrendik. Burada
size söylüyoruz, bizim sizden ricamız, hiçbir komplekse kapılmadan bu
eleştirileri ciddiye alarak çaresini bulmanızdır.
Hepinize sevgi ve
saygılar sunuyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin (a)
bendinin (3) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"3) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 11- Ek 12 nci maddenin birinci fıkrasıyla 14/1/2012 tarihi itibarıyla
yürürlükten kaldırılan hükümler ile 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ve 4458
sayılı Kanunun 221 inci maddesinin 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
değiştirilmeden önceki hükümleri uyarınca yapılan ödemelerden yararlananlara
(Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Laboratuvarları
ve Türkiye Kamu Hastaneleri taşra teşkilatı personeli ile 4458 sayılı Kanunun
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişik 221 inci maddesi ve 5502 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında bulunanlar hariç), anılan
tarih itibarıyla söz konusu hükümler uyarınca hesaplanacak aylık net ödeme
(ikramiyelerin bir aya isabet eden tutarı dâhil) tutarının (bu tutar sabit bir
değer olarak esas alınır); ek 9 uncu madde uyarınca bulundukları kadro ve görev
unvanları için ödenen aylık ek ödeme net tutarından fazla olması hâlinde
aradaki fark, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve bu fark
giderilinceye kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Bulundukları kadro veya
pozisyon unvanlarında isteğe bağlı olarak değişiklik olanlar ile kendi
istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.
Başka kanun ve
kanun hükmünde kararnamelerde mülga ek 3 üncü maddeye yapılmış olan atıflar ek
9 uncu maddeye yapılmış sayılır."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 73’üncü maddesinin
(a) bendinin (3) numaralı alt bendi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Yüce heyeti bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz husus, maddenin bu alt bendinin değiştirilmesine ilişkin,
önergelerimizle ifadeleri değiştiriyoruz. Eminim burada bulunan sayın milletvekillerinin
yüzde 80’i veya daha fazlası, daha önceki konuşmalarımda ifade ettiğim gibi, bu
konularda ne olduğunun farkındadır.
Bu teklifte
personele yönelik yapılan düzenlemeler, istisnalar dışında, tamamen AKP’nin
beceriksiz iktidarının yaptığı, kadrolarının hazırladığı, sonra da bunların
ortaya çıkan yanlışlarının düzenlenmesine yönelik. Biraz önceki konuşmamda da
açık ve net bir şekilde söyledim; kimisi yanlışlardan kaynaklanıyor, kimisi
eksiklerden kaynaklanıyor, kimisi hukuken yaptığınız yanlışları düzeltmeye
yönelik mecburiyetten kaynaklanan işler.
Diyelim ki vücut
diliniz farklı olan bir Cumhurbaşkanının personele yönelik düzenlemeleri size
engel oldu geçmişte. Yeni düzenleme de yaptınız, şimdi o Cumhurbaşkanı da yok;
vücut diliniz de benzer, tamamen aynı olmasa da vücut dilinin epey örtüştüğü
bir Cumhurbaşkanı… Dönmüyor ondan kararnameler de, kanunlar da ancak aynı vücut
dilini konuştuğunuz yüksek yargıdan dönüyor. Orada dil mi farklılaştı, onu
merak ediyorum. Gerçi düzenlemeyi onun dediği gibi de yapmıyorsunuz, tekrar
gönderirken farklılaştırıyorsunuz. Burada da bir arıza var, bir sakatlık var.
Diğer taraftan,
sayın bakanları sıkıntıya sokuyorsunuz.
Sayın Bakanın işi var, kentsel dönüşüm vesaire ciddi işlerle uğraşıyor, Sağlık
Bakanlığının personel işiyle Sayın Bakanı burada meşgul ediyorsunuz. Bu da
sizin kanun yapım tekniği, düşünceniz, şekli, her şeyi normal gidişatın dışında
hukuki veçhenin içine sokmaya çalışıp düzeltmeye çalışıyorsunuz ama bu, düzgün
bir iş değil.
Anayasa
Mahkemesinden geçtim, bazen de yapıyorsunuz, ne yaptığınızdan geri
dönüyorsunuz. Bu, işleri ya adama, ya işe, ya kuruma, ya işletmeye göre
yaptığınızı gösteriyor. Yaptığınız yanlışlar düzelmez mi? Düzelir ama
yaptığınız yanlışların her birinin düzeltilmesi ve geçmişteki uygulamadan
sapmaların yarattığı problem ve bu problemin tekrar düzeltilmesi esnasındaki
sürede zaman kaybı, sıkıntılar ülkenin gerçekten problem yaşamasına neden
oluyor. Kanun hükmünde kararnamelerdi, şimdi kanunla düzeltmeye çalışıyorsunuz,
yenilemeye falan değil. Usulüne uygun olsun desek bunun bir usulü de yok yani
iş rayından çıkmış vaziyette.
Geçenlerde,
siyasetin finansmanının şeffaflaşmasıyla ilgili, Birleşmiş Milletlerle
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının müştereken hazırladığı bir sempozyuma
gittim. Sayın Beşir Atalay orada konuşmacıydı. Şunu söyledi: “Biz siyasetin
finansmanının şeffaflaşmasıyla ilgili çok şey yaptık. Bunlardan bir tanesi de
Devlet İhale Kanunu.” dedi. Devlet İhale Kanunu, bir kere, o, iktidara gelmeden
yapıldı da… İkincisi, Allah’tan korkun, 50 kere değiştirdiniz. Ne için
değiştirdiniz? Bunu topluma anlatmanız lazım. Yani, Başbakan Yardımcısı bile
neyi, ne zaman yaptıklarını, niçin yaptıklarını, kendilerinin yapıp
yapmadığının farkında değil. Dolayısıyla, ipin ucu kaçınca bunun toparlanması
ne oluyor? Mümkün olmuyor.
Bakın, bugün
yaptığınız, yapmaya çalıştığınız bu değişiklikler, muhtemelen, yarın bir gün
yine önünüze gelecek. Ben Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışırken, hatırlıyorum,
iktidarın getirdiği bir önergeyi Konya AKP milletvekili arkadaşlarımızdan biri
imzalamıştı. Sonra adı okunurken “Üstündeki ifade benim imzaladığım ifade
değil. Allah rızası için, bari haber verin bize değiştirdiğinizi.” dediğini
bugün, dün gibi hatırlıyorum.
Şimdi, bir işi
düzenlerken ciddi yapmak lazım. Sorumlular, görevliler neredeyse yerli yerine
oturtmak lazım. O işi de…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN
(Devamla) - …düzgün yapmak yazım.
Yüce heyete
saygılar sunuyorum. Önergemize destek talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar
yeter sayısı arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20:47
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin Onuncu
Oturumunu açıyorum.
73’üncü maddenin
(a) bendinin (3) numaralı alt bendinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Kabul edilmemiştir madde efendim, kabul edilmemiştir. Kabul edilmedi,
madde reddedildi.
BAŞKAN – Evet,
kabul edilmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir)
– Maddenin oylamasıydı Sayın Başkan, madde reddedildi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Madde kabul edilmedi Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – İradeyi yansıtmıyor Sayın Başkan.
AHMET YENİ
(Samsun) – “Madde” demediniz Sayın Başkan, “önerge” dediniz.
ALİ ŞAHİN
(Gaziantep) – “Madde” demediniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hayır,
sayın milletvekilleri, yapacak bir şey yok, oyladım ben, kabul edilmedi yani
yoruma da gerek yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) – Evet, madde reddedildi.
NURETTİN CANİKLİ
(Giresun) – “Önerge” dediniz Sayın Başkan, kayıtlara bakalım.
BAŞKAN – O zaman
tutanakları isteyeceğim.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.03
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin On
Birinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tutanakların
incelenmesinde 73’üncü maddenin (a) bendinin (3) numaralı alt bendinin
reddedildiği anlaşılmaktadır.
Tutanakları
okuyorum: “73’üncü maddenin (a) bendinin (3) numaralı alt bendinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır…
Oktay Vural
(İzmir) – Kabul edilmemiştir.
Başkan – Evet,
kabul edilmemiştir.”
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – İş bitti.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Ama bu güvensizlik olur. Sayın Bakan, size güvensizlik var.
BAŞKAN – Hayır,
güvensizlik değil efendim, yanlış anlaşılma.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani,
orada oturmamanız gerekiyor
yani çoğunluk iradesi, Hükümete
olan bir güvensizliktir bu. Yani milletvekilleri reddetti.
BAŞKAN – 73’üncü
maddenin (a) bendinin (4) numaralı alt bendi üzerinde 2 adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (a) bendinin (4) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mustafa Kalaycı Mehmet Şandır
Manisa Konya Mersin
Enver Erdem Alim Işık Reşat Doğru
Elâzığ Kütahya Tokat
Mehmet
Günal Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Antalya Osmaniye
"4) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreterliği kadrolarında görev yapmakta iken diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına atananların yeni kadrolarına atandıkları tarih itibarıyla eski
kadrolarına ilişkin olarak en son ayda almış oldukları ilave ek ödeme hariç
sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı),
her türlü zam ve tazminatlar, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev
tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlar altında yapılan her türlü
ödemeler ile diğer mali hakları toplamının net tutarı (bu tutar sabit bir değer
olarak esas alınır) yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan sözleşme
ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar, makam
tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri
adlar altında yapılan her türlü ödemeler ile diğer mali hakları toplamının net
tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, atandıkları kadrolarda
kaldıkları sürece farklılık giderilinceye kadar herhangi bir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/a-4 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Sinan Aydın Aygün Hülya Güven
Eskişehir Ankara İzmir
Levent
Gök Kadir
Gökmen Öğüt
Ankara İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Son okunan önergeyi
takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – İştirak ediyoruz efendim
önergeye.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAZIM KURT
(Eskişehir) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı torba
teklifin 73’üncü maddesi bu tekliften daha geniş bir madde ve bu torba bir
madde. Dolayısıyla, burada çok değişik konularda yorumlar yapmamız gerekiyor.
Bir kere,
73/a-4’üncü bent, Cumhurbaşkanlığında çalışan ve Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreterliğinin talebi üzerine Başbakanlık aracılığıyla başka kurumlara
gönderilen üst düzey görevlilerinin almakta oldukları ücretleri gittikleri
yerde de alsınlar diye düzenlenmiş bir hüküm. Ancak bunu değerlendirmeden önce,
işin dayanağı olan 6223 sayılı Yetki Kanunu ve o Yetki Kanunu’na dayalı olarak
değiştirilen 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve diğerlerini bir
değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
4 maddeden ibaret
bir yetki kanunuyla 30 küsur kanun hükmünde kararname düzenlenmiş ve bunlar
Meclis çalışırken düzenlenmiş. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi
faaliyetteyken milletvekillerinin yasa yapması yerine kanun hükmünde
kararnameyle bir düzenleme yapmayı tercih etmiş Hükûmetimiz. Bu kararnamelere
karşı açılan davalar da Anayasa Mahkemesinden iptal edilmiş ve bu iptal üzerine
“Eşit işe eşit ücret, herkes çalıştığı oranda hak ettiği ücreti alacak.”
mantığıyla hareket ettiğinizi iddia etmiş olmanıza rağmen ücret sistemi daha da
karışmış, daha da karmaşık bir hâle gelmiş ve şu anda o iptalden sonraki
dönemleri düzeltmeye çalışıyoruz.
Anayasa
Mahkemesinin iptal kararından sonra verilmiş olan süre içerisinde ne Hükûmet ne
iktidar partisi ne de bürokrasi bu konuda bir adım atmamış, çeşitli konularda
bizim kanun önerilerimiz de kabul edilmediği için bu kargaşa, bu bozukluk,
ücretler arasındaki dengesizlik devam etmiş. Şimdi, belki bir kısmı gerçekten
yetkili olmadan bu düzenleme devam ediyor. Onun için de son gece, son çalışma
haftasında şişirmek suretiyle torbaya dolduruyoruz. Şu andaki düzenleme
Cumhurbaşkanlığının çalışanları içerisinde bir değişiklik yapılmak ihtimaline
göre düzenlenmiş gibi algılanıyor. Yani, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği
bazı çalışanları başka yerlere gönderecek ve “Oralarda hak kaybı olmasın,
ekonomik anlamda zarar etmesin.” ya da “Açacakları idari davalarda mahkeme
davacılar lehine karar vermesin.” mantığıyla bir düzenleme getiriliyor. Bunun
da Anayasa’ya ne kadar uygun olduğu şu anda belli değil. Milletvekillerinin
gerçekten bu olumsuz çalışma koşulları içerisinde bunları incelemeye zamanının
olmadığını, inceleme imkânı bulamadığını zannediyorum. Ama, buna rağmen bu
olumsuzlukları, özellikle kadrolaşma kokusu getiren bu olumsuzlukları geri
çekmenizde yarar olduğunu düşünüyorum. Çünkü hem personel rejiminde bir
yanlışlık olduğunu tespit ediyorsunuz hem bunu zamanında düzenlemiyorsunuz ve
hem de şimdi yapılırken yeni yeni haksızlıkların doğmasına neden oluyorsunuz. Bu
nedenlerle bu önergeyi verdik. Önergemize destek verir ve değerlendirmeyi
düzgün yaparsanız belki bazı haksızlıklar ortadan kalkabilir, kalkacaktır, buna
inanıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Biraz önce kabul
edilen önergeyle madde metinden çıkarıldığından diğer önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (a) bendi (5) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (a) bendinin (5) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet
Günal
Antalya
"5) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 15 inci maddesinin (b) fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) Ek 12
nci maddenin ikinci fıkrasıyla 31/12/2011 tarihinden geçerli olmak üzere
yürürlükten kaldırılan 5952 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile
6114 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci ve üçüncü
cümlelerinde yer alan hükümlerin, ek 12 nci maddenin ikinci fıkrasının
yürürlüğe girdiği tarihte anılan hükümler uyarınca yapılan ödemelerden
yararlanan personel bakımından uygulanmasına 31/12/2014 tarihine kadar devam
edilir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/a-5 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Levent Gök Mustafa Moroğlu
Eskişehir Ankara İzmir
Hülya
Güven Kadir
Gökmen Öğüt
İzmir
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili.
KAZIM KURT
(Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri,
478 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 73/a-5’inci bendiyle ilgili söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine, bu bölümde,
gerçekten bir yetki kanununa dayalı olarak yapılmış ve onun üretimi sonucu
meydana gelen kararnamelerde iptaller nedeniyle yeni bir düzenleme yapıyoruz.
Aslında, bu düzenlemeleri yani kanun hükmünde kararnameleri yaparken
Hükûmetiniz şunu söyledi: “Personel rejimini düzenliyorum, eşit işe eşit ücret
uyguluyorum ve çalışanlar arasındaki dengesizliği ortadan kaldırıyorum.” Ama
maalesef, bunun böyle olmadığı çok net bir biçimde ortaya çıktı ve sonuçta, bu
eksiklikleri tamamlama ihtiyacı duyduk. Oysa, Türkiye’de şu anda, gerçekten
çalışanlar arasındaki dengesizliği bir ölçüde düzeltebilmek için başka
düzenlemeler yapmak gerekiyor.
657 sayılı
Yasa’da toptan bir değişiklik mutlaka ve zorunlu olarak bir an önce
gerçekleştirilmelidir. Aksi hâlde, derecesi ve kademesi düşük olan
memurlarımızın tümü ciddi sıkıntılar yaşamaktadır, ciddi ekonomik sorunlar
yaşamaktadır ve buna bağlı olarak sosyal sorunlar yaşamaktadır. Biraz önce
arkadaşlarımız anlatmaya çalıştı; işte, intihar eden memurlar, intihar eden
güvenlik görevlileri. Bunların nedeninin başında ekonomik sıkıntılar yatmakta
ama 73’üncü maddede 50 küsur madde hâlinde düzenlenen bu düzenlemelerin
hiçbirinde düşük ücretle çalışan memurlarımıza artı hiçbir şey yok. Yani,
gerçekten dar gelirli olan, devletin resmî rakamlarına göre yoksulluk sınırının
altında ücret alan memurlarımızı iyileştiren hiçbir düzenleme yapılmamış. Bunun
nedeni nedir, bunun sebebi nedir, gerçekten bu merak konusu ve tabii ki bir
politik tercih konusu.
Üst düzey
memurların birçoğu yeterince nemalanıp yeterince ekonomik anlamda sıkıntıyı
ortadan kaldırıyor ama pek çok noktada eksik kalmış bu maddede düzenlenmesi
gerekenler ne yazık ki yine düzenlenmiyor. Örneğin, belediyelerimizde çalışan
belediye başkan yardımcılarının ekonomik durumu sıkıntılı, onlarla ilgili
herhangi bir ek ödeme, tazminat söz konusu değil ama ne yazık ki bu
düzenlemenin içerisinde o yok. Üniversitelerde çalışan daire başkanlarının
birçoğunun bu konuda haksızlığa uğradığı çok net bir biçimde ortada iken çözüm
önerilmiyor. Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan arkadaşlarımızın pek
çoğu eşit işe eşit ücret alamamakta, üniversite mezunları kadro sorunu
yaşamakta, sözleşmeli olanların iş güvencesi sıkıntılı bir biçimde devam etmekte.
Yine, Türkiye’de
en önemli unsur diye öne çıkardığımız, güvenlik güçlerimizin kadro ve özlük
haklarıyla ilgili bir çalışma söz konusu olmamakta, onların şu anda almış
oldukları ücretlerin yüzde 50’si emeklilik maaşlarına yansımamakta ve onlar
emekli olduktan sonra çok ciddi
sıkıntılar çekmektedir ama ne hikmetse on yıldır, on bir yıldır AKP
hükûmetleri bu konuda olumlu adım atmamakta direnmektedir. Bu yanlışı da
düzeltmek, bu yanlışı da düzene sokmak bu Parlamentonun görevi. Onu da neden
yapmayız, niçin ısrarla üstünde durmayız? Bu konuyu tekrar tekrar kamuoyunun ve
sizin bilgilerinize sunmak istiyorum.
Burada, bu
maddede, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığında ve Ölçme, Seçme ve
Yerleştirme Merkezinde çalışanların ekonomik durumlarını düzeltmeye çalışıyoruz.
Oysa, bu konuda daha önce bir şirket kurmaya karar verdik ve o şirkette özel
bir çalışma sistemi yürüyor. Şimdi, bu maddeye niye gerek var, neden tekrar bu
madde konuldu? Bunu da anlamakta zorlanıyorum ve önergemize destek bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN –
Arayacağım.
Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (a) bendinin (5) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
"5) 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 15 inci maddesinin (b) fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) Ek 12 nci
maddenin ikinci fıkrasıyla 31/12/2011 tarihinden geçerli olmak üzere
yürürlükten kaldırılan 5952 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile
6114 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci ve üçüncü
cümlelerinde yer alan hükümlerin, ek 12 nci maddenin ikinci fıkrasının
yürürlüğe girdiği tarihte anılan hükümler uyarınca yapılan ödemelerden
yararlanan personel bakımından uygulanmasına 31/12/2014 tarihine kadar devam
edilir."
BAŞKAN –
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, ifade
düzeltmesi yapılmaktadır.
Komisyonda
Teklifle ilgili sağlıklı ve verimli bir görüşme yapılamamıştır. Komisyon
görüşmeleri boyunca hangi düzenlemelerin ne amaçla ve hangi gerekçeyle
yapıldığı konusunda bilinmez bir tavır sergilemiştir. 71 adet kanun ve kanun
hükmünde kararnamede 142 maddelik değişiklikler yapılmasına rağmen;
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara çözüm getirecek konuları bir-iki husus
dışında bulmak mümkün değildir. Kanun Teklifi kamu personelinin hukuki ve mali
statüsüne ilişkin çok sınırlı değişiklikler getirmektedir. Dolayısıyla bu
düzenlemede beklentiler karşılığını bulmamış, umutlar hayal kırıklığına
dönüşmüştür.
Kamuda sağlıklı
ve tutarlı bir personel politikası uygulanmamaktadır. Personel Rejimi
nesnellikten uzaklaştırılmış, istihdam rejimi bozulmuştur.657 sayılı Kanun,
geçici işlerin ifası için istisnai hallere münhasır olmak üzere sözleşmeli ve
geçici personel istihdamını mümkün kılmıştır. AKP döneminde bu istisnai
uygulamalar asıl istihdam şeklinin önüne geçmiştir. Ayrıca, AKP döneminde
sözleşmeli ve vekil olarak işe alınanlar, daha önce çıkarılan kanunlar ile
memur kadrolarına alınmış, ancak tekrar sözleşmeli ve vekil atama yapılmasına
devam edilmiş, şimdi de bunlardan bazıları tekrar memur kadrolarına
alınmaktadır.
Bu yanlış
uygulamalar ile birlikte, birçok mağduriyet ortaya çıkmıştır. En büyük
mağduriyet ise bu istisnai yollarla iş bulamayan işsiz gençlerimizdir. Bunlar
girdiği merkezi sınavı kazanıp ataması yapılamayan, bir türlü sıra gelemeyen ve
sıra gelmeden de kadroları istisnai yollarla doldurulan milyonlarca işsiz
vatandaşlarımızdır. Hükümetin bu yanlışı, bu haksızlığı derhal durdurması
gerekir.
Bu Kanun Teklifi
ile kamu kurumlarında çalışan 4/B'liler, 4924 sayılı Kanuna tabi sözleşmeliler,
diğer özel kanunlara tabi sözleşmeliler ve mahalli idarelerde çalışan
sözleşmeliler ile vekil Kur'an kursu öğreticilerinden şartları uyanlar memur
kadrolarına atanmaktadır. Ancak, memur kadrosu verilenler arasında; mağduriyeti
en derinden yaşayan 4/C'liler yoktur. Rehber ve usta öğreticileri bu düzenleme
kapsamına alınmamıştır. Aile sağlığı çalışanları yoktur. Vekil ebe-hemşireler
yoktur. Ücretli öğretmenler yoktur.
AKP Hükümeti
tarafından yapılan ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları saymakla bitmez. Bu
Teklifte öğretmenler ve atanamayan öğretmenler yoktur. Bu düzenlemede
polislerimiz yoktur. Kamu işçilerinin naklen atanabilmeleri konusu yoktur.
Taşeron işçileriyle ilgili hiçbir düzenleme yoktur. Geçici ve mevsimlik işçiler
yine göz ardı edilmektedir. Bu Teklifte emeklilikte yaşa takılanlar yoktur.
Muhtarlarımız yoktur. Bu Kanun Teklifinde şehit aileleri ve gaziler ile
engelliler ve yaşlılarla ilgili bir düzenleme yoktur.
Peki bu Kanun
Teklifinde neler vardır. Mera, yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılması var.
Köy meralarının köylünün elinden alınarak hazineye devredilmesi, imar
yetkisinin belediyelerden alınması ve satış yetkisi var. Gerçeğe aykırı,
usulsüz veya sahte belgeler nedeniyle verilmeyen desteklemelerin ödenmesi var.
Kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili vatandaşın hak arama hürriyetini
engellenmesi ve yargıya müdahale var ÖSYM sınavlarına ait soru ve cevaplarla
ilgili bilgi edinme hakkının engellenmesi var. Sermayesindeki kamu payı
doğrudan veya dolaylı olarak % 50'den az olan şirketler Sayıştay denetimi
dışına çıkarılması vardır. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun uygulamasının
geciktirilmesi, sertifikasını almış kişilerin mağdur edilmesi var. Sürücü
belgeleri için 24 milyon vatandaşımızdan 15 lira belge parası alınması var.
Dolayısıyla
yapılan düzenlemeler; kamu yönetiminin iyileştirilmesi ve çalışanların
sorunlarına çözüm getirilmesi yerine; kamu arazileri nasıl talan edilebilir,
kadrolaşma nasıl sağlanabilir, usulsüzlük ve yolsuzluklar nasıl affedilebilir,
denetimden ve yargıdan nasıl kaçınılabilir mahiyetini taşımaktadır.
Teklifin tümüyle
gözden geçirilmesi ve bu maddede düzeltme ihtiyacı bulunmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(b) bendinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Günal
Konya Manisa Antalya
Alim Işık Mehmet Şandır Ali Öz
Kütahya Mersin Mersin
Enver
Erdem Hasan Hüseyin
Türkoğlu
Elâzığ Osmaniye
"b) 3/6/2011
tarihli ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 31 inci maddesi başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Uzman ve Denetçi
istihdamı
MADDE 31- (1)
Bakanlık merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde Aile ve Sosyal Politika
Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Denetçi ve Denetçi Yardımcıları istihdam
edilir.
(2) Denetçi Yardımcılığına atanabilmek için 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlara ek
olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört
yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi
ve idari bilimler fakülteleri ile hizmet birimlerinin görev alanına giren ve
yönetmelikle belirlenecek yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt içindeki veya yurt dışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek
konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul
edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları
veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilâve süre verilir.
Yeterlik sınavında başarılı olanların Aile ve Sosyal Politikalar Denetçisi
kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgarî
(C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve
uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren
en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı
verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle
düzenlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin b Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 31. Maddesinin b Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"b) Kamera
ile kayıt altına alınarak yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak."
Pervin Buldan Sırrı Sakık Hasip Kaplan
Iğdır Muş Şırnak
Adil Zozani İbrahim Binici Nazmi Gür
Hakkâri Şanlıurfa Van
Abdullah
Levent Tüzel
İstanbul
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/b Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Levent Gök Özgür Özel
Eskişehir Ankara Manisa
Mustafa Moroğlu Sedef Küçük Hülya Güven
İzmir İstanbul İzmir
Kadir
Gökmen Öğüt
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle şunu
ifade etmek isterim: Biraz önce verilen bir saatlik arada Sayın Başbakanın
metro açılışında yaptığı konuşmayı hep birlikte izledik. Şimdi, Sayın Başbakan
orada Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî
uçağına binip, gidip, kendisine tahsis edilen, vergilerle alınan -elbette
kullanacak- araçla oraya ulaşıyor. Metro açılışı halka yönelik bir iş ve halk
oraya davetli. Elinde mikrofon ve Sayın Başbakan baştan aşağıya, uzunca bir
süre, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere muhalefet partilerine ağzına
geleni söylüyor. Şimdi, biz burada üslup tartışması yapıyoruz, “Birbirimizi
daha iyi anlamalıyız.” diyoruz falan ama üslup olarak bakarsanız, bir kere,
iler tutar tarafı yok da ben işin orasını tartışmıyorum. Bir metro açılışına
bütün vatandaşlar davetli ise Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı orada çıkıp bir
siyasi partiye acımasızca eleştirilerde bulunuyorsa, orada bulunan halkın
içinde o siyasi partiye oy veya gönül vermiş hiç kimsenin olmadığını mı
düşünüyor? Eğer öyle düşünüyorsa Başbakan o meydan üzerinden kendi meşruiyetini
tartışmaya açıyor demektir.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Böyle bir mantık olabilir mi?
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Yoksa, ben eminim ki Türkiye Cumhuriyeti baraj da açsa, metro da
açsa, üniversite de açsa, ilkokul da açsa, cami de açsa, Kur’an kursu da açsa
oraya giden vatandaşın içinde her türlü görüşten insan vardır. Ha, Başbakanın
siyasi partisinin daha ağırlıklı olarak o meydanda olduğu kabul edilebilir ama
düşünün ki orada siz bir devlet adamısınız veya orada siz en azından ev
sahibisiniz, böyle diğer partilere yönelik olarak, bu kadar acımasız, geçmişten
alıp bugüne gelene kadar çok değişik sözler söylemek…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Cevap veriyor.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Cevap verecekse mecra orası değil ki. İsterse gelir bu kürsüyü
kullanır. Zaten her gün her yerde bu açıklamaları yapıyor ama illa bu kadar
siyasi konuşacaksa, o zaman…
HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) – Sana mı soracak?
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Bana sormayacak, vicdanına soracak, Başbakan kendi vicdanına
soracak. “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyım.” diyecek. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – “Ben gittiğim toplantılara Türkiye Cumhuriyeti’nin parasıyla,
vatandaşların vergisiyle alınmış uçaklarla gidiyorum, arabalarla gidiyorum,
imkânları kullanıyorum. Burada biraz daha kucaklayıcı olmam lazım.” diyecek.
Ha, AKP’nin seçim otobüsünün üstüne çıkınca, anasının ak sütü gibi helaldir,
istediği gibi söyleyebilir.
MEHMET ÖNTÜRK
(Hatay) – Sana mı soracak?
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Bana sormayacak, vicdanına soracak.
MEHMET ÖNTÜRK
(Hatay) – Sen konuşmanı yap.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Ben konuşmamı yapıyorum.
Burası Türkiye
Cumhuriyeti’nin Meclisinin kürsüsü ve -Başbakan nasıl oradan söylüyorsa- burada
benim yaptığım, Başbakanın bugün orada yaptığına göre çok daha demokratik bir
tavır. Ben hiç düşünmüyorum zaten, bunu burada bir demokratik tartışma olarak
görüyorum. Sizin bu üslubunuzdan da gerçekten rahatsızlık duyuyorum, doğru bir
yaklaşım içinde değilsiniz.
Ben şunu
söylüyorum, çok açık ve net bir şekilde şunu ifade ediyorum ki: Devlet adamı
kapsayıcı olmalıdır. Orada metro açıyorsa, yarın nasıl o metroyu bütün Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları kullanacaksa, bugün o açılışa da senin yaptığın halka
yönelik davet, samimi bir davetse artık orada bu kadar incitici olma diyorum.
Bunu da kızarak, hakaret ederek, işte, telin ederek, şunu yaparak, bunu yaparak
söylemiyorum, doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Yarın Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanı değiştiğinde ben müstakbel Başbakandan –ümit ediyorum ki Kemal
Kılıçdaroğlu olacak- böyle bir yaklaşım beklediğimi ifade ediyorum. İnanın,
Kemal Kılıçdaroğlu Başbakan olduğunda, ben bunu ifade ettiğimde… (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - …iktidar partisinde yaşanan bu mutluluk, bu gülme, bu sevinç
nidaları toplumun geneline yansıyacak.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Sen bizi güldürdün Allah da seni güldürsün.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) - Emeklinin böyle yüzü gülecek, işçinin böyle yüzü gülecek, çiftçinin
böyle yüzü gülecek, toplumun ezilen kesimlerinin böyle yüzü gülecek ve sizin
buradaki bu kahkahalarınızı, alkışa varan sevinç gösterilerinizi meydanlarda
göreceğiz.
Biz, Türkiye
Cumhuriyeti’nde, bir devlet adamının açılışlarda yaptığı konuşmalarda, diğer
partilere karşı yaklaşımlarında bu kadar incitici olmasını doğru bulmuyoruz.
Hukukumuz zedelenmiştir, o meydandaki Cumhuriyet Halk Partililerin Sayın
Başbakandan vicdanen ve bir hak olarak alacakları vardır.
Sayın Başbakan
tabii balkonlara çıkıyor, helalleşip helalleşip gidiyor ama balkonda konuşmak
değil inince eskisine rücu etmemek önemlidir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi…
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı.
BAŞKAN -
…oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin b Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 31. Maddesinin b Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"b) Kamera
ile kayıt altına alınarak yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak."
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamunun personel
alımına ilişkin olarak yapılacak sınavların liyakat esaslarına uygun biçimde
gerçekleştirilmeleri ve sonuçları bakımından ortaya çıkacak usulsüzlük ile
sınavın iptali sonucunu doğurabilecek her türlü şaibede usulsüzlük bakımından
herhangi bir kastı veya ihmali olmayan görevli ya da katılımcının hak kaybına
uğrayıp mağduriyetini önlemek için sınav esnasında meydana geldiği iddia edilen
usulsüzlüklerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması ve adayların sınav
sonuçlarına ilişkin güveninin korunup güçlendirilmesi amacıyla sınavların
kamera ile kaydedilmesi gerekir. Bu nedenlerle madde metninin değiştirilmesi
teklif edilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin
(b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"b) 3/6/2011
tarihli ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 31 inci maddesi başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Uzman ve Denetçi
istihdamı
MADDE 31- (1)
Bakanlık merkez teşkilatının ilgili hizmet birimlerinde Aile ve Sosyal Politika
Uzmanları ve Uzman Yardımcıları ile Denetçi ve Denetçi Yardımcıları istihdam
edilir.
(2) Denetçi
Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk,
siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri ile
hizmet birimlerinin görev alanına giren ve yönetmelikle belirlenecek
yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
tarafından kabul edilen yurt içindeki veya yurt dışındaki yükseköğretim
kurumlarından mezun olmak.
b) Yapılacak
yarışma sınavında başarılı olmak.
(3) Denetçi Yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl fiilen çalışmak ve istihdam edildikleri birim tarafından belirlenecek
konularda hazırlayacakları tezin, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul
edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi
içinde tezlerini sunmayan veya tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları
veya yeni bir tez hazırlamaları için altı ayı aşmamak üzere ilâve süre verilir.
Yeterlik sınavında başarılı olanların Aile ve Sosyal Politikalar Denetçisi
kadrolarına atanabilmeleri, Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından asgarî
(C) düzeyinde veya dil yeterliği bakımından buna denkliği kabul edilen ve
uluslararası geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren
en geç iki yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı
olamayanlara veya sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti
olmaksızın sınav hakkını kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı
verilir. Verilen ilave süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa
hazırladıkları tezleri de kabul edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı
gösteremeyen veya sınav hakkını kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil
yeterliliği şartını yerine getirmeyenler Denetçi Yardımcısı unvanını kaybeder
ve Bakanlıkta durumlarına uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
(4) Denetçi
Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavları ile ilgili hususlar yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Katılamıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Sayın Ali Öz efendim.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Ali Öz, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı kanunun 73/(b) fıkrasında vermiş
olduğumuz önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, elbette ki toplum için son derece önem arz eden bir
bakanlık. Türkiye’de, genel manada değerlendirdiğimiz zaman, toplum
kesimlerinin çok geniş bir yelpazesini içerisine alan hizmetleri sunmakla
ilgili bir bakanlıktan bahsediyoruz.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığında “müfettiş” tanımı, görev olarak aynı görevi ifa
etmesine rağmen “denetçi” olarak ismi değiştiriliyor. Tabii ki burada öncelikle
şunu vurgulamak lazım: Kanun hükmünde kararnameyle alelacele, yangından mal
kaçırır gibi bazı düzenlemeleri yapmış olmanın, daha sonra Anayasa Mahkemesi
tarafından esasen bir hata olmamasına rağmen usul nedeniyle kanunların bu
şekilde yapılacağını bildirerek Parlamentoya yeniden iade etmesi, sizlerin yani
iktidar partisinin bizim bu konuda daha önce vermiş olduğumuz itirazlara hiçbir
karşılık ve cevap vermeden “Bizim bildiğimiz doğrudur.” anlayışınızın bir
tecellisidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının aslında hem kurum içinde
adil ve liyakatli bir kadroyla hem de nitelikli, yetişmiş müfettişlerle hem de
kurum dışı farklı birimler tarafından denetlenmesi zaruridir. Eğer bu
yapılmazsa, suistimale açık bir durum hâline gelmesi de kaçınılmaz olacaktır.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı son derece hassas bir bakanlıktır. Buradan hassas davranılmadığı
anlamını ifade etmek istemiyorum ancak sosyal yardımlar, sosyal devlet
anlayışının olmazsa olmazıdır ancak bu sosyal yardımları siyaseten kullanmak,
herkese, hesabını veremeyeceğimiz büyük sorunlar yükler düşüncesindeyim.
Değerli
milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, başta engelli
vatandaşlarımız, şehit ve gazi aileleri, yaşlılar, huzurevleri, çocuk sağlığı
ve hizmetleri, mağdur olmuş kadınlar gibi toplumun çok geniş bir yelpazesini
ilgilendiren alanda hizmet üretmek durumundadır. Burada adalet ve hakkaniyet
keyfî uygulamalara terk edilirse bu vebali ödemek mümkün olmaz. Yapılacak
projelerin hiçbirisi siyasi rant eksenli ve ayrımcı olmamalıdır. Kim düşmüşse
onu kaldırmak devletin görevi olmalıdır.
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının her alanda faaliyetlerinin denetimi, diğer kurumların
denetimine göre daha hassas olmalıdır. Burada 76 milyon insanın hakkı bir ve
eşit tutulmalıdır. Yapılan sosyal yardımlar bir başkasına yeni bir gelir kapısı
olarak değerlendirilmemelidir. Uygulamada bu konularla ilgili şikâyetler
peşinen reddedilmemeli ve doğruluk payı araştırılmalıdır. Burada sunulan
hizmetler sosyal devlet ilkelerine uygun olmalıdır.
Tabii ki Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının, son zamanlarda, özellikle engelli bireyler
üzerinde engelli bakım yardımıyla alakalı yeni birtakım düzenlemeler yapmaya
muhtaç olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Bu durumda
özellikle engelli vatandaş aileleri tarafından onlara destek olmak doğrudur ama
bunun da hakkaniyetle, hak edenlere adil bir şekilde ulaştığının mutlak suretle
temin edilmesi, bunların denetlenmesi, denetlemede ihmali olanların da mutlaka
cezalandırılması gerektiğine inanıyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Karar yeter
sayısı için kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
Bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.02
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin On
İkinci Oturumunu açıyorum.
73’üncü maddenin
(b) bendi üzerinde Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, 73’üncü
maddenin (c) bendi 1 numaralı alt bendi üzerinde üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (c) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
Mersin Manisa Konya
Alim Işık Enver Erdem Mehmet Günal
Kütahya Elâzığ Antalya
Hasan Hüseyin Türkoğlu Münir Kutluata
Osmaniye Sakarya
“1) 3/6/2011
tarihli ve 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin c Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13. Maddesinin üçüncü Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır."
Pervin Buldan Adil
Zozani İbrahim
Binici
Iğdır Hakkâri
Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah
Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/c-1 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Özgür Özel Mustafa Moroğlu
Eskişehir Manisa İzmir
Levent Gök Sinan Aydın Aygün Kadir Gökmen Öğüt
Ankara Ankara İstanbul
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen, Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde
bulunduğumuz hafta, 30 Haziran Emekliler Haftası’ydı. Emeklilerin yaşam
koşullarıyla ilgili üzerinde konuşmamız gereken çok şey var ama Türkiye’de
biliyorsunuz beklenen her türlü iyileştirme bir millî gelir hesabı üzerinden
yürüyor. Geçtiğimiz günlerde de Sayın Mehmet Şimşek ile Harvard Üniversitesi
profesörü Dani Rodrik arasında millî gelir hesaplanmasıyla ilgili ciddi bir
tartışma yaşandı Twitter üzerinde. Ben Bakana da danıştığımda, eninde sonunda
Sayın Bakan da hesaplama yönteminin, 3 kat artan millî gelirin
siyasileştirilebilmiş ve rakamların o yönüyle okunabileceği bir söylem olduğunu
ama esas millî gelir artışı fiziksel sonuçların parasal ifadesi olduğu için,
üretilen malların ve hizmetlerin toplamının karşılığındaki bir parasal ifade
olacağı için, gerçek artışın yüzde 43 olduğunu ifade ettiler.
Tabii bu millî
gelir-emekli ilişkisi çok yeni değil. Sayın Bakana “Emeklilere millî gelir
artışından pay verecek misiniz?” diye sorulan bir soruya çok talihsiz bir yanıt
gelmişti, yıllardır da hep hatırımızda. O da dedi ki: “Millî gelir artışından
niye pay verelim. Emekliler millî geliri artıran değil, aksine azaltan
unsurlardır.” Tabii, bunu böyle bir kâğıt üzerine yayıp da, millî gelir
hesaplanırken “Emekliye ödenen maaş ne yapıyor, diğer taraftan çalışanın
katkısı ne yapıyor?” diye bakıyor Sayın Bakan ama hem siyaseten emekliye
“unsur” demek hem de emeklileri millî geliri artırmayan azaltan, o yüzden de
sırtımızda bir yük gibi görüyor olmak, gerçekten iktidar partisinin son on
yılda bu konudaki yaklaşımlarını doğrulayan, sağlamasını yapan bir ifade âdeta.
Tabii, emekliler
millî gelir artışından pay alıyorlar almıyorlar, onlara biraz sonra bazı
rakamlarla değinmek istiyorum ama bugün emeklilerin yaşadığı Türkiye’de bin
lira olan açlık sınırı, 3 bin lira olan yoksulluk sınırı göz önüne alındığında,
esnafımızın, işçimizin, çiftçimizin, kadınımızın, öğrencimizin, öğretmenimizin,
memurumuzun, gencimizin, yaşlımızın ve emeklimizin her birinin ayrı ayrı bu güç
yaşam koşulları altında ezildiğini ifade etmek yanlış olmaz.
İktidar partisi
iktidara geldiğinde, beş yüz günlük “Acil Eylem Planı” olarak ifade ettiği
programda, emekliler için söylediği pek çok vaadi bugüne kadar maalesef yerine
getirmedi. İktidar partisi, zamanında emeklilerin yaşam koşulları açısından bir
devrimi hayata geçirmeyi ifade ediyordu ama gelinen bu noktada, bir kere
emeklilerin artık çalışmak zorunda olduklarını; emeklilerin artan genç
işsizliğinden dolayı emekli maaşlarıyla evlerindeki çocuklarına veya
evlendirdikleri ama evine bakamayan durumda olan çocuklarına bakmak zorunda
kaldıklarını; bin liralık açlık sınırının, 3 bin liralık yoksulluk sınırının
altında bir emeklinin, yaşaması gereken sosyal hayattan beklentilerinin o
hayatın maliyetini karşılayamadığı için gerek kendi varlıklarını bir başka
kaynak olarak işsiz çocuklarına aktardıklarından gerek çalışma hayatından
üzerlerine alıp taşıdıkları ve hâlâ daha faiz kıskacı altındaki artan
borçlarından, kredi kartı borçlarından ve maaşlarını aldıkları bankaya ipotek
ettirdikleri ve karşılığında döndürerek kendilerini ayakta tutmaya çalıştıkları
maaşlarından, emeklilerin durumunu anlamak mümkün. Aslında, bu, sizlerin de
gittiği her kahvede karşınıza çıkıyor, her köyde karşınıza çıkıyor. Emeklinin
yakınması sadece muhalefet partisinin duyacağı bir ses değil elbette, iktidar
partisi de bunları duyuyor, işitiyor ama sıkıntı, gereğini yapmamakta. Ben
zaman zaman sahadaki iktidar partisi milletvekillerinin sıkıntılarını dile
getiren emeklilere, hep bir sonraki yasama yılında yapılabilecek birtakım
iyileştirmelerin önünde bir beklenti yaratan hedef olarak ortaya koyduklarını
ama bir yandan da o geçmişte verilen sözleri tutamamanın ezikliğini
yaşadıklarını da sahada da karşılaşıyoruz.
Ocak ayında SSK
ve BAĞ-KUR emeklisine yapılan 4,14’lük zam, temmuz ayında emeklilere verilecek
olan yüzde 3’lük zam, geçtiğimiz seçim döneminde de… Evet, beş yüz günlük Acil
Eylem Planı’nda verilen sözler -bir kısmına biraz sonra yine değineceğim-
tutulmadı ama geçen seçim döneminde emekliye bir nefes aldırmayla ilgili
vaatlerin hiçbirinin de yerine gelmediğinin altını çiziyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin c Fıkrasıyla değiştirilmek
istenen 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13. Maddesinin üçüncü Fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır.”
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamunun personel
alımına ilişkin olarak yapılacak sınavların liyakat esaslarına uygun biçimde
gerçekleştirilmeleri ve sonuçları bakımından ortaya çıkacak usulsüzlük ile
sınavın iptali sonucunu doğurabilecek her türlü şaibede usulsüzlük bakımından
herhangi bir kastı veya ihmali olmayan görevli ya da katılımcının hak kaybına
uğrayıp mağduriyetini önlemek için sınav esnasında meydana geldiği iddia edilen
usulsüzlüklerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması ve adayların sınav
sonuçlarına ilişkin güveninin korunup güçlendirilmesi amacıyla sınavların
kamera ile kaydedilmesi gerekir. Bu nedenlerle, madde metninin değiştirilmesi
teklif edilmiştir.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü maddesinin
(c) bendinin (1) nolu alt bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Münir Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
"1) 3/6/2011
tarihli ve 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİÎ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Münir Kutluata, Sakarya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı yasal
düzenlemenin 73’üncü maddesinin (c) bendinde yapılmasını istediğimiz
değişiklikle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(c) bendi, 635
sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname’nin 13 ve 31’inci maddelerinde değişiklik yapıyor. Bu
değişiklikler müfettiş yardımcısı alımı ve uzman yardımcısı istihdamıyla
ilgilidir.
Ben, adı 365
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı hâline
getirilen bakanlığımızın sorumluluk alanındaki olumsuz gelişmelere dikkatinizi
çekmek istiyorum.
Dikkat çekmek
istediğim husus, bilim ve teknoloji alanında Türkiye'nin esasen yetersiz olan
pozisyonunun her geçen gün daha da bozulmakta olduğu hususudur. Daha öz olarak
ifade etmek gerekirse, Türkiye’de bilim üretilemiyor, teknoloji
geliştirilemiyor. Bilgi üretecek ve teknoloji geliştirecek ortamın iktidar
eliyle yok edilmekte olduğunu üzülerek izlemekteyiz. Ne üniversiteler ne özel
sektör ne de adında “Bilim ve Teknoloji” olan Sanayi Bakanlığı bilimsel ve
teknolojik gelişmelerin önünü açacak bir ehliyete kavuşturulamamıştır. Mevcut
olan yetersiz ortamın da her gün bozulduğunu görmekteyiz. Bilim, teknoloji,
yenilikçilik, bilgi çağı gibi birçok kavram dilden düşürülmemesine rağmen
temeldeki bir kavrayış yetersizliği Türkiye’yi bu alanda üçüncü dünya ülkesi
durumuna düşürmektedir. Bilgi çağı üretim sistemine kavuşabilmek, bilgi ve
teknoloji üretecek ortamı oluşturmakla elde edilecek bir gelişmedir. Eğer
ülkeyi yönetenler bilgi çağı öğretim sisteminin ürünlerine müşteri olmayı
gelişme alameti olarak sunma gafleti içinde bulunurlarsa hiçbir zaman bilgi
üreten ve teknoloji geliştiren ülkeler içinde olunamayacak demektir.
Denilebilir ki:
“Araştırma geliştirme harcamalarında artış sağladık. Eskiden şu kadardı, şimdi
bu kadar; dolayısıyla, iyiye gidiyoruz.” Rakamlarla o konuya da temas edeceğim
ancak öncelikle bilinmesi gereken, sorunun birtakım rakamlarla izah
edilebilecek kadar basit olmadığı hususudur. Bilimsel gelişme ve bilgi üretimi
bir ortam meselesidir. Teknoloji geliştirme, aynı şekilde, ortam meselesi ve
aynı zamanda finansmanına sanayinin piyasa şartlarının gereği olarak gönüllü
iştirak etme meselesidir. Bu açıdan bakınca, üretilen bilgileri ve geliştirilen
teknolojileri talep ederek pazar avantajı sağlayacak bir üretim yapısı teşvik
edilemiyorsa bilimsel ve teknolojik gelişmenin doğal ortamı oluşturulamamış
demektir. Bu alanda gelişmelere sanayi, pazar ve rekabet ilişkilerinin
karşılıklı birbirini besleyen yapısını tarumar eden Hükûmet politikaları en
büyük problem olarak karşımıza çıkıyor.
Pratiğe yönelik
örnekler vermeden önce Hükûmetin iki temel yanlışına dikkat çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, birincisi, ithalata dayalı ekonomi politikalarının her
türlü AR-GE çalışmasının ve oluşmuş cılız yapıların üzerinden sel gibi gelip
geçip hepsini anlamsız hâle getirmesidir.
İkincisi,
ekonominin temel unsuru olan müteşebbisleri, ayakta kalabilmek için yandaş iş
adamları durumuna dönüştürerek rekabet şartlarını yok etmek hatasıdır. Bu yolla
AR-GE çalışmaları gereksiz hâle getirilmektedir.
Sanayideki
gelişmelerin önünü açan müteşebbis, teknolojik gelişmeye bağımlı olan ve o
nedenle teknolojiye uygulama alanı açan özelliğini, bu iktidar döneminde
ekonominin hizmetine sunmaktan âdeta alıkonulmuştur, onun yerine gözüne
kestirdiği her alanda para kazanmaya meyyal yandaş iş adamı tipi yaygınlık
kazanmıştır.
Rekabetle varlığını
sürdürmek zorunda olan sanayicinin, araştırma, geliştirmeye bakışı ile
dediğimiz tarzda “türedi” iş adamının rekabet şartlarından anladığı birbirinden
çok farklı olduğu için, ikincinin artması hâlinde bilim ve teknolojideki
gelişme sekte almakta, birincinin, yani sanayicinin varlığını sürdürmesi
hâlinde de teknolojik gelişmenin tabii ortamı oluşturulmaktadır.
Bu bakımdan,
adında “sanayi ve teknoloji” bulunan Bakanlığımızın bu hususta hassasiyetini
yenilemesi ve işe bu gözle bakması gerektiğini düşünüyor, bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(c) bendi (2) numaralı alt bendi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)’in 73 üncü
maddesinin (c) bendinin (2) no.lu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Enver Erdem Münir Kutluata
Konya Elâzığ Sakarya
Erkan Akçay Mehmet Şandır Hasan Hüseyin Türkoğlu
Manisa Mersin Osmaniye
Alim
Işık Mehmet
Günal
Kütahya Antalya
"2) 635
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 31 inci maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sanayi ve
Teknoloji Uzmanlığı
MADDE 31- (1)
Bakanlık merkez teşkilatında, Bakanlığın görev alanına giren konularda
çalıştırılmak üzere Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman
Yardımcısı istihdam edilir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/C-2 Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sakine Öz Sedef Küçük Kadir Gökmen Öğüt
Manisa İstanbul İstanbul
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Emeklinin sorununu anlatmaya bir beş dakika yetmiyor değerli
milletvekilleri çünkü çok büyük beklentiler yaratıldı emekli üzerinde ama o
beklentilerin hiçbiri yerine gelmedi. Mesela, hepiniz hatırlayacaksınız mutlaka
-seçim meydanında siz vaat ettiniz veya vaat ederken partiniz oradaydınız-
birer maaş promosyon. Ne oldu o? Bir maaş promosyonu emekliler beklemeye devam
edecek.
RECAİ BERBER
(Manisa) – Siz kendi vaatlerinizi anlatıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Devamla) – Sosyal güvenlik destekleme primi gibi bir garabetle karşı
karşıyayız. Bir emekli maaşı var ama o emekli maaşını almayı hak etmiş kişi
çalışma hayatından kendi paçasını kurtaramamış. O istemez mi sıcacık evinde
otursun, torunlarını sevsin, öğleden sonra güneşli bir havada torunuyla
birlikte parka gitsin. Borç burada, girdiği kapıdan çıkamıyor, işi tasfiye etse
zaten perişan olacak, kâr işin devamındadır, umut hayatın içindedir diye devam
ediyor. Siz onun almaya hak kazandığı 700 liralık, 800 liralık emekli maaşından
yüzde 15 sosyal güvenlik destekleme primi kesiyorsunuz. Şimdi, bu, gerçekten
parası olan birisini caydıracak bir para değil, gerçekten muhtaç olan birisinin
de bu para kendisinden alındığı için arkasından ah edeceği bir para. Bununla
ilgili bir düzenlemeyi bu sene CHP 3-4 kez, diğer partiler yine ona keza
getirdiler, hem Komisyonda hem de Genel Kurulda sizlerin oylarıyla reddedildi.
Ben, emekliye yapılan bu zulmün neden bu düzeyde, bu inatla sürdürüldüğünü
anlıyor durumda değilim maalesef.
Şimdi, bir
intibak meselesi vardı. Aslında bu intibak, doğru, sizin sözünüz değildi,
aklınızın ucundan bile geçmiyordu. Kendisi de bir emekli olan Sayın Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi gibi emekli 9 milyon kişiye sorunu
bildiğini ve nasıl çözeceğini ifade etti. O 9 milyon emeklinin yüreğinde doğan
umut, gözündeki parıltı ve bir hareketlenme… İktidar partisindekiler ilk önce
küçümsediler, birçok kulp taktılar ama seçime sayılı gün kala “Biz de yapacağız.”
dediler. Manisa’da bir emekliyle bu konuyu konuştum, dedi ki: “Aslında en iyi
projeniz intibaktı. Ben ona inandım. Size oy verecektim. Başbakan ‘Ben de
yapacağım.’ diye söz verdi. Döndüm, ona oy verdim ama intibaka inandım, infilak
ettim, infilak. Çünkü AKP’nin yaptığı intibak değil, infilak oldu emekli için.”
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Gerçekten, şimdi,
emeklilerin derdi bir yana, emeklilikte yaşa takılanların derdi var yani
devletle yapmış oldukları akitte emekliliği çoktan hak etmiş ama sonra oyunun
kurallarını değiştirmişiz. Bu arkadaşların duygularıyla, vicdanlarıyla
oynuyorsunuz.
Bakın, nasıl
oynuyorsunuz, onu söyleyeyim: 28 Mart 2013 günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı “Yaş bekleyen 5 milyon kişinin emekli olması için çalışma yapıyoruz.”
diyor. Bütün televizyonlar alt yazı geçiyor, yaşa takılanlar seviniyor. Bundan
sadece on bir gün sonra, Maliye Bakanı “Böyle bir çalışma yok.” diyor. Diyoruz
ki: Ya, böyle devlet ciddiyeti mi olur? Bakanlar Kurulu neden toplanıyor?
Başbakanın başkanlığında toplanan bu Bakanlar Kurulunda hiç mi koordinasyon
olmaz? Bir tanesi başka bir şey
söylüyor, öbürü on gün sonra yalanlıyor. İnsanların umutları… Bu
insanların sıkıntılarını biliyorsunuz. Hadi, burada kalsın, yok. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı “Erken emeklilik için dengeleri bozmayacak formül için 5
milyon dosya üzerinde hesap yapıyoruz.” diyor 8 Mayıs 2013 günü. 9 Mayıs 2013
günü Ali Babacan “Erken emeklilik gündemde yok. Doğru olmayacağını
düşünüyorum.” diyor. Şimdi, bu yaşa takılanların feryadı hem sosyal medyada hem
her birimize yazılan yazılardan, mektuplardan hem çarşıda, pazarda bir esnaf
dükkânında karşımızda. Bunlar diyorlar ki: “Biz çalışma hayatına girdiğimizde,
ilk kez prim ödemeye başladığımızda, ilk kez bizden prim kesilirken bizim
emekliliğimizin günü, saati belliydi. Bir düzenleme geldi, bu bizi çok ciddi
sıkıntıya soktu. Bu konuyla ilgili yüzlerce kez vaatlerde bulunuldu.” Her
seferinde söz veriyorsunuz. Burada iktidar partisinin milletvekilleri gözünü
gözümden kaçırıyor, bölge milletvekilleri. Seçimden önce söz veriyorlar,
“Yapmaz teyze.” diyoruz, seçimden sonra teyze bana soruyor “Nerede bu sözü
veren milletvekili?” diye, sayın milletvekilim karşıdan gülüyor şimdi.
Şimdi, bu
meseleler, gerçekten insanların hayalleriyle oynanan, gelecek hayalleriyle
oynanan meseleler. Bu sıkıntılar büyük. Meselenin sağlık ayağına da birazdan
değineceğim.
Saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778)’nın 73 üncü
maddesinin (c) bendinin (2) no.lu alt bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve Arkadaşları
"2) 635 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 31 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Sanayi ve
Teknoloji Uzmanlığı
MADDE 31- (1)
Bakanlık merkez teşkilatında, Bakanlığın görev alanına giren konularda
çalıştırılmak üzere Sanayi ve Teknoloji Uzmanı ile Sanayi ve Teknoloji Uzman
Yardımcısı istihdam edilir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen, Münir Kutluata, Sakarya Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA
(Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73’üncü maddenin (c) bendi
üzerine tekrar söz aldım. Sizleri yeniden saygıyla selamlıyorum.
Bir önceki
konuşmamda Türkiye’de bilgi ve teknoloji üretiminin altyapısının
geliştirilemediğini, tam tersine tahrip edilmekte olduğunu söylemiştim. Esas
sorunun iktidarın algısından kaynaklandığını, bunun da iki önemli sonuç
doğurduğunu ifade etmiştim. Hatırlanacağı üzere, birincisi AR-GE ortamının
altyapısının yok edilmesi hususu idi. İkinci olarak, siyasi yakınlıkla iş
yapmanın mümkün olduğu ortamda müteşebbis yerine kurnaz iş adamı türetildiğini,
bunun da rekabet şartlarını bozduğu için AR-GE’nin önünü kestiğini ifade
etmiştim. Şimdi bu tespitlerimi örneklendirmek arzusundayım.
İlk önce size
zaten yetersiz olan bilgi ve teknoloji üretme ortamının nasıl tahrip edildiğini
gösteren dış ticaret ve üretim alanıyla ilgili bazı kısa istatistikler sunmak
istiyorum. Bunlardan bir tanesi, üretimde yüksek teknolojinin payı ile ilgili
rakamlardır. Üretimde yüksek teknolojinin payı 2002’de yüzde 5,1’den 2011’de
yüzde 3,5’a düşmüş durumdadır. İhracata baktığımız zaman, yüksek teknolojiye
dayalı ürünlerin ihracattaki payı 6,2 iken 2011’de 2,8’e düşmüştür. Yani
Türkiye hem üretimde hem de ihracatta yüksek teknolojiye dayalı ürünler
üretebilecek durumda değildir. Dolayısıyla, sanayisinde yüksek teknoloji uygulamasından
geriye düşmüş vaziyettedir. Orta üstü teknolojideki ihracat payı bile 24,3’ten
24’e gerilemiştir.
Şimdi, bu açıdan,
bu noktada baktığımız zaman, “Avrupa Birliğindeki pazar daralması sonucu Afrika
pazarlarında çare bulduk.”, “Orta Doğu’da pazar genişlettik.” gibi ifadeler
sevindirici olmakla ve sevindirici görülmekle birlikte, esasen yüksek
teknolojiyle rekabet edilen alanlardan kaydığımızı, harcıâlem ürünlerin pazar
bulduğu alanlara doğru nefes almaya çalıştığımızı ifade etmek gibi bir anlamı
da vardır bu gelişmenin. O bakımdan, bu örnek Türkiye’deki mevcut teknoloji
gelişme yapısının bozulmakta olduğunun yegâne örneklerinden bir tanesidir.
Bir başka husus,
bilgi ve teknoloji üretiminde tersine gidişin en önemli sebebi olarak işaret
ettiğim iktidarın algısı meselesine gelmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bunun birçok örneği var ama en önemlilerinden bir tanesi yerli
otomobil üretilmesi meselesidir. Yerli otomobil yapmanın zor bir iş olmadığını
herkes bilmektedir ve bugün için otomobil üretmek sermaye dışında bir maharet
istememektedir. Ancak, otomobilin pazar tutması ve satılmasıdır sorun olan. O
bakımdan, müteşebbis diye anladığımız teknolojik gelişmeleri sanayide
uygulayarak yeni üretimle ayakta durmaya çalışan verimli unsurun fırsat
bulursa, sermayesi olursa yeni otomobil mi üretmelidir, yoksa yeni
teknolojilere dayalı gelişmeler sağlamak
suretiyle 60 milyonu bulan dünya otomobil üretiminde 30 milyona yaklaşmış
ticari otomobil üretimiyle birlikte 90 milyonluk bir pazara yeni bir teknoloji
mi ihraç etmelidir? Müteşebbis dediğiniz, elbette ikinci yolu seçecektir. Eğer
iktidarın anlayışı, pazar avantajı olmayan alanlarda mevcut üretimlerin
benzerlerini tekrar etmenin Hükûmet elinden destekleneceğine ve bu anlamda
“babayiğitler” arandığına işaret ederse, Türkiye’de bunun işaret ettiği esas
olumsuzluk, teknolojik gelişmenin önünün iktidar anlayışıyla kesildiği ve bunu
oluşturan ortamın gelişmesine iktidar eliyle fırsat verilmediği meselesidir.
Bilgi ve
teknoloji üretiminin ruhunu kavramadan, sistemin oluşturulamıyor olduğunu
tekrar vurgulayarak bu dönemde bilgi ve teknoloji üretiminde Türkiye’nin bir
üçüncü dünya ülkesi olma yoluna doğru kaydığını tekrar ifade ediyor, sizleri
yeniden saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(ç) bendinde 3 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ç) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Mehmet Günal Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Antalya Osmaniye
Enver
Erdem
Elâzığ
"ç) 3/6/2011
tarihli ve 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun tasarısının 73. Maddesinin "ç" bendiyle
değiştirilmek istenen 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin
ikinci Fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(2)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar yönetmelikle
belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile kayıt
alınır."
Pervin Buldan Sırrı Sakık Adil Zozani
Iğdır Muş Hakkâri
Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan Nazmi Gür
İstanbul Şırnak Van
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/ç Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Sakine Öz Kadir Gökmen Öğüt
Eskişehir Manisa İstanbul
İlhan Demiröz Özgür Özel Sedef Küçük
Bursa Manisa İstanbul
Hülya
Güven
İzmir
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İLKNUR DENİZLİ (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen?
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İlhan Demiröz.
BAŞKAN – İlhan
Demiröz, Bursa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
İLHAN DEMİRÖZ
(Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanını burada görünce Grup Başkan Vekilimden bu maddede, 478 sıra
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi’nin ilgili 73’üncü maddesinin (ç) bendinde görüşlerimi ifade
etmek istedim. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ama görüyorum ki
az önce gördüğümüz Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı şu anda yine
aramızda değil. Neden bunu ifade etmek istiyorum? Değerli milletvekilleri,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanına ulaşma şansımız olmadığı, bir Komisyon
üyesi olarak bu konuda ifade edeceğimiz bilgileri anlatamadığımız için bunu
söylemek istedim.
Ayrıca, bir madde
geliyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı mevcut bakanlıklar içerisinde
oldukça geniş yer tutan en büyük bakanlıklarımızdan birisi. Yüzde 25 nüfusu
barındırıyoruz, gayrisafi yurt içi hasılaya yüzde 9’luk katkı koyuyoruz. Böyle
bir Bakanlığın değişikliğinde, bir müfettişle ilgili alım veya müfettişle
ilgili şartların belirtilmesi ortaya konmuş ama Bakanlıkla ilgili diğer
konulara geldiğimiz zaman ben şunu ifade etmek istiyorum: 81 ilin büyük bir
kısmındaki tarım il müdürleri bu kanun hükmündeki kararname ile değiştirildi.
Bakanlığın içerisinde müşavir kadrosunda çok değerli müdürler, müdür
yardımcıları var ve Bakanlık koridorlarında bu arkadaşlara yer bulma şansının
çok az olduğu bir dönemde, müfettişlerin hangi şekilde, neden, ne için
alınacağı konusunda hiçbir bilginin olmadığını ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki müfettişlerin gıda üzerinde mi, yoksa Türkiye'de
ihracatla, ithalatla ilgili konularda gerekli çalışmaları yaptığı için bu
konuda mı ilgililer alınacağı konusunda hiçbir açıklama yok. Başka bir
açıklama: Uzun zamandır, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ziraat
mühendisi, veteriner ve su ürünleri mühendisi alınmamaktadır. Evet, biz
biliyoruz, tarımı gözden çıkarmışsınız; efendim, tarımın hangi noktaya
geldiğini, Hükûmet eliyle nasıl çökerttiğini hep beraber yaşıyoruz, çiftçinin
sıkıntısını biliyoruz ama böyle bir Bakanlığın mensubu olarak da bu konuyla
ilgili gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyoruz. Yani,
köylerimizde, kentlerimizde, çalışma alanlarında ziraat mühendislerine,
veterinerlere, su ürünleri mühendislerine ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Bu konuda
hiçbir çalışma yapılmazken ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda
bilgilendirilmemişken Tarım Bakanlığına müfettiş neden alındığı konusunda,
gerçekten, kafamızda soru işaretleri olduğunu ifade etmek istiyorum çünkü bu
Bakanlığı çok yakın takip ettiğimizi ve bu Bakanlıkla ilgili görüşlerimizi her
fırsatta ifade ettiğimizi söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu arada, Sayın Bakanla ilgili bu şekilde ifadeleri kullandıktan
sonra Sayın Bakanın istifasını isteme gibi tabii ki bir düşünceye de sahip
değilim. Çünkü, “istifa etme” kelimesi Türk Dil Kurumuna göre “darbe” anlamına
geldiği için Sayın Bakana “İstifa edin.” şeklinde bir cümleyi de
kul-lanmıyorum. Ama, hakikaten çok önemli bir Bakanlıkta bir mevkii işgal eden
Sayın Bakanın bu konularda Türkiye Büyük Millet Meclisine, bizlere bilgi
vermesi gerektiğini ifade etmek istiyorum çünkü buna hepimizin ihtiyacı var.
Bizi izleyen çiftçilerimizin, bizi izleyen köylülerimizin telefonlarıyla her
ko-nuda sıkıntıları olduğunu ifade etmek istiyorum. İşte doluyla, yağmurlarla,
sellerle meydana gelen zararlar konusu dâhil, hiçbir konuda ulaşamadığımızı
ifade etmek istiyorum ve üzülüyorum gerçekten. Sayın Bakanın yüzüne karşı bu
konuşmayı yapmak isterdim, bu anlamda söz aldım ama kendileri yok, tekrar
geldiği zaman söz alacağım.
Hepinize iyi akşamlar
diliyorum, saygılar sunuyorum.
Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73. Maddesinin "ç" bendiyle
değiştirilmek istenen 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin
ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(2)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır."
Pervin Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamunun personel
alımına ilişkin olarak yapılacak sınavların liyakat esaslarına uygun biçimde
gerçekleştirilmeleri ve sonuçları bakımından ortaya çıkacak usulsüzlük ile
sınavın iptali sonucunu doğurabilecek her türlü şaibede usulsüzlük bakımından
herhangi bir kastı veya ihmali olmayan görevli ya da katılımcının hak kaybına
uğrayıp mağduriyetini önlemek için sınav esnasında meydana geldiği iddia edilen
usulsüzlüklerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması ve adayların sınav
sonuçlarına ilişkin güveninin korunup güçlendirilmesi amacıyla sınavların
kamera ile kaydedilmesi gerekir. Bu nedenlerle madde metninin değiştirilmesi
teklif edilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (ç) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"ç) 3/6/2011
tarihli ve 639 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir."
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir)
– Mehmet Erdoğan…
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Muğla Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN
(Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 73’üncü maddesinin (ç) bendinde vermiş olduğumuz önerge hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, buradaki,
daha önce kanun hükmünde kararnameyle belirlenen hususun iptal edilmesinden
sonra, gene bütün iş denetçilerinin atanması yönetmelikle belirlenmeye
çalışılmaktadır. Bu, son derece eksik bir düzenlemedir. Burada yapılacak
atamaların temel kriterlerinin muhakkak kanunla belirlenmesi lazım.
Tabii, Tarım
Bakanı biraz önce buradaydı ama şimdi kendisini Genel Kurulda göremiyoruz.
Türkiye’nin tarımda geldiği nokta ve AKP’nin tarıma bakışıyla ilgili geçtiğimiz
günlerde medyada yer alan bir konu var. Bir iş adamıyla Tarım Bakanımız
arasında yapılan görüşmede “Bu tarımın modernleşmesi gerekiyor ve tarımın
köylünün elinden alınması gerekiyor.” yine, Mera Kanunu’yla ilgili olarak da bu
çok değerli iş adamımız “Şimdi ben çok mutluyum. Bu kanun çıktıktan sonra en
büyük zenginliğimiz olan, petrolden de daha önemli zenginliğimiz olan
meralarımızı el birliğiyle işleriz, bunları servete dönüştürebiliriz.” diyor.
Şimdi, tabii, bu, aslında iktidarın tarıma, tarım politikasına ve gıdaya
bakışını çok açık olarak göstermektedir. Çünkü, bu iktidar döneminde köylü
borçlandırıldı, fakirleştirildi. Tabii, olay sadece bununla da sınırlı bir
hâlde değil. Bugün bu torba kanunun Mecliste görüşüldüğünü öğrenen bütün ziraat
mühendisleri, veterinerler sabahtan bu yana maillerimizi, telefonlarımızı
kilitlediler, “Bizim sorunlarımızı da dile getirin.” diyorlar.
Şu anda,
Türkiye’de tarım konusundaki gerilemeden dolayı, tarımın geldiği sıkıntıdan
dolayı, köylünün artık üretim yapamaz hâle geldiğinden dolayı binlerce ziraat
mühendisi işsiz, çaresiz. Veterinerlerimiz de aynı durumda çünkü Türkiye’de
hayvan sayısı da durmadan azalmakta. Hiç olmazsa bu kanun içerisine Tarım
Bakanlığının boş bulunan veteriner ve ziraat mühendisi kadrolarının serbest
bırakılmasıyla ilgili bir hüküm koyalım ve bu gençlerimizi işsizlikten
kurtaralım. Bunlar da aldıkları eğitimi bu ülkenin tarımına katkıda kullanma
imkânına sahip olsunlar. Çünkü üniversiteyi yeni bitirmiş bu çocukların
uluslararası sermayeleri yok. Biraz önce bahsettiğiniz Mera Kanunu’ndaki
imkânlardan yararlanarak bunların mera kiralamaları, bin başlık çiftlikler
kurmaları vesaire gibi imkânları yok çünkü bunlara kefil olacak kimse yok.
Bunlar üniversiteyi kıt kanaat, kendi imkânlarıyla okumuş, işsiz, çaresiz
gençlerimiz. Bu gençlerin umutlarını, hayallerini kırmamak lazım, bu gençlere
sahip çıkmak lazım, bu gençlere iş vermek lazım, ekmek vermek lazım, umut vermek
lazım. Onun için de iktidarın tarım politikasını yeni baştan gözden geçirerek
tarımdaki istihdamı, özellikle nitelikli istihdamı artıracak bir politika
ortaya koyması lazım.
Bugün Türkiye, bu
iktidar döneminde cumhuriyet tarihinde hiç gerçekleştirmediği kadar gıda ithal
etmiştir. Bunun sebebi de tarımda uygulanan yanlış politikalardır. Gene, bu
iktidar döneminde tarım desteklemeleri sanayi desteklemesine dönüştürülmüştür.
Doğrudan tarıma verilen desteklemeler ciddi miktarda azalmış ancak tarım makineleri
vesaire gibi konulardaki getirilen desteklerle tarımın değil sanayinin
desteklenmesi noktasına getirilmiştir. Hâlbuki köylünün beklediği, özellikle
mazot, gübre ve ilaç gibi doğrudan tarımda kullandığı girdilerdeki
desteklemelerdir. Yine, bu dönemde, maalesef, Türkiye’de ilk defa, sulama yapan
çiftçilerin, elektrik borçlarını ödemedikleri için, sulama konusunda
kullandıkları elektrikleri kesilmiştir. Tarımda uygulanan yanlış politikalar
çözülmeden Türkiye’de bu gıda ithalatını durdurmak mümkün değildir.
Bu vesileyle
önergemizin kabulü hususunda desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
73’üncü maddenin
(d) bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Mehmet Şandır
Konya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mehmet Günal Reşat Doğru
Antalya Tokat
"d)
29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin d bendiyle değiştirilmek
istenen 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır.”
Pervin Buldan Adil Zozani İbrahim Binici
Iğdır Hakkâri Şanlıurfa
Sırrı Sakık Abdullah Levent Tüzel Nazmi Gür
Muş İstanbul Van
Hasip
Kaplan
Şırnak
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/d Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sakine Öz Sedef Küçük Kadir Gökmen Öğüt
Manisa İstanbul İstanbul
Özgür
Özel
Manisa
BAŞKAN –
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR AYDEMİR
(Manisa) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet,
katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ
KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir süredir
emeklilerin sorunlarını konuştuk. Millî gelirin artışından pay alamamalarını,
açlık ve yoksulluk sınırı altında ezilmelerini, bir maaş promosyon sözünün
tutulmadığını, intibak beklerken infilak edildiklerini ve en sonunda yüzde 3
gibi alay edilecek bir zamla emeklilerin karşı karşıya kalmalarını konuştuk.
Bunların hepsi emeklilerin hak ettiklerinden daha kötü şartlarda yaşamalarını
sağlıyor. Ama, bir de emeklilerin hak ettikleri bir maaşları var. Emekli
dediğiniz, şu kadar yıl prim ödersem emekli olacağım diye devletle bir akit
yapıyor, sonunda da bir maaş alıyor veya maaşından kesilen primlerle emekliliğe
hak kazanıyor. Emekli olmuş, 800 lira, 900 lira maaş alıyor.
Şimdi, siz
iktidar partisi olarak, bir önerge getirseniz ve örneğin, 1.500 lira maaş alan
emeklinin maaşını 1.200 liraya indirmeye kalksanız Türkiye’de yer yerinden
oynar ama bunu sizin adınıza birileri yapıyor. Kim yapıyor? Sosyal Güvenlik Kurumu yapıyor.
Çünkü dünyanın her yerinde insanlar ilaçlarını alırken maliyete ortak
edilsinler diye değil, bir farkındalık olsun, iğneyi kendilerine çuvaldızı
sosyal güvenlik sistemine batırsınlar diye sembolik katılım payları alınır.
Türkiye’de de siz gelmeden önce raporlulardan hiç alınmazdı, kronik
hastalardan, emeklilerden yüzde 10, çalışanlardan yüzde 20 katılım payı
alınırdı. Şimdi -daha önce bu kürsüden birkaç kez de ifade ettiğimi
hatırlıyorum- emeklilerden 10 çeşit katılım payı alınıyor, 3 farklı kaynaktan
10 çeşit katılım payı. Kısaca hatırlatmak isterim, mutlaka biliyorsunuz ama, o
eski ilaç toplamının yüzde 10’unu ödedikleri katılım payını ödemeye devam
ediyorlar ama “muayene katılım payı” diye bir şey çıktı; devlet hastanelerinde
5 lira, özel hastanelerde 12 lira. Reçete ücreti ödüyorlar yani muayene bir
reçete ile sonuçlandıysa 3 TL. Ayrıca,
reçetelerine yazılan ilaç 3 kalemden fazlaysa her kalem için 1 TL. Bunu 3
yapmak istediniz, muhalefetten gelen çok önemli bir direnişin sonunda, 1 TL
yaptınız, devam ediyor. Eş değer ilaç fiyat farkı ödüyorlar yani yazılan ilacın
en ucuzundan yüzde 10 pahalısına kadarını devlet ödüyor, üstünü emekli cebinden
ödüyor yani eczanedeki “Teyzeciğim, devlet bu ilacın parasını ödemiyor, bunu
istiyorsan fark ödeyeceksin.” lafının karşılığı.
Bunun yanında,
özel hastane fark ücreti ödüyorlar. Hiç alınmayacaktı. “15’i geçmeyecek.”, 30,
nihayet 90, geçen burada yetki verdik, yüzde 200’e kadar özel hastane fark
ücreti ödüyorlar. Ve tetkik fark ücreti. “Size yazılan bu tahlil için devlet şu
parayı ödüyor, üstünü ödersen tahlilini yaparım teyzeciğim.” parası. Ve erken
muayene fark ücreti ödüyorlar. “Teyzeciğim, amcacığım; sen geçen hafta dâhiliye
doktoruna gelmişsin. Daha on günün dolmamış, erken geldin. Doktor parasını
devlet ödemiyor, sen ödeyeceksin.” parası ödüyorlar. Bunun yanında, öncelikli
tetkik ücreti. Bir film çekildi, bir tomografi çekilecek ve bir kanser şüphesi
var yani tahammül yok zaman kaybına, “Bunu öğleden sonra istiyorum, süre üç ay
sonraya. Mesai bitince gel, cumartesi, pazar gel; 250 lira ver, MR’ını çekelim,
git.” parasına “öncelikli tetkik ücreti” diyoruz maalesef. İstisnai sağlık
hizmeti… Eskiden, dize bir ameliyat yapılacak, diz komple açılır, tedavi,
nekahet süresi aylar sürer. Şimdi iki küçük delik delinerek yapılan bir
laparoskopik cerrahiye, daha doğrusu, bedende olursa laparoskopik cerrahi,
dizde olursa artroskopik cerrahiye “istisnai sağlık hizmeti” diyoruz. Farkını
ödeyene bunu yapıyorsunuz, ödeyemeyen garibanın dizini tekrar açıyorsunuz veya
buraya 15 santimlik bir kesi yapıp oradan yapacağınız operasyonu yapıyorsunuz.
Bunlar gerçekten
kabul edilebilecek şeyler değil ve bunların sonucu ne oluyor? Maaşlardan yapılan
kesintiler. Bunun da karşılığını anlatayım. Ziraat Bankasının önü, ATM’nin
dibi; bir tanesi emekli, yanında güvenlik görevlisi. Teyze diyor: “Maaşım eksik
yatmış.” İşte, bunun karşılığı bu; maaştan yapılan haksız, hesapsız ve
bilinmeyen kesintiler, takip edilemeyen kesintiler. İçeri gidiyorsunuz
“Eczaneye gidin.” Eczaneye gidiyor: “Şu ilaçlar alındı, özel hastaneden bunlar
alındı.” Maaş 1.400 liradan indi 1.100 liraya. Hangi kuvvet cesaret edebilir
bir emeklinin 1.400 liralık maaşını 1.100 liraya indirmeye? Yapamazsınız, yani
inanılmaz bir infial çıkar ama yapıyorlar. Buradan, size çaktırmadan, bu torba
yasalarla, sizin verdiğiniz yetkilerle yapıyorlar; teyzeler, amcalar mağdur
oluyor. Ziraat Bankasındaki feryadın sebebi budur. “Katılım payı” dediğiniz, maliyete
ortak etme değil, farkındalık yaratmaktır. “Cambaza bak.” deyip cepten para
çekmekle veya “Aç cüzdanı, bir bakayım, kuş uçuyor.” deyip para almakla katılım
payı alınmaz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin d bendiyle değiştirilmek
istenen 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır.”
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamunun personel
alımına ilişkin olarak yapılacak sınavların liyakat esaslarına uygun biçimde
gerçekleştirilmeleri ve sonuçları bakımından ortaya çıkacak usulsüzlük ile
sınavın iptali sonucunu doğurabilecek her türlü şaibede usulsüzlük bakımından
herhangi bir kastı veya ihmali olmayan görevli ya da katılımcının hak kaybına
uğrayıp mağduriyetini önlemek için sınav esnasında meydana geldiği iddia edilen
usulsüzlüklerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması ve adayların sınav
sonuçlarına ilişkin güveninin korunup güçlendirilmesi amacıyla sınavların
kamera ile kaydedilmesi gerekir. Bu nedenlerle madde metninin değiştirilmesi
teklif edilmiştir.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.06
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin On
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
73’üncü maddenin
(d) bendi üzerinde Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.21
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin On
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
73’üncü maddenin
(d) bendi üzerinde Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergenin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Reşat
Doğru (Tokat) ve arkadaşları
"d)
29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 14 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Reşat Doğru, Tokat Milletvekili. (MHP sıralarından
alkışlar)
REŞAT DOĞRU
(Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 73’üncü maddesinin (d) fıkrasında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bir torba
kanunun yaklaşık olarak sonuna doğru gelmeye başlıyoruz. Birçok -71 adet- kanun
ve kanun hükmünde kararnamenin çeşitli maddeleriyle ilgili olarak torba kanunda
çeşitli hükümler ortaya konuluyor ve bununla ilgili, 142 maddelik değişiklik
yapılmasıyla ilgili çeşitli konular ve sorunların çözülmesiyle ilgili olarak
verilen önergeleri de hep beraber görüşüyoruz.
İnanıyorum ki,
tabii, böyle torba kanunlar olması birçok sorunları beraberinde de getiriyor.
Özellikle kanun hükmünde kararnameler, geçmiş dönemlerde gelmesiyle beraber,
süratli bir şekilde getirilmiş olmasıyla beraber, sorunları da beraberinde
taşıyor. Hâliyle de, bu torba kanunlarla beraber bunları da düzeltmeye
çalışıyoruz. Bu görüşmekte olduğumuz maddeyle de, çevreyle ilgili kanuna
çeşitli ekler, ilaveler yapılıyor.
Saygıdeğer
milletvekilleri, önümüzdeki dönemde, bence, Türkiye'nin en önemli konularından
bir tanesi de çevre kirliliği olacaktır. Küresel ısınma her geçen gün artıyor.
Küresel ısınmayı şöyle bir değerlendirdiğimiz zaman, bunun esas sebebi,
ekosistemlerdeki doğal dengenin bozulması ve insanlardan kaynaklanan çeşitli
zararların ortaya konulmasında bu ortaya konuyor.
Tabii, burada,
şurası da gerçektir ki, küresel ısınma nasıl oluşuyor, küresel ısınmanın
önlemleri ve sebepleri nelerdir, bunların çok iyi değerlendirilmesi lazımdır
ancak görmüş olduğumuz kadarıyla çok fazla da çevreye değer verilmiyor.
Bakınız, eğer
çevre kirlenmesini önlemek istiyorsak bazı konuların üzerinde çok ciddi manada
durmamız gerekmektedir. Bunu da biz 3 ana başlık hâlinde değerlendiriyoruz:
Bunlardan bir tanesi, hukuksal önlemler. Hukuksal önlemlerin mutlaka alınması
gerekmektedir. Yani, özellikle, ülkemizde, daha önceki zamanlarda çıkartılmış
Kyoto Protokolü’ne acaba tam olarak uyuluyor mudur? Bunu tabii düşünmek
gerekiyor. Şu an itibarıyla, tam olarak uyulmuş olduğunu da söyleyemiyoruz.
Yine, beraberinde
teknolojik önlemler. “Teknolojik önlemler” dediğimizde, arıtma tesisleri,
biyolojik mücadele, emisyon azaltma gibi önlemleri sayabiliriz. Bakınız, şu
anda, arıtma sistemleri konusunda, ülkemizde belediyelerin bazılarında ciddi
manada arıtma sistemlerinin yetersiz olduğunu görüyoruz. Hatta, yine birtakım
fabrikalarda arıtma sistemlerinin var olmuş olmasına rağmen, çalıştırılmamış
olduğu da görülüyor. Biraz önce söylemiş olduğum, “hukuksal kontroller”
dediğimiz yani Çevre Bakanlığı yeterli oranda hem kendisi hem kendi
elemanlarıyla hem de diğer faktörler içerisinde çevreyi kontrol etmesi veyahut
da alınmış olan önlemlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmesi gerekmektedir.
Bu manada da hukuksal olarak bazı kanunları çıkartıyoruz ama bunun uygulanması
daha önemlidir. Özellikle bazı fabrikalar, bilhassa “maya fabrikaları” dediğimiz,
suyu çok fazla kirleten, küçük akarsular üzerine kurulmuş olan fabrikalar,
maalesef arıtma tesislerini çalıştırmıyorlar. “Bunları niye çalıştırmadınız?”
diye sorduğumuz zaman da bunların maliyetinin yüksek olduğunu bazen
söylüyorlar. Gizli kapaklı olarak o arıtmadığı suyu o küçük akarsuyun üzerine
döktükleri zaman da her türlü canlıyı yok ediyorlar, hatta beraberinde eğer o
sudan, o dereden veyahut da akarsudan bir tarım arazisi sulanıyorsa tarım
arazisinin tamamen kapkara, bir yanık şeklinde olduğunu da görüyoruz. İşte, bu
manada da özellikle kanunlar önemlidir ama kanunların uygulanması daha da
önemlidir.
Diğer bir
konumuz, üçüncü olarak da ekolojik önlemler. Yani “ekolojik önlemler” derken,
işte küresel ısınmayı sağlayan “sera gazları” dediğimiz, karbondioksit, azot
monoksit gazlarının azaltılmasının göz önüne alınması gerekmektedir. Ama
enteresandır, bununla ilgili alternatif enerji kaynaklarını da Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak süratli bir şekilde gündeme getirmek
mecburiyetindeyiz. Ama, gerçi bunlar getirilirken de özellikle bakıyoruz, “HES
santralleri” dediğimiz, küçük ırmaklar üzerine kurulan santrallerde çok büyük
sıkıntılar vardır. Bakınız, benim de milletvekili olduğum -Tokat Milletvekili
olarak- Tokat’ımızdan, o Kelkit Vadisi’nden geçen ırmak üzerinde, Yeşilırmak
üzerinde, Kelkit Irmağı üzerinde onlarca HES santrali bir anda kurulmuştur. O
kurulmuş olan küçük HES santralleri –tabii, büyük barajlara bir şey diyemiyoruz
ama- acaba, o, hani, ürküttüğün kurbağanın çıkarttığı ses vardır ya, o sesi
karşılıyor mu diye düşündüğümüz zaman da, saygıdeğer milletvekilleri, ekolojik
yapının ve dengenin çok bozulduğunu, o floranın, o dokunun nasıl yok edildiğini
hep beraber görüyoruz. Özellikle orman tamamen o bölgelerde talan ediliyor,
bozuluyor ve beraberinde, oradaki su belirli kaynaklara alınarak, neredeyse,
oradaki, ırmağın geçmiş olduğu yerdeki o mikroklima yapısı tamamen yok
ediliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT DOĞRU
(Devamla) - Böyle bir tabloyla karşı karşıyız.
Teşekkür ederim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
73’üncü maddenin
(e) bendi üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Günal Erkan Akçay Mehmet Şandır
Antalya Manisa Mersin
Alim Işık Enver Erdem Hasan Hüseyin Türkoğlu
Kütahya Elâzığ Osmaniye
Mustafa
Kalaycı
Konya
"e)
29/6/2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir."
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin e bendiyle değiştirilmek
istenen 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır."
Pervin Buldan Sırrı Sakık Adil Zozani
Iğdır Muş Hakkâri
Abdullah Levent Tüzel Hasip Kaplan Nazmi Gür
İstanbul Şırnak Van
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporlarının 73/e Maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kazım Kurt Mustafa Moroğlu Hülya Güven
Eskişehir İzmir İzmir
Sedef Küçük Sakine Öz Kadir Gökmen Öğüt
İstanbul Manisa İstanbul
Dilek
Akagün Yılmaz
Uşak
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Dilek Akagün Yılmaz, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, söz almayı
istememdeki asıl neden, dün yapılan saldırıyla, palalı saldırıyla gözaltına
alınan ve tutuklamaya sevk edilen 4 kişinin bugün serbest bırakılmasıyla ilgili
hukuki nitelendirmede bir hata olduğunu, bir danışıklı dövüş yapıldığını ve
gerçek anlamda bu insanları cezalandırmak kastıyla herhangi bir şekilde
haklarında soruşturma açılmadığını anlatmak amacıyla burada söz alıyorum.
Şimdi, bu
şahısların ifadelerini basına yansıttılar. Şahıslar diyorlar ki: “Biz, herhangi
bir şekilde saldırmadık kimseye ve bu arada da bize herhangi bir şekilde polis
bir uyarıda bulunmadı ve polise direnmedik.” Aynen verdikleri ifade şu şekilde:
“Bu sırada çevik kuvvet geldi, bize ‘Siz içeri geçin, çekilin, biz geldik’
dedi, biz de iş yerimize girdik, kesinlikle polise direnmedik. Zaten polisle
aramızda herhangi bir sorun yaşanmadı.”
Bütün ifadeler bu
doğrultuda ama savcının tutuklamaya sevk maddesi “Kasten yaralama ve aynı
zamanda da polise direnme.” Görevli memura mukavemetten gönderiyor savcı.
Yalnız görülüyor
ki aslında, polis onlara herhangi bir şekilde, “Bu işlemleri yapmayın,
elinizdeki şeyi bırakın.” diye bir önlem almaya çalışmamış. O palalarla bu
insanlar, kadın, çoluk çocuk demeden, insanların üzerine saldırıyorlar ve polis
en ufak bir önlem almıyor, daha onların sırtını sıvazlıyor.
Hepimiz bugünkü
görüntüleri izlemişizdir, ana haber bültenlerinde verildi. Polis sadece onları
elinin şeyiyle itiyor ve “Yerinize girin.” diyor, onların da ifadeleri böyle. O
zaman, öncelikle, bu polisler hakkında görevi kötüye kullanmaktan kesinlikle
soruşturma açılması ve cezalandırılmaları yolunda gereken işlemin yapılması
gerekiyor. Bu konuda sayın bakanların ve sizlerin hepinizin bu duyarlılığı göstermeniz
gerekiyor çünkü bunun yolu açıldığı takdirde, palayla, satırla insanlar
saldırıya başladığı takdirde, bunun yolu nereye kadar gidecek? Orada hepimiz
gördük, o satırla bir kadına saldırdı, eğer yanlış bir açıdan yapmış olsaydı ne
olacaktı? O kadın belki orta yerinden bölünecekti, bağırsakları ya da başkaca
organlarının tümü zarar görmüş olacaktı.
RECEP ÖZEL
(Isparta) – O kadar da değil ya!
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Recep Bey, iyi baksaydınız. Şöyle değil de şu açıdan
vursaydı ne olabileceğini hepimiz görüyoruz.
Şimdi, bu suç
nitelendirmesi kasten yaralama olarak belirlenmiş. Kasten yaralama ama aynı
zamanda, silahla olduğu takdirde tutuklanma sebebi aslında ama ne yazık ki
savcı, dostlar alışverişte görsün diye böyle nitelendiriyor. Savcı da diyor ki
“Suç vasfı tutuklamayı gerektiren bir şey değil.” Ama, asıl suç vasfının ne
olması gerektiğini hepimiz, biz biliyoruz: Halk arasında korku ve panik
yaratmak amacıyla tehdit. Bu eğer silahlı olursa altı yıla kadar cezası var.
Şimdi, siz suç nitelendirmesini hatalı yapıyorsunuz, “kasten yaralama”
diyorsunuz, “Bu da zaten tutuklamaya neden olacak bir şey değil.” diyorsunuz ve
bu insanları serbest bırakıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI
MUAMMER GÜLER (Mardin) – Diyen kim?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Asıl cezalandırılması gereken madde bu olmasına rağmen, ne
savcı bunu bu şekilde nitelendiriyor ne hâkim resen bunu göz önünde tutuyor ve
serbest bırakıyor. Aynı zamanda, polisler de görevini yapmadığı hâlde, hiçbir
şekilde soruşturma açılmıyor.
İHSAN ŞENER (Ordu)
– Yargının işi…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – O zaman, bundan sonra herkes eline sopayı alacak, satırı
alacak, bıçağı alacak, her önüne gelene saldıracak, ondan sonra da koruma
altına alınacak, öyle görünüyor. Öyle yapmayı istiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Sen alma da!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Ya, öyle bir şey yapmıyoruz. Beraberce yapalım… Burada bizi
niye taraf yapıyorsunuz?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Arkadaşlar, neden itiraz ediyorsunuz? Görünmedi mi bu,
görmediniz mi, neden itiraz ediyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sayın hatibe müdahil olmayalım.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Artık, polisin yapmasını değil, vatandaşın yapmasını
istiyorsunuz, vatandaşı tahrik ediyorsunuz ve vatandaşları birbirine kırdırmaya
çalışıyorsunuz.
HÜSEYİN ŞAHİN
(Bursa) – Yuh artık!
RECEP ÖZEL
(Isparta) – Hayır, hayır…
MUSTAFA ŞAHİN
(Malatya) – Esnafı siz bıktırdınız!
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Eğer böyle devam ederseniz iç savaşa doğru bu ülkeyi
sürüklüyorsunuz, sürüklemeye çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Hepiniz gerçeği gördüğünüz hâlde, bunları görmezlikten
geliyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Ayıp artık ya, ayıp! Bu kadar da olmaz! (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından “Sana ayıp!” sesleri)
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Müsaade
ederlerse, bir saniye…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın konuşmacı grubumuzu dünkü bir saldırganın
tarafıymış gibi gösterdi. Dolayısıyla, bundan dolayı söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Ünal, sataşma nedeniyle iki dakika söz veriyorum.
Bir sataşmaya
mahal vermeyelim lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın görüşülen kanun teklifinin 73’üncü
maddesinin (e) bendiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında AK
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclis bu milletin
dertlerinin, sorunlarının, sıkıntılarının çözüm mercisidir. Bu Meclisin
mehabeti korunmalıdır. Bu Meclis, her şeyden önce, tarafsız bir Meclistir çünkü
milletin Meclisidir.
Dün,
arkadaşlarımızla burada -ellerinde iPad ile- sanki o palalı saldırgan AK
PARTİ’liymiş gibi bir davranışa maruz kaldık, dedik ki: “Arkadaşlar, sakin
olun, İçişleri Bakanımız gelecek, açıklama yapacak.”
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Demedin, keşke demiş olsaydın.
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Sonra ilgili kişi gözaltına alındı ve bizimle bir ilgisi olmadığı
anlaşıldı.
İZZET ÇETİN
(Ankara) – İşte, bu kadar çok çalıştırırsanız...
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Lütfen, bir dinler misiniz, sataşma da yapmıyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara)
– Hayır, böyle çalışma olur mu?
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Şimdi, hâlâ ısrarla, dün bu ithamlarda bulunan arkadaşların bu
ithamlarından dolayı bizden özür dilemeleri gerekirken, bugün “Mahkeme onu niye
serbest bıraktı?” diye yine bizi suçluyorlar.
Şimdi, burada,
eğer bir hukuksuzluk varsa hep birlikte bunun takipçisi olmalıyız. Ama, neden
ısrarla AK PARTİ’yi ve bizleri bir şeylerin tarafı yapmaya çalışıyorsunuz?
İZZET ÇETİN
(Ankara) – Hâkimler sizin hâkiminiz, savcılar sizin savcınız.
MAHİR ÜNAL
(Devamla) – Ve sizlerden biz şunu beklerdik: Sizler bu milletin bu kadar
yanındaysanız, eylemcilerle TOMA’lara karşı durmak yerine, esnafın, araçları
yakılan insanların yanında eylemcilere karşı durmalıydınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu kadar yer yakıldı, bu kadar yer yıkıldı, bu kadar
zarar verildi, bir şey söylemediniz, bir tane ne idüğü belirsiz palalı sizleri
bu kadar tahrik etti.
Biz de karşıyız,
hukuki mücadeleyi de hep beraber verelim. Neden serbest bırakılmış, kim serbest
bırakmış, gerekçesi neymiş, beraberce soralım.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan…
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Sataşmadı Sayın Başkan.
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) – Sataşma yok!
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, ben sataşmada bulunmadım.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sataşma oldu.
BAŞKAN – Bir
saniye Sayın Yılmaz…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Sadece “Bunun araştırmasını beraberce yapalım.” dedim.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – “TOMA’ların önünde neden durdunuz?” dendi, “Eylemcilerin
yanında durdunuz.” dendi.
BAŞKAN – Bir
dinleyelim Sayın Yılmaz’ı, ondan sonra…
Buyurun Sayın
Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Efendim, ben, doğrudan doğruya AKP Grubuna değil…
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Vandalları…
BAŞKAN – Bir
saniye efendim…
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – “İç savaş çıkaracaksınız.” dediniz, “Siz sahipleniyorsunuz.”
dediniz.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Bu konuda yani yargının siyasallaştırılması nedeniyle buna
neden olunduğunu söylemek istiyorum.
İHSAN ŞENER
(Ordu) – Ne alakası var!
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Aynı zamanda “TOMA’ların önünde durdunuz, eylemcilerle birlikte
hareket ettiniz.” denildi. Bu nedenle, ben sataşmadan söz istiyorum efendim.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Düne kadar tutuklamanın istisna olması gerektiğini söylüyordunuz,
şimdi ne oldu?
BAŞKAN – Ne diye
sataştı, ne söyledi de sataştı?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Efendim “TOMA’ların önünde durdunuz, eylemcilerle birlikte
hareket ettiniz.” dedi sayın konuşmacı.
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Yılmaz.
İki dakika söz
veriyorum sataşma nedeniyle.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Düne kadar diyordunuz ki: “Tutuklama istisna olsun.”
2.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tutuklama istisnai bir
olaydır.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Ancak, elinde palayla insanlara saldırıyorsa…
BÜLENT TURAN
(İstanbul) – Sizde pala vardı, sizde!
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – …ve bu saldırının sonucunda da bu 4 kişi, bu saldırgan 4
kişi hiçbir şekilde ciddi anlamda soruşturulmadan, gerçek suç vasfı orada
değerlendirilmeden serbest bırakılıyorsa bu, yargının siyasallaştırılmasından
kaynaklanan bir olaydır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Niyetlerin yargılandığını nerede gördünüz?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Ayrıca, bizim TOMA’ların önünde durmamızın anlamı gayet
açıktı. Biz, orada ne eylemcilerin polise zarar vermesini istedik ne de polisin
eylemcilere zarar vermesini istedik. (AK PARTİ sıralarından “Yapma ya!”
sesleri)
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Allah, Allah!
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) – Millet biliyor.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Biz, o nedenle TOMA’ların önünde oturduk, gerçekten de pasif
direniş hakkımızı kullandık
EBU BEKİR
GİZLİGİDER (Nevşehir) – Küfür eden kimdi?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – O gün, Kennedy Caddesi’nde hiçbir olay olmadı arkadaşlar. Ne
polis gaz atmak durumunda kaldı ne de eylemcilerin taşkın bir hareketi oldu.
Eğer, bizler o gün orada olmasaydık, yine pek çok çocuğumuz yaralanacaktı,
belki öldürülecekti… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Sorumlusu sizsiniz!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ
(Devamla) – …Ethem Sarısülük’te olduğu gibi…
Biz, milletvekili
olarak, oradaki bu görevimizi yaptık, pasif direniş hakkımızı kullandık. Siz ne
derseniz deyin, sizin istediğiniz gibi muhalefet yapmak durumunda değiliz. Biz,
bu ülkenin gerçeklerini söylemek zorundayız. Bunu söylemezsek muhalefet
görevini yapamayız.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) – Vandallığı siz temsil ediyorsunuz.
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – Ama sizin asıl suçunuz, sizin asıl suçunuz, yargının
siyasallaştırılmasını sağlamanız…
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Çocuklar çiçek mi atıyordu?
DİLEK AKAGÜN
YILMAZ (Devamla) – …ve o yargıcın ve savcının bağımsız davranmasının
engellenmesi, doğrudan doğruya yargının siyasete bağlanması; asıl, en büyük
kusur budur.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK
(İstanbul) – Çocuklar Taksim’de çiçek mi dikiyordu, molotof mu atıyorlardı?
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) (S. Sayısı:
478) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Diğer önergeyi
okutuyorum:
“Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan…”
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, anlayamıyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL
(İzmir) – Bir dakika… Bir dakika…
BAŞKAN –
Anlaşılıyor, şimdi anlaşılıyor.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 73. Maddesinin e bendiyle değiştirilmek
istenen 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin 10 uncu maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar, Başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar
yönetmelikle belirlenir. Yapılacak giriş ve yeterlilik sınavları kamera ile
kayıt alınır.”
Pervin
Buldan (Iğdır) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamunun personel
alımına ilişkin olarak yapılacak sınavların liyakat esaslarına uygun biçimde
gerçekleştirilmeleri ve sonuçları bakımından ortaya çıkacak usulsüzlük ile
sınavın iptali sonucunu doğurabilecek her türlü şaibede usulsüzlük bakımından
herhangi bir kastı veya ihmali olmayan görevli ya da katılımcının hak kaybına
uğrayıp mağduriyetini önlemek için sınav esnasında meydana geldiği iddia edilen
usulsüzlüklerin tespit edilmesinin kolaylaştırılması ve adayların sınav
sonuçlarına ilişkin güveninin korunup güçlendirilmesi amacıyla sınavların
kamera ile kaydedilmesi gerekir. Bu nedenlerle madde metninin değiştirilmesi
teklif edilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, biraz önce, Sayın Dilek Akagün Yılmaz
kürsüden bir konuşma yaptı. Konuşmasında herhangi bir sataşma olmadığı hâlde…
MİHRİMAH BELMA
SATIR (İstanbul) – Amma da olmadı!
SUAT ÖNAL
(Osmaniye) – İyi ki yoktu!
HALİDE İNCEKARA
(İstanbul) – Cinnet geçirdi sanki!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – …Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekili söz aldı,
çıktı. Saygı duyarım, grup başkan vekilleri benim görüşüme göre, arzu ettikleri
takdirde kürsüye çıkarlar, görüşlerini ifade ederler, İç Tüzük’ün herhangi bir
maddesinde bir dayanak aramam bunun için.
Tekrar, Sayın
Dilek Akagün Yılmaz kürsüye çıktı fakat Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bir
garip tahammülsüzlük içerisinde, Dilek Akagün Yılmaz’ın konuşmasına devamlı
müdahale etti.
İHSAN ŞENER
(Ordu) – Hem suçlu hem güçlüsünüz.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ve en çok yadırgadığım konu, Taksim’de palalarla dolaşan
birisinin tutuklanmamasına yönelik olarak Sayın Yılmaz bir eleştiri yaparken,
hukukçu kimliğiyle öne çıkmış olan bir Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili
“Tutuklamanın istisnai olması gerektiğini savunmuyor musunuz? İşte, hâkim
burada ona göre karar verdi ve tutuklamadı...”
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – “Buna yargı karar verecek.” dedim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bu ayıp, sizin grubunuza yeter.
Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Niye?
BAŞKAN – Diğer
önergeyi okutuyorum…
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?
Beni kastederek
söyledi, o ifade bana ait.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, sadece neyi ifade etmek istediğini açıklamak
istiyor.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) - Ne ifade etmek istediğimi, müsaade ederseniz, bir iki dakika
açıklamak istiyorum.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ben herhangi bir isim söylemedim efendim.
BAŞKAN – Sayın
Hamzaçebi isim vermedi ki efendim.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Tutuklamanın istisnai olması gerektiğini siz söylüyordunuz, diye
ben dedim.
BAŞKAN – Anladım
da isim vermedi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, önce, bu
cümleyi siz kullandınız mı kullanmadınız mı? Siz söylediniz mi?
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Evet efendim, ben söyledim, doğrudur.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Tutanakları getirin, sonra.
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) - Tutanaklara geçmesi açısından söyleyeyim o zaman.
BAŞKAN – Böyle
bir açıklama olmaz ki.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) – Sayın Başkan ayıp! Öyle şey olur mu ya!
İDRİS ŞAHİN
(Çankırı) – Sayın Başkanım, şimdi…
BAŞKAN – Lütfen…
Böyle bir usulümüz yok Sayın Şahin.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
478 sıra sayılı Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu ve Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınar ile 100 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Devlet
Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (2/1613, 1/778) nın 73 üncü
maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Erkan Akçay
(Manisa) ve arkadaşları
"e)
29/6/2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3)
Müfettiş Yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esasları,
Müfettişliğe yükselmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, bunlarda aranacak
özel şartlar ile Başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet
katılıyor mu?
GIDA, TARIM VE
HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge
üzerinde söz isteyen Şefik Çirkin, Hatay Milletvekili.
Buyurun.
ADNAN ŞEFİK
ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgi, hürmetle selamlıyorum efendim.
Şimdi, öyle bir
kanun görüşüyoruz ki örneğin, tarımla ilgili -ben Tarım Komisyonu üyesiyim-
maddeler nerede desek, tamamını okumak zorunda kalıyoruz. Bir maddede 53 fıkra
var. Yani bizim çocukluğumuzda, İskenderun’da mahallemizde bir Tevfik Amca
vardı, “Şahane Bakkalı”nın sahibiydi -yaşıyorsa Allah selamet versin, öldüyse
Allah rahmet etsin- o dükkâna girdiğinizde bir şeyi bulmanız mümkün değildi ama
Tevfik Amca bulurdu. Yani her şey birbirine girmiş, ne istersek her şey
bulunurdu bunda, yani eczane gibi bir bakkal dükkânıydı, ilaç da bulunurdu. Bir
şeyi söylerdik biz ne istiyorsak, gider, arkalardan bir yerden eliyle koymuş
gibi alır, getirirdi. Bir Tevfik Amca da yok ki bu kanunları bir toparlasın.
Yani getiriyorsunuz, sonra geri değiştiriyorsunuz; getiriyorsunuz, geri
değiştiriyorsunuz ve sonunda olan, yine bu Meclise oluyor, bize oluyor,
vatandaşa oluyor. Yani, mesela Sayın Tarım Bakanı burada, Orman Bakanının
şeyini görüşüyoruz zaten, elli defa dedik Komisyonda “Bu Mera Kanunu yanlış.
Bakın, geri döneceksiniz bize.” diye. Döndünüz, değiştirdiniz, bir daha
değiştirdiniz, daha değiştireceksiniz. Şimdi, bu da aynı.
Yani, bunlar
istihdam etmenin bir başka yolu hâline gelmiş. Önce sözleşmeli alınıyor, ondan
sonra kadro veriliyor; sözleşmeli alınıyor, ondan sonra kadro veriliyor. Mesela
bugün, bütün sayın milletvekillerimize gelmiş olduğunu tahmin ettiğim bir
mesajda diyor ki: “Sayın vekilim, iki yıllık evliyim. Eşim gıda mühendisi,
2008’den beri KPSS’ye giriyor, son sınavda 86 aldı ve dışarıda.” Bunun için bir
madde var mı burada? Yok. Yani bakınız, polisler için bir özlük hakları
yasasını, emeklilik meselelerini halledecek, iki yıldır açığız, çalışıyoruz,
getirebildik mi? Yok. Bundan da vazgeçtik. Buralarda defalarca kürsüden izah
ettik “Reyhanlı’da durum belli, birçok kötü şey olacak.” dedik, oldu, daha da
olacak. İnşallah olmaz. 190 polis var; nöbetteki, izindeki, şuradaki, buradaki,
masa başındaki, kaldı 30 polis. 50 bin Reyhanlı’nın merkez nüfusu, 50 bin de
Suriyeli, 100 bin kişi yani. Ne oldu? Kontrol edemedi, 53 can gitti.
Şimdi, geçenlerde
ne oldu? Bir valiz, bir çanta… Bunu hiçbiriniz duymadınız, çünkü Hükûmet bunu
kapatıyor, baskılıyor, iyi bir şey yaptığını zannediyor ama bunlar iyi şeyler
değil arkadaşlar, yarın bize çok kötü şekilde dönecek. Boş bir arsada, bir
valiz içerisinde, bir çanta içerisinde el bombaları, Kalaşnikof mermileri. Bunu
bulanlar kim? Çocuklar. Allah’tan bununla oynamıyorlar, annelerine götürüyorlar
ve anneleri de durumu fark ediyor, emniyeti çağırıyor.
Peki, “Bu nedir
acaba?” diye oynasa ne olurdu efendim? Bir facia daha… 8-10 çocuğun başına
biriktiği bir torba el bombasının nelere yol açabileceğini düşünebiliyor muyuz?
Bizim bunlarla uğraşmamız lazım. Hangi kanunla, hangi değişikliği yaparak bu
Reyhanlı’nın güvenliğini sağlamak için nasıl özel birimler kurabiliriz, bu
Reyhanlı’nın huzurunu, barışını nasıl temin edebiliriz dememiz lazım.
Bakın, orada,
Suriyeli Müslüman kardeşlerimiz çok mağdur. Biz, asla onların orada olmasından
Reyhanlılılar olarak rahatsız değiliz, başımızın tacı, ama kusura bakmayın,
onların huzurunu esas bozan Hükûmetin uygulamalarının ta kendisidir maalesef.
Bu, mutlaka böyle istenmiyor ama yapılan yanlışlıklar ve eksiklikler ve
ihmaller sonunda buna yol açıyor. Bunu da buradan ikaz etme gereği hissettim.
Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum.
Yarın sahur,
sayenizde sahura kalkmayacağız, sahuru burada, görünen o ki hep birlikte
yapacağız.
Hepinizin de
mübarek ramazanı şerifini kutluyorum efendim.
Selametle. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.57
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza
YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 133’üncü Birleşiminin On
Beşinci Oturumunu açıyorum.
478 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Sayın Başkan, çalışalım.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Çalışalım Başkanım, çalışalım. Muhalefet burada, Hükûmet niye gitti?
BAŞKAN - 5’inci
sırada yer alan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin; Türk Silahlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile Milli Savunma
Komisyonu Raporu (1/795, 2/64) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Sayın Başkan, iktidar parmak kaldırmaktan yorulmuş.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Buradayız, muhalefet burada, tutanaklara geçmesi açısından.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Biz çalışmak istiyoruz.
AYTUĞ ATICI
(Mersin) – Biz çalışmak istiyoruz. Bir tane milletvekili kalmamış, bu nasıl bir
yasama, bu nasıl bir iktidar?
BAŞKAN - 6’ncı
sırada yer alan, Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/676) (S. Sayısı: 380)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Aramızda anlaşma var; saat on ikide kapatacağız.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – Bizim milletle aramızdaki anlaşma dışında kimseyle aramızda anlaşma
yok.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) – Şimdi farklı anlaşılır.
SÜLEYMAN ÇELEBİ
(İstanbul) – Gitmeyin arkadaşlar, çalışalım.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Zaten hiç bulunmaz Sayın Başkan. Bu komisyon yok ki! Ne görev yapar?
Grup başkan vekilleri burada komisyonlar yok.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) – İnanamıyorum bu AKP’nin böyle terkedişine! Hep birlikte
çalışmalıyız.
BAŞKAN - Bundan
sonra da komisyonun bulunmadığı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 8 Temmuz 2013 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
İyi akşamlar
diliyorum.